79
T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013 BAŞKAN :HASAN HÜSEYİN ÖZESE 28298 ÜYE :ERCAN FIRAT 39995 ÜYE :NİHAT TOPAL 41981 C. SAVCISI :MEHMET MURAT DALKUŞ 40226 KATİP :FURKAN KARACA 150327 Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese ile Üye Hakimler Ercan Fırat ve Nihat Topal’dan oluşan mahkeme heyeti tarafından 26 Nisan 2013 günü saat 10:07’de Silivri Cezaevi bitişiğindeki büyük duruşma salonunda oturum açıldı. Tutuklu sanıklardan Levent Ersöz, Fatih Hilmioğlu, Okan İşgör, Muzaffer Tekin, Sedat Peker, Mustafa Levent Göktaş, Fikret Emek, Mehmet Fikri Karadağ, Mehmet Deniz Yıldırım, Ergün Poyraz, Semih Tufan Gülaltay, Oktay Yıldırım, Mehmet Demirtaş, Doğu Perinçek, Hıfzı Çubuklu, Ulaş Özel, Mehmet Eröz, Mehmet Otuzbiroğlu, Ahmet Hurşit Tolon, Cemal Gökçeoğlu, Hasan Iğsız, Fuat Selvi, Alaettin Sevim, Dursun Çiçek, Sedat Özüer, Mehmet İlker Başbuğ, Özkan Kurt dışındaki tutuklu sanıklar ile başka suçtan tutuklu sanıklar Sami Hoştan ve Yalçın Küçük’ün cezaevinden getirildikleri görüldü. Bağsız olarak huzurdaki yerlerine alındı. Tutuksuz sanıklardan Nusret Senem, Mahmut Öztürk, Zeki Yurdakul Çağman ve müdahil vekili Danıştay Başkanlığı Vekili Av. Perihan Özcan ile bir kısım sanıklar müdafilerinden Sanık Ali Durmuş Ali Özoğlu müdafii Av. Ali Rıza Dizdar, Sanıklar Mustafa Levent Göktaş, Mustafa Dönmez, Ahmet Tuncay Özkan ve bir kısım sanıklar müdafii Av. Serkan Günel, Sanıklar Mehmet Haberal, Ahmet Hurşit Tolon müdafii Av. Selen Karaçalı, Sanık Erkan Ayyıldız müdafii Av. Nursafa Pandar, Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Feyza Yüksel, Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu, Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Elif Tığlı Özcihan, Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. İlsu Çatak, Sanık Mahmut Öztürk müdafii Av. Seçkin Albayram, Sanıklar Doğu Perinçek, Mehmet

T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

  • Upload
    others

  • View
    6

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI

ESAS NO :2009/191CELSE NO :288CELSE TARİHİ :26.04.2013

BAŞKAN :HASAN HÜSEYİN ÖZESE 28298ÜYE :ERCAN FIRAT 39995ÜYE :NİHAT TOPAL 41981C. SAVCISI :MEHMET MURAT DALKUŞ 40226KATİP :FURKAN KARACA 150327

Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese ile Üye Hakimler Ercan Fırat ve Nihat Topal’dan oluşan mahkeme heyeti tarafından 26 Nisan 2013 günü saat 10:07’de Silivri Cezaevi bitişiğindeki büyük duruşma salonunda oturum açıldı.

Tutuklu sanıklardan Levent Ersöz, Fatih Hilmioğlu, Okan İşgör, Muzaffer Tekin, Sedat Peker, Mustafa Levent Göktaş, Fikret Emek, Mehmet Fikri Karadağ, Mehmet Deniz Yıldırım, Ergün Poyraz, Semih Tufan Gülaltay, Oktay Yıldırım, Mehmet Demirtaş, Doğu Perinçek, Hıfzı Çubuklu, Ulaş Özel, Mehmet Eröz, Mehmet Otuzbiroğlu, Ahmet Hurşit Tolon, Cemal Gökçeoğlu, Hasan Iğsız, Fuat Selvi, Alaettin Sevim, Dursun Çiçek, Sedat Özüer, Mehmet İlker Başbuğ, Özkan Kurt dışındaki tutuklu sanıklar ile başka suçtan tutuklu sanıklar Sami Hoştan ve Yalçın Küçük’ün cezaevinden getirildikleri görüldü.

Bağsız olarak huzurdaki yerlerine alındı.Tutuksuz sanıklardan Nusret Senem, Mahmut Öztürk, Zeki Yurdakul Çağman ve müdahil

vekili Danıştay Başkanlığı Vekili Av. Perihan Özcan ile bir kısım sanıklar müdafilerinden Sanık Ali Durmuş Ali Özoğlu müdafii Av. Ali Rıza Dizdar, Sanıklar Mustafa Levent Göktaş, Mustafa Dönmez, Ahmet Tuncay Özkan ve bir kısım sanıklar müdafii Av. Serkan Günel, Sanıklar Mehmet Haberal, Ahmet Hurşit Tolon müdafii Av. Selen Karaçalı, Sanık Erkan Ayyıldız müdafii Av. Nursafa Pandar, Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Feyza Yüksel, Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Ahmet Çörtoğlu, Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. Elif Tığlı Özcihan, Sanık Ahmet Tuncay Özkan müdafii Av. İlsu Çatak, Sanık Mahmut Öztürk müdafii Av. Seçkin Albayram, Sanıklar Doğu Perinçek, Mehmet Bedri Gültekin, Erkan Önsel, Turhan Özlü, Mehmet Bora Perinçek, Nusret Senem müdafii Av. Zerrin Öztürk, Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber, Sanıklar Tunç Akkoç, Adnan Türkkan müdafii Av. Tayfun Taşlıoğlu, Sanıklar Bedirhan Şinal, Fuat Ermiş, Neriman Aydın, Hüseyin Görüm, Tekin İrşi, Raif Görüm, Saipir Debzletvitze, Satılmış Balkaş müdafii Av. Mithat Gökçeli geldikleri görülmekle,

Huzurdaki yerlerine alındı. Açık yargılamaya devam olundu.Tutuklu ve başka suçtan tutuklu sanıklar esas hakkındaki mütalaanın tebliğ çıkarıldığı

anlaşıldı, bunlardan sanıklar Hasan Ataman Yıldırım, Fatih Hilmioğlu, Ergün Poyraz, İsmail Sağır, Kenan Özay ile başka suçtan tutuklu sanık Yalçın Küçük’e 23.03.2013 günü tebliğ edildiğine dair belgelerin gönderildiği görüldü.”

Mahkeme Başkanı: “Sanık Bedirhan Şinal önceki kimliği tahtında huzura alındı, Bedirhan Bey avukatınız burada hazır.”

Sanık Bedirhan Şinal söz istedi verildi: “Evet.”Mahkeme Başkanı: “Suçlandığınız konular itibariyle 2 saat savunma süreniz var.”Sanık Bedirhan Şinal: “Evet Sayın Başkanım.”

Page 2: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:2

Mahkeme Başkanı: “Avukatınız dahil olmak üzere bu 2 saati birlikte kullanabilirsiniz.”Sanık Bedirhan Şinal: “Efendim.”Mahkeme Başkanı: “Evet esas hakkında savunma yapmaya hazır mısınız?”Sanık Bedirhan Şinal: “Hazırım Sayın Başkanım ancak müsaade istiyorum bir hazırlayıp

ondan sonra süremi başlatırsanız efendim.”Mahkeme Başkanı: “Hazırlığınızı yapın süreniz hazır olunca başlayacak.”Sanık Bedirhan Şinal: “Tamam Başkanım. Hazırım Sayın Başkanım.”SANIK BEDİRHAN ŞİNAL ESAS HAKKINDAKİ MÜTALAAYA KARŞI BEYAN VE SON

SAVUNMASINDA:Mahkeme Başkanı: “Buyurun sizi dinliyoruz.”Sanık Bedirhan Şinal: “Sayın Başkanım öncelikle sizi ve Sayın Heyetinizi saygıyla

selamlıyorum. Bende Savcı iddia makamının şahsımla ilgili mütalaasına karşı savunmama başlıyorum müsaadenizle. Şahsım şuan huzurunuzda Değerli Başkanım 1988 doğumlu Bedirhan olarak bulunuyorum, bu yalandır branşı ne olduğu belli olmayan bir şahsın polisin yazdığı 4 yaş büyüktür dediği bir kağıt parçasını imzalaması yüzünden 1992 olan doğum tarihim beni kullanmak isteyen polislerin komplolarında kullanmak için yaşımı, doğum tarihimi 1988 yapmışlardır, benim annemin annesi yani anneannem doğumunda bulunan insanın ne zaman doğduğumu bilir yoksa bu tezgahçı polisler mi, o kağıt parçasını imzalayan kukla mı, tabi ki anneannem bu yüzden bu sahteliği tanımadığım için ben şuan huzurunuzda size gerçek doğum yılım olan 1992 gerçek yılım olan 1992’yi Bedirhan olarak konuşuyorum. Ben bu konuda Sayın Mahkemeden talepte de bulunmuştum o zaman demiştim ki, Değerli Başkanım ben hiçbir şekilde kimlik testine sokulmadan bu olaylarda kullanılmak için beni kullanan yapı tarafından polis örgütü tarafından şahsımın yaşı kanunsuz hukuk dışı şekilde büyütüldü, mahkemenizden talep etmiştim hakkımda hiçbir rapor olmadan yaşım büyütüldüğü için buna hukuka uygun şekilde kemik testine gönderilip hastaneye rapor alınıp buna göre uygulama yapılmasını talep etmiştim tabi takdir mahkemenin bu talebim yerinde görülmedi bu konuda benim raporum yok, sadece polisin yazdığı ve doktor diye bildiğim branşının ne olduğunu bilmediğim bir insanın imzasıyla beni yaşım büyütüldü bu konuda mahkemenizden talep ediyorum kemik testine yollanmamı ve gerçek mahkemeniz efendim gerçeklerle hareket eden bir mahkeme, Türk Milleti adına yargılama yaptığını her fırsatta dile getiriyorsunuz, dolayısıyla bende bu milletin bir üyesiyim bana uygulayacağınız uygulamaların gerçekler üzerinden yürütüleceği için benim kemik testimin yaptırılıp bana verilecek cezalarda ona göre hakkımdaki fiillerin uygulanmasını talep ediyorum Değerli Başkanım. Şimdi Saygıdeğer Başkanım benim olayların ben burada huzurunuzda detaylı ifademi verdim, 2011 yılında detaylı ifademi verdim derken 2011 yılında size anlattığım yaptığım, itiraflar yeminli olarak kendimin yaptığı yeminli yemin ettiğim şekliyle anlattığım ifadelerimin hepsinin arkasındayım, 2011 yılından bugüne kadar huzurunuzda gerçekleri konuşmaya başladım, size dedim ki, Değerli Başkanım artık bir şeyler bitme noktasına geldi Yüce Mahkemeye yalan söyleyecek komployu sürdürecek takatim kalmadı Yüce Mahkemeye yalan söylemeyi artık kabul etmiyorum ve 2011 yılından itibaren huzurunuzda İstanbul Emniyeti bünyesinde Terörle Mücadele, İstihbarat Şube ve Organize Şube bünyesinde örgütlenmiş polis yapısı tarafından kullanılmaya, nasıl kullanılmaya başladığımı açıkladım. Müsaadenizle efendim o ifadelerimdeki tekrara düşmeyip tekrar etmeyip yeni beyanlarımla yani ilk defa açıklayacağım beyanlarımla o ifadelerimin devamını getirmek istiyorum müsaadenizle Değerli Başkanım. Şimdi efendim İstanbul Emniyeti içerisinde bünyelenmiş yani İstanbul Emniyeti derken efendim ben kesinlikle yanlış anlaşılmasın ben bu ülke için canımı rahatlıkla seve seve verebilecek milliyetçi vatansever ülkücü bir gencim yani Türk genciyim, Mahkemelere Devletime, Devletimin her organına yüksek saygı ve sevgi besleyen bir insanım. Şimdi ben Emniyeti suçlamıyorum size demiyorum efendim benim devletimin polisi terörist demiyorum, diyorum ki, benim Yüce Devletinin Emniyet Teşkilatının içerisine bir yapı girmiş bu yapı insanlara

2

Page 3: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:3

komplo hazırlıyor, insanların hayatını karartıyor, bu yapı bu teröristler toplasanız yani çok büyük bir yani yapılanma ama ben bu yapıyı açıklarken orada bu millete bu millete duyduğu sevdayla şevkle hizmet eden polisleri temiz hiçbir şeyden haberi olmayan millet vatan sevdalısı polisleri suçlamıyorum, benim suçladığım sadece Değerli Başkanım gerçek olan bu gerçeklerin içerisinde olduğum yani beni kullanan kişileri suçluyorum, bunu size böyle anlatıyorum ancak bu tutanakları incelemeyen basın yayın organları Bedirhan Şinal Emniyeti İstanbul Emniyetini suçluyormuş gibi lanse ettirdiği için bu da yanlış anlaşılmalara sebep oluyor. Benim Değerli Başkanım bunu böyle bilin ben sadece beni kullanan kişileri suçluyorum ve suçladığım insanların birtakım isimlerini açıkladım, şimdi bu mahkemede size tekrar isim açıklamaya devam edeceğim Değerli Başkanım, olayların anlatmaya başlıyorum efendim ben 2000 yılı 2006 yılı öncesi ve öncelikle şunu anlatıyım İstanbul Emniyetinin içerisindeki bu yapı efendim bu komplocu terörist yani terör örgütü faaliyetleri yürüten yapı kullanacağı insanları profilleri yani şu şekilde profil karaktere sahip insanları kullanıyor efendim. Bu yapı yetiştirme yurtlarında büyümüş, büyüyen annesinin, babasının bilinmeyen gençleri annesi babası yani devlet bu gençlere bir şey veriyor efendim bir telefonlarda nasıl bir seri numarası olur bu gençlere bir numara vererek yani o numara adı altında bu insanları nüfus kayıtları şeyleri yapılıyor ama Emniyete düştüğü zaman Sayın Mahkeme bu mahkemelerin huzuruna geldiği zaman o insanın anası, babası ismi okumuyor o insana işte o devletin verdiği numara okunarak o insanın bilgileri dökülüyor. Şimdi annesi babası olmayan yetiştirme yurtlarında büyümüş millete devlete büyük sempatisi olan yani onlar dediği zaman kardeşim bak bunu sen devlet için yapıyorsun, hani kendi çıkarları için bir şey yaptırdıkları zaman bunu devlet adına yapıyormuşsun gibi lanse edip insanların duygularını rahatlıkla hani şöyle bir söz vardır vatan millet Sakarya deyip yürütülen gençler şekliyle diyeyim efendim. Şimdi biz bu insanlar böyle bende bu insanlardan bir tanesiyim efendim ben size burada demagoji yapacak değilim duygu sömürüsü yapacak değilim yani sizler makamınız itibariyle Sayın Heyetinizde bu şeyleri rahatlıkla anlayabilecek bir durumdasınız. Ben anasız, babasız büyüdüm, ben 3 yaşında yetim kaldım benim babam, ben babamın kim olduğunu bilmiyorum, babam yok, benim sizin gibi Değerli bir Mahkeme Başkanı, Aile Hakimi benim babamın kim olduğunu bilinmediği için benim nüfusumu kendi takdiriyle belirlediği bir ismi koymuş, benim annem 3 yaşında size yalan söyleyecek değilim siz çünkü bu devletin Yüce bir Mahkemesisiniz Yüce Devletin Yüce Mahkemesisiniz gerçeklere ulaşabilecek bir Mahkemesiniz gerçekleri araştıran bir Mahkemesiniz. Şimdi böyle olduğu için benim annem 3 yaşında iken ben daha bebek kundaktayken yüksek dozlu uyuşturucu kullanmaktan vefat etti, babamın da kim olduğunu bilmiyordum, ben 3 yaşında yetim kaldım. Okul okumadım, gençlik çocukluk bilmedim, okul okumadım, ocaklara başladım ülkü ocaklarına yani bir sevgiye muhtaç bir karaktere kişiliğe sahip olduğum için yani aile şeyi görmediğim için şey yapmadığım için ocaklarda aile sevgisini şefkatini gördüm. Ocaklara başladım bir süre ocaklarda barındım, inanın efendim o kadar öyle bir sevgiyle beni kucakladılar ki, ben anneannem hayatta iken evine dahi gitmiyordum ocaklarda yatıp kalkıyordum böyle bir sevgiyle büyüttüler bizi. Ben ocaklara girdiğimde girdikten bir süre sonra bu daha 15, 14 yaşında iken bu terörist bu İstanbul Emniyeti içerisindeki yapıyla tanıştım. Bizi efendim çok farklı eylemlerde kullandılar size yeni eylemleri de açıklayacağım, beni kullandıkları eylemi yani burada bir terör siz Yüce Mahkeme daha bir örgütün varlığını ortaya koymadı bu sadece Savcılığın öyle herkes hakkında atabileceği bir iddia ile ortaya attığı bir terör örgütü vardır dediği iddialarla şuan bir yargılama yürütülüyor tabi mahkeme gerçek bir örgüt varsa yoksa bunu ortaya koyacaktır, ben bunu yürekten inanıyorum çünkü bu devlet kimsenin hakkını yemez, bu devlet büyük bir devlet ben diyorum ki, Sayın Başkanım ocaklarda sevgiyle şefkatle hayatımı sürdürmeye başlarken bu insanlarla tanıştıktan sonra Bedirhan Şinal’ın şöyle bir profili oluşmaya başladı efendim Savcılıkta sağ olsun benim profil, kişilik profilimden dert yanmış biraz mütalaasında. Şimdi bu profil nasıl oluştu, bu profil efendim ben 15 yaşında iken 14 yaşında iken bu insanlarla tanıştıktan sonra öyle bir bizi şeyden geçirdiler ki, ben ocaklara

3

Page 4: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:4

nefret duymaya başladım, insanlara nefret duymaya başla yani kin nefretle tüm etrafımda bulunan insanlara yaklaşmaya başladım. Daha sonra suça bulaşmaya başladım bu nefretim kinimden dolayı suça bulaştırılmaya başlandım ilk suçum bunu sizde burada Seyhun Zayim’in ifadesinde de ortaya çıkmıştı kendi okumadığım, okuyamadığım sıkıntılarımdan dolayı okulumun müdürün arabasını bombalamakla yani ses bombasıyla arabayı havaya uçurmakla başladı, ilk sabıkam bakın efendim 2006 yılında ben daha 14, 15 yaşındayım 2006 yılında ilk sabıkam ilk suçumu işliyorum, 15 yaşındayım. 2008’e geliyorum 21 yaşındayım, 7 senede ben nasıl 2006’da 15’ken 2 sene sonra 3 sene sonra ben 21 yaşına geliyorum, burada bunların bu Emniyet içindeki örgütün marifeti, büyük bir yeteneği. Şimdi efendim ben kullanılmaya başlandım Emniyet içerisindeki bu yapıyı, benim her kullanıldığım olaydan beni kurtardı, yani bizim dışarıda benim gibi kullanılan bu emniyet içerisindeki yapı tarafından kullanılmayan insanların suç işleme özgürlüğü vardı bize bu insanlar suç işleme özgürlüğü fırsatı tanıdılar. Efendim ben o kadar suç işledim o kadar olaya karıştım benim huzurunuzda mahkeme sicil kaydımı istediği zaman 10 tane suç düşüyor ama ben yaşadıklarımı biliyorum. Daha sonra efendim o kadar kullanıldık ki, o kadar olay yaptık ki, yani 15 yaşında 30 yaşında insanın 35 yaşında insanın yaşayacağı şeyleri yaşadım. Öyle ki efendim insan yaralamadan adam vurmaktan her türlü olaya karıştım silahlı gasptan soygundan her türlü her aklınıza gelebilecek tabi şey yani böyle yüz kızartıcı cinsel tabi bunlar Allah göstermesin yani her türlü suç derken bunların uygun gördüğü hoşuna gittiği suçlar yani Emniyet içerisindeki yapının hoşuna gittiği suç türlerinden şey oldu, kullanıldık. Daha sonra efendim bu Ergenekon muhabbeti çıktı. Nasıl çıktı efendim? Efendim ben ses duyuyorum konsantrasyonum bozuluyor.”

Mahkeme Başkanı: “Evet lütfen sakin olalım sessiz olalım.”Sanık Bedirhan Şinal: “Ben.”Mahkeme Başkanı: “Söyleyeceği şeyleri unutabilir buradaki savunması sırasında

Bedirhan Bey lütfen savunmayı dinleyelim yani savunma hakkı kutsaldır hepiniz biliyorsunuz söylemeye gerek yok, evet buyurun Bedirhan Bey.”

Sanık Bedirhan Şinal: “Teşekkür ederim sağolun Başkanım. Şimdi efendim ben İstanbul Emniyeti içerisindeki yapı tarafından bu Ergenekon muhabbeti başlayınca ben nasıl geliştiğini anlattım biz kendimize ilk bu Cumhuriyet Gazetesi olayı olmadan önce 2006 yılında Bayrampaşa Çevik Kuvvet polislerinin Bayrampaşa’da Çevik Kuvvet toplandığı Emniyet bürosunun yani Çevik Kuvvet Polislerinin gittiği sokağında bir internet kafe var efendim oranın PKK tarafından oraya Emniyet polislerine yönelik o internete giden polislere yönelik o internetin bombalanması olayıyla ilk bu olaylara bulaştırılmam başlandı, yani Ergenekon’daki bazı isimlere komplo kuracağız teşkilat yapıp onların hayatını karartacağız ya efendim, bu olayı bana anlattılar ben bir gün evde yatıyorum Emniyet aradı yani polisler beni dediler ki, gel Bedirhan ben Eyüp Topçular’daki Eyüp İstanbul Eyüp İlçe Emniyet Müdürlüğüne bağlı bünyesinde çalışan Eyüp Araştırma Şubesine gittim burada görüştük, bana anlattılar terörün polisleri bak Bedirhan bu bomba şuraya konuldu, şöyle konuldu bu bombayı şu çantada konuldu sen gideceksin bu eylemi üstleneceksin senaryoyu Emniyette çizeceğiz olay istediğimiz şekilde yönlendireceğiz yani o hedef isimlere doğru yönlendireceğiz efendim gittim üstlendim Aydın Doğan’ın gazetesine gittim bana dediler ki, gazeteye git ki çok şey olsun efendim ses getirsin, adamlar akıllı yani Emniyette gitsen adamları şeyi zaten gazeteye gidiyoruz bak bombacı geldi bize teslim oldu ertesi gün manşet dedim ki gazeteye gece gidiyorum bana dedim sorumlunuzu çağırın çok önemli şeyler açıklayacağım tabi bir hareketlenme bir şey bir elimde böyle dinleme cihazı ile kayıt cihazı ile adam geldi evet dedi sizi dinliyorum ben dedim Bayrampaşa Çevik Kuvvetine yönelik yapılan internet kafenin bombalanması olayının failiyim, olay şöyle şöyle gelişti şu tür bomba kullanıldı şu şu şu öldü şu yaralandı işte ben bu olayın failiyim teslim olmak istiyorum gerçekleri ilk size anlatmak istedim gazetecilerin bilmesini istedim diyerek gittim adam tabi bir panik bir heyecan benim oraya gideceğimi polis bilen beni kullanan komplocular zaten kapıyı özel harekatçılar

4

Page 5: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:5

akrepler Aydın Doğan’ın gazetesinin kapısına Posta Gazetesi gittiğim gazete de Posta Gazetesinin önünde özel harekatçılar akrepli büyük otomatik silahlı polisler yani ben gittim herhalde diyorum ben bir ekip otosu olacak şimdi çağıracaklar ekip otosunu efendim ben bir çıktım zannedersin Amerika’ya atom bombası atmışım o derece, yani öyle bir muamele yaptılar ki, çocuğum tabi işte beni özel harekat polisleri gözaltına aldılar geldiler, işte bombacıyı yakaladık bombacıyı yakaladık, 2006’da son dakika geçiyor efendim televizyonlarda biz şey yapıyoruz Emniyetten haber alıyorlar işte televizyonlarda son dakika geçiyor bombacı yakalandı işte haberleşiyorlar bana da söylüyorlar Bedirhan bak gündeme geldi sansasyonel olay oldu bizim istediğimiz şekilde ilerliyor olaylar diye daha sonra gözaltına alındım, sağlık kontrolüm yapıldı ve şeye getirildim Terörle Mücadeleye. Terörle Mücadelede iki gün gözaltında kaldım olayın faili olarak sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin gerçek Savcıları bu devletin gerçek Savcılar vicdanlı Savcılar bir tane özel yetkili savcı beni aldı ifadeye sorgu odasında beni dinledikten sonra bana dedi ki, bak dedi Bedirhan Şinal bu olayda bu olayda sen dedi kullanılmadın biliyorum sen dedi daha çocuksun seni dedi buraya kim yönlendiriyorsa Bedirhan hayatını yakacaklar, bu olaydan ağırlaştırılmış müebbet alırsın, ölenler var bacağı kopanlar var ölen polisler var bu olay devlete karşı yapılmış bir olay seni dedi buradan serbest bırakıyorum senin hakkında soruşturma dahi açmayacağım yani bu oyunu bozacağım dedi. Ben serbest bırakıldım Yüce Mahkemeye de dedim ki Sayın Başkanım, Sayın Mahkeme bunu bana inanmıyorsanız İstanbul Emniyet Müdürlüğüne yazın, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne yazın ben bu olayı üstlenmiş miyim, üstlenmemiş miyim? 2006 yılında bu bombalama eylemini üstlenmiş miyim hakkımda soruşturma tahkikat yürütülmüş mü yürütülmemiş mi? Bunu öğrenin ama Yüce Mahkemenin takdiri uygun görülmedi reddedildi. Daha sonra serbest kaldım tabi biz o kadar şeyle hızlı çalışıyoruz ki, efendim serbest kalıyorum alınıyorum İzmit’e götürülüyorum farklı olaylara giriyoruz işte neyse oralara girmeyeceğim. Bi iki yıl işte 2006’nın ortalarıydı zaten başıydı herhalde farklı olaylarda kullanıldık olay biraz soğutuldu geldi 2007 işte cezaevine girdim bu şuan huzurunuzda bulunduğum dosyanın yürütülme yani dosyanın oluşturulması için yaşım büyüttürüldü, 2007’de hastaneye götürüldüm, bir doktora polisin yazdığı şeye bir imzayı attırdılar yaşım bir anda bir günde benim 15 yaşında iken 21 yaşına geldim. Şimdi yaşım büyütüldükten sonra cezaevine girdim Haydarpaşa Tren Garında bana bir tane ruhsatsız silah verdiler 14’lü, Haydarpaşa Tren Garının oradayım efendim tabi ben orijinal, bunlar şöyle bir şey yapıyordum efendim bunlar ne zaman bir orijinal silah verse orijinal silahları alıyorduk biz tornacılardan bozdurduğum kuru sıkıdan bozma normal gerçek silahları orijinal tabancalarla yer değiştirip böyle hareket ediyordum. Şimdi efendim ben Haydarpaşa Tren Garında gittim, tren garının önünde bir tane her zaman devreye gezen ekip otosu, şimdi ekip otosunun önünde dolaşıyorum ki, beni gözaltına alsınlar ki, hakkımda işlem yapılıp tutuklanayım. İşte almıyor beni görmüyor adamlar gittim en sonunda ekip otusun da dedim ki efendim bende dedim ruhsatsız silah var beni dedim gözaltına alın. Almıyorlar beni gözaltına, yani adamlar bir şey beni görmüyorlar, ya git al dedim bak kardeşim silahı al burada mermide cebimde beni dedim gözaltına al, merminin de ağzına tabancanın ağzına mermiyi de sürdüm ki hani birisine suikast yapacakmış yani ağzında yakalanayım söyleyeceğim ona göre şeyler söyleyeceğim. Adamlar beni bir gördü zaten emniyetin polisin içerisine şöyle bir şey var efendim yeni çıkan bir kanun herhalde o zaman öyleydi sokakta yasadışı bir şey yakalandığı zaman bu adamlar puanlandırma sistemi var herhalde puan kazanıyorlar. Ben onu silahı mermileri gösterince atladılar üstüme gözaltına alındım emniyete götürüldüm dediler ki, bu silahla ne yapacaktın mermide ağzında dedim ki, ben dedim Aziz Yıldırım’ı vuracaktım size dedim kendim geldim teslim oldum beni dedim gözaltına alın. Yani size kendi rızamla teslim oldum ben Aziz Yıldırım deyince öyle bir karman çorman mahkemeye çıktım Nöbetçi Sulh Mahkemesi beni tutukladı, ruhsatsız silah bulundurmaktan tutukladı daha söylediklerimi dikkate almadılar, cezaevine girdim yaşım büyütüldü, C özel sübyan cezaevinde yatarken birden yaşım büyütüldü bir gecede tutuklandıktan sonra şeye sevk

5

Page 6: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:6

edildim Bayrampaşa Kapalı Cezaevine, ben tabi ilk girdiğimde beni Bayrampaşa’da B Blokta tuttular B Bloktan daha sonra C 27 Nolu odaya şeye koğuşa geçtim C 27 nolu da tabi Bora Ballı’lar, Seyhun Zayim’ler hani dedik ki rahat rahat yatarız, ben tabi öyle diyorum şey yapmayın ben oraya neden girdiğimi biliyorum tabi bir C 27 nolu koğuşta neden kaldığımı efendim ben daha sonra suçlamayı tutuklandığım suçlamayı çevirdiler silahlı yağmaya, bakın efendim Türkiye Cumhuriyeti tarihinde siz Birinci Derecede bir Hakimsin efendim bir insan silahlı yağmadan iki ayda tahliye olabilir mi, silahlar ortada şeyler ortada suç birden dönmüş silahlı yağmaya beni görülmemiş bir hızla ben C 27’de kaldım öyle biraz şey yaptım işte yasadışı cezaevine sokulan telefonlarla konuştuk şey yaptık, çıktım dışarı, dışarı çıktıktan sonra Gaziosmanpaşa tabi polisle irtibatımız halen devamlı ve cezaevinde paralar gönderiliyor, anneannemin hesabına para akışı devam ediyor, çünkü son bombayı daha patlatmadık Ergenekon tabi biz o zaman efendim bu Ergenekon dediğiniz muhabbeti emniyet içinde konuşuluyor, yani o Danıştay cinayeti olduğunda 2006’da emniyet içerisinde zaten bir Ergenekon fısıltısı dolaşıyordu, biz yani ben 2007’de telefonlarımla 2008’de konuşuyorum ya şey 2007’de Ergenekon Ergenekon ben işte dava daha Ergenekon olmadan Ergenekon olacağını biliyorduk her Emniyet içerisindeki her polis memuru da normal polis memuru da biliyordu Ergenekon diye bir terör örgütü yaratacaklarını uyduracaklarını. Şimdi efendim dışarı salındım Bayrampaşa’da beceremediğimiz olaydan sonra akıllara işte düşünüyoruz nasıl olur nasıl olur nasıl olur biz bu Ergenekon’dan işte bu Veli Küçük’e Sedat Peker’e nasıl ulaşırız, nasıl komployu onlara yönlendiririz falan ben size açıklamıştım zaten bizim hedef isimlerimiz Veli Küçük ve Sedat Peker’di o da işte Ergenekon şeyiydi. Nasıl ulaşırız bu komployu nasıl beceririz nasıl beceririz Gaziosmanpaşa işte Hakan isimli kişinin tekstil sahibi tekstil atölyesi sahibi yani işadamı bir kişinin atölyesinde buluştuk Sayın Başkanım, Değerli Başkanım bu atölyede tabi o zaman Ergenekon daha iddianame açıklanmamıştı herhalde gözaltılar vardı işte Sedat Peker pardon Veli Küçük, Doğu Perinçek’ler falan gözaltı dönemleri yaşanıyordu o bir ara o gündem bu dalgalar gündemdeydi o zaman emniyetin yaptığı dalga adıyla milletle dalga geçtiği operasyonlar gündemde iken biz dedik nasıl nasıl olur nasıl olur şimdi efendim siz çok bana ısrarla o gün isimlerini o atölyedeki o bana el bombası ve silah verenlerin isimlerini söylediniz ben size yine isimlerini söylemeyeceğim ama size kod adlarını ve yaşlarını yani kişilik özelliklerini sayıp zaten ondan sonra emniyete yazsanız kod adıyla kimmiş hemen size söyleyecekler bu kod isimleriyle bir kişi var zaten bu kod isim söyleyeceğim kod her her polisin terör polislerinin kod isimleri ayrı olduğu için operasyonlarla kullanıldığı için bu kod isimler. Neyse Sayın Başkanım gittim bir adet konuştuk dediler ki Cumhuriyet Gazetesi 2006’da bombalandı biz Ergenekon’a nasıl ulaşırız, ha dediler Cumhuriyete selamünaleyküm diyen Ergenekoncu oluyor bizde bu Cumhuriyete bir selam verelim işte bir el bombasıyla eylem planlandı o Hakan isimli kişinin atölyesinde el bombası tabi bana olaydan 3 gün veya 1 hafta önce yani olay 3. ayın 29’unda oldu 3 gün veya 1 hafta önce verdiler ben orayı tam hatırlayamıyorum kusura bakmayın Sayın Başkan, hatırladığım kadarıyla gerçekleri size anlatıyorum. Uzun yıllardır da tekli hücrelerde tecrit altında tutulduğum için hafıza sorunu ve unutkanlık sorunu yaşıyorum efendim. Bomba ve el bombası, el bombası hayatımda ilk defa yani şimdi kendimiz öyle ses bombası arkadaşlarımız bu işi becerebilen hani bomba yapımını becerebilen arkadaşlarımız vardı ama el bombasını hayatında ilk defa gördüm bizimki de herhalde bu tırtıklı taarruz tipi bomba yani savunma tipi değil de taarruz diye bilinen o tırtıklı bombalardı bana el bombasıyla bir adet orijinal silah verdiler dediler ki, Bedirhan Şinal tabi ben 2007’deyken anneannemin hesap akışları devam ediyordu para akışları devam ediyordu ama biz orada 100 bin dolar yani para o zamanın parası herhalde bir 150 milyar yani 150 milyar olaraktı, 100 bin dolar anneannene bakacağız işte her ay kirasını ödeyeceğiz şöyle yapacağız böyle yapacağız yani bana güzel vaatlerde bulundular, ben zaten onların adamıyım yani onların bana onlar beni ödüllendiriyorlar bana vaatte bulunmasalar ben bu işe gir… işteyim zaten yani ben bu işin içindeyim ama bana vaatte bulunuyorlar bunlar beni ödüllendirmiş oluyorlar bu

