301
1

1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

1

Page 2: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu
Page 3: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

Bu eserimi, vatanımıza, milletimize ve devletimize hayırlı bir evlat olması düeği ile sevgili torunum Aybek Yıldırım ALTAYLI'ya bağışlıyorum.

Baskı : Prestij Matbaası -- Ankara - 2005 Tel : (0312) 394 29 76

Page 4: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

Kısaltmalar

al. : alay ifadesi.

arg. : argo söz.

ço. : çocuk dilinde.

din. : dinı terim.

es. : eski dilde.

et. : etnografya ile ilgili.

hk. : hııkuki terim.

k. : kaba söz.

kin. : kinaye.

kl. klasik terim.

kn. : konuşma dili.

mt. matematikle ilgili terim. f

Ş- : şaka ifadest.

şa. : şairane ifade.

r

Page 5: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

İçindekiler

Önsöz

Deyimler Sözlüğünün Orijinal Öraeği •*

Maraqlı Bir Əsər

Deyimler

Sözlük

Kaynakça

Page 6: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

Önsöz

Dil tarihi, insanlık tarihi ile birlikte başlämıştır. Türk milleti, beşeriyetin en eski.

milletlerintlen biri olduğundan dolayı konuştuğumuz Türkçe de dil tarihinin en başından

beri kullanıla gelen önemli dillerinden biridir.

Dilimizle iigili ilmi çalışmaların çağdaş anlamda 11. yüzyılda Kaşgarlı Mahmut'la

başladığı belirtilmektedir; ancak bu çahşmalarm ve tartışmaların yoğunluk kazandığı

devir ise 19. yüzyıhn ikinci yarısı olmuştur diyebiliriz. Bu dönemde batıda okuyup ülkeye

dönen aydmlann getirdikleri batı zihniyeti dilde de kendini göstermiştir. İslam dininin

kabulünden sonra özellikle 10. ve 11. yüzyılda Arap ve Fars kültürleri iie yakın temas

kuran dilimiz kendine Özgü kimlik oluşturmuş ve bunu diğer halklara da kabul ettirip,

benımsetmiştir. Bu kimliğin oluşturulmasmda Osmanlı Devleti'nin kudretli imparatorluk

häkimiyetı baş rol oynamıştır. Ancak 16. yüzyılm son çeyreğinde başlayan duraklama ve

peşice gelen gerileme devri, devleti zaafä uğratmış ve özellıkle de 18. yüzyılda devleti bu

durumdan kurtarma çarelerinin batıda aranması ağırhk kazanmaya başlamıştır. Batının

ekonomik ve askeri yönden Osmanh devletinden ileride olması, Türkler arasında

batıhlaşma özentisini kamçılamış ve tabiı olarak bu durum, batıh anlamda davranış

biçimlerine yönelmeyi körüklemiştir. Batıh gibi giyinme ve davranış biçimleri sosyal

hayata gimıiş ve batı dilleri de, özellikle Fransızca kültürel sahada kendini daha çok

hissettirmeye başlamıştır. Sosyal hayatta görülen değişim dile de sirayet etmiş, 19.

yüzyılm ikinci yarısı dilde batıhlaşmanm gemi azıya aldığı zaman dilimi olmuştur.

Osnıanlı Devletinin enkazı üzerinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti tamamen batıya

yönelik metotlarla işe başlamış, aşın Türkçeciliğe doğru gidilmiş, ancak bunun son

derece hatah olduğu anlaşılm^ş ve bu yoldan dönülmüştür. Aşırı Türkçecilikten vazgeçen

Cumhuriyet Türkiyesi, Türk dünyası eksenli bir politika ile dilinıize yeni bir yön

vermiştir. Atatürk zamanmda kurulan Türk Dil Kurumu, Türkiye merkezh, Türk

dünyasmı kucaklayan ancak batıh metoüarla ve batıyı da unutmayan bir politika ile dile

yaklaşmıştır. Atatürk'ten sonra ise büyük bir çoğrafyaya yayılan milletimizin Türkiye

dışmda yaşayan halkları nedense gömıezden gelinmiş, yön tamamen batıya çevrilmiş,

yüzyılların birikimi uydurukçaya kurban verilmiş, "millı marş"a "ulusal düttürü",

"yemekhane"ye "otlangaç" diyecek kadar kendinden kopuk ve özüne yabancı bir yola

sapılmıştır.

5

Page 7: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

Dış Türkler konusundaki eğilimler, bu könudaki çahşmalar, önyargılı ve tamamen

siyasi amaçlı kabj.il edilmiş, bunlara polilik fair siına bürühdürülerek "Turancıhk (?!)"la

eşdeğer tutulmuş ve damgalanmış, mahkum edilmiştir. Miiletimizin malı olmuş keliıneler

Arapça ve Farsça kökenlidir diye bir kenara fırlatıliTUş, yerlerine yeni uydurukça

kelimeler bulunmuştur. Bu durum da ne yazık ki, diğer Türk halkları ile Türkiye

arasıüdaki iletişinıi menfi yönde etkilemiştir. Türkiye dışmdaki kardeşlerimizin dilinde

yaşayan ve tamamen kendi malımız olmuş kelimeler ve deyimlere sırt çevrilmiş, yeni

nesiller böylesi bir ortamda yetiştirilmiş, dolayısıyla da diğer haklanmızla aramızda

biiyük bir kopukluk meydana gelmiştir. Bunun sıkmtılannı Sovyetler Birliği'nin

dağılmasından sonra daha iyi anladık ve anlamaya da devam etmelcteyiz. Güzel

Türkçemizin Türkiye dışında yaşayan kardeşlerimizin dilindeki kelirne ve deyimlerle

daha da zenginleşeceği ve dünya dilleri arasında kgndine läyık yeri tutacağına

inanmaktayım. Bu inançla da ömrümün en güzel ve verimli yıllarını dilimiz için seve

seve harcadım ve harcamaya da devam edeceğim.

Deyimler dilimizin, beşeri ilişkilerimizin, yaratıhşımızlä ilgili anlayışımızın,

sosyolojik hafızamızın, inançlarımızın ve devlet feisefemizin, kısacası kültürümüzün.

yüzyıllar içinde kalıplaşmış anahtarlarıdır. Bü sebeple deyimlerimize kahplaşmış özlü

ifädeler gözüyle bakamayız.

Tann tarafından ilahi adaleti yer yüzünde sağlamak gayesiyle yaratılan ve böylesi

yüce bir misyonla görevlendirilen Türk Milletihin cihan tarihine hediye ettiği Ulu

Önderimiz Atatürk'ün henüz 1933 yıhnda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Dış

Türklerle ilgili olarak söylediği;

"Bugün Sovyetler Birliği döstumuzdur, komşumuzdur, müttefıkimizdir. Bu

dostluğa ihtiyacımız vardır. Fakat yarm ne ölaeağını kimse bugünden kestiremez. Tıpkı

Osmanlı gibi, tıpkı Avusturya-Macaristan gibi parçalanabilir, ufalanabilir. Bugün elinde

sımsıkı tuttuğu milletler avuçlarından kaçabih'rler. Dünya yeni bir dengeye ulaşabilir. İşte

o zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir... Bizinı bu dostumuzun idaresinde dili bir,

inancı bir, özü bir kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız. Hazır

olmak, yalmz o günü susup beklemek değildir, hazırlanmak lazımdır. Milletler buna nasıl

hazırlanır? Dil bir köprüdür... İhanç bir köpmdür... Tarih bir köprüdür...

Köklerimize inmeli ve olaylann böldüğü tarihimizin içinde bütiinleşmeliyız.

Onlann bize yaklaşmasmı bekleyemeyiz. Bizim onlära yaklaşmamız gereklidir..."

6

Page 8: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

şeklındeki sözlerini, hiçbir zaman unutmadan ve her ne pahasına olursa olsun,

sorumluluğunu taşımak ve icra etmek için mukaddes bir görev telakki ederek harfıyen

uymaya çalıştım.

Mi l l i benliğimizi şekillendiren, ona ruh veren ve nesilden nesle devam ettiren milli

kültürümüzdiir. Onu geliştirip, gelecek nesillere miras bırakmada kullandığımız vasıta ise

dilimizdir. "Şahadetleri dinin temeli olan ezanlarımızm" minarelerimizde ebed müddet

devam etmesi, yüce devletimizin bekası ile käim olur. Devletimizin devamı, milli

şuurumuzun idrak edilmesi ve onun vücut bulması, millı kültürümüze, en başta da

dilimize verilen önemle ilgilidir. Ulu önderimizin " M i l l i şuurdan yoksun milletler başka

milletlerin şikarıdır." sözünü söylerken, bizlere de mill i benliğimizi bulma ve onu gelecek

nesillere daha güçlü bif şekilde bırakma idealini hedef göstermiştir. Bir anlamda dilimize

sahip çıkmak, devletimize sahip çılcmakla eş değerdedir. "Ağzımızda anamızın sütü olan"

dilimiz ise Doğu Türkistan'dan Adriyatik sahillerine kadar uzanan engin bir coğrafyada

häkimdir. Her bir Türk kolunun konuştuğu dil ise Tannnm ilahi güzelliğinden birer demet

sunduğu nadide inciler gibidir ve her birinin kendine has lezzeti, zarafeti vardır.

Azerbaycan Türkçesi de Doğu ve Bätı Türklüğünün kavşak noktasmda bulunmanın

üstünlüğü ile kendine has estetiğe, inceliğe, musikiye ve zenginliğe maliktir.

1985 yıhndan başlayarak 8 yıl arahksız ve her gün ortalama altı saat çahşıp 1994

yıhnda iki ciltlik "Azerbaycan Türkçesi Sözliiğü"nü hazırlayarak yayımlamayı başardım;

ancak aym tempodaki çahşmalarımı devam ettirdim. Azerbaycan Türkçesi

Ansiklopedisi üzerinde 22 yıldır çälışmaktayım ve yakın bir zamanda da bitirmeyi

plänlamaktayım,

1988 yılından beri Kuzey Azerbaycan'la çokyakın temastayım. 1974 yılmdan beri

de Güney Azerbaycan'la irtibat halindeyim. Her iki taraftäki literatürü, ulaşabildiğim

kadanyla yakındän takip etmekteyim. 1985 yıhndan beri her iki yörenin insanlarmdan ve

doğup büyüdüğüm, Oğuz yurdu Iğdır bölgesinden derlediğim sözleri ve deyimleri

topladım. Şimdiye kadar taradığım eserlerden ve ilişki kurduğum insanlardan 27 000'den

fazla deyim töpladım; ancak hem kanşıkhğa meydan vermemek ve kullanıcılara kolaylık

sağlamak hem de kitabm hacmini fazlä büyütmemek için varyant deyimleri tek bir

deyimde topladım ve bundan dolayı ralcam 22 807 'ye indi. Her deyimin Türkiye

Türkçesi'ndeki karşıhğını ulaşabildiğim kadarıyla vermeye çahştım, ancak tamanıını

veremedim; çünkü Türkiye Türkçesi'ndeki deyimleri ihtiva eden eserlerdeki rakam,

7

Page 9: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

benim eserimdekilerin yansma bile uläşamamaktadır, takdiri sevgili okuyuculara

bırakmaktayım. Bulduğum deyimlerin bäğımsız bir kitap hälinde yayımlanmasınm

lcültürümüze az da olsa bir katkı sağlayacağmm inancınt taşırnalctayım.

Deyimler sözlüğünü Azerbaycan'da kullanılan Latin alfabesinin harf sırasına göre

dizdim. Onlan bölümlere ayırarak kendi içlerinde tasnif etmeyi; her deyimi, kitabın

hacmini son derece büyütür lcaygısıyla bir örnekle göstermeyi uygun görmedim.

Alfabetik sıranm, istenen deyime çok çabuk ve kolayca ulaşmada yardımcı olacağı

kanaatini taşımalctayım.

Eseri hazırlarken bazı konulara özellikle dikkat ettim. Türk Dil Kurumu'nun

sözlükçülükte uyguladığı lcurala uydum ve cümle başlannda büyük harf kullanmadım.

Azerbaycan Türkçesinde özel isimlerin baş harfieri cümle içinde küçük harfle

yazılmalctadır ve ekleri de apostrofla ayrılmamaktadır. Bu durum, Türkiyeli okuyucular

için bazen kanşıkhğa meydan vermektedir. Cümle içinde yazılan kehmenin özel isim mi.

yoksa ifade edilen herhangi bir söz mü olduğu anlaşılmamaktadır. Buna engel olmak için

Türkiye Türkçesindeki yazım lcurallarını uyguladım, özel isimlerin baş harfini büyük

yazdım, eklerini de apostrofla ayırdım; doğrusunun da bu olduğuna inanmaktayım.

Başka bir konu Azerbaycan Türkçesinde kullanılan zaman elcleridir. Bunlara dikkat

edilmezse bazı yanhş anlaşılmalar meydana gelebilir. Azerbayçan Türkçesinde şimdikı

zaman eklerini (-ır, -ir, -ur, -ür) alan bazı kelimeler Türlciye Türkçesinde emir kipı

şelchnde aigılanabilir, buna dikkat edilmelidir. Ömelc ölarak Azerbaycan Türkçesinde

"batmak" fi i l i "-ır" ekini alarak "batır" şekline gelmiştir. Bunun Türkiye Türkçesindeki

karşılığı "batıyor"dur; "yatmak" fiilinin şimdiki zamanı "yatır" şeklindedir ki, Tiirkiye

Türkçesine göre "yatıyor" şelclinde algıianmahdır. Buna dikkat edilmezse Türlcıye

Türlcçesindeki gibi algılamrsa "batır", "yatır" emir kipi anlamını kazanır ki , bu da yanhş

anlaşılmalara sebep olabilir. Azerbaycan Türlcçesinde gelecek zaman ekleri (-ar. -er), zarf

fiil ekleri (-ıb, -ib, -ub, -tib), yükleme häli ekleri (-ın, -ni, -nu, -nü), bildirme ekleri (-dı, -

di, -du, -dü)'dür ki , daha çok konuşma dilinde kullanıhr (dumandı=dumandır,

çətindi=zordur). Bunlardan başka bazen soru cümlelerinde soru eki de

kullanılmayabiliyor. Örnek olarak "Bilirsən, a dərdin alım gedirəm hara?= Yavrucuğum.

nereye gittiğimi biliyor musun? Bu kurallara dilckat edihnesinin gereğini vurgıılamak

ıstiyorum.

8

Page 10: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

Bir başka konu ise bizde de olaıı; ancak başka bir işaretle gösterilmeyen seslerdir

(kapalı "e", arka damak "g'^si, hınltılı "h"). Türkiye Türkçesinde bu sesler "kapah, açık

"e" (e) işaretiyle, Ön damak "g"si ile arka damak "g"si (g) işaretiyle, normal ve hırılüh

"h" sesleri de (h) işaretiyle karşılanmaktadır. Azerbaycan Türkçesi'nde bu sesler kendi

özel işaretleriyle karşılanmaktadır (Əkin=Ekin; Elçi=Elçi; Göytürk=Göktürk;

Qorqud=Korkut; Xətir=Hatır).

Hazırladığını bu eserde hataların ve noksanlarm olması tabiidir. En sağlam ve

şaşnıaz sarraf ise bunu kullanacak olanlar, yani okuyuculardır. Okuyuculann acımasız

eleştirılerini beklemekte ve onu özellikle istirham etmekteyim; çünkü bu tenkitler daha

büyük ve kusursuz eserlerin oluşturulmasına yardımcı olacaklar, bana da yön

vereceklerdir. Tenkitlerinden dolayı sevgili okuyuculara şimdiden sonsuz saygı ve

şükranlarımı sunuyorum.

Bu eseri hazırlarken benden yardımlannı esirgemeyen eşi bulunmaz dostum Ali

ŞamiL saygıdeğer öğrencisi Ofelya Yunuslu, manevi kızı Vüsale Ferhatlı, Prof. Dr. İsmail

Ömeroğlu, Ari f Rahimoğlu, Ar i f Keskin, Babek Cavanşir, sevgili dostum Habil

Topaloğlu, Nilgün Aytaç hanıma ve mesai arkadaşım Onur Özkan'a kalbi teşekkürlerimi

sunarım.

Şüphesiz ki , çahşmalarım esnasmda mecburen en büyük yalmzlığı ve acıyı

yaşattığım sevgili eşim Fatma Altayh'nm manevi desteğini unutmam mümkün değildir.

Benim gibi birine sabır ve metanetle tahammül ettiği ve bu eserin ortaya çıkmasına

yardımcı olduğu için milli kültürümüz adına şonsuz teşekkürlerimi sunarım..

Saygılarımla.

İnternet adresim: a]tayli_«@yaboo.com

17. 10.2005 -

Gölbaşı-Ankara

9

Page 11: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

Deyinıler Sözlüğünün Orijinal Örneği

Pröf. Dr. Kamit Veli NERİMANOĞLU

Araştırmacı yazar Seyfettin Altaylı'nın sözlük deneyimi 1994 yılmda Ankara'da

yayımlanan "Azerbaycan Türkçesi Sözlüğü" adh eserde başarıyla yansıtılmıştır.

Bu sözlükte kelimelerle birlikte deyimler de verilmiştir. Fakat Seyfettin Altaylı'mn

sık sık bulunduğu Kuzey Azerbaycan ve yazılı literatürünü yakından takip ettiği Güııey

Azerbaycan'dan topladığı halk edebiyatı örneklerinde büyük bir zenginliğe nıalik

deyimler hazinesi araştırmacı yazarı kendine cezb etmiştir.

Son on yıldan fazla bir zamanda toplanan ve eskilere eklenen deyimlerin sayısı

yirmi bin civarındadir. Zengin edebi serveti ve tarihi ile değişik üsluplara malik

Azerbaycan Türkçesinin deyimler hazinesi kuşkusuz ki , 20 000'den çok daha läzladır. är

Güney Azerbaycan'dan toplanmış deyimler, Azerbaycan'm Kuzey'dekilerden daha fazla

dikkat çekmektedir. Aha dilinde eğitimi olmayan, "Varlık" dergisini saymazsak, çok

zayıf bir medyaya malik olan Güney Azerbaycan'da uyuyan Türkçe yalnızca Azerbaycan

Türkçesi için değil, genel anlamda Türkçe için çok önemlidir.

Deyimler, bir dilin varhğı, estetik ve edebi yönü dolayısıyla özel bir önem

taşımaktadır. Deyimlerin oluşması, yapısı ve kullanıhnasi ayn bir konudur. En az iki

kelimeden ibaret olan ve belirli bir anlamı ifade eden söz ile eş anlamlı bir fonksiyonu

yüklenmelctedirler.

Tarih boyunca meydana gelmiş ve böylesi bir süreç geçirmiş Türk deyimlerinin ilk

ömeklerine Orhun-Yenisey abidelerinin dilinde, Kaşgarlı Mahmut'un Divan-ı Eügat-it

Türk'ünde, Balasagun'lu Yusuf Has Hacib'in "Kutadgu Bil ik" adlı eserinde, Dede

Korkut Kitabı'nda, Manas, Nesimi, Yunus Emre, Fuzuli, Köroğlu, Alpamış, Mahtum

Kuiu ve Abay'm dilinde vs. rasthyoruz.

Deyimi olmayan, veya deyimi az olan bir dil yavan. güzellikten yoksun bir dil

sayılabilir.

Azerbaycan Türkçesi'nin kendine has deyim hazinesini edebi ve edebi olmayan

deyimler olarak ikiye ayırmak mümkündür. Edebi deyimler edebiyatın dilinde kulianılmış

deyimlerdir. Yazıh ve sözlü edebiyatı içine alan bu deyimler belgelennıiş, dil deneyimleri

kanıtlanmıştır. Konuşma dilinde ve yazıya aktarılmamış folklor dilindeki (halk edebiyalı)

nıevcut deyimler ise edebi olmayan deyimlerdir.

10

Page 12: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

Deyimleri granıer ve biçim yöriünde kafakterlerine ayırmak mümkündür. Dil

biliminin ilgili sahasmda (frazoloji) incelenen deyimler fiil ve isim grubu olarak tasnif

edilir. Deyimler, yapılan ve işlevleri itibarı ile zengin özelliklere sahiptirler.

S. Altayh Azerbaycan Türkçesi'nin deyimlerini alfabetik sıra ile sıralamış ve ömek

vermeksizin onların anlamını (semantik) açıklamıştır.

Bizce sözlükte, deyimlerin ve kelimelerin örneklerle verihnesi zaruridir. Lakin

örnek verilmesi mecburi değilse verilmeyebilir de. Dünya leksikoloji deneyiminde her iki

yol da mevcuttur ve onlan karşılaştırmaya ihtiyaç duyulmamaktadır.

S. Altayh, Azerbaycan Türkçesi deyimlerinin her türünü yazıya almakla aikış,

kargış, tekerleme, ibare olmakla haik edebiyatında obje olan kahplaşmış (ye kısmen

kahplaşmış) kelime gruplanm kayda geçirerek anlamlannı vermiştir. Deyimlerin verilen

anlamlarını yüzde yüz kabullenmek imkansızdır; fakat bu açıklamaların genel kısmı

yeterli sayılabilir. Basit ve anlaşılır bir dil ile verilen anläm değerlendinrıeleri dakikliği ,

özlülüğü ile de seçilmektedir.

Deyim kümelerinin tespiti yeterlidir. Araştırmacı yazann etik bakımdan kusurlu

bilinen ve özellikle geniş bir dairede kullanılmayan deyim örneklerini de toplaması ve

söziüğe dahil etmesi medeni cesaret olmakla birlikte bilim cesareti ve tabuları bilim

bakimından yıkmak deneyimidir.

İnanıyoruz ki, etnografya ve etnoloji, psikoloji ve tarih uzmanları için de bu

deyimler yeni araştırmalara ışık tutacaktır.

Deyimlerin toplanması, seçilmesi kadar da onlann verilme sistemi ve anlambilgisi

de yeterli kadar zor bir problemdir. Bizce Seyfettin Altaylı bu problemi genelde

halledebilmiştir. Farkh yorurrflar da olabilir. Deyimlerle ilgili tartışmaların olması da

muhakkaktır.

Önemli olan ise araşurmacı yazar Seyfettin Altaylı şimdiye kadar yapılmamış veya

bu kapşamda rastlanmamış zor bir işi başarmış ve bu eseri ile yalnız Azerbaycanşinashğı

değil tüm Türkolojik sahayı zengihleştirmiştir.

Biz, araştrrmacı yazan kalben tebrik ediyor, yapılmış bu çok mühim işiu devamını

bekliyoruz.

22. 12. 2002

Ankara

11

Page 13: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

M A R A Q L I B t R Ə S Ə R

Əli Şamil

Türklər dünyanm üç qitəsmdə dövlətlər qurmuşlär. Demək, onlär Avrasiya'da,

Afrika'mn quzeyində yaşayan onlarla xalqı idärə etmiş, yönətmiş, onlärm

mədəniyyətlərinə təsir göstərmiş, eləcə də onlardan genişqəlbliliklə yararlanmışlar.

Amerika qitəsində yaşayan Qızıldərili, Maya,.Sin, Kecna vs. qəbilələrin dillərində küllü

miqdarda Türk sözləri mövcuddur. Araşdın-naçıların gəldiyi nəticəyə görə həmin dillərin

nəinki lüğət tərkibində, həm də morfoloji və sintaktik quruluşunda Türk dilinin qramatik

quruluşu açıq-aydm öz təsirini göstərir.

Olduqca böyük tarixi olan və geniş əraziyə səpələnmiş bir xalqm dili, mədəniyyəti,

tarixi, ədəbiyyatı layiqincə öyrənilməmişdir desək yəqin yanhşhğa yol vermiş olmanq.

Türk dilçilik elminin banisi Käşqarlı Mäh'mud saydır. Həqiqətən də onun Divani

Liiğət-it Türk əsəri sadəcə ikidilli bir lüğət olmayıbdır. Orada, yalnız dilçiliyimizə.

folklorumuza, ədəbiyyatımıza, tariximizə, coğrafiyamıza dair də zəngin material vardır.

Bərqama'h Kadri'nin 1530. ildə yazdığı qramatika kitabı da dilçilik elmimizin böyük

nailiyyətidir. Bütün bu uğurlarla yänaşı onu da etiraf etməliyik ki , 19. yüzilliyin

sonlarmdadək yazılan Türk qramatikalan Ərəb dilçilik elminin təsiri altında

formalaşmağa başlamışdır.

Dilçilikdə qədim Hind, klassik Yunan və Roma, eləcə də Ərəb dilçilik məktəbləri

olmasma baxmayaraq bu elmin sürətli inkişafma XIX. yüzildə rast gəlirik. Elmi-texniki

sahədə iləri çıxan Avropahlar keçmişin təcrübəsindən məharətlə yararlanaraq özlərini

dünyanm apancı xalqlarma çevirdilər vo qüdrətli dövlətlər qurdular. Texniki tərəqqi də

dünyanın ən inkişaf etmiş və mədini xalqlanmn 100 i lə görəbilmədiyi işi, Avropalann 5-

10 ildə reallaşdırmasma şərait yaratdı. Türklər də Avropa xalqmm inkişafmm sürəti i lə

ayaqlaşmaq üçiin onlann yaxşı-pis hər nəyi varsa çox sahədə təkrarlamağa başladı.

Mexaniki təkrarlama bəzi salıələrə xeyir verməklə yanaşı bəzi sahələrdə fəsatlar törətdi.

Qafqaz'ı işğal edən Rusların təsiri altındä Azərbäycan'da da elmi-texniki sahədə

Avropahlaşma meyli sürətləndi. Bu, özünü dilçilik elmi sahəsində də qabarıqhğı i lə

göstərir. 8 milyona yaxm əhalisi olan Azərbaycan Cümhuriyyəti'ndə dilçiliklə məşğul

olan 100'dən artıq araşdırmaçı var. Dilçiliyin miixtəlif sahələrinə dair onlarla kitab,

yiizlərlə məqalə çap olunub.

12

Page 14: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

tlk baxışda bu sahədə sürətlj bir irəlləyiş nəzəro çarpır. Yaxmdan tanış olduqda iso

böyük boşluqlarm, öyrənilməmiş sahələrin və problemlərin mövcudluğu üzə çıxır.

Fonetika, morfologiya, leksika, xüsusən leksikologiya sahəsində mühüm işlər görən Ərəb

dilçiliyi (VII-XII yüzillər) çoxcildli lüğətlər tərtib edərək, "qıhnc" sözünün 500, "şir"

sözünün 500, "dəvə" sözünün isə 1000 sinonimini müəyyənləşdirmişdir'. Bunu da

dillərinm zənginliyi kimi təqdim edir və onunla qürur duyurlar.

Çox əəssüf ki , bizlərdə belə sanbalh iş görülmədiyi bir yana, görmək istəyənlərə də

az qala həqarətlə baxırlar. Bugün dilimizdə işlədilən "yaxşı" və " i y i " vəya "dayanacaq",

"duraq" vs. sözləri eyni dilin sinonimi kimi deyil, ayrı-ayn dillərin sözləri kimi təqdim

etməyə çahşanlar daha çoxdur.

Belə bir şəraitdə peşəsi qəzetçilik olan, fıloloji və tarix təhsili alan, uzun illər

"Türkiyə'nin Səsi Radiosu"nun Azərbaycan Türkcəsi yayınlannın rəhbəri işləyən

Səyfəddin Altayh, Füzuli demişkən "yaxşı adını yaman edib", çətin işi asana çevirmək

üçün meydana atılıb. Dilçi araşdırıcılann görməli olduğu işi görməyə başlayıb. 8 i l

aramsız işləyərək iki cilddə Azərbaycan Türkcəsində işlədilən söz və sözbirləşmələrini

əhatə edən "Azərbaycan Türkcəsi Sözlüğü"nü tamamlayaraq Mi l l i Əğitim Bakanhğı'na

təqdim edib və əsəri 20 000 tirajla çap etdirib. Çox qısa bir müddətdə satılıb qurtaran

kitabın üzərində yenidən işə girişən yazar, çoxcildlik Azərbaycan Türkcəsi

Ensiklopediyası'nı çapa hazırlayır. Belə nəhəng bir iş üzərində çähşa-çahşa Azərbaycan

Türkcəsində işlədilən deyimlərin sözlüyünü hazirlayıb oxuçuların mühakiməsinə verməyi

qərara alıb. Bu iş, dilçiliyimiz sahəsində atılan ilk addım deyil. Tanınmış dilçi, alim,

Azərbaycan'da son 50 ildə ?ap ölunan lüğətlərin müəlliflərindən olan Prof. Ə. Ə Orucov

Bakı'da 1976. ildə "Azərbaycanca Rusça Frazeologiya Lüğəti"ni çap etdirib. Cəmi 5500

sözü əhatə edən lüğətə yazdığı ön sözdə deyilir:

"Belə bir lüğətin yaranması fıkri hələ 50. illərdə doğmuşdu. Lakin o zaman bunu

həyata keçirmək üçün heç bir maddi və metodoloji baza yox idi. Maddi bäza dedikdə, ilk

əvvəl lüğətin "skletini" təşkil edən kartoteka riəzərdə tutulur k i , bunsuz ciddi mənada

ümumiyyətlə heçbir lüğət yaradılabilməz. Bu kartotekam yaratmaq üçün birinci növbədə

dildə işlənən frazeoloji materialın özünü tapmaq və sistemə salmaq lazım idi. Müəll i f belə

bir şəraitdə işə başlamalı olmuşdu" 2.

1 Seyidov, Y, Azərbayçan dilinin şöz birləşmələjri. 2,Qmçpv, Ə.Ə, Azərbaycanca Ruşca Frazeologiya Lüğəti, Əlnı nəşriyyatı, s. 5, Bakı, 1976

13

Page 15: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

Onu da xatırladaq ki, şərait olmadığmdan şikayətlərtən Prof. Ə. Ə. Orucov uzun

ınüddət Azərbaycan Elmlər Akademiyası Nəsimi Adma Dilçilik İrıstitutu'nun lüğətçilik

şöbəsinin müdiri və başqa rəhbər vəzifələrdə çahşmışdı. Yəni, yardımçıları sırasmda dilçi

alimlər, labarantlar, aspirantlar, tələbələr olmuşdu. Böyük bir elmi heyətin köməyindən

yararlanan Prof. Ə. Ə. Onıcov yazır: "Yazılı mənbələrdən, bədii ədəbiyyatdan,

lüğətlərdən, publisistik, xüsusən yumoristik yazılardan vs. frazeoloji ifadələri seçib

götürmək asan olduğu halda canlı dildə işlənən ifadələri ( əlbəttə müəllifm özünün

bildikləri istisna olmaqla) toplamaq olduqca çətindir. Odur ki, bunlan toplanıaq üçün

başqa bir yol da qahrdı ki, o da harada olur-olsun (ınəclisdə, nəqliyyatda, radio və

televiziya verilişlərində vs.) söhbət zamanı eşitdiyimiz ifadələri dərhal cib dəftərçəsinə

qeyd etməkdən ibarət idi. Demək lazımdır ki, lüğətə daxil olmuş canlı dil materiallannın

(frazeologizmlərin) mühüm bir hissəsi məhz bu yolla toplanmışdır. Bu isə qeyri-

müntəzəm, epizodik xarakter daşıdığı üçün təbii ki, uzun illər tələb etmişdir"3.

Səyfəddin Altayh isə yalnız Azərbaycan Cümhuriyyəti'ndə, Türkiyə'nin İğdir-fCars

bölgəsində işlənən Frazeoloji ifadələri toplamaqla kifayətlənməmiş İran İslam

Cümhuriyyəti'nin Qərbi Azərbaycan, Şərqi Azərbaycan,' Zəncan, Həmədan və digər

bölgələrindən də materiallar toplayaraq kitabına daxil etmişdir.

Oxucu sual verəbilər: Frazeoloji ifadələrin toplanması belə bir zəhmətə dəyər mi?

Bu, dilçiliyimizə, ədəbiyyatınnza nə verəcək? Bu suala tanmmış şair Bəxtiyar

Vahabzadə'nin aşağıdakı fikri cavab olabilər: "Bir dildə ideomlann çoxluğu o dili

yaradan xalqm qədimliyinə, məişətinin zənginliyinə və xüsusən də dilin əlvanlığına ən

yaxşı dəlildir. Hərhansı bir söz ideomatik deyimin içində məcazla verilir"4. İdeomatik

ifadələrin "gücü bir də ondadır ki, bunlar tərcüməyə gəlməz. Tərcüməsi mümkün

olmayan söz və ifadələr onu yäradan xalqın ruhundan, zövqündən, düşüncə tərzindən,

adət və vərdişindən, həyat və məişətindən doğmuş ifadələrdir". Belə ifadələr həmin

xalqın təfəkkürünü, keçdiyi tarixi yolu, fəlsəfi baxışmı müəyyənləşdirməkdə ayrı-ayn elm

sahələrinin araşdıncılan üçün açar rolunu oynayır və hansı dövrdə yarandığından xəbər

verir.

Termin kimi frazeoloji ifadə, frazeoloji vahid, idiomatik ifadə, qanadlı sözlər kimi

işlədilən bölgünün altında nələrin verilməsinin sərhəddini Azərbaycan dilçiləri dəqiq

3 Oıucov, Ə. Ə. agə, s.6

14

Page 16: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

müəyyənləşdirməmişdir. Azərbaycan dilçiliyində bu məsələyə həsr olunmuş əsəıiərdə

frazeoloji material, "frazeoloji birləşmələr", "frazeoloji ifadələr", "frazeoloji vahidlər",

"sabit söz biıiəşmələri" adı altında işlədilmişdir. Frazeoloji vahidlər üçün sabitlik əsas

xüsusiyyət hesab edildiyindən buraya atalar sözləri və zərbməsəllərin hamısı (S.

Cəfərəov, Ə. Ə. Orucov, K. Əliyəv, A. Qurbanov), tək-tək sözlərin məcazi rəmzi

nıənalan: dayı, tülkü (Əzəl. Dəmirçizadə), məcazi mənada işlənən obrazlı təsviri

tərkiblər: daş qəlbli, nazik xatirə, qaranhq xəyal (R. Məhərrəmova), mürəkkəb sözlər (S.

Cəfərov, Ə. Dəmirçizadə), qoşa sözlər: səs-küy, gözəl-göyçək, əyri-üyrii (M.

Məmmədov, müxtəlif tipli sabit birləşmələr: vəcdə gəlmək, ümidini kəsmək, nəzərdə

tutmaq, alnı açıq (H.-Bäyramov) daxil etmişdir"5.

S. Altaylı dilçilik elmimizin son araşdırmalarmdan istifadə edərək pərakəndəliyə

son qoymuşdur.

Dilimizi zənginləşdirən və şirinləşdirən ideomatik ifadələrimizə bizimlə qonşu

olan, ünsiyyət yaradan xalqlann əksəriyyəti həsəd aparmış, öz dillərini zənginləşdirmək

üçün ya hərfi tərcümə vəya mənasını tərcümə etməklə öz dillərində belə ideomatik

ifadələr yatadıqlarına dair yüzlərlə nümunə göstərmək olar. Frazeoloji vahidlərin əsas

hissəsi canlı danışıqda meydana çıxır və daha çox burada işlədilir. Xalq danışıq dili,

frazeologizmlərin yaranma mənbəyi və yaşama şəraitidir. Buna görə də danışanm

söylədiyi ifadə. söz birləşməsi, onıı söyləyənin intonasiyasına, mimikasına uyğun olaraq

müxtəlif mənalarda işlədilir. Bu çoxçalarhlıq və çox mənahhq dıii zənginləşdirir.

Azərbaycanlı araşdırıcılardan Mirəli Seyidov, Süleyman Əlyarlı, Musa Adilov,

Kamil Vəli Nərimanoğlu, Kamal Abdulla, İsmayil Vəli, Məmmədəli Qıpçaq və başqalan

deyimlərlə ilgili araşdırmalar aparnüş, tariximizə aydınhq gətirmək üçün deyimlərdən

qaynaq kimi istifadə etmişdir. Adlarım qeyd etdiyimiz müəlliflərdən ikisinin Musa

Adilov (Niyə Belə Deyirik?) və Məmmədəli Qıpçaq (Söz Aləminə Səyahət) deyimlərə

həsr etdikləri kitablan nəşr edilmişdir.

Son zamanlar deyimlərin mifoloji yöndən araşdırmaqla tariximizin qaranhq

səhifələrinə işıq salmaq meyli də artmışdır. Bu yöndən Göy Başınıa Uçdu, Başından

Tüstü Çıxnıaq deyimlərini incələyən Seyfəddin Altaylı'nm və İki Qoçtııı Başı Bir

Qazanda Qaynamaz, Birbirini yeyirbr, Ağ Günə Çıxasan, Günün Ağ Olsıın

4 Vahabzadə, Bəxtiyar, Dərin Qatlara İşıq (Musa Adilovun "Qanadh Sözlər" kitabma ön söz), yazıçı nəşriyyatı, s. 5, Bakı, 1988

15

Page 17: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

deyimlərini ineələyəıı Güllü Yöloğlu'nun araşdırmaları ölduqca diqqəti çəkəridir. Hər iki

araşdıncı fakt və mülahizələrlə Türklərin İslam'ı qəbul etməmişdən öncəki düriya

görüşlərinə nəzər sahr və deyirrilərin şamanist, Göy Tanrıçı inamh Türklər tərəfmdən

yaradıldığı qənaətinə gəlirlər.

Frazeologiya ilə məşğul olan araşdıncılar az bir material əsasmda fikir və

mülahizələrini yürüdürdiilər. İndi onlänn əlinin altında zəngin bir qaynaq var. Bu qaynaq,

dil tarixçilərimizə, dialektoloqlanmıza, fəlsəfə tärixçilərimizə, dinlər tarixi i lə məşğul

olanlara və eləcə də qonşu ölduğumuz xalqlarla əlaqələrimizi öyrənənlərə zəngin qaynaq

mənbəidir.

Qarşıda isə yazıçım daha çətin bir sınaq gözləyir. İran İslam Cümhuriyyətində

yaşayan Türklərin işlətdikləri frazeoloji birləşrftələrin tamamını toplamaqla kitabın daha

da təl<mil nəşrinə nail olmaq!.

5 Müasir Azarbaycan D,öi, Elm nəşriyyatj, Bakı, ş. 2;48-24.9, Bakı, 1978 m -

Page 18: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

abtöknıok ağlamak, göz yaşı dökmek. ab tutmaq 1-üzüm suyu çıkarmak. 2-ağlamak, gözyaşı dökmek. abad ediimok mamur edilmek, yaşanabilir häle getirilmek, imar edilmek. abad etmək (eləmək) mamur häle getir-rnek, imar etmek. abad olar bülbülüyəm, xarab olar bayquşu kaygısız, ilgisiz, neme läzımcı kimseler içm kullanılır. abad öimaq 1-mamur häle gelnıek. 2-insan yaşar durumda olmak. abdai eşşəyin harda qalıb halimi, halini soran yok. abı donu parıklayıp bağırsaqları quruldanıaq dışı kalaylı, içi alayh olmak; üstü başı iyi olsa da ashnda çulsuz kimseler için kuliamhr. abır etmək haya etmek, utanmak. abır həya etmək (ebmək) 1-haya etmek, utanmak, çekinmek. 2-bir işi yapmayı hay-siyetine, şerefine uygün görmemek, onu yapmamak. abır həya gözləmək nezaket kurallarma uymak. abır həyadan salmaq rezil etmek, kepaze etmek. abır lıəyanı tapdalamaq utanma duygu-sunu yitirmek, ayaklar altına älmak. abır həyası qalmamaq ar damarı çatla-mak, yüzsüzleşmek. abır qoymamaq 1-tahkır etmek, rezil et-mek, ağır sözler söylemek. 2-barap etmek, berbat etmek. ^ abır vcrmək rezil etmek, kepaze etmek, yaptığı kötü davranışı tenkit etmek, utan-dırmak. abıra düşmək 1-derlenip toparlanmak, insani özelliklerini yeniden kazanmak. 2-normal lıale gelmek. abıra mindirmək (salmaq) deıieyip to-paıiamak, göze hoş gelecek häle getirmek. abıra minmək deıienip toplanmak, belirli bir görünüm kazanmäk, göze hoş gelecek seviyeye ulaşmak. abıra qısılmaq hayä etmek, çekinmek, utanmak.

abırdan düşmək rezil kepaze olmak, şah-siyetini, kişiliğini, saygısmı kaybetmek, liyakatini yitirmek. abırdan salmaq rezil etmek, yüzüne karşı kötü, ağır laflar söylemek. abirı getmək bäk. abırdan düşmək. abırtni ətəyiıw bükmək ağzınm payını vermek, rezil etmek. gereken cevabı ver-mek. abırını tökmək rezil kepaze etmek, haysi-yetini ayaklar altma almak. abırlı olnıaq terbiyeli olmak, şereili ol-mak, düzgün hareket etmek, ciddı olmak, medeni davranışlar sergilemek. abırsız lıəyasız rezil, kepaze; ahläksız, terbiyesiz. abırsızlıq etmək yüzsüzlük etmek. abi niysaıı kimi nisan yağmuru gibi. sel gibi, çok güçlü. abi zəmzəm 1-mekke'de loıtsal kabul edi-len kuyunun adı. 2-klasik şiirde şarap. abidə qoymaq anısma anıt dikmek, hatıra-sına anıt yapmak, heykel dikmek. abqora tökmək bak. ab tökmək. abqora tutmaq bak. ab tutmaq 1. anlam. abra düşmək derlenip toparlanmak, dü-zenlenmek. belirli bir düzene kavuşmak. abra minmək belirli seviyede eğitim al-mak, kültürlü olmak, belırli bir seviyeye gelmek. abra qısılmaq haya etmek, onurunu koıoı-mak için susmak. abra salmaq derleyip toparlamak, ahenk-leştirmek, arzulanan şekle sokmak. abrı getmək (tökülmək) rezil olmak, baş-kalan karşısmda gülünç duruma düşmek, etraftakilerin kendine olan saygısını kay-betmek. abnua dəyənmir gururuna dokunmuyor, hicap duymuyor. abrma sataşnıaq 1-rezil etmek. aşağıla-mak, hakaret etmek. 2-sarkıntıhk etmek, tecavüze yeltenmek. abruulan keçmək kendi nüfuzuna, adma läyık ölmayan bir hareket yapmak duru-munda olmak. abrını alınaq (aparmaq, götürmək, vermək) ağır laflar söylemek, tahldr et-mek, rezil etmek.

17

Page 19: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

abrını atmaq vurdumduymaz tavırlar ta-kınmak, hiçbir şeyden utanmamak, haya-sızlık etmek. abrını əlinə vermək haddini bildirmek, ağzının ölçüsünü vermek. abrını (abrısmı) ətəyinə (göy əskiyə) bükmək rezil etmek, kırıcı sözler söyle-mek, azarlamak, laf söylemek. abrını gözləmək 1-edepli davranmak. 2-saygılı olmak, davranışma dikkat etmek, seviyesiz davranışlardan kaçmmak. abrmı tökmək rezil etmek. abrısı getmək rezil olmak. abrısuu abb əlinə vermək birini rezil ke-paze etmek. abrısuu ələyib əlinə vermək onur kırıcı sözler demek. abrısını satın almaq arka çıkmak, himaye etmek, rezil olmasma izin vermemek. ae aparıb susuz gətirən zeki insanlar için kullanıhr. ac apanb susuz gətirmək kandırmak, aldatmak. ac bəy, quru bəy 1-iflas etmiş, vannı yo-ğunıı kaybetmiş bey veya zengin kimse. 2-yoksul olup ancaq yüksekten atan kimseler için söylenen bir ifade. ac buraxmaq aç bırakmak, karnım doyur-masına engel olmak veya yiyecek verme-mek. ac doydurmaq açları doyurmak, yoksula yardım etmek, fakirlere yardım etmek, sadaka vermek. ac qalmaq aç kalmak, karnını doyurama-mak, yemek bulup yiyememek. ac qarın 1-yoksul, fakir. 2-aç karma, boş mide. ac qarıua soyuq su gerekli olam değil de gereksiz işleri yapan insanlar için söylenir. ac qoymaq 1-aç bırakmak. 2-gelir yolunu kesmek. elindeki mal mülkünden mahrum ederek muhtaç dııruma düşürmek. ac quJağım, dinc qulağım özellikle siyasi bir düşünce taşımayan, kimselerle tartış-malara bile girmeyen kimselerin kullandığı bir söz. "Kendi köşemde kavgasız gürültü-süz bir hayat sürmem iyidir, onu tercih ederim" anlamında.

ac qurd aç kurt, aç gözlü, doymak bilme-yen, pisboğaz. ac saxlamaq 1-aç bırakmak, yemek ver-memek. 2-emrinde veya yanmda yaşayaıı birine gereken ihtimamı göstermemek, iyi bakmamak. ac torpaq susuz toprak, susamış toprak. ac yalavac qaimaq 1-her şeyden mahrun; olmak, aç açık kalmak. 2-hiçbir şey yeme-mek. ac yalavac qoymaq aç açık bırakmak, her şeyden mahrum etmek. acan pastar görüb açık çay için kullanıhr, "çay, pastarı gördüğünden dolayı rengi kaçmış" anlammda. acı acı ağlamaq yamklı yanıkh ağlamak. hısanın icini sızlatarak ağlamak. acı adam sevimsiz, suratsız; asık surath. acı bağırsaq 1-sevimsiz, sevilnıeyen, hoş-lanılmayan kimse. 2-ince bağırsak. acı bağırsaq kimi uzanmaq uzanıp git-mek, birbiri ardınca sürekli geçmek, yürü-mek, gelmek, bitmektükenmekbilmemek. acı çəkmək acı duymak, acı çekmek, keder duymak. acı danışmaq iğneleyicı sözler söylemek, kötü konuşmak. acı göz yaşları tökınək dert, keder ve ısü-rabın etkisiyle göz yaşlan akıtrnak. acı gülüş 1-zoraki tebessüm. 2-alaylı, kü-çümseyici gülüş. acı gün görmok mutsuz olmak, bedbaht olmak. acı həb kimi udmaq onur kıncı, aşağılayı-cı bir laf, hareket karşısında sessiz durmak. sineye çekmek. " acı qələmə kimi göyə çəkilmək uzanıp gitmek, boyu uzun ve biçimsiz. endamsız olmak. acı söz danışmaq kötü sözler söylemek. onuruna dokunmak, gönlünü incitmek, kırmak. acı yel kötü durum, bir yerde kanun düzen olmadığmı, güçlünün zayıfı ezdiğini bildi-rir. acığ eləmək 1-küsmek, kırılmak. 2-es. kadın, eşinden küserek baba evine gitmek. acığ düşmək (minmək) inat etmek, terslik etmek, isteğinde direnmek.

18

Page 20: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

acığa dolmaq sinirlenmek, hiddetlenmek. acığa saimaq 1-inat atma bindirmek, kendi tavır veya sözüyle birisinin inat etmesine sebep olmak, inatlaştınnak, kızdırmak. 2-im-rendirmek, kıskandırmak. acığı (acığma) goimək sinirine dokunmak, yapılan bir harekete kızmak, sinirlenmek, kabul edememek, içine sindirememek, hoşlanmamak, canmı sıkmak. acığı soyumaq (yatmaq) siniri yatışmak, sinirleri gevşemek, kızgmhğı kaybolmak, säkinleşmek. acığı tutmaq sinirine dokunmak, hiddet-lenmek, kızmak. acığm tutur gct soyuq su iç! tartışmak için ortam yaratan, ortaya tatsızhk atan kimseye "seninle muhatap olmam, sana cevap verip tartışmam" anlamında söylenir. acığına eləmək (etmək) inadına yapmak. acığından ağlamaq siniıieri boşanmak, sinirinden ağlamak. acığından çatlamaq sinirleri ayakta ol-mak, çok sinirlenmek. acığından dişi dişini kəsmək burnundan solumak, çok sinhienmek. acığmdan partlamaq hiddetinden köpür-mek, küplere binmek, sinirden patlamak. acığıuı almaq 1-intikamım, öcünü almak, acısım çıkarmak. 2-rövanşı almak. acığını basmaq (boğmaq, yemək) sinirle-rine häkim olmak, hiddetini bastırniak, kendine häkim olmak. acığını çıxarmaq (çıxmaq) açısmı çıkar-mak, intikamını almak. ^ acığmı soyutmaq siniıierini yatıştırmak, sakinleştirmek. acığını (üstünə) tökmək hiddetini ... (üze-rine) boşaltmak, şiddetli azarlamak. aeığını tutdıırmaq sinirlerini bozmak, kızdırmak, siniıiendirmek. acıq aimaq (çıxartmaq, çıxmaq) acısını çıkarmak, intıkam almak, öç almak. acıq çəkdirmək aç bırakmak. acığ çəkmək içi içını yemek, hiddetlen-mek, kızmak, sinirlenmek. acığ eləmək lcüsüp gitmek; (gelin) küsüp baba evine gitmek. acığ vermək 1-siniıierini bozmak, birini bir hareket yaparak veya laf söyleyerek

kızdırmak, sinirlendirmek. 2-nispet yap-mak, imrendirmek, kıskandırmak. acıhq dadmaq mutsuzlukla karşılaşmak, kötü günler geçimniş olmak. acıudan köpük qusmaq son derece fakir olmak, hiçbir şeyi olmamak. acından köpük qusur! açlıktan nefesi kokuyor, hava atmasma bakma çulsuzun biridir! acından qırılmaq açlıktan ölmek. acından öldürmək açlıktan öldürmek. acından ölmək 1-son derece yoksul olmak, açlık çelanek, açlık çekerek ölmek. 2-açlıktan ölmek, son derece açlık hissetmek, yemek ihtiyacı duymak. acından ürəyi getmək çok acıkmak, aç-lıktan ölmek. acından yuxuda ıın siifrəsi görmək mad-di yönden sıkıntı içinde olmak, zor şartiar altmda yaşamak. acısmı almaq (çıxartmaq) 1-acısım çık-mak, intikammı, öcünii almak, ödeşmek. 2-acısını azaltmak, ıstırabmı dindirmek. acısmı çəkınək beläsmı çekmek, yanlış bir hareketin cezasını çekmek, karşıhğını al-mak. äciz etmok äciz kılmak, başaramaz häle getirmek. äciz qalmaq güçsüz olmak, gücü bir şeye yetmemek. äciz olmaq äciz olmak, bir şeyi yapmak veya başarmak için gayret etmesine rağ-men başaramamak. äcizin qəninıi güçlüye bir şey demeyen, ancak zavalh kimseleri ezenler için kulla-mlan bir ifade, gaddar, zälim. äcizlik etmək (göstərmək) äcizlik göster-mek, korkak davranmak, korkmak, cesaret etmemek, cesaret göstermemek. aclıq çəkmok 1-açlik duymak, açhk his-setmek. 2-açlık çelcmek, fakir olmak, ge-çimi iyi olmamak. aelıq diişmək kıthk olmak. aclıq e'Ian etıııək ölüm oructı tutmak. aclıq görmək fakirlikle karşılaşmak. aclıqdan çıxmaq 1-kıtlıktan çıkmak, yete-rince yiyecek bulabilmek. 2-açhğını gi-dermek.

Page 21: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

aciıqdan qaraimaq açlıktan ölıııek, çok aç olmak. aciıqdan qurtarmaq 1-kıt-iıktan kurtul-mak. 2-doymak, yemek iht-iyacım gider-mek. aç qapını, ört qapını faydasız işlerle uğra-şan. vaktini heder edenler için söylenır. açar salmaq 1-hırsızlık yapmäk, hırsızlık etmek, başkalannın kilitli kapısmı açmak. 2-ağzım aramak, birisinin sırnnı öğrenmek, içindekini bilmek gäyesiyle onu denemek, yoklamak. açarmı itirmək 1-kendini kaybetmek, ne yapacağmı bilememek. 2-çıkış yolıınu kay-betmek, çılcış yolu bulamamak. açarını tapmaq anähtarım bulmak, çaresi-ni bulmak. açaram sandığı, tökorom pambığı açıp her şeyi söylerim, her şeyi ifşa ederim. açdı gül ağzmı! akılsızcasına ve ağzına ne gcidiyse konuşan kimseleri tenkit için söylemr. açıb ağartmaq 1-silip süpürüp temizle-mek, üzerindeki pasmı vs. çıkärmak, par-latmak. 2-açıp dökmek, bir sırrı ortaya çıkarmak, gizli olan bir şeyi söylemelc. ifşa etmek, rezil etmek! açıb ağartmaq olmamaq herhangi bir şeyden dolayı bir durumu söyleyememek, açamamak. açıb göstərmək açıp göstermek, bir şeyi açarak göstermek, delil gibi sunmak. açıb ortaiığa tökınək ifşa etmek. açıb tökmok açıp dökmek, her şeyi söyle-mek, bütün yönlerini ortaya çıkarmak. açıb vərəzon etmək bir sırn bütün herkese açıp söylemelc, herkese yaymak. açığa çıxmaq ortaya çıkmak, meydana çıkmak. açıq danışmaq açık konuşmak, gerçeği herhangi bir etki altmda kalmadan konuş-mak. açıq deınok açıkça söylemek, yüzüne karşı hiçbir şeyi saklamadan veya anlaşılmamış yönünü bırakmadan anlatmak. açıq gözdon kirpik qoparmaq gözden sürmeyi çalmak, son derece kurnaz olmak.

açıq gözlə baxmaq (getmək) 1-bir gäyc\ ; änlayarak, idrak ederek. şuurlu biçimde yapmak. 2-dikkatie bakmak, uyanık olmak. açıq gözlə etmək (eləmək) bilerek anlaya-rakyapmak, şuurlu şekilde yapmak. açıq havada açık havada, bına, kapah yer dışmda, dışanda. açıq qalmaq boş kalmalc, kimse tarafmdan sahiplenmemek. açıq qapı 1-herkesm girebildiği yer. 2-konukseverhk, misafırperver! ik. açıq qapı buraxmaq açık kapı bırakmäk. kapıyı temelli kapalmamak. kesip atma-mak. açıq qapı günü kabul günü, beliıii bir ida-rede halkın şikäyetlenni ve taleplerini ida-recilere bildirdiği gün. açıq qapı üzünə həsrot qalmaq kendi hatası yüzünden herkes lcendine sırtını dönmek. açıq qapmı itələmok anlamsız iş j'apmak. açıq qapını qırmaq bak. açıq qıfıla açar salmaq açıq qıfıla açar salmaq anlamsız iş yap-mak, manasız şeylerle meşgul olmalc. açıq qoymaq açik bırakmak, kapamamak. açıq olmaq açık olmak, samimi olmak, düşüncesini saklamamak. açıqlığa çıxmaq sıkıntıdan kurtulmalc, rahata ermek, eziyetten kurtulmak, güzel günlere erişmek. açılıp saçılmaq açıhp saçılmak, delcolte giyinmek. açmamış qapı qoymamaq bak. döymədiyi qapı qalmamaq. açmaza düşmok açmaza düşmek, çıkılmaz bir duruma düşmekj zor durumda kalmak. açsa ovcundadır, yumsa yumruğunda birinin emrinden çıkmayan, birine täbi olan kimseler için söylenir. ad almaq ad almak. 1-isim yapmak, nam almak, şöhret kazanmak. 2-unvan kazan-mak, rütbe almak. ad batırınaq ad batırmak, nüfüzunu yitir-mek. itibarını kaybetıriek. ad çəkmoki-kura çekmek. 2-admı anmak. söhbet esnasmda birinin admı dile getir-melc.

20

Page 22: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ad çıxartb dəyirmaıtda oturnıaq büyük ün kazanmasına rağmen yaptığı iş ünüyle uyuşmamak. ad çıxarnıaq 1-kötü ün yapmak. 2-ün yapmak, şöhret kazanmak, isim yapmak. ad eləmək (etmək) 1-şöhret, şan kazan-mak. 2-nişanlanmak, nişanlamak. ad qazandırmaq isim yaptırmak, nütüz kazandırmak. ad qazanmaq ün yapmak, şöhret, nam kazanmak. ad qoşnıaq 1-läkap takmak. 2-birısi hak-kında kötü tasavvur yaratmak. ad qoynıaq 1-şöhret kazanmak, yaptığı güzel işlerle adını ebedileştirmek. 2-iftira atmak, lekelemek, rezil etmek. 3-ad koy-mak, yeni doğan çocuğa isim vermek. 4-lakap takmak. ad qoyııb getmək iyi bir isira bırakmak, ün yapmak. ad olmaq 1-başkasına mal edilmek; başka-sına aıt edilmek. 2-adaklanmak. nişan ta-kılmak. ad san çıxarmaq (qazanmaq) ün yapmak, meşhur olmak. isim yapmak. ad tutmaq bak. ad çəkmək. ad vermək 1-haber vermek, ihbar etmek. 2-değerlendirmek, kıymetlendirmek. 3-riitbe, makam vermek. 4-ad koymak, isim vermek. ad yapışdırmaq bak. yarlıq yapışdırmaq. adaq çeçək eləmək henüz yürümeye baş-lamak, ilk adım atmaya başlamak. adaq çiçə açmaq bak. adaq çeçək eləmək. adaq durmaq (çocuk) ayakta durmayı bilmek. adaq eiəmək adaklamak, nişan takmak. adaq yerimək yeni yeni yürümeye başla-mak, adım atmak. Ädam atadan Nuh babadan bir geleneği, adetin veya şeyin çok- eskilerden kaldığını bildirir. adam arasına çıxarmaq topluma içine çıkarmak, değer vermek. adam arasma (sırasma) çıxmaq 1-çoeukluktan veya ilk gençlikten kurtulup büyümek. 2-toplum arasma çıkmak, top-lumda kendine yer edinmek.

adam ayağıııa yazmamaq adam hesabına almamak, değer vermemek, insan yerine komamak. adam ayağına yaznıaq adam yenne koy-mak, değer vermek. adam basmaq araba vs. ile biıısini ezmek. adam başına adam başma, fert başına, şahıs başma, her kışiye, her birine. adam bəyəıınıənıok adam beğenmemek, kımseye değer vermemek, herkesi değersiz kabul etmek. adam cərgəsinə daxii oimaq (qarışmaq) adam ıçıne karışmak, adam sırasına gir-mek, değer verilmek, şahsıyetli insanlar içınde sayılmaya başlamak. topluma ka-rışmak. adam cərgəsinə qoymanıaq adam yerine koymamak. adam dəryasına düşmək insan seline ka-pılmak, büyük bir kalabalık içinde kalmak, ızdihamla karşılaşmak. adanı deyil cüdan adam değil cüdam, kaba saba, insanlık yönü olmayan kimse. adam deyir elə çiy çiy yeyim görünüşü çok güzel olan şey, insanı cezbeden güzel yiyecek. adam eləmək adam etmek, terbiye etmek, yetiştirmek. adam eləyib ortaya çıxarmaq bak. adaın eləmək. adam evladı adam evladı, insan evladı, iyi aile çocuğu, iyi yetişmiş kimse. adam görmək adam gönnek, bir işi yap-mak için önceden birini ayarlamak, vasıtacı bulmak. ädam hesab eləmək adam hesabına koy-mak, saygı göstermek, değer vermek. adam içinə çıxmaq adam içine çıkmak. 1 -adam sırasma girmçk, toplum içine çık-mak. 2-toplumun iyi şahsiyetleriyle ilişkide olmak. adam kimi adam gibi. 1-dikkatli ve edepli bir şekilde, doğru bir şekilde, kendi yoluy-la. 2-hakkıyla, bir şeyi haklcederek. adam kimi söz demək adam gibi laf ko-r. nuşmak, insana yakışır laflar etmek. adam qabağına çıxartmali deyil iyi değifc görünüşü, tadı vs. kötüdür.

Page 23: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

adam qıthğmda adäm yokluğunda, işe yarayan kimselerin bulunmadığı zamanda. adam qoşmaq adam vermek, adam koş-mak, yardım gäyesiyle birinin yarma birini vermek, birlikte yollamak. adam ol! adam ol!, adam gibi davran! adam olacaq uşaq poxundan məşhurdur k. adam olacak çocuk ..lcundan belli olur. adam olan iki kərə təiəyə düşməz (al-danmaz) adam olan iki kere aldanmaz, aklı başında olan insan bir kere hata yapar, bir kere tuzağa düşer. adam olmaq 1-adam olmak, akılh ve ter-biyeli olmak, ağırbaşlı olmak. 2-kendine çekidüzen vermek, bir iş sahibi olmak. adam olmayan yerdə adamdır 1-adam kıthğmda adamdır, koyunun olmadığı yer-de keçiye abdurrahman çelebi derler. 2-henüz ergenleşmemiş erkek çocuk. adam öləcək doğru davranış sergilenmesi gerektiğini bildiren bir ifade. adam ötürəndir kimseye dolcunmayan ve akh başında olmayan köpekler için kulla-nıhr. adam olub ortaya çıxmaq toplum içinde kendine yer edinmek. adam sağınaq adam sağnıak, birinden kurnazhkla menfaat sağlamak. adam salmaq 1-vasıtacı yollamalc. 2-bir kimseyi aramak için birini yollamak. adam sanmaq bir kimseye değer vermek, önemsemek. adam saymamaq adam saymamak, hür-met etmemek, saygı göstermemek, takma-malc. adam sərrafi olmaq adaın sarrafı olmak, insanlan iyi tamyabilmek, karakterlerini çabuk çözebilmek, insan sarrafı olmäk. adam sırasına daxil olmaq (girmək, keçmək) bak. adam cərgəsinə qanşmaq. adam sifətinə düşmək adama dönmek, normal insan suretine bürünmek, kötü veya pejmurde häli oradan kallcmak. adam sözündən bəlli olar (bilinər) adam sözünden belli olur, "bir insanm ağzmı açıp lconuşması ile yükünde ne olduğu anlaşılır" anlammda. adam üzünə həsrət qalmaq bir yerde tılcılıp lcalmak, kimseyle görüşememek.

adam yerində tutmamaq bak. adam ye-rinə qoymamaq. adam yerinə qoymaq adam yerine koy-mak, adamdan saymak, varlığmı kabul etmek, değer vermelc, saygı göstermek, önemsemek, insan muamelesi yapmak. adam yoxluğunda adam sayılmaq (hcsab edilmək) adam yokluğunda adam sayıl-mak, değerli kimselerin bulunmadığı yer ve zamanda mecburiyet karşısında değer ve-rilmek, kendinden faydalamlmak. adama bir qədəh vurmaq birer kadeh içki içmek. adama dönmək adama dönmek, temizle-nip yeni elbiseler, güzel şeyler giyinmek, alımlı, cazibeli duruma gelmek. adama qa>vışmayan yoz lcimse, toplum-dan, insandan kaçan. adama oxşamaz 1-adama benzemez, çok çirkin, suratsız kimse. 2-insana yakışır davramşlar sergilemeyen, çok lcötü, edepsiz lcimse. adama sözü bir yol diyərlər insan olan laftan anlar, nasihat dinler. adama yovuşmaz insanlardan kaçan, lcim-seyle pek ilişkiye girmeyen, kendi dünya-smda yaşayan kimse. adama yovumaz balc. adama yovuşmaz. adamdan ağız istəyir kesmeyen makas, bıçak vs. adämdan saymaq ädamdan saymak, değer vermek. adamı bir pulluq eləyib araya qoymaq beş parähk etmek, rezil edip ortada bırak-mak. adamuı adı çıxana kimin canı çıxsın a-damm adı çılcacağına canı çıksm, adı kötü-ye çılcmış bir insanm sonraki bütün davra-nışları hep o gözle değerlendirilir. adamın ağh gedir hayranhlc ifadesi. adamın ağzı açıq qalmaq hayret ve şaş-kınhğı bildiren bir ifade. adamın başına düşmək 1-aniden aklına esmelc. 2-bir şeyi ani hatırlayarak münaka-şayı uzatmak. adamın başına qalmasın oyunu gətirmək başma bin bir türlü iş açmak. adamın əli üzünə yapışır hayret, üzüntü veya utanma duygulänm ifade eder.

22

Page 24: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

adamın əlini yandınr insanın elini yakı-yor, çok pahalıdır. adamın əti tökülür hicap duyulacak, uta-nılacak bir davranış için kullanıhr. adamın gözü qaralır uçsuz bucaksız, sonu görünmeyen veya çok yüksek olan şeyler için söylenir. adamın qanı donur 1-çok ürkütücü, kor-kııtucu, hayrete düşürücü şeyler için söyle-nir. 2-çok soğuk havalar için kullanılır. adamın (insanın) sümüyünü gizüdədir bir müzik, ağlama veya olayın vs. insana son derece etki etmesi, çok yanıkh olması, dokunması karşısında söylenir. adamına düşmək (rast gəimək) adamına rastlamak. 1-işten, hälden anlayan birine rastlamak. 2-laftan anlamaz, aksi biriyle karşılaşmak. adamuıa görə adamına göre. 1-läyık oldu-ğu şekilde, herkesin yeteneğine uygun ola-rak. 2-insanlar arasında ayrıcalık gözeterek. adamını tapmaq adammı bulmak. 1-kendine benzeyen birini bulmak, onunla arkadaşlık yapmak. 2-bir işi yäpabilecek, bir problemi halledecek kiınseyi bulmak. adamlıq səndə qalsın adamlık sende kal-sın, her şeye rağmen sen iyi davran. adda budda danışmaq dereden tepeden konuşmak. addım açmaq adım açmak, git gide hızh yiirümeye başlamäk, (yürüyüşte) hızlan-mak. addım addım gəzmək adım adjmı gezmek, her tarafını gezip dolaşmak. addım addım izləmək adım adım izlemek, adım adım takip etmek. addım atdırmamaq adım attırmamak. 1-bir yere çıkannamak, bırakmamak. 2-yanaştırmamak, engel olmak. addım atmağa qoymamaq adımını attır-mamak, hareket etmeğe müsaade etmemek, imkän vermemek. addım atmağa taqəti qalmamaq adım atacak häli kalmamak, takati kalmamak (yorgunluktan, hastalıktan vs.). addım atmaq adım atmak. 1-düzenli a-dımlarla ilerlemek, yürümek. 2-yeni bir işe başlamak.

addım atmaq mümkün deyil (olmur) adım atmak mümkün değil, girilmesi mümkün olmayan. addım atmamaq adım atmamak, hiç git-memek, hiç uğramamak, ayak basmamak. addım götürmək adım açmak, yürümek, yürümeğe başlamak. addımı dakla izi qabaqda düzenbaz, hile-kär, şeytan kimse. addımına haram qatmamaq adımlarmı hızlandırmamak, hızlanmamak, süratlen-memek, yavaş yavaş yürümek. addımına haram qatmaq adımlarını sık-laştırmak, yürüyüşünü hızlandırmak, sü-ratlenmek. addımını atdırmamaq adımını attırma-mäk, bir yere gitmesine, gelmesine veya girmesine engel olmak. addımını atmadan adım atmadan, henüz başlamadan. addımını atmamaq 1-bak. addun atmamaq. 2-inat etmek, inatlaşarak hiçbir şey yapnıamak, inadmı yürütmek. addımnu geri götürmək adımmı geri al-mak, bir konudaki fikir ve tavrından dön-mek, ısrarcı olmamak, taviz vermek. addımını itirmək şaşırmak, ne yapacağmı bilmemek. addımmı kənara qoymanıaq yanhş adım atmamak, çizgisinden çıkmamak. addımını yavaşıtmaq adımlarını yavaş-latmak, yavaşlamak. addımlarını açınaq adımlarmı açmak, hızlanmak, süratli yüılimeye başlamak. Adəm'dən xatəmə 1-dünyanm yaratılışm-dan bugüne kadar, ezelden ebede. 2-hiçbir zaman. adət görmək ädet görmek, kanaması ol-mak (kadm). adət etmək (elənıək) bir şeyi çok tekrar ederek ona ahşmak, öğrenmek, alışkanhk kazanmak. adət oimaq ädet olmak, ahşkanlık lıälini almak. adətə dönmək alışkanhk häline gelmek. adətə sadiq qalmaq ädetlere bağh kalmak, geleneklere ve göreneklere bağlı kahnak, uymak.

23

Page 25: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

adəti olmaq ädeti dlmäk, alışlcanlığı ol-mak. adəti umıtmaq ädetini unutmak, ahşkanlı-ğmı unutmak. adətini dəyişdirmək davramşlarmı, ahş-lcanhğmı, huyunu değiştirmek. adətini pozmaq alışkanhğmı bozmak. adətini tərk eləmək (tərkitmək) ähşkanh-ğıridan vazgeçmek. adətten kənar olmaq alışılmamış, görül-memiş olmak. adı ağzından düşməmək her zaman biri-nin dilinde olmak, hep hatırlanmak. adı aııılmaq (söylənmək) adı amimak, hatırlanmak, yad edilmek. adı batmaq adı batmak. 1-adı unutulmalc, kaybolmak, kaybolup gitmelc. 2-şöhretini, şanını. nüfuzunu, itibannı kaybetmek, rezil olmak. adı batmış adı batasıca! 1-ilenme (beddua) anlammda birine olan kızgınlığı dile geti-ren, "Allah belänı versin, ölesin" anlamma gelen bir itäde. 2-kötü isim bırakarak öl-müş, länetle anılan ölmüş birisi için kulla-nılır. adı belə çəkilməmək adı bile anılmamak, hiç önem verilmemek, adı hiç geçmenıek. adı bizim dadı özgənin bana ait olduğu hälde keyfini başkaları sürüyor. adı çəkilmək adı anümalc. 1-anılmak, yad edilmek. 2-aday gösterilmek. ädı çıxmaq adı çıkmak. 1-meşhur olmak, ünlenmek. 2-kötü şöhret kazanmak, leke-lenmek, adı kötüye çıkmak. 3-hakkı olma-yan bir ün yapmak. adı daşa yazılmaq ölmek, vefat etmek. adı dəliyə çıxmaq adı deliye çıkmak, adı kötüye çıkmak, çok sinirli, asabi şeklinde ünlenmek. adı dildən dilə düşmək adı dilden dile düşmek, meşhur olmak. adı dildən düşmək adı anılmamak, hatır-ianmamak, unutulmak. adı dilindən düşməmək ädı dilinden düş-memek, hep yad etmek, hep anmak. adı diliərdə dastan (əzbər) olmaq meşhur olmak, adı dillerde dolaşmak, şöhret ka-

•^afimak.

adı dillərdə gəzmək (olmaq, söylənnıək) bak. adı dillərdə dastan olmaq;

adı dillərə düşmək bak. adı dildən dilə düşmək. adı eşidilmək adı duyulmak, tanınmak, ün yapmak, şöhret kazanmak. adı (ortalıqdan) götürülmək artık adı anılmamak, unütülup gitmek. adı xarab olmaq (tutulmaq) adı kötüye çıkmak, kötü isim yaprnak. adı xəbərim yoxdur kesinlikle haberim yoktur, hiç haberim yök. adı it dəftərində də olmamaq adı sanı olmamak, ünlü olmamak. adı keçmək adı geçmek, adı anılmak. adı kinıi bilmək avucunun içi gibi bilmek, çok iyi biln&ek, en ince detayma kadar bil-mek, iyi tanımak. adı qalmaq adı kalmak, kendiriden sonra iyi bir iş, eser btrakıp gitmekle adı ebedi-leşmek. adı qara gəlmək ölmek. adı qarışmaq adı karışmak, bir olayda ilgisi olmadığı hälde ilgısinin olduğu söy-lenmek. adı quiağına dəymək adı kulağına çahn-mak, duymak, adını işitmek. adı olmaq başkasma mal edilmek, başka-sına ait edilmek. adı olmamaq bak. adı it dəftəriıidə də olmamaq. adı ortahqdan götürülmək bak. adı götürülmək. adı pisə çıxmaq adı kötüye çıkmak, kötü ad bıralcmak, kötülükle anılmak. adı pozulmaq şölıretini, rıüfuzunu kay-betmek. adı üstündə olmaq 1-adı üstünde olmak, adından belli olmak. 2-bir kadınm kocası olmak. adı üstündə qayım oisun adıyla bin yaşa-sın. adı var özü yox adı var keridi yok, halckın-da konuşulan, lakin gerçekte olmayan, uydurulmuş şey. adı yadından çıxmaq kafası son derece karışık oimak, meşguliyeti çolc olmalc. adı yannıaq nüfuzunu, şöhretini kaybet-mek;

24

Page 26: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

adı yaxşılığa çəkiinıək adı iyilikle aml-. mak, övülmek. adnnı dəyişdirərəm bir iddiaya girildiğm-de, bir şeym olması veya olmaması konusu tartışıldığında kullanılır. adımı özgədən soruşuram işim başımdan aşkmdır, kafam çok karışıktır. adın adlara qalsın (qoyulsun, yazılsın) ölesın. adın bata! adm batsın! ilenme ifadesi. adm batsm! bak. adm bata! adın çək (tut) qulağını bur (birini) temiz kalpli olduğundan dolayı anarsan lafımn üzerine çıkar, iyı adam lafmm üzerine ge-lır. adın (adını) eşit özün görmə adım an yüzünü görme, görmeye değmez, tanışma-ya değmez. adın lıaqqı! adma yemin olsun, dini yön-den kutsäi sayılan kimselerin adını almış birinin ismine edilen yemin. adm ııədir-daşdəmir,' yunışalısan, yumşalı! en asabı ve inat kimseyi bile bir şeyle yola getirmek mümkündür. adın oldu göbələk, gir səbətə adın çıkmış dokuza, inmez sekize, adın bir konııda çıkmışsa hep onunla anılırsın, admla ilgili bir kanaät oluşmaşsa kolay koläy değiş-mez. adın yansın! bir ilenme ifadesi. adına basmaq bir şeyi başka bir adla sat-mak, vermek, söylemek. adına çıxmaq kendine almak, bir işi kendi yapmış gibi hareket etmek, yaymak. adına dəyməz adma, unvanma, mevkisine yakışmaz anlannnda. adına qara yaxmaq iftira etmek. adma ləkə vurmaq adım lekelemek, adına leke çalmak. adına sanına layiq adma sanma läyık, şanma şöhretine läyık olan. aduıa sanuıa layiq oimamaq adına sanma läyık olmamak, şanına ve şöhretine läyık olmamak. adına təbil çalınmaq (döyülmək, vurulmaq) alay konusu olmak. adına yaraşmaq läyık olmak.

adından danışmaq adına konuşmak, biri-sinin yerine konuşmak, bn isine vekaleten konuşmak. adından istifadə etmək adından yaratian-mak, şöhretini, nüfuzunu kullanmak. admı ağzma almamaq adını ağzma al-mamak, anmamak, nefret ettiğınden, kızdı-ğmdan, darıldığmdan dolayı admı dahi söylememek. adını bağışla admı bağışla, adım söyler misin? adm nedir? adım başqasına (özgəsinə) qoymaq kötü davranışmı başkasmın üzerinc atmak. adını başqasmdan soruşmaq kendinde olmamak, kafası çok meşgul olmak. adını batırmaq admı batırmak. l-rezil, kepaze etmek, onurunu, haysiyetini zede-lemek. 2-reziI olmak, adı kötüye çıkmak. 3-kendine olan itimadı sarsmak. 4-şöhretini kaybetmek, adım biabır etmək (eləmək) 1-rezil kepa-ze etmek. 2-namusunu lekelemek. admı çəkmək adını anmak. 1-anmak, yad etmek. 2-hakkmda konuşmak. admı daşımaq admı taşımak, ününü, ismi-ni taşımak. admı göyə qaldırmaq methetmek, övmek, hakkmda güzel sözler söylemek. adıııı hallandırmaq adım anınak, yad etmek, adım dile getirmek. adını xarab eləmək (etmək) bak. adını batırmaq. adını qorumaq adma leke sürülmesine engel olmak. adını qoydun Rəşid birin de birin eşid_ başkalannm dä konuşmasma, düşüncesini açıklamasma izin ver. adını qoymaq 1-admı koymak, karşıhğını, değerini veya fiyatmı beliıiemek, kararlaş-tınnak. 2-nişan takmak, adaklamak. adını tutmaq admı anmak, hatırlamak. admı tutub gəlmişəm sana güvenerek geldim. adını ucalaııdırmaq admı yüceltmek, şöh-retini yüceltmek. adını vermək birinin sözünü başka birine ulaştırmak. adını yad etmək admı anmak; hatırlamak. admı yad etmənıək adını anmamak.

25

Page 27: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

admı yaxşılığa çəkmək birini övmek. adının qulu olmaq adına yakışır hareket etmek, hep şan ve şerefle yaşamak. adıyla deyilmək meşhur olmak. adıyia sanıyla adıyla sanıyla, bilinen şöh-reti, ünü ve vasıflarıyla. afaranı ııçmaq korku sonueu aşın heyeean duymak. ai'at aparmış (aparsm səni)! beiäya rast-layasm! afat vurmaq afet götürmek, täbii feläkete uğramak. dolu vurmak, sel götürraek vs. afatı aiınmaq gücünü kaybetmek, zayıf-lamak, takati gitmek. afiyət olsun! afıyet olsun! bir şey yiyip içenlere sıhhat arzusu bildiren bir ifade. aftafaya lalal'a demək iyice ihtiyarlamak, yaşlanmak. aftafa ləyən iki dəst, şam nahar heç zad teşrifat, karşılama çok iyi , ancak yemek içmek için hiçbir şey yoktur. agah etmək (eləmək, qılmaq) agäh etmek, bildirmek, haber vermek. agah olnıaq agäh olmak, haberdar olmak, bilmek. ağ aşkar həqiqət apaçık gerçek, gerçek, göz önündeki hakikat. ağ aşkar sübut apaçık delil, her şeyi açık-layan, ispat eden delil. ağ at arpa yeməz? k. ihtiyar, yaşh birisi-nin genç bir kadm veya kıza sarkmtılık etmesiyle aralarmda geçen ve genç kadımn, kızm yaşlı erkeğe hitaben, "senin ağzınm harcı değil, dişlerini kırar, yiyeırıezsin vs." şeklinde söylediği bir ifade. ağ bayraq qaldırmaq teslim olmak, teslim olduğunu bildirmek, beyaz bayrak çekmek. ağ bir, qara iki dillənməmək söylenen sözler karşısında susup kalmak, korkudan cevap verememek. ağ bölıtan (yalan) kocaman yalan, büyük yalan, tamamen yalan, temelli yalan, büh-tan, kuru iftira. ağ ciyər 1-korkak, tabansız. 2-akciğer, insan ve omurgah hayvanlarda göğüs kafe-sinde olan solunum organı olan ciğer. ağ dediyinə qara demək ak dediğine kara demek, inat etmek ve anlaşmaya yanaş-mamak.

ağ düşmək ak düşmek, saçlarına vs. ak düşmek, beyazlaşmaya başlamak, beyaz-laşmak. ağ eləmək haddini aşmak, aşın tavııiarda bulunmak. ağ gün mutluluk, saadet. ağ gün ağlamaq mutluluk aramäk, saadet arzulamak. ağ gün görməmək hayatı zindan olmak, bedbaht olmak, çekilmez bir hayat sürmek. ağ gün keçirmək mutlu bir hayat sürmek. ağ gün üçün burnunun ucu göynəmək mutlu bir hayata hasret kalmak. ağ gün yar olsun ak gün yar olsun, mutlu ol, mesut ve bahtiyar ol. ağ,günə çıxarmaq rahata erdirmek, mutlu etmek, me»ut etmek. ağ günə çıxmaq güzel bir hayat sürmeye başlamak, kimseye muhtaç olmamak, mutluluğa kavuşmak. ağ günə çatmaq kötü günleri geride bıra-karak mutlu günlere ulaşmak. ağ güııə lıəsrət qalmaq bak. ağ gün üçün burnunun ucu göynəınək. ağ günlərə qovuşmaq mutlu günlere ka-vuşmak, sıkmtıh günleri geride bırakmak. ağ günlü ağ çörəkli olmaq mutlu ve refah içinde olmak. ağ günlü olasan! mutlu bir hayatın olsun! bir alkış ifadesi. ağ günlü olmaq mutlu olmak, bahtiyar ohııak, mesut olmak, güzel ömür sürmek. ağ günü ağlar qalmaq başma feläketler gelmek, mesut günlerinin yerini bedbahthk almak. ağ günü göy əsgiyə düyülmək mutluluğu elinden almmak, çekilmez bir hayat sürme-ye mecbur edilmek. ağ günü qara gəlmək (olmaq) mutluluğu elinden gitmek, feläketle karşılaşmak. ha-yatı alt üst olmak. ağ gününü qara eləmək eziyet etmek, mutlu günlerini ışkenceye çevirmek. ağ qarasma baxmamaq iyisine kötüsüne bakmamak, ne olsa kabul etmek. ağ otdan balta sapı, qırılar (sınar) bif ini də düzəldərəm bu benim için önemsizdir. ağ paltar geymək mutluluğa ermek, mutlu günlere ulaşmak.

26

Page 28: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ağ salmaq inandırmak; yama yapmak. 1-ikna etmek, birini, bir şeyin kendi düşün-düğü gibi olmadığma inandırmak. 2-pantalonun vs. oturak yerinin yırtılan kıs-mına yama yapmak. ağ sapla tikilmiş yamaq hemen göze çar-pan şey için söylenir. ağ sn gəlmək (gətirmək) gözde akasma, beyaz benek, katarakt oluşmak. ağ yuyııb qara sərmək hakaret etınek, dersini vermek, rezil etmek. ağa ağ, qaraya qara demək aka ak, kara-ya kara demek, doğruyu söylemek, hakikati okiuğu gibi dile getirmek. ağa bəliçi yaltak, birinin karşısında kuyntk sallayıp hep onun emrine ämade olanlar için söylenir. ağa bükmək kefenlemek. ağa qara demək aka kara demek, gerçeği inkar etmek. ağa Nəzər'əm belə gəzərəm kimseyi tak-mayan, başma buyruk. ağa tapdıq ərz elədik derdine çare ktimak için birine ricada bulunan kimse karşıdan gereken ilgiyi görmediği zaman uğradığı hayal kırıklığım dile getirmek için kullanır. ağa yarıdıb haqq olmaq yaptığı işle birine gıırur kaynağı olmak, yaptığı iş birini yü-celtmek. ağa yeyib toxdıır, nökərə bir çörək çoxdur! tok açm hälinden anlamaz. ağac ağaca gəlmək (qoymaq) kavgaya tutuşmak, kävga etmek. r

ağac atsan yerə düşməz bak. iynə atsan yerə düşməz. ağac ayaq sürekli oraya buraya koşturup yorulmak nedir bilmeyen kimseler için söylenir. ağac olmaq ağaç olmak, hareketsiz bir häle gelmek, hissizleşmek, duygusunu kaybetmek. ağac tutan baş yarandan çox olmaq iş-sizlerin sayısı çalışanlardan az olmak (On Muharrem günü Hz. Hüseyin'e tutulan yas töreninde hançerle kafasım kanatan kim-selerin yanmda birisi de elınde sopayla durur ve hançer kafaya indiğinde fazla derine işlememesi için sopayı hançerin

önüne bir engel olarak tutar, bir benzetme yapılmaktadır). ağaca çıxıb min bir bııdaq smdırmaq bir şeyi bahane edip herkesi aynı kefeye koy-mak, herkesi işe karıştırmak. ağaca dönmək 1-sertleşmek. kurumak, muhkemleşmek, kazık gibi olmak. 2-ağaç olmak, hareketsiz bir häle gelmek, hissız-leşmek, duygusunu kaybermek. ağacda yatmaq erken kalkmak, sabahleyin çok erkenden kalkanlar için kullanılan ki-nayeli bir ifade. ağacda yatmışdın? çok erken yataktan kalkanlar için söylenir. ağacdələnə döndərmək çok konuşarak kafasmı şişirmek. ağacı əlindən düşmək 1-nüfuzu. gücü, kudreti kaybolmak. 2-oğlunu kaybetmek. ağacm birinə çıxıb onun siikələmək bak. bir budağa çıxıb min birini silkələmək. ağacın birini itdə eləyib, birini məndə hayatı bana zehir ediyor, sürekli olarak eşinden dayak yiyen kadmların kullandığı bir ifade. ağacın iki başı var iyinin kötü, kötünün iyi tarafı dä vardır. ağacın kal kulun yerə tökmək 1-topluma ayak uyduramayanları tecrit etnıek. 2-her an uyanık, tetikte olmadan dolayı fevri hareketler yapmak. ağacm o biri başından yapışmaq zor kullanmak, kavgaya başlamak, zorbahk etmek. ağacınm qabağına ağac uzatnıaq karşı gelmek, çekinmediğini bildirerek diklen-mek. ağaclara su yerimək ağaçlara su yürümek. ilkbaharda ağaçlarda su yürümeden dolayı tomurcuklar oluşmaya, büyümeye başla-mak. ağalıq etmək (eləmək) ağalık sürmek, häkimiyet sürmek, hükümranlık etmek. ağalıq tövləsi kadmlar hamamı, gürültü patırdmın çok olduğu yer. ağappaq qar kimi (təki) ap ak kar gibi, bembeyaz. ağbəxt olmaq bahtı iyi olmak, kaderi güzel olmak, önüne hep iyi şeyler çıkmak. ağcavaz ohnaq soğuk almak, hastalanmak.

27

Page 29: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ağciyərlik eiəmək korkakhk göstermek, yüreksizlik etmek. ağdan qaraya söz deməmək gözünün üzerinde kaşm var dememek. ağı çəkmək (demək, oxumaq, tntmaq) ağıt yakmak. 1-ölen birinin naaşı başında ağlamak, ağlayarak ağıt yakmak. 2-feryad etmek, figan etmek. ah çekmek. ağı qaradan seçmək iyiyi kötüden ayırt etmek, iyinın kötünün ne olduğunu idrak etmek. ağıi ağıla vermək kafa katäya vererek bir konu hakkmda düşünmek, konuşmak, tar-tışmak. ağıl ağıldan üstündiir bir problemin hal yolunu başka birisi bılebilir. ağıl aimaq äkıl almak. bir konuda birinin görüşünü almak, akıl danışmak, meşveret etmek. ağd danışmaq akıl damşmak, bir konuda birinin fikrini öğrenmek, meşveret etmek. ağıl dəryası çok akıllı, bilgili (bazen şaka ve alay ifadesi olarak kullanılır). ağıl eləmək akıl etmek, kafayı çahştırmak, düşünmek. ağıl xərcə vermək akıl vermek, doğru hareket etmesini sağlamak, doğru yöl gös-tcrmek. ağü işlətmək kafayı kullanmak, çalıştır-mak. ağıl karı deyil akıl kärı değil, akıllı insanm yapacağı iş değildir anlammda. ağıl kəsən değerli; inandırıcı, yararh, fay-dah. ağıl kəsmək düşünmek, idrak etmek . ağıl öyrənmək akıl öğrenmek, başkasından tecrübe ve bilgi almak, ders alnıak, ibret almak. ağıl öyrətmək alol vermek, yöl göstermek, nasihat etınek, iş öğretmek. ağıl satmaq akıl satmak, kendi fikrini ka-bul ettirmeye çahşnıak. ağil uınnıaq akıl ummak, mäkul bir fikir ummak. äğıl vermək akıl vennek, nasihat etmek, bir konuda yol gösterınek, kötü yoldan uzaklaştırmak. ağıla çatmaq anlamak, idrak etmek, dü-şünmek.

ağıla gəlınək 1-akıllanmak, aklı başına gelmek. 2-hahriamak. ağıla gəlməz akla gelmez, umulmayan, umulmadık. ağıla yaxııı akla yatkm, düşünülen, mantı-kı. ağılda qalmaq akılda kalmak, unutulma-mak, hafızadan sihnmemek. ağılda tutmaq akılda tutmak, unutmamak. ağıldan bəla beiäh, en ufak şeyde bile kavga çıkaran, belä arayan kimse. ağıldan çıxarmaq akıldan çıkarmak. 1-unutmak. 2-elde edemeyeceğine kesin ola-rak inanmak ve bu gözle bakmak, artık peşinı bırakmak. ağıldan çıxmaq akıldan çıkmak, unutul-nıäk, hatırq\a kälmamak. ağıldan demək başka bir araca, yola baş-vurmadan zihin yoluyla hälletmek, çöz-mek. ağıldan gedik alalsız, akıldan yoksun, zekadan yoksun. ağıldan kasıb (kəm, mayıf, naqis) bak. ağlı kasıb (kəm, naqis). ağıldan seyrək akılsız, ahmak, zeka se\ i -yesi düşük. ağıldan yavan cibdən yağh akh kıt, cebı dolu. ağıidan yüngül bak. ağlı kasıb (kəm, naqis). ağıllınız kimdir? -qabaqda gedən zin-cirli kanun kural tanımayan kimselerin ne kadar güçlü olsalar bile sonunda gereken cezaya çarptırılacaklarını. hapse tıkılacak-larını bildirir. ağılsızhq etmək akılsızhk etmek, akılsız hareket etmek. ağına bozuna (qarasma) baxmamaq seçmemek, iyisine kötüsüne önem verme-mek. ağını kəsmək cezalandırmak, şiddetli ders vermek. ağır adam oturakh, ciddi. ağır ağır yığışmaq ağır ağır toplanmak; yavaş yavaş toparlanmak. ağır başa gəlmək pahahya mal olmak, sonueu kötü olmak.

, - ağır cavab ağır cevap, bir lafa veya hare-^kete karşı verilen ağır cevap, sert cevap.

28

Page 30: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ağir daşa (daşdan) yapışmaq başmdan büyük işlere kalkışmak, gücü yetmeyecek işe kalkışmak. ağır dərd çekilmesi çok zor olan sıkmtı, büyük dert, sıkmtı ve üzüntü veren keder. ağır eşitmək kuläkları iyi duymamak. ağır əi 1-kollan güçlü, darbesi güçlü olan. 2-uğursuz kimse. äğır gəimək ağır gelınek, dokunmak. gönlünü incitmek, kalbini kırmak. ağır xasiyyət 1-bak. ağır adam. 2-çabuk sinirlenen, geçimi son derece zor, başkala-rıyla arasına koyduğu mesafenin aşılmasma asla izin vermeyen kimse. ağır imtahan ağır smav, hayatın karşı kar-şıya bıraktığı ve büyük tecrübelerin kaza-nılmasma vesile olan durum. ağir olmaq ağır olmak, ciddi, vakarh, a-ğırbaşh olmak. ağır otur batman gəl düzgün hareket et, ciddı ol, oturaklı davran. ağır oturmaq 1-ağırbaşh hai'eket etmek, ciddi davranmak. 2-kötü sonuçlanmak. 3-pahalıya mal olmak. ağır otıırub batman gəlmək ciddıyetini, vakarım muhafaza etmek, ciddı olmak, ağırbaşlı davranmak. ağır oturııb durmaq oturakh hareket et-mek. ağır söz kırıcı söz, hoşlanılmayan, incin-meye sebep olan söz. ağır tərpənmək ağır davranmak, gecik-rnek, acele etmemek, zamanı öldürmek, vakti boşa geçırmek. v . ağır yastıqlı uzun müddet hasta yatan kim-se, ağır hasta. ağır yuxu ağır uyku, derin uyku häli. ağır yük oimaq ağıra mal olmak, pahahya oturmäk. ağır yüngüi eiəmək tartmak, yoklamak. ağırı qoyub (töküb) yüngülü götürmək en kolaymdan yapışmak, zora katlanma-mak. ağırhğı qədər pul qoymaq ağırlığı kadar para harcamak, çok fazla masraf etmek. ağırlığı üzərinə götürnıək ağırhğı tizerine almak, yükü kendi'omuzları üzerine almak. ağıriıq basmaq ağırhk basmak, çökmek; kabus görmek.

ağırhq mərkəzi ağtrhk merkezi, birşcyin esast, ash, özü, kaynağı. ağırlıq salmaq yüklenmek, bütün gücüyle üzerme çökmek. ağırlıq satmaq nazlanmak, naz yapmak; kendini ciddı, temkinli götermeğe çalış-mak. ağıriıq uğuriuq dert, belä, keder. sıkıntı. ağıya düşmək (hayvan) zehirlenmek, ze-hitii ot yemek. ağıya salmaq hayvam zehirli ot biten yer-de otlatmak ve zehirlenmesine sebep ol-mak. ağız acılığı ölen birısi için pışirilen helva. ağız acısı hayrat, hayır yemeği. ağız açdırmamaq ağız açtırmamak, ko-nuşmaya, konuşmasına fırsat vermemek. ağız açmaq 1-ağız açmak, bir iş için rica etmek, yalvarmak. 2-ölen bırisi için ağla-mak, ağıt yakmak, ağıt yakarak ağlamak. ağız açmamaq ağtz açmamak. 1-susmak. 2-bir şey için rica etmemek. ağız ağza dayanmaq karşı karşıya gelmek, yüz yüze gelmek, karşılaşmak. ağız ağza (ağzı ağzuıa) dəymək 1-birisiyle konuşma imkänı bulmak, konuş-mak, diişüncesini öğrenmek. 2-gizlice ko-nuşmak, kımseye bildirmeden konuşmak. ağız ağza gəimək karşı karşıya gelmek, rastlaşmak. ağız ağıza vermək ağız ağza vermek. 1-beraberce, hep bir ağızdan konuşmak veya şarkı söylemek vs. 2-tartışmak. münakaşa yapmak. 3-iki veya birden çok kişi bir kö-şede gizli gizli kimselere duyurmadan ko-nuşmak. ağız aramaq ağzmı aramak, ağız yokla-mak, bir kimsenin düşüncesmi öğrenmeğe çahşmak. ağız ba ağız ağzına kadar dolu. ağız bir eləmək anlaşmak, bir konuda bir-birine söz vermek, aym şekilde konuşmayı kararlaştırmak. ağız burmaq dudaklannı bükmek. I -beğenmemek. 2-küsmek, memnuniyetsizli-ğini bildirmek. 3-çekinmek, imtina etmek. ağız burnunu düzəltmək çeki düzen ver-mek, düzen vermek, gereken şekle sokmak.

29

Page 31: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ağız burnuııu əzişdirmok (əzmək, ovnıaq) dayak atmak, dövmek. ağız burmınu oynatmaq yiizünü ekşit-mek, memnuniyetsizliğini biidirmek, küs-mek. ağız burnunu turşutmaq yüzünü ekşit-mek, beğenmemek, yüzünü ekşitmek. ağız burun (bəhəm) eiəmək 1-beğenmemek, hoşnutsuzluğunu biidiırnek. 2-kasınmak, kibirlenmek. 3-kendini kay-betmek, haddini aştnak, başa eıkmak. ağız burun əymək (turşutmaq) memnu-niyetsizliğini bildirmek, küsmek, incinmek. ağız büzmək dudağını büzmek, beğenme-mek, memnuniyetsizüğini bildirmek. ağız büzüşdürmək 1-dudağını büzmek, memnuniyetsizliğini bildirmek, dudak bükınek. 2-ağız burıışturmak, ekşi ve buruk tadında olan şeyleri yerkeıı ağzın buruk-laşmasına sebep olmak. ağız dadıyla ağız tadıyla, tadını çıkararak, dirlik ve dtizenlikle, iyi geçimle. ağız deyəııi quiaq eşitməmək (ortam) çok gürültülü olmak. ağız deyəni qulaq eşitmir çok gürültülü yer. ağız dəyisdirmək ağız değiştirmek, daha önce söylediklerini bırakarak farkh şeyler söylemek. ağız dil verməmək ağız dil vermemek, hiç konuşmamak, hasta. konuşamayacak kadar ağııiaşmak. ağız dohısu emin bir şekilde, güvenerek, inanarak (söyleme). ağız dolusu danışmaq 1-kendine güvene-rek konuşmak. 2-kibiıii kibirli koııuşmak. ağız gözüııü büzmək bak. ağız burnunu oynatmaq. ağız gözüııü əymək bak. ağız burnunu oynalnıaq. ağız əymək 1-taklidini yapmak, dalga geçmek. 2-kızdırmak, sinirlendirmek, kız-dıracak davranışlarda bulunmak. 3-hoşnutsuzluğunu bildirmek, beğenmemek, memnuniyeısizlik iiädesi olarak dudakları-nı bükmek. ağız ləzzətiiə yaşamak rahat ve mutluluk içinde yaşamak. ağız ləzzətiiə yemək ağız tadıyla yemek.

ağız sındırmaq dersini vennek, kıç üstü oturtmak. ağız torba deyil büzəson ağız torba değil ki büzesin, herkesin dedikodusunun önünc geçilemeyeceğini bildiren bir ifade. ağız yormaq yersiz konuşmak, boşuna tartışmak, konuşmak. ağıza ahnası deyil ağza alınacak gibi de-ğil, çok kabadır, söylenecek lafdeğildir. ağıza düşmək meşhur olmak, yayılmak. dillere düşmek. ağıza gətirməmok dile getirınemek, sö/ konusu etmemek, bir konuyla ilgili olarak konuşmaya cesaret etmemek, hatırlatma-mak. ağza göz dikmək emre ämade olmak, baş-käsına täbi olmak. ağızbir efmək (eləmək) ağız biıiiği etmek. bir işi yapmak için kendi aralarında anlaş-mak. ağızda dili əsməmək vicdanı sızlamadan yalan konuşmak. ağızda saqqız kimi çeynəmək ağızda sa-kız gibi çiğnemek, bir şeyi sık sık dile gc-tinnek, telcrarlayıp durmak. ağızdan ağıza deyilmək (doiaşmaq. keçmək, söylənmək) ağızdan ağza geç-mek, ağızdan ağıza söylenerek yayıhnak. birinden diğerine sirayet etmek. ağızdan ağıza düşmək (gəzmək, köçmək, yayılmaq) 1-dilden dile düşmek. 2-meşhur olmak. ağızdan bilmək ezbere bilmek, ezbeıie-mek. ağızdan boş 1-sözünün etkisi, gücü olma-yan, sözü geçmeyen. 2-ağzı gevşek, sır saklayamayan, çenesi düşük, boşboğaz. ağızdan çıxanı (gələni) demək ağza gelenı söylemek, küfretmek, azarlayıp rezil et-mek, ağzma geleni söylemek. ağızdan çıxmaq söylenmek, söylenmiş olmak, deyilmek. ağızdan diri (iti) konuşkan, çok konıışan. iyi konuşan, güzel konuşmasını bilen. ağızdan eşitmə ağızdan duyma, dedi kodu. kulaktan duyma, gerçek olduğtı kesin ol-mayan şey. ağızdan harpa kaba laflar eden, kabaca konuşan.

30

Page 32: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ağızdaıı qäçırmaq istemeyerek söylemek, söylenmeyeceic bir şeyi gayri ihtiyari söy-lemek. ağızdan qapmaq ağızdan kapmalc, birinin ne demek istediğini hemen anlamak. ağızdan olmaq çok lconuşmaktan, söyle-mekten dolayı yorulmalc. ağızdan pərtov (pərtöv) küfürbaz, geveze. ağızdan stı gəlmək 1-imrenmek, ağzmın suyıı alcmak. 2-ağızdan salya akmak. ağızdan yava ağzı gevşek, sır tutmaz, boş-boğaz. ağızlara (ağza) düşmək (saqqız olnıaq) dillere destan olmalc, dilden dile lconuşul-mak. ağızlarda dolaşmak, meşhur olmak. ağtzlara saimaq dedi kodu lconusu etmek. ağla batmaq inamlabilmelc, inanılır ölmalc, mümkün olmak, imkän dahilinde olmak. ağla çatmaq anlayabilmelc, kavrayabil-mek, diişünebilmelc, idrak edebilmelc. ağla gəlmək 1-alcıllaumak. 2-akla gelmek, hatırlamak. ağla gəlməyən başa gəiər 1-işler insanm düşündüğü gibi gitmez. 2-alcla gelmeyen, düşünülmeyen sonuçlarla lcarşılaşmaya hazır olmak gerekir. ağla gətirmək akla getirmek, hatırlamak. ağla görə akla uygun. aklm lcabul edebilceği, akhn benimseyebileceği. ağla qaranı seçmək akla lcarayı seçmek, bir şeyi yapıncaya lcadar çok sıkıntı ve eziyet çekmek, büyiilc zorluklaıia karşılaş-mak. ağla sığmaq (yatmaq) akla sığmak.^akla yatmalc, alcıl kabul etmelc. ağla sığmamaq akla yatmamalc, inanama-mak, inanılması mümkün olmamak. ağiamağı əlində olınaq en ufäk bir şeyden etlcilenmek ve hemen ağlayıvermek. ağlar gülər ilkbaharın ilk ayı (21 Mart-20 Nisan arası). ağlar (günə) düşmək (qalmaq) sahipsiz kalmak, kimsesiz kalmalc, bedbaht olmalc, ieläkete uğramak. ağlar (güne) qoymaq bedbaht etmelc, mut-suz etmek, feläkete maruz bırakmalc, derde düşiirmelc.

ağlayanımız olübdur kor Şəhrəbaıııı bizi destekleyen veya halimize acıyan lcimseler bizden daha kötü durumdadır. ağiayıb sıtqamaq (sızlamaq) ağlayıp sız-lamak, yalvanp yakarmak, yürekten ağla-yıp yakarmalc, ağlayarak yalvarmak. ağlayıb ürəyini boşaitmaq ağlayıp içini boşaltmalc, ağlayıp rahatlamak. ağh ala qayada akh başmda olmayan, diişüncesi dağınık, alclı başka j'eıierde olan, başka şeyler düşünen kimse. ağlı ala qayada olmaq aklı bir lcanş hava-da olmalc, hayal kunnak, büyük hayaller peşınde olmak. ağh azalmaq hafızası azalmak, hafızası eskisi gibi olmamak. ağh azmaq 1-deli olmak, alchnı kaybet-mek. 2-lafmı, hareketini, işini bilmemek, sapıtmak, davranışlarını bilmemelc, ken-dinde ölmamak. ağh başa cəm etmək (cəmləmək, dərk eləmək, yığmaq) akhnı başma toplamak, akıllanmak, akıllı hareket etmek, lcontrollü davranmak, hareketlerini ölçiilü yapmak, kendine gelnıek. ağlı başdan çıxarmaq 1-aklı baştan etmek, baştan çıkarıcı kadar güzcl olmak. 2-doğru yoldan çıkarmak. ağlı başıııa gəlmək aklı başına gelmck. 1-kendiııe gelmek, ayılmalc, bilincı yerine gelmek. 2-akıllanmak. kötü yolu bırakıp doğru yola yönelmek, uslanmalc, alcılsızca hareketlerden vazgeçmelc. ağlı başında aklı başında. 1-alclı başında, kendinde. 2-ne yaptığını bilen, akılh, ol-gun, dengeli, diiştinceli, kendi hakkını hu-kukunu, kärmı, zararını bilen lcimse, akh başında olan kimse. ağlı başuıda deyil akh başmda değil, lcen-dinde değil. ağh başmda olmaq 1-kendi iş ve hareket-lerini bilmek, uyamlc olmak, akılla, düşün-ceyle iş yapmak. 2-akılh olmak. ağh başıuda olmamaq akh başmda olma-mak, perişan olmak, lcendinde olmamalc, lcendini kaybetmiş häkie olmalc, iyi düşü-nebilir durumda olmamak. ağ'lı başından bir qanş yuxarı ölçiip biç-meden ış yapaıı kimse; havai.

Page 33: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ağh başııulan bir qartş yuxarıda oimaq aklı bäşmdan bir karış yukarıda olmak, düşünmeden aklına geleni yapmäk. ağiı başından çtxmaq 1-birine vurulmak, äşık olmak. 2-son derece siniıienmek, hid-detlenmek. ağiı başından getmok akh başmdan git-mek. 1-akhnı kaybetmek, aklmı oynatmak, delı olmak, sersemlemek. 2-doğru yoldan çıkmak, azmak, kötü yola düşmek. 3-vurulmak, meftun olmak, äşık ölmak. 4-sevinçten veya korkııdan dolayı ne yapaca-ğını şaşırmak. ağlı başmdan qəşş eləmək bayılmak, ken-dini kaybetmek. ağiı başmdan oynamaq 1-deli olmak, akhnı kaybetmek. 2-aklı şaşmak. ağlı başından şaşıimaq aklmı yitirmek, aklı başmdan gitmek. ağlt başından uçmaq äşık olmäk. vurul-mak, tutulmak. ağlı başqa (özgə) yerdə ölmaq aklı başka yerde olmak, başka şeyler düşünmek. ağiı bir şey kosmoınək idrak edememek. ağlı caymaq aklmı kaybetmek, deli olmak. ağlı çaşmaq 1-şaşırmak, hayret etmek. 2-ne yapacağını bilmemek, şaşırıp kalmak. ağlı çaşmış kimi şaşkın hälde. ağlı çatmaq aklı ermek. 1-anlamak, idrak etmek. 2-yetişkin häle gelmek. ağh dağılmaq aklı däğıhnak, düşüncesi dağılmak, düşüncesini belirli bir konu üze-rinde yoğunlaştıramamak. ağiı dolaşığa düşmok aklını şaşınnak, ne yapacağını bilememek, şaşırmak, şaşırıp kalmak. ağh əldən vernıək 1-kendini kaybetmek, sersemlemek. 2-äşık olmak, vurulmak, meftun olmak. ağiı fikri bir şeydə olmaq akh fıkri bir şeyde olmak, bütün düşüncesini bir konıı üzerinde yoğunlaştırmak. ağlı getmək aklı gitmek. 1-äşık olmak, vurulmak. 2-çok beğenmek. ağlı götürmomok aklı almamäk. 1-anlamamak. 2-bir şeyin olabikceğine i -nanmamak. ağb gözündə olmaq kafadan noksan ol-mak, zeka özürlü olmak.

ağiı itmə'k akhnı kaybetmek, şaşırmak. kafası kanşmak, ne yapacağtm bilememek. ağh kəm oimaq kafası çahşmaınak. ağlt kəsmok akh kesmek. 1-aklma yatmak. inanmäk, ümit etmek; itiraf etmek. 2-anlamak, idrak etmek, aklı yatmak; dü-şünmek. ağlı kəsməmək aklı kesmemek. I -anlayamamak, aklma yatmaınak, idräk edememek. 2-mümkün bilmemek, ümit etmemek, olacağma inanmamak: ağlı qaçmaq deli olmak. ağlı qarışmaq akiı karışmak, ne yapacağı-nı bihnemek, şaşırmak. ağh qəbul etnıəmək akh kabul etmemek. ağlı kasıb (kəm, naqis) ahmak, ebleh, ~äkılsız; şeri zekah, zeka özürlü. ağh oynamaq bak. ağlı başmdan oynamaq. ağlı özüno getmək akh kendine gitmek, kendisi gibi zannetmek, kendıne göre de-ğerlendirmek. ağh pərsək (pərsəng) aparır akılsızm, eblehin biridir. ağlı poxuna bulaşmaq k. aklı bokuna ka-rışmak, korküdan ne yapacağım bileme-mek, şaşırıp kalmäk, kendini kaybetmek ve ne yaptığını, ne söylediğiıii bilmemek. ağh sərdə vermək äşık olmak, vurulmak, meftun olmak. ağlı sonradan başına gəlmək aklı sonra-dan başma gelmek, verdiği kararın yanlış olduğunu anlayıp vazgeçmek. ağlı sonradan gəlir 1-bir kararı zamanmda vermeyenler için kullanılan ifade. 2-bir olaym olup bitmesinden sonra bazı tedbir-ler almaya kalkanlar için söylenir. aiı təyyar olmamaq äklı yerinde olmamak. akh kendinde ohnamak, akılsız ohnak, akh başında olmamak. ağlı topuğunda serseri, akılsrz, ahmak,

~ ebleh kimse. ağh uçmaq (uçub getmək) meftun olmak, vurulmak, äşık olmak. ağlı (ağlını) uduzmaq 1-aldanmäk, birine uyarak hileye aldanmak, tongaya düşmek. kaybetmek, tuzağa düşmek. 2-yanılmak, hata yapmak.

32

Page 34: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ağlı üstündə olmamaq l-deli olmak. 2-kendinde olmamak, baygın olmak. ağlı yatmaq aklı yatmak, bir işin olabile-ceğine inanmak. ağlı yerində olmamaq aklı kendinde ol-mamak. ağlı zail (zay) oimaq akbnı kaybetmek. ağhmda! aklımda, lädes oyununda katı-hmcılardan birinin diğerine bir şey verir-ken karşıdakinin "lädesi unutmadım" an-lammda söylediği ifade. ağlın (ağlınız) nə kəsir? bu konudaki dü-şünceniz nedir? ağlm ona buna (başqasına) getməsin aklm başkalänna gitmesin. adammı iyi tammalısın, ben bäşkalanna benzemem, iyi düşün ve düzgün davran, yolunu şaşırma (uyarı ifadesi). ağlına ayrı (başqa) şey gəlməsin aklma başka bir şey gelmesin. hiçbir şeyden şüp-helenme, başka şey düşünme, rahatsız ol-ma. ağlına batnıaq inanabilmek, inanmak, mümkün olacağmı hesaplamak. ağhna batmamaq akhna yatmamak. ağlına bir şey gəlmək akhna bir şey gel-mek, şüphelenmek, pirelenmek. ağlına çatmaq idrak etmek, anlamak, an-layabilmek, hayal etmek. ağlına da gətirmə aklma da getirme, hiç kafana koyma, asla düşünme. ağlına da gətirməmək akhna da getirme-mek, hiç düşünmemek, hiç tahmin etme-mek. ağlına dammaq akhna gelmek. şüphelen-mek, içine doğmak. ağhna dua yaz! (yazdır!) k. ahmak, serse-ri, ebleh anlammda söylenir. ağima dua yazım akhna yanayım. ağlına düşmək 1-akhna düşmek, hatırlä-mak. 2-akhna esmek, bir düşünceye sapla-nıp kalmak, bir düşünceyi hayata geçirmek kararma varmak. ağlına gələıı başına gəlmək aklma gelen başma gelmek, olabileceğini tahmin ettiği kötü şey gerçekleşmek. ağlına gələni danışmaq (demək, söyləmək) aklma geleni konuşmak, aklma ne geldiyse konuşmak, rastgele konuşmak.

ağlma gələni eləmək aklına geleni yap-mak, her istediğini düşünmeden yapmak. ağhna gəimək 1-aklına gelmek, hatırla-mak. 2-akhna esmek, bir şeyi yapmayı tasarlamak. ağhna gəlməmək aklma gelmemek, hatır-lamamak. ağlına gətirmək akhna getirmek 1-hatırlamak; düşünmek. 2-hatırlatmak. ağlına güe vermək düşünmek, ölçüp biç-mek. ağlına keçə yamaymı akhna şaşayım, kafan almıyor, aklm almıyor. ağlına qoymaq aklına koymak, bir düşün-ceyi bir başkasma telkin etmek, beynine yerleştirmek. ağlına salmaq hatırlatmak. ağlma sığışdırabilınəmək (sığışdırmamaq) 1-aklma sığdıramamak, akh almamak, mantığı kabul etmemek, dayanamamak, katlanamamak. 2-tasawur edememek, inanamamak, hayret etmek, şaşırıp kalmak. ağlına uymaq aklma uymak, bir başkası-nın düşüncesine göre hareket eünek. ağlına (ağlına başına) vurmaq bak. götür qoy eiəmək. ağhna yatmaq aklına yatmak, mäkul gö-rünmek, olabileceğine kanaat getirmek. ağlına yerləşdirmək kafasma sokmak. 1-bir şeyi kesin olarak kararlaştırmak, kesin karara varmak. 2-birine bir şeyi telkin et-mek, bir şeyi kafasma sokmak. ağhnda qalmaq akhnda kalmak. ( 1-unutmamak. 2-hatırlarhak. ağlında olsun! aklmda olsun! unutma! aklmdan çıkarma! ağhnda saxlamaq (tutmaq) akhndä tut-mak, unutmamak. ağlından çıxartmaq aklmdan çıkarmak, unutmak. ağlından çıxmaq aklmdan çıknıak, unut-mak, hatırlamamak. ağlından çıxmamaq aklmdan çıkarma-mak, unutmamak. ağlmdan getməmək aklından gitmemek, unutamamak. ağlmdan gəiib keçmək (keçmək) akhndan gelip geçmek, bir an için hatırlamak.

33

Page 35: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ağlından ötürmək düşünmek, akhna ge-tirmek. ağhndan zoru olmaq aklmdan zoru ol-mak, bazen akıl dışı hareketler yapmak. ağlını almaq akhnı başından almak. 1-hayrete düşürmek, çok şaşırtmak. 2-birinin düşüncesini kendisiyle meşgul etmek. ağhnı aparmaq aklını başmdan almak. 1-hayran etmek, meftun etmek. 2-baştan çı-karmak, güzelliği ile mest etmek. ağlını azdırmaq 1-şaşırmak. 2-kafasını karıştırmak, doğru yoldan uzaklaştırmak, düşüncesini başka tarafa çekmek. 3-şaşırtmak. ağhnı başma cəm etmək (cəmləmək, dərk eləmək, yığmaq) äklmı başına al-mak, aklını başma toplamak, aküsızca dav-ranışlar sergilemekten kendini almak. ağhnı başma qoymaq aklım başına almak, mäkm, manttkh davranmak. ağlını başından almaq (aparmaq, çıxarmaq) 1-yolunu azdırmak, kötü yola düşürmek. 2-aklını başmdan almak, meftun etmek, güzelliği ile mest etmek. ağhnı çaşdırmaq 1-deli etmek, aklmı kay-betmesine sebep olmak. 2-aklını şaşınnak, akh başmdan gitmek, deli olmak. ağhnı əlindən (sərdən) almaq bak. ağhnı başından almaq (aparmaq, çıxarmaq). ağiını işə salmaq (işlətmək) akhm kul-lanmak, akıl etmek. ağhnı itirmək aklını kaybetmek. 1-deli olmak, aklmı kaybetmek. 2-bak. ağlı ba-şından çıxmaq. ağhnı itirmiş kimi akhm yitirmiş gibi, şaşkm hälde. ağhnı külək aparıb aklmı kaybetmiş. ağlını oğurlamaq aklmı çelmek. yoldan çıkarmak, kandırmak, aldatmak. ağlım oğurlatmaq akhm çeldirmek, birini baştan çıkarttırmak. ağlını sərdən buraxmaq kendini kaybet-mek. şaşırmak, ne yapacağını bilememek. ağhnı sərsəri etmək akhnı başmdan al-mak. aklmı kaybetmesine sebep olmak, son derece etkilemek. ağlını şaşdırmaq aklını şaşırtmak.

ağhnı yayındırmaq 1-kararından, niyetin-den caydırmak. 2-baştan çıkarmak, ayart-mak. ağlının pərsəngi (tərəzisi) pozulmaq kantarm topunu kaçırmak, akıl kän olma-yan davranışlar yapacak häle gelmek, mantık dışı hareketler yapacak duruma düşmek. ağhnın ucuna da gəlməmək aklmın köşe-sinden bile geçmemek, hiçbir zaman dü-şünmemek. ağlı bozlu (qaralı) akh karalı, rengärenk, içinde her renk olan, ağırlıklı olarak siyah ve beyaz veya.gri renklerden oluşan. ağmağana çıxmaq mutlu güne kavuşmak, bahtiyarhğa ermek. ağmaq oimaq bir tarafa meyletmek, eğil-mek. ağnağaz eləmək (üyütmək) boş yere ko-nuşmak, boşboğazhk etmek. ağrı çəkmək 1-doğum sancısı çekmek. 2-ıstırap çekmek, üzülmek. ağrı tutmaq 1-ağrı başlamak. 2-hämile kadınlarda veya hayvanlarda doğuma yakm şiddetli ağrı başlamak. ağrım ürəyinə derdim, sıkmtım, ıstırabım senin olsun. ağrımaz baş (başım) sükunet, kaygısızlık, rahatsız edici işlere kanşmama anlammda, kaygsızlık, sakinlik. ağrımaz başına buz (buz) bağlamaq ba-şını derde sokmak. boşu boşuna başını beläya sokmak. ağrımaz başına çalmaq başma iş açmak, başına dert almak.. ağrımaz başına dəsmal bağlamaq (saqqız salmaq) bak. ağrımaz başına çalmaq. ağrın (ağrını) ahm birisine samimtyetle söylenen bir hitap şekli, veya onu sevip okşarken söylenen ifade, "senin yerine ben hasta olayım, sana gelecek dert belä bana gelsin" anlamında. ağrın canıma (mənə) gəlsin bir sevgi ifa-desi. ağrm ürayimə derdin bana gelsin, sıkmtm benim olsun (sevgiyle seslenme ifadesi). ağrısı çəkiimək ağnsı kaybolmak, ağrısı dinmek.

34

Page 36: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ağrısı tutmaq sancısı tutnıak, rahatsız olan bir organ ağrımaya başlamak. ağrısın (ağrısını) çəkmək pişman olmak, yaptığı işin kötü sonucuna muhatap olmak, zarannı görmek. ağrısına düşmək ıstırabma tutulmak. ağrıyan yerinə dəymək (toxunmaq) ya-ralı yerine dokunmak, en hassas olduğu noktaya dokunmak. ağrov oimaq dehşetli derecede korkmak, ürküntü duymak. ağsaqqalhq etmək ak sakalhk etmek, bü-yüklük göstermek. 1-önderlik etmek, bü-yüklük göstermek, idare etmek. 2-nasihat etmek, öğüt vermek, yol göstermek. ağu salmaq göz dağı vermek. ağusuz ilan hilekar, düzenbaz, fitne kim-se. ağuşuna almaq T-kucaklamak, kueağına almak. 2-kaplamak, içine almak. ağuşıına çəkmək kucaklamak, sarmak. ağuz olmaq olgun häle gelmek, olgunlaş-mak; olgunlaşıp vakti geçmek. ağza acıhq salmaq evde kavga çıkarmak. ağza alası (alınası) deyil ağza ahnacak gibi değil. 1-çok acı, ekşi veya kötü yemek, yenecek şey. 2-çirkin söz veya davranış. ağza alınmaz ağza alınmaz, söylenmesi çirkin veya ayıp söz. ağza almamaq ağza almamak, sözünü bile etmemek, anmamak. ağza baxmaq kendi fıkri olmamak, baş-kalannm isteğine göre hareket etmek. ağza düşmək ağza düşmek, dedikodu mevzusu olmak. ağzı acı olmaq bedbahthğa uğramak, mutluluğu kedere dönmek, başına kötü şeyler gelmek. ağzt acılıq salmaq evde kavga çıkarmak. ağzı açıq (açıla, aynq, ayrıla) qalmaq ağzı açık kalmak, hayret etmek, çok şaşır-mak, hayrete düşmek. ağzı açılmaq 1-azarlamaya başlamak, küf-retmeye başlamak. 2-topluca, hep birlikte gelmek, akıp gelmeye, yürümeye başla-mak. ağzı axmaq kendini bir şeye kaptırmak, bakakalmak.

ağzı aparmaq ağzma geleni söylemek, konuşmasma dikkat etmemek, haddini aşmak, ne dediğini bilmemek, konuşması can sıkmak. ağzı aralanmaq uzun müddet sustuktan sonra konuşmaya başlamak. ağzı aşa yetişmək eli ekmeğe ulaşmak, para kazanmak. ağzı aya, gözü çaya baxmaq bir işi gelişi-güzel yapmak, dikkatli çalışmamak, dik-katli yapmamak. ağzı ayrıq qalmaq ağzı açık kalmak, hay-ret etmek, şaşırmak. ağzı başqa havanı çalmaq konunun dışm-daki şeylerden bahsetmek, asıl konuya dokunmamak. ağzı bir yerə yığmaq anlaştırmak, birleş-tirmek, aradaki anlaşmazhğı yok etmek. ağzı birə düşmək bir hedefe yönelmek. ağzı boz yaltäk, küyruk sallayan. ağzı boza vermək fırıldak gelmek, kan-dırmak, aldatmak. ağzı burnu düşmüş faydasız, kınk, yakı-şıksız, acayip, kötü. ağzı burnu yerində eli ayağı düzgün, gü-zel, yakışıkh. ağzı çatmamaq eline geçmemek, ulaşa-mamak. ağzı dad görməmək hep sıkmtı ve dert içinde olmak, mutlu bir hayatı tanımamak. ağzı dadsız olmaq hämile kalmak, hämile olmak, aşermek. ağzı dalana dirənmək çıkmaz sokağa girmek. ağzı deyil! han değil, yapamaz, cesaret edemez, onun işi değildir. ağzı dəyişmək ağız değişmek, önce başka, sonra başka türlü konuşmak, başka türlü söylemek. ağzı dəymək kandırmak, aldatmak, tath dile tütmak. ağzı dili bağlanmaq ağzı dili bağlanmak, bazı etkilerden dolayı konuşamaz duruma gelmek. ağzı dili qurumaq ağzı dili kurumak, çok susamak. ağzı dili tutulmaq ağzı dili tutulmak, her-hangi bir şeyden dolayı son derece heye-canlanmak, hayran olmak.

35

Page 37: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ağzı dolu cesur, ateşli konuşan. ağzı dolu damşmaq cesurca konuşmak, ateşii konuşmak. ağzı dolusu bütün gücüyle (bağırma). ağzı düşmək yönelmek, bir tarafa doğru gitmek. ağzı elə bil karvansara qapısıdır (kalaf (v)adır) ağzı büyük kimseler için söylenir. ağzı əyilə qalmaq 1-hayret etmek. 2-hayran kalmak. ağzı əyilmək 1-yüz felci geçirmek. 2-gördüğü bir şey karşısmda olağanüstü et-kilenmek, hayranlıktan ağzı bir karış açık kalmak. ağzı əyri beceriksiz, işe yaramaz (kimse). ağzı əyri olmaq birinden memnun olma-" mak, hoşnut kalmamak. ağzı əyrini boynunun ardından tanımaq olar kötü kimse bakmca anlaşılır. ağzı əzvay dadı vərmək çok asabi olmak, çok sinirli olmak. ağzı getmək 1-pantolon, gömlek vs.'nin ağız kısmı yıpranmak. 2-bir şeye dahp gitmek, hayran hayran bakmak. ağzı geri dönmək sözü geçmemek. ağzı günə buraxmaq kendi başına bırak-mak, yalnız bırakmak, terketmek. ağzı günə qalmaq sahipsiz kalmak, kimse-siz kalmak, kendi başma yalnız kalmak, boş kalmak, atıl kalmak. ağzı günə qoymaq tek başına bırakmak, elini üzerinden çekmek, kaderiyle başbaşa bırakmak. ağzı hara düşdü getmək nereye geldiyse oraya gitmek. ağzı havada gəzmək ağzı havada gezmek, dünyadan bihaber, şaşkm bir şekilde do-laşmak. ağzı hər şeydən çıxmaq her şeyi kaybet-mek. ağzı xeyir xoşluğa açılmamaq ağzı bed-duayla açılmak, ağzım kötüye açmak, iyi şeyler söylememek. ağzı ilə milçək qovmaq (tutmaq) sinek avlamak, işsiz olup anlamsız şeylerle uğ-raşmak. ağzı i l ə quş tutmaq çok ciddi, çok çalış-kan, çok hareketli, her şeyi çok çabuk kav-ramak. maharetli olmak.

ağzı isti yerdə olmaq 1-derdi gamı olma-mak, dünyayı umursamamak. 2-zorlukIa karşılaşmamak, maddi durumu iy i olmak. ağzı işdə olmaq (işləmək) çenesi çahşmak. sürekli bir şeyler yemek. ağzı kəsərli olraaq hükmü yürümek, nüfuz sahibi olmak, sözü geçmek. ağzı kilidlənmək (qılillanmaq) ağzı kilit-lenmek. 1-korkudan, heyecandan vs. ko-nuşmamak, susmak. 2-sır vermemek, ko-nuşmamak. ağzı köpüklənmək 1-hiddetten, hastahktan vs. ağzmdan köpük saçılmak. 2-hiddetlenmek, coşmak, çok sinirlenmek. ağzı qan olsa da yerə tüpürməmək sırrmı gizli tutmak. içindekileri kimseye söyle-memek. ağzı qapanmaq ağzı kapatılmak, zorla susturulmak, susmaya mecbur edilmek. ağzı qatıq kəsməmək sözü geçmemek. ağzı qatıqlı sessiz sedasız ve äciz kimse, ağzı qızışmaq 1-çenesi düşmek, çenesinin çivisi düşmek, başkalarının konuşmasına imkän bırakmamak. 2-konuşmaya dalarak asıl işini unutmak. ağzı qulağınm dibinə getmək ağzı kulak-larma varmak. l-anlamsız şekilde gülmek. 2-çok sevinmek, sevinçten havalara uçmak. ağzı quiaqlarına dəymək ağzı kulaklarma varmak, aşırı derecede sevinmek. ağzı qurumaq ağazı kurumak, çok susa-mak. ağzı (ağzın) quıusuıı! ağzı (ağzm) kuru-sun! feläket dileğinde bulunanlar için kul-lamlan bir ilenme ifadesi "dilin tutulsun". ağzı Iəg ağzı sıkı olmayan, ketum olmayan, sır saklamayan. ağzı (nədi!) nedir! (eləməsin! görməsin!) ne haddine, ne ilgilendirir, ne gibi bir yet-kisi vardır, hangi cesaretle. ağzı otlu zavalh, dili var ağzı yok. ağzı oynamaq ağzı oynamak, çenesi dur-mamak. 1 -birşeyler yemek. 2-konuşmak. ağzı pərtov geveze, konuşmasmı bilme-yen, edebe aykın sözler sarf eden. ağzı pis oimaq hämile olmak, aşermek. ağzı soyuq akh kıt, gereksız sözler konu-şan, kavrama gücü olmayan. ağzı soyumaq ölmek.

36

Page 38: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ağzı söz tutmamaq soğuktan, korkudan, heyecandan vs. konuşamamak. ağzı sözə qızışmaq çenesi düşmek, çok konuşmak, lafa dalmak. ağzı sulanmaq ağzı sulanmak, imrenmek, kendisinin olmasını çok istediği bir şeyi görüp şiddetle arzulamak. ağzı suyla dolmaq bak. ağzı suianmaq. ağzı süd qoxumaq (iyi vermək) ağzı süt kokmak. 1-çok tecrübesiz olmak. 2-çok genç olmak. ağzı sürüşmək şaşırmak, yanlış söylemek, dili sürçmek. ağzı torpaq qapmaq çok yaşianmak, beli bükülmek. ağzı üstə qapanmaq ağzı üzerine kapak-lanmak, yüzü üstü devrilmek. ağzı var dili yox ağzı var dili yok. 1-suskun, zulme uğramış. 2-mazlum, sessiz, sessiz sedasız, az konuşan. ağzı yağhdır içki içmiş kimseler için söy-lenen bir ifade. ağzı yanıb qayıtmaq (yanmaq) ağzı yan-mak, çok kötü tecrübe edinmek, kötülükle karşılaşmak, girişimi kötü sonuçlanmak, yaptığı bir şeyden fayda görmemek, teşeb-büs ettiği işte zarara uğramak, pişman ol-mak. ağzı yanmış qəhrəman kaybetmiş, yenil-miş, mağlup olmuş kimse. ağzı yastı hükmü yürümeyen, sözü geçme-yen. ağzı yaşıl tabansız, ödlek, korkak. ağzı yerdən torpap (toz) qapmaq çok yaşlanmak, beli bükülmek. ağzı yırtıq sır tutamayan, itimat edilme-yen. ağzı yuxarı 1-yukarıya doğru, yokuş yuka-n, ters istikamete. 2-burnu havada. ağzıaçıq qalmaq ağzı açık kalmak, hayret etmek, şaşırmak, dona kalmak. ağzım ağzına dəysin yüz yüze konuşayım. ağzım (dilim) qurusun! dilim kurusun, söylenen kötü bir sözden veya edilen bed-duadan sonra duyulan pişmanhğı bildiren bir ifade. ağzım yaradı sulayabilmirəm (suvarabilmirəm) tembelim, tenbelin biri-yim.

ağzıma bir şey dəyməyib ağzıma hiçbir şey girmedi, hiçbir şey yemedim. ağzıma dad, qarnıma vay şivən ş. bahse-dilen ancak yenmeyen leziz yemekler ve içecekler için kullanılır. ağzıma daş torpaq genelde kötü bir haber söylenmek istendiği zaman kullanılır, "bu sözler söylenmez, ama söylemek duru-mundayım". ağzımı açma! beni kötü konuşturma! ağzm əyilər! kaba ve çirkin, kötü sözleri kullananlara söylenen bir uyarı ifadesi. ağzm fal olsun! Aliah ağzından duysun, söylediğin gerçek olsun. ağzın geri dönsün boynun kırılsm, gebere-sin. ağzın qurusun dilini eşek arısı soksun. ağzın nədir! hangi cesaretle! ağzın(ı) oxumaq içinden geçeni okumak, ne düşündüğünü bilmek veya tahmin et-mek. ağzın(ı) ovuşdurmaq gözünü korkutmak, çekinmesini sağlamak. ağzın pambıqlansın! seni ölesin emi! ağzma ağız vermək 1-coşturmak, tahrik etmek. 2-tarafım tutmak, desteklemek, tarafını tuttuğunu ima etmek. ağzma almaq 1-ağzma almak, söylemek, konuşmak. 2-söylemeyi läyık bilmek, yeylemek. 3-duman, alev, su vs. bürümek, kaplamak. ağzına almamaq ağzına almamak, diline getirmemek, anmamak, konuşmamak. ağzına at başı almaq her şeye bağınp çağırmak. ağzına atmaq 1-ağzma bir şey atmak, rüş-vet vermek, bir şeyler verip kendine täbi etmek. 2-ağzma atmak, bir şeyi yemek için ağzına koymak. ağzına bax! başma buyrukluğuna bak hele! (bir uyarı ifadesi). ağzına baxaqalmaq ağzına aval aval bak-mak, şaşırmak, hayran kalmak. ağzına baxan yoxdur kimse takmıyor, önemsemiyor, itibar etmiyor. ağzma baxıb danışmaq 1-ağzma bakıp konuşmak, birine göre konuşmak, birinin arzusu doğrultusunda, ona hoş gelecek şekilde konuşmak. 2-birini taklit etmek.

37

Page 39: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ağzına baxmaq ağzına bakmak. 1-başkalannm iradesine sığmmak, täbi ol-mak, kendi fikriyle bir iş yapamamak, onun sözüne uymak, sözünden çıkmamak. 2-ne söyleyeceğini beklemek, emre ämade ol-mak. ağzına bal sürtmək bak. ağzma bir barmaq bal çalmaq. ağzma bir barmaq bal çalmaq ağzına bir parmak bal çalmak, güzel sözler söyleyerek ümitlendirmek. ağzına bir sümük atmaq önüne bir kemik atmak, ufak bir şey vererek veya çıkar göstererek susturmak. ağzma bir şey atmaq 1-ağzına bir şeyler atmak, azıcık yemek. 2-uyarmak. 3-rüşvet vermek, bir şey vererek konuşmasma, bazı şeyleri açmasma engel olmak. ağzına bir şey dəyməyib ağzma bir şey girmedi, hiçbir şey yemedin (yemedi) an-lamında. ağzma bir şey qoymamaq ağzına bir şey koymamak, hiçbir şey yememek. ağzma burnuna bulaşdırmaq ağzma bur-nuna bulaştırmak, berbat etmek, bir şeyi yapamamak, becerememek. ağzına çıxan olmamaq karşısmda kimse laf söyleyememek, son derece nüfuzlu olmak, bir dediği iki olmamak, sözü kılıç-tan keskin olmak. ağzına çöp (dil) atmaq yönlendirmek, bir konuda uyarmak, kandırılmasma engel olmak. ağzına çııllu dovşan sığmamaq (yerləşməmək) atmak, palavra sıkmak, yüksekten atmak; kendini övmek. ağzma dəydirməmək (dəyizdirməmək, toxundurmamaq) ağzma sürmemek, hiç yememek veya içmemek. ağzına dil qoymaq (vermək) ağzına laf atmak, bir konuda konuşması için ona işa-ret olacak bir laf söylemek. ağzına düşmək ağzına düşmek, sürekli aynı şeyi tekrar tekrar söylemek. ağzına gendir! sana göre değil, sana büyük gelir, ağzma läyık değil. ağzına gəldiyi kimi ağzına geldiği gibi, düşünmeden, tartmadan konuşma, söyleme.

ağzına gələni damşmaq ağzına geleni konuşmak, konuşmasma dikkat eünemek. ağzına gələni (gələn sözü) demək (söyləmək) ağzına geleni söylemek, çok kötü azarlamak, İaf söylenıek, aşağılamak; nezaketten uzak sözler söylemek. ağzına gəlmək dilinin ucuna gelmek, söy-lememesi gereken şeyi söylemek isterken son anda geri çevirmek; söylemek istemek. ağzına gətirmək diline getirmek, bir şeyi istemeden söylemek, konuşmak. ağzına gətirməmək ağzından çıkarmamak, söylemek isteyip de söylememek. ağzma girmək burnuna girnıek, çok yak-laşmak. ağzma götürmək 1-bağırıp çağırmak, haykırmak. 2-duman, alev, su vs.'bürümek, kaplamak.'* ağzma gözüne bulaşdırmaq ağzma gözü-ne bulaştırmak, becerememek, yapama-mak, berbat etmek. ağzma it alıb sinirlenmiş, hiddetlenmiş kimse. ağzına it başı almaq (salmaq) bak. ağzına gələni danışmaq ağzma kimi (qadər) ağzma kadar, dopdo-lu, boş yeri kalmayacak şekilde. ağzına qavıt (qovut) aimaq zorlukla sus-mak, konuşmamak. ağzıııa qıftl vurmaq bak. ağzmı mumlamaq. ağzına qavıt (qovut) verən yoxdur balc. ağzına baxan yoxdur. ağzına qurd düşmək kimse tarafından aranmamak, lcimse tarafmdan konuşturul-mamak, saygı gösterilmemek, tecrit edil-mek, yalnız bırakılmak. ağzına oğru qayası 1-şeytan gibi, cin gibi kimseler için söylenir. 2-yılan vb. gibi ür-kütücü hayvanlar anıldığında söylenen ve onlann yarattığı korku ve ürküntüye engel olmak için kullanılan bir ifade. ağzına saqqız eiəmək ağzına sakız etmelc. 1 -bir şeyi çok tekrarlamak. 2-dedikodusunu yapmak. ağzıua sıçmaq k. ağzma sıçmak, birisine karşı ağır bir karşdıkta bulunmak, bir şeye veya birine büyük zarar verecek davranışta bulunmak.

38

Page 40: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ağzına söz almaq konuşmak, bir şeyler söylemek. ağzına söz atmaq birine kullanabileeeği bir bahane vermek, söylediği bir kelime ile herhangi bir konuda konuşmasmı, söyle-mesi gerektiğini işaret etmek, birine söyle-yeceği şeyi kopya vermek, öğretmek, söy-lediği şeylerle birinin konuşmasım yönlen-dirmek. ağzma söz vermək ağzma laf atmak. ağzına su almaq (götürmək) ağzma taş almak, susmak, konuşmamak, susup kal-mak, sohbete katılmamak, konuşmaya ka-tılmamak. ağzına sümük atmaq ağzına kemik atmak. 1-susturmak için az bir şey vermek. 2-rüşvet vermek. ağzına təpmək tıkmmak, bir şeyler yemek, ağzına tüpürmək 1-birisine kendi düşün-cesini kabul ettimıek. 2-ayrı ayrı kimsele-rin aynı düşünceyi ileri sürmeleri karşısm-da kullanılan bir ifade. ağzma verilməsini gözləmək ağzına ve-rilmesini beklemek, kendisi çalışmayarak işlerin başkaları tarafmdan yapılmasmı beklemek. ağzına vur çörəyini əlindən al kafasma vur ekmeğini elinden al, sessiz, müläyim, uysal kimseler için kullanilän bir ifade. ağzına vurmaq gereken cevabı vermek. ağzının payını vermek. ağzına yara düşsün kargıyanlara ve kötü konuşanlara karşı söylenen bir tepki ifade-si. " ağzına yaraşmır ağzma yakışmıyor, sen-den bu sözler beklenmez, böyle konuşman sana yakışmıyor. ağzına yiyələnmək (yiyəlik etmək) ağzma sahip olmak, konuşmasına dikkat etmek. ağzına yoğurt sürtmək ağzına bir barmäk bal çalmak, kandırmäk, küçük bir şey kar-şılığında çok değerli bir şeyi elinden al-mak. ağzında böyümək ağzında büyümek, mi-desi bulanmak, yiyememek, yutamamak. ağzında dili qora kimi bişmək haddinden fazla susamak.

ağzında dili yox ağzı var dili yok, mazlum, zavallı, äciz, herkesten çekinen, sesi söluğu çıkmayan kimse. ağzında dilin yansın! idam edilesin, öle-sin! ağzında dişi qalmamaq ihtiyarlamak, yaşlanmak. ağzında dişi qalmayıb (yoxdur) götühdə qıröşı k. 1-yaşı geçmiş, işi bitmiştir. 2-yaşma uygun davranışlar göstermeyen yaşhlara karşı söylenen hakaret ifadesi. ağzmda quş (quş başı) gətirmək ufacık bir şey yapıp büyük işler başarmış gibi konuşmak. ağzında Iəpə (noxud) islanmamaq ağzm-da bakla ıslanmamak, sır saklayamamak. ağzmda yağ əridən gətirməyib ki! hayırh şey için gelmemiş k i , hayırlı bir şey için geldiğini mi zannediyorsun! ağzındakı dişləri (dişlərini) saymaq çok iyi tanımak, güeünü ve cesaretinin seviye-sini iyi bilmek. ağzmdan bal axmaq (tökülmək) ağzmdan bal akmak, güzel, hoş laflar etmek, çok güzel şeylerden bahsetmek, güzel konuş-mak, gönül okşayıcı, iç açıcı, moral verici sözler sarf etmek. ağzmdan bir dəyirman su getmək ağzın-dan köpükler saçarak yüksekten atmak. ağzından çıxan kimi o anda, çarçabuk, hemen, anında. ağzından çıxanı (çıxan sözü) qulağı eşitməmək ağzmdan çıkanı kulağı duy-mamak, çok kötü şeyler söylemek, kötü sözler söylediğinin farkında olmamak. ağztndan çıxmaq 1-ağzmdan kaçırmak, istemeden söyleyivermek. 2-elinden çık-mak, kaybetmek, yitirmek. ağzından çıxmasın kimselere söyleme. kimseler duymasın. ağzından çörəyini qapmaq bir kimsenin hakkma tecavüz etmek, elinden almak. ağzından dürr tökmək (tökülmək) çok güzel ve anlamh konuşmak, güzel ve kıy-metli sözler sarf etmek (bazen de süslü lakin anlamsız konuşma anlammda alay ifadesi olarak da kullanıhr).

39

Page 41: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ağzından düşməmək ağzından düşnıemek, bir konuyu, bir kimseyi, bir şeyi hiç unut-mamak, hep anmak. ağzından girib burnundan çıxmaq ağ-zından girip burnundan çıkmak, dil döke-rek, tatlı sözlerle birini kandırmak, yola getirmek. ağzından hörra töküimək anlamsız laflar etmek. konuşmasım bilmemek, ne dediğini bilmeden konuşmak. ağzından xeyir çıxmır barı şər danışma (demə) ağzından hayır çıkmıyor bari şer söyleme, "lehte konuşmuyorsan, bari a-leyhte konuşma". ağzmdan kirə istəmək diline kira istemek, konuşmaktan äciz olmak, laf ağzından cımbızla ahnmak. ağzından köpük qusmaq bak. ağzı köpüklənmək. ağzından küiək aparsın ilenen, beddua eden kimselerin bedduasmın zarannın do-kunmaması için söylenen bir ifade. ağzuıdan qaçırmaq ağzmdan kaçırmak, bir sözü istemeden söylemek, demek. ağzından qaçmaq ağzmdan kaçırmak, bilmeden, iradesi dışmda bir sözü söyle-mek. ağzından qan iyi (qoxusu) gəlmək kavga-ya, sonu ölüme götürecek, düşmanhk do-ğuracak laflar etmek. ağzından qapmaq ağzından kapmak, bir kimsenin bildiği şeyleri çok ustalıkla ve sezdinneden öğrenmek. ağzmdan qıfılı götürmək konuşmaya başlamak, bildiklerini söylemeğe başla-mak. ağzından laxta laxta qan gəlmək kan tükürmek, vereme yakalanmak. ağzından tikəsini qapmaq ağzmdan lok-masmı almak, bir kimsenin hakkı olan şeyi çeşitli yollarla ondan almak. ağzmdan od alov püskürtmək (tökülmək, yağmaq, yağdırmaq) ateşli konuşmak, ağzmdan ateşler saçmak. ağzmdan od çıxmaq (tökülmək) bak. ağzından od alov püskürtmək (tökülmək, yağmaq, yağdırmaq).

ağzmdan söz çıxarmamaq kimselere bir şey dememek. konuşmamak, susmak, sırrı saklamak. ağzmdan söz qaçırtmaq ağzından kaçır-mak, istemeyerek, gayri iradı olarak bir sırn söylemek, gizli olan bir şeyi açıkla-mak. ağzından sözünü almaq ieb demeden leblebiyi anlamak, birinin ne demek istedi-ğini hemen anlamak. ağzından süd iyi (qoxusu) gəlmək ağzm-dan süt kokusu gelmek. 1 -çok genç ve tec-rübesiz olmak. 2-henüz büyümemek, yaşı çok küçük olmak. ağzından süd iyi (qoxusu) gəlir! "ağzm-dan süt kokusu geliyor, daha büyümemiş-sin!" anlamında önemsememe ifadesi. ağzından'vurmaq ağzma tıkamak, söyle-diği bir şeyi hemen reddetmek, geri çevir-mek, sözünü kesmek, lafmı ağzmda bırak-mak, konuşmasına müsaade etmemek, moralini bozmak. ağzmdan yekə danışma haddini aşnıa, kendinden büyük laflar etme. ağzından yel (alsın) aparsın ağzından yel alsm, ağzını hayra aç, kötü ihtimallerden söz edenlere karşı söylenen bir ifade. ağzından yerə salmamaq ağzmdan dü-şürmemek, sürekli olarak bir şeyi tekrarla-mak. ağzını açabilməmək ağzmı açamamak, korkudan, çekindiğinden vs. ağzmı açıp konuşamamak, sesini çıkaramamak. ağzıııı açacağına (açaııa kimi) gözünü aç ağzmı açacağma gözünü aç, dikkatsizlik yüzünden zarara sebebiyet verenler için kullanılır. ağzını açan kimi... ağzmı açar açmaz... ağzını açdırmaq 1-ağzmı açtırmak, kötü laflar etmesine, kızmasma, küfretmesine, liyakatsiz laflar etmesine mecbur etmek. 2-kendi kendine söylenmeye sebep olmak. ağzmı açıb (ayırıb) göyə (havaya) baxmaq (tutmaq, vermək) ağzmı açıp havaya bakmak. 1-elinde olmadan, gayri iradi, şuursuz olarak bakmak. 2-aval aval bakmak.

40

Page 42: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ağzını açıb gözünü yummaq ağzını açıp gözünü yummak, ağzına ne gelirse söyle-mek, küfretmek. ağzını açıb qulaq asmaq ağzını açıp din-lemek. 1-aval aval dinlemek. 2-dikkatle dinlemek. ağzını açıb yummaq ruhunu teslim etmek üzere olmak, ölmek üzere olmak. ağzını açmca gözünü aç ağzmı açacağına gözünü aç. 1-düşünmeden, ölçüp biçmeden konuşma. 2-uyanık ol, etrafında olanlara dikkat et. ağzmı açnıağa qoymamaq ağzını açması-na izin vermemek, konuşmasına fırsat ver-memek. ağzını açmaq 1-ağzını açmak, konuşmaya başlamak, birine sitem ederek söylenmeye başlamak, yaptığının kötü, hatah olduğunu dile getirmek, kötü konuşmak. 2-gizli, mahrem şeyleri söylemek. ağzını açmamaq ağzını açmamak. 1-susmak, konuşmamak. 2-sır vermemek. ağzını Allah yoluna açmaq (qoymaq) 1-dilenmek, dilencilik etmek. 2-ağzma geleni söylemek, sitem ederek söylenmek, ho-murdanmak. ağzını aralamaq (aramaq) 1-ağzmı ara-mak, birisinin gäyesini, niyetini, kalbinde-kileri, düşündüklerini öğrenmeye çahşmak, ağzını aramak, laf almaya çahşmak. 2-bak. ağzını cırmaq. ağzını aramaq bak. ağzını aralamaq (aramaq). ağzıııı avara qoymaq akhna eseni söyle-mek. ağzma ne geldiyse konuşmak. ağzmı aya tutub ulamaq anlamsız, boşuna konuşmak, boşuna bağırmak. ağzını ayırıb qulaq asmaq ağzını açıp dinlemek, aval aval dinlemek. ağzıııı ayırmaq 1-ağzmı açıp aval aval dinlemek. 2-cezaIandırmak. ağzını bağlamaq ağzını mühürlemek. 1-hiçbir şey yememek, bir şey yemesine izin vermemek. 2-susturmak, konuşmasma izin, fırsat vermemek, müsaade etmemek, ko-nuşturmamak. ağzıııı bədə (bədliyə, şərə) açmaq ağzmı kötüye açmak, uğursuz konuşmak, kötü şeylerin olduğunu (olacağmı) söylemek,

şom ağızhlık etmek, kötü niyetle konuş-mak, ağzını hayra açmamak. ağzını bərkə salnıaq işi yokuşa sürmek, işini zorlaştırmak. ağzını bıçaq açmamaq ağzmı bıçak aç-mamak, çok kederli olmak, başma gelen bir belä veya işten dolayı içine kapanıp ko-nuşmamak, derinlere dalmak. ağzını bir yana salmaq aldatmak, kandır-mak. ağzını bir yerə yığmaq bir yere toplamak, aynı fikir etrafmda birleştirmek. ağzını boş buraxmaq (qoymaq, saxiamaq) zaaf göstermek, konuşmasma dikkat etmemek. ağzını boş qoymamaq çenesi boş kalma-mak. durmadan bir şeyler yemek. ağzmı boza vermək düşüncesini, fikrini, akhnı başka yöne çekmek, kandırmak, aldatmak. ağzmı burmaq dudaklarını sarkıtmak, memnuniyetsizliğini bildirmek. ağzını burnunu bir birinə qatmaq ağzmı bumunu çarşamba çanağına çevirmek, feci şekilde dövmek, müthiş dayak atmak. ağzını burnunu dağıtmaq bak. ağzmı burnunu bir birinə qatmaq. ağzmı buzlatmaq öldümıek. ağzını büzmək (büzüşdürmək) 1-beğenmemek, memnuniyesizliğini bildir-mek. 2-alay etmek, dalga geçmek. 3-dolukmak, ağlamaklı olmak. 4-nazlanmak, naz etmek. ağzını cırmaq dersini vermek, cezalandır-mak. ağzmı çatmaq geri çevirmek. geri dön-dürmek, geldiği gibi geri yollamak. ağzını çevirmək döndümıek, başka tarafa yönlendirmek. ağzını dağıtmaq 1-ağzını burnunu dağıt-mak, dövmek. 2-konuşurken gereği olma-yan konuları açıp dökmek, ileri geri ko-nuşmak, ağzma geleni söylemek, lafmı bilmemek. 3-ileri geri laflar etmek. ağzmı dilini bağlamaq ağzını dilini bağ-lamak, bir kimseyi herhangi bir sebeple konuşamaz häle getirmek.

41

Page 43: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ağzını (dağa daşa) divara dayamaq (dirəmək) işin içinden çıkılmaz bir duruma düşürmek, köşeye sıkıştırmak. ağzını əngəidmək ağzım açarak bakmak veya dinlemek; hayran olmak, hayran hay-ran bakmak. ağzını əymək 1-dudak bükmek, alay et-mek. 2-memnuniyetsizliğini ifade etmek, beyenmemek, yüzünü ekşitmek. ağzını əzmək dövmek, dayak atmak. ağzını fələk əymək feleğin tokadmı (şama-rmı) yemek. ağzım göyə açmaq 1-beddua etmek. 2-dua etmek. 3-başkalanndan bir şeyler bekle-mek, ävare avare dolaşmak, hiçbir işte çahşmamak, başıboş, serseri häle gelmek. ağzını göyşək mal kimi o yan bu yana tutmaq eveleyip gevelemek, doğru düzgün konuşamamak, düşüneesini düzgün bir şekilde ifade edememek. ağzını havaya açmaq 1-yersiz konuşmak, boşuna konuşmak. 2-ağzım poyraza açmak, boşu boşuna beklemek, umduğunu .elde edememek. ağzını xeyirliyə (xeyrə) açmaq ağzını hayra açmak, güzel sözler söylemek, hayırh sözler sarf etmek, uğur dilemek. ağzını isti isti qırmaq bak. vaxtında gör zünün odunu almaq. ağzım iyləmək (qoxlamaq) ağzını aramak, bir konuda bilgi sızdırmaya çalışmak. ağzını kilidləyib oturmaq konuşmamak, susup oturmak. ağzını qaytarmaq l^keser, bıçak vs'nin ağzım sert bir şeye vurarak köreltmek. 2-gereken cevabı vermek, reddetmek, kesin olarak itiraz etmek. ağzını qıfıllamaq bak. ağzına qıfıl vurmaq. ağzını qızışdırmaq tahrik etrnek. ağzını qulağma yapışdırmaq kulağına bir şeyler fısıldamak. ağzını malalamaq önüne kemik atmak, rüşvet vermek, bir şeyler verip kendine täbi etmek. ağzmı mismarlamaq bak. ağzını yumdurmaq. ağzını möhkəm tutmaq azmı sıkı tutmak, sır vermemek, konuşmaınak.

ağzını möhüıiəmək dudaklannı kilitle-mek. 1-susmak, konuşfnamak. 2-susturmak, sesini kesmesini sağlamak. ağzını mumlamaq 1-ağzını mühürlemek, kesin olarak susmak, konuşmamak. 2-tehdit ve şantaj yoluyla susmaya mecbur etmek. ağzını ovmaq (ovuşdurmaq) ağzını bur-nunu dağıtmak, dövmek, dayak atmak, cezalandırmak. ağzını öpüm ağzını öpeyim, güzel, hayırh haber verenler için kullanılan bir ifade. ağzını öyrənmək (yoxlamaq) ağzını ara-mak, laf veya sır almaya, öğrenmeye ça-hşmak. ağzını piyləmək (yağlamaq) bak, ağzına atmaq. ağzını p*oxla açmaq k. ağzmı bozmak, küfretmek, konuşurken hep kötü şeyler sarf etmek, küfürlü konuşmak. ağzını pozmaq ağzını bozmak, lcüfürlü konuşmak, geveze konuşmak. ağzını saxlamaq dilini tutmak, könuşma-mak, lafına karşıhk vermemek, cevap ver-memek, kötü söz söylemekten sakınrnak. ağzını smamaq denemek, sır tutup tutama-yacağmı yoklamak. ağzını sözə tutmaq lafa tutmak, birisini bir işten ahkoymak için bilerek konuştunnak. ağzını sulandırmaq ağzımn suyunu akıt-mäk, imrendirmek, tamahlandırmäk; iştahlandırmäk. ağzını sürümək eveleyip gevelemek, be-lir l i bir söz söylemekten kaçınmak, çekin-mek, bir könu ile ilgili düşüncesini açıkla-maktan kaçınmak,söylememek. ağzını təmiz saxlamaq kötü söz söyle-mekten çekinmek, konuşurken temkinli olmak, terbiye ve ädäb-ı bozmadan konuş-mak, ahläklı olmak, güzel sözler söylemek. ağzını tutmaq 1-ağzım tutmak, susmak, kendine häkim olnıak, boşboğazhk etme-mek, konuşmamak. 2-susturmak, konuş-turmamak, susmaya mecbur etmek, ko-nuşmasma müsaade etmemek. 3-lcötü söz söylememek. ağzını yabana qoymaq lafazanlık etmek, anlamsız laflar etmek.

