Upload
others
View
12
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
KENTĠÇĠ ULAġIM TERĠMLERĠ
SÖZLÜĞÜ
Zikrullah Kırmızı
Fehime Tunalı ÇalıĢkan
2008
©
SUNUġ
Kentiçi ulaĢımcılık deneyimlerimizden gözlemlediğimiz ve olumsuz etkilerini derinlemesine
yaĢadığımız bir sorundan yola çıktık baĢlangıçta. Dilimiz Türkçe bilim dili olma yolunda
önemli adımlar atıyor, yol kat ediyordu, bunun ayrımındaydık. Ama kendi uğraĢ alanımızda,
uğraĢın gerektirdiği dil ve kavramlar konusunda tam bir karmaĢa yaĢanıyor, kentiçi ulaĢımın
ayrı bir bilim dalı olması giderek kaçınılmazlaĢırken, bu bilim dalı kendisini henüz
kavramlaĢamamıĢ gündelik dille anlatmak zorunda kalıyordu. Gündelik dil, tüm üst (meta)
dillerin kaynağı olmasına karĢın, disiplin içi kesinliği, nesnelliği taĢımaktan uzak olduğundan,
ayrıca herhangi bir insan etkinliği ayrıĢmaya, olgulaĢmaya, nesneleĢmeye, uzmanlaĢmaya
baĢladığında kendi kavramsal açıklamasını, kendi özgün dili ve terimlerini de yanı sıra
zorunlu kıldığından, ülkemizde de tarihsel süreç içerisinde doğan gereksinimler bilimsel
terimleĢmeyi doğal olarak getirmiĢtir diyebiliriz. Ama ulaĢım, özellikle kentiçi ulaĢım,
Türkçe’de terimsel anlamda kendi sözlüğünü üretemediğinden, gündelik dilden sıkça alınan
sözcükler anlam bulanıklığına yol açabilmiĢ, Avrupa dillerinden aktarılan kavramlara,
çerçevesizlik nedeniyle değiĢik anlam içerikleri yüklenebilmiĢ, konuyla ilgili belli bir
kavramsal ölçün (standart) oluĢamamıĢ, çoğu kez aynı disiplinden insanlar aynı içeriğe ayrı
ayrı sözcükler uyguladıkları gibi, bunun tersi de söz konusu olabilmiĢtir.
Türkçe kentiçi ulaĢım yazını (literatür) dil tutumu açısından çeliĢik bir görüntü
vermiĢtir. Üniversiteler, iĢletmeler, yönetim kurumları kendi gözlükleriyle baktıkları kentiçi
ulaĢım nesnesine, kendi dillerinde tanımlamalar getirmiĢler, tanımlamalar arasında dilsel
olarak bir uyum, tutarlılık genelde sağlanamamıĢtır.
Sektörün iki çalıĢan insanı olarak yaptığımız iĢlerde sorunla yüzleĢtikçe, kentiçi
ulaĢımın bir terimler sözlüğüne ivedi gereksinimi olduğunu sıkça düĢünür olduk. Kendi
uzmanlığımız olmamasına karĢın, elimizin altında konuyla ilgili oldukça zengin, üstelik
uygulamaları da kapsayan kaynaklar bulunmaktaydı. Sabırlı, uzun bir çalıĢmayla bir çerçeve
oluĢturulabilir, bir baĢvuru kaynağını kentiçi ulaşım terimleri sözlüğü önerisi olarak
geliĢtirebilirdik.
Yıllar önce kolları sıvadık. Metin taramaları yaptık. Kavramları, yalancı kavramlardan
olabildiğince süzmeye, ayırmaya çalıĢtık. UlaĢım yetkesi niteliğinde kurumsal yayınları
özellikle öne çıkardık.
Amacımız, anlaĢılacağı üzere, kavramlaĢmayla birlikte kentiçi ulaĢımın bir bilim diline
kavuĢması, dolayısıyla geliĢkin, oturuĢmuĢ bilim dalı olmasına katkıda bulunmaktı.
Uygulayıcı, iĢletmeci, yaptığı iĢin, kullandığı gösterge düzeninin üzerinde ortaklaĢa uzlaĢılmıĢ
bir kavrama dayalı olduğunu bilmeliydi. Böylelikle kavramlarla rastgele ve güncel iliĢkiler
kurarak, onları güncel koĢullara göre yorumlayarak, bilimdıĢı uygulamalara gerekçe
bulamamalıydı. BoĢluk, iyi ya da kötü birçok niyetle doldurulabilirdi. Ama eğer bilimden söz
ediyorsak, güncel ve günlük dilin esnekliğinin yetersiz kalacağını, kötüye de
kullanılabileceğini unutmamalıydık.
ÇıkıĢ düĢüncemiz buydu. Kendi çalıĢmalarımızda kuĢkusuz kimi güçlükler yaĢadık.
Ġnce ayrımlar yaĢamsal önemdeydi. Ama kimse bunlarla zaman yitirmiyordu. Bu yüzden aynı
dili konuĢamadığımız insanlarla sorunlarımız vardı.
Ülkemizde kentiçi ulaĢım uygulamaları kuĢkusuz yeni değildir. YaĢamın içinde hep var
oldu ulaĢma çabası, edimi. Araçlı ya da araçsız. Ġnsanlar da bu eylemlerini bir biçimde
adlandırdılar. Ama acı olan, gelinen noktada, Türkiye sözkonusu olduğunda, aradan yüzyıldan
çok zaman geçmesine karĢın, hala kavramlarda uzlaĢılamamıĢ, ortak bir anlatım dilinde
buluĢulamamıĢ olmasıdır.
Artık kentiçi ulaĢım kendi dilini, terimlerini, söylemini oluĢturmalıydı. Terimler
sözlüğü önemli bir çerçeve belgedir. Canlı, devingen bir çerçevedir bir yandan. Her sözlük
giriĢimi öneri olmaktan öteye geçmez. Bu insanların, öncelikle alan içinde yer alan, etkin olan
insanların, önerilmiĢ terimler konusunda doğrudan ya da dolaylı olarak uzlaĢma eğilimleriyle
ilgilidir ve asıl belirleyici olan, konunun sürekli uğraĢanlarının terimleri kullanma konusunda
kararlılıkları ve ısrarlarıdır. Kullanım yaygınlaĢtıkça terim oturur ya da farklı önerilerle
zenginleĢir. Bunun anlamı Ģudur; hiçbir sözlük dayatmaz gerçekte. AnlaĢma önerisidir, bir
öneri olduğunun altını özellikle kalın, çizer.
AyrıĢan, altı çizilen konu (olgu) kavramlaĢma eğilimi içinde demektir, kendi terimlerini
oluĢturmaya koyulur. Ülkemizde daha çok gecikemezdi böyle bir çalıĢma. Çünkü bilgi
aktarımı ve paylaĢımının evrensel düzeyde yoğunlaĢtığı günümüzde, Batı dünyasında az çok
oluĢmuĢ ulaĢım kavramlarıyla uyum sağlamak, ortak dili kullanmak zoruydaydık. Sıfırdan
yeni bir Ģey ortaya çıkarmak değil, ama evrensel ölçünü Türkçemize uyarlamak ve
yaptığımızın bir öneri oluĢturup sunmak olduğunu unutmamalıydık. Üstelik, kentiçi ulaĢım
konusu ülkemizde olması gereken yere etkinlik düzeyi olarak gelmiĢ bulunmaktadır.
GiriĢimimizin anlamı budur. Kendi sorunlarımızdan yola çıkarak, kültürümüze katkıda
bulunmak elimizden geldiğince, biçiminde özetleyebiliriz bunu.
Uluslararası Toplu UlaĢım Birliği, Amerikan Toplu UlaĢım Birliği, vb. kurumların
kaynakları kuĢkusuz yol göstericiydi. Ama doğrudan sözlük olarak, bir kaynak sıkıntısı vardı.
Bu konuda, değerli bilim adamımız, hocamız RuĢen KeleĢ’in çalıĢmaları, ama en çok da
Kentbilim Terimleri Sözlüğü (1998, ikinci basım) olağanüstü bir kaynak olarak yardımımıza
koĢtu. Hocamızın sözlüğü yalnızca bir terimler sözlüğü olmakla kalmıyor, aynı zamanda
Türkçenin bilim dili olarak geliĢmesi ve zenginleĢtirilmesine devrimci bir katkı yapıyordu.
Biz onun sözlüğünden belki kentiçi ulaĢım alanını zorlayacak kerte yararlandık. Bunun nedeni
bu değerli sözlüğün bir baĢka bilim dalınca da içselleĢtirilmesini sağlamak, alanlararası
tutarlığı elden geldiğince gözetmekti.
Olabildiğince, alıntıladığımız kaynaklarda Sayın RuĢen KeleĢ’in anlatımını korumaya
çalıĢtık, çok zorlanmadıkça. Hocamız zaten önsözünde çok güzel belirtiyor olması gerekeni:
“Kuşku yok ki, bütün terim sözlüklerinde olduğu gibi, Kentbilim Terimleri Sözlüğü’nde
yer alan terimler de, birer öneri olmaktan öteye geçmiyor. Bunları beğenenler gibi
beğenmeyenler de olacaktır. Kitabın 1980’de ilk baskısını yapan Türk Dil Kurumu da, hiçbir
zaman, önerdiği sözcük ve terimlerin herkesçe benimsenmesini zorunlu sayan bir tutum içine
girmemiştir” (RK, 1998, s.8)
Bu bir ortak ve verimli çalıĢma ürünüdür. ĠĢbirliği, emek, alınteri, paylaĢım, ötekinin
emeğine saygı, varsa değerini oluĢturur. Birçok kusuru, göremediğimiz birçok eksiği olacağı
açık. Yapıcı eleĢtiri, hiç kuĢkusuz sözlüğün geliĢtirilmesine katkıda bulunacaktır. Hiçbir
kurum ya da kiĢinin bu çabada herhangi bir desteği sözkonusu olmamıĢtır. KiĢisel niyet ve
seçimin sonucu, ürünüdür çalıĢma.
Yöntem yalın ve bizce etkilidir. Temel, seçili metinler taranarak, kavramsal içerik
taĢıyabilecek sözcükler, ulaĢımcılık deneyimlerimiz ve sezgilerimizle ayrıĢtırılarak, Ġngilizce
kavramlaĢtırmalarla buluĢturularak dizin oluĢturuldu. Öztürkçe anlatım, ilke olarak
benimsendi. Dilimizi yalnızca kullanmak değil, onu geliĢtirmek gibi bir iĢlevimiz olduğuna bu
ülkenin iki yurttaĢı olarak inanıyoruz. Bu inancımız, önerilerimize yansımıĢtır. Ama yeni
sözcük türetme yoluna gittiğimiz sonucu, bu yöntemi hiç dıĢlamamamıza, benimsememize
karĢın, hemen çıkarılmamalıdır bundan. Yaygın ve doğru kullanılan kavramlar, aynen biçim
ve içerik olarak korunmuĢ, açıklamaların yalın, kesin ve güçlü olmasına çaba harcanmıĢtır.
Ġnceleyen, ağırlığın, amaca da uygun olarak, kentiçi ulaĢıma verildiğini görecektir.
Genel ulaĢım, trafik, kentbilimi ve bağlı birçok alan, kentiçi ulaĢıma dolaylı bağlantıları
nedeniyle sözlüğe girmiĢtir. Özellikle Sayın RuĢen KeleĢ’ten aktardığımız kavramlar
kentbilim ağırlıklıdır, ama bir ulaĢım sözlüğünde bulunması yerinde olacaktı. Hocamıza saygı
nedeniyle, onun anlatımlarını korumaya, belirtmeye özen gösterdik.
Sözlük ortak, yaygın kullanım içindir. Sözlükçüler sözlüklerini, diğer yazı türlerine göre
daha kolay paylaĢabilmeli, diye düĢünüyoruz. Ama bundan, sözlüklerin arkasında bütünsel,
düĢünsel yaklaĢım olmadığı, özgün bir bakıĢ açısının yer almadığı türünden bir sonuç asla
çıkarılmamalıdır. Sözlükler de bütün diğer metinler gibi politik bir öz taĢırlar, çünkü seçimle
ve öneriyle doğrudan ilgilidirler. Belli bir bakıĢ açısına, düĢünce dizgesine dayanırlar. Bu da
çok doğaldır. Bizim sözlüğümüzün politik çizgisi doğaya saygı temelli olup, yeryüzü ve çevre
sorunlarına özel bir duyarlılık taĢımaktadır. Buna inanıyoruz. Bu da hele kentiçi ulaĢımda
toplu, ortak, çevre duyarlı çözümlerin düĢünce altyapısını oluĢturduğu anlamına gelir
kaçınılmazcasına. Bu anlamda sözlüğümüz yanlı bir sözlüktür ve bunun da, değerini
azaltacağını düĢünmüyoruz. Sonuçta bu sözlük aynı zamanda bir kentbilim ya da çevrebilimi
terimleri sözlüğü olarak düĢünülmemelidir. Ama gelecekte tüm alan terimlerini kapsayan bir
genel terimler sözlüğünün, ortak, uzman kurullarda oluĢumu en önemli aĢamayı, adımı
oluĢturacaktır, diye düĢünmeden de edemiyoruz.
Ġngilizce dıĢında dillerde (Almanca, Fransızca ya da eski Türkçe) bir arayıĢa girmedik.
Ġngilizce de bizim için ikincil bir konudur. Burada yer alıĢının nedeni, uluslar arası baĢvuru
noktasını yakalamaktır belli ölçülerde.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi bu çalıĢma kiĢiseldir. Ġki kiĢinin gönüllü çalıĢmasıdır.
Profesyonel bir giriĢim olmadığı ilk bakıĢta anlaĢılabilir.
Yayınlandığı web sitesinde herkesin kullanımına açık tutulmuĢtur. Ama hiçbir kurum ya
da kiĢi, bizden izin almadan, düĢüncemizi sormadan, kendi çalıĢması gibi kullanmamalıdır.
Böyle bir durumda yasal hak arama yoluna gidilecektir.
Emeğimize saygı duyulmasını bekleme hakkımız olduğuna inanıyoruz.
GörüĢlere, eleĢtirilere açığız. Uzmanlığımız ne kentiçi ulaĢım, ne de dilbilim. Eğer bu
ve benzeri uzmanlıkların gerektirdiği kimi zorunlulukları gözden kaçırdıysak, bunun için özür
dilemeye her zaman hazırız.
Umarım bu, Kentiçi Ulaşım Terimleri Sözlüğü’müz, ilgili kurum çalıĢanları denli,
öğrencilerimize, diğer alan uğraĢanlarına da yararlı olur.
Zikrullah KIRMIZI
Fehime TUNALI ÇALIġKAN
KISALTMALAR
AAOD Akıllı Araç Otoyol Dizgesi
AB(EU) Avrupa Birliği
ABD (USA) Amerika BirleĢik Devletleri (United States of American)
ABKUGS (METMED) Akdeniz Bölgesinde Kentiçi UlaĢımın GeliĢimini Sağlama (Maitriser
l'Evolution et des Transports Urbain Mediterranees)
AKBİL Akıllı Bilet
AR-GE AraĢtırma geliĢtirme
AŞ Anonim ġirket
AT Avrupa Topluluğu
ATUB (APTA) Amerikan Toplu UlaĢım Birliği (The American Public Transit Association)
AUY (TEM) Avrupa UlaĢım Yolu (Trans European Motorway)
BA(O) BaĢlangıç (Ordination)
BABİ(OD) BaĢlangıç-BitiĢ (Ordination-Destination)
Bİ(D) BitiĢ (Destination)
Bkz. Bakınız
CO Karbon monoksit
CO2 Karbondioksit
DPT Devlet Planlama TeĢkilatı
DSÖ (WHO) Dünya Sağlık Örgütü (Health Organization of World)
EGO Elektrik Gaz Otobüs ĠĢletmeleri Genel Müdürlüğü (Ankara)
EM (EA) EriĢim Mesafesi (Access distance)
ES (TA) EriĢim süresi (Access time)
ESHOT Elektrik Su Havagazı Otobüs Troleybüs ĠĢletmeleri Genel Müdürlüğü (Ġzmir)
Fr. Fransızca
GTUD (ADVS) GeliĢmiĢ Toplu UlaĢım Dizgesi (Advenced Public Transportation Systems)
HÇ (RNA) Hatağı çözümlemesi (Route Network of Analysis)
HRS (LRT) Hafif raylı sistem (light rail system)
İDO Ġstanbul Deniz Otobüsleri
İDYD Ġvedi (Acil) Durum Yönetim Dizgesi
İETT istanbul Elektrik Tramvay Tünel (Ġstanbul)
İSKİ Ġstanbul Su kanalizasyon ĠĢletmeleri (Ġstanbul)
İst. Ġstanbul
İUAP Ġstanbul UlaĢım Ana Planı
İY (d) ĠĢ yoğunluğu (density)
kg kilogram
KGM Karayolları Genel Müdürlüğü
KKTUB (CUTA) Kanada Kentiçi Toplu UlaĢım Birliği (Canadian Urban Transit Assaciation)
Km Kilometre
KTB (MPO) Kent tasarım birimi (Metropolitan planning organization)
KYÜ (GDT) Kesintisiz yurtiçi üretim (Gross domestic product)
lt litre
Man-Dem (Man-Lev) Manyetik demiryolu (magnetic levitation)
MİA (CBD) Merkezi ĠĢ Alanı (Central Business District)
MY (FY) Mali yıl (Fiscal year)
OABS (AVLS) Otomatik araçyeri belirleme sistemi (Automatic vehicle location systems)
OKB (ARZ) Otomobil kısıtlı bölge (Auto restricted zone)
OÜTS (AFCS) Otomatik ücret toplama sistemi (Automatic fare collection systems)
ÖHO Özel Halk Otobüsü
ÖUYS (TRPT) Özel ulaĢım seyahat süresi (Time Riding of Private Transport)
PTT Posta Telgraf Telefon
SDG(LNG) SıvılaĢtırılmıĢ Doğal Gaz (Liquefied Natural Gas)
RK RuĢen KeleĢ
SDU (CNG) SıkıĢtırılmıĢ doğal uçucu (Compressed natural gas)
Sİ (FQO) Sıklık iyileĢtirmesi (Frequency optimization)
SYU(LPG) Sıvı yeryağı uçucusu (Liquefied petroleum gas)
TC Türkiye Cumhuriyeti
TCDD Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları
Tr. Türkçe
UKOME UlaĢım Koordinasyon Merkezi
UOB (COV) Uçucu organik bileĢik (Volatile organic compounds)
UÖÖ (ISO) Uluslararası Ölçünleme Örgütü (International Organization for
Standardization)
UTUB (UITB) Uluslararası Toplu UlaĢım Birliği (International Assaciation of Public
Transport)
VETD (VIPS) VTS EtkileĢimli Tasarım Dizgesi (VTS Interactive Planning System)
VUD(VTS) VOLVO UlaĢım Dizgesi (Volvo Transportation Systems)
VUD (VTS) Volvo UlaĢım Dizgeleri (Volvo Transportation Systems)
YBDD (MICS) Yönetim Bilgi Denetim Dizgesi (Management Information Control Systems)
YOL-BİL Yolcu Bilgilendirme ve UlaĢım Yönetimi Dizgesi
KENTĠÇĠ ULAġIM TERĠMLERĠ SÖZLÜĞÜ
kavram consept açıklama
100 araç baĢına
bakım kanalı
sayısı
maintenance canal
number per 100
vehicle
UlaĢım filosunu oluĢturan her 100 araç baĢına düĢen bakım kanalı
sayısı.
100 km. baĢına
yakıt tüketimi (lt)
fuel consumption
per 100 km
Araçların gerçekleĢtirdikleri her 100 km. baĢına tüketilen yakıt
(motorin) toplamı .
100.000 km. baĢına
kaza sayısı
accident number per
100.000 km
Araçların gerçekleĢtirdikleri her 100.000 km. baĢına düĢen toplam
(ölümlü, hasarlı, vb.) kaza sayısı.
6 yaĢ altı çocuk children under 6
years ego
DeğiĢik ücretlendirilen ya da ücret dıĢı tutulan yolcu kesimi
(kategorisi).
60 yaĢ üzeri emekli pensioners over 60
years ego
DeğiĢik ücretlendirilen (indirimli) ya da ücret dıĢı tutulan yolcu
kesimi (kategori).
60 yaĢ üzeri kartı over 60 years age
card
Yolcunun 60 yaĢ üzerinde olduğunu belgeleyen ve özel tarifeyle
(indirimli) yolculuk yapmasını sağlayan kart.
65 yaĢ üzeri kartı over 65 years age
card
Yolcunun 65 yaĢ üzerinde olduğunu belgeleyen ve özel tarifeyle
(ücretsiz) yolculuk yapmasını sağlayan kart.
A
ABKUGS METMED Akdeniz Bölgesinde Kentiçi Ulaşımın Gelişimini Sağlamak
(Maitriser l'Evolution et des Transports Urbain Mediterranees)
kısaltması.
açık durak open stop Genellikle bir direk ve üzerinde adını, tanıtıcı iĢaretini (kod,vb.)
belirten bir levha bulunan durak türü.
açık garaj alanı opened depot area Filo araçlarının parklama ve ikmal yaptıkları garajlarda kapalı
yapılar dıĢında kalan bölge.
açık ücret
uygulaması
open system Bilet iptalinin yolcunun kendine bırakıldığı ya da yapılmadığı
dizge. Bkz. Güven esaslı bilet uygulaması.
açık üçgen durak open triangle stop Üzerinde yolcuyu bilgilendirme amaçlı iĢletme bilgileri ve reklam
uygulanabilen üçgen prizme tasarımlı açık durak türü.
ağır raylı (metro) heavy rail (metro) Trafiğin yoğun olduğu bölgelerde yüksek kapasiteli bir elektrikli
demiryolu taĢımacılığı. ÖncelenmiĢ yol geçiĢi, çok vagonluluğu,
yüksek hızı ve anında durabilmesi, karmaĢık uyarı dizgesi ve
yüksek peronlarıyla bilinir. Ayrıca ‘hızlı demiryolu’, yer altı’,
‘yüksek peronlu’ ya da 'kentsel demiryolu' (metro) denir. Bkz
“Demiryolu, Ağır”
ağırlıklı yolculuk
süresi
weighted travel time
(generalized cost)
Seçenek varsayımlarla kurgulanan ulaĢım örnekçelerinde (model)
değiĢik ağırlıklara göre hesaplanan, toplam seyahat süresine
aktarma süresi, yürüme sürelerinin de eklendiği yolculuk süresi.
akaçlama (drenaj) drainage Yağmur ve diğer atık suların yapıların (yol, bina, vb.) dıĢına zarar
vermeyecek biçimde aktarımının sağlanması.
akaryakıt ambarı fuel storehouse Toplu ulaĢım araçlarında kullanılan akaryakıtın (mazot) teslim
alındığı, depolandığı ve garajlara dağıtımının yapıldığı saklama
yeri, depo.
AKBĠL AKBIL Ġstanbul'de kentiçi toplu ulaĢım iĢletmelerinde kullanılan, içindeki
çipe bilgilerin yüklendiği elektronik bilet türü. Akıllı Bilet
kısaltması.
akbil giĢesi akbil agent Çip (akbil tom) satan, dolum yapan satıĢ noktası.
akbil mavi kartlı
yolculuk geliri
trip revenue with
blue akbil card
Çipli (akbil tom) süre sınırlı kart yolculuklarından elde edilen
iĢletme geliri.
akbil mavikart
kuponu
blue akbil card
coupon
Çipli (akbil tom) süre sınırlı kartlarda yeni kullanım dönemini
gösteren ve sözkonusu süre için (aylık, vb.) yolculuk bedeli
karĢılığı satılan belge.
akbil sayma birimi
(kontürü)
akbil counter TanımlanmıĢ parasal birim değerin elektronik bilette (akbil)
sayısal karĢılığı.
akbil tom
güvenceliği
(depozit)
touch memory
(akbil) chip deposit
Çip (akbil tom) kullanan yolculardan, yolculuk bedeli dıĢında bir
kez çip aygıtı karĢılığı alınan güvence (depozito) bedeli.
akbilli yolculuk trip with akbil Akbil bilet türü kullanılarak yapılan yolculuk.
akbilli yolculuk
geliri
trip revenue with
akbil
Çip (akbil tom) biletli yolculuklardan elde edilen iĢletme geliri.
AkılcılaĢtırma,
ussallaĢtırma
rationalization Bir ulaĢım hatağının varolan kaynaklarının (taĢıt, hatlar, insan,
yapı, gelir/gider, vb.) daha etkin bir hatağı oluĢturulması
yönünde yeniden değerlendirilmesi.
Akıllı Araç
Yönetim Dizgesi
(AAYD)
Intelligent Vehicle
Highway Systems
(IVHS)
Anayollarda trafik yönetim ve denetimi için geliĢtirilmiĢ teknoloji.
GeliĢtirilmiĢ Toplu UlaĢım Dizgesi (GTUD), Otomatik Araçyeri
Tanı Dizgesi (OATD) ve sürücülere yardımcı olan tasarım
(planlama), algılama, çözümleme ve karar süreçlerinden oluĢan
‘çekici (cazip) ulaĢım’, vb. yi kapsar.
aktarım düzeneği transmission
mechanism
Araçlarda hareketin mekanik iletimini sağlayan donanım öbeği.
aktarma transfer Kentiçi ulaĢımda, seyahat boyunca bir hattan ya da ulaĢım
aracından diğerine ücretli ya da ücretsiz geçiĢ yapma.
aktarma bileti transfer ticket Yolcuya, öngörülen koĢullarda, aynı ya da değiĢik ulaĢım türleri
arasında aktarma olanağı veren bilet.
aktarma durağı transfer stop Yolcuların, bir hattan ya da araçtan diğerine geçtikleri durak.
aktarma koĢulu transfer condition UlaĢım hatları ya da araçları arasında aktarma yapabilmeyi
olanaklı kılan ve önceden belirlenmiĢ yolcu, araç, bilet, ücret, vb.
özelliklerin tümü.
aktarma merkezi transfer center Yolcuların bir hattan ya da araçtan diğerine geçiĢ yapabildikleri
değiĢmez (sabit) yer.
aktarma olumsuz
etkisi
transfer penalty Aktarmadan kaçınmak amacıyla, yolcunun doğrudan
(aktarmasız, tek araçla) seyahati için harcamaya razı olduğu
ortalama zaman. Gerçek süre birimi olarak (örneğin, dakika, vb.)
gösterilir.
aktarma süresi transfertime Kentiçi ulaĢımda bir hattan ya da araçtan diğerine geçiĢ süresi.
UlaĢım örnekçelerinde, genellikle (örn, VIPS II) aktarma yapılan
hattın sefer aralığının yarısı olarak varsayılır.
aktarma süresi
ağırlık etkeni
(faktör)
weight factor for the
transfer time
Yolculuk etkeni=1 varsayıldığında aktarma için zorunlu
yürümelerin yolculuk etkenine göre katsayısı. Katsayının 1'in
üstüne çıkma oranında aktarma süresi olumsuz ağırlığı artar.
aktarma yapıları
(tesis)
transfer facility Hat ve araçlararası aktarmaları ücret ve bilet yapısıyla da
bütünleĢik (entegre) olarak kolaylaĢtıran fiziksel ortam.
aktarmalı seyahat transfer travel Birden çok hat ya da araç kullanılarak ve aktarmalar yapılarak
bitirilen seyahat.
aktarmalı tek tip
ücret
flat fare with
transfers
Sayı ya da süre tanımlı (sınırlı) aktarma olanağı sağlayan yolculuk
ücreti türü (Örn. 1 saatte bir yönde 2 ücretsiz ya da indirimli
aktarma hakkı.)
aktarmalı yolculuk transfer trip Aktarmayla baĢlayan ya da biten yolculuk.
aktarmayı
ketleyen bilet
uygulaması
fare system that
penalise transfers
Yolcunun aktarmasız (doğrudan) yolculuğu yeğlemesini sağlayan,
aktarma yapmayı çekici olmaktan çıkaran ücret ve bilet yapısı
akü accumulator Elektrik enerjisini kimyasal enerji olarak depolayan ve
gerektiğinde kimyasal enerjiyi elektrik enerjisine dönüĢtürerek
bağlı alıcılara gönderen aygıt.
alan (zon) area Belli özellikleriyle sınırlanmıĢ, ayrılmıĢ kent bölgesi.
alan (zon) merkezi centroid Bir alandaki (zon) yolcu kitlesinin oluĢum noktasını gösteren özel
düğüm.
alan (zon) ücreti zonal fare Kentin belirli bir alanı için tanımlanmıĢ yolculuk ücreti.
alansal (zonal)
hizmet düzeyi
area wise level of
service
UlaĢım hizmet düzeyinin alan (zon) düzeyinde coğrafi dağılımı.
alımsatım (tecim,
ticaret) alanı
commerce function Kentin ağırlıklı olarak alıĢ veriĢ yapılan kesimi. Bkz. Merkezi İş
Alanı.
altgeçit under walk 1) Karayolunun diğer bir karayolu ya da demiryolunu alttan
geçmesini sağlayan yolyapısı. 2) "Taşıtların ya da yayaların bir
anayolun bir yanından öbür yanına, anayolu kullanmaksızın ve
anayoldaki gidiş gelişi aksatmaksızın güvenle geçebilmelerini
sağlayan ve anayoldan daha aşağı düzeyde bulunan geçit."(RK,
1998)
altyapı infrastructure 1) Görünür kentsel hizmetleri (ulaĢım, su, vb.) sürdürülebilir
kılan destek yapılar (yolağı, filo, vb.) 2) "Bir kentin işlevlerini
görebilmesi, büyümesi ve gelişmesi için gerekli olan temel işgörü ve
kolaylıklarla gereçler." (RK, 1998)
altyapı (ulaĢım) infrastructure
(transport)
Kentiçi ulaĢımla ilgili her tür yol, aktarma merkezi, durak, yaya
bölgesi, park, vb. yapılar.
altyapı yatırımı infra structure
improvement
UlaĢım alttyapısı için yapılan öngörülmüĢ harcama.
ambar hizmet
düzeyi
storehouse service
level
Stok ambarlarının, malzeme, yedek parça, yakıt, vb.
gereksinimlerini karĢılama yeteneği.
ambar iĢçisi storehouse worker Malzeme ambarlarında görevli iĢçi çalıĢan.
ambar stok kartı stock card Ambara giriĢi yapılan gerecin (malzeme) özellikleri ve sınıf
(kategori) tanımlarını içeren, belli bir düzen içinde kullanıma
açık tutulan belge.
Amerikan Toplu
UlaĢım Birliği
(ATUB)
American Public
Transportation
Association (APTA)
Toplu ulaĢım endüstrisini temsil eden, ulusal, kar amaçlamayan
ekonomik birlik. ATUB, ABD’de 400’den fazla ulaĢım kurumunu,
iĢletmesini kapsar. Bunların arasında merkezi ya da yerel ulaĢım
ve tasarım (planlama) birimleri, fabrikalar, ulaĢım donanım
sunucuları, araĢtırmacılar, yapımcılar ve üneversiteler bulunur.
amortisman gideri depreciation cost Bütçe dönemi içinde, değiĢmez anamal (sabit sermaye) dönemsel
yenilenme düzeyi.
ana çıkıĢ yolu main out-going road "Bir kentin odağından (merkez) çevresine, oradan da komşu ve uzak
kentlere gitmeyi sağlayan başlıca yol." (RK, 1998)
ana hat trunk line Besleyici, yan hatlarla desteklenen, yüksek kapasiteli, ağırlıklı ana
yol hattı.
ana koridor main corridor,
arterial street
Bkz. Ana yol (Ana cadde).
ana yol (ana
cadde)
arterial street, main
corridor Sürekli akıĢın sağlanması ve yüksek araç yoğunluğuyla kendini
gösteren, yolculukların kesiĢtiği ve nicelik olarak büyüdüğü,
büyük merkezleri bağlayan ve baĢka alanlara eriĢim için araç
trafiğinin öncelendiği, iĢlek yol. Bkz. Ana koridor.
Anadolu Yakası Anatolian Side Ġstanbul'un coğrafi olarak Boğazın doğusunda kalan kara parçası.
anagörev (misyon) mission Bir kurum ya da iĢletmenin varolma nedeni (misyon).
Anakent,
büyükĢehir
metropolis "Bir ülkenin ya da bölgenin, çevresindeki tüm kentsel ve kırsal
topluluklara (yerleşim yerlerine) ekonomik ve toplumsal yönlerden
egemen bulunan ve genellikle ülkenin başka ülkelerle olan her türlü
ilişkilerinin sağlandığı en büyük kenti." (RK, 1998)
anakent alanı greater urban area Türkiye'de 1984 yılında çıkarılan 3030 sayılı BüyükĢehir
Belediyesi yasasıyla tanımlanan yerel yönetim birimi.
anakent
(büyükĢehir)
belediye baĢkanı
major of the greater
metropolitan area
BüyükĢehir Belediyelerinin (Türkiye'de yasayla tanımlı yerel
yönetim bölümü) seçilmiĢ yöneticisi.
anakent
(büyükĢehir)
bölgesi
metropolitan region
(area)
1) ĠĢlevsel kent alanı. Genel olarak, tanımlı yönetsel alanla çakıĢır.
2) "Ekonomik ve toplumsal yaşamın, daha çok çekirdek kentin etkisi
altında bulunduğu, ortak çıkarlarla ona bağlı olan, sınırlarını doğal
koşullardan ve tüze kurallarından çok, günlük iş gelgitlerinin
belirlediği, yönetsel alanla her zaman örtüşmeyen önemli ölçüde
kentleşmiş alanı." (RK, 1998)
anapara oluĢumu
ve aktarımı
capital formation
and transfer
Ortaklıklardaki anapara artıĢlarına karĢılık düĢen taksitli
ödemeleri kapsar.
anapara (sermaye)
ortaklık payı
capital share Anonim Ģirketlerde sermaye ortaklığı payı.
anapara (sermaye)
desteği
capital assistance ĠĢletme giderleri dıĢarda (hariç) ulaĢım anapara (sermaye)
harcamaları için finans desteği; bu yerel, merkezi yönetimlerce
sağlanabilir.
anapara (sermaye)
gideri
capital costs Kamu ulaĢım dizgesinde arazi, yapı, araç, vb. uzun erimli
varlıkların giderleri toplamı.
anayol highway Tüm ulaĢım türlerine (ana trafiğe) açık olan, kesen yan yollara
göre geçiĢ üstünlüğü olan ve trafik iĢaretleriyle bu özelliği
tanımlanan yol.
anayol ağı highway network Tüm ulaĢım türlerine açık kentiçi yol örgüsü.
antre (dönüĢ) antre ÇalıĢma sırasında arızalanan otobüsün çalıĢmasını keserek garaja
dönüĢ yapmasını anlatan Fransızca kökenli sözcük. Bkz. Arızaya
bağlı garaja dönüş , Dönüş.
ara dinlenmeli
çalıĢma
peak service Sürücünün günlük olağan çalıĢma süresinin (mesai) hattın yolcu
kullanımı gözönünde tutularak ikiye bölünmesi ve aracın doruk
(zirve) süre dıĢı ara (öğle) saatlerinde verimsiz çalıĢmasının
önlenmesine dönük iĢletme uygulaması.
ara toplu ulaĢım
(taĢım) türü
para-transit mode Taksi dolmuĢ, dolmuĢ, minibüs, okul-iĢ servisleri ile yapılan
yolculukların gerçekleĢtirildiği kentiçi ulaĢım biçimi.
arabalı vapur vehicle ferry Yolcu yanısıra araç taĢımacılığı da yapan, özel tasarımlı deniz
ulaĢım türü. Bkz. Araç gemisi, Feribot.
arabulum Mediation ĠĢçi sendikaları ve iĢverenler arasında görüĢmelerin
sürdürülmesini sağlamak ve iki yana da önerilerde bulunmak,
anlaĢma için cesaretlendirmek üzere yansız üçüncü kesim
çabaları.
araç vehicle Kent içi ulaĢım amaçlı kullanılabilen tüm motorlu-motorsuz
araçlar. Daha genel olarak, karayolunda kullanılan motorlu,
motorsuz ve özel amaçlı taĢıtlar ile iĢ makinaları ve lastik
tekerlekli diğer araçların genel adı.
araç (otobüs) kira
geliri
revenue of rent a
vehicle (bus)
UlaĢım iĢletmelerinde filoyu oluĢturan araçların yolcu taĢımacılığı
dıĢında kira bedeli karĢılığı görevlendirilmelerinden kaynaklanan
gelir.
araç (otobüs)
yokluğuna bağlı
yitik (zayi) sefer
lost run by vehicle's
(buse's) lack
UlaĢım aracı eksikliğine bağlı olarak ortaya çıkan sefer yitimi,
gerçekleĢtirilemeyen sefer.
araç bağlama clamping down Araçların kural dıĢı davranıĢlardan dolayı trafikten alakonulması.
araç baĢına sürücü drivers per vehicle Filoyu oluĢturan tüm araç baĢına düĢen sürücü (Ģöfor) sayısı.
araç denetim vehicle testing Trafiğe çıkan araçların, yetkili kurumlarca teknik yeterliliklerinin
dönemsel olarak gözden geçirimi.
araç filosu vehicle fleet UlaĢım hizmeti sağlayan toplam araç varlığı. Bkz. Araç yığını
(stok).
araç gemisi Ferryboat Daha çok araç taĢımacılığı amacıyla tasarımlanmıĢ ve ve değiĢmez
bu se kesitinde (hat) iĢletilen deniz ulaĢım aracı. Bkz. Arabalı
vapur, Feribot.
araç hizmet gideri cost of vehicle
service
Kentiçi ulaĢım hizmetinin gerçekleĢmesinde bir araç için gereken
toplam gider (harcama) tutarı.
araç izleme vehicle monitoring UlaĢım araçlarının trafik içerisindeki davranıĢlarının, uzaktan,
değiĢik teknolojiler yardımıyla izlenmesi.
araç izleme dizgesi
(sistem)
vehicle monitoring
system
UlaĢım iĢletmelerinde yolculuk hizmeti veren araçların trafikteki
seyirlerinin, hatağı üzerinde, bilgi aktarma (transfer) teknolojileri
kullanılarak belli bir merkezden izlenmesi ile ilgili yapı(lanma).
araç kasa
(karoseri) iĢçisi
worker of car bodies Filo otobüslerinin tüm kasa (karoseri) donanımıyla ilgili iĢçi
çalıĢan.
araç kasa iĢliği
(karoseri atölyesi)
automative body
workshop
Her türlü araç kasası (karoseri) bakım, onarım, üretim iĢinin
yapıldığı iĢlik.
araç kilometre vehicle kilometer Kent alanı içinde tüm yollarda yolculuk yapılan araçların
katettikleri toplam kilometre. Metamatiksel olarak; Araç x Yol
uzunluğu olarak gösterilir.
araç kilometre
gideri
cost per vehicle
kilometer
Araç km. baĢına düĢen toplam iĢletme gideri.
araç konuĢluğu
(durguluk,
parkyeri)
parking lot "Taşıtların, devinim durumunda olmadıklarında geçici olarak
bekleme yapabilmeleri için ayrılan ve bu amaçla yapılmış yapı."
(RK, 1998)
araç kullanım
oranı
vehicle occupancy
rate
Yolcu kilometrenin koltuk kilometreye oranı.
araç reklamı mobilboard Otobüslere (dıĢ ve iç cephe) uygulanan reklam.
araç sayısı number of vehicles Kentiçi ulaĢımında kullanılan araçların sayısı.
araç türü (tip) vehicle type UlaĢım araçlarının; fiziksel, teknik özelliklerine dayalı ayrımı.
araç yeri belirleme vehicle locationing UlaĢım araçlarının yerleminin (coğrafi konum) değiĢik
teknolojiler yardımıyla saptanıp tanımlanması.
araç yığını (stok) Rolling Stock Otobüs ve demiryolu araçlarını (vagon) kapsayacak biçimde
ulaĢımda kullanılan araçların tümü. Bkz. Araç filosu.
araçların
çalıĢamama
nedenleri
none available
vehicles by reasons
UlaĢım iĢletmelerinde öngörülmesine (planlanmasına) karĢın
hizmetini gerçekleĢtiremeyen araçların sınıflandırılmıĢ (kategorik)
olarak seferlerini yapamamalarının açıklaması.
araçlı ulaĢım türü mechanised modes Yaya yolculuk dıĢında motorlu ya da motorsuz araçlarla yapılan
tüm yolculuk türleri.
araçlı yolculuk
katsayısı
vehicular trips per
capita per day
Kent yerleĢiği (kentli) baĢına düĢen günlük araçlı yolculuk sayısı.
araĢtırma ve
geliĢtirme (AR-
GE) gideri
research and
development
expense
Bütçe yılı içinde yapılacak geliĢtirme ve iyileĢtirmeler için
yürütülecek araĢtırma-geliĢtirme çalıĢmalarına ayrılan ödenek.
araĢtırma,
sorgulama,
analitik etüd
survey, planning
research
"Bir kent ya da kasabanın tasarımını olanaklı kılmak için gerekli
bilgilerin elde edilmesi amacıyla bilimsel yöntemlerle yapılar
çalışmaların tümü." (RK, 1998)
arazi kullanım
yapısı
structure of land use 1.Kentsel alan üzerinde tüm arazinin iĢlevsel olarak tanımlanan
kullanılma biçimi, 2.Nüfus, istihdam, sanayi, ticaret, okullar,
konut alanları, MĠA, vb. niteliklerin kentsel dağılımı.
arazi kullanımı land use Kentiçi devingenliğin coğrafi dağılımı. Ġnsanların bireysel ve
kurumsal olarak kentsel alanı yoğaltım (tasarruf) biçimi.
arazi taĢıtı land vehicle Karayollarında yük/yolcu taĢımada kullanılan, tekerleklerinin
tümü motordan güç alan motorlu araç.
ardalan, artbölge hinterland "Bir kenti, kentler dizisini ya da bölgeyi çevreleyen ve onunla yakın
ekonomik ve toplumsal etkileşim içinde olan bölge."(RK, 1998)
arıza arası
katedilen yol
(AAKY)
mean distance
between failures
(MDBF)
Yolculuk hizmetinden kendisini alakoyacak önemli bir soruna
değin, bir aracın km. olarak katettiği yol uzunluğu.
arıza yazıcısı breakdown (failure)
writer
Filo otobüslerinin günlük arıza kayıtlarını tutan çalıĢan.
arızaya bağlı
garaja dönüĢ
return by failure to
depot
Araçların günlük seferleri sırasında arızalanarak sefer
düzeninden çıkıp garaja (depo) dönüĢü. Bkz. Antre, Dönüş.
artı (fazla) sefer extra run Öngörülenin (planlanan) üzerinde yapılan sefer (sayısı).
asit yağmuru acid rain Baca ve araç salımlarının (gaz) atmosferde yükselip su buharı ile
birleĢmesi sonucu oluĢan sülfirik, nitrik asitin yağmurla birlikte
yeryüzüne inmesi ve kirliliğe yolaçması.
asker soldier DeğiĢik ücretlendirilen (indirimli) yolcu sınıfı (kategori).
asla doymayan
(Fr. la jamais
contente)
The never satisfied 1899‟da Belçikalı bir mühendisin hız rekoru kıracak ilk araba
tasarısına verdiği ad.
aĢamalı (kademeli)
ücret yapısı
stage fare system Basamaklı ya da Kıtaya göre ücretlendirme de denir. Yol
uzunluğunun, coğrafi bölge ya da baĢka fiziksel bir ölçüte
dayanmadan, yolculuk ücreti olarak basamaklandırılması ya da
kıtalara bölünerek ayrıĢtırılması.
aĢırı doluluk
(araçta, otobüste)
overcrowding on
vehicle (bus)
Araç (otobüs) yolcu kapasitesinin (oturarak+ayakta) üzerinde
yolcu yükü.
aĢırı istem (talep) excessive demand Sunulan yolculuk kapasitesinin üzerinde somut, gerçek yolculuk
beklentisi.
aĢırı kentleĢme overurbanization "Gerçek bir üretim artışına dayanmayan, kentlerdeki işsiz ve gizli
işsiz sayısını ölçüsüz olarak çoğaltan, hızlı ve düzensiz kentleşme
türü." (RK, 1998)
atık small churn Çevreye atılan ya da boĢaltılan zarar verici madde.
atık yönetimi waste management Salıma neden olabilecek üretim çıktılarının zarar vermeyecek ya
da en az zarar verecek biçimde iĢlem görmeleri ve bunun için
alınan önlemler.
atlı araba animal-drawn
vehicle
Hayvanlarca (genellikle at) çekilen, küçük kapasiteli, tekerlekli ve
eski bir kara ulaĢım aracı.
atlı tramvay horse drawn
tramway
Bağlı atlarca çekilen ve ray üzerinde devinen araçlı ulaĢım türü.
Örnekleri genellikle 19. yüzyıl ikinci yarısında görüldü
(Ġstanbul'da 1871) ve zaman içinde yerini elektrikli tramvaylara
bıraktı.
atmosfer kirliliği atmospheric
pollution
UlaĢım araçları salımına (emisyon) bağlı hava kirlenmesi.
Bkz.Hava Kirliliği.
atölyelerarası istek
(sipariĢ) pusulası
material transfer Bulunmayan bir malzemenin iĢletme içinde bir baĢka atölyeden
sağlanması için kullanılan belge. Bkz. Malzeme aktarımı.
