32

İÇİNDEKİLER - KIZIL BAYRAK. 12.13/SYKB-2012-13-.pdf · 2012. 4. 4. · Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012 Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3 AKP iktidarnn iç ve d politikada

  • Upload
    others

  • View
    6

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: İÇİNDEKİLER - KIZIL BAYRAK. 12.13/SYKB-2012-13-.pdf · 2012. 4. 4. · Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012 Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3 AKP iktidarnn iç ve d politikada
Page 2: İÇİNDEKİLER - KIZIL BAYRAK. 12.13/SYKB-2012-13-.pdf · 2012. 4. 4. · Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012 Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3 AKP iktidarnn iç ve d politikada

2 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak

İÇİNDEKİLERDevrimci 1 Mayıs hazırlığınısaldırılara karşı direnişi büyütmeninolanağına çevirelim!........................... . . 31 Mayıs’ı kazanmak içingörev başına!...........…. . . . . . . . . . . . . . 41 Mayıs’ta mücadelealanlarına!........….....… . . . . . . . . . . . . . 5Polis terörüne rağmenemekçiler Ankara’da!.. . . . . . . . . . . . . . . 6“Her yer Ankara,her yer direniş!”…........ . . . . . . . . . . . . . 7Özgür Gündem’e kapatma!…....... . . . . . 8“Taşeron İşçileri Kurultayı’nayürüyoruz!” ..... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 9Emekçi kadınlar1 Mayıs’a yürüyor….... . . . . . . . . . . . . 10ELTA işçilerinegözaltı terörü..........................................11MEPA direnişiumut oluyor!... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 121 Mayıs öncesinde saldırıyasaları tartışıldı................ ...................13Ceha işçilerimücadelede kararlı ...… . . . . . . . . . . . . 14Enerji işçilerine gözaltı terörü......… . . 15Volkan Yaraşır ile dünya, bölge,Türkiye ve 1 Mayısüzerine konuştuk... . . . . . . . . . . . . 16-18Sınıf hareketindeyeni bir eşiğe oğru.................................19Türk Metal çetesini korku sardı........ . 20Türk Metal’i yıkma çağrısı........ . . . . . 21“Nükleer Güvenlik Zirvesi”ndensavaş tehdidi.....….. . . . . . . . . . . . . . . . 22Almanya’da uyarı grevleri..….....….. . 23Avrupa’da son 10 yılınen büyük Newroz’u...…… . . . . . . . . . 24Ekim Gençliği’nin kampanyaçalışmalarından........... . . . . . . . . . . . . . 25Emperyalistler ve işbirlikçileri“Suriye’nin Dostları” değil,halkların düşmanlarıdır!... . . . . . . . . . . 26Özel hastanelerde alınan katkı payı%90’a çıkarıldı… . . . . . . . . . . . . . . . . 27Ücretli Mühendis,30 Mart 1972 Kızıldere direnişi..... . . . 28Mücadelemiz ortak olmalıdır!...... . . . . 29Gazi anması ve çarpıtılan gerçekler… . 30Mücadele Postası . . . . . . . . . . . . . . . . . 31

Kızıl BayrakHaftalık Sosyalist Siyasal Gazete

Yönetim Adresi:Eksen Yayıncılık Molla Şeref Mahallesi,

Simsar Sokak, No: 5, D: 3 Fatih / İstanbulTlf. No: (0212) 621 74 52

e-mail: [email protected]: http://www.kizilbayrak.org

http://www.kizilbayrak.net

Baskı: SM MatbaacılıkÇobançeşme Mh. Sanayi Cd. Altay Sk. No 10 A Blok

Yenibosna / Bahçelievler / İSTANBUL / Tel: 0 (212) 654 94 18

Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012Fiyatı: 1 TL

Sahibi ve Y. İşl. Md.: Ayten ÖZDOĞANEKSEN Basım Yayın Ltd. Şti.

Yayın türü: Süreli Yaygın

CMYK

Kızıl Bayrak’tan...Kızıl Bayrak’tan...

Kızıl Bayrak’tan... Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012

KESK'in, Meclis Genel Kurulu'na gelen 4+4+4düzenlemesine ve sahte sendika yasasına karşı 28-29Mart'ta gerçekleştirmek istediği grev ve merkezi Ankaraeylemi İçişleri Bakanlığı ve Ankara Valiliği eliyleyasaklandı. Ancak binlerce kamu emekçisi ile ilerici vedevrimci sol güçler bu yasaklama kararına aldırmadanalanlara çıktı. Sermaye hükümeti bunun üzerine binlerceemekçinin Ankara'ya gidişini engellemek için her türlüzorbalığı devreye soktu. Otobüslerin kentlerden çıkışınıengelledi. Ankara girişine polis ve jandarma kuvvetleriyığarak kente giriş engellendi, onlarca emekçi gözaltınaalındı. Ancak emekçiler bu saldırılara kararlı ve militanbir direnişle yanıt verdi. Bunun üzerine diğer kentlerdengelen emekçilerin Ankara'ya girişinin önündeki barikatlaraçıldı.

Sermaye hükümetinin bu zorbalığı kamuemekçilerinin alanlara çıktığı tüm kentlerde de devreyesokuldu. Alanlarda bir araya gelen yüzlerce emekçiyedevletin kolluk güçleri gaz bombaları ve tazyikli susıkarak saldırdı. Emekçiler bu saldırılara militan birdirenişle yanıt verdiler. Alanları terk etmeyerek zorbalığınsökmeyeceğini, baskılara, tehditlere boyuneğmeyeceklerini gösterdiler. Emekçiler eylemlerine 29Mart günü de devam ettiler.

Gazetemiz baskıya hazırlandığı saatlerde birçokkentte kamu emekçileri alanlardaydı. Ankara, İstanbul veİzmir'de binlerce emekçinin kararlı bekleyişi ise devametmekteydi. Devletin kolluk kuvvetleri ise saldırı içinalarma geçmiş durumdaydılar.

Kamu emekçilerinin eylemlerinin sürdüğü saatlerdebu kez bir başka saldırı haberi ise İstanbul MaltepeBelediyesi önünde 100 gündür hakları ve gelecekleri içindirenen Maltepe Belediyesi taşeron işçilerine yönelikolarak gerçekleşti. Maltepe Belediyesi yönetimi ve çevikkuvvet polisinin ortak saldırısının ardından MaltepeBelediyesi önüne gelen destek için gelen Elta işçileri,taşeron işçileri, BDSP’liler ile Devrimci AnarşistFaaliyet’liler polis tarafından darp edilerek gözaltınaalındılar.

Sermaye devleti işçi ve emekçilerin hakları vegelecekleri için direnmelerine faşist baskı ve terörle yanıtveriyor. Dün Kürt halkının Newroz'da yükselttiği

özgürlük ve eşitlik taleplerine azgınca saldırarakboğmaya çalıştı. Bugün ise çocuklarının karanlığa vegericiliğe teslim edilmesine karşı çıkan kamuemekçilerine saldırmakta. Bu saldırı aynı zamandahakları ve gelecekleri için direnen taşeron ve tersaneişçilerine yönelmektedir.

1 Mayıs'a hazırlandığımız bugünlerde işçi veemekçilerin militan direnme kararlılığını ve ruhunu 1Mayıs mücadele alanlarına yüzbinler olarak taşımak enöncelikli görevdir. Sermaye sınıfının saldırılarınıpüskürtecek tek güç işçi ve emekçilerin birleşik, militanve örgütlü mücadelesi olacaktır.

Sınıf devrimcileri 1 Mayıs'ta bu gücü hareketegeçirmek için seferber olmalıdır.

* * * Gazetemizin geçen haftaki sayısında yayınlanan "8

Mart eylemlerinin ardından… - Z. İnanç" imzalı yazı,yazarımız S. Soyal'a aittir. "Tarihsel çağ ve yeni tarihseldönem" başlıklı EKİM'in Mart 2012 tarihli sayısındaniktibas olarak kullanılan yazının sayı numarası ise 280.sayı olacaktır. Bu iki düzeltmeyi bilginize sunar, özürdileriz....

Sosyalizm Yolunda

KK iitt aapp ççıı llaarrdd aa.. .. ..

Page 3: İÇİNDEKİLER - KIZIL BAYRAK. 12.13/SYKB-2012-13-.pdf · 2012. 4. 4. · Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012 Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3 AKP iktidarnn iç ve d politikada

Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012

AKP iktidarının iç ve dış politikada izlediği

saldırgan çizgi her yeni gelişmeyle daha da

belirginleşiyor. Her fırsatta sivri dişlerini gösteren

Amerikancı iktidar, düzen içi muhalefete bile

tahammül edemeyecek derecede saldırganlaşmış

durumda. Bu pervasızlığın bir yanı emperyalistlerden

ve sermayeden alınan destekten kaynaklanırken, diğer

yanı saldırganlığa dayalı politikalar icra edenlerin

“çatlak ses” duymaktan tedirgin olmalarıdır.

İktidarın bu gözü dönmüş hali, iç politikada Kürt

hareketine karşı giriştiği imha hareketinde, ilerici ve

devrimci güçlere yönelttiği kaba saldırılarda, işçi sınıfı

ve emekçilere dayattığı neoliberal yıkım

programlarında ve son günlerde “eğitim reformu” diye

yutturulmak istenen 4+4+4 formülünün topluma

dayatılmasında kendini gösteriyor.

Newroz kutlamalarını yasaklayarak Kürt halkının

iradesini kırma girişiminde bulunan dinci-gerici

iktidar, ummadığı bir direnişe çarpıp hüsrana uğradı.

Kürt halkının ulusal özgürlük ve eşitlik taleplerinin

arkasında durmasından adeta çılgına dönen

Amerikancı rejim, bu kararlılığa, savaşı daha da

tırmandırarak, BDP’yi sindirmeye odaklı sürek avına

yeni halkalar ekleyerek ve ırkçı-şoven propagandanın

dozunu iyice arttırarak yanıt verdi. BDP’li

milletvekillerini polis şeflerine dövdürerek Kürt

halkına kin kusan dinci-gerici iktidar, Beyaz

Saray’daki efendilerinin tam desteğinden aldığı güçle

ne yasa ne kural tanıyor.

İlerici ve devrimci güçleri hedefleyen “rutin”

saldırılara devam eden rejim, hak arama mücadelesine

katılan işçi ve emekçilerin üzerine de polis ordusunu

salmaktadır.

“Özel İstihdam Büroları” adı altında işçileri “köle

pazarı”nın nesneleri durumuna düşürmek isteyen AKP

iktidarı, asalak kapitalistler için “sömürü cennetleri”

yaratma çabasındadır. Sınıf ve kitle hareketinin zayıf

olmasından da güç alan bu emek düşmanlığı,

yaygınlaştırılmak istenen sadaka kültürü ile

pekiştirilmek istenmektedir. İşçi ve emekçi çocuklarını

erken yaşlarda dinci gericiliğin zehriyle sersemletmeyi

amaçlayan 4+4+4 formülü “eğitim reformu” da,

toplam saldırının bir parçası olarak dayatılmaktadır.

Bu “eğitim formülü” ile çıraklık yaşı 14’ten 11’e

düşürülerek, kan emici kapitalistlere yüzbinlerce

çocuğu kölece çalıştırma olanağı sunulacaktır.

Kürt halkına ve hareketine, işçi sınıfına,

emekçilere, ilerici ve devrimci güçlere yönelen içe

dönük bu saldırganlığı, dış politikada Suriye’yi hedef

alan kaba saldırganlık tamamlamaktadır.

Baas yönetiminin kısa sürede yıkılacağı hesabı

üzerine politika belirleyen dinci Amerikancı iktidar,

saldırganlıkta Pentagon’un savaş baronlarını bile

geride bıraktı. Emperyalist güçlerin bir an önce

Suriye’ye müdahale etmeleri için adeta çırpınıp duran

AKP şefleri, henüz bu rezil emellerine ulaşmayı

başaramadılar. Bu başarısızlık bu gericileri daha da

saldırganlaştırıyor. Nitekim “Nükleer Güvenlik

Zirvesi”ne katılmak üzere Güney Kore’ye giden

Erdoğan’la bazı müritleri, Suriye’ye bir an önce

saldırmanın şart olduğunu vaaz ettiler

Şefi Obama ile iki saat görüşen Erdoğan, temel

gündemin Suriye olduğunu açıklayarak, bundan

duyduğu memnuniyeti saklamadı. Emperyalist

saldırganlık ve savaş politikasının birinci dereceden

sorumlusu olan Obama ile Suriye konusunda mutabık

olduklarını ilan eden AKP şefi, Kore dönüşü İran’a

giderek, Washington’daki savaş baronlarının tehdit ve

telkinlerini Tahran’a da taşıdı. İran’ın Suriye

yönetimine verdiği desteği çekmesini sağlamaya

çalışan Erdoğan’ın bu sefil hedefine ulaşması olası

görünmüyor. Zira İranlı liderler, Suriye’yi hedef alan

saldırıların neyi amaçladığını çok iyi biliyorlar.

Baas sonrası yönetimi birlikte oluşturma

konusunda Erdoğan’la anlaştıklarını açıklayan Obama

ise, ABD emperyalizmi ile Ankara’daki tetikçilerin,

Şam’da kukla bir yönetimi işbaşına getirme

konusundaki pervasızlıklarını gözler önüne serdi.

Tam da bu günlerde “Suriye Ulusal Konseyi”ni

(SUK) İstanbul’da toplayan dinci Amerikancı iktidar,

yamalı bohça olan Suriye muhalefetini birleştirip,

Beşar Esad’a alternatif bir kukla yönetim için zemin

oluşturma derdinde. “Özgür Suriye Ordusu” ile SUK’a

katılan güçleri birleştirmeye çalışan Ankara’daki

işbirlikçi takımı, 1 Nisan’da İstanbul’da toplanacak

olan “Suriye Dostları Grubu”na, “Baas yönetiminin

alternatifi hazır” mesajı verip Suriye’ye müdahale

kararı aldırmak için hazırlık yapıyorlar. Bu meseleye o

kadar önem veriliyor ki, Suriye’deki Kürt partilerinin

de toplantıya katılmaları yönünde yoğun çaba

sarfedildi.

Bu adımlar, dinci Amerikancı rejimin bölgenin

gericilik kalesi olma yolunda pervasızca ilerlediğini

somut bir şekilde ortaya koyuyor. Emperyalistler

güdümünde komşu halklara karşı girişilen bu

saldırganlık, içe dönük saldırganlığın daha da

artacağına işaret ediyor.

Kızıl 1 Mayıs’a doğru ilerleyen süreçte dinci

Amerikancı rejimin hedefindeki Kürt halkıyla

dayanışmayı yükseltmek, içe ve dışa dönük gerici

saldırgan politikalara karşı direnmek hayati bir önem

taşıyor.

Bugünden alan kutlamalarına kadar devam edecek

olan 1 Mayıs sürecini, AKP iktidarının çok yönlü

saldırılarını teşhir etmek, işçileri ve emekçileri

uyarmak, örgütlemek ve eylem alanlarına taşımak için

azami bir çabaya konu etmek gerekiyor.

Hem emperyalist saldırganlığa hem Ankara’daki

işbirlikçilerinin suç ortaklığına karşı “İşçilerin birliği,

halkların kardeşliği!” şiarını tüm çalışma alanlarında

yükselterek, işçi ve emekçileri bu şiar altında alanlara

taşımak için görev ve sorumluluklarımıza sımsıkı

sarılmalıyız.

Devrimci 1 Mayıs hazırlığınısaldırılara karşı direnişi büyütmenin

olanağına çevirelim!

Bu adımlar, dinci Amerikancı rejimin bölgenin gericilik kalesi olma yolunda pervasızcailerlediğini somut bir şekilde ortaya koyuyor. Emperyalistler güdümünde komşu halklarakarşı girişilen bu saldırganlık, içe dönük saldırganlığın daha da artacağına işaret ediyor. Kızıl 1 Mayıs’a doğru ilerleyen süreçte dinci Amerikancı rejimin hedefindeki Kürt halkıyladayanışmayı yükseltmek, içe ve dışa dönük gerici saldırgan politikalara karşı direnmekhayati bir önem taşıyor.

Page 4: İÇİNDEKİLER - KIZIL BAYRAK. 12.13/SYKB-2012-13-.pdf · 2012. 4. 4. · Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012 Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3 AKP iktidarnn iç ve d politikada

1 Mayıs4 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012

Kitlesel ve yaygın 8 Mart gösterilerinin ardındanKürt halkının militan öfkesine sahne olan Newroz’atanıklık ettik. Artık ufukta 1 Mayıs var. Baharındevrimci günleri 1 Mayıs’la taçlanacak. Tümbirikimleri 1 Mayıs alanlarında sınıfsal bir renge vekimliğe bürünecek. İşçi sınıfı ile burjuvazinin karşıkarşıya geldiği, güçlerini gösterip boy ölçüştüğü buözel gün, hem sınıf mücadelesinin durumuna aynatutucak hem de ortaya çıkacak tablo mücadeleningidişatına önemli etkilerde bulunacak. Bu nedenle,sınıf mücadelesinin her iki kampında da 1 Mayıs’ıkazanmak, mücadele gündeminin merkezinde olacak.

Kuşkusuz “1 Mayıs’ı kazanmak” her iki cephe içinfarklı anlamlar taşıyor. Sermaye ve uşakları 1 Mayısdüşüncesi ve ruhundan nefret ediyorlar. Bunun için, 1Mayıs’ı yasaklayıp işçi sınıfı ve emekçilerin sokaklaraçıkmasına engel olmak için her yola başvurmuşlardır.Engel olamadıklarında, 1 Mayıs tarihinde sayısızörnekleri olduğu gibi, provokasyonlar ve kanlıkatliamlara başvurmuşlardır. Böylece işçi sınıfı veemekçilerin 1 Mayıs alanlarında güçlerini görmesineve daha büyük kavgalar için cesaret ve özgüvenkazanmalarına mani olmak istemişlerdir.

Ancak baskı, zorbalık ve katliamlarla 1 Mayısruhunu yenememişlerdir. Çünkü sermayenin çıplaksınıf kinini kustuğu böyle zamanlarda 1 Mayıs’ın ruhudaha güçlü biçimde işçi ve emekçilerin bilinçlerine veyüreklerine kazınmıştır. Baskı ve zorbalıkla 1 Mayısalanlarına egemen olacaklarını sananlar, bunun boşunabir heves olduğunu iyi bilmektedirler. Bunu en iyiTaksim alanı üzerine verilen büyük sınıf kavgasındanöğrenmişlerdir. İşçi ve emekçiler ile devrimcilerinTaksim’e çıkma kararlılığını bastırmak için tam birsavaş düzeninde polis orduları, yalan kusan medyasıve bilumum uşakları ile saldıranlar, yıllara yayılanbüyük kavga sonunda diz çökmek zorunda kalmıştır.

Egemenler, 1 Mayıs’ın yüzyılı aşkın tarihinden deiyi bilirler ki, 1 Mayıs’ın hakkından gelmek için baskıve zorbalık yetmez. Bunun için baskı ve zora hep kirlioyunlar eşlik eder. Bu, “eğer engel olamıyorsanehlileştir, özünü boşalt, tehlikesiz kıl, hatta sahiplen”biçiminde özetlenebilecek sinsi bir politikada ifadesinibulur. İşte bunun için 1 Mayıslar’da yıllar boyuncasergilenen zorbalığın yanı sıra, onu içi boş bir baharbayramı haline getirmek hayalleri hiç bitmemiştir. Buamaçla bazen 1 Mayıs’ın alanlarda kutlanmasına karşıgüçlü kampanyalar örgütlenmiş, seremonik geçittörenleri ile sendika bürokratlarının nutuklar attığısahne şovlarından ibaret kutlamalara dönüştürülmeyeçalışılmıştır.

Yakın dönemin sert Taksim mücadeleleri sırasındada bu yöntemin en sinsilerine tanık olduk. ÖncelikleTaksim iradesi marjinalleştirilmek istenmiş, bununiçin kentin başka köşelerinde, bazen kent dışında 1Mayıs komedileri oynanmıştır. Bunlar yetmeyince, bukomedilerin aktörleri ile “Taksim’de makul 1 Mayıs”senaryosuna başvurulmuştur. Fakat tüm bunlar militanve devrimci bir 1 Mayıs geleneğinin yazıldığı butopraklarda tutmamıştır. Karanlık odalarda yazılansenaryolar 1 Mayıs alanlarında bozulmuştur.

Son yıllarda 1 Mayıs’ın devrimci özüne vegeleneğine sahip çıkmak iddiasıyla ortaya konulanirade ile Taksim kazanılmıştır. Aynı zamanda, son ikiyılın 1 Mayıs’ından görüldüğü üzere, Taksim’ikazanan ruh ve kararlılık ile son yıllarda öne çıkandirenişçilerdeki işçilerin kararlılığı sayesinde bir dizi

kazanım elde edilmiştir. 2010 1 Mayısı’nda Türk-İş’inbaşkanlık koltuğunda oturan Mustafa Kumlu’nunTekel işçileri tarafından alandan kovulmasınınardından, 2011 1 Mayısı’nda sendika bürokratlarıkürsüden konuşma cesareti gösterememişlerdir.Böylece, yıllar boyu yükseltilmiş olan “bürokratlardeğil, işçiler konuşsun” talebi fiilen kazanılmıştır.

Elde edilen bu kazanımlar daha dapekiştirilmelidir. Çünkü sermaye ve uşakları boşdurmuyor. Taksim Meydanı’nı yeniden düzenlemekadı altında oynanan sinsi oyun ortadadır. İşçi sınıfınınöncüleri ve devrimci güçler uyanık olmalı,mücadeleyle kazanılanı mücadeleyle korumaktatereddüt göstermemelidir. Büyük mücadelelerle eldeedilmiş kazanımlarımıza dokunulmasına izinvermemelidir.

İşçi sınıfı cephesinden 1 Mayıs’ı kazanmak demek,öncelikle sermaye ve uşaklarının bu oyunlarınıbozmak, sinsi manevralarla elde edilen kazanımlara eluzatmalarını engellemek demektir. Bu ise devrimciruhuna ve sınıfsal özüne yakışır bir 1 Mayıs anlamınagelmektedir.

Böyle bir 1 Mayıs’ın ölçüleri nettir: Öncelikletartışmasız biçimde İstanbul’da 1 Mayıs’ın adresiTaksim’dir. Taksim’de ve tüm 1 Mayıs alanlarındakürsüler işçilerin olmalıdır. İşçi sınıfının enternasyonalmücadele gününde alanlar buna uygun bir rengebürünmeli, işçi sınıfının kızıl bayrağı dalgalanmalıdır.Miting programları işçi sınıfının Enternasyonalmarşıyla açılmalı ve program işçi sınıfının birliğinipekiştirmek ve kardeş halklar arasındaki dayanışmayıgüçlendirmek için farklı dilleri (başta Kürtçe olmaküzere) kucaklamalıdır.

1 Mayıs alanları seremoni ve konser havasındanuzak olmalıdır. Geçtiğimiz yıl devrimci bir havanınegemen olduğu Taksim 1 Mayısı’nın zayıf yönü buolmuştur. 1 Mayıs alanları kavga yüklü olmalı,sermaye ve uşaklarına güçlü bir tokat atılmalıdır.Böylece 1 Mayıs alanlarının devrimci ruhu ve coşkusu2 Mayıs’ta fabrikalar ve yaşam alanlarındayankılanabilmelidir.

Bunun güvencesi, bugünden başlayarak etkin,sistematik, yoğun, yaygın bir 1 Mayıs hazırlığınagirişmek demektir. Bunun için 1 Mayıs’ın devrimciruhunu ve güncel çağrısını başta işçi sınıfı olmaküzere toplumun ezilen emekçi yığınlarına taşımalıyız.Bu, 1 Mayıs’ta alanlara çıkma çağrısını dört bir yanayaymak, tüm güç ve imkanları 1 Mayıs alanınataşımak için değerlendirmek demektir. Yapılacak herşey, işçi sınıfını ve emekçileri 1 Mayıs ruhuyladonatarak alanlara taşımak hedefine bağlanmalıdır.

2012 1 Mayısı’nın güncel politik çağrısı “İşçilerinbirliği, halkların kardeşliği!” şiarında ifadesinibulmaktadır. Zira 2012 1 Mayısı’nda işçi sınıfıkapsamlı kölelik yasalarına güçlü bir yanıt vermekzorundadır. Diğer taraftan AKP’nin tırmandırdığıgericiliğe ve faşist saldırganlığa karşı emekçilerin veezilen halkların güçlü bir yanıtı olmalıdır. Son olarak 1Mayıs alanlarında emperyalist saldırganlık ve onunkoçbaşlığına karşı tok bir tutum alınmalıdır. Böylece2012 1 Mayıs’ı gerçek bir hesaplaşma ve kavga günühaline getirilmelidir. Düzene karşı büyüyen öfke 1Mayıs alanlarına akmalıdır. Tüm güç ve enerjimizi buuğurda kullanmalıyız.

Devrimci ve kitlesel bir 1 Mayıs için ileri!

1 Mayıs’ı kazanmak içingörev başına!

2012 1 Mayısı’nın güncel politik çağrısı “İşçilerin birliği, halkların kardeşliği!” şiarındaifadesini bulmaktadır. Zira 2012 1 Mayısı’nda işçi sınıfı kapsamlı kölelik yasalarına güçlü biryanıt vermek zorundadır. Diğer taraftan AKP’nin tırmandırdığı gericiliğe ve faşistsaldırganlığa karşı emekçilerin ve ezilen halkların güçlü bir yanıtı olmalıdır. Son olarak 1Mayıs alanlarında emperyalist saldırganlık ve onun koçbaşlığına karşı tok bir tutumalınmalıdır.

Page 5: İÇİNDEKİLER - KIZIL BAYRAK. 12.13/SYKB-2012-13-.pdf · 2012. 4. 4. · Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012 Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3 AKP iktidarnn iç ve d politikada

İşçiler, emekçiler, kardeşler!Birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs

yaklaşıyor. Her yıl olduğu gibi bu yıl da dünyanındört bir köşesinde milyonlarca sınıf kardeşimizlebirlikte 1 Mayıs alanlarına çıkacağız. Tek yürek, tekyumruk olup, kanımızı emen asalakların karşısınadikileceğiz.

Düzenin egemenleri 1 Mayıs’ın adından dahikorkuyorlar. Çünkü pek çok yolla bölüp parçalamaya,şoven milliyetçilikle kör etmeye çalıştıkları işçi veemekçiler 1 Mayıs alanlarında el ele veriyorlar,“sınıfsız, sınırsız ve sömürüsüz bir dünya!” özleminiyaşatıyorlar. Acılar ve felaketler dışında bir geleceksunmayan emperyalist-kapitalist barbarlara geleceğinellerinde olduğunu gösteriyorlar.

Bu 1 Mayıs’ta da bir kez daha tüm dünyada,çıkarları birbirine temelden karşıt iki sınıf, işçi sınıfıile burjuvazi karşı karşıya gelecek. Bütün 1 Mayısalanlarında mücadelenin ortak dili konuşulacak.Bütün ülkelerde işçi sınıfının enternasyonal kızılbayrağı dalgalanacak.

Kardeşler!Bu 1 Mayıs “İşçilerin birliği, halkların kardeşliği!”

şiarının güçlü bir biçimde yükseltildiği bir mücadelegünü olmalıdır.

“İşçilerin birliği!” Çünkü sermaye sınıfı vehükümeti yıllardır acımasız sosyal yıkımprogramlarıyla, kapitalizmin derinleşen krizininfaturasını işçi sınıfı ve emekçilere ödetiyorlar.Bununla yetinmeyen bu kan emici asalaklar, dizginsizbir sömürünün önündeki tüm engelleri kaldırmakistiyorlar. Kıdem tazminatı gibi kazanımlarımızıgaspetmenin yanı sıra, bölgesel asgari ücretten özelistihdam bürolarına kadar birçok başlık yeni saldırıprogramında yer alıyor. Bu programın hayatageçirilmesi, işçi sınıfının azgın bir sömürünün dipsizkuyusunda tüketilmesi anlamına geliyor. 1 Mayıs’tabu saldırılara geçit vermeyeceğimizi göstermeli,bunun için kitlesel bir biçimde alanlara çıkmalıyız.

1 Mayıs alanlarında işcinayetleriyle katledilen

binlerce sınıfkardeşimize sahip

çıkmalı,kapitalizminçarklarınıcanımız-kanımızla

çevirmesine“artık yeter”demeliyiz.İnsanca biryaşam içinyeterli ücretve sosyal haktaleplerini,

parasız eğitim-parasız sağlık

istemimizi güçlübir biçimdeyükseltmeliyiz.

1 Mayıs’tasendikal

örgütlenme ve grev hakkımıza yönelik saldırılara dakarşı durmalıyız. Sermaye ve hükümeti hazırlığınıyaptığı yasalarla bizleri savunmasız bırakacak yeniengeller ve barajlar getiriyor. Örgütlenme hakkımızael uzatanlara karşı 1 Mayıs alanlarında gücümüzügöstermeliyiz.

Kardeşler,Bu yıl 1 Mayıs’ta “Halkların kardeşliği” şiarını

gür bir sesle yükseltmek ayrı bir önem taşıyor. Çünkübu ülkeyi zorbalıkla yöneten rejim en meşru haklarıiçin ayağa kalkan kardeş Kürt halkına yönelikkuralsız ve kirli bir savaş yürütüyor. Sergilenen baskıve teröre karşı duran binlercesi zindanlara atılıyor.Kürt halkına boyun eğdirmek için tırmandırılan buzorbalık aynı zamanda tüm işçi ve emekçilerin kölelikzincirlerinin de daha bir sıkılmasını sağlıyor.

Milliyetçilik adı altında kardeş haklara düşmanlık,bu asalakların kullandığı en kirli silahlardan biri. Kürthalkının ulusal özgürlük ve eşitlik mücadelesine“terörist” damgası vurarak, böylece emekçileri bölüpparçalayarak sömürü ve soygun düzenleriniyürütüyorlar. Yanı sıra, meşrulaştırılan baskı ve terörsayesinde işçi ve emekçilerin mücadelesi debastırılıyor. Bunun içindir ki, 1 Mayıs alanları“halkların kardeşliği”nin sağlamca kurulduğu alanlarolmalıdır. Kürt emekçi kardeşlerimizle sömürüsüz veözgür bir ülke mücadelesinde birleşmeliyiz.