42

Page 44: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ağzını yamsılamaq taklidini yaparak kız-dırmak, sinirlendirmek ağzını yığışdırabüməmək 1-diline sahip olamamak. 2-emrindeki bir şeye engel olamamak. 3-çuvaldan, torbadan vs. dö-külüp saçılan bir şeye engel o'.amamak. ağzını yığışdırmaq ağzım toplamak, söy-lediği küfürleri ve kötü sözleri kesmek. ağzını yığmaq ileri geri konuşmasma, kuralları çiğnenıesine engel olmak. ağzını yırtmaq bak. ağzını cırmaq. ağzını yoxlamaq ağzım aramak, bir konu hakkındaki düşüncelerini veya bildiklerini sezdirmeden öğrenmek. ağzmı yormaq ağzını yonrıak, faydasız, boşuna konuşmak, kendi kendine söylenip dunnak, lafını kimseler takmamak. ağzını yumdurmaq ağzını kapattırmak, susmaya mecbur etmek. ağzını yummaq ağzını mühürlemek. 1-konuşmamak. 2-konuşmasma engel ohnak, susturmak, korkutarak, şantaj yaparak, para vererek veya herhangi bir şeyle konuşma-sına, bir konu hakkmda bildiklerini söyle-mesine engel olmak, susmaya mecbur et-mek, konuşturmamak. ağzının astarı var ağzmda teneke var. yemeği, çayı vs. çok sıcak yiyen ve içen insanlar için söylenir.

ağzının aşı deyil yiyeceğin lokma değiL yapamazsın, senin yapacağm iş değil. ağzının dadı pozulmaq ağzmm tad'ı bo-zıılmak, kurulu düzeni bozuhnak. ağzının dadını (ləzzətini. tarninı) bilmək ş. ağzınm tadmı bilmek. 1-ağzımn tadını bilmek, zevki iyi ohnak, güzel ve lezzetli yemekleri bilmek. 2-her şeyin en iyisini ve güzelini bilmek. ağzınm dadını itirmək 1-tadı tuzu kaç-nıak, bir şeye duyduğu ilgisini, hevesini kaybetmek. 2-kendini hayata bağlayan, çok sevdiği bir şeyini kaybetmek, hayatı zindan olmak. ağzınm xörəyi (qaşığı) deyil k. bir şey& läyık olmayan kimseler için kullanıhr. ağzının içinə baxmaq ağzmm içine bak-mak. 1 -birini çok dikkatle dinlemek. 2-emi'ine ämade olmak, ağzından çıkan şeyi

hemen yerine getirmek için hazır vaziyette beklemek. ağzınm içinə girmək ağzmm içine girmek, iyice yaklaşmak, iyice sokulmak. ağzının kəsəri yoxdur nüfuzu yoktur, sözü geçmez. ağzının küləyinə dayanabilməmək karşı-smda dayanamamak, mukavemet edeme-mek, zayıflık göstermek. ağzınm qatığını sil! henüz çocuksun! daha büyümedin, böyle şeyleri anlamazsm! ağzınm qaytağı (qaytanı) olmamaq ağzı-nm perhizi olmamak, diline sahip olama-mak, ağzma ne geldiyse konuşmak, söyle-mek. ağzının qaytanını boş buraxmaq bak. ağzını boş qoymaq. ağzının qoxusunu çəkmək ağzınm koku-sunu çekmek, katlanmak, birinin kätlanmaz hallerine tahammül göstermek. ağzınm qoruq qadağası olmamaq bak. ağzmın qaytağı (qaytanı) olmamaq. ağzının.lılığı axmaq ağzınm suyu akmak. çok hoşlanmak. ağzının ölçüsünü bilmək ağırhğını bil-mek, yerini, mevkisini bilmek, konuşmala-rma dikkat etmek. ağzının payını almaq ağzmm payını al-mak, paylanmak, hak ettiği lafa muhatap olmak ve susmak mecburiyetinde kalmak. ağzının payını vermək ağzmın ölçsünü vermek, gereken şeyleri söyleyip sustur-mak. ağzının sarısı getməmiş 1-henüz geliş-memiş, henüz çocukken. 2-olgunlaşmamış, olgunlük.çağma ermemiş. ağzının (ağzınızın) sözünü bil (bilin) ağzmdan çıkanı kulağm duysun!, konuş-mana dikkat et!; söylediğin lafiarı kulakla-nn duysun! ağzmm sözünü bilmək konuşmasını bil-mek, konuştuğu zaman edeple hareket et-mek. kötü sözler söylememek. ağzının sözünü bilməmək konuşmasını bilmemek, ağzına ne geldiyse söylemek. ağzınuı suiqucu olmamaq sır saklayama-mak, ağizı sıkı olmamak. ağzının suyu açılmaq (axmaq, tökülnıək) ağzının suyu akmak, çok beğenmek, çok

Page 45: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

hoşuna gitmek, içi gitnıek, canı istemek, çok arzulamak, istemek. ağzının suyunu axıtmaq ağzının suyunu akıtmak, iştahlandırmak, imrendirmek, son derece ügi duymasım sağlamak, bir şeye hasret bırakmak. ağzının suyunıı yığışdırabilməmək 1-ağzınm suyu akmak, bir şeyi çok beğene-rek onu istemek. 2-kendini idareden mah-rum olmak. ağzının üstündən vurmaq cevabını ver-mek, susturmak. ağzının yemi deyil! "onun yapacağı iş değildir!" anlammda. ağzının yiyəsi olmaq ağzma sahıp olmak, könuşmasım bilmek. ağzının zodu yoxdur lafmı dinleyen yok-tur, sözü geçmiyor. ağzıyla quş tutmaq ağzıyla kuş tutmak, çok becerikli olmak, yapılamayacak şeyleri yapmak. ağzıyla quş tutsa da ağzıyla kuş tutsa da, yapılamayacak şeyleri yapsa da, asla, ke-sinlikle. ah çəkib (deyib) qan tüpürmək hayatı zindan olmak, yaşamı zehir olmak, mutsuz bir hayat sürmek. ah çəkmək ah çekmek, keder; ıstırap, has-ret, hayret, heyecan ifadesi olarak "ah" demek. ah deyib, ah eşitmək yalnız olmak, kimse-siz olmak. alı etmək (elemək) ah etmek, häsret çek-mek, kederlenmek. alı nalə etmək ah näle koparmak, feryad etmek, ağlamak, yamklı yanıklı ağlamak. ah vay etmək (eləmək) 1-kederlenmek dertlenmek, sıkmtıdan, dertten dolayı şikäyetlenmek, feryat etmek, gam çekmek. 2-bir şeye acımak, hayıflanmak. ah yerdə qalmaz ah yerde kalmaz, yapılan kötülük cezasız, karşılıksız kalmaz. ahang kimi açılmaq çok yorulmak, yor-gun argın olmak. ahdan başı açılmamaq günü ahu zarla geçmek, hep dert ve keder içinde yaşamak. ahı göyə (göylərə) çıxmaq (qalxmaq, ucaimaq) ahı göklere çıkmak, feryat et-

mek, son derece üzülmek, kederlenrhek, gamlanmak, üzüntüden inlemek. ahı tutmaq ahı tutmak, zulme uğrayan kimsenin bedduası zalime zarar vermek. ahı yerdə qalmamaq ahı yerde kalmamak, intikamı alınmak. ahım tutsun ahım tutsun, bedduam çaıp-sın, dokunsun. ahın dağlara! ahın dağlara taşlara, ıstırap çekenin derdine ortak olanların teselli ola-rak söylediği bir ifade. ahını aimaq ahmı almak, birinin bedduası-nı üzerine çekmek, kendine ilenmesine sebep olmak. ax uf etmək (eləmək) ah of etmek, sızlan-mak, inlemek, esef etmek. axan dəryanı bağlamaq faydasız işlerle uğraşmak'* axan qan damarda durmaz akacak kan damarda durmaz, ne kadar tedbir almnsa almsm iş olacağma vanr. axan sular dayanar (durar) akan sular durur (yürümez), doğruluğu, gücü karşısın-da söyleyecek söz olmama häli. axar suiar qurıımaq şansı yäver gitme-mek, işleri tıkınnda gitmemek. axıb baxmaq gözü üzerinde olmak, yar-dımcı olmak, yardım etmek. axına qarşı getmək 1-tek başına çoğunlu-ğa karşı gelmek, muhälefet etmek. 2-akıntıya karşı kürek çekmek. axına qoşulmaq çoğunluğa uymak, oniara katılmak, ekseriyete täbi olmak. axınia getmək çoğunluğa uymak, topluma ayak uydurmak. axır günün olsun! Ölüp gidesin! yaşayaca-ğm son gün olsun! axır qoymaq son vermek, nihäyet vermek, bitirmek, sonuçlandırmak. axır nəfəs son nefes, ölümden önce yaşa-mm son anlan. axıra çatdırmaq (yetirmək) sona erdir-mek, bitirmek, tamamlamak. axıra çatmaq (yetmək) sona ermek, bit-mek, tamamlanmak. axırı bir yana çıxmaq bir sona uläşmak, bir neticesi olmak, bir şeyle sonuçlanmak. axırı boşa çıxmaq sonunda hiçbir şey elde edememek, sonu hiç olmak.

44

Page 46: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

axırı çatnıaq sonu yaklaşmak. ölümüne azalmak. axırı xeyir! bir kimsenin yaptığı işten veya söylediklerinden memnuniyetsizliği dile getirmek için kullamlan bir ifade, "bildiğini kendine sakla", "kendin için yap", "kendin için iste" vs. anlammda. axırı xeyir olmaq 1-sonucu, neticesi iyi olmak. 2-mutluluğa ermek, güzel günlere ulaşmak. axırı itmək kendi hatası yüzünden hayatmı mahvetmek. axırı oimaq 1-sona ermek, bitmek, tüken-mek. 2-geleceği olmak, neticesi, sonu ol-mak. axınma çıxtb gırtlağıma çıkarmış, beni bıktırmış, usandırmış. axırın xeyir oisun! 1-birisine iyilik dile-mek, uğur dilemek için söylenen alkış ifa-desi. 2-birinin yaptığı bir işe veya ileri sürdüğü teklife duyulan memnuniyetsizliği bildiren "sen kendi işine bak" şeklinde söylenen bir azarlama, tenkit ifadesi. axırına çıxmaq (daş atmaq) 1-mahvetmek, yok etmek, ortadan kaldırmak. 2-boşu boşuna bitirmek, hepsini kullan-mak, harcamak. axırına nöqtə qoymaq sona erdinnek, bitinnek. axırmı eləmək (etmek) 1-bak. axırını gətirmək. 2-öldürmek, işini bitirmek. axırını gətirmək sonunu almak, sonunu getirmek, bitirmek, tüketme'k; sonuna u-laşmak, bir sonuç elde etmek. axırını itirmək birini mahvetmek, öldür-mek. axirət mənzilinə getmək ruhunu teslim etmek. ölmek. axmaq yerinə qoymaq birini akılsız zan-nedip kandırmaya çahşmak, aptal yerine koymak. axmaqlıq etmək budalahk etmek, akılsız-hk etmek, budala gibi davranmak. axmasa da damcılamaq akmasa dä dam-lamak, az da olsa gelir getirmek. axmurdamaq eləmək ardınca konuşmak, şikäyetlenmek. axşam düşmək (enmək, qovuşmaq) ak-şam olmak. güneş batmak, hava kararmak.

axşam eləmək (etmək) akşamı etmek, günü geçirmek, akşama kadar kalmak. axşam vurmaq askere "yat" emri veril-mek. axşamın (axşamınız) xeyir iyi akşamlar, akşam vakti kullanılan esenlikler dileme sözü. axtacarlıq eləmək akraba mahna el koy-mak. axtardığı qənşərinə gəlmək aradığı karşı-sma çıkmak, aradığım bulmak. axtardığına qovuşmaq aradığını bulmak. axtarmaq taxtarmaq her tarafı aramak, aramadık yer bırakmamak. axtarmamış yer qoymamaq her tarafı aramak. axurda yatıb sultan Məcid yuxusu görür çoban kulübesinde padişah rüyası görüyor, ulaşamayacağı, elde edemeyeceği bir şeyi hayal edip onun hayalini kuruyor, aç tavuk rüyasında darı görür. ailə qurmaq evlenmek. akkord götürmək (bir müzik äleti) çalma-ya başlamak. akt bağlamaq anlaşma yapmak, mukavele yapmak. aqibətin (aqibətiniz) xeyir (olsun!) sonu-nuz iyi olsun! al aparmaq al basmak, loğusa hummasına (albastı) yakalanarak ölmek. al aparmtş al götüresice, kadın ve kızlara söylenen, ashnda var olmayan, halk arasm-da "al kansı" adlandırılan ve genelde loğu-sa kadınlarm ölümüne sebep olan varhğın kendilerinin ölümüne sebep olmasını dile-yen bir ilenme ifadesi. al dil ilə aparmaq tatlı dile tutarak kan-dırmak. al (ala) dilə tutmaq tatlı dille kandırmak, aldatmak, hilebazhk etmek. al geymək al giyinmek, bezenmek, süs-lenmek, kırmızılar giyinmek. al qana batmaq (boyanmaq) al kanlara boyanmak, vurulmak, öldürülmek. al qana (qanına) bəzəmək (boyamaq) al kanlara boyamak, yaralamak; kesmek; öldürmek.

Page 47: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

al qana qəltan etmək 1-al kanlara boya-mak, vurup öldürmek. 2-kendi kamna bo-yamak, yaralamak. al qanı selə döndərmək kanına boyamak. öldürmek, vurarak öldürmek. al nənəsi qarğıyıb evi barkı, oturduğu veya çahştığı yerde düzen, nizam intizam olmayan kimseler için söylenir. al yalan başmdan sonuna kadar yalan, temelli yalan. ala başma kül başma baştan savma yapı-lan iş. ala bnla çalmaq 1-rengärenk görünmek, tuhaf görünmek. 2-renkleri düzgün olma-ınak, çeşitli renklerde görünrnek. ala çıxarmaq (çıxartmaq) "nah alırsın" işaretini yapmak. ala dağdan qara dağa, qara dağdan aia dağa üz tutmaq boşu boşuna bahene uy-durmak, alt üst vurmak. ala dana göy dana, götün var (varsa) çıx meydana k. birine meydan okuma ifadesi. ala düşmək tuzağa düşmek. ala göz ela gözlü. l-güzel gözlü kız, kaduı veya genç. 2-şehla gözlü güzel veya genç. ala itdən məşhur ş. kötü anlamda tanınan, kötü yönleriyle meşhur olan kimseler için kullamhr. ala keçi dik buynuz eləmək kepaze et-mek, rezil rüsva etmek. ala qarğa bala çıxartmaz bir yerde duru-mun karmakanşık, kanun nizamın olmadı-ğım bildirir. ala qarğa balasma aşiq olub pek fazla güzel veya çekici olmayan bir şeyi haddin-den fazla sevenler, beğenenler için söyle-nen alay, istihza ifadesi. ala qoymaq kandırmak, dolandırmak. ala vermək bak. ala çıxarmaq (çıxartmaq). alabağır olmaq korkuya kapılmak, kork-mak. alabaydaq etmək (eləmək) 1-adınt aleme yaymak, rezil etmek. 2-bir ekini, otu vs. biçerken, çapa yaparken orada burada bı-rakmak, istenen şekilde iş yapmaraak. alabəzək etmək (eləmək) çeşitli renktere boyamak.

alaca bülaca görsənmək gözüne tuhaf görünmek,. garip ve soğuk tavırlar sergıle-mek. alaca qarğaya da borcludur uçan kuşa da börçludur, herkese borcu vardır. alacalı tutmaq farklı davranmak, diğeri veya diğerlerine gösterdiği tavrı ona sergi-lememek, ayncahklı davranmak. -alağmı çalmaq bak. alaq eləmək (etmək). alaxdan gələn adama oxşayır üstü başı perişan, saçı sakah bifbirine karışmış kim-seler için söylenir. alaxırman eləmək 1-henüz tam olgunluğa ermemiş buğday başaklannı ütmek. 2-henüz olgunluğa ermeden bir şeyi topla-mak. alak palalc etmək çok kötü şekilde döve-rek her tarafmı yara bere içinde bırakmak. alaq eləmək (etmək) 1-kendi kusurunu, kabahatini örtrnek, ortadan kaldırmak. 2-ayrık otlarmı temizlemek, ekinleri yabani otlardan, ayrık otlarından kurtarmak. alaq otu kimi kökündən çıxarmaq kö-künden kestirip atmak, temelden atmak. alaqallağa qoymaq gıybetini etmek, ar-dınca her türlü laf etmek. alamancılıq eiəmək yürütmek, çalmak, alamançılıq eləmək laf dolaştırmak, birin-den diğerine haber taşımak. alataş eləmək takatini kesmek, çok yor-mak. alataş qalmaq şaşırıp kalrriak, hayretten dona kalmak. alay valay eləmək alt üst etmek. albuxara torbası kimi hıçbir iş yapmayan, adı var kendi yok kimse. alçağa düşmək çukura yuvarlanmak, ön-cekinden daha kötü duruma düşmek. alçahb aşmmaq hakaret edilmek, hakaret edildiğini hissetmek, düşünmek. aldəyişik düşmək benzeri üe kanştmlmak. aldəyişik salmaq birbirine karıştırmak, yanhşhkla diğerini almak. aldım qoz satdun qoz mənə də qaldı şaxşaxı ahşverişte herhangi bir kazanç elde edilmediğini büdirir. aldm paym(ı), çağır ağa dayın(ı) ağzımn payım aldın mı!

46

Page 48: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

aleybani yaxasma taxılan təbənə kimi yaxasına taxılmaq (ilişmək) sülük gibi yapışmak, yapışıp kopmamak, yakasmı bırakmamak. aləm aləmlədir, keçəi qız da xalamla! bir kimsenin, durmadan birilerinin aleyhinde konuşması karşısmdä söylenir, "sadece sıkıntm bu mudur" anlämında. aləm yığılsa da asla, kat'iyen. aləmdə dəştgar olmaq herhängi bir şey-den dolayı dile düşmek, aleyhinde konu-şulmak. aləmə car çəkmək 1-dünyayı başına top-lamak, bağınp çağırmak. 2-herkese yay-nıak. aləmə səs salmaq 1-ün "yapmak, meşhür olmak. 2-sansasyon yaratmak, gürültü.ko-parmak. aləmə yaymaq herkese yaymak, bildirmek. aləmi ayağa qaldirmaq ortahğı velveleye vermek. aləmi ayaqdan salmaq 1-her yerde ara-mak, her yere gitmek, girip çıkrnak. 2-herkesi yormäk. aləmi başma almaq (götürmək, yığmaq) dünyayı başına toplamak, bağınp çağır-mak, ortahğı velveleyevermek. aləmi bir birinə qatmaq (qatıb qarışdırmaq, vurmaq) oftahğı birbirine katmak, karışıkhk çıkarmak, ortahğı bu-landırmak. aləmi həyəcana salmaq bak. aləmi ayağa qaldırmaq. , aləmin zəhləsi məndən gedir, məitim zəhləm də ... herkes benden nefret ediyor ben de ... aləminə daxil olmaq iç dünyasma girmek, iç dünyasını tammak. ağlaş ulğaş eləmək karmakarışık etmek, karışhrmak, birbirine dolaştırmak. aləm aləmlədir, kor qız da xalamnan birinden çok hoşlanıp sakız gibi yapışıp kopmayan kimse için söylenir. aləm başma dolanmaq dünyası dönmek, çok kötü etki etmek. aləraə it hürəndə bizə də Mazandaran çaqqah hürər hep kötü insanlar bana raşt-lar. aiıb aparmaq ahp götürmek.

alıb yatmaq 1-altına äiıp däyak atmak. 2-azarlamak, laf söylemek. ahcı gözüylə baxmaq müşteri gözüyle bakmak. ahcı quş kimi büyük bir sürat ve çeviklik-le. alığını aşırmaq hakkından gelmek, alaşağı etmek, görevinden uzaklaştırmak, üstesin-den gelmek, icabma bakmak. alımını vermək 1-paylamak, küfretmek, canına okumak; tenkit etmek, kınamak, kötülemek. 2-yenmek, dersini vermek, tärümar etmek, yenilgiye uğratmak, boz-guna uğratmak. alın təfi ilə qazanmaq (suvarmaq) alın teri ile kazanmak, kendi emeği ve zahme-tiyle kazanmak, elde etmek. alın təri tökmək alm teri dökmek, na-muslu ve dürüst çahşmak, çok zahmet çekmek, emek sarf etmek. alın tərini silmək alm teri akıtmak, emeği ile kazanmak. ahşıb yanmaq yanıp kavrulmak. 1-ateş alıp yanmak, büyük alevler saçarak yan-mak, alevlenmek. 2-çok kızmak, çok hid-detlenmek, hiddetinden deliye dönmek. 3-alev renginde parlamak. 4-kızarmak, kır-mızı renge bürünmek, al renge görünmek. alqax culqax danışmaq ağzma ne geliyor-sa söylemek, aklma eseni, akhna geleni konuşmak. Allah (sənə) ağıl (ağıl tlkir) versin Allah akıl versin, akılsızca bir iş yapan, hareket eden veya kelime sarf edenler için söylenir. Allah ağzından eşitsinAllah ağzmdan duysun, keşke söylediğin gerçek olsa, Tan-rı gerçekleştirse. Allah axınnı xeyir eləsin Allah sonunu hayır etsin, sonucu tehlikeli görünen bir iş için veya işleri kötü giden birisi için söyle-nir. AUah aqibətini xeyir eləsin Allah sonunu hayır etsin, bir işin sonueu için kaygı du-yulduğunda söylenen iyi dilek sözü. Allah alıb qucağına şansı yäver gidiyor, hep başarıyor, Tanrı yardım ediyor. Allah Allah Allah Allah, şaşkmlik ve hay-ret bildiren bir ifade.

47

Page 49: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

Allah Allah'la elə elə binbir ğüçiükle. 1-zorlukla. 2-büyük bir gürültüye rağmen istenen netice alınmadığı zaman kullamr. Allah Allahhq'la day öyrədirik! zor bir işin yoluna konması esnasmda birinin çıkrp işi berbat etmesi anmda söylenen ve mem-nuniyetsizliği bildiren bir ifade. Allah amanatı Tanrı emaneti, birine biri-sini veya bir şeyi emanet ederken, emaneti iyi koruması için söylenen bir ifade. Allah amandır aman Allah'ım, bir yalva-nş, rica ifadesi. Allah anıanında olasan! Allah yardımcm olsun! Allah artırsm Allah artırsm, Alläh daha fazla versin. AHah bağışlasın 1-Aliah bağışlasın, Tanrı kazadan belädan korusun. 2-özür dileyen veya kötü bir şey yapan insanın özürüne karşıhk olarak kullamhr. AHah balam deyib Allah yürü kuium de-miş. Allah başacan eləsin (yantsın) Allah ta-mamına erdirsin, birlilcte ömür süresiniz, birlikte saçlannız ağarsın. Allalı başın dura dura (duran yerdə) ayağına daş salmasın Allah belänı versin, Allah başma taşlar yağdırsm. Allah başına daş salsııı Allah başına taş yağdırsm, bir beddua, ilenme ifadesi. Allah başından bir tük əskik eləməsin! Tanrı yardımcm olsun anlammda bir alkış ifadesi. Allah başından tökmək birdenbire zen-ginleşmek. Allah başını batırsın! Allah canını alsın! ilenme ifadesi. AHah başını uca eləsin! Allah almnı açık başını dik etsin! Allah mahcubiyet verme-sin! Allah betərindən saxlasın Allah beterin-den esirgesin (saklasm), Allah daha kötü duruma düşürmesin. Allah bəxtini güldürsün Allah bahtını açık etsin, iyi dilek temennisi. AHah bəla (bəlasmı) versin Allah beläsını versin, memnuniyetsizlik bildirir ve azar-lama, paylama ifadesi olarak kullanıhr.

AHah bəlaiardan hifz eləsin Allah koru-sun. Allah bəndəsi 1-zavallı, fukara, kimseye zararı dokunmayan, yumuşak başlı, mümin insan. 2-herhangi bir kimse. Allah bilir Allah bilir. l-"belli değil, kimse bilmiyor, Allah'tan başka kimse bilmiyor" anlämında. 2-öyle tahmin ediyorum, zan-nımca öyledir. Allah bilir ki nə yolun adamıdır kötülü-ğü, iyiliği anlaşılmayan, ne yaptığı bilin-meyen kimseler için kullanıhr. Allah bir qapını bağlayanda digərini (o birini) açar Allah bir kapıyı kaparsa bin kapıyı açar, Allah insanı bir şeyden mah-rjım ederse, daha iyi başka bir şeyle mem-nun eder<* Allah bir söz bir verilen sözden veya va-atten dönülmeyeceğini ifade için kullanıhr. Allah bir yastıqda qocaltsın Allah bir yastıkta kocatsm, yeni evlilere "evliliğiniz ömür boyu sürsün" anlamında söylenen bir alkış ve iyi dilek temennisi. Allalı birdir Allah bir, bir yemin ifadesi. Allah birdir dediyindən özgə sözünə inanılmaz Allah birdir, Peygamber haktır sözünden başkasma inanılmaz, çok yalancı ve güvenilmez kimseler için kullanıhr. Aliah birinə dövlət vərib, birinə zillət Allah birine zenginlik vermiş, birine de sıkıntı ve fakirlik. Allah birini min eləsiıı AUah daha da ar-tırsm. Allah böyükdür Allah büyüktür. 1-zor bir durumda kalmdığmda, sıkıcı bir sonuçla karşılaşıldığında bir ümit ifadesi olarak kullanıhr. 2-günün birinde häkkını alacağı-na, kendine yapılan haksızhğm düzeleceği-ne inanmak gerektiğini anlatan bir ifade. Allah canıma dəyməsə "Allah canımı sağ ederse, inşällah" bir işi gelecek günlerde yapma arzusu. Allah canını alsm! Allah canmı alsın, kar-gıma, ilenme ifadesi. Allah cəzasını versin bak. Allah canını alsın! Allah çarxını çevirsin Allah düzenini alt üst etsin! ilenme ifadesi.

48

Page 50: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

Allah dadma (dadmıza) çatsın (yetişsin) Tanrı yarduncınız olsun! alkış ifadesi. Allah dağına görə qar verər Ailah dağma göre verir, herkesin güeü, imkänları kadar sorumluluğu olur anlammda. Allah damına baxıb qar verər bak. Allah dağma görə qar verər. Allah deyəndən demir azgmm, belälmm biridir. Allah dərt də yaradıb, dərman da Allah dert de vermiş deman da, her derdin bir ilacı da vardır, ümidini kaybetme. Allah dərt verib dərman dahnca gəzdirməsin Allah dert verip derman a-ratmasın, Allah çaresiz derde düşürmesin. Allah dərt verip dərman verməsin Allah dermansız derde düşürsün. Allah dəvəyə qanad versəydi dam bacanı dağıdardı Allah deveye kanat verseydi damı, taşı dağıürdı, Allah her şeyi bir dü-zen içinde yaratmıştır. Allah doqquzunda verdiyini səkkizində almaz herkesin önüne neler çıkacaktır o beilidir, Tanrı kimsenin kaderini değiştir-mez anlammda. Allah dostu AHah dostu, mümin, evliya, ermiş, kutlu kimse. Allah dördüz bir eləsin Allah elinizdeki-leri alsm, bir beddua, ilenme ifadesi. Allah dözüm versin Allah sabır versin, bir facia veya feläketle karşılaşan, ya da yakmı ölen birisine, "AHah dayanma gücünü artır-sın" şeklinde sabır ve baş sağhğı dileme ifadesi. Allah düşmənimə də göstərməsin (verməsin) Allah düşmanıma da gösterme-sin, anlatıian kötü bir durumun büyüklüğü-nü bildiren ifade. Allah eləməsin Allah göstermesin, arzu edilmeyen, istenmeyen bir şeyin olmaması dileği ile söylenir. Allah eləsin (ki) arzulanan bir işin olması dileği ile söylenir, "inşaliah olur, keşke olsa". Allah eşqinə AHah aşkına, bir yalvarış, rica ifadesi. Allah evi Allah'ın evi, cami, mescit. Allah evini yıxsm! Allah ocağmı söndür-sün! ilenme ifadesi.

Allah əcir versin 1-AUah ecir sabır versin, teselli anlammda söylenen baş sağlığı ifa-desi. 2-Allah mükafatmı versin anlammda. Allah əkbərlə bak. Allah Allah'la elə elə. Allah əli üstündə olsun Allah sana yar olsun, Allah seninle oisun. Allah əməyini heç (zay) eləməsin Allah emeklerini boşa çıkarmasm. Allah əmri! Tanrı buyruğu. yapılması ge-reken şey. Allah əskik etməsin (əskikliyini göstərməsin) Allah eksikliğini gösterme-sin, eksiğiyle, kusuruyla birlikte olmaya devam etsin, çok gerekli olan bir şeyin kusuru anlatılırken, böyle de olsa, onun varlığma şükredildiğini anlatan ifade. Allah ətini töksün bak. ətin tökülsün. AHah fərəc versin! Allah yardım etsin! uğurlu olsun! Allah gecindən versin Allah gecinden versin, ölümü (ölümün) geç olsun. Allah göstərməsin! Allah göstermesin, Tann esirgesin, başına kötü bir şey gelme-sin. Allah götürməz! Tanrı'nın hoşuna gitmez! yaptığmız iş doğru değildir! Allah gözünə işıq, dizinə taqət versin yaşh birine "Allah hep dinç saklasm" an-lammda söylenen alkış ifadesi. Allah günahım (günahlarını) bağışlasın (ölüler için) Allah günahlarmı bağışlasın, Allah taksiratmı affetsin, Tann kusurlarını bağışlasm. Allah haqqı! Tann'ya yemin olsun. Allah haqqı üçün Allah hakkı için, Tann adına yemin ederim ki doğrudur. Allah havanı alsın bir şeye veya birilerine güvenip azmış kimseler için kullanılan ilenme ifadesi. Allah heç nə əsirgəməyib Allah hiçbir şeyi esirgememiş. 1-her şeyi vardır. 2-çok güzel kadın, kız hakkmda. Allah hər kəsin ürəyinə görə versin Allah herkesin kalbine göre versin, Allah herke-sin isteğini, arzusunu yerine getirsin. Allah həyanın olsun Allah yardımcm, desteğin olsun. Allah hörmətini artıq eləsin! bir memnu-niyet ifadesi (özellikle kendisine saygı

49

Page 51: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

gösteren gençlere yaşlüarın söylediği bir ifade). Allalı xatirinə Allah aşkına, bir yalvarış, rica ifadesi. Allah xeyir versin! bak. Allah xeyrə ca-lasın! Allah xeyir (xeyirli) eləsin bak. Allah mübarək eləsin. Allah xeyrə calasın! iyi dilek, güzel arzular bildiren bir ifade. Allah xoşbəxt eləsin! saadet, mutluluk dilerne arzusu. Ailah imanını kamil eləsin bir kimseye hayır dua ederken söylenir. Aliah ... insaf versin adil hareket etmeğe, insaflı davranmaya davet sözü. Allah işini avand eləsin Allah işini rast getirsin. Allah işinizi rast gətirsin Allah işinizi rast getirsin, Allah işlerinizin yolunda gitmesi için yardım etsin şeklinde bir dilek. Allah kərimdi (kərimdir) Aliah kerim, bir mahrumiyet ve ihtiyaç durumunda, bir şey yitirildiği anda veya kötü bir sonuçla kar-şılaşıldığmda "Allah büyüktür, Allah'a güvenümelidir" şeklinde söylenen bir te-selli ifadesi. Allah kəssin bir işi yaparken çok zora dü-şüldüğü zaman duyulan memnuniyetsizliği ifade eder. AHah kölgəsi Tanrı gölgesi, merhametli ve ümit verici manevi güç. Allah kömək eləsin! Allah yardımem ol-sun, çahşan veya zor durumda olan birine söylenen başan dileği. Allah köməyin (köməyiniz) olsun! bak. AHah komək eləsin. Allah köməyivizə çatsın bak. Allah kömək eləsin. Allah qadadan bəladan hifz eləsiıi (qorusun, saxlasın) Allah belädan koru-sun, Tanrı'nın insanı her türlü kötülükler-den koruması gäyesi ile söyleıien iyi düek temennisi. Allah qarğa deyil ki, vurub gözünü çıxartsın Allah'ın tokadı geç dokunur, ancak kötü dokunur. Allah qəbul eləsin Allah kabul etsih, sevap sayüan bir iş yapıldığı zaman söylenir.

Allah qənim olsun Allah belänı versin, bii' rahatsızhk veya kızgınlık sebebiyle söyle-nen ve memnuniyetsizliği bildiren bir ifa-de. Allah qızı kavga ve dövüşlerde kadınlara veya kızlara söylenen seslenme şekli. Allah qismət eləsə Allah kısmet ederse, Tanrı izin verirse, inşallah. Allah qonağı Tann misafiri. birinin evine gidip gecelemek veya bir şeyler yemek isteyen kimsenin ev sahibine söylediği ifade. Allah qotur versin dırnaq verməsin Al-lah seni mevki sähibi yapmasm, merhamet-siz, insafsız ve gaddar insanlar için söyle-nen bir ilenç. Allah qovuşdursuu Allah kavuştursun, bir ailenin üyelerinden biri veya birbirini se-ven iki kişiden birinin oradan aynlarak uzak bir yere gitmesi durumunda geride kalanlara kavuşma dileğinde bulunmak için söylenen bir ifade. Allalı qoysa inşallah. Allah'm yardımı ile. Allah qulu Allah'ın kulu, tanmmayan biri-sine söylenen seslenme şekli. Allah quru şərdən saxlasm Allah kuru iftiradan saklasm, bir suçlama esnasında onun iftira olduğunu anlatmak için söyle-nen bir ifade. Allah qüvvət versin! Allah kuvvet versin, çalışan veya zor durumda kalan birisi için başarı arzu eden ifade. Allah min bərəkət versin Allah bin bere-ket versin, şükür, teşekkür ifadesi. Allah muradına çatdırsın Allah kısmet etsin! iyi dilek temennisi. Allah muradını versin bak. Allah mura-dına çatdırsın. Allah mübarək eləsin! Alläh mübarek etsin. 1 -bir nişan takma olayı, yeni alinan bir şey için vs. söylenen "hayırh. ölsuh''' anlamında tebrik veya kutlama ifadesi. 2-kabul edümeyen, benimsenmeyen, onay-lanmayan bir durumda alay ifadesi. Allah nə verdisə Allah ne verdiyse, yeınek olarak evde varsa, ne bulunursa. Allah nərdivanı çok uzun boylu kimse.

50

Page 52: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

Allah oğlu erkek çocuklara ve erkeklere karşi duyulan kızgmlık veya rahatsızhk dolayısıyla söylenen hitabet şekli. Allah öldürmüş (vursun)! Allah beläm versin! şikäyet, tiksinti, memnuniyetsizlik bildiren bir ifade. Allah öldürsün! AUah canını alsın! bir beddua ifadesi. AJlah ömrünü uzun eiəsin! Allah ömürler versin, .özellikle büyüklerin kendilerine edilen iyilik veya gösterilen saygı karşılı-ğında rnemnuniyetlerinin ifadesi olarak kendilerinden küçüklere söyledikleri iyi dilek temennisi. Allah ömür versin Allah ömürler versin, çok yaşa, saygı gösterilen bir kimseye söylenen teşekkür ve saygı ifadesi. Alläh özün bağışla Allah'ım sen bağışla, Tann'ya bir yalvarış ifadesi. Allah özünə qismət eləsin! Tanrı kendine nasip etsin! bir alkışifadesi. AHah payıııı versin birine bir hediye veya pay veren kimseye, onu verdiyi kimsenin söylediği alkış ifadesi. Allah razı olsun! Allah razı olsun! birine söylenen teşekkür ifadesi. AHah rəhm eləyib (edib)! Tanrı esirgemiş! Allah yardım etmiş, sağ salim kurtulmuş. Allah rəhmət eləsin Allah rahmet etsin. 1 -ölüleri anarken söylenen bir iyi dilek. 2-teselli ve taziye (baş sağlığı) ifadesi. Allali rəhmətinə getmək Tanrı'nm rah-metine kavuşmak, ölmek. AHah rizası üçün (rizasma) Allah rızası için. 1-sevap için, Tann yoluna, Allahin hoşuna gider. 2-yalvarma, yakarma anla-mında. AHah sağ əli sol ələ möhtac eləməsin Allah sağ eli sol ele muhtaç etmesin, bir kimsenin kendine ne kadar yakm olursa olsun, bäşkasmın eline bakmasmın, ona muhtaç olmasının son derece zor olduğunu bildiren bir ifade, Allah sağ gözü sol gözə mölıtac eləməsin bak. Allah sağ əli sol ələ mölıtac eləməsin. Allah saxlasın Allah korusun. 1-birisi için sağhkh bir hayat ve uzün ömür arzusu, bir

•dilek. ~2-es. müslüman olmayanlarla, genel-de ermenilerle selamlaşma ifadesi. Allah salamat eləsin Allah selamet versin, Tanrı seni korusun. uzakta olanlar veya hayatta olanlar anıhrken söylenir. Allah salamatliq versiıı Allah sağhk ver-sin, canımız sağ olsun. Allah səbir versin bak. Allah dözüm ver-sin. AHah səndən razı olsun Allah sendeıı razı olsun, Tanrı seninle birlik olsun, iyiliğini senden esirgemesin, birinden görülen iyi l i -ğe karşıhk söylenen ifade. Allah sənə qənim olsun Allah beläm ver-sin, Allah sana düşman kesilsin, bir ilenme ifadesi. Allah səni (sizi) inandırsın Allah seni inandrrsın, yalanım yoktur, doğru söylüyo-rum şeklinde, inamlması güç bir şeyi anla-tırken söylenen ifade. Allah səni oddan alovdan qorusun Allah belälardan uzak etsin. Allah səni sevindirsin sevinçli bir haber verene veya birinin sevinmesine vesile olacak bir davranış sergileyen kimseye karşıdakinin söylediği alkış ifadesi. Allah səni umud yeri eləsin darda veya sıkmtıda olan birisini o sıkmtıdan kurtaran kimseye söylenen bir alkış. AHah sənin əlini yüngül, işini avand eləsin Allah sana güç versin ve işlerin yo-lunda gitsin anlammda. Allah sizi əskik eləməsin Allah uzun ö-mürler versin. 1-bir alkış, teşekkür ifadesi. 2-Tanrı sizi başımızdan eksik etmesin. AHah şahiddir Allah şahittir, Tanrı şähittir ki ben hakhyım, söylediklerim, yaptıklanm vs. doğrudur şeklinde bir yemin ifadesi. Allah şeytana leenet eləsin länet şeytana, istenmeyen bir durumla karşilaşıldığında kendine häkim olmak için söylenen ifade. Allah şəfa versin Allah şifa versin, hasta-lara söylenen ve iyileşmeği isteyen bir dilek, temenni. Allah taala bir də yaratmayıb eşi ve ben-zeri yoktur, çok güzeldir, çok alımlıdır. Allah tək yaradıbdır Tann tek yaratmış. güzellikte eşi ve benzeri yoktur, çok güzel-dir.

51

Page 53: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

Allah tərəfi adilcesine, adaletle, hakkani-yetle iş yapan kimse. Allah utandırmasın Allah utandırmasm, bir işe girişenlere söylenen başan ifadesi. Allah uzaq eləsin Allah göstermesin, Tanrı esirgesin. Allah üçün Allah için, gerçekten de, doğ-rusunu söylemek gerekirse. Allah ümidinə dolanmaq zorlukla, bin bir güçlükle geçinmek. Allah üstümüzdən əskik eləməsin! Allah başımızdan eksik etmesin! birine söylenen alkış ifadesi. Allah üzümə baxdı Allah beni korudu. Allah üzümün örtüyünü versin alla ca-nımı alsm. Allah üzünü ağ eləsin güzel davranışlar sergileyerek sevgi uyandıran küçüklere büyüklerin söylediği bir alkış. Allah üzünü qara eləsin! memnuniyetsiz-lik ve ilenme ifadesi. Allah var Allah var, doğrusunu söylemek gerekirse, hakkı teslim etmek gerekir. AUah verdikcə bəndə gümana düşür kazanç, gelir arttıkça insan beğenmede müşkülpesent olur, her şeyde son derece seçici davranır, hangi şeyi seçeceğini şaşı-nr. Allah verdiyi canı .... alabilməyir Allah verdiği canı alamıyor, borcuna sädık olma-yan veya herhangi bir şey alınamayan kim-selere karşı duyulan güvensizliği ve mem-nuniyetsizliği bildiren bir ifade. Allah verdiyindən (verəndən) Allah ne vermişse, ne varsa. Allah verə Allah vere de, inşallah öyle olur, keşke, inşallah şeklinde bir dilek ifa-desi. Allah verəndən (təklif etmək) Allah ne verdiyse, Tann ne verdiyse. Allah vergisi Allah vergisi, yaratılıştan olan, sonradan elde edilmeyen bir yeteneğe olan övgü ifadesi. Allah versin Allah versin, Allah bağışla-sın. l-dilenciyi baştan savmak için söyle-nir. 2-işler yolundadır, işler tıkmndadır. Allah vurmuş Allah canmı alsm şeklinde bir ilenme ifadesi.

Allah vurmuşdu Allah aklım almıştı, onun yapacağı iş değildi, beceremezdi, cesareti yetmezdi ancak nasıl olduysa yaptı ve ba-şmı beläya soktu. Allah vurub zayıf, özürlü, sakat kimseler için kullamlan bir acıma ifadesi. Allah yaddaş versin Allah akıl fikir ver-sin, Tanrı akıl izan ihsan etsin. Allah yaxşı yol versin Allah yolunu açık etsin. yolculuğa çıkanlar için söylene bir alkış. Allah yar olsun Tanrı yardımcm olsun, bir alkış ifadesi. AHah yazdısa pozsun Allah yazdıysa boz-sun, gerçekleşmesi, vuku bulması istenme-yen bir olay veya durum için kullanılır. AHah yel də verib yer də verib bir yerde kendine lıäkim olamayıp yellenen ve uta-nan kimseleri teselli etmek, mahcubiyetini ortadan kaldırmak için söylenen bir ifade. Allah yeri ya qulum deyib Allah yürü kulum demiş, az zamanda büyük bir zen-ginliğe kavuşanlar için söylenir. AHah yetirib Allah gönderdi, hiç beklen-meyen anda işe yararlı bir şeyle karşılaşıl-dığmda söylenir. Allah'a ağır getməsin Allah'm gücüne gitmesin. Allah'a amanat 1-saklaması, koruyup gö-zetmesi için geçici olarak başkasma bıra-kılan kıymetli şey. 2-birinden ayrıhrken "sağhcakla kal" anlammda söylenen iyi dilek temennisi. Allah'a amanat ol (olun) ayrılan kimsenin orada kalana söylediği bir esanleme sözü. Allah'a and içirəm Allah'a yemin olsun, bir yemin ifadesi. Allah'a bağışla suçunu kabul edenlerin söylediği bir özür dileme ifadesi. AHah'a bax! Allah'a bak, rica, yalvanş, yakanş ifadesi. Allah'a bir can borcum var Allah'a bir can borçluyum. 1-kimseden korkmuyorum şeklinde oluşabilecek bir durumdan çekinilmediğini bildirir. 2-kimseye herhan-gi bir borcum yoktur. Allah'a çörək aparan boyu çok uzun olan kimseler için söylenir.

52

Page 54: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

Ällah'a xoş gedər iyi olur. Tanrı'nm da hoşuna gider. Aliah'a qurban olum, sözü mənə verib, səsi eşşəyə! izaha ihtiyaç yoktur, izaha gerek yoktur. Allah'a min şükür durumdan memnuni-yeti bildiren bir ifade. Allah'a pay aparır bak. Allah'a çörək aparan. Aliah'a pənah insanlann kendine manevi destek vermek için söyledikleri bir ifade (Allah yardımcım olsun! anlamında). Allah'a şükür Tanrı'ya şükür, bir şeyin olması, gerçekleşmesi sebebiyle "hamd olsun", "bereket versin"" gibi, hälden mem-nuniyeti bildiren teşekkür ifadesi. Allah'a tapşırdım seni Allah'a emanet ettim şeklinde bazen iyi dilek bazen de kızgınlıkla söylenen ve "Tann bu davranı-şınm karşılığını versin, onun ilahi adaletine sığınıyorum" anlamına gelen bir ifade. Äiiah'a tapşırmaq 1-AUah'a havale etmek (ilenme anlammda). 2-Allah^a emanet et-mek. Allah'a təvəkkül her şeyden ümidini kesip Tanrı'ya sığman kimselerin kullandığı bir ifade. AHah'a yalvar Allah'a yalvar. 1-Allah'tan iste anlamında. 2-kendi kusuru yüzünden güç duruma düşen birine, "kabahatinin cezasını çek, kendi kendini kurtar" şeklinde söylenen bir ifade. Atlah'dan Tanrı vergisi. f Allah'dan buyruq ağzıma quyruq anriut piş ağzıma düş, çahşmadan, emek sarf etmeden geçimini sağlamayı düşünenler, tembellik edenler için kullanıhr. Allah'dan döndün, kirvədən niyə dön-dün? kirvelik hakkmı gözetmeyen kimse-leri yermek için söylenen, kirvelik hakkınm Tann hakkı kadar kutsal sayıldığmı bildirir. Allah'dan gizli(n) deyil herkes biliyor, gizli bir tarafı yoktur. AUah'dan istəmək Allah'tan arzu etmek. Allah'tan dilemek, istemek". Allah'dan qorx! Allah'tan kork. yapılan kötü bir işe engel olmak, şahsı bu yoldan çevirmek içm söylenen bir ifade.

Allah'dan qorxmaz, quldan utanmaz Allah'tan korkmaz kuldan utanmaz, zalim, merhametsiz ve gaddar kimseler için kulla-nılan bir ifade. Allah'dan olan kimi şansımız yäver gitti. Allah'dan utan Allah'tan utan, yaptığın-dan dolayı utanmahsm, sıkılmalısm. Allah'dan ümid kəsilməz Allah'tan ümit kesilmez, genellikle ağır hastalar için "iyi-leşebilir" anlammda veya düşülen ümitsiz durumdan sadece Tanrı'nm yardımıyla kurtulmamn mümkün olduğunu bildiren bir ümit ifadesi. Allah'ı arada gör adaletle ve insafla hare-ket et. Allah'ı çağırmaq Allah'tan yardım dile-mek. Tanrı'nın admı anmak. Allah'ı sevərsən (sevirsən) Allah'mı se-versen, bir rica veya dilek ifadesi. Allah'ı verdi şansı yäver gitti. Allah'ım (Allah'ın) var kısmetimde-(kıs-metinde) var, nasiptir. Allah'm altında "keşke" anlammda bir arzu veya iyi dilek ifadesi. Allah'm bacısı oğlu hem alay, hem de şaka ifadesi olarak güya kendini nüfuzlu bir insan olarak takdim edenler için kulla-nılır. Allah'ın bəlası Allah'm beläsı. 1-çok ya-ramaz, afacan çocuk için kullanıhr. 2-çok kötü işler yapan, insanlan üzen kimseler için kullanıhr. 3-Allah'm gönderdiği belä. Allah'ın bildiyini quldan gizlətmək oi-maz Allah'm bildiği kuldan saklanmaz, bilinen bir şey gizli kalmaz. Allah'ın bir dediyindən savayı sözünə inanmaq olmaz "Allah bir" sözünden baş-kasına inanılmaz, çok yalancı birisi için kullanıhr. Allah'ın dilsiz heyvanı (ölüsü) al. sessiz, fukara kimseler için kullanıhr. Allah'ın evi Allah'm evi, cami, mescit. Allah'ın fağır quzusu bak. Allah'ın yazıq bəndəsi. AHah'ın gici Allah'm serserisi, akılsızm biri. Allah'm heyvanı 1-bak. Allah'm dilsiz heyvanı. 2-ahmak, serseri, akılsız.

53

Page 55: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

Allalı'ın hikməti Allah'ın hikmeti, şaşkın-hk ve hayret ifadesi. Allah'ın istədiyi gündə yaranmäq güzel bir günde dünyaya gelmek. Ailah'm işinə bax Allah'm işine bak, hay-ret, şaşkmlık, üzüntü bildiren bir ifade. Allan'ın işinə əl aparmaq olmaz Allah'ın işine karışılmaz. Allah'ın kərəminə şükür Tann'ya teşek-kür ifadesi, memnuniyet bildiren bir ifadjj. Allah'm qanmazı Allah'm serserisi, äkıl-svz, mantıksız hareket edenler için lcüllanı-hr. Allah'ın qəzəbi Ällah'ın gazabı. 1-çolc sıkıntı veren; büyük feläket. 2-çok kötülük eden kimse. Allah'ın qəzəbi tutmuş Allah'ın beläsma uğramış, beläya çarpılmış (kimse). Allah'ın rəhmətinə getmək Allah'ın rah-metine kavuşmak. Allah'ın var günü her Allah'm günü, her gün. Allah'ın verdiyindən Allah ne verdiyse. Allah'm verən günü her gün. Allah'ın yazığı gələr çok zor ve zavallı duruma düşmüş kimseler için lcullanılır. Allah'ın yazıq bəndəsi Allah'm zavalh kulu, zavallı kimse. Allah'ma şükür elə Allah'a şükret, Tann-na şükret. Allah'ından olmaq 1-şansı yäver gitmek. 2-Allah'ın gücüne gidecek hareketler yap-mak, adaletsiz hareket etmek, zorbahk etmek. Allah'hq etmək (eləmək) zorbahkla hü-küm sürmek, hükümranlık etmek, häkim olmak. AHahuy çəkmək acıdan, ağrıdan, dayaktan dolayı vs. yaygara basmak. Allahü əkbər! Allahu ekber! herhangi bir iş ve olay karşısında memnuniyetsizlik, gazap ve hiddet bildirir. Allahü əkbərin eşidilməyən yeri çok u-zak, ulaşılması çok zor olan yer. alma kimi elma gibi, kıpkırmızı, genelde kırmızı yanaklar için kullanıhr. almaçı eşşəyi (hoş məətəli) ahrriak, ebleh, kafasız kimse.

almänın yarısı o, yarısı bu elmanın yarısı gibi, birbirine çolc benzeyen iki kimse için söylenen bir ifade. alnı açıq alnı açık yüzü ak, her bakımdän temiz, hiçbir kusuru veya kabahati olma-yan. alnı açıq üzü ağ bak. alnı açıq. alnı damğalı adı kötüye çıkmış, dämga-lanmış. alnı qaşqa bizovdur adı hep kötü şeylerde anıhyor, herkes onun kötü birisi olduğunu biliyor. alnı pak alnı pak, vicdanı temiz, lekesiz, namuslu, dürüst insan. alnına soyuq tər əyləşmək soğuk terler dökmek, ummadığı bir olaya şahit oldu-ğundan dölayı çok sıkilmäk. alnına yazilmaq alnma yazılmalc. 1-kaderinde olmak, kaderine çıkmalc. 2-bir şey birine ait ölmak. alnında yazılmaq älnma yazılmak, kaderi önceden tayin edilmek, belli olmak, başına gelecekler bilinmek, başına gelecekler kendini göstermek. alnında yazılmayıb k i . . ! alnma mı yazıl-dı! alnından vurmaq 1-alnından vurmäk, vurup öldürmek. 2-ağzınm ölçüsünü ver-mek, läyık olduğu cevabı vermek. alnım möhürləmək alnından mıhlamak, kurşunla vurarak öldürmek, alnmdan kur-şunlamak. alnmı qırışdırmaq yüzünü buruşturmak, memnuniyetsizliğini veya şaşkinlığını bil-dirnıek. alov püskürmək ateş püskürmek, çok sinirli olmak. alovlara yanmaq ateşlere yanmak, büyük eziyetlere, ıstıraplara maruz kalmak. alöyuşuğunu almaq şiddetli ağn, alman iläç sonucu biraz säkirtleşmek. alt dodağı yer süpürmək dudağmı sarkıtmak, küsmek, incinmek, çok kı-rılmak, asabı bozulmak, suratını asmak; alt dodağı yer süpürür, üst dodäğı göy çok sinirli, morali bozuk kimseler için kullanılan bir ifade. alt üst etmək (eləmək) alt üst etmek. 1-dağıtmak, kanştırmak, darmadağm etmek,

54

Page 56: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

berbat "etmek, altmı üstüne getirmek. 2-bozmak, işe yaramaz häle getirmek. alt üst olmaq alt üst olmak. 1-altı üstüne çevrilmek, dağılmak, karışmak, berbat olmak, darmadağın olmak. 2-bozulmak, işe yaramaz häle gelmek. alt vurub üst çıxmaq her tarafı aramak. altda qalantn canı çıxsm altta kalanm eanı çıksm, herkes başınm çaresine baksm, her-kes kendini kurtarsın anlamında. altda qalmaq yenilmek, mağlup olmäk. altdan almaq alttan almak. 1-tath dille yaklaşarak, bir bilgi öğrenmeye çähşmäk: 2-kızgmhğmı gideımeye çahşmäk, korkup kaçmamasmı sağlamak. 3-işi tatılıkla hal-letmeye çahşmak. altdan alta (altdan) alttan alta, gizliden gizliye, gizlice, kimse bilmeden, kimseye bildinneden. altdan altdan baxmaq göz altmdan bak-mak, gizlice bakmak. aitdan geyinib üstdən qıtillanmaq savaşa giderken giyinip kuşanmak, teçhiz ölmak. altdan üstdən açılmaq gıda zehirlenmesi sonucu hem ishal olmak hem de çıkarmak. altdan üstdən demək 1-birşeyler söyle-mek, birisi hakkmda ağzından bir şeyler kaçırmak. 2^birisi hakkmda manidar ko-nuşmak, kafa kanştıran laflar etmek. altdan yuxarı baxmaq (süzmək) aşağıdan yukanya süzmek. altı altda qaldı, üstü üstdə! yarım kaldı, devam ettirilemedi, bitirilemedl. altı beş vurmaq bäk. baş ayaq danışmaq (vurmaq). ältı yırtıq aftafa artık hiçbir nüfuzu ve küdreti kalmamış kimse, çaptan düşmüş kimse. altıda alacağı yox, yeddidə verəcəyi üçte alacağı yök, beşte vereceği. umursamaz, hiçbir şeyden etkilenmeyen kaygısız: in-sanlar için söylenir. altına almaq alt etmek, yenmek, galip gelmek, mağlup etmek. altına od (odun) qoymaq 1-ateşlemek. 2-fitlemek, tahrik etmek. altma vurmaq bak. altmı doldurmaq. altuıda qalmaq 1 -baskı altında kalmak, çekmek, tahammül etmek, bir şeyin etki-

sinde kalmak, katlanmak. 2-bir şeyi yapa-mamak, başanlı olamamak. altında qalmamaq altmda kalmamak, yapılan bir iyiliği karşılıksız bırakmamak. altındän çıxmaq yan çizmek. 1-aldığı veya yaptığı bir şeyi kendinin yapmadığını söylemek, üzerine almamak. 2-bir sorum-luluğu läyıkınca yerine getirmek. altından girib üstündən çıxmaq altından girip üstünden çıkmak. 1-alt üst etmek, karma karışık etmek. 2-elindeki zenginliği har vurup harman savurmak. altından qaçmaq bir işten kaçmak, yan çizmek. 1-bir işi başmdan atmak, yapmaya yanaşmamak. 2-verdiği sözü tutmamak, sorumluluğu yerine getirmemek, yapmakla yükümlü olduğu bir işi yapmamak. altındaıı qalxmaq altmdan kalkmak, zor-luğuna rağmen bir şeyi başarmak. altını batırmaq altma etmek. 1-yerini ıs-İatmak veya donuna kaçırmak, donuna etmek. 2-korkmak, çekinmek. altını çəkmək bak. ağrısm (ağrısını) çəkmək. altmı doldurmaq cebini doldurmak, mev-kisinden, vazifesinden, bulunduğu yerden yararlanarak zenginleşmek, makamınt ve görevini suistimal ederek çahp çırpmak. altını üstünə çevirmək (gətirmək) ält üst etmek, dağıtmak, karıştırmak, darmadağın etmek, berbat etmek, alt üst etmek. altmı üstünü ölçmək dolaşmäk, gezmek, çok gezerek gelmek, her tarafmı dolaşmak. altmış altıya bağlamaq bir şeyi hälletmek. aludə olmaq 1-tutulmak, müptela olmak, kapılmak. 2-vuralmak, hayran ölmak. amadə olmaq ämade olmak, hazır bekle-mek, hazır olmak. aman Allah! aman Allah'ım! çok kötü ve beklenmeyen bir feläket, facia karşısında hayret ve kofku ifädesi olarak söylenir. aman Allah, bu nə müsibətdif! Tanrım bu ne belä! karşiläşılan büyük bir belä ve afeti ifäde etmek için kullanılır. aman ... əlindən illAllah ... elinden, bir şähıstan veyä bir şeyden düyulan rahatsız-lığı dile getirir. aman evi sığmılacak yer.

55

Page 57: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

aman (amamn bir) günüdür aman derim! sakm ha, yapmaym, çok dikkkatli olun, elinizde sıkı tutun vs. anlammda son derece tedbirli ve temkinli olmayı dile getirir. aman istəmək aman dilemek, merhamet dilemek. aman üzündən birisine duyulan memnu-niyetsizliği bildirir. aman vermək aman vermek. 1-fırsat ver-mek, imkän tanımak, • süre vermek. 2-acımak, merhamet etmek, affetmek, bağış-lamak. aman verməmək aman vermemek. 1 -fırsat vermemek, imkän tanımamak, hareket etmesine müsaade etmemek, tepesinde bitmek, kımıldamasma, hareket etmesine, davranmasına izin vermemek. 2-acımasız davranmak, merhamet etmemek, bağışla-mamak. amana gəlmək sığmmak, sığmma talebin-de bulunmak. amana gətirmək bıktırmak, usandırmak, gırtlağa çıkarmak. amanat eləmək emanet etmek, emahet olarak bırakmak. amanat vermək emanet vermek, geçici olarak vermek. amanı kəsilmək (qınlmaq) 1-takati ke-siimek, çok yorulmak, güçten düşmek. 2-yardım beklediği yerden ümidi kesilmek. amanım almaq gücünü tüketmek, diz çöktürmek. amanını əlindən almaq rahatsız etmek, rahatmı bozmak. amanını kəsmək yormak, takatini kesmek, gücünü kuvvetini tüketmek. ambara vurmaq ambara vurmak, ambar-lamak. ambıia ambıla getmək sağa sola yalpala-yarak yürümek, sendeleyerek yürümek. ambır götürmək sıkı çimdik almak, çim-diklemek. amcık biti k. 1-tarlada vs. çahşma vaktinde evde kalarak tembellik eden çocuklan kız-. dırmak için söylenen bir ifade. 2-genelde kızların ve kadmlarm yanmda oturan, on-larla sohbet eden erkek çocukları kızdır-mak için söylenen bir ifade. amıtqa olmaq dadanmak.

amin demək başkasmın dediklerini tekrar etmek, onlann fikrini kabul etmek, evet demek. amin deyən başkasmm dediklerini tekrar eden, "evet evet" diyen, kendi fikri yerine başkalarımn düşüncesini onaylayan, kabul eden kimse. ana arvad söyüşü söymək ana avrat düm-düz gitmek, küfretmek, ağır küfürler sa-vurmak. ana ata evladı ana baba evladı, kıymetli, aziz, sevgili kimse. ana bala eləmək gerekli olmadığı hälde aym şeyden birkaç tane faziadan almak. ana bala kimi çok samimi, aralarmda bü-yük sevgi ve sempati olan bir kadmla erkek çocuk veya*kızlar için söylenir. ana hala olmaq anne ve evladı gibi sami-mi olmak, birbirini çok sevmek. ana bətninə düşmək ana rahmine düşmek, rahimde oluşmaya başlamak. ana boynunda annesinin karmnda. ana xəttini təşkil etmək esasını oluşrur-mak, temelini oluşturmak. ana qarnmdan gətirməyib ki! birinin sahip olduğu şeyleri kendi ahn teri ve eme-ği ile kazandığını ifade etmek için lcullanı-lır. ana (anasının) burnundan gəlmək anne-den emdiği süt bumundan gelrnek, büyük eziyet ve sıkıntı çekmek. ana (anasınm) südü ilə əmmək (keçmək) anne sütü ile geçmek, irsiyetten gelmek. ana südü (ağ südü) kimi halal olsun ana-nın sütü gibi heläldir, ınemnuniyetle veri-len, bağışlanan bir şey için kullanılır. ana südü kimi halaldır heläldir, bu senin-dir, senin hakkındır. ana (ananın) südü sənə haram olsun! istenen hedefe ulaşamayan veya kötü dav ranışlar sergileyen kimselere söylenen azar ve tenkit ifadesi. ana südünə həsrət qalmaq annesi ölmek ve onun sütü ile beslenememek. ana üzünə həsrət qalmaq ana yüzüne hasret kalmak, uzun müddet annesini gör-memek veya görememek. anadan doğma olmaq yeni doğmuş gibi olmak.

56

Page 58: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

anadan (anasmdan) ənıdiyi süd (südü) bıırnundan (burnunun dəliklərinden, deşiklərindən) gəlmək (tökülmək) ana-sından emdiği süt burnundan fıtil fitil gel-mek, binbir musibetle karşılaşmak, çok ıstırap çekmek, azap ve eziyetlere maruz kalmak. anadan (anasından) əmdiyi südü bur-nundan (piltə piltə) gətirmək (tökmək) anasından emdiği sütü burnundan fıtil fitil getirmek, birine çok eziyet etmek, ıstırap vermek. anadan olmuş kimi anadan yeni doğmuş gibi, yeniden sağhğına kavuşarak, sapa-sağlam olarak. anadan üryan anadan üryan, çırılçıplak, anadan doğma. anadan yetim öksüz, annesi ölmüş kimse. anaiar necə (ne cür) oğlan (oğul) doğulub! biz böyleyiz, bizim kim olduğtı-muzu tanıyın. anaları (anası) nədir (ki) danası da nə olsun anaları ne ki, danaları da ne olsun. 1-çocuklar analarından farklı olmazlar anla-mmda. 2-analarının durumuna bakıp ço-cuklanmn ne olacağı anlaşılır anlammda. analıq ümidinə qalmaq annesini kaybet-mek, üvey anne eline düşmek, üvey anne elinde büyümek mecburiyetinde kalmak. aııaliz etmək (eləmək) analiz etmek, tahlil etmek, çözümlemek, bir bütünü en ince detaylarına kadar ayırmak. anamı əmməyəcəm ki! bu iştc bir şeyler kazanmalıyım değil mü? anan sartmsaq, atan soğan, hardan ol-dun gülməşəkər? kasmtı, kibirli kimseler için söylenen yergi. anan yaxşı, baban yaxşı sıkıntm, derdin ne, problemin ne? anandan əmdiyin süd burnundan gəlsin anandan emdiğin süt burnundan gelsin, heram olsun! şeklinde memnuniyetsizlik bildiren bir ifade. ananı özgə qatırına çatmaq şerefsizliğin en son dereeesine varmak. ananın aşı təndirin başı yemeklerin en güzelinin anneni pişirdiği, evde oturulacak en güzel yerin de tandırın başı olduğunu bildiren bir ifade.

ananm südü halal olsun! heläl olsun! bir övgü, alkış ifadesi. anarı bəri danışmaq kötü kötü konuşmak, ağzma geleni söylemek, terbiyesiz iaflar etmek. anası ağlamaq anası ağlamak, çok eziyet ve sıkmtı çekmek, bitkin häle gelmek. anası ağlar qalmaq 1-ölmek, vefat etmek. 2-büyük eziyetlere ve ıstıraplara maruz kalmak. anası başına qara (qaralar) bağlamaq ölmek ve annesi yasını tutmak. (ay) anası (bacısı) göyçək güzel veya ya-kışıkh kimselere seslenme ifadesi. anası qazancını yeməmək eli ekmeğe ulaşmadan vefat etmek. anası matəmində əyləşmək (oturmaq) ölmek (ilenç anlammda kullanıhr). anası mələr qalmaq kendisi veya kardeşi hayatmı kaybetmek, anası namaz üstdə (üstündə) olmaq "be-länın, tehlikenin, zorluğun eşiğinden dön-mek" bir tehlike, zorluk, belä veya meşak-katin eşiğinden mücizevi şekilde dönenler için söylenir. anası vay şivəninə oturmaq anası yasını tutmak. anasından olduğuna peşman eləmək anasmdan doğduğuna pişman etmek, bık-tırmak, canından bezgin häle getirmek. anasından olduğuna peşman olmaq ana-smdan doğduğuna pişman olmak, bıkmak, usanmak, gırtlağına çıkmak. anasından olmayıb işe yaramaz, cesaretsiz kimseler için kullanılır. anasım ağlar (mələr) qoymaq öldürmek, katletmek. anasını ağlatmaq anasmı ağlatmak, sıkıntı ve eziyet çektirmek, ıstırap ve işkence vermek, üzüntü vermek, bezdirmek. . anasını vayma oturtmaq öldürmek. anasının ağ südü kimi halal eləmək kar-şıhksız olarak bağışlamak, karşılığında bir şey beklememek. anasınm burnundan düşüb annesine çok benzeyen çocuklar için söylenir. anasının (nənəsinin) əmcəyini kəsən k. anasının ipini pazara çıkarmış (satmış), haramzäde, her türlü kötülüğü yapacak

57

Page 59: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

karakterde olan fırıldakçı, düzeribaz, hile-kär, hırsız, dolandırıcı kimseler için lculla-nıhr. anasının əmcəyini kəsmək fırıldakçıhkla, dalaverecilikle, hilekärhkla uğraşmak. anasınm gözü 1-çok uyanık, fırıldakçı, çok kurnaz, bece'rikli, açıkgöz kimseler için kullanılır. 2-annesinin en çok sevdiği. anasınm körpə quzusu anasmın kuzusu, çok küçük çocuk, bebek. anasının qızı anasmm kızı, annesinin dav-ranışları ve ahşkanhkları kendinde görülen kız. anasının oğlu anasınm gözü, haramzäde, düzenbaz, üçkäğitçt, çok kötü kimseler için kullamlan bir hakaret ifadesi. anasının südü halal olsun iyi , temiz, e-depli çocuklar için kullamlan bir alkış ifa-desi. anasının südü ilə dolanmaq ahn teri ile yaşamak, harama yönelmemek, kendi eme-ği ile geçinmek. anasının (ağ) südü kimi halal olmaq ana-sının sütü gibi heläl olmak, hak ettiğinden dolayı heläl olmak. Anbar şirindən Kərbəla şirinə qaçmaq tutarsız laflar etmek, ilgisiz sözler söyie-nıek, dereden tepeden konuşmak. aııbara vurmaq ambara vurmak. 1-saklamak gäyesiyle ambara koymak, ytğ-mak. 2-sonra daha pahah satmak için sak-lamak, biriktirmek. ancaq meyitimin üstündən cesedimı çiğ-neyerek yapabilirsin! ben sağ iken yapa-mazsm. ancaq öz dibinə işıq salmaq bak. yalnız öz dibinə işıq salmaq. aiid aman eləmək yemin billah etmek, bir şeyi inkär veya onaylamak için deliller sunarak yemin etmek, yemin ederek inan-dırmağa çahşmak. and amana gəlmək yalvarıp yakarmak, and içdirmək yemin ettirmek, yemin et-meğe, söz vermeye mecbur etmek. and içib qan qusmaq yemin etmek. and içmək 1-yemin etmek, kutsal veya büyük ve aziz sayılan bir şahsm veya şeyin adinı anarak sözünü, vaadini veya üzerine

aldığı görevi yerine getireceğini inandır-mak. 2-söz vermek. and qəsəm eləmək yemin etmek. and olsun! yemin ifadesi. and olsun başına ... başı üzerine yemin ederim. and olsun yaradana Tanrıya yemin olsun. and verdirmək yemin ettirmek. and vermək yemine vermek, kutsäl ve aziz sayılan bir şahsm veya şeyin adını anarak rica etmek, yalvarmäk. anda xain çıxmaq yeminini yerine getir-memek, yeminine sädılc lcalmamak. -andı (andını) danmaq yeminini inkär etmek, dönek çılcmak. ajndı (andını) poznıaq yeminini bozmak, ettiği yeırıine sädık kalmamak, vaadini yerine getirmemek, sözünü tutmamak. andma sadiq çıxmaq yeminini yerine getirmek. andından dönmək yemininden dönmek, yeminine uymamak. aııdıra qalasan (qalmış)! sahibi ölesice! anqır taymı tap "git anır da eşini bul, be-riim eşim değilsin" anlammda hakaret ifa-desi. anqırtısı göyə çıxmaq (ucalmaq) yüksek sesle ağlamak. anqut kimi ağzuu açmaq 1-doymäk bil-memek, aç gözlü olmak. 2-aval aval bäk-mak. anqut kimi udmaq önüne geleni yutrnak, önüne gelen yemeği aç gözlülükle çabucak yiyerek bitirmek. anqut qalmaq tek başına kalmak. anquta dönmək çok zayiflamak, zayıflık-tan dolayı boynu ipince kälmak. anqutu çıxmaq bak. anquta dönmək. anrı bəri çəkmək süründürmek, o tärafa bu tarafa çekmek. anrı bəri etmək I -yerli yerine koymak, yerleştirmek. 2-yapmamak, süründürmek. apar gətirə salmaq bugün git yarm gel etmek, oyalamak. ar bilmək ar bilmek, kendisi için utanıla-cak şey kabul etmek. ar etmək ar etmek, utanmak, mahcup öl-mak.

58

Page 60: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ar namusunu atmaq (yemək) ar ve hayä perdesi yırtılmak, haysiyetini, şerefini a-yaklar ältına älmak, namus ve utanma duy-gusunu kaybetmelc. ar olmaq ayıp olmak. ar olsun bir tenkit, aşağılama ifadesi. ara açılmaq 1 -araları soğumak, bozuimak, darılmak, küsmek, birbirine küs olrnak. 2-değeri biçilmek, şartlan belirlenmek. ara açmaq 1-değer biçmek, satış şartlarmı belirlemek. 2-ılişkileri düzeltmek, arayı iyileştinnek. ara dəymək araları bozulmak, birbiririden küsmek, ilişki ve dostluk bozulmak. ara düzəltmək aralannı bülmak, barışhr-mak, aracılık etmek, güzel ilişki yaratmak. ara xəlvət, tülkü bəy mert insanlarm ol-madığı zamarilarda istediği gibi at oynatan ve halkı sömüren sülük karakterli insanlar için söylenen yergi. ara kəsdirməyə (kəsməyə) salmaq 1-etrafmı sarıp dövmek, pataklamak. 2-yakaİamak, kaçmasma izin vermemek, fırsat vermemek. ara qarışdı (qarışıb) məzhəb (məssəb) itdi 1-ortahk kannakarışık oldu, düzen bozuldu. 2-karışıkhk meydana geldi bizim işimiz unutuldu. ara qarışdtrmaq ortahğı karıştırmak, fıt-nelik yapmak, fesat çıkarmak, karışıklık çıkannak, ortahğı bulandırmak, insanları birbirine düşürmek. ara qarışmaq ortahk karışmak, kanşıkhk çıkmalc. ara qatmaq ortahğı kanştırmak, aräya fıtne fesat sokmak, kanştırmäk, karışıkhk çıkarmak. ara qırmaq (pozmaq) ara bozraak, arka-daşlar ve dostlar arasma riifäk sokmak, ilişkilerini bozmak, kavga etmelefine sebep olmak. ara qızışdırmaq insahları tahrik etmek, birbirine düşürmek. ara qurmaq balc. ara düzəltmək. ara pozulmaq arälärı bozulmak, birbirin-den lcüsmek, aralarındaki dbstluk ve ilişki bozülmak.

ara sakitləşmək (sayxaşmaq) ortalık sä-kinleşmek, sükünet häkim olmak, ses, gü-rültü Icesilmek. ara sazlamaq ara bulmak, banştırmäk, vasıtacılık etmek, arada güzel ilişkilerin oluşmasma yardımcı veya sebep olmak. ara (arası) soyumaq araları soğumak, aradaki ilişki lcesihnelc, dostluk bozulmak. ara vermək ara vermek, fäsıla vermek, dinlenmek. ara vurmaq (vuruşdurmaq) arabozaııhlc etmek, fitne, fesat türeünek, insanların kavga etmesine sebep olmak. ara yat küt olmaq ortalık säkinleşmek, gürültü patırdı dinmek. ara yerdə qaimaq ortada kahnalc, sahipsiz, kimsesiz bir şekilde ortada kalmak, çaresiz kalmak, her şeyini kaybetmek. araba ilə dovşan tutmaq araba ile tavşan avlamak. 1-bir şeyi hile ve tertiple hallet-meye çalişmak. 2-olmayacak bir işe kal-kışmak. 3-çok yavaş çahşmak, bir işi çok ağır yapmäk. arabadan düşmüş qarpız kimi ağır işler yapıp yorülmuş bir kimseye "nasılsın" şeklinde sorülduğunda şaka ile verilen ce-vap. arabanm dal çarxı zurnanm son deliği, geride, hep toplumun arka kısmında yer tutan, önemsiz, ehemmiyetsiz, faal olma-yan. arabanın təkərine çomaq (dəyənək) soxmaq arabamn tekerine çomak sokmäk, engel olmak, engel çıkarmak. arabanm səkkizinci təkəri bak. arabanm dal çarxı. arada getmək arada gitmek, bir grubun içine kärışarak gitmek, kimse bilmeden topluluğa karışıp gitmek. arada gəzmək ara karıştırmak, laf doläş-tırmak, laf götürüp getirmek. arada qalmaq Ortada kälmak. 1 -her şeyini käybetmek. 2-ne yapacağmı bilmemek, tereddüt içinde kahnak. arada yeyib, ortada gəzmək çahşmadan başkaläfıridän yiyip içmek ve gezmek. aradakı pərdəni qaldırmaq 1-daha sami-mi olmak. 2-saygı göstermemek, hürmet

59

Page 61: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

etmemek, aradaki mesafeyi ortadan kal-dırmak. aradan aparmaq mahvetmek, tärümar etınek, yok etnıek. aradan çıxan mənim avradım bir konu ile ilgili olarak sözden dönülmemesini gerek-tiğini bildiren bir ifade. aradan çıxarmaq kurtarmak, kötü durum-dan çekip çıkarmak. aradan çıxmaq 1-canmı kurtarmak, zor durumdan kendini kurtarmak. 2-gözden kaybolmak, yok olmak, kaçmak, kaçıp saklanmak. aradan getmək mahvolmak, ortadan kalkmak. aradan götürmək (qaidırmaq) yok et-mek, ortadan kaldırmak, lağvetmek, ilga etmek. aradan qalxmaq 1-ortadan kalkmak. 2-meydana çıkmak, görünmek, oluşmak. aradan sürüşmək aradan sıvışmak, aradan kayıp çıkmak, sıvışmak. arakəsməyə salmaq etrafını sarmak, ku-şatmak, bürümek. araq varaq eləmək bütün yönleriyle araş-tırmak; aramadık yer bırakmamak. araları dəymək (sərinləşmək) araları so-ğumak, birbirinden küsmek, ilişkileri bo-zulmak. araları olmamaq araları bozuk olmak. araları sərin olmaq araları bozuk olmak, herhangi bir olaydan dolayı araları soğuk olmak, eski samimiyetleri olmamak. araları soyumaq ilişkileri bozulmak, artık eski samimiyetleri kalmamak. araları yaxın olmaq dost olmak. aralarından qara pişik keçdi aralarından kara kedi geçti. aralarından qara pişik keçmək aralarm-dan kara kedi geçmek, dostluklan, arka-daşhklan bozulmak, aralan soğumak. aralarından qıl (su) keçməmək aralarm-dan su sızmamak, çok yakın ve birbirine düşkün olmak, çok samimi olmak, dost, sırdaş olmak. aralarmdan su keçmir aralarmdan su sızmıyor, çok samimi kimseler için kulla-nıhr.

aralarını qatmaq (pozmaq) aralarını bozmak. aralarını qayırmaq (sazlamaq) aralarmı bulmak. 1-barıştırmak. 2-aralarım bulmak, aralarmı yapmak. 3-çöpçatanhketmek. aralı (ayrı) düşmək uzaklaşmak, birbrini görememek, ilişkiyi kaybetmek. aralı tutmaq fark gözetmek. aralığa atmaq ileri sürmek, ortaya atmak. aralığa gəlmək ortaya çıkmak, meydana çıkmak. aralığa gətirmək meydana getirmek, orta-ya çıkarmak. aralığa söz düşmək tartışma oluşmak, münakaşa olmak. aralığa söz qatmaq araya laf atmak, ko-nuyla ilgisj olmayan sözlerle aldatmağa, kandırmağa, düşünceyi saptırmağa çalış-mak. aralığa tökmək bir sırn açmak, ifşa etmek, açıp söylemek, herkese bildiraıek. aralıq adamı 1-aracı, vasıtacı, aracı. 2-düğünde, mecliste misafırlere hizmet eden kimse. 3-avare, serseri, yersiz yurtsuz. aralıq atı, kor fatı işsiz güçsüz dolaşan kimseler için söylenir. aralıq qarışmaq ortalık karışmak, karışık-hk meydana gelmek, kurallar bozulmak. aralıq pişiyi 1-tarafsız, hiçbir tarafı tutma-yan. 2-ortada yiyip, içip gezen kimse. aralıq sözü şayia, dedikodu, söylenti, uy-durma söz. aralıq vurmaq arabozanlık etmek, arka-daşlar ve dostlar arasmda nifak yaratmak, karışıkhk çıkarmak, bozuşmalarına sebep olmak. aralıqda həlak olmaq çok çalışıp çabala-mak, çok gayret göstermek. arahqda qalmaq 1-ortada kalmak, her şeyi kaybetmek. 2-ne yapacağını bilememek, tereddüt içinde kalmak. aram etmək (eləmək) 1-sakinleştirmek, rahatlatmak. 2-rahatlamak. dinlenmek, säkinleşmek. aram olmaq 1-sakin olmak, rahat olmak, rahätlamak. 2-sabretmek. aram tapmaq (tutmaq) sükünet bulmak, rahatlamak, sabretmek, tahammül etmek.

60

Page 62: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

aramızdan getdi sevilen ve sayılan birinin ölümünden dolayı duyulan teessürü bildi-ren ve "bizi yalnız bırakü, bizi üzdü" an-lamırida bir ifade. aran yaylaq eləmək 1-kararsız olmak, istikrarsız olmak, beiirli bir karara vara-mamak. 2-sürekli yer değiştirmek. aranda buğdadan (xurmadan) olmaq Bağdat'da xurmadan bak. aranda tutdan olmaq, dağda (yaylaqda) qovutdan. aranda tutdan olmaq, dağda (yaylaqda) qovııtdan Dimyat'a pirince giderken evde-ki bulgurdan olmak, daha iyi bir şey elde etmek uğruna elindekilerini de kaybermek. aranı açmaq 1-ortadaki perdeyi kaldır-mak, her şeyi açıkça konuşur ve yapar häle gelmek, engelleri kaldırmak. 2-küsmek, bozulmak. 3-araya mesafe koymak. aranı çaxnaşdırmaq ortalığı karıştırmak. aranı dağa aparmaq (çıxartmaq, gətirmək, endirmək, köçürmək) bäk. aram dağa, dağı arana aparmaq. aranı dağa, dağı arana aparmaq çok düşünmek, çok Ölçüp biçmek, derinden derine düşürimek. aranı kəsdirmək 1-araya perde vs. koya-rak arayı kestirmek. 2-görüşmelerini ya-saklamak veya görüşmelerine engel olmäk. aranı kəsmək (vurmaq) ilişkiyi kesmek, küsmek. aranı qarışdırmaq ortalığı karıştırmak, kavga çıkarmak. aranı qızdırmaq (qızışdırmaq) 1-samimileşmek, eski soğukluğu oriadan kaldırmak. 2-ortalığı alevlendirmek, ortalı-ğı karıştırmak. aranı pozmäq ilişkileri bozmak, ipleri koparmak. aranı saz eləmək (sazlamaq) dost olrriak, samimileşmek, çök yakm olmak. aranı turanı dolanmaq çok doläşnıak, çök gezmek, her tarafı dolaşmak. aranı vurmaq ortalığı kanştırmak, fesat çıkarmak. arası açıq olmaq arası açık olmak. 1-birbirine yakın "olmak, aralarında resmiyet olmamak. 2-birbirine kırgın olmak, küskün olmak, aralan iyi olmamak.

arası açılmaq 1 yakmlaşmak, dost olmak. 2-bak. arası açıq olmaq. arası dəymək küsmek, bozuşmak. arası kəsilmək devam etmemek, kesintiye uğramak. arası kök olmaq arası iyi olmak, hoşlan-mak, istemek, sevmek, arzu etmek, hevesi olmak, ilgisi ve dostluğu olmak. arası olmaq arası olmak. 1-hoşlanmak, arzu etmek, istemek, sevmek, hevesi ol-mak. 2-ilgisi, ilişkisi olmak, dostluğu bu-lunmak. arası olmamaq arası olmamak, hoşlan-mamak, sevmemek, nefret etmek. arası saz olmaq arası iyi olnıak, hoşlan-mak, sevmek, arzu etmek, ilişkisi, dostluğu olmak. arat eləmək işlenmiş toprağı töhum serp-meden sulamak. arata qoymaq bak. arat eləmək. aratı çıxmaq belirli bir oranda kuruyarak, tohum serpilecek häle gelmek. aratı qaçmaq (topräk) çok kurumak, ekim için gerekli olan nemliliği kaybolmak. araya almaq 1-kuşatmak, etrafmı sarmak. 2-her taraftan üstüne üşüşmek. araya atmaq ileri sürmek, ortaya atmak, meydana atmäk. araya çıxarmaq ortaya çıkarmak. araya düşmək 1-aracıhk etmek, arabulu-culuk etmek, vasıtacı olmak. 2-etrafı sarıl-mak, çembere ahnmak. araya gəlmək ortaya konmak. ortaya geti-rilmek. araya girmək 1-aracıhk etmek, vasıtacıhk etmek, arabulucu olmak. 2-araya girmek, bahse tutuşan veya birbirine küsen şahısla-nn arasma girerek durumu daha da alev-lendirmek, kötüleştirmek. 3-araya girmek, kavgä edenleri ayırmak. araya incik (inciklik) düşmək araya so-ğukluk girmek, birbirinden incimek, küs-mek. araya inciklik salmaq birbirinden incimelerine sebep olmak, küstürmek, ara-Iarmı bozmak. araya it ölüsü (söz) salmaq münakaşa, tartışma çıkmasına sebep olmak, tartışma ortämı yaratmak.

61

Page 63: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

araya qpymaq 1-alay etmek, dalga geç-mek, oyuncak gibi oynatmak. 2-ortaya koymak, üzerinde konuşmak, müzakere etmek. araya salmaq çembere almak, etrafım sarmak. araya soxıılmaq müdahäle etmek, karış-mak. araya söz atmaq araya iaf atmak. arayıb axtarmaq arayıp sormak, merak etmek, haber almak. Araz aşığından, Kür topuğundan 1-umursamaz, kayıtsız kimse, hiçbir şeyden çekinmeyen, korkmayan, hiçbir kaygısı, düşüncesi olmayan kimse. 2-işi yolunda, işleri tıkırmda olan kimse. ard unu 1-değirmen täşinm arkasında ka-lan un. 2-elde edilmesi zor, edilse bile işe pek yaramayacak, ihtiyaca cevap vermeye-cek şey. ardı açılmaq 1-gerçekler meydana çık-mak, ifşa olunmak, sırnnm üzeri açılmak, kabähati, kusuru meydana çıkmak. 2-yorulmak, takatten düşmek, halsiz düşmek. 3-ishal olmak. ardı kəsilmək ardı kesilmek, bitmek, tü-kenmek, kesilmek, devam etmemek. ardı (ardı arası) kəsilmənıək ardı kesil-memek, bitmemek, tükenmemek,- devam etmek, sonu görünmemek. ardı atmaq 1-i.shal olmak. 2-korkmak, çekinmek. ardı burulmaq çok zayıfiamak, yürürken güçsüzlükten dolayı ayakları birbirine do-laşmak. ardı çıxmaq 1-çok zayıflamak; çok yorul-mak. 2-iyice ihtiyarlamak, gücünü kaybet-mek, ölümü yaklaşmak. ardı getmək korkmak, çekinmek, cesaret edememek. ardına (ardınca) düşmək ardma düşmek, peşine düşmek, takip etmek, izlemek. arəstə olmaq süsü, bezeği bitmiş olmak, düzeni tertibi hazır olmak. arğac keçmək l-(birinin) işini bozmak, zarar vermek, işine engel olrnak, ortalığı karıştırmak. 2-bir işte dahli olmak. arx həmişə çınqıl gətirməz her devrin kendi hükmü vardır, bir şey devamlı olmaz.

arxa arxaya vermək sır sırta vermek, yar-dımlaşmak, birbirine destek olmak, yar-dımcı olmak, beraberce çalışmak. arxa bir də su gələr ümidini kaybetme. arxa çevirmək sırtını dönmek, yüzünü çevirmek, ilişkiyi kesmek, dostunu kötü durumda bırakıp gitmek, kötü gününde omı terketmek. arxa çevriləsi adam olmamaq güvenilmez olmak. arxa durmaq arka çıkmak, birine arka çıkmak, desteklemek, müdafaa etmek. arxa gəlmək tehdit etmek, korkutmak. arxa plana keçirilmək sonraya bırakıl-mak. arxa vermək sırtmı dayamak, dayanmak, güvenmek, istinad etmek. arxac keçmək 1-anläşamamak, hemfıkir olmamak. 2-birini birinin aleyhine kışkırt-mak. arxaca qığlamayan etrafındakilerin hiçbi-rine faydası ölrhayan. arxadan vurmaq arkadan vurmak, kalleş-lik etmek, sırtmdan vurmak, ihanet etmek. arxası bağlı (möhkəm) olmaq bäk. dayısı olmaq. arxası kəsilmək ardı, devamı kesilmek, sona errhek, bitmek. arxası qatda qoymaq yüzüstü bırakmak. bir işi zamanmda yapmayıp savsaklamak, yanm bırakmak. . arxası olmaq afkası olmak. 1-yardımcısı olmak. 2-ardı olmak, devamı olmak. arxası olmamaq arkası olmamak. 1-yardımcısı olmamak. -2-ardı, devamı ol-mamak. arxası üstə qoymaq yüzüstü bırakmak, işi olduğu gibi yarım bırakrnak. arxası yerə dəyməmək sırtı yere geime-mek, yenilmemek, mağlup olmamak. arxası yerə gəlmək sırtı yere gelnıek, ye-nihnek, mağlup olmak. arxası yerə gəlməz sırtı yere gelmez, çok güçlü, yenilmeyen kimse, arkası güçlü kimse. arxasına baxmadan qaçmaq afkasına bakmadan kaçmak, korkudan bütün gü-cüyle kaçmak.

.62

Page 64: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

arxasına (ärxasınca) düşmək arkasına düşmek, birinin arkasına, ardma düşmek, izlemek, takip etmek. arxasını divara vermək arkasmı sağlama almak, sağlam yere yaslanmak. arxasını işə verməmək hiçbir iş yapma-mak, tembellik etmek, iş yapmamak. arxasını yerə gətirmək (qoymaq, vermək, vurmaq) sırtını yere getirmek, basmak, yenmek, mağlup etmek. arxasını yerə qoymamaq kibirii ve inat olmak. arxasını yerə: verməmək 1-yenilmemek. 2-yenilgiyi kabul etmemek. arxasız qaimaq himayesiz kalmak, yalnız başma kalmak. arxaya atmaq. 1 -dar gün için saklamak. 2-sonraya bırakmak. arxaya çəkilmək geri çekilmek, geri adım atmak. arxayın etmək (salmaq) emin etmek, kal-ben rahat ettirmek, inandırmak, emin olrria-smı sağlamak. . arxaym olmaq emin olmak, endişeden kurtulmak. arxayınlığa çıxmaq 1-rahaflamak, endişe-den kurtulmak. 2-rahata ermek, refaha ka-vuşmak, sıkmtıh hayattan kurtulmak. . arxı atlamamış özünü öymək bir işi yaprp

ı bitirmeden kasınmak. arxı hoppanmamış "hop" demək aeele sonuç çıkarmak, bir işte çok önceden mu-hakeme yürütmek. . arxivə vermək 1-bir işi sona erdirmek. 2-unutmak, eskidiğini sanmak. arı kimi sancmaq arı gibi sokmak, sinir-lendirmek, kızmasına sebep olmak. arı kimi şan bağlamaq bin bir zahmete katlanarak kendine bir yuva kurmak veya faydalı bir iş yapmak. arı kimi vıyıldamaq boşuna konuşmak, sözü geçmemek. . . arı pətəyi kimi karmca yuvası gibi, girip çıkan insanın çok olduğu yer. arı (arını) yemək utanma duygusunu kay-betmek, ütanma arlanma bilmemek. arı yeyib, namusu altma qoymaq (arxasına atmaq, belinə bağlamaq, dah-

na atmaq, quyruğuna taxmaq) ar damarı çatiamak, arsız, namussuz olmak. arı yuvası kimi çok kalabahk yer. arı yuvasına çöp soxmaq (uzatmaq) 1-birisini sinirlendirmek, kızdırmak, hiddet-lendirmek. 2-ortalığı velveieye vermek, ortahğın karışmasına sebep olmak. arı yuvasına dönmək kalabalıklaşmak, vızır vızır olmak, kaynaşmak. arığm nə işi var ki, qoruqda vurub qıçın(ı) qıralar (sındıralar) herkes ken-dine uygun davranış sergilemelidir. arıq cilazın olmaq ince yapılı ve uzun boylu olmak. arıq tazı zayıf aneak çok hareketli' insan. anqltqdan qabırğaları sayılmaq çok zayıf olmak. arım var arım var eşşək arısı? "bu mu öve öve bitiremediğin?" değersiz bir şeyi haddinden fazla. şişirerek anlatan kimseler için söylenir. arına gəlmək arma dokunmak, gururuna dokunmak, ağır gelmek, şahsiyetini incit-mek, yapılan bir işten dolayı utanç duy-mak, yapmak istememek, yapılan bir hare-keti onaylamamak, utanmak, mahcup ol-mak, hayä etmek. arının deşiyinə (yuvasma) çöp uzatmaq annın yuvasma çöp dürtmek, tehlikeli işler yapmak. arifə nə tərif arife ne tarif, irfan sahibi, anlayışlı kimseler için uzun açıklamalara ihtiyaç yoktur. ariyə eləmək bir şeyi emanet olarak almak. ariz olmaq 1-ortaya.. çıkmak, meydana çıkmäk, karşıya çıkmak. 2-söylemek, rica etmek, arz etmek. armud biş, ağzıma düş armut piş ağzıma düş, bir şey için hiç emek harcamadan o-nun kendiliğinden olmasmı bekleyen in-sanları anlatır. arpa buğda dik dik dik çocukları kavga ettirmek için kullanılan bir ifade. arpa buğda doğmaq sırayla bir kız bir oğlan doğurmak. arpa əkdim, darı çıxdı zahmetim heder oldu, sonuç kötü oldu.

63

Page 65: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

arpanı divara dırmaşdıran fınldakçı, şarlatan, saf insanlan kandırmada mahir olan kimse. arpası artıq (çox) düşmək (olmaq) arpası çok gelmek, haddini aşmak, bıırnu büyü-mek, azgınlaşmak, aşırı tavniar sergilemek. arpaya düşmək fazla arpa yiyerek hasta-lanmak (at vs.). arsız arsız lurıldamaq utanmadan, sıkıl-madan, manasız bir şekilde en küçük şeyle-re bile gülmek. arsızlığa qıırşanmaq arsızlık etmek, kinı-seden, hiçbir şeyden utanmamak, çekin-memek, edep dışı hareket etmek. artıcaq çəkmək (biraz) fazla tartmak. artıq bilmək gerek görmemek, lüzumsuz kabul etmek. artıq danışmaq fazla konuşmak, lüzumsuz ve gereksiz sözler sarf etmek. artıq düşmək azmak, azgın davranışlar sergilemek, yolundan çıkmak. artıq əskik danışmaq ileri geri konuşmak. artıq gəlmək (olmaq) fazla gelmek, fazla olmak, fazlası olmak. artıq tikə 1-fazladan çekilen yük, kaygı. 2-ihtiyaçtan fazla olan şey. artıq tutmaq üstün tutmak, daha iyi kabul etmek, değer vermek. artistlik etmək artistlik etmek, hokkabaz-lık etmek, komik şeyler yaparak insanları güldürmek. arvad ağızlı kan ağızlı, kılıbık, karısının etkisinde kahp onun sözünden çıkmayan zayıf kimse. arvad almaq evlenmek. arvad dahna düşmək 1-kadımn arzusuııa, fikrine göre davranmak. 2-çapkmlık yap-mak, kadın peşice dolaşmak. arvad eləmək (etmək) susturmak, häkimi-yeti altma almak, birini kendine räm ederek isteği ve arzusu doğrultusunda davranışlar sergilemesini sağlamak, yulannı eline al-mak. arvad kimi kadın gibi. korkak bir şekilde. arvad kimi heyz görmək bir şeyi yapama-dığından veya verdiyi sözü yerine getire-mediğinden dolayı son derece mahcubiyet duymak, çok utanmak.

arvad ləçəyi olsun bu işi yapmasam veya yapamazsam erkek değilim. ? arvad söhbəti kadınlann uydurduğu şey-ler. arvad uşaq basmaq çoluk çocuğu çok olmak. arvadın dədə malısı kimi bir gedənda adamın başına dəyir bir də gələndə ka-kmç olan bir şey için kullanıhr. arvadlarm cortanındandır değersizdir, kalitesizdir. arzısı yerinə yetməmək arzusuna ulaşa-mamak, isteği gerçekleşmemek. arzu etmək arzu etmek, bir şeyin olmasını yürekten istemek. arzugöz qalmaq bak. arzusu gözündə qalmaq. arzularına yetmək arzusuna kavuşmak. arzusu gözündə qalmaq 1-isteğine kavu-şamamak, istediğini yapamamak. 2-muradına erememek. arzusu ürəyində qalmaq istediğini elde edememek, isteyine ulaşamamak, muradına erememek. arzusu yerinə yetmək istediği şeye ka-vuşmak, isteğine nail olmak. arzusuna çatmaq (nail oimaq) arzusuna ulaşmak, isteğine ulaşmak, dileği yerine gelmek. arzusuna çatmamaq arzusuna ulaşama-mak, isteğine kävuşamamak. ... arzusunda olmaq ... arzusunda oimak, istemek, bir şeyin hasretini çekmek. asan işi çətin olmaq kolay işi zora düş-mek, işi zorlaşmak. asari ətiqə 1-eski devhiere ait kültürel veya arkeolojik eserler. 2-vakti, devri ge-çen şey, yaşanan häl için garip kabul edilen şey. asıb kəsmək asıp kesmek, katliam yap-mak. asım asım olmaq kn. sıra sıra dizilmek, olgunlaşarak sıra ile güzel bir şekilde sarkmak, sallanmak (meyve vs). asi kifir etmək sinirlendirmek, hiddetlen-dirmek. asi kifir olmaq 1-çok sinirlenmek, canına tak ederek hiddetlenmek. 2-son derece yorulmak.

64

Page 66: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

asi olmaq isyan etnıek, baş kaldırmak. asimanə bülənd olmaq 1-gök yüzüne çıkmak, yükselmek. 2-çok sevinmek. aslan balasma dönmək al. aslan kesilmek. aslmda cesaretsiz olmasma rağmen her-hangi bir nedenden dolayı birdenbire cesa-retlenmek. aslan kimi aslan gibi. 1-güçlü, kuvvetli, sağlam. 2-iradeli. 3-nüfuzlu, kudretli. 4-sağlam, sıhhatli, zinde. 5-kocaman, büyük; şiddetli. aslan kimi olmaq kızmak, sinirlenmek, hiddetlenmek. aslan ürəkli aslan yürekli, cesur, yiğit, korkusuz. aslanı tülküyə boğdurmaq aslanı tilkiye boğdurmak, bir kimsenin, ondän daha zayıf ve güçsüzler karşısmda yenilmesini sağla-mak veya sebep olmak. aslanı yaralayıblar despot bir kimsenin tenkit edilmesi anmda kullanıhr. asta qaçan namərddir tabana kuvvet kaçmak, tehlikeli bir durum oluşunca ora-dan kaçışı ifade eden bir söz. astananın ağzmda durmaq eşiğinde dur-mak, çok yaklaşmak, ulaşmak, varmak. astanasmı kəsdirib dayanmaq eşiğinde dikilip durmak, gözünün önünden gitme-mek, vazgeçmemek, aynlmamak. astar üzünə çevirmək denemek, yokla-mak. astarı çıxmaq oldukça eskimek, yırtılmak, astarı gözükmek. astarı üzündən baha astan yüzünderj. pa-halı. 1-aslmda ucuz olan bir şeyin çok pa-hahya mal olması, masrafı karşılamaması veya masrafa değmemesi. 2-yapılan bir işin zahmetine eş değer olarak sonuç vermeme-si. astarı üzündən baha başa gəlmək astarı yüzünden pahalı olmak. astannı yaxşı tanımaq iyi tammak, birini bütün yönleriyle iyi tanımak. aş bişirib, üstündə bir qanş yağ beni kötü duruma düşürmüş, başıma belä açmış. aş bişirmək 1-tuzak kurmak. 2-yemek pişirmek; pilav pişirmek. aşa aşa gəlmək sarhoşluk, yorgunluk vs. den dolayı yalpalaya yalpalaya yürümek.

aşağı, aşağı, qatıqlı aşdan da aşağı! ken- . dine gereken saygı gösterilmeyen ve yete-rince değerlendirilmeyen kimselerin bu davranışa muhatap olmamalan gerektiğini, ona bu davranışı sergileyenlerden aşağı kalır bir yanı olmadığmı bildirir. aşağı düşmək aşağı inmek. 1-inmek. 2-ucuzlamak. aşağı salmaq 1-ucuzlatmak, fiyatım indir-mek. 2-devirmek, düşürmek. 3-itibarım, nüfuzunu aşağı düşürmek. aşağıv(n)ı da görmüşük, yuxarıv(n)ı da seni her yönüyle iyi tanıyoruz. aşan kaşan i. s. sayısız, son derece çok. aşdan isti kasa olmaq güya.birine yakm olduğunu, onu çok sevdiğini,. desteklediğini göstermelik olarak bildirmeğe çalışmak. aşı içdin qaşıqları hara qoydun? uykusu-nu tam almadan uyanan ve sersem gibi olan çocuğu veya birinin daha kısa zaman-da kendisine gelmesini sağlamak için söy-lenir. aşıb daşmaq aşıp taşmak, haddinden çok fazla olmak. aşığı alçı (ovçu, tovxan) durmaq işi yo-lunda gitmek, şansı yäver gitmek. aşığı tovxan durmadan cik durmaq iste-diği olmamak, arzusuna ulaşmamak. aşığı uduzub çuruna güvənmək elindeki bir şeyi beceriksizliğinden dolayı kaybede-rek onun yerine başka bir şeyin vaadi ile yetinmek ve kaybetiği şeyi tekrar herangi bir vasıta ile kazanabileceği ümidine ka-pılmak. aşıq atmaq (oynamaq) hayvanların äşık kemiği ile oyun oynamak. aşıq" gördüyünü çağırar olmuş şey konu-şulur, gerçekleşmiş bir şeyden bahsedilir. aşıq qoz oynamaq henüz çocuk olmak, henüz önemli işler yapacak durumda ol-mamak, yaşı küçük olmak. aşıqsız saqqa yalmz yaşayan kimse, bekär. aşımın düzu yoxdur bak. çörəyimin (çörəyimizin) duzu yoxdur. aşına acı (duz, su, zəhər, zəhrimar) qatmaq işini berbat etmek, işine engel olmak, olmuş işini bozmak. aşma soyuq su qatmaq işlerini berbat etmek.

65

Page 67: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

aşını şor eləmək (zəhərə döndərmək) bak. aşma acı (duz, su, zəhər, zəhrimar) qatmaq. aşmın duzunu (suyunu) vermək ağzmm paymı vermek, läyık olduğu cezayı, hak-kettiği cevabı vermek. aşının duzunu qatmaq 1-tenkit ederek kötü duruma düşürmek. 2-işten çıkarmak, görevden almak. aşiq məşuq olmaq äşık maşük olmak, birbirine äşık olmak, tutulmak, deli gibi vurulmak. aşiq olmaq äşık olmak, birisine vurulmak, tutulmak, sevgiyle bağlanmak, sevgi bes-lemek. aşina olmaq aşina olmak, tanışmak, bil-mek, haberdar olmak. aşkara çıxarmaq ortaya çıkarmak, mey-dana çıkarmak, belli etmek, üzerindeki şeyi kaldırmak. aşkara çıxmaq ortaya çıkmak, meydana çıkmak, belli olmak, bilinmek, üzerindeki perde kalkmak. aşna eləmək tanıtmak, tanıştırmak. aşna olmaq tanışmak, arkadaş olmak. aşnahq göstərmək aşinalık göstermek, yakmhk göstermek, kendini tanıtmak. aşuna aşuna çıxdı ocaq başma 1-başkalannı o tarafa bü tarafa itip kakarak ön safa geçenler için söylenir. 2-yaşma veya mevkisine uymayacak şekilde, davra-nış ve geleneklere aykın olarak, bir top-lumda veya mecliste kendmden büyükleri umursamaz şekilde öri safa veya başa ge-çenler için kullamlır. aşüftə olmaq morali bozulmak, keyfi kaç-mak, perişan olmak. aşüftəhal etmək (eylimək) moralini boz-mak, perişan etmek. j aşüftəhal olmaq kederlenmek, üzülmek, aklı başından gitmek, rierişan olmak. at almamış mıxını çalır bak. dflyü tap-mamış çilov (plov) dəmləyir. at at oynamaq çocuklar ağaç dallanm at gibi binerek oyun oynajmak. at başı getmək at başı gitmek, ikisi de aym seviyede olmak, aynı süratle ve birbirimden önde veya arkada olmadan hizla gitmek.

at başı salmaq (her işe) parmak uzatmak, bir işe sebepsiz müdahäle etmek, gereksiz ve yersiz müdahälede bulünmak. at çapdırmaq (çapmaq) 1-at koşturmak, atla yarış yapmak. 2-meydan okumak, meydanda at koşturmak, halkm cehäletin-den faydalanarak çalıp çırpmak. at deyil, eşşək deyil o kadar da pahalı de-ğil-at döşü eləmək çok kovmak, atla ardına düşerek yormak. at gedib örkəni də apardı bak. it də getdi, ip də getdi. at ilxısı, köpək sürüsü 1-çokça gelen da-vetsiz konuk. 2-çoluk çocuğu, fertleri çok olän aile. ätkimi jkişnəmək at gibi kişnemek. 1-çok yüksek sesle konuşmak, kendine yakışma-yan sözler sarf etmek. 2-bağıra bağıra bö-bürlenmek, kendini övmek. at kimi yatmaq ayakta uyuklamak veya uyumak. at qaçdı, palan düşdü her şey karmakarı-şık oldu. at nah böyüklükdə (kimi, qədər, yekəlikdə) at nalı kadar, büyük, çok bü-yük. at oynağı devamlı olarak gidilip gelinen yer, her tarafı adım adim bilinen yer. at oynatmaq at oynatmäk. 1-ata binerek hüner göstermek, ata binmede maharet göstermek. 2-meydanı boş bulmäk, meydan okumak. 3-hüküm sürmek. at salmaq atla hücum etmek, at köşturmak, birinin peşice at koşturmak. at səyirtmək at koşturmak. at sürmək hükmü yürümek, hüküm sür-mek. at yerinə eşşək bağlamaq kaliteye ve de-ğere önem vermemek. ata ana deyə burnunun ucu göynəmək baba ve anne hasretinde olmak, baba ve annesinden uzakta olmak ve onları çok özlemek. ata anadan yarımamaq 1-baba ve annesi-ni küçük yaşlarda kaybetmek. 2-baba ve annesi kendine gereken ilgiyi gösterme-mek.

66

Page 68: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ata anäsını itirmək öksüz ve yetim kal-mak, baba ve annesini kaybetmek. ata babadan qälma çok eski, ilkel, modası geçmiş. ata babasınm yanına göndərmək öldür-mek, katletmek. ata evinə həsrət qaimaq baba ocağma hasret kalmak, herhangi bir sebepten dolayı babasının evine gidememek. ata ət, itə ot vermək ata et, ite ot vermek, dağıtımda ihtiyacı, yönetimde yeteneği, kabiliyeti göz önünde bülundunnamak, dikkate almamak. ata mah kimi bölmək tam ortadan böl-mek. ata yurdünu boş qoymaq baba ocağmı terketmek. atalıq etmək babalık etmek, baba gibi davranmak, büyütmek ve yetiştirmek, ba-banın yapacağı şeyleri yapmak. atam da gəlsə babam da gelse, asla, kat'iyen. atamın oğlu deyiləm! ... erkekiik bana haram olsun! yediğim ekmek bana haram olsun! atan soğan, anan sarımsaq, özün də olubsan gülməşəkər yüksek vasıflara sa-hip bir aileden gelmeyen; ancak kasmtı, kibirli, tepeden bakan davranışlar sefgile-yen veya ash nesli bozuk kimselerin bir makama geldikleri zaman gemi azıya al-malan anında kullanılan bif ifade. atandan danışma özündən de*bir becerin, gücün, kudretin varsa onu ortaya sür. atası yanmaq kn. çok eziyet çekmek, çok yorulmak, çok ağrr ve ıstıraph bir şeye maruz kalmak. atasına çəkmək babasma benzemek. atasına od vurmaq kn. 1-şiddetli bir şe-kilde cezalandırmak. 2-mahvetmek, tama-men harap etmek, darmadağm etmek. atasmdan xəbərsiz 1-babası belli olma-yan, piçler için kullanılan bir ifade. 2-son derece kurnaz, tilki gibi. atasını, anasını qəbirdən çıxarmaq küf-retrnek, babasma annesine sövmek. atasını daiına (dalısına, kürəyinə) sarımaq (yükləmək) 1-şiddetle cezalan-

dırmak. 2-mahvetmek, berbat bir häle dü-şürmek. atasını dahna şəlləmək ağzma geleni söyleyerek rezil kepaze etmek. atasını yandırmaq bak. atasına od vurmaq. atasız qalmaq babası vefat etmek. atdan düşüb (enib, yenib) eşşəyə minmək al. attan inip eşeğe binmek, yüksek mevki-den aşağıya düşenler için kullanılan bir ifade, mevkisi, makamı küçülmek. atdan salmaq makammdan indirmek. atdıra atdıra gəlmək söylene söylene gelmek, homurdanarak gelmek. atəş açmaq ateş açmak. 1-tüfek vs. ile kurşun atmak. 2-şiddetli bir şekilde tenkit etmek. atəş almağa gəlmək ateş almaya gelmek, gelir gelmez gitmek istemek. atəş almaq ateş almak, tutuşmak, yanmak. ätəş basmaq ateş basmak, sıkıntıdan dola-yı vücut sıcaklığı yükselmek. atəş kəsilmək ateş kesilmek. 1-çok sinirli ve kızgın bir şekilde hareket etmek. 2-silah ateşi sona ermek. atəş kəsmək ateş kesmek. silah atışmı dur-durmak. atəş kimi ateş gibi. 1-çok sıcak. 2-çok ça-lışkan, hareketli. atəş parçası çok hareketli, çok canh, ye-rinde duramayan, çok enerjik. atəş püskürmək ateş püskürmek, çok si-nirlenip bağınp çağırmak, kötü şeyler söy-lemek. atəşdən köynək ateşten gömlek, dayaml-maz güç ve sıkıntılı durum. atəşə atmaq ateşe atmak, büe bile tehlikeli bif işe girişmek veya yollamak. atəşə atsan dumanı çıxmaz çok cimri, hasis kimse. atəşə (oda) düşmək beläya düşmek, belä ile karşılaşmak, tehlikeli işlerin içinde ken-dini bulmak. atəşə qalanmaq birini sevmek, birine äşık olmak. atəşə tutmaq ateş açmak, kurşun yağdır-mak. atəşə vermək ateşe vermek. 1-yakmak. 2-yangm çıkarmak.

67

Page 69: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

atəşə (oda) yanmaq 1-birinin ateşine yanmak, başkasımn yerine ceza almak veya başka biri için başı beläya girmek. 2-kederlenmek, gam çekmek. 3-birinin aş-kıyla yanmak, äşık olmak. atəşi soyumaq ateşi düşmek, şiddeti, hara-reti kalmamak. atəşin içinə atılmaq (tullanmaq) ateşe atlamak, kendini bir tehlikeye atmak. atəşinə yanmaq ateşine yanmak. 1-herhangi bir şeye tutku derecesinde bağ-lanmak, onun sıkmtı ve ıstırabmı çekmek. 2-bir kimse veya şey yüzünden büyük zara-ra uğramak, tehlike ile karşılaşmak. atəşini söndürmək su içerek susuzluğunu gidermek. ätəşlə barıt bir arada olmaz ateşle barut bir yerde durmaz, biri kız diğeri erkek olan toy iki gencin bir arada bulunmasınm sa-kmcalı olmasını anlatır. atəşlə oynamaq ateşle oynamak, tehlikeli işe yönelmek veya bulaşmak. atı baş aparmaq haddini aşmak, sınınnı aşmak. atı daşhğa sürmək ileri geri konuşmak, kaba saba laflar etmek. atı eşşəyə dəyişmək iyi bir şeyi daha kötü bir karşılığı ile değişmek. atı uduzub çuluna güvənmək bak. aşığı uduzub çuruna güvənmək. atıl batıl olmaq vücudundaki bütün or-ganları son derece ağrımak. atıla atıla gəlmək hiçbir şey yapamadan dönmek, eliboş dönmek. atılan dırnağına dəyməz kesilen tırnağı bile etmez, birinin diğerine nispeten çok daha değersiz olduğunu bildirir. atılıb düşmək bağınp çağırarak memnuni-yetsizliğini, tepkisini bildirmek. atm qabağına ət, itin qabağına ot qoymaq 1-bir şeyi bölüştürürken birine işine yaramayan şeyi vermek. 2-insanlara kendilerine uygun olmayan görevi vermek, uygunsuz iş yapmak. atm ölümü arpadan olsun atm ölümü arpadan olsun, zararlı olduğu hälde hoşa gittiği için bir şeyden vazgeçmemeyi bildi-rir.

atına eşşək demişəm!? atına eşek mi de-dim, neden darılıyorsun, sana ait olan şeyi küçümsedim mi, söylediğim şey seni inci-tecek derecede değil niçin danlıyorsun? atını daşa bağlamaq säkinleşmek, rahat-lamak. atını sağa sola çapmaq başma buyruk hareket etmek. atmı üzdən sürmək medeni olmak, edepli konuşmak, her ağzına geleni söyememek, konuşmasına dikkat etmek. atının başını buraxmaq kendi başına buy-ruk hareket etmesini sağlamak. atının başını çəkmək kontrol altına almak. atının quyruğunu düymək herkese mey-dan okumak, kavga aramak. atının nalı gümüşdü kasman, kibiıienen kimseler için söylenir. atışma düşmək silahla vuruşma meydana gelmek, silahlı olay vuku bulmak. atışma salmaq silahlı vuruşmaya sebep olmak, silahh hadise yaratmak. atların tərkində gedəsən düğün dernekle değil de kaçınlarak kocaya gidesin. atlı qarışqa kısa zamanda çok yer dolaşan kimse. ... atlı olub (oldu) mən piyada ... ath ol-muş ben yaya, kaybedilen, ele geçmeyen, bulunmayan insan veya bir şey hakkmda kullanılan bir ifade. atlı Pəri'm hareketli, cevval, atılgan ol-makla birlikte saygısız ve utanıp arlanma-yan kadm veya kız. atlını atdan salmaq dili ile her istediğini yapürmak, hayasızlık ederek her arzusuna ulaşmak. atmaca atmaq läf atmak, dokunakh, alaylı läflar söylemek, dokundurmak. attestasiyadan keçmək sınavdan geçmek. atüstü cavab vermək hemen cevaplamak. atüstü gəlmək aceleyle koşturup gelmek. çok aceleyle gelip geri dönmek. avala düşmək zorlukla karşılaşmak, güç-lükle karşılaşmak. avaııd olmaq yolunda gitmek. 1-kolay olmak, tıkınnda yürümek. 2-rayma düş-mek. avanda düşmək bak. avand olmaq.

68

Page 70: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

avara dolanmaq (gəzmək) ävare dolaş-mak, boşu boşuna, işsiz güçsüz, gäyesiz bir şekilde doläşmak. avara düşmək vatanmdan ayn düşmek, yurdundan yuvasından, ülkesinden ayrı düşmek, onlardan mahrum olmak. avara etmək (eləmək) ävare etmek, işin-den gücünden etmek, işinden ayırmak; yurdundan yuvasından ayırmak. avara qalmaq 1-yerinden yurdundan ol-mak, her şeyini kaybetmek. 2-işsiz kalmak, ortada kalmak. avara qoymaq ävare etmek, işinden gü-cünden etmek, yerinden yurdundan etmek. avara olmaq ävare ölmak, her şeyini kay-betmek, yerinden yurdundan olmak. avara salmaq 1-yollara düşürmek. 2-ävare etmek. avara sərgərdan düşmək (olmaq) vata-nmdan uzak düşmek, ülkesinden, yurdun-dan mahrum olmak, perişan olmak. avara sərgərdan etmək (eləmək) işten güçten etmek, işinden ayırmak, işine engel olmak; yerinden yurdundan etmek. avaraçüıq çəkmək 1-sefıl, perişan, işsiz güçsüz, evsiz barksız kalmak. 2-hayatta ne yapacağı bilinmez bir häle düşmek. avarahq etmək (eləmək) ävarelik etmek, hiçbir işle meşgul olmamak, başıboş gez-mek. avaranm biri avara aylak herif, işsiz güç-süz, utanmaz, yüzsüz kimselere söylenen bir hakaret ifadesi. avaz etmək (oxumaq) bir ahenkle şarkı, türkü söylemek. avazma avaz vermək sesine ses vermek, birinin çağmşma cevap vermek. ay beçara (biçarə) ey zavalh, ah zavallı. ay dad! "vay be!" anlamında bir ünlem ifadesi. ay dad bidad hayret bildiren bir ifade. ay dadaş, atma daş, bir yaralı quşam mən derdimi tazeleme, yaramın üstün aç-ma. ay doğdu qar yağdı çocuğun doğumu, ağaçlar tomurcuklanması ve sevgilinin veya sevilen bir kimsenin gelmesi, oluşma-sı esnasında söylenen ve sevinci, memnu-niyeti büdiren bir ifade.

ay doğmaq 1-ay doğmak, aym doğması işi. 2-karanlık günler gitmek, mutlu günler görünmeye başlamak, şansı, bahtı açümak. ay dolandı, ii doiandı (keçdi) zaman gelip geçti, günler gelip geçti. ay düşmək ay doğmak, ayın ışığı düşmek. ay gedən it gəl məni qap hiç sebep yok iken başkalanna sataşan, belä aräyan kim-selere "yerinde rahat dur" anlammda söy-lenir. ay qabaq, lalə yanaq güzel kadm veya kız. ay qadası sevgi ve okşama ifadesi, "derdi-ni alayım" anlamında. ay qalxmaq (qəlbilənmək) ay yükselmek, ufuktan uzaklaşmak. ay qaranhqlamaq 1-ay, akşam görünme-yerek geceden bir hayli geçtiken sonra veya sabaha yakm bir zamanda görünmek. 2-bahtı açümak, şansı dönmek. ay məni quyruqlayıb döyən! eline geçen fırsatları boşa harcayan kimselerin kullan-dığı hayıflanma ifadesi. ay oldu ha! oldu be! işin olmadığını, ol-mayacağını bildirmek için söylenen alaylı ifade. ay parçası 1-hiläl. 2-ay parçası, çok güzel kız, kadın, güzelin sıfatlarından biri. ay pülüklü! kaba, laf dinlemeyen gençler için "ah Ermeni" anlamına gelen bir ifade. ay səni min yaşa (yaşayasan) bin yaşa emi, bir kimseye yaptığı işten dolayı söyle-nen alkış, övgü ifadesi. ay tutulmaq ast. ay tutulmak, dünyanm güneş üe ay arasma girmesi sonucu mey-dana gelen olay. ay var il var tembellik ve kayıtsızlık büdi-rir. aya deyir sən çıxma mən çıxacam, günə deyir sən çıxma mən çıxaca(ğa)m genel-lerde masallarda geçen ve çok güzel kızlar veya kadınlar için kullanüan bir ifade. aya deyir sən çıxma, mən çıxıram bak. aya deyir sən çıxma mən çıxacam, günə deyir sən çıxma mən çıxaca(ğa)m. aya günə dönmək ortalarda çok az görün-mek. aya hürmək anlamsız konuşmak, boşuna konuşmak, boşuna bağırmak.

69

Page 71: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ayağa atılmaq aniden fırlamak, birden ayağa kälkmak. ayağa bağlanmaq engel olmak, elirii kolu-nu hareket ettirmeğe engel olmak. ayağa baş salmaq gönülden vurülmäk, birine äşık olmak. ayağa çəkmək 1-aşağı düşürmek istemek. 2-horozu kurmak, atışa hazır häle getirmek (tüfek vs.). ayağa çıxmaq bitirmek, sona erdirmek, tamamlamak. ayağa dolaşmaq engel olmak. ayağa döşənmək çok yavarmak, yalvanp yakarmak. ayağa durmaq ayağa kalkmak. 1-birisi geldiğinde saygı ifadesi olarak ayağa kalkmak. 2-hastalıktan kurtulmak, iyileş-mek. ayağa duzaq olmaq ayak bağı olnıak, engel olmak, köstek olmak. ayağa düşmək 1-yalvannak. 2-ucuzlamak, fiyatı aşağı inmek. 3-saygmlığmı yitirmek. ayağa həna bağlamaq birisini kandırmak, aldatmak. ayağa qaldırmaq ayağa kaldırmak. 1-isyan ettirmek. 2-birine karşı gelmesi için birini fitlemek. 3-ilerlemesi, gelişmesi için yardım etmek. 4-harekete geçinnek, heye-canlandırmak. 5-hastayı iyileştirmek, iyi-leşmesini ve sağlığına kavuşmasmı sağla-mak. 6-besleyip büyütmek, terbiye etmek, yetiştirmek, ortaya çıkarmak, özgür häle getirmek. ayağa qalxmaq ayağa kalkmak. 1-ayaklanmak, isyan etmek. 2-iyileşmek, sağhğına kavuşmak. 3-işlerini yoluna koymak, rahatlamak, artık bağımsız olmäk. ayağa salmaq değerini düşürmek, itibanm, nüfuzunu zedelemek, gözden düşürmek. ayağa vermək saygısmı, hürmetini zede-lemek, değerini düşürmek. ayağı ağır 1-gelişi uğursuzluk getiren, uğursuz. 2-hämile kadm. 3-tembel, üşen-gen, uyuşuk. ayağı alışmaq ayağı alışmak, gidip gelme alışkanlığı edinmek, bir yeri iyi öğrenmek. ayağı altında ortalıkta, ara yerde. ayağı altında ot bitmək ağaca dönmek, birini çok beklemek.

ayağı altında oturmaq yoldan çıkarmak, kötü yola yöneltmek. ayağı bağlanmaq (bağlı olmäq) 1-engel olmak, mäni olmak. 2-kabız olmak. 3-birine äşık olmak. ayağı bir yana çıxmamaq sonuçşuz kal-mak, herhangi bir sonuca ulaşmamak. ayağı bura dəyməsin buralara gelmesin, birinin bir yere gitmemesi için kullanılan bir tehdit ifadesi. ayağı dəymək ayağı deymek, bir yere gelmek, bir yere gitmek. ayağı dəyməmək bak. ayaq basmamaq. ayağı dəyməmiş yer qoymamaq her tarafı dolaşmak. ayağı (ayaqdan) diri bir işi gidip çabucak yapan, çevik, hızh yürüyen, çahşkan kim-se. > ayağı dolaşmaq ayağı dolaşmak, tökezle-mek, dolaşırken veya yürürken heyecan-dan, korkudan, yorgunluktan vs. şaşırmak, şaşkmhğa düşmek, ayağı ayağına dolaş-mak. ayağı düşmək 1-uğuf getirmek, ayağı, gelişi uğurlıı olmak. 2-ayağı düşmek, tesa-düfen veya geçerken. bir yere uğramak, gelmek. ayağı düzə dəymək ayağı düze basmak, zorluktan, sıkmtıdan kurtulmak, rahata kavuşmak. ayağı əsmək bacakları titremek, korkudan, heyecandan vs. bäcakları titremek. ayağı gəlməmək bir yere meyilsiz, isteksiz gitmek. ayağı gordan sallanmaq ölümü yakın olmak, çpk yaşlı olrnak veya hasta olmak. ayağı ilə duzağa düşmək kendi ayağı ile tuzağa düşmek, kendi kazdığı çukura düş-mek, kendi kendini tuzağa düşürmek. ayağı ilə gəlmək 1-kendi ayağı ile gelmek, davet edilmeden, çağrılmadan, kendi rıza-sıyla gelmek. 2-tesädüfen gelmek. ayağı götverən qəbrinə girmək (keçmək) k. kötü bir kimse ile olan ilişkisinden dola-yı başı beläya girmek, suçlanmak. ayağı işləmək 1-bir yere gidip gelmeye başlamak. 2-ishaI olmak, ishali durmamak.

70

Page 72: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ayağı kəsilmək 1-bir yere artık gidip gel-memek, ilişkİsini kesmek. 2-arkası kesil-mek, bitmek, artık tükenmek. ayağı qarnında olmaq içten pazarhkh olmak, kötü düşünceli olmak. ayağı qırilmaq (sınmaq) 1 -ayağı kırılmak. 2-artık bir yere gidip gelmemek. ayağı öyrəşmək bak. ayağı alışmaq. ayağı pərpilli gelişi uğur getiren, ayağı uğurlu. ayağı sayalı olmaq gelişi uğur getirmek. ayağı suya dəymək ayağı suya ermek, bir gerçeği veya bir işin önemihi sonradan anlayıp pişman olmak, aklı başma gelmek. ayağı sürüşkən qadın k. kötü ahläklı ka-dın, sürtük, orospu. ayağı sürüşmək yanlış yapmak, yanılmak, yolunu şaşırmak. ayağı topal serseri, aylak. ayağı tozlu ayakları tozlu, henüz yoldan gelmiş. ayağı uğurlu ayağı uğurlu, geldiği yere uğur getirdiğine inanılan kimse. ayağı uğurlü olmaq ayağı uğurlu olmak, gelişi (gidişi) mutluluk getirmek (götür-mek), sevince sebep olmak. ayağı üzəngidə ayağı üzengide, hemen yola çıkmak üzere olan; gelişi ile gidişi bir olan, sürekli seyahat eden kimse. ayağı yanmaq äşık olmak, vurulmak, tutulmak. ayağı yanmış it kimi ayağı yanmış it gibi, oradan oraya koşuşan, yerinde duramayan insanlar için kullanüır. ayağı yatmaq ayağı uyuşmak, hissizleş-mek. ayağı yer almaq yeri sağlamlaşmak, ken-dine güvenmek, karşı tarafın sustuğunu veya çekindiğini görüp cesaretlenmek, ileri geri konuşmak". ayağı yer tutan yürüyebilen, dolaşabilen, yürüyebileeek kadar gücü olan. ayäg' y e r tutmaq 1-cesaret almak, cesa-retlenmek. 2-yüz bulmak. 3-(çocuk) yürü-meye başlamak. ayağı yerdə ölmaq ne yaptığmı bilmek, yere sağläm basmak. ayağı (ayäqları) yerdən kəsilmək (üzülmək) kendisini destekleyen herkesi

kaybetmek, himayesiz, desteksiz kalmak, saviınmasız kalmak, desteğini kaybetmek. ayağı yerə basmamaq çok hızlı yürümek. ayağı yerə dəyməmək ayaklan yere değ-memek, sevinçten uçmak, çok sevinçli olmak. ayağı yerə yapışmaq hayret etmek, hay-retten donakalmak. ayağı yüngül ayağı uğurlu, gelişi mutluluk ve sevinç getiren. ayağım yer tutan vaxtdan çocukluğum-dan beri. ayağın düşər düşməzi olar gelişı uğur getiren de ölur uğursuzluk getiren de anla-mmda. ayağın sayalı olsun gelişin, gidişin uğurlu olsun, uğur getirsin, uğurlara vesüe olsun. ayağm smsın! bacakların kırüsın! ayağma aparmaq 1-birine önem vermek, takdir etmek, saygı göstermek. 2-ayağma çağırmak, huzuruna seslemek. ayağına atılmaq 1-ayağına düşmek, yal-varmak, yalvararak rica etmek. 2-bir şey dilemek. ayağına bağlanmaq engel olmak, mäni olmak. ayağma bir daş! ayaklan kınlsın! ayağma eidar (daş, duzaq olmaq) bak. ayağma bağlanmaq. ayağma çağırmaq ayağma çağırmak, ya-mna gelmesini emretmek. ayağma dolaşmaq ayağma dolaşmak, engel olmak.. ayağına döşənmək (düşmək) birisinin. önünde diz çökerek yälvarmak. ayağına durmaq (qalxmaq) ayağma kallanak, şaygı ifadesi olarak birisi geldi-ğihde ayağa kalkmak. ayağına (ayağmın altına) düşmək ayağı-na kapanmak, yalvarmak, yalvarıp yakar-mak. ayağına getmək ricaya gitmek, bir iş veya şey için birine gitmek. ayağma gəlmək 1-teslim olmak. 2-memnuniyetini bildırmek için birinin huzu-runa gelmek. 3-saygı için birine yardıma veya hizmet etmeye gelmek. ayağına gərilmək bak. ayäğına döşənmək (düşmək).

71

Page 73: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ayağına keçirtmək ayağma geçirmek, çorabı, pantolonu, ayakkabıyı vs. giymek. ayağma kimi getmək ayağına kadar git-mek, alçakgönüllülük göstererek birinin yanına gitmek. ayağına kimi gəimək ayağına kadar gel-mek, alçakgönüllülük göstererek birinin yanına gelmek. ayağına qara su enmək ayaklarına kara su inmek, çok beklemek. ayağına sabun çəkmək soyup soğana çe-virmek, varmı yoğunu elinden almak. ayağına sarılmaq ayaklarma kapanmak, yalvanp yakarmak, alçalırcasına yalvar-mak. ayağına tökülmək bak. ayağına döşənmək (düşmək). ayağına verməmək birini diğerine göre üstün tutmak, korumak, kollamak. ayağına yazmaq 1-bir şeyin oluşunu biri-sine yüklemek, ondan bilmek. 2-birisine dayandırmak, isnat etmek. ayağına yıxılmaq birisinin önünde diz çökerek yalvarmak, ayağına kapanmak. ayağına yüngül olmaq ayağına çabuk olmak, çabuk gidip gelmek, ayak işlerini acele görmek. ayağında əkib, başında sovurmaq her şeyi birbirine karıştırmak, karmakarışık etmek. ayağında qalmaq borcu kalmak. ayağmdan çəkmək ayaklarmdan çekmek, birisini bulunduğu mevkiden, makamdan devirmeğe çalışmak, ayağının altına kuyu kazmak, aleyhinde konuşmak. ayağmdan silmək listeden çıkarmak, he-saba katmamak. ayağını açmaq ishal etmek, ishal olmasına sebep olmak. ayağını (ayaqlarmı) atmaq adımmı at-mak. ilerlemek, yürümek, yürüyüp gitmek. ayağını bağlamaq ayağım bağlamak, en-gel olmak. ayağını basmaq 1-rahatsız etmek, incit-mek, tahrik etmek. 2-ayağına dokunarak bir konuda işaret vermek veya uyarmak. ayağını basmamaq bir yere gidip gelme-mek, ilişkisini kesmek.

ayağını başından aşırınaq öldürmek, katletmek. ayağmı boğazına dirəmək sıkıştırmak, vazgeçmemek. ayağını çəkmək 1-aksamak, topallamak. 2-terketmek, ilişkiyi kesmek, gidip gelme-mek, bir yere gidiş gelişini kesmek. ayağını dirəmək inat etmek, inatlaşmak. ayağını düz atmamaq dürüst davranma-mak, yanlış yolda yürümek, yanlış işler yapmak. ayağını işlətmək ishal etmek. ayağmı kəsmək 1-ayağını çekmek, bir yere artık gidip gelmemek, ilişkisini kes-mek. 2-ayağmı çekmek, gidip gelmesine izin vermemek, ilişkisini kesmeğe mecbur etmek. 3-ortadan kaldırmak. ayağım qarmaq korkutmak, dövmek. ayağını qatlamaq (qırmaq) ayağını büküp oturmak, rahatlamak. ayağmı öpmək ayağmı öpmek, birine yal-vanp yakarmak. ayağını smdır otur ... gitme,... kımıldama, otur oturduğun yerde (tehdit ifadesi). ayağım smdıraram əgər. . . ayaklarını kırarım (tehdit ifadesi). ayağını soxmaq başkasına ait araziye, alana girmek. ayağmı sürümək ayağım sürümek. 1-çok yorgun hälde yürümek, güçlükle yürümek. 2-hasta, ihtiyar veya zayıf olmak. 3-bir işi yapmak istememek. 4-gönülsüz gitmek, bir yere gitmek istememek. ayağını təmizlətmək midesini yıkatmak. ayağmı verdi yerə! bir şeyi yapmamak için direnen, inat eden kimseler için söyle-nir. ayağını vurmaq ayakkabı ayağını acıtmak. ayağını yan basmaq bak. ayağını düz atmamaq. ayağını yerdən götürmək 1-ayaklannı yerden kesmek, hareket etmek için bir taşıt bulmak, bir vasıtaya binerek yürürnekten kurtulnıak. 2-canı gönülden hareket etmek. ayağım yerə basanda başı göyə minnət etmək kasmmak, kibirlenmek, şişinmek. ayağını yerə dirəmək inat etmek. terslik etmek, inatlaşmak.

72

Page 74: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ayağını yerə döymək 1-çok sinirlenniek, aşın tepki göstermek. 2-inat etmek, inat-laşmak. ayağmı yığışdırmaq 1-ayaklannı denk atmak, ihtiyatlı hareket etmek. 2-ayağmı kesmek, bir yere çok gidip gelmeyi bırak-mak, sık sık gittiği yere artık çok seyrek gidip gelmek veya artık gitmemek. ayağını yığmaq 1-bir yere gitmeye engel olmak. 2-toparlanmak. 3-ishalini durdur-mak. ayağını yorğanına görə uzatmaq ayağını yorganma göre uzatmak, gücü nispetinde hareket etmek. ayağının altı möhkəm ölmaq ayağımn altı sağlam olmak, sağlam hareket etmek, des-tekçileri olmak. ayağının ältına baxmadan qaçmaq ardma bakmadan kaçmak, süratle koşmak, tered-düt etmeden kaçmak, tabana kuwet koş-mak. ayağının altına daş qoymaq fıtlemek, birini birinin aleyhine kışkırtmak. ayağıııın altına dəmir (ərsin) at (atın) bir yere uzun zaman gitmeyenler için kullanı-lan bir ifade. ayağınm altına sabun qoymaq ayağının altına karpuz kabuğu koymak, farkmda olmadan birinin işini bozmak, birinin aya-ğını kaydırmak. ayağının aitında torpaq (yer) yanır öyle bir şey yapmışsm ki, sadece insanlar değil toprak bile seni kabül etmiyor. r ayağının (ayaqlanmn) altında yer yanmaq çok kötü şeyler yapmak, kabul edilmeyecek derecede kötü şeylerle uğraş-mak. ayağının (ayaqlarının) altından torpaq (yer) qaçmaq 1-desteğini kaybetmek, yar-dımcılarını yitirmek. 2-sendelemek, başı dönmek. 3-hayret içirtde kalmak, son dere-ce hayret etmek. ayağınm altmdan yeri oynatmaq 1-çok heyecanlandırmak. 2-ürkütücü, dehşete düşürücü bir haber vermek veya bir şey söylemek. ayağının altmı eşmək (qaşımaq) ayağmın altma kuyu kazmak, aleyhinde olmak.

ayağının altını görməmək burnu kaf da-ğında olmak, çok kibifli, käsmtı kimseler için kullanılan bir ifade. ayağının altını öpüm ayaklarımn altını öpeyim, birinin önünde onur kırıcı bir şe-kilde yalvarma, kendini alçaltarak yalvar-ma veya rica ifadesi. ayağmın altmı qazmaq birine zarar ver-mek, kötülük yapmak için gizli gizli çahş-mak, ayağınm altma kuyu kazmak, aleyhi-ne çahşmak. ayağının biri bu dünyada, o biri qəbirdə olmaq ölümü yakm olmak. ayağının dəydiyi yerdə ot bitməz ayağı-nın bastığı yerde ot bitmez, uğursuzun biri-dir. ayağının tozu da oiabilməz ayağının tozu da olamaz, iki şey veya şahıs mukayese edilirken kullanıhr. ayağının tozu da, iyi də qaimasın hiçbir eseri, nişanesi kalmasın. ayağının ucunda çok yakmda. ayağmııı ucunda gəzmək ayağmm ucuna basmak, sessizce yürümek. ayağınm ucundan ayağının ucuyla, yavaş-ça, usul usul, ses çıkarmadan, yürüdüğünü hissettirmeden. ayaq açıb yerimək l-(çocuk) yürümeğe başlamak. 2-cesaretlenmek, cesurca hareket etmeğe başlamak. ayaq açmaq 1-bir yere aceleyle gitmek, gelmek. 2-ed. saz şairlerinden birisi şiir yarışmasma veya atışmaya başlamak için bir ayak (kafıye) belirlemek. 3-saldırmak, hücum etmek; işgal etrriek. ayaq adamı hizmetçi. ayaq axsatmaq (sürümək) 1-bir şeyi ge-ciktirmek. 2-çelme takınak. ayaq alıb yeriyir bir şeyin arttığını, çoğal-dığmı bildirir. ayaq almaq acele etmek, hızlı yürümek, hızh hızlı ghmek, koşmak. ayaq altı qazıyan ayak altma çukur kazan, kötü kimse. ayaq altına almaq 1-ayak altına atmak, çok dövmek, iyice hırpalamak. 2-ayaklar altına alrriak, hor görmek, hakaret etmek. 3-yenmek, mağlup etmek, kendine täbi etmek, häkimiyeti altına almak.

73

Page 75: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ayaq altına düşmək ezilmek, hotianmak, nüfuzunu, itibarmı kaybetmek. ayaq alttna salmaq baskı altma ahnak, ayak altında ezmek. ayaq alttnda qalmaq ayak altmda kalmak, ezilmek, hırpalanmak, çiğnenmek. ayaq altında qoymaq ortada bırakmak, ezilmesine, hırpalanmasma göz yummak veya sebep olmak. ayaq atmaq adım atmak. 1-adımlamak, yürümek. 2-(çocuk) yürümeğe başlamak. ayaq ayağa sürtmək endişe içinde kıv--ranmak. ayaq ayaq üstünə atmaq ayak ayak üstü-ne atmak, rahatlamak, rahata kavuşmak, keyif çatmak. ayaq basmağa yer yoxdur çok kalabahk yer hakkmda. ayaq basmaq ayak basmak, bir yere gir-mek, gelmek. ayaq basmaq mümkün deyil ayak bas-mak mümkün değil, çok kalabahk yer hak-kmda. ayaq basmamaq ayak basmamak, bir yere artık gidip gelmemek, ginnemek, ilişkisini kesmek. ayaq çaimaq çok çahşmak, bir şeyi elde etmek için çok uğraşmak. ayaq çəkmək ayağını çekmek, bir yere gidip gelmemek, ilişkisini kesmek, gidip gelmesine izin vermemek, ilişkisini kes-meğe mecbur etmek veya sebep olmak. ayaq çulu saygı gösterilmeyen, adam yeri-ne konmayan kimse. ayaq daşt arlanmaz, yüzsüz kimse. ayaq dirəmək ayak diremek, direnmek, inatlaşmak, ısrar etmek, terslik etmek, de-diğinden dönmemek. ayaq döyınək bir şeyi elde etmek için çok çahşmak, uğraşmak, yorulmak, boşuna gidib gelmek. ayaq duzağı 1-pranga. 2-birinin işini yap-masına engel olan. ayaq eləmək ortak etmek, üye yapmak. ayaq götürmək adımlarmı sıklaştırmak, hızh yürümek, büyük adımlarla yürümek. ayaq kəsilmək sessizlik çökmek, gidiş geliş durmak.

ayaq kəsmək 1-ayağını çekmek, bir yere artik gidip gelmemek, ilişkisini kesmek. 2-birinin bir yere gidip gelmesine izin ver-memek. ayaq qoyan yerə baş qoymaq saygın, hürmet edilen, sayılıp sevilir olmak. ayaq qoymağa yer tapmamaq çok kala-bahk olmak, izdiham oluşmak. ayaq qoymaq ayak basmak, bir yere gir-mek, dahil olmak, gelmek. ayaq qoymamaq adım atmamak, gitme-mek, girmemek. ayaq ohnaq ortak olmak, bir işin yapilma-sında yardımcı olmak. ayaq ortaya qoymaq aracıhk etmek, bir işin yapılmasmda vasıtacı olmak. ayäq saxlamaq 1-durmak, yürümemek. 2-yürüyüşünü yavaşlatmak, yavaş yürümeye başlamak, hızmı kesmek. ayaq sürmək birisinin üzerine hücum edip geri çekilmek. ayaq sürümək (süründürmək) 1-işi u-zatmak, bugün git yann gel etmek. 2-gönülsüz yürümek, geri kalmak, yürürken kasten geri kalmak. ayaq tutmaq 1-henüz yürümeğe başlamak. 2-bir seviyede olmak, yanşmak, mücadele etmek. 3-başkası tarafından okunan mersi-yenin son beyitini tekrar etmek. ayaq tutub yerimək çizgiyi, sınırı aşmak, çok olmak. ayaq üstə durabilmək ayakları üzerinde durmak, kendi gücüyle kendine yetebil-mek, başkasma muhtaç ohnamak. ayaq üstə durabilməmək ayaklan üzerin-de duramamak. l-(çok zayıf, takatsiz insan veya hayvan hakkında söylenir) ayakta duracak häli olmamak. 2.-ç.ok sarhoş olmak. ayaq üstə qalmaq oturacak yer bulama-mak, ayakta kalmak. ayaq üstə namaz qılmaq ş. ayakta uyuk-Iamak, yorgunluktan vs. otururken uyuk-lamak. ayaq üstə yatmaq ayakta uyuınak, çok yorgun olmak. ayaq üstündə güclə durmaq ayakları üze-rinde güçliikle durmak, çok zayıf olmak, güçsüz olmak.

74

Page 76: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ayaq üzəngidə ayaklan üzengidc, sefere hazırhk eshasında, sefer arifesinde. ayaq vurmaq 1-çok fazla yürümek, do-laşmak. 2-nişan ahrken hedefı tutturama-mak, hedefin alt tarafına vurmak. ayaq yığılmaq bak. ayaq kəsilmək. ayaqaltı etmək (eləmək) 1-sürekli gidip gelinen yere çevirmek. 2-alçaltmak, aşağı-lamak, tahkir etmek. 3-birinin hakkını çiğ-nemek, ihläl etmek. ayaqaltı olmaq kendi iradesizliği veya äcizliği sebebiyle itibarım kaybetmek, say-gınhğını yitirmek. ayaqda qalmaq 1-ayakta kalmak, oturacak yer bulamamak. 2-geride kalmak, arkada kalmak. ayaqda qoymaq çakmağını çekmek, silahı atışa hazır häle getirmek. ayaqda sürünmək herkesten geriye kal-mak. ayaqdan çəkmək aleyhine çähşmak. ayaqdan dırnaqdan düşmək çok çahşıp yorulmak. ayaqdan düşmək yürümekten yorulmak, takati kesilmek, yorulmak. ayaqdan olmaq 1-çok yorulmak. 2-ayağından olmak, ayağım kaybetmek. ayaqdan salmaq 1-çok dolaştırıp yormak. 2-ıstırap veımek, cefa çektirmek. 3-bir yeri çokdolaşmak. ayaqdan yüngül ayağma çevik, hareketli, bir yere alışılandan daha kısa zamanda gidip gelen. f

ayaqdan yüngül olmaq ayağına çevjk olmak. 1-çok çevik olmak, 2-tembel. ol-mamak, her şeye koşmak. ayaqlar baş, başlar ayaq olmaq ayaklar baş, başlar ayak olmak, değersiz kimseler başa geçınek, değerli kimseler ise en geride bırakılmak. ayaqlarda sürünmək çok kötü bir duruma düşmek, şahsiyetini, onurunu koruyama-mak. ayaqları ağırlaşnmq 1-yorgunluktan dola-yı daha ağır yürümeye başlamak. 2-herhangi bir sebepten dolayı bir yere gider-ken yavaşlamak. gitmek istememek.

ayaqları ardınca (dalınca) getməmək (gəlməmək) bir yere gitmeğe cesaret ede-memek. ayaqları ardınca sürünmək ayakları ar-dmca sürünmek. 1-çok yorulmak. 2-zorla yürümek.. ayaqları dala getmək ayaklan geri git-mek, bir yere giderken istemeden, gönül-süz, istemeye istemeye yürümek. ayaqları güclə ardınca (dalınca) gəlmək korkusundan bir yere doğru güçlükle yü-rümek. ayaqları sözünə baxmamaq sarhoşluktan vs. adımlarına häkim olamamak. ayaqları suya dəymək gerçeği görmek, gerçek durumu görüp hayal kırıklığına uğramak. ayaqları yər almaq 1-herhangi bir sebep-ten dolayı cesaretlenmek. 2-uygunsuz bir şeyi yapıp karşılığında herhangi bir müey-yide uygulanmamasmdan dolayı bu hoşgö-rü veya kayıtsızhğı istismar etmek. ayaqları yerə dəyməmək ayaklan yere değmemek, çok sevinmek, sevinçten yürü-düğünü bile anlamamak, uçuyormuş gibi olmak. ayaqları yerə mıxlanmaq (mismarlanmaq) ayaklan yere çivilen-mek, korkudan, hayretten, heyecandan yerinde donup kalmak, hareket edemeınek. ayaqlarınä qara su enmək (gəlmək) a-yaklarma kara su inmek. 1-birisini çok beklemekten yorulmak. 2-çok ayalcta dur-maktan dolayı aşın derecede yorulmak. ayaqlarını dalısınca (güolə) sürümək çok zorlukla, bin bir güçlükle adnn atmak. ayaqlarını düz atmaq adımlannı doğru atmak, doğru hareket etmek, yanlışa yö-nelmemek. ayaqlarını uzatmaq 1-ölmek. 2-ayaklarını uzatarak oturmak. ayaqlarım yerə vurmaq inatlaşmak, söy-lediğini yaptırmak. ayaqlarını yorğanına görə uzatmaq a-yaklarım yorganma göre uzatmak, gücüne göre davranmak. ayaqlarmm altım sabunlamaq ayakları-nm altma karpuz kabuğu koymak, tatlı dille ve şüphe çekmeyecek häreketlerle kandıra-

75

Page 77: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

rak makamından, mevkisinden, yerinden etmek, kazık atmak. ayaqlı tərpənmək hızlı hareket etmek, çabuk davranmak. ayaqqabılarını cütləyib qabağına qoymaq bak. ayaqqabılarını qabağında cütləmək. ayaqqabılarını qabağmda cütləmək 1-saygı ifadesi olarak birinin ayakkabılarmı giymesi için önüne koymak. 2-nazik bir şekilde gitmesini istemek, kovmak., ayaqqabılarını yalamaq yaltaklanmak. ayaqyahn qalmaq her şeyini kaybetmek, yoksullaşmak. ayaqyalın qoymaq varını yokunu elirtden almak, çınlçıplak bırakmak, fakirleşmesine sebep olmak. ayaqyoluna düşmək ishal olmak, ishäle yakalanmak. ayazda ayazlamaq (qalmaq) ayazda kal-mak. 1 -soğukta kalmak. 2-mahrum kalmak. 3-boşu boşuna bir şeyi beklemek. aybaşı görmək aybaşı olınak, adet olmak. aybı açılmaq ifşa olmak, rezil olmak, ku-suru, kabahati ortaya çıkmak. aybı çölə düşmək rezil olmak, sırrı ve kusurları herkese malüm olraak. aybı gəlmək kendisi için kusur kabul et-mek, utanmak, mahcup olmak. aybı örtülmək kusurları, eksikliklerinin üstü kapanmak, utanacak şeyleri gizli kal-mak. aybı yoxdur utanmak arlanmak bilmiyor. aybına gəlmək kendisi için kusur ve kaba-hat olarak lcabul etmek, utanmak, maheup olmak. aybına kor olmaq kendi kusurlarını ve eksikliklerini anlayarak, kabahatini idrak ederek pişman olmak, utanmak, mahcup olmak. aybmı açmaq kusurunun, eksiğinin üze-rindeki perdeyi kaldırmak, ifşa etmek. aybını örtmək kusur ve eksikliklerini saklamak, üzerini örtnıek, kimseye bildir-memek. aybını üzünə demək (vurmaq) kusurunu, hatasmı, eksiğini yüzüne söyleyerek utan-dırmak.

ayda ildə ayda yılda bir, nadiren, çok sey-rek olarak. ayda ildə bir namaz, onu da şeytan qoymaz kırk yılda bir fırsat düşer ona da engel olunur. aydan arı sudan duru aydan arı sudan duru, tertemiz, saf, lekesiz. aydan ildən bir tamaşa, unuda göz qamaşa! bak. aydä ildə bİr namaz, onu da şeytan qoymaz. aydın etmək belli etmek, ortaya çıkarmak, açığa çıkarmak, belirginleştinnek. aydın görmək açık bir şekilde görmek. aydın gün mutluluk, saadet. aydm günə çıxmaq refaha ermek, uzun süren ıstıraptan, zorluktan sonra mutluluğa ernoek, sıkınjıdan kurtulmak. aydın olmaq l-(gökyüzü) aydmlanmak, açılmak, buluttan, sisten temizlenmek. 2-açığa çıkmak, belli olmak, meydana çık-mak. 3-görünmek, göz önüne çıkmak. aydmlığa çıxasan! mutluluğa eresin, güzel günler seninle olsun! aydmhğa çıxmaq rahata ermek, mutluluğu kucaklamak, mesut ve bahtiyar hayata ka-vuşmak. aydınlıq içində olmak mutlu, rahat bir hayat sürmek. aygünlü gəlin mutlü gelin. ayı armuddan küsən kimi küsmək ayı armuttan küser gibi küsmek, istemiyorum ama yan cebime koy demek, mırmkırın etmek, nazlanmak. ayı bitdi! onun için kötü günler başladı, mutluluğu sona erdi. ayı çezib qaban oynayır kimse kimseyi dinlemiyor, her kafadan bir avaz çıkıyor. ayı çıxmaq 1-derdi kederi başlamak, za-valh durama düşmek, sıkmtıya düşmek, zorluklarla karşılaşmak. 2-kullanılmaz duruma gelmek, artık faydäh bir tarafi kalmamak, kullanılamamak. 3-iş işten geçmek, işi bitmek. ayı dostluğu sahte dostluk. ayi günü olmaq doğum günü yaklaşmak (gebe). ayı ilə bir çuvala girmək tehlikeli ve kötü bir arkadaş seçnıek.

76

Page 78: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ayı kimi ayı gibi, kaba, güçlü ye terbiyesiz kimse. ayı nədi oynamaq nədi? böylesi tavırlar sana yakışmıyor. ayı oynatmaq bazı kimseleri alay konusu yapmak. ayı pötası 1-ayı yavrusu. 2-küfür ifadesi. ayı yuvasına kösov soxmaq bak. an yu-vasına çöp soxmaq. ayıb olmasın "affedersiniz, sözüm buradan dışan", kullanılacak kötü bir söz için önce-den özür isteme ifadesi. ayıb olsun ayıplar olsun, yazıklar olsun, bir kinama, gücenme ifadesi. ayıb saymaq ayıp -biTmek, kusur kabul etmek, eksiklik bilmek. ayıb tutmaq kusuriu kabul etmek, eksiği-ni, özürünü göstermek. ayıb yerlər vücudun mahrem, örtülü tu-tulması gereken yerleri. ayıbma gəlmək mahcubiyet duymak. her-hangi bir hareketi kendisi adma kabahat veya kusur kabul etmek, suçluluk duymak. ayıbma kor olmaq kendi kusurunu veya kabahatini göz önünde bulundurmamak, göz önüne almamak. ayıbını yer örtsün ölesin, geberesin, yap-tığın işten dolayı utanç duymahsm. ayıdan dönmə sevgiye, aşka kayıtsız o-lanlar için söylenir. ayıq ol! uyanık öl! dikkatli ol! uyarı ifade-si. ayıq olmaq ayık olmak. 1-uyanık olmak. 2-sarhoş olmamak. ayıq salmaq uyarmak, ikaz etmek, kendine gelmesine, uyanmasına sebep olmak. ayıq vaxtı olmamaq ayık vakti olmamak, sürekli sarhoş gezenler, sürekli içkili ölan-lar için kullanılır. ayıq yatmaq uyanık yatmak, en ufak bir gürültüde bile kalkacak şekilde uyumak. ayıl mayıl olmaq hayran olrriak, çok be-ğenmek. ayım çıxdı "zavalh düruma düştüm, kötü vaziyete düştüm" arilammda. aym neçəsindən danışırsan? hiçbir şey-den haberin yok, konuştuğun şeyin konuyla ilgisi yok, konu hakkmda herhangi bir bil-gin yok.

ayın on dördü kimi ayın on dördü gibi, çök güzel, çok ahmh (kadın, kız). aym şayın otlamaq (koyun kuzu) kendi otlağmda rahat rahat her türlü tehlikeden uzak otlamak. ayırd eləmək ayırt etmek, ayırmak, vasıf-lanna göre tasnif etmek. ayıya xan bacı demək ayıya dayı demek, birisiyle işini yaprp bitirene kadar hep alt-tan almak ve ılımlı davranmak, diklenme-mek, işini yürütmek. aylana şaylana gəlməyən akla hayale gelmeyen, beklenmeyen. aylayıb illəmək son derece gecikmek. ayna kimi ayna gibi, şeffaf, temiz, saf. ayna qabağında durub özünə dərəcə vermək kendini beğenmek, kasınmak. ayna salmaq pencere taktırmak. aynası açıq kn. 1-kendini biraz iyi hisse-den hasta. 2-güler yüzlü, samimi ve iyi insan için kullanılan bir ifade. aynası açılmaq 1-ağır hastahğı atlatmak, durumu düzelmek. 2-morali düzelmek, içi ferahlamak. aynası hovdan düşmək vefat etmek, öl-mek. aynası käs olmaq bahtı yäver gitmemek, mutsuzlukla karşılaşmak. aynaya dönmək (hava) açılmak, temiz-lenmek, bulutsuz olmak. ayran kimi axmaq çapkm olmak, gözü o kadında bu kadmda olmak, kadın peşinde koşmak. ayranı yox içmeye toyla gedir sıçmağa k. hiçbir şeyi olmayan ancak büyük hayaller peşinde koşan kimseler için kullanılır. ayrası qalmaq hayret etmek, şaşırmak. ayrı fikrə düşmək başka düşünceler taşı-mak. ayrı gözlə baxmaq başka gözle bakmak. ayrı hava çalmaq başka telden çalmak, başka türlü düşünmek, söylemek, anlat-mak. ayrı seçkilik saimaq farklıhk gözetmek. ayrı yaşamaq ayn yaşamak, birbirinden ayn olmak. ayrı yol seçmək başka yolu denemek ayrı yola düşmək 1-yolları ayrılmak. 2-kötü yola düşmek.

77

Page 79: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ayrila qalnıaq açılmak, yarılmak, çatla-mak. az (azacıq) aşm duzu deyil 1-çok hilekär, düzenbaz, her an kargaşa çıkaran kimseler için kullanılan bir ifade. 2-kurnaz, çok hilekär, şeytan gibi insanlar için kullanıhr. az gedib çox dayanmaq, çox gedib az dayanmaq dinlene dinlene gitmek. dur-maksızm değil de dinlenerek gitmek. az görmək az görmek, yeterli görmemek, azımsamak. az idi arıq uruq, biri də gəldi dabanı cınq bir sen eksiktin, hoşlanmayan birinin işe karışması durumunda söylenen ve memnuniyetsizliği bildiren ifade. az qala (qaldı, qalmışdı) az kalsm, hemen hemen, neredeyse, bir işin olması, gerçek-leşmesi, bitmesi çok yakınken olmadığını anlatır. az qahr(dı) adam adam əti yesin açlığm häkim olduğunu bildirir. az qalır canı götündən çıxa k. hasetten, çekemezlikten dolayı kıvranıp duranlar için söylenir. az qahr göyə uçsun birinin duyduğu son derece sevinci bildirir. az ye özünə bir hambai tut kendi işini kendin yap. aza çoxa baxmamaq aza çoğa bakmamak, bulduğu ile yetinmek. aza qənaət etmək elinde olan az şeyle yetinmek, kanaat etmek. azacıq aşım ağrısız başım başımı derde sokmaktansa azla yetinirim daha iyi. azacıq aşın duzu deyil göründüğü gibi değil, çok uyamk ve üçkäğıtçınm biridir, belälının biridir. azad çıxış etmək serbest konuşmak, hazır-lık yapmadan konuşmak. azad edilmək 1-kurtanlmak, serbest bıra-kılmak. 2-işten çıkarılmak, işten atılmak. 3-terhis edilmek. azad etdirmək serbest bıraktırmak, lcur-tuimasını sağlamak. azad etmək (eləmək) 1-serbest bırakmak, kurtarmak. 2-hürriyetini, istiklälini, bağım-sızhğını geri vermek. 3-bırakmak, müsaade etmek, gitmesine izin vermek. 4-terhis etmek, 5-işten çıkarmak, işten atmak. 6-bir

işi, bir görevi, bir emri vs. yaprnak konu-sunda serbest bırakmak. azad quş kimi yaşamaq hür yaşamak. azad nəfəs almaq rahat nefes almak, ra-hatlamak. azad olmaq 1-hürriyetini elde etmek, ser-best olmak. 2-boşalmak (yer). 3-istemediği bir işten, görevden vs. yakasmı kurtarmak, kurtulmak. 4-hürriyetine kavuşmak, kur-tulmak. 5-doğum yapmak. azad yaşamaq hür yaşamak, bağımsız yaşamak. azadlığa çıxmaq hürriyetine kavuşmak. azadlıq bayrağı qaldırmaq bağımsızhk bayrağı açmak. azar bezar gəzmək bulaşıcı hastahk ya-yılmak, sitayet etmek. azar bezar görməyəsən dert ve stkıntı çekmeyesin. azar bezardan göz açabilməmək dert ve sıkıntıdan kurtulamamak. azar çəkmək uzun süre hasta olmak, ağır hastahk geçirmek. azar dəymiş! hastalık kapasm. azar dəysin! hastalanasın, ölesin. azar düşmək hastalık meydana gelmek. azar etmək incitmek, rahatsız etmek. azar gəzmək bulaşıcı hastahk yayılmak, hastahk sirayet etmek. azar olmaq 1-hastalanmak. 2-başkalarını rahatsız etmekten hoşlanmak. azar salmaq hastalığı başkalarına bulaş-tırmak. azar tutmaq hastalığa yakalanmak, hasta-lanmak. azar vermək incitmek, rahatsız etmek, eziyet vermek. azara düşmək hastalanmak. azara salmaq 1-birinin hastalığa yakalan-masına sebep olmak. 2-sıkmttya, derde, endişeye düşürmek. azardan çıxmaq sıkmtıdan, hastalıktan kurtulmak. azardan durmaq (qalxmaq) hastalıktan henüz kurtulmak, iyileşmek. azarı olmaq 1-derdi, sıkıntısı olmak. 2-hastalığı olmak.

78

Page 80: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

azarı qäixmaq (tutmaq) bıfaktığı ahş-kanhğı yeniden başlamak, yenide kötü alışkanlığa, kötü iş;e başlamak. azarı satın almaq sağhğına dikkat etme-mek. azarı var İ-bir şeye haddinden fazla alış-kın olma, müptelä olanlar için söylenir. 2-sıkmtısı var, derdi, sebebi var, azarmı çəkmək sıkıntısını çekmek, bäşka-sınm yerine eziyet çekmek, rahatsız olmak, zarar görmek. azarını öldürmək nefsini köreltmek. azğın düşmək yolunu kaybetmek, yurdun-dan yuvasmdan aynlmak. azğın düşmənçilik kätı düşmanhk. azğın salmaq yerinden yurdundan etmek, yolundan etmek. azıb təzmək yolunu şaşırmak, şaşmp baş-ka yere gitmek. azımızı da çox hesab elo azımizı çoğa say. çam säkızı çoban armağam kabilinden bir ifade. azını çoxa saymaq azım çoğa saymak, az şeyini çokmuş gibi kabul edip ona göre davranmak. azim olmaq kl. gitmek, yönelmek, azqıntı düşmək äzmak, yolunu kaybet-mek, gideceği yeri kaybetmek. azhq etmok kifayet etmemek, ihtiyaca cevap vermemek, yetmemek.