6

Page 7: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:7

vaatleriyle bana vermeyedebilirler bu paraları bu vaat ettiklerini, vaatsizde ben bu işi yapabilirdim yani. Efendim olay oldu işte toplandık anlaşma yaptık ben anlaşmayı kabul ettim vaatleri kabul ettim dedim ki, ne yapacağız. Dediler ki; Cumhuriyet Gazetesini bombalayacaksın, ha Cumhuriyet Gazetesini bombalayacaksın ne zaman bombalayacaksın gündüz işte anlatıldı gündüz işte atacaksın bombayı gideceksin evinde yatacaksın özellikle bunu altını çizerek söylüyorum bomba attıktan sonra gidip evde yatacağım. İşte efendim ben olay bana geldikten sonra işte ben el bombasını atamayacağımı insanlara zarar veremeyeceğim yani ben insanlara şey olarak o dönemde rahatlıkla zarar verebilen yani şiddete yönelmiş bir insandım onu yapabilirdim yani insanlara ya bombayı attığında patladığı zaman insanların ölmesi veya şey yapması o zaman umursamıyordum yani çünkü o dönem biraz boşluk boş yani hayatta yaşadıklarımdan boş olduğum yani boşlukta olduğum bir dönemdi, neyse efendim ben bomba atmamaya karar verdim el bombasını aldım tamam ben bu işi böyle anlaştık ben oraya bana bir silah o silahı da neden efendim bu güvenlikçiler işe girdiği zaman çünkü adam biz oraya abi, şey pardon biz güvenliğe, Cumhuriyet Gazetesine keşif saldırı yapmadan önce keşiflerde bulunduğumuz dönemde bir güvenlik Cumhuriyet Gazetesinin yan sokağında da her zaman bir ekip otosu ve 2 tane polis memuru olurdu. Şimdi buraya bu eylemi yaptığın zaman bomba attığın zaman tabi ki sana oradan mermi geleceğini tahmin ederek bana silahta vermişlerdi, güvenliğimizi düşünerek yani olayın başarılı olmasını istedikleri için ölmememi istiyorlardı orada. Neyse efendim ben atmamaya karar verdim el bombasını at (bir kelime anlaşılmadı) bu bombayı orada patlatmamak istedim. Cerrahpaşa’da yani beraber yürüdüğümüz beraber işler yaptığımız arkadaşlarımla arkadaşlarımı arayıp dedim ki gelin yanıma size bir emanet bırakacağım çocuklara el bombasını Cerrahpaşa’da ki, arkadaşlarıma el bombasını teslim ettim atmadım, daha sonra tabi silaha da ayırdım bizim bir kanalımız vardı Eminönü’nde kurusıkı silah ticareti yapan şeylerden efendim biz bir eylem yapacağımız bir olaya karışacağımız zaman giderdik Eminönü’ne 30 liraya silah alır giderdik tornacı arkadaşımıza verirdik bir günde bozardı yani bir bu silahlarda bir şarjör çekirdek atabilecek kapasitesi vardı yani bir şarjörden sonra silah elinde patlıyordu böyle silahlar şey yapıyorduk. Ben bu silahla bu silahın yerini değiştirdim tabi o olay arifesi olduğu için ben bu silahı açtıramamıştım yani yakalanan şuan emanet Adliye Emanette olan silahın. Neyse efendim ben Cerrahpaşa’daki çocuklara bombayı verdim bombayı atmadım karar vermeye çalışıyordum o dönemde işte ses bombası mı atayım, molotofkokteyli mi atayım ne yapayım diye işte malzeme önümdeydi efendim molotofkokteylini ben yaptım o o orada malzeme önünde bir yerde ses bombası malzemesi bir yerde de molotofkokteyli ben molotofkokteylini gidip işte Fatih Derdiyok’a abimin arabasına benzin alacağım kandırmasıyla yani onun arkadaşlığını dostluğunu kullanarak gidip işte Fatih Derdiyok’a benzin aldırıp molotofkokteylini yapıp attım. Molotofkokteylini yapıp attıktan sonra evime gittim tabi bombayı atıp yatacaktık ya bomba olmadı molotofkokteylini attık gidip evime uyudum, evime gidip uyuduktan sonra Değerli Başkanım yani benim evime gidip uyumamı neden istiyorlar çünkü ben yani bu iş yani suç işlemeyi bilen bir adamım yani gayri meşruyu bilen bir adamım hani bir eylemi yaptıktan sonra yürüyüp giderdim yani kaçacak volta dolaşacak imkanımda vardı gider bir akrabamı Rize’ye gider Trabzon’a gider yani bir 15, 20 gün yakala kendimi yakalatmayabilirdim ama oradaki bana söylemelerinin sebebi evinde yat hani biz seni geleceğiz bir arkadaş arkadaşı bir arkadaş bir arkadaşı evden alırmış şeklinde biz seni geleceğiz alacağız terörle mücadeleye götüreceğiz hani ama orada da şu mesajı verecekler kamuoyuna bak işte terörle mücadele organize görev başında tık 24 saat geçmeden tepelerine çöküyoruz teröristlerin algısı yaratacaklar kamuoyuna ama öyle değil tabi bu arkadaşların işi neyse orayı söylemeyim, efendim olayı yaptık ben gözaltına alındım. Tabi ben gözaltına alındıktan sonra aynı gün benle de El Kaidecileri alıyorlar aynı gün El Kaide operasyonu yapıyorlar benim dışarıdan tanıdığım İstanbul El Kaidenin İstanbul’um emiri, işte alıyorlar benim terörle mücadelede aynı hücreye koydular bizi. Tabi biz aynı gün gözaltına alındık ben terörle

7

Page 8: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:8

mücadelede bu adamın yanına koyuna eyvah dedim yani buraya El Kaideye mi yöneldi iş yani bana buraya mı yönlendirecekler. Hani iş Sedat Peker’den Veli Küçük’ten çıktı buraya mı kaydı acaba, dedim ben tabi bu adamı tanıdığım Hüseyin Emir’i tanıdığım için dedim ki abi biz kavga edelim biz şimdi senle yan yana durmamız çok sakat yani bomba elinde patlayabilir yani iş senin üzerine kalabilir. Hemen öyle bir tartışma kendimi diğer hücreye attım daha sonra Sayın Başkanım, sorguya alındım, terörle mücadelenin sorgu taktiği, psikolojik olarak insanların yani seni sabah sorgulamıyorlar gece tam böyle uykuya dalacaksın, uyuyacaksın yani psikolojik olarak sindirmek yıldırmak için böyle yapıyorlar. Tam uykuya dalacaksın hadi diyorlar sorguya seni diyorlar sorguya alıyoruz zaten iş hazır ben öyle işkence ben biraz orada caymak istedim işkencelerden geçirildim işte psikolojik böyle baskılar yaptılar işkencelerden geçirildik aklımızı aldılar bizim orada hele o Serdal Akça’yı anlatmayacağım Sayın Başkanım. Biraz daha dursaydık yani herhalde bir Olgun Peker vakası bize de olabilir diye düşünüyorum, olay oldu çıktık, şimdi efendim emniyet bir işi yapacaksa baroya haber verip yani kendi görüşüne yani kendine yakın avukatları yani bir soruşturmada kendisi varsa barodan kendine yakın avukatları isteyip barodan kendine yakın avukatlarla o sorgulara giriyor. Ben girdim işte 5 saat biz bir odada sorguya çıktık 5 saat oturduk işte bu dümenden birkaç tane adam gözaltına aldılar işte kimle konuştuysam o gün söyle bizi gözaltına alalım onları yani bir kapsamlı bir örgüt operasyonu yapıyormuş şeyi oluşturmak için. Neyse biz çıktı gözaltılar oldu ben sorgu odasında işte sorgumu veriyorum Murat Aplak’ı getiriyorlar, Murat Aplak’ta ne vardı Sayın komutanım, işte komiserlere komutanım diyoruz biz o zaman ne vardı Bedirhan? Onda diyorum bir tane Baretta bir tane Browning silah vardı yok böyle bir şey tabi, bana söylendi ben öyle yapıyorum tabi Sayın Hakimimiz Hüsnü Çalmuk Bey’inde kulakları çınlasın onu da anmış olalım o arada biz geliyoruz sütlü Nuriyeler yiyoruz falan İskenderler şeyler öyle tabi ortam iyi bir ortam Murat Aplak’ta derdi de şey efendim onu da söyleyeyim neymiş efendim Bedirhan Şinal beraber çalıştığı polislerle niye sütlü Nuriye yemişmiş, kardeşim ben orada sütlü Nuriye de yerim İskender de yerim sonuçta bu adamlara çalışıyoruz orada sen oraların peşine düştün, şeyi söylemiyorsun gerçi onu söyledi ama Murat Aplak’a terörle mücadelede polisler ile gözaltına almaya giden benim yani üstümde terörle mücadele polis yeleği öyle arkamda kelepçeler melepçeler ben terörle mücadele polisleriyle Murat Aplak’ı gözaltına giden benim Sayın Başkanım. Ama Murat Aplak bunları söyledi bunlar (bir kelime anlaşılmadı) efendim baklava yerdi böyle yerdi bize şiddet uyguladılar Bedirhan Şinal baklavalarla İskenderlerle ağırlandı şey söyledi. Ama doğru da söyledi bunu söylemesine gerek yoktu işte Hüsnü Bey’in biraz Bedirhan’ı bir baklavaya mı kandırmışlar esprisine nail olduk. Neyse efendim ben ifadeyi anlaştık ifadeye imza attım, baro avukatı da emniyet amirinin şube emniyet amirinin odasında çay kahve o avukatta biraz şey tipi vardı onda da biraz böyle boğazına düşkün bir avukattı.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu: “Hepsi mi düşkün.”Sanık Bedirhan Şinal: “Evet, biraz boğazına düşkündü ona iki lahmacun söylediler avukat

odadan çıkmıyor, biz orada 5 saat çay kahve 5 saatin sonunda o avukatta Murat diye bir avukattı bu Ogün’ün de avukatıymış Ogün Samast’a da bu girmiş Ogün’de bundan İllallah çekmiş tabi Ogün Sa… aynı avukat bana da geliyor Emniyet amirin odasında yemeğe hobili gırtlak hobili gırtlak biz oradan çıktık onu çağırdı gel Murat buraya at oğlum bir imza hop biz orada şey anlaştık ama ben tabi orada konuşmayacağımı orada söylediğim ifadelerin detaylı ifade vermemiş gibi işte ben emniyet şeyde sustum Savcılıkta sustum Savcılığa sevk edildik ifadeleri imzalattılar bize ben o ifadelerden hiç haberim yok ben Sayın Başkanım buraya geldim huzurunuza ilk defa 4 yıl sonra ben o ifadeleri okudum şoklar içerisine girdim işte Emre isimli Boğaç işte Boğaç geçiyor Emre isimli kim olduğu belli değil, tık Boğaç Kaan Murathan C 27 koğuşunda yatmaklar falan işte böyle şeyler okuyorum bunları kesinlikle benim bir alakam yok vermemişim imza, sadece imzalamışım işte efendim Savcıya çıkıyoruz Savcıya diyorum ki sana susma hakkımı kullanıyorum Kadir Altınışık’ta bizim beraber yürüdüğümüz örgütün şeyi

8

Page 9: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:9

söyledikleriyle hareket eden yani fezlekeleriyle hareket eden bir insan şimdi Yargıtay üyesi, Yargıtay Savcısı, ben efendim Emniyette bana dediler ki, Posta Gazetesinde, bir şey mi söyleyeceksiniz Başkanım.”

Mahkeme Başkanı: “Bedirhan Bey savunma hakkını kısıtlamak istemiyoruz.”Sanık Bedirhan Şinal: “Evet Başkanım.”Mahkeme Başkanı: “Saygılıyız.”Sanık Bedirhan Şinal: “Tabi Başkanım teşekkür ederim.”Mahkeme Başkanı: “Ancak savunma hakkını kullanırken iftira anlamına gelebilecek

hakaret anlamına gelebilecek şeyleri söylememenizde fayda var.”Sanık Bedirhan Şinal: “Evet (bir kelime anlaşılmadı).”Mahkeme Başkanı: “Bunlar savunma amacını aşan sözler bu hususa dikkat edin.”Sanık Bedirhan Şinal: “Tamam.”Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”Sanık Bedirhan Şinal: “Efendim şöyle bir bende ekleme yapmak istiyorum eğer ben bir

şunu ben ilk baştan beri iddia bir şekilde şunu diyorum, diyorum ki ben birisine iftira atıyorsam eğer bunu ispatlayın kendimi yakacağım. Hangi emniyet görevlisine, benim eğer söylediklerimin dediğimin yani bu komplo bir terör örgütü var İstanbul Emniyetinde bir terör örgütü var benim iftira attığımı ispatlayın ben size diyorum ki kendimi yakacağım bakın burada artık öyle daralma noktasına geldiğimde boğazımı kestim işte boğazını kesen adam herhalde kendini de yakar yani. Diyorum ki, ispatlayın hakkımda hemen şu lafımın ardından hemen suç duyurusunda bulunun talep ediyorum Bedirhan Şinal’a iftira atan hemen suç duyurusunda bulunun ben o Savcının huzuruna çıktığımda bu emniyet içindeki terör örgütünü çökerteceğime inanıyorum. Elimde delillerim var Başkanım anneanneme siz mi 100 bin dolar yatırdınız, siz mi yatırdınız efendim?”

Mahkeme Başkanı: “Bakın bu tür şeyler söylemenize hakkınız yok.”Sanık Bedirhan Şinal: “Tamam efendim ben sizi çıkardım aradan.”Mahkeme Başkanı: “Örnek verecekseniz başka birileri hakkında örnek verin ve.”Sanık Bedirhan Şinal: “Sayın Savcım siz mi yatırdınız 100 bin doları anneanneme.”Mahkeme Başkanı: “Suç teşkil edecek şeyler söylemeyin buyurun.”Sanık Bedirhan Şinal: “Yani kim verdi bu bana 100 bin doları Boğaç Kaan Murathan’da

vermedi 100 bin doları Sedat Peker’i tanımıyorum o da vermedi Veli Küçük’te vermedi. Ne bileyim Ergenekon denen hayal örgütü burada duran bir örgüt var denen örgütte tanımıyorum yok yani kim verdi bu, ben ispatlayacağıma eminim Sayın Başkanım sizden talep ediyorum iftiradan bana hakaretten yollayın ben kendimden emin şekilde gideyim oradan tık tık tık koyuyum ortaya. Burada orada zaten o zaman size burada söylememe de gerek kalmaz oradan zaten bir örgüt davası çıkacağına adım gibi kendimden çok eminim neyse efendim ben devam edeyim Sayın Başkanım tabi anlattığımızın yerini de karıştırdık ama.”

Sanık Ahmet Tuncay Özkan söz almadan konuştu: “Posta Gazetesinde.”Sanık Bedirhan Şinal: “Evet Posta Gazetesine dediler ki, ama uyarılarınızı dikkate

alıyorum onu bildirmek istiyorum efendim, yine uyardığınız için teşekkür ederim.”Mahkeme Başkanı: “Yani isnat edilen hususlarla ilgili.”Sanık Bedirhan Şinal: “Evet efendim.”Mahkeme Başkanı: “Hakkınızda iddialarla ilgili her şeyi söyleyebilirsiniz.”Sanık Bedirhan Şinal: “Evet efendim çok teşekkür ediyorum.”Mahkeme Başkanı: “Ancak savunma kapsamında söyleyebilirsiniz.”Sanık Bedirhan Şinal: “Teşekkür ederim.”Mahkeme Başkanı: “Buna dikkat edin buyurun.”

9

Page 10: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:10

Sanık Bedirhan Şinal: “Efendim ben zaten burada huzurunuzda savunmanın uyarınızı dikkate alıyorum her zamanda dikkate aldım kalktım dediniz ki Bedirhan Şinal otur oturdum ısrar etmedim Bedirhan Şinal çık çıktım yani sizin kurallarınıza disiplininize uyan saygılı bir insanım.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam tamam buyurun.”Sanık Bedirhan Şinal: “Şimdi dediler ki, Posta Gazetesinde bu haberi yaptıracağız

Bedirhan Şinal o zaman Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık’a yaz de ki, Kadir Altınışık’a her şeyi sana iftira, itiraf etmek istiyorum beni çağır, yani şok bir dilekçe yazmamı istediler hemen yazdım tabi Kadir Altınışık’ta bunu bekliyor beni ertesi gün çağırdı. Edirne F Tipinde dilekçe ile ne zaman geçti ne zaman çağırdı ben dedi akşam gündüz verdiği gündüzün akşamı dediler ki, hemen dediler seni yarın İstanbul’a Savcılığa götürüyoruz. Gittim Kadir Altınışık Bey’le odasında özel olarak sadece bir yazıcı ve ben üçümüz saatlerce oturduk bakın ben iddialı söylüyorum diyorum ki; sadece şimdi şu dilekçe benim efendim şu dilekçenin yazılanları ben biliyorum ben yazdım benim söylediklerim altında da imzam var yani bu dilekçeyi kabul ediyorum benim söylediğim benim olduğu belli. Ama şimdi burada hiçbir yerde kamera yok hiçbir şey yok oraya imza attırılmışım ben bu adam oraya nasıl imza attı ne şekilde imza attı bu adama ne söylediler paralar nereden geldi bu adama ne verdiler diyen yok. Ha Bedirhan imza atmış bu ifade onun efendim rica ediyorum bana burada birisi bu ifadeyi okusun, ben ifadeyi bilmiyorum hatırlamıyorum ne verdim ne şey oldum bilmiyorum ki ifadeyi. Bilmediğim ifadelerden yani Emniyetin bildiği benim bilmediğim ifadelerden ben yatıyorum 5 senedir. Burada insanlar yatıyor. Yani şu önemli efendim ben Savcılığa veya mahkemeye zaten hakaret veya öyle bir şey kesinlikle haddim değil buraya da düşmem ama diyorum ki, burada zaten iftiradan bana dava açın onu kabul ediyorum ama buradaki iftira ne olacak bu Savcıların yani Ergenekon iftirası ne olacak. Delilli ispatlı burada insanlar kendilerini yırtıyorlar e ben efendim onu bunu bırakın ben size diyorum ki ben bu örgütü yani kilidim açın benim kilidimi ben size bu örgütü çökerteceğime yüzde yüz emin veriyorum. Ya bana ceza vermenize gerek yok zaten yaşadığımın da bir şeyinde farkında değilim eğer aksi olsun kendimi yakacağım kendimi öldüreceğim. Ben imza oturdum 5 saat boyunca orada imza attım dediler hadi sen git Bedirhan. Bu sefer Boğaç Bey’in Avukatı devreye girdi gözaltılar oldu işte tutuklamalar falan filan Boğaç Bey’in avukatı devreye girdi oradaki çelişkileri yakaladı hop ortalık karıştı organize organize Edirne’ye bakın, Edirne’ye geldiler dediler Bedirhan düzeltmemiz gereken yerler var bunları düzeltelim. Yani tamam dedim siz düzeltin konuştuk işte Veli Küçük’ler, Semih Tufan Gülaltay’lar, Sedat Peker’ler herkesin ismi orda toparlandı zaten yani ben Posta Gazetesi haberinden sonra bana verilen mesajdan sonra dilekçe yazıyorum ama orada ismi geçiyor ama detay yok. Bir Edirne’de o benim imzamın olmadığı yerde yani ben imza atmadım kesinlikle kabul etmiyorum dediğim yerde ifadeyi aldılar bir paraf ne araştırma var yani imza benim değil diyorum Savcılık diyor ki imza Bedirhan’ın nereden biliyor Savcılık bunu efendim, e Savcı Bey’e sorulmasını istiyorum bu noktada. Savcı Bey grofoloji yani imza testi eğimi almış mı mütalaasında diyor ki; Bedirhan Şinal imza taklit yeteneği kuvvetli imzaları taklit yani şey yapmış imzasını değiştirmiş. Benim Edirne’de verdiğimi iddia ettikleri ifade ve imzamın benim olmadığı konusundaki ifadeyi neye göre yalanlıyorlar, neye göre yalanlamıştır iddia makamı mütalaasında bunu. Bir ellerinde rapor, tutanak bir şey var mıdır benim bu imzanın sahibi olduğuma dair, özel yetkili savcılığın yani şimdi efendim biz bir Ergenekon dalgası yemiştik yine orada işte benim ifademin değiştirildi size de bilgilendirme mahiyetinde özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcılığı iddianın hazırladığı iddianameyi size tebliğ etmiş. Şimdi efendim orada özel yetkili Savcılık benim el yazısı imzalarım ve yani imza örneklerim ve yazılarımı aldı, örneklerimi aldı incelettirmek için. Size soruyorum Saygıdeğer Başkanım benim eğer böyle bir imzam olsaydı Savcılık bu fırsatı kaçırıp bana iftira davası açmaz mıydı? Tabi ki açardı, Savcılık benim verdiğim el yazısı örneklerinde benim bir yerde Savcılığın iddia makamının ya Bedirhan Şinal’ın yazısı değil imzası değil noktasında Savcılığı doğrulamak için bana hakar… iftira ne davası açması gerekiyorsa onu açmaz mıydı, açmadı

10

Page 11: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:11

benim el yazımı aldılar, ama hiçbir şey yapamadılar çünkü ben haklıyım ben doğru söylüyorum, örneklerim alındı ama bir şey yapamadılar kendileri düştü kendileri bu şeyin olayın içine kendilerini çıkaramıyorlar, kendileri çıkamıyor işin içinden. Açtılar Boğaç Kaan Murathan’ı Bedirhan Şinal’a Avukatı Burak Bekiroğlu’na ifadeleri değiştirmekten dava hem ben burada örgüt üyeliğinden yargılanıyorum, e benim ifadem değiştirildi benim ifadem değiştirildiğini nasıl ispat edebiliyor yani nasıl buna şey yapabiliyorlar. Benim Boğaç Kaan Murathan’la bir irtibatım yok benim Burak Bekiroğlu’yla bir irtibatım yok ama Savcılık diyor ki; öyle böyle şimdi niye ben size 2011’de ifade verdim hodri meydan bu sakın yanlış anlamayın hodri meydan derken size kasıtlı söylemiyorum ifade şeyinde efendim hodri meydan bu ülkenin Başbakanı yok mu Adaletten sorumlu bakanı yok mu? Öyle Meclis’te öyle verilen önergelere sorulara ya işte biz Bedirhan Şinal’ın iddialarını araştırıyoruz demekle bu işler olmaz. İki senedir araştırılan iddiaların sonunu getiremiyorlar, benim iki senedir ortaya attığım iddiaların sonunu getiremiyorlar, ne yapıyorlar biliyor musunuz Saygıdeğer Başkanım gidiyorlar beni Afyonkarahisar’da gene Gizli Tanık olarak çağırıyorlar tanık olmuyorum şüpheli yapıyorlar. Yav sen benim iddialarımı araştırıyorsun bana bir yani bu iddianın bir sonucunu koy ortaya ey bakan, ey İçişleri Bakanı yani bu iddiaların ispatını koy ortaya milletvekillerine bu milletin vekillerine cevabı ver. De ki Bedirhan Şinal iftiracı, Bedirhan Şinal böyle, şöyle ama veremiyorsun veremezsin de. Şimdi ben diyorum ki, bu olay böyle yani efendim Türkiye Cumhuriyeti basit bir devlet değil, Türkiye Cumhuriyeti’nden uçan da kaçan da kurtulamayacak bir devlet yeter ki, istesin. Bu devlet kendi bünyesinde çalışan memurunu, Saygıdeğer Başkanım kendi bünyesinde çalışan memuruna böyle bir iftira attırır mı eğer iftiraysa. Attırmaz devlet böyle bir şey yapmaz efendim diyelim ki, sizin burada altınızda çalışan normal bir memura ben şimdi kalksam şu salondan desem ki efendim şöyle şöyle bir iftira atsam siz bunun iftira olduğunu bile bile iftira attırır mısınız memurunuza attırmazsınız bu sizin büyüklüğünüze bu sizin makamınıza yakışmaz. Ama dediğim gibi onun gerçek olduğunu bilirseniz orada susmaktan başka bir şey yapamazsınız yani sadece susar ve olayların sümen altına girmesini beklersiniz yani olayların Türkiye kamuoyunca Türk milletince unutulmasını beklerseniz, e bu hükümetin bunu yapmaktan başka ne yeteneği var, hiçbir yeteneği yok. şimdi ben size soruyorum benim efendim hakkımda dava açmayan insanlar benim cezaevlerinde yapmadıkları bana komplo kalmadı. Bakın efendim altını çizerek söylüyorum size bunun belgelerini tebliğ ettim şuan şahsi dosyamda var Bedirhan Şinal cezaevine uyuşturucu soktu dediler. Bir tane narkotikte çalışan dışarıdan da bu adamın ajan olduğunu bildiğim bir adamı ajan olarak üstüme verdiler bu adamı üzerime iftira attırdılar hakkımda soruşturma açtılar beraat aldım. Uyuşturucu diye yakaladıkları şeyler toz yerdeki tozları toparlıyor yani toparlayıp bana uyuşturucu davası açmaya çalıştılar komplolar toz yok beraat aldım şahsi dosyamda var.”

Mahkeme Başkanı: “Evet evet Bedirhan Bey öncelikle sakin olun burası duruşma salonu sesinizi duyuyoruz yani yüksek sesle bağırmanıza gerek yok.”

Sanık Bedirhan Şinal: “Kusura bakmayın efendim heyecanla özür dilerim.”Mahkeme Başkanı: “Buyurun sesinizi ayarlayın buyurun.”Sanık Bedirhan Şinal: “Özür dilerim tamam efendim teşekkür ederim kusura bakmayın

efendim bunda hakaret şeyim yok kastım yok özür diliyorum.”Mahkeme Başkanı: “Mikrofonlar var zaten rahat rahat duyuluyor buyurun.”Sanık Bedirhan Şinal: “ Teşekkür ederim efendim. Şimdi komplolarla uğraşıyorum

Saygıdeğer Başkanım bu Bayram Bakır var ya bu Bayram Bakır nasıl bir adam ben adamla hiç efendim benim cezaevine idari üstüme (bir kelime anlaşılmadı) bu adamı ben hayatımda hiçbir kere konuşmadım adamla, konuşmadığım bir adam gitti beraat kararları burada efendim şimdi bana bir iftira daha atmışlar yeni bir ajan işte aynı ajan Bayram Bakır bu seferde cezaevinde kesici delici alet bulundurmuşum. Herhalde efendim ben şimdi bunu şöyle yoruyorum Emrah Özdemir mahkemenize dilekçe yollamış beni öldürecekler diye e ben nereye gitsem Emrah Özdemir’i peşimden yolluyorlar Emrah Özdemir şuan Metris Cezaevinde şimdi yarın öbür gün bu

11

Page 12: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:12

adama bir şey olsa diyecekler ki hakkımda bu soruşturmayı da açmışlar Allah’tan Cumhuriyet Savcılığı beraat kararı vermişte oradan da sıyırdık. Allah bize yardım ediyor Allah adaletli Allah Allah’ın adaletinden şüphesiz kuşku yok Allah’ın adaleti en büyük adalet Sayın Başkanım, Allah haklının her zaman yanında Allah haklının yanında Allah haklıya yardım ediyor. Allah adaleti insanlar arasında da adaleti emrediyor Sayın Başkanım burada siz dünya adaleti yani dünyanın adaleti yani dünya ve insanların birbirleri arasındaki adaleti sağlamak için görevlisiniz ama Allah’ın huzurunuzda çıktığımız zaman hakim sıfatının en büyük sahibi Allah’tır, yani Allah’ın huzuruna çıktığım zaman ben Allah’ın huzurunda şurada anlattığım itiraflarımdan dolayı rahatım ben burada anlattığım itiraflarımdan dolayı ben gece uyurken bu itirafları yapmadan insanların burada evlatlarının yavrularının gece kulaklarımda yavrularının çığlıklarıyla gece ağlayarak yataklarımdan fırladığımı çok biliyorum hani gırtlağıma yapıştıklarını çok biliyorum babama niye böyle yaptın, ailemi niye perişan ettin ama ben bir şey yapmadım ben daha kullanıldığım zaman 15 yaşındaydım Sayın Başkanım yani 15 yaşında daha millet misket yuvarlıyor biz dışarıda millete mermi atıyorduk 15 yaşında ben anlamadım nereye düştük yani. Şimdi ben devletin bu ülkede Başbakan var değil mi Sayın Başkanım siz adaletin temsilcisisiniz onlarda yürütmenin temsilcileri yani bu ülkeyi yönetiyorlar ben Başbakanın bu ispatları adaletten sorumlu bakanı Adaletten sorumlu bakan da nasıl oluyor onu bilmiyorum ama adaletten sorumlu bakanın bu ispatları araştırmasını talep ediyorum, onlara da hodri meydan diyorum. Araştırsınlar eğer iftiram varsa iftiramı yüzüme vursunlar ben gereğini yapacağım bu adamlar devlet bu devlet içinde bu komplocular bu yasadışı elemanlar bu hainler nasıl bulundururlar, yani kendi yürütmesinin altında bu adamlar nasıl bir hain insanları insanların hayatını karartan insanlara bu milletin vergileriyle maaş öderler bunun hesabını versinler, zaten Savcılık Başbakanın yani Adalet Bakanlığı en büyük amir bir talimatına bakar ya ben iftira atmışsam yani bu adam sokakta polise bir tane tokat atan adam hakkında yani polise tokat atıyorsun hemen hakkında dava açıyorlar ya ben büyük bir iddia atıyorum ortaya diyorum ki, Sayın Başkanım bu devletin içinde yani devletin kolluk gücünün içinde bir terör örgütü var bu terör örgütü onun yanında fasa fiso ne hikaye bu hayalden bir örgüt kurmuşlar ne lideri belli ne şeyi belli solu belli, şimdi ama ben oranın liderini söylüyorum efendim bu ülkenin Başbakanı bu insanlar hakkında dava açamaz çünkü bu ülkenin Başbakanın yanında özel korumalığını yapan yeğeni Ali Erdoğan bu örgütün başında. Şimdi benim yeğenimin yönettiği bir örgütün hakkında ben bir dava açabilir miyim kendi iktidar elimde şeyim elimde Adalet Bakanı diyorum ki size sokakta tokat atıyorsun polise en kral 15, 20 yılla öğrencilere dava açıyorlar. Ben de diyorum ki, terör örgütü var bu devletin kolluk gücünün içinde iftiraysa niye iftira davası açmıyorlar hodri meydan, açmazsa namerttir, ben iftira atmışsam bunu açmayan sizi efendim yanlış anlamayın size sözüm yok ben size şey olarak savunma kapsamında.”