1 Mayıs’ta, Sivas’ta kardeşlerimizi diri diri yakıptetikçilerini “zaman aşımı”yla aklayan katliamcıdevletten hesap sormalıyız! Alevi-Sünni tümemekçiler olarak, 1 Mayıs’ın birlik, mücadele vedayanışma ruhuyla, gericiliğin karanlığına karşıçıkmalıyız.

Bölgemizdeki kardeş halklarla dayanışmak için de“Halkların kardeşliği” şiarını hep bir ağızdanyükseltmeliyiz. Çünkü içerde emekçilere ve Kürthalkına karşı baskı ve zorbalığa başvuranlar, dışarıdada emperyalizmin hizmetinde kardeş halklara karşısaldırganlığı körüklüyorlar. Suriye, İran ve diğerhalkların emperyalist egemenlik için köleleştirilmesiplanlarının suç ortağı olarak hareket ediyorlar. “Füzekalkanı” ile topraklarımız bölge halklarına karşı birsaldırı üssü haline getiriliyor. Hesapları, emperyalistefendileriyle birlikte bölgemizi ve dünyayı kangölüne çevirip, kardeş halkları köleliğe boyuneğdirmektir.

1 Mayıs alanlarında bu soysuz planlara “hayır”demeli, kardeş halklarla dayanışmayı yükseltmeliyiz.

İşçiler, emekçiler!Kurtuluş için birleşik-örgütlü mücadeleden başka

bir yol yoktur. Bu artık etimizde-kemiğimizdehissettiğimiz bir gerçekliktir. Bu gerçeği biliyor ancakçıkış yolunu bulamıyoruz.

İşte 1 Mayıs ruhu bize bu çıkış yolunu gösteriyor.Kapitalist sömürü düzenine karşı birleşipörgütlenmeden, işçi ve emekçileri köleleştirenzincirleri kırmak, özgürlüğün yolunu açmak mümkündeğildir.

Öfkemizi ve umudumuzu kuşanıp, kitlesel birbiçimde 1 Mayıs alanlarına çıkmalı, her geçen günazgınlaşan kapitalist sömürüye, tırmandırılan baskı veteröre dur demeliyiz! Baskı ve sömürü düzenine,

böylece her türlü köleliğe son verecek olan sosyalizmiçin mücadeleyi yükseltmeliyiz!

Öyleyse hep birlikte, omuz omuza 1 Mayıs’a!Sömürüye ve hak gasplarına, geleceksiz yaşamaya

ve güvencesiz çalışmaya dur diyelim!Krizin faturasını ödemeyeceğimizi haykıralım!Faşist baskı ve teröre karşı barikat olalım!Baskı ve kölelik altında tutulan Kürt halkının

yanında olduğumuzu gösterelim!Emekçiye hayat hakkı tanımayan kapitalizme

karşı sosyalizm bayrağını yükseltelim!Yaşasın 1 Mayıs! Biji yek gulan!Yaşasın devrim ve sosyalizm!Yaşasın proletarya enternasyonalizmi!

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu

1 Mayıs Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 5Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012

Ankara BDSP 1Mayıs’a hazırlanıyor!

İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günüolan 1 Mayıs için Ankara BDSP çalışmalarınıyoğunlaştırıyor. Sincan’dan, Ostim’den, Mamak’tanve üniversitelerden sınıf devrimcilerinin katıldığı 1Mayıs hazırlık toplantısı 25 Mart günü Mamak İşçiKültür Evi’nde gerçekleştirildi. 1 Mayıs’ın tarihselanlamı ve sınıfsal özünün özetlendiği bir açılışkonuşması ile başlayan toplantıda devrimci baharıörgütleme ve bu süreci kazanma çağrısı yükseltildi.

1 Mayıs’a giderken sınıf devrimcilericephesinden yapılacak hazırlıkların içeriğinin vebiçiminin de konuşulduğu toplantıda 1 Mayıshazırlık komiteleri oluşturma kararı alındı. Bununyanı sıra Ankara genelinde yaygın bir ajitasyon-propaganda faaliyetinin örgütlenmesi konusundahemfikir olunurken kitle çalışmasının yol veyöntemleri de tartışıldı. Sanayi havzalarından,emekçi mahallerine, merkezi noktalardan,üniversitelere kadar örgütlenecek çalışmalarınözgünlükler içermesi gerektiği vurgulandı. Ayrıcatüm çalışmalarda en önemli vurgunun devrim vesosyalizm olması yönünde bir karar alındı.

Tüm bunlarla paralel olarak 1 Mayıs öncesindeAnkara’da merkezi bir kitle etkinliği yapma kararıalındı. Bu etkinliğin teknik ve politik hazırlıklarınabaşlandı.

Kızıl Bayrak / Ankara

Kapitalist sömürüye, emperyalist saldırganlığa, faşist baskı ve teröre karşı işçilerin birliğihalkların kardeşliği için...

1 Mayıs’ta mücadele alanlarına!

Page 6: İÇİNDEKİLER - KIZIL BAYRAK. 12.13/SYKB-2012-13-.pdf · 2012. 4. 4. · Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012 Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3 AKP iktidarnn iç ve d politikada

4+4+46 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012

4+4+4 düzenlemesi ve 4688 sayılı sahte sendikayasasına karşı aldığı 2 günlük grev ve merkezi eylemkararının Ankara Valiliği ve İçişleri Bakanlığı eliyleyasaklanmasının ardından ülkenin dört bir yanındaolduğu gibi, başkentin de dört bir yanında emekçilerbulundukları her yeri eylem alanına çevirdiler.

Şehir dışından ulaşmayı başaranlar AnkaraBüyükşehir Belediyesi önünde toplandılar. Polisinyürüyüşe izin vermemesi üzerine yolun iki şeridinide trafiğe kapatarak oturma eylemi yapanemekçilerin karşısına polis barikatı kuruldu.

Ayrıca il dışından gelenlerin toplanma noktasıolan Ankara Garı da yoğun polis ablukası altındaalındı.

Diğer bir toplanma noktası olan Eğitim Sen 2No’lu Şube önünde buluşan yaklaşık 700 kişilik kitlede pankartlar açtı. Bekleyiş sürerken BDSP, DHF,Tüm-İGD, Kaldıraç ve TKP de emekçilerinyanındaki yerini aldı.

Diğer illerden gelen ve Ankara’ya girmeyibaşaran emekçiler beklenirken KESK GenelSekreteri ismail Hakkı Tombul tarafından yapılanaçıklamada çeşitli illerden gelen emekçilere polisinsaldırdığı ifade edildi.

Bu arada, Tüm Bel-Sen 1 ve 2 No’lu ŞubelerÇankaya Belediyesi’nin önünden MithatpaşaCaddesi’nde bulunan kitlenin yanına kadar yürüyüşyaptılar.

İl dışından gelen yaklaşık 5000 kişinin buluşmanoktası olarak belirlenen Tandoğan Meydanı trafiğekapatılırken, GMK Bulvarı’nda kaldırımda bekleyenyaklaşık 2000 kişilik kitle de yolu işgal etti. BDSP,EHP, SDP, TÖP, TKP, Halkevleri, SDH, ÖDP veEMEP de eylem alanında yer aldı.

Ayrıca KESK Genel Başkanı Lami Özgen, DİSKGenel Başkanı Erol Ekici de yerini aldı.

Polis, yolu kapatarak eylemlerini sürdürenemekçileri saldırı ile tehdit etti. Tren Garı önündetoplanan ve yürüyüşe geçmek isteyen kitleye isepolis biber gazı ve tazyikli su ile saldırdı.

Polis kitlelerin buluşmasına engel olurken yer yersaldırılarda bulundu. Tandoğan Meydanı’ndabekleyen kamu emekçilerine yapılan gaz bombalı

saldırı alanda tepkiye neden oldu. Ziya Gökalp Caddesi’nde bulunan SES ve BES

üyesi kamu emekçileri yolun yarısını trafiğekapatarak oturma eylemi yaptılar. BDSP’li sınıfdevrimcileri de burada yerlerini aldılar.KESK eylemine gelen Süleyman Çelebi gibi sermayepartisi sözcüleri, devrimci ve ilerici güçler tarafındanprotesto edildi. Onlara bugüne kadar işten attıkları yada attırdıkları Akdeniz Çivi, Maltepe Belediyesitaşeron işçileri ve Kent A.Ş. işçileri hatırlatıldı.Düzen partilerini teşhir eden devrimci ve ilericigüçler “Ne AKP ne CHP, çözüm devrimde kurtuluşsosyalizmde!”, “Kahrolsun sermaye partileri!” ve“İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!” sloganlarıattılar.

Direnişin 2. günü..Kamu emekçileri ile ilerici ve devrimci güçler

günboyu yaşanan polis saldırılarının ardındanAnkara'nın ayazına rağmen geceyi sokaklardageçirdi.

Emekçiler sabah erken saatlerden itibarensloganlarla 4+4+4 düzenlemesini ve sahte sendikayasasını protesto ettiler.

Ankara'da GMK Bulvarı üzerinde sabahlayanemekçiler polis barikatıyla karşılaştılar. Gazetemizyayına hazırlandığı sırada TBMM'de yasa tasarılarıgörüşülmeye devam ederken emekçilerin kararlılığıdevam ediyordu.

Polis terörüne rağmenemekçiler Ankara’da!

Didim Eğitim Sen’de 4+4+4 paneliEğitim Sen Didim Temsilciliği’nce 26 Mart günü 4+4+4 kademeli eğitim ile ilgili panel gerçekleştirildi. Eğitim Sen Didim Temsilciliği Eğitim Komisyonu’nun sunduğu panelde 4+4+4 ve genel saldırılar işlendi.

Özelleştirme uygulamaları ve bunların eğitime olan etkileri incelenirken, neoliberal saldırılar, eğitiminpiyasalaştırılması, sermaye sınıfının ihtiyaçları doğrultusunda her türlü saldırının düzenlendiği vurgulandı. AKPhükümetinin sermayenin istemleri doğrultusunda kamuyu tamamen tasfiye etmek için hayata geçirdiğidüzenlemelerden bahsedildi. “Okullar Hayat Olsun”, “Eğitim Kampüsleri Projeleri” konuları da ayrıntılarıylaanlatılarak, eğitimde saldırıların ardı sıra devam edeceği, bu saldırılara karşı hep beraber mücadele edilmesigerektiği söylendi.

Belediye Düğün Salonu’nda yapılan panele aralarında BDP, EMEP, ÖDP, KESK’in de olduğu bir dizi bileşenkatıldı.

Kızıl Bayrak / Didim

28 Mart 2012 / Ankara

28 Mart 2012 / Ankara

Page 7: İÇİNDEKİLER - KIZIL BAYRAK. 12.13/SYKB-2012-13-.pdf · 2012. 4. 4. · Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012 Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3 AKP iktidarnn iç ve d politikada

4+4+4 Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 7Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012

Meclis Genel Kurulu’na getirilen 4+4+4

düzenlemesi ve 4688 sayılı sahte sendika yasasına karşı

Ankara’ya gitmek üzere yola çıkan kamu emekçileri

Türkiye’nin birçok ilinde polis engeline takıldı. Keyfi

uygulamaya direnen emekçiler bulundukları her yeri

eylem alanına çevirdiler.

Aydın’da grev ve eylem

Aydın’daki kamu emekçileri polis engellemesinemaruz kaldılar. KESK’lilerin bulunduğu otobüsün polistarafından keyfi biçimde durdurulması üzerineKESK’liler yolu trafiğe kapattılar.

08.00’de sendikanın çağrısıyla eğitim emekçileri,KESK bileşenleri ve ilerici-devrimci güçler Aydınçıkışındaki arkadaşlarına destek için geldiler. Yolunaçılması üzerine otobüsler Ankara’ya doğru hareket etti.

Kentte kalan emekçiler basın açıklaması içinSulupark’ta bir araya gelerek Aydın Lisesi önüne doğrusloganlarla yürüyüşe geçtiler. Yürüyüşü izleyenemekçiler de alkışlarla yürüyen kitleye destek verdiler.Yolun trafiğe kapatılması polis tarafından engellenmeyeçalışılsa da emekçilerin kararlı duruşuyla yürüyüş devametti. Aydın Lisesi önünde Eğitim Sen Didim TemsilcisiHaydar Pınar tarafından basın açıklaması yapıldı.

İzmir’de polis saldırısı

27 Mart gecesi İzmir Büyükşehir Belediyesi önündetoplanan KESK’e bağlı sendikalar ile ilerici ve devrimcigüçler polis engeli ile karşılaştı. Saat 04.30’a kadarkolluk güçlerinin saldırılarına karşı direnildi.

Polis, emekçileri Ankara’ya taşıyacak otobüsleri,evraklarının eksik olduğu gerekçesiyle trafik otoparkınaçekti. Bunun üzerine, Cumhuriyet Bulvarı’nı araçtrafiğine kapatarak yürüyüşe başlayan emekçilerin önünüçevik kuvvet polisleri ve TOMA araçları kesti. Polis,emekçilere tazyikli su ile saldırdı.

Yaşanan arbedenin ardından durdurulan grup,yaklaşık 1 saat boyunca Fevzi Paşa Bulvarı’nı araçtrafiğine kapattı.

Ankara’ya gidişlerinin engellenmesi üzerine EğitimSen 2 No’lu Şube binası önünde oturma eyleminebaşlayan kamu emekçilerine polis bir kez daha bibergazları ile saldırdı.

Saat 15.00’e doğru kitlenin dağılmaması üzerineValilik ile yapılan görüşmeler sonrasında barikataçıldı. Basın açıklaması yapıldıktan sonra yaklaşık birsaat daha oturma eylemi gerçekleştirildi. Oturmaeylemi sırasında alana giren Barış Anneleri alkışlarve sloganlarla karşılandı.

Saldırıya İstanbul’da protesto

İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsü önündetoplanarak İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne yürüyenemekçiler polis terörünü protesto etti.

İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü önüne gelenemekçiler, oturma eyleminin ardından basınaçıklaması yaptılar. Yapılan konuşmalarla

Türkiye’nin çeşitli illerinden Ankara’ya gidişinengellendiği belirtilerek, AKP’nin şiddet dili kullandığıdile getirildi. Yasaya karşı mücadele etmekte kararlıolduklarını belirten KESK’liler yasanın geri çekilmesigerektiğini vurgulayarak, mücadelelerinisürdüreceklerini ifade ettiler.

Konuşmaların ardından basın açıklamasını KESKİstanbul Şubeler Platformu ve Eğitim Sen 4 No’lu ŞubeBaşkanı Arzu Erdoğan okudu. Eyleme, aralarında BDSP,Mücadele Birliği, SDP, TÜM-İGD’nin de bulunduğuilerici ve devrimciler de katıldı.

Manisa’da oturma eylemi

Ankara’ya gitmek için yola çıkan Eğitim Sen otobüsüTurgutlu çıkışında durduruldu. Sabah 05.00’e kadarburada bekleyen emekçiler sendika binasına döndü.

Grevin ilk gününde sabah işyerlerine giden eğitimemekçileri, greve katılmayanları da greve çağıraraktekrar Eğitim Sen binasında toplandı.

300 kişilik bir kortejle Manolya Meydanı’nayüründü. Burada bir basın açıklaması yapılarak AKP’ninsaldırıları ve polis terörü teşhir edildi.

Emekçiler basın açıklamasının ardından ManolyaMeydanı’nda oturma eylemine geçti. Burada halaylarlave sloganlarla bekleyişe geçildi.

Sabah saatlerinde yapılan meclis toplantısında “geceboyu Manolya Meydanı’nda oturma eylemi” kararıalınmış olmasına rağmen oturma eylemi saat 15.00’teEğitim Sen Manisa Şubesi Yönetim Kurulu’nun kararıile sonlandırıldı. Herhangi bir gerekçe gösterilmedenverilen kararın ardından emekçiler alandan ayrıldılar.

Adana’da gözaltılar sökmedi

Adana’dan Ankara’ya gitmek isteyen KESK’lileresaldıran polis 74 kişiyi gözaltına aldı. Polis saldırısıgünboyu gerçekleştirilen eylemlerle protesto edildi.

İnönü Parkı’na doğru yürüyüşe geçen emekçilerbasın açıklamasının ardından gözaltılar serbestbırakılıncaya kadar bekleme kararı aldılar.

Oturma eylemi yapılarak bir saati aşkın sürebeklendikten sonra gözaltındaki kamu emekçilerininAdli Tıp’a çıkarılacakları öğrenilince Reşatbey’dekiAdli Tıp’a doğru yürüyüşe geçildi. Yine kortejleroluşturularak yapılan bu yürüyüş Adli Tıp önünegelinmesiyle son buldu. Burada slogan ve marşlarlagözaltındaki kamu emekçileri karşılandı. Eylemde,

gözaltına alınanların adli tıpa çıkmaya başlamasıylacoşku daha da arttı. Hem muayene olmaya çıkanlarınhem de dışarıda bekleyen kamu emekçilerininbirbirlerini sloganlarla destekledikleri bu bekleyiş tümgözaltıların sırayla eylemcilerin arasına katılmasıyla sonbuldu. Burada yapılan açıklama sonrası emekçileryeniden Eğitim Sen binasına doğru yürüyüşe geçti.

Çorlu’da basın açıklaması

Tekirdağ Çorlu’da basın açıklaması yapıldı. ÇorluBelediye önünde Eğitim Sen Çorlu Temsilciliğitarafından yapılan basın açıklamasına 150 kişi katıldı.Ankara’ya gitmek isteyen kamu emekçilerine yönelikengellemelerin de protesto edildiği eylemde sahtesendika yasasıyla birlikte toplu görüşmeden bile dahageride bir düzenleme getirilmek istendiğine dikkatçekildi.

Açıklamada şunlar söylendi: “KESK’in, kamuemekçilerini kapıkulu olarak gören mevcut zihniyetinürünü olan bu yasa tasarısına karşı, mücadelesindeyarattığı değerlere yakışır bir direnç ve kararlılıkgöstereceğinden kimsenin şüphesi olmamalıdır.”

Bursa’da öfkeli yürüyüş

Eğitim emekçileri ve destekçi güçler KentMeydanı’ndan Fomara’ya yürüdü. Burada şubeyöneticilerinin ve polisin kitleyi kaldırıma çıkarmaçabaları bir sonuç üretmezken kısa süreli bir gerginlikyaşandı. Sivil polislerin engelleme çabalarına karşıemekçiler kararlılıkla yürümeye devam ederken kollukgüçleri de yolun tek şeridi kapatılarak yapılan yürüyüşeonay vermek zorunda kaldı.

Yolun tek şeridi trafiğe kapatılarak gerçekleştirilenyürüyüşte baskı ve engellemelere karşı öfke ile mücadelekararlılığı daha da yükseldi. 500’e yakın emekçi gür veöfkeli sloganlarla yürüdü.

AKP İl Binası önüne gelindiğinde eylemi düzenleyenBursa Eğitim Hakkı Meclisi adına Eğitim-Sen BursaŞube başkanı Hasan Özaydın basın açıklamasını okudu.

TÜMTİS ve Petrol-İş yönetici ve üyeleri ile BDSP,Partizan gibi devrimci kurumların da destek verdiğioturma eylemi çekilen halay ve horonlarla sona erdi.

Kızıl Bayrak / İstanbul – İzmir- Trakya - Adana-Manisa - Trakya- Bursa

“Her yer Ankara,her yer direniş!”

28 Mart 2012 / Aydın

28 Mart 2012 / İzmir

Page 8: İÇİNDEKİLER - KIZIL BAYRAK. 12.13/SYKB-2012-13-.pdf · 2012. 4. 4. · Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012 Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3 AKP iktidarnn iç ve d politikada

“KCK operasyonları” adı altında gerçekleştirilenpolis baskınlarında onlarca çalışanı gözaltına alınıptutuklanan Özgür Gündem gazetesine bir kez dahakapatma cezası verildi.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, gazetenin 24Mart 2012 tarihli sayısının 1, 8, 9, 10 ve 11.sayfalarında yer alan haber, yorum ve fotoğrafların“Örgüt propagandası” yaptığı iddiasıyla, gazeteye 1ay kapatma cezası verirken, gazetenin bugünçıkacak tüm sayılarına el konulmasına karar verdi.Kararın ardından gazetenin basımının yapıldığı GünMatbaası’nı basan polis, gazetenin 25 Mart tarihlisayısına el koydu.

30 Mayıs 1992’de yayın hayatına başladıktansonra 8 muhabir ile 19 dağıtımcısı katledilen ve 14Nisan 1994’te kapatılan Özgür Gündem Gazetesi,17 yıl aradan sonra geçtiğimiz yıl 4 Nisan’daokurları ile buluşmuştu. 30 Mayıs 1992’deİstanbul’da başlayan ve yayın yaptığı süre boyuncabüroları defalarca basılan, 30’u muhabir olmaküzere 76 çalışanı öldürülen Özgür Gündem gazetesi14 Nisan 1994’te kapatıldı.

Taksim’de protesto

Kapatma kararı 25 Mart günü Taksim’degerçekleştirilen yürüyüşle protesto edildi.BDP’li milletvekilleri Gültan Kışanak,Sebahat Tuncel’in de katıldığı eylemdegazetenin kapatılmasının, AKP sansürününbir örneği ve yeni katliamlarınyaşanacağının göstergesi olduğuna işaretedildi.

Eyleme, aralarında Kızıl Bayrak’ın dabulunduğu çok sayıda sol, sosyalist, devrimcibasın-yayın organı da destek verdi.

Taksim Tramvay Durağı’nda birarayagelen katılımcılar Galatasaray Lisesi önüneyürüdü. Özgür Gündem adına açıklamayıBayram Balcı yaptı.

BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak,Özgür Gündem gazetesinin yargılama dahiyapılmadan, ne yazacağı bilinmedenkapatılmasının sansür olduğuna işaret etti.

Güncel8 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012

Özgür Gündem’e kapatma!

Katledenler tazminatistiyor

Ulucanlar katliamının birinci yılında düzenleneneylemde polisleri ‘yaraladıkları’ iddiasıyla aileler veeylemciler yargılanıp tazminata mahkum edildiler. İçişleri Bakanlığı, polislere ödediği 6 bin TL’yifaiziyle 33 bin 766 TL olarak eylemde gözaltınaalınanlardan almak için işlem başlattı.

Sermaye devleti katliam sonrasında bir dizi yalanlagerçekleri çarpıtmıştı. Devrimcilerin birbirleriyleçatıştığını, tünel kazıldığını, tutsakların silahkullandığı söyleyebilmişti. Katliam sonrası aileler,devrimciler katliamın hesabını sormak için eylemlerdüzenlemiş, mezar anmaları ve eylemleri de azgın birpolis terörü ile karşılanmıştı.

Sivas davasının zamanaşımına uğratılması veAlevi emekçilerin evlerinin gericiler tarafındanişaretlenerek fişlenmesine karşı öfke sürüyor.

24 Mart Cumartesi günü Menemen Pir SultanAbdal Kültür Derneği, Menemen merkezdeki LiseYolu girişinde bir basın açıklaması gerçekleştirdi.PSAKD Kadın ve Gençlik Kolları’nın da katıldığıaçıklamada Sivas katliamında yaşamını yitirenlerinresimleri taşındı.

Eylemde Menemen PSAKD Başkanı tarafındanbasın açıklaması yapıldı. Açıklamada Aleviemekçilerine dönük asimilasyon politikaları teşhiredilerek Adıyaman ve Harmandalı’nda Alevi veaydın insanlara uygulanan fişlemeler protestoedildi. Sivas davasının ardından başbakanın

gerçekleştirdiği pervasız açıklamalara dadeğinilerek Sivas’ın katillerinin yargılanmak şöyledursun, ödüllendirildiği belirtildi.

25 Mart günü Çorlu’da Belediye Meydanı’ndayapılan ve yaklaşık 90 kişinin katıldığı eylemdeokunan açıklamada devletin katliamcıgeleneğinden örnekler verilirken yeni katliamlarında güncel bir tehdit olarak karşılarına çıkarıldığıifade edildi. Açıklama “Sadece katillerin değil, bukatilleri yaratan zihniyetin de yargılanmasınıistiyoruz. Sadece göğsünü gere gere duruşmalaraçıkan eli kanlı katillerin değil, o katilleri koruyan,besleyen ve destekleyenlerin de yargılanmasınıistiyoruz” sözleri ile sona erdi.

Kızıl Bayrak / İzmir - Çorlu

25 Mart 2012 / Çorlu 24 Mart 2012 / Menemen

Menemen ve Çorlu’daprotesto

Page 9: İÇİNDEKİLER - KIZIL BAYRAK. 12.13/SYKB-2012-13-.pdf · 2012. 4. 4. · Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012 Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3 AKP iktidarnn iç ve d politikada

Sınıf hareketi Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 9Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012

Taşeron İşçileri Kurultayı Hazırlık Komitesi’ninkurultay deklarasyonunu yayınlıyoruz:

Geleceğimizin çalınmasına, sigortasız, sendikasızçalıştırılmaya, sefalete, şirketleri zengin, toplumuaçlığa mahkûm eden taşeronluk sistemine karşıbirlik oluyoruz. Taşeron İşçileri Kurultayı’nayürüyoruz…

Taşeronluk sistemi işçinin en temel haklarının(ücret, sosyal ve ekonomik haklar gibi) gaspına,işçinin parçalanmasına dayanmaktadır. Biz işçilerinyaşamak ve ailesini geçindirmek için çalışmaktanbaşka çaresi yoktur. Çaresizliğimiz yüzünden patronlarsömürüyü daha da katmerleştirmek için taşeronluksistemini kullanırlar. Taşeronluk sendikasız, sigortasızve güvencesiz çalıştırmanın diğer adıdır. Yanicehennem koşullarının dayatıldığı sistemdir. Bizimüzerimizden kazanılan değerin aslan payını üst işverenalırken, alt işveren olan taşeron geri kalan parçayı alır.Bizlere düşen ise yoksulluk, sefalet, açlık vegeleceksizliktir.

Bugün Türkiye’de taşeronluk sistemi her sektördeuygulanmakta ve yaygınlaşmaktadır. Artık birçoksektörde çalışanların çoğunluğu taşeron işçisidir.İşçinin bu yaşanan sorunlara karşı en doğal hakkı olansendikalaşmak bile yasal olarak imkânsızlaşmaktadır.Bunun en iyi örneklerini tersaneler ve MaltepeBelediyesi gibi örneklerde görüyoruz. Bırakın entemel haklarını, insanlık dışı muameleye maruz kalantaşeron işçisini örgütlemek isteğinde çok rahat kapıönüne konulabiliyor. Üst işveren sıfatındaki patronbizlere hiç yüz yüze gelmeyerek kendini gizler,sorunlarımızın hep alt işven olan taşeronla çözülmesiniister.

Ama bizler, bizleri açlığa, sefalete, geleceksizliğeitenin kimler olduğunu biliyoruz. Belediyelerde busistem bize düşük ücreti, ücret ödemelerinigeciktirmeyi, kuralsız ve düzensiz çalışmayı, yasalarlasınırlandırılan 45 saatlik çalışma düzeninin üstüneçalışmayı, baskıyı, hor görülmeyi reva görürken,fabrikalarda örgütsüzlüğü, güvencesiz çalışmayı,tesanelerde ise sayısız arkadaşlarımızı kaybettiğimiz işcinayetlerini, ölümleri dayatır. Bizler belediyelerde,fabrikalarda, tersanelerde, metal ve tekstil işkolundaçalışan taşeron işçileri olarak artık azgın sömürükoşullarına dur diyeceğiz. Çünkü bizler biliyoruz kisorunlarımızın temel kaynağı aynı ve daha fazla karetmek isteyen patronlardır.

Taşeronluk sistemi zulümdür. Taşeronluk sistemi bizleri hiçleştirmekte ve nesne

haline getirmektedir. Taşeronluk sistemi geleceğimizin gasp edilmesidir. Taşeronluk sistemi sigortasız, sendikasız

çalıştırmadır. Taşeron sistemi şirket ve üst işvereni zengin,

toplumu açlığa mahkum etmektir. Bizler artık tek başımıza hareket etmiyoruz.

Sorunlarımızın çözümünün kendi ellerimizdeolduğunu biliyoruz. Maltepe Belediyesi direnişçiişçilerin kendi alanlarında başlattıkları mücadele veörgütlenme artık birçok belediyeye, tersanelere,fabrikalara taşınıyor. Bizler taşeron işçileri olarak bu

sisteme karşı nasıl birlik olunacağını, nasıl mücadeleedileceğini, geleceğimizi nasıl kazanacağımızıtartışmak, deneyimlerimizi paylaşmak ve kendiçözümlerimizi bulmak için kurultay örgütlüyoruz.

Direnişçi işçilerden, Maltepe Belediyesi’nden,Kartal Belediyesi’nden, Adalar Belediyesi’nden, Tuzlatersanelerinden ve metal fabrikalarından katılanişçilerden oluşan Taşeron İşçileri Kurultayı HazırlıkKomitesi olarak, tüm taşeron işçileri yapacağımızkurultayı örgütlemeye ve kurultaya güç katmayaçağırıyoruz. Güvenceli, sendikalı ve insanca çalışmakoşulları için haydi taşeron işçileri kurultayına!

Çok değil, sadece alınteri ve emeğimizin karşılığınıistiyoruz!

Köle değil işçiyiz, örgütlüysek güçlüğüz! Örgütlü işçi yenilmezdir! Kahrolsun ücretli kölelik düzeni! “Taşeron İşçileri Kurultayı’nda buluşuyoruz.

Sigortasız, sendikasız ve güvencesiz çalışmaya karşıörgütleniyoruz!”