Avrupa kentsel
koĢulu
European urban
spesification
1) 1992 yılında Avrupa'da değiĢik ülkelerin katılımı ve onayıyla
biçimlenen, kent değerlerinin korunması ve geliĢtirilmesi için
gerekli ilkeleri içeren belge. 2) Kentsel yaĢamın sürdürülebilirliği
ve insan odaklı örgütlenmesiyle ilgili olarak Avrupa Topluluğu
ülkelerince 1992 yılında kabul edilen karar.
Avrupa Yakası European Side Ġstanbul'un coğrafi olarak Boğazın batısında kalan kara parçası.
Avrupa Yaya
Hakları Bildirgesi 1988'de uygulamaya sokulan ve yaya haklarını güvenceye alan
ortak metin.
aydınlatma illumination Kentlerde yol ve alanların gece ya da sisli havalarda görüĢ
sağlamak amacıyla elektrik direkleri ya da diğer yapılar (tesis)
aracılığıyla ıĢıklandırılmaları.
aylık gelir monthly revenue UlaĢım iĢletmelerinde bir aylık iĢletmecilikten sağlanan gelir.
aylık gider monthly cost UlaĢım iĢletmelerinde bir aylık iĢletmecilik gideri.
aylık hesap
durumu
mounthly summary
sheet
ĠĢletmenin aylık nakit akıĢlarını özet olarak gösteren belge.
aylık kart monthly passe Zaman süreli (1 ay) sınırsız biniĢ hakkı tanıyan kart.
aylık yolculuk monthly trip ĠĢletmenin hizmete verdiği araçlarla 1 ay içinde gerçekleĢtirdiği
biniĢ sayısı.
ayrıcalık concession "Kamu işlerinin görülmesinde, belli kişi, kuruluş ya da ortaklıklara
tanınan yetki, yasal dayanak." (RK, 1998)
aysonu mevcudu total end of month Ayın sonuncu günü itibarıyla, tüm çalıĢanların önceki dönem (ay)
hareketi hesaplanarak ortaya çıkarılan çalıĢan sayısı.
azgeliĢmiĢ ülke emerging country Ekonomik geliĢme ve KiĢi BaĢına DüĢen Ulusal Geliri açısından en
alt düzeylerde olan ülke.
B
bağımsız sermaye
ve bütçe
independent capital
and budget
ĠETT KuruluĢ Yasası'nda (1939 tarih, 3645 sayı) geçen, ĠETT'nin
kendi gelir ve giderleri üzerinde tasarruf hakkı olduğunu,
bütçesini bağımsız olarak hazırlayacağını gösteren sözcelem
(ifade).
bağlantı link Gerçek ya da saymaca duraklar arasındaki uzaklık.
bağlantı diyagramı link figure Bağlantı yüklerini gösteren çizge (grafik).
bağlantı türü link type Kullanılma biçimine, türüne (araçlı ya da yaya) göre bağlantı
tanımı.
bağlantı yolculuk
süresi
riding time for the
link
Ġki düğüm (durak) arası bağlantıdaki yolculuk süresi. Bkz.
Duraklararası yolculuk süresi.
bağlantı yolu link road Bir kavĢak yakınında ulaĢım yollarının birbirlerine bağlanmasını
sağlayan, kavĢak alanı dıĢında kalan ve tek yönlü trafiğe ayrılmıĢ
olan karayolu bölümü.
bağlantı yükü link load Bir bağlantı üzerinde iki yönde birim zamanda ortalama toplam
yolcu sayısı.
bakım (revizyon),
gözden geçirim
maintenance,
inspection
1) Araçların dönemsel olarak gözden geçirilmesi ve eksiklerinin
giderilmesi iĢi. 2) Araçların belli dönemlere bağlı ve düzenli olarak
denetimlerinin yapıldığı ve sorunlarının sorunlarının saptandığı
denetim iĢlemi.
bakım çalıĢanı
(personel)
maintenance staff
(personnel)
UlaĢım iĢletmelerinde garaj (bakım onarım) hizmetlerini yürüten
iĢçi çalıĢan.
bakım çukuru
(kanal)
maintenance canal UlaĢım araçlarının, garaj, iĢlik (atölye), vb. yerlerde bakım-
onarımlarının yapıldığı çukur.
bant sistemi conveyor belt
system
Bkz. Zincirleme iş akışı.
basamaklı (kıtalı)
bilet sistemi
staged fare ticket Kentiçi ulaĢım aracında belli bir uzaklıktan (mesafe) sonra değiĢik
(farklı) ücret uygulanmasını tanımlayan ücretlendirme yapısı.
basamaklı
demiryolu
(asansör tipi
demiryolu)
inclined railroad Bkz. Demiryolu, basamaklı (asansörlü).
basamaklı ücret stage fare TanımlanmıĢ bir değiĢkene bağlı olarak değiĢen ücret tarifesi.
basamaksız ücret flat fare Tek tip, herhangi bir değiĢkene bağlı olarak değiĢmeyen ücret
tarifesi. Bkz. Tek tip ücret.
baĢarım
(performans)
göstergesi
performance
indicator
UlaĢım iĢletmelerinde verimliliğin temel, ölçünlü (standart) bir
dizi ölçütle anlatımı.
baĢlangıç (BA) origin, ordination Amaçlı bir seyahatin çıkıĢ (baĢlangıç) noktası. Tek yönde, kentiçi
seyahate baĢlanan nokta.
baĢlangıç bitiĢ
matrisi
origin-destination
matris
"İnsanların, taşıtların ve malların belli bir yerleşim yerinde belli
noktalar arasındaki gidiş gelişlerini denetlemek amacıyla, bu
devinimin nerede başlayıp bittiğini, amacını, yoğunluğunu ve
süresini, dizgesel bir biçimde saptamayı olanaklı kılan bir
matematiksel örnekçeleme yordamı." (RK, 1998)
baĢlangıç düğümü start node Seyahatin (araçlı ya da yaya) baĢladığı bağlantı noktası.
baĢlangıç-bitiĢ çifti
(BA-BĠ)
ordination-
destination pairs (O-
D)
BaĢlangıç ve bitiĢ noktasıyla (çıkıĢ ve amaç) tanımlanan kent içi
seyahat.
bayındırlıklık,
imar
development "Bir yerin yapı ve hizmet gereksinimini sağlama, orayı geliştirip
güzelleştirme, yaşama koşullarını uygunlaştırma, iyileştirme ve
düzeyini yükseltme." (RK, 1998)
bedensel özürlü
belgisi (kart)
disabled persons
card
Yolcunun belirlenmiĢ oranlarda (sağlık kurulu belgesiyle)
bedensel özürlü (fiziksel engelli) olduğunu belgeleyen ve özel
tarifeyle yolculuk yapmasını sağlayan belgi.
bekleme (araç)
süresi
layover time Hattın sonuna varıĢla aracın geri dönüĢ hareketi arasındaki
aralığı tanımlayan süre. DönüĢ hazırlığı ve gecikmelerin
kazanılması için değerlendirilir.
bekleme (yolcu)
süresi
waiting time 1) Yolculuklarda durak ve trafikte geçen bekleme süreleri. 2)
Durak, terminal, istasyon, iskele, vb. yerlerde yolculuk için araç
bekleme süresi.
bekleme süresi
ağırlık etkeni
(faktörü)
weight factor for the
waiting time
Yolculuk etkeni=1 varsayıldığında beklemelerin yolculuk etkenine
göre katsayısı. Katsayının 1'in üstüne çıkma oranında bekleme
süresi olumsuz ağırlığı artar.
beklemeli zaman
çizelgesi
dwell time Kapıların açılma/kapanmaları da içinde olmak üzere durakta
yolcu iniĢ biniĢ sürelerini de gözeten araç ya da tren zaman
tarifeleri.
beklenen gelir
artıĢı
expected revenue
increase
Yeni bütçe döneminde tarife artıĢı, satıĢ, vb. ye bağlı olarak
hesaplanan gelir farkı.
belediye municipality Yerel yönetim birimi, yetkesi.
belediye baĢkanı
(reis)
mayor "Kent yönetiminin başı; genellikle seçimle iş başına gelir." (RK,
1998)
belediye çalıĢanı municipality staff DeğiĢik ücretlendirilen yolcu türü (kategori). ĠĢgünleri dıĢında
ücretsiz yolculuk hakkı olan yerel yönetim çalıĢanı.
belediye meclisi municipal
parliament
Yerel yönetimlerde yerel seçimlerle seçilen ve siyasal yelpazeyi
karĢılayan kiĢilerin oluĢturduğu, yasalarda belirlenmiĢ yetkileri
kullanan topluluk.
benimsenebilir
yaĢam gideri
(BYG)
cost-of-living
allowance (COLA)
Genellikle tüketici fiyat endeksi olarak da bilinen, temelinde
çalıĢanların maaĢ ve ücretlerinin azalma ve artıĢlarını sağlamada
kullanılan resmi gösterge.
benzin gasoline UlaĢım araçlarının bir bölümünde yakıt olarak kullanılan yeryağı
(petrol) türevi.
benzinli motor traffic statute Yakıt olarak benzin yakan motor.
besleme hat
uygulaması
feeder system Hatların yolboyunca değiĢken kapasite kullanımlarının, verimsiz
araç kullanımının önlenmesi için yolcu isteminin büyüklüğü ve
amacına uygun kurgulanan ana hat-besleme hat biçiminde
aktarmalı hatağı tasarımı.
besleme otobüs feeder bus Bkz “Otobüs, Besleme”
besleme öngörüsü feeder strategy Besleyici ve ana hat bileĢimiyle kurgulanan, aktarmalı ulaĢım
hatağı tasarımı.
besleyici hat feeder route Ana hatları besleyen düĢük kapasiteli hat.
beĢi bir arada tickets with five BeĢ tam ücretli bilet paketi.
bilet ambarı ticket storehouse Yolculuk biletlerinin teslim alındığı, korunduğu ve ilgili birimlere
(bilet dağıtım [tevzi]) dağıtıldığı ambar.
bilet denetimi
(kontrolü)
fare control Biletlerin tür ve özelliklerine göre taĢıdıkları koĢullara uygun
kullanılıp kullanılmadıklarının ulaĢım araçları içinde ya da
dıĢında gözetimi.
bilet dizgesi ticketing system Kentiçi ulaĢım iĢletmeciliğinde bilet uygulamalarını tüm
boyutlarıyla içeren yapı.
bilet geliri ticket revenue Yolculuk biletleri satıĢından elde edilen gelir.
bilet kutusu ticket box Kentiçi ulaĢım araçlarında biletlerin toplandığı kutu.
bilet okuma ticket validation,
validation
1) Biletlerin araç biniĢleri ya da terminal, istasyon giriĢlerinde
kurulu aygıtlarda iĢlem görmesi. 2) Biletin yolculuk karĢılığı olan
diliminin (değiĢik ortamlarda) kullanımdan düĢürülmesi.
bilet okuma (iptal)
ve denetim aygıtı
validator 1) Bilgisayar temelli bilet uygulamasında, yolcuların geçiĢleri
sırasında yaptıkları iĢlemlerden edinilen yolculuk ve ücret
bilgilerinin, iĢlenmek üzere ana bilgisayara aktarımını sağlayan
aygıt. Süreç çift yönlü çalıĢabildiğinden, ana bilgisayardan bilet
denetim makinasına da bilgi aktarımı yapılabilmektedir. 2)
Biletlerden, değiĢik biçimlerde yolculuk kullanım bedellerini
düĢen aygıt. 3) Bilet üzerindeki elektronik bilgileri okuyabilen, bu
bilgilerin doğruluk ve geçerliliğini denetleyebilen, yolculuk türüne
göre ücretlendirme yapabilen elektronik aygıt.
bilet satıcı hesabı ticket seller account Bilet satıcılarının belirli büyüklükte parasal değer içeren biletleri
dönemsel olarak belge karĢılığı üstlenmesi (zimmet).
bilet satıĢ aygıtı ticket selling
machine
Yolcuların biletlerini edinebildikleri, biletler üzerinde gereken
bilgi kayıtlarının yazılabildiği ve bilgi ağı içerisinde
etkinleĢtirilebilen aygıt.
bilet satıĢ ve
kullanım dizgesi
ticket sale/use
system
Bilet satıĢ verilerinin toplanması ve gelir tablolarının çıkartılması,
bilet satıĢlarıyla ilgili hesapların denetimi, hatlara göre gelir ve
yolcu bilgilerinin toplanmasını sağlayan iĢletim dizgelerinden
oluĢan yapı.
bilet satıĢı ticket sale Yolculuklarda kullanılan değiĢik tür biletlerin yolculara ücret
karĢılığı sunumu.
bilet teknolojisi collection
technology
UlaĢımda kullanılan biletlerin (ödeme biçimi) türel, yapısal,
iĢlevsel ve kullanım biçimleriyle ilgili donanım ve yazılım altyapısı.
bilet türü tickettype Yolcu türüne, kullanma süresine, teknolojisine göre değiĢen bilet
özellikleri.
bilet ücreti fare Yolculuk için kullanılan biletin parasal karĢılığı.
bilet ve ücret
toplama sistemi
ticketing and fare
collection systems
Yolculuk ücretleri ve kullanılan biletlerin iĢletmelerce toplanma
biçimlerinin yapısı.
bilet yükleme
aygıtı
ticket coding
machine
Bilet üzerindeki manyetik iz ya da çip üzerine bilet özelliklerinin
yazdırılmasını, bilet tanımının yapılmasını sağlayan aygıt.
biletçi conductor Kentiçi ulaĢım araçlarında yolculara bilet satıĢı yapan görevli.
biletçisiz iĢletme one man operation Araçlarında yalnızca sürücüyle yürütülen, ayrıca araç içi biletçi
çalıĢtırılmayan, toplu ulaĢım iĢletmeciliği.
biletin yeniden
kullanımı
reuse of ticket Aynı biletin birden çok biniĢte kullanımı.
biletli bekleme yeri paid area UlaĢım aracına binmeden önce biletini kullanmıĢ, yolculuk
bedelini ödemiĢ yolcunun toplandığı bölge (Örneğin, peron, vb.).
biletli yolculuk trip with ticket Kağıt bilet türü kullanılarak yapılan yolculuk.
biletli yolculuk
geliri
trip revenue with
ticket
Kağıt biletli yolculuklardan elde edilen iĢletme geliri.
bilgi iletiĢim ağı network Bilginin yakın ya da uzak mesafelerde aktarılmasını sağlayan
kablolu ya da koblosuz ağ altyapısı.
bilgi toplama data collection Kentiçi ulaĢımda ulaĢımla ilgili verinin (yolcu ve yolculuk, trafik,
vb. bilgiler) değiĢik teknolojiler yardımıyla ya da doğrudan
derlenmesi.
bilgi yükleme
(depolama)
data storage Manyetik ya da çip biletlerde, yolculuklarla ilgili bilginin önceden
ya da iĢlem (yolculuk) sırasında kaydı.
bilgi yükleme
sınırı
data storage
capasity
Manyetik ya da çip kartlarda, kullanım bilgilerinin kaydedilebilir
boyutu (Genellikle byte olarak adlanır).
biniĢ (baĢlangıç)
ücreti
boarding (initiation)
fee
Temel ücret de denir. DeğiĢik yolculuk türlerinde, değiĢmez,
genelgeçer, ayrıĢtırılmamıĢ ücret kesimi.
biniĢ (yolculuk)
baĢına gider
costs per boarding Her bir yolculuk (biniĢ) için iĢletme gideri.
biniĢ koĢulu boarding condition Genellikle ulaĢım örnekçelerinde (model), duraklar için kullanım
düzeyi tanımı. Örneğin, biniĢe izin verilmiĢ ya da yasaklanmıĢ
durak, vb.
biniĢ, binme boarding 1) Tek araçla gerçekleĢtirilen, bağlantısız yolculuk. 2) Yolcuların
duraklarda araçlara binme eylemi.
biniĢ, yolculuk ride Araçlarla yapılan tek biniĢli seyir. Seyahat, 1 ya da birden çok
biniĢ ya da yolculukla (seyir) oluĢur. Bkz. Biniş, Yolculuk, Seyahat.
biniĢ paylaĢımı ridesharing Seyahat yapan bir kiĢinin aracını dolmuĢ, taksi gibi kullandığı,
toplu ulaĢımın dıĢında bir taĢımacılık biçimi. Buna bir tür
‘dolmuşçuluk’ da denir. Bkz. Dolmuş.
bir yönde
ortalama yük
averageload-dirigent UlaĢım yolu üzerinde, bir yönde, birim zamanda, birim yol
uzunluğuna düĢen ortalama yolculuk sayısı.
bireysel ulaĢım
türü
private
transportation mode
Otomobil ve taksilerle yapılan kentiçi yolculuk türü.
birleĢtirilmiĢ
durak
aggregated stop Kentin mevcut ulaĢım ağının örnekçelendirilmesinde gerçek ya da
kümeleĢtirilmiĢ sanal durak. Bkz. Düğüm.
bisiklet bicycle Ġki tekerlekli motorsuz ulaĢım aracı.
bisiklet yolu bicycle road Kara yolunun yalnızca bisikletlilerin kullanımlarına ayrılan
bölümü.
bisikletçi velibist Bisiklet kullanımını seçenek bir ulaĢım türü olarak öne çıkaran,
bu yönde kamuoyu oluĢturan insan.
bitiĢ (BĠ) destination 1) Amaçlı bir seyahatin bir ya da birden çok yolculukla ulaĢılan
amaç noktası. 2) Tek yönde, kentiçi seyahatin bittiği (sona erdiği,
yolculuğun amacına ulaĢtığı) nokta.
bitiĢ düğümü end node Yolculuğun (araçlı ya da yaya) bittiği bağlantı noktası.
Boğaz Bosphorus Ġstanbul'un Avrupa ve Anadolu Yakalarını ayıran, Marmara iç
denizini Karadeniz'e bağlayan deniz geçiĢi.
boğaz geçiĢli hat cross bosphorus line Ġki karayı kesen suyolunu (Ġstanbul özelinde Ġstanbul Boğazı) aĢan
ulaĢım hattı.
Bosna Hersek
sığınmacı kartı
Bosnia's refugee Bosna Hersek savaĢı sığınmacılarına özel tarifeyle (ücretsiz)
yolculuk hakkı veren belge.
boĢ bilet (kart) blank media Verisiz, bilgi yüklenmemiĢ bilet.
boĢ zaman
etkinliği
leisure activity,
spare time activity
1) ÇalıĢma ve zorunlu gereksinimleri karĢılayan zaman dilimleri
dıĢında, her tür zorunlu olmayan insan etkinliklerinin
yapılabildiği zaman dilimi. 2) "İnsanların, çalışma, uyuma, yemek
yeme dışında kalan zamanlarını eğlenerek geçirmeleri, dinlenmeleri,
kültürel gereksinimlerini gidermeleri için yaptıkları eylemler
bütünü." (RK, 1998)
bölge district Belli özellikleriyle sınırlanmıĢ, alandan (zon) büyük kentsel kesim.
bölge ücreti zone fare TanımlanmıĢ bölge içinde geçerli yolculuk ücreti türü.
bölgeiçi geçerli pass per zone TanımlanmıĢ bir bölge içinde geçerli.
bölgeiçi seyahat
istemi (talep)
travel demand
within district,
interzonal travel
demand
Belli bir (il, ilçe, yerleĢme, değiĢik ölçütlerle sınırlanmıĢ coğrafi
alan) bölge içinde kalan yolculuk beklentilerinin büyüklüğü.
bölgeleme zoning "Kentsel özellikleri denetlemek ve yönetebilmek amacıyla, kent
tasarımı çerçevesinde, kent alanının bugünkü ve gelecekteki kullanış
biçimlerine göre bölgeciklere ayrılması, bu düzenlemeyi
gerçekleştirecek kurallar koyarak bölgelerin (alan) özgül nicelik ve
niteliğini ayrıştırmak." 'RK, 1998)
bölgeler arası
seyahat istemi
(talep)
interzonal travel
demand
Bölgeler arasında yolcu çekimi ve büyüklüğü, bir bölgeden diğer
bölgeye olan ve değiĢik amaçlarla gerçekleĢtirilen seyahat isteğinin
nicel/nitel boyutu, büyüklüğü.
bölgesel ücret zonal fare BelirlenmiĢ bir bölge içerisinde geçerli ücret tarifesi.
bölgesel yönetim regional
government
Özellikle eyalet ya da bölge yönetimlerinin bulunduğu ülkelerde
merkezi ve yerel yönetimden ayrılan bir yönetim biçimi.
bölgeye göre
değiĢen ücret
fare varies per zone UlaĢım ya da diğer bir nedenle bölgelere ayrılmıĢ kentlerde
yolculuğun katedilen bölgelere göre değiĢik ücretlendirilmesi.
bulunmuĢ eĢya lost and found in the
vehicle
Yolcuların ulaĢım araçlarında unuttukları ve daha sonra
sahiplenilmeyen değiĢik nesneler.
büro yönetim
dizgesi
office system Sözcük iĢlem, posta, belge (dökümantasyon) yönetimi, vb. iĢletim
dizgelerinden oluĢan yapı.
bütçe ödeneği appropriated budget Bütçe uygulama dönemi için öngörülen harcama.
bütünleĢik
(entegre) bilet ve
ücret yapısı
integrated fare and
ticketing system
1) Kentiçi ulaĢımda yeralan tüm ulaĢım tür ve iĢletmeleri arasında
bilet ve ücretler açısından (bu durum hatağı bütünleĢmesini de
gerektirir) sağlanan birlik ve uyumu öngören düzen. 2) DeğiĢik
ulaĢım türlerinin uyguladığı ücret tarifeleri ve bilet tipleri
arasında uyum ve ortak kullanım olanağının sağlandığı yapı.
bütünleĢim,
tümleĢim
entegration Ġlgili kurum, iĢletme ve uygulamalarında iĢbirliği, ortaklaĢma,
birleĢme, yardımlaĢma, vb. yöntemlerle yapılan iĢlerde
sürekliliğin sağlanması ve verimin arttırılması.
bütünleĢme
stratejisi
strategy for
integration
1) UlaĢımda değiĢik ulaĢım türleriyle (kategori) ilgili olarak
amaçlanan bütünleĢme için öngörülen yol, yöntem. 2) DeğiĢik tür,
iĢletme, araç, bilet, ücret, vb. kentiçi ulaĢım ögeleri arasında
iĢbirliği ve uyum sağlamak için öngörülen yol, tutum.
büyük kamyon large truck TaĢıma gücü (tonalitesi) yüksek yük taĢıma aracı.
büyükkent
(metropolitan)
yönetim yapısı
metropolitan
management system
Büyük kent (metropolitan) alanının yönetsel düzenleniĢi.
büyükĢehir metropolis Bkz. Anakent.
büyükĢehir alanı greater urban area Bkz. Anakent alanı.
büyükĢehir
belediye baĢkanı
major of the greater
metropolitan area
Bkz. Anakent belediye başkanı.
C
cadde dıĢı park
yeri
off-street parking
place
1) Herkese ya da belli kurum çalıĢanlarına açık araç park yeri. 2)
Karayolu sınır çizgisi dıĢında olan ve bir geçiĢ yolu/servis yoluyla
taĢıt yoluna bağlanmayan araç park yeri.
Cadde Tramvayı Streetcar Bkz .Raylı, hafif.
cadde üzeri park
yeri
on-street parking
place
1) Cadde üzerinde herkese açık otomobil park yeri. 2) Karayolu
sınır çizgisi dıĢında olan ve bir geçiĢ/servis yoluyla taĢıt yoluna
bağlanan parkyeri.
cama taĢan araç
reklamı
mobilboard spilling
over to the windows
Otobüslerde cama taĢan büyük reklam türü.
cari gider current expense Yatırım harcamaları, ödenecek borçlar, sermaye oluĢumu
(teĢekkül) ve aktarmalar (transfer) dıĢında kalan tüm bütçe yılı
giderleri.
carte orange (kart
oranj, turuncu
kart)
carte orange Paris'te kent içi ulaĢımda kullanılan ve rengiyle adlandırılan
yolculuk kartı.
ceza fine fare Eksik ödenmiĢ ya da ödenmemiĢ yolculuklara uygulanan ek
ödeme.
CO
(karbonmonoksit)
CO (carbon
monoxide)
Araç yakıtlarının yanmasına bağlı olarak havaya salınan ve
kirlilik yaratan kimyasal uçucu (gaz).
Ç
çağcıl (modern)
bilet uygulaması
modern fare
collection system
Geleneksel bilet toplama yöntemlerinin (biletçi, bilet kutusuna
atma, vb.) yerine yeni teknolojilere dayalı daha kullanıĢlı bilet
toplama (iptal) yolu, yöntemi.
çağcıl (modern)
durak
modern stop Yolcunun açık hava etkilerinden belli oranlarda korunduğu,
üzerinde yolcuyu bilgilendirme amaçlı iĢletme bilgileri ve reklam
uygulanabilen modern tasarımlı, ıĢıklandırılan, oturma birimleri
içeren durak türü.
çağır bin dial-a-ride Yolcunun isteği üzerine, ulaĢım bölgesi içinde herhangi bir yerde,
önceden belirlenmiĢ süreler içerisinde, değiĢik araçlarla
gerçekleĢtirilen değiĢken (sabit olmayan) hatlı ulaĢım türü. “Çağır
bin’ adı da verilir. Bkz. İsteğe bağlı.
çakıĢan hatlar overcrowding
(concentration)
routes
Ana yol akımlarında üstüste binerek aĢırı yığılmaya yol açan
hatlar.
çalıĢan (personel)
gideri
personnel cost UlaĢım iĢletmelerinde çalıĢan tüm personel için (memur, iĢçi,
sözleĢmeli) yapılan harcama.
çalıĢan (personel)
yapısı
personnel system ÇalıĢanlara yapılan ödeme ve kesintiler, çalıĢan bilgileri,
personelle ilgili belgelerin, istatistik ve raporların hazırlanması,
vb. iĢletim dizgelerinden oluĢan düzen.
çalıĢan araç service (vehicle) ĠĢletme araç filolarında; bakım, onarım, yedekleme, vb. dıĢında
yolculuk taĢımacılığı yapmak üzere günlük hizmete verilen araç.
çalıĢan araç baĢına
günlük yolculuk
daily trips per
service
Filonun hizmete verilen araçlarından her birinde bir gün boyunca
gerçekleĢen yolculuk sayısı.
çalıĢan araç baĢına
km.
km. per service UlaĢım hizmeti veren aracın, birim zamanda (saat, gün, ay, vb.)
gerçekleĢtirdiği kilometre olarak yol uzunluğu.
çalıĢan araç baĢına
sürücü (Ģöfor)
drivers per service Ortalama çalıĢan araç baĢına düĢen sürücü (Ģöfor) sayısı.
çalıĢanın
(personel)
iĢbırakımı
personnel's exit Kurumda çalıĢan kiĢilerin (personel), değiĢik nedenlerle görevden
ayrılması.
çatallanan hatlar branched route Aynı anayolu koĢut (paralel) kullandıktan sonra yerleĢmelerin
bulunduğu uç noktalarda birbirine yakın yerleĢmelere ayrılan
hatlar.
çekici tractor Arkasına bağlı değiĢik motorsuz araçları (römork) çekmek için
yapılmıĢ, yük taĢımayan motorlu taĢıt.
çekicilik (cazibe)
oranı
attraction weight Yolcunun, bir ulaĢım aracını diğerine yeğleme çarpanı (katsayı,
faktör).
çekim örnekçesi
(model)
gravity model "İki etkinlik alanı arasındaki çekim gücünün, bunlardan birinin
sahip olduğu özelliklere (nüfus, iş olanağı, arazi, vb.) bağlı
değişkenlerin büyüklüğü ya da gücünün bir işlevi (fonksiyon)
olduğu ve etkileşim yoğunluğunun uzaklıkla ters orantılı
bulunduğunu varsayan bir açıklama yordamı." (RK, 1998)
çeĢitli gider various expense Kırtasiye, basılı kağıt, basım; ilan,yayın; gazete, dergi, kitap;
sosyal tesis; telif-çeviri; danıĢmanlık, bilirkiĢilik; yargı giderleri,
ulaĢım araç giderleri; yolluk; katılma payları; emekli sandığı
giderlerine katılım payı; stajyer öğrenci; temsil ve ağırlama
giderleri; diğer giderleri vb. kapsayan bütçe bölümü.
çevre environment Ġnsanların ve diğer canlıların yaĢamları boyunca iliĢkilerini
sürdürdükleri ve karĢılıklı olarak etkileĢim içinde bulundukları,
fiziksel, dirimsel (biyolojik), toplumsal (sosyal), ekonomik ve
kültürel ortam.
çevre dostu environmentally-
friendly
Çevreye zarar vermeyen, çevreyi kollayan, çevre duyarlı.
çevre hakkı environment right Herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaĢama hakkını kötüye
kullanıma karĢı yargı önünde kendini savunma hakkı.
çevre tasarımı environmental plan "Bir büyük kent ya da çevresi ile birlikte tasarlanması gerekli
yerleşme bölgeleri ile bunları etkileyen diğer bölgeler için, bölgesel
ölçekli tasarımlarla ilişkisi kurularak hazırlanan ve koruma,
kullanma, yerleşme düzenlerine ilişkin ilkeler getiren çalışma."
(RK, 1998)
çevre uyumlu
teknoloji
environmentally
safe technology
Çevreyi kirletmeyen (olabildiğince az kirleten) ve koruyan teknik
uygulamalar.
çevre yitimi environmental
decline
Kentiçi ulaĢıma bağlı çevresel ortam ve değerlerin yitirilmesi.
çevre yolu ring road "Gidiş geliş tıkanıklıklarını önlemek, dolaşımı hızlandırmak, kentiçi
yolların kentlerarası yollarla bağlantılarını kurmak için yapılan,
yaya dolaşımına kapalı yol." (RK, 1998)
çevrebilim ecology “Tüm canlıların birbirleriyle ve çevreleriyle olan ilişkilerini
inceleyen bilim dalı." (RK, 1998)
çevrelortam ecosystem “Canlılar ve cansızlarla çevre arasındaki madde ve enerji dağılımın,
her tür etkinlik ve yaşantının, ortaklaşma, bağımlılık ve sınırlama
ilkeleriyle biçimlendirildiği yapı." (RK, 1998)
çıkıĢ-varıĢ
çözümlemesi
origin-destination
analysis
Bkz. Başlangıç bitiş matrisi.
çift (iki) katlı
otobüs
double deck bus Bkz. Otobüs, çitf katlı.
çift bilet
uygulaması
double fare Kentiçi ulaĢımda tanımlı hatlarda değiĢik hizmet düzeyine uygun
(konforlu, hızlı, uzun, boğaz geçiĢli, vb.) katlanmıĢ yolculuk ücreti.
çift yakıtlı otobüs
dönüĢüm tasarımı
duel-fuel bus
conversion project
Motorin (dizel) yanısıra doğal gaz yakıtlı motorla çalıĢan araç
dönüĢümü tasarımı.
çift yönlü hat double route Aynı yol boyunda (güzergah) iki yönlü çalıĢan hat.
çip (silikon) kart chip (silicon) card Silikon çip içeren, genellikle plastik ana maddeli, ĠSO ölçünlü,
teknolojik olarak daha geliĢmiĢ bilet.
çizgisel kent lineer town "Bir karayolunu, demiryolunu ya da akarsuyu izleyen ya da deniz
kıyısını izleyerek giden yolboyunca uzanan, uzunlamasına bir
tasarıma bağlı gelişmekte olan, gelişmesi sağlanan kent." (RK,
1998)
çok arabalılık multiple car
ownership
Tek bir ev halkının, birden çok otomobil sahibi oluĢu.
çok hatlı yükletim
algoritması
multi-path
assignment
algorithm
Yolcunun yolculuğu için hat seçimlerini belirleyen seçenekler
dizisi tasarımı.
çok türlü ulaĢım
dizgesi
multimodal
transportation
system
1) Kentsel ulaĢım ağı üzerinde birden çok ulaĢım türünün
birarada olması. 2) Ġçinde birden çok ulaĢım türü barındıran
ulaĢım yapısı.
çokkatlı alıĢveriĢ
merkezi
multilevel
schopping center
"Genellikle kentin odağında bulunan, ama tersi örneklerin de
sözkonusu olduğu, birden çok düzeyde satış yerlerinden oluşma,
ulaşım çekim-itim yapıları." (RK, 1998)
çokkatlı araç parkı multilevel parking "Kentlerin yoğun nüfus bölgeleriyle iş merkezlerinde yeralan, kamu
ya da özel taşıtları geçici sürelerle bırakabilme amacıyla yapılmış,
yeraltı-yerüstü birkaç kattan oluşan yapı." (RK, 1998)
çoklu seyahat
yapısı
more than one mean
of travel
Kentiçi yolculuğun gerçekleĢmesinde birden çok ulaĢım türü,
değiĢik bilet ve hizmet düzeyi kulanımına olanak tanıyan kentiçi
ulaĢım ortamı.
çokçekirdekli
(merkezli) kent
multi-nucleated city "Genişçe bir alana yayılmakla birlikte, ayrı ayrı altmerkezler
çevresinde gelişen, birbirine bağlı yerleşim kümelerinden oluşan
kent." (RK, 1998)
D
darboğaz bottleneck street "Taşıt geçişlerinin sıkça tıkandığı ve düzene sokulmasını, özel
önlemler alınmasını gerektiren yol kesimleri, kavşakları."
(RK,1998)
debriyaj clutch Araçlarda motorla vites kutusu arasında bulunan, motorun
hareketini vites kutusuna (Ģanzuman) ileten ya da kesen, vites
değiĢimi sağlayan aktarma birimi.
değiĢik hız alanı
(zon)
different speed zone Birbirinden, ortalama ulaĢım hızları açısından ayrıĢan kentsel
bölgeler.
değiĢik ücret differential fare DeğiĢik ulaĢım türlerinde değiĢik ücret biçimlerinin eĢğüdümlü
olarak uygulanması.
değiĢik ücret
yapısı
differential fare
scheme
Kentiçi ulaĢım ağında değiĢik ulaĢım tür ve hizmet düzeyleri için
uygulanan değiĢik ve tümleĢik yolculuk ücretlendirme
uygulamaları bütünü.
değiĢken (esnek)
tarife
fare elasticity Yolculuk uzunluğuna bağlı olarak eksilen ya da artan ücret
ödentisi.
değiĢken gider
(maliyet)
variable cost ĠĢletme etkinlikleriyle bağlantılı değiĢkenleri kapsayan giderler.
değiĢmez gider
(sabit maliyet)
fixed cost ĠĢletmenin etkinlik düzeyine bağlı olmayan, göreli olarak değiĢmez
kalan dolaylı gider.
değiĢmez (sabit)
hat
fixed route Yolcunun amacına uygun belirli yerlere ya da belirlenmiĢ
duraklara, aynı hat boyunca değiĢmez zaman öngörülerine bağlı
olarak, düzenli sunulan ulaĢım hizmeti. Her değiĢmez hat, aynı
çıkıĢ ve varıĢ noktalarına çalıĢır.
değiĢmez (sabit)
hat yapısı
fixed guideway
system
Amacını gerçekleĢtirmek için yapılmıĢ (inĢa) kendi yolboyunda
(güzergah) iĢletmecilik yapılabilen ulaĢım altyapısı (Örneğin, hızlı
tren, hafif raylı tren, vb. hatları.) Bu geçiĢ üstünlüğü sağlanmıĢ
otobüs iĢletmeciliği, hava hatlı otobüs, troleybüs ve feribotlar gibi
ulaĢım dizgelerini de (sistem) kapsar.
değiĢmez hatlar
(demiryolu)
modernizasyonu
fixed guideway
modernization
Bkz. Demiryolu modernizasyonu.
demiryolu rail Raylar üzerinde ulaĢım iĢletmeciliği.
demiryolu
(hemzemin) geçiti
level crossing Karayoluyla demiryolunun aynı düzeyde kesiĢtiği engelli ya da
engelsiz geçit.
demiryolu (metro),
ağır
rail, heavy Trafiğin yoğun olduğu bölgelerde yüksek kapasiteli bir elektrikli
demiryolu taĢımacılığı. ÖncelenmiĢ yol geçiĢi, çok vagonluluğu,
yüksek hızı ve anında durabilmesi, karmaĢık uyarı dizgesi ve
yüksek peronlarıyla tanınır. Ayrıca ‘hızlı demiryolu‟, yer altı’,
‘yüksek peronlu’ ya da 'kentsel demiryolu' (metro) denir. Altulaşım
da denir (Bkz, RK,1998)
demiryolu (raylı),
hafif
rail, light 1)Ağır demiryoluna (metro) göre daha düĢük yolcu yoğunluğu için
önerilmiĢ elektrikli demiryolu. Öncelikli yolları paylaĢabilir,
yüksek ya da düĢük peronlar kullanabilir, tek ya da daha çok
araçla (vagon) çalıĢabilir. ‘Sokak tramvayı‟, „tramvay‟ ya da „hava
hatlı tramvay‟ da denir. 2) Daha çok kentleri çevreleyen kuĢakta
çalıĢtırılan hızlı, yerüstü raylı ulaĢım sistemi. Bkz. Tramvay.
demiryolu boğaz
tüp geçiĢi
(Marmaray)
railway bosphorus
tube crossing
(Marmaray)
2004 yılında baĢlayan ve yapımı süren, 2014 yılında hizmete
geçecek olan, Ġstanbul'un iki yakası arasında denizaltı geçiĢli
olarak düĢünülen raylı ulaĢım.
demiryolu kavĢağı railway cutting "İki demiryolunun ya da demiryolu ile karayolunun kesiştikleri
yer." (RK, 1998)
demiryolu, eğimli railroad, inclined 1) GeçiĢ önceliği çok yüksek olan demiryolu iĢletmeciliği. Bu
iĢletme tipinde araç gövdesinin dıĢında bir güç kaynağından
kablolarla beslenir. Araçta motor yoktur. 2) Dik eğimli yerlerde
kablolu demiryolu iĢletmesi: Özellikle dik eğimli raylar üzerinde
aracı bir kablo yukarıya doğru çeker. Buna inen demiryolu da
denebilir.
demiryolu, hızlı rail, high speed Öncelik sağlanmıĢ yolunda yüksek yolculuk beklentisini
karĢılayan raylı (demiryolu) ulaĢım iĢletme türü.
demiryolu,
kentdıĢı (banliyö)
rail, commuter Kent çevresini ya da bir baĢka kenti, kent merkezlerine bağlayan
ray üzerinde çalıĢan yerel/bölgesel yolcu treni iĢletmeciliği. Çekici
lokomotif ya da kendi üzerindeki motorla çalıĢan, duraktan
durağa çoklu aktarma bileti uygulanan, ray boyunca iĢyerlerinin
bulunduğu, kent merkezi alanlarında da bir-iki durağı olan bir
taĢımacılık türüdür. Bkz. Kentdışı (Banliyö) Demiryolu, Kentdışı
(Banliyö) raylı taşımacılık.
demiryolu,
kentdıĢı (banliyö)
treni
suburban rail Kent merkezini yakın çevresine bağlayan raylı ulaĢım aracı. Bkz.
kentdışı (banliyö) treni
denetim ölçütü control criteria Bir iĢletmenin verimlilik ve baĢarımını ölçmeyi olanaklı kılan eĢik
değer.
deniz toplu ulaĢım
(taĢım) türü
maritime mode Deniz üzerinde seyreden araçlarla (motor, vapur, feribot, vb.)
yapılan yolculuk türü.
denizyolu maritime Deniz üzerinde ulaĢım.
depolanmıĢ değer
kartı
stored value card Önceden ödeme karĢılığı, yüklenmiĢ değer kadar harcama yetkisi
sağlayan ulaĢım kartı ya da bileti.
Dersaadet
Tramvay ġirketi
Dersaadet Tramvay
Company
Ġstanbul'da 1869 yılında kurulan, ilk yabancı sermayeli tramvay
Ģirketi.
destek çalıĢan
(personel)
support personnel UlaĢım iĢletmelerinde sürücülük ve bakım hizmetleri dıĢında
kalan genel iĢleri yürüten iĢçi konumunda çalıĢanlar (personel).
destek noktası support point Bkz. Saymaca durak.
destek, sağlayım
(tedarik)
logistic Sürdürülebilir ulaĢım hizmetleri için malzeme, bakım onarım,
yönetim, vb. destek ve besleme dizgesi.
destekleme
(sübvansiyon)
subsidy UlaĢım iĢletmelerine kamu ya da özel kesimlerin yaptığı doğrudan
ya da dolaylı parasal yardım.
desteklenmiĢ bilet subsidised ticket Yolculuk biletlerinin bir bölümü ya da tümünün yolcunun geliri
dıĢında bir kaynaktan karĢılanması.
desteklenmiĢ ücret subsidised fare Yolculuk ücretinin bir bölümü ya da tümünün yolcunun geliri
dıĢında bir kaynaktan sağlanması.
devingenlik mobility Bkz. Hareketlilik.
devkent megalopolis,
conurbation
"Birçok ana kenti ve kenti, aralarında yerleşim yeri boşlukları
olmaksızın, çok büyük bir kentsel yığın biçiminde bir araya toplayan
anakentler öbeği."(RK, 1998)
dıĢ finansal
maliyet
external financial
cost
Yoğun trafik, salım (emisyon), duman, kaza, vb. ne bağlı ek
ulaĢım giderleri.
dıĢ/iç kredi
kullanımı
external/internal
loan leasing
Yatırım ve finansman amaçlı olarak kullanılan ulusal ya da
uluslar arası kredi.
dıĢardan sağlanan
fayda ve hizmet
outsourced service Bütçe baĢlığı. Elektrik, su, doğalgaz, PTT, köprü geçiĢ, nakliye,
temizlik firmalarına ödeme, bakım onarım firmalarına ödeme,
taĢınır/taĢınmaz kira giderleri, reklam giderleri, telefon santral,
telsiz tamir bakım ve iĢletme giderleri, bilgiiĢlem ve bilgisayar
onarım ve bakım giderlerini kapsar.
diferansiyel differential gear Arka askı donanımı üzerinde bulunan, araç dönüĢlerinin
güvenliğini sağlayan, Ģafttan gelen hareketi 90 derece çevirerek
aks milleri yardımıyla iki tekerleğe ileten, hız azaltıp dönme gücü
(moment) sağlayan aktarma birimi parçası.
diğer gider other cost Bütçe baĢlığı. Satınalma, personel, yatırım, yakıt giderleri dıĢında
kalemler için yapılan harcama.
dilim segment Kentin mevcut ulaĢım ağının örnekçelenmesinde; hatların ayrılma
noktaları, yolboyunda (güzergah) keskin dönemeçlerle
birbirinden ayrılan, durak ve bağlantılar öbeği. Bir dizi durak ve
bağlantıdan oluĢur.
din çalıĢanı religion personnel Kurumlarda dinsel hizmetler veren görevli.
dingil ağırlığı axle load Araçlarda aynı dingile bağlı tekerleklerden karayolu yapısına
aktarılan ağırlık.
dinlenme yeri recreation area "Kent ve bölge tasarılarında, insanların dinlenme ve eğlenmeleri
için, kişi başına belli bir büyüklükten daha az olmamak üzere
ayrılan alan." (RK, 1998)
direk (aktarmasız)
seyahat
direct trip Aktarmasız, tek araç ve yolculukla bitirilen (tamamlanan)
seyahat. Bkz. Doğrudan yolculuk.
direksiyon steering wheel Aracı istenilen yöne yönlendirme ve gidiĢini denetim altında
tutabilmek için ön tekerleklere kumanda edilmesini sağlayan
donatı.
distribütör distributor Endüksiyon bobininden gelen yüksek gerilimi ateĢleme sırasına
göre bujilere dağıtan motor parçası.
diyanet kartı piety card Yolcunun Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığına bağlı tanımlanmıĢ görevde
olduğunu belgeleyen ve özel tarifeyle yolculuk yapmasını sağlayan
kart.
dizel motor diesel engine Dizel yakıt (mazot, motorin) kullanan motor.
dizge (sistem)
yaklaĢımı
systems approach "Kent tasarımında, bilimsel araştırma yöntemlerinin
uygulanmasına, deneyime, yerel çözümlemelere dayanan parçacıl
yaklaşım yerine, bir bütünü oluşturan tüm öğelerin, bütünle olan ve
kendi aralarındaki ilişki ve etkileşimlerin belirleyici etkenler olarak
gözönünde tutulmasına ağırlık veren araştırma ve sorun çözme
biçimi." (RK, 1998)
dizge tanımlama system spesification Kendi içinde bir bütün olan bir dizgeyi (iĢletme), dizgeyi oluĢturan
temel yapıtaĢları ve iliĢkileri içerisinde, tüm özellikleriyle ortaya
çıkarmak, betimlemek.
dizisel (ardarda,
konvoy) iĢletim
convoy operation Dizi (konvoy) oluĢturma yerlerinde biraraya gelen toplutaĢıma
araçlarının belirlenen yolboyunca birlikte, birbirlerini izleyerek
seyretmeleri.
doğalgaz yakıtlı
otobüs
natural gas bus Bkz. Otobüs, doğal gazlı, Doğalgazlı otobüs.
doğal gazlı otobüs bus with natural gas Yakıt olarak motorin yanısıra doğal gaz kullanan otobüs.
doğal kaynak natural research Bitki, hayvan, mikroorganizma gibi canlı varlıklarla; hava, su,
toprak gibi cansız varlıkların tümü.
doğal yıkım
(felaket)
natural disaster "Yerel topluluğun genel yaşamını etkileyen, aksatan, bozan
yersarsıntısı (deprem), yangın, su baskını, yerkayması, çığ, vb. doğa
olaylarının yarattığı sonuç."(RK, 1998)
doğrudan hat
stratejisi
direct trip strategy Güçlü yolcu çekim odakları (alan, bölge, vb.) arasında kurulacak
yüksek kapasiteli hatlarla oluĢturulan hatağı öngörüsü.
doğrudan yolculuk direct trip Tek araçla, aktarma yapmadan gerçekleĢtirilen yolculuk. Bu
durumda yolculuk, seyahatle çakıĢır. Bkz. Direk (aktarmasız)
yolculuk.
doğrudan seyahat
mesafesi (DSM)
direct travelled
distance (DTD)
Aktarmasız yolculuk uzunluğu.
dokunmalı çip
kart
contact card Dokunmayla (temas) veri iĢleyen (okutulan) silikon çipli bilet.
dokunmasız çip
kart
contectless card Uzaktan algılama teknolojileriyle iĢleyen (okutulan) silikon çipli
bilet.
dolaĢan hat detoured route Kestirme (doğrudan) gitmeyen, yerleĢmelere (mahallelere) girip
çıkan hat.
doldurulmuĢ bilet
(kart)
encoded media TanımlanmıĢ, bilgi yüklenmiĢ, kullanıma hazır bilet.
dolmuĢ (1) jitney Belli bir hat boyunca, kiĢilerin kendi küçük ya da ortaboy
araçlarıyla, kentiçi yolcu taĢımacılığını zaman düzenine bağlı
olmadan yaptıkları ulaĢım türü.
dolmuĢ (2) shared taxi,
dolmush
Birden çok yolcuya hizmet vermesiyle taksiden ayrılan (7-8 koltuk
kapasiteli); değiĢmez (sabit) yolboyunda (güzergah) değiĢmez
(sabit) ücretlerle çalıĢan ulaĢım türü. DolmuĢlar, Ġstanbul'da
1930'lu yıllardan beri çalıĢmaktadır.
dolmuĢ motoru dolmush boat Ġstanbul'da (Türkiye), küçük, orta boy teknelerle kentiçi deniz
taĢımacılığı yapan özel iĢletme türü.
doluluk oranı filled ratio Yolculuk sayısının koltuk sayısına oranı.
doruk (zirve) peak period Bkz. Doruk süremi.
doruk (zirve)
sürem oranı
peak hour ratio Günün en yolcu yoğun saat dilimindeki yolculuk sayısının toplam
günlük yolculuğa oranı.
doruk dıĢı off-peak period Bkz. Doruk dışı sürem.
doruk dıĢı saat off-peak Bkz. Doruk dışı sürem.
doruk dıĢı sürem off-peak period 1) Yolculuk devinilerinin genellikle düĢük ve servislerin daha az
yapıldığı günün yoğun olmayan süremi. Temel sürem olarak da
adlandırılır. 2) Yolculukların doruk yolculuklara göre daha düĢük
seyrettiği zaman dilimi. 3) Yolcu yükünün doruğa ulaĢtığı
zamanın dıĢındaki zaman dilimleri. Bkz. Durağan sürem.
doruk peak Bkz. Doruk süremi.
doruk süremi peakperiod 1) UlaĢımda yolculuk yoğunluğunun yüksek olduğu sabah ve
akĢam zaman dilimi. 2) Yolcu yükünün doruğa ulaĢtığı zaman
dilimi.
doruk yönü peak direction Zaman dilimi içinde yolculuk amaçlarıyla bağıntılı olarak akıĢ
doğrultusunda en yüksek yolculuk yönü.
doruk yönü tersi return of the vessel
on-peak
Doruk zaman diliminde, yolculuk amaçlarıyla bağlantılı olarak,
doruk akımın yönüne karĢıt yön. Örneğin sabah doruğunda,
evlerden iĢyerlerine ve okullara yolculuk akımı diliminde, karĢıt
yönde kapasite kullanımı ve yolculuk düzeyi düĢüktür.
doruk/dorukdıĢı
oranı
peak/base ratio Doruk süremde çalıĢan araç sayısının doruk dıĢı araç sayısına
oranı.
döngüsel (ring) hat circular route Hattın tümünde aynı yoldan (güzergah) dönüĢü olmayan hat.
dönüĢ yolculuğu reverse commuting Sabah doruk süremindeki çevreden kent merkezine doğru trafik
ana akıĢ yönüne karĢıt yöndeki, genelde akĢam doruk süremi
yolculuğu.
dönüĢ, antre antre Giriş, anlamına gelen Fransızca sözcük. ÇalıĢma sırasında
arızalanan otobüsün çalıĢmasını keserek garaja dönüĢ yapması.