79

Page 81: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

bab gəimək 1-biriyle ortak noktaları çok olmak, eş olmak, benzer olmak. 2-güçleri denk olmak. 3-galip gelmek, üstün gelmek, yenmek. 4-üstesinden gelmek, cavabım vermek. bab olmaq 1-bir seviyede olmak, eşit ol-mak. 2-birine läyık olmak. 3-modä olmak. baba (Iələ) köçüb, yurdu qalıb! geldim gördüm kimse kalmamış, yurt yuvada sa-hiplerinden eser kalmamış! babalarının yanına getmək ş. ölmek. babah boynuna vebali boynuna, suçu, kabahati sana aittir. babalı deyənin boynuna başkalarından duyduğu şeyi dile getirirken onun kabaha-tini, suçunu başkalarma yüklemek için söylenen bir ifade. babalını boynuna götürmək günahını kendi üzerine almak, sorumluluğu üzerine almak. babalını yumaq 1-başkasmm günahmı almak. 2-suçlamak, iftira atmak. babası da (dədəsi də) gəlsə. . . asla..., kat'iyen... babasımn bahasını (qiymətini) üstünə qoymaq çok pahalı satmak, aşın derecede fiyat istemek. bac almaq haraç almak. bac vermək haraç vermek. bacadan düşən kimi qismətin üstünə düşmək beklenmedik bir anda mutlulukla karşılaşmak. bacadan quyruq yağmaq başma servet yağmak. bacağı poxludur dosyası kabarıktır. bacarana baş qurban becerikli insanlara ne yapsan değer. bacardığını beş qaba çək elinden geleni esirgeme. senden çekinmiyorum. bacarığını göstərmək becerisini göster-mek, ispat etmek. bacılıq etmək 1-iyilik etmek, derdine ortak olmak, üzüntüsünü paylaşmak. 2-kız kar-deş gibi olmak, kardeşliği aratmamak, kar-deş gibi davranmak. bad fənaya (bada) getmək yok olmak, mahvolmak, telef olmak, boşa çıkmak, zäyı, heder olmak, sonu hiç olmak.

bada (badi fənaya) vermək 1-yok etmck. mahvetmek, telef etmek, heder etmek. 2-hiç yoktan ölüme vermek. badaq qurmaq bak. badalaq gəlnıək (qurmaq). badaq vurmaq destek vermek, bir şeyle desteklemek. badalaq gəlmək (qurmaq) 1-hile yapmak, oyun yapmak, dolap çevirmek, tuzak kur-mak, ayaklannm altma kuyu kazmak, a-yaklarından çekmek. 2-engel olmak. badaiaq vurmaq çelmek takmak, birisini yere düşürmek için ayaklarını onun ayakla-nna sarmak. badalğa gəlmək dolap çevirmek, kandır-mak. baddamac eləmək iyi pişnrnemek. badə qaldırmaq kadeh kaldırmak, içki içmek. bafard eləmək (etmək) katlanmak, ta-hammül etmek. bağ bağ olmaq mutlu olmak, duyduğu bir haber veya olaydan dolayı keyiflenmek. bağ belə bostan belə bir şeyi öven ancak övüldüğü kadär çıkmayan şeyi tenkit için söylenen ifade. bağa gətirmək (olmaq) atm topuğunda yara oluşmak. bağa kimi sürünmək kaplumbağa gibi yavaş yürümek, çok yavaş yürümek. bağa yerişi yerimək çok yavaş yürümek. bağanağını ayırmaq ayaklanndan tutup ikiye ayırmak, parçalamak. bağanı ya arxası üstə çevir ya öldür ne olursa olsun sonucu ölümdür. bağayarpağı ilə quzuqulağım tanımamaq ebleh olmak, ahmak, aptal, budala olmak, akı karadan seçememek. bağda ərik var idi, salam əleyk var idi, bağdan ərik kəsildi (qurtardı) salam əleyk kəsildi (qurtardı) işi düştüğunde kuyruk sallayıp yaltaklanan, işi bitince yüz çeviren, ortahklarda görünmeyen kimseler için söylenir. bağda gülə baxarlar güzele balcmak se-vaptır. Bağdad tənbəli çok tembel, hiçbir iş yap-mak istemeyen, çalışmayı sevmeyen kimsc.

80

Page 82: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

bağırdalaq eləmək bağrını yarmak, ödünü koparmak. bağırsağı çözələnmək bağırsakları deşil-mek, kamı deşilmek. bağırsağı düyün (tərsə) düşmək karnına sancı dolmak, ne yapacağını bilememek, şaşırıp kendini kaybetmek. bağırsağını ayağma dolaşdırmaq bak. bağırsaqlarını deşmək. bağırsağını dişlə tutmaq kızgmlığına häkim olmak, hiddetini yenmek, katlan-mak, tahammül etmek. bağırsaq geng eləmək hıçkırmak; hapşır-mak. bağırsaqları burulmaq 1-şiddetli sancı-lanmak. 2-ishal olmağa başlamak. bağırsaqları qırılmaq kaburgaları kamma geçmek, çok gülmek, gülmeden dolayı sancılanmak. bağırsaqlarım deşmək (qarnından çıxarmaq, yerə tökmək) bağırsağmı deş-mek, bıçak, hançer vs. ile öldürmek. bağıvı dolu vurub? Karadeniz'de gemile-rin mi battı? bağlantı qurmaq haber almak, ilişki kur-mak. bağlar var, bağçalar var, ondan da yaxşılar var! birilerini veya bir şeyi çok öven insanlara "ondan da güzelleri, ondan da iyileri vardır" anlamında söylenir. bağh qapı açmaq bir sırrı çözmek. bağlı qapı dalmda gizli, başkaları karış-madan, gizlice. bağlı qapılar üzünə açılmaq karşındaki bütün engeller ortadan kalkınak. bağlı olmaq 1-gerdek gecesi kendine efsun veya büyü yapıldığmdan dolayı gelinle yatamamak. 2-son derece gönülden sev-mek, vuruhnuş olmak. bağlıq eşmək otlarla urgan yapmak. bağrı ayazlanmaq bir şeyden dolayı çok sıkılmak. bağn başı düyün (yara vs.) olmaq keder duymak. ıstırap duymak, kederlenmek, gamlanmak.

• bağrı bişmək çök kederlenmek. son derece etkilenmek, müteessir olmak. bağrı çatlamaq bağrı yarılmak. 1-katlanamamak, tahammül edeıneyerek

ölrhek. 2-korkudan ölmek. 3-çok sıkılmak, üzülmek. bağrı daş taş kalpli, zälim, merhametsiz, gaddar. bağrı daş olmaq taş kalpli olmak. son derece sert olmak, acımasız olmak. bağrı daşa dönmək çok sert ve acımasız olmak, insafsız, merhametsiz olmak. bağrı dəlinmək bağrı delinmek, son derece kederlenmek, üzülmek, yeise kapılmak. bağrı ərimək zayıflamak, hastahkh gibi olmak. bağrı kabab olmaq (közə dönmək) çok üzülmek, çok sıkmtı çekmek. bağrı qan olmaq (qana dönmək) çok üzülmek, müteessir olmak, çok kederlen-mek. bağrı parçalanmaq çok ıstırap çekmek, üzülmek. bağrı partlamaq bak. ürəyi partlamaq. bağrı şan şan olmaq 1-hasret, hicran çek-mek. 2-çok üzülmek. bağn yanmaq bağrı yanmak. 1-susanıak, çok susamak. 2-hasret, hicran çekmek. bağrı yarılmaq bağrı yarılmak. 1-korkudan, sıkmtıdan vs. ölmek. 2-çok korkmak. bağrına basmaq bağrma basmak. 1-sevgiyle kucaklamak. 2-birisini çok sevdi-ğinden dölayı şefkatle muamele etmek, onu korumak, himaye etmek. bağrma dağ çəkmək yüreğini dağlamak, bağrmı yakmak, çök üzmek. bağrına daş basmaq bağrma taş basmak, sesini çıkarmaksızm .her türlü acıya kat-lanmak. bağrına xal düşmək kalbi kırılmak, ke-derlenmek, üzülmek. bağrını çatlatmaq 1-öldürmek. 2-çok kor-kutmak, ödünü patlatmak. bağrını dağlamaq haddinden fazla keder-lendirmek, ıstırap vermek, üzmek. bağrını dəlmək (didmək, əzmək) 1-son derece kederlenmek, üzühnek. 2-işkence vermek, azap vermek. bağrını kabab eləmək (etmək) çok üz-mek, rahatsız etmek. bağrmı qan (şan şan) eləmək (qana döndərmək) bak. bağrını dağlamaq.

81

Page 83: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

bağrmı sökmək (yarmaq) bäğrmı yarmäk. 1-çok korkutmak, ödünü koparmak. 2-ıstırap vermek, rahatsız etmek. 3-öldürmek. bağrını yandırmaq yüreğini dağlamak, ıstırap vermek. bağrmm başını əzmək bak. bağrını dağlamaq. baha başa gəlmək pahahya otufmak, çok pähahya patlamak, büyük zahmetlerle elde edilmek veya çok kötü neticelenmek. baha oturacaq pahalıya mal olacak. baha oturmaq bak. baha başa gəlmək. bahahq düşmək 1-fıyatlar pahalaşmak, fıyatlar artmak. 2-açlık, kıtlık meydana gelmek. bahahq salmaq enflasyon meydana getir-mek, fiyatlarm çok yükselmesine sebep olmak. bahana axtarmaq bahane aramak. bahana dağarcığı her şeye bir bahane bulan. bahana eləmək bahane etmek. bahana gətirmək bahäne uydurmak. bahar buludu kimi açılıb tutulmaq bir anı bir amna uymamak, gah ağlamak gah gülmek. bahar buludu kimi dolub boşalmaq ağ-layıp göz yaşı akıtmak. baharı xəzan olmaq baharı güze dönmek, gençliği erken solmak, mutsuz bir häyatla karşılaşarak erken çökmek. ... bahasına bir şeyi elde etme karşıhğmda neden vazgeçildiğini bildirir. bahasına pul vermək çok yüksek değere almak, yolunda çok para harcamäk. bax gör vurmayıbsan! birinin tehdidine karşı ondan etkilenilmediğini, korkulmadı-ğmı bildiren bir ifade. bax görüm analar necə oğullar doğub bak. gör analar necə oğullar doğub. bax onda çubuq əyri bitir bu olmadı işte, önemli bir problem hälledilmeğe çalışırken taraflardan birisi kasti olarak işi bozarsa bu ifade kullanıhr. baxa baxa qalmaq baka baka kalmak. eline hiçbir şey geçmemek, uzaktan sey-retmekten başkä elinden bir şey gelmemek. bäxan deyirdi bir də baxım çok güzel şeyler için kullamlan bir ifade.

baxauda qarnı doymaq çok güzel olmak. baxdıqça baxmaq istəmək vurulmak, güzelliğinden dolayı gözünü ayıramamak, çok beğenmek. baxdıqca göz qaralmaq son derece çok, büyük, uzun olmak. baxış atmaq göz atmak, gözden geçirmek, baxış vermək bakmak. baxmağa dəyməz bakmaya değmez, ge-reksizdir. baxmaqdan doymamaq çok hoşlanmak. baxmaqdan gözünün kökü saralmaq bakmaktan yorulmak, haddinden fazla çok beklemek. baxmaqla doymaq olmur çok güzel, göz ahcı, gönül okşayıcı, iç açıcı, güzel şey nakkın^a söylenen bir ifade. baxmalı olmaq bak. cinli olmaq. baxtıva daş atma bak. şadlığına şidlik eləmə. baxya getmək çok küçük ve hisşedilmeye-cek kadar küçük arahklı dikişlerle dikmek. baxya tııtmaq bir işte veya bir yerde sa-bitleşmek, orada karar kılmak, yerini sağ-lamlaştırmak. baxya vurmaq ince dikiş atmak, ince di-kişlerle dikmek. baxyanı üzə vurmaq gizli bir şeyi ortaya çıkarmak, ifşa etmek. bak eləmək (eyləmək) korkmak, ürküntü duymak, ürpermek. baqaja qoymaq ele vermek, gammazla-mak, kötü duruma düşürmek. baqi etmək bäki kılmak, ebedileştirmek, daimi kılmak. baqi qalmaq bäki kalmak, yaşamak, de-vam etmek, yok olmamak. baqi olmaq bäki olmak, kalıcı olmak, ebe-di olmak. bal deyil ki barmaqläyaiar genelde bir lcızı çok fazla koruma dürumu oluştuğunda küllanıhr. bal götürüləcək çiçəyi bilmək (tapmaq) bai alacak çiçeği bihnek, çok yararlanıla-bilecek şeyi bulmak veya bilmek. bal kimi bal gibi, tath, çok tath şey için kullamhr. bal tök yala bal dök yala, çok temiz bir yer için kullanıhr.

82

Page 84: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

bal tutan barmağmı yalayar bal tutan parmağmı yalar, insanların dolayısı ile kanşmış oldukları bir işin kärından az da olsa faydalanmaktan kendilerini alamadı-ğını anlatan bir deyim. bala barına həsrət qalmaq çocuğunun kazancmı yiyemeden ölmek, eviadı çocuk-ken ölmek. bala beşiyi boş qalmaq çocuğu beşikte iken ölmek. bala bülbül olmaq sınlsıklam ıslanmak. bala çıxarmaq (çıxartmaq) yavru çıkar-mak (kuş, tavuk vs.). bala deyəndə ağzında ilänlar balalasın evlat yüzü görmeyesin, çocuğa hasret kala-sın. bala deyəndə ağzında dilin kösöv olsun bak. bala deyəndə ağzmda ilänlar balälasın. bala qalasan böyüməyəsən! büyümeden ölüp gidesin! bala salriiaq yavru aunak, zamanmdan önce doğurmak. bala vermə hayvanların yavrulama yete-neği. bala vermək yavru vermek, yavrulamak, doğurmak. balabanda qandirmaq kn. işaret etmek, konuşma esnasmda kimse tarafından se-zilmeyen işaretlerle anlatmak. balaca stəkanda böyük çay içmək küçük yerde büyük bir kalabalığı ağırlamak. , baladan çıxmaq bak. bala salmaq. balağını başma keçirmək bak. tumanını başına geymək (keçirmək). balaqancılä salmaq ortalığı velveleye vermek, bağınp çağırarak karışıkhk yarat-mak. balalarından yarımamaq çocuklanndan gereken iigiyi görmemek, çocuklan hayır-sız çıkmäk, çocuklanrim haynnı görme-mek. balalarının başma çevir kusurumuzu ba-ğışla, kusurumuza bakma, affet. balan qudursun bir ilenme ifadesi. balası ağlar qalmaq ölmek ve yavrusu öksüz kalmak.

balası bäşma qaxınc olmaq çocuğunun sergilediği davramşjar veya özürlü olması başma kakınç olmak. balası başını yemək evladı tarafından öl-dürülmek, yavrusu tarafmdan öldürülmek. balası diş hədiyinə həsrət qalmaq çocuğu diş çıkaramadan vefat etmek. balası qənimi olmaq 1-evladı tarafından vurulmak, öldürülmek. 2-evladı kendine düşman olmak. balası ölən (ölmüş) dəvə kolu kanadı kı-rık, kederli, dertli, gözü yaşlı (kimse). balası üzünə çıraq olmaq çocuğu hayırh evlat olmak. balasını bəla aparmaq çocuğu hastalıktan veya bir belä yüzünden öhnek. balasmı itirmiş marala dönmək ıshrapla, kederle sağa sola bakmmak. balasının boyuna sevinmək çocuğunun büyümesini görüp sevinmek. balasının xeyrini görməmək evladınm hayrmı görmemek. balasınm qanh paltarı üstünə gəlmək çocuğu vurularak öldürühnek. balasınm toy şirnisini yemək çocuğunun mürüwetini görmek. balığa dönmək şişmanlamak, aşırı kilo almak. balıq kimi çapalamaq çırpmıp durınak. balıq kimi sürüşkən kaypak, dönek, sözü-ne güvenilmez, itimat edilmez. balla kəsmək balla kesmek, birinin sözünü keserken söylenen nezaket sözü. balta görməmiş balta girmemiş, täbii häl-de, dokunulmamış, el deymemiş şeyin häli. balta ilə yonulmamış çok kaba, terbiyesiz, anlayışsız. balta vurmaq baltalamak, mahvetmek, bozmak, sarsmak. baltaçının hin deyəni dibekçinin hıh deyi-cisi. baltanı daşa vurmaq baltayı taşa vurmak, başarısız olmak, işi kötü gitmek, yanlış yapmak, bilmeyerek birinin yüzüne karşı kendisine dokunacak şeyler söylemek. baltanı dibindən (kökündən) vurmaq kökünden kestirip atmak, bir şeye karşı itiraz etmeğe, konuşmağa, düşüncesini

83

Page 85: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

söylemeğe müsaade etmemek, kesin tavır koymak, susturmak. baltanı dibindən (kökündən) vurmazlar bir şeyi temelli mahvetmezler, kesip at-mazlar. baltası daşa dəymək baltası taşa değmek, başarısızhkla karşılaşmak, şanssızlığa uğ-ramak. baltası kəsməmək sözü geçmemek, itibarı zedelenmek. bal-ü pər vermək kl. kanatlandırmak, ruh yüksekliği, mänevi kuvvet vermek, moral vermek. bamba vurmaq iri lokmalarla yemek. banka getmək ortaya konan paraların üze-rine oynamak. banka salmaq soğuk algınhğmı tedavi etmek gäyesiyle sırta bardak atmak. bankrot çıxarmaq (etmək) iflas etmesine sebep olmak, vannı yoğunu kaybetmesine sebep olmak. bar bar bağırmaq bas bas bağırmak, bü-tün gücüyle bağırmak. bar tutmaq üzerinde küf oluşmak. bar yetirmək meyve vermek. bara qoymaq yanhş iş yapmak, hata yap-mak, gaf yapmak. barama açmaq ipek kozasmı açmak ve iplik häline getirmek. barama bağlamaq 1-koza yapmak. 2-birisine daimi olarak takılmak. barama sarımaq (ipekböceği) koza yap-mak. barası çıxmaq bir işin rezil yönü ortaya çıkmak. barasın (barasım) açmaq 1-bir kimsenin iğrenç sırrını açmak. 2-rezil etmek. barat" çəkmək (etmək, eləmək, göndərmək) 1-parayı bir şahıs veya bir idare aracıhğı ile başka bir yere veya ülke-ye yollamak. 2-bir işi başkasma havale etmek. barat olmaq içine doğmak. baratası itmək hiçbir izi kalmamak, izi tozu kaybolmak. barbadan eləmək ateşte ütmek. bardaş qurmaq (qurub oturmaq) bağdaş kurmak, bağdaş kurarak oturmak.

barxanası yüklü qalmaq yola çıkma ha-zırhğı yaparken ölmek. barı çəkmək duvar yapmak. barı başından aşmaq geliri aşıp taşmak, kazancı son derece çok olmak. barın başından aşsın gelirin, kazancm som derece çok olsun. barından xeyir görməmək meyvesmin hayrmı görmemek. barıt kimi açılmaq (partlamaq) bomba gibi patlamak, aniden parlamak, yüksek sesle bağırıp çağırmak, çabucak kızmak, sinirlenmek. bant qoxusu gəlmək barut kokusu gel-mek, savaş beklenmek. barıtı çatmamaq gücü yetmemek, nefesi yennemjk. barıtı quru saxlamaq savaşa, kavgaya. mücadeleye, iş yapmaya vs. hazır olmak. barıtı yaşdı müeadeleye, savaşmaya, iş yapmaya vs. imkänm olmadığım bildirir. barıtla oynamaq barutla oynamak. 1-savaşa sebep olmak. 2-tehlikeli işlerle uğ-raşmak. bari Iıəmli(ni) yerə qoymaq doğurmak. çocuğu olmak. barmağı ağzında qalmaq parmağı ağzın-da kalmak, şaşırmak, hayret etmek, donup kalmak. barmağı bala batmaq ağzınm suyu ak-mak, imrenmek (genelde alay ifadesi ola-rak kullanılır). barmağı dişində dayanmaq hayret içinde donup kalmak, şaşkm bir biçimde kalmak. barmağı olmaq parmağı olmak, bir işe gizlice karışmak, haberi olmak (menfi an-lamda). barmağı yatmamaq müzik äletini çala-mamak, öğrenememek. barmağımı batırıram bala soxuram ağ-zma çıxardıram deyir acıdı ne yapsam yaranamıyorum. barmağına dolamaq elinde oyuncak et-mek, istediği gibi hareket ettirmek; kan-dırmak. barmağmda oynamaq parmağında oyna-mak, elinde oyuncak olmak.

84

Page 86: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

barmağmda öynatmaq 1 -parmağmdä oynatmak, her istediğini yaptırmak. 2-kendine oyuncak yapmak. barmağmdan su dammaz cimri kimse' için kullanılan bir ifade, çok cimri, eli sıkı. barmağım belə tərpətməmək parmağmı bile kıpıfdatmamak, kılını bile kıpırdat-mamak, bir iş karşsmda hiçbir şey yapma-mak, kayıtsız kalmak. barmağmi da vurmamaq pannağmı da oynatmamak, hiçbir iş yapmamak. barmağını dişləmək parmağmı ısırmak. 1 -hayret etmek. 2-bir şeyi hatırlayarak irkil-mek, idrak etmek, bazı şeyleri daha iyi anlayıp ürpermek. barmağını dodağının arasına almaq dü-şünceye dälmak, düşünmek. barmağını əmib dolanmaq zar zor ge-çinmek, ağır şartlarda yaşamak. barmağını gözünə soxmaq tehdit etmek, korkutmak. barmağımı hayana tutsan o yana getmək sözünden çıkmamak. barmağım kəssən xəbər tutmaz çok derin uykuda olanlar için kullamlır. barmağını oynatmaq tehdit etmek. barmağını şıqqıldatmaq parmaklarınm şakırdatmak, sevinmek. barmağını tuşlamaq bak. əlini tuşlamaq barmağını yarasına basmaq yaralı yerine dokunmak, zayıf noktasını yakalamak. barmağımn beşini de bala batırıb ağzına soxsan, deyəcək- zəhərdir nankör kimse-ler için kullanılan bir ifade. barmağımn kirini sormaq yoksul olmak, culsuz olmak. barmağının (barmaqları, barmaqlarının) ucunda gəzmək ihtiyatla, özenle hareket etmek. barmaq arası baxmaq kayıtsız davran-mak, ciddi yaklaşım göstermemek. barmaq basmağa yer yoxdur çok kalaba-lık, sık, dolu yer.

ı barmaq basnıaq parmak basmak. 1-imza yerine parmak basmak, onaylarnak. 2-bir şeyin önemine işaret etmek, dokunmak. barmaq batırmaq bir işe karışmak.

| barmaq eləmək parmakla kurcalamak, ! paımak atmak.

barmaq hesabı aparmaq parmak hesabı yapmak, çok küçük, cüzi, değersiz şeyin hesabını görmek. barmaq hesabı saymaq olar bir şeyin az olduğunu bildirir. barmaq hesabı vermək karşıdaki kimseyi hesap kitap işlerinde aldatmaya, kandırnıa-ya çahşmak. barmaq ilə (barmaqla) göstərilmək par-makla gösterilmek, tanımış olmak, meşhur olmak, dillerde dolaşmak, herkesin övgü-süne mazhar olmak. barmaq qaldırmaq pannak kaldırmak. 1-oy vermek. 2-konuşma için izin istemek gäyesiyle parmağmı kaldırmak. barmaq qatlamaq saymak. barmaq qoymaq başkasmın işine karış-mak, engel olmak, parmak uzatmak. barmaq silkələmək korkutmak, sindirmek. barmaq soxmaq (uzatmaq) parmak uzat-mak, başkalarımn işine karışmak. barmaq yalamaq parmak yalamak, çok tatlı ve lezzetli bir yemeği zevkle yemek. barmaq yeri bahane, fırsat, imkän. barmaq yeri qoymaq ilişkiyi tam kopar-mamak. barmaqarası baxmaq kayıtsız davranmak, önemsememek, önem vermemek, kafa yormamak. barmaqhesabı gəlmək (göstərmək, vermək) hesap aparken aldatmak, kandır-mak. barmaqla göstərmək parmakla göstermek, çok güzel, göze batan, diğerlerinden üstün olduğunu vurgulamak. barmaqla göstərilmək (nişan veriimək) parmakla gösterilmek, çok seçkin olmak, az bulunur olmak, değerli olmak. barmaqla sayılmaq parmakla sayılmak, çok az olan şey için söylenir, parmakla sayıläcak kadar az. barmaqları qızıl kəsir para kazanmasmı biliyor, çok beceriklidir, yeteneklidir. barmaqları qızıldır yetenekli kimse için kullanılır. barmaqları üstündə yerimək çok özenli hareket etmek. basabas düşmək sıkışıkhk oluşmak, izdi-ham meydana gelmek.

85

Page 87: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

basabas eləmək l-kalabahk oluşturmak. 2-kalabahk bir şekilde bir işin, şeyin üzerine çullanmak. basabas satmaq izdiham meydana getir-mek. basaratı bağlanmaq 1-nutku tutulmak, kendini kaybefmek, ne yapacağmı bileme-mek; konuşamamak; görememek, duya-mamak, gerçeği görememek, gäflette ol-mak, gäfil davranmak, kavrayamamak. 2-başansız olmak, başarısızhğa uğramak. basdıqca iyiyir kaba ve küfürlü konuşan kimseler için söylenir, "konuştukça akh başından gidiyor" anlammda. bashabas eləmək izdiham yaratmak, ö-nündeki ve etrafmdakileri itip kakarak öne geçmeye çahşmak, geçmek. basıb bağlamaq palavra sıkarak vaatler veraıek. basıb getmək karşısma geleni geçip git-mek, onu ayaklayarak saygısızca geçip gitmek. basıb kəsmək çapulculuk yapmak, eşkıya-Iık yapmak, halkı soyup soğana çevirmek. basqıncaq eləmək ezmek, ayaklarıylä çiğnemek. basma qaraya salmaq birinin meşgul olmasından, kafasmın karışık olmasmdan faydalanarak kendi işini yapıp ortädan çıkmak. basma qoymaq kömür yapmak. basma gəlmək 1-yalan konuşmak, palavra sıkmak. 2-kibirlenmek, kasınmak. basma üstə gül bitməz, bitsə də zibil qoxuyar (qoxar) "aslı bozuk olan aslma çeker, kötü insandan kötülük çıkar" anlä-mında. basmalıq xoruzu sadece kendi çevresinde varlik gösterebilen, sesini çıkarabilen kim-se. baş açabilməmək anlayamamak, ayırt edememek. baş açıb ağlamaq es. (kadm) kargımak, ilenmek, beddua etmek. baş açıb gəlmək vakit, fırsat bulup gel-mek. baş açıq ayaq yalın perişan hälde, darma-dağınık, teläşla, tam hazırlanmanıış bir

baş açmaq 1-anlamak, idrak etmek. 2-saçlarmı yolmak, ağlamak. 3-çiçeklenmek, başak, sünibül çıkarmak. baş açmamaq anlamamak, kävrayama-mak. baş ağartmaq bir yerde veya işte çok çalı-şarak tecrübe kazanmak. baş ağrısı olmaq baş ağrısı olmak, sıkıntı vermek, uğraştırmak, rahatsız etmek. baş ağnsı olmasm! sohbet esnasmda bir konunun- tekrarlanması veya konuşmanın uzaması durumunda karşı tarafa saygı ifa-desi olarak söylenen söz. baş ağrıtniaq baş ağntmak, rahatsızhk vermek, eziyet etmek, incitmek, zamanmı almak, işine engel olmak, işini aksatmasma sebep olmak. baş alçaqhğı utanç verici hareket, utandı-ran davranış. baş alib gəlmək bir yerden çıkıp kayar gibi, akar gibi gelmek, akışmak. baş ahb getmək (qaçmaq) başını alıp gitmek, kaçmak, rastgele bir yöne doğru gitmek. baş almaq 1-uzun uzadıya konuşmak, konuşarak birine engel olmak, birini işin-den etmek. 2-başını alıp gitmek, kaçmak. 3-(ırmak vs.) bir yerden başlamak, bir yer-den doğmak. baş altına qoymaq yedek olarak saklamak, ileride gerekli olur diye ayırmak. baş aparmaq 1-bir konu üzerinde çok durarak biktırmak, usandırmak. 2-kafa şişirmek, ileri geri konuşmak, can sıkmak, konuşmasım bilmemck, kaba saba konuş-mak: 3-kaçmak, häkimiyet altına girme-mek, täbi olmamak. 4-(at) yarışta vs. en önde olmäk. 5-acele ile bir haber, müjde vs. uläştırmäk. baş aşağı getmək başı aşağı gitmek, bir şey sürekli olarak kötüye ğitmek. baş atmaq 1-lafının, sözünün ilerisini geri-sini düşünmeden konuşmak, haddini bil-memek, 2-hedefi istenen noktasmdan vıı-ramamak. baş ayaq, ayaq da baş olmaq dürumda ve rollerde değişiklik olmak, liyakati olma-yanläT başa geçmek, olanlar ise bir kenara atılmak.

86

Page 88: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

baş ayaq danışmaq (vurmaq) konuşma-smda hiçbrr mantıki esas olmamak, ne de-diğini bilmemek, konuşmasından hiçbir şey anlaşılmamak, bir dediği diğerini tutma-mak. baş ayaq eləmək tersine çevirmek, karış-tınnak. baş ayaq yatmaq karşılıklı olarak ayaklar dığer şahsın baş tararfma gelecek şekilde aynı yatakta yatmak. baş bağlamaq l-(bitkilerde) tane oluşmak. 2-bir şey için hazırlık yapmak, bir şeyi hazırlamak. 3-bir kıza yüzük takmak veya başına bir baş örtüsü bağlamak suretiyle onun adaklandığmı ilän etmek. 4-çalmak, yiirütmek; kanunsuz yolla elde etmek. baş başa çıxmaq kär veya zarar etmemek, sermayeyi kurtarmak. baş başa durmaq beraber oturmak, yan yana oturmak, bir yere toplanmak, birbirine yakm olmak, yan yana durmak, dizilmek. baş başa gəlmək karşılaşmalc, karşı karşı-ya gelmek. baş başa qalmaq baş başa kalmak, herkes gidip iki kişi bir arada kahp rahatça konü-şabilmek. baş başa qoymaq (qoşmaq) 1-biriyle dal-ga geçmek, eğlenmek, alay etmek. 2-biriyIe tartışmak. baş başa vermək baş başa vermek. 1-bir olmak, el bir olmak, bir araya gelip ko-nuşmak, problemlerini, işlerini birlikte tartışmak, fikir alışverişinde bulunmak, birbirini kollamak. 2-baş başa verip gizlice konuşmak, sırrını birbirine açmak. 3-(kuşlar) kümelenmek. 4-beräber oturmak, yan yana oturmak, bir yere toplanmak: 5-birbirine yakm olmak, yan yana olmak. baş beyin aparmaq kafa şişirmek, çok konuşmadan, gürültüden dolayı kafa zonklamak. baş beyin getmək ses ve gürültüden vs. dolayı külakları uğuldamak, rahatsız ol-mak. baş beyindən eləmək kafasmı şişirmek. baş beyindən olmaq gürültüden rahatsız olmak, bıkmak, yorulmak. baş beyni getmək kafası şişmek.

baş beynini aparmaq bak. baş beyin aparmaq. baş beynini (başını) dəng eləmək (etmək) çolc ve sesli konuşmakla, bağır-makla, gürültü çıkarmalcla bezdimıelc, ka-fasım yormalc, kulaklannı uğuldatmak, yormak. baş bir yastığa qoymaq bir yastığa baş koymak, birlikte yaşamäk, evli olmak. baş çapmaq Muharrem aymda hz. Hüse-yin'in şehit edilmesinden dolayı onun yası-nı tutma işareti olarak lcafasını kesici älet-lerle kanatmak. baş çatlamaq başı çatlamalc. 1-bir şeyden rahatsız olmak. 2-baş şiddetli ağnmak. baş çatiatmaq kafa patlatmak, kafa yor-mak, bir şey üzerinde çok düşünmek. baş çəkmək 1-uğramalc, yamna gitmek. 2-önde olmak, en ön safta bülunmalc. 3- kafa tutmak, itaat etmemek, täbi olmamak. baş çıxarabilməmək (çıxarmamaq) anla-yamamak, çözememek. baş çıxardası deyil onun yapacağı iş değil, beceremez. baş çıxarmaq (çıxartmaq) 1-anlamak, kavramak, idrak etmek. 2-sümbül çıkar-mak, başak oluşturmak. baş (başını) doiandırmaq 1-geçinmek, geçimini zar zor sağlamak. 2-ciddi olarak bir işle meşgul olmamak, vaktini boşa har-camak, gününü orada burada geçirmek. baş eləmək 1-başa geçirmek, bir idarenin vs. bäşma getirmek; lider yapmak, önder olarak seçmek. 2-başarmak, yapmak, başa çikmak. 3-(çıban, yara) olgunlaşmak, be-yazlaşmak, cerahat bağlamak. bäş endirmək baş eğmek, häkimiyetini kabul etmek, täbi olmak. bäş əydirmək baş eğdirmek, ötoritesini kabul ettirmek, kendine täbi etmek. baş əymək baş eğmek. 1-täbi olmak, itaat etmek, häkimiyetini kabul etmek, alçal-mak. 2-birisinin karşısmda alçalmak. 3-saygı göstermek, saygı ifadesi olaräk eğilip selam vermek. baş gətirmək 1-galip gelmek. 2-çok aceie etmek, koşturmak, süratle hareket etmek, süratli gitmek.

87

Page 89: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

baş gəzdirmək 1-öylesine geçinip gitmek, hayat şartian iyi olmamak, zar zor geçin-mek. 2-ciddi bir işle uğraşmayarak vaktini boşa harcamak, gününü orada burada ge-çirmek. baş (başı) gicəllənmək dengesini kaybet-mek, başı dönmek, gözleri kararmak. baş gora aparmaq ölmek, ölüp gitmek. baş göstərmək baş göstermek, meydana çıkmak, görünmek. baş götürmək l-(at) gemi azıya almak. 2-häkim olamamak, elinden kaçırmak. baş götürüb getmək (itmək, qaçmaq) başını ahp gitmek, uzaklaşmak. baş göz eləmək baş göz etmek, evlendir-mek. baş gözlü gora getmək kavgasız gürültü-süz bir hayat sürmek. baş gözünü əzişdirmək (əzmək) dövmek, dayäk atmak. baş gözünü qızışdırmaq bak. baş gözünü əzişdirmək (əzmək). baş işlətmək kafa çalıştırmak, düşünmek. baş keçirtmək öylesine zaman geçirmek, sıkmtı duymak, zaman geçmek bilmemek. baş kəsmək merhametsizlik, gaddarlık etmek; çok pahahya satmak. baş qaçırmaq 1-kaçmmak, yapmak iste-memek, yan çizmek, yakayı kurtarmak, yakayı sıyırmak, sorumluluk almamak. 2-bir işi bitirip serbest kalmak; başmdan at-mäk, başından savmak, atlatmak, kurtül-mak. baş qaldırmaq l-(bitki) bitmek, büyümek, gelişmek. 2-uyanmak, kendini hissettirmek, kendine gelmek, canlanmak, hareketlen-mek. 3-isyan etmek, kıyam etmek, harekete geçmek. 4-yüze kabarmak, itaatsizlik gös-termek. baş qarışdırmaq 1-kafa karıştırmak, beyin bulandırmak. 2-meşgul etmek, vaktini bir işle geçirmek. 3-birisini aldatmak gäyesiyle bir işle meşgul etmek. baş qaşımağa vaxtı olmamaq başmı ka-şımaya zamanı ohnamak, zamanı olma-mak, çok meşgul olmak. baş qarışmaq iş çok olmak, vakit olma-mak.

baş qatmaq 1-meşgul etmek. 2-birinin aklını çelmek, käfasmı karıştırmak. 3-önem vermek, ügilenfnek, meşgul olmak. 4-meşgul olmak, bir işe teşebbüs etmek; mü-dahäle etmek, karışmak. baş qaynatmaq kafa çalıştırmak; idrak etmek, anlamak. baş qırxmaq 1-saçını kesmek. 2-dalavere ile insanlann paralarını, maddiyatlärını kandırarak elinden almak. 3-insanları, kan-dırmak, aldatmak, üçkağıtçı olmalc. baş (başa) qoşmaq 1-dikkat etmek, önem-semek. 2-meşgul olmak, bir işe teşebbüs etmek, müdahäle etmek, karışmak. 3-birine uymak, peşince gitmek. 4-birisine sataş-mak, dolcunmäk, sinirlendirmek, uğraşmak, dalgä geçmejc. baş qoşmamaq uğraşmamak, ilgüenme-mek. baş qoymäq 1-baş koymak, hayatmı ada-mak, canım vermek, ölmek için hazır ol-mak. 2-dalga geçmek. -baş qulağı bir abbasıya dəyməz ahmak, aküsız, budala. baş qulağı dəng etmək su ve gürültüyle rahatsız etmek, kulakları sağır etmelc, çök rahatsız etmek. baş qulağı getmək kafası şişmek. baş qulağını düzəltmək kendine çeki dü-zen vermek. baş qulağım eşmək kafasını şişirmek. baş qulaq aparmaq bak. baş qulağı dəng etmək. baş qulaqlı akülı, düşünceli, bügili, ne dediğini bilen kimse. baş mənim baş onun birisiyle ani olarak karşüaşüdığmı bildiren bir ifade, "aniden karşüaşük". baş olmaq önder olmak. baş olsun, börk əskik deyil akülı insan her şeyi yapabüir. baş saxlamaq 1-geçinmek, idare etmelc, zar zor geçinmek. 2-geçimini sağlamalc, çok zor durumdan canını kurtarmak. baş salaınatlığı 1-baş sağhğı, yalcmı ölen birisine veya aileye teselli verme, sabır dileme ifadesi. 2-rahatlık, huzurlu olma, herhangi rahatsızlık vermeyen durum.

88

Page 90: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

baş sallamaq 1-başını aşağı eğmek. 2-susınak. 3-tasdik etmek, onaylamak. baş sındırmaq kafa patlatmak, hälledilme-si zor, çetrefilli bir konu üzerinde çok dü-şünmek, kafa yormak, düşüncesini yoğun-laştırarak hälletmeye çahşmak. baş soxmadığı yer qalmamaq her yere burnunu sokmak. baş soxmaq 1-girmek, dahil olmak. 2-bir şeye, işe burnunu sokmak, karışmak. baş tacı eləmək (etmək) baş tacı etmek, çok değer vermek. baş tapmaq anlamak, idrak etmek. baş təpmək girmek, sokulmak. baş tərəfə keçirtmək bäşa geçinnek, mec-lisin başına oturtmak. baş toplamaq akh başına gelmek, kendine häkim olmak, baş tutmaq 1-gerçekleşmek, sonuç ver-mek, meydana gelmek. 2-en yakmım sat-mak, harcamak. 3-şerefsizlik etmek, birinin namusunun kirlenmesi konusunda baş rolü oynamak. 4-tane oluşmak, başäklanmak ve taneleri dolmaya başlamak. 5-tahıh eleye-rek içindeki yabancı maddeleri temizle-mek. 6-bir şeyin çalındığını ortaya çıkar-mak, çalman malı yakalamak. baş tutmamaq (bir iş) sonuçlanmamak, başarısızlığa uğramak. baş ucalığı şöhret, şeref, şan. baş ucaltmaq yaptığı güzel bir iş veya davranıştan dolayı iftihar etmesine, gurur-lanmasma sebep olmak. r baş üstə! baş üstüne, bir dileğin yerihe getirileceğini içtenlikle belirtmek için "pe-ki" anlamında kullanılan söz; emredersiniz; menınuniye.tle. baş üstündə tutmaq baş üstünde tutmak, çok değer vennek. baş üstündə yeri olmaq baş üstünde yeri olmak, çok saygm, saygıdeğer olmak. baş vermək 1-meydana gelmek, oluşmak, ortaya çıkmak, sädır olmak. 2-baş vermek, başlamak. 3-baş vermek, yeşermek, bit-mek, başı görünmek. baş vurmaq 1-saçmı kesmek. 2-uğramak, yanına gitmek. 3-haddinden fazla şişirt-mek, mübaläğa etmek, yüksekten atmak. 4-suda dalıp çıkmak, dalmak; suya atlamak.

5-lcurşun atarken hedefın üst kısmma vur-mak. 6-hälini hatınnı sormak, durumundan haberdar olmak için yanma gitmek, yokla-mak. 7-(gemi) sağa sola yalpalanmak. 8-hücum etmek. 9-baş eğmek, önünde say-gıyla eğilmek. 10-din. Muharrem aymm 10. günü (aşüre günü) hz. Hüseyin'in şehid edilmesinden dolayı yapılan merasimlerde keskin bir bıçak, hançer vs. ile başı çizerek, yaralayarak kan akıtmak. baş yarmaq bak. baş vurmaq 10. anlam. baş yemək 1-kelle yemek. 2-baş yemek, birinin ölümüne sebep olmak. 3-canmı sıkmak, sinirlendirmek. baş yormaq çok düşünmek, kafa yormak. baş yuxarı cavab baştan savma verilen cevap. başa aparmaq 1-pek iyi olmayan bir şe-kilde geçinmek, yaşamak, geçimini sağla-mak. 2-sürmek, geçirmek, harcamak (za-man, ömür). başa batmaq 1-akla yatmak, anlamak, inanmak. 2-hakikate, gerçeğe yakm olmak. başa bəla açmaq (gətirmək) başa belä açmak, bedbahtlığa, ıstıraba, kötülüğe, zorlukla karşılaşmasına sebep olmak, problem çıkarmak. başa bəla kəsilmək başa belä kesilmek, belä olmak, sıkmtı yaratmak, engel olmak, engel çıkarmak, sıkıntı vermek. başa bəla olmaq başa belä olmak, sıkıntı olmaya başlamak, zararlı, tahammül edil-mez, çekilmez veya istenmeyen adam veya şey hakkında kullanılır. başa çalmaq başa kakmak, kakmç etmek. başa çarqat örtmək erkeğe yakışır tavır sergilememek, kancıkhk etmek. başa çatdırılmaq sona erdirilmek. başa çatdırmaq sona erdirmek, bitirmek, tamamlamak. başa çatmaq sona ermek, bitmek, tamam-lanmak, nihayete ermek. başa çəkmək 1-öne çekmek, ön plana çı-karmak. 2-içmek. başa çıxarmaq (çıxartmaq) 1-bak. başa çəkmək. 2-çok yüz vermek, şımartmak. başa çıxmaq 1-şımarmak, fazla yüz bul-madan dolayı azmak, haddini bilmemek. 2-sona erdirmek, işi tamamlämak, bitişe ka-

89

Page 91: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

dar çahşmak. 3-galip gelmek, birinci ol-mak. başa dəyirman daşı keçirtmək gürültüye getirerek haberi olmadan bir şeyi yapmak. gürültüye boğarak şaşırtmak. başa düşmək anlämak, idrak etmek. başa əngəl olmaq tahammül edilmeyen, sevilmeyen, zarar veren, eziyet ve sıkıntı veren kimse için kullanıhr. başa gəlmək 1-bitmek, tämamlanmak, oluşmak, meydana gelmek; icra edilmek. 2-başa gelmek, bilmek, tecrübesi olmak, daha önce rastlamış veya başma gelmiş olmak. başa gətirmək 1-bir işi, şeyi sona erdir-mek, hazırlamak, hazır häle getirmek, bi-tirmek. 2-bir işi hazırlamak. 3-başa geçir-mek. başa keçirmək başa geçirmek, hürmet etmek, saygı göstermek, başta tutmak. başa keçmək başa geçmek. 1-başa geçmek zirveye çıkmak. 2-bir toplantıda en saygm yere, baş kısma geçip oturmak. başa qaxmaq başa kakmäk, yaptığı iyiliği yüzüne kakmak, başma kakmak, ayıbını yüzüne vurmak, serzeniş etmek. başa qoymaq bak. başa keçirmək. başa mindirmək başa çıkarmak, şımart-mak, çok meydan bırakmak, sımn aşması-na ses çıkarmamak. başa minmək edepsizlik etmek, haddini aşmak. başa oyun gəlmək dertlerle, problemlerle karşılaşmak. bäşa salınmaq anlatılmak, izah edilmek. başa salmaq 1-izah etmek. 2-anlatmak, anlamasım sağlamak. 3-kafasma sokmak, bir konuda uyarmak. başa soyuq dəymək anlayamamak, kavra-yamamak, kafası basmamak. başa tojrba keçirmək (vurmaq) insanları aldatmak, kandirmak, insanları eşek zan-netmek. başa vermək 1-sona erdirmek, tamamla-mak, bitirmek. 2-idare etmek, iyi geçin-mek. başa vurmaq l-bitiımek, sona erdirmek, tamamlamak. 2-başa kakmak, yaptığı iyili-ği hatırlätmak, yüzüne vurmak. 3-içki,

esrar vs. sarhoş etrhek. 4-her täräfım gez-mek, bir yeri dikkatle aramak. başa yetirmək sona erdirmek, bitinnek. başa yetişmək (yetmək) sona ermek, tä-mamlanmak, bitmek. başa yorğan çəkmək dünyadan habersiz yaşamak, kendi işinden başka şeylerle uğ-raşmamak. başabaş çıxmaq kar veya zarar etmemek, ucu ucuna gfelmek. başabaş dəyişmək üzerinde hiçbir şey almädan deyiştirmek, mühadele etmek. başabaş gəlmək 1-başabaş gelmek, denk olmak, eşit ölniak. 2-bak. başabaş çıxmaq. başabaş getmək eşit gitmek. başacan aparmaq sonuçlandırmak, netice almak, sonuna kadar götürmek. başağrısı ç ikmək eziyet çekmek, zahmet çekmek. başağrısı olmaq yük olmak, eziyet etmek, rahatsızhğa sebep olmak. başağrısı olmasın! uzun sözün kısası, kı-saca, özet olarak. başağrısı vermək eziyet etmek, incitmek, bıktırmak, usandırmak. başaq etmək (eləmək, yığmaq) yere dö-külen sümbülleri toplamak. başaltı olmaq şerefsizlik etmek, adilik yapan birine yardımcı olmak. başbir eləmək evlendirmek. başbir olmaq 1-cinsi ilişkide bulunmak, yarmak, sevişmek. 2-evlenmek. başbir yastıq olmaq evlenmek, evlenip aynı yatakta yatmak. başbirlik eləmək bak. başbir olmaq ı. anlam. başçilıq etmək öhderlik, rehberlik etmek, bir işin üzerinde durup başkalanrta yaptır-mak. başdä dolandırmaq (gəzdirmək) 1-aldatmak, yalan vaatlerle kandırmak. 2-çok değer vermek, el üstünde tutmak. başda gəzmək (oynamaq) şımartılmak. nazh ve şımarık büyütülmek. başda olmamaq düşünceli olmak, düşün-ceden dolayı etrafmda olup bitenden ha-berdar olmanıak.

90

Page 92: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

başdä oturmaq baş köşede oturmak, sa-yılmak, hürmet görmek, meclisin saygın yerinde oturmak. başdan (haşından) aşmaq (aşıb daşmaq, daşmaq) baştan aşmak, (ürün, iş, mal vs.) haddınden fazla olmak, çolc olmak. başdan atmaq başmdan atmak, reddetmek, kabul etonemek, baştan savmak. başdan ayağa qədər baştan ayağa kadar. ne varsa hepsi, tamamen. başdan ayağa söyləmək ne varsa hepsini söylemek, etraflıca anlatmak. başdan ayağa (başa) süzmək tepeden tımağa süzmek, dikkatle balcmak, baştan ayağa süzmek, her tarafını gözden geçir-mek, baştan ayağa alaycı veya şüpheci nazarlarla süzmek. başdan beyindən etmək (eləmək) kafasmı şişirmek, çok konuşmak, durmadan ko-nuşmak, çok konuşarak rahatsızhk meyda-na getirmek. başdan beyindən olmaq kafası şişmek, ses ve gürültüden dolayı kulakları uğuldamak. başdan çıxarmaq baştan çıkarmak. 1-aklını başından almak. 2-aklını çelmek, aldatmak, kandırmak, kötü yola sevk et-mek. başdan çıxmaq baştan çıkmak, şaşırmak, aldanmak, yanılmak, hata yapmak. başdan etmək (eləmək) 1-başından sav-mak, sorumluluğu üzerinden atmak. 2-başından savmak, birini kendihden uzak-laştırmak, başmdan savmak. 3-anlamsız sözlerle kafasını şişirmek. f

başdan əziz tutmaq yüksek değer vermek. başdan getmək aldanmak, yanılmak, hata yapmak. başdan geyinib ayaqdan qıfıllanmaq bak. altdan geyinib üstdən qıfıllanmaq. başdan girib ayaqdan çıxnıaq 1-baştan başa geçmek, bir taraftan girip diğer taraf-tan çıkmak. 2-allem kallem edip istediğini kabul ettirmek, tatlı dile tutarak veya yal-taklanarak yola getirmek, başdan keçmək canından geçmek, haya-tından geçmek, kendini feda etmek. başdan olmaq (menfi anlamda) 1-taınamlanmak, bitmek, sona ermek. 2-vazgeçmek, çıkıp gitmek. 3-ses ve gürültü-

den dolayı canı sıkılmalc, rahatsız olmak. 4-(erlcek) boşalmak, meni ifraz etmelc. başdan rəddeləmək başından savmak, yakasını kurtannak, keridinden uzaklaştır-mak. başdau salmaq 1-bir işi başmdan atmak, yapmamak. 2-konuşa konuşa rahatsız et-mek, bir şeyi sürelcli tekrar ederelc bıktır-mak. başdan sovmaq baştan savmalc, başmdan def etmek, kendinden uzaklaştırmak, ba-şmdan açmak. başdansovma (başdansovdu) eləmək özen göstermemek, itina göstennemelc, dikkatsiz davranmak, gönülsüz yapmak, aceleyle nasıl geldiyse öyl'e yapmalc. başdan sovurmaq dildcatsizlilc etmelc, aceleye getirmek, bir işi acele ve dikkatsiz-ce yapmak, özen göstermemek. başdaşı tapılmamaq mezan bulunmamak, nerede öldüğünü ve gömüldüğünü kimse bilmemelc. başı açıq serbest, hür. başı • açıq qalmaq himayesiz, kimsesiz kalmak. başı açılmaq 1 -bir grubun, sürünün vs. ucu gözükmek, oldukça fazla bir şelcilde akm akm gelmeye başlamak. 2-bir işten vs. kurtulmalc, rahatlamalc, işini bitirmek. 3-başlamak, bir iş vs. yapılmağa, yürümeğe başlamak. bäşı ağarana qədər yaşlanana kadar. başı ağarmaq saçları ağarmak. l-yıllarını vermek, bir işin uzmanı olmak, tecrübe kazanmak. 2-ihtiyarlamak, yaşlanmak. başı ağrımaq başı ağnmak. 1-başmda ağrı oluşmak. 2-bir işten dolayı başı beläya girmek. 3-tehlike aramalc, belä aramalc, belä peşince gitmek. başı ağrımamaq başı ağnmamak, bir ko-nudan dolayı rahatsızhk duymamak, en-gelle karşılaşmamak. başı axmaq başı dönmek. başı aşağı başı önünde. 1-mahcup. 2-terbiyeli, nezaketli, uslu. başı aşağı etmək (eləmək) başmı aşağı etmelc, mahcup etmek, utandırmalc, utan-masma sebep olmak.

91

Page 93: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

bäşı aşağı ölmaq başı aşağı olrriak. 1-bir işten dolayı utanmak, mahcup olmak, bicap duyınak. 2-säkin, sessiz, terbiyeli olmak. başı ayazımaq işi azalmak, bitmek, rahat-lamak. başı ayılmaq 1-kendine gelmek, sarlıoşlu-ğu geçmek. 2-rneşguliyeti bitmek, boş.va-kit bulmak, fırsat bulmak. başı aymmaq işi bitmek, bitirmek, rahat-lamak, rahata kavuşmak.

'başı bağlanmaq 1-başı bağlanmak, nişan-lanmak, adaklanmak. 2-sıkıştırılmak. 3-çalıştırılması, kullanılması, satılması vs. yasaklanmak. başı başlara qatmaq kendini büyüklere denk tutmak. başı batmış geberesice, ölesice (ilenç ve küfür ifadesi). başı batsın ölsün, gebersin şeklinde bir ilenme ifadesi. başı bədənindən ayrılmaq kafası kesilerek öldürülmek. başı bədənindən götürülmək öldürülme, katledilmek, kafası kesilerek öldürülmek. başı bədəninə ağırlıq etmək bäşı omuzla-rına ağırlık etmek, tehlikeli işlerle meşgul olmak. başı bəla (bəlalar) çəkmək (görmək) başma belä gelmek, başma bin bir türlü iş gelmek, çök sıkıntılara maruz kalmak. başı bəlalı çok acı çekmiş, ısürapla karşı-laşnuŞj meşakkat çekmiş kimse. başı bəlaya (dərdə) düşmək başı beläya girmek (uğramak), belä ile karşılaşmak. başı bənd olmaq 1-nişanlı veya evli oi-mak. 2-bir işle meşgul olmak. başı bir eləmək bir yastığa baş koymak, yatmak. başı bir işdə ağarmaq yıllanm vermek, bir işin uzmanı olmak, tecrübe kazanmak. başı boşdur kafası almaz; bilgisi azdır. başı böyümək 1-başı kazan gibi olmak, kafası şişmek, işin çokluğundan, yoğunlu-ğundan, sıkıntıdan veya başka bir sebepten dolayı ne yapacağını bilmemek. 2-rahatsız olmak, kendine yer bulamamak. başı bulanmaq 1-uykusu gelmek, uyumak istemek. 2-başı dönmek.

başı bnluddan nəm çəkmək çok uzun boylu olmak. başı cəncələ düşmək başı beläya girmek. başı çatlamaq 1-başı çok şiddetli ağrımak. 2- tomurcuğu, kozası açmaya başlamak. başı çatmır kafası almıyor, idrak edemi-yor. başı çəkmək 1-idrak etmek, anlamak. 2-başı çekmek, önderlik etmek, önde gitmek. 3- başma gelmek, önceleri karşılaşmak. başı çıxmaq anlamak, bir şeyi yapabilmek, aşina olnıak. başı çıxmamaq anlamamak, idrak etme-mek, yapamamak. bäşı çiyninə ağırlıq edir başı omuzlarına ağıf hk etmek, tehlikeli şeylerle uğraşmak. başi" çuvaldjin deyil ki! düşündüğün kadar kolay değildir, her şeyin hesabı kitabı var! başı darda qalmaq (olmaq) başı dara düşmek, çok sıkıntıda olmäk. başı daşa dəymək başı taşa değmek, felä-ketle, başansjızlıkla karşılaşarak pişman olmak, acı tecrübe kazanmak. başı daşdan daşa dəymək başı taştän taşa değmek, çok belälarla, kötülüklerle kärşı-laşmak. başı daşlı, gözü yaşlı olmaq son derece mutsuz ve ıstırap dolu bir hayät sürmek. başı dik olmaq alnı ak olmak. yaptığı gü-zel ve hayırh bir iş sonucunda saygı ve hürmet kazanmak. başı dinc olmaq problemlerden, kaygılar-dan uzaklaşmak. başı dolanmaq başı dönmek. başı dost düşmən arasında həmişə uca olmaq dost düşman arasmda alnı açık başı dik olmak, başmı aşağı edecek herhangi bir durumu olmamak. başı (baş beyni, başı şüuru) dumanlanmaq. 1-zihni bulanmak, bir aıı sağhkh düşünme kabiliyetini kaybetmek. 2- kendini kaybetmek derecesine varmäk. 3- sarhoş olmak. 4-çok kederlenmek, son derece üzülmek. başı dumanh olmaq kendinde olmamak, kafası karmäkarışık olmak ve ne yaptığını bilememek. başı dümük olmaq bir şeyle meşgul ol-mak, işi olmak.

92

Page 94: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

başı el içində uca olnıaq alnı açık başı dik olmak, halk arasmda itibarlı ve saygm ol-mak. başı əldə olmamaq 1-kafası karışık olmak, problemlerden dolayı istediği gibi hareket edememek. 2-"hakkmda herhangi bir bilgi yoktur" anlamında uzakxa olan kimseden uzun zaman haber ahnamama durumunda söylenir. başı əlhəd daşına dəymək denemek, bir şeyi sonuna kadar takip ederek fayda veya zarannı görerek aynlmak, kendine gelmek, aklı başına gelmek. başı əlində deyil 1-işi çok olan kimseler için kullanılan bir .ifade. 2-savaşa gidip herhangi bir haber ahnamayan asker için söylenir. 3-"bağımsız değildir, başkalanna täbidir" anlammda. başı əiində olmamaq 1-ölmek, öldürül-mek. 2-yakalanmış olmak, tutuklanmış olmak. başı ərşə çatmaq (dayanmaq, dıırmaq, qaixmaq) 1-çok yüksek olmak. 2-son de-rece gurur ve iftihar duymak, gururundan başı göklere yükselmek. başı ərşə dəymək bak. başı ərşə çatmaq (dayanmaq, durmaq, qalxmaq) 2. anlam. başı ətlənmək 1-faydasız häle gelmek, tembelleşmek. 2-zenginleşmek. başı fikri dumanlanmaq zihni bulan-mak. başı getmək kafası şişmek, gürültü, yor-gunluk vs. den dolayı yorulmak. başı gic getmək başı dönmek, başı gicəllənmək dengesini kaybetmek, başı dönmek, gözleri kararmak. başı gicişmək 1-macera aramak; kavga aramak. 2-hiçbir sebep olmadan kendisi için zarar verecek bir işe kalkışmak, eceli gelmek. başı gora titrəmək ölümü yakm olmak. başı götü bilinməmək (tapılmamaq) k. karmakanşık olmak, kimin idare eden, kimin edilen olduğu belli olmamak. başı götünə ağırhq edir başı omuziarına ağırlık ediyor, belä arıyor. başı götürməmək çekememek, hazmede-memek.

başı göydən ayağı yerdən nəm çəkmək (bina) çok yüksek olmak. başı göyə dəymək başı göğe ermek; çok yüksek olmak. 1-elde ettiği bir şeyden do-layı çok sevinçli ve gururlu olmak. 2-son derece yüksek olmak. başı havalanmaq 1-aklmı yitirmek, deli olmak. 2-coşmak, heyecanlanmak. başı havalı 1-deli. 2-mağrur, kibirli. başı hərlənmək başı dönmek. başı xarab olmaq aklını kaybetmek, ser-semlemek, deli olmak. başı xata baladan uzaq olmaq hiçbir be-lälı işe karışmamak, hep doğru yolda ol-mak, kötü ve tehlikeli yola yönelmemek. başı xoş olmaq durumu iyi olmak, morali iyi olmak. başı ilə cavab vermək bütün soramluluğu yüklenmek, üzerine almak, mesul veya kefil olmak. başı işləmək kafası işlemek, kafası çahş-mak. başı kəsik sahipsiz, kimsesiz, önünde akıl verecekbir büyüğü olmayan (kimse). başı kəsilib qanı içinə axmaq problemi son derece büyük olmak ve bunu kimseye bildirememek. başı köbbəli üzü tüpürcəkli sürekli olarak dayak yiyen ve azar işiten kimse. başı küllü zavalh, bedbaht. başı qada bəladan açılmamaq (aynımamaq) başı dertten ve belädan kurtulamamak, alm yazısı çok kötü olmak. başı qal (qalda) olmaq 1-kafası karışık olmak, işi çok olmak, meşguliyeti çok ol-mak. 2-gelip gideni, misafiri çok olmak. başı qalmaqala düşmək engelle, zorluk-larla karşılaşmak. başı qapazlı baskı altında olan, sürekli aşağılanan (kimseler). başı qarışmaq 1-meşgul olmak. 2-akhnı kaybetmek. 3-kafası kanşmak, işin içinden çıkamamak. başı qarpıza (qazana) dönmək başı kazan gibi olmak, kafası şişmek. başı qızıl çok değerli, son derece saygı gösterilen, sayılan, akıllı ve nüfuzlu kimse. başı qızışmaq 1-kafası bir şeye karışmak; çok işi olmak, meşgul olmak, her şeyi u-

93

Page 95: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

nutmak 2-sinirlenmek, hiddetlenıüek, ken-dini kaybetmek. başı qovğah olmaq sürekli kavga çıkar-mäk, kavgacı olmak. başı qurtarmaq yakasmı kurtarmak, ra-hatlamak. başı olmaq akh olmak, kafası çalışmak. başı özünün deyil 1-başkasmm düşüncesi ile hareket ediyor. 2- eli açık ve cömert bir kimsedir. başı paçaya tikmək utancmdan yerin dibi-ne girmek, çok utanmak, son derec mahcu-biyet duymak. başı salamat olmaq rahatı yerinde olmak, keyfi yerinde olmak, hiçbir şeye kanşma-dığmdan dolayı rahatsız edilmemek. başı samanla doludur bilgisi yoktur, hiç-bir şey biimiyor. başı sinəsində çok uslu, terbiyeli, ahläklı kimseler için kullanılır. başı söhbətə qarışmaq birisi ile konuşma-ya dalmak. başı şişib qazana dönmək çök çalışmak-tan veya bir şeyi tekrar tekrar çok dinle-mekten dolayı kafası kazana dönmek. başı şişmək kafasi şişmek, işin çokluğun-dan, kederden veya başka bir sebepten dolayı ne yapacağmı bilmemek. başı şuluq olmaq meşguliyeti, gelip gideni çok olmak. başı taqqıldamaq kafası çahşmak, bir şey yapabilmek. başı titrəmək iyice yaşlanmak. başı uca olmaq 1-alnı açik olmak. 2-yükselmek, büyümek, hürmet, nüfuz ve itibar kazanmak. başı ucaimaq bak. başı uca olmaq. başı üçün sevdiği bir kimsenin başma edi-len yemin ifadesi. başı üstündə durmamaq 1-çok sarhoş olmak. 2-başı dönmek. başı üstündən iş görmək täbi veya bağlı olduğu kimseye ya da yere bildirmeden veya onlarİa konuşmadan iş yapmak. başı üstünü kəsmək tepesinde bitmek. 1-yanmdan aynlmamak, hizmet etmek. 2-sıkıştırmak, aceleye getirmek.

"I l

başı yalovlu büyük bir heyecanla, heye- • canlı bir şekilde, heyecandan şaşınrnış hät de. başı yastığa enmək (ğəlmək, yetişmək, yetmək) hastalanmak, yatağa düşmek. başı yerə batsm! bir beddua, ilenme ifade-si. başı yerində olmaq akiı başında olmak. başı yerinə gəlmək hatırlämak, kendine gelmek, aklını toplayıp hätırlamak. başı zillət içində olmaq hor ve hakir gö-rülmek. başı zillətlər çəkmək son derece sıkmtıh günler geçinnek, çok meşakkatler çekmek. başikəsik qoymaq zor durumda bırakmak, ortada bırakmak, bedbaht etmek, perişan etmek. > başım başmaqçıdan qolum qotbaqçıdan hiçbir şeyim yoktur, neyim varsa başkaları vermiyor. başım gözüm üstünə başımla beraber, başım gözüm üstüne, emir käbul ederek, büyük bir saygı ve memnuniyetle. başım (başımız) üstündə yerin (yeriniz) var başım üsründe yeriniz var, arzu ettiği kimseyi evine davet ederken söylenen ifa-de. başıma (başına, başınıza) dəysin länet olsun, neye yarar ki, beğenilmeyen ve de-ğersiz bir şey için bildirilen menfı fıkir. başıma elə bil bir qazan qaynar su tökdülər sanki tepemden kaynar sular e-lendi, beklenmeyen bir olay veya hareketin yarattığı şoku anlatmak için kullanıhr. başıma haramn daşını salım!? geneldc kadmlarm çok zor durumda kalmaları veya işin -içinden çıkamamaları durumda söyledikleri pişmartlık bildiren bir ifade. başıma haranın külünü töküm? çök zor durumda kahnmca söylenen ilenç ve azar-lama ifadesi. başıma (başımıza) xeyir! (kadmlar tarafından söylenen) hayret, şaşkmhk ifa-desi. başima nə kül ələyim (töküm) ben zavalh ne yapayım! bäşımı ağrıtma kafamı şişirme, rahatsız etme.

94

Page 96: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

başımı dağlayan gərək! eline geçmiş bir fırsatı kaçırahlarm söylediği hayıflanma ifadesi. başımı (başını) kəssələr də kafamı (ka'fa-nı) kesseler de, asla, kat'iyen. başımın tükü (tükünün sayı, sanı) qədər bir şeyin haddinden fazla ölduğunu, sayı-lamayaeak kädar çok olduğunu bildirir. başımızdan artıqdır verilen bir şeyin gönlünee olup olmadığı sorulduğu zaman teşekkür mahiyetinde verilen nazikäne cevap. başımla bərabər başımla beraber, mem-nuniyetle, seve seve. başm aşağı oİsun! bir kimsenin alnınm açık olmamasmı arzulayan ilenme ifadesi. başm bäşına, başmağm ayağma! kontrol altında tutamadığı oğlunu hareketlerinde serbest bırakan babanın verdiği kararı bil-diren bir ifade. başın batsın ölesin, başı batasıca, bir ilen-me ifadesi. başın daşa dönsün! birinin ölümünü ar-zulayan ilenme ifadesi. başın daşdan daşa dəysin! her işinden sonra pişmanlık duyaşm, başm dertten kurtulmasın! başm ərşə çatsın büyük nüfuz ve itibar sahibi olasın, Tanrı yüz aklığı versin. başın haqqı! sevilen birinin başına edilen yemin ifadesi. başm qoltuq görməsm! kimselere muhtaç olmayasmız! r başın sağ olsun başm sağ olsun, täziye ve teselli için kuUanılan bir ifade. başın üçün çok sevilen birisine, onu inan-dırmak için söylenen bir yemin ifadesi. başın var olsun! var oläsm, bir teşekkür ifadesi. başına ağıl qoymaq akıl vermek, yanhş hareketlerini görerek birini döğru yola ça-ğırmak, düzgün tavırlar göstermesini sağ-lamak, nasihat etmek. başına almaq 1-her tarafa dolmak, yayıl-mak, her tarafı kaplamak, her yanı bürü-mek. 2-yüksek sesle konuşarak başkalan-nın konuşmasına engel olmak. başına and içmək başı üzerine yemin et-mek, haddinden fazla sevmek, hürmet et-

mek ve bunu göstennek için de onun üze-rine yemin etmek, bir saygı ve sevgi ifadesi olarak kullamhr. başına and olsun! başın üzerine yemin olsun, çok sevilen birisinin üzerine edilen yemi ifadesi. başına at təpib!? akhnı mı oynatmış? ak-hnı mı oynattm? başına at təpmək 1-akhm kaybetmek. 2-deİicesine tavırlar sergilemek, akılsızca işler yapmak veya sözler sarf etmek. başma atlanmaq zayıf sanıp saldırgan tavırlär sergilemek. başına ayağına keçmək bak. başına dolanmaq. başına bəla açmaq başına belä açmak, zor düruma düşürmek, müşkülle karşılaştır-mak, engel çıkarmak, hayatım mahvetmek. başına bəla gəlmək başı derde girnıek. zor duruma düşmek, büyük engelle karşılaş-mak. başına bəla gətirmək başma belä açmak. 1-birinin başma belä açmak. 2-kendine zarar vermek. başına boşlamaq (buraxmaq) kendi başı-na bırakmak, serbest bırakmak, gözetim altma almamak, artık kaygılanmamak. başına börk keçirtmək aldatmak, kandır-mak. başına buyruq başma buyruk. 1-hiç kim-seden emir veya tälimät almadan hareket eden kimse. 2-istediği gibi hareket eden kimse. başma buyruq olmaq başma buyruk ol-mak, istediği gibi hareket etmek. başına eəm etmək başma toplamak, etrafı-na toplamak. başına cəncəl aşmaq başma iş açmak. bäşma cilov keçirmək 1-yularım eline almak, kendine täbi eünek. 2-üzerine bü-yük bir sorumluluk yüklemek. başına cilov keçmək evlenmek. başma cin vurmaq 1-çok sinirlenmek. 2-haddinden fazla sevinmek. başına çalmaq 1-bäşına çalmak, bir şeyi nefretle, öfkeyle geri vermek, başkasmın başma vurmak, fırlatmak. 2-bir konuyu şiddetle reddetmek. 3-başkasmı kmamak.

95

Page 97: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

başına çarə görmək (qılmaq, tapmaq) başına çare kılmak, başmm çaresine bak-mak, kendi derdine kendisi çare bulmak. başına çevir bağışlanmak için kullanılan bir yalvanş ifadesi. başına çəkmək 1-kafasına dikmek, hepsini birden içmek. 2-başmı bir şeyin altma sokmak. başına çıxartmaq 1-çocuğu çok nazlı bü-yütmek, her şeyi yapmasına meydan ver-mek. 2-başkasmı kendine musallat etmek. başma çıxmaq 1-saygı göstermemek, hürmet etmemek. 2-şımarmak. 3-içki etki etmek, sarhoş olmak. 4-bak. başına vurmaq. başma çırpmaq 1-ellerini kafasma vurarak bir şey üzerinde kafa yormak. 2-yaptığı iyiliği başına kakmak, yüzüne vurmak, utandırmak. başına daş düşmək 1-kıskanmak, çeke-memek. 2-başına taş düşmek, feläkete uğ-ramak, kendisi için kötü, talihsiz olaylar meydana gelmek. başına daş düşsün! başma taş düşsün, feläkete uğrayasm. başına daş düşsün, əgər yapmaz-sam yazıklar olsun. başına daş salmaq 1-boşuna telef etmek, kaybetmek, sarf etmek, kullanmak. 2-ortadan kaldırmak; harcamak; bitirmek. 3-mänevı olarak büyük eziyet vermek, gör-düğünde rahatsızlık vermek. başma daş yağsın başma taşlar yağsm. büyük feläketle karşılaşasın, bedbaht olasm anlamında bir ilenç. başına dən düşmək saçlan ağarmak, yaş-lanmak. başma (başınıza) dolanım (dönərəm, dönüm) sevgi ifadesi; sevgiyle yalvarma, rica etme ifadesi. başma dolanmaq (dönmək) birisini çok sevmek, kaygılanmak, gereğinden fazla ihtimam göstermek. başına döndüyüm sevgiyle seslenme ifa-desi, sevgisini belirtme ifadesi. başına dövlet quşu qonmaq başına devlet kuşu konmak, beklemediği bir imkäna kavuşmak.

başına döymək saçını başını yolmak. pi - ! man olmak, bin pişman olmäk. başına düşmək 1-kulakları çınlamak. 2-aklına esmek, gönlü istemek. 3-bir şeyı' hararetle istemek. 4- bir sözü bahane ede- , rek lafı uzatmak. başına elə bil bir qazan qaynar sıı ' tökdülər başma sanki bir kazan kaynar sıı döktüler, beklemediği bir sonuçtu. başına əlləmə düşsün beddua, kargınıa j ifadesi. j başma əngəl açmaq başma iş açmak, zor duruma düşürmek, kanşıklık çıkarmak. başma əngəl gətirmək engel çıkarmak. bir şeyin yapılmasma engel olmak, yapılmas)-na izin vermemek. başına filik filik (pərvanə kimi) doIanma*q başma perväne gibi dönmek, bir dediğini iki etmemek, çok ihtimam göster-mek. başma gen dünyanı dar (təng) eləmək (etmək) dünyayı başma dar etmek, bütüıı ümidini kırmak, mahvetmek. başına gəimək başma gelmek; äşık olmak. 1-daha önce bir işle karşılaşmak,. rastla-mak, tecrübe sahibi olmak, denemek, ma-ruz kalmak. 2-sevdalanmak, sevdaya düş-mek. başına girmək 1-zorla bir şey kafasına sokulmak. 2-aklı almak, anlamak. başına girınəmək kafası almamak, anla-yamamak, aklma girmemek. başına götünə bax hələ! k. birisinin yaptı-ğı bir davranışı veya hareketi tasvip etme-yerek söylenen, "sen kim oluyorsun! ken-dini ne sanıyorsun! hangi cesaretle böyle konuşuyorsun veya bu hareketi yapıyor-sun!" anlammda bir azarlama, tenkit veya tehdit ifadesi. başına götürmək 1-yüksek sesle bağır-mak, haykırmak, başkalarının konuşmasma engel olmak. 2-her tarafa dolmak, yayıl-mak, her yanı bürümek, kaplamak. başma gözünə döyə döyə yana yakıla. ağlayarak, ağlayıp inleyerek. başına güllə dəysin kurşun beynini dağıt-sın, kurşunlanarak öldürülesin. başma gün dəyib?! güneş mi çarptı!

96

Page 98: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

başına haramn daşınt saisın bak. başına nə daş salsın. başma häva gəlmək deli olmak, delirmek, akhnı kaçırmak. başına həngamə açmaq bak. başına əngəl gətirmək. başına hoqqa gətirmək başma belä aç-mak. baştna xata (xətər) gəimək başına belä gelmek. beläyla karşılaşmak. başına ildırım çaxsın (düşsün)! üzerine yıldırun düşsün, bir ilenme ifadesi. başına ip salıb gəzdirmək (oynatmaq) kendine räm etmek, elinde oyuncağa çe-virmek. başına ip (kəmənd) salmaq 1-yularlamak, haddini bildirmek, engel olmak. 2-kendi iradesine räm etmiek, oyuncak yapmak. 3-birisiyle dalga geçmek. 4-bir hayvanın başına ip takarak bağlamak. 5-ehlileştirmek 6-bir işi veya sözü uzatmak. başına iş açmaq başma iş açnıak, kendine veya başkasına problem çıkarmak. başına iş çıxarmaq başma iş çıkarmak, istenmeyen, arzulanmayan bir işe sebep olmak. başına iş. gəlmək başına iş çıkmak, bir belä ile karşılaşmak. başına iş gətirmək bäşına iş açmak. 1-(birinin) başına belä açmak. 2-kendi başma dert, problem açmak,. hataiı hareket edip kendini zarara sokmak. 3-k. bir kadın veya kıza tecavüz etmek. f

başına (başıma) iş (sənət) qəhətdir? (qəhət idi? gereksiz, lüzumsuz, yersiz iş yapan birjne söylenir. veya yaptığı işten memnuniyetsizliği ifade eder. başına iş qəhət olmaq kötü, münasip ol-mayan iş peşince gitmek. başma it pyunu açmaq (gətirmək) 1-rezil, kepaze etmek, tahkir edici davranışlärda bulunmak,. onurunu kıracak derecede laf söylemek, azarlaınak, 2-k. tecavüz etmek, baştna itin suyunu tökmək bak. başına it oyunu açmaq. başma kələk açmaq (gəlmək) zpr duruma düşürmek. başma kəmsik keçirmək (salmaq) çok incitmek, eziyet etmek, zulmetmek.

başına kül ələmək deli etmek. başına (başınıza) kül! (olstın!) deliresin, Allah belänı versin, bir ilenme ve azarlama ifadesi. başına qaxınc etmək (qaxmaq) başına kakmç etmek, yaptığı iyiliği başına kak-mak, yüzüne vurmak. başma qaxınc olmaq yaptığı bir iş başına kakınç olmak, sürekli olarak yüzüne vu-rulmak. başına qalmaq 1-haddinden fazla olmak, bol olmak, satılmamak, müşterici olma-mak. 2-sahipsiz, bakımsız, kimsesiz kal-mak. 3-tek başına kalmak. başına qar yağsın 1-kötü duruma düşesin. 2-yaşlänasın, ihtiyarlayasın, uzun ömür süresin. başına qara bağlamaq bir yakmmın yası-nı tutmak. başına qaranlıq çökmək gözleri karar-mak. son derece etkilenmek, kötü olmak, gözleri dönmek. başına qaynar su (sular) calanmaq (tökülmək) başma kaynar sular dökülmek, hiç beldemediği veya tahmin etmediği kötü bir sonuçla karşılaşmak. başına qəza gəlmək başma belä gelmek, kazaya uğramak. başına qiyamət qpparmaq kıyameti ko-parmak, manen ezmek, rahatsız etmek, bağırıp çağırnıak, rezil etmek. başına qiyamət qopmaq zorlukla, belä ile karşıiaşmak. başına qiymət kəsilmək başına kıymet konmak, öldürülmesi için belirli bir para vs. konmak. başına qiymət qoymaq başına değer biç-mek, öldürmeğe hazırlanmak, parah katil tutmäk. başına qovğa açmaq başına belä açmak. başına iş açmak, kavgaya sürüklemek. başma qoymaq kendi başma bırakmak. başma ləçək örtmək kadm gibi korkak olmak, korkaklaşmak. başına mindirmək haşma çıkarmak, fazla yüz verip şımartmak, azdırmak. başma müsibət açmaq (gətirmək) başına belä açmak, bäşına kötü şeyler açmak. başına nə daş salsııı zavallı ne yapsm!

97

Page 99: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

başına noxta keçirmək (vurmaq) 1-haddinı bildirmek, engel olmak. 2-kendine räm etmek, kendi häkimiyeti altma almak, istediği yöne çekip götürmek. başına noxta salmaq başma yular takmak, istediği gibi oynatmak. başına oyun açmaq başma belä açmak, zor duruma düşürmek. başına oyun gəlmək bak. başına iş gəlmək. başma oyun gətirmək başına iş açmak, kötülük yapmak, feläkete, beläya maruz bırakmak. başma oyun oimaq başına belä olmak. başma pis iş gətirmək bak. başına pislik açmaq (gətirmək) 2. anlam. başına pislik açmaq (gətirmək) 1-başına kötü işler açmak, kötü şeylerle karşılaşma-sına sebep olmak. 2-namusuna dokunmak, tecavüz etmek. başına saman təpilib!? deli mi oldun, aklını mı kaybettin!? bir tepki ifadesi. başma sərki vurmaq yaptığı iyiliği başa kakmak, yüzüne vurmak. başına sığışdırmamaq gururuna yedire-memek. kendine reva bilmemek, kabul edememek. başına sığmamaq (yerləşməmək) 1-kafası almamak, anlamamak, idrak edememek. 2-olağan dışı kabul etmek, çok şaşırmak, havsalası almamak. başına soyuq dəyib ş. akhnı üşütmüş. başma söz qəhət olub (qəhətdir) ?! söy-leyecek laf bulamadm mı? başma Şam'ın müsibətini (şəbehini) gətirmək azap vermek, son derece sıkıntı ve eziyet çektirmek. başına tac qoymaq.iyi bir iş veya davranı-şa karşılık iyilik etmek, rütbe, makam ver-mek. başına taqqıtdatmaq başına kakmak. başına tənbəki oyıınıı açmaq (gətirmək) zor duruma düşürmek. başına tərs dəyirman çevirmək başma iş açmak, kötü duruma düşürmek. başına toplamaq başına toplamak, etrafına toplamak. başına torba salmaq düşüncesizliği sebe-biyle birini kapı kuluna çevirmek.

! başına toy tutmaq eziyet vermek, azap vermek. f başma (başmda) turp əkmək iyi bir ders vennek, cezalandırmak. başına vur əlinden çörəyin (çörəyini) al çok mülayim ve mazlum kimse için kulla-nılan bir ifade. başma vurmaq 1-başma kakmak, yaptığı iyiliği birinin yüzüne vurarak utandırmak, 2-bir şeyin üzerinde düşünmek, käfa yor-mak. 3-içki vs. etki etmek, ahşkanlık edin-diği şeyi yapmak istemek. 4-uyanmak, kendine gelmek, yaptığı hatayı anlamak. başına yeritmək kafasma sokmak. 1-anlatmak, öğretmek, izah etmek. 2-bir dü-şünceyi, fikri etraflı anlatarak kabul ettir-mek, bifisinin kendi düşüncesi istikametin-de hareket etmesini sağlamak. başına yerləşdirmək beynine sokmak, en ince teferruatına kadar anlatmak, anlamak. başına yığılmaq başına toplanmak, bir şeyin veya birisinin etrafında toplanmak, kümelenmek. başına yığmaq etrafına toplamak. başında bir dənə də tük qoymaram saç-larını teker teker yolanm, bir tehdit ifadesi. başında bir şey olmamaq bilgisiz olmak. başında çatlamaq bir şeyi kendi üzerinde denemek. başma dəlləklik öyrənmək bir şeyi üze-rinde denemek, üzerinde deneyerek öğ-renmeye çalışmak. başında dəyirman daşı çəkmək (fırlatmaq) bak. başında soğan (turp) əkmək. başında dəyirmanı tərsinə çevirmək (iirlatmaq) bak. başında soğan (turp) əkmək. başında durmaq 1-önderlik etmek, baş-kanhk yapmak, idareci olmak. 2-bizzat nezaret etmek. başında əkib ayağında biçmək eziyet etmek, dünyasım zindan etmek. başında gəzdirmək çok ihtimam göster-mek, el üstünde tutmak. başındä görünmək bak. başına gəlmək. başında ildırım çaxmaq bak. başmdan tüstü çıxmaq,

985

Page 100: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

başında külək (yel) oynayır başmda ka-vak yelleri esiyor, gerçekleri kabul etmi-yor, hayal aleminde yaşıyor. başında qalmaq aklında kalmak, unutma-mak. başında qaranlıq olmaq başı belälı olmak. başında qoz sındırmaq eziyet etmek, ra-hatsız etmek. başında olmaq 1-aklmda olmak, düşünce-sinde olmak. 2-başında olmak, bir işin, grubun, teşkilatın vs. önderi olmak. başmda papaq gəzdirmək 1-onurlu ol-mak, şahsiyet sahibi olmak. 2-erkekliğin sonımluluğunu, onurunu korumak. başında soğan (turp) əkmək 1-ıstırap vennek, ezmek, manen rahatsız etmek, eziyet etmek. 2-şiddetle cezalandırmak. başında tərs dəyirman işlətmək çok ra-hatsız etmek, eziyet etmek, her istediğini yapmak. başmda turp əkmək eziyet ve ıstırap ver-mek, hayatı zindan etmek. başmdakı arvad ləçəyidir, yoxsa papaq! erkek gibi, er gibi davranılması gerektiğini bildiren bir ifade (genelde şeref ve onur söz konusu olduğu zaman müdahäle etmekten çekinen veya kayıtsız kalan kimselere cesa-ret vermek için söylenir). başından açılmaq (əkilmək) defolup git-mek, rähat bırakmak. başından alov (duman, tüstü) çıxmaq son derece kızmak. hiddetlenmek, sinirlenmek. başından asılt qalmaq birinm yardımma gitmek gerekirken özründen doläyı gide-meyen kimsenin söylediği hayıflanma ifa-desi. başındän atmaq başmdan atmak, kabul etmemek, reddetmek, mesul olmamak. başmdän basmaq gelişmesine, bir- iş yap-masma izin vermemek, engel. olmak, ez-mek. başından bərəkət yağmaq, geliri, kazancı haddinden fazla olmak. başından bir tük də əskik olmamaq em-niyette olmak. başmdan bir tük əskik: olsa onda. özündən kü&birini emanet ederken gerekli her türlü ihtimamm gösterilmesini, gözü

gibi korumasım ve sağ sälim teslim edil-mesi gerektiğini bildiren bir tehdit ifadesi. başından böyük (yekə) danışmaq haddini bilmemek, yaşma, bilgisine, durumuna uygun laflar etmemek, kendini aşan sözler söylemek. başından böyük iş tutmaq başmdan bü-yük işler yapmak, seviyesini ve gücünü aşan bir iş yapmak. başından böyük (yekə) qələt eləmək ba-şından büyük halt etmek. 1 -büyük bir hata yapmak. 2-yapamayacağı bir işe el atmak. başmdan çıxarmaq 1-unutmak, hatirla-mamak. 2-"öz" kelimesiyle birlikte kulla-mldığında: kendinden uydurmak, kendin-den icat etmek. başından çıxmaq bak. ağlından çıxmaq. başından çıxmamaq bir konu sürekli ola-rak kafasını meşgul etmek, aklından çık-mamak. başından dağılmaq yapayalnız kalmak. etrafmdakiler terk edip gitmek, yamnda kimse kalmamak. başından duman ayazımaq endişesi yok olmak, rahatlar gibi olmak, başmdan düman qalxmaq 1-çok keder-lenmek, çok üzülmek. 2-çok kızmak, si-nirlenmek. başından eləmək (etmək) başmdan atmak. 1-istekte bulunan bir kimseyi uzaklaştır-mak, yakasmı kurtarmak. 2-def etmek, kovmak. başmdan əskik olmamaq bak. əskik. olmamaq, başından girib (vurub) ayağındän: çıxmaq bir tarafmdan girip öbür tarafmdan çıkmak,.bütün.giriş çıkışlan bilmek. başından keçirmək bak. ağlina gətirmək. başından keçmək başmdan geçmek. 1-bir şey veya kimse için canmdan geçmek, kendini fedä etmek: 2rönceden görmek;. tecrübe etmek, denemek, şahit olmak, başı-na gelmek. 3 -kurban vermek. başmdan qorxmaq başından korkmak,. kendine bir tehlike gelmesinden korkmak, kendini düşünmek. başından rədd etmək (eləmək, sovmaq); k-..başmdan atmak, kovmak, yakasmi'kur-tarmak.

99

Page 101: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

başından rədd olmaq k. l-defolup gıtmek. 2-bir problem veya kimse kertdınden u-zaklaşarak rahatlamak. başından sellər sular aşmaq büyük zor-luklarla karşılaşmak, sıkmtılarla ve eziyet-lerle karşılaşmak. başından tutmaq 1-bir işe başlamak. 2-bir işe başlamayı ölçüp biçmek, nasıl yapıla-cağına ve neresinden başlanacağına karar vermek. başından tük də əskik olmamaq başmdan bir tüğ bıle eksık olmamak. el değmemek, sapasağlam olmak. başından tüstü çıxmaq son derece simr-lenmek, hiddetlenmek. başından yekə dänışmaq haddini aşacak laflar etmek. başından yekə pox yeyib! k. büyük eäep-sızlik yapan, terbiyesizce bir tavtr sergile-yen kimsenin davranışım kendine şikäyet eden kimseye, bu davranışı tasvip etmedi-ğini bildiren bir ifade. başını ağartmaq saçını ağartmak, bir işte çok çahşarak tecrübe kazanmak. başını ağrıtmaq başmı ağntmak. 1-ezıyet etmek, zahmet vermek, vaktini almak. bir iş yapmasına engel olmak. 2-eziyet ederek engel olmak. 3-lafı çok uzatmak. başını alıb çöllərə düşmək 1-kaybettiği bir şey için deliler gibi dolaşmak, onu ara-mak. 2- başını alıp uzaklara gitmek, uzak-laşmak. uzaklara gitmek. başını alıb getmək (qaçmaq) başını ahp gitmek. 1-başını ahp uzaklara gitmek, u-zaklaşmak, uzaklara gitmek. 2-saygısızcasına bir yerden dışarı çıkıp git-mek, birinin yanından geçip gitmek, uzak-laşmak. başını aparmaq bak. beynini aparmaq. başını aşağı (yerə) dikmək 1-başmı aşağı eğmek. 2-rrezil, kepaze etmek. başını aşağı etmək (eləmək) başım aşağı etmek, liyakatsiz davranışlarıyla insanı mahcup etmek, utandırmak, rezil etmek. başını aşağı saimaq başını aşağı eğmek. 1-utandığından, mahcup olduğundan dolayı başını aşağı eğmek. 2-kendi işiyle uğraş-mak, başkalarınm işine karışmamak. 3-

birini rezil, kepaze etmek, son derece maiı cubiyetine sebep olmak. başını ayiandırmaq aldatmak, kandırmak. başım bağlamaq 1-herhangi bir sebepten dolayı kanuni olarak birisinin mahnı vs. listeye alarak kullanmasını, satılmasını vs. yasaklamak. 2-bir şeyi alma konusunda anlaşmak, kaparo vermek. 3-başım bağla-mak, nişanlamak, evlendirmek. 4-bir işı bitirmek, sona erdirmek. 5-nışanlamak. evlendirmek. başını basmaq sırtından hançerlemek. ihanet etmek. başını batırmaq 1-yok etmek, ortadan kaldırmak, kaybetmek. 2-rezil etmek. başını bezləmək aldatmak, kandırmak. başını bədəninden ayırmaq (qopartmaq) kafasını kesmek. başını bədənindən cida eləmək (götürmək) bak. başını bədənindeıi ayırmaq (qopartmaq). başını bəiaya salmaq kötii şeylerle karşı-laştırmak, başmı beläya şokmak. başını bənd etmək 1-meşgul etmek, bir ışle vaktini harcamak, birisini aldätmak. kandırmak gäyesiyle meşgul eünek. 2-başmı bağlamak, evlendirmek. başını biçağa sürtür kendine ölüm, baş-kalarına da dert ve belä arıyor. başını biçmək bak. başını bədənindeıı ayırmaq. başını bir yerə yığmaq 1-kafasını, zihnıni bir noktada yoğunlaştırmak, doğfu bir karaı verebilmek için etraflıca düşünmek. 2-evlendirmek. başım bişirmək 1-tatlı dille veya çeşitlı yollarla kendine bağlamak. 2-tatlı dile tuta-rak bir işi yaptırmak. 3-yola getirmek, al-datmak, kandırmak, tavlamak. başmı bitdəmək öldürmek, katletmek. başına boş tutmaq kayıtsız davranmak. ciddi yaklaşmamak. başını boşlamaq 1-bäşmı boş bıralcmak. kendi başına bırakmak, serbest bıfatanak. engel olmamak. 2-vazgeçmek. başını böyütmək 1-abartmak, şişirmck. pireyi deve yapmak. 2-bıktırmak, usandıı-mak, çokrahatsız etmek, kafasını şişinnek.

100

Page 102: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

başinı bulamaq kafasmı sallayaräk tasvip etmediğini, hoşlänmadığmı, memnün oi-madığını bildirmek. başmı buraxmaq l-(at) yulärını, dizginini bırakarak hızlandırmäk. 2-kendi häline bırakmak, karışmamak, sefbest birakmak. başmı cidaya qoymaq ayn düşmek. uzak kalmak, ayrılmak. başını çiyninə qoymaq zavallı, yardımsız, kimsesiz bir görünüme bürünmek. başını dağıtmaq sağa söla savurmak, har-camak, dağıtmak. başını dağlamaq ahmakcasma b'ir hare-ketten dülayı azaıiamak. başıııı daşa döymək hata ettiğini anlamak, esef etmek. başını daşa (divara) döyüb! (döyür!, vurtır!) halt etmiş! birisinin yersiz, haksız koııuşması karşısında onu tasvip etmediğini bildiren bir ifade, "häl't ediyor". başmı daşa döyürsən halt ediyorsun! başını daşdän daşa vurmaq başmı taştan taşa vurmak, bin pişman olmak. başını daşiamaq boşu boşuna telef etmek, harcamak, käybetmek. başıııı dərdə salmaq başım derde sokmak. başmı dik tutmaq başmı dik tutmak, gurur duymak, yaptığı iyi bir işten dolayı göğsü kabarmak. başını dolandırmaq (gəzdirmək) zar zor geçinmek, maddTdurumu iyi ölmamak. başını doldurmaq 1-äkhnı çelmek, etkisi altına almak..2-bir şeyi en ince teferruatma kadar arilatmak, tahrik etmek, bir konüda kafasını doldurup kendi isteği döğrultusun-da harekete yöneltmek. 3-ağzma kadar doldurmäk. başmı döşünə salmaq utanmak, mahcup olmak. başını dümük eləmək bir şeyle meşgul olmak, kendine bir şeyi meşgale etmek. başını dürtməyə (soxmağa) kol axtarmaq başım sokacak delik aramak, korkusundan saklanacak delik aramak. başım düzəltmək ş. biraz içmek. başmı əkmək 1 -ortadan käldırmak. 2-kandırmak, aldatmak, kandırarak bir yer-den uzaklaştırmak veya uzaklaşmasmı sağlamak.

1

başını əzmək 1 -öldürmek, 2-başını ezmek, bir daha kötülük edemeyecek duruma ge-tirmek, pataklamak, dayak ätmak, dövmek. başını gətirmək kafasmı keserek öldür-mek. başını girləmək bak. baş (başını) dolandırmaq. başını götürüb qaçınaq başmı alıp git-mek, orayı terk etmek. başını gözünü yarniaq başını gözünü yarmak, eline yüzüne bulaştırmak. bir işi becerememek, üstesinden gclememek. beceriksizce davranmak. başmı istəmək başmı istemek. bırısınm ölümünü. öldürülmesini istemek. başını işə salmaq başına iş açmak, başına fäzladan iş almak. baştnı işlətmək kafasını çahştırmak. başını it başı kimi əzmək aşağılayıcı bir şekilde öldünnek. başım itirmək 1-aklını kaybetmek, deli olmak. 2-herhängi bir şeyden dolayı kendi-ni kaybetmek, ne yapacağını şaşırmak. başıııı kas eləmək kafasını şişirmek. başım keçəl etmək çok konuşmak. bir şeyi çok tekrar etmek. başını kəndirə salmaq 1-räm etraek, hare-ketlerini sımrlamak. 2-ağına düşürmek. 3-nişanlamak, evlendirmek. başinı kəs! äcil olarak "başmı eğ!" anla-mmdadır. başım kəsmək mahvetmek. başını kəssələr (kəssən) də asla. kat'iyen. başını (başlarıııı) kol kosıın içinə soxmaq bäk. başını kolda gizlətmək. başını kolda gizlətmək korküdan kaçıp saklanmak. başını küliəmək 1-öldünnek; ortadan kal-

' dırmak. 2-tatiı dille yola getirmek, aldat-mak, kandırmak. başını qaldırabüməmək başını kaldıra-mamak. 1-hasta veya çok yorgun olmasın-däri doläyı kafasını kaldıramamak, hiçbir yere bakamamak, kımıldayamamak. 2-utanmak, mahcubiyetinden dolayı etralä bakamamak. 3-işi haddinden fazlä çok olmak. başını qaldırmaq baş kaldırmak, ısyan etmek.

01

Page 103: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

başını qanadına (qanadının altına) çəkmək hiçbir şeye karışmamäk, kendi köşesine çekilmek. başmı qarışdırmaq 1-bir işle meşgul et-mek, vaktini bir şeyle geçirmek. 2-birini aldatmak, aklmı çelmek gäyesiyle bir şeyle meşgul etmek. başım qaşımağa vaxtı (macah) olmamaq başmı kaşımaya vakti olmamak, işin çok-luğundan dolayı başmı kaldıramamak, işi son derece çok olmak, işten göz açama-mak. başmı qatmaq meşgul etmek, sohbete tutarak kandırmak, dikkätini dağıtmak için bir şeyle aldatmak. başını qaytarmaq. yönünü değıştirmek, başka tarafa yöneltmek. başım qəlbi eləmək bak. başını uca eləmək. başım qılınca sürtmək belä aramak. başını qılıncın altına qoymaq hayatmı tehlikeye atmak, riski göze almak. başını qınına çəkmək 1-kendi dünyasına çekilmek, kimseyle diyalog kurmamak. 2-saklanmak. başını qoltuğıınun atına almaq başını koltuğunun altına almak, ölümü göze al-mak, ölüm tehlikesini göze alarak bir işe girişmek. başmı qorumaq 1-kendini korumak. 2-zar zor geçinmek. başını qovmamaq kasti olarak ilgilenme-mek. başını qoymaq canını feda etmek, hayatını vermek. başım qurban vermək kendini kurban eünek, hayatından geçmek, geçmeğe hazır olmak. başını qurtarabilməmək yakasmı kurta-ramamak. başını qurtarmaq canını kurtarmak, kur-tulmak. başım quru quru qırxmaq aldatmak, kandırmak. başını noxtalamaq 1-bak. başına ip salmaq 2-bak. başını bağlamaq. başıııı orada islat, burada qırx (qırxdır)! en kısa zamanda burada ol! hemen gel!

başım öz qınıııa soxmaq kendi kabuğuna çekilmek, başkälanyla üişkisini kesmek. başını paçasının arasına soxmaq çok utanmak, mahcubiyet duymak. başım partlatmaq kafa patlatmak. başım piyləmək kafasım doldurmak, aklını çelmek, aldatmak, kandırmak. başını sabunsuz qırxmaq çok ustahkla kandırmak. başını saxlamaq 1-kendini korumak. 2-zar zor geçinmek, geçimini zor sağlamak. 3-bak. başını yığmaq. başını sallamaq başmı eğmek, utanmak, mahcup olmak, gözlerini yere indirmek; suçlu olmak. başmı sərçə başı kimi üzmək kafasım koparmak. başını keserek öldürmek. başını sığaHamaq yavaş yavaş sezdirme-den aldatmak, kandırmak, uyutarak tavla-mak. başını sındırıb ətəyinə qoz tökmək önce kötülük etmek sonra da gönlünü almaya çalışmak. başını silkələmək kafasmı sallamak, kafa-smı sallamakla hoşnut olmadığını bildir-mek. başını soxmağa yer axtarmaq başını so-kacak delik aramak. saklanmak için yer aramak. başını şir başıııa oxşatmaq pohpohlamak, şişirmek, koltuğuna karpuz vermek. başını təslim vermək teslim olmak. başını top eləmək kelleyi koltuğuna al-mak; riske girmek, ölümü göze almak. başını tovlamaq aldatmak, kandırmak. başım tumarlamaq - iyi davranarak kan-dırmak. samimiyet göstererek aldatmak. başını tutmaq 1-bir hayvanın vs. başını tutmak. 2-bir işten ciddi yapışmak. 3-k. bir kadm veya kıza tecavüzde yardımcı veya vasıta olmak. başını tutursan, ayağı gedir bir tarafım yapıyorsun diğer tarafı dökülüyor. başım uca cləmək (etmək)(ucaltmaq) davranışı ile birini yüceltmek, onurlandır-mak, takdir edüecek davranışlarda bulun-mak.

102

Page 104: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

bäşııu uca tutmaq başmı dik tutmak, gu-rurunu korumak, gururlanmäk, gururlan-dırmak. başını üzmək kafasını koparmak, başmı kesmek. başını vermək başmı vermek, canını feda etmek, başmı yoluna koymak. başııu vurdurmaq kafasını vurdurmak. 1-saçmı kestirmek. 2-kellesini kestirmek. başmı vurmaq 1-bitkilerin fazla boya veraıemesi için başmı kesmek veya ko-parmak. 2-kellesini uçurmak, kafasını kese-rek idam etmek, kafasını keserek öldür-mek. başını yarıb başmaqçı plmaq bir şeyi acı tecrübe neticesinde öğrenmek. başını yarıb ətəyinə (ovcuna) qoz doldurmaq (qoymaq) önce kalbini kırıp, eziyet edip sonra azıcık gönlünü almak. başını yastıqlamaq bak. başımn altına yastıq qoymaq. başını yemək başını yemek. 1-birini öl-dürmek veya ölümüne sebep olmak 2-birini, önünde engel olmaktan çıkannak. başını yerə döymək ibadet etmek, secde etmek, namaz kılmak. başını yerə qoymaq 1 -ölmek, vefat etmek. 2-yatmak, uyumak. 3-ağır hastalığa yaka-lanmak. başını yerə soxmaq rezil kepaze etmek. başını yerə soxum! "seni ölesin, yok ola-sm!" anlammda bir hakaret veya ilenme ifadesi. başını yığmaq (at) yulannı, dizginini çeke-rek, kısarak yavaşlamasını sağlamak. başmı yırğalamaq kafasmı sallamak, memnun, hoşnut olmadığım bildirmek. başını yola vermək zar zor geçinmek, durumu iyi olmamak. başını yola yola aceleyle, heyecania, bağı-ra çağıra. başmı yormaq kafa yormäk. 1-kafa patla-tırcasına düşünmek. 2-boşu boşuna düşün-mek. başını yozmaq aldatmak, kandırmak. başmı yuxarı qaldırabilməmək utandı-ğmdan, mahcubiyetinden kafasım kaldıra-mamak.

1

. başınm ağası häkimi, ,birini idare eden, birinin täbi olduğu kimse. başmın aitma yastıq qoymaq 1-kasıtlı olarak uyutmak, kandırmak, kandırmak gäyesiyle söz vermek, vaatler vererek oya-lamak. 2-aldatarak säkinleştirmek. başının altına yastıq qoyub yatmaq had-dinden fazla kendinden emin, problemlere önem vermeyen kimseler için kullanılır. başınm altından çıxmaq başınm altmdan çılanak, tarafından planlanmak. başınm altım yastıqlamaq (yumşaq eləmək) bak. başmın altma yastıq qoymaq. başmın bərkliyini boşluğunu yoxlamaq ş. şakayla kafasma vurmak. başının bir üzü qırxılmış, bir üzü qırxılmamış gəlsin acele gelsin! hemen gelsin! ivedilik bildiren bir ifade. başının çarəsinə baxmaq başmın çaresine bakmak, kendi derdinin çaresini düşünmek. başınm çarəsini qılmaq başma çare ara-mak, kötü durumdan kurtulmak için çare aramak. başınm daşıyam!? beni düşman kabul ediyor! senin düşmanın mıyım?! başınm ətini yemək başının etini yemek, rahatsızlık verecek şekilde ısrarla bir şeyi istemek. başınm girmədiyi yerə bədənini soxma "başından büyük işlere karışma, akhnm almadığı işe girişme" şeklinde uyarı ifade-si. başının Iıalına qalmaq bak. başınm çarəsini qılmaq. başının milçəyini qorumaq güçlükle ge-çimini sağlamak. başınm sadağası olsun başınm gözünün sadakası olsun, sana gelecek tehlikeyi, beläyı savuştursun, bir şey düşüp kırıldığı veya kaybedildiği zaman veya bir beläyı savmak ya da önlemek için sadaka verildiği anda söylenir. başının sadağası olum sevgiyle seslenme ifadesi. başımn tüklərini yolmaq 1-bir şeyin ol-masına kendini kaybedecek derecede si-nirlenmek veya kederlenmek. 2-kavga et-mek, saçlarını yolmak.

03

Page 105: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

başımn tükü ayağa qalxmaq tüyleri diken diken olmak, hayret etmek, şaşırmak, tüy-leri ürpermek. başının tükü (tükləri) ayağma salama gəlmək çok korkmak, dehşete kapılmak, ürkmek. başının tükü sanı (sayı) (qədər) haddin-den fazla çok, sayılmayacak kadar çok. başmın üstündə durmaq 1-kä'fasınm üs-tünde durup bir işi yaptırmak. 2-kontrol altmda tutmak başmda dikilip dürmak. başınuı üstündən haberi olmadan. başının üstündən (. . .) əskik olmasın ... kimse hep başmızda olsun, Tann onun gölgesini üzerinizden eksik etmesin anlä-mmda bir dua ifadesi. başının üstünü almaq (kəsdirmək) 1-käçmaya fırsat vermemek, koşup yakala-mak. 2-hemen varıp yetişmek, tepesinde bitmek. başmm üstünü kəsmək tepesinde bitmek. başmın üstünü qara bulutlar alniaq teh-likeyle, zorlukla kärşılaşmak. başının vinti çatmır düşüncesi, fikri onu kavrayacak kadar değil. başının yiyəsi olmaq birine hämilik etmek, başmız sağ olsun başınız sağ olsun, yäkını ölen birisine söylenen baş sağliğı dileği. başımz üçün karşıdaki kimseye değer ve-rildiğini, kendisinin muhatabı tarafmdän sevildiğini bildiren bir yemin ifadesi. başınla götünlə oynama! k. haddini bil, sınırını aşma, kendine gel! (uyarı ve tehdit ifadesi). başıva (başına) kül ələnsin! deli olasm! başıva dolamm! kurbamn olayım (bir sev-gi ifadesi). başıvın (başının) tükü ayağına salama gəlsin! her zamän başm aşağı olsun. başqa avazdır bak. başqa Iıavadır. başqa çıxış yolu görməmək başka çare görmemek, bilmemek. başqa hava çalmaq bäşka türlü düşünmek, genel görüşe karşı olmak. başqa hava oxumaq (nağıl danışmaq) konuyla ilgisi ölmayan şeylerden bahset-mek. başqa havadır başka bir konudur.

başqa xəmirdən yoğrulub farkh kimseler için kullanıhr. başqa şəklə düşmək (girmək) şeklini de-ğiştirmek, başka bir surete bürünmek. başqa unun xəmiridir (urvasıdır) bizden değildir. başqasmın ağlı (ağzı) ilə oturub durmäq kendi fıkri, düşüncesi ölmamäk, başkasının emri veya düşüncesi doğrultusunda härekel etmek. başqasının ağzından.. . başkasmın ağzm-dan, başkasmın düşüncesini tekrar ederek, onun ağzıyla konuşarak, söyleyerek. başqasının dərdinə yanmaq bäşkasmın derdini bölüşmek, derdini dert edinmek. onun problemini çözmeye çalışmak. bäşqasmnı oduna yanmaq başkasınm ateşine yänmak. 1-başkasının suçunıtn, hatasmın cezasmı, eeremesini çekmek. 2-birisi yüzünden hastalanmak. başlarını sərimək aldatmak, kandırmak. başlı başın gözləsin, men başımdan bezmişəm! canma tak edip kasti olarak şuursuzca davranmak. başlı başına atmaq kendi başına bırak-mak. başlı başına buraxmaq kendi häline bı-rakmak, aşırı derecede hüiTİyet vermek, kaderine teslim etmek, önünden çıkmak, istediği gibi hareket etmesine imkän tam-mak. başh başıııa qalmaq 1-tek başına kalmak, kaderiyle baş-başa kalmäk, atılmak, yalnız bıräkılmak. 2-haddinden fazla oldüğu için toplamp kalmak. başh başınahq eləmək (etmək) kimseyi dinlememek, kendi istediği gibi hareket etmek. başlı birli itirmək yok etmek. öldürmek, ortadan kaldırmak. başnıaq qarnına girmək karnına sancı dolmak, son derece endişelenmek; kedere bürünmek. başmaqları da razı olmaq yürekten, gö-nülden räzı olmak. başmaqlarında toy olmaq aşırı derecede sevinmek. başmaqlarmı cütləmək (cütləyib qabağına qoymaq) 1-saygı ifadesi olarak

104

Page 106: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ayakkabılarını giymek içinönüne koymak. 2-çıkıp gitmesini istemek, nazikçe kövmak. başsağlığı vermək baş sağlığı vermek, yakmı ölen birine "başın sağ oisun" diye-rek teselli edici sözler söylemek, täziyetlerini sunmak; başsağllğına getıiıək taziyeye gitmek, öien birisinin yakınlarına täziyeye giderek ü-züntüsünü bildirmek. başsız qalmaq başsız kalmak, önderini, başkanım yitirmek, sahipsiz kalmak. başyuxarı üzmək akmtıya karşı yüzmek, teslim olmamak, mücadele etmek. bataqiıqdän dartıb çıxarnıaq batak-lıktan çekip çıkarmak, -kötü durumdan kurtarmak. bataiqana düşmək batıp kalmak, işi çok zor yürümek. batdıya qoymaq verdiği bir şeyi geri al-maktan ümidini kesmek. batıb çıxmaq dalıp çıkmak, bazen görünüp bazen kaybolmak. batıb qalmaq çıkaınamak, çıkılmaz du-nımda kalmak, takıhp kalmak. batil eləmək (etmək) berbat etmek, batır-mak,"hiç etmek. batqına düşmək zamanında gelip çıka-mamak. -bavar (bavər) etmək (eləmək, qılmaq) 1-katlanmak, tahammül etmek. 2-inanmak, onaylamak. bay olmaq mutlu olmak, mesut ve bahtiyar olmak. f

bayaqdan bir batman tənbəki çəkiiib indi deyir kimin təziyəsidir? bir saattir konuyu anlatıyorum, diyorsun ki; neden bahsediyorsün?! bayanqı olmaq aşırı yorgun olmasına rağmen uyuyup dinlenme imkänı bulama-mak, uykusu gelmek. bayatı çağırmaq 1-ağı söylemek, ağıt yakmak. 2-şarkı söylemek. bayatı demək bak. bayaü çağırmaq 1. anlam. bayatısı çoxdan çağrılıb işi çöktan bit-miştir. baydağın (bayrağm) yatmasın! birinin nüfuzunun, güç ve kudretinin hiç eksilme-mesini isteyen bir dilek.

bayıra atmaq (basmaq) kn. kovmäk, dışa-rı atmak, evden kovmak. bayıra çıxmaq ayäk yoluna gitmek. tuva-lete gitmekj tuvalet ihtiyacmı gidermek. baykot etmək (eləmək) boykot etmek. protestosunu bildiiTnek. bayquş kimi (təkin) qu vurmaq tek başı-na kalmak, yalnız kalmak, yalnızları oy-namak. bayquş yuvası harbelik, insaniar tarafın-dan terkedilmiş, uğursuz yer. bayrağı altında bir şey namma, bir emel, ülkü, gäye uğrunda. bayrağmı yüksək tutmaq herhangi bir ideali, görevi läyık olduğu şekilde yerine getirmek. bayram eləmək (etmək) bayram yapmak, şenlik yapmak, sevinmek. bayram paltarı geyəbiiməmək bayramlık giyemeden vefat etmek. bayram üzü görınəmək bayrama çıkama-dan ölmek. bayrambəyi olmaq ş. çok şeker yemeden dolayı rahatsızlık duyanlara söylenir. bayramdan bayrama 1-sädece bayram-larda yapılan, çok sık olmayan. 2-çok sey-rek görünen insanlar için kullanılan bir ifade. bayramı qara gəlmək şenliği mateme dönmek, çok sevinçli anda acıyla, kedeıie karşılaşmak. bayramı qara gəlmiş! zavallı, biçare, bed-baht (acıma ifadesi). bayramı yasa dönmək bak. bayramı qara gəlmək. baytalın biri baytal kendini bilgih ve be-cerikli göstermeye çalışan bilgisiz ve cahil kimseleri tenkit için kullamlır. baz Olmaq 1-bir şeyi sevmek, düşkün ol-mak. 2-çapkm olmak. bazar açmaq 1-alış veriş yapmak. 2-gürültü şämata çıkarmak, bağırıp çağırmak, ortaliğı velveleye vermek. bazar eiəmək ortadan kaldırmak, öldür-mek. bazar ola! pazar ola! satıcılara "satışm bol olsun!" anlammda söylenen iyi dilek te-mennisi.

105

Page 107: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

bazar olsun! iyi pazarlar, iyi ahşverişler, anlamında bir ifade. bazara beş ath ilə girmir kasıntı ve kibirli insanlar için kullanılır. bazara çıxarmaq (çıxartmaq) satışa sun-mak, bir malı satışa çıkarmak. bazarı bağianmaq gelir kaynağı kesilmek. bazarı kasad (kor) olmaq iyi satış yapa-ınamak. bazarı olmamaq satılmamak, para etme-mek. bazarın ağzını aramaq malın fiyatını öğ-renmek. bazarm gözünü çıxardıb uygun bir şey ahnmadığmda veya pahalı ahndığmda söylenen bir ifade. bazarın uğurlu olsun alışverişin, pazarm kazançlı olsun. bazarlıq etmək 1-pazardan ev için gerekli şeyleri almak. 2-alışveriş yapmak. 3-düğün için gereken şeyleri almak; evlenecek kız için gereken elbiseleri almak. bazı (bazi) gəlmək hile yapmak, dalavere gelmek, kandırmak, oyun yapmak. bazı kəsmək evlek yapmak. beçə tək baniamaq yeni düşünceler ortaya atmak, yeni fıkirleri savunmak. beçə vermək 1-yeni arı grubu oluşturmak. 2-(ağaç vs.) yeni sürgün vermek. beçəxor salmaq düşük yapmak, rahimde oluşan hastahk sebebiyle çocuk düşürmek. beddam eləmək rezil etmek, kepaze et-mek. beddam olmaq rezil olmak, kepaze olmak. beh vermək pey vermek. behişti satın almaq büyük bir sevap iş yapmak. bel bağlamaq 1-bel bağlamak, birisine güvenmek, birisinin bir konuda kendine yardımcı olacağma inanmak. 2-başkasma bağlanmak. belə gəldi, belə getdi kin. böyle geldi böyle gitti, hiçbir şeyin değişmediğini bil-diren bir ifade. belə ki Xanbacım çezir, çətin ki tuman dözə! böylesine palavralar karşısmda bu-nunla anlaşmamız mümlcün değil! belə oisa dərd yarıdır iş senin düşündü-ğün veya söylediğin gibi değil.

belə ütülərdən çox çıxıb çok tecrübelidir. beli bağh olmaq yaslanacak, däyanacak yeri olmak, emin olmak, güvenmek. beli bükülmək beli bükülmek. 1-ihtiyarlamak, yaşlannıak. 2-büyük feläkete, beläya uğramadan, en değerli şeyini, varh-ğmı kaybetmeden dolayı perışan olmak. beli dal olmaq bak. əlif qəddi dal olmaq. beli qırılmaq (sınmaq) beli kırılmak. 1-çok sevdiği ve değer verdiği kimse ölmek. 2-aciz duruma düşmek. beli qoyub qazmanı götürmək bir işi bitirip diğerine başlamak. beli qurumaq doğurmak ve doğurtmak kabiliyetini kaybetmek (sperm veya yu-murta üretememek), çocuk yapma kabili-yetini kaybetmek. beli üzükdən keçər beli ince olan kızlar için söylenen bir ifade. belin sınsın! belin kırılsın! en değerli şeyi-ni kaybedesin, mahvolasm. belində daşımaq sırtında taşımak, bakmak. belindən gəlmək l-(erkek) birinin çocuğu olmak. 2-bir nesilden olmak. belinə bərəkət çok doğuran hayvanları övmek için söylenen bir ifade. belinə almaq sırtma almak, sırtlamäk. belinə çöpdən dirək yaptığı önemsiz bir işi haddinden fazla büyüten kimseler için kullanılan alaylı bir ifade. belinə kəmər qurşamaq beline kemer bağlamak. belinə mindirmək başma çıkarmak, şı-martmak. belinə qıiınc qurşamaq beline kılıç bağ-lamak. belinə palan basmaq pohpohlayarak bir şey yaptırmak, koltuğuna karpuz vermek. belinə yükləmək sırtma yüklemek, omuz-larına yüklemek, sorumluluğu birinin üze-rine yüklemek. belini bükmək (əymək) belini bükmek. büyük bir feläkete, bedbähtlığa, şanssızhğa uğratarak yaşlanmasına, çökmesine, ruhen ve bedenen sarsılmasma sebep olmak. belini çəkmək 1-sırtı ağrıdığmdan dolayı normal yürüyememek. 2-doğum başlangı-cında doğuma yardımcı olmak.

106

Page 108: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

beiini doğrultmaq belini doğrultrnak. 1-ayağa kalkmak, doğrulmak. 2-maddi yön-den sıkıntıdan kurtulmak. belini düzəltmədən belini doğrultmadan, kendine gelmeden, rahatlayamadan belini düzəltmədən işləmək durup din-lenmeden çalışmak. belini düzəltmək belini doğrultmak. 1-maddı olarak keridine gelmek, rahatlamak. 2-doğrulmak, kalkmak. belini qırmaq (sındırmaq) belini kırmak. 1-büyük mänevi darbe vurmak, mahvet-mek, ruhen ve moral olarak çöktürmek, beläya uğratmak. 2-perişan etmek, darbe vurmak, en güvendiyi şeyi mahvetmek, dayanak noktasını ortadän kaldırmak. berə gəzdirmək tarlayı, ekini sulamak. beş atlı ilə bazara girmir burnu havada-dır, çok kibirli ve kasıntı kimseler için söylenir. beş barmağı kimi bilmək (tanımaq) çok iyi bilmek, çok iyi tanımak, aşina olmak, etrafhca bilmek. beş barmağın lıamısı bir deyil herkes aynı özellikleri taşmıaz. beş kəlməni birbirinə calamağı bacarmamaq iki kelimeyi bir araya geti-rememek. beş mənzili bir mənzil eləmək süratle gitmek. en kısa zamanda varmak. beş yıxan bir yıxılar bir insan hep kazan-maz, bir gün de yenilir. beşdə alımı yox, birdə verimi üçte alacağı yok, beşte vereceği, hiçbir şeye kanşmıyor, kimseye faydası veya zararı dokunmuyor> beşə altı çıxartmaq üstesinden gelmek, birini yenmek. beşiyi boş qaimaq çocuğu beşikte iken vefat ennek. betərinə hola qoşmaq kötülük yapmak, zor duruma düşürmek. betərini dağıtmaq k. bir küfür ifadesi. beton divara dəymək üstesinden geline-meyecek bir engelle karşılaşmak. bey qoymaq bir şeyi herhangi bir şey için güvence olarak bırakmak. beyət etmək biat etmek, täbi ohnak, häki-miyetini kabul etmek.

beyin deyil peyindir! akılsız, ahmak, eb-leh kimseler için söylenen bir ifade. beyin yumaq beyin yıkamak. beyindən aparmaq (eləmək) 1-öldürmek. 2-kafasını şişirmek. beyinə tapşırmaq ezberlemek. beynə batmaq (girmək) akla yatmak, inanmak, olacağına ihtimäl vermek. beyni burnundan gəlmək 1-işkenceyle öldürülmek. 2-şiddetli çarpma veya darbe-den dölayı beyin kanamasmdan ölmek. beyni dağılmaq 1-kafası kazan olmak, ses ve gürültüden dolayı çok rahatsız olmak, başı ağrımak. 2-kafası parçalanmak. beyni dolmaq dolduruşa getirilmek. beyııi dumanlanmaq çok sinirlenmek, asabı bozulmak. beyni qanh henüz her şeyi doğrıı düzgün idrak edemeyen, toy, genç, gençliğin ver-diği enerji ile hareket eden ve gereken has-sasiyeti gösteremeyen. beyııi qızmaq hiddetlenmek, sinirlenmek, kızmak. beyni pozuq beyni özürlü. beyni yerində olmamaq aklı başmda ol-maınak; çok sinirlenmek, aşırı derecede hiddetlenmek, çok kızmak. beyni yerindən läxlamaq (oynamaq) 1-çok sinirlenmek. 2-deli olmak. beynində fırlanmaq sürekli olarak onu düşünmek. beynində iz buraxmaq (yer tutmaq) hafı-zasında derin iz bırakmak, zihninde iz bı-rakmak, büyük etki etmek. beynində qalmaq aklında kalmak, hafıza-sında yer etmek, unutmamak. beynində yer eləmək hafızasında yer et-mek, öğrenmek. beynindən alov (duman, od, tüstü) çıxmaq (qalxmaq) çok sinirlenmek, hid-detlenmek. beynindəıı çıxmamaq hep düşünmek, her zaman aklmda olmak; bir konu onu hep düşündürmek, unutmamak. beynindən duman qalxmaq bak. başın-dan duman qalxmaq. beynindən vurub çıxarmaq aklından çı-karmak, hafızasından silmek.

I 107

Page 109: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

beynino alhıaq (batmaq) akhna yatmak, olacağına inanmak, idrak etmek, anlamak. beyninə batmamaq (yerləşməmək) äklına girmemek, kafası almamäk, idrak etme-mek. beyninə (beynini) doidurmaq aklmı çel-mek, kendi fikirlerini tesir ederek birinin kafasma yerleştirmek ve oniar doğrultu-sunda hareket etmesini sağlamak. beyninə düşmək kafasına esmek. aklma esmek, mutlaka yapmak istemek. kafasına koymak. beyninə girdirmək bir şeyi başkasınm aklına sokmak, güçle anlatmak. beynitıə girmək 1-aklma girmek, anlamak. 2-kafasına koymak, bir şeyı mutlaka yap-maya karar vermek, kafasına takılmak. beyninə həkk olunmaq beynine kazm-mak, kafasında yer etmek, unutamayacak kadar zihninde yer etmek. beyninə iz buraxmaq hafızasmda iz bı-rakmak, çok güçlü etki etmek. beyninə qan damınaq (sızmaq) beyin kanaması geçirmek. beyniııə qan daşlanmaq (sıçramaq) çok sinirlenmek. beyninə mıxlanıb qalmaq bak. beyninə həkk olunmaq. beyniııə salmaq (yeritmək) kafasma sok-mak, bir şeyi sık sık söyleyerek onu ko-nuyla ilğili olarak inandırmak, benimset-mek, telkin etmek, beynini yıkamak. beyninə sığmamaq (sığışmamaq, yerləşməmək) bak. başına sığmaınaq (yerləşməmək). beyninə toplamaq 1-hafızasına doldur-mak, öğrenmek. 2-kafasma iyice yerleştir-mek. beyninə vurmaq 1-alışkanlık häline gel-miş bir şeyi yapmak istemek. 2-beynine vurmak, içki etki etmek, ne yaptığını bile-mez duruma gelmek. 3-aklına esnıek, çok arzulamak, çok istemek. beyninə yeritmək (yerləşdirmək) 1-aklını çelmek. 2-iyice anlatmak, änlamasını sağ-lamak. beynini aparmaq 1-kafasmı şişirmek, çok konuşup rahatsız etmek. 2-gürültü ve şa-matayla rahatsız etmek, yonnak.

beynini dağttmaq (sovurmaq) beynini dağıtmak, kafasmı parçalaınak, öldünnek. beynini doldurmaq beynine girmek. biri-ne, bir konu veya şahıs hakkında bilerek yanlış bilgiler vererek döldurmak, ona karşı tavır almasını sağlamak. beynini gəmirmək beynini kemirmek, sürekli olarak kafasını meşgul etmek. beynini göyə (havaya) sovurmaq kafasını parçalayaräk öldürmek. beynini işlətmək kafasını çalıştırmak. beynini qarğa aparmaq akhnı yitirmek. ahmakçasına tävırlar sergilemek. beynini piyləmək aldatmak, güzel sözlerle kandırmak. beyniııi toz eiəmək kurşunlaınak, Öldür-mek. beynini tölcmək kafasım şişirmek. beynini uçurmaq bak. beyııini dağttmaq (sovurmaq). beynini yemək I-aklmı çelmek. 2-kafasmı şişirmek, bıktınnak, usandırmak. beyninin qurdu tərpənınək smirlenmek, kendini kaybedecek derecede hiddetlen-mek. beyosan olmaq yararsız häle gelınek, bo-zulmak. beyüzm eləmək rezil etmek, kepaze et-mek. beyüzm oimaq rezil olmak, kepaze olmak. bezin qırağtn çəkmək ölmek, vefat etmek. bəbək kimi (tək) qorumaq gözü gibi ko-rumak, çok ihtimam göstermek, her şeyden sakmmak, çok sevmek. bəbəklərinin içindən çıxartmaq 1-verdiği parayı vs. zorla ahnäk. 2-yerin altında bile olsa bulup çıkannak. bəbəyini çıxartmaq zulmetmek, eziyet vermek. bəcid olmaq ısrar etrhek, bəd ayaqda zor durumda. bəd (bədinə) danışmaq kötü könuşmak. birinin arkasmca konuşmäk, aleyhinde atmak. bəd gəimək (gətirmək) kötü gelmek, u-ğursuz olınak, başansızhğa uğramak, kötü olmak, oläylar tersine gelişmek, iş arzula-nandan başka türlü bir çehreye bürünraek.

108

Page 110: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

bədbəxt etmək (eləmək) bedbaht etmek, mutsuz etmek, bedbahthğa, mutsuzluğa sebep ohnak. bədbəxt olmaq mutsuz olmak, bedbaht olmak. bədbəxtlik basmaq mutsuz olmak, meyus olmak. bədhəxtlik gətirmək mutsuzluğa sebep olmak. uğursuzluğa sebep ohnak. bədbəxtlik üz vermək kötü durum mey-dana gelmek, mutsuz ve meyus olunacak dıırum oluşmak, can sıkıcı olay meydana gelmek. bədə tuş gəlməyəsən! kötülükle karşılaş-mayasın! bədələ yığışmaq birden fazla insanlar, işlerini yapmak için bir araya gelmek ve sırayla işleri yapmaya başlamak. bədəhə şəkil döydürmək dövme yaptır-mak (vücuda). bədənə vurmaq 1-yemek. 2-kendine al-mak. bədəni şal kimi səpmək kızıl hastalığma yakalanmäk, vücuduhda kırmızı lekeler oluşmak. bədəni ürpərmək tüyleri ürpermek, korku, heyecan vs. 'den dolayı tüyleri diken diken olmak. bədəni yara tökmək vücudunu yaralar kaplamak, onuhnaz derde düşınek. bədəninə buz doldurmaq 1-şaşınp kal-mak, çok etkilenmek. 2-şaşırtmak, etkile-mek. f

bədəninə dağ bäsmaq bak. dağ basmaq. bədəhinə qurd düşsün onulmaz derde düşesin. bədəninə lərzə (üşütmə) düşmək kbrkuya kapılmak,. korkudan ödü paflamak, kor-kudan titremeye başiamak, çok korkmak. bədəninə od düşmək haddinden fazla ra-hatsız olmak. bədəninə yäğ (sarı yağ) kimi yayılmaq bak. camna yağ (sarı yağ) kimi yayılmaq. bədguluq etmək tavuk ayağı yemek, dedi-koduculukla uğraşmak, dedikodu yapmak. bədgüman etmək şüpheye düşürmek, şüp-helendirmek.

bədgüman olmaq ümitsiz olmak. gerçek-leşeceğinden şüphe duymak, kötü düşün-mek. bədinə getmək 1-garip gelmek, tuhafina gelmek. 2-birinin ardmca konuşmak. bədiriənmiş ay kimi on dört gecelik ay gibi parlak, temiz, saf, iekesiz. bədnam etmək (eləmək) rezii etmek, ke-paze etmek. bədnam olmaq rezil olmak, kepaze olmak, adı kötüye çıkmak. bədnəzər qapını tanımasın nazarı kötü kimseler ocağmdan uzäk olsun. bədnəzərin yolundan keçmək (ötmək) nazar dokunmak, kötü nazarlı insanla kar-şılaşmak. bədöv atdan nal saldırmaq 1-çok heybetli olmak. 2-korku duygusu uyandırmak. 3-cesur olmak. bədrax düşmək sürekli yaşadığı yeri terk edip başka yerde yaşamak, yaşadığı yere uğramamak. bəiıanə axtarmaq bahane aramak. bəhanə etmək (eləmək, gətirınək) bahane uydurmak, bahane etmek. bəhanə tapmaq bahane bulmak. bəhanə ııydurmaq bahane uydurmak, bahane bulmak. bəhəm olmaq meydana gelmek, meydana çıkmak, oluşmak. bəhim olmaq kavuşmak, biıieşmek. bəhrə aparmaq faydalanmak, menfaat aimak. bährəm (bəxrəm) vurmaq sona erdirmek, son vermek. bəhrəsini görmək (yemək) zahmetinin karşıhğmı görmek. bəhrəsini görəsən hayrını göresin, güle güle kullanaşın. bəhrəyab olmaq es. faydalanmak, istifade etmek. bəhs açmaq konu etmek, sohbet açmäk, konuşmağa başlamak. bəhs düşmək tartışma oluşmak, münakaşa yaranmak. bəhs etmək 1-konuşmak, sohbet etmek, fikir yürütmek. 2-münakaşa etmek, tartış-mak. 3-yarışmak.-bəhse düşməkbahse tutuşmak, yarışmak.

109

Page 111: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

bəlısə gəlmək birbiriyle yanşmak. bəiısə girişmək 1 -münakaşaya, tartışmaya başlamak. 2-birine inat bir işi yapmağa başlamak, onunla yanşmak. bəhsə qarışmaq birisi ile tartışmaya tu-tıılmak. bəxş etmək bağışlämak, vermek, ihsan etmek. bəxt aynası 1-baht, talih. 2-nikäh merasimi dolayısıyla verilen ziyafete konan ayna. bəxt aynası kas olmaq muradma ermeden ölmek. bəxt əxtəri (sitarəsi, ulduzu) parlamaq şansı yüzüne gülmek, talihi parlak olmak. bəxtə daş atmaq bahtma sırtmı dönmek, verilen şansı değerlendirmemek. bəxtəvər başıma genelde kadmlarm ken-dileri ile ilgili olarak beğenmedikleri bir haberi duyduklarmda alay şeklinde kullan-dıkları bir ifade. bəxtəvər başın (başınız) bir işte birisinin şansı yäver gittiğinde söylenir (bazen alay ifadesi olarak kullamlır). bəxtəvər başına bak. bəxtəvər başın (ba-şınız). bəxtəvər etmək mutlu etmek, sevindirmek. bəxtəvər olasan 1-bahtiyar olasm, mutlu olasm. 2-ne mutlu sana. bəxti açılmaq şansı açılmak, işleri yolunda yürümeğe başlamak, zorluklardan kurtul-mak, kötü günleri geride bırakmak. bəxti ayaq üstə (üzdə) dürmaq (oimaq) işleri tıkınnda gitmek, istediğine uläşmak. bəxti bağlanmaq bahtı kapanmak, evle-nememek, kimseye varamamak veya kimse ile evlenememek. bəxti cin atına minmək şansı dönmek, bahtı ters dönmek. bəxti çəmbər şansız, talihsiz. bəxti çönmək (dönmək, küsmək, sönmək, tərs gəlmək, yatmaq) şansı dönmek, işleri iyi gitmemek, başarısızJığa uğramak, hayatmda zor günler başlamak. bəxti gətirmək (kosmək, qudurmaq, yar olmaq) şansı açılmak, başianh olmak, işleri yolundä yürümek, şansı gülmek, şansı yä-ver gitmek. bəxti gətirməmək şansı yäver gitmemek.

bəxti işləmək başarıh olmak, işleri yolunda yürümek, şansı gülmek. bəxti qara gəlmək şansı ters dönmek, kötü şeylerle karşılaşmak, başma beiälar gel-mek. bəxti qara yazılmaq bahtı Jcara olmak. kaderi kötü yazılmak. bəxti qaranquş bəxti kimi olmaq bir yer-de karar kılamamak, oradan oraya göç et-mek. bəxti olmaq şansı olmalc. bəxti olmamaq şansı olmamak. bəxti uğurlu olmaq şansı iyi olmak, şansı yäver gitmek. bəxti üzdədir şansı yäver gidiyor, şanslı-dır. bəxti üzünə gülmək kader yüzüne gülmek, şansı yäver gitmek, talihi yüzüne gülmek. bəxti üzünə gülməmək kader yüzüne gülmemek, talihi tersine dönmek. bəxti verib şansı var, şansı yäver gidiyor. bəxti yatmaq şansı yatmak, işleri yolunda gitmemek, kapılar yüzüne kapanmak. bəxti yeyin olmaq şanslı olmak, talihli olmak. bəxtin üzü dönmək şansı dönmek, şansı yäver gitmemek. bəxtin üzünə gülsün talihin yüzüne gül-sün, şansm yäver gitsin. bəxtindən küsmək şansmdan küsmek, kaderinden küsmek, kabahati kaderinde bulmak. bəxtindən razı olmaq talihinden memnun olmak. bəxtindən şikayətlənmək kendi kaderinr den şikäyet etmek, bəxtihə ağ: gün doğmaq bahtı yüzüne gülmek, muttu ve mesut günlere kavuşmak. sıkmtıh günlerden müreffeh günlere kar vuşmak. bəxtinə çıxmaq I-şansına çıkmak, iyi veya-kötü bir şeye rastlämak, tesadüf etmek, 2-(oyunda) kazanmak. bəxtihə düşmək (gəlmək) şansına çıkmak, kaderine çıkmak. bəxtinə- güvənmək şansına güvenmek. bəxtinə ləənət oxumaq kaderine lähet, okumak, tahhine Jänet okumak, memnuni-yetsizliğini bildirmek.

tto:

Page 112: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

bəxtinə şıllaq (təpik) atnıaq şülcretme-mek, kısmetine çıkana tekme savurmak. bəxtini sınamaq şansmı denemek. bəxtinin qapısı bağlı olmaq kapılar yüzü-ne kapanmak, şansı kapalı olmak. bəxtinin ulduzu parlamaq bak. bəxti ayaq üstü olmaq. bəxtiyar eləmək bahtiyar etmek, mutlu kılmak, sevindirmek. bəxtiyar olmaq bahtiyar olmak, sevinmek, saadet duymak, mesut olmak. bəxud düşmək bir kelimeyi veya işareti vs. anlamak. bəxyə getmək (vurmaq) yarayı dikmek. bəxyəni üzdən vurmaq fazla derine in-memek. bəla axtarmaq belä aranıak. bəla çəkdirmək ısürap çekmesine sebep olmak. bəla çəkmək kötü şeylere maruz kalmak. bəla kəsiimək belä olmak, birine musallat oimak, daimi olarak rahatsız ediçi davra-nışlarda bulunmak. bəiadan qurtarmaq belädan kurtulmak, belädan kurtarmak. 1-belädan yakasmı kurtarmak, uzaklaşmak. 2-birini kötülük-lerden sakmdırmak, gelecek bir belädan korumak. bəianı satın (bəlasını) almaq beläyı satm almak, belä peşice gitmek, beiä aramak. bəlasım çəkmək sıkıntısını çekmek. bəlasmı tapmaq beläsmı bulmak, hak ettiği kötü häle düşmek, başfna belä gel-mek, aradığı şeye mamz kalmak. bəlaya çatmaq belä iie karşılaşmak, beläya düşmek. bəlaya düçar olmaq beläya uğramak, be-iäyla karşılaşmak. bolaya girmək beläya girmek, beläya düşmek. bəläya rast gəlmək. belä ile karşrlaşmak, karşısına belä çıkmak. bəlaya salmaq başmı beläya sokmak. bəlaya uğramaq beläya uğramak, kötü şeyierle karşılaşmak, başma kötü işler gelr mek. bəlbəşurluq salmaq karışıklık çıkarmak. bələd- olmaq tanımak, bilmek, aşina olmak, bələkdən təzə çıxıb henüz çocuktur.

bəlgə aparmaq adak veya nişan için yüzük vs. götürmek, adaklamak. bəlgə gətirmək bahane etmek, bahane uydurmak. bəli bəli demək birini onaylamak, ona muti olmak. bəli dedin, bəlaya düşdün evet dedin be-läya düştün. bəli ya! bak. bəli bəli demək. bəikəni əksən məgər (şənbəllə) bitər (göyərər) 1-tereddütle bir şey yapılmaz, kendin işe dalmahsm, her şeye şüpheyle yaklaşım göstermenin anlamı yoktur. 2-hep olumsuz laflar ederek "belki, belki" diyerek karşı çıkan kimseye cevaben söy-lenir. bəlii etmək aydmlatmak, ortaya çıkarmak, meydana çıkarmak. bəlli olmaq belli olmak, ortaya çıkmak, äşikär olmak, belirlenmek, bilinmek. bənd almaq gidip veya koşup bir yerde durmak, kalmak. bənd bənd olmaq 1-boğum boğum, halka halka olmak. 2-maddeler häline gelmek. 3-bölümler häline gelmek. bənd bərəni axtarmaq her tarafı aramak. bənd bərəni bağlamaq her tarali kesmek. bənd etmək (eləmək) bent eünek. 1-bağlamak. 2-äşık etmek, meftun etmek, kendine bağlamak. bənd olma! (olmayın!) 1-rahatsız etmeyin, vazgeçin, yakamı bırakın. 2-düşünmeyin, önemsemeyin, boş verin. bənd' olmaq 1-bent olinak, äşık olmak, vumlmak. 2-yapışıp kopmamak, vazgeç-memek, takılmak. 3-eklenmek, takılmak, birbirine geçmek. 4-bir işe başlamak, bir işle meşgul olmak, uğraşmak. bənd vurmaq 1-birini; hapsetmek. 2-(suyun) önünü kesmek, set çekmek. bəndə çəkmək 1-tuzağa düşürmeğe çaliş-mak. 2-ellerini, kollarmı bağlamak, hareket etmesine engel olmak. bəndə düşmək 1-takılmak, engellenmek, takılip kalmak, gecikmek. 2-tuzağa düş-mek. bəndə salmaq 1-ele geçirmek, tuzağa dü-şünnek. 2-hapsetmek, içeri tıkmak. 3-bir

111

Page 113: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

şeyle kafäsmı meşgul etmek, bir iş yapma-sına mäni olmak. bəndə vurmaq 1-kaçmasına engel olmak için ellerini, ayaklanm bağlamak. 2-bak. bəndinə çəkmək tuzağına düşürmeğe ça-lışmak, pençesine geçirmek. bəndəm yerimək tabak hastahğı sebebiyle aksayarak yürümek (hayvan). bəndi suya vermək 1-bekäretini vermek, kızhğmı bozdurmak. 2-hata yapmak, artık iş işten geçmek. bəndini bağiamaq hareket kabiliyetini sınniamak, mahdutlaştırmak. bəndivan olmaq 1-bir tarafa takılma veya herhangi bir engelden dolayı iş yapama-mak. 2-konmak, tünernek. bəngələyi qaçmaq çok korkmak. bənizi ağarmaq (qaçmaq) benzi uçmak, korkudan, heyecandan vs. dolayı rengi sararmak, beyazlaşmak, tabii rengini kay-betmek. bəiızi solmaq benzi solmak. 1-zayıflamak. 2-zayıflık veyä hastahktan dolayı yüzü sararmak. bənzinə qan gəlmək (yerimək) benzine kan gelmek, sağlıklı duruma gelmek, gücü kuvveti yerine gelmek. bərabər etmək (eləmək, qoymaq, tutmaq) 1-başkası ile aynı seviyede tut-mak, eş, eşit kabul etmek. 2-eşitlemek. bərabər getmək yan yana gitmek, omuz omuza gitmek. bəraət qazandırmaq temize çıkarmak, haklı olduğunu itiraf etmek, aklamak. bəraət qazanmaq günahsız, suçsuz oiduğu meydana çıkmak, temize çıkmak. bəravuz almaq (etmək, eləmək) emanet etmek, almak. bəravuz vermək emanet vermek. bərbad etmək (qoymaq) berbat etmek, dağıtmak, bozmak, harap etmek, alt üst etmek, mahvetmek. bərbad olmaq berbat olmak, däğılmäk, viran olmak, bozulmak, harap olmak, alt üst olmak, mahvolmak. bərbənd qoymaq çay veya arka bent yap-mak, bent yaparak suyun önünü kesmek. bərdək (bərdəx) vurmaq biçilmiş ekini kümelemek, küme yapmak.

1

bərə bitirmək ürün vermek, neticesi .ol-mak. bərə gəzdirmək tarlayı, ekini sulamak. bərə kəsmək geçidi kesmek, çıkış, kaçı^ yolunü kapatmak. bərə sovmaq suyun önündeki bendi açarak bırakmak. bərə vurmaq engel olmak, mäni olmak. bərəkət artmaq (tapmaq) bollaşmak. artmak, çoğalmak, kıymetlenmek, değeı-kazanmak. bərəkət yağmaq bölluk olmak, artmak, çoğalmak. bərəkəti başından aşıb daşmaq (aşmaq) 1-son derece bereketli olmak. 2-kazancı çok olmak. bərəkəti yzünə gülmək bol olmak, ürün vs. son derece çok olmak. bərəkətini qara yel aparmaq bereketi havaya uçmak, bereketsiz olmak, çok ça-buk bitmek. hərəiə qalmaq (göz) hayretle açılmak; şaşkınhğm, korkünun verdiği dııyguyla büyünıek. bərəni suya vermək sorumluluğunu idrak edemeyerek hata yapmak, yaptığı hatadan dolayı zarar görmek. bərgəşt etmək geri gelmek, geri dönmek. bərhayat olmaq yaşamak, sağ sälim ol-mak. bərhəm etmək bozmak, dağıtmak, berbäl etmek. bərhəm olmaq bozulmak, dağılnıak, ber-bat olmak. bərhəva - etmək berhäva etnıek, mahvet-mek, telef etmek, havaya uçurmak. bərk ayağa çəkmək. denemek, zoıiuklar karşısında denemek. bərk ayaqda (gühdə) dar anda, zor du-rumda, tehlikeli anda. bərk bərk tapşırmaq sıkı sıkı tembih et-mek. bərk boş görmək bak. bərkdən boşdan çıxmaq. bərk danlamaq ağzına geleni söylemek, azaıiämak, paylamak. bərk dəymək sözleri dokunmak. -bərk durmaq sağlam şekilde yerinde diır-mak.

12

Page 114: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

bərk söymək ağız dolusu küfür etmek. bərk söyüşmək karşılıklı küfürleşmek, kavga etmek. bərk yjüyürjnək-hızh koşmak. bərkdə gizlətmək sıkıyı görünee sakla-mak, ihkär etmek, söylememek, gösterme-mek". bərkdən boşdan çıxartmaq denemek. bərkdən boşdan çıxmaq hayatın zörlukla-n ile karşılaşmäk, engelleri äşmak, tecrü-beli, deniyimli olmak. bərkdən çıxmaq zor durumdan kurtulmak. bərkdən güimək yüksek sesle gülmek. bərkə boşa düşmək zorlüklar geçirmek, zorluklaıia karşılaşmak. bərkə boşa salmaq denemeden geçirmek, imtihan etmek. bərkə çəkmək (qısnamaq, qoşmaq) zor-luklarla karşıläştırmak. bərkə düşmək zora diişmek, sıkıştırılmak bərkə qalsa eğer gerekirse, zor durum oluşursa (yaparıın, yapar, yaparsın, yapılır). bərkə saimaq zor bir durumla karşılaştır-mak. bərkiməmiş qatıq umulduğu gibi çıkma-yan durum. bərkinə boşıına baxmadan hiçbir şeye, hiçbir soruna önem vermeden. bərkiy eləmək 1-yara apse yapmak, yara milcrop kaparak şişmek ve cerahat bağla-mak. 2-kurakhk sebebiyle çatlamak (top-rak). bərkiy ölmaq kuräkhk veya çok çiğnen-meden dolayı sertleşmek (toprak). bərkiyib durmaq ayak diremek, inatlaş-mak, söylediğinden, isteğinden vazgeçme-mek bərpa etınək 1-önceki durumuna getirmek, yeniden yapmak. 2-evvelki haklärına ka-vuşturmak, haklarını geri vermek. 3-meydana getirmek, oluşturmak. 4-yapmak, öluşturmak, meydana getinnek. bərpa olmaq yapılmak, meydana gelmek, oluşmak, türemek, eski durumuna gelmek. bərrax düşmək yaşadığı yeri terk etmek, yaşadığı yere gitmemek. bərşikəst olmaq iflas etmek, kınk çıkmak. bərtərəf etmək bertaraf etmek, ortadan kaldırmak.

bərtərəf olmaq bertaraf olmak, ortadan kaldıfılmak, bir köşeye atılmak. bəs demək yeter demek, gözü doymak, tatmin olmäk. bəs ki es. 1-oldukça fazla. 2-o kadar ki. bəs qədər yeteri kadar, oldukça, çok, gere-ği kadar. bəs nəyə altı ayiıq olursan?! neden tezcanlılık ediyorsun?!, aceleci, tez canlı olan kimseler için kullanılır, yedi aylık mı doğdun? bəs olmaq yetmek, käfi olmak. bəsarəti (bəsirəti) bağlanmaq (bağh olmaq) basireti bağlanmak, gerçeği göre-memek, gäfil olmak, idrak edememek. bəstə bağlamaq bir şeyi, demeti, desteği bağlamak, deste, demet yapmak. bəstə girmək täkipten kaçarak, kutsal ka-bul edilen bir yere veya nüfuzlu bir şähsm evine sığınmak. bəşir eləmək üretmek, bir şey yetiştirmek. bət bənizdən olmaq beti benzi kalmamak, korku, heyecan, üzüntü vs. den dolayı rengi solmak. bət bənizi ağarmaq (qaçmaq, uçmaq) bak. bət bənizdən olmaq. bət düşmək dilin üzerinde küçük sivilce çıkrnak. bəy balası kimi dolanmaq güzel ömür sürmek, kimseye muhtaç olmadan güzel bir hayat sürmek. bəy bəy buyurmaq kibirlenerek, kabara-rak emir vermek, büyüklük taslamak. bəy durmaq bir yerde kımıldamadan durmak, hazırolda durınak. bəyənirsən bağla belinə çok beğeniyorsan al kendine. bəyənmirsən sənə müzvərə bişirək "çok nazlanma, yemeğini ye!" anlamında bir uyan ifadesi. bəyana gəlmək konuşmaya başlamak. bəyənirsən bağla belən beğeniyorsan ken-dine al. bəzək bəzəmək süslemek, güzelleştirmek. bəzək qoymaq mübäläğah bir şekilde tas-vir etmek. bəzək vurmaq süslemek, süs yapmak, güzelleştirmek. bəzl etmək es. bağışlamak, esirgememek.

13

Page 115: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

bıcqil düzülmək aynı tarzda ve biçimde dizilmek, sıraya dizilmek. bıçağı boğazına dirəmək çıkılmaz vazi-yete düşürmek, çok sıkişfırmäk, täciz et-mek. bıçağı quyruqda sındırmaq işi yanda bırakmak. bıçaq aitına getmək 1-bıçak altma yat-mak, ameliyät olmak. 2-bilerek tehlikeli bir işe el atmak. bıçaq altında ölmək ameliyattan çıkma-mak, masada kalmak. bıçaq bəndə (boğaza, sümüyə) dayanmaq (dəymək, dirənmək, toxunmaq) 1-bıçak kemiğe dayanmak, tahammülü son noktasma ulaşmak. 2-sıkıntıda olmak. 3-bir işi yapmaya mecbur olmak. bıçaq kimi kəsmək 1-bıçak gibi kesmek, konuşma veya sohbeti durdurmak. 2-çok rahatcasma kesmek, kolayca kesmek. bıçaq olmaq düşman olmak. bıçaq pendir kəsən kimi! bıçak gibi kesti! genelde bir hastahğa karşı kullanılan ilacın etkisinin güçlü olduğunu ifäde eder. bıçaq vursan qaın çıxmaz 1-çok sağhklı kimse. 2-son derece sölgun kimse. 3-kendini kaybedecek dereeede hiddetlenmiş, çok sinirlenmiş kimse için kullamhr. bığ al'tı gülmək bıyd< altındän gülmek, anlamlı gülmek. bığ altmdan gülümsünmək alayh gül-mek, istihza etmek. bığ yäğı vermək 1-rüşvet vermek. 2-ş. pay vermek. bığ (bığının) yeri (təzəcə, yenicə) tərləmək bulüğ çağına ermek, ergenliğe ulaşmak. bığaltı qımışmaq bıyık altmdan gülmek; dalga geçmek. bığdan götürüb saqqaia yamamaq an-lämsız, faydasız işler yapmak. bığı tərləmək bıyığı terlemek, çocukluktan kurtulmak, bıyıkları çıkmak, ergenlik çağı-na ermek. bığını balta kəsməz bıyığım balta kesmez, çok güçlü, yiğit insanar için kullanılan bir deyim.

biğmı burmaq 1-bıyığmı burmak, kasm-mäk, şişinmek, kendine güvenmek, çalım satmak, böbürlenmek. 2-durumu, häli iyi olmak. 3-göğüs germek, katianrhak, Tnıikä-vemet etmek. bığmı (bığlarmı) gəmirmək çok sinirlen-mek. biğmı yağlamaq bak. bığ yağı vermək. bığmm altına salmaq dalga geçmek, ha-karet etmek. bığmın altından gülmək bıyık altından gülmek, alay etmek, dalga geçmek. bığının altmdan keçmək 1 -rüşvet vermek. 2- belirli bir konuda düşüneesini öğrenmek. bığlarını eşmək 1-keyfi yerinde olmak, rahatlamış olmak. 2-keyiflenmek, zevkten dörtköşf olmak. bığlarmı oynatmaq kibirlenmek, kasın-mak. bıq vurmaq ağaca aşı yapmak. bırız bırız gəzmək suratını asarak dolaş-mak, bir şeyden dolayı loismek, incinmek. biabır etmək (eləmək, eyləmək) rezil etmek, kepaze etmek, adım lekelemek. biabır olmaq rezil olmak, kepaze olmak, adı lekelenmek. bibili getmək dört dönmek. bicar əkmək pirinç fidesi ekmek. bicəşum eləmək güzün tarlayı sürmek. bicəyi doğmaq ilk doğumuriu yapmak. bicinə gəlmək düve väktinden önce gebe kalmak. biclik göstərmək hilekärhk yapmak. biciik işlətmək hile yapmak. bicoyluq eləmək zengin veya soylu birinin evinde çocukken hizmetçi olmak. biçaq vursaydın qaiu çıxmazdı çok hid-detlenmiş kimseler için söylenir. bidət qoymaq yeni bir hava getirmek, yenilik getirmek. bidad etmək (eləmək) zulmetmek, azap vermek. bidar etmək (eləmək, qılmaq) uykudan uyandırmak. bidar olmaq uyanık olmäk, uyumamak, uyanık kalmak. biədəblik etmək edepsizlik etmek, terbiye-sizlik etmek, kaba davranmak ve edebe aykırı sözler sarf etmek.

14

Page 116: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

bigir vermək yardım etmek, yafdııncı olmak, yardımına koşmak. bihörmət etmək rezil emek; saygısını, itibarmı, nüfuzunu zedelemek, haysiyetini ayaklar altma almak, bihörmət olmaq saygısmı, itibarını, nüfu-zunu kaybetmek. bihuş etmək (eləmək) mest etmek, sarhoş etınek, akimı başmdan almak. bihuş olmaq hayran olmak, mest olmak, kapılmak. bikei' olmaq 1-keyifsiz, moralsiz, kederli, gamh olmak. 2-kendini rahatsız hissetmek, lıasta olmak. bil (gör) analar necə öğullar doğub! a-nalar ne oğullar doğururmuş! bir övünme ifadesi. bildir biidir demək makineli tüfek gibi saymak, aralıksız konuşmak. bildir gedən bildirçin, hanı sənin bir qılçm?! çoktandır görmediği ve bir şey vaat etmiş bir kimseyle karşılaşıldığı anda kullanılan alayh serzeniş ifadesi. bildiyin qarnında! sırrını açına!; surmı kendine sakla! bildiyindən əl çəkməmək kendi bildiğini okumak. biidiyindən qalmamaq bildiğini okumak, ısrar etmek, inatlaşmak, kendi kafasmdaki-ni yapmak. bildiyini babasına (dä) dədəsinə (də) verməz (verən deyil) kimseyi dinlemez, kendi bildiğinden şaşmaz. f

bildiyini etmək bildiğini yapmak, kendi bildiğini yapmak. biləyə dolamaq (doiamaq) dalga geçmek, sataşmak, takılmak. bilmək olmaz Allah bilir, kimse bilmez. bilməyirəm yerin altmdayam ya üstündə! durumun son derece karışık ol-masından vs. kendini kaybeden birinin söylediği bir ifade. bina edilmək bina edilmek, yapıhnak, kuruhnak, tesis edilmek. bina etmək 1-bina etmek, yapmäk, kur-mak, meydana getirmek. 2-olüşturmak, meydana getirmek.

bina (binasmı) qoymaq 1-temelini atmak,. başlamak. 2-es. halletmek, çare düşünmek,, gereğini yapmak. 3-gitmek, yönelmek. bina olmaq (olunmaq) inşa ölmak, kural-mak, yapılmak, tesis edilmek. binagüzarlıq etmək 1-çare, çıkış yolu bulmak, tedbir görmek. 2-kanun yapmak, karar çıkarmak; emir vermek. binası qoyulmaq inşa edilmek, kurulmak, yapılmäk, tesis edilmek. binəsib etmək (qoymaq) mahrum etmek. binəsib olmaq mahrum olmak. binəva olmaq zavalh olmak, bedbaht ol-mak, mutsuz, kısmetsiz olmak. bir adamın (kəsin) toyuğuna daş atmamaq (kiş deməmək) kimseyi incit-memek. bir addım belə (onsuz) atmamaq bir yere o olmadan gitmemek, hep birlikte gitmek. bir addım da geri çekilməmək inatlaş-mak; lafmdan dönmemek. bir addım da gözündən qoymamaq gö-zünün önünden ayınnamak. bir addımhğmda olmaq çok yakınında olmak, çok yalcm olmak. bir ağaca çıxıb min budağı qırmaq (silkələmək) bak. bir budağa çıxıb min biriııi silkələmək (tərpətmək). bir ağız azıcık, bir sefer. bir ağızdan bir ağızdan, hep beraber, bir-likte, koro hälinde, herkes birden, aynı anda. bir aləm oldukça çok, smırsız, son derece fazla. bir Allah bilsin, bir də sən (mən) aramız-da kalsın. kimselere söyleme. bir almadir yarı bölünüb bak. bir alma-nın yarısı o, yarısı bu. bir almanm yarısı o, yarısı bu birbirine çok benzeyen iki kimse için söylenen bir ifade. bir araya (yerə) gəlmək 1-bir karar ver-mek. 2-toplanmak. bir arxa getməmək anlaşamamak, uyuşa-mamak. bir arpa boyu çok kısa mesafe. bir atım (atunlıq) barıtı var bir atımlık barutu vardır.

115

Page 117: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

blr atımlıq barıtı olmaq bir atımlık barutu olmak, devam edecek gücü olmamak, gücü sınırh olmak. bir ayağa istifadə eiəmək bir şeyi uzun zaman diğeri ile değiştirmeden sürekli kullanmak. bir ayağı bu dünyada, o biri ayäğı qəbirdə olmaq ölümü yakın olmalc. bir ayağı burada, bir äyağı oräda iki yer arasmda mekik dokuyan, sürekli gidip ge-ien insanlar için kullanılır. bir, ayağı getmək, bir ayağı getməmək tereddüt etmek, ne yapacağını bilmemek. bir ayağı qaçaqda olmaq acelesi olmak. bir ayağı qəbirdə olmaq bir ayağı çukurda olmak. 1-ölüme yakm olmak. 2-çok ihti-yarlamak, çok yaşlanmak. bir ayağı o dünyada, bir ayağı bu dün-yada ölümüne çok az kälmış kimse, ölümü beklenen kimse için söylenir. bir ayağı orda biri burda bak. bir ayağı burada bir ayağı orada. bir ayağma baxmaq, bir başına baştan ayağa süzmek. bir ayağınızın altına da baxasınız (baxın) "bizlerin de vaıiığını hissedin" anlamında bır saygı ve tevazu ifadesi. bir ayaq getmək temelli gitmek, çıkrp gitmiş ve çoktandır ortalıkta görünmeyen kimseler için söylenir. bir ayaq ilə getmə! bir misafiri yolcu e-derken "tekrar bekleriz" anlammda söyle-nen bir ifade. bir ayaq sənin, bir ayaq mənim çok ya-vaş adımlaıia. bir baltaya sap olmaq bir işe yaramak, bir yerde çalışmağa, ekmeğini kazanmağa başlamalc. bir barmaq qatıqdan (yoğurtdan) ötrü tuluğu dəlmək pire için yorgan yakmak, küçiik veya önemsiz bir şey için önemli bir şeyi mahvetmek. bir baş bir ayaq olmaq 1 -doştçasma hare-ket etmek, el ele vermek. 2-evlenmek, aile kurmak. bir baş uca iki kişi veya şey karşılaştırılır-ken birinin diğerinden biraz daha üstün olduğunu bildiren bir ifade.

bir baş yuxarı herhängi bir yönden başka-smdan üstün. bir baş yııxarı olmaq biraz üstün, bira/ fazla olmak. bir başdan bir taraftan başlayarak. bir başı, min oynaşı olmaq bir kplüıkuı kırk karpuz taşımak, bir siirü işi biıiikU' yapmaya çahşmak. bir başı min sevdası olmaq oldukça çok problemi olmak. bir başıııa bir dizinə döymək (vurmaq) bin pişman olmak, hayıflanmak. bir batman bal ilə yemək olmamaq söy-lenen bir sözün lcabul edilemez olduğunıı bildiren bir ifade. bir bezin qıräğı olmaq aynı olmak, birbi-rinden iäjkı olmamak. bir bir yöluh buraxmaq teker teker kan-dırmak. bir biri iiə üz göz olmaq münakaşa etmek. dalaşmak, birbirini çekememelc. bir birindən geri qalnıamaq aynı olmak birbirinden farlcı olmamak. bir birinə baxmaq. 1-karşılıkh olaralc ba-kışmak. 2-rekabet etmek. 3-birinin yaptığı-nı yapmak, takljt etmek. bir birinə daraşmaq birbiriyle kavga ei-mek, boğuşmak, birbirini mahvetmeyo çalışmak. bir birinə dəymək (qarışmaq) karışıklık çıkmak, heyecan oluşmak, herkes telaşa. endişeye kapılmak, ortalık velveleye git-mek. bir birihə girmək birbirine girmek, kar-makanşık olmak. bir birinə qarışmaq 1-birbirine karışmak. dolaşmak, çözülemeyecek duruma gelmek. 2-heyecana, telaşa kapılmalc, karışıkhk yäranmak. bağınp çağırma meydana gel-mek, canhhk peyda olmak, hareketlenmek. bir birinə sarılmaq birbirine sarılmak. hasretle kucaklaşmak. bir birinə vurdurmaq kavga ettirmek, münakaşa ettinnek, aralarmı açmak. ... bir birinə vurmaq çok aramak. bir birinə zəncirlənmək birbirine bağlan-mak, peş peşe dizilmek, sıralänmak. bir birini başä düşmək birbirini anlamak.