Mahkeme Başkanı: “Açabilir anladık buyurun, açabilir açmayabilir buyurun.”Sanık Bedirhan Şinal: “Açmazsa namerttir yetki onda güç onda devletin her türlü şeyini

oynatıyor benim hakkımda bu davayı açmazsa namertler. Ben şimdi devam ediyorum diyorum ki, Sayın Başkanım ben bu insanlar tarafından kullanıldım C 20 dediler C 27 C 7 dediler C 7 diye Bayrampaşa’da bir koğuş yok sahte belge düzenlediler iftira attılar Boğaç Kaan Murathan’a. Bende bu iftiraların kurbanı oldum. Biz Boğaç Kaan Murathan’ı burada hedeflememiştik ki, bizim hedefimizde yani biz onu hedef alarak bu komployu düzenlemedik. Polislerin hedefinde Veli Küçük ve Sedat Peker vardı ona ulaşmak için yani o isimlere ulaşmak için aradan daha rahat çıkarız diye biz Boğaç Kaan Murathan’ın ismi gündeme geldi ama Sedat Peker ve Veli Küçük’e kurulan komplodan Boğaç Kaan Murathan lider yapıldı. Yani sokakta inanın efendim 5 yaşındaki çocuk yani şeyi bilmez konuşmayı bilmez bu durumu anlatsan kahkaha atarak ölür ya, o dereceye geldik yani ben şunu diyorum Saygıdeğer Başkanım ben gündeme getirdiğim olaylardan hesap vermeye hazırım ama o taraf hesap vermiyor veremiyor. Şimdi Yüce Mahkeme bir karar verecek Bedirhan Şinal böyle bir şey konuşuyor, bu iddiaları ortaya atıyor,

12

Page 13: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:13

hakkında hiçbir soruşturma açılmıyor, ne yürütme açıyor, ne bilmem başka ne hiçbir şey açmıyor yani burada Bedirhan Şinal’ın söylemediği ifadelerle bu örgütte beni neredeyse yani hem Gizli Tanık, hem sanık olan şeye bir insanın noktasına getirecekti. Yani ben bu örgüte bir ben vardım bir o olacaktım iki isimle bu iş bitirilecekti. Ama ben bunu kabul etmedim etmiyorum da reddediyorum, ben diyorum ki, bu olay planlandı ben Edirne’de ifadeye imza atmadım dediler ki, Edirne’de Hamdi Güzel işte Atilla Peker’in adamlarıyla Bedirhan Şinal yan yana kaldı polisler o zaman Bedirhan’ın ifadesini almaya geldi polisler o zaman Bedirhan’ın ifadesini almaya geldi Bedirhan Hamdi Güzel’in yanında kendine zarar verdi ama bu diyor Savcılık mütalaasında böyle değil. Bedirhan kendine zarar vermedi Hamdi Güzel Atilla Peker talimatıyla Bedirhan’a çizik attı yani kendini efendim ben 300 tane dikiş yedim kendime zarar verdiğimden Hamdi Güzel bana bunu Hamdi Güzel şu kadar tıfıl bir adam 6 35 yani bana ben 1.75 adamım sokaklarda dövüştük yani bir kendimizi yedirtecek adam mıyız? Yani orada kendime zarar verdim. Hamdi Güzel’in yanından zarar görmedim ben orada Hamdi Güzel’in yanından çıkmamak için zarar verdim kendime hem de ama ne yaptılar dediler ki Atilla Peker talimat verdi Hamdi Güzel bu işi yaptı oradan da Boğaç Kaan Murathan’a orada Allah’tan da bir şey dememişler yani mütalaada. Ama ben bana Hamdi Güzel orada bir şey yapmadı ben oraya ifadeyi verdim Hamdi Güzel’in yanına gittim tekrar. Şimdi iş büyük hem adamlara aleyhine kullanıyorsun adamlarda öyle bir yürek vardı yani bizi o derece kullandılar efendim. Hem adamlara iftira atıttırıyorsun iftirayı komployu düzenliyorsun hem de adamların yanında beni barındırıyorsun büyük bir yürek. Beni koruyorsun yani. Şimdi devlet ben size diyorum ki efendim Edirne F Tipinde yani ortamım farklıydı farklı bir ortam yarattılar şahsıma. Biz Edirne F Tipinde Murat Aplak Fatih Derdiyok benim de anlattıklarımın tanıkları. Yani ben bir komplodan bahsediyorum ya efendim bu insanlar da bu komplonun tanıkları adamları cezaevlerinde bir dilekçe yazar F tiplerinde kovuş değiştiremezler bir ayda. Ben her gün Malta’larda dolaşıyorum efendim Edirne F tipinde müdürle kol kola geziyoruz okul arkadaşım gibi. Millet cezaevinde 200 lira kantin yaparken ben param olmadığı halde 300’lük 500’lük 500 liralık kantinler yaptırtılıyor Edirne F Tipinde bunların paralarını da hep polisler ödedi. Şimdi bir müdür cezaevi müdürü aynı koğuşunda kalan insanlara gidip Murat Aplak’la Fatih Derdiyok’a Bedirhan Şinal’a zarar gelirse sizin işte size şöyle yaparım böyle yaparım diye tehdit eder mi? Babamın oğlu değil bu adam niye bu adamları gidip tehdit ediyor. Bu adamların bana yaptığı bir şey de yok. Niye tehdit etti yani efendim benle demek ki benden bir çıkarları var yani beni beni koruma altında tuttuklarına göre benden büyük bir çıkarları var. Şimdi Sayın Başkanım ben bunu yazmıştım bunu yazılı olarak da okumak istiyorum. Ben benim itiraflarımdan sonra CHP’li Sayın Vekillerin Soner CHP’li Sayın Vekiller soru önergesi verdiler. Hemen ardından benim koğuşum basındı. Polislerle polislere iftira attığım iddiasıyla hakkımda iddianame düzenlenip size de yani iftira attığım iddiası değil efendim o orada yanlış iftira yani benim ifademin Ergenekon diye bir örgüt kim olduğu belli olmayan bir örgüt tarafından değiştirildiği iddiasıyla. Yani ben şimdi burada konuşuyorum ya bana Ergenekon arkadan telepatik olarak bağlanıyor beni konuşturuyor. Yani böyle o iddianameden çıkan sonuç bu. Beni kullanan polisler aklanmaya çalışılıp emniyet içinde yasadışı bir yapılanma olmadığı gösterilmeye çalışıldı. Peki, soruyorum size Tayyip Erdoğan, Tayyip Erdoğan’ın koruma teşkilatı ne diye dağıtıldı. Bir yönetmelikle İstanbul Emniyetinden yüzlerce polis niye alındı. Sayın Vekillere sordukları soruya benim ifadelerimle ilgili araştırma yapıyoruz cevabından başka ne cevap verildi soruyorum. Ancak vekiller itiraflarımla ilgili soru önergesi verdi diye Ergenekoncu oldum. İddiaları geri yani vekilleri efendim mütalaada diyorlar ki Bedirhan Şinal burada itiraflar yaptı vekiller de hemen Ergenekon şeyi falan filan vekiller hakkımda diyorlar ki Bedirhan Şinal Hakkında soru önergesi verdi diye CHP’li olunca bir de Bedirhan Şinal’ın gerçi söylediklerinin araştırılmasını teklif edince bunlar diyor Ergenekoncu ya bu kadar da olmaz Sayın Başkanım. Ya Allah vicdan merhamet bu kadarda olmaz. Olay CHP olunca hop Ergenekoncu. Basit mi bu kadar ya ben iddia makamından bu talebin bu mütalaanın derhal geri çekilmesini talep

13

Page 14: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:14

ediyorum. Bu iddianın derhal geri çekilmesini talep ediyorum. Bunlar bu insanlar milletin vekilleri milleti siz burada milleti temsil ediyorsunuz Sayın Başkanım Türk Milleti adına yargılama yapıyorsunuz. O insanlar da Türk Milleti adına yürütme yapıyorlar bu devletin yürütülmesine önayak oluyorlar. Şimdi ben de bu Türk Milletinin bir ferdiysem benim söylediklerimi vekiller bir yani bu milletin ferdi olarak dikkate alıp araştırmış olamazlar mı? Benim hakkımda soru önergesi veren vekillerle ne irtibatım var ne ilişkim var. Bu vekillerin hakkımda bunları söylemeye kimin ne hakkı var. İşte efendim bir iftira daha. Ben deyince böyle yok kabul hiçbir yer kabul etmiyor benim söylediklerimi. Öyle söylüyorum yani şimdi ben burada çıksam efendim size şunu söyleyeceğim mahkemenizi kesinlikle tenzih ediyorum. Ben burada çıksam desem ki Ergenekon böyle Ergenekon şöyle can güvenliğim sıkıntıda size bir şey söyleyeyim Sayın Başkanım yani bu ülkede çıkınca şirket kurup almadığımız ihale kazanmadığımız para yapmadığımız ticaret yani öyle bir itibarlı adam olurum ki hiç sormayın. Ama buradan çıkıp deyince ki ben polisin mağduruyum komploda kullanıldım. Daha kullanıldığımda yaşım 15’ti Türkiye Cumhuriyetinde vatan haini ilan edilmediğim kaldı yani işin burası işimde böylesi Sayın Başkanım. Türkiye Cumhuriyetinde gerçekleri anlattığın zaman tabi mahkemeler karar vermediğinden biz savcının mütalaasına karşı böyle konuşuyoruz. Gerçekleri anlattığın zaman suçlu yalan söylediğin zaman itibar yani gerçekleri konuşunca itibarlı gerçekleri söylemeyince yalan söyleyince iftiralara birilerinin çıkarlarını düşünerek insanlara birilerinin çıkarlarını düşünerek hükümetin cemaatin birilerinin çıkarlarını düşünerek iftira attığı zaman bir de Ergenekoncu CHP’li bilmem neli öyle olduğu zaman bu ülkede en muteber işte neyse en gözde insan oluyorsun. Yani parti kursak çıksak dışarıda inan milletvekili oluruz Sayın Başkanım o derece yani. Şimdi devam ediyorum şimdi efendim öncelikle savcılık benim 03.05.2007 tarihinde mağdur müştekiler Şükrü Donvaycıgil ve Timuçin Donvaycıgil müracaatı üzerine yağma yaralama polise etkin mukavemet suçunu işlediğimi iddia ederek mütalaasına koymuştur. Efendim böyle bir şey yok ben böyle bir suç işlemedim. Ben Şükrü Donvaycıgil denen şahsı polisin istihbarat görevlisi polisin istihbarat görevlisi olarak tanıyorum. Ziyarete gelmişti Eyüp’e bizi (bir kelime anlaşılamadı) bu dün şeyi okudunuz mu bilmiyorum efendim bu arkadaş mezar hırsızı Seyhun Zayim en son mezar hırsızlığından gazetelerde Ergenekon sanık şimdi Ergenekon’da bir o eksikti mezar hırsızlığı kadı Ergenekon’un gazeteleri okuyoruz efendim Ergenekon mezar hırsızlığına başlayıp tarihi kaçakçılığa da başladı diye. Sanıklarda gözaltına alındı diye haberler çok çok tehlikeli bir örgüt. Böyle bir suçu işlemedim efendim ziyarete gelmişti. Seyhun Zayim’le beraberinde getirdiği bu kişilerin pitbul köpeğini gasp ediyor. Bu köpek gasp ettiğinden dolayı da cezaevinde yatıyor. Ben de burada polisler Seyhun Zayim’i mukavemet ediyorlar diye polislere mukavemet gösteriyordum gözaltına alınıyorum hakkımda soruşturma dahi açılmadan beraat ediyorum. Bu arkadaş polis görevlisi olduğu için bir telsizle kafamıza insanları yığdı orada bir Seyhun Zayim kötü mua… bu mezar hırsızına kötü muamele yapıldığı için biz de karşı direndik zarar şey olduğundan hakkımda dava dahi açmadan mütalaaya bunu neden konduğunu anlamadım yani orası da enteresan. Yani bir profille bizim profile takmış iddia makamı orada bir sıkıntı var. Sayın Başkanım burada Sayın Başkanım burada bazıları pardon, iddia makamı benim itibar benim itibar edemediği Sayın Mahkemeye verdiğim ifadelerin baskı ve yönlendirmeyle verdiğimi kollukta verdiğim ifadelerimin gerçek olduğunu baro avukatıyla ifademin alındığını zahmet etmiş söylemiş. Şimdi bunu açıkladım iddia makamı hala bana polisin adamı polise çalışmış dönemdeki polisin yazdığı ifadeleri vermiş hala onda ısrar ediyormuş muamelesi yapıyor ben bunu da kabul etmiyorum. Ben 2011’de ne verdiysem o gerisi yalan dolan Sayın Başkanım. Yani iddia makamı söyleyebilir tabi her insanın fikir özgürlüğü vardır düşüncesine bir şey söylemeyiz ama tabi yalan söylemek de hoş bir şey değil. Bunun dışında benim yasalardan şeylerden anneannemin benim ve yasalardan faydalandırılmadığını beni Ergenekon’un kullandığını beni bana baskı ve etik yaparak benim ifadelerimi değiştirdiğini söylemiş. Bu da gerçekdışı Ergenekon yani olmayan bir şey bana nasıl etki edebilir bilmiyorum yani Sayın Saygıdeğer

14

Page 15: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:15

Başkanım olmayan bir yapı bir örgüt nasıl bana bir etki yani ben kimseyi tanımıyorum ki. Burada benim tanıdığım kimse yok nasıl bana etki edecek yani bu da yalan savcılık burada günah çıkartıyor Sayın Başkanım. Diyor ki biz Bedirhan’ı elimizde tutamadık. Bedirhan gerçekleri anlattı ama diyor Bedirhan’a biz yasal imkanlardan yararlandırsaydık Bedirhan diyor hala bizimle birlikte olurdu burada mahkemede farklı konuşurdu bu da doğru değil, bunu kabul etmiyorum. Ben 2011’de Sayın Mahkemene Sayın Başkanım sizin sizin başkanlığınızı yaptığınız heyete gerçekleri anlattım orada ne anlatıysam hepsi o. Neymiş efendim ben burada bir örgüt açıklamış bazı sanıklar ve avukatlar da ben aynı şeyde konuşuyormuşum. Aynı minvalde konuşuyormuşum bu da çok tehlikeli bir durummuş. Buradan da beni Ergenekon’u yönlendirdiği anlaşılıyor, efendim şimdi bir adam yalan söylüyorsa bir yalanı 30 kişi konuşamaz bir adamın bildiği yalanı bir adamın attığı iftirayı değil mi bir iftira atıyorsa 30 kişi herhalde o kimseye irtibatı olmayan kendi halinde bir insanın konuştuğu şeyleri başka bir adam nasıl konuşur. Şimdi ben burada avukatların zihnine girip avukatlara benim konuştuğumu konuşun mu diyorum. Yo benim böyle bir gücüm yok ki burada sanıklara böyle konuşun böyle konuşun mu diyorum yo benim böyle bir gücüm yok ki. Ben gerçekleri anlattım ben bu benim anlattıklarım doğrultusunda yani benim anlattığıma benzer şeyler söyleyen insanların tanığıyım çünkü ben bu örgütün içinden çıktım buraya geldim konuştum anlattım dedim ki böyle böyle böyle bir örgüt var. Bu örgüt çok büyük bir örgüt bu örgütün 50 katı büyüklüğünde bir örgüt. İnanın size böyle efendim yani bu örgüt istesin adamı ipten alır o derece. Polis örgütü istesin adamı ipten alır istesin şuan olduğu gibi adamı ipe götürür. Ben onu kabul etmiyorum ben bunları söyledim. aynı mahiyette şeyler söylenmiş demek ki birileri bir şeyleri doğru söylüyor ki söyledikleri birbirine çakışıyor. Çakıştığı demek ki 10 kişi bir şeyi söylüyorsa bir doğruluğu vardır herhalde bunu da araştırmak yüce mahkemenin takdiri. Savcılığa bir şey söylemiyorum çünkü araştırmıyorlar. Yani şurada da size hak veriyorum Sayın Başkanım bu ülkenin Başbakanı bu ülkenin Adalet Bakanı bilmem nesi bir doğrunun peşine bir doğruyu araştırmıyorsa yani Yüce Mahkemeye söylenecek bir şey yok Değerli Başkanım her şey sizin takdirinizde vicdanınızda. Ha avukatın o ismi de benim mütalaada şeyde emniyette ki imzanın altında altında imzası olan avukatın ismi de Murat Tansel bunu da söylemiş olayım bu arada. Şimdi efendim ben neymiş Bayrampaşa Cezaevinden mütalaada öyle söyleniyor dilekçeler yollayıp demişim ki bu olayın arkasında Sedat Peker’in adamı olarak bilinen Boğaç Kaan Murathan vardır. Pardon Boğaç lakaplı Emre olduğu ifade etmiştir bu kişinin diyor Boğaç Kaan Murathan olduğu anlaşılmıştır. Şimdi ben böyle bir ifadede bulunmadım bunu yazan polislerdi çünkü yarın öbür gün iş burada çatladığı zaman diyebileceklerdi ki Bedirhan Şinal’a biz böyle ifade emniyette bakın verdirmemişiz. Böyle Bedirhan Şinal söylemiş böyle yazmışız o gitmiş savcılıkta demiş ki Boğaç Kaan Murathan ben böyle bir şey söylemedim. Benim söylemediğim şeyden ya Emre olarak bilinen Boğaç isimli adam kim belli değil. Sen bu adamın Boğaç Kaan Murathan olduğunu nasıl iddia ediyorsun. Burada diyor Boğaç Kaan Murathan olduğu anlaşılmıştır. Yani şapka mı çıkartayım ne çıkartayım bilmiyorum bu zekaya. O derece yani Sayın Başkanım benim söylemediğim ben diyorum ki bu ifadeleri kabul etmiyorum araştırın ortaya çıksın gerçek kim ne söylemişse yok. Ben bunu söylemedim ben Boğaç Emre lakaplı kişiyi söylemedim. Ben ifade vermedim. Ben bu ifadeyi kabul etmiyorum bunu polis yazdı polis kendi yazdığına da oraya alta düşmüş bunu diyor Boğaç Kaan Murathan olduğu anlaşılmıştır. Siz yazdınız Boğaç Kaan Murathan’ın Emre diye bir lakabı var mı? Milli istihbarat bile yok dedi böyle bir şey. Emniyet İstihbarat bile yok dedi ama mütalaada bunun diyor Boğaç Kaan Murathan olduğu emniyet ve savcılık araştırmasıyla anlaşılmıştır nasıl anladılar orayı bilmiyorum. İşte Bora Ballı’nın ve Seyhun Zayim’in dışarıda cezaevinde beraber yattığımız dönemde yasadışı olarak cep telefonuyla konuşup bana talimatlar ilettiği evet efendim yasadışı olarak cezaevine Bayrampaşa Cezaevine o dönemlerde o tarihlerde cezaevine beraber yattık dışarıdan da tanışıklığımız var cezaevine yasadışı olarak Bayrampaşa Cezaevine rahatlıkla kolaylıkla bir şeyler sokulabiliyordu. Cezaevine telefon girmiş

15

Page 16: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:16

ben tahliye oldum istenen şekilde çıktım silahlı yağmadan. Dışarıda da beni aradılar evet görüşmelerimiz vardır siz de zaten bunu telefon tapelerinden şeylerden de biliniyor. Ben bunu kabul ediyorum ama bana yasadışı bir talimat verildiğini yani efendim ben şimdi mezar hırsızlığı yapan bir adamdan ne bir talimat alayım. Bu adamlar Seyhun Zayim şuan mezar hırsızlığından gözaltında tutuklanacak. Şimdi bu adamlar emniyet böyle adamları yakıp buradaki insanlara komplo kurmak için zaten böyle adamlar emniyetin kullanacağı yakacağı insanlar. Şimdi ben bu adamdan ne talimat alayım. Benim talimat aldığım talimat altığım kişiler İstanbul Emniyetinde halen ya pardon şuan ben ifade verdikten sonra birkaç KCK’lı da çıkıp dedi ki, bizi de polis kullandı biz de dedi polisin talimatıyla saldırılar gerçekleştirdik. Ondan sonra bu ülkede efendim İstanbul Emniyetinde bir gecede 100 tane adamın tayini çıktı. Söyledikleri arasında tayini çıkanlar arasında 50 tanesi beni kullanan adam. O tesadüf müdür şey midir bilmiyorum yani biz burada konuştuk KCK’lılar dedi. Başbakanın talimatıyla bir gecede 100 tane adamın yeri değişti. Biri gitti Diyarbakır’a biri gitti öbür tarafa. İşte Başbakan gerçekleri biliyor da aslında. Dosya kapsamına göre Boğaç Kaan Murathan’la Bedirhan Şinal’ın kendi aleyhine olan ifadesini değiştirmesi için baskı yaptıkları menfaat temin ettikleri iletişim tespit tutanakları ve dosyaya ibraz edilen mektuplarla yazılarla anlaşılmıştır. Şimdi efendim ben yine şeyi kabul etmiyorum yani ben Boğaç Kaan Murathan’ı tanıyorum. Boğaç Kaan Murathan beni kullanan insanların mağduru bu insan burada 5 senedir iftiradan yani polislerin kendine kendine de değil başkasına düzenleyeceği bir komploda yani kendinin de ismini geçirdiği için. Yani o isimlere daha rahat ulaşmak için adam yani bu insan 5 senedir mağdur bu insanın herhalde çocuğu cezaevinde doğdu büyüdü bu yaşa geldi kendini hala anlatamıyor yani bende diyorum bu insan evet mağdur evet bu adama bu insana komplo kurdu yani komplo da ismi kullanıldı şey yapıldı ama hala 5 sene yani Seyhun Zayim efendim niye yani mahkemenin takdiri tabi ama Seyhun Zayim’le ben aynı maddelerden yargılanıyorum. Boğaç Kaan Murathan da aynı maddelerden gidiyor. Benim Seyhun Zayim’le konuşmam var. Seyhun Zayim yani mahkemece şöyle değerlendirilebilir. Yani suç vasfı taşıyacak konuşmaları var. Bedirhan Şinal bilmiyorsa söylemediyse emniyet bizim yapacağımız şeyleri nereden biliyor diye konuşmaları var. Bu değerlendirme yapıldığı zaman belki suç mahiyeti taşıyabilecek konuşmalar efendim ama Boğaç Kaan Murathan’ın bir konuşması bile yok. Cezaevinde e niye Boğaç Kaan Murathan’a yani cezaevinden çıkarmamak için yatmadığı kovuşta yattı diye sahte tutanak rapor düzenlemiş C7 diye bir kovuşta Bayrampaşa tarihinde yok. Gelmemiş böyle bir koğuş. Ama Emniyet Boğaç Kaan Murathan’ı sırf beni beraber yattı göstermek için C7 kovuşunda yattı diye bizi beraber yattı diyerek tutanak sahte rapor düzenlemiş. Bu insan bu bu söylentilerden burada yatıyor yani bu sahteliklerle burada yatıyor. Ben kesinlikle kabul etmiyorum benim kimse ifademi değiştirmedi. Ben şuan nasıl huzurunuzda örgüt irademle ifade verdiysem o zaman da 2011’de de çıktım Allah için Hak için Kuran için gerçekleri anlattım. Hala da anlatıyorum ve mahkemenin de vicdanına bırakıyorum gerisini. Efendim çok enteresan biz ne için bu eylemi yapmışız biliyor musunuz size okuyorum bu eylemi 12.06.2006, 2007 tarihinde İstanbul’da Ümraniye’de 27 adet el bombasının geçmesi ile başlayan soruşturmanın devamına 22.01.2008 tarihinde Veli Küçük 19.03.2008 tarihinde Sedat Peker ve 21.03.2008 tarihinde İlhan Selçuk hakkında işlem yapılmasından soruşturma kapsamında 2006 yılında Cumhuriyet gazetesine atılan el bombalarının bu soruşturma kapsamında Ümraniye Eskişehir’de ele geçen bombaların aynı mahiyette benzer kafileden olduklarının gündeme gelmesinin ardından 3. ayın 29’unda tarihinde eylemin gerçekleştiği bizim eylemin gerçekleştiği eylemin Cumhuriyet gazetesi veya mensuplarına duyulan şahsi menfaatten olmadığı ve siyasi bir amaç taşıdığı olaydan sonraki tarihte işte şimdi efendim ben eylemi niye yapmışım? İş polisten çıktı şeyden çıktı ben polis diyorum onlar savcılar hala üzerine basa basa bir de olmayan bir şey ya ben hadi desek ki ifadelerde böyle bir şey var. Polis böyle bir düzeyde ifade yazmış, böyle bir düzede ifade de yazmamış polisler Saygıdeğer Başkanım ama hiçbir yerde ismi geçmeyen cismi geçmeyen şeylerde mütalaada

16

Page 17: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:17

savcılık diyor ki, Bedirhan Şinal diyor bu eylemi diyor bu insanlar gözaltına alındı Cumhuriyet gazetesine bomba atılması olayı gündeme geldi bunu diyor karartmak için bu olaylarla Ergenekon’un bir alakasının olmadığını basit bir olaylar olduğunu gündeme getirmek için bu eylemi yaptı. Bu olayları, olayları karatmak adına bu eylemi yaptı diyor. Eylemi veren de diyor Boğaç Kaan Murathan’dır diyor. Çok büyük bir zeka gerçekten. Şimdi nereden çıkarttı bunu kim söylemiş bunu neye göre söylemiş? Boğaç Kaan Murathan hakkında ne delil var nasıl benim liderim olmuş? Nasıl 2006’da benim bu insanların bu eylemler ya bu bombalama eylemini Ergenekon’dan sıyırma ya ben Ergenekon diye bir örgütü tanımıyorum ki ben Ergenekon’un şeyini ismini temize çıkartmak için kendimi hayatımı ben 5 sene için Ergenekon’u 5 senedir Ergenekon için yatar mıyım ya? Öyle bir yazıyor mu bir şey efendim yazmıyor. Ben Ergenekon için 5 sene olmayan bir örgüt için yatmam bu yalan bu iftira ben size burada bir şey söyledim. Dedim ki efendim çok büyük bir oyun var çok büyük bir örgüt var. Bunlar benim söylediğimi doğrulayan şeyler. Ben nasıl bu olayları karartmak için bu eylemi üstlenebilirim. Nasıl bu eylemi yapabilirim? Ben ne tanırım Veli Küçük’ü ne tanırım Sedat Peker’i. Yani bu bunu bu mütalaada söylenen şekli yalandır ben kaç kesinlikle bunu kabul etmiyorum. Bu olmayan bir şeyi gündeme getirilmiştir. Bunu reddediyorum. Şimdi efendim şöyle bir o eski ifadeleri düşünün emniyetin savcılığın yazdığı ifadeleri orada iş Sedat Peker ve Veli Küçük’te hedef onlar. Şimdi efendim o ifadeleri düşünürsek benim burada bu ifadeleri vermediğimi düşünün o ifadelerde gidersek Sedat Peker’le Seyhun Zayim bir arada kalmışlar. Sedat Peker’in avukatı Utku Tekayak, Seyhun Zayim’e sürekli para trafiği var yani sürekli bu para akışı var. Öyle bakarsak yani hani ben gerçekleri anlatmamış olsam öyle düşündüğünüzde bu işin başı Seyhun Zayim. Pardon bu hani bu Sedat Peker bu adama baktığında bir bir şeylere gidebilirsiniz yani ama Boğaç Kaan Murathan bu işin lideri yapılıyor Sedat Peker ama Boğaç Kaan Murathan’ın kimseyle bir para trafiği yok bir para akışı yok kimseye bir lira yatırmamış. Ama art niyetli düşünürsek art niyetle hareket edecek olursak eğer iftiralardan devam edilseydi şuan lider Sedat Peker olurdu ama olmayan Boğaç Kaan Murathan’ın ne ismi var ne cismi var ne kimseye para yatırmış Boğaç Kaan Murathan lider yapıldı. Anlamak imkansız yani mantıkla akıl zekayla dalga geçilen bir durumdayız karşı karşıyayız bu durumla. Şimdi efendim.”

Mahkeme Başkanı: “27, 27 dakika kalan süreniz süreye dikkat edelim buyurun.”Sanık Bedirhan Şinal: “Tamam abi pardon pardon efendim ağızım abiye alışmış kusura

bakmayın.”Mahkeme Başkanı: “Estağfurullah buyurun.”Sanık Bedirhan Şinal: “Yani karışıklık oluyor. Şimdi efendim çok enteresan yine herhalde

bu ifadeyi şu bu beyanı şuna göre yazmışlar Osman Yıldırım’ın burada huzurunuzda Cumhuriyet gazetesine 4. saldırı yapacaktı yapılacaktı Ergenekon’da bunu yaptıracaktı diye bir beyanı var. Şimdi ben de 4. saldırıyı yapan kişiyim ya efendim. Şimdi ona göre herhalde bu Osman Yıldırım gizli tanık olarak verdiği ifadeye göre bu savcılık mütalaasına yansıtılmış. Cumhuriyet gazetesi ve Danıştay bu seferde oradan dönmüşler ben Cumhuriyet gazetesi ve Danıştay saldırısını Cumhuriyet gazetesinin bombalanması ve Danıştay saldırısının burada Ergenekon’la bir alakasının olmadığını yani bunların Ergenekon’un yaptırmadığını şey olmadığını ispatlamak için şey yapmak için bu eylemi yapmışım burayı da ben perdeliyormuşum. Ya yani çok enteresan benim Danıştay’la ne alakam var Sayın Başkanım. Ben yani ben nereye düştük bilmiyorum ki bu Danıştay’a ben yav efendim ben bu kendime çok büyük bir hakaret olarak. Ben bu devletini bu milletini bu ülkeyi bu devleti seven bir genç bir vatandaş olarak kalkıp devletin bir yargı organının hakimini öldüren isminin isimle yani öldüren kişileri yani öldüren kişiyi temize çıkartmak için kendimi niye feda edeyim. Yani nasıl nasıl böyle bir mantık yürü… benim ne işim var Alparslan Arslan’ı tanımam. Bunu lanetliyorum ben bu eylemi de lanetliyorum. Danıştay saldırısına yapılan hakimlere yönelik yargı yani çok önemli bir görevi yürüten hakimlere yönelik yapılan eylemi lanetliyorum. Ben böyle bir şeyi işlerle işim yok. Ben bu eylemleri temizlemek için de böyle bir

17

Page 18: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:18

suç işlemedim. Beni polis kullandı efendim polis. Emniyet içindeki terör örgütü kapsamında çalışan polis kullandı. Bizim kullanıldığımız. Ya efendim biz nerede toplanırdık biliyor musunuz bizi kullanan insanlarla biz her Cuma günü kahvaltı yerdik. Cuma her Cuma Eyüp Sultan’da Ensar Vakfı diye bir vakıf da sabahları kahvaltı yapardık. Kahvaltıya kimler gelirdi biliyor musunuz Sayın Başkanım? Bu program yapıyor bir kadın bir neydi onun ismi gazeteci Nagihan Alçı, Fehmi Koru yani bu emniyet müdürleri Serdal Akça’lar, Mutlu Ekizoğulları, Cemaat liderleri biz her Cuma orada toplanır kahvaltı yapardık. Yani şuan Ergenekon aleyhine kim konuşmuşsa şeyde televizyona çıkıp biz onlarla oturup Fehmi Koru yani Nagihan Alçı, Nagihan Alçı ben burada bir şey söylüyorum Nazlı Ilıcak’la Nagihan Alçı Afyon olayını burada söyledim diye ama nasıl delirdiler ya iftira işte iftiracılığı savunmak ne kadar kötü bir şey. Ben şimdi diyorum ki bana diyorum İlker Başbuğ, Sedat Peker, Hurşit Tolon hakkında gizli tanık ol dediler olmadım beni şüpheli yaptılar sanki kendisine söylemişler de öyle bir çıldırdı ki kendini yerden yere atmadığı kaldı televizyonda. Yani bilmiyorum çok enteresan hareket yapıyor. Biz bunlarla beraber yürüdük bu kadınlar bu adamlar bu gazeteciler her ay bu insanlardan maaş alırlardı. Neler yani bu yani maaş alırlardı. Neler yaşandığını bir görseydiniz bu insanlar yani bu millet de bu insanlara bir itibarlı şeyli insanlar görerek bu insanları dinliyorlar halbuki yalan. Şimdi efendim bu insanlar bu işleri para karşılığı yapıyorlar. Ergenekon’dan birisinin ismi geçince o isme iftira attın bir de isim büyürse hani böyle işte örnek yanlış anlamasınlar Mustafa Balbay, Tuncay Özkan burada önemli paşalar generaller albaylar gazeteciler bu isimleri bu bizimle hareket eden gazeteciler şeyler var ya kuklalar iftira attın mı bunların aldığı maaş artıyor. Yani parayı buldular Sayın Başkanım. Ben 5 senedir şeye çatımın üstüne konan kuşlara artık sapan atmaya başladım açlıktan. Polisle de ters düştük para da yatmıyor hesaplarımıza sapan atıyorum artık kuşlara karnımızı doyurmak için devletimiz Allah razı olsun bize yemek vermese açlıktan artık bir birimizi yiye… yabanileşeceğiz bir birimizi yiyeceğiz bir de çok yani mağdur durumdayız ben size kendimi acındırmıyorum. Ben inanın bana ne ceza verirseniz verin umurumda değil ama 500 sene de verin 300 sene de verin ha deyin tamam şeyi de ben yaptım Afyon’u da ben patlattırdım Danıştay’ı da ben vurdum iş böyle… kabul edeyim ama yapmadığım şeylerden ben burada yatıyorum 5 senedir Ergenekon Ergenekon diyorlar beni yönlendirdi diyorlar mütalaada yav hani kim bana bura… lideri kim de söyleyin de bir gideyim elini öpeyim bir 300, 500 para yatırsın bize ya. Liderimiz kim onu bi efendim öğrenmek istiyorum açlıktan öldük Allah razı olsun sizden de Allah razı olsun öğle yemeği getirmeseniz burada da öleceğiz açlıktan. Şimdi Saygıdeğer Başkanım lideri tanımıyorum kimseyi tanımıyorum. Ben savcılık demiş ki efendim şu lafa bakın Ergenekon terör örgütü tarafından Danıştay cinayetinde bir profil kullanılmış böyle kötü profilli insanlar. Terör örgütü tarafından bu olayda da benzer kişilerin istihdam edildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Yani Danıştay’da Cumhuriyet’te profili kötü insanlar kullanılmış. Ben de bu profili manyak bir adammışım. Şimdi suçlu tamam suçum kötü olabilir yani sicilim kötü olabilir ben de kabul… ben meleğim şimdi Sedat Bey burada söylemişti ben de onu tekrar edeyim. Ben de meleğim uçuyorum demiyorum size kanatlarımız yok görüyorsunuz. Ben de meleğim uçuyorum takla atıyorum demiyorum size. Ben kötü şeyler yaşamış olabilirim ama diyorum ki size Saygıdeğer Başkanım bu yazmak altına da suçlarımı sıralamış. Ergenekon beni istihdam ediyor, şimdi şöyle bakarsak e bu Ergenekon hem diyorlar terör örgütü şimdi istihdam dediğiniz zaman bir adamı işe almak. Hem diyorlar terör örgütü adam şimdi burada diyor şirket muamelesi yapıyor Ergenekon’a. Şimdi Ergenekon beni istihdam etmiş valla 5 senedir yatıyorum bu Ergenekon beni istihdam ettiyse çok alacağım var bu Ergenekon’dan. Yani 3, 5 daire de kurtarmaz bu işi bir 10, 15 daire olması lazım. Yalı da olur.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılamadı.Sanık Bedirhan Şinal: “İşte lideri bir bulsak yapışacağız da lideri bulamıyoruz. Şimdi

efendim yani ben Sayın Avukatıma da söz bırakacağım. Ben fazla uzatmayım. Zaten sürem de bitti uzatacak durum da kalmadı.”