Tarih: 15 Nisan - Pazar Saat: 13.00 Yer: M. Boy Düğün Salonu Adres: Esentepe Mah., Toros Cad., No: 52 / Kartal

Taşeron İşçileri KurultayıHazırlık Komitesi

“Taşeron İşçileri Kurultayı’nayürüyoruz!”

Kurultay metni imzaya açıldı Taşeron İşçileri Kurultayı Hazırlık Komitesi, imzaya açtığı bir metin ile taşeron köleliğine karşı çıkan herkesi

kurultaya destek olmaya çağırdı.

Komitenin imzaya açtığı metin şöyle:

“Çalıştığımız her sektörde karşımıza çıkan, bizlere hiçbir yaşam hakkı tanımayan, ücretli kölelik düzenininen son geldiği doruk olan taşeron sistemi işçi ve emekçiler tarafından güvencesiz, kuralsız, uzun çalışmasaatleri, düşük ücret ve geleceksiz olarak iliklerine kadar hissedilmektedir. Taşeron alanında varolanrahatsızlığı örgütlü bir güce dönüştürmek taşeron işçilerini mücadeleye katmak bizim en acil görevlerimizarasındadır.

Bu nedenle, ‘Geleceğimizin çalınmasına, sigortasız, sendikasız çalıştırılmaya, sefalete, şirketleri zengintoplumu açlığa mahkûm eden taşeronluk sistemine karşı birlik oluyoruz, Taşeron İşçileri Kurultayınayürüyoruz!’ şiarıyla 15 Nisan Pazar Boy Düğün Salonu’nda toplanacak olan Taşeron İşçileri Kurultayı’nıdestekliyoruz.”

Direnişten kurultaya mücadele büyüyorMaltepe Belediyesi önünde direnişlerini sürdüren işçiler direnişin 94. gününde birçok emekçi ile sohbet

ettiler. Çevredeki emekçiler gelip süreç hakkında işçilerden bilgi almanın yanı sıra evlerinde yaptıklarıyemekleri de işçilerle paylaştılar.

Gün boyunca sağlık, metal ve belediye sektörlerinde çalışan işçilerle taşeronluk sorunları üzerinekonuşulup, çözüm yolları tartışıldı. Direnişçi işçiler beraber mücadele edildiği taktirde, çalışma ve yaşamkoşullarının değişebileceğini vurguladılar. Direnişçi işçiler, 15 Nisan’da yapılacak Taşeron İşçileri Kurultayı’naişçi ve emekçileri davet ettiler.

Direniş alanına gelen Volkan Yaraşır direnişçi işçilerle sohbet edip diğer direnişler hakkında bilgi verdi.Devrimci İşçi Hareketi de gün içerisinde ziyaret gerçekleştirdi.

Ekim Gençliği okurları da işçilerle sıcak sohbetler gerçekleştirip süreç hakkında bilgi aldı. Ekim Gençliğiadına yapılan konuşmada “Geleceğine sahip çık” kampanyasının süreci anlatıldı. Bu süreçte geleceksizliğe vegüvencesiz çalışmaya karşı direnen işçilerin mücadelesinin, üniversite kampüslerinde anlatılacağının altıçizildi.

Kızıl Bayrak / Kartal

Page 10: İÇİNDEKİLER - KIZIL BAYRAK. 12.13/SYKB-2012-13-.pdf · 2012. 4. 4. · Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012 Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3 AKP iktidarnn iç ve d politikada

Sınıf hareketi10 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012

Emekçi kadınlar1 Mayıs’a yürüyor

Ümraniye’de devrimcisınıf faaliyeti

1 Mayıs yaklaşırken sınıf devrimcilerininçalışmaları da hız kazandı.

Ümraniye’de 1 Nisan Pazar günü 1 Mayıs’ahazırlık çerçevesinde bir işçi toplantısı yapılacak.

İşçi toplantısına çağrı

“1 Mayıs yaklaşırken, işçiler 1 Mayıs’ı tartışıyor”başlığıyla gerçekleşecek toplantı, geniş bir çağrıyakonu ediliyor. Toplantı öncesinde hazırlanan çağrıozalitleri İmes, Dudulu ve Sarıgazi ye yapıldı. 1Nisan toplantısına çağrı yapan bildiriler, işçilere 1Mayıs’ı birlikte örgütleme çağrısı yapıyor. Bildirilerfabrikalara ve İmes’e dağıtılıyor.

Gazete satışı…

Her hafta Çarşamba günü sabah işe giriş saatindeİmes A Kapısı’nda ve Salı günü iş çıkışı saatlerindeSarıgazi Meydanı’nda düzenli olarak yapılan yapılangazete satışında bu hafta “Newroz’un direniş ruhuyla1 Mayıs’ta alanlara” çağrısı yapıldı.

Taşeron İşçileri Kurultayı hazırlıkları

Taşeron İşçileri Kurultayı’na kısa bir sürekalırken, Ümraniye’de işçi ve emekçiler kurultayaçağrılıyor. “Taşeron işçisi köle değildir, örgütlen vezincirleri kır! Güvencesiz, sendikasız, sigortasızçalışmaya karşı örgütleniyoruz, Taşeron İşçileriKurultayı’nda buluşuyoruz!” şiarlı kurultaya çağrıafişleri İmes, Tavukçuoğlu, Dudulu, Madenler veSarıgazi’de yapıldı.

Kızıl Bayrak / Ümraniye

Ulusal Sorun veDevrim semineri

“Ulusal sorun ve devrim” başlıklı seminer 25 Martgünü Adana Sanayi İşçileri Derneği’nde gerçekleştirildi.

Sunum, Kürt halkının ulusal uyanışının vemücadelesinin tarihsel bir kronoloji içinde özetiylebaşladı. Kürt sorununda devrimci çözüm konusundauluslararası deneyimler aktarılarak, sosyalizmin gerçekve kalıcı çözüm olduğu vurgulandı. Marksizmin ışığındaulusal sorunun nasıl formüle edildiği aktarıldı.Türkiye’de yaşanmakta olan Kürt sorununa da buçerçeveden bakılması gerektiği belirtildi. Şovenizme vedüzen içi çözümlere karşı komünistlerin kendi bağımsız

sınıf çizgilerini ısrarla koruması gerektiği dile getirildi.“Ulusal sorun” olarak tabir edilen meselenin esasındabir turnusol kağıdı işlevi gördüğü, bu konuda takınılantavrın bilimsel sosyalizmin ışığında doğru ya da yanlıştutumu ortaya çıkardığı aktarıldı. Ulusların eşitliğinin,kendi kaderlerini tayin hakkının olmazsa olmaz olduğuancak meselenin politik özünü ulusal hareketin darsınırlarına hapsetmenin, ona yedeklenmenin yanlışlığıvurgulandı. Doğru devrimci tutum olarak, sınıflarmücadelesinde haklı ulusal istemlerin ancak proletaryasosyalizmiyle güvenceye alınabileceği anlatıldı. Kısmi vegeçici çözümlerin ise kapitalist sistemin sınırlarınatakılıp kalmak demek olacağı söylendi.

Soru-cevap biçiminde devam eden seminer verimlitartışmalarla son buldu.

Kızıl Bayrak / Adana

Ankara BDSP 1Mayıs’a hazırlanıyor

Mamak İşçi Birliği tarafından örgütlenen Ulusalİstihdam Stratejisi konulu panel 25 Mart günü16.00’da Mamak İşçi Kültür Evi’ndegerçekleştirildi. Sosyal Güvenlik Uzmanı AliErdoğan’ın konuşmacı olarak katıldığı paneldeMamak İşçi Birliği temsilcisi de yer aldı. Kısa biraçılış konuşmasının ardından Ali Erdoğan’ınsunumuyla devam eden etkinlikte sermayeninsosyal yıkım saldırıları bütünlüklü bir biçimde elealındı.

Dünya’da devam etmekte olan kapitalist krizin,Avrupa’da yaşanan sosyal hareketliliğin ya daYunanistan sermaye devletinin kemer sıkmapolitikaları karşısında komşu ülkedeki işçi veemekçilerin ayağa kalkışının örneklendiği paneldeTürkiye’deki saldırıların bu süreçten bağımsızolmadığı vurgulandı.

Türkiye sermaye devletinin Ulusal İstihdamStratejisi belgesi adıyla yayınladığı belgenin neyiamaçladığı ya da kısa-uzun vadede ne gibisonuçlar doğurabileceği üzerine de tartışmalaryapıldı. Bu belgeyle birlikte taşeronlaştırmanınyaygınlaştırıldığı, esnek çalışma-üretim modelininhayata geçirildiği belirtilerek işçi sınıfının parçalıtablosunun en önemli nedenlerinden birinioluşturduğu söylendi. Kadrolu işçi çalıştırmanınpatronların ya da devletin sırtında bir yük olduğubu yüzden bu tür yöntemlere başvurulduğuvurgulandı. Ayrıca ülkeyi bir şirket gibi yönetenhükümetlerin; patronların-sermayedarlarıntalepleri doğrultusunda bu tür saldırıları devreyesoktuğu ifade edildi. Bunun yanı sıra Özel İstihdamBüroları ile modern kölelik sisteminin kurulduğu,kıdem tazminatının gaspı ile kazanılmış haklaragöz dikildiği söylenerek bu saldırılara göğüsgerebilmek için işçi sınıfının öncü unsurlarına, işçiörgütlerine büyük görev düştüğü vurgulandı.Sınıfın kendisine yönelen saldırılardan bihaberolduğu tespiti yapılarak özellikle sendikaların busüreçteki rolüne işaret edildi.

Mamak İşçi Birliği adına yapılan konuşmada daörgütlenmenin önemine değinildi. İşçi sınıfınınkendi örgütlenmelerini yaratabilmesinin ve buyolla sendikaları zorlayabilmesinin gerekliliğiüzerinde duruldu.Konuşmaların ardından soru-cevap bölüme geçildi. Bu bölümde sorulansorularla tartışmalar derinleştirildi. Paneltartışmaların doygunluğa ulaşmasının ardındansona erdi.

Kızıl Bayrak / Ankara

Gebze’de devrimci baharı örgütlemek içinçalışmalar yoğunlaşıyor. Emekçi kadınlar, 1 Mayıs’adönük çalışmalarını başlattı.

Bir araya gelen emekçi kadınlar, iş yaşamında,evde, kapitalist toplumda kadının yaşadığı sorunlarüzerine bir sohbet gerçekleştirdi. Çalışma yaşamındagüvencesiz ve kayıt dışı çalışmanın yarattığısorunlar üzerine duruldu. Kadının hem işte hem deevde sömürüldüğü, çocuk bakımından, eşinin işstresine kadar birçok sorunu göğüslemekle yükümlüolduğu belirtildi. Yeni çıkan yasalardan, hakgasplarından bahsedildi. Sorunların güncelörnekleriyle anlatılmasının ardından emekçikadınların mücadele etmesinin ve örgütlenmesininönemine değinildi.

İşçi ve emekçi kadınlara mücadele çağrısıyükseltilecek!

Emekçi kadınlar, 1 Mayıs sürecinde vesonrasında işçi ve emekçi kadınların sorunlarına özelolarak eğilen çalışmalar yürütme kararı aldı.Gebze’de 1 Mayıs’a hazırlık çerçevesindegerçekleşecek pikniğin organizasyonunda emekçikadınlar olarak sunulacak katkılar konuşuldu.

Emekçi kadınlar ilk olarak, 1 Mayıs öncesinde

güvencesiz çalışma koşulları, kadın cinayetleri, eviçinde görünmeyen emek, 1 Mayıs, örgütlümücadelenin önemi konularının işlendiği bir emekçikadın broşürü çıkartacak. 1 Mayıs sürecinde işçi veemekçi kadınların hakkını araması, mücadeleyekatılması için yaygın bir seslenme faaliyetiyürütülecek.

Kızıl Bayrak / Gebze

Page 11: İÇİNDEKİLER - KIZIL BAYRAK. 12.13/SYKB-2012-13-.pdf · 2012. 4. 4. · Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012 Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3 AKP iktidarnn iç ve d politikada

Sınıf hareketi Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 11Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012

ELTA patronunun ve Koç Grubu’nun sabihi olduğuRMK Tersanesi’nin kölelik dayatmalarına ve hakgasplarına karşı direniş bayrağını yükselten ELTAişçileri baskılara ve gözaltılara rağmen yılmıyorlar.

RMK yönetimi saklanıyor

RMK yöneticilerinin direnişçi işçilerlekarşılaşmamak için sabah işe erken geldiği gözleniyor.Müdürlerin içeri girerken arabalarını hızla sürüpgeçmeleri yaşadıkları rahatsızlığı gösteriyor. ELTAişçileri 22 Mart sabahı işe giriş saatlerinde yoğun birşekilde, sloganlarla ve düdükle direnişlerinisürdürdüler.

Diğer tersanelerde çalışan işçiler direnişi ziyaretegeldiler. Gün içerisinde yaşanan gelişmeler hakkındabilgi almak isteyen işçilere süreç hakkında bilgi verildive destek çağrısında bulunuldu. İş çıkış saatigeldiğinde ise işçiler halay çekerek direnişlerinisürdürdüler.

Sloganlarla kararlılıklarını gösteren işçileri, diğertersanelerden erken çıkan işçiler ziyaret ettiler.

Maltepe işçilerinden ziyaret

24 Mart günü direnişçi Maltepe Belediyesi taşeronişçileri ELTA işçilerini ziyarete geldiler. Sloganlareşliğinde direniş alanına gelen taşeron belediye işçileridireniş alanındakiler tarafından da sloganlarlakarşılandılar. ELTA işçilerinin süreçleri hakkında bilgialan taşeron belediye işçileri direniş süreçleri hakkındabilgi verdiler. Yapılan sıcak sohbetlerin ardından işçilertoplu bir şekilde sloganlarla tersaneyi inlettiler. İşçilerslogan atarken tersaneden çıkış yapan genel müdüryardımcısının kaçarcasına aracını sürerek uzaklaşmasıdikkat çekti. Bir süre daha sohbet eden işçilerdirenişlerin ortaklaştırılması vurgusunu yaparak direnişalanından sloganlar eşliğinde ayrıldılar.

Elta işçileri kararlı

ELTA işçileri 25 Mart Pazar günü direniş

kararlılıklarını ve mücadele talepleriniTaksim’e taşıdılar. Esenyurt-Kıraç’tadirenişlerini sürdüren MEPA işçilerinin de

katıldığı eylemde patronların saldırılarına karşımücadele kararlılığı dile getirildi.

Tersane İşçileri Birliği Derneği’nde diğer tersaneişçileri ile buluşan işçiler tuttukları servisle Taksim’egeçtiler. Emek Sineması önünde destekçilerle buluşanişçiler Galatasaray Meydanı’na doğru yürüyüşegeçtiler.

İşten atılan ELTA işçileri adına Murat Akırmakbasın açıklamasını okudu. Açıklamanın ardından,MEPA fabrikasında yaşanan kuralsızlıklara vehaksızlıklara karşı yürüttükleri mücadele sonucu iştenatılan işçiler adına konuşma yapıldı.

İşçiler tersane önünde

26 Mart sabah saatlerinde sloganlarla RMKTersanesi önüne gelen işçiler bekleyişe geçtiler.Havanın yağmurlu olması nedeniyle ısınmak için ateşyakan işçiler, tersane yönetimine korku saldılar.Tersanenin önünde ateş yakılmasından rahatsız olanyönetim, zabıta ve polisi devreye soktu. Zabıtanın ateşisöndürme isteğini işçiler kararlılıkla önlediler. Ateşinetrafında halay çeken işçiler, kararlı bekleyişlerinisürdürdüler. Ateşin sönmesinin ardından gelen polis,sönmüş ateşin üzerine su dökerek gitti. Ortalığı telaşaveren tersane yönetimi polis ve zabıta yetmezmiş gibi,belediyenin yol bakım ekiplerini de tersanenin önüneçağırdı. İşçilerin kararlı duruşu sonucu tersaneyönetiminden biri işçilerle görüşmeye geldi.

Sorunları dinleyen yetkili süreci çözeceğini vebiraz zaman istediğini belirtti. İşçiler haklarını alanakadar direnişlerine devam edeceklerini yetkililerdendoğru adım atılırsa, çözüme açık olduklarını ifadeettiler.

Direnişle sınıf dayanışması yükseliyor

Tersane yönetiminin oluşan ses nedeniyle rahatsızolduğu, kapıları ve pencereleri kapattığı gözlemlendi.İşçilerin taleplerini görmezden gelen yönetime işçilersürekli sloganlar ve düdük sesleriyle gün boyu canlıduruşlarını sürdürdüler. Gün içerisinde farklıtersanelerde çalışan işçiler, eski Elta direnişçisi işçilerve öğle saatlerinde içeride çalışan işçilerden destek

ziyaretleri geldi. Akşam iş çıkışı saatinde Elta’da vediğer taşeronlarda çalışan işçiler direnişçi işçilerinyanına gelip sohbet ettiler. İşçilerin paydos ettiğiesnada direnişçi işçiler sloganlarla diğer işçilerimücadeleye çağırdılar.

Direnişçilere gözaltı terörü

RMK önünde direnişlerini sürdüren ELTA işçileri28 Mart sabah 08.00’den itibaren tersaneye araçgirişini kapadılar. Direnişin 15.gününde ELTApatronunun keyfi işten çıkartmaları ve ana firma RMKTersanesi’yle yapılan yapılan görüşme taleplerininkarşılanmaması üzerine işçiler yolu kestiler. 2 saatsüren yol kapama eylemine polis saldırdı. Yoğun birablukanın ardından polis işçilere saldırarak 10 işçiyigözaltına aldı. Gözaltılar arasında, desteğe gelendirenişçi Maltepe taşeron işçileri de var.

Kızıl Bayrak / Tuzla

ELTA işçilerinegözaltı terörü

Elta direnişçilerinedestek

Elta direnişçilerine Taşeron İşçileri KurultayıHazırlık Komitesi’nden destek geldi. Yazılı biraçıklama yapan komite, baskılara ve gözaltıterörüne rağmen Elta direnişinin kazanacağınıbelirtti.

Açılakmada şöyle denildi:“Taşeron İşçileri Kurultayı Hazırlık Komitesi’nde

de yer alan Elta işçileri, taşeron sistemine karşıaçılan bu mücadele bayrağına yaktıkları direnişateşiyle katkıda bulunuyorlar. İşçi sınıfına izlenmesigereken yolu gösteriyorlar. İnsana değer vermeyenücretli kölelik düzenine karşı insanca yaşayabilecekbir gelecek için yürüttükleri mücadelede yalnızolmadıklarını bilsinler.

15 Nisan günü gerçekleştirilecek olan Taşeronİşçileri Kurultayı’nda taşeron sistemine karşı birmücadele programı ortaya çıkacak ve taşeronişçileri artık kendi örgütlülüklerine dayanarak dahagüçlü olacaklar. Asalak sınıf olan sermayedarlarkarşısına bir bütün olarak çıkacağız ve tarihi yenidenyazacağız.

Buradan sesleniyoruz: Elta işçilerinin gasp edilenhakları verilsin!”

25 Mart 2012 / Taksim

Page 12: İÇİNDEKİLER - KIZIL BAYRAK. 12.13/SYKB-2012-13-.pdf · 2012. 4. 4. · Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012 Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3 AKP iktidarnn iç ve d politikada

Sınıf hareketi12 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012

MEPA direnişiumut oluyor!

Esenyurt Kıraç’ta kurulu MEPA Mobilyafabrikasında çalışırken sendikalaşma faaliyetiyürüttükleri için işten atılan devrimci işçilerin direnişisürüyor.

MİB çalışanı 3 MEPA direnişçisi kölece çalışma veişten atmalara karşı başlattıkları direnişleriyle bölgedekiişçilere umut ve cesaret aşılıyorlar.

Direnişin etkisi

Bölgede her geçen gün daha fazla yankı uyandırandirenişe, işçi ve emekçilerin ziyaretleri sürüyor. İşçileryaptıkları ziyaretlerde genel olarak “Neden direniş? Bunoktaya nasıl geldiniz?” sorularını direnişçi işçilereyöneltiyorlar. Direnişçi işçiler de kendi çalışma koşullarıile genel olarak işçilerin çalışma koşulları arasında birfark olmadığını ve bu koşulların MEPA özelinde nasılyaşadığını anlatıyorlar. Bunun sonucundaörgütlenmekten ve bir araya gelmekten başka yolunolmadığını ifade ederek örgütlenme çalışmalarındakideneyimlerini işçilere aktarıyorlar. Ziyaretçi işçiler dekendi fabrikalarında da aynı sıkıntıların yaşandığını vebunun için neler yapılabileceğini direnişçilerletartışıyorlar.

İmza kampanyası başladı

Direnişçi işçiler çevredeki işçileri direniş çadırısayesinde bilinçlendirmenin yanı sıra işçi ve emekçileredönük sosyal yıkım yasalarına patronların keyfi iştenatmalarına karşı imza kampanyası başlattılar. İmzakampanyasının yanı sıra bölgedeki işçilerle anketleryaparak direnişi geniş kitlelere yaymaya çalışıyorlar.

MEPA direnişinden patronlar da rahatsız olmuşdurumda. MEPA direnişi, dağıtılan bildirilerle beraberçevre fabrikalardaki işçilerin gündemine taşındı. Fakatbu durumu sezen ve bizzat MEPA patronu tarafındanikaz edilen patronlar işçileri korkutarak MEPA direnişinikaralamaya yöneldiler.

Her türlü engelleme ve baskıya rağmen MEPAdirenişi şimdiden birçok kazanıma imza attı. Direniştenetkilenen işçiler, zorla imzalatılmaya çalışılan işsözleşmelerine imza atmıyorlar. MEPA da dahil olmaküzere çevredeki birçok fabrikada yasal olmayan çalışmasaatleri geri çekilerek yasal kılıflar uyduruluyor ve

alınmayan iş güvenliği önlemleri konusunda da çeşitliadımlar atılıyor.

Birleşik Metal’den MEPA’ya ziyaret

İşçileri 26 Mart günü Birleşik Metal-İş İstanbul 2No’lu Şube Başkanı Yılmaz Bayram ziyaret etti.

Ziyaret sırasında direniş süreci üzerine sohbet edildi.Bunun dışında kuralsız çalışmanın ve sömürünün yoğunolduğu bölgede örgütlenmenin gerekliliği ve zorluklarıüzerinde duruldu. Yılmaz Bayram, direnişe desteksunacaklarını ve işyeri temsilcileri ile bir ziyaretdüzenleyeceklerini belirterek direnişi selamladı.

İş Güvenliği Uzmanı’na “soruşturma”

İlerleyen saatlerde direniş yerine MEPA’da işçisağlığı ve İş güvenliğinden sorumlu olan İş GüvenliğiUzmanı geldi. Direnişçi işçilerin yayınladıklarıdeklarasyon ve yapılan yazılı açıklamalardan kaynaklıkendisi hakkında Çalışma Bakanlığı tarafındansoruşturma açıldığını söyleyen Uzman, kaynak olarak dakizilbayrak.net’te yayınlanan haberlerin gösterildiğinibelirtti. Kişi olarak bu durumdan rahatsızlığını ifade etti.

İşçilere eğitim verdiğini söyleyerek kendisinisavunan İş Güvenliği Uzmanı’na, bu durumun onlarınişçilere verdiği birkaç saatlik iş eğitimleriyleönlenemeyeceğini ilettiler.

Destek verenlere baskı

Direnişin ilk gününden bu yana destekleriniesirgemeyen kargo işçileri de MEPA patronununtehditlerinden payını aldı. İşçilerin yanına gelen kargoişçileri MEPA patronunun kendi çalıştıkları yeri dearadığını söylediler. İşçiler hiçbir baskıya boyuneğmeyeceklerini, bu durumun umurlarında olmadığınıifade ettiler. Aynı zamanda iş arayan işsizler de direnişiziyaret ettiler.

Kızıl Bayrak / Esenyurt

MEPA’dan Toroslar’aselam!

Direnişçi MEPA işçileri, Toroslar Elektrik Dağıtımişçilerini yolladıkları bir mesaj ile selamladı.

İşçilerin mesajında şöyle denildi: “Bizim gibi bu

mücadele sürecinde polisin saldırısına uğrayan,

gözaltına alınan işçi kardeşlerimizin, kavga

yoldaşlarımızın Adana’da Toroslar Elektrik Dağıtım

bünyesindeki taşeron firmada çalışan direnen işçi

kardeşlerimizin onurlu mücadelesini selamlıyoruz.

Biliyoruz ki, hiçbir baskı haklı mücadelemizi

durduramayacaktır. Mücadelemize yönelen

saldırılar direncimizi bir nebze geriletmek bir yana,

sınıf kinimizi ve kararlığımızı daha da bilemektedir.

Adana’da ki Toroslar Elektrik Dağıtım işçisi

kardeşlerimizin yanındayız. Direnişlerini direnişimiz

biliyor, onlara yönelen saldırıyı bizlere de yönelen bir

saldırı olarak görüyoruz. Sınıf düşmanları bilmelidir

ki Adana işçileri yalnız değildir. MEPA’dan Toroslar’a,

işçi sınıfının isyan ateşiyle birleşiyoruz.”

Page 13: İÇİNDEKİLER - KIZIL BAYRAK. 12.13/SYKB-2012-13-.pdf · 2012. 4. 4. · Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012 Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3 AKP iktidarnn iç ve d politikada

Sınıf hareketi Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 13Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012

Yaklaşan 1 Mayıs öncesinde hazırlıklarınıyoğunlaştıran Türk-İş İstanbul Şubeler Platformubileşeni sendika şubeleri, 25 Mart Pazar günü Petrol-İşGenel Merkezi’nde gerçekleştirdikleri toplantı ileUlusal İstihdam Stratejisi (UİS) ve Toplu İş İlişkileriKanunu Tasarısı’nı masaya yatırdı.

1 Mayıs’ı örgütleme çağrısı

Emek örgütlerine, kitlesel ve birleşik bir 1 Mayıs’ıörgütlemek için harekete geçme çağrısında bulunanTürk-İş’e bağlı sendikaların düzenlediği etkinlikte UİSve sendikalar yasası üzerine bilgilendirme yapıldı.

Sendikal Güç Birlirliği Platformu Dönem Sözcüsüve Tek Gıda-İş Genel Başkanı Mustafa Türkel’inmoderatörlüğünü yaptığı panele Kocaeli Üniversitesi(KOÜ) Öğretim Görevlisi Aziz Çelik, Çalışma veToplum Dergisi Yayın Yönetmeni Av. Murat Özveri,HDK İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel veCHP Ankara Milletvekili İzzet Çetin konuşmacı olarakkatıldı.

Platform bileşeni sendikalara üye 200’ü aşkınişçinin katılımıyla gerçekleştirilen etkinlikte Deri-İş,Hava-İş, TÜMTİS, Tez-Koop-İş 1 ve 5 No’lu şubeler,Harb-İş Anadolu Yakası Şubesi, Selüloz-İş İstanbulŞubesi, Haber-İş İstanbul 1 No’lu Şube ve Petrol-İşİstanbul 1 No’lu Şube’den katılımlar gerçekleşti.

Etkinliğin açılış konuşmasını Tez-Koop-İşSendikası İstanbul 5 No’lu Şube Başkanı RabiaÖzkaraca Över yaptı.

Birleşik, kitlesel 1 Mayıs çağrısı

Över, AKP iktidarının baskı politikalarına dikkatçekti. Çalışma yaşamında örgütlülüklerin tasfiyeedilmek istendiğini sözlerine ekleyen Över, işcinayetlerinin ise takdiri ilahi olarak gösterildiğinihatırlattı. Direnişlerin de selamlandığı açılışkonuşmasında taşeron köleliğine de vurgu yapıldı.

UİS ve kıdem tazminatının önümüzdeki süreçtemeclis gündemine geleceği uyarısında bulunan Över,sendikal mücadelenin işyerlerinden örgütlenmesi

gerektiğinin altını çizdi. Konfederasyon ve genel merkezlere, saldırılar

karşısında birleşik mücadeleyi örgütleme çağrısındabulunulan konuşmada Taksim 1 Mayısı’nı örgütlemekiçin tüm emek örgütlerine çağrıda bulunuldu.

Panel bölümünde ilk sözü Murat Özveri aldı.Toplu İş İlişkileri Kanunu’nun içeriğine ilişkinbilgilendirmede bulunan Özveri, yasanın birtakımmaddeleri üzerinden tasarıyı değerlendirdi.

Aziz Çelik ise, ‘Ucuz’ olarak nitelendiği İstihdamStratejisi’nin içeriği üzerine kapsamlı bir sunumgerçekleştirdi.

HDK Milletvekili Levent Tüzel ise, AKPhükümetini eleştirerek parlamentoda bu saldırılarıteşhir edeceklerini belirtti. Asıl olanın işyerlerindendoğru yürütülecek mücadele olduğunu vurguladı.

CHP Ankara Milletvekili İzzet Çetin de UİS veToplu İş İlişkileri Kanunu’na ilişkin bilgilendirmedebulundu. Çetin salondakileri işçilere de eskiyiyadederek “mücadele dersi” verdi.

Panelin ardından Hey Tekstil işçileri adına MelekSönmez ve Kampana direnişçisi Dilek Göl de direnişsüreçlerini anlatan konuşmalar yaptılar.

“Benim günahım ne!”

Toplantının kapanış konuşmasını ise Tek Gıda-İşGenel Başkanı Mustafa Türkel yaptı. Hak-İş veMemur Sen’i TEKEL direnişi sürecindeki tutumlarıüzerinden eleştiren Türkel, saldırıların mevcut Türk-İşyönetimi eliyle hayata geçirildiğini sözlerine ekledi.Türk-İş yönetiminde bulunduğu süreçte hükümetleyaptıkları kulis faaliyetlerinden aktarımlarda bulunanTürkel, “çalışma hayatını aşağıdan yukarıya dizaynetme” çağrısında bulundu.

“Benim günahım ne! Hadi siz bizi değiştirin, engeloluyorsak siz bizi değiştirin” diyen Türkel 1 Mayıs’ınönemine dikkat çekti. Programda, salondakikatılımcılara söz hakkı verileceği söylenmesinerağmen bu bölüm iptal edildi.