Bkz. Arızaya bağlı garaj dönüşü, Antre.
DönüĢken iĢlik
yapısı (modüler
atölye sistemi)
modular system of
workshop
Gereksinime göre yeni atölye iĢlevlerinin, kurulu atölye
hizmetlerine kolayca eklemlenebildiği yapı.
dumanölçer smog detector IĢık duyarlı, araç salımı (egzoz dumanı) yoğunluğunu ölçen aygıt.
durağan sürem base period Genel olarak daha kararlı ve olağan günlük trafik akıĢının
sözkonusu olduğu, sabah ve akĢam dorukları arasındaki dönem.
Bkz. Doruk dışı sürem.
durak stop 1) Yolcuların indi-bindi yapmaları için araçların duraklama
yaptıkları nokta. 2) Kamu hizmeti yapan yolcu taĢıtlarının yolcu
ya da görevlileri indirmek-bindirmek amacıyla duraklamaları için
trafik iĢaretleriyle belirlenmiĢ yer.
durak ağırlığı stop weight Bir durağın diğerine göre yolcu tarafından yeğlenme etkeni
(faktörü). Durak etkeni=1 denge konumudur. 1’in üstünde ya da
altında durağın çekiciliği ya da iticiliği artar.
durak aktarma
yükü
stop transfer load Durakta değiĢik araçlar arasında aktarma yapan yolcu sayısı.
durak diyagramı stop figure Durak yüklerini gösteren çizge.
durak kullanım
etkeni (faktör)
disutility factor of
stop
Durak yükletim ve yolculuk süresini etkileyecek biçimde yolcuları
belli duraklara yönelten çekim ve kullanım katsayısı. 1' in altına
inen değer, durağın kullanım çekiciliğinin arttığını, üstünde bir
değer ise azaldığını gösterir.
durak sayısı number of stop UlaĢım iĢletmelerinde hatağı üzerinde iĢletmenin araçlarınca
kullanılan tük yolcu indirme-bindirme yerleri sayısı.
durak tümleĢkesi
(kombinasyon)
combination of
stops
Dikey ve yatayda tüm durakları yolculuk hareketleriyle
iliĢkilendiren çizge.
durak yükü stop load 1) Bir durakta birim zamanda biniĢ+iniĢ sayısı. 2) Toplam yolcu
sayısı/durak sayısı.
duraklama stopping Trafik zorunluluğu dıĢında nedenlerle (inme/binme,
yükleme/boĢaltma, bekleme, vb.) aracın yol üzerinde duraklama
(geçici durma) eylemi.
duraklamalı trafik standstill traffic Trafik ıĢıkları, araba-kamyon trafiği, yaya-polis, durak nedenli
beklemelerin etkilediği trafik.
duraklararası
yolculuk süresi
riding time for the
link
Ġki düğüm (durak) arası bağlantıdaki yolculuk süresi. Bkz.
bağlantı yolculuk süresi.
durakta bekleme
(durma) süresi
bus stop time Araçların duraklarda geçirdikleri süre. Sefer ve seyir süresi içinde
sayılır.
durma, bekleme halt Trafik zorunluluğu (kırmızı ıĢık, görevli durdurması, yol
kapanması, vb.) nedeniyle aracın yol üzerinde durma eylemi.
Düğüm (1) aggregate Kent ulaĢım ağı örnekçelerinde gerçek ya da birleĢtirilmiĢ sanal
durak. Bkz. Birleştirilmiş durak.
Düğüm (2) node Kent ulaĢım ağı örnekçelerinde gerçek ya da birleĢtirilmiĢ sanal
durak (Durak+alan merkezi [centroid]+destek noktası [point]).
Genellikle coğrafi yerlemiyle (koordinat) tanımlanır.
dünya kenti world city "Ekonomik, kültürel ve yönetsel etkisi bakımından, etkime ve
etkilenme alanı ülke sınırlarını aşan; özellikle küresel ölçekte
örgütlenmiş anamalın yönetimi, denetimi ve dağıtımı işlevlerini
yerine getirmede uluslar arası ölçünlere (standart) ulaşmış
kurumları barındıran; nicel ve nitel olarak kentler sıralamasında
üstün konumda olan büyük kent." (RK, 1998)
dünya ölçünü world standart Dünya çapında geçerliliği konusunda uzlaĢılmıĢ ve uygulanan
ölçün (standart).
Dünya Sağlık
Örgütü (DSÖ)
World Health
Organization
(WHO)
Uluslararası örgüt. Çevre kirliliği konusunda baĢlıca baĢvuru
(referans) kurumlarından biri.
düĢey iĢaretleme vertical marking Yol düzlemine dik olarak yol kenarında ya da askılı iĢaretleme.
düĢük (tutulmuĢ)
ücret
low fare Yoksul kent yerleĢiklerinin 'hareketlilik hakkı'nı koruma amaçlı
olarak iĢletme giderinin altında tutulan ve desteklenen (sübvanse
edilen) yolculuk bedeli.
düĢük manyetik
alan etkisi
low coercitivity YaklaĢık 200-300 oersted düzeyinde manyetik alan etkisi
(koersitivite). Bkz. Manyetik alan etkisi.
düzendıĢı unregularly UlaĢım hizmetinin geliĢigüzel, rastgele yürütülmesi.
düzenleme,
geliĢme
development "Bir kent ya da yerleşim yerinin bir bölümünün gelişmesine engel
olmak, bu gelişmeye toplum yararına bir biçim vermek amacıyla,
yerleşim yerinin işlevleriyle toprak kullanımı arasında bir ilişki
kurmayı öngören, geleceğe dönük bir kamusal girişim uygulaması."
(RK, 1998)
düzenli regularly UlaĢım hizmetinin öngörülmüĢ düzenle, aksatılmadan
yürütülmesi.
düzenli yolculuk commuter Düzenli olarak evle iĢ ya da okul arasında gerçekleĢtirilen seyahat.
düzensiz geliĢme piecemeal
development; urban
sprawl
"Yerleşim yerlerinin, genellikle bir tasarıma uygun olmayan,
toplumun genel yararına aykırı, bireycil eğilim ve etkinlikler
doğrultusunda gelişimi." (RK, 1998)
düzensizlik irregularity Trafik sıkıĢıklığı ve diğer nedenlere bağlı sefer düzeni aksaması.
düzey ayrıĢtırma grade seperation "Birbirini kesen iki yolun köprü, içgeçit, yer altı geçidi gibi
araçlarla, birbirine engel oluşturmaksızın, gidişgelişe uygun duruma
getirilmesi." (RK, 1998)
E
edmonson kartı
(manyetik)
edmonson card
(magnetic)
Ortasında manyetik bir iz bulunan 67x30 mm. boyutlarında bilet
türü. Manyetik biletlerin ilk uygulanan örneği.
EGO EGO Elektrik Gaz Otobüs kısaltması. 1942 yılında, 4325 sayılı yasayla
oluĢturulmuĢ Ankara Elektrik ve Havagazı ĠĢletme Genel
Müdürlüğü.
egzos çıkıĢının
otobüs tavanı
üzerine alınması
exhaust outlet is
placed over bus roof
Hava kirliliğinden zemin düzeyinde (insan boyu) doğrudan
etkilenmeyi azaltmak için egzos çıkıĢ borusunun otobüs tavan
düzeyine teknik olarak yükseltilmesi iĢi.
egzos gazı süzgeci
(filtre)
exhaust gas filter Egzoz salımlarını belli oranlarda süzen aygıt.
egzoz ölçümü exhust measure Araç egzos salımlarının kirliliğe yol açan duman, atık madde vb.
düzeylerinin saptanması.
eğitim çalıĢanı
(personel)
education personnel Kurum personelinin eğitimiyle görevli çalıĢan.
ek (ilave) ücret supplement fee,
supplement fare,
extra
1) DeğiĢik yolculuk türlerinde, değiĢken, öngörülmüĢ ölçütlere
göre ayrıĢtırılmıĢ ücret kesimi. 2) Eksik ödenmiĢ yolculuk bedelini
tamamlayan ücret bedeli. 3) Nicel ya da nitel anlamda değiĢik
(farklı) yolculuk beklentileri için temel ücrete ek yolculuk ücreti.
eklemlenmiĢ ücret combine fare Kentiçi ulaĢımda değiĢik ücret türlerinin koĢullara uygun
karmasından oluĢan yolculuk ücreti.
ekolojik denge ecological balance Ġnsan ve diğer canlı varlıkların geliĢmelerini sürdürebilmeleri için
gerekli yaĢamsal koĢulları sağlayan ortam.
ekonomik filo
ömrü
economic fleet life Filonun ekonomik açıdan verimli olabildiği süre.
ekonomik ömür economic life "Ulaşımda, yeni bir ulaşım aracı almak yerine varolanın onarılıp
işletmeye alınmasının daha verimli olacağı süre." (RK, 1998)
ekonomik veri economical data ĠĢletme gelir ve giderlerini gösteren derlenmiĢ bilgi.
ekspres hat express route Normal ulaĢım hatlarına göre ulaĢım düzeyi yükseltilmiĢ (her
durakta durmamak, vb.) ve farklılaĢtırılmıĢ, çoğu kez özel ücret
tarifesi uygulanan ulaĢım hizmeti.
ekspres servis express service Bkz. Ekspres hat.
ekspres yol express road Araçlarca kullanım biçimi tanımlı (ücretsiz/ücretli), kavĢak ya da
trafik ıĢıklarıyla kesilmeyen ayrılmıĢ (tahsisli) yol.
elektrikli tramvay electrik traction
tramway
20. yüzyılın ilk çeyreğinden beri (Ġstanbul'da 1914) raylar
üzerinde elektrik gücüyle devinen kentiçi kara ulaĢım türü.
emekli retired Yasal olarak öngörülmüĢ hizmet süresini doldurmuĢ, tüm
hakediĢleriyle birlikte görevinden ayrılmıĢ kiĢi.
emekli öğretmen retired teacher DeğiĢik ücretlendirilen (indirimli) yolcu sınıfı (kategori).
emekli öğretmen
kartı
retired teacher card Yolcunun öğretmen olduğunu belgeleyen ve özel tarifeyle
yolculuk yapmasını sağlayan belge.
en büyük kent primate city "Bir ülkenin, öteki büyük kentlerinden iki ya da üç kat büyük,
yalnızca nicel olarak değil, ekonomik ve kültürel açıdan da önde
gelen kenti. Örneğin, Türkiye'de İstanbul." (RK, 1998)
en çok yolcu yükü maximum load
(capacity)
Gün içerisinde yolculuk sayısının doruğa ulaĢtığı zaman
dilimindeki nicel (sayısal) büyüklük.
en yüksek
(maksimum)
verimli toplu
ulaĢım ağı
most efficient
public transport
network
En az yolcu km. giderli (maliyet) toplu ulaĢım hatağı.
enaz (minimum)
sürücü gereği
minimum driver Sefer süresinin (seyir+sefer düzenleme süresi) sefer aralığına
bölünmesiyle hesaplanan, birim zamanda (1 saatte) gerekli sürücü
sayısı.
ençok (maksimum)
sürücü gereği
maximum driver En az sürücü gereğinin tamsayıya dönüĢtürülmesiyle hesaplanan
sürücü sayısı. Örneğin, araç baĢına en az 1.5 sürücü 2 sürücü
olarak değerlendirilir.
ençok sefer
düzenleme süresi
maximum layover 1) Araçların seyir süresini aĢan en çok (maksimum) sefer süresi. 2)
Araçların toplam sefer süresiyle (sefer seyir süresi+sefer
düzenleme süresi) sefer seyir süresi arasındaki farkın iĢletme
verimliliği açısından kabul edilebilir en yüksek düzeyi.
enerji aktarım
hattı
catenary Elektrikli araçlara merkezi bir güç kaynağından güç (enerji)
desteği sağlayan hava hattı (troleybüslerde olduğu gibi); Bkz.
Otobüs, troleybüs.
enerji kullanımı energy use Araçların devinimini sağlayan yakıtın tüketimi.
enerji tüketimi energy consumption Araçların devinimini sağlayan yakıtın tüketim düzeyi.
engellenmemiĢ
trafik
undisturbed traffic Zorunlu ya da zorunsuz olarak; gecikme, durma, beklemelerle
kesilmeyen trafik.
eniyi yolculuk
güvenliği
optimum journey
safety
Kentiçi yolculukların, tüm olumsuz (riskli) etkenler açısından
ideal dengenin oluĢtuğu noktada yapılmasını sağlayan güvenlik
koĢulu.
eriĢebilirlik accessibility 1) Kentin belli noktalarına (örneğin, hastahane, okul, kütüphane,
tiyatro, sinema, kültür ya da alıĢveriĢ merkezi, vb.) ulaĢım
türleriyle eriĢim düzeyi ve koĢulları. 2) "Bir taşınmaza, bir yerleşim
yerine ya da bir yerleşim yerindeki kamusal hizmete erişme olanağı,
varış kolaylığı." (RK, 1998)
eriĢebilirlik
çözümlemesi
accessibility
analysis
Kentin belli noktalarına (örneğin, hastahane, okul, kütüphane,
tiyatro, sinema, kültür ya da alıĢveriĢ merkezi, vb) ulaĢım
türleriyle eriĢim düzeyi ve koĢullarının bir örnekçe üzerinde
değiĢik yöntemlerle sınanması.
eriĢim denetimli
karayolu (otoyol)
range controlled
highway
Özellikle transit trafiğe ayrılan, belirli yer ve koĢullar dıĢında giriĢ
ve çıkıĢın yasaklandığı, yaya-hayvan-motorlu taĢıtların
giremediği, özel denetim yapılan karayolu.
eriĢim mesafesi
(EM)
access distance
(MA)
Seçili ulaĢım türüyle yolculuk hedefine ortalama ulaĢma mesafesi.
eriĢim süresi (ES) access time (TA) Seçili ulaĢım türüyle yolculuk hedefine ortalama ulaĢma süresi.
erteleme, tahkim moratorium "Bunalım dönemlerinde, yerel yönetimlerin devlete olan borçlarını
ödeme zorunluğunun bir süre için geri bırakımı." (RK, 1998)
ESHOT ESHOT Elektrik, Su, Havagazı, Otobüs, Troleybüs kısaltması. 1947 yılında
4583 sayılı yasanın 6.maddesini göre kurulan, Ġzmir Belediyesine
(günümüzde BülyükĢehir Belediyesi) bağlı, katma bütçeli idare.
eski kent (Ģehir) old town, ancient
town, historic
nucleus
"1) İçinde yaşadığımız yüzyıldan daha önce kurulmuş kent. 2)Bir
kentin, ilk kurulduğu çağdaki çekirdeği çevresinde, ona daha
sonraki çağların kattığı kültürel değerlerle bir bütün oluşturan,
genellikle kültür ve turizm amaçlı korunan kent kesimi." (RK, 1998)
eski yapı stoğu old housing stock Kentlerde tarihsel özellikleri olan koruma altındaki yapılar
topluluğu.
eski yapıt (eser) ancient building "Kent tasarılarında (imar planı) özel koruma önlemlerine konu
yapılmaları gereken, tarih, estetik ve sanatsal açıdan büyük değer
taşıyan yapı." (RK, 1998)
esnek flexible Ilımlı, uyumlu, değiĢmeye açık, yeni koĢullara kolay geçiĢ
sağlayan.
esnek olmayan inflexible katı, uyumda zorlanan, değiĢmeye kapalı.
esneklik ölçeği elasticity model UlaĢım ücretlerinde ya da sefer düzeninde yapılan herhangi bir
değiĢikliğe karĢılık yolculuk istemindeki (talep) duyarlık ölçüsü.
Örneğin, ücretlerde yüzde 10'luk bir zam, talepte yüzde 3'lük bir
düĢüĢe neden olursa esneklik - 0.3'tür.
eĢdüzeyli geçit road junction,
interchange,
intersection
Bkz. Kavşak.
eĢdüzeyli kavĢak level crossing KesiĢme noktasında buluĢan yolların aynı düzlemde olduğu
kavĢak.
eĢgüdüm coordination Ġlintili konular arasında her anlamda uyum sağlama (çabası).
eĢik çözümlemesi threshold analyses "Bir kent büyürken, her nüfus büyüklüğünde, aşılması gereken,
yerel, teknolojik ve yapısal engelleri ya da tıkanıklıkları gidermek
için öngörülmüş her çözümün tutarının hesaplanmasını içeren
araştırma yöntemi." (RK, 1998)
eĢsürem haritası time-counter map "Bir kentte, belli bir odaktan belli bir ulaşım yapısına göre eşit
yolculuk süresi uzaklığında olan noktaların birleştirilmesinden
oluşan harita." (RK, 1998)
etanol ethanol Seçenek yakıt; havadan ağır gazla sıvılaĢtırılmıĢ alkol. Mısır, tahıl
ve ĢekerkamıĢı benzeri tarımsal ürünlerden elde edilir.
etkin araç filosu active vehicle fleet UlaĢım hizmeti vermeye hazır araç varlığı.
etkinlik efficiency ĠĢletmelerin; kaynakların değerlendirilmesi, verimlilik, hizmet
düzeyi, kapasite kullanımı, vb. açısından en iyi (optimum) düzeyi.
EURO II EURO II The Association of European Operational Research Societies
kısaltması. Daha çok lastik tekerlekli kara ulaĢımı araçlarına bağlı
çevre kirlenmesine dönük araç teknoloji ölçünü (standartı). 2014
yılına değin tanımlanmıĢtır (EURO VI).
ev halkı household 1) Birarada tek bir konutta yaĢayan aile bireylerinden oluĢan
topluluk. 2) "Aile bireylerinin süreli olarak ortak yaşadıkları ve
paylaştıkları yapı ortamı." (RK, 1998)
ev-iĢ seyahati
uzunluğu
lenght of home-
work commuting
Evle iĢ arasında tek yönde yapılan seyahat uzunluğu.
F faaliyet dıĢı gider
ve zarar
non-operational
expense and loss
Gerçek ve tüzel kiĢi ve kurumlara ödenecek hasar bedelleri;
vergi, sigorta, tasarruf vb. gecikme ceza ve faizlerini içeren
tazminat ve ceza giderleri; tahakkuk etmemiĢ geçmiĢ yıllara ait
gider ve zararlar; stok sayım eksiği ve değer düĢüklüğü, arazi satıĢ
zararı, bağıĢ ve yardımlar, vb. faaliyet dıĢı gider ve zarar baĢlığı
altında toplanan bütçe bölümü.
faaliyet (etkinlik)
raporu
annual report Bir önceki döneme (genellikle yıl) iliĢkin iĢletme bilgilerini, bütçeyi
ve yatırımları özetleyen yayın.
far head-lamp Araçların ön tarafında bulunan ve sürücünün izlediği yolu
aydınlatan ıĢıldak.
fazla çalıĢma
belgesi
overtime request Olağan günlük çalıĢmanın (mesai) üzerinde çalıĢma gerektiren
iĢler için yetkilice düzenlenen, fazla çalıĢma istemini gösteren
belge.
feribot ferry Daha çok araç taĢımacılığı amacıyla tasarımlanmıĢ ve değiĢmez
bir su kesitinde (hat) iĢletilen deniz ulaĢım aracı. Bkz. Arabalı
vapur, Araç gemisi.
filo bileĢimi fleet composition Kentiçi ulaĢım iĢletmelerinde ulaĢım araçlarının; marka, model,
tür, vb. açısından filo içerisindeki dağılımları.
filo kullanım oranı fleet occupancy rate Hizmete verilen (çalıĢan) iĢletme araç sayısının filoyu oluĢturan
tüm araç sayısına oranı.
filo kullanımı fleet utilization UlaĢım iĢletmelerinde filoyu oluĢturan tüm araçların düzenli
olarak yolcu taĢımacılığına sunulan araç düzeyiyle iliĢkisi.
finansal gider financial cost Seyahat süresi+kirlilik+kaza giderleri dıĢında kalan ulaĢım gideri.
fiziksel tasarım
(planlama)
development
planning
Varolan kentsel yapı özelliklerinin geliĢme ve eğilim doğrultusuyla
boyutunun kestirimi.
fiziksel veri physical data Hatağının coğrafi konumu ve özelliklerini veren bilgi.
forklift forklift Araç, gereç asansörü (kaldırma, indirme, taĢıma) iĢlevi gören iĢ
makinası.
fren braking Hareket halinde bulunan aracın hızını kesip yavaĢlatmak ya da
durdurmak için uygulanan denetimli güc aygıtı.
fren aralığı
(mesafe)
brake distance Frene bastıktan sonra katedilen yol uzunluğu.
fren lambası brake lamp Araçların arkasında sağ ve solda iki adet bulunan, fren yapılınca
yanan uyarı amaçlı ıĢıldak (lamba).
Füniküler sistem funicular system,
funicular tunnel,
cable railway
Genellikle eğimli arazilerde, raylar üzerinde kablo ile çekilen
ulaĢım türü. Bkz. Kablolu demiryolu, Tünel.
G
gabari clearance Araçların, yüklü/yüksüz olarak karayolunda güvenli yol
alabilmeleri için uzunluk, geniĢlik, yüksekliklerini belirleyen
ölçüler.
garaj depot ĠĢletmelerin ulaĢım filolarının servis dıĢında tüm hizmetlerinin
(bakım, onarım, yakıt, temizlik, planlama, koruma, vb.) yapıldığı
açık/kapalı yapı bütünü.
garaj (manevra)
Ģoförü
driver in depot Garaj içinde değiĢik amaçlarla (manevra, bakım, vb.) araçları
kullanan sürücü.
garaj silicisi depot cleaner Garajlarda filo otobüslerinin temizliğini yapan iĢçi.
garajdan gecikme late from depot UlaĢım aracının garaj ya da park yerinden hizmet vereceği hat
baĢına geliĢi sırasında oluĢan gecikme.
gazi veteran DeğiĢik ücretlendirilen (ücretsiz) yolcu sınıfı.
gazi yanında eĢi veteran
accompanying
spouse
DeğiĢik ücretlendirilen (ücretsiz) yolcu sınıfı.
gecekondu (1) illegal and
unplanning housing
AzgeliĢmiĢ ülkelerde, hızlı ve öngörüsüz (plansız) kentleĢmeye
bağlı, genellikle kentlerin çevrelerinde oluĢan, altyapısız, düzensiz,
yasadıĢı insan yerleĢimleri.
gecekondu (2) squatter house,
shanty
"Yapı kurallarına aykırı olarak, gerçek ya da tüzel, kamusal ve özel
kişilerin arsaları üzerinde, yer sahibinin onayı dışında yapılan,
barınma gereksinimleri devlet ya da yerel yönetimce karşılanmayan
yoksul, dargelirli ailelerin yaşadığı barınak türü." (RK, 1998)
gecekondu bölgesi shanty-town "Gecekondu yerleşmelerinden oluşan kent kesimi." (RK, 1998)
gecikmeli trafik delay traffic Trafik ıĢıkları, araba-kamyon trafiği, yaya-polis nedenli
gecikmelerin yolaçtığı trafik.
geçiĢ hakkı right of way Yaya ve araç kullanıcılarının diğer yaya ve araç kullanıcılarına
göre yolu kullanma sırasındaki önceliği.
geçiĢ yolu traffic lane Araçların bir mülke girip çıkması için yapılan yolun karayolu
üzerinde bulunan bölümü.
gelir revenue UlaĢım iĢletmelerinde toplam bilet/kart (yolculuk) vb.satıĢlarının
getirisi.
gelir gider oranı ratio revenue/costs,
fare box recovery
ratio
1) Toplam iĢletme giderlerinin ne kadarının yolculuk gelirleriyle
karĢılandığını gösteren oran. 2) Yolculuk gelirleriyle karĢılanan
iĢletme harcama oranı ölçüsü; bir bölüm ya da sistemin
bütününde toplam iĢletme harcamalarının yeri olarak gelir dilimi.
gelir kaçağı fare leakage ĠĢletme denetiminden kaçırılan, muhasebe sistemine gelir olarak
kaydedilemeyen yolculuk gelirleri.
gelir yönetimi clearing house Birden çok iĢletmecinin bulunduğu ortamlarda (kent, bölge, ülke)
bütünleĢik ulaĢım gelirlerinin (harcamaları da içerebilir)
iĢletmelerarası paylaĢımının düzenlenmesi.
gelirin korunması revenue protection Yolculuk geliri kaçaklarının önlenmesi ve biniĢle gelir arasındaki
doğru bağlantının sağlanması.
geliĢmekte olan
ülke
developing country Ekonomik geliĢme ve Kişi Başına Düşen Ulusal Geliri açısından
belli düzeyin altındaki ülke.
geliĢkin tasarımlı
otobüs
advanced design
bus
Bkz. Otobüs, gelişkin tasarımlı.
geliĢkin toplu
ulaĢım dizgeleri
(GTUD)
advanced public
transportation
systems (APTS)
Akıllı Araç Otoyol Dizgeleri (AAOD) teknolojileri, ileri araç iĢletim,
iletiĢim, kullanıcı hizmetleri ve pazar araĢtırmaları kapsamında
ulaĢım geçiĢlerini düzenlemek için gerçekleĢtirilen tasarım.
geliĢmiĢ ülke developed country Ekonomik geliĢme ve Kişi Başına Düşen Ulusal Geliri açısından
belli düzeyin üzerindeki ülke.
geliĢtirim development Bkz. Bayındırlık, imar.
genel arazi
kullanımı
general land use Kentsel alanın iĢlevsel kullanıma göre dağılımı.
genel trafik düzeni general traffic
patterns
Bir kentin yolculuk üretimi, motorlu taĢıt ve otomobil sahipliği,
yük taĢımacılığı, türel dağılım, vb. özelliklerinin tümü.
genel trafik hızı general traffic speed Hatağı üzerinde, tüm trafiğin, belirlenmiĢ kesit ve yolboylarında
genelleĢtirilebilir ortalama akıĢ hızı.
genel ulaĢım gideri overall transport
cost
Toplumsal maliyet+Kirlilik maliyeti+Seyahat süresi maliyeti+
Kaza maliyeti genel toplamından oluĢan ulaĢım gideri.
geniĢ ağaçlı yol,
bulvar
boulevard "Kent içinde taşıtların ve yayaların gelip geçmesine ayrılmış geniş ve
ağaçlıklı yol." (RK, 1998)
gerçek seyahat
süresi
real travel time Gerçek durumda belli bir seyahat için baĢlangıç noktasından bitiĢ
noktasına gitme süresi.
gerçekleĢen km. actuel km ĠĢletmelerde öngörülen (planlanan) araç kilometrelerin
uygulamada gerçekleĢme düzeyi (toplam km.olarak).
gerçekleĢen sefer actuel run ĠĢletmelerde öngörülen (planlanan) sefer sayısının uygulamada
gerçekleĢme düzeyi (çalıĢan sefer sayısı olarak).
gerçekleĢen servis actual service ĠĢletmelerde öngörülen (planlanan) servis sayısının uygulamada
gerçekleĢme düzeyi (çalıĢan araç sayısı olarak).
geri vites lambası reverse gear lamp Geri vitese takıldığında yanan araç ıĢıldağı.
gezen ev car-free housing Bir yere bağlı (sabit) olmayan, tekerlek üzerinde hareketli gezici
konut.
gezi otobüsü circulator bus Bkz. Otobüs, gezi.
gezi, park park "Dinlenme, eğlenme ya da doğadan yararlanma amacıyla, olduğu
gibi bırakılmış ya da yeniden biçimlendirilmiş oturma, seyir ve
yürüme vb. edilgin eğlenme ve dinlenme biçimlerine olanak
sağlayan açık ve yeşil kamusal alan." (RK, 1998)
gider-yarar
çözümlemesi
cost-benefit
analyses
"Kent yapım, hizmet etkinliklerinde, bu hizmetlerin topluma
sağladığı yararlarla bunları elde etmek için yapılan harcamaların
karşılaştırılması yoluyla, belli girişim ve etkinliklerde bulunmanın
doğru olup olmadığına ilişkin sonuçlara ulaşma yordamı." (RK,
1998)
giriĢ çıkıĢ
denetleyicisi
entry/exit validator Manyetik kartların okutulduğu aygıt oluğu.
giysi (melbusat)
ambarı
clothes storehouse ÇalıĢanlara ait giyim malzemelerinin teslim alındığı, depolandığı,
kayıtlarının tutulduğu, dağıtıldığı ambar.
gökdelen skycraper "Büyük kentlerin odağında yeralan, kentin kültür, alımsatım ve
hizmet işlevlerinin genişliği ve yoğunluğu oranında sayıları çoğalan
çok yüksek yapı." (RK, 1998)
gönüllü yalınlık
hareketi
voluntary simplicity Sağlık ve beslenme gibi konularda, yaĢamın niteliğini yükseltmek
amacıyla, ‘en azın en iyisi’ olduğunu öne süren Budizm kökenli
toplumsal hareket. Buda, Gandhi, Tagore, Thoreau, Gregg (The
Value of Voluntary Simplicity, 1936), Duane Elgin (Voluntary
Simplycity, 1981) vb. belli bsşlı kaynaklarını oluşturur.
görev değiĢimi,
Ģanzıman
driver shift at
services
Günün ilk vardiyası olan sabah vardiyasında çalıĢan sürücünün
(hat sürücüsü), aynı aracın akĢam vardiyasında görevli sürücüye
iĢi ve otobüsü teslim etmesi.
göreve son verme take over Kurum yönetiminin çalıĢanın iĢine yasal olarak son vermesi.
görevlendirmeye
bağlı yitik (kayıp)
sefer
lost run by
allocation
UlaĢım araçlarının istek üzerine (genellikle kamusal hizmetler
için) kentiçi ulaĢım hizmetinden çekilerek görevlendirilmesine
bağlı olarak ortaya çıkan sefer eksiği.
görünü otobüsü sightseeing bus Bkz. Otobüs, görünü.
gözden geçirim,
sınama çalıĢması
diagnostic etud Yürütülen bir çalıĢmanın gelinen son aĢamasında, çözümleme
(analiz) öncesi yapılan ussal (mantıksal) denetim.
güç aktarma
organları
power transmission
system
Motorun hareketini tekerleklere ileten düzeneklerin tümü.
güncelleme validity, update Bilginin ya da bir konunun, sürekli yenilenmesi, en son geliĢme ve
değiĢmeleri içermesi için yapılan iĢlem.
günlük gelir daily revenue UlaĢım iĢletmelerinde bir günlük iĢletmecilikten sağlanan gelir.
günlük gider daily cost UlaĢım iĢletmelerinde bir günlük iĢletmecilik gideri.
günlük motorin
tüketimi
daily fuel
consumption
UlaĢım iĢletmelerinde filoyu oluĢturan araçların bir günde
tükettikleri yakıt (motorin) miktarı (litre olarak).
günlük yolculuk daily trip ĠĢletmenin servise çıkardığı araçlarla 1 gün içinde gerçekleĢtirdiği
biniĢ sayısı.
gürültü noise Ses düzeyi (desibel) yüksek, uyumsuz ses.
gürültü düzeyi noise level Desibel olarak ölçülür. Sesin Ģiddetini gösterir ölçek.
gürültü kirliliği noise pollution Kentiçi ulaĢım kökenli yüksek, aĢırı ses kirlenmesi.
güven esaslı bilet
uygulaması
open system Bilet iptalinin yolcunun kendine bırakıldığı ya da yapılmadığı
dizge. Bkz. Açık ücret uygulaması.
güvenli araç
kullanma tekniği
safe vehicle
operation
techniques
Yolcu taĢıma araçlarının güvenli bir biçimde kullanımıyla ilgili
yöntemler, uygulama kuralları.
güvenlik (emniyet)
görevlisi
security personnel Garaj, bina, vb. iĢyerlerinin korunmasıyla görevli çalıĢan.
güvenlik gücü security force DeğiĢik ücretlendirilen (ücretsiz) yolcu sınıfı. Polis, vb.
güvenlik (emniyet)
kemeri
safety strap Otomobillerde sürücü ve yolcuların güvenliklerini sağlamak için
göğüs ve bele takılan kayıĢ.
H
hafif demiryolu
(raylı)
light rail Bkz. Demiryolu (raylı), hafif.
hafif raylı (LRT) light rail Bkz. Demiryolu (raylı), hafif.
hafta içi weekday Kentiçi ulaĢımda iĢgünü.
hafta sonu weekend 1) Kentiçi ulaĢımda izlence (tatil) günü. 2) Haftanın çalıĢılmayan
günü (Türkiye'de; Cumartesi, Pazar).
hakem (kurulu)
baĢvurusu
grievance
arbitration
Bir toplu pazarlık sözleĢmesinin yorumu ya da uygulamasıyla
ilgili olarak çalıĢanların sorunu çözüm süreci.
hakim-savcı kartı judge-attorney card Yolcunun hakim-savcı olduğunu belgeleyen ve özel tarifeyle
yolculuk yapılmasını sağlayan belge.
Haliç Golden Horn Ġstanbul'un Avrupa Yakasını , Beyoğlu ve Ġstanbul olarak ikiye
ayıran körfez.
halkla iliĢkiler
geliĢtirimi
public relations
motivation
UlaĢım iĢletme personelinin yolcularla olan iletiĢimlerinin
iyileĢtirilmesi ve geliĢtirilmesi için yürütülen çalıĢma.
hareket amiri bus regulation chief Araçların ilk/son hareketleriyle çalıĢma düzenlerini denetleyen
ve yönlendiren iĢletme görevlisi.
hareket hakkı right to mobility Ġnsanların kentiçinde değiĢik amaçlı yolculuklarını
gerçekleĢtirebilme olanaklarının sağlanmasıyla ilgili insan hakkı.
hareket iĢçisi regulation worker Bkz. İşletme işçisi.
hareket Ģöforu operator driver Yolcu taĢımacılığı yapan filo araçlarında (otobüs) sürücülük
yapan iĢçi çalıĢan.
hareketlilik mobilitiy Kent içinde araç ve yolcu hareketleriyle ilgili, birim zamanda
(gün) kiĢi (nüfus) baĢına düĢen yolculuk oranı ya da katsayısıyla
anlatılan bilimsel kavram.
hareketlilik
politikası
mobilitiy policy Kentiçi etkinliklere yönelik yolculuklarla ilgili yolculuk yönetimi.
hareketlilik
yönetimi
managers of
mobility
Geleneksel toplu ulaĢım hizmet ve yaklaĢımlarını kapsayan ulaĢım
davranıĢlarının yanısıra ulaĢım kararları, hava kalitesi, toplu
ulaĢımda tümleĢik (entegre) arazi kullanımı ve verimlilik için
kamusal eğitim, taĢıma türlerinin trafikte yer tutma ve yolculuk
payları (dağılımı) vb.yi dikkate alan ulaĢım yaklaĢımı.
harita map 1) Yeryüzünün tümünün ya da bir parçasının, belli bir ölçeğe göre
küçültülüp kuĢbakıĢı görünüĢüyle ikiboyutlu bir düzlem üzerine
geçirilmesi. 2) "Yeryüzünün ya da bir parçasının belli bir orana
göre küçültülerek ikiboyutlu düzlem üzerine izdüşürülmesi."(RK,
1998)
hasarsız kaza accident without
damage
UlaĢım iĢletmelerinde çalıĢan araçların fiziksel (maddi) hasara yol
açmadığı kazalar.
hat route 1) Kentte, kentiçi ulaĢım amaçlı olarak saptanmıĢ ve araçların
sürekli ve düzenli olarak sefer yaptıkları iki nokta arasındaki
yolboyu (güzergah). 2) Bir doğrultuda, bir terminalden (baĢlama
noktası) diğer terminale (bitiĢ noktası) düzenli olarak gidip gelen
değiĢmez (sabit) ulaĢım araçları yolu. Bir ya da daha çok dilimden
oluĢur.
hat amiri assistant operation
chief
Araçların günlük çalıĢmalarının iĢletme bölgesi sorumlu
yardımcısı.
hat bağlantısı route link UlaĢım araçlarının hatları üzerinde kullandıkları bağlantı.
hat değiĢikliğine
bağlı yitik (kayıp)
sefer
lost run by route
change
Araçların çeĢitli nedenlerle ve iĢletme kararlarıyla hat
değiĢtirmelerine bağlı olarak ortaya çıkan sefer yitimi.
hat kilometre route miles UlaĢım (hat) ağında değiĢmez (sabit) hatlarda yapılan km.
toplamı.
hat muhasebe
sistemi
route accunting
system
Bir yada birden çok hat'a ait maliyet bilgilerinin(gelir/gider
tabloları, anahtar denetim değerleri, istatistik bilgiler, vb)
izlenmesini sağlayan iĢletim uygulamalarından oluĢan yapı.
hat muhasebesi route accounting UlaĢım iĢletmelerinde hat bazında gelir-gideri (girdi-çıktı)
gösteren hesap(lama) yöntemi.
hat sayısı number of route UlaĢım iĢletmesinde hizmet verilen hatların toplam sayısı.
hat uzunluğu route (line)
kilometer
UlaĢım hattının baĢlangıcıyla bitiĢ noktası arasındaki uzunluk
(km).
hat yolunun
(güzergah)
değiĢtirilmesi
change of route line Hat yollarının yolculuk beklentileri gözönünde tutularak yeniden
düzenlenmesi.
hat yük kesiti load profiles for
route
Bir hatta, hattın bağlantıları boyunca birim zamanda bağlantı
yükleri dağılımı çizgesi.
hat'a göre ücret route wise fare Hat türüne göre tanımlanmıĢ yolculuk ücreti.
hatağı (Ģebeke)
etkinliği
network
effectivness
Varolan ulaĢım hatağının verimlilik ölçütlerini tutturma düzeyi.
hatağı
çözümlemesi (HÇ)
route network
analysis (RNA)
Hatağının belirlenmiĢ ölçütlerle özelliklerinin ortaya çıkarılması
ve değerlendirilmesi. "Verili bir ağ ve yolculuk matrisi için
giderleri, gelirleri, verimlilik etkenlerini, her başlangıç-bitiş çiftinin
bileşenleri için yolculuk süresini, toplam hizmet düzeyini ve
yolcuların hat seçimini ortaya koyar".(VTS, 1989)
hatağı girdileri
(parametre)
network parameter Tasarım ve örnekçe çalıĢmalarında, kentiçi ulaĢım hatağı için
yapılan varsayımlar.
hatağı
iyileĢtirilmesi
(akılcılaĢtırma)
route network
rationalization
Kentiçi yolculukların akılcı (en kısa sürede en uzun yolculuk) bir
biçimde yürütülebilmesi için hatağının kentin genel beklentileriyle
de uyumlu olarak düzenlenmesi.
hatağı örnekçesi model of the route
network
1) Varolan kentiçi ulaĢım ağının temel özelliklerinin yansıtıldığı
kurgusal örnek. 2) Bir ulaĢım ağının değiĢik özelliklerinin belirli
teknik ve yöntemler kullanılarak yapılmıĢ gerçeğe uygun kurmaca
örneği.
hatların bölge
ölçeğinde yeniden
düzenlenmesi
reregulation of
route in zone
Seçili bir bölgede varolan hatağı yapısının daha verimli
iĢletmecilik yapılabilecek biçimde yeniden düzenlenmesi (hat
kısaltma/uzatma, ana hat/besleme hat, vb.)
hatların
eĢgüdümlenmesi
(koordinasyonu)
coordination of
routes
Özellikle koĢutlu (paralel) hatlarda seyir sefer aralıklarının yolcu
durak beklemelerini en aza indirecek biçimde ayarlanması.
hava kirliliği
ölçütü (standart)
standards of
pollutant
Hava kirlilik düzeyiyle ilgili uluslar arası benimsenmiĢ değer(ler).
hava kirliliği,
kirlenme
air pollutant, air
pollution
1) UlaĢım araçları salımlarına bağlı hava (atmosfer) kirlenmesi. 2)
UlaĢım aracı kaynaklı egzos salımı kirliliği. "Kentleşme ve
teknoloji uygulamaları sonucu, insanların ısınma, taşınma ve öteki
etkinlikleri yüzünden, havadaki, insan sağlığı açısından sakıncalı
madde oranının yükselmesi." (RK, 1998)
hava niteliği
(kalite)
air quality Yakıt salımları (emisyon) ve kirlilik açısından solunan havanın
özelliği.
hava tramvayı aerial tramway Yapısında bir güç kaynağı taĢımayan, hava kablolu bir elektrik
sistemiyle hareket eden yolculuk aracı. Araçlar devinimi sağlayan
ve aracın dıĢında bir yerde bulunan güç kaynağından hava
hattıyla beslenir.
hektar hectare UlaĢım yazınında (literatür) yaygın kullanılan kentsel alan birimi
(10.000 m2)
hesap kesimi
(beyan)
ticket handling Bilet satıcılarının üstlendikleri bilet hesabıyla ilgili gerçekleĢme
durumunu belirlenmiĢ zamanlarda ilgili birim görevlisine
bildirimleri, hesap kesimi.
hız speed Araçların birim zamanda aldıkları yol uzunluğu.
hız bilinci izlencesi Programs of speed’s
education
Kimi Avrupa ülklerinde, aĢırı hız yapan sürücülerin alındıkları
zorunlu eğitim izlencesi.
hız ve gecikme
çalıĢması (etüd)
speed and delay
study
Araçların trafik içerisindeki davranıĢlarının türlü teknolojiler
kullanılarak ölçümüne dayalı araĢtırma.
hızlı (ekspres)
otobüs
express bus Bkz . Otobüs, hızlı (ekspres)
hızlı demiryolu
(raylı)
rapid rail Bkz. Demiryolu (raylı), hızlı.
hızlı kentsel
geliĢme
rapid urban
development
Kent altyapısının geliĢme, büyüme hızıyla orantısız göç alma ve
insan yerleĢmesi.
hızlı ulaĢım (1) rapid transit Kendine ayrılmıĢ (öncelikli) yolboyunda diğer tüm ulaĢım
türlerinden bütünüyle ayrıĢtırılarak çalıĢtırılan demiryolu ya da
otobüs ulaĢım hizmeti.
hızlı ulaĢım (2) express traffic "Kent ve kasabalarda özel olarak ayrılmış yollarda, giriş ve
çıkışlarla sık sık kesilmeyen, giriş ve çıkışların uzun aralıklı ve
belirli yerlerde öngörülmüş olduğu, istenilen yerlere kısa sürede
gidebilmeyi sağlayan taşıt dolaşımı." (RK, 1998)
hizmet açığı supply shortage UlaĢım hizmet düzeyinin türlü nedenlerle yolculuk isteminin
gerisinde kalmasından doğan eksiklik.
hizmet büyüklüğü supply volume UlaĢım araçlarıyla sağlanan koltuk km. büyüklüğü.
hizmet düzeyi level of serving UlaĢım hizmetinin nicel ve nitel özellikleri, boyutu.
hizmet nitelik
(kalite) göstergesi
quality of service
indicator
TanımlanmıĢ kentiçi ulaĢım hizmetinin özelliklerini saptayan
temel göstergeler (UlaĢım hizmetinin konforu, hızı, dakiklik, vb.
göstergeleri içerir).
hizmet otosu official car ĠĢletmelerde görevli yöneticinin görev yaparken kullandığı binek
aracı.
hizmet yapısı supply structure UlaĢım iĢletmelerinin koltuk km. kapasitesi.
hukuk personeli law personnel Avukatlık hizmetleri veren kurum çalıĢanı.
hurda ambarı scrap storehouse KullanılmıĢ ve ömrünü tamamlamıĢ malzeme, araç gerecin
depolandığı ve değerlendirilmek üzere iĢlem gördüğü ambar.
I
ısıl (termal) yazıcı thermal printing Kağıt ya da karton biletler üzerine ısı temelli (teknoloji) bilgi
kaydı yapma aygıtı.
ISO kartı
(manyetik)
ISO card (magnetic) 1) Karton ya da plastik hammadde üzerine manyetik iz çekilmiĢ,
ĠSO ölçünlü, 54x85 mm. boyutlarında bilet türü. 2) Manyetik
kartların ikinci kuĢağı olup ĠSO ölçünlü (54x85 mm), karton ya da
plastik ana maddeli, 400 bitten çok bilgi depoloyabilen manyetik
Ģeritli bilet.
ıĢıklı kavĢak signalized crossing Araç ve yaya trafik yönetimi ıĢıkla gerçekleĢtirilen kavĢak.
ıĢınsal bağlantı radial link Kent merkezine açılı ıĢınlar biçiminde bağlanan yol ağı.
ıĢınsal hatlar radial routes Odaktan (merkezden) çevreye yayılan hatlar.
ıĢınsar kent radial city "Kentbilimci Le Corbusier'nin önerdiği, konutların kümeler
oluşturduğu belli büyüklükteki alana (25 hektar) yayılan, kentte
yaşayanları uygarlık gürültüsü, kent kalabalığı ve ulaşım
sorunlarından korumayı amaçlayan yerleşme türü." (RK, 1998)
Ġ
ĠBB meclis üyeleri
kartı
council members
cards
Ġstanbul BüyükĢehir Belediyesi meclis üyelerine özel tarifeyle
(ücretsiz) yolculuk hakkı sağlayan belge.
ĠBB memuru kartı
(tatil günlerinde)
ĠBB staff card (only
at the weekend)
Ġstanbul BüyükĢehir Belediyesi memurlarına, Cumartesi ve Pazar
tatil günleri özel tarifeyle (ücretsiz) yolculuk hakkı veren belge.
ĠBB müfettiĢ ve
murakıpları
ĠBB inspector &
auditor card
Ġstanbul BüyükĢehir Belediyesi müfettiĢ ve hesap denetçilerine
(murakıp) özel tarifeyle (ücretsiz) yolculuk hakkı veren belge.
ĠBB ve ilçe
belediyeleri
koruma güvenlik
görevlisi kartı
ĠBB security
personnel card
Ġstanbul BüyükĢehir Belediyesi ve Ġlçe Belediyeleri koruma
güvenlik görevlilerine özel tarifeyle (ücretsiz) yolculuk hakkı
veren belge.
içrekyapı intermodal Birden çok ulaĢım türünün etkin olduğu ya da katıldığı ulaĢıma
iliĢkin eylemler bütünü. Bu, ulaĢım bağlantılarını, farklı
seçenekleri, değiĢik türde iĢletmelerarası bağ ya da eĢgüdümü
kapsar. ‘Çokluyapı’ olarak da bilinir.
idare encümeni executive board Yönetim kurulu . ĠETT örneğinde, kuruluĢ yasasıyla tanımlanmıĢ,
düzenli toplanarak (haftada bir) kurumla ilgili yönetim
kararlarının alındığı ve değerlendirildiği, genel müdür,
yardımcıları ve daire baĢkanlarından (üst yönetici) oluĢan kurul.
idari çalıĢan
(personel)
administrative staff Kadrosu memur olan, ünvansız memurdan üst yöneticilere kadar
tüm aĢamaları içeren görevlilerin oluĢturduğu çalıĢanlar
(personel) kesimi.
idari Ģartname tender document ĠĢletmenin tüm mal ya da hizmet alımlarında teknik
Ģartnamelerle öngörülen özelliklerin dıĢında, genel koĢulları ve
yaptırımları içeren değiĢmez belge.
ĠDO IDO İstanbul Deniz Otobüsleri kısaltması. Ġstanbul BüyükĢehir
Belediyesi ve bağlı kuruluĢların ortaklığıyla 1987 yılında kurulan
ve aynı yılda hizmet vermeye baĢlayan anonim Ģirket.
ĠETT IETT İstanbul Elektrik, Tramvay ve Tünel İşletmeleri kısaltması. 1939
yılında 3645 sayılı yasayla, yabancı sermayeli ulaĢım, havagazı ve
elektrik Ģirketlerinin kamulaĢtırılması yoluyla kurulan,
günümüzde yalnızca ulaĢım iĢletmeciliği yapan (ağırlıklı olarak
otobüs ulaĢımı) yerel yönetime bağlı kamu kuruluĢu.
ĠETT çalıĢanı
(personel)
ĠETT staff DeğiĢik ücretlendirilen (ücretsiz) yolcu sınıfı.
ĠETT çalıĢanı
(personel) bilet
satıĢı
ticket sale with
ĠETT personnel
Yolculuklarda kullanılan değiĢik tür biletlerin, ĠETT'nin kendi
satıĢ yerlerinden, ĠETT görevlilerince doğrudan satıĢı.
ĠETT personeli
bilet satıĢ geliri
revenue of ticket
sale with ĠETT
personnel
Yolculuklarda kullanılan değiĢik tür biletlerin, ĠETT'nin kendi
satıĢ yerlerinden, ĠETT görevlilerince doğrudan satıĢı sonucu
sağlanan gelir.
ĠETT satıĢ yeri
(nokta)
ĠETT boots ĠETT biletlerinin ĠETT'li görevlilerce satıldığı yer.
ĠETT uygulaması IETT's practise ĠETT ĠĢletmeleri Genel Müdürlüğü'ne özgü iĢletim.
iki bölgeli ücret
dizgesi
two zone system Bölge içi ve bölgeler arası ulaĢımda değiĢik yolculuk tarife
uygulaması.
iki tekerli motorlu
araç
two-wheeled motor
vehicle
Motor gücüyle devinen iki tekerli araç, motorsiklet.
iki yönlü karayolu two way TaĢıt yolunun her iki yöndeki taĢıt trafiği için kullanıldığı
karayolu.
il genel meclis
üyesi kartı
general city council
member card
Ġstanbul Ġl Genel Meclisi üyelerine özel tarifeyle (ücretsiz)
yolculuk hakkı veren belge.
il trafik komisyonu provincial traffic
committee
Ġstanbul'da (Türkiye) 1984 yılına kadar (3030 sayılı BüyükĢehir
Belediyeleri Yasası çıkana değin), il valisi baĢkanlığında çalıĢan,
kentiçi ulaĢım ve trafik yönetimi konusunda en son yargı ve
eĢgüdüm birimi.
ilçe belediye meclis
üyesi kartı
municipality district
council member
card
Ġstanbul Ġlçe Belediye Meclis Üyelerine özel tarifeyle (ücretsiz)
yolculuk hakkı veren belge.
ilintili kalkınma joint development UlaĢım terminal ya da durakları yakın çevresindeki bölgede kamu
ya da özel sektörce gerçekleĢtirilen iĢyerleri giriĢimi.
ilk araca yürüme
süresi
walking duration of
passengers for the
first vehicle
Bir kentiçi seyahatin baĢlangıcında, konut, okul, iĢyeri, vb. den
çıkılıp binilecek ilk araca kadar geçen yaya yolculuğun süresi.
ilk hareket (marĢ)
sistemi
primary movement's
system
Ġçten yanmalı motorlarda ilk hareketi sağlamak için dıĢtan bir
etki ile motorun belli bir devirde uyarımını sağlayan motor
parçası.
ilkyardım first aid Ani olarak hastalanan ya da kazaya uğrayan kimseye tıbbi
tedavisi yapılıncaya kadar, anında ve olay yerinde, çevre
olanaklarından yararlanarak uygulanan geçici ilk iĢlem.
indirimli akbil reduced akbil TanımlanmıĢ yolcu sınıfları (kategori) için belli oranlarda düĢük
tutulan, çipli (elektronik), önyüklemeli yolculuk bileti.
indirimli akbilli
yolculuk
trip with reduced
akbil
Ġndirimli akbil bilet türü kullanılarak yapılan yolculuk.
indirimli aktarma with transfer bonus BelirlenmiĢ hatlar boyunca yapılan (zorunlu) aktarmalarda
yolculuk ücretinde indirim uygulaması.
indirimli bilet reduced ticket TanımlanmıĢ yolcu sınıfları (kategori) için belli oranlarda düĢük
tutulan, hammaddesi kağıt olan yolculuk bileti.
indirimli biletli
yolculuk
trip with reduced
ticket
Ġndirimli kağıt bilet türü kullanılarak yapılan yolculuk.
indirimli kart reduced card Ġndirimli ücret tarifesiyle yolculuk hakkı veren belge.
indirimli mavi
akbil
reduced blue card TanımlanmıĢ yolculuk sınıfları (kategori) için belli oranlarda
düĢük tutulan, öngörülmüĢ süreler içinde (günlük, haftalık, 15
günlük, aylık) sınırsız biniĢ hakkı veren çipli (elektronik),
önyüklemeli yolculuk bileti.
indirimli ücret reduced social fare Yönetim kararlarıyla belirlenmiĢ toplumsal kesimlere uygulanan
düĢük yolculuk bedeli.
indirimli yolcu reduced fare Tam ücretin belirli oranında indirim sağlanmıĢ yolcu sınıfı
(kategori).
indirimli yolculuk reduced trips Ġndirimli ücret uygulanan toplu ulaĢım yolculuğu.
Ġndirimsiz
aktarma
without transfer
bonus
BelirlenmiĢ hatlar boyunca yapılan (zorunlu) aktarmaların ücret
ödenerek gerçekleĢtirilmesi.
iniĢ koĢulu alighting condition Genellikle, ulaĢım örnekçelerinde, duraklar için kullanım düzeyi
tanımı. Örneğin, iniĢe izin verilmiĢ ya da yasaklanmıĢ durak, gibi.
inme alighting Yolcuların duraklarda araçlardan iniĢ eylemi.
insan kaynağı human resource Kurum ya da iĢletmenin nicelik ve nitelik olarak çalıĢanlarının
(personel) büyüklüğü.
intizam, düzen regularity UlaĢım iĢletmelerinde araçların günlük hizmetlerini öngörülmüĢ
zaman çizelgelerine uygun olarak gerçekleĢtirmeleri.
is salımı (emisyon) carbon emission Araç atık aygıtlarından (egzoz) salınan duman kiri.
iskele piers located Deniz araçlarının yolcu/yük indirme-bindirme yapmak için
yanaĢtıkları yer, yapı.
ĠSKĠ personel
kartı
ĠSKĠ staff card Yolcunun ĠSKĠ (İstanbul Su Kanalizasyon İdaresi) çalıĢanı
olduğunu belgeleyen ve özel tarifeyle yolculuk yapmasını sağlayan
belge.
Ġstanbul Bilet
Projesi
Ġstanbul Ticketing
Project
METMED Projesi kapsamında 1994 yılında Ġstanbul için
gerçekleĢtirilen proje. Katılan ülkeler: Ġspanya (Barselona,
Valencia), Belçika (Brüksel), Fas (Kazablanka), Portekiz (Lizbon),
Türkiye (Ġstanbul), Tunus (Tunus), Almanya (Berlin).
Ġstanbul Boğaziçi
Köprüsü
Bosphorus Bridge
of Istanbul
Ġstanbul'un Avrupa ve Anadolu Yakalarını, Ortaköy ve
Beylerbeyi arasında birbirine bağlayan, 1973 yılında trafiğe açılan
kara ulaĢım bağlantısı (köprüsü).
Ġstanbul Fatih
Sultan Mehmet
Köprüsü
Fatih Sultan
Mehmet Bridge of
Istanbul
Ġstanbul'un Avrupa ve Anadolu Yakalarını, Rumelihisarı ve
Kavacık arasında birbirine bağlayan, 1988 yılında trafiğe açılan
kara ulaĢım bağlantısı (köprüsü).
Ġstanbul UlaĢım
Ana Planı (ĠUAP)
master transport
plan of Istanbul
Ġstanbul kenti için hazırlanmıĢ mevcut ve gelecekte ulaĢım
özellikleri ile beklentilerini belli varsayım ve ölçütler üzerinden
tanımlayan, ĠBB'ce yapılan çerçeve plan.
Ġstanbul
uygulaması Ġstanbul's practise Ġstanbul kentine özgü iĢletim.
Ġstanbul Yakası Ġstanbul side Ġstanbul Boğazıyla iki parçaya ayrılan, Türkiye'nin önemli büyük
kenti Ġstanbul'un Batı (Avrupa) yanında, Haliç Körfezinin
kuzeyinde kalan coğrafi bölümü.
istasyon station Ağır/hafif raylı ulaĢım sistemlerinde yolcu iniĢ biniĢleri ve
beklemelerinin yapıldığı büyük durak.
isteğe bağlı demand responsive Yolcunun isteği üzerine, ulaĢım bölgesi içinde herhangi bir yerde,
önceden belirlenmiĢ süreler içerisinde, değiĢik araçlarla
gerçekleĢtirilen değiĢken (sabit olmayan) hat ulaĢım türü. “Çağır
bin’ adı da verilir. Bkz. Çağır bin.
istem (talep) demand Kent yerleĢiğinin (nüfus), kentsel etkinlikleri için yolculuk istek
düzeyi.
istem
değerlendirimi
demand evaluation UlaĢım iĢletme birimlerince malzeme, hizmet, vb. gereksinim
bildirimlerinin görevli kurulca değerlendirilmesi iĢi.
istem kestirimi
(talep tahmini)
range projection Geleceğe dönük olarak ve varolan yapı özelliklerinden kalkarak
hesaplanan yolculuk beklentileri.
istifa resign ÇalıĢanın görev süresi dolmadan, isteği üzerine yasal olarak
görevden ayrılması.
Ġstiklal Madalyası
Varisleri Derneği
üyeleri kartı
association
members of
independence
methal heir
İstiklal Madalyası Varisleri Derneği üyelerine özel tarifeyle
(ücretsiz) yolculuk hakkı veren belge.
iĢ (mesai) izleme
kartı
work hours ĠĢçi ve memur çalıĢanların iĢe geliĢ gidiĢlerinin izlendiği belge.
iĢ (repo) cetveli work and free days
shedule
DönüĢümlü (vardiyalı) çalıĢan garaj iĢyerlerinde, iĢçilerin çalıĢma
ve dinlenme (tatil) günlerini gösteren haftalık ya da aylık çizelge.
iĢ alanı business function Kentin ağırlıklı olarak iĢ yerlerinin bulunduğu kesimi.
iĢ aracı company car Bir iĢyerine bağlı, iĢ amaçlı kullanılan araç.
iĢ bölgesi
(yerleĢke)
worker's housing "Üretim yoğun kentlerde, işçilerin topluca oturmalarını sağlamak
amacıyla yapılan ve genellikle işyerine yürüme uzaklığında bulunan
toplu konutlar." (RK, 1998)
iĢ kazası raporu accident on duty
report
ÇalıĢma sırasında gerçekleĢen kazayla ilgili bilgileri içeren belge.
iĢ makinası machine tool DeğiĢik üretim alanlarında (yapım, tarım, üretim, vb.) kullanılan,
taĢımacılık yapmayan araç.
iĢ seyahati journey-to-work 1)ĠĢ amaçlı yolculuk. 2) "İnsanların, evleriyle işyeri arasında gidip
gelebilmeleri için, genellikle sabahları kentin merkezine doğru,
akşamları da tersi yönde hergün gerçekleştirdikleri araçlı-araçsız
eylem." (RK, 1998)
iĢ yeri jobs Ġstihdam yaratan çalıĢma yeri.
iĢ yoğunluğu (ĠY) job density (d) Kentsel birim alan baĢına (km2) düĢen iĢ(yeri) sayısı.
iĢçi labour UlaĢım iĢletmelerinde yasayla tanımlanmıĢ çalıĢan (personel)
statüsü. (ĠĢ, Sendikalar, Sigorta, vb.yasalara bağlı çalıĢan).
iĢçi çalıĢan
hareketi
labour mobilitiy Öngörülen dönem (gün, hafta, ay, yıl ya da seçili bir süre) içinde
memur personelin iĢe girme, görev yeri ve niteliği, nedenlerine
göre iĢten ayrılma, vb. tüm hareketleri(nin kaydı).
iĢçi sicil kartonu labour registration ĠĢçi personelin iĢyerinde çalıĢma düzeni ile amirlerinin gözlem ve
değerlendirmelerini içeren belge.
iĢçi toplusözleĢme
önödemesi (avans)
advanse paymant on
collective labor
contract
Süresinde bitirilemeyen sözleĢme görüĢmelerinde, çalıĢanın
kayıplarını karĢılamak amacıyla sonradan kesilmek (mahsup)
üzere gerçekleĢtirilen ödeme.
iĢgünü working-day Haftanın yasaca öngörülmüĢ, çalıĢılan günleri (Türkiye'de
Pazartesi, Salı, ÇarĢamba, PerĢembe, Cuma).
iĢletici eĢit gelir
paylaĢımı
allocate the right
revenue to each
operator
Kentiçi ulaĢım iĢletmelerinin, yolculuk hizmet katkı payları
oranında gelirden pay alması.
iĢletim dizgesi operational system Bir iĢletmede günlük iĢletme uygulamalarının her biri (iĢletme,
garaj hizmetleri, malzeme, alım satım, muhasebe, bilgiiĢlem,
planlama, vb. günlük iĢ ve bilgi üreten iĢletim dizgeleridir).
iĢletme açığı operating deficit Toplam iĢletme gelirleri ile giderleri arasındaki fark.
iĢletme amiri operation chief Araçların günlük çalıĢmalarının iĢletme bölgesi sorumlusu.
iĢletme bölgelerine
göre kaza
accident by
operational region
UlaĢım iĢletme yönetim bölgelerine göre kazaların dağılımı ve
özellikleri.
iĢletme bölgesi region of operation Bir kentte ulaĢım iĢletme yönetiminin, altyapı (garaj,vb.), hizmet
ağı, coğrafi yapı, ulaĢım beklenti kümelenmeleri, vb. etkenleri
gözönünde bulundurarak sınırlarını belirlediği hizmet alanı.
iĢletme desteği
(sübvansiyon)
operating assistance UlaĢım iĢletme giderleri için (sermaye giderleri dıĢında) parasal
destek; yerel ya da merkezi yönetim desteği biçiminde olabilir.
iĢletme geliri operating revenue UlaĢım hizmeti iĢletmeciliğinden kaynaklanan gelir; doğrudan
yolculuk gelirinin yanısıra reklam, faiz, özel otobüs hizmetleri ve
yönetim desteklerini de kapsar.
iĢletme gideri
(maliyet)
operating expense,
operating cost
1) Parasal olarak ödenen ücret, maaĢ, malzeme, bakım onarım
için gerekli araç gereç ve donatı, yapılar; iĢletme araçları,
donanım, uzmanlık, vb. kiralama bedellerinin toplamı. 2)
Finansman ve amortismanlar dıĢında ulaĢım iĢletme harcamaları.
3) Toplam ĠĢletme maliyetinin yolculuk gelirleriyle karĢılanan
bölümü.
iĢletme giderini
karĢılama düzeyi
coverage of
operating costs
through revenue
Destekler (sübvansiyon) dıĢında ulaĢım gelirlerinin iĢletme
giderlerini karĢılama düzeyi.
iĢletme giderinin
karĢılanması
operating cost
recovery
Yolcu gelirleri düzeyiyle iĢletme giderlerini denkleĢtirme.
iĢletme hızı operating speed UlaĢım iĢletme türünün (mod) 7 gün/24 saat ortalama ticari
iĢletim hızı.
iĢletme iĢçisi operation worker ĠĢletmenin günlük servisinin sürdürümünü sağlayan iĢçi kesimi
(sürücüler içinde).
iĢletme türü type of operator ĠĢletme yönetimine (kamu, özel) dayalı türel dağılım.
iĢletme verimliliği operator efficiency Kentlerde iĢletmelerin büyüklüğü ve toplu ulaĢım türlerinde
kapasite sunum gücüne göre baĢarımın (performans) ölçülebilir
göstergesi (KYÜ payı olarak yolcu km. maliyetiyle ölçülür).
iĢletme yönetim
dizgesi
operation
management system
UlaĢım iĢletmelerinde tüm ulaĢım hizmetleri, trafik yönetimi,
uygulama kararları, istem (talep) ve sunum (arz) yönetimi, vb. ile
ilgili yapı(lanma).
iĢletmeci (ulaĢım) operator TanımlanmıĢ ulaĢım iĢi yürüten bireysel ya da tüzel kiĢi.
iĢletmeler arası
gelir paylaĢımı
revenue sharing
among operators
Özellikle ortak bilet-ücret politikalarının uygulandığı ulaĢım
ağlarında ortak havuzda toplanan yolculuk gelirlerinin iĢletmeler
arasında hakediĢlere göra dağıtılması.
iĢlevsel kent alanı functional urban
area
ĠĢ ya da çalıĢmanın yoğunlaĢtığı, ev-iĢ yolculuklarının ağırlıkla
yapıldığı coğrafi bölge.
iĢlevsel veri functional data Hatağının nasıl çalıĢtığını gösteren temel bilgi.
iĢyeri servisi employee bus ÇalıĢanların ev-iĢ arası yolculuklarını sağlayan özel ya da kamuya
özgü iĢletme türü.
ĠUAġ IUAġ İstanbul Ulaşım Anonim Şirketi kısaltması. Ġstanbul BüyükĢehir
Belediyesi ve bağlı kuruluĢların ortaklığıyla 1988 yılında kurulan
ve 1989 yılında hafif raylı sistemle (LRT) hizmet vermeye
baĢlayan anonim Ģirket.
ivedi (acil) durum
yönetim dizgesi
(sistem)
emergency
management system
UlaĢım iĢletmelerinde olağanüstü durumlarda (trafik, doğal
yıkım, savaĢ, vb.) yürütülecek ulaĢım hizmeti ile ilgili yapı(lanma).
Bkz. Olağanüstü Durum Yönetim dizgesi.
iyileĢtirilmiĢ yolcu
bilgilendirmesi
improved passenger
information
ĠĢletmeyle ilgili yolcu bilgilendirmesinin (hat, zaman, vb. bilgileri)
yeniden düzenlenmiĢ ve etkili kılınmıĢ biçimi.
iyileĢtirme rehabilitation "Bir ulaşım ağı ya da işletmesini, işlevlerini gereği gibi yerine
getiremez durumdan kurtarmak, özellikle verimsiz uygulamaları
daha üstün hizmet ölçünlerine kavuşturmak." (RK, 1998)
iyileĢtirme
yöntemleri
(strateji)
recovering
strategies
Mevcut iĢletme yapısında belirlenen hedeflere göre, kısa, orta,
uzun dönemli iyileĢtirme olanaklarını dizgeli olarak içeren
uygulama öneri ve tasarıları (planları).
izleme aralığı
(takip mesafesi)
follow-up distance Önde giden aracın arkadan gelen araç tarafından izlenme yol
uzunluğu.
J
jeneratör generator Yakıt yakarak elektrik enerjisi üreten aygıt.
jeton token Hamaddesi metal (alaĢım) olan, araç dıĢında ya da içinde kutu ya
da turnikelere atılarak kullanılan bilet türü.
jeton satıĢı token sale Yolculuklarda kullanılan jetonların yolculara satıĢı.
jetonlu yolculuk trip with token Jeton bilet türü kullanılarak yapılan yolculuk.
K
kablolu (asansör
tipi, çekmeli)
demiryolu
elevator type
railway
Genellikle eğimli arazilerde, raylar üzerinde kablo ile çekilen
ulaĢım türü. Bkz. Funiküler Sistem, Tünel.
Kablolu araç Cable Car Gövde dıĢındaki güçkaynağından, yolboyunca uzanan elektrik
hatlarıyla beslenen; kiĢi denetimli, karma trafikte çalıĢan bir
elektrikli raylı iĢletme aracı.
kaçak yolculuk fare evasion Bilet/tarife dıĢı yolculuk.
kağıt bilet paper ticket Anamaddesi kağıt olan, baskılı bilet türü.
kaldırım sidewalk Bkz. Yaya kaldırımı
kaldırım
kenarında akıĢ
yönlü Ģerit
with flow kerb side
lane
Kaldırıma koĢut ve bitiĢik olarak trafiğin aktığı yönde toplu
ulaĢıma ayrılmıĢ yol kesimi.
kaldırım
kenarında ters
yönlü Ģerit
contra flow kerb
side lane
Kaldırıma koĢut ve bitiĢik olarak trafiğe ters yönde toplu ulaĢıma
ayrılmıĢ yol kesimi.
kaldırım, yaya
kaldırımı
sidewalk, pavement,
footway
1) Yollarda yayaların hareketine ayrılmıĢ bölüm. 2) "Bir yolun,
sokağın kenarında yalnız yayaların geçmesine ayrılan, azıcık
yükseltilmiş dar bölüm." (RK, 1998)
kaldırım, yaya
yolu
curb, border Yaya yolu, ada, bisiklet yolu, vb. kara yolu bölümlerini taĢıt
yolundan ayıran, taĢıt yoluna göre, araç çıkıĢını güçleĢtirecek
biçimde yükseltilmiĢ olarak yapılan ve karayolundaki trafiği
yönlendiren sınırlayıcı ulaĢım altyapısı.
kalkıĢ zamanı start time Bir hatta bağlı çalıĢan araçların günlük seferlerine öngörülmüĢ
baĢlama saati.
kalkıĢların
eĢgüdümü
coordination of
departures
Araçların seferlerine baĢlama zamanlarının yolboyu üzerinde
yolcu beklentilerini karĢılayacak biçimde düzenlenmesi.
kamu arsası state owned land Kamuya ait, kiĢisel mülk olmayan kara parçası.
kamu hizmeti
taĢıtı
service car Kamu hizmetleri için yük ve yolcu taĢımacılığında kullanılan taĢıt.
kamu iĢletmecisi official operator Merkezi ya da yerel yönetimlere bağlı kent içi ulaĢım iĢletmecisi.
kamu iĢletmesi official operation Merkezi ya da yerel yönetimlere bağlı kent içi ulaĢım iĢletmesi.
kamu kesimi public
administration
Merkezi ya da yerel yönetime bağlı kurum, kuruluĢ, giriĢim.
kamu toplu
ulaĢımı
governing public
transport
ĠĢleticisi kamu olan (merkezi ya da yerel yönetim) toplu ulaĢım.
kamu ulaĢımı official transport Kamu kuruluĢlarınca sağlanan kent içi ulaĢım.
kamusal kent
hizmeti
public services "Bir yerleşimde insanların ortaklaşa yararlandıkları ve genellikle
devlet, yerel yönetim gibi kamu tüzel kişiliklerince doğrudan ya da
onların gözetim, denetimleri altında dolaylı olarak, kazanç amacı
güdülmeden yapılan, yol, okul, gezilik, otopark, su, elektrik, gaz,
toplu taşıma vb. gereksinmelerle ilgili işler ve kolaylıklar." (RK,
1998)
kamyon truck Yük taĢımacılığından kullanılan, yüklü ağırlığı 3500 kg.dan çok
olan, lastik tekerlekli kara ulaĢım aracı.
kamyonet small truck ĠĢ (yük taĢıma) amaçlı kullanılan, taĢıma kapasitesi düĢük (en çok
3500 kg.) kamyon.
kantar weiging machine Araçların ağırlıklarını saptayan aygıt.
kapalı durak covered stop Yolcunun açık hava etkilerinden belli oranlarda korunduğu,
oturma birimleri de içerebilen durak türü.
kapalı garaj alanı covered depot area Filo araçlarının parklama ve yakıt yüklemesi yaptıkları
garajlarda kapalı yapılar bölümü.
kapalı ücret yapısı closed system Bilet ve kartların giriĢ noktalarında satıldığı ya da turnikeli
geçiĢin zorunlu olduğu ulaĢım yapısı.
kapasite capasity Bir araçtaki ençok (azami; maksimum) yolcu sayısı. Koltuk ve
ayakta yolculuk olanağı olarak hesaplanır.
kapasite kilometre capacity kilometer TaĢıt km X araç kapasitesi.
kapasite kullanım
etkeni
capasity factor Ençok (maksimum) yolcu yükü/Ortalama yolcu yükü.
kapasite kullanımı utilization ratio Yolcu kilometrenin koltuk kilometreye oranı.
kapasite kullanımı capacity utilization 1) Birim zamanda durak, bağlantı, hat, araç, vb. için kapasitenin
yüklenme oranı (yük/kapasite ya da yolcu km/ kapasite km)).
Verimlilik göstergesi olarak kullanılır. 2) Yolcu kilometre/kapasite
kilometre.
kapasitenin isteme
uyarlanması
to adapt capasity to
demand
Kentiçi ulaĢım iĢletmelerinde filo araçlarının yolculuk isteminin
(talep) yeri ve büyüklüğüne göre dağıtımının sağlanması.
kapıdan kapıya
taĢımacılık
growth door to door Kentiçi ulaĢımda verimsiz hatağı etkinliğinin bir örneği olarak,
aktarmaları dıĢlayan; yolculara, yolculuğun baĢlangıçla bitiĢ
noktaları arasında tek araçla hizmet veren olumsuz iĢletmecilik
biçimi için kullanılan sözce.
kaporta skylight ġasi üzerine uygulanan, Ģasi ve aracın diğer elemanlarını örten ve
araca dıĢ görünümünü kazandıran donatı.
kara alanı land area Büyük su yüzeyleri (okyanus, göl, nehir,vb.) dıĢında kalan kent
alanı.
karaliste blacklist Bilet kullanım bilgilerinin girdi olarak çözümlemelerinin yapıldığı
yazılımlarda sorunlu, geçersiz biletlerin yakalanması ve
raporlanması.
Karayolları Genel
Müdürlüğü
(KGM)
Turkish Highways
General Directorate
Türkiye'de, kentsel alandan geçen karayollarının, otoyolların ve
köprülerin planlaması, yapımı, bakımından sorumlu, ulaĢtırma
bakanlığına bağlı ülke çapında örgütlü kamu kuruluĢu.
karayolu highway 1) Trafik için kamu yararına açık arazi Ģeridi, köprü ve alan. 2)
Kara üzerinde ulaĢıma ayrılan alan.
karayolu ulaĢım
(taĢım) türü
surface transit mode Otobüslerle (lastik tekerlekli araçlarla) yapılan yolculuk türü.
karayolu ağırlıklı overwhelming
motorway
Kentiçi ulaĢımda lastik tekerlekli karayolu ulaĢımının diğer
ulaĢım türlerine göre önde olması, öncelenmesi.
karayolu altyapısı infrastructure of
road
Karayollarının yol ve yükselti (platform), kavĢak, aydınlatma,
iĢaretleme, yaya yapıları, yolcu ve yük taĢıma yapıları, terminal ve
aktarma yerleri, sinyalizasyon, vb. özelliklerinin tümü.
karayolu sınır
çizgisi
highway border line Kamusal karayolunda yaya yolunun arazi, arsa ya da mülkle
birleĢtiği çizgi.
karbon alımsatımı
(ticaret)
carbon trade Kyoto sözleĢmesi çerçevesinde salım hakkını tüketemeyen
ülkelerin, dünya salım borsasında bu hakkı baĢka ülkelere
satmaları.
karbüratör carburetor Benzin ve havayı belli bir oranda (1/5) karıĢtırarak silindirlere
gönderen motor parçası.
kart passe BelirlenmiĢ bir süre için sınırsız kullanma (biniĢ) hakkı sağlayan
yolculuk belgesi.
kart bedeli card value Yolculuk kartlarında doğrudan kartın bedeli olarak, kartın
geçerlilik süresi için bir kez verilen, yolculuk bedelinden
(ücretinden) ayrı ödeme.
karter crank case Araçlarda motor yağı deposu.
karton bilet hard paper ticket Hammaddesi kalın ve daha kaliteli kağıt olan ve bilgilerin üzerine
baskıyla yazıldığı bilet türü.
kasko kasko Türkiye'de zorunlu olmayan araç kaza sigorta uygulaması.
katalitik
dönüĢtürücü
(konvertör)
catalytic converter Araç salımlarını (emisyon) azaltma amaçlı olarak yakıtlara
katılan katkı maddesi.
katamaran catamaran type Ġki parçalı gövde ortası açık, hızlı deniz ulaĢım aracı.
katılım (iĢtirak) participation Anonim Ģirketlerde sermaye ortaklığı.
katım, katma
(ilhak)
annexation,
incorporation
"Bir kent yönetiminin, sınırları dışındaki bir yerleşim yerini, yetkili
kurul ve üyelerin kararıyla, kendi sınırları içine alması." (RK, 1998)
katlı kavĢak staged crossing KesiĢme noktasında buluĢan yolların farklı düzlemlerde
(yüksekliklerde) olduğu kavĢak.
kavĢak crossing, road
junction,
interchange,
intersection
1) Ġki ya da daha çok karayolunun kesiĢmesi ya da birleĢmesi ile
oluĢan ortak alan. 2."İki ya da daha çok yolun kesiştiği ve taşıt gidiş
gelişinin değişimine olanak verecek biçimde trafik gereçleriyle
düzenlenmiş kent kesimi." (RK, 1998) 3) "Taşıt gidişgelişlerine
ayrılmış yolların kesiştikleri yer." (RK, 1998)
kayık boat Kol gücüyle (kürek kullanılarak) devinen, küçük kapasiteli deniz
ulaĢım aracı.
kaynak
savurganlığı (israf)
wasted resource Kentiçi ulaĢımda yaratılan kaynağın kötü planlamalara bağlı
verimsiz kullanımı.
kaynakhane welding Her türlü kaynak iĢleminin yapıldığı yer, iĢlik.
kaza accident Yolculuk hizmeti veren araçların hizmetleri sırasında oluĢan
hasarlı, yaralamalı, ölümlü olay.
kaza saptama
(tespit) tutanağı
accident record
book
Trafik görevlisi tarafından; örneğine uygun olarak kaza yerinin
durumu, iz ve kanıtlar, kazaya karıĢan sürücüler, varsa ölü ve
yaralılar, hasar veya zarar, zaman ve tarih bilgileriyle gerekli
görülen diğer bilgilerin kaydedildiği belge ve çizenek (kroki).
kaza sigortası accident insurance SözleĢme koĢullarına uygun olarak yapılan ödeme (prim) karĢılığı
kazalara karĢı satın alınan parasal güvence.
kent (Ģehir) city 1) YerleĢik nüfusu, ekonomik/toplumsal/kültürel özellikleri
açısından belli bir büyüklükte olan, ulaĢımdan iletiĢime,
enerjiden suya karmaĢık hizmet (altyapı) ağlarının sözkonusu
olduğu yerleĢme birimi. 2) "Sürekli toplumsal gelişme içinde
bulunan ve toplumun, yerleşme, barınma, gidişgeliş, çalışma,
dinlenme, eğlenme gibi gereksinimlerinin karşılandığı, tarımsal
nüfusu az, nüfus yoğun yerleşme birimi." (RK, 1998)
kent biçimi urban form "Bir kentin tasarlanmış ya da tasarlanmamış olarak gelişme süreci
içinde alabileceği örümcek ağı, ışınsar, çizgil, vb. görünümlerden
biri." (RK, 1998)
kent büyümesi urban growth, city
growth
"Bir kentin belli bir ya da birkaç odak çevresinde, belli bir tasarıma
göre ya da tasarımsız nüfusça ve alanca büyümesi." (RK, 1998)
kent demiryolu
(metro)
metropolitan
railway (metro)
Bkz. Demiryolu (Raylı), ağır.
kent dokusu city fabric, urban
fabric
1) Bir kentin tarihsel, kültürel, toplumsal, ekonomik, vb. tüm
özelliklerini örgüleyen giriĢik yapı. 2) "Bir kentin, anayollar ve
yanyollarla bölünmüş, çalışma, alımsatım, üretim, dinlenme
yerlerini kapsayan bölgelerden (ilçe), adacıklardan ve küçük
yerleşkelerden (mahalle) oluşan toprak kullanım biçimi." (RK,
1998)
kent eĢiği urban fringe "Yerleşik alanlarda, yörekentlerin dışına doğru kentsel ve tarımsal
toprak kullanımlarının birleştiği alan." (RK, 1998)
kent imgesi city image "Tasarımı, düzenlenişi, görünümü ve yapılarının tasarım
özellikleriyle, bir kentin insanda bıraktığı izlenim." (RK, 1998)
kent kimliği urban identity "Bir kentin özgün tarihsel ve kültürel birikimi; bölgesel, ulusal ve
küresel yerleşim dizgeleri içerisindeki toplumsal, kültürel ve
ekonomik işlevleri ve bunların, o yerleşim yerlerinin uzamsal
(mekan) örgütlenmesine yansımasından kaynaklanan ayırdedici
özelliklerinin ve niteliklerinin tümü." (RK, 1998)
kent kültürü urban culture "İnsanların davranışlarında, ilişkilerinde, değer yargılarında, tinsel
ve gündelik yaşam biçimlerinde kente özgü niteliklerin ortaya
çıkmasıyla birlikte, bir başka deyişle kentlileşmeyle oluşan üstyapı
kurumu." (RK, 1998)
kent merkezi
bağlantısı
downtown people
mover
Kentin Merkezi İş Alanıyla (MĠA) bağlantılı, duraklama yapmayan
(ilk durağı son durağı olan) döngüsel (ring) hat türü.
kent merkezine
giriĢin
sınırlandırılması
confining access to
city center
Yaya, bisiklet ya da toplu ulaĢımı önceleyecek biçimde diğer
ulaĢım türlerinin kentin merkezi bölgelerine giriĢlerinin değiĢik
yöntemlerle engellenmesi, azaltılması.
kent odağı
(merkez)
downtown, city
center
"Bir kentin, başlıca kamusal ve özel yapılarının, tecim, yönetim ve
kültür kuruluşlarının bir araya toplandığı, çok katlı yapıları, yoğun
ve devingen nüfusu ile önemli kesimi." (RK, 1998)
kent otobüsü intercity bus Bkz. Otobüs, kent.
kent suçu urban crime 1)Bir kentin doğal, tarihsel ve estetik değerlerine, bireyler, türlü
örgütler ve hatta yöneticilerce zarar verilmesi sonucunda, kamu
duyuncunda (vicdan) yarattığı rahatsızlıklara; yasalarda bu
etkinlikler suç olarak tanımlanmasa bile, verilen ad. 2) Bu tür
eylemlerin yasalarda suç olarak tanımlanmış ve bunları işleyenlerin
karşılaşacakları yaptırımların da yine yasalarda gösterilmiş olması."
(RK, 1998)
kent tasarım
(planlama) birimi
(KTB)
Metropolitan Planning
Organization (MPO)
Kent içi ulaĢım taĢımacılığı ve bölgenin diğer tasarım (planlama)
süreçlerini seçili yerel yönetim desteğiyle öngören, bu yönde örgütlü
çalıĢmalar yürütmekle görevli birim (kurum).
kent yapı tasarımı
(nazım imar planı)
master plan, general
plan
"Bir kentsel yerleşmenin yerleşme ilkelerinin ve gelişmesinin
anaçizgilerini gelecek dönem (20 yıl) için öngören çalışma." (RK,
1998)
kent zaman
politikası
politics on city
times
Kentlerde gündelik yaĢamın zaman açısından yaĢam niteliğini
arttıracak biçimde yapılandırılması, kent yaĢayanlarının
mutluluğunu hedefleyen bir kent zaman planlaması. Batı
dünyasında giderek yerel yönetim siyasetlerinin temel öğelerinden
birini oluĢturmaktadır.
kentağı urban network "Su, elektrik, gaz, ulaşım gibi kent gereksinmelerini karşılamak için,
bunları üretildiği kaynaklardan son kullanıcıya, konutlara götüren,
boru, yalıtılmış tel, otobüs yollarının, kent içinde en uygun ve
ekonomi ilkelerine göre yerleştirilme biçimi." (RK, 1998)
kentbilim town and country
planning, urban
planning
"1) Geniş anlamda, kentlerin değişmesine, büyümesine, gelişmesine,
düzenlenmesine yön veren, kentsel çevreyi, yaşamın toplumsal,
ekonomik, kültürel, politik ve estetik gereklerini gözönünde tutarak
düzenleyen uğraşı, bilim ve sanat dalı. 2) Dar anlamda, yerleşim
yerleri için tasarılar hazırlama yöntemlerini öğreten bilim dalı ve bu
dalda yetişmiş kimselerin uğraşısı. 3) Kent bilimlerinden biri." (RK,
1998)
kentbilimci urbanologist "Kentbilim öğretimi yapan, bu dalda yapıtları ve yayınları olan
kimse." (RK, 1998)
kentbilimleri urban sciences "Kentbilimi dalını da içeren, ama daha geniş olan, kentlerin
doğuşunu, biçimlenişini, kent işlevlerine ilişkin toplumbilimsel,
ekonomik ve teknik tüm etkenleri, kentin yönetimsel yapı ve
süreçlerini inceleyen bilim dallarının tümü." (RK, 1998)
kentdıĢı (banliyö) crosstown Merkezi İş Alanı’na (MĠA) girmeyen raylı sistemler ya da ıĢınsar
olmayan otobüs hatlarının ulaĢım hizmeti verdiği kenti çevreleyen
yerleĢim kuĢağı, yerleĢke.
kentdıĢı (banliyö)
treni
suburban rail Bkz. Demiryolu, kentdışı (banliyö) treni.
kentdıĢı (banliyö)
demiryolu
commuter rail Bkz, Demiryolu, kentdışı (banliyö).
kentdıĢı (banliyö)
raylı taĢımacılık
commuter rail Bkz. Demiryolu, kentdışı (banliyö).
kentdıĢı, banliyö suburban Kent merkezini saran uzak kentsel bölge.
kente göç rural
depopopulation
"Kısal alanların itici ve kentlerin çekici niteliklerinin etkisiyle
nüfusun kırsal bölgelerden kentlere yönelmesi." (RK, 1998)
kentiçi ulaĢım
iĢletmesi
urban transport
operation
Kent içinde değiĢik ulaĢım türleriyle kent içi yolculuk hizmeti
sunan özel, özerk ya da kamu iĢletmesi.
kentlerarası
ulaĢım
through traffic,
intercity traffic
"Kentlerarasındaki yollar üzerinde araç (taşıt) dolaşımı." (RK,
1998)
kentleĢme urbanisation "Sanayileşme ve ekonomik gelişmeye koşut olarak kent sayısının
artması ve kentlerin büyümesi sonucunu doğuran, toplumda artan
oranda örgütleşmeye, uzmanlaşmaya ve insanlararası ilişkilerde
kentlere özgü değişikliklere yol açan nüfus birikimi süreci." (RK,
1998)
kentlileĢme to be citizen "Kentleşmeden ayrı olarak, kentleşme akımı sonunda, toplumsal
değişmenin insan davranışlarında ve ilişkilerinde, değer
yargılarında, tinsel ve maddi yaşam biçimlerinde değişiklikler
yaratma süreci." (RK, 1998)
kentsel alan (1) urbanised area Genel olarak bir kentin yapılaĢmıĢ alanı.
kentsel alan (2) urban area "Genellikle bir kent yönetimi biriminin sınırları içinde kalmakla
birlikte, kimi kez ondan daha geniş olan ve kırsal niteliğini yitirmiş
ya da yitirmekte olan yörekentleri de kapsayan alan." (RK, 1998)
kentsel altyapı urban infrastructure "Bir kentin, işlevlerini yerine getirebilmesi için gereksinme duyulan
su, elektrik, gaz, atıkdüzeni, iletişim, kaldırım, ulaşım, vb. kentsel
donanımların tümü." (RK, 1998)
kentsel etkinlik urban activity Kentlerdeki tüm toplumsal devini.
kentsel geliĢme urban development "Bir ülkede, kentsel nüfusun artması, kentlerin çoğalması ve
bayındır duruma getirilmesi süreci." (RK, 1998)
kentsel geliĢme
örnekçesi
urban development
model
Kentin gelecek tasarımı için öngörülen aĢamalar kurgusu.
kentsel geliĢme
özellikleri
urban development
patterns
Kentsel geliĢme örnekçelerine esas olmak üzere nüfus, yerleĢme,
arazi kullanımı, yolculuk istemi, vb. kent özelliklerinin geleceğe
dönük eğilimleri ve gizilgüçleri (potansiyel).
kentsel geliĢme
yordamı
urban development
strategy
Kentsel geliĢmelerin varolan ya da olabilecek dinamiklere bağlı
tasarımı.
kentsel iĢlev city function "1) İnsanların, bir kentten bekledikleri; barınma, tecim, çalışma,
yönetim, dinlenme ve eğlenme, ulaşım, vb. hizmetlerinden her biri.
2) Ancak kentlerde bulunabilen, kısal yerleşmelerde sağlanması
olanağı bulunmayan hizmet." (RK, 1998)
kentsel tasarım,
kent planlaması
urban planning,
town planning
"1)Bölge, çevre tasarımlarıyla ve ulusal kalkınma tasarılarıyla
uyumlu olarak, kentin, yalnızca toprak kullanılışı bakımından değil,
aynı zamanda, ekonomik, toplumsal ve nüfusbilimsel yönden
tasarıya, ussal öngörülere bağlanması. 2) Bunu iş edinen bilim dalı
ve uygulama alanı." (RK, 1998) 3) Bir kentin mevcut ve gelecekte,
insan yerleĢmeleri, hizmetlere eriĢim ve onlardan yararlanma
olanaklarıyla ilgili öngörü, yaklaĢım,vb. leri içeren, değiĢik
yaptırım gücü taĢıyabilen yasal dayanaklı çalıĢma.
kentsel yapı urban structure Kentin temel özelliklerinin bağlantılı ve bütünsel bireĢimi.
kentsel yoğunluk urban density Birim alan baĢına yerleĢik (nüfus) sayısı.
kentsellik urbanism "Kentleşme süreci hızlandıkça, kentsel yerleşim yerlerinin ve
buralarda yaşayan insanların kazandıkları yeni niteliklerin tümünü
anlatan bir gelişme ölçütü." (RK, 1998)
kenttaĢ, hemĢeri citizen "1)Bir kentte doğmuş, büyümüş, yaşamış bulunan, o kentle kişiliği
arasında tarihsel, kültürel, duygusal bağlar bulunan, bu kimlikle
kimi kent özelliklerinden yararlanma hakkı olan ve aynı zamanda
kentine karşı kimi toplumsal sorumluluklar ve yükümlülükler
altında olan kişi." (RK, 1998)
kesintisiz
(gayrısafi) yurtiçi
üretim (KYÜ)
gross domestic
product (GDP)
Yurtiçi-yurtdıĢı aktarımlar dıĢında ülkenin (kentin) toplam
üretime 1 yıllık katkısı.
kesintisiz trafik through traffic "Trafiğin, anayola bir ya da iki yanından yapılan giriş ve çıkışlarla
kesilmesinin trafik kurallarınca yasaklandığı taşıt akımı." (RK,
1998)
kestirim matrisi forecasting matrix UlaĢım tasarım ve örnekçelerinde öngörülmüĢ yolculuk istemi,
beklentisi (talep) yapısı.
kestirim örneği forecasting model UlaĢım tasarım ve örnekçelerinde öngörülmüĢ ulaĢım yapı ve
özellikleri.
kır-kent itim-
çekimi
town and country
magnet
"Ebenezer Howard'ca kullanılan, kırsal alanlara kentten daha
güçlü bir demirkapan çekiciliği kazandırmayı, kırsal alanlarla
kentleri evlendirmeyi, daha doğrusu her iki yerleşim yerinin üstün
özelliklerini birleştirmeyi amaçlayan öneri." (RK, 1998)
kırsallaĢma ruralization "1) Kırsal alanda yaşayan nüfus oranının yükselmesi. 2) Kırlardan
kentlere göç sonucunda kentin tinsel ve maddi yaşamına
uyumlanamaması nedeniyle, özellikle büyük kentlerdeki gecekondu
bölgelerinin kırsal alan görünümü kazanması." (RK, 1998)
kırtasiye ambarı stationery
storehoule
UlaĢım iĢletmesinin satın aldığı her türlü kırtasıye malzeme ve
araç gerecinin teslim alındığı, depolandığı ve birimlere dağıtıldığı
ambar.
kısa dönem short term Gelecek 5 yıl ve altı.
kısa dönem hatağı short term route
network
Gelecek kısa dönemde (<5 yıl) öngörülmüĢ, iyileĢtirilmiĢ hatağı.
kısa hüzme short beam Farın 25 m.'ye değin aydınlatması.
kıyı seacost, shore "Denizlerin, yapay ya da doğal göllerin kıyı çizgisi boyunca uzayan
kara parçası." (RK, 1998)
kıyı (kenar)
parklaması
fringe parking Kent çevresinde (banliyö) oturup da iĢi kent merkezinde olan
insanlarca daha çok kullanılan Merkezi ĠĢ Alanı (MĠA)
çeperlerinde konuĢlandırılmıĢ araç park yerleri.
kıyı çizgisi coastal line "Deniz, göl ve akarsularda, herhangi bir anda suyun kara parçasına
değdiği noktaların birleştirilmesinden oluşan ve hava olaylarına
göre değişen doğal çizgi." (RK, 1998)
kıyı kuĢağı (sahil
Ģeridi)
coastal zone "1)Deniz, göl ve akarsuların, kıyı çizgisi boyunca uzanan, bu çizgi
ile, o çizgi son bulduktan sonra da varlığını sürdüren, kıyı
devinimlerinin oluşturduğu kumluk, çakıllık, taşlık, kayalık, sazlık,
bataklık alanın kara yönündeki doğal sınırı arasında kalan, devletin
kullanım ve egemenliğinde olup toplumun yararlanmasına açık
alan. 2) Kıyı Yasamıza göre, kıyıdan, kara yönünde en az 100 metre
genişliğinde olması gereken 30 metreye değin daralabilecek ve
topluma yararlı olmayan yapı yapılmasına izin verilmeyen alan."
(RK, 1998)
kıyıkent conurbation "Kentin dış kesimlerinde geniş, rastgele ve düzensiz birçok yerleşim
yerinde oluşan yeni kentsel alan." (RK, 1998)
kilit baĢarım
(performans)
göstergeleri
key operating
performance
indicators
Bir iĢletmenin verimlilik ve baĢarımını ölçmeyi olanaklı kılan
temel (kritik) göstergeler. Örneğin, gelirin gideri karĢılama oranı,
araç baĢına çalıĢan sayısı, vb.
kilometre baĢına
araç gideri
vehicle cost per
kilometer
Bir kentiçi ulaĢım aracının yaptığı her kilometre baĢına düĢen
ortalama çalıĢan araç harcaması. Sermaye gideri dıĢında (hariç)
yakıt+lastik+yağ+vergi+sigorta+hizmet+bakım+onarım, vb. sefer
giderlerini kapsar.
kilometre baĢına
sürücü gideri
cost of driver per
km.
Kentiçi ulaĢımın 1 kilometresi baĢına düĢen kesintisiz (brüt)
sürücü harcaması.
kilometre bilgileri kilometer
informations
UlaĢım iĢletmelerinde dizgeli olarak (sistematik) derlenmiĢ her
türlü kilometre bilgisi.
kilometre ücreti kilometer fare Yolculuk kilometresine göre geçerli, düzenlenmiĢ ücret tarifesi.
kiralanmıĢ çalıĢan
(personel)
rent personnel UlaĢım iĢletmelerinde diğer bir firmadan kiralama yöntemiyle
sağlanan, geçici olarak çalıĢtırılan kiĢiler.
kiralık otobüs charter bus Bkz. Otobüs, kiralık.
kirlenme denetimi pollution control "Hava, su ve toprak gibi çevre değerlerinin kirlenmesini önlemek
üzere, kamu kuruluşlarınca önlem alınması ve bunların yürürlüğe
konulması." (RK, 1998)
kiĢi baĢına kentsel
KYÜ
metropolitan GDP
per capita
Kentte yerleĢik nüfus baĢına düĢen kentsel yurtiçi kesintisiz
üretim (gayrısafi hasıla).
kiĢi baĢına
yolculuk
trips per capita Birim (gün,vb.) zamanda bir kiĢice gerçekleĢtirilen yolculuk sayısı.
kitle ulaĢımcılığı mass transportation Bkz. Toplu ulaşım.
kitle ulaĢımı mass transit Bkz. Toplu ulaşım.
km. baĢına gelir revenue per km. Birim km. (sefer km+ölü km.) baĢına ulaĢım geliri.
km. baĢına gider cost per km Birim km. (sefer km.+ölü km.) baĢına ulaĢım gideri.
km. baĢına günlük
yolculuk
daily trips per km. Araçların yaptığı toplam km (sefer km.+ölü km.) birimi baĢına
düĢen bir günlük yolculuk sayısı.
km. baĢına yakıt
tüketimi
fuel consumption
per km
Toplam km. (sefer km.+ölü km.) birimi baĢına tüketilen yakıt
(motorin) miktarı.
koltuk ambarı support storehouse Merkez (ana) ambarından ayrı olarak yapılandırılmıĢ, her
garajda garajın sürekli gereksinimleri için kullanılan
malzemelerin elaltında bulundurulmasını sağlayan ambar.
koltuk kilometre seat kilometer ÇalıĢan ulaĢım araçlarının yolcu kapasite (oturma+ayakta)
kilometresi.
koltuk km.
maliyeti
seat km.cost Koltuk kilometre baĢına düĢen iĢletme gideri (Kentin KYÜ
yüzdesi olarak ölçülür).
kompresör compressor Basınçlı hava üreten aygıt.
komĢu (mücavir)
alan
adjacent area "Hızlı büyüyen kentlerin gelişme alanlarındaki yapıdüzeni denetim
altına almak, tasarım dışı yapılaşmayı önlemek amacıyla, kent
yönetimi sınırlarının, bir dizi onaya bağlı olarak genişletilmesi
sonucunda, yetki alanı içine sokulan alan." (RK, 1998)
konfor kapasitesi comfortable
capacity
Ayakta rahatça durarak yolculuk edebilmeyi de kapsayan yolcu
kapasite üst sınırı.
konut politikası housing policy Kentlerde yaĢayan insanların yerleĢmeleriyle ilgili öngörü ve
yaklaĢımların tümü.
konut-iĢ/iĢ-konut
yolculuğu
commuting trip Konut ve iĢ amaçlı yolculuk.
koridor corridor Cadde, otoyol, geçiĢ yollarını içerebilen, seyahatlerin önemli bir
bölümünün gerçekleĢtirildiği genel akıĢ yönünü izleyen geniĢ
coğrafi kanal (bant).
korsan iĢletmeci illegal operator UlaĢım iĢletme yetkisi olmamasına rağmen iĢletmecilik yapan kiĢi.
koruma, kent
koruma
site protection,
preservation of
natural sites
"Kentsel ve kırsal alanlardaki, doğal ve yapay değerlerin bir bütün
olarak, özellikle doğal güzelliklerin, çağcıl değerlerin ve yapısal
anıtların geliştirilerek korunmasına, kamuca benimsenmiş bir
politika olarak yaklaşılması." (RK, 1998)
koĢut (paralel)
hatlar
parallel routes Yolboyunun (güzergah) büyük bir bölümünde aynı yolu ve
durakları kullanan hatlar.
koĢutlu (paralel)
hatlar
duplicated routes Birbirine koĢut (paralel) ve yakın, aynı ya da benzer yolculuk
hizmetini gerçekleĢtiren hatlar.
köprü bridge Herhangi bir su engelini (göl, akarsu, deniz) aĢan kara ya da raylı
ulaĢım yolu, yapısı.
köprü geçiĢ ücreti urban toll Ücretli yol ve köprülerde araç geçiĢlerinde ödenen bedel.
körüklü otobüs articulated bus Bkz. Otobüs, körüklü.
köy yolu rural road, lane "Köyleri, kasabaları ve daha küçük yerleşim birimlerini birbirine
bağlayan, kentlerarası karayollarının gerektirdiği nitelikleri ve
ölçünleri (standart) taşıması gerekli olmayan daha dar yollar." (RK,
1998)
kullanabilirlik accessibility Engelli aracı kullanan özürlülerin ulaĢımda güçlükleri aĢmalarını
kolaylaĢtırma giriĢim ve koĢulları.
kullanıcı user "Kent toprağından ve kent yönetiminin sunduğu hizmetlerden
yararlanan ve bu kimliğinden dolayı kent yönetimiyle tüzel ilişkiler
içine bulunan kentli." (RK, 1998)
kullanım utilization Bkz. Kapasite kullanımı.
kuralsız
iĢletmecilik
deregulated
environment
Kent içi ulaĢımda öngörülmüĢ hiçbir kural, iĢlev tanımı,
sorumluluk gözetmeksizin yapılan rastgele iĢletmecilik.
kuruluĢ amacı establishment
purpose
Bir kurum ya da iĢletmenin varolma nedeni (misyon).
kurumsal konut,
lojman
service tenancy, free
dwelling
"Görevlilerin oturması için, kimi kuruluşların yaptırdıkları düşük
kiralı ya da kira karşılığı olmayan konut." (RK, 1998)
küçük araç small vehicle Otomobil benzeri çok düĢük kapasiteli, bireysel kullanım amaçlı
ulaĢım aracı.
küçük kasa petty cash Acil durumlarda, malzeme, hizmet, vb. satınalmalarında
kullanılmak üzere iĢletme birimlerine tanınan üst sınırı
belirlenmiĢ ve sınırlı harcama yetkisi.
küçük otobüs small bus Bkz. Otobüs, küçük.
küçük sanayi
bölgesi
little industrial
districkt
"Belli bir sayının altında işçi çalıştıran, belli bir gücün altında
motor kullanan, yalnız yerel topluluğa hizmet sağlayan sanayi
etkinliklerinin bir kentte yeralması için öngörülen özel bölge." (RK,
1998)
kültürel kalıt
(miras)
cultural heritage Bir toplumun geçmiĢinden bugüne taĢıdığı tüm kültürel değerler.
Kyoto ölçütleri
(kriter) kyoto's criteria
Kyoto Sözleşmesinin öngördüğü ve hedefledifi sayısal sınır
göstergeler.
Kyoto SözleĢmesi
(protokol)
Kyoto protocol BirleĢmiĢ Milletler İklim Değişikliği Çevre Sözleşmesi içinde 1997
yılında imzaya açılan, Türkiye'nin 178. ülke olarak 2008'de
imzaladığı, karbondioksit ve diğer beĢ tür gazın (sera gazı)
salımını 2012 yılına değin, 1990 yılı düzeyinden % 5 aĢağıya
çekmeyi öngörmüĢ uluslararası belge.
L
lastik tire Tekerlekli araçlarda kauçuk hammaddeli tekerlek bölümü.
lastik ambarı tire storehouse ĠĢletmelerin satın aldığı otobüs ve diğer araç lastiklerinin teslim
alındığı, depolandığı, kayıtlarının tutulduğu, garaj ve ilgili
birimlere dağıtıldığı ambar.
Londra Metrosu London's metro 1863'te ulaĢım hizmeti vermeye baĢlayan dünyanın ilk metrosu.
LPG yakıt LPG fuel Sıvı petrol gazı kısaltması. Seçenek araç yakıtı.
LPG yakıtlı otobüs
dönüĢüm
uygulaması
LPG fuel
conversion project
Mazot yakıtlı motorların LPG yakıtlı motorlara dönüĢtürülmesi
ile ilgili çalıĢma.
M
maddi hasarlı kaza accident with
damage
UlaĢım iĢletmelerinde çalıĢan araçların fiziksel (maddi) hasarlara
neden olduğu kazalar.
mali yıl fiscal year Yıllık hesap dönemi. Bir takvim yılı içinde sonlanacak biçimde
tanımlanan hesap dönemi.
maliyet-fayda
analizi
cost-benefit
analyses
Bkz. Gider-yarar çözümlemesi.
malzeme aktarımı material transfer Bulunmayan bir malzemenin iĢletme içinde bir baĢka atölyeden
sağlanması için kullanılan belge. Bkz. atölyelerarası istek (sipariş)
pusulası.
malzeme çıkma
pusulası
stock exit Koltuk ambarından malzeme çeken kullanıcı birimin bu iĢlem
için doldurduğu belge.
malzeme geri
verme bonosu
stock return Ambardan kullanıcı birime çıkmıĢ malzemenin kullanılmama, tip
dıĢı kalma, vb. nedenlerle ambara geri verilmesinde (iade)
kullanılan belge.
malzeme girme
bonosu
stock entry Kullanıcı birimin satınalınmasını gerçekleĢtirdiği malzemenin
merkez (ana) ambarına giriĢini yapmak için doldurduğu belge.
malzeme istek
belgesi (form)
material request Kullanıcı birimin gereksinim duyduğu malzemeyi nitelik ve
niceliğiyle tanımladığı isteme belgesi.
malzeme istek
listesi
request list Kullanıcı birimlerin gereksinim duydukları malzemelerin
dökümünü veren belge.
malzeme sağlama
(temin) izlemesi
requisition follow-
up sheet
ĠĢletmelerin gereksinimleri için satın alınan malzemelerin
kullanıcı birimce istenmesi (talep), satınalınması (temin), ambar
kayıtlarının yapılması (stok) ve kullanıcı birime verilmesi (teslim)
sürecinin sürekli olarak denetlenmesi.
malzeme takım
iĢçisi
material set worker Garajlarda malzeme takımlarının kullanımından sorumlu iĢçi.
manevra sürücüsü
(Ģoför)
drill driver Garaj içinde değiĢik amaçlarla (manevra, bakım, vb.) araçları
kullanan sürücü.
mantar kent boom-town,
mushroom town
"Kurulduktan sonra olağanüstü bir hızla büyüyen, buna koşut
olarak kalabalıklaşan kent." (RK, 1998)
manyetik alan
etkisi
coercitivity Manyetik alan etki düzeyi. Bkz. Düşük manyetik alan etkisi.
manyetik bilet magnetic ticket Kağıt ya da plastik malzeme üzerine uygulanan manyetik
Ģeritlerde yolculuk bilgilerinin, özel okuyucu ya da yazıcılarla
kaydedilebildiği bilet.
manyetik
demiryolu (Man-
Dem)
magnetic levitation
(Mag-Lev)
Vagonların altında ve raylar üzerinde manyetik itim ya da çekim
gücüyle değiĢmez bir yolboyunca devinen (hareket) yüksek geçiĢ
öncelikli bir raylı ulaĢım türü.
manyetik kart magnetic card Kağıt ya da plastik malzeme üzerine uygulanan manyetik
Ģeritlerde yolculuk bilgilerinin, özel okuyucu ya da yazıcılarla
kaydedilebildiği kart.
marjinal iĢletme
gideri
marginal
operational cost
Her marjinal yolcu baĢına düĢen iĢletme gideri.
marjinal yolcu
gideri
marginal passenger
cost
Yolcunun saat baĢına düĢen ve hattaki sefer aralığının değiĢmesini
açıklayan (yansıtan) bekleme süresi değeri. Bekleme giderinin
olumsuza (eksi, negatif) seyrettiği eĢik gideri.
mavi akbilli
yolculuk
trip with blue card Mavi (süreli) akbil bilet türü kullanılarak yapılan yolculuk.
mavi basın kartı blue press card Yabancı basın çalıĢanlarına baĢbakanlıkça verilen ve ulaĢım
araçlarından ücretsiz yararlanma sağlayan belge.
mavi kart blue card, multi
journey card
1) Ġstanbul ĠETT bilet uygulaması. Aylık toplu ödeme karĢılığı
sınırsız biniĢ hakkı veren (ĠETT'nin öngördüğü ulaĢım türlerinde)
mavi renkli, kiĢiye özgü kullanımlı karton kartlar, 2001'den sonra
kart üzerine çip (elektronik bilet, akbil tomu) uygulanarak mavi
akbil adıyla tanımlanıp dönüĢtürülmüĢlerdir. 2008 yılında
uygulamadan kaldırılmıĢtır. 2) Günlük, haftalık, 15 günlük, aylık
süreyle sınırsız biniĢ hakkı veren kart. 3) Parası peĢin alınan,
öngörülen süre için sınırsız biniĢ (kullanım) hakkı veren yolculuk
kartı.
mazot pompası fuel pump Yakıt depolarına yakıt pompalayan aygıt.
mazotlu (diesel)
motor
diesel engine Yakıt olarak mazot (disel) yakan motor.
megajül mega-joules Enerji birimi. 1000 jul.
mekik shuttle Özellikle kısa bir hat ya da iĢ merkezleri, ulaĢım sistemleri
arasında bağlantı sağlayan hatların bir bölümünde karĢıt
yönlerde (çift yönlü) çalıĢtırılan kamu ya da özel araç (iĢletimi).
memur staff UlaĢım iĢletmelerinde (kamu kurumlarında) hakları, görevleri,
sorumlulukları yasayla tanımlı çalıĢanlar.
memur çalıĢan
döngüsü
staff mobilitiy Öngörülen dönem (gün, hafta, ay, yıl ya da seçili bir süre) içinde
memur personelin iĢe girme, görev yeri ve niteliği, nedenlerine
göre iĢten ayrılma, vb. tüm devinileri.
merkez (ana)
ambarı
central storehouse ĠĢletmeye giriĢ yapan tüm malzemenin kayıt ve stoklandığı ana
ambar.
merkez atölye
(ana iĢlik)
central workshop Ġkitelli Garajında Motor Yenileme Fabrikası kurulmadan önce
ağır bakım onarım yenileme iĢlerinin yapıldığı iĢlik.
merkez iĢletici operator in central
area
Kentin yoğun odak noktalarında ulaĢım hizmeti veren ulaĢım
iĢletmecisi.
merkezi iĢ alanı
(MĠA)
central business
district (CBD)
1) Yoğun ĠĢ Bölgesi (YĠB) de denir. ĠĢyerlerinin ve çalıĢanların
yoğunlaĢtığı kent içi alan(lar). 2) Bir kentte; büroların, eğlence ve
konaklama yerlerinin, servis hizmetlerinin, trafiğin yoğun ve arazi
değerinin yüksek olduğu, ticaret ve alıĢveriĢ bölgesi.
merkezi yönetim central government Yürütme erki kullanan seçilmiĢ ulusal yetke (otorite).
merkezi yönetim
iĢleticisi
central government
operator
Ulusal devlet kurumlarına bağlı kamu ya da özerk yapılı ulaĢım
iĢletmesi.
mesafe (kıta)
ücreti
distance fare 1) Yapılan yolculuğun uzunluğuna koĢut (paralel) olarak değiĢen
yolculuk bedeli. 2) Katedilen yol uzunluğuna bağlı olarak
ayrıĢtırılmıĢ yolculuk ücreti yapısı.
mesafeye göre
değiĢen ücret
fare varies per
distance
Bkz. Mesafe ücreti.
mesafeye göre
ücret
distance related fare Bkz. Mesafe ücreti.
metanol methanol Seçenek yakıt; havadan ağır sıvılaĢtırılmıĢ alkol. Doğal gazdan
elde edilir.
metro metro Yüksek hız ve kapasiteli, genellikle yeraltında çalıĢan raylı ulaĢım
türü.
metrobüs metrobus Kendi ayrılmıĢ yolunda çalıĢan uzun (iki körüklü), çok yüksek
yolcu kapasiteli, lastik tekerlekli ulaĢım aracı. Yolcu, yükseltilmiĢ
duraklarına yolculuk bedelini ödeyerek girer ve araçların tüm
kapılarından iniĢ biniĢ yapılır. Yaygın örnekte elektrikle çalıĢan
araçlar, kimi modellerde akaryakıt kullanmaktadır (Ġstanbul
Uygulamasında olduğu gibi). Manyetik iz yönlendiricili, sürücüsüz
uygulamaları da vardır.
mevsimlik iĢçi temporary labour Geçici olarak, belirli bir dönem için çalıĢtırılmak üzere iĢbaĢı
(istihdam) yaptırılan iĢçi.
MĠA'da çalıĢma
oranı
proportion of jobs in
CBD
Kentin Yoğun ĠĢ Bölgesi'nde (YĠB) iĢyeri ve çalıĢanların yüzdesi.
midibüs midibus Minibüsle otobüs arası büyüklükte lastik tekerlekli kara ulaĢım
aracı. Bkz. Otobüs, küçük.
minibüs minibus Lastik tekerlekli, 8-14 koltuk kapasiteli kara ulaĢım aracı. Bir ara
toplu taĢım türü olan minibüs, genellikle azgeliĢmiĢ ülkelere özgü,
hızlı kentleĢme ve gecekondulaĢmayla yakından ilgili bir olgu
olup, Ġstanbul'da 1959'dan bugüne yolcu taĢımacılığı
yapmaktadır.
minibüs, ortaklaĢa vanpool Önceden saptanmıĢ bir noktadan ya da noktaya seyahat giderini
düĢürmek ve kullanımı paylaĢmak amacıyla yolcuların ortak
giriĢimi. Bkz. Minibüs.
minibüs, kamyonet van Arka kısmı kapalı kamyonet, minibüs.
motor engine Yakıttan elde ettiği ısı enerjisini mekanik enerjiye çeviren makina.
motor sökme engine dismantling Araç motorlarının parçalarına ayrılma iĢlemi.
motor yenileme
fabrikası
engine overhaul
plant
Her türlü araç motor iĢinin (takma, sökme, onarma, bakım, vb)
görüldüğü iĢlik, çalıĢma yeri.
motorlu araç motor vehicle Motor gücüyle devinen tüm ulaĢım araçları.
motorlu araç
ulaĢım türü
motorized mode Motor destekli araçların çalıĢtığı tüm ulaĢım türleri (Yaya ve
motorsuz araçlar dıĢında).
motorlu araç
yolağı
motorway network Tüm motorlu araçların kullandığı yolağı.
motorlu araç
yolculuğu
motorised trip Yaya ve bisikletli yolculuk dıĢında araçlı tüm yolculuk türleri.
motorlu bisiklet moped Silindir hacmı 50 cm3'ü geçmeyen, içten patlamalı motorla
donatılmıĢ, yapım (imal) hızı saatte 50 km.den az öngörülmüĢ
motor destekli bisiklet.
motorlu özel araç privat motor vehicle Bireysel amaçlı olarak sahiplerince kullanılan ulaĢım aracı.
motorsiklet motorcycle Ġki ya da üç tekerlekli, sepetli ya da sepetsiz motorlu ulaĢım aracı.
motorsuz araç
ulaĢım türü
mechanized, non
motorized mode
Bisiklet, çekçek vb. motor gücü kullanmayan (insan gücüyle
çalıĢan) ulaĢım türü.
motris electric locomotive Ġstanbul kentiçi ulaĢımından en son 1966 yılında kaldırılan ve
günümüzde (2002) yalnızca Beyoğlu Ġstiklal Caddesinde yolcu
taĢımacılığını sürdüren elektrikli tramvaylarda vagonları çeken
motorlu araç.
muhasebe ve
finansman sistemi
accounting and
financial system
Genel muhasebe kayıtları, borçlar hesabı, alacaklar hesabı,
bütçeleme ve bütçe denetimi, faturalama, bilgi aktarımı, iskonto
ve nakit yönetimi, ödeme, faiz iĢlemleri, proje muhasebesi, vb.
iĢletim dizgelerinden (sistem) oluĢan yapı.
muhtar kartı alderman card Ġstanbul muhtarlarına özel tarifeyle yolculuk hakkı veren belge.
N
nakil transfer Bir kurumdan diğer kuruma geçen çalıĢan.
nakit cash Doğrudan para kullanımı.
nakit ödeme paying in cash, to
take cash
1) Kent içi ulaĢımda yolculuk bedelini yolcunun araç dıĢında ya da
içinde, geçerli parayla ödemesi. 2) Yolculuk bedelinin doğrudan
para olarak alımı.
nazım plan bürosu metropolitan
planning bureau
Kentsel geliĢme tasarımlarını gerçekleĢtiren, yetkili ve sorumlu,
genellikle yerel yönetimlere bağlı uzmanların görev aldığı resmi
büro.
nazım planı master plan of the
city
Genel arazi kullanımı, yerleĢmeler, iĢlevsel kullanımlar, altyapı,
ulaĢım vb. kentsel hizmetlerin yakın, orta ve uzun dönemli
kestirimlerini içeren, politikaları belirleyen, uygulama öngören
tasarım.
network ağ Kentsel alanda ulaĢım yol, hat dağılımı.
New York
Metrosu
New York's metro 1885'te ulaĢım hizmeti vermeye baĢlayan, Londra ve Ġstanbul
Tünel'den sonra Dünyada üçüncü metro.
nitelik quality "Mal ya da hizmetlerden yararlananların ya da ilgililerin
beklentilerinin karşılanmasında ulaşılan düzey." (DPT, 2006)
nitelikli (vasıflı) quality ĠĢ uzmanlığı, yeterliliği olan.
niteliksiz (vasıfsız) unquality ĠĢ uzmanlığı, eğitimi olmayan.
niteliksiz onarıcı
(vasıfsız tamirci)
unquality repairman Tanımlı bir niteliğe göre görev yürütmeyen, niteliksiz garaj
(bakım onarım) iĢçisi.
normal (solo)
otobüs
normal bus Bkz. Otobüs, standart boy.
normal kart normal card Herhangi bir özel hak ya da konum sağlamayan ulaĢım kartı.
normal yolcu normal fare Tam ücretlendirilen, herhangi bir indirim uygulanmayan yolcu
sınıfı (kategori).
nostaljik tramvay nostalgic tramway Ġstanbul'da (Türkiye) ĠETT ĠĢletmeleri Genel müdürlüğü'nün, en
son 1966 yılında iĢletmeden kaldırılmıĢ bulunan tramvaylardan
çekici (motris) ve vagon iyileĢtirmesi yaparak Beyoğlu yaya
bölgesinde, 1990 yılında yeniden iĢletmeye koyduğu, küçük ölçekli,
(2 motris, 3 vagondan oluĢan, hattın ortası olan Galatasaray'da
ikiye ayrılan tek raylı, 1640 m.hat uzunluklu ) turistik raylı
iĢletme.
NOx (azotoksit) NOx (oxides of
nitrogens)
Araç yakıtlarının yanmasına bağlı olarak havaya salınan ve
kirlilik yaratan kimyasal uçucu (gaz).
nüfus population Kent alanı içinde yerleĢik insanların sayısı.
nüfus kestirimi population
projection
"Doğum, ölüm ve göç devinilerinin ilerdeki olasılıklarıyla ilgili belli
varsayımlara dayanarak, nüfusun gelecekteki gelişmesine ilişkin
hesaplar yapmak." (RK, 1998)
nüfus patlaması population
explosion
"Yeryüzünde nüfus artış hızının çok büyük boyutlara varması
sonucunda, yığışımın, birçok ülkeler için önemli bir toplumsal sorun
durumuna gelmesi." (RK, 1998)
nüfus yoğunluğu population density "Bir bölgede, bir ülkede ya da anakentte, genellikle bir kilometre
kareye düşen nüfus sayısı." (RK, 1998)
nüfus yönetimi population policy "Nicelik ve nitelik açısından nüfus değişmelerini etkileyebilecek
önlemlerin tümü." (RK, 1998)
O
odak, merkez center "1)Bir kentin, tecim ve hizmet etkinliklerinin toplandığı çekirdek
kesimi. 2) Kentsel işlevlerin ve etkinliklerin yoğunlaştığı irili ufaklı
yerleşim yerleri, kentler." (RK, 1998)
odakçıl (merkezi)
tasarı
concentric plan "Kentin bir odak çevresinde birbirini saran türlü işlevsel
kuşaklardan oluşan bir düzen içinde gelişmesini amaçlayan tasarım
türü." (RK, 1998)
odaklanmıĢ bilgi centralised data Ağ üzerinde (bağlantılı ya da bağlantısız) üretilmiĢ bilginin
değiĢik teknolojiler aracılığıyla ortak veritabanı oluĢturmak ve
iĢlenmek üzere ana bilgisayarlarda (dizgelerde) toplanması.
odaktan
uzaklaĢma
(merkezden kaçıĢ)
desantralization Türlü kentsel iĢlevlerin, geleneksel olarak ortaya çıktığı yoğun
odaklardan (merkez alanlar) kenti saran dıĢ bölgelere
kaydırılması.
okul geçidi school walk Okul öğrencilerinin yol geçiĢlerini güvenle sağlayabilmek için,
taĢıt yolunda ayrılmıĢ ve trafik iĢaretiyle tanımlanmıĢ alan.
okul servisi school bus Öğrencilerin ev-okul arası yolculuklarını sağlayan genellikle özel
iĢletme türü.
okul taĢıtı school vehicle Öğrenci ve öğretim kurumları görevlilerine hizmet veren ulaĢım
aracı.
olağanüstü durum
yönetimi dizgesi
emergency
management system
Olağanüstü durumlarda (trafik, doğal yıkım, savaĢ, vb.)
yürütülecek ulaĢım hizmeti ile ilgili yapı(lanma). Bkz. İvedi Durum
Yönetim dizgesi.
olanaksız seyahat impossible travel UlaĢım örnekçe (model) mantığına uymayan, çeliĢen seyahat.
oluklu okuyucu swipe validator Manyetik kartların bir yarık içerisinden geçirilerek okutulduğu
aygıt oluğu.
onarım renovation Bozuk, hasarlı araçların yeniden çalıĢır duruma getirilmesi.
onarım ve bakım
iĢlikleri (atölye)
maintenance/repair
workshop
UlaĢım iĢletme araçlarının bakım ve onarımlarının yapıldığı, buna
uygun tasarımlanmıĢ yer.
onaylı salım
azaltımı
certified emission
reduction Temiz Gelişim Tekniği projelerinin uluslarası yönetim kurulunca
onaylanmasıyla elde edilen hak ve belge.
Orer (Fr. Horaire) timetable Bkz. Zaman çizelgesi.
orman alanı forest area Kent tasarımlarında yeĢil alan olarak ayrılmıĢ ve yerleĢmeye
kapalı bölge.
orman koruyucu
(muhafaza) kartı
forest protector card Yolcunun orman koruma görevlisi olduğunu belgeleyen ve özel
tarifeyle yolculuk yapmasını sağlayan belge.
orta dönem medium term Gelecek 5-20 yıl.
orta dönem hatağı medium term route
network
UlaĢım örnekçelerinde gelecek orta dönemde (5-20 yıl)
iyileĢtirilmiĢ hatağı.
ortaboy otobüs medium-size bus Bkz. Otobüs, orta boy.
ortalama filo yaĢı average bus age Filoyu oluĢturan tüm otobüslerin (araçların) model yılı esas
alınarak hesaplanmıĢ yaĢlarının toplanıp toplam otobüs (araç)
sayısına bölünmesiyle elde edilen ortalama süre.
ortalama gecikme average delay Duraklara araçların gecikme sürelerinin ortalaması.
ortalama hatağı
hızı
average road
network speed
Tüm araçların kent hatağında 7 gün/24 saat gerçekleĢtirdikleri
servislerin hız ortalaması.
ortalama hız average speed UlaĢım türlerinin hızlarının dönemsel ortalaması.
ortalama seyahat
uzunluğu
average journey
distance
Yolcuların bir ya da birden çok yolculuk yaparak amaçlarına
ulaĢtıkları ortalama yol uzunluğu. Bkz. Yolculuk, Seyahat
ortalama ticari hız average commercial
speed
Bekleme sürelerini de (durak ve terminallerde, trafikte, vb.)
içeren ortalama ulaĢım hızı.
ortalama ulaĢım
bilet geliri
average transport
farebox revenue per
boarding
BiniĢ baĢına düĢen ortalama yolcu geliri.
ortalama yolcu
yükü
average load Gün içerisinde yolculuk sayısının birim zamana düĢen ortalama
büyüklüğü.
ortalama yolculuk average trip Yolculuk sayılarının toplam değerleri üzerinden hesaplanan birim
baĢına (araç, hat, süre, vb.) değer.
ortalama yolculuk
hızı
average journey
speed
Yolcuların seyahat hızları toplamının ortalaması.
ortalama yolculuk
uzunluğu
average riding (trip)
distance
Yolcuların yolculukları sırasında gerçekleĢtirdikleri seyehatlerin
ortalama uzunluğu. Bkz. Yolculuk, Seyahat
oto boyacısı auto dyer Filo otobüslerinin tüm boyama iĢleriyle ilgili iĢçi.
oto elektrik auto electric Araçlarda her türlü elektrik donanımı ve iĢi.
oto elektrikçisi auto electrician Filo otobüslerinin tüm elektrik donanımıyla ilgili iĢçi.
oto korkuluk guard auto Karayolunda trafik güvenliği ile bölünmüĢ yollarda araçların
uzun/kısa farlarının ıĢık huzmelerinin kırılmasını sağlayan set.
oto lastikçisi tire worker Filo otobüslerinin tüm lastik donanımıyla ilgili iĢçi.
otobüs bus Lastik tekerlekli, yüksek yolcu kapasiteli (en az 15 koltuk) kara
ulaĢım aracı. Ġstanbul'da 1928 yılından beri otobüslü toplu ulaĢım
hizmeti verilmektedir.
otobüs (araç)
markası
bus mark Otobüsün (aracın) firma (üretici) adı.
otobüs (araç)
modeli
bus model Otobüsün (aracın) üretim yılı.
otobüs (araç) yaĢı bus age Model yılından baĢlayarak (model yılı= 1 yaĢ) otobüsün (aracın)
yaĢı.
otobüs alımı bus purchase Filonun yenilenmesi, gençleĢmesi ve artan yolculuk isteminin
(talep) karĢılanması için yürütülen otobüs satınalma iĢi.
otobüs baĢına
günlük km
daily km per bus UlaĢım hizmeti veren bir otobüsün 1 günde gelir getiren
kilometresi.
otobüs baĢına
günlük yolculuk
(biniĢ) sayısı
daily number of
passengers(rides)
per bus
Bir otobüse (araca) bir gün boyunca yapılan yolcu biniĢi
(yolculuk) sayısı.
otobüs baĢına
toplam çalıĢan kiĢi
sayısı
number of
personnel per
service (bus)
UlaĢım iĢletmelerinde çalıĢan bir otobüs baĢına düĢen iĢçi, memur,
sözleĢmeli çalıĢan toplam sayısı. UlaĢım baĢarım (performans)
göstergesidir.
otobüs durağı bus stop 1) Otobüslerin durdukları ve yolcu-iniĢ biniĢi yaptıkları nokta. 2)
Genellikle bir simgeyle gösterilen, yolcuların otobüslere biniĢ iniĢ
yaptıkları yer.
otobüs kilometre bus km. Bir otobüsün gerçekleĢtirdiği km. Bkz. Araç kilometre.
otobüs koridoru bus corridor Özellikle otobüslere ayrılmıĢ yol kesimi.
otobüs önceliği bus priority Otobüs Ģeridi, koridoru vb. biçiminde otobüslerin trafikte
seyirlerini kolaylaĢtırıp öncelik sağlayan uygulama.
otobüs Ģeridi bus lane 1) Otobüslere geçiĢ üstünlüğü tanınan yol Ģeridi. 2) Tüm gün ya da
günün belirlenmiĢ dilimlerinde otobüslere öncelik sağlayan cadde
ya da otoyol Ģeriti. Bazen gerekli ve acil durumlarda diğer taĢıtlar
da bu Ģeriti kullanabilir.
otobüs terminali bus shelter Bekleyen yolculara uygun tasarlanmıĢ, onları kötü hava
koĢullarından koruyan ve oturma birimleri olan, duraklara yakın
yapı ya da yapı eklentisi.
otobüs varlığı (filo) fleet UlaĢım iĢletmelerinde filoyu oluĢturan tüm araçların sayısı.
otobüs yolculuğu bus trip Araç olarak otobüs kullanılan yolculuk.
otobüs yolu busway 1) Diğer Ģeritlerden fiziksel engelle ayrılmıĢ, baĢka ulaĢım
türlerine sınırlanmıĢ, otobüslere ayrılmıĢ yol. 2) Otobüslere
ayrılmıĢ, diğer araçlara açık olmayan yol Ģeriti.
otobüs, besleme bus, feeder Terminal, hızlı otobüs durakları ya da raylı ulaĢım aktarma
noktalarına bağlı hatların otobüsü. Bkz. Besleme Otobüsü
otobüs, çevre
(banliyö)
bus, suburban Yalnızca önden iniĢ biniĢ yapılan, yüksek arkalı normal koltuklu,
ama ayrı yüklüğü olmayan ya da kullanıcı rahatlığı gözetilmemiĢ,
bağlantılı birkaç durağıyla uzun yol hizmet otobüsü.
otobüs, çift (iki)
katlı
bus, double deck 1) Biri diğerinin üzerinde iki ayrı yolcu bölmesi olan otobüs. 2) Ġki
katlı olarak tasarımlanan, yüksek koltuk kapasiteli ve diğer
otobüslere göre koltuk kapasite sayısı daha yüksek olan ulaĢım
aracı. 3) GiriĢ düzeyi ve onun üzerinde ikinci bir katı bulunan,
yüksekliği uluslar arası ölçünlerle belirlenmiĢ otobüs.
otobüs, doğal gazlı natural gas bus Yalnızca doğal gaz yakıtı kullanarak devinen araç (otobüs). Bkz.
Doğal gaz yakıtlı otobüs.
otobüs, geliĢkin
tasarımlı
bus, advanced
design
Ġlk kez 1977 yılında önceki otobüslerle karĢılaĢtırıldığında köklü
bir tasarım ve biçim farkı sunan yeni otobüs.
otobüs, gezi bus, circulator Kent içinde ya da önemli trafik yollarını kullanarak yakın
bölgelerde, özel, amaçlanmıĢ yerleri gezdiren otobüs.
otobüs, görünü bus, sightseeing Pencere alanı geniĢ tutulmuĢ, seyir amacına uyarlanmıĢ otobüs.
otobüs, havahatlı bus, trolley Elektrikle çalıĢan lastik tekerlekli ulaĢım aracı; aracın gövdesi
dıĢında bulunan merkezi bir güç kaynağından hatlarla çekilen
elektrik motora aktarılır. Bkz. Troleybüs.
otobüs, hızlı
(ekspres)
bus, express ĠĢletmeci kararıyla hattın bir bölümünde durak sayısı sınırlanmıĢ
ya da olmayan otobüs.
otobüs, hizmet
(servis)
bus, subscription AyrılmıĢ koltuk ve önceden ödenmiĢ ücretle, belirlenmiĢ bir
bölgede sürekli kullanıcılara (müĢteri) iĢletmecinin sunduğu ev-iĢ
arası hızlı ulaĢım hizmeti.
otobüs, kent bus, intercity Yalnızca önden iniĢ biniĢi olan, yüksek arka koltuklu, yüklük
bölümü ayrı, kullanıcının rahatı gözetilmiĢ, yüksek hızlı uzun
mesafe hizmet otobüsü.
otobüs, kiralık bus, charter Birlikte bir amaç, özel bir izlence için kiĢilerin topluca, önceden
belirlenmiĢ bir fiyata göre, tikel bir sözleĢmeyle otobüsleri
kullanabildikleri ulaĢım hizmeti.
otobüs, körüklü bus, articulated 1) Arkasında bağlantı birimiyle ekli römorku bulunan, yaklaĢık
17-18 m. uzunluğunda, koltuk ve ayakta yolcu kapasitesi toplam
150 kiĢi dolayında olan otobüs. 2) Ġkiye ayrılmıĢ yolcu bölümleri
olan ve dönemeçlerde bağlantı noktasının kıvrıldığı, 17 m. ya da
daha uzun otobüsler.
otobüs, küçük bus, small Uzunluğu 8,5 m.den az otobüs.
otobüs, ortaboy bus, medium-size Uzunluğu 9-10,5 m. arası otobüs.
otobüs, standart
boy
bus, standard-size 1) Uzunluğu 10,5-12,5 m. arasında olan otobüs 2) Kentiçi ulaĢımda
kullanılan, yaklaĢık 11 m. boyunda, koltuk ve ayakta kapasitesi
bir defada yaklaĢık toplam 100 kiĢi olan otobüs.
otobüs, ulaĢım bus, transit Önde ve ortada kapılarıyla, arkada motoru, düĢük arkalıklı
koltuklarıyla kullanıcı için yolcu konforu gözetilmemiĢ, ayrı
yüklüğü olmayan sık duraklı hizmet otobüsü.
otobüs, van
(minibüs)
(bus), van 6 m. ya da daha kısa, isteğe göre tasarımlanmıĢ, ön ya da yan
kapının doğrudan koridora açıldığı, sınırlı normal koltuklu araç.
Bkz. Minibüs.
otobüs, yeni
tasarım
bus, new look 1959-1978 arasında üretilen üstün biçim ve mekanik donanımlı
otobüs.
otobüslerin
katarlaĢması
bus bunching Verimsiz iĢletmeciliğin ve kötü hatağı tasarımının bir sonucu
olarak, yolboyunca trafik ya da baĢka nedenlere bağlı olarak
otobüslerin arka arkaya dizilmesi.
otogar bus terminal Kent ya da ülkelerarası kara ulaĢım araçları (otobüs) bekleme
noktaları (terminal).
otomatik araçyeri
belirleme sistemi
(OABS)
automatic vehicle
location system
(AVLS)
Yolcuların bilgi gereksinimlerini karĢılamak, filo araçlarının
gerektiğinde bakım, onarımlarını yapabilmek vb. için çalıĢan
araçların trafikteki yerlerini saptayan teknoloji.
otomatik kılavuz automated
guideway
Araç sürücüsü ya da gövdesi içinde görevlilerin bulunmadığı
elektrikli demiryolu.
otomatik ücret
toplama sistemi
(OÜTS)
automatic fare
collection system
(AFC)
Bozuk para, jeton, bilet ya da kartla ödemeye dayalı yolcu
geçiĢlerini sağlayan donanım ve denetim sistemi. UlaĢım ve gelirin
saptanmasını sağlayan özel donanım gerektirir.
otomobil car Sahibi tarafından ticari olmayan bireysel yolculukları için
kullanılan dört tekerlekli, motorlu, sürücüsünden baĢka en çok
yedi oturma yeri bulunan kara ulaĢım aracı.
otomobil
bağımlılığı
automobile
dependency
Kentiçi ulaĢımda bireysel ulaĢım türü olan otomobillerin
ağırlığının artması ve otomobil kullanımının yeğlenmesi.
otomobil
egemenliği
automobile
dominate
Kentiçi ulaĢımda otomobillerin diğer ulaĢım türlerine göre öne
çıkması.
otomobil patlaması automobile boom Kentiçi trafiğinde otomobil kullanımının hızlı artıĢı.
otomobil sahipliği
düzeyi
level of car
ownership
Kentte bireysel ulaĢım amaçlı kullanılan otomobillerin sahiplik
düzeyi.
otomobil trafiği automobile traffic Kentiçinde otomobil hareketlerinden kaynaklanan yolağı
kullanımı.
otomobil trafiği
denetimi
control automobile
traffic
Kentiçi ulaĢımda otomobil hareketliliğini sınırlamak ya da
azaltmak giriĢimi.
otomobile kısıtlı
bölge (OKB)
auto restricted zone
(ARZ)
BelirlenmiĢ zaman dilimlerinde, toplu ulaĢım, acil ulaĢım, taksi ve
kimi durumlarda servis araçları dıĢında, normal otomobillere
yasaklanmıĢ ya da sınırlanmıĢ bölge.
otomobilleĢme
oranı
car ownership rate Bir kentte yaĢayanların otomobil sahipliğinin düzeyini gösteren
oran.
otopark parking lot Araçların topluca park edebildikleri ve bekleme yapabildikleri
alan, yapı.
otoyol, açıkyol,
hızyolu
speedway, freeway,
motorway
"Ana kentler arasında hızlı taşıt gidişgelişlerini sağlayan, yayalara
kapalı, taşıt giriş çıkışıyla sık sık kesilmeyen, yerleşim yerlerinden
uzak geçen, hız düşümü gerektiren keskin dönüşleri (viraj)
bulunmayan, bir iki saatlik aralarla dinlenme ve yakıt alım yerleri
öngörülmüş, geniş ve birkaç izli (şerit) yol." (RK, 1998)
Ö
ödeme denetimi validation Yolcuların bilet ve yolculuklarını ödeme biçimlerinin elle,
mekanik ya da elektronik (otomatik) araçlar yardımıyla izlenmesi.
ödeme ortamı fare media, ticket
media
1) Biletlerin ana madde olarak fiziksel özelliği (kağıt, plastik, vb.).
2) UlaĢımda kullanılan biletlerin yapı (malzeme) özellikleri.
ödence, tazminat compensation "Kamu yararı amacıyla, taşınmazı kamulaştırılan kişiye, bu işlemi
gerçekleştiren kamu kuruluşunun yasalar uyarınca ödediği para."
(RK, 1998)
ödenecek borç accunt payable ĠĢçi ve memur ödemeleriyle ilgili olarak hesaplanmıĢ (tahakkuk)
geçmiĢ dönem vergi borçları (gelir vergisi stopajı, damga vergisi,
katma değer vergisi, vb.), S.S. Kurumu, tasarruf fonu ve bunların
gecikme cezaları; yurtiçi/yurtdıĢı kredi borçları ana para, faiz ve
komisyon ödemeleri; büyükĢehir belediyesinden alınacak borç
ödemelerine dair ödenekleri kapsar.
öğrenci student DeğiĢik ücretlendirilen (indirimli) yolcu sınıfı (kategori).
öğrenci kartı student card Yolcunun öğrenci olduğunu belgeleyen ve özel tarifeyle yolculuk
yapmasını sağlayan belge.
öğretmen teacher DeğiĢik ücretlendirilen (indirimli) yolcu sınıfı (kategori).
öğretmen kartı teacher card Yolcunun öğretmen olduğunu belgeleyen ve özel tarifeyle
yolculuk yapmasını sağlayan belge.
ÖHO (Özel Halk
Otobüsü)
ÖHO (Private Bus) Özel Halk Otobüsü kısaltması. Ġstanbul'da (Türkiye) 1983'den
beri daha örgütlü olarak ĠETT yönetim, yürütüm ve denetiminde
kentiçi otobüs ulaĢım hizmeti veren ve bağımsız iĢletmecilerden
oluĢan iĢletme türü.
ölçek scale Gerçek uzunluklarla bunların harita üzerindeki uzunlukları
arasındaki küçültme oranı.
ölü kilometre wasted kilometer,
dead kilometer,
deadhead
1) Doğrudan gelir getirmeyen, araçlarla yolcu taĢınmayan
kilometre. 2) Kentiçi ulaĢım araçlarının yolcu taĢımacılığı (servis)
sırasında yaptıkları kilometre dıĢında gerçekleĢen zorunlu ya da
zorunsuz kilometre. Garaj-hatbaĢı km., garaj içi km. yi kapsar. 3)
UlaĢım araçlarının yolcusuz hareketleri; garajlardan hatbaĢlarına
ya da hatlardan hatlara geçiĢlerde sözkonusudur.
ölüm death ÇalıĢanın (personel), çalıĢırken yaĢamının sona ermesi.
ölümlü ulaĢım
kazası
fatality, transport
fatality
UlaĢım iĢletmelerinde çalıĢan araçların insan ölümleriyle (çalıĢan,
yolcu, sürücü, yaya) sonuçlanan kazaları.
öncelikli aktarma
durumu
priority transfer
condition
KoĢulları iyileĢtirilmiĢ ve çekicileĢtirilmiĢ aktarma noktası.
Örneğin aktarma noktasında, mağaza, alıĢveriĢ olanağı, rahat
bekleme olanağı, vb. ortamlar oluĢturarak öncelik yükseltilebilir.
Öncelikli aktarma noktaları aktarma olumsuz etkisini düĢürür.
Bkz. Aktarma olumsuz etkisi.
önerilen hatağı proposed route
network
Varolan ulaĢım hatağına seçenek olarak üretilmiĢ hatağı tasarımı.
öpvebin kiss and ride Toplu ulaĢım araçlarına biniĢ duraklarında (aktarma yerlerinde)
sürücülerin araçlarını bırakmaları ve toplu ulaĢımla seyahatlerini
sürdürmeleri. Bkz. Parketbin.
örgütlü (organize)
sanayi bölgesi
organized industrial
district, industrial
estate
"Sanayinin etkinliğini ve kentte düzenli yerleşmeyi sağlamak
amacıyla, sanayi kuruluşlarının ulaşım, kentsel arazi, enerji, yakıt,
su, hammadde gibi altyapı ve gereksinmeleriyle ilgili kolaylıkları bir
arada bulunduran, özel olarak tasarlanan ve tasarımlarda yer
verilen bölge türü." (RK, 1998)
örnek, tasım model 1) Daha çok matematikte kullanılan bir çözümleme (analiz) aracı.
Gelecekte arazi kullanımlarının, ekonomik uygulamaların,
seyahat etkinliklerinin hava, su, arazi kaynaklarının niteliği
(kalite) üzerinde etkilerini kestirebilmede ulaĢım tasarımcıları
tarafından kullanılır. 2) "Bir kentin bugünkü durumu ve gelecekte
alması istenen biçim gözönünde tutularak, kentin oluşumunu
biçimlendiren almaşık etkenleri sınamak ve herbirinin
davranışlarını önceden kestirmek amacıyla kurulan simgesel
anlatı." (RK, 1998)
örnekçe ince ayarı tuning the model UlaĢım örnekçelerinin seçilmiĢ kimi varsayımlarla desteklenerek
ayrıntılandırılması.
örneklem sample "Herhangi bir evrenin, incelenmek üzere seçilen parçası." (RK,
1998)
örsted oersted Fizikte manyetik alan gücü birimi.
örümcekağı kent radial pattern city "Odağından çevresine doğru ışın gibi yayılan yolları olan, örümcek
ağı biçiminde dokusu bulunan kent." (RK, 1998)
öykünüm simulation "Tasarım kurumlarında kentin gelişmesini belirleyen etkenleri, belli
varsayımlar altında, yapay olarak çevrime sokarak, kentlerin
geleceğine ilişkin kestirimler yapmak ve varılan sonuçları gerçek
kentsel yaşama uygulamak. 2) Bu yöntemi uygulayarak yapılan
kentbilim öğretimi." (RK, 1998)
özel amaçlı taĢıt spesific vehicle Özel amaçlı tasarlanmıĢ (yangın söndürme, cankurtaran, cenaze,
iletiĢim, diğer araçları çekme/kaldırma, vb.) motorlu araç.
özel araba privat car Yalnızca araç sahibinin kullanımına açık, 3 ya da üzeri tekerlekli
ulaĢım aracı.
özel bayi bilet
satıĢı
ticket sale with
private agent
Yolculuklarda kullanılan değiĢik tür biletlerin özel bayi
giĢelerinden özel kiĢilerce, belirli bir kar yüzdesiyle (komisyon)
satıĢı.
özel bayi bilet
satıĢı geliri
revenue of ticket
sale with privat
agent
Yolculuklarda kullanılan değiĢik tür biletlerin özel bayi
giĢelerinden belirli bir kar yüzdesiyle satıĢı sonucu sağlanan gelir.
özel bilet bayisi private agent Kamu iĢletme biletlerini öngörülen komisyon farkıyla satan özel
kiĢi ya da iĢletme.
özel giriĢimci private enterpreneur KiĢisel sermayesiyle yatırım yapan kiĢi.
özel iĢleticilere
destek
(sübvansiyon)
subsidy to private
operator
Kentiçi ulaĢımı hizmeti veren özel iĢletmelere belli kar oranlarının
kamu tarafından güvencelenmesi, verimsiz hat ya da bölgeler için
özel iĢleticinin güvencelenen açığının kamu kaynaklarınca
karĢılanması.
özel kiĢilere
kiralanan
renting private agent Bilet satıĢı yapmak üzere, kamu iĢletmelerince özel kiĢilere
kiralanan satıĢ noktası.
özel otomobil
sahipliği oranı
automobile
ownership ratio
YerleĢik (nüfus) baĢına düĢen otomobil sayısını veren gösterge.
özel ulaĢım private transport 1) Özel araçla yapılan bireysel yolculuk türü. 2) Çok düĢük
kapasiteli kara (otomobil, taksi) ulaĢım araçlarıyla yapılan kentiçi
ulaĢım.
özel ulaĢım
yolculuğu
privat transport trip Özel ulaĢım araçlarıyla yapılan yolculuk.
özel ulaĢım
yolculuk süresi
(ÖUYS)
time riding of
private
transtportation
(TRPT)
Kentlerde özel ulaĢım araçlarıyla gerçekleĢtirilen yolculukların,
yolculuk baĢına ortalama süresi.
özelleĢtirme privatization Kamunun elindeki kentiçi ulaĢımı iĢletmelerinin özel iĢletmelere
aktarımı.
özgülenmiĢ
(tahsisli) fon
kaynakları
dedicated funding
source
Özgül amaçlar için kullanımı yasaca öngörülmüĢ parasal kaynak.
BaĢka kullanıcılarca harcanamaz.
ÖzgülulaĢım Paratransit Düzenli ulaĢım hatlarından yararlanamayan özürlüler için 1990
Özürlü Amerikalılar Yasası gereği oluĢturulmuĢ ulaĢım hizmeti.
özürlü disabled persons Kentiçi ulaĢımda özel olarak tanımlanan (araç teknolojileri,
değiĢik ücret ya da ücretsiz uygulamaları) bir yolcu sınıfı
(kategori).
özürlü otobüsü low floor bus Özürlü (fiziksel engelli) yolcuların kentiçi yolculuklarını
yapabilecekleri biçimde özel olarak tasarımlanan ulaĢım aracı.
P
paralı aktarma no free transfer Yolculuk boyunca bir ulaĢım aracından diğerine geçerken ücret
ödeme.
paralı otoyol motorway Lastik tekerlekli kara ulaĢım araçlarınca ücret ödenerek
kullanılabilen yol.
parasız aktarma free transfer Yolculuk boyunca bir ulaĢım aracından diğerine geçerken ücret
ödememe.
parasız geçiĢ transit pass Ücretsiz geçiĢ hakkı. Bazı yolculara sağlanan ücretsiz ulaĢım
hizmeti.
parça yıkama spare parts washing Makina parçalarının bakımı iĢlemi.
parçacık (VHC) particul (VHC) Uçucu hidrokarbonlar ya da yanmamıĢ (katı) petrol atıkları.
parçacık
yakalayıcı
particulate trap Araçların saldıkları parçacıkların (katı, kurum,vb.) bir kısmını
yakalayan süzgeç . Genel olarak bir ana gövde ve toplanan katı
parçacıkları yokeden bağlantılı bir denetim biriminden oluĢur.
parçalı çözüm fragmented solution Sorunu bütünselliği içerisinde değerlendiremeden, parçalı olarak
algılayıp her parça için ayrı ve kalıcı olmayan çözümler üretimi.
park denetimi parking control Kent içinde kural dıĢı parklamaların izlenmesi, cezalandırılması,
engellenmesi.
park garaj parking depot UlaĢım iĢletme filo araçlarına sınırlı garaj hizmetlerinin (yakıt,
vb.) verildiği, genelde servis dıĢında konaklama yapılan yer.
park kısıtlaması parking restriction Kentlerde araçların park etmelerini zorlaĢtıran uygulama.
park politikaları parking policies Kentlerde araçların park etmelerini düzenleyen anlayıĢ ve
uygulamaların tümü.
park süresini aĢma
cezası
fine for exceeding
allowed parking
Ġzinli araç park süresini aĢma karĢılığı.
time
park ücreti parking fare Yasal otoparklamalar için ödenen ücret.
park yasağı alanı
(zon)
no parking zone Araçların park etmelerinin yasak olduğu kentsel alan, bölge.
park yeri parking Kentlerde araçların park etmeleri (bekleme yapmaları) için
kullanılan açık ya da kapalı alan.
parketbin park and ride 1) Toplu ulaĢıma destek amaçlı ve özel araç kullanıcılarına yönelik
parklama türü. Özel araç kullanıcısı toplu ulaĢım terminallerine
yakın noktalardaki 'parketbin' lerde özel aracını bırakarak toplu
ulaĢım aracına geçer. Özel uygulamalar sözkonusu olabilir
(destekler, vb.). Uygulama, özellikle kent içi yoğun bölgelerdeki
trafik sorununun çözümüne katkı yapar. 2) UlaĢım araçlarına
aktarma yapan otomobil sürücüleri için tasarımlanmıĢ parkyeri.
Bkz. Öpvebin.
parketbiniĢkazan park and ride lot Bkz. Parketbin.
parketme parking Araçların durma ve duraklama eylemleri dıĢında bir yerde
bırakılması.
parkmetre parking meter Ödemeli parkölçer.
patlayıcı explosive Herhangi bir etkiyle patlayan madde. Patlayıcı madde taĢıyan
araçlar ve trafiğiyle ilgili ulusal ve uluslar arası geçerli tanımlar
yapılmıĢ, ölçünler oluĢturulmuĢtur.
pazar payı market share UlaĢım iĢletme ya da türünün kent içi yolculuk payı.
personel giriĢi personnel's entries Kuruma yeni çalıĢan (personel) katılımı.
personel
yokluğuna bağlı
yitik (zayi, kayıp)
sefer
lost run by
personnel's lack
Özellikle sürücü personel eksikliğine bağlı olarak ortaya çıkan
eksik sefer.
pik saat peak hour Bkz. Doruk sürem.
piyasa düzenlemesi market regulation UlaĢımla ilgili iĢletmeci davranıĢının piyasa koĢullarına göre
özgürce düzenlenmesi.
plaka licence plate Trafiğe tescilli her araca takılan; 0.75 mm kalınlığında, genellikle
metalden yapılı, il, görev, meslek kategorilerini ayıracak harf,
sayı, renk göstergeleri (kod) içeren levha.
planlama planning Bkz. Tasarım.
postabaĢı head man Niteliksiz (kalifiye olmayan) iĢçi çalıĢtıran destek hizmet
birimlerinde, iĢçilerden sorumlu, yönetici konumundaki iĢçi.
proje gideri project expense Bütçe yılı içinde yapılacak geliĢtirme ve iyileĢtirmeler için ayrılan
ödenek.
propan propane Seçenek yakıt; sıvılaĢtırılmıĢ yeryağı (petrol) uçucusu (SPG).
Havadan ağır olup orta basınç altında depolanır. Doğal gaz ve
petrol türevidir.
psikoteknik psychotechnic Araç sürücülerinin trafikte anlık olaylara tinsel (ruhsal) ve
bedensel tepkilerinin benzetim, yansılama, öykünüm (simülasyon)
teknikleriyle ölçüldüğü yöntem.
PTT
(teknik+dağıtıcı
çalıĢan) kartı
PTT
(technic+distributor
staff) card
Yolcunun PTT (Posta Telgraf Telefon) teknisyeni ve dağıtıcısı
olduğunu belgeleyen ve özel tarifeyle yolculuk yapmasını sağlayan
belge.
PTT dağıtıcısı distributor of PTT DeğiĢik ücretlendirilen (ücretsiz) yolcu sınıfı (kategori).
PTT teknisyeni technician of PTT DeğiĢik ücretlendirilen (ücretsiz) yolcu sınıfı (kategori).
R
raylı toplu ulaĢım
(taĢım) türü
rail transit mode 1) Demiryolları üzerinde çalıĢan araçlarla (tünel, tramvay, hafif
raylı, metro, vb.) yapılan yolculuk türü. 2) Ray üzerinde araçlarla
yapılan ulaĢım türü.
raylı ulaĢım türü rail mode Bkz. Raylı toplu ulaşım türü.
raysız tramvay trackless trolley Bkz. Otobüs, havahatlı.
rehber guidebook Hatağı ve günlük iĢletme bilgileriyle iĢletme hakkında değiĢik
bilgileri içeren kitapçık.
reklamlı otobüs bus with advertising Reklam uygulanan otobüs.
rektifiye rectifier Araçlarda motor bloku yenileme iĢlemi.
rölanti devresi rolanty period Motorun durmadan kendi kendine düzenli çalıĢabilmesi için
ayarlanmıĢ en düĢük devri.
römork trailer Motorlu araçla çekilen, insan ve yük taĢıma için yapılmıĢ
motorsuz taĢıt.
ruhsat license ÇalıĢma izni.
ruhsatlı franchised Yasal izinli (ulaĢımla ilgili olarak).
ruhsatsız illegal vehicle Yasal izinli olmayan (ulaĢımla ilgili olarak). 'Korsan', 'Kaçak' da
denir.
Rumeli Yakası European Side Ġstanbul Boğazıyla iki parçaya ayrılan, Türkiye'nin önemli büyük
kenti Ġstanbul'un Batı (Avrupa) yanında, Haliç Körfezinin
güneybatısında kalan coğrafi bölümü.
S
saat baĢına anamal
(sermaye) gideri
capital cost per hour TaĢıtların ve diğer değiĢmez (sabit) değerlerin aĢınma ve
yıpranma bedellerinin bir saat dilimine düĢen ortalaması.
saat baĢına araç
gideri
vehicle cost per
hour
Bir kentiçi ulaĢım aracının yaptığı her çalıĢma saati baĢına düĢen
ortalama gider. Varsa Biletçi maaĢı + Genel giderlerden oluĢur.
saat baĢına geçiĢ
(seyir)
runs/hour Bir yönde 1 saatte iĢleyen araç sayısı.
saat baĢına sürücü
gideri
driver cost per hour Bir saatlik sürücü (Ģöfor) çalıĢmasına düĢen ortalama ücret
(kesintisiz). Sürücünün maaĢı + genel giderler.
saat baĢına yolcu
gideri
passanger cost per
hour
Saat baĢına düĢen yolculuk iĢletme harcaması.
saat baĢına yolcu
zaman gideri
passangers time cost
per hour
UlaĢım ücretinin, yolcunun hat (araç) seçimine etkisini belirlemek
için kullanılan ağırlık katsayısı (parametre).
sağlık çalıĢanı haelth personnel Sağlık hizmetleri veren (doktor, hemĢire, vb) çalıĢan.
sağlıklı kent
belgesi (sertifika)
healthy city
certificate
BM Dünya Sağlık Örgütü’nce yayınlanmıĢ Sağlıklı Kent Ana
Ölçütlerini 20 baĢlık altında (hava kirliliği, gürültü, yeĢil alan,
bisiklet, vb.) listeleyen karar.
sağlıksız yarıĢma
(rekabet)
unplanned
competition
Kötü ulaĢım tasarımı ve verimsiz hatağıyla iliĢkili olarak, ulaĢım
sunu ve istemi arasında; iĢletmeler, araç tür ve kapasiteleri,
coğrafi dağılım, hizmet düzeyleri vb. açısından eĢgüdüm ve
bütünlükten yoksun iĢletmeler arasında, kentiçinde ulaĢım ve
trafik karmaĢasına (kaos) da yol açan kuralsız iĢletmecilik
uygulaması.
sahte bilet counterfeit ticket UlaĢım iĢletme gelirlerinin yasal olmayan yollardan ele geçirilmesi
için iĢletme biletlerinin yasadıĢı oluĢturulmuĢ tıpkıbasımı (kopya).
salım emission Kimyasal kirleticilerin (katı ya da uçucu) araçlardan havaya
salınımı.
salım (emisyon)
ticaret borsası
emission market Kyoto SözleĢmesine yandaĢ olan ulusların salım hedeflerini
tutturabilmek için hakkını kullanamayan diğer uluslardan salım
hakkı satın alabildikleri piyasa.
sarı basın kartı yellow press card Yerli basın çalıĢanlarına bakanlar kurulu kararıyla ulaĢım
araçlarından ücretsiz yararlanma hakkı veren kart.
sarım (bobinaj) coil winding Elektrik motorlarında sargı iĢleminin tümü.
satınalma gideri purchase cost UlaĢım iĢletmelerinde araç gereç, donatı (malzeme), yedekparça,
vb. için yapılan harcama.
satınalma kararı purchasing decision Malzeme isteklerinin kurumsal yapı içerisinde gerekli iĢlemlerden
geçirildikten sonra yetkili görevli(ler)ce onaylanması.
savcı attorney DeğiĢik ücretlendirilen (indirimli) yolcu sınıfı (kategori). Hukuk
insanı.
sayısal veri
(istatistik)
statistic Bir olgu ya da sürecin nicel büyüklüklerle (ölçütlerle)
tanımlanması.
saymaca
(kurmaca, sanal)
durak
model stop Kentiçi ulaĢım örnekçeleme çalıĢmalarında örneğin gerçekci
olmasını sağlama amaçlı olarak, örnek üzerinde varsayılan
kurmaca (sanal) durak.
destek noktası support point Hatağını örnekçe (model) üzerinde daha gerçekci olarak
görebilmek için kullanılan (atanmıĢ) düğüm. Bkz. Destek noktası.
seçenek (alternatif)
yakıt
alternative fuel 1) Varolan ve yaygın olarak kullanılan, ağırlıklı dizel yakıtların
(motorin) yerine kullanılabilecek yakıt türleri. 2) Araçlarda,
yüksek kükürtlü dizel ya da benzin yerine kullanılması düĢünülen
düĢük salımlı (emisyon) yakıt. Metanol, etanol, propan ya da
sıkıĢtırılmıĢ doğal gaz, sıvı doğal gaz gibi.
seçenek hatağı alternative network DeğiĢik varsayımlarla kurgulanan ulaĢım hatağı.
sefer (tam sefer) run, bus trip UlaĢım aracının hattın baĢlangıç noktasına dönüĢüyle
tamamlanan (A-B arasında çalıĢan aracın A'dan B'ye gidiĢi yarı
sefer, A'dan B'ye giderek tekrar A'ya dönüĢü bir tam sefer, yani
seferdir) çalıĢması, gidiĢ geliĢi.
sefer aralığı headway 1) Bir hatta bağlı iki aracın aynı baĢlangıçtan çıkıĢları arasındaki
süre. 2) Belli bir hatta aynı yönde iki aracın hareketleri arasındaki
zaman aralığı.
sefer aralıklarının
dağılımı
distribution of
headways
Kentiçi ulaĢım hatlarındaki araçların sefer aralığı sürelerine göre
ayrıĢtırılması.
sefer aralıklarının
düzenlenmesi
regulation of
headway
Kapasite, yolculuk istemi ve trafik koĢullarına bağlı olarak belli
bir hattın araçları arasındaki sefer aralıklarının iyileĢtirilmesi
(optimize edilmesi).
sefer aralıklarının
yeniden dağılımı
redistribution of
headways for better
capacity utilization
Kentiçi ulaĢım araçlarının varolan zaman düzenlerinin ulaĢım
beklentilerine uygun olarak ve belli yaklaĢımlar içerisinde yeniden
tanımlanması.
sefer baĢına
günlük yolculuk
daily trips per run Bir sefer (gidiĢ-dönüĢ) baĢına düĢen bir günlük yolculuk biniĢleri
ortalaması.
sefer düzenleme
süresi
layover time 1) UlaĢım aracının sefere baĢlamadan önce ilk durakta (terminal)
bekleme süresi. Kavram, genellikle "DeğiĢmez (sabit) sefer
düzenleme süresi + Sefer düzenleme süresi X Seyir süresi"
biçiminde tanımlanır. 2) Araçların seyir süresi dıĢında kalan sefer
süresi. Araçların ilkduraklarda (terminal) bekleme süresi, seyir
süresi dıĢında, sefer süresi içinde sayılır.
sefer düzenleme
yüzdesi
percent layover Sefer süresinin bir yüzdesi olarak sefer düzenleme süresi. Bkz.
Sefer düzenleme süresi.
sefer istem (talep)
kestirimi
forecasting trip
demand
UlaĢım örnekçelerinde hatağında yapılan değiĢikliklerin (seçenek
hatağı) sonucunda sefer isteminde oluĢan değiĢikliğin
hesaplanması.
sefer süresi round time Bir hatta bağlı çalıĢan araçların sefer düzenleme ve bekleme
süreleri de içinde olarak bir tam sefer boyunca çalıĢma süresi.
Bkz. Seyir süresi.
sefer uzunluğu run distance Bir seferde katedilen yol uzunluğu.
seferde bozulan
otobüs oranı
breakdowd in
service ratio
Yolcu taĢıma sırasında bozulan otobüslerin toplam çalıĢan otobüs
sayısına oranı.
selektör selector Uzun ve kısa hüzmelerin sürücü tarafından yakılıp söndürülmesi.
sera (uçucu) etkisi greenhouse gase
effect, effect of
greenhouse gase
1) Fosil yakıtların yanması sonucu havada karbondioksit (CO2),
azotoksit (NOx), subuharı, metan (CH4), ozon (O3),
klorflorokarbon (CFC) gazlarının yoğunlaĢmasıyla, dünyanın
yaydığı uzun dalga boylu radyasyonun emilimi (absorbsiyon) ve
yansıtılmasına bağlı olarak yeryüzüne yakın hava kesiminin ve
yeryüzünün aĢırı ısınması. 2) Ġklim değiĢikliği ve ısınmaya neden
olan gazların etkisi.
sera uçucu salımı
(emisyon)
greenhouse gase
emission
Sera uçucularının (gaz) havaya (atmosfer) bırakılması.
sera uçucusu (gaz) greenhouse gase Havaya (atmosfer) salınan (CO2, vb.) ve iklim değiĢikliği ile
ısınmaya neden olan gazlar.
seramik kaplama
teknolojisi (GPX-4)
ceramic coating
technology (GPX-4)
Araç motorlarında yanma verimini arttırmayı amaçlayan deneme
aĢamasında teknoloji.
serbest kart free travel Kentiçi ulaĢım aracına ücretsiz biniĢ hakkı veren belge.
servis service ĠĢletmeye alınma, çalıĢma.
servis çakıĢması duplication of
services
DeğiĢik iĢletmecilerin aynı ulaĢım hizmetini aynı yolağında
koĢutlu ve verimsiz bir biçimde yürütmesi.
servis otobüsü subscription bus Bkz. Otobüs, servis.
servisdıĢı downtime Onarım ya da bakım nedeniyle bir aracın iĢletme dıĢı kalması.
serviste arıza breakedown in
service
UlaĢım araçlarının taĢımacılık hizmetleri sırasında yaptıkları ve
servisin sürmesini engelleyen arıza.
serviste hasar damage in service UlaĢım araçlarının çalıĢmaları sırasında yaptıkları kaza sonucu
uğradıkları fiziksel yitim.
serviste kaza accident in service UlaĢım araçlarının taĢımacılık hizmetleri sırasında yaptıkları
kaza.
ses kirliliği noise pollution Canlıları rahatsız eden dalgaboylarında (frekans) ve uyumsuz
(kakafonik) seslerle ortaya çıkan kirlilik. Tinsel ve tensel olumsuz
sonuçlara yolaçar.
seyahat travel, journey Tek ya da daha çok araçla yapılan, baĢlangıç noktasından
yolculuk amacına ulaĢılıncaya değin gerçekleĢtirilen devinim.
seyahat (tam
seyahat)
trip (complete trip) Direk ya da aktarmalı yapılarak amacına (iĢ, okul, ev, vb.) ulaĢan
yolculuk.
seyahat gideri journey cost Bir seyahatin gerçekleĢmesi için gereken tüm girdi toplamı.
seyahat hızı riding speed Hatağında gerçekleĢtirilen seyahatlerde birim süre baĢına
katedilen yol uzunluğu.
seyahat istemi
örnekçelemesi
modelling of travel
demand
Seçili bölgede yolculukların hedef, yön, büyüklük ve yönetimi
açısından belirlenmesi için değiĢik teknikler kullanılarak
yürütülen, varolan durumun anlaĢılması yanında geleceğe iliĢkin
kestirim olanağı sağlayan teknik çalıĢmalar dizisi.
seyahat kestirim
örneği
travel forecasting
model
Yeterli tasarım (planlama) verilerinin bulunduğu durumlarda
belirli bir zaman kesiti için oluĢturulan ulaĢım önerisi.
seyahat ölçünü travel standard Yolcular açısından seyahat süresi, aktarma oranı, güvenilirlik,
rahatlıkta sağlanan belli hizmet düzeyi.
seyahat süresi riding time 1) Hatağında gerçekleĢtirilen seyahatlerin ortalama süresi. 2) Bir
yolculuğun baĢlangıç-bitiĢ arasındaki toplam süresi.
seyahat uzunluğu travelled distance 1) Hatağında gerçekleĢtirilen, amacına ulaĢmıĢ kentiçi
yolculukların ortalama uzunluğu. 2) Bir yolculuğun baĢlangıç-
bitiĢ arasındaki toplam uzunluğu; Yolcu km / Yolcu olarak
tanımlanır.
seyahat yolu travel paths 1) Bir seyahatin baĢlangıç-bitiĢi arasında kullanılan yol boyu
(güzergah). 2) Doğrudan, aktarmalı ve yaya seyahatleri içerecek
biçimde çıkıĢ noktasından yolculuğun amacına ulaĢana kadar, tek
ya da birden çok araçla katedilen yol.
seyir hızı dağılımı distribution of
running speed
Kentiçi ulaĢım hatlarının ortalama seyir hızlarına göre
ayrıĢtırılması.
seyir süresi runtime 1) Sefer düzenleme süresi dıĢında (hariç) sefer süresi. GidiĢ-dönüĢ
süre toplamı olup, seyir sırasında beklemeleri kapsar. 2) Sefer
düzenleme süreleri dıĢında araçların bir seferde harcadıkları süre
(duraklarda bekleme süresi içindedir). Bkz. Sefer süresi.
sıfır büyüme zero growth ÖnlenmiĢ, dondurulmuĢ artıĢ, çoğalma.
sıkıĢtırılmıĢ doğal
uçucu (SDU)
compressed natural
gas (CNG)
Seçenek yakıt türü; yüksek basınç altında sıkıĢtırılmıĢ doğal
uçucu (gaz). Havadan hafiftir.
sıklık iyileĢtirmesi
(SĠ)
frequency
optimization (FQO)
Belli bir gider ya da araç sayısına göre, hizmete verilecek araç tipi
ve sefer aralıklarının belirlenmesi. Böylece bekleme süreleri en
aza (minimal) indirilir, taĢınan yolcu sayısı en çoğa (maksimal)
yükseltilir.
sınırlanmıĢ
öncelikli yol
exclusive rights-of-
way
Diğer ulaĢım türleri için belli oranlarda sınırlandırılmıĢ, toplu
ulaĢımı önceleyen yol.
sınırlı aktarma limited transfer Zaman, bölge, hat, vb. sınırlı aktarma olanağı.
sınırlı
sinyalizasyon
önceliği
partial signalization
priority
Toplu ulaĢım araçlarının denetiminden bağımsız, belirli bir
gecikme üst sınırının tanımlanabildiği geçiĢ üstünlüğü.
sınırsız kart unlimited card Sınırsız kullanım (biniĢ) olanağı sağlayan kart.
sınırsız yolculuk unlimited number of
journey
BelirlenmiĢ süre için belirlenmiĢ araçlara sınırsız sayıda biniĢ
hakkı.
sıvılaĢtırılmıĢ
doğal gaz (SDG)
liquefied natural gas
(LNG)
Seçenek yakıt; 260 Fahrenheit (125 Celcius) derece altında
sıvılaĢtırılmıĢ doğal uçucu. Orta basınç ve çok düĢük ısıda havası
boĢaltılmıĢ (vakumlu) tüplerde saklanır. SDG (LNG) gazı
havadan hafiftir.
sigorta gideri insurance expense Trafik, kasko, akaryakıt, bina ve tesisler, iç ve dıĢ sigorta
harcamaları.
silici cleaner Filo otobüslerinin temizliğinde görevli iĢçi.
sinyal karıĢması confusion Özellikle uzaktan, dokunmasız çip kartların kullanımında değiĢik
kullanıcılardan eĢzamanlı sinyal algılanması durumunda ortaya
çıkan karmaĢa.
sinyal lambası signal lamp Ön sağ-sol, arka sağ-solda olmak üzere araçlarda uyarı amaçlı
kullanılan dört lamba.
sinyalizasyon signalization Trafikte ıĢıklı uyarı dizgesi (sistem).
sis lambası fog-lamp Araçların ön tarafından sağ ve solda iki adet bulunan ve görüĢün
azaldığı durumlarda kullanılan lamba.
SO2
(kükürtdioksit)
SO2 (sulfur
dioxide)
Araç yakıtlarının yanmasına bağlı olarak havaya salınan ve
kirlilik yaratan kimyasal uçucu (gaz).
sokak donanımı street furniture "Sokakları yararlı kılan ve işlevlerini gereği gibi yerine getirmelerini
sağlayan, elektrik direkleri, ışıklı göstergeler, telefon külübeleri,
posta kutuları, oturma birimleri, ulaşım aracı bekleme birimleri,
parmaklıklar, sokak aydınlatma gereçleri, satıcı külübeleri, vb.
sokaklardaki durağan nesnelerin tümü." (RK, 1998)
son yolculuk
yapma hakkı
last ride bonus DepolanmıĢ değer yüklü kart kullanıcılarının kartlarında tam
yolculuk bedelinin kalmaması durumunda yine de yolculuğu
yapma (ya da tamamlama) izni.
sorgu (anket) questionnaire Kentiçi ulaĢımın özelliklerinin belirlenmesi için yolculara değiĢik
yöntemlerle soru sorularak yürütülen alan çalıĢması.
sosyal nitelikli hat social service Kar amacını gözetmeyen, hatta gözardı ederek toplumsal amacı
öne çıkaran ulaĢım hattı ya da hizmeti.
sözleĢmeli çalıĢan contracting
personnel
Memur ve iĢçi tanımları (statü) dıĢında, kurumla kiĢi arasında
yapılan sözleĢmeye dayalı olarak çalıĢan kiĢi.
standart (solo)
otobüs
normal bus,
Standard (single)
bus, Standard-size
bus
Bkz. Otobüs, standart boy.
stepne jump seat Yedek araç lastiği.
steyĢın vagon station wagon Arka kısmı uzatılmıĢ otomobil ya da minibüs.
stok denetimi
(kontrol)
stock control Malzeme satın alma düzeylerinin saptanması, sipariĢlerin
verilmesi ve istemlerin (talep) listelenmesi, tüm ambarlarda
malzeme/stok kayıtlarının birlikte tutulması, stok sayılarının
denetimi, stok dökümleri (envanter), ölü stokların belirlenmesi,
ambarlara malzeme giriĢ-çıkıĢ oranlarının izlenmesi, vb. iĢletim
düzeneklerinden oluĢan yapı.
stratejik amaç strategic purpose Bir kurum ya da iĢletmenin belirlenmiĢ bir dönem sonunda olmak
istediği yere ulaĢabilmek için görevlerini gerçekleĢtirmede
yönlendirici çerçeve, kavramsal sonuçlar.
stratejik hedef strategic target Bir kurum ya da iĢletmenin stratejik amaçlarını
gerçekleĢtirebilmesi için ortaya koyduğu özgül ve ölçülebilir amaç.
su havzası water catchment
area
Kentin su gereksiniminin karĢılandığı yerleĢmeye kapalı bölge.
sunum (arz) supply Kent yerleĢiklerine (nüfus), kentsel etkinlikler için sunulan kentiçi
ulaĢım hizmet düzeyi (Koltuk km. olarak tanımlanır).
suyolu waterway Kenti saran ya da bölen deniz, akarsu, körfez, vb. su kesimi.
sürdürülebilir
kalkınma
sustainable
development
Bugünkü kuĢakların gereksinimlerinin, gelecek kuĢak
gereksinmelerine engel oluĢturmayacak biçimde karĢılanmasına
olanak veren ekonomik büyüme siyaseti (politika).
sürdürülebilir
ulaĢım
sustainable transport Toplumsal, çevresel, kültürel, ekonomik etkenlere duyarlı
kesintisiz (sürekli) kent içi ulaĢım.
süre (zaman)
ücreti
time fare 1) Önceden belirlenmiĢ ve yolculuk ücretine temel alınan bir süre
içinde (saat, gün, hafta, ay, mevsim, yıl, vb.) yapılacak sınırsız
sayıda yolculuğun bir defada ödenen bedeli. 2) TanımlanmıĢ süre
için geçerli yolculuk bedeli.
sürekli dengeli
(sürdürülebilir)
geliĢme
sustainable
development
"Çevre değerlerinin ve doğal kaynakların savurganlığa yol
açmayacak biçimde ussal (akılcı) yöntemlerle, bugünkü ve gelecek
kuşakların hak ve yararları da gözönünde bulundurularak
kullanılması ilkesinden özveride bulunmaksızın ekonomik
gelişmenin sağlanmasını amaçlayan çevreci dünya görüşü. Kavram,
1986 yılında Birleşmiş Milletler'in 'Ortak Geleceğimiz' adlı
raporunda ilk kez kullanılmıştır." (RK, 1998)
sürelibiniĢ ridership ÖngörülmüĢ bir zaman diliminde bir toplu ulaĢım dizgesini
kullanım (biniĢ) hakkı.
sürücü driver 1) UlaĢım aracı kullanan kiĢi. 2) UlaĢım iĢletmelerinde filoyu
oluĢturan araçları ve hizmet araçlarını kullanan iĢçi konumunda
çalıĢan.
sürücü belgesi
(ehliyet)
licence Araç kullanma yeterliliğini kanıtlayan ve yetkili kurumlarca
yapılan sınavlarda baĢarılı olan kiĢilere verilen belge.
sürücü gideri cost of driving ÇalıĢan aracın değiĢmez (sabit) ve değiĢken giderleri toplamı.
Sürücü gideri, seyahat süresi giderini kapsamaz.
sürücü kilometre driver kilometer Sürücülerin katettikleri yol uzunluğu (adam km).
sürücü saat driver hours Sürücü çalıĢma süresi (adam saat).
sürüĢ süresi driving time UlaĢım aracının seyirde geçen süresi.
ġ
Ģaft shaft Vites kutusu ile diferansiyel arasında bulunan, vites kutusu
hareketini diferansiyele ileten aktarma organı parçası.
Ģambriyelli (iç
lastikli) lastik
inner tube Ġçinde havayla ĢiĢirilen ayrı bir bölüm bulunan araç lastiği.
Ģanzıman gearbox Vites kutusu da denir. Debriyajla Ģaft arasında bulunan; vites
boĢtayken motorla tekerlek arasındaki bağlantıyı keserek taĢıt
harekete geçmeden motorun çalıĢmasını; ilk hareket, yokuĢ
çıkma, hızlanma durumlarında gerekli dönme gücünü (moment);
geri hareketini; taĢıta uygun hızı sağlayan aktarma organı
parçası.
Ģasi chassis Araçtaki tüm elemanların üzerine bağlandığı, taĢıyıcı iskelet iĢlevi
gören donatı.
Ģehit aileleri kartı family of martyr
card
GeçmiĢ savaĢ ve çatıĢmalarda ölen güvenlik görevlilerinin eĢlerine
özel tarifeyle (ücretsiz) yolculuk hakkı veren belge.
Ģerit road marker TaĢıtların diziler halinde güvenle yolalmaları için taĢıt yolunun
yola koĢut ayrılmıĢ bölümleri.
Ģifreleme encryption Manyetik ya da çip biletlerde güvenlik amaçlı özel kayıt.
Ģöfor driver Bkz. Sürücü.
T
takograf tachograph Araçlara bağlanarak, araç hızını saptayıp kayıtlayan aygıt.
takoz block Otobüslerde, yüklü ağırlığı 3.5 ton üzeri olan tüm motorlu
araçlarda ve en çok yüklü ağırlığı 750 kg. dan çok olan iki dingilli
römorklarda, aracın geri-ileri kaymasını önlemek için tekerlek
altına konulan genellikle ağaç engel.
taksi taxi Ġnsanların ücretini ödeyerek bireysel yolculuk amaçlı
kullandıkları araç türü.
taksi durağı taxi stand Taksilerin bağlı olarak çalıĢtıkları nokta.
taksi plakası lisence Kentiçinde, merkezi yönetimce verilen taksicilik yapma iznini
gösterir tabela. Ġzin sınırlı olduğundan zaman içinde plakalara
bağlı kentsel rant oluĢabilmektedir.
taksimetre taximeter Taksilerde kullanılan katedilen yola bağlı ücret sayacı.
tam (ücretli)
yolculuk
normal trips Ġdirimsiz, tam ücret uygulanan yolculuk.
tam akbil normal akbil Ġndirimsiz uygulanan tam bedelli, çipli (elektronik) yolculuk
bileti.
tam akbilli
yolculuk
trip with normal
akbil
Tam akbil bilet türü kullanılarak yapılan yolculuk.
tam bilet normal ticket Ġndirimsiz uygulanan tam bedelli, hammaddesi kağıt olan
yolculuk bileti.
tam biletli
yolculuk
trip with normal
ticket
Tam ücretli kağıt bilet türü kullanılarak yapılan yolculuk.
tam mavi akbil normal blue card Ġndirimsiz uygulanan tam bedelli, öngörülmüĢ süreler içinde
(günlük, haftalık, 15 günlük, aylık) sınırsız biniĢ hakkı veren çipli
(elektronik) yolculuk bileti.
tam mavi akbilli
yolculuk
trip with normal
blue card
Tam mavi (süreli) akbil bilet türü kullanılarak yapılan yolculuk.
tam sinyalizasyon
önceliği
absolute
signalization
priority
Toplu ulaĢım araçlarının denetleyebildikleri, sinyalizasyon
sistemiyle sağlanan geçiĢ üstünlüğü.
tarihi doku historic pattern Kentin tarihsel uzam (mekan), yapı ve özelliklerinin yoğun olduğu
bölgelerde tarihsel özelliklerin tümü.
tarihsel etkenler historical factors Kentiçi ulaĢımı etkileyen etkenlerden biri olarak arkeolojik
kalıntı, tarihsel kent çevresi ve mimarisi, vb. özelliklerin tümü.
tarihsel kalıt
(miras)
historical heritage Bir toplumun geçmiĢinden bugüne taĢıdığı tüm tarihsel değerler.
tasarım planning Varolan durum ve kaynaklarla, belirlenmiĢ yordamlara (strateji)
bağlı, geleceğe dönük öngörülerde bulunma.
tasarım dizgesi planning system Araç iĢletiminin günlük tasarlanmasını (zaman çizelgeleri, vb.)
sağlayan iĢletim dizgelerinden oluĢan yapı.
tasarımcı planner Tasarım iĢi yapan.
tasarlanan
(öngörülen) sefer
planned run Kentin kentiçi ulaĢım beklentileri ve iĢletmenin ulaĢım sunu
gizilgücü (potansiyel) dikkate alınarak hesaplanan ve kağıt
üzerinde öngörülen (planlanan) sefer sayısı.
tasarlanan
(öngörülen) servis
planned service Kentin kentiçi ulaĢım beklentileri ve iĢletmenin ulaĢım sunu
gizilgücü (potansiyel) dikkate alınarak hizmete verilmesi kağıt
üzerinde öngörülen (planlanan) toplam araç sayısı.
tasarlanan bütçe budget planned Gelecek dönem (yıl) için öngörülen bütçe.
taĢıma dizgesi transportation
system
"Bir ülkede ya da kentte insan ve nesne taşımayı sağlamada
yararlanılan yol, araç, parkyerleri ve büyük araç konuşlanma yerleri
gibi tüm araçlar ve bunlarla ilgili kolaylıkların oluşturduğu yapı."
(RK, 1998) Bkz. Ulaşım dizgesi.
taĢıma sınırı
(kapasite)
maximum load
(capacity)
Bir aracın güvenle taĢıyabileceği en çok yük/insan sayısı.
taĢıma türü type of transit Kentiçi ulaĢımda, filo araç türüne (lastik tekerlekli, deniz, raylı)
dayalı türel dağılım.
taĢıt vehicle UlaĢım aracı.
taĢıt gereksinimi need of vehicles UlaĢım isteminin, beklentisinin karĢılanamayan bölümü için
gereken taĢıt hesabı.
taĢıt katarı vehicle train Bir birim, tek gövdeymiĢcesine yolalmak üzere birbirine
bağlanmıĢ araçlar dizisi.
taĢıt kaynaklarının
yeniden
redistribution of the
vehicle resources
Ussal (akılcı) bir hatağı için, çalıĢan araçların belirlenen ölçütlere
göre yeniden paylaĢtırılması.
dağıtılması
taĢıt kilometre
baĢına gider
costs per vehicle
kilometer
TaĢıtın yaptığı her km. baĢına düĢen iĢletme gideri.
taĢıt muhasebe
sistemi
vehicle accounting
system
TaĢıtların fiziksel/teknik verileri, yenilenme zamanları,
yakıt/yedek parça tüketimleri, bakım/onarımlarının düzenli
izlenmesi, kritik parçaları, bakım kartları, atölye kayıtlarını tutan
iĢletim dizgelerinden oluĢan yapı.
taĢıt muhasebesi vehicle accounting UlaĢım iĢletmelerinde arac temelli (baz) gelir-gideri (girdi-çıktı)
gösteren hesap(lama) yöntemi.
taĢıt saat baĢına
biniĢ
boardings per
vehicle hour
Bir taĢıtın 1 saatine düĢen biniĢ sayısı.
taĢıt saat baĢına
gider
costs per vehicle
hour
TaĢıtın çalıĢtığı 1 saate düĢen iĢletme gideri.
taĢıt saat baĢına
kapasite kilometre
capacity kilometer
per vehicle hour
Bir taĢıtın 1 saatine düĢen kapasite km. büyüklüğü.
taĢıt saat baĢına
yolcu
passengers per
vehicle hour
Bir taĢıtın 1 saatine düĢen yolcu sayısı.
taĢıt saat baĢına
yolcu kilometre
passenger
kilometers per
vehicle hour
Bir taĢıtın 1 saatine düĢen yolcu km. sayısı.
taĢıt tiplerinin
yeniden dağılımı
redistribution of
vehicle types
Kentiçi ulaĢım araçlarının tip ve kapasitelerine göre, ulaĢım
beklentilerine uygun olarak ve belli yaklaĢımlar içerisinde,
hatağında yeniden paylaĢılması.
taĢıt yolu
(kaplama)
road used vehicle
(facing)
Kara yolunun genel olarak taĢıtlarca kullanılan bölümü.
taĢıt yükü vehicle load Yolcu km / TaĢıt km.
TCDD TCDD Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları kısaltması. Kentlerarası
ve kentiçi çevre (banliyö) ulaĢımı yapan ve UlaĢtırma Bakanlığı'na
bağlı kamu kuruluĢu. Ġstanbul'da; 1872'de Avrupa, 1877 yılında
ise Anadolu yakasında kurulan çevre (banliyö) ulaĢımı, Marmara
kıyısı boyunca ve koĢutlu olarak hizmetini günümüzde de
sürdürmektedir.
TDĠ TDĠ Türkiye Denizcilik İşletmeleri kısaltması. 1843 yılından beri
Türkiye'de kentlerarası ve kentiçi deniz ulaĢımı yapan (ġirket-i
Hayriye kuruluĢu :1850) ve UlaĢtırma Bakanlığı'na bağlı kamu
kuruluĢu. ġehir Hatları ĠĢletmesi, Mart 2005'te yerel yönetime
bağlı ĠDO Aġ.'ye devredildi.
tecim bölgesi commercial zone "Bir kentin, daha çok da yalnız tecim etkinliklerinin yerine
getirildiği ve özyapının buna uygun olarak yönetmeliklerle belirtilip
tasarılarda tanımlandığı kesimi." (RK, 1998)
tecim odağı commercial center Bir kentin tecim etkinliklerinin en yoğun olduğu, önemli tecimsel
kuruluşlarının toplandığı kesimi." (RK, 1998)
tehlikeli madde dangerous chemical Özel koruma altında taĢınan kimyasal madde. Bu maddeleri
taĢıyan araçlar ve trafiğiyle ilgili ulusal ve uluslar arası geçerli
tanımlar yapılmıĢtır.
tek kapı biniĢi single door
boarding
Genellikle toplu ulaĢım araçlarında kullanılan yalın (basit) bilet
uygulamalarında, denetimi sağlayabilmek için araçlara biniĢin tek
kapıdan yapılması, iniĢlerin diğer kapılara özgülenmesi.
tek katlı otobüs single deck bus GiriĢ düzeyinde sürücü (diğer görevliler) ve yolcu oturma
birimleri bulunan otobüs.
tek tip süre ücreti time fare with flat
fare
TanımlanmıĢ bir süre içinde (hafta, ay, vb.) sınırsız yolculuk
olanağı sağlayan süre ücretiyle tek tip ücreti birleĢtiren yolculuk
ücreti türü.
tek tip ücret flat fare 1) Tek tip, herhangi bir değiĢkene bağlı olarak değiĢmeyen ücret
tarifesi. 2) Herhangi bir ulaĢım etkenine göre (mesafe, araç tipi,
vb.) değiĢmeyen yolculuk ücreti. Bkz. Basamaksız ücret.
tek yönlü one-way Yollarda trafik akıĢ yönlerinden yalnızca biri. Trafiğin
belirlenmiĢ tek yönde akma özelliği.
tek yönlü hat single route Hat boyunca tek yönlü çalıĢan, değiĢik yoldan (güzergah) dönüĢ
yapan hat.
tek yönlü karayolu one way street 1)TaĢıt yolunun yalnız bir yöndeki taĢıt trafiği için kullanıldığı
karayolu. 2) "Kent içinde taşıt dolaşımını düzenlemek ve
tıkanıklıkları önlemek amacıyla, taşıtların yalnız bir doğrultudaki
gidiş ya da gelişlerine ayrılmış, dönüşlere ve karşıdan gelen taşıtlara
kapalı yol." (RK, 1998) Bkz. Tek yönlü.
tekerlek wheel Kara ve hava ulaĢım araçlarının zemin üzerinde hareketlerini
olanaklı kılan donanım.
teknik çalıĢan
(personel)
technic personnel Teknik statüde (mühendis, matematikçi, vb.) çalıĢan memur ya da
sözleĢmeli kiĢi.
teknik filo ömrü technic fleet life Filonun ekonomik verimlilik göstergelerinden bağımsız olarak
teknik/fiziksel açıdan kullanılabilme süresi.
tekray monorail Tek kiriĢ ya da rayda askılı araç ya da vagonların çalıĢtığı
elektrikli raylı taĢıma. En çok metro ya da uzaktan kumandalı
ulaĢım türlerinde uygulanır.
tektip (sabit) tarife flat fare Herhangi bir ulaĢım etkenine göre (mesafe, araç tipi, vb.)
değiĢmeyen yolculuk ücreti.
telsiz radio Kentiçi ulaĢım iĢletmeciliğinde iletiĢim (haberleĢme) amaçlı
kullanılan aygıt.
TEM freeway Trans European Motorway kısaltması. Ġstanbul'da kenti doğu-batı
doğrultusunda kesen otoyol.
temel ücret base fare 1) BelirlenmiĢ bir kent alanı (zon) içinde ya da iki nokta arasında
geçerli yolculuk ücreti. 2) Aktarma, bölge geçiĢ, hızlı, doruk sürem
ve indirimli ücretlendirmeler dıĢında kalan normal bir biniĢe
uygulanan ücret. Bkz. Biniş (başlangıç) ücreti.
temiz geliĢim
tekniği
clean development
mechanism
Salım hakkı alımsatımını düzenleyen uluslar arası düzenek.
tepki (intikal,
reaksiyon) süresi
reaction time Sürücünün ayağını gaz pedalından kaldırıp fren pedalına
bastırmasına kadar geçen süre (en az 0.75, en çok 1 sn).
tercihli yol, otobüs
yolu
bus lane Otobüslere ayrılmıĢ yol Ģeridi.
terminal terminal 1) Ġnsan ya da eĢya taĢımalarında, araçların indirme, bindirme,
yükleme, boĢaltma, aktarma yaptıkları, bilet ve ulaĢım
kaynaklarına eriĢebildikleri yer. 2) Kentiçi ya da kentlerarası
ulaĢım araçlarının bekleme, yolcu indirme/bindirme yaptıkları
açık/kapalı yapılardan oluĢan nokta.
tersyönlü hat contraflow lane Otobüslere ayrılmıĢ, diğer trafik Ģeritlerinin akıĢ yönüne ters
otobüs trafik yönü.
tesviye levelling Metallerin model ya da teknik resimlerine göre eğe ve diğer aletler
kullanılarak elle biçimlendirilmesi.
ticari hat commercial line Kar amaçlı iĢletilen ulaĢım hattı.
ticari hız commercial speed Sefer düzenleme süresi de içinde olarak (sefer süresi) ulaĢım
aracının birim zamanda katettiği yol uzunluğu.
ticari hız dağılımı distribution of
commercial speed
Kentiçi ulaĢım hatlarının ortalama ticari hızlarına göre
ayrıĢtırılması.
tip dıĢı ambarı unusable materials
storehouse
Filodan düĢmüĢ araçların kullanılamayan malzemelerinin
depolandığı ve iĢlem gördüğü ambar.
toplam garaj alanı total depot area Filo araçlarının konuĢlama ve ikmal yaptıkları garajlarda kapalı
ve açık iĢlik ve alanların toplamı.
toplam gelir
payları
shares of total
revenue
UlaĢım ve diğer ulaĢım dıĢı iĢletme gelirleri (destek, reklam, vb)
dağılımı.
toplam gider
payları
shares of total cost Toplam iĢletme giderleri içinde değiĢik gider kalemlerinin
(personel, malzeme, yakıt, vb) dağılımı.
toplam hat
uzunluğu
accumulativ route
lenght
Hatların uzunlukları toplamı.
toplam seyahat
gideri
global cost of
journey
Seyahat süresi+Kirlilik+Kaza giderlerinin toplamı.
toplam seyahat
süresi
total duration of
journey
YerleĢme (kent) ölçeğinde; Özel Ulaşım Seyahat Süresi + Toplu
Ulaşım Seyahat Süresi.
toplam seyahat
süresi (ortalama)
total travel time
(average)
Aktarma ve beklemeler de içinde olarak yolculuğun
baĢlangıcından amacına varıncaya dek geçen ortalama süre.
toplam yolcu
gideri
total passanger cost Ulaşım Yolcu Gideri+Ulaşım Kaza Gideri+Ulaşım Kirlilik Gideri
+Ulaşım Seyahat Süresi gideri ortalamasının yıllık kentsel KYÜ
(Kesintisiz Yurtiçi Üretim-Gayrisafi Milli Hasıla) payı
toplam yolculuk
katsayısı
total trip per capita
per day
Yaya yolculuklar da içinde olmak üzere kent yerleĢiği baĢına
düĢen günlük yolculuk (yaya + araçlı) sayısı.
toplayıcı yol main road "Kent içinde, oturma alanlarında bulunan ve yerel yollardan
topladığı yaya ve taşıt akımını anayollara aktarmaya yarayan yol."
(RK, 1998)
toplu pazarlık collective
bargaining
Ücret, çalıĢma saatleri ve koĢulları gibi temel konuların
düzenlenmesi için iĢçi sendika temsilcileri ile iĢveren arasında
yürütülen görüĢmeler.
toplu taĢıma mass transportation,
public
transportation
"Bir kent halkının ulaşım gereksinmesinin özel taşıt, dolmuş ve
küçük binitler (otomobil) yerine, otobüs ya da metro gibi kısa sürede
çok sayıda insan taşımaya elverişli büyük taşıma araçlarıyla
karşılanmasını içeren ulaşım dizgesi." (RK, 1998). Bkz. Toplu
ulaşım.
toplu ulaĢım ağı public transport
network
Kentte toplu ulaĢım sistemlerinin kullandığı yol haritası.
toplu ulaĢım
dizgesi
public transit
system
1) Herhangi bir yerel yönetim, bölgesel yönetim, devlet ya da diğer
yönetim birimlerince desteklenen (sübvansiyon), iĢletilen,
yönetilen ulaĢım hizmetlerinin yürütüldüğü yapı ve iĢleyiĢ. Bu
yapı, yapılan sözleĢmelerle iĢletim ve yönetimleri açısından resmi
kurumlara bağlı çalıĢan özel Ģirketleri de içerir. 2) UlaĢım tür ve
iĢleticileri, iĢletim biçimleri, yasal ve yönetsel özellikleriyle bir
kente toplu ulaĢım hizmeti veren yapının bütünü.
toplu ulaĢım hızı public transport
speed
Toplu ulaĢım araç türlerinin hızları ortalaması.
toplu ulaĢım
hizmet açığı
public transport
supply shortage
Toplu ulaĢım hizmet düzeyinin türlü nedenlerle yolculuk isteminin
gerisinde kalmasından doğan eksiklik.
toplu ulaĢım
seyahat süresi
total journey time of
public transport
Duraklara ve duraklardan yürüme, bekleme ve aktarma
sürelerini de içerecek biçimde, toplu ulaĢım araçlarıyla yapılan
seyahatlerin toplam süresi.
toplu ulaĢım
sistemi
collective transport
system
Bkz. Toplu ulaşım dizgesi.
toplu ulaĢım
üretkenliği
public transport
productivity
Araç, koltuk, birim gider baĢına seyahat, gelir düzeyi.
toplu ulaĢım
verimliliği
public transport
efficiency
Kentlerde toplu ulaĢımın büyüklüğü ve toplu ulaĢım türlerinde
kapasite sunum gücüne göre baĢarımın ölçülebilir göstergesi
(KYÜ payı olarak yolcu km. gideriyle ölçülür).
toplu ulaĢım
yatırım harcaması
public transport
investment spending
Doğrudan iĢletme harcamaları dıĢında toplu ulaĢım için yapılan
diğer (altyapı, araç, vb.) harcamalar.
toplu ulaĢım
yolculuğu
public transport trip Toplu ulaĢım araçlarıyla yapılan yolculuk.
toplu ulaĢım
yönetimi
public transport
patronage
Kentiçi toplu ulaĢımın kentsel ölçekte yönetimi ve yapılanması.
toplu ulaĢım,
kamusal ulaĢım
public
transportation
1) Özel araç, bisiklet+motorsiklet, taksiyle yapılan bireysel ulaĢım
türleri dıĢında kalan araçlarla gerçekleĢtirilen ulaĢım. 2) Yüksek
kapasiteli kara, raylı ve deniz ulaĢım araçlarıyla yapılan kentiçi
ulaĢım. 3) Koltuk (yolculuk) kapasitesi yüksek ulaĢım araçlarıyla
yürütülen kent içi ulaĢım. 4) Kamu ya da özel otobüs, demiryolu
ve diğer taĢıma türleriyle belli bir düzenlilik içinde kent halkına
sunulan genel/özel ulaĢım hizmeti. ‘Kitle ulaşımı’ ya da ‘ulaşım’ da
denir. 5) "Bir kentte, insanların yaşamlarını daha kolay sürdürmek
için gereken seyahatleri yapmalarını sağlamak amacıyla kamu
kuruluşlarının ve özellikle kentsel yerel yönetimlerin ya da onlara
bağlı tüzel kişiliklerin kurup çalıştırdığı ulaşım dizgesi." (RK, 1998)
toplu ulaĢımı
engelleme cezası
fine for obstrucking
public transport
Kent yolları üzerinde toplu ulaĢımı engelleyen araç beklemelerine
(parklama) uygulanan ceza.
toplu ulaĢımın
çekiciliği
attractiveness of
public transport
Kentiçi toplu ulaĢımın nicel ve nitel hizmet düzeyiyle diğer ulaĢım
türlerinin önüne geçmesi.
toplu ulaĢımın
öncelenmesi
public transport
prioritization
Kentlerde ulaĢım yönetimince alınan ulaĢım ve trafik
karar/uygulamalarıyla toplu ulaĢımın öne çıkarılması,
desteklenmesi, yeğlenmesinin sağlanması.
toplukonut housing estate,
housing scheme
"Konut birleşkesi (kooperatif), konut yapım ortaklığı ya da konut
bankaları gibi kamusal ya da özel kuruluşlarca gerçekleştirilen ve
çok sayıda ailenin barınma gereksinmesini karşılayan büyük çaptaki
konutlandırma ve yerleşim girişimi." (RK, 1998)
toplumsallaĢtırma,
kamulaĢtırma
socialization "Bir doğal kaynağın, ekonomik etkinliğin ya da hizmetin bireylerin
elinde kişisel kazanç amacıyla kullanılmasını önlemek; ya iyeliğinde
(mülkiyet) ya kullanımında ya da bunların her ikisinde kamunun
etkinliğini arttıracak değişiklikler yaparak bunları tüm toplumun
yararlanmasına sunumak." (RK, 1998)
torna lathing Metallerin model ya da teknik resimlerine göre iĢlendiği,
biçimlendirildiği tezgah.
Toronto
SözleĢmesi
Toronto Protocol YaĢanabilir toplumlar ve sürekli geliĢmeye katkı amaçlı olarak
UITP 53. Kongresi'nce, 1999 yılında yayınlanan bildiri.
trafik akımı traffic current Belli bir yolboyunda araç hareketliliği, yol kesitinde birim
zamanda geçen araç sayısı.
trafik araĢtırması traffic survey Trafikle ilgili ölçülebilir büyüklüklerin (akım, kapasite, hız,
doluluk, vb.) değiĢik yöntemlerle ve dizgesel olarak ölçümü
çalıĢması.
trafik bölgesi traffic zone "Ulaşım araştırmalarında yolculuk davranışlarının saptanabildiği ve
çözümlenebildiği en küçük birim." (RK, 1998)
trafik denetimi traffic control Yasal görevli kurum ya da gönüllü görevlilerce yürütülen trafiğin
kurallı ve düzenli yürümesini sağlama iĢi.
trafik etkili sinyal
dizgesi (sistem)
traffic effectual
signalization
Belli odaklardan (merkez) gerçekleĢtirilen, uzaktan yönetimli yol
ıĢıklandırma (sinyalizasyon) dizgesi.
trafik güvenliği traffic safety Trafik içinde seyreden insan ve araçların zarar görmesini
engelleyecek önlemler bütünü.
trafik ıĢığı traffic signal, traffic
light
1) KavĢaklarda yaya ve araçlar için geçiĢi düzenleyen ıĢık
düzeneği. 2) Trafikte yolboyunca ya da kavĢaklarda düzenleyici
iĢlev gören ıĢık uyarı dizgeleri.
trafik ıĢığı önceliği priority in traffic
signal
Trafik ıĢık düzeninde, belirlenmiĢ araçların (örneğin, toplu
ulaĢım) öncelenmesi.
trafik iĢareti traffic sign Trafiği düzenleme amacıyla kullanılan iĢaret levhaları, ıĢıklı ve
sesli iĢaretler, yer iĢaretlemeleri ile trafik görevlilerinin trafiği
yönetmek için yaptıkları deviniler.
trafik kaynağı traffic generator "İnsanların ve taşıtların kent içinde devinimlerine yolaçan ve bu
devinimleri çoğaltan eğlence yerleri, işyerleri, öğrenim kurumları,
vb. etkenler." (RK, 1998)
trafik kazası traffic accident Karayolu üzerinde seyreden bir ya da daha çok aracın karıĢtığı
ölüm, yaralanma ve zararla sonuçlanmıĢ olay.
trafik kuralları traffic rules Trafiği düzenleyen, trafik içinde yeralan tüm kiĢilerin (yaya,
yolcu, sürücü, vb) uyması gereken, yaptırım gücü içeren
düzenlemelerin tümü.
trafik mevzuatı traffic law's Trafikle ilgili tüm yasa, tüzük, kural, vb.nin tümü.
trafik müdürlüğü traffic management Trafiği yöneten, düzenleyen kentsel ölçekli resmi kurum.
trafik mühendisliği traffic engineering Trafikle ilgili yol, araç teknolojileri, yol geçitleri, tünel geçiĢleri,
kentiçi trafik yönetimi, vb. konuları ele alan teknik uzmanlık.
trafik oylumu
(hacım)
traffic volume "Belli bir noktadan, belirli bir sürede geçen insan, taşıt ve hayvan
sayısı." (RK, 1998)
trafik polisi traffic police Kentiçi ve kentlerarası ulaĢım, trafik yönetim ve denetimi yapan
görevli (genellikle kamu görevlisi).
trafik sayımı traffic counting Trafikle ilgili sayısal veri toplamak için yapılan iĢ.
trafik sıkıĢıklığı traffic congestion 1) Kent yolağında trafiğin onaylanabilir (optimum) değerlerin
altında gerçekleĢtiği olumsuz trafik koĢulları. 2) "Trafik
yoğunluğunun, insan ve taşıt gidişgelişine engel olacak ölçüde
artması." (RK, 1998)
Trafik
SıkıĢıklığının
Azaltılması ve
Hava Kalitesi
Congestion
Mitigation and Air
Quality
ABD'de, hava kirliliğine yolaçak otomobil salımlarını (emisyon)
azaltmada önemli bir katkı niteliğinde trafik ve otoyol projeleri
için federal kaynak sağlama amaçlı örgütlenme.
trafik sigortası trafik sigortası Türkiye'de zorunlu uygulanan kaza sigorta uygulaması.
trafik tasarımı general traffic plan "Bir kentin genel kent tasarımına kaynak olmak üzere yapılan,
kentin gelecekteki arsa kullanımını etkilemesi öngörülen dolaşım
kaynaklarını ve bunlar arasındaki ilişkileri, kentlinin yararını en
çoklaştıracak ve kent yönetimine en az yük bindirecek biçimde
düzenleyen çalışma." (RK, 1998)
trafik verileri traffic data Kentiçi ulaĢımda; araç, kilometre ve hız bilgileri.
trafik yoğunluğu traffic intensity Kentin birim yol ve alanı baĢına araç sayısı.
trafik yönetimi traffic management Kent yolağında trafik akıĢını düzenleyen kural, karar ve
uygulamaların tümü.
trafik yükü traffic load "Yolların, birim süre içinde, insan ve taşıt gidişgelişinin
tıkanmasına yol açmayacak ölçüde elverişli sayılan insan ve taşıt
oylumu." (RK, 1998)
trafik, dolaĢım traffic 1) Yayaların, hayvanların ve araçların kara yolları üzerindeki
durum ve davranıĢı. 2) Yolağı üzerinde araçların değiĢik amaçlı
seyirlerini düzenleyen, altyapıdan hukuksal yaptırımlara değin
geniĢ bir yelpazede etkinlik gösteren kurumsal yapılanma.
traktör (lastik
tekerlekli)
tractor (rubber
wheel)
Gerektiğinde römork çekebilen, ticari amaçlı taĢımacılıkta
kullanılmayan tarım aracı.
tramvay tram(way) DüĢük hız ve diğer raylı ulaĢım türlerine göre daha düĢük
kapasiteli raylı ulaĢım türü. Ġstanbul'da 1871'de atlı tramvaylar
yerlerini 1914'de elektrikli tramvaylara bıraktı. 1961 yılında
Avrupa, 1966 yılında ise Anadolu yakasında ulaĢımdan çekildi.
Günümüzde tramvay iĢletmeciliği yaygınlaĢmaktadır. Bkz.
Demiryolu, hafif.
tramvay yolculuğu tramway trip Araç olarak tramvay sistemi (Ġstanbul Beyoğlu Tramvayı)
kullanılan yolculuk.
treyler trailer Römorklu, lastik tekerlekli yük taĢıma aracı (kamyon).
troleybüs trolleybus, trolley
bus, trolley coach
Elektrik gücüyle devinen (havai hatlar üzerinden) lastik tekerlekli
kentiçi kara ulaĢım aracı. Bkz. Otobüs, havahatlı.
tubles (iç lastiksiz)
lastik
tubles tire Ġçinde ayrı bir lastik bulunmayan araç tekerleği.
turbo Ģarj supercharging Ġçten yanmalı motorlarda birim hacımdan alınan gücün
yükseltilebilmesi için (ortalama % 20) gerekli taze hava
miktarının arttırılarak basınç altında (1.7-2 bar) silindir içine
verilmesi.
turistik araç turistic service Turizm amaçlı kentiçi ulaĢım türü.
turnike gate, turnstile Terminal, durak ya da araçlara biniĢte engelli geçiĢ.
tüm hatağında
geçerli
valid on all network Varolan kentiçi hatağının her noktasında geçerli, uygulanabilir
olma durumu.
tümleĢik kentsel
tasarım politikası
integrated policy
combining urban
planning
Kenti oluĢturan tüm alt ve üst yapıların, karĢılıklı iliĢki ve
bağımlılıkları gözönünde tutularak, mevcut ve gelecek dönemler
için ilgili yönetimlerce tasarımı (planlanması), öngörülmesi.
tümleĢme entegration Kentiçi ulaĢım tür, iĢletme ve uygulamaları arasında kentsel
tasarıma uygun bütünleĢme, iĢbirliği, uyum süreci.
tünel funicular system,
funicular tunnel,
cable railway
Londra Metrosundan sonra, dünyada ikinci yeraltı raylı ulaĢım
sistemi olarak 1874 yılında hizmete giren, Ġstanbul'da Karaköy-
Beyoğlu arasında çalıĢan, 570 m. hat uzunluğunda, ortada ikiye
ayrılan (makas yapan) tek hatlı, baĢlangıçta buhar, günümüzde
ise elektrik gücüyle çalıĢan, lastik tekerlek ve rayların yalnızca
kılavuz iĢlevi gördüğü bir teknolojik dönüĢüm geçiren, kablolu, iki
araçlı tarihi ulaĢım sistemi. Bkz. Kablolu demiryolu, Füniküler
Sistem.
tünel
elektrifikasyonu
tunnel electrified 1971 yılında, Karaköy-Beyoğlu arasında çalıĢan tarihi ĠETT
iĢletmesi tünelin (füniküler) kullandığı güçkaynağının buharlıdan
elektrikliye dönüĢtürülmesi.
tünel yolculuğu funicular trip Araç olarak tünel kullanılan yolculuk.
tüp tünel tube tunnel Kara ya da su altında, ulaĢım amaçlı kapalı yapıların genel adı.
tür mode Araç ya da ulaĢım araçlarının kullanılma biçimine dayalı ayrım.
türel dağılım modal split 1) Türe (araç, yolcu, iĢletme, vb.) göre yapılan ayrım. 2) Kentsel
ulaĢım filosunun araç ve iĢletme türüne göre dağılımı. 3) Birçok
insan tarafından kullanılan ulaĢımın değiĢik seçeneklerini
tanımlamada kullanılan terim. Sıklıkla, toplu ulaĢımın yüzde
payına karĢılık özel otomobil kullanımı oranı biçiminde
sözcelenir.
Türk
Cumhuriyetleri
öğrenci kartı
Türki republics
(middle asia)
student
Ortaasya Türk Cumhuriyetlerinin Ġstanbul'da okuyan
öğrencilerine özel tarifeyle (ücretsiz) yolculuk hakkı veren belge.
U
UITP'nin 53.
Kongresi
53rd Congress of
the UITP
1999 yılında Kanada'da (Toronto) toplanan, Uluslar arası Toplu
Ulaşım Birliği (UITP), Kanada Şehiriçi Toplu Taşım Birliği
(CUTA) ve Amerikan Toplu Taşım Birliği (APTA) ortak imzalı
Toronto Protokolü'nün yayımlandığı kongre.
UKOME UKOME Ulaşım Koodinasyon Merkezi kısaltması. Ġstanbul'da (Türkiye)
1984 yılında çıkarılan 3030 sayılı BüyükĢehir Belediyeleri Yasası
ile kurulan, büyükĢehir bütününde ulaĢım tasarımı ve
iĢletmeciliğinden sorumlu örgütlenme.
ulaĢabilirlik accessibility Bkz. Erişebilirlik
ulaĢım transit Bkz. Toplu ulaşım.
ulaĢım aracı
kullanımı
transport vehicle
occupancy
Araç baĢına yolcu düzeyi.
ulaĢım bakanlığı ministry of
transportation
Ulusal ulaĢım izlencelerini (program) kamu ulaĢımını da
kapsayacak biçimde yöneten kamu kurumu.
ulaĢım dizgesi transit system Yerel ya da bölgesel çok türlü yolculuk hizmetleri sunan (kamu ya
da özel) yapı. 2) UlaĢımla ilgili kendine yeterli yapı.
ulaĢım dizgesi
(sistemi) ölçünü
(standardı)
standard of the
transport system
Genel olarak kent içi ulaĢımın temel göstergelerinde kabul
edilebilir uluslar arası ölçüt.
ulaĢım finansman
gideri
transport financial
cost
KYÜ'den kentiçi ulaĢım için harcanan pay.
ulaĢım geliĢtirme
planı
comprehensive
transportation plan
Varolan yapı ve sorunlarından hareketle, orta-uzun dönemli
geleceğe iliĢkin ulaĢım kestirimleri yaparak konuyla ilgili
aĢamaların belirlendiği strateji ve bağlı uygulamalar dizisi.
ulaĢım göstergesi transport indicator UlaĢım hizmetinin temel özelliklerinin evrensel olarak
benimsenmiĢ bir birime (ölçüt) dayalı belirtimi.
ulaĢım harcaması transport
expanditure
Birim yolculuk (mesafe, zaman olarak) için gelirden ayrılan pay.
ulaĢım hattı transport line UlaĢım için tanımlanmıĢ yolboyu.
ulaĢım istatistiği statistic of transport UlaĢımla ilgili verilerin belirlenmiĢ bir dizgesellik (sistematik)
içerisinde derlenip iĢlenmesi.
ulaĢım iĢletme
gideri
transport operating
cost
Bkz. İşletme gideri.
ulaĢım iĢletmesi
iyileĢtirmesi
to improve transport
operation
UlaĢım iĢletmelerinin olduğundan daha verimli ve etkili
yapılanmaları için yürütülen çalıĢma.
ulaĢım kartı transport card Yolcu türü ve yolculuk haklarını tanımlayan kart.
ulaĢım kaza gideri cost of transport
fatalities
Kentiçi ulaĢım kazalarının kentsel KYÜ payı.
ulaĢım kazaları transport accidents Kent içinde ulaĢım araçlarına bağlı kazalar.
ulaĢım kılavuzu
(rehber)
guide of transport Kent ulaĢım hatağı planı. Yolboyu ve hat bilgileri içerir. ĠĢletmece
gerekli görüldükçe güncellenir.
ulaĢım kirlilik
gideri
cost of transport
fatalities
Kentiçi ulaĢım kirliliğinin kentsel KYÜ payı.
ulaĢım koltuk
kullanımı
transport seat
occupancy
ÇalıĢan araçlarda oturma birimi (koltuk) baĢına yolcu düzeyi.
ulaĢım kullanıcı
gideri
user cost of a
transport
UlaĢımın kullanıcı (yolcu) için parasal gideri. Seyahat süresi
giderini içermez.
ulaĢım müzesi transportation
museum
ĠETT öncesi ve ĠETT dönemi ulaĢım iĢletme malzeme, araç-
gereçlerinin sergilendiği müze-sergi. Önce HasanpaĢa
(Kadıköy)'da bulunan sergi, sonra Karaköy yönetim binası
giriĢine taĢınmıĢ, günümüzde kaldırılmıĢtır.
ulaĢım otobüsü transit bus Bkz. Otobüs, ulaşım.
ulaĢım oydaĢması transportation
consensus
Kentiçi ulaĢımla ilgili konularda ilgili tüm yanlar arasında
uzlaĢma, görüĢ birliği, ortak anlayıĢ oluĢturma ve bu oluĢumun
kurumlaĢması.
ulaĢım örnek ayarı
(kalibrasyonu)
calibration of
transport model
UlaĢım örnekçelerinin kentlilerin ulaĢım davranıĢ ve eğilimlerini
doğru yansıtır duruma getirilmesi.
ulaĢım politikası transport policy Kentiçi ulaĢımı düzenleyen tüm öngörü ve bağlı uygulamalar.
ulaĢım seyahat
süresi
travel time Bekleme, aktarma ve yürüme süreleri de içinde olmak üzere yaya,
özel ve toplu ulaĢım seyahatlerinin ortalama süresi.
ulaĢım seyahat
süresi maliyeti
cost of travel time 1) Bekleme süreleri de içinde olmak üzere yaya, özel ve toplu
ulaĢım seyahatlerinin 1 saati baĢına düĢen kent KYÜ (GSYH)
katkısı. Türlerin ortalama yıllık seyahat süresi giderleri üzerinden
hesaplanır. 2) Yaya-Bisikletli Ulaşım Seyahat Süresi
Gideri+Motorsikletli Ulaşım Seyahat Süresi Gideri+Toplu Ulaşım
Seyahat Süresi Gideri ortalamasının yıllık kentsel KYÜ (GSYH)
payı.
ulaĢım sunumu
(arzı)
transport supply Kentiçi ulaĢıma giren araç sayısı.
ulaĢım tasarısı
(plan)
transportation plan Kentin ulaĢım yapı ve eğilimlerini, yönsemelerini saptayan, Kent
Düzenleme Tasarımı (Nazım Plan) üzerine oturtulan ulaĢım yapısı
kestirimi.
ulaĢım türleri
arası haksız
yarıĢma (rekabet)
unfair competition
among transit types
EĢgüdüm ve bütünleĢimin sağlanamadığı kentiçi ulaĢım
dizgesinde, araç türü ve kapasite sunumu, hareket yeteneği,
değiĢik yolboyu, yolculuk ücretleri, bilet vb. konularda, bir ulaĢım
iĢletmesini diğerine göre öne çıkaran, öncelikli kılan durum.
Ulusal ve evrensel kaynak yitimine yol açar.
ulaĢım türü transport mode Araç ve ulaĢım araçlarının kullanım biçimine dayalı ayrım, Bkz.
Tür.
ulaĢım türü
özelliği
modal characteristic DeğiĢik ulaĢım türlerinin özgül yapı ve nitelikleri.
ulaĢım verimliliği transport
performance
UlaĢım türü ve araçlarının ulaĢım hizmetiyle ilgili temel
göstergelerde baĢarım (performans) düzeyi.
ulaĢım yetkesi
(idaresi)
transport authority Kentiçi ulaĢımını tüm aĢamalarıyla tasarlayan, yönlendiren,
yöneten, denetleyen, yetki ve sorumluluk sahibi yönetim birimi.
ulaĢım yolcu gideri cost of passanger
transportation
Yol, toplu ulaĢım ve iĢletme giderleri toplamı.
ulaĢım yolu
(güzergahı)
transport route UlaĢım araçlarının üzerinde seyrettiği (alt)yapı.
ulaĢım yönetim
dizgesi (sistemi)
transportation
management system
Kentiçi ulaĢımının kentsel ölçekte yönetimiyle ilgili yapılanma.
Bkz. Ulaşım yönetimi.
ulaĢım yönetimi transport patronage Kentiçi ulaĢımın kentsel ölçekte yönetimi.
ulaĢımın
özelleĢmesi
privatization of
transport
Kamu ulaĢım iĢletmelerinin ve iĢletme haklarının özel sermayeye
değiĢik yöntemlerle devri.
ulaĢımın
serbestleĢmesi
deregulation of
transport
Kentiçi ulaĢımın değiĢik iĢlevleriyle (fonksiyon) ilgili olarak tam
kuralsızlık durumuna geçilmesi.
ulusal ulaĢım
dizgesi (sistem)
national
transportation
system
Uluslar arası ekonomide ulusal öncelikleri gözetir, ekonomik
geliĢmeyi sağlarken enerji tüketimi ve hava kirliliğini azaltacak
bütünleĢik, bağdaĢık tüm ulaĢım biçimlerini kapsayan bir içsel
(dahili), kendine yeten dizge (sistem). Ulusal karayolları dizgesi,
toplu ulaĢım ve havaalanı, liman geçiĢlerini kapsar.
ulusallaĢtırma,
millileĢtirme
nationalization "1) Özel iyelikteki (mülkiyet) ekonomik girişimlerin ya da toprak
gibi bir doğal kaynağın, iyeliğinin ve yönetiminin, siyasal, ekonomik
ve toplumsal nedenlerle devlet iyeliğine alınarak, toplumun yararına
sunulması işlemi. 2) Bir ülkede toprağın bireysel iyelik konusu
olmaktan çıkarılması." (RK, 1998)
uluslar arası çevre
hukuku
international
enviromental law
"Çevre sorunlarının sınır tanımazlığı, uluslar arası alanların
yönetimi, uluslar arası sorumluluk, çevre hakkı ana başlıkları
doğrultusunda gelişen, çevre değerlerini uluslar arası düzende
korumayı ve geliştirmeyi amaçlayan uluslar arası hukuk dalı." (RK,
1998)
umu (vizyon) vision Bir kurum ya da iĢletmenin gelecekte kendisini görmek istediği
biçim, görüntü.
UOB (uçucu
organik bileĢikler)
COV (volatile
organic compounds)
Araç yakıtlarının yanmasına bağlı olarak havaya salınan ve
kirlilik yaratan uçucu organik bileĢikler.
ustabaĢı head foreman Nitelikli (kalifiye) iĢçi çalıĢtıran ana hizmet birimlerinde,
iĢçilerden sorumlu ve yetkili, yönetici konumundaki iĢçi.
UTUB
(Uluslararası
Toplu UlaĢım
Birliği)
UITP (Union
Internationale des
Transports Publics)
Örgüt adı kısaltması. Merkezi Belçika'da bulunan, Dünyadaki
çeĢitli ülke toplu ulaĢım iĢletmelerinin üyesi olduğu birlik.
uydukent Conurbation,
satellite town
1) Kent çevresinde oluĢturulan yeni yerleĢme. 2) "Büyük bir kentin
dışında, onun tüzel kişiliğinden bağımsız, ama toplumsal ve
ekonomik etki alanı içinde kalan, gereksinmelerinden pek çoğunu
oradan sağlamak zorunda bulunan, nüfusu genellikle büyük kentin
iş yerlerinde çalışan kişilerden oluşan bir yerleşim yeri." (RK, 1998)
uygun sefer aralığı optimal set of
headway
Yolcu bekleme sürelerinin en aza indirgendiği (minimizasyon),
yolculuk sayısının en çoklandığı sefer aralığı.
Uyumlu aktarma matched transfer Hatların eĢgüdümlü olduğu duraklarda aktarma.
UzlaĢı conciliation Bkz. Arabuluculuk.
uzun dönem long term Gelecek 20 yıl ve sonrası.
uzun dönem hatağı long term route
network
Gelecek uzun dönem için (>20 yıl) iyileĢtirilmiĢ, öngörülmüĢ
hatağı.
uzun hat longer route Hat boyu (Ġstanbul için 10 km.üzeri) belli bir uzunluğun üzerinde
olan hat.
uzun hüzme long beam Farın 100 m. ye kadar aydınlatması.
Ü
ücret fare Bir ulaĢım iĢletmesinin değiĢik yolcu türlerine uyguladığı değiĢik
yolculuk bedeli.
ücret bölgesi fare zone DeğiĢik ücret düzeyleriyle tanımlanmıĢ, ayrıĢtırılmıĢ kentsel bölge.
ücret dizgesi fare system Kentiçi ulaĢım kullanıcılarının biniĢ bedellerini düzenleyen yapı.
ücret kuĢakları
(zon)
zone fares ÖzgülenmiĢ tarife ve ücret uygulanan iç alanlara bölünmüĢ ulaĢım
bölgelerinde ücretlendirme dizgesi.
ücret politikası fare policy UlaĢımda uygulanan ücretlerin belirlenmesinde kullanılan
yaklaĢımların tümü.
ücret tarife sistemi fare system Bkz. Ücret yapısı.
ücret tarife tablosu fare scheme Kentiçi ulaĢım iĢletmelerinin uyguladığı değiĢik türleri birarada
gösteren yolculuk ücretlendirme çizgesi.
ücret tarife yapısı fare structure Bkz. Ücret yapısı.
ücret toplama
sistemi
fare collection
system
Yolculuk ücretlerinin iĢletmelerce derlenme, toplanma biçimi.
ücret toplama
yazılım ve
donanımı
ticket collection
equipment and
software
Yolculuk ücretlerinin (biletlerin) toplanma biçimlerini belirleyen
bilgisayar temelli araç gereç ve destek yazılımlar.
ücret yapısı fare structure 1) Bir ulaĢım iĢletmesinin değiĢik yolcu türlerine uyguladığı
değiĢik yolculuk ücretlendirme uygulaması. 2) UlaĢım hatağının
kullanılmasında yolculukların ücretlendirilme biçimi. 3) Herhangi
bir zamanda bir ulaĢım aracını kullanan değiĢik tipte yolcuların
ne kadar ücret ödeyeceğini belirleyen ayrıĢtırılmıĢ ücret seti.
ücretlendirme
düzeyi
fare level Kentiçi yolculukların dereceli fiyatlandırılması.
ücretsiz kartı free card Ücretsiz yolculuk hakkı veren kart.
ücretsiz ulaĢım
seçeneği
fare system
alternative
Yolculukların yerel, bölgesel ya da merkezi yönetimlerce yüzde
yüz ödendiği (sübvanse edildiği) ulaĢım seçeneği.
ücretsiz yolculuk no fare trip, free
trips
1) KarĢılığında bir bedel ödenmeyen yolculuk. 2) BiniĢ bedeli
alınmayan yolculuk.
üretim (imalat)
alanı
manifacturing
function
Kentin ağırlıklı olarak üretim yapılan kesimi.
üretim gideri production cost Yolcu kilometre baĢına gider (maliyet) göstergesi. Verimlilik
göstergesi olarak kullanılır.
üretim iĢliği
(atölye)
production
workshop
Bakım-onarım ve bazı yedek parçaların üretimlerinin yapıldığı
birim.
üretkenlik productivity ĠĢletmelerin; uygun teknolojiler kullanarak iĢgücü ve sermaye
bileĢimini, iĢletme çarkının yeni yatırımları da karĢılayacak
karlılıkla döndürecek biçimde bir araya getirme düzeyi, biçimi.
üst geçit overhead crossing,
over-pass, fly over
1) Karayolunun diğer bir karayolu ya da demiryolunu üstten
geçmesini sağlayan yolyapısı. 2) "Bir yolun iki yanını,
basamaklarla yükseltilmiş bir bağlantı ile birleştiren ve yayaların -
yoldaki taşıt dolaşımının çekinceleriyle karşılaşmaksızın- karşıdan
karşıya geçmelerini sağlayan geçit." (RK, 1998)
V
vagon wagon, railway car 1) Raylı sistemlerde birbirinden fiziksel olarak ayrılan birimler. 2)
Elektrikli tarmvaylarda motris (çekici) tarafından çekilen,
motorsuz araç.
vapur ferry Su üzerinde (deniz, göl, akarsu) çalıĢan belli büyüklükte ulaĢım
aracı.
vardiya baĢı
(amir)
shifter Vardiyalı çalıĢan garaj iĢyerlerinde, yönetici iĢçi.
varolan (mevcut)
hatağı
present (existing)
route network
Kentiçi ulaĢım iĢletmeciliğinin üzerinde gerçekleĢtirildiği hatağı.
varsayılan durak dummy stop Hatağını örnek üzerinde daha gerçekci olarak görebilmek için
kullanılan, atanmıĢ, kurmaca, saymaca düğüm. Bkz. Düğüm.
vatman, tramvay
sürücüsü
street-car driver Tramvay çekicileri (motris) sürücüsü.
vergi resim ve harç taxe and duty Damga; taĢıt; plaka ve damga; diğer kuruluĢlarca tahakkuk
ettirilen damga vergileri, harç ve rüsüm; mahkeme ve noter
harçları; diğer vergi, resim ve harç kesintilerini kapsar.
verimlilik efficiency Birim çıktı baĢına girdi ya da gider. Girdiler ile çıktılar arasındaki
iliĢkiyi gösterir.
verimsiz hat inefficiency route Geliri giderlerinin altında kalan, kapasite kullanımı düĢük hat.
VIPS II VIPS II VTS Etkileşimli Planlama Sistemi (VTS Interactive Planning
System) kısaltması : Volvo Firması'nca 1974 yılından itibaren
geliĢtirilen ve kent içi ulaĢım ağını bilgisayar örnekçelemeleri
aracılığıyla akılcılaĢtırmayı amaçlayan yazılım paketi. Ġstanbul
ĠETT ulaĢım iĢletmesi bu yazılım paketini kendi ulaĢım ağında
1979 yılında denemiĢtir.
VTS VTS Ġsveç firması. Volvo Transportation System (Volvo Ulaşım Sistemi)
kısaltması.
Y
yağ yakıt (ikmal)
iĢçisi
supply worker Filo otobüslerinin tüm ikmal iĢleriyle (yakıt, yağ,vb.) ilgili iĢçi.
yakıt fuel Araçların hareketini sağlayan, genelde yeryağı (petrol) kökenli,
iĢlenmiĢ enerji hammaddesi.
yakıt dolum yeri
(istasyon)
fuel station UlaĢım iĢletme araçlarının yakıt yüklemesi (ikmali) yaptıkları yer.
yakıt ekonomisi fuel economy Araç yakıt kullanımı, verimli kullanım, yakıt tasarrufu ve
tüketimi ile ilgili ekonomik göstergelere bağlı uygulama.
yakıt gideri fuel cost UlaĢım iĢletmelerinde ulaĢım araçlarının tükettikleri yakıt
harcaması.
yalınlık (sadelik) downshifting Bireyin aĢırı toplumsal tüketim beklentilerinin gönüllü ve bilinçli
bir seçimle düzeyinin aĢağıya çekilmesi. Günümüzde toplumsal
bir hareket olarak kendini göstermektedir.
yalın (basit) bilet
uygulaması
(sistemi)
primitive ticket
collection
Gerek bilet teknolojisinde, gerekse yolculuk sırasında bilet
kullanımıyla ilgili iĢlemlerde geleneksel yöntemlerin tümü
(Örneğin, kağıt bilet, biletin bilet kutusunda toplanması, bilet
yakma, vb.).
yalıtık isolated Etkileyen ögelerden soyutlanmıĢ, iliĢkilerden koparılmıĢ.
yan (tali) yol,
ikincil yol
crossroad, minor
street
1) Üzerindeki trafik yoğunluğu açısından bağlandığı yoldan daha
az önemli olan yol. 2) "Kent içinde bir yerden başka yere gitmek için
her zaman kullanılmayan, anayollar denli önemli olmayan, daha
çok yayalarca kullanılan yol." (RK,1998)
yangeçit bypass road "Taşıt dolaşımını kentte belli bir bölgenin dışına çekmek amacıyla, o
bölgeye teğet olarak geçirilen ve anayola iki ucundan bağlanan
yardımcı yol." (RK, 1998)
yanlıĢ denetim
iĢlemi
error processing UlaĢım örnekçe çalıĢmalarında usdıĢı girdileri denetleyen iĢlem.
yanlıĢlama
çalıĢması
diagnostic study UlaĢım örnekçelerinde, örnekçenin yapılandırılmasında
sözkonusu olabilecek yanlıĢları saptama amaçlı çalıĢma.
yansıtıcı reflector Normal hava koĢullarında 150 m.den görülebilecek kırmızı ıĢık
veren ya da yansıtan aygıt.
yapı gereçleri
(malzeme) ambarı
building materials
storehouse
ĠĢletmelerin satın aldığı her türlü yapı malzeme ve araç gerecinin
teslim alındığı, depolandığı ve birimlere dağıtıldığı ambar.
yapılabilirlik feasibility "Kent ve kasaba tasarımlarının, türlü etmenler hesaba katılarak,
gerçekleştirilmesinin olanaklı ve ussal olup olmadığını belirlemeye
yarayacak koşullar. 2) Bunu elde etmeye yarayan inceleme ve
araştırma türü." (RK, 1998)
yapılandırılmamıĢ
zaman
unconstructiv time Bireylerin gündelik yaĢamlarında önceden herhangi bir izlenceye
özellikle bağlanmamıĢ, rastgele, özgürce kullanabilecekleri zaman.
yaralamalı kaza accident by wound UlaĢım iĢletmelerinde çalıĢan araçların yaralanmayla sonuçlanan
kazaları.
yardımcı gelir auxiliary revenue UlaĢım iĢletmelerinde yolculuk gelirleri dıĢında kaynaklara bağlı
gelir.
yargıç judge DeğiĢik ücretlendirilen (indirimli) yolcu sınıfı (kategori).
yarı kentsel
yerleĢme
semi-urban
settlement
"Bir ölçüde kentleşmiş bulunmakla birlikte, kırsal niteliklerini de
daha tümüyle yitirmemiş bulunan ve genellikle anakentleri
çevreleyen yeni yerleşmeler." (RK, 1998)
yarı römork semi-trailer Bir bölümü motorlu taĢıt ya da araç üzerine oturan, taĢıdığı yük
ya da kendi ağırlığının bir bölümü motorlu araç tarafından
taĢınan römork.
yarı sefer half run UlaĢım aracının hattın (çift yönlü hatlarda) diğer noktasına
varıĢıyla tamamladıkları yol.
yarı-kapalı ücret
dizgesi
semi-closed system Önceden edinilmiĢ kart ya da bilet iptallerinin yolculuk sırasında
yolcunun kendisince yapıldığı, iptal denetiminin sürücü ya da
görevlice yerine getirildiği bilet kullanım uygulaması.
yarıĢan hizmetler competition of
services
Birbirlerini tümlemek yerine, kötü ve verimsiz iĢletmeciliğe bağlı
olarak ulaĢım türlerinin birbirlerinin hizmetlerini engellemesi,
olumsuz etkilemesi ve genelde ulaĢım düzeyinin düĢürmeleri. Bkz.
Ulaşım türleri arası haksız yarışma.
yasadıĢı MĠA park
cezası
fines for illegal
CBD parking
Yoğun İş Bölgesi'nde izinsiz arç konuĢlamalarına (parklama)
kesilen ceza.
yasaklı aktarma
durumu
forbidden transfer
condition
Aktarmaların engellendiği nokta.
yaĢamalanı life space "İnsanların ve kentlerin yaşamlarını sürdürebilmeleri, işlevlerini
gereği gibi yerine getirebilmeleri için gereksinme duydukları uzam
(mekan)." (RK, 1998)
yaĢanabilir çevre conformity Bir dönemin tümü ya da bir bölümünde, yapımı süren ulaĢım ya
da otoyol iĢlerinin gerçekleĢtirilmesinde, sağlık esaslı hava kalite
ölçünlerini (standart) yakalamak ve sürdürmek için devlet hava
kalite öngörüleriyle uyumlu uygulamalar.
yaĢanabilirlik habitability,
livebility
"Bir konutun ya da bir kentin niteliklerinin insanların yaşamını
sürdürebilmelerine elverişli oluşu." (RK, 1998)
yatay iĢaretleme horizontal marking Yola koĢut ve yol üzerinde uygulanan iĢaretleme.
yatırım gideri cost of investment Yatırım izlencesinde (program) öngörülen yatırımlar için (araç
alımı, tesis, vb) yapılan harcama.
yatırım harcaması investment expense Bütçe yılı içinde bina, tesis, garaj, altyapı yapımları ile yeni
otobüs, döĢeme, demirbaĢ alımlarını kapsar.
yavaĢ kent citta slow Ġtalya’nın Toskana-Chianti kentinde 1990’da ilk kez yaĢama
geçen, gürültü kirliliğini ve trafiği kesmek, yeĢil alanları ve yaya
bölgelerini artırmak, yerel üretim yapan çiftçilerle bu ürünleri
satan dükkan ve lokantaları desteklemek ve yerel estetik öğeleri
korumak gibi, 50'den fazla koĢul içeren YavaĢ Kent Bildirisi’yle
günümüzde etkili bir küresel harekete yol açan kavram.
yavaĢ kentleĢme slow urbanization KentleĢme sürecinin kent kaynakları gözetilerek özenli yönetimi,
yaĢam kalitesini gözden kaçırmayan izlenceli, bilinçli kentleĢme
tasarımı.
yavaĢ yeme slow food ÇağdaĢ kentsel yeme kültürünü eleĢtirerek, doğal besin
kaynaklarından katkısız ürünlere, özgün aĢevlerine (restaurant),
üreticiyle kent arasında alıĢılmadık iliĢkilere, yemeyi keyifli bir
sürece dönüĢtürme, vb. tezleri taĢıyan toplumsal hareket.
yavaĢlık hareketi movement of
slowing
ÇağdaĢ kentsel yaĢamı sorgulayan, direnen ve seçenek yaĢam
biçimleri öneren, yaĢamın değiĢik alanlarına özgün yaklaĢımları
etkili seçenekler olarak sunan toplumsal hareket.
yavaĢ yaĢam
yerleĢkesi
(mahalle)
region of slow life ÇağdaĢ kent yaĢam ritminin dıĢında, değiĢik değerler dizgesine
uygun yapılandırılan kentsel uzam.
yavaĢlık felsefesi slowness
philosophy
Gerektiğince hızlı olmayı bilinçli bir dünya görüĢü ve tutumu
olarak kavramlaĢtıran, buna uygun yaĢama biçimi öneren
düĢünce.
yaya foot, pedestrian 1) Herhangi bir araç kullanılmadan yapılan yolculuk. 2)
Araçlarda bulunmayan, karayolu üzerinde hareketsiz ya da
hareketli insan. 3) "Kent içinde belli uzaklıklara yürüyerek ulaşan
kimse." (RK, 1998)
yaya adacığı pedestrian island "Bir kentte yayalara ve yürümeye ayrılmış ya da o amaçla
tasarlanmış bir adacık, kesim." (RK, 1998)
yaya bölgesi pedestrian precint,
pedestrian zone
"Motorlu taşıt dolaşımına kapalı, yaya yollarından oluşan kent
kesimi." (RK, 1998)
yaya dolaĢımı
(trafik)
pedestrian traffic "Bir kentte, taşıt kullanmayan kimselerin gidiş gelişleri." (RK,
1998)
yaya geçidi cross walk,
pedestrian crossing,
pedestrian passage
1) TaĢıt yolunda, yayaların yolu karĢıdan karĢıya güvenle
geçebilmeleri için trafik iĢaretleriyle belirlenmiĢ alan. 2)
"Yollarda, yayaların karşıdan karşıya güvenle geçmelerini sağlamak
üzere, çivi, boya, renkli taş, ışık gibi belirtkelerle ayrılmış geçit."
(RK, 1998)
yaya yolculuk walking trip Araçsız gerçekleĢtirilen yolculuk.
yaya yolu foot road Karayolunun taĢıt yolu ile mülk arazileri arasında kalan ve
yalnızca yayaların kullanabildiği bölümü.
yaya yolu pedestrian way "Kent ve kasabalarda yalnız yayaların gelip geçmesine ayrılmış, taşıt
dolaşımına kapalı yol." (RK, 1998)
yayalaĢtırma closed to traffic "Kent yollarından bir bölümünün, yalnız yürünebilen yerler
durumuna getirilmesi ya da tasarımlarla, yürümeye ve yürüyenlere
daha geniş alanlar ayrılması işlemi." (RK, 1998)
yedek parça spare part El altında (ambarlarda) bulundurulan, tüketim eğilimlerine göre
belli büyüklüklerde depolanan malzeme.
yeni atama new apploy Bir kiĢinin kamu kurumunda göreve baĢlatılması.
yeni kentçilik neo-urbanism 1980’lerin baĢında ABD’de oluĢan bir kent tasarım hareketi. Ev, iĢ
yaĢamı, komĢuluk (hemĢerilik) kavramlarına yeni ve değiĢik bir içerik
yükleyen akımın özellikle baĢarılı Batıda uygulamaları vardır.
yeni tasarımlı
otobüs
new look bus Bkz. Otobüs, yeni tasarımlı.
yeniden kullanım recycling Kullanılan ürün artıklarının yeniden üretim sürecine sokulması.
yeniden yapılanma reorganization UlaĢımın kurumsal yapısının, yönetsel ve örgütlenme özelliklerini
de içerecek biçimde gözden geçirilip yeniden (yeni anlayıĢ ve
gereksinimlere uygun olarak) tasarımı.
yenileme payı
(amortisman)
amortisman DeğiĢmez anamal (sabit sermaye) yıllık yenilenme (yedekleme)
payı.
yenilenebilir enerji
kaynağı
renewable energy
resources
Rüzgar ve güneĢ gibi görünür bir gelecekte tükenmesi sözkonusu
olmayan ve diğer enerji türlerine belli teknolojiler kullanılarak
dönüĢtürülebilen doğal kaynaklar.
yenilenemez enerji non-renewable
energy
Tüketildikten sonra doğal koĢullarda yeniden üretimi olanaksız
olan, doğal enerji kaynakları.
yer altı yaya geçidi underground
passage
"Yol düzeyinin altında bulunan, yayaların taşıt dolaşımından
korunması için yapılan, çökmelerin önlenmesi için her yanı betonla
kaplı geçit." (RK, 1998)
yer kazanımı space-saving Çevresel bağlamda, kentiçi ulaĢımdan kurtarılarak doğaya
kazandırılmıĢ kentsel alan.
yeraltı araç parkı underground
parking
"Bir yapının yol düzeyinden aşağıda kalan bir bölümünde, taşıtların
beklemeleri için ayrılmış yer." (RK, 1998)
yeraltı metrosu subway Bkz. Demiryolu (raylı), ağır.
yerel coğrafik
koĢullar
local geographic
conditions
Kentiçi ulaĢımı etkileyen etkenlerden biri olarak değiĢik yerel
coğrafik koĢullara göre ayrıĢan topoğrafya, suyolları, iklim, vb.
özellikleri içeren koĢullar.
yerel özerklik local autonomy "Yerel nitelikteki kamu hizmetlerinin daha iyi görülmesi, katılımcı
demokrasinin yaşama geçirilmesi, korunması ve güçlendirilmesi
doğrultusunda, yerel toplulukların, yerel nitelikteki işleri kendi
sorumlulukları altında, özgürce seçerek oluşturdukları kurumları
aracılığıyla görebilmeleri ve buna uygun kaynaklara
kavuşabilmeleri durumu." (RK, 1998)
yerel yönetim local government,
local authorites
1) Yürütme erki kullanan ve yerel (kent, ilçe,vb.) hizmet veren
seçilmiĢ kamusal yetke (otorite). 2) "Merkezi yönetimin dışında,
yerel bir topluluğun ortak gereksinimlerini karşılamak amacıyla,
yönetsel birimlerini doğrudan halkın seçtiği, demokratik ve özerk
kuruluş. 2) Halkın yönetime katılmasına olanak veren, kendi eliyle
seçtiği yerel örgenlerce (organ) yönetilmesini içeren yönetim
birimi." (RK,1998)
yerel yönetim
iĢleticisi
local government
operator
Yerel yönetimlere (büyükĢehir, ilçe belediyeleri, vb.) bağlı kamu
ya da özerk yapıda ulaĢım iĢletmesi.
yerel yönetimler
birliği
union of local
authorities,
association of local
authorities
"Güçlerini birleştirerek bir ya da birkaç ortak gereksinmelerini daha
iyi, daha ucuz ve etkin bir biçimde karşılayabilmek amacıyla, yerel
yönetim birimlerinin, yasalarda belirlenen biçimlerde, kendi
istekleriyle ya da zorunlu olarak biraraya gelerek oluşturdukları
ortak yönetim örgütü." (RK,1998)
yerellik ilkesi subsidarity "1) Kamusal hizmetlerin halka en yakın olan, belediye, mahalle gibi
yönetsel örgütler eliyle yerine getirilmesini öngören yönetim bilimi
ilkesi. 2) AB Maastricht Antlaşmasının 3/B maddesince öngörülmüş
ilke." (RK, 1998)
yergeçidi
(hemzemin geçit)
level crossing "Karayoluyla demiryolunun ya da iki karayolunun aynı düzeyde
kesiştikleri, elle ya da özdevimli (otomatik) bir biçimde açılıp
kapatılabilen geçit." (RK, 1998)
yerinden yönetim local government,
decentralization
"1) Yürütme erkinin (iktidar) belli ölçülerle merkezi yönetimle yerel
yönetim birimleri arasında bölüşülmesini ve bir bölüm yetkilerin
yerel birimler eliyle kullanılmasını gerektiren yönetim anlayışı. 2)
Bu anlayışın başat olduğu yönetim biçimi." (RK, 1998)
yerleĢik inhabitant Belli bir yerden olma, bir yere bağlı olma.
yerleĢik nüfus settled population "Ekonomik çevre, doğal ve tarihsel koşullar gibi nedenlerle, belli
bir yere ya da alana yerleşmiş ve sürekli yerleşmenin gerektirdiği
işlevleri gören insan topluluğu." (RK,1998)
yerleĢke built-up (urbanised)
area
Ġmarlı, yerleĢime açılmıĢ kentsel alan.
yerleĢme settlement "1) Bir toplumsal kümenin ya da kalabalık bir nüfus topluluğunun,
yaşamak ve ekonomik etkinliklerini sürdürebilmek için belli bir yeri
seçmeleri eylemi. 2) Bu amaçlarla seçilip yerleşilen kent, kasaba, köy
ya da daha küçük bir yer." (RK,1998)
yersarsıntısı,
zelzele, deprem
earthquake "Kent, kasaba ya da köylerin tümüyle ya da bir bölümlerinin
yeniden hazırlanacak bir yerleşme tasarımına göre bayındırılmasını
gerektiren doğal kıran türü." (RK, 1998)
yeĢil alan green space "Kent ve kasabalarda, insanların dinlenmesine, çocukların
oynamasına ayrılan ve bu yerlerin bir taş yığını görünümü
kazanmasına engel olmak amacıyla, kent yönetimlerince
düzenlenen, gezilik, ağaçlı yol gibi ortak kullanım alanı." (RK,
1998)
yeĢil ulaĢım türü green mode Yaya ve bisikletli yolculuk ulaĢım türü.
yeĢil yatırımcı green insvestor Kullanılmayan salım haklarının uluslar arası alım satımıyla
uğraĢan.
yetki sözleĢmesi contract authority Bütçe yetkilendirme biçimine bağlı olarak kaynakların zorunlu
yönetimini sağlayan bütçe dönemi.
yığıĢım concentration "Nüfusun ve ekonomik etkinliklerin belli yerleşim yerlerinde ya da
kent odaklarında toplanma süreci." (RK, 1998)
yığıĢımlı cumulativ Üstüste binen, eklenen.
yıllık gelir annual revenue UlaĢım iĢletmelerinde bir yıllık iĢletmecilikten sağlanan gelir.
yıllık gider annual cost UlaĢım iĢletmelerinde bir yıllık iĢletmecilik gideri.
yıllık ücretli izin
kartoteği
annual vacation ĠĢçi ve memur personelin yıllık izin kullanma tarihlerini gösteren
çizelge.
yitik (zayi) sefer
derlemi (icmal)
total lost round trip DeğiĢik nedenlerle öngörülmesine karĢın gerçekleĢtirilemeyen
seferlerin kaydedildiği belge.
yitik (zayi, kayıp)
kilometre
lost km Eksik, gerçekleĢtirilememiĢ seferlerin toplam kilometresi.
yitik (zayi, kayıp)
kilometre oranı
lost km. ratio Eksik, yapılamayan sefer kilometrelerinin öngörülen (tasarlanmıĢ)
kilometreye oranı.
yitik (zayi, kayıp)
sefer
lost run DeğiĢik nedenlere (trafik, personel eksiği, araç eksiği, vb) bağlı
olarak öngörülen (planlanan) sefer düzeninde yapılamayan sefer
sayısı.
yitik (zayi, kayıp)
sefer nedeni
lost run by reason Öngörülen sefer düzenine göre yitirilen seferlerin nedenlerine
göre ayrıĢtırılması (kategorizasyon).
yitik (zayi, kayıp)
sefer oranı
lost run rate ÇeĢitli nedenlere (trafik, personel eksiği, araç eksiği, vb) bağlı
olarak öngörülen (planlanan) sefer düzeninde yapılamayan sefer
oranı.
yiyecek (iaĢe)
ambarı
food storehouse Kurum çalıĢanları için, her türlü yiyecek maddesinin teslim
alındığı, depolandığı ve ilgili birimlere dağıtıldığı ambar.
yoğunluk density "Belli büyüklükte bir alana düşen kişi, aile ya da konut birimi sayısı.
Kentbilimde yoğunluk, genellikle hektar başına hesaplanır." (RK,
1998)
yoğunluk
bölgelemesi
dencity zoning "Bir kentte, kentin türlü kesimlerini, olur verilebilecek en yüksek
nüfus yoğunluğu açısından sınırlandırarak, her yoğunluk bölgeciği
için, bu yoğunluk tavanının aşılmasını önleyen kurallar koymak ve
uygulamak." (RK, 1998)
yol way, road "İnsanların bir yerden başka yere gitmek üzere üzerinden ya da
içinden geçtikleri, yerleşim yerlerinin gelişme doğrultusunu
yakından etkileyen ve kent tasarımlarında önemli bir öğe oluşturan
ulaşım altyapısı." (RK, 1998)
yol altyapısı road infrastructure Kentsel yolağına iliĢkin tüm yapı özellikleri.
yol bakımı road maintenance UlaĢım yolağı bakımı ve yolların sürekli hizmete hazır
tutulabilmesi için yapılan iĢ ve harcama.
yol bölümlerinin
yeniden
düzenlenmesi
re-assigning road
space
Kentiçi yolların yaya, bisiklet, toplu ulaĢımı önceleyen mantık
çerçevesinde kullanıma açılması ve düzenlenmesi.
yol güvenliği
kuralları
road safety rules Kent içi ulaĢım amaçlı kullanılabilen tüm yolların trafik ve
taĢımacılık ilkelerine uygun düzenlemeleri.
yol iĢaret levhası guide board Yolun fiziksel yapısı ve trafik özellikleriyle ilgili bilgi veren,
sürücü ya da yayaların görüĢ açısı içinde kalacak biçimde yol
boyunca uygun alanlara konuĢlandırılmıĢ, genellikle metal yüzey.
yol iĢareti road marker Yolun fiziksel yapısı ve trafik özellikleriyle ilgili bilgi veren,
sürücü ya da yayaların görüĢ açısı içinde kalacak biçimde yol
boyunca uygun alanlara konuĢlandırılmıĢ simge ve yönlendirici
çizgilerin tümü.
yol kenarı, banket banquette, berm Yaya yolu bulunmayan karayolunda taĢıt yolu kenarıyla yamaç ya
da hendek kenarı arasında kalan, öncelikle yaya ve hayvanların;
zorunlu durumlarda araçların kullanabileceği bölüm.
yol Ģeridi road line Uzunlamasına yol bölümleri.
yol ustası road
master(workman)
Filo otobüslerinin servis sırasındaki arızalarını yerinde gidermeye
çalıĢan onarım iĢçileri baĢı.
yol uzunluğu lenght of road Kentsel alan baĢına düĢen yol.
yol yapısı road building Yol ve yol üzerinde, yanında, altında, üstünde bulunan ada,
ayırıcı, korkuluk, dayanak (istinad) duvarı, köprü, tünel, menfez
vb. yapı.
yol yatırımı road investment UlaĢım yolağı için yapılan harcama.
yolağı road network Kentte, araçlı-araçsız ulaĢım yapılan bağlantılı-bağlantısız tüm
yollar.
yolağı road system, road
network
"Bir kentin anayollarından, toplayıcı ve ikincil yollarından oluşan
ve arazi kullanımına yön veren yol düzeni." (RK, 1998)
yolağı hızı road network speed Yolağını kullanan tüm araç türlerinin hızları ortalaması.
yolağı kapasitesi street network
capasity
Kentsel (kentiçi) yolağının trafiğin olağan akıĢını sağlayacak
biçimde trafikte araç tutma (istihdam) düzeyi.
yolağı toplam
uzunluğu
total lenght of road
network
Sokak ve ekspres yollar da içinde, kentteki tüm yolların toplam
uzunluğu.
yolboyu geliĢim ribbon development "Kentlerarası anayollar üzerinde, bu yollar boyunca insan
topluluklarının ve işyerlerinin gelişigüzel biçimde yerleşmesi." (RK,
1998)
yolboyu, güzergah route "Kent içinde bir yolun nerelerden geçtiğini, harita ya da tasarılar
üzerinde gösteren doğrultu." (RK, 1998)
yolcu passanger 1) Kentlerde, değiĢik amaçlarla, değiĢik ulaĢım türlerini (yaya
yolculuk da içinde) kullanarak bir yerden bir baĢka yere giden
kiĢi. 2) Yolculuk yapan. 3) Araç kullanan sürücü ile diğer
görevliler dıĢında araçta bulunan kiĢiler.
yolcu ana bekleme
yeri
passenger terminal Yolcuların uzun bekleme yapabildikleri, buna göre geniĢ alanda
tasarımlanmıĢ, açık ya da kapalı, araçların çıkıĢ ya da varıĢ
noktalarındaki yapılar.
yolcu araĢtırması survey of
passangers
Yolcularla ulaĢım araĢtırmaları için değiĢik yöntemlerle yapılan
görüĢme, gözlem ve sayımlar.
yolcu azlığına
bağlı yitik (kayıp,
zayi) sefer
lost run by
passenger's scarcity
Yolcu azlığı ya da yolcusuzluk nedeniyle kaldırılmıĢ seferlere bağlı
olarak ortaya çıkan sefer eksiği.
yolcu baĢına gider costs per passenger Yolcu baĢına düĢen iĢletme harcaması.
yolcu
bilgilendirimi
passenger
information system
Yolcuların bilet, ücret, hatağı, iĢletme bilgileri, vb.ye eriĢimi.
yolcu bilgilendirim
(enformasyon)
dizgesi
passenger
information delivery
system
1) UlaĢım iĢletmelerinde yolcuların her türlü bilgilendirilmesi
(enformasyon) ile ilgili yapı(lanma). 2) Yolcuların bilet, ücret,
hatağı, iĢletme bilgileri, vb.ye eriĢimini olanaklı kılan yapılanma.
Yolcu
Bilgilendirme ve
UlaĢım Yönetimi
Sistemi (YOL-
BĠL)
Passenger
Information and
Transportation
Management
System
ĠETT'nin 2001-02 yatırım izlencesinde (program) yer alan ve
2008'de uygulamaya geçecek; yolcuların hatağı ve ulaĢım
iĢletmeleriyle ilgili bilgilendirilmesi, araç hareketlerinin hatağı
üzerinde bir merkezden izlenmesi, acil durumda ulaĢım hizmetine
müdahele edilmesi, yolculuk ve trafik bilgilerinin sağlanması,
iĢletme planlaması, vb. olanağı sağlayacak iĢin (proje) açık ve
kısaltılmıĢ adı.
yolcu bilgisi passanger
information
Yolcunun kent içi ulaĢım hizmetlerine iliĢkin bilgi düzeyi.
yolcu kesiti (profil) passanger profile Yolculukların gün içerisinde zaman dilimlerine göre dağılımı.
yolcu kilometre passanger kilometer 1) Kent alanı içinde, tüm yol türlerinde, tüm araçlarla yapılan
yolculukların toplam kilometresi. 2) UlaĢım araçlarında yolcuların
gerçekleĢtirdiği kilometrenin toplamı; bağlantısız yolculukların
ortalama yolculuk uzunluğuyla çarpımıyla elde edilir.
yolcu kilometre
baĢına düĢen gider
costs per passenger
kilometer
1) Her yolcu km. baĢına düĢen iĢletme harcaması. (Kentin KYÜ
yüzdesi olarak ölçülür).
yolcu konforu passanger comfort Koltuk km. sunumuyla bağlantılı olarak kentiçi yolculukların
nitel hizmet düzeyi.
yolcu sayım
yordamı
passenger counting
system
UlaĢım iĢletmelerinde ulaĢım tasarımı (planlama) amaçlı olarak,
yolcu ve yolculuk araĢtırmaları ile ilgili yapı(lanma).
yolcu seyahat
araĢtırması
passanger journey
survey
Kentiçi yolculuklarla ilgili gerekli verileri derlemek için yürütülen
çalıĢma.
yolcu treni,
banliyö
commuter rail Aynı zamanda kentiçi yolculuk hizmeti de veren çevresini kente
bağlayan demiryolu, banliyö.
Yolcu Ulaşımı Passenger Transport
(PT)
Amerikan Toplu Ulaşım Birliği (ATUB) tarafından yayımlanan
ulaĢım sektörü haftalık yayını.
yolcu vapuru passenger ferry Yolcu taĢımacılığı yapan deniz ulaĢım türü.
yolcu yığıĢımı
(karmaĢası)
passeger turbulance Otobüs katarlaĢması ve dizileĢmesine bağlı olarak duraklarda
yolcuların biniĢ-iniĢ hareketlerinde yaĢanan düzensizlik,
geliĢigüzellik.
yolculuk trip Kentlerde, insanların, değiĢik amaçlarla, değiĢik ulaĢım türlerini
(yaya yolculuk da içinde), bir yerden bir baĢka yere gitmek için
kullandıkları, tek biniĢle ve tek araçla gerçekleĢtirdikleri araçlı ya
da araçsız devinim.
yolculuk amacı trip's target Kentiçi yolculuğun eve, iĢe, okula, diğer amaçlara ya da amaç dıĢı
noktalara (uçları olmayan) yöneliĢ nedeni.
yolculuk bilgileri trip informations UlaĢım iĢletmelerinde dizgesel olarak (sistematik) derlenmiĢ her
türlü yolculuk bilgisi.
yolculuk dağıtımı trip distribution "Belli bir başlangıç bölgesinden kaynaklanan her seyahatin, harita
üzerinde, her olası bitiş bölgesine varışını belirleyen araştırma
yöntemi." (RK, 1998)
yolculuk davranıĢı travel behaviour Kentiçi yolcuların yolculukları sırasında yolboyu, tür, vb.
seçimlerine bağlı davranıĢları.
yolculuk geliri farebox revenue 1) Ek ücret/ceza ve yolculuk desteklerini (sübvansiyon) de
kapsayan ve yolculardan yolculukları karĢılığı alınan ücret. 2)
BiniĢlerde yolcular tarafından nakit, bilet, jeton ve geçiĢ belgesiyle
ödenen bedel.
yolculuk hızı runspeed Yolculuk boyunca kullanılan arac(lar)ın bekleme süreleri dıĢta
(hariç) kalmak üzere seyir birim süreleri baĢına katettikleri
ortalama yol uzunluğu.
yolculuk istem
örnekçesi
model of the travel
demand
Varolan kentiçi yolculuk davranıĢlarının temel özelliklerinin
yansıtıldığı kurgusal tasarı.
yolculuk istemi
(talebi)
travel demand Kent yerleĢiklerinin konut, iĢ, eğitim, kültür, eğlence, vb. amaçlı
yolculuk hizmeti isteği.
yolculuk isteminin
doruklaĢması
high peaking of
travel demand
Belli bir zaman kesitinde (diliminde) yolculuk beklentilerinin en
yüksek noktasına ulaĢması.
yolculuk kullanıcı
gideri
user cost of a trip Yolculuğun kullanıcı (yolcu) için parasal gideri (maliyet). Seyahat
süresi giderini içermez.
yolculuk matrisi trip matrix UlaĢım hatağında yolculukların baĢlangıç (BA)-bitiĢ (BĠ)
noktalarıyla öbeklenerek tanımlanması.
yolculuk sayısı trip number UlaĢım iĢletmelerinde ulaĢım araçlarıyla yapılan kentiçi
yolculuklarda toplam biniĢ (seyahat) sayısı.
yolculuk sınıfları
(kategori)
trip's categories Belirli kararlara dayalı olarak değiĢik ücretlendirilen yolcu
kesimleri.
yolculuk süresi time for a trip Bir yolculuk (biniĢ) için harcanan süre.
yolculuk süresi
ağırlığı
ridetime weight Belli bir kentiçi ulaĢım türünü diğerine yeğleme katsayısı.
yolculuk uzunluğu ride distance, riding
distance
Bir biniĢle (tek araçla) gerçekleĢtirilen yolcu km. Tek araçlı
yolculuklarda seyahatle aynıdır.
yolculuk ücreti travel fare 1) TanımlanmıĢ yolculuk hizmet düzeylerine göre (konfor, hız,
vb.) uygulanan yolculuk (parasal) bedeli. 2) Yolculuk uzunluğu
yanısıra, araç ya da ulaĢım hizmetinin mesafe, hız, sıklık, konfor,
oturma olanağı gibi yolculuk hizmet düzeylerine göre önceden
belirlenmiĢ bedellerinin de yolculuk ücretine yansıtılmıĢ biçimi.
yolculuk ücreti
ayrıĢtırılması
(farklılaĢtırılması)
fare differentation Sunulan hizmet düzeyi ya da niteliğine göre alınan yolculuk
bedelinin iĢletmelerce değiĢik (farklı) tutulması.
yolculuk üretimi trip production 1) Bir kentin nüfus, yerleĢme, konut, iĢyerleri dağılım ve
özelliklerine bağlı olarak ortaya çıkardığı yolculuk istem (talep)
büyüklüğü. 2) Hareketlilik katsayısını arttırıcı ulaĢım yönetimi
uygulaması.
yolculuk yaratımı trip generation "Kent içinde yeni yapılan yapılarda, yeni kurulan işyerlerinde
görülen kentsel etkinliklerin taşıt dolaşımını ve durma yeri
gereksinmesini arttırması olgusu." (RK, 1998)
yolculuk yönetimi passanger
management
Kentiçi yolculuk hareketlerinin ulaĢım yönetimince belli bir
tasarıma (plana) bağlı olarak yönlendirilip güdülenmesi.
yolculukların
dağılımı
dissociation of trips Yolculuk türlerinin belirlenen dönem içinde (zaman dilimi) yüzde
payları.
yolculukların türel
dağılımı
mode split of all
trips
Bir kentte yapılan yolculukların ulaĢım türlerine göre dağılımı.
yolda gecikme road delay UlaĢım aracının trafik, vb. nedenlere bağlı yoldaki gecikmesi.
yoldıĢı araç
bekleme (park)
yeri
off street parking "Taşıtların kısa ya da uzun sürelerle durabilmeleri ve yollardaki
dolaşımın aksamaması için, ana yollara yakın kent kesimlerinde
yaptırılan bekleme, durma yerleri." (RK, 1998)
yoldıĢı parkyeri off-road parking
place
Bkz. Cadde dışı park yeri.
yoldüzey
(platform)
platform TaĢıt + yaya yolu.
yolluk (harcırah)
kartı
free society card Yolcunun belirli bir kamu kurumunun gezici görevli kadrosunda
olduğunu belgeleyen ve özel tarifeyle yolculuk yapmasını sağlayan
belge.
yolluk kartıyla
yolculuk
trip with free
society card
(reduced card)
Kentiçinde gezici görev yapan bazı kamu kurum görevlilerine
yasa uyarınca verilen ulaĢım kartıyla yapılan yolculuk türü.
yolortası Ģeridi median lane Yol ortasında trafiğin akıĢ ya da ters yönünde toplu ulaĢıma
ayrılmıĢ yol kesimi.
yolu (gider)
paylaĢma
carpool Bir ya da daha çok insanın önceden belirlenmiĢ bir yere/yerden
seyahat etmek üzere kendi özel araçlarını ortaklaĢa paylaĢtıkları
düzenleme.
yolüzeri park yeri on- road parking
place
Bkz. Cadde üzeri park yeri.
yolyanı araç
bekleme (park)
yeri
curb parking "Taşıtların süreli ya da süresiz durabilmeleri için yolların bir ya da
iki yanında ayrılmış özel durma yeri." (RK, 1998)
yonca yaprağı cloverleaf junction "Bir yonca yaprağını andırır biçimde tasarlanmış alt ve üstgeçit."
(RK, 1998)
yön direction Hattın ilk, ana durağa (terminal) bağlı olarak tanımlanan
doğrultusu.
yönetici çalıĢan administrator
personnel
DeğiĢik düzeylerde yönetim görevi üstlenmiĢ (ġef, Müdür, BaĢkan,
Genel Müdür) memur konumunda çalıĢan.
yönetim biliĢim
denetim dizgesi
management
enformation control
system
Kurumsal iĢletim dizgeleri üzerine oturan, buradan elde edilen
iĢlevsel ve yapılandırılmıĢ iĢletim dizgesi bilgileriyle karar
mekanizmalarının (yönetimin) iĢletme politika ve stratejilerini
üretmelerine olanak veren, iĢletmede tam denetimi sağlayan
yönetsel araç.
yönetim kenti,
baĢkent
administrative city "Baskın, başat işlevi bir ülkenin yönetim ve politika kuruluşlarını
barındırmak ve onlara ilişkin etkinlikleri yerine getirme olan kent."
(RK, 1998)
yönetim merkezi administrative
centre
Bkz. Yönetim kenti, başkent.
yönetsel (idari)
alan
administrative area Yönetim kararlarıyla sınırları tanımlanmıĢ yönetsel alan. Örn.
Ġstanbul BüyükĢehir Belediyesi.
yörekent, banliyö suburb "Genellikle oturma alanı niteliğinde olan, kentin çekirdeğinden
uzakta ya da sınırlarına yakın yerlerde bulunan kent bölümü." (RK,
1998)
yörekentli commuter "Kent çevresinde oturan ve kentin sunabildiği taşıma
olanaklarından yararlanarak ya da kendi olanaklarıyla her gün
çalışmak üzere kente gidip gelen kimse." (RK, 1998)
yük load Hatlara ya da araçlara dağılmıĢ yolculuk büyüklüğü.
yük etkeni (faktör) load factor Aracın gerçek yolcu yükünün toplam yolcu kapasitesine oranı.
yük kesiti (profili) load profile UlaĢım haritaları üzerinde yolcu yüklerini iki yönlü ve ölçekli
kalınlık olarak gösteren çizge (diagram).
yükletim assignment Yolculukların gerçek ya da örnekçe üzerinde araçlara dağıtımı.
yükletim örnekçesi assignment model Sınanabilen (analitik) ulaĢım örnekçelerinde gerçek ya da sanal
yolcu atamaları yaparak hatağının vereceği tepkilerin ölçümü.
yüksek geçiĢ
önceliği
exclusive right-of-
way
Otobüs ya da diğer toplu ulaĢım araçları kullanımına özgülenmiĢ
anayol ya da benzer bir baĢka olanak.
yüksek hızlı
demiryolu (tren)
high speed rail Bkz. Demiryolu, hızlı.
yüksek öncelikli
araç
High Occupancy
Vehicle
Ġki ya da daha çok insan taĢıyan araçlar. Bunlar bir otobüs,
kamyon ya da taksi olabilir. ÇalıĢtıkları özgülenmiĢ trafik Ģeritleri
zaman zaman ‘otobüs yolu’, ulaşımyolu’, evişyolu’ olarak da
adlandırılır.
yükseklik sınırı,
gabari
legal limits of
building profile
"1)Yapılacak bir yapının, kent yönetimince olur verilebilen en çok
yüksekliği. 2) Taşıtlara yüklenecek yükün taşıttaki yüksekliği." (RK,
1998)
yükselti çizgisi,
münhani
counter lines "Bir harita üzerinde eşit yükseklikteki noktaları birleştiren eğri
çizgiler." (RK, 1998)
yükselti haritası counter map "Yükselti eğrilerinden oluşturulan harita." (RK, 1998)
yükselti, rakım,
kot
bench mark "1) Bir yerin, başlangıç olarak alınan yatay düzlemden yüksekliği ve
bunun sayıyla anlatımı. 2) Yapı tasarımlarında boyutları
gösterebilmek için ölçü çizgileri üzerine yazılan sayı, ölçü sayısı."
(RK, 1998)
yükseltilmiş
(demiryolu)
elevated (railway) Bkz. Demiryolu, ağır.
yükseltilmiĢ yol heigh-level road,
elevated way
"Çevresindeki yollardan ya da yapılardan daha yüksekte bulunan
yol." (RK, 1998)
yükümlülük commitment Bkz. Zorunluluk.
yürüme bağlantısı walk link Yayaların kullandığı yol.
yürüme hızı walk speed Yürüme bağlantılarında ortalama birim zamanda yaya katedilen
yol uzunluğu.
yürüme süresi walking time to and
from stop,
walkingtime
1) Bir ulaĢım durağı(na/ndan) yürüme süresi. 2)Araçların yolcu
aldıkları noktalara ya da bu noktalardan baĢlayarak yapılan
yürümenin süresi.
yürüme süresi
ağırlık etkeni
(faktörü)
weight factor for the
walking time
Yolculuk etkeni=1 varsayıldığında yürümelerin yolculuk etkenine
göre katsayısı. Katsayının 1'in üstüne çıkma oranında yürüme
süresi (bekleme ve aktarma süresi ağırlıkları denli olmamakla
birlikte) olumsuz ağırlığı artar.
yürüme uzaklığı walking distance "Bir kent, özellikle bir komşuluk birimi içerisinde, okul, pazar,
bakkal, manav, vb. kent kolaylıklarına yürüyerek varılabilecek
uzaklık." (RK, 1998)
yürürlükten
kaldırma (fesih)
cancel ĠĢçi olarak çalıĢanların iĢ anlaĢmalarının (akit) iĢverence gerekçeli
olarak geçersiz sayılması.
yüzdeyüz doğal
gazlı otobüs
hundred percent
natural gas bus
Yakıt olarak yalnızca doğal kullanan motorlu araç.
yüzeyli (wall tipi)
durak
wall type stop Yolcunun açık hava etkilerinden belli oranlarda korunduğu,
üzerinde yolcuyu bilgilendirme amaçlı iĢletme bilgileri ve reklam
uygulanabilen çağcıl tasarımlı, ıĢıklandırılan, oturma birimleri
içeren durak türü.
Z
zaman çizelgesi
(ORER)
timetable 1) UlaĢım iĢletmelerinde servise çıkan araçların günlük çalıĢma
düzenlerini (hat bilgileri, sefer saatleri, sürücü bilgileri, vb.) hat
bazında listeleyen çizelge. 2) UlaĢım araçlarının günlük
çalıĢmalarını düzenleyen, bekleme, hareket, seyir zamanlarını
belirleyen çizelge. 3) Filo otobüslerinin günlük çalıĢmalarını
düzenleyen zaman çizelgesi.
zaman dilimi time period Zamanın seçili kesimi.
zaman gideri time cost Yolcu için yaklaĢık ortalama zaman harcaması.
zaman ve gecikme
çalıĢması
time and delay
study
Kentiçi ulaĢım araĢtırmalarında araçların trafikteki
davranıĢlarının süre ölçümü yöntemleriyle saptanması.
zamansınırlı
yolculuk hakkı
time limited card ÖdenmiĢ toplam bedel karĢılığı, öngörülmüĢ zaman süresi
boyunca, belirlenmiĢ ulaĢım araçlarına sınırsız biniĢ olanağı.
zayıf uç weak tail Yolculuk istemi çok düĢük, kente uzak nokta.
zincirleme iĢ akıĢı conveyor belt
system
ĠĢgücünün iĢlevsel olarak ayrıĢtırıldığı ve bu ayrı iĢlevlere dayalı
zincirleme yapılar içinde üretimin yürütüldüğü çalıĢma yapısı.
zorunlu durak compulsory stop "Kent içinde otobüslerin yolcu indirip bindirmek için durmak
zorunda oldukları açık ya da kapalı bekleme yeri." (RK, 1998)
zorunlu hakemlik compulsory
arbitration
Yasa gereği üçüncü kiĢilerce, kurumlarca yapılan uzlaĢtırma giriĢimi.
zorunsuz (ihtiyari)
durak
non-necessary stop "Kentte, toplu ulaşım araçlarının (daha çok otobüs), yolcu indirmek
ve bindirmek için durmak zorunda olmaksızın, gereksinmeye bağlı
durmalarına ayrılan yer." (RK, 1998)
KAYNAKÇA
APTA, www.apta.com
Dil Derneği, Türkçe Sözlük, Dil Derneği yayınları, Ankara, 1998 (1.bası).
HONORE, Carl, Hız Çılgınlığına başkaldıran yavaşlık hareketi: Yavaş, Çev. Esen Gür, Alfa yayınları,
Ġstanbul, 2008
KELEġ, RuĢen, Kentbilim Terimleri Sözlüğü, Ġmge Yayınevi, Ankara, 1998 (2.bası).
PÜSKÜLLÜOĞLU, Ali, Türkçe Sözlük, Can Yayınları, Ġstanbul, 2007 (6.bası).
TUNALI ÇALIġKAN, Fehime/KIRMIZI, Zikrullah, İstanbul‟da Ulaşımın ve İETT‟nin Tarihsel İstatistikleri,
yayınlanmadı.
TUNALI ÇALIġKAN, Fehime/KIRMIZI, Zikrullah, İstanbul‟da Ulaşımın Zamandizini, www.zkirmizi.com,
2009
TUNALI ÇALIġKAN, Fehime/KIRMIZI, Zikrullah, İstanbul‟da Tramvay, 1999, www.zkirmizi.com, 2009
2009
UITP, Millenium City Database, UITP (CD), Brüksel, 2003