18

Page 19: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:19

Mahkeme Başkanı: “Evet 10 dakika 19 dakikanız var.”Sanık Bedirhan Şinal: “Evet efendim. Şimdi efendim kısa ben her şeyi size anlattığımı

düşünüyorum. Ben şunu da son olarak söyleyip toparlayıp bitiriyorum efendim. Bizim iddia siz dün bir karar okudunuz Bedirhan Şinal hakkında bir yerlere yazı yazıldı cevabının istenmesine. O ne kararıydı Sayın Başkanım.”

Mahkeme Başkanı: “Onu bakarsınız incelerseniz. Tamam.”Sanık Bedirhan Şinal: “Size zahmet bana bir tebliğ yapılırsa rica ediyorum.”Mahkeme Başkanı: “Tamam tamam.”Sanık Bedirhan Şinal: “Ben şunu söylüyorum. Ben itiraflarımı yaptım ben Allah için hak

için Allah rızası için buraya çıktım anlattım. Gerçekleri artık siz de biliyorsunuz millet de biliyor milletvekilleri de biliyor başbakanın bilmesine gerek yok. Bilse de bir şey yapamaz ama diyorum ki. Ben burada ne kadar gerçekleri anlatırsam komplolara Emrah Özdemir adamla konuşmadığım adama söylemediğim şeyleri adam geldi burada ben size bir şey söyleyeyim mi? Bu Emrah Özdemir bunları söylesin de buna kim maaş ödüyor biliyor musunuz? Bu Taraf gazetesinin iki tane yazarı birisi efendim şimdi pardon birisi Emre Uslu diğeri de o gözlüklü bu her şeye bir belge çıkartan bir tanesi var Balyoz belgelerini sunan. Ya Baransu ne Baransu? Mehmet Baransu ikisi şimdi ikisi Mehmet Baransu’yla Emre Uslu ben şahit oldum bu adama avukat gönderdiler. Notunu okutturdu bana yani ben biliyorum bu adamda emniyete çalışmış şey yapmış bu adamda geldi burada iftira atsın diye bu adama paralar ödedi. Annesi hastaydı annesine hastane masraflarını karşıladılar. Sırf burada insanlara iftira atsınlar diye yani şey yaptılar. Şimdi Saygıdeğer Başkanım bitiyorum. Ben gerçekleri anlattım. Ben ne kadar gerçekleri anlatsam anlatırsam burada bana hep komplolar düzenleniyor yani uyuşturucu sokmakla kaldık şey yapmakla her şeyden Allah için beraat aldım. Suçu Allah haklıya yardım ediyor. Şimdi en son iş patladı Afyon olayında. Afyon olayında şüpheli oldum. Yani ben Afyon olayında gizli tanık olmadım diye beni niye şüpheli yaptılar ben onu anlamadım yani. Ben ben bir de efendim milliyetçi ülkücü bir adama her halde kendini bu lekeyle yaşamaz kendini assın diye yapıyorlar bunu reva görüyorlar ben bunu kabul etmiyorum. Ben orada paşaların Sedat Peker’in hakkında ifade de vermediğimi kabul etmediğimi yani iftiralarla da artık kendimi kullandırtmak istemediğim için bu durumlar yaşanıyor. Siz de Allah razı olsun gereğini yapmak için yazı yazdınız üzerinize düşen vazifeyi yaptınız ama bunu da Yüce Mahkemenin bilmesini istiyorum yani benim artık cezaevinde beni tek mi tutuyorlar yalnız mı tutacaklar artık kimseyi vermesinler efendim. Her emniyet istemi adamı yanımıza idarelerle verdirtip başımızı beladan belaya sokuyor. Bu işleri kabul etmeyince de mağdur durumuna sokuluyoruz. Şimdi ben benim ne hak… yani bana bunu yapmaya ne hakları var. Beni Afyon Karahisar patlamasında yargılatıp bir de oradan ceza alırsak çık işin içinden çıkabilirsen. Pişman ol… ama belgeyi gördüm vay be dedim keşke dedim gizli tanık olsaydık yani kendimizi artık mecbur bıraktılar. Türk Milletine yapılan reva mı efendim. Millete artık diyorlar ki işte bunlarla tehdit ediyorlar gizli tanık olmazsan şüpheli olursun. Sokakta hep böyle yapıyorlar bu polisler bu insanlara hep böyle yapıyor gizli tanık ol iftira at onu yap bunu yap. Şimdi ben gizli tanık olmadım şüpheli oldum. Şimdi sokakta da aynısı yapıyorlar bunu bilin Sayın Başkanım Değerli Başkanım ben kabul etmiyorum. Ben kimi patlatmışım gizli tanık olmadım almayacağım artık burada gerçekleri anlatacağım bana her türlü cezayı verin. Ben indirim yapın şey onlar sizin takdirinizde ister yapın ister yapmayın beni bıraksanız da canınız sağ olsun bırakmasınız da Allah razı olsun ne diyelim.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”Sanık Bedirhan Şinal: “Şimdi ben de artık sona bağlıyorum takdir yüce mahkemenin karar

yüce mahkemenin burada insanları mağdur etmeyin size şerefimle temin ediyorum ki buradaki in… böyle bir Ergenekon terör ben gerçek terör örgütünü biliyorum. Ben her şeyin şahidiyim. Size beni beni dinlerseniz size gerçek terör örgütünü göstermeyi kabul ediyorum. Açın hakkımda suç duyurusunda bulunun ben verilecek cezaya razıyım. Zaten diğer cezalarıma mahsup

19

Page 20: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:20

ettirdim şuan tutuklu olduğum. Şuan huzurunuzda sıfır tutuklulukla geldim buraya. Bırakırsınız bırakmazsınız oraya fazla şey yapmıyorum o takdir de sizin tabi. Savcılık benim bırakılmamamı istedi. İşte tutukluluğumun devam etmesini istedi. Vicdanlarınıza kalmış ama sizden tek isteğim efendim. Şurada gördüğünüz insanların aileleri mağdur yani kendim için konuşmuyorum. Yani şuraya geliyor insanlar aileleri mağdur. Ben vicdanlı bir insandım çıktım buraya gerçekleri anlattım. Bir şeyler bilip gerçekleri anlatmak hataysa hatadan dönmek büyük bir erdem. Ben mağduriyet yaşayan insanla çocuk Boğaç Kaan Murathan 5 yaşında cezaevine girdi çocuğu herhalde bildiğim kadarıyla bu insanın şuan yani efendim ben yetim büyüdüm babasız büyüdüm. Baba babasız bir çocuğun babasız büyümesi çok acı bir şey. Siz de evlat sahibisinizdir Allah size uzun ömür versin ama insanları artık aileleriyle kavuşturmak gerektiğine inanıyorum. Siz de burada Yüce Mahkemede burada bazı komplolar hani bu işin artık bir komplo olduğuna kanaat getireceğinize yüzde yüz eminim takdir tabi mahkemenin ama her artık çıktı üste çıktı yani koktu vutus koktu artık başa çıkamı… sizde başa çıkamıyorsunuz biz de başa çıkamıyoruz yani Allah için hak için siz vicdanlı insanlarsınız hakimler her zaman karar verirken vicdanlarıyla karar verirler. Yani siz Allah için karar vereceğinize inanıyorum. Burada bir örgütün olmadığına bulacağınıza inanıyorum kimse inanmasa da ben inanıyorum bu Yüce Mahkeme bu yapılan komploların üzerine gidecek ve Allah’ın izniyle hakkını verecek hakkını arayanlara buna inanıyorum. Başbakanmış şeymiş siz kimseyi takmadığınıza da inanıyorum bunarın önemin olmadığına da inanıyorum ama elinize efendim şu kalbinizin üzerine koyun şurada insanların gördüğünüz mağduriyetlerini giderin Allah için.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”Sanık Bedirhan Şinal: “Son olarak da benim cezaevime tutuklu bu dosyadan tutuk…

kalemden celplerimle gelmesiyle ilgili bir sorun yaşıyorum efendim. Bunu okuyup gereğinin yapılması için kaleme ibraz ederseniz rica ederim.”

Mahkeme Başkanı: “Evet alalım onu evet.”Sanık Bedirhan Şinal: “Savunmam bu kadardır.”Mahkeme Başkanı: “Peki.”Sanık Bedirhan Şinal: “Sabrınız ve hoşgörünüz için teşekkür ediyorum. Saygılarımı

sunuyorum.”Mahkeme Başkanı: “Evet sanık Bedirhan Şinal müdafiinden esas hakkınki son savunması

soruldu. İsim alalım önce Avukat Hanım Avukat Bey.”Sanık Bedirhan Şinal müdafi Av. Mithat Gökçeli söz istedi verildi: “Efendim (birkaç kelime

anlaşılamadı)”Mahkeme Başkanı: “Mikrofonu yakın tutalım zapta geçsin söyledik…” Sanık Bedirhan Şinal müdafi Av. Mithat Gökçeli: “Beyanlarına beyan (bir kelime

anlaşılamadı) ben katılıyorum iddianameye ilişkin eleştirel yaklaşımını da.”Mahkeme Başkanı: “Mikrofon mikrofon çalışıyor mu ses duyulmuyor.”Sanık Bedirhan Şinal müdafi Av. Mithat Gökçeli: “Yazılı olarak. Beyanda bulunacağız

efendim. Benim söyleyeceklerimi yani toplum bireyi olarak Bedirhan müvekkil söylemiş oldu efendim yani hepimizin söyleyeceklerini daha doğrusu. Sadece şöyle bitirmek istiyorum ben de 9 tane efendim daha müvekkil var. Toplum bilgisi bir kurama dayanarak varlık kazanır. Toplum olarak ya da toplumsallaşmak sözde olmaması gerekiyor bilimsel bir yöntemle toplumsallaşmak gerekiyor. Ya bunun içinde de bir kuram olacak öğeleri olacak bunları da gerektiğinde zamanımız var efendim. Onları dile getiririz teşekkür ediyorum efendim Sayın Heyetinize diğer müvekkile ilişkin iddianameye ilişkin örgüte ilişkin ve tahliyesine ilişkin yapılması gereken dosyasına baktım mahsuplarına ilişkin yazılı beyanda bulunacağız efendim Sayın Mahkemenize teşekkür ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Evet Sanık Bedirhan Şinal’dan müdafiinin beyanına karşı diyeceği soruldu. Katılıyor musunuz beyanına avukatınızın.”

20

Page 21: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:21

Sanık Bedirhan Şinal söz istedi verildi: “Sayın Başkanım şimdi Sayın Müdafiim sözlü beyanına yazılı vereceği beyanlarına katılıyorum kabul ediyorum teşekkür ederim.”

Mahkeme Başkanı: "Peki. Sanık Bedirhan Şinal’ın son savunmasının alınması sırasında tutuklu sanıklardan Ulaş Özel’in cezaevinden getirildiği görüldü bağsız olarak huzurdaki yerine alındı. Tutuksuz sanıklardan Rafet Arslan, Engin Baykara, Selim Utku Gömrükçü, Adnan Bulut’un geldiği görüldü ayrıca Sanık Veli Küçük müdafi Avukat Zeynep Küçük’ün Sanık Hasan Atilla Uğur müdafi Avukat Ünal Üstünsoy’un, Sanık Hıfzı Çubuklu müdafi Avukat Nazlı Çubuklu, Sanıklar Mehmet İlker Başbuğ ve Ahmet Hurşit Tolon müdafi Avukat İlkay Sezer’in, Sanıklar Mehmet Deniz Yıldırım, Hasan Ataman Yıldırım müdafi Avukat İbrahim Erdoğan’ın, Sanık Mehmet Haberal müdafi Avukat Sinem Aytın’ın geldikleri görüldü huzurdaki yerlerine alındı. Saatin 12:02 olduğu görüldü.”

Duruşmaya 13: 00’a kadar ara verildi.Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.Mahkeme Başkanı: “Sanık Durmuş Ali Özoğlu önceki kimliği tahtında huzura alındı.

Durmuş Ali, Ali Bey suçlandığınız konular itibariyle iki saat savunma süreniz var. Avukatınız Ali Rıza Dizdar burada hazır.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu söz istedi verildi: “Evet.”Mahkeme Başkanı: “Bu iki saatlik süreyi müdafiiniz dahil olmak üzere ikiniz beraber

kullanabilirsiniz ayrı ayrı kullanabilirsiniz nasıl istiyorsanız. Esas hakkında savunma yapmaya hazır mısınız?”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Hazırım efendim.”Mahkeme Başkanı: “Evet, buyurun.”SANIK DURMUŞ ALİ ÖZOĞLU ESAS HAKKINDAKİ MÜTALAAYA KARŞI BEYANI VE

SON SAVUNMASINDA:Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki efendim. Öncelikle şahsınızla bütün milletimi saygıyla

selamlıyorum. Son savunmamda mütalaada burada yoktum. Yazılı olarak tebliğ edildi bana. Buradaki konulara değinmek istiyorum öncelikle. Bu savcılık mütalaası ben yaptım oldu mütalaası olmuş. Sebeplerini birazdan açıklayacağım bunların. Benim için Ergenekon terör örgütünü örgütün yöneticisi olmak eylemine uyan maddeleri sıralanmış. Örgüt faaliyeti çerçevesinde cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etmek. Suçlama bu. Yalnız burada baktığımızda bu eylemi nerede yapmışım ve bu eyleme ait deliller ortada yok. Dolayısıyla sözüme başlarken belirttiğim şekilde ben yaptım oldu olmuş. Devamında örgüt faaliyeti çerçevesinde cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya diye devam etmiş. Engellemeye teşebbüs etmek. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini nerede engellemişim görevini yapmakta nasıl cebir kullanmışım? Kime Şiddet uygulamışım bu burada yok. Aslında benim duruşmaların başladığı günden beri belirttiğim gibi Sayın Mahkemenizle benim bir sorunum yok. Benim sorunum siyasi iktidarla. Bu savunmayı yaparken ben keşke onlar da şurada otursalardı da bana da siz şurada bu cebri uyguladınız bizim iktidarımızı yerinden etmeye çalıştınız deselerdi. Bunu diyemeyecekleri için buraya katılmıyorlar ama bugüne kadar ben burada neyi söylediysem iki gün sonra ya da aynı gün Tayyip Erdoğan cevabını verdi. Ben daha önceki celselerde ve savunmaya yönelik yaptığım konuşmalarda bizi PKK’yla görüşüyor diye suçladı Tayyip Erdoğan. Silivri’den İmralı’ya hat kurmuşlar dedi. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı koltuğunu işgal eden Tayyip Erdoğan bu lafı söyledi. Eğer bu bu şahıs bunu söylüyorsa elinde mutlaka delilleri olması lazım. Aksi durumda o koltuğu zaten kendisi iş yapamaz hale getirmiş oluyor. Dolayısıyla buradaki suçlamayı aslında Tayyip Erdoğan’a yapmak lazım. İktidarı iş yapamaz hale soktuğu için iktidarın itibarını düşürdüğü için. Ayrıca devlet makamlarını bulunduğu devlet makamını itibarsızlaştırdığı için suçlanması gereken odur. Ben o lafın üzerine dedim ki Mahkemenizde kayıtlarınızda da

21

Page 22: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:22

mevcuttur bu PKK’yla Tayyip Erdoğan görüşüyor İmralı’yla görüşüyor dedim. Bununla ilgili elimde belgeler olduğunu söyledim ve sizden bir talepte bulundum. Lütfen dedim bizi bununla itham ediyorlar ve biz de burada bunlarla suçlanıyoruz. PKK’yı yönetmek onlarla birlikte olmak diye. Eğer İmralı Cezaevinin ziyaretçi defterini getirttirirseniz kimin görüştüğünü ortaya çıkartmış oluruz dedim. Ama benim bu talebim reddedildi. Eğer getirilseydi bütün bunlar ortaya çıkacaktı. PKK’yla görüşen siyasi iktidarın kendisidir. 2006 yılında tesadüf eseri Bolu Berceste Restoranda yemek yerken hemen yan masamda Abdullah Öcalan’ın kız kardeşi Mehmet Mir Dengir Fırat, Van Valisi Erzurum Valisi, dördü iki bayan daha vardı onları şuan hatırlayamıyorum belki BDP şimdi BDP Milletvekili oldu onlar belki. Onlar da orada toplantı yapıyorlardı. Yani daha bana bu suçlamalar yapılmazdan önce onlar zaten PKK’yla işbirliği içerisindeydi. Dolayısıyla benim terör terörist olduğunu kanıtlayacak herhangi bir belge ve kanıt yok. Devam ediyorum duruşmalarda ise iddia makamının sorularına cevap vermeyerek kendisinden ele geçen bazı belgelerin eşyaları içine yerleştirildiğini soruşturma ve yargılamanın tertip olduğunu iftiralara dayandığını ifade ederek soruşturma ve yargılama makamlarını itham etmiştir. Ben itham etmedim ben olanı söyledim. Bu mahkemede şuan bile baskı altında hissediyorum kendimi. Sadece ben değil bütün sanıklar aynı durumda ruh halinde çünkü bizim ağzımızı açtığımızda suç duyurusu gelecek korkusu var bu baskı değil de nedir? Burada eğer biz rahat konuşamıyorsak evet ahlaksızca bir laf ettiysek ki burada o çapta insan yok. Ne dediğimizi bilecek eğitimimiz kültürümüz ve sosyal durumumuz var. Dolayısıyla savcılık makamı bizi terbiye edemez. Burada konuşacaklarımızı biz rahat telaffuz edemezsek o zaman biz siyasi iktidarın PKK’yla işbirliğini de anlatamayız. O zaman biz soruları polislerin hazırlayıp getirip de savcılara verdiğini savcıların da bana sorduğunu kendileri burada itiraf ettiler. Onları da söyleyemezdik bu itham mıdır? Olanı söylüyorum ben ayrıca bu davanın savcısı olan Zekeriya Öz, ne dedi bu davalar görülürken gazetelere demeç verdi. MİT kulağıma fısıldar ben yaparım bir savcının edeceği laf mıdır bu? Bu davayı itibarsızlaştırmak eğer itibarsızlaştırmaksa bundan daha iyi itibarsızlaştırılır mı? Ayrıca yani bu bu söylediği bizi de elbette ilgilendiriyor ama daha çok sizin meşruluğunuzu ortadan kaldırmaya çalışmasıdır bu. Tayyip Erdoğan her ağzını açtığında Silivri’den güç alarak iktidarını devam ettirme gayreti içerisine giriyor. Ne diyor biz Silivri’de özel mahkeme kurduk mahkemeler kimsenin babasının malı değildir ve kimse mahkeme kuramaz. Türkiye Cumhuriyeti Mahkemeleri millet adına karar veren bağımsız yargıçlardır bundan dolayı saygı duyarız. Biz yargıçların tanrının yeryüzündeki adaleti sağlayan temsilcileri olarak görürüz. Böyle bu terbiyeyle yetiştik ve böyle gördük ve böyle olması gerekir. Hakimler ve hekimler onun için bizim hayatımızda sonsuz saygı duyduğumuz insanlardır ama yani mütalaa okundu daha üç saat geçmeden hükümetin Başbakan yardımcısı Bülent Arınç bırakamazsınız üç tane müebbet istiyordunuz nasıl beraatını istersiniz nasıl serbest bırakırsınız. O zaman şuraya gelemediniz müdahil olarak sizi devirmeye çalıştı. Buraya gelemediniz o zaman Sayın Yargıçları yerinden alalım gelin siz oturun da hadi yargılamayı yapalım. Yemin ediyorum eğer gelsinler ağzımdan bir tane kötü laf çıkmaz. Soru sorsunlar ama ben de onlara soracağım. Nerede onları dürtmüşüz. Bu size yönelik sizin meşruluğunuza yönelik bir saldırı değil midir Sayın Başkan? Bunlar.”

Mahkeme Başkanı: “Durmuş Ali Bey biz dava dışı beyanları bizi bağlamaz diye defalarca söylemiştim. Biz dosyamıza bakarız Anayasamız kanunlara bakarız yani o kuvvetler ayrığı var. Davaya davayla ilgisi olmayan burada tartışılmayan siyasilerin gazetecilerin ya dava dışı kişilerin söylediği şeyler bizi bağlamaz biz dediğimiz gibi dosyamıza bakarız. Kanunlarımıza bakar Anayasaya bakarız buyurun. Evet.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Sayın Başkanım öyle olduğuna öyle olduğuna inanmak istiyorum ben de.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Çünkü o inancımı hükümet siyasi.”Mahkeme Başkanı: “Evet.”

22

Page 23: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:23

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “İktiranı temsilcileri yitirdi bana.”Mahkeme Başkanı: “Evet.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Ben öyle olduğuna inanmak istiyorum. Ayrıca.”Mahkeme Başkanı: "Bizim bizim işimiz adalet siyasetle şuyla buyla işimiz yok efendim

buyurun.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Siz (bir kelime anlaşılamadı) elbette elbette şüphesiz öyle ama

bizim sözlerimiz suç duyurusu oluyor ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilk yaşandı. Bu mahkemede yargıçların adaletsizliğe meydan okuması gerekir herkesin adaletsizliğe meydan okuması gerekir ama sizin bulunduğunuz suç duyurusu nedeniyle adaletsizliğe meydan okuduğum için dava açıldı bana. Türkiye Cumhuriyetinde ilktir. Yani o zaman bu mahkeme hukuksuzlukla mı yani yaşadığını.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Söylemek istiyor acaba. Bu dava bunu gösteriyor.”Mahkeme Başkanı: “Şimdi söylediğiniz sözler savunma kapsamındaysa zaten suç unsuru

oluşmaz ve dava açılmaz. Demek ki suç unsuru olabilecek şeyler olduğu için.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Efendim.”Mahkeme Başkanı: “Öyle düşündüğümüz için ilgili yerlere savcılığa suç duyurusunda

bulunmuşuz. Buyurun devam edin yani kesmek istemiyorum buyurun.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Peki. Ben yargılama makamlarını hiçbir zaman itham

etmedim. Her konuşmamın başında da söyledim size insan olarak saygı duyuyorum yargıç olarak saygı duyuyorum ve benim sorunumun mahkemeyle değil siyasi iktidarla olduğunu her defasında belirttim. Ancak mütalaada yargılama makamlarını itham etmiş MİT Müsteşarlığı ve Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı aracılığı ile hakimlerin cemaat müridi olup olmadığını araştırılmasını istemişim. Bunu terör örgütü üyeliği olarak buraya mütalaaya yazılmış. Böyle bir şey olamaz, mahkeme nedir bütün şüphelerin ortadan kaldırımsı için vardır. Gerçeğin ortaya çıkması için vardır ama ben bu mahkemenin bir üyesi benim çok fazla subay arkadaşım olduğu için tutukladı ve bana açık yüreklilikle söyledi. Dedi ki Ali Bey kusura bakmayın tutuklamak zorundayım. Peki, tutuklandım 6. yılıma girdim tutukluyum hala bunun dışında da eğer bende böyle bir şüphe oluştuysa böyle bir düşünce oluştuysa bu ülkede Genelkurmay Başkanı bile tutuklanabiliyorsa bende de bir birtakım şüpheler oluştuysa bunu biz mahkemede istemeyecek miyiz Sayın Başkanım. Elbette mahkemeden isteyeceğiz talepte bulunacağız. Uygun görmediniz reddettiniz mahkemenin kararıdır bu. Ama bu benim terör örgütü üyesi olduğumu göstermez. Ayrıca mütalaaya bunun yazılmasını manidar buluyorum. Hakimlerin cemaat müridi olup olmadığının araştırılmasını mahkemenin Molla Adaletini bile özlettiğini. Değil kendilerini adi bir hırsızı yargılayamayacağını ve benzeri mahiyette konuşmalar yapmış. Dava dışı konuşmalar yaparak suçlamaları kabul etmemiştir. Şimdi benim savunmada yaptığım o günün bu sözleri neden söylediğimin mutlaka gerekçesi var. Bunları söylememin ve nasıl söylediğim de elbette kayıtlarda var. Siz beni bunları konuşturmak için mi tutukladınız yoksa terörist olduğum için mi tutukladınız? Bir kere bunun netleşmesi lazım. Şimdi ben suçlamaları reddediyorum tabi reddedeceğim bana kimse terörist diyemez. Ben teröristin ne olduğunu birazdan anlatacağım ve terörist olmadığımı da. Ben bu mahkemede anlatmak durumundayım. Bu mahkemede terörist olmadığımı bana teröristsiniz dediniz ben terörist olmadığımı ispatlama durumuna düşürüldüm. Bu hukuksal olarak ne kadar adil bir şeydir? Yani benim terörist olmam bir şey benim silahımı bombamı bıçağımı her neyse yaptığım bir olayı karıştığım bir eylemi bunları koymak lazım. Ama savcılık makamı eğer ben o savcılık makamında olsaydım orada bir gün bile oturmazdım. Çünkü savcılık makamında oturan Mehmet Ali Pekgüzel Beyefendi bana PKK’yla birlikte Molotofkokteyli attığımı söyledi. Bu iftiradır bunun iftira olduğunu İçişleri Bakanlığından Emniyet Genel Müdürlüğünden ve İstanbul Emniyetinden istediğim belgelerle de mahkemenize sundum. Hayatımda böyle bir şey yok olamaz. Peki, ben buna ne diyeceğim bana böyle bir şey

23

Page 24: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:24

söylendiğinde ben ne yapacağım. Ben burada talepte bulunmam örgüt üyeliğine delil oluyor ve mütalaaya yazılıyor bu. Ama bana yapılana ben ne yapacağım hangi mütalaaya yazacağım. Ben bunun için dava falan açmadım. Bana iftira atıldığı için dava açmadım. Ben hakka havale ettim. O getirdiğim belgeler de kapak olsun herkese. Dosyaya getirtilen TİB ve GSM kayıtlarına göre dikkatinizi çekerim Sayın Başkanım TİB ve GSM şirketlerini şirketleri kayıtlarına göre Sanık Durmuş Ali Özoğlu’nun kullanımda olduğu anlaşılan telefon hatları ile diğer sanıklardan Levent Temiz, İbrahim Özcan, Neriman Aydın, Hatice Bahtiyar, Adnan Türkkan, Levent Temiz’le hiçbir konuşmam yok. Adnan Tükkan’la hiçbir konuşmam yok. Kemal Yalçın Alemdaroğlu, Yalçın Küçük, Erol Manisalı, Erkut Ersoy, Turhan Özlü, Bayram Demir, Altunay Şahin ve parantez içerisinde donanma komutanlığı santrali diye yazıyor. Santral numarası da var orada. Sevgi Erenerol, Mustafa Hüseyin Buzoğlu, Serdar Öztürk, Emin Gürses’in kullan kullanımlarındaki telefon hatları arasında irtibat bulunduğu Ergün Poyraz, Orhan Tunç, Birol Başaran, Şu saydığım insanların tamamını burada tanıdım. Diyor ki dosyaya getirtilen TİB ve GSM şirketlerinin kayıtlarına göre ben sizden rica ediyorum talep ediyorum lütfen bu kayıtları bana gösterin. Bu insanları burada tanıdım. Ayrıca hakikaten bu insanlarla görüşmüş olsaydım da şeref duyardım. Dosya kapsamına göre de sanığın diğer sanık Erol Mütercimler ile arasında örgütsel irtibat olduğu tespit edilen bir kısım telefon görüşmeleri içeriğine göre bu telefon kayıtları var mı acaba sizde efendim? Erol Mütercimler’le yaptığım telefon konuşması var mı acaba? Örgütsel içerikli bir konuşma diyor. Benim Erol Mütercimler’le konuşmam emniyette oldu. Gözaltına alınmıştık orada karşılaştım evet Erol Mütercimler yayınevine gelip gidermiş. Ben ya bir ya iki defa belki karşılaştım. Ayrıca yani bu örgütsel gizliliğe riayet ettiği anlaşılmıştır diyor. Yani benim onunla bir konuşmam var ve örgütsel gizliliğe riayet etmişim onda da. Bu telefon kayıtlarını dinletir misiniz lütfen. Hangi örgütsel gizliliğe riayet etmişiz de ben ne demişim ya da o ne demiş? Onunla benim bir telefon kaydım konuşmam yok. Bu bunlar olmadan mütalaaya yazmak hukukun neresine sığar bu. Sanık Durmuş Ali Özoğlu ve irtibatlı olduğu sanıkların usulüne uygun olarak tespit edilen telefon konuşmaları içeriklerinin bizim telefon kayıtları usulüne uygun izlenmemiş ve kaydedilmemiştir. Bunun belgeleri de mahkemenize sundum. Yani polisler boş bir karara almışlar hakimin yerine imza atmışlar beni izlemişler beni dinlemişler ve arama yapmışlar benim evimde. O belgeleri size sundum ben efendim. bir tane de değil o belge. O polisin kim olduğunu da size ben söylemiştim. Oysaki bunlara savcılık makamının derhal soruşturma açması gerekmez miydi? Siz mahkemeyi yanıltıyorsunuz resmi belgede sahtecilik yapıyorsunuz diye. Ama benim konuşmalarımı dört gözle dinliyorlar nereden suç duyurusu yaparız diye. Benim üstümde böyle bir etkileri var. Soruşturma kapsamındaki aramalarda ele geçen delillerin sanık Durmuş Ali Özoğlu’nun Ergenekon terör örgütü ile ki Ergenekon terör örgütünün varlığı henüz kanıtlanamamış irtibatının mahiyetini, bir terör örgütü var onlarla irtibatımın mahiyeti ve diğer bir kısım sanıklar ile örgütsel irtibatını açık olarak ortaya koyar mahiyette bulunduğu. Bu delilleri mahkemenize sundu mu savcılık makamı efendim? Yok. Hayır, sunduysa bize söylemiyorsanız yani o da adaletli bir durum olmaz. Çünkü beni suçluyorsunuz benim özgürlüğüm beş buçuk yıldır elimden alınmış vaziyette. Benim bu eğer bu bu belgeler varsa söylenen bu belgeler varsa bunu bilmek benim de hakkım. Bunu hatta tüm Türkiye duysun ki rezil rüsva olayım ben de.”