Kızıl Bayrak / İstanbul

1 Mayıs öncesinde saldırıyasaları tartışıldı

Zentiva’da sendika düşmanlığı!Lastikte grev kararıasılacak

DİSK’e bağlı Lastik-İş Sendikası ile lastikpatronları arasında süren toplu iş sözleşmesigörüşmelerinin arabulucu sürecinde de anlaşmasağlanmadı. Arabulucu raporunun gelmesininardından sendika grev kararını asacak.

Sendikanın örgütlü olduğu Brisa, Pirelli veGoodyear fabrikalarında çalışan 4 bin işçiyikapsayan toplu iş sözleşmesi görüşmelerindearabulucu süreci de sona erdi. Arabulucu ile 16Mart’ta yapılan görüşmenin ardından 15 günlükyasal süreç bitti. Sürecin bitmesinin ardındanarabulucu raporu geldikten sonra sendika grevkararı alacak.

Hak gaspları dayatılıyor

Görüşmelerde ücret maddelerini içeren 27madde üzerinde anlaşmaya varılmadı. Lastikpatronlarının, eşit işe eşit ücret maddesini geriçekmesi talebi, sendikanın yüzde 14’lük zammınakarşı yüzde 3,4’lük zam önermesi ve bireyselemeklilik talebini gündeme almaması süreci grevkararı alma aşamasına getirdi.

DİSK 1 Mayıs’ahazırlanıyor

DİSK, 2012 1 Mayısı hazırlıkları çerçevesinde ‘1Mayıs Kutlama Komitesi’ oluşturdu. DİSK GenelSekreteri Adnan Serdaroğlu başkanlığındakikomitede üye sendikaların örgütlenme dairebaşkanları da yer alıyor. Türkiye çapında da DİSKBölge Temsilcilikleri öncülüğünde üye sendikalarınkatılımlarıyla 1 Mayıs Komiteleri oluşturulacak.

Toplantı çağrısı

DİSK, İstanbul Taksim’de ve ülke çapındayapılacak 1 Mayıs programlarını görüşmek üzereTürk-İş, Hak-İş, KESK, Memur-Sen, Kamu-Sen,TMMOB ve TTB genel başkanlarını 30 Mart’taAnkara gerçekleştirilecek merkezi toplantıya davetetti. DİSK, 1 Mayıs kutlama hazırlıkları çerçevesindeafiş, bildiri, döviz ve pankart tasarımlarına dabaşladı.

Page 14: İÇİNDEKİLER - KIZIL BAYRAK. 12.13/SYKB-2012-13-.pdf · 2012. 4. 4. · Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012 Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3 AKP iktidarnn iç ve d politikada

Sınıf hareketi14 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012

Kayseri’de Ceha işçilerinin sendikal hak veözgürlükleri için başlattığı mücadele devam ediyor. 25Mart Pazar günü Emek Düğün Salonu’nda birarayagelen Ceha işçileri kararlılıklarını ortaya koydular.Ceha patronunun baskılarına boyun eğmeyeceklerinigösterdiler.

Toplantıda açılış konuşmasını Birleşik Metal-İşAnadolu Şube Başkanı Rasim Gündal yaptı. İşçileriselamlayan Rasim Gündal, “Gerekirse bedel ödemeyehazırız. Mücadele edeceğiz, kazanacağız. Patronunbaskılarına boyun eğmeyeceğiz. Örgütlülüğümüzügüçlendirmek için çabalarımızı büyüteceğiz” dedi.Konuşmasında, işçileri safları daha fazla sıklaştırmayaçağırdı.

Toplantıda ikinci konuşmayı bir Ceha işçisi yaptı.“Önce sendikayı patron istiyordu. Biz ne zamanBirleşik Metal-İş Sendikası’nda örgütlendik. Patronsendika düşmanı kesildi. Daha sonra bizi satın almayaçalıştı. Ama satın alamadı. Ben iş kazası geçirdim.Beni hastaneye bile göndermediler. Bu duruma isyaneden 80-90 işçi ‘biz sendika istiyoruz’ diyerek süreceönderlik etti. Patron istediği sendikayı getirmek istedi.Biz patron sendikası istemedik. İki yıl boyunca kendiistediğimiz sendikayı getirmek için çalıştık. Patronunbütün manevraları boşa çıktı. Patron bizi satınalamadı. Biz sendikamızla, ülkemizle birliktebüyüyeceğiz. Bu onurlu mücadelenin hayırlı olmasınıdiliyorum” diyerek sözlerini tamamladı.

Konuşmanın ardından Birleşik Metal-İşSendikası’nı tanıtan sinevizyon gösterimigerçekleştirildi. Sinevizyon gösteriminin ardındanişçiler “İnadına sendika, inadına DİSK” sloganınıattılar.

Son konuşmayı Birleşik Metal-İş Genel Başkanı veDİSK Genel Sekreteri Adnan Serdaroğlu yaptı. Kitleyiselamlayarak konuşmasına başlayan AdnanSerdaroğlu, “Sizlerle olmaktan gurur duyuyorum.Toplantıya katılanlara teşekkürlerimi sunuyorum. AKPdemokrasi, insan hakları sözlerini ağzındandüşürmüyor. Öte yandan Cumhurbaşkanı’nın kentindesendikal örgütlenmeye karşı tutum alınıyor. Sendika

olarak haksızlığa ve kötü uygulamalara karşımücadele etmeyi sürdüreceğiz. Patronlardan bağımsızolma çizgimizi sürdüreceğiz. Sendikamızın yasadışıyapılarla bağlantılı olarak gösterilmesine izinvermeyeceğiz.” dedi.

12 Eylül baskılarına değinen Serdaroğlu, “12Eylül’de birçok üye ve yöneticimiz baskı gördü,gözaltına alındı, tutuklandı, hapis cezalarınaçarptırıldı. Ama biz yılmadan mücadele ettik.” dedi.Kayseri’de “önce Allah” diyen patronların işçilerinhaklarını vermediğini belirten Serdaroğlu; “onlar sarısendikaları istiyorlar. Atılan işçilerin hesabınısoracağız.” dedi.

“DİSK’i işçiler kurdu, işverenler kurmadı. 12 Eylülaskeri darbesi DİSK’i yok edemedi” diyen Serdaroğlukonuşmasını “İnadına sendika, inadına DİSK!”sloganı ile bitirdi.

Kayseri İşçi Birliği de toplantıya destek verdi.Toplantı salonuna “Birleşe birleşe kazanacağız”sloganıyla giren Kayseri İşçi Birliği üyeleri alkışlarlakarşılandılar. Toplantıya, aileleriyle birlikte yaklaşık500 işçi katıldı.

Kızıl Bayrak / Kayseri

Ceha işçilerimücadelede kararlı

Billur Tuz’da direnişsürüyor...

Tek Gıda-İş Sendikası’nın fabrikadan tasfiyeedilmesine karşı mücadele ederek sendikal haklarınıkullandıkları için işten atılan ve fabrika önündedirenişe başlayan Billur Tuz işçileri fabrikaönündeki bekleyişlerinde 90’lı günlere ulaştılar.

Direniş alanı 86. gününde yine dayanışmaziyaretlerine tanıklık etti. Petrol-İş Aliağa ŞubesiBaşkanı İsmail Doğan’ın ziyarette bulunduğudireniş, sonrasında aydın, yazar ve şairlerden dedestek buldu. Asım Gönen, Bilsen Başaran, HayriYetik ve Yücelay Sal’ın aralarında bulunduğuaydınlar sırayla söz alarak Billur Tuz işçileriyledirenişe dair düşüncelerini paylaştılar. Sohbetinardından şairler kendi şiirlerinden örnekler sundular.Büyük bir ilgiyle dinlenen şiirlerin ardındanziyaretçiler, sloganlarla Savranoğlu işçilerininyanına uğurlandılar.

Billur Tuz direniş alanının son konukları iseEğitim Sen üyesi iki öğretmen oldu. İşçilere 4+4+4sisteminin aslında laik-anti laik ayrışmasıolmadığını ifade ederek bu sistemle çocuklarınsömürü cennetine nasıl kurban edileceğini ayrıntılıolarak anlattılar. Eğitim emekçilerinin grevinedestek çağrısının yanı sıra çocukların iki günboyunca okula gönderilmemesi çağrısı da yapıldı.

Görüşlerini aldığımız Billur Tuz işçilerikazanana kadar direnişe devam edeceklerini ifadeettiler.

Kızıl Bayrak / İzmir

Sendika işgalisona erdi

Mersin Limanı Uğursan taşeron işçileri aylardırsüren direnişlerini bir süredir Liman-İş Sendikası’nataşımışlardı.

Burada geceli gündüzlü bekleyen işçiler, sendikayöneticilerinden direnişe sahip çıkmalarını vesomut adım atmalarını istediler. Yaklaşık 1 haftalıkbekleyişin ardından işçiler kendilerine verilen sözlerüzerine sendika binasına astıkları pankart vedövizleri indirip sendika işgaline son verdiler.Bekleyişlerini yine sendika içinde sürdüren işçilerkısa sürede adım atılmaz ise daha ileri eylemleri dehayata geçireceklerini belirtiyorlar.

Kızıl Bayrak / Mersin

Rexroth işçileri deBirleşik Metal dedi!

Bosch işçilerinin Türk Metal çetesinden istifaederek DİSK’e bağlı Birleşik Metal İşçileriSendikası’na üye olmalarının ardından 22 Mart günüBosch Rexroth işçileri Türk Metal çetesine bir tokatdaha vurdu.

Sabah vardiya çıkışında Türk Metal çetesi fabrikaönünde toplanarak Rexroth işçilerinin kararlılığınıkırma hamlesi yapsa da bu çaba sonuç vermedi.İşyeri servisleri ile fabrikadan ayrılan Rexroth işçileridaha sonrasında kendi imkanları ile Birleşik MetalSendikası Bursa Şubesi’ne geldiler. Burada üyelikişlemlerini gerçekleştiren Rexroth işçileri ile birbilgilendirme toplantısı da yapıldı.

Sabah saatlerinde gece vardiyasından çıkan ve16.00-24.00 vardiyasında çalışan işçilerin neredeysetamamının üyelik işlemleri bitirilirken 08.00-16.00vardiyasında çalışan işçiler ise Birleşik Metaltarafından tutulan servislerle şubeye geldiler. 20’yeyakın servisle şubeye gelen Rexroth işçilerini,sendika önlükleri ile bekleyen Birleşik Metal’in

örgütlü olduğu SCM ve Prysmian’dan işçilerkarşıladılar. Alkışlarla şube binasına giren yüzlerceişçinin üyelik işlemleri de burada tamamlanırkenBirleşik Metal-İş Genel Örgütlenme Sekreteri ÖzkanAtar işçilere hitaben bir konuşma gerçekleştirdi.Yaklaşık 850 çalışanı bulunan Bosch Rexroth’ta 600’eyakın işçi Birleşik Metal’e geçmiş oldu.

Kızıl Bayrak / Bursa

Page 15: İÇİNDEKİLER - KIZIL BAYRAK. 12.13/SYKB-2012-13-.pdf · 2012. 4. 4. · Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012 Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3 AKP iktidarnn iç ve d politikada

Sınıf hareketiSayı: 2012/13 * 30 Mart 2012.

Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 15

Adana’da Toroslar Elektrik’te taşeron şirketüzerinden çalışırken üç aydan beri alamadıklarımaaşlarını istedikleri için işten atılan işçiler haftaboyunca üç kez gözaltı terörüne maruz kaldılar.

23 Mart günü Enerji Sen Örgütlenme UzmanıSüleyman Keskin ve 48 işçi polis saldırısı sonucundagözaltına alındı. Gözaltından serbest bırakılan Keskin vedirenişçi işçiler tekrar direniş alanına dönerekbekleyişlerine devam ettiler.

Taksim’de eylem

Gözaltı saldırısı akşam saatlerinde İstanbulTaksim’de protesto edildi. Eyleme Nakliyat-İş, DevSağlık-İş, Hava-İş, Sine Sen, İşçi Sağlığı ve GüvenliğiMeclisi ve Halkevleri de destek verdi.

Enerji Sen adına basın açıklamasını okuyan MuratTaplamacı, Adana’da yaşananların tüm sorumluluğununToroslar Elektrik Dağıtım A.Ş Genel Müdürlüğü ve veyöneticilerine ait olduğunu söyledi.

Adana’da eylem

Adana İnönü Parkı’nda yapılan basın açıklamasınaişçi aileleri de katıldı. Açıklamada, “Belirtmek isteriz kiAdana’mızın ana damarlarından birisi olan Kasım Gülekköprüsünü bir haftadır kapatan bir Amerikan filmşirketine göz yuman Adana valisi işine sahip çıkanişçilere “kaldırım işgalinden” para cezası kesmekte hiçtereddüt etmiyor. Buradan bir kez daha söylüyoruz asılkabahatli 3 aydır maaşlarımızı ödemeyen yetkililerdir,asıl kabahatli anayasal haklarını kullandıkları içinişçilere kapının önünü gösteren yetkililerdir” denildi.

Polis terörü sürdü

Enerji işçileri 26 Mart günü ikinci kez gözaltınaalındılar. Enerji işçilerinin örgütlenmesi karşısında sınıfişbirlikçisi tutumlarını gösteren Tes-İş yöneticileri iseElbistan’da Enerji-Sen yöneticilerine saldırdılar.

17 işçi gözaltında

Direniş çadırlarını kurarak eylemlerine devam eden

işçilere “kaldırımı işgal ettikleri” bahanesi adı altındasaldıran polis 17 kişiyi gözaltına aldı.

Saldırı sırasında işçilerin çadır olarak kullandıklarıbrandaya da el koyan polisler, işçileri, kaldırımı işgalettikleri gerekçesiyle para cezası keserek serbestbıraktılar.

Saldırıya protesto

Haklı davaları için direnmeye devam eden işçileryaptıkları eylemle yılmayacaklarını ilan ettiler. İnönüParkı’nda saat 18.30’da yapacakları eylem için yaklaşık150 metre mesafeden “Keyfi gözaltılara ve baskılarason” ozalitini açarak sloganlarla gelen işçiler basınaçıklaması yaptılar.

Açıklamada ilk olarak Enerji-Sen Genel BaşkanıKamil Kartal ve Mahir Özdoğan’ın bugün ElbistanTermik Santrali’nin müdürü ile yaptığı görüşmeninardından Tes-İş Şube yöneticilerinin saldırısınauğradıkları bilgisi verildi.

Enerji işçilerinin eylemine Dev Sağlık-İş, KESKüyesi kamu emekçileri ve şube yöneticilerinin yanı sıraçeşitli ilerici kurumlarla birlikte BDSP de destek verdi.

İstanbul’da eylem

Enerji-Sen’e yönelik Tes-İş ve polis saldırıları akşamsaatlerinde İstanbul Taksim’de protesto edildi. Nakliyat-İş, Limter-İş, Dev Sağlık-İş’in de destek verdiğieylemde mücadelenin kararlı biçimde sürdürüleceğisöylendi.

Toros işçisi direnişle kazanacak!

İşçilere üçüncü saldırı 27 Mart günü gerçekleştirildi.Tedaş önünde kaldırımda çadırsız bekledikleri haldeişçiler tekrar saldırıya maruz kaldılar.

Ailelerin katılımıyla eylem yapan işçiler polissaldırısını protesto ettiler. Açıklamada, direnişlerinesaldıran Toroslar A.Ş. patronu Mahmut Nimet Dalkır’ınyapılan görüşmelerde işçileri karalayan ifadeleri teşhiredildi.

Kızıl Bayrak / Adana

Enerji işçilerinegözaltı terörü

Hugo Boss direnişisessiz-sedasız sonaerdi!

Hugo Boss işçilerinin 5,5 ayı geridebırakan direnişi, geçtiğimiz hafta, direnişin 173.gününde sendikanın kararı ile sessiz sedasız sonaerdi. Direnişin neden sona erdiğine dair ise sendikatarafından kamuoyuna herhangi bir açıklamayapılmadı.

TEKSİF Sendikası’nın bir süredir devam ettiğiörgütlenme çalışmasına Hugo Boss patronlarınınyanıtı işten atma saldırısı olmuş ve sendikalıların daaralarında bulunduğu yüzlerce işçi işten atılmıştı. Busaldırının ardından sendikalı işçilerin bir kısmıfabrikanın kurulu bulunduğu Ege Serbest Bölge(ESBAŞ) girişinde direnişe geçmişti.

6 aya yakın süredir devam eden direniş başlarda20-25 kişiyle başlamasına rağmen son aylarda 6 kişiile devam etmekteydi. Geçtiğimiz hafta ise sendikayönetimi tarafından alınan direnişi bitirme kararıişçilere haber verildi ve direnişçi işçilerin yineTEKSİF’in örgütlü olduğu Rotex’te işbaşıyapabilecekleri ifade edildi.

Bu “sürpriz” kararın alınma sürecinde işçilerinherhangi bir söz hakkı olmadığı gibi işçiler böyle birşeyi beklemediklerini ifade ettiler. Direnişinbitirilme sebebine dair kamuoyuna bir açıklamayapılmadığı gibi direnişçi işçilere de bu konuda netbir bilgi verilmedi. Genel planda direnişinörgütlenmeye yönelik faydası olmadığı, içeridekiişçilerin dışarıdakilere tepkili olduğu, bir süredireniş olmadan örgütlenmenin süreceği, 15 güngörüşmeler için patrona süre verildiği gibigerekçeler öne sürüldüğü öğrenildi. Ayrıca HugoBoss ile görüşmeler yapıldığına dair de çeşitlispekülasyonlar bulunmasına rağmen bu konuda danet bir bilgi verilmedi.

Dolayısıyla bu durum bir anlaşmanın ve satışınsonucu mu yoksa sadece sendikal bürokrasinindireniş yükünden kurutulma hamlesi mi net olarakbilinmiyor. Ancak bu kadarı bile icazetçi sendikalanlayışın bir işçi direnişini nasıl kapı önündeçürüttüğünü görmek için yeterli.

Direnişçi işçiler ise karardan hoşnutolmamalarına rağmen bugün bu çizgiyi aşacak birhat ortaya koymaktan yoksunlar.

Sınıf devrimcileri direniş sürecine dairönümüzdeki günlerde bir değerlendirmesunacaklar.

Kızıl Bayrak / İzmir

Page 16: İÇİNDEKİLER - KIZIL BAYRAK. 12.13/SYKB-2012-13-.pdf · 2012. 4. 4. · Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012 Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3 AKP iktidarnn iç ve d politikada

CMYK

“Militan savunma, militan d ş 16 * Kızıl Bayrak * Sayı:�2012/13�* 30�Mart�2012

CMYK

İşçi sınıfı ve emekçiler, 2012 1 Mayısı’nasermayenin sosyal yıkım ve kölelik saldırıları altındagiriyor. Dünyanın birçok ülkesinde kapitalist krizinfaturasına karşı grevlerin, kitlesel gösterilerinyaşandığı bu dönemde dünya ve Türkiye’de sınıfhareketinin seyri, emperyalist kuşatma ve hegemonyasavaşları üzerine araştırmacı-yazar Volkan Yaraşır’lakonuştuk.

Yaraşır, 1 Mayıs’ta Taksim’deki yüreklerin aynızamanda Atina’da, Londra’da, Tahrir’de, Lizbon’da,Roma’da atmasının önemine dikkat çekiyor ve sokağıörgütlemeye çağırıyor...

- 2012 1 Mayısı’na giderken dünya ölçeğinde veTürkiye’de önemli gelişmelere tanık oluyoruz.Kapitalist krizin faturası başta Avrupa ülkeleri olmaküzere bir dizi ülkede emekçilere ödettirilmekisteniyor. Birçok ülkede ise genel grevler ve kitleselgösteriler yaşanıyor. Gelişmeleri bir bütün olarakdeğerlendirirseniz nasıl bir tablo çizersiniz?

- Bir anlamda “tarihsel momentum” diyetanımlayabileceğimiz ya da yüksek konjonktürdiyebileceğimiz bir sürecin içinden geçiyoruz.Önümüzde tahminen kapitalizmin yapısal krizininbütün şiddetiyle kendini hissettireceği 8-10 yıllık birperiyot var. Bu periyotta sınıfsal antagonizmanınşiddeti daha da yoğunlaşacak.

Yapısal krizin karakteristik özellikleri bütünçıplaklığıyla ortaya çıkıyor. Emperyalist öznelerarasında rekabet şiddetleniyor. Kriz derinleşiyor, krizsenkronu yaşanıyor. Aynı zamanda ekolojik, gıda veuygarlık kriziyle karşı karşıyayız.

Krizin 2009’dan sonra odak coğrafyası AvrupaKıtası oldu. Kıtanın Akdeniz Havzası’nda büyük altüstoluşlar yaşandı, yaşanıyor. Yunanistan’da başlayanmali kriz, hızla etkisini Portekiz ve İrlanda’da gösterdi.İzlanda sarsıldı. Ardından Doğu Avrupa senkronuniçine girdi. Macaristan ve Romanya’da önemligelişmeler yaşandı. İtalya ve İspanya mali kriz sarmalıiçine giriyor.

Kriz sınıfa yönelik cepheden bir saldırıya dönüştü.Özellikle Yunanistan bu anlamda finans kapitalinkarşıdevrimci stratejilerini hayata geçirdiği ülke oldu.Troyka’nın bu saldırıları bir anlamda AB’nin yenidenyapılanması, daha homojen bir yapıya dönüşmesişeklinde biçimlendi. Çekirdek emperyalist ülkelerindışında bütün kıtanın periferileşmesi yönündepolitikalar hayata geçirildi.

İşçi sınıfının finans kapitalin cepheden saldırısınacevabı olağanüstü oldu. Özellikle Yunanistan işçi sınıfıbir ön cephe işlevi gördü. Başta Akdeniz Havzasıolmak üzere kıta sarsıldı. Yaygın ve geniş sınıf ve kitleeylemleri gerçekleşti. Genel grev ve sektörel grevdalgaları yaşandı. Avrupa işçi sınıfının tarihinde yenibir döneme girildi.

2011’de Kuzey Afrika ayağa kalktı. Mısır veTunus’ta “devrimler” yaşandı. Dalga Ortadoğu’yusarstı. Halen bu ülkelerde devrimci süreç salınımlı birşekilde devam ediyor.

Öte yandan Nepal’de kendi özgünlüğünde ikiliiktidar, devrimci bir süreç yaşanıyor. Hindistan’daonlarca eyalet Maoistler’in denetiminde. Filipinler’deyine kendi özgünlüğünde ikili iktidar yaşanıyor.Ülkenin bir kısmı FKP’nin kurtarılmış bölgeleri içindeyer alıyor. Kolombiya’da FARC ayakta. LatinAmerika’da “sol dalga” hala etkili.

Yani küresel düzeyde isyanlar, ayaklanmalar,büyük sınıf ve kitle hareketleri ile devrimci durumlaryaşanıyor. Önümüzdeki 10 yıllık kesit yüksek birkonjonktürü işaretliyor. Bu kesitte devrimci yükselişve geri çekilmeler, olağanüstü toplamsal mücadelelerve hatta yenilgiler yaşanabilir. Kanımca devrimingüncelliğinin yaşanacağı bir tarihsel döneminiçerisindeyiz.

“Emperyalist�özneler�arasındaki�gerilimşiddetlenecek”

- Kapitalizmin yapısal krizi etrafında yaşanan bugelişmelere emperyalist özneler arasındaki gerilim,çatışmalar eşlik ediyor....

- Emperyalist özneler arasında gerilimin artmasıyapısal krizlerin karakteristik özelliğidir. ABD’nin 11Eylül sonrası hegemonyasını restore etme politikalarısonuç vermedi. İmparatorluk projesi çöktü.

Kapitalist kriz emperyal özneler arasındaki rekabetişiddetlendirdi. Eşitsiz gelişim yasası Çin ve Rusya gibifaktörleri devreye soktu. ABD özellikle Çin’inataklarını bloke etmeye ve Rusya’yı kontrol etmeyeçalışıyor. Rusya küresel bir enerji santrali olarakkonumlanıyor. Askeri gücünü yeniliyor. Çin hızla veetkili bir küresel güç olarak devreye girdi.

Libya müdahalesi Arap halklarının ayağa kalkışınıengellemeyi ve mutasyona uğratmayı amaçladı. Öteyandan Rusya ve Çin’in Afrika ataklarını bloke etmeyihedefledi. ABD bu operasyonlarında başarılı oldu.ABD yeni savunma stratejisini Asya Pasifik üzerindenkurguluyor. Rusya ve Çin’i kuşatmayı hedefliyor. Bustratejik yönelimin kapısı Ortadoğu’dan açılıyor.

İran Savaşı ABD’ye Asya kapısını açacak. İran’ınön cephesi ise Suriye’dir. Bugün İran ve Suriyekonusunda Çin’in ve Rusya’nın tutumu, Libya’danders çıkardıklarını gösteriyor. Rusya’nın savaşgemilerini Suriye limanlarına demirlemesi boşunadeğil. Çin de bölgeye ilişkin nüfuz ve ekonomikalanlarını kaybetmek istemiyor. Çin’in enerjiihtiyacının yüzde 58’i Ortadoğu’dan sağlanıyor, yüzde10’unu İran karşılıyor.

Ortadoğu giderek küresel bir düğüm noktası halinegeliyor. Rusya ve Çin, ABD’nin Asya Pasifikhamlelerini buradan kesmeye çalışıyor. AB, mali krizinyıkıcılığı karşısında Çin’e ihtiyaç duyuyor. Çin’infinansal gücü başta Almanya ve Fransa’nınOrtadoğu’da “temkinli” hareket etmesine yol açıyor.

ABD’nin İran faktörünü devredışı bırakmasıdemek, Çin’in Ortadoğu’daki enerji kaynaklarınınbütününü kontrol etmesi anlamına geliyor.

Önümüzdeki dönem emperyal özneler arasındakigerilimin şiddetleneceği bir dönemdir. İran savaşı buanlamda Vietnam sonrası en büyük bölgesel savaşolarak öne çıkacaktır. Bu savaşın yalnızca Ortadoğudeğil küresel dengeleri de sarsacağını bugündensöyleyebiliriz. Ayrıca Afrika, Asya ve Kafkasya yenikaynak savaşlarının gerçekleşeceği coğrafyalar olaraköne çıkacaktır.

Volkan Yaraşır ile dünya, bölge, Türkiye ve 1 Mayıs üze

“Militan savunma militan mü

Page 17: İÇİNDEKİLER - KIZIL BAYRAK. 12.13/SYKB-2012-13-.pdf · 2012. 4. 4. · Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012 Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3 AKP iktidarnn iç ve d politikada

CMYK

direniş, militan mücadele!” Sayı:�2012/13�* 30�Mart�2012�* Kızıl Bayrak * 17

CMYK

“İçeride�işçi�cehennemleri,�dışarıdaagresyon�politikaları”

- Bu denklem içerisinde Türk devletinin de ciddibir rolü var. Suriye’ye yönelik müdahale planlarıüzerinden Türk devleti nasıl bir konumda?

- ABD’nin Asya Pasifik eksenli yeni jeopolitikkonseptine bağlı olarak TC konumlanmaya çalışıyor.TC’nin konumlanmasına GOP’un yeni versiyonu dadiyebiliriz. TC Ortadoğu’nun bir sürekli savaşcoğrafyasına dönüşmesinde aktif rol almaya çalışıyor.Bölgesel bir güç merkezi olmayı hedefliyor. Birtaraftan lejyonerlik, diğer taraftan aktif taşeronlukyaparak bunu başarmaya çalışıyor. Bu yönelim aynızamanda finans kapitalin yönelimidir.

Suriye bu anlamda TC’nin “emperyal” hayallerinibesliyor. ABD’nin denetiminde ve komutasında Suriyesavaşına hazırlanıyor. Suriye müdahalesi aslında İransavaşı anlamına geliyor. Kürecik’te füze kalkanıkurulması ve İzmir’in NATO saldırı merkezinedönüşmesi TC’nin bugünden İran savaşınahazırlandığını gösteriyor. Ama unutulan bir şey var:Ortadoğu büyük bir anafordur. Ayrıca Suriye’de Kürtfaktörü, Kürt Federe Devleti, İran’da PJAK faktörleriTC’nin hiç beklemediği sonuçlara yol açabilir.

İsrail, Suudi Arabistan ve Mısır gibi diğer bölgeselgüç odakları da devrededir. İran’ın bölgedeki tarihselrolü ve gücü ve Şiiler üzerindeki etkisi ayrıcahesaplanmalıdır.

TC içeride işçi cehennemleri, işçi “ölüm tarlaları”yaratarak, dışarıda agresyon politikaları uyguluyor.Finans kapital içeride Çin çalışma rejimi kurarak sınıfıboyunduruk altına alarak soluk alıp veriyor.

“AKP’nin�makro�projeleri�sekteyeuğrayacak”

- Dinci-gerici AKP eliyle yürütülen bu politikalarne kadar sürdürülebilir?

- AKP devleti dönüştürerek, transforme ediyor.Monolitik bir rejim inşa ediyor. İktidarımerkezileştiriyor ve yoğunlaştırıyor. Sermayebirikiminin önünü açan, bu birikimin hızlı ve yoğunyaşanmasını sağlayan ekonomik, politik, kültüreloperasyonlar gerçekleştiriyor.

“Sürekli karşıdevrim stratejisi” diyetanımlayabileceğimiz hamlelerle tüm toplumsaldinamikleri çökertmeyi amaçlıyor. Süreklikarşıdevrim, TC’nin transforme oluşunun ayrılmaz birparçasıdır. Küresel sermayenin bölgesel ihtiyaçlarınauygun bir biçim alıştır. AKP bu sürecin katalizörüdür.

Kapitalizmin yapısal krizi, TC’nin her an krizsarmalı içerisine girme olasılığı, sınıf hareketininyükselişi, Kürt alt sınıflarının bitmez tükenmezmücadelesi, emperyalist savaş, toplumsal muhalefetinyükselişi AKP’nin makro projelerini sekteyeuğratacaktır. Yine kriz koşullarında her eylemin politikatmosfer yaratacak içerik taşıması ve sistem karşıtı

mücadelenin büyük meşruluk kazanmasışanslarımızdır.