116

Page 118: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

bir birini başa düşməmək birbifini anla-ınamak, bir birini cırmaqlamaq birbiriyle kavga etmek, geçinememek, birbirine tırnak at-mak. bir birini didmək dovüşmek, kavga et-mek, boğuşmak, dalaşmak. bir birini keçmək birbirini geçrriek için yarışmak. bir birini kəsmək birbirini kesmek, kesiş-mek (çizgiler, izler vs.). bir birini tainamlämaq birbirini tamam-lamak, bir tatn, bir bütün meydana getir-mek, birbirine iläve olmak. bir bärinin ağzına baxmaq birbirinin ağ-zına tükürmek, birbirini tekrar etmek, bir konuda sözleşmiş gibi ağız birliği etmek. bir birinin bəhsinə düşmək l-birbiriyle yanşmak. 2-birbirinin inadına yapmälc bir birinin canma düşmək kavga etrriek; tartışmak, münakaşa etmek. bir birinin_ düini başa düşməmək birbiri-ni anlamamak. bir birinin dilini sözsüz başa düşmək birbirini çok iyi anlamak, çok iyi anläşmak. bir birinin əlindən qapmaq bifbirinin elinden kapmak, käpış kapış etmek. bir birinin ətini yemək (didmək) (tükünü didmək) birbirini çekememek, sürekli kavga etmek. bir birinin kölgəsinə güllə atınaq birbirle-rini gıyaplarmda tehdit etmek, birbirlerini sevmemek. f

bir birinin kölgəsini qılmclämaq bäk. birbirinin kölgəsinə güllə atmaq. bir birinin üzərinə qaldırmaq kavga et-tirmek, birbirinin üstüne kışkırtmak. bir budağa çıxıb miiı birini siikələmək (tərpətmək) bir şey hakkmda konuşurken birçoklannı da kufcalamak. bir burum qaynamaq biraz kaynamäk, az kaynamak. bir caiı deyib min can eşitmək birbiflerini çok sevmek. bir cəbhədən lıərəkət etmək aynı çizgide olmak. bir cilddən min cildə girib çıxmaq bak. min qəlibə düşmək.

bir cür olmaq l-üzülmek. morali bozul-mak. 2-heyecanlanmak, sıkılmak. utanır gibi ölmak. bir cüt alma kimi birbirine çok benzeyen kimseler için kullanılır. bir çala biraz, azıcık. bir çanaq darı atsaiar, biri də y.erə düşməz 1-ş. çok eski, yırtık pırtık elbise. 2-yüzü çopuflu kimse için kullanılır. hir çeynəm saqqızın var, çeynə yapışdır alnına yaptığm kötü işi veya aileyi rezil edecek şeyi herkese yayma, kimselere bil-dirme. bir çətən hayli, çok, bir sürü. bir çıqqah bak. bir çimdik. bir çimdik azıcık, biraz. bir çimdik toz kimi yoxa çıxmaq bir anda kaybolmak. bir çuval darının saymdan çoxdur sayıl-mayacak kadar çoktur.

. bir çürük qoza dəyməz anlamsız. önem-siz, ehemmiyetsiz şey. bir daha 1-bir sefer dahä, yine de, tekrar. 2-bundan sonra, artık, hiçbir zaman. bir dam (damın) altında yaşamaq 1-beraber yaşamak. 2-evli olmak. bir daş altda (altdan), bir daş üstdə (üstdən) kimse duymasın, gizli kalsın, aramızdä kalsın. bir daş olub quyuya düşmək 1-haber alınamamak. 2-kaybohnak, sesi soluğu kesilmek. bir daşla iki quş vurmaq bir taşla iki kuş vurmak, bir sefer zahinet çekmekle iki işi birden yapmak. bir dediyini iki eləməmək läfını yere dü-şürmemek, çok saygı göstermek, bir dedi-ğini iki etrriemek. bir deyib beş gülmək keyfi yerinde olmak, neşelenmek. bir deyib min güləsən! neşen eksik olma-sm, yüzün hep gülsün. bir də bir de. 1-bir däha, tekraren. 2-bundän sonra, artık. 3-iläve, başka, üstelik. 4-anilik bildirir; birden bire, beklenıeden. bir də qələt eləməsin "bir daha böyle bir iş yapmasın" şeklinde uyarı.

117

Page 119: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

bir dəl'ə də olsa "hıç, kat'iyen, asla, hiçbir zaman" anlammda duruma karşı tavrı bil-dirir. bir dəli şeytän deyir şeytaıı diyor ki, bir şeyi yapmak düşüncesinde olmayan; ancak kızgınlık veya herhangi bir dürtü sebebiyle onu yapmalc istediğini ima edenlerin lcul-landığı ifade. bir dərədə yeddi yetim ilə qalmaq yar-dımsız, lcimsesiz oimak. bir dəri bir sümük bir deri bir kemik, son derece zayıf, sıska. bir dəri bir sümük qalmaq bir deri bir kemilc lcalmak. son dereee zayıflamak. bir dıqqara bak. bir dınqıh. bir dmqa bak. bir dınqılı. bir dınqılı biraz, bir parça, bir lokma. bir dırnağına belə dəyməz tımağı bile etmez, ondan çolc değersizdir, onun kadar kıymeti yolctur. bir dikili ağacı da yoxdur hiçbir şeyi . yolctur. bir dildə danışmaq aynı şeyi düşünmek, düşünceleri bir olmak. bir dili var qırx açarı iki yüzlü, riyakär kimse. bir dilimə 1 -peş peşe, art arda, nefes alma-dan. 2-bir seferde, bir nefeste.

: bir dizinə vurmaq, bir başına çolc pişman olmak. son derece pişmanlık duymak. bir dodaq gülmək dudağı kaçmak, gülüm-semelc.

: bir dürlü 1-bir çeşit, bir tür. 2-hiçbir ne-; denle, hiçbir vasıtayla, asla, ne yaptıysam. j bir eləmək birleştirmek, birbirine uygun ; häle getirmek, aynileştirmek.

bir eşşəyə minib əllisini döyəşdəmə söy-1 leyecek sözün varsa konuş başkalannı veya i başka şeyleri karıştırma. * bir evli kimi yaşamaq aynı evde yaşamak,

evli gibi yaşamak. bir əl bir defa, bir kere, bir devre.

: bir əl bir təpə qalmaq yalmz kalmak. iibir əldə iki qarpız tutmaq bir koltuğa iki > karpuz almak, aym anda birkaç işi birden

yapmaya çahşmak. ' bir əli bir başı qalmaq yalnız kalmak,

yalnız başma kalmak.

bir əli yağda, bir əli balda olmaq bir eli yağda bir eli balda olmak, maddı durumu iyi olmak, varhk ve bolluk içinde olmak. bir əmbiz hayli, çolc, fazla. bir əppək oldu uçdu göyə! bir şey kay-bolduğu vakit, her taraf aranıp da bıılun-madığında söylenir. bir əppəyə möhtacdır ekmeğe muhtaçtır, çok falcirdir. bir ərşinlik göy səthini döşünə önlük etmək kapıyı açaralc dışarıya çıkmak. bir ətək çokça, külliyath miktarda. bir fısqırıq qopdu ki. . . bir gürültü koptu k i . . . . bir gözdə görmək bak. bir gözlə baxmaq. bir gözlə baxmaq aynı gözle balanalc. 1-herkesi aynı gözle görmek. 2-lcendi çocu-ğundan ayırfhamak. bir gözü alça dərir bir gözü səbədə salır şaşı gözlüİer için kullanılan bir ifade. bir gözü çaya, bir gö?ü aya baxmaq ilcircikli davraıımak, bir gäye peşinde yürürken başka şeylere de yönelmek. bir güllə ilə iki nişan vurmaq bir taşla ilci kuş vurmak. bir həsir, bir Məmmədnəsir çolc fakir, yoksul, hiçbir şeyi olmayan kimse için söylenir. bir xəmirdən (undan) ypğrulub 1-birbirinden farkı olmayan, mayası aynı olan şeyler için lcullamlır. 2-aynı karalctere, ideale, düşüneeye sahip inşanlar için lculla-nıhr. bir xızan çokça, bir sürü. bir xoruza yük eləmək soyup soğana çe-virmek, nesi var nesi yoksa elinden almak. bir içim su kimi çok rahat, çok kolay. bir işdə barmağı (əli) olmaq bir şeye ka-rışmak. bir işə yapışmaq bir iş yapmak. bir.Jşin əlinde qaimaq bir işi yapmada aciz olmak, onu yapıp bitirememek. bir işin qulağmdan (quipundan) yapışmaq bir iş yapmak, bir işİe meşgul olmak. bir kalafa sümükdür çok zayıf kimse. bir kəlmə də deməmək bir kelime bile konuşmamak, hiç lconuşmamalc.

118

Page 120: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

bir kəro də oisun kat'iyen, asla, imkänsız, hiç anlamında. hir kəsin burnu (beiə) qanamamaq 1-tehlikeli bir durumdan kazasız beläsız kurtulmak, kimseye zarar gelmemek. 2-hiçbir şey olmamak, tehlikeli bir durumdan vs. sağ sälim kurtulmak. bir kəsin toyuğuna daş atmamaq (kiş deməmək) kimseyi incitmemek. son dere-ce uysal ve iyi karakterli olmak, herkesle iyi geçinmek. bir kitab (quran) söz danışmaq (demək) geniş bir şekilde izah etmek, konuyu çok geniş açıklamak. bir köniildon min könülə vurulmaq (aşiq olmaq) äşık olmak, vuruimak, çok sevmek. bir köynək ət tökmək son derece utan-mak, mahcup olmak, yüzü kızarmak. bir köynək tər tökmək T-Tef içinde käl-mak, çok çalışarak teıiemek. 2-çok uğra-şılmadığını, çaiışılmadığım bildiren bir alay ifadesi. bir köynək yaxın oimaq başkalanna nis-peten daha yakm olmak. bir köynəkdə qalmaq 1 -fakirieşmek, fakir olmak. 2-soyuhnak, nesi varsa elinden almmak. 3-soyunmak, çıplak lcalmak. bir köynəkdə qoymaq soyup soğana çe-virmek. bir qalaq yalan demək büyük palavra sıkmak. bir qana min qan etmək intikam almak, öcünü almak. bir qara pula dəyməz beş para efmez. bir qarm ae, bir qarın tox 1-yan aç yarı tok. 2-fakir, yöksul. bir qarın çörəyə möhtac olmaq bir lokma ekmeğe muhtaç olmak, maddi durumu iyi olmamak, yoksul olmak, fakir olmak. bir qarm ac, bir qarm tox bak. bir qarın ac, bir qarın tox, bir qäşıq qanından qorxmaq ölümden

' korkmak, korkıısundan düşmana boyun eğmek. bir qəiibdə yola gedəsi olmaq uyuşmak,

'düşünceleri ve davranışlan birbirine uy-mak.

1

bir .qəlibdə yola gedəsi olmamaq uyuş-mamak, düşünceleri ve davranışları birbiri-ne uymamak. bir qəlibə tökmək aynı biçime sökmak. bir qəpiyə dəyməz hiçbir krymeti,_ değeri yoktur anlammda, önemsiz şey için söyle-'-nir. bir qərarla beliıii bir düzeni, ahengi, sürati vs. değiştirmeden muntazam bir şekilde. bir qırnıq bak. bir qırtdaq. bir qırtdaq azıcık, çok az, bir parça. bir qoyub min götürmək bire bin kazan-mak, son derece kärlı çıkmak. bir qulaq bak. bir qırtdaq. bir qulağma bir kitab söz oxumaq en küçük teferruatma kadar anlatmak. bir qulağından ahb, o biri qulağından çıxartmaq (vermək) bir kulağından alıp

-öbürün-den - çıkarmak, duyup - yapmamak, söylenen söze ehemmiyet vermemek, ö-nemsememek, söylenen bir sözü, işi, teklifi yerine getirmemek, önem vermemek. bir quran söz danışmaq (muhatabm ina-dmı kırmak, yola getirmek için) bir konuyu bütün tafsilatıyia anlatmak, son derece geniş bilgi vennek. bir qurtunı su içməkdən də asan çok kolay. bir misqal dilini qoyııb bir batman başı ilə danışır şöylenen şeye veya sorulan bir soruya başıyla cevap verenler için kullanı-lır, at gibi kafasım salhyor. bir naxır bir sürü. bir narım var qırx yarım imkänı sınırlı, arzusu büyük olanların kullandığı bir ifade. bir nəfərə (nəfərinə) kimi (qədər) hepsi-ni, baştan başa, toplum olarak. bir nəfəs bir an, bir dakika, bir saniye. bir nöqtəyə vurmaq yanılmamak, şaşır-mamak, hep aynı şeyi yapmak, söylemek. bir o qalmışdı?! acayip bir teklife karşı tiksinti veya şakayla verilen cevap. bir oğlanm adını bir qıza qoymaq bir gençle kızı nişanlamak. bir olmaq birleşmek, ittifak yapmäk, an-laşmak. -bir panabada dəyməz çok değersiz. bir para 1-bazı. 2-biraz, bir miktar, bäzen. bir para adamlar bazı kimseler, bazıları.

19

Page 121: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

bir parça çörək çok az bulunan şey için kullanıiır. un JJCŞÖ y t y v M u ımaq Dirış-sanıurOTiiıaK,-bir rayVjLc3-'-ys)r'ğəimək belirli bir. fıkre,

-ouşunceye ulaşmak; räzı olmäk, anlaşmak; bir rəngə çaimaq 1-bir renge yakm olmak. 2-ona benzemek. bir saathq xəlifə çok kısa süren mevki, ınakam. bir saqqa ilə iki aşıq vurmaq bak: bir güllə ilə iki nişan vurmaq. bir samad biraz, bir an, bir dakika. bir sayaq (təhər) 1-bir çeşit, bir türlü, bir şekilde, şöyle böyle. 2-aceleyle, nasıl gel-diyse öyle", özen göstermeden. 3-nasılsa. 4-garip, başkalanna benzemeyen. bir səhnət bir defa. bif səslə keçniək xek oır oyia kabui ediK mek. bir səviyyədə olmaq aynı seviyede olmak, eşit olmak. bir sicilləmə söz demək uzun uzadıya nutuk atmak. bir sikidir bir boğazı! k. 1-akılsız, serseri, aylak gençler için kullamlan bir ifade. 2-bekär kimse. bir soluğa bir solulcta, bir nefeste. bir sözlə 1-tek kelimeyle. 2-konuşulan, tartışılan konuyu, sohbeti bitirmek için kullanılan bir ifade "özetle, kısaca, özet olarak" anlammda. bir sözün üstündə durmaq inatlaşmak; hep aym şeyi tekrar etmek. bir sözünü beş batman balla yemək ol-maz! kaba ve kırıcı konuşan kimseler için söylenir. bir sözünü bir xəndək sü ile yumaq ol-maz bak. bir sözünü beş batman balla yeməkolmäz!. bir sözünü iki eləmək sözünü dinleme-mek, itaraz "etmek, ricasmı yerine getirme-mek. bir sozünü iki eləməmək bak. bir dediyini iki eləməmək. bir stəkan çaya çağırmaq saygı ifadesi olarak çaya davet etmek. bir stəkan çaya getmək saygı ifädesi ola-rak çay davetine-gitmek. bir suyu çəkmək birine biraz benzemek.

bir sül'rədə (yerdə) duz çörək kəsmək (bir sofrada) tuz ekmek kesmek, do.stluk. aiPtauaşu*. cvıucrt. bir şahısı çıxrnca canı çıxar çok cimridir. bir şahıya güllə atmaq meteliğe kurşun atnıak, hiçbir şeyi olmamak. bir şeir deyib qafiyəsində qalmaq başla-dığı işi yarım bırakmak. bir şəkildən min şəklə düşmək bak. ınin qəlibə düşmək. bir şiilə çəkərəm daşşaqlaruı dişləmə çay içər "bir sille kondururum donuna edersin" anlammda çocuklara söylenen bir tehdit, korkutma.ifädesi. bir taxtası əskik olmaq bir tahtası eksik ohnak, kafadan çatlak olmak, mantıksız ış yapmak. ' bir taya çok, çokça, bir sürü. bir teldən asth qalmaq tek bir şeye ümidi kalmak. bir telə bağlı olmaq bak. bir teldən asılı qalmaq. bir təhər 1-kötü durumda. 2-bir şekilde, şöyle böyle. bir təhər olmäq 1-üzülmek, morali, asabı bozulmak. 2-durumu değişmek, ütanır gibi olmak, heyecanlanmak, sıkılmak. 3-laı. ölmek, yok olmak vs. bir tikə çörəkdən ötrü bir lokmä ekmek için (çahşmak, didinmek vs.).. bir tikə çörəyi olmaq kimseye mühtaç olmamak. bir tikə çörəyini əlindən almäq birinin geçimini sağlamasına engel olmak. bir tikəsi ovsanaya düşmək tesadüfi ola-rak bir belädan kurtulmak. bir tutnıaq aynı tutmak, birbirinden ayır-mamak. bir tük qaldı, bir sümük geriye hiçbır şey kalmadı. bir tükcə saymamaq aldırrnamak, önem-sememek. bif tüküııə də dəyməmək mukayese edin-ce birinin diğeri karşısinda çok değersiz olduğunu bildirir. ... bir tüküııə qurban (qurbandtr) lafı mı olur! sana kurbandır! bir tükünü də yerindən tərpətməmək umursamafnak, käle almamak.

120

Page 122: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

bir ucdätı 1-birtaraftan, bir baştan, bir yä^a^-2-daimi, devamli: "——-— —— bir ucdaiı bir uca bir şeyin bir başından diğer başma. bir ucu çömçə, bir ucu nimçə saz. bir udum su (içmək) kimi (asan) çok kolay, bir udumda derhal, bir anda. bir üzünə işəyib birinə tüpürmək k. ver-diği küçük bir şeyi veya yaptığım başına kakmak. bir vəziyyətdə qalmaq 1 -hareket etmer mek. 2-bulunduğu yerden yukarıya çıka-mamak, gelışmemek. bir vinti çatmır kafäsı basmıyor, aklı, hafrzaj5i^ejm_^^ bTr yana atmaq .Ukayıtsız davranışlarla kendinden uzaklaştırmak. 2-bir tarafa fırla-tıp atmak: bir yana çtxartmaq 1-halletmek, bir sonu-ca varmak. 2-eğitmek, büyütmek. bir yana çıxmaq hayatta, toplumda k.endi yerini bulmak. bir yana durmaq kenara çekilmek. bir yana getmək bir yere gitmek. bir yandan ... o biri yandan ... 1-... yet-mezmiş gibi diğer taraftan da ... 2-...däimi, sürekli. bir yandan da sən "hir taraftan da sen" hoşnutsuzluk.bildiren bir ifade. bir yaııdan hey danışmaq dırdır etmek, durmadan konuşmak. bir yastığa baş qoymaq evlenmek, .aile kurmak. -: btr yaşda olmaq akran ohnak, _yaştaş ol-mak. bir yerdə qərar tapmamaq (tutmamaq) rahatsızhk düymäk. rahatsız olmak, heye-can duymak, yerinde duramanıäk, o .tarafa bu tarafa koşmak. bir yerə, bir göyə baxmaq çok düşünmek, düşünüp taşmmak. bir yerə yetişmək bir-mevki, makam elde etmek. bir yeyib min şükür eiəmək kaderinden, mevk.isinden memnun olmak. bir yeyib, beş vermək cömertlik etmek. bir ytğın çok, hayli, külliyatlı miktarda, fazla.

bir yol bir defa, bir kere. bir yolluq temelli. bir yolun yolçusu oimaq aynı düşüncede olmak, aynı şeye hizmet etmelc-bir yuvamn quşu bak. bir bezin qırağı. bir yuvanın quşudurlar aynı şeye hizmet edenler ıçin kıdlanılır. bir zad deyəndə körpii qalır suyun o tayında hemencecik inciniyor. küsüyor. biratım (hiratımhq) barıtı var çok çabuk hevesienen, heyecanlanan. ancak bir işi soııuna kadar götürecek kadar sabn. ta-hammülü olmayaıı, çabuk bıkan veya yo-rülan kimse. ______——

J_irJkäfa--^mTfirm^ oğul. torıın arasındakı bağ, akrabahk, yakmlık bağı. birbirinin başına atlanmaq yaramazlık yapmak. bircə daban süzmək bir kere oynayıp sahneyi terk etmek. bircə ölümə çarə yoxdur heı şeyin çaıesı vardır. bircə qarış boyu var boyundan, yaşından büyük işler yapmaya kalkanlar için kıılla-nılanbir ifade. birçək ağartmaq 1-yaşlaıımak. 2-bir işte uzmanlaşmak (kadm, kız). birçəyi ağarmaq yaşlanmak, ihtiyaıiamak, saçları ağarmak. birçəyiıı äğarsın kızlara şaka tarzında söylenen ve uzun ömür dileyen bir sevgi

. ifadesi. birçəyini ağartmaq 1-yaşlanmak, ihtiyar-lamak. 2-yaşlanmasına sebep olmak, ihti-yaıiatmak. birçəyinin ağ vaxtında (kadınlar için) yaşına başma uymayan, yakışmayan bir hareket yapıldığmda söylenen söz. birdən ikiyə hiç. birə min qazanmaq çok kazanç elde et-mek. birəlli tutmaq önem vermemek, önemse-memek. birgə yaşayış yaşanıaq birlikte yaşamak. biri gedir biri gəlir herhangi bir şeym yapılması için ısrarcı olunduğunu ve ara-cıların birinin gidip diğerinin geldiğini bildiren bir ifade.

121

Page 123: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

biri gəlir biri gedir kalabahk yer, gelip gideni çok olan yer. biri iki eiəmək tartışmak, münakaşa et* mek. biri iki eliyəeəksən ha. . ! lcin. sanki her şeyi hälledecelcsin! anlammda bir kinaye ifadesi. biri iki görmək çok sarhoş olmak. biri ilə Iəcləşmək biriyle inatlaşmak. biri min olmaq son derece artmak, son derece çoğalmak. biri suluya çəkir biri quruya bir grup insan arasında anlaşmazhk olduğunu bildi-

—rir__ biri ü ç l m ^ ^ x u n ı a i L b i r i n e tuzak kur-mak, birinin mahvı için plalTylİprnak-biribirinə atmaq bir işin yapılmasmı veya suçu birbirinin üzerine atmak, birbirine havale etmek. birinci mənbədən öyrənmək birinci kay-naktan öğrenmek, elde etnıek. birinə batäbilməmək 1-gücü yetmemek, yenememek, galip gelememek. 2-çekinmek, korkmak. birinə göz əymək birine saygı gösterme-mek. birinə qəbir qazmaq birisinin aleyhine çalışmak, birini mutsuz etmek, ona zarar vermek için gizlice çahşmak, ayağmın altma kuyu kazmak. birinə quş dili oxumaq tath dille aldat-mak. birinə vərhovu vermək 1-birine yeşil ışık yakmak. 2-tahrik etmek. 3-cesaret vermek, cesaretlendirmek. birini bilirsən, yüzünü bilmirsən "bu konuda pek faza bilmiyorsun, doläyısıyla bu işe karışma" anlamında bir uyarı.

. birini bir işdən eləmək bir kimsenin bir iş yapmasma engel olmak. birini qurmaq birini tahrik etmek. birini sikişə vermək k. birinin başmı belä-ya sokmak.

. birinin adı var, birinin dadı birisi isim yapmış, ancak diğeri ondan üstündür. birinin ağzına çörək atmaq rüşvet ver-mek. birinin başını bağlamaq bktnin ädaklandığmı ilän etmek.

birinin başını yemək 1-çok konuşarak birini yormak._ 2-birinin ölümüne sebep "ölmalc birinin belinə yamamaq birine zorla veya aldatarak bir şeyi kabul ettirmek, sırtma yüklemek. birinin dərisinə girmək tahrık etmek, kışkırtmak. birinin haqqını yemək birisinin hakkı olan şeyi vermemek, kendisi sahiplenmek. birinin himayəsində yaşamaq birisi tara-fmdan himaye edilmek, masrafı karşılän-mak. birinin xüdüyünü eləmək birinin hasretini çekmek.

___irmin üstünə beşini qoymaq abartmäk, şişiırneic ~ ______ birinin üzirnü qaşımaq birinden bir şeyi~ ısrarla istemek. birinin yaym əlləmək birini kandıraralc yoldan çıkarmak. biıiikdə getmək beraber gitmek, birlikte gitmek. biryolluq eləmək (etmək)l-işi yapıp bir seferde bitirmek. 2-öldürmek, mahvetmelc. bisdan olmaq olgunlaşıp düşmek (kavun, lcarpuz). bismillah eləmək bir şeye yeni başlamak, yeni el atmak. bistini vurmaq 1-keyfı yerinde olmalc, neşesi yerinde olmak. 2-meteliğe kurşun sıkmak, çok fakir olnrak. bişən (bişmiş) aşa (soyuq) su qatmaq olmuş bir işi bozfnak. bişmiş toyuğun (da) gülməyi gəA«r (tutur) 1-liyakatsiz, yakışıksız bir hareket için küllänıhr. 2-anlamsız, .gülünç olan şey için söylenir. bit basmaq 1-fakirleşmek. 2-bitlenmek. bitab olmaq 1-kararsız ölrtıäk, sıkılmak, rahatsız olmak, ne yapacağmı bilmemek. 2-hälsiz olmak, bitap olmak. bitablıq etmək kararsızlılc, sahırsızlık e't-mek. bitə yol vermək birisine çok yüz vermek, haddini aşmasma sebep olmak. biti tökülmək çok falcir olmak. bitib bərkimək sağlamlaşmak, muhkem-leşmek.

122

Page 124: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

bitin götündəıı birə çıxartmaq kendinden bir şeyler uydurmalc, laf çıkannak. bitməmiş yovşan dibindən doğulmamış dovşan axtarır boş hayaller peşinde koşu-yor. bivaxt xoruz kimi banlamaq yersiz, uy-gunsuz konuşmak, beklenmeyen bir anda lafa karışıp konuşmak. biyabanlara salmaq çöllere düşürmek. biz də yerdən çıxmamışıq herlcesin kendi-ne göre bir aslı, nesli ve şahsiyeti vardır. biz keşişə söymədik ki..? biz Enneninin haçma mı küfrettik? bir konu üzerinde tartışırken taraflardan biri diğerine bu söz-lerle memnuniyetsizliğmi, duruma itiraz ettiğini bildirir. biz qail (ümid) olduq daza, daz özün (özünü) qp.ydu naza hiz ona ümitlendik o da bizi yan yolda bıraktı, güvendiğimiz dağlara kar yağdı. bizdən çək özgəsinə sox k. şimdi de baş-kasını hället,- senin kim olduğunu ve ne düşündüğünü biliyoruz, tecrübemiz vardır şeklinde bir ifade. bizi bir də əkib doğan yoxdur! şakayla birine "Ölesin, Allah camnı alsın" sözleri söylendiğinde karşılık olarak "artık annem ve babam yok ve ben tekrar dünyaya gele-mem" şeklinde verilen cevap. bizi dədə nənə yerdən tapmayıb! bäk. bizi bir də əkib doğan yoxdur! bizi gördüyü gözü yoxdur bizimle düş-man kesilmiştir, bizi kıskanmaktadır.

, bizim ağzımızın yemi deyil bize münasip değil, çok pahahdır. bizim başımızda salmanilik öyraşmə acemiliğini bende deneme.

. bizim küçədə də bayram olar kader bize de güler.

• bizira qapımızdan keçməz bizim eşiği-mizden geçmez.

, bizim pulumuzun şiri qancıqdır? bizimki para değil mi?

, bizimki zəlzələdən, vəlvələdən keçib artık iş işten geçmiş. boğaz açmaq doymak bilmemek, önüne geleni yemek, aç gözlülük etmek.

boğaz basmaq soğuk algmlığı soııcunda bademciklerm şişkinliğini gidermek için bastırarak ilkel bir tedavi uygulamak. boğaz boğaza 1-başbaşa. 2-birbirinin bo-ğazmı sıkmaya çahşarak. boğaz boğaza gəlmək kavga etmek. boğaz dərdi boğaz derdi, geçim için çah-şıp çabalama. boğaz dediyin qırx boğumdur bir sözün iyice düşünüp taşmmadan söylenmesinin sakmcasını bildirir. boğaz (boğaza) döymək münakaşa etmek, tartışmak, çene çalmak, boş konuşmak. boğaz döyüşü salmaq çene çalmak. boşu-na tärtışmak, anlamsız tärtışmaya tutulmak. boğaz olmaq İ-hämile olmak. 2-herhangi bir sebepten dolayı birine mänevi borçlu kalmak, gebe kalmak. boğaz ortağı olmaq başkasınm yemeğine ortak olmak. boğaz otarmaq otlakçılık yapmak, orada bürada karnmı doyurmak, otlanmak, baş-kalanndan geçinmek. hoğaz toxluğuna boğaz tokluğuna, karm tokluğuna, lcarşılığında hiçbir şey ödeme-den, yalnız yiyeceğini vermek suretiyle çalıştırılan lcimsenin çähşma tarzı. boğaz uzatmaq şişinmek, kabamıalc. boğaz yırtmaq haylcımıak, bağırmak, yülc-sek sesle konuşmak. boğaz zoruna iş aparmaq bağırıp çağıra-rak iş yaptınnak. boğaza çıxmaq 1-bıkmalc, usanmak. 2-haddinden fazla, son derece çok ölmalc. boğaza dürtmək 1-tartışmalc, boş konuş-mak, çene çalmak. 2-tıkınmak, atıştımıak, aç gözlü gibi yemek. boğaza gəlmək gırtlağa çılcmak, sabrı tü-kenmek, tahammülü kalmamak, katlana-mamak. boğaza gətirmək (yığmaq) canma tak ettirmek, bıktırmak, usandırmak. boğaza keçmək başa belä olmalc, sülük gibi yapışmak, musallat olmak. boğaza qədər boğazına lcadar, gırtlağına kadar, aşırı ölçüde, lüzumundan fazla. boğaza qədər borca girmək gırtlağına kädar börcu ölmalc, haddinden çok borç-lanmalc.

123

Page 125: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

boğaza yığılmaq gırtlağa çıkmak, bıkmäk, usänmak. boğaza yığmaq gırtlağa çıkarmak, bıktır-mak, usandırmak, bezdirmek. boğazacau yemək gırtlağına kadar yemek, doyana kadar yemek. boğazda tikan göyormək konuşamamak, konuşacak durumda olmamak. boğazdan artırmaq (kəsmək) boğazmdan kesmek, yemeğe fazla harçamamak, gün-delik masrafı kısmak, kanaat etmek, yemek içmeye fazla para harcamamak. boğazdan keçməmək boğazmdan geçme-mek, kendinden uzakta veya yanında bu-lunmayan çok sevilen birini düşünerek yemek yiyememek, yalnız yemek yemeden dolayı rahatsıziık duymak. boğazdan kəsınək kanaat etmek. boğazdan yuxarı danışmaq (demək) içten gelen duyguyla konuşmamak, palavra sık-mak. boğazdan yuxarı gayri samimı, içten gel-meyen (konuşma. söz). boğazı açıimaq boğazı açılmak, iştahı artmak. boğazı armud saplağı kimi nazikiəşmək (nəzilmək) boynu armut sapma dönmek, çok zayıflamak. boğazı armud saplağına dönmək bäk. boğazı armud saplağı kimi nazikləşmək (nozilmək). boğazı biçilmək (kilidlənmək, tikilmək) yemek yiyememek, boğazından bir şey geçmemek. boğazı boş qalnıaq aç kalmak. boğazı elə bi) gavalnnla deşilib! gür ve yüksek sesle konuşan kimseler jçin söyle-nir. boğazı əldə qalmaq dara düşmek, zor du-rumda kalmak. boğazı ələ vermək gırtlağından yakalan-rnak, yakalaıımak, ele geçmek. boğazı ... əlində olmaq birinin eline düş-mek, ipi birinin elinde olmäk. boğazı əlinə keçmək gırtlağı eline geçmek, kurtulamamak. boğazı gəlmək boğaz mukozaları şiş.mek, iltihaplanmak.

boğazı işləmək boğazı ışlemek, bırşeyler yemek, çenesi çahşmak. boğazı kəndirdə olmaq 1-çıkılmaz duru-ma düşmek, sıkıntıda olmak. 2-zor, tehli-keli durumda olmak. boğazı qovuşmaq nefes älamamak, boğazı tıkanmak. boğazı qurumaq boğazı kurumak. 1-çok susamak. 2-hayret, korku, şaşkınhk vs.'den dolayı donakalmak. cevap verememek, konuşamamak. 3-büyük korku geçirmek. boğazı şişmək durmadan birşeyler yemek. boğazı tovlanmaq iltihap vs. sonucu boğa-zının ıçi kızarmak, gıcıklanmak. boğazı tutulmaq nutlaı kurumak, konuşa-mamak, boğulur gibi olmak, sesi çıkma-mak. > boğazıma (boğazına) diri ilän dolasalar (soxsalär) da (qurğuşun töksələr də) asla, kat'iyen, ne olursa olsun. boğazın dəlinsin! (qovuşsun) fazla yemek yiyenlere veya sevilmeyen birisinın bir şey yemesi esnasmda beddua anlamında söyle-nen bir iiäde. boğazma bağlamaq zoıia veya hile ile bir şeyi kabul ettirmek, üzerine yükleıriek. boğazma çatı sal! git de boynuna ip geçir! onur kırıcı ve şerefsizcesine bir iş yapanla-ra.söylenen hakaret ifadesi. boğazına çökmək gırtlağma çökmek, ye-nerek bir şeyi yaprnaya mecbur etmek, bir şeyi yapmaya mecbur etmek. boğazıua ip salınaq 1-boğup öldürmek. 2-cimrilik etmek, eli sıkı davränmak, malını yememek. boğazına keçirtraək boynuna geçırmek, uhdesine bırälcmak, birisine bıräkmak. boğazına kəndir salmaq 1-kendini asarak intihar etmek. 2-bir şeyi yapmamak veya vermemek için elinden gelen her şeyi yap-mak, mızıkçılık yapmak. 3-kendine täbi etmek. 4-cinırilik etmek, eli sıkı davrän-mak, mahnı yememek. boğazına kəndir sälsan (salsalar) dä asla, kat'iyen. boğazına qədər borca batmaq (düşmək, girmək) gırtlağma kadär borça girmek. boğazına qədər yemək çok yemek, gırtla-ğma kadar yemek.

124

Page 126: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

boğazına qurğuşun doldurmaq işkence vermek, eziyet etmek. boğazına saxlamaq karm tokluğuna bak-mak, yanında saklamak. boğazıııa sarıimaq gırtlağmdan yapışmak. boğazına şərik çıxnıaq (olmaq) bak. bo-ğaz ortağı olmaq. böğazuıa şiş girsin bak. boğazın dəlinsin! boğazıhda başmaq tayı qalıb? neden konuşınuyorsun? neden susuyorsun? boğazında düyünlənmək boğazmda dü-ğümlenmek. 1 -söylemek istediğini heyecan veya üzüntüden dolayı söyleyememek. 2-heyecan, korku veya üzüntüden dolayı yemek yıyememek. _ boğazında (tikə) qalmaq boğazında kal-mak. 1-ağzmdaki lokmayı yutamamak. 2-arzusuna ülaşamamak, ukdesi içinde kal-mak. boğazında qalsın! boğazında kalsın, zık-kım olsun! haram ölsun! boğazmda qoymaq 1-başkasınm yiyece-ğine göz dikerek lokmasını yutturmamak. 2-yemesine izin vermemek, yemeğin orta-sında engel olmak. boğazında yoğnuq çıxmaq boğmaca has-tahğma yakalanmak. boğazından artırınaq (kəsmək) boğazm-dan artırmak, masrafı kısmak, yiyeceğin-den keserek para toplamak, kanaat etmek. boğazmdan assalar da asla, kat'iyen. boğazından çıxarıb vermək 1-kendine çok yarayacak olan şeyi mecburiyet karşı-sında bäşkasına vermek. 2-kendi rızkmı, lokmasını bölüşmek. boğazından çıxarmaq nasip olmamak, kısmet olmamak, elinde olan bir şeyi kay-betmek. boğazmdan (çörək) getməmək (keçməmək) 1-böğazından geçmemek, sevdiği bir kimsenin yokluğu veya yok-sulluğu dolayısıyla bir yiyeceği yalnız ba-şma yemekten üzüntü duymak, rahat rahat yiyememek. 2-korku, ısırap veya bäşka bir sebepten dolayı hiçbir şey yiyememek. boğazından kəsmək boğazmdan kesmek, yiyeceğinden kanaat etmek. boğazından ötürmək ş. yemek, yutmak.

boğazından su keçməmək kahretmek, son derece kederlenmek, üzülmek. boğazından tutmaq boğazmı sıkmak, gırtlağından yapışmak, kımıldamasına im-kan vermemek. boğazından tutsan canı çıxar sıska, çok zayıf kimseler için kullamhr. boğazından üzüaşağı ötürmək ş. yemek, yutmak. boğazından yapışmaq gırtlağından ya-pışmäk, sıkıştırmak, zor durumda bırak-mak, bir şey için mecbur etmek. boğazından yarhğını qoparmaq yetkile-rini elinden almak. boğazını arıtlamaq öksürerek boğazını temizlemek. boğazım basnıaq rüşvet vermek, sıısması için bir şeyler vermek. boğazını cırmaq 1-yüksek sesle konuş-mak. 2-bak. boğazını yırtmaq. boğazını cücə boğazı khni üzmək kafasını koparmak. başım keserek öldürmek. boğazını islatmaq ş. biraz içki içmek, alkol almak.. boğazını kəndirdən qurtarmaq böynunu ipten kurtarmak, çok zor durumdaıı kur-tulmak. boğazını kəndirə verməmək tesliın ol-mamak. hoğazını qəhər tutmaq hırsından, hidde-tinden boğularak ağlamak istemek, läkin ağlayamamak. boğazını qurutmaq 1-kötü duruma dü-şürmek, korkutmak, geri çekilmeğe mecbur etmek. ağır häkaret, heyecan, korku veya hayretten dolayı cevap verememek. boğazını sıxmaq . 1 -gırtlağmı sıkmak. 2-birisini çok zor durumda bırakmak. boğazını üzmək 1-çok sıkıştırmak, yaka-layıp vazgeçmemek. 2-kafasını koparmak, başmı kesmek. boğazını yağlamaq rüşvet vermek. boğazını yaşlamaq alkollü içki içmek. boğazını yırtmaq boğazını yırtmak. 1-bağırmak, "bütün gücüyle haykırmak, gırt-lağmı yırtmak. 2-boşuna konuşmak. boğäzımn gen (qahn, yoğun) yerinə saimaq 1-bütün gücüyle bağırmak. 2-yüksek sesle ağlamak.

125

Page 127: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

boğazının yolu qufümaq hayfet etmek, korkmak, cevap verememek. boğma basmaq 1-iki elinin avuç içiyle birinin kafasma bastırırcasına vurmak. 2-dert, belä, hastalık vs. kapasın anlammda iki elin avuç içleri ile birine gönderme yapmak. boğma çıxarmaq bak. boğma basmaq 2. anlamda. bol götürmək 1-havalanmäk. 2-beysbol gibi bazı oyunları oynamak. bolan solanhq olsun! bolluk olsun! bomba atmaq bomba atmak, bombalamak, bomba fırlatmak. bomba kimi səsiənmək bomba gibi patla-mak, şaşırtıcı bir haber yayılmak. bombardman etmək (eiəmək) bombardı-man etmek, bir yere top vs. ateşli silahlarla bomba yağdırmak. bomboz bozarmaq 1-tamamen boz renge bürünmek, rengi sohnak. 2-son derece canı sıkılmäk, sıkmtıdän rengi kaçmak. boraşum vurmaq toprağı bel ile işlemek. borc almaq borç almak, geri vermek kay-dıyla birinden para veya bir şey almak. borc bilmək borç bilmek, bir şeyi yapmayı kendine borç, görev bilmek. borc etmək borç almak, borç olarak birin-den para veya başka bir şey almak. borc xərc eləmək başkasmdan borç almak, borçlanmak. borc xərclə almaq borçlanarak almak. borc xirtdəyə çıxmaq haddinden fazla borcu olmak, borç gırtlağa dayanmak. borc olmaq borç almak, vazife olmak, karşıhğı verilmesi icap etmek. borc olsun 1-alacağm olsun! 2-borcum olsun. borc vermək borç vermek, geri vermek şartıyla birine para veya başka bir şey ver-mek. borca batmaq borca batmak, borçlanmak. borca düşmək (girmək) borca girmek, fazla borçlanmak, fazla borç almak. borca salmaq kendinde olmadığı için baş-kasından borç etmesine sebep olmak. borca tutmaq borcuna karşıhk ahnak, götürmek.

borcdan çıxmaq 1-borcunu bitirmek. 2-kendine jfäpılan bir şeyin karşıhğını öde-mek, vermek. borcdan qurtarmaq bütün borçlarmr öde-yip bitirmek. borclu çıxartmaq borçlu çıkarmak. 1-birine-iyilik etmek, minnettar bırakmak. 2-fazläsıyla bir şeyi aldığı veya yaptırdığı hälde, mänevı olarak muhatabmdan geride olmasına rağmen konuşmaları veya tavırla-n ile karşıdakini alt etmek ve keridini üstün göstermek. borclti eləmək birine iyilik etmek, min-nettar bırakmäk. borclu qalmaq börçlu kalmäk, borçlu ol-mak, maddı veya mänevl olarak borçlan-mak. _ borclu qalmamaq borçlu kalrnamak, bor-cunu ödemek. borcum (borcuraa) deyil beni ilgilendir-mez! borcun (borcuna) deyil seni ilgilendir-mez! borcunu qaytaran adam kimi. . . çok asabi, rahatsız bir insan gibi. borcunu ödəmək borcunu ödemek. 1-boreunu vermek. 2-vazifesini yerine getir-mek, yapmak. borcunu vermək 1-borcunu vermek, aldığı borç para veya şeyi geri ödemek, vermek. 2-görevini yapmak, vazifesini yerine ge-tirmek, kendine yapılan bir iyiliğin karşılı-ğmı ödemek. bordağa bağlamaq 1-besiye almak. 2-yedirip içirmek, rahat bir hayat sürdürmek. bordaq dövrü hayvanlann besiye ahndığı devir. bordaqda saxlamaq bak. bordağa bağlamaq. bostan əkmək dostluk lcurmak. yakmhk göstermek, yakm arkadaş olmak, sırrını açmak. bostan olmaq bazı organlar, göz, parmak-ların eklem yerleri vs. şişmek. bostan pozan her şeyi berbat eden, iyiyi kötüyü birbirinden ayırt edemeyen. bostançı poxu kimi şişmə başından büyük laflar etme, yerini bil.

126

Page 128: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

bostam bar gətirniəmək emekleri boşa boş olmaq 1-işi olmämak. 2-hür olmak. 3-gitmek, emeğinin karşıhğım alamamak. boStanma daş atmaq (saimaq) sataşmak, tenkit etrnek, üzerine yüklenmek, doku-naklı laf söylemek. boş ambar sapsız kürək çal ha çal bak. içində yel çahp yelkənlər oynayır. boş atıb dolu tutmaq boş atıp dolu vur-mak. 1-doğruluğuna inanmadan söylediği şey gerçek çıkmak. 2-bir şeyden bekleme-diği iyi bir sonuç elde etmek. boş beşik görməyəsən! 1-çoeuğunun başı-na bir şey gelmesin. 2-çocuksuz kalnıaya-sm, çocuğun olsun. boş boş daıuşmaq lafazanlık etmek, an-lamsız konuşmak. boş boş gəzmək hiçbir iş yapmädan gez-mek. boş çıxmaq boş çıkmak, uriıduğu gerçek-leşmemek. boş damarından tutmaq damarına gir-mek. boş danişmaq (söyləmək) boşuna konuş-mak, yersiz, uygunsuz konuşmak, faydasız konuşmak. boş dayanmaq boş durmak, iş yapmamak. boş doianmaq işsiz güçsüz dolaşmak. boş durmaq (oturmaq) boş durmak, her-hangi bir işle meşgul olmamak, bir iş yap-mamak. boş əl ilə 1-hiçbir şey elde etmeden, hiçbir şeye sahip olmadan, elinde hiçbir şey ol-madığı hälde. 2-elinde hiçbir'şey olmadan, eli yalm. boş iikirlər yürütmək anlamsız fikirler ileri sünnek, boş gəzmək böş gezmek, hiçbir iş yapma-mak. boş hay küy boşuna bäğırıp çağırma. boş işlə məşğul olmaq yararsız iş yapmak. boş qalmaq boş kalmak, işsiz kalmak. boş qayıtmaq bir işte veya bir konuda başarı elde edemerhek. boş qaytarmaq birşeyler vermemek, iste-diği şeyi vermeden geri göndermek. boş qaytarmamaq birşeyler vennek, eli boş döndürmemek. hoş qoymaq işsiz bırakmak.

anlamsız yaşamak, hiçbir amacı olmamak. boş tutan bərk kəsər yapacağı şeyi hisset-tirmeyen ve zamanı gelince de onu en şid-deth şekilde yapan insanlar için laıllanıhr. boş tutmaq bir şeye ciddı eğilmemek. boş vədlər vermək kandırmak, aldatmak. boş yerə danışmaq boşuna konuşmak, sözü dinlenmemek. boşa çıxarmaq sonuçsuz bırakmak, hiç etmek, hiçe çıkarmak. boşa çıxmaq 1-işini yapıp bitirmek. 2-sonu hiç olmak, hiçbir şey elde edememek, heder olmak, bir sonuç çıkmamak. 3-(kurşunu vs) hedefi tutturamamak. boşa getmək boşa gitmek, (harcanaıı e-mek, para vs.) hiçbir işe yaramamak. böşa qoymaq bir şeyden ciddi asılmamak. boşa qoysan dolmaz, doluya qoysan götürməz boşa koysan dolmaz, doluya koysan almaz, her ikisi de verimsiz olan iki şık karşısmda kalındığı zaman işin içinden çıkılamadığını, uygun bir çare bulunama-dığını belirtmek için kullamlan bir ifade. boşboğazlıq etmək (eləmək) boşboğazhk etmek, gereksiz, yersiz ve düşüncesiz söz-ler sarf etmek, lafazanlık etmek. boşdağa qoymaq belirli bir süre toprağı ekmemek, dinlendinnek, dinlenmeye bı-rakmak. boşqab dibi yalamaq yaltaklanrnak. boşluqda bağırmaq sonuç almmayacak bir iş yapmak. boşuna atmaq boşuna kurşun aünak, a-maçsız, gäyesiz, hedefsiz çalışmak, boşa kurşun sıkmak. boy atmaq 1-büyümek, boyu uzamak. 2-ilerlemek, tecrübe kazanmak, pişmek. boy boya vermək (birkaç kişi) ayakta durmak, yan yana durmak. boy buxununa biçilmək tam uygun gel-ınek, yakışmak. boy buxunundan utan ayıp değil mi! bo-yundan utan! boy demək 1 -kendini övmek, kendini met-hetmek. 2-saçma sapan konuşmak. boy durmaq suyun derinliğini ölçmek veya anlamak için ayakları aşağıda olduğu şekilde suyun dibine doğru inmek.

127

Page 129: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

boy görmə yeni gelinin yanma hediye götürerek ilk defa gidış, gelin olmuş biriyle ılk defa yapılan görüşme. boy oxşamaq çocuğu severken güzel söz-ler söylemek. boy öiçmək birisinin boyunu ölçmek. boy vermək boy vermek. 1 -büyümek, boy atmak. 2-boy veya uzunluk olarak eşit ol-mäk. 3-(su seviyesi) insan boyunu aşma-mak. boy verməmək boy vermemek, derinliği insan boyunu aşmak. boya almaq 1-kendi etrafına, başma top-lamak. 2-boya kapmak, boyanmak. boya başa çatdırmaq büyütmek. boya başa çatmaq büyümek. boya başa çıxarmaq (yetirmək) yetiştir-mek, büyütmek, ortaya çıkarmak, terbiye etmek. boya başa çıxmaq (yetişmək, yetmək) yetişmek, büyümek, yaşmı başmı almak. boya (boyuna) bərabər boyu beraber, insatı boyuna eşit. boya vermək boy vermek, boyu uzamak. boyaxana küpü deyii boyacı küpü değil ki (hemen daldırıp çıkarasın), çok da kolay değil. boykot etmək boykot etmek, birine tepki duyduğunu bildirmek gäyesiyle ilişkisini kesmek. boynu allaf xoruzunun boynuna dönmək şişmanlamak, yağlanmak. boynu armud sapına (saplağına) dönmək boynu armut sapına dönmek, zayıfiamak. boynu boyunduruqlu esir, esarette olan, esir gibi yaşayan. boynu buruq qalmaq boynu bükük kal-mak, ne yapacağmı bilememek, çäresiz kalınak. boynu çiyninə qısılmaq zavallı duruma düşmek. boynu gəlmək boyundııruğa koşulmaktan dolayı hayvanm boynundaki et şişmek. boynu qıldan nazik boynu kıldan ince, başkasınm isteğini reddetmeyen, çok nazik, kibar olan kimse. boynu qırılmış bir işi kötü veya hatalı yapınca edilen ilenme ifadesi.

boynu qoltuqaltı görmək edilen nasihalk-ri dinlemeyiq burnunun doğrultusuna giı-nıek ve yaptıklarınm cezasmı çekmek. gereken dersi alıp tecrübe kazanmak. boynu sınmış boynu kınlasıca, bir beddua. ilenme ifadesi. boynu smsın! boynu kınlsın! ölsüri! gebeı-sin! ilenme ifadesi. boynu tükdən nazik olmaq birinin karşı-smda suçlu olmak, birine boyıın eğmek. boynuma biçilməyib ki! alnıma mı yazıl-mış! yapmaya mecbur muyum! boynun altında qalsuı boynu altmda kal-sııı! birbeddua ifadesi. boynuıı çiynində qalsın! çäresiz kalıvere-sin! boynun qırılsın (sınsm!) boynun kırılsın! Ölesin! ğeberesin! ilenç ifadesi. boynuna almaq 1-boynuna almak, bir şeyi borç veya ödev gibi üzerine almak, ühdesi-ne götürmek. 2-işlediği suçu vs. kabul et-mek. boynuna atılmaq boynuna sanlmak, ku-caklamak. . boynuna atmaq üstüne atmak, kabahaf . suçu başkasma yüklemek. boynuna bağlamaq zorla kabul ettirmek üzerine yüklemek. boynuna biçilmək birine bir şey yakiş mak; uygun gelmek. boynuna çanta asmaq bak. boynuna toı-ba salmaq. boynuna çəkmək üzerine almak, räzı ol-mak, uhdesine almak, yapacağını taahhüı etmek. boynuna düşmək 1-üzerine düşmek, uh-desinde kalmak, uhdesine düşmek. 2-inat etmek, terslik etmek. boynuna götürmək üzerine almak, yapa-cağmı taahhüt etmek, üstlenmek. boynuna (boynundan) xaç asmaq (salmaq) Hıristiyan dinini kabul etmek. kendi dinini terk ederek hıristiyan olmak. boynuna ip salsan da ... asla kat'iycn

kesinlikle ... boynuna keçirmək (keçirtmək) boynuna geçirmek. 1-boynuna asmak. 2-uhdesinc. üzerine bırakmak, havale etmek.

128

Page 130: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

boynuna qoymaq 1-itiraf ettirmek. 2-mecbür etmek, räzı etmek, kabui ettirmek. 3-üzerine yüklemek, zorla kabul ettirmek. boynuna mindirmək haddinden fazla yüz vermek, şımartmak, başma çıkarmak, boynuna minmək biri üzerinde kesin hä-kimiyet - kurmak, otoritesi altma almäk, kendi iradesini elinden almäk, her istediği-ni yaptırmak. boynuna minnət qoymaq yaptğı iyiliği, saygıyı vs. başa kakmak, yüze vurmak, hatırlatmak, başkasım kendine borçlu çı-karmak. boynuna örkən dolanmaz (dolaşmaz) çok güçlü, çok kuvvetli kimşe. boynuna övlad (uşaq) düşmək hämile kalmak. boynuna sarılmaq boynuna sarılmak, kucaklamäk. boynuna sırımaq üzerine yüklemek, boynuna təklif gəlmək üzerine vazife, görev düşmek. boynuna torba asmaq 1 -dilenmek, dilen-cilik etmek. 2-aldatmak, kandırmak. boyııuna torba salmaq 1-aşağılamak, häkaret etmek, tahkir edici bir işi yaptır-mak, cezalandırmak. 2-diIenmek, dilencilik etmek. boyııuna yıxmaq üstüne yüklemek, bir suçu birinin üzerine yüklemek, isnad et-mek. boynuna yükləmək 1-bir işi birinin üzeri-ne yüklemek, uhdesine bırakrnak. 2-kabul ettirmek. r ^ boyııunda boyunduruq daşımaq zor ve ağır bir iş yapmak. boynunda qalmaq boynunda kalmak, sorumluluğu üzerinde kalmak. boynunda olmaq 1-uhdesinde olmak, üze-rinde olmak, yapması gerekmek. 2-hämile olınak, yüklü olmak. boynunda uşaq qalmaq bak. boynuna öviad (uşaq) düşmək. boynundan asılmaq birine yük olmak, birinin sırtından geçinmek. boynundan assalar da .. kat'iyen! asla! boynundan atmaq 1-üzerine almamak, inkär etmek. 2-bir işi yaparak hafıflemek. 3-üstünden atmak, üzerindeki sorumluluk

1

isteyen bir işi atmak. 4-üstünden atmak, canını, yakasım bir şeyden kurtarmak. boynundan torba asmaq dilenmek, dilen-cilik etmek. boynundan vurub çıxartmaq güç tatbik etmek. boynunu burmaq 1- boynunu bükmek, mazlum mazlum durmak, zavalh durumda olmak. 2-haş eğmek, teslimiyet göstermek. boynunu bükmək boynunu bükmek. 1-kendine acmdıraeak tavır takınmak. 2-acizliğini, çäresizliğini kabul etmek, çäre-siz kalmak. 3-üzgün, mahzun, zavalh bir şekilde durmak veya oturmak. boynunu əymək dayak atmak. cezalandır-mak, dersini vermek. boynunu qısmaq zavalh bir şekilde dur-mak, boynunu omuzlan arasma çekmek. boynunu sabunlanmış ipə keçirmək ken-dini ölüme vermek, bilerek ölüme doğru gitmek. boynunu sındırmaq 1-cezalandırmak, ders vermek. 2-geriletmek, gerilemesine, vaz-geçmesine sebep olmak. boynunu şax tutmaq dimdik durmak, çekinmemek. boynunu uzatmaq 1-bakmak, bakınmak, başım uzatarak bakmak. 2-her şeye, her cezaya räzı olmak. boynunu vurmaq 1-boynunu vurmak, başmı keserek. idam etmek, ceza olarak öldürmek. 2-fırsat düştüğünde büyük kö-tülük etmek, mahvetmek. boynunu vurdurmaq idam ettirmek. kafa-smı kestirmek. boynunun ardına vurub qovmaq kov-mak. boynunun ardını (dalmı) görəndə hiçbir zaman, asla. boynunun ardmı (dalını) qaşımaq şaşır-mak, kendini kaybetmek, ne yapacağmı bilmemek, zor durumdan çıkış yolu ara-mak. boyu bir qarış, saqqalı iki qarış çok kısa boylu kimse, boyu dolu olmaq hämile olmak. boyu var dəvəcə, ağlı yoxdur zərrəcə yaşı ile hareketleri ve davranışları birbirini tut-mayan kimseler için lcullanılır.

29

Page 131: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

boyun almaq uhdesine almak, üzerine almak. boyun boyuna durmaq (vermək) 1-yan yana durmak. 2-zavalh bir şekilde boyunla-nnı bükerek durmak. boyun burmaq 1-boynunu eğmek, meyus olmak. 2-bir şeyi kabul etmek anlammda boynunu bükmek. boyun əti olmaq sakız gibi yapışmak, pe-şini bırakmamak. boyun əymək 1-boyun eğmek, istemeye istemeye kabul etmek, uymak, täbi olmak, häkimiyetini kabul etmek. 2-yalvarmak, karşısmda alçalmak, minnet etmek. boyun yerə girsin! bak. boyun yər altda qaisın! boyun qaçırmaq (qaçırtmaq) 1-bir şeyi kabul etmemek, üzerinden atmak, imtina etmek. 2-verdiği sözü tutmayarak üzerine aldığı bir işi yapmamak. boyun qaşımaq birine karşı mahcup ol-mak. boyun qoymaq razı olmak, üzerine almak, uhdesine almak. boyun olmaq 1 -söz vermek, vaat etmek. 2-kefıl olmak. boyun olsun boyunduruq tapılar iş yapan olursa vasıta bulunur. boyun söymək okşamak, sevmek. boyun tutdurmaq kabul etmek. boyun tutmaq 1-kendi üzerine, uhdesine almak. 2-itiraf etmek. 3-teslim olmak. 4-direnmek, mukavemet etmek. boyun vermək 1-häkimiyetini kabul et-mek, buyruk altma girmek. 2-räzı olmak, uhdesıne almak. boyun yər altda qalsm! ölüp mezara gire-sin! hoyuna biçilmək tam uygun olmak, üzeri-ne oturmak. boyuna boz ip (ip, qatma) tutum! (öl-çüm!) bak. boyuna kəfən biçim!. boyuna kəfən biçim! Ölesin! mezara gö-meyim! anlamında beddua ifadesi. boyuna qamış ölçüm! bak. boyuna kəfən biçim! hoyuna qurban samirniyetle kullamlan bir sevgi ifadesi.

boyunardı eləmək üzerine aldığı yükiim-lülüğü, sorumluluğu yerine getirmemek, verdiği sözü yerine getirmenıek, kendine verilen bir işi yapmamak. j boyundan utan yaşma, boyuna, mevkine uygun hareket etmeyen insanlar için kulla-nılan bir ifade. boyunduruq altına girmək boyunduruk altma girmek, täbi olmak. boyunduruq altında olmaq boyunduruk altında olmak, esaret, zulüm, baskı altında olmak. boyunduruq yoldaşı 1-ş. eş, zevce. 2-iş arkadaşı. 3-zor günlerin dostu. boyunəti olmaq rahatsızlık vermek, sakız gibi yapışmak. boyunu oxşamaq övücü sözler söylemek, övmek >

boyunu yerə soxum ölesin! mezara göme-yim! anlammda beddua ifadesi. boz boz baxmaq ters ters bakmak, kötü kötü bakmak. bozbaş qızdırmaq yaltaklık etmek. böht almaq (aparmaq) hayret etmek, düşünceye dalmak. böhtan atmaq (demək, etmək, eləmək) birine yapılmamış, olmamış bir şeyi isnad etmek, iftira etmek. böhtan vurmaq iftira etmek. böhtana düşmək iftiraya maruz kalmak. böhtə getmək hayret etmek, şaşırmak, derin düşünceye dalmak. bök eləmək sahip olduğu bir şeyi ona buna dağıtmak. böiük bölük eləmək (etmək) bölük bölük etmek, parça parça etmek, kırmak, parça-lamak. bölük bölük olmaq parça parça olmak, gruplar häline gelmek. börk qapmaq (qoymaq) aldatmak, kan-dırmak. börkü qazi eləmək yaptığı işleri gözden geçirmek. börkümüz dəyişik düşəcək birinin bir işi mutlaka yapması konusunda söylenen uyarı ifadesi, sonra külahları değişiriz. börkümüz tərsə düşər aramız bozulur. börkün ananın qoltuğunda qalsın! öle-sin! geberesin!

130

Page 132: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

börkün qoy altdan (altına) otur üstündə ranmamak, terbiye ve nezaket kurallarına (üstünə) yaptığın bu iş veya hareketten dolayı utanmahsın, utanç duymalısın. börkün uca qoy bak. papağın uca qoy. börkünü əyri qoymaq dünya umurunda olmamak, hiçbir gailesi olmamak. börkünü göyə atmaq (tullamaq) çok memnun olmak, çok sevinmek, sevinçten havalara uçmak. börkünü qabağma qoyub fikirləşmək şapkasım önüne koyup düşünmek, iyice düşünüp taşmmak. börkünü yan qoymaq 1-kendini üstün görmek. 2-efelik yapmak. börkünü yanqılıcı qpy birinin veya yakı-nınm kötü bir iş yapması durumunda tenkit ve memnuniyetsizlik ifadesi olarak kulla-nılır. börkünü (papağını) yerə soxmaq kepaze etmek. rezil etmek. böüş eiəmək kurum satmak, başkalarma yüksekten bakmak. bövl etmək işemek. böyən tökmək (koyun) ishal şeklinde dışkılamak. böyrək yağ içində üzən kimi üzmək rahat yaşamak, güzel yaşamak. böyrək yağında bəsləmək kuş sütüyle beslemek, koruması aftmda tutmak, her şeyden korumak. böyrü üstə qalmaq yatalak olmak; hasta yatağından çıkamamak. böyrü üstə yatmaq tembellik etmek, hiç-bir iş yapmamak. böyrü üstə yıxılmaq diz çökmek, nesi var nesi yoksa kaybetmek. böyrü üstündə uzanmaq 1-yan yatmak. 2-işten gönülsüz yapışmak. böyrünə yamamaq 1-birine eklemek, ya-mamak. 2-havale etmek. böyrünü yerə vurmaq 1-böğrü üstüne yatmak, uzanmak. 2-hiçbir iş yapmamak. böyük böyük danışmaq başından büyük iaflar etmek, kibirli lafiar etmek. böyük danışmaq büyük konuşmak. 1-yüksekten atmak. 2-şişinmek, böbürlen-mek. 3-haddini bilmeden, kaba konuşmak. böyük kiçik tanımamaq büyük küçük bilmemek. kaba davranmak, edebiyle dav-

uymamak. böyük sual altında olmaq kesin bilinme-yen, şüpheli olan şey. böyük tikəsini qulağı boyda etmək (eləmək) kuşbaşı yapmak, parça parça doğramak. böyükcəlik eləmək büyüklük etmek, bü-yüklük yapmak, büyüklük göstermek. böyükiə böyiik, kiçiklə kiçik olmaq bü-yükle büyük, küçükle küçük olmak, her-kesle iyi geçinmek, her atmosfere uyabil-mek, saygılı davranmak. böyüklük etmək 1-büyüklük göstermek, yol göstermek, birisi için kaygılanmak, yardımcı olmak. 2-emir vermek. böyüklük göstərmək 1-büyüklük göster-mek, efendilik göstermek. 2-başkanhk, liderlik etmek. böyüklük satmaq büyüklük taslamak, böbürlenmek, kibirlenmek, kendini büyük göstermeye çalışmak. böyüksüz qalmaq önündeki büyük ve tecrübeli kimsesini kaybetmek. böyürağrısı olmaq rahatsız etmek, engel olmak, ayak bağı olmak. böyürdən çıxmaq aniden, beklenmeden ortaya çıkmak, görünmek. böyürdən girmə izinsiz, habersiz gelen kimse. böyürdən törəmə beklenmeden, aniden ortaya çıkan şey için söylenir. böyüşə vermək kendini övmek, yüksekten atmak. brak etmək kusurlu, özürlü olduğu için faydasız kabul etmek. bu ağız burunla!? bu yüzle mü? bu ayaqdan böylesine. bu başqa məsələ bu beni tatmin etti. bu başqa söhbətdir ikna olduğunu bildi-ren bir ifade. bu dağ (kənd, küçə) mənim, o dərə (kənd, küçə) sənin oldukça çok fazla dola-şarak bitkin düşen kimselerin kullandığı bir ifade. bu dünyadan (dünyanın adamı) deyil davranışları, hareketleri, düşünceleri zama-na uymayan kimseler için kullanıhr. bu dünyadan getmək (köçmək) ötmek.

131

Page 133: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

bu dünyam tərk etmək ölmek. bu evdə cin var? elimle bıraktığım şey nereye kayboldu? bu əl vurub bu əli kəsib yakm olan ancak birbirinden küsmüş kimseleri barıştırma esnasında söylenen bir ifade. bu gün (il) ölmüsən, bildir (dünən) ölmüsən ani bir darbe sonucu veya tesadüıİ psikolojik durumdan dolayı bayılan kim-seler için söylenir. bu gün sabah çok yakmda, bugün yarın. bu gün sabaha saimaq bugün git yann gel demek, oyalamak. bu gün sabahlıqdır 1-çok yaşayamaz, ölümü yakmdır. 2-bir işin veya olayın çok yakında olacağını bildirir. bu gün var sabah yox hayatın geçici ol-duğunu bildirir. bu gün varam (varsan) sabah yoxam (yoxsan) bak. bu gün var sabah yox. bu gündən tezi yoxdur bugünden tezi yok, en kısa zamanda yapılması gerekir. bu hara sığan işdir uygun olmayan bir davranış veya hareket için kullamhr. bu hələ harasıdır henüz sona ermedi, he-nüz bitmedi, arkası var, daha işin başlangı-cıdır. bu xəmir (xəmirə) (hələ) çox su (lazım-dır) aparacaq (aparar, götürəcək, götürər) "bu henüz bitmedi, uzun zaman devam edecek" anlamında, çok zaman, çok dikkat, deneme, emek sarfedilecek bir iş için kullanılır. bu xına o xınadan deyil bak. bu xma o xınaya oxşamır. bu xına o xınaya bənzəmir (oxşamır) durumun, vaziyetin çok zorlaştığını, ağırlaştığını, ' öncekine benzemeyen bir durum ortaya çıktığmı bildiren ifade. bu ilki sərçə bildirki sərçəyə cib cib öyrədir tecrübesiz birinin yaşh başlı, tec-rübeli bir kimseye akıl vermesi durumunda kullanıhr. bu istiyə kim dözər zorlu veya zorlayıcı sebeplerin beklenmedik sonuçlar doğurdu-ğunu hatırlatmak için söylenir, "ne yapsak çaresi yoktur" anlannnda. bu kələk keçməz bu dalavere, fınldak başarılı olamaz anlamında.

bu kol o girən kol deyil onun yapacağı iş değil, o beceremez. bu kol sən girən kol deyil senin yapacağm iş değil, sen beceremezsin. bu qapı mənim, o qapı sənin dolanmaq (gəzmək) evinde pek fazla durmayan, durmadan gezen kimseler için kullanıhr. bu qədər bu kadar. 1-bu kadar (genelde çokluk bildirir). 2-bitti, artık söyleyecek bir söz kalmadı (sohbete, konuşmaya, söze son vermek için kullamlır). bu qulağından alıb (vurub), o biri qulağından Ötürmək (çıxartmaq, keçirmək, vermək) bir kulağından girip öbüründen çıkmak, duyup yapmamak, söylenen söze ehemmiyet vermemek, ö-nernsememek, söylenen bir sözü, işi, teklifi yerine getkmemek, önem vermemek. bu lap ağ oldu sınırı aşan bir davranış için kullanılan bir ifade. bu meydan, bu (da) şeytan herhangi bir şeyi ispat etmek için delil, esas göstermek anlammda kullanılan bir ifade. bu mənim üzüm, bu sənin üzün herhangi bir olay veya durum karşısında çıkan söy-lentileri çürütmek veya gerçeği ortaya çı-karmak için birinin diğerine tartışma için ettiği teklif. bu minval ilə (minvalda) bu şekilde, böyle, bu tarzda. bu onun götü deyil! buna onun gücü yet-mez! bu ölsün! bir yenıin ifadesi. bu sən öləsən! dostlar arasmda edilen en kutsal yemin. bu sizə baha oturar! bu sana pahalıya patlar! anlamında uyarı veya tehdit ifadesi. bu söz aramızda qalsın kimseye söyleme, aramızda kalsm. bu yanında. . . o yamnda sağında. . . so-lunda. bu yel haradan əsir "bu durumun sebebi nedir, bunu meydana getiren sebep nedir!?" bir vaziyet karşısmda duyulan rahatsızhğı veya hayreti dile getirir. bu yoldan qayıt! akhnı başına al! hata yapıyorsun!

132

Page 134: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

bucaq aramäq 1-saklanmak için yer ara-mak. 2-her yere bakmak, aramak, göz gez-dirmek. bucaq bucaq dolanmaq (gəzmək) her tarafı aramak, gezmek. budağı dolu olmaq mah mülkü çok oi-mak, zengin olmak; ekini verimli olmak. budaq atmaq (vermək) dällara ayrılmak, kollara ayrılmak; dallar oluşmak, dal çı-karmak. bugün sabah eləmək süründürmek, bir işi yapmamak, bugün git yarm gel etmek. bugünkü gündə 1-bu zamanm şartlarındä. 2-şimdi, şu anda. bugünkü günlə yaşamaq gününü gün etmek. buğ olub (buğlamb) havaya uçmaq yok olmak, kaybolmak, heder olmak, boşuna gitmek. buğ vermək bühar tatbik etmek. buğaya gəlmək (inek) çiftleşme arzusu uyanmak, çiflleşme väkti gelmek. buğda bazarına qoymaq mahna değerin-den fazla fıyat biçmek. buğda bazarında özünü görmək kendini dev aynasmdä görmek. buğda çörəyinin buynuzu olar insan ya-şadığı güzelliklerin ve mutluluğun kıyme-tini bilmez bir olumsuz davranışta bulunur ve ekmeğinden olur. buğda yeyib Cərinət'dən çıxmaq hiçbir kaygısı olmamak, hiçbir şey için kaygılan-mamak. _ buğdanın qarnı yarıqdır herkesin -aslı, nesli, soyu sopu bellidir. buğura dönmək şişmanlamak, kilo almak. buxaq sallamaq (salmaq) şışmanlamak. buxar dəymək (tutmaq, vürmaq) bühar-dan dolayı yanmak, buhaıia pişirilmek. buxçasını qoltuğuna vermək birisini çok kötü bir şekilde kovmak. buxov vurmaq 1-ayağına pranga takmak. 2-büyümesine, gelişmesine, ilerlemesine engel olmak. bulanıq çayda yerimak yaptığı işin nasü yapılacağım bihnemek ve konu hakkında yeterli bilgisi olmamasından dolayı ne ya-pacağını bilememek.

bulanıq suda balıq tutmaq bulanık suda balık avlamak, karışık bir zamanda iş yap-mak, fırsattan istifade etmek, birinin zor durumda olmasmdan faydalanarak gäyesi-ne uläşmak için çahşmak. bulaq başı piknik yapılan, gezilen, güzel yer, manzaralı yer, pınar başı; özellikle şairane benzetmelerde kullanıhr. bulaq başına susuz aparıb, susuz gətirmək sulu dereye susuz götürüp getir-mek, çok hilekär, şeytan, herkesi etkisi altmda bırakarak istediğini yaptıran adam için kullanılan bir deyim. bulaq kimi qaynamaq bir şeyin çok oldu-ğunu bildirir. bulud altdan çıxan gün, yaşmaq altdan çıxan dil dokunaklı dil, kıncı konuşma. bulud kimi 1-kederli, cam sıkkm. 2-çok seviriçli. 3-bir ekinin, ürünün çok olduğunu bildirir. bulud kimi dolmaq ağlamaklı oİmak, kederli ölmak, dokunsalar ağlayacak du-rumda olmak. bulud kimi qaralmaq hiddetinden, gaza-bmdan vs. simsiyah kesilmek. buludlarda qanad çalmaq (uçmaq) ka-natlanıp uçmak, çok sevinçli ölmäk. buna bir dəstə kavar verməzlər çok de-ğersiz şeydir, beş para etmez. bundan asılı olmayaraq buna bağlı olma-dan. bunt salmaq karışıklık çıkarmak. bunu qoy ora, onu qoy bura zamanmı boşa harcayanların, angarya iş yapanların söyledikleri şikäyetlenme ifadesi. bunu yox onu, onu yox bunu bir şeyi yapma konusunda bahane çıkarma karşı-smda söylenen bir ifade. buradan dur, orada otur deməmək bak. gözün üstündə qaşm var deməmək. burağana düşmək girdaba düşmek. burda (burda) mənəm, Bağdad'da kor xəlifə kendini her şeyin häkimi kabul eden, zorbalık yapan, kimseyi takmayan kimseler için kullanıiır. burada vurur qılıncı Hələb'də oynayır ucu 1-hükmü yürüyor, istediğini yapürıyor, büyük nüfuz sahibidir. 2-astığı astık kestiği kestiktir, önünde kimse laf söyleyemiyor.

133

Page 135: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

burxusduq eləmək engel olmak, mäni olmak, bir şeyi yapmaya müsaade etme-nıek. burmac götürmək çimdiklemek. burnu aşağı olmaq küsmek, memnuniyet-sizliğini bildirmek. burnu böyümək burnu büyümek, kibir-lenmek, kasmmak. burnu fırtıqh 1-bumu sümüklü, pinti. 2-suratsız, çirkin. burnu girməyən yerə başını soxmaq an-lamadığı, bilmediği her şeye kanşmak. burnu havada (olmaq) bumu havada (ol-mak), kendini (pek) beğenmiş (olmak), kummlu, kibirli (olmak). burnu havalanmaq kendini kaybetmek, herkesi hor gömıek. burnu ilə pox eşir beceriksizliği yüzünden en zor ve kötü işlerde çalışan; ancak pek fazla bir şey kazanamäyan kimseler için söylenir. burnu qaf dağında bak. burnu havada (olmaq). burnu qanamaq bumu kanamak. 1-bumundan kan gelmek. 2-dövülmek, dayak atılmak; vurulmak. burnu (belə) qanamamaq bumu da ka-namamak. bir zarar gömıemek. burnu qarnma dəyir bumu karmnda, hämile kadınlar için kullanılır. burnu ovulmaq bumu sürtülmek, cezalan-dırılmak, haddi bildirilmek. burnu poxa batmaq k. beläh işlerden kurtulamamak. burnu sailanmaq 1-hiddetlenmek, kız-mak, siniıienmek. 2-küsmek, darılmalc, kırılmak. burnu üzdən kərmək s.kıntıya düşmek, büyük problemle karşılaşmak. burnu yellənmək burnu büyümek, bü-yüklük taslamak. burnu yelli gururlu, kibirli, kasıntı. burnu yer süpürmək küskün, kırılmış, suratı asık kimseler için kullanılır. burnu yerə sürtülmək bumu sürtülmek, büyüklenmek, kibirlenme duygusundan vaz geçip uysal bir häle geçmek zorunda kal-mak.

burnu yerlə sürünmək küstürülmüş, k-nlmış kimseler için kullanılır. bürnun qurtdasan forən gedib xəbər verər laf taşıyıcı kimseler için kullamhr. burnun tutsan canı çıxar burnunu sıksan canı çıkacak, çok zayıf kimse. burnuna aparmaq koklamak. burnuna barıt iyi (qoxusu) dəyməyib çok tecrübesiz, acemi kimseler için kullanıhr. burnuna çıxmaq bak. burnuna gəlmək. burnuna dəyməyib kokusunu bile duy-mamış. burnuna duzlu su qoymaq son derece eziyet etmek, rahatsızhk vermek. burnuna gəlmək 1-dayanılmayacak bir dereceyi bulmak. 2-bir iş üzerinde çok uğraştığı için yorulmak. bürnuna 'girmək bumuna girmek, çok sokulmak, birisine çok yaklaşmak. burnuna iy dəymək bumuna koku gel-mek, kokusunu duymak, hissetmek. burnuna salmaq burnunda konuşmak. burnuna şam iyi dəyməyib hayatında zorluk nedir görmemiş kimseler için kulla-nılır. burnuna yağh kabab iyi gəlmək kin. kebap kokusu almak. 1-kendine menfaat dolcunacağını, bir şey kazanacağını veya yemek içmek olacağını önceden hissetmek. 2-umduğunu bulamamak, aldanmak. burnundä danışmaq anlaşümaz şekilde konuşmak, bumunda konuşmak, ınızıl-danmak, bumn kırm etmek. burnundan düşən min tikə oiur surätın-dan düşen bin parça olur, öfkeli veya dü-şünceli, kederli olduğu yüzünden belli o-lanlar için söylenir. burnundan düşmək çok benzemek. burnundan düşüb hıh deyib burnundan düşmüş, birbirine çolc benzeyen babä, anne ve çocuklar için kullanıhr. burnundan gəlmək (tökülmək) burnun-dan gelmek, kazandığı herhangi bir şeyden sonra ondan dolayı çok ıstırap çelcmelc, hayrını görmemek, zarara uğramak', huzur, ferahlık ve rahathktan sonra sıkmtıya dü-şüp eziyet çekmelc. burnundan gətirmək bumundan getirmek, bir şeyi yaptılctan veya verip sevindirdilcten

134

Page 136: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

sonra yaptığı davränışlarla onu çok rahatsız etınek ve sevincini üzüntüye çevirmek. burnundan qan açılmaq buraundan kan gelmek. burnundan qd aldırmamaq burnundan kıl aldırmamak. 1 -kendisine karşı söz söy-letmemek. 2-huysuz ve gururlu olmak. burnundan piltə piltə gəlmək burnundan fıtil fitil gelmek, hoşa giden bir durumdan sonra kötü bir sonuçla karşılaşmak. burnundan piitə piltə gətirmək burnun-dan fitil fıtil getirmek, hoşa giden bir du-mmdan sonra kötü bir sonuçla karşılaştır-mak. burnundan tökmək burnundan fitil fitil getinnek. burnundan tüstü çıxmaq bak. başmdan tüstü çıxmaq. burnundan uzağı görməmək bumunun ucundan ötesini görememek, uzağı göre-memek, basiret sahibi olmamak. burnunu ağzını şirin etmək rüşvet ver-mek. burnunu aşağı sallamaq küsmek, mem-nun olmamak. burnunu bayıra çıxarabilməmək kork-mak, çekinmek. burnuııu çəkmək bir şeyden yoksun kal-mak, onu çok özlemek. bunıunu dik (yuxarı) tutmaq burnu ha-vada olmak, çok kibirli olmak, kibiıien-mek. burnunu eşmək cezalandınnak. f

burnuııu əymək 1-küsmek. %-memnuniyetsizliğini, hoşnutsuzluğunu bildirmek. bıırnunu göyə (Iıavaya, yuxarı) qaldırmaq (tutmaq) yere göğe sığmamak, şişinmek, kasınmak, başkaiarını küçük görmek, hor bakmak. burııunu Iıər yerə soxmaq kendini ilgi-lendinneyen her şeye kanşmak. burnunu (da) qanadabilməz dokunamaz, hiçbir zarar veremez. burnunu qaııamağa qoymamaq koru-roak, gözünderj bile—salonnaak-. etmek.

olduğu cevabı vermek. 2-birini yenmek, bumunu yere sürtmek. burnunu sallamaq küsmek, bir şeyden memnuniyetsizliğini bildirmek için surat asmak, incinmek, kınlmak. burnunu sıxsan (tutsan) canı çıxar bur-nunu sıksan cam çıkar, çok zayıf ve güçsüz kimseler için kullanılır. burnunu smdırmaq gururunu kırmak, alçaltmak. burnunu soxmaq bumunu sokmak, üzeri-ne vazife olmayan işlere karışmak. burnunu sürtmək yalakalık yapmak, yal-takhk etmek, alçakçasma sokulmak, çanak yalamak. burnunun (burun) ucuna gəlmək 1-çok yomlmak. 2-ölüm hälinde olmak. 3-çäresiz duruma düşmek. burnunun altında danışmaq (mızıldanmaq) mırıldanarak konuşmak, mızıldanmak. burnunun altmda olmaq çok yakın ol-mak, yanmda olmak. burmıııun istiqamətində getmək (yerimək) burnunun doğrultusunda gitmek, kimseyi dinlemeden bildiği gibi yapmak. burnunun ucu göynəmək burnunun direği sızlamak. 1-çok özlemek, hasret çekmek. 2-elde edilmesi zor olan bir şeyi çok arzu etmek. burnunun ucun (ucunu) görməmək bur-nunun ucunu görememek. 1-gözü kapah olmak, önünde olan şeyleri anlayaınamak. 2-bir işin sonucunun ne olacağım kestire-memek. burnunun ucunda burnunun dibinde, çok yakınında, çok yakm, hemen yanında. burnunun ucundan o tərəfi (yanı) görəbilməmək (görməmək) 1-burnunun ucundan ilerisini görememek, kıt düşünceli olnıak, ilerisini görmemek, aklı pek ileriye ermemek. 2-çok sarhoş olmak. burnunun ucunu görəndə hiçbir zaman, asla, kat'iyen. burnunun ucııııu görməıhək 1-çok yakın

hi-maye—mesafeyl-görrnemek. 2-çok kısa bir zaman-da olacak şeyleri hlsse~demeınek, basiretsiz

\ burnunu ovmaq (oymaq, yerə sürtmək) olmak. | 1-eezalandırmak, haddini bildirmek, läyık

135

Page 137: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

burnunun ucunu göstərməmək parmağı-nın ucunu göstermemek, saklamak, gös-termemek. burnunun yeli saman sovurmaq kendini çok beğenmiş olmak. burovuz almaq bir şeyi emaneten älmak, geri vermek üzere almak. burovuz vermək bir şeyi emaneten ver-mek. buruğu dönmək sıvışmak, gizlice kay-bolmak. buruq düşmək birbirine geçmek, karış-mak, dolaşmak. buruq salmaq kanştırmak, birbirine ge-çirmek. buruq vermək yan çizmek, sıvışmak. burum burum burulmaq fırdolayı dön-mek. burun burun (tınn) eləmək mırm kırın etmek. 1-homurdanmak, iyi karşılamamak, memnuniyetsizliğini bildirmek. 2-bir şeyi verme veya yapma konusunda problem çıkarmak, sürüncemede bırakrnak, yapma-mak, yapmak istememek. burun buruna gəlmək burun buruna gel-mek, karşılaşmak, yüz yüze gelmek. burun buruna vermək bak. baş başa vermək. burun qılı olmaq rahatsız etmek, rahatsız-lık kaynağı olmak. burun poxu və göz yaşı ilə iş görmək 1-çok zor şartlarda çocuk besleyip büyütmek. 2-zorlukla bir işi yürütmek. burun tovu vermək son derece rahatsız etmek, eziyet vermek. burun vurmaq ağacm, asma dallarmm baş kısmım kesmek, tombullaştırmak. burun yeli vermək ateşlemek, kışkırtmak, tahrik etmek; kızdırmak. buruya düşmək ishal olmak. buruz vermək süründünnek, bugün git yann gel etmek. huruz gəzınək kin duymak, kin beslemek, düşmanhk besıcıi-C.1.; busə etmək buse almak, öpmeıc,.Jp_ f__i_ kondurmak. _—- — buynuz ^xärtmaq dış görünüşü acayip olan ve toplumun dikkatini çeken kimseler için kullanılır.

buynuz çıxartmışam? boynuz mu çıkar-dım? birine sürekli ölarak bäkıp rahatsıg ettiğinde karşıdakinin kızgmhkla söylediğl söz. buynuz göstərmək zorbahk etmek. buynuz qoça yük deyil (olmaz) gerekf olan bir şey insana yük olmaz anlamında. bir ifade. buynuz vurmaq boynuzu ile vurmäk. buynuzu içində (qarnında) dıştan sakitı. mülayim gibi görünen; lakin gazabını, ki-nini içinde saklayan, gizli gizli iş yapan kimse, habis kimse. buynuzu içində olmaq asıl yüzünü sakla-mak, gücünü göstermemek. buynuzunu göstərmək gücünü göstermek,'! ^avrım kjpymak. buynuzunu itiləmək kavgaya hazırlan-mak. buynuzunu qırmaq burnun kırmak, had-dini bildirmek. buynuzunun dibi incəlmək (nazilmək) ölümü yakm olmak. buyruğumda durarsan beninı isteklerimi yaparsm, emirlerimi yerine getirirsin. buyruğunda durmaq emıine ämade ol-mak. buyruq olmasın! zahmet olmasa! rica ediyorum! buyruq vermək emir vermek, emretmek. buyur meydana" meydan okumä, tehdit ifadesi. buyurun qonaqlar, qoymayın bizimkilər çocuklarm evdeki yemekleri, tathları veya meyveleri vs. konuklara fırsat vermeden yiyip bitirmesinden sonra söylenen alaylı ifade. buz bağlamaq (tutmaq) buzlanmak, yü-zeyi buzla kaplanmak, yüzeyi donmak. buz baltası (kimi) çok sağlam vücuda, yapıya sahip olan insan için kullanıhr. buz kəsilmək buz kesilmek. 1-vücudu çok soğumak. 2-beklenmedik veya üzülecek bir häl karşısmda donakalmak, hayret etmek, hayretler içinde kalmak. buzlcimi 'b^^ibi. 1-ilişkltermrinsanların davranışınm vs. soğukluğunu bildirir. 2-çoğ soğuk şey. ~"

136

Page 138: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

buz kimi donmaq bak. buz kəsilmək 2. anlamda. buz üstünün daşı etmək nüfuzuna darbe vurmak, beş paralık etmek. buz üstünün öküzü säkin ve sessız kimse. bnza dönmək buz kesilmek. 1-çok üşü-mek, soguktan donma noktasına gelmek. 2-tamamen soğumak. 3-ölmek: buzlu su içməyə getmək hapse düşmek. buzlu su vermək sinifli birini säkinleştir-mek. buzov saimaq yavru ätmak (inek). buzovu çatıda qalmaq ineği ölmek ve buzağısıöksüz kalmak. buzu smdırmaq buzları eritmek, aradaki soğukluğu gidermek, zorlukları kaldırmak. büküb arxivə qoymaq bak. arxivə vermək. büküb cibinə qoymaq katläyıp cebine atmak, kendine almak (birinin diğerlerin-den daha atik, däha kurnaz davrandığmı bildirir). bülbül kimi cəh cəh vurmaq bülbül gıbi ötmek. l-(ses sanatçısı) çok güzel bir şe-kilde ifa etmek, söylemek. 2-şen ve şakrak bir şekilde gülmek. bülbül ktmi oxumaq bülbül gibi şakımak, güzel sesle şarkı söylemek. bülbül kimi ötmək bülbül gibi ötmek, bildiklerini söylemek, konuşmak, anlat-mak. büibüi öldü qaldı gül, istər ağla istər gül kaybedilen şey için üzülmeğe d^eğmez . bülənd olmaq yükselmek. ^ bünyad etmək bir temele oturtmak, esaslı häle getirmek. büruz (bürüz) eləmək (etmək) 1-meydana çıkarmak, göstermek, açığa çıkarmak. 2-görünmek, meydana çıkmak, kendini gös-termek. büruzə çıxarmaq (vertnək) bak. büruz (bürüz) eləmək (etmək). bürünc qiymətinə dəyməz beş para etmez, çok değeri olmayan şey için kullanılır.

-bünüzə çtxmaq ortaya çtkmak, görün-mek, meydana çıkmak. bürüzə vermək açığa ven^i-r-oj^aj-ä-jçiz.

" karnıak, äşikär eünek.

büryan eyləmək (etmək) 1-ateşte yakmak, kavurmak. 2-kebap etmek, yakmak, ka-vurmak. büryan olmaq 1-ateşte yanmak, kavrul-mak. 2-yanmak, rutuşmak, kavrulmak. büstün özündən qabaq qoymaq ölmeden kendi mezarını kazmak. bütüıı aiəmə yayılmaq meşhur olmak, tanınmak. bütün dünya dağılsa da bak. dünya da-ğılsa. bütün iplər gəlib sizin doğanaqdan keçəcək (ötəcək) bütün ipler senin elinde-dir, her şey senin kararına bağhdır. bütün variığı ilə 1-bütün varlığı ile, var gücü ile, ciddiyetle. 2-bütün teferruatı ile, olduğu gibi, bütün incelikleriyle. büzüşüb acı almaya dönmək dert gam çekmekten zayıflamak.

137

Page 139: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

cabəca eləmək yeıii yerinde tanzim etmek, gereğince yeıieştirmek. cadar cadar olmaq yan yank olmak, çat-lamak. cadu eləmək efsunlamak, büyülemek, büyü ile kendi etkisi altma almak. cadugərlik eləmək (etmək) büyücülük yapmak, cadı ve üfürükçülükle uğraşmak. cadııya salmaq bak. cadıı eləmək. cağ cağ olmaq yank yank olmak, çatla-mak. cah vermək dersini vermek, ezmek. cahana gəlmək dünyaya gelmek, doğmak. cah cəlal sahibi olasan nütüz ve itibar sahibi olasm, halk içinde büyük itibarın ve saygınhğm olsun. cahıl göstərmək genç göstermek. cahıihğma bağışlamaq gençliğine bağış-lamak, toyluğuna bağışlamak. calulhğım saxlamaq gençliğini muhafaza etmek. cahıllığım yada salmaq 1-gençliğini ha-tuiamak. 2-gençliğinin hasretini çekmek. cahıiiıq etmək cahillik eünek, yaşına uy-gun hareket etmemek. caiz bilmək (görnıək) uygun bulmak, uy-gunluğunu onaylamak. cakeşlik etmək (eləmək) kadmlarla er-kekler arasında yolsuz ilişkilerde aracılık-etmek, pezevenklik yapmak. calaq etmək (vurmaq) 1-aşı yapmak, aşı-lamak. 2-bir şeyin yanına yamamak, ekle-mek. calanmış yağı məscidə nəzir demək boş vaatler vermek, cimri davranmak. camaata yaymaq herkese bildirmek, ale-me tanıtmak, herkese haber vermek. camaatm gözünə kül səpmək (üfürmək) söz verdiği hälde halkın hiçbir isteğini yerine getirmemek. camax bağlamaq 1-yosun tutmak. 2-üzeri kapanmak, üstü örtülmek, artık amlmamak. cami cəm kl. fars mitolojisinde şarabm mucidi sayılan Cem'in (Cemşid) olduğu kabul edilen sihirli kadeh. klasik şiirde genelde şarap anlammda kullanıhr. can ağzından çıxana kimi ölünceye kadar.

can alıb can vermək 1-büyük bir sıkıntı içinde olmak, ölmek üzere olmak. 2-çok güzel olmak (kadm, kız). can almaq 1-birini öldürmek. 2-äşık et-mek, meftun etmek. can atmaq can atmak. 1-herhangi bir şeyi elde etmeyi çok istemek. 2-kurtulmak için bir yere sığınmak. can bağışlamaq can vermek, büyük dirlik ve güç vermek, mänevi güç kazandırrnak. can bahasına can pahasma, hayatını hiçe sayarak, bile bile ölüme giderek, kanını akıtarak. can baş üstünə baş üstüne, büyük bir se-vinçle, istenilen şeyin büyük bir memnuni-yetle yapılacağını bildirir. catf- bəsləmək kendine iyi baknıak, itina göstermek, yemesine ve içmesine dikkat etmek. can bir qəlbdə yaşaınaq birbirine çok yakın olmak, birbirini çok sevmek, son derece samimi olmak, çok iyi arkadaş ol-mak; birlikte kavgasız, gürültüsüz yaşa-mak. can borcunu ödəmək can borcunu öde-mek, ölmek, ruhunu teslim etmek. can can demək çok yakmlık göstermek, samimi davranmak, ilgı ve şeflcat göster-mek. can cana qatmaq cinsi ilişkide bulunmak, sevişmek. can candan ayrıimaq doğum yapmak. can ciyər kimi yaşamaq can ciğer olmak, çok samimi olarak hayat sünnek, aralarında çok yakmlık, sevgi ve samimiyet olmak. can ciyər oimaq cah ciğer olmak, çok yakm, çok saminıi ohnak. can çəkə çəkə 1-istemeye istemeye. 2-zorlukla, bin bir güçlükle. can çəkişmək can çekişmek, ölmek üzere olmak, can vermek. can çəkmək tembellik etmek, bir işi çok gönülsüzce yapmak, zorlukla yapmak, yapmak istememek. can çürütmək kutsal bir şey için canından geçmek, kendini feda etmek, hayatım ona adamak.

138

Page 140: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

can damarmı tutmaq 1-öğrenmek, bütün yönlefiyle bilmek. 2-cän damänna basmak, zaaftnı, zayıf noktasını öğrenip bilmek. can deyib, can eşitmək çok samimi olmak, yakm dost olmak, birbirini çok sevmek ve sevgi sözeükleriyle hitap etmek. can dərdinə (qayğısma) düşmək can der-dine düşmek, ölmemek için çabalamak, uğraşmak. can dərmam çare olan her şey. caıı düşməni olmaq düşman olmak, birbi-rini öldürecek kadar düşman olmak. can evindən vurmaq can evinden vurnıak, en hassas noktasından yakalamäk. can gəimək can gelmek, canlanmak, häl-sizlikten kurtulmak. can gəzdirmək zorlukla ayakta durmak, çok zayıf, täkatsiz olmak. can Iıayında olmaq canımn derdinde ol-mak. 1-ölüm kalım mücadelesinde olmak. 2-kendi problemleriyle meşgul olmak, kendi derdiyle uğraşmak. can lıövlü can havli, canını kurtamıa kor-kusu, ölüm korkusu. can höviü üə can havli ile, ölüın korku-sundan gelen bir güç ve atakhkla; ölüm korkusundan doğan güçlü bir tepki ile. can qalmamaq can kalmamak, täkati ke-silmek, bütün gücü tükenmek. caıı qoymaq 1-çok çalışmak, didinmek, ömrünü ona harcamak. 2-kutsal bir şey uğrunda kendini fedä etmek, o yolda öl-mek, canından geçmek. can qpymamaq çok eziyet etmek, incitc mek, rahatsız etınek. caıı tapşırmaq can vermek, ölmek. can üstə (üstündə) olmaq ölüm anında olmak, son dakikalarını yaşamak, ölmek üzere olmak. can vermək 1-ölmek, ruhunu teslim et-mek. 2-birinin yolunda canından olmak, kendini feda etmek. 3-canlandırmak, ha-yata döndürmek. 4-haddinden fazla haz vermek, lezzet vermek. 5-moralini yük-seltmek, nıänevi güç ^vermek. 6-bir şeyi haddinden fazla arzulamak. can yandırmaq 1-birisi veya bir şey için kaygılanmak, kendi problemi bilmek, iigi-

1

lenmek. 2-yürekten, isteyerek çalışmak, hassasiyet göstermek. cana can istəmək kana kan istemek, öldü-rülen birine karşılık birinin öldürülmesini istemek. cana can qatmaq cana can katmak, ferah-latmak, insanın neşesini ve dinçliğini ar-tırmak. cana dolmaq biraz şişmanlamak, kendini toparlamak, hastalık vs. sebebiyle oluşan zayıflık az da olsa giderilmek, iyi duruma gelmek. cana doydurmaq (gətirmək) canına tak ettinnek, bıktırmak, usandırmak. cana doymaq canma tak etmek, bıkmak, usanmak, gırtlağa gelmek. cana durmaq gırtlağa çıkmak, bıkmak. cana gəimək 1 -bıkmak, usanmak, bezmek, bizar olmak. 2-canlanmak, dirilmek, ken-dine gelmek. cana qəsd eiəmək (etmək) canına kastet-mek. 1 -birini öldürmek. 2-çok aşırı derece-de çalışmak. cana qıymaq cana kıymak, birini öldür-mek. cana (canma) minnət bilmək canma min-net bilmek, bulduğu, sahip olduğu için çok sevinmek. cana sinmək gönlünce olmak, istediği gibi ölmak, içine sinmek. cana yetirmək 1-bıktırmak, usandırmak, bezdirmek. 2-canlandırmak, diriltmek, kendine gelmesini sağlamak. cana yetişmək canlanmak, kendine gel-mek. canamazı suya çəkmək kin. saf, mümin, temiz insanlara karşı hilekärhk yapmak. canavar donuna girmək vahşileşmek, gaddarlaşmak, zalimleşmek. canavar kimi oxumaq güzel bir sesle şarkı veya türkü söylemek. canavar kimi yemək açgözlülükle yemek. canbaza çıxmaq hayatım tehlikeye atarak ölüm kalım mücadelesi vermek, ölüm ka-lım kavgası çıkarmäk. canbaza qalxmaq abartnmk. canbəsər olmaq ölürken koparılan yayga-radan dolayı canı çıkmamak ve azap çek-mek.

39

Page 141: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

canbir qəibdə yaşamaq bifbirini çök sev-mek. canda taqət qaimamaq çok yorulmak, täkati kesilmek. candan başdan keçmək candan geçmek, kendini feda etmek, canmdan geçmek, kendini kurban etmek. candan düşmək 1-zayıflamak, güeünü kaybetmek, täkatini yitirmek. 2-hälsizleşmek, çok yorulmak; zayıflamak. candan eləmək 1-öldürmek, hayattan rnah> rum bırakmak. 2-bak. candan salmaq 1. ve 3. anlamlarda. candan keçmək kendini feda etmek, ken-dini kurban etmek, canmdan geçmek. candan maya qoymaq gönülden yardımeı olmak, isteyerek yardım etmek. candan olmaq ölmek. candan saimaq 1-çok yormak. 2-çok ra-hatsız etmek, eziyet vermek. 3-bütün gücü-nü, täkatini tüketmek, kanmı emmek. candan (canından) tikan çıxartmaq 1-kırdığı bir kimsenin hoşlanacağı bir işi yapmak, hatasmı tamir eünek. 2-isteğini yerine getinnek, arzuladığı ancak yapama-dığı veya yapmadığı bir şeyi yapmak. candan usanmaq canmdan usanmak, il-lallah etmek, bıkmak, gırtiağa çıkmak. candan yanmaq gönülden yaklaşmak, problemlerine içtenlikle yaklaşmak. canfəşanlıq etmək (eləmək) gereğinden fazla fedakärlık yapmak, hassasiyet gös-termek, çalışmak, çaba sarf etmek. cauxınd eləmək yakasını kurtarmäk, elin-den kurtulmak. canı acımaq canı yanmak. canı ağrımaq kırgınlık hissetmek. canı ağzına gəlmək 1-bıkmak, usanmak. 2-çok korkmak. canı ağzında gözləıılək korku ve heye-canla beklemek. canı ağzından (boğazmdan) çıxana qədər canı çıkana kadar, ölene kadar, son nefese kadar. canı ağzından (boğazından) çıxmaq öl-mek. canı bahasına hayatı pahasma.

canı bahasına elənıək (görmək) hayäti pahasına yapmak, bir işi hayatını tehlikeye' atarak yapmak. canı bədənindən çəkilmək ölmek, ruhunu ' teslim etmek. canı boğazma gəlmək (yığılmaq) 1-usanmak, bıkmak, çaresiz kalmak, gırtlağı-na kadar gelmek. 2-ölecek duruma gelmek j 3-canı boğazına gelmek, çok korkmak. \ canı burnuna yığılmaq canma tak etmek, bıkmak, usanmak, bızar olmak. • cam burnundan çıxmaq canı burnuna gelmek, kendine ait bir şeyi başkasına ve-rirken çok rahatsızlık duymak. , canı cəhənnəm (cəhənnəmə) canı cehen- , neme, "ne häli varsa görsün, beni ilgilen-dirmez" anlamında, sevilmeyen bir kirase-ye duyulan nefreti anlatan, "ne yaparsa yapsın, ne olursa olsun, ölsün, gebersin" anlamında bir kargıma, ilenme ifadesi. canı cəzanə gəlmək bıkmak, usanmak, bizar olmak. canı çıxanacan 1-ölene kadar. 2-çok yo-rulana kadar, täkati kesilene kadaf. canı çıxır bir şeyi yapmayan, vermeyen vs. tavırlar sergileyen kimseler için kullanıhr. canı çıxmaq canı çıkmak. 1 -ölmek, ruhunu teslim etıriek. 2-çok yorulmak. 3-çok yıp-ranmak, çok hırpalanmak. canı çıXsın! canı çıksm! ölsün, gebersin! canı çürümək zulüm görmek, eziyet çek-mek, ıstırap çekmek. canı dildən canı gönülden, cam yürekten, büyük arzuyla, isteyerek. canı dincəlmək rahatlamak, säkinleşmek. canı ... əiində olmaq birine bağh olmak, bağımh olmak. canı getmək 1-bir zarara uğramasmdan kaygı duymak. 2-canı çıkmak, yıpranmak, eskimek, tazeliğini, mukavemetini kaybet-mek. 3-ölmek, ruhunu teslim etmek. canı giziidəmək 1-kırgmlık duymak, canı ağrımak. 2-korku duymak, korkuyla ür-permek. canı ilə əlləşmək ağır hasta olmak, ağır hastahktan dolayı şiddetli azap çekmek. canı it canıdır çok dayanıkh kimseler için kullanıhr.

140

Page 142: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

canı qaçmaq rengi kaçmak, yüzü solmak, rengi sararmak; korkmak. canı qalmamaq 1-herhapgi bir dururhdan dolayı ölecek häle gelmek. 2-täkati kalma-mak, yorgunluk ve bitkinlikten düşüp ba-yılacak gibi olmak. canı (... yanında) qalmaq birisi veya bir şey için endişelenmek, onun için kaygı-lanmak. canı qızmamaq içi ısınmamak, bir işe, bir kimseye gönülden yaklaşamamak. canı qurtarmaq hür olmäk, kurtulmak, hiirriyetini elde etmek. cam od tutub yanmaq 1-ateşler içinde kalmak, harareti yükselmek, ateş basmak. 2- alevlenip yanmak, çok sinirlenmek, hid-detlenmek, ateşlenmek. canı rahat olmaq problemi, sıkmtısı ol-mamak. canı (canmız) sağ olsun! canı sağ olsun! 1-teselli, sağhk ve mutluluk ya da hoşnut-suzluğu alaylı şekilde bildiren bir ifade. 2-bazen üstü kapah olarak tehdit ifadesi an-lamında kullanılır, canı salamat olmaq hayatta olmak, yaşa-mak. canı sıxılmaq canı. sıkılmak. 1-rahatsız olmak, canı sıkılmak. 2-mänevi durumu kötü olmak. canı sızıldamaq vücudunda ağrı, sızı his-setmek. canı sulu (şirəli) olmaq (yaşlılar hakkın-da) dinç olmak, çevval olrnak, canhhğım kaybetmemiş görünmek, güçlü ğ'örünmek. canı üçün qorxmaq kendine bir zarar do-kunmasından çekinerek ihtiyath davran-mak, korkmak, kendi canımn derdinde olmak. canı Uzülmək bak. candan düşmək canı yanmaq 1-acımak, merhamet etmek, "onun acısmı yüreğinde hissetmek. 2-çok susamak. 3-seNTnek, kendinden bir parça kabul etmek. canı yanmamaq 1-sevroemek. 2-häline acımamak. canıyansm! büyük ıstırapla karşılaşsm! içi yansm! canım (canı, canın, canmız) üçün bir yemin ifadesi.

canım qurban! eanım kurban! gönlünii alma, gönül okşama, şefkat veya yalvarış ifadesi. canım sənə (sizə) desin. . . böylelikle, sonunda, özet olarak anlamında. canım sənə sadağa olsun canım sana kur-ban, birine söylenen güzel bir ifade. canıma dəysin canıma değsin, çok hoşlan-dım, lezzetli bir şey konuşulduğunda söy-lenen bir ifade. canımı çöldən tapmışaın? canımı sokakta bulmadım? hayatım o kadar ucuz değildir? canımı çölə atmamışam! hayatım benim için çok önemlidir! canımı yığıb boğazıma son gücümü ve nefesimi tüketerek bu işi yapıyorum. canımın canı çıxsın! benim için bu da azdır! şeklinde kendi kendini tenkit etme ifadesi. canımın dərdindən mecburiyetimden do-layı. canın çıxsa da... "canın çıksa da...", "öl-sen bile..." bir şeyin kesinlikle yapılacağı-nı, olacağmı, yapılmayacağını veya olma-yacağını bildiren bir ifade. canın haqqı! karşısında bulunan sevdiği kimse için edilen yemin ifadesi. canın sağ olsun canm sağ olsun, boş ver, üzülme, değmez. canın yansın! canın yansm! ateşlerde ya-nasm! büyük ıstırapla karşılaşasm! camna and vermək 1-herhangi bir işi yapmak için yemine vermek. 2-bir şey içiıı başı üzerine yemin ettirmek. canma asi olmaq. çektiği ağrı veya ıstı-raptan dolayı ölmek istemek. canına atəş (od) salmaq 1-çok korkutmak, endişeye düşürmek. 2-yakıp kavurmak. canına birə düşmək endişeye kapılmak, teläş düşmek, heyecanlanmak, rahatsızlık duymak. canına can basmaq sıkmtılara, ıstıraplara, eziyetlere katlanmak. canına cəfa basmaq kendine eziyet etmek, zahmete katlanmak. canına cəfa verməmək kendine eziyet etmemek. canına ciri böyütmək kendine eziyet eden evlat büyütmek.

141

Page 143: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

canına çəkmək 1-emmek. 2-sindirmek. canına daraşdırmaq üzerine saldırtmak. camna daraşmaq l-(birçokları) birine sülük gibi yapışmak. 2-üzerine saldırmak, başma üşüşmek. canına dərd! (dərddir!) zıkkımm kökü! canına döşəmək tenkit etmek, ağır sözler söylemek, itham etmek. canına dua etmək duacı olmak, yaptığı bir iyilikten vs. dolayı önırüne dua etmek. canına düşmək 1-dayak atmak, dövmek. 2-azarlamak, paylamak. canına əziyyet verməmək canına eziyet etmemek, sıkıntıya gelmemek. canına hopdurmaq tam anlamryla benim-setmek. canına hopmaq 1-bir şeyi tam anlamıyla kabul etmek, benimsemek, ruhuna sinmek. 2-emmek. canma işlemek canına işlemek, son derece etki etmek. canma qəsd etmək (eləmək) bak. həyatına qəsd etmək (eiəmək). canına qıymaq canma kıymak. 1-birini acımadan öldürmek. 2-kendini öldünnek, intihar etmek. canma qor salmaq kendine äşık etmek. canına qorxu düşmək korkmaya başla-mak, endişelenmeye başlamak, korkuya kapılmak. canına qorxu (vəlvələ) salmaq çok kor-kutmak, korkudan titretmek. canına lərzə (titrəmə, uçunma, üşütmə, vahimə, vicə, vicvicə) düşmək soğuktan veya korkudan tir tir titremek. canına lərzə salmaq çok korkutmak, deh-şete düşürmek, büyük korkuya kapılmasma sebep olmak. canına (canıma) minnət canına minnet. 1-birinin çok sevineceği, beklenmeyen iyi bir durumla karşılaştığında duyulan sevinei anlatmak için söylenen bir ifade. 2-arayıp da bulamadığı şeylerden saymak, razı ol-mak. canına od düşmək 1-ıstıraba, endişeye kapılmak. 2-çok korkmak. canına od salmaq 1-endişeye düşürmek. 2-korkutmak. 3-äşık olmak, aşka düşmek.

camna sağlıq (xəstələnmişdim) üstünüze sağlık (hastalanmıştım). hastahktan söz ederken karşısmdakinin tutulmaması arzu-suyla söylenen söz. canına yağ (sarı yağ) kimi yayılmaq çok hoşlanmak, çok hoşuna gitmek. canına sinmək (yatmaq) içine sinmek, beğenmek, hoşlanmak, gönlüne göre ol-mak. canına sinməmək içine sinmemek. 1-bir şeyden dolayı içi rahat olmamak. 2-gönlünün istediği gibi olmamak, arzusuna göre olmamak. canına vəlvələ düşmək bir şey olacağın-dan korkarak çok heyecanlanmak, endişeye kapılmak. canına vurnuxma saimaq korkuya dü-şürmek. * canma yazığın gəlsin! kendine acı, kendini mahvetme, kendini düşün anlammda bir nasihat ifadesi. canına yel dəyməmiş (keçmədən) o anda, hemen, hemencecik, derhäl. canına yel keçməyə qoymamaq her şey-den sakmmak, her şeyden korumak. canına (qanına) yerikləmək intikam al-mak için hazır beklemek, intikam için fır-satmı kollamak. canında (hələ) su çoxdur (var) yaşlı ol-masına rağmen çalışabilen, faaliyet göste-rebilen kimseler için kullamlır. canında az yoxdur gizliden gizliye işler çeviren, hilebaz kimseler için kullamhr. canında olmaq tabiatında olmak, karakte-rinde, davranışında olmak, birine has ol-mak. canından bezar olmaq usanmak, bıkmak, bizar olmak. canından bezdirmək cantndan bezdirmek, bıktırmak, usandınnak, çok sıkmak, aşırı iş yaptırmak, yaşama isteğini yok etmek. canından bezmək canmdan bezmek, düş-tüğü sıkıntı yüzünden ölümü ister häle gelmek. canından çıxmamaq hiç unutmamak. canından doymaq bak. canmdan usanmaq. canmdan əl çakmək kendinden bıkmak, usanraak.

142

Page 144: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

camndan gizilti keçmək içi sızlamak. canından iraq olsun! birinden hastahk veya başka bir kötü durumun uzak olmasım arzu eden ifade. canmdan keçmək bir şey uğruna öimek, kendini feda etmek, canını vermek. canından qorxmaq hayatından endişe etmek. canından olmaq 1-bak. candan omıaq. 2-istediği gibi, arzuladığı şekilde olmak. canından usanmaq canmdan usanmak, ölümü göze alacak kädar sıkmtı içinde olmak. canmı Allah'a tapşırmaq ölmek, ruhunu teslim etinek. canını almaq canını almak, öldürmek, hayatına son vermek. camm atəşə yaxmaq gönül vermek, sev-mek. canını azar (dərd) alıb tembel, hevessiz, isteksiz iş yapan kimse için kullanılir. canını bağışlamaq 1-canını bağışlarnak, öldürülmesi gerekirken vazgeçmek, affet-mek, bağışlamak. 2-ölmek, ruhunu teslim etmek. canım bağışlamamaq canını bağışlarna-mak, öldürmek, affetmemek. canını boğazma gətirmək (yığmaq) 1-camna tak ettirmek, bıktırmak, usandırmak, bezdirmek. 2-canländırmak, diriltmek, kendine getirmek. canım burnuna yığmaq bıktırmak, usan-dırmak, canına tak ettirmek. canmı cəhənnəmə göndərmək (yasil etmək) canmı cehenneme yollamak, öl-dürmek, gebertmek. canını çıxarmaq canını çıkarmak, incit-mek, eziyet etmek. camnı çölə atmaq kendi vücuduna eziyet etmek, kendine zarar verecek derecede çahşmak, sağlığma dikkat etmemek, ken-dini düşünmemek. canını çürütmək 1-üzüntü vermek, canını sıkmak, usandırmak, sıkıntı vermek. 2-boşuna zahmet etmek, boşuna çahşmak. canmı dişinə alıb (tutaraq, tııtub) canını dişine takarak, gönülsüz, hevessiz, isteksiz, kendini mecbur ederek bir şeyi yapma.

canım dişinə tutmaq canmı dişine almak (talcmak), istemeyerek, gönülsüz, hevessiz, kendini mecbur ederek bir şeyi yapmak, canmı dişine takmak. camnı dünya mahna çəpər etmək dünya malı için hayatım feda etmek. canım eşq oduna yaxmaq äşık olmak, sevmek. canını əsirgəməmək hayatmı feda etmek. canım fəda eləmək kendini kurban ver-mek, bir şey uğrunda hayatından geçmek. canmı xilas eləmək 1-kendi hayatını kur-tarmak, herkes kendi başının derdine düş-mek. 2-başka birinin hayatmı kurtarmak. canmı işə verməmək çalışmayı, zahmet çekmeği sevmemek, tembellikle hayatım sürdürmek, çahşmaktan kaçınmak. canım küçədən tapmamış olmaq tehhke-ye, güçlüğe katlanmaya niyetli olmamak. camm qara qorxu (qayğı) almaq (bürümək) yapacağı işin zorluğundan doläyı endişelenmek, iyice korkmaya baş-lamak. canını qoymağa yer axtarmaq ne yapa-cağmı bilmemek, kendine bir yer bulama-mak, bir durum karşısmda şaşırıp kalmak. canım qoymaq 1-bütün gücünü, enerjisini, becerisini kullanmak. 2-canını vermek, hayatmdan geçmek. canım qurban vermək bak. canını fəda eləmək. canını qurtarabilməmək 1 -yakasmı kurta-ramamak. 2-sorumluluğu üzerinden ata-mamak, yakasmı kurtaramamak. canmı qurtarmaq kendini kurtarmak, kurtulmak, yakasını kurtarmak. canını oda yaxmaq (yandırmaq) bir şey veya bir kimse uğrundä kendini fedä et-mek. canım ovcuna qoymaq kelleyi koltuğa almak, bir şey uğrunda ölümü göze almak. canını sıxmaq canım sıkmak, sıkılmak, üzülmek, düşüncelere dalmak, dert çek-mek. canmı şeytana satmaq kötü şeylere dal-mak, fesat işlerle uğraşmak. canını tapşırmaq (təslim etmək) ölmek, ruhunu teslim etmek.

143

Page 145: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

canım üzmək 1-eziyet etmek, ıstırap ver-mek. 2-çok çalışmadan dolayı täkatsiz kalmak. canını vermək 1-canım vermek, kendini feda etmek, kurban etmek, canmdan geç-mek, hayatmı feda etmek, ölmek. 2-hiçbir şey esirgememek. 3-bir şeye çok düşkün olmak. canını yandırmaq 1-zulmetmek, kötü bir hareketle veya davranışla karşısmdakine büyük acı ve sıkıntı, üzüntü, ıstırap ver-mek. 2-bir kimseyi büyük zarara uğratmak, zarara sokmak. canını ... yolunda qoymaq bak. canım fəda eləmək. canının dərdindən mecburiyetinden dola-yı-canımn dərdinə (hayına, qeydinə) düşmək (qalmaq) canının derdine düş-mek, camndan başka şey düşünemez ol-mak. cammn haraymda (hayında) olmaq sa-dece kendini düşünmek, kendinden başka-smı düşünmemek. canınm qəsdində olmaq kendine acıma-mak. canıyananlıq eləmək (göstərmək) derdine ortak olmak, yürekten acımak, ilgi göster-mek, ilgilenmek. canlar alan çok güzel (kız^ kadın). canlara dəyən (dəyər)... güzel huylu, se-vimli, mert, samimi kimseler. canlı meyit 1-canlı ceset, çok zayıf kimse. 2-şuurunu herhangi bir şeyden dolayı geçi-ci olarak kaybetmiş veya bir olayın son derece etkisinde kalaralc adeta şuursuz do-laşan kimse. cansağhğı ilə geyinin (işlədin, yaşayın) yeni alınan bir giyim eşyasmm sağlıkla giyilmesini arzu eden bir alkış ifadesi, "ha-yırh olsun" anlamında. cansız bədən çok zayıf; hareketsiz, uyu-şuk. canyandıranlıq eləmək (etmək) destek olmak, yardım etmek, sdcıntısım hafiflet-melc veya hälletmelc. car car carıldamaq sesli ve süratli alcnıak (ımıalc, çay).

car çağırmaq (çəkmək) 1-yüksek sesle biı şeyi halka duyurmak, ilan etrhek, bildir-mek. 2-(haber, söz vs. 'yi) herkese yaymak, bildirmek, haber vermek, herkese uläştır-mak. car olmaq akmak, dökülmek, cereyan et-mek. cari etmək (eləmək) kl. belirli bir tarz ve yolla yapmak, resmi şekline büründürmek. cari olmaq 1-akmak, dökülmek, saçılmak. 2-yapılmak, icra edilmek, kanunileşmek. casusluq eləmək (etmək) casusluk yap-mak, gizlice bilgi sızdırmak. cavab qaytarmaq karşı gelmek; saygısız-hk etmek. cavab vermək cevap vermek. 1-sorulan soruya karşılık vermek. 2-mesuliyet taşı-mak, çevap vermek meeburiyetinde olmak. cavabı kəlbətinlə çəkmək bak. sözii kəibətinlə çəkmək. cavabım tutmaq sorulan sorunun cevabını vermek. cavabım vermək ceväbını vermek, läyık olduğu cevabı vermek, yaptığı veya söyle-diği bir şeyin karşılığmı vermek. cavabsız buraxmaq (qoymaq) cevapsız bırakmak, cevap vermemek. cavam yemək alışkanlık edinmek, alışmak. cavan dağı çəkməyəsən! genç olan bir yakmımn ölümünü görmeyesin! bir temen-ni ifadesi. cavan qalmaq fazla çökmemek, genç kal-mak. cavan ölümü görməyəsən! bak. cavan dağı çəkməyəsən! cavanlığı (cavanlığını) yada salmaq gençliğini hatırlanıak. cavarihğın qalsın yer altda! genç iken ölesin! cavanhq daşını atmaq yaşlanmak, ihti-yarlamak. cayaıağına keçirmək pençesine geçirmek. caynağına keçmək pençesine geçmek. caynağında olmaq pençesinde olmäk. caynağında saxlamaq (tutmaq) häkimi-yeti altmda tutmak. caynaqlarına keçirmək (salmaq) pençe-sine geçirmelc, eline geçirmek, yakalanıak.

144

Page 146: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

caynaqlärına keçmək pençesine geçmek; eline geçmek, yakalanmak. caynaqlarını göstərmək 1-gücünü gös-termek, asıl yırtıcı yüzünü göstermek. 2-hırıldämak, tehdit etmek. caynaqlarını qırmaq (sökimək) hüküm-ranlığını parçalamak, periçesinden kurtul-mak. .... cebinə qoymusan?! ... önemsemiyor musun! ... işi yapamaz mı zannettin! ... gücü yetmeyecek mi sandm! cecimi cırmaq birini perişan etmek, mah-vetmek. ceybir olmaq elbir olmak, el ele vermek, birlikte hareket- etmek. ceymaq atmaq kök atmak, kökleşmek, yeşerip filizlenmek. ceyran belinə çıxmaq (minmək) bulun-mamak, çok zor bulunmak, kıt olmak, pi-yasada olmamak. ceyran kimi ceylän gibi, çok güzel ve a-lımh. cəbr çəkmək yaptığı bir şeyden dölayı cezasmı çekmek. cəbr etmək (eləmək) cebir kullanmak, zor kullanmak, zulmetmek. cəbrə düşmək eziyet çekmek, zorlük çek-mek, kötü duruma düşmek. cəddin belindən vursun! hz. Ali'nin nes-linden geldiği kabul edilen kimseierin uy-gunsuz veya hoşlanılmayan bir tavır sergi-ledikleri zaman, cetleri tarafmdan cezalän-dırılmasını isteyen bir beddua ifadesi. cətä çəkmək eziyet çekmek, ış.tırap çek-mek. cəfa vermək eziyet etmek, cefa, azap çek-tirmek. cəfakariıq etmək azap vennek, incitmek, zulmetmek. cəfasını çəkmək cefäsını çekmek, eziyeti-ni, derdini, beläsmı çekmek. cəlı cəh etmək (vurmaq) ötmek, şakımak. cəhd etmək çaba sarf etmek, gayret gös-termek, çok çalışmak. cəlıənnəm əzabı çəkmək cehennem azäbı çekmek, tahammülü zor şeylere katlänmak. cəhənnəm kimi cehennem gibi. 1-çok sıcak yer. 2-çok karanhk yer.

cəhənnəm kösövü koyu esmer tenli ve çirkin kimse. cəhənnəm kürəsi çok kızgm ocak, cehen-nem gibi sıcak yer. cəhənnəm qarışiğı Yahııdi ile Ermeni'nin evlenmesi sonucu doğan çocuk. cəhənnəm oduna gififtar olasan! cehen-nemde yanasın! cəhənnəm öl (olun) (burdan)! cehennem ol! defol git! cəhənnəm ol get gözümdən! bak. cəhənnəm ol burdan!. cəhənnəm olsun cehenneme kadar yolu var! defolup gitsin! birinin bir yerlerde bulünmasını istememe ifadesi. cəhənnəm üstündə körpü qurmaq hälka faydası olmayan işler yapmak, faydasız şeyler yapmak. cəhənnəmdən biletsiz qaçan kötü huylu; çok çirkin, suratsız adam. cəhənnəmdən ipi qırıb qaçıb çok çirkin kimseler için kullanıhr. cəhənnəmə gedən özünə yoldaş axtarar kendisi için kötü sonuçlar doğuracäk bir derdin, hastahğm başkalanna da bulaşma-smı isteyen kimseler için kullanılır. cəhənnəmə get! defol git! kızgmlık bildi-ren bir ifade. cəhənnəmə gora 1-bana ne, beni hiç ilgi-lendirmez. 2-sonuciı ne olurşa olsun. cəhənnəmə (gora) göndərmək (yollamaq) Cehenneme yollamak, öldür-mek, katletmek. cəhənnəmə k i . . . bana ne, ne olursa oisun, beni ne ilgilendirir. cəhənnəmə vasil .etmək bak; cəhənnəmə (gora) göndərmək (yollamaq). cəhənnəmə vasil olmaq 1-ölmek, geber-mek. 2-(kötü kimse) ortadan kaybolmak, kaybolup gitmek. cəhənnəmin dərəsi Cehennemin dibi, çok uzak yer. cəhənnəmin dərəsiridə (qurtaracağında) çok uzak yer için kullanılır. cəhənnəmin dibində yaşamaq çok uzak-larda yaşamak, şehir merkezinden uzaklar-da yaşamak.

145

Page 147: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

cəhənnəmin dibinə Cehennemin dibine. 1-en uzağa, en uzaklara. 2-bana ne, beni hiç mi hiç ilgilendirmez. cəhənnəmin isti bucağı haddinden fazla sıcak yer için kullanıhr. cəhənnəmin o başına en uzağa, çok uzak-lara. cəhənnəmin o başında yaşamaq çok u-zaklarda yaşamak. cəhl etmək (eləmək) terslik etmek, inat etmek. cəhlə salmaq normal seyreden bir şeyi zora sokmak. cəhrə daşı vakarlı, temkinli, dayanıkh kimse. cəhrəçilik etmək 1-iplik yapmak. 2-"cehre" yapmak. cəlah pozulmaq haşmeti, debdebesi yerle bir olmak, eski hükmü ve nüfuzu kalma-mak. cəlahn artıq olsun 1-saygmhğm, nüfuzun daha da çok olsun. 2-alay ve yergi bildiren bir ifade. cəlayi vətən olmaq vatamndan ayrı düş-mek, yurtsuz yuvasız kalmak, gurbete düşmek, derbeder olnıak. cəlb etmək (eləmək) 1-yöneltmek, yön-lendirmek. 2-dikkatini çekmek. cəldlik etmək (eləmək) atik davranmak, uyanık hareket etmek, çevik davranmak. cələ qıran üçkäğıtçı, fınldakçı, dalavereci, son derece kumaz. cələ qırmış tülkü son derece tecrübeli ve kumaz kimse. cələ qurmaq tuzak kurmak, hile yapmak. cələyə salmaq tuzağa düşürmek, ağma düşürmek. cəllad kimi cellat gibi, acımasız, gaddar, merhametsiz. cəllad kötüyü eskiden insanların kafasının üzerinde kesildiği büyük kütük. cəm etmək (eləmək) 1 -toplamak, bir araya getirmek. 2-kendini toparlamak, kendine gelmek. cəm hahnda 1-toplu hälde. 2-sık olarak toplanmış hälde. cəm olmaq 1 -toplanmak, bir araya gelmek. 2-uçup bir yere toplanmak. 3-toplama iş-lemine konu olmak.

1

cəmdəyi çətən üstə (yerdə) qaimaq naşıfil götürecek kimse olmamak. cəmdəyinə döşəmək 1-azarlamak, ağır sözler söylemek. 2-şiddetli tenkit etniek. % şiddetli dayak atmak, dövmek. cəmdəyini quzğunlar yemək defnecile-memek ve naşını kurtlar kuşlar yemek. cəmiyyətdə özünü aparabilmək toplum içinde düzgün hareket edebilmek. cəncəl çıxartmaq (eləmək, salmaq) se-bepsiz yere kavga çıkarmak, karışıklık yaratmak. cəncəl xasiyyət geçimsiz, insanları rahatsız eden, tuzağa düşüren, insanlann ayağınm altında kuyu kazan kimse. cəncəldən qurtarmaq zorluktan, beiädan

4oırtulmak. cəncələ * düşmək 1-büyük bir problemle karşılaşmak. 2-beläya düşmek. cəncələ salmaq kavgaya sokmak, kötü, istenmeyen bir işe karışmak. cəng cidala çıxmaq kavga etmek, dövüş-mek. cəng etmək (eləmək) savaş yapmak, vu-ruşmak. cəngini cırmaq yenmek, alt etmek, galip gelmek, düzenini bozmak, mahvetmek. cənnət kimi cennet gibi, çok güzel yer. cənnətə dönmək cennete dönmek, güzel-leşmek, insanı hayran bırakan bir güzelliğe bürünmek; ferah ve iç açıcı bir duruma gelmek. cənnətə düşmək (getmək) 1-Tanrı'nm buyruklarma uyup iyi ameller işleyerek öldükten sonra Allah'm vaat ettiği çok güzel yer olan uçmağa (behişt) varmak. 2-gönlün istediği yerle veya şeylerle karşı-laşmak. cənnəti satm almaq cenneti satın almak, büyük sevap iş yapmak, hayır iş veya işler yapmak, yardımsever olmak, herkese yar-dım etmek. cənnətlik olsun! yeri, mekanı cennet ol-sun! cərcənək eləmək 1-şiddetle cezalandır-mak, dövmek, eziyet etmek. 2-k. bir kıza veya kadma tecavüz etmek. cərcənək olmaq 1-ayaklan haddinden fazla yana doğı-u açılmak, bacakların aşırı

46

Page 148: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

derecede yana açıhnasından dölayı kalça kemiklerinde şiddetli acı düymak. 2-ayäklarım geniş geniş açarak yürümek. 3-ağır bir yülcün altmda ezilmek, kötü dııru-ma düşmek. cərcənəyini ayırmaq 1-altına alarak hır-palamak, dövmek, cezalandırmak. 2-bak. cərcənək eləmək 2. anlamda. cərəyan etmək cereyan etmek. 1-geçmek, akmak, hareket etmek. 2-olmak, meydana gelmek. cərimə almaq ceza ahnäk. cərimə çəkmək ceza çekmek. cərimə eiəmək ceza kesmek, ceza vermek. cərimə kəsilmək ceza kesilmek. cəriməsiıii çəkmək cezasını çekmek. cəriməsini vermək cezayı para olarak ödemek, karşıhğmı para olarak vermek. cəriməyə düşmək cezaya uğramak. cəriməyə salmaq ceza çekmesine sebep olmak. cəsarət etmək eesaret etmek, cesaretlen-mek, yiireklenmek, cüret etmek, korkma-mak. cəsarət etməmək cesaret etmemek, kork-mak, çekinmek. cəsarət vermək cesaret vermek, cesaret-lendirmek, yüreklendirmek. cəsarəti çatmamaq cesareti yetmemek, korkmak, cüret etmemek. cəsarətini itirmək cesaretini kaybetmek. cəsarətini toplamaq cesaretini toplamak, cesaretlenmek. r

cəsədi var canı yox çok zayıf kimse-,. bir deri bir kemik. cəvəxlik eləmək kafa şişirmek, uzun uzadıya konuşmak, lafı çok üzatmak. cəyənvayı danışmaq yersiz konuşmak. cəza alirıaq ceza almak, cezaya maruz kalmak, cezaya uğramak. cəza görmək ceza görmek, cezalaiıdıril-mak. coza vermək ceza vermek, cezaya mäh-kum etmek, cezalandırmak. cəzanə gəlmək bak. canı cəzanə gəlmək. cəzasma çatdırmaq (yetirmək) cezasmı vennek, işlediği suça göre ceza vermek, cezalandırmak.

cəzasını almaq cezaya çarpünlmak, işle-diği suça göre cezaya maruz kalmak, ceza-landırılmak. cəzasım çəkmək cezasını çekmek. 1-işlediği suça göre cezalandırılmak. 2-kendi hatasmm karşılığmı görmek, zarara uğra-mak. cəzb etmək 1-kendine taraf çekmek, yö-neltmek. 2-kendine bağlamak, hayran et-mek, meftun etmek. cəzə fəzə etmək (eləmək) razı olmamak, mukavemet göstermek, bağırıp çağırmak. cəzm etmək 1-kesip atmak. 2-kesin karar vermek. cıbırığını çıxartmaq 1-iyi dayak atınak, dövmek. 2-varım yoğunu elinden almak, soyınak, iflas ettirmek. 3-kabuğunu soy-mak. cıbrıx çəkmək haşatmı çıkarmak, canını almak, iyiee ezmek, dayak atmak. cıbrıx elənıək çınlçıplak soymak, anadan üryan bırakmak. cıbrıxdan çıxmaq çok susamak. cıdıra çıxmaq at yanştırmak, at yarışma katılmak. cığalhq eləmək (etmək) mızıkçıhk yap-mak, oyunbozanlık etmek. cığır açmaq 1-yol açmak, çığır açmak. 2-yeni akım meydana getirmek. 3-iz, hat oluşturmak. cığır salmaq iz bırakmak, iz yapmak. ciğırdan (cığırından) çıxmaq çizgisinden çıkmak, azmak, haddini aşmak. cığırından çıxarmaq yoidan çıkarmak, azdırmak, başka yöne yöneltmek. cığırından çıxmaq yolundan çıkmak, yo-lunu şaşurnak, azmak. cıqqır çıxmamaq ses çıkmamak, ortahk çok sessiz olmak, herhangi bir ses çikma-mak. cıqqırı çıxmamaq sesi çıkmamak, konuş-mamak, susmak. cıqqırmı (cınqırını) çəkəbilməmək (çəkəməmək, çıxarabiiməmək, çıxarmamaq) sesini çıkarmamak, susmak, konuşmamak. cıqqırını çəkməmək konuşamamak, sesini çıkaramamak, susmak.

147

Page 149: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

cımbat olmaq ortadan kaybolrnak, yok olmak. yitmek. cındırmdaıı cin (cinler) hürkmək (hürküşmək) 1-elbiseleri çok eski ve ya-malı olmak. 2-fakir olmak. 3,-(kadın) dü-şük, ahläksız olmak. cırığmdan cin hürkmək çok yoksul ol-mak. cırım cınm eləmək (kəsmək) yırtık yırtık etmek, dilim dilim etmek, dilim dilim kes-mek. cırım qoymaq yırtmak, parçalamak. cırnt deyib aradan çıxmaq kirişi kırmak, ortadan kaybolmak, sıvışmak. cırt başı her an. cızaxurd olmaq iğrenmek, tiksinmek. cızhacız yanmaq cayır cayır yanmak, çok hiddetlenmek, kendini kaybedecek derece-de sinirlenmek, küplere binmek. cızığmdän aşıq çıxardıiabilməmək son derece akılh, bilgili ve kurnaz olmak. cızığından çıxmaq 1-çizgisinden çıkmak, yolunu şaşırmak. 2-haddini aşmak. cızığını aşmaq haddini aşmak, azmak, çığınndan çıkmak. cızıq çəkmək çizgi çizmek, sınır belirle-mek. cızırığı çıxmaq yanrp kavrulmak, çok si-nirlenmek, çok hiddetlenmek, yanıp tutuş-mak. cızma qara etmək (eləmək) kafalama yapmak, özen göstermeden, hızlı bir şekil-de yazmak, karalamak. cızma qaraçı yazar. cib kəsmək yankesicilik etmek. cibə zərər (ziyan) vurmaq çok para har-camak, maddi yönden zarara uğramak. cibgirlik elamək (etmək) yankesicilik yapmak, hırsızhk yapmak. cibi boşdur parası yoktur; fakirdir. cibi dəlikdir (yırtıqdır) müsriftir, savur-gandır, parasını çar çur edendir. cibimə (cibinə) görə deyil cebine göre değil, cebindeki paradan çok pahalı olan bir mal için küllamhr. cibin dolu olsun birine yardım eden kim-seye karşıdakinin söylediği "kazancm böl olsun" anlamında bir alkış.

cibində siçan (yel) oynayır cebinde para ] olmayan kimseler için söylenir. | cibindən ödəmək (vermək) kendi cebin-den ödemek, vermek. cibinə atmaq (ötürmək) kendine almak. \ cibihə əl atmaq cömertliği tutmak. \ cibinə girmək 1-bütün parasmı çalmak. 2-bütün parasmı hareamak veya harcamasını sağlamak. cibinə qoymaq 1-cebine koymak, kendisi için almak, cebe indirmek. 2-birini güçşüz ve kudfetsiz zannetmek, pek önemseme-mek. 3-yenmek, galip gelmek, üstesinden gelmek. . cibinə sok vursan toz qalxar fakir, beş parasız kimseler için kullanıhr. cibinə toxunmaq cebine dokunmak, maddi yönden särsacak kadar para harcamak, harcätmak. cibinə ziyan vermək cebine zarar vermek, para härcamak, harcatmak. . cibihi boşaltmaq cebini boşaltrnak, hütün parasım harcamak. cibini (cibişdanını) güdmək sadece kendi menfaatini, kendi çıkarmı düşünmek. cibini kəsmək birinin cebindeki parayı çalmak, yankesicilik etmek. cibinin ağzını (gen, geniş) açmaq (boş qoymaq, sökmək) cömertlik göstermek, çok para harcamak veya harcamaya hazır olmak. cibinin pambığı əliyə (əlinə) gəlsin! beş parasız kalasm ve fakirleşesin! şeklinde ilenme ifadesi. cibiərində yel əsmək meteliksiz olmak, beş parası olmamak. ciblərini boşaltmaq (silkələmək) bütün parasmı harcamak, harcatmak, ciblərini çırpmaq son meteliğine kadar harcamak. ciblərini doldurmaq ceplerini dpldurmak. 1-çok para kazanmäk. 2-gayri meşru, ka-nunsuz yoldan zengin olmak. 3-başkasını zengin etmek. cicc eləyib qayıtmaq bir iş yapmak veya görev icabı gidilen bir yerde hiçbir şey yapmadan veya çok az şey yaparak hemen geri dönmek.

148

Page 150: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

cici bacı Olmaq birbirine çok yakin olmak, kardeş gibi, ana kız gibi ölmak. cida boyu mızräk boyu, geneilikle güneş veya ayın döğuştan sonra aldığı yolü bil-dirmek için lcullanılır. cida (cidaya) düşmək ayrı düşmek, birbi-rinden uzakta oimak. -cida etdirmək kl. ayırmak. cida salmaq ayırrnak, ayrı düşürmek. cidäl etmək kavga etmek, vuruşmak, dö-vüşmek. cidam çuvalda (törbada) gizlətmək ol-maz mızrak çuvala sığmaz. cidäm forbada gizlətmək mızrağı çuvala sığdırmak. cidamn ucü çuvaldan çıxıb (çıxır) mızrak çuvala sığmaz. cidd cəhd etmək (eləmək) bütün gücüyle çalışmak, çaba göstermek. cidd cəhd göstərmək 1-ciddiyetle dav-ranmäk. 2-ciddiyetle çahşmak. 3-herhangi bir konuda äyak diremek, direnmek. ciddi soruşmaq (tələb etmək) ciddiyetle sormak, istemek. ciddi yanaşmaq ciddiyetle ele almak. cignə vermək haykırmäk, bağırmak, yük-sek sesle seslemek. cik cik xanım 1 -çok bilmiş kadın veya kiz. 2- şamatacı, bağırıp çağıran kadin veya kız. 3- becerikli, çahşkan, durmadan çahşıp didinen kadm veya kız. cik vurmaq 1-kuluçkaya yatırılan yumur-talardan civeiv çıkmaya başlamak, yumur-talar civcivler tarafından çatlatılmaya'^baş-lamak. 2-ç.ocukluk çağından kurtulmak, ergenlik çağına adını atmak (alay ifadesi). ciki bikinə qədər en küçük ayrıntısma kadar, bütün yönleriyle. ciki də sənindir bökü də her şeyiyle se-nindir. cikinə bikinə bələd ölmaq her yönüyle tanimäk. :

cikinə bikinə getmək en ince noktasma kadar araştırmäk. cikinə bikinə kimi (qədər) bäk. ciki bikinə qədər. cikini bikihi bilmək 1-her şeyini bilmek. 2-bak. cikinə bikinə getmək. cikini də bikini də en küçük ayrmüsını da.

cikkə çakmək tiz sesle bütün gücüyle hay-kırmak, bağırmak. cilddən cildə girmək kılıktan kılığä gir-mek, bin bir şekle bürünmek, asıl gayesini saklamak veya emeline ulaşmak için başka -şekle bürünmek, başka renge girmek, ken-dini başka biçimde göstermek. cildindən çıxmaq maskesini çıkarmak, asıl yüzünü göstermek. cildinə girmək kendini bilerek ... benzet-mek, kendini şuurlu olarak ... gibi göster-mek: cildini dəyişmək başka bir şekle bürün-mek, duruma göre kendini ayarlamak. cilov (cilovu) gəmirmək 1-birinin yaptık-larmdan dolayı çok sinirlenmek, ona karşı kin duytnak, cezasmı vermek için fırsat kollamak. 2-azgın olmak, azgın häl almäk. cilovda saxlamaq häkimiyeti aitmda tut-mäk, häkim olmak, kontrolünde tutmak. cilovdan azäd edilmək serbest bırakılmak. cilovdan azad olmaq serbest kalmak. cilovsuz at ahläksız kadm, hiçbir şeyden çekinmeyen arlanmaz kädın. cilovu ələ vermək bak. noxtam ələ vermək. cilovu əlində olmaq bağlı olmak, itaati altında ölmak. cilovu əlinə vermək serbest bırakmak, kendi başma birakmak, davramşlarma ka-rışmamak. cilövuna döymək sınırı aşmasma engel ölmak, sürekli kontrol altında tutmak, sı-nırlarım belirlemek. cilovundan bərk bəfk yapışmaq häkimi-yetinden uzäklaşmasına izin vermemek. cilovundan tutub geri çəkmək haddini bildirmek, kötü yoldan, hareketten men etmek, doğı-u yola çevirmek. cilovunu (əldən) buraxmaq (vermək) kendi bäşına bırakmak, tam serbestlik ta-riımak. cilovunu başqalannın əlinə vermək hä-kimiyetini, yularmı başkalänmn eline ver-mek. ciiovunu çəkib əlində saxlamaq kendi häkimiyetine tabi etmek. cilovunu çəkmək (yığışdırmaq, yığmaq) 1-kötü yoldän çevirmek, kötü yola düşme-

149

Page 151: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

sineengel olmak. 2-haddini bildirmek, aşırı hareketlerine engel olmak. cilovunu dartmaq lcendini toparlamasını istemek, hareketlerine gem vurmak. cilovunu əlində saxlamaq lcontrolünde tutmak, häkinıiyeti altında tutmalc. ciminin yanına rey qoymaq ş. kaçmak, sıvışmak, tabana kuvvet kaçmak. cimiz olmaq (deve) çiftleşmek. cin axtanrlar (ki) dalına cınqır bağla-stnlar bir köyün, bir obanın veya kabilenin yaşadığı yeri terk edip gitmesiyle ortaya çıkan durumu anlatmak için kullanılır, "in cin yoktur" anlammda. cin atına mindirmək çok siniriendirmek, kızdırmak. cin attna minmək çok sinirlenmek, hid-detlenmek, lcızmak. cin başına (beyninə, təpəsinə) vurmaq çok sinirlennıek, asabileşmek. cin bismillahdan (dəmirdən) qorxan kimi qorxmaq bir şeyden veya birinden çok korkmak, çekinmek. cin boğanağı rüzgarm oluşturduğu girdap. cin çırağı bezir çırası. cin kəlləsinə (başma, beyninə) vurmaq çok sinirlenmek, hiddetlenmek. cin kimi akıllı, çahşkan, ele avuca sığma-yan kimseler için lcullanılır. cin oyununa düşmək günaha batnıak, suç işlemek.

•cin tutmaq deli olmak, çıldırmak, akhnı kaybetmek.

• einayət işi qaldırmaq hakkında soruştur-ma açmak. cinayət işlətmək suç işlemesine sebep olrnak. cinayət məsuliyyətinə cəlb ettnək mah-kemeye vermek, hakkında soruşturma başlatmak. cmayət törətmək suç işlemek. cinayətə cəlb (təhrik) etmək (sürükləmək) suça teşvik etmek. cinayəti açmaq suçu ortaya çıkarmak. cinayəti gizlətmək (ört basdır etmək) suçtın üzerini kapamak. cincilinı vaya düşmək korkuya kapılmak, eıidişelenmek. cinə börk tikir son derece kurnaz kimse.

1

cinə dəmir göstərmək korktuğu bir şeyie tehdit etmek. cing cing cingiidəmək 1-kesiksiz bir şe-kilde tınlamak; çmlamak. 2-bas bas bağır-mak. cingim cingim etmək (eləmək) parça par-ça etmek, küçük lcüçük parçalara ayırmak. cini qorxutmaq ürkütücü olmak, çblc çir-kin ve korlcutucu olmak. cini tutmaq birdenbire çolc sinirlenmek, hiddetlenmek, tepesi atmalc. cini yatmaq säkinleşmek, kızgınlığı, hid-deti geçmelc. cinini başına yığmaq çok sinirlendirmelc, hiddetlendirmek. cinləri dağılmaq yatışmak, sälcinleşmelc, hiddeti ve kızgınlığı geçmelc. cinli baxmalı olmaq bak. cinli olmaq. cinli olmaq deli olmalc. cinni cəfər qoşunu (ldmi) çok gürültülü, sesli, bağırtılı, şaınatah çocuk topluluğu için kullanıhr. cirəyə salmaq paymı belirlemek, yemeğini belirli bir ölçüde vermelc. cirgini çıxarmaq öz suyunu çıkarmalc; ezip suyunu çıkarmak. cisminə vəlvələ düşmək bak. canma vəlvələ düşmək. civə kimi ele avuca sığmayan, harelcetli, enerjik. ciyarım od tutub (pöşlənib) çok susadım. ciyartn pöşlənsin! bak. ciyərin yansııı! ciyər eləmək cesaret etmek, yüreklenmek, bir şeyi yapmak için kendinde cesaret bul-mak. ciyər öfkəsi ağzma gəlmək çok korkmak. ciyəri dağlanmaq (doğranmaq, od= tutub yaıımaq) çok üzülmek. ciyəri kabab olmaq 1-çok susamak. 2-çok sılcmtı çekmek, birinin hasretini çekmek. ciyəri qan olmaq (qana dönmək) yüreği kanamak, son derece lcederlenmek, üzül-melc, müteessir olmak. ciyəri odlanmaq 1-bak. ciyəri dağlanmaq. 2-çok susamalc. ciyəfi parça parça olmaq çok üzülmelc. ciyəri vərəmləmək l.-vereme yakalanmak. 2-çok hasretini çekrnek, hiri veya bir şey için çok sıkıntı çekmek, endişe duymak.

50

Page 152: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ciyəri yaıımaq yüreği yanmak, içi yanmak. 1-acımak, merhamet etmek. 2-çok susa-mak. ciyərin yansm! kargıma, beddua, ilenme ifadesi. ciyərinə dağ çəkmək bak. dağ basmaq. ciyərinə xäl sälmaq şüphelendirmek, şüp-helenmesine sebep olmak, kuşkulandırmak. ciyərinə od düşmək çok üzülmek, kahrol-mak. ciyərini çıxararam! ciğerini sökerim! bir tehdit ifadesi. ciyərini çıxarmaq ş. cezasmı vermek. ciyəriııi däğlamaq (yandırmaq) heyecan ve üzüntü çektirmek, der-in etki etmek. ciyərini kabab etmək (eləmək) kl. çok kızdırmak, yakıp kavurmak, derin ıstırap vennek. ciyərini sökmək perişan etmek, azap ver-mek. işkence vermek. ciyərinin başı sökülmək häline yanmak, çok üzülmek, birine yürekten acnnak. ciyər dolusu derinden. cocaxar olmaq rezil olmak, kepaze olmak. çocuq sanmaq çocuk sanmak, akılsız zan-netmek. corab toxumaq başma çorap örmek. covqa vurmaq töplanmäk, bir yerde bi-rikmek. cozcoz oynamaq (çocuk) fırıldakla oyna-mak. cöcəmə bəzəmək şaflatanlık yapmäk, göz boyamak. f

cömüşük oturmaq çömelerek oturmak, çömelmek. cönənbər olmaq genç ölmek. cöngələ qalmaq göz kısılmak. cövcü qulaq dibin görmək son derece sevinmek, çok sevinmek. cövhəfini älmaq (çıxarmaq) özünü çı-karmak, özsuyunu elde etmek. cövhəfini çəknıək damıtmak, imbikten geçirmek. cövlän etmək (vurmaq) dolaşmak, gez-mek, hareket etmek, etrafmdä dönmek. cövlana çıxarmaq atı veya başka bir şeyi gezintiye çıkarmak. cövlana gətirmək coşturmak. cövr çəkmək cefä, azap çekmek.

cövr etmək (eləmək) 1-sıkmtı, ıstırap için-de olmak. 2-cefä çekmek. cövrünü çəkmək her eziyetine kätlanmak, her azabma tahammül etmek. cöyür cöyür gəzmək başıboş dolaşmäk, aylak aylak gezmek. cuhud (Erməni) qan gördü Yahudiler (Ermeniler) çok korkak olurlar ve en küçük bir şey üzerinde de kıyameti koparırlar, bu deyim de o düşünceyi ifäde eder.' cuhud kimi çok zengin kimse için kullanı-hr. cııla salmaq seyrek biten bostana vs. iläve tohum ekmek. culfa olub kələf oğurlamaq ustahğı öğ-renmeden üçkäğıtçılığı öğrenmek. cumculuq olmaq sırılsıklam olmäk, her tarafı ıslänmak. cur cur eləmək (bağırsaklar) guruldamak. cur olmaq arkadaş olmak, dost olmak. curu çıxmaq durumu kötüleşmek. curumbul oimaq çok ıslanmak. cuş eyləmək coşmak, galeyana gelmek, heyecanlänmak. cuşa gəlmək 1-coşmak, şevke gelmek, tahrik olmak. 2-ilhama gelınek. cuşa gətirmək galeyana getirmek, coştur-mäk, canlandırmak, şevke getirmek. cübran etmək teläfi etmek, bir dengeye kävuşturmak; mevcut durumu ortadan kal-dıımak. cücə basdırmaq 1-tavuğu kuluçkaya ya-tırmak. 2-teklif edilen şeyi kabul etme'mek. cücə çıxartmaq 1-civciv çıkarnıak, yav-rulamak. 2-ş. haddinden fazla uyumak. "cücə kimi küçücük, cıhz, sıska. cücəni payızda sayarlar kar zarar sonuçta belli olur, her şeyi sonucuna göre yoklarlar. cülbəhdin fikfində olmaq yalnızca kendi menfaatini düşühmek. cülus etmək tahta çıknıak, hükümdar ol-mak. cüfət etmək (eləmək) cesaret etmek, korkmamak, çekinmemek. cüt yetirmək ikiz doğurmak. cütbaşlı qohum olmaq kız alıp vermek. cütbäşh zərərə (ziyana) düşmək bir iş için iki defa masraf etmek. cüvər eləmək arkı, kanalı temizlemek.

151

Page 153: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

çädra altından boğma çıxartmaq yüzüne karşı konuşacak cesareti olmamak, arka-sından söylemek. çadrasızhqdan evdə qalmaq şartlar uygun olmadığından dolayı herhangi bir şey ya-pamamak, durumun elverişli olmamasm-dan dolayı eli kolu bağlı kalmak. çağ olmaq dinç olmak, sağlıklı olmak. çağırıtmamış qonaq davetsiz veya isten-mediği hälde bir yere giden kimse. çağırılmış bayatı çoktan söylenmiş, çok-tan beridir bilinen, artık önemi kalmayan sözler. çaxır səpmək 1-iftira etmek. 2-aldatmak, kandırmak. çaxır tuluğu ş. içki müptelası. çaxırm küpünə girmək haddinden fazla içki içmek. çaxmaq ilə qov kimi olmaq ateşle barut gibi olmak, bir arada bulunmalan tehlikeli olmak. çaxnaşıq düşmək kanşıklık meydana gelmek, çalkalanmak, velvele oluşmak. çaxnaşıq (çaxnaşma) salmaq heyecan yaratmak, ortahğı velveleye vermek, orta-hğı birbirine katmak. çaxnaşma düşmək heyecan, korku, endişe dolu karışıkhk meydana gelmek. çaq çuq eləmək kn. küçük çapta ahş veriş yapmak veya küçük bir işle uğraşarak ge-çimini sağlamak. çaqçaq ha çaqqıidasın dəyirman bildiyini oxuyacaqdır bağınp çağırma boşunadır, .... kendi bildiğini yapacaktır, Idmse engel olamaz. çaqqal sürtməsi eləmək ş. dövmek, dayak atmak. çaqqala vurmaq biçilmiş otu vş. küçük küçük yığmlar hälinde toplamak, kümele-mek. çaqqıldaq bağlamaq 1-koyunlann yününe kendi pisliği yapışarak kurumak. 2-kirlenmek, kirli pasaklı häle gelmek. çal düşmək saç beyazlaşmağa başlamak, ak düşmek. çala çala getmək kin. hiçbir şey elde et-meden gitmek. çalağan çardağı 1-çelimsiz, zayıf kimse. 2-ilkel şekilde yapılmış barmak.

çaldığma oynamaq birinin istediğini yap-mak. çalğın çalmaq 1-hastalanmak (bitkiler). 2-"dert kapasm, hastahk tutasm, beläya uğ-rayasm!" bir ilenme, beddua ifade-si. çalğıya girişmək ekin veya çäyın biçmeye başlamak. çalı bəzəmək üçkäğıtçılık yapmak, göz boyamak. çalı əkmək ayrıhk düşünrıek, birbirinden ayırmak, çahb çağırmaq çalıp söylemek. çalın çarpaz dağ çəkmək çok rahatsız etmek, canmı yalonäk. çalma çalmaq (vurmaq) kafasına sarık takmak. çalmadan oynamaq morali yerinde ol-mak, neşeli olmak. çanaq ... başında çatiamaq (sınmaq) kendi kendini beläya düşüren kimseler için loıllanıhr, kabak başında patlamäk. çap etmək yayımlamak, neşretmek. çapa vermək yayımlanmak üzere vennek. çapan çalmaq alkış çalmak. çapdan çıxmaq yayımlanmak, neşredil-mek. çapış çalmaq bak. çapan çalmaq. çapıt kimi bulaşıq içində olmaq çok kirli ve pis olmak, üstü başı pislik içinde olmak. çar çək qalmaq çäresiz kalmak. çara tökmək (hayvan) doğumdan önce şeffaf ve yapışkari bir sıvı iffaz etmek. çardərədə fit vurmaq fırsattan istifade etmek. çarə aramaq (axtarmaq, görmək) çıkış yolü, kurtuluş yolu aramak. çarə etmək (qılmaq, tapmaq) çäre bul-mak, çäre etmek, çıkış, küftuluş yolu bul-mak, hälleünek, çäresini bulmak. çarə yoxdur 1-hiçbir çıkış yolu yoktur anlamında. 2-yardım edilrriesi mümkün değildir anlamında. çarəsi kəsilmək çäresiz kalmak, çıkış yolu kalmamak, çıkış yolu bulamamak, çäresi kalmamak. çarəsiz qalmaq çäresiz kälrriäk, mecbur olmak, çıkış yolu kalmamak. çarx döymək çark çevirmek, dört dönüp durmak, teläşla o tarafa bu tarafa koşuş-

152

Page 154: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

malç, bakmmak, defalarca bir yere gidip gelmek. çarx vurmaq etrafında dönmek, gezip durmak. çarxa çəkmək çarkla bilemek, keskinleş-tirmek. çarxı azmaq (çevrilmək, döıımək) 1-devram geçmek. 2-häkimiyeti sona ermek. 3-geri gitmek; işleri ters gitmek, talihi yä-ver gitmemek. çarxı xoruzu kimi kavgacı kimse. çarxın çevrilsin! ocağın sönsün! ilenıne ifadesi. çafığm (çarıqların) dabamm bərkitmək (çəkmək), yerin damarım qırmaq tabana kuvvet kaçmak. çarqatım sənin (kişilərin) başma (başan) bir şeyi yapmadä tembellik yapan erkeklere hitaben kädmlann kullandığı bir ifade. çarmıxa çəkdirmək çarmıha gerdirmek. çarmıxa çəkmək çarmıha germek. 1-çarmıha gererek cezalandırmak. 2-çok iş-kence etmek, eziyet etmek. çarpäz vurmaq birisini yere yıkmak için ayağma çelme takmalc. çarşab coräb etmək hazırlık yäpmäk, hazırlanmak. çaş baş salmaq şaşırtmak. çaş qalmaq ne yapacağım bilmemek. çaş salmaq birbirine karıştırmak, birbirin-den ayırt edememek. çaşbaş eləmək (etmək) şaşıftmak, ne ya-pacağını bilmez häle getirmek/ çaşbaş (qalmaq) olmaq ne yapacağını bilememek, ne edeceğini şaşırmak, kesin bir karära yaramamak, düşüncesi karmaka-rışık olmak. çaşbaş qoymaq kafasmı karıştırmak, şä-şırtmak, kesin bir karara varmasma engel olmak. çaşbaş salmaq birbirine karıştırmak, birbi-rinden ayırt edememek, şaşırtmak, kafasını karıştınnak. çaşıb qalmaq şaşırmak, şaşırıp kälmäk. çaşka Ioşka olmaq ş. kn. bifbirine uymäk, yakin ölmak, sırdaş olmak. çat elämək "çat" sesi çikararak kırılmak. çatığı çatmaq odunu, tezeği vs. baş başa dayayarak yakılmak için hazırlamak.

çatıq almaq azıcık dinlenmek. çatıq vermək ipi, ipliği vs. çaprazlama bağlamak veya geçirmek. çatını boynuna salmaq kendine räm et-mek, tuzağma düşürmek, başına yular ge-çirmek. çatlasan da... bak. partlasan da... çay aşağı axıdım, çay yuxarı axtarım birisinin ölümünü isteyen bir kargıma, ilenme veya alay ifadesi. çay (çaya) gəlməmiş (çatmamış, görməmiş) çırmanmaq (soyunmaq) de-reyi görmeden paçayı sıvamak, acele et-mek, zamanmdan çolc önce bir işi yapmaya hazırlanmak, vaktinden çok önce harelcet etmek. çaya düşüb islanmamaq karda yürüyüp iz bırakmamak, son derece akıllı ve tedbirli olmak. çaya susuz aparıb, susuz gətirmək sulu dereye susuz götüııip susuz getirmek, hile-lcärhkla veya kurnazlıkla birini lcandırmak, kumazlık yapmak (genelde hilekär ve kur-naz kimseler için kullanılır). çayda bahq sövdası deryada balık sevdası, häyata geçmesi mümkün olmayan veya şüpheli olan bir şey halckmda kullanıhr. çayda balıq yän .gedər dünyayı umursa-mayan becerikli kimse. çayda üzüaşağı axıdım, üzüyuxarı axtarım bak. çay aşağı axıdım, çay yuxarı axtarım. çaydan keçəndə böyür böyürə (göt götə) dəymək uzaktan akraba ölmak. çäyı çarıqla keçmək bir işi çok acele yapmak, bir şeyi alelacele, özenmeden çarçäbuk yapmäk. çeçin gəlmək garip gelmek, hayret verici görünmek. çeşni çıxartmaq holckabazlık etmek, yeni şey icat etmek. çevir tatı, vur tatı temcid pilavı, bir şeyi kesintisiz olarak bıktıracak derecede tekrar etme anlaminda kullanıhr. çeynə tüpür eləmək temcit pilavı yapmak, sürekli telaarlamak, aynı şeyi tekrar tekrar dile getirmelc, yapmak.

153

Page 155: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

çeynəm çeynəm (çinəm çinəm) eləmək etraflica düşünmek, düşünüp taşınmäk, ölçüp biçmek. çeynəyib ağzıııa qoymaq (vermək) ha-zırlayrp eline vermek. çeynəyib çürütmek bak. çürüyünü çıxarmaq. çeyııəyib çürüyünü çıxarmaq bak. çüfüyünü çıxarmaq. çeynəyib tökmək aniaşılmaz şekilde ko-nuşmak, kelimeleri yuvarlamak. çəçələ barmaq serçe parmağı. çəçik atmaq tırnaklan ile vurmak, par-maklannın ucuyla tekmelemek. çəçiyə qalxmaq şahlanmalc, şaha kalkmak. çəhiim salmaq çiyli ot üzerinde yürüyerek iz brrakmalc. çək çevir etəmək (etmək) 1 -ölçüp biçmek, etraflıca düşünmek. 2-alt üst etmek,- karış-tırmak, kanrıakanşık etmek. çək çevirə düşmək zor duruma düşmelc, kannaştk bir hälle lcarşılaşmak. çək çevirə salmaq 1-altnıı üstüne getir-melc. 2-bir iş veya bir şey hakkmda tartış-mak, münakaşa etmelc. çək qəmişin defol git baştmdan, yakamı bırak. çəkicə (çəkidə) yüngül, qiymətcə (qiymətdə) ağır yükte hafif, pahada ağır. çəkiclə zindan arasında qaimaq iki ateş arasında kalmak. çəkiş bərkiş etmək bir şey üzerinde boşu-na tartışmak, boşuna inatlaşmak. çəkiyə qoymaq tartmak, ölçmek. çəkmə boynundan (boyundan) aslaq oi.maq teslim olmak. çəkməni çarığa dəyişmək bak. atı eşşəyə dəyişmək. çəlçövür eləmək ölçüp biçmek, ilerisini gerisini düşünmek. çəlçövürə salmaq süründürmek, bugün git yann gel etmek. çəitik atmaq 1-birinin düşüncesini öğren-mek gayesiyle araya laf atmak, işaret et-mek. 2-söz atmak, kapalı bir şekilde laf söylemek, iğnelemek. çəm xəm eləmək (etmək) mırm kırm et-mek. l-nazlanmak. 2-bir şeyi yapmak is-

tememelc, naz yapmak, burun lcırm etmelc,. nazlanmak, gönülsüz davranmak: çəmini tapmaq yolunu bulmalc, işi öğren-mek, zorlulclanm ortädan kaldırmak. çəndən olmaq normale dönmek, normal-leşmek. çənə jıtmaq 1-ölüm antnda olmak. 2-çok lcönuşmalc. çənə boğaz döymək (eiəmək, olmaq) tartışmak, münakaşa yapmak. çənə boğaza çıxmaq bak. çənə boğaz döymək (eləmək). çənə çənəyə vermək 1-boş boş konuşmak, boş sohbetler etmek. 2-tartışmak, münaka-şa yäpmak. çənə döymək (vurmaq) 1-çok lconuşmalc. 2-münakaşa yapmak, tarttşmak. çənə işlətmək çok lconuşmak, çenesi düş-mek. çənə yormaq yersiz lconuşmalc, boşuna tartışmak, konuşnıak. çənəbäzar eləmək 1-pazarlılc etmelc. 2-tartışmak, münakaşa etmek. çənəbazara (çənəbazarhğma) çıxmaq tartışmak. çənəbazhq eləmək çok konuşmalc, geve-zelilc etmek. çənədən bərk (möhkəm, pərgar, şaz) geveze, çenesi düşük kimseler için kulla-nıhr. çənədən (ağızdan, çənəsi) boş 1-sözünün etkisi, gücü olmayan, sözü geçmeyen. 2-ağzı gevşek, sır saklayamayan, çenesi dü-şük, boşboğaz. çənəsi qızışmaq (qızmaq) gereğinden fazla konuşfnak, duımädän konuşmak. çənəsinə güc vermək bak. çənə döymək (vurmaq). çənəsini boş qoymaq konuşmasına dikkat eünemek, ağzma ğeleni söylemek, konuş-mak. çənəsini yormaq çenesini yormak, boşuna konuşmak. çənəsinin altma girmək herhangi bir bilgi elde etmek için burnunun dibine kadar sokulmalc. çənəsinin altma salmaq konuşmasına fırsat vermemek, ağzmı açmasına izin vermemek, makineli tüfelc gibi saymak.

154

Page 156: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

çəııəsinin altında kulağının dibinde, çok yakmında, hemen yanmda. çənəsinin çüyü çıxmaq çenesi düşnıek, çok konuşmak. çənəsinin ipi yoxdur ağzımn perhizi yok-itur, ne konuştuğunu biimeyen, ağzma gele-ni konuşan adam için kullanılır. çəg oimaq uyuşmak, kaskatı kesilmek. çaııginə almaq (keçirmək) pençesine dü-şürmek, eline geçirmek. çənginə düşmək (keçmək) pençesine düşmek. çəp çəp baxmaq şüpheli bir şekilde bak-mak, dost bakışından uzak bir nazarla bakmak. çapçidar eləmək özellikie atm veya bir hayvanın ön ayaklarım fazla açamayacak şekilde bağlamak, koşmasına engel olacak şekilde iple.bağlamak. çəpələn vurmaq takla atmak, perende atmak. çəpər çəkmək etrafmaçit çekmek. çəpər olmaq engel olmak. çəpik çalmaq (tutmaq, vurmaq) 1-alkışlamak, alkış çalmak. 2-ellerini birbiri-ne vurarak ses çıkarnıak. çər dəymək (at) terli iken suya sokulma veya yıkanma sebebiyle iltihaph romatiz-ma hastahğına yakalanmak. çər dəysin bir ilenme ifadesi. çərən pəıən danışmaq boş laflar etmek, lafazanlık etmek. çərənçilik eləmək çok konuşmak,.geveze-lik etmek. _ .çarxi dönmək devranı dönmek, işleri yo-ilunda gitmemek. çərtik açmaq çentik açmak, kuyumculuk ve bakır işlemeciliğinde özel äletle iz aç-mak. çətiııə düşmək dara düşmek, zoıiukla kar-şılaşmak, içinden . çıkılması zor duruma

• çətinə salm.aq zor duruma düşürmek, işini . daha da zorlaştırmak. çətini eşşəyi körpünü keçənə kimidir (keçincədir) işi bitinceye kadardır sonra arayıp sormaz. çatinlik çəkmək zor güç baş etmek, yap-makta eziyetle karşılaşmak.

çətinliyə düşmək zor duruma düşmek, dara düşmek, içinden çıkılması zor du-rumla karşılaşmak. çətinliyə salmaq zor duruma düşürmek, dara düşürmek. çəyirtkə kimi büyük kitleler hälinde bir şeyin üzerine üşüşen canlılar için kullanılır, son derece çok anlammda. çıxdaş eləmək seçmek, çıkarmak, ayır-mak, kenarda bırakmak. çıxıb qələmənin başında oturmaq kendini dev aynasmda görmek, son derece gurur-lanmak, kibiıienmek. çıxılmaz vəziyyətdə qoymaq zor durumda bırakmak. çıxış etmək 1-toplantı, konferans vs. de kürsüye çıkarak konuşma yapmak, nutuk atmak. 2-kendi teklifini veya düşüncesini bir topluluk huzurunda kürsüye gelerek bildirmek. çıxış yolu tapmaq çıkış yolu bulmak, çäre-sini bulmak. çıxmayan cana nə qulfüvallah bir şey sona ermeden sonucundan bahsetmek a-bestir. çıxmaz ayın son çərşənbəsi çılanaz ayın on beşinde, hiçbir zaman. çılpaq. qalmaq her şeyini kaybetmek. çmtır qayış zayıf; ancak kendinden bek-lenmeyecek kadar güçlü ve kuvvetli kimse. çır çır çığırmaq bas bas bağırmak, bütün gücüyle bağırrnak, haykırmak. çır gəzmək kendi çıkarmı aräınak, kendi menfaatini kollamak. çırağ lçimi yanmaq göz kamaştırmak, çok güzel olmak. çırağ yandırmaq ölümden önce son ener-jiyle iyileşir gibi olmak. çırağı öləzimək ocağı sönmek üzere ol-mak, ocağı sönmeye yüz tutmak, ocağı sönmek, mahvolmak, yuvası dağılmak. çırağı keçmək (sönmək) 1-ailesi devam etmemek, ocağı sönmek. 2-ömrü sona er-mek, mahvolmak. çırağı uçurtmaq lambayı söndüımek. cırağın sönməsin ocağm sönmesin, yuvan yıkılmasın.

155

Page 157: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

çırağın sönsün! oeağın sönsün! yuvan yıkılsın! ocağm kör kalsm! bir ilenme ifa-desi. çırağın yansın! ocağın sönmesin! äikış ifadesi. çırağına yağ tökülmək çok can almak. çırağını ııohura basmaq (batırmaq) ken-dini başarısızlıklara sürüklemek, kendi kendini bedbäht ve mutsuz etmek, keridi kendini mahvetmek. çırağını söndürmək ocağım söndürmek, neslini kesmek, mahvetmek, çırağını yandıran soyunu, neslini, işini, mesleğini devam ettiren. çırağım yandırmaq 1-mutlu etmek, seviriç getirmek, ocağını aydınlatmak. 2-neslini devam ettirmek. çıraq işığın dirlik sanmaq güvenerek bir yere misäfir gitmek. çıraq kimi yanmaq çok güzel olmak (hah, kilim vs.). çıraq vermək işaret vermek, bir şeye razı olduğunu bildirmek. çıraq yandırmaq can vermeden, ölmeden önce birkaç dakika iyileşir gibi olmak. çıraqban etmək ışıklandırmak, nura gark etmek. çıraqban oimaq aydmlanmak, ışıklanmak, nura gark olmak. çırt atmaq tükürmek, tükürüğünü fışkırt-mak. çırtıq çalıb oynamaq göbek atıp oynamak, keyfi yeriride olmäk, morali yerinde olmak; sevintoek. çırtıq çalmaq (vurmaq) keyfı yerinde olmak, sevinçli olmak. çırtıq vursan qanı çıxar (damar, tökülər) 1-çok sağlıklı, yanaklan kırmızı kimse için söylenir. 2-hiddetten köpürmüş, kızgmhk-tan yanäklan al al olmuş, çok kızgın hälde olan kimse. çırtma vurmamaq fıske vurmämak. çırtma vursan dağıllam işveli, nazlı, a-hmlı, güzel kız. çırtma vursan qanı çıxar (damar, tökülər) bak: çırtma vursan yanağından qan daınar.

çırtma vursan qanı çıxmaz kessen kanı akmaz, bir kimsenin son derece sinirli ol-duğunu bildirir. çırtma vursan yanağmdan qan damar çok sağlıkh, yanakları kıpkırmızı kimseler için kullanılır. çiçək çalmaq (tutmaq) küflenmek, küf bäğlamak. çiçək çıxarmaq çiçek çıkarmak, çiçek hastahğma yakalanmäk. çiçək çiçəyi çağırır güllük gülistanlık, güzel yer için kullanılır. çiçək (çiçəyini) döydürmək (döymək) çiçek hastalığına karşı aşı yaptırmak. çiçək kimi çok temiz, bakunlı. çiçəyi burnunda (ikən) gençliğinde, en

"güzel çağmda. çiçəyi çatdamaq (çıtdamaq, çırtlamaq) çok sevinmek, havalara uçmak, son derece neşelenmek. çidarlı olmaq bir şeyle meşgul olmak, kafası kanşık olmak. çilik çilik- doğrämaq (eləmək, etmək) parça parça etmek, kırmak, pafçalämak. çilik çilik olmaq parça parça olrriäk, par-çalanıp dağılmak: çiling vurmaq aşı yapmak, kalem aşısı yapmak. çilingə düşmək henüz arzuladığı şey tam anlamıyla oluşmadan, zamanı, vakti gel-meden sevinmek. çilovqan etmək ışıklandırmak, aydmlat-mak. çimdik almaq (atmaq, götürmək) çim-diklemek. çimdik çimdik 1-çimdiklenmiş hälde, her tarafı çimdik izieriyle dolu hälde. 2-azar azar, ufak ufäk. çimdikdən keçirmək çimdiklemek, her tarafmı çimdikleyerek mof artrnak. çimir almaq (etmək, eləmək, vurmaq) biraz uyumak, kestirmek, uyuklamak, çin çəknıək hah, kilim vs. için ip eğirmek. çin çıxmaq (olmaq) rüya gerçekleşmek, hayal gerçekleşmek, hakikat olmak. çin qurmaq sırayla birbirinin üzeririe yığ-mak. çin səddi ilə əlıatələıımək dış etkiferden tamamen tecrit olmak anlammda.

156

Page 158: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

çin yurmaq hah, kilim vs.'ye nakış işle-mek. çinədanı dolu oimaq 1-diyeceği, anlata-cağı çok şeyi olmak. 2-tok olmak, doymuş olmak. çinədanına yığmaq duyduğu sözleri u-nutmamak, akhnda tutmak. çinədanını boşaltmaq içini boşaltmak, söyleyeceği sözleri demek, konuşmak, anlatmak.. çini düşmək al. göreyinden ayrılmak, iti-barını, nüfuzunu kaybetmek. çinisi düşmək söylenen sözden vs. rahat-sızlık duymak, incinmek, kırılmak, kendisi için hakaret teläkki etnıek. çiv düşmək hayvanlarm derisi veya gözü-ne parazit yumurtalan bırakılmak, parazit hastalığı oluşmak. çivini burmaq gereken dersi vermek, ku-rallara uymasını sağlämak, çiy (çiy) danışmaq rahatsız edici şekilde konuşmak. çiyin başın güdmək zamanı boşa harca-mak. çiyinlərindən nəfəs älmaq ifäde güçlüğü çekmek, düşüncesini kolayca ifade ede-memek. çiyinlərini qısmaq omuzlarmı kısmak, üşümeden, korkudan, mahcubiyetten dolayı vs. başını omuzları aräsma çekmek. çiynində bäşı yoxdür başkalannın düşün-cesine göre hareket eden, kendi bağımsız düşüncesi olmayan kimseler için kullanıhr. çiynində gedim tabutum omuziannda ta-şınsın, sen benden çok yaşayasm. çiyııində getmək omuziarında gitmek, birinin omzunda son menzile, mezara yolcu edilmek. çiynindən (çiyinlərindən) ağır yük (dağ) götürmək (götürülmək) üzerinden ağır bir yülcü arnıak, mesuliyetini üzerine äldığı bir işi yapmak, rahatlamak. çiynindən (çiyinlərindən) ağır yük (dağ) götürülmək büyük bir sorumlüluğun veya yükün altmdan kalkmak, rahata kavuştu-rulmak. çiynindən ağır yük düşmək üzerinden büyük sorumlulük kalkmak.

çiynindən atmaq üstünden atmak, inkär etmek, üzerine almamak. çiynindən düşmək eskimek, yıpranmak (elbise). çiyninə (çiyinlərinə) düşmək omuzlanna düşmek, sorumluluğu ona kalmak. çiyninə aşırmaq omuzıma atmak, kaldınp omuzu üzerine koymak. çiyninə yüklənmək bak. dalma yüklənmək. çiynini (çiyinlərini) atmaq (çəkmək) omuz silkmek, memnuniyetsizliğini, hoşnutsuzlu-ğunu bildirmek maksadıyla omuzlanm silk-mek. çiynini qısmaq omuzlarını kısmak. çiynini vermək omuz vermek, yardımcı olmak, yardım etmek. çoban çoluq yoksul, lcültürsüz, işçi veya köylü kesimi. çobaıı dürməyi tutmaq büyük dürüm yapmak. çoban qoyunu qırxan kimi qırxmaq vannı yokunu elinden almak. çox çaylärdan keçmək başma çok şeyler gelmek, hayatm her türlü yüzüyle karşı-laşmak. çox deyib az eşitmək 1-durmadan lconuş-mak ve bäşkalarınm konuşmasına imkän vermemek. 2-sözleri önemsenmemek, lafı geçmemek. 3-söylenenlere önem verme-melc, bäşkalannın söylediğini dinlememek. çox əcəb, çox da pakizə çok iyi, çok güzel anlammda. çox görmək çok gönnek, elinden almak, mahrum etmek, vennemek, esirgemek. 2-bir şeyin çök fazla oldüğu kanaatine var-mak. çox görməmək çok görmemek, uygun bulmak. çox su (sular) axıb üzerinden yıllar, hayli zaman geçmiş, çok zaman geçmiş. çox vaxt aparmaq çok zaman almäk. çox yedi tırıqladı, az yedi arıqladı k. ya-pılan tedaviden sonuç alınamayan kimseler için söylenir. çox yekə sıçıb, başından da dişləyir (dişlir) k. yaptığı kabahat yetmiyoımuş gibi bir de üsteliyor. çolaq qalmaq sakat lcalmak.

157

Page 159: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

çomağın o biri başından yapışmaq ınü-nakaşayı tızataräk kavga etrhek seviyesine getirmek, kavgaya girişmek. çomağm o biri başını çevirmək bak. ço-mağın o biri başmdan yapışmaq. çort getmək (vurmaq) 1-at, ayaklarını çaprazlama atarak yürünıek. 2-uyuklamak, kestirmek. çorta getmək 1-düşünceye dalmak. 2-tereddüt etmek, duraksamak. çov düşmək söylenti, haber yayılmäk. çov salmaq söylenti, haber, şayiä yaymak. çovğuna düşmək 1-beläya düşmek, belä ile karşılaşmak. 2-(büyükbaş hayvan) fırtı-nalı havaya yakalanıp hastalanmak. çovutma gülləyə rast gələsən! tesädüfi kurşunla ölesin! bedduä ifadesi. çöçün gəlmək garip gelmek, hayrete sebep olmak. çöhrəsi sarahb sölınaq rengi sararıp sol-mak, benzi sölmak. çöl biyabana düşmək yolunu kaybetmek, gideceği yeri şaşırmäk. çöl dovşanı biçimsiz vücutlu. çöl qoymaq viran etmek. çöl quşu, biyaban daşı ekınek kazanmak için her tarafa gidip çalışan kimse. çöidə qalmaq evsiz barksız kalmak. çöldə qoymaq evinden kovmak, yurdun-dan yuvasmdan etmek, evinden mahrum bırakmak. çöldən tapılmayıb! (tapmamışam) (ki!) yerden toplanmamış! bedava değiü. çölə atmaq 1-evden atmak. 2-eve bırak-mamak, kovmak. 3-boşuna harcamak, ge-reksiz yere harcamak. 4-kızmı läyık olma-dığı birine vennek. 5-bir mah vs. çok ucuz, çok düşük bir kıymete satmak. çölə çıxmaq 1-tuvalete gitmek. 2-dışarıya çıkmak. çölə öz altına çıxmaq altma etmek. çöllərə düşmək evinden barkmdan olmäk, yurdundan yuvasından ayn düşmek, yad elleri dolaşmak, gurbete düşmek. çöliərə salmaq yurdundan yuvasından etmek, evinden barkından etmek. çömbəlmə oturmaq 1-çömelmek. 2-çömelip ayaklarınm ucunda oturmak.

ı

çömçə boş qazanm dibinə dəymək te şeyini kaybetmek, varı yoğu elinden yok olup gitmek. çömçə tutan bizə sarıdır kendi adamımiz-dır, bize yakın kimsedir. çömçənin qədri aş daşandan sonra bilinər insan yaşarken, aletler vs. bozul* madan, kırılmadan değer verilmelidir, iyi gözetilmelidir. çömələni durub oraya buraya koşuşturan çocuklar veya kimseler için söylenir. çönçə oimaq küf bağlamak, üzerinde küf tabakası oluşmak. çöp altmda dəyirman tikmək (birinin) kuyusunu kazmak, gizliden gizliye iş yap-mak. ^öp atmaq aynı cins şeyler arasmda kura çekmek/ çöp kimi çöp gibi, çok zayıf. çöpə dəyməz değersiz şey. çöpə dönmək çöp gibi ölmak, çok zayıf-lamak. çöpə işiyən köpek, bir hakaret ifadesi. çör çöp kimi olmaq değerini yitirmek. çörək ağacı ekmek teknesi, ekmek kaza-nılän yer, şey. çörək ath olsun sən piyada! ekmeğe muhtaç olasın! çörək boğazından getməmək herhangi biı şeyden dolayı (heyecandan, sevinçten vs.) yemek içine sinmemek, yemek yiyeme-mek, boğazı tıkanmäk. çörək gözünü tutsuıı! ekmek çarpsın! bir ilenme ifadesi. çörək haqqı! ekmeğe yemin ölsun! bir yemin ifadesi. çörək itirmək nankörlük etmek. çörək kəsmək tuz ekmek kesmek. 1-dost olmak, arkadaşlık etmek. 2-ekmek veya yemek yemek. çörək qazanmaq ekmek, kazanmak, para kazanmak. çörək qənim olsun! elcnıek çarpsin! çörək olub göyə çəkilmək kaybölmak, bulunamamak, yök olmak. çörək tapmamaq bir dilim ekmeğe hasret kalmak, son derece fakir olmak, yemeğe bir lokma ekıneği olmamak.

158

Page 160: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

çörək yolü açmaq (göstərmək) ekmek kapısı açmak, yol göstennek. çörəkdən düşmək 1-hastalık vs. sebebiyle yemek yiyememek. 2-para kazanamamak. 3-nüfuzunu, otoritesini kaybetmek. 4-görevden uzaklaştınlmak. çörəkdən vacibdi yapılması mutlaka gere-ken, çok önemli şey. çörəkpuiu qazanmaq ekmek parası ka-zanmak. çörəyə and olsun! ekmeğe yemin olsun! cörəyə bağlanmaq ekmek yediği yere kötülük yapamamak. çörəyə çatdırmaq 1-işe yerleştirmek, ek-mek kazanmasmı sağlamak. 2-büyüterek para kazanaeak yaşa ulaştırmak. çörəyə çatmaq para kazanmaya başlamak. çörəyə ilişmək ekmek kapısı bulmak. ken-dine bir iş bulmak. çörəyi ağzmda böyümək iştahsızhktan vs. dolayı yediği lokmayı yutamamak, midesi almamak. çörəyi basmaq nankörlük etmek. çörəyi burnuma (qulağıma) yeməmişəm ki! beni ahmak mı sandın! bir şey anlamı-yor muyuz! çörəyi daşdan çıxarmaq ekmeğini taştan çıkarmak, zorlukla para kazanmak, çok zor işlerde çalışmak, dişiyle tırnağıyla ekmek parası kazanmak. çörəyi daşdan çıxmaq bin bir güçlükle para kazanmak. çörəyi dizinin üstə (üstündə) nankör, yapılan iyiliği hemen unutan adamlar-jcin söylenir. çörəyi dizinin üstə (üstündə) olmaq vefa-sız olmak, tuz ekmek hakkmı unutmak. çörəyi itirmək (tapdalamaq) vefasız ol-mak, iyiliği unutmak. çörəyi kəsilmək l-yemek yememek. 2-ekmek kapısı kapanmak. çörəyi qulağımızın dibinə yeyirik ki bak. çörəyi burnuma (qulağıma) yeməmişəm ki! çörəyimin (çörəyimizin, çörəyinin) duzu yoxdur nedense nankörler gelip hep bizi buluyor, "yaptığımız iyilikler yeterince değerlendirilmiyor" şeklinde yaptığı iyiliğe

kötülükle karşılık veren kimseler için söy-lenir. çörəyin atlı özün piyada olasan yemeğe ekmek bülamayasın, fakirlilcten yaka kurta-rämayasm. çörəyin bərəkətli (bol) olsun kazancm bol olsun. çörəyin urvatı olmamaq ekmeğinin bere-keti olmamak. çörəyinə bais olmaq ekmeğiyle oynamak, kazancmm elinden çıkmasına sebep olmak. çörəyini daşdan çıxarmaq ekmeğini taş-tan çıkarmak, çok büyük zahmetle ekmek parası kazanmak. çörəyini əlindən almaq ekmeğine mäni olmak, kazancmı elinden almak. çörəyini it yeyər, boynunu bit mahnı, kazandığmı başkalan yiyen; ancak kendisi sefil bir hayat süren, insanca yaşamayı bile kendine çok gören insanlar için kullanılır. çörəyini kəsmək 1-ekmeğine mäni olmak. 2-ekmeğini, maaşmı kesmek. çörəyini yemək ekmeğini yemek. çörəyinin duzu olmamaq kadri, kıymeti bilinmemek, emeğine, zahmetine değer verilmemek. çul düşmək çok yorulup bitkin düşmek, takati kesilmek. çul itirən unutkan, bir şeyleri sürekli kay-beden kimse. çul kimi yerə sərilmək yere devrilmek, äni olarak şiddetli bir şekilde yere düşmek. çulu yırtmaq gürültü patırdı çıkarmak, bağırıp çağırmak. çulunu sudan çıxarabilmək (çıxarmaq) 1-zar zor geçinmek. 2-zor bir anda işin içinden güçlükle sıyrılmak. çuvalı boş qalmaq 1 -ekmek pişirecek unu kalmamak. 2-her şeyini kaybetmek ve ek-mek pişirecek unu veya buğdayı alama-mak. çükünə saymamaq k. çüküne takmamak, değer vermemek. çürük qoz 1-anlamsız, lüzumsuz. 2-hiçbir şey. çürük qoza (da) dəyməz beş para etmez. çürükçülük eləmək 1-bak. çürüyünü çıxar(t)maq. 2-lafı, konuyu çok uzatmak.

159

Page 161: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

çürüyünü çıxartniaq temcıt pikvına çe-virmek, bir şeyi gereğinden . fazla tek-rarlayarak insanı bıktırmak, usand'.rrnak. çüyü çiyninda getmək kovulmak.

160

Page 162: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

dabağ olmaq 1-şap hastahğına yakalan-nıak. 2-çok yürümeden dölayı ayakları kabarmak. dabalaq vurmaq çelme takmak. daban almaq 1-yürümek, yürüyüp git-mek. 2-kaçmak, sıvışmak, ortadan kay-bolmak. 3-koşmak. daban (dabanını) bərkitmək yola düş-mek. yola revan olmak, gitmek. daban çəkmək (qurşamaq) koltuğuna karpuz vererek kavgaya sürüklemek. daban dabana zidd olmaq taban tabana zıt olmak, tam zıt olmak. daban döymək 1-çok gezmek, çok dolaş-mak. 2-arkadan sıkışhrmak, ensesine ya-pışmak, gidip gele gele eşiği aşındırmak. 3-ayakta dikilmek. daban əlli altı hemen sıvışan, toz olan (kimse). daban qırmadan dürmaksızm, oturmak-sızm. daban saxlamamaq durmadan yürümek, durmamak, durup.dinlenmeden gitmek. daban seyrinə çıxmaq gezintiye çılcmak. dabandıya düşmək mevsimlik iş sona erince görevi de sona ermek, işten çıkmak veya çıkarılmak. dabanı çəkik efe, dayı. dabanı qızmaq dans etmeğe hazır olmak, dans etmek istemek. dabanı partdamaq taban tepmek, çök uzun yol yürümek. dabanına daş dəymək gecikmek, geç kalmak. dabanma daş dəymiş geiişi veya gidişi uğursuzluk getirdiğine inanılan kimseler için kullanılan bir ifade.. dabanına daş dəysin! bir beddua ifadesi, "sırtıııdan vursunlar" anlamında. dabanına tüpürmək 1-hızla yürüyüp git-mek. 2-tabanlan yağlamak, koşmak. dabanmdan tüstü çıxmaq son derece sinirlenmek. dabanını çəkmək bir kunseyi bir işi yap-ması için fahrik etmek. dabanını qaldırmaq fazlaläştırmak, yük-seltmek, çoğaltmak, artırmak. dabanqırdı yerimək topuğuna basmak. birini çok yakmdan täkip etmek.

1

dabançəkmə (dabanqırma) gəlniək koşturarak gelmek, aceleyle gelmek. dabanla qapı açmayıb henüz zorluklarla karşılaşmamış. dabanları ağarmaq bir işin peşice çok koşturmak, çok yorulmak. dabanlarından tər süzülmək (süzələnmək) çok terlemek. dabanlarını isladıb qaçmaq (yağlamaq) tabanlannı yağlamak, kaçmak, süratle u-zaklaşmak. dabbağ etmək deriyi sepilemek, tabakla-mak. dabbağda (dabbağxanada) gönünə bələd olmaq (gönünü tanımaq) 1-birinin geçmişte yaptığı gizli işlerden haberdar olrriak. 2-geçmişini iyi bilmek, tammak, iç yüzünü iyi tanımak. däd almaq tat almak, mänevi haz duymak, neşelenmek. dad bidad etmək (eyləmək) 1-feryat et-mek, ah etmek. 2-gürültü koparmak, isim yapmak, büyük başarı kazanmak. dad bidad! ah-ü zar, feryäd-ü figan anla-mında. dad çəkmək (qılmaq) şikäyet etmek, şikäyetlenmek. dad eləmək (etmək) 1-feryat, figan et-mek. 2-ekmeğine katık yapmak, azar azar yemek. dad eləyib başın tutmaq kabul etmemek, üzerine almamak, inkär etmek, reddetmek. dad əlindən "Allah korusun!", "Allah göstermesin!" bir şeyden duyulan korku ve ürküntüyü dile getirir. dad fəryäd etmək (eləmək) imdat iste-mek, yardıma çağırmak. dad istəmək yardım istemek, yardıma çağırmak, rica etmek. dad vermək 1-tat vermek, neşe, zevk vermek, hoşnut etmek. 2-tadı gelınek, be-lirli bir tat kazanmak. 3-tat vermek, acı, tatlı, ekşi vb. belirli bir tat kazandırmak. dad yarımçıq əlindən bilgisi az, yarım olän kimsenin bir işe yaramayacağmı bil-diren bir ifade. dada çatmaq (gəlmək, yetmək, yetişmək) yardım etmek, imdadma yetiş-mek, yardımma koşmäk.

61

Page 163: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

dada gətirmək tatlandrrmak, lezzefli yapmak. • dada getmək şikäyete gitmek. şikäyet etmek. dadamal düşmək (oimaq, öyrənmək) ahşkanlık häline getirmek, dadanmak. dadamal Öyrətmək dadandırmak, öğret-mek, ahştırmak. dadanaq olmaq alışmış olmak, öğrenmiş olmak, yakın ohnak, tanımak. dadanmısan dolmaya, o da bir gün ol-maya rahat yaşamaya ahşmışsm, onu kay-bedersen ne yapacaksm! dadar durmaq sersemlemek. dadı damağında qalmaq tadı damağmda kalmak, aklmdan çıkmamak, unutamamak. dadr damağmdan (damaqdan) getməınək tadı damağmdan gitmemek, unutamamak. dadı damaqda qalmaq bak. dadı damaqdan getməmək. dadı duzu (itmək) (qalmamaq) tadı tuzu kalmamak. 1-kendi tadmı, lezzetini lcay-betmek. 2-zevksizIeşmek, yavanlaşmak. dadı duzu yox tadı tuzu yok, zevksiz, neşesiz, bayağı, yavan. dadı heç yana çatmamaq sesi hiçbir tara-fa ulaşmamak, kimseden yardrm alama-nıak, yalnız başma bir problemle karşı karşıya kalmak. dadı qaçmaq tadı kaçmak, tadı gitmek. 1 -tatsız duruma gelmek. 2-herhangi bir şey, hoşa giden yönünü kaybetmek. dadına baxmaq tadına bakmak. 1-yenecek veya içilecek şeyin tadım öğfen-mek için biraz yemek veya içmek. 2-azıcık yemek, tatmak. dadma çatmaq (yetişmək) imdadma ye-tişmek. dadına doymaq olmur çok beğenilen şey için söylenir. dadında buraxmaq tadmda bırakmak, aşmya kaçmamak, zamanında vazgeçmek. dadından doymaq olmamaq çok tatlı, lezzetli, nefıs olmak. dadından yemək olmur çok tath şey.

• dadını çıxartmaq tadım çıkarmak, güzel-liğinden veya sağladığı imkänlardan fay-dalanmak.

dadım qaçırtmaq tadım kaçırmak, boz ınak. dağ anası cüsseli kadın. dağ basmaq (qoymaq) 1-kızgın derairleä dağlamak. 2-çok kötü tesir etmek, yürefc] ten yaralamak, kederlendiırnek. i dağ başına çıxarmaq (qaldırmaq) çok büyütmek, methetmek, övmek, şişirmek. dağ boyda bak. dağ kimi. dağ çəkmək l-dağlämak. 2-yüreğini dağ-lamak," büyük ve unutamayaeağı bir darbe vurmak, yürekten yaralamak. dağ da mənə qaldı Şeydayi, bağ da ınənə qaldı Şeydayi çok çaba sarf ettinı başaramadım, yorgunluğum ve" eziyetim bana kär kaldı.

'dağ d^ğ eləmək yaktp kavurmak, çok büyük ıstırap vermek, içini dağlamak. dağ dağa rast gəlib münakaşa eden, tartı-şan, kavga eden vs. güçleri denk iki kişinin hiçbirinin taviz vermemesi, geri çekilme-mesi anlämında bir ifade. dağ daş dilə (səsə) gəlmək (titrəmək) (səsdən, fəryäddan, nərədən vs.) çok kuvvetli ses, gürültü olmak.-dağ(a) daşa düşmək 1-ävare ävare do-laşmak. 2-bir şeyi bulmak için her tarafi gezmek, uzaklara gitmek. dağ eləmək kızgın häle getirmek, çok sıcak häle getirmek, eritmek. da'ğ kimi dağ gibi. 1-çok büyük, çok iri. 2-son derece çok. 3-son derece zor. dağ kimi arxa (arxası) olmaq 1-bütün gücüyle desteklemek. 2-destekleyeni çok ve nüfuzlu olmak. dağ kimi (dahnda) durmaq bütün varlığı ile birini müdafaa etmek. dağ kimi qarşısında durmaq karşısına büyük bir engel ölarak çıkmak, sarsılmaz mukavemet göstermek. dağ olmaq 1-çok ısınmak. 2-yağ kızar-mak. dağa arxalanan kimi arxaianmaq son derece güvenmek. dağa arxalanmaq dağa yasianmak, sırbnı güçlü bir yere yaslamak, emin olmak. dağa çıxmaq sıkmtısından dölayı ağır şeylere katlänmak, onları mecburen yap-mak.

162

Page 164: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

dağa daşa düşmək 1-evinden bafkından ayrı kalmäk, serseri, başıboş bir şekilde insan yaşamäyan yerleri gezmek, dolaş-mak. 2-kestirme yollara yönelmek. 2-her yöne başvurmak, her tarafı aramak. dağa daşa düşmək lazım deyil uzaklara gitmeğe gerek yok, bir şeyin çok yakmda olduğunu bildirir. dağa daşa lərzə düşmək bälc. dağ daş dilə (səsə) gəlmək (titrəmək) (səsdən, fəryaddan, nərədən vs.). dağa daşa salmaq 1-doğru yoldan çıkar-mak, istikarnetini başka taraflara yönelt-mek. 2-işini zora sokmak, oraya buraya yollamak, yurdundan yuvasından etmek. dağa daşa sığmamaq 1-çok sevinmek. 2-gururlanmak, iftihar etmek. dağa dönmək 1-büyümek, büyük häle gelmek. 2-gururlanmak, yüreği iftihär his-siyle dolmak. dağa əl atsaydı yerindən qopardı çok güçlü kimseler için söylenir. dağa kəllə gedən vaxtı yaşmın genç ve en güçlü çağı. dağa qalxmaq dağa tırmänmak. dağa rast gəlmək büyük bir engelle kar-şılaşmak. dağa vurmaq dağa çıkmak, dağda yaşa-maya başlamak. dağalhq eləmək oyun bozanlık etmek, mızıkçılık yapmak. dağar dağar danışmaq ileri geri konuş-mak, büyük laflar etmek. ' dağarcığını boşaltmaq içini boşaltmak, içinde ne varsa açıp söylemek. dağarcıq siçana sarı yeriyir! çelimsizliği ile kendinden kat kat güçlü ölan kimseye meydan okuyor! dağdan ağır saygın, hürmet edilen, sayı-lan kimse. dağdan ağır gəlmək son defece etki et-mek. dağdan gəlib bağdakını qovmaq dağdan gelip bağdakini kovmak, sonradän gelerek burada oturan kimseyi veya sahibini kov-maya çahşmak. dağdar (dağidar) etmək gönülden yara-lamak, incitmek, üzmek, kederlendirmek.

däğı arana, aränı dağa claşımaq bir ko-nuda çok düşünmek, çok ölçüp biçmek, düşünüp taşınmak. dağı dağ üstə qoymaq çok büyük bir iş yapmalc, hüner göstermek, çok ağır ve zor bir işin üstesinden gelmek. dağı dağ üstündən atmaq bak. dağı dağ üstə qoymaq. dağı daşı yandırmaq derdi, kederi, ıstıra-bı çolc olmak. dağı qara geyinmək yaylada ilcen bir ya-kmını kaybetmek. dağı yerindən oynatmaq bak. dağı dağ üstə qoymaq. dağım dağım etmək darmadağın etmek, her parçasım bir tarafa fııiatmak; yıkıp dökmek, tahrip etmek, mahvetmek, par-çalamak; perişan etmek, altüst etmek. dağım dağım olmaq darmadağm olmak, yıkılmak, tahrip edilmek, her parçası bir tarafa saçılmak; yıkılıp dökülmek, mahve-dilmek, altüst edilmek; bozulmak, perişan edilmek. dağın başına çıxarmaq (qaldırmaq, qaldırıb qoymaq) yükseltmek, yüceltmek. dağına dərman tapılmamaq ıstırabına çäre bulunmamak. dağlar qədər bak. dağ kimi. dağlar sultanı kurt. dağlar vəd etmək çok vaatler vermek. dağlara düşmək 1-ävare ävare dölaşmak, aylak aylak, işsiz güçsüz gezmek, başmı alfp insanların yaşamadığı yerlere gitmek, oralarda dolaşmak. 2-deli olmak, aklını kaybetmek 3-yurdundan yuvasından ayn düşmek, ocağından ayrılıp gitmek. daha da daha da, karşılaştırma, mukayese etme derecesini bildirir. daha dərdim olmazdı, əgər. . . bir şeyin çok arzu edildiğini, istendiğini bildirir. daha ölsəm də dərdim yoxdur ölsem de gam yemem. daha yaxşısı can sağlığı daha iyisi can sağlığı, "elde edilebileceklerin veya bulu-nabileceklerin en iyisi oldu". daxil etmək dahil etmek, bir şeyin içine koymak, karıştırmak, aynı sıraya kaydet-mek, içine geçirmek.

163

Page 165: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

daxil olmaq dahil olmäk. 1-girmek. 2-başlamak, girmek. 3-bir teşkilata, cemiyete vs'ye üye olmak. 4-tahsil yapmak için her-hangi bir okula girmek. 5-bir şeyin birle-şimini meydana getiren parçaları, hisseleri teşkil etmek. daxma qaraltmaq yaşamak için ev bärk yapmak ve içinde yaşamaya başlamak. dairə salmaq daire şeklini almak, yuvar-lak şekle bürünmek. dairə vurmaq 1-daire şeklinde toplanmak, dizilmek. 2-biraz dänsetmek, oynamak. daqqaiıq eləmək kasınmak, şişinmek; garip davranmak. dal ayağı ilə qulağım qaşımaq işi kolay tarafından değil de insanı zorlayacak tara-fmdan yapmak. dal ayaqları üstə dayanmaq (gəzmək, oynamaq) başkalan tarafmdan aldaülmak, kandınlmak, oyuncak edilmek. däl (dalını) çevirmək sırtmı dönmek. 1-önem vermemek, önemsememek. 2-saygı göstermemek, isteğine ulaştıktan sonra yüz çevirmek, nankörlük etmek. dal dala vermək sırt sırta veımek, birbiri-ne yardımcı olmak, yardım etmek, iş birli-ği yapmak. dal göstərmək k. kıçını dönmek, takma-mak, önem vermemek, hakaret edercesine sırtım dönmek. dal gün sonra olabilecek kötü gün, dar gün, çetin gün. dal qapıdan arka kapıdan, gizli kapıdan, gizlice, kimse görmeden. dal qapıdan ötürmək 1-gizlice kaçırmak, yola çıkarmak. 2-bir şeyi gizlice satmak. dala atmaq 1-gecikmeğe sebep olmak, geciktirmek, engel olmak. 2-kanaat etmek, toplamak, gelecek günler için saklamak. dala baxmadan geri dönüp bäkmadan, aceleyle, süratle. dala çəkilmək (durmaq) 1-katılmamak, işe kanşmamak, geri çekilmek. 2-sözünün üstünde durtnamak, sözünden dönmek, sözünü yerine getirmemek, kararmdan geri adım atmak. dala (dah) düşmək geri kalmak, geliş-memek.

dala getmək 1-gittikçe zayıflamak, kötife' leşmek. 2-geri kalmak, gelişmemek. ; dala götürmək (sözünü, vədini) 1-' sözünü, lafım geri almak. 2-sözündenı dönmek. , dala qälmaq geri kalmak, gelişmemek. dalaba durmaq (gəlmək, qaçmaq) kös-nümek, kızışmak, (hayvanlarda) çiftleşme isteği uyanmak; çiftleşmek. dalabını almaq (hayvanlar) çiftleşmek, çiftleşmek arzusunu gidermek. dalabmı soyutmaq 1-häyvanları çiftleş-tirmek. 2-cinsi ilişkide bulünarak seks arzusunu öldürmek. dalağı sancmaq şüphelenmek, endişelen-mek; korkmak, dalamy t eləmək 1-azıeık atıştırmak, hafıf şeyler yemek. 2-bir ürünü azıcık toplamak. dalaşanda barışmağa üz saxlamaq köp-rüleri tamamen atmamak. dalay dalay eləmək anlamsız bir şekilde konuşmak, anlamsız laflar etmek. dalay vermək azıp başka bir tarafa gitme-sine sebep olmak, yolunu şaşırtmak, bil-mediği bir yerde bırakarak yolunu şaşıra-rak evden uzaklaştırmäk (hayvan). dalda damşmaq (demək) aleyhinde ko-nuşmak, birinin arkasmea laf etmek, gıya-bında konuşmak. dalda qoymaq geride bırakmak, geçmek, geçip gitmek; daldan xəncər vurmaq sırtından hançer-lemek, ihanet etmek. daldaya girmək saklanmak. dalı bağlı (möhkəm) olmaq sırtı sağlam olmak, desteği sağlam olmak. dalı dağa söykənmək güçlü yardımcısı, arkası olmak. dalı kəsilmək (üzülmək) ardı arkası ke-silmemek, bitmemek, tükenmemek. dahna almaq sırtma almak, bir yere taşı-mak, götürmek için yüklenmek, sırtlamak. dahna atmaq şırtma almäk, giyecek bir şeyi sırtma örtmek veya giyinmek. dalma çatmaq bir yere taşımak, götümıek için sırtmda 'toplamak, sırtma yüklemek. dalına baxmadan qaçmaq ärdma bakma-dän kaçmak, tabahları yağlamak.

164

Page 166: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

dalına düşmək ardma düşmek. 1-täkip etmek, ardma düşmek. 2-elde etmeğe ça-lışmak, peşine düşmek, elde etmek. dalına əl çalmaq (çəkmək) birini haksız yere desteklemek. dalına keçmək bir şeyi alıp geri verme-mek, ahp sahiplenmek. dalma qabağına baxmaq ihtiyatlı, tem-kinli olmak, her tarafı yoklamak, öğren-mek, kontrol etmek. dalına qabağma baxmamaq önüne arka-sma bakmadan, düşünmeden hareket et-mek. dalına mindirmək başma çıkarmak, faz-laca yüz vermek, şımartmak. dahna minmək yulannı eline almak, hä-kimiyeti altına almak, istediğini yaptırmak. dahna vedrə bağlamaq toplum içinde rezil kepaze etmek. dahna vermək 1-götürmek için bir şeyi birinin sırtma yüklemek. 2-kn. bir işi yap-tırmak için birini yalancıktan övmek, poh-pohlamak, koltuklamak. dahna yüklənmək bak. çiyninə yükiənmək. dahnca bir (qara) daş gidişin olsun geli-şin olmasm! bir beddua ifadesi. dalınca qara goduş atmaq bir daha o eve gelmemesini istemek. dahıtda (dağ kimi) durmaq her yönüyle destek olmak, sonuna kadar savunmak, destek vermek, himäye etmek, korumak. dalından dəymək 1-birini kovalamak, uzaklaştırmak, def etmek. 2-bfr şeyden kurtulmak, bir işi bitirmek. dalından qaçmaq sözünü tutmamak, vaa-dini yerine getirmemek. dalını dağa söykəmək sırüm dağa yasla-mak, bir şeye veya bir adama güvenmek, hiçbir şeyden korkmamak. dalınt göstərmək sırtmı göstermek, yüz çevinnek. dahnı günə vermək erinmek, tembellik etmek, çahşmamak, bir iş yapmamak. dalını qabağım düşünmək (fikirləşmək) ihtiyatlı hareket etmek, temkinli olmak, kontrol etmek, her tarafı yoklamak.

dalım yerə getirmek srrtmı yere getirmek, yenmek, mağlup etmek. dahm yerə vermək 1-alt olmak, sırtı yere gelmek, yenilmek, teslim olmak, baskma uğramak. 2-altma yatmak. 3-birini yen-mek. 4-birine yenilmek. dahm yerə verməmək moralini bozma-mak, yenilgisini bildirmemek. dahm yerə vurmaq sırtmı yere getirmek, yenmek, mağlup etmek. dalqabaq vürmaq 1-yerinde olmamak, sık sık yerini değişmek, gah önde gah ar-kada olmak, ileri geri gitmek, sabit olma-mak. 2-bir lafı diğerini tuünamak. dam dirəyin kələ qoşub çəkmək yıkıp dökmek, mahvetmek. dam qurmaq tuzak kurmak. dama basmaq (qatmaq, salmaq) içeri atmak, hapsetmek, hapse atmak. dama girmək hapse atılmak, kodese gir-mek, hapsedilmek. damağı çağ (kök, saz) olmaq 1-keyfi yerinde ohnak neşeli olmak, çok mutlu olmak. 2-güzel bir hayat sürmek. damağı çatlamaq neşelenmek, keyiflen-mek. damağı çəkmək gönlü istemek, keyfi is-temek, arzulamak. damağı durulmaq (şaqqıldamaq) keyfı yerinde olmak. damağı gəlmək (qalxmaq) neşelenmek, keyfı yerinde olmak, sevinmek, heveslen-mek. damağı islanmaq (pozulmaq, təix olmaq) morali bozulmak, keyfi kaçmak, neşesi bözulmak. damağı olmamaq keyfı olmamak, morali bozuk olmak. damağı sazlaşmaq gönlü açılmak, keyif-lenmek, neşesi yerine gelmek. damağı yanmaq arzusuna ulaşamamak, ümitsizliğe düşmek. damağına dəymək gönlüne dokunmak, kalbini kırmak, incitmek, küstürmek. damağını pozmaq keyfini bozmak, mora-lini alt üst etmek, neşesini kaçırmak. damağını sallamaq küsmek, kırılmak, incinmek. damağını sazlamaq moralini düzeltmek.

Page 167: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

damağını yandırmaq moralini bözmak, keyfini bözmak, huzurunu kaçırmalc. damaq etmək (eləmək, qoymaq) neşesini kaçrrmak, arzusunu içinde bırakmak, neşe-sini Icursağmda bıralcmalc. damaq olmaq (qalmaq) 1-arzusuna ula-şamamak, bir şeyde gözü kalmak. 2-daima beklemek, hep aldatılmak, kandırılarak bekletilmek. damaq sallamaq küsmek, incinmek, mo-rali bozulmak, asabı bozulmak. damaq üstə (damaqda) olmaq güzel, mutlu günler geçinnek, durumu iyi, neşeli olmak. damaq vermək neşelendirmelc, keyif vermek, neşe vermek. damaqdan düşmək keyfi, neşesi lcaçmak, morali bozulmalc. damaqdan salmaq keyfini, neşesini ka-çırmak, moralini bozmak. damarı boş hemen yola gelen (kimse). damarı tutmaq tersliği tutmalc, terslilc etmek, inat etmelc, nazlanmalc. damarma batmaq hoşuna gitmek, kabtıl etmek. damarına düşmək 1-gönlüne göre olmalc, hoşuna gitmelc. 2-inat etmek, inadmdan dönmemelc. damarına görə qan almaq herlcesten gü-cüne göre istemek. damarma qan sağdmaq damarları kanla dolmalc. damarını tapmaq damarma girmek, zayıf noktasmı öğı-enmek, huyunu öğfenınek, zaafını, içini öğı-enmek. damarını tutmaq 1-öğremnek, mahiyetini bilmelc. 2-bak. damarım tapmaq. damarları qurumaq korkudan, delışetten donup kalmak, çok korkmak. damarları yoğuntamaq yan gelip yatma-dan dolayı şişmanlamak ve tembelleşmek. damazlığı kəsilmək 1-nesli, soyu kesil-mek. 2-damızhk hayvanı kalmamak: damazlığm kəsilsin kargnna, beddua ifa-desi. danıbatlıq satmaq çahm satmak, lcasıl-malc. damda qulaq kəsən var çocukları kor-lcutmak için söylenen bir ifade.

damdatt düşmə (duşən kimi) damdan düşer gibi, belclemeden, äniden. daihdan vuruh bacadan çtxmaq alttan girip üstten çıkmak, çok becerikli olmak. datnğa basmaq (vurmaq) leke yakmalc, adını kötüye çıkarmak, rezil kepaze etmek, iftira etmek, bir kimseye gerçelc olmayan bir nitelik. yüklemek, yüz kızartıcı suç yüklemelc. daraı başına uçmaq evi başma yıkılmak, ocağı sönmelc. damına şüvən düşmək ocağına yas gir-melc, ocağmdän birini kaybetmek. damtndan bayquş ötsün "ocağm sön-sün!" anlamında ilenme ifadesi. damının altda tək (tək tənha) qalmaq yapayalnız kalmak, yalcınlarmm hepsini, ailesini lcaybetmelc; artık yanına .lcimseler uği'amamak. dan atdı gün batdı günün kısalığını tasvir eder, dan atmaq 1-Ergenekon (Nevruz) bayra-mı zamam Son Çarşamba (Ahır Çarşamba) gecesi sabaha Jcadar uyumamak, ııyanık kalmalc. 2-şafak sökmek, tan yeri ağarmak. dan dan demək meydan olcumak. dan gəlmək garip gelmelc, garibine git-mek, şaşırmak. dan ulduzu 1-tan yıldızı, zühre. 2-güzelin vasıflarından biri. dan yeri açtlmaq (ağarmaq, qızarmaq) tan atmak, sabah açılmayabaşlamalc. dan yeri sökülmək tan atmak. dana başı bir çatı? her şey herkese kısmet olmaz. dana kimi böyürmək dana gibi böğür-melc, yüksek sesle haykırmak, bağırmak. danaboynu eləmək birinin btfynunu zofla biikmek, lcanırmak (güreşte). danalığa salmaq bir aşağılama ifädesi. dananı qurda verınək bak. qoyunu qurda vermək. dandıra dəymək bak. damağına dəymək. danı diri tutmaq gece uytıyamamak, sa-baha kadar uyuyamamak. danına gəlmək bak. dan gəimək. danışığa çağırmaq 1-sohbete . davet et-mek, seslemek. 2-herhangi bir konuyu

166

Page 168: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

komışrnak için seslemelç, 3-herhangi bir ihüiafı, problemi hälletmek için seslemek. danışığa dəyməz konuşmaya deymez, gereksizdir. daıiişığım azdırmaq konudan uzalclaş-malc. danışığını yeyəsən! ahmalcçasına sözler söyleyen kimseler için ku.lanılır. danışıq aparmaq müşavere etmek, bir şey haklcında başkası veya başkalarıyla fıkir mübadelesi etmek, müzakere etmek. danışıq etmək sohbet etmek, danışinak, fikir ahşverişi etmek, istişare etmek. danışığa tutmaq lafa tutmak, sohbetle meşgul etmek, başlca birşey düşünmesine engel olmak. . danışıq olabiiməz lafı bile olmaz. damşmağa dəyməz konuşmaya bile değ-mez. danlanc olmaq hep azar işitmek. danqa danqa danışmaq kaba saba ko-nuşmak, seviyesini aşan laflar etmelc; ya-şından büyük konuşmak. danqartağı çıxmaq zayıflamak, bir deri bir kemik kalmak. danqazdıq eləmək dik başlılık etmelc, kafa tutmak, karşı gelmek; inatlaşmak. danqırma dəymək kalbine dokunmak, rahatsız etmek; kırmak. dansığı çıxmaq yüzsüzleşmek, arsızlaş-mak. danzelinə sarımaq umurunda olmamak, käle almamak. dar ağacından asmaq bak. dara çəkmək. dar ayaqda çetin anda, dar günde, zof durumda kahndığmda. dar çərçivəyə götürmək smniamak, mähdutlaştıiTnak. . dar düdük son derece dar. dar etmək meşaldcatli häle getirmek, .ta-hammül edilmesi zor duruma getirmek, zorlaşürmak. dar gəlmək dar gelmek, dar olmak, yeteri lcadar geniş olmamak, sılcmtı vermelc. dar gün hayatm çok çetin, çok ağır, buh-ranh, mahrumiyetlerle dolu am. dar kəsiimək (olmaq) tähammül edilmez durum almalc.

där köynəkdən xilas oimaq (qurtulmaq) çocuğunu doğurmak, hamilelikten kurtul-mak. dar üqbaya rəlılət təbili vurmaq ölmek, ruhunu teslim etmelc. dara bara salmaq bağırıp çağırmak, orta-lığı. kanştırmalc. dara çəkdirmək ipe çektirmek, astırarak idam etmek. dara çəkilmək 1-dara çekihnelc, ipe çe-kilmek, asarak idam edilmelc. 2-vurulmak, äşılc olmak. dara çəkmək dara çekmelc, ipe çelanek. 1 -asarak idam etmek. 2-sıkıştırmak. dara düşmək dara düşmek. 1-maddı yön-den zor duruma düşmelc, sılcmtı çekmek, yolcsullaşmalc. 2-çetin durumda kalmak, zor duruma düşmek, işi çok zora düşmelc, zorlukla Icarşılaşmak. dara qısnamaq (salmaq) hareket etmesi-ne, konuşmasma imkän vermemek, zor duruma düşürmelc. darağına salmaq fırsatmı bulmalc, tirsat düşmek. daraq çəkmək tarak vurmak, taramak. daraq görməmək taı_ak yüzü görmemek, hiç täranmamak. daramırt eləmək aşırmak, gizlice almalc. daramıt vermək süslemelc, bezemek, üs-tünü başmı, saçmı başını düzenlemelc. darana almaq haraç almalc. darda qalmaq (olmaq) darda kalmak, zor duruma düşmek, zorluk çekmek, muhtaç durumda olmak. darda qoymaq darda bırälcmak, zor dü-ruma düşünnek. dardan çıxmaq (qurtarmaq) çetin ve zor vaziyetten kurtulmak, mahrumiyetten kurtulmak. dardan endirmək halı, kilim vb. gibi yaygılann örülmesi işini bitirerelc tezgah-tan iridirmalc. dargöz ələkdən keçmək feleğin çembe-rinden geçmelc, büyük sılcıntılara katlan-mak. darğa tikmək idareci tayin etmek, vekil tayin etmelc, vekalet vermelc. darhadara salmaq her tarafa yaymak, dillere düşürmek, herkese duyunnak.

167

Page 169: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

darısqallıq etmək (eləmək) 1-käfi gel-memek, yetmemek. 2-mänevİ eziyet et-mek, ortamı bozmak. dari bəqayə buyurmaq (rəhlət etmək) es. ölmek, vefat etmek. darhğa düşmək dara düşmek. 1-maddi olarak kötü durumda olmak, zor duruma düşmek, ihtiyacı olmak. 2-kötü, zor duru-ma düşmek. darlıq çəkmək maddi sıkmti çekmek, ihtiyaç içinde olmak. darmadağın dağılmaq (olmaq) dannada-ğın olmak. 1-tamamen mahvolmak, alt üst olmak. 2-kesin olarak mağlup olmak, ye-nilmek darmadağın dağıtmaq (etmək, eləmək) darmadağm etmek. 1-büsbütün dağıtmak, mahvetmek. 2-tamamen mağlüp etmek, yenmek. 3-alt üst etmek, hiç etmek, da-ğıtmak, yok etmek. darmadağın edilmək darmadağm edil-mek. 1-büsbütün dağıtılmak, mahvedil-mek, 2-mağlup edilmek. 3-alt üst edilmek, yok edilmek. dartma yaxam cınldı her şey için kavga çıkaran, tartışma ortamı yaratan kimselere söylenir. darvazasım fələk vurmaq feläkete uğra-mak, bedbaht, mutsuz olmak. dastan açmaq konuşmak, rivayet etmek, anlatmak. dastan demək hikäye anlatmak, yalan konuşmak, dizip diziştirmek. dastan qoşmaq destan yazmak, hikäye yazmak. daş asılmaq geç ısınmak, geç kaynamak; genelde "götändən daş asılmaq" şeklinde kullanıhr. daş at qolun açılsın! elinden geleni ardma koma! daş atan bəlli, baş tutan bəlli sizə nə var

. ki? yersiz, kendisini ilgilendirmeyen bir işe karışan kimse için kullanılan bir ifade, "seni ilgilendirmez, bu işe karışma ve sağa sola çekme" anlamında bir ifade. daş atdın qolun yoruldu? taş attm da kolun mu yoruldu? bir käzancın fazla e-mek harcanmadan elde edildiğini bildirir.

däş atıb başını tutmaq 1 -bağırıp çağır-:

mak, yaygara koparmak. 2-yemin biilah' ederek kabullenmemek, kesin olarak inkär" etmek, reddetmek, inkär etmek. 1

daş atıb qolü yorulmaq zahmetsizce bir' şeye sahip olmak. daş atmaq 1-taş atmak, dolaylı olarak birine dokunacak laflar eünek, yermek, iğ~ neleyici laflar etmek, laf atmak. 2-var yo-ğunu kaybetmek, tüketmek. daş çapmaq (çıxarmaq, kəsmək) büyük yassı kayalardan inşaatta kullanmak için belirli şekillerde kesmek, koparmak. daş çatdasa da taş çatlasa bile, ne yapıhr-sa yapılsın gerçekleşmesi imkänsızdır. daş daş üstə qalmamaq taş üstünde taş kalmanıak, büsbütün dağilmak, yerle bir olmak, alfüst olmak. daş daş üstə qoymamaq taş üstünde taş bırakmamak, darmadağm etmek. daş daşa söykənmək bir araya gelmek. daş daşı yedi "işimizi acilen yapmalıyız" durumun vahimliğini veya zaruretini bildi-ren bir ifade. daş daşımaq çok yorulmak, son derece yorgunluğu ifade eder. daş dığırlatmaq engel olmak. daş divarı gərmək büyük fiziki güce sa-hip kimseler için kullamhr. daş düşsün! "länet olsun!" anlamında. daş kəsilmək 1-çok sertleşmek. 2-taş ke-silmek, çok şaşırmak, hayretten dona kal-mak. daş kimi taş gibi, çok sert, çok katı. daş kimi ağır 1-yerinden kımıldamayan kimseler için kullanıhr. 2-saygın, hafıflik etmeyen kimse, oturaklı kimse. daş kimi düşmək (düşüb qalmaq) 1-düşüp kalkamamak, yığıhp kalmak. 2-haddinden fazla yoruhnadan dolayı olduğu yerde yığılıp kalmak, yatıp uyumak: daş kimi yatmaq derin uykuya dalmak. daş qayaya rast gəlib ikisi de inät olan veya güçleri birbirine denk olan insanların karşı karşıya gelmeleri durumunda kulla-nılan bir ifade. daş olub quyuya düşmək sesi soluğu kesilmek, äniden ortadan kaybolan bir şey için kullanılır, kaybolup gitmek.

168

Page 170: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

daş üstə daş qoymaq bir-şeyler yapmak, bir iş yapmak. daş üstə daş qoymamaq taş üstünde taş bırakmamak, yıkıp mahvetmek. daş yağdırmaq taş yağdırmak, peş peşe taş fırlatmak. daş yerində ağırdı taş yerinde ağırdır, her insan veya her şey kendi çevresinde de-ğerlidir, belirli bir önem taşır. daşa basnıaq taşa tutmak. 1-taş yağmuru-na tutmak. 2-taşlayarak öldürme cezasım tatbik etmek, recm etmek. daşa çalmaq mahvetmek, ortadän kaldır-mak, yok etmek. • daşa çəkmək taşa çekmek, taşla bilemek. daşa dəyib başa çıxmaq yok olup gitmek. daşa dəysə (vursan) daşdan keçər ş. her şeye gücü yeten söz vs. daşa dönmək täş kesilmek. 1-sertleşmek, katılaşmak, taş gibi sert olmak. 2-hiçbir şeyden müteessir olmamak, yüreği katı-laşmak. daşa dönmüş katı yürekli, merhametsiz, acımasız, şefkatsiz. daşa getmək domino oyununda yerden fazladan yeni taş almak. daşa vursan daş dağılär sağlam yapılı çocuklar için kullanılır. daşbaş eləmək kanunsuz yollarla, garyi meşru olarak para kazänmak, gelir elde etmek vs. daşdan cavab axtarmaq (istəmək) çok utanmak, soh derece mahcup ölrnak, utän-cindan konuşacak laf bulamamak. ^ daşdan çıxmaq zoıiuklarla, güçlüklerle elde edilmek. daşdan çörək (pul) çıxarmaq çalışkan olmak, her şeyden para kazanmasını be-cermek. daşdan keçər (ərizəsi, yazısı) güzel kale-mi olanlär için kullanılır. daşdan keçmək çok tesirli olmak, her tarafta geçerli olmak. daşdan səs çıxdı, ondan yox 1-olanlara razı olduğunu, kabul ettiğini sessizce hildi-ren insanlar için kullanıhr. 2-bir şeyi, tekli-fı kesin olarak kabul etmemeği bildirır. daşdan yağ çıxarınaq her şeyden fayda sağlayabilen kimse.

däşdän yaranmaq kimi kimsesi olmä-mak. daşdan yumşaq yenebilen her şey. daşdan yumşaq nə olsa (yemək) önüne ne gelirse yemek. daşı dalmda gizlətmək 1-fırsat kollamak. 2-kin gütmek, ünütmamak. daşı daş üstə (üstündə) qoymamaq büs-bütün dağıtmak, darmadağm etmek, yıkıp viran etmek. daşı daş üstə yığmaq bina yapmak, ev yapmak. daşı dilə gətirmək (müzik) çok dertli ol-mak, insänı kederlendirecek kadar etkili olmak. daşı ətəyindən atmaq (tökmək) inadı bırakmak, düşüncesini değiştirmek, yap-mak istediği bir şeyden vazgeçmek. daşı öz qapısına dəymək iftirası veya hilesi kendini bulmak. däşı sıxsa suyunu çıxarar taşı sıksa su-yunu çıkärır, çok güçlü, kuwetli adam için söylenir. däşın ätmaq bir kimse ile artık görüşme-mek, ilişkiyi kesmek. daşın böyüyünden yapışmaq 1-yapamayacağı bir işe yönelmek. 2-kavga aramak, belä afamak. daşm böyüyünü götürmək gücünün yet-meyeceği, yapamayacağı bir işe kalkış-mak. daşını atmaq (tüllamaq) 1-bitirmek, sona erdirnıek. 2-kalbinden silmek, unutmak: daşını başdan atmaq bak. daşını atmaq (tullamaq) 2. ahlam. daşım başına tökmək ardınca konuşmak, gıyabında konuşmak. daşım qoymaq temelini atmak. daşlar dilə gəldi (gəlir) bir dürumun, ta-hammül edilemez, çok ağır, facialı oldu-ğunu bildirir. daşqalaq etmək (eləmək) 1-taşlayarak cezalandırmak, öldürmek, recm etmek. 2-çok ağır laflar söylemek, länetler yağdır-mak. daşşağı ilə qoz qırmaq (sındırmaq) k. nüfuzlu olmak, sözü geçmek, güçlü olmak. daşşağı şişmək k. haksız yere birinden küsmek veya rahatsızlık duymak.

169

Page 171: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

daşşağına deyil k. umurunda değil. daşşağına sarınıaq k. dalga geçmek. daşşağında qovut gətirib! k. çok önemli bir şey mi yaptı! daşşağıııı dəsmallamaq k. aşırı derecede yaltäklanmak, birinin tarafmı tutmak. dava axtarmaq bir hiç yüzünden kavga etmeğe çahşmak, kavga için bahane ara-mak. dava ayağında kavga arifesinde. dava çəkmək mahkemeye başvurmak, dava etmek. dava dağarcığı çok sinirli, en ufak şeyler-de kızıp ortalığı birbirine katan-kimse. dava dava demək (vurmaq) kavga ara-mak, kavga etmeğe bahane aranıak, kav-gaya hazır. olmak. dava dərman elətmək (elətdirmək, etmək, etdirmək) tedavi etmek, (ettir-mek). dava dərman olmaq tedavi olunmak. dava düşmək (qalxmaq) kavga başlamak, kavga çıkmak. dava etmək (eləmək) 1-kavga etmek,

' vtıruşmak, küfürleşmek. 2-münakaşa . et-mek. 3-iyileştirmek, hastahktan, illetten kurtarmak. dava (dava şava) qaldırmaq (saimaq) arayı karıştırmak, kavga çıkmasına sebep olmak, kavga yaratmak. davam etdirmək devam ettirmek, başla-mış bir şeyi aynı süratle devam ettirmek, ilerletmek. davam etmək 1-tahammül etmek, mu-kavemete karşı koymak. 2-devam etmek, bır şeyin üzerinde sıkı sıkıya durmak, se-bat göstermek. davam gətirmək dayamkhlık göstermek, tahammül etmek, sabır göstermek. davam gətirməmək tahammül etmemek, dayanmamak. davamiı olmaq dayanıkh olmak, taham-mül etmek, sebat göstermek. davar (keçi də) da yatanda aitmı qaşıyır, sən onu da biimirsən pislik ve isin tozun içinde olan kimseler için söyle-nir. day durmaq ayakları üstünde durınaya başlamak (çocuk), ayakta durmak.

dayaq durmaq arka çıkmak, desteklemek, müdafaa etmek, yardımcı olmak. dayaq nöqtəsini itirmək dayanağmı yi-tirmek, desteğini kaybetmek. dayaq olmaq destek olmak. dayaq tapmaq yardımcı bulmak. dayaq vermək destek verınek, cesaret vermek, yüreklendirmek. dayamb duran yerdə hiçbir sebep yok-ken, hiçbir suçu yokken (birine bir şey yapma). dayanıb durmaq durup heklemek, sessiz häle gehnek, säkinleşmek, hiçbir hareket göstermemek, bir şeye teşebbüs etmemek, hiçbir şey yapmamak. dayçanı bir vurarsan,. iki sıçrar çocuk ve-ya genci gönlüne göre olan bir şey yap-maya yolla]»san ona koşarak gider. dayısını tanıyıb feläkete doğru koşuyor, beläya doğru gidiyor. dazannıq eləmək uzun uzadıya sohbet etmek. de iıa de tökmək ara vermeksizin hızh bir şekılde konuşmak. dedi xanım götün ağırdır, dedi bu daş bu da tərəzi mädem bir kusur btıldun o zaman buytır ispat et. dedi qodu salmaq bak. dedi qoduçuluq eləmək (etmək). dedi qoduçuluq eləmək (etmək) dediko-duculuk yapmak, birilerini çekiştirmek. dedim itə daş atma! birine bir şey deyin-ce kaba sözleıie karşılanan kimseye "onu konuşturmaya deymez" anlammda söyle-nir. dedim iti qudurtma! bak. dedim itə daş atma!. ... dediyi Uə oturub durmaq ... sözün-den çıkmamak, başkasmın sözü ile hareket etmek. dediyində bərk durmaq sözünün üzerin-de sıkı sıkıya durmak, sözünden dönme-mek. dediyindən dönməmək (əl çəkməmək) inadmdan vazgeçmeınek, inat etmek. dediyinə baxmaq lafını dinlemek. dediyinə nail olmaq iştediğini elde etmek.

170

Page 172: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

dediyini yeritmək 1-dediğinden vazgeç-memek,"inat etmek. 2-kendi düşühcesini, teklifini kaba kuvvetle, güçle yaptınnak. dediyinin əksinə çıxmaq söylediğinin zıddma harelcet eünek. dediyinin üstündə durmaq bak. dediyini yeritmək. demək olar ki bir şeyin ihtimal dähilinde olduğunu, mürrikün olduğunu, halcikate yakınhğmı biidiren söz. demək olmaz ki söylenen sözün veya düşüncenin doğruluğuna emin olmaymca, bir şeyi belirtmede zorluğa düşünce, veya reddetıneyi biraz daha yumuşalc bir ifa-deyle anlatma şekli. deməli dəyil çok iyidir,"çok güzeldir. deməyə dilim dönmür (gəlmir) söyleme-ğe dilim varmıyor, zorlänıyorum, bir şeyi söylemekıe zorluk çekildiğini bildıren bir ifade. deməyə nə var demesi kolay. desən bazarın itləri də nişan verər ta-nmmış, meşhur olan kimse için söylenir. deşdək vurmaq ekmeği pişirmeden önce üzerini herhängi bir şeyle delmelc veya çizmek. deşik deşik eləmək (etmək) delilc delilc etmek, çok delik açmalc, her tärafmı del-melc. deşik deşik olmaq çolc delik açılmalc, yırtık yırtık, delilc delilc olmak. deşt eiəmək üstesinden gelmek. devəcər oimaq gırtlağa dayanmak, bıkıp usanmak. f

deyən altına sıçan uşaqdır lc. süt dökmuş kedi, suçlu olduğundan dolayı sus pus kesilmiş gibidir. deyəsən qarğa beyni yediriblər?! kafan çalışmıyor ınu?! ebleh misin?! deyib yazdırmaq dikte etmek. deyiciük etmək 1-laf dolaştırmalc, ara kanştırmälc. 2-şilcäyetlenmek, birinden menınunıyetsizliğini bildirmek. deyirəm xədiməm, deyir neçə uşağın var? herhangi bir konuda laf anlamayan kimseler için söylenir. dəb düşmək moda olmak, ädet häline gelmek.

dəb gətirmək (salmaq) moda etmek, ol-mayan bir şeyi halk arasmda yayaralc ädet häline getirrnek. dəbbə çıxarmaq (eləmək) razı olduğu ve anlaştığı şeyden vazgeçmek, sözünden dönmek. dəbdəbə ilə təzim etmək törenle eğilip seläm vermek, tantanah bir şelcilde reve-rans yapmak, eğilmek. dəbdəbə ilə yola salmaq törenle uğurla-mak, şaşaa ile yolcu eünelc. dəbdəbəyə yol vermək törene sebep ol-malc, tantanaya, şaşaaya sebep olmak. dəbdən çıxmaq (düşmək) modadan düş-mek, devri geçtiği için artık kulla-mhnamak, ortadan kalkmak. dəbəllayı dəbəilayı danışmaq düşünce-sizee konuşınalc, düşünmeden laflar etmek. dəbi pozmaq kurah bozmak. dəbrədirlik (dərmədiriik) eləmək hay-vanlar için ot, yem vs. tedärik etmelc. dəc eiəmək bütün häle getirmelc, ağzına kadär doldurmak. dəc qaimaq dokunulmadan kalmalc. dəcək qalmaq hayret etmek, şaşırmalc. dəcailik etmək (eləmək) yaramazhk yap-mak; numara yapmalc; düzensiz çalışmak; şeytanhk yapınak; oyun çılcarmalc; şin'etçe davranmak, rezäletler çıkarmalc; çaplcınhlc yapmalc; muziplilc etmelc; ortahğı birbirine katmak. dədə mah kimi tam ortadan, yan yanya. dədə nənəsin qatıb qanşdırmaq lcüfret-mek. dədəsi də gəlsə asla, kat'iyen. dədəsi yanmaq lcn. çok eziyet çekmelc, azap ve eziyetlere maruz kalmak. dədasindən xəbari olmayan (xəbərsiz) piç çocuk, babası bilinmeyen. dədəsinə od vurmaq kn. 1-şiddetli bir şekilde cezalandırmalc. 2-mähvetmek, ta-mamen berbat häle getirmek. dədəsini çıxartmaq çäresiz duruma dü-şürmek. dədəsini dalma sarımaq (şəiləmak) der-sini vermek, läyılc olduğu cevabı vermelc, hak ettiği cezayı vermek. dədəsini yandırmaq bak. dədəsine od vurmaq.

171

Page 173: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

dədəsinin borcuna vermək birini tehli-keli durumda bırakıp kaçmak, ölümüne sebep olmak. dəf etmək (eləmək) ortadan kaldırmak, bertafaf etmek. dəf kimi olmaq sağlam yapılı olmak. dəf olmaq uzaklaşmak, savuşmak, yok olmak, ortadan kalkmak. dəfə darağını çəkmək defolup gitmek. dəfi dönmək tavrı değişmek, durumu de-ğişmek. dəfini döymək menfı anlamda birini sa-vunmak, tenkit eünek, eleştirmek, yältak-lanmak. dəfn edilmək (olmaq) görnülmek, toprağa emanet edilmek. dəfn etmək 1-toprağa teslim etmek, göm-mek (ölüyü). 2-zamanı geçmiş, önemini käybetmiş bir şeyi ortadan käldirmalc, u-nutmak. dəfn kəfn etmək ölüyü kefene sararak toprağa emanet etmek. dəftər olmaq unutulmamak. dəftərdən düşmək unutulup adı deftere kaydedilememek, bir yere yazılmamak. dəftərə düşmək belirli bir maksat için deftere kaydedilmek. dəftəri qara gündə yazılmaq lcaderi kötü yazılmak. dəğdəğə vermək yoldan çdcarmak, azdır-mak, baştan çıkarmak. dəhnəsinə döymək ağzının ortasıha ya-pıştırmak, vurmak. dəhşət almaq bak. dəhşətə düşmək. dəhşət vermək dehşet uyandırmak, deh-şete düşürmek. dəhşətə düşmək şiddetli korküya lcapıl-mak, dehşetten dona kalmak. dəhşətə gəimək hayret etmek. dəhşətə gətirmək (salmaq) 1-hayrete düşürmek, heyecanlandırmak. 2-şiddetli korku hissi uyandırmalc, çok korkutmak. dəxalət etmək (eləmək) karışmak, müda-hale etmek. dəxil düşmək (olmaq) sığmmak, himäye istenıek, yardnn istemelc. dəxli olmaq ilişlcisi, alälcası olmalc. dəqiqələri saymaq dakikalan saymak, zamanın hızla geçip gitmesini beklemek.

dəqiqəsince söz olabilmez anında, hemen, hiç valcit geçirmeden. dəqqülbab etmək (eləmək) kapıyı çal-mak, tıkırdatmak. dəl vurmaq gezinti yapmak, dolaşmak, gezmek. dəlalət etmək (eləmək) es. 1-yol göster-mek, rehber olmak, sevk etmek, yönelt-mek. 2-çağırmäk, davet etmek. 3-ispat etmek, göstermek, tasdik etmek, onayla-mak. dəli damarı tutmaq inat etmek, ayälc di-remek. dəli divanə etmək (el əmək) 1-aklını ba-şından almak. 2-sinirlendirmek, hiddetlen-dirmek, kendini käybetmesine sebep ol-mak. dəli divanə* olmaq 1-akıl ve şuurunu lcay-betmek. 2-kendini kaybetmek, kızmak, hiddetlenmek, coşmak, azmak. dəli etmək (eləmək, qılmaq) 1-aklını ba-şından almak, akhnı ve şuurunu kaybetme-sine sebep olmak, mecnun etmek. 2-sinirlendirmek, hiddetlendirmek, kendini kaybetmesine sebep olmak. dəli olmaq l-akıl ve şuurunu kaybetmek. 2-kendini kaybetmek, kızmak, hiddetlen-mek, coşmak, azmak. dəli şeytan deyir... bir işi yaparken tered-düt bildirir. dəli yığnıcağı büyük küçük yeri gözetil-meyen, saygı sevgi gözetilmeyen aile veya toplantı vs. dəlidən doğru xəbər deli dolu kimselerin hep dobra dobra konuştuğunu ve doğruyu söylediklerini bildiren bir ifade. dəlik dəlik etmək delik deşik etmek, her taräfını dehnelc. dəlik dəlik olmaq delik deşik olmäk, her tarafı delinmek. dəlil etmək 1-yol göstermek, delil olarak kullanmak. 2-nasihat etmek, bir şeyi örnek göstererek akıl vermek. dəlil gətirmək delil sunmak. dəlilik etmək akılsızca işler yapmak, mä-nasız hareket etmek, terslik etmek. dəliliyi tutmaq terslik etmek, inatlaşmak; sinirlenmek, hiddetlenmek.

172

Page 174: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

dəlillərini alt üst eləmək (puça çıxarmaq) delillerini geçersiz kıİmak,' mahvetmek. dəlinin əlinə bel, altına yel vermək bak. dəlinin yadına daş salmaq. dəlinin yadına daş saimaq delinin eline değnek vermek, kötülük yapabilecek biri-ne fırsat vermek. dəliotu yeyib deii olmuştur, aklmı kay-betmiştir. dəlisovluq eləmək (etmək) kavgacı ol-mak, kavgaya sebep olacak davranışlarda bulunmak. dəliyə divan yoxdur delidir ne yapşa ye-ridir. dəliyə hər gün bayramdır "deliye her gün bayram", "sorumsuz kimse hiçbir sı-kmtıya aldınnadan gününü gün eder" an-lamında. dəliyə yel ver, əlinə bel ver çpk çabuk dolduruşa gelen, pohpohlaraa ile istenilen her şeyi yapabilen, hemen her şeye kanan insanlar i.çin kullanılan bir ifade. dəliyəm güclüyəm büyük sözü dinleme-yen, kendi başına buyruk hareket eden kimseler için söylenir. dəllal bazarına döndərmək pazara çe-virrnek, alış veriş merkezine çevirmek. dəllal bazarına dönmək kadınlar hama-mma dönmek, pazara dönmek, alış veriş yerine dönmek, gürültü oluşmak. dəllək kimi baş qırxmaq aldatmak, nesi var nesi yok aldatıp elinden almak. dəlləkliyi başında öyrənmək ilk acemili-ğini. . . üzerinde öğrenmek. dəlli dəlalət (dəlili dəlalət) etmək nasıhat ederek bir şeye razı etmek. dəlmə deşiyi tutmaq bütün açıkhkları gidermek, noksanlıklan, kusurlan ortadan kaldırmak. dəm aimaq (çəkmək) 1-lcaynamış suda kalarak pişmek, suyu çekilerek kendi bu-harmda pişmek (yemek). 2-ateşin üzerinde kalarak demlenmek, içilecek kıvama gel-mek (çay). 3-neşelenmek, keyiflenınek, hoşlanmak. 4-kendi keyfmde olmak. dəm dəmə vermək birkaç kişi hep beraber koro hälinde belirli bir makamda türkü, şarkı vs. söylemek.

dəm tökmək kazanm kapağı terlemek, damla damla su dökülmek. dəm tutmaq 1-eşlik etmek, nefesli çalgı-larda birinin esas tonda diğer çalgıya eşlik etmek, esas tonu durmadan çalmak. 2-sesini başkasının sesine benzetmek, uy-durmak. 3-başkasmm dediklerini, düşün-celerini, hareketlerini aynen tekrar etmek, onu taklit etmek. dəm vermək l-hareketlendirmek, işe başlamak. 2-sesini başkasınm sesine uy-durmak, benzetmek, başkasmm fikirlerini, hareketlerini taklit etmek, tekrar etmek. dəm vurmaq dem vurmak. 1-yetkisi, bil-gisi, haberi veya hakkı olmadığı hälde bir konuda ağız dolusu konuşmak. 2-genellikle bir şey hakkmda konuşmak. 3-"özünden" kelimesiyle beraber kullanıldı-ğmda: kendini övmek. dəmdəm (dımdım) halvasıdır! boyahane küpü müdür! o kadar kolay mı! bir şeyin zorluğunu anlamayan kimseleri tenkit için söylenir. dəmə düşmək bir topluluğun veya kitlenin etkisi altmda kalarak onlar gibi davran-mak, kitle psikolojisine kapılmak. dəmə qoymaq deme bıralcmak, yavaş ya-vaş kendi buhannda pişmek veya dem-lenmek için zayıf ateşin üzerine bıralcmak. dəmə uymaq eğlenceye dalmak, lcendini neşeye kaptırmak. dəmxud qalmaq bir şeye ihtiyaç duymalc, elde ohnayan bir şeye muhtaç duruma düşmek. dəmi gəlmək zamanı ge'lmek, sırası gel-mek. dəmi sazlanmaq neşelenmek, keyiflen-mek. dəmini almaq demlenmesi için kazanm ağzma konan kapağı ahp onda biriken damlalar şeklindeki suları bir lcenara dök-mek. dəmir asa qılcan ola, dəmir çarıq nalcan ola ölme eşeğim ölme, çok uzun ve bilin-meyen bir zaman isteyen şey için söylenir. dəmir kimi möhkəm çok sağlam. dəmiri isti isti döyərlər demiri tavında döverler, her şey zamamnda yapıhr.

173

Page 175: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

dən bağlamaq (tutmaq) taneli bitkilerde taneler oluşmak, tohum, başak bağlamäk, tohum oluşmak. dən düşmək bak. ağ düşmək. dəndirinə dəymək bak. damağma dəymək. dənə dolmaq taneleri yetişmek, täneleri olgunlaşmak; taneleri çok olmak. dənə düşmək çok tane, tohum yiyerek hastälanmak (evcil hayvanlar). dənəvər olmaq tanesi samandan ayrılmak, savrulmak (buğday, arpa vs.). dəng eləmək (etmək) (başmı, beynini, kulağını kelimeleriyle birlikte kullanıhr) bıktırmak, usandırmak, bezdirnıek. dəngəsər etmək (eləmək) çok ve yüksek sesle konuşmakla, bäğırıp çağırmakla, gürültü çıkarrnakla bezdirmek, kafasmı şişinnek, kulaklarım uğuldatmak, yormak. dəngəsər olmaq gürültü ve aşın sesten kulakları sağır gibi olmäk, uğuldamäk, sıkıhnak, rahatsız olmak. dənini duzunu vermək 1-dersini vermek. 2-nasihat etmek. dənizdə (dəryada) balıq kimi serbest, rahat, emin, kendi keyfinde, kendini bir yerde çok rahat hisseden insanlann kul-landığı bir ifade. dənizdə (dəryada) balıq sövdası deryada balık sevdası, ortadä olmayan, gerçek ol-mayan bir şey konusunda konuşma, ondan bahsetme. dənizdə (dəryada) bir damcı denizde bir damla, gerektiği, läzım olduğu miktara göre çok az, yok denecek miktarda, olduk-ça az, çok cüzi bir şey için kullanıhr. dənizdə qum kimi denizde kum gibi, son derece çok. dəniiyinin altını fələk də bilməz sırnnı, düşüncesini kimselerle paylaşmayahlar için söylenir. dərağuş etmək kucaklamak. dərağuş olmaq kucaklaşmak. dərbədər düşmək (olmaq) derbeder ol-mak, kapı kapı gezmek, evsiz barksız kal-mak, yurdundan yuvasından olmak. dərbədər etmək 1-yurdundan yuvasından etmek, evsiz barksız bırakmak. 2-dağıtmak, darmädağın etmek.

dərbənd ölmaq can atmak, meyletmek, tutuimak. dərc etdirmək gazete veya dergide ya-yınlatmak. dərc etmək gazete veya dergide yayınla-mak. dərd alıb qəm satmaq örrirü ahu zarla, sıkmtı ve kederle geçmek. dərd almaq dert bürümek, bir şeyi dü-şünmek, onun için kaygılanmak. dərd amanmı qırmaq (kəsmək) dertten başını alamamak. dert içinde kaybolmak. dərd bilmək dertten anlamak, karşıdakini anlamak, anläyışlı ölrriak; tähammüllü olmak. dərd burasmdadır ki. . . sıkmünın kay-nağmın kandinin ve kendi gücünün dışında olduğunu bildiren bir ifäde. dərd çəkdirmək dert çektirmek, dert çekmesine sebep olmak. dərd çəkmək dert çekmek. 1-acı ve ıstırap veren bir olayı hatırlayarak çok kederlen-ınek, üzülmek, mänevi ıstırap çckmek. 2-bir şey veya birisi için kaygıianmak. dərd eləmək (etmək) dert etrnek. 1 -acı ve ıstırap veren bir olayı hatırlayarak çok kederlenmek, üzülmek, märievi üzüntü çekmek. 2-içine atmak, bir şeyi kendisi için ıstırap kaynağı yapmäk. dərd əymək dert belini bükmek. dərd gəlmək düşünce, kaygı kaynağı ol-mak, her zaman rahatsız eden bir şey ol-mak. dərd görməyəsən bir alkış veya teşekkür ifadesi. dərd götürmək dert bürümek, bir şeyi düşünmek, onun için kaygılanmak, ıstırap çekmek dərd kəsmək dert çekmek. keder duymak, kederlenmek. dərd qəm ycmək keder içinde olmak. dərd olmaq dert olmak, düşünce, kaygı kaynağı olmak, her zaman rähatsız eden bir şey olmak. dərd öidürür çok büyük sıkintısı olanlar için "derdi büyüktür" anlamında kullanılır. dərd sər bilməmək dert gam bilmemek, dertsiz, kedersiz, kaygısız ohnak.

174

Page 176: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

dərd sər (dərdi sər) çəkmək dert çekfnek, rahatsız oimak. dərd sər (dərdi sər) vermək eziyet et-mek, rahatsız etmek. dərd vermək sıkmtı vermek, dertlenmesi-ne, kederlenmesine, mänevi azap ve ıstırap çekmesine sebep olmak.

dəfd yarıdır bir şeyin gereğinden daha az, arzu edildiğinden daha kötü oldu-ğunu gösteren ifade. dərddən ərimək kederden, sıkmtıdan do-layı çökmek. dərddən əyilmək sıkıntıdan ve kederden dolayı çökmek. dərddən ölmək 1-sıkmtı, keder veya has-talıktan dolayı ölmek. 2-derdini çekmek, çok düşünmek, çok kederlenmek. dərdə batmaq derde gömülmek, bir şeyi düşünmek, onun için kaygılanmak, onun derdiyle meşgul olrnak, bir şeyi kendine dert etmek. dərdə düşmək l-(bazen "canı" sözü ile beraber kullanıhr) hastalanmak, bir hasta-lığa mtulmak. 2-derde düşmek, bir şeyi kendine dert etmek. dərdə giriftar etmək (saimaq) derde dü-şürmek, kedeıienmesine sebep olmak, başına iş, dert açmak. dərdə giriftar olriıaq derde düşmek. dərdə qalmaq birisi için kaygılanmak, onun için ıstırap çekmek. dərdə salmaq 1-kendine äşık etmek. 2-hastalanmasına sebep olmak. * dərdəcər olmaq derde düşmek, hastähğa yakalanmak. dərdəst etmək yakalamak, tutmak, ele geçirmek. dərdi dərdə qatmaq derdini sırdaşma açarak rahatlamak. dərdi dərdlərə qarışmaq dert üstüriden dertle karşılaşmak. dərdi durulmaq keyfi yerine gelmek. dərdi tərpənmək (təzələnmək) bak. ya-rası təzələumək. dərdi yaddan çıxmaq derdini unutmak, sıkmtısmı, kederini unutmak. dərdim ürəyinə beddua, ilenme ifädesi. dərdin ahm! (ürəyimə!) sevgiyle hitap veya yaklaşma ifadesi.

dərdiridəri dəli (divanə) oimaq 1-kaybettiği çok sevdiği bir şeyi için her zaman düşünmek, kaygılanmak, keder-lenmek, hatırlamak ve derin ıstırap netice-sinde kendini heläk etmek. 2-delicesine sevmek, mecnun olmak. dərdindən ölmək 1-çok sevdiği bir şeyi kaybetmesinden dolayı çok ıstırap çekerek kendini telef etmek. 2-delicesine sevmek. dəfdinə ağlamaq derdine ortak olmak, kederini paylaşmak. dərdinə biganə ölmaq soğuk davranmak, sıkıntısı karşısında kayıtsız kalmak. dərdinə çarə (dərmari) eyləmək (etmək, olmaq) derdine çäre olmak, birisini, düş-tüğü çok kötü durumdan, deıtten, ısürap-tan kurtarmak veya kurtarmak için çäre bulfnak. dərdinə dərd qatmaq derdine dert ekle-mek, derdini çoğalümak. dərdinə hay verən tapılmamaq derdine yardımcı ölacak kimse bülunmamak, dertleriyle yapayalmz kalmak. dərdinə qalmaq derdine yanmak. häline aeımak, birisi için kaygılanmak, birinin derdine ortak olmak. dərdinə şərik olmaq derdine ortak olmak, sıkmtısını hafifletmek için ona teselli ver-mek, kederine örtak olmak. dərdinə təsəlli tapmaq 1-derdine teselli bulmak, avunmak. 2-kederine çäre bul-mak. dərdinə yananı olmaq dert ortağı ölmäk, yakını olmak. dərdinə yananı olmamaq dert ortağı ol-mamak, bir yakmı, sırdaşı olmamak. dərdinə yanmaq derdine yanmak, acımak, häline acımak, sıkmtısına ortak olmak. dərdini açıb tökmək (açmaq) derdini dökmek, sırrını, içindekileri açıp söyle-mek. dərdini bölmək derdini paylaşmak, derdi-ne ortak olmak. dərdini çəkmək derdine yanmak, bir konu veya birisi için kaygılanmak, düşünmek. dərdini dağıtmaq kafasmı meşgul eden bir kederi, käygıyı, gamı içinden atmak, ondan uzakiaşmak.

175

Page 177: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

dərdini demək derdini demek, sıkıntısmı bölüşmek. dərdini dinləmək derdini dinlemek, der-dine ortak olmak. dərdini gizlətmək derdini açmamak, der-dini sakh tutmak, kimselere açmamak. dərdini öyrənmək derdini öğrenmek, sıkıntısmı, üzüntüsünü öğrenmek. dərdini papiros tüstüsünə qatmaq sigara ile sıkıntısmı gidermeğe çalışmak, sigara ile efkär dağıtmak. dərdini sağaltmaq yardımcı olmak, der-dine ortak olmak. dərdini təzələmək derdini tazelemek, derdini deşmek, unutulmuş acı bir hadiseyi hatırlayarak mänevi ıstırap vermek, ke-derlendirmek. dərdini unutdurmaq derdini unutturmak, neşelendirmek. dərdini unutmaq derdini unutmak, neşe-lenmek, sıkmtısmı unutmak. dərdini ürəyində gizlətmək derdini içine gömmek. dərdini ürəyinə salmaq derdini içine at-mak, üzüntüsünü içine ätmak, kimseye söylememek. dərdini yüngülləşdirmək derdini hafif-letmek, derdine ortak olmak. dərdlərini bir birine boşaltmaq bak. ürəklərini bir birinə boşaltmaq. dərə xəlvət, tülkü bəy hercümerçlik, ka-nunsuzluk, nizam intizamsızlık, herkesin kendi başına buyruk olduğu yer için kulla-nıhr. dərədən təpədən dereden tepeden. 1-araları fazla açık, uzak. 2-oradan buradan. dərələrə düşmək bak. çöllərə düşmək. dərələrin yolçusu 1-dilenci. 2-yoksul, fakir. dərənin ambırı alçak, şerefsiz, namussuz kimse. dərənin iti alçak, hırsız, rezil kimse. dərənin qoduğu adı sam bilinmeyen bir aileden çıkmış terbiyesiz erkek çocuk. dəridən çıxanacan takati kesilene kadar. dəridən (dəridən boğazdan) çıxmaq 1-haddinden fazla çahşmak, didinmek, çalı-şıp çabalamak. 2-çok eziyet çekmek, para vs. harcamak.

dəridən dimağdan çıxmaq haddinden' fazla çahşmak, didinmek, çähşıp çabala-mak. dəridən qabıqdan çıxmaq 1-kendini yi-yip bitinnek. 2-yaltakhk etmek, kuyrüfe sallamak. 3-bir işi yapmak için çok eziyef çekmek, çok çaba sarf etmek. dərin ehtiram (minnətdarhq) əlaməti ] olaraq şükran ifadesi olarak. j dərin ehtiram (minnətdarlıq) hissi ilə i derin saygıyla, şükran duygusuyla. \ dərin (dərinə) getmək aşırıya kaçmak. dərin getsin (getmiş)! ölmüş birisi için ilenme ve tahkir ifadesi. dərin iz buraxmaq derin etki etmek. , dərin minnətdarlığını bildirmək şük-ranlannyfade etmek. dərin təşəkkürünü bildhrmək minnettar-lığını bildirmek. dərinə çəkmək 1-zorlaştırmak, içinden çıkılmaz häle getirmek. 2-sınava täbi tut-mak, imtihan etmek, denemeye täbi tut-mak. dərinə düşmək zora kaçmak, işi çetrefilli häl almak, derine yuvarlanmak. dərinə getməmək teferruata yönelmemek. dərinliyinə varmaq en ince teferruatına kadar vakıf olmak. dərisi altı şahıya dəyməz değersiz insan. dərisi odlanmaq 1 -çok şiddetli bir şekilde sinirlenmek, heyecanlanmak, coşmak. 2-endişelenmek. dərisi sümüyünə yapışmaq çok zayıfla-mak. dərisi üç qəpiyə dəyməz makam sahibi olan; ancak şahsiyeti beş para etmez kim-se. dərisi üstündə yanmaq zayıflamak, bir deri bir kemik kalmak. dərisindən çıxarmaq elinden almak, so-yup soğana çevirmek. dərisinə qpr doldurmaq endişelendirmek, heyecanlandırmak, korkutmak. dərisinə ot (saman) basmaq (təpmək) 1-çok eziyet etmek, rahatsız eünek, işkence yaparak öldürmek. 2-şiddetli dövmek, fecı şekilde cezalandırmak.

176

Page 178: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

dərisinə sığmamaq 1-son derece şişman-lamak. 2-kibirlenmek, çok kasılmak, gu-rurlanmak, övünmek. dərisini bdğazından çıxarmaq (soymaq) 1-işİediği suç karşısmda gereken cezayı vermek, şiddetle cezalandırmak, ceza ver-mek. 2-öldüımek. 3-tulum çıkarmak. dərisini diri diri boğazından çıxarmaq 1-işkence etmek, dayak atmak. 2-soyup soğana çevirmek. dərisini sudan çıxartmaq kendini kur-tarmak, başının çäresine bakmak. dərisini yazmaq dayak atmak, dayak ata-rak derisini morartmak, sopayla dövmek. dərk etmək 1-anlamak, kavramak. 2-objektif alemi kendi aklıyla idrak etmek, kavramäk. dərkar etmək kullanmak, faydälanmak. dərkar olmaq es. bir işi olmak, çahşmak. dərman etmək (eləmək, qılmaq) çäre bulmak. dərman üçün tapılmaz iläç için bulun-maz, bir tane bile yoktur, hiç kalmamış. dərmiyan etmək (eləmək) ortaya koy-mak, araya koymak. dərs almaq ders almak. ibret almak, tec-rübe kazanmak. dərs demək (keçmək) 1-okutmak, öğre-nim yaptırmak. 2-akıl vermek. dərs gors eləmək danışmak, meşveret etmek; bir şeyi yapnıadan önce ölçüp biç-mek. dərs oxumaq tahsil almak. dərs olmaq ders olmak, ibret olmak. dərs (dərsini) vermək dersini vermek. I -cezalandırmak. 2-ikaz etmek. dərvazasmı fələk vurmaq bak. evi yıxılmaq. dərvişin olamndan (olduğundan) Allah ne verdiyse ondan. dəryada balıq kimi özünü hiss etmək kendini çok rahat hissetmek. dəryada balıq sövdası eləmək bir şeyi hayal etmek, hayal ile ümit bağlamak, sonucu bilinmez bir niyet beslemek veya işe yönelmek. dəryatək təlatümə gəlmək deniz gibi dalgalanmak.

dəryaya daş atmaq anlamsız işler yap-mak. dəryayi qəmə qərq olmaq çok kederlen-mek, gamlanmak. dəsgah çıxarmaq mäni olmak, hengame çıkarmäk. dəsgər olmaq halkm diline düşmek, top-lum içinde rezil olmak. dəsxoş getmək lcn. 1-başkasmm yerine veya onun hilesiyle zarara uğramak, ceza-landınlmak veya öldürülmek. 2-boşu bo-şuna, boşuna, başkasmm hilesiyle para harcamak. dəsmal götürüb ağlamaq içten gelen bir samimıyetle ağlamak, derdine yanmak, kederlenmek. dəsmala gül salmaq mendile nakış yap-mak. dəst paça olmaq ıstıraba, kaygıya düş-mek, teläşlanmak. dəstän açmaq konuşmak, nakletmek, ri-vayet etmek. dəstan qoşmaq destan yazmak, hikäye yazmak. dəstana qoymaq dile düşürmek, dillere düşürmek, herkesin diline düşürmek. dəstdirazlıq etmək el uzatmak. dəstəmaz almaq abdest almak. dəstərxansız yola çıxan (düşən) ya yelmik yeyər, ya da pərpətöyün (pərpətikan) kökü hazırlıksız bir şey yapmaya kalkışanlar sonucuna da katlänır . dəstgah çıxarmaq oyun yapmak, tuzak kurmak, hile yapmak. dəstgir etmək yakalamak, ele geçinnek, esir etmek. dəstgir olmaq ele geçmek, teslim olmak, esir olmak. dəva etmək tedavi etmek, iyileştirmek. dəvə buynuz çıxardända hiçbir zaman. dəvə dəlləklik edir ş. yapılması mümkün olmayan bir işle uğraşanlar için kullanıhr. dəvə dəvədən başlamaq bir şeyin en pa-hahsmdan yapışmak. dəvə durdu dam yaxdı dikkatsiz davrana-rak, sakaf hk ederek bir şeyleri kıran, kırıp döken insanlar için söylenir.

177

Page 179: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

dəvə gördün mü? "bu jşe kanşma, bu olayı görmedin ve şahitlik etmeye kalkma" aniammda uyarı ifadesi. dəvə kimi dalıya işəmək k. 1-geri gitmek, işleri yolunda gitmemek. 2-yaşı ilerledikçe çocukça düşünceler sergilemek. dəvə kini saxlamaq kin gütmek. dəvə kinlä yılan gibi kinli, kin duyan şa-hıslar için kullanıhr. dəvə naibəndə baxan kimi (baxınaq) al. 1-deve nalbanda bakar gibi (bakmak), ö-küzün trene baktığı gibi bakmak, şaşırıp kalmak, hayretle bakmak. aval aval bak-mak, hiç gönnediği bir şeye bakar gibi (bakmak). 2-korl<aı, endişe ve nefret ifade-siyle bakmak. dəvə navaia udan kimi 1-lokmaları ko-caman kocaman yutan kimseler için kulla-nılır. 2-bir kimsenin parasını vs. zorla e-linden almak veya çalmak durumunda söylenir. dəvə oynayanda qar yağar yaşma, mev-kisine ve durumuna uygun davranışlarda buhınmayan, hareket etmeyen adamlar için şaka ile karışık iğneleyici söz. dəvə qulağında yatmaq fil kulağında uyumak, dünyadan bihaber olmak. dəvəböynu vıırmaq (akarsu) burgaç yap-mak, girdap oluşturmak, burgaç, anafor meydana getirmek. dəvədən böyük fil var deveden büyük fil var, daha büyükleri, daha büyük mevkide olanlar da var, senden de büyüğü, senden de güçlüsü vardır. dəvədən yıxılıb höt hötünü yerə qoymamaq kötü duruma düşse de vakärı-nı bozmamak. dəvəni aşıqh udur açgöz veya rüşvetçi kimseler için söylenir. dəvəni çömçə iiə suvarmaq deveyi kal-burla sulamak, birine ihtiyacı olduğu şey-den çok az miktarda vermek, ihtiyacına yetecek kadar vennemek. dəvəni dəngi (palanı, yükü) ilə diri diri yemək (udmaq) deveyi hamuduyla yut-mak, en büyük şeyi bile kimseye hisset-tirmedeıı yapmak, kendine almak.

dəvəni iynənin deşiyindən (gözündən) keçirmək son derece 'zor bir işi yapmak, çok çetin bir meseleyi hälletmek. dəvəni toya çağırdılar; ya suya, ya da oduna "herkes kendi işini yapar, herkesin yaptığı belirli bir işi vardır onunla mükel-leftir" anlammda. dəvənin boynu kimi (düz) eğri, düz ol-mayan şey. dəvənin qanadı olsa, uçurmamış dam qoymaz elinden fazla bir şey gelmeyen, ancak çok büyük şeyleri hayal eden kibirli, kasıntı kimseler için kullanılır. dəvənin quyruğu yerə dəyəndə hiçbiı zaman, asla. dəvəsi ölmüş ərəb başma türlü belälar gelmiş, her türlü eziyetlere, mährumiyetle-re katlandığmdan her şeye kayıtsız kalan adam için kullanılır. dəvət etmək (eləmək) davet etmek. 1-hürmet ve saygıyla birini bir yere çağır-mak, seslemek. 2-şu veya bu şekilde dav-ranmayı, bir şeyi kabul veya bir şeye uy-mayı talep etmek, istemek, teklif etmek dəvəyə nə lazımdır, tikan, onu da vermişəm daha nə istəyif ? läyık olduğıı şeyi bulmuştur ve ona katlanmahdır. dəyanət göstərmək tahammül etmek, katlanmak. dəyənək kimi taş gibi. 1-kupkuru, çok sert. 2-hareketsiz, katılmış hälde. dəyənəyə dönmək değnek gibi olmak, kupkuru olmak, kuruyup sertleşmek. dəyənəyin iki başı var bir problem çıktı-ğında bäna dokünursa sana dä dökünur. dəyənəyin o biri başmı döndərmək şid-detli bir şekilde cezalandırmak. dəyib dolaşmaq 1-dokunmak, mäni ol-mak. 2-sataşmak. dəyib keçmək iz bırakmak, önceden düş-tüğü zor durumun izi kalmak. dəyirman (dəyirmanın) boğazından sal-san (altdan) diri çıxar son derece çevik. güçlü ve dayanıkh bir insan için kullanılır dəyirman xoruzu çok sağlıklı, güçlü a-dam için söylenir. dəyirman kimi üyüdüp tökmək çok ko-nuşmak, boşuna konuşmak, çene yormak.

178

Page 180: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

dəyirnıan kimi üyütmək çok yemek, aşırı dereeede yemek. dəyirmançı darı tökür, şahatta büğda unu gözləyir 1-fazla hayalperest insanlar için kullanıhr. 2-son derece kibirli olan, kasman ve kendini yükseklerde görenler için kullanıhr. dəyirmanda darr gedən kimi getmək kaybolmak, yok olmak. dəyirmanı kardan düşmək öneeki gücü-nü, otoritesini, nüfuzunu kaybetmek. dəyirmanı torpaq verir ileri geri laf eden, saçma sapan konuşanlar için kullanılır. dəyirmanı yaxşı üyüdür midesi sağlam olanlar, iştahla yemek yiyenler için kulla-nılır. dəyirmanın ağzma vermək ş. tıkmmak, yemek. dəyirmanın boğazından darı keçən kimi yıldınm gibi, süratle geçip gitti, bir olaym süratle geçip gitmesi durumunda söylenir. dəyirmänın boğazından öiü salsan, aya-ğından diri çıxacaq cevval, hareketli, çevik ve becerikli kimseler için kullamhr. dəyirmanın suyu hardan gəlir? değir-menin suyu nereden geliyor? bir işi yap-mak için harcanan paranın nereden sağ-landığmı soran bir ifade. dəyirmaıüna daş atmaq 1-işine engel olmak, işini bozmak. 2-laf atmak, sataş-mak. dəyirmanma su axıtmaq (töfcmək) 1-birine yardımcı olmak, tarafmı tutmak. 2-kendi hareketleri veya sözleri ile rakibe, düşmana yardımcı ölmäk, onun işini ko-laylaştırmak. dəyiş düyüş etmək değiş tokuş etmek, mübadele etmek, takas etmek. dəyiş düyüş salmaq değişik düşürmek yanhşhkla bir şeyin yerine diğerini älmak. dəyişik düşmək yanhşlıkla birinin yerine başkası ahnmak, başkası kalmak. dəyişik salmaq yanhşhkla birinin yerine başkasını almak, şaşırmak.. dəymə düşər ufacık bir şeyden dolayı incinen, küsen, darılan kimse. dəymə mənə, dəymərəm sənə bana do-kunma ben de sana dokunmam, anlamın-da.

dəymişi dura dura kalı tökülür hayret ve şaşkınlık yaratan dunım karşısmda söyle-nir. dıcıq etmək küsmek, incinmek. dığ oimaq gırtağa çıkmäk, bıkıp usanmak. dımısı batmaq azıcık ısınmak, ıhk häle gelmek, ılıklaşmak. dındığına dəymək (toxunmaq) bak. da-mağına dəymək. dınqır ələk dınqır sac, əiim xəmir qarnım ac çektiğim eziyetten başka elime hiçbir şey geçmedi. dmqıra çalmaq kova, tencere vs. ile mü-zik parçalan çalmak. dırnağa almaq tırnak içine almak. dırnağı bərk olsun! yeni satın alman at veya herhangi bir hayvan için "hayırlı ol-sun" anlammda alkış ifadesi. dırnağı da deyil (olabilməz) mukayesede birinin diğerinden çok çok kalitesiz, değer-siz, liyakatsiz olduğunu bildirir. dırnağı iiə (çalışmaq vs.). çok zahmet ve zorluklarla, bin bir güçlükle. dırnağı ilə yeri eşmək tırnakları ile kazı-mak, çok zor işleri yapmak, çok eziyet çekmek. dırnağı qayım olsun yeni döğan hayvan için sahibine hadiseden duyduğu memnu-niyeti bildiren bir ifäde, onun için edilen dua. dırnağı üstündə gəzmək korku veya çe-kinme hissi ile birinin karşısmdä ses çı-karmadan parmaklannın üzerinde dolaş-nıak. dırhäğma qurban (Ölsun) kurban olsun. istenen bir şeyin, kim veya niçin yapıldı-ğmı, kimin hatırı için vazgeçildiğini bildi-rir. dırnağını çəkmək işkence vermek. dırnaq arasmda (içində) kendine verilen unvana läyık olmayan,- sahte, göstermelik, gayri ciddi, gerçek olmayan. dırnaq göstərməyən (sızmayan) hasis, cimri. dırnaq ilişdirmək (keçirınək) pençesine geçirmek, yakalayıp bırakmamak. dırnaq ovuca batmaq 1-bilmeden kendi işini berbat etmek. 2-kendine güvenmek. dırnaq qədər asla, kati'yen, hiç.

179

Page 181: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

dırnaq yeri axtarmaq fırsat kollamak, bahane aramak. dırnaqdan eləmək çok yakm olan btiini küstürmek. dırnaqsızın biridir insafsız ve merhamet-sizdir. dırneyi dağılmaq ocağı sönmek. dıvır dıvır dıvıldamaq küçük adımlarla süratli yürümek. dızıxquluya dəm vermək korkup kaçmak, tabanİan yağlamak. dızmırlıq eiəmək boşuna, anlamsız ko-nuşmak. dızmırrıq gəlmək zorbalık etmek. diaqnoz qoymaq hastayı her yönden mu-ayene ederek teşhis koymak. dibdən qoşulmaq arabaya koşulmak (ö-küz, at vs.). dibi sudadır! artık tükendi, bitti! bitmez mi zannediyordun! dibindən baltalamaq (vurmaq) bir ko-nuyu veya sözü kestirip atmak, konuşül-masma izin vermemek. dibinə and içmək bir yemeği yiyerek di-binde azıcık bırakmak. dibinə daş atmaq sonunu getirırıek, kul-lanıp, sarf edip bitirmek. dibinə getmək sonuna kadar gitmek, vara-cağı yere kadar gitmek. dibinə noxud əkmək bak. dibinə daş atmaq. diblərdə qalmaq 1-topluma karışmamak, toplum içine çıkmamak. 2-evlenememek, evde kalmak. did vurmaq 1-yeşermek, filizlenmek (e-kin). 2-delmek. didərgin düşmək (olmaq) vatanmdan ayn düşmek, yurdundan mahrum olarak başka yerlerde dolaşmak, derbeder olmak. didərgin salmaq derbedər etmek, yurdun-dan yuvasmdan mahrum bırakmak. didəsindən qan yaş tökmək kanh yaşlar akıtmak, ağlamak. didik didik edilmiş parça parça edilmiş, çok küçük parçalara ayrılmış, tel tel edil-miş. didik didik etmək (eləmək) didik didik etmek, kopanp parçalamak, parça parça etmek.

didim didim didmək (etmək, eləmək) 1-didik didik etmek, parça parça etmek, iplik iplik etmek, didip dağümak, yıpratmak. 2-parça parça etmek, yıpratmak. didişmə düşmək 1-kavga başlamak, gü-rültü kopmak. 2-birbirine fırsat veımemek, birbirini didiklemek, çekiştirmek: digərgun eyləmək (etmək) değiştirmek, bözmäk, perişan etmek. digərgun olmaq değişmek, perişan olmak. dik atılmaq körku veya herhangi bir se-beple dehşefle ayağa kalkmak, yerinden sıçramak. dik bäxmaq 1-gözlerini birinin gözlerine dikerek dikkatle balanak, sert bir bakışla bakmak. 2-gururla, cesaretle bakmak. dik dik baxmaq ters ters bakmak. dik dik dänışmaq ters cevap vermek. dik dik gəzmək çalım satmak, caka sat-mak, kasmmak, şişinmek. dik durmaq 1-belini eğmeden dümdüz durmak. 2-vakarla durmak, mukavemet etmek. dik qalxmaq äniden fırlamak, dimdik kalkmak. dikili ağacı yoxdur hiçbir şeyi yoktur, hiçbir şeye sahip değil anlammda. diktə etmək (eləmək) dikte etmek. 1-bir metni birisine yazdırmak için söylemek. 2-zorla kabul ettirmeğe çalışmak, emretmek. diqqət etmək (eləmək) dikkat etmek, dü-şüncesini bir şeye yöneltoıek, bir merkez üstünde yoğunlaştırmak, bir şeye diklcatle bakmak. diqqət kəsilmək dikkat kesilmek, inceden inceye dikkat etmek, pür dikkat kesilmek, dikkatle bakmak. diqqət mərkəzində olmaq göz önünde olmak. diqqət oyandırmaq bak. diqqəti cəlb etmək. diqqət vermək dikkatini yoğunlaştırmak, düşüncesini bir şeye doğru yöneltmek, bir şey üzerinde topiamak, bir şeye dikkatle bakmak. diqqət yetirmək dikkat etmek. diqqəti cəlb etmək (çəkmək) dildcat çek-mek, meraklandırmak, dikkati üzerinde toplamak.

180

Page 182: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

diqqətiııi cəlb (cəzb) etmək dikkatini şekmek. 1-göstermek, bakmak, dikkat etınelc, bakmaya, görmeye mecbur etmek. 2-meraklandırmak, dikkat etmesine sebep olmalc. dil açmaq 1-konuşmak, konuşmaya baş-lamak, derdini söylemek. 2-kelimeleri tek tek söylemeğe başlamalc (çoçuklar), ko-nuşmaya başlamak. 3-yalvarmak, riea et-mek. dil ağız özür dileme mahiyetinde kulla-nılan sözler. dil ağız açmaq bir şeyin yapılması için rica etmek. dil (ağız) eləmək (etmək, tökmək) yalva-rıp yakarmak. 1 -bir şey için yalvarmak. 2-özür dileme mahiyetinde sözler söylemek veya güzel sözler sarf ederek samimiyet, sevgi göstermek. dil ağıza (boğaza) qoymamaq (salmamaq) çök konuşmak, ardı arkası kesilmeden konuşmak. dil ağıza saimaq 1-herkese yaymak, bil-dirmek. 2-hakkında kötü sözler söylemek ve bunları yaymak. dil ağzı tutulmaq nutku tutulmak. konu-şamamak. dil altında qalmaq tartışmada yenilmek, karşıdakine laf yetiştirememek. dil bağlamaq gönül bağlamak, yürekten sevmek, tutulmak. dil basmaq 1-tath dil dökmek, yaltaklana-rak konuşınak. 2-atıp tutmalc, palavra sık-mak. dil bəlası kendi dilinin beläsmı çekme, söylediği sözlerden dolayı zarar görme. dil bilən insanı anlayan, anlayışlı. dil bilməz anlayışı kıt. dil boğaza (qəfəsə) qoymadan (salma-dan) danışmaq durup dinlenmeden ko-nuşmak. dil boranısı yemək çenesi düşük olmak, çok konuşmak. dil bulamaq bir işin yapılması için ricada bulunmak, väsıtacı olmak. dil çıxarıb yalvarmaq (çıxarmaq) 1-alay etmek, eğlenmek, dalga geçmek. 2-yalvarmak, rica minnet eünek

dil deyib ağlämaq ağı söylemek, ağıt ya-karak ağlamak. dil dil ötmək 1-süratle ve çok konuşmak. 2-bülbül gibi ötmek, çok güzel bir şekilde şarkı, türkü okumak. dil dilə vermək yaygara etmek, yaygara koparmak, yaygarayı basmak, bağırıp ça-ğırmak, gürültü patırdı çıkarmak. dil (dili) dodağı dolaşmaq açıkça konu-şamamak. dil dodağı kilidlənmək konuşmaya gücü, kudreti olmamak, dili tutulur gibi olmak. dil dodağı qurumaq 1-dili damağı kuru-mak, çok susamak. 2-hayretten dona kal-mak, çok şaşırdığmdan konuşamamak, nutku tutulmak, söyleyecek laf bulama-mak. dil dodağı yanmaq dili damağma yapış-mak, çok susamak. dil (dilini) dodağını (dodaq) gəmirmək çolc sinirlenmek, hiddetlenmek. dil dodaq açmaq konuşmaya başlamak, söz söylemek. dil ətdəndir dilin kemiği yoktur, her şeyi söyleyebilir anlamında. dil (dilə) gəlmək 1-konuşmak, sessizliği bozarak konuşmaya başlamak. 2-hoşnutsuzluğunu bildirmek, itiraz etmek. dil göstərmək dilini çıkarmak, birini si-nirlendirmek, alay etmek malcsadıyla dilini çıkarıp göstermek. dil işlətmək atıp tutmak, yüksekten atmak, birini kandırmak için bin bir dil dölcmelc. dil olmaq 1-dile gelmek, konuşmak. 2-yalvarmak. 3-demek, söylemek. dil otu yeyib çenesi düşük, çok konuşan kimseler için söylenir. dil öyrətmək kışkırtmak, konuşması, inat-laşması için teşvik etmek, pompalamak, cesaretlendirmek. dil pəhləvam (ustası) güzel konuşan, yal-nız icraya gelince hiçbir şey yapamayan. dil tapmaq lcarşıhkh olaräk anlaşmak, bir konüda anlaşmak; yola getirmek, razı et-mek için yol bulmak (birisini). dil tapmamaq anlaşamamalc, geçineme-mek. dil tərpətmək 1-konuşmak. 2-başkası için birinden bir şey rica etmek.

181

Page 183: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

dil tökmək 1-diJ dökmek, tatlı sözlerle yola getirmeğe, razı etmeğe veya tavläma-ya çahşmak. 2- dil dökmek, çok rica et-mek, yalvarmak. 3-ağıt yalcmak, ağı söyle-yerek ağlamak. dil tutulması konuşma yeteneğini kay-betme. dil uzatmaq dil uzatmak. 1-münasebetsiz, çirkin söz söylemek. 2-haddi olmayan lafları etmek. 3-ağır laf söylemek, äzarla-malc. dil verəni dilsiz qaimaq yol göstereni, büyüğü vefat etmek. dil vermək 1-söz vermek, vaat etmek. 2-öğretip, kışkırtıp meydana çıkarmalc, cesa-ret vererek ortaya çıkarmak. 3-gönül ver-mek, äşık olmak, tutühnak, sevmek. dil verməmək başkasmm lconuşmasma imkän vermemek, konuşmasına mäni ol-mak. dil vurmaq tatlı dile tutmak, güzel söz-lerle kendine bağlamağa çalışmak. dil yarası acı, kötü sözün insanda yarattığı tesir, bıraktığı iz, ağır hakaret. dil yetirmək 1-başkası için birinden bir şey rica etmek, ricada bulunmak. 2-yüz yüze konuşabilmek, karşıhkh durarak ko-nuşmak. 3-konuşmada, münakaşada başa-rılı olmak. dilbir eləmək (etmək, olmaq) anlaşmak, ınutabakata varmak, sözü lafı bir ölmak, hemfıkir olmak. diidarlıq vermək rahatlatmak, teskin et-mek. dildə ağızda gəzmək (olmaq) bak. dil ağıza düşmək. dildə (dillərdə) dəstan olmaq meşhur olmak, sık sık kendinden bahsedümek, dillerde dolaşmak. dildə dişdə dolaşdırmaq yaymäk, dile düşünnek. dildə dişdə olmaq aleyhinde konuşulmak, herkesin dilinde ohnak. dildə tük bitmək dilde tüy bitmek, bir şeyi gereğinden fazla tekrar etmekten, söylemekten, hatırlatmaktan usanmak, bılcmak. dildən ağızdan düşmək (olmaq) çok yo-rulmak, takatten kesilmek, usanmak.

dildən danışmaq (demək) ciddı olaräk söylememek, samimı olmamak. dildən diiə düşmək (gəzmək) dillerde ezber plmak, meşhur ohnak, dilden dile dolaşmak, dillerde destan olmak. dildən dilə keçmək dilden dile dolaşmak, meşhur ohnak. dildən diri (iti, pərgar) düşüncesini açık ve güzel bir şekilde söyleyebilen kimse. dildən düşmək çok yorulmak, täkatten kesilmek, usanmak. dildən (dillərdən) düşməmək çok meşhur olmak, herkes kendinden bahsetmek, u-nutulmamak, daimi olarak admdan bahse-dilmek. dildən sälmaq çok yormak, takatini kes-mek, usandırmäk. diiə ağıza cMişmək 1-adı yayılmak, şöhret olmäk, adı dillefde dolaşmak. 2-dile düş-mek, hakkmda kotü konuşulmak, adı kö-tüye çıkmalc, lcötü isim yapmak. dilə ağıza salmaq dile düşürmek. dilə alınmaz ağza alınmaz, lcötü, kaba. dilə almamaq ağza almamak, dile getir-memek. dilə basmaq kalabalılc, gürültülü läflaıia birisinin aklmı başmdän almaya çahşmak. dilə dişə düşmək dile düşmek,. her tarafa yayılinak, dillerde dolaşmalc, ağızlarda sakız olmak. dilə dişə salmaq dile düşürmek, her tarafa yayılmasma sebep ölmak, dillere düşür-mek herkese yaymak. dilə (dillərə) düşmək dillere düşmek. 1-gıyabında, aleyhinde konuşulmak. 2-kötü ünü her tarafa yayılmak, meşhur olmak, dilden dile dolaşmak, dillerde destan ol-mälc. dilə düyün düşmək bir şeyi gereğinden fazla tekrar etmekten, söylemekten, hatır-latmaktan usanmak, bıkmak. dilə gəlmək konuşmaya başlamak. diiə gətirmək 1-dile getirmek, anmak, yäd etmek. 2-şiddetli tesir ederek, etki yaparalc konuşturmak. dilə gətirməmək 1-dile getirmemek, an-mamak, yäd etmeınelc. 2-bir şeyi söyleme-yi yakışıksız, ınünasebetsiz kabul ederelc söylememek, anmamak.

82

Page 184: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

dilə (dillərə) salmaq dile düşürmek, lco-nuşülacalc konu yapmak." diiə (sözə) tütmaq tailı dile tutarak birini memnun etmeğe, yola getirmeğe, bir şeyi. elde etmeğe .çälışmak. dilək diləmək (istəmək) rica etmek, bir şey istemelc, bir şey talep eüııelc. dilənçi kökündə çok falcir. dilənçi kökünə düşmək çok fälciıieşmelc. dilənçi kökünə salmaq birisini dilenci vaziyetine getirmek. dilənçi torbası al. 1-dolmak, doymak bil-meyen cep, mide vs. 2-otlakçı kimse. dilənçi yavısı gün boyu o lcapı senin bu kapı benim dolaşan lcimse. dilənçidən pay ummaq başkasından borç alan lcimseden borç istemek. dilənçilik eləınək (etmək) dilencilik et-melc, ona buna ağız açmak, her önüne ge-lenden bir şey istemelc, kötü tıynetli ol-mak. diləyinə çatmaq arzusuna ulaşmälc, isteği gerçekleşmek. diləzbər etmək (eyləmək) alcılda tutmak, hiçbir zaman akıldan çıkarmamak, unut-mamak. diləzbər olmaq lier zaman söylenmek, dilden düşmemek. dilgir etmək kalbini kırmak, incitmek, rahatsız etmelc. dilgir olmaq kalbi kınlmalc, incinmek, rahatsız olmälc, bozulmak. dilxor etmək huzurunu kaçırmak, hiddet-lendirmek, kızdırmäk, asabmı bozmak, meyus etmek, kederlendirmek. dilxor olmaq rahatsız etmelc, çok sinir-lenmek, hiddetlenmek, kederlenmek, me-yus olmalc. dilxoşluq etmək şäkalaşmäk, eğlenmek. dilxun etmək (qılmaq) kälbini yaralämak, çok kederlehdirmek, çök dertlendirmek. dili açılmaq dili açılmak. 1-konuşmaya başlamalc, üzun bir sessizlikten sonrä ko-nuşmak. 2-lconuşma melekesini kayhetmiş insanın dili açılmalc, dili tutulan birisinin dili açılmalc. dili ağırlaşmaq dili ağırlaşmalc, hastalığı ağuiaşmak.

1

dili ağzı qurumaq 1-konuşma kabiliyetini kaybeühek. 2-diIi damağma yapışmak, çolc susamak. dili (dilin) ağzi (ağzm) qurusun! diline şiş girsin! bir ilenme ifadesi. dili ağzı tutulmaq dili tutulmak, nutku tutulmalc, konuşamamak. dili ağzma girməmək (sığmamaq) 1-övünmek, kendi kendini çok methetmelc. 2-birine defalarca memnuniyetini bildir-mek. dili ağzında dinc durmamaq dili rahat durmamak, susmayı becerememelc, sır salclayamamak, gereksiz bir şekilde her-hangi bir lafı dile getirmek. dili ağzmda əsmək başkasınm yanmda çok sevdiğini kelimelere dölcmelc. dili bäğlanmaq söylemeğe söz bulama-mak, konuşamamak, dili tutulmak. dili batmaq dili boğazına akmak, konuş-ma kabiliyetini geçici olarak kaybetmek, konuşmaya gücü yetmemek. dili bir qarış eşiyə çıxmaq dili bir kanş dışan çıkmalc, yorgunluktan, köşmalctan vs. bitap düşmek veya çok susamalc. dili bir qarışdır dili bir karış, çok konu-şan, yaşmdän büyük laflar edenler için kullanıhr. dili büdrəmək konuşurken şaşınnak, ya-nılmak, hatah konuşmalc, söyleyeceği bir kelime yerine başkasını söylemek. dili çıxmaq cesaretlenmek, konuşmaya başlamak. dili damağına (hülqumuna) yapışmaq çok susamak. dili daşa dönmək (qurumaq) 1-konnşma kabiliyetini kaybetmek. 2-beddua anla-mında bir deyim. dili dilinə dəymək başka birisiyle konuş-ma imkam olmalc. dili dinc durmamaq (oturmamaq) dili rahat durmamak, iğneleyici lconuşmak, rahat durmamak, konuşup dunnak. dili dolaşmaq dili doläşmalc. (l<:orkıı, he-yecan vs.'den dolayı) konuşurlcen şaşır-mäk, bir kelimenin yerine şaşırarak başka bir kelime kullanmak. dili dönnıəmək 1-dili dönmemek, konuş-ma kabiliyetini kaybetmelc, lconuşmaya

83

Page 185: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

gücü yetmemek. 2-söylenmesini münasip görmemek, diline getirememek, söyleye-memek. dili gəlməmək 1-söyleyememek, konuşa-mamak, telaffuz edememek. 2-bak. dili dönməmək. dili gicişmək bir şey söylemek istemek. dili gödək olmaq dili kısa ölmak, birine karşı mahcubiyeti olmak. dili ilam yuvadan çıxarar (çıxardır) tath dille konuşup insanları ikna etmede maha-retli olanlar için kullanıhr. dili qabar bağlamaq bir konuda defalarca nasihat etmek veya tektar tekrar bir şeyi dile getirmek; ancäk bir sonuca ulaşama-mak. dili qarmna getmək (girmək) susmak, arük konuşamamak. dili qarnmdadır düşüncesini saklayabilen kimseler için kullanılır. dili qıfıllanmaq bak. dilinə qıfıl vurulmaq. dili qısa olmaq dili kısa olmak, birine karşı kusuru veya suçu olduğundan, yahut ifşa edilemeyecek derecede bir sırrı olma-sından dolayı konuşmaya, söz söylemeğe, veya itiraf etmeğe hakkı ve cesareti olma-mak. dili qısalmaq dili kısalmak, suçunu, kusu-runu bilerek konuşmaya cesaret etmemek, konuşmaktan utanmak. dili qurumaq nutku tutulmak. konuşa-mamak. dili qurumuş! dili kurusun! bir beddua ifadesi. dili lal olmaq dili tutulmak, konuşmamak. dili olmasaydı qarğalar (gözünü) diri diri gözünü oyardı (yeyərdi) dili olma-saydı kargalar gözünü oyardı, konuşma-sıyla güçlüklerden kurtulabilen, başınm çäresine bakabilen kimse. dili ozan quzan kəsilmək bir konu hak-kmda birine fazlaca nasihat etmek. dili söz tutmamaq dili dolaşmak, herhan-gi bir sebepten dolayı konuşamamak, ko-nuşma kabiliyetini kaybetmek. dili topuq atmaq söylenmeyecek sözü dile getirmek.

dili topuq çalmaq (döymək, vurmaq) dili dolaşmak, 1-korkudan, heyecandan vs. -düşündüklerini tam anlamryla ifade ede-memek, konuşurken şaşırmak, yanılmak,,J hatalı konuşmak, söyleyeceği bir kelime j yerine başkasını söylemek. 2-kekelemek, •] kelimeleri düzgün telaffuz edememek. ,!

dili tutmamaq (tutulmaq) dili tutulmak, konuşma kabiliyetini kaybetmek, konuş-maya gücü, kudreti yetmemek. dili tük çıxartmaq dilinde tüy bitmek, bir şeyi çok sık olarak söylemekten bıkmak. dili uzanmaq gayesine ulaştıktan sonra kaba saba konuşmak, insanı takmamak. dili uzun danışmaq başından büyük laflar etmek. haddini aşmak, kaba saba konuş-mak. > dili uzun olmaq dili uzamak, herhangi bir yönden kendi üstünlüğünü anlayarak haklı biri gibi cesaretle konuşmak. dili uzunluq etmək her şeye kanşmak, küçücük bir şey yapıp büyük bir iş çevir-miş gibi kabul ettirmek istemek. dili varsa, dilçəyi də var "söylediğini yerine getirebilecek gücü vardır, söyledi-ğini yapabilir, boşuna konuşmuyor" anla-mında. dili yahalmaq dili sürçmek. dili yanmaq bak. dili qurumaq. dili yanmış! (yansın!) dili kurusunj bed-dua ifadesi. dili yatmamaq (yovuşmamaq) dili yat-mamak, telaffuz edememek. dili yatmaq dili yatmak, telaffuz edebil-mek. diliacıhq eləmək (etmək) kırıcı konuş-mak, kaba sözler sarf etmek. dilik dilik etmək parça parça etmek. dilik dilik olasan (ölsun)! parça parça olasm! (olsun!) beddua, kargıma ifadesi. dilik dilik olmaq parçalanmak, parça par-ça olmäk. dilim ağzım qurusun söylediği laftan dolayı pişmanhk duyma ifadesi. dilim ağzımda bişər (quruyar) dilim ağzımda yanar, menfi, kötü bir şeyi söyle-yemeyeceğini, diline getiremeyeceğini bildiren bir ifade.

184

Page 186: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

dilim çəkmək bir şeyin üzerinde dilim gibi izler meydana getirmek. dilim dilim olasan dilim söylediği sözden pişmanlık duyma ifadesi. dilim dilim olmaq dilim dilim olmak, parça parça olmak, dilimlenmek. dilim dilim olmuş kargıma, beddua ifade-si. diiim qurusun! bak. ağzım qurusun! dilimin ucundadır dilimin ueundadır, bir sözü veya adı tam hatırlayamayınca söyle-nir. dilin (dilim) qurusun! dilin (dilim) kuru-sun! "ölesin, öleyim" anlamında bir bed-dua, kargıma anlammda bir deyim. dilin ağzm qurusun! "ölesin" anlammda bir beddua, kargıma anlamında. dilin bəlasını çəkmək bak. diiinin bəlasma düşmək. dilin tutulsun! "konuşma yeteneğini yiti-resin" anlammda bir beddua ifadesi. diiin yansın! beddua, kargıma anlammda bir deyim. diiində (dilinə) ot (tük) bitmək dilinde tüy bitmek, bir şeyi gereğinden fazla tekrar etmekten, söylemekten, hatuiatmaktan usanmak, bıkmak. düində təkyə kəlam olmaq birisi hakkm-da müspet düşüncede olmak, onu çok yü-celtmek. dilindən bara qoymaq demernesi, söyle-memesi gereken şeyi bilmeyerek söyle-mek. f

dilindən bəlaya düşmək (ilişmək) diliyie beläya düşmek, boşboğazhğı yüzünden zarar görmek, kendi dili ile beläya düş-mek. dilindən çəkmək hissettirmeden belirli bir şeyi öğrenmek. dilindən çıxmaq 1-söz vermek, dediği sözü yerine getirmek. 2-ağzından kaçır-mak, istemeden söylemiş bulunmak. dilindən daş asılmaq dilini yuünak, sus-mak, konuşmamak, ağzım açmamak. dilindən düşməmək dilinden düşmemek, devamh tekrar etmek, sürekli anmak, hep hatırlamak.

dilindən kağız almaq yazılı belge almak, bir konu ile ilgili olarak birinden imzah käğıt almak. dilindən kağız vermək imzalı belge ver-mek, resmi olarak bir şeyin sorumluluğunu üzerine almak. dilindən qaçırmaq ağzmdan kaçırmak, bir kelimeyi veya bir konuyu kendi iste-meden demiş bulunmak. dilindən qıfıl asmaq kesinlikle kopuş-mamak, susmak. dilindən qıfıl götürülmək konuşmaya başlämak, uzun bir sessizlikten soni'a ko-nuşmak. dilindən sızmaq ağzından kaçırmak. dilindən zəhər tökülmək kırıcı olmak. dilinə bir şey dəyməmək diline bir şey değmemek, hiçbir şey yememek. dilinə cidar (qıfıl) vurmaq konuşmaya, ağzmı açmaya müsaade etmemek; sustur-mak. dilinə dəyməmək (vurmamaq) diline vurmamak, hiç yememek, içmemek, tat-mamak, tadmı bilmemek. diiinə dilbaş çıxmaq dilinin ucunda küçük bir sivilce oluşmak. dilinə düşmək diline düşmek, durmadan bahsettiği konuya çevrilmek. dilinə düyün düşmək dilinde tüy bitmek, bir şeyi gereğinden fazla tekrar etmekten, söylemekten, hatırlatmaktan bıkmak, u-sanmak. diiinə düyün düşsün! bir beddua ifadesi. dilinə gələni demək ağzma geleni konuş-mak. dilinə gəlmək diline gelmek, gayri ihtiyari olarak söylemek. dilinə gətirmək 1-konuşmak, söylemek. 2-dile getirmek, söylemeği münasip bil-mek. dilinə güc vermək laf ebeliği yapmak. yalnızca atıp tutmak, konuşmalctan başka bir şey yapmamak. dilinə qıfıl vurulmaq susmak, konuşma-mak, ağzını açmamak. dilinə pay çıxmaq bir şeyi gereğinden fazla tela-ar etmekten, söylemekten, hatır-latmaktan bılanak, usanmak.

185

Page 187: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

dilinə sahnaq diline pelesenk etmek, söz sohbet, dedikodu veya yaygm sö'ylenti" (şäyia) için konu etmek. dilinə söz qoymaq biri aleyhinde kullanı-lacak şeyleri başka birine söylemek. dilinə vurmaq tatmak, tadına bakmak. dilinə yara çıxsın! dilini eşek ansı sok-sun! bir beddua ifadesi. dilini açmaq çoktan beridir konuşmayan adamm nutkunu açmak, konuşmasma yar-dımcı veya väsıta olmak. dilini ağzında saxiamaq bir şeyi söyle-mekten sakmmak, konuşmamak, susmak. dilini (dilini ağzmı) bağlamaq 1-susturmak, konuşmasına engel olmak, susmaya mecbur etmek. 2-batıl iiikatlara inananlar için; efsuh veya dua väsıtasıyla zararlı bir olaym olmasına engel olmak (mesela gece sürüden ayrılıp kaybolan bir hayvana zarar vermemesi maksadıyla kurtlarm ağzını efsunla veya düayla bağ-lamak). 3-lafmdan yakalamak, birinin sarf ettiği bir söze dayanarak bir işi yapmak. 4-(äşık) atışmada galip gelmek. dilini bilmək (öyrənmək) l-anlamak, sırrını bilmek. 2-yolunu bilmek, usülünü bilmek, hälledilme yolunu bilmek. ditini boğazmdan (boynunun ardından, boynunun dalından) çıxarmaq dilini ensesinden çıkarmak. 1-şiddetli bir şekilde zulmederek öldürmek. 2-dilini tepesinden çıkarmak, şiddetle cezalandırmak. dilini boğçaya (qarnına) qoymaq dilini tutmak, susmak, konuşmamak. dilini boş qoymamaq dilini kesmemek, susmamak, durmadan konuşmak. dilini çeynəmək dudaklannı kemirmek, hiddetlenmek, sinirlenmek. dilini dinc qoynıamaq bak. dili dinc durmamaq. dilini dişinə tutmaq katlanmak, tahammül etmek. dilini dişinin altında (qarnııida) saxlamaq susınak, konuşmamak. dilini dişləmək 1-lafı yarıda kesmek, sö-zünün ardını getirınemek. 2-unuttuğu bir şeyi äniden hatırlamak. dilini əymək ana dilini aksanla konuşmak, ana dılini güzel konuşamamak.

1

dilini farağat qoy! ağzmı temiz tut!, dili-, ne kötü söz getirme!, diline sähip ol! ağzı-m kapa! anlamında. dilini lärağat qoymaq 1-susmak, sesi çılanamak. 2-ağzmı sıkı tutmäk, ağzını pek tutmak. 3-sesini çıkaiTnamak. 4-ağzını açmamak, ses çıkärmamak. dilini farağat qoymamaq rahat durma-mak, iğneleyici laflar etmek. dilini gödək (qisa) elə! kısa kes! sus, yeter artık! (uyarı ifadesi). dilini göstərmək dilini çıkarmak, alay etmek, dalga geçmek.. dilini işə salmaq 1-diliyle hälletmek, di-liyle çıkış yolu bulmak veya bulmaya ça-hşmäk. 2-tath dile tutmak. dilini kəs! sesini kes! dilini kes! birini sustunnak içm söylenen emir ifadesi. dilini kəsmək dilini kesmek. 1-susmaya, konuşmamaya mecbur etmek; susturmak. 2-susmak, konuşmamak. dilini kəsməmək dilini kesmeınek, ceza-landınldığı hälde karşı tarafa ağzına geleni söylemek, kendini savunmaya çalışmak. dilini könlü ilə bir eləmək samimi olmak, sözü ile icraatı birbirine uymak. dilini qarmna qoy (sox) sesini kes! sus, konuşma! uyan veya azarlama ifadesi. dilini qısa etmək (eləmək, qısaitmaq) 1-dilini bağlamak, susturmak, konuşturına-mak. 2-kendisinin veya bir yakmmm yap-tığı bir hareketten doläyı konuşamamak, bir şeyi isteyememek. dilini qoy dinməz yerinə k. dilini sok münasip yerine, hakaret ifadesi olarak söylenir. dilini pişik yemək dilini yutmak, konuş-mamak, sessiz bir şekilde oturmak. dilini pişik yeyib? ş. dilini mi yuttun? susan, konuşmayan, konuşamayan birisi için küllanıhr. dilini saxla! lafma dikkat et! bir uyarı ifadesi. dilini saxlamaq diline häkim 'olmak, bir şeyi söylemekten sakmmak, konüşmamak, susmak. dilini şifin eləmək (etmək) tath dille ko-nuşmak, biraz nazik olmak, kaba konuş-mamak.

86

Page 188: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

tffiini tapınaq (tutmaq) 1-karşılıkh olarak anlaşmalc, bir konuda anlaşmak; (birisini) yola getirmek, razı etmek için yol bulmak. 2-dilini tutmak, her ağzına geleni söyle-mekten çekinınek, sakmmak. dilini təmiz saxiamaq diline sağlam ol-mak, geveze konuşmamak, hoş olmayan sözleri diline getirmemek. dilini vurmamaq ağzma bir şey koyma-ma'k, hiçbir şey yememek. dilini yığmaq diline sähip olmak, çok konuşmamak, sözlerine dikkat etmek. diliniıı acısım almaq ağzmın acısmı al-mak.

(iiliııin altına dil (qənd) qoymaq cesaret verip, cesaretlendirip ortaya çıkannak. dilinin altına salmaq bak. çənəsinin altı-na salmaq. dilinin altmdan çıxanı demək ağzına geleni demek, rezil kepaze etmek, azarla-yıp rezil etmek. dilinin altından çıxartmaq iç yüzünü öğrenmek, iç dünyasını tanımak. dilinin bəiasma düşmək (gəlmək) dilinin beläsma düşmek, söylediği sözlerden do-layı başına iş açmak, söyledikleri ile kötü duruma düşmek, konuşmaları ile başı be-läya girmek. dilinin bəlasını çəkmək dilinin cezasmı çekmek, lüzumsuz ve ölçüsüz konuşma sebebiyle sıkıntıya düşmek. dilinin əzbəri olmaq bak. dilindən diişməmək. dilinin ipi sapı (qaltağı, qaytaııf) yoxdur dilinin kemiği yoktur, ağzına ne geliyorsä söyleyen, konuşan kimşeler için kullamhr. dilinin qadağmı qırmaq dili çözülmek, ketum davrandığı, sakladığı, bilip de söy-lemediği veya söyleyemediği bir konuda konuşmaya başlamak. dilinin ucu gicişmək bir şey söylemek istemek, sabırsızlaninak. dilinin ucuna gəimək dilinin ucuna gel-mek. 1-gayri ihtiyari bir lconuya dokun-mak, bir sözü söylemek. 2-söylemek ister-ken söyleyememek veya söylememek. dilinin ucunda dilinin ueunda, alclında olııp da tam söylediği anda unutulan şey.

dilinin ucunda (iistündə) dil (ot, tük) bitmək (çıxmaq) dilinde tüy bitinelc, had-dinden fazla konuşan, çenesi düşük adam için söylenir. dilinin üstünə nabat qoymaq bak. diiiııi şirin eləmək. diliuzunluq eləmək yerli yersiz konuşmak veya kendini ılgiiendirmeyen bir konuş-maya lcatılmak. dillər dastanında olmaq bak. dillərə dastan olmaq. dillər əzbəri olmaq dillerde ezber olmalc, çok meşhur olmak, ünü yayıhnak, dillerde dolaşmak. dillərə dastan olmaq dillere destan ol-mak, meşhur olmak. dillərdə dolaşmaq (əzbər olmaq, gəzmək, söylənmək) dillerde dolaşmalc (gezmelc). 1-nıeşhur olmak, ünü yayıhnak, herlces tarafından konuşulmak. 2-halkm arasında konu edilmek, şäyia yayılmak. dilli ağızlı olmaq insanlara sevgi ve say-gıyla hitap etmelc. dilli dibək dilli diläver, güzel konuşan çocük. dillilik eləmək çok konuşmak, patavatsız konnşrnak. diiotu yemək dil otu yemek, gereğinden çok konuşmalc, ardım arlcasını kesmeden konuşmak, başlcalarını konuşturmamalc, hep kendi konuşmak. dilsiz ağızsız dili ağzı yolc, zavallı, biçäre, sessiz kiınse. dilşad eyləmək (etmək) gönlünü hoş et-melc, sevindirmek, ferahlandırmak. dilşad olmaq gönlü hoş ohnak, sevinmelc. diltəng olmaq içi sıkılmak, kederlenmek, gaınlanmak, asabı bozulmak. dimdiyindən tora düşmək gagasından yakalanmak, kendi zaafı yüzünden tuzağa düşmelc. dimdiyinə dəymək bak. daınağma dəymək. dimdiyini sallamaq suratını asmak, lcüs-mek. dimdiyinin sarısı getməmək ağzmdan süt kokusu gelmek, henüz çolc genç ve tecrü-besiz olmak.

187

Page 189: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

dinab qoymaq yemek pişirmek için su kaynatmak. dine buraxmamaq rahatsız etmek, rahat bırakmamak, devamh rahatsız etmek. dinc durmaq rahat durmak. 1-başkalarım rahatsız etmemek. 2-süküt durmak, säkin hareket etmek, süküt davranmak, yara-mazlık yapmamak. dinc durmamaq (oturmamaq) rahat durmamak, başkalarmı rahatsız etmek, sataşmak. dincə qoymaq 1-nadasa bırakmak, töpra-ğm verimini artırmak için bir müddet din-lenmeğe bırakmak. 2-es. çok çahştırılıp yorulan hayvanı birkaç gün dinlenmeye bırakmak, çahştırrnamak. dinc qoymamaq rahat bırakmamak. dincə qoyulmaq 1-verimini artırmak mak-sadıyla bir müddet ekilmemek (toprak). 2-yorulan hayvan çalıştırılmamak, dinlen-meye bırakılmak. dincini almaq dinlenmek, yorgunluğunu gidermek. dinclik bilməmək durup dinlenmemek, rahatlık nedir bilmemek, devamlı çalış-mak, faaliyet göstermek. dinclik verməmək rahat bırakmamak, devamlı rahatsız etmek. dincliyi tutmamaq boş duramamak, faali-yetsiz, çalışmadan duramamak, rahatlık nedir bilmemek. dindirmə dəmirçini, dərd alıbdır içini son derece kederli ve gamlı kimseler için söylenir. dingil dingil fıkır fıkır, yerinde durama-yan. ding ding (dingil dingil) dingildəmək 1-fıkır fıkır oynamak, ölduğu yerde oyna-mak. 2-hafiflik etmek. dingilənfıs oynamaq boş şeylerle uğraş-mak. dini imani getmək (qaçmaq) äni bir dar-beden dolayı son derece acı, ağn duymak. dinindən dönmək dininden dönmek, i-nandığı dini terk etmek, dinini değişmek, başka dine girmek. dirə çəkmək (tutmaq) eziyet etmek, ceza vermek.

1

dirəxşan olmaq parlamak, nur, ışık saç-, mak. dirək kimi sırık gibi, çok uzun boylu a-! dam için kullanılır. dirək olmaq yardım etmek, arka çr taraf tutmak. dirəyi qızıldan olmaq çok zengin olmak diri diri qəbrə girmək diri diri mezaraJ gömülmek. 1-haddinden fazla mahcubiyefj duymak. 2-tehlikeli şekilde riske girmek. ^ diri diri qəbrə sürükləmək ölüme yolla-mak. diri diri udmaq (udub üstündən su. içmək) merhametsizcesine el koymak, sahiplenmek. diri etmək diriltmek, yaşatmak, ebedıleş-, tfrmek. diri qalmaq 1-yaşamak, ölmemek, var. olmak. 2-canhhğını, enerjisini yitirmemek. diri tərpənmək çevik davranmak, can-lanmak, süratli hareket eünek, çabuk dav-ranmak. diridən də pay ummaq, ölüdən də gözü onun bunun elinde olmäk, otlakçılık yap-mak. dirigözlü öldürmək Ölüme yollamak. dirigözlü ölmək korkudan, heyecandan dolayı ayakta duramamak, ölecek gibi olmak. dirilik bulağı (çeşməsi, suyu) hayat suyu, dirilik, suyu (efsanelere göre, zulmette bir çeşmenin suyudur ki, onu içenler ebedi yaşar, hiç ölmezlermiş). dirilik etmək yaşamak, hayat sürmek. dirilik vermək hayat vermek, ruh vermek, yaşatmak, canlandtrmak. diriliyihi göy əskiyə bükmək ıstırap ver-mek, rahatsız etmek. dirin dirin əsmək tir tir titremek. diringi vurmaq zıplayıp dürmak. dirsək çürütmək dirsek çürütmek, yıllar-ca tahsil yapmak. dirsək (dirsəyini) çevirmək (göstərmək) dirsek çevirmek, yüz çevirmek, sırt çevir-mek. dirsəyini (dirsəyinin ardını) görəndə asla, kat'iyen, hiçbir zaman. diş ağartmaq 1-kızdırmak, gülmek, alay etmek. 2-sebepsiz yere gülmek, yılışmak.

88

Page 190: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

diş çıxartmaq 1-diş çekmek. 2-(çocuk, hayvan) diş çıkarmak, büyümek. diş çöpü 1-yararsız, faydasız, değersiz şey. 2-kürdan. diş dəyişmək 1-yeniden diş çıkarmak. 2-değişik yemek yemek, her zaman aynı yemeği yememek. 3-yeni bir kadmla ev-lenmek veya yeni bir sevgili bulmak. diş diş olmaq dilim dilim olmak, dilim-lenmek, üzerinde çokça çıkmtı oluşmak, kertikli bir häle gelmek. diş dişə çalmaq yaptığını başa kakmak. diş dişəmək dişlerini değişmek, yeni diş çıkarmak. diş göstərmək diş göstermek, karşı gel-mek, boyun eğmemek. diş itiiəmək (itiltmək) diş bilemek. 1-intikam almak, bir şeyin karşıhğını almak, hıncını almak için sebep aramak, intikam için hazırlanmak. 2-bir şeye göz dikmek, ele geçirmek için hazırlanmak, tedbir al-mak. diş keçirmək diş geçirmek, haksız olarak bir işe parmak uzatmak, isteğini zorla yaptırrnak. diş qıcamaq (qıcatmaq) 1-diş gıcırdat-mak, korkutmak, tehdit etmek. 2-göz dik-mek, ele geçirmek niyetinde olmak. diş qurdalamağa bir çöpü yoxdur çok fakirdir, hiçbir şeyi yoktur anlammda. diş qurdalamağa bir şey yoxdur "hiçbir şey yoktur" anlamında. diş saldırmaq diş taktırmak. f

diş salmaq 1-dişleri dökülmek, ihtiyaria-mak (hayvan). 2-takma diş kullanmak. diş smdırıci çok sert şey. diş taqqddatmaq dişini gıcırdatmak, teh-dit etmek, korkutmak. diş tökmək (hayvan) dişleri dökülmek, yaşlanmaya başlamak. dişdəkini dırnağa salmaq elindekini kay-betmek, fırsatı gerektiği gibi kullanama-mak, değerlendirmemek. dişə dilə düşmək dile düşmek, adı kötü şekilde meşhur olmak, dillere destan ol-mak. dişə vurmaq kabuğunun dayanıkh olup olmadığmı anlamak gäyesiyle yumurtayı dişlere vurmak.

dişək dişək etmək çentik atmak, bir şeyin üzerini äletle oyuk oyuk etmek. dişi ağarmaq 1-anlamsrz bir şekilde gül-mek. 2-ölmek. dişi bağırsağım doğramaq (kəsmək) içi içini yemek, için için hiddetlenmek, çok sinirlenmek, hiddetini, gazabmı bildirme-mek, çok sinirlenmesine rağmen herhangi bir sebepten dolayı kendine häkim olmak. dişi batmaq gücü yermek, hälletmek, tesir etmek (birine). dişi batmamaq diş geçirememek, birine gücü yetmemek, tesir edememek, bir şeyi hälledememek. dişi (ilə) dırnağı ilə dişiyle tımağıyla, bin bir sıkıntıyla, eziyetle, azapla, çok meşak-kat çekerek. dişi dişinə (dişləri dişlərinə) dəymək dişleri birbirine değmek, dişleri takırda-mak. 1-soğuk, korku, heyecandan veya ürküntüden dolayı gayri ihtiyari olarak dişleri birbirine değmek, titremek. 2-çok üşümek. dişi düşmək dişi çıkmak. dişi geşimək bebeklerin diş çıkardığı za-man ellerine geçen her şeyi ısırmalan du-rumunda söylenir, diş yerleri kaşınmak. dişi qamaşmaq şüphelenerek bir şeyi yapmamak. dişi qana batmaq suç işlemeğe alışmak, kötülük yapmaya alışmak. dişi qarnında olmaq hilekär, gizli işler yapan, ne yaptığmı kimseye bildirmeyen. dişin qısar mısar dinməz susar, konuş-maz anlammda bir ifade. dişi pişik kimi dişini ağartmaq hakareti bile umursamayıp gülmek. dişin töküb belin əymək küçük düşür-mek, onurunu kırmak, alçaltmak. dişi tülkü kimi gülmək rahatsız edici bir edayla gülmek, yıhşmak. dişində şirə qalmaq tadmı almak, dadan-mak, tutkunu olmak, bir şeyin lezzetini ahp vazgeçmemek. dişinə çəkmək yemek, ısırmak (et veya meyve). dişinə görə olmamaq ona göre olmamak, talebine, arzusuna göre olmamak.

189

Page 191: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

dişinə salmaq 1-dişine vurmak, yoklamak, denemek. 2-yemek. dişiıtə vurmaq dişine vurmak. 1-birini herhangi bir şeyle denemek 2-yumurtanm kabuğunun sağlamlığmm derecesini anla-mak için dişlerine vurarak öğrenmeğe ça-hşmak. dişini ağartmaq 1-gülmek, alay eünek, sinirlendirmek. 2-sebepsiz yere gülmek, yılışmak. dişini çıxartmaq dişini çelcmek. dişini dəyişmək 1-her zaman yediği şey-den ayrı bir şey yemek. 2-başka bir kadınla ilişkiye girmek. dişini dişiııə qıcamaq dişini gıcırdatmak, çok sinirlenmek. dişini göstərmək diş göstermek, güciinü göstermek. dişini qamaşdırmaq şüphelendirmek, şiiphelenmesine sebep olmak. dişini (dişlərini) qıcamaq (qıcıtmaq) diş bilemek, intikam almak, lıerhangi bir şeyi birinin yanma kär bırakmamak için fırsat kollamak, saldırmak için kendini hazırla-mak. dişini qurdaiamaq birinin ricasma veya söylediklerine karşı duyarsız olmak, ilgi göstermemek. dişini saymaq gücünü yoklayıp zayıf ol-duğunu öğrenmek. dişini şaqqıldatmaq 1-titremek, çok üşü-mek. 2-bir şeyi elde etmek için fırsat kol-lamak. 3-bir şeyi çok elde etmek istemek; ancak yapamamak. dişinin actsını almaq öeünü almak, inti-kamını almak. dişinin dibində qalmaq dişinin kovuğun-da kalmak, doyacak kadar olmamak. dişinin dibindən çıxanı demək ağzıııa geleni söylemek, azarlamak, küfür etmek. dişləri bir birinə dəymək (taqqıldamaq) dişleri takırdamäk. 1-soğuktan, korkudan, heyecandan, ürküntüden dolayı gayri ihti-yari olarak titremek, dişleri birbirine değ-mek. 2-çok üşümek. dişinin dibindən çıxanı demək ağzına geleni söylemek, hakaret etmek, aşağıla-mak.

dişinin dibinə qədər saräimaq haddinder fazla beyazlaşmak, rengi kaçmak. dişinin kirini sormaq çok yoksul olmak dişlək dişlək (dişləm dişləm) elanö| (etmək) her tarafmı dişlemek, ısınlmadif bir tarafmı bile bırakmamak. dişlək götürmək (vurmaq) dişlemek, ısırmak, dişle koparmak. dişləri bir birinin üstündə durmanıaqı; bak. dişi dişinə dəymək. dişlərin(i) qısmaq çok kızmak, siniıiene rek dişlerini gıcırdatmak. dişlərini ağartmaq sebepsiz yere gülmek, yılışmak. dişlərini göstərmək 1-gülmek. 2 korkutmak. dişlərini itiləmək 1-kavgaya hazırlanmak. 2-bir şey yemeğe hazırlanmak. dişiərini kilidləmək dişleri kenetlenmek, heyecandan, baygmlıktan vs. dolayı dişle-rini srkı sıkıya kapamak. dişlərini (dişini) qarnnıa doldurmaq dövmek, dayak atmäk. dişlərini qıcamaq (xırçıldatmaq, qıcırdatmaq) 1-diş .gıcırdatmak, hiddet, öfke veya herhangi bir sebepten dolayı dişlerini birbirine sürterek gıcırdatmak. 2-siniıienmek, hiddetlenmek. dişlərinin dibinə kimi saralmaq sapsarı kesilmek. div yuxusuna getmək derin uykuya dal-mak. divan (divanını) etmək (eləmək) ceza-landırmak, ceza vermek. divan qurmaq malikeme etmek. divan qurıılmaq 1-yüksek meclis toplan-tıya çağrılffiäk. 2-mahkeme, sorgulama başlamak. divan tutmaq mecbur etmek veya ceza-landırmak maksadıyla insafsızcasma güç kullannıak. divanə etmək deli etmek, äklını başından almak. divanəlik etmək delilik etmek, deli gibi hareket etmek, akılsızhk etmek. divanını kəsmək meselelerini, davalarmı hälletmek. divar çatlağma güimək anlamsız şeylere gülmek.

190

Page 192: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

dıvar dibində qalmaq 1-zelil olmak. 2-işsiz olmälc, işi gücü olmamak. divar yarmaq bir eve, dükkana vs. girerek hırsızlik yapmak. divara dırmaşdırmaq bir şeye mecbur etmek, iki ayağını bir pabuca sölcmak, çıkdmaz bir durumda çırpmmasma sebep olmak. divara dırmaşmaq 1-bir şeyi yapmaya mecbur olmak: 2-çok eziyet çekmek, ıstı-rap duymäk. divara difəmək (qısnamaq) konuşurken veya münäkaşa ederken birisini zor du-rumda bıräkmak, sıkıştırmak. divarı aiçaq olmaq herkesin gücü yetmek, himäyesiz olmak. divarların da quläğı var "yerin kulağı vardır, yavaş lconuş veya bu konuyu açma duyarlar" bir uyarı ifadesi. divək vurmaq salmcakta dizleri büküp açarak süratlendirmek. diyiş diyiş danışmaq anlamsız laflar et-mek, mänasız konuşmak. diysincəm eləmək tiksindirmek, iğrendir-mek. diz çökdürmək diz çöktürmek, zorla ken-dine täbi etmek, häkimiyeti altma almak, täbi olmaya, böyun eğmeğe, teslim olmaya mecbur etmek. diz (üstə) çökmək diz çölcmek. 1 -dizlerini yere vurarak oturmak veya hürmet ifadesı olaräk dizlerini yere koyarak eğilmek: 2-täbi olmak, boyun eğmek, vtaat etmek, teslim olmak. diz çöküb yalvarmaq diz çölcüp yalvar-mak, yalvarrp yakarmak, äf dilemelc. diz dizə durmaq kärşı karşıya durmak. diz dizə oturmaq 1-birbirine çok yakın, karşıhlch otürmalc. 2-çök samimı ohnalc, sevgili olmäk. diz vurmaq dlzini dövmek, dövünmelc, hayıflanmälc, teessüf etmek. dizbədiz olmaq 1-diz dize olmak, çok yakm öturmak. 2-omuz omuza olmak, el ele vermiş olmak. dizə çıxmaq diz boyu olmalc, haddinden fazla olmäk, çolc ohnalc. dizə (dizinə) çırpmaq pişmah ölmalc, esef etmek.

dizə çökmək talcati kesilmek, gücü tü-lcenmek. dizə gəlmək dize gelmek, boyun eğmek. dizə gətirmək dize getırmek, boyun eğ-dirmek. dizi bərk genetik yönden sağlam yapılı olan. dizi däzi getmək büyülc dert ve ıstırap çekmelc. dizi düşmən qabağmda çatdamaq düş-man lcarşısmda zelil olmak, düşman karşı-smda diz çökmelc mecburiyetinde kalmak, düşmana boyun eğmek. dizi ilə yer eşmək dizin dizin sürünmelc, çölc azap çekmek, sdcmtı çelcmelc. dizi qatdanmaq sırtı yere gelmek, yenil-mek, mağlup olmak. dizin dizin süründürmək çok eziyet et-mek, önüne büyük engeller çıkarmak. dizin dizin sürünmək 1-son derece büyük eziyet çekmelc, bir şeyi yapmak için ola-ğan üstü çaba harcamalc zorunda kalmalc. 2-kargıma veya beddua ifadesi olarak kul-lanılır. dizinə döymək (döyə döyə qalmaq) dizi-ni dövmek. 1-pişman olmak. 2-yana yakıla lcalmälc. dizinə düşmək yalvarmalc yalcarmak. dizinə qarasu enmək dizlerine kara su inmek, çok yorulmak. dizinin kəndiri kəsilnıək dizlerinin bağı çözülmek, takati gitmek, takäti lcalmamak. dizləri (qörxudan) əsmək dizleri titre-ınek, çolc korlcmak. dizləri täqətə gəlmək güç toplämak, güç-lenmek, küvvetlenmek, lcendini toparla-rnäk. dizləfini qucmaq (qucub oturmaq) aciz, çäresiz, boynu bülcük, zavalh bir şekilde oturmak. dod eləmək yiğitlik göstermelc, hüner göstermek. dod vermək kn. kandırmalc, yalän vaat-lerle aldatmak. dodağı (dodaqları) çatlamaq (partlamaq) çok korkmalc, lcorkudan tir tir titremek. dodağı qaçmaq dudağı kaçmak, gülüm-semek.

191

Page 193: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

dodağı sallanmaq suratı asılmak, küsmek, incinmek. dodağı uçuqlamaq dudağı uçuklamak, çok korkmak. dodağı yer süpürmək (yerlə getmək) suratmdan düşen bin parça olmak, küs-mek, incinmek, çok bozulmak, suratmı asmak. dodağım dodağının üstünə qoymaq susmak, konuşmamak. dodağını sallamaq bak. mırtını sallamaq. dodağım (dodaq, dodaqlarım) büzmək 1-memnuniyetsizlik, hoşnutsuzluk göster-mek. 2-alay etmek. 3-dudağmı bükmek, ağlamaklı olmak, dolukmak. 4-nazlanma işareti olarak dudaklarını büzmek; gülüm-semek. dodağım büzüşdürmək alay etmek. dodağım çeynəmək 1-dudaklarmı kemir-mek, hiddetlenmek, sinirlenmek. 2-hayretini bildirmek, hayret etmek. dodağmı dişləmək äniden bir şeyi hatır-lamak. dodağını sallamaq 1-suratım asmak, çok bozulmak. 2-küsmek. dodağmın altında 1-yavaşça, usulca, çok sessiz. 2-istihza ile, alay ederek. dodağımn (dodaqlarının) altından gülmək bıyık altından gülmek, alay et-mek, alay edercesine gülmek. dodağının altmdan söylənmək (bir şey-den dolayı memnuniyetsizliğini bildirirce-sine) homurdanmak, kendi kendine bir şeyler söylenmek. dodağımn ucu qaçmaq gülümsemek. dodaq dodağa gəlmək dudak dudağa gelmek, dudaklarım birbirine yapıştırarak öpüşmek. dodaq dodağa vermək karşılıklı olärak konuşmak, birşeyler söylemek. dodaq sallamaq suratmı asmak, kızmak, hiddetlenmek. dodaq yeri qoymaq dudak yeri bırakmak, azına kadar doldurmamak. dodaqları ağarmaq can sıkıcı bir olaym tesiriyle dudaklarmın kanı kaçmak, rengi bozarmak, rengi solmak.

dodaqları altında 1-yavaşça, usulca, ken-diliğinden. 2-alaylı bir tarzda. dodaqları büzülmək 1 -memnuniyetsizlik, hoşnutsuzluk ifade etmek. 2-dudağı bü-külmek, ağlamaklı olmak, dolukmak. dodaqları qaçmaq gülümsemek. dodaqları yarılmaq äniden çok korkmak, korkudan dudağı patlamak. dodaqları yer süpürmək çok asık suratlı olmak. dodaqlarmı çeynəmək (gəmirmək) hid-det ve kızgmhk ifadesi olarak dudaklarını kemirmek. dodaqlarım qaçırtmaq gülümsemek. dodaqlarım sallamaq suratını asmak, incinmek, bozulmak. dodaqlarını gəmirmək dudaklarını ke-mirmel , çok sinirlenmek. dodaqlarını kilidləmək ağzını sıkı sıkıya kapamak, konuşmamak. dodu dolandırmaq (gəlmək, vermək) kn. yalan vaatlerle kandırmak, aldatmak, dalga geçmek. doğma yuvasından ayrı düşmək evinden barkmdan, yakmlanndan ayrılmak. doğram doğram eləmək (etmək) parça-lamak, parça parça etmek, lokma lokma etmek. doğrayıb tökmək 1-kesip biçmek. 2-ara vermeden konuşmak, palavra sılcmak. doğru çıxmaq gerçek olmak. doğru sarsılar, amma yıxılmaz doğrulu-ğun, acı çekse de sonunda hep kazandığını bildiren bir ifade, doğruluk sarsılsa bile yere devrilmez anlamında. doğru sözə nə demək olar doğru sözün karşıhğında herhangi bir lafın edilemeye-ceğini bildirir. doğru sözü zarafata salıb demək gerçeği şaka ile söylemek. doğruya çıxarmaq tastiklemek, onayla-mak, öyle olduğunu onaylamak. doğulmamış qızına don biçmək çalnıadı-ğı minareye kılıf hazırlamak, ortada hiçbir şey olmayan durum için hazırlık yapmak. doqquz gəlmək (qoymaq) aldatmak, kan-dırmak. doqquz yorğan yırtmaq çok uzun yaşa-mak.

192

Page 194: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

doqquzluq gəlmək (qoymaq) hile yap-mak, oyun oynamak, aldatmak. dolab gəlmək hile yapmak, aldatmak, dalavere gelmek. dolab qurmaq tuzäk kurmak, oyun kur-mak. dolaba düşmək tuzağa düşmek, hileli bir işe kanşmak. dolaba salmaq tuzağa düşünnek, başma iş açmak, başına karmaşık iş açmak. dolaf gəlmək aldatmak, kandırmak, hile yapmak. dolafa düşmək karışıkhğa gelmek. dolam dolam olmaq kıvnlmak, büklüm büklüm olmak. dolaş dolaş olmaq l-doläşmak, karışmak. 2-karışık bir häl almak, çapraşmak. 3-takılmak, tıkılıp kalmak. 4-ne yapacağını şaşırmak. 5-ipin ucunu kaçırmak. dolaşığa düşmək zor duruma düşmek. dolaşıq düşmək dolaşmalc, känşmak, bir-birine geçmek. dolaşıq sälmaq doläştırmak, karışürmäk, karışmış bir şeyi birbirinden ayıramamak. dolmanın yağını tökmək pişmiş aşa su katmak, farkında olmadan olup bitmiş bir işi bozmak, yersiz konuşmak. dolu döymək (vıırmaq) dolu darbeleriyle harap olmak, mahvolmak. dolu kimi 1-son derece çok: 2-son derece şiddefli. dombalaq aşmaq (vurmaq) takla atmalc, başı yere koyarak veya eğilerek takla at-mak, yuvarlanmak. - ; dombalan nubarı yüzünü gören hacı olu-yor, tesadüfen karşılaşılan kimse için hem menfi hem de müsbet anlamda kullanıhr. ' domuşuq durmaq yarım çökmek, tam çökmemek. don biçmək 1-cezalandırınak, azarlamak. 2-nizam intizam vennek, düzenlemek. 3-dalavere yapmak, hile yapmak, kandırma-ya çalışmak, kandırmak. don geydirmək (geyindirmək) ashnda hiçbir aläkası olmayan bir anlam, mahiyet, renk kazandırmak, şeldl vermek, bäşka bir şekle büründürmek. dona girmək bak. min dona girmək.

dona salmaq başka bir şekle büründür-mek, ashnda olmayan bir mana vermek, mahiyet kazandırmak. dondan dona girmək bin bir şekle bü-rünmek, bin bir surat olmak, bukalemun olmak, renkten renge girmek, maskesini değişmek, her kılığa girmek. donra bağlamaq saçlarda kepek oluşmak. dönu açılmaq 1-sırn ifşa olmak. 2-yapacağı iş için ortam bülmak. 3-hareketlenmek, canlanmak. donu ağ olmaq alnı ak başı dik olmak, suçu ohnamak, günahı olmamak. donub qalmaq donup kalmak. 1-hayret etmek, çok şaşırmak, haraketsizleşmek. 2-ilerlememek, bir noktada kalmak, hareket-siz kalmak. donuxub qalmaq donup kalmak, hayretler içinde kalmäk, çok şaşırmak. donuna girmək kıhğına bürünmek, biri-nin veya bir şeyin şekline bürünmek. donunu dəyişdirmək (dəyişmək) 1-maksadma ulaşmak için başka kıhğa gir-mek, hileye başvunnak. 2-şeklini, gö-rüntüsünü, durumunu değiştirmek. donuz kimi 1-çok şişman. 2-vurdumduymaz. donuzdan bir tük çəksən də qənimətdir domuzdan bir kıl çeksen de ganimettir, cimri olan birinden en küçük bir şey almak bile büyük başarıdır. donuzluğa basmaq (soxmaq) 1-birini zor duruma düşürmefc 2-häpse tıkmäk. dor dibindən qaçan her türlü kötülüklere maruz kalmış, orilärın içinden çıkmış a-dam, başı belälı adam. dost dosta tən gərək, tən oimasa gen gərək "ya dostluk edilmelidir veya birbi-rinden uzaklaşılmalıdır" şeklinde bir ifade. dost olnıaq dost olmak, aralarmda dostluk mimasebeti, bağı olmak, oluşturmak, arka-daş olmak, yalcmlaşmak. dost qazanmaq bak. yoldaş qazanmaq. dost tutmaq kendine dost saymalc, sev-mek, çok hoşlanmalc. dostluq binasım qoymaq dostluğun te-melini atmak, yavaş yavaş dost olmak. dostluq qatmaq dost olmak, dostluk et-mek, dost olmaya çalışmak.

Page 195: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

dostluqdan əskik olmayasan memnuni-yet bildiren bir alkış ifadesi. döşab almışam (almışıq) bai çıxıb ş. beklenmedik şekilde iyi çıkmış şey veya adam hakkmda söylenir. dov çəkmək nara atarak hücum etmek. dov düşmək kn. fırsattan istifade etmek, eline fırsat geçmek, fırsat düşmek. dov gəlmək 1-beraber olup üstesinden gelmek, engel olabilmek, uğraşabilmek, gücüne engel olabilmek. 2-galip gelmek, yenmek. dovşan bığı kimseye bir faydası olraayan bir adam için kullanıhr. dovşan poxu kimi nə iy verər nə də bulaşar k. tavşan boku gibi ne kokar ne bulaşır, fayda veya zaran olmayan kimse. dovşan ürəkli yüreksiz, cesaretsiz, kor-kak. dovşan yuxusu kısa, ama ağır uyku, derin uyku. dovşan yuxusuna getmək (yuxusu yatmaq) çok kısa uyumak, kestirmek, bir an için dalmak. dovşana qaç, tazıya tut demək tavşana kaç tazıya tut demek, iki yüzlülük etmek. dovşanı araba ilə tutmaq tavşanı araba ile avlamak, bir şeyi gerektiği şekilde, acele etmeden, sabırla ve ustahkla hället-meğe çalışmak. dovşanı nallamaq yersiz hareket etmek, konuşmak. doy gəlmək bak. dov gəlmək. doyandan sonra dimdikləmək bir şeyi yeterince yedikten sonra beğenmemek, yemek istememek. doymaq bilməmək doymak bilmemek, aç gözlü olmak, doymamak, çok yemek, çok istemek. doyuıtca danışmaq doyana kadar konuş-mak, istediği kadar bilgi alışyerişinde bu-lunmak. döi almaq (götürmək) nesil almak, döl altnak. döi düşmək evcil hayvanların doğum vakti yaklaşmak (özellikle koyun). döi salmaq 1-türeyip çoğalmak, artmak, doğmak. 2-bitip artmak, çoğalmak, yayıl-mak.

dölü qatmaq başka bir kabilenin veya-milletin kızıyla evlenmek. dönəlgəsi (dönərgəsi) dönmək şansı ter* sine dönmek, şansı yatmak, artık işleris yolunda giünemek. dönük çıxmaq 1-hainlik etmek, döneküfc etmek, vefasızhk göstermelc. 2-sözüniİ! tutmamak. dör durmaq bak. day durmaq. dörd divar (divarın) arasında (içində) qalmaq (oturmaq) dış dünyayla irtibatını kesmek, kimseyle görüşmemek. dörd divar arasında yaşamaq 1-dört duvar arasmda kalmak, dışarı çıkmamak. 2-hapiste olmak. dörd dolanmaq (dönmək) 1-teläşla ko-şuşturmak. 2-etrafında pervane olmak. dörd əite dört elli. 1-çok aceleyle, gönül-den, isteyerek, hevesle, ciddiyetle. 2-iki kişi tarafından (çalman, icra edilen). dörd əlli tutmaq bütün gücüyle kavra-mak, yapışıp bırakmamak. dörd əlli (əli ilə) yemək açgözlükle ye-mek. dörd gözlə dört gözle. 1-sabırsızhkla, bü-yük bir hasretle. 2-dikkatle, büyük bir he-vesle. 3-cok uyanık bir şekilde. dörd olmaq çok büyümek, çok artmak, çoğalmak. dörd tərəfinə (yanına) baxınmaq (boylanmaq) 1-dört etrafına bakınmak, etrafmı kontrol etmek. 2-şaşırmalc, şaşıra-rak teläş içinde etrafma bakınmak. dördayaqlıdan pişiyi də yoxdur ev hay-vanı bile olmayan fakir kimseler için kul-lamlan bir ifade. -dörddə alacağım (alacağı, alacağın) yox beşdə verəcəyim (verəcəyi) dertsizlik, gamsızhk, käygısızlık anlamında. dördəlli tutmaq (yapışmaq) dört elle sarılmak, sıkı sıkıya tutmak, elinden bı-rakmamak. dördəm çapmaq dörtnala sürm,ek, atı dörtnala koştutmak. dördəmə gö.türülməJk dörtnala koşmaya başlamak, süratle koşmaya başlamak. dördqulaq olmaq dikkatle her tarafı dfn-lemek, kulak kesilmek. döş almaq meme emmek (çocuk).

194

Page 196: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

döş aparmaq gururla, göğsünü gere gere yürürnek. döş döşə durmaq (gəlmək) karşı karşıya gelmek. l-karşılaşmak, yüz yüze gelmek. 2-kavga etmek, güreşmek, mücadeleyi mertçe yapmak. döş gərmək göğüs germek, korkmadan öne atlamak; mukavemet etmek. döş götürmək çocuğu emzirmek. döş vermək 1-emzirmek, süt vermek. 2-bak. döş gərmək. döş vurmaq 1-gücünü denemek, harnle etmek. 2-10 Muharrem'de yapılan hz. Hü-seyin'in şehit edilmesi merasiminde ellerle göğüse vurarak matem -tutmak. döşdən ayırmaq (kəsmək) sütten kesmek, sütten ayırmak. döşə çəkmək (salmaq) kendine yak-laştırmak. döşə yatan gönle göre olan, isteğe göre olan. döşək salmaq yatak yapmak; yatmak için yatağı hazırlamak. döşəkdə yatmaq hasta olmak, hastalan-mak. döşəyin (döşəyiniz) yüngül oisun! "geç-miş olsun!" anlammda bir temenni ifadesi. döşü atlanmaq 1-nefes nefese kalmak, zor nefes almak. 2-şişinnıek, kasınmak; yersiz hareket etmek. döşü gəlmək 1-göğüs hastahğına yakalan-mak. 2-göğsü, memesi iltihaplanrnak, şiş-mek (kadınlarda). f

döşü ilə yarıb getmək göğsü ite yararak gitmek. döşünə basmaq kucaklamak, bağrma basmak. döşünə çəkmək 1-kucaklamak. 2-himäye etmek, korumak, koruması altına almak, himäyesi altmdä büyütmek, beslemek. döşünə dayanmaq karşı durmak, karşt çıkroäk. döşünə döymək (vurmaq) kasrlmak, bö-bürlenmek, kendini övmek, ösürmıek. döşünə düşmək (yatmaq)' 1-bir şeyi ar-zulamak, hoşlanmak, göhS çekmek. 2-içi ısınmak, isteğine göre olmak. döşüiıə qatmaq önüne katarak sürmek^ kövalamak.

döşünə salmaq 1-aşağı doğru sarkıtmak, uzatmak. 2-emzirmek. döşünü antlamaq öksürerek boğazmı temizlemek, konuşmağa hazırlanmak. döşünü boşaltmaq içini boşaltmak, konu-şup rahatlamak. döşünü (dağ kimi) qabağa vermək 1-göğsünü germek, korumaya çahşmak, kar-şılamak. 2-ileri atılmak. döşünü qabartmaq kibirlenmek, şişin-mek, kasılmak. döşünü sipər etmək (qılmaq) ercesine, korkmadan karşı koymak, kendini öne atmak, göğüs germek. dövlət quşu devlet kuşu, mutluluk, saadet, başarı sembolü. dövr etmək 1-bir şeyin etrafmda dönmek, hareket etmek. 2-dolaşmak. 3-havada dönmek. 4-devridaim etmek. 5-devran etmek, güzel yaşamak, ömür sürmek. 6-uygun gelmek, uymak. dövr qılmaq kl. uygun gelmek, uymak, denk olmak, yakışır olmak. dövr vurmaq 1-daire şeklinde oturmak, yan yana oturarak bir daire meydana ge-tirmek. 2-dolaşmak, gezmek, bir şeyin etrafmda gezmek, neşeyle dönmek. 3-dönmek. dövran dolanmaq vakit gelmek, zaman dolmak, devir dönüp bitmek. dövran etmək (eyləmək) 1-dönmek, daire çizerek hareket etmek. 2-ağızdan ağza geçmek, yayılmak. dövran qurmaq meclis kurmak, toplantı düzenlemek, şenlik yapmak, şaşaah top-lantı yapmak. dövran keçirmak (sürmək) yaşamak, hayat sürmek, ömür sürmek. dövranı keçmiş taxtanı əlində bayraq etmək zamanı geçmiş bir şeyden fayda-lanmaya çahşmak. dövran vurmaq etrafında dolaşmak, gez-mek, däire çizerek dönmek. dövrə çıxmaq gezmek, dölaşmak, gez-meğe çıkmak. dövFə< dotanmaq dönmek, etrafmda dO-laşmak, kendi etrafında dönmek.

195

Page 197: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

dövrə qurub (vurub) oturmaq daire şek-linde oturmak, yan yana oturarak daire meydana getirmek. dövra vurmaq 1-daire şeklinde oturmak, yan yana oturarak daire meydana getir-mek. 2-dönmek, dolaşmak, bir şeyin veya kendi etrafmda dönmek. 3-dönmek, hare-ket etmek (motor). dövrəsina qələm çəkmək uzak durmak, etrafına yaklaşmasm izin vermemek. dövrəsini (dövrayə) almaq 1-eträfmı çe-virmek, sarmak. 2-etrafmda toplanmak. dövri fələk (gərdun) kl. baht, talih, kader. dövri zaman kl. 1-devir, zamane, vakit. 2-baht, talih, kader. döy başma yan koroğlu fırsatı kaçırdık-tan sonra söylenen hayıflanma ifadesi. döyənək ölmaq 1-nasır oluşmak, sertlik meydana gelmek. 2- çok gidip gelmekle toprak sertleşmek. döyənəyini ayaqiamaq (basmaq, tapdalamaq) nasırma basmak, birisini en çok rahatsız eden, en çok ağrıtan, inciten, en çok dokunan şey için kullanıhr. döymədiyi qapı qalmadı (qoymadı) her tarafa başvurdu, yardım dilendi. döymədiyi qapı qalmamaq (qoymamaq) 1-her yere, herkese başvurmak, herkesten yardım vs. istemek. 2-her tarafı dolaşmak, her tarafı gezmek. döyran keçirmək (yığmaq) (äşıklar) dü-ğünde para toplamak. dözülməz dərd çekilmesi ve tahammülü zor olan büyük dert. dua (dua səna) etmək (eləmək) dua et-mek. 1-Tanrı'ya yalvarmak, bir şey dile-mek. 2-birine teşekkür, minnettarhk ifade-si olarak Allah'a yalvarıp onun için mut-luluk ve refah vs. dilemek. duanı biz elədik, yağış Qarabağ'a yağdı eziyetini biz çektik, sefasmı eller sürdü. duxut elamək 1-bir mah ele geçirmek. 2-bir şey kazanmak. dul arvad oğlu cimrilik eden erkek çocuk veya genç için söylenir. dul qalmaq dul kalmak, kocası veya karı-smı kaybetmek. dul qoymaq dül bırakmak, birinin kansmı veya kocasmı öldürmek.

duman kimi görmək (xatırlamaq) tam hätırläyamamak, hayal meyal hatırlamak, rüya gibi gelmek. dumdum halvası kn. gerçek olmayan, aslında olmayan, elde edilmesi çok çok zor olan şey. dunuxa getmək bak. duyuxa getmak. dur etmək (eyləmək) uzakläştirmak; dur olmaq uzäkiaşmak. duran yerdə 1-hiç yoktan, hiçbir şey yapmadan, durduk yerde. 2-bak. olän yerdə. durduğu yerdə 1-durup dururken. 2-yok yere, boşuna. durma gəldim çäbucak, aeeleyle, durup dinlenmeden bir işin yapıldığmı bildirir. durub oturmaq (əyləşmək) bak. oturub durmaq. durna boğazlı söz herkesin hoşuna giden söz. durna gözü kimi çok temiz, saf, berrak, dupduru anlammda. durna kimi çok güzel (kız, kadın). durna yerişi yerimək güzel yürümek (kız, kadın). durnadan ayıq bak. qazdan ayıq. duru qazanc bedava kazanç, zahmet çe-kilmeden edilen kär, kazanılan para. duru suyu bulanmaq 1-hiç yoktan başı beläya girmek. 2-beklenmedik bir anda bir feläketle karşılaşmäk. duru yerindən en iyi tarafmdan, en güzel yerinden, en temizinden, en iyisinden. durub aradan çıxmaq fırsattan faydala-nıp çok para kazanmak veya büyük bir şeyi ele geçirmek. durub danışmaq konuşmak, sohbet et-mek. duruğ danışmaq düşünüp taşmmadan konuşmak, aklına ne geldiyse onu konuş-mak. duruş gətirmək (vermək) sabretmek ta-hammül eünek, dayanmak. duruya (duruluğa) çıxartmaq sağlama çıkarmak, temize çıkannak, kendisi için ileri sürülen iddiaları çürütmek, aklamak; suçsuz olduğunu göstennek veya ispat etmek. duruya çıxmaq aklanmak.

196

Page 198: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

dustaq etmək (etəmək) 1-hapsetmek, hapse atmak, hürriyetten mahrum bırak-mak. 2-bir yere tıkıp göz altında tutmak, dışarı çıkmasma müsade etmemek. dustaq oimaq 1-hapsolmak, hapse düş-mek, hapse atılmak. 2-hapis gibi bir yerde oturmak, dışan çıkmamak, veya herhangi bir sebepten dolayı dışan çıkamamak. duştaq kimi bir yerdə olmaq hapis gibi bir yere çıkmamak, adeta hapis hayatı ya-şamak. dustaq kimi heç hara çıxmamaq bak. dustaq kimi bir yerdə oimaq. dustaqdan qayıtmaq hapisten dönmek, hapisten çıkmak. duyuxa getmək düşünceye dalmak. duyuq düşmək duymak, haber almak, ha-berdar olmak. duyuq salmaq (vermək) uyandırmak, haberdar etmek, haber vermek. duz çörək basmaq dostluğa aykın iş yap-mak, dosfluğa, arkadaşlığa ihanet etmek sadakati bozmak. duz çörək gözündən gəlsin! beddua, kar-gıma ifadesi. duz çörək haqqı tuz ekmek haqqı için! yemin ifadesi. duz çörək (çörəyi) itirmək (tapdamaq, tökmək) yapılan iyilik karşıhğmda kötü-lük etmek, iyiliği unutmak, vetäsızlık et-mek. duz çörək.kəsmək (yemək) dost olmak, dostluk etmek. duz çörək tutmaq namertlikryaptıği5Q.dan, vefasızlık gösterdiğinden dolayı ilahi. ce-zaya maruz kalmak. duz çörək unutmaq nankörlük etmek, yapılan iyiliği unutmak. duz çörək (çörəyi) itirmək (tapdalamaq) liyakatli davranmamak, kendine iyilik yapan veya onu koruyan birine saygısızhk etmek. duz kimi yalamaq 1-aşırı derecede ihti-mam göstermek, çok sevmelc, bağnna ba-sarak smırsız sevgi gösterisinde bulunmak. 2-kucaklayarak çokça öpmelc. duza getmək 1-sonucunu kestirmeden bir şeye meyletmek. 2-başlanan bir işin zorlu-ğunu göz önünde bulundurmamak,

duza qoymaq i-tuza yatırmak, tuzlamak. 2-gereksiz yere kullanmayıp saklamak. duzaq qurmaq tuzak kurmak, ağ kunnak. duzuna baxmaq içindeki tuz milctarını, verdiği tadı anlamak için yemeği tatmak. duzunu dadmaq 1-birinin ekmeğini ye-mek. 2-etkisini hissetmek, tesirini görmek. duzunu qaçırmaq bayağılaştırmak, lez-zetini bozmak, tadmı kaçırmak. dübərdinə hola qoşmaq soyup soğana çevirmek, iflas ettirmek. dübərdini dağıtmaq kn. bir şeyi yapmaya mecbur etmek veya cezalandrrmak gaye-siyle insafsızcasma zor kullanmak. düçar etmək karşılaştırmak, karşı karşıya getirmek, uğratmak, maruz bırakmalc. düçar oimaq 1-alışkın olmak, müptelä olmak, tutulmak. 2-rastlamak, karşı karşı-ya gelmek, tesadüf etmek. düdəməyi hindi ceza dayağı, ceza için vurulan darbe. düdük çalmaq ardmca konuşmak, gıybet eünek. düdük düdüyə calamaq ardınca şäyialar uydurmak, ardmca laf yaymak. düdük gəlmək (vermək) yalan vaatlerle kandırmak, aldatmak, yalan söyleınek. düdük kimi çok dar. düdüllü gəlmək verdiği sözü tutmaınak, bugün git yarın gel demek. dükan açmaq dükkan açmak, kendisi için dükkän yapıp ahş verişe başlamak. dümük eləmək meşgul etmelc, kafasını karıştırmak. dümük olmaq kn. bir şeyle vakit geçir-mek, vakti öldürmek. dünəıı qımndan çıxıb yeni göreve gelen ve azgm davranışlar sergileyen gençler için söylenir. dünən yediyi bu gün yadından çıxmaq çok unutkan olmak. dünənin küçüyü saygısızlık eden gençler için söylenen hakaret ifadesi. dünya ağarmaq tan atmak, şafak sökmelc, etraf aydınlanmak. dünya aləm başına fırlanmaq (hərlənmək) kendini kötü. hissetmek, başı dönmek.

197

Page 199: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

dünya alem göziərində qaralmaq bak. dünya aləm başına fırlanmaq (hərlənmək). dünya başına aylanmaq (dolanmaq, fırlanmaq, hərlənmək) dünya başma yı-kılmak, aklı başmdan gitmek, çok üzül-mek, meydana gelen bir olaydan dolayı ruhi sarsmtı geçirmek, çok etkilenmek. dünya başma dar olmaq dünya başma dar olmak. 1-işleri ters gitmek. 2-herhangi bir sebepten dolayı çok sıkılmak. dünya başına (iynə gözü kimi) daralmaq (dar gəlmək, yıxılmaq) büyük bir felä-ketle karşılaşmak, son derece üzülmek, sarsılmak, içinden çıkılması güç durumda kalmak. dünya başına dardır işleri çok ters giden insanlar için kullanılır. dünya başına qaranlıq (tor) olmaq başı dönmek, kendini kaybeder gibi olmak. dünya başına uçmaq dünya başına yıkıl-mak, umutlarını yitirmek. dünya başına zindan olmaq dünya gözü-ne zindan olmak, çok kederli, gamh bir hayat sürmek. dünya beş gündür düriyanın kısa olduğu-nıı bildiren bir ifade. dünya bir araya gəlsə bak. dünya dağıl-sa (da). dünya bir birinə dəymək 1-karışıkhk meydana gelmek. 2-sarsılmak, aklını, şuu-runu kaybetmek. dünya boş qalmasm deyə! toplum işleri-ne kanşmayan, hayırsız kimseler için söy-lenir. dünya dağılsa (da) 1-mutlaka, kesinlikle. 2-kat'iyen, hiçbir zaman, asla. dünya durduqca dünya durdukça, ebedı olarak, sonsuza kadar. dünya evi kl. ömür, insan hayatı. düııya əhli ahirete inanmayarak fani dün-yanın zevk ve nimetlerinden faydalanan adam. dünya görmək dünya görmüş, tecrübe edinmek, karşılaşılan çeşitli olaylarla tec-rübe sahibi olmak. dünya gözəli 1-çok güzel kadın, dilber. 2-çoğunlukla alay ifadesi veya şaka olarak kullanılır.

dünya gözü ilə görmək dünya gözü ile. görmek, ölmeden önce görmek. dünya gözündə deyil kafası çok karışık, işleri haddinden fazla olan insanlar için kullanılır. dünya gözünə dar (qara) görünmək haddinden fazla sinirlenmek, kendini kay-bedecek dereceye gelmek. dünya gözünə görünməmək haddinden fazla sinirli, sıkıntıh, kederli olmadan do-layı hiçbir şeyi görmemek. dünya gözünə görünmür çok mutsuz, bedbaht veya birini çok seven kimseler için kullanıhr. dünya gözünə qara (qaranlıq) görünür 1- çok mutsuz, bedbaht, işleri berbat, çok sevdiği kimseyi kaybetmiş insanların psi-kolojisini anlatmak için kullanılır. 2-soıı derece sinirli kimseler için kullanıhr. dünya gözünə zindan görünmək dünya gözüne zindan olmak, çok büyük karam-sarlık ve umutsuzluk içinde olmak. dünya işığı görmək hürriyete kavuşmak, kapalı bir yerde yaşamaktan kurtulmak. dünya işığı görməmək 1 -hürriyetten mah-rum bir durumda olnıak, hayatım kapalı bir yerde geçinnek, hapis hayatı yaşamak. 2- hapiste olmak. dünya işığına həsrət qalmaq hüıriyetten mahrum bir durumda olmak, hayatını ka-pah bir yerde geçirmek. dünya ilə halallaşıb getmək ölmek. dünya xali deyil dünya sadece kötülerden ibaret değil, iyi insanlar da vardır. dünya (dünyalar) qədər dünyalar kadar, haddinden fazla, sori derece çok, sımrsız. dünya qurulandan bəri çok uzun zaman-dan beri. dünya malına baxmamaq gözü gönlü tok olmak. dünya mahndan qəni etmək istediği her şeyi alıp ayaklarma sermek, istediği her şeyi vermek. dünya (bütün dünya) tökülsə (də) asla, kat'iyen, kesinlikle. dünya üzündən silmək öldüı-mek, katlet-mek. dünya vecində olmamaq dünya umurun-da olmamak, her şeye kayıtsız kalmak.

198

Page 200: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

dünya vecinə deyil hiçbfr şey umurunda değil, anlamında. dünyada durmaq yaşamak, var olmak, ebedi kalmak, ebedi yaşamak. dünyadan bixəbər (xəbərsiz) hiçbir şey-den haberi olmayan, gafil, cahil. dünyadan ayrdmaq (getmək, irtihai etmək, köçmək, köç eləmək) dünyadan göçmek, ölrhek, vefat etniek. dünyadan dörd əlli yapışmaq hayatı çok sevmek. dünyadan əl çəkmək dünyadan elini ete-ğini çelcmek, dünya işlerinden uzaklaşmak, hayatta olan şeylerle, olaylarla artık ilgi-lenmemek. dünyadan əlini üzmək 1-ölüm anı yak-laşmak. 2-ümidini kaybetmek. diinyadan xəbəri olmamaq dünyadan lıaberi olmamak, çevresinde olup bitenler-den habersiz olmak. dünyadan itirmək bak. dünya üzündən sihnək. dünyadan kam almaq gönlünce yaşaınak, bütün arzulärını gerçekleştirmek. dünyadan küsmək hayata küsmek, hayata olan bağhhğı kaybolmalc. dünyadan nakam getmək muradma er-meden ölmek. dünyalar qədər dünyalar kadar. 1 -değerli, kıymetli. 2-haddinden fazla çok. dünyalara (dünyaya) dəyər dünyalara değer, çok kıymefli, değerli bir şey için kullanılır. f

dünyam almaq (tutmaq) dünyayı kapla-mak, dünyayı tuünak, her tarafı kaplamak, bürümek, her tarafa yayıhnak. dünyanı ayağınm altına almaq her yeri gezip görmek, çok yer gezmek. dünyanı başına almaq (yiğmaq) älemi başma toplamalc, bağınp çağırarak herkesi başına töplamalc. dünyanı başına çalmaq (vurmaq) sars-mak, çok kederlendirmek, müthiş bir şe-kilde etlcilemek. diinyanı başına dar (təng) etmək (eləmək) dünyayı başma dar etmek, son derece üzmek, kederlendirmek, sarsmak, içinden çıkılması güç bir durumda bırak-mak.

dünyanı başına götürmek sesi göklere çıkmak, var gücüyle haykırmak, bağırmak, feryat etmek, bağınp çağırmak. dünyanı bir birinə qatışdırmaq (vurmaq) ortalığı alt üst etmek, ortahğı velveleye vermek. dünyanı dolanmaq (dolaşmaq) 1-her tarafı gezmek, gitmedik yer bıralcmamak. 2-her tarafa yayılmak, meşhur olmalc. dünyanı gözü görməmək dünyayı gözü görmemek, son derece kızgın ve hiddetli olmak, çok üzüntülü olmak. dünyanı haram eləmək dünyayı haram etmelc, hayatı yaşanmaz duruma getirmek. dünyanı sikinə saymır k. bak. dünyanı vecinə almır. dünyam tutmaq dünyayı tutmak. 1-her tarafa yayılmak, her yana dağılmak. 2-son derece çok olmak. dünyanı vecinə almır 1-dünyayı umursa-mıyor, dünya işlerine Qnem vermiyor. 2-lcimseyi önemsemiyor, kimseyi takmıyor, kendi bildiğini okuyor. dünyanı zindana döndərmək dünyayı zindana çevirmek, azap vermelc, eziyet etmek, hayatı zindan etmek. dünyanm aitmı üstünə çevirmək dünya-nm altını üstüne getirmek. darmadağın etmelc. düııyanın dərdi herkesin derdi, gamı, kederi. dünyanın dörd bir küncü (tərəfi, yam) dünyanm dört bucağı, dünyanın her tarafı. dünyanın gen vaxtında geniş bir zaman-da, valctin iyi olduğu zamanda, vaziyetin, dıırumun iyi olduğu zamanda. dünyanın göbəyi 1-çolc sevilen, 2-dünyanm merkezi. dünyanın götün(ü) yırtıb lc. çolc yaşh, uzun ömür sürmüş ve kumaz, işini bilen lcimse için söylenir. dünyanın gözünü çıxarıb! bak. bazarın gözünü çıxarıb! dünyanın qurtaracağında yaşamaq dün-yanın öbür başında yaşamak, çok uzak yerde yaşamak. dünyanın qurtaran yeri (yerində) dün-yanın bittiği yer (yerde), çok uzak yer (yerde).

Page 201: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

dänyanın quyruğu uzundu dünyanın ucu uzundur, insanın yaşadıkça çeşitli olaylarla ve durumlaria karşılaşabileceğini anlatır. dünyanm mahna (dünyaya) dəyər çok güzel kız, kadın, genç. dänyanın o başı dünyanın öbür başı, çok uzak yer. dünyaya dəyişmərəm bir şeye son derece büyük değer verildiğini bildiren bir ifade. dünyaya əlvida demək (etmək) ölmek. dünyaya gəimək dünyaya gelmek, doğ-mak, anadan olmak, türemek, vücut bul-mak, meydana gelmek. dünyaya gətirmək dünyaya getirmek. 1-doğurmak. 2-meydana getirmek, vücuda getinnek. dünyaya gözlərini yummaq dünyaya gözlerini kapamak, ölmek. dünyaya "sağ ol" demək dünya ile vadalaşmak, ölmek. dünyaya (dünyalara) sığmayan (sığmaz) son derece mesut, bahtiyar, mutlu olan adanı için söylenir. dünyaya gözlərini yummaq dünyaya gözlerini kapamak, ölmek dünyaya göz açandan doğduğundan beri, dünyaya geldiğinden beri. dünyaya səs salmaq dikkat çeken bir iş yapmak, meşhur olmak. dünyaya yük olmaq ölüm çağı geldiği hälde yaşamaya devam etmek, herkese ve her şeye yük olarak yaşamak. dürə tutmaq dersini, cezasmı vennek, hakkından gelmek. dürmək vurmaq yemeği el ile dürümleyip yemek. dürr kimi inci gibi, berrak, paıiak şey. dürüst etmək (eləmək) çalışır häle getir-mek, yapmak, onarmak. düşər düşməzi olar "mutluluk veya bed-bahtlık getireceği belli olmaz, uğursuzluk getirebilir" anlammda bir uyan ifadesi. düşər düşməzi var uğur veya uğursuzluk getireni vardır. düşmən baltasma sap olmaq düşmana yaramak, kendi yakınlarına düşmanların yapabileceğini yapmak.

diişmən başına düşman başına, dunımııni kötülüğünü ve vaziyetin korkunçluğunıi; büdiren bir ifade. düşmən caynağından xilas olnıaq1

(qurtarmaq) düşmanm elinden kurttil! mak. düşmən gözü çıxartmaq düşman çatlat-mak. düşmən gözü ilə baxmaq kendine düş-man olarak kabul etmek. düşmən kəsilmək düşman kesilmek, düş-man olmak. düşmən qarşısında xar oimaq düşmaıı karşısmda rezil olmak. düşmən qucağına düşmək düşmana sı-ğınmak. düşü, dolma bişi kaba davranışh kocanın veya erkek çocuğun eşe, anneye karşı kaba davranma ifadesi. düşüb çıxmış adam tecrübeli kimse, başı-na her türlü şey gelmiş kimse. düşünüb daşınmaq düşiinüp taşınmak, düşünmek, zihin yormak. düşvar olmaq zor olmak, müşkül olmak, çetin olmak. düt deyincə yemək oldukça fazla yemek. düyələk kimi yusyuvarlak, çok yuvarlak. düymə bağlamaq ağaçlarda tomurcuklar oluşmak, meydana gelmek. !

düyü tapmamış çilov (plov) dəmləyir denizde balık, olmayacak duaya amin di-yor. düyün açmaq bir problemi çözmek. düyün düşmək düğümlenmek, birbirine dolaşmak. düyün olub boğaztnda (ürəyində) qalmaq yumruk gibi içine oturmak, bir dert olup içinde, yüreğinde kalmak. düyün salmaq düğüm vurmak, birbirine dolaştırmak, düğümlemek. düyün vurmaq işleri açmaza düşürmek, işi daha da zorlaştırmak, engel çıkarmak. düyünə düşmək 1-zorlukla karşılaşmak. 2-güçlük oluşmak, hälledilememek. düyünü (düyününü) açmaq düğümünü çözmek, zor bir işin, meselenin çäresini. häl yolunu bulmak, hälletmek. düyünü açılmaq düğümü çözühnek, häl yolu, çäresi bulunmak, hälledilmek.

200

Page 202: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

düyüsün qirağa qoymaq işini elinden almak, işten uzaklaştırmak. düz gəlmək uygun gelmek, uygun olmak, miinasip olmak. düz gəlməmək uygun gelmemek. 1-münasip olmamak, denk gelmemek, arala.-rında uyumsuzluk olmak. 2-aülaşamamak, geçinememek. düz gətirməmək 1 -başarısız olmak, başa-nsızhğa ıığramak. 2-şansı yäver gitmemek. düz hərəkət etmək doğru hareket etmek. düz olmaq döğru olmak, samimi olmak, sadakatli olmak. düz vaxtmda (getmək, gəlmək, tapmaq vs.) tam zamanında, -tam vaktinde (gitmek, gelmek, bulmak vs.). düz yol seçmək bak. düz yolda olmaq. düz yoia çağırmaq (də'vət etmək, də'vət eiəmək) döğru yola davet etmek, sesle-mek.' düz yola çıxarmaq doğru yolu buimasma yardımcı olmak, ekmek kapısı açmak. düz yola getmək doğru hareket etmek, kötü yola sapmamak. düz yola qayıtmaq doğru yöla dönmek. kötii yoldan vazgeçmek, Tanrı'nın istediği. yola dönmek. düz yolda gedəbilmir şumda şəpəşıllaq (şıllaq) atır başından büyük işlere girişi-yor, gücünü aşan işlere kanşıyor. düz yolda olmaq döğru yolda olmak, doğ-ru hareket etmek. düz yolla əyri yolla her yolıvdeneyerek. düz yölla getmək döğru yolda yürümek. düzdə (düzlərdə) qalmaq kimsesiz, arka-daşsıZj yardımsız kalmak, sırdaş bulama-mak düzdə qoymaq ortada bırakmak, her şeyi-ni elinden alarak kötü durumda bırakmak. düzəliş etmək hataları düzeltmek. düzəliş vermək konuşurken yapılan yan-hşlığı düzeltmek. düzəlişi hesablamaq yanlışı hesaplamak. düzəlişi təyin etmək yanhşları düzeltmek. düzəlmişdi hər yarağı qalmışdı saqqal darağı bir bu kalmıştı, bir bu eksikti. düzgün addım atmamaq düzgün adım atmamak, hatah davranmak.

düzgün yol göstərmək doğru yol göster-mek. düzgün yola çəkmək doğru yola yönelt-mek. düzlüklə əyriliklə bak. düz yolla əyri yolla. düzü əyri görmək doğru olanı yanhş görmek, bir şeyi kasti olarak yanhş izah efrnek, iyi olan bir şeyi kötülemek. düzüb qoşınaq 1-düzenlemek, yer-leştirmek, düzene koymak. 2rkendinden uydurmak. düzün ortasında qalmaq kimsesiz, ar-kadaşsız, yardımsız kalmak, sırdaş bula-mamak.

201

Page 203: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

edam edilmək (olunmaq) idanı edilmek, ceza olarak öldürülmek, yok edilmek. edam etmək idam ohnak, ceza olarak öl-dünnek, yok etmek, ölüm cezasını yerine getirmek. edi çəkmək (demək) ağı yakmak, ağıt söylemek. ehmai etmək (eləmək) ihmal etmek, sav-saklamak, düşünmemek, önem vermemek, aldırmamak. ehsan etmək (eləmək) ihsan emıek, sevap kazanmak için büyük misafirlik vermek. ehtimal etmək ihtimal vermek, mümkün olabileceğini hesaplamak, zannetmek, ümit etmek, tasavvur etmek. ehtiram etmək (eləmək, göstərmək, qılmaq) hürmet etmek, saygı göstennek. ehtiram saxlamaq saygıda, hürmette ku-sur etmemek. ehtirasım yatırtmaq cinsel tatmine uläş-mak. ehtiva etmək ihtiva etmek, içine almak, toplamak, kavramak, kapsamak. ehtiyac duymaq (hiss etmək) ihtiyaç duymak, ihtiyacı olmak. ehtiyaca dözmək yoksulluğa tahammül etmek. ehtiyacdan çıxmaq (qurtarmaq) yoksul-lulctan kurtulmak. ehtiyacm üzü qara olsun! yoksulluğun gözü kör olsun! ehtiyat etmək (eləmək) tedbirli davran-mak, korkmak, çekinmek, sakmmak. ehtiyat görmək 1-hazırlık yapmak (bay-ram, misafirlik, düğün vs. sebebiyle). 2-ilerisi için toplamak, tedarik etmek (mal, para vs.). ehtiyatı əldən buraxmaq (vermək) tedbi-ri elden bırakmamak, her ihtimale karşı tedbir almamak. ehtiyatlı olmaq tedbiıii olmak, beklenen her ihtimale karşı tedbirli olmak, bir işi gerektiği gibi yapmak, zarar verecek bir durum için hazırhklı olmak. ehtiyatsızlıq etmek tedbirsiz davranmak, hiçbir şeyden çekinmemek, korkmamak, ciddiye almamak. ehtizaza gətirmək 1-titretmek. 2-seslendirmek, konuşturmak (saz vs.).

ehya etmək (eləmək, qıimaq) ihya etmek. 1-canlandırmak, kurmak, meydana getir-mek. 2-ramazan aymda geceyi ibadet ede-rek geçirmek. el qazanı ilə aş qaynatmaq el kazanıyla aş kaynatmak. 1-başkalarımn yaptığı işi kendi yapmış gihi göstermek. 2-başkalarmm koltuğunda yaşamak. el obadan yarımamaq yakmlarından hiç-bir fayda görmemek. elan etmək ilän etmek. 1 -herkesin duyaca-ğı şekilde haber vermek, bilgi vennek, bildirmek. 2-yayın vasıtasıyla bildirmek. 3-açmak, göstermek, bildirmek. elan vermək ilän vermek. 1-bilgi vermek, haberdar etmek, bildinnek. 2-gazete veya herhangi bij yaym organı vasıtasryla bil-dirmek. elani eşq (məhəbbət) etmək iläm aşk et-mek, aşkım, sevgisini ilän etmek. elçi düşmək dünür gitmek, bir gencin sev-diği kızı alabilrriek için kız evine gidip gelmek, kız tarafmı razı edebilmek için çalışmak, elçilik yapmak. elçi elçi üstünden gelmek bir kızı gençle-rine almak için peş peşe elçiler gelmek. elçilik eləmək dünürlük etmek, elçi git-mek, elçi sıfatıyla gidip (gelip) kız iste-mek. elə addım götür atabiləsən, elə loğma götür udabiləsən gücün yetecek bir işe başla. elə bağın elə barı olar öyle babanın öyle oğlu veya öyle annenin öyle kızı olur. elə belə 1-normal, şöyle böyle, ne iyi ne kötü. 2-baştan savma^ özensiz. 3-belirli bir gayeye hizmet etmeden, işsizlikten dolayı yapılan şey. elə belə yadma düşmək kendi isteği dı-şında hatırlamak, gayri ihtiyari aklına gel-mek. elə bil achqdan çıxıb sanki açhktan çık-mış, yemeği anormal şekilde süratle yiyen insanlar için kullanıhr. elə bil ağzma su (qavıt, qovut) ahb bir konu hakkmda konuşnıayan, sessiz kalan kimseler için kullanıhr. elə bil ağzına tüpürüb birine çok benze-yen biri için kullanılır.

202

Page 204: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

elə bil ağzında it boğuşdurur söylediği şeyler pek açık olmayan, anlaşılmayan kimseler için kullanıhr. elə bil alçaq dağları o yaradıb sanki kü-çük dağları o yaratmış, kibirli, gururlu, kasıntı kirnseler için kulianılır. elə bil arşın (cida, ilan, iynə) udub çok kasıntı insanlar için kullanıhr. elə bil arvad üstünə gəlir karşıdaki kim-senin son derece zayıf, güçsüz olduğunu düşünenler için kullanılır. elə bil at bağışladı (bağışladın) çok ihti-yaç duyulan bir şeyin verilmesi karşılığm-da söylenen memnuniyet ifadesi. elə bil ayaq daşı itibdir karman çorman yer, her şeyin birbirine kanştığı yer. elə bil aydan düşüb (gəlib) dünyadan habersiz kimseler için kullanılır. elə bil ayıya dəyirmançı dedilər hakaret ifadesi olärak söylenir. elə bil balığı suya buraxmısan sanki kuşu kafesten salıverdin. elə bil başıma bir qazan qaynar su tökdülər sanki başımdan bir kazan kaynar su döktüler, çok siniıienme, hiddetlenme bildiren bir ifade. elə bil başımda dəyirman işləyir kulakla-n ıığuldayan kimselerin lcullandığr ifade. elə bil başına däş düşür bir şeye düyulan hoşnutsuzluğu bildirir. elə bil başına daş salmışam kendisine karşı son derece kaba davranan ve kendisi-ni nefretie karşılayan kimse için Sjöylenir. elə bil bayquşdu ağzını hayra .açmayan kimseler için söylenir. elə bil behiştin bir guşəsidir çok güzel yer, güllü çiçekli yer. elə bil bir almadır (almanı) ikiyə (yan) bölünüb (bölüblər) bir elmanm yansı gibi, birbirine çok benzeyen kimseler için kullanılır. elə bii bir birinin ağzıııa tüpürüblər san-ki önceden anlaşmışlar gibi birbirini tekrar ediyorlar. elə bil birə qabığıdı çok zayıf ve ufak tefek kimseler için kullanılır. eiə bil boğazı gavahmla deşilib kaba ve yüksek sesle konuşan kimseler için kulla-mlır.

elə bil ... burnundan düşüb hık demiş burnundan düşmüş. elə bil (başına) cin vurdu aniden sinirle-nen, küplere binen insan için kullamlır. elə bil cınqınndan qoz çıxır kasmtı kim-seler için kullamlan bir ifade. elə bil çiynimdən (bir) dağ götürüldü sanki, üzerimden büyük bir yük kalktı. elə bil çöp gəlindir çok zayıf kadınlaı- için kullanıhr. elə bil çörəyi təndirdə yandı bir konuda hemen tepki gösteren kimseler için kulla-nılır. elə bil dalından qovurlar çok acele eden kimseler için küllanıhr. elə bil dalısınca atlı qovur süratle koşan, giden, hareket eden kimseler için kullam-hr. elə bil dəryada gəmisi batıb sanki deniz-de gemileri batmış, çok dertli insanlar için kullanılır. elə bil dəvədi çok uzun boylu ve büyük cüsseli kimse. elə bil dəvənin qarnı yırtılıb evde mey-dana gelen kaosu anlatan bir ifade. elə bil dəyirmana un üyütməyə gedir (gedirdi) üstü başı kirli, toz toprak içinde olan kimse. elə bil dilinə yarma sərib bir konuda hiç konuşmayan, sürekli susan kimseler için söylenir. elə bil dilini udub sanki dilini yutmuş, konuşmayan, susan kimseler için lcullanılır. elə bil dilotu yeyib çok konuşan kimseler için kullanılır. elə bil dişində qarışqa tutub açık ve anla-şılır bir şekilde konuşmayanlar için lculla-nılır. elə bil divara deyirsən sanlci duvaıia ko-nuşuyorsun! tepki vermeyen bir lcimse için kullanılır. elə bil dörd doğar kəldir çolc güçlü in-sanlar için kullanılır. elə bil dövlətli qızı kasıb evə gəlin gəlib 1-bir yerde toplanan kimselerin birbiriyle sohbet etmemesi, sessizliğin hälcim olması esnasmda kullanılan bir ifade. 2-herhangi bir şey için memnun olmayan ve sessiz kalanlar için kullamhr.

203

Page 205: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

elə bil dünya bunundu kiınseyi takmayan, kimseye saygı göstermeyen şahıslar için kullanılır. elə bil dünyanı bağışladılar (verdilər) çok arzulanan veya istenen şeyin elde e-dilmesi esnasmdaki mutluluğu, sınırsız sevinci ifade eder. elə bil dünyaya təzədən gəldim (gəimişəm) 1-tedaviden sonra kendini çok iyi hisseden kimselerin kullanığı bir ifade. 2-çok sevinince, arzulanan bir durum ger-çekleşince söylenen memnuniyet ifadesi. elə bil əl ayağını pişik yeyib gücün, kuv-vetin, takatin yok mu? elə bil əllə qoymuşdun, götürdün bir şe-yin yerini bilrnediği hälde çok kolaylıkla bulan kimselerin kullandığı ifade. elə bil əlləri bişib 1-bir şeyi elinde doğru düzgün tutamayan kimse için kullanıhr. 2-iş yapmayan insanlar için söylenen tenkit ifadesi. elə bil ətdən divar çəkilib her taraftan sarılma durumunu bildirir. elə bil ətini kəsirlər bir şeyden dolayı bü-yük azap çekenler için kullanılır. elə bil əyninə biçilib (tikilib) üzerine tam uyan elbise halckında. elə bil täla baxmışdı tahmini doğru çıkan kimseler için kullanılır. elə bil gəıııisi batıb sanki denizde gemileri batmış, çok üzgün, dertli kimseler için kullanılır. elə bil gic toxludur 1-takatsiz, zayıf ve herhangi bir rahatsızlığı olup da kafasmı sürekli sallayan kimseler için söylenir. 2-kendine sorulan sorulara kafasım sallaya-rak cevap verenlere kızgınhk ifadesi olarak söylenir. elə bil göy başına uçub çok büyük üzüntü içinde olan, moral olarak son derece kötü durumda olan insanlar için kullanıhr. elə bil göydən düşüb (gəlib) 1-sanki bu-lunınaz Hint kumaşıdır, kibirli, burnu yu-karıda, kasıntı kimseler için kullanılır. 2-çok sevilen, etrafında pervane olunan kim-se için kullanıhr. 3-dünyadan haberi olma-yan, hiçbir şeyi idrak edemeyen kimseler için kullanılır.

elə bil göydən zənbillə enib (salınıb) bak.:

elə bil göydən düşüb (gəlib). elə bil göyün göbəyi yırtıhb bu düşüb yerə kibirli, kasıntı kimseler için söylenir. elə bil göyün qarnı yırtılıb bardaktan boşanırcasma yağan yağmur için kullanık elə bil gözümdən (gözündən) pərdə gö-' türüldü birdenbire her şeyi anladım (anlä-dı), idrak ettim (etti), haberdar olmadığmı bir şeyi öğrendinı (öğrendi). elə bil ilan boğazından çıxıb çok özenii yapılan, herhangi bir yerinde kusuru olma-yan şey için kullanıhr. elə bil ilan çaldı bak. ilan çalmış kimi. elə bil ilan qovub bir şeyden müthiş bir şekilde korkup uzaklaşan kimse için kulla-

"nılır. elə bil ıldırım vurdu ani olarak irkilen, ürken, şok geçiren insan için kullanıhr. elə bil it ağzından çıxıb herhangi bir şeyin hırpalanması, zedelenmesi vs. durumunda söylenir. elə bil it yalayıb 1-ş. haddinden fazla te-miz olan bir şey için kullanıhr. 2-kötii. hoşlanmayan, iğrenilen şey için kulJanıhr. eiə bil it yeyib pişik qusub 1-nefret hissi uyandıran yemek. 2-karmakarışık yazılar olan käğıt parçası vs. elə bil iynə üstündə oturmuşam bir yer-lerde acil bir durum olduğundan dolayı mutlaka oraya en kısa zamanda gitmesi gereken birinin mecburiyet karşısında bir yerde otururken rahatsızlığmı dile getiren bir ifade. elə bil iynə (tikan) üstündə oturub son derece rahatsız ve endişeli kimselerin du-rumunu anlatmak için kullanılır. elə bil iynəsi itib çok hareketli olan, sağa sola koşuşturan kimseler için kullanılır. elə bil kasıb evinə gəlin gedir bir işe gö-nülsüz yapışanlar için söylenir. elə bil ki bizi yerdən götürübdür! sanki bize büyük iyilik yapıp hürmet göstermiştir (yerden götürmek: bir kimsenin naşım def-neünek). elə bil ki, fil burnundan düşüb çok gu-rurlanan, kibirlenen, kasıntı kimseler için kullamlan bir ifade.

204

Page 206: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

elə bil kör kişi avrädııiı döyür işini doğru dürüst yapamayanlar için söylenir. elə bil köz üstündə oturub rahatsız oian kimseler için kullanıhr. elə bil küllük sərçəsidi üstü başı toz top-rak olan çoeuklar için kullanıhr. elə bii qatır kəpəyinə boşuna emek harcı-yor. elə bil qırx qız ilə bir mağarada qaiib sanki üzerinde büyük bir yük vardır, kar-şılaştığı büyük bir problem vardır. elə bii qoduğu içində (qarnında) ölüb içine kapanık, kendi dünyası ile başbaşa olmayı seven, kimseyle ilişki kurmayan, insanlardäri kaçan kimseler için kullänılır. elə bil qotur qurbağädır çirkin ve surätsız kimselere söylenir. elə bil qurbağa gölünə daş atdılar gü-rültülü yerde amden sessizlik oluşunca söylenen bir ifade. elə bil qutuda ilan görür hoşlanmadığı, sevmediği ve görmek istemediği birisini görünce söyleneri bir ifade. elə bil lal qarğadır lafı eveleyip geveleyen ve ne dediği anlaşılmayan kimseler için söylenir. elə bil mal dengidir! kaba saba kimseler için söylenir. elə bil matı meyxanasıdı son derece kala-balık ve girip çıkamh çok ölduğu yerler için kullanılır. elə bil mətəl şəbehidir! çalışan kimselerin yanmda durarak. çahşmayan ^cimselere kızgmlık ve terikit ifadesi olarak kullanıhf> elə bil müqəvvadır sanki taşbebektir, çök güzeldir. elə bil ölü güldürəndi son derece komik kimseler için kullamlır. elə bil meşədə böyüyüb kaba, medeniyet görmemiş, kültürsüz kimseler için kullä-mlan birifade. elə bil meşədən çıxıb (gəlib) kaba, hare-ketlerini kontrol edemeyen, nazik olniayan kimseler için kullamlır. elə bil meşədən tutulub bak. elə bil meşədə böyüyüb. elə bil peyğəmbər pişiyidi kendini her-kesten üstün görüriler için söylenir.

elə bil pox üstündə qarğa oturub k. iğreti oturanlar için kullanılän bir ifade. elə bil Rüstəm'in şeyin smdırıb çok bü-yük iş mi yaptm! elə bil satın aiıb bir şeyi haddinden fazla köruyan, vazgeçmek istemeyen, kendi malı kabul eden kimse için kullanıhr. elə bil sikilmiş sıpadır k. sanki Karade-niz'de gemileri batmış. elə bil (ki) ... su ələndi sanki kurbağa gö-lüne taş attın. elə bil suya batdı birdenbire yok olan, kaybölan, sesi soluğu kesilen kimse veya şey hakkmda. elə bil suya düşmüş siçandır çok büyük korlcu düyan, irkilen, ürküntü dtıyan bir kimsenin durumunu bildiren bir ifade. elə bil şeytan dilləndirdi söylememesi gereken bir şeyi söyleyince duyulan piş-manlığı dile getiren, "sanki şeytan könuş-turdu" şeklinde bir ifade. elə bil tamaşa qabağıdır otufduğu koltu-ğtın gerektirdiği hizmeti yapamayan idare-ciler için söylenir. elə bil tulambardan çıxıbdı üstü başı kiıii insanlar için söylenir. elə bil üstümdən (bir) däğ düşdü (götü-rüldü) "sanki üzerimden büyiik bir yük kalktı" büyük bir sorumluluğtı yerine ge-tirmenin verdiği rahatlamayı bildiren bir ifade. elə bil üstümə (üstüııə) su çiləııdi kötü dtırtıma düşenlerin kullandığı bir ifade. eiə bil üstümə qaynar su caiadıiar şaş-kırilık veya hiddet bildifefı-bir ifäde. elə bil üstümə soyuq su tökdülər häyret ve şaşkınhk bildiren bir ifade. elə bil üstünə ölü torpağı səpilib uyuşuk, tembel veya kayıtsız kimseler için kulla-nılan bir ifade. elə bii üstünə soyuq su ələndi (töküldü) zor durtıma düşen, morali bozulan, umma-dığı bir şeyle karşılaşarak şaşıran kimseler için küllanılır. elə bil yaz qoduğudu o yana tez yıxır bu yana tez yıxır. durmadan sağa sola koştu-ran kimseler için kullanılır. elə bil yer boğmasıdı boyu çok kısa olan kimseler için kullanılır.

205

Page 207: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

elə bil yerdən tapmışıq çok ucııza istenen şey karşıhğında söylenir, "sanki yerden bulmuşuz". elə bil yerə girdi 1 -aniden yok olan bir şey veya bir kimse için kullamlır. 2-utanma, mahcubiyet bildiren ifade. elə bil yetimxanadır çok çocuklu evler için kullanıhr. elə bil yuxa arasında halva var başkasın-da olan bir şeyin insanın gözüne daha iyi göründüğünü bildiren bir ifade. elə bil zəkat keçisidir son derece zayıf, sıska kimseler için kullanılır. elə bil zənciri qırıb qaçıb l-"deli" anla-mmda bir aşağılama ifadesi. 2-ş. yerinde duramayan, oraya buraya koşan kinıseler için kullanılır. elə bilmək zannetmek, ümit etmek, san-rnak. elə bir o qalmışdı yersiz bir teklif edildiği, bir iş yapıldığı, istenmeyen birinin görül-düğü vs. anmda kullanılan ve memnuniyet-sizliği bildiren bir ifade. elə bu saat hemen, şimdi, tam bu anda. elə cır cılıqqahq qalsnı çok fazla abartma, abartılı konuşma anlamında. elə cır yamaq saxlasın (tapılsm) bak. elə cır cılıqqalıq qalsm. elə düyün adamdı! çok inat kimseler için söylenir. elə elə min bəhanə (yoi) ilə türlü türlü bahaneyle. elə eləmə ki, körpü qala çaym o tayında! işleri berbat etme! yollan tamamen kapa-ma! çıkış yolu bırak! bir uyan ifädesi. elə gəldi, belə getdi gelip gitmesinin sebe-bi bilinmeyen, anlaşılmayan kimseler için kullanüır. eiə giryan qalasan! böyle hep göz yaşı dökesin! elə ki, ölçürsən, biçirsən əriştə də çıxır bir kimse bir şeyi çok övünce "fazla abar-tıyorsun, çok övüyorsun" anlammda onun söylendiği değerde olmadığmı bildirmek için söylenir. elə söz de ki yetkini duran yerdə kalları tökülməsin çirkin, tuhaf şeyler konuşan kimseler için kullanıhr.

elə söz deyir bişmiş toyuğun gülməyl-gəlir uygunsuz, rahatsız edici sözler sajf eden kimseler için söylenir. elə yerə çatdı (çatmışdı) ki . . . bak. o yerə çatdı (çatmışdı) k i . . . elədən belədən danışmaq sağdan soldaw konuşmak. eləsi qismət olsun ki, qapında it pişiyə. ehtiyacm olmasın körü, rezil bir geline (eşe, çocuğa) rastlayasm. eli ağlar qalmaq ölmek, hayatını kaybet-mek. eli ayrı, köçü ayrı bak. heçi ayrı, köçü ayrı. elin dilinə düşmək (salmaq) dillere dü-şürmek, meşhur etmek. elin dinazmdan çıxmaq olmaz gelenek ve göreneklere, adetlere karşı gelinmez. elmi qabaq görənlik geleceği ilmi olarak tahmin etme gücü. emal etmək imal etmek, yapmak, hazırla-mak, hazır häle getirmek. en salmaq 1-serilip oturmak, kendi evin-deymiş gibi rahat rahat otumrak. 2-çok şişmanlamak. enə vermək 1-şişmanlamak. 2-enine bü-yümek, enine genişlemek. eni boyunu basmaq aşırı derecede şiş-manlamak. eni ilə uzunu bir olmaq aşırı derecede şişmanlayarak yuvarlak bir şekle gelmek, çok şişmanlamak. eni uzununu basır aşın derecede şişman kimseler için kullanıhr. enindən danmdən kəsmək etrafmı sar-mak, kıskaca almak, etrafmı çevirmek. eninə uzununa ölçmək 1-işsiz güçsüz, boşu boşuna, herhangi bir maksadı olma-dän öylesine gezmek, dolaşmak, voha at-mak. 2-sopayla vs. ile dövmek. eninə yeyib uzununa gəzmək çahşmadan para hareamak, babasınm, annesinin vs. parasıyla gününü güm etmek. enini uzununu görmək her şeyini bilrnek. erkək eşşəyə qoduq saldırmaq çok sert, çok güçlü, çok kuwefli, çok sağhkh ol-mak. erkək tükəzban erkek tabiath, erkek gibi davranan kadin, kız, erkek fateaa.

206

Page 208: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

erkəksən də baiala (doğ), dişisən də balala (doğ) ben ne diyorsam o olacak, ne olursa olsun benim dediğimi yapmalısm. erkən olmaq henüz çok erken olmak, vakti gelmemiş olmak. Erməni eşşəyi kimi işləmək geceli gün-düzlü bedavaya çalışmak. Erməni kəndində hamam burqusu? müslüman mahallesinde salyangoz mu satılır? uygunsuz ve yersiz iş yapanlar için söylenen bir ifade. Erməni yastığı çok şişman kimse. Erməniyə koxa dedilər çuxasını özgəyə götürtdü liyakatsiz insana değer verirsen kendini halt sanar. eşitməməzliyə vurmaq bak. özünü eşitməməzliyə vurmaq. eşiyə atmaq dışarı atmak, çıkarıp atmak, fırlatmak. eşiyə çıxmaq 1-ortaya çıkmak, görünmek. 2-dışarıya çıkmak. 3-tabii ihtiyacmı, tuva-let ihtiyacım gidermek. eşiyə getmək 1-tuvalete gitmek, tuvalet ihtiyacını gidennek. 2-dışanya çıkıp git-mek. eşiyə salmaq dışan atmak, kovmak. eşq işrət etmək (eləmək) işret etmek, ha-yatını yiyip içmekle geçirmek. eşq oduna düşmək (yanmaq) aşk ateşine yanmak, äşık olmak, sevmek. eşq yetirmək sevmek, äşık olmak, vurul-mak, tutulmak. eşqbaziıq eiəniək çapkınlık etmek, çap-kınhkla meşgul olmak, kadınlan tavlamaya çalışmak, kadmlarla sevişmek, kadınları güya äştk olduğunu söyleyerek kandırmaya çalışmak. eşqə düşmək (tutulmaq) aşka düşmek. 1 -äşık olmak, sevmek, tutulmak, 2-bir şey için haddinden fazla heveslenmek, ele ge-çirmek, sahip olmak, kavuşmak istemek, arzu etmek, istemek. eşqə gəlmək aşka gelmek, coşmak, ilham gelmek. eşqə giriftar (mübtəla) olmaq aşka düş-mek, sevmek, vuruhnak. eşqə salmaq aşka düşürmek, sevmesine, äşık olmasına sebep olmak, kendine bağ-lamak.

eşqi cuşa (tuğyana) gəlmək çok heves-lenmek, coşmak, heyecanlanmak. eşqi topuğuna vurmaq ş. delicesine sev-mek, vurulmak. eşqinə düşmək 1-äşık olmak. 2-bir şeyi elde etmeyi çok istemek, onun arzusuyla yanmak. eşqnamə oxumaq aşk ilän etmek (genelde menfı anlamda). eşşək gəlib eşşək getmək eşek gelip eşek gitmek, kaba ve yeteneksiz kimseler için söylenir. eşşək həmin eşşəkdir, çulunu dəyişib yapısı değişmeyen, sadece dış görünüşü değişen kimseler için kullanılan aşağılama ifadesi. eşşək kimi inatçı, kaba, düşüncesiz. eşşək nə bilir cüməaxşamı (döşək) nədir? bak. eşşək nə bilir xoşaf (zəfəran plov) nədir? eşşək nə bilir xoşaf (zəfəran plov) nədir? eşek hoşaftan ne anlar, anlayışı kıt, ahmak, iyi ile kötüyü birbirinden ayırt edemeyen adam için söylenir. eşşək nə bilir xurmamn dadını bak. eşşək nə bilir zəfəran (plov) nədir. eşşək sudan gələnəcən (gələnə qədər) eşek sudan gelinceye kadar, uzun müddet. eşşək şuxluğu eşek şakası. eşşəklik eləmək eşeklik etmek, aptalca ve kabaca davranmak, terbiyesizce hareket etmek. eşşəyə gücü çatmayıb, palanı tapdamaq bak. eşşəyi qoyub, palanından yapışmaq (palamnı döymək, tapdamaq). eşşəyə tərs mindirmək rezil kepaze et-mek. eşşəya yonca gülü baş ağrısı gətirər bak. buğda çörəyinin buynuzu var. eşşəyi palan tutan kimi (tutur) kin. biri-nin sahip olduğu bir şeyin kendisine ya-kışmadığını bildiren bir ifade. eşşayi qoyub, palaııından yapışmaq (palamnı döymək, tapdamaq) k. eşeğe güçü yetmeyip semerini dövmek, asıl suçlu yerine başkasım cezalandırmak, suçu işle-yenin değil de gücü yettiğinin yakasından yapışmak.

207

Page 209: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

eşşəyim ölmə yonca bitincə, yonca bitmə eşşəyim ölüncə boş vaatler verildiğini bil-diren bir ifade. eşşəyim ölüb, başı qızıldı öldükten sonra değersiz birine gereğinden fazla değer ve-rilirse söylenir. eşşəyimin qurd dayısıdı birine karşı son derece yaltakea davranışlar sergileyen biri-ni görüp onun kim olduğunu öğrenmek isteyen birine karşı, kendisine kuyruk sal-lanan kimsenin verdiği cevap. etibar etmək (göstərmək, qılmaq) itibar etmek, inanmak, itimat etmek, güvenmek. etibar qazanmaq itibarı artmak. etibardan düşmək 1-değerini, nüfuzunü, itibarını kaybetmek,:.2-artık muteber olma-mak, itibar edilmemek, kendine güvenden mahrum olmak. 3-güeünü, tesirini kay-beünek (belge). etibarı qalmamaq bak. etibardan düşmək. etibarı olmaq 1-inamlmak, başkalarınm yanırıda değeri olmak. 2^sağlam olmak, dayanıklı olmak. etibarını itirmek bak. etibardän düşmək. etibarlı əllərdə olmaq güvenilir ellerde olmak, itimath ellerde olmak. etibarlı olmaq sözünde dunnak, güvenilir olmak. etibarh saymamaq geçerli kabul etme-mek. etibarsız çıxmaq verdiği sözü tutmamak, vaadini tutmamak, vefasızhk göstermek. etiqad bəsləmək (etmək, eləmək). yürek-ten inanmak, desteklemek. etiqad tapmaq inanmak. etiqadı olmamaq inanmamak. etimad etmək itimat etmelc, inanmak, gü-venmek, bel bäğlamak. etimad göstərmək itimat gösterınelc. etina etmək (eləmək, qılmaq) önem ver -mek, ehemmiyet vermek, dikkat etmek. etina etməmək önem vermemek, dikkat etmemek. etinasıziıq etmək (göstərmək) birini ö-nemsememelc, değer vermemek, talcmär malc, umursamamalc.

etirai' etmək (eləmək) itiraf etmek, süçu-nu, günahını kabullenmek, yüklenmek, tasdik etmek, onaylamak. etiraz etmek karşı çıkmak, itiraz etmek, kesin olarak memnuniyetsizlik bildirmek. ev açmaq (qurmaq) kendine ait ev kur-nıak, yuva kurmak ev bizim, sirr bizirn kendi aramızdır, bir başkası yoktur ki! ev dolusu 1-çok, fazla. 2-gürültülü ses. ev eşik düzəltmək ev kurmak: ev (evdən) eşikdən iraq kötü bir olay üze-rinde konuşurken "Tanrı esirgesin, Allah buralardan uzak etsin" änlammda bir düek ifadesi. ev eşiksiz qalmaq herhängi bir sebeple evi yıkflmak, tahrip olmak. . ev kişnəyir evfn son derece soğük olduğu-nu bildirir. ev qahb əyriyə, həm yeyə həm səyriyə iş öylesine takıhp kalmış ki, kendi bildiğini okuyor. ev olmaq evlehmek, aile, yuva kurmak, ev bark sahibi olmäk. ev tikmək 1-çok büyük iyililc yapmak. 2-ev yapmak, ev.inşa etmek. ev tökmək ev temizliği yapmalc, evin her tarafını silip süpürmek, temizlemek, te-mizleyip yeniden düzenlemek. ev yıxmaq ocak yıkmak,. bedbaht etmelc, mutsuz etmek. ev yiyəsi olmaq evin büyüğü, sahibi ol-mak. evdarlıq etmək 1-lcendi ailevi jşleriyle uğraşmalc. 2-ailesine düşkün, ailesini seven adämın häli, aileye duşkünlük. evdə bişməyib, qonşudan gəlməyib bir şeyi bilmemek anlamında, äslında tenlcit ifadesi olarak "bir sahada kültürsüz, bir lconuda bilgisiz" olmayı ifade eder. evdə xoruz bayırda (çöldə) fərə (toyuq) dışarıda sesi çıkmayan; ancak evde terör estiren lcimse. evdə idarası olmamaq çok fakir olmalc. evdə qalmaq evde kaimak, evlililc çağı geldiği hälde kocaya varmamalc. evdən çıxmaq evi terk etmek, aileden kü-süp, gitmelc.

208

Page 210: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

evdən gəlmək pay getirrhek, eliride bir şeyle gelmek, bir şey ğetirmek. evdən iraq kötü bir şey olduğunda ve on-dan bahsederken onun evden uzak olması-nı arzu eden bir ifade. evdəu qaçaq düşmək eve gelmemek, ba-şmı ahp evden gitmek. evə qoymamaq eve almamak, eve bırak-mamak, eve gelmesine izin vermemek, eve almamak. evi abad! (abadan!) evin şen olsun! yapı-lan bir iyiliğe karşı söylenen teşekkür ifa-desi. evi başraa götürmək bağırıp çağırmak, yüksek sesle konuşmak. evi başına uçmaq (uçülmaq) ağır bir fe-läketle karşılaşmak, feläkete uğramak, bedbaht olmak. evi bərbad (viran) oimaq bak. evi başına uçulmaq. evi bərbad olmuş! ocağı sönmüş! kargı-ma, ilenme, beddua ifadesi. evi cin yatağına dönmək bak. evi xaraba qalnıaq. evi çöl olmuş bir ilenme ifadesi. evi dağılraaq 1-kendinden sonra ocağını devam ettirecek kimseleri kalmamak. 2-evde yaşayanların.her biri bir tarafa gitmek ve ocak sahipsiz kalmak. evi dağıimış (viran olmuş) bedbaht, za-vallı, feläkete uğramış. evi elçi üzü görməmək kızı evde kälmak. evi xaraba qalmaq 1-ölmek ve ocağı da-ğılmak. 2-evinde.kimseler yaşamemak. evi yanan mənəm, əli kösövlü sən!? eVi yanan ben, faydalanan da sen mi olacak-sın!? evi yıxılmaq feläkete uğramak, ağır ve üzücü bir durunila karşılaşmak, feläketle karşılaşmak. evi yıxılmış.l-bir beddua ifadesi. 2-bazen birine hitabet şekli. evi (evin) yıxılsm ocağı (ocağın) sönsün! bir beddua ifadesi. evin abad olsun! bak. evin abadan!. evin abadan! eviniz şen olsun! ocağmız var olsun! iyiliğe, hürmete karşı teşekkür ifadesi.

evin şən olsun eviniz şen olsun, evinden mutluluk eksik olmasm. . evin sirrini bayıra çıxartmamaq evin sırrını dışanya taşırmamak, kimseye bil-dirmemek. evin tikilsin kendi yüzünden zarara uğra-yanlara, beläya düşenlere söylenen bir ten-kit ifadesi (bazen itiraz, hoşnutsuzluk ifa-desi olarak da kullanıhr). evin yıxılsın! ocağm sönsün! bir ilenme ifadesi. evində bayquş (bayquşlar) banlamaq evinde baykuşlar ötmek. l-feläketle karşı-laşmak ve ocağı sönmek. 2-karşılaştıklan kötü olaylar sebebiyle evinde artık kimse-ler yaşamamak. evində çırağı keçmək en sevdiği kimseyi kaybetmek. evində dinclik tapmamaq evinde rahat yüzü görmemek. evində ev törəsin oğlun olsun ve evlenip kendine yuva kursun senin de ocağmm sayısı çoğälsm. evinizdə həmişə toy bayram olsun evi-nizden mutluluk eksik olmasm, gününüz hep şen geçsin. evində həşirinə yetən olmasın imdadına gelecek kimsen olmasm. evində ocaq yanmamaq ocağı sönmek, neslini devam ettirecek kimsesi kalmamak. evində ocaq yanmasın ocağm sönsün, senden sonra evinde bäykuşlar tünesin. eviiıdə ocaq yansın ocağın sönmesin, nes-lini devam ettirecek çocuklarm olsun. evində yoxdu urvalıq, könlündən keçir kəndxudalıq bak. axufda yatıb sultan Məcid yuxusu görür. evindən qaçaq düşmək herhangi bir se-bepten dolayı ailesinden uzaklaşmak, baş-ka yerde yaşamak. evindən Iaylay səsi eşidilməmək eşi veya gelininin, oğlunun çocuğu olmamak, bebek yüzüne hasret kalmak. evindən şadhq kəsilməsin! ocağınızdan sevinç eksilmesin! eviııə əzrayıl dadanmaq evinde peş peşe ölüm olayları meydana gelmek. evinə qonaq gedəndə bir ovuc torpaq oiub düşür adamm ayağınm altma son

209

Page 211: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

derece misafirperver, hürmetkär kimseler için kullamhr. evinə od düşmək evinin en sevgili kimse-sini kaybetmek. evinə talan düşmək ocağı yağmalanmak. evinə vay şüvən düşmək evden ölü çık-mak, evindekilerden birisi vefat etmek. evini eşiyini sel aparmaq malmı mülkünü kaybetmek, nesi varsa mahvolmak. . evini yıxmaq ocağmı söndürmek, kötü yola düşürmek, belälı bir işe bulaştırmak, başına belä gelmesine vesile olmak. evinin çırağı keçmək evinin direğini kay-betmek, evinin en kıymetli şahsiyetini kaybetmek (genelde erkek). evinin qapısı açılmasın evinde baykuşlar tünesin. evinin qapısı (həmişəiik) bağlanmaq ocağı sönmek, yurdu yuvası dağümak. evlənəndə yadmdan çıxar ş. büyüyünce unutursun. evli eşikli olasan evlenip ocak kurasm, bekär birine söylenen alkış. evsiz eşiksiz qalmaq evini barkını kay-betmek. eyb tutmaq kusur bulmak. eybəcər dona bürünmək (girmək) acayip olmak, acayip şekle bürünmek, nofmal görünüşünü yitirmek. eybəcər görünmək acayip görünmek. eybi açıimaq kusuru ortaya çıkmak, kaba-hatinin üzerindeki perde açılmak. eybi yox (yoxdur) zararı yok. 1-memnuniyetsizlik, hoşnutsuzluk bildirir. 2-zararı yok, boş ver, üzülme anlamında (te-selli bildirif). eybinə gəlmək tuhafma gitmek, ayıp kabul etmek, utanmak, mahcup olmak, sıkılmak. eybinə kor olmaq kendi kusurunu, ayıbını anlayıp, büip utanmak, mahcup olmak. eybini örtmək kusurunu kapatmak. eybini üzünə demək kabahatini yüzüne demek, bir şahsm kusurunu hiç çekinme-den yüzüne karşı söylemek. eygiliyə çıxmaq rahata ermek, sıkmtıdan kurtulmak. eyham atmaq (etmək, vurmaq) kinayeli söz söylemek, üstü kapah söz söylemek, işaret etmek.

eyhammı başa düşmək işaretini anlamak. eyhamını cavabsız qoymaq işaıetine ce-vap vermemek. eyhamla danışmaq (demək) konuşurkeıı üstü kapalı, iki anlamlı sözler sarf etinek, üstü kapalı sözlerle işaret ederek konuş-mak. eyib açmaq birinin kusurunun, käbahati- | nin üzerindeki perdeyi kaldırmak. J eyib də olsa söylenmesi, açılması ayıp kabul edilen bir şey söylendiği zaman, j hürmet ve nezaket gayesiyle kullanılan ifade. eyib etməz (eləməz) bak. eybi yox(dur). eyib etmək utandırmak, ayıp sanmak, ku-sur bümek, kabul etmek. eyib içində olmaq çok hatalı, kusurlu, davranmak, yanhşhklar içinde olmak. eyib olsuıı! ayıplar oisun! azarlama, kma-ma ifadesi. eyibini açmaq kabahatini ifşa etmek, açıp kusurunu göstermek, herkese bildirmek. eyni açılmaq durumu iyileşmek, keyfi yerine gelmek, yüzü gülmek, sıkmtısı, ga-mı gitmek. eyninə deyil umurunda değü, takmıyor, etkilenmiyor. eyniııə gəlməmək (girməmək) takmamak, käle almamak, etkilenmemek. eyrəti birovuz zayıf, sıska. eyş etmək keyiflenmek, yiyip içip eğlen-mek. ezam edilmək (olunmaq) görevli yolian-mak, belirli bir iş veya emri yerine getir-mek için bir yerden başka bir yere gönde-rilmek, yoilanmak.-ezam etdirmək göreve yollatmak. ezam etmək görevli yollamak, belirli bir işi veya emri yerine getirmek için birini bir yere yoilamak, göndermek.

210

Page 212: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

əbaıu yellatmək caka satmak, kasmmak. əbədi istirahət evi (istirahətgah) mezar. əbədi məşəl 1-daimİ olärak yanan, hiç sönnıeyen. 2-yol gösterici önder, daimi olarak mürşitlik eden devlet hadimi. əbədi susmaq ölmek, ruhunu teslim etmek. əbədi sükut (yuxu) ölüm. əbədi (əbədiiik) yuxuya getmək bak.. əbədi susmaq. əbədi zülmətə bürünmək 1-öbür dünyaya gitmek, ölmek. 2-gözleri kör olmak. əbədilik getmək 1-ölmek. 2-bir yere bir daha dönmemek üzere gitmek. əbədilik vidaiaşmaq ebedi olarak ayrıl-mak. əbədiyyətə qovuşmaq ölmek. əbəni tutmaq 1-oyun oynarken ebeyi kapmak. 2-futbolda kaleyi savunmak. 3-duruma häkim olmak. 4-koz elde etmek, ipleri eline almak. əbəs həyəean keçirmək boşuna heyecan-lanmak. əbəs şübhə keçirmək boşuna şüphelen-mek. əbəs yerə əlləşmək böşuna uğraşmak. əbəs yerə xərcə düşmək boşuna masraf etmek. əbəs yerə qışqırmaq boşu böşuna bağırıp çağırmak. əcəb adamdır garip adamdır, ilginç biridir. əcəb eləmək kn. iyi etmek, yapmak. əcəb eləmişəm (eləmişsən) iyi ettim (ettin) anlammda. əcəb işdir çok şaşırtıeıdir, h&yret verici şeydir. əcəb ki iyi ki, iyi oldu. əcəb oldu iyi öldu, öyle de gerekliydi. əcəl badəsini (camını, şərbətini) içmək ecel şerbetini içmek, ölrriek, ruhunu teslim etinek. əcəl camı ölüm, ölüm şerbeti. əcəl girləmək (hərləmək) eceli gelmek, ölüm vakti gelmek, ulaşmak;

əcəl köynəyi kefen. əcəl təri basmaq ecel teri dökmek. əcələ etmək acele etmek, çabucak bir şeyi yapmaya çalışmak. əcəii çatmaq (gəlmək, tamam olmaq, yetmək) bak. əcəl girləmək.

əcəii ilə (əcəllə) oynamaq;hayatıyla oyna-mak, korku. nedir bilmemek. əcrini çəkmək cezasmı çekmek. əçə vəçə soruşmaq bütün ineeliklerine kadar sormak. əda çıxartma! dalga geçme! oyun oyna-ma! əda çıxartmaq 1-taklit yapmak. 2-hoşa gitmeyen tavırlar sergilemek. əda gətirmə! bak. əda çıxartma! əda satmaq naz satmak, nazlanmak. ədabazhq eləmə! bak. əda çıxartma! ədalət etmək insaflı davranmak, insafla hareket etmek. ədalətli olmaq adaletli olmak, adil dav-ranmak. ədası yerə göyə sığmamaq çok kasmmak. ədavət aparmaq düşmanlık etmek, düş-manea davranmak. ədavət bəsləmək kin beslemek, düşmanca hisler duymak. ədävət doğmaq (düşmək, qalxmaq) arada düşmanhk oluşmak, düşmanhk yaranmak, hasımlık meydana gelmek. ədavət doğurmaq düşmanhğa, kine sebep olmak, düşmanhk yaratmak. ədavət etmək düşmanca hareket etmek, düşmanlık yapmak. Ədavət salmaq araya düşmanhk sokmak, birbirine düşman eünek, birbirine düşür-mek. ədd etmək es. sayı saymak, hesaplamak. ədə düdədə saxlamaq son derece ihtimam göstermek. ədəb ərkan görmək terbiye ve nezaket kurallarma uymak. ədəb gözləmək ahläk, terbiye, hürmet ve nezaket kurallarma uymak. ədəbaziiq etmək (eləmək) 1 -nazlanmak, naz yapmak. 2-taklit yapmak. 3-yersiz bir şekilde inat etmek. ədəbi qırıllatmaq okuma yazması olma-yan veya az olan kimse edebi konuşmaya çahşmak. ədnalıq etmək alçaklık etmek, rezillik etmek. əfci əfci danışmaq anlamsız laflar etmek, boş sözler etmek.

211

Page 213: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

əfğan çəkmək (etmək, eyləmək, qılmaq) kl. feryat etmek, figan etmek. əfğanə gəlmək bak. əfğan etmək. əfi baxışlı kl. ihtiraslı, cazibeli bäkışlı. əfi ilan kimi fısıldamaq bak. əfı ilana dönmək. əfi ilana dönmək son derece hiddetlen-mek, sinirlenmek. əfıl əfıl əsmək tir tir titremek. əfsus etmək (eləmək) hayıflanmak, teessüf eünek. əfsuslar olsun ki! yazık! ne yazık ki! ha-yıflanma, üzüntü, bildirir". əfşan etmək serpmek, saçmak, dağıtmak, dökmek. əfv edərsiniz (ediniz) bağışlaym, özür diliyorıım anlamında. əfv etmək affetmek. 1-suçunu bağışlämak. 2-özürlü kabul etmek. əfv olunmaq suçu bağışlanmak, •affedil-mek. əfzun etmək (eyləmək, qılmaq) artırmak, daha da çoğaltmak. əfzun olmaq artmak, çoğälmak. "əh neynim" həbi atmaq kayıtsız kalmak, dünya umurunda olmamak. əhatə etmək 1-etrafmı sarmak, çevrele-mek, kaplamak. 2- kavramak, kapsamak. əhatəyə almaq bak. əhatə etmək. əhd bağlämaq anlaşma yapmak, kararlaş-tırmak, birbirine söz vermek. əhd bağlanmaq anlaşma sağlanmak, kara-ra almmak. əhd etmək (eləmək) söz vermek, yemin etmek. əhd qılmaq kl. söz vermek, yemin etmek. əhd peyman bağlamaq (etmək) birbirine görkemli bir şekilde söz vermek, anlaşmak. əhddə durmamaq vaadini yerine getir-memek, sözünü tutmamak. əhdə vəfa etmək verdiği sözü üıtmak, vaa-dini yerine getirmek, yeminine sadık kal-mäk. əhdi gözündə qalmaq arzusuna ulaşama-mak. əhdi kəsilmək çok yorulmak, gücünü, kuwetini yitirmek.

əhdi (əhdini) qırreıaq (pozınaq. sındırmaq) sözünü tutmamak, vaadini ' yerine getirmemek. əhdi peyman bağlamaq birbirine bir ko-nuda söz verffiek, bir konüda anlaşmäk. əhdi üzünə gülmək niyeti ve äht ettiği şey gerçekleşmek, niyetine ülaşmak. əhdindən dönmək (keçmək, qaçmaq) sözünü tutmamak, vaadini yerine getirme-mek. əhdinə çatmaq (yetmək) arzusuna ulaş-mak. əhdinə çatmamaq (qovuşabilməmək) arzusuna ulaşamamak, gayesi yanm kal-mak. əhdinə çatmasın bir beddua ifadesi. əhdihə vəfa eləmək (etmək) ahde vefa etmek, vefalı olmak, sözünü tütmak. əhdinə vəfasız çıxmaq vaadini unufmak, verdiği sözü tutmamak. əhdihi ürəyində qara torpağa aparmaq gayesine ulaşamadan ölınelc, arzusuna ka-vuşamadan hayatım kaybetmek. əhədi alınmaq 1-takati kesilmek. 2-her

.şeyini kaybetmek. 3-büyük ıstıraplarla ve eziyetlerle karşılaşmak." əhədi kəsilmək (üzülmək) çok yorulmak, gücü, kuvveti gitrhek, takati kesilmek. əhədini kəsmək (üzmək) 1-gücünü tama-men bitirmek, çok yormak, çok şiddetli etlci eünek. 2-öldürmek. əhəmiyyət kəsb etmək (qazanmaq) e-hemmiyet kazanmak, dikkat çekmek, göze çarpmak, önemsenmelc, değer lcazanmak. əhəmiyyət vermək ehemmiyet vermek. çok gerekli, çok önemli" oldüğunu kabul ederek dikkate almak. əhli hal hälden anlayan; başkalarının der-dinden haberdar olan; onlärm yardımına lcoşan. əhliyətdik eləmək yardım etmek, destek olnialc. əhsən demək (oxumaq) aferin demek, beğenmek, hoşlanmak, nıethetmek. əhval biimək (sormaq, soruşmaq, tutmaq) halini sormak, vaziyetihi öğren-mek, durumunu sormak. əhval pürsan olmaq hälini hatırını sor-mak.

212

Page 214: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

əhvalı bulanmaq (qarışmaq, pozulmaq) 1-keyfı kaçmalc, morali bözuhnäk, üzül-mek, kederlenmek. 2-hastalanmak; hastah-ğı daha da kötüleşmek. əhvah zibil dadmaq morali bozuk olmak; əhvalma soğan doğramaq bak. kefinə soğan doğramaq.. əhvähm dəyişdirmək (pozmaq) keyfini bozmak, moralini bozmak, neşesini kaçır-mak, kederlendirmek, düşünceye sevk et-mek. əhvahnı sormaq halini hatmnı sormak. əhvalpürsan olmaq haber almak, durumu öğrenmek. əhvalpürsanhq etmək birbirinin durumu-nu öğrenmek, hahnden haberdar olmak. əxz etmək almak, kabul etmek, ahp benim-semek. əxz olunmaq ahnmak, kabul edilmek. əjdaha kimi... çok kuvvetli, büyük, hey-befli, korku nedir bilmeyen, cesur şahıslar için kullanıhr. əkəc əkəc danışmaq büyük laflar etmek, kibirlik sözler söylemek. əkəndə yox, biçəndə yox, yeyəndə ortaq qardaş hazıra konan insanlara söylenen bir ifade. əkib biçmək 1-ekip biçmek, tarlada ekin ekmelc ve biçmek, ürün lcaldırmak. 2-hemen karar vermek ve uygulamak. 3-kendi kendine karar vermek. əkin tərsə bitmək emeği heder olmak. əkini binli bərəkətli olma,q ürünü bol olmak, lcazancı bol olmak. . ^ əkiz doğulmaq ikiz olmak. əkiz yaranmaq birbirine çok benzemek, ikiz dünyaya gelmek. əks etdirmək yansıtmak, açık bir şekilde göstermek, ifade etmek. əks etmək yansımak. 1-düz ve parlak bir yüzeye çaıparak yansımak. 2-düz ve parlak bir zemin üzerine düşerek görünmek. əks olunmaq yjansıtılmak, açık bir şekilde gösterilmek. əks surətdə.(təqdirdə) aksi takdirde, eğer öyle olmazsa, göz önüne alınmadığı, söy-lendiği, gösterildiği gibi yapümadığında, aksine olursa, eğer böyle olmazsa, başka

şekilde olursa, aksine hareket edilirse, yok-sa anlamında. . əksin çörək üstünə vursan, ac it də yeməz çok çirkin (kimse), ucube. əksinə getmək aksi davranmak, zıddına hareket etmek, düşmanhk yapmak. əksini almaq lcn. fotoğrafını çekmek. əksini tapmaq aksini bulmak, yansımak, yanşıtılmak, açık bir şekilde gösterilmek. əqd edilmək (olunmaq) bağlanmak, bir konuda imza atılarak anlaşma yapılmak. əqd etmək bağlaşmak, anlaşma yapmak. əqd olmaq nikäh layılmak. əqəliyyətdə qalmaq azınhkta kalnıak, azmhk teşkil etmek. əqidə sahibi 1-düşünce, fikir, akıl sahibi. 2-inanç sahibi. əqidəsi xaräb alcidesi bozuic, inancı bozuk olan kimse. əqidəsi olmaq inancı olmak, ülküsü olmalc. əqidəsini söyləmək inancmı, fikrini, üllcü-sünü söylemek, bildinnek. əqiq kimi iri, tane tane ve parlak. əqim olmaq akim olmak, doğurmalc lcabi-liyetini yitinnek. əqrəb əqrəb üstündə saatin tam on iki olduğunu gösteren ifade. əqrəb kimi sancmaq diliyle sokmalc, a-zarlamalc. əl açmaq 1-zor kullanmalc, vunnaya kal-lcışmak, el kaldırmak, vuracak olmak. 2-müracaat etrnek, başvurmak, istemek. 3-el açmak, yalvanp rica etmelc, dilennıek. əl altdan vermək gizlic.e vermek. əl altmca (altından) gizlice, gizli bir şe-kilde, lcimseye bildirmeden. əl altında 1-hazır, amade. 2-yanmda, ön-derliği alünda. əl aitından çıxmaq ustanm eli altmda öğ-renmek. əl aparmaq el uzatmak, el atmak. əl ataşa düşmək ne yapacağını şaşırmak, ne.yapacağını bilememelc. əl atıb güdüldə yarmasına! son ümididir! son çareye başwranlar için söylenir. əl atmaq el atmak. 1-teşebbüs etmek, gi-rişmek. 2-yararIanmak, tatbik etmek, mü-racaat eünek, başvurmak. 3-elini uzatmalc.

213

Page 215: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

'4-sataşınalc, taciz etmek, tecavüz etmek • istemek. əl ayağa dolaşmaq engel olmak, mäni olmak. əl ayağa düşmək 1-yalvarmak, yakarmak, yalvanp ricada bulunmak. 2-bir işi acele yapmaya çalışmak, eli ayağma dolaşmalc, aceleyie bir şeyler yapmaya çälışmalc ve bundan dolayı şaşn-mak. 3-teläşa kapılmak, heyeeanlanmak, ne yapacağım şaştrmak. əl ayäğa gəlmək bir işi hemen yapıp bitir-mek. əl ayağa qalmaq başkasmın yardımma muhtaç duruma gelmek, fiziki gücü kay-bolmak. əl ayağa salmaq 1-heyecanlandırmak, ortahğı velveleye vermek, herkesi ayaklan-dırmak. 2-yalvartmak. əl ayağı bağlı olmaq eli kolu bağlı olmak, bir iş yapamamak, çaresiz olmak. əl ayağı bir yerə yığıimaq 1-evlenmek. 2-toparlanmak. əl ayağı boşalmaq hevesi kaçmak, şevki kaybolmalc, bir iş yapamamak, çalışma şevkini kaybetmek. əl ayağı buza dönmək 1-el ve ayaklarmda can kalmamalc. 2-elleri ve ayakları soğu-mak, soğuktan donmak. əl ayağı düz eli ayağı düzgün. 1-normal, güzel olan kız veya çocuk. 2-doğru, dürüst kimse, terbiyeli, ahläklı, namuslu. əl ayağı əsmək (korkudan) eli ayağı titre-mek, çok korkmak. əl ayağı kol kosa vermək kendini heläk etmek, çok çaba sarf etmek. əl (əli) ayağı qurıımaq (sustalmaq) 1-zayıflamak, takatten düşmek. 2-ölüm anı yaklaşmak, hevesi kaçmak. 3-kol kanadı kırılmak, bir şeyi yapma meyli, ilgisi azal-mak. əl ayağı soyumaq 1-hevesi kırılmak, artık üzerinde'çalıştığı şeyi yapmak istememek, çahşmak istememek. 2-bir şeyi yapacak morali kalmamak. 3-ölümü yaklaşmak, ölmek. əl ayağı titrəmək eli ayağı titremek. 1-korku veya soğuktan titremelc. 2-zayıflık, ihtiyarlılc veya hastahk yüzünden elleri ve ayakları titremek.

əl ayağı orağa vermək bak; əldəıı ayaqdan getmək. əl ayağı tutmaq iş yapacak durumda ol-mak, gücü lcuvveti henüz yerinde olmalc. əl ayağı tutmamaq 1-iş yapacak durumda olmamak. 2-çahşma hevesi ve isteği ol-mamak. əl ayağı üzüimək ümidi kesilmek, çaresiz kalmak, mahrum olmak, elinden lcaçırmak, kaybetmek. əl ayağı yerdən göydən üzülmək bak. əl ayağı yerdən üzülmək 2. anlam. əl ayağı yerdən üzülmək I-ümidi her ta-räftan kesilmek. 2-hayretler içinde kalmak, hayretten donup kalmak. əl ayağı yerə yapışmaq hayret etmek. ə f ayağına döşənmək (düşmək, tökülmək) yalvarıp yakarmak, önünde diz çökmek, eğilmek. əl ayağını bağlamaq hareket etmesine engel olmak, hareketsiz kılmak. əl ayağmı bir yerə yığmaq 1-evlendirmek. 2-(insanlan) bir araya getinnek, bir yere toplamak. 3-işi düzene sokmak, rayına oturtmak. əl ayağmı dağıtmaq acele etmek. əl ayağım düzəltmək kendine çeki düzen vermek. əl ayağını it yeyib? elin yok mu? neden böyle beceriksizsin? əl ayağını itirmək 1-kendini kaybetmek, ne yapacäğıriı bilmemek. 2-korkuya kapıl-mak, korkudan ne yapacağmı şaşırmak. əl ayağını kəsmək lıiçbir iş yapmasına müsaade etmemek, engel olmak. • əl ayağını qayırmaq hazırlamak, hazırhk yapmak. əi ayağını ölçmək bağınp çağırmäk; el kol hareketi yapmak. əi ayağını sazlamaq hazırlanmak, hazırhk görmek. əl ayağını topla! (yığışdir!) kendine gel! uyarı ifadesi. əl ayağını topiamaq 1-işe başlamak, neden işe başlamak gerektiğini belırtmek. 2-işi bitmek üzere ohnak, işi tamarnlamaya yaklaşmalc. 3-uyarıhna neticesinde hare-ketlerini kontrol etmek.

214

Page 216: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

əl ayağmı (ayaqlarıin) uzatmaq 1 - ölmek. 2-uzanmak, yatmak. əl ayağını yığışdırmaq 1-bir işi bitirmek, sona erdirmek. 2-düzenlemek, tanzim et-mek. 3-uyanlma sonucunda hareketlerini kontrol etmek. 4-bir yere gidip gelmekten vazgeçmek. əl ayağını yığmaq 1 -toparlamak. 2-vazgeçmek, ilgilenmemek. 3-täbi olmayä, häkimiyetini kabul etmeğe mecbur etmek, önüne geçınek, istediği gibi hareket etmeğe müsaade etmemek, belirli bir smır içinden dışarı çıkmasma müsaade etmemek. 4-haddini bildirmek. əl ayaq açmaq 1-hareketlenmek, istediği gibi hareket etmek, serbest hareket etmek. 2-önündeki engeller kalkmak. 3-imkän, güç elde etmek. əl ayaq altında qalmaq 1-ayak altında ezilmek, ayak altmda kalmak. 2-nüfuzu zedelenmek, itibarı ayäklar altma düşmek. əl ayaq atmaq çabalamak, çırpınmak. əl ayaq çalmaq 1-çabalamak, hareket et-mek. 2-ölüm anındä olmak. əl ayaq çatmamaq (yetişməmək) çok uzakta olmak, görüşmek mümkün olma-mak. əl ayaq çəkiləndə (yığılaıı vaxt) ortahk säkinleştiği zaman, kimse kalmadığı za-man, sessizlik oluştuğunda. əl ayaq çəkilmək (kəsilmək, yığılmaq, yığışıimaq, yığışmaq) gidiş geliş, hareket durmak, herkes evine gitmek, rkimse kal-mamak, ortahk säkinleşmek. əl ayaq eləmək (etmək) 1 -çabalamak, çaba sarf etmek, hareket etmek, gecikmemek, çäbuk hareket etmek. 2-bulmak, elde et-mek. 3-bir işi vaktinden örtce veya väktin-de bitirmek gayesiyle bir şeyi yapmak maksadıyla süratle ve var güçle çahşmäk. əl ayaq götürmək 1-yaşhlik, hästähk vs.'den dölayı artık herhängi bir iş yapa-maz olmak. 2-tamamen vazgeçmek, peşini bırakmak. əi ayaq kəsilmək 1-geliş gidiş ölmamak. 2-çaresiz kalmak, ümidi kırılfnäk. əl ayaq qoymaq özellikle çok korkmuş birinin başmı sıvazlayarak duä okümak.

əl ayäq oynatmaq 1-çabalamak. 2- kor-kutmak, tehdit etmek. əl ayaq tərpətmək süratli çahşmak, hare-ket etmek, acele etmek, çaba sarf etmek. əl ayaq vərmək yardım etmek. əl ayaqda qalmaq 1-çaresiz kalmak, ne yapacağmı bilmemek. 2-başkalarına, baş-kalarınm yardımına muhtaç olmak. 3-ortada kalmak, yanmda kimse kalmamak. 4-ortada kalmak, başkalarınm yerine cevap vermek durumunda kalmak. əl ayaqda olmaq 1-bir işin bitmesi için çaba sarf etmek, çalışıp çabalamak. 2-bir işin yapılması için hazırhk görmek. 3-uyanık olmak, bir şeye hazır olmak, hazır-hk yapmak, tebdir almak. əl ayaqdan düşmək 1-çok yorulmak, ta-kati kalmamak. 2-ihtiyarlamak. əl bağlamağına dəyməz değersiz, kıy-metsiz, gereksiz, faydasız, hiçbir fayda beklenmeyen şey konusunda. əl bağlamaq hazır beklemek. əl basmaq yemin etmek. əl boyda çok küçük, küçücük, ufacık, el büyüklükte. əl bulamağına (bulaşmağına) dəyməz masrafma, liarcanan emeğe, çekilen eziyete değmez anlammda. əl bulamaq 1-bir işe başlämak, bir şeyle meşgul olmak. 2-elini bir şeye bulämak. əl bulaşdırmaq elini bir şeye bulaştırmak. əl çalıb gülmək alay etmek, dalga geçmek. əl çalmaq el çalmak. 1-alkış çalmak,. al-kışlamak. 2-sevinmek. əl çatmaq (yetmək) el'e geçirilmesi, elde edihnesi niümkün olmäk. əl çəkınək el çekmek. 1-bırakmak, vaz-gcçmek, aläkasmı kesmek. 2-ahşkahlık edindiği bif şeyi bırakmäk, terk etmek, vazgeçmek. 3-düşüncesinden, fıkrinden vs. vazgeçmek, dönmek. 4-önemsemeden geçmbk, liiçe saymak. 5-yüz çevirmek, arük kendinden saymamak, ilişkisini kes-mek. 6-rahat bırakınak, yakasinı bırakmak. 7-bir şeyden çok korkmuş birinin başmı okşayıp dua okuyarak yapilan rherasim. əl çəkməmək vazgeçmemek, adım adım izlemek.

215

Page 217: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

əl çırpmaq el çırpmak, alkışlamak, alkış çalmak. əl çirki (kiri) paraya önem vermediğini belli etmek için söylenen söz, paraya tik-sinti ve iğrenme duygusuyia verilen ad. əl çoxalmaq alışverişte veya bir belgenin düzenienmesinde çok fazla adam katılmak. əl dəymək el değmek, el dokunmak, temas etmek. əl dəyməmiş el değmemiş, hiç kullanıl-mamış, saflığı bozulmamış. əl duaya götürmək dua etmek. əl əl axtarmaq her tarafta aranıak. əl əl baş çıxmaq kärsız ve zararsız işi ka-patmak, zoraki durumu kurtarmak. əl əl gəzdirmək elden ele dolaştırmak, her tarafı dolaştırmak. əl əl gəzmək 1-bakmak veya okunmak için birbirine verilmek (çok beğenilen şey). 2-meşhur olmak, değerli olmak. əl əl üstə dayanmaq (durmaq) hazır, em-re amade bir şekilde beklemek. əl əl, baş başa çatmaq denk gelmek, fazla eksik olmamak, zoraki yetmek, kifayet etmek. əl əl üstə oturmaq hiçbir iş yapmamak. əl əldə, baş başda el elde baş başta, elde olan her şeyin bitip tükendiğini bildirir. əl əldən üstündür el elden üstündür, sen-den de güçlü insanlar vardır. əl əldən üzülmək ilişki kesilmek, irtibat kopmak. əl ələ tutınaq el ele vermek, birbirine yar-dım etmek, yardımlaşmak, birlikte çalış-mak. əl ələ vermək el ele vermek. 1-birbirinin elini tutmak. 2-beraber bir yerde çalışmak, beraber bir iş yapmak, elbir olrnak. əl ələ, baş başa 1-samimiyetle, sevgiyle, muhabbetle. 2-alış veriş veya herhangi bir işten, oyundan vs'den hem zararsız hem de kärsız ayrılma, ortaya koyduğu para veya malı alarak çıkma, aynlma. əl eləmək (etmək) 1-seslemek, çağırmak için elini sallamak, el işareti ile seslemek. 2-vedalaşma ifadesi olarak elini sallamak. əl əü tanıyır bir şeyi birine ödünç veren kimse onu geri almak istediğinde, alan şahıs başka birine havale ettiğinde malı

veya parayı veren kimsenin; "sana verdim, \ senden alırım" anlamında kullandığı bir ifade. əl əsası tutunacak, yaslanacak şey, destek, ı dayanak. i əl ətək çəkilmək el ayak çekiimek, kinıse1

kalmamak. əl ətək eləmək es. yalvarmak, rica etmek. əl ətək olmaq yalvarmak, yalvararak her-hangi bir konuda yardım istemek. əl gərək tez gərək, o da cümə gecəsi ken-di arzusu için insanlarm iki ayağmı bir papuca sokan kimseler için söylenir. əl gəzdirmək 1-bir şeyi elde düzeltmek, bozmak veya karıştırmak. 2-araştırmak, ellemek. 3-üzerinde biraz çalışmak, düzene lcöymak,^ düzeltınek. 4-çalmak, soymak, hırsızlamak. 5-tarnir etmek, onarmak. əl gəzmək el dokunnıak, el deymek. əl götürmək 1-yakasmı bırakmak, vaz-geçnıek. 2-ilişkisini kesmek. əl ilişdirmək bir işle meşgul olmaya baş-lamak. əl kəsmək kötülük etmek, namertlik etmek. əl qaldırmaq (qalxızmaq) 1-el kaldırmak, vurmaya teşebbüs etmek. 2-seçim zamanı elini kaldırarak biri lehinde oyunu kullan-mak. 3-el kaldırmak, elini kaldırarak bir şeyin lehinde veya aleyhmde oy kullan-mak. 4-el kaldırmak, teslim veya täbi oldu-ğunu bildirme işareti olarak elini veya elle-rini kaldırmak. 5-dua eünek. 6-el kaldır-mak, elini kaldırarak söz istenıek. əl qatmaq 1-karışmak, meşgul olmak, işe, olaya karışmak. 2-yapışmak. əl qədər el kadar, küçüeük, ufacık. əl qır, yaxa qır yapışmaq yäkasmdan yapışrp kopmamak, zamk gibi yapışmak. əl qol açmaq 1-büyük imlcänlara salıip olmak, geniş bir alanda faaliyet göstermeğe imkän bulmak, engelleri aşmak. 2-çabalamak, kımıldanmak. əl qol atmaq 1-çabalamak. 2-heyecanla, hiddetli bir şekilde konuşmak, elini kolunu sallayarak konuşmak, hiddetten köpünnek. əl qol ölçmək el kol hareketi yapmak, elini kolunu hareket ettirmek. əl qolu gəlməmək istememek, yapmak istememek, hevesi olmamak.

216

Page 218: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

əl qoluuu açmaq 1-birine meydan bırak-mak, önündeki engelleri kaldırmak. 2-önündeki engeller kalkmak, meydan bul-mak. əl (əlini) qolunu bağlamaq serbest hareket etmesine izin vermemek, müsaade etme-mek. əl qolunu ölçə ölçə l-sinirli hareketler yaparak. 2-başkasım tehdit ederek. əl qolunu ölçələmək (ölçmək) konuşurken elleriyle hareketler yapmak, el kol hareketi yapmak. əl qolunu yığışdırmaq hareket imkäm bırakmamak. əl qoymaq 1-razı olrnak, nza gösterdiğini bildirmek. 2-herhangi birinin bir rahatsızlı-ğından dolayı veya çok korkmasmdan ötü-rü başım okşayaräk-dua etmek. 3-el koy-mak, bir şeye sahiplenmek; bir işe başla-mak.. əl mənim, ətək sənin bir yalvarış, rica ifadesi. əl ovuşdurmaq pişman olmak, şaşırmak, çaresiz kalmak. əl öpəıılərin çox olsun el öpenlerin çok olsun, eli öpülen kimselerin söylediği bir temenm. əl öpmək 1-birisinin hürmeten elini öp-mek. 2- yaltaklanmak, eğilmek. 3- yalvar-mak. əl saxlamaq devam etmemek, yaptığı işi durdurmak. əl sıxmaq el sıkmak, tokala^mak, el ele vererek selamlaşmak. \ əl suya yetirmək aptes bozmak, tuvalet ihtiyacmı gidermek. əl sürtməmək el sürmemek. 1-dokunmamak. 2-bir işi yapmamak. əl tapmaq üstün olmak, galip gelmek, yenmek. əl tərpətmək 1 -işi geciktirmemek için ace-le etmek, däha seri çalışmaya başlamak. 2-vurmak için hazırlık yapmak, vurmak iste-mek, vurmak için elini kakhrmak. əl toxundurmaq kanşmak, müdahäle et-mek. əl tutmaq 1-ellerini tökalaştırarak seläm-iaşmak, merhabalaşmak. 2-anlaşmak, an-laşma işareti olarak birbirinin elini sıkmak.

3-yardım etmek, maddi yardım etmek, borç vermek. əl tutuşmaq el sıkışmak, tokalaşmak. əl ulağı her işe koşturulan kimse. əl uzatmaq el uzatmak. 1-almaya, ele ge-çirrneğe, elde etmeğe teşebbüs etmek. 2-almak için ellerini uzatmak. 3-sataşmak, tecavüz etmek istemek, eliyle sarkıntıhk et-mek. 4-yardım istemek, yardım dilemek, yardım için birine başvurmak. 5-yardım etmek,'yardım eli uzatmak. əl uzatsan, çatar çok yakın yer için kulla-nılır. əl üstü acele ile. əl üstündə aparmaq özen göstennek, iti-nayla taşımak. əl üstündə əl var her şahıstan güçlü bir şahıs var anlamında. əl üstündə saxlamaq (tutmaq) el üstünde tutmak, itina göstermek,. çok değer vermek. Əl üzmək ümidini kesmek, artık bekleme-mek. əl varaq eləmək bir kitabı veya defteri çok karıştırmak. əl verib görüşmək tokalaşmak. əl vermək 1-tokalaşmak, el sıkışarak se-lamlaşmak. 2-işine yaramak, hayırlı olmak, elverişli olmak. 3-yardım etmek. 4-meydana gelmek, oluşmak. əl verməmək elverişli olmamak, faydasız ölmak, ihtiyaca cevap vermemek. əl vurmaq 1-dokunmak, temas etmek. 2-karışmak, girişmek, dokunmak, müdahäle etmek. 3-alkış çalmak, alkışlamak. 4-yemin etmek. əl vurmamaq el vurmamak, dokunmamak. əl yeri başvurmak, müracaat etmek, sonra-dan meseleye dönmek, yeniden konuşmak için vasıta, bahane. əl yetirmək yardım etmek. əlac axtarmaq çare aramak. əlac etmək tedavi etmek, iyileştirmeğe çahşmak. əlac köynəyi kefen. əlac tapmaq (vermək) bulunduğu kötü dürumdan kurtarmak, çıkış yolu bulmak (göstermek), çare bulmak. əlacı kəsilmək (üzülmək) çaresi kalma-mak, çaresiz kalmak, ümidi kaybolmak.

217

Page 219: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

əiacın kəsilməsin çaresiz duruma düşme-yesin. əlamanda qalmaq (olmaq) çaresiz kal-mak, ne yapacağını bilmemek, zor durum-da kalmak. əlamət qoymaq işaret koymak, işaretle-mek. əiamət vermək işaret etmek, bildirmek. əlaməti qalmaq izi kalmak, nişanesi, eseri kalmak. əlaməti qalmamaq izi kalmamak, nişane-si, eseri kalmamak, yitip gitmek. əlaqə saxiamaq ilişki kurmak. əlaqədə olmaq ilişkide olmak, ilişkisini yürütür durumda olmak. əlaqəsi olmaq ilişkisi olmak. əlaqəsini üzmək ilişkisini bozmak. əlaqəyə girmək ilişki kurmak. əlavə etmək 1-iläve etmek, üstüne koy-mak, artırmak. 2-üstelik olarak söylemek veya yazmak. əiavə olmaq iläve olmak, eklenmek. əlavə olunmaq iläve olunmak, çoğaltıl-mak, artırılmak. əlaz olmaq bir belgenin imzalanmasmda veya alışverişte gereğinden az adam katıl-mak. əlbəsöyünlük eləmək açgözlü davranmak, tamahkärlık etmek. əlbəyaxa olmaq yaka paça olmak, şiddetli kavga etmek, vuruşmak, çarpışmak; müca-dele etmek. əlbəyaxa vuruşmaq silahsız olarak veya ateşli silahlar kullanmadanTcavga etmek. əlbir diibir 1-birbirine yardım ederek; birlikte, birleşerek, ortaklaşa. 2-arkadaş, sırdaş. əlbir olmaq beraber hareket ermek, arkä-daş olmak, bir gaye için birleşmek. əlçim eləmək ipliği vs. çile yapmak. əldə ayaqda qalmaq yardıma muhtaç du-ruma düşmek, herhangi bir sebepten dölayı fiziki gücü veya akli dengesini yitirmek, hastalanmak, yatalak häle düşmek vs. əldə bəhanə etmək bahane etmek, bir şeyi yapmak için bir şeye istinad etmek, da-yanmak. əldə bäşda oynatmaq aldatmak, kandır-mak.

əldə bəsləmək evde saklamak, ehlileştir-' mek. əldə böyümək aile içinde büyümek, terbi--ye almak. əldə çıraqla axtarmaq mumla aramak, çok gerekmek, lazım olmak, haddinden fazla ihtiyacı olmak. əldə etmək (eləmək) elde etmek, bir şeye sahip olmak, ele geçirmek, bulmak, ka-zanmak. əldə gəzdirmək el üstünde tuünak, çok nazh büyütmek, ihtimamla büyütmek, üze-rine fazla titremek. əldə qalmaq elde kalmak, elinde kalmak, satılmamak. əldə qayırma (qayrdma) 1-elde yapılan şey. 2-sahte. əldə qoymaq 1-yarım bırakmak. 2-el atın-da bulunacak yerde saklamak. əldə olmaq elde olmak, hazır olmak, elde bulunmak. əldə olmamaq elde olmamak. 1-elde bu-lunmamak, hazırda olmamak. 2-irade dışı olmak. əldə ovucda bir şey qalmamaq elde a-vuçta bir şey kalmamak, elindekilerin ta-mammı yitirmek, hiçbir şeyi kalmamak. əldə ovucda bir şey olmamaq elde avuçta bir şey olmamak, beş parasız olmak, parası vs. tükenmiş olmak. əldə ovucda nə varsa elde avuçta ne varsa, ne varsa tamamı, hepsi. əldə ölmək 1-öldürülmek. 2-başkalarınm häkimiyetinde ölmek. əldə saxlamaq 1-evde saklamak, ehlileş-tirmek. 2-elinden çikarmamak, kendisi için saklamak. 3-gelecekte gerekecek, işe yara-yacak, yardımı olabilecek bir şahsı hürmet ederek veya onun arzusunu yerine getirerek kendi tarafına çekmek. əldə tutacaq etmək bahane olaräk kullan-mak. əldən almaq 1-ele geçirmek, sahiplenmek, sahip olmak. 2-kendine täbi etmek, kendine bäğlamak, kendi tarafına çekmek. əldən ayaqdan diri (iti) çevik, hareketli. əldən ayaqdan düşmək (kəsilmək) 1-elden ayaktan düşmek, yaşlanarak çalışa-maz durama gelmek. 2-çahşma gücünü

218

Page 220: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

kaybetmek, güçsüzleşmek, iş yapamayacaq duruma gelmek. 3-haddinden fazla yorul-mäk, bitkin düşmek; çok çalışmadan dolayı hırpaianmak, takätten kesilmek. əldəıı ayaqdan getmək 1-aşırı derecede sevmek, äşık olmak, derdinden deliye dönmek. 2-büyük saygı gösterisinde bu-lunmak, önünde elpençe divan durmak. 3-hedefe varmak için birçok tehlikeyi göze almak. 4-kendini ateşe atmak. əldən ayaqdan olmaq 1-çok yorulmak, çok gezmekten yorülmak, bütün enerjisi tükenmek. 2-gücünü kaybetmek, hiçbir iş yapamamak. 3-ne yapacağını bilmemek. əldən ayaqdan salmaq 1-çök dolaşmak, her tarafa gitmek, ulaşmak. 2-täkatini kes-mek, çok yormak. əldən ayaqdan uzaq düşmək uzaklaşmak, bir yerden uzakta kalnıak, uzakta kalmak. əldən ayaqdan uzaqda gözlerden uzakta, kenarda, uzakta. əldəıı buraxmaq 1-fırsatı kaçırmak, bı-rakmak. 2-vazgeçmek, uğraşmamäk. 3-kaçırınak, kaçmasına fırsat vermek. əldən çıxarmaq (çıxartmaq) 1-elden çı-karmak, satmak. 2-elden kaçırmak, kay-betmek, yitirmek. 3-herhangi bir işi ta-mamlamak, bitirmek. əldən çıxmaq 1-elden çıkmak, kaybedil-mek, yitirilmek, yok olmak. 2-eskimek, yıpranmak, kullanılamayacak kadar eski-mek. 3-kaçmak, kaçarak aradan çıkmak. əldən dildən düşmək 1-zayıflamak, takat-ten düşmek, hälsizleşmek. 2-yoksullaşmak. 3-yıpranmak, eskimek, kullamhnaz häle gelmek. əldən dildən getmək kendini paralamak, çok çaba sarf etmek. əldən dildən iti (zirək) çevik, hareketli kimse. əldən dildən salmaq 1 -çok yormak, eziyet etmek, takatten düşürmek. 2-perişan etmek. əldən düşmə l-kullanilmış, eski. 2-tesadüfen ucuza alınan mäl. əidən düşmək 1-çok yorulmak, takati ke-silmek. 2-faydasız häle gelmek, yıpranmak, kuHänilmaz häle gelmek. eskimek. 3-zayiflamak, gücünü yitirmek, hälsizleşinek. əldən ələ dəymək (kız) kaçırılmak.

əldən ələ düşmək 1-kapı kapı dolaşıp durmak, beliıii bir yeri, meskeni, evi ol-mamäk. 2-elden ele geçmek, birinden diğe-rine geçmek, birinden diğerine bırakılmak, birkaç el değiştirmek. əldən ələ gəzmək (keçmək) 1-elden ele dolaşmak. 2-çok sevilmek, el üstünde tu-tulmak. əldən əiə qapmaq kapış kapış etmek. əldəıı əli üzülmək bak. əli üzülmək. əldən gedəni həzrət abbas malı eləmək 1-kaybedilen bir şey için üzühnemek. 2-kendine ait bir şeyi hayrat, hayır niyetiyle birilerine hediye etmek, vermek. 3-kendine ait bir şeyi güç kullanarak alan kimselere söylenen beddua ifadesi. əldən getmək 1-üzerine titremek. 2-birini çok sevmek, arzulamak, äşık olmak, aşkm-dan deliye dönmek. 3-elden gitmek, bir şeyi elden kaçırmak. 4-ölınek, kaybolmak, yitip gitmek. əldən gəl! elden gel! 1-arg. ver! bayıl! uçlan! 2-bir şeyi lcutlama ifadesi, "kutlaya-hm". əldən gəlmək mümkün olmak, yapılmak, yapmak, becennek, becerilmek. əldən gəlməmək elden gelmemek, herhan-gi bir sebepten dolayı bir şeyi yapamamäk. əldən (əli) iti eli çok çabuk, hızh. əldən qaçırmaq 1-fırsatı kaçırmak, bırak-mak. 2-vazgeçmek, uğraşmak. 3-elden kaçırmak, kaçmasına fırsat vermek. əldən qoymaq elden bırakmak, elden ka-çırmak. əldən qoymamaq 1 -bırakmamak, terketmemek, artik hatırlämamak. 2-vazgeçmek, rahatsız etmek. əldən qurtarmaq kurtulmak, camnı kur-tarmak. əldən nə gələr? elden ne gelir? çaresi yok, ne yapıläbilir, yapılacak bir şey yok anla-mmda. əidən salmaq çok yormak, eziyet etmek, takatini kesmek. əldən salmamaq elden düşürmemek, bir şeyle uzun müddet ilğilenmek. əldən tutmaq yardım etmek. əldən üzülmək takati kesilmek, çok yo-rulmak.

219

Page 221: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

əldən vermək devam ettirememek, elinde tutamamak. əldən yapışmaq yardım etmek. ələ alanda qavaldır, götə soxanda zurna k. işe yaramaz şey, faydasız şey. ələ almaq 1-ele almak, bir şeye başlamak. 2-kandırmak, tath dille kendini inandırmak, kontrolünü eline geçirmek, kendine täbi etmek. ələ baxmaq 1-muhtaç durumda olmak, birilerinin vereceği maddi yardımda gözü olmak. 2-başkasının häkimiyetinde olmak. ələ dağ basmaq tövbe etmek, bir şeyi bir daha yapmamak üzere bırakmak. ələ daş vermək bir şeyle kandırmak. ələ dolamaq aldatmak, oyuncak gibi oy-natmak, kandırmak. ələ düdük vermək bahane edeceği şeyi vermek. ələ düşmək (girmək) 1-ele geçmek, yaka-lanmak. 2-bulunmak, elde edilmek. 3-yıpranmak, kullanılmayacak häle gelmek. 4-kötü yola düşmek. ələ düşməz böyle iyisi, güzeli, lezzetlisi yoktur anlamında. ələ gəlmək elde edilmek, ortaya çıkmak, oluşmak. ələ gətirmək 1-elde etmek, ele geçirmek, sahip olmak. 2-tavlamak, kendine täbi et-mek. 3-yakalamak. ələ xma qoymaq 1-ellerine kına yakmak. 2- ortakh bir şeyde arkadaşım saf dışı bıra-karak menfaati kendine almak. ələ keçirilmək ele geçirilmek, yakalanmak, tutulmak. əiə keçirmək 1-bulmak, elde etmek. 2-ele geçirmek, yakalamak. 3-häkimiyetine al-mak, sahip olmak, benimsemek. ələ keçmək 1-bulunmak, ele geçmek. 2-yakalanmak, ele geçmek, tuzağa düşmek. ələ öyrənmək (hayvan) insana alışmak, insandan kaçmamak. ələ öyrətmək (hayvan) insana alıştırmak. ələ salıb oynatmaq bak. ələ salmaq. ələ salmaq 1-ele geçirmek, elde etmek, bulmak. 2- kandınnak, maskara etmek, dalga geçmek, maskaraya çevirip oynat-mak.

ələ vermət ele vermek, teslim etmek; ha-ber vermek, yakalatmak, yäkalanmasma sebep olmak, ihbar etmek. ələk vələk eləmək (etmək) alt üst etmek, karma karışık etmek, dağıtmak. ələk yələk olmaq didik didik aranmak, karmakanşık edilmek. ələkçinin qıl verəni al. 1-ashnda hiçbir ciddi işle uğraşmayarak, kendini bir işiıı yapılmasmda rolü olan, yardım eden birisi gibi göstermeğe çahşan adam "dibek döve-nin hıh deyicisi". 2-bozgunculuk yapan, bir işin yapılmasında engel çıkaran. ələkdən keçirtmək 1-elekten geçirmek. elemek, ayıklamak. 2-denemek. 3-çok has-sas davranmak, en ince teferruatına kadar -araştırmak. ələklə su daşımaq boşuna, anlamsız işler yapmak. ələlik eləmək şaşırıp kalmak, şaşırmak, hayret eünek. ələm yesir olmaq çok yorulmak, bitap düşmek. ələngə üləngə değersiz at, faydasız insan. ələşəni güləşənə qatmaq her yanı alt üst etmek, her tarafı karman çorman etmek. ələtəş olmaq fellik fellik aramak. ələyi ələnib, xəlbiri (qəibiri) dirəkdən asıiıb (sulanıb) işi bitmiş anlamında. ələyi ələnib xəlbiri dirəkdən (göydən) asılnıaq (fırlanmaq) 1-işi bitmek. 2-gücünü ve takatini kaybetmek, nüfuzu, kudreti kalmamak. ələyib ələyib kəpəyinə qatmaq yaptığı işlerden herhangi bir sonuç elde edeme-mek. ələyib ələyib ununa qatmaq yaptığı işi sonunda berbat etmek. ələyib narınlarm tökürəm, irilərin çiynimdən atıram dalı herhangi bir işim yoktur boşuna uğraşıyorum. əlfəcin qoymaq ş. bitirmek, tamamlamak, kesmek, ara vermek. j əlhaya düşmək teläşa kapılmak, ne yapa- ı cağını şaşırmak, sağa sola koşuşturmak. ! əlhəzər etmək uzak durmaya çahşmak. j əli açıq olmaq eli açık olmak, yardımsever olmak, elinde olanlan başkalarından esir-gememek.

220

Page 222: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

əli äğac tutan iş yapabileri, çocük olnia-yan. əli ağır oltiıaq eli äğır olmak. 1-bir kimse bir şeyi bir mağazadan vs. satın aldıktan sonra o mağazanm müşterisi az olmak. 2-kuvvetli, güçlü olmalc, darbesi etkili olmak. əli ağzma çatmaq (yetmək) kimseye muhtaç olmadan yaşamak, kendi kendine yetmek. əli ağzmdadır yemekten başka bir şey diişünmüyor. əli ağzında qalmaq hayret etmek, şaşır-mak. əli altında olmaq eli altında olmak, çok yakmda hazır bir şekilde olmäk, her an kullanıma hazır olmak, beklemek, istediği anda kullanabilecek durumda olmak. əli aşağı düşmək yoksullaşmak, fakirleş-mek. əli aşäğı olmaq yoksul, fakir olrnak; maddi sıkıntı çekmek. ƏIi aşından da, Vəli aşından da olmaq her şeyi kaybetmek. ortada kalakalmak, yapayalnız ve her şeyini kaybetmiş halde kalmak. əli ayağı (qolu) bağlı eli ayağı bağh, çare-siz, istediğini yapamayacak durumda olan. əli ayağı bağlı olmaq eli ayağı bağli ol-mak, çaresiz durumda olmak, bir şeyi ya-pacak imkänı olmamak. əli ayağı düzgün eli ayağı düzgün, TOCU-

dunda herhanği bir sakatlığı veya kusuru bulunmayan. əli ayağı olmaq eli ayağı olmak, yardımcı-sı olmak, her işine yaramak. əli ayağı buz kəsilmək (tutmamaq) 1-çok iişiimek, soğuktan elleri bir şey yapamaya-cak häle gelmek. 2-çaresiz, dermansız ol-mak. əli ayağı bir birinə dölanmaq (dolaşmaq) eli ayağı birbirine dolaşmak, şaşırıp kal-mak, teläşa düşmek, rie yapacağını bihne-mek.. əli ayağı əsmək (titrəmək) eli ayağı titre-mek, sinir, korku, heyecan vs. den dolayı tir tir titremek. əli ayağı tutmaq eli ayağı tutmak, gücü kuvveti yerinde olmak.

əli ayağı tutmamaq- eli ayağı tutmamak, güeü kuweti yerinde olmamak. əli ayağmdan uzun gəlmək uzun gidip kısa gelmek, yapmak istediği şeyi yapama-dan dönmek. əli bağlı olmaq bir şeyi yapacak imkänı olmamak. əli bala batacaq (batıb) 1-memnuniyet bildiren bir ifade. 2-"hiçbir umduğunu bulamadı, bulamamış" bir alay ifadesi. əli bala batmaq ş. mutluluğa kavuşmak, bahtiyarhğa ennek. əli beldə kibirli ve kasmtı bir şekilde, efe-lenerek, edebe aykın bir şekilde. əli bənd olmamaq istediğini elde edeme-mek, teşebbüsü sonuçsuz kalmak. əli bir işə (yerə) yetişmək belirli bir işe, sanata, ihtisasa sahip olmak, bir, işte çahş-mak, çalışmaya başlamak. əli bir yana çıxmaq bak. əli bir işə (yer) yetişmək. əli boğazına ilişmək yemek içmekle meş-gul olmak. əli boş dönmək (qayıtmaq) eli boş dön-mek, umduğu şeyi alamadan geri dönmek. əli boş gəlmək hiçbir şey elde etmeden gelmek. əli boşa çıxmaq 1-işi, meşguliyeti bitmek. 2-boş olnıak, hiç olmak, boşuna heder olup giünek, hiçbir sonuç çıkmamak. 3-eli boş çıkmak, arzusuna ulaşamamak, istediği ohnamak, hayal kırıkhğma uğramak, neti-cesiz kaimak, hiç bir şey elde edememek, umduğunu alamamak. əli boşalmaq 1-herhangi.bir sebepten do-layı yaptığı işten soğumak. 2-elindekileri kaybetmek. 3-ciddiyetini yitirmek. əli hoşda qalmaq bir iş yapamamak. əli böyründə durmaq ağalık eünek, emir vermek. əli böyründə (qoynunda) qalmaq eli böğ-ründe kalmak, çaresiz kalmak, ne yapaca-ğını bilememek. əli böyüklər ətəyində olmaq 1-büyük şahsiyetler tarafmdan desteklenmek, yuka-rılarda adamı olmak. 2-babasmdan, anne-sinden, büyüklerinden maddi yardım al-mak.

221

Page 223: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

əli böyüklər ətəyinə çatmaq bak. əli böyüklər ətəyində olmaq. əii (əlləri) cibində gəzmək eli cebinde dolaşmak, çalışmamak, başıboş gezmek. əli çatmaq ulaşmak, elde etmek. əli çatmamaq 1-uiaşamamak, elde ede-memek. 2-vakti, zamam olmamak, vakit bulamamak. 3-görmemek, görüşememek, görmeğe, görüşmeğe vakti olmamak. əli çıxmaq mahrum olmak, elinde tutama-mak, häkim olamamak, kaybetmek. əli çıraqh axtarmaq mumla aramak. əli çörəyə çatmaq eli ekrnek tutmak, bir işe, göreve başlamak, para kazanmaya başlamak. əli darda olmaq (qalmaq) maddi sıkıntıda olmak. əli daş altındän çıxmaq zor durumdan kurtulmak. əli daşa dəymək 1-başarısız olmak, yap-mak istediğini gerçekleştirememek. 2-şansı yaver gitmemek, niyeti gerçekleşmemek. Əli deyir elə, Vəli deyir belə herkes kendi bildiğini okuyor. əli dəymək eli dokunmak, eli değmek. əli dinc durmamaq rahat durmamak, her şeye dokunmäk, hareketli olmak. əli dinc oturmamaq 1-devamlı olarak bir şeyle meşgul olmak. 2-hiç gerek olmadan dokunmak, el vurmak, dokunarak, kurca-layarak bozmak, harap etmek. əli (əlləri) döşündə (sinəsində) däyanmaq bir durum karşısında acze düşüldüğünü anlatan bir ifade, ne yapacağım bilemeyen bir kimsenin durumunu sergiler. əli düada din. dua okumak gayesiyle elle-rini göğe kaldırmış halde. əli (əlləri) duada olmaq Tannya dua et-mek. əli dursa ayağı tərpənər eli dursa ayağı durmaz, çok hareketli kimse. əli əl üstünə qoyüb oturmäq bir olay kar-şısmda yan gelip yatmak, çekihp bir yanda oturmak. əli əldən üzülmək yardımsız ve desteksiz tek başına kalmak, yardımcısı kalmamak, çaresiz duruma düşmek. əli əlinə dəymək 1-tokalaşmak. 2- seviş-mek; biriyle cinsi ilişkiye girmek.

əli əllərdə qalmaq başkalarma muhtaç duruma gelmek. əli əllərdə olmaq yukanlarda dayısı olmak. əli ərindən üzülmək kocasmdan ayrdmak dummunda kalmak. əli əsmək 1-eli titremek. 2-hasislik, cimri-lik etmek. əli ətəyində olmaq bir şeyi rica etmek. əli (əlləri) ətəyinden uzun yapmak için gittiği işi yapamadan geri dönen, başarısız. əli (əiləri) ətəyinden uzun gəlmək bir işi yapmak için gitmek ve yapamadan geri dönnıek, başansız olmak. əli (əlləri) ətəyinden uzun olmaq bir yere birşeyler yapmaya gitmek, läkın herhangi bir şey yapamadan dönmek.

.xəli əyri olmaq hırsız olmak, sürekli olarak bir şeyleri yürütmek. əli gəlmək (varmäq) reva görmek, kıy-mak. əli gəlməmək kıymamak, reva görmemek. acımak. əli gətirmək 1-çok kazanrnak. 2-oyımdä şansı yaver gitmek, peşpeşe kazanmak. əli getməmək eli gitmemek, eli vannamakj yapmak istememek, yapamamak, bir şeyi yapmaya eli varmamak. əli gicişmək 1-vurmak istemek, vurmak için bahane aramak. 2-ş. eline para geçme ihtimali olmak, avucu kaşmmak. əli gödək maddi sıkıntıda olan, yoksul. əli gödək olmaq 1-bir şeye gücü yetme-mek, yapamamäk. 2-maddi gücü az olmak. maddı imkänı yetmemek, parası öhnaınak. əli heç yana yefməmək kimseye ulaşa-mamak, yardımsız kalmak. əli (hər yerdən, hər fərəfdən) üzülmək ümidi kesilmek, çaresiz kalmak, mahrum olmak, elinden kaçırmak. əli ilə beh vermək 1-bir şeye sebep olmak. 2-kendi başını beläya sokmak. əii ilə qoymaq bir şeyin nerede olduğunu çok iyi bilmek, eli ile koymuş gibi bilınek. əii ilə verib, ayaqları ilə alabilməmək verdiği şeyi geri alamamak. əli iş tutan çalışan, çahşabilen; çahşacak gücü olan. əli iş tutmaq 1-çocukluktan veya bir has-talıktan kurtulmadan vs. dolayı iş yapmaya

222

Page 224: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

başlamak. 2-bir işi becermek, eli iş yapma-ya yatkm olmak. əli iş tutmamaq 1-herhangi bir şeyden dolayı çahşamamak, işe ısınamamak. 2-başıboş gezmek, avare avare dolaşmak. əli işdə olmaq çahşmak, bir işle meşgul olmak. əli işdən soyumaq herhangi bir sebepten dolayı çahşmäk istememek, çalışma isteği-ni yitirmek. əli işə yatmaq eli işe yatmak, becerikli olmak, eli işe yatkın olmak. əli işə yatmamaq 1-eli işe yatkın olma-mak, becerikli olmamak. 1-herhangi bir sebepten dolayı işi yapamamak. əli işləmək 1-hırsızlık yapmak, yankesiei-lik yapmak. 2-nüfuzu geçmek, hükmü yü-rümek. əii kəsilmək bir şeyden mahrum olrnak, yoksun kalmäk. əli keşkə atmaq elinin derisi kabuklanmak. əii qalxmaq kendinden yaşça büyük, çok sevilen birini, çocuğu, kadını, kardeşi vs. dövmek, vurmak veya böyle bir düşünceyi akhndan geçirmek (genelde karşıt anlamda kullanılır). əli qalxmamaq istese bile birisine vura-mamak. əli qalınlaşmaq eline çokça para gehnek, paralanmak. əli qaşınmaq 1-avcunun içi kaşınmak, ele para geçeceğine dair inäncı biidiren bir ifade. 2-birini dövmek isterken kullanılan birsöz. r

əli qəiəm tütan eli kalem üatan, bilgili, okumuş yazmış, kültürlü. əli qələm tutmaq eli kalem tutmak, ökuma yazma bilmek, kültürlü olmak. əii qıymaq eli varmak, reva görmek, kıy-mak. əli qızmaq bir işe isteyerek, canı gönülden girmek, işe ısınmak, kendini vermek. əli qoltuğunda (qoltuqda) qalmaq 1-yoksuilaşmak, fakirleşmek. 2-kendisi için çok önemli olän bir şeyini kaybetmek ve büridän dolayı üzüntüye kapılmak. 3-çaresiz durumda kalmak, ne yapacağım bilememek. əli qolu açılmaq bak. əl qol açmaq.

əli qolu bağlanmaq eli kolu bağlanmak, hareket etme hürriyetinden mahrum edil-mek, olmak, hiçbir şey yapamamak. əli qolu bağlı durmaq (dayanmaq) eli kolu bağh durmak, herhangi bir sebepten dolayı hiçbir şey yapamamak, müdahale edememek, beklemek mecburiyetinde kal-mak. əli qoiu bağlı olmaq (qalmaq) eli kolu bağlı olmak, herhangi bir sebep veya engel dolayısıyla bir işi yapamamak. əli qolu soyumaq hevesi gitmek. əli (əlləri) qoynunda qalmaq çaresiz kal-mak, üzgün, meyus bir hälde, ne yapacağı-nı bilmez häle düşnıek. əli qulağmdadır 1-bir şeyin olma arefesinde olması, yapılma vaktinin yak-laşmasıni' bildirir, yakm zamanda, çok ya-kında anlammda. 2-süratle bir işi yapma, yapıp bitirme. 3-şimdi. 4-çabucak, hemen. əli qurğuşun darbesi ağır kimseler için kullamhr. ... əli qurşağını bağlasın hirine duyulan memnuniyeti bildiren bir älkış ifadesi. əli quru yerdə qalmaq bak. əli daşa dəymək. əli quru yerə dəymək bak. əli daşa dəymək. əli (əlin) qurusun! elin kurusun, elin tut-maz olsun, elin bir iş yapmaz olsun. əli .. . mərtəbəyə çatnıaq saygmhk ka-zanmak, büyük göreve gelmek. əli olmaq 1-iştirak etmek, katılmak. 2-parmağı olmak. əli öyrəşmək eli ahşmak, becermek, usta-laşmak. əli pül görmək eli para görmek, eline para geçmek. əli pülla oynamaq parayla oynamak, ka-zaneı iyi olmak, parası çok olmak, əli sayali oimaq eli uğurlu olmak. əli silah tutan eh silah tutan, silah kullana-bilen, savaşabilen. əli soyumaq hevesi kaçmak, morali bo-zulmak, eli soğumak. əli (əlləri) sustalmaq hevesi kaçmak, mo-räli bozulmak, ümidi kınlmak, ümitsizliğe kapılmak.

223

Page 225: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

əli şahiar ətəyində olmaq yüksek seviyeli. kinıseler tarafmdan kollanmak, hamisi olmak. əli təmiz olmaq işinde döğru ölmak, ema-net edilen şeye ihanet etmemek. əli təmiz olmamaq arada bir ufak çapta hırsızhk yapmak, hırsızlığa meyletmek. əli titrəmək cimrilik etmek, hasislik et-mek. əli tutmaq 1-çok kazanmak. 2-oyunda şansı yaver gitmek, peşpeşe kazanmak. əli uzun eü uzun, fırsat düştüğünde bir şeyler aşıran, çalan kimse. əli üstə qalxmaq 1-yerinden fırlamak. 2-şaha kalkmak. əli üzülmək hevesi kaçmak, morali bozula-rak hevesi gitmek. əli üzündə qalmaq hayret etmek. əli yağa hatmaq şansı yaver gitmek, du-rumu iyüeşmek. əliyağa bulaşmaq çok para kazanmak. əli yaxasmdan üzülmək en son şansmı dä yitirmek. əli yaııdımda axtarmaq fıldır fıldır ara-mak. əli yanmaq 1-istediğini yapamamak, iste-diğini elde edememek, yanılmak, bir şeyde başarısızlığa uğramak. 2-pişman olmak. əli yatqın eli yatkın, eli bir işe ahşık olan. əli yatmaq 1-eli yatmak, bir işi yapabilme becerisi olmak, yapabilmek. 2-arzuladığı, istediği şekilde olmak. əli yerdən göydən. üzülmək ümidi kay-bolmak, ümit ettiği kapılarm hepsi kapan-mak. əli yetişmək (yetmək) ulaşmak, arzusuna nail olmak, isteğine kavuşmak, başärmak. əli yüngül katılmasıyla uğur, başarı, mut-luluk getiren adam. əliboş getmək eli boş gitmek, elinde hiçbir şey olmadan veya hiçbir iş yapmadan git-mek. əliboş gəzmək avare avare dolaşmak. əliboş qalmaq işsiz güçsüz kalmak. əliboş qayıtmaq eli boş dönmek. əliçıraqlı axtarmaq mumla aramak, had-dinden fazla gerekli ölmak, hava ve su gibi gerekli olmak, büyük bir dikkatle aramak ve seçmek.

əliəyri ohnaq eli uzun olmak, hırsız olmak. əiif qəddi bükülmək beli bükülrnek, ihti-yarlamak. əlif qəddi dal (nun, yay) olmaq bak. əlif qəddi bükülmək. əlif qəddi dala (nunaj yaya) dönmək bak. əlif qəddi bükülmək. əlifdən başlamaq baştan, en baştan, evvel-den başlamak. əlim (əlim ayağım) dəyməmiş. . . "döv-meden ... , dayak atmadan dokunmadan

əlim dilim olmaq yok olmak, kaybolmak. əlim ətəyihə bir yaivarrş ifadesi, "senden başka ümidim yoktur". əlim. qırıldı 1-çok yoruldum. 2- meyus olma, arzusuna ulaşmama ifadesi. 3-istediğini eide edememe ifadesi. əlim yaxanda olsun din. öbür dünyada bana olan borcunu ödersin anlamında. əlim yandi ilə heyecanh, aceleci ve ısrarlı bir şekilde. əlimdə qatıq çahnmayıb ki bizim elimiz armut toplamıyor, tehdide karşı verilen cevap. əlimi üzdüm (yudum) artık sana inanmı-yorum, senden ümidimi kestim. əlimin içindən (ortasından) gəlir iyi edi-yorum, keyfım böyle istiyor anlammda (bir harekete karşı yapılan itiraza verilen ce-vap). əlimiıı duzu yoxdur kime iyilik ediyorsam kötülük görüyorum. əlimizə iş verdi bizi sıkmtıya soktu. əlimyandıda qalmaq bak. əlimyandıya düşmək. əiimyandıya düşmək şaşırmak, ne yapa-cağını bilememek, zor duruma düşmek, çıkılmaz vaziyette kalmak. əlin ağrımasın teşekkür ifadesi. əlin arxasım yerə vurmaq sözünden dönmek, dediğinden vazgeçmek. əlin cibində olsun! sende biraz para harca! əlin dahsma dağ basmaq bak. ələ dağ basmaq. əlin dardä qalmasın! sıkmtı yüzü görme-yesin! bir temenni ifadesi. əlin götünə yetişməsin! k. sakat olasın! mizahi bir ilenme ifadesi.

224

Page 226: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

əlin gät«rdizun yu o bana falan zaman şu kadar, falän zaman da şu kadar para vs. venniştir, sonra ise hiçbir-şe_v. əlin içi qaşffiffiäq avueun ieMca^hmTäİcT eline para geleceğine inanılmak. əlin qolun var olsun! birisinin yaptığı bir işten dolayı duyulan memnuniyeti bildirir. əlin qurusun! birine vuran kimseye söyle-nen ilenme ifadesi. əlin smsın! elin kırılsın! yapılan bir işten duyulan hoşnutsuzluğu bildirir. əlin yağbdır öz başma çək o kadar bece-riklisin kendine bir çul doku. əlində aciz qalmaq çok zor durumda kal-mak, çaresiz kahnak. əlində əsir olmaq birinin hükrnü altmda olmak. əlində əsir yesir olmaq bak. əlində qalmaq. əlində girinc olmaq 1-birinin iradesine täbi olmak, karşısmda hiçbir şey yapama-mak, ona mühtaç duruma düşmek. 2-eli kolu bağh olmäk. əlində qalmaq elinde kalmak. 1-kin. bağh olmak, täbi olmak, bir şeyden kurtulama-mak. 2-bir şeyi satamamak, elinden çıka-ramamak. 3-birinden lcurtularnamak, yaka-smı kurtaramamak, onun häkimiyetinde kalrriak. əlində mum eləmək kendine ram etmelc, istediği şekle sokmak, yönlendirmek. əlində olmaq elinde olmak. 1-imkänı, kud-reti, becerisi dahilinde olmäk. 5-birinin veya kendi häkimiyetinde, emrinde, idare-sinde, hukulcunda olmalc. 3-parası olmak, zengin olmalc. 4-bir şeye sahip olrriälc. əlində olmamaq elinde olmamak. 1 -sahip olmamak. 2-iradesi dişmda olmäk. əlində ovucundä qalsın ölmesin, çok ya-şasın. əlində ovucunda nəyi varsa elinde avucunda nesi varsa, sahip olduğu şeylerin tamamı. əlində (əilərində) oynatmaq kendine täbi etmek, parmağmdä oynatmak, oyuncağı olmak. əlində oyuiıcaq etmək (olmaq) bir başkası taraftndan ıdäre edilmek. onä täbi olmalc,

25

başkasınm her istediğini körü körüne yap-mak. əlində ölmək kendine hizmet eden, kendi-

nrıirr^eşimk}i-4M^ da, önünde ölmek. əlində saxlamaq başkasma vermemek, elinden çıkärmamak, kendi häkimiyetinde tutmak, sahip olmalc. əlində tutmaq elinde tutmak. 1-bir şeyi veya mah satmamak. 2-bir şeye häkim ölmak, kimseye bırakmamak. əlində tutumu olmamaq sakar olmak. əlində ... var elinde ... vardır, elinde ... bulundurur. əlində yağı (yağın) daşsa da! acilen! acele olaräk! əlindəki toyuğu uçan qazla dəyişməmək peşini bırakıp veresiye ardmca gitmemek. əlindən ağacı düşmək 1-ihtiyarlamak. 2-iş yapamaz häle gelmek. əlindən almaq 1-birini bir şeyden mahrum etmek, yoksun bıralcmak. 2-zaptetmek, zorla almak. 3-başkasmm mälına, sahip olduğü bir şeye vs'ye zorla veya başka bir yolla sahip olmak. 4-mahrum etmek, yok-sun bırakmak. əlindən aman eləmək şikäyetlenmek. əlindən bezar olmaq gırtlağa çıkmak, canma tak emıek, bıkmalc, usanmalc. əlindən bir iş gəlməmək elinden bir iş gelmemek, bir şey yapamamak, çaresizlik veya yeteneksizlikten dolayı öylece kala-kalmak. əlindən boğaza yığılmäq canına tak et-mek. əlindən cana doymaq (gəlmək) bak. əlindən bezar olmaq. əlindən cəzana gəlmək bak. əlindən bezar olmaq. əlindən çıxartmaq eline geçirmek, birinin elinden çıkararak kendine almak. əlindən çıxmaq 1 -hazırlamalc, yapmak, meydana getirmek. 2-birinin önderliği al-tmda hazırlanmak, yetişmelc, öğrenmek. 3-lcaybetmek, yitirmek, mahrum olmak. 4-kendisi yapmış olmak. əlindən dad (dad aman) çəkmək (elomək) gırtlağa dayanmak, ıllallah ct-melc, haddinden fazla memnuniyetsizlik.

Page 227: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

şikäyet bildirir, bana yaptıklarmdan dolayı ne yapacağımı bilemiyorum, gırtlağıma dayandım, artık sabnm kalmadı anlammda. əlilidən—dada—(təngə,—zara,—zinhar gəlmək bizar olmak, bıkmak, usanmak, illallah etmek, yakasını kurtaramamak, ta-hammülü kalmamak, gırtlağa dayanmak. əlindən dtişməmək her zaman elinde ol-mak, yere bırakmamak, hiçbir zaman on-dan ayrılmamak, ayrı kalamamak (bir şey-den). əlindən düşsün! kargıma, beddua' ifadesi. əlindən getmək 1-elinde tutamamak, elin-den kaçırmak. 2-kaybetmek, yitirmek, yok olmak, ölmek. əlindən (əlinizdəh) gələni beş (min) qaba çək (çəkin) elinden geleni ardma koyma, her ne yapabiliyorsan (yapabiliyorsamz) yap(m), hiçbir şeyden korkum yoktur. əlindən gələni əsirgəməmək elinden gele-ni esirgememek, mümkün olan her şeyi yapmak. əlindən gələni etmək (eləmək) elinden geldiğini yapmak. 1 -mümkün olan her şeyi yapmak, yapabildiği her şeyi yapmak. 2-ne beceriyorsa, ne kadar kötülük varsa yap-mak, gücünün yettiğini yapmak. əiindən gələr beklenir, yapar (menfı an-lamda). əlindən gəlib getmək elinde olmak, uhde-sinde, häkimiyetinde olmak. əlindən gəlmək elinden gelmek, becermek, gücü yetmek, imkänı dähilinde olmak. əlindən gəlməmək elinden gelmemek, yapamamak, becerememek. əlindən girinc olmaq bak. əlindən bezar olmaq. əlindən xata çıxmaq istemeden birini öldürmek. əlindən iş çıxmamaq elinden iş çıkmamak, hiçbir iş becerememek. əlindən iş gələn elinden iş çıkan, becerikli, iş yapabilen. əiindən iş gəlməmək elinden iş gelmemek, becermemek, hiçbir şey yapamamak, gücü yetmemek, aciz olmak. əlindən qaçaq düşmək belirli sebepler yüzünden evinden, işinden, yurdundan aynlmak zorunda kalmak.

əlindən qaçırmaq (verməUJ- 1-bir.jeyi elinden kaçırmäk, fırsatı kaçırmak. 2-bif şeyi kaybetmek. -əHmhm'q^çlSaq yakasını kurtarmak, canı-nı kurtarmaya çalışmak. əlindən qan ağlamaq bak. əlindən bezar olmaq. əlindən qurtarmaq (qurtulmaq) 1-feläketten, eziyetten, ölümden kurtulmak. 2-canını, yakasmı kurtarmak. əlindən salmaq elinden düşürmek. əlindən su dammaz çok cimri kimseler için kullanılır. əlindən su içmək . . . 'e benzemek, . . , 'nın huyunu, suyunu kapmak, birinin terbi-yesi ile yetişmek, ona benzemek. əlindən /utmaq (yapışmaq) elinden tut-mak, birine maddi yönden yardım etmekJ yardım elini uzatinak. əlindən vermək elinde tutamamak, elinden kaçırmak. əlindən yaxa qurtarmaq kurtulmak, yaka-smı kurtarmak. əlindən yanmaq (yanıqlı olmaq) biri tara-fmdan canı çok sıkılmak, bhinden çok çekmek. ... əlindən yer yox idi (yoxdu) bir şeyin son derece çok olduğunu bildirir. əlindən... yığılmaq bak. boğaza yığılmaq. əlindən zağ zağ əsmək birinden çok korkmak, karşısmda tir tir titremek. əlindən zəncir çeynəmək birine çok sinir-lenmek, hiddetlenmek. əlinə almaq eline almak. 1-ele geçirmek, sahip olmak, sahiplenmek, häkimiyeti altı-na almak. 2-kendi häkimiyetine almak, kendi tarafına çekmek. əiinə ayağına düşmək eline ayağma düş-mek, yalvanp yakarmak, çök yalvarmak. əlinə baxmaq eline bakmak, birine muhtaç olmak, birinin yardımıyla geçinmek. əlinə bei vermək tahrik etmek, fitlemek. əlinə bəhanə düşmək eline bahane geç-mek. əiinə bəhanə vermək eline kullanacağı bir bahane vermek. əlinə bir şey düşməmək (keçməmək) hiçbir şey elde edememek.

