Upload
doanphuc
View
230
Download
5
Embed Size (px)
Citation preview
T.C.
Sağlık Bakanlığı
Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Patoloji Laboratuarı
Şef: Doç. Dr. Fevziye Kabukçuoğlu
HİRSCHSPRUNG HASTALIĞININ
AGANGLİONİK SEGMENTİNDEKİ KAJAL
HÜCRELERİNİN VE APOPİTOZ ORANLARININ,
GANGLİONİK SEGMENT, NORMAL VE OTOPSİ
KOLONLARIYLA KARŞILAŞTIRILMASI
Dr. Havva Elif Öğüt(Uzmanlık Tezi)
İstanbul-2005
1
ÖNSÖZ
Asistanlık eğitimim süresince bilgi ve deneyimlerinden yararlandığım, her konuda yardım
ve desteğini yanımda hissettiğim değerli hocam Doç. Dr. Fevziye Kabukçuoğlu’ na; bir müddet
birlikte çalışma imkanı bulduğum, bilgi ve tecrübeleriyle gerek mesleki gerek içtimai meselelerde
desteğini aldığım emekli olan eski şefimiz değerli hocam Dr. İsmail Evren’ e; eğitimimin ilk
gününden itibaren bilgi ve tecrübeleriyle gelişimime büyük katkısı olan, iyi ve kötü günlerimde
bana sahip çıkarak desteğini esirgemeyen Şef yardımcım Dr. Tülay Başak’ a; Tanıdığım ilk günden
itibaren ihtiyaç hissettiğim her konuda yanımda olan, bir abla samimiyetiyle mesleki ve özel tüm
konularda öğütleriyle yoluma ışık tutan ve tez çalışmam süresince bana her konuda destek olan ve
motivasyon sağlayan Dr. Canan Tanık’ a; bilgi ve tecrübelerini çoğu zaman bir abla samimiyetiyle
aktaran, her zaman desteklerini hissettiğim Başasistanım Dr. Damlanur Sakız, Dr. Banu Yılmaz ve
Dr. Ayşim Ozağarı’ ya; sonsuz sabır ve hoş görüsüyle mesleki gelişimimize katkıda bulunmaya
çalışan, bizleri motive eden, Başasistanım Dr. Nedim Polat’ a teşekkür ediyor, saygılarımı
sunuyorum.
Birlikte çalışmaktan mutluluk duyduğum, Dr. Alpay Aktümen, Dr. Aytül Arabalı,
Dr. Ayten Livaoğlu, Dr. Yeşim Erdem, Dr. Hüseyin Tavukçu, Dr. Ravza Bayraktar,
Dr. Mukaddes Demiray’ a, ömürlük dost edindiğim sevgili arkadaşlarım Dr. Tuğba Taşkın’a, Dr.
Serap Gözel’ e, Dr. Gamze Saygılı’ ya, Dr. Gürhan Balcı’ ya, Dr. Emine Mataracı’ ya ve Dr.
Şenay Yener’ e benimle paylaştıkları acı, çoğu tatlı tüm anılar için teşekkür ediyorum.
Tüm asistanlığım boyunca ve tezimin immunohistokimyasal çalışmaları sırasında
yardımları ile destek veren başta Nuray Yenigün ve Hatice Aydın olmak üzere sevgili teknisyen
arkadaşlarım Derya Akdeniz, Gülçin Civan, İrfan Tetikoğlu , Ömer Ayan ve Esra Assan’ a sevgili
sekreter arkadaşlarım Demet Kulustepe, Selami Kayakıran, Özlem Şahin ve Esra Yılmazcan’ a
personelimiz Olcay Deniz’ e teşekkür ediyorum.
Bu günlere ulaşmamda maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen, daima arkamda
hissettiğim, eşi zor bulunur, sevgili aileme; tezimi hazırlama aşamasında stresimi paylaşan ve
sonsuz destek ve hoşgörüsünü sunan sevgili eşim Cuma Tunçdemir’ e sonsuz teşekkürlerimi
sunuyorum.
2
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ 4
GENEL BİLGİLER 6
MATERYAL VE METOD 16
BULGULAR 20
TARTIŞMA 27
SONUÇLAR VE ÖNERİLER 32
RESİMLER 33
KAYNAKLAR 39
3
GİRİŞ
Hirschsprung Hastalığı (HH), kolonun myenterik ve submukozal sinir pleksuslarında
ganglion hücrelerinin bulunmaması nedeniyle etkilenen barsakta normal peristaltik hareketlerin
görülmemesiyle karakterize konjenital bir hastalıktır. 5000 canlı doğumda 1 görülür. Peristaltizmin
yokluğu nedeniyle çocukta fonksiyonel barsak obstrüksiyonu meydana gelir.
1950 lerden beri hastalığın tedavisinde rektosigmoidektomi kullanılmaktadır.(1) Tutulan
segmentin uzunluğuna göre rezeksiyon sınırı değiştirilmesine, hastalıklı segmentin tamamının
çıkarılmasına rağmen post-operatif rekürens oranları oldukça yüksektir. Bazı çocukların obstüktif
şikayetleri ameliyat sonrası gerilememekte bazılarının ise ameliyata iyi yanıt vermesine rağmen bir
süre sonra şikayetleri tekrarlamaktadır. Devam eden obstrüktif şikayetlerin nedenleri: mekanik
obstrüksiyon, rekürren ya da kazanılmış aganglionozis, kolonik veya proksimal ince barsak
motilite bozuklukları, internal sfinkter akalazyası veya dışkılamayı tutma davranışının neden
olduğu fonksiyonel megakolondur. Obstrüksiyon şikayetlerinin tekrarlama nedenleri arasında ise
reküren ya da kazanılmış aganglionozis, yanlış tanı, transizyonel zonun anostomoz yapılması,
ameliyat sonrası bir kısım ganglion hücrelerinin kaybı ya da eşlik eden başka barsak anomalilerinin
varlığı yer alır. Son iki başlık patologları ilgilendiren yönüyle ele alınmış ve bu güne kadar pek çok
hipotez ileri sürülmüştür.
Ganglion hücrelerinin uygun olmayan mikroçevre veya başka nedenlerden dolayı
apopitozise uğraması ve barsak motilitesinde görev alan, sinir pleksuslarıyla düz kas hücreleri
arasında iletişimi sağlayan interstisyel kajal hücre (IKH) anomalilerinin HH’ a eşlik etmesi öne
4
çıkan hipotezler olmuştur. Bu güne kadar barsak peristaltizmini sağlayan mekanizmanın her
basamağındaki hücre ve pek çok molekül incelenmiş, değişik sonuçlar elde edilmiştir.
Gastrointestinal sistemde apopitozisi inceleyen birkaç çalışma vardır ancak HH ile normal
arasında apoptozis açısından fark bulunamamıştır (2). Kajal hücre anomalilerinin HH’ a eşlik edip
etmediği konusunda literatürde çelişkili bilgiler vardır. Bir kısım yazarlar HH’ da kajal hücre sayı
ve yoğunluğunda normalden fark görmediklerini bildirirken (3,4); bazıları da kajal hücrelerinin
HH’ ında sayılarının ve yoğunluklarının azaldığını söylemektedirler (5).
Bu çalışmada HH’ ında kajal hücre yoğunluğunu, varsa diğer kajal hücre anomalilerini
belirlemek amacıyla kajal hücrelerini oldukça yüksek sensitiviteyle boyayan c-kit (CD 117);
ganglion hücre kaybına neden olabilecek apoptozisin HH’ larında normale göre artıp artmadığını
değerlendirmek üzere apopitozisi bloke eden bir gen olan bcl-2 immunohistokimyasal
belirleyicilerini kullanarak kontrollü bir araştırma yapılmıştır.
1997-2005 yılları arasında Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Patoloji Laboratuarına
gönderilen , Duhamel operasyonu uygulanmış 11 vaka çalışma grubu olarak; 2004-2005 yıllarında
gönderilen 7 kolon rezeksiyon materyali normal kontrol grubu olarak; 2004 yılında gelen 7 otopsi
vakasının kolonal örneklemeleri otopsi kontrol grubu olarak seçildi. HH vakalarının ganglionik ve
aganglionik segmentlerinden, normal ve otopsi kontrol gruplarından birer bloğa, 4 grup halinde
bcl-2 ve c-kit immunohistokimyasal boyaları uygulandı. Myenterik pleksusdaki bcl-2 oranları en az
200 nöronal hücre sayılıp yüzdelik oran olarak, c-kit (+) hücre sayıları 10 büyük büyütmede (x400)
myenterik pleksus yakın komşuluğundaki morfolojik olarak kajal hücresiyle uyumlu hücreler
belirlenerek verildi ve sonuçlar istatistiksel olarak karşılaştırıldı.
5
GENEL BİLGİLER
TANIM
Klinik olarak barsakta yalancı obstrüksiyon bulgularına neden olan ve nöronal intestinal
malformasyonların %50 sini oluşturan Hirschsprung Hastalığı (HH) ganglion hücrelerinin yokluğu
ve kolinerjik sinir liflerinin artışı ile karakterize bir hastalıktır (6). İntramural parasempatik
ganglionların yokluğu nedeniyle tutulan barsak segmentindeki tonik nöral inhibisyon
kaybolmuştur, sürekli bir spazm söz konusudur ve dolayısıyla psödoobstrüksiyon tablosu
mevcuttur. Tutulan segmentin proksimalinde ise pasajın daralmasından doğan basınca bağlı olarak
genişleme meydana gelir ve bu genişleme ileri derecede olduğunda megakolon görünümünü alır.
18. yy.’ da hastalığı ilk olarak tanımlayan Domenico Batini’dir. Daha sonra 1886’ da birkaç
vakalık bir seride klinik bulguları tanımlayarak tedavi yöntemlerini ortaya koyan Harald
Hirschsprung (1830-1916) isimli Danimarkalı bir pediatriste atfen hastalık bu şekilde
adlandırılmaktadır (7). 1940’ lı yıllarda hastalığın nedeninin inervasyon bozukluğundan
kaynaklandığını bildiren birkaç yayın olsa da, bu gün HH’ nın olmazsa olmazı olan ganglion hücre
yokluğu ancak 1948 yılında Whitehouse ve Kernohan tarafından tanımlanmıştır.(8)
ETYOLOJİ- EMBRYOLOJİ
Hirschsprung Hastalığının patogenezi konusunda en eski ve kabul gören hipotez 1967’ de
Okamoto ve arkadaşlarının ortaya koyduğu nöral krest hücrelerinin migrasyonunda ve dolayısıyla
kolonizasyonunda defekt olduğu hipotezidir(9). Migrasyon ve kolonizasyondaki defekt ne kadar
erken fötal dönemde oluyorsa tutulan segmentin uzunluğu da o kadar uzun olur fikrini öne
sürmüşlerdir.
6
Enterik sinir sisteminin ganglion hücreleri, çok özel bir yapı olan Nöral Krestten (NK)
gelişirler. Nöral Krest embriyonun primer organlarından biridir. Fötal gelişimin ilerleyen
basamaklarında pek çok değişik organa farklılaşan bu hücreler daha sonra ortadan yok olurlar (10).
Tanımlanan konjenital malformasyonların neredeyse üçte biri nöral kresti ilgilendiren dokularda
görülmektedir. NK hücreleri aksial yerleşimlidirler ve morfolojik olarak birbirlerine benzerler.
Kranio- kaudal migratuar yolları takip ederek intrauterin 5. haftada özefagusa, 7. haftada ince
barsağa, 12. haftada rektuma ulaşırlar. Kranio- kaudal migrasyonu tamamladıktan sonra myenterik
pleksusdan, sirküler kas tabakasını geçerek submukozal pleksusu oluştururlar (11). Ulaştıkları
nihai lokalizasyonlarında değişik hücre tiplerine farklılaşma gösterirler (Şekil 1). Migrasyon
yolundaki olaylar değişik adezyon moleküllerinin yürüttüğü henüz tam olarak açıklığa kavuşmamış
çeşitli moleküler ve hücresel mekanizmalarla kontrol edilirler.
ŞEKİL 1: Nöral krest hücrelerinin farklılaşması (10)
Vagal nöral krest, tüm sindirim sisteminde nöronların ve destek hücrelerin orijinidir. Çeşitli
ablasyon deneyleri yapan araştırmacılar vagal nöral krestin tamamı harap edildiğinde anüsten orta
barsağa kadar total aganglionozisin geliştiğini, önbarsağın korunduğunu tespit etmişlerdir (12,13).
3-5 somitler arası harap edildiğinde ise sadece arka barsakta aganglionozis görülmüştür. 3-5
somitler dışında kalan diğer segmentler harap edildiğinde enterik sinir sisteminde bir bozukluğa
neden olmamıştır. Bu da bize nöral krestin bu segmentlerinde multipotent hücrelerin var olduğunu
ve enterik nöroblastlara farklılaşabildiklerini göstermektedir.
7
NÖRAL KREST PROGENİTÖR HÜCRE
SEMPATOADRENAL PROGENİTÖR
DUYU NÖRONU
PİGMENT HÜCRESİ
SEMPATETİK NÖRON
KROMOFİN HÜCRESİ
ENTERİK NÖROBLAST
SEMPATİK GANGLİON
ADRENAL MEDULLA HÜCRESİ
ENTERİK SS GANGLİON HÜCRESİ
MELANOSİT
Daha sonra yapılan fare deneylerinde nöral krest hücrelerinin vagal ve sakral bölgelerden
orijin aldığı, barsakların orta kısmına doğru migrasyon gösterdikleri ileri sürülmüştür (14,15).
Ancak Meijers ve ark. yaptıkları in ovo çalışmada barsak segmentini erken dönemde transekte
ederek vagal nöral krest hücrelerinin migrasyonunu engellediler. Bu olgularda sakral nöral krest
hücreleri arka barsağa kolonize olmadıklarından bu segment aganglionik kaldı (16).
Tüm bu çalışmalar nöral krest hücrelerinin migrasyonlarını tamamladıktan sonra,
proliferasyon, diferansiyasyon ve sağ kalımlarında bu hücrelere ait otolog faktörlerin ve
mikroçevrenin de rol oynadığını göstermiştir. Sinir hücreleri uygun yerlerine kadar ulaşsalar bile
gelişememekte ya da yaşayamamaktadırlar.
Bazı vakalarda enfeksiyonlar, özellikle Sitomegalovirüs (CMV) etiyopatogenezden sorumlu
tutulmuştur (17). Bazı araştırmacılar geçici bir süre için gelişen iskemi sonucu nöral hasarlanma
üzerinde durmaktadırlar (18). Ancak bu araştırmacıların hipotezlerini dayandırdıkları
“Fibromüsküler Displazi” insidansının hasta yaşı büyüdükçe artması, bu damar değişikliklerinin
ikincil olaylar olduğunu düşündürmektedir.
Ayrıca HH’ nda asetilkolin depolayan sinaptik veziküller mukozada artarken nöromüsküler
kavşakta normalin yarısı kadar saptanmakta, düz kasların gevşemesini sağlayan nitrik oksit varlığı
gösterilememektedir.(19) Moleküler tekniklerin gündeme gelmesi ile ivme kazanan patogeneze ait
çalışmalar henüz hastalığın ortaya çıkış mekanizmasını tam olarak aydınlatamamıştır.
HİSTO-PATOLOJİ
Enterik sinir sisteminde iki ganglionik pleksus bulunur. Daha büyük olan myenterik pleksus
(Auerbach), vagal parasempatik sinirden orijin alır, muskülaris eksternanın sirküler ve longitudinal
kas tabakaları arasında yer alır ve barsak motilitesini ve enzim salınımını kontrol eder. Daha küçük
olan submukozal pleksus ( Meissner) ise myenterik pleksusun motor nöronları ile bağlantıya
sahiptir ve subepitelyal pleksusu kontrol eder. Subepitelyal pleksus myoepitel hücrelere motor
uyarılar göndererek epitelyal kript hücrelerinden barsak lümenine sekresyonu sağlayan, lamina
propriada yer alan bir yapıdır. Perivasküler sempatik input, myenterik ve submukozal pleksuslar ile
ilişki içindedir. ( şekil2)
8
ŞEKİL 2 (20) : Enterik sinir sisteminin histolojisi
Myenterik ve submukozal pleksuslar arasındaki ilişkiyi interstisiyel kajal hücreleri (IKH)
sağlar. IKH barsak duvarında nöronal iletimi sağlayan yavaş dalga akımlarını üreten pacemaker
hücreleridir. IKH kendilerine has elektron mikroskopik görüntülerinden veya yüzey tirozin kinaz
reseptörlerinin (c-Kit) imunohistokimyasal olarak gösterilmesiyle tanınırlar.
Mezenkimal IKH prekürsörleri c-Kit reseptörü taşırlar ve diferansiyasyonları için sinir ya
da düz kas hücrelerinde bulunan kit ligand (KL)’ a ihtiyaç duyarlar. Bu KL’ ın etkisiyle IKH
progenitörleri ya myenterik IKH (IKHmy)’ ne, ya da musküler IKH (IKHmus)’ ne farklılaşırlar
(21,22). Sinir ya da düz kas hücrelerinin KL’ ları ile etkileşime giremeyen mezenkimal progenitör
9
hücreler abortif bir yol izleyerek alelade düz kas hücrelerine dönüşürler, bunlar c-kit (-) tirler.
(Şekil 3)
ŞEKİL 3: Myenterik ve musküler IKH’ lerinin KL bağımlı diferansiyasyonu. (21)
IKHmy, myenterik pleksusda buluna nöronların çevresinde yoğunlaşırlar, multiple proseslere sahip,
kalın sitoplazmalı, iğsi nükleuslu hücrelerdir. IKHmus düz kas lifleri arasında ve iç sirküler kas
tabakasının luminal kısmında bulunurlar, düz kas hücreleri ile sıkı ilişki içinde olan bipolar iğsi
hücrelerdir ( Şekil 4)
10
HH’ ında ışık mikroskobunda görülen patoloji, myenterik sinir pleksusunda ganglion
hücrelerinin bulunmaması; bunun yerine kalın ve yoğun sinir liflerinin mevcudiyetidir. Yapılan
kontrollü bir çalışmada sinir lifi yoğunluğu normal ganglionik kolonlarda 27,5 sinir/10 mm² iken
aganglionik kolonda 83,5 sinir/10 mm² olarak ölçülmüştür (24).
Aganglionozise kajal hücre anomalilerinin eşlik edip etmediği henüz kesinlik kazanmasa da
en azından normal kolonda submukozal alanda kriptler çevresinde görülen nöronal ağın HH’ nda
bulunmadığı; bunun yerine kalın sinir liflerinin var olduğu ortaya konuldu (25).
11
ŞEKİL 4: Kajal hücrelerinin anti-
Kit Antikor ile boyanmış
görüntüleri. A: Mide fundusunda
sirküler(oklar) ve longitudinal (ok
başları) arasında kas liflerine
paralel uzanan IKHmus. B: Mide
antrumunda IKHmus (oklar),
IKHmy (ok başları). C: İnce barsak
da IKHmy (ok başları), myenterik
pleksusda IKHmy. D: proksimal
kolondaki IKHmy ve IKHmus (23)
KLİNİK
Klinikte HH yeni doğan döneminde veya hayatın ilk aylarında mekonyum çıkışının
gecikmesi, distal barsak obstüksiyonu, abdominal distansyon, konstipasyon ya da enterokolitle
karşımıza çıkar. Daha büyük yaşlarda ve hatta erişkin çağda kronik konstipasyonla kliniğe gelen
vakalar, fonksiyonel konstipasyondan ayırt edilmelidir. HH’ da enterokolit en önemli, sık görülen
ve hızlı ilerleyebilen komplikasyondur. İlk başvuruda aganglionozis üzerine binen nekrotizan kolit
tablosu gerek klinik gerek patolojik tanıda zorluklara neden olabilir.
Hirschsprung Hastalığının insidansı 1/5000-10000 canlı doğum olarak bildirilmektedir. Pek
çok olgu sporadiktir ancak %10 oranında ailevi olarak da görülebilmektedir. Uzun segment HH’ da
ve Total Kolonik Aganglionozis’ de ailevi olma olasılığı daha yüksektir. Kız ve erkeklerde
görülme sıklığı tutulan segment uzunluğuna göre farklılıklar göstermektedir. Kısa segment (klasik)
HH’da E/K oranı 3-4/1 iken total kolonik aganglionoziste E/K = 1/1 dir. (6)
Tutulan barsak segmentinin uzunluğuna göre HH şu şekilde sınıflandırılmaktadır(26):
1) Çok kısa segment ( anorektal bölge) - %10
2) Kısa segment (distal sigmoid kolon) - % 80-90
3) Uzun segment ( proksimal kolona dek uzanabilen)
4) Total kolonik aganglionozis ( Zeulzer-Wilson Sendromu) - %6-15
5) Total kolonik aganglionozis ile birlikte ince barsağın bir kısmının tutulumu
6) Total intestinal agaglionozis
Varlığı tartışmalı bir grup da “Odaksal ( zonal) Aganglionozis” dir.
12
TANI
Tanı basamaklarının ilki klasik olgularda baryum enama ile dar, dilate ve aradaki
transizyonel zonun görülmesidir. Yeni doğanlarda ve infantlarla bu klasik radyolojik görüntü elde
edilemeyeceğinden gerekli hallerde anal monometri çalışmaları yapılabilir.
Kesin tanı tam kat rektal dokuda myenterik pleksus kesitlerinde ganglion hücrelerinin
görülmemesi ve hipertrofik sinir liflerinin bu bulguya eşlik etmesi ile konur. (1) Biopsi genellikle
dentat çizginin 1-2 cm. üzerinden alınmalıdır. Daha aşağıdan alınan biyopsiler yanlış pozitif
sonuçlara neden olabilir, çünkü bu bölgede ganglion hücreleri anatomik olarak bulunmazlar.
Biyopside en sık kullanılan yöntem mukoza ve submukozayı örnekleyen suction biyopsidir. Pek
çok patoloğa göre suction biopside ganglion hücresinin görülmesi tanıyı destekler ancak kesin tanı
için yeterli değildir. Bu yüzden suction biyopsilerden kesin tanı sağlanabilecek bir yöntem olan
Asetilkolinesteraz ( AchE) boyası her geçen gün yaygınlaşmaktadır. Aganglionik segmentte
muskülaris mukozada artmış, kaba, kalınlaşmış düzensiz kolinerjik sinir ağı izlenir. AchE
sayesinde yüzeyel biopsilerde Lamina Propria içindeki düzensiz olarak (+) boyanan sinirlerin
gösterilmesiyle tanı konulabilmektedir. Ancak bu teknik sadece taze donmuş materyalde
kullanılabildiğinden bazı uygulama zorluklarıyla karşılaşılmaktadır.
TEDAVİ
13
HH’ nın kesin tedavisi etkilenen barsak segmentinin çıkarılması ve inervasyonu normal
barsak segmentinin anal sfinkterin hemen üzerine indirilerek anastomoz yapılmasıdır. Bu amaçla
Swenson, Duhamel ve Soave gibi değişik cerrahi teknikler kullanılmaktadır.
Tüm cerrahi tekniklerde tekrarlama riski vardır. Tekrarlama oranları klasik HH’ da
erkeklerde 1/20, kızlarda 1/100; uzun segment HH’ da ise cinsiyet gözetilmeksizin 1/10 dur (6).
Cerrahi sonrası bulguların tekrarlaması yetersiz cerrahi prosedüre bağlı olabileceği gibi barsak
fonksiyonlarında bozukluğa neden olabilecek, aganglionozis dışında HH’ a eşlik etmesi muhtemel
başka moleküler histokimyasal ya da histopatolojik bozukluklar nedeniyle de olabilir.
GENETİK
1944 yılında 10. kromozomda yer alan, tirozin kinaz reseptörünü kodlayan ret proto-
onkojenindeki mutasyonların HH ile ve Multiple Endokrin Neoplazi Tip II ile ilişkili olduğu ortaya
koyulmuştur (27). Aynı yıl 12. kromozomda ailevi HH ile ilişkili ikinci bir gen haritalandırılmıştır
(28). Pek çok vakada HH bağımsız konjenital bir anomali olmasına rağmen en sık olarak (% 10)
Down Sendromu, konjenital kalp hastalıkları, Genitoüriner anomaliler, Waanderburg Sendromu,
konjenital sağırlık da HH’ a eşlik edebilir. HH’ nda ret proto-onkojen mutasyonu %20 dolayında
tahmin edilmektedir. Ret proto-onkojeninin exon 10’unda yerleşen sistein kalıntısının mutasyonu
sonucu meydana gelen MEN2A veya Familial Medüller Tiroid Karsinomu ise mutasyonlu HH’
larının %5’ inde görülmektedir(29).
14
Ret reseptörüne bağlanan ilk ligand glial hücre serisinden gelişen nörotropik faktördür
(GDNF). Distal aganglionik segmentte GDNF ekspresyonunun azlığı HH’ nın patogenezinde
önemli bir ko-faktör olabilir. (10)
Ret mutasyonlarının HH’ nda az oranda görülmesi başka mutasyonların da var olabileceğini
de düşündürmüştür. Ancak devam eden çalışmalarda bulunan 5 farklı HH geni (Endotelin 3
(EDN3), Endotelin B reseptör gen (EