94

Turuncu Sayı 3

Embed Size (px)

DESCRIPTION

TurkMSIC SCOPH Turuncu Sayı 3

Citation preview

Page 1: Turuncu Sayı 3
Page 2: Turuncu Sayı 3
Page 3: Turuncu Sayı 3

İçindekilerEkibimizle Tanışın! sayfa 4

Hayal Edin... sayfa 12

Tıp Eğitimiyle İlgilenmek sayfa 13

Küresel Sağlık ve Tıp Öğrencilerinin Bakışı sayfa 14

Sağlık Turizmi sayfa 16

Bir Tıp Öğrencisinden Daha Fazlası sayfa 18

Türkiye’nin Sağlık Davası sayfa 20

Halk Sağlığı Ve Sağlık Politikalarına Etkisi sayfa 22

Röportaj: Doç.Dr. Mustafa Necmi İlhan sayfa 22

Madde Bağımlılığı sayfa 27

Ben bir çocuk tanıdım! sayfa 28

Benimle Oynar mısın? sayfa 29

Güneydoğu’da Sağlık Hizmeti Sunmak sayfa 30

SCOPH’un Bilimsel Yapılanması sayfa 32

SCOPH Stratejik Planı sayfa 35

Diyabet sayfa 36

Kan Bağışı sayfa 40

Organ Bağışı sayfa 43

Halk Sağlığı Alanında Diğer Çalışmalarımız sayfa 46

Oyuncak Ayı Hastanesi sayfa 50

Güneydoğu Anadolu Sağlık Turnesi sayfa 53

Bağırsak Kanserine Dur De! sayfa 56

Kalbin Senin Ellerinde sayfa 58

Meme Kanserini Fark Et! sayfa 60

SCOPH Yaz Okulu sayfa 62

Akıllı Besin Anne Sütü sayfa 64

SHUAEZ sayfa 66

Yerel Kurullarımız sayfa 69-93

TURUNCUSayı: 3

Ekim 2012

Sahibi

Türk Tıp Öğrencileri Uluslararası Birliği (TurkMSIC)

Genel Yayın Yönetmeni ve EditörAlmıla Kanat

Yayın EkibiAlper GüvenSinem LaçinCeren Bilgün

Tuğberk Arslanİpek Dilsiz

Tasarım ve UygulamaOğuz Bölük

Baskı Yeri ve Tarihi

3

Page 4: Turuncu Sayı 3

4

Merhaba!

TurkMSIC (Türk Tıp Öğrencileri Uluslararası Birliği) bilim-sel araştırma değişimi, staj değişimi, üreme sağlığı, insan hakları ve tıp eğitimi dışında halk sağlığıyla da ilgilene-rek Halk Sağlığı Alt Komitesi-SCOPH(Standing Comitte on Public Health) adı altında çalışmalar yapmaktadır.

Elinizdeki bu dergi; halk sağlığı alanında bir çok yazı ve yaptığımız çalışmaları barındıran ve bir avuç insanın bü-yük emeğiyle oluşturulmuş, geleceğin hekimleri olarak sizlere halk sağlığına dair bir bakış açısı ve bilgi kazandı-racak bir dergidir.

Dergiye içerik gönderen her yazar, yazısında sizlerin ken-dine dair bir şeyler bulmasını umarak kaleme aldı; sizlerin okuması ve yararlanması için araştırdı, toparladı ve dü-zenledi.

Bu dergi için; işin perde arkasında yer alan ancak en büyük emeklerden birini veren tüm dizgi ve tasarımdan sorumlu Oğuz Bölük’e, proje yazılarının tamamlanma-sı için çırpınan Ceren Bilgün ve Tuğberk Aslan’a, yerel kurul sayfaları ve etkinlikler kısımları için içerik peşinde koşan Sinem Laçin ve Alper Güven’e, tıp fakültesi öğ-rencilerine halk sağlığına bakış açısı kazandırmak için ve deneyimleri örnek teşkil etsin diyerek röportaj ha-zırlayan İpek Dilsiz’e ve online toplantılara katılarak görüşlerini bildirip dergiye katkıda bulunan SCOPH Basın Yayın 2012 ekibinin diğer tüm üyelerine teşek-kür ediyorum.

Bu dergiden en iyi şekilde faydalanmanız dileğiyle...Almıla KanatEditör

Ekibimizle Tanışın!Karşınızda bu dergiyi hazırlayan ekip

Page 5: Turuncu Sayı 3

5

Alper GüvenYerel Kurul Sayfaları SorumlusuOğuz BölükTasarım ve Uygulama

Sinem LaçinYerel Kurul Sayfaları Sorumlusu

Tuğberk Aslan

Proje Yazıları Sorumlusu

İpek DilsizRöportaj Sorumlusu

Ceren Bilgün

Proje Yazıları Sorumlusu

Page 6: Turuncu Sayı 3

6

Dergide Geçen Kısaltmalar ve Anlamları

Kısaltma Açılımı Anlamı

SCOPH Standing Committee on Public Health Halk Sağlığı Alt Çalışma Komitesi

NPO National Officer on Public Health Ulusal Halk Sağlığı Direktörü

LPO Local Officer on Public Health Yerel Halk Sağlığı Direktörü

SCOME Standing Committee on Medical Education Tıp Eğitimi Alt Çalışma Komitesi

SCOPE Standing Committee on Professional Exchange Staj Değişimi Alt Çalışma Komitesi

SCORA Standing Committee on Reproductive Health including AIDS Üreme Sağlığı ve HIV/ AIDS Alt Çalışma Komitesi

SCORE Standing Committee on Research Exchange Araştırma Değişimi Alt Çalışma Komitesi

SCORP Standing Committee On Human Rights And Peace İnsan Hakları ve Barış Alt Çalışma Komitesi

IFMSA International Federation of Medical Students’ Associations Uluslararası Tıp Öğrencileri Birlikleri Federasyonu

EMSA European Medical Students’ Association Avrupa Tıp Öğrencileri Birliği

YK Yerel Kurul

TurkMSIC SCOPH İletişim Kanalları

Yahoo E-Posta Grubu health.groups.yahoo.com/group/turkmsic_scoph

Facebook Grubu facebook.com/groups/142786109115485

Twitter Hesabı twitter.com/turkmsic_scoph

Flickr Hesabı flickr.com/photos/turkmsic-scoph

Page 7: Turuncu Sayı 3

7

Değerli TurkMSIC Ailesi,

Sevgili Halk Sağlığı Gönüllüleri,

Türkiye’nin dört bir yanındaki tıp fakültesi öğrencilerinin hayallerini, emekle-rini, çalışmalarını sundukları bu değerli yayınımızı okumadan önce hepinize merhaba demek isterim.

Bundan 61 sene önce bir kaç tıp fakültesi öğrencisinin bir araya gelerek, bir tıp fakültesi öğrencisinden daha fazlayız diye düşünerek, kendilerini geliştirme ve topluma yararlı iyi hekimler olabilme arzusu organizasyonumuzun ilk tohum-larının atılmasını sağlamıştır. Aradan geçen onca yılın ardından, amaçlanan ve arzulanan hep aynı oldu şüphesiz: iyi hekimler olabilmek. Bu ortak paydada bir araya gelen tıp fakültesi öğrencileri, hem kendilerini geliştirerek hem de topluma faydalı çalışmalar sergileyerek organizasyonumuzu var ettiler ve 61 yıl önce hayalinin kurulduğu bir TurkMSIC tan daha da ötesi olduk.

Dünya üzerinde Birleşmiş Milletler ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından resmi olarak tanınan tek öğrenci topluluğu olan IFMSA’in kurulduğu yıldan bu yana asil üyesi olan TurkMSIC, gerek bu özelliği sayesinde gerekse Türkiye’deki en geniş çaplı tıp öğrenci çalışmalarını sergileyerek en büyük temsiliyete sa-hip olan tıp öğrenci topluluğu olmasıyla topluma yararlı hekimler yetiştirmede öncü bir organizasyon konumuna erişmiştir. Tıp eğitimi, yurtdışı değişimleri, insan hakları, üreme sağlığı ve halk sağlığı konularında söz söyleyebilme ve bu alanlarda çeşitli çalışmalar yürütebilme imkanını ülkemizin bir çok tıp fakültesi öğrencisine sunabilmektedir.

Halk Sağlığı alt komitemiz ise günümüzün dünya sağlık sorunlarına dair ak-ranlarını bilgilendiren, çeşitli projeler üreterek toplumu bilinçlendiren ve far-kındalık yaratan gönüllerimiz sayesinde kocaman bir aile olmuştur. Yoğun ders temposuna rağmen büyük özveriler sergileyen değerli üyelerimiz sayesinde, henüz bir hekim adayıyken bağırsak kanserine dur diyebilmekteyiz, sigaranın zararları hakkında halkı bilinçlendirmekteyiz; diyabet, tüberküloz, KOAH, anne sütü ve daha bir çok konuda çalışmalar sergileyerek hayallerini gerçekleştirip topluma yararlı olmak isteyen bir çok hekim adaylarına zengin bir platform sunabilmekteyiz.

TurkMSIC SCOPH ailesine bu değerli çalışmaları için sonsuz teşekkürlerimi su-nar, birbirinden değerli bir çok hayalin meyvelerinin sunulduğu dergimizi ke-yifle okumanızı dilerim.

Sevgiler,

Selin Bulut TurkMSIC Yönetim Kurulu Başkanı 2011–2012

Page 8: Turuncu Sayı 3

8

Sevgili SCOPH Gönüllüleri,

Turuncu Dergisi aracılığıyla sizlere merhaba demekten büyük bir onur duy-maktayım.

Çünkü Halk Sağlığı, önemini büyük bir şekilde koruyarak her yerde bizimledir. Ve sizler bu önemi koruyarak ve geliştirebilecek kişilersiniz. Bu bir görev, uygu-lama ya da zorunluluk değil; insanların en kıymetli hazineleri olan sağlıklarını korumalarını sağlamak gibi çok asil bir görevi amaç edinmiş uğraşıdır. Her za-man aklımızda olması gereken şey; bir hekim olarak görevimizin sadece has-tamızı iyileştirmek olduğu değil aynı zamanda sağlık koruyuculuğunu da üst-lenmemiz gerektiğidir. Sağlığı korumak en az düzeltmek kadar önemlidir. Bu da tam olarak koruculuğun yerini yani ana görevlerimizi çizen çerçevenin içine dahil olduğunu gösteriyor. Sağlığın teşviki ve geliştirilmesi için yapılan eğitim-ler, kampanyalar, projeler ve daha pek çok uygulama; insanlara nasıl kendi beden ve zihin sağlığının tedavisini, farklı durumlarda nasıl başa çıkacaklarını ve bir birlerine nasıl yardım edeceklerini öğretmek için yapılmaktadır. Hangi düzeyde çalıştığımızın, sokakta tansiyon ölçümü yapmak ya da dünya örgütleri ile yeni projeler geliştirmek, hiçbir önemi yoktur. Yaptığımız her çalışma çok değerli ve gereklidir. Yapılan her çalışma ile gerçekten bir fark yaratabiliriz.

Bizler farklı kültür ve olanaklara sahip olarak dünyanın farklı yerlerinde yaşı-yor olsak da, SCOPH gerçek bir ailedir. Bizler hiç karşılaşmamış, kişisel olarak konuşmamış ya da maillerin sonunda yazan isimlerin kim olduğunu bilmiyor olabiliriz. Fakat IFMSA ruhunu içimizde hep yaşatarak bazen birbirimizi tanı-madan ilham aldığımız büyük bir takımız. İşte bu bizim en büyük gücümüzdür. Bu yüzden bir şey sormak ya da destek istemekten asla çekinmeyiniz.

Turuncu dolu sevgilerle…

Kitti Horváth IFMSA Halk SAğlığı Direktörü 2012–2013

Page 9: Turuncu Sayı 3

9

Merhabalar Turuncu’nun değerli okuyucuları;

Sizlere hafızamda yer etmiş iki anımı anlatmak istiyorum böylece SCOPH( Halk Sağlığı Alt Komitesi)’un ve biricik dergimiz Turuncu’nun bizim için ne denli önemli olduğunu sizlere bir parça dahi olsa aktarabilirim.

İlk anım bir ekim genel kurulu SCOPH ayrılmış oturumundan. Seçimler yapıldı yeni NPO’muz belirlendi ve son gün ayrılmış oturumunda vedalaşırken eski NPO muz bir konuşma yaptı gözleri yaşararak; bu sıcak aileden biri olmanın ne kadar mutlu edici olduğunu, ayrılmanın da bir o kadar üzücü olduğunu anlattı ve bu ailenin birer bireyi olarak ne kadar şanslı olduğumuzu... İşte buy-du SCOPH ayrılmış oturumu bittiğinde içimizde filizlenen üzüntünün sebebi. Biz gerçekten turuncu bir sıcaklıkla sarmalanmış bir aile olmuştuk. Belki halk sağlığı bilinci ile aynı yolda aynı amaca ulaşmak için yürümektendi bu sıcaklık, belki birlikte geçirdiğimiz saatlerden ötürüydü, belki de bizim yüreklerimiz o kadar büyüktü ki hepimize yetecek sevgimiz ve sabrımız vardı ya da tüm bel-kilerin mükemmel bir karışımıydı bu sıcaklığın sebebi. Sonuçta SCOPH; halk sağlığı adına bir şeyler yapmanın, kişisel gelişimin, doktorluğa ilk adımların, büyük, samimi, bilinçli bir ailenin üyesi olmanın kapılarını aralıyordu bize. Bu aileyi, halk sağlığını sevmek ne kadar kolaysa ayrılmak da o kadar zordu işte.

İkinci anım-tam olarak anı da denemez aslında- ilk turuncuyu okurken hisset-tiklerimdi. Bizim diyerek sahiplendiğimiz ailenin, bizim diyerek sahiplendiğimiz aktivite projelerin yanında şimdi bizim diyerek sahiplendiğim bir dergimiz vardı :) Bizi anlatan, bizim rengimizden ismini almış, görünürlük gibi bazı sorunları-mızı çözecek olan, bin bir emekle hazırlanmış bizim dergimiz: TURUNCU. Bin bir emekle hazırlanmıştı ilk turuncu tıpkı elinizde tuttuğunuz bu dergi gibi... NPO’suz geçen bir dönemin ardından olur mu olmaz mı diye düşündük, kali-tesinden ödün vermek istemedik basım tarihini erteledik, basın yayın ekibimiz dur durak bilmeden çalıştı, SCOPH gönüllüleri içini doldurdu, bastırıldı derken; yine bin bir emekle, göz nuru alın teriyle, sevgimiz sıcaklığımızla bir Turuncu’yu daha sizlerle buluşturduk.

Bu güzel buluşmanın gerçekleşmesinde başrolü oynayan basın yayın ekibimi-ze özellikle Alper Güven, Ceren Bilgün, Oğuz Bölük, Sinem Laçin ve Tuğberk Arslan’a; basın yayın ekibizden sorumlu değerli asistanım Almıla Kanat’a; yö-netim kurulumuza ve sponsorumuza teşekkür ederim. Ve tabi ki halk sağlığı bilinciyle yorulman büyük bir azimle çalışan tüm SCOPH gönüllülerine, dergi-mizi okuyarak bizleri onurlandıran sizlere sonsuz teşekkürler.

Nice aktiviteler, projeler, çalışmalarla hayalimizdeki SCOPH’a, daha sağlıklı bi-reylere; daha sağlıklı bir topluma ulaşmak umuduyla

Keyifli okumalar,

Bahar Aktaş TurkMSIC Ulusal Halk Sağlığı Direktörü

Page 10: Turuncu Sayı 3

10

Özdeğerlerimiz » Ufuk Açan, » Öncü, » Yaratıcı,

» Girişimci, » Kişisel Gelişim Odaklı, » Eğlenceli,

» Öğrenci Dostu.

Amacımız » Tıp öğrencilerini, bilgi ve becerileni toplum yararı-

na kullanmaya teşvik etmek,

» Türkiye’deki tıp öğrencilerinin bireysel ve toplum-sal, sağlık, eğitim ve bilim konularında tartışmaları için bir forum oluşturmak, bu tartışmalardan çözüm-lere varmak ve bu çözümleri toplum yararına kullan-maya teşvik etmek,

» Projeler ve ders dışı eğitimlerin yanı sıra, tıp öğ-rencileri için profesyonel ve bilimsel değişimlerin yapılmasını sağlayarak; onların diğer kültürlere, toplumlara ve onların sağlık sorunlarına duyarlı ol-

malarını sağlamak, değişim programları vasıtasıyla tıp fakültesi öğrencilerinin yabancı dillerini geliştir-meye katkı sağlamak ve onların farklı ülkelerdeki sağlık sistemleriyle ilgili farkındalıklarını arttırmak,

» Üyeler, diğer tıp öğrencileri toplulukları, ulusal ve uluslararası kuruluşlar arasında bağlantıyı sağlaya-rak, topluma en çok yararı sağlama amacıyla onları beraber çalışmaya teşvik etmek,

» Türkiye’deki tüm tıp fakültelerini temsil edebilmek-tir.

Misyonumuz

“Geleceğin hekimlerine küresel sağlık alanında geniş bir bakış açısı sağlamaktır. TurkMSIC, tıp öğrencilerinin insani değerlerini yükselterek, geleceğin sorumlu-luk sahibi hekimlerinin şekillenmesine katkıda bulunmaya çalışır.”

TurkMSIC nedir?Türk Tıp Öğrencileri Uluslararası Birliği (Turkish Medical Stu-dents’ International Committee; TurkMSIC) Türkiye’deki tıp öğ-rencileri arasında oluşturulmuş; bağımsız, siyasi olmayan, kar amacı gütmeyen en büyük ve en köklü kuruluştur. 1952 yılında kurulan TurkMSIC, üye fakülteleri ile Türkiye’deki 30.000 tıp fakültesi öğrencisini temsil etmekle birlikte, ulus-lararası çapta ise kurulduğu yıldan beri üyesi olduğu IFMSA(Uluslararası Tıp Öğrencileri Birliği Federasyonu) dâhilinde 120 ülke içinde Türkiye’yi temsil etmektedir.

TurkMSIC; Türkiye’deki tıp fakültesi öğrencileri için ve tıp fakültesi öğrencileri tarafından yürütülen, tamamen gönüllülük esas alınarak çalışan bir organizasyondur. Birleşmiş Milletler ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ta-rafından resmi olarak tanınan Türkiye’deki ilk ve tek tıp öğrencileri forumudur.

Page 11: Turuncu Sayı 3

11

Etkinliklerimiz ve Alt KomitelerimizTurkMSIC, üyesi bulunan tüm tıp fakültelerinde halk sağlığı, tıp eğitimi, insan hakları ve barış, üreme sağlığı HIV/AIDS alt dallarında tıp fakültesi öğrencilerinin hayatlarının en yaratıcı döneminde projeler üreterek ufku-nu genişletmeyi amaçlar. TurkMSIC ayrıca yurt dışı staj ve proje değişimleri programları ile her sene 300’den fazla tıp fakültesi öğrencisinin global enformasyon düzeyini arttırmak için girişimlerde bulunur.

SCOME, tıp öğrencilerinin aldığı eğitimle ilgili eleşti-rilerinde ve geliştirilmesini istediği konularda “bir şey yapmalı” diyen taraftan “bir şey yapan” tarafa geç-mesini sağlamayı amaçlar. Tıp Eğitimi ile alakalı bir çok ulusal ve uluslararası kuruluşlarla işbirliği içinde olup tüm tıp öğrencilerinin dilek ve düşüncelerini ilgili birimlere yansıtmaya çalışır.

SCOPE, tıp fakültesi arasında işbirliği sağlama, kül-türel anlayış geliştirme ve farklı kültürlere toleransın arttırılmasını kendisine misyon olarak belirlemiştir. Bu değişim programı öğrencilere sunduğu eşsiz eği-tici ve kültürel deneyimin yanı sıra medikal özgeçmiş-lerine de benzersiz bir sayfa ekler.

SCOPH halk sağlığı açısından önemli konularda ye-rel/ulusal/uluslararası aktiviteler ve projeler yapmak için çalışır. Geleceğin hekimleri olan tıp fakültesi öğ-rencilerinin mezuniyet öncesinde halka ve öğrencilere yönelik çalışmalar yürütmesine ve duyarlı davranışlar oluşturulmasına olanak sağlar. Ulusal ve uluslararası düzeyde önemli olan sağlık sorunları hakkında bilgi-lendirmeler yaparak halka sağlık eğitimi verir.

SCORA’nın hedefi ulusal ve uluslararası düzeyde üreme sağlığı ve AIDS konusundaki aktiviteleri koor-dine ve teşvik etmek, desteklemek ve geliştirmektir. Aktivitelere eğitimsel, toplum temelli kampanyalar, AIDS ve üreme sağlığı hakkında koruyucu prog-ramlar dahildir. SCORA; UNFPA, UNICEF, UNAIDS, WHO gibi çalışmalarında üreme sağlığı üzerinde yo-ğunlaşan kuruluşlarla sıkı ortak ilişki içerisindedir.

SCORE’nin amacı; Türkiye’deki tıp fakültelerinin çe-kirdek müfredatında olmayan, sadece teorik olarak sunulan bilim insanı yetiştirme, araştırma etiği, bi-lim felsefesi, literatür zemini geliştirme, aydınlatılmış onam alma, rapor yayın sunumu gibi edinimleri öğ-renciye kazandırma fırsatı sağlamaktır.

SCORP; geleceğin sağlık çalışanları olacak tıp fakül-tesi öğrencilerinin, küresel bir bakış açısıyla, sağlıkta eşitlik, insan hakları ihlallerinin ve çatışmalarının ön-lenmesi için bilgi, beceri ve tutum sahibi olmalarını sağlayarak; yoksullar, göçmenler, mülteciler ve insan hakları konusunda savunmasız insanlar gibi sağlık hakkı ihlallerine uğrayan insanların sağlık durumları-nın düzeltilmesi ve güçlendirilmesi için çalışabilmesi-ne imkan sağlar.

Page 12: Turuncu Sayı 3

12

Hayal Edin...

Dünyayı daha yaşanılası kılmak istiyorsunuz. İşe en yakınınızdan, kendi ülk-enizden başlayacaksınız. “Ama nasıl?” diye soruyorsunuz kendinize ve dönüp elinizde neler var bakıyorsunuz; gençsiniz, hekim adaylarısınız, isteklisiniz. “O halde bu güçlü yanlarımı kullanmalıyım” diyorsunuz: “Kendim gibi genç hekim adaylarıyla çalışmalıyım; ülkeme ve dünyaya daha iyi hekimler kazandırmalıyım, henüz amfi sıralarındayken halkıma faydalı olmalı, sosyal sorumluluğun anlamını öğrenmeliyim”. Ve bu sözlerle başlıyor birliğimizin varoluş serüveni...

61 yıl önce iyi ki birileri yukarıdaki cümleleri kurmuş ve bu yolu açmış bizler için. Ülkemize ve dünyaya “iyi” hekimler kazandırmaya, tıp fakültesi öğrencilerine gönüllülüğü ve sosyal sorumluluğu aşılamaya başlamış birliğimiz. Bu yolda tıp fakültesi öğrencilerinin tüm ilgi alanlarında çalışmalar yapılmış, yapılıyor. İlgi alanları zamanında Uluslararası Tıp Öğrenci Birlikleri Federasyonu’nca öylesine özenli seçilmiş ki, bugün hala geçerlilik-leri sürüyor.

En eski ilgi alanlarından biri olan halk sağlığı kapsamında da dün-yanın dört bir yanındaki hekim adayları -sizler gibi- etkinlikler dü-zenliyor yıllardır. Dünya değiştikçe üzerinde çalışılan başlıklar değişse de, özü aynı kalıyor: İnsana özgü bir değer olan “gönüllülük”.

Günümüzün popüler tanımıyla “gönüllü”nün, sahip olduğu güç, zaman, bilgi, yetenek ve deneyim özelliklerinden en az birini sivil toplum kuruluşunun olağan veya proje bazındaki çalışmaları için su-nabilecek durumda olan ve bunun karşılığında parasal kazanç beklen-tisi taşımayan kişi olduğunu söy-

leyebiliriz. Bu tanımda adı geçtiği üzere gönüllü kişiler, çoğu zaman, bireysel olarak çalışmak yerine -en yüksek verimle daha kalıcı izler bırakmak için- birliğimiz gibi sivil toplum kuruluşlarında çalışmayı seçiyor. Ne de olsa “gönüllülük”, evrim teorisinde dahi değinildiği üzere, toplumu birlikte değiştirme-ye dayalı bir iş. Sivil toplum hare-ketlerini bugün kendi tarihlerinin zirvesine ulaştıran da, aynı anla-yışla “bir” iken “birlik” olmaktan başkası değil. Benzer şekilde genç hekim adaylarını “gönüllü” olarak bir araya getiren ve halk sağlığına dair etkinlikler üretmelerini sağla-yan bu bilinç, birliğimizin de hala en güçlü yanını oluşturuyor.

Burada unutmamamız gereken; gönüllüğün barındırdığı amatör ru-hun, günümüz dünyasının vazge-çilmezi olan profesyonellikle har-manlanmadıkça hedefe ulaşmadan yetersiz kalacağıdır. Halk sağlığı alanında profesyonel yaklaşım; et-kinliklerinizi özenle seçerek amaca yönelik ve stratejik bir şekilde kur-gulamanızı, analizleriniz neticesin-de 5N 1K sorularını yanıtlamanızı, kendinizi ve ekibinizi iyi tanımanı-zı, küçük çaplı yerel çalışmaları bir plan dâhilinde bir araya getirerek çok sesli kampanyalar yaratmanızı ve son olarak, etkinliğin öncesin-de-sırasında-sonrasında yapılan-ları en somut ve bilimsel verilerle

değerlendirmenizi gerektirir. Tüm bunları ifade eden anahtar terim “proje odaklı yaklaşım” olacaktır.

Son söz:

Siz halk sağlığı mimarlarına, te-melini “gönüllülük” ile attığınız ve sonraki katları “proje odaklı” yük-selttiğiniz göz alıcı bir halk sağlığı gökdeleni dilerim. Öyle ki, bu gök-delen yıllar sonra dahi hayranlıkla izlenecektir.

Hülya ŞahinTurkMSIC Hacettepe

Page 13: Turuncu Sayı 3

13

Tıp Eğitimiyle İlgilenmek

Tıp eğitimini nitelikli hale getirmek için tıp öğrencileri olarak bizlerin rolü tahmin ettiğimizden fazla. Geleceğin doktorları olarak bu anlamda sorumluluk almak çok önemli. Daha fazla sorgulayarak, merak duyarak ve araştırarak tıp eğitimini ve dolayısıyla toplum sağlığını geliştirebiliriz.

Tıp öğrencileri olarak toplum sağlı-ğını geliştirmek için uzun bir eğitim döneminden geçiyoruz. Konu her şeyin başı sağlık olunca alınan eği-timin nitelikli olması da kaçınılmaz. Tıp eğitiminin daha nitelikli olması için dünyada ve Türkiye’de birçok araştırma yapılıp farklı yaklaşımlar, farklı yöntemler uygulanıyor. Uzun yıllar klasik eğitim modeli uygulan-dıktan sonra probleme dayalı öğre-nimin uygulanması da bir bakıma bunun göstergesi.

Toplum sağlığını geliştirecek ge-leceğin doktorları olarak aldığımız eğitimi en iyi şekilde bilme ve geliş-tirme sorumluluğuna sahibiz. Koru-yucu hekimliğin, tıp etiğinin, sosyal bilimlerin tıp eğitiminde daha fazla rol almasını istiyorsak araştırmalar yapmanın, tıp eğitimiyle ilgili dün-yadaki ve Türkiye’deki kuruluşları yakından tanımanın önemli oldu-ğunu düşünüyorum.

Bu anlamda sizlere iki örnek-ten bahsetmek isterim. Birincisi, Türkiye’de, tıp eğitiminin gelişti-rilmesine yönelik bilgi, deneyim ve uygulamaların ulusal ve ulusla-rarası alanda paylaşılarak işbirliği geliştirilmesi amacıyla 1999 yılında kurulmuş olan Tıp Eğitimini Geliş-tirme Derneği (TEGED). TEGED, her iki yılda bir Ulusal Tıp Eğitimi Kongresi ve Tıp Eğitimi Sempoz-yumu yaparak, tıp fakültelerinde-ki farklı tıp eğitimi uygulamaları, e-öğrenme, müfredat, bilimsel araştırma gibi konularda bilgi pay-laşımını, iletişimi arttırmaktadır. Ayrıca Kasım 2005’ten beri TEGED bünyesinde çıkarılan Tıp Eğitimi Dünyası Dergisi ile tıp eğitimindeki güncel gelişmeler takip edilebilir.

Tıp eğitimini daha iyi hale geti-rebilmek için uluslararası alanda çalışan kuruluşların başında ise Association for Medical Education in Europe(AMEE) gelmekte. 1972 yılında Avrupa merkezli olarak ku-rulup bugün uluslararası alanda önemli bir yere sahiptir. Her yıl Avrupa şehirlerinden birinde ger-

çekleştirilen konferansları ile sü-rekli tıp eğitimi, mezuniyet öncesi ve sonrası, öğrenme yaklaşımları, yeni uygulamalar gibi konularda sağlıkla ilgili tüm fakültelerin iş-birliğini ve iletişimini arttırmakta ve temelde toplum sağlığını iyiye götürmek için çalışmalar yürüt-mektedir. Konferanslarda poster ve e-poster sunumları, genel oturum-lar, sözlü sunum ve araştırmalar ile workshop ve kurslar bulunmakta-dır. AMEE de yıl içerisinde çıkardığı rehberler ve Medical Teacher der-gisi ile dünyadaki tıp eğitimi ge-lişmeleri hakkında güncel bilgiler sunmaktadır.

TEGED’in düzenlediği kongre ve sempozyumlara, AMEE’nin düzen-lediği konferanslara katılmak, tıp eğitimi ve halk sağlığına etkile-ri konularında araştırmalar yapıp sunmak, tıp eğitiminin öznesi olan biz tıp öğrencileri için kendi eğiti-mimizi geliştirmek anlamında çok değerlidir. “Bir tıp öğrencisinden fazlası” olan felsefemizi bu şekilde gerçeğe dönüştürelim.

Eren HalaçTurkMSIC Akdeniz

Page 14: Turuncu Sayı 3

14

Küresel Sağlık ve Tıp Öğrencilerinin Bakışı

Son yıllarda büyük bir ilgi gören küresel sağlık (global health), tıp fakültesi öğrencilerinin de katılımıyla zenginleşmektedir. Siz sevgili turuncu okurlarımız ile bu konuyu paylaşmak ve Türk Tıp Öğrencilerinin konu hakkında ilgisini çekmek amacıyla bu yazıyı SCOPH Bilimsel Ekibi olarak kaleme alıyoruz.

Küresel sağlık; dünya nüfusunun sağlığını kapsayarak farklı ulusla-rın sağlığa bakış açıları ve kaygı-larından üstündür. Temel olarak; ulusal sınırları aşan, küresel politik ve ekonomik etkiye sahip sağlık sorunları vurgulanmaktadır. Baş-ka bir kaynağa göre ‘sağlığın ge-liştirilmesi ve dünya çapında tüm insanlar için sağlıkta eşitliği sağla-mak için çalışma, araştırma ve uy-gulama alanıdır’. Varılmak istenen nokta ise dünya çapındaki sağlığın

iyileştirilmesi, gelişmişlik farkların-dan doğan eşitsizliği gidermek ve ulusal düzeyde önemsenmeyen küresel tehditlere karşı dünya sağ-lığını korumaya yönelik çözümler geliştirmektir.

Bugünlerde küresel sağlık ile ilgi-lenen tıp öğrencisi sayısı artmak-tadır ve artan bu öğrenciler seçtik-leri klinik ve araştırma konularında seyahat etmektedirler. Yapılan ça-lışmalarda eğitime gidenlerin ge-lecekte yoksul insanları daha çok önemseyeceklerini ve yurt dışında geçirdikleri zamanın bir sonucu olarak, odak noktalarını kişiye özel tıptan genel tıpa çevireceklerini, uluslararası alanda çalışan öğren-cilerin gönüllülük, insancıllık ve halk sağlığı gibi konulara olan ilgi-

sinin artacağını anlatıyor. (1)

Amerika da yapılan bir araştırma-da(2) Tıp öğrencilerinin gelecekte-ki küresel sağlık hekimliği yönün-deki tecrübeleri, küresel sağlığa bakış açıları , bu konuya dair göz-lemleri ve yaşadıkları deneyimler anlatılmıştır.

‘Mark Stoltenberg, Guatemala’ da ki uluslararası hizmet seyahatinin ortasındayken hastalarla yaşadığı ilişkileri - örneğin onlara bazen bir kaç paket Tylenol verebildiklerin-de bile yüzlerindeki minnet dolu gülümsemeleri- ve çok zor şartlar altında bu hizmetleri sunabilmenin güçlüklerini anlatmıştır.

Orada bu yaşadıklarına karşın ba-

Lale ÖzcanTurkMSIC Ege

Sinem LaçinTurkMSIC Bezmialem

Mesut AslanTurkMSIC Akdeniz

Page 15: Turuncu Sayı 3

15

şındaki ilgililere, birlikte başka bir ülkeye bu çeşitte hizmet götür-meye yönelik teklifini sunduğun-da eğitmeninin de bundan büyük mutluluk duyduğunu dile getirmiş. Böylelikle, Guatemala da küresel sağlık hizmetine ilk girişini bu şe-kilde yapan Mark artık ikinci seya-hatine hazırlanmaya başlamıştır. 2 yıldır toplum yararına çalışan Pe-ace Corps görevlileriyle bir hafta çalışma fırsatı bulmuştur. Çalıştı-ğı bu kişilerin, inanılmaz iletişim yeteneklerini ve toplumla iletişim becerilerini gördüğünde; Küresel Sağlığı gelecekteki kariyerinin bir parçası haline getirecekse bu kısa dönemde yaşadığı deneyimlerin çok daha ötesinde bilgi ve donanı-ma ihtiyacı olduğunu fark etmiştir. Bu anlamda, okuluna geri döndü-ğü zaman, yeni açılmış hizmet ve küresel sağlık merkezinde dekan-larıyla birlikte çalışmaya karar ver-miş.’

Başka bir araştırma da (3) ise Mac-Master Üniversitesi’nde tıp öğren-cisi olan Avita Sooknanan yaşadığı tecrübeyi şu şekilde anlatmıştır.

‘Seçmeli dersimi Dünya Sağlık Ör-gütü Üreme Sağlığı ve Araştırma Bölümü’nde tamamlama şansını elde etmiştim. Bu sayede sağlı-ğın sosyal belirleyicilerini ve farklı kökenden gelen insanlarla multi-disipliner bir ekip çalışmasının na-sıl yapılacağını öğrendim. Bu tarz projelerde çalışmak; sağlık bakan-lığı, halk sağılığı uzmanları ve sivil toplum örgütlerinin sağlık politi-kaları ve önceliklerini belirlenme aşamasında niçin ortak çalışması gerektiğini anlamamı sağladı.’

Küresel sağlık çalışmalarının öne-mini yitiren ‘koruyucu hekimliğin’ önemini tekrardan hatırlatması di-leğiyle…

Kaynakça

• Short-Term Global Health Research Projects by US Medical Students: Et-hical Challenges for Partnerships

• Global health and service learning: lessons learned at US medical schools

• Medical students reach out for Global health

Page 16: Turuncu Sayı 3

16

Sağlık Turizmi

Sağlık Turizmi; kısaca tedavi amacı ile yapılan seyahatlerdir. Başka bir ifadey-le, sağlık turizmi, fizik tedavi ve rehabilitasyon gereksinimi olanlarla birlikte uluslararası hasta potansiyelini kullanarak sağlık kuruluşlarının büyümesine ola-nak sağlayan turizm türüdür.

Pek çok ülkenin ortak paydası; Sağlık Turizmi…

Sağlık Turizmi küresel ölçekte slo-ganlarla ifade edilme dönemini gerilerde bırakıyor artık ve yeni küresel oluşumların merkezinde konuşlanmaya başlıyor. Küresel ölçekte kültürel, ekonomik, sosyal ve sağlık alanında ciddi fay hattı kırılmalarının yaşandığı, yeni dün-ya düzenlerinin oluşmaya başladığı günümüzde Türkiye’nin bölgesin-de ve dünyada meydana gelen bu değişimlere bigâne kalması düşü-nülemez. Sağlık turizmini de kap-sayan sağlıkta genel değişim ve dönüşüm devletlerin siyasi, kültü-rel, sosyal, istihdam, mali yapı ve sosyal güvenlik gibi makro politika-larından ayrı düşünülemeyecek ka-dar birbirine bağlı ve iç içe geçmiş temel ve stratejik konuların başın-da gelmektedir. Bu değişim ve dö-

nüşümün temel öğelerinden birini oluşturan sağlık turizmi sanıldığı-nın aksine oldukça fazla alan ve di-siplinle ilintili ve ilgili bulunmakta. Ulus devletlerin kendi öz varoluş gerekçelerinden sapmadan esnek davranarak kendi yüksek çıkarları temelinde başka ülkelerle siyasi, kültürel ve ekonomik işbirliğine yö-nelmesi kaçınılmaz bir durum ola-rak zuhur ettiği gibi sağlık turizmi alanında da benzer işbirlikleri ka-çınılmaz bir gerçeklik olarak önü-müze çıkmakta. Ülkemizin sahip olduğu hastane ve sağlık kurum-larının gelişmiş ve ileri teknolojiyle donatılmış altyapı ve yetişmiş dok-tor ve sağlık elemanları gibi nitelik-li insan kaynaklarına sahip olması Türkiye’nin medikal turizmde dün-ya sıralamasında ilk 5’e girmesini mümkün kılabilecek asli unsurlar-dır. Elinizdeki bu mütevazı araştır-manın birinci bölümünü oluşturan “ Medikal Turizm ” araştırmasında, sağlık turizminde dünyada şu anda önde giden Hindistan, Tayland, Malezya, Singapur ve Almanya gibi ülkelerin aslında Türkiye’den altya-

pı ve sağlık elemanı açısından çok ileri olmasından değil özel sektör ve devlet kurumlarının birlikte ça-lışarak ortak politika ve stratejiler geliştirme becerilerini göstermele-rinden kaynaklanmaktadır. Bu ne-denle artık küresel bir seyir takip eden ve pek çok ülkenin ortak pay-dası olmaya başlayan sağlık turiz-minde bu işbirliğini gerçekleştirme ve artı değer oluşturma sırası artık güzel ülkemiz Türkiye’de diye dü-şünüyorum.

Drs. Cemal Yılmaz Sağlık Turizmi Danışmanı

Sağlık turizmi nereden bakılırsa bakılsın önüne geçilemeyecek ve geçilmemesi de gereken bir olgu olarak karşımıza çıkmakta. Ülkeler arasında işbirliği ve ortaklıkların artması, bireyin sınır ötesi seyahat özgürlük ve imkânının artması, sı-nırların daha kolay aşılması ve vize gibi bunu önleyici engellerin azal-ması, sağlık turizminin ülkelerin gelirlerinde ciddi artışlara sebep olması, gezi ve tatil turizminin bı-

Alper GüvenTurkMSIC Osmangazi

Page 17: Turuncu Sayı 3

17

raktığı gelirlerin kişi başına sağlık turizminden elde edilen gelirlere oranla çok düşük kalması pek çok ülkenin sağlık turizmini bir politika olarak ele almasına ve bu alanda ciddi yatırımlar yapmaya yönelme-sine sebep olmuştur.

Sağlık turizminde başı çeken ülke-ler arasında Hindistan, Almanya, Malezya, Singapur, Amerika Birle-şik Devletleri ve Tayland’ı sayabili-riz. Bu ülkeler kamu ve özel sektör paydaşları olarak birlikte işbirliğine yönelmiş, ülkeleri yararına artı de-ğer oluşturarak politika ve alt ya-pılarını buna göre kurgulamışlardır. Örneğin Almanya, 11 Eylül saldı-rılarından sonra yeni bir destinas-yon arayan özellikle zengin körfez ülkelerinden gelen hastalara kucak açarak ABD’den boşalan yeri dol-durmayı başarmıştır. Sessiz seda-sız yürüyen Almanya, Kuveyt başta olmak üzere diğer zengin Arapları ülkesine çekmekte ve bu guruba sağlık hizmetleri sunmakta epey yol almış bulunmakta. Aynı şekil-de, sağlık turizminde dünya gene-linde birinciliğini koruyan Hindistan 2012 yılının sonunda 1 milyonu aş-kın sağlık turisti sayısına ulaşmayı hedeflemektedir.

Sağlık turizminin ülke için riskleri

Sağlık turizmi iki tarafı keskin bir bıçak görüntüsü vermekte; bir yan-da ülke ekonomisine sağlayacağı mali ve istihdamla birlikte siyasi ve sağlık altyapısının gelişmesine olan katkılarının yanı sıra ülke içerisin-de bir takım dengesizliklerin de oluşumuna sebebiyet vermesi söz konusu olabilmekte. Tayland’da ol-duğu gibi nitelikli doktor ve sağlık personelinin kamudan daha fazla kazandıkları özel hastane ve diğer sağlık kuruluşlarını tercih etmele-ri nedeniyle kamu hastanelerinde nitelikli doktor ve sağlık personeli sorunu ortaya çıkarabilmekte. Di-ğer yanda özel hastanelerin daha yüksek ücretler ödeyen yabancı hastalara öncelik vermesi sonu-

cunda yerli hastaların ikinci sınıf hasta muamelesi görmesi ancak kapasite fazlalığı ortaya çıkma ve yatakların boşalmasından sonra yerli hastaların tedavi edilmesi ve yabancılara öncelik verilmesi gibi başka riskleri de beraberinde ge-tirme ve ülke içerisinde sosyal hu-zursuzluk ortaya çıkmasına sebep olma gibi durumlarla karşı karşıya kalınabilir.

Sağlık Turizmiyle İlgili Bazı Tanımlar

Medikal Turizm

Sağlık Turizmi gerek ülkemizde ge-rekse uluslar arası alanda pek çok şekilde tanımlanmakta, çoğu za-man sağlık turizmi ile medikal tu-rizm eş anlamlı olarak kullanılmak-ta. Diğer yandan medikal turizmin de uluslar arası düzlemde tek bir tanımı bulunmamakla birlikte ge-nel kabul gören yaklaşımlara göre medikal turizmden turistin iyilik halinin gelişmesi için yapılan tıbbi işlem ya da etkinlik anlaşılmakta (TRAM 2006). “ Hastalığın iyileşti-rilmesi” durumunun tıbbi chek-up, sağlık taraması, diş tedavisi, kalp ameliyatı, protezler, kanser teda-visi, nöroşirurji, transplantasyon-lar ve nitelikli tıbbi müdahaleleri gerektiren diğer işlemleri içerdiği belirtilmekte.

Sağlık turizmine talep boyutu ile bakıldığında çok değişik ziyaretçi tipleri ile karşılaşmak mümkündür ve bu ziyaretçilerin amaçları yuka-rıdaki kategorilerden birine gire-bilir. Ancak, sektöre olan talebin genel talep sınıflaması açısından Eric Cohen farklı bir sınıflama yap-mıştır. Cohen’e (2006) göre; sağlık turizmi pazarı açısından turistler ya da ziyaretçiler 5 temel kategoride gruplandırılabilir1. Bunlar;

Yalnızca turist: Ziyaret ettikleri ül-kede herhangi bir tıp hizmetinden yararlanmayan turistler ya da ziya-retçilerdir.

Tatilde tedavi edilen turist: Seya-hati sırasındaki rahatsızlanma ya da kaza nedeni ile tıp hizmeti ve tedavi alan turistlerdir.

Tatil ve tedavi amaçlı turistler: Bu turistler ziyaret ettikleri ülke ya da bölgeye tam anlamı ile tıbbi ne-denlerle gitmezler. Ancak ziyaret ettikleri bölgede bazı rahatsızlıkları için tedavi olanakları olması tercih nedenidir. Diğer bir deyimle tatilde tedavi amaçlı turistlerdir.

Tatil yapan hastalar: Bu ziyaretçiler esasen bir bölgeye tedavi amaçlı giderler, ancak iyileştikten sonra, ya da tedavi sonrası gittikleri böl-gede tatil de yapan ziyaretçilerdir.

Yalnızca hastalar: Bu gruptaki me-dikal turistlerin bir bölgeye gidiş amaçları yalnızca o bölgede tedavi olmak ya da operasyon geçirmek-tir. Tatil gibi bir amaçları yoktur.

Yaygın olarak sağlık turizmi tanı-mı medikal turizmden ibaret ola-rak algılanmakta ancak bu yanlış bir yaklaşım olup başlıbaşına bir tartışma konusudur. Çünkü sağlık turizminin diğer kollarını oluştu-ran Termal, SPA-Wellness ve İleri Yaş ve Engelli Turizm türleri büyük oranda göz ardı edilmekte ve ikinci sınıf muamelesi görmektedir.

Termal ve SPA-Wellness Tu-rizmi

Günümüzde turizm türleri amaca, talebe ve insanların zevk ve hobi-lerine göre çok çeşitlilik göstererek değişken alanlardaki yeniliklerle giderek zenginleşirken, sağlık tu-rizmi de zinde kalmayı bir yaşam biçimi haline getirmiş, ruh ve be-den güzelliğine önem veren çağ-daş insanlara da hizmet vermeye başlamıştır.

Sağlık turizmi;

Klimatizm (temiz havadan yarar-lanma),

Page 18: Turuncu Sayı 3

18

Termalizm (kaplıca)

Üvalizm (meyve-sebze kür tedavi-si) gibi belirtilen biçimlerin doğma-sına da yol açmıştır.

İleri Yaş ve Engelli Turizmi

Türkiye İstatistik Kurumu 2010 verilerine göre 73.722.000 olan Türkiye nüfusunun yarısını 29 yaş altında olanlar oluştururken 65 yaş ve üzeri olanların sayısı ise hiçte azımsanamayacak bir sayı olan 5,5 milyona ulaşmış bulunmakta. Buna 50-64 yaş gurubuna dahil olan 9,5 milyon civarındaki ileri yaşlı sınıf-landırmasına girenleri eklersek or-taya 14,7 milyon civarında (50 yaş ve üstü) müthiş bir sayı ile karşıla-şırız. Durum böyle olunca da ileri yaş ve engelli turizmini arka plana atarak en az 15 milyonluk bir nüfu-su hiçe saymış oluyoruz.

Türkiye’deki engellilerin toplam

nüfusa oranı ise % 12 civarında. Bir diğer ifadeyle ülkemizde 9 mil-yon civarında engelli ve özürlü insan bulunmaktadır. Aynı şekilde yurtdışında milyonlarca engelli ve özürlü bir gurupla karşı karşıya bu-lunuyoruz. Aşağıdaki şekilde bazı ülkelerdeki engelli nüfus oranı kar-şılaştırmasını görüyoruz;

Tablo 1’den de anlaşılacağı üzere engelli ve özürlüler toplum içeri-sinde ciddi oran ve sayılara eriş-miş olup onların da diğer toplum kesitleri gibi seyahat etme, gezme, eğlenme ve tedavi görme ihtiyaç-

larının olduğunu düşünerek ha-reket edersek ülkemiz için gerek Avrupa’da gerekse Ortadoğu, Bal-kan ve diğer komşu ülkelerde bü-yük bir sağlık turisti potansiyelinin bulunduğunu görürüz.

Ülke Toplam Nüfus Engelli Oranı Engelli Sayısı

Türkiye 73.722.000 % 12 8.846.640

İngiltere 61.838.154 % 13 8.038.960

Avusturya 8.364.095 % 20,9 1.748.095

İsveç 9.302.123 % 12,1 1.125.556

Norveç 4.827.038 % 17 820.596Tablo 1

Bir Tıp Öğrencisinden Daha Fazlası

TurkMSIC Gönüllüleri olarak 60 se-nedir bu sloganı kullanıyoruz. Bu slogan doğrultusunda TurkMSIC bizlerin uluslararası temsiliyet, ülke içi temsiliyet ve ülkemize kat-kı sağlayacak projeleri yapmamızı

sağlayarak diğer tıp fakültesi öğ-rencilerinden bir adım öne çıkma-mızı sağlamaktadır. Tıp fakültesi öğrencisi olduğumuzda söylendiği gibi rol model olmak, öncü olmak-la birlikte iyileştirici yönümüz ve

en önemlisi bilim insanı olma yö-nümüz de önemlidir. Temsil ettiği-miz öğrenci camiasının yürüttüğü projelerde sosyal faydanın yanı sıra bilimsel faydanın da olması elzemdir. İşte bu sebepten dolayı

Alptekin AcarTurkMSIC Cumhuriyet

Dr.Saadettin KılıçkapCumhuriyet Üniversitesi

Işıl KamberoğluTurkMSIC Yeditepe

Begüm ÇalımTurkMSIC Cerrahpaşa

Hülya ŞahinTurkMSIC Hacettepe

Hazal DursunTurkMSIC Dokuz Eylül

Ahmet ÇınkıTurkMSIC Cumhuriyet

Almıla KanatTurkMSIC Gazi

Page 19: Turuncu Sayı 3

19

gerçekleştirdiğimiz birçok proje-nin bilimsel nitelik kazanması ge-rekmektedir. Projelerimizde bunu uygulamaya geçirdiğimiz takdirde, birçok bilimsel çalışmada görev almış ve öğrencilik hayatımız bit-tiğinde yaptığımız çalışmalarla ge-leceğe yatırım yapmış olacağız. Bu sistem oturduğu takdirde hem tıp fakültesi öğrencilerinden toplulu-ğumuza gelen talep artacak hem de TurkMSIC kökenli akademis-yenler yetişip önemli kademelerde bizleri temsil edecekler. Kim bilir belki ileride sağlık sistemlerine yön verecek bir lobi olma ihtimalimizde doğacak…

TurkMSIC Gönüllüleri olarak bilim-sellikte öncü olmak amacıyla geç-tiğimiz iki sene içerisinde bir takım çalışmalarda bulunduk. Cumhuri-yet Üniversitesi Medikal Onkoloji Anabilim dalı başkanı Doç. Dr. Sa-adettin Kılıçkap danışmanlığında; Sivas, İstanbul, Ankara ve İzmir’de toplam 963 sağlıklı birey üzerinde “Kanserde Farkındalık” adlı çalış-mamızı gerçekleştirdik. Çalışma-mız için İnsan-Etik Kurulunda yap-tığımız başvurunun kabulünden sonra kanser bilinirliği hakkında olan anket formumuzu kanser ol-mayan bireylerle birebir görüşerek tamamladık. Çalışmamızdan elde ettiğimiz verileri SPSS programı yardımıyla değerlendirdik. Ortaya çıkan sonuçlar 21-25 Mart 2012 tarihinde Antalya’da düzenlenen 4. Onkoloji Kongresinde poster olarak sunuldu. Böylece bu tarz bir kongrede TurkMSIC ilk defa bilimsel anlamda temsil edilmiş oldu. Bu bildirimizi makale olarak yayınlamak üzere yaptığımız hazır-lıklar devam etmektedir. Böylece TurkMSIC adına bir ilke daha imza atarak bilimsel alandaki iddiamızı göstermiş olacağız.

Bu çalışmada bize koordinatörlük eden değerli Hocam Sayın Saa-dettin Kılıçkap’a, beraber plan-ladığımız değerli dostum Hülya Şahin’e, çalışma arkadaşlarım Be-güm Çalım, Hazal Dursun, Ahmet

Çınkı, Almıla Kanat’a ,bildirimizi İngilizceye çeviren ve ileride iyi bir hekim olacağına inancım tam olan Işıl Kamberoğlu’na, bilimsel alanda birçok çalışmaya imza ata-cağına inandığım Mesut Aslan’a, çalışmamızı destekleyen ve bu tarz çalışmaların önünü açan TurkMSIC Başkanı Selin Bulut’a çok teşekkür ederim. TurkMSIC’in geleceğin bi-lim insanları için öğrenim yuvası haline gelmesi arzusuyla çalışma-larımızın devamlılık arz edeceğini belirtmekten gurur duyuyorum. Tüm TurkMSIC gönüllülerinin bu çalışmalara katkıda bulunmasını gönülden rica ederim…

SAĞLIKLI BİREYLERİN KAN-SER KONUSUNDAKİ BİLGİ DÜZEYLERİ

ALPTEKİN ACAR 1, BEGÜM ÇALIM 2, HÜLYA ŞAHİN 3, HAZAL DUR-SUN 4, AHMET ÇINKI 1, ALMİLA KANAT 5, SAADETTİN KILIÇKAP 6

» 1 CÜTF DÖNEM4 » 2 CERRAHPAŞA DÖNEM3 » 3 HACETTEPE DÖNEM4 » 4 DOKUZ EYLÜL DÖNEM3 » 5 GAZİ DÖNEM2 » 6 CÜTF TIBBİ ONKOLOJİ

Amaç: Amaç sağlıklı bireylerin kanser hakkındaki bilgi düzeyleri-ni ölçmek ve kanser hakkında bil-gilendirme, tanı ve tarama konu-sunda yapılacak çalışmalara zemin hazırlamaktır.

Gereç ve Yöntem:

TURKMSIC öğrencileri tarafından farklı illerdeki sağlıklı bireylere ha-zırlanan anket formu dolduruldu.

Bulgular:

4 farklı ilde yaş ortalaması 34±14 olan %54’ü erkek 936 sağlıklı bi-rey değerlendirildi. Katılımcıların %93’ü sigaranın, %78’i alkolün, %82’si cep telefonlarının, %89’u baz istasyonlarının, %83’ü beslen-

me alışkanlıklarının, %75’i bakte-ri-virüslerin ve %64’ü obezitenin kanser nedeni olduğunu düşün-mekteydi.

Katılımcıların %44’ü hekim ve bitkisel yöntemlerle tedavi edil-mesi gerektiği düşüncesindeydi. Bireylerin %88’i tanı alırsa heki-min herşeyi açıkça anlatmasını istemekteydi. Çoğunluk kanser olursa sevdiklerinin üzülmesinden endişe duymaktaydı (%48). Tara-ma yaptıranların oranı %12 iken, yaptırmayanların %26’sı taramayı nerede yaptıracağını bilmemektey-di. %16’sı tanı almaktan korktuğu için tarama yaptırmayacağını ifade etti. Yüzde 70 olgu kanser hakkın-daki bilgilerinin yetersiz olduğunu düşünmekteydi. En sık televizyon (%63), gazete (%36) ve internet (%30) yoluyla bilgilenilmekteydi. %86 birey kanser hakkında hekim tarafından bilgilendirilmek iste-mekteydi. Bireylerin %74’ü kanser taraması yaptırmak istediğini ifade ederken, %86’sı KETEM hakkında bilgiye sahip değildi.

Sonuç:

Sağlıklı bireylerin kanser konusun-daki bilgi düzeyleri düşük olup, sağlıklı bireylerin bilgilendirme ve tarama programlarına yönlendiril-mesi için çalışma yapılmalıdır.

Page 20: Turuncu Sayı 3

20

Türkiye’nin Sağlık Davası

Büyük düşünür Nurettin Topçu, “Türkiye’nin Maarif Davası” adlı kitabında milletlerin medeniyet oluşturması sürecinde eğitimin ne ölçüde mühim bir yön arz ettiğini bilen birisi olarak entelektüel dü-zeydeki sorunlarımızın, buhranlı siyasi hayatımızın kültür ve eğitim yaşamına nasıl yansıdığını konu alıyordu. Oysa bu ülkenin devirler-den diyarlardan gelip nihai çözüme ulaştırılamayan bir büyük meselesi daha vardı: Sağlık Davası!

Aslına bakılırsa bu yalnız bizim ülkemizin, adına türküler yakılan Türkiye’nin sorunu da değildi. Son yüzyıl içerisinde hemen her ülke-nin ekonomik ve dolayısıyla siyasi gündemleri bu meseleyle çakış-mıştı. Üstelik bunlara dünyanın egemenliğini üstlenmeye çalışan, adına “süper devlet” sıfatı yakıştırı-lanlar da dahildi; zira sağlık davası, istisna kabul etmiyordu. Dünyanın her yerinde her zaman tutunacak bir dalı, hasta edecek bir canı var-dı; tıpkı bir hekimin dünyanın her yerinde çalışabildiği gibi.

Öyle ki, aşkı Milena’ya yazdığı mektuplarla edebiyat fenomeni olan yazar Kafka ile bahçesine çı-kıp boğazın derinliğinde erguvan-ları seyre daldığımız Dolmabahçe

Sarayı’nın, Vakıf Gureba’nın yaptı-rılması emrini veren Devlet-i Ali’nin hükümdarı Sultan Abdülmecit aynı dertten, tüberkülozdan muzdaripti ve bu, ikisinin de sebebi oldu.

Sağlık Hizmetlerinin Yaygın-laştırılması

Tüm dünya hükümetleri için sağ-lıkta doğru terim olan “sağlık hiz-metlerinin yaygınlaştırılması” ko-nusu farklı yönelimlerle aşılmaya çalışılmıştır. Ülkelerin içinde bulun-duğu tarihsel ve toplumsal fark-lılıklar, onları kendilerine uygun metotlar aramaya sevk etmiştir ve bu mesele yani “sağlık hizmet-lerinin yaygınlaştırılması” sorunu, değişme kabul etmeyecek biçimde vatandaşların hükümetlere karşı bakışını belirleyip “seçmen davra-nışları” açısından ana unsurlardan biri olmuştur. İşaret edilecek ülke yönetimleri liberal, muhafazakar, şoven ve hatta sosyalist görüşü benimseler dahi bu kural değiş-memiştir. Birkaç örnek üzerinden gidecek olursak durum netliğe ka-vuşacaktır. Şöyle ki:

Sosyalist çevrelerde Küba Deneyi-mi olarak adlandırılan 1959 Küba Devrimi öncesi, ülkede 6 bin he-kim, 20 hastane ve 1 tıp fakültesi varken ortalama yaşam süresi 55 idi. Şu günlerde ülke; 21 tıp fa-kültesi, 219 hastane ile ortalama yaşam süresini 76’ya yükseltmiştir. Anne ölümleri, kronik hastalıklar,

kalp hastalıkları, kanser, böbrek hastalıkları gibi birçok etkenden kaynaklanan ölümler nisbi ola-rak azaltılmıştır. Bu durum geçen on yıllar içinde teknoloji gelişi-mi ve bilgi artışıyla olağan kabul edilebilecek olsa da ülke, halen bebek ölümleri açısından kendi bölgesinde(Orta ve Latin Ameri-ka) en iyi durumdadır(binde 35). Birçok etkenden dolayı ölümler azaltılmasına rağmen diyabet ve şiddete bağlı nedenlerden dola-yı ölüm oranlarında artış olması, bahsi geçen sağlık atılımının pek de “sağlıklı” olmadığını göste-rir niteliktedir. Tüm bu olumlu ve olumsuz verilere karşın hastane, doktor sayılarının arttırılması kısa-cası sağlık hizmetlerinin yaygınlaş-tırılması, zaman içinde halkın Küba Devrimi’ni içselleştirmesine olanak sağlamıştır.

2008 yılı başkanlık seçimlerinde yalnız Amerikalılara değil tüm dün-yaya “Change!”(Değişim) nidala-rıyla kendini gösteren ve nihaye-tinde seçilen 44. Amerikan Başkanı Barack Obama, iktidara geldikten sonra en büyük “değişim” atılımı-nı dış politikanın ardından sağlık alanında yaptı. Tahmin edebilece-ğiniz üzere devlet harcamalarının kısılmasını öngören bu sisteme “Obamacare” adı verildi ve etkili bir propaganda hareketiyle refor-mun çökmekte olan “Amerikan Rüyası”na yeni bir soluk getirece-ği ilan edildi. Obamacare, sağlık

Bahadır KılıçTurkMSIC Mersin

Page 21: Turuncu Sayı 3

21

sistemini bireysel sigorta üzerine kurmuş olan Amerika’da 50 mil-yona yakın yeni Amerikalının özel sağlık sigortasına katılımını zorunlu kılıyordu, bu ise bütçeyi 130 mil-yar dolar rahatlatacaktı. Reform, Kongre’den sancılı bir şekilde geç-mesinin ardından davalık olduğu Amerikan Yüksek Mahkemesi’nden 2 yılı aşkın bir süre sonra geçti, üs-telik yalnızca 1 oy farkla. Her ne olursa olsun Yüksek Mahkeme’den onay almış bir kararla itibar kaza-nan, Kennedy’den Jimmy Carter’a, Clinton’a kadar son 60 yıldır tüm başkanların hayali olan sağlık re-formu sayesinde sağlık hizmetle-rinin yaygınlaştırılması mevzusu halledilmiş oldu ve Obamacare, önümüzdeki kasım ayında yapıla-cak seçimler için mevcut başkanın halen en büyük kozu durumunda.

Benimsenmiş Sağlık Modelleri

Dünya sağlık sistemleri üzerine mevcut olan 3 büyük sistem; yani vatandaşların bireysel sigortalarını yaptırdığı özel sektörün tartışma kabul etmez biçimde üstün olduğu serbest piyasa modeli, vatandaş-ların ödeme yapmadan koruyucu ve tedaviye yönelik tüm sağlık hiz-metlerinin devlet tarafından sağ-lanıp özel sektöre yer verilmeyen sosyalist model ve Almanya mer-kezli olup çoğu Avrupa ülkesinde gözlenen kamu ve özel sektörün bir arada bulunduğu, prim gider-leriyle her bireyin zorunlu asgari hastalık sigortası yaptırdığı karma model(Bismarck Modeli) adıyla anılan sistemlerin hepsi bir bütün halinde kendi yapılarına uygun biçimde yaygınlaştırmayı esas al-mıştır. Türkiye daha çok karma sistemde görünse de zaman içinde sosyalist ve serbest piyasa model-lerinin etkileri çokça hissedildiği için karma modelden daha karma-şık bir yapıda bulunmaktadır. As-lında hiçbir modeli birebir alıp ona benzememiz de beklenemez; zira her ülkenin kendine özel şartları dolayısıyla mühim olan ülke koşul-ları gözeten bir sistemi çözümleyip uygulamaya koymaktır.

Sağlık örgütlenmesini Darüşşifalar, Bimaristanlar şeklinde oluşturan Osmanlıda ülke geneline yayıl-

mış net bir sağlık politikası yoktu; yalnız bahsi geçen kurumlar vakıf müessesi gibi çalıştığından vatan-daşların sağlık hizmetlerine ulaşımı ücretsizdi. Cumhuriyet döneminde temel taşra teşkilatlanmasını sağlık ocakları üzerinden yürüten ve ge-nişleten Türkiye’de sağlık hizmet-lerinin yaygınlaştırılması konusun-da son 15 yıldır gelinen durum da yeterince çalkantılı olarak nitelen-dirilebilir. 57. Hükümet döneminde doktorların gece mesaisi yaparak poliklinik hizmeti verecek olması tıp çevrelerinde eleştirilse de yay-gınlaştırılmaya yönelik bir adımdı. Sonraki üç hükümet(58-59-60) döneminde Sağlık Bakanlığı büt-çesi 3.9 milyar TL’den 14 milyar TL’ye çıkartıldı. Bu zaman içinde 509 yeni hastane ve ek binası inşa

edilmesi, devlet ve SSK hastane-lerinin birleştirilip Sağlık Bakanlığı bünyesinde Emekli Sandığı, SSK, Bağ-Kur’a bağlı tüm vatandaşlara hizmet veriyor olması, sağlık kar-nelerinden vazgeçilip TC kimlik numaralarıyla işlem yapılabiliyor olması gibi uygulamalar hep bir bütün halinde sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılmasına yönelik bir ça-lışmayı işaret etmektedir.

Daha sonraları; artan nüfus, sü-rekli gelen talep ve yüksek harca-ma giderleri sebebiyle büyük şe-hirlerde 5000 kişiye bir aile hekimi uygulaması ve dev bölge hastane-leriyle bu durum çözülme çabasın-dadır. Aslında dev yapılar, yalnız sağlık alanında değil Adalet ve Milli Eğitim Bakanlığı bünyelerinde de kurulmakta, küçük yerleşim bölge-lerindeki mahkemeler dev adliye saraylarına nakledilmekte, öğret-menler norm kadro fazlası olma-ları nedeniyle yine büyük yerleşim bölgelerine iletilmektedir. Dev, sı-nırlı yapılarla harcamaları kısmak mümkün; yalnız bu yapının halkın hizmetlere ulaşımını kesintiye uğ-

ratacağı da öngörülebilir bir ger-çek olarak konumunu korumakta. Yeni sistemde karşılaşılacak olan yaygınlaştırma sorunlarını çözmek için de kanunen “diploma alınan her durum için ayrı ayrı” zorunlu devlet hizmeti yükümlülüğüne tabi tutulan ülkenin yeni hekimleri bu sorunu çözmekle görevlendirilmiş-tir.

Esasen 2002’de iktidara gelen partinin halk nezdinde pozitif ma-nada yer edinmesine aracı olup yıllar içinde iktidarını perçinleştir-mesinde önemli rol oynayan sağ-lık hizmetlerinin yaygınlaştırılması uygulamasının; bu zamanda dev-leti küçültme, harcamaları kısma politikası dolayısıyla yeni bir şekle büründüğü görülmektedir. Geniş-letmenin, yaygınlaştırmanın tüm dünyada seçmen davranışlarını ve dolayısıyla hükümetleri etkilediği-ni söylemiştik, halen denenmek-te olan bu yeni tarzın Türkiye’de ne gibi bir karşılığının olacağı ise merak konusu. Geçirilen ve geli-nen durum ne olursa olsun ülke vatandaşlarının sağlık davranışla-rını hesaplayıp Türkiye’nin Sağlık Davası’nı çözecek olan bir hükü-metin Türkiye’nin dünya üzerinde-ki nihai duruşuna da yön vereceği kesindir.

Page 22: Turuncu Sayı 3

22

Halk Sağlığı Ve Sağlık Politikalarına Etkisi

Doç.Dr. Mustafa Necmi İlhan, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD

Neden halk sağlığında uzmanlaştığı, Türkiye’de halk sağlığı araştırmalarının sağlık politikaları üzerinde etkileri ve bu etkinin nasıl olması gerektiği, halk sağlığının tıp eğitimdeki konumu; ayrıca halk sağlığı dışındaki uzmanlıklarda koruyucu hekimliğin yeri ve wwkendi çalışmaları hakkında bilgi almak için Gazi Üniversi-tesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD’da Doç.Dr. Mustafa Necmi İlhan ile bir röportaj yaptık.

-Neden halk sağlığını tercih ettiniz?

Tıbbı bildiğimiz gibi temel, cerrahi ve dahili bilimler olarak üç grupta değerlendiriyoruz. Halk sağlığına bakınca tıbbın temel tıp bölümle-rinden birisi gibi gözükmekle bir-likte, aslında biz dahili bilimlerin öğretim üyesiyiz. Ama bana sorar-sanız, halk sağlığı aslında sosyal tıp alanı . Biz hastalıkları yalnızca tanı, tedavi ya da korunma olarak değerlendirmiyoruz, ya da insan-ları kapıdan girdiği zaman sadece

hasta olarak görmüyoruz; aslında hastanın sosyal güvencesine, gelir düzeyine, eğitim düzeyine göre de yaşadığı çevresi ile birlikte kişiyi değerlendiriyoruz. Örneğin şimdi Almıla’nın sinüzitiyle eğitimi çok düşük bir insanın sinüziti bir ola-bilir mi acaba? Daha çabuk geçer mi ? Ya da çevrelerine bulaştığında aynı riskleri oluşturur mu ? Oluş-turmaz. Her kişinin sağlık sorunu o kişinin sosyokültürel ve ekono-mik çevresi ile doğrudan ilişkilidir. Halk Sağlıkçı olarak insanları bütün çevresiyle birlikte değerlendirmeyi amaçlıyoruz ve temel olarak ala-nımıza baktığınızda, aslında or-ganize çabalarla toplumun sağlık sorunlarını tanımak, sağlık sorun-

larının nedenlerini bulmak, çözüm üretmek ve ürettiğimiz çözümle-ri sürekli test ederek değiştirme amaçlarını güdüyoruz. Bu bizim için oldukça ana yaklaşımımız ve sağlık sorunlarının çözümünde ol-dukça önemli. Bu algoritma olarak ifade ettiğim yaklaşım bir yöntem bilimi tanımlıyor ve o da bizim te-mel alanlarımızdan epidemiyoloji.

İnsan şunu görüyor, hekimliğe ilk başladığınız zaman bir hastayı te-davi etmek, bir insanın baş ağrısını geçirmek, bir çocuğun ateşini dü-şürmek bizim için çok çok mutlu-luk kaynağı. Biraz süreç ilerledikçe aslında toplumu da tedavi edebile-ceğinizi ve o sağlık sorunlarından

İpek DilsizTurkMSIC Gazi

Page 23: Turuncu Sayı 3

23

koruyabileceğinizi görüyorsunuz, işte halk sağlığı bu açıdan güzel bir alan. Tabi her ne kadar klinikten uzak gibi gözükseniz de eş zaman-lı olarak sahada klinisyen olarak çalışmanızın önünde hiçbir engel yok halk sağlığında. Pek çok halk sağlıkçı arkadaşımız da sahada uzman hekim olarak çalışıp toplu-mun sağlık sorunlarını tedavi edi-yor. Ama örneğin bir kolera salgını oldu diyelim, biz bu salgında kişile-rin tedavisinde değil de; en başta salgının önlenmesi olmak üzere, salgında çevrenin ve kişilerin ko-runması gibi alanlarda yoğunlaşı-yoruz. Bu yaklaşım da benim ba-kışıma uyduğu için açıkçası halk sağlığını seçtim.

Halk sağlığı aslında biraz kalecilik gibi, yaptığınız çok fazla ortaya çıkmasa da, ortaya çıktığı zaman-da insanlar fazlasıyla memnun ola-biliyorlar. Bu açıdan düşünürsek örneğin çiçek hastalığının yok edil-mesi, aslında halk sağlığının büyük katkısıyla olmuştur. Klinikteki ar-kadaşlarımız hastalıkların tanısın-da, tedavisinde çok büyük çabalar sarf ediyorlar. Ama onlar için biz; işte şurada, şu kanserler daha faz-la görülüyor, şurada şu hastalıklar daha fazla görülüyor diyerek ve risk etmenlerini ortaya koyarak yol gösterici oluyoruz. Bu yüzden de açıkçası biraz da kendi fakültemin öğrencisi olarak, Gazi’de aldığım halk sağlığı eğitiminde bunları göz-leyince halk sağlığında çalışmaya karar verdim.

Hekimler olarak “mecburi hizmet olmasın, engellerimiz var sıkın-tılarımız var gitmek istemiyoruz” diyoruz ama sahaya gitmek, top-lumu görmek bence çok önemli. Her hekim bence hayatının bir dö-neminde, bir süre birinci basamak sağlık kuruluşlarında sahada çalış-ması gerek. Halk sağlığında buna “toplumu tanıma” diyoruz. Yani, kapıdan giren adama bakıyoruz, evine bakıyoruz, sosyoekonomik düzeyine ve yaşadığı ortama göre değerlendirmelerde bulunuyoruz. Örneğin tuvaleti acaba bu dönem-de bile hala kanalizasyona mı bağlı

yoksa kapalı bir şey mi bunu bile görmek çok önemli bir şey. Nitekim ben 94-95 yıllarında mezun oldum, bu dönemde Yozgat’a gitmiştim mecburi hizmetle ve SSK dispanse-rinde görevlendirilmiştim o zaman. Orada şunu gözlemlemiştim, gelen insan sigortalı ve ailesine gelen bir gelir var; ama 40 küsür derece ateşi olan bir çocukta, yani çocu-ğunu hastaneye götürmezse yaşa-mını tehdit edecek durumda olan bir kadının “kocam eve gelsin de servis parası versin öyle gideyim” dediğini gözlemledim. Bu tür olgu-ları gördüğünüz zaman diyorsunuz ki hakikaten yapılacak tek şey kli-nikte hastayı tedavi etmek değil. Bir de klinikte hastayı tedaviyi çok istekli pek çok iyi meslektaşımız var. Klinikteki arkadaşlar onu teda-vi ederken, toplumu da belki koru-yabilir miyiz diye düşünmek gerekli kanımca. Bu tür deneyimler beni halk sağlığına itti.

-Türkiye’de halk sağlığı araş-tırmalarının sağlık politikaları üzerinde etkileri ve bu etkinin nasıl olması gerektiği konu-sunda ne düşünüyorsunuz ?

Sağlık araştırmalarını da toplumsal ve klinik olarak iki grupta değer-lendiriyoruz. Sağlık araştırmaları deyince örneğin, bilimsel olarak düşündüğümüzde, epidemiyoloji-den yola çıkacak olursak bir sağlık sorunu tanımlamak halk sağlığının temel ilgi alanlarından birisi. Ör-neğin Türkiye’de en önemli sağlık sorunu ne olabilir, ne dersiniz?

İpek: Kanser, hipertansiyon?

Almıla: Diyabet?

- Doğru tespitleriniz var ama biraz eksik kalmış gibi. Sık görülen, sık öldüren, sık sakat bırakan, iş gücü kaybı yapan sorunlar önemli sağlık sorunları, değil mi? Mesela diyabet dediniz, ya da hipertansiyon. Ne-den bunları dediniz, sık görüldü-ğünü düşündünüz büyük olasılıkla. Peki burada üç tane hekimiz, sık-lıktan aynı şeyi mi anladık, örneğin yüzde kaç?

İpek: Yüzde 20-30 olabilir

Almıla: Yüzde 10-20 olabilir

- Ben de mesela yüzde 10 ya da 50 desem, işte sıklıkta bile çok uz-laşmıyoruz. Sağlık sorunun han-gisi olduğundan tutun, ne sıklık-ta görüldüğüne, nedenlerinde ve çözüm önerilerinde bile hekimler farklı farklı düşünebilir. Bu yüzden sağlık sorununu tanımlamak ve çözüm üretmek gerekiyor. Şu anda ülkemizde sağlık sorunları için po-litikaya bakarsak özellikle kronik hastalıklara biraz yönelmiş du-rumdayız; obezite, hipertansiyon, diyabet kontrolleri, kendi alanım olan meslek hastalıklarının kont-rolü. Neden? Demek ki bu sağlık sorunları daha başat hale gelmiş, sık görülür, öldürür, skat bırakır daha da önemlisi önlenebilir hale gelmiş. Tanımlamışız, nedenlerini bulmuşuz, çözüm üretmeye çalı-şıyoruz. Örneğin obezite aslında bir hastalıktan çok bir çok sağlık sorununun; kardiyovasküler has-talıklar, hipertansiyon, diyabet vs nedenlerinden biridir. Bakın, sağ-lık sorununun nedenini bulmuşuz, egzersiz yapın diyerek çözüm üre-tiyoruz. Sağlık Bakanlığının da eg-zersiz/hareket politikası var, des-tekliyor, televizyonlarda da kamu spotu olarak görüyorsunuz. Peki yeter mi? Yetmez. Neden? Üretilen politikanın sonuçlarını ve çıktıları-nı izlemek gerekir. Acaba bu kamu spotları, bu kadar egzersizi sağlı-yor mu, başarılı mı değil mi? Ya da gerçekten obesiteden korunmada egzersiz yeterli mi ?

Almıla / İpek: Galiba bir süre sonra kamu spotları ters etki yapabiliyor. -Değil mi? Bir de aşina olu-yoruz deyim yerindeyse.

Aslında epidemiyoloji ve biyoista-tistik bizim işimizin temelini oluş-turuyor. Bakalım alınan önlemler ve uygulanan politikalar amacı-mıza ulaşmamızı sağlayacak mı sağlamayacak mı? Ve bu ulaşma durumunu sayılarla matematik-sel anlamda ölçebiliyor muyuz ?

Page 24: Turuncu Sayı 3

24

Ülkemizde biliyorsunuz 1965’de nüfus planlamasıyla ilgili bir kanun çıkarak kürtaj dışındaki aile plan-laması yöntemleri serbest bırakıldı. 1983’den sonra kürtaj da serbest bırakıldı. Bu çok tartışmalı bir konu ama, o zamanki nüfus politikası gereksinimlerimiz açısından aca-ba doğum kontrol yöntemlerinin çok kullanılması mı yoksa kürtajın çok kullanılması mı nüfusun artı-şında belli bir azalmaya gitti, işte bunu ortaya koymak ve ona göre politika belirlemek gerekli. Bunları epidemiyoloji ve halk sağlığı öğre-timizle ortaya koyabiliriz.

2011 yılında Sağlık Bakanlığı adına asistanlarımla birlikte yaptığımız ve Türkiye örnekleminde ilk kez antibiyotiklerin toplumda ne sık-lıkta kullanıldığını, kendi kendine veya hekimler tarafından mı reçe-telendiğini ve bunda etkili faktör-leri ortaya koymayı amaçlayan bir araştırma gerçekleştirdik. Bu çalış-manın sonuçlarına göre Sağlık Ba-kanlığı antibiyotiğe ve daha bir çok ilaca (antigribal, antiasit gibi) iliş-kin kontrol yöntemleri geliştirmeye başladı, mevcut akılcı ilaç kullanı-mı projesini daha da kapsamlı hale getirdi. Çünkü gereksiz ilaç kullanı-mı direnç gelişiminin yanında, eko-nomik açıdan da ciddi zararı var; ücretin SGKdan alınıp alınmaması-nın önemi yok, kişinin cebinden de çıksa, yerli veya yabancı ürün de olsa sonuçta bir kaynak harcaması yapılmış oluyor.

Ancak sonuçta biz bilim insanıyız; halk sağlıkçı olarak belli şeyleri or-taya koyuyoruz, ama bazı konular ülke politikasına tam olarak istedi-ğiniz ölçüde ve zamanda giremi-yor. Örneğin meslek hastalıkların-dan bahsetmek gerekirse bugün Türkiye’de ortalama yıllık 500 ile 1000 kadar kişiye meslek hastalığı tanısını koyuyoruz. Oysa ki olması gereken sayı en az 40000 kişi, yani her tanı koyduğumuz bir kişi başı-na 40 ya da 80 kişiye daha meslek hastalığı tanısı koyulmalı. Biz bunu yıllardır söylüyoruz, daha yeni yeni

devletin çeşitli mekanizmalarının algılamasında etkili olabiliyor. Bu-nun aslında siyasetle de çok ilgi-si yok, devlet biz hekimler kadar hızlı hareket etmiyor. 2012 haziran ayında çıkan yeni İş Sağlığı ve Gü-venliği Yasasına göre tüm çalışan-lar meslek hastalıkları kapsamında olacak. Bu çok önemli bir gelişme ve yıllardır savunduğunuz konunun kanun olarak çıkması insanı inanıl-maz mutlu ediyor. Düşünsenize, bir madende çalışan birinin elbet-te riskleri var, peki bir hekimin yok mu? Örneğin bizim hepatit olma riskimizle bankada çalışan birinin riski bir midir? Artık gecikmeli de olsa tüm çalışanlar yaptıkları işler-den kaynaklanan hastalıklardan korunmak için bir işyeri hekimine kayıtlı olacak ve hastalandıklarında da tazminat alabilecek.

Sevgili meslektaşlarım, örneğin, bir yere tıp fakültesi ve hastane açılıyor; acaba Türkiye’de bu ka-dar çok tıp fakültesine ihtiyaç var mı, yoksa birinci basamak hizmet-lerin geliştirilmesine mi ihtiyaç var? Ya da Türkiye’nin ne kadar hekim ihtiyacı var? Bunların hepsini aslın-da sayılarla ortaya koymak bizim öğretimizde yer alan, iyi bildiğimiz ve çok da iyi yorumlayabileceği-miz konular. Çok kabaca bir he-sap yapmak gerekirse, ülkemizde birinci basamakta aile hekimliği uygulaması temel politikayı oluş-turuyor, öncelik veriliyor, 3000 kişiye 1 tane aile hekimi olarak hesaplanıyor, kabaca 25 000 aile hekimine ihtiyacımız var. Bugün Türkiye’de yaklaşık 120 000 he-kimimiz var, bunların 25 000i aile hekimi olarak görev yapıyorsa ge-riye kaldı 100000 hekimimiz, bun-ların da 60000-70000 kadarı uz-man hekim. Geri kalan pratisyen hekim meslektaşlarımız. Bu kadar uzman hekim Türkiye’ye yeter mi kaygısı taşınıyor kimi mecralarda, bu kadar uzman hekim Türkiye’ye kesinlikle yeter. İnsanlar hep şöy-le düşünüyor 75 milyon hastaya, 60 bin uzman hekim yeter mi? 75 milyon hasta yok ama ülkede, 75 milyon insan var. Bir insanın sağlık hizmeti gereksinimi, ortalama po-

liklinik başvurusu yılda 10 kez olsa bile bu gereksinim karşılanıyor. Türkiye’de hekim sayısı yetersiz değil ama uygun dağılmıyor diye elbette söyleyebiliriz. Kimi yerlerde uzman hekim fazlalılığı varken kimi yerde azlığı var, kimi yerde hekim fazlalığı varken kimi yerde azlığı var. Bunu rakamlarla ortaya koy-mak gerekiyor, bizim işimiz de bu ve sonuçta nesnel ve akılcı çözüm-ler üretiyoruz.

Mesela Türkiye’de hekimin az ol-masını bir sorun, az sayıda tıp öğ-rencisi alınıyor olmasını da bunun nedeni, çözümü de yurtdışından hekim getirmek olarak değerlendi-renler olabilir? O zaman da şunu sormak gerekiyor, dışarıdan getir-diğimiz hekim sağlık hizmetini ne kadar iyi veriyor? Bunu ölçmemiz, kıyaslamamız gerekiyor, denklik al-mak yeterli değil ki. Bakın yukarıda sıraladığım pek çok konuda olduğu gibi uygulanan politikayı da mut-laka ölçmek ve her konuda etki değerlendirmesi yapmamız ve ona göre değişen gereksinimlere göre yeniden şekillendirme yapmamız gerekiyor.

-Tıp eğitiminde koruyucu he-kimlik ne kadar yer alıyor ?

Tıp eğitiminde bizim fakültemiz hakikaten bu konuda öncü, 88-89 dan beri yani kabaca 25 yıla yakın bir süredir mecburi hizmetler dı-şında buradayım ve fakültemizde giderek halk sağlığı önemli bir yer kazanıyor, bunun için bugüne ka-darki tüm yöneticilere de teşekkür etmek gerekiyor. Dönem 1’de 3 ko-mitede Halk Sağlığı dersleri ve uy-gulamaları mevcut, öncelikle has-talık sağlık kavramı ne, toplumda sağlık nedir, toplum sağlık sorunla-rı nasıl tanınır ve nasıl ölçülür bunu öğretiyoruz. Çünkü dönem 1’de hemen temel bilimlerle yüzleşen öğrenci biraz sıkılıyor, yoruluyor kanımca, o yüzden farklı bakış açı-sı kazandırmaya çalışıyoruz, insanı değil toplumu da tedavi edebile-ceklerini söylüyoruz genç hekimle-re. Dönem 2’de doğrudan dersimiz yok, ancak PDÖ senaryolarında

Page 25: Turuncu Sayı 3

25

mutlaka bizden görüş alarak ko-ruyucu hekimliğe yer veriliyor. Dönem 3’te bağımsız bir komite olmak çok güzel bir, bütünleşik bakış açısı sağlamaya çalışıyoruz, halk sağlığının tüm alanlarından açılım sağlıyoruz, ben bu aşama-da temel çalışma alanlarım olan İş Sağlığı, Sağlık Ekonomisi, Toplum Ruh Sağlığı ve Madde Bağımlılığı alanlarına yoğunlaşıyorum. Dönem 3 öğrencilerimiz hem hastalıkları,

hem koruyucu hekimliği görüyor hem de biraz nefes alma imkanı oluyor temel tıp ve klinikler arasın-da. Fakültemizde Dönem 5’te iki tane de Halk Sağlığı stajımız var; koordinatörlüğünü yaptığım, “İş Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Stajı” bunlardan birisi. Bu staj Türkiye’de başka hiçbir tıp fakültesinde Dö-nem 5’de ayrı bir staj olarak yok. Öğrencinin sahaya gitmesini sağ-lıyoruz, bir gün teorik olarak ders anlatıyoruz bölümde, ikinci gün fabrikada birinci basamak sağlık kuruluşuna gidiyorlar işyeri hekimi ve işyeri ortak sağlık güvenlik biri-mini görüyorlar, Ostim’e gidiyor-

lar oradaki işçileri görerek toplu-mu tanıyorlar. Üçüncü gün meslek hastalıkları hastanesine gidiyorlar, 4.gün de İş Sağlığı ev Güvenliği Merkezine. Stj.Hekimlerimiz şunu anlıyor; her yer Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi gibi değil, daha küçük imkanlı hastaneler de var, burada ne hizmetler veriliyor, ne gibi meslek hastalıkları var bun-ları görüyorlar. Yüzde 90’ı stajdan çok memnun olmakla beraber, “biz

halk sağlıkçı oluruz ya da olma-yız, ama şunu öğrendik; insanlar mesleklerinden dolayı hasta ola-biliyorlar.” diyorlar. Bu bizim için çok önemli bir şey. Mesela göğüs hastalıkları uzmanımız pnömokon-yozu çok rahat tedavi edebilir. Ama esas sorun meslek hastalığı olabi-leceğini düşünüp bildirim yapmak ve sorunu kaynağında önlemek. Bildirim yapılmazsa işçiler yine kötü koşullarda çalışmaya devam ederler. İşte biz bunları saptayıp bunlara yönelik koruyucu yöntem-ler geliştirmeye çalışmalıyız. Bizim çalışmalarımız uzun soluklu çalış-malar, sonucunu hemen almayız

ama 6 ay, 1 yıl, 5 yılda sonuçları görürüz. Mesela meslek hastalık-larının 10 yıllık sürede daha faz-la tanı alması ve sonra da ikinci 10 yılda bu hastalıkların daha az görülmesi bizi çok mutlu eder.

-Uzman hekimlikte de koruyu-cu hekimliğin yeri var mıdır?

Aslında koruyucu sağlık hizmeti sa-

dece bizim yaptığımız bir şey değil, her dal için geçerli. Gerek pratisyen hekim, gerek aile hekimi, gerek di-ğer uzmanlar için. Kardiyoloji, fizik tedavi, kulak burun boğaz, kadın doğum gibi birbirinden farklı pek çok dalda da geçerli. Fizik tedavi hekimi uygun duruş pozisyonlarını söylese hastalıkların maliyeti çok azalabilir. Enfeksiyon hastalıkları koruyucu hekimliğin en iyi uygula-nabileceği alanlardan birisidir. Aile planlaması da bir koruyucu sağlık hizmetidir örneğin. Pek çok hekim arkadaşımız da bu konuda çok bi-linçli. Klinik ve temel bilimlerdeki akademisyenlerle yaptığımız araş-

Page 26: Turuncu Sayı 3

26

tırmalarda da ilaçların ya da tedavi yöntemlerinin etkisinin ötesinde, artık koruyucu yöntemler, risk et-menlerini de ortaya koymaya ça-lışıyoruz. Genetikçilerden tutun beyin cerrahlarına kadar birlikte çalışıyor, birlikte üretiyoruz,, bu bi-zim için çok önemli. Bence bu ko-nuda Türkiye son 10-20 yılda çok önemli adımlar atıyor, artık daha çok yayın bu nedenle çıkıyor diye düşünüyorum. Multidisipliner ça-lışmalar başarıya daha çabuk ve daha doğru biçimde ulaşıyor, ken-di yayınlarıma bakıyorum, bugün 100’ü geçkin yayınlarımın yarısı ya klinisyen ya da temel tıpçı ar-kadaşlarla. Sonuçta artık tüm he-kimler toplum sağlığına, koruyucu hekimliğe verilecek önemin çok daha fazla farkında diye düşünü-yorum, öte yandan dünyada da 1990’lardan sonra giderek artan sıklıkta benzer bir eğilim mevcut.

-Şu andaki çalışmalarınız ne-lerdir?

Temel ilgi alanlarındaki bazı ça-lışmalarımı paylaşayım; Kalkınma Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Özel İhtisas Komisyonu Başkanı-yım, Türkiye’nin 10. kalkınma pla-nında İş Sağlığı ve Güvenliği konu-sunu klamu kumları, işçi ve işveren sendikaları ve diğer paydaşlarla birlikte hazırlıyoruz, Ayrıca Avru-pa Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme

Merkezi toplantılarına İçişleri Ba-kanlığı adına 4 yıldır uzman olarak katılıyorum. Bu yıl haziran ayında ilk kez ülke genelinde 81 ilde yap-tığımız ulusal madde bağımlılığı araştırmamızı sundum, pek çok kongreye katılsam da, ülkemizi temsilen uluslararası bir kurumda kürsüde olmak beni çok onurlan-dırdı. Bunun yanında etik kurul üyesiyim ve klinik araştırmaları değerlendirip uygulanabilirliği için onay veriyoruz. Bir de Sosyal gü-venlik kurumunda bir görevim var orada da tıbbi ve ekonomik değer-lendirme komisyonunda ilaçların tıbbi eşdeğerlikleri ve farmakoeko-nomik özelliklerine göre geri öden-mesi üzerinde çalışıyoruz. Bu ma-jör işlerimin dışında, elbette başta tıp öğrencilerimiz ve asistanlarımız olmak üzere ciddi bir eğitim yüküm de var, ama beni hiç yormuyor.

-Tıp Fakültesi öğrencileri ola-rak bize söylemek istedikleri-niz nelerdir?

Hekim olmak bence çok güzel bir durum. İnsana pek çok şeyi yapa-bilecek analitik düşünme kapasi-tesi ve kudret veriyor. Başlı başına bir yeterlilik. Bunun yanında bir alanda yoğunlaşmak istiyorsanız elbette o alanı iyi bilmek ve çok çalışmak gerekli. Kendinize daha niş, daha az çalışılmış alanlar se-çerseniz çok daha fazla yapacak

iş, araştıracak konu söz konusu oluyor. Zaman zaman mesleğimiz hak ettiğinden daha kötü sunulsa da, önümüze engeller konsa da bir hekimin pek çok durumu aşabile-ceğini düşünüyorum. Bunun için de gerek hekim olmaktan kaynak-lanan mental yetkinliklerimize, ge-rekse çok çalışmamıza güvenme-miz gerekiyor.

-Bize vakit ayırdığınız ve der-gimizde röportajınız için şans verdiğiniz için teşekkürler ho-cam.

Ben teşekkür ediyorum, sizler-le, genç hekimlerle birlikte olmak deneyimlerimi paylaşmaktan çok memnun oldum, tüm arkadaşla-rımız için başta bilimsel araştırma olmak üzere her konuda desteğe hazır olduğumu, kapımın sizlere her zaman açık olduğunu ifade et-mek isterim.

Page 27: Turuncu Sayı 3

27

Madde Bağımlılığı

Madde bağımlılığı güncel ve gün-celliği her daim koruyacak so-runlardan biri olarak önümüzde durmaktadır. Bir çok insan bu yüzden hayatlarını kaybetmek-te ve ülkemiz çok ciddi zararlara uğramaktadır. “Madde Bağımlılığı” nı tanımlayacak olursak belirli bir

dozda alındığı zaman kişinin sinir sistemine etki ederek akli, fiziki ve psikolojik dengesini bozan, bağım-lılık yaratan, toplum içerisinde sos-yal ve iktisadi çöküntüler meydana getiren maddelerin kullanımıdır. Birleşmiş Milletler Madde Kontrol Programı’nın 2005’te açıklanan ve-rilerine göre dünyada 200 milyon kişi yani 15-64 yaş arası dünya nüfusunun %5’i son bir yıl içinde yasa dışı madde kullanmıştır. Dün-ya nüfusunun %30’unun sigara, yarısının alkol, %4’ünün esrar kul-landığı tahmin edilmektedir.

İnsanların neden bağımlılık yapan maddeler kullandığına bakarsak şu sebepleri sayabiliriz:

*Can sıkıntısı *Dikkat çekme

*Ruhsal sorunlar *Haz arayışı

*Sorunlarla başa çıkma çabası

Bunların arasında en sık maddeye başlama sebepleri; Merak, belli bir gruba dahil olma isteği, kendileri-nin yeterince olgunlaştıklarını dü-şünmeleridir.

Bağımlı kişilerde aşağıdaki durum-lar gözlenebilir.

• Madde kullanımını kontrol et-mekte güçlük çekme,

• Giderek kullanılan maddenin do-zunu artırma,

• Zarar vermesine rağmen madde kullanmaya devam etme,

• Aile, iş ve çevre ilişkilerinde bo-zulma,

• Başarısız bırakma girişimleri,

• Bıraktığı zaman ruhsal ya da fi-ziksel yoksunluk belirtilerinin orta-ya çıkması (huzursuzluk, uykusuz-luk vb.) gözlenebilir.

Yüksek boyutlardaki uyuşturucu kullanımı yüksek oranda şiddet ve suç, HIV/AIDS hastalıklarına yaka-lanma oranının yüksekliği, sosyal yapıda çökme gibi problemleri de beraberinde getirmiştir.

Yapılan son araştırmalardaki oran-lar gösteriyor ki;

• Her hangi bir uyuşturucu uyarıcı madde ile tanışma 13–15 yaş ara-sındadır.

• 16 yaş ve üstü ergenlerin %17,2’si hayatları boyunca en az bir kere esrar kullanmışlardır.

• Uçucu madde kullanan ergenle-rin %13,2’si ilk uçucu maddeyi ilk defa 13–15 yaş ve öncesinde kul-lanmışlardır.

• Ecstasy kullanan ergenlerin %9,8’si ilk defa 13–15 yaşında kul-lanmışlardır.

Verilerde incelendiğinde de anla-şılabileceği gibi madde bağımlılığı büyük bir sorun olmaya devam et-mektedir. Madde bağımlılığını önle-mek için gençler spora, kültürel ve sanatsal faaliyetlere yöneltilmeli, toplum bu maddelerin zararları ko-nusunda bilinçlendirilmelidir. Son olarak madde kullanan kişiler dış-lanmamalı ,anlaşılmaya çalışılmalı-dır.

Emre GündoğanTurkMSIC Kırıkkale

Page 28: Turuncu Sayı 3

28

Ben bir çocuk tanıdım!

Sıcacık Gülümsemeleriyle İçlerimizi Isıtan Çocuklar...

Hepimiz şu an bizde varolan iyi ya da kötü alışkanlıklarımızın çoğunu; şüphesizki çocukluk çağımızda ka-zanmışızdır ve alışkanlıklarımız yıl-lar geçse de tam anlamıyla değişti-remediklerimizdendir çoğu kez.

Bu noktada; başta aileden başla-yarak, hayat boyu her alanda al-dığımız eğitimler, daha da önem kazanıyor. Eğitim aslında herşeyin değişebilirliğinin tek kanıtı!

Küçükken bizim de hayallerimiz olmuştur elbette, mesela ben kendimi bildim bileli doktor olma-yı istemişimdir nedendir bilmem bana sorduklarında başka hiç bir meslek düşünmemişimdir belki de o zamanlar doktorluğu bir meslek olarak bile görmemişimdir. Bir ha-yat tarzı, dünyaya karşı bir bakış açısı... O zamanlar istediğim tek şey ilerde, büyüdüğümde insanla-ra yardımcı olabilmek, hayatlarını kurtarabilmek ama her anlamda, elimden geldiğince.

Doktorluğu seçtiğimizde hayat boyu okumayı, eğitim almayı ve kendimizi her anlamda geliştirme-yi de seçmişiz demektir. Toplumun her bireyine karşı, rol-model olma-yı seçmişiz demektir. Bu bağlam-da, bazı sorumluluklarımızın oldu-ğunu kabul etmeden geçemeyiz, geçmemeliyiz!

Öğrendiklerimizi, aktarabilmek de en büyük sorumluluklarımızdandır bana göre tabi yaşadığımız top-lumda var olan yanlışları gerçek-ten düzeltebilmek, eksiklikleri gi-derebilmek adına elimizden geleni yapmak istiyorsak.

Biz bu yaz, Türk Tabipleri Birliği’ nin projesiyle güzel bir çalışmaya imza attık bu anlamda. Gönüllü arka-daşlarımızla birlikte Halk Evi’ ndeki çocuklarımızın sağlık eğitmenleri olduk. Çocuklara; onların anlayabi-leceği bir dilde ve düzeyde, sağlıklı beslenme, tuvalet temizliği ve hij-yen kuralları, bulaşıcı hastalıklar ve korunma yolları, vücudumuzu tanı-yalım, ve doğru el yıkama başlıklı eğitimler verdik ve bu eğitimleri çok güzel hazırlanmış sunumlarla ve çizgi filmlerle de destekledik.

Herbir çocuğun eğitime aç ve is-tekli gözlerle bize bakıyor olmaları, gülen gözleriyle tebessüm ediyor olmaları, günün sonundaki tatlı yorgunluğumuzu almaya yetmişti bile.. Eğitim sonrası onlarla vakit geçirebilmek, şarkılarını dinlemek ve onlara eşlik edebilmek içimdeki çocuğun hala nefes aldığını hisset-tiren paha biçilemez bir duyguy-du.

Şunu rahatlıkla söyleyebilirimki ben daha çok şey öğrenmiş oldum o sevgi dolu yüreklerden, öylesine içten sarılırlarken, hiç bırakmama-casına gerçekten değerli birşeyler yapabildiğimizi hissettim ve bu beni çok mutlu etti. Ve bir karar verdim, yaptığımız bu çalışma bir mevsim olmamalı, aksine dört mevsim sür-meli. Daha da gelişerek, kendini yenileyerek, gücüne güç katarak. Bu projeyi anlamlandıracak çocuk-larımızla birlikte, buna değer diye-cek yol arkadaşlarımla birlikte...

Şimdi diyebiliyorum ki; Ben bir ço-cuk tanımış oldum, Gelin birlikte daha nicelerini tanıyalım!

Sinem LaçinTurkMSIC Bezmialem

Page 29: Turuncu Sayı 3

29

Benimle Oynar mısın?

Önünden defalarca geçtiğiniz hal-de kendini fark ettirmeyecek kadar sessizce yükselen heybetli duvar-ları ile içinde dizginlenemeyen bir coşkuyu barındıran sükunetin hüküm sürdüğü kocaman bahçe-si olan bir okulun oyun oynarken attığı çığlıklarını duyamadığınız, insanların yüz yüze konuşmaktan çekindiği şu günlerde konuşurken yüzüne bakmadığınız zaman sinir-lenen ve dünya üzerinde var olan bütün duyguları bir sanatçı edası ile bedenleri, elleri veya mimikleri ile anlatabilen öğrencilerinin misa-firi idik bir hafta boyunca.

Zonguldak’ta öğrenciyseniz, her gün en az bir kez önünden geçersi-niz Uzun Mehmet İşitme Engelliler İlköğretim Okulu’nun. Bu rutin içe-risinde nadir zamanlarda dikkatini-zi çeker bahçesinde sessizlik içinde oynayan öğrenciler, çoğu zamansa zaten üniversiteli olmanın telaşı-na kapılmış hiç fark etmeden hız-lı adımlarla önünden geçersiniz. “Evladım sessiz ol, konuşma.” söz-lerini duyabilecek kadar yakından bakma cesaretiniz doğduğundaysa hayatınızın en büyük derslerinden birine hazırlıklı olmalısınız.

TurkMSIC Karaelmas için tesadüf-ler ile başlayan bir etkinlik : “Be-nimle oynar mısın?”. Bambaşka bir etkinlik için okul müdürü ile ko-nuşmaya gittiğimizde farkına var-dık o heybetli duvarların. Yıllardır önümüzde dikilip duruyormuş ama biz içerisindeki hikâyeleri okumayı aklımıza bile getirmemişiz.

Okulun kapısından içeri adım at-tığımızda sekiz dokuz yaşlarında iki öğrenci karşıladı bizi. Bir şeyler sormaya çalıştılar ama biz anlama-dık, tek diyebildiğimiz şey ise “Mü-dür” oldu. Elimizden tutup Müdür Bey’in odasına kadar çıkardılar ve iki fedai gibi arkasına geçtiler. Son-radan öğrendik ki Müdür Bey oda-sının kapısını asla kapatmaz, bütün öğrencilerin odasına girip çıkması-na izin verirmiş. Biz öğrencilerin annelerini sorduk “Ayşegül Tiyatro-da” etkinliğimiz için, aldığımız ce-vap ise hayallerimizin yıkılmasına neden oldu. Çünkü; öğrencilerin büyük bir çoğunluğu yatılı kalıyor-muş okulda. Biz istediği oyuncağı elde edememiş bir çocuğun hayal kırıklığı ile okuldan çıkarken aynı iki öğrenci, okulun kapısına kadar uğurladı bizi. Sonrasında iyi ki yap-mışız dediğimiz bir harekette bulu-narak tam okulun demir kapısın-dan çıkarken arkamızı döndük ve o zaman gördük bize el salladıklarını bütün masumiyetleri ile o sessizli-ğin içerisinde “Yine gelin, bu sefer oyun da oynarız hep birlikte.” der-cesine.

Tekrar gitmeliydik öyle de yaptık, hem de bu sefer sadece oyun oy-namak için. Etkinliğimizin adına da bu yüzden “Benimle oynar mısın?” dedik. İlk olarak yasal gereklilikle-ri hallettik ki oyun sırasında kimse mızıkçılık yapmasın ya da oyunun en heyecanlı yerinde erkenden eve çağrılmayalım. Gerekli izinleri alıp oyun malzemelerimizi de hallettik-ten sonra yapılması gereken tek şey, gidip zamanın mefhumuna aldırmadan oyunun tadını çıkar-maktı.

Okul müdürü ile karşılıklı belirledi-

ğimiz uygun bir hafta içi takımlar halinde misafiri olduk Uzun Meh-met İşitme Engelliler İlköğretim Okulu’nun. En heyecanlı takım pazartesi gününün takımı idi şüp-hesiz. Ne ile karşılabileceklerinden bir haber, yanlarına pastel boyaları ve resim kağıtlarını alarak gittiler akşam 6’da. İki saatin nasıl geç-tiğini ve ne kadar yorulduklarını anlamadan ayrıldılar oyun arka-daşlarından yanından. Takip eden günlerde her akşam 6 ile 8 saatleri arasında birer takım olmak üzere oyun oynamak için misafir olmaya devam ettik. Kimi zaman parmak boyaları ile kumaş boyadık, kimi zaman balonlarla çocukluğumuzu yaşadık; oyuncağımız ne olursa ol-sun, her gün yeni edindiğimiz ar-kadaşlarımızın sevgisi ile geçen iki saat yaşadık bir hafta boyunca.

O demir kapıya gelen her takım ise istemsizce arkasını döndü ve her seferinde bütün masumiyetleri ile el sallayarak “Yine gelin, bu sefer başka oyun oynarız hep birlikte.” diyen yeni arkadaşlarını gördü o sessizliğin içerisinde.

TurkMSIC Karaelmas sizi de yeni arkadaşlar edinmeye ve oyun oy-namaya davet ediyor.

Hangi şehirde olursanız olun, ora-da da heybetli duvarların arkasına saklanmış fark edilmeyi bekleyen sessizliklerin sahipleri var ve size sesleniyorlar: “Bizimle oynar mı-sın?”

Mertcan TomrukçuTurkMSIC Karaelmas

Page 30: Turuncu Sayı 3

30

Güneydoğu’da Sağlık Hizmeti Sunmak

Diyarbakır’da etkinlikler yaptık; ne gibi zorluklarla karşılaştık, neler yüzümüzü güldürdü, nelere üzüldük, neden yorulduk, nasıl eğlendik

Diyarbakıra ilk adım...

Uzun bir yolculuktan sonra nere-deyse hepimiz Diyarbakıra hatta Güneydoğuya ilk defa ayak bas-tık. Daha önce gelenlerimiz olsa da böyle bir amaç için hepimiz ilk defa geliyorduk. Amacımız sadece SAĞLIKtı.

İş Başı...

Otele yerleştik, dinlendik, hazırlan-dık... Sonra önlüklerimizi giydik, tansiyon aletlerimizi, glukometre-lerimizi, lansetleri, pamukları... al-dık. Kaldığımız otele oldukça yakın olan Ulucaminin yanındaki boş ala-na gidip kurduk çadırlarımızı. Bu-rası oldukça merkezi bir yer Diyar-bakırda, yani ölçümler için verimli bir yer. İki tane çadır kurduk. Bir tanesinde yalnızca kan şekeri ölçü-mü yapıldı; çünkü kan şekeri ölçü-mü yapılırken mümkün olduğu ka-

dar geniş alana ihtiyacımız oluyor. Diğerinde ise tansiyon ölçümüyle birlikte meme kanseri ve kişisel meme muayenesi eğitimi veril-di. Gün boyu oldukça fazla ölçüm yaptık, bir taraftan da anket aldık. İşte en fazla zorlandığımız kısım da burası. Kürtçe. Bize gelen bir çok insanın Türkçe bilmiyor olması , bizde de sadece 2 kişinin Kürtçe biliyor olması anketler konusunda bizi zor durumda bıraktı. Kimi za-man çevredeki çocuklardan, kimi zaman diğer teyzenin Türkçe bi-liyor olmasından faydalandık. Bir şekilde üstesinden geldik. Ancak dikkatimi çeken bi nokta var. Gelen insanlar bize kim olduğumuzu, gö-revimizi ve bu hizmetin ücretli olup olmadığını sormadılar. Halbuki kendi yerelimde yaptığımız etkin-liklerde sıkça karşılaştığımız soru-lar bunlar. Oradaki teyzeler amca-lar hiç soru sormadan ölçümlerini yaptırıp Allah Razı Olsun Yavrum dediler sadece. Yani demem o ki bize güvenleri tamdı ya da beyaz önlüğe. Ama kimi zaman ona yeni iğne taktınmı? deyip parmağını kaçıranlar da olmadı değil. Olduk-

ça yorucu bir ilk günün ardından Diyarbakırın harika lezzetlerinden bir ziyafet çektik ve günü bitirdik yavaş yavaş.

İkinci gün erken başladı, sabah çok erken kalkıp kahvaltıdan he-men sonra çadırlara gittik. Biz ça-dırlara giderken başka bir ekip de Oyuncak Ayı Hastanesi etkinliği altında okullara yardım dağıtmaya gitti. Bu etkinlik sırasında çadırda ölçüm yapıyordum bu yüzden et-kinlikle ilgili yazımı Ecem Dönmez ve Alparslan Saylar ile ayrı ayrı yaptığım kısa röportajlar ışığında tamamladım, ikisine de teşekkür ediyorum ve onların ağzından an-latmaya başlıyorum. Çocuklar bi-zim etkinlik yaptığımız okullardaki çocuklara göre oldukça alçak gö-nüllü ve daha sıcakkanlı. Ayrıca er-kek çocuklarına daha fazla imkan verildiği göze çarpıyor. Ne kadar acı ki erkek çocuklarının baba ol-mak istemesine karşın kız çocukla-rı anne olmayı istemiyor. Dikkatimi çeken bir şey daha; onlara verdi-ğimiz oyuncak, boya ve defterleri geri alacak mısınız diye sordular

Alper GüvenTurkMSIC Osmangazi

Page 31: Turuncu Sayı 3

31

sürekli. Kendi ağzımdan anlatmaya devam edebilirim, çadırlara dönü-yoruz. Bu sefer daha profesyonel-dik sanırım. Daha koordine çalıştık ve daha fazla ölçüm yaptık. Bugün Cumaydı, Diyarbakırda Cuma ne demek? Namaz demek. Namaz ne demek? Kalabalık demek. Bir de Diyarbakır’da Şafi mezhebinden olanlar fazla olunca abdestli gelen erkekler abdestlerini bozduğu için kızlara dokundurtmadı o yüzden o saatlerde tüm iş biz erkeklere kal-dı. Saat 12.00 gibi ortalık biraz sa-kinledi, namaz vakti yaklaşıyordu. Fakat bu sakinlik bir buçuk saat sonraki kalabalığın habericisiydi

aslında. Büyük bir kalabalık na-mazdan çıkacak ve çadırlara dolu-şacaktı. Namaz sonrasındaki 2 sa-atlik periyot bizi çok yordu. O gün çadırları biraz daha erken terk et-tik. Proje koordinatörü İdris Taş bir Diyarbakırlı olarak bize şehir turu attırdı. Sonra yine harika bir akşam yemeğinden sonra ikinci günü de tamamladık.

Üçüncü gün Hasankeyf-Midyat-Mardin rotasında güzel bi gezi planlanmıştı bizim için. Görmeyen-ler için şiddetle tavsiye ediyorum, Hasankeyfi sular altında kalmadan önce en azından bir kere görün. Dönüşte Diyarbakırdaki meşhur Gazi Köşkü’nde eğlenceli bir gece geçirdikten sonra otelde dördün-cü günün planını yaptık. Dördüncü gün çevre köylere gruplar halinde gidilecek, ölçümlere ve yardımlara oralarda devam edilecekti.

Dördüncü günün doğal olarak sa-dece kendimle ilgili kısmını anla-tabileceğim. Biz yaklaşık 10 kişilik bir grup halinde Kocaköye gittik. Oraya vardığımızda insanlar çok-tan hazırdı. Bizi çok iyi karşıladılar. Ölçümlerimizi rahat yapmamız için Kuran kursunun bir sınıfını hazırla-mışlar. Ancak yanlış bilgilendirilmiş olacaklar ki insanlar her birimizi farklı bölümlerin uzman doktorları sanıyordu. Ellerinde yeşil kartları, ilaçları, tahlil sonuçlarıyla bizi bek-liyorlardı. Bu karışıklığı hallettikten sonra içeri geçip malzemelerimizi hazırladık, hemen ardından öl-çümlere başladık. Orada çok daha düzenli ve hızlı ilerledik. Ancak dil problemi burada da bizimleydi. Çünkü neredeyse kimse Türkçe bilmiyordu. Sağolsun çaycı bize bu konuda çok yardımcı oldu. Ama yetmedi, en sonunda bize gerekli bazı kelimeleri öğrendik. Aç mı-sın?, Tok musun? gibi. İşimizi bitir-dikten sonra muhtar bey bizi evine götürdü, orda bizi hazır bir sofra bekliyordu. Şunu söylemeliyim ki gerçekten çok misafirperverler. O insanlar için ne kadar önemli ol-duğumuz her hallerinden belliydi, bize her konuda yadım ettiler çok iyi davrandılar. Kocaköyden dön-düğümüzde turne bizim için iste-meyerek de olsa bitmişti. Ertesi günün sabahı uçakla geri döndük.

Bu turne bana ne mi kattı? Turk-MSIC 2. Sağlık Turnesi bana en başta yeni ve bambaşka bir kültü-rü tanıma, içinde olma fırsatı ver-di. Onlara yardım edebilme, elle-rinden tutabilme fırsatı. Sonra her etkinliğimizdeki gibi yepyeni arka-daşlıklar. Tabi yine bir çok SCOPH etkinliğimizde olduğu gibi saha çalışması imkanı. Bir dahaki sağlık turnesinin daha TURUNCU olma-sını diliyorum. Peki TurkMSICa ne kattı bu turne? Öncelikle yepyeni üyeler kazandı bu turneden sonra TurkMSIC. İleride yapılacak bü-

yükprojeler için eksileriyle ders alı-nacak artılarıyla da örnek alınacak bir proje oldu TurkMSIC için.

Yazımın son bölümünü teşekkür için ayırdım. Proje Koordinatörü İdris Taşa, Proje Takımı; Volkan Oğline, Semih Aka, Mehmet Salih Öztürke, Yavuz Selim Atana ve di-ğer tüm katılımcılara teşekkür ede-rim.

Page 32: Turuncu Sayı 3

32

SCOPH’un Bilimsel Yapılanması

İlk etkinliğimdi; Antalya’nın Kovanlık köyünde diyabet taraması… Etkinlik bo-yunca taramanın yanında anket uygulayarak verileri kaydettik. Peki neden anket yapıyorduk ve bu anket sonuçları ile ne yapacaktık? Sizce?

SCOPH’un son 10 yıllık geçmişi-ne baktığımızda; İlk aşama, Halk Sağlığı adına bir şeyler yapmaktı. Bunu, yahoo mail gruplarındaki ra-porlara baktığımızda görebiliyoruz. Temel olarak çalışmalarımız belirli halk sağlığı konularında farkındalık aktiviteleri ile devam etmekteydi. Süreç boyunca farklı, ilgi çekici ve günübirlik aktiviteler yapılarak in-sanlara ulaşıldı. Bunu takip eden çalışmalarımız ise artık bir üst bo-yuta geçerek proje halini aldı. Ar-tık yıl içerisinde düzenli aralıklarla ölçümler, anketler, taramalar vs. yaparak çalışmalara devam edildi.

Yaklaşık 8 yılı kapsayan bu süreçte hep eksik kalan bir şey vardı!

Neydi eksik olan yanımız?

En çok sevdiğimiz konu olan diya-

beti ele alalım. Etkinliğimizi planla-dık, hazırlıkları tamamladık ve gün sonunda 1000 kişinin ölçümünü yaparak anketleri toparladık. Bun-ları daha sonrasında ne yapıyoruz? Muhtemelen kulüp odasına bırakıp sene sonunda da odayı boşaltmak için çöpe atıyoruz. Bu durum sa-dece kendi yaptığım etkinliklerde değil, maalesef ki ülke çapında yaptığımız bütün etkinliklerde ge-çerliydi.

Türkiye genelinde pek çok şehirde yapılanmamızın avantajını kullanıp neden bir istatistik çıkartmıyoruz?

Yılsonu faaliyet raporumuza ‘ Bu yıl yaptığımız taramalar sonucunda Marmara Bölgesinin diyabet risk gruplarını belirledik. Konu ile ilgili makalemiz Ek-1’de yer almaktadır. ‘ şeklinde bir madde eklemeye ne dersiniz?

Eminim ki hepimizin cevabı EVET olur.

ilk etkinliğim olan diyabet tara-masındaki anketleri bu sefer çöpe atmadık. Bütün etkinlik çıktılarını birleştirmeye çalıştık. İstediğimiz sonucu gene alamadık ama eksik kalan yanımızı bulduk!

Bir tıp fakültesi öğrencisinin yap-ması gereken şey ; ‘BİLİM’!

Halk sağlığı ve bilimi düşündüğü-müzde takibi yapacağımız şey; epidemiyolojik çalışmalardır. Epi-demiyoloji; halk sağlığını iyileş-tirmek için kullanılan araçlardan birisidir. Neden bu aracı SCOPH içerisine dahil etmeyelim ki?

O dönemin Halk Sağlığı gönüllüleri olarak TurkMSIC 59.Nisan Genel

Kurulu SCOPH ayrılmış oturumun-da bir adım atarak; genel bir stra-tejik plan hazırlayıp konu başlık-larından birisini de ‘BİLİMSELLİK’ olarak belirledik.

Elbette ki bu sadece başlangıçtı.

Mesut AslanTurkMSIC Akdeniz

Page 33: Turuncu Sayı 3

33

Ama başlamakta başarmanın ya-rısıydı!

Tüm yıl boyunca yapmış olduğu-muz sağlık savunuculuğunu kanı-ta dönüştürmek, bir tıp fakültesi öğrencisi olmamız için yeterli ola-

caktır. Şunu hayal edin; ‘ SCOPH ayrılmış oturumunda yaptığımız araştırmaların makale sunumlarını gerçekleştiriyoruz.’

Büyük resmi ise TurkMSIC-SCOPH’un kendi yapacağı çalışma-lar için sağlık politikaları üretmesi-dir.

Kim bilir bu süreç belki sandığımız-dan da yakındır.

Bilimsel bir SCOPH’u makaleleriyle Turuncu’da sunmak dileğiyle...

Önemli not: Bu makalenin herhangi bir bilimsel ni-teliği olmayıp tartışma bölümünün dışındaki yerlerde yazılanlar gerçeği yansıtmamakta ve tamamiyle hayal ürünüdür.

3.SCOPH YAZ OKULU KATILIMCILARININ BKİ(BEDEN KİTLE ENDEKSİ)’LERİNİN BİR GA-RİP ANKET İLE İLİŞKİLENDİRİLMESİ

3.SCOPH YAZ OKULU KATILIMCILARI

ÖZET

SCOPH Yaz Okulu katılımcılarında makale yazımı hakkında farkındalık oluşturmak. Etkinliğe 31 kişi ka-tılım göstermiş olup grubumuz homojen bir dağılım göstermekte ve herkes SCOPH sever J

Anahtar Kelimeler : SCOPH, Yaz Okulu, Bir garip an-ket, Oğuz Seçkin

Giriş:

SCOPH ; TurkMSIC içersinde pek çok ilklere imza at-mış olup yakın zamanda bağımsızlığı ilan etme yo-lunda emin adımlarla ilerleyen, şimdilik bir alt komite olma özelliğiyle birlikte tamamıyla halk yararına çalı-şan, 2,5 günde bir etkinlik yapan amele topluluğudur.( 1 )

SCOPH Yaz Okulu; bütün bir yıl yaptığımız amelelik-lere doymayıp daha nitelikli bir uzman amele yetiş-tirmek üzere her yıl düzenlenen toplama kampıdır.( bakınız zekalıyım amma amele olmak istiyoruz çünkü beyin bedava ) (2 ) Ekmek arası köfte yemek yerine parmak arası terlik yemenin tercih edildiği ve çikolata ile öpüşmenin aynı hazzı verebildiği iddaa edilen ba-lonlar ülkesi. (3, 4)

Yaz sıcağı yetmezmiş gibi bir de Can’ın bakışlarının kavurduğu melekler cenneti. (4)

Önceki yıllarda serinlemek için hortum kullanılırken, doğa ananın yardımıyla bu sene buna gerek kalmadı. (5)

TurkMSIC’ta en başarılı vampir oyunlarının oynandığı girişim.

Gözlerin Metin ve Ümitcan’ın aşklarını simgeleyen renkli gömlekleri aradığı 3.Scoph yaz okulunda yeni aşklar beklenmektedir.(6)

Yöntem ve Gereçler:

Araştırma tanımlayıcı tipte olup herhangi bir tüme-varım sağlamamaktadır. Yaz okulu öncesinde google dökümanda hazırlanan ‘Bir Garip Anket’ facebook üzerinden yayınlanarak katılımcıların doldurulması sağlanmıştır. Eksik kalanlar yaz okulunda tamamlan-mıştır. Eğitim programının 1.Gününde yer alan bilim-sellik kısmında katılımcıların boy, kilo, tansiyonları ölçülmüş BKİ’leri hesaplanmıştır. Sonrasında SPSS’e aktarılarak veriler çıkarılmıştır.

Bulgular:

TurkMSIC 19 Mayıs Yerel Kurulu ev sahipliğinde ger-çekleştirilen 3. SCOPH yaz okulu programı NPO muz Bahar Aktaş, Girişim Koordinatörümüz Oğuz Seçkin ve NPO Asistanlarımız Almıla Kanat, Meriç Yıldız ve Mesut Aslan tarafından hazırlanmıştır. Eğitmenlerimiz Çağatay Tunca, Gürkan Umut Ay ve Eren Halaç’ın ka-tılımıyla 7 farklı başlıkta eğitim verilmiştir. Yaz okuluna 14 farklı yerel kuruludan toplamda 39 kişi katılmıştır.

Anket 31 katılımcımıza uygulanmış olup, 20 kadın 11 erkekten oluşmaktadır. Katılımcılarımız arasında en çok 2. Sınıf öğrencileri (%35,5 ) bulunmakta olup, boy oranları şekildeki gibidir. ( şekil 1.1 )

Şekil 1.1

Frequency Percent Valid Percent

Cumulative Percent

Valid bodur tavuk her daim piliç :P

4 12,9 12,9 12,9

eh işte 13 41,9 41,9 54,8 standart 9 29,0 29,0 83,9 büyüksün abi 5 16,1 16,1 100,0

Total 31 100,0 100,0

Page 34: Turuncu Sayı 3

34

Katılımcı profilini değerlendirdiğimizde 16 kişi ( % 51,6 ) önceden ya da şimdi yerel kurul yöneticisi , 13 kişi ( % 41,9 ) 2 etkinlikten fazla görev almış ve 2 kişi ( %6,5) de 1-2 etkinlikte görev almış olup aramızda alakasız kendini bilmez kişiler yoktur.

Bki gruplarımıza baktığımızda ( şekil 1.2 ) 4 kişi ( %12,9 ) zafiyet geçirmekte olup 5 kişi de (%16,1) ki-lolarıyla oldukça dikkat çekmektedir. Kilolulardan 2.si Mesut Aslan olup 1.nin kim olduğu bellidirJ

Kilolu katılımcıların oranının bu denli düşük olması yaz okulu katılımcılarının göz zevki dikkate alınarak belir-lendiğinin en çarpıcı kanıtıdır.

Gossip box tan çıkan bilgiler doğrultusunda aramızda zafiyet geçiripte 4 sınıf olan kişinin ganosu 3.5 tur. Bu kadar kilonun nereye gittiği anlaşılmıştır. Bki ve en duyuru yolu ilişkilendirildiğinde; Kilolu olanların %60’ı sosyal medyanın %40 ı ise sms ile duyuru yolunun en ideal duyuru yolu olduğunu dile getirmiş-lerdir. Burdan çıkaracağımız sonuç ise kilolu arkadaş-ların kilolarıyla barışık olduğu ve kilo kaybını önlemek için bu yolu tercih ettikleridir.

Boy grupları ve duyuru yolunu incelediğimizde bodur tavuk her daim piliçler amfilerde duyuru yapmaktan kaçındığı ortaya çıkmıştır.

Tartışma:

SCOPH Yaz Okulu; SCOPH gönüllerini daha nitelikli kılmak, yeni projeler üretmek, gönüllülere halk sağ-lığı bilinci aşılamak, yıl içinde yorulan SCOPH ekibini motive etmek adına her yıl yaz

aylarında düzenlenen 4 günlük bir kamptır. Yaz oku-lunu programı halk sağlığı alt komitesi ve gönüllüle-rin ihtiyaçlarına göre her yıl farklı içeriklerle belirlenir. Bu yıl 3.sünü gerçekleştirdiğimiz yaz okulunun ana teması ‘Stratejik plan ve takım kurma’ idi. Alınan eği-timler sayesinde yerel kurulların bir yıl boyunca halk sağlığı çalışmalarını yürütecek bir ekip oluşturmaları hedeflenmiştir. Takım kurma basamakları, takım içi motivasyon, zaman yönetimi, fon bulma ve liderlik başlıklarına değinilerek bir LPO’nun ihtiyaç duyduğu-nu her nokta aydınlatılmıştır.

Eğitimlerin dışında, 2010-2011 dönemi çalışmalarımı-zın en önemli çıktısı olan 2011-2013 SCOPH Stratejik Planı yeni dönem SCOPH takımına anlatılmıştır. Planın oluşum aşamasında yer almadıkları için Stratejik planı anlamakta zorluk çekilmekteydi. Bunu aşmak için her bir basamak teker teker anlatılmıştır. SCOPH’un viz-yonu, misyonu, amaç ve hedeflerinin üzerinde duru-larak ideal SCOPH’a ulaşmak için neler yapılabileceği-ni stratejik planımıza göre aktardık. Bu sayede bütün soru işaretleri giderilmiştir. Bunun yanı sıra Stratejik Plan çerçevesinde bir yıl boyunca neler yapıldığını, SP’nin ne kadar işe yaradığını araştırmak üzere bir Değerlendirme Ekibi’nin kurulmasına zemin hazırlan-mıştır.

Yaz okulunu biraz daha eğlenceli hale getirmek ve somut bir örnek ile yaptığımız çalışmalardan ne gibi çıktı elde edebileceğimizi anlatmak üzere bir etkinlik simülasyonu gerçekleştirilmiştir. Etkinlik uygulama-sından sonra 5 farklı makale dağıtılarak, bilimsel bir makalenin nasıl yazıldığı konusunda kısa bir sunum gerçekleştirilmiştir. Verilerin bilimsel bir çıktı niteliğine sahip olması için hangi aşamalardan geçtiği üzerinde durularak SCOPH SP’nin bilimsellik kısmına vurgu ya-pılmıştır.

Bu makalenin yazılma amacı SCOPH bünyesinde yap-tığımız çalışmalardan nasıl bilimsel veri elde ediliri so-mutlaştırmaktı.

Kaynakça:1. Almıla’nın sunumu 2. www.turkmsıc.net3.gossip box, 4.Gürkan’ın eğitimi 5.Oğuz’un fotoğraf albümleri6.Yaşanmışlıklar

BKİgrup

Frequency Percent Valid Percent

Cumulative Percents

Valid zayıf 4 12,9 12,9 12,9

normal 22 71,0 71,0 83,9

kilolu 5 16,1 16,1 100,0

Total 31 100,0 100,0

Page 35: Turuncu Sayı 3

35

SCOPH Stratejik Planı

Hiç sokaktayken durup “nereye gidiyordum?” diye düşündüğünüz oldu mu? Peki, hiç bu sorunun cevabını veremediğiniz oldu mu?

TurkMSIC Halk Sağlığı Alt Komi-tesinde ilk çalışmaya başladı-

ğımda “nereye gidiyoruz?” dedim. Önce kendime sordum. Sonra da başkalarına… Fark ettiğim şey şuy-du: herkesin bu soruya bir cevabı vardı ve diğer herkesin aynı fikirde olduğunu düşünüyordu. Başlarda çok sorun etmedim ben de kendi cevabımı doğru kabul ettim ve ça-lışmaya devam ettim. Kendi fakül-temde hep kendi düşündüğüm gibi anlattım, tanıttım çalışmalarımızı. Sonra projelerde çalışmaya ve di-ğer fakültelerdeki halk sağlığı gö-nüllüleriyle birlikte çalışmaya baş-ladıkça bu durum sorun yaratmaya başladı. Bana göre önemli olan olabildiğince fazla fakülteye ula-şarak projeler yapmakken, birlikte çalıştıklarıma göre önemli olan az fakültede ama daha çok öğrenci-ye ulaşmaktı. Bazı zamanlarda ben olabildiğince profesyonel yardım alınması gerektiğini düşünürken diğerleri her şeyi bizim yapmamı-zın bizi geliştireceğine inanıyordu. Çok uzun tartışmalar yaşıyorduk ve sonunda belki de kimseyi memnun etmeyen kararlar alıyorduk ya da onların istediği gibi karar almadık diye aramızdan ayrılanlar oluyor-du. Bir otobüsün içindeydik fakat herkes farklı bir yerlere, farklı yol-lardan gitmeyi planlıyordu. Bu ne-denle de otobüsten sık sık inenler

oluyordu ve yeni gelenler de yine otobüsün onların düşündüğü yere gideceğini düşündüğü sürece kalı-yordu. Dışardan baktığınızda da bir sağa bir sola dönen, sık sık da ne-reye gidileceği konusunda tartış-malar yapılan bu otobüsten inmek yerine direksiyona geçmeye karar verdim. Ve halk sağlığı alt komite-si ulusal direktörü oldum. Elbette direksiyona geçip otobüsü istedi-ğim yere sürmedim. Ve bir yol ha-ritamız olması gerektiğine herkesi inandırmaya çalıştım. Ve göreve geldikten 6 ay sonra, 59. Turk-MSIC Nisan Genel Kurul toplantı-sında, bir Halk Sağlığı Alt Komite-si Stratejik Planı oluşturulmasına oybirliği ile karar verildi. Bu bile benim için oldukça büyük bir başa-rıydı. Bireyselliğin oldukça popüler olduğu günümüz dünyasında farklı fakültelerden, farklı düşüncelerden kişiler topluluğun çıkarlarını kendi çıkarları üstünde tutacaklarına ve daha ileriye gidebilmek için birlikte çalışmaları gerektiğine karar almış-tı. Bu işe en az benim kadar ina-nan gönüllülerden oluşan bir ekip yaz ayları boyunca TurkMSIC’i, alt komiteleri ve özellikle de halk sağlığı alt komitesini enine boyuna tartışıp bir yerlere oturtmaya çalış-tı. İlk olarak gidilmek istenen yer konusunda karar kılındı. Başlangıç-ta herkes için farklı şeyleri barın-dırması gereken bu yer artık ortak bir hayal olmuştu. Bu da yeterliydi benim için aslında. Otobüsümü-zün önüne varılacak yeri bir tabe-laya yazdık! Ve artık yolu seçmek

kalmıştı. Oldukça yaratıcı çözümler sunan ve hayallerinde halk sağlığı alt komitesini defalarca o yollardan geçirip başarıya ulaştıran stratejik planlama ekibimiz üzerine düşen sorumluluğu başarıyla yerine ge-tirmiş oldu. Böylelikle direksiyonda olmak endişe yerine keyif vermeye başladı. Aradan geçen zamanda otobüsümüzün ne kadar yol aldığı-nı anlamaya çalışırken aklıma halk sağlığı alt komitesi ulusal direktör-lüğüne aday olurken “TurkMSIC’e bilimsellik getirmeyi istiyorum” dediğim geldi. Ben dahil hiç kimse bu fikrin bu kadar sahipleneceğini düşünmemiştir. Belki de stratejik planın en somut başarısı bu alanda gerçekleşti. Ve bu başarının sahibi ne ben ne bu stratejik planı oluş-turan ekip ne de bir başkası. Bu başarının sahibi şüphesiz ki halk sağlığı gönüllüleridir, stratejik pla-nı sahiplenen ve gereklerini yerine getiren gönüllülerimizdir. Fakat ya-pılacaklar burada bitmiyor sürekli bir gözden geçirme ile hedeflenen-lerin hangilerinin gerçekleştiği ve gerçekleştirilemeyenlerin alternatif yollarının bulunması gerekmekte-dir ki ilerleme ve gelişme devam etsin. Aksi takdirde otobüsün ta-belasında yazan yere asla ulaşıla-maz.

Ümidim; halk sağlığı alt komitesini ileriye taşıdığı gösterilen bir strate-jik plan belki de herkesin dikkatini çekerek zaman içerisinde Turk-MSIC ve hatta diğer alt komiteler için de bir prototip olur.

Metin YeşiltepeTurkMSIC Akdeniz

Page 36: Turuncu Sayı 3

36

Diyabet

TurkMSIC Halk Sağlığı Alt Komitesi, diyabet için ne yapıyor?

Ülkemizde halk sağlığı açısından büyük bir sorunlardan biri olan di-yabet hakkında TurkMSIC SCOPH tarafından bir çok çalışmalar, etkin-likler ve yürüyüşler yapılmaktadır.

Amacımız insanların diyabet hak-kında risk faktörleri, tanı yöntem-leri, diyet, egzersiz hakkında bil-gilenmesi ve diyabet ile yaşamayı öğrenmeleridir. Ama bundan önce esas amacımız, hekim adayları ola-rak bizlerin halkımızı bu kadar çok ilgiilendiren konuda farkındalık ka-zanması ve insanları etkilemesi için temel halk sağlığı bilinci ve diyabet hakkında bilgi edinmesini sağla-maktır.

TurkMSIC Acıbadem, İstanbul Mal-tepe Meydanında çağımızın çok görülen hastalıklarından diyabet ve yüksek tansiyona dikkat çekmek için kan şekeri ve tansiyon ölçü-mü yaptı ve bu hastalıklar hakkın-da neler bilinip neler bilinmediğini görmek amaçlı anketimizle birlikte bilgilendirdi.Kimler bu hastalıkta risk grubunda olabileceği ve bun-lara dikkat edilmesi gerektiği vur-gulandı. 500’e yakın kişiye şeker

ve tansiyon ölçümü yapıldı.

TurkMSIC Adnan Menderes, Fo-rum AVM de diyabet konusunda bilgilendirme yapmak, doğru bili-nen yanlışların farkına varılmasını sağlamak, değerleri normal sınırlar dışında olan bireyleri gerekli yerle-re yönlendirmek amacıyla broşür dağıtımı, boy-kilo ve kan şekeri ölçümü yaptı. Ayrıca katılımcıların diyabet hakkında ne kadar bilinçli olduklarını incelemek amacıyla da bir anket çalışması yaptı. Etkinlik 80 katılımcı, gönüllü 10 arkadaşı-mız ve 2 hocamızla gerçekleşti.

TurkMSIC Akdeniz, Senenin son etkinliğinde 30 kişilik bir ekiple Doyran Köyü’ne gidip orda şeker ve tansiyon ölçtü.200 kişinin şeke-rini ve tansiyonunu ölçüp bunların bilgilerini anketle birlikte kaydetti.

TurkMSIC Bezmialem, TurkMSIC Bezmialem in ikinci etkinliğini, Bezmialem Tıp Fakültesi Hastanesi nde, yaklaşık 400 kişinin şekerini ve tansiyonunu ölçerek, verileri kayıt altına alabilmek, yapılan yan-lışları ve eksiklikleri de gösterebil-

mek amaçlı standımıza katılan her bir kişiye anket uygulayarak, di-yabet gazeteleri eşliğinde gerekli bilgilendirmeleri yaparak, şeker ve tansiyon değerleri normal sınır-lar dışında seyreden kişileri doğru yerlere yönlendirerek; etkinliği, amacına uygun bir şekilde gerçek-leştirdi.

TurkMSIC Cerrahpaşa, Uzun bir hazırlık dönemi gerektiren bir et-kinlikti. Çünkü her yerel kuru-lun kendi strip ve glukometresini bulması gerekiyordu. Birçok yeri sponsorluk için aradık. Ve iste-diğimiz kadar strip , glukomet-re verecek ve tanınmış bir firma olan Roche’ un bize geri dönmesi bizi mutlu etti. Kızılay ile iletişime geçip Taksim Meydanı Metro giri-şinde etkinliğimizi gerçekleştirmek için izin aldık. Etkinlik öncesi eki-bimizi bilgilendirmek için ‘Diyabet Eğitimi’ yaptık. Ve etkinliğimizde gün boyunca 60 arkadaşımız ça-lıştı, 1200 ölçüm yaptık, bunların 900 ünü ankete geçtik ve anketleri değerlendirdik. Etkinliğimiz sırasın-da gizli şekeri olabileceğini düşün-düğümüz kişileri doktora gitmeleri

Page 37: Turuncu Sayı 3

37

için yönlendirdik. Gün sonunda başarılı bir etkinlik yapmış olmanın huzuru vardı.

TurkMSIC Cumhuriyet, Sivas Sü-leyman Çanka çarşısında halkımı-zı diyabet hakkında bilgilendirmek adına Kan şekeri ölçümü yaptı. Halkın çok yoğun ilgisi oldu. Diya-bet hakkında sorulan tüm sorulara cevaplar verildi. Diyabet Vakfı ile beraber yapılan bu etkinlikte Sivas ili ‘yaş- cinsiyet –kilo-boy’ ile diya-betin ilişkilendirilmesi adına istatis-tiksel bir veri oluştu. Etkinlik tüm gün boyunca 782 kişiye ulaştı.

TurkMSIC Ege, yaklaşık 30 kişilik gönüllü arkadaşımız ile alsancak kıbrıs şehitleri caddesinde toplam 5 saat süren çalışma yapıldı ve toplam 700 kişinin kan şekeri öl-çüldü, ayrıca ölçüm yapılan kişilere broşür dağıtıldıve kilo-boy-vki-bel çevresi- ve ailesinde diyabet olup olmadığına dair geniş çaplı bir an-ket uygulaması yapıldı ve anketin sonuçları hocalarımız ile değerlen-dirildi. Bu etkinlik ile hem mesle-ki beceri ve bilgilerimiz geliştirildi hem de bir çok insan bilinçlenmiş oldu.

TurkMSIC Gazi Türkiye Diyabet Vakfı ile 20 Kasım 2011de düzen-

ledikleri, Hacettepe, Kırıkkale, Başkent ve Ankara Yerel Kurulla-rının da katılımını sağlandığı Diya-bet Yürüyüşü’nde egzersizin kan şekerini düzenlemede ne kadar önemli olduğunu vurgulamak için Lozan Parkı’nda mavi balonlardan yapılmış diyabet halkasını taşıya-rak 5000 adım attılar. Ayrıca bu yürüyüş International Diabetes Foundation’ın başlattığı bir kam-panya olan Global Diabetes Walk’a da dahil olmuştur.

TurkMSIC İstanbul, Eğitimcilerden diyabet konusunda seminer alına-rak işe başlandı, ardından hasta-

nenin çeşitli yerlerinde 65 gönül-lü tarafından standlar kurularak hastalara şeker ölçümü yapıldı. Bir yandan da IDF(International Diabetes Foundation) tarafından önerilen “Tip 2 Diyabet Risk An-keti” hastalara uygulanarak bu çalışma okulumuz Fizyoloji A.B.D. yardımıyla bilimsel bir veri haline getirildi. Etkinlik sonunda 920 has-taya ulaşıldı. Ayrıca dikkat çekmek amacıyla TurkMSIC üyeleriyle mavi halka oluşturuldu ve bir yürüyüş gerçekleştirildi.

TurkMSIC Kırıkkale, TurkMSIC Kı-rıkkale YK olarak bu seneki ilk et-

kinliğimiz 14 Kasım 2011 tarihinde Cumhuriyet Meydanı’nda gerçek-leştirildi. 10 gönüllü arkadaşımızla beraber 350si kayıtlı yaklaşık 500 vatandaşımızın kan şekeri ölçüldü. Açlık ve tokluk olmak üzere yaptı-ğımız ölçümler sonrası kan glikoz düzeyi sınır değerlerde olan vatan-daşlarımız hastaneye yönlendirildi.

TurkMSIC Kocaeli, Geçen yıl şehir-de büyük dikkat çekerek yerel ba-sında büyük yer bulan DDG etkinliği bu yıl da benzer şekilde gerçekleş-tirildi. Öncelikle tüm fakülteye açık bir şekilde kan şekeri ve tansiyon ölçüm eğitimi ile diyabet konusun-

da bilgilendirme yapıldı. Ardından Süha Ahmet Aktaş, Semra Selime Uçar ve Doğancan Çeneli’nin yar-dımlarıyla Tuğrul Beyan tarafından koordine edilen etkinlikte Medt-ronic Medical’in sağladığı stripler İzmit’in iki büyük alışveriş merke-zi olan Ncity ve Dolphin AVM’deki stantlarda kullanıldı. Aynı zamanda tansiyon ölçümü ve anket uygula-ması da yapılan etkinlikte dönü-şümlü bir şekilde 70 gönüllümüz görev alarak yaklaşık 700 katılım-cıya ulaşıldı.

TurkMSIC Osmangazi, 17-18 Aralık’ta Kanatlı Alışveriş

Merkezi’nde 105 üyenin katılımıyla 1900 gibi rekor bir sayıya ulaştık. Hepsinin kan şekerini ölçtük, anket aldık ve gerek broşürlerle gerek sözlü olarak bilinçlendirdik. Etkin-liğimize hocalarımız da katılarak bize destek oldu. Amacımıza fazla-sıyla ulaştık. Ayrıca yeni üyelerimiz bu etkinlikle yeni olmaktan çıkarak artık TurkMSIC Osmangazi’nin bir parçası oldu.

TurkMSIC Trakya, Halka diyabet, hipertansiyon ve obezite hakkın-da bilgi vermek,normal değerleri öğretmek,kendilerinin bu değer-ler içinde olup olmadığını saptayıp

Page 38: Turuncu Sayı 3

38

normal değerler içinde olmayanları gerekli sağlık kuruluşlarına yön-lendirerek; sağlıklı vatandaşları korurken,risk grubunda veya hasta olanlar için gerekenlerin yapılması konusunda yönlendirdi. Aynı za-manda ölçülen değerleri kaydede-rek Edirne’nin kan şekeri, tansiyon ve BKİ değerleri hakkında istatistik çıkararak hem şehrin genel duru-mu hakkında fikir sahibi olup hem de çalışmayı daha bilimsel bir hale getirmeyi amaçladı. Sponsorlarla görüşüp gerekli materyali temin etti. 50 gönüllü öğrenciye Kar-diyoloji Anabilim Dalı’ndan Prof.Dr.Fatih Özçelik tarafından etkinlik-ten önce diyabet hipertansiyon ve

obezite konusunda oldukça faydalı bir eğitim verildi. Yoğun ilgi gören stantlarında gönüllü doktor aday-ları Edirne Merkez’de bir gün bo-yunca 1000 kişinin değerlerini kay-detti, gerekli yönlendirmeleri yapıp halkı bilgilendirdi. Etkinliğe basın da ilgi gösterdi. Anadolu Ajansı, Edirne TV ve çeşitli yerel gazete-lerden gelen muhabirler tarafın-dan etkinlik görüntülendi, halkın bu çalışma hakkındaki beğenileri kaydedildi, yerelkuruldaki etkinlik koordinatörleriyle röportaj yapıldı. Koordinatörler hem projenin Tür-kiye genelinde uygulanışı hem de yerelkurulun yaptıkları hakkında bilgi verdi. Gün sonunda hem halk hem de gönüllüler bu etkinlikten oldukça mutluydu.

TurkMSIC Ufuk, Dünya Böbrek Günü etkinliğimizi okulumuz nef-roloji Profesörü Ayla San’ın büyük

destekleri ile gerçekleştirdik. Bu etkinlik çerçevesinde okulumuzda çok değerli hocaların sunumları ile gerçekleştirilen konferansın yanı sıra Cepa ve Kentpark gibi büyük iki alışveriş merkezinde hem Böb-rek Günü tanıtımı hem de tansiyon ve şeker ölçümü yapılmıştır. Ayrıca bu etkinlik kapsamı altında toplu-mu bilgilendirmek ve bilinçlendir-mek amacıyla broşür dağıtımı da yapılmıştır.

TurkMSIC Yeditepe, Bu sene için-de SCOPH kapsamında yaptıkları öteki proje ise Kızılay işbirliğiyle olan seker ve tansiyon ölçümüydü. Bunun için seçtiği yerse;üniversite

öğrencilerinin,hocaların ve özellikle hizmetli/çalışan grubu vatandaşla-rın bir arada bulunduğu üniversite kampüsüydü.Standa gelen genç,yaşlı,kadın,erkek;etkinliği merak edip gelen ve uygulamalara katıl-dılar ve burada Yeditepe YK gönül-lüleri onların kontrollerini yapmak amacıyla onların tansiyonlarını ve sekerlerini ölçtü.Yoğun istek alan ve 2 güne yayılan bu etkinlikte 750 kişiye ulaştı ve bunun 400 ü diya-bet şeker ölçümüydü.Bu konuda görev alan arkadaşlar ;özellikle 1 ve 2. sınıftaki tıp öğrencileri için yararlı bir deneyim oldu. Ayrıca sadece seker ve tansiyon olcumu yapılmayıp, yüksek tansiyon ve di-yabet konusunda da gelen vatan-daşlara TurkMSIC broşürleri ile bu konuda onlar bilinçlendirdi.

TurkMSIC Akdeniz Çağımızın has-talıkları arasında olan diyabet has-

talığını anlatıp risk faktörlerine değinerek çözüm yollarını tartıştı.Sunuma 70 kişi katılmıştı. Sunum günü; ‘Diyabetin simgesi nedir?’ sorusunu bir çok arkadaşına so-rarak tıp öğrencilerinde farkındalık yaratmaya çalıştı. Verilen cevapları kamera kaydına aldı. Sunum son-rasında bu sorunun cevabını yanıt-layarak; mavi balon ve kağıtlardan kocaman bir mavi halka oluşturdu. Kamera kayıtları ve mavi halkası-nın fotoğrafı ile dikkat çekici bir vi-deo hazırladı.

Page 39: Turuncu Sayı 3

39

Page 40: Turuncu Sayı 3

40

Kan Bağışı

Kan bağışının önemini ve yararları nelerdir? İnsanları teşvik etmek için neler yapmalı?

Her yıl binlerce insan, bir kaza ya da hastalık sonucunda kan bula-madığı için hayatını kaybediyor. Buna karşılık yapılan araştırmalar, yaklaşık 72 milyon insanın yaşadığı Türkiye’de yıllık kan bağış oranı-nın, nüfusun %1′i kadar olduğunu gösteriyor. Oysaki kan bağışı, kan bekleyen binlerce insanın hayatını kurtarmanın yanı sıra, bağış yapan kişinin sağlığını da olumlu yönde etkiliyor.

Yılda üç kez kan bağışı yapılabilir. Sağlıklı kişilerin yılda en az 2 kez bağışı yapmasıyla ülke ihtiyacı kar-şılanabilmektedir. Ancak düzenli olarak kan bağışlayan kişi sayısı çok azdır.

Hayatları boyunca kan ve kan ürün-lerini almak zorunda olan hemofili ve talesemi hastaları sizlerin kan bağışınızı bekliyor. Yenidoğan ve kanın değişmesi için çok taze kana ihtiyacı olan bebekler sizin kanınızı bekliyor. Ağır böbrek hastalarının yaşamlarını sürdürebilmeleri için kan ve kan ürünlerine ihtiyaçları var. Kan yapılamayan tek ilaçtır. Bir

gün siz de kan ve ürünlerine ge-reksinim duyabilirsiniz.

18 ve 65 yaş arası olan sağlıklı bu-laşıcı hastalığı veya riski olmayan 50 kg üzerinde kişiler kan bağışla-yabilirler. Ancak kan veremeyecek kişiler de vardır, bunlar:

Hepatit B (Hiçbir zaman kan vere-mezler)

Hepatit C (Hiçbir zaman kan vere-mezler)

veremezler)

Sıtma (Tedavinin sağlanmasından 3 yıl sonradan itibaren kan vere-bilirler)

Frengi geçiren hastalar iyileşme-den 1 yıl sonra kan verebilirler.

Creutzfeldt-Jacob hastalığı olanlar hiçbir zaman kan veremez.

Chagas Hastalığı ( Alınan kan sa-dece fraksinasyon amaçlı kullanı-labilir)

Tüberküloz (Tedavinin sağlanma-sından 5 yıl sonra kan verebilirler)

Diabet (İlaç kullanmayan veya ilaç kullandığı halde kan şekeri regüle edilmiş olanlar kan verebilir)

Anemi (Anemi teşhisi konmuş kişi-ler kan bağışçısı olamazlar)

Gebeler kan veremez. Doğum veya gebeliğin sonlan(dırıl)masından 6 hafta sonra kan verebilirler.

Koroner kalp hastalığı angina pek-toris ciddi kardiyak aritmi serebro-vasküler hastalıklar arteriyal trom-boz veya rekküren venöz trombozu olan kişiler kan veremezler.

Allerji ( Astım hastaları kan vere-mez. Polen allerjisi olanlar ise sa-dece allerjileri oldukları dönemde kan veremezler.)

Otoimmün hastalığı olanlar kan veremezler.

Kanama diatezi (Kanama eğilimi) olanlar ömür boyu kan veremezler.

Page 41: Turuncu Sayı 3

41

Bronşit (Kronik bronşit hastaları kan veremez)

Kronik nefrit ve pyelonefritli hasta-lar kan veremez. Akut glomerulo-nefrit geçirmiş olanlar ise iyileşme-den 5 yıl sonra bağış yapabilir.

Malign (Habis) hastalığı olanlar gö-nüllü donör olarak kabul edilmez-ler.

Brusella almış olanlar tam iyileş-meyi takiben iki sene sonra kan bağışı gönüllüsü olabilirler.

Epilepsi hastaları kan veremezler.

Osteomyelit geçirmiş hastalar tam düzelmeden 5 yıl sonra kan vere-bilirler.

Cerrahi: Büyük ameliyatlardan sonra 6 ay boyunca kan bağışı alın-maz.Mide rezeksiyonu geçirenler ise hiçbir zaman donör olamazlar.

Transfüzyon: Kan veya kan ürünü alan donörler 1 yıl boyunca kan veremezler.

Attenüe virus aşısı yapılmış olan-lar 3 hafta kan veremez.( Su çiçe-ği sarı humma kızamık kızamıkçık oral polio kabakulak)

Ölü bakteri aşısı olanlar 5 gün do-nör olamazlar.( Kolera tifo antrax)

İnaktif virus aşısı ve toxoid alanlar ise 3 gün kan veremezler ( Polio-

injeksiyon influenza rabies difteri tetanoz)

Sadece kan bağışı yaptığınız kişi-nin hayatını kurtarmakla kalmayıp, bundan siz de yarar görürsünüz. Nasıl mı?

Kemik iliğinin yağlanmasını önle-yip, kan yapımı canlı tutulur.

Verilen kanın yerine, anında vücut-tan genç hücreler dolaşımına katıl-dığı için, bağışçı daha dinç ve canlı olur.

Kandaki yüksek yağ oranı düşer.

Kan bağışı kalp krizi ihtimalini %90 azaltır.

Kan bağışlayan kişide baş ağrısı, stres, yüksek tansiyon, yorgunluk gibi rahatsızlıkların giderilmesinde çok büyük katkısı olur.

Kan bağışçısı her kan verdiğinde: AIDS , Hepatit B , Hepatit C , Sifiliz Kan grubu taramasından ücretsiz olarak yararlanmış olur.

TurkMSIC Halk Sağlığı Alt Komi-tesi olarak, bu bilgilere sahip olan gönüllü tıp fakültesi öğrencileriy-

le çoğu zaman Kızılay işbirliği ile stand çalışmaları yapıp insanları bilinçlendirerek kan bağışı sayısını artırmayı amaçlamaktayız.

AKDENİZ, Hastanesinin Kan Mer-kezi ile ortaklaşa gerçekleştirdiği etkinlikte tıp öğrencilerini örnek bir davranış sergilemek üzere kan bağışında bulunmaya davet etti.

Etkinliğe katılım 10 kişiydi

BEZMİALEM, Kızılay işbirliğin-de Bezmialem Vakıf Üniversitesi Kampüsü nde, hazırlanan steril bir ortamda gönüllü ve kan vermeye elverişli yaklaşık 40 kişiden kan alımını sağladı. Kan veren kişilerin sağlık durumları kontrol edildi. Alı-nan kanlarla bir çok kişinin yarası-nı sardı ve bu kampanyanın sağ-lıklı bir şekilde amacına ulaşmasını sağladı.

KOCAELİ, Hastanelerinin kan ban-kası ile gerçekleştirilen kan bağışı etkinliğinde iki gün boyunca açık duran stantta duyuru yapılarak kan bağışında bulunmak isteyenle-re randevu verildi. Sonraki iki gün boyunca da bu kişilerin bağış işle-mini sorunsuz bir şekilde gerçek-leştirmesi sağlandı. Etkinlik ile kan

bankasına iki gün içinde bir yılda yapılan toplam bağıştan daha faz-la kan bağışı yapıldı. Etkinlik İshak Yıldız tarafından koordine edildi.

OSMANGAZİ, 10-14 Ekim tarihle-ri arasında Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Hastanesi Kan Merke-zinde yapılan etkinlik öncesinde, etkinlik içinde yer alan üyelerimize

Page 42: Turuncu Sayı 3

42

kan bağışının önemi anlatıldı ve teşvik edildi. Daha sonra yapılacak bağışlar saat saat ve gün gün dü-zenlendi. 105 kişi kan vermek için başvurdu ve 75 kişi yapılan testler sonucunda kan vererek 75 ünite kan bağışı sağlandı. Ayrıca ilk et-kinlik olması sebebiyle yeni üyeler motive edildi.

SÜLEYMAN DEMİREL, Kan bağı-şının hem toplumsal hem kişisel önemi büyük.Bu sebeple tıp fa-kültesi öğrencileri arasında ger-çekleşen etkinlikte öğrencileri kan vermeye teşvik etti ve düzenli kan verme alışkanlığını yaygınlaştırma-yı planladı. 3-4 ayda bir turkmsic kan verme günü etkinliği düzenle-yerek bunu daha da canlı hale ge-tirmeye çalıştı.

UFUK, Herkesçe bilinen önemin-den dolayı Kızılay Haftası’nda kısa-ca Kızılay’ı tanıtan ve kan bağışının önemini vurgulayan bir proje ger-çekleştirildi. Bu projede asıl amaç insanları kan bağışı hakkında bi-linçlendirmek ve kan bağışı yap-maya yönlendirmekti.

ULUDAĞ, genel kuruldan döndük-leri ilk haftada yaptığıkları, iki se-nedir düzenli olarak gerçekleştir-dikleri “Kan Bağışı” etkinliği oldu. Temel bilimler binasında üniversite kan merkeziyle birlikte kurdukları düzenekte tıp öğrencilerini daha duyarlı bireyler olmaya davet etti-ler. TurkMSIC vizyonlarını yansıtan bir etkinlik oldu.

YILDIRIM BEYAZIT, Etlik Yerleşkesi’nde standlar kurdu. Üni-versite öğrencilerine kan bağışının önemini anlattı,bilgiler verdi.Bu etkinlik çok sayıda öğrencinin ilgi-sini çekti.13-14 Mart 2012 tarihle-ri arası süren etkinlikte 150 ünite kan bağışı oldu..

Page 43: Turuncu Sayı 3

43

Organ Bağışı

Birer hekim adayı olarak, organ bağışı konusunda insanları bilgilendirmek ve bağışlamalarını sağlamak için bilmemiz, yapmamız gerekenler nedir?

Tedavisi sadece organ ve doku nakli ile mümkün olan hastalıklar, tüm dünyanın olduğu gibi, ülkemi-zin de en önemli sağlık sorunları-nın başında yer alıyor. Türkiye’de, organ ve doku nakli bekleyen has-taların sayısı her geçen gün artıyor. Özellikle kalp ve karaciğer nakli bekleyen hastalar, uygun organ bulunamaması nedeniyle hayatla-rını kısa süre içinde kaybediyorlar. Ülkemizde organ bağışları henüz istenilen seviyeye ulaşamadığı için organ bağışının yaygınlaştırılması gereklidir.

Her ne kadar henüz öğrenci olsak da, bir çok ortamda ve bir çok şe-kilde insanlara bu konuda yol gös-terici olabiliriz; ama öncelikle bizim organ bağışı konusunda gerekli bilgileri ve insanların hangi önyar-gılara sahip olduğunu bilmemiz gerekiyor.

2238 sayılı yasaya göre on sekiz yaşından büyük ve akli dengesi yerinde olan herkes organlarının tamamını veya bir bölümünü ba-ğışlayabilir.

2238 Sayılı “Organ Ve Doku Alın-ması, Saklanması, Aşılanması Ve Nakli Hakkındaki Kanun” a göre ;

Madde 14 - Bir kimse sağlığında vücudunun tamamını veya doku-larını, tedavi, teşhis ve bilimsel amaçlar için bıraktığını resmi veya yazılı bir vasiyetle belirtmemiş veya bu konudaki isteğini iki tanık huzurunda açıklamamış ise sırayla eşi, reşit çocukları,ana veya baba-sı veya kardeşlerinden birisinin; bunlar yoksa yanında bulunan her-hangi bir yakınının muvafakatiyle ölüden organ ve doku alınabilir. Aksine bir vasiyet veya beyan yok-sa, kornea gibi ceset üzerinde bir değişiklik yapmayan dokular alına-bilir. Ölü, sağlığında kendisinden ölümünden sonra organ veya doku alınmasına karşı olduğunu belirt-mişse organ ve doku alınamaz.

Nakil yapılabilen organ ve dokular; böbrek, karaciğer, kalp, akciğer, pankreas, ince bağırsak, kalp ka-pağı, kornea, kemik iliği ve deridir.

Organlarınızı bağışlamak istiyor-

sanız, iki şahit huzurunda organ bağışı belgesini imzalamanız ve yanınızda bağış kartı taşımanız ye-terlidir. Organ bağışı kartlarını elde edebileceğiniz yerler:

» İl Sağlık Müdürlüğü Bölge Koordi-nasyon Merkezi,

» Toplum Sağlığı Merkezleri, » Devlet ve Ünivesite Hastanelerin-

den

Organ bağışı yapmaktan vazgeçti-ğiniz anda kartı yanınızda taşımayı kesmeli ve kayıtlı olduğu merkeze bunu bildirmesi yeterlidir.

İNSANLARIN ORGAN BAĞIŞI HAKKINDAKİ ÖNYARGILARI NELER?

“Bedenimin paramparça ol-masını istemiyorum”

Hangi organlarınızı bağışlayacağı-nızı siz belirliyorsunuz, sadece iç organlarınızdan uygun olanları ba-ğışlarsanız nakil yapıldıktan sonra deri tekrar dikilerek vücut bütünlü-ğünüz korunur.

Page 44: Turuncu Sayı 3

44

“Hastane görevlileri organlarımı bağışladığımı öğrendiğinde hayatı-mı kurtarmak için çok çaba göster-mezler.”

Acil bir durumda sizden sorumlu olan doktorun sizin sağlık soru-nunuzun girdiği alanla ilgisi vardır, organ nakliyle herhangi bir ilgisi yoktur. Ayrıca sadece sizin hayatı-nızı kurtarmaya odaklanır, başkası-nınkini değil.

“Organ bağışı yaptığım için belki de gerçekten ölmeden belgelerim imzalanacak. Yıllar sonra da olsa komadan çıkma ihtimalim var ya da belki de

gerçekten bitkisel hayatta de-ğilimdir?”

Organ sadece beyin ölümü ger-çekleşmiş insanlarlandan alınır ve beyin ölümü ile koma veya bitkisel hayat farklı kavramlardır. Bitkisel hayatta hastanın solunu-mu devam eder, bazı durumlar-da iyileşme şansları vardır; derin koma da aynı şekildedir ve tıp bu insanları ölü kabul etmez. Ancak beyin ölümünde kişi beyin fonksi-yonlarını geri dönüşümsüz olarak kaybetmiştir;hasta solunum ciha-zına bağlı olmadan kendi kendine solunum yapamaz ve yapılan tüm tıbbi tedavi ve makine desteğin rağmen kısa süre içinde tüm or-ganlar işlevini yitirir.Yani beyin ölü-mü gerçekleşmiş kişiler, artık tıb-ben ölüdürler.

Ayrıca beyin ölümü tanısıı çin tek

bir hekkim yeterli değildir. Ülkemiz-de tanıyı esas olarak 4 branştan; nöroloji, nöroşirurji, anestezi ve kardiyoloji uzmanlarından oluşan beyin ölümü tespit kurulu koyar. Bu tanının konması, kişi için geri dönüşü olmayan bir ölüm süreci-nin başladığı anlamına gelir.

“Organ bağışı yapmanın dinen uygun olduğuna inanmıyo-rum”

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, 6/3/1980 tarih ve 396 sayılı kararı ile organ naklinin caiz olduğunu bildirmiştir.

Bu kararla; organ bağışı insanın insana yapabileceği en büyük yar-dım olarak nitelendirilmekte ve “organınızı vereceğiniz kişi yaptığı iyilik ve fenalıklardan kendisi so-rumludur” denilmektedir. Kur’an-ı Kerim’de de “ Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa sanki bütün insanları yaşatmıştır.” beyan olunmuştur.(Maide Suresi, Ayet 32)

TurkMSIC Halk Sağlığı Alt Komitesi gönüllüleri olarak; insanlara gerek-li bilgileri vererek bu önyargılarını yıkmaya çalışmak, organ bağışı sayısının ülkemizde giderek artma-sını sağlamak için temel çalışma yöntemimiz. Bu sebeple her sene farklı yerlerde ve farklı tarihlerde tıp fakültesi öğrencileri tarafından stand etkinlikleri düzenlenmekte-dir.

UFUK: Günümüz hekimleri or-gan bağışının yetersiz olduğunu vurgulamakta ve insanları organ bağışına yönlendirmeye çalışmak-tadır. Geleceğin hekimleri olarak bu gaye altında birleşerek bir far-kındalık yaratmak amacıyla Organ Bağışı Haftası’nda hastanelerinde hastaları ve hasta yakınlarına or-gan bağışı hakkında bilgi verildi. Böylece organ bağışına karşı olan tabuyu bir nebze de olsa halkı bi-linçlendirerek yıkmaya çalışıldı.

TRAKYA, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çarşı’sında TÜTF Nefroloji ABD Organ Bağışı koordinatörü Naciye SAYGI’nın da

yardımlarıyla gerçekleştirdiği 30 katılımcıyla hazırlanan broşürleri dağıtıp insanlara organ bağışının önemini ve bir gün hepimizin buna ihtiyacı olabileceğini hatırlattı, yan-lış bilinenleri düzelterek halkın bu konudaki ön yargılarını yıkmak için çabaladı ve ilk etkinlikte 90,ikinci etkinlikte 57,üçüncü etkinlikte 69 kişiden organ bağışı topladı. Kipa Alışveriş Merkezi’nde gerçekleş-tirdiği etkinlikte de yine broşürler dağıtıp bilgilendirmeler yaparak 42 kişiden organ bağışı toplayarak toplamda 258 kişiye belki de umut ışığı yakarken, çok daha fazla kişiye de bu konunun önemini hatırlatıp, organ bağışı üzerine düşünmesini ve bu konu hakkındaki önyargıları-nı yıkması gerektiğini gösterdi.

OSMANGAZİ, 17-18 Mart’ta Kanat-lı Alışveriş Merkezi’nde 40 katılım-cıyla yapıtığıkları etkinlikte insan-

Page 45: Turuncu Sayı 3

45

lara organ bağışı hakkında sohbet havasında uzun uzun bilgilendirme yapıldı. İl Sağlık Müdürlüğü kendi-lerine 200 adet organ bağışı kartı verdi, kartları 2. Günün ortasında tükendiği için günün geri kalanın-da sadece bilgilendirme ve broşür dağıtımı yaptıkları halde ilgi yük-sekti.

KOÇ, Okulun Öğrenci Merkezi’nde stand açtı. Organ Bağışı hakkında bilgilendirici broşür dağıttı, yanlış bilinen bilgileri düzeltti, organlarını bağışlamak isteyen kişilere formla-rı doldurtup organ bağışı kartlarını verdi. Gün sonunda 200den fazla kişiyi bilgilendirdi, 80 tane de Or-

gan Bağışı aldı.

KOCAELİ, Doğancan Çeneli tarafın-dan düzenlenen etkinlikte hastane-nin organ bağışı koordinatörü Dr. Şebnem Efendi katılımcıların konu ile ilgili sorularını cevapladı. Film-ler gösterimleriyle des-teklenen sunumla duyarlılık artırılmaya çalı-şıldı ve organ bağışında bulunmak isteyenler gün boyunca açık duran stantta bunu gerçekleştirebildi.

GAZİANTEP, Sankopark AVM ‘de organ bağışı ile ilgili insanlarımızı bilinçlendirmek,farkındalık yarat-mak amacıyla etkinlik düzenledi.Organ bağışına karşı olanların ne-denlerini araştırdı.Gün boyu süren etkinlikte 95 ‘e yakın kişiyi organ bağışına ikna etmeyi başardı.

CELAL BAYAR, Celal Bayar Üniver-sitesi Tıp Fakültesi kampüsünde ki-

şiler üzerinde farkındalık yaratmak için bilgilendirme yaptı ve bilgilen-dirmenin sonunda bağışta bulun-mak isteyenlerin gerekli evrakları doldurdu. Günün sonunda 280 bağış topladı ve 280’den fazla kişi üzerinde farkındalık yarattı.

ADNAN MENDERES, etkinlikleri, 18 gönüllü arkadaşla Adnan Mende-res Üniversite Hastanesi’nde oldu. Organ bağışı hakkında yeterli bil-gisi olmayan, çekinceleri ve soru-ları olan katılımcıların bilgilenmesi amacıyla broşür dağıtımı oldu. Ay-rıca organ bağışlamak isteyenlerin kayıtlarını yaptı, gün boyunca 24 kişiye ulaştı.

ACIBADEM, Organ bağışı broşürle-ri ile organ bağışı ile bilinen yar-gılar kırılmaya çalışıldı ve organ bağışının nasıl yararlarının olduğu anlatıldı.Tüm gün boyunca 50 or-gan bağışı yapıldı.

ABANT İZZET BAYSAL, Abant İzzet Baysal Üniversitesi kampüsü akti-vite merkezinde 2 kasım 2011 ta-rihinde saat 10 da başlayarak ger-çekleştirildi.Yerel kurulumuzdan 5 gönüllümüz stand da organ bağı-şının önemi ve gerekliliği hakkında bilgilendirmede bulundu.100 adet organ bagışı kartı doldurularak etkinlik başarıyla tamamlandı.Et-kinlikte amaç üniversite arkadaşla-rımızın organ bağışı konusunda bi-linçlendirilmesi ve bağışçı sayısının artırılmasıydı.Gerekli bilgilendirme gönüllülerimiz tarafından stand-larda birebir anlatımla yapıldı ve ardından organ bağışına gönüllü

olanların organ bağışı formlarını doldurması sağlandı.

AKDENİZ, Akdeniz Üniversitesi Prof.Dr. Tuncer Karpuzoğlu Organ Nakli Merkezi’nin desteğiyle 27 ki-şilik bir ekiple gerçekleştirdiği et-kinlikle cana can katmayı sağladı ve 96 organ bağışı ve 200 anket toplayıp halkın bu konudaki yanlış bilgilerini giderdi.

Page 46: Turuncu Sayı 3

46

Halk Sağlığı Alanında Diğer Çalışmalarımız

TurkMSIC Halk Sağlığı Alt Komitesi olarak bu dönemde yaptığımız diğer çalışmalar

TIP ÖĞRENCİLERİNDE RUH SAĞLIĞI SÖYLEŞİSİ

TurkMSIC Akdeniz ‘Normal insan’ nasıl olmalı sorusuna cevap araya-rak; ruh sağlığı üzerine, Prof.Dr. Taha KARAMAN ile tıp fakültesi öğ-rencilerine yönelik bir söyleşi ger-çekleştirdi. Söyleşi sonunda nor-mal insanı tanımlayamadı. Çünkü her insan farklıdır ve farklılıklara göre normallik değişir, sonucuna

vardı.

ETKİNLİK YAPMA VE SAVU-NUCULUK EĞİTİMİ

TurkMSIC Akdeniz Etkinliklerinin daha nitelikli olması ve daha faz-la tıp öğrencisinin halk sağlığı ko-nusunda çalışmalara katılmasını sağlamak amacıyla Eren HALAÇ ve Metin YEŞİLTEPE eğitmenliğinde çok verimli geçen 18 kişilik bir eği-tim düzenledi. Eğitim sonrasında çalışma planı oluşturarak etkinlik ekiplerini belirledi. Yerel kurulunun SCOPH takımı ile yapılan etkinlikler daha nitelikli hale geldi.

TurkMSIC Ankara SCOPH Etkinlik Birimi yerelde daha planlı ve or-ganize etkinlikler düzenlemek için kuruldu.Başka bir amacı ise yerel kurul dışındaki öğrencilerin etkin-liklerden daha rahat kolay haber-

dar olmaları ve etkinliklere katı-lımlarını sağlamaktı. İlk toplantıya katılım yaklaşık 20 kişi oldu ve sayı 90 kişiye ulaştı.

TurkMSIC Çukurova Kalbin Senin Ellerinde projesi saha çalışmasına hazırlık olarak tansiyon ölçümünü öğretmek amacıyla 1. sınıf gö-nüllülerimize yönelik gerçekleşti. Balcalı Hastanesi acil servis eğitim odasında 15 katılımcı ve 2 gönül-

lü hemşire ile yaklaşık 2 saatlik bir çalışma sonucunda hedefine ulaştı.

BİLKENT ÜNİVERSİTESİ PRO-JELERİ

Güneş Köyden Doğuyor Proje-si: TurkMSIC Ankara İlk olarak 11 Aralık günü Bilkent Üniversi-tesi’ndeki birlikte gerçekleştirilen Güneş Köyden Doğuyor Projesi kapsamındaki yılın ilk ama genel-de ikinci Sağlık Taraması etkinliği Ankara’nın Kazan ilçesinin İmrendi Köyü’nde gerçekleştirildi. Yereldeki koordinatör Nilay Korgal’la organi-ze edilen bu etkinlikte Snellen testi, şeker ve tansiyon ölçümü gerçek-leştirildi. İkinci sağlık taraması ise 7 Nisan Cumartesi günü aynı proje kapsamında etkinliğini Güneyde-re, Konya’da gerçekleştirildi. Bu tarama etkinliğinde ise Akıllı Besin Anne Sütü eğitimine katılmış gö-

nüllüler annelere ve anne adayları-na eğitim verdiler. Diğer gönüllüler de şeker ve tansiyon ölçümlerini ve Snellen testini gerçekleştirdiler.

Sokak Lambası Projesi: TurkMSIC Ankara 29 Nisan tarihinde Bilkent Üniversitesi tarafından gerçek-leştirilen Sokak Lambası projesi-ne destek olmak amacıyla yaşları 10-12 arasında değişen yaklaşık 30 çocuğa çeşitli konularda eğiti-

mi verilmiştir. Bu eğitimler: Temel Temizlik, Diş Temizliği(Ardından flor uygulaması) ve Sigarasız Ya-şam Eğitimi’dir.Eğitimlerin ardın-dan Snellen Testi uygulanmış ve gerekli durumda bilgilendirmeler yapılmıştır.

KANINDA HAYAT VAR!

TurkMSIC Ankara “Kanında Hayat Var!” Kemik İliği Hakkında Bilgilen-dirme Etkinliği: Etkinlik eğitim ve stand çalışmasından oluşmakta-dır. İlk olarak Ankara Üniversitesi Akraba Dışı Doku Ve Kordon Kanı Bankası sorumlusu Prof.Dr. Meral Beksaç tarafından standda görev alacak ve bilgi almak isteyen öğ-rencilere eğitim verilmiştir. Daha sonra Ankara Üniversitesi Şenlik Alanı’nda 13 Mayıs günü stand açılmış ve insanlar bilgilendirilmiş-tir.Sosyal medya ve basında çokça

Page 47: Turuncu Sayı 3

47

ilgi çeken bu konuda üniversite öğ-rencileri bilgilendirilmiş ve gönüllü olmaya teşvik edilmiştir.

8 MART DÜNYA BÖBREK GÜNÜ

TurkMSIC Bezmialem 8 Mart’da, Bezmialem Tıp Fakültesi Hasta-nesi ndeki polikiliniklerde ve ana binadaki hastalara anket çalışması yaptı, yaklaşık 200 kişiye ulaştı ve hayati öneme sahip olan bu konu-da farkındalık yaratmaya çalıştı.

OBEZİTE VE CERRAHİ TEDA-VİSİ SEMİNERİ

TurkMSIC Bezmialem Çok değerli hocamız Doç. Dr Halil Coşkun ta-rafından; Bezmialem Tıp Fakültedi Dekanlık Konferans Salonu nda; bir hastasından gelen, hocamız sayesinde yeni bir yaşama yelken açış öyküsünü konu alan mektu-buyla başladı. Başarılı ameliyatları sonucu ideal kilolarına ulaşan bir çok hastasının ve bir çok kişinin katılımıyla, başından sonuna dik-katle dinlenen bir seminer gerçek-leştirdi. Çağımızın hastalığı olan obeziteye, nedenlerine, günümüz-deki tedavi yöntemlerine değindi ve yaşanmış hasta hikalerinin, biz-zat kendi ağızlarından anlatımına sahne oldu ve hocamızın hastala-rından gelen çiçeklerle son buldu.

GÖNÜLLÜ EĞİTMENLİK

TurkMSIC Bezmialem Ağustos Ayı nda; Bahçelievler Hal Evi ve Esen-

yurt Halk Evi nde gerçekleşti. Ço-cuklara; sağlıklı beslenme, temizlik ve hijyen kuralları, vücudumuzu ve organlarımızı tanıyalım başlıklı eği-timler verdi, çocuklar oldukça ilgili gösterdi ve katılım sağladı, iki gün-de yaklaşık 40 çocuğa ulaştı herbi-rine el yıkama eğitimleri verdi. Gün sonunda tatlı bir yorgunluk bıraksa da her anına değdi.

LÖSEMİ

TurkMSIC Çukurova 10 Mayıs 2012’de Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlık binasının giriş katında yaptı. İlik donörlüğüne dikkat çekmek, etkinlik sırasında

doldurulan defterle ve çekilen fo-toğraflarla lösemi hastası Gizem Çınar’a manevi destek ve mo-ral vermek istedi. Ayrıca Gizem Çınar’ın tedavisine maddi destek de sağlamak istedi. Yiyecek ve içe-cek satışından, müzik sisteminden vs. sorumlu 20 aktif üye ve satışı yapılan çeşitli ürünleri bağışlayan yaklaşık 30 öğrencinin de katkısıy-la hedefine ulaştı. Tüm gün süren etkinlikte 400 kişiye ulaştı. Topla-nan 2800 TL bağışı lösemi hastası Gizem’e gönderdi. Daha sonra da TurkMSIC Çukurova yerel kurulu adına başkan ve gönüllü asistan-larıyla hastanede lösemi hastası Gizemi ziyaret etti.

TurkMSIC Kırıkkale TurkMSIC Kırık-kale gönüllüleri proje kapsamında LÖSEV’li yetkilileri üniversitemize davet etti. Mühendislik Fakültesi Anafartalar Salonu’nda gerçekle-

şen LÖSEV tanıtımına diğer fakül-telerden yaklaşık 300 arkadaşımız katıldı. Tanıtım sonrası LÖSEV için gönüllü olmak isteyen arkadaşları-mız yetkililere isimlerini yazdırarak mail yoluyla başvurularını gerçek-leştirdi. Projeden hemen sonra Lö-semili çocuklara yardım amacıyla LÖSEV’in bünyesinde gönüllülerin ve lösemili çocukların yakınları ta-rafından yapılan eşyalar kampü-sümüzde iki ayrı standa satışa çı-karıldı. Elimize ulaşan 2koli 2 gün gibi kısa bir sürede satıldı ve elde ettiğimiz gelir LÖSEV hesabına ya-tırıldı.

ÇOCUK ESİRGEME KURUMU

ZİYARETİ

TurkMSIC Ege Çocuk esirgeme zi-yareti: aramıza yeni katılan 1. Sınıf gönüllülerin kendi çabası ile yapı-lan bir etkinlikti. Arkadaşlarımız hem bir etkinliğin nasıl planlandığı ve uygulandığı konusunda dene-yim kazanıldı hem de çocukları kü-çük hediyelerimiz ve oyunlarımızla mutlu ettiler.

HUZUREVİ ZİYARETİ

TurkMSIC Süleyman Demirel Hu-zurevinde yaşayan büyüklerimizi ziyaret etti ve sevindirdi.Onlarla güzel sohbetlerde bulundu.

VİTAMİN B12 İLE İLGİLİ KONFERANS

TurkMSIC Ufuk Bu konferans oku-lumuz hocaları tarafından yapıldı

Page 48: Turuncu Sayı 3

48

ve bu etkinliğin öğrenci ayağını biz oluşturduk. Bu konferansta B12 vitamini ve önemi ile ilgili yeterince bilgilendik. Bu konferans sonrasın-da bunu bir eğitim olarak düşünen bizler bilgilerimizi okulumuz hasta-nesinde hasta ve hasta yakınları ile paylaşarak yanlış ve eksik bilinen-leri doğru bilgiye çevrildi.

HPV AŞISI HAKKINDA BİLGİ-LENDİRME

TurkMSIC Ufuk Nisan ayında oku-lumuzda HPV aşısı ile ilgili bir kam-panya programı oldu. Biz de top-luluk olarak böyle bir girişimden önce insanları bilgilendirmemiz ge-

rektiğini düşündük ve kampanyayı yapanlardan bizlere bir konferans vermelerini rica ettik. Bu konfe-ransın asıl amacı bu aşının rahim ağzı kanserine engelleyici etkisiydi ve bizlere fazlasıyla yararlı olduğu-na inanıyoruz. Konferansın hemen akabinde de broşürler hazırlayarak bu bilgilerimizi okulumuz hasta-nesinde ilgilenenler ile paylaşıldı. HPV’nin güncel bir konu olması bizi bu konuda yeni projeler üretmeye itti.

Zihinsel Engelli ve Otizmli Ço-cukları Ziyaret

TurkMSIC Uludağ tarafından gö-nüllüleri tarafından “Otizmli bir hastamız olmayacağını veya an-laşmanın zor olduğunu nereden biliyoruz ki?” sloganıyla yola çı-karak psikiyatri anabilim dalından hocalarımızla Otistik Çocuklar Eği-

tim Vakfı’na ziyarete giderek ger-çekleştirildi. Etkinlik duyarlı hekim adayları olarak farkındalıkları taze-lendi ve bazı gerçekler hatırlandı. Hocanın “farklı eğitim görmesi ge-reken çocuklar” diye nitelendirdiği çocuklarla etkinlik düzenlemek fa-kültelerine ve TurkMSIC’e yeni bir anlayış getirdi diye düşünüyorlar.

TurkMSIC Bezmialem Avcılar Mey-danı nda; zihinsel engelli çocuk-ların kendi elleriyle yaptıkları ça-lışmaların da yer aldığı kermese katıldı. Orada bulunan tüm eşya-ların satılmasına katkıda bulundu, keyifli bir gün geçirdi. Öğretmen-leriyle iletişime geçildi, yaptıkşarı

çalışmalar ve sonrasında yapılabi-leceklerle ilgili olarak bilgi alındı.

DOWN SENDORUMLU ÇOCUK-LAR

TurkMSIC Yeditepe gönüllüleri ta-rafından Scoph’a da uygun bir et-kinlik olmasıyla birlikte,Scorp eki-binin gerçekleştirdiği ve tüm yerel ekibin katılım sağladığı bu etkin-likte Mecidiyeköy’de 2011 yılında belediyenin de katkılarıyla hizmete giren,down sendromlu çocukları topluma kazandırma projesi olan ve Down sendromlu çocukların çalıştığı,ailelerinin yemekleri yap-tığı dünyanın en sıcak ve sevgi dolu ortamını barındırdan DOWN CAFE’ye bir Pazar günü güzel bir brunch’a gidildi.Yaklaşık 30 kişiyle 3 saat boyunca lezzetli yemekler yendi,sohbetler edildi ve son ola-rak da tüm katılımcıların önceden

ellerini boyaya batırarak oluşturu-lan tabloyu mekana hediye etti.Günün sonunda aileler,çocuklar ve gönüllüler çok mutluydu.

TurkMSIC Bezmialem Fatih te bu-lunan, Down Sendromlu bireyleri baz alan vakfı ziyaret etti, vakfın kurucu üyelerinden biri olan Erdal Özkan ile görüştü, daha iyi bir şe-kilde nasıl iletişim kurabileceğini anlamak amaçlı; oradaki çocukla-rın eğitim seyanslarını gözlemledi, çocuklarla ve aileleriyle yakın te-mas kurdu. Yeni dünyalar keşfe-debilme, az da olsa dünyalarını ve dünyalarımızı renklendirerek geliş-tirme adına görüşmelerin devam

ettireleceği yönünde kararlar aldı.

SİGARASIZ YAŞAM

TurkMSIC Acıbadem: Sigara alış-kanlığı birçok hastalığa sebep olan en zararlı alışkanlıklardan biridir ve erken yaşta sigaraya başlamak hem bağımlılık yaratmada hemde uzun vadeli birçok sağlık sorununa yol açmaktadır.Ülkemizde de er-ken yaşta sigaraya başlama oranı giderek artmaktadır ve Sigarasız Yaşam Projesi eğitmen eğitimi ile yerel kurulumuzdan eğitmen Öz-gün Yağmur 26 ilköğretim öğren-cisine sigaranın zararları ve sigara kullanımının ne tür sonuçlara yol açıcağı hakkında bilgi verdi.

TurkMSIC Ankara 10-12 Mart ta-rihleri arasında Ankara Yerel Kuru-lu ev sahipliğinde 8.Tütün Kontrolü Eğitici Eğitimi Ankara Üniversitesi

Page 49: Turuncu Sayı 3

49

Tıp Fakültesi Morfoloji Binası’nda gerçekleştirildi. Sigarasız Yaşama İlk Adım Eğitimleri’ni verebilecek ve Sigarasız Yaşam Kampanya-sı etkinliklerinde öncü olup yerel kurullarda bilgilendirmeler yapa-bilecek gönüllülerin yetiştirilmesi amaçlanmaktaydı. Bunun için be-lirtilen tarihler arasında çeşitli yerel kurullardan seçilen 24 kişi Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Morfoloji Binası’nda 2 günlük eğitim almış-lar ve 3. gün de Yasemin Karakaya İ.Ö.’de ilk eğitimlerini vermişlerdir. Sonuç olarak Sigarasız Yaşam Pro-jesi 24 eğitmen kazanmış, Ankara Yerel Kurulu üyeleri organizasyon tecrübesi kazanmış ve pek çok or-taokul öğrencisi sigaranın zararları konusunda bilgilendirilmiştir.

TurkMSIC Süleyman Demirel Tü-tün Kontrolü Eğitimi: Sigara özel-likle gençler arasında büyük bir tehlike.İlkokul öğrencilerinin bu tehlikenin farkına varmasını sağla-mak amacıyla Bahçelievler İlköğ-retim Okulu’nda 50 öğrenciye tü-tün kontrolü eğitimi verdi.

HASTANEDE YATAN ÇOCUK-LAR İÇİN YILBAŞI PARTİSİ

TurkMSIC Acıbadem tarafından 14 Ocak günü Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk klini-ğinin hematoloji ve endokroloji bölümünde çocukların hastanede gülüp eğlenmeleri ve hastanede geçirdikleri anlara değişik renkli bir an katmak için bir parti yapıldı.Palyaço, melek, superman, pamuk prenses ve noel baba kostümle-ri ile sihirbazlık gösterileri partide yer aldı.Yılbaşına özel hediyeler dağıtarak gönüllülerimizle birlikte resimler yapılıp konuşup şarkılar söylendi.

TurkMSIC Kocaeli yılbaşı yaklaşır-ken bu dönemi hastanede geçir-mek zorunda kalan çocuklara biraz moral vermek istedi. Nur Doğru-yol, Güray Durmaz ve Melih Gönen tarafından Pediatri ve Endokrinolo-ji servislerinde palyaçolarla, oyun-larla gerçekleştirilen mini parti her-kesin beğenisini topladı. Hasta bir çocuğun tıp fakültesi öğrenci oldu-ğumuzu öğrenen velisi bu beğe-ni-sini şu şekilde dile getiriyordu:

“Aferin çocuklar, hep böyle duyarlı olun.”

TurkMSIC Kırıkkale, Kırıkkale Üni-versitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Pediatri servisinde yatan minik arkadaşları için 30 Aralık günü bir yılbaşı partisi düzenledi. Palyaço ile birlikte aldığıkları hediyeler oda oda dolaşılarak minik kardeşlere ve ailelerine verildi. Kendi dertle-rini bir gün bile olsa unutmaları-nı sağlamak amacıyla yaptığıkları etkinlik oynadıkları oyunlarla son buldu.

TurkMSIC Ege yaklaşık 35 gönüllü ile çok güzel bir yılbaşı partisi dü-zenlediler. Hastanede yatan tüm çocuklara(yaklaşık 100-120 çocuk) ulaşıldı ve noel baba-prensesler tarafından hediyeler verildi, oyun-lar oynandı.

TurkMSIC Süleyman Demirel, Yıl-başını hastanede tedavi görerek geçirmek durumunda olan ço-cuklara moral vermek amacıyla üniversite hastanemizin pediatri servisi ziyaret etti. Bir anlığına da olsa hastaların hastanede olduğu-nu unutturulmaya çalışarak çeşitli oyunlar oynadı.

TurkMSIC Uludağ olarak birinci dönemlerini 22 Ocak’ta “Bursa Lö-semili Çocuklar Derneği(LÖDER)” ve TOG’la birlikte çalıştıkları yılbaşı eğlencesiyle kapattılar. Hasta ço-cuklara destek oldukları ve moral verdikleri partiyi Holiday Inn Kam-püs Otel’de hazırladılar. Eğlenme-leri için canlı müzik, dans gösteri-leri, palyaçolar getirdik ve boyama aktiviteleri hazırladılar.

TurkMSIC Cerrahpaşa, yeni yıl-da onkoloji de yatan çocuklar için yeni yıl partisi yaptı. Bu partiyi ya-parken onkoloji hocalarıyla çalıştı. Erkenden gidip salonu süslediler. Sonra çocuklarla birlikte şarkılar söylediler, dans ettiler, hediyeler verdiler… Onların gözündeki ışıltıyı görmek her şeye değerdi.

TurkMSIC Cumhuriyet Cumhuriyet üniversitesi tıp fakültesi hastane-sinde 31 aralık tarihinde pediatri servisinde yatmakta olan çocukla-rımızla yılbaşı etkinliği yaptı. Hasta

çocuklarımızın neşelenmesi için bir odamız süslendi, pastalar getirildi, hediyeler verildi, oyunlar oynatıldı. Çocuklarla birlikte çok keyifli bir gün geçti.

TurkMSIC Ufuk Çocuklarımızı da Mutlu Edelim adı altında yılbaşın-da bir proje gerçekleştirildi. Amaç çocukların büyük bir kısmının has-tane ve doktorlara karşı olan fobi-lerini bir nebze de olsa azaltmaya çalışmak ve yılbaşında çocukları mutlu etmekti. Proje kapsamında hastanemizin pediatri bölümünde yatan hastamız olmadığı için çocuk acil bölümüne yarım gün boyunca gelen tüm çocuklara minik minik hediyeler dağıldı. Çocuklarımız da mutlu oldu.

CERRAHPAŞA, SCOPH, SCORA ve SCORP un ortak etkinliği olan ‘Kadınlar Günü’ etkinliğimizdi. Et-kinliğimizi yine Kızılay’ ın desteğiy-le Beşiktaş Meydanı’ nda gerçek-leştirdik. Kadınlarda sık görülen kanserlerden meme ve cervix kan-serini, korunma yollarını anlattık. KKMM nedir , nasıl yapılır konula-rında bilgi verdik. Bunların dışında kadına şiddet temasını da işledik. Onlara karanfiller, el temizleme jelleri dağıttık. Ayrıca çadırımızda ‘Erkeklik İstisnai Bir Durumdur’ sergisini açtık. Gün sonunda iskele meydanında yaptığımız canlandır-malarla halkın ilgisini çektik, onlara sosyal mesaj verdik. Başarılı bir et-kinlikti. Bunların yanında yanımıza Kızılay’ın kurduğu bir diğer çadırda kan bağışı alındı. Yüzlerce kişiye ulaştık.

Page 50: Turuncu Sayı 3

50

Oyuncak Ayı Hastanesi

Çocukların doktor korkusu mu? Biz bunu yenebiliriz!

Oyuncak Ayı Hastanesi; çocuk-ların doktor korkularını yenmeye yönelik, çocukların ebeveyn rolü oynadıkları bir projedir. Çocuklar Oyuncak Ayı Hastanesi’ne has-ta ayıcıklarını getirirler ve ayıcık doktorları da ayıcıkları iyileştirir. Böylece çocuklar, doktorların can acıtmak için değil iyileştirmek amacında olduklarını anlarlar.

Amacımız 3 ile 8 yaş arası çocukla-rın doktor korkularını yenmelerini sağlamak, hastanenin düşündük-

leri gibi korkutucu bir yer olmadı-ğını gösterip bu konuda bakış açı-larını değiştirmek, tıbbi işlemlerin ürkütücü olmadığını göstermek, insan vücuduyla ilgili temel bilgiler vererek hem eğlendirici hem öğ-retici bir etkinlik yapmaktır. Proje dahilinde önce Çocuklara Yaklaşım konulu eğitim alınarak; yıl içinde Oyuncak Ayı Hasta-nesi etkinliği Türkiye’nin pek çok yerinde, yuva ya da açık alan gibi yerlerde uygu-lanmaktadır.

2012 yılı Oyuncak Ayı Hasta-nesi etkinliklerimizde 21 tıp fa-kültesinin katılımıyla 2128 çocuğa ulaşılmıştır.

Projemiz 2011-2012 döneminin henüz başlarında 24.11.2011 ta-rihinde Süleyman Demirel Yerel Kurulu tarafından 7 katılımcıyla ve 130 çocukla gerçekleştirildi. Canan Eryiğit eğlenceli ve amacına ula-şan bir etkinlik olduğunu belirtiyor.

Daha sonra 14 Aralık 2011 ta-rihinde Yeditepe YK projemi-zi başarıyla devam ettirdi. 29 Aralık 2011 tarihinde Kırıkkale YK tarafından Kırıkkale Sosyal Hizmetler yuvasında 15 gö-

nüllü ve 22 çocukla etkinlik ger-çekleştirildi.

5 Ocak 2012 tarihinde Koca-eli YK tarafından Düş Bahçesi

Hazal DursunProje Koordinatörü

Page 51: Turuncu Sayı 3

51

Proje Bilgileri

Orjinal AdıTeddy Bear Hospital

Başladığı Yıl : 2008

Katılımcılar » Acıbadem YK » Adnan Menderes YK » Bezmialem YK » Cerrahpaşa YK » Çukurova YK » Ege YK » Erciyes YK » Gazi YK » Gaziantep YK » İstanbul YK » İstanbul Bilim YK » Hacettepe YK » Kocaeli YK » Kırıkkale YK » Koç YK » Mersin YK » Ondokuz Mayıs YK » Selçuklu YK » Süleyman Demirel » Trakya YK » Uludağ YK » Yeditepe YK

Anaokulu’nda 23 gönüllü ve 225 çocukla etkinlik gerçekleştirildi. 14 Şubat 2012 tarihince Kocae-li YK tarafından . 3 farklı okulda

aynı anda gerçekleştirilen et-kinliklerde 3 ekip halinde (Ka-rıncalar, Papağanlar ve Ke-lebekler) 52 gönüllü ve 267 çocukla etkinlik gerçekleştiril-di. Oğuz Bölük böylece tam

77 gönüllüyle 492 çocuğun oyuncaklarını iyileştirdiklerini ve çok güzel geri bildirimler al-

dıklarını söyledi.

12 Ocak 2012 tarihinde Trakya YK tarafından Edirne Şirin Çocuk Yuvası’nda 20 gönüllü ve 100 ço-cukla etkinlik gerçekleştirildi.

28 Şubat 2012 tarihinde İstan-bul YK tarafından Fatih Engin Sever Anaokulu’nda 30 gönüllü ve 100 çocukla etkinlik gerçekleş-

tirildi. İstanbul YK’dan Özge Şahin çocuklarla beraber çok eğlenceli ve öğretici bir etkinlik gerçekleştir-diklerini vurguluyor.

5 Mart 2012 tarihinde Selçuklu YK tarafından Ted Konya Kolejinde 22 gönüllü ve 45 çocukla etkinlik gerçekleştirildi. 12 Mart 2012 ta-rihinde Cerrahpaşa YK tarafından Özel Esayan Ermeni Anaokulu ‘nda (Taksim) 8 gönüllü ve 50 çocukla etkinlik gerçekleştirildi. 16 Mart 2012 tarihinde Süleyman Demirel YK tarafından Süleyman Demirel Üni-versitesi Anaokulu’nda 9 gönüllü, 1 danış-man öğretim üyesi ve 100çocukla etkinlik gerçekleştirildi. 3-5 Nisan 2012 tarihinde Koç YK ta-rafından Sarıyer Çiçekli Bahçe Yuvası’nda ve Sarı-

yer Doğa Anaokulu’nda 15 gönüllü ve 120 çocukla etkinlik gerçekleş-tirildi.

8 Nisan 2012 tarihinde Gazi YK ta-rafından Gökkuşağı Eçem Vakfı Anaokulları’nda 40 çocukla etkinlik gerçekleştirildi. Almıla Kanat etkin-likleriyle ilgili şunları bizlere iletiyor : “Çocuklarla iletişimimiz gözlem-leyebildiğim kadarıyla projenin amacına ulaşmasını sağlayacak kadar iyiydi. çocuklara doktorların amacının iğne yapmak/can acıt-mak değil, iyileştirmek olduğunu, o yüzden bazen iğne yapmak zo-runda kaldığını ve daha bir sürü

Page 52: Turuncu Sayı 3

52

şeyi sağlıklı olarak telkin ettiğimizi düşünüyorum. Hatta bir katılımcı arkadaşımız “çocuk korkumu yen-dim” dedi, yani proje aslında dok-torların çocuk korkusunu yenmek için de işe yarıyormuş.”

14 Nisan 2012 tari-hinde Erciyes YK ta-rafından Boydak Anaokulu’nda 23 gönül-lü ve 80 çocukla etkinlik gerçekleştirildi.17 Nisan 2012 tarihinde Ondokuz Mayıs YK tarafından Samsun Özel Ezgililer Anaokulunda 24 gönüllü ve 49 çocukla etkinlik gerçekleştirildi.25 Nisan 2012 ta-rihinde Ege YK tarafından Ege Üni-versitesi Anaokulu’nda 11 gönüllü ve 70 çocukla etkinlik gerçekleşti-rildi.

4 Mayıs 2012 tarihinde İstanbul Bilim YK tarafından Beşiktaş İstek Vakfı Atanur Oğuz Anaokulu’nda 28 gönüllü ve 90 çocukla etkinlik gerçekleştirildi. Koordinatörleri her iki taraf adına da, hem yararlı hem de eğlenceli bir gün geçirdiklerini söylüyor.

9 Mayıs 2012 tarihinde Uludağ YK tarafından Uludağ Üniver-sitesi Kreş ve Anaokulu’nda 52 gönüllü ve 148 çocukla etkinlik

gerçekleştirildi. Ecem Ertürk et-kinlikleri ile ilgili şunları belirtiyor : “Sonuç olarak tüm hasta ayılar iyileşti ve etkinlik sonunda tüm

çocuklar doktor olmak istiyordu. Onlara böyle bir bakış açısı kazan-dırabilmek ve amacımıza ulaşmış olmak bizi çok mutlu etti.”

9 Mayıs 2012 tarihinde Adnan Menderes YK tarafından Papatya kreşinde 12 gönüllü ve 21 katı-lımcıyla etkinlik gerçekleştirildi. 14 Mayıs 2012 tarihinde Hacettepe YK tarafından Çokören Satılmış Yılmaz İlköğretim Okulu’nda 42 öğrenci ve 23 çocukla etkinlik ger-çekleştirildi. 23 Mayıs 2012 tari-hinde Çukurova YK tarafından Ab-dullah Cem Turhan Anaokulu’nda 26 gönüllü ve 89 çocukla etkinlik gerçekleştirildi.

24 Mayıs 2012 tarihinde Bezmia-lem YK tarafından Florya Saadet Yuva ‘da 80 çocukla etkinlik ger-çekleştirildi. Projemiz daha önce de Bezmialem YK tarafından ilk etkinlikleri olarak başarıyla gerçek-

leştirilmiştir.

Mayıs 2012 tarihinde Mersin YK tarafından Pinokyo Anaoku-lu(15 gönüllü ve 30 çocukla) ve Mersin Üniversitesi Tıp Fakül-tesi Hastanesi’nde (20 gönüllü ve40 çocukla) etkinlik gerçekleş-tirildi. Gaziantep YK tarafından 6 gönüllü ve 25 çocukla etkinlik ger-çekleştirildi. 31 Mayıs 2012 tarihin-de Acıbadem YK tarafından Özel Leydi Çocuk Yuvası’nda 8 gönüllü ve 50 çocukla etkinlik gerçekleşti-rildi.

Projemiz gittikçe artan bir ilgiyle devam etmekte ve çocukların kal-bini fethetmektedir.

Page 53: Turuncu Sayı 3

53

Güneydoğu Anadolu Sağlık Turnesi

HEP beraber olalım, DUVARları yıkalım!

Sağlık Turnesi 2 yıldır başarıyla uy-gulanan son 1 yılda ulusal proje olmaya hak kazanmış ,TurkMSIC ‘in en gözde projeleri arasında kendine yer bulmuş , sınırları kaldı-ran , ön yargıları yıkmayı başaran , buzdağının görünmeyen kısmını görünür hale getiren , bir tıp öğ-rencisinden daha fazlasının fazlası dedirten eşsiz bir projedir . 2 yıldır projede yer almaktayım ve geçen bu yıllarda kendime yeni bir ben katacak kadar deneyime, anlayışa büründüm diyebilirim . Diğer bö-lüm arkadaşlarıma da bu duygu-ları yaşamalarında ön ayak olmak olayın ayrı bir mutluluk duyduğum yönüydü.

“Güneydoğu Anadolu Sağlık Tur-nesi 1 ’’ den bahsedecek olursak ; üniversite hayatımın ilk yılında bir hazırlık öğrencisi sıfatıyla katılımcı olarak yer aldığım unutulmaz bir 5 gün yaşadığım , o zamanda ve hala bana “fevkaladenin fevkinde ’’ ge-len ilk Sağlık Turnesi deneyimimdi. Sağlık Turnesi’nin ilk yılında Antep, Urfa ve Mardin ilk şanslı illerimizdi. Güzel bir 29 Mart 2011 sabahında Antep’te karşılandık ve projemiz Antep’in çok güzel bir restoranında Antep ‘e özgü “acısı ve yüze ver-diği kırmızılıkta ’’ özgünlük taşıyan Beyran içerek ve çok lezzetli Kat-mer tatlısı yiyerek startımızı verdi. Turnenin ilk yılında Yeditepe YK ‘ a tarafından kurulan ekibe bura-dan da bir kez daha teşekkürlerimi iletmek istiyorum harika hazırlan-dıklarından ve özverilerinden dola-yı... Yaklaşık 60 kişilik bir öğrenci

topluluğuyduk ve 7-8 ‘erlik takım-lara ayrılarak farklı farklı köylere eş zamanlı olarak gitti , bazı takımlar Kızılay işbirliğiyle şehir meydan-larında kurulan çadırlarda şeker , tansiyon ölçümlerini gerçekleştir-di ve çocukların doktor korkuları-nı yenmelerini sağlamaya yönelik olan “Oyuncak Ayı Proje’’ sini ger-çekleştirdik ayrıca tabi yanımızda küçük hediyelerimiz de vardı.

“Sadece çalıştınız mı arkadaş?” sözlerine hitaben ; evet yalnızca çalışmadık yaklaşık saat 5 gibi ça-lışmalarımızı bitirerek bölgeyi daha iyi tanımaya , bölge halkının o sı-caklığını daha yerinde hissetmeye yönelik Antep , Urfa ve Mardin’in tarifi edilemez tarihi yerlerini, do-ğal güzelliklerini görme ve tanı-ma şansımız oldu. Antep’in meş-hur baklavasını tatmak, Urfa’da

Volkan OğlinProje Koordinatörü

Page 54: Turuncu Sayı 3

54

Proje Bilgileri

Başladığı Yıl : 2011

Katılımcılar » TurkMSIC Acıbadem » TurkMSIC Akdeniz » TurkMSIC Cerrahpaşa » TurkMSIC Cumhuriyet » TurkMSIC Dokuz Eylül » TurkMSIC Hacettepe » TurkMSIC Karaelmas » TurkMSIC Kocaeli » TurkMSIC Marmara » TurkMSIC Osmangazi » TurkMSIC Yeditepe

Destekçiler » Yeditepe Üniversitesi , » Türk Kızılayı , » İstek Vakfı Okulları » İstanbul Üsküdar Belediyesi , » İstanbul Çekmeköy Belediyesi , » İstanbul Ümraniye Belediyesi » GaziAntep Büyükşehir Belediye-

si » ŞanlıUrfa Belediyesi » Sanko Holding » Roche A.Ş , » Şölen Çikolataları » Faber Castell –Adel » Coca Cola » Bilkom Bilişim A.Ş » Yeditepe Sosyal Destek Klubü » Yeditepe Sinema Klubü , » Fİ-MA , » Fatih Kırtasiyecilik

Balıklıgöl’ü görmek ve hikâyesini dinlemek ve Mardin’de güzel bir mekânın terasında kahvelerimi-zi yudumlarken Mezopotamya’nın çarşaf gibi ayaklarımızın altında serilmesini izlemek bizim için ha-rika duygular, yaşayamayanlar için de kıskançlık hissi yaratan güzel-liklerdi. Projeyi başarılı bir şekilde tamamladığımız 4 Nisan günü pro-jeyi bitirmenin mutluluğun, hüznü-nü, yorgunluğunu karmaşık olarak

yaşadığımız zaman artık evlere dönme vaktiydi.

“Sağlı Turnesi 2” de zorluklarla mü-cadele etmek ve onları alt etmenin mutluluğu ile bendeki yerini almış bulunmakta. Projenin 2. yılında proje takımında yer almak benim için büyük bir mutluluk olmuştu. Projemizi 2.yılında Diyarbakır ‘da gerçekleştirmeyi ayrıca Hasankeyf ve Mardin’e geziler düzenlemeyi planladık. 10 Mayıs 2012 gündo-ğumunda Diyarbakır’ da başlayan projemiz ilkinde bahsettiğim yol ve yöntemler ile gerçekleşti. Sizleri imrendireceğim ama Diyarbakır’ ı çok yerinde hissettiren eşsiz han-larında kahvaltı etmek , lokanta-larındaki “et kültürü” nü damağı-mızda hissetmek , şehri çevreleyen meşhur surları her an görmek ve gezdikçe o gizemi iliklerde duymak , Mardin ‘nin meşhur konaklarında bulunmak ve sular altında kalacak olan gördüğümde daha da fark et-tiğim değer olan Hasankeyf’i keş-fetmek hayatta yaşanması gereken yaşanmışlıklar oldu bizim için. 14 Mayıs ‘da projemizi bitirdiğimizde benim de bittiğmi itiraf ediyorum .

Sağlık Turnesinden, yapıldığı yer-lerden, gezilerden bahsettikten sonra birazda yaşadığımız hislere , deneyimlere geçiş yapmak istiyo-rum. Aklıma ilk gelenler ve orada

ilginç olarak algıladıklarım; 70 yaş-larında olan birçok amcanın, tey-zenin ilk defa şeker ölçümü yap-malarıydı veya şimdi de şekerini ölçüyüm dediğim amcanın kolunu açmasıydı. Ne yazık ki bu durum bölgedeki bilincin ne düzeyde tu-tulduğunun göstergesi ve koruyu-cu hekimliğe yönelmek isteyen ül-kemizde bu sisteme ne kadar hazır olduğumuzun net görünümüdür.

Çocuklara gelecek olursak, onların gözlerindeki o ışığı görmek , bizim için ufak hediyeler olarak nitelendi-rilen şeylerin onlar için neler ifade ettiğini hissetmek anlatılmaz yaşa-nır dediğimiz cinsten hissiyatlardı .Okullara ilk gittiğimizde bizi iğneci doktor ağabeyler ablalar geldi diye tüm okula duyurmaları ,herkesin çevremizi sarması çocukluğun o masum yüzünü hatırlatıcı cinsten-di.

Hep güzel şeylerden bahsettik be-nim için birkaç üzüntü verici ayrın-tıyı da paylaşmak istiyorum sizinle ;katılımcı olarak başvuruları aldığı-mız dönemde biz geleceğin hekim-lerinin de( muhtemelen birçoğu-muzun hayattaki duraklarımızdan olacak ) bölgeye karşı büyük ön-yargılarının olduğunu gördüm ve elbette bu durum tamamen bizden kaynaklı önyargılar değil , maale-sef ülke genelindeki kalıplaşmış

Page 55: Turuncu Sayı 3

55

önyargılar; ama bu kalıpları sorgu-lamadan kabullenmek , aşmak için adım atma zahmetinde bulunma-mak tamamen bizim suçumuz ve tembelliğimizdir. Ve şunu da be-lirtmek istiyorum ; birkaç başvu-rudaki “ırkçı ’’ söylemler ‘ bu ka-dar da olur mu’ dedirten cinstendi.Biliyorum bunlar çok özel konular ama ifade edilmesi gereken , ken-di içimizde tartışıp beyin fırtınası yapmamızı gerektiren durumlar bana göre.

Size bide bölge halkının meşhur misafirperverliğinden bahsetmek istiyorum. Geçen yıl katılımcıları-mızdan olan Osmangazi YK ‘ dan Alper arkadaşımızın daha önceki yayında bahsettiği muhtarın evine daveti , yöresel yemek ikramları , sıcak ve samimi davranışlar ile her yerde karşılaştık. (İkramları geri çevirdiğimizde üzülen ve alınan et-kileyici bir kültüre sahip insanlardı) . Urfa’da 10 kişi toplanıp gece dı-şarı çıktığımızda 2-3 gibi bizi kendi özel arabalarıyla otelimize bırakan ve en azından benzin parasını öde-mek istediğimizi söylediğimizde de paradan daha önemli şeylerin olduğunu bize hatırlatan 2 mekan sahibinin bize söylediği cümleyi size aktarmak istiyorum. “ Gitti-ğiniz yerlerde bizi insanlara gör-düğünüz sıcaklıkla anlatın bu bize yeter ’’ bu cümle artık önyargılara

mı sitem, yanlış algılara mı kararı siz verin artık.

Daha söyleyecek çok sözüm an-latacak binlerce duygum var ama yazım uzamış uzayacağı kadar fark ettiğim kadarıyla . Son olarak daha önceki proje koordinatörüm sevgili İdris Taş ‘a , takım arkadaşlarım ; Yavuz Selim Atan ‘a , Semih ak ‘a , Salih Öztürk ‘e , Lale Özcan’a, Ba-hadır Kılıç’a ve Emre Gündoğan ‘a , katılımcı arkadaşlarımıza , destekçi hocalarımıza ve proje sponsorları-mıza sonsuz teşekkürlerimi sunu-yorum. Harika bir Sağlık Turnesi yılı geçireceğimiz sözünü de bura-dan vermek istiyorum. Sağlıcakla kalın!

Page 56: Turuncu Sayı 3

56

Bağırsak Kanserine Dur De!

Kolon kanserinden değil, geç kalmış olmaktan korkun!

GLOBOCAN 2008 verilerine göre kolon kanseri dünyada en sık gö-rülen ve en çok öldüren 3. kanser tipidir. Kolay belirti vermediği için genellikle geç evrelerde tespit edil-mekte ve geç kalındığı için ciddi so-nuçlar doğurmaktadır. Yılda 1 mil-yondan fazla kişiye kolon kanseri tanısı konmakta ve yaklaşık 600 bin kişi her sene hayatını kaybet-mektedir. Sağlık Bakanlığı’nın ya-yınladığı 1998 istatistiklerine göre de Türkiye’de kolon kanseri erkek-lerde üçüncü, kadınlarda ikinci sık-lıkta rastlanan kanser çeşididir.

Yine Sağlık Bakanlığı’nın 2003 yı-lında hastanede yatan hasta lis-

tesine göre yaptığı araştırmada kolon kanseri üçüncü sıklıkta yer almaktadır. Bu rakamlar oldukça ürkütücü olmasına karşın hasta-lıkla ilgili iki noktanın iyi bilinmesi gerekir:

1. Kolon kanseri en kolay önlene-bilen kanserlerden biridir.

2. Kolon kanseri erken teşhis edi-lirse tedavi şansı %100 lere varmaktadır.

Türkiye’de Sağlık Bakanlığı kolon kanserini önleme konusundaki ça-lışmalarına yeni başlamıştır. Kolon kanseri taramaları ülkemizde yeni yeni gündeme gelmektedir. Konuy-la ilgili çalışmalar yapan vakıflar ve dernekler bulunsa da, kolon kan-seri konusunda gerekli bilinç top-lumumuzda henüz oluşmamıştır.

Birçok insan bırakın kolon kanse-rinden nasıl korunacaklarını bilme-yi, kolon kanserinin ne olduğunu bile bilmemektedirler.

Artan fast-food tüketimine bağlı olarak kolon kanserine yakalanma sıklığı giderek artmaktadır. Pro-je kapsamında, insanlara sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırılarak birçok insanın kanser olması ön-lenebilir. Hastalık insanlara tanıtı-larak ve insanlar taramalara yön-lendirilerek hastalığın erken teşhisi sağlanabilir ve birçok insanın ha-yatı kurtulabilir. Amacımız bu ka-dar kolay önlenebilen bir kanser-den bu kadar çok kişinin hayatını kaybetmesine “DUR!” demektir.

Neler Yaptık?

Ağustos 2010’da İzmir’de proje

Begüm ÇalımProje Koordinatörü

Page 57: Turuncu Sayı 3

57

Proje Bilgileri

Başladığı Yıl : 2010

Katılımcılar » TurkMSIC Acıbadem » TurkMSIC Ankara » TurkMSIC Bezmi Alem » TurkMSIC Bilim » TurkMSIC Cerrahpaşa » TurkMSIC Cumhuriyet » TurkMSIC Dokuz Eylül » TurkMSIC Erciyes » TurkMSIC Gazi » TurkMSIC Kırıkkale » TurkMSIC Kocaeli » TurkMSIC Koç » TurkMSIC Mersin » TurkMSIC On Dokuz Mayıs » TurkMSIC Trakya » TurkMSIC Uludağ

Destekçiler » Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş

Dairesi

çalışma grubuna “KOLON KANSE-Rİ KLİNİK SEYRİ, TANI ve TEDAVİ YÖNTEMLERİ” ve “KOLON KAN-SERİNDEN KORUNMA YOLLARI, KALSİYUM ve FOLİK ASİT’İN KO-RUNMADAKİ ROLÜ” konulu eğitim verdik.

Aralık 2010’da Cerrahpaşa Yerel Kurulu ev sahipliğinde “Bağırsak Kanserine Dur De Eğitici Eğitimi” düzenledik.

Eğitici eğitimine katılan kişiler ken-di yerel kurullarındaki proje takımı-na eğitim verdiler

59. Ekim Genel Kurulu ve 1. Turk-

MSIC Sempozyumu’nda projemizi tanıttık.

2010 Katolonya-Euregme’de pro-jemizi uluslar arası alanda tanıttık.

18 Aralık 2011’de Ankara Antares AVM’de etkinlik yaptık. Yaklaşık

1000 kişiyi bilgilendirdik.

29 Aralık 2011’de Dokuz Ey-lül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde etkinlik yaptık. Yak-laşık 300 kişiyi bilgilendirdik.

Proje takımı ile birlikte projenin tanıtım filmini çektik. Filmi sosyal medyada paylaştık ve projenin tanıtımına katkı sağladık. Şu link-ten tanıtım filmine ulaşabilirsiniz: http://youtu.be/f1rRYjNptq4

15 Mart 2012’de Mersin Forum Alışveriş Merkezi’nde etkinlik yap-tık. Yaklaşık 500 kişiyi bilgilendir-dik.

15 Mart 2012’de Bursa Nilüfer Carrefour’de etkinlik yaptık. Yakla-şık 250 kişiyi bilgilendirdik.

1 Nisan 2012’de İstanbul Metro City’de etkinlik yaptık. Yaklaşık 400 kişiyi bilgilendirdik.

25 Mart 2012’de Kırıkkale Makro AVM’de etkinlik yaptık. Yaklaşık 150 kişiyi bilgilendirdik.

15 Nisan 2012’de Kozyatağı Acıba-dem Hastanesi’nde etkinlik yaptık. Yaklaşık 170 kişiyi bilgilendirdik.

18 Nisan 2012’de Bezmi Alem Tıp Fakültesi Hastanesi’nde etkinlik yaptık. Yaklaşık 200 kişiyi bilgilen-dirdik.

Bağırsak Kanserine Dur De Eğitici Eğitimi - Cerrahpaşa

Mersin Forum AVM’deki Etkinliğimiz-den

Tanıtım Videomuzdan Bir Görünüm – http://youtu.be/f1rRYjNptq4

Etkinliklerimiz basında yer aldı bit.ly/NxFHHj

Page 58: Turuncu Sayı 3

58

Kalbin Senin EllerindeKalbine Sahip Çık!

Dünya’daki 1 numaralı ölüm se-bebinin kalp ve damar hastalıkları olduğunu biliyor muydunuz? 2008 yılında 17.8 milyon insanın haya-tına mal olan bu hastalıklara dur demezsek, 2030 yılında 26 milyon insanın daha kalbi ellerinden kayıp gidecek.

Biz de gönüllü ve bilinçli tıp fakül-tesi öğrencileri olarak durumun ciddiyetini kavradık ve bu proje-mizle kalp sağlığı ve sağlıklı yaşam konusunda farkındalığı arttırmayı hedefliyoruz. Halka açık mekan-larda yaptığımız etkinlikler sonu-cu tansiyon ölçüp, kalp damar sağlığı hakkında kısa bilgilendir-meler yapıp tehlikeli gördüğümüz

durumlarda vatandaşları doktora yönlendiriyoruz. Etkinlik sırasında doldurduğumuz formlar ülkemizin kalp sağlığı hhakkında büyük bir veri tabanı oluşturacak niteliktedir. Bu sene projemize biilimsellik de kazandırmak adına bu veriler bü-yük önem taşımaktadır.

Bu sene İstanbul Yerel Kurulu’nun vapurda yaptığı etkinlikle Turk-MSIC tarihinde bir ilke imza atılmış-tır. Denizde yapılan ilk projemiz bir çok haber kanalında yayınlanmış, basının ilgisi de oldukça sevindiri-ci olmuşur. Kızılay ve Şehir Hatları işbirliğiyle, 18 Aralık Cuma günü, 100 İTF gönüllü öğrencisinin katılı-mıyla hem Beşiktaş-Kadıköy vapu-runda hem de Taksim Meydanında “Kalbin Senin Ellerinde” projemiz kapsamında hipertansiyon hakkın-da bilgilendirme yapıp, 3 saat içeri-sinde700 broşür dağıtılmış ve 600

kişinin tansiyonu ölçülmüştür.

Bu etkinliğe basının ilgisi oldukça yüksekti. HaberTürk, Milliyet, Tür-kiye Gazetesi’nde; radyoların ha-ber turlarında, bir kaç televizyon kanalında ve sayısız haber sitesin-de fakültemizi gururla temsil ettik. Etkinlik sırasında da vatandaşlar-dan aldığımız “Maşallah, sizden bir değil bin tane olsun”, “Ülkenin sizin gibi evlatlara ihtiyacı var” gibi tepkilerle bir TurkMSIC’li olmanın gururunu yaşadık.

Özellikle taramalarımızın etkinlik başına 500 kişinin üzerinde ger-çekleşmesi hedefimize daha da yaklaştığımızın kanıtıdır. üyeleri olarak farkındalık yarattık, yara-tacağız. Projemize bu güne kadar katkı sağlayan diğer yerel kurullar ve yerel koordinaörleerine de tek tek teşekkürlerimi iletiyorum.

Özlem KaleoğluProje Koordinatörü

Page 59: Turuncu Sayı 3

59

Proje Bilgileri

Başladığı Yıl : 2009

Katılımcılar » TurkMSIC Akdeniz » TurkMSIC Dokuz Eylül » TurkMSIC İstanbul » TurkMSIC İstanbul Bilim » TurkMSIC Uludağ » TurkMSIC Adnan Menderes

Destekçiler » Türk Kalp Vakfı

Proje ekibimizin de tekrar toplan-masıyla kalp sağlığı konusunda vatandaşlarımıza doktor olamadan da sağlayabileceğimiz yararın sınırı olmadığının bilinciyle projemizi ge-liştirmek için çok çalışıyoruz. Kal-bin Senin Ellerinde Proje Asistan-ları Ece Bahçeci, Elif Soysal, Emre Gündoğan, Gizem Ay, Mehmet Ak-taş, Oğuz Seçkin, Özge Akyürek ve Yusuf Akay’la yep yeni bir döneme TurkMSIC’in “Gold Plus Projesi” olma adına başlamış bulunmakta-yız.

Çok yakında Kalbin Senin Ellerinde ekibinden biri kapınızı çalabilir.

O zamana kadar kalbiniz bizimle olsun…

Page 60: Turuncu Sayı 3

60

Meme Kanserini Fark Et!

Kendi doktorunuz olun ve meme kanserini fark edin

Türkiye’de, önemli bir halk sağ-lığı sorunu olan meme kanseri, %24’lük oranla kadınlarda en sık rastlanan 10 kanser türü arasında ilk sıradadır. Kadınlar kadar sık ol-masa da meme kanseri erkeklerde de görülmektedir.Son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de meme kanseri görülme yaşının oldukça genç yaşlara kayması, so-runun önemini daha da artırmak-tadır.

Yapılan taramaların etkili olması,

yani “meme kanseri mortalitesi-nin yüzde otuz düşürülmesi” şek-lindeki amaca ulaşılabilmesi için, hedef nüfusun yüzde yetmişten fazlasının taramaya katılmış olma-sı gerektiği göz önüne alınmasına rağmen destek uygulamalara etkin bir şekilde yer verilemediğinden ve hedef kitlede gerekli bilinç ve bilgi sağlanamadığından çalışma-lar yetersiz kalmaktadır. Konunun önemini irdelemek ve toplumda bir bilinç yaratmak üzere medya ve diğer iletişim araçları etkin kul-lanılmamakta, hedef kitle doğru yönlendirilememektedir. Oysa ki erken teşhis edildiği zaman meme kanseri tedavisindeki başarı %95 lere ulaşmaktadır. Erken teşhisin

en pratik yöntemi ise her ay dü-zenli olarak kendi kendine meme muayenesi yapmaktır .Biz de sos-yal sorumluluk bilinci ile geleceğin hekimleri olarak sessiz kalmak is-temedik ve

‘’Meme Kanserini Fark Et ! ’’ proje-sini geliştirdik.

“Meme Kanserini Fark Et!” projesi büyük bir bütçeye ihtiyaç duyma-dan, daha önceden eğitim almış gönüllülerle birlikte, halka açık, istenilen her yerde yapılabilecek, esnek bir projedir.

Partnerlerden sağlanan ya da ken-di bastığımız broşürlerle, katılımcı-

Ruken DemirkolProje Koordinatörü

Page 61: Turuncu Sayı 3

61

lara kendi kendine meme muaye-nesinin ve mamografinin önemini anlatarak farkındalığı arttırmak. Böylece meme kanserinin tehlikeli boyuta ulaşmasını erken teşhisle önlemiş olacağız.

Unutmayın Meme Kanserinin erken tanısında EN ETKİN ARAÇ KENDİ ELLERİNİZDİR. Bizim yapmamız gerekense ulaştığımız insanlara bunu anlatmak. Bu sayede meme

kanserinden ölüm oranlarının azal-masında biz de katkıda bulunmuş olacağız.

1o-14 Mayıs 2012 Sağlık Turnesi’nde proje uygulanarak 500 kadına meme muayenesi öğretildi.

Meme kanseri bilgilendirme broşü-rü ve kendi kendine meme muaye-nesi broşürü hazırlandı.

8 Mart 2012 Dünya Kadınlar Günü’nde Erciyes Yerel Kurulu Gevher Nesibe Hastanesi’nde 12 TurkMSIC gönüllüsüyle etkinliği gerçekleştirdi ve 300 kişiye ulaştı-lar.

İstanbul Bilim Üniversitesi Aday Ye-rel Kurulu biz 8 Mart Dünya Kadın-lar Günü sebebiyle 10 Mart 2012 günü Cevahir Alışveriş Merkezi’nde saat 11.00 ve 20.00 arası etkinliği

gerçekleştirdi.37 gönüllü katılım-cı ile her yaştan ve cinsten ortala-ma 860 kişiye ulaştılar.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü için Ankara Yerel Kurulu 8 Mart 2012 ‘de Kızılay, Sakarya Caddesi’nde etkinliği gerçekleştirdi.

8 Mart 2012 ‘de Dünya Kadınlar Günü için Cumhuriyet Yerel Kurulu

etkinliği gerçekleştirdi.

8 Mart 2012 ‘de Dünya Kadınlar Günü için Ufuk Yerel Kurulu etkinli-ği geçekleştirdi.

15 Mart 2012’de Mersin Yerel Ku-rulu etkinliği gerçekleştirdi

7 Mayıs 2011 ‘de Taksim Meydanı’nda 11.00-18.00 arası Cerrahpaşa Yerel Kurulu 70 Turk-MSIC gönüllüsü ile etkinliği ger-çekleştirdi.500 kişiye ulaştılar.

Katılan tüm yerel kurullar çeşitli yerlerde stantlar açarak katılan in-sanlara maketler üzerinden kendi kendine meme muayenesi yapma-yı öğretti.

Meme kanseri ve erken teşhis yöntemleri hakkında bilgi vererek, hazırladığımız broşürleri dağıtarak farkındalık ve bilgi düzeyinin art-masını sağladılar.

1.TurkMSIC Sempozyumu-Ankara ‘da proje tanıtımı için sunum ve poster sunumu yapıldı.

Page 62: Turuncu Sayı 3

62

SCOPH Yaz OkuluKlasik bir söz olacak belki ama tamda bu durumu anlatmaya yönelik olduğunu düşündüğüm için SYO anlatılmaz yaşanır diyorum. Mutlaka her SCOPH Gönüllüsünün tecrübe etmesi gereken bir deneyimdir SCOPH Yaz Okulu (SYO)

Merhaba sevgili TurkMSIC ve SCOPH’un turuncu kalpli gönülü-leri.

Bu gün sizlere samimi bir yazı ya-zıyorum. Baştan uyarıyorum ki so-ğuk ciddi bir yazı beklemeyin üst-teki selam cümlesinin altında.

Sizlere gözbebeğimiz SCOPH Yaz Okulu’ndan bahsedeceğim. Bu nedenle de sizleri kendi zaman tünelim de bir yolculuğa çıkaraca-ğım. Kemerlerinizi bağlayın :P

Bundan yaklaşık 2 yıl önceydi. O zamanlar gençtik tabi. LPO asis-tanıydım. Bir mail gördüm. Şöyle diyordu. ‘TurkMSIC ve SCOPH u daha yakından tanımak, Yapaca-ğınız aktivitelerde ve TurkMSIC içinde aldığınız görevlerde sizle-re yardımcı olacak bilgi, beceri ve tutumları kazanmak, Eğitimler almak, Yaratıcılığınızı kullanmak, Proje oluşturmak ve bir proje ta-kımında bulunmak, Motive olup SCOPH da daha aktif rol almak, Tüm bunları yaparken de deniz, kum, güneş ve eğlencenin tadına doymak istiyorsanız haydi SCOPH Yaz Okulu’na.’ Yani anlayacağınız tam SCOPH Yaz Okulu’nu tarif edi-yordu. Mailin sahibini de tahmin

edersiniz. SCOPH’un biricik anne-si NPO’muz Bahar. Evet dedim bu mailin ardından. Tam benim yani bir LPO’nun ihtiyacı olacak şeyler. Hiç beklemeden başvurdum. Ha-rika bir SCOPH Yaz Okulu’nun ar-dından gerçekten donanımlı olarak ayrıldığımı hissettim. Bir LPO’nun ve her şeyden önce bir TurkMSIC gönüllüsünün ihtiyacı olan hemen hemen her şeyi almıştım çünkü. Artık bana bu edindiğim donanı-mı kullanması kalmıştı. Ve şimdi bu donanımı kullanarak SCOPH’a en fazla yararı sağlayan SCOPH Yaz Okulu’nun koordinatörü olarak karşınızdayım. Sadece ben kanıt-lamadım SCOPH Yaz Okulu’nun yararını. Tüm SCOPH Yaz Okul-

Oğuz SeçkinProje Koordinatörü

Page 63: Turuncu Sayı 3

63

larından sonra katılımcılarımız TurkMSIC ve SCOPH’a yararlı ola-bilecekleri ve oldukları pek çok gö-reve geldiler. Birkaç örnek: Çağa-tay Tunca(Sigarasız Yaşam), Mesut Aslan(SHUAEZ) ,Ruken Demirkol ( Meme Kanserini Fark Et) veeeee Bahar Aktaş(NPO) :P …

Zaman tünelimiz de biraz daha ilerleyip 3. SCOPH Yaz Okulu’na gelmeye ne dersiniz? Yazıda kap-tan pilot ben olduğuma göre itiraz

etmeye hakkınız yok sanırım :P Ya da yazının bu kısmında inebilirsiniz :D :D

Evet ne diyordum 3. SCOPH Yaz Okulu. Öncesi biraz sorunlu geçti. Ancak oraya girmeyeceğim. Siz-lere harika ve dopdolu geçen bir yaz okulu dönemini anlatacağım.3. SCOPH Yaz Okulu’nda neler yap-madık ki? Eğitimler, planlar, oyun-lar, tiyatrolar, projeler… İnanmaya-

caksınız ama makale bile yazdık. Makalemizi Turuncunun bir sayfa-sında bulabileceğinizi umuyorum. Bu sene ki sloganımız ‘Öğrenirken eğlenmek, eğlenirken öğrenmek ‘ti. Bunu başta katılımcılarımız sa-yesinde fazlasıyla başardık. (Her yerde belirtiyorum. Burada be-lirtmemek olmaz. 3. SCOPH Yaz Okulu katılımcıları TurkMSIC için-deki gelmiş geçmiş en iyi katılım-cılardı. ) Öncelikle harika eğitmen-lerden harika eğitimler aldık. Sonra

stratejik planımızı değerlendirdik. Bilimselliğin üzerine eğildik. Gün-düz çalıştık gece eğlendik. Gece uyusak da uyumasak da herkes tam saatin de eğitim yerlerinde ki yerlerini aldı. Son gün aldığımız tüm eğitimleri birer simülasyonla değerlendirdik. Kısacası her şeyi yaptık. Artık top katılımcılarımızda. Onlar zaten aranızda. Fark ede-ceksiniz ;) Yazımın sonuna doğru gelirken birkaç kişiye de teşekkür

etmemezlik olmaz. Başta SCOPH’u buralara taşıyan sevgili NPO’muz Bahar’a, onun asistanlarına ve bu yazıyı okumanızı sağlayan editörü-müz Almıla’ya çok teşekkür ede-rim. Az kalsın unutuyordum bu yazıyı okuduğunuz için size de te-şekkür ederim.

Son olarak sözlerimi 3. SCOPH Yaz Okulu katılımcılarından sevgili Sinem’in cümleleriyle bitiriyorum.

‘Klasik bir söz olacak belki ama tamda bu durumu anlatmaya yö-nelik olduğunu düşündüğüm için SYO anlatılmaz yaşanır diyorum. Mutlaka her SCOPH Gönüllüsünün tecrübe etmesi gereken bir dene-yimdir SCOPH Yaz Okulu (SYO)’

Page 64: Turuncu Sayı 3

64

Akıllı Besin Anne Sütütoplumda anne sütünün ve doğru emzirme teknikleri hakkın-da farkındalık oluşturmak üzere Akıllı Besin Anne Sütü pro-jesini hayata geçirdik.

Beslenme bir çocuğun sağlıklı bü-yüme ve gelişmesinde en temel faktörler arasındadır. Anne sütü bebeğin gereksinim duyduğu be-sin maddelerini uygun miktarda

ve kalitede içermesi, ayrıca enfek-siyonlara karşı koruyucu özellikleri nedeniyle yaşamın ilk anlarından itibaren verilmesi gereken tek fiz-yolojik bebek besinidir. Yeterli süre ve miktarda verilen anne sütü ile birlikte, zamanında uygun ek gıda başlanması ve çeşitlendirilerek de-vam edilmesi temel çocuk gelişimi

açısından son derece önemlidir.Bu konuda yapılan hatalı ve bilinçsiz uygulamaların olumsuz etkileri yalnız çocukluk çağında değil, ya-şamın bütün dönemlerinde kendi-sini göstermektedir. Yapılan araş-tırmalar göstermiştir ki ; anne ve anne adaylarının konu hakkında bilgi ve tutumları yeterli düzeyde

Mesut AslanProje Koordinatörü

Page 65: Turuncu Sayı 3

65

Proje Bilgileri

Başladığı Yıl : 2011

Katılımcılar » TurkMSIC Acıbadem » TurkMSIC Akdeniz » TurkMSIC Ankara » TurkMSIC Dokuz Eylül » TurkMSIC Ege » TurkMSIC Gazi » TurkMSIC İstanbul » TurkMSIC Mersin » TurkMSIC Kırıkkale » TurkMSIC Koç » TurkMSIC Osmangazi » TurkMSIC Süleyman Demirel » TurkMSIC Ufuk » TurkMSIC Uludağ

Destekçiler » Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakül-

tesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü

değildir. İşte tüm bu sebeplerden dolayı, toplumda anne sütünün ve doğru emzirme teknikleri hakkında farkındalık oluşturmak üzere Akıllı Besin Anne Sütü projesini hayata geçirdik.

TurkMSIC Akdeniz Yerel Kurulu ta-rafından başlatılan projemiz şu an TurkMSIC resmi projeleri arasında yer almaktadır. Proje kapsamında bugüne kadar Acıbadem, Akdeniz,

Ankara, Dokuz Eylül, Ege, İstanbul ve Süleyman Demirel yerel kurulla-rında yapılan 8 farklı etkinlikle yak-laşık 300 tıp fakültesi öğrencisinin konu hakkında eğitim alması ve halkımızdan yaklaşık 1000 kişinin bilgilenmesi sağlanmıştır. Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nde öğretim görevlisi olan Yrd.Doç.Dr.Sevtap VELİPAŞAOĞU GÜNEY de projemizin danışma hocası ola-

rak projeyi desteklemektedir.

Projemiz uluslarası alanda da ses getirmekte ve Uluslararası Tıp Öğrenci Birlikleri Federasyonu (IFMSA)’na ait “Feed wtih Love” isimli projeyle ortak çalışmalar yü-rüterek TurkMSIC ve Türkiye’nin uluslararası alanda temsiliyetini sağlamaktadır.

Gelecek planlarımız arasında 1-7 Ekim Dünya Emzirme Haftası’nda tüm TurkMSIC gönüllüleri ile birlik-te etkinlikler düzenlemek ve www.akillibesinannesütü.com web say-fası üzerinden daha geniş kitleleri bilgilendirmek de bulunmaktadır.

Page 66: Turuncu Sayı 3

66

SHUAEZ

Sağlık Hakları Ulusal Akran Eğitimi Zinciri

Geleceğin hekimleri olan genç tıp fakültesi öğrencilerinin meslekleri-ni uygularken insan hakları başta olmak üzere, hasta haklarını göz ederek sağlıkta eşitlikçi ve haklara saygılı bir tutum izlemeleri; mesle-ğini en güzel şekilde uygulayabil-mek için kendi haklarının da far-kında olmalarının gerekliliği bugün herkesçe kabul edilmektedir. Bu gerekçelerle hem donanımlı genç-ler kazanmak, hem de bu kişilere eğitmenlik becerileri kazandırarak; verecekleri yaygınlaştırma eğitim-

lerinde bu kazanımı çarpan etki-siyle arttırmak için Sağlık Hakları Ulusal Akran Eğitimi Zinciri projesi geliştirilmiştir.

Proje kapsamında bugüne kadar TurkMSIC Trakya (28 Şubat-1 Mart 2009) ve TurkMSIC Cerrahpaşa (19-21 Mart 2011) yerel kurulla-rının ev sahipliğinde iki eğitmen eğitimi düzenleyerek 51 tane Sağlık Hakları Eğitmeni yetiştir-dik. Akdeniz, Ankara, Başkent, Bezmialem,Cerrahpaşa, Erciyes, Gazi, Hacettepe, Mersin, Selçuklu, Süleyman Demirel, Trakya ve Ka-raelmas yerel kurullarında kimisi yerel kimisi ulusal çapta katılımcı-ya sahip yaklaşık 35 farklı yaygın-

laştırma eğitimleri verilmiştir.

Projemiz, TurkMSIC’ın pek çok alanda temsiliyetini sağlamış olup güncel konusu ile dikkat çekmek-tedir.

13.Ulusal Halk Sağlığı Kongresi’nde Sağlık Eğitimi / Sağlığın Gelişti-rilmesi konu başlığı altında bildi-ri şeklinde de yer almıştır. Proje; Türk Tabipleri Birliği, Akdeniz Üni-versitesi Tıp Fakültesi Tıp Eğitimi Anabilim Dalı,Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı, Hasta ve Hasta Yakını Hakları Derneği tarafından desteklenmek-tedir.

Mesut AslanProje Koordinatörü

Page 67: Turuncu Sayı 3

67

Proje Bilgileri

Başladığı Yıl : 2009

Katılımcılar » TurkMSIC Acıbadem » TurkMSIC Akdeniz » TurkMSIC Ankara » TurkMSIC Başkent » TurkMSIC Bezmialem » TurkMSIC Cerrahpaşa » TurkMSIC,Ege » TurkMSIC Erciyes » TurkMSIC Gazi » TurkMSIC Gaziosmanpaşa » TurkMSIC Osmangazi » TurkMSIC Hacettepe » TurkMSIC İstanbul » TurkMSIC Kırıkkale » TurkMSIC Mersin » TurkMSIC Selçuklu » TurkMSIC Süleyman Demirel » TurkMSIC Trakya » TurkMSIC Ufuk » TurkMSIC Uludağ » TurkMSIC Yıldırım Beyazıt

Proje kapsamında yapılan çalışma-lar neticesinde TurkMSIC ; Hasta ve Hasta Yakını Derneği’nin (HAYAD) 9.Hizmet Plaketleri(2011) jüri özel ödülünü almaya layık görülmüş-tür. Bu ödülle projemizin amacına ulaştığını bir kez daha görmenin haklı gururunu yaşamaktayız.

Sadece ulusal çapta değil aynı zamanda uluslararası alan-da da TurkMSIC’ın temsili-yetine katkı sağlamıştır. Bu zamana kadar, üyesi olduğumuz Uluslararası Tıp Öğrenci Birlikle-ri Federasyonu(IFMSA)’nun En-donezya (Mart 2011), Danimar-ka (Ağustos 2011), Gana ( Mart 2012), Hindistan(Ağustos 2012) genel kurullarında proje fuarında yer almış ve sunumu gerçekleşti-rilmiştir. Bunun yanı sıra İspanya( 2011)’da gerçekleştirilen IFMSA Avrupa Bölge Toplantısı proje fua-rında da yer almıştır.

Yeni dönem çalışmalarımız içerisin-de en çok önem verdiğimiz hede-fimiz ise ‘Akran Eğitimi Modeli ile Tıp Fakültesi Öğrencilerinin Sağlık Hakları Konusundaki Farkındalık Düzeyinin Arttırılması ve Eğitim Et-kinliğinin Değerlendirilmesi’ isim-li araştırmamızı hayata geçirerek

TurkMSIC’e bilimsel bir makale ka-zandırmaktır.

Page 68: Turuncu Sayı 3

68

Page 69: Turuncu Sayı 3

69

Yerel Kurullarımız TU

RU

NCU

Page 70: Turuncu Sayı 3

70

Biz bu yola çıkarken, bir şeyleri yoktan var etmeye ça-lışırken yanımızda olup, bize destek olanlar şüphesiz ki teşekkürün en büyüğünü hakediyorlar.Çünkü moral ve motivasyon bir işe başlarken inanç kadar gerekli olgulardır insana . Onlar ki her tökezleyip düştüğü-müzde bizi yeniden hatta bazen daha da güçlü bir şekilde ayağa kalkmamızı sağlar.

Bu noktada en büyük teşekkürü; Bu yolda bize rehber olan, ışık tutan, ve yol gösteren Sevgili danışman ho-camız Prof.Dr Erhan AYŞAN a borçluyuz. Her ihtiyacı-mız olduğunda bizim yanımızda olan kıymetli hocamız Doç.Dr Halil COŞKUN a sonsuz teşekkürlerimizi de bir borç biliriz. Tabi ki Tıp Fakültesi Dekanımız Prof.Dr Ömer GÖKTEKİN e ihtiyacımız olduğunda bize dekan-lık konferans salonunun kapılarını açtığı için ve bizim yapmakta olduğumuz çalışmalarımızı desteklediği için çok teşekkür ederiz.

Yerelimde her türlü desteğini bizden esirgemeyen Sevgili Başkanımız Beyza ARPACI ve Başkan Yardım-cımız Enes DİK e, Tüm yönetici arkadaşlarıma, değer-li TurkMSIC gönüllülerimize, yaklaşık bir yıl boyunca gösterdikleri çalışma azimlerinden, birlik ve beraberlik içerisinde keyifle çalışabilme güzelliğini ve özverililiği-ni gösterebildikleri için sonsuz teşekkürlerimi sunu-yorum.

Son olarak, Halk Sağlığı Ulusal Direktörümüz Sevgili Bahar AKTAŞ a, çok değerli asistanları Almıla KANAT, Mesut ASLAN ve Meriç YILDIZ a; çalışma azimleriyle bizlere en büyük örnek oldukları ve her konuda bize destek oldukları için çok teşekkür ederim. SCOPH; çalışkan halk sağlığı gönüllüleriyle,yaratıcı projeleriy-le, Turuncusuyla kocaman bir aile ve ben bu sıcacık ailenin bir parçası olduğum için çok mutluyum. Umu-yorum ve inanıyorumki bu aile daha birçok çalışkan, azimli SCOPH sevdalıları kazanacaktır ve birlik içeri-sinde daima güzel işlere imza atacaktır.Üretken tavrı-mız hep bu şekilde devam etsin!

Turuncu Sevgilerle...

Sinem Laçin, LPO

Page 71: Turuncu Sayı 3

71

Göreve geldiğimizde üstümüzdeki sorumluluk çok fazlaydı ve Turkmsic ailesine katıldığımızda işimizin ve yapmamız gerekenlerin ne kadar yararlı ve etkili çalışmalar olacaklarının farkındaydık. Yarı dönemde SCOPH alt komitesinde göreve geldiğimizde birey-sel anlamda tecrübesizdik tedirginlik ancak bize her anımızda yardımlarını esirgemeyen, en zor zamanla-rımızda bizlere fiziki yardımlarda da bulunan bir yere-limiz vardı ki bu sayede moralimiz, motivasyonumuz ve çalışmalara olan açlığımız daima ileri düzeydeydi. Bu yolumuzda başta en büyük teşekkürü; bizlere yol gösteren,deneyimlerini ve iş bağlantılarını bizlerden sakınmadan yardımlarda bulunan değerli hocamız Doç. Dr. Gülderen Yanıkkaya Demirel’e,Doç. Dr. Hülya Akan’a, Yard. Doç. Dr. Arzu Akalın’a sonsuz teşekkür-lerimizi bir borç biliriz.

Halk sağlığı yerel direktörlüğündeki görevime ilk gel-diğimde çok eksiğim vardı. Bu yolda benim her zaman yanımda olan, artık kardeşim olarak saydığım çalışkan ve yardımseverliğiyle yaptığı özverilerle bende yeri bambaşka olan sevgili başkanımız Işıl Kamberoğlu’na, SCOPH hakkındaki tecrübesi ve pratik zekâsıyla, her daim anahtar oyuncu konumundaki şu anki mali ko-ordinatörümüz Derya Kaya’ya, etkinlikler aşamasında motive etme gücü ve halk sağlığı etkinlikleri hazırlık-larında eğitimlerde her türlü yardımlarıyla yanımızda olan Arsen Güngör’e bana ve ekibime gösterdikleri çabadan dolayı çok teşekkür ediyorum.

Son olarak, Halk Sağlığı Ulusal Direktörümüz Sevgili annemiz Bahar Aktaş’a, çok değerli asistanları dün-ya iyisi melekleri Almıla Kanat’a, Meriç Yıldız’a ve dedemiz Mesut Aslan’a her konuda vermiş oldukları destek, moral,motivasyon,gösterdikleri dostluk,kardeşlik,sıcakkanlılıklarından dolayı sonsuz teşekkürleri-mi huzurlarınızda sunuyorum. Onların bu çabalarıyla TurkMSIC SCOPH çok iyi yerlere gelecektir bundan eminim. Bu uğurda benimle beraber cefa çeken, her türlü acılara katlanan ama sonunda da amaçlara ulaş-mışlığın getirdiği mutluluğu birlikte yaşadığım yol ar-kadaşlarım Dilara Ömer ve Ayça Doğancan’a çok ama çok teşekkür ediyorum.

Tuğberk Arslan, LPO

Page 72: Turuncu Sayı 3

72

Senenin başında LPO olarak yapmak istediğim çok şey vardı. Neyse ki şanslıydım. Bana yardımcı olmak iste-yen bir sürü insan vardı. Kendimize Kocaeli SCOPH Ekibi dedik. Herkes bir etkinliğin koordinatörlüğünü üstlendi ve çalışmaya başladık. Onlar bana yardımcı oldu demekten çok benim onlara yardımcı olduğumu söylemek daha doğru geliyor. Çünkü ilk dönem bitti-ğinde iki haftada bir etkinlik düzenlemiş olduğumuzu fark ettik. Tüm bunlara tek başıma yetişemezdim.

Ayağının tozuyla ilk etkinliğimiz Kan Bağışı kam-panyamızı düzenleyen İshak Yıldız’a; Organ Bağı-şı Haftası’nda fakültemizde bu konuya dikkat çeken Doğancan Çeneli’ye; kendisi strip temin ederek tüm Kocaeli’nin kan şekerini ölçüp diyabet konusunda far-kındalık sağlayan Tuğrul Beyan ile ona yardımcı olan Süha Aktaş ve Semra Uçar’a; yılbaşını hastanemizde geçirmek zorunda kalan çocuklara moral olarak çok güzel bir parti düzenleyen Nur Doğruyol ile yardım-cıları Güray Durmaz, Melih Gönen, Kıvanç Özen ve Ahmet Kirazoğlu’na; Kocaeli’deki yüzlerce çocuğun oyuncaklarının iyileştirilmesini sağlayan etkinlikleri düzenleyen Banuçiçek Taç, Merve Güder, Manya Necefli, Hande Dede ve Merve Pekel’e; düzenlediği konferans ile kolon kanseri konusunda bilgilenme-mizi sağlayan Ceren Bilgün’e; LPO’luğu asistanlığını yaparak öğrendiğim, bu yıl da bize her türlü destek olan Sümeyye Kanbay’a; etkinliklerimizde bize yar-dımcı olan hocalarımız Dr. Birsen Mutlu’ya, Dr. Şeb-nem Efendi’ye, Dr. Oktay Yirmibeşoğlu’na ve halk sağlığını geliştirmek adına yaptığımız bu etkinlikler-de esas görevi üstlenen fakültemizdeki halk sağlığı gönüllülerimize çok ama çok teşekkür ediyorum. Bu yıl da Kocaeli SCOPH’a dolu dolu bir yıl geçirteceğine inandığım yeni LPO’muz Ceren Bilgün’e de bol şans ve başarılar diliyorum.

Oğuz Bölük, LPO

Page 73: Turuncu Sayı 3

73

Öncelikle, fakültemizin açıldığı ilk sene, en başından beri TurkMSIC’te bizi en iyi yerlere getirmeye çalışan, hiç yoktan bir tıp kulübü yaratan ve bunu devam ettir-mek için uğraşan başkanımız Erol Can BAYRAKTAR’a teşekkür etmek istiyorum.

Ayrıca eğitimlerimizi doğru yerden almamızı sağla-yan, biz her yardım istediğimizde yanımızda olan Dr. Erdal AKSOY’a, Doç. Dr. Evren KELEŞ’e ve dekanımız Prof. Dr. Şevket RUACAN’a teşekkürü borç bilirim. Bi-zim bu mercilerle iletişim kurmamızda yardımcı olan Sermin KARAKALE’ye de teşekkürler.

Onun dışında, hepimiz için yepyeni bir kavram olan SCOPH’a alışmama yardımcı olan Sinan BULUT’a, ve diğer asistanlarım Merve KARABÖRK ve Duygu CENGİZ’e teşekkür ederim. Ama en büyük teşekkür-lerden birini ise SCOPH’un olmazsa olmazı, bizimle et-kinliklerde en az bizim kadar çalışan Koç Üniversitesi SCOPH gönüllüleri hak ediyor.

Son olarak da bize her konuda yardımcı olan başka-nımız Bahar AKTAŞ’a, ve bizimle her zaman ilgilenen Meriç YILDIZ’a teşekkür etmek istiyorum.

2 Sene önce başladığımız TurkMSIC yolculuğumuzda sayenizde buraya kadar geldik ve çok daha ileriye gi-deceğiz.

Elif Soysal, LPO

Page 74: Turuncu Sayı 3

74

Öncelikle bizden desteklerini eksik etmeyen, her zaman yanımızda olan ve bize yol gösteren değerli danışman hocamız Ahmet Hakan Haliloğlu ve deka-nımız Prof. Dr. Emin Tekeli’ye sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca yaptığımız etkinliklerde verdikleri eğitimlerle bize yardımcı olan hocalarımıza destekleri ve yardımları için çok teşekkür ediyorum.

TurkMSIC’i üniversitemize kazandıran, bizi motive eden ve bize örnek olan başkanımız Şermin Tekin ve yardımcısı Dilan Ünsal’a ve tüm diğer yönetimdeki ar-kadaşlarıma çok teşekkür ediyorum.

Tamamen gönüllülerden oluşmuş, çalışkan, üretken ve farkındalık yaratmaya çalışan bir toplulukla; herke-se hitap edebilen, sınır tanımayan, böylesine yararlı ve güzel projelerde yer almak benim için çok gurur verici bir durum. Bu fırsatı bize sunan sevgili SCOPH ailesinin bir üyesi olmaktan dolayı çok mutluyum.

Sevim Ecem Ünlü, LPO

Page 75: Turuncu Sayı 3

75

Her şeyden önce şunu belirtmek isterimki ,türlü tür-lü zorluklara , hatta ve hatta imkansızlıklara rağmen; insanlarımız için birşeyler yapmak , yapmaya çalış-mak gerçekten paha biçilmez bir mutluluk. Umarım önümüzdeki yıl çok daha büyük ve çok daha güzel etkinliklere imza atacağız.

Etkinliklerde bizi yalnız bırakmayan tüm arkadaşları-ma ,bizleri heveslendiren ve desteklerini esirgemeyen Prof.Dr.Ahmet Arslan hocamıza ve beni LPO seçen kıymetli yerelime çok çok teşekkür ederim.

Ali Kafadar, LPO

Page 76: Turuncu Sayı 3

76

Tıp okumak benim için insanın kendini adaması ge-reken bir meslek olmuştur gözümde. Sabretmek, de-nemek, bazen cesur olmak, hastaya cesaret vermek ve onu doğru yönlendirmek. Bize o beyaz önlük giy-me törenlerinde önlüklerimizi giydiğimiz anda belki hissetmeye başlarız aslında durumun ne kadar ciddi olduğunu. Eğer gerçekten seviyorsak okuduğumuz mesleği, 6 sene uzun bile gelir bize çabucak olsun, bitsin isteriz. TurkMSIC ise benim gözümde alterna-tiftir. Doktor olmadan doktor olmanın hazzını yaşa-maktır. İnsanlığa az da olsa fayda sağlayıp huzuru bulmaktır.

Herşey yaz tatilinde TurkMSIC’i duymam ve araştır-mamla başladı aslında. Araştırdıkça beni içine çeken bu organizasyonun en güzel yanıysa insanlara yar-dım etmemizi ve onları bilgilendirmemizi- bilinçlendir-memizi sağlayan SCOPH oldu. Fakülte açılıp kulübün tanıtım standı kurulduğunda hemen kaydımı yaptırıp SCOPH’ta çalışmak istiyorum dedim ve o günden beri bir SCOPH Gönüllüsü olarak insanları bilinçlendirmeyi severek yaptım. Kulüp içerisindeki ilk yılın LPO Asis-tanlığı ile, ikinci yılım ise severek yaptığım LPO’luk göreviyle geçti. Bu süreç içerisinde pek çok etkinli-ğin organizasyonuna yardım ettim, pek çok etkinliği organize ettim. Bu sayede hem yaptığımız etkinlikler hakkında bilgilendirme-bilinçlendirmeye yetecek ka-dar bilgi sahibi oldum hem de organizasyon becerile-ri, grup yönetimi, iletişim becerileri, zamanlama gibi pek çok konuda kendimi geliştirdim. Asistanlarımla takım halinde çalışmayı öğrendim ve bence iyi yönde değiştim.

Gelelim ne kadar teşekkür etsem azdır dediğim in-sanlara. En başta sevgili asistanlarım - nam-ı diğer çocuklarım- Mustafa Kemal, Mine ve Mehmet’e, başta başkanımız Zihni Mert olmak üzere bana her zaman tam destek olan Ankara Yerel Kurulu’ma, bana han-dover veren Almıla’ya, bütün SCOPH gönüllüleri’nin nezdinde NPO’muz Bahar’a ve asistanları Mesut, Me-riç ve tekrar Almıla’ya teşekkürler!

Gamze Demirel, LPO

Page 77: Turuncu Sayı 3

77

Herkese merhaba!

Ben Ege YK’dan Gökçe. 3. Sınıf oldum ve tıp fakülte-sine geldiğimden beri SCOPH’un içindeyim. İlk sene asistan olarak ve geçen sene lpo olarak. Ben çok şanslı bir lpo’yum. Çünkü biz çok büyük bir grubuz ve herkes çok istekli. Görev dağılımı ile etkinliklerimiz çok daha kolay ve etkin yapabiliyoruz. Bilgi paylaşım-ları ile etkinliklerimize yenilikler katıyoruz ve kendimiz hep birlikte geliştiriyoruz hep beraber yoruluyoruz. Kısaca buradan bana çok büyük güç veren ve des-tek olan yerel kurulumdaki tüm aktif üyelerimize ve asistanlarıma çok çok teşekkür ederim. ayrıca bize her zaman örnek olan ve her şartta desteklerini esir-gemeyen npo ve asistanlarına da sonsuz teşekkür etmeyi borç bilirim.

Herkese ege’den kucak dolusu sevgiler...

Gökçe Yılmaz, LPO

Page 78: Turuncu Sayı 3

78

TurkMSIC Osmangazi’ye dahil olduğum andan beri kendimi ait hissettiğim yerdi SCOPH. Onlarca etkin-lik yaptık ve bu etkinliklerde bize sürekli destek olan tüzel ve özel bir sürü kişi sayabilirim. Etkinlilerde her zaman destekçimiz olan Eskişehir Osmangazi Üniver-sitesi Dekanlığına ve kulübümüzün danışman öğretim üyesi Prof. Dr. Özkan Alataş’a teşekkürü borç bilirim. Bunların yanında etkinliklerin planlanmasında ve uy-gulanması sürecinde her türlü görevi layıkıyla yerine getiren bütün üyelerimize de teşekkür ederim. Yerel Kurulumuz’a TuBaKa2’yı kazandırarak benim ve diğer üyelerin kendini geliştirmesi için ortam hazırlayan eski başkanımız Alparslan Saylar’a ayrıca teşekkür etmeliyim. Eskişehir’deki etkinliklerimizde bize her türlü sponsorluğu ve materyali sağlamada yardımcı olan Kanatlı AVM’ye de teşekkür ediyorum. Son ola-rak bana her adımımda rehberlik edip arkamda olan başkanımız Batuhan Karaulus’a gönülden teşekkür ederim.

Alper Güven, LPO

Page 79: Turuncu Sayı 3

79

Çok yeni bir yerel kuruluz ve okulumuzun ilk LPO’su olduğum için görevime alışmaya çalışıyorum. Tecrübe ve handover eksiğim olmasına rağmen siz değerli TU-RUNCU ailemin verdiği destekler sayesinde kısa süre-de birçok yeni şey öğrendim, yardımlarınız için sizlere çok teşekkür ediyorum.

Her yönden her şekilde TURKMSIC’le ilgili bilgiler toplayıp hem yerel kurul üyelerimiz arasında bilgi alışverişi yapıyoruz hem de TURKMSIC’i fakültemize tanıtmak için elimizden geldiğince bilgilerimizi diğer arkadaşlarımızla paylaşıyoruz. Henüz bölüme geç-miş olan öğrenciler olarak bizlere desteklerini, yar-dımlarını esirgemeyen, yol gösteren ve bizleri motive eden rektörümüz Prof. Dr. Metin Doğan’a, dekanımız Prof. Dr. Selami Akkuş’a, dekan yardımcımız Gülnur GÜLER’e,Yrd. Doç. Dr. Ender ŞİMŞEK’e ve Doç. Dr. Sinan CANAN’a ve yerel kurulumuzda bana destek-lerini esirgemeyen tüm arkadaşlarıma teşekkürlerimi sunuyorum.

Ayrıca,sevgili NPO’muz Bahar AKTAŞ’a,çok değerli NPO yardımcılarımız Almıla Kanat’a, Mesut ASLAN’a ve Meriç Yıldız’a, her türlü konuda yardımlarını esir-gemeyen diğer yerel kurullardaki LPO arkadaşlarıma da teşekkür ediyorum.

Önümüzdeki dönemde yapacağımız etkinliklerimiz-le yerel kurulumuz daha aktif olacak. Hiçbir zaman bulunduğumuz yerle yaptığımız şeylerle yetinmeyip üzerine koyacağımıza inancım tam.SCOPH ailesinde bulunmaktan dolayı çok mutlu olduğumu belirtmek isterim. Hep TURUNCU sıcaklığıyla kalın.

Yasin Erol, LPO

Page 80: Turuncu Sayı 3

80

TurkMSIC Acıbadem olarak daha yeni olarak başla-sakda bu zamana kadar birçok etkinlikler düzenledik yeni fikirlerimizle birçok etkinlik düzenlemeye devam ediceğiz.Bu etkinliklerimiz boyunca bizlere kapılarını açmış olan Maltepe Belediyesine, Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesine, Acıbadem Kozyatağı Hastane-sine ve Leydi Çocuk Yuvası yetkililerine teşekkür edi-yorum.Ayrıca etkinliklerde bizlere eğitimleri ile birçok konu hakkında bilgilendirip halk sağlığını iyileştirmede birçok tavsiyelerde bulunan hocalarımıza çok teşek-kür ediyorum.Ama bu etkinlikleri gerçekleştirmede en büyük payı olan TurkMSIC Acıbadem SCOPH gönül-lülerine, her türlü katkılarından dolayı çok teşekkür ediyorum.Helen Keller’ında söylediği gibi “Yalnızken çok az şey yapabiliriz; ama birlikte çok şey”.Bizler tek başımıza belki birkaç adım ilerleyebiliriz ama birlikte birçok yeni fikirle ve yardımla ancak büyük adımlar atabiliyoruz.Bunuda sağlayan bütün gayretleriyle bir-şeyler yapmaya çalışan SCOPH olarak daha nice yeni projelere, bilgi dağıtan etkinliklere ve yardımlaşma, dostluk adına adımlarımızı atmak dileğiyle...

Birsen Aygör, LPO

Page 81: Turuncu Sayı 3

81

Öncelikle bizden desteklerini eksik etmeyen, her zaman yanımızda olan ve bize yol gösteren değerli danışman hocamız Prof. Dr. Gökhan ERPEK ve deka-nımız Prof. Dr. Abdulvahit YÜKSELEN’e sonsuz teşek-kürlerimi sunuyorum. Ayrıca yaptığımız etkinliklerde verdikleri eğitimlerle bize yardımcı olan hocalarımıza destekleri ve yardımları için çok teşekkür ediyorum.

TurkMSIC’i üniversitemize kazandıran, bizi motive eden ve bize örnek olan eski başkanımız Oğuzhan DEMİREL ve yardımcısı Burçin ÇAKAN’a ve tüm diğer yönetimdeki arkadaşlarıma çok teşekkürler.

Yaptığımız etkinliklerde; her zaman bize destek olan başkanımız Alican İŞCAN’a, yönetim kurulumuza ve yerel kurulumuzdaki arkadaşlarıma ayrıca yerelimde; SCOPH için emek vermiş tüm arkadaşlarıma göster-dikleri çalışma azimlerinden, etkinliklere olan ilgi ve alakalarından ve etkinliklerimizi keyifli hale getirmele-rinden ötürü çok teşekkür ediyorum.

Halk Sağlığı Ulusal Direktörü Bahar AKTAŞ’a, değer-li asistanlarına ve SCOPH ailesindeki herkese bizlere vermiş oldukları destek ve yardımlarından ötürü te-şekkürlerimi sunuyorum.

Tamamen gönüllülerden oluşmuş, çalışkan, üretken ve farkındalık yaratmaya çalışan bir toplulukla; herke-se hitap edebilen, sınır tanımayan, böylesine yararlı ve güzel projelerde yer almak benim için çok gurur verici bir durum. Bu fırsatı bize sunan sevgili SCOPH ailesinin bir üyesi olmaktan dolayı çok mutluyum.

Gülce Gel, LPO

Page 82: Turuncu Sayı 3

82

Öncelikle bizden desteklerini eksik etmeyen, her zaman yanımızda olan ve bize yol gösteren değerli danışman hocamız Prof. Dr. Gökhan ERPEK ve deka-nımız Prof. Dr. Abdulvahit YÜKSELEN’e sonsuz teşek-kürlerimi sunuyorum. Ayrıca yaptığımız etkinliklerde verdikleri eğitimlerle bize yardımcı olan hocalarımıza destekleri ve yardımları için çok teşekkür ediyorum.

TurkMSIC’i üniversitemize kazandıran, bizi motive eden ve bize örnek olan eski başkanımız Oğuzhan DEMİREL ve yardımcısı Burçin ÇAKAN’a ve tüm diğer yönetimdeki arkadaşlarıma çok teşekkürler.

Yaptığımız etkinliklerde; her zaman bize destek olan başkanımız Alican İŞCAN’a, yönetim kurulumuza ve yerel kurulumuzdaki arkadaşlarıma ayrıca yerelimde; SCOPH için emek vermiş tüm arkadaşlarıma göster-dikleri çalışma azimlerinden, etkinliklere olan ilgi ve alakalarından ve etkinliklerimizi keyifli hale getirmele-rinden ötürü çok teşekkür ediyorum.

Halk Sağlığı Ulusal Direktörü Bahar AKTAŞ’a, değer-li asistanlarına ve SCOPH ailesindeki herkese bizlere vermiş oldukları destek ve yardımlarından ötürü te-şekkürlerimi sunuyorum.

Tamamen gönüllülerden oluşmuş, çalışkan, üretken ve farkındalık yaratmaya çalışan bir toplulukla; herke-se hitap edebilen, sınır tanımayan, böylesine yararlı ve güzel projelerde yer almak benim için çok gurur verici bir durum. Bu fırsatı bize sunan sevgili SCOPH ailesinin bir üyesi olmaktan dolayı çok mutluyum.

Özge Kafalı, LPO

Page 83: Turuncu Sayı 3

83

TurkMSIC bir tıp öğrencisinden daha fazlası olmak demek. Yani aldığın eğitimi ne amaçla aldığının daha çok farkına varabilmek demek ve daha sosyal bir öğ-renci olabilmek demek. Bu yüzden bu ailenin için-deyim ve bu sayede bir sürü değerli insan tanımış oldum teşekkürlerimi hak eden. Öncelikle kulübü-müzün danışman hocası olan yoğun işleri arasında bizlere vakit ayıran yaptığımız işin öneminin farkın-da olup bizleri yüreklendiren değerli hocamız Doç Dr Saadettin Kılıçkap’a teşekkür ediyorum. Fakülte dekanımız Prof Dr Gökhan Köylüoğlu’na teşekkür ediyorum. Sürekli odasını işgal ettiğimiz kahrımızı çeken çok değerli dekan yardımcımız Doç Dr Hilmi Ataseven’e çok teşekkür ediyorum. Sevgili hocamız Yard. Doç Dr Selma Çetinkaya’ya teşekkür ediyorum. Kardeş Yerel kurulun Erciyes Yk’nın Başkanı Çağatay Tunca’ya teşekkür ediyorum. Değerli Ulusal Denetim Kurulu üyemiz Mehmet Alptekin Acar’a Turkmsic’in bir tıp öğrencisine kattıklarını yaşayarak gösterip bize örnek olduğu için ve her türlü desteğini bizden esir-gemediği için teşekkür ediyorum. Başkanımız Ahmet Hamit Çınkı’ya bizi tecrübeleriyle aydınlattığı için ve yerel kurulumuzun devamlılığı için gösterdiği çaba-dan dolayı teşekkür ediyorum. Sıra geldi yerelimizi neredeyse sıfırdan var eden, birlikte beyin fırtınaları yaptığımız, heyecanla koşturduğumuz bazen düşsek de beraber kalktığımız ekibimize. ;İbrahim Keloğlu, Bahattin Paslı, Berfu Bayraktar, İbrahim Çağrı Şan-lı, Mert Başbuğa’ya teşekkür ediyorum. Yine ekibi-mizden Scoph Scora kardeşliği yaptığımız birbirimizin etkinliklerine hep beraber koşturduğumuz arkadaşım Pelin Ürküt’e çok teşekkür ediyorum. Halk Sağlığı ulusal direktörümüz Bahar Aktaş’a ve asistanlarına özellikle her türlü soruma cevap vermeye çalışan Al-mıla Kanat’a teşekkür etmek istiyorum. Ve gerçekten doğama en uygun mesleği seçtiğimin farkına varma-mı ve insanlara yardım etmenin hazzına daha yolun başındayken varabilmemi sağlayan Scoph’un bu tu-runcu sıcaklığın içinde olmanın mutluluğunu yaşıyo-rum.

Merve Çakmak, LPO

Page 84: Turuncu Sayı 3

84

Bizden önce yerel kurulumuzdan ayrılan üyelerimiz-den ve komite başkanlarımızdan sonra en durgun dönemini geçiren Çukurova YK’da tüm gayretiyle bir kıvılcım yaratarak yeniden hareket kazanmamızı sağ-layan başkanımız Tuğba AKÇAOĞLU’na en samimi şe-kilde teşekkür etmek istiyorum öncelikle.

Ardından oluşumumuza ve etkinliklerimize desteğini eksik etmeyen, etkinliklerimizde malzeme ihtiyaç-larımızı karşılamaktan çekinmeyen sevgili öğretim görevlimiz Doç. Dr. Neslihan BOYAN’a; güler yüzü ve içtenliğiyle birçok konuda bize yardımcı olan Işın OĞULATA’ya biz önümüzdeki engelleri aşarken yar-dımlarından dolayı çok teşekkürler.

Biz Kalbin Senin Ellerinde etkinliğini gerçekleştirirken en az bizim kadar içten ve en az bizim kadar yorula-rak yanımızda olan hemşiremiz Gülnaz ŞAHİN’e en az kendisi kadar içten teşekkürlerimi sunuyorum. Ve yine bu etkinlikte bize materyal desteğinde bulunarak bizi çok büyük dertlerden kurtaran Şule ÖZÜLKÜ’ye de teşekkür ederim.

Ayrıca Sibel DUYMAZ’a duyarlılığından ve desteklerin-den dolayı çok teşekkürler.

Destekleri ve sorulara usanmadan cevap vererek ilk defa yaptığımız bu etkinlikleri gerçekleştirmemizde çok büyük payı olan Hazal DURSUN ve Esma Cansu ÇEVİK’e; NPO’muz Bahar AKTAŞ’a ve asistanlarına te-şekkür etmek istiyorum.

Son olarak yorulduğumuz kadar eğlendiğimiz etkin-likleri gerçekleştiren TurkMSIC Çukurova ailesine son-suz teşekkürlerimi sunarım. Sizler olmadan yaptığımız etkinlikleri gerçekleştirmemiz imkansız.

Y. Kaan Akgök, LPO

Page 85: Turuncu Sayı 3

85

Sadece gönüllülerden oluşan bu toplulukta yapılan etkinlikler kadar destekleyen insanların da önemi büyüktür. Yaptığım ve katıldığım her etkinlikte beni motive eden ve destekleyen yerel kurulumuz genel sekreteri Selin UYSAL, başkan yardımcıları Mert SA-KARYA ve Gizem KAHRAMAN’a teşekkür ederim. Da-nışman hocamız Dr.Halil Aşcı’ya ilgisi ve emeğinden dolayı teşekkür ederim.

SCOPH’a hareket katan, motivasyonu hep yüksek tutan ve görevini en iyi şekilde yerine getiren NPO ve NPO ASİSTANLARINA çok teşekkür ederim. Son olarak toplumu bilinçlendirmeyi görev edinmiş ve bu uğurda emek harcayan, TURUNCU bir çatı altında toplanmış siz gönüllü scophseverlere çok teşekkür ederim...

Canan Eryiğit, LPO

Page 86: Turuncu Sayı 3

86

Sevgili TURUNCU ailem , nisan ayında aniden lpo olmama ve bu süreçten önce yarım dönemlik asis-tanlığımda yeterli handover’ı alamadığım için, sudan çıkmış balık gibi hissetmeme rağmen beni yalnız bırakmadığınız ve her soru ve sorunumda yardımcı olmaya çalıştığınız için öncelikle size kocaammmaa-aannnn teşekkür etmek istiyorum.Biz yeni bir yerel kurul olduğumuz için TurkMSIC’ i üniversitemizde ye-terince tanıtmak, amacını ve yöntemlerini anlatmak için elimizden geleni yapıyor ve daha aktif bir yerel kurul olmak için çaba gösteriyoruz.Gerek scoph ak-tivitelerimizde gerek diğer alt kurul aktivitelerimizde bize yardımcı olan yol gösteren dekanımız Prof. Dr. Hasan KOÇOĞLU dekan yardımcılarımız Prof. Dr. Ke-nan GÜMÜŞTEKİN ve Doç.Dr. Fahrettin TALAY’ a bize aktivitelerimizde motivasyon ve fikirleriyle yanımızda olan destek veren Yrd.Dç.Dr. Aysu KIYAN’a, yerel ku-rul başkanımız Salih Buğra BAŞ’a , tüm yönetici arka-daşlarıma, her zaman destek olan adını sayamadığım değerli birçok yerel kurul üyemize teşekkür ederim.

En başta turuncu aileme teşekkür ederek başlamış olsam da, sevgili NPO’muz Bahar AKTAŞ ve her türlü konuda yardımcı olmaya çalışan çok çalışkan ve de-ğerli biricik NPO yardımcılarımız Almıla KANAT ve Me-sut ASLAN’a da özel olarak teşekkür etmek gerekti-ğini düşünüyorum.

Tüm bu değerli insanların desteği ve turuncu ailemin sıcaklığıyla daha başarılı ve daha aktif, tupturuncu bir dönem geçirmeyi diliyorum :) Scoph ailesinin bir par-çası olmanın mutluluğuyla herkese turuncu günler!

M. Ecem Albayrak, LPO

Page 87: Turuncu Sayı 3

87

Zor ve sıkıntılı bir yola çıktığımın farkındaydım.Kolay değildi bu yolda adım atmak.Lakin bende kolay pes edecek değildim.Çalışmanın ve azmin gücüne ina-nıyordum.Bazı zamanlar kendimi kötü hissetsem de içimdeki ışık her zaman önümü aydınlatıyordu.Ne za-man o ışığı takip etsem beni doğru yola ulaştırdı.Bu ışık SCOPH’un ışığıydı.Beni ben yapan ışık.Turunculu-ğu ve mutluluğu hiç eksilmeyen ve her daim bir umut var eden.

Şimdi dönüp bakıyorumda bazı şeyleri iyi ki yapmı-şım.İyi ki TurkMSICın içindeyim.Ne mutlu ki yanım-da bana güvenen ,yorulduğumda elini uzatan ekip arkadaşlarım var.Hepinizi seviyorum ve onları anma-dan ve onlara teşekkür etmeden olmayacağını dü-şünüyorum.Bu sebeple En başta TurkMSIC yönetim kuruluna,danışman hocamız ,eskimeyen bir TurkMSIC gönüllüsü olan Doç.Dr sayın Tutku Soyer’e,başkanımız Emre Gündoğan’a ve onun nezdinde tüm yerel kuru-luma teşekkür ediyorum.Sizler olmasaydınız gerçek-ten bazı şeyler hiç olmazdı.

Son olarak beni hiç yalnız bırakmayan sevgili NPOmuz,turuncuların turuncusu Bahara,sevgili asis-tanları Almıla Kanat,Mesut Aslan ve Meriç Yıldıza özel olarak teşekkür ediyorum.Sizlerle tanışmak ve iş yap-mak benim için büyük bir gurur kaynağı. Hep birlikte çok daha güzel işler başarabilmek dileğiyle.

Aziz Kaan Yalabak, LPO

Page 88: Turuncu Sayı 3

88

Tıp Fakültesine girdiğim ilk yılımda Halk Sağlığı ala-nında LPO asistanı olarak çalışmalar yapma ve o dönemki NPOmuz Metin Yeşiltepe sayesinde bir çok deneyim kazanma fırsatı bulduğum için öncelikle TurkMSIC Gazi Yerel Kurulu’na, sonra da kendisine çok teşekkür ederim.

İkinci yılımda LPO olarak, asistanlarım Nagehan Öcal ve İpek Dilsiz ile birlikte güzel bir dönem geçirdik; bazen işin içinden çıkamadık, bazen toplantı ya da çalışma yapmak için derslerimizden fedakârlık ettik, bazen de güzel şeyler başarmanın mutluluğuna hep birlikte vardık.

Bizi özellikle diyabet etkinliği konusunda ortak çalışma yapma imkanı bulduğumuz Türkiye Diyabet Vakfı’nın Ankara Şubesi Başkanı Prof. Dr. İlhan Yetkin’e; Halk Sağlığı AD’dan ne zaman hangi konuda yardım ve da-nışmanlık istesek bizi geri çevirmeyen Doç Dr. Mus-tafa Necmi İlhan’a; TurkMSIC Gazi olarak dekanlık nezdindeki danışman hocamız Prof. Dr. Zafer Güney’e yardımlarından ve yol göstericiliğinden dolayı çok te-şekkür ederiz. Bir tıp fakültesi öğrencisi olarak yaptı-ğımız çalışmalarda hocalarımızdan destek görmenin bizi ne kadar güçlendirdiğinin farkındayız.

Ayrıca, şimdiki NPOmuz Bahar Aktaş’a bana gerçek-ten çok fazla deneyim kazandıran NPO asistanlığı süreci yaşattığı için minnettarım. Ekip arkadaşlarım diğer asistanlar Mesut Aslan’a ve Meriç Yıldız’a da te-şekkür ederim.

Bu benim LPO olarak son yazım, yeni dönemde artık SCOPH’ta Gazi’yi LPO İpek Dilsiz temsil edecek. Artık TurkMSIC Gazi’nin başkanı olarak devam edeceğim bu süreçte, bana harika anılar ve deneyimler kazan-dıran yerel kuruluma borcumu en iyi şekilde ödeyece-ğime inanıyorum.

Turuncunun sıcağını en güzel şekilde hissettiren SCOPH! Seni çok seviyorum ve de çok özleyeceğim:)

Almıla Kanat, LPO

Page 89: Turuncu Sayı 3

89

En zor iştir insanın fikirlerini değiştirmek, dönüştür-mek, anlattıklarının uygulamaya geçmesini sağlamak. Bu süreçte sabretmek, moralini yüksek tutmak. Belki tek başımıza olduğumuzda sonucun olumsuz olaca-ğını düşünüp anlatmaktan hatta bazen düşünmekten bile kaçarız. Ancak birlikte olduğumuzda, takım oldu-ğumuzda biliriz ki yalnız değiliz, tek rahatsız olan biz değiliz. Bunun için öncelikle Turkmsic gibi bir platfor-mu kurarak bizleri bir araya getiren, birlikte oldukça daha güçlü fikirler ve moralimizin oluşmasına zemin hazırlayan Turkmsic kurucularına ve Turkmsic’in kuru-luşundan bu yana gelişmesi için emek harcayan Turk-msic gönüllülerine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Yerel kurullarımız bizim evimiz yuvamızdır. Yuvaları-mızda donanır öyle hayata atılırız. Benim Turkmsic’ı sevmemi, SCOPH’ a yönlenmemi sağlayan, güler yüzüyle ve verdiği handoverla benim kendimi güçlü hissetmemde temel faktör olan ve desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen , hayatın her aşamasında yanım-da olduklarını bildiğim Cansu UÇAR ve Murat AYDIN‘ a teşekkür ediyorum. Takım olarak çıkıyoruz yola. Bir-likte yapıyoruz çalışmalarımızı, her zaman fiziki olma-sa bile manevi olarak hissediyoruz ekibin enerjisini, desteğini. Bazen fikir ayrılıklarına düşüyoruz, tartışı-yoruz kopanlar oluyor aramızdan ayrılanlar, yeni ge-lenler… Her şeye rağmen tüm Turkmsic Cerrahpaşa gönüllülerine sonsuz teşekkürler. Yeni fikirlere hep destek veren, tartışmaktan korkmayan ve enerjisini her zaman hissettiğimiz başkanımız Halit Onur YA-PICI’ ya ve tüm yönetim kuruluna teşekkür ederim. Ayrıca klüp içi destekleri yanında arkadaşlıklarıyla da her zaman motivasyon kaynağım olan Fatih ÇOBAN, Aysu AKIN, Merve GÖKBUGET, Vildan VEKİLOĞLU ve Selin Naz ERDEM’ e teşekkürler. Tabi ki bu süreçte gözümü kırpmadan güveneceğim, dostlarım, iş arka-daşlarım, yavrularım… (Onları tek bir vasıfa sığdırmak hiçbir zaman mümkün olmadı) Gökhan PERÇİNOĞLU ve Gizem TOYDEMİR’e sonsuz teşekkürler. Desteği-ni ve ciddiyetini hep hissettiğimiz danışman hoca-mız Prof. Dr. Tunaya KALKAN’a; izin işlerimizde bize kolaylık sağlayan, okuldan alabileceğimiz ihtiyaçları elinden geldiğince karşılanmasını sağlayan hastane müdürümüz Şakir AYBİRDİ’ ye teşekkürler. Tabi ki eğitimlerimize katılan, etkinliklerimizde danışmanlığı-nı esirgemeyen tüm hocalarımıza ve sponsorlarımı-

za teşekkür ederim. Tüm saha çalışmalarımızda bize sonsuz destek veren ve anne şevkati gösteren Kızılay İstiklal Şube Başkanı Nejla ÖZSOY’a teşekkürler.

SCOPH tüm Turkmsıc’ ın içinde bambaşka, sımsıcak ve çok çalışkan. Burada çalışmak apayrı ve çok keyif verici. Bu ekibin arasında yer aldığım için çok şans-lıyım. Hep desteğini hissettiğim, samimiyetine ve fi-kirlerine inandığım sevgili ulusal direktörümüz Bahar AKTAŞ’ a; onun çok değerli biricik asistanları Mesut ASLAN, Meriç YILDIZ ve Almıla KANAT’ a bu turuncu hayatı daha da sıcak, daha büyük ve sonsuz kıldıkları için çok teşekkürler. Ayrıca tüm SCOPH gönüllülerine sonsuz teşekkürler.

İnanarak başladık, ve inandığımız için çalıştık. Anlattık, dinledik, değerlendirdik… bazen sonuç alamamaktan şikayet ettik bazen başarılarımızı haykırdık hep anlat-tık yaptıklarımızı ….. Ama beni en mutlu eden kısım ne yaparsak yapalım daha iyisini yapabileceğimize olan inancımızı hiç kaybetmemiz. TEŞEKKÜRLER

Ezgi Emre, LPO

Page 90: Turuncu Sayı 3

90

Bu aileye katıldığım ilk günden beri, olaylara karşı bakış açım, dünya görüşüm ve yeteneklerim inanıl-maz derecede gelişti. TurkMSIC felsefesini, SCOPH’un enerjisi ile birleştirerek kendime katmış olduklarım, hekimlik hayatım boyunca beni her zaman bir adım önde tutmaya yetecektir.

Bayrağı teslim aldığımda her anlamıyla donanımlı bir Halk Sağlığı Direktörü idim.Bu bir gelenekti, eskiden al, üstüne bir şeyler kat, yeniye teslim et. Bir sene-liğine bana emanet edilen Akdeniz Yerel Kurulunun SCOPH’unu gözüm kapalı yeni Halk Sağlığı Direktö-rü’müze teslim ettim.

Bayrağın hep ileriye taşınması dileğiyle…

Tabiki bu süreçte tek başıma değildim. İlk teşekkür edeceğim kişi, hiç şüphesiz ki; SCOPH içerisinde beni parlatan, her daim destekleyen sevgili LPO’m Ayşe Çağla Şahin’dir. Bana büyük düşünmeyi öğrettikleri için Metin Yeşiltepe ve Bahar Aktaş’a, her daim bana inanan ve destek olan Aslıhan Kara, Remzi Can Ça-kır ve Eren Halaç’a, benim görünmeyen kahramanım Leyla Yıldız’a, yaratıcılığı ile projeme renk katan Özge Özkan’a ve motivasyonum düştüğümde beni motive eden sevgili TurkMSIC Akdeniz Yürütme Kurulu ve TurkMSIC Akdeniz SCOPH takımına ne kadar teşek-kür etsem azdır!

Sene içerisindeki yaptığımız çalışmalarda bizleri yalnız bırakmayan Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Deka-nımız Prof.Dr.Oktay Dinç’e , eski dekan yardımcımız Prof.Dr. Gülay Özbilim’e, yeni dekan yardımcımız Doç.Dr.Erol Gürpınar’a, hiçbir zaman için bizi kırmayan fa-külte sekreterimiz Levent Erkekli’ye, bizleri cesaret-lendiren ve adeta danışmanlık yapan Doç.Dr.Yeşim Şenol ve Doç.Dr.Nigar Keleş’e, güler yüzleriyle bizleri motive eden öğrenci işlerinden Gülderen BİLGİÇ, Yu-suf ÜLGER, Ömer AKIN, Aslahan SOMUNCUOĞLU’na, destek hizmetlerinden Ümmühan KONGU, Ayhan ATILGAN, Yaşar ATEŞ’e sonsuz teşekkürler.

Mesut Aslan, LPO

Page 91: Turuncu Sayı 3

91

TurkMSIC’e Halk Sağlığı Alt Komitesi içinde başlamak benim için hep bir gurur kaynağı olmuştur. Bir tıp öğ-rencisinin olarak bu kadar vizyon sahibi çalışmaları başka hiçbir öğrenci platformunda göremeyecek ol-ması da SCOPH’un değerini açık bir şekilde gösteriyor.

TurkMSIC Uludağ olarak birçok etkinlik düzenledik, çok çalıştık. Amacımız her zaman yeniliklere açık ol-mak ve halk sağlığında farkındalık yaratmak oldu. Öncelikle yerel kurul olarak geçirdiğimiz dönem bo-yunca desteklerini eksik etmeyen Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı’na, danışman hocamız Prof. Dr. Cengiz Gebitekin’e, danışman hocamız gibi bizim yanımızda olan Prof. Dr. Vahide Savcı’ya ve Uludağ Üniversitesi Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı’na teşekkürlerimizi sunarız.

Halk Sağlığı Alt Komitesi’nin turuncu sıcaklığını sağ-layan sevgili Halk Sağlığı Ulusal Direktörümüz Bahar AKTAŞ’a, takım arkadaşlarım Mesut ASLAN ve Almıla KANAT’a, hem halk sağlığı alt komitesi yerel direktör-lüğü hem başkanlık görevimi birlikte yapmamın zor-luğunu bana hiç hissettirmeyen bütün Uludağ Yerel Kurulu yöneticilerine, son olarak etkinliklerimizi ha-yallerimiz doğrultusunda gerçekleştirmemizi sağlayan en büyük teşekkürü hak eden yerel kurulumuzun benzersiz üyelerine çok teşekkür ederim.

İnanıyorum ki SCOPH gerek yerel kurulumda yeni lpo’muz Ecem ERTÜRK’ün, gerekse ulusal çalışma-larımızda siz değerli SCOPHçularla ilerlemeye devam edecek ve hak ettiği yeri hep koruyacaktır.

Turuncu sıcaklığındaki ailemize çalışmalarında başa-rılar diliyorum.

Meriç Yıldız, LPO

Page 92: Turuncu Sayı 3

92

Bizler, hiçbir çıkar gözetmeksizin, gönüllü olarak baş-ladığımız ve devam ettirdiğimiz bu misyonu bu kadar güzel yapabiliyorsak; elbette ki bu, yanımızda olup bizden desteklerini esirgemeyenlerin sayesindedir. Şimdi onlara teşekkür etmenin zamanıdır.

Öncelikle bize bu yolda karşılaştığımız her engelde imdadımıza koşan danışman hocamız Prof. Dr. Fatih ÖZÇELİK ‘e teşekkürlerin en güzelini borçluyuz. Tabi ki 2011-2012 yılı Fakülte Dekanımız Prof. Dr. Murat DİKMENGİL ‘ e bize her türlü etkinliğimizde dekan-lık salonlarını konferans salonlarını sonuna kadar açık tuttuğu için teşekkür ediyorum. Belediye ve Hastane çalışanlarımıza ilgilerinden dolayı teşekkür etmek is-tiyorum buradan. Yerel kurul başkanım sevgili Barçın BARI’ya, bütün yönetici arkadaşlarıma ve özellikle bu sene bütün etkinliklerde bana canla başla yardım eden ortaklarım , asistanlarım, Hanife YILMAZ ve Gurur NAR ‘a teşekkürü bir borç bilirim. Bütün etkin-liklerde bizi yalnız bırakmayan TurkMSIC gönüllülerini sene içinde tüm özverileriyle çalışıp ellerinden geleni yaptıkları için onlara kocaman teşekkür ediyorum.

Son olarak da Halk Sağlığı Ulusal Direktörümüz Sev-gili Bahar Aktaş’a , birbirinden değerli asistanlarına her konuda vermiş oldukları desteklerinden ötürü çok çok teşekkür ediyorum.

Bu teşekkürlerin benim için özel bir anlamı daha var bu sene LPO sıfatıyla gelecegim belki de son genel kurulum. Önümüzdeki dönemde LPO olacak asistanı-ma şimdiden etkinlik dolu haftalar, aylar, yıllar diliyo-rum. Biliyorum ki o benden daha iyi bir LPO olacak ve SCOPH’u hiçbir zaman dillerden düşmeyecek etkin-liklerle anılan bir alt komite olmasını sağlayacak. Bu sıcak ailenin en sıcak fertlerinden biri olacak.

SCOPH’un turuncusu hiç eksik olmasın hayatınız-dan…

Alican Özüağ, LPO

Page 93: Turuncu Sayı 3

93

Page 94: Turuncu Sayı 3

94