Mahkeme Başkanı: “Evet Savcı Bey’e ne verildiyse size de aynı şey verilir yani. Sanıklara avukatlara aynı şeyler verildi. Yani size ne verildi savcıya da aynı şey verildi. Yani o konuda müsterih olun.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Efendim. Burada açık olan hiçbir şey yok efendim. Mahiyette oldu terör örgütünün şeyine uygun mahiyette olduğu. Nedir bu mahiyette olduğu? Telefon konuşması yazılmış yani eğer terör örgütünün şeyi oysa bir diyeceğim yok. Onları da ben tanımıyorum çünkü burada tanıştık. Soruşturma kapsamında yapılan aramalarda Sanık Durmuş Ali Özoğlu’na ait bilgisayarda Türkiye Artık Bizim Kontrolümüzde isimli Word belgesi bulunduğu

24

Page 25: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:25

belgenin hainlerin yaptığı en küçük ihanet bile Kuvayi Milliye tarafından ortaya döküleceği ve gereği neyse mutlaka yapılacaktır ifadesiyle başlayıp biten. Bu eğer bir suçsa bu yayınlanmış bir yazı. Basın savcılığını ilgilendiren bir konu. Basın savcılığı hiçbir işlem yapmamış. Ha ama bu örgütsel bir doküman diyorsanız o da olmaz örgütsel doküman hani niye yayınlansın. Ayrıca hainlerin cezalandırılması en ilkel toplumlarda bile geçerli kuraldır. Bundan kim rahatsızlık duyabilir. İçimizde hain varsa layık olduğunu mutlaka duyacaktır. Bir dönem Kuvayi Milliye 1919 Derneğinin Genel Başkan Yardımcısı ve Basın Sözcüsü olan ben Kuvayı Milliye 1919 Derneğinin genel başkan yardımcısı ve basın sözcüsüymüşüm. Evet, 3 ay basın sözcülüğü yaptım onlara. Peki, savcılık makamı bunu yazarken o derneğin yasal kurulmuş bir derneğin üstüne üstlük yasal. O derneğin kayıtlarına bakıp da ya bu derneğin başkan yardımcısı kimdir diye sormaz mı? Ben yazdım oldu olur mu Sayın Başkanım. O zaman buna nasıl ben yani hukuk diye bakacağım. Sanık Erkut Ersoy’un sonradan kısmen değiştirip tevil ettiği önceki aşama ifadelerinde ben Erkut Ersoy’la görüşmüşüm güya ve ona birtakım tekliflerde bulunmuşum. Mesela bulunduğum teklif neymiş Türk Hava Yollarına ait internet sitesi üzerindeki web sitesinin hacklenmesini istemişim. Bu Erkut Ersoy’a ben. Erkut Ersoy benimle görüştüğünü söylemiş ben daha önce de anlattım şimdi tekrar söylüyorum ki kayıtlara girsin bu Erkut Ersoy’u 5 Nolu Cezaevinde kalırken bir gece bizim koğuşa getirdiler. Adam girdi içeri kim olduğunu bilmiyoruz gardiyanlarla birlikte geldi baş gardiyana dedim ki hayırdır bu arkadaş ne için geldi dedim. Sizin koğuşta kalacak dedi. Ha iyi dedim ki bu dedim? Dedi ki Erkut Ersoy dedi bu. Ha iyi dedim. O arada Erkut Ersoy eşyalarını taşıyor sonra oturduk çay ikram ettik. Dedim ki isminiz nedir dedim? Erkut Ersoy dedi. Dedim burada tanıdığınız biri var mı dedim? Kimler var masada? Özel harekat polisleri var bizim koğuşta kalan Mustafa Özbek var ben vardım, İbrahim Özcan var, Kemal Aydın da var, dedim ki burada tanıdığım kimse var mı dedim baktı baktı baktı hayır dedi bir kişiyi tanıyorum dedi, kimi tanıyorsunuz dedim Mustafa Özbek’i gösterdi bir onu tanıyorum dedi, onu da dedi televizyonlardan gördüğüm için tanıyorum dedi. Dedim ki ya dikkatli bak dedim biraz daha hani sakin bir kafa ile bak dedim inceledi inceledi hiç kimseyi tanımadı. Dedim ki sen mahkemeye böyle bir şey söylemişsin dedim, beni tanıdığını söylemişsin dedim beni tanıyor musun dedim, hayır tanımıyorum dedi. Dedim ki ben Ali Özoğlu, ha siz misiniz o dedi evet benim dedim ve sonra onu bizim koğuştan yolladık, dedi ki ya benim o gün öyle söylemem gerekiyordu öyle söyledim hayhay, şimdi bu efendim böyle bir şey olacak iş değil. Benden psikolojik harple ilgili gizli askeri belgeler çıktığı belirtiliyor, bu psikolojik harple ilgili belgeleri ben savunmamda da söyledim Türk Silahlı Kuvvetlerine aitse ve sahibi yoksa ben sahipleniyorum dedim gene aynısını tekrarlıyorum eğer onların sahibi yoksa, eğer silahlı kuvvetler bu benden çalınmış ve kimin çaldığını bilmiyorsa onları ortada bırakmam ben sahiplenirim, ama benim bilgisayarlarıma benden çıkmış gibi konulan şeyler bunlar ayrıca bilgisayar mı ya da nereden çıktığı da belli değil. Bunların gizlilik ve ülke güvenliğine yönelik tehlikeler oluşturulacağı belirtiliyor Genelkurmay Başkanlığı’na yazı yazılmış mahkemeniz tarafından onlarla ilgili büyük çoğunluğunun hiçbir gizliliği olmadığı belirtilmiş eğer bunlar gizli olduğu endişesi varsa ve ülke güvenliğini tehlikeye düşürecek bir konumu varsa peki bunları sayfa sayfa uluorta dökmek ne anlama gelir, bu belgeler çıktıysa ve üstünde silahlı kuvvetler gizli ibaresi de varsa ya da siz böyle olduğuna kanaat getirdiyseniz önce bunu Genelkurmay’a sorup sonra alenileştirmek doğru olanı değil midir efendim. Ama eğer güvenliği tehlikeye düşürecekse zaten savcılık makamı onu mahkeme aracılığıyla alenileştirdiği için benden önce onlar yapmış oldu o zaman. Yusuf Erikel ile ilgili belgelerden bahsediliyor, onu Avukatım, dostum ve kardeşim Yusuf Erikel burada izah etti inşallah sağlığına kavuşur ve yine onları kendisi izah eder. Ben onun bürosunu kullanıyordum ve onun bilgisayarı, onun bilgisayarında dolayısıyla resmi kurulmuş bir siyasi parti, bunun Türkiye’de bir siyasi partinin genel başkanı olmak için illa iktidarda olması gerekmiyor. Saygı görmesi için ve meşru olması için iktidara çıkması gerekmiyor. Yasalara uygun bir şekilde kurulmuş bir siyasi partinin genel başkanıdır.

25

Page 26: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:26

Dolayısıyla kendisi olası bir hükümet planı bütün partilerin olduğu gibi yaparlar, eğer bu suçsa Tayyip Erdoğan cezaevinde kaldığı dönemde ne parti genel başkanı ne de başka bir şey daha belediye başkanlığı dönemi ama iktidar planları yapıyor, cezaevinde bakanlar atıyor, emniyet müdürleri atıyor, valiler atıyor bunu ben söylemiyorum bir lider doğuyor diye bir kitabı var kendisinin dostları yazmış onu orada anlatıyor bunu. Suçsa o suçun feriştahını işlemiş onun için bu konuyu ben geçiyorum dolayısıyla Yusuf Erikel’in siyasi parti plan ve programı Ergenekon terör örgütüne uymuyor yani bana yazılması da uymuyor özellikle. İddianamede belirtildiği şekilde Ergenekon terör örgütünün birçok mensubu ile örgütsel irtibat halinde bulunduğu, benim irtibat halinde bulunduğum soruşturma kapsamında ele geçen delillere ve bankacılık düzenleme ve denetleme kurumunun konu hakkındaki 12.06.2009 tarihli raporu içeriğine göre sanık Mehmet Şener Eruygur’un genel komutanı olduğu dönemde jandarma genel komutanlığı örtülü ödeneğinden kendisine para ödendiği anlaşılan sanık Ergün Poyraz’ın şimdi benimle Şener Eruygur’un örtülü ödenekten Ergün Poyraz’a para ödemesinin nasıl bir bağı var onu da şöyle kurmuşlar, devletin bir kurumu olan jandarma genel komutanlığından kendisine bilgi, belge ve para verilerek makam olarak bağlı bulundukları devletin en üst düzey kurumlarının yöneticileri hakkında yazdığı kitaplardan bazılarının sanık Durmuş Ali Özoğlu’nun hissedarı olduğu Ergenekon terör örgütünün amaçları doğrultusunda yayın yapan Toplumsal Dönüşüm isimli yayınevinde basıldığı, şimdi hissedarı olduğumu söyleyebilmeniz için elinizde bir delil ve kanıt olması lazım bununda en basit yolu kaleme emredersiniz ticaret sicil kaydını 10 dakika içinde elinize verirler, hissedarıyım öyle mi hissedarı falan değilim ben, resmi kayıtlarda da öyle bir şey yok. Evet o yayınevini ben yönettim buna göre eğer bakarsak ben 2 bakana danışmanlık yaptım o zaman devleti ben mi yönetmiş oldum yani, devletin 2 saygın insanına, devletin 2 saygın bakanlığına uzun süre danışmanlık yaptım bu örgütsel yani bakan da dahil bir örgütsel bağımız mı vardı, insanlar danışmanlığı neden yaparlar bir konuda yetkinliği vardır, bilgisini paylaşır bunun için yapar. Eğer öyleyse bütün hükümetler, bakanlıklar, özel şirketler tamamen örgüt kapsamına girer böyle. Şimdi en başında diyor ki kuvayı milliye derneğinin genel başkanı geliyoruz 3. sayfaya 4. sayfaya orada aynen şunu söylüyor Ergenekon terör örgütünün amaçları doğrultusunda yayın yapan yazarlar arasında sanıklar Emin Gürses, Neriman Aydın, Hatice Bahtiyar ve kendisinin de bulunduğu toplumsalhaber.com isimli internet sitesinin sahibi olduğu, Ergenekon terör örgütünü sivil toplum örgütleri alanındaki yapılanmalarından birisi olan kuvayı milliye, kuvayı milliyeyi terör örgütü öyle mi? 1919 derneğinin kuruluşunda yer aldığı ve bir dönem basın sözcülüğü yaptığı, e hani genel başkan yardımcısıydım ben onun, illegal yapının faaliyetlerine katıldığı yani 1919, kuvayı milliye derneği ve illegal yapının faaliyetlerine katıldığı, savunmasının aksine dosya kapsamına göre telsizli, coplu, motorize kuvayı milliye timleri kurulması gibi projeler gündeme getirdiği, Sayın Başkan o gazeteci geldi burada o haberi yapan şu kürsüde dedi ki evet ben onunla konuşmadan yaptım bu haberi, adamın kendisi söyledi bunu Tutkun Akbaş, evet ben konuşmadan yaptım dedi ben onunla yapılmış telefon ses kaydı var dedim bilgisayarımda o ortaya çıkartılmadı, mahkemenizden talep ettim bunu, bunun böyle olmadığının en güzel kanıtı oydu bir kere yani insanın aklını yemesi lazım, 2000 motorize ekip hangi motor fabrikası 2000 tane motor üretiyor, aynı bu şeye benziyor 20-25 bin siftahın, 20-25 bin silaha benzemesine benziyor, 25 bin silah Türkiye’ye sokacağım ve bunu bir yere yollayacağım Türkiye Cumhuriyeti Devletinin haberi olmayacak, bununla ilgili tekzip yazısı da yolladım evet yayınlamadık dedi Mahkemeye verseydiniz dedi, bir insanın adam olması için dayak mı yemesi lazım? Bir gazeteci illa mahkeme kararı ile yayınlar bunu, o tekzip yazısı da var dosyamızda dedi üstüne üstlük. Peki o telefon kayıtlarını getir dedi, yani yaptığın konuşma kayıtlarını yok ama burada hala benim sırtımda bu, benim özgürlüğümün bedeli bu, Ergenekon terör örgütü ile irtibatlı sivil toplum örgütlerinin örgüt amaçları doğrultusunda faaliyetlerine hissedarı olduğu yayınevinde afiş, pankart ve benzeri bastırarak destek verdiği, şimdi terör örgütü faaliyetlerine yönelik bastırılan afişleri ben size sundum, o afişlerde ne vardı Mustafa

26

Page 27: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:27

Kemal’in Askerleriyiz sloganının üstünde Mustafa Kemal’in fotoğrafı var, diğeri Mevzu Bahis Vatansa Gerisi Teferruattır bir bayrak posteridir, bir diğeri de yine bir askerin, tankın, bir geminin ve uçakların olduğu silahlı kuvvetlere ait bir fotoğraf, onun üstünde de size güveniyoruz yazısı olan afişler, burada terör örgütü Türk Silahlı Kuvvetleri midir? Mustafa Kemal mi teröristtir? Mevzu bahis vatansa gerisi teferruattır demek suç ve terör örgütü amaçları doğrultusunda mı kabul ediliyor? Ve bunu Cumhuriyet Savcısının yazmasını ben hiç yakışık bulmuyorum, insanlar ne yazdığını ve ne söylediğini çok iyi düşünmesi gerekmez mi, üstüne üstlük benim devletimin Cumhuriyet Savcısı adı üstünde Cumhuriyet Savcısı ve bu afişler tamamen Cumhuriyetin korunmasına, onu yüceltmeye yönelik afişler. Örgüt faaliyetleri çerçevesinde cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasına kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek eylemine uyan şu şu şu maddelere göre cezalandırılmasına denilmiş, ben tekrar soruyorum Savcılık makamı bunu bana kanıtlasın, ben siyasi iktidarı nerede cebretmişim, nerede engellemişim, nerede rahatsız etmişim bu iddianamede yazanların hiçbiri bana uymayan mütalaadır, iddialardır ama ben şunu düşünüyorum burada yazanlar değil ben yazılmayanlardan dolayı içeride yatıyorum, ben buna inanıyorum, siz buraya ben yaptım oldu mütalaası yapamazsınız, ben yaptım oldu deyip beni burada yatıramazsınız eğer adalet varsa beni cezaevinde hiçbir güç tutamaz çünkü adalet beni içeride tutmaz. Şimdi bu iddianamede olmayan şey nedir değil mi Sayın Başkanım onu hemen izah edeyim bu netleşsin, bu iddiayı yapanlar bir şeyi karıştırıyorlar, her silahlı olanı gördüğünde terörist zannediyorlar askerler ve teröristler benzer eğitimler görürler silah atışı, yakın savunma, tahrip ama askerlerde objektif olma ve planlama vardır teröristlerde objektif olma ve planlama yoktur askerler masum sivillerin yaşamını tehlikeye düşürecek planlar yapmazlar yapılan bir plan uygulanmaya başlanmışsa bile ve beklenmedik bir şekilde masum bir sivilin can güvenliği tehlikeye girmişse asker uyguladığı planı derhal durdurur kendi can güvenliğini tehlikeye düşürse bile o planı uygulamaz. Terörist hedeflerini ortadan kaldırmak için en vahşi yöntemleri uygular. Çünkü işlenen cinayetler ne kadar vahşi olursa o kadar çok korku yaratır, topluma korku salmak, sindirmek ve kaos yaratmak, yaratmak için alışveriş merkezlerini bombalarlar, arabaları yakarlar, insanların en kalabalık olduğu yer ve saatlerde bombalı araçlar patlatırlar. Bunları Türkiye’de gördük teröristler Ankara’da araç patlattılar, İstanbul’da alışveriş merkezini yaktılar, otobüs yaktılar, insanları katlettiler kim olduğuna bakmadan. Çünkü teröristin amacı çok fazla sayıda sivil vatandaşın ölümüne neden olacak eylemler yapmaktır bu tür vahşeti işleyen yaratıklara bundan dolayı terörist denir, sizin iddianamenizde bunlardan hangisi var? Bize ve silahlı kuvvetler mensuplarına her biri kahraman insanlar, bilim insanları, bunların hangisini yapmıştır, iddianamenizin neresinde var bu, elinizdeki delillerin hangisinde var efendim bu? Bize ve Türk ordusunu terör örgütü ilan edildi, o afişler terör örgütünün amaçları doğrultusunda, farkında değiller belki ama pek de düşünmüyorum farkında olmadıklarını Türk ordusu maalesef terör örgütü konumuna getirildi, Türk milletinin huzuru ve can güvenliğini sağlamak için kendi canlarını hiçe sayan kahramanlar PKK’nın talimatıyla terörist ilan edildi, burada her biri kahraman Türk subayları var diyeceksiniz ki PKK ile ne alakası var, 20 Ekim 2011 Sözcü, Aydınlık, Yeni Çağ gazetesinden MİT müsteşarı Hakan Fidan aynen şöyle diyor, PKK’lılar ile görüşmesinde bir özgürlük alanı açıldı, örgütün alt birimleri mevzi kazanalım mantığında bir noktaya kadar tolöre edebiliyorsunuz yani sizin isim vererek şikayet edebileceğiniz şu adam düşmandır, bu adam şeydir biz işte iddianamede yazılmayan nedenlerden biri de bu galiba onun için içerideyiz. Ben sizde hatırlayacaksınız bizlerin tutuklanma kararımızın ve isim pardon değiştiriyorum, tutuklanmamız için isimlerin İmralı’dan ve Kandil’den geldiğini söylemiştik, o gün belki birçok insan bunun ne anlama geldiğini fark edemediler ama Hakan Fidan konuşunca her şey ortaya çıktı. Şu adam düşmandır diyor söyle alalım, MİT müsteşarı PKK’lılar ile şu adam düşmandır diye konuşabilir mi? Görüşmesi ayrı bir şey onu mantığınızda bir yere sığdırabilirsiniz, böyle konuşamazsınız ama bu ülkenize ihanettir, bu ordumuza ihanettir,

27

Page 28: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:28

şehitlere ihanettir ülkemizdeki bütün bu uygulamalar, bu tutuklanmalar, Türkiye’deki gelişen siyasi olaylar, ordunun bertaraf edilmesine yönelik yapılan gelişimler ki dünyanın sayılı güçlü ordularından korunabilecek ordular konumuna düştü ülkemiz, NATO Rasmussen diyor ki biz sizi koruruz diyor, bizim ordu lağv mı edildi, bana bu aynen şeyi hatırlatıyor bizim durumumuz ve ordunun içine düşürüldüğü durum, İspanya Franko dönemini hatırlatıyor o da diktatörlüğe geleceği zaman, iktidara geldi ve sonra adım adım yürümeye başladı diktatörlüğe doğru, devletin resmi rejimi olan Cumhuriyet’i korumak için, Cumhuriyetçiler Franko’ya karşı ayaklandılar hayır biz sana rejim değiştirtmeyiz dediler ve Franko Hitler ile anlaşarak gizlice anlaşarak Cumhuriyetçilerin en yoğun yaşadığı Gurnika şehrini Hitler’in uçaklarına bombalattı, Cumhuriyetçilerden öyle kurtuldu, şimdi bizde Kemalistler olarak sürekli bir Ergenekon operasyonları, teröristlikle suçlanma, sürekli yargılanmalar, iktidar rejim değiştirecek de bizden kurtulamıyor bir türlü ve her zorbanın kaçınılmaz sonu şudur ki kendisi o koltuktan düşmeden önce yaptığı kanunsuzlukları, yaptığı soygunları örtmek için mutlaka ama mutlaka ya iç savaş çıkartır ya savaş açar bir yere ve öyle kurtarır kendisini ama bu yöntemle de dünya tarihinde kendisini kurtaran bir diktatör yok, böyle bir zorba yok kurtaramamış iç savaşta çıkartmış ama gene de kurtulamamış, hesap vermiş çünkü adalet ve yargıçlar vardı onlara hesabını vermiş, bizim ülkemizde de bu farklı olmayacağını düşünüyorum elbette herkes yaptığının iyi ya da kötü hesabını verecektir. Onun için her diktatör Cumhuriyetle hesaplaşmak zorundadır aksi durumda diktatörlük yolu açılmaz. Tayyip Erdoğan’ın yaptığı da aynı yöntemler, diktatörlerin hüküm sürdüğü Hitler, Mussolini gibi diktatörlerin moda olduğu ve rağbet gördüğü Avrupa’da da rağbet gördüğü bir dönemde Mustafa Kemal Cumhuriyet rejimini ve devletini kurdu. İsteseydi herhalde çok rahat o da diktatör olabilirdi ama Mustafa Kemal dünyaya adamlık ve insanlık dersi verdi Cumhuriyeti kurarak. Şimdi TC ibarelerinin kaldırılmak istenmesinin ardındaki sinsi amaçları anlatmak için daha başka neye gerek var ki acaba. İşte bundan dolayı biz Türk milleti olarak Mustafa Kemal’in askerleriyiz ve hiç kimseye, başka hiç kimseye ne boyun eğeriz, ne biat ederiz. Bizim yaşamımızda seyyar vaizlerin, uyuşturucu baronu şeyhlerin elini öpmek, dizinin dibinde oturmak gibi bir kavram yoktur biz onları insanlık düşmanı görürüz ve onlara hak ettiği mutlaka cezasını bulacağı yargıya teslim ederiz. Şimdi bize bu Ergenekon operasyonları başlamazdan önce Fethullah Gülen örgütünün lideri Fethullah Gülen ki terör örgütü Fetullah Gülen, Fethullah Gülen terör örgütü bunu ben söylemiyorum devletin güvenlik birimleri bu raporları vermişler. Bu operasyonlar başlamadan önce dedi ki biz ulusalcı dalgayı da aşarız, o güne kadar Fethullah Gülen örgütüydü, cemaatiydi bu operasyonlar başladıktan sonra bir medya çalışması yapıldı ve hizmet hareketine dönüştü adı, cemaatten çıktı hizmet hareketine dönüştü. Şimdi CIA’ın eğitim kaynaklarından size 3 maddelik kısa bir şey okuyacağım bu hizmet hareketinin ne anlama geldiğini, eğer bir örgüt varsa kimin olduğunu yeterince açıklayacaktır sanıyorum. Hizmet hareketi ve hizmet gönüllüsü 1- İstihbarat jargonunda, eğitiminde CIA’in eğitim, doktrin kaynakları bunlar, diyor ki hizmet adamı casusların amaçları için gönüllü olarak çalışan sivil kişidir. Hizmet gönüllüsü kendi çıkarları için ekonomik, ruhsal, sosyal nedenler olabilir casuslarla iş birliği yapan siviller detaylarını çok açmıyorum zaten her şeyi anlatıyor. Hizmet hareketi yabancı istihbarat örgütlerinin gizli ve örtülü operasyonlarını perdeleyen veya operasyonların başarıya ulaşması için çalışan ekonomik, dinsel ve gizli siyasi örgütlerdir. Hedef ülkelerde bunlar seçilmelidir, bizim ülkemizde bu hizmet hareketi olmasının, CIA’in çalışması mıydı acaba? Onun için mi ulusalcı darbeyi aşarız denildi, cemaat ondan sonra hizmet örgütü oldu, hizmet hareketi oldu adı her ne olursa olsun biz casusu biliyoruz elbette herkes hesabını verecek, benim ülkemin adaleti asla şaşmaz, Cumhuriyetten bu yana şaşmamış bugünden sonra da şaşmayacak. Ben bu davanın sonunda duygusuzluk ve vicdansızlıktan başka bir şey çıkacağını düşünmüyorum. Nedenlerini anlatayım, bizlere yöneltilen soruları, Savcının yönelttiği soruları polisler hazırlayıp veriyor, bunu kendileri itiraf ettiler, arama, el koyma ve izleme kararları polisler tarafından sahte olarak düzenlenmiş onu da mahkemenize sundum ben

28

Page 29: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:29

bununla ilgili ne yapıldı? Hiçbir şey yapılmadı bu sahteciliğin ortaya çıkması için o belgeleri verdikten sonra da, bu sahteciliğin ortaya çıkması için, kimlerin yaptığını ortaya çıkartabilmek için ki o belgelerde ben size o imzanın kime ait olduğunu da vermiştim Beşiktaş Adliyesindeki değişik iş karar defteri örneğinin bir kopyasını talep ettim, getirilmesini talep ettim ama mahkemeniz onu da reddetti, eğer o defterler getirtilseydi o mahkeme kararlarının belki de yüzde sekseni kayıt dışı ve yasadışı çıkacaktı, bütün bunları reddettiniz ama mahkeme ilginç bir karar aldı ve Snight denilen hayvanın fotoğrafını getirmemi istediniz, kararınız var bu konu ile ilgili. Şimdi bir şeyi netleştirmek gerekir ben her türlü hayvanın fotoğrafını çekerim, eğitimim o konuda yalnız bir şey var deklanşörle tetiğin arasında çok ince bir çizgi var, eğer keskin nişancı bir Sniper tetiğe basarsa hedef korkmaya fırsat bulamadan ölür, bu kim olursa olsun hiç fırsat olmaz yani engel hiç yoktur bu konuda istediği kadar insanlar koruma alsın, zırh giysin, eğer bir keskin nişancı birini öldürmeyi kafaya koyduysa onu mutlaka yapar ben deklanşöre basarım sineğin gözünü çekecek kadar eğitimim var, ben deklanşöre bastığımda fotoğrafını çektiğim hayvan beni fark ettiğinde o deklanşörün sesini duyduğunda o korkudan ölmese de sürünür aramızda böyle bir fark var, şimdi gelelim bir başka bir konuya buradaki buyurun efendim, buradaki mahkemeden Silivri Cumhuriyet Başsavcısı’na benimle ilgili bilgi notu gidiyor, bu bilgi notunu kim yolluyor efendim siz mi yolladınız yoksa kalemden mi yolladılar, yoksa buradaki bilinmeyen bir memur mu yolladı bu bilgiyi, bilgi notunu Cumhuriyet Başsavcısı, Silivri Cumhuriyet Başsavcısı benimle ilgili ya adam fotoğrafçıyım diyor ama aslında adam keskin nişancı, suikastçı Türkiye’de suikast ile öldürülmüş bir tane adam yoktur, hiçbir siyasiye, devlet adamına suikast yapılmamıştır iki tane vardır onu da PKK yapmıştır onun failleri de bellidir, cinayet nasıl işlendiği de bellidir 2 tane subayımızı öldürdüler öyle, şimdi Silivri Cumhuriyet Başsavcısı bu, bunu ben kendi kulağımla duyduğum ve bildiğim bir durum, Silivri Cumhuriyet Başsavcısına benimle ilgili bilgi notu gidiyor ve bu Başsavcının eşi Hakime Hanım bana sizin bulunduğunuz suç duyurusundan dolayı 14 yıl ceza veriyor onu 11 yıl 8 aya düşürüyor şu şartla, eğer parasını öderse bu 100 milyara yakın para ediyor, bu demek ki ben seni 14 yıl yatıracağım ama usulende hani böyle yapmış olayım, hapishanede bütün gelir kaynaklarım tüketildi. Ben sizden benim çektiğim fotoğrafları verin diye defalarca talepte bulundum yazılı ve sözlü gene bulunuyorum çektiğim fotoğrafları bana verseydiniz ben ekmek paramı kazanacaktım ondan. Bütün yurtdışındaki ajanslarda angajmanım bitti ve ekmek paramı kazanamadım bundan sonra da ben onu kazanma şansım da yok artık. Bizim yasalarımız ne zamandan beri vatandaşın ekmeği ile oynar oldu, bana neden vermediniz o fotoğraflarımı ki, benim bir ailem var Sayın Başkanım, ben onu geçindirmek zorundayım. Aynı şekilde Rum kesimindeki PKK kampında çektiğim bir fotoğraf var o fotoğrafta Abdullah Öcalan ortada, sağında Tayyip Erdoğan, solunda Tansu Çiller posteri var onu da çıkartmadınız ortaya, terörist ben miyim orada posteri olanlar mı? Şimdi o posterin ne anlama geldiğini daha iyi anlıyoruz ve Tayyip Erdoğan hiçbir yetkisi olmamasına rağmen yasadışı olarak İmralı’ya televizyon gönderdim ben diyor, bu devlet çadır devleti mi? Ama aynı şekilde benim odamdaki hücrede kalıyorum, benim odamdaki televizyonu da talimatla aldırıyorlar, ben 2 yıla yakındır televizyon izleyemiyorum çünkü hücredeki televizyonumu aldılar. Bundan yakınmıyorum derdim de değil ama lazımsa İmralı’ya benim televizyonu göndersinler Tayyip Erdoğan şirketleri zarar etmesin, para harcamasın onun için.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Depoda duruyor onu yollayalım. Şimdi.”Mahkeme Başkanı: “Durmuş Ali Bey mahkememizi hedef alır şekilde.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Efendim ben sizi hedef almıyorum.”Mahkeme Başkanı: “Hakimlerin haysiyetlerini, şereflerini hedef alır şekilde beyanda

bulunmayın. Bunlar savunmayı aşan şeyler lütfen dikkat edelim.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Sayın Başkanım ben başından da belirttim yine söylüyorum

benim asla sizi hedef almak gibi bir düşüncem ve böyle bir şeyim olmadı.”

29

Page 30: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:30

Mahkeme Başkanı: “İfade tarzınız onu çağrıştırıyor da o yüzden söyledim.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Elbette çünkü benim hesabım iktidar ile.”Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Ben yine talepte bulunuyorum, benim o fotoğraflarımı lütfen

verin, benim yazdığım kitap taslakları var, en önemlisi de Türk Silahlı Kuvvetlerini Çökertme Planı diye bir kitabım var orada, ben o taslakları istiyorum, bana iade edilmesini istiyorum. Sayın Başkanım sözlerimin sonuna geldim, Tayyip Erdoğan’ın kendi kaleminden çıktığı söylenen sözleri o Bir Lider Doğuyor kitabında diyor ki bir şiir okuduk diye, bir türkü söyledik diye böylesine düşünceye ve insana değersiz davranan bu millet sonra yakınmasın diyor, demokrasiyi diyor eğer tanımıyorlarsa Avrupa bize tabi ki itip kakar diyor kendi kitabında söylüyor bunu, kendi hapishaneye girdiğinde söylüyor ama ben burada Kemalist olduğum için beş buçuk yıldır yatıyorum. Demokrasinin ne olduğunu, bunu Tayyip Erdoğan’a ithaf ediyorum bu sözleri hükümetler insanlar tarafından kurulur, güçlerini yöneltilenlerin rızasından alırlar ve bir hükümet şekli halk için yıkıcı olduğunda, bir hükümet şekli halk için yıkıcı olduğunda bunu değiştirmek ya da iptal etmek ve yeni bir hükümet kurmak halkın hakkıdır böyle bir hükümeti yıkmak ve gelecekteki güvenlikleri için yeni muhafızlar sağlamak onların hakkı ve görevidir Thomas Jefferson Bağımsızlık Beyannamesi. Demokrasi dediğimiz şey bu yoksa muhalifleri içeri atmak değildir. Burada biz gelen gizli tanıklara çeşitli sorular soruyorduk, gizli tanıklar ve açık tanıklar hükümette nedense hep sizin arkanıza saklanma gereği duyuyorlar Sayın Başkanım, ben sorular yöneltiyorum o soru sormayı da yasakladınız bize, mesela İzmir’den gelen bir kahveci öyle bir konuştu ki zannedersiniz ki adam olay yeri inceleme uzmanı ben diyor İbrahim Çiftçi’nin bomba ile öldürüldü sonra diyor bir gördüm ki gazetelerde diyor şey diyor, el bombasının diyor mandal numarası aynı çıktı diyor bu Ergenekon’da bulunanla ilgili diyor, bir kahveci düşünebiliyor musunuz sanki hayatı el bombalarının içinde geçmiş onun mandal numarasının ne olduğunu bile bilmiyor ama diyor onu ben biliyorum orada gördüm. Sonra biraz zorlayınca ben dedi ki evet bu konuşmaları bana dedi emniyette öğrettiler dedi ve ondan sonra benim soru sormam, sanıklarında soru sorması yasaklandı biz örgüt iddiası ile yargılanıyoruz ama bizi ilgilendirmediği için soru sormamız yasaklanıyor. Eğer örgütsek hepimizi ilgilendiren bir konudur bu çünkü adam hiç kimseyi hedef almasa bile Ergenekon terör örgütü diyor. Nerede duydun Ergenekon terör örgütünü emniyette duydum, nerede duydun örgütü valla gazetede okudum. Şimdi Sayın Başkanım benim bu mahkemeden hiçbir talebim yok dediğim gibi burada bizim 6. yıla girdim ben ve 7 Ekim 2009 tarihli şu Cumhuriyet gazetesini baş sayfasında şu yemek fotoğrafı sizlerin, polislerin size ısmarladığı yemeklerin fotoğrafı bu.”

Mahkeme Başkanı: “O tarihini söyler misiniz, başlığını.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Tabi efendim.”Mahkeme Başkanı: “Gazetenin adını.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Ergenekon buluşması, tarih Eylül 2008, yer Kandil’lide

emniyetin iftar yemeği, suçlayanlar, yargılayanlarla bir arada. 7 Ekim 2009 tarihli Cumhuriyet gazetesi. Şimdi bu polislerle ilgili hiçbir işlem, hiçbir suç duyurusu olmadı, yaptıkları birçok olaya açığa çıktıkça onların elinde sehven kozu var, bizim taleplerimize karşıda davaya yenilik katmayacak kozu var, benim beş buçuk yılımın bedelini, bu yemeğin bedelini benim beş buçuk yıllık özgürlüğüm ile ödedi o polisler ve ben yemin ediyorum bu bedeli o polislerden tahsil edeceğim bu, bu devlette, bu mahkemelerde o beş buçuk yılı daha kaç yıl yatacağım belli değil ama benim özgürlüğümün, özgürlüğüm ile ısmarladıkları o yemeği onun bedelini alacağım ve o polislerin gırtlağına dizmezsem adam değilim, çünkü benim ülkemde Hakimler, Yargıçlar ve Savcılar var, benim ülkemde adalet var ve bu adalet mutlaka bundan hesabını soracak. Saygılar sunuyorum efendim.”

Salonda söz almadan konuşmalar oldu anlaşılamadı.

30

Page 31: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:31

Mahkeme Başkanı: “Evet kalan süre kronoloji, kronometreye göre 53 dakika. Saatin 14:54 olduğu görüldü.”