“Sınıfsal�enerji�ulusal�enerjiyle�birleşmeli”

- Kürt sorunu toplam tablo içerisinde nasıl biröneme ve yere sahip?

- Kürt sorunu bir Ortadoğu, hatta küresel bir sorunhaline dönüştü. Olası Suriye ve İran savaşları Kürtsorununda yeni bir momente geçişi simgeliyor. KürtlerOrtadoğu’nun en önemli gücü haline geldi. Yenikonjonktür muazzam gelişmelere yol açabilir.

Anadolu topraklarında ise Kürt alt sınıflarınınmücadelesi ve mobilizasyonu kendini her pratikteyeniden üretiyor. Kürt özgürlük hareketi yeni bir eşiğeulaştı. Bu eşik bir yandan kirli savaş sonrasıdemografik yapıda yaşanan değişimlerden, İstanbul’unen büyük Kürt kenti olması gibi besleniyor, öte yandanKürt halkının devlet geleneğine ait olmaması onamüthiş olanaklar sunuyor. Komünalist birikimler Kürthalkını yeniden şekillendiriyor. Kürt alt sınıflarınınmücadelesi artık ontolojik bir boyut kazandı. TıpkıMayalar ve İnkalar gibi. Ve onların LatinAmerika’daki yeni temsilcileri gibi. Ayrıca işçisınıfının kürtleşmesi ve Kürtler’in işçileşmesi gibisosyolojik bir durumla karşı karşıyayız. Bu tarihsel birrandevunun önünü açıyor. Son Konda araştırması Kürthalkının inanılmaz yoksulluk düzeyini açığa çıkardı.Bütün bu faktörler, Anadolu topraklarında müthişimkanların önünü açmaktadır. İşçilerin birliği vehalkların kardeşliğinin bir slogan olmaktan çıkıp birrealiteye dönüşme imkanı vardır.

Batı yakasındaki yeni sınıfsal kombinasyona bağlıolarak sınıfsal enerjinin açığa çıkarılması ve “doğu”yakasında ulusal enerjiyle birleştirilmesi demek,Ortadoğu’nun yeni volkanı demektir. Bu aynı zamandabir Ön Asya devrimidir. Bu tanım artık teorik bir sorundeğil pratik bir sorun haline gelmiştir.

“Sınıfsal�öfke�ve�kin�birikiyor”

- Avrupa’daki dalgalanmanın Türkiye emekhareketine etkisi ne?

- Özellikle kriz tartışmaları Türkiye’deki devrimciçevrelerce de çok anlaşılan veya çok iyideğerlendirilen bir eksen olmadı. Aslında kapitalizmin

krizi tartışması bir başka düzlemde Marksizm’inideolojik teorik mimarisini gösteren bir tartışmadır.Aynı zamanda biz krizi devrimin olanakları vegüncelliği çerçevesinde tartışırız. Aşağı yukarı 3-4yıldan beri yapmaya çalıştığımız tartışma da böyle birtartışma. Kapitalizmin yapısal krizi derken teknik birterimden bahsetmiyoruz. Kapitalizmin ontolojisinden,kapitalizmin doğasından, işleyiş yasalarındanbahsediyoruz. Özellikle sınıf mücadelesi eksenindebunu tanımlayan, açıklayan ve analiz eden birçerçeveden bahsediyoruz. Özellikle, içindebulunduğumuz konjonktürün, sınıfsal antagonizmayıinanılmaz şiddetlendirdiğinden bahsetmiştik.

Örneğin Yunanistan’da son iki yılda 50 büyük grevyaşandı. 50 büyük grevin üçte biri genel grevdi.Bırakın Avrupa işçi sınıfı tarihinde, dünya işçi sınıfıtarihinde böyle bir deneyim yok. Muazzam bir gelişmeve birikim. Ayrıca İtalya, Fransa, Portekiz, İspanya,İrlanda, Belçika, İngiltere ve Almanya’da yaygıngrevler ve genel grevler yaşandı. İngiltere Siyahiler’inayaklanmalarına sahne oldu. Birçok şehirde meydanlarişgal edildi. Avrupa’nın Akdeniz Havzası’nda müthişbir dinamizm ortaya çıktı. Tabii buradaki temel sorundevrimci öznenin olmaması. Böylesine olağanüstüzenginliğin ve dalgasal senkronların yaşandığı birkonjonktürdeyiz. Ülkemizde sınıf hareketi ise birdurağanlık içinde. Ama gittiğim işçi havzalarında,seminer, panel ve konferanslarda gördüğüm bir şeyvar. Batıdaki gibi, aynı büyüklükte sınıfsal öfke ve kinvar. Kendini büyük kitle ve sınıf hareketleri biçimindedışavurmuyor. Ama tüm havzalarda sınıfsal öfke vekin birikmiş durumda.

Bizde büyük ayağa kalkışlar, kitle gösterileri vegenel grevler yaşanmıyor ama lokal eylemliliklerşeklinde kendini gösteriyor. Eğer biz bu deneyimlerikatalizör haline getirebilseydik, çam ormanlarınıyangına dönüştürebilseydik, sonuç başka türlü olurdu.

Çam ormanlarında yangınlar şöyle gerçekleşir.Ağacın yanmasıyla çam kozalağı ateş topuna çevrilirve fırlar. Ormanın ileriki bölümlerini yakmaya başlar.Son 3 yıllık dönemde bu lokal eylemleri ateş topuna,kozalağa çevirebilseydik, bunları bir manifesto halinegetirebilseydik, böylesine pratikler yaratabilseydik,havza ve kent grevlerini gerçekleştirebilirdik. Herhavzada inanılmaz derecede sınıfsal öfke ve kin var.Bu kendini lokal dışavurumlarla gösteriyor. Hugo

Bizde büyük ayağa kalkışlar, kitle gösterileri ve genel grevleryaşanmıyor ama lokal eylemlilikler şeklinde kendini gösteriyor.Eğer biz bu deneyimleri katalizör haline getirebilseydik, çamormanlarını yangına dönüştürebilseydik, sonuç başka türlüolurdu.

erine konuştuk...

a, militan direniş, ücadele!”

Page 18: İÇİNDEKİLER - KIZIL BAYRAK. 12.13/SYKB-2012-13-.pdf · 2012. 4. 4. · Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012 Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3 AKP iktidarnn iç ve d politikada

“Militan savunma, militan direniş, militan mücadele!”18 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Sayı:�2012/13�* 30�Mart�2012

Boss, Maltepe, Billur Tuz, Savranoğlu, Hey Tekstilolarak gösteriyor. Asıl sorun, bunumanifestolaştıramamak ve ateş topuna çevirememek.Devrimciler, komünistler bunu bir ateş topunaçevirdiğimiz an çam ormanları yangınınadönüştürebiliriz. Avrupa’nın Akdeniz Havzası’ndakisenkron bizde lokal eylemlilikler olarak kendinidışavuruyor. Orada senkronize bir gelişme var. Bencebizde de inanılmaz olanaklar var. Her havza, atölye vefabrika sınıfsal öfke ve kinin biriktiği alana dönüşüyor.Ama asıl problem, bozkırın bir türlütutuşturulamaması. Bunu gerçekleştirebilseydikTürkiye işçi sınıfı da kendi özelinde muazzam pratikleryaratabilirdi. Ben bunu 2008-2009’larda söylüyordum.Önümüzdeki günler yaygın direnişlere, havzagrevlerine gebe günlerdir, yeter ki eylemler vedirenişler manifestolaştırılsın, öfke ve kin kristalizeedilsin.

“�Taksim’deki�yürekler�Atina’da,Londra’da,�Tahrir’de�atmalı”

- 2012 1 Mayısı’nın gündemi, talepleri ne olmalı,süreç nasıl bir hatta ele alınmalı?

- Bence bu 1 Mayıs’ta özellikle enternasyonalizminaltı son derece ciddi biçimde çizilmek zorunda.Taksim’deki yürekler aynı zamanda Atina’da,Londra’da, Tahrir’de, Lizbon’da, Roma’da atmalı.Sınıf kardeşliğiyle bütünleşen enternasyonal ruhualanlara taşımak gerekiyor. Sınıf bu ruhla beslenmelive kuşanmalıdır. Temel ihtiyaçlardan ve konjonktüründe yakıcı olarak hissettirdiği görevlerden biri budur.İkinci bir nokta ise, sermayenin cepheden saldırısınakarşı biz de cepheden mücadele etmeliyiz. 2012 1Mayısı dişe diş bir mücadeleyi simgelemelidir. Benbunu 3M formülasyonu diye tanımlıyorum. Militansavunma, militan direniş, militan mücadele!..

Mücadelenin militan bir hatta yürütüleceği açıkçadeklare edilmelidir. Kıdem tazminatının gaspına karşımilitan mücadele, özel istihdam bürolarına karşımilitan mücadele, asgari ücretin bölgeselleştirilmesinekarşı militan örgütlenme ve mücadelenin altını çizmekgerekiyor. Cepheden saldırıya karşı yapılması gerekenbudur. Taksim’i, 1 Mayıs’ı gerçek anlamda sınıfsalöfke ve kinin alanına çevirmek zorundayız.

Kürt halkına sömürgeci statükonun, işçi sınıfıcehennem ve ölüm tercihlerinin dayatıldığı,kapitalizmin ve patriyarkanın somut yansıması olarakkadın cinayetlerinin inanılmaz derecede yükseldiği,kentsel dönüşüm planlarının hayata geçirildiği,gençliğin hapishanelere konulduğu, doğanınkatledildiği, tarımın tasfiye edildiği, HES’lerleköylünün geleceğinin çalındığı, işçi sınıfının tarihselkazanımlarının ve savunma mevzilerinin ortadankaldırıldığı koşullarda, bu kuşatmaya ve ablukaya karşıbizim yapmamız gereken şey sokağı işaretlemektir.Çünkü o sokak aynı zamanda Atina’dır, Tahrir’dir,Lizbon’dur. Bizim enternasyonal zeminimizinörüldüğü yerdir. Bence 2012 1 Mayısı sokağı,mücadeleyi ve kavgayı işaretlemelidir.

Çok yakın bir zamanda ve beklenmedik bir andaSuriye ve İran savaşı gibi gelişmelerle karşı karşıyakalabiliriz. Bu 1 Mayıs aynı zamanda emperyalistsavaş karşıtı bir platforma dönüştürülmelidir.

“Sınıfın�öfkesini�yatıştıran,�kontrol�eden�birkonumda”

- Yaşanan güncel örnekler üzerinden düşünürseksendikal bürokrasi nasıl bir rol oynuyor?

- Devam eden lokal direnişlerin birçoğuna gittim.Hey Tekstil’den Billur Tuz’a, Maltepe’ye kadarbirçoğuna gittim. Burada gördüğüm kadarıyla sendikalbürokrasi ikili bir taktik izliyor. Maltepe Belediyesitaşeron işçilerinin direnişinde olduğu gibi ya bu

eylemleri görmüyor ya da kontrollü alanda tutuyor.Devrimcilerle, sınıf dostlarıyla bütünleşmesiniengelliyor. Alanı da en fazla, mücadeleyi kıdem ihbartazminatlarının alınması, ücretlerin ödenmesiekseninde kurguluyor. Sınıfın öfkesini yatıştıran,kontrol eden bir konumda hareket ediyor. Peki sol neyapıyor? Sol bu eylemleri yalnızca ziyaret etmeksınırında ele alıyor. Direnişlere stratejik yaklaşanbirkaç yapı var.

Bu durum bir başka düzlemde Türkiye solununyaşadığı likidasyonu gösteriyor.

Aktüel gelişmelerden biri de Bosch’tur. Boschpratiği metal sektöründe yeni bir dönemi simgeledi.Birleşik Metal Bosch pratiğiyle son derece olumlu birgörünüm sergiledi. Metal sektöründe faşist ve gericiablukanın kırılması bu yeni dönemde sınıfın arayışının

göstergesidir. Aynı zamanda sınıfın genel olarak içinde

bulunduğu koşullara isyanın ifadesidir. Sınıfsal öfke vekinin açığa çıkmasıyla işçilerin neler yapabileceğini veneleri göze alabileceğini ortaya koymaktadır. BirleşikMetal’in Bosch tavrı bu anlamda desteklenmeli vemücadelesine güç verilmelidir. Metal sektöründeki busüreç bir yanıyla da Birleşik Metal’in yenidenyapılanmasını zorunlu kılıcı bir süreçtir. Bosch pratiğisınıfın kararlılık ve direnciyle ve militan ruhunun açığaçıkarılmasıyla neler yapabileceğini göstermektedir.

Bosch pratiği ve diğer lokal eylemler özündebiriktirme eylemleridir. Bu biriktirme eylemlerininsınıfın öznel ve nesnel şekillenmesinin temeli olduğuunutulmamalıdır.

Kızıl Bayrak / İstanbul

Sinter Metal davası Ocak 2012’de Yargıtay’ın işeiade edilmemize karar vermesiyle sonuçlandı. SinterMetal patronu işe iade davasını kazanan 183arkadaşımızdan ilk önce 63 kişiyi işe çağırdı. İşebaşlamak için fabrika önüne gittiğimizde daha önce“Sinter davası onur davasıdır” diyen yöneticilerimizinorada olmamaları ve bu süreçte biz Sinter işçileriniyalnız bıraktıklarını gördük. Bu nedenle hesapsormak için sendika genel merkezine gidip BirleşikMetal-İş Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu ilegörüşmek istedik. Adnan Serdaroğlu’nun sendikadabulunmaması nedeniyle beklemeye başladık.Yaklaşık 4 saat bekledikten sonra AdnanSerdaroğlu’nun sendikaya girdiğini gördüğümüzhalde kendisini “yok” dedirtip şehir dışındaolduğundan bizimle görüşme yapamayacağınısöylettirdi. Bu cevap üzerine bizler AdnanSerdaroğlu’nun odasına girerek, “Sinter davasınaneden sahip çıkmadınız” diye sorduk. Bize verdiğicevap çok şaşırtıcı ve bir o kadar acınacak bir cevaptı.Sinter Metal’in son sürecinden habersiz olduğunuifade etti. Nasıl olur da bir sendika başkanının 3 yılsüren bir mücadelenin son sürecinden haberi olmaz.Buna karşılık bizler, Sinter Metal davasının sendikaiçin bir onur davası olduğunu söyledikleri halde, buşekilde mi sahip çıkıldığını sorduk.

DİSK Genel Kurulu’na giderek burada söz alıpsendika yöneticilerinin ilgisizliğini ve bu sürecianlatmak istedik. Fakat sendika yönetimine ve partibaşkanlarına söz hakkı veren divan bizlere net bir şey

söylemeyip oyalayarak söz hakkı vermedi. Biz öncüişçiler olarak arkadaşlarla toplantılar ve konuşmalaryaptık. Sonraki süreçte işe çağırmaya devam edenSinter patronu işçilerin sendika yönetiminin ilgisizliğive avukatların “içeriye girerseniz tazminatınızyanabilir” gibi kafa karıştırıcı açıklamalarıyla çok azbir işçi Sinter’de işbaşı yaptı.

Son olarak, sendika yöneticilerinin ve avukatların“işçiler para konuşuyordu” vb. söylemlerine karşışunu söylemeliyiz ki; Sinter işçilerinin bir sınıfsalbakıştan yoksun olmalarının ve mücadeleyi alacak-verecek meselesine indirgemesinin nedeni bizzatsendika yönetiminin Sinter sürecinde işçilerindeneyimsizliğine yaslanarak mücadeleyi sadecehukuksal zemine indirgemesi ve sınıfsal bir mücadelehattı izlememesidir. Direnişe destek için gelen sınıfdevrimcilerini işçilere düşman gibi göstermesi ve buyönde önemli bir çaba sarf etmesi de işçilerin sınıfsalbir bakış açısından eksik kalmasında önemli bir etkenolmuştur. İşçilerin para konuşması tabii ki budurumda normaldir.

Sendika avukatlarının son süreçte, işçilerin dahapara almadan kendi alacaklarının peşine düşmesikimin para peşine düştüğünü çok iyi gösteriyor.Sendika yönetimi ve avukatlarının bu tavırları 200’eyakın işçiyi sendikaya düşman yapmıştır.

Biz öncü işçiler olarak bundan sonraki mücadeleyibulunduğumuz fabrikalarda sürdüreceğiz.

Eski Sinter Metal direnişçileri

Sinter’de son süreç…

“Sendika�bizi�yalnız�bıraktı!”

Page 19: İÇİNDEKİLER - KIZIL BAYRAK. 12.13/SYKB-2012-13-.pdf · 2012. 4. 4. · Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012 Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3 AKP iktidarnn iç ve d politikada

Sınıf hareketi Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 19Sayı:�2012/13�* 30�Mart�2012

Bosch işçilerinin attığı adım, hiç kuşku yok ki sonyıllarda sınıf hareketinde lokal düzeyde yaşanan enönemli gelişme idi. Dahası Bosch işçilerinin TürkMetal çetesini sırtlarından silkeleyerek attıkları bulokal adım önümüzdeki dönemde sınıf hareketindeortaya çıkabilecek mücadele dinamiklerini de bir kezdaha ortaya serdi.

Daha önce de birçok vesile ile dile getirildiğiüzere son yıllarda sınıf hareketi belli bir ivme ileyoluna devam ediyor, bu ivme ise daha çok, ağırlaşançalışma ve yaşam koşullarına karşı sendikalaşmaeğilimi olarak kendisini hissettiriyordu. Kimidönemlerde ise güvencesizliğe karşı mücadeleönplana çıksa da, bu mücadelelerin her biri sınıfhareketine birleşik bir karakter kazandırmapotansiyelinden yoksun bulunuyordu. 1 MayısTaksim çıkışı ve Tekel işçilerinin Ankara’nıngöbeğinde yaktıkları direniş ateşi ise, bu lokalgelişmelerin tersine birleşik bir sınıf hareketiniarayışının temel dinamiklerini oluşturuyordu.

Burada Tekel direnişine bir kez daha dönmekte veyarattığı mücadele potansiyelini hatırlamakta özel birfayda bulunuyor. Zira Bosch işçilerinin attıklarıtarihsel adımın ilk filizleri aslında Tekel direnişi ilebirlikte ortaya çıkıyordu.

Bu filizlerden ilki sınıfın bağrında yeşeren umuttohumları oldu. Bine yakın işçinin Ankara’nıngöbeğinde kurduğu çadırlar işçi sınıfını toplumsalgündemin baş köşesine taşımakla kalmadı. Aynızamanda kitlelerde mücadele edilebileceğine vekazanılabileceğine dair solan umutların yenidenyeşermesini sağladı.

Bosch işçilerinin attıkları tarihsel adımla paralelolan ikinci filiz ise, Tekel direnişinin ortaya çıkardığıpolitik sonuçlarda kendisini gösterdi. Tekel direnişidaha önce defalarca tartışılan ve şu an tekrar elealmaya gerek olmayan nedenlerle yaratabileceğidinamiklerin gerisinde sonuçlarla sona erse de, sınıfhareketinde sendikal bürokrasi gerçeğine dairtartışmaların alevlenmesine neden oldu. Tekeldirenişi sırasında yaşanan sendikal ihanet ve işçilerinbir bölümünün bu ihanete karşı verdikleri mücadele,sonrasındaki süreçte de sendikal bürokrasi gerçeğiniçok daha yakıcı bir tartışma olarak ön plana taşıdı.Ontex, Çel-Mer gibi direnişler aynı zamandasendikal bürokrasiye karşı verilen mücadelelerinmevzileri olarak öne çıktılar. Birçok sendika içindemuhalefet odakları oluşmaya başlarken, sendikalizmbatağına saplanan EMEP gibi reformist akımlar dahisendikal bürokrasiye karşı mücadele naraları atmayabaşladılar.

Bu yüzden Bosch işçilerinin attığı adım da bupolitik atmosfer içinde şekillendi demek yanlışolmaz. Çünkü Bosch işçileri sendikal hareket içindebürokrasinin ve sermaye borazanlığının en genişplanda hüküm sürdüğü Türk Metal çetesineüyeydiler.

Sendikal bürokrasiye karşı yükselen tepkilerin veyoğunlaşan arayışların ilk sonuçlarını aslındakumdan bir kale olan bu korku imparatorluğundaüretmesi ise hiç de şaşırtıcı olmadı. Çünkü TürkMetal çetesi sıradan bir “sarı sendika” değil, bizzatbir sermaye örgütü olan MESS tarafından yetiştirilipbüyütülen bir ihanet şebekesiydi.

Değiştirilebileceğine dair umut ve inanç çoğuzaman diplerde gezse de en büyük tepki de bunedenle her zaman burada şekillendi.

Bosch işçileri ise her zaman bu ihanet şebekesininen zayıf karnı oldular. Büyük bir korkuimparatorluğu olarak işçilerin üzerine karabasan gibiçöken bu çeteye karşı çeşitli vesilelerle tepkilerinidile getirmekten geri durmadılar. Ancak bu zamanakadar gösterdikleri tepkiler dar gruplarınkendiliğinden tepkileri olarak kaldı ve Türk Metalçetesi tarafından etkisizleştirilmesi hiç de zor olmadı.Bu kez Bosch işçileri Türk Metal çetesini sırtlarındanatarak, sınıf hareketinin umut yuvası haline getirenise yaklaşık birbuçuk yıldır kesintisiz bir şekildesürdürdükleri sabırlı, soluklu, kararlı ve elbette kiörgütlü çalışma oldu. Birleşik Metal yönetimininbirçok mücadelede bildiğimiz tutuk ve kaygılıtutumlarının Bosch işçilerinin örgütlenmesisürecinde geri plana itilerek sürecin bir onurmeselesine dönüşmesi ise, bu çalışmanın sonucaulaşmasında etkili olan bir diğer faktör oldu.

Sonuçta, Bosch işçileri bu birbuçuk yıl içindekendilerini önemli ölçüde geliştirerek, kendilerinegerçek bir kurmay yarattılar. İstifa sürecinde osalonda bulunan herkes ise, bu kurmayın öncüniteliğini açık bir şekilde görmüş oldu. Boschişçilerinin öncü kurmayları şahsında yarattıklarınitelik, Türk Metal kalesinde ilk gediği açmışolmanın onuru ile birleştiğinde ortaya sınıfhareketinin ihtiyaç duyduğu bağımsız tabaninisiyatifinin ilk nüvelerinin çıktığını söylemekyanlış olmaz. Zira, Türk Metal gibi bir korkuimparatorluğunu sırtlarından söküp atmanın yarattığıözgüvenin bir sonucu olarak Bosch işçilerinin önemlibir bölümü taleplerine yanıt vermediği orandaBirleşik Metal’i de aşabileceklerini, önlerine çıkanher engelle hesaplaşmaktan çekinmediklerini büyükbir rahatlıkla dile getirmekteler.

Ortaya çıkan bu yeni niteliğin sınıf hareketininyeni döneminde oldukça önemli bir veri olduğunubugünden söyleyebiliriz. Daha da önemlisi, buniteliğin temel metal işletmelerinde, bir başka ifadeile işçi sınıfının kalbinde boy veriyor olmasıdır. YaniBosch işçilerinin attığı tarihsel adımla birlikte sınıfhareketinin temel mücadele dinamikleri bir kez daha

büyük sanayi işçilerine doğru kaymaktadır. Sanayiproletaryasını “aristokrat” ve “işe yaramaz” ilan edentasfiyeci akımlara da bir tokat anlamına gelen bugelişme yıllardır sermaye borazancısı sendika ağalarıtarafından denetim altında tutulan sanayiproletaryasının hak ettiği yere, yani sınıf hareketininmerkezine doğru yol alacağının da yeni bir kanıtıdır.Zira, Bosch işçilerinin attığı tarihsel adım büyükoranda sessizlikle geçiştirilmeye, basit bir sendikadeğiştirme arayışı olarak lanse edilmeye çalışılsa da,bundan sonra bu temel işletmelerde yaşanacak herhareketlilik çok daha geniş etkiler yaratacak, sınıfhareketi için gerçek bir çekim merkezi halinedönüşecektir.

Ancak buraya kadar ifade ettiklerimizönümüzdeki dönemde sınıf hareketinin kendiliğindenbir şekilde sıçrayacağı yanılsamasına da yolaçmamalıdır. Tam tersine, bu yeni dönem sınıfdevrimcileri başta olmak üzere işçi sınıfının devrimcimücadelesini büyütme kaygısını duyan herkeseoldukça önemli sorumluluklar yüklemektedir.

Ortaya çıkan tablo bugüne kadar burjuvazi içinsınıf hareketini denetim altında tutmanın temel biraracı haline dönüşen sendikal bürokrasinin işininartık hiç de kolay olmadığını göstermektedir. Boschişçilerinin sınıfın bağrında yeşerttiği umut tohumlarıbundan sonra sendikal bürokrasiye karşı mücadeleyiçok daha etkili bir gündem haline getirecektir. Bumücadeleyi başarıya ulaştıracak olan ise, Bosch’unöncü işçileri arasında ilk nüvelerini gördüğümüzbağımsız taban inisiyatifinin geliştirilip-güçlendirilmesi, sınıfın geneline yayılmasıdır.

Önümüzdeki bu yeni dönemde gözümüzkulağımız her bir sanayi havzasında temelişletmelerde olmalıdır. Buraların öncülerine ya daöncüleşme potansiyeli taşıyan işçilerine ulaşmak,onları gerçek bir sınıf bilinci ile donatıp, öncü işçiinisiyatifleri içerisinde bir araya getirmek, bu yenidönemi göğüsleyebilmek için ertelenemez bir görevdurumundadır. Bu başarılabildiği durumda sınıfınpartisinin yeni tarihsel dönemi kucaklama hazırlığıda gerçek bir niteliğe dönüşecektir.

Sınıf hareketinde yeni bir eşiğe doğru K. Toprak

Page 20: İÇİNDEKİLER - KIZIL BAYRAK. 12.13/SYKB-2012-13-.pdf · 2012. 4. 4. · Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012 Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3 AKP iktidarnn iç ve d politikada

Bosch işçilerinin Türk Metal çetesinden istifaederek Birleşik Metal’e üye olmaları ile birlikte metalişçilerinin mücadelesinde yeni bir dönem başladı. 30yıldır MESS-Türk Metal ortaklığı ile işçi kanıüzerinden işleyen düzende Bosch işçilerinin attığıtarihsel adım ile birlikte önemli bir gedik açıldı. Şimdiise metal işçilerinin önünde bu gediği daha dabüyütme, işbirlikçi-dayatmacı toplu sözleşme düzeniniyerle bir etme, sendikal ihanet şebekelerini her yerdesırtından söküp atma görevi bekliyor.

Metal işçilerinin ise kendilerini adım adım bugöreve hazırladıklarını bugünden söyleyebiliriz. Boschişçilerinin Türk Metal çetesini sırtlarından attıklarıhaberi yayılır yayılmaz başta Bursa’da, ardından iseülkenin dört bir yanında önemli metal fabrikalarındametal işçileri seslerini yükseltmeye başladılar.Telefonlar çalıp Bosch işçilerinin başardığı haberidalga dalga yayıldıkça birçok metal fabrikasındaişçiler birbirlerine “biz de başarabilir miyiz?” sorusunusormaya başladılar. Bosch işçilerinin attığı tarihseladımı duyuran çağrılar büyük bir dikkatle okundu,düne kadar uzatılan bildiriyi almaktan çekinen işçilerarkadaşlarına da vermek üzere çok sayıda bildirilerlefabrikalarının yolunu tuttular.

Bu ilk tepkiler elbette ki gerçek bir bilinç veörgütlenme iradesinden henüz yoksun bulunuyor.Ancak bu tabloya rağmen ortaya çıkan bu ilk anlamlıtepkiler aynı zamanda başarılabileceğine dair umutfilizlerinin yeşerdiği anda sınıfın devrimci enerjisininne kadar muazzam sonuçlar ortaya çıkarabileceğinigöstermeye yetiyor da artıyor.

İşte sınıfın bu devrimci enerjisi karşı cepheyibüyük bir panik ve korkuya sürüklüyor. Metalişçilerinin asıl muhatabı olan MESS, yaşanangelişmeler karşısında halen sessizliğini korusa daözellikle Türk Metal çetesinin duyduğu korku attığıher adımda hissedilebiliyor.

Baskı ve tehditler, bu sökmeyince dağıtılanrüşvetler, bu da sökmeyince adındaki sendikasözcüğünü hatırlayarak atılan mücadele nutukları TürkMetal çetesinin duyduğu korkuyu ve bu korkununulaştığı boyutları ortaya seriyor.

Türk Metal çetesinin faşizan yüzünü metal işçileriyakından biliyor. Sadece ideolojik anlamı bakımındandeğil, hakkını arayan işçilere karşı uyguladığı şiddetyöntemleri bakımından da. Ama gelin görün ki işçi birkez sırtından bu çeteyi atmaya karar verdikten sonrabu kirli yöntemlerin hiçbiri sonuç üretmiyor, dahasıters tepiyor. Örneğin Bosch’ta yaşanan tamı tamınabudur. Aylardır fabrika içinde işçilerle Türk Metal’insözde temsilcileri arasında yaşanan gerilimlerde buçetecilerin kullandığı en beylik argüman “ayağınızıdenk alın. Bu iş kansız bitmez!” olmuştur. Son ikihaftada ise fabrikanın kapısına taşıdığı iri kıyımtosuncukları ile işçilerin öfkesini ve kararlılığını dahafazla bilemekten başka bir sonuç üretmemiştir.

Kaldı ki, bu korku imparatorluğunun kumdan birkale olduğu ve birleşen işçiler karşısında hiçbirhükmünün olmadığı Bosch işçilerinin iki günlük istifasürecinde en yalın biçimiyle ortaya serilmiştir.Bursa’da 40 binin üzerinde üyesi olduğu ile övünüpduran bu çete, Bosch işçilerinin önüne kurmayıplanladığı barikat için Bursa’dan 200 kişiyi biletoplayamamış, Bilecik’ten, Eskişehir’den veGebze’den patronların onayı ile işçi taşımak zorundakalmıştır.

Aslına bakılırsa iş bu aşamaya vardıktan sonraTürk Metal çetesini asıl kaygılandıran ise Bosch

işçilerinin vuracağı darbe değil, bu darbenin diğerfabrikalara sıçrama ihtimalidir. Ki bu, hem işçiaidatları üzerinden sürdüğü sefanın son bulması, hemde kendilerine verilen görevi yerine getiremedikleriiçin sermaye sınıfından da ağır bir kötek yemelerianlamına gelecektir.

Son iki haftadır fabrikalarda “melek” kesilentemsilcileri gördükçe bu tablo daha açık bir şekildeortaya çıkmaktadır. Yıllardır fabrikalarda ortadagörünmeyen, birçok işçinin tanımadığı sözde işçitemsilcileri şimdilerde büyük bir “çaba” ile işçilerindertlerini dinlemekte, sorunların çözüleceğine dairsözler vermekteler. Tabii Bosch işçilerinin attığıtarihsel adım hakkında olmadık yalanlar söylemeyi deihmal etmeden…

Örneğin daha Bosch işçilerinin istifa etmeyebaşladığı saatlerde Renault’ta temsilciler yemekhanede“işçilerin arasındaydı.” Renault işçileri Bosch’taçalışan tanıdıklarından yaşananları öğrenirken, buuşaklar büyük bir ikiyüzlülükle sadece 50 işçinin istifaettiği, onların da geri dönmeye başladığı yalanınasarılıyorlardı. Başka bir büyük fabrikada ise temsilciler“grevse grev, biz her türlü mücadeleye varız, yeter kisiz arkamızda durun!” diyerek mücadele nutuklarıatıyordu aynı saatlerde. Başka bir örnek ise Tofaş’tan.Bosch’ta yaşanan gelişmelerin üzerinden daha iki haftageçmeden Tofaş’ta işçiler yıllardır alamadıkları bankapromosyonlarını ve alışveriş primlerini aldılar. Buradada yazın ayakkabıların havalanabilmesi için iki çiftçalışma ayakkabısı verilmesine kadar inen rüşvetlerleişçilerin sırtı sıvazlanırken, sermayenin koçbaşı TürkMetal çetesi ile birlikte ateşin kendi bacasınasıçramaması için büyük bir çaba sarf ediyor.

Dahası asıl dikkat çekici olan bu çetenin reisiPevrul Kavlak’ın dilinden dökülen beylik sendikacınutukları. Bilindiği gibi bugünlerde aynı zamandaTürk Metal çetesinin şube genel kurulları da yapılıyorve bu çete reisi buralarda Bosch’ta yediği darbeninadını dahi anmadan demokrasi nutukları atıyor.İşçilerin delege seçimlerinden dahi haberi olmayan birortamda gerçekleşen bu genel kurullarda son iki

haftadır Pevrul Kavlak sermayeye sözde “meydanokuyor”.

Bu genel kurullarda kurulan her cümleden büyükbir ikiyüzlülük akarken Pevrul Kavlak, Ulusalİstihdam Stratejisini “Ulusal İstihdam Trajedisi”nebenzeterek bu saldırıya geçit vermeyeceklerini vaazediyor. Hatta daha da ileri giderek Türk Metalçetesinin bu mücadelede öncü bir rol oynayacağınıvurguluyor. 2012 yılını toplu sözleşme yılı olarak ilaneden Kavlak, işçileri tatmin edecek bir sözleşmeyeimza atacaklarını vaaz etmekten de geri kalmıyor.

Oysa, Türk Metal çetesinin öncelikli görevigenelde patronlar sınıfına, özelde ise MESS’e köleliketmek, onun direktiflerini işçi sınıfına kabulettirmektir. Türk Metal’den bunun tersi bir adımbeklemek eşyanın tabiatına aykırıdır. O, kendisine işçiaidatı üzerine kurduğu saltanatı bahşeden MESS’e vemetal patronlarına bugüne kadar nasıl hizmet ettiyse,bundan sonra da aynı şekilde hizmet etmeye devamedecektir.

Önümüzdeki toplu sözleşme dönemi elbette ki tümtaraflar için çok daha zorlu geçecektir. Ola ki TürkMetal çetesi kürsüde attığı nutukların arkasında durur,metal işçileri için yeni haklar getiren bir sözleşmeninaltına imza atabilirse, şimdiden bilinmelidir ki, buTürk Metal çetesi 2012 yılını toplu sözleşme yılıolarak ilan ettiği için değil, metal patronları Boschyangınının diğer fabrikalara yayılmasını istemediğiiçin olacaktır.

Her halükarda önümüzdeki toplu sözleşmedöneminin rengini belirleyecek olan Bosch işçilerininçaktığı kıvılcım olacaktır ve elde edilecek her kazanımbu onurlu çıkışın bir yan ürünü olarak gündemegelecektir.

Metal işçileri eğer sermaye sınıfına geri adımattırabilmek, yeni ve kalıcı kazanımlar elde etmekistiyorlarsa Bosch işçilerinin çaktığı kıvılcımı yangınaçevirmek için bugünden hazırlıklarına başlamalıdırlar.Metal işçilerinin haklarına ve geleceklerine sahipçıkmaları için Türk Metal çetesini sırtlarındanatmaktan başka bir yol yoktur.

Sınıf haraketi20 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Sayı:�2012/13�* 30�Mart�2012

Türk Metal çetesini korku sardı

Bosch işçileri, 28 Mart günü Uluslarası Metal İşçileri Federasyonu (IMF) Otomotiv Sektörü SorumluUzmanı HELMUT LENSE’le buluştu.Türk Metal bürokratlarının “Avrupa’daki işçiler Türkiye’deki üretimi bitirmek için komplo kurdu” iddialarına enanlamlı cevap işçilerin uluslararası dayanışmasıyla verildi. Görüşmede işçilerin mücadele kararlılığı ve sınıf

dayanışması öne çıktı.

İşçilerle uluslararası dayanışma

Page 21: İÇİNDEKİLER - KIZIL BAYRAK. 12.13/SYKB-2012-13-.pdf · 2012. 4. 4. · Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012 Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3 AKP iktidarnn iç ve d politikada

Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 21Sayı:�2012/13�* 30�Mart�2012 Sınıf hareketi

Türk Metal’i yıkmaçağrısı

Bosch işçilerinin Türk Metal çetesine vurduklarıdarbe devrimci işçiler tarafından Türkiye’nin dört biryanındaki metal işçilerine taşınıyor.

İzmir İzmir’de Metal İşçileri Bülteni’nin yeni sayısı

Asarlık servis noktasından binen yüzlerce işçiyeulaştırıldı. MİB’in düzenlediği “Haklarımızı,örgütlenmeyi ve mücadeleyi tartışıyoruz” başlıklıpanelin el ilanları ile birlikte dağıtılan bülten işçilertarafından ilgiyle karşılandı. İDÇ, Habaş, Ege Çelik,Sider, Kar-Demir, Ak-Demir’de çalışan demir çelikişçilerine ulaşan bültenler ve el ilanları dağıtımısırasında Bosch işçilerinin süreci de ajitasyonlarlaişçilere aktarıldı.

Ankara Bosch işçileri Mamak’ta selamlandı. İşçilerin

yoğun olarak kullandığı güzergahlara “Boschişçilerinin yolundan ileri, Türk Metal çetesiniyıkalım” şiarlı Metal İşçileri Birliği imzalı afişleryapıldı.

Sincan’da sabah saatlerinde servis noktalarındayapılan dağıtımlarda Türk Metal’in örgütlü olduğufabrikalarda çalışan işçilere ulaşıldı. İşçilerle sohbetedilerek, süreç anlatıldı. Bunun yanı sıra örgütsüzmetal işçilerine de ulaşılarak Bosch süreci paylaşıldı.22-23 Mart tarihlerinde yapılan bildiri dağıtımınınyanı sıra Metal İşçileri Bülteni de işçilere ulaştırıldı.

Dağıtımda Türk Metal’in örgütlü olduğu Arçelikişçileri ile Bosch işçilerinin sendika değiştirmenedenleri üzerine sohbetler gerçekleştirildi. Yapılansohbetin ardından bir Arçelik işçisi bildirileri fabrikaiçerisinde dağıtmak istediğini söyleyerek servisebindi.

Bursa Sabah servis noktalarına dağıtımlar yapıldı. Bu

kapsamda Mesken, Arabayatağı, Yeşilyayla, Beşevler,Kent Meydanı ve Merinos’ta dağıtımlar yapıldı.

İşçilerin dağıtımlara ilgili olduğu görüldü. Birçokişçi bildirileri alıralmaz okurken, bazı Türk Metalüyesi işçiler de kendi fabrikalarına götürmek içinbildiri istedi. İşçiler kendi yaşamlarından örnekler

vererek sendikal bürokrasiye tepkilerini ifade ettiler.

GebzeGebze’de MİB çalışanları, bültenin yeni sayısını

Gebzeli işçi ve emekçilere ulaştırdılar. Çayırova veGebze’deki işçi duraklarında bülten dağıtımı yapanMİB çalışanları aynı zamanda Bosch işçilerinin TürkMetal çetesinden kurtulduğunu duyurdu. TürkMetal’in örgütlü olduğu fabrikalardaki işçilerlesohbetler gerçekleştirdi.

Erişler, Emek Mh, Mahsuni Şerif Parkı, YıldızBakkal, Perşembe Pazarı, Postane Durağı, AkseSapağı’nda işçilere MİB bülteni ulaştırıldı.

ManisaMİB bildirileri Laleli servis noktasında bekleyen

işçilere dağıtıldı. Dağıtım sırasında sesli ajitasyonlaryapılarak işçiler Bosch işçilerinin yolunu tutmayaçağrıldı. Ayrıca örgütsüz Vestel işçilerine deörgütlenme çağrısı yapıldı. İşçilerle yapılan birebirkonuşmalarda da süreç anlatıldı ve Türk Metal’ingerçek yüzü teşhir edildi. Kimi servislere binilerekyapılan ajitasyonlar işçilerin alkışlarıyla karşılandı.

Dağıtım sırasında bildiriler başta Bosch olmaküzere Walf, Walfsen, Overlikon, Emas, Elba, Sartengibi çok sayıda Türk Metal’de örgütlü fabrikanınişçilerine ulaştırıldı.

LüleburgazTrakya BDSP’nin çıkardığı özel sayılar

Lüleburgaz işçi sınıfına taşındı. 6 noktada, işçilerinyoğun olduğu duraklara yapılan bildiri dağıtımlarıylabaşta metal, petro-kimya, cam, tekstil, gıda olmaküzere farklı sektörlerde çalışan binlerce işçiyeajitasyon ve propaganda yapıldı. Ayrıca yer yerverimli tartışmalar da yürütüldü. Çoğu sendikalıişyerlerinde çalışan işçiler artık sendikanın bittiğinisöyleyerek “Hepsi sarı sendika, ne fark edecek ki hao sendika olmuş ha bu sendika!” diyerek tepkilerinidile getirdiler. Konuya ilişkin çıkartılan pullarburalarda da yapıldı.

Kızıl Bayrak / İzmir - Ankara – Bursa- Gebze-Manisa - Lüleburgaz

MİB’den panel

Ulusal İstihdam Stratejisini tartışmakamacıyla Metal İşçileri Birliği tarafından 25 Martgünü Çiğli’de bir panel gerçekleştirildi.

Deri İş ve Basın İş Sendikası’nın Çiğli’deki İzmirŞubelerinde gerçekleşen panel ilk olarak Avukatİmdat Ataş’ın UİS kapsamındaki saldırıları vehedeflenen hak gaspları üzerine gerçekleştirdiğibir sunumla başladı. Kiralık işçi büroları, kıdemtazminatının gaspı ve esnek çalışma koşulları ilesınıfın bölünmeye, parçalanmaya vegüvencesizliğe mahkum edilmeye çalışıldığınıaktaran Ataş, mücadele etmeden veörgütlenmeden bu saldırılarınpüskürtülemeyeceğini vurguladı.

TÜMTİS İzmir Şube Başkanı Şükrü Günseli,toplam saldırılara karşı her alanda örgütlenmekgerektiği vurgusuyla konuşmasına başlayarak,sendikalı olmanın önemini, neden sendikalıolmak gerektiğini belirterek, Akdeniz SelçukNakliyat ve UPS direnişlerinin deneyimleriniaktardı.

Sendikal örgütlenmenin başarısının,mücadeleci ve direngen sendikal anlayışlamümkün olabileceğini vurulayan Günseli,işçilerin sınıfsal ve siyasal bilinçle kuşanmalarıgerektiğini, ancak bu koşullarda sömürüyüortadan kaldırabileceklerini ifade etti. Burada dasiyasal ve sendikal öncülere düşen görevleredeğindi.

Metal işçileri Birliği adına yapılan konuşmadaMİB’in misyonu ve çalışmaları aktarıldı.

Panelistlerin konuşmalarının ardından sorucevaplarla panel sona erdi.

Kızıl Bayrak / İzmir

Türk Metal’den“Bosch” vaatler

Türk Metal çetesi, bir bildiri yayınlayarakBosch işçilerini yalan ve sahte vaatlerlekandırmaya çalışıyor.

İşçilerin tepkisini “haklı gören” GenelYönetim Kurulu bildirisi vaattler sıralayarakişçileri geri çağırıyor. “Gerek temsilcilik, gerekşube ve gerekse genel merkez olarak bu günekadar farkında olmadan da olsa ihmal edilen vebirikmiş olan sorunların tamamını tek tek elealıp çözüme kavuşturacağız” denen bildiridetemsilcilik için seçim ihtimali vaadi verilirken,vardiyaların dönüşümünün düzenleneceği ifadeedildi. Üçüncü vaatleri sosyal tesisleri açmakolurken, son vaatleriyse “Bosch işçilerinimemnun edecek bir toplu sözleşme imzalamak.”

Bu vaatler bile aslında Türk Metal çetesininsendika adına yapılması gereken hiçbir şeyiyapmadığnın itirafı anlamına geliyor.

Birleşik Metal İstanbul 1 No’lu Şube’nin örgütlüolduğu Penta Elektronik fabrikasında çalışan sınıfbilinçli işçiler ve Ümraniye İşçi Birliği yaptıklarıaçıklamalarla Bosch işçilerini selamladılar.Penta’dan�sınıf�bilinçli�işçilerin mesajında şu

ifadeler yer aldı:“Yıllarca biz işçilerin emeğini, ömrünü tüketen

patronlara karşı mücadelede bizlere öncülük etmekyerine tıpkı patronlar gibi bizleri sömüren TürkMetal çetesini fabrikanızdan söküp attınız. Buanlamlı mücadelenizi tüm coşkumuzlaselamlıyoruz.

Siz Bosch işçisi kardeşlerimiz, sistemin birdişlisi olan Türk Metal’den ayrılıp sendikamızdabirleşerek tüm işçi sınıfına gidilmesi gereken yolugösterdiniz.

Ümraniye�İşçileri�Birliği’nin açıklamasında iseşöyle denildi: “Türk Metal gibi, bugüne dek işçilereöncülük etmek şöyle dursun, onları patronlarasatan, sözleşme masalarında, mücadelealanlarında, işçiler aleyhine yasa çıkarıldığındayalnız bırakan bir sendika da bu darbenin vekorkunun bir ürünü olarak ortaya çıktı. Türk Metalçetesi, yıllarca üye aidatlarıyla saltanatlarkurarken işçiler de bu sermaye bekçilerininkarşısında eli kolu bağlı kaldı. Fakat siz Boschişçileri, Türk Metal çetesini söküp atmayıbaşararak tarihi bir adım atmış oldunuz. İşçisınıfının mücadele ettiği her yerde sermayedarlarınbirer ajanı olarak hareket eden Türk Metalçetesinin kalesini fabrikanızda yıkarak tüm metalişçileri için bir yol açtınız.

Bosch işçileri selamlandı

Page 22: İÇİNDEKİLER - KIZIL BAYRAK. 12.13/SYKB-2012-13-.pdf · 2012. 4. 4. · Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012 Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3 AKP iktidarnn iç ve d politikada

22 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Sayı:�2012/13�* 30�Mart�2012Dünya

“Nükleer Güvenlik Zirvesi”nden savaş tehdidi…

Nükleer silahlardan arınmış bir dünyaiçin sosyalizm!

Güney Kore’nin başkenti Seul’da düzenlenen“Nükleer Güvenlik Zirvesi”nde güvenlikten çoktehditler ön plandaydı. Zira zirveyi, dünyayı defalarcakez yok edebilecek nükleer silah depolayanlar organizeetti. Zirveye damgasını vuran ise, emperyalist ABDrejiminin şefi Barack Obama oldu.

Başını ABD’nin çektiği zirveye 53 ülkeninyöneticilerinin yanısıra uluslararası polis teşkilatıİnterpol ile bazı uluslararası teşkilatların temsilcileri dekatıldı. AKP şefi Tayyip Erdoğan’ın da katıldığızirvede, insan soyu ve dünyadaki tüm canlılarıngeleceğini tehdit eden nükleer güvenlik sorunu geriplanda kalırken, Suriye’ye saldırı, İran’ın nükleerprogramının engellenmesi, Kuzey Kore’nin uzayaroket fırlatma planın iptal edilmesi gibi konulargündemi oluşturdu.

Obama Kuzey Kore ve İran’ı tehdit ederken,Tayyip Erdoğan’da, zirveyi Suriye’ye saldırıyıgündemleştirmenin vesilesi yaptı.

Zirvede öne çıkan gündemler, bu organizasyonungüvenlikle değil emperyalist saldırganlıkla ilgiliolduğunu ortaya koymaya yetiyor. Zaten Obama’nındamgasını vurduğu bir zirveden başka şey beklemekde abesle iştigal olurdu.

Kitle�imha�silahlarını�kapitalist/emperyalistdevletler�kullanıyor

Seul’daki zirveyi organize eden ABD, nükleersilahı hem ilk imal eden hem ilk kullanan emperyalistgüçtür.

1945’te ikinci emperyalist paylaşım savaşı bitmeküzereyken, yani savaşın şiddetli hali geride kalmışkenJaponya’nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine atombombası atan ABD emperyalizmi, bombanındenemesini iki kenti haritadan silerek gerçekleştirdi.Yüzbinlerce insanı katlederek dünyayı atomsilahlarıyla tanıştıran ABD, kapitalist/emperyalistsistemin barbarlık konusunda vardığı noktayıgöstererek insanlığı dehşet içinde bıraktı.

Hiroşima-Nagazaki vahşetinden sonra uluslararasıanlaşmalarda nükleer, biyolojik, kimyasal silahlarınkullanımı yasaklandı. Ancak emperyalist güçlerlegerici rejimler hiçbir zaman bu yasaklara uymadılar.

Emperyalist işgalcileri ülkelerinden kovmak içinsavaşan Vietnam halkına karşı tonlarca n’apalmbombası kullanan ABD emperyalizmi, işgal ettiğibirçok ülkede bu suçu işlemeye devam ediyor.Afganistan ve Irak’ta da bu silahların kullanıldığı,hatta silahları kullanan Amerikan askerlerinin deölümcül hastalıklara yakalandığı defalarca basına dayansımıştı.

Bu suçu işleyen sadece ABD değil, onunişbirlikçileri, kuklaları da kitle imha silahlarınıkullandılar. Saddam Hüseyin rejimi ABD işbirlikçisiiken hem Kürt halkına hem İran’a karşı bu silahlarıkullandı. ABD himayesindeki siyonist İsrail de Filistinve Lübnan halklarına karşı bu türden bombalarıdefalarca kullandı. Bunun en yeni örneği ise, Türkdevletinin PKK gerillalarını kimyasal silahlarla imhaetmesidir.

Özetlersek; nükleer, kimyasal, biyolojik silahlaremperyalist/kapitalist devletlerin elinde bulunuyor.

Dahası ABD başta olmak üzere bu gerici zorba güçler,ihtiyaç duydukları her durumda uluslararasıanlaşmaları hiçe sayarak, bu silahları kullanıyor.

Dünyanın�geleceğini�tehdit�eden�silahlar�emperyalist�güçlerin�elinde…

Nükleer tehlikeyi ortadan kaldırmak için çabasarfettiğini vaaz eden Barack Obama, dünyanın enbüyük nükleer silah stokuna sahip olan devletinbaşıdır. Vurgulayalım ki, sadece emperyalist ABDrejiminin elindeki nükleer silah stoku dünyayıdefalarca yok etmeye yetecek miktardadır.

Resmi olarak varlığı kabul edilen ve konuyla ilgiliaraştırmalarda ifade edilen rakamlara göre, ABD’ninelinde kullanıma hazır 2 bin 200 stratejik nükleerbaşlık, 2 bin 500 ek başlık, 500 kısa menzilli taktiknükleer başlık, denizden karaya Ohio sınıfı 14 adetdenizaltıda 288 balistik ve bin 152 nükleer başlıklıfüze var. Bu denizaltılarda, her biri Hiroşima’ya atılanatom bombasının 30 katı güce sahip olan bombalar dabulunuyor…

Bu nükleer silah stokuna sahip olan, dahası“stratejik caydırıcılık” için bu silahların gerekliolduğunu savunan bir emperyalist gücün nükleergüvenlikle ilgili zirve düzenlemesi, dünya ile alayetmekten başka bir anlam taşımıyor.

Zirveye katılan İngiltere, Fransa gibi emperyalistdevletlerin elinde de yüzlerce stratejik nükleer başlıklıfüze bulunmaktadır. Depolarında yüzlerde nükleerbaşlıklı füze bulunan siyonist İsrail’in bu silahlarıüretmesine katkı yapan da ABD emperyalizmidir.Pakistan’la Hindistan’ın nükleer silaha sahip olması daABD sayesinde olmuştur. Sadece Rusya ve Çinnükleer silahlarını ABD’den destek almadan üretmiştir.Ancak bu ülkeleri, büyük mali kaynaklar akıtaraknükleer silah üretmeye zorlayan en önemli etken de,ABD’nin sahip olduğu nükleer silah stoku olmuştur.

Hal böyleyken, Kuzey Kore ve İran’ın nükleerprogramlarının dünya barışını tehdit ettiğini önesürmek, riyakârlığın dik alasıdır.

Kapitalist/emperyalist�sistem�yıkılmadan�nükleer�savaş�tehdidi�ortadan

kalkmayacaktır!

ABD emperyalizminin Asya’daki en büyük askeriüssü olan Güney Kore’de düzenlenen zirveden çıkanresmi sonuç, “nükleer terör tehdidinin üstesindengelmek için yakın işbirliği çağrısı” yapmaktan ibaretkaldı. Böyle bir zirveden başka bir sonuç çıkması dabeklenemezdi zaten. Zira hiçbir gerici güç, bu türzirvelerdeki vaazlarla elindeki nükleer silahlardanvazgeçmez.

Zirveyi, ABD emperyalizminin önünde dizçökmeyen devletleri tehdit etmenin platformu olarakkullanan Obama’nın, dünyayı nükleer silahlardankurtarmak için çalışacağını iddia etmesi zırvadanibarettir. O, zirveyi emperyalist saldırganlığımeşrulaştırma aracı olarak kullanmaya çalıştı.

Nükleer silahlar, gelinen yerde hem insan soyu hemdünya üzerinde yaşayan tüm canlıların geleceğinitehdit etmektedir. Emperyalist güçler arasında patlakverecek olası bir savaşta, nükleer silahlarınkullanılmayacağının hiçbir garantisi yoktur. İran’asaldırının gündemde olduğu dikkate alındığında, busaldırıyı en çok isteyen Siyonist İsrail rejiminin, zordurumda kaldığı anda nükleer silahlarabaşvuracağından kuşku duyulamaz. Zira bu rejiminşefleri, “Araplar’da petrol varsa bizde de kibrit var”diyecek kadar gözü dönmüş canilerden oluşmaktadır.

Nükleer silahlardan arınmış bir dünya içinmücadele güncel olduğu kadar büyük bir önem detaşıyor. Bu sorun, dünyanın geleceğini tehdit edenlerindüzenleyeceği zirvelere bırakılmayacak önemdedir.Ancak bu vahim soruna köklü çözüm üretmeningerçek yolunun, kapitalist/emperyalist sisteminyıkılması, sosyalist işçi emekçi iktidarlarınınkurulmasından geçtiği de unutulmamalıdır. Dolayısıylanükleer silahlardan arınmış bir dünya için tutarlımücadelenin de anti-emperyalist/anti-kapitalistperspektifle örülmesi şarttır.

Page 23: İÇİNDEKİLER - KIZIL BAYRAK. 12.13/SYKB-2012-13-.pdf · 2012. 4. 4. · Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012 Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3 AKP iktidarnn iç ve d politikada

Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 23Sayı:�2012/13�* 30�Mart�2012 Dünya

Kıbrıs’taözelleştirmelere tepki

Telekomünikasyon Çalışanları Sendikası (Tel-Sen), 26 Mart günü, Özelleştirme Yasası’nıgündemine alan meclise yürüyerek, yasayıprotesto etti.

Öte yandan Tel-Sen üç saatlik bir grev deyaparak yasaya onay verilmesini engellemeyeçalıştı.

Telekomünikasyon Dairesi’nden yürüyüşegeçen emekçiler, Saray Önü’ndeki UBP MerkezBinası’na gelip bir süre bina önünde sloganatarak, söz konusu yasayı protesto etti.

Toplu halde Meclis Genel Kurulu’nu izlemekisteyen eylemcilere, Meclis görevlileri ve polistarafından izin verilmedi.

Meclis’e girmelerine izin verilmeyen Tel-Senüyeleri, yanlarında getirdikleri tencereleri Meclisönüne bıraktı.

Tel-Sen üyeleri, tencereleri bir yandantekmelerken, ‘bundan sonra boş olacak.Tencereler bir işimize yaramayacak. Bunları daalın’ sözleriyle tepkilerini dile getirdiler.

Meclis Genel Kurulu’nu izlemek içinağızlarında siyah bantlarla meclise girmek isteyensendika yöneticilerine ise polis müdahale ederekdışarı attı.

Kızıl Bayrak / Kıbrıs

Portekiz genel grevleayakta

Ekonomik krizle dibe vuran Portekiz’in sağcıhükümetinin aldığı “önlem paketleri” ile yasaldüzenlemeleri protesto eden kamu çalışanlarıgenel greve gitti. Portekiz'de işçiler, bir yıl içindeüçüncü kez genel greve çıkıyor.

Başkent Lizbon başta olmak üzere ülkeninçeşitli kentlerinde genel grev gösterileridüzenlendi. Protestolar sırasında göstericilerlepolis arasında çatışmalar yaşandı. Olaylarda,polis teröründen birçok kişi yaralanırken bir kişide tutuklandı.

Ülkenin en büyük işçi sendikası olan Portekizİşçileri Genel Konfederasyonu’nun (CGTP)çağrısıyla yapılan grev, ulaşım sektörünü felç etti.Sendika, greve katılımın yüksek olduğunuaçıkladı.Toplu ulaşımı olumsuz etkileyen grevnedeniyle Lizbon ve Porto gibi büyük kentlerdehalk, işlerine özel araçlarıyla gitti.

Almanya’da kamu sektöründe çalışan 2 milyonemekçiyi kapsayan toplu sözleşme görüşmelerindeemekçiler uyarı grevleri yaptılar. 22�Mart’ta yapılan grevler sonucu Hessen, Bavyera

ve Baden-Württemberg Eyaletleri’nde kamuhizmetlerinde aksamalar yaşandı. Çöpler toplanmadı,otobüs ve yakın mesafedeki trenler çalışmadı. Ayrıcaana okulları, hastaneler ve belediye idarelerinde deçalışanlar işlerini bıraktı.

Almanya’nın 16 eyaletinden en büyüğü olan KuzeyRen Westfalya Eyaleti’nde 22�Mart�günü gerçekleşengrev nedeniyle metrolar, ana okulları, devlet hastane veklinikleri, devlet dairelerinde çalışanlar, belediyeişçileri, enerji sektöründe çalışanlar, kütüphaneler,havuzlar vb. kamuya ait kuruluşlar gün boyuçalışmadılar.

NRW’de Köln, Dortmund, Duisburg ve Bielefeldkentlerinde yapılan yürüyüş ve mitinglere 70 bininüzerinde kişi katıldı. Mitinglerden en kitleseli 30 binkişinin katıldığı Dortmund mitingi olurken, bunu 20 binkişiyle Köln izledi.

NRW’nin en büyük kenti olan Köln’de de grevoldukça etkili oldu. Metrolar ve belediye otobüsleriçalışmadığı halde, özelleştirilen bazı otobüs hatları veyaygın olan Regional trenler, ulaşımın tamamıyla felçolmasını önledi. Zira Ver.di’ye bağlı olmayan Almantren işletmesi (DB) greve katılmıyor.

Grevden en çok etkilenen alanlar ise çocuk yuvaları,kreşler ile hastane ve klinikler oldu. Köln’ün bisikletkullanmaya elverişli bir şehir olmasından dolayı birçok

kişinin bisikletle işe gidebilmesi de grevin etkisinisınırlayıcı bir rol oynadı.

Uyarı grevleri 26�Mart’ta da Baden-Württemberg,Schleswig-Holstein ve Mecklenburg-Vorpommern’deyükseldi. Baden-Würtemberg eyaletinde 24 saat sürenuyarı grevlerine 20.000 işçi ve hizmetli katıldı. Kamuemekçileri de şehir merkezlerinde yürüyüş ve mitingyaptılar.Stuttgart Markplatz’da yapılan mitinge ise 12.500grevci katıldı.

Ulm’da 2.500, Mannheim’da ise 2000 emekçibölgelerinde yapılan mitinglere katıldılar. Mitinglerdekonuşma yapan sendika yöneticileri, taleplerininarkasında duracaklarını ve bu konuda kararlı olduklarınıaçıkladılar.

Uyarı grevlerine, toplu taşımacılık, çocuk yuvaları,klinik ve acil servis ile şehir temizlik işçileri katıldılar.Toplu taşımacılık çalışanlarının gervlerde yer alması,şehir ve yakın çevre ulaşımını adeta felç etti. Toplumsalyaşam alt-üst oldu. İşe ve okula gidişte yaygıngecikmeler yaşandı. Çocuklarını yuvalara verenler işegidemediler. Kısacası, sadece belli alanlarla sınırlıkaldığı halde grevlerin günlük yaşamdaki etkilerioldukca somut ve güçlü biçimde hissedildi. 27�Mart�günü Kiel’de yapılan uyarı grevine de 10

bin kamu emekçisi katıldı. Ver.di sendikasınınçağrısıyla yapılan uyarı grevine Türkiyeli devrimciörgütlerden ve diğer örgütlerden yalnızca BİR-KARdestek verdi.

Bir-Kar / Stuttgart- Hamburg- Köln

Almanya’da uyarı grevleri

Bulgaristan’ın Kırcaali kentinde fabrikalarının bu ay başında kapanmasına rağmen maaşlarını alamayanişçiler 26 Mart günü eylem yaptı.

Patron tarafından “teknolojik bakım yapılması” gerekçesiyle kapalı tutulan fabrikada çalışan 530 işçisokağa atılmış durumda.

Son 3 yıldır ücretlerini almak için iş bırakma eylemi ve grev yapmak zorunda kalan işçiler fabrikakapanınca yol kapama eylemlerine başladılar.

Kurşun çinko fabrikası (OZK) işçileri ise haklarını alıncaya kadar yolu kapatarak fiili meşru eylemelerinisürdüreceklerini belirttiler.

İşçiler her yerde eylemde

Page 24: İÇİNDEKİLER - KIZIL BAYRAK. 12.13/SYKB-2012-13-.pdf · 2012. 4. 4. · Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012 Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3 AKP iktidarnn iç ve d politikada

Avrupa24 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Sayı:�2012/13�* 30�Mart�2012

Darbeye karşıyüzbinler alandaydı

Arjantin'de 24 Mart 1976'da yapılan darbeninyıldönümü dolayısıyla gerçekleştirilen eylemdedarbeden sadece askerlerin sorumlu tutulmamasıgerektiği vurgulandı. Yürüyüşte, Plaza de MayoAnneleri ve Büyükanneleri "Bazı ekonomikişletmelerde diktatörlüğün bir parçasıydılar"pankartı ardında yürüdü.

Ford, Mercedes Benz, Acindar, Banco deİtalia, Clarin ve La Nacion gibi birçokemperyalist ekonomik grubun darbenin finansalve ideolojik desteğini yaptıkları ve darbeekonomisi sayesinde büyük ekonomik çıkarlarsağladıklarının altı çizilerek darbenin arka planıteşhir edildi.

Öğleden sonra başlayıp gece yarısına kadarsüren eylemin ilgi odağı 1977'den beri kayıpçocuklarının bulunması için mücadele eden Plazade Mayo (Mayıs Meydanı) Anneleri'ydi. Kısa birsüre önce Türkiye'yi ziyaret eden ve Plaza deMayo Anneleri'nin kurucularından olan NoraCortiñas, Cumartesi Anneleri'ni selamladı.

Bielefeld'de etkinlikhazırlıkları

Bielefeld BİR-KAR, işçi sınıfı ve emekçilerin“birlik, mücadele, dayanışma” günü olan 1 Mayısöncesinde gerçekleştirilecek geceninçalışmalarına da, yine yoğun bir ön hazırlıksüreciyle girmiş bulunuyor. Öncelikle “birlik,mücadele, dayanışma” şiarıyla 21 Nisan'dagerçekleştirilecek geceye, bölgede yapılan bir önhazırlık toplantısıyla başladı. Toplantıda geceninpolitik içeriğinden programına kadar birçokplanlama yapıldı. Geceye destek verecek olandost sanatçı Ahmet Aslan dışında, programıntamamını Bielefeld ağırlıklı olmak üzere Almanyagenelindeki sınıf devrimcilerinin kendi öz emeğioluşturuyor.

Afiş, bildiri ve bilet gibi materyallerinçıkmasıyla birlikte yapılan pratik planlamalarlada gece çalışmasının startı verilmiş bulunuyor.Geçmiş yıllarda olduğu gibi, yine yoğun bir pratikfaaliyetle işçi ve emekçilere materyallerulaştırılıyor. Bu çerçevede ilk olarak afişlerlegecenin duyurusu yapılırken, bir yandan dabildiri dağıtımı ve bilet satışlarıyla yoğun birçalışma içerisine girildi. Geçtiğimiz yıllarda eksikbırakılan Bielefeld çevresinde bulunan kentlere,bu sefer gecenin duyurusu daha yaygın birşekilde yapılıyor. Bunun için hem çevre kentlerdebulunan dostlar, hem de çeşitli dernekler tek tekgezilerek materyaller ulaştırılıyor.

25 Mart günü gerçekleştirilen kahvaltıda dageceye dair bilgi verilirken, aynı zamanda bugecenin birlikte örgütlenilmesi istendiği ve buçerçevede de bu çalışmaya destek verilmesiistendi. Bu çağrının ardından tek tek biletalanların yanı sıra kendi çevrelerinde dağıtmaküzere toplu biletler alanlar da oldu.

BİR-KAR / Bielefeld

Almanya’nınHamburg kentinde 22 Mart günü Kürt

Meclisi’nin organize ettiği Newroz kutlamasındayurtsever kitle “Newroz bayramınız kutlu olsun“pankartı ve A. Öcalan’nın posterleri ile alana geldi.Arkasında diğer demokratik kurumlar pankart veflamalarıyla miting alanına girdiler. Kürt Meclisiadına yapılan konuşma “Tüm Kürtler’in Newroz’unukutlayarak başladı. Daha sonra Türkiye’deki Newrozkutlamalarında AKP hükümetinin yasaklamalarınarağmen milyonlarca insanın serhıldanlara akarakNewroz’larını kutladıkları belirtildi.

Diğer destekçi kurumlar Almanca ve Türkçeolarak 21 Mart Newroz kutlamasında Kürt halkınınyanında olduklarını belirten kısa konuşmalar yaptılar.Yürüyüşün ardından varılan alanda Newroz ateşiyakılarak halaylar çekildi. Kürtçe şarkılar ve marşlarsöylenen Newroz kutlamasına yaklaşık 500 kişikatıldı. BİR-KAR da Newroz kutlamasında TKİP-YDÖ

imzalı “Newroz ateşini körükle, zulmü havaya savur”başlıklı bildirileri dağıttı. “Yaşasın Newroz, yaşasın

sosyalizm!” başlıklı yazının yer aldığıKızıl Bayrak gazetesinin satışı dagerçekleştirildi.

24 Mart Cumartesi günü,Almanya’nın Bonn kentinde yapılanNewroz kutlamasına yaklaşık 80 binkişi katıldı.

Almanya’da son on yılın enkitlesel Newroz’u olarak nitelenen veAlmanya Kürt DernekleriFederasyonu (Yek-Kom) tarafındanorganize edilen kutlama içinkollarda toplanan kitledeTürkiye’deki devlet terörüneduyulan öfke hakimdi. Anadildeeğitim, PKK yasağınınkaldırılması, özerklik gibitaleplerin yazılı olduğu pankartlar,çok sayıda Öcalan posteri ve

bayrağın arasında, gençlertarafından taşınan PKK Jiyane! / PKK yaşamdır!’’pankartı dikkat çekti.

Türkiyeli sol hareketlerden MKP, Partizan, MLKP,TİKB; Almanya’dan ise Die Linke, MLPD’ningençlik örgütü Rebell ve bazı otonom sol gruplarıngençleri pankart ve bayraklarıyla yürüyüşe katılarakdestek verdiler.

TKİP taraftarları ise, imzası Almanca açıkyazılmış büyük boy bir TKİP pankartı vebayraklarıyla yürüyüşe katıldılar.

Yürüyüşün ardından yapılan mitingde A.Öcalan’ın eski avukatlarından Mahmut Şakar, KNKbaşkanı Tahir Kemalizade’nin yanısıra, Türkiye’dengelen Gültan Kışanak da bir konuşma yaptı.

Ayrıca Die Linke ve burjuva iktidar partisi SPDadına da birer konuşma yapıldı.

Mitingin en dikkat ve heyecanla dinlenenkonuşması ise, Murat Karayılan’ın sinevizyondanverilen konuşması oldu. A. Öcalan’ın eskikonuşmaları da Kürdistan’daki yeni kutlamagörüntüleri eşliğinde sunuldu.

Kızıl Bayrak / Hamburg - Köln

Avrupa’da son 10 yılın enbüyük Newroz’u

24 Mart 2012 / Bonn

Page 25: İÇİNDEKİLER - KIZIL BAYRAK. 12.13/SYKB-2012-13-.pdf · 2012. 4. 4. · Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012 Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3 AKP iktidarnn iç ve d politikada

Gençlik Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 25Sayı:�2012/13�* 30�Mart�2012..

Ekim Gençliği, üniversitelerde “Geleceğine sahipçık!” şiarı ile yürüttüğü kampanya çalışmalarınısürdürüyor. Üniversite gençliğini mücadeleyeçağıran Ekim Gençliği, Sivas katliamı davasınınzamanaşımıyla aklanmasını teşhir ederken 30 Mart1972’de Kızıldere’de direniş destanı ve siperyoldaşlığının manifestosunu yazan yiğit devrimcileride andılar.

İstanbul İstanbul�Üniversitesi’nde “Geleceğine sahip

çık!” şiarlı afişleri yapan Ekim Gençliği okurları,Sivas katliamı davasının zamanaşımına uğratılması,Suriye’nin Dostları Grubu toplantısı ve Kızıldere ileilgili afişleri de yaygın olarak kullandılar.Yemekhane, Merkez Kampüs ve EdebiyatFakültesi’nde yine Sivas katliamı davası ile ilgiliolarak hazırlanan bildirileri dağıttılar.

27 Mart günü YTÜ Davutpaşa�Kampüsü’nde“Emperalist savaş ve saldırganlığa, faşist baskı veteröre, eğitimin ticarileştirilmesine karşı geleceğinesahip çık!” şiarlı kampanya afişlerini yapan EkimGençliği okurları, yemekhane önüne açılan masa ilebir yandan GSS’nin iptal edilmesi için imzatoplarken bir yandan da gelecek hafta yapacaklarıpanele çağrı yaptılar. Yıldız�Kampüsü’nde de Sivas katliamı davasının

zamanaşımı ile aklanmasını teşhir eden duvargazeteleri ve GSS’ye karşı parasız sağlık hakkınasahip çıkmaya çağıran afişleri kullanan EkimGençliği okurları, “Kızıldere, devrime adanmışlığınve siper yoldaşlığının manifestosudur!” şiarlı afişleride Tonoz Kantin, yemekhane ve fakültelerdekullandılar.

Ekim Gençliği okurları, NATO ve Füze KalkanıKarşıtı Öğrenciler’in 1 Nisan’da gerçekleşecektoplantıyı teşhir etmek için hazırladıkları“Emperyalistler ve işbirlikçileri Suriye’nin ‘dostu’olamazlar! Emperyalizm yenilecek, direnen halklarkazanacak!” şiarlı afişleri de kullandılar. İstanbul�Ekim�Gençliği, 27 Mart günü program

sorunları üzerine konferansların sonuncusu olan“Ulusal Sorun ve Devrim” üzerine bir seminergerçekleştirdi. Kızıldere anmasıyla başlayan semineriki bölüm halinde yapıldı. İlk bölümde “UlusalSorun ve Devrim” başlığı, ikinci bölümde ise ‘99İmralı süreci sonrasındaki güncel gelişmeler ışığında

yapılan değerlendirmeleri ele aldı. “Demokratiközerklik” talebi ve Halkların Demokratik Kongresiüzerine yapılan tartışmaların ardından önümüzdekidönemde “İşçilerin birliği, halkların kardeşliği”şiarının öne çıkartılmasının anlamı ve önemiüzerinde duruldu. İstanbul�Ekim�Gençliği, 23 Mart günü de

direnişçi Maltepe Belediyesi taşeron işçilerine destekziyareti gerçekleştirdi. Direniş alanına açtıklarıpankartın arkasında sloganlar eşliğinde gelenöğrenciler işçiler tarafından sloganlarla karşılandı.Ziyaret sırasında yapılan sohbette Ekim Gençliği’ninsürdürdüğü “Geleceğine sahip çık!” kampanyasıkapsamında işçi direnişlerine ziyaretleringerçekleştiği ifade edildi. Bir işçinin, direniş süreciniaktarmasının ardından 15 Nisan’da yapılacakTaşeron İşçileri Kurultayı hakkında bilgi verildi.Ziyaret, direnişçi işçiler alandan ayrılana kadarsürdü.

AnkaraDTCF’de açtıkları stantla GSS’nin iptal edilmesi

için imza toplayan Ekim Gençliği okurları, GSS’ninöğrencilere yansımalarını anlatan bildiri dağıttılar.Ayrıca “Geleceğine sahip çık!” ve “Sağlık hakkınasahip çık!” şiarlı afişleri de fakültede kullanınken,Ekim Gençliği dergisi ve Kızıl Bayrak gazetesiniöğrencilere ulaştırdılar. Ayrıca “Ücretli emek vesermaye” ve “Ücret, fiyat, kâr” kitapları okunuptartışıldı. Oldukça verimli geçen bu çalışmanınardından tüm katılanların isteğiyle eğitimçalışmalarını süreklileştirme kararı alındı.

Her hafta olduğu gibi 24 Mart Cumartesi günü deYüksel Caddesi’nde stant açıldı. ODTÜ’de de GSS kapsamında stant açılarak

saldırıyı teşhir eden bildiriler dağıtıldı.

İzmir23 Mart günü çalışmalara başlayan Öğrenci

Kurultayı�Dokuz�Eylül�ÜniversitesiDokuzçeşmeler�Kampüsü İİBF�Komitesi, “Yazokulu istemiyoruz!” kampanyasının afişlerinikampüsün her tarafına astı. Ardından talepleriniiçeren bir imza kampanyası başlattı. Açılan ikikurultay masası kampüste büyük etki yaratırkenHazırlık Komitesi ve İİBF Komitesi yaptığı afişler

ve dağıttığı fanzinlerle etkili bir çağrı yaptı.26-27 Mart günleri Sivas katliamı ve Kızıldere

katliamı ile ilgili afiş çalışması yapan gençkomünistler, 28 Mart günü de Sivas katliamı,Kızıldere katliamı ve Suriye’ye yönelik emperyalistsaldırganlığa teşhir eden afiş çalışması yaptılar. Aynızamanda Hazırlık Binası’nın önünde açılan stanttaEkim Gençliği ve Kızıl Bayrak satışıgerçekleştirdiler.Ege�Üniversitesi�Fen�ve�Mühendislik

Fakülteleri�Kurultay�Hazırlık�Komiteleri�28 Martgünü yaygın bir afiş çalışması yaptılar. Daha sonraiki komite Hazırlık Fakültesi’nde ortak kurultaymasası açarak fanzin dağıtımı yaptı.

Eskişehir26 Mart gününden itibaren Anadolu

Üniversitesi’nin tüm fakültelerine yaygın olarak“Genel Sağlık Soygunu” başlıklı duvar gazetesi ileKızıldere katliamının 40. yılı vesilesiylegerçekleştirilecek olan Ekim Gençliği toplantısınınduyuru afişlerini yaptılar. Afişler yapılırken aynızamanda tüm fakültelerin kantinlerinde GSSpanelinin davetiyeleri dağıtıldı. Bu çalışmanınardından yemekhane önünde panel davetiyesidağıtılarak GSS karşıtı imza kampanyasına devamedildi. Ardından İİBF kantinine gidildi ve imzastandı açılarak burada da panel davetiyeleri dağıtıldı.

28 Mart’ta gerçekleştirilen GSS paneli EkimGençliği temsilcisinin konuşması ile başladı. EkimGençliği temsilcisi siyasal gelişmeler üzerinekonuştuktan sonra “Geleceğine sahip çık!”kampanyasının anlamına değindi. ArdındanEskişehir Tabip Odası Genel Sekreteri BirtürkÖzkavak, sağlıkta neoliberal politikaları anlatarakAKP tarafından toplumun nasıl aldatıldığınıayrıntılandırarak açıkladı. Hastanelere halkıncebinden ödediği katkı paylarını, gelir tespitindeinsanların yaşayacağı mağduriyeti anlatan Birtürk,öğrencilerin başta mediko haklarının ortadankaldırılması olmak üzere yüzyüze kalacakları birçoksorundan söz etti. Söyleşi bölümünde ise SağlıkHakkı Meclisleri’ne üniversitelerden de destekverilmesi üzerine konuşuldu.

Ekim Gençliği / İstanbul – Ankara – İzmir –Eskişehir

Ekim Gençliği’nin kampanyaçalışmalarından...

İstanbul

İzmir

Eskisehir

Page 26: İÇİNDEKİLER - KIZIL BAYRAK. 12.13/SYKB-2012-13-.pdf · 2012. 4. 4. · Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012 Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3 AKP iktidarnn iç ve d politikada

Gençlik hareketi26 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Sayı:�2012/13�* 30�Mart�2012

DLB çalışmalarından

Devrimci Liseliler Birliği (DLB), YGS öncesiyürüttüğü çalışmalarla liseli gençliği elemesınavlarına ve paralı eğitim saldırılarına karşımücadele etmeye, geleceğine sahip çıkmayaçağırdı.

Esenyurt22 Mart günü Esenyurt İşçi Kültür Evi’nde

eleme sınavlarıyla ilgili söyleşi yapan EsenyurtDLB, YGS’ye karşı nasıl bir mücadele hattıizleneceğini tartıştı. Liseli gençliğin yaşadığıgeleceksizlik sorununun ele alındığı söyleşideeğitime yönelik saldırılar da tartışıldı. Söyleşi farklıliselerdeki sorunların ve mücadele deneyimlerininpaylaşıldığı sohbet ile sürdü. Yürütülençalışmalarda karşılaşılaşan olumlu ve olumsuztepkiler aktarıldı. Tartışmalarda DLB’ninmisyonuna vurgu yapıldı.

Toplantıda YGS’ye karşı yapılacak eyleminhazırlıkları ie beraber 1 Mayıs hazırlıkları datartışıldı. Esenyurt’ta “DLB 1 Mayıs hazırlıkkomitesi” oluşturulması kararlaştırıldı. Nisan ayıortasında yerel bir 1 Mayıs şenliği yapılmasıgerektiği ifade edildi. 1 Mayıs alanına nitel ve nicelolarak güçlü çıkma kararlılığıyla toplantısonlandırıldı.

KartalKartal Lisesi’ne DLB saflarında mücadele

çağrısı yapan bildiri dağıtımının ardından, 28 Martgünü de Kartal Meydanı’nda, eleme sınavlarınınıniptal edilmesi ve eşit, parasız, bilimsel ve anadildeeğitim hakkı için imza standı açıldı.

“Eleme sınavları kaldırılsın! / DLB” ozalitininyer aldığı imza standında, DLB bildirileri ileLiselilerin Sesi dergisi, imza atan Kartal EndüstriMeslek Lisesi öğrencilerine ulaştırıldı.

GebzeYGS öncesinde bir araya gelen DLB’liler yap-

boza dönüşen sınav sisteminden eğitim sistemininsorunlarına, gelecek kapısı olarak gösterilenüniversitelerin gerçekliğinden diplomalı işsizliğekadar birçok konuda tartışarak mücadele veörgütlenme çağrısı yaptılar. Tartışmalar neticesindeısrarlı ve hedefli bir örgütlenme faaliyetininönemine vurgu yapıldı.

Toplantıda, sınavdan sonraki hafta Kamp-ÜsDergisi Sinema Atölyesi’nin hazırladığı “Üniversitedeyince” belgeselini izlemek üzere tekrar birarayagelme kararı alındı.

Kızıl Bayrak / Esenyurt – Kartal - Gebze

Emperyalist saldırganlığa karşıhalkların kardeşliğini büyütelim!

Arkadaşlar!Suriye’ye müdahale etmek için Libya’dakine benzer bir kirli tezgah kuran ABD-AB emperyalistleri ile

başını Türk sermaye devletinin çektiği bölgedeki işbirlikçileri, işgali hızlandırmak için “Suriye’nin DostlarıGrubu” adıyla gerici bir ittifak oluşturdular. İlki Tunus’ta gerçekleştirilen “Suriye’nin Dostları GrubuUluslararası Konferansı” toplantısının ikincisi 1 Nisan günü İstanbul’da toplanacak.

Ancak bu toplantıları gerçekleştirenlerin ne Suriye’nin ne de bölge halklarının dostu olmadıkları çokaçık! Öyle ki, “özgürlük ve demokrasi” yalanlarıyla Irak, Afganistan, Libya’yı işgal ederek milyonlarca insanıkatledenlerin “Suriye halkının acılarını dindirmek istiyoruz” söylemleri büyük bir yalan ve ikiyüzlülüktür!

Arkadaşlar!Dinci-gerici AKP hükümeti emperyalizmin aktif taşeronluğunda en ön safta bulunuyor. Bir yandan

Suriye halklarını emperyalist namlularının hedefi yapıyor. Öte yandan ise ülke topraklarını gerici savaşlarınve boğazlaşmaların merkezi haline getiriyor.

Suriye’nin işgal edilmesinde emperyalistlerin koçbaşı olma misyonunu yüklenen AKP hükümetiSuriye’deki gerici muhaliflerine kucak açıyor. “Tampon bölge” ve “güvenlik koridoru” adı altında savaşçağrıları yaparak Suriye’ye yönelik emperyalist bir müdahalenin yolunu düzlüyor.

AKP hükümetinin dışarda emperyalist savaş ve saldırganlık politikalarına aktif taşeronluk rolününüstlenildiği bir dönemde, Kürt halkı ile devrimci-ilerici sol güçlere yönelik dizginsiz faşist baskı ve terörütırmandırıyor. “İçerde ve dışarda savaş ve saldırganlık” pozisyonu alan Türk sermaye devleti, Kürtsorunundaki imha-inkar politikalarını derinleştiriyor. İşçi ve emekçilere kölelik vesefaleti ve gençliğe isegeleceksizliği dayatıyor.

Arkadaşlar!Emekçi halkların özgürlüğü ve geleceği hiçbir biçimde emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin umurunda

değil. Emperyalistlerin ve onların taşeronu/tetikçisi AKP hükümeti Suriye halkının dostu olamaz. Suriyehalkının acılarını dindiremez, sorunlarını çözemez. Gerçek şu ki, emperyalist zorbalar ve işbirlikçileri gericiçıkarları için yeni bir katliama imza atmaya hazırlanıyor. 1 Nisan toplantısında bunun ayrıntılarınıplanlayacaklar.

Şu açık olmalı ki, Suriye halkının özgürleşmesinin yolu, emperyalist-kapitalist sistemin zincirlerindentamamen kurtulmasından geçmektedir.

İşte bu yüzden sizleri, kardeş Suriye halklarına yönelik katliamlara taşeronluk etmeyi reddetmeye,emperyalist savaş ve saldırganlığa karşı “İşçilerin birliği, halkların kardeşiliği!” şiarını yükseltmeye

çağırıyoruz.

Emperyalistler ve işbirlikçileri Suriye’den elinizi çekin!Emperyalizm yenilecek, direnen halklar kazanacak!Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!

Emperyalistler ve işbirlikçileri “Suriye’nin Dostları” değil,halkların düşmanlarıdır!

Ekim Gençliği

Page 27: İÇİNDEKİLER - KIZIL BAYRAK. 12.13/SYKB-2012-13-.pdf · 2012. 4. 4. · Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012 Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3 AKP iktidarnn iç ve d politikada

Sağlık Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 27Sayı:�2012/13�* 30�Mart�2012

Türkiye’de devlet, yıllardır neoliberalpolitikalarla, sağlığı bir sektöre dönüştürüp bunugenişletmenin çabası içinde. Sağlık pazarınıbüyütürken de bunu insanlara kabul ettirmenin türlüyollarını uygulamaya girişiyor. Kapitalist devletleringenel karakteristiğidir. Önce insanları bir konudabıktıracak koşulları yaratır, sonra da kendiyapacaklarını insanların istemesini sağlar. Tüm buoyunların, hilelerin içinde büyük topluluklar ya kafakarışıklığından kaynaklı bir şey yapamaz ya daaslında mecbur bırakıldıkları şeyi istediklerinizannederler. Bu açıdan baktığımızda sağlıktayaşanan değişimlerin nasıl adım adım hayatageçirildiğini daha net görebiliriz.

Bakanlar Kurulu kararı ile geçtiğimiz günlerdeözel hastanelerin vatandaşlardan alacağı katkı payıyüzde 90′a çıkarıldı. Böylesi bir adıma çok şaşıracakdeğiliz. Zaten uzun zamandır düşünülen kurgununbir parçası bu. 1980 sonrasında özel hastaneler hızlaartırılmış, merkezi yerlere bu şekilde birçok hastaneaçılmıştı.

1987 yılında yürürlüğe giren 3359 sayılı SağlıkHizmetleri Temel Kanunu’nun ilgili maddesi “MilliSavunma Bakanlığı” hariç kamu kurum vekuruluşlarına ait tüm sağlık kuruluşlarının kamutüzel kişiliğine haiz sağlık işletmelerinedönüştürülmesine imkan tanımıştır. Bununlahastanelerin işletmecilik anlayışı ile hizmet verenkendi gelirleri ile giderlerini karşılayabilen ve kendipersonelini ihtiyaçları doğrultusunda planlayan veniteliklerine göre istihdam edebilen, idarî ve malîyönden özerk, piyasa koşullarında rekabet edebilenkurumlar haline getirilmesi amaçlanmıştır. *

Aynı yıllar içinde devlet hastanelerinin gelişiminebakarsak giderek kötüleşen koşulları görürüz. Sırabekleyen hastaların kapılardan taşacak derecedeyığılması, her türlü bürokratik işlemle insanlarınoradan oraya gönderilmesi, yanlış teşhis ve tedavisonucu birçok kişinin canından olması… Özelhastane sayısının artışına paralel olarak devlethastanelerindeki memnuniyetsizlik de artırıldı.Birden bire bunların reklamını yapan haberler deüzerine eklenince toplum sanki devlet hastanelerininyerine özeli istiyormuş duygusu yaratıldı ve buduygu her yerde ortaklaştırıldı. SGK’nın da özelhastaneleri özendirmesi ve desteklemesiyle berabersağlık kurumlarının ticarethaneye dönüşmesiinsanların gözünde daha da normalleşti. İktidarayerleşen AKP hükümetinin, Dünya Bankası eliyle,uygulamaya soktuğu ‘Sağlıkta Dönüşüm’ projesibunun son aşaması oldu.

Projenin önemli bir ayağını özel hastanelerinkurulması, sağlık yatırımlarının özel sektör eliylegerçekleştirilmesi, hatta bu hizmet arzının “dışaaçılması” oluşturmuştur. 1990’larda başlamaklabirlikte, daha çok 2003 sonrasında, AKPiktidarıyla özel sağlık yatırımlarının hızlandığıgörülmektedir.**

Dinci-gerici AKP toplumda tüm bu olup bitenlerimeşru göstermek adına birkaç düzenleme yapmayıda ihmal etmemiştir. İktidarda olduğu süre içindemantar gibi çoğalan özel hastaneleri bir yandan dahafazla teşvik ederken diğer yandan da insanların buhastanelere gitmelerini bir süre için kolaylaştırmıştır.Çıkarılan kanunlarla, yönetmeliklerle sigortalıkişilere daha düşük fiyatlarla özel hastanelerden

yararlanma imkanı tanımıştır. Ama bu, halkarasındaki deyimiyle kaşıkla verip kepçeyle gerialma tarzında bir aldatmacadır. Eskisine nazarandaha fazla insanın özel hastaneye gitmesisağlandıktan sonra da (bir nevi buna alıştırıldıktansonra) fiyatlar yeniden düzenlenmiştir. Bu kapitalistdüzenin rekabet sisteminin tipik bir reklampromosyonuna benzemektedir. Piyasada böyleoluyor: Sektöre yeni atılacak bir kurum önce düşükfiyatlar verip insanları alıştırır, pazardaki yerinialdıktan sonra da fiyatları yükseltir. AKP iktidarı iştebu şekilde çalışmalarını sürdürmektedir.

Özel hastanelerin katkı paylarındaki artışın böylebir yönü olduğu gibi, bir de SGK’nın emekçilerekestiği fatura şeklinde görülmesi gerekir. SGK, özelhastanelere ödemesi gereken parayı hastalardanalınan fark ücretine zam yaparak karşılamaktadır.Özet olarak devlet ve özel hastane arasında kalaninsanlar her ikisi tarafından da soyulmaktadır. Sağlıkiçin yapılan harcamalara hem vergi ödeyen hem deaylık sigorta primi yatıran emekçiler bir de gittiklerihastaneye göre ceplerinden para ödemeyezorlanmaktadırlar.

Özel ve devlet hastaneleri arasındaki bu ayrımıngiderek ortadan kalkacağı görülüyor. Bugün için

zaten devlet hastanesine de 8 lira muayene ücretiödeniyor. Bu fiyatların daha da artacağı düşünülürseilerleyen süreçte devlet hastanelerinin yerini detamamen özel hastanelerin alacağını öngörmek zordeğil. Bunlar da bugün olduğu gibi kendi aralarındaA sınıf, B sınıf, C sınıf… hastane olarak ayrılacaklar.Böyle bir durum ise insan sağlığının giderek dahadeğersizleşmesi ve sağlığın yalnızca parası olanlarınyararlanabileceği bir metaya dönüşmesi anlamınagelir.

Sonuç olarak kapitalizmin giderek vahşileştiği butoplumda artan sömürüyü her geçen gün daha yakıcıhissediyoruz. Yapılması gereken ise buna adapteolup ‘bir şekilde’ yaşamaya çalışmak değil, tam tersihaklarımızı ve geleceğimizi kendi ellerimizleşekillendirmeye çalışmaktır. Görüldüğü gibi meselekamu hizmeti olarak sağlık hakkındanfaydalanmaktan çoktan çıkarılmıştır. Dolayısıylabugünden başlayarak parasız sağlık hakkını almayadönük, bilinçli bir alternatif yaratmak gerekmektedir.

Eskişehir’den bir Ekim Gençliği okuru

* www.ito.org.tr/Dokuman/Sektor/1-71.pdf** www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=36647

Özel hastanelerde alınan katkı payı %90’a çıkarıldı…

Sağlık sektörü ve ‘özel’leştirme

Çanakkale’de, “İşten Atılan ÇOMÜ İşçileriyleDayanışma Etkinliği” 24 Mart’ta gerçekleştirildi.Sendikalar, meslek örgütleri ve ilerici/devrimcikurumların da desteklediği etkinlik ve“taşeronlaşma” konulu panel Belediye NikahSalonu’nda yapıldı.

Panele KESK Dönem Sözcüsü ve SES ŞubeBaşkanı Dr. Eftal Yıldırım, Çanakkale Eğitim Sen

Şube Başkanı Prof. Dr. Telat Koç, Dokuz EylülÜniversitesi Tıp Fak. SES İşyeri Temsilcisi Dr.Özlem Acun, Çanakkale Çevre Platformu YürütmeKurulu Üyesi Filiz Ceylan Tekin, DİSK/Sosyal-İşSendikası Genel Sekreteri Celal Uyar ve ÇağdaşGazeteciler Derneği üyesi gazeteci Sermet Atadinçkonuşmacı olarak katıldı.

Çanakkale / Ekim Gençliği

ÇOMÜ işçileriyle dayanışma

Page 28: İÇİNDEKİLER - KIZIL BAYRAK. 12.13/SYKB-2012-13-.pdf · 2012. 4. 4. · Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012 Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3 AKP iktidarnn iç ve d politikada

Kızıldere28 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Sayı:�2012/13�* 30�Mart�2012

Kırmızıgül tahliyeedildi

Puşi taktığı gerekçesi ile örgüt üyeliğindenyargılanan ve 25 aydan beri tutuklu bulunanGalatasaray Üniversitesi öğrencisi CihanKırmızıgül serbest bırakıldı. Savcının tutukluluğundevamını istediği duruşmada, mahkeme heyetiKırmızıgül’ün tahliyesine karar verdi.

Duruşma öncesi çok sayıda üniversiteöğrencisi ve akademisyen davanın görüldüğü 14.Ağır Ceza Mahkemesi önünde toplandı.Kırmızıgül’ün serbest bırakılması talebiyle yapılaneylemde Türkçe ve Kürtçe olarak basın açıklamasıyapıldı.

Basın açıklamasının ardından mini birBandista konseri ve halaylarla bekleyiş sürerken,adliye önünde açıklama yapan BDP İstanbulMilletvekili Sebahat Tuncel “Cihan’ı almayageldik” dedi.

“56 değil 1000 yılverseniz nafile!”

Demokratik Haklar Federasyonu (DHF)Dersim örgütlülüğüne yönelik 5 Aralık 2011tarihinde yapılan saldırılar sonrasında gözaltınaalınıp tutuklanan DHF temsilcisi Evrim Konak veDHF üyeleri Murat Kur, Deniz Kırbağ, Hıdır Yıldızve Tuğçe Özgül’e Malatya 3. Ağır CezaMahkemesi’nde görülen karar duruşmasındaonlarca yılı bulan cezalar verilmesi DHF tarafınançeşitli illerde protesto edildi.

Mahkeme heyetinin, Dersim DemokratikHaklar Derneği’ni kapatmak için hareketegeçmesinin de protesto edildiği eylemlerde“Kaypakkaya sloganlarına 56 yıl değil, 1000 yıl daverseniz nafile!” denildi.

İstanbul’da Galatasaray Lisesi önünde 23Mart günü gerçekleştirilen eylemde “Kaypakkayasloganlarına 56 yıl değil, 1000 yıl da verseniznafile!” ozaliti açıldı.

Ayrıca eylemde, mahkemenin “suç” tanımınaatfen “Grup Munzur konseri düzenlemek suçdeğildir”, “Zorunlu din dersine karşı çıkmak suçdeğildir”, “Kaypakkaya’yı savunmak suç değildir”dövizleri taşındı.

DHF adına okunan basın açıklamasında ise“ileri demokrasi” şampiyonu olmakla övünenAKP’nin, saldırılarını yoğunlaştırdığı belirtildi.Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Kaypakkayave demokratik haklar mücadelesi şahsındabizlere biçilen ‘cezaları’ seve seve kabulediyoruz! Demokratik Haklar Federasyonu (DHF)olarak, faşist baskı ve terörle sesimizi kısmayaçalışan sömürü düzenine, ülkemizin dört biryanında politik kitle faaliyetlerine daha fazlayoğunlaşarak ve daha fazla örgütlenerek cevapvereceğiz! Bütün duyarlı kamuoyunu faşist baskıve teröre karşı dayanışmayı ve mücadeleyiyükseltmeye çağırıyoruz.”

Eylem, baskı ve saldırılara karşı Kaypakkayaşahsında mücadelenin daha da yükseltileceğibelirtilerek sona erdi. Eyleme Partizan da destekverdi.

Kızıl Bayrak / İstanbul

30 Mart 1972 Kızıldere direnişi...

ON’ları anmak devrim ve sosyalizm bayrağını

yükseltmektir!

Devrimci mücadelenin gittikçe büyüdüğü, geniştoplumsal kesimleri sarıp sarmalamaya başladığı birdönemdi ‘60’lı yıllar. Toplumun bütün kesimlerininyığınlar halinde devrimci mücadeleye katıldığı,emperyalist-kapitalist sisteme karşı mücadeleninbüyüdüğü bir dönemdi. Bu büyük toplumsal uyanışadevlet işkence tezgahları ve katliamlarla cevapvermişti. Bu katliamlara ve faşist uygulamalara karşıilk yanıtı direnişle verenler Hüseyin Cevahir, UlaşBardakçı ve Koray Doğan olmuştu. Devrim davasıiçin tereddüt etmeden ölümü göze olan bu yiğitdevrimciler bundan sonraki direniş geleneğinin de ilktohumları olmuşlardı.

Kızıldere direnişi ise, bu tarihsel süreciniçerisinde ayrı bir yere konulacak niteliktedir. Budireniş devrim davasında cesaretin, fedakarlığın vesiper yoldaşlığının en ileri örneğidir. THKOdavasından yargılanan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan veHüseyin İnan’a idam kararı verilmesi üzerineharekete geçen THKO ve THKP-C militanları ortakeylem yapma kararı alırlar. İdam kararını geriçektirmek için Sinop’ta bulunan NATO Üssü’nden üçİngiliz askerini kaçırıp, Tokat’ın Niksar ilçesine

getirirler. Niksar’da oldukları anlaşılandevrimcilere karşı operasyon hazırlığıbaşlar. Bölge yoğun ablukaya alınıpbinlerce komando Niksar’a sevk edilir.

Muhtardan bilgi almak için gelen

jandarmalara, muhtarın ihbar mektubunu vermesisonucu operasyon başlar. Evin etrafını saranjandarmalar rehine İngilizlerle konuşmak isterler.Rehinelerin çatıya çıkartılmasından sonrajandarmalar ateşe başlar. Bu ateş sonucunda başınaaldığı kurşunlarla Mahir Çayan şehit düşer.Taleplerin karşılanmayıp ateş açılması üzerinedevrimciler, rehineleri öldürürler.

Bu çatışma sonucunda Mahir Çayan ile birlikteÖmer Ayna, Hüdai Arıkan, Ertan Saruhan,Sabahattin Kurt, Nihat Yılmaz, Ahmet Aksoy, SinanKazım Özüdoğru, Cihan Alptekin şehit düşerler. Ağıryaralı olan Saffet Alp ise çatışma bölgesinde infazedilir. Ertuğrul Kürkçü ise muhtarın verdiği sayı ileölü sayısının tutması üzerine hayatta kalır. Fakatbabasının cesedini tespit edememesi üzerine yapılanaramada Ertuğrul Kürkçü samanlıkta yaralı haldebulunur.

Hüseyinler’in, Mahirler’in bu büyük direnişi,düşmana karşı asla teslim olmama ve siper yoldaşlığıgeleneğinin bir başlangıcı oldu. Birbirinin halkasıolan bu büyük direnişleri, Denizler’in idam sehpasınabaşı dik yürümesi, İbrahim’in işkencede tam direnişsergilemesi izledi. Artık devrimci değerleryaratılmıştı. Bu büyük direnişlerin devamı olarakMazlumlar, Fatihler ve daha nice bedel ödemişdevrimciler bizlere yol gösterdi.

Bugün ise bizlere düşen görev canları uğruna budeğerlere sahip çıkanHabibler’in, Ümitler’in,Haticeler’in,Alaattinler’in davasınıdaha da büyütmektir.Geçmişten bugüne nicebedeller ödenerek ortaya

çıkan değerlerikorumak ve dahada büyütmekbugün sınıfdevrimcileri olarak

bizlerinomuzlarındadır!

A. Haki

Page 29: İÇİNDEKİLER - KIZIL BAYRAK. 12.13/SYKB-2012-13-.pdf · 2012. 4. 4. · Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012 Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3 AKP iktidarnn iç ve d politikada

İşçilerin birliği, halkların kardeşliği Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak * 29Sayı:�2012/13* 30�Mart�2012

Mücadelemiz ortak olmalıdır!

“Aynı dili konuşanlar değil, aynı duygularıpaylaşanlar anlaşabilirler”

Mevlana’dan aldığım bu söz halklarınkardeşliğini özetliyor aslında. Bu topraklarda onlarcahalk yaşamış asırlarca ve hala da yaşamaya devamediyor. Fakat ne yazık ki aralarına nifak tohumlarıekilerek.

Ben bir tekstil işçisiyim, çalıştığım fabrikalarda(elbette bugün tekstil işçilerinin durumunun sonderece geri olduğunu da hatırlatarak) Türk işçilerinKürt işçileri dışladığına, kendilerinden biri olarakgörmediğine defalarca kez şahitlik ettim. TersindenKürt işçilerde ise bu durumun verdiği hassasiyettendolayı diğerlerinden uzak durduklarını, onlaragüvenmediklerini de gördüm. Aslında hepimiz tümsorunları birlikte yaşıyorduk, patron da Türk’tü fakato hiçbir ayrım yapmıyordu. Ayrım yapmıyorduderken bizleri iliğimize, kemiğimize kadarsömürmek bakımından tam olarak eşit davranıyordudemek istiyorum (yanlış anlaşılmasın). Zaten diğerayrımın başını şefler, ustabaşılar çekiyordu patronadına. Fakat biz böylesi bir işyerinde defalarca işbırakmayı başardık. Rengimizin, dilimizin, hangimemleketten oluşumuzun bir önemi yoktu. Elbettebunu bu sınırlı eylemlerle tüm işçilerin anladığınısöyleyemem. Onlar hala birbirlerinden uzak durmayıtercih edebiliyorlardı. Lakin bu uzaklığın bizekazandıracağı bir şey yoktu, aksine kaybettiriyordu.Oysa bizim kaybedecek pek fazla bir şeyimiz dekalmamıştı. Dünyanın her yerindeki sınıfkardeşlerimiz gibi…

Artık bir gerçeği kabul etmek gerekiyor. Ne kadarinkâr etsek de, görmezden gelip yok saymayısürdürsek de bu ülkede yaşayan milyonlarca Kürtvar, Arap var, Ermeni var. Zira son Newroz ilevarlıklarını yeniden duyurmuş oldular. Bir kez dahamilyonlarca insan ‘Ez li virim’ diye haykırdıpanzerlerin, gaz bombaların karşısında. Bizlerin artıkbu halkın acısını görmemiz gerekiyor. Karşılıkolarak kendi dilimizle ‘biz de buradayız,

yanınızdayız’ demek düşüyor bizlere de. Kardeşlikteısrarcıyız, size Diyarbakır’da saldıran polis bize deMaltepe Belediyesi önünde, Balcalı DevletHastanesi’nde saldırıyor. Devlete göre bir tarafımız“terörist” diğer tarafımız “ayak takımı.”

Kürdistan’da köyleri boşaltılanlarız, Madımak’tadiri diri yakılanlar, Esenyurt’taki şantiye yangınındakatledilenler, madenlerde göçük altında kalanlar,OSTİM ve Davutpaşa’da iş cinayetlerine kurbangidenleriz biz. Marmara ve Wan depremlerindesistemin enkazı altında kalanlarız biz. Paramızolmadığı için ya da Türkçe bilmeyip derdimizianlatamadığımızdan hastane kapısından dönenleriz

biz. Seçeneğimiz olmadığı için kaçakçılık yapıp,Roboski’de bomba yağmuruna tutulanlarız biz. HEYTekstil önünde günlerdir direnenleriz biz.

Çocuklarımızı kendi savaşımız olmayan birsavaşta askere gönderip “şehit” diye ağıt yakanlarızbiz. Özgürlüğümüz için çocuklarımızı seve sevedağlara yollayıp “serhıldanlar” yaratanlarız biz. Amaaynı zamanda bu savaştan canı yanıp, kanı oluk olukakanlar da biziz.

Halkların birbirleriyle sorun yaşadıkları imajınıçizen kanlı, son derece yalancı burjuva kaleminindışında bir kalem daha yok. Sermaye medyasınıntüm çabalarına rağmen buna en açık örnek HrantDink’in katledilmesinin ardından gösterilensahiplenmedir- “Hepimiz Ermeniyiz” diyenonbinlerdir. Wan depreminde (sınırlı da kalsa) ortayaçıkan duyarlılıktır. Onlarca fabrikada patlayandirenişlerdir. TEKEL direnişi en güzel örnektir buna,hakları gaspedilen, Türkiye’nin dört tarafından gelenyüzlerce insanın Ankara’nın göbeğinde kurduklarıdireniş çadırlarıdır. Irak işgalini protesto etmek içinsokaklara dökülen binlerce insandır…

Yukarıda değindiğim fabrika örneğinde olduğugibi, aynı sorunları yaşayanlar, aynı açlıktan-sefaletten nasibini alanlar olarak birbirimizianlıyoruz. Ölümlerden, zulümlerden, yıkımlardan,hak gasplarından aldığımız pay eşit. Bu payı hangimilletten-mezhepten olmamıza göre değil hangisınıfa ait olmamıza göre alıyoruz. Mevlana’nındediği gibi dilimiz farklı olsa da duygularımızortaktır, eğer ayrım noktalarımızın düşmanlık değilzenginlik kaynağı olduğunu anlayabilirsek.Acılarımız ortaktır, sevinçlerimiz de. Ölüm tümhalklar için bir üzüntü sebebidir, doğumların sevinçkaynağımız olması gibi. Newroz Kürtler’in isyangünü değildir yalnızca, her dilden emekçininkardeşlik günüdür. Böyle olmalıdır.

Sincan’dan sınıf bilinçli bir tekstil işçisi

Çanakkale’de 8 Martyargılanıyor

Çanakkale'de 2011 8 Martı'nda gerçekleştirilenyürüyüşe katılan 84 kişi hakkında açılansoruşturmanın ardından başlayan davanın ilkduruşması 29 Mart günü Çanakkale 2. Asliye CezaMahkemesi’nde görüldü. Mahkeme 15 Haziran’aertelendi.

8 Mart 2011’de Çanakkale’de, BankalarCaddesi’nden Cumhuriyet Meydanı’na bir yürüyüşyapılmış ve meydanda Dünya Emekçi Kadınlar Günükutlanmıştı.

Bankalar Caddesi ile Cumhuriyet Meydanıarasındaki yürüyüşü “yasadışı” sayan ÇanakkaleEmniyeti ise 1 Ekim Gençliği okuru da olmak üzere84 ayrı kişiye, “yürüyüş güzergahının valilikçeönceden belirlenen yerlerden olmadığı” ve “bu türgösteri yürüyüşlerinn yapılabilmesi için 48 saatöncesinde Mülk-i İdare amirine bildirimde bulunmasıgerektiği”ni bahane ederek, 2911 sayılı Toplantı veGösteri Yürüyüşleri Kanununa Muhalefet'tensoruşturma açmıştı.

İddianamenin son kısmında geçen “inandırıcıdelil bulunduğu anlaşılmakla; şüpheliler

yargılanmalarının mahkemenizce yapılarak,eylemlerine uyan yukarıda yazılı sevk maddeleriuyarınca cezalandırılmalarına karar verilmesi, kamuadına iddia ve talep olunur” cümlesi ise mizahiunsurları içerisinde barındırıyordu. Birkaç yılöncesinden ÇOMÜ’den mezun olan ilericiöğrencilerden, o tarihte il sınırları içerisindebulunmayan kişilere bile soruşturma açılmıştı.

Kızıl Bayrak / Çanakkale

Page 30: İÇİNDEKİLER - KIZIL BAYRAK. 12.13/SYKB-2012-13-.pdf · 2012. 4. 4. · Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012 Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3 AKP iktidarnn iç ve d politikada

Sol hareket30 * Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak Sayı:�2012/13�* 30�Mart�2012

Gazi katliamının 17. yıl anmalarına bir gün kalaGazi Mahallesi’nde bir bildiri dağıtıldı. “Birlikler,Platformlar gerçekler üzerine kurulur” başlıklı ve“Gazi Halk Cephesi” imzalı bildiri “Gazi 12 MartPlatformu”nu hedef alıyordu. Aynı bildiri Yürüyüşdergisinin 11 Mart 2012 tarihli 307. sayısında dayayınlandı.

Sözkonusu bildiri çarpıtma ve hakaretleredayanıyor. Sergilenen tarz ve kullanılan üslupgelinen yerde Halk Cephesi’nde bir davranış çizgisidurumunda. Bildiride şunlar söyleniyor: “Kimisininvarlığı, yokluğu tartışma konusu olan, kimininGazi’de herhangi bir emeğini görmediğimizörgütlenmelerin bir araya gelerek alelacele birplatform oluşturup basın açıklamasıyla, Gazianmasına çağrı yapmaları doğrusu bize çok anlamlıgelmiştir.”

Öncelikle şunu belirtelim. Halk Cephesi’nin Gazi12 Mart Platformu bileşenlerinin hepsi ile bir hukukuolduğu biliniyor. Merkezi olarak çağrıcısı olduklarıplatformlarda bu kurumların hepsine çağrıyapıyorlar. Son olarak “Emperyalizm Karşıtı Birlik”ve “Kürt sorunu” gündemli çağrılarını hatırlatalım.Bu açıdan söylenenler tam bir tutarsızlık veciddiyetsizlik örneğidir. İkincisi, Gazi şehitlerinianmak için ille de bir politik hareketin GaziMahallesi’nde çalışma yürütmesi gerekmiyor. Buyaklaşım, küçük-burjuva dükkancı zihniyetin çarpıcıbir ifadesidir.

Halk Cephesi, anma etkinlikleri üzerindenyaşanan biçimsizliği Gazi 12 Mart Platformu’nayüklemektedir. Yaşanan parçalanmışlığın nedenisadece ideolojik farklılıklar değil, aynı zamandaHalk Cephesi’nin yaklaşımıdır. Kendi ismini önplanaçıkarma kaygısı gelinen yerde son derece biçimsizbir hal almıştır. Kendisini Gazi halkının “önderi”addederek dayatmalarda bulunmaktadır.

Bildiride 12 Mart Platformu “göstermelik birlik”olarak değerlendiriliyor. “Birliğin adresi burasıdeğildir” deniliyor ve “her dönem birleştiriciolmaya” çalıştıkları iddia ediliyor.

Gazi 12 Mart Platformu birkaç yıldır tüm politikgüçlere birlikte anma çağrısı yapıyor. Bu yıl da HDKbileşenlerinden Halk Cephesi’ne kadar tüm politikgüçlere ortak bir platformda anmayı gerçekleştirmeçağrısı yapmıştır. HDK bileşenleri kendi programları

olduğunu ifade ederek 12 Mart Platformu’yla birliktedavranmayacağını açıkladı. Fakat Halk Cephesi,kibirli bir tutumla, zahmet edip cevap verme ihtiyacıbile hissetmedi. Böyle davranan bir siyasetin kalemealdığı bildiride “her dönem birleştirici olmayaçalıştık” demesi ibret vericidir.

Dahası var. Her yıl olduğu gibi bu yıl da GaziŞehit Aileleri, tüm politik güçlere bir toplantı çağrısıyaptı. Bu toplantıda Halk Cephesi, şehit ailelerininprogramına uyacağını belirtti. Konu kortejsıralamasına gelince, her yıl nasıl yapıyorlarsa bu yılda aynı şekilde davranacaklarını beyan etti. Böylece“en önde” olma dayatması bir kez daha gündemegeldi.

Halk Cephesi, “biz anmayı şehit aileleriyleyapıyoruz, diğer platformlar grupçu davranışlarındankaynaklı ailelerin tepkisini çekiyor” diyor. OysaHalk Cephesi, şehit ailelerinin de farkına vardığıfakat tutum geliştiremediği tipik bir köylükurnazlığına başvuruyor. Cemevi önünde toplananşehit ailelerini önlerine katıyor, böylece “önderlik”misyonunu yerine getiriyorlar. Oysa aileler birlikteanma etkinliği düzenleme ihtiyacını süreklivurguluyor ve bunu artık tepkisel bir şekilde ifade deediyor.

Halk Cephesi’nin bir başka iddiası, kurulanplatformun “Halka ve devrimcilere (Yani HalkCephesi’ne)” karşı örgütlendiğidir. Oysa, başta şehitaileleri olmak üzere Halk Cephesi dışındaki tümpolitik güçlerin rahatsız olduğu parçalanmışlıktablosunu ortadan kaldırmak kaygısıyla davranılmışve platform bu şekilde oluşturulmuştur. Bu noktadaşu belirtilmelidir ki, ayrışmaya yolaçan nedenlerdenbirisi, Cemevi, muhtarlık gibi kurumların Gazianmalarını bir dini ayine çevirmesi karşısında HalkCephesi’nin aldığı oportünist-liberal tutumdur.Böylesi bir çizgi son kertede Cemevi yönetimini vemuhtarları devletle aynı sofraya oturtmuştur. HalkCephesi, küçük-burjuva halkçı çizgisinin gereğiolarak Cemevi dedesini bağışlama yoluna gitmiştir.Halk Cephesi ayrışmanın nedenlerini burada aramalı,buradan tartışmalıdır.

Bildirinin ilerleyen bölümlerinde daha ölçüsüzifadeler kullanılmaktadır. Sadece Cephe geleneğininbedel ödediği, barikat başında sadece onların olduğu,

kimi unsurların “kaçtığı”, çünkü “ön saflardaolmanın bedel ve cüret gerektirdiği” vb.söylenmekte, kendisi dışındaki tüm güçlerindevrimciliği sorgulanmaktadır. Böylece Gaziüzerinden herkesin bildiği gerçekler dahiçarpıtılmaktadır. Bu sözler bizzat Gazi direnişindekatledilen devrimcilerin anısına saygısızlıktır.

Bildirinin toplamında, sanki Gazi’de çok örgütlübir “halk gücü” varmış ve Halk Cephesi de bu“halk”la bütünleşmiş mesajı verilmeye çalışılıyor.Ülkede sınıf ve kitle hareketinin tablosu, “halk”ınörgütlülük düzeyini yeterince açık olarak gösteriyor.Genelde solun tablosunu da... Gazi Mahallesi de butablonun dışında değildir. Gazi eski Gazi değildir. Buyılki anmaya katılım üzerinden de bunu görmekmümkündür. Mahallede yaşayan işçi ve emekçilerpolitikaya uzak davranmaktadır. Mahallede sermayedevletinin de dayattığı, yozlaşma, hırsızlık, çetecilikalmış başını gidiyor. Artık silahlı çeteler devrimcileresaldırıyor, insanları katlediyor. “Nalbur çetesi”mahalle içerisinde terör estiriyor. Devrimciörgütlenmeler bu çetenin terörüne karşı platformkuruyor. Halk Cephesi bu platforma uzak duruyor ve“Nalbur çetesi”ne “çete” bile diyemiyor. Konuyailişkin bildiriye imzacı olmuyor. Saldırıya uğrayanDHF’lilerin, ilk saldırıdan sonra teşhir için nedenikinci bir yürüyüş düzenlediklerini sorguluyor.Üstüne üstlük “bize gelseydiniz” diyor, devrimcilerile çeteler arasında hakemlik yapmaya çalışıyor.Bunlar Halk Cephesi’nin devrimci ciddiyet vesamimiyetini tartışmalı hale getiriyor.

Bizler her zaman Gazi’de ortak bir anma etkinliğigerçekleştirme çabası sergiledik. Bu birlikteliğe ketvuran hep Halk Cephesi oldu. Gerçeklere “saygıgösterme” adı altında sürekli kendisini dayattı ve budayatmalar kabul edilmedi. Dolayısıyla sözkonusuolan basit bir “kortej sıralaması” tartışması değil,keyfi dayatmalarla birlik zemininin ortadankaldırılmasıdır.

Dayatmacı-grupçu davranılmadığı sürece sınıfdevrimcileri diğer politik güçlerle devrimci ilkelertemelinde bir araya gelmeye devam edeceklerdir.Grupçu-dayatmacı tutumlara karşı ise tavizsiz birmücadele yürüteceklerdir.

GOP�Bağımsız�Devrimci�Sınıf�Platformu

Gazi anması ve çarpıtılan gerçekler

Page 31: İÇİNDEKİLER - KIZIL BAYRAK. 12.13/SYKB-2012-13-.pdf · 2012. 4. 4. · Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012 Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3 AKP iktidarnn iç ve d politikada

CMYK

EKSEN Yayıncılık Büroları

Kemalpaşa Mh. Otel Asya yanı Vural Apt. No:2 D:3 İzmit / KOCAELİSönmez İş Sarayı Kat: 3 No: 220 Heykel/BURSA Tel: 0 (224) 220 84 92

Mücadele Postası

Esenyurt’taki Sabra Tekstil önünde polisterörüne maruz kaldıktan sonra tutuklanan ve ilkduruşmadan sonra tutuksz yargılanan sınıfdevrimcileri beraat etti.

2009 yılında Esenyurt Haramidere’de bulunanSabra Tekstil fabrikasına yapılan bildiri dağıtımısırasında patronun adamlarının silahlı saldırısısonucu iki sınıf devrimcisi yaralanmıştı. Dahasonra olayı protesto için fabrika önünde eylemyapan BDSP’lilere polis saldırmış, polis eylemi

dağıtmak için silah dahi kullanılmıştı. BDSP’li sınıf devrimcileri polis terörünün

ardından yargı terörü ile karşılanmış, polissaldırısında gözaltına alınan 4 sınıf devrimcisitutuklanmıştı. Tutuklu devrimciler yaklaşık bir aysonra tahliye edilmesine rağmen, tutuksuzyargılandıkları dava sürmüştü.

Bugün görülen karar duruşmasında ise sınıfdevrimcileri için beraat kararı açıklandı.

Sabra davasından beraat

Halk Cephesi’ne yönelik İstanbul veAnkara’da düzenlenen operasyonlardagözaltına alınan 9 kişiden 6’sı 28 Mart günütutuklandı. Polis saldırılarında kurumlar veevler basılmıştı.

24 Mart Cumartesi günü Ankara’da polis,Ankara Haklar Derneği, İdilcan KültürMerkezi, Hüseyingazi Kültür AraştırmaDerneği ve TAYAD’lı Aileler’in evlerinibasarak gözaltına aldı. Ankara’daki baskınlarda6 kişi gözaltına alınırken Hakan Yılmaz daburadaki operasyona bağlı olarak İstanbul’dagözaltına alınmıştı.

Operasyon sonrası çıkan 6 tutuklama içinpolisin burjuva medyaya servis ettiğihaberlerde “Hikmet Sami Türk’e yöneliksuikast hazırlığı” iddiası öne çıkarılıyor.

Halk Cepheliler’etutuklama terörü

Hasta tutuklu Yasemin Karadağ için tahliyetalebini değerlendiren İstanbul 16. Ağır CezaMahkemesi, Yasemin Karadağ hakkında 28 Martgünü ara karar verdi. Karadağ tahliye edildi. Tahliyekararı üzerine Yasemin Karadağ hastaneden serbestbırakılacak.

Adalet Bakanlığı’nın yazısı üzerine 23 Martgünü tutuklu bulunduğu Bakırköy KadınHapishanesi’nden Samatya Hastanesi’ne kaldırılanYasemin Karadağ’ın sağlık durumu ciddiyetinisürdürüyor. Bir böbreği olmayan, diğeri de yüzde 18gibi düşük bir oranla çalışan Yasemin Karadağ içintahliye kararı ancak hayati tehlike boyutuna ulaşıncaçıkarıldı.

Karadağ tahliye edildi

BDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu,tecavüze uğradıkları ve işkence gördükleriaçığa çıktıktan sonra Pozantı Cezaevi’ndenSincan Cezaevi’ne nakledilen çocuklara ilişkinraporunu açıkladı.

BDP Genel Merkezi’nde yapılan basıntoplantısında Pozantı ve cezaevlerindekiişkencenin detayları açıklandı.

6 avukatın hazırladığı rapor için tutuklu 16çocukla görüşüldü. Rapor, çocukların yaşadığıişkenceyi açığa çıkarıyor.

Ayrıca BDP’nin hazırladığı tespit veöneriler açıklandı. Raporda yer alan tespit veöneriler ise şöyle:

-Gerçekte cezaevi görevlileri ve doktorlarınkusur ve ihmalleri olduğu da açıktır.

-Çocukların tahliyelerini sağlamakgereklidir.

-Tüm ifade ve işlemlerin psikolog ve sosyalhizmet uzmanları tarafından izlenerektamamlanması şarttır.

-Çocuk yargılamasının tutuksuzyürütülmesi esas alınmalıdır.

BDP’den Pozantıraporu

Page 32: İÇİNDEKİLER - KIZIL BAYRAK. 12.13/SYKB-2012-13-.pdf · 2012. 4. 4. · Sayı: 2012/13 * 30 Mart 2012 Kapak Sosyalizm Yolunda Kızıl Bayrak* 3 AKP iktidarnn iç ve d politikada