226

Page 228: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

əlinə cız basmaq yapılan bir şeyden ağzı yandığmdan dolayı bir daha onu yapma-mak üzere kendi kendine söz vermek. əiinə çöp (çöpii ctit ctit, cütləyib) verər aldatır, kandırır, başmdan savar. əlinə çöp vərmək 1-aldatıp başmdan sav-mak, kandırmak. 2-elinde nesi var nesi yoksa kumarda hepsini almak, ütmek. əlinə dolamaq bak. barmağına dolamaq. əlinə dov düşmək eline fırsat geçmek. əlinə düdük vermək aldatmak, kandırmak, bir şey vaat ederek kandırmak. əlinə düşəni ne varsa, azdan çoktan ne varsa. əlinə düşmək eline düşmek, pençesine düşmek, egemeriliğine girmek. əlinə əsas vermək delil olacak bir şeyi kaptrrmak. əlinə fürsət düşmək (keçmək) eline fırsat düşmek, imkän bulmak. əlinə girəvə düşmək eline bahane geçmek. əlinə göydən düşmək gökte ararken yerde bulmak, tesadüfi olarak çok aranan şeyi bulmak, eline geçmek. əlinə göz dikmək maddi yardım beklemek, maddi yönden ona muhtaç olmak. əlinə keçmək eline geçmek, pençesine düşmek. əlinə kişi əli dəyməmək (dəyməmiş olmaq) eline erkek eli değmemek, temiz olmak, pak olmak. əlinə qab almaq ayak yoluna gitmek, tu-valet ihtiyacını gidermek. f

əlinə salmaq elde etmek, bulmak, ele ge-çirmek. əlinə su tökəbilməz (tökməyə yaramaz) iki kişiyi kıyaslarken birinin diğerinden çok üstün olduğunu bildirir. əlinə su tökmək 1-soyup soğana çevirmek. 2-elindeki şeyi çok ucuza kapmak. əlinə tapşırmaq şahsen havale etmek, eline vermek. əlinə vermək eline vermek, başkasımn eline geçirmek, teslim etmek. əlinə zurna vermək yalan vaatlerde bu-lunmak, yalan vaatlerle kandırmak. əlinə zurna veriblər çala çala gedib yalan vaatlerle kandırrp yollamışlar.

əlini ağdan qaraya vurmamaq hiçbir iş yapmamak, boş durmak. əlini ayağmı çəkmək elini ayağım kesmek (çekmek), bir yere artık gidip gelmemek, aläkasmı, ilişkisini kesmek. əlini başma çırpmaq (vurmaq) hayret etmek, üzülmek, yaptığma, ettiğine pişman olmak. əlini başına yığmaq kendine gelmek, dü-şüncesini bir yere teksif etmek, toplamak. əlini bənd etmək bir iş yapmaya başlamak. əlini bulamaq kanşmak, suç ortağı olmak. əlini cibinə salmaq 1-elini cebine atmak. 2-cebinden bir şey çalmak. 3-para harca-mak. əlini çör çöpə atmaq çaresiz kalıp küçük şeylerden yapışmak. . . . əlini daldan bağlayıb bu ondan da kötü bir insandır. əlini (əllərini) dinc qoymaq rahat durmak, hiçbir şeye dokunmamak. əlini dinc qoymamaq rahat durmamak, bir şeyler yapmak. əlini dizinə çırpmaq (vurmaq) hayret etmek, şaşırmak, üzülmek. əlini (ürəyinə) döşünə qoyaraq emin bir şekilde, güvenerek. əlini (əllərini) döşünə qoymaq hürmet, saygı veya memnuniyet ifadesi olarak elle-rini göğsüne koyarak eğilmek. əlini əlinə vermək kavuşturmak, görüş-türmek, birleştirmek, kavuşmalannı sağla-mak. əlini əlinə vurmamaq 1-iş yapmamak, çahşmamak. 2-(kız veya kadına) dokun-mamak. əlini (əllərini) ölçmək el kol hareketi yapa-rak heyecanla konuşmak. əlini ətəyini çəkmək elini eteğini kesmek, herhangi bir şeyle ilişkisini, bağım kesmek. əiini əlinin üstüne qoymaq hiçbir iş yap-mamak, boş boş oturmak. əlini farağat qoy! ellerine häkim ol! elini çek! əlini götür üzünü yu olnp kalanı budur, bundan başka yoktur. əlini gözünün üstünə qoymaq bu hare-ketle kendinden istenen bir işi memnuni-

227

Page 229: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

yetle yapacağma söz verdiğini, yapmaya hazır olduğunu bildirmek əlini hära ucadı ora qoy istediğin yere şikäyet et. əlini isti sudan soyuq suya vurmamaq 1 -bir iş yapfnamak, rahatmı bozmamak, sı-kıntı çekmemek, kendini rahatsız edecek işleri yapmamak, rahatı yerinde olmak. 2-maddi durumu iyi ohnak, kendi yerine hizmetçi çalıştırmak. əlini işə salmaq 1-iş yapmaya başlamak. 2-sohbet ederken el şakası yapmak. əlini kəsmək 1-bir şeyden mahrum etmek, bir kimsenin bir şeye kärışmasına, parmak uzatmasma son vermek. 2-ümidini kesmek, vazgeçmek. əlini kol kosa atmaq çaresizlikten dolayı her şeye yönelmek, her şeyden medet um-mak. əlihi qabağa vermək l-engel olmak. 2-problem çıkarmak, karşı gelrriek. əlini (əllərini) qaldır! ellerini kaldır! tes-lim öl! əlini qana batırmaq elini kana bulamak, birini öldürmek. əlini qolunu tovlaya tovlaya gəlmək elini kolunu sallaya sallaya gelmek, gelirken hiçbir şey getirmemek. əlini qoy döşünə məni bağışla ben ettim sen etme, ben kötülük ettim ancak sen bü-yüklük et beni affet. əlini qulağının dibinə qoymaq belirli bir ahenkle şarkı, türkü söylemek. əlini oxumaq karşı tarafın niyetini arilä-mak, sırrım bilmek. ... əlini öpür! ... ellerinden öper! ...bekliyor! ...yapabilirsin! əlihi özgə cibində qızdırmaq yankesicililc etmek, birinin parasını yürütmek. əlini özündə saxla! "ilişme, sätaşma, el hareketi yapma, yaparsan cevabmı alırsm" anlammda. əlini özündə saxlamaq vurmak için käl-dırdığı eline häkim olmak, darbe vurma-mak. əlini özündə saxlamamaq darbe vurmak için lcaldırdığ elini indirmek, vurmäk. əlini saxlamaq yaptığı işi durdurmalc, durmak.

əlini sıxmaq tokälaşmäk ve rnerrinuniyet hissini belirrmek için elini sıkmak. əlini (əllərini) tərpədəbilməmək ellerini bile kımıldatamamak, hiçbir şey yapama-mak. əlini tuşlamaq eli ile bir şeyi veya bir tara-fı göstermek, elini uzatmak. əlini tutmaq 1-birine engel olmak. 2-birine yardım etmek. əlini uzatsan çatar çok yakın yer için kullanılır. əlini uzatmaq elini uzatmak, yardım et-mek, yardımcı olmak. əlini üzmək ümidini kesmek. 1-meyus olmak, artık beklememelc. 2-unutmak, vaz-geçmek. əlinin aitmda elinin altmda. 1-kontrölünde, häkimiyetinde. 2-yäkmmda, elinin ulaştığı yerde. əlinin altında dolanmaq hizmet etmek. əlinin altmda olnıaq elinin altmda ölmak, birinin hükmü altmdä olmak, birine bağh olmak. əlinin barını yeməmək elinin eineğini, kazancmı yememek. Əli'nin börkünü (papağını) Vəli'nin, Vəli'nin börkünü (papağım) Əli'nin ba-şına qoymaq Ali'nin külahını Veli'ye, Veli'riin külahmı Ali'ye giydirniek, serma-yesi olmädığı hälde birinden äldığım ötelci-ne, ötekinden aldığını berikine vererelc işini yürütüp kazanç elde etmelc. əlinin dalı qabağmı tanımır beceriksizin, unutkanm biridir. əlinin dalını yerə qoymaq 1-teslim ol-

mak, yenildiğini itiraf etmek. 2-kendine täbi etmek, yenmek. əlinin duzu yoxdür emeği, liyakati gereği gibi değerlendirilrrieyen kimseler içih kul-lanıhr. əlinin duzunu dadmaq yeteneğini, beceri-sini anlamak. əlinih içi gicişmək ş. elinin içi lcaşınmalc. əlinin içi kimi bilmək (tanmıaq) çolc iyi bilmelç, en ince detayma kadar bilgi sahibi ohnak. əiinin qäbağma əl qoyınaq öne geçmek, üstün olmak.

228

Page 230: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

əlinin sağ solunu bilməmək beceriksiz olmak, ebleh olmak. əlinin suyu kuvveti, gücü, zulmü. əlinin suyu olmamaq hiçbir iş yapama-mak, beceriksiz olmak. əlinin suyunu dadmaq (içmək) 1-birinden faydalanmak. 2-tokadmı yemek. əlinizi çəkin! bak. əlini çək! Əli'si dəli, Vəli'si dəli, qırılmışın hamısı dəli burada akılh bir kimse yok. əliuzunluq efmək (eiəmək) başkasınm mahna, parasına vs. göz dikip, onu eline geçirmeğe çahşmak. əlivi (əiini) daşa atasan qızıla dönə! tut-tuğun altm olsun! bir temenni. əliylə verib ayaqlanyla axtarmaq (dalm-ca getmək) ödünç verdiyi şeyin geri geti-rilmemesi sebebiyle peşine gitmek. əliynən qoymuş kimi tapmaq eliyle koy-muş gibi bulmak, bir şeyi hiç afamadan hemen, kolayca bulmak. əlqabına çıxmaq (getmək) 1-tuvalet ihti-yacını gidermek için tuvalete gitmek. 2-läzımhğa yapmak. əlqap eləmək bir işi hemen yapmak, bir şeyi en kısa zamanda yapıp bitirmek. əlqıcığı göstərmək güç gösterisinde bu-lunmak, ğücünü göstermek. əllər yuxarı! eller yukari! "ellerini kaldı-rarak teslim ol" anlammda bir emir ifadesi. əllərdə gəzmək ellerde gezmek, ellerde dolaşmak, elden ele gezmek. əlləri dalmda 1-ellerini arkasmda kenet-lemiş, hälde. 2-kasınarak, böbftrlenerek. 3-kendinden emin bir şekilde. əlləri göydə olmaq dua etmek. əliəri qızıldır mahir bir üsta ve sanätkar için kullanıhr. əlləri qoynunda qalmaq 1-çok zavalh, üzgün duruma düşmek. 2-işini yapacak şeyleri kaybederek çaresiz durumda kal-mak, ne yapacağını bilmemek. əlləri ürəklərində (ürəklərinin üstündə) qalmaq endişeli. olmak, bir şey hakkmda endişelenmek. əlləri yanına sallanmaq mahzunlaşmak, ümitsizliğe kapılmak, morali bozulmak.

əllərim yanıma düşsün! ellerim yanıma gelsin! Allah cammı alsm doğru söylüyo-rum! əllərin ağnmasın! "elin kolun var olsun" anlamında yapılan bir işten dolayı duyulan memnuniyeti bildiren bir temenni ifadesi. əllərinə xına qoy kıçma kına yak. əllərini ai qanına boyamaq vurmak, öl-dürmek. əliərin dərd görməsin ellerin dert görme-sin, Allah razı olsun anlamında iyi dilek sözü. əllərini Allah dərgahına qaldırmaq (qalxızmaq) Allahä yüz çevirerek ellerini göklere kaldınp ona yalvarmak, bir şey dilemek. əilərini belinə qoymaq 1-bir iş yapılırken durup çahşmamak. 2-hayret işareti olarak ellerini beline dayamak. əllərini daraqlamaq parmaklarını birbiri-ne geçirmek, kenetlemek. əllərini düyünləmək ellerinin parmaklarmı birbirine geçirerek yumrük häline, düğüm häline getirmek. əllərini görmək olmamaq çok süratli, hızh çalışmak. əllərini işə salmaq 1-elleri ile çalışmaya, bir iş yapmaya başlamak. 2-elleri ile vur-maya, kavga etmeye başlamak. əllərini (yuxarı) qaldırmaq teslim olmak. əlləfini (əlini) qana boyamaq elini kana bulamak, kaatil olmak, birini öldürmek. əlləfini ölçmək ellerini hareket ethrerek konuşmak, konuşurken ellerini oynatmak, el kol hareketi yapmak. əllərini yana salmaq ayakta sessizce hare-ketsiz durmak, kımıldamamak. əlləş bəlləş (vəlləş) eləmək (olmaq) kn. birbiriyle güreşir gibi sanhp uğraşmak, itişip kakışmak, oynaşmak. əlləşib vuruşmaq çok çalışmak, çok zah-met çekmek. əiləzinəni əzbərdən oxumaq (oxutmaq) korkmak, korkutmak, tehdit etmek, tehdit edilmek. əlli arxın suyunu bir arxa çatmaq bak. min dərədən su götürmək.

229

Page 231: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

əlli arşın quyunun dibinə diyirlənmək karanhğm içine yuvarlanmak, büyük bir feläketle karşılaşmak. əlli ayaqlı adam becerikli kimse. əlli ayaqlı getmək izsiz tozsuz kaybolmak. əlli ayaqlı itirmək temelli yok etmek, öl-dürmek. əlli ayaqlı itmək (yox olmaq) kaybolmak, yok olrttak. əlli ayaqh razı olmaq tamamen razı ol-mak, kabul etmek. əlli dilli itmək hiçbir haber alınamamak, kaybolup gitmek. əlli pox yiyənin içindən birini seçmək düğün vs.'de verilen yemeğe çağırmak için yazılan adlar arasmdan daha yakın hisse-dilen birini seçerek değer vermek. əlli tərpənmək bak. diri tərpənmək. əlovgülü basmaq ateş yakmak. əltəmən olmaq tokalaşmak, birbirinin elini sıkmak. əlvallah qopartmaq bağınp çağırmak, haykınp gürültü koparmäk. əlvallah salmaq bağınp çağırarak karışık-lık meydana getirmek. əlvida etmək (eləmək) elveda etmek. 1-görüşüp ayrılmak, vedalaşmak. 2-terketmek, kaybetmek, daimi olarak ayrıl-mak. əlyət eləmək düşünüp taşmmak, düşünüp taşmarak bir karara vannak. əmanət almaq bir şeyi geçici olarak kül-lanmak için almak. əmanət qoymaq bir şeyi inanıp güvendiği birine geçici olarak bırakmak, vermek. əmanət saxiamaq başkasmm malım, para-sım vs. geçici olarak saklamak. əmanət vermək emanet vermek, geçici olarak lcullanması için birine bir şey ver-mek. əmanətə bənd olmaq verdiği sözü tutmak. əmanətə xəyanət eləmək emanete ihanet etmek, emanet olarak bırakılan şeyi titiz-likle korumamak. əmcəkdən kəsmək artık anne sütü yedir-memek, sütten kesmek. əmcəyini təndirə salmaq yataneıktan ağ-lamak, haykırarak ağlamak. əmdən düşmək eskiyip yrpranmak.

əmək çəkmək (qoymaq) emek çekmek, zahmet çekmek, emek sarf etmek. əmək vermək emek vermek, bir şeyin meydana geimesi için özenle çaiışmak. əməkdaşhq etmək 1-birine yardım etmek, yardımcı olmak, işbirliği yapmak. 2-çahşmak, emek sarf etmek. əməl edilmək (olunmaq) yerine getiril-mek, icra edilmek, yapılmak. əməl etmək (eləraək) 1-icra etmek, yerine getirmek, yapmak. 2-büyü yapmak. əməl yeməmək başanlmamak, yapılma-mak. əməlbazlıq etmək hile ve dalavere ile iş yapmak, hilekärlık etmek. əmələ gəlmək 1-meydana gelmek, ortaya çıkmak, doğmak, türemek, oluşnıak. 2-mümkün ^olmak, hayata geçmek. 3-şişmanlamak, iyileşmek, durumu düzel-mek, sağlığı yerine gelmek. əmələ gətirmək 1-yapmak, yerine getir-mek, icra etmek. 2-meydana gehrmek, oluşturfnak. əməli ayağına cidar olmaq yaptığı işin cezasmı çekmek, kötü sonucuyla karşılaş-mak. əməli azmaq 1-durumu kötüleşmek, gittik-çe bozulmak, iyice azmak. 2-yoldan çık-mak, kendini kaybetmek. əməli başmı yemək yaptığı hata veya ser-gilediği davranış yüzünden hayatını kay-betmek. əməli başına düşmək yaptığı şey kendine kötülük olarak yansımak. əməli üzünə gülmək yaptığı iyiliklerin karşıhğmı göımek. • əməlli başlı danış! düzgün konuş! kaba konuşma! güzel laflar et! anlämında bir uyan ifadesi. əməlli başlı dincəlmək güzel bir şekilde dinlenmek. əməlli başlı öyrənmək iyi öğrenmek. əməlli başlı sağalmaq tamamen iyileşmek. əməlli damşmaq düzgün konuşmak, iyi konuşmak, güzel konuşmak. əməlli işləmək güzel çahşmäk, läyıkınca çahşmak, çaba harcamak. əməili qulaq asmaq iyi dinlemek, dikkat-lice dinlemek.

230

Page 232: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

əməyi (əməyim) gözündən gəlsin! beddu-a, kargıma ifädesi. əməyi bada getmək (əlində qalmaq, itmək, zay oimaq, zaya getmək) zahmeti boşa gitmek, verdiği emeğin karşıhğmı görememek. əməyi itik dizi sıyrıq olmaq yerlerde sü-rünmek, emekleri hebä olmak ve emeğinin karşılığında hiçbir şey alamamak. əməyim gözüvü (gözünü) tutsun! emeğim gözüne dizine dursun! bir iienme ifadesi. əməyim ana südü kimi gözündən gəlsin! bak. əməyim gözüvü (gözünü) tutsun! ənıəyindən xeyir görməmək (tapmamaq) yaptıklarından hayır görmemek. əməyinin barını yiyəbilməmək emeğinin karşılığını alamamak, emeğinin meyvesini yiyememek. əmin etmək inandırmak, rahatlatmak. əmin oimaq emin olmak; tamamen inan-mak, inänıp rahat etmek, emin olmak. əmir almaq emir almak, talimat almak. ənıir vermək emir vermek, emretmek, talimat vermek. Əmirqulu'su çıxmaq bak. içindən Qəmbərqulu çıxmaq. əmlik kimi beslenmiş kuzu gibi, çok genç, güzel, ahmh. əmr elə dağlara qar yağsın 1-ne huyurur-sanız yerine getifilecektir, emrinize ama-deyim. 2-alay konusu olarak da aynı an-lamda kullanıhr, "emredersiniz efendim" anlämmda.

f

əmr etmək bir işin yapılması için emir vermek, emretmek. əmr qulu emir kulu, verilen emirleri yerine getiren kimse. əmr vermək 1-emir vermek. 2-emirname yazmak, yaymlamak, ilän etmek, tayin emri yazmak. əmraziya gəlmək 1-büyümek, bulüğ çağı-na ermek. 2-yetişmek, olgunlaşmak (mey-ve). ^ əmrdən çıxmaq emre uymamaJcr-täbr'ol-mamak, emre ita^LeJraemeicr'^ əmrinə girmak emrine girmek, bir kimse-nin buyruğu altma girmek. əmrinə vermək häkimiyetine vermek, emrine amade etmek.

əmzik sümüyü henüz gelişmemiş kemik (bebekler için kullanılır). ənam eləmək kl. bağış olarak vermek, vermelc. əncam çakmək (etmək) bitmesine, hal-ledilmesine yardım etmek, çıkış yolu bul-mak. əncam qılmaq (vermək) sona erdirmek, neticelendirmek. əncam tapmaq sona ermek, neticelenmek. ancama qoymaq (salmaq) yoluna koy-mak, düzene koymak, ayarlamak. əncivənc eləmək darmadağm etmek, alt üst etmek. əncivənc olmaq darmadığın olmak, düzen-siz ve tertipsiz häle gelmek. əndamı açılmış (yanmış) bak. əndamın açılsın (yansın). andamı tökülmək bak. əti tökülmək. əndamı ürpərmək ürperti geçirmek, ür-permek, üşümeden dolayı tüyleri kabar-mak. əndamm açılsın (yansm)! yatalak hasta-lıktan dolayı bir yerlerinde yaralar oluşsun! anlammda bir beddua, ilenme, lcargıma ifadesi. andamına lərzə düşmək (korkudan) titre-mek, esmek. əndazədən çıxmaq smırı aşmak, haddini aşmalc. andazəyə düşmək gereken şekle, ölçüye inmek. əndazəyə salmaq gereken ölçüye, şekle getirmek. əndə məndə demək kn. yersiz konuşmalc, ileri geri konuşmak. andər döndər eləmak kn. alt üst etrrft.jj.-aramak, araştırmak, bakmak. əndərqalib eləmak kn. başından savmak, def etmek, savuşturmak. andərqəlib olmaq karşı karşıya gelmek, rast gelmek, karşılaşmak.

'əndişə çəkmək (etmək) endişe etmek, rahatsız olmak, endişelenmek, ıstırap çek-mek, kaygılanmak. əndişə oyandırmaq endişe uyandırmak, rahatsızhğa, kaygıya, teläşa sebep olmak, korku, endişe yaratmak.

231

Page 233: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

əndişəyə düşmək bak. əndişə çəkmək (etmək). əndişəyə salmaq rahatsız etmek, endişeye düşünnek. əngə vermək çok konuşmak, gevezelik etmek. əngəl çıxarmaq (çıxartmaq, eləmək, etmək, törətmək) engel çıkarmak, zorluk çıkarmak, mäni olmak, geciktirmek. əngəl çıxmaq 1-müşkülat çıkmak, zorluk çıkmak. 2-karışıkhk çıkmak. əngəl olmaq engel olmak, bir şeyin neti-celenmesine, yapılmasına engel olmak, bırakmamak, zorluk çıkannak, müşkülat çıkarmak. əngələ düşmək zor duruma düşmek; kötü, hoşlanılmayan, beğenilmeğen, istenmeyen bir iş yapmak veya yapmaya kalkışmak. əngələ salmaq zor duruma düşürmek, kö-tü, çirkin, hoşlanılmayan bir işe karıştır-mak, bulaştırmak. əngəli çıxmaq kusuru ortaya çıkmak, eksi-ği anlaşılmak. əngi ənginə keçmək avurtları birbirine geçmek, çok zayıflamak. əngi qadaxsız çenesi düşük, sır saklaması-nı bilmeyen. əngi qıfıllanmaq çenesi kilitlenınek, heye-candan, korkudan vs. konuşamamak. əngi qızışmaq çok konuşmak, gevezelik etmek, boş konuşmak. ənginə çəkmək 1-çenesine vurmak. 2-hakaret ederek susturmak. ənginə dirəyim! k. küfür anlamında bir ifade. ənginə vermək bak. əngi qızışmaq. əngini bağlamaq çenesini kapamak, sus-mäk. əngini əzmək dövmek, dayak atmalc, sura-tını dağıtmak. əngini yormaq çenesini yormak, boşuna konuşmak. ənginin altına salmaq birisinin karşı^ıüda çok konuşmak, ona konuşma fırsatı ver-memek. əngüldüyün düşmək karmakarışık olmak, Çözülemeyecek derecede kanşmak, düğüm düğüm olmak.

ənSv bağlamaq dalak hastahğma yaka-:

lanmak. : ənsə damşmaq birinin ardmca könuşmak, \ əntər məşki vermək ıstırap vermek, başına j dert açmak. J əntiqəfüruşluq eləmək kendini yeni vel dikkate değer haberleri biien birisi gibi! göstermek, bilgiçlik taslamaya kalkmak. ənzəli balqabağı beceriksiz (kimse). ənzəli oynamaq sağa sola koştunnak. əppək olub göyə çəkilmək (uçmaq) yok olmak, kaybolmak. ər çəkmək damıtma yoluyla güzel koku elde etmek. ər deyə deyə ərimək kocaya gidememek,, evlenememek, evde kalmak. • ər deyib ərimək bak. ər deyə deyş əriməkf ər üzünə həsrət qalmaq 1-kocası herhangi bir sebeple uzun müddet uzaklarda kalmak. 2-kocası evine uğramamak, ərasətdə qaimaq zor durunıda kalriıak. ərdə olmaq kocada olmak, evli olmak. ərdəmli olmaq 1-liyakatli ve terbiyeli ol* mak. 2-çalışkan olmak, becerikli olmak. ərdən yarımaq eşi, kocası iyi insan olmak, mutlu bir hayatı olmak. əreyi eləmək geçici olarak alınak, geri vermek üzere almak. ərə getmək ere gitfnek, (kız, kadm) köcaya varmak, nikählanmak, evlenmek.. ərə getmərik, bəxt açarıq emeği biz har-canz, faydasmı başkaları görür. . ərə vermak ere vermek, kocaya vermek, kendi kızını, kardeşini vs. kocaya vermek, birisiyle evlenmesine rıza göstermek. ərəvüş etmək budamak, dallarını kesmek, etrafım temizlemek. ərəzən düşmək vaktinden geç olgunlaş-mak. ərgən olmaq ergen olmak, evlenme çağma ermek, yetişmek. ari ölmək kocası ölmek. ə r H ^ ü n ə günü gətirmək kocası üstüne kuma g e t i m i e f c — 1

əri üzünə gülməmək kbcası Icendisini istememek, kocası ile araları iyi olmamak. əriyini (ərikini) əzmək naz satmak, cilve yapmak, nazlanmak.

232

Page 234: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ərikləri yeyib yoncaları ayaqlamaq kendi menfaatine olan bir şeyi yaparken başkala-rına zarar vermek. ərindən boşanmaq kocasmdan boşamnak, ayrılmak. ərindən ərlik görməmək kocası kocahk görevini yapamamak veya yaprnamak. ərindiyindən Erməni'yə dayı deyir çok tembel ve uyuşuk kimseler için söylenir. əriştə doğramaq (kəsmək) bir işi yapmak için gizlice hazırhk yapmak, dolap çevir-mek. əriyib çöp (mum) olmaq bak. əriyib çöpə (muma, şama) dönmək. əriyib çöpə (muma, şama) dönmək hasta-lık vs'den dolayı çok zayıflamak. əriyib yerə girmək utancından yere gir-mek, çok utanmak, mahcup olmak. ərk eləmək (etmək) aynı münasebet icabı birini kendine yakın bilip dostcasma bir şey söylemek, bir hareket yapmak, nazı geç-mek. ərkan kəsmək dayak atmak, dövmek. ərki çatmaq (yetmək) bak. ərk eləmək (etmək). ərki oimaq birine nazı geçmek, ummak. ərman çəkmək gelişmek, büyümek. əroyun almaq sabunla vs. yıkanmış çama-şırı temiz suyla arındırmak. ərsəyə çatdırmaq (yetirmək) büyütmek, yetiştirmek. ərsəyə çatmaq (gəlmak) 1-ortaya çıkmak, meydana gelmek. 2-büyümek, olgunlaş-mak, bağımsız hayat sürmeğe'başlamak. ərsəyə çatmamaq büyüyüp gelişememek, istenen seviyeye gelememek. ərsin boğaz 1-uzun ve zayıf kimse. 2-kaba saba laflar eden, edebe aykırı sözler sarf eden. ərsini özgə təndirində oynatmaq onun bunun malmı izinsiz almak. ərsinlə qazıyıb çıxarmaq eziyetle, güç-lükle çıkarmak, uzaklaştırmak. ərsiz qalmaq kocasız kalmak. ərşə bölond olmaq (dayanmaq, dayaq olmaq, qaixnjaq, ucalmaq) yükselmek, göklere çıkmak, gökiers yükseimek.. arşə çixmaq (səsi, naləsi, fəryadt) yüksek^^ sesle ağlamak, feryat figan etmek.

233

ərz etmək (eləmək) arz etmek. 1-bildirmek, anlatmak, ifade etmek. 2-takdim etmek, sunmak. ərz olsun ... açıkça bildiriyorum ki, görü-şüne takdim ediyorum ki...(hürmetle ifade etme, takdim etme). ərz qılmaq bildirmek, anlatmak, iläde etmek. ərzdən səmaya qədər yerden göğe kadar, yer ile gök arası kadar. əsarətdə qalmaq esaret altmda kalmak, uzun süre esir yaşamak. əsarətdə yaşamaq esir olmak. əsarətdən qurtarmaq esaretten kurtulmek, bağımsızhğma kavuşmak. əsarətə düşmək esarete düşmek, esir ol-mak, əsas almaq (götürmək) bir temel gibi, esas gibi kabul etmek, esas olarak almak. əsas etmək (eləmək) esas, temel kabul eünek, temel ennek. əsas kimi qəbul edilmək temel kabul e-dilmek. əsas kimi qəbui etmək temel almak. əsas tutmaq esas, temel kabul etmek. əsas vermək eline bir delil vermek. əsası qoyulmaq 1-tesis edilmek, temeli atılmak. 2-başlanmak. əsası olmamaq esası oimamak, yalan ol-mak, ash astan olmamak. əsasına qədər tamamen, büsbütün, temel-den əsasında durmaq bak. asasmı təşkil etmək. əsasını qoymaq 1-temelini atmak. 2-kurmak, tesis etmek. _ əsasını təşkil etnıək bir şeyin kaynağı, onun meydana gelmesinin asıl sebebi ol-mak. əsassız əidə etmək haksız olarak bir şeyi ele geçirmek. əsəbi danışmaq sinirli konuşmak. əsəbi olmaq asabi olmak, sinirli olmak. əsəbləri ilə oynamaq siniıiendirmek, si-nirlenmesine sebep olmak. əsəblərinə təsir etmak (toxunmaq) bak. əsabləri iİə oynamaq.

Page 235: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

əsəblərini korlamaq (oynätmaq, yerindən oynatmaq) çok sinirlendirmek, hiddetlendirmek. əsər eləmək (etmək) etki etmek, tesir et-mek. əsər əlamət qaimamaq hiçbir izi kalma-mak, etkisi kaybolmak. əsər qaimamaq eser kalmamak, hiçbir belirti veya iz kahnamak. əsəri gəlmək kn. ateş düştükten sonra, hafifçe ve lcısa bir zaman titremek. əsgər aparmaq askere götürmek. əsgər düşmək (getmək, götürülmək) as-kere götürülmek, silah altına çağrılmak. əsgər yığmaq askerlik zamanı gelenleri askere götürmek, seferberliğe götürmek. əsgisi tütsülü (yanıq) olmaq adı lcötüye çıkrnak, adı kötü bir şekilde meşhur olmak. əsim əsim əsmək tir tir titremek. əsir almaq (tutmaq) esir almalc, esir et-mek. əsir olmaq 1-hürriyetten mahrum olmak. 2-tamamen täbi olmak. əsir yesir eləmək kn. esir etmek, meftun etmek, esirlik derecesinde kendine bağla-mak. ... əsiri olmaq ... esiri olmak, ... düşkünü olmak, ... müpteläsı olmak. əski hamam, əski tas eski hamam, eski tas, hiçbir şey değişmemiş, her şey eslci halindedir, her şey yerli yerinde kalmıştır anlammda. əski qapı, əski daban bak. əski hamam, əski tas. əskik çəkmək eksik tartmak, normal tartı-dan az tartmak, tartıda hile yapmak. əskik çıxarmaq eksik çıkarmak, belirli olan miktardan daha az hesap etmek, çı-karmak. əskik çıxmaq (gəlmək) eksik çıkmak, belirli ölçüden miktardan veya tahmin edi-lenden daha az çıkmak, daha az olduğu ortaya çıkmak. əskik deyil daimi olarak vardır, her zaman mevcuttur, bulunur anlammda. əskik etmək (eləmək) 1-azaltmak. 2-kesmek, ara vermek, devam ettirmemek. əskik etməmək eksik etmemek, eli altmda' bulundurmak.

əskik güuün göy əsgiyə düyülsün kötü ı günlerle karşılaşmayasın, sıkmtı çekmeye- . sin. əskik olma (olmayasan, olmayasınız) eksilc olma, sağ ol, var ol, sağlık, afıyet, sıhhatte olma arzusu bildiren bir ifade. əskik olmaq 1-az olmak, noksan olmalc. 2-alçalarak yaşamak, onursuz olmak. əskik olmamaq her zaman var olmak, eksik olmamak, her zaman bulunmak. əskik satmaq bir şeyi az, noksan satmak. əskik tutmaq küçümsemek. əskiklik gətirmək alçaltmak, itibarmı, nülüzunu kırmak, başını aşağı etmek. əskikliyə düşmək yoksullaşmak, falcirleş-mek. əskisi tüstülü (yanıq) olmaq 1-davranışlarf şüpheli olmak. 2-önceden bir konuda adı çıkmak. əskiyini doldurmaq (tamamlamaq) yet-meyen kısmı, hisseyi iläve ederek doldur-mak, tamamlamalc. əsl üzünü göstərmək asıl simasmı göster-mek. əsli yox aslı yok, aslı olmayan, kökü, asa-leti, hüviyeti olmayan. əşkbar olmaq kl. göz yaşı dökmelc, çok ağlamak. əşüşə olmaq endişeye kapılmak. ət asmaq pişirmek için eti kazanda ateşin üzerine koymak ("asmalc" sözü göçebe hayatı süren Türk boylarının. yakılan ateş üzerinde lcurulan üç ayaklı çatma adlanan düzeneğe, yukarıdan bağlanan zincir veya ipe, kulpundan takılan kazanm ateş üzerine sarkıtılmasından, yani asıbnasından gel-mektedir, bu söz Azerbaycan Türklerinin en eski kültür değerimiz olan bir olayı canlı hayatta deyimle nasıl zinde tuttuklannı ispat etmektedir). ət bağlamaq et bağlamalc. 1-şişmanlamak. 2-yara iyileşmek. ət basmaq çok şişmanlamak, yağlanmälc. ət daş eləmək ölçüp biçmek, lcärınıjzarärı-nı hesaplamak. ət dırnaqdan ayrılmaz et tıraalctan ayrıl-maz, yäkm akrabalar arasmdaki bağ kolay

" kolay kopmaz.

234

Page 236: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ət döymək eti küçük küçük doğramak veya toktnakla taş üzerinde dövmek. ət gəlmək et bağlamak, vücudun yaralan-mış herhangi bir yerindeki yaranın üzeri etle kaplanmak, iyüeşmek, yarası kapan-mak. ət gətirmək et bağlamak, yara iyileşmek. ət govduşuna girmək normal olmayan bir şeyi, normalmiş gibi kabul etmek. ət torbası ebleh, beceriksiz, akılsız. ət tökmək 1-çok zayıflamak, sıskalaşmak. 2- çok utanmak, çok mahcup olmak. ət tutmaq et tutmak, yağlanmak, semizmek, şişmanlamak. ət ürpədən tehlikeli,. korku uyandıran, ürperhci. ət yağ içində böyümək refah ve zenginlik içinde büyümek. əta etmək (eləmək) bağışlamak. ətalət basmaq atalet basmak, tembellik basmak, çalışmaya, hareket etfneye hevesi olmamak. ətdaş etmək ağırhğmı göz karan ölçmek. ətdən çəpər çəkmək 1-yan yana dizilerek bir yeri kesmek, engel oluşturmak. 2-izdiham oluşup seyre dalmak. ətdən düşmək zayıflamak. ətdən qandan oimaq çok zayıflamak. ətə baxma, dona baxma, içindəki cana bax zarfa değil, mazrufa bakılır. bir kimse-nin şahsiyetinin, insanhğmın önemli oldu-ğunu vurgulayan bir ifade. ətə cana dolmaq (gəlmək) biraz kendini toparlamak, iyileşmek, şişmanlamak (ge-nelde hasta veya çok zayıflamış insanlar için söylenir). ətə cana (qana) gətirmək biraz şiş-mahlatmak, semizletmek. ətə dolmaq (gəlmək) semizmek, şişman-lamak. ətə dönmək çok şişmanlamak, yağlanmak, härekef kabiliyetini kaybetmek, kımüda-yarriaz häle gelmek. ətə gətirmək şişmanlatmak. ətə qana dolmaq semizmek, şişmanlamak. ətə pul verməyib küftəriin yekəsin qapmaq bir şeye hiçbir katkısı olmadığı hälde en iyi şekilde faydalanmak istemek.

ətək altdan ötürmək 1-gizlice, kimse görmeden vermek. 2-unutmak, ataldan çıkmak. ətəkdə daş saxlamaq kavgaya, dövüşe hazır olmak. ətəkdən keçirmək yakın bilmek, mahrefn bilmek. ətəyi arı namuslu, namusuna düşkün, te-miz. ətəyi (ətəyini) başına atmaq hayasızea davranmak, rezalet çıkarmak, hayasızcası-na bağırıp çağırmak. ətəyi belində eteği belinde, çok çahşkan kadınlar için kullanılan bir ifade. ətəyi belində olmaq eteği belinde olmak, işe hazır olmak. ətəyi böyüklər əlindədir kin. dayısı olan kimseler için söylenir. ətəyi ələ verməmək 1-fırsatı kaçırmamak. 2-yakayı ele vennemek, yakalanmamak. ətəyi parıldamaq, qarnı quruldamaq görünüşü iyi, ancak maddi vaziyeti çok kötü ölan insanlar için kullamlır. ətəyi tozlu fakir fukara, yolcsul kimse. ətəyin (ətəyini) basdırmaq bir elbisenin vs. eteğini dikmek. ətəyin əilərdə qalsın! mutlu ohnayasm! mutluluk yüzü gönneyesin! hep sıkmtı içinde yaşayasm! bir ilenme. ətəyin (ətəyindən) tutmaq yalvarmak, korunma istemek, sığınmak. ətəyində namaz qılmaq olar kin. pek te-miz ve dürüst olmayan kimseler için kulla-nüır. ətəyindəki daşı tökmək eteğindeki taşı dökmek, inadmdan vazgeçmek, yola gel-mek. ətəyindən çəkmək uyarmak, bir konuda uyanık olmasmı sağlamak. ətəyindən əl çəkmək yakasmı bırakmak, vazgeçmek. ətəyindən öpmək yalvarmak, ricada bu-lunmak. ətəyində tutmaq yardım istemek, yardım beklemek. ətəyindən yapışmaq eteğinden yapışmak, yapışıp kopmamak, bir şeyi yapmasını istemek ve vazgeçmemek.

235

Page 237: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ətəyinə bağlayıb saxlamaq hiçbir tarafa bırakmamak, gözünün önünden ayırma-mak. ətəyinə çörək qoymaq 1-başını beläya sokmak. 2-birine ekmek kapısı olmak. ətəyinə düşmək (sarılmaq) eteğine düş-mek, yalvarmak, yakarmak. ətəyinə uşaq qoymaq gayri meşru ilişki ile hamile bırakmak. ətəyini at dalına, gör haran görsənir yaptığın iş sana da, ailene de zarar veriyor. ətəyini buraxmaq vazgeçmek, bırakmak, peşini bırakmak, yakasım bırakmak. ətəyini çəkmək önüne geçmek, karşı gel-mek, bırakmamak. ətəyini çırpıb durmaq olmasını beklediği bir işten ümidini kesmek. ətəyini əldən buraxmamaq (qoymamaq) işini yaptırmak için yakasım bırakmamak, bıkkmlık vermek, usandırmak. əti acı adam kırıcı kimse. əti acılıq eləmək kırıcı davranmak, etra-fındakileri azarlamak, üzmek. əti budu yerində olmaq eti budu yerinde olmak, dolgun olmak, tombul olmak. əti çimçişmək 1-iğrenmek, tiksinmek. 2-ürpermek. əti dərisindən çıxmaq bak. əti dərisinə sığmamaq. əti dərisinə sığmamaq çok şişmanlamak. əti dırnaqdan ayırmaq çok yakın olan insanlan birbirinden ayırmak. əti ətindən, qanı qanından aynı kökten, aynı soydan; evlat. əti pişiyə vermək cinsl tecavüze uğramak. əti sənin, sümüyü mənim "eti senin, ke-miği benim", özellikle bir şeyler öğrenmesi için bir çocuğun öğretmene veya ustaya teslim edilmesi esnasında, eğitiın veya gereken bilgiyi kapması için her yolu ço-cuk üzerinde deneyebileceğini, ona son derece güvendiğini bildiren bir ifade. əti şirin cana yakm, sevimli. əti tökülmək 1-zayıflamak. 2-liyakatsiz, edebe aykın bir hareket vs. karşısında ken-dinde mahcubiyet hissetmek, çok utanmak. 3-nefret etmek, iğrenmek.

! əti ürpərmək (ürpəşmək) korkudan, ürk-meden vs'den dolayı tüyleri diken dikeır olmak, ürpermek. əti üzdən kəsmək birine hakaret, haksızlil ederek aradaki ilişkiyi bozmak, kırmak. ətimi (ətimizi) tökmə! utandırma! mahcıg etnıe! yüzümüzü kızartma! ətimi yesə də sümüyümü (sümüyünii); \ çölə atmaz ne yaparsa yapsın en son andä dostun veya akrabalann birbirine sahip çıktığını bildiren bir ifade. ətin tökülsün! 1-utanmayı gerektiren bir davranışı yapanlara söylenen ve memnuni-yetsizliği bildiren, "yaptığından utan! yü-1

zün kızarsın! kendine. gel!" anlammda bir j ifade. 2-"mahvolasın, yok olasm" anlamım | dabir ilenme ifadesi. ətindən -©t kəsmək etinden et koparmak, son derece büyük ıstırap vermek, acı ver-mek. ətindən kəsmək bir şeyi hiç de istemeden> mecburiyet karşısmda veımek. ətinə qanına keçmək kanına işlemek, kökleşmek. ətinə yerikiəmək 1-hiç hoşlanmamak, görmek bile istememek. 2-kanma susamak, öç, intikam almak istemek. ətini aşığacan (aşıqcan), qanım qaşığacan (qaşıqcan) eləmək öldürmek, katletmek. ətini aşıq, gönünü qaşıq eləmək ıstırap vermek, çok rahatsız etmek, zulmetmek, çok eziyet vermek. ətini didmək (kəsmək) çok eziyet etmek, rahatsız etmek. ətini qiymə (şişə) çəkmək çok eziyet et-mek, işkence vermek, işkence yapmak ətini şişə taxıb təndirə tutmaq eziyet etmek, işkence vermek. ətini tökmək sözü veya davranışı ile birini son derece mahcup eünek. ətini yeyib sümüyünə daraşmaq (dayanmaq) mahvetmek, neyi varsa soyup soğana çevirmek, varım yoğunu elinden almak, elinde avucunda ne varsa tüketmek. ətini yeyib sümüyünü atmamaq istemese de, sevmese de, desteklemese dç son nok-tada akrabasına, yakınma sahip çılanak.

236

Page 238: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ətir saçmaq (səpmək, yaymaq) güzel koku yaymak, saçmak. - - -"~~~ ət!ə dırnaq arasına girmək birbirine çok yakın olan adamiarın işine karışmak, ara-lanna girmek. ətlə dırnaq kimi birbiriyle çok yakm alä-kası, bağı, samimiyeti olan. ətlə dırnaq olmaq birbiriyle çok yäkın aläka, samiıniyet,"bağ olmak. ətrafa xəbər vermək her tarafa haber bil-dirmek. ətrafda səs küy salmaq bäğırıp çağırmak, gürültü koparmak. ətrafmda fırlanmaq (hərlənmək) eträfm-da dönmek, vazgeçmemek, säkız gibi ya-pışmak; başma pervane olmak. ətrafını almaq (əhatə etmək, sarımaq, tutmaq) çevirmek, muhasara etmek, çev-relemek, etrafmı sarmak. ətri qaçmäq kokusu gitmek. əvədək (əvədəkdə) qalmaq (hayvan) sırt üstü düşerek kalkamamak, öylece kalmak. əvədəyə düşmək (hayvan) 1-srrt üstü dü-şüp kalkamamak. 2-sırt üstü düşüp kalka-mayarak ölmek. əvəiən ğəvələn danışmaq yersiz konuş-mak, boş laflar etmek. əvəz almaq intikam almak, öç almak. əvəz etmək (eləmək) 1-yerini tutabihnek, karşılayabilmek. 2-ardmca gelmek, yerini tutmak. 3-değiştirmek. 4-geçici olarak ye-rini tutmak, onun görevini yapmak. əvəz əvəz eləmək hesapiaşmalc, öÖeşmek. əvəz əvəz olmaq ödeşmek. əvəz olmaq eşit olmak, uygun olmak. əvəzi olmamaq eşi ve benzeri olmamak. əvəzini almaq intikammı almak, öcünü almak. əvəzini çıxmaq 1 -intikammı, öcünü almäk. 2-karşıhğmı venrıelc. əvgəndə dolanmaq başıboş dolaşmalc, aylakhk etmelc, herhangi :bir işle meşgul olmamalc. əvnəyə çıxmaq öğle üzeri yemek istirahatine çıkmalc. əvvəl başdan ilk olarak, önce, her şeyden evvel. əvvə! dəfələrdə ilk zamanlarda, ilkei za-manlarda, çok eskılerde.

əvyəldən äxira (axirina) kimi baştan başa, hepsi, tamamı. əvvəlki fikrində qalmaq dediğinden dön-memek. əyan etmək (eləmək) bildiraiek, äçıkia-mak. əyan olmaq ayan olmak, belli olmak, aşi-kar olmalc, ortaya çıkmak, belirmek, bilin-mek. əyani sürətdə (şəkildə) göstererek, göre-rek, müşahede ederek. əydi mənə dəydi artık benim oldu, elime geçti ve benim oldu. əyiş üyüş olmaq kn. eğilip bükülmek, eğıi häle gelmek. əyləıicə olmaq birinin bütün emirlerine täbi olinäk, elinde oyuncak olmak. əyhi parıldar, qarnı quruldar dışı kalaylı içi alaylı, aslında yoksul olup kendini zen-ginmiş gibi gösteren. əynində (əyninə) yaxşı oturmamaq üzeri-ne öturmamak, elbise üzerine tam oturma-mak, ölçüsü uygun olmamak. əyninə biçilmək üstüne oturmak, yalcış-mak. əyninə biçmək elbiseyi tam uydurmak, vücüduna oturtmak, kahbma uydurmak. əyninə çəkmək sırtına geçirmelc, giymek. əyri (gözlə) baxmaq eğri. gözle bakmak, eğri balanalc. 1-gözünün yan tarafıyla bak-malc, şaşı bakmalc. 2-kötü niyetle, kızgm veya kinli, hiddetli bir şelcilde bakmalc. əyri buynuz göstərmək işini aksatmak, (birinin) işinin düzenli gitmesine engel olmalc. əyri danışmaq döğru konuşmamak, sami-rni konuşmamak, hile yapmak, dalavereci-lik yapmak. əyri əyri baxmaq lcötü kötü bakmak, ters ters balcmak. əyfi getmək 1-dalaverecililc, sahtekärlık, hilekärhlc yolunu tutmak. doğru yolda yü-rümemek. 2-aldatmak, vefasızhlc etmelc. əyri görmək kötü gözle gönnelc, hoşlan-mayacağı bir tarzda görmek. əyri göz nazarınm kötü olduğuna inanılan adamm gözü.

237

Page 239: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

•göstejrmeyen 2- bir şeyin

əyri güzgü 1-doğru hatalı gösteren aynä. olunmuş yansıması. əyri iş dalavere, hile, şeytanhk. əyri oturaq (oturub), düz danışaq eğri oturup doğru konuşalım, birbirimize kızsäk da, birbirimizi kırsak da, hakikati olduğu gibi söyleyelim. əyri oturub (doğru) düz danışmaq eğri oturup doğru konuşmak, doğru konuşmak, gerçeği söylemek. əyri üyrü baxmaq memnuniyetsiz, hoş-nutsuz, asabi veya şüpheli gözle, nazarla bakmak. əyri yolla getmək kötü yolla gitmek. əyriyi əyrilib külü göyə sovrulmaq felä-kete maruz kalmak, her şeyini kaybetmek. əyyaşlıq etmək (eləmək) ayyaşhk etmek, iyş-ü işretle meşgul olmak, durmadan iç-mek. əza saxlamaq yas tutmak, matem tutmak. əzab (əzab əziyyət) çəkmək azap çekmek, eziyet çekmek, ıstırap çekmek, dert çek-mek. əzab əziyyət çəkməyəsən sıkmtı çekmeye-sin. əzab görmək 1-azap görmek, eziyet çek-mek, ıstırap çekmek, dert çekmek. 2-cezalandırılmak. əzab məlaikəsi ş. eş, zevce. əzab vermək (etmək) azap vermek, eziyet vermek, cefa, ıstırap sıkmü vermek, işken-ce vermek, rahatsız etmek. əzaba salmaq ıstıraba düşürmek, eziyet çekmesine sebep olmak. əzabdan qurtarmaq işkenceden kurtar-mak, sıkmtıdan kurtarmak. əzan vermək ezan okumak. əzbər bilmək ezbere bilmek, çok iyi bil-mek. əzbər eləyib cibinə qoymaq bak. əzbər etmək (eiəmək). əzbər etmək (eləmək) ezber etmek, ez-beriemek, okuduğu veya duyduğu bir şeyi aynı şekilde hafızada tutmak. əzəl başdan (gündə) en önceden, ta baştan beri, çoktan, yaratıhştan beri. əzfana getmək ölmek, boşu boşuna eanm-dan olmak.

238

ayna, əzib suyunü çıxartmaq çok sıkiştırmalc,, tahnf~ -r-ahatsız etmek.

əzik əzik eİəmək (etmək) 1-tamamen ez* mek, her tärafmı ezmek. 2-kırmak, parça parça etmek. əzik əzik olmaq 1-tamamen ezilmek. 2-kırılmak, parça parça olmak. əziiib büzülmək 1 -kırıtmak, nazlanmak. 2-utanmak, utangaç davranmak. əzilip büzmələnmək nazlanmak, naz et-mek, cilvelenmek. əzim əzim əzilmək 1-bak. əzim əzim olmaq. 2- nazlanmak, kırıtmak, cilvelen-mek, naz satmak. əzim əzim olmaq tamamen ezilmek, ezik ezik olmak, parça parça olmak. əzimət etmək (eyləmək) yola koyulmak, gitmeğe rjaşlamak. əziyyət çəkdirmək eziyet çektirmek, azap çektirmek, eziyet çekmesine sebep olmak, eziyet etmek. əziyyət çəkmək eziyet çekmek, azap, sı-kıntı, meşakkat çekmek, ıstıraba maruz kalmak, zahmet çekmek, çok çalışmak, yorucu işle uğraşmak. əziyyət etmək (eİəmək, vermək) eziyet etmek, çok rahatsız etmek, incitmek, ıstırap vermek. əziyyət olmaq eziyete, azaba, ıstıraba, zahmete, zorluğa sebep olmak. əziyyət olmazsa rica anlammda. əziyyət vermək eziyet vermek, sıkıntı vermek, canını yakmak. əziyyətdən qurtarmaq 1-sıkıntıdan kur-tulmak, rahatlamak. 2-birini sıkıntıdan kurtarmak. əziyyətə dözmək (qatlaşmaq) eziyete tahammül etmek. əziyyətə düşmək sıkmtıya düşmek. əziyyətə salmaq rahatsız etmek, zahmet vermek, eziyet çekmesine sebep olmak. əziyyəti dəymək (toxunmaq) zarart do-kunmak, zarar vermek, rahatsızhğı dokun-mak. əziyyəti olmaq eziyet vermek, rahatsız etmek. əziyyətinə dəyməz değersiz şey.

Page 240: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

əziyyətini" yerə vurmaq 1-emeğfni hiç etmek. 2-birinin yaptığı işe gereken değeri vermemek. . əziz başın üçün birini inandırmak için yemin ifadesi olarak kullanıhr. əziz xələf olasan anne ve babanm en sev-gili evladı olasın anlammda bir çocuğa veya gence yaptığı güzel davranıştan dola-yı söylenen alkış ve temenni ifadesi. əziz olasan! 1-teşekkür ifadesi. 2-nazik bir hal hatır sormaya karşı nazikçe verilen cevap. əziz oimaq 1-az bulunduğu, zor bulunduğu için kıymetli, değerli olmak, kutsal bir şey gibi kabul edilmek. 2-değer verilmek, hür-met edilmek, saygı gösterilmek. əziz tutmaq 1-çok sevmek hürmet etmek, değer vermek. 2-hürmet göstermek. əzizi Əzrayıi olmaq en sevdiği kimse tara-fından bilerek veya bilmeyerek vurulmak. əzizlərinin yanma getmək ş. ölmek, vefat etmek. əzl etmək (eləmək) işten çıkarmak, vazife-sine son vermek. əzm etmək (qılmaq) 1-es. belirli bir ka-rarla ve gaye ile yola çıkmäk, bir hedefe doğru yürümek. 2-karar vermek, niyet et-mek. əzmindən dönmək kararından dönmek, ni-yetinden vazgeçmek, düşüncesinden vaz-geçmek. əzmini toplamaq bir şeyi yapmak, hayata geçirmek için kesin karara varmak, iradesi-ni toplamak, kendine häkim olmak. Əzrayil aparsın! Azrail canım alsm! bir ilenme ifadesi. Əzrayıl Hə əlbə yaxa olmaq ağır hastahk geçirmek. Əzrayıl ilə pasur oynayırdım hastalan-mıştım, hasta yatryordum. Əzrayıl kimi başının üstünü almaq bak. Əzrayıl kimi çatmaq (yetişmək). Əzrayıl kimi çatmaq (yetişmək) anmda varmak, ulaşmak, olaya müdahlle etmek. Əzrayıl kimindi kavgaeı ve korkunç kim-sedir. Əzrayıl qapmı tanımasın uzun ömürlü olasın.

Əzrayfl'ə can "borcu oimaq AzraiPe can borcu olmak. 1-öleceğini kabul etmek. 2-kimseye borcu kalmamak. Əzrayil'ə~^äiii~v^nnəmT.k-^lüme--J^ gelmek. Əzrayil'ə can verməz çok cimridir. Əzrayil'ə pay aparmaq ölümü yakın ol-mak. Əzrayıl'ı qonaq çağırmaq ölüme doğru gitmek, hayatını riske etmek, tehlikeli iş-lerle uğraşmak. Əzrayıl'm əlindən qurtarmaq (xilas olmaq) Azrail'in elinden kurtulmak, ölüm-den dönmek, ölümden kurtulmak. Əzrayıl cöngəsi iri cüsseli, kaba saba ve çok güçlü kimse. Əzrayıl tükü var ürküntü ve korku uyan-dıran insan veya varlık. Əzrayıl ilə əlbəyaxa olmaq ağır hastalık geçirmek. Əzrayıl ilə pasor oynamaq bak. Əzrayü ilə ətbəyaxa olmaq. Əzrayıi'ia burun buruna gəlmək Azrail ile burun buruna gelmek, ölümle karşı kar-şıya gelmek. Əzrayd'la çiling ağac oynamaq ş. ateşle oynamak, tehlikeye aülmak. əzvay kimi çok acı, tadı kötü. əzvay tuluğu 1-sinirli, sert karakterli, kıncı. 2-kötü karakterli, üzücü mizaçh çocuk. '

239

Page 241: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

fal açmaq bak. fala baxmaq. fal çıxartmaq kavun veya karpuzun tadını öğrenmek için bir dilim kesmek.

-&$%rbäxmäq bakla, ayna, nohut, su, kitap vs'ye bakarak gelecekten veya geçmişten haber vermek, fala bakmak. falına baxdırmaq falcıya gitmek, fahna baktırmak. fantan vurmaq dolup taşmäk, durmadan artmak. farağat etmək (eləmək) her şeyi yerli yerine koymak, rahatlamak. farağat oturmaq rahat durmak, hareket etmek, kimseye kanşmamak, kötü şeyler-den vazgeçmek. faraş gəlmək 1-zarhanmdan önce kendini göstermek, havalar ısınmak (ashnda ilkba-har için kullanıhr). 2-süratle büyümek, gelişmek, beklenen zamandan önce büyü-mek. fasilə vermək ara vennek, bir işi, bir faali-yeti geçici olarak durdurmak, ara vermek; teneffüse çıkmak. faş etmək gizli bir işi, bir şeyi, sırrı başka-larına söylemek, bildinnek, yaymak, mey-dana çıkarmak. faş olmaq meydana çıkmak, herkese ma-lüm olmak, sırrı çözülmek. fatihəsi ilk axşamdan oxunmaq işi çoktan bitmiş olmak, hakkmdaki kötü karar en baştan verilmek. fatihəsini oxumaq ölümü kesin olan hasta ve yarahlar için ümit kahnadığım bildiren bir ifade. fayda vermək menfaat vermek. fayda verməmək hayrı, faydası, kärı ol-mamak. fayton atı kimseye faydası dokunmayan hayırsız adam. feyz almaq (aparmaq) zevk almak, feyiz almak. feyzyab etmək feyiz vermek. feyzyab olmaq fayda sağlamak, feyiz al-mak (bazen kinayeli olarak kullanılır). fəaliyyətə keçmək faaliyete geçmek. I-çalışmaya başlamak. 2-çalışır duruma gel-mek. fəaiiyyət göstərmək faalıyet göstermek. 1-çalışmak. 2-etkinlik göstermek.

fəda etmək (qilrnaq) feda etmek, canını kurban simek, kendini feda etrnek, canını j -ver_rıek. j fəda olmaq feda olmäk, kendini feda et- I mek, canmı vermek, mahvolmak. } fəda olsun feda olsun, uğrunda yok olsun! ı fəda olum kurban (kurbanın) olayım anla- ; mmda (sevgi, yalvarış ifadesi). fəğaiı etmək feryat etmek, inlemek, figan etmek. fəhm etmək (qılmaq) anlamak, idrak et-mek. fəhmini Allah əlindən alsın Allah aklını alsm, akılsız hareket eden, akılsız davra-nışlar sergileyen kimselere söylenen azar veya ilenç ifadesi. fəxr etməluiftihar etmek, övünmek, kıvanç duymak. fəlakət içindən çıxarmaq birisini feläke-tin, belänın içinden çekip çıkarmak. fələk göydən yerə ensə də kat'iyen, asla, hiçbir surette. fələk gözdən salmaq bahtı dönmek, fele-ğin gözünden düşmek. fələk qarğımaq kaderi yüz çevirmek, şansı yaver gitmemek. fələk üz döndərmək işi kötüye gitmek, başarısız olmak, şansı yaver giünemek, talihi dönmek. fələkdən bac (kam) almaq muradma er-mek, isteğine kavuşmak. fələkdən gün oğurlamaq felekten bir gün çalmak. fəiəkdən yamanhq görmək feleğin toka-dmı yemek. fələyin çərxi dönmək talih yüz çevirmek, şansı dönmek, ümidi boşa ğitmek. fələyin çərxi dönsün beddua, kargış arila-mında kullanıhr. fələyin felinə düşmək dünyanın gidişatma aldanıp kötü günlerle karşılaşmak. fələyin güdazma (qəminə) getmək kendi talihinin, kaderinin kurbam olmak. fələyin güdazma (qənıinə) vermək mut-suz, bedbaht etmek. fələyin keçisini görməmək felekten bir iyilık görmemek, feleğin desteğini alma-mak. fəiəyin qəminə getmək kurban gitmek.

24G

Page 242: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

fələyin qəzəbinə gəlmək (tutulmaq) fele-ğin sillesini yemek, çok kötü bir vaziyete düşmek, perişän olmäk. fələyin minbir oyunu var, minbiri də mənim başımda her dert, her belä gelip beni bulur. fələyin şiiləsinə rast gəlmək bak. fələyin şilləsini yemək. fələyin şilləsini yemək feleğin tokadını yemek, büyük bir yıkımla karşılaşmak. fəlsəfə toxumaq anlamsız sözler konuş-mak. fəna etmek bak. fənaya vermək. fənaya vermək yok etmek, mähvetmek. fənd bağlamaq hile yapmak, kelek gel-mek, tuzak kurmak, aldatmak. fənd işlətmək 1-tuzak lcurmak, hile yap-mak, oyun yapmak. 2-bir işi yapmäk için çeşitli yollardan yararlanmak. l'ənd qurmaq birine karşı tuzak kurmak, hile yapmak, fənd tərpənmək hileye karşı hile yapmak, çabuk davranmak. fəndə salmaq hileye düşürmek, tuzağa düşürmek, aldatmak, kandırmak. fəraq odiına yandirmaq bifbirinden ayır-mak. fəramuş etmək (eləmək, qılmaq) unut-mak, akıldan çıkärmak, fəramuş olmaq unutulmak, akıldan, ha-fızadan çıkmak (çtkanlmak). fərar etmək (eləmək) firar etmek, gizlice, izinsiz olärak kaçmak. fəraş vermək yardım etmek, destek olmakv

fərd qalmaq kl. yalnız olmak, tek kalmak. fərəzə günə çıxartmaq mesut hayata ka-vuşturmäk, mutlu olmasını sağlamäk. Fərhad kimi külüng çalmaq (vurmaq) var gücüyle çalışmak. fərmayiş etmək kl. emretmek, buyurmak. i'ərq edilmək fark edilmek, görünmek, nazara çarpmak. l'ərq etmək ayırmak, fark etmek, seçmek, farkh yönlerini anlamak, birbirinden ayır-mak, farklandırmak, ayırt etmek. fərq etməz fark etrnez, färkı yoktur, diğe-rinden farklı değildir, önemli değil, ehem-miyeti yoktur.

fərq qoymaq ayırmak, fark koymak, eşit davranmamak. fərq olmaq aralännda fark olmak birbi-rinden ayrılmak, farkh olmak. fərqi yoxdur bak. fərq etməz. fərqinə varmaq farkma varmak, bilin-meyen, gizli bir şeyi anlamak, anlayabil-mek, farketmek, kavramak. fərqinə varmamaq farkma vaımamak, anlamamak, önem vermemek, ehemmiyet vermemek. fəryad çəkmək (etmək, eləmək, qılmaq) 1-çığhk çığhğa bağırmak, haykırmak, ah etmek, feryat fıgan etmek. 2-inlemek, ağ-lamak, sızlamak. 3-imdat istemek, yardıma çağırmak. fəryada gəlmək bak. fəryad çəkmək (etmək, eləmək, qılmaq). fəryadı ərşə dayanmaq feryadı göklere yükselmek, feryat figan etmek. fəryadına yetən olmamaq yardımına ko-şacak kimse bulunmamak. fərz etmək ümit etmek, tahmin etmek, hesap etmek. fərz olunmaq ümit edilmek, ihtimal veril-mek, tahmin edilmek. fərzə yetmək bıkmak, usanmak, gırtlağa çıkmak. fəsad düşmək karışıklık meydana gelmek, nifäk Oluşmak, asayiş, düzen bozulmak. fəsad salmaq karışıkhk yaratmak, nifak düşürmek, ortalığı karıştırmak. fəth etmək 1-silah gücü ile almak, eline geçirmek. 2-kendine täbi etmek, häkimiyeti altma almak, sahiplenmek, kendi menfaati için kullanmak. 3-sarmak, kaplamak, bü-rümek, basmak. 4-kendine bağlamak, aşık etmek, meftun etmek, esir etmek. 5-iradesini elinden almak, kendine ram et-mek. fəvvarə vurmaq su fişkırmak, süratle, süratli bir şekilde akmak, dökülmek. fılıx qalmaq öksüz kalmak. fmdıq fındıq danışmaq läkırdı yapmak, könuştüğu sözlerde herhangi bir" anlam olmamak. fındıqça çalmaq baş parmağma orta par-mağım sıkıştırıp avuç içine vurarak şık sesi çıkannak, parmaklarını şıkırdatmak.

241

Page 243: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

fmdıhna dəymək kalbine dokunmak, kal-bini kırmak. fır fır fırıldamaq 1-zevkle çahşmäk, zevkle fırdolayı dönmek. 2-zaman su gibi akmak. fıraq fəsad salmaq ortahğı karıştırmak. fırfıra kimi fırlanmaq kuyruk sallamak, yaltaklanmak, yılışmak. fırı yatmaq kn. 1-siniri, hiddeti yatışmak. 2-çalışma isteği kaybolmak. fırıidaq çevirmək (düzəltmək, gəlmək, işlətmək) firıldak çevirmek, tuzak kurmak, dolap çevirmek, hilekärhk etmek, şeytanlık etmek. fırıldaqçılıq etmək fınldakçıhk etmek, tuzak kurmak, şeytanhk etmek, dolap çe-virmek. iirınhq eləmək haddini aşmak, çizgisini aşmak, başından büyük davranışlar sergi-lemek. fırıt vermək ortalığı kızıştırmak, insanlan kızıştırarak birbirine düşürmek, fitlemek. fırtına qopmaq 1-fırtına kopmak, fırtma çıkmak. 2-çok sinirlenmek, hiddetlenmek. fısı yatmaq hiddeti geçmek, yatışmak. fış vurmaq kışkırtmak, saldırtmak (kö-pekleri vs.). lişqasını sındırmaq yenerek läyık olduğu eevabı vennek, kıçı üstüne oturtmak. fışqıraq (fışqırıq, fıştırıq) çalmaq ıslık çalmak, hayvanları sularken özel bir a-henkle ıslık çalmak. fışqırığa basmaq ıslıklamak, nefretini, hiddetini, hoşnutsuzluğunu bildirmek gaye-siyle ıshk çalmak. fid olmaq lcurban olmak. fikir almaq bak. fikir aparmaq. fikir aparmaq düşünceye dalmak. 1-bir şey, olay hakkmda düşünmek, düşünceye dalmak. 2-teläşa, heyecana kapılmak. fikir çəkmək 1-dert çekmek, sıkmtı, ma-nevi eziyet çekmek, rahatsız olmak. 2-geleceği hakkmda düşünmek. fikir dəryasına batmaq (cummaq) bak. fikir dəryasına qərq olmaq. fikir dəryasına qərq etmək çok derin düşünceye dalmasma sebep olmak. iikir dəryasına qərq olmaq çok düşünceli olmak, derin düşünceye dalmak.

fikir eləmək (etmək) 1-düşünmek. 2-bir şey için kayghanmak. fikir (fikir xəyal) götürmək düşünceye dalmak, kafasmı meşgul etmek, teläşa, • rahatsızhğa sebep olmak. fikir xəyala düşmək bak. fikir götürmək. | fikir qılmaq düşünmek. fikir vermək 1-dikkat etmek, itina göster-mek. 2-kaygılanmak, bir şey için teläşlan-mak, kaygı göstermek, bir şey için düşün-mek. fikir verməmək önemsememek, ehemmi-yet vermemek, dikkat etmemek, kulak ar-dma atmak. fikir yürütmək fikir yürütmek, bir konu hakkmda görüş belirtrnek, fikir ileri sür-mek, yeni bir şey söylemek. fikrə apajrmaq çok düşündürmek, düşün-celere dalmasına sebep olmak. fikrə batmaq bak, fikir dəryasma qərq olmaq. fikrə cummaq (getmək) düşünmek, dal-mak. fikrə dalmaq düşünceye dalmak, düşün-mek. fikrə düşmək bir şey yapma kararma var-mak, bir iş yapmak için niyetlenmek. fikrə getmək düşünmek, düşüncelere dal-mak. fikrə gəimək karara varmak, karar vermek. fikrə qərq olmaq çok derin düşünceye dalmak. fikrə salmaq düşünmeğe, düşüncelere dalmağa mecbur etmek. fikri çaşmaq (dolanmaq) şaşırmak, ne yapacağmı bilmemek, akh karışmak. fikri dağılmaq 1-düşüncesini bir yere toplayamamak, şaşırmak. 2-säkinleşmek, düşüncelerden kurtulmak. fikri dəyişmək önceki düşüncesinden vaz-geçmek, düşüncesini değişmek. fikri özündə ölmamaq dalgın olmak, ken-dinde olmamak, düşüncesi dağmık olmak. fikri ... yanmda olmaq birini düşünmek veya düşüncesi bir şeye takılmak. fikrimə (fıkrinə) gətirmək tasavvur et-mek, olabilir kabul etmek, tasavvuruna getirmek.

242

Page 244: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

fikrində durmaq sözünün üstünde dur-mak, söylediğfnden vazgeçmemek, düşün-cesinde ısrar etmek. fikrində (fikrirtə) qoymaq karara varmak, kararlaştırmak. fikrindən daşmdırmaq düşüncesinden, fikrinden vazgeçmeğe mecbur etmek, dü-şüncesini değiştirmek. fikrindən daşmmaq düşüncesinden vaz^ geçmek, niyetinden, istediği şeyden vaz-geçmek, düşüncesini değişmek, tlkrindən dönmək düşüncesinden vaz-geçmek, niyetini bırakmak. fıkrindən getməmək bak. ağlından getməmək. fikrindən keçirmək - hayaline getirmek, hayal etmek, aklmdan geçirmek, tasawu-runa getirmek. fikrindən keçmək 1-hayalinden geçmek, hayal etmek, arzulamak. 2-düşüncesinde bir şeyi arzulämak, kalbinden geçirmek. fikrinə düşmək aklına düşmek, bir şeyi görmek için karar vermek, bir şeyi arzuia-mak. ilkrinə gəlmək 1-aklına gelmek, hayal etmek. 2-karar vermek. fıkrinə şərik olmaq düşüncesine ortak olmak, düşüncesini paylaşmak. tikrini açmaq düşündüklerini açıp söyle-mek, niyetini bildirmek. fikrini azdırmaq akhnı çelmek, şaşırtmak, başka düşüncelere kapılmasma sebep ol-mak. iıkrini çaşdırmaq (yayındirmaq) kasti olarak birinin dikkatini başka bir tarafa yöneltmek, dikkatini dağıtmak. fikrini çəkmək 1-kaygılanmak, bir şey veya birisi için düşünmek. 2-birisi için rahatsız olmak. fikrini dağıtmaq 1-derdini, kederini, dü-şüncesini, sıkmtısmı dağıtmak, neşelen-dirmek, kötü düşüncelerden, sıkıcı kaygı-lardan uzaklaştırmak. 2-düşünmesine, dü-şüncesini toplamasma engel olmak, düşün-cesini dağıtmak. iikrini dəyişmək önceki düşüncesinden vazgeçmek, düşüncesini değiştirmek. tikrinin üstündə durmaq söylediğinde ısrar etmek, düşüncesinden vazgeçmemek.

fii gəlmək kandırmak, aldatmak. fil qülağmda yatmaq hiçbir şeyle ilgilen-memek, hiçbir şeyden haberi olmamak. filan filan olmuş (şüdə) kn. küfür yerine kullanılan ifade. fili fincan görmək her şeyi ters görmek, aklı haşmda olmamak. fili minmək sarhoş olup bağınp çağırmak, ortalığı velveleye vermek. filosofluq etmək bilgiçlik taslamak, uka-lähk yapmak. fincan kimi büyük ve parlak (göz). fincan oynatmaq 1-gamze yapmak, işve yapmak, cilvelenmek. 2-komik hareketler yapmak. firon kimi Allahlıq iddiasında olmaq diktatörlük yapmak. fironluq etmək (eləmək) azgmhk etmek, zulmetmek, gaddarlık etmek. fişəngə qalxmaq kavga çıkarmak. fit çalmaq ıshk çalmak. fitə basmaq ıshklamak, hiddetini, memnu-niyetsizliğini, nefretini bildirmek. fitili yanmaq çok sinirlenmek, birden par-lamak. fitnə fəsad (qapısından) əskik olmamaq fesat ölmak, her türlü mel'anet ondan çık-mak. fitnə fəsaddan uzaq olmaq doğru ve temiz insan olmak, güzel ahläkh olmak ve fitne fesadä kanşmamak. fitnə salmaq (törətmək) araya nifak to-humu ekmek, ortahğı karıştırmak, fesat çıkarmak. fitva almaq bir işi yapmak için dini lider-den veya hükümdardän izin almak. fitva vermək bir işi yapmak için dini yön-den izin vermek, fetva vermek, müsaade etmek. fors atmaq (eləmək, satmaq) kibirlenmek, çahm satmak, hava atmak, fors yapmak. fot eləmək mahvetmek, öldürmek. föhş vermək küfür etmek, kötü sözler söylemek, ağzma geleni sarf etmek. iövt olmaq ölmek, yok olmak. froyun olmaq hoşlanmadığından dolayı birisinden sürekli olarak kaçmak. fürsət aramaq (axtarmaq) fırsat aramak, bir işi yapmak için elverişli zaman aramak.

243

Page 245: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

fürsət bilmək fırsat bilmek, fırsattan isti-fade etmek. fürsət bulmaq fırsat bulmak, bir işi yap-mäk veya bir sözü söylemek için elverişli zaman bulmak, fırsat bilmek. fürsət düşmək firsat düşmek, elverişli zanian ve durum yaranmak, fırsat oluşmak. fürsət eləmək (etmək) bir işi yapmak veya bir sözü söylemek için fırsat bülraak. fürsət gözləmək fırsat kollamak, bir işi yapmak için elverişli zaman ve anı bekle-mek, fırsatmı beklemek. fürsət tapmaq fırsat bulmak. 1-elverişli zamanı yakalamak. 2-fırsattan faydalan-mak. fürsət tapmamaq fırsat bulamamak. fürsətdəu istifadə etmək fırsattan istifade etmek, bir işi yapmak için oluşan durum-dan ve zamandan faydalanmak, faydalan-mak. fürsəti bada vermək (əldən buraxnıaq, əldən vermək, qaçırmaq) fırsatı kaçır-mak, bir işi yapmak için oluşan durumdan ve zamandan anında istifade etmemek. fürsəti fövt etmək (eləmək, fövtə vermək) fırsatı kaçırmak. fürsəti fövt etməmək (icivtə verməmək) fırsatı kaçırrnamak, bir işi yapmak için oluşan durumdan ve zamandan fäydalan-mak, firsattan faydalanmak, istifade etmek. füzulluq eləmək gevezelik etmek, Çpk konuşmak, üeri geri konuşmak. füzun olmaq çoğalmak, fazlälaşmak, art-mak.

244

Page 246: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

gah(dan) dəmə (nala) çalmaq (döymək, gecənin bir aləmi (vaxtı) geceden hayli vurmaq) gah(dan) qəmə (mıxa) sözünün, düşüneesinin üzerinde durmamak, sürekli tereddüt etmek, sürekli düşüncesini değiş-mek. gap eləmək sohbet etmek. gavur ölüsü 1-oldukça ağır şey, it ölüsü. 2-çalışılması gereken yerde yan gelip yatan kimse. gec gəldi, tez öyrəndi becerikli, zeki, ça-buk kavrayan insan. gec gəlib tez öyrənmək 1 -becerikli olmak, zeki olmak, cevval olmak. 2-hiçbir şey bilmeyip her şeyi biliyor görünmek. gec qälmaq geç kalmak, gecikmek, vak-tinden önce davranmamak. gecə düşmək (qaraimaq) gündüz bitip gece başlamak. gecə gəl vecə gəl ne zaman gelirsen gel, ancak işe yara. gecə gözü kor gözü gece gözü kör gözü, gece herhangi bir işin istenilen seviyede iyi yapüamayaeağmı bildirir. gecə gündüz deməmək gece gündüz de-memek, vaktin uygun olup olmadığma bakmamak. gecə keçmək gecenin geç vakti olmak, uyku vaktini geçmek. gecə kəsmək genelde düğün gecelerinde sabaha kadar uyumayarak eğlenmek, şenlik yapmak. gecə qara, cücə qara tenhadır, kimse gö-remez. f

gecə səhərəcən bıçaq qayırmışıq soğuk-tan uyuyamädık. gecədən keçmək gecenin başlamasmdan belirli bir zaman geçmek. gecərii araya salmaq bak. gecəni gündüzə qatmaq. gecəhi gündüzə qatmaq geceyi gündüze katmak, çok çalışmak, haddinden fazla çahşmak, gece de gündüz de çahşmak, durmadan çalışmak. gecəni gündüzə qatmaq, gündüzü gecəyə qätmaq (vurmaq) bak. gecəni gündüzə qatmaq. gecəni sabah (səhər) eləmək (etmək) sabaha kadar uyanık beklemek, gece uyu-mamak.

geçtikten sonra, gece yansmdan sonra. gecənin bir aləmində gece herkesin uyku-da olduğu bir zamanda, gecenin ortasmda. gecəsi gündüzü olmamaq gece gündüz durmadan çalişmak, oturmak nedir bilme-mek. gecəyə düşmək geceye kalmäk, gece yol gitmeğe veya dışarıda kalmaya mecbür olmak, gecelemek için kalma yerine ula-şamamak. geci tezi olmaq bir işin, olaym vs'nin er veya geç mutlaka olacağını bildirir. gedənindən qara xəbər almaq uzaklara gitmiş yakmınm ölüm haberini almak. gedər gəlməz ölüm, öbür dünya. gedər gəlməz yola göndərmək 1-sürgün etmek. 2-öldürmek, ölüme yollamak. gedib hamamdan buz gətirə birisinin nerede olduğu sordukta şaka ifadesi olarak kullanılır. gedib o dünyanı görüb gəlmək (qayıtmaq) ölümden dönmek. gedib kom belləməyə keıidinden sorulan kimsenin hırsız olduğunu bildiren bir ifade. gedib qalıb it öləndə uzaklarda olan veya yaşayan birisi için kullanihr. gen dünya (başına) dar gəlmək (olmaq) büyük feiäketle karşilaşmak, son derece perişan olmak, kederlenmek. gen dünyam dar eləmək başma belä aç-mak, büyük feläkete maruz kalmasma se-bep olmak, derin kedere boğmak. gen gəzmək uzak durmak, ilişki kurma-mak, yaklaşmamak. gen yerini dar etmək (eləmək) engel ol-ınak, rahatşız etmek, hareketine, gelişmesi-ne engel olmak. genə qaynamağa sığır əti ateş yanan yer-den duman çıkär. gerçək olmaq hakikat olmak, gerçekleş-mek, doğru çıkmäk. gerçəyə çıxmaq bak. gerçək olmaq. geri (geriyə) almaq geri almak, tekrar ele geçirmek, yeniden elde etmek, almak. geri (geriya) ätmaq 1-geri atmak, arkaya doğru katlamak. 2-gelişmesini durdunnak, engel olmak, mäni olmak.

245

Page 247: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

geri (geriyə) baxmadan geri bakmadan, geri dönmeden, hiçbir şeye aldırmadan, süratle. geri (geriyə) çəkilmək geri çekilmek. 1-durduğu yerden geriye doğru çekilmek, geri adım atmak. 2-düşmanm saldınsma karşı duramayarak geri çekilmek. geri çəkilməmək geri çekilmemek, geriye adım atmamak, kararmdan dönmemek. geri çevirmək geri çevirmek, geri vermek, iade etmek, geldiği yere geri yollamak. geri (geriyə) dönmək geri dönmek, tersine yönelmek, geldiği yere gitmek. geri durmaq uzaklaşrnak, yaklaşmamak. geri durmamaq her şeyi yapmaya hazır olmak, hiçbir şeyden çekinmemek, her türlü tedbıre müraeaat etmek. geri (geriyə) getmək 1-geri dönmek. 2-zayıflamak, incelmek. geri (geriyə) göndərmək geri göndermek, geriye yollamak, kabul etmemek, geldiği yere yollamak. geri götürmək 1-geri almak, verdiğini is-teyip almak. 2-dediği sözden, vaadinden dönmek. geri istəmək talep etmek, bir şeyi yeniden elde etmeğe çahşmak. geri (geriyə) qalmaq geri kalmäk. 1-arkada kalmak. 2-zamanmı geçirmek, za-manmda yapmamak; geciktirmek. 3-iler-lemek, gelişmemek. geri qayıtmaq geri dönmek. geri qaytarmaq geri çevirrriek. 1-kovmäk, geri çevirmek. 2-aldığı parayı vs. ödemek, geri vermek. 3-engel olmak. gelişmesine, ilerlernesine engel olmak. gexi (geridə) qoymaq geride bırakmak, ilerlemek, geçip gitmek. geri oturmaq geri çekilmek, geri çekilmek mecburiyetiride kalmak. geri oturtmaq geri püskürtmek, güc kul-lanarak birini geri çekilmeğe, kaçmağa mecbur etmek. geri (geriyə) salmaq l-ilerlemesine engel ohnak, gelişmesine engel olmak. 2-geciktirmek, engel çıkarmak. geridə qalmaq geride kalmak, diğerlerin-den geride olmak.

geridən baxmaq seyirci gibi uzaktan bafe ; mak, yaklaşmamak, kanşmamak. \ geriyə çəkmək 1-geri çekmek, kenara " çekmek. 2-gehşmesine, ilerlemesine engel ;

olmak. get alağını elə l-"kendi işinle meşgul ol, bu işe kanşma" anlamında hoşnutsuzluğu bildiren bir uyarı ifadesi. 2-bazen alay ifa-desi olarak kullanıhr. get ay batandan sonra gəl bu iş olmaz, bu iş gerçekleşmez. get gələ salmaq "bugün git yarm gel" et-mek, geciktirmek, işini kasten uzatmak, sürüncemede bırabnak, işin peşice gidip gelmeğe mecbur etmek. g£t göldə ossur ki, qurbağalar qorxsun k. bağınp çagırmakla kimseyi korkutamazsm. get qanqal otla benim seviyeme uläşmak için bir araba helva yemelisin, seviyemde değilsin. get naxıra, gəl axıra geceli güridüzlü dur-madan çahş. get oğul (bala) bunlar məndən sənə qalıb sen gittiğin yolları ben dönüyorum, bunları sana ben öğretmişim. getdikcə dəvə kimi daiı işəmək eski gü-cünü, kudretini kaybetmek. getdiyi yerdə xeyir görmək gelin olduğu ailede mutlülukla karşüaşmak, evliliği mutlulukla sonuçlanmak. getmə gözümdən, gedərəm özümdən kin. sevgili için söylenen bir ifade. getməyin binasını qoymaq yola koyul-mak. yola revan olmak, gitmek. getsin gəlməsin tekrar olunması istenme-yen bir olay veya iş için söylenir. geydin mübarək olsun, çıxart özgə malı-dır başka birine ait olan bir elbiseyi kendi-ne yakışıp yakışmadığım denemek için giyenlere hitaben kullanılır. geyimdən çıxmaq elbiseleri çok eskimek. geyiy olmaq gezmekten yorulmak, gezerek dolaşarak yorulmak. gəbəşə qalmaq çok yemeden dolayı kımıl-dayacak häli olmamak. gəl gedi çox olmaq konuksever olmak. gəl görəsən! böylesi görülmemiş! çok gü-zeldir! bakmakla döyum olmuyor!

246

Page 248: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

gəl məni gör, dərdimdən öi bir kızın çok güzel veya bir gencin çok yakışıklı olduğu-nu bildirir. gəi zaman get zaman gel zaman git za-man, oldukça uzun bir zaman geçtikten sonra gəidi savab elasin, kabab elədi kaş yapa-yım derken gözünü çıkardı. gələcəyi varsa görəcəyi də var geleceği varsa göreceği de var, kötülük yapmaya kalkışırsa cevabım ahr. gələn günlərin işıqh olsıın! geleceğin gü-zel olsun! bir alkış. gəlib çatmaq (dayanmaq) gelip çatmak, vakti gelmek, zamanı gelmek. gəlib keçmək gelip geçmek, geçip gitmek. gəlin erkək çıxdı bir şeyin üretilmesi, pa-zara çıkarılması, bir eserin yayımlanması beklentisinin gerçekleşmesi durumunda kullanıhr. gəlin getmək gelin gitmek, evlenmek, ge-lin olmak. gəlin köçmək gelin olmak, kocaya varmak. gəlin olriiaq gelin olmäk, (kız) evlenmek. gəlin ölmək evlendikten sonra hayatını kaybetmek. gəlirii gərdəkdə qalmaq oğlunu gerdek (zifaf) gecesi kaybetmek. gəlini qara geymək evli oğlunu kaybet-mek. gəlinimə (gəlinimizə) güzgü tutan tapılıb bilgimiz dışmda bize bedavaya çahşmak isteyen birisi bulunmuş, bize' hiçbir şey istemeden çalışmayı vaat eden buiunmuş. gəlininə güzgü tutan täpılmasm düğü-nünde kimseler bulunmasm, hayır işine kimseler katılmasm. gəlininin ayağı sayälı olsun gelininin aya-ğı uğurlu olsun, bir alkış ifadesi. gəliavan gəlləvan danışma boşu boşuna konuşma, anlamsız laflar etme. gəlməyi ilə getməyi bir olmaq gelip he-men gitmek. gəlməyi şah gəldisinə çıxdı son derece geciken birisi için kullanıhr. gəlməz yola göndərmak bak. gedər gəlməz yola göndərmək. gəhnişdi saqqal qayırmağa, bığı da (üstəlik) qoydu kaş yapayım derken göz

çıkardı, işi yoluna koymak yerine däha da berbat etti. gəmi üstündə qərq oimaq çıkılmaz du-rumdä olmak, çok zor duruma düşmek. gamidə oturub gəmiçi ilə dava eləmək gemiye binip gemiciyle kavga etmek, mü-nasebetsizlik eünek. gəmiləri dənizdə (dəryada) batmaq (qərq olmaq) bak. gəmisi dəryada batmaq. gəmisi (dəryada) batmaq (qərq olmaq) iflas etmek, varını yokunu kaybetmek. gancliyi qara gəlmək 1 -genç iken hayatinı kaybetinek. 2-gençliğinde başı belälardan, feläketlerden, ıstıraplardan kurtulmämak. gəraylı çağırmaq (demək) geraylı oku-mak, söylemek. gərdiş etmək (eləmək) gezmek, gezinti yapmak, dolaşmak, hareket etmek. gərdişə gətirmək coşturmak, harekete sevk etmek, istek uyandırmak, coşturmak. gərdək üzünə həsrət qalmaq evleneme-mek. gərək görmək gerek görmek, elzem bil-mek, yapılmasmı istemek. gərək olmaq läzım olmak, işe yaramak. gərgənc etmak deriyi kurutmak için yere serip gererek kenarlarım çivilemek. gərgəncə vermək deriyi kurutmak için germek. gərgin olmaq durumu kötüleşmek, vazi-yeti bozulmak. gərnuş etmək (eləmək) es. eğilmek, baş eğmek, reverans etmek. ğəşt etmək (eləmak, qıimaq) gezmek, seyretmek, dolaşmak. gəştə çıxmaq bak. gəşt etmək. gəvəşikli qalmaq yediyi darbeden dolayı kendini bilmez häle gelmek. gəviş çalmaq 1 -geviş getirmek. 2-k. bir şey yernek veya çiğnemek. gəyiriyi azmaq bak. kəkliyi azmaq. gəzməkdən qalmaq gezmeğe gideinemek. gic etmək (eləmək) bıktırmak, usandır-mäk, şaşırmasma sebep olmak, aklmı, ka-rıştırmak. gic kanğ olmaq şaşınp kalniak, rie yapa-cağmı bilememek.

247

Page 249: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

gicalova düşmək 1-ne yapacağmı şaşır-mak, aceleye gelmek. 2-zora düşmek, zor-laşmak, karmaşık bir häl almak. gicişməyən yerdən qan çıxarmaq hiç sebebi yokken problem çıkarmak, münaka-şa yaratmak. gicliyi tumaq ahmaklaşmak, ahmak tarafı tutmak. gidi (gidi gidi) dünya yalan dünya, fayda-sız dünya, hayırsız dünya. giiey etmək (eləmək) şikäyet etmek, ko-nuşmak, memnuniyetsizlik bildirmek. gileyi bəxtindən eləmək kaderinden, bah-tmdan şilcäyet etmek. gilə zuzə getmək hastalık sebebiyle inil-demek, inlemek. gilələrin ovcuna (ovcuva) düşsün! gözle-rin çıksm! bir ilenme ifadesi. gilgouz getmək şımararak toprağa yatıp sağa sola dönmelc, kendini toza toprağa bulayarak oynamak. giran gəlmək ar bilmek, kendisi için aşa-ğılık bir şey olarak kabul etmek, kendine yakıştırmamak. gird vurmaq endişeli bir şekilde sağa sola gidip gelmek. girdən düşmək (getmək) takatten düşmek, gücünü, kuvvetini kaybetmek girdiyin(iz) kol deyil ağzmızm harcı değil, yapamazsmız. girə düşmək (keçmək) tuzağa düşmek, ele geçmek, yakalanmak. girə qoymaq tatlı dille kandırmalc, dil dö-kerek aİdatmak. girə salmaq (vermək) ele vermek, tuzağa düşürmelc. girəvə düşmək fırsat düşmek, imkän o-luşmak. girəvə tapmaq firsat bulmak, imkän bul-mak, elverişli durum aramalc. girəvəni əldən buraxmaq (qaçırmaq) fırsatı kaçırmak, imkändan istifade etrrie-mek. girəvəyə salmaq tuzağa düşürmek, aldat-mak. girgi tutmaq sancılanmak, sancı saplan-mak. giriftar etmək maruz kılmak, müptela etmek, vurgun etmek.

giriftar olmaq giriftar olmak, tutulrna| vurulmäk, maruz kalmak, müptelä olmak. girinc eləmək (etmək) bıktırmak, usan-l dırmak, bezdirmek. girinc olmaq bıkmak, usanmak, bezmek girinə gəlmək (keçmək) eline gclıııek, eline geçmek. ] giriz vermək kaçmak, sıvışmalc, kaybol; mak. giriz vurmaq işaret etmek. , girməli kol deyil kolay iş değil, çok zor-' dur, yapılması müşlcüldür. girov götürmək rehin almäk, rehin olaräk , ahkoymäk. girov qoymaq rehin bırakmak, rehin köy- j malc; kaparo vermek. •• ~ğirt vurmaq dolaşmak, gezmek, volta' atmak. giryan etmək (eləmək) ağlatmak, sızlat-malc, gözü yaşlı bırakmak. • giryan olmaq ağlamak, sızlamak, göz yaşı ' dökmek. giryə etmək bak. giryan olmaq. gizlənməyə siçan deşiyi axtarmaq sakla-nacäk delik aramak, korkusundan saklana-cak yer aramak. gizlənpaç oynamaq salclambaç oynamak, asıl maksadını, niyetini saklayarak hareket etmek. gizlənpaç oyunu hile, fınldalc. gizli qalmaq gizli kalmak, kimse bilme-mek, bildirilmemek, gizii saxlamaq kimseye söylenıemek, bil-dirmemek. gop vurmaq bak. gopa basmaq. gopa basmaq bir şeyi, olayı çok abartarak anlatmak, mübaläğah koftuşmak. gopdan basma yaian konuşma, palavra sıkma. gor borcu ölünceye kadar ödenecek borç (bäba, anne ve dar günlerinde kendine yar-dımcı olan kimseye duyulan mane\n borç). gor yoldaşı hayat arkadaşı. gora (goruna) aparmaq mezara götür-mek, saklamak, kullanmamak, koruyarak saklamak, harcamamak (genelde alay ifa-desi olarak kullanihr).

248

Page 250: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

gora başaşağı getmək ölürken iyi bir hatı-ra, iyi bir isim bırakmamak, mahcuplulc içinde ölmek. gora getmək ölmek, defhedilmek. gora kəfənsiz gedəsən! kefensiz gömüle-sin! bir beddua, ilenme ifadesi. gora kəfənsiz getsin! kefensiz gömülsün! bir beddua, ilenme ifadesi. gorbagor etmək ölen bir adamı tähkir etmek, rezil eünek, arkasmdan küfür et-mek. gorbagor oimaq ölmek, gebermek (küfür olaralc lcullanılır). gorbagor ölmuş! gebermiş! ölen birisini küfürle anma ifädesi. " goru nurla dolsun mezan nurla dolsun. ölen birini hayırla anma ifadesi. gorun çafdasm! ölen birinin varislerinin ona läyık hareket emıemesi neticesinde ölen şähsı bazen içi sızlayaräk, bazen de istihza ile anma ifädesi. goruna od qalansm! kahrin ateşle dolsun! mezarm ateş alıp yansm! bir beddua ifade-si. gorunda çıraq yandıran çocuğu, en yakm akrabası. gorunu goreşən eşsin! mezarmı sırtlanlar kazıp leşirii yesin! göbək bağlamaq ş. göbek bağlamak (salı-vermek), şişmanlamak, etlenmek, kilo al-mak. göbəkkəsmə eləmək beşik kertmesi yap-mak, adäklamak. t göbəyi bir birinə bağlı (bir kəsilmiş) " göbeği birbiriyle bağlı, her zaman beraber olan, birbirinden hiç ayrılmayan kimseler. göbələk kimi artmaq (çoxalmaq) mantar gibi bitmek, sori derece hızh çoğalmak. göbələk kimi yerdəri çıxmaq (göyərmək) 1-kimsesi olmamak, yalnız olmak. 2-kısa zamanda çolc mcydana gelmek, üremek. göbəyi düşmək yapılan ağır iş neticesinde karnı zedelenmek. göbayini kəsiblər bir kimse bfr yere fäzla gidince söylenir. göbəyini kəsmək 1-göbeğini kesmek, ço-cuğun göbeğiyle etene arasındaki darnar örgüsünü kesmek. 2-bir şeye son noktayı koymak, değerini, fiyatmı tayin etmek.

göbəyini piyləndirınək çolc yağh ve şiş-manlatıcı şeyler yiyerek şişmanlamak. gödəninə şiş batsın doymak bilmeyen kimseyi tenkit ifadesi. göl bağlamaq bir yere toplanıp lcahnalc, akfnamak (sıvıİaf). göllər qızı güzelin sıfatlarından biri (su perisi anlammda). gömgöy göyərmək 1-mosmor olmalc, mor lekeler oluşmalc. 2-hiddetten, kızgmhktan dolayı vs. mosmor olmak. gön kimi bərk çok sert et. gön kimi olmaq güneşin ältında kalmadan dolayı rengi kararmak. gön qoymaq bir yolda çolc emelc sarf et-mek, tecrübe kazanmak. gönü duzlamaq al. Ölmelc, gebermek. gönü qalm adam yüzsüz, umursamaz, vurdumduymaz kimse. gönü suya vermək 1-gayri meşru olaralc bekäretini kaybetmelc. 2-herhangi bir şeyde veya aşkta kaybetmek, durumu kötüleştir-mek. 3- işi berbat etmek. 4-yumuşamak, hiddeti, kızgmlığı gitmek, säkinleşmek. gönündən çıxarmaq (soymaq) gördüğü zararm lcarşıhğmı birisinden çıkarmak. gönünü almaq (soymaq) 1-şiddetle ceza-landırmak. 2-çok pahalı satmalc. ğördüm deyən olmadı hiç lcimse görmedi, bulunmadı, kayboldu, yok oldu. gördüyü ağaclar (çoxdan) kürəkliyə (o-dunlüğa) kəsilib artık her şey değişmiştir, köprünün altından çok sular geçmiştir. gördüyün küllü kömbədi zorluklar gör-müşsün, zor gühler geçirmişsin. gördüyündən göz kirəsi istəmək doyum-suz, aç gözlü olmak. gördüyünü götürmək gördüğü şeyi ak-lirida tütmak, hafızasına nakşetmelc, çabuk öği'enmek, zihnen kavramak. görə görə gəlmək tecrübe lcazanarak bü-yümek. görəcəkli günlərim (gürilerimiz) varmış görecek günümüz varmış, beklenmeyen kötü bir durum karşısmda söylenir. görək nə ölur!? bak. görək başıma (ba-şımıza) nə gəlir!? görək başıma (başımıza) nə gəlir!? olma-sı" muhtemel bir olay karşısmda söylenir.

249

Page 251: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

görən gözü olmamaq bak. görəsi gözü oimamaq. görəndə gözü ağrımaq nefret etmek, gör-mek bile istememek. görəsi gəlmək göreceği gelmek, görmek istemek, özlemek. görəsi gözü olmamaq nefret etmek, gör-mek istememek. görk ətmək göstermek, örnek almmasım sağlamak. görk olmaq örnek olmak. görk üçün 1-göstennek için, sergilemek için. 2-ibret olmak için. görkəm almaq iç dunımunu, duygusunu görünüşünde ifade etmek. görməmiş kimi yemək açgözlü gibi ye-mek. görməyə gözü öimamaq nefret etmek, görmek istememek, hoşlanmamak. görməzliyə salmaq (vurmaq) kasti olarak kendini kör gibi göstermek. görüb görəcəyi budur (odur) görüp göre-ceği rahmet bu, bundan başka iyilik göre-mez, göreceği iyiliğin tamamı budur. görüb götürdüyü özünə qismət olmamaq bulduğu kendine nasip olmamak. görüm aparmaq birine hediye götürmek. görüm baxım eləmək 1-yardun etmek. 2-rüşvet, komisyon vs. vennek. görüm səni çömələn aparsın daha çok kümes hayvanlannda görülen yatalak has-talığı kastedilerek kullanılan bir ilenme ifadesi. görüm səni partlayasan genelde kız ço-cuklara şaka ile kanşık söylenen beddua karakterli sevgi ifadesi. görüş eləmək ziyaret etmek, yanma git-mek. görüşə gəlmək bir genç, kızla buluşmak, buluşmaya gelmek. göt baş vurmaq k. bak. baş ayaq vurmaq. götü başı ilə oynamaq k. 1-verilen işi doğru dürüst yapmamak. 2-kendini aşacak davramşlarda bulunmak. götü bir yerdə tikiş saxlamamaq k. bir yerde karar kılmamak. götü ilə qapı açmaq k. 1 -evlenmek, evlilik tecrübesini kazanmak, artık bir ailesi ol-

mak. 2- çoluk çocuk sahibi olmak ve y&j şam tecrübesi kazanmak. * götü ilə quymağa düşmək k. rahat ve' zengin bir hayata kavuşmak. 1

götü quş bişirmək k. korkmak, çelcinmek. götü üstə oturmaq k. kıç üstü olurır.ak.'!

ummadığı bir hayäl kınkhğı ile karşıläşri mak. :

götün dəlinsin! k. çok çocuk doğurasınli; bir alkış ifadesi. I götün gödənəyin çıxartmaq k. 1-tadmt tuzunu kaçırmak. 2-aşınya kaçmak. götündən halallıq istəmək k. haddinden fazla yorulmak, kımıldayacak takati kal-mamak. götünə dağ su açmaq (ağac soxmaq, daş çalmaq) *k. şiddetle cezalandırmak, deıs-vermelc. götünə tuman tapmamaq k. çok yoksuli olmak. götünə vəlim ağacı olsun! k. cehennemde yanan velim ağacı g...ne olsun! bir küfür ifadesi. götünə yel dolmaq k. lcibirlenmek, lcasm-mak, kibirden dolayı kendini kaybetmek, burnu büyümek. götünlə göyə çıxsan da k. asla, kat'iyen, ne yapsan bile. götünü işə verməmək k. tembel olmäk. götünü (dahnı) kəkirə ilə silmək k. boşu boşuna başına belä açmak. götünü qoyub onun qucağına k. namusu-nu bile ona teslim etmiş. götünü özgə ocağında qızdırmaq k. baş-kalarına yaranmak. -götünü tuta tuta qaçmaq k. korkup kaç-mak, korkup tabanları yağlamak. götünü yuxarı taxçaya qoymaq k. naz-lanmak. götünün kəkliyi azmaq k. eline geçen fırsattan dolayı davranışlarını kontrol ede-memek, ne yaptığmı bilmemek. götünün qırmızısı üzünə çıxmaq k. hid-detten kıpkırmızı kesilmek, küçücük bir şeyi bile karşıhksız ahhdığmda hiddetlen-melc, kızmak. götünün üstündə balaxana saldırarlar k. kamçıyla döverler.

250

Page 252: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

götür qoy etmək (eləmək) ölçüp biçrnek, müzakere etmek, mülähaza etmek. götürüm düşmək takatten kesilip uzan-mak, kıpırdamaya bile häli olmamak. gövdəsinə zəlzələ düşmək korkuya kapıl-mak, endişeye kapılmak. gövşək çalmaq (vurmaq) geviş getirmek. gövşək yeri axtarmaq bir kenara çekilip düşünmek. gövşən çaimaq geviş getirmek. göy əskiyə bükmək (tikmək) dünyayı başına dar etmek, ıstırap vermek. göy göbəyini yerə dayasa da ne olursa olsun, mutlaka. göy guruidadı, yer titrədi korku, heyecan, endişe bildirir. göy gurüldamaq gökte gürültü meydäna gelmek, gök gürlemek. göy qaralmaq hava kararmak, havayı bu-lut kaplamasmdan veya akşam olmasından dolayı karanlık çökmek. göy (yer göy) titrəyir son derece tehlikeli, dehşetli bir durumun oluştugunu bildirir. göydə almaq (götürmək, qapmaq) 1-hemen kapmak, fırsät vermeden almak. 2-hemen satılmak. göydə axtanrdim yerdə əiimə düşdün (düşmüsən, keçdin, keçmisən) uzun müd-dettir arıyordum tesadüfen kärşıma çıktm. göydə axtarmaq çok aramak, çaba sarf ederek elde etmeğe çahşmak. göydə ələ düşmək çök zor bulunmak, he-men ele geçmemek. ^ göydə götürülmək hemen satıhp tüken-mek. göydə razı olmaq itiraz etmeden, derhal razı olmak, memnuniyetle kabul etmek. göydən düşmək (enmək) tesadüfi olarak ortaya çıkan, elde edilen şey için kullanılır. göydən qızıl zənbillə düşmək kendini herkesten üstün görmek, herkese tepeden bakmak. göydən od ələmək (tökmək^, yağdirmäq) gökten bomba yağdırmak. göydən od ələnmək (yağmaq) 1-hava çok sıcak ölmak, tahammül edilmeyecek dere-cede ısınmak. 2-savaş zamam gökten bomba yağmak.

göydən od tökülmək hava çok sıcak ol-mak. göydən yerə od yağır sıcak hava için kul-lanıhr. göyə (göylərə) çəkilmək 1 -yükseklerde uçmak, seyretmek. 2-bulunmamak, kıtlaş-mäk, ele geçmemek. göyə (göylərə) çıxartmaq göklere çıkar-mak, haddinden fazla övmek, şişinnek. göyə (göylərə) çıxmaq l-(ses) göklere yükselmek, şiddetli olmak. 2-saklanmak. 3-çok çalışmak, uğraşmak, zahmet çelanek. 4-ıstıraptan, ağrıdan dolayı vs. çok sıkmü çekmek; bağırıp çağırmak. göyə çıxsa(n) da ... nerede olsa(n) bile ... göyə fınxırmaq sinirli konuşmak, asabi olmak. göyə (göylərə) səda (səs) salmaq (ses) göklere yükselmek, şiddetli olmak. göyə qaldırmaq 1-yukarı kaldırmak, ha-vaya yükseltmek. 2-bak. göyə çıxartmaq. göyə qalxmaq (ses) göklere yükselmek, şiddetli olmak. göyə sovruimaq havaya savrulmak, hiçbir netice elde edilmemek, hiç olmak. göyə ucalmaq 1-bak. göyə (göylərə) çıxmaq, 2-çok yukarılara yükselmek, çık-mak. göyə uçmaq son derece sevinmek, sevinç-ten deliye dönmek. göyə üz çevirmək Ällah'a yakarmak, Tan-n'ya yalvarmak. göylə getmək kimseyi takmamak, burnu bir kanş havada olmak.,. göylər yerə gəlməyib ki! dünyanm sonu mu geldi ! göylərə baş qaldırmaq alnı açık, başı dik yaşamak, onurlü bir hayat sürmek. göyün (göylərin) (yeddi) qatı (mərtəbəsi) göklerin yedi kätı, çok yüksek anlammdä. göyün yeddinci qatmda olmaq 1-işleri yolunda gitmek, sevinmek. 2-hayal äle-minde yaşamak. göz açabilməmək göz açamamak, fırsat bulamamak, zaman bulamamak. göz açan gündən (açandan) 1-çocuklüktan. 2-her şeyi anlayandan beri, aklı erdiği zamandan beri.

251

Page 253: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

göz açdırmamaq göz açtırmamak, başka bir şey yapmasma firsat vermemek. göz açıb yuman saatda bir ah içinde, ça-bueak, aceleyie, o an. göz açıb yumunca bir anda, bir an içinde. bir anda, bir an içinde. göz açmaq göz açmak. 1 -dünyaya gehnek, doğmak. 2-fırsat bulmak, imkän bulmak. göz açmamaq göz açamamak, fırsatı, za-manı, imlcänı olmamak. göz ağartmaq korkutucu, tehdit eden göz-lerle bakmak, gözlerini büyüterek lcorkut-mak, tehdit etmek. göz , ağartması vermək balc. göz ağartmaq. göz altına almaq bir şeyi göze almak. göz altınca (altmdan) baxmaq (süzmək) başkalarma sezdirmeden gizlice balcmak, gizlice süzmek. göz altmda saxlamaq gözetim altında tutmak, gözden uzaklaşmasma izin ver-memek, gözü üzerinde olmak. göz atmaq gözle işaret vermek, göz kırp-mak. göz aydınlığı vermək tebrik etmek. göz aydınlığma getmək göz aydmhğına gitmek, tebrilce gitmelc. göz basmaq (etmək, eləmək, vurmaq) göz kırpmak, işaret etmek için gözünün birini kırpmak. göz bəbəyi 1-gözün ortasında bulunan siyah nokta. 2-çok sevilen, çok değer veri-len çocuk vs. göz bəbəyi kimi (tək) qprumaq (saxlamaq) büyük diklcatle koruyarak mu-hafaza etmek, onun için endişelenmek, gözü gibi bakmak. göz böyümək korku, dehşet içinde kalmak, korlcmak. göz çalmaq (vurmaq) 1-gözle işaret et-mek. 2-aşkmı bildirmelc. 3-müşterek yapı-lan bir işte çahşır görünüp diğerlerini ça-lıştırmak. göz çəkmək (yiğmaq) vazgeçmek, imtina etmek. göz çıxarraaq birinin kıskanmasma sebep olmak, haset etmesine, gıpta etmesine se-bep, olmak.

göz dağı çəkmək derde düşürmek, kede. vermek, büyük darbe vurmak. göz dağı vermək göz däğı vermek, yıldır-mak, tehdit etmelc, sonradan vereceği bir ceza ile korkutmak. göz dəymək göz değmek, nazar değmek, *. nazar dokunmak. göz dikmək 1-göz dikmek, bir şeyi ele geçirme arzusunda olmäk, elde etmek is- j temek, sahip olmağa çalışmalc. 2-bel bağ- • lamak, ümit etmek, emin olmak. 3-bakmak, gözü üzerinde olmalc. göz dolandırmaq etrafma balcmak, bakm-malc. göz dolusu mutlulukla, isteyerek, mesut, şen, gönülden isteyerek. göz dojunamaq gözü doymanıalc. 1-ihtirash ohnak, her şeyde gözü kalrnak. 2-açgözlülük etmek. 3-arzusuna, isteğine sonuna kadar ulaşamamak. göz döymək gözlerini sık sık açıp yum-mak. göz düşmək üzüm, meyve olgunlaşmaya başlamak. göz evindən itmək gözden kaybolmak, görüş mesafesinden çıkmak. göz eləmək gözüyle işaret etmelc. göz gəzdirmək göz gezdirmek, her tarafa bakmak, baştan aşağı süzmek. göz görə görə göz önünde, herlcesin gözü önünde, açıkbir şekilde. göz görüb könül sevmək gönülden sev-mek. göz götürmək bakmamak, vazgeçmek. göz götürüb baxınaq başını käldınp bak-malc. göz göz eləmək firsattan istifade ederek bir şey yapmak. göz göz etmək delik delik etmek. göz göz olmaq göz göz olmäk, delik delik olmak, üzerinde delikler meydana gelmek. göz gözə baxmaq karşıhkh oturmak, birbi-rinin yüzüne, gözüne bakmak. göz gözə dayanmaq 1-karşı karşıya gel-mek, göz göze gelmek. 2-fırsat kollamak. göz gözə gəlmək göz göze gelmek, ba-kışları karşılaşmak, birbirine bakmak. göz gözə vuraraq (vurub) başkalan gör-meden, gizlice.

252

Page 254: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

j göz gözü görməmək göz gözii ğörmemek, I' çok karanlık ölmak, zifiri karanlık olmak,. ) göz işığı ilə çörək qazanmaq kalemiyle

para kazanmak, göz nuruyla geçimini sağ-lamak. göz işiədikcə göz alabildiğirie, göz görebi-leceği en uzak yerlere kadar. göz kəsilmək göz kesilmek, bütün dıkka-tiyle bakmak.

' göz kəsməmək 1-dikkatle bakmak, gözle-rini alamamak. 2-yapacağına, başaracağma inanmamak, gözü almamak. göz kötəyi vurmaq ters ters bäkmak. göz (gözü, gözləri) qabağma gətirmək hayalinde, gözlerinin önüride carilandır-mak, aklına getirmek. göz qabağına qoymaq bir şeyi hemen göze çarpacak, bulunabilecek yere koymak, orada saklamak. göz qabağmda (qarşısında) göz önünde, ortada, apaçık, belirgin, meydanda, aşikär olarak. göz qabağmda tutmaq göz önünde tut-mak, herhängi bir durumun nasıl bir sonuç ortaya çıkaräcağmı hesaplamak, onu dik-kate almak. göz qamaşdırmaq göz kamaştırmak. 1-görmeği engellemek (kuvvetli ışık). 2-çok güçlü etki etmek.' göz qaş arasında hemen, bir anda, göz açıp kapaymca. göz qaş atmaq (etmək, eləmək) göz ve kaşmın hareketiyle işaret etmek, bildirmek, haber vermek. r

göz (gözü) qaşı qaynamaq gözlerindeh kıvılcım saçmak, yüzünden gözünden zehir zemberek yağmak. göz qaşını oynatmaq gözlerini, kaşlarmı, yüz käslannı hareket ettirerek gülünç hare-ketler yapmak. göz qıcırtmaq 1-korkutmak, tehdit etmek. 2-ele geçirmek niyetinde olmak, bir şeye göz dikmek. göz qırpımında (qırpınca) bir anda, bir anın içinde, göz açıp kapaymcaya kadar. göz qırpmaq göz kırpmak. 1-gözünü he-men kapayıp açmak. 2-ktrpışmak, yamp sönmek (yıldızlar, ışık).

göz qırpmamaq göz kırpmamak, kork-mamäk, çekinmemek. göz qizdırmaq güzel kız veya kadma ke-yifle bakmak, bakmakia haz duymak. göz qoymaq 1-izlemek, hissettirmeden dikkatle bakmak, müşahede etmek, takip etmek. 2-göz koymak, elde etmeyi arzu etmek. 3-bakmak, nezaret etmek. göz quİaq olmaq göz kulak olmak. 1 -sahip olmak, korumak, muhafaza etmek, nezaret etmek, gözden uzak tutmamak. 2-uyanık olmak, her şeye karşı hazır beklemek. göz qulaqda olmaq uyanık olmak, her şeye karşı hazır beklemek. göz nuru tökmək göz nuru dökmek, bü-yük emek harcamak, güzel bir iş ortaya çıkarmak için göz emeği harcamak. göz oxşamaq göze hoş gelmek, gönül aç-mak, içe sinmek. göz olmaq 1-pusmak, fırsat kollamak. 2-himaye etmek, korumak, gözü üzerinde olmak, sürekli kollamak. göz otarmaq bir yerde durarak etrafta o-lanları izlemek. göz (ğözünü, gözlərini) oymaq 1-gözünü çıkarmak, kör etmek. 2-eziyet etmek, iş-kence yapmak. göz önünə gətirmək hatırlamak, ha-yalinde, gözünün önünde canlandınnak. göz önünə qoymaq bir şeyi hemen göze çarpacak, bulunabilecek yere koyınak. göz salniaq 1-görüp äşık olmak, vurulmak, sevmek, gözü düşmek. 2-aniden görmek, birden gözüne ilişmek. 3-göz dağı vermek. 4-bakmak, gözüyle kontrol etmek. göz tutdüqca göz alabildiği kadar, gözle görülebilecek kadar. göz ucuyla baxmaq göz ucuyla bakmak, şöyle bir bakmäk, dikkat etmeden bakmak, göz atmak. göz (gözüm) üstə! hazırım, peki, hemen yerine getiririm anlammdan bir ifade. göz üstə gəlib (gəlmisən) saygm, sevilen bir kimseyi karşılama ifadesi. göz (gözüm) üstə (üstündə) yerin (yeri-niz) var aziz, muhterem, saygı duyulan birini nezaketle davet anlammda kullamhr.

253

Page 255: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

göz verib işıq verməmək devamlı olarak sıkıştınnak, rahatsız etmek, baskı altrnda tutmak. göz vurmaq göz kırpmak, gözüyle işaret etmek. göz yaşı axıtmaq ağlamak. göz yaşı ilə suvarmaq çok ağlamak, (uğ-runda) çok eziyet çekmek. göz yaşı kimi (təki) saf, temiz, dupduru. göz yaşına bağışlamaq birine acıyıp suçu-ııu affetmek. göz yaşmı abi leysan kimi tökmək insanm içini parçalarcasına ağlamak. göz yaşını ələmək bak. göz yaşını abi leysan kimi tökmək. göz yaşmı içinə axıtmaq göz yaşlannı içine akıtmak, içten içe ağlamak. göz yaşını qarışdırmaq her ikisinin de ağlamasma sebep olmak. göz yaşlarını qurutmaq artık ağlamamak. göz yetirmək bakmak, dikkat etmek, göz gezdirmek. göz yummaq göz yummak. 1-önenı ver-memek, kusurlarını görmemezlilcten gel-mek, bağışlamak. 2-vazgeçmek, ümidini kesmek. göz yummamaq göz yummamak. 1-hoş karşılamamak, bağışlamamak. 2-hiç uyu-mamak. göz yumub açana qədər (açmca) bir an içinde, çabucak, aceleyle, o an. gözağartması vermək tehdit etmek, kor-kutucu nazarla bakmak. gözaltı etmək (eləmək) 1-sonradan almak veya kocaya varmak için ya da bir şeyi sonradan elde etmek için düşünmek, göz önüne almak. 2-göz önüne almak, önceden bilmek. gözaydınlığı vermək gözün, gözünüz ay-dın! diyerek tebrik etmek, kutlamak. gözdə qulaqda olmaq 1-bakmak, gözet-mek, ciddi olarak gözü üzerinde olmak. 2-gözü üzerinde olmak, korumak. gözdə olmaq herkesin dikkatini çekmek, dikkat çekici olmak. gözdən buraxmaq görmemek, dikkatli olmamak. gözdən çəkilməmək göz önünde olmak, devamh olarak ortahkta dolaşmak.

gözdən çıxarmaq (çıxartmaq) gözdeui çrkarmak, bir şeyin elden çıkarılmasınıl kabul etmek, benimsemek. gözdən düşmək gözden düşmek, öncelf itibarım, nüfuzunu kaybetmek, artık hürmeı edilmemek, saygı gösterilmemek. gözdən eləmək gözünü çıkarmak, kör etjj mek. ' gözdən əsgi (pərdə) asmaq aldatmak,,, hakikati saklayarak yalan konuşmak, kan-dırmak, kusurlarını saklamak. gözdən iraq! (uzaq!) gözden uzak, korku,, vahamet ve ürperme vs. karşısmda kulla-nılan bir ifade. gözdən iraq düşmek (olmaq) gözden ırak olmak, uzaklarda olmak. gözdən iti görme kabiliyeti iyi olan, keskin ğözlü. ^ gözdən itirmək gözden kaybetmek. gözdən itmək 1-gözden kaybolmak, gö-rünmez olmak, yok olmak. 2-hemen çıkıp gitmek, bir anda ortadan kaybolmak. gözdən keçirmək (keçirtmək) 1-öylesine bakmak, okumak. 2-bakmak, dikkat etmek. 3-gözden geçirmek, yoklamak, bakmak, kontrol etmek. gözdən keçirilmək yoklanmak, gözden geçirilmek, bakılmak. gözdən qaçırtmaq 1-görememek, saya-mamak. 2-gizlice bir tarafa alıp koymak, kimse görmeden almak. gözdən qaçmaq gözden kaçmak, gö-rünmemek, dikkatten kaçmak. gözdən qeyb olmaq gözden kaybolmak, yok olmak, arttk görünmemek. gözdən qoyma! gözünü üzerinden çekme, sürekli izle. gözdən qoymaq gözünden kaçırmak. gözdən (kənarda) qoymamaq birinin bütün hareketlerini takip etmek, gözden kaçırmamak, gözünü üzerinden ayır-mamak, izlemek, nezaret altmda tutmak. gözdən (göziərdən) olmaq kör olmak, gözlerini kaybetmek. gözdən pərdə asmaq yalan vaatlerle kan-dırmak. gözdən salmaq 1-dikkat eünemek, önem vermemek, unutmak. 2-uzaklaştırmak. 3-saygmhğmı, nüfuzunu zedelemek.

254

Page 256: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

gözdən sürməni oğurlamaq gözden sür-meyi çalmak (çekmek), usta hırsız olmak, her şeyi her. durumda çalmak, eline geçir-mek. gözdən tük çəkmək bir işi çok çabuk ve maharetle yapmak, çok ustahkla yapmak. gözdən uzaq düşmək (olmaq) gözden uzak olmak, birbirinden ayn düşmek, ay-rılmak, gurbete düşmek. gözdən uzaq qoymamaq göz önünde bu-lundurmak, gözünün önünden ayırmamäk. gözdən uzaq, könüldən iraq uzak yerde yaşayanlarm unutulacağını vurgulamak için kullamlır. gözdən uzaqlaşmaq gözden uzaklaşmak, görünmez olmak. gözdən yaymmaq kaçıp saklanmak, kaç-mak, göze görünmemek. gözə barmaq soxsan görməz (görünməz) çok karanhk gece için kullamhr. gözə batmaq göze batmak, dikkatin daimi olarak kendinde toplanması için çahşmak, kendini göstermek, göze girmek. gözə çarpmaq (dəymək, görsənmək, görünmək) görünmek, dikkati çekmek, göze çarpmak. gözə gəlmək 1 -dikkati çekmek, göze gö-rünmek. 2-käle almamak, talcmamak. 3-göze gelmek, nazar değmek, nazar dokun-mak. gözə gətirmək bakışı, nazan ile zarar ver-mek, beläya düşürmek. gözə girmək göze girmek, dikkati kendi üzerine çekmeğe çalışmak, hep göz önünde olmaya çahşmak, kendini göstermek. gözə görünmək göze görünmek. 1-belli olmak. 2-var olmädığı hälde varmış gibi görünmek. gözə görünməmək göze görünmemek. 1-ortaya çıkmamak, saklanraak. 2-var olduğü halde göz onu görmemek. gözə xoş gəlmək (görünmək) beğenilmek, hoşlanmak, hoşa gelmek. gözə kül (torpaq) atmaq (səpmək, tüllamaq) aldatmak, kandırmak, hakikati saklayarak yalan konuşmak, kandırmak, kusurlanm saklamak. gözə kül üfürmək 1-bir şeyi bahane ede-rek aldatmak, kandırmak, hilekärlık etmek.

2-suçlu olduğu häjde tehditle kendini temi-ze çıkarmak. gözə sataşmaq göze görünmek, dikkati çekmek. gözə soxmaq dikkatleri üzerinde toplamak, dikkati çekmek. gözə şirin gəlmək 1-hoşuna gitmek, hoş-lanmak, gönlü ısmmak. 2-gözü ısrrmak, önceden bir yerlerde görmüş olmak. gözə tikan olmaq göze diken olmak, göze batmak, rahätsızhk vermek. gözəl günü göy əsgiyə düyülmək güzel günleri gitmek ve ıstıraph, sıkıntıh günleri başlamak, mutlu günlerinin yüzüne hasret kalmak. gözəl günü olmamaq günleri hep kötü geçmek, mutlu günü olmamak. gözəllik mücəssəməsi güzellik timsali. gözətlə ayağın götverən qəbrinə keçməsin k. dikkatli ol, başmı beläya so-kacak işlerden uzak dur. gözlə boğazında qalar hile hurdayla bir şeyi elde etmek isteyen kimseye söylenen ifade. gözlə göbəyin düşməsin lıa bak. gözlə uşaq salmayasan (salarsan)! gözlə uşaq salmayasan (salarsan)! dikkat et düşük yaparsm! bir kız veya kadm hafıf bir şeyi ılcma ıkma götürdüğü zaman alay ifadesi olarak kullamhr. gözlər olsun görməsin dehşetin, facianm büyüklüğünü ifade eder. gözləri açılmaq gözleri açılmak. 1-uyanmak, uykudan kalkmak; kehdine gel-mek. 2-her şeyin farkma varır olmak, iyiyi kötüden ayırt edebilmek. gözläri alçı tava atmaq gözleri fıldır fıldır oynayan ve kafasmda sürekli kötü şeyleri planlayan kimse. gözləfi (gözü) bərəlmək korku, hiddet, heyecan, hayret. şaşkmhktan dolayı vs. gözleri kocaman kocaman açılmak, büyü-mek. gözləri açıla qalmaq hayran olmak, hayret içinde kalmak. gözləri ala bula çalmaq 1-renkleri ayırt edememek. 2-bir şeyden dolayı mest olun-ca veya üzüldüğünde kayıtsızca o tarafa bu tärafa bakmak.

255

Page 257: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

gözləri alacalanmaq hayret, korku ne-ticesinde gözleri büyümek, kocaman ko-caman açılmak, gözləri alışıb yanmaq 1 -ferahlamak, için-deki sevinç yüzüne vurmak. 2-herhangi bir sebepten dolayı gözünde şiddetli acı veya yanma hissi duymak. gözleri alışmaq 1-gözleri ateşli olmak, bakışlan ışık saçrnak. 2-bak. gözləri alışıb yanmaq 2. anlam. gözləri batmaq l-(zayıflıktan, soğuktan) gözleri küçülmek. 2-zayıflamak, takati kesilmek. gözləri bərələ (bərələ bərələ) qalmaq kuvvetli ışık veya hayretten dolayı gözleri kocaman kocaman açılmak, gözleri açıla-rak bakakalmak. gözləri böyümək hayret veya korkudan dolayı gözlerini iri iri açmak. gözləri bulutlanmaq gözleri buğulanmak (bulutlanmak), gözleri yaşarmak. gözləri çaxmaq çaxmaq olmaq gözleri çakmak çakmak olmak, gözleri hiddetten, öfkeden vs. parlamış olmak. gözləri çuxura düşmək gözleri çukura kaçmak, zayıflıktan, hastalıktan dolayı vs. gözleri çukura kaçmak. gözləri dolmaq gözleri dolmak, ağlayacak şekilde duygulanmak. gözləri elə bil qoyun gözüdü anlamsız ve herhangi bir ifade belli etmeyen bakışlar, donuk bakış. gözləri əllərdə qaimaq onun bunun eline bakmak, muhtaç durumda olmak. gözləri gəlmək uykusu gelmek. gözləri hədəqədən (hədəqəsindən) çıxmaq gözleri yuvasından fırlamak. 1-hiddetten köpürmek, çok sinirlenmek. 2-son derece hayret etmek, hayretten donup kalmak. gözlari ildır bddır çalmaq gözleri fıldır fildır etmek, şeytanca ve çapkmcasma bakmak. gözləri ilə od götürmək bak. kirpiyi ilə od götürmək. gözləri ilə süzmək baştan başa süzmek, gözlerini her tarafinda gezdirmek. gözləri işığa gəlmək kendine gelmek, fe-rahlamak, gözleri canlanmak.

gözləri işıqlanmaq yüzünde sevinç ifadesj belirmek. gözləri kəlləsinə çıxmaq 1-çok sinirlen- j mek. 2-hayretten dona kalmak, çok şaşır-i mak. gözləri qamaşmaq gözleri kamaşmak, fazla ışıktan veya parıltıdan dolayı bir şeye \ bakamamak. gözləri qan çanağına dönmək gözleri kan çanağına dönmek, gözleri kanlanmak. 1-son derece hiddetlenmek, sinirlenmek. 2-gözlerinin içi kanla dolmak, çok kızarmak. gözləri qan çəkmək gözünü kan bürümek. gözləri qaralmaq gözleri kararmak, açlık, yorgunluk vs. den dolayı iyi göremez ol-mak. gözləri quyuya düşmək çok zayıflamak, gözleri çuküra kaçmak. göziari parüdamaq gözleri parlämak. yüzünde sevinç ifadesi belinrıek, ferahla-mak, rahatlamak. gözləri sulanmaq gözleri sulänmak, gözle-ri yaşla dolmak. gözləri süzülmək gözleri süzülmek, göz kapakları kapanmaya başlamak. gözləri yanmaq gözleri parlamak, gözleri ışık saçmak. gözləri yaşla dolmaq gözleri yaşarmak. 1-gözlerinde yaş oluşmak. 2-duygulanmak, ağlamaklı olmak. gözləri yığılmamaq gözleri bir yerden aynlmamak. gözləri yol çəkmək dalmak. gözləri yolda (yollarda) qalmaq gözleri yollarda kalmak. 1-çök uzun zamandır birini, bir şeyi beklemek. 2-çok özlemek. gözləri yumulmaq gözleri kapanmak. 1 -ölmek. 2-çok uykusu gelmek. gözlərilə yemək ihtirasla bakmak. gözlərimin işığı (şö'ləsi)! gözümün nuru! çok sevilen birine sevgiyle seslenme ifade-si. gözlərin şappıldatmaq hasretle bakmak. gözlərində şeytan şıllaq atmaq habis ol-mak, şeytan gibi olmak, hilekär olmäk. gözlərindan biclik tökülmək (yağmaq) kurnaz olmak, gözlerinden kurnazhk yağ-mak.

256

Page 258: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

gözlərindən cin çıxmaq afacan, çok yara-maz çocuk. gözlərindən cin yağır hilekär, düzenbaz, kötü kimse. gözlərindən qan dammaq gözleri kan çanağma dönmek. gözlərindən (ğözündən) qığıkım yağmaq çok sinirlenmek, hiddetten köpürmek. gözlərindən oğurianmaq gizlice sıvışmak, gözüne görünmeden kaybolmak. gozlərindən oxumaq gözierinden okumak, neler düşündüğünü ve neler istediğini ba-kışlanndan aniamak. gözlərindən yaş bahar buludu kimi axmaq bak. göz yaşını abi leysan kimi axıtmaq. gözlərindən yaş (sel kimi) axmaq (tökülmək) çok ağlamak. gözlərindən yuxu tökülmək şiddetli bir şekilde uykusu gelmek, gözlerinden uyku akmak. gözlərinə heyran olmaq vurulmak, äşık olmak, gözlerine vurulmak. gözlərinə inanmamaq gözlerine inanma-mak, fevkaläde bir durum karşısında çok şaşırmak. gözlərinə qan sağılmaq gözleri kania dolmak. gözlərinə qara yara çıxsın! gözlerin kör olsun! gözlərinə qaranhq çökmək 1-durum kö-tüleşmek, başı dönmek, bayılacak noktaya gelmek. 2-deşhete kapılmak, korkmak. gözlərinə mil çəkilmək gözlerine mil^çe-kilerek kör edilmek. göziərinə soxmaq kabacasına göstermek, gözüne sokthak. gözlərinə yuxu girməmək gözlerini uyku tutmamak, uyuyamamalc. göziərini açan gündən (açandan) 1-çocukluktan. 2-her şeyi anlayandan beri, aklı erdiği zamandan beri. gözlərini açmaq gözlerini açmak. 1-uyanmak, uykudan kalkmak. 2-uyandırmak, bir şeyi anlatarak kendine gelmesini, uyanmasmı sağlamak. 3-anlamak, idrak etmek, uyanmak.

gözlərini ağzına dikmək ağzma bakmak, birini dikkatle dinlemek, birinin neler söy-leyeceğini dikkatle, sabırla beklemek. gözlərini (gözünü) bərəltmək gözlerini belertmek. 1-korku, heyecan, hiddet, hay-ret, şaşkmlık vs. dolayısıyla gözlerini ko-caman kocaman açmak. 2-korkutmak, hid-detlenmek. gözlərini bir yerə yamamaq diklcatle bir yere bakmak. gözlərini dikmək gözlerini dikmek, gözü-nü ayırmadan ve dikkatle bakmak. gözlərini doiandırmaq etrafa göz gezdir-mek, etrafı seyretmek. gözlərini dörd açmaq haddinden fazla dikkatli olmak, çok dikkat etmek. gözlərini döyə döyə qalmaq hayret etmek, gözleri hayretten fal taşı gibi açılmak. gözlərini əbədi (əbədilik, həmişəlik) yummaq ölmek, öbür dünyaya gitmek. göziərini qan bürümək gözlerini kan bü-rümek, birini öldürecek kadar hiddetlen-mek. gözlərini qırpmadan (qırpmayaraq) baxmaq gözlerini yummadan, lcırpmadan bakmak, kirpiklerini yummadan bakmak. gözlərini qıymaq gözlerini kısmak, kısa-ralc bakmak gözlərini oxşamaq hoşlanmak, beğenmek, gözüne güzel görünmek. gözlərini oymaq gözünü oyrnak, birine kötülük eünek. göziərini sıxmaq ağlamalc. gözlərini süzmək 1-göz kapalclarını birbi-rine yaklaştırarak hayran hayran bakmalc. 2-nazlanmalc, naz yapmak. gözlərini tökərəm, əgər. . . bir tehdit ifa-desi. gözlərini yaşartmaq 1-herhangi bir se-beple veya bir şeyin etkisi ile gözlerinin yaşarmasma sebep olmak. 2-ağlatmalc. gözlərini yerə dikmək 1-utancından vs. başmı aşağı eğmek. 2-düşüncelere dalmalc, düşünmek. göziərini yummaq ölmek. gözlərini zilləmək pür dilclcat balcmak, gözünü çekmemecesine balcmak, dikkatle bakmak.

257

Page 259: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

gözlərinin ağı qarası çok seyilen çocük veya kardeş. gözlərinin ağı saralmaq hastalanmak, ra-hatsızlanmak. gözlərinin çayın açılmaq hasretini çektiği bir şeyin gerçekleşmesinden dolayı son derece sevinmek. gözlərinin içi güimək gözlerinin içi gül-mek, sevinci yüzünden belli olmak, bi-linmek, anlaşılmak. gözlərinin içinə kimi (qədər) qızarmaq gözlerinin içine kadar kızarmak, çok mah-cup olmak, utancından yüzü gözü krpkrr-mızı olmak. gözlərinin qabağı qaralmaq bak. gözlərinə qaranhq çökmək. gözlərinin qorasım sıxmaq (tökmək) ağlamak. gözlərinin yaşı daşmaq ağlamak, gözle-rinden yaş akıtmak. gözlərinin yaşım tökmək bak. göz yaşı axıtmaq. gözlərinin yaşı qurumaq artık ağlama-mak, ağlamasını kesmek. gözlərinin yaşı tökülmək bak. göz yaşı axıtmaq. gözləyə gözləyə qalmaq hasretini çektiği, beklediği adam gelmemek, boşuna bekle-mek. gözü ac olmaq hiçbir şeyden gözü doy-mamak, gözü hep bir şeylerde kälmak, aç gözlü olmak. gözü açıq getmək gözü açık gitmek, ger-çekleşmesini çok istediği arzusuna kavu-şamadan ölmek. gözü (gözləri) açılmaq gözü açılmak, kav-ramaya, idrak etmeğe, anlamaya başlamak, uyanmak, gaflet uykusundan silkinmek, çahşmaya, faaliyete geçmek, iyiyi kötüyü ayırt etmek. gözü (gözləri) ağara qalmaq hayretten, korkudan gözleri fal taşı gibi büyümek, açılmak. gözü (gözləri) ağarmaq 1-gözüne ka-tarakt, akbasma gelerek görme yeteneğini kaybetmek, kör olmak. 2-bir işi sona erdi-rene kadar büyük ıstırap ve azap çekmek, eziyete katlanmak. 3-vefat etmek, ölmek.

gözü ağrımaq birini, bir şeyi görmekten dolayı rahatsız olmak, hoşlanmamak, gör-mek istememek. gözü (gözləri) axmaq gözü (gözleri) ka- ^ panmak, çok uykusu gelmek.. j gözü alça gavalı dərmək oraya buraya 5 bakmak, gözleri fıldır fıldır dönmek. ' gözü almaq 1-öğrenmek, aşina olmak, tanımak. 2-kn. galip geleceğine, yeneceği-ne inanmak. 3-çeşitli şeylerin içinden birini beğenerek onu almak. gözü asılı qalmaq hasret çekmek, gözleri yolda kalmak. gözü (gözüm) atır "senin için ölüyorum sanki" anlammda alay ifadesi. gözü ayağının altını görmənıək (seçməmək) 1-gözleri iyi görmemek. % gönül gözä kapalı olmak, etrafmdaki olay-lan görememek, basireti kapah olmak. 3-çok havah olmak, gözleri hiçbir şeyi gör-memek. gözü ayaqlar altmda qalmaq iki paralık olmak, onursuz insanlarm tenkidine maruz kalarak rezil olmak. gözü ayışmaq gözü kaşmmak. gözü bağlanmaq hiçbir şeyi görmemek, anlamamak, farkına varmamak. gözü bağlı gözü bağh. 1-gafil, hiçbir şey-den haberi olmayan, aymaz. 2-düşünüp taşmmadan, sorup soruşturmadan, bakrp anlamadan, nasıl geldiyse öyle. gözü bağlı quş kimi yabancı veya bir ko-nuda tecrübesiz kimseler için kullanıhr. gözü (gözləri) bərələ qalmaq (bərəlmək) bak. gözü (gözləri) ağara qalmaq. gözü bozarmaq 1-gözünde akbasma (kata-rakt) oluşmak. 2-yediği şey çok ekşi olmak. gözü böyük yerdə olmaq gözü büyükte olmak, büyük gayeler peşinde olmak, bü-yük emeller beslemek. gözü (gözləri) böyümək hayret etmek, şaşırmak. gözü çanağa dönmək çok hiddetlenmek, son derece sinirlenmek. gözü (gözləri) çanağından çıxmaq bak. gözləri kəlləsinə çıxmaq. gözü (gözləri) çəpiş gözünə dönmək se-vinmek, neşelenmek, yüzü gülmek. gözü çıxmaq gözü kör olmak.

258

Page 260: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

gözü çıxmış! gözü kör olasıca! ilenme ifadesi. gözü dağanaq (dağmıq) gözü onun bunun kızmda karısında olan kimse. gözü dağlı fitne, fesat, haset kimse. gözü (gözləri) dalda qalmaq bir yerde bırakılan bir şey veya kimse için endişe-lenmek. gözü ... daiınca (dalında) qalmaq çok hoşlandığı- ancak elinden kaçırdığı bir şey için hayıflanmak, unuünamak, hep onu düşünerek yeniden elde etmeği arzulamak. gözü (gözləri) dana gözünə dönmək şid-detli sevişme arzusu duymak. gözü (göziəri) dama dönmək gözleri da-vul gibi şişmek. gözü (gözləri) dikilib qalmaq birine bakıp durmak, gözünü alamamak, bakakalmak. gözü (gözləri) dolmaq (doluxsunmaq) ağlamak üzere olmak, ağlama noktasına gelmek, gözleri yaşla dolmak. gözü dolusu istediği kadar. gözü dolusu baxmaq 1-doyana kadar bakmak. 2-sevgiyle, aşkla bakmak. 3-mesut ve memnun olmak. gözü dolusu görmək her şeyi bol olmak, sahip olduklan son derece çok olmak, sı-kınü yüzü görmemek. gözü (gözləri) domba qalmaq bak. gözü (gözləri) böyümək. gözü doymaq gözü doymak, arzulanan bir şeyi yeterli derecede elde ettikten sonra daha fazlasmı istememek. * gözü doymamaq 1-ihtirash olmak, her şeyde gözü kalmak. 2-aç gözlük etmek. 3-arzusuna, isteğine sonuna kadar ülaş-mamak. gözü dönmək gözü dönmek, aşırı hiddet veya arzu sebebiyle ne yaptığmı bilemeye-cek duruma gelmek. gözü (gözləri) dörd olmaq dikkatle bak-mak, nazardan, gözden geçirmek. gözü dumanlanmaq hiddetinden, öf-kesinden gözü hiçbir şeyi görmemek. gözü dünyanı görməmək kimseye veya hiçbir şeye önem vermemek. gözü düşmək 1-görüp äşık olmak, vurul-mak, sevmek. 2-aniden görmek, gözüne takılmak.

gözü eşikdə canı gicikdə olmaq gözü yolda olduğundan endişeli ve rahatsız ol-mak. gözü eşikdə olmaq gözü dışanda olmak, dışarıyla ilgilenmek, evi ve eşiyle ilgilen-memek. gözü əldən yığdmamaq gözü onun bunun elinde kalmak, para canh olmak. gözü əllərə baxmaq (əllərdə qalmaq) başkalarına muhtaç durumda olmak, birile-rinin yardımma muhtaç ohnak. gözü gəzmək 1-aramak. 2-her tarafa bak-mak, gözden geçirmek. gözü görənin gözünə kül üfürmək uya-nık, aydm fikirli kimselerin önünü kesmek, onları cezalandırmak, tehdit ederek sesleri-ni kesmek. gözü götürməmək birini kıskanmak, çe-kememek. gözü göy hasis, cimri. gözü gözündən uzaq ayn düşmüş, bir-birinden uzak. gözü (gözləri) görməmək gözü görme-mek. 1-görmez olmak. 2-bir şeyden başka-sıyla ilgilenmemek, gözü ondan başkasını görmemek. 3-kızgmlığından, öfkesinden her türlü hareketi yapacak häle gelmek. gözü (gözləri) görməz olmaq gözü gör-mez olmak, bir şeye artık değer vermemek. gözü gözündə olmaq äşık olmak, sevmek. gözü gözünə sataşmaq göz göze gelmek, bakışlan karşılaşmak. gözü gözünə saylanmaq bak. gözü gö-zünə sataşmaq. gözü (gözləri) gülmək ferah, memnunluk içinde oimak, sevinç göstermek. gözü (gözləri) heç bir şey görməmək gözü hiçbir şey görmemek, duyguya kapı-hp her şeyi unutmak. gözü ilə görən 1-şahit olan, gözleriyle gören. 2-k. deyyus, eşinin kendisini aldat-tığını bile bile ona katlanan. gözü ilə görmək bir olaym şahidi olmak, görmek. gözü ilə (də) görmək istəməmək nefret etmek, yüzünü görmek istememek, hoş-lanmamak. gözü ilə od götürmək çok sıkmtı içinde yaşamak.

259

Page 261: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

gözü ilə yeınək 1-pür dikkat bakrnak, dik-kat kesilmek, yiyeeekmiş gibi bakmak. 2-sert sert bakmak. gözü (gözləri) ilişmək gözü ilişmek, gözü takılmak, aniden görmek. gözü işığa həsrət qalmaq 1-gözleri artık görmemek. 2-hapiste olmak. 3-bir yere kapatılmak ve dışan çıkmasına izin veril-memek. gözü işləməmək görmemek, gözü za-yıflamak. gözü iti olmaq 1-keskin gözlü olmak, gözleri iyi görmek. 2-en küçük ayrıntıyı bile gözünden kaçırmamak, uyanık olmak. gözü (gözləri) kəlləsinə (kəiləyə) çıxmaq 1-çok siniıienmek, öfkelenmek. 2-haddinden fazla hayret etmek, hayretten dona kalmak, hayretten gözleri fal taşı gibi açılmak. gözü (gözləri) kəsilmək artık unutmak, artık vazgeçmek, ümidini kesmek, gözü kəsmək gözü kesmek, bir şeyi yapa-bilme konusunda kendine güvenmek. gözü kimi gözü gibi, çok değerli, çok kıy-metli. gözü kimi qorumaq (saxlamaq) gözü gibi sakmmak, aşırı ilgi göstermek, özenle ko-rumak. gözü kor olmaq gözü kör olmak, gözünü kaybetmek. ... gözü kor olsun! 1-bir şeyin yokluğu karşısında dile getirilir. 2-mecburiyet karşı-sında karşılaşılan zaran kabullenirken söylenir. gözü kölgəli suçlu, mahcup. gözü könlü açılmaq gözü gönlü açılmak, ferahlamak, neşesi yerine gelmek. gözü könlü tox gözü gönlü tok, paraya, mala pek fazla önem vermeyen, ihtiyaçla-rmın dışında bir şey istemeyen. gözü köz kimi qızarmaq son derece si-niıienmek, hiddetten gözlerine kan sağıl-mak. gözü (gözləri) qabağına (önünə) gəlmək aklma düşmek, hayalinde canlanmak. gözü (gözləri) qabağmda (qarşısında, önündə) canianmaq (dikilmək, durmaq, olmaq) gözünün önünde canlanmak, aklm-dan çıkmamak, hep onunla beraber olmak.

gözü qalmaq gözü kalmak. 1 -gördüğü bir şeyi elde etme arzusunda olmak, hep elde etmeğe çahşmak, onun için yanıp tutuş. mak. 2-bakakalmak, gözünü alamamak, biu şeyin güzelliğinin bıraktığı etkiden kurftı? lamamak. gözü (gözləri) qamaşmaq gözü kanuf mak, parıltıdan, ışıktan dolayı bir şeye bakmamak. gözü (gözləri) qan ağlamaq çok müteessir olmak, büyük keder duyarak göz yaşı dökmek. gözü qara düşmək 1-korkuya kapılmak. 2-sürekli kara bakmadan dolayı gözde görme bozukluğu oluşmak. gözü (gözləri) qaralmaq gözü kararmak. 1- başı djänmek, bayılacak duruma gelmek. 2- dehşete kapılmak, korkmak, ümitsizlik veya bir arzunun etkisi ile ne yapacağınn bilemez duruma gelmek. gözü qaşı arasında bak. göz qaş arasında. gözü qayıtmamaq 1-ihtirash olmak, her şeyde gözü kalmak. 2-açgözlülük etmek. 3-arzusuna, isteğine sonuna kadar ulaşma-mak. gözü (gözləri) qızarmaq 1-hiddetten, öf-keden gözü kimseyi görmemek. 2-yorgunluktan vs'den dolayı gözü kızarmak, kanlanmak. gözü (gözləri) qızmaq 1 -hiddetinden, kız-gınlığmdan gözü kimseyi görmernek, kim-se durduramamak. 2-sevişme arzusu duy-mak. gözü qorxmaq gözü korkmak, acı bir tec-rübe geçirdikten sonra daha ihtiyath ha-reket etmek, herhangi bir kötülük olacağı-nı, kötü bir durumla karşılaşılacağını he-saplamak. gözü (gözləri) mal gözünə dönmək son derece sevinmek, sevinçten havalara zıp-lamak. gözü nurdan düşmək gözleri zayıflamak, gözü önceki gibi görmemek. gözü olmaq gözü olmak, bir şeyi elde et-meği planlamak, tasarlamak, elde etme duygusuna kapılmak. gözü onun bunun əlində olmaq başkala-nna muhtaç olmak.

260

Page 262: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

-

gözü ovcuna axmaq (tökülmək) gözleri avııcunun içine akmak, gözü kör olmäk. gözü örtülmək etrafında olanları anlaya-mamak, idrak edememek, gaflet uykusunda olmak, basiretini kaybetmek. gözü (gözləri) pər pər çalmaq yüzünde sevinç ifädesi belirmek, ferahlamak, rahat-lamak. gözü (gözləri) pərdələnmək 1-hiddetten, öfkeden ,gözü kimseyi görmemek. 2-yorgunluktan vs'den dolayı gözü kızarmak, kanlanmak. gözü (gözləri) sataşmaq aniden görmek, gözüne çarpmak, bakışlarına takılmak. gözü seçməmək zorlukla ayırt etmek, iyi görmemek, görememek, görme yeteneği zayıf olmak. gözü səyirmək göz kapakları gayri ihtiyari olarak hareket etmek, titremek. gözü su içmək itimat etmek, bir şeyi yapa-cağı konusunda ürnitli olmak, beklemek. gözü su içməmək 1-güvenmemek, itimat etmemek. 2-şüphe etmek. gözü sulu gözü sulu, en küçük olaylarda bile duygusallaşan ve göz yaşını tutamayan kimse. gözü (gözləri) süzüimək 1-göz kapakları kapanmaya başlamak. 2-gözleri mahmur-laşmak, gözleri yarı kapah duruma gelmek. gözü tar olmaq gözüne perde inmek, gö-zünde katarakt oluşmak. gözü tikan bağlamaq sinirden, hiddetten gözleri çakrnak çakmak olmak. gözü tox olmaq hiçbir şeyde gözü olrna-mak, kanaatkar olmak. gözü torpağa baxmaq gözü toprağa bak-mak, ölmek üzere olmak, ölümü yaklaş-mak. gözü tııtmaq gözü tutmak, hoşlanmak, beğenmek, sevmek, äşık olmak. gözü tutmamaq gözü tutmamak, be-ğenmemek, itimat etmemek, edememek. gözü uçmaq birini görmek için can atrnak, çok arzu etmek, arzularnak (bazen aym ifade nefret ve alay olarak kullanıhr). gözü üstə saxlamaq itina göstermek, ko-nımak, muhafaza etmek vs.

gözü. üstündə olmaq devamlı olarak neza-ret etmek, gözü üzerinde olnıak, korumak, onun için kaygılanmäk. gözü (gözləri) yaşlı qoymaq gözü yaşlı bırakmak, ağlamasma sebep olmak. gözü (gözləri) yol çəkmək dahp gitmek, gözleri bir noktaya takıh kalmak. gözü (gözləri) yolda (yollarda) qalmaq gözü yolda kalmak, birini beklemek, onun için istek ve özlem duymak. gözü yuxarılarda olmaq ğözü yukarılarda olmak, bulunduğu yerden daha üst seviye-lere çıkmak gayesini taşımak. gözüm (gözlərim) aydın! üstü kapalı si-temli bir ifade, imalı söz. gözüm çıxsın! gözüm çıksın! bir şeyin doğruluğuna birini inandırmak için edilen yemin. gözüm görməsin gözüm görmesin, bana göstermeyin, gözüme görünmesin, görmek istemem. gözüm üstə! memnuniyetle, lafı mı olur! gözüm üstə yerin (yeriniz) var saygm, sevilen birini davet veya karşılama ifadesi. gözümçıxdıya salmaq 1-sıkıştınnak, baskı yapmak. 2-yerli yersiz, haklı haksız yüzüne laf söylemek, rahatsız etmek, eziyet etmek. gözümə çıxan götünə çıxsın k. köpeğin kakasını yaptığmı gören kimsenin üç defa bunu söylememesi durumunda gözünden çapak çıkacağma inanılır. gözümün düşməni görmek istenmeyen kimse. gözümün işığı 1-çok sevilen birine ses-lenme şekli. 2-birine sevgiyle seslenme şekli. gözümün nuru birine sevgiyle seslenme şekli. gözün aç üzümə bax, mən sən diyən a-damlardan deyiləm! "beni başkalarma benzetme" şeklinde bir tehdit ifadesi. gözün (gözlərin) aydın! (olsun!) sevinçli bir durum ortaya çıktığmda söylenen tebrik ifädesi, sevincine ortak olduğunu belirten bir ifade. gözün çıxsın! (tökülsün!) gözün çıksın! beddua ifadesi. gözün (üstündə) olsun koru, himaye et, bak!

Page 263: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

gözün pis üzlər görməsin karşına kötü insan çıkmasın. gözün üstə (üstündə) qaşın var demək kalbine dokunmak, incinmesine sebep ol-mak. gözün yamanhq görməsin kötülüklerle, darlıkla karşüaşmayasın, gözün yolda qalsm! hasretle beklediğin kimse gelip çıkmasın! gözün yumub ağzın açmaq ağzma geleni söylemek, paylamak, azarlamak. gözündə böyümək (yüksəlmək) gözünde büyümek. 1-hürmeti, itiban, değeri artmak, derecesi yükselmek, itibar kazanmak, kıy-metlenmek. 2-bir şey olduğundan büyük ve güçlü görünmek. gözündə böyütmək gözünde büyüünek, bır şeyi olduğundan fazla zor ve önemli görmek. gözündə canlanmaq gözünde canlandır-mak, aklına gelmek, aklına düşmek, ha-tırlamak. gözündə qaldırmaq itibarmı, değerini daha da artrnnak, hürmetini daha da artır-mak. ... gözündə qalmaq isteği, arzusu yerine gelmeınek, muradına ermemek. gözündə qan olmamaq cesur olmak, hiç-bir şeyden korkmamak. gözündə qoymaq arzusunu, niyetini, iste-ğini yerine getirmemek, mutlu etmemek, sevindirmemek. gözündə olmamaq gözünde olmamak, herhangi bir sebepten dolayı bir şeye değer verecek durumda bulunmamak, belirli se-beplerden dolayı sıkıntı duymak, rahatsız-lık hissetmek, o şey gözünden düşmek. gözündən batmaq 1-kurumak, su çıkma-mak. 2-mahvolmak. gözündən düşmək gözünden düşmek, artık ilgilenmemek, bir şeye karşı ilgisi kaybolmak, sevgisini kaybeünek, sevgisi nefrete çevrilmek. gözündən gəlsin! nankör insanlara söyle-nen kargıma, beddua ifadesi. gözündən itmək hiçbir şey görmemek, duymamak, hissetmemek, kaybolmak, kaybolup gitmek.

gözündən kənara qoymamaq kendi ya-,1 mnda saklamak, devamlı olarak gözünütı. nezaretinin altında tutmak. gözündən qaçmaq gözünden kaçmak. 1-. 4 gözünden kaçmak, dikkatinden kaçmak. U sayümamak. : gözündən qaçmamaq gözünden kaçma? mak, her şeyi görmek, dikkatli olmak,: 1 duymak, hissetmek. , gözündən qan axıtmaq bak. gözündə qan • yaş tökmək. gözündən qan dammaq 1-çok sinirlen mek. 2-beläh olmak. gözündə qan yaş tökmək gözünden kanli yaşlar akıtmak, ıstırapla ağlämak. gözündən qıl yayılmamaq uyanık olmak. gözündən nur yağmaq iyi insan olmak. gözündən od tökmək sarsıla sarsıla göz yaşı akıtmak, yürek yakarcasma ağlamalc. gözündən od tökülmək (yağmaq) 1-çevik, zinde, ele avuca sığmayan lcimse. 2-çök sinirli olmak, suratmdan hiddet yağ-mak. gözündən (gözündə, gözlərindən) oxumaq gözlerinin ifadesinden, balcışından anlamalc, sezmek. gözündən sürməni oğurlamaq gözünden sünneyi çalmak, becerilcli hırsız olmalc. gözündən tökmək neşesini, zevkini ka-çınnak, haraın etmek, burnundan getirmek. gözündən tük də yayııımamaq gözünden hiçbir şey kaçmamak, son derece uyanık olmak. gözündən uzaqda olmaq aileden uzakta olmak, yaşamalc, yabanda, gurbette yaşa-mak, yabancı ülkede olmak. gözündən yağmaq bilinmek, hissedilmek. gözündən yuxu tökülmək gözünden uykıı alcmak, şiddetli bir şelcüde uyumalc iste-mek. gözünə ağ gəlmək gözünde akbasma (ka-taralct) oluşmak, akbasma hastalığına ya-kalanmak. gözünə ağ saimaq 1-azap vermek, eziyet vennek, incitmek, rahatsız etmek. 2-cezalandırmak. gözünə alaca bulaca gəlmək gözüne tuhaf görünmek.

262

Page 264: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

gözünə almaq önceden, meydana gelecek olmadığı hälde görünmek, hayäl edilmek, kötü duruınu,N feläketi duymak, hissetmek, göz önüne almak, kabullenmek. gözünə baxmaq gözüne bakmak. 1-emrine amade olmak, buyruk beklemek. 2-bir ar-zusunun gerçekleşmesi için gözleriyle biri-ne yalvarmak. gözünə (girmək) batmaq 1-devamh göz önünde olmak, görünmek. 2-gözüne bat-mak, kıskançlık doğurmak, hayranlık u-yandırmak. gözünə çalınmaq (dəymək, sataşmaq) aniden görmek, gözüne takılmak. gözünə çimir (yuxu) getməmək (gəlməmək) uyuyarnamak, gözüne uyku girmemek, sabahı diri açmak; rahatsız ol-mak. gözünə çökmək kaplamak, bürümek, gö-zünü almak. gözünə də püfləyəbilməzsən gücün ona yetmez, ona hiçbir şey yapamazsm. gözünə dəyməmək gözüne görünmemek, görememek; gözünə dik baxabilməmək birine karşı suçu, günahı olmak, mahcup olrriak. gözünə döndüyüm birinin hareketini veya yaptığı işi beğendikte söylenen övgü ifade-si. gözünə dönüm! alkış, tebrik, sevgi veya övgü bildiren bir ifade. gözünə durmaq zor görünmek, ağır gel-mek. gözünə dursun! gözüne" dizine dursun! nankör insanlara söylenen kargıma, beddua ifadesi. gözünə dünya dar olmaq büyük kederle veya feläketle karşılaşmak, son derece kederlenmek. gözünə dünya görünər? kimseyi takar mı? gözünə gəlməmək (girməmək) 1-umurunda olmamak, etki etmemek. 2- bir şeyi çok olduğundan istediği gibi kullan-mak. gözünə girmək 1-burnuna girmek, çok yaklaşmak. 2-sevgisini ve ilgisini kazan-mak. gözünə görsənmək (görünmək) gözüne görünmek. 1-gönnek, belli olmak. 2-

tasawur edilmek, gözünde canlanmak, gözünə görünməmək hissedilmemek, duyulmamak. gözünə xoş görünmək ilk bakışta hoş-lanmäk, beğenmek. gözünə ilişmək gözüne ilişmek, aniden gözüne çarpmak, görmek. gözünə (gözlərinə) inanmamaq gözüne inanmamak. 1-gördüğüne inanmarnak. 2-hayal bile edilemeyecek bir şey, olay karşı-smda şaşırmak, hayretten dona kalmak. gözünə işıq gəlmək iyileşmek. canlanmak, zindeleşmek. gözünə işıq gəlməmək bir türlü iyileşme-mek, kendine gelememek. gözünə işıq vermək hayat vennek, canlan-dırmak, zindeleştirmek. gözünə kölgə çökmək zayıflamak, gözleri çukura kaçmak. gözünə kül ələmək aldatmak, kandırmak. gözünə (gözlərinə) qan sızılmaq gözleri kanlanmak, kızarmak. gözünə (gözlərinə) qaranlıq çökmək 1-durumu kötüleşmek, başı dönmek, bayıla-cak duruma gelmek. 2-dehşete kapılmak, korkmak. gözünə qarasu enmək (gəlmək) gözüne karasu inmek, göz içi basıncmm artması (ğlaukoma) hastahğma yakalanarak kör olmak. gözünə qoymağa ... verməmək en küçük, en ufak bir şeyi bile vennemek, veımeğe kıymamak. gözünə qubar qonmaq kederli olınak, dertlenmek. gözünə mirvarı düşmək bak. gözünə ağ gəlmək. gözünə pərdə çəkmək cehälet içinde kal-masma sebep olmak, gaflet içinde uyuma-smı sağlamak. gözünə pərdə gəlmək kör olmak, gözü görmemek. gözünə pərdə salmaq (tutmaq) aldatmak, hakikati, gerçeği saklayarak yalan könuş-mak, kandırmak, kusurlarını saldamak. gözünə soxmaq 1-gözüne sokmak, zorla göstermek, kabacasma göstermek. 2-açgözlülükle yemek, yemeğe saldırmak.

263

Page 265: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

gözünə soxulmaq hiddetle ve yüzsüzlükle birine bir şeyi ispat etmeye çahşmak, ısrar-cı olmak. gözünə su vermək ibret almak, örnek al-mak, ders aimak. gözünə təpişdirmək (təpmək) aç gözlükle yemek, büyük iştahla yemek. gözünə tikan oimaq görünce rahatsızhk vermek, nefret duygusu uyandırmak, se-vilmemek, gözünə torpaq tökəni olmamaq çocuğu, kimsesi, mirasçısı bulunmamak. gözünə yuxu getməmək gözüne uyku girmemek, uyuyamamak, uykusu kaçmak. gözünə yuxu gəlmək uyuklamak. gözünü aç adamını tanı gözünü aç da iyi bak! bir tehdit ifadesi. gözünü açıb yumunca bir anda, çok kısa zamanda. gözünü (gözlərini) açmaq gözünü açmak. 1-dünyaya gelmek, doğmak. 2-fırsat bul-mak, imkän bulmak. 3-uyandırmak, anlat-mak, bilmediğini öğretmek. 4-kendine gelmek, uyanmak. 5-bir kadm ilk cinsel ilişkiyi bir erkekle kunnuş olmak. gözünü ağartmaq 1-gözünü belertmek, gözlerini açarak memnuniyetsizliğini, o-naylamadığını veya kızgmhğmı belli et-mek. 2-tehdit etmek, korkutmak. gözünü almaq kendinden korkmasım sağ-lamak, kendinden çekinmeğe mecbur et-mek. gözünü (gözlərini) ayırabilməmək (ayırmamaq) gözünü alamamak, gözünü ayırmadan dikkatle bir şeye bakmak. gözünü (gözlərini) bağlamaq bilerek u-yanmasına, kendine gelmesine engel ol-mak, cehälet içinde, gaflette kalmasma dikkat etmek. gözünü başqalarının ağzına dikmək baş-kalarınm emrine amade olmak. gözünü (gözlərini) bərəltmək gözünü belertmek, tehdit etmek, korkutmak. gözünü bozartmaq ters ters bakmak. gözünü çəkmək 1-bakışlannı ... üzerinden almak, baknıamak. 2-ilişkisini koparmak, vazgeçmek.

gözünü (gözlərini) çəkməmək uzün uzun bakmak, sürekli bakışlarla süzmek, gozünü üzerinden almamak. gözünü (gözlərini) çıxartmaq gözünü çıkarmak. 1-kör etmek. 2-birinin kıs-kançhğına sebep olmak, kıskançlık doğur-mak. 3-bir şeyin iyisi olduğu hälde kötü-sünden tutmak, kötüsünü almak, gözünü (gözlərini) çörək (əmək) tutsun! ekmek gözünü kör etsin! haram olsun! emeğim burnundan gelsin! bir ilenrhe (beddua) ifadesi. gözünü dayamaq gözünü bir noktaya di-kerek bakmak. gözünü dikmək (tikmək) 1-gözlerinı dik-mek, bir şeye dikkatlice ve gözünü alma-dan bakmak. 2-ümit bağlamak. gözünü (gözlərini) dolandırmaq göz gez-dirmek, her tarafa, sağa sola bakmak. gözünü doyurmaq gözünü doyurmak, bir şeyden bol bol vermek. gözünü dörd açmaq gözünü dört açmak, kandırılmamak için son derece titiz dav-ranmak. gözünü (gözlərini) döyəçləmək (döymək) hayretler içinde bakmak, şaşkm şaşkın bakmak, donuk gözlerle bakmak. gözünü (gözlərini) duman almaq (bürümək) kibir gözlerini kör etmek. gözünü (gözlerini) götürməmək devamlı, sürekli bakmak, gözlerini ayırmarnak. gözünü kəsmək ümidini yitirmek. gözünü qabar eləmək bakışları ile rahatsız etmek, usandırıcı nazarlarla bakmak. gözünü (gözlərini) qan bürümək (tutmaq) kan dökmeğe hazır olmak, kan dökecek kadär, birini vuracak kadar sinir-lenmek. gözünü qırmaq gözünü korkutmak. gözünü qırpmadan gözünü kırpmadan, çekinmeden, korkmadan. gözünü qızıl qızıl eləmək gözleri evinden fırlamak. gözünü (gözlərini) qorxutmaq (qorxuzmaq) gözünü korkutmak, ken-dinden korkmasını sağlamak, kendinden çekinmeğe mecbur etmek.

264

Page 266: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

gözünü oğurlamaq birinin dikkatini başka bir şeye çekerek kendi işini yapmak, kan-dınııak, dikkatini dağıtmak. gözünü oymaq gözünü oymak. 1-büyük kötülük etmek, azap vermek, işkence çek-tirmek. gözünü örtmək 1-ümitsizliğe kapılmak. 2-birinin hatasını görmezden gelmek, göz yuınmak. gözünü sil gözümə bax! bir telıdit ifadesi. gözünü süzmək naz yapmak, işve yapmak, cilvelenmek. gözünü tökür 1-birinin başka birinde olan veya gördüğü şeyi çekememesi, kıskanma-sı sebebiyle ona söylenen, "gözünü mü çıkanyor" anlammda kıskançhk ifadesi. 2-baskı ile bir şeyi yaptıran için kullamhr. gözünü yayındırmaq dikkatle baktığı şeyden gözünü çekmek. gözünü (gözlərini) yerə dikmək gözlerini yere indirmek, yere bakmäk, başını aşağı eğmek. gözünü yığmaq ümidini kesmek, ümidini yitirmek, bir şeyin artık gerçekleşmeyece-ğini anlamak. gözünü (gözlərini) yollara dikmək has-retle birinin yolunu beklemek, birinin has-retinde olmak. gözünü (gözlərini) yollardan çəkməmək bak. gözünü (gözlərini) yollara dikmək. gözünü yuxuya vermək 1-uyumak, uyuk-lamak. 2-aldatmak, kandırmak. gözünü (gözlərini) yummaq 1-gözünü yummak, gözünü kapamak. 2-ölmek.^ 3-uyumak. 4-her şeye karşı kayıtsız olmak, umursamamak, önem vermemek. 5-bir şeyi görmezlikten gelmek. gözünü yumub ağzını açmaq ağzım açıp gözünü yummak, çok öfkelenerek ne söy-lediğini bilmemek, kırıcı ve aşağılayıcı sözler sarf etmek. gözünü (gözlərini) zilləmək gözünü bir noktaya dikerek bakmak, bir noktaya dik-katle bakmak. gözünün acısını almaq uykusuz bir geceyi geçirdikten sonra çok az bir zaman uyuya-rak uykusuzluğunu kısnıi olarak gidermek. gözünün acısını çıxartmaq ııyuyup din-lenmek, yorgunluğunu gidennek.

gözünün ağı qarası ailenin tek çocuğu, evladı için kullamlır. gözünün altına almaq olacak bir işi veya olayı beklemek, ona hazırhkh olmak. gözünün altınca baxmaq başkalarına sez-dirmeden gizlice bakmak, süzmek. gözünün altını fənərləmək (möhürləmək) gözünü morartmak, dövüp gözünün altmı morartmak. gözünün biri alma dərir biri səbədə sahr şaşı kimse. gözünün içinə baxa baxa gözünün içine baka baka, cesaretle, soğukkanhlıkla. gözünün içinə baxa baxa yalan demək ustaca yalan konuşmak. gözünün içinə baxmaq 1-emri, buyruğu yerine getirmeğe hazır olmak, beklemek, emre amade olrnak. 2-bir isteğinin, arzusu-nun yerine getirilmesi için gözleri ile yal-varırcasma bakmak. gözünün içinə demək sözü edilen birinin gelmesiyle çekinnıeden diyeceklerini yü-züne karşı söylemek veya bir şeyi birinin gıyabında değil yüzüne karşı söylemek. gözünün içinə qədər kökünden, tamamen, büsbütün. gözünün (gözlərinin) kökü saralmaq bir şeyi, birini beklemekten usanmak, yo-rulmak, çok beklemek. gözünün qabağına gəlmək gözünün önü-ne gelmek, zihninde canlandırmak. gözünün qabağında dayanmaq (olmaq) aklmdan çıkmamak, hep onunla olmak, onunla yaşamak. gözünün qabağından getməmək gözünün önünden gitmemek, asla unuünamak, hiç unutmamak. gözünün qabağından gəlib keçmək gözü-nün önünden gelip geçmek, hatırlamak. gözünün qabağını qan örtmək son derece sinirlenmek, kan akıtacak kadar hiddetlen-mek. gözünün qorasını sıxmaq (tökmək) ağ-lamak, göz yaşı akıtmak. gözünün qulağıyla da baxmaz temiz kim-sedir, harama yan bakmaz, eli eğri değildir. gözünün qurdu ölmək 1-doymak, isteği körelmek. 2-ihtiyacını kısmen gidermek.

265

Page 267: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

gözönün qurdunu öldürmək doymak, doyana kadar yemek, içmek vs. gözünün quyruğu (ucu) ilə baxmaq gö-zünü kuyruğuyla bakmak, hissettirmemek için göz ucuyia bakmak. gözünün quyruğu (ucu) ilə baxmamaq çekinmemek, takmamak, käle almamak. gözünün odunu almaq cesaretini kirmak, korkutmak. gözünün suyunu axıtmaq ağlayıp yaivar-mak. gözünün ucu ilə baxmamaq 1-önem ver-memek, käle almamak. 2-çekinmemek. gözünün ucu iiə baxmaq göz ucuyla bak- mak, sezdirmeden şöyle bir bakmäk gözünün üstündə. qaşın var demək hiç yoktan bahane aramak. gözünün üstündə qaşın var deməmək gözünün üstünde kaşm var dememek, hiç-bir söz söylememek, hatınna, gönlüne do-kunmamak, kalbini kırmamak. gözünün üstündə saxlamaq çok iyi ihti-mam göstermek. gözünün yağını yedirtmək sevdiği kimse-den hiçbir şey esirgememek, haddinden fazla ihtimam göstermek. gözünün yağını yemək 1-birine kendi üstünlüğünü göstermek, kabul ettirmek; korkutmak. 2-açgözcesine yemek. gözünün yaşı əlindədir çok duygusal, en küçük şeyden bile duygulanıp ağlayan kimse için kullanıhr. gözünün yaşına dəm vermək ağlamak, göz yaşı dökmek. gözünün yeddi yerindən yaş tökmək iki gözü iki çeşme ağlamak. gözünün zılığını axıtmaq ağlamak. gözünüzə su verin ibret alın! ders alm! örnek alın! gözüylə görmək gözüyle görmek, bir olaya şähit olmak.. gur gur guruldamaq şöhreti her tarafa ya-yılmak, meşhur olmak, tanmmak. gur gur yanmaq 1-gürül gürül yanmak. 2-birinin sevgisiyle yanıp tutuşmak. gurultu qoparmaq gürültü koparmak, gürültü etmek, rahatsız edici sesler çıkar-mak.

gurulfuya gəlmək hiçbir suçu yokken, boşu boşuna ölüp gitmek. gurultuya vermək gümbürtüye vermek, suçsuz birinin ölümüne sebep olmak. guş etmək kl. kulak kabartmak, dinlemek. guşə bağlamaq iki düvarın kesiştiği yeri örmek. guşənişin olmaq bir yere kapanıp kälmak, evden dışan çıkmamäk. güc almaq güçlenmek, kuvvetlenmek, kuvvet toplamak. . güc billahla yaşamaq zar zor geçımini sağlamak. güc etmək (eləmək, vurmaq) bir şeyi kaldırmak veya yerinden kıpırdatmak için fiziki güç sarf etmek. güc gəlmək bir işi kuvvet sarf ederek yap-mak. * güc gətirmək güçlenmek, kuvvetlenmek, gücüartmak. güc (zor) işlətmək güç kullanmäk, zor kullanmak, kaba kuwet kullanmak. güc vermək l-.bir şeyi kaldırmak veya yerinden kıpırdatmak için fiziki güç sarf etmek. 2-yaptığı bir işi daha da güçlendir-mek, ilerletmek, büyütmek. gücdən düşmək 1-gücünü, kuvvetini kay-betmek, güçsüzleşmek. 2-nüfuzunu. kudre-tini yitirmek, kaybetmek. gücdən salmaq takatten düşürmek, gücünü tüketmek. gücə minmək hk. geçerli olmak, uygulan-mak, herkes için mecburi olmak. gücə salmaq 1-kuvvet kullanarak bir şeyi elde eürıek, veya elde etmeğe çahşmak. 2-zorla bir şeyi yapmaya mecbur etmek. 3-gücü yetmediği bir şey için gücünü zorla-yarak vücudun bir tarafını arızalandırmak. güclük çəkmək zorluk çekmek, çaba sarf etmek, çahşmak. gücü çatmaq (düşmək) 1-bir işi yapmak için gücü yetmek; başarmak. 2-maddi du-rumu yetmek, iyi olmak, bir işi yapacak parası olmak. gücü dağlar yıxmaq büyük güç ve nüfuz sahibi olmak, lcudretli olmak. gücü əngində oimaq dediğini yapacak kudreti olmamak, yalnızca laf üretmek.

266

Page 268: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

gücünə çapmaq 1 -mecburi olarak bir işe başlamak. 2-iki ayağmı bir pabuGa sokmak. gücünə qərrahlanmaq gücüne güvenmek. gücünü itirmək 1-gücünü, kuvvetini kay-betmek, güçşüzleşmek. 2-nüfuzunu, kudre-tini yitirmek, kaybetmek. güdaza getmək boşu boşuna mahvolmak, yok olmak, feläkete uğramak, bedbaht, mutsuz olmak. güdaza vermək birinin mähvına, yok ol-masma, feläkete uğramasma sebep olmak. güdükdə durmaq (olmaq) siperde durup, saklamp gözetlemek, takip etmek. güdüide yarmasma el atmaq son ümit yerine yönelmek. gül açmaq 1-güzelleşmek, alımlı olmak. 2-icra edilmek, yapılmak. gül ağız al. küfürbaz, ağzmdan kötü sözler çıkan, kötü sözler söyleyen adam için kul-lanılrr. gül axıtmaq ortaya bir balgam atmak, bir iş yolunda giderken herkesin kafasım ka-nşfıracak bir laf etmek, her şeyi şaibe al-tmda bırakmak. gül gülü çağırır (dindirir) çiçək çiçəyi güllük gülistanlık yer, çiçeklerle örtülü güzel yer. gül gülü çağırmaq (dindirmək, səsləmək) şa. tabiatın, çevrenin güzelliğini anlatmak için kullanıhr. gül kimi çok güzel, çok iyi. gül kimi (tək) açılmaq 1-güzelleşmek. 2-sevinmek, içi açılmak, neşelenmek. gül kimi təmiz hakkında hivbir kötü İaf söylenmemiş, kötü söz çıkanlmamış; te-miz, masum. gül qoymaq işkence veımek, zulmetmek. gül vermək ekmek üzerinde yanık kabar-cıkları oluşmak, kabarmak. gül (gülünü) vurmaq 1-kurada şansı yaver gitmek ve en iyisini kazanmak. 2-iirıldak gelmek, dalavere gelmek, yalan konuşmak, aldatmak, kandırmak. 3-bir şeyin en iyisini almak. gül yarpağı kimi əsmək (titrəmək) korku, heyecan, bazen de soğuktan titremek. güi yemək kandırılmak, aldatılmak.

gülabını tikan sorumaq cefasmı kendi çekip semeresini eller gönnek, sefasını başkaları sürmek. güldən ağır söz incitecek, kalbi kıracak söz. güldən ağır söz deməmək kalbine doku-nacak bir laf etmemek, kırmamak, incit-memek. gülə oynuya güle oynaya, neşe ile, sevine sevine. güllə açılmaq kurşun açılmak. güllə atmaq kurşun sıkmak, mermi atmak, kurşun atmak. güllə boşaltmaq kurşun sılanak, mermi atmak. güllə kimi 1-çok süratli, kurşun gibi. 2-çok ağır, çokkeskin, çok etkili. güllə kimi çıxmaq kurşun gibi koşmak, fırlamak. güllə sıxmaq kurşun sıkmak, silahın nam-lusunu hedefe yönelterek kurşurı atmak. güllə tökmək kurşun dökmek. güllə vurmaq kurşunlamak. güllə vursan qanı çıxmaz korkudan beti benzi kalmamış kimseler için kullanılır. güllə yağdırmaq kurşun yağdırmak, dur-madan kurşun atmak, kurşun yağmuruna tutmak. gülləbaran etmək (eləmək) 1-şiddetli kurşun yağmuruna tutmak. 2-kurşunlamak. gülləni gülləyə düzmək aralıksız kurşun sıkmak, mermi yağdınnak. gülləyə basmaq (tutmaq) kurşun yağmu-runa tutmak, kurşun yağdırmak. gülməkdən ağzı yığışmamaq her şeye gülmek. gülməkdən cırılmaq gülmekten katılmak, sarsıla sarsıla gülmek. gülməkdən bağırsağını cırmaq (yırtmaq) katıla katıla gülmek, çok gülmek. gülməkdən qırılmaq (ölmək, partlamaq) çok gülmek, gülmekten gözlerinden yaş akmak. gülşad olmaq imar edilmek, şenlenmek, gülüb oynamaq gülüp oynamak, neşeli ve sevinçli vakit geçirmek. gülünü vurmaq bir şeyin en güzelini veya en önce olgunlaşanını alıp götürmek.

267

Page 269: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

gülürəm, oynayıram, oynaş yaddan çıxmır çok sevdiği bir kimseyi kaybeden birinin daimi olarak rahatsızlık duyduğunu bildirir. güman etmək (eləmək) 1-zannetmek, san-mak, ihtimäl vermek. 2-ümit etmek. gümana düşmək şöpheye düşmek, şüphe-lenmek. gümanı getmək şüphelenmek (birisinden). gümanı gəlmək inanmak, emin olrnak, ümit etmek. gümbəzinə qorxu çökmək çok korkmak, korku hissi duymak. gümüş suyııııa çəkmək değersiz metalleri gümüş suyuna daldırmak, gümüş renginde boyamak. gümüşə tutmaq gümüşle kaplamak, gü-müşle süslemek. gün ağarmaq gün ağarmak, tan yeri sök-mek, sabah açılmak. gün ağiamaq birisi için kaygılanmak, ge-leceği için çahşmak, bir şeyler yapmak, düşünmek. gün batmaq güneş batmak. gün doğmaq gün doğmak. 1-güneş doğ-mak, sabah olmak. 2-arzularmı gerçekleş-tirmek için eline fırsat geçmek. gün əyiimək akşam üzeri güneş ufukta kaybolmak, karanhk çökmeğe başlamak. gün görmək gün görmek, bolluk ve mut-luluk içinde yaşamak. gün görməmək gün görmemek, kötü ya-şamak, hayat şaftlan iyi olmamak. gün görmüş gün görmüş. 1-görüp geçir-miş, tecrübeli. 2-güzel bir hayat sürmüş kimse. gün gündən gün günden, günden güne, her gün biraz daha. güıı gündən cahallaşmaq gün geçtikçe daha da gençleşmek. gün Iıardan (hayandan) çıxıbdır (doğubdur)?! güneş nereden doğdu?! gün işığma çıxmaq gün ışığma çıkmak. 1-ortaya çıkmak, açıkhğa çıkmak. 2-sıkıntılan geride bırakmak, güzel günlere ulaşmak. gün işığına həsrət qalasan! kör olasın! bir ilenme ifadesi.

gün keçirmək (sürmək) yaşamak, hayat sürmek.. gün kimi apaçık, çok belh, gün gibi. gün kimi aşkar (aydın) olmaq besbelli olmak, apaçık olmak, hiçbir izaha ihtiyacı olmamak. gün kimi yanmaq ışık saçmak. gün qayıtmaq 1-güneş en yüksek nokta-sından gün batımma doğru eğilmek, bat-maya başlamak. 2-gündüzler uzarnaya veya kısalmaya başlamak. gün qovuşmaq gün kavuşmak, güneş bat-mak, akşam olmak. gün tutulnıaq güneş tutulmak. gün üzü tutulmaq şiddetli kavga, savaş meydana gelmek. gün vurmaq kızgın güneşten dolayı beyin merkezinde*rahatsızhk meydana gelmek. gün yağlanmaq 1-güneş çıkarak biraz yükselmek. 2-güneşin etkisiyle hava iyice ısınmak. günah eləmək (etmək, işləmək) günah işlemek, cezaya läyık bir hareket yapmak, fiil işlemek. günah işlətmək günah kazanmasına sebep olmak. günah məndən getdi günah benden gitti, bundan sonrası için herhangi bir sorumlü-luk kabul etmem. günah olmaq günah olmak, yazık olmak. günaha batmaq dine aykırı bir fıil iş-lemek. günaha girmək günaha girmek, dini yön-den suç sayılacak bir iş yapmak. günahdan silkinmək 1-kadın, doğum yapmak. 2-uzun zaman hasta yatan kimse ölmek. günahı boynuna günahı boynuna, sorum-luluk sana aittir, istediğin şekilde davrana-bilirsin. günahı qədər sevməmək günahı kadar sevmemek, nefret etmek. günahı üstünə yıxmaq suçu üzerine at-mak. günahma batmaq günahına ginnek, birisi için haksız yere kötü şeyler düşünmek, ondan kuşkulanmak, birine iftira etmek. günahından keçmək suçunu bağışlamak, affetmek.

268

Page 270: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

günahını bağışlamaq bak. günahından keçmək. günahtnı verməz günahmı vermez, çok cimri kimse. günahmı yumaq suçu affedilmek için ceza göreceği hareket karşıhğmda iyi işler yap-mak, suçunu affettirmek. gündə bir don geymək her gün başka bir karakter sergilemek, şahsiyetsiz olmak. gündə xoş xəbər eşidəsən sevindirici ha-ber veren birine söylenen bir alkış ifadesi. gündüzün günorta çağı gündüz saat 12 olduğu zaman, güneşin uftık üzerinde en yüksek noktaya ulaştığı zaman, öğlen vak-ti. ... günə düşmək (qalnıaq) duruma düşmek (genelde kötü durumu bildirir). günəş batmaq güneş batrnak, güneş ufulcta kaybolmak. günəş güimək (gülümsəmək) şa. sevin-mek, içi açılmak. günəşi batmaq sönmek, sessizleşmek, önceki şan ve şöhretini kaybetmek, geri kalmak. günəşi salamlamaq şa. güneş doğduğunda uyanık olmak, güneşin doğmasım görmek. günləri saymaq bak. dəqiqələri saymaq. günortadan sonrakı kişilər aniden servet sahibi olanlar, sonradan görmüşler. günü axşam etmək (eləmək) bütün günü çahşmadan geçirmek, günü boşuna geçir-mek, herhangi bir iş yapmamak. günü aşmaq 1-günü geçirmek. 2-geçimini sağlayacak maaşı olmak. ^ günü barmaqla saymaq gözü yolda kal-mak. günü başa vurmaq genelde önemsiz bir işle uğraşarak günü bitirmek. günü batırmaq günü akşam etmek. günü düşmək birisi ile geçinmemek, zıd-dına hareket etmek. günü göy əsgiyə düyülmək (tutulmaq) hayatı zehir edihnek, hayatı zindana dön-dürülmek. günü gündən dalı getmək zayıflamak. günü gündən qara gəlmək her günü kötü-ye gitmek, gün geçtikçe durumu daha dä kötüleşmek, kötüye gitmek.

günü günə calamaq günü güne eklemek, vakti uzaünak. günü günə satmaq geciktirmek, gecikme-sine sebep olmak. günü qara gəlmək (olmaq) hayatı zindan olmak, yaşayış şekli kötüleşmek, fenalaş-mak. günü pis yerdə batırmaq 1-ömrünü fay-dasız işlerle geçirmek. 2-fırsatı kaçırmak. günün gündən ağ olsnn her günün daha mutlu geçsin anlammda bir alkış. günün səsini duymaq çağa ayak uydur-mak, devrin gereklerini yerine getirmek. gününə acımaq (ağlamaq, yazığı gəlmək) häline acımak. gününə baxarsan! görürsün gününü! bir tehdit ifadesi. . . .gününə salmaq cezalandırmak, kötü duruma düşürmek. gününü göy əskiyə bükmək (düymək) bak. gününü qara eləmək (etmək). gününü keçirmək işsiz güçsüz dolaşıp zaman geçirmek. gününü qara eləmək (etmək) hayatmı zehir etmek, ıstırap vermek, manevi işken-ce vermek. gününü saymaq günlerini saymak, hasta son günlerini yaşamak. gürzü yerə vurmusan ki! çok büyük iş mi yaptın! güvəc yumbalamb qapağtnı tapıb tencere yuvarlanıp kapağmı bulmuş anlammda bir deyim, herkes sonunda kendi eşini bulur anlamında. güzar etmək kl. geçmek, gitmek. güzarı düşmək yolu düşmek, uğrarnak. güzərən etmək yaşamak, geçinmek. güzəşt etmək (eləmək) taviz vermek, vaz-geçmek. güzəştə getmək bak. güzəşt etmək (eləmək). güzgü kimi ayna gibi, parlak, açık, lekesiz, temiz, şeffaf.

269

Page 271: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

hacı leyləyin artıq balası çocuklar veya yakmlar arasmda birine gereken önem verilmediği zaman gereken ihtimamı görmeyen için söylenir. Hacı Mütəllib bənnasıdır acemi ustadır. Hadı getdi Hadu gəldi eski tas eski hamam sadece tellaklar değişti, yalnızca yeni göreve gelen kimsenin değiştiğini ve durumun değişmediğini bildirir. hadır olmaq korumak, gözetlemek, kollamak, gözü üzerinde ohnak. haf kimi (hücum çəkmək) beklemeden, birdenbire, aniden hücum etmek. hakim kəsilmək hakim olmak, etkisi altma almak. hakim olmaq Mkim olmak, eline geçirmek, kendine täbi etmek. hakimiyyəti altına keçmək hükmü altma girmek. haqdus eləmək zahmet çekmek, emek vermek, çalışıp uğraşmak. haqq Iıesab çəkmək 1-herhangi bir sahada yapılan çahşmalar için rapor istemek, bilgi istemek. 2-hesaplamak, saymak. 3-öç almak, intikam almak. haqq hesabı çürütmək (kəsmək, üzmək) 1-aralannda olan nieseleyi, problemi kesin olarak halletmek, hesaplaşmak, alıp vereceği kalmamak. 2-karşıhğını almak, intikamım, öcünü almak. haqq hesabını vermək işten çıkarmak, kovmak. haqq oldu iyi oldu, güzel oldu. haqq salamı (say) itirmək yapılan iyiliği bilmemek, nankörlük etmek. haqq vermək 1-onaylamak, tasdik etmek, doğru kabul etmek, haklı bulmak. 2-haklı olduğunu onaylamak, tasdik etmek. Haqq'dan yamanhq görməyəsən Tanrı'dan kötülük görmeyesin, Allah sana herhangi bir bela veya kötülük yollamasm anlammda bir alkış. Haqq'ın qapısı üzünə açıq olsun Tanrı yüzüne gülsün, Tann sana yar olsun anlammda bir alkış. Haqq'ın gözü üstündə olsun Tanrı seni hep korusun.

haqqın halal olsun bir şeyi bölüşenlerin birbirlerine eğer bilmeden geçmişse haklannı heläl etmeleri ifadesi. haqqın üzünə şUIə çəkmək (vurmaq) gerçeği inkär etrnek. haqqına çatmaq (yetmək) cezasını almak, cezasmı bulmak. haqqmı qoymaq toprağa vermek, defnetmek. haqqım ovcuna qoymaq 1-hakkını ödemek, hakkını vermek. 2-yaptığı iyiliğe kötülükle cevap vermek. haqlı çıxarmaq haklı çıkarmak, doğrulamak, teyit etmek. haqlı çıxmaq haklı çıkmak, bir münakaşada, fikir yürütmede, istekte vs. doğru olduğu meydana çıkmak. hal aparmaq bayılmak, " kendini kaybetmek. hal əhval soruşmaq (tutmaq) hälini, ha-tırını sormak. hal qalmamaq häli kalmamak, güçten, kuvvetten düşmek, takati kalmamak. hal tutmaq häl hatır sormak. hala gəlmək kendine gelmek, gücü, kuweti yerine gelmek, zindeleşmek. hala gətirmək kendine gelmesini sağla-mak. halal baş çıxmaq parasını kurtarrnak, kär ve zarar etmemek. halal etmək es. heläl etmek, borcunu veya bir zaman yaptığı kötülüğü unutmak, affetmek. halal olsun! heläl olsun! methetme, övme ifadesi. halal (halalın) (halal xoşun, xoşunuz) olsun! heläl olsun, bir şeyi karşıhksız olarak, gönüllü verdikte söylenir. halal süd əmmiş heläl etmek, kişilikh, karakter sahibi kimse, namuslu, doğru, temiz vicdanlı. halalca mahnı yeyəbilməmək kendi heiäl kazancı kendine nasip olmamak. halallıq almaq helällik dilemek, ölürken veya uzun zaman için ayrılırken birbirinin kötülüğünü veya borcunu affetmeği dilemek, rica etmek. halallıq vermək helällik vermek, ölürken veya uzun zaman için ayrıhrken, birinin

270

Page 272: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

zamanında yaptığı kötülüğü veya borcunu bağışlamak, affetmek. halay qurmaq (vurmaq) daire kurmak, yuvarlak şekil almak. halbahal olmaq hälden häle düşmek, durumu değişmek, durumu gah iyileşmek, gah bozulmak. haldan çıxarmaq (çıxaftmaq) normal hähni değiştirmek, sinirlendirmek. haldan çıxmaq sinirlenmek, kendini kaybetmek, hiddetlenmek. tıaldan düşmək çok yorulmak, hälden düşmek, takatten düşmek. haldan etmək (salmaq) çok yormak, takatini kesmek. haldan hala düşmək durumu bozulmak, durumu kötüleşmek. halə qurmaq (vurmaq) daire yapmak, halka yapıp oturmak. hah aliziəşmək durumu kötüleşnıek, ölüm lıälinde olmak. halı dəyişmək (dönmək, qarışmaq) normal hälini kaybetmek, durumu kötüleşmek, bozulmak. halı duman olmaq häli duman olmak, dıırumu son derece bozulmak. hah qalmamaq häli kalmamak, gücü takati kesilmek. hah özündə olmamaq kendinde olmamak hah pozulmaq häli duman olmak. 1-durumu kötüleşmek, bozulmak. 2-durumu daha da kötüleşmek, ağırlaşmak. halma acımaq häline acımak, şefkat gös-termek, içi sızlamak, derdine yanmak, häli-ne acımak, häline bakıp acı hissi duymak. halına ağlamaq (qalmaq) 1-kaygılanmak, hälini düşünmek. 2-acımak, şefkat göstermek. ... hahna düşmək vs. 1-... çevrilmek, . . . şeklini almak. 2-kalitesini değişmek. 3-değişmek, başkalaşmak, kötüleşmek. hahna təfavüt etməmək häline hiçbir tesir etmemek, hälinde hiçbir değişiklik meydana gelmemek. hahna yanmaq häline acımak, şefkat göstermek, içi sızlamak. hahndan çıxmaq hiddetlenmek, sinirden kendini kaybetmek.

halını qatmaq sinirlendirmek, hiddetlendirmek. halmı pozmaq durumuna tesir etmek, si-nirlendirmek. hali etmək haber vermek, uyarmak, bil-gilendirmek. hali olmaq haberi olmak, öğrenmek, bilmek. halqa vurmaq daire şeklinde öturmak, yuvarlak yapıp oturmak. halqaya almaq etrafını sarmak, çevirmek. halla çəkmək ekini biçip bitirdikten sonra "halla" diyerek sevinç gösterisinde bulun-mak. lıalh hahna görə güeüne, becerisine, pa-rasma göre, gücü nispetinde. halsız düşmək takatsiz, dermansız olmak. halva çalmaq helva pişirmek. halvanı başında dolandırır "ölümü ya-kmdır" çok yaşh olan kimseler için söyle-nir. halvanı yeyib, eşşəyi minib 1-isteğine kavuşmuş, arzusu gerçekleşmiş. 2-ekmek parası kazanmaya başlamış. halvası çalınıb son günlerini yaşıyor. halvasını çalmaq mahvmı, ölümünü, so-nunu hazırlamak. hamam fitəsi olmaq durmadan evlenip boşanmak, sık sık eş değiştirmek. hamam kimi hamam gibi, fınn gibi, çok sıcak yer. hamam suyu ilə dost tutmaq 1-kolay yol ile, hiçbir masraf etmeden kendine dost kazanmaya çahşmak. 2-başkasımn mahyla iyilik yapmaya kalkışmak. hamı gedər quş gətirər, Şahqulu bayquş gətirər beceriksiz ve äkılsız kimseleri ten-kit veya azarlama ifädesi. hamı ölüsünə ağlayır mən də buna ç ö -zemediği, çözümleyemediği bir müşkülü olan kimsenin kullandığı bir ifade. hamı yatıb cırtdan oyaqdır masaldan alman bir ifadedir ve uyku vakti gelip geç-tiği hälde uyumayan çocuklar için söylenir. hamını ley vurdu mənim kimi tükü da-ğılan olmadı benim derdim herkesten bü-yüktür. hamının nənəsi arxadan (daldan) doğdu, onunki qabaqdan (öndən) kendini baş-

271

Page 273: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

kalanndan üstün görenleri tenkit için söy-lenir. lıamısına bir saqqa vurmaq topuna galip gelmek, hepsine gereken cevabı vennek. hamıya bir gözlə baxmaq bak. bir gözlə baxnıaq. hamıya it hürər bizə də çaqqal üstümüz-de gücünü deneyen insan bizden üstün değil. hami olmaq hami olmak, kanatları altma almak, korumak. hamiliyə almaq (götürmək) devamlı olarak yardım etmeği taahhüt etmek, üzerine almak. hana toxumaq el tezgahmda halı, kilim vs. dokumak. hanay durmaq destek olmak, yardımcı olmak. hansı bərkdi ai düş istediğini al, beğendi-ğini götür; yumurta tokuştururken "hangi-sinin diğerinden sağlam olacağım tahmin ediyorsan onu al tut ben diğeriyle ona to-kuşturayım" anlammdadır; ancak iki şey-den birini tercih edemeyenleri kararsızhk-tan kurtarmak ve birini almaya zorlamak için kullanılır. lıansı dağda qurd öldü? hangi dağda kurt öldü? beklenmeyen bir tavır sergileyenlerin sebep olduğu durum karşısmda söylenen şaşmna ve sitem dolu ifade. hansı daşa başımı döyüm?! (döysün) kendi kabahati yüzünde zor durumda kalan bir kimsenin çaresizliğini dile getirir. hansı daşı götürsən (qaldırsan) altmdan (o) çıxır hangi taşı kaldırsan altmdan çıkar, her işe karışan kimseler için söylenir. hansı kuzəyə qulp qoydu, qulpu əlində qaldı hangi işe el attrysa başarısız oldu. hansı külək gətirdi? hangi rüzgär attı? bir yere uzun zaman gitmeyen birinin beklen-meyen bir zamanda görülmesi karşısmda söylenen sitem dolu ifade. hansı qəbiristanlığa girse iki üç ölü ordan əskik gələr mahir hırsız için kulla-nılan bir ifade. hansı peyğəmbərə qulluq edəcəyini bilməmək hangi peygambere kuliuk ede-ceğini şaşırmak, kimin sözünü dinleyece -ğini bilmeyerek şaşkın duruma düşmek.

hansı yuvanm quşudur bilinmeyen, ta-nmmayan birisi için kullanıhr. hapan qaimaq boş kalmak, ıssız kalmak, haram eləmək (etmək) haram etmek, en- i gel olmak, rahatını bozmak, ağız tadıyla | tattırmamak. * haram qatmaq 1-doğru, kanuni yollaelde < edilmiş bir şeyi harap etmek, kirletmek, te-mizliğini bozmak, haram kanştırmak. 2-bozmak, engel olmak. haram olsun! haram olsun! haynnı gör-me, görmesin. haram yemək haram yemek. 1-dinen ya-sak olan şeyleri yemek. 2-hakkı olmayan şeyi kendine almak, sahiplenmek. haray çəkmək (qoparmaq) gürültü ko-parmak, bağırıp çağırmak. haray etmək (eləmək) haykırmak, bağır-mak, feryat etmek. haray həşir qoparmaq (salmaq) kıya-metleri koparmak. 1-bağırıp çağırmak, çok kızıp gürültü çıkarmak, kavga çıkarmak. 2-şiddet göstermek. lıaray salmaq 1-haykırmak, feryat etmek, bağınnak. 2-gürültü koparmak, bağırıp çağırmak. haraya çatmaq (gəlmək, yetmək, yetişmək) yardıma gelmek, imdada yetiş-mek. haraya mıx çahram, papağını asır benim çabalanmın semeresini o görüyor. harda axşam orda sabah nerde akşam orda sabah, bir kimsenin kalacak yeri ol-madığını ve nere geldiyse orda kaldığmı bildirir. harda aş orda baş hep hazıra konan, hiç zahmet çekmeden durumdan faydalanarak öne geçen kimseler için kullanılan bir ifa-de. harda hərəkət, orda bərəkət nerede hare-ket, orada bereket, çahşınanın, hareketin olduğu yerde bereketin de olduğunu bildi-rir. haris kimi durmaq kızgın ve hiddetli ol-mak. hasar çəkmək 1 -duvar örmek, yapmak. 2-bir şeyin birleşmesine, yaklaşmasına engel olmak, seç çekmek. 3-karşı gelmek, engel çıkarmak.

272

Page 274: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

hasil etmək (eləmək) 1-almak, elde etmek. 2-üretmek. hasil olmaq 1-sonuç olarak ortaya çıkmak, elde edilmek. 2-türemek, meydana gelmek, kendini göstermek. 3-icra olmak, hayata geçmek. 4-bitmek; olgunlaşmak. hasilə çatmaq boy bosa ulaşmak. hasiiə gəlmək 1-bitmek, olgunlaşmak, oluşmak. 2-hazırlanmak, hazır olmak. 3-yetiştirilmek, hazırlanmak. haşa buradan häşä huzurdan, yakışıksız bir kelime veya ifade kullanıhrken söyle-nir, sözüm buradan dışarı. haşiyə çıxmaq meramdan, maksattan dışa-rı çılcmak, esas meseleyi bırakıp başka şeyden bahsetmek. hatəm tayı olubdur kendine gereken şeyi başkasına veren kimseler için söylenir. hava açılmaq hava açmak, bulutlar dağıl-mak. hava almaq hava almak, evden dışarı çık-mak, açık havada dolaşmak, gezmek, din-lenmek. hava bulanmaq hava bulanmak, yağmur bulutlan havayı kaplamak, yağış yağacak gibi olmak. hava ilə su (çörək) kimi Iazımdır bir şe-yin çok gerekli olduğunu bildirir. hava işıqlanmaq sabah olmak, tan yeri ağarmak. hava qaralmaq (qaranlıqlaşmaq) akşam olmak, güneşin batmasıyla birlikte hava kararmaya başlamak. hava pozulmaq hava bozulmak, yağmur veya fırtına beiirtisi oluşmak. hava sınmaq soğuk havanın yerine sıcak hava gelmeğe başlamak, sıcaklar bastırma-ya başlamak, soğuklar gitmek. hava udmaq temiz havada derin derin nefes almak, havayı içine çekmek. havada (havadan asılı) qalmaq havada kalmak, bir mesele, olay, iş tam olarak öğrenilmemek, hallolunmamak. havada qapmaq hemen kapmak, yere düşmesine izin vermeden almak. havadan sııdan danışmaq havadan sudan konuşmak, dereden tepeden konuşmak. havadar çıxmaq tarafını tutmak, müdafaa etmek, savunmak, arka çıkmak.

havalı kimi akhnı kaybetmiş gibi, deli gibi. havanın qaş qabağından zəhər damır kışın gökleri kara bulutlarm kaplaması durumunda havanm kasvetli bir häl aldığmı belirtmek için söylenir. havar çəkmək imdat istemek, imdat iste-mek için bütün gücüyle bu kelimeyi söyle-yerek bağırmak. havası başında çatlasın birdenbire zen-ginleşen veya bir makama getirilen kimse-nin kasıntı davranışları karşısında söylenir. havası yuxarı olmaq son derece sinirlen-mek, kendini kaybedecek derecede kızmak. havasına danışmaq konunun mahiyetin-den haberdar olmadan konuşmak. havasını dəyişmək hava değiştirmek, baş-ka bir iklime sahip yere giderek bir müddet yaşamak. ... havasını ııdmaq ... havasıyla nefes al-mäk, çok sevmek, ümit bağlamak vs. hay basmaq haykırarak gürültü koparmak. hay düşmək (qopmaq) bağırıp çağırma, şamata, gürültü kopmak, gürültü meydana gelmek. hay hayı gedib, vay vayı qalıb hay hayı gitmiş, vay vayı kalmış, ölümü yakm olan kimseler ve çok çalıştınhp yıpranan şeyler için kullanıhr. hay iti her tarafa koşturan, läf taşıyan kim-seler için söylenir. hay küy qaldırmaq (salmaq) bağırıp ça-ğırmak, gürültü koparmak. hay olmaq yardım etmek, destek olmak. hay salmaq gürültü koparmak, gürültü çıkarmak. hay vermək birinin seslemesine karşı ce-vap vermek. hay vurmaq haykirmak, bağırmak, çağır-mak. haya bənd olmaq bir işi yapmak için ba-hane, sebep aramak, firsat kollamak. Iıaya yetmək imdadma yetişmek (gelmek). hayanda bir anayın iş var gəlib bizi tapır nerede acayip bir iş varsa gelip bizi bulu-yor. lıayapözənlik salmaq dikkat çekmek için anlamsız bir şeyden dolayı bağınp çağır-mak.

273

Page 275: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

haydan gəiən huya gedər haydan -gelen huya gider, zahmetsiz, emeksiz kazanüan şeyierin elden çabucak ve kolay çıkaeağım anlatır. haydaraq eləmək rezil etmek, kepaze etmek. hayfmı almaq (çıxmaq) hıneını almak, acısını çıkarmak. hayı! mayıl qoymaq hayran etmek, hayret ettirmek. hayıl mayıl olnıaq (qalmaq) 1-hayran olmak, hayret etmek. 2-sevmek, äşık ol-mak. hayma qalmaq düşünmek, kaygüanmak (birisi için). haytası qalxıb tutmacası tutmaq terslik etmek, tersliği tutmak. -hazır aşm dik qaşığı nerede hazır orada nazır, eziyet çekmeden bir şeyin semeresini gören. hazır olmaq hazır olmak. 1-bir yerde bu-lunmak. 2-bir şeyi yapacak şekilde hazır-lanmış olmak. hazıra dağlar dayanmaz hazıra dağlar dayanmaz, sürekli olarak h.arcamamn ya-pılan en büyük birikimi büe bitirdiğini bildirir. hazıra (hazırına) nazir başkalarmm emeği ile nıeydana getirilmiş, oluşturulmuş bir şeye ortak olmak isteyen adam için kulla-nüır. hazıra (hazırına) qonmaq (nazir olmaq) hazıra konmak, başkaları tarafından yapü-mış, hazırlanmış bir şeye ortak olmak. hazırdan yemək hazırdan yemek, bir şey kazanmadan elinde olanı harcamak. hazırına çörək tapmaq bak. hazırına şah olmaq. hazırma şah olmaq zahmet çekmeden menfaat elde etmek. hazırhq aparmaq (görmək) bir iş yapmak için gereken hazırlığı yapmak. heç bir dürlü kat'iyen, asla, hiçbir şekilde. heç bir əziyyəti yoxdur ricaya karşı veri-len cevap. heç bir ipə yatmamaq yola gelmemek, anlaşmamak.

heç bir ipə yätmır yönetilemeyen, idare edilemeyen insan veya häy 'an için kulla-mhr. heç bir şeyə əli getməmək herhangi bir şey yapacäk hevesi kalmamak. heç bir tənqidə layiq deyil ufak, cüzı şey. ' heç burnuna dəyməyib kokusunu bile" duymamış. heç cür kat'iyen, kat'i surette. heç deyiləsi deyil hiçbir kusur bulunamaz, son dereee etkileyick heç də asla, o şeküde değil, hiç de. heç əskik olmasın her zaman var olsun, hiç yok olmasm. heç etmək yok etmek, mahvetmek. heç hənanm yeridir . yersiz, uygunsuz, münasebetsiz yapüan bir iş, bir hareket veya sarf #düen "söylenecek laf mı!?, bu-nun konuyla ne ilgisi, ne bağlantısı var!?, bunu könuşrnanın yeri midir!" şeklinde söylenen veya açüan konuya karşı memnıı-niyetsizliği bildiren bir ifade. heç kəs heç kəsin kağızım (kitabını) oxumur kimse kanun nizam tanımıyor, herkes istediğini yapıyor. heç kəsə dəyişmərəm birine son derece değer verildiğini büdiren bir ifade. heç kəsin burnu (belə) da qanamamaq bak. bir kəsin burnu (belə) qanamamaq. heç kəsin (kimin) ərizəsini oxuyan yoxdur kimse kanun nizam tanımıyor, herkes istediğini yapıyor. heç kəsin toyuğuna daş atmaz (kiş deməz) zararsız, çök süküt, ihtiyatlı kimse. heç kim ona deyəbilməz yerin əyri düz otur! o benim himayemdedir, kimse bir şey diyemez, ona dokunamaz. heç milçəyin də burnunu qanatmayıb çok mülayim, säkin, merhameth, güzel tabiath kimse. heç nəyə yapışmamaq hiçbir şey yapma-mak. heç olmaq yok olmak, kaybolmak, boşuna gitmek, sonuçsuz kalmak. heç olmasa bari, iyi olurdu anlammda. heç olmayan kimi eşsizdir, eşi ve benzeri yoktur, diğerlerinden daha üstün oiduğunu büdirir.

274

Page 276: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

heç peyğəmbərin qoyununu bäşacan otarmayıb hiçbir işi sonuçlandırmamıştır, her şeyi yarım bırakmıştır. heç ruhu da inciməmək hiç haberi olma-mak, hiç hissetmemek, hiç ağrı ve eziyet hissetmemek; rahat, eziyetsiz olmak. heç ruhunun da xəbəri yoxdur asla bil-miyor, haberi yoktur. heç saymaq kat'iyen käle almamak, adam yerine koymamak. heç şeytanın da ağiına gəlniəz kimsenin tahmin edemeyeceği şey için söylenir. heç şöbhə yoxdur ki... şüphesiz, inanın, hakikaten, gerçekten. heç tükün(ö) də pozmamaq küını da kı-pırdatmamak, hiç aldırış etmemek, heç yanmdan da ötəbilməz 1-kıyaslanamaz, mukayese edilemez.. 2-yapamaz, beceremez, üstesinden gelemez. heç yamndan da ötüb keçəbiiməzsən o senden daha üstündür. heç yanından keçməyib (ötməyib) hiç haberi yoktur, neler olduğunu bilmiyor, hiçbir şey duymaımş, görmemiş. heç yerdə 1-hiçbir yerde. 2-durup durur-ken, hiç sebep yokken. heç yuxusuna da gəlməmək tasavvur bile etmemek. heç zada əli yapışmamaq herhangi bir sebepten dolayı iş yapmak istememek.. heçdən məsələ çixartmaq hiç yoktan problem yaratmak. lıeçə çıxartmaq 1-yok etmek, mahvetmek. 2-bütün önemini, değerini reddetmek, yok etmek. Iıeçə çıxasan! yokölasm! bir ilenme ifade-si. heçə çıxmaq yok olmak, boşuna gitmek, lcaybolmak, sonuçsuz kalmak. heç, getmək mahvolmak, boşuna gitmek. heçə puça çıxarmaq 1-yok etmek, mah-vetmek. 2-bütün önemini, değerini reddet-mek, yok etmek. heçə puça satmaq (vermək) çok ueuza, yok denecek bir değere satmäk. heçə saymaq hiçe saymak, hiç kabul et-mek, önem vermemek, käle almamak, ö-nemsememek.

heçi ayrı, köçü ayrı bizimle ilişkisi yoktur, bizi ilgilendirmez, bizden ayndır. hedi qurnıaq tek başma yas tutmak, ağıt yakarak ağlamak. heft eləmək asmayı budamak, hekayə etmək hikäye etmek, bütün ayrınülarıyla anlatmak, nakletmek, söylemek. hel qoymaq 1-dağdan aşağı doğru taşları yuvarlamak. 2-Ergenekon (Newuz) Bay-ramı yaklaşırken yıımurta, ceviz vs.'yi yokuş bir yerden yuvarlayarak yarışmak. hellənc getmək yuvarlanmak. herağac çıxmaq birkaç kardeş arasmda erken evlenmek. herik qayırmaq alt üst etmek, ezip dök-mek, darmadağın etmek. hertinən perti qanmamaq bak. hır ilə zırı qanmamaq. hesab aparmaq sonuç çıkarmak, anlamak. hesab çəkmək 1-geliri ve gideri hesaplamak. 2-hesap makinesiyle he-saplamak. hesab etmək (eləmək) hesap etmek. 1-düşünmek, tasavvurunda canlandırmak, zanneünek, tasarlamak. 2-kabul etmek, saymak, bilmek. hesab olünmaq hesaba katılmak, kabul edilhıek, bilinmek, sayılmak. hesab sormaq hesap sonnak. 1-bir konuda açıklama istemek, bir şeyden dolayı sorumlu tutmak ve savunma istemek. 2-bir kimseyi davramşlarından dolayı sorgulamak. hesaba almadan saygı göstermeden, saymadan, hürmet etmeden. hesaba almaq hesaba almak, dilckate almak, göz önünde bulundürmak, önem vermek, gözden kaçırmamak. hesabä almamaq hesaba almamäk, önem vermemek, dikkate almamak, göz önünde bulundurmamak, saymamak. hesaba çəkmək yaptığı davranışlarından dolayı açıklama ve savunma istemek. hesaba gəiməz hesaba gelmez, umulmayacak kadär çök, fazla. hesaba soxma görək! 1-yalan konuşmayı bırak! 2-kendininkini sokuşturmaya kaik-ma!

275

Page 277: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

hesaba vurmaq hesaplamak, göz önünde buluridurmak. hesabda olmamaq hesaptä olmamak, düşünülen şeylerin dışmda olmak. hesabı açmaq fütbol, voleybol, güreş vs. müsabakalannda ilk puanı kazanmak. hesabı çürütmək hesabı kapamak. 1-verilecek parayı tamamen vererek veya alarak hesabı kesmek. 2-ihtilafh, davalı bir meseleyi halletmek. hesabı düz çıxmaq tahmini doğru çıkmak. hesabı düz çıxmamaq istediği olmamak, isteği, arzusu yerine gelmemek. hesabı itirmək hesaplarken, sayarken yanlış yapmak, şaşırmak; miktan, sayıyı unutmak. hesabı ıtoxud tək döşəmək hesaplaşmak. hesabma gəlmək hesaplamak, saymak, miktarını belirlemek. hesabım aparmaq (başa düşmək) anlanıak, netice, sonuç çıkarmak, bir şeyler hissetmek. hesabını bilmək hesabını bilmek, tutumlu olmak, müsrif olmamak. lıesabım çəkmək hesaplamak, hesap etmek, saymak. hesabını görmək hesabını görmek, yaptığı yanhş davranıştan dolayı cezalandırmak. heşan eləmək biçilmiş buğday veya arpa saplannı vs. harman yapmak üzere sermek. heşan olmaq sağa sola saçıhp darmadağın olmak. heydən düşmək (kəsilmək) güçten, kuv-vetten düşmek, fiziki kuvveti tükenmek. heyfi gəlmək 1-bir şeyi harcamak, kul-lanmak veya vermek istememek. 2-acımak. heyi kəsiimək (qalmamaq) bak. heydən düşmək (kəsilmək). heykəl kimi durmaq put gibi kurumak. heyran buraxmaq (etmək, eləmək) hayran etmek, meftun etmek, hayret içinde bırakmak, hayran olmasmı sağlamak. heyran olmaq (qaimaq) hayran olmak, vurulmak. meftun olmak; bir şey karşısında vurulmuşcasına şaşırıp kalmak. heyrət almaq (aparmaq, etmək, eləmək, götürmək) hayretler içinde kalmak, şaşırıp kalmak, ne yapacağını bilememek.

heyrət içində (içərisində) hayret içinde, şaşırmış bir hälde, hayret ederek. heyrət (heyrətlər) içində qalmaq hayret-ler içinde kalrnak, şaşırmak, şaşkma dörı- ; mek. heyrətdə qoymaq 1-hayret ettirmek, şa-şırtmak. 2-hayran etmek, meftun etmek. 'j lteyrətə dalmaq (düşmək) hayret etmek, ! şaşırmak. heyrətə gəlmək şaşırmak, hayret ermek. heyrətə gətirmək (salmaq) hayret ettir-mek, şaşırtmak. heyva kimi saralmaq rengi sapsarı kesil-mek. heyzə eləmək 1-zenginleşmesinı sağlamak, zengin kılmak. 2-karnını doyurmak, yemek . veya yiyecek birşeyler vererek doyurmak. hə düz olsa genə oraqcan əyrisi var her şeyin mutlaka bir kusuru veya noksan tarafı vardır. həbirək danışmaq yersiz konuşmak, an-lamsız laflar etmek. həbs edilmək hapsedilmek, hapse atılrnak, hürriyetten mahrum edilmek, hapse düş-mek. həbs etmək (eləmək) hapse atmak, hüni-yetten mahrum etmek. lıəbsdən azad edilmək sahverilmek, suçu affedilmek. həbsə almaq bak. həbs etmək (eləmək). həbsə düşmək bak. həbs edilmək. həccə getmək doğru yola yönelmek, iyi bir insan olmak. həcv etmək yermek, hicvetmek, alay etmek. həççi betərinə yedı sülälesine. hədd qoymaq sımr koymak, smırlamak. həddən (həddindən) artıq (çox, ziyadə) haddinden fazla, son derece çok, sınırsız. həddən aşmaq son derece çok olmak, sını-rı aşmak. həddi büluğa çatmaq (yetişmək, yetmək) bulüğa ermek, ergenlik çağma ermek. həddi hesabı olmamaq sayısız, sınırsız olmak. həddi nədir ne haddine, onu ne ilgıiendirir. həddi olmamaq haddi olmamak, yetkisi olmamak, hakkı olmamak.

276

Page 278: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

həddim nədir "ne haddime düşmüş, beni ne ilgüendirir, yetkim nedir" itaat, bağhlık bildirir. həddin nədir! ne haddine! seni ne iigilen-dirir! həddindən (həddini) aşmaq (keçmək) haddini aşmak, ölçüyü kaçırmak, smırını aşmak, hududunu aşmak, son derece çok olmak. həddindən çıxmaq sımnnı aşmak, aşırı olmak, aşırılaşmak. həddini hiidirmək haddini büdirmek, der-sini vermek; cezalandrrmak. həddini aşmaq haddini aşmak, sımrını aşınak. həddini bilmək (tanımaq) haddini bilmek, sının aşmamak, hareketlerini, dav-ranışlarmı, konuşmalarmı kontrol etmek. hədə etmək (gəlmək) bir şeyle korkutmak, tehdit etmek. hədər (hədərə) getmək hiçbir sonuç ver-memek, faydası olmamak, boş yere sarf edilmek, harcanmak. hədyan danışmaq ağzına geleni konuş-mak. həfrə düşmək dağa taşa düşmek, yaşadığı yerden uzaklara gitmek. həftə səkkiz, mən doqquz her zaman, sık sık, daima. həfti dimaq ölmaq aklım kaybetmek, deli olmak. həkduz çəkmək zahmet çekmek. həkimlik etmək doktorluk etmek. həkk etmək kakma yapnıak, kabarjma veya kazıma yoluyla süs yapmak, yazı yazmak vs. həkk gəimək çalışmak, didinmek. həkk olunmaq 1-kakma yapılmak, bu yolla süs yapılmak, yazı yazılmak. 2-unu-tulmamak, daimi olarak iz bırakmak (zi-hinde, kalpte vs.). həl məl olmaq pişip lime lime olmak, çok pişmeden dolayı her şey birbirine kanş-mak. həlak etmək heläk etmek. 1-öldürmek, mahvetmek, yok etmek. 2-haddinden fazla yormak, takatten düşürmek.

həlak olmaq heläk olrnak. 1-ölmek, yok olmak, mahvolmak. 2-çok yorulmak, ta-katten düşmek. hələ ağzından süd iyi gəlir henüz ağzm-dan süt kokusu geliyor, çocuksun, büyü-memişsin. hələ artıq gələnlik də eləyir bir de üsteli-yor, beni borçlu çıkarıyor. hələ bu kötüyün üstündə çox çırpıiar qırılacaq kötü ve yaşh birinin hemen öl-meyeceğini, ondan evvel çok gençlerin öbür dünyaya göç edeceğini büdiren bir ifade. hələ qınşı açılmayıb henüz kabuğunu kırmamış, henüzkendini bulmamış. hələ qızlar bulağından su içməmisən henüz büyümemişsin, bulüğ çağma erme-mişsin. hələ üzü açılmayıb henüz yüzünün perdesi yırtümamış. həlğibağ vermək çeşitli renkte görünmek, türlü türlü renk saçmak. həll etmək 1-aranan cevabı, sayryı bulmak, bir denklemi vs. çözmek. 2-hayata ge-çirmek, icra etmek. 3-katı veya sıvı bir maddeyi suda veya başka bir sıvı içinde eritmek. həm ziyarət, həm ticarət hem ziyaret hem ticaret, fırsattan istifade ederek, tesadüften istifäde ederek, bir yere uğramışken başka bir işi de yapmak. həmağuş olmaq birbirini kucaklamak. həmahəng olmaq birbirine uygun olmak, münasip olmak, uymak. həmavaz olmaq karş,ılıklı olarak şarkı söylemek (insanlar), ötmek (kuşlar). həmd olsun hamd olsun, Allah'a şükür, Allahä şükürler olsun, Tann'ya minnettarhk bildirir. həmgəl olmaq yakm olmak, yanmda ol-mak. həmişə ayaq üstə! geçmiş olsun, hastalık-tan kurtulup ayağa kalkmış kimselere söy-lenen hir alkış ifadesi. həmişe bu damaqda her zaman güzel ve neşeli anlar geçirmeyi dileyen temenni. həmişə əilərə baxasan! hep başkalanna muhtaç olasm!

277

Page 279: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

həmişə xoş sədanı eşidək iyi haberİerini duyalun, senden hep güzel ve mutlu ha-berler alahm anlammda bir alkış. həmişə toyda qonaqhqda düğün dernekte buluşan kimselerin birbirlerine söyledikleri bir alkış ve temenni ifadesi. həmişə üzü gülmək sıkıntı ve darlık çekmemek, işleri hep yolunda gitmek. həmişə yorğan döşəkdə olmaq hep hasta olmak. həmiyyət olmaq korumak, gözü üzerinde olmak. həml etmək 1-dayandırmak, yazmak, izah etmek, sebebini bir şeyde aramak. 2-üzerine yüklemek. həmiə etmək hamle yapmak, hücum etmek, saldırmak, üzerine atlamak. həmli olmaq hamile olmak, gebe olmak. həmlini yerə qoymaq doğurmak, doğum yapmak. həmrəng olmaq uygun olmak, münasip olmak, uymak. həmrəy olmaq aynı fikri, düşünceyi taşımak, hemfıkir olmak. həmsaz olmaq uygun düşmek, uymak. həmyəii düşmək komşu olmak, yakmmda olmak. hən hün eləmək bir işi yapmaya hazırlan-mak. həndəvərinə dolanmaq mümkün deyil (olmur) yanma yaklaşmak mümkün değil. hənə hünə gətirmək alelacele getirmek, hemen getirmek. hənək etmək (eləmək) şaka yapmak. həniri kəsilmək 1-nefesi kesilmek, ölmek. 2-sesi duyulmaz olmak. hər ağızdan bir avaz (səs) gəiir (çıxır) her kafadan bir ses çıkıyor, bir işte tek seslili-ğin olmadığını bildirir. hər ağızdan bir avaz gəlmək her kafadan bir ses çıkmak. hər anqırana bir torba olmaz her bağırıp çağıran birine herhangi bir şey verilmez. hər aşın qaşığı her yere burnunu sokan, her şeye karışan (kimse). hər bir kəlamı (sözü) qızıldır çok akılh, güzel sözler söyleyen. hər biri bir oğula dəyər çok değerlidir, eşi ve benzeri yoktur anlammda.

hər cür (necə) olursa olsun 1-ne olur öl-sun, hiçbir şey engel olamaz. 2-bak. hər necə oisa. hər çatan bak. hər yerindən duran. hər daraqda bezi olmaq her tarakta bezi olmak, birçok insanla ilişkisi olmak, birçok işi olmak. hər dərdə dava her derde deva, birçok şeye çare olan. hər dona düşmək her kılığa bürünmek. hər (hər bir) ehtimala görə (qarşı) her ihtimäle karşı, mümkün olabilecek bir şeyi, olayı, durumu vs. göz önüne alarak dav-ranmak, onu göz önünde bulundurmak. hər gördüyündən göz kirəsi istəmək gör-düğü, fastladığı kimseden bir şey almayın-cä" vazgeçmemek. hər xoruz öz küllüyündə banlayar (eşələnər) her horoz kendi çöplüğünde öter, herkes kendi muhitinde bir değer taşır, herkesin sözü kendi çevresinde geçer. hər iki ayağından axsamaq bir işte her türlü noksanlık olmak. hər il Novruz şənbə gününə düşməz her zaman bu fırsat düşmez. hər işdən çıxmaq her türlü kötü işleri yapmak. hər işə barmaq (burnunu) soxmaq her şeye karışmak. hər işə (şeyə) qulp qoymaq her şeye bir kusur, bahane bulmak, beğenmemek. hər kəs öz suvatını bilməlidir herkes yü-rüyeceğİ, yürüdüğü yolü bilmelidir anla-mında. hər kol dibindən çıxan başkasını hiçe sayan, takmayan bir ifade, her yerinden kalkan. hər kuzəyə qulp qoymaq 1-bak. hər işdən çıxmaq. 2-çaresizlik yüzünden her şeye el atmak.-hər küçədən keçən (ötən) başkalarma önem venneyen, täkmayan bif ifade, her-kes, herşahıs: hər qoyun öz ayağından (qıçından) ası-lar her koyun kendi bacağından asıhr, her-kes kendi davranışından sorumludur. hər quşun əti yeyilməz her kuşun eti yen-mez, herkes zorbahk karşısında susmaz, karşı çıkan da olur.

278

Page 280: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

lıər necə çalsa (çälsalar), elə də oynanıaq keridine ait sağlam fikri, düşüncesi olma-mak, başkasınm lafı ile hareket etmek. hər necə olsa mutlaka, ne olursa olsun, kesin. hər nə her şey, ne varsa. hər nə isə her ne ise, ne olursa olsun, tutarı ne ise; konuyu kapatalım, olan olmuş, soh-beti, konuşmayı bitinnek için kullanılan bir ifade. hər nə qədər (olsa) ne olursa olsun, her ne kadar, başına getirildiği şartlı cümlelerde verilen hükmün doğru ve tabii göründüğü-nü, ancak yeterli olmadığını bildirir. hər nə olur (olursa) olsun mutlaka, ne olursa olsun. hər nəyə əl atsa qulpu əlində qalmaq yöneldiği hiçbir işten sonuç alamamak. hər oyundan çıxmaq kötü işler yapmak veya yapmaktan çekinmemek. hər söz başı demək sürekli bir. şeyi tekrar etmek, dile getirmek. hər şeydə bir diş götürmək her şeyden azıcık bilmek, hiçbir şeyi tam bilmemek. hər şeyi söz eləmək her şeye konuşmak, her şeye bir anlam vermek. hər tükü bir qızıl methetme ifadesi, övgü ifadesi. hər vaxtınız xeyir! iyi günler! hər yana üz qoydum, gördüm qara bəxtim özümdən qabaq oradadır hiçbir işim döğru gitmiyor, neye el attımsa boş çıktı. f hər yerindən duran her önüne gelen,"baş-kalarına önem vermeyen, takmayan bir ifade, herkes, her şahıs. hər yetən bak. hər yoldan (yolundan) azan, hər yoqquşun bir enişi, hər enişin bir yoqquşu vardır her yokuşun bir inişi, her inişin bir yokuşu vardır, hayat boyunca sürekli olarak ileri gitmek veya geri gitmek mümkün değildir,. gidişat değişebilir. hər yoldan ötən bak. hər yoldan (yoiun-dan) azan. hər yoldan (yolundan) azan her gelip geçen insan, herkes. hər yolla her ne pahasına oiursa olsun, bütün vasıtalarla.

hər zad tökülüb başına qalıb bir kimsenin mal mülkünün vs. çok olduğunu bildiren bir ifade. hər zadı yerindədir hiçbir kusuru ve nok-sanı yoktur. hər zadın çəfdəyäni çıxartmaq her şeyi temeline kadar öğrenmeğe çahşmak. hərb elan etmək 1-savaş ilan etmek, savaş açmak. 2-bir kimseye veya duruma karşı mücadeleye başlamak. həfb eləmək (etmək) 1-bir konuyu savunurken kavga edercesine bağırıp çağırmak, şiddetle savunmak, güçlü bir şekilde mücadele etmek. 2-savaşmak, savaş yapmak. hərbə (hərbə zorba) gəlmək korkutmak, tehdit etmek, tehditler savurmak. hərbə həmədaıı gııimək bak. liərbə (hərbə zorba) gəlmək. hərbi hazırlıq keçmək askeri talim gör-mek. hərçi bada bad ne olursa olsun, olacağa çare yoktur, olan olur anlamında. hərçi illah elədi (elədilər) kn. ne kadar konuştu(larsa), çaba etti(lerse), uğraş-tı(larsa) anlamında, hərə öz qofurunu qaşıyır herkes kendi derdiyle uğraşıyor. kendi işini yapıyor. hərə öz milçəyini qovur herkes kendisi için çahşıyor, halk için kimse kıhnı bile kıpırdatmıyor. hərə öz nehrəsini çalxayır herkes kendi işini yapıyor, herkes kendi menfaatini düşünüyor, hərəkət etmək (eləmək) hareket etmek. 1-yola koyulmak, harekete başlamak. 2-gitmeğe, yürümeğe başlamak, yerinden kıpırdamak. 3-davranmak. hərəkətdən düşmək artık hareket edememek, hareket kabiliyetini kaybetmek. hərəkətə gəlmək belirli bir işi yapmaya başlamak, faaliyete başlamak, faaliyet göstermek. hərəkətə gətirmək 1-çahştırmak, işe baş-latmak. 2-tath dille veya hareket etmesi, çahşması gerektiğine inandırarak bir iş yaptırmak. hərəkətə keçmək harekete geçmek, bir işin yapılmasma sebep olmak.

279

Page 281: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

hərəni öz arşım ilə ölçmək herkesi kendi gibi bellemek. hərifanə eləmək ortakh şeyi (meyve, tahıl, et vs.) eşit olarak bölüştürmek. hərkəsə (hər şeyə) (bir) qulp qoymaq herkeste veya her şeyde bir kusur arayıp bulmak, kimseyi veya hiçbir şeyi beğenmemek. hərraca qoymaq açık artırma ile saüşa sunmak. hərsimpərs (hərsipərs) olmaq mest olmak, son derece hoşlanmak. hərtə vermək yitirmek, heba etmek. hərzə hərzə danışmaq anlamsız sözler söyiemek, yersiz sözler sarf etmek. hərzəlik etmək boşboğazlık etmek, edepsiz konuşmak, ağzma geleni söylemek. həs hüs anlamaq 1-bebek etrafta olup bitene tepki göstermek. 2-söylenen şeylere itaat etmek. həsb hal etmək baş başa sohbet etmek. dertleşmek. həsbə tutmaq hastahğa yakalanmak. həsəd aparmaq (çəkmək, etmək, eləmək) hainlik etmek, kıskançhk etmek, çekeme-mek. Həsən də qəlyan çəkən, Hüseyn də qəlyan çəkən ş. kin. bir başkasını taklit eden kimseler için kullanılan bir ifade. həsənsoxdu dəyirmanı k. kanun nizam olmayan yer. həsir altı eləmək hasır altı etmek, yapıl-ması gereken bir şeyi yapmamak, yerine getirmemek. həsrət (həsrətini) çəkmək hasret (hasretini) çekmek, çok arzuladığı, ancak elde edemediği bir şeyin üzüntüsünü çekmek; çok arzulamak. həsrət getmək hasret gitmek, özlemini çektiği, sevdiği bir şeye veya kimseye kavuşamadan ölmek. həsrət qalmaq hasret kalmak, arzusuna ulaşmamak, arzuladığı bir şeyi elde ede-memek, arzusu içinde kalmak. həsrət qoymaq arzusuna, isteğine ulaşmasma bırakmamak, engel olmak. həsrətində oimaq bak. həsrətini çəkmək. həssas olmaq hassas olmak, duyarlı olmak.

həşəm etmək tahıh bağlanndan çözüp harmana yaymak. həşir qoparmaq (salmaq) kıyameti ko-parmak, ortahğı velveleye vennek, bağırıp çağırmak, ortalığı birbirine katmak. Həşdərxan bezi kimi nə enə yarıyar nə boya ne kokar ne bulaşjr, işe yaramaz kim-se. hətəmlik etmək eömert davranmak, cö-merflik etmek. hətərən pətərən danışmaq ileri geri laf etmek. həvalə edilmək (olunmaq) birinin üzerine, uhdesine bırakılmak, ısmarlanmak. həvalə etmək bir işi, fiili, bir şeyi başka birine emanet etmek, bırakmak, ısmarla-mäk. t

həvə vurmaq hah, kilim vs. dokumak. həvəngdə döyülmək hayatm her zorluğu ile karşılaşmak, güçlükler içinde pişmek. həvəngə qarşı sinə tutmaq darbeye karşı göğüs germek. həvəngə salmaq denemek. həvəs etmək (eləmək, göstərmək) hevesi uyanmak, heveslenmek: həvəs oyanmaq arzu duymak, istek uyan-mak. həvəs oyatmaq (hayvan) çiftleşmek heve-sini uyandırmak. həvəsdən düşmək bir şeyi yapmayı artık istememek, hevesi olmamak, isteği kınl-mak. həvəsdən salmaq bak. həvəsini qaçırmaq. həvəsdir bəsdir yeter, kifayet eder. həvəsə düşmək heveslenmek, hevesi u-yanmak. həvəsə gəlmək 1-heveslenmek, bir şeyi yapmak isteği artmak. 2-çiftleşme arzusu uyanmak (hayvan). həvəsə gətirmək yardım ederek, methede-rek, mükäfatlandırarak heves uyandırmak. lıəvəsə salmaq heveslendirmek. həvəsi doğmaq (gəlmək) heveslenmek, hevesi uyanmak. həvəsi qaçmaq (soyumaq) hevesi kaçmak, hevesi kırılmak, şevki kırılmak, isteği kal-mamak. həvəsi qursağmda qalmaq hevesi kursa-ğmda kalmak, istediği şeyi elde edememek.

280

Page 282: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

həvəsi olmaq arzusu etmek, isteği olmak. həvəsini almaq hevesini almak, istediği şeyi elde ederek doyuma ulaşmak. həvəsini qaçırmaq heyesini kırmak. həvir eləmək birbirine kanşmak, birbirine girmek. həviyi gəlmək kıyamamak, esirgememek. həya etmək (qılmaq) utanmak, edebini muhafaza etmek, mahcubiyet hissetmek. həya pərdəsi yırtılmaq hayä perdesi yırtılmak, utanmak duygusunu yitirmek, arsızlaşmak. həya pərdəsini üzüııdən götürmək ba. həya pərdəsi yırtümaq. həyan tökülsün edebe aykırı tavır sergileyen kimselere söylenen bir ifade. həyanı yeyib, abrını tullamaq hiçbir şeyden ütanmamak hayasızhk etmek. Iıəyası abrı getmək (tökülmək) rezil kepaze olmak. lıəyasıza rast gəlmək rezil biriyle karşılaşmak. həyat boyu tərəzinin ağır tayında oturmaq hep rahat bir yaşam sürmek. həyat eşqi yaşama arzusu. həyat iksiri insanın ömrünü uzatmak, gençliğini korumak için eski kimyagerlerin bulmaya çahştıkları sihirli içki. həyat keçirmək (sürmək) yaşamak, ömür sürmek. həyat məmat məsələsi son derece önemli, çok vacip olan, ertelenmesi mümkün olmayan mesele. r

həyat məmat məsələsi öİüm kalım mese-lesi. həyat vermək hayat vermek, can-landırmak, manevi güç vermek. həyata keçirilmək hayata geçirilmek, icra edilmek, yerine getirilmek, tatbik edilmek. həyata keçirmək hayata geçirmek, icra etmek, yerine getirmek, tatbik etmek. həyata keçmək hayata geçmek_ icra edil-mek, tatbik edilmek. həyata qaytarmaq hayata döndürmek, diriltmek, ölümden döndürmek, hastahktan kurtaımak, tehlikeli hastahktan kurtarmak. həyata vida etmək hayatla vedalaşmak,

:] >ölmek.

həyatdan geri qalmaq hayata, yaşayışa ayak uyduramamak. həyatın nəbzini tutmaq hayatın icabma ayak uydurmak, zamana göre yaşamak. həyatına qəsd etmək (eləmək) canma kastetmek. 1-bir kimseyi öldürmek veya öldürmeye teşebbüs etmek. 2-öldüresiye çalıştırmak, çalışmak. həyatından keçmək bir kimse veya bir şey için canını feda etmek. həyatım qurban vermək canını feda etmek, ölmek (bir kimse veya bir şey için). həyatla vidalaşmaq ölmek. həyəcan keçirmək teläşa düşmek, rahatsız olmak, heyecanlanmak. həyəcan qaldırmaq heyecan dalgası mey-dana getirmek, velvele koparmak. həyəcana düşmək rahatsız olmak, heye-canlanmak, ıstırap duymak. həyəcana gəlmək heyecanlanmak. həyəti eninə uzununa ölçmək aylak aylak dolaşmak, herhangi bir iş yapmamak, ser-serilik etmek. həzər etmək (qılmaq) sakınmak, korunmak, kendini koİlamak. həzinə vermək bir şey karşıhğmda herhangi bir şey vermek. həzm etmək (eləmək) 1-midede sindirmek (yemek). 2-tahammül etmek, sineye çekmek, yutmak, kabul etmek. 3-anlamak, idrak etmek. həzm olmaq midede sindirilmek (yemek). həzmi rabədən keçirmək ş. 1-yemek, yut-mak. 2-kendine almak, kendine mal etmek, sahiplenmek, yutmak. həzz almaq (duymaq) haz duymak, zevk almak, hoşlanmak, neşelenmek, lezzet duymak. hıhları yıxacayıq xədimin boynuna bu yükün fazlasını... üzerine bindireceğiz. hıntü eləmək bahtiyar etmek, mutlu et-mek, arzusunu yerine getirmek. hır ilə zırı qanmamaq okuma yazması olmamak, cahil ve anlayışsız olmak. hırdan düşmək yaşlanıp artık eskisi gibi çalışamamak, takatten düşmek. hırı tutmaq tersliği tutmak, sinirlenmek. hırın zırın olmaq suratmı asmak.

281

Page 283: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

hicab etmək (eləmək) yüzünü örtınek. yaşmaklanmak, örtünmek. hicran sazım kökləmək ayrıbktan konuş-mak, hicranmdan bahsetmek. hicran şəfbətini içmək vefat etmek, öl-mek. hicrət etmək (eləmək, qılmaq) kendi va-tanını terk edip başka bir tarafa gitmek, göçmek. hidayət etmək doğru yola düşürmek, doğru yola davet etmek. hiddətə salmaq öfkelendirmek, çok kızdırmak. hifz etmək (eləmək) 1 -korumalc, muhafaza etmek, himaye etmek. 2-akılda tutmak, unutmamak. hü gəlmək çehne takmak, hile yapmak, tuzak kurmak. hillə tapmaq derde tutulmak, hastahğa yakalanmak. hiimək vurmaq düğüm atmak, düğümlemek, bağlamak. him eləmək gözle işaret etmek, kaş göz işareti yapmak. him qoymaq konuşmasıyla, sohbete kanşmasıyla bir konuda şüpheli durum yaratmak, şüphe uyandırmak, müdähäle etınek, zihinleri bulandırmak, rahatsızlık yaratmak, hoşnutsuzluk yarätmak. himayə etmək korumak, yardım etmek, koiu kanadı altına almak. himayə görmək himaye görmek, korun-mäk, gözetilmek. himayə olmaq himaye edilmek, korunmak. bimayəsində yaşamaq himayesinde yaşa-mak, birisi tarafından himaye edilmek, masrafı karşılanmak. himayəsinə almaq (götürmək) himayesi-ne almak, himaye etmek, korumak, ilgi-lenmek; kolu kanadı altına almak. himdən bir, cimdən iki susan, konuşmayan kimse. himə bənd bir şeyi yapmak için işaret bekleyen, hazır, bahane arayan. himi cimi bir sırdaş, arkadaş. himmət kəmərin belə bağiamaq yeni bir işe sağlam irade ile sarsılmaz maneviyatla başlamak.

hin deyib burnundan düşmək hık deyip' burnundan düşmek, (birine) çok benzemelcl hintil mintil olmäq sarhoş gibi ölmak. hipnoz-etmək telkin vasıtasıyla hipnoz durumüna getirmek. hirs (hirsi) bağırsağını (bağırsaqlarım) kəsmək çök sinirlenmek, hiddetlenmek, öfkelenmek. hirs boğmaq çok siniflenmek. hirs dağarcığı sinir küpü. hirsi başına (beynihə, kəlləsinə, təpəsinə) vurmaq çok hiddetlenmek, çok sinirlenmek, öfkesinden deliye dönmek. hirsi soyumaq (yatmaq) öflcesi dinmek, siniri geçmekj säkinleşmOk. hirsi tutmaq sinirlenmek, hiddetlenmek, öfkelenmglc. hirsindən bığlarım (cilov, dodaqlarını, zəncir) çeyıiəmək (gəmirmək) çok sinirlenmek, hiddetlenmek, hiddetindeıi • deliye dönmek. hirsindən dəli divanə olmaq (qovrulmaq) öfkesinden, gazabından, hiddetinden ne yapacağını unutmak, bilmemek, öfkeden boğulmak. hirsindən dişi bağırsağını kəsmək bak. hirs (hirsi) bağırsağını (bağırsaqiarım) kəsmək. hirsindən partlamaq hiddetinden küplere binmek, çok sinirlenmek. hirsini basmaq (yemək) hiddetini, öflcesini yenmek, kendine häkim olmak, öf-kesini açığa vurmamağa gayret etmek. hirsini boğmaq sinirlerine engel olmak, hiddetini belli etmemek. hirsini çıxarmaq bir kirnseyi kızdırmäk, sinirlendirmek. hirsini əünə almaq bak. hirsini bäsmaq (yemək). hirsini gizlətmək hiddetlendiğini bildir-memek. hirsini saxlamaq hiddetine engel ölmak, kızdığmı bildirmemek. hirsini saxlayabilməmək hiddetine engel olamamak. hirsini soyutmaq hiddetini yenmek, sä-lcinleşmek, kızgmhğını gıdermek, yatıştır-mak.

282

Page 284: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

lürsini tökmək birine kızarak, bağırıp çağırarak içini boşaltmak. his bağlamaq (basmaq) üzerinde kurum meydana gelmek, isten siyahlaşmak. hisi pası açılmaq keyfi yerine gelmek, morali düzelmek. hiss ctdirmək hissettirmek, duymasina sebep olmak, sezdirmek. hiss etmək duymak, gönlünde duymak, anlamäk, sezinlemek. hissə qapılmaq kendi duygularına kapılmak, duygularmın etkisi altmda kalmak. hissiyyata qaptlmäq duygularınm esiri olmak, hislerine göre hareket etmek. hit, mit, bizim it sevilrneyen bir kimse söz konusu oldüğünda söylenir. hivə olmaq heläl olmak. hiylə düzəltmək (qurmaq) tuzak kurmak, oyun yapmak. hiylə gəlmək (işlətmək) hile ile aldatmak, yalan söyleyerek kandırmak. hiyləyə əl atmaq bak. hiylə düzəltmək (qurmaq). ho çəkmək hücum etmekj saldınya geçmek, saldırmak. hoç hoçuluq eləmək laf dolaştırmak, ara kanştırmak, fıtnelik yapmak. hoqqa bəzəmək (çıxarmaq) oyun çıkarmak, oyun yapmak, hokkabazlık etmek. hoqqabazlıq etmək oyun çıkarmak, dalavere yapmak. f

hop deyib (eləyib) udmaq aniden yutmak, yemek. hop götürmək hemen alıp götünnek, kapıp almak. hop kilidini udmaq dilini yutmak, sesini çıkarmamak, konuşmamak. hopbaca eləmək bebeği havayä atıp tutmak, yukarı atarak oynatmak. hosuna çatmaq yardımına koşmak, imdadına yetişmek. hot oimaq yenip bitirilmek. hov çəkmək iltihaplanmak. hov eləmək şişmek, iltihaplanmak. hov sim eləmək iltihaplanarak ağrı ver-mek.

lıova çatmaq kn. yardnnä gitmek, yardnn etmek, imdadma yetişmek. hovu çəkilmək şişkinliği kaybolmak, azalmak. hoy eləmək yardım etmek. hoydu hoyduya götürmək kn. gülerek, ıshk çalarak, çeşitli sesler çıkararak dalga geçmek, alay etmek. hozuluğuna salmaq 1-bilinçsiz ve kol gücüyle hareket etmek. 2-kabahk etmek, nezaketsizlik etmek. hozuluq eləmək kabahk etmek, kaba davranmak. höcət etmək inadmdan vazgeçmemek, inat ederek münakaşa etmek, terslik etmek. höcəti kəsmək aradaki, münakaşayı, kavgayı kesmek, haHetmek. hökm çıxmaq emir gelmek, buyruk ve-rilmek. hökm etmək (eləmək, sürmək) 1-emretmek, buyurmak. 2-hüküm sürmek, hükmetmek, hükümranlık etmek. hökm vermək mahkemede karar çıkannak, karar vermek. hökmdarhq etmək hüküm sürmek, hük-metmek, padişahhk etmek. Iıökmdən düşmək önemini kaybetmek, ehemmiyetini yitirmek, nüfuzunu kaybetmek. hökmfərma olmaq 1-hüküm sürmek, hükümran olmak: 2-çok yayılmak, şiddet göstermek. hökmranlıq etmək 1-hüküm sürmek, egemen olmak. - 2-hükmü altına almak, egemen olmak; hökmü daşdan keçmək hükmü yürümekj sözü geçmek. hökmü keçmək 1-hükmü geçmek, hükmü, kuvveti, nüfuzu, etkisi olmak, emri, buyruğu yerine getirilmek. 2-bak. hökmdən düşmək. hökürə gəlmək (inek) boğa istemek, kızışmak, kösnümek. hönkürtü qoparmaq (vurmaq) hıçkırıklarla, hıçkıra hıçkıra ağlamak. höürə gəlmək bak. hökürə gəlmək. hörmət bəsləmək saygı göstermek, hürmet etmek.

283

Page 285: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

hörmət etmək (eləmək, göstərmək) hürmet etmek, hürmet göstermek. 1-hürmet etmek, saygı göstermek. 2-kn. yaptığı iyiliğin karşıhğmı ödemek, gördüğü iyiliğe karşı bir şey vermek. hörmət qazanmaq hürmet edilmek, saygı gösterihnek, nüfüzu, lcudreti artmak. hörmət qoymaq saygı göstermek. hörmətdən düşmək hürmetini, nüfuzunu, saygısını kaybetmek. hörmətdən salmaq rezil etmek, nüfuzunun, itibarmın düşmesine sebep olmak, gözden düşürmek. hörmətə çatmaq hürmet edilmek, saygı gösterilmek, nüfuzu artmak. hörmətə minmək- hürmeti, nüfuzu, itibarı artmak, hürmet kazanmak. hörmətin artıq olsun 1-yaşça küçük birinin kendine gösterdiği hürmet ve saygıya edilen teşekkür ifadesi. 2-kendine yaşça veya rütbece küçük olan birinin yaptığı herhangi bir davranıştan memnun kalmadığını bildiren bir tenkit veya azarlama ifadesi. hörmətin ata evində qalsın gelinin saygısızca hareketine karşı söylenen azarlama ve tenkit ifadesi. hörmətini gözləmək (saxlamaq, tutmaq) bak. hörmət etmək (eləmək, göstərmək). hörmətini yerə vurmaq 1-nüfuzunu, itibarını, saygısını aşağı düşürmek, itibarını sarsmak. 2-yapılan iyiliği yere vurmak, nankörlük etmek. hörü qahn olsun bak. dırnağı qayım ol-sun. hörüyü dəyişmək atın otladığı yeri d e ğ i ş r

mek, başka bir tarafa bağlamak. hörüyü tutmaq sinirlenmek, kızmak. höür salmaq äşık olmak, sevmek. hövgəldi eləmək topluca yardıma gitmek, topluca yardım etmek. hövl eləmək (etmək, götürmək) korkmak, ürkmek, dehşete kapılmak. hövsələdən çıxmaq (olmaq) bak. hövsələsi çatmamaq (daralmaq, darıxmaq, gəlməmək). hövsələsi çatmamaq (dar olmaq, daralmaq, darıxmaq, gəlməmək)

sabredememek, tahammül edememek, | kendini tutamamak, sinirlenmek. hövsələsi tükənmək sabrı tükenmek, artık -tahammüi edememek, etmemek. (

hövsələsini basmaq tahammül etmek, \ kendini tutınak, sabretmek. \ höyrə gəlmək bak. buğaya gəlmək. höyül olmaq acele etmek. hul atmaq yukarı doğru atmak, fırlatmak. hul baxmaq yukarı bakmak. huiqum eləmək etrafını sarmak, çembere almak. huri mələyə dönmək (kız, kadın) güzel-leşmek, cäzibeli bir häle gelmek. huş aparmaq uyku bastırmak, uyuklamak. huş eləmək aklına getirmek, hatırlamak. hüşa getmək 1-düşünmek, düşüneeye dal-mak, hayale dalmak. 2-uyuklamak. huşa gəlmək ayılmak, akh başına gelmek, kendine gelmek. huşa gətirmək uyandırmak, kendine gel-mesini sağlamak; gaflet uykusundan uyan-dırmak. huşdan getmək aklı başmdan gitmek, ken-dini kaybetmek. huşıı başına gəlmək ayılmak, akh başına gelmek, kendine gelmek. huşu başından çıxmaq (dağılmaq, uçmaq) aklmı kaybetmek, kendini kay betmek. huşu dağılmaq 1-düşüncesini, aklını to-parlayamamak, düşüncesi dağılmak. 2-unutkan olmak. huşu qaçmaq mantıkh düşünememek, düşünme melekesini kaybetmek. huşundan çıxmaq aklından çıkmak, u-nutmak. huşunu aparmaq hayran etmek, meftun etmek, mest etmek, akhnı başmdan almak. huşunu başma yığmaq akhnı toparlamak, düşünmek, kendine gelmek, ölçüp biçmek. huşunu itirmək kendini kaybetmek, akh başmdan gitmek. huşunu yığ başına! akhnı başma al! anla-mmda bir uyan ifadesi. Iıuşyar olmaq uyanık ohnak, dikkatli ol-mak. huy olmaq ortadan kaybolmak, yok olmak.

284

Page 286: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

hücum çəkmək 1 -bak. hücum etmək 2, 3, ve 4. anlamlarda. 2-hep beräber bir şeye doğru yürüyüp gitmek. hücum etmək 1-düşmanm üzerine yürü-mek, hamle etmek. 2-kötü bir niyetle bir şeyin veya bir şahsm üzerine yürümek, üzerine atılmak. 3-aniden üzerine atlamak, baskm yapmak. 4-kn. aç gözlülükle yeme-ğe saldırmak, süratle yemek. 5-üerleyerek büyük bir sahayı kaplamak, sarmak, alana yayılmak. hücuma keçmək l-_niden hücum etmek, hücuma başlamak. 2-birine karşı müdafaa-dan saldırıya geçmek. hüdudlanndan kənara çıxmaq 1-kendine konmuş smırları aşmak, 2-ünü, şöhreti, adı vs. başka ülkelere yayümak. hül vermək yalan konuşmak, palavra sıkmak. hülqumu qurumaq çok korkmak, korkudan kendini kaybetmek. hülqumundan keçirmək 1-yemek, yutmäk. 2-sahiplenmek, kendine mal etmek, kendine almak. hüiqumunu üzmək 1-öldürmek, kat-letmek. 2-çok sıkıştırmak; eziyet etmek, işkence vermek. hülöy döymək haykınp imdat istemek. hümmət etmək 1-çalışmak, gayret etmek, çaba göstermek, teşebbüs etmek. 2-yardımına koşmak, elinden tutmak. hünər etmək yeteneğini, ustalığını, ma-haretini göstermek. hünər göstərmək 1-kahramanhk yapmak, yiğitlik göstetmek. 2-hüner göstermek, kendi ustahğını, becerisini ortaya koymak. lıürə hürə it olmaq onunla bununla yüz göz olarak zevzek häl almak. hürkütməsən sanamaq (saymaq) olmaz çok çocuklu aile için şaka ifadesi olarak kullanılır. hürr olmaq esaretten, zulümden kurtuimak, hürriyete kavuşmak. hürüt hürüt baxmaq 1-hayretle bakmak. 2-dalıp giderek bakmak. hüsn rəğbət bəsləmək iyi, güzel, samimi ilgi, münasebet göstermek. Iıüsn rəğbətini qazanmaq herhangi bir münasebetle bir kimsenin iyi, samimi

285

duygular beslemesihi sağlamak, samimiyetini kazanmak, içinde kendine karşı sevgi uyandırmak. hüzər tutmaq elde delil olärak tutmak. hüzn gətirmək verdiği haber veya geldiği andaki durumuyla insanlan üzmek, üzgünleşmelerine sebep olmak. hüzr yerinə dəymək (getmək) ölen birisi için giderek yakınlanna baş sağhğı vermek, taziyede bulunmak için yas yerine gitmek. hüzuruna çağırmaq davet etmek, karşısma gelmesini istemek. hüzurunda baş əymək häkimiyetini kabul etmek. hüzurundan getmək (mürəxxəs olmaq) çıkıp gitmek, yanından ayrümak.

Page 287: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

xabi cəhalət (qəflət) kl. etrafinda olan olaylardan habersiz olma häli, gaflet uykusu. xacə eiəmək iğdiş etmek, hadıın etmek, enemek. xaç asmaq (salmaq) Hıristiyan dinini kabul etmek, kendi dinini terk ederek Hıristiyan ohnak. xaç çəkmək (vurmaq) istavroz çıkarmak, sağ elin üç pannağmı birleştirerek ueunu alına, göğse, sol ve sağ omuza yakm yere vurarak yapıian dini ayin. xaç suya salmaq Hıristiyanlar, hz. İsa'nın idam edilmesi olaymı anmak için Ocak ayının 6-19 arasında haçı suya aünak şeklinde ayin yapmak. xahiş etmək (eiəmək) rica etmek, istirham etmek. xain baxmaq 1-kötü gözle bakmak, saf kalple bäkmamak, kötü niyetle bakmak. 2-vatamna, milletine, dostuna, akrabasma, arkadaşına döneklik etmek, onlan satmak. xak üə yeksau etmək (eləmək) häk üe yeksan etmek, yıkıp viran etmek, temelin-den tahrip etmek. xak ilə yeksan oimaq 1-yere dökülmek, saçılmak, dağümak. 2-häk ile yeksan olmak, harabeye dönmek, viran olmak, mahvolmak, ortadan kaldırılmak. xal vurmaq nakış yapmak. xala xala oynamaq sık sık karşüıklı olarak birbirine gidip gelmek. xala xətirin qalmasm gönülsüz olarak, istenmeden yapüan bir iş veya söylenen söz. xala vurmaq on ikiden vunnak, hedefi şaşmadan vurmak. xalam bildi aiəm bildi bir sırrı ağzı sıkı olmayan biri büse herkese yayılır. xali qainıaq habersiz olmak, haberi olma-mak. xali olmaq boş olmak, sahiplenmenıiş olmak. xali olmamaq uzak olmamak, yakası kur-tulmamak. xalqa yaymaq herkese bildirmek, tanıt-mak, haber vermek. xallovu böyümək bolluk içinde büyümek.

xam düşmək bir işin sonucunu öncedeııi düşünmediği, tahmin etmediği için yanı'-' mak, hata yapmak. j xam xəyäl ham hayal, hayata geçfrileme-, yen, yapılamayan, yalnızca hayal olarak i kalan arzu. 1 xam xəyal eləmək (olmaq) yanhş hayale" kapılmak, yanlış düşünmek. xam xəyala düşmək bak. xam xəyal eləmək (olmaq). xam (ələ) saimaq karşısmdaki şahsı tecrü-besiz, deneyimsiz, beceriksiz kabul ederek kullanmaya çalışmak. xamuş eləmək (etmək) 1-susturmak. 2-söndürmek. xamuş olmaq 1-susmak, konuşmamak. 2-sönmek. xan ilə aş* (piov) yemir ki, bığı yağa batar çok gururlu, kibirli, kasmtı adam. xanəxərab etmək bedbaht, mutsuz etmek, ocağını söndürmek. xanəndəlik eləmək ses sanatçıhğı yapmak. xanənişin etmək ceza olarak birinin evden dışarı çıkmasma, topluın arasma katümasma.izin vermemek, veya herhangi bir sebepten dolayı toplum içine çıkamamasına sebep olmak. xanənişin olmaq herhangi bir sebepten dolayı gününü evde geçirmek, dışarı çıkmamak, dış dünya ilə ilişkisini kesmek. xanım kimi hanım evladı, bir iş yapmayan, çahşmadan oturan nazlı kimse, . xapan qalmaq boş kalmak, ıssız kalmak, kimse yaşamamak. xar etmək (eləmək, qılnıaq) rezili etmek, itibarım sarsmak, •alçaltmak, başını aşağı etmek. xar olmaq rezil olmak, alçalmak, kepaze olmak, itibarı särsılmak. xarab plmaq 1-git gide kötüleşmek, korkulacak bir duruma gelmek (hasta). 2-harap olmak, kırılmak, dağümak, berbat olmak. 3-kötü yöne yönelmek, kötüleşmek (maneviyat). xaraba qalmaq (olmaq) viraneye dönmek, yıkılmak, viran olmak. xaraba qoymaq viran etmek, yıkamak, dağıtmak, taş taş üste bırakmamäk.

286

Page 288: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

xaraktefize etmək karakterize etmek, çiz-giierle göstermek, ayırt edici özelliklerini belirtmek. xaric etmək kovmak, çjkarmak, uzaklaştırmak, xaric olmaq uzaklaşmak, ayrılmak. xata baladan uzaq olasan! birisi için sağlık arzusu bildiren ifade. xata baladan uzaq qalmaq (olmaq) belälı, tehlikeli bir işten, olaydan uzak kalmak, xata baş vermək ölüm veya korkunç bir olay olmak, meydana gelmek. xata çıxartmaq facia ile sonuçlanabilecek veya kötü neticesi oiabilecek bir iş yapmak. xata dəymək facia meydana gelmek, zarara uğramak. xata etmək (eləmək) hata etmek, yanlış iş yapmak, yanılmak. xatada qalmaq kötü, içinden çıkılması zor durumda kalmak. xatadan bəladan əskik olmamaq başı belädan kurtulmamak. xatanı başdan eləmək beklenen tehlikeyi uzaklaştırmak, tehlikeden uzaklaştırmak, tehhkeden uzaklaşmak, korkulacak durumdan kurtulmak. xatası başdan olmaq korkulaeak durumu, beläsı, tehlikesi ortadan kalkmak, yok olmak. xataya düşmək beläya düşmek, tehlikeli duruma düşmek, korkulacak vaziyete düş-mek. r

xatimə çəkilmək son verilmek, bitirilmek. xatimə çəkmək son vermek, tamamlamak, bitirmek. xatimə vermək - bitirmek, tamamlarnak, sona erdirmek. xatinişan olmaq incinmek, küsmek. xatir saxlamaq hürmet etmek, saygı gösteımek.. xatircəm etmək eınin etmek, säkinleştir-mek. xatircəm olmaq säkin, rahat olmak, emin olmak. xatircəmlik vermok emin etmek, ra-hatlatmak, endişesini gidermek.

xatire . düşmək hafızadä yeniden canlanmak, äkla gelmek. xatirə gəlmək hatırlanmak, anılmak. xatirə gətirmək anmak, hatırlamak. xatirədən siiinmək unutmak, aküdan çık-mak. xatirədən silmək unutmak, aküdan çıkar-mak. xatiri xoş olmaq 1-keyfi yerinde olmak, neşeli olmak. 2-saygın olmak, büyük nüfuzu olmak, saygı ve ihtimam gösterilmek. xatiri qalmaq hatırı kalmak, gücenmek, bir şeyden dolayı kalbi kırümak, incinmek, gönlüne dokunmak. xatiri oimaq hürmeti, saygısı olmak, hürmet edilmek, saygı gösterilmek. xatiri ... yanında əziz olmaq hürmet edilmek, saygı gösterilmek. xatirində qalmaq (yaşamaq) hatırmda kalmak, akhnda kalmak, unuünamäk. xatirində saxlamaq hatırında tutmak, akhndan çıkannamak, unutmamak. xatirindən çıxarmaq aklmdan çıkarmak, unutmak. xatirindən çıxmaq aklından çıkmak, u-nutmak, hatırlamamak. xatirinə dəyir soyuq su iç yaptığı bir dawanıştan dolayı azarlanan birinin karşı çıkmaya yeltenmesi zaman söylenir. xatirinə dəymək (toxunmaq) gururuna, haysiyetine, izzeti nefsine dokunmak. xatirini almaq gönlünü ahnak, teselli eünek, moral vermek. xatirini gözləmək (saxlamaq) hürmet etmek, saygı göstermek. xatirini istəmək saygı göstermek, hürmet etmek. xatirini qırmaq (sındırmaq) hatırmı kınnak, gücendirmek, kalbini kırmak, gönlünü. incitmek. xeyir bərəkətini qaçırmaq değerini dü-şürmek, zarara uğratmak, zarar vennek. xeyir dəymək (gəlmək) hayrı olmak, menfaati olmak. xeyir dua demək (eləmək, vermək) 1--birisine mutluluk, saadet arzulamak. 2-bir işin güzel sonuçlanmasmı dilemek. xeyir eləmək hayır görmek, faydalanmak.

287

Page 289: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

xeyir gəlməmək hayır gelrnemek, yararı olmamak. xeyir gətirməmək hiçbir hayrı olmamak, zaran dokunmak, zarar vermek. xeyir görmək hayır görmek, faydalanmak, hayrı dokunmak. xeyir görməmək hayır görmemek, faydası olmamak. xeyir xəbər olasan! (olasımz!) güzel, sevindirici haber getiren insana söyienen ve memnunluk, teşekkür bildiren ifade. xeyir iş görmək iyilik etmek, karşıhk beklemeden yardım eünek. xeyir qalmamaq hayır kalmamak. 1-artık işe yaramaz olmak. 2-çok zarar görmek. xeyir şər süpürgəsi olmaq her türlü surete bürünmek, kaypak, dönek olmak. xeyir şərini anlamaq (bilmək, qanmaq) kendine neyin faydalı, neyin zararlı olduğunu anlamak, bilmek, ona göre hareket etmek, davranmak. xeyir vermək menfaati olmak, faydası olmak. xeyirdir inşallah hayırdır inşallah. 1-bir rüyayı iyiye yorumlamak için söylenir. 2-şaşkınlık ve merak doğuran olaylar karşısmda söylenir. xeyiri qalmamaq hayrı kalmamak, artık hiçbir faydası olmamak, işe yaramamak, kullanılmaz häle gelmek, faydasız häle gelmek. xeyiri şər olmaq yaptığı iyilik kötülük getinnek veya kötülüğe sebep olmak. xeyirin başma dəysin götürdüğü getirdiğinden fazla olan şeye veya davranışa karşı söylenen yergi ifadesi. xeyirxahlıq etmək (eləmək, göstərmək) iyilik etmek, yardım etmek. xeyrə əlamət deyil hayra alämet değil, görtilen, duyulan, hissedilen şeyin kötü durumun işareti olduğunu, uğursuzluk getireceğini bildirir. xeyrə əlamətdir hayra alämettir, bir şeyin, iyi durumun oluşacağmı haber verdiğini bildirir. xeyrə qarşı hayırlı geceler, "iyi geceler" temennisine karşı söylenen bir iyi dilek temennisi.

xeyrə yozmaq hayra yormak, bir olayı veya rüyayı iyi işlerin belirtisi olarak yorumlamak. xeyrini gör! (görəsən!) haynnı gör! yeni alman bir şeyin hayııiı olmasını temenni etmek için söylenir, bazen kırgmhk veya alay ifadesi olarak da kullanıhr. xeyrini görmək kullanmak, faydalanmak. xəbər almaq haber almak, sormak, bilmek, istemek. xəbər çıxmaq bir olay vs. hakkmda laf duyulmak, şayia yayılmak, çıkmak. xəbər çıxmamaq haber çıkmamak, gitmiş veya yola çıkmış birinden veya beklenen bir işten haber gelmemek, bir şey duyulmamak. xəbər eləmək haber yollamak, bildirmek, haberdAr etmek. xəbər gəlmək haber gelmek, söz işitilmek, malümat gelmek. xəbər gətirmək haber getirmek, gördüğü veya duyduğu bir malümatı bildirmek, gelip söylemek. xəbər salmaq 1-haber yollamak. 2-şayia yaymak. xəbər tutmaq haber almak, sonıp öğrenmek, malümat alrnak. xəbər vermək haber vermek, bildirmek, bilgi vermek, haberdar etmek. xəbər yayılmaq şayia çıkmak, yayılmak, söz dolaşmak. xəbərçilik eləmək (etmək) birinden diğe-rine laf götürüp getirmek, ispiyonculuk etmek. xəbərdar etmək (eləmək) haberdar etmek, bilgi vermek, durumu bildirmek. xəbərdar olmaq haberdar olmak, bir olay, şey hakkında bilgisi olmak, bilmek. xəbərdarlıq etmək önceden söylemek, haberdar etmek, bildirmek. xəbərdarlıq vermək haberdar etmek, ön-ceden haber vermek, bildirmek. xəbəri gəlmək 1-haberi gelmek, hakkmda bilgi alınmak, neticesi öğrenilmek. 2-birinin ölümü konusunda bilgi, haber gelmek, verilmek. xəbəri olmaq haberi olınak, bilgisi olmak. xəbərin olsun! haberin olsun! herhangi bir konuda bir kimseye söylenen uyarı ifadesi.

1

288

Page 290: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

Ş^abərşiz olmaq haberi, biigisi olmamak. xəbislik etmək (eləmək) alçakhk, hainlik etmek. xəcalət çəkmək çok utanmak, çok sıkıl-mak, utancmdan yüzü kızarmak. xəcaiət eləmək (vermək) utandırmak, rezil etmek, başmı aşağı etmek, utanmasma sebep olmak, kötü duruma düşürmek. xəcalət olmaq birinin yamnda utanılacak bir şey yapmak, utanılacak durumu olmak, başı aşağı olmak. xəcalətindən çıxmaq kendine yapılan bir iyiliğin, saygmm vs. karşıhğım vermek. xəcalətindən yerə girmək çok utanmak, utancından yere girm.ek istemek, insan yüzüne bakamamak, xəcalətii etmək utandırmak, başmı aşağı etmek. xəcalətli qalmaq birinin yaptığı iyilige karşı bir şey yapmadığı için mahcubiyet hissetmek, verdiği vaadi yerine getireme-diği için utanmak. xəcalətlik vermək mahcup etmek, utan-dırmak. xəccə bəzəkdə qaldı bir yere gitmek için süslenen, ancak gidemeyen kimseler için söylenir. xəcil etmək (eləmək) mahcup etmek, u-tandırmak, başmı aşağı etmek. xəcil olmaq utanmak, sıkılmak. xədim eləmək hadım etmek, iğdiş etmek, cinsiyet bezini çıkarmak. xədim olmaq hadım olmak, iğdiş edilmiş olmak, kısırlaştırılmış olmak. r

xəfə yerdə əfə (əbə) qurmaq tehlikelerle dolu, tehlikeli yerde iş yapmak. xəfəngini basmaq 1-herhangi bir şeyin kapağını kapamak. 2-sesini kısmasmı sağ-lamak, susturmak, konuşmasma izin ver-memek. xəfıf eləmək (etmək) azaltrnak, zayıflat-mak. xəh durmaq sessizce durmak, sesini çı-karmamak. xəkaz qalmaq hasret kalmak, çok istenen şeye sahip olamamak. xəkə qoymaq tartışmayı sona erdirmek, tarüşmayı bitiı-mek, tartışmadan vazgeç-mek, münakaşayı bırakmak.

xəkov qalmaq 1-alıştığı bir şeyden uzun. zaman ayn kaldığı için onu çok arzulamak, çok istemek. 2-herhangi bir ekin ekim suyu ile kalmak, ikinci su verilmemek. xəlbir kimi (tək) kalbur gibi, delik delik. xəlbirdə su daşımaq (gətirmək) bak. xəlbirlə su daşımaq. xəlbirə dönmək kalbura dönmek, delik deşik olmak. xəlbirlə su daşımaq kalburla su taşımak, anlamsız, sonucu olmayan iş yapmak, boş işlerle zaman öldürmek. xəiəc qatmaq ortahğı karıştırmak, fitne düşürmek, fesatlık etmek. xələf sələf olmaq halef selef olmak, bir kimse diğerinin yerine geçmek. xələl dəymək (yetişmək) zarara uğramak, zarar görmek. xələl gəlmək halel gelmek, zararı, ziyanı olmak; bozulmak, kusurlu, özürlü. xələl gətirmək (qatmaq, vermək, vurmaq) halel getirmek, zarar vurmak, bozmak; harap etmek, özürlü, kusurlu yapmak. xələldar etmək (eləmək) bozmak, mah-vetmek. xələldar olmaq yıkılmak, mahvolmak, harap olmak. xəiq etmək (eləmək) halk etmek, yaratmak, meydana getirmek. xəlq olunmaq yaratılmak, vücuda getirümek. xəmir ağız sözü geçmeyen, nüfuzu olmayan (kimse). xəmir kimi hamur gibi,, yorgunluktan eli ayağı tutmaz hälde olan, bitkin, ezgin. xəmir kündələmək hamuru topak häle getirmek. xəmir qatmaq (salmaq, yoğurmaq) hamur tutmak, ekmek pişirmek için hamur yapmak, hazırlamak. xəmiri sıyıq (yumşaq) çabuk etki altında kalan, laf dinleyen, hadesi zayıf kimse. xəmiri yumşaq qadın bak. ayağı sürüşkən qadın. xəmirinə özgə mayası qatmamaq kendi alnımn teriyle yaşamak, geçinmek. xəmirləri ayn cür yoğurulub karakter olarak birbirinden çok farkh olan kimseler.

289

Page 291: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

xəmıtasiumii-^ıeqırtmaq rahatsız edici etki " yapmak;t-r_d_ş_ye düşürmek. xəneə_-i-tarça|tanç_xmaq aralarmdaki ihtilaf ıleri düzeye çıfcmak, birbirini hançcr veya-bıçaklapİVQfadak noktaya ulaşmak. xəndnrf bSjafaq1 olmaq birbiriyle düşman olmak. xən€ətei>kiıbi> batmaq (sancılmaq) çok kötü etki etmek, derin iz bırakmak, gönüläen^-ir-fiamak. xəntsəü* Mi_Hii Sağından keçib, soiundan çıxmaq çok ağır tesir etmek, yüreğine dokuHfttak^'Ti xəncərinin qaşı düşmək söylenen sözden vs. ÄatäMlk-'duymak, incinmek, kırılmak, kendisi için hakaret teläkki etmek. xənGöSi-Ttitf i daşı (qaşı) düşməyəcək (düşməz) ki... bir şeyi kendisi için eksiklik, utariçüka'ynäpi" kabul etme aniannnda bir ifade. •1 '•• xənökfnin' qaşı əyildi?! söylenen doğru bir sS- -li-b'iri'rie dokunması anında; "doğru söyleritSi^isöÄden neden rahatsızhk duyu-yorsun!? şeklinde serzeniş bildiren bir ifa-de. -riı.rn Jus> xəndan etmək neşelendirmek, se-vindlıffidte,vğ@ldürrnek, gönlünü açmak. xəndan olmaq 1-tamamen açılmak. 2-ne-şesiriic_ei_p sevincinden yüzü gülmek, ferahlamak, neşelenmek, sevinmek. xər^'-Jäjjarmaq çok para harcanmak, pahahya tamamlanmäk. xəre'-işə'lifmək (etmək) harcamak, masraf etmek. xəri& bofca düşmək borç almaya, borca girmeğe ır_eebür olmak. xərfcə-; salraaq para harcatmak, para harcamaya mecbur etmek, çok para hareäf__ä$inä fsebep olmak. xəsäfət eiəmək (yetirmək) zarar vermek, zarara uğratmak veya bir şeyle vurup yarälärriak, zedelemek. xəsarət -vermək zarar vermek, zarara uğrätfriä'k. xəsislik eləmək (göstərmək) cimrilik etmek -pintilik etmek. xəstə düşmək (yatmaq) hasta olmak, hästälanmak, hastalamp yatağa düşmek.

xəstə olmaq hasta olmak,- hasta yatmak, hastalänmak. ~ - ' -xəstə salmaq hastalanmasına sebep olmak. xəstəlik salmaq hastahk yaymak. xəşil yanığı olmaq kuyruk acısı olmak. 1- 1

bir zarardan doiayı kızgm olmak. 2-önceden olmtış kötü bir olaym bıraktığı menfi iz, kin, öç alrna duygusuna sahip olmak; xəşilə döndərmək bir şey-i sülu hamur häline getirmek, berbat etmek. xəşilini çalmaq öldüfmek, işini bitirmek. xəşilini çıxarmaq ezmek, her täräfmı çürütmek, sağlam bir tärafmı bırakmamak. xəta işlətmək hata yaptrrmak. xətər dəymək (gəlmək, toxunmaq) 1-zarära uğramäk, zarar dokunmak. 2-feIäket, bedbahthk meydana gelmek; feläkete, fa-ciaya uğramak. xətər vurmaq zarar vermek, öldürmek, kastetmek. xətər yetirmək zarar vermek, kästetmek, öldürmek, vurmak, yaralamak. xətərə çəkmək düşüncelere dalmak, bir şeyi çok düşünmek ve äkhndä hep o olmak. xətərə eləmək düşürimek, aklından çıkmamak. xətir dərdindən xəstə yatmaq kendini rahatsız eden bir şeyin yapılmaması için, birine saygısı yüzünden ses çıkarmamak. xətir qoymaq (saxlamaq) hürmet etmek, saygı göstermek; taviz vermek. xətm etmək (eləmək) hatmetmek. 1-bitirmek, tamamlamak, sona erdirmek. 2-din. (Kurän-ı Kerim'i) okuyup bitirmek, tamamlamak. xətri xoş olmaq gönlü açılmak, morali düzelmek. xətri qalmaq küsmek, danlmak, kalbi kı-rılmak. xətrin istədiyi qədər ne kädar istiyorsan, istediğin kadar. xətrindən keçməmək ricasmı kmnamak, yakın bir dost veya saygıdeğer bir insan olduğu için ricasım geri çevirmemek, sözünü kırmamak. xətrinə dəymək (qıymaq, toxunmaq) gönlünü, kalbini kırmak, incitmek.

290

Page 292: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

xətrüıə düşraək gönlü istemek, canı çekmek, bir şeyi yemek istemek. xətrini istəmək hünnet etmek, saygı göstennek, sevmek. xətrini qırmaq (sındırmaq) bak. xətrinə dəymək. xəttə düşmək rayma oturmak. xəyal etmək (eləmək) hayal etmek, aklma getirmek, tasavvurunda caniandırmak, dü-şünmek, hayalinde canlandırmak. xəyal kimi gölge gibi; kabus gibi, xəyala dalmaq (getmək) hayale dalmak, derin düşünceye dalmak. xəyaia gəimək 1-akla gelmek, anümak, hatırlanmak, hayalinde . canlanmak. 2-düşünmek, akhna gelmek. xəyalat eləmək çok düşünmek, düşüncesinde ölçüp biçmek. xəyalät götürmək derin düşüncelere calmak, hayallerc dalmak. xəyaiı ... yanında olmaq akh ... takılmak, bir şeyi veya bir kimseyi düşünmek. xəyalına gətirmək - hayalinde can-landırmak, hatırlamak, düşünmek. xəyalma girmək akhna gelmek, dü-şüncesinde, hafızasmda canlanmak, düşündürmek. xəyalında canlanmaq hafızasmda canlanmak, gözünün önüne. gelmek, aklma gelmek, hatırlamak. -xəyalından çıxmaq bak. xatirindən çıxmaq. xəyalmdan keçmək hayalinden geçirmek, olmasını istemek, aklından geçirmek^ arzulamak, içi istemek. xəyanət etmək (eləmək) hain çıkmak, ihanet etmek, satümak. xəcalət düşmənin olsun mahcubiyet duy-mayasın, mahcubiyet senden uzak olsun. xəzəl kimi səpələmək saçmak, dökmek, dağıtmak. xəzəl kimi tökmək (yağdırmaq) sağa sola harcamak, israf etmek,. xəzəl kimi tökülmək (yağmaq) haddinden fazla, çok olan şey; sayısız, sınırsız gelen para. xəzəl oimaq 1-saranp solmak, kufumak. 2-tazeliği giünek. xəzələ dönəmək bak. xəzəl olmaq.

xəzinə üstündə oturmaq çok paraya, servete sähip olan kimse için kullanıhr. xıx eləmək ço. ş. (bir şeyin) kafasım kesmek. xım basmaq binanın temelini atmak. xımırı oğuriamaq sesini bile çıkarmamak. xına yaxmaq 1-kma yakmak. 2-kandırmak, aldaünak: xmcım xmcım etmək (eləmək) kırıp dökmek, parça parça etmek. xıncım vermək nispet vermek, sinirlen-dirmek, kızdırmak. xıp düşmək aşın yorgunluktan dolayı ölü gibi yatmak, başını yastığa koyar koymaz derin uykuya dalmak. xırdıxov olmaq parça parça olmak, küçük küçük parçalara ayrümak, un ufak olmak xırıd eləmək satmäk, satıp bitirmek. xırmc eləmək yemek, yiyip bitirmek. xırman döymək tahülann tanelerini sap-larından ayınnak, harman.yapmak. xırman sovurmaq harman savurmak, taneleri samandan ayırmak için savurma işi yapmak, harmanlanan tahüı rüzgara karşı savurarak taneleri samandan ayırmak. xırmanı göyə sovurmaq mahvetmek, her şeyi darmadağm etmek, goklere savurmak. xırmanüstü vədə yalan vaat. xısm xısın ağlamaq gizliee ve sessizce ağlamak. xızan təpmək birkaç kişiyle şakalaşmak, boğuşmak. xidmət etmək (eləmək) hizmet etmek. I -bir idare.de, kuruluşta vs. maaşla çahşmak, resmi işte çahşmak. 2-birinin mutluluğu, saadeti, refahı, menfaati uğruna iş yapmak, çahşmak, emek harcamak. xidmət göstərmək hizmet etmek, başkälarmm herhangi bir ihtiyacmı gi-dermek için çahşmak. xidmətə girmək hizmete girmek, çalışmaya haşlamak; görev almak. xiffət çəkmək 1-düşünmek, kederlenınek, dertlenmek, gamlanmak. 2-başkası için kaygüanraak. xiffət eləmək (etmək) düşünmek, ke-derlenmek, dertlenmek, gamlanmak. xiffət gətirmək kederlendirmek, gam, keder getirmek, kedere sebep olmak.

291

Page 293: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

xiffət vermək düşünmesine, kederlenmesine, üzülmesine, gam-lanmasma sebep olmak. xilas etmək 1-haläs etmek, kurtarmak. 2-serbest bırakmak, hürriyetini iade etmek. xilas olmaq haläs olmak, kurtulmak, hürriyete kavuşmak. xiltduğ qatmaq memnuniyetsizlik yaratmak, havayı bozmak. xingai kimi doğramaq parça parça kesmek, doğramak, lokma lokma etmek. xinio vermək bak. xıncım vermək. xirid eləmək (etmək) 1-satın almak, parayla almak. 2-kn. satıp kurtulmak, yakasmı kurtarmak. xirtdək xirtdəyə gəlmək gırtlak gırtlağa gelmek, kavga etmek. xirtdəyə kimi (qədər) 1-gırtlağma kadar, gırtlağa kadar. 2-çok fazla, haddinden fazla. xirtdəyə kimi çıxmaq gırtlağa çıkmak, çok fazla olmak, sınınnı aşmak; gırtlağa dayanmak. xirtdəyi əldə (... əlində) olmaq talihi, kaderi birinin elinde olmak, bir şeye, bir şahsa bağh olmak. xirtdəyindən yapışmaq gırtlağından ya-pışmak. xisəki vermək birini sürekli olarak iğnelemek, rahatsız etmek. xitab etmək (eləmək) hitap etmek, dö-nerek söz söylemek. xitam vermək hitam vermek. 1-bitirmek, tamamlamak, sona erdirmek. 2-hk. işi bitinnek. xitim eləmək hizmet etmek. xodunu almaq gazmı azaltmak, süratini azaltmak. xof düşmək korkuya düşmek, korkmak, çekinmek. xof etmək (eləmək) korkmak, ürküntü duymak. xof götürmək korkuya düşmek, korkuya kapılmak. xofa salmaq korkutmak, korkuya düşünnek, ürpertmek. xox (xux) eləmək kn. (daha çok çocukları) "hoh", "huh" diyerek korkuünak.

xoxan gəldi eləmək korkutmak; tehdit '• etmek. xox gəlmək bak. xoxan gəldi eləmək. xon açmaq (qurmaq) büyük ziyafet masa- ' sı hazırlamak. xonça tutmaq tepsiye çeşitli şeyler koyup ' süslemek. xonçan qara bəzənsin! (bəzənmiş!, gəlmiş!) "muradma eremeyesin!" !

anlamında bir ilenme ifadesi. 1 xonçası bəzəkdə qalmaq (qara bəzənmək) 1-düğünü olduğu zaman ölmek. 2-muradına eremeden ölmek. xonsa etmək iğdiş etmek. xor baxmaq hor bakmak, değer vermemek, önemsememek, aşağılayıcı nazarla bakrnak, bir şeye karşı özensiz olmak. xora tökəsən! kötü yara çıkarasm! xorazey eləmək kasınmak, başkalarmı beğenmemek, kendini herkesten üstün ' görmek. xorna çəkmək horuldamak, horlamak. xort düşmək 1-kendini kaybedip yere serilmek, bayılmak. 2-başım yastığa koyar koymaz derin uykuya dafmak. xoruz banı sabahm henüz ışıklanmaya başladığı zaman, tan vakti, sabahm alaca karanhğı, säbah erken, ezan vakti. xoruz banına kimi (qədər) sabaha kadar, ortahk aydmlanana kadar. xoruz göz ihtirash; güçlü. xoruz kimi 1-yanakları kırmızı, sağhklı kimse. 2-kavgacı. xoruz kimi davakar kavgacı. xoruz kimi özünü çəkmək hindi gibi ka-barmak, şişinmek. xoruz kimi yan salmaq şişmanlamak. xoruz səsi eşitməmiş (eşitməyən) horoz sesi duymamış, kimsenin bilmediği duymadığı, görmediği, yepyeni. xoruza yük eləmək (yükləmək) varmı yokunu elinden almak, soyup soğana çevinnek, soymak. xoruzu qoltuğuna verilmək kovulmak. işten atılmak. xoruzun quyruğu görünür meydana çıkıyor, sırn açıhyor, görünüyor.

292

Page 294: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

xoruzunu qoltuğuna vermək 1-rezil ke-paze etmek, ifşa etmek. 2-rezil kepaze ede-rek kovmak, kolundan tutup dışarı atmak. xoş beş etm.dk (eləmək) selämlaşmak, häl hatır sormak. xoş gəldin 1-bir kimse ile görüşünce veya ayrılmca söylenen ifade. 2-çık git, defol, gidebilirsin anlamında. xoş gəlib, səfa gətirmisən eve, bulunan yere gelen birisini karşılarken sevgi ve saygıyla söylenen bir ifade. xoş gəlibsən (gəlmisən) bak. xoş gəlib, səfa gətirmisən. xoş gətmək beğenmek. xoş gördük! seläm, merhaba, hoş geldin anlammda. xoş gün görməmək mutlu güne hasret kalmak, son derece sıkmtıh bir hayat sür-mek. xoş günə həsrət qalasan! güzel günlere hasret kalasm! xoş keçirtmək keyif sürmek. xoş keçmək çok iyi geçmek, şen, rahat geçmek. xoş xəbər olasan güzel haber verenler için söylenen bir alkış. xoşa gəlmək beğenilmek, yüreğe sinmek. xoşa getmək hoşa gitmek, beğenilmek. xoşbəxt etmək mutlu etmek, mutluluğa, saadete ulaştırmak. xoşbəxt ol (olsun, olsuniar) mutluluk, saadet arzusu bildiren ifade. xoşbəxt olmaq mutlu olmak, muradına ermek, arzusu gerçekleşmekf mesut ve bahtiyar olmak. xoşbəxtlik üz vermək şansı yaver gitmek, şansı açılmak, hahtı yüzüne gülmek. xoşhal etmək (eləmək, qılmaq) gönlünü hoş etmek, memnun etmek, neşelendirmek. xoşlıal olmaq içi açılmak, neşelenmek, se-vinmek. xoşxatir olmaq hoşnut olmak, memnun olmak, yürekten sevinmek. xoşxəbər olasan! (olasınız!) sevindirici, güzel haber getiren kimseye memnunluk, teşekkür ifadesi olarak söylenen söz. xoşluq gətirmək ferah, mutluluk, sevinç getinnek.

xoşnud etmək hoşnut etmek, memnun etmek, razı etmek. xoşnud olmaq hoşnut olmak, memnun olmak, razı olmak. xoşuna gəlmək hoşuna gitmek, beğenmek, gönlünce olmak. ... xörəyi deyil yapamaz, erbabı değil, kabiliyeti, yeteneği, gücü yetmez, yapamaz. xörəyin xeyirliyə yeyilsin! sofran hayırlı iş için açılsm! bir alkış ifadesi. xudahafiz eləmək Allah'a ısmarladık, hoşça kal diyerek ayrılmak. Xuda'nın qəzəbindən uzaq olasan! tann'mn gazabı sana dokunmasın! Xudavəndi Aləm belini qırsın! Allah belänı versin! Xuda'ya bağışla bak. Allah'a bağışla. xuduru xuduru danışmaq anlamsız ko-nuşmak, lafazanlık etmek. xudük eləmək şüphelenmek, sıkılmak, bir şeyi yapmak için istek duymak. xunu olmaq sütü kesilmek, memesinde süt oluşmamak. xuraman olmaq sahna salına, nazlana nazlana yürümek. xurcuntayı düşmək güreşenlerin ikisi de aynı vaziyette yere düşmek. xurd xəşil etmək (eləmək) hurdahaş etmek, ezik ezik etmek, vücuduhda sağlam bir taraf bırakmamak. xurd xəşil olmaq hurdahaş olmak. 1-anormal derecede dövülmek. 2-haddinden fazla yorulmak. 3- haddinden fazla ezil-mek. xurduna girmək kafaya almak, birinin itimadmı kazanarak aldatıp her istediğini yaptırrnak. xurt düşmək 1-kendini kaybedip düşmek, kendinden geçip düşmek, yere serilmek. 2-derin uykuya dalmak. xülasə etmək kısaca özetini vermek, to-parlamak. xürrəm . olmaq sevinmek, neşelenmek, neşeli olmak, ferah içinde olmak. xüruc etmək huruç etmek. 1-çıkmak. 2-zuhur etmek, ortaya çıkmak.

293

Page 295: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ianə eləmək (etmək, vermək) sadaka vermek. ibadət etmək ibadet etmek, dim işlerle meşgul olmak, Allah'a kulluk göstermek, kulluk vazifesini yerine getirmek. ibarat qırdlatmaq çahm satmak, fors atmak, cilve yapmak, kurum satmak. ibaratından cırdmaq çalım satmak, ku-rum satmak. ibarə satmaq boş laflar söylemek, edebi-yat yapmak. ... ibarət olmaq ... ibaret olmak. 1-... mey-dana gelmek, müteşekkil olrriak. 2-... ihtiva etmek,... anlammı meydana getirmek. ibarətin götünə çöp uzatmaq ilimden ve kültürden yoksun bir kimse yapay olarak ilmi seviyesi yüksek cümleler kurmaya," konuşmaya çalışmak. ibda etmək bir şeyi meydana getirmek. iblağ etmək iletmek, aktarmak. ibraz etmək (eləmək) es. ibraz etmek, açıklamak, ortaya koymak, meydana çı-karmak, göstermek. ibrət (dərsi) almaq (etmək, eləmək, götürmək) ibret almak, bir olaydan, kötü bir durumdan ders almak, kendisi için neti-ce çıkarmak, öğrenmek, örnek kapmak. ibrət dərsi vermək cezalandırmak. ibrət olmaq ibret olmak, ders olmak, ör-nek olmak. ibrət strğası acı tecrübeler, olayların ver-diği ders. ibrətamiz olmaq başkalarma ders olmak, ibret olmak. ibtida etmək (qılmaq) başlamak. icah etmək icap etmek, gerekmek, läzım olmak; zaruri olmak. icabət etmək (eləmək) icabet etmek, kabul etmek, bir isteğe karşı uygun şekilde dav-ranmak. icad edilmək (olunmaq) icat edilmek. 1-yapılmak, ilk kez yaratılıp ortaya çıkarıl-mak. 2-uydurulmak. icad etmək (eləmək) icat etmek. 1-yapmak, vücuda getirmek, yoktan var et-mek. 2-uydurmak, yapmak. icarə etnıək (götürmək) bir yeri geçici olarak kullanılmak üzere kiralamak.

f icarə (icarəyə) vermak Tcara vermek, birj '• yeri belirli şartlar dahiliride kiraya vermek, icarəyə götürmək bak. icarə etrajü (götürmək). icazə vermək izin vermek. icazət olunmaq izin verilmek, ruhsat ve- |> rilıhek. t' icbar etmək icbar etmek, mecbur etmek. iclas etmək bir meseleyi müzakere etmek için toplanmak. icma etmək es. bir yere toplanmak, top-lantı yapmak. icmal vermək özetlemek, huläsa etrnek. icra etmək hayata geçirmek, icra etmek, yerine getirmek, yapmak. ictihad etmək es. gücü nisbetinde çalış-mak, çaba sarf etmek, çahşıp çabalamak. ictinab etmək (qılmaq) çekinmek, sa-j kınmak, uzak kalmak. . iç bağırsağım gəmirə gəmirə qalmaqi bak. içindən qırıla qırıla qalmaq. [ iç bağlamaq iç bağlamak, iç tutmak, ba- j dem, ceviz, fmdık vs.'nin içi oluşmak. iç etmək (eləmək) 1-anlammı söylemek, açıklamak, bir konuyu çok sade bir dillej başkasına anlatmak, aktartnak. 2-bir konu-nun gerçek yüzünü ortaya çıkarmak. 3-başkasma ait olan bir şeyi ähp vermemek, üzerine yaünak. 4-kavun, karpuz badem, fındık vs. şeylerin tanesini veya yenecek' kısmını kabuğundan ayırmak. iç üzünü açıb tökmək (açmaq) üzerindeki perdeyi kaldırmak, meydana çıkarmak, maskesini indirmek. | iç üzünü bilmək (tanımaq) çok iyi tanı-mak, her şeyini, gerçek yüzünü bilmek. ' iç üzünü göstərmək gerçek yüzünü gös-| termek. j içəri atmaq kn. birden içmek, kafasına | dikmek, bir seferde bitirmek, içəri qoymaq bak. içəriyə buraxmaq. içəri (içəriyə) ötürmək 1-yemek, yutmak. 2-kendine mal etmek, kendine almak, iç' etmek, el koymak. ( içəri salmaq kendine almak, iç etmek, el ı koymak. , içəri vermək gizli tutmak, kimseye bir şey söylememek, kimseye açmamak.

294

Page 296: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

içəridən qovrulmaq hiddetinden içi içini yemek, dişi bağırsaklannı kesmek, çok sinkienmek, gazabından kavrulmak. içəriyə buraxmaq içeri bırakmak, içeriye girmesine izin vermek. içi açılmaq iç yüzü ortaya çılanak, ne ol-duğu anlaşılmak. içi çölünə çıxmaq içi dışma çıkmak. 1-midesi bulanarak kusmak, 2-çok sarsmtı-dan dolayı rahatsızhk duymak. içi düşmək (karpuz) içi geçmek, çok bek-lemeden dolayı ortasında bulunan öz kısmı atılacak häle gelmek, tazeliğini kaybetmek. içi ərimək zayıflamak. içi getmək içi gitmek, çok arzu eünek, istemek, can atmak, bir şeyin hasretinde olmak: içi götürməmək içi götürmemek. 1-acıkh bir durumu görüp dayanamamak, katlana-mamak. 2-çekememek, kıskançlığı tutmak. 3-vicdam kabul etmemek. içi gülmək içten memnün olmak, içten sevinmek, kimseye hissettirmeden sevin-mek. içi hop eləmək içi hop etmek, aniden he-yeean duymak ve içi hir hoş plmak. içi içini kəsmək (yemək) içi içini yemek, arzusunu, isteğini yerine getiremediği için çok üzülmek, heyecan ve. ıstırap içinde olmak. içi qan ağlamaq içi kan ağlamak, duru-munu kimseye bildirmeyerek, açmayarak son derece heyecan ve ıstırap içinde, ol-mak. içi qor bağlamaq içi parçalanmak, çok dertli olmak, dertlenmek. içi od tutub yanmaq bak. ürəyi od tutub yanmaq. içi parçaianmaq içi parçalanmak, gördüğü manzara karşısında veya birinin kötü du-rumu için çok üzülmek. içi üşənmək içi bayılmak. içi üzühnək açlıktan içi geçmek, takatten düşmek. içi yağ bağlamaq içi yağ bağlamak, çok şişmanlamak, semizmek. içi yanmaq içi yanmak. 1 -çök susamak. 2-bir yakınım kaybederek veya çok sevdiği bir şeyi kaybederek çok üzülmek.

içim özümü yandırır, çölüm özgəaw-içhn beni yakıyor dışım başkaların^^r^OÄünü-şünün iç dünyasıyla tezat teiŞÄfitttginı ve zahiri görünüşüne aldanmamäsjianiaibaş-kalarmm hoşuna giden görüra^pnligg-jçeği yansıtmadığmı bildirir. <..io'h/i.-v için için ağlamaq gizli gizlirf ul_.bs.isul ağlamak. A'jm ioh içində itmək içinde kaybolmakş tiifr^şeyin bolluğunu, çokluğunu bildirir. ._ sob.: içində qalmaq (oturmaq) dış .rdünşiayla ilgisini kesmek, kimseyle görüşmeşıekı içində üzmək içinde yüzmek, aş.oıräd?.bece-de olan bir şeyin içinde bulunmak. _«işs içində yel gəzib, yelkənlər oynamäqnbak. yerində yeilər əsmək. .-_« -i.hl içində yel gəzib, yelkənlər oyriayırdher-hangi bir sebepten doläyı boş kalmı^ bir evin, ocağm yalnızhğmı anlatan biı;ti&!de. ... içindən çıxmaq (çıxabilmək) .aır-güç-lüklerini yenmek, yenebilmek, ....i.üsfesin-den gelmek, gelebilmek. ..;•_ i&oi içindən qənbərqulu çıxmaq: şs^ltsrlıhngi bir işi yaparken veya ^aphlctaiftnşhnra problem meydana çıkmak •vje, äsşj;b,o,zuIit;nak, iş yapıhp bittikten sonra oluşan,'raha-"ş..zhk veya çıkan skandah anlatır.___n.j.. aln.p içindən qırıla qırıla (qpvorate.rqo4rı!ula) qalmaq bak. içindən qovrulö^qüäbbi içindən qovrulmaq hiddötitri,.i.älk^sini veya başka bir duygusunu: .djşa &§aä~Mdığı için çok azap ve ıstırap geçirjmtofis&taıek. içindən ölü əli çjxmaq son&Ç»nikö$t. ol-mak. nrtov ı>o'snb içinə atəş düşmək içine ateş düş*nek< bü-yük bir acı ve ü__üntünütı,psnçesme...düş-mek. I Ü H M O ' / üoç-

içinə baxmaq dertli olmak, kçjfeh;.O.s©ak. içinə çəkraək içine çekmel^. jgineiaJjjMk. içinə işiəmək çok etki etmök-v Jotmoi ieinə qurd düşmək 1-çokrfcgdMeninek, şüpheli düşüncelere : idateaki 'K),; 2-şüphelenmek, endişelenmek.;toskanmfl<.. içinə sıçmaq içine sıçm^küiiş.ngi,emıek, bozınäk, berbat etmek, mafcye$ıa&eifri..4 içinə sığışdırmamaq 1-aklyja .sjğdiiT/Şma-mak, aklı almamak, mantığif'kähulr^tme-mek, dayanamamak, katlarwnä*r®fe 2-

295

Page 297: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

tasawur edememek, inanamamak, hayret etmek, şaşınp kalmak. içini arıtlamaq öksürerek boğazını temiz-lemek, konuşmaya hazırlanmak. içini bilmək iç yüzünü bilmek, gerçeğine vakıf olmak. içini boşaitmaq içini boşaltmak, içini dökmek, yüreğini boşaltmak. içini çəkmək 1- içini çekmek, derinden nefes atmak, iç geçirmek. 2-içini çekmek, heyecanını, ıstırabmı, üzüntüsünü, hayreti-ni, şaşkınlığmı derin bir nefes alarak bil-dirmek. 3-hıçkırarak ağlamak. içini dağlamaq çok dokunmak, çok üz-mek. içini də bilmək, bayırını da her yönüyle bilmek. içini doğramaq (gəmirmək, kəsmək) 1-dert, gam, keder içinde kavrulmak. 2-içi içini yemek, çok sinirlenmek, rahatsız olmak. içini qurdlar yemək kötü niyet beslemek, kötü şeyler düşünmek. içini yemək içini yemek, çok üzülmek, dert, gam, keder içinde kavrulmak. içini yeyə yeyə qaimaq bak. içindən qırıla qırıla qalmaq. içki vurmaq içki içmek. içkinin küpünə girmək çok içki içmek. içmək olmur çok soğuk su. idamə vermək devam etmek. idaradan çıxınaq l-iflas etmek, hiçbir şeyi kalmamak, her şeyini kaybetmek. 2-son derece yorulmak, yorgunluktan takati ke-silmek. idarası olmamaq 1-hiçbir şeyi olmamak, çok yoksul olmak. 2-yapılması mümkün olmamak. idarə etmək 1-önderlik etrnek, yol gös-termek, yönlendirmek. 2-müdürlük etmek, bir idarenin başkanı olmak. 3-şeflik etmek (orkestrada). 4-bazı vasıtalardan, cihazlar-dan, mekanizmalardan yararlanarak bir şeyin hareketini, yaptığı işi düzenlemek, belirli bir tarafa yönlendirmek. 5-yetmek, kifayet etmek, ihtiyaca cevap vermek. 6-göz yummak, örtbas etmek. iddəsi çıxmaq boşanan kadımn yeniden evlenebilmesi için şeriat hükümlerine göre

belirlenmiş evlenememe zamanı dolmak (takriben üç aydır). iddia eləmək (etmək) istemek, talep et-mek. iddia satmaq kurum satmak, kibirlenme'k, kurulmak, çalımlı tavırlar takmmak; aza-met taslamak; başkalarına yüksekten bak-mak, kendini yükseklerde görmek. iddiası yerə göyə sığmamaq çok kibir-lenmek, guriırlanmak, kendini çok büyük adam gözünde görmek. ... iddiasına (iddiaya) düşmək ... hayaline kapılmak, ... hayalinden geçmek, ... iddia-sında olmak iddiasında olmaq bak. iddiasına düşmək. idealizə etmək bir şeyi gerçekte olduğun-dan daha iyi bir şekilde tasvir etmek, gös-termek; methetmek, ideal bir şey gibi gös-termeğe çalışmak. idmi düzəlməmək kötü ahşkanhğını bıra-kamamak. idrak etmək (eləmək) kl. idrak etmek, akıl erdirmek, anlamak, kavramak, akıl erdir-mek. ifa etmək ifa etmek. 1-yerine getirmek, yapmak. 2-söylemek, göstermek (sanat). ifadə almaq ifade almak, şahidi veya suç-luyu konuşturmak, sorguya çekmek. ifadə etmək ifade etmek, söylenmek, izah etmek, açılamak, bildirmek. ifadə olunmaq ifade edilmek, söylenmek, izah edilmek. ifadə satmaq caka satmak, kendini gös-termek, çalım satmak. ifadə vermək ifade vermek, mahkemede şahitlik etmek, sörgulamak, sorguya çe-kilmek. ifadədən az qala cırılmaq abartılı şekilde çalımlı olmak, caka satmak. ifadəsini yer göy tutmamaq çok havalı, fiyakalı olmak. iflas etmək (olmaq) ıflas etmek, van yoku elinden çıkmak, her şeyini kaybetmek. iflasa uğramaq iflas etmek, hiçbir netice vermemek, başarısızhğa uğramak. iflic olmaq 1-felç olmak. 2-işler berbat olmak, içinden çıkılmaz duruma gelmek. iflim etmək kesilmiş hayvanm kemiklerini eklem yerlerinden keserek ayırmak.

296

Page 298: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

ifliyi üzülmək çok çalışmadan dolayı son derece zayıflamak. ifrat etmək (eləmək) smın geçmek, haddi aşmak, mübalağa etmek. ifrata varmaq bak. ifrat etmək. ifraz etmək ifrat etmek. 1-bölmek, ayır-mak. 2-salgılamak, akıtmak, dışarı çıkar-mak. ifrit kəsilmək ifrit olmak, çok sinirlenrnek, hiddetlenmek. ifşa etmək ifşa etmek, faş etmek, açığa çıkarmak, gizh bir şeyi meydana dökmek, açıp göstermek. ifşa oimaq ifşa olmak, sırrı açığa çıkmak, herkes tarafindan bilinrneyen yönü ortaya çıknıak. ifşa olunmaq ifşa edilmek, suçu, kabahati vs. ortaya çıkanlmak, açığa çıkanlmak. iftar açmaq (etmək, eləmək, yemək) iftar açmak, orucunu äçmak. iftira etmək iftira etmek, bir suç yükle-mek, suçlamak, bühtan atmak. iftixar etmək iftihar etmek, gurur duymak, övünrnek, böbürlenmek. igidlik eləmək (etmək, göstərmək) yiğit-lik etmek, kahramanhk göstermek, yiğitlik etmek, cesaret göstermek. iğfal etmək iğfal etmek, gaflete düşürerek aldatmak, kandırmak; akhnı çelmek, dü-şüncesini saptırmak, uyutmak. iğtişaş düşmək (qalxmaq) karışıklık, kar-gaşahk meydana gelmek, ortalık karışmak. ixrac etmək ihraç etmek. ^l-çıkarmak, uzaklaştırmak. 2-satış için dış ülkelerejrıal yollamak. ixrac olmaq ihraç olmak, çıkarılmak, dışa-rı atılmak. ixracat edən ihracat yapan, dış ülkelere yollayan, mal çıkaran. ixtar eləmək (etmək) ihtar etmek, uyar-mak. ixtilaf çıxarmaq (salmaq) aynhk yarat-mak, gerginlik doğurmak; münakaşa ya-ratmak. ixtilal salmaq (töretmek) karışıklık çı-karmak; isyan, ayaklanma çıkarmak. ixtilat etmək (qatmaq) sohbet etmek, muhabbet etmek.

ixtira etmək (eləmək) 1-araştırarak bilin-meyen yeni bir şey bulmak, keşfetmek, icat etmek. 2-benzetmek, yapmak. ixtisar etmək 1-kısaltmak, azaltmak. 2-miktar veya sayı olarak azaltmak. 3-vazifesine son vermek. ixtisar olunmaq azaltılmak, kısaltılmak. ixtisara düşmək 1-kısaltılmak, azaltılmak. 2-häkimiyet altmdaki arazilerin azaltılma-sıyla ilgili olarak işten çıkarılmak. ixtisara salmaq azaltmak, kısaltmak. ixtiyar aimaq 1-izin almak. 2-hak elde etmek. ixtiyar etmək es. ihtiyar etmek, seçmek, tercih etmek, üstün görmek. ixtiyar işlətmək emir vermek, izin ver-mek. ixtiyar olmaq ihtiyar olmak, yaşlanmış olmak, ihtiyarlamış olmak. ixtiyar verilmək izin verilmek, ruhsat verilmek. ixtiyar vermək izin vermek, yetki vermek. ixtiyarı (əlindən) getmək (üzülmək) 1-güçten kuvvetten düşmek, gücü kuweti tükenmek. 2-nüfuzu, kudreti, häkimiyeti, hükümranhğı elinden çıkmak. ixtiyarı əlində olmaq bir şeyi yapmaya yetkisi, salahiyeti olmak; hakkı hukuku olmak. ixtiyarı (ixtiyarını) əlindən almaq takat-ten düşürmek, çok yormak. ixtiyarı getmək kendi hakkından, yetki-sinden mahrum olmak, hiçbir yetkisi kal-mamak. ixtiyarına buraxmaq (vermək) yetkisine bırakmak. ijməyə salmaq kandırmak, tuzağa düşür-mek (dikkatini dağıtmak). iki ağız çağırmaq iki sefer seslemek, iki defa seslenmek. iki atəş arasında qalmaq iki ateş arasında kalmak, zor durumda kalmak, ne yapacağı konusunda bir türlii karar verememek. iki ayağı da gorda olmaq ölümü yakın olmak. iki ayağını bir başmağa dayamaq (dirəmək, dürtmək, qoymaq, soxmaq, taxmaq, təpmək) iki ayağmı bir pabuca sokmak, inat etmek, inatlaşmak, terslik

297

Page 299: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

etmek, inatla bir şeyi istemek, ısrar etmek, dediğinden vazgeçmemek. iki ayağını yerə dirəmək bak. iki ayağım bir başmäğa dayamaq (dirəmək, dürtmək, qoymaq, soxmaq, taxmaq, təpmək). iki barmaq arasında görmək bir şeyleri çok açıkça görmelc, geleceği çok açıkça görmek, hissetmek. iki baş dörd ayaq olmaq 1-evlenmek. 2-yapılan iş sona errriek. 3-yapılan iş başa-rıyla sonuçlandırrlmak. iki başdan olmaq 1-iki taraftan da kay-betmek. 2-bir iş iki tarafın da isteği ile meydana gehnek, oluşmak. iki başlı damşmaq alt üst vurmak, düşün-cesini kesin olarak belirtmemek. iki başlı zərərə düşmək bir şey için iki defa masrafa düşmek, masraf etmek. iki (ikiyə) bölmək öldürmek, katletmek. iki bölünmüş aima kimi birbirine çok benzeyen şeyler. iki cəbhəyə işləmək iki tarafa da çalışmak. iki cüt bir tək çok az şeyler için kullanıhr, çok az, sayıca az. iki dağ arasında qälmaq ortäda kalmak. çok zor duruma düşmek. iki daşın arasında 1-bütün sıkışıklığa rağmen. 2-hemen, çok kısa zamandä. iki dovşan dalmca qaçmaq bir koltukta iki karpuz taşımak. iki dünya bir olsa (da)... asla, kat'iyen... iki eşşəyin arpasıın böləbilməmək hiçbir işi yapacak yeteneği olmaınak, beceriksiz olmak. iki ev arasında qalmaq 1-avare, başıboş olmak. 2-bak. iki yol ayrıcmda qalmaq. iki əli bir başı olmaq bir olay karşısmdä son derece üzüntü duymak ve ne yapacağı-nı bilmemek. iki əli böyründə qaimaq ilci eli böğrüride kalınak, ne yapacağını bilememek, çaresiz kalınak. iki əli qanda oisa da iki eli kanda olsa, yaptığı iş ne kadar önemli olursa olsun. iki əli yaxasında olmaq iki eli yakasmda olmak, mahşerde birinden davacı olmak. iki əli yanına gəlmək ölmek, Tann katma çıkmak.

iki əlim yanıma gələcek iki elim yahıına gelecek, "fani olduğum için yalan söyle-yemem". iki əlli (əli ilə) qol çəkmək (qoymaq) her yönüyle razı olmak, istemek. iki əlli yapışmaq dört elle sarılrhak. iki göz də borc almaq gözünü çekmeden bakmak, birine diklcatle bakmak. iki göz gərək (iazımdır) ağlasın 1 -birinin çok kötü durumda olduğunu bildirır. 2-kederlendirici, üzücü durumu anlatır. iki goz gərək (istəyir) tamaşa eləsin (et-sin) bak. ikigöz istəyir baxasan. iki göz istəyir baxasan çök güzel, alımlı, cazibeli şey için söylenir. iki gözdən bir tük çəkmək bak. iki sözii bir biijinə calaşdırabilməraək. iki gözdən olmaq bak. dünya işığına həsrət qalmaq. iki gözü en sevdiği. iki gözü kimi kendi malı gibi, kendininki gibi (koruma). iki gözü kor olmaq gözleri kör olmak. iki gözüm iki gözüm, birine sevgiyle ses-lenme şekli. iki gözüm çıxsın, əgər... bir yemin ifadesi. iki gözün bir deşikdən çıxsa da! iki gö-zün çılcsa da! ölsen de! hiçbir ricanın ve yalvannanın işe yaramayacağını bildirir. iki gözünü bir deşikdən çıxartmaq 1-kör etmek. 2-tehdit etmek. iki güləşənin bifi yıxıiar ınücadele eden, yanşan iki taraftan birinin yenileceğini bildiren bir ifade. iki kəlmə demək az lconuşmak. iki kəlmə ilə kısa, özet olarak. iki kəlməni (sözü) bir biräna bağlayabilməmək (calaşdırabilməmək, caiayabilməmək) iki sözü bir araya geti-rememelc, bilgisiz, eahil olmak, iki lafı bir araya getirememek. iki könül bir olmaq birleşmek, sevişmek, birbirlerini se\Tnek. iki könüllü (köyüllü) olmaq şüphe içinde olmak, karar verememek. iki köynək dəyişmək iki nesil geçmek. iki kürəyi üstə qoymaq bäk'. kürəyi üstə qoymaq. iki qat eləmək ikiye katlamak.

298

Page 300: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

iki qat olmaq iki kat ölmak. i-ikiye kat-lanmak, katlanmak. 2-eğilmek, tazim et-mek, saygı veya emre amade ifadesi olarak eğilmek. 3-kambur çıkmak. iki məscid arasında binamaz qalmaq kesin karara varamamak, ne yapacağını bilememek. iki məzhəbə qulluq eləmək (etmək) iki tarafa da hizmet etmek. iki növbədə işləmək iki vardiyäda çalış-mak. iki od arasmda qalmaq iki ateş arasmda kalmak, zor durumda kalmak. iki ölünü bir qəbirdə dinc qoymamaq yaramazhk yapmak. iki parça eləmək kılıç, hançer vb. parçala-yarak öldürmek. iki pulluq ağlı olmamaq ebleh ölmak, akılsız olmak, kafası çalışmamak. iki siçan oynayabiiməz çök dar yer için kullanıbr. iki şaqqa eləmək 1-ikiye bölrnek. 2-öldürmek, lcatletmek. iki tərəfə işləmək iki taraflı çalışmak, iki tarafa da çalışan easuslar veya insanlär için kullanılır. iki ucu da poxlu dəyənəkdir k. hangi yönden bakarsanız bäkm içinden çıkıhnası zor bir durumdur. iki üç gündə atıb tutmaq bir şeyin kıy-metini bilfnemek ve aldıktan çok kısa za-man sonra kullanılmaz häle getirmek. iki üç kəlmə demək birazjkonuşmak, bir-kaç söz söylemek. iki üç kəlmə ilə izah etmək (söyləmək) birkaç sözle anlatmak. iki ürəyi, dörd böyrəyi var çok cesur, korku bihneyen kimse. iki yaxası bir araya gəlməmək iki yakası bir araya gelmemek, maddi durumu iyi olmamak, borçtan kurtulamamak, kendini toparlayamamak. iki yanına göz gəzdirmək etrafä bakın-mak, her tarafa bakmak. iki yol (yoiün) ayrıcında qalmaq iki ara-da bir derede kalmak, ne yapacağmı bil-memek. ikibaşlı danışmaq manalı konuşmak.

ikibaşlı qohum olmaq kız ahp vermek, iki täraflı hısım ohnak. ikicanlı olmaq hamile olmak. ikidə birdə sık sık. ikidən birdən hiç (bir şeyin, olaym ohna-dığmı bildirir). ikilıaça (ikihaçalı) olmaq iki kola ayrıl-mak, ilciye ayrılmak. ikiqat bükülmək (əyilmək, olmaq) 1-eğilerek seläm vermek. 2-yaltakhk etmek, baş eğmek, alçaklık etmek, birinin häkimi-yetini kabul etmek. 3-bükülmek, eğilmek, belini eğmek. ikiqat etmək (eləmək) bir şeyi birbirine uygun bir şekilde katlamak, bükınek. ikisi birə, biri heçə dəyməz topu beş para etmez, gereksiz ve işe yaramayan kimseler için söylenir. ikisi də bir bezin qırağıdır ikisinin de aym karakterde olduğunu bildirir. ikisi də bir qapıya çıxmaq ikisi de aynı kapıya çıkmak, aynı sonucu doğuımak. ikisinə bir saqqa vurmaq bir taşla iki kuş vurınak. ikitirəlik düşmək araya ayrımcıhk düş-mek, ihtilaf meydana gelınek. ikitirəlik salmaq ayrımcıhk düşürmek, nifäk çıkarmak. ikmal etmək (yetirmək) ikmal etmek, tamamlämak, bitirmek, sona erdirmek. ikmala çatmaq lamamlanmak, bitmek, sonaennek. ikrah etdirmək iğrendiiTnek, tiksindir-mek, nefret uyandırmak. ikrah etmək (eyləmək, qılmaq, olmaq) ilcrah etmek, iğrenmek, nefret etmelc, sinir olmak. ikraha gəlmək bäk. ikrah etmək. ikram etmək (qılmaq) ikram etınek, hür-met etmek, saygı göstermek. iktifa etmək iktifa etmek, yetinmek, käfi bilmek, yeterli bulmalc. iqamet etmək (eləmək) ikamet etmek. 1-bir yere yerleşmek, orada yaşamalc, kal-mak. 2-başka bir devletten oturma izni almak. iqbah dönmək ikbali sönnıek, talihi dön-mek.

299

Page 301: 1296983 9F67B Altayli s Azerbaycan Turkcesi Deyimler Sozlugu

iqbalı gətirmək (şax durmaq) talihi, şansı yaver gitmek. iqdam etmək (eləmək) başlamak, teşeb-büs etmek. iqna etmək kl. ikna etmek, inandırmak. bir kanaat uyandırmak, bir kanaati kabul et-tirmek; razı etmek. iqrar etmək kabul etmek, itiraf ennek, kendi dili ile tasdik etmek. iqrar vermək söz vermek. iqrarından dönmək sözünden, ahdinden dönmek, ahde vefa etmemek. iqtibas etmak iktibas etmek, ahntı yap-mak, benimsemek. iqtidarı olmaq gücü olmak, häkimiyeti olmak. iqtiza etmək 1-iktiza etmek, gerekmek, lüzumunu hissetmek, ihtiyaç doğurmak. 2-müsaade etmek, imkän vermek. il dolanmaq on iki ay bitmek, yıl sona ermek. il gecə bitmek bilmeyen gece, uzun süren gece anlamında. il vermək adet gereği ölen bir kimsenin ölüm yıl dönümünde verilen ihsan yemeği, hayrat. ilan ağzından (boğazından) çıxan (qurtulan, qurtaran, qurtarmış, çıxan) qurbağa (quş) kimi tehlikeli, riskli, ür-kütücü, korkutucu durumdan kurtulan bir insan için kullanılır. ilan ağzından qurtarmaq çıkılması çok zor, çok tehlikeli durumdan kurtarmak. ilan baxışı hiddetli, gazaph, kinli bakış. ilan baxışlı kinle bakan. ilan boğazından düştib boyu bosu yerin-de, alımlı kız veya erkek çocuk. ilan çalmaq (vurmaq) yılan sokmak. ilaıı çalmış kimi aniden sıçrayärak, ürke-rek, kalkarak. ilan diii çıxarıb yalvarmaq bak. ilan kimi dil çalmaq. ilan dili çıxartmaq (tökmək) zavalh, mazlum kimseler gibi yalvarmak, rica et-mek, yalvanp yakarmak. iian dilli 1-kırıcı konuşan, konuşunca in-sanları rahatsız edip inciten. 2-iki ağızlı kılıç veya hançer.

ilan əlindən qurtarmaq bir kimseyi zu-lümden, işkenceden, eziyetten, istismardan kurtarmak. ilan gözü kimi çok zayıf ışık. ilan kimi yılan gibi, sevimsiz ve soğuk, hain. Han kimi bir birinə sarılmaq (sarmaşmaq) kucaklaşmak, birbirine sa-nlmak. ilan kimi çalmaq (sancmaq) yılan gibi sokmak. ilan kimi dəri dəyişmək bukalemun gibi renk değiştirmek, dönek olmak. ilan kimi dil çalmaq (çıxartmaq) yalvarıp yakarmak; ağlayıp sızlamak, ağlayıp sızla-yarak yakarmak. iian kimi fısıldamaq çok hiddetli olmak. ilan kimf qabıq qoymaq var gücüyle ça-hşmak, çok eziyet çekmek. ilan kimi qıvrılmaq 1-sancıdan, ağrıdan, maruz kaldığı kötü bir davranıştan dolayı ıstırap duymak, acı çekmek, kıvnhp dur-mak. 2-(kadın, kız) ihtirasla kıvrılmak, inlemek. ilan qurbağa kargacık burgacık yazı. ilan mələyən çok sıcak, kurak ve susuz. ilan sancan (vuran) kimi son derece ra-hatsız, çok rahatsız. ilan ulduz görməsə ölməz herhangi bir durumdan dolayı ele avuca sığmaz hare-ketler yapan; ancak çekindiği birini gördü-ğünde bu tavırlarını bırakan kimsenin dav-ranışlan ile ilgili olarak kullanılan bir ifa-de. ilan vuran yatdı, ... yatmadı "düşünce-sinden, ıstırabmdan vs. göz kırpamadı, uyuyamadı" anlamında. ilan vurmaq yılan sokmak. ilan vurmuş kiıni 1-eziyetten, sancıdan, ağrıdan kıvranan kimse. 2-aniden sıçraya-rak, haraket ederek, kalkarak. ilan (ilanlar) mələyir çok sıcak, susuz, yılanı çok olan saha için kullanıhr. ilan yeyib əjdaha olub kaba kuvv.et kulla-narak isim yapmış kimseler için söylenir. ilana ağı (zəhar) verən (kərtənkələ) tah-rik eden, kışkırtan, gizlice aklmı çelerek birine veya bir şeye karşı tahrik eden kim-se, fesat, fıtne.

300