Duruşmaya kısa bir ara verildi.Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu, Mahkeme Başkanı: "Bu sırada sanıklar Ahmet Tuncay Özkan, Dursun Çiçek ve bir kısım

sanıklar müdafi Avukat Hüseyin Ersöz, sanık Doğu Perinçek müdafi Avukat Servet Bora, sanık Mehmet Eymür müdafi Avukat Doğan Subaşı, sanıklar Sedat Peker, Oğuz Bulut müdafi Avukat Mehmet Doğurğa, sanık Zeki Yurdakul Çağman müdafileri Avukat Murat Polat ve Servet Polat’ın geldikleri görüldü huzurdaki yerlerine alındı. Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Avukat Ali Rıza Dizdar’dan esas hakkındaki son savunması soruldu. Avukat Bey kalan süreyi kullanabilirsiniz, buyurun başlatıyoruz süreyi.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Öncelikle Sayın Savcı Pekgüzel’in burada olmasını arzu ederdim çünkü söyleyeceğim sözlerin hemen hemen 3’te 1’i kendisine geri dönmesi gereken bir hukuki tartışmadır, Savcılık makamını işgal eden Sayın Savcının da elbette bilgisi dahilinde olan bir şeyler vardır ama şuradan başlamak istiyorum müsaadenizle, şimdi açılan bir iddianame var iddianameden sonra da bir sonuç bölümü var ayriyeten de bir mütalaa verilmiş ama ben buradaki iddianamede. Dururum, konuşmalarda dururum zamanımı çaldırmam.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Dururum.”Mahkeme Başkanı: “Sessiz olalım.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Şimdi burada savunmanın kendine

ait bir düşüncesi vardır, savunma neyi düşünüyorsa onu söyler benimde ki burada savunma olarak düşüncem şu burada bir düşünce yargılanıyor, burada bağımsızlık, laiklik ve demokrasi isteyenler yargılanıyor, burada Cumhuriyet’in temel değerleri yargılanıyor, burada Sosyalizm, Komünizm yargılanıyor ben böyle görüyorum. Şimdi Sayın İddia Makamı müvekkil Durmuş Ali Özoğlu ile ilgili iddianamesinin tanzim ettiği esnada ki iddianamenin sonuç bölümü beni çok ilgilendirdi, sonuç bölümü beni ilgilendirdiği gibi siz yargıçları da ilgilendireceğini tahmin ediyorum. İddianamenin 1479. sayfasında işte sayımları yaptıktan sonra müvekkilime yöneltilen suçlamalara baktığımız zaman 1- Kuvayı Milliye derneği projesinde bulunması, 2- Kürt mafyasına karşı organize suç gruplarıyla mücadele edeceğini, bu amaçla çevrede istihbarat toplamasını, 3- işte Türk Hava Yolları yönetiminde tasvip etmediği gerçekleri söylemesi, 4- vatanın sınırındaydık görüşmesini yapması, asker kökenli yazarlarla görüşmek için sınıra gitmesi, 5- soğuktan perişan olduk demesi, Erzurum’a gittikten sonraki soğuğu anlatması, 6- Mehmet Ali Çelebi ile Neriman’ın evinde 1 sefer görüştüğünü açıklaması, 7- Ercüment Ovalı ile ticaride yetersizliği konularında konuşması, 8- İbrahim Özcan’ın kendisine Kuvayı Milliye derneğinde aynı gün ayrıldığını anlatması, Fikri Karadağ ile paşa ile konuşmalar geçmesi, 13 bin hain listesinden bahsedilmesi, Ergün Poyraz ile Şener Eruygur’un paşanın istinaden askerler tarafından koruduğunun belirtilmesi, 9- ismini hatırlamadığı Hurşit Tolon paşaya yakın birisinin yanına gelerek parti, siyasi parti kurma hazırlığını bahsetmesi, 10- aramalarda program başlıklı dokümanlardan bunun internet çıktısı olduğunu söylemesi, eşinin öğretmen olduğunu söylemesi, 11- mason listesi, 12- naylon faturalar 2001 başlıklı doküman, 13- Ulusal haber gazetesi, 14- Hurşit Tolon ile başlayan 16 sayfalık adres listesi yani bunlarla birlikte kendisi hukuki durumu itibariyle şu cezalarla karşı karşıya kalmış, Sayın Mehmet Ali Pekgüzel, Ercan Şafak, Fikret Çeçen, Mehmet Murat Yönder, Zekeriya Öz ve Nihat Taşkın’ın imzaları olduğu iddianamede şunla karşılaşıyor diyor ki terör Ergenekon terör örgütünün ara yöneticisi olmak suçundan eylemine uyan 314/1, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya kısmen veya tamamen görevini yapılmasını engellemeye teşebbüs suçundan eylemine uyan 311/1, cebir ve şiddet kullanılarak yürütme kurulunu, yürütme organını ortadan

31

Page 32: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:32

kaldırma teşebbüsten 312/1, askeri kanunlara itaatsizlikten 319/1, 3713 sayılı yasanın 5, 53, 58, 53, 63. maddelerinden yargılanması istenmiş. Sayın Başkan sözlerime başlarken dedim ki burada Cumhuriyet yargılanıyor, eylemler niteliğine geldiğimiz zaman da dikkatimi çekti bakınız 11.03.1996 tarihli dosyanızdan aldım güvenlik şube müdürlüğü izleme raporu 09..03.1996 gününde 60. yıllardan günümüze gençlik ve Kemalizm paneliyle ilgili bir tutanak, bu tutanakta ajan, provokatör Mahir Kaynak ajan provokatördür denmiş aksini kimse söylemez zaten bende söylemem. Zamanında hocamızın ölümüne bile sebep olmuştu İdris Küçükömer’in, Abdullah Emre İleri, Uluç Gürkan, Mustafa Balbay konuşmacıymış, Balbay ile ilgili notları şöyle düşmüşler bizler nerede grev, toplantı varsa hep o toplantılara giderek onlara destek olduk, bizler öğrencilik hayatımızda hep toplumu bilinçlendirmek için mücadele verdik, bizler bugünkü öğrenci hareketlerini destekliyoruz ve onların yanındayız diyerek sözlerini tamamladı demiş. Benim gördüğüm kadarıyla Balbay gene aynı, değişen bir şey yok değişen bir şey var Milletvekili olmuş ama cezaevinde tatıyor yani değişen bu hep bilinçlendirme, halkı bilinçlendirme. Şimdi o iddianame şöyle bitiyor, onun için sayın ben Mehmet Ali Pekgüzel’in burada olmasını istemiştim bakınız çok önemli kelime ile bitiyor Türkiye Cumhuriyeti, çok doğru Türkiye Cumhuriyeti bölünmez ülkesi ve yıkılmaz devleti ile doğru, bölücü ve yıkıcı terör olarak adlandırılan 2 ana koluna karşı başarılı mücadele vermektedir doğru mu? Doğru, peki o zaman bölüm bölüm bir şey okuyacağım, Türkiye Cumhuriyetinin savcısı böyle düşünüyor, böyle yazıyorsa bölüm bölüm bir şey okuyacağım. 15 Ağustos 1984 bir er şehit oldu, bir kısımlarını okuyacağım çünkü hepsi okumaya kalkarsam saatler yetmez ama size vereceğim bunu 17 Ağustos 1984 bir subay, bir astsubay, bir er yaralandı, 9 Temmuz 1987 16 çocuk 31 kişi öldürüldü, devam ediyorum böyle bir yazılarından 4 Ekim 1993 26 kişi öldürüldü, 1 Ocak 95 Diyarbakır Kulp ilçesinde 5 çocuk 4 kadın toplam 9 kişi öldürüldü, 7 Temmuz 1995 Samandağ ilçesinde 9 kişi kurşuna dizildi. Benim memleketim Başbağlar’da da kaç kişi kurşuna dizildi onu dilim ve gönlüm varmıyor söylemeye, 29 Ekim 1996 Sivas’ta Çarşı Karakolu’na baskın yapıldı 3 polis öldürüldü. 13 Mart 1999 10’u kadın 2’si erkek bir kişi hastanede olmak üzere 13 kişi intihar saldırısında öldürüldü, öldü. 2005 Kuşadası saldırısında ölenlerin sayısı, 11 Temmuz 2006 2 polis öldürüldü ve bu böyle devam ederken çok uzun 10 sayfa. Ben size başka bir bölüm okuyacağım ve ondan sonra Sayın Savcılara soracağım hükümlerinin arkasındaysalar. 5219 vatandaş 1330 köy korucusu, 325 kamu görevlisi, 123 öğretmen öldürülmüş bu 2011 tarihine kadar olan sayıda madem bölücü terör örgütüne karşısınız Başbakan silahları ile gidiyorlar, niye karşı değilsiniz bunlar içeride, hani örgüt ve devam ediyorsunuz burada yıkıcı terör örgütü dediğiniz örgüt Allaha ısmarladık diyor siz arkasından biz devam ederek diyorsunuz ki iki ana terör koluna karşı kararlı ve başarılı mücadele vermektedir diyorsunuz, iki ana koluna karşı ve devam ediyorsunuz cümleye bu 08.03.2009’daki yazılan cümleye bakınız ne diyorsunuz aynı mücadeleyi Ergenekon terör örgütüne yönelik olarak büyük bir kararlılıkla sürdürmüş ve sürdüreceğiz öyle mi? Birilerine hürriyet, diğerlerine zindan, birilerine de ölüm diğerlerine çiçek bu bizim anlayışımız değil. Çünkü çünkü size gene bir kitap vereceğim mutlaka bu kitabı okumak zorundayız bunu verdikten sonra o kitapta şu daha sonra hukuksal tartışmaya geçeceğim. Türkiye’de gerici eylemler, 1923’ten bu yana ismini daha sonra okuyacağım geçmişten adam hisse kaparmış ne masalı şey 5000 senelik kıssa yarım hisse mi verdi tarihi tekerrür diye tahrip ediyorlar hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi, Mehmet Akif Ersoy’un şiiri ile başlıyor Sayın Başbakan’da bu şiirin devamından dolayı da hapis yatmıştı. Şimdi bu kitapta şunlar yazıyor ibadet kelimesi abdal kökünden geliyor, abd kul anlamına gelir (bir kelime anlaşılamadı) hizmetine girmiş kimse demektir, ibadet, kulluk etmek Allah’ın emirlerine uymak, yasaklardan sakınmak demektir gerçek anlamda kulluk yani ibadet budur. Bu kitabımızda dini duygular, sömürücü çıkarların, kişilere, topluma yaptıkları, sürdürmeyi planladıkları baskılardan fırsat buldukça uyguladıkları eylemlerden örnekler verdik, yurdumuzda dinin doğru, gerçek anlamı ve anlaşılmasının için neler yapmak gerektiği düşüncelerimize yazdık dedikten sonra içindekiler 1923’te Osmanlı, 1923’te Cumhuriyetin

32

Page 33: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:33

getirdikleri, Türkiye’deki taassubun nedenleri, sosyo ekonomi, kişisel nedenler, dini vakıflar, tekkeler, prestij kaybı, dış entrika ve müdahaleler, Türk hükümetini (bir kelime anlaşılamadı) sakınca görenler, uzun yıllar idaresinde özgürlüğe kavuşanlar, Hıristiyanlık gayreti ve Gazi Mustafa Kemal devri, Cumhuriyet rejimini ve onun getirdikleri yeniliklere karşı tepkiler, Menemen olayı, Bursa’da Arapça ezan olayı, Siirt’te Şeyh Halit ve oğlunun tertipleri, İskilip olayı, İsmet İnönü devri, Demokrat Parti, Nurculuk, Milli Güvenlik İdaresi, Rabitül Alemi İslami İlahiyat Fakültesi diye giderken bu kitapta şunu söylüyor; şahsi çıkarlarını her şeyin üstünde görmeye alışmış bencil bir kişiden gerçek yurtseverlik, yurtseverlik beklemek biraz zordur, Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin önce ele alması gerekli hususu budur, sakal işi gerçekte Hazreti Muhammed sakal uzatmamış sakal kesmiştir, kadınların baş örtüsü işine gelince de Kuran’da yer alan bu hükmün sebebi hür kadınların cariyelerden ayırmaktır, eğitim kurumları örgüt tarafından yönetilmeli, eğitim programımız günlük durumlarına göre yüzyıla göre uygun olmalı, eğitimde çocuklarımızın her şeyden önce Türkiye’nin özgürlüğüne kendi benliğine ulusal geleneklerine, düşman olan tüm unsurlarla mücadele etmek fikrini vermek olmalıdır, eğitim yaşı duruma kalan eğitim görmeyen yurttaşlarımız askerde eğitim birlikleri, işyerlerinde halk okullar gibi pratik yollardan eğitim hizmetlerinden yararlandırmalı, 5- Türkiye Cumhuriyetinin amacı milli, demokratik, laik düşünceli yurttaşlar yetiştirmektir bunun içinde pedagolojik yöntemler, araçlarımızın yeniden ıslah edilmelidir. Bu daha kötü eğilimleri gösteren durumlarda ıslah çareleri, gericilik eylemlerinin devrim ve Atatürk düşmanlığının tezgahlandığı Kuran kurslarının tamamen Milli Eğitim Bakanlığı ile yürütülmesi yapılmıyorsa kapatılması lazım, bu kitap çok uzun uzun gidiyor, 1973 senesinde yazılmış bu kitap bugünkü durumumuzu anlatıyor, bu kitap Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi yayınlarından Profesör Doktor Neşet Çağatay’ın kitabı tabi bu kitabı yazan kişi ondan sonra Bahriye Üçok’un neden öldürüldüğü belli olan insanların nasıl bu boyutlara geldiğini gösteriyor, işte o zaman diyorum ki Sayın İddia Makamı madem ki bu cümlelerinizin arkasındasınız Türkiye’nin bugünkü gelmiş olduğu durum gericilik, taassup ve emperyalizmin boyunduruğunun altına girmektir. Bunların burada ne işi vardır diye sorduğunuz zaman tabi ki ben bunları şunun için söylüyorum mademki bu cümleyi yazdı Türkiye Cumhuriyeti bölünmez, ülkesi yıkılmaz devlettir dedi işte devleti yıkanlara karşı, devleti yıkmak isteyenlere karşı, taassuba karşı, gericiliğe karşı, emperyalizme karşı, fikri, zikri her türlü mücadele vermekte bir yurttaşın görevi, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının onurlu işidir o zaman sizden ben o onurlu işi yapmanızı diliyorum, yapmak zorundasınız. Burada zahiri insanları yargılamakla bu iş olmuyor. Şimdi geliyorum diğer taraftan iddianamenin mütalaa, bu iddianame mütalaaya geliyorum. Tüm mütalaada teknik olarak bazı kısımları anlatmak zorundayım Sayın Yargıcım, Sayın Yargıçlarım şimdi efendim görüldüğü gibi mütalaada benim müvekkilim hakkında demin saydım şu şu şu şu şu cezaları istiyor dedim fakat iddianamede, mütalaada ise bunlar değişti. Mütalaada hatta Sayın Köksal Bayraktar’ın da ismini zikrederek mütalaada Türk Ceza Kanununun 312. maddesi ile ilgili görüşlerde söyledi Sayın İddia Makamları ve o görüşlerinde arkasında o durduklarını söyledi ve son derece tafsilatlı görüşlerde bulundular. Şimdi Sayın Başkan, Sayın Üyeler öncelikle aşağıdan yukarıya geleyim sayın iddia makamı lütfen suç delillerini teker teker mütalaanızda bildirirseniz savunma da ona göre savunmada bulunacak. Şimdi mütalaanın sonuç (bir kelime anlaşılamadı) okuduğunuz zaman diyor ki suç unsuru (bir kelime anlaşılamadı) müsadere edilmesine, soyut laf olmaz somut olacak, tehlikeli, vahim mühimmatların hangisi yani 6136 sayılı yasaya giren bir silah vahim nitelikte olur, ruhsatlıdır ve siz onu nasıl müsadere edersiniz. Şimdi mütalaanın sonuç kısmına baktığım zaman yalın bir kelime, müsaderesi bu ya oynuyor. Genel talepler bölümünü okuyorum 1- soruşturmada, kapsamında el konan silah, mühimmat ve üretimi bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım, satımı suç oluşturan eşyaların TCK 5/4 maddesi gereğince müsaderesine, sayın iddia makamı bu mahkemenin görevi değil sizin göreviniz, siz hangi belgenin, hangi silahın, hangi mühimmatın müsadere edilmesi gerektiğini mütalaanızın sonunda zikretmek mecburiyetiniz vardı, hani

33

Page 34: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:34

mahkeme diyor ki milyon sayfalar geldi, milyon sayfalar gitti tamam olabilir ama mahkeme acaba bu silahın ruhsatı var mıydı yahut da bu kama 6136’ya mı giriyordu yok efendim şu şey bir şeye mi giriyordu bunu mahkeme tayin etmez siz söyleyeceksiniz, siz söyleyeceksiniz. Cevap veremezsiniz, bana cevap veremezsiniz, bana cevap verme hakkınız yok, bana cevap verme hakkınız yok ben savunma yaparken kesemezsiniz.”

Mahkeme Başkanı: “Avukat Bey, Avukat Bey lütfen.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Kesmek istedi.”Mahkeme Başkanı: “Başkan olarak ben izin verebilirim, ancak şu anda izin vermiyorum

siz karışamazsınız.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Kanun vermiyor.”Mahkeme Başkanı: “O konuda, o konuda karışmazsınız buyurun.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Kanunun izin vermediği (birkaç

kelime anlaşılamadı).”Mahkeme Başkanı: “Buyurun devam edin Sayın (birkaç kelime anlaşılamadı).”Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Özür dilerim bana söylediniz bunu,

kanun izin vermediği konuda ben müdahale ederim.”Mahkeme Başkanı: “Efendim lütfen şahsileştirmeden, Savcıların isimlerini söylemeden

savunmanızı yapabilirsiniz.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Nasıl, nasıl?”Mahkeme Başkanı: “İddia makamı diyebilirsiniz.”Üye Hakim Nihat Taşkın: “Mahkemeye yap.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Ben ne diyorum.”Mahkeme Başkanı: “Mahkeme, savunma, mahkeme, mahkeme, savunma mahkemeye

yapılır.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Ben isim verdim mi?”Mahkeme Başkanı: “Savunma mahkemeye yapılır, buyurun.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Hayır isim verdim mi, hayır

efendim.”Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Hayır hayır hayır hayır hayır şeriat

mahkemelerinde bile bu yok, ben istediğim gibi savunurum engelleyemezsiniz buyurun.”Mahkeme Başkanı: “Efendim burası Türkiye Cumhuriyetinin mahkemesi başka şeyle

kıyaslamayın lütfen.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Türkiye Cumhuriyeti mahkemesini,

Türkiye Cumhuriyetinin hakimleri temsil eder.”Mahkeme Başkanı: “Tamam biliyoruz Anayasamızı, Anayasamızı kanunlarını biliyoruz

buyurun.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Ya bilmenize gerek yok.”Mahkeme Başkanı: “Buyurun efendim buyurun devam edin.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Bağırmanıza da gerek yok.”Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Niye kestiniz beni.”Mahkeme Başkanı: “Efendim siz Başkanın yetkisine karışıyorsunuz.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Peki niye sözümü kesiyorsunuz.”Mahkeme Başkanı: “Benim sözümü kesemezsiniz diyorsunuz, ben Başkanım buna izin

verebilirim. Ama Başkanın yetkisine karışıyorsunuz, şu an izin vermiyorum savunmanız devam ediyor, şahsileştirmeden, iddia makamı ismi söylemeden savunmanıza devam edin.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Niçin kestiniz beni, rahatsız mı oldunuz?”

34

Page 35: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:35

Mahkeme Başkanı: “Buyurun efendim buyurun, buyurun devam edin.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Rahatsız oldunuz (bir kelime

anlaşılamadı).”Mahkeme Başkanı: “Mahkeme hiçbir şeyden rahatsız olmaz.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “El kol hareketi yapmayın.”Mahkeme Başkanı: “Rahatsız olmaz, buyurun. Ali Rıza Bey buyurun devam edin.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Sakin olun, o Cumhuriyet Savcılığı

bana cevap veremez, savunmamı kesemez. Yargılama usulü kanununda böyle bir madde yok, sizin de izin verme hakkınız yok. Biz burada karşılıklı hukuk mahkemesinde değiliz.”

Mahkeme Başkanı: “Lütfen efendim.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Ceza mahkemesindeyiz.”Mahkeme Başkanı: “Lütfen lütfen bunları söylemeye hakkınız yok.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Ben bunları söyleyeceğim.”Mahkeme Başkanı: “Başkanın görev ve yetkilerini (birkaç kelime anlaşılamadı).”Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Ben söylerim.”Mahkeme Başkanı: “Hayır.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Ben söylüyorum.”Üye Hakim Ercan Fırat: “Burayı başka yerlerle karıştırmasın Başkanım.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Anlayamadım siz müdahale

ediyorsunuz.”Mahkeme Başkanı: “Buyurun efendim devam edin.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “(bir kelime anlaşılamadı)

karıştırmayın ne demek oluyor.”Mahkeme Başkanı: “Buyurun devam edin, buyurun devam edin.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Ya pardon özür dilerim, açıklama

yapsın, başka yerle karıştırmayın dedi ne demek o.”Mahkeme Başkanı: “Aynı şey şeriat mahkemelerinden bahsediyorsunuz buyurun.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Nasıl.”Mahkeme Başkanı: “Şeriat mahkemelerinden bahsediyorsunuz, burası Türkiye

Cumhuriyetinin mahkemesi, başka mahkemelerle kıyaslamanıza gerek yok.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Şeriat mahkemelerinde bile.”Mahkeme Başkanı: “(birkaç kelime anlaşılamadı) yok dedim yok dedim yok dedim.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Savunmanın sözü kesilmedi

diyorum, (bir kelime anlaşılamadı) anlatılmaz mı size.”Mahkeme Başkanı: “Tamam buyurun, buyurun. Öyle bir benzetmeye de gerek yok.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Ben sizi benzetmedim.”Mahkeme Başkanı: “Buranın ne olduğu belli, buyurun efendim.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Ben sizi benzetmedim üstünüze

alınmayın.”Mahkeme Başkanı: “Avukat Bey tartışmayın.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Sakın üstünüze alınmayın.”Mahkeme Başkanı: “Buyurun buyurun.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Engizisyon mahkemelerinde bile

savunmanın sözü kesilmedi. Şimdi B de diyor ki el konulan suç eşyalarını kullanılan suçun işlenmesine tahsis edilen silah, telefon kartı, içinde suç teşkil eden belge, bilgiler bunun Hard Disk, elektrik malzeme eşyalar ile suçun işlenmesinde kullanmak üzere hazırlanan kamu güvenliği, kamu sağlığı açısından tehlikeli eşyaların müsaderesi diyor. Şimdi burada da bir soyutluk var, ben bu mütalaada somut istiyorum hangi Hard Disk, hangi belge, hangi bilgi çünkü savunma iddianın aksini söylemek zorunda, iddia mahkemeye bunları yükleyemez mahkeme

35

Page 36: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:36

zaten iddia ve savunmanın analizini, sentezini yapan Sokrat’ın dediği gibi onurlu bir görev yapan kişilerden oluşur şimdi bu yok. 3 A kısmına geçiyor el konulan CD, DVD, Flash Bellek, Dijital veri depolama aygıtında işleme suç delilleri bulunanları, şimdi affedersiniz işlerinde suç delilleri bulunanlar tabiri kullanıldığı takdirde bu tamamen soyut, ne zaman bunların içinde suç delillerinin olup olmadığını anlayacağız, diyecek ki A örnek belgede suç delili var, şimdi bende o zaman onun suç delili olmadığını savunmam lazım veyahut ta böyle soyut konuştuğu zaman siz bu sefer bunu nasıl inceleyeceksiniz, Yargıca yük olmuyor mu bu? Yargıç’a yük olan kısımları dikkati çekmek için söylemek zorundayım. Sanıklardan alınan kan benzeri biyolojik örnekler saç, tükürük, tırnak gibi örnek (bir kelime anlaşılamadı) dosyada delil olarak saklanması doğru bir şey, doğru doğruya doğru diyeceğiz, doğru bir şey hatta bu örneklerin başka yerlerden de eksik bir şeydir araştırılması lazımdı herhangi bir eylemde kullanıldı mı? Yahut eylem yokta başka bir yerde kullanıldı mı bunlara bakmak lazım çünkü yukarıda el konulanlar denilince Türk Cumhuriyeti, Türkiye Cumhuriyeti bayraklarına da el koydu, parti bayraklarına da el konuldu yani onları da mı suç delili kabul ediyoruz, yani böyle bir şey çıkıyor. Şimdi Adli eşyaların karar kesinleştiğinde iadesine, dışında kalanlar şimdi bunların dışında nelerin iadesini istediğini bilmiyorum mesela bir para, bir dosyada müsaade edilmesi gereklidir bir dosyada da iade edilmesi gereklidir. Şimdi bunların dışında kalanlar dediği zaman iddia makamı bu mütalaada benim neyimi iade edecek, neyimi iade etmeyeceksinizi ben bilemiyorum, yani ne var ne iade etmeyeceksiniz yahut ta neyi iade edeceksiniz. Ondan sonra cezaların miktarı falanı söyledikten sonra tutukluluk haliyle ilgili bir kısma gelip sonradan kaçma şüphesi altında kalanlar, burada bir şey dikkatimi çekti Sayın Başkan. İddiada da mütalaada da iki tane eylem 1 kişinin yapmış olduğu 1 hareket hep sürekli öne çıkarılmış, Cumhuriyet gazetesinin bombalanması, Danıştay baskını ve Levent Ersöz’ün Türkiye’ye pasaportsuz girişi ve yakalanış şekli. Şimdi eski müvekkilim Levent Ersöz’ün Türkiye’ye girişi ile ilgili meslektaşlarımız savunur ama ben başka bir şey söyleyeceğim Sayın Başkan siz korumalarla beraber gidip geliyorsunuz, ülkelere gittiğiniz zaman korumalarla gidip geliyorsunuz. Jandarma istihbaratında olan bir kişinin elbette kendisini hele ölüm listesinde olan bir kişinin kendisini korumasından daha doğal bir şey mi olur? Levent Ersöz sahte kimlik ile hakkındaki yakalama ile beraber yurtdışına çıkışında yakalanmış olsaydı sayın iddia makamının bir nebze olsun, bir nebze olsun bu düşüncesi sav olarak ortaya sürmesini bir derece kabul edebilirdik. Ama Levent Ersöz yurda giriş yapmış kaçmamış, hakkında yakalanma olduğu halde kaçmış nerede yakalandığı sorusunu sorduğumuz zaman Levent Ersöz hastanede yakalanmış yani ameliyathanede yapılmış. Ben Levent Ersöz’üm ey PKK’lılar gelin beni burada vurun mu diyecekti, olmaz öyle şey yani bu sav olarak sürekli sayın iddia makamı bunu söylüyor. O zaman bu dosyada ilk açtığı iddianamedeki mütalaa ile neden sonraki mütalaanın değiştiğini anlayabiliyorum çünkü ilk açtığında 311, 314 vardı şimdi ise 312’ye doğru girdi 312’yi de sayın iddia makamında bulunanlar gerçekten son derece iyi yazdıklarını zannediyorlar, son derece görüşleri iyi olduğunu zannediyorlar ama mütalaa gerçekten bir yerde tuzak veya anlamamışlar. Ben biraz sonra 312’nin tam karakterini size teker teker anlatacağım daha sonrada sözlerimi bir Bitlis Ağır Ceza Mahkemesi’nin bir de İstanbul Terörle Mücadele Mahkemesinin bir kararını tutuklulukla ilgili vermiş olduğu bir kararı size ibraz edeceğim. Bu örnek bir karar bu iki örnek kararı vererek sözlerimi bitireceğim. Saate, çünkü saate bağlı değilim benim daha başka müvekkillerimde var söyleyeceklerimi orada da söyleyebilirim. Şimdi efendim 312. maddeyi bir açalım. 312. maddenin 1. bendinden müvekkilimin cezalandırılması isteniyor, 312. madde şöyle başlıyor cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevinin yapılmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs eden kimseye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir dedikten sonra 2. metni de ayrıca diğer suçlardan da ceza verilir diyor. Şimdi sayın iddia makamı bu teşebbüs kelimesinin veya kelimesinin ve olarak değiştirilmesini ayrıntılı bir şekilde mütalaasında yazmış. Ama mütalaasında yazdığı bu ayrıntılı şekilde yazışını maalesef biraz

36

Page 37: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:37

eksik yazmış. Evet Adalet Komisyonundan gelirken, Adalet Komisyonunda bu maddenin değiştirilmesinde veya kelimesinin kaldırılması yerine ve kelimesinin konulmasının istenmesinin nedeni sayın iddia makamının mütalaasında maalesef yok. Sayın iddia makamı savunmasında diyor ki bu cebir ve şiddet kullanmak, madde yürürlükten kaldırılmıştır, suçun mağduru ise toplumdur, suçun siyasi düzene karşı olması, terör suçu olması lazım fail her kimse olabilir, bütün bunlar doğru bütün bunlar doğru ama yanlış olan şu ben adalet komisyonunun raporunu inceledim. Adalet komisyonunun raporunu en iyi şekilde anlatanlardan bir tanesi de Yargıtay onursal başkanı emekli Hasan Gerçeker’dir. Şimdi burada, burada şu söyleniyor eskiden veya kelimesi kaldığı takdirde düşüncede kalan suçları ayırt edemiyorduk yani bu düşüncede kalan düşünceyi birbirinden koparamıyorduk onun için veya kelimesini kaldıralım ve kelimesini koyalım yani ikili olsun birli değil ve bu tartışılıyor Adalet Komisyonunda bu hali, bugünkü bu hali alıyor ancak burada atlanılan bir şey var sayın iddia makamı iştirak yükümlerinden bahsediyor, sayın iddia makamı iştirak yükümlerinde de yanılıyor çünkü neden bu suç, bu suç herkes tarafından işlenebilecek bir suç ama örgütsel bir suçun tarifi değil onun için Köksal Bayraktar’ın yazısını yanlış okumuşlar diğer hocaların yazısını da yanlış okumuşlar çünkü neden biliyor musunuz bakınız 311. maddeyi okuyorum sayın Başkan kısmen cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye, bir dakika susayım.”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun devam edin.”Sanık Durmuş Ali Özoğlu müdafi Av. Ali Rıza Dizdar: “Olmuyor, bende gerçekten şey

yapıyorum haklıymış demin konuşan. Meclisin ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Milet Meclisinin görevini kısmen veya tamamen yapılmasını engellemeye teşebbüs edenler 311. maddede edenler ler tabiri eden demiyor edenler diyor yani çoğulcu bir tabir kullanıyor edenler demek ki yasama organına karşı edenler oluyor yukarıda bakıyorsunuz Cumhurbaşkanı ile ilgili 310. madde Cumhurbaşkanı ile ilgili teşebbüs eden kimse diyor kimse 311 edenler diyor çoğul 312’ye geliyoruz eden diyor kimseye diyor yani eden kimseye demek ki hükümete karşı bir suç işlenmesi halinde hükümete karşı bir suç işlenmesi halinde bu kişisel bir olaydır kişinin sübjektif özel kastı gereklidir yani özel kastı gereklidir burada hükümetin bir bakanının olup olmaması söz konusu değil bu noktada anlaşıyorum Sayın İddia makamı ile ama şu noktada anlaşamıyorum özür dileyerek suçun mağduru toplumdur diyor hayır suçun mağduru hükümettir. Yani her ne kadar takibi şikayete bağlı suç olmasa bile ammenin menfaati ortadan kaldırılmamıştır. Suçun mağduru burada hükümettir yani Turizm Bakanına karşı bir hareket ederseniz hükümete karşı hareket etmiş oluyorsunuz ama toplumun menfaatlerini değil yasama organında ise amme menfaati vardır. İşte aradaki nüans farkları bu şimdi 312’ye çevirdiğiniz zaman 312’ye çevirdiğiniz zaman biraz evvel ilk başta konuşmama başladığımda Ali’nin Durmuş’un şeyini somut olarak koymanız lazımdı ben demin saydım şu şu şu şu şu şu şunlar yapılmış konuşmuş konuşur. Mitingler yapılalım konuşur hükümetler kuralım konuşur hareket hükümete karşı olmalıydı hükümete karşı hareket yok Ergenekon Terör Örgütünü var kabul edin ama 312’yi uygulayamazsınız. Çünkü 312 bireysel ama 311’de tartışır mısınız tartışırsınız ben de hukukçuyum niye tartışmayım edenler diyor edenler dediği zaman elbette o zaman çoğulcu bir kelimede örgütsel bir varlığın varlığını yokluğunu tartışırsınız. Ama öbür türlü mümkün değil. Kimseye teşebbüs anayasaya teşebbüs ile hükümete teşebbüs arasında farklılıklar var. Elbette doğru bu bir tehlike suçudur bu tehlike suçlarında illa neticenin meydana gelmesi şart değil ama bir hareket olması lazım. Mesela çok basit bir şey söyleyeyim çok bir şey basit bir şey söyleyeyim ağır olacak ama söyleyeyim yumurta değil de odun atsalardı demir atsalardı 312 idi. Bireye karşı değil bu burada birey ama yumurta bir protesto ama kalkıp da bıçak atsa dikkat edin bıçak attığı takdirde yahut da o rahmetli Turgut Özal’a silahla ateş etti işte 312 yani tipik 312 hem cebir var hem şiddet var. Şimdi kaz tüyünü attım şiddet yok ama eski yasa kalmış olsaydı veya şiddet kabul edilecekti. Şimdi burada Adalet Komisyonunda dengeleme yapıldı şimdi sizin önünüze insanlar geldi yargılanıyor biz birbirimizi ikna etmek zorundayız Sayın Başkan Sayın

37

Page 38: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:38

Üyeler biz birbirimizi ikna edeceğiz doğru neyse onu bulacağız biz. Şimdi bir tüy atmak başkadır bir demir atmak başkadır. Yani bir adamın gözüne bıçak atmak başkadır bir adamı hafif bir yastık atmak başkadır. Şimdi bunlar birbirine al geçen gün şimdi çocuklar tutuklanmış köprüden aşağı taş atmışlar eğer o köprüden aşağı taş atan çocuk değil de 18 yaşında bir şey birisi olsaydı o bilinçli taksirdir. Bilinçli taksirle adam öldürmeye sebebiyet vermektir. Onun yaptığı bilinçli taksirle adam öldürmeye sebeptir ama çocuk olduğu için onun idrakinde değildir taksirle adam öldürmeden dolayı yargılanacak. Şimdi bunları biz farklılıkları görmeliyiz onun için Sayın İddia makamının buradaki gidiş tarzına ben katılmıyorum. İlerdeki savunmalarımda ayrıntılı olarak diğer hususları da belirteceğim ancak gene mütalaanın son bölümünde tutuklamanın kaldırılmaması nedenini bazı sanıkların neden dolayı tutuklanması gerektiğini teker teker anlatmış durumda. Ama anlatırken de nedense bugünlerde diğer mahkemelerde olduğu gibi tahmin ediyorum siz de aynısını yapıyorsunuz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin makul tutukluluk süresi ile ilgili görüşünde böyle bir görüş olmadığını söylüyorsunuz, bu yanlış. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bu türlü kararları olduğu gibi şimdi iki kararının üstünde durup ben bugün sözlerimi bitiriyorum başka müvekkillerde daha ayrıntılı bir şekilde söz edeceğim. Bitlis Ağır Ceza Mahkemesi’nin bir kararını veriyorum. Bitlis Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı şu 2012 tarihinde 348 numaralı bir karar Bitlis Ağır Ceza Mahkemesi’nde uyuşturucu kaçakçılığından dolayı tutuklanan insanlar var. Bu kişilerin bir kısmı da İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanıyorlarmış ve 19. Ağır Ceza Mahkemesinde talimatı beklenirken sanıklarla ilgili şu kararı veriyor Bitlis Ağır Ceza Mahkemesi. Biz bu örnekleri çoğaltmak zorundayız. Tutuklu sanıklar İnan Düzen, Nusret Babalitaş, İsmail Övmen’in üzerine atılı suçun niteliği mevcut delil durumuna göre sanıklar yönünden kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların mevcudiyetine rağmen yani bunlar suçludur diyor, rağmen sanıkların tutuklulukta geçirdikleri süre sanıklar yönünden delillerin büyük kısmının toplanmış olması ve tutuklamanın bir tedbir olma niteliği nazara alınarak tutuklu sanıkların 5271 sayılı CMK’nın 109/3 a maddesi uyarınca yurt dışlarına çıkma yasağı ile yasaklanması suretiyle ayrı ayrı tahliyesine. Şimdi ben bunu tabi avukat bir şey yakalarsa şey yapar konuşur ben de kalktım bunu 3 numaralı Terörle Mücadele TMK 10’a göre görevli 3 nolu hakimlikte bir müvekkilimin tutuklanmak üzere sevk edilmesinde dedim ki Bitlis Ağır Ceza Mahkemesi’nden böyle bir karar var Hakim Bey’de Osman Burhanettin Toprak beyefendi Hakim Bey’de bana dedi ki avukat bey biz de o kararlar çok var dedi. Dedim ki Hakim Bey aşağıda uygulanmıyor dedi ki aşağı bilmeyiz ama bizde var dedi olay şu Gaziosmanpaşa’da gazi olayları gazide bir sanığın dükkanında polis elbiseleri silahlar sahte kimlikler bulunuyor bir torbanın içinde çocuk orada çalışan birisi yani oranın sahibi yukarıdaki inşaata getirip bırakmışlar bu bir örgütün olayı. Silahlardan bir tanesi de şeyde kullanılmış eylemde kullanılmış balistik raporu da öyle geldi bakınız ne karar verdi Yargıç. Atılı suçun CMK 100/3 maddesinde sayılan suçlardan olduğu ve bu şekilde tutuklama sebeplerinin de var olduğunun Hakimliğimizce kabul edildiği ancak tutukluluk tedbirinin ölçülü olamayacağı kanaati ile hakkında tutuklaması yerine adli kontrol altına alınmasının verilmesi beklenen ceza ve güvenlik tedbiri ile daha orantılı olması nedeni ile tutuklamasına yönelik tedbir talebin reddine, şüpheli hakkında CMK 109/3 a maddesi uyarınca yurtdışına çıkmamak aynı maddenin b uyarınca haftada bir defa mesai saatleri içerisinde Cuma günleri ikamet ettiği yer kontrol birimine düzenli imza vermek 110/3 a gereğince bütün bu işlemler hükmün infazına veya altına alabilecek diğer hükümleri yerine getirmek üzere aynı maddenin f bendi gereğince ekonomik durumu da nazara alınarak 30 milyar lira 30.000 TL güvence ile on gün içinde yatırması kaydıyla adli kontrol tedbirlerinin uygulanarak serbest bırakılmasına Sayın Başkan Sayın Üyeler şimdi burada çeşitli insanlar yargılanıyor delillerin çoğunu toplandı delilleri karartma durumu yok kimi profesör kimi milletvekili kimi yazar kimi çizer kimi emniyetçi kimi de kendine göre delikanlı onlarında bir raconu var kendisine göre ama bu insanları bıraksanız salsanız buradan bir yere gitmezler. Yani örneklerinden bir tanesini gördük işte tutuksuz sanıklar pat diye geliyorlar buraya tutuklama istedikleri günde Kemal

38

Page 39: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:39

Alemdaroğlu’nun sıranın arkasında gördüm. Şimdi 5 seneyi geçmiş buda Türkiye Cumhuriyeti’nin Mahkemelerinin kararı sizde Türkiye Cumhuriyeti’nin onurlu yargıçlarısınız her türlü eleştiriye katlanmak zorundasınız evinize gittiğiniz zaman eşinizin çocuklarınızın bir sürü dertleriyle baş başa kaldığınızı da biliyorum sizde bir yerler görev yaptınız ben de bir yerlerde görev yaptım bunları sizden şefaat için istemiyorum şefaat istemiyorum. Sizden sadece ve sadece adalete madem ışık tutacaksınız hürriyete de bir nebze ışık verin diyorum saygılar sunuyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Evet. Sanık Durmuş Ali Özoğlu’ndan müdafiinin beyanlarına karşı diyecekleri soruldu. Katılıyor musunuz avukatınızın beyanlarına.”

Sanık Durmuş Ali Özoğlu: “Katılıyorum efendim.”Mahkeme Başkanı: “Evet. Buyurun.”Sanık Erkan Ayyıldız önceki kimliği tahtında huzura alındı.Mahkeme Başkanı: "Erkan Bey suçlandığınız konular itibariyle iki saat savunma süreniz

var avukatınız burada hazır esas hakkındaki son savunmanızı yapmaya hazır mısınız.”Sanık Erkan Ayyıldız: “Hazırım Sayın Başkanım.”Mahkeme Başkanı: “Sanık Erkan Ayyıldız esas hakkındaki son savunmasında buyurun

sizi dinliyoruz.”SANIK ERKAN AYYILDIZ ESAS HAKKINDAKİ MÜTALAAYA KARŞI BEYANI VE SON

SAVUNMASINDA:Sanık Erkan Ayyıldız: “Sayın Başkan saygıdeğer üyeler saygıdeğer Savcım, Sayın

Başkanım esas hakkındaki mütalaayı ve mütalaada üzerime atılan suçlamayı kabul etmiyorum. Kenan Özay’ın 2006 yılında vermiş olduğu asılsız beyanlardan dolayı tutukluyum. Silahları benim sattığım iddia olundu daha sonra Kenan Özay duruşmalar aşamasında mahkemenizde doğruları anlattı ve vermiş olduğu ifadeler doğrultusunda Mahmut Güzel tutuklandı. Üzerime atılan iftira açığa çıkmışken esas hakkında mütalaada ise ayrı bir suçtan suçlandım. Silah satan değil silah alan kişi olmuşum Sayın Başkanım ben İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden almış olduğum ruhsat ile silah tamirciliği yaptım. 10 Şubat 2006 yılında ise memleketime geri döndüm. Silahların alındığı tarih 15 Mayıs 2006 ben Diyarbakır’a döndükten 3,5 – 4 ay sonra Kenan Özay’ın telefon kayıtları incelendiği zaman silahları satan kişiyle bire bir irtibatlı olduğu görülecektir. Sayın Başkanım işlemediğim bir suçtan dolayı yaklaşık 17 aydır tutukluyum. Yani ben artık kendimden vazgeçtim iki tane küçük çocuğum var tutuklanmadan evvel ben kamyon şoförlüğü yaparak evimi geçindiriyordum ama artık yapamıyorum. İşlemediğim bir suçtan tutukluyum tahliyemi ve beraatımı talep ediyorum Sayın Başkanım.”

Mahkeme Başkanı: “Erkan Bey 11.04.2013 havale hakim havalesi bulunan ve konusu esas hakkında savunma olan bir sayfadan ibaret bir yazı dilekçeniz var imzalı bir dilekçe bu dilekçeniz doğru mudur size mi aittir?”

Sanık Erkan Ayyıldız: “Benim vermiş olduğum bütün dilekçeler bana aittir Sayın Başkanım.”

Mahkeme Başkanı: “Tekrar ediyorsunuz.”Sanık Erkan Ayyıldız: “Evet Sayın Başkanım.”Mahkeme Başkanı: “Sanık Erkan Ayyıldız müdafiden esas hakkındaki son savunması

soruldu. Buyurun geçebilirsiniz Erkan Bey yerinize.”Sanık Erkan Ayyıldız: “Teşekkür ederim.”Mahkeme Başkanı: “Oturun önce Avukat Bey tamam peki buyurun. Önce isim alalım.”Sanık Erkan Ayyıldız müdafii Av. Nursafa Pandar: “Sayın Başkanım Saygıdeğer Üyeler

hepinizi saygıyla. Efendim şimdiki Erkan Ayyıldız’ın şeylerine katılıyorum. Şimdi efendim esas hakkında esas hakkında mütalaa 2271 sayfa 500 sayfada buldum son şeyi o yönüyle de bununla karşılaştırılarak şey yapmak istiyorum. Müvekkilim başta iki mahkeme tarafından Üsküdar ve İstanbul Mahkemeleri’nden 6336 sayılı yazıyla şey yapılmış ne terör konusu ne de

39

Page 40: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:40

şey normal 6136 sayılı kanundan dolayı dolaşmış sonunda sonunda tekrar bu defa silah tedarik ettiği yani örgüte şey getirdiği tarzında yazılmış fakat Sayın Savcının şeyi düzenlemesi gayet güzel şu şekilde efendim suç eşyası üzerinde Ankara Kriminal Polis Laboratuarının yapmış olduğu inceleme sonucunda tanzim edilen VLS20062748 sayılı ekspertiz raporu ile elde edilen tabancaların ve mermilerinin 6136 sayılı yasa kapsamında ateşli silah olduğu vahim nitelikte olmayıp sağlam olduğu diyor onun altından arkadan sanık Alpaslan’ın toplantı halinde Danıştay 2. Dairesi’ne yönelik gerçekleştirdiği silahlı saldırı da kullandığı glock marka silahı ilk temin eden ve silahı para karşılığında satan kişinin Mahmut Güzel olduğu söz konusu silahın Mahmut Güzel’den sanık Kenan Özay’a ondan sonra sanık Özkan’a daha sonra Selçuk Özkan’a daha sonra Aykut Metin Şükre Bey’e ondan da aynı ondan da aynı gün içinde sanık Alpaslan’a ulaştığı sonrasında da Danıştay saldırısında kullanıldığı anlaşılmıştır demiştir. Demek ki benim müvekkilimin bu işe bunu şeyiyle bi alakası yok resmen burada böyle söylüyor yalnız son satırda şöyle denmiş. Sanık Erkan Ayyıldız’ın silahlı terör örgütüne silah sağlama amacıyla ve başka bir menfaat gözlememeksiz gözetmeksizin suç suçta kullanılan iki glock marka silahı ve fişekleri temin etmek üzerinden Ergenekon Terör Örgütüne silah temin ettiği anlaşıldığından eylemine uyan diyor. Şimdi menfaat karşılığı olmadan şeyi verdiyse şöyle bir olay var bir korkarak şey yapmıştır yani iki kişi gelip veya üç kişi istemiştir fakat kendisinin şeydeki İstanbul’daki şeyde şeyi var tamir ediyor şeyleri giden ondan alıyor işte o şekilde gidilmiş ve bir an için öyle olsa dahi bir şey yok örgüt olmak için en az üç kişi lazım burada bir kişi gelmiş dolayısıyla o yönden de suçun vasıfları itibariyle mümkün değil. Efendim evet şimdi efendim tekrar ediyorum siz fazla şey yapmamak için müvekkilimin bu suçtan dolayı 6136 sayılı belki şey yaptıysa şeysiz ruhsatsız tabanca veya silah şey yaptıysa tabi ki onun şeyi ayrı ama bu olayda sanığın hem şey yönünden bizzat buradaki şeyler dolayısıyla bir de sonuçlar ve belgeler nedeniyle bu şekilde yapmıştır. Müvekkilimin beraatına karar verilmesini arz ve talep ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Sanık Erkan Ayyıldız’dan müdafiinin beyanına karşı diyeceği soruldu. Katılıyor musunuz Avukatınızın beyanına.”

Sanık Erkan Ayyıldız: “Katılıyorum Sayın Başkanım.”Mahkeme Başkanı: “Evet.”Sanık Mahmut Öztürk önceki kimliği tahtında huzura alındı.Mahkeme Başkanı: "Mahmut Bey suçlandığınız konular itibariyle bir saat savunma

süreniz var Avukatınız burada hazır zannediyorum Avukat Seçkin Albayram evet buyurun esas hakkında son savunma yapmaya hazır mısınız?”

Sanık Mahmut Öztürk: “Hazırım efendim.”Mahkeme Başkanı: “Evet sanık Mahmut Öztürk esas hakkındaki son savunmasında

buyurun sizi dinliyoruz.”SANIK MAHMUT ÖZTÜRK ESAS HAKKINDAKİ MÜTALAAYA KARŞI BEYANI VE

SON SAVUNMASINDA:Sanık Mahmut Öztürk: “Efendim ben Mahmut Öztürk 12 Haziran 2007 tarihinde

Ümraniye’de gecekondularda bulunan bombalar vesilesiyle Mehmet Demirtaş ve Oktay Yıldırım’ın o konuda alınması sebebiyle bunun akabinde Ali Yiğit denen şahsın yani Mehmet Demirtaş’ın yeğeni Ali Yiğit’in ifadeler doğrultusunda 15 Haziran 2007 tarihinde gözaltına alındık. Muzaffer Tekin ile beraber sonra 19 Haziran 2007’de de tutuklandık yaklaşık 17,5 18 aydır da cezaevinde tutuklu kaldık ve iddianamenin 1. Ergenekon denen iddianamenin verildikten sonra ilk iddianame okunduktan sonra ilk ifademde sizin şahsınıza ve Sedat Hakimim ile beraber sizin huzurunuzda savunmamı yaptım ve ilk tahliye olan benim. Burayı hatırlatmakta ki maksadım hatırlamanız yani aradan 5 yıla yakın bir zaman geçti 4,5-5 yıla yakın bir zaman geçti o maksatla bunları anlatmak istedim. O zaman ki Ali Yiğit işte Muzaffer Tekin Mahmut Öztürk işte şu arabayla geldi gitti Corsa morsa falan bir şeyler geldi uzaktan baktık gecekonduya diyelim böyle bir yalan beyanda bulunduğunu o gün sizin huzurunuzda çapraz sorguda ve kendisinin yüzüne

40

Page 41: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:41

karşı siz 3 hakimlerin karşısında ve ben avukatlarım ve başkaları çapraz sorguda kendisinin de burada beyanı sonucu hatta Muzaffer Tekin’i tanımadığı halde tanıdım diyerek o gün burada tanımadığını beyan etti. Yani yalan beyanlarını sizin huzurunuzda anlatmış oldu bunlara tekrar girmek istemiyorum. Onu hatırlatmak için söyledim. O çünkü o iddianamedeki o bölüm tekrar yine son mütalaada aynen konmuş en azından orada bir değişiklik olmamış yani kendi kişinin kendisi verdiği beyanları düzelttiği halde yani yalan olduğunu kendi kabul ettiği halde tekrar yine konmuş onun için hatırlatmak istedim. Onun haricinde mütalaada Danıştay olayı olduğu zaman 2006 yılında Muzaffer Tekin’in benim evime geldiğini ve intihara teşebbüs ettiği olayı benim şahsıma ait evimde olmuştur bundan dolayı da bir örgütsel bir bağ olduğu iddia edilmektedir. İlk ifadelerinde de beyan ettiği gibi ben Muzaffer Tekin’i benim Silahlı Kuvvetlerden komutanımdı 1982 yılından beri tanışırım. Oktay Yıldırım 1994 yılından beri lojmanda kapı komşum aynı zamanda meslektaşım beraber emir komuta zinciri değil ama aynı kışlada görev yapmış bir arkadaşım. Mehmet Demirtaş ile yine aynı kışlada bizim askerimiz benim emrimde olmayan sadece ben o kışlanın (bir kelime anlaşılamadı) işleri ile uğraşırken lojmanımızın kömür işleri kaloriferini yakan oradan da hatırlar ve tanırım Mehmet Demirtaş’ı haliyle emekli olduktan sonra İstanbul Ümraniye’de ikamet edip yerleştiğimde Mehmet Demirtaş’ın da orada bir lpg otogaz istasyonunun olduğun görünce sonuçta tanıdığımız bir insan vasıtasıyla olduğu sebebiyle kışlamızda da bir askerlik yaptığı için ondan sonra sürekli görüşmüşlüğümüz olmuştur hatta kendi işyerimden evime giderken arada bulunmakta gecekonduda Ümraniye’de benim ofisim var Dudullu’da evimiz var bu gecekonduda iki yolun ortasında oraya da ilk daha önce (bir kelime anlaşılamadı) manav dükkanı açtı öbüründe de bir defa uğradım zaten. Ama o lpg istasyonunda Mehmet’in yanı Demirtaş’ın kışlamızdaki asker askerimiz olan yanına uğrardım. Bunlardan dolayı bir örgütsel bağsa buna diyeceğim bir şey yok bunla bu şekilde tanıştığımı zaten beyan ediyorum bunları anlatmamın maksadı bunlarla tanışıklığımız sonucu örgüt üyesi olmam iddia edilmektedir. Danıştay olayı olduğu gün Muzaffer Tekin 17 Mayıs’ta Ankara’da Danıştay olayı oldu 18 2006 yılında 18 Mayıs 2006’da Muzaffer Tekin benim evime o zaman (bir kelime anlaşılamadı) ifadelerimde de tekrar burada da iddianamede olmadığı halde o günkü savunmamda ben buradan kendiliğimden beyanlara Savcı Mehmet Ali Pekgüzel’in savunma esnasında sorduğu sorular karşısında onların cevabını yine o zaman vermiştim. Muzaffer Tekin’e işte yardım ettiğimi işte nasıl olduğunu olayları o zaman anlatmıştım ifadelerimde evime geldi ve bunun üzerine ben buradan tahliye olduğum o zaman 2008’in 18 Kasım’ın da benim o Ümraniye’de evimde yani yani (bir kelime anlaşılamadı) Beykoz Çavuşbaşı’ndaki evimde Muzaffer Tekin’i olayın intihara teşebbüs olayı olduğu için orada bir dava açılmıştı. Buradan tahliye olduktan sonra Beykoz’daki Sulh Mahkemesi’ndeki davam devam etti yaklaşık iki yıl sürdü oradan beraat ettim. Nasıl beraat ettim yardım ve yataklık suçlamasıyla suçlu insanım diye. Epey savunmalar sonucunda en son şunu talep etmiştik biz bu Muzaffer Tekin o gün benim evime geldiği gün itibariyle Türkiye Cumhuriyeti sabıka kaydının kanunlara göre sabıka kaydının olup olmadığını o gün için gerek televizyon gerek resmi makamlar tarafından bir savcılık adliye polis jandarma (birkaç kelime anlaşılamadı) veya biri tarafından resmi olarak aranıp aranmadığının sorulması ve o gün itibariyle aranmadığını olduğu için aranmadığı beyanen yazılar geldiği için onun üzerine beraat aldım. Yani benim evimde bilerek bir suçlu sağlıklı bir insanı alıp saklamam. Klasik benim 92 yılından beri geldiğim insani olarak değer verdiğim bir evimizde oturan bir insan. Ama sonuçta böyle bir intihara teşebbüs olayı ki zaten olayında şeyi benim evden sonra televizyonlarda onun ismi geçti geldikten sonra aradan aylar saatler geçtikten sonra ismi geçince onun o psikolojisiyle sabahleyin zaten intihara teşebbüs ettiğini beyanen kaldıramadığını söyledim. (bir kelime anlaşılamadı) ve hatta ben o gün de ben burada ki bu kişi şükür olsun ki ölmedi diye ölseydi kendimi savunamazdım ölmediği halde burada 6 seneden beri uğraşıyoruz diye böyle bir beyanım da olmuştu. Evet, Muzaffer Tekin ile ben 82 yılından beri tanışıyorum o savunmalarımda görüşmelerim telefon görüşmelerim 1000

41

Page 42: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:42

defa de olmuştur sonuçta bir sizin şuanda sağınızda solunuzda nasıl bir meslektaşlarınız var belki dünya görüşleriniz bile farklı ama (bir kelime anlaşılamadı) ayrılıyorsunuz burada bir meslektaşlığı yapmışsınız haliyle illaki biriniz Kadıköy’de biriniz işte Ümraniye’de oturduğunuz an biriniz arasında düşmanlık yoksa mutlaka bir ziyarette bulunursunuz görüşürsünüz bizim de Muzaffer Tekin ile bu şekilde bir arkadaşlığımız var. Bu örgüt üyeliği midir bilemiyorum yani Muzaffer Tekin benim evime geldiği gün suçlu değildi suçlu bir insan saklamadığım için yardım etmediğim için işte detaylarında bu kararları da aldılar hatta Yurdakul Çağman’ın Avukatı Tahir (bir kelime anlaşılamadı) burada ifade verecek o da Mahkemenize sunacak Mahkeme kararını artı orada Mahkeme de göndereceğini söylemişti size gelip gelmediğini bilmiyorum. Birde Danıştay olayı olduktan sonra yine bu mütalaada Yurdakul Çağman’la bir telefon görüşmelerimiz var telefon görüşmelerimizin oradaki dokümanları da el konmuş yani söyleniyor onu da açıklamak için biraz izahatta bulunmak isterim. Şimdi Yurdakul Çağman hem hemşerim hem de aynı zamanda oturduğum binada komşum aynı zamanda ticaret yaptığımız birbirimize alışveriş verdiğimiz bir arkadaşımız yaklaşık onunla 20–25 yıldır tanışırız. Bu Danıştay olayı olduğu zaman Muzaffer Tekin benim evime geldikleri zaman beraber gelmişti yani o da gelmişti bir gün önce benim bahçemde Çavuşbaşı’ndaki bir villada oturmuştuk herhangi bir intihara teşebbüs filan yoktu. Ki o zaman Zekeriya Öztürk Mehmet Zekeriya Öztürk’te gelmişti onu da söylemiştik. İşte intihara teşebbüsü olunca sabahleyin (birkaç kelime anlaşılamadı) olunca o detaylara girmiyorum onun üzerine biz aldı önce Çavuşbaşı Jandarma sonra Beykoz Savcılık derken oradan bırakıldık tekrar Ankara’ya ta ki işte Mahkeme’ye sorgulanmaya götürüldük bir 4–5 gün filan Ankara’da sorgulandık biz. Bu sorgulamada tabi bana bir şey ney neye denk geldiğimizi neye uğradığımız nasıl bir şey olduğunu anlayamadık böyle bir vahamet içerisindeyiz bir anda apar akşam insan evime geliyor sabah bir olaylar oluyor küt intihar ediyor apar topar hastaneye götürüyoruz oradan bizi alıyorlar bir anda ne olduğumuzu şaşırmışız apar tapar götürüyorlar Ankara’ya orada 4-5 gün (bir kelime anlaşılamadı) soruyor işte ne olduğunu hakikaten anlamadık. Oradaki Savcının bana tahminen adını hatırladığım kadarıyla Hamza Keleş diye hatırlıyorum onu bilemiyorum en sonunda sordu sordu dedi ki ya burada dedi seninle ilgili bir şey yokta aynen kelimesi de bu fasa fiso. Ya ama dedi ya ama sen de dedi işte yılların askerisin ya bu villayı dedi o zamanlar nasıl ben ne villadan bahsettiğini dahi bilmiyorum o villayı dedi milyon dolarlık villayı dedi nasıl aldın ben 300 liraya sattım orayı. Dedi ya arkadaş kaç milyon dolarlık villayı sen nasıl satın aldın Savcı Bey bile dedim nerde yazıyor ne ne nerden çıktı gazeteyi başlıklı okumuş gazetede 2,5 3 milyon dolar falan filan ve Savcı Bey bile o dedi ya (birkaç kelime anlaşılamadı) meğerse o dört gün boyunca bizimle ilgili dışarıda haberler şunlar bunlar yer yerinden oynamış bizim bir şeyden haberimiz yok ki zaten. Bu sefer tamamen şok olduk (birkaç kelime anlaşılamadı) biz nereye düştük diyoruz neyin nesi ne nedir yani 3–4 gün neyin nesi diyoruz anlamadık o ara öyle bi panikteyken o arada tabi Savcı dava dahi açmadı bizi bıraktı Emin Şen o dönemde Belediye Başkanıydı yanında bulunduğu partisinin İlçe Başkanı vardı yanındaki arkadaşları da aradı Mahkemede beni bekliyorlar Savcılık bıraktı kovuşturmaya dahi yer yok diye kararla bıraktı. Çıktık arabaya bindik memlekette annemiz babamız merak ediyor. Eniştemiz dedi ki benim annem babam beni merak ediyor memleketten gidelim. Derken o arada yolda telefonumuza Yurdakul Çağman telefon açtı işte konuşmalarımız o an abi ne yapıyorsun nasılsın ne oldu falan dedim ya hiç sorma dedim ya hiç sorma görüyorsun işte başımıza bu iş geldi gördün hatta dedim senin bir yerde kimliğini gördüm seni de aldılar herhalde falan tabi aldılar nasıl oldu aydınladı mı bu iş oldu mu soruyor şimdi ya dedim biz biz aydınlandık biz alakası yok bir şey yok. O da diyor ki biz aydınlanalım da gerisinin bilmem ne deyim.”

Mahkeme Başkanı: “Mikrofon kesildi başka mikrofon verelim. Mikrofonu biraz uzak tutun sesiniz daha net anlaşılsın.”

42

Page 43: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:43

Sanık Mahmut Öztürk: “Orada Yurdakul Çağman’ın abi ne oldu diyor yani biz biz aydınlandık o an tabi Ankara’ya kimle gitmiştik alındığımızda Ankara’ya ben Muzaffer Tekin yaralı olarak götürülmüştü Mehmet Zekeriya Öztürk ile biz beraber araçla Ankara’ya götürülmüştük ikimiz beraber işte dedim herhalde anladılar bıraktılar aydınlandık dedim bizim bir işle alakamız olmadığını beyan etme maksadıyla biz aydınlandık diyorum oradaki kelime benim normal şartlardaki lehimize olması gerekirken tabi Savcılık makamı aleyhe kullanmaya çalışıyor herhalde çünkü dediğimiz o biz aydınlandık (bir kelime anlaşılamadı) bizzat Yurdakul diyor biz aydınlanalım da gerisinin işte nokta nokta bir şeyler diyor oradaki konuşmamızın mahiyeti bu aramızdaki olay çünkü başımıza iş gelmiş ne uğradığımızı şaşırtmışız yani bir anda neyin içine düştük nedir bu diye biz biz bilmiyoruz çünkü olayı dışarıya çıkıyoruz bir de bakıyoruz basınlarda başlık bir sürü bir şeyler söylüyor Allah Allah ne diyor falan o onun üzerine açıyor telefon ben yolda giderken memlekete arabanın içerisinde bu arada ben diyorum ki arabanın içerisinde 4 kişiyiz yani kalabalık neyse ben İstanbul’a geleceğim memlekete bir varıp geleyim İstanbul’a gelince yine konuşuruz gerek yok diyorum. Kapatmak istiyorum telefonu kapatıyorum. Tabi bu sanki bir şey susturuyormuşum gibi (bir kaç kelime anlaşılamadı) 5 kişinin içinde arabanın içinde (bir kelime anlaşılamadı) konuşmamak için geldiğim zaman tekrar konuşuruz kapatıyorum. Yurdakul’la telefon görüşmelerimizin mahiyetleri budur. Benim burada suçsuz olduğumu böyle bir örgütün varlığı veya yokluğu konusunda savunma yapmayacağım onu avukatım yapacak ama ben böyle bir üye örgüt yerine bu arkadaşlarımdan dostane bir arkadaşlığım oldu örgüt üyeliği bir arkadaşlığımın olmadığını onların örgüt üyesi olup olmadığını zaten bilmiyorum ama benim onlarla bir örgüt şeyim bunlardan başka başka herhangi bir yerde bir örgüt üyeliğini suç unsuru bulunacak bir mekan tezgah bir yerde olmadım bu zamana kadar kişisel bir dostluk arkadaşım olduğunu söylemek istiyorum. Bunun haricinde tahliye olduğumdan bu yana Beykoz Mahkemesinin verdiği beraat kararları lehime bir karar onun haricinde lehime ve aleyhime 5 yıldan beri dosyaya herhangi bir suçlama evrak delil şahit vesayire olmadı bu zamana kadar biliyorum sizin Mahkemenizin kayıtlarınızda da var. O yüzden beraatımı istiyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Evet. Sanık Mahmut Öztürk müdafiinden esas hakkındaki son savunması soruldu. Önce isim alalım Avukat Bey.”

Sanık Mahmut Öztürk müdafii Av. Seçkin Albayram: “Sayın Başkanım soruşturmanın başladığı günden bugüne kadar geçen 5 yıl içerisinde soruşturmanın ilk başladığı noktada müvekkilimin aleyhinde herhangi bir delil yoktu. 5 yılın sonucunda gelinen bu noktada halen müvekkilim aleyhinde herhangi bir delil dosyada yoktur. Dönüp dolaşıp önümüze gelen iddianamede de mütalaada da önümüze gelen Ali Yiğit’in çelişkili beyanları efendim Ali Yiğit’i biz burada huzurunuzda sorguladık huzurunuzda savunmasını yaptı ifadesini verdi. Huzurunuzda verdiği ifade de kolluk aşamasında ve Savcılıkta verdiği ifadenin her satırı ile çelişen beyanlarda bulundu. İfadesi tamamlandı ardından çapraz sorguya alındı Sayın Başkanım çapraz sorgusunda çapraz sorgusunda sadece 15 dakika önce sizinde huzurunuzda vermiş olduğu ifadenin her satırı ile çelişen beyanlarda bulundu. Ali Yiğit burada çapraz sorguda öyle bir vaziyete geldi ki Sayın Savcı Mehmet Ali Pekgüzel o tarihin Ali Yiğit’in beyanının alındığı tarihin görüntü kayıtları vardır efendim. Lütfedip seyrederseniz göreceksiniz Sayın Mehmet Ali Pekgüzel Ali Yiğit’e savunur anlamda o kadar çok soru sordular ki kafası karıştı çocuğun diye müdahale etmek durumunda kaldı. Yani Ali Yiğit’in beyanları bu minvalde her satırı her cümlesi bir öncekiyle çelişen deli saçması ifadeler tabiri caizse bunu nereden çıkarıyorum Ali Yiğit’in ifadelerinin yani Mahkemenizde huzurunuzda verdiği çelişkili beyanlara hepimiz şahit olduk. Ancak bir de çok önemli bir husus var iddianamede ve mütalaada yine karşımıza getirilen bu Kardak Balıkçısında Avukat Kemal Kerinçsiz ben Mahmut Öztürk’ün vekili olarak ben ve diğer bir avukat meslektaşım Mahmut Öztürk’ün kardeşi İsa Öztürk, Ali Yiğit ve Ali Yiğit’in ismini bilmediğimiz birkaç akrabası ile yaptığımız bir görüşme var. Bu görüşme öncelikle şunu belirteyim tamamen bir suç unsuru olarak önümüze getiriliyor yani bu örgüt faaliyeti

43

Page 44: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:44

çerçevesinde yapılmış bir eylem olarak önümüze getiriliyor ancak bu CMK’nın bize vermiş olduğu delil toplama yetkimizin kullanılması anlamında bir şeydir avukat olarak yetkimizi kullandık bu bir. İkincisi Sayın Başkanım bu görüşme iddianamede Sayın Avukat Kemal Kerinçsiz tarafından organize edildiği iddia ediliyor bu husus da kesinlikle gerçek değil çünkü burada ben olayın birebir canlı şahidiyim Sayın Başkanım bu görüşme ne bizim tarafımızdan ne Mahmut Öztürk tarafından ne Kemal Kerinçsiz tarafından hiç kimse tarafından organize edilmemiştir. Bu görüşme Ali Yiğit cezaevinden bakın dikkat buyurun Ali Yiğit soruşturma aşamasında kovuşturma daha henüz tamamlanmadan bu dosyada tahliye olan tek tek sanıktır. Neyin karşılığında tahliye olduğunu sizin takdirinize bırakıyorum Ali Yiğit cezaevinden tahliye oluyor tahliye olmasının akabinde müvekkilim Mahmut Öztür’ün Bağcılar’daki oto galerisini arıyor telefon açıyor diyor ki ben bugün tahliye oldum çünkü cezaevinde bir müddet aynı koğuşta kalmışlar ben bugün tahliye oldum Savcılık beni tahliye etti sizde avukatlarınıza söyleyin tahliye yönünde dilekçe versinler tahliye talebinde bulunsunlar. Ardından akabinde bizde kendisi ile kendisine telefon açan arkadaşları diyorum ki kendisinden rica et bizimle on beş dakika yirmi dakika kendi istediği yerde görüşme yapar mı Ali Yiğit de bizim bu talebimizi kabul ediyor ve kendi seçtiği Kardak Balıkçısı’nda biz savunma avukatları olarak aleyhte beyanda bulunduğu kişilerin savunma avukatları olarak kendisine dinlemek üzere oraya gidiyoruz. Yani ortada bizim tarafımızdan organize edilmiş herhangi bir şey yok daha sonra Sayın Başkanım bu toplantının polis tarafından takip edildiği zaten ortaya çıkıyor. Bu toplantıda biz şayet Ali Yiğit’e yönelik olarak herhangi bir tehdit herhangi bir baskı eyleminde bulunsaydık zaten daha henüz orada Kardak Balıkçısı’ndan çıkmadan orada bizim hakkımızda gereken işlemler yapılacaktı. Ancak Ali Yiğit tamamen kendi rızasıyla kendi hür iradesiyle bizim hiçbir baskımız ve hiçbir şeyimiz olmaksızın kolluk aşamasında verdiği ifadeleri satır satır satır satır satır yalanladı terörle mücadele şube müdürlüğünde gözaltına alındığı zaman polis memurları tarafından arabaya bindirilerek Fatih’te gezdirildiği, Fatih’te bir çorbacıya götürüldüğü burada bu bombalarla alakalı olarak bu bombalar senin üzerine kalır bu bombalarla alakalı çok ağır eylemler senin üzerine atılır şeklinde baskı yapıldığı ve ifadesini kollukta verdiği ifadeyi okumadan imzaladığını kendisi orada bize beyan etti. Ardından da huzurda aylar sonra geldi zaten burada az önce de arz ettim beyanının her satırında her satırında 3 saniye önce söylediği cümleyi inkar etti reddetti tam tersini söyledi beyanları okuduğunuz zaman göreceksiniz. Efendim bir müvekkilimle alakalı bir diğer önemli husus Muzaffer Tekin’in intiharı şimdi Muzaffer Tekin intihar etmesi meselesi ile alakalı biz müvekkilim daha önceki savunmasında ayrıntılı olarak açıklamalarda bulundu şimdi de burada da huzurda da açıklamalarda bulundu. Bu konuyla alakalı olarak ben çok fazla bir şey söylemeyeceğim yalnız burada mütalaada Sayın Başkanım çok önemli bir husus var bakın mütalaadan aynen okuyorum. Olayın Mahmut Öztürk’e ait evin çatı katında bulunan oturma odasında meydana geldiği olaya müteakip adli olayın adli makamlara ve komutanlığımıza bildirilmediği Mahmut Öztürk ve Mehmet Zekeriya Öztürk tarafından olay yerinde bulunan kan lekeleri izleri olan suç niteliği taşıyabilecek nesnelerin olay yerinden temizlenerek yok edilmeye çalışıldığı, Muzaffer Tekin isimli şahsın olay meydana gelmesinden 5 saat sonra Kadıköy Acıbadem Hastanesi’ne götürüldüğü, şahsın hastaneye girişinin 25.05.2006 günü saat 15:03 olduğu, bakın Başkanım dikkat buyurun 25.05.2006 günü saat 15:03’te Muzaffer Tekin hastaneye girmiş diyor. İntihar etti ya Muzaffer Tekin, mütalaanın 1981. sayfası efendim. Sayın Başkanım Muzaffer Tekin’in müvekkilimin evine gelmesi ve intihar olayının yaşanması 19 Mayıs 2006 günü burada mütalaadaki kayıtlara göre Muzaffer Tekin’in hastaneye gitmesi 25 Mayıs 2006 günü Sayın Başkanım Muzaffer Tekin intihar ettiği günün sabahında hastaneye götürülmüştür. Zaten Beykoz Cumhuriyet Savcılığında müvekkilim bu intihar hadisesi ile ilgili ifadeyi verdiği tarih bellidir. 21 Mayıs 2006 tarihinde müvekkilim Beykoz Cumhuriyet Savcılığı’nda ifadesi var. Yani hastanede önce Muzaffer Tekin hastaneye gidiyor ardından ertesi gün müvekkilim Beykoz Savcılığı’nda bu hadise ile alakalı olarak ifade veriyor 21 Mayıs 2006

44

Page 45: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:45

şimdi burada basit bir tarih hatası olmuş diyebilirsiniz bunun böyle olmadığını şu şekilde izah edeyim ben size. Sayın Başkanım 20 Mayıs 2006 tarihi yazarsınız buraya bu benim müvekkilim açısından ortada hiçbir suçun olmadığını gösterir. Çünkü 20 Mayıs 2006 tarihinde Muzaffer Tekin hakkında ne bir arama kararı ne bir yakalama kararı ne bir gözaltı kararı var. Ancak buraya 25 Mayıs 2006 yazarsanız Muzaffer Tekin hakkında Ankara Cumhuriyet Savcılığının ve Ankara Mahkemelerinin vermiş olduğu yakalama kararı var yani buraya 25 Mayıs 2006 yazarsanız gerçeğe aykırı olarak müvekkilimi mahkeme nezdinde suçlu duruma düşürürsünüz Sayın Başkanım bu atfı cürümdür. Bu atfı cürümdür bu suç uydurmadır bu adli mercileri yanıltmaktır. Huzurunuzda Mahkemenizin huzurunda bu suç işleniyor. Efendim iki gün önce burada Sayın sanık Oktay Yıldırım’ın savunmalarını dinledik. bu gizli tanık Osman ve gizli tanık 9 ve Osman mevzusu Sayın Başkanım Mahkemenizin huzurunda suç işleniyor. Bakın Türk Ceza Kanununun 281 suç delillerini gizleme veya değiştirme, Türk Ceza Kanunu 277 yargı görevini yapanı etkileme, Türk Ceza Kanunu 271 suç uydurma. Sayın Başkanım soruşturma makamları tarafından Mahkemenizin huzurunda heyetinizin huzurunda suç işleniyor ve Sayın Mahkemeniz bununla alakalı hiçbir girişimde bulunmuyor. Türk Ceza Kanunu’nda bir hüküm daha var Sayın Başkanım 279. madde kamu görevlisinin suçu bildirmemesi. Sayın Başkanım müvekkilim bu Muzaffer Tekin’in kendi evinde intihar etmesi hadisesiyle alakalı olarak Beykoz Asliye Ceza Mahkemesinde yargılandı ve bu davadan beraat etti. Bununla alakalı mahkeme kararı dosyanıza geldi diye biliyorum ama ben bunu araştıracağım eğer bu konuyla alakalı mahkeme kararı da dosyanıza gelmediyse bunu da dosyanıza ibraz edeceğim Sayın Başkanım. Sayın Başkanım şimdilik söyleyeceklerim bu kadar müvekkilimin üzerine atılı suçlardan beraatını talep ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Sanık Mahmut Öztürk’ten müdafiinin beyanına karşı diyeceği soruldu. Katılıyor musunuz avukatınızın beyanına?”

Sanık Mahmut Öztürk: “Evet.”Mahkeme Başkanı: “Evet.”Sanık Zeki Yurdakul Çağman önceki kimliği tahtında huzura alındı.Mahkeme Başkanı: "Evet suçlandığınız konular hakkında bir saat savunma süreniz var.

Avukatınız burada hazır esas hakkında son savunma yapmaya hazır mısınız?”Sanık Zeki Yurdakul Çağman: “Hazırım Sayın Başkanım.”Mahkeme Başkanı: “Evet buyurun sizi dinliyoruz. Sanık Zeki Yurdakul Çağman esas

hakkındaki son savunmasında.”SANIK ZEKİ YURDAKUL ÇAĞMAN ESAS HAKKINDAKİ MÜTALAAYA KARŞI

BEYANI VE SON SAVUNMASINDA:Sanık Zeki Yurdakul Çağman: “Teşekkür ederim. Sayın Başkanım Sayın heyet.”Mahkeme Başkanı: “Şuraya gelebilirsiniz Zeki Bey sesiniz tam alınamıyor orada bir

problem var mikrofonlarda.”Sanık Zeki Yurdakul Çağman: “Sayın Başkanım Sayın heyet olayların detayını Mahmut

Bey anlattı zaten aynı şeyleri tekrarlamak istemiyorum. Burada Sayın İddia makamı bunların dışında işte devlet büyüklerine karşı silahlı eylem hazırlığı içerisinde olduğu filan dışarılarda yıpratıldık. Bunların da aslının olmadığı ortaya çıktı. İçişleri Bakanı hayali şeyler bunlar diye açıkladı. Sizde biliyorsunuz zaten bir belge yok delil yok. Bununla ilgili bir soru bile sorulmadı bana. İşte bahsedilen kişilerle ilişkilerimiz belli zaten dostluklarımızın olduğu bunları hep konuştuk. Burada Hüseyin Keskin isminde bir arkadaşla telefon irtibatım mütalaada artı yazılmış. Sonra düşününce tanımıyorum ben kendisini de babası benim hem müşterim hem arkadaşım baba adı İbrahim ise bunu bir size artı söyleyeyim dedim. Birde bu iddialarda yok da avukatım sorunca mütalaada gördüm Danıştay saldırısı sonrası Fenerbahçe Orduevinde bir yemeğe katıldığım filan gözüme çarptı böyle bir yemeğe filan katılmadım davette almadım. Haberim de yoktur. Yani artı onu bildireyim dedim benim fazla konuşacak bir şeyim yok Sayın Başkanım

45

Page 46: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:46

beraatımı istiyorum terör örgütü üyesi filan değilim reddediyorum. Yani üye olduğum tek bir yer İhracatçılar Birliği’ne üyeyim başka hiçbir yerde Allah’a şükür bir üyeliğim yok. Ben sözü bu noktada uzatmadan zamanınızı da almadan avukatıma bırakıyorum beraatımı talep ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun yerinize geçebilirsiniz.”Sanık Zeki Yurdakul Çağman: “Teşekkür ederim.”Mahkeme Başkanı: “Sanık Zeki Yurdakul Çağman müdafiinden esas hakkındaki son

savunması soruldu.”Sanık Zeki Yurdakul Çağman müdafii Av. Murat Polat: “Efendim iddia ile ilgili mütalaa

müvekkilim açısından irdelendiğinde esasen iki grup delille müvekkilim suçlanıyor. Müvekkilimden elde edilenler var. Müvekkilimin aşamalardaki ifadeleri ve müvekkilim dışında dinleme yoluyla elde edilmiş bir telefon tapesi var. Bunun dışında da ne diğer sanıkların ne gizli tanıkların müvekkilim ile ilgili herhangi bir ifadesi ya da bir içinde suç unsuru taşıyacak herhangi bir eylemi bulunmamaktadır. Ancak mevcut delilleri savcılığın iddia makamının mütalaasında ve iddianamesinde dayanmaya çalıştığı mevcut delillerin irdelenmesi gerektiği kanaatindeyiz müsaadenizle o konuya geleceğim. Öncelikle efendim savcılık makamı iddia makamı mevcut deliller içerisinde özellikle iki delili speküle etmeye gayret etmektedir. Bunlardan bir tanesi Mahmut Öztürk ile Danıştay saldırısı sonrasında serbest kaldıklarında yapılmış bir telefon görüşmesi. Sanık Mahmut Öztürk bunu açıkladı kendince ama müsaadenizle kendi cümlelerimle açıklamak istiyorum. Birbirlerini arıyorlar bir gün öncesinde iki gün öncesinde olan bir hadise neticesinde gözaltına alınmışlar birbirlerinden haberleri de yok telefonlar açıldığında çok tabiidir ki birbirlerini arıyorlar telefon konuşması şu şekilde geçiyor. İşte aydınlandı mı iddia makamı bu aydınlanma kısmına kadar olan kısmı almış kullanmış ancak devamında geçen cümleleri yok farz etmiş. Oysa devamında müvekkilim Zeki Yurdakul Çağman aynen şu ifadeyi biz aydınlanalım da gerisini sinkaf. Mahmut Öztürk cevap veriyor biz aydınlanalım da şimdi bu insanların bu olaylara nasıl karıştığını aslında sosyal hayatlarından bakarsanız ortak. Mahmut Öztürk müvekkilimin komşusu hemşerisi ticaret yaptığı birisi. Görüşmesi bulunduğu kabul edilen ve mütalaaya geçen diğer insanlarda emekli askerler Mahmut Öztürk’ün arkadaşları dolayısıyla da müvekkilimle de tanışmış hasbi hali olan insanlar. Müvekkilimin Muzaffer Tekin’in müvekkilimden kendisine Mahmut Öztürk’ün evine götürmesinin istemesinin nedeni de çok açık. Çünkü Mahmut Öztürk’ün evini bilen komşusu olması hasebiyle müvekkillim. Beykoz Asliye Ceza Mahkemesi davanızdan ayrı olarak münferit olarak da sizin dava dosyanızı da birkaç kere talep etmiştir birleştirme gereği olup olmadığını irdelemek için Sayın Mahkemeniz göndermedi dava dosyasını. 4–5 celse bekledi oysa sizden devamında hareketle Mahkeme kendi yargılamasını çok da sert bir biçimde yaptı. Önce emniyete şöyle bir yazı yazdı dedi ki 18’i 19’a bağlayan akşamdan başlamak üzere Muzaffer Tekin’in herhangi bir aramasının hakkında mevcut bir soruşturmanın bulunup bulunmadığını sorgulasın dedi. Emniyetten cevap geldi 3–4 gün sonrasında Muzaffer Tekin’in hakkında bir soruşturma başlatıldığı cevabı geldi. Biz beraat bekledik. Mahkeme bununla da yetinmedi olmaz dedi belki gazetelerden televizyonlardan duymuştur müvekkilleriniz dedi tekrar bir soruşturma tekrar emniyete bir yazı. Dedi ki ilk gazete ya da televizyon yayını Muzaffer Tekin hakkında ne zaman yapılmıştır dedi. Bunun da cevabı geldi müvekkillerimden çok sonra geldi. Bunun üzerine Beykoz Asliye Ceza Mahkemesi yardım ve yataklık suçlamasıyla açtığı davada müvekkillimin beraatına karar verdi. Bunları niçin naklediyorum Mütalaada savcılık makamı Beykoz Asliye Ceza Mahkemesi’nin kesinleşmiş kararını sizinki gibi Türk Milleti adına yargılama yapmış ve kararın maddi anlamda kesin hüküm olarak kesinleştirmiş mahkemenin kararını yok sayıp ve aynen mütalaada şu ifadeyi kullanıyor. Diyor ki Danıştay saldırısı sonrasında Muzaffer Tekin’in saklanması için Mahmut Öztürk’ün evine götürüldü. Bu konu Beykoz Asliye Ceza Mahkemesinde yargılama konusu yapıldı irdelendi. Muzaffer Tekin hakkında o anda Muzaffer Tekin’in saklanmasına kaçmasına hiçbir gerek yok. Muzaffer Tekin isterse uçağa binip yurtdışına da gidebilirdi. Çünkü aranmıyordu hakkında bir

46

Page 47: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:47

soruşturma yoktu aynen mütalaada savcılık bu delili de speküle ederek müvekkilim aleyhine kullanmaya gayret ediyor. Savcılık makamı iddia makamının anlayamadığım anlamakta zorlandığım bir eylemi daha var o da şu Danıştay saldırısı sonrası düzenlenen Muzaffer Tekin’in de bulunduğu orduevindeki yemeğe katıldığı ibaresi bu Sayın Mahkemeniz huzurunda yapılan yargılamada ya da öncesinde yapılan soruşturmada kesinleşmiş bir durum tespit edilmiş bir durum ya da iddia edilmiş bir durummuş gibi Sayın Mahkemenizin önüne müvekkilim aleyhine delil olarak eylemsel bir faaliyet olarak getirildi. Böyle bir yemeğin varlığını üç gün önce benim ofisimde benden öğrendi. Ne yemeğiymiş diye de sordu. Üşenmedik biz mi kaçırdık diye dava dosyasını tekrar kurcaladık hiçbir aşamada müvekkilimin böyle bir yemeğe katıldığına dair hiçbir sanığın da beyanı yok. Müvekkilimin böyle bir yemeğe katıldığını savcılık makamını iddia makamını düşündüren ne ya da böyle bir delil varmış gibi bunu mütalaasına yazdıran ne gerçekten anlayamıyoruz. Efendim hasbel kader bir yakın dostu vasıtasıyla tanıştığı bir insan sizi de beni de arasın beni şuraya götürür müsün dese bu bir emekli asker olsa Kıbrıs Gazisi olsa hangimiz hayır diyebiliriz. Alırız evine tabi ki götürürüz deriz götürürüz. Müvekkilimin yaptığı bütün fiil bu almış götürmüş. Sonra da demişler ki gel işte tekrar buraya gelir misin? Tekrar gitmiş Muzaffer Tekin’in intihara teşebbüs ettiği söylenmiş gözüyle de buna şahadet etmiş almış hastaneye götürmüş. Bunların kararını veren de kendisi değil kendisi şoförlüklerini yapmış. Şimdi bu savcılık mütalaasında iddia makamı mütalaasına göre söylüyorum. Sanığın eylem ve faaliyetlerinin sürekliliği ve yoğunluğu 18’den 19’una bir gün içerisinde bütün faaliyeti bahsedilen faaliyeti bir gün, bu bir gün müvekkilimin böyle bir ceza mahkumiyeti iddiası ile Sayın Mahkemenizin huzurunda yargılanma gerekçesi bir gün. Arabayla Maltepe’den çıkılıp Çavuşbaşı’na gidilen Çavuşbaşı’ndan gidilen tekrar Kadıköy’e dönülen toplamında iki saat sürmeyen bir eylem sürekliliği olan yoğunluğu bulunan diye savcılık makamının mütalaasında yorumladığı eylem. Esasen müvekkil hakkında savunma yapmanın zorluğu iddia makamının delillendirmek gerekçelendirmek mecburiyetinde kendisini hissetmemesi. Bunu okuduğunuzda gerçekten savcılık makamının yargılamanın bu kadar uzun sürmesi bu kadar yoğun tartışmaların yaşanması nedeniyle sanırım kendisini taraf haline getirmesinden oysa CMK bir iddianamede bulunacak şeylerde bellidir eylemler lehe ve aleyhe delilleri toplaması yükümlülüğü iddia makamı ne yazık ki taraf olmuş lehe delilleri görmezlikten gelip speküle ederek delilleri aleyhe delilmiş gibi Sayın Mahkemenizin huzuruna sunma gayretinde bulunmaktadır. Bu kabul edilebilecek bir durum değildir. Savcılık makamının da esas hakkında mütalaa CMK’ da bu şekilde geçmediği için her daim söz alarak Sayın Mahkemenize en azından sanık müvekkilim için bu mütalaasının beraat hükmünde değiştireceğini ümit ediyorum. Hatalarının burada en azından müvekkilim açısından burada hatırlatıyorum kendilerine müvekkilim Danıştay sonrasında düzenlenen düzenlendiğini de bilmiyoruz biz hani böyle bir yemekten bahsediliyor bir yemeğe katılmamıştır Fenerbahçe Orduevinde vesaire. Bu bir, ikincisi Beykoz Asliye Ceza Mahkemesinin sizin Mahkemenizde yapılmamış o soruşturmayı derinleştirerek yaptığı soruşturma neticesinde Muzaffer Tekin’in saklanması için ifadesinin Beykoz Asliye Ceza Mahkemesi boşa çıkarmıştır. Muzaffer Tekin’in o tarihte saklanmasını gerektirecek hiçbir Mahkeme kararı, tutuklama kararı, gözaltı kararı bulunmamaktadır. Çok sonrasında üç gün sonrasında çıkmıştır bu karar. Muzaffer Tekin’in gazetelerde televizyonlarda adının geçmesi yine müvekkilimin kendisini alıp Mahmut Öztürk’e ait eve götürmesinden çok sonradır. Bunlar ortadayken iddia makamı benden çok daha iyi bunları biliyorken neden sadece 4–5 kişilik bir grup hakkında beraat talep edilip de beraatı bu kadar hak eden birisi hakkında beraat talep edilmiyor ben gerçekten anlamıyorum. Bir tanığın hem gizli tanık hem de kendi adıyla tanık olarak gösterilmesi ve iki tanığın da tanık delili olarak savcılık mütalaasına girmesi benim açımdan ilk hadise değil. Devlet Güvenlik Mahkemeleri 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Şeref Bey’in Başkanlığını yaptığı Mahkemede de aynı hadise cereyan etmiştir. Tanığın ifadesinden Mahkemede kendi kimliğiyle de tanıklık ederken verdiği ifadesinde durum ortaya çıkmış Mahkeme bunun yargılamaya Savcılık makamının halk tabiriyle

47

Page 48: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:48

hile karıştırması CMK’daki tabirleriyle 270 ve devamındaki maddelerle Savcılık makamı hakkında işlem yapılması gerektiği iddia etmemize savunmamıza rağmen bugün kendisi de avukatlık yapmakta olup aynı sıkıntıları yaşamakta olan Şeref Bey bunları dikkate almamış üzerini kapatmıştı. Ve o sanık o gün o tanık ifadeleriyle cezalandırılan sanık şuanda Tekirdağ Cezaevinde müebbet hapis cezası yedi. Ümit ediyorum ki adalete o gün düşmüşse ki bugün tekrar düşmeyecektir ve Sayın Mahkemeniz bunun hesabını bir şekilde Sayın Mahkemenizin yargılaması olduğu için soracaktır ve bu kadar ağır hapis cezalarıyla yargılanan insanlar da Sayın Mahkemenin sadece onları cezalandırmak için olmadığı sadece onları Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na göndermekle disiplin sağlamakla yükümlü olmadığını onların haklarını da korumak zorunda olduğunu gösterecektir. Efendim özgürlük demokrasi faşizm liberalizm bunların hiçbiri bize ait kavramlar değil biz bunların hepsini batıdan öğrendik. Biz de geçmiş iki yüz üç yüz yıllık yok ama arkadaki duvarda yazan adalet biz doğu toplumlarına ait bir kavram. Biz kulları kabul ettiğimiz padişahlara senden büyük Allah var deme gücü kudreti ve asaletini kendisinde bulmuş aziz bir milletin evlatlarıyız. Adaletin gereğini Sayın Başkanım sizin ve heyetinizin yerine getireceğinden hiç şüphe etmek istemiyorum etmiyorum da. Müvekkilim hiçbir delile mantığa hayatın olağan akışına her şeye aykırı suları tersine akıtan bu iddianame ve mütalaa ile mahkumiyet kurulması talebini reddediyorum müvekkilimin beraatını talep ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Evet. Sanık Zeki Yurdakul Çağman’dan müdafiinin beyanlarına karşı diyecekleri soruldu. Katılıyor musunuz avukatınızın beyanlarına.”

Sanık Zeki Yurdakul Çağman: “Diyeceğim yoktur katılıyorum Sayın Başkanım.”Mahkeme Başkanı: “Evet buyurun.”Sanık Rafet Arslan önceki kimliği tahtında huzura alındı.Mahkeme Başkanı: “Rafet Bey suçlandığınız konular itibariyle avukatsız olarak esas

hakkındaki son savunmanızı verebilirsiniz savunma süreniz bir saat esas hakkında son savunma yapmaya hazır mısınız?”

Sanık Rafet Arslan: “Evet.”Mahkeme Başkanı: “Evet buyurun sizi dinliyoruz sanık Rafet Arslan esas hakkındaki son

savunmasında.”SANIK RAFET ARSLAN ESAS HAKKINDAKİ MÜTALAAYA KARŞI BEYANI VE SON

SAVUNMASINDA:Sanık Rafet Arslan: “Teşekkürler. Sayın Başkan Sayın Üyeler bundan evvel ki

savunmamda belirttiğim hususları aynen tekrar ediyorum. Sayın Savcılığın mütalaasında belirttiği hususların tamamını reddediyor ve kabul etmiyorum. Ben öyle zannediyorum ki bu iş böyledir tarzında bir anlayış ve yaklaşımla talep edilen ceza ne için neye göre hangi delile hangi belgeye hangi eyleme hangi kanıta dayandırmaktadır. Somut bir dayanak olmaksızın ceza talep etme konusunda arzu ve isteği olanların hevesle hevasatına göre şahsıma talep edilen yılların hiçbir gerekçesi dayanağı ve hukuki mesnedi yoktur. Anladığım kadarıyla ne deliller ne ilk savunmam ne ifadelerim ne de gerçekler araştırılmamış hatta göz ardı edilmiştir. Öylesine araştırılmamıştır ki üretilmeye çalışılan var olduğu zan ve tasavvur edilen ve isteğe maruz bu örgüt Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yapılanmış ve bu kurumun yapıları içerisinde gelişmiş ve kurallarıyla hareket etmiştir, zan ve tasavvuru iddia makamınca iddianamenin her paragrafında belirtilmiştir. İyi güzel de madem bu zan ve tasavvur ettiğiniz oluşum bizatihi Türk Silahlı Kuvvetleri kaynaklıdır ki bu savı kuvvetlendirmek amacıyla en tepesindeki komutandan müteselsilen her kademesindeki komutanlar bir şekilde sanık olarak huzurlarınıza çıkarılmıştır ve bu tasavvur ettiğiniz örgütün üyesi olarak yargılanmıştır. Nasıl olur da benim gibi Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kendi paradigmalarına uymadığı için siyasi görüş ve düşüncelerimden dolayı sakıncalı personel olarak nitelendirilerek yıllarca takip ve takibata uğrayan her attığı adım ve hareket kontrol ve denetimden takip ve gözetimden geçen ve nihayetinde her yoldan iflas eden sinir sistemimin sebep olduğu sağlık sorunlarımla mücadele etmek durumunda kalarak otuz

48

Page 49: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:49

küsur sene önce malulen emekliye sevk ettirilen bu (bir kelime anlaşılamadı) bu örgütün üyesidir. Türkiye’de her şeyi yöneten her şeye müdahale edebilen bir örgüt bu ölçüde karakuşi bir nizamatla mı yönetilmektedir yoksa örgütün zekasında veya hafızasında bir sorun mu vardır? Ama bu gibi hususlar Sayın Savcıyı pek ilgilendirmemektedir araştırmaya da değer bulunmamaktadır. İddianamenin hukuki durumunun değerlendirmesi bölümünde Muzaffer Tekin’in ofisinde kendisine ait bölümde sürekli oturması örgüt talimatları gereğince Muzaffer Tekin’in bürosunda görevli olduğu böylece Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğu anlaşıldığından denilerek örgüt üyeliğime hükmedilmiştir. Sayın Başkan daha evvelki savunmamda çok detaylı olarak arz etmiştim. Muzaffer Tekin’in bürosu 15–20 metrekare civarında bir han odasıdır. Orada öyle ayrı odalar salonlar falan yoktur. Ancak Muzaffer Tekin benim kırk küsur yıllık dostumdur silah arkadaşımdır. Kardeşimdir. Sadece onunla olan dostluğum arkadaşlık bağlamındaki tavır ve davranışlarımın bedeli bu ise buda memnuniyetle kabulümdür. Dostluğu arkadaşlığı korkuya feda ederek onuru maluma olmaktansa her türlü cezaya rıza göstermek insanlık şiarımdır. Sayın Başkan Sayın Üyeler 2007 yılındaki polis ifademde Savcılık ifademde 2008 Mayıs’ında Mayıs ayında 80. celsedeki savunmam ve çapraz sorgumda üzerime atılı sübuta ermiş somut delillere dayanan bir suç yoktur. Ayrıca Savcılık soruşturmasından sonra Sayın Savcı beni Mahkemeye bile sevk etmek lüzumu görmeksizin salıvermiştir. Evimde yapılan aramalarda alınan ve iddianamenin hukuki durumunun değerlendirmesi bölümünde delil olarak zikredilen her şey daha sonra bana iade edilmiştir. 80. celseden 289 veya bu bu celseye geçen sürede dinlediğiniz tanık gizli tanık veya sanıklardan hangisinin ifadesinde adım geçmiştir herhangi olayda herhangi bir eylemde nerede ne zaman mevcudiyetimden bahsedilmiştir. Elbette ki böyle bir şey yoktur. Sayın Savcının suçlamalarına mesnet teşkil eden delillerde işte bunlardır. Fihristim bir dergi ve siyasi parti çalışmalarında konferanslarda kullandığım notlar. Bunlardan hangisinin hangisi örgüt üyeliğinin kanıtıdır veya böyle bir zan veya kanaate sebep olmaktadır. Ancak mademki ben asker kökenliyim benden ala sanık mı olur. İste istediğin kadar dilediğin kadar ceza. Sayın Başkan ben Türkiye Cumhuriyeti’ne doğruluk ve sadakatli hizmet etmekle eğitildim ve böyle de yemin ettim. Bunu birileri anlar anlamaz takdir eder etmez hiç umurumda değildir ve olmamıştır da inanıyor ve güveniyorum ki doğru tekdir ve gerçekler bir gün elbet ortaya çıkar ve mutlaka çıkacaktır. Bütün bu hususları göz ardı ederek yalan iftira ve kinle hareket etmek belki sadece nefsin intikam duygusunu tatmin eder ancak unutulmamalıdır ki mukabeleyi bilmisil de hareketi zalimanedir. Sayın Başkan Sayın Üyeler bütün bu bilgiler tahtında savunmam ifadelerim ve deliller çerçevesinde heyetinizin adilane bir karar vereceğini ummakta ve inanmaktayım bu cümleden alarak beraatımı talep eder hepinize saygılar sunarım.”

Mahkeme Başkanı: “Evet esas hakkındaki savunmanız son savunmanız bu kadar değil mi?”

Sanık Rafet Arslan: “Evet.”Mahkeme Başkanı: “Sanık Rafet Arslan’ın esas hakkındaki savunması alınması bu

şekilde tamamlanmış oldu saatin 17:08 olduğu görüldü.”Duruşmaya kısa bir ara verildi.Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.Mahkeme Başkanı: " Verilen arada sanık Sinan Aygün müdafii Avukat Onur Cingil’in

geldiği görüldü huzurdaki yerine alındı. Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk müdafii Avukat Lale Beşe’nin UYAP vasıtasıyla bugünkü oturum için mesleki mazeret dilekçesi gönderdiği, Sanık Sevgi Erenerol’un bugünkü oturumda verdiği dilekçede barodan avukat talebinden vazgeçtiğini, müdafii Avukat Mehmet Kozan’ın duruşmaya katılacağını bildirdiği, Sanıklar Önder Koç, Hasan Hüseyin Uçar ve Yaşar Tozkoparan müdafii Avukat Kürşat Velieren’in esas hakkındaki savunmalarını bir sonraki duruşma periyodunda yapmak istediklerini bildirdiği, Sanık İsmail Sağır’ın 26.04.2013 tanzim ve havale tarihli bugünkü oturumda 5 sayfadan ibaret savcılık

49

Page 50: T€¦ · Web view2013/04/26  · İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :288 CELSE TARİHİ :26.04.2013

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( TMK 10 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 26.04.2013 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:288 Sayfa:50

mütalaasına karşı cevap ve savunmasını bildirir dilekçe verdiği, Sanık Ahmet Hurşit Tolon müdafii Avukat İlkay Sezer 19.04.2013 tanzim ve havale tarihli dilekçesinde, iddia makamı mütalaasında müvekkili ile dosya sanıkları arasındaki irtibata dair değerlendirmenin neye dayandığının hangi telefon numarasının esas alındığının bildirilmesini ve HTS kayıtlarının kendisine verilmesini, ayrıca hükme katılacak hakimlerin isimlerinin kendilerine bildirilmesi talep ettiği, talep konusunda duruşma savcısından yazılı mütalaanın alındığı görüldü. Ayrıca bir kısım sanıklar ve müdafilerinin taleplerini bildirir dilekçe verdikleri görüldü. Saatin 18:12 olduğu görüldü. Oturuma bugüne mahsus olmak üzere son verildi.

Dosya incelendi.GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:1-Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber’in 25.04.2013 tanzim ve havale tarihli

dilekçesinde belirttiği yazıların araştırılması için gerekli işlemin yapılmasına,2-Sanık Levent Ersöz müdafii Av. Serkan Günel 26.04.2013 tanzim ve havale tarihli

dilekçesinde Özal iddianamesi olarak bilinen ve Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen 2013/19 iddianame sayılı iddianamede belirtilen Gizli Tanık Selçuk’un Mahkememize sunduğu dilekçe ve dilekçelerin kendilerine verilmesini talep etmiş ise de; talep ettiği dilekçe ve belgelerin Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesinden istenebileceğinden bu konudaki talebin reddine,

3-Sanık Sevgi Erenerol, kendisine İstanbul barosu tarafından müdafii tayin edilme talebinden vazgeçtiğinden ve Av. Mehmet Kozan’nın duruşmaya katılacağını beyan ettiğinden bu sanık için İstanbul baro başkanlığına yazı yazılmasından vazgeçilmesine,

4-Sanıklar Durmuş Ali Özoğlu ve Bedirhan Şinal’ın bugünkü oturumda yaptıkları esas hakkındaki son savunmaları sırasında Mahkeme Heyetine ve iddia makamına yönelik olarak sarf ettiği sözler nedeniyle gereğinin takdir ve ifası için Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasına, yazılacak yazıya ilgili belgelerin eklenmesine,

5-Sanık Kemal Aydın 15.04.2013 tanzim ve havale tarihli dilekçesinde ve bugünkü oturumda verdiği 26.04.2013 tanzim tarihli dilekçesinde bazı belgeleri yazılı olarak talep etmişse de; iddianame yazılı olarak, dosya klasörleri ise dijital ortamda kendisine verildiğinden, hakkında adli yardımdan yararlanma kararı bulunmadığından bu konudaki talebinin reddine,

6-Usulde yeri olmayan ve dosyaya katkı sağlamayacağı anlaşılan sair taleplerin reddine,Oturuma 29 Nisan 2013 günü saat 09.00’da kaldığı yerden devam edilmek üzere ara

verilmesine oybirliği ile karar verildi. 26.04.2013

BAŞKAN 28298 ÜYE 39995 ÜYE 41981 KATİP 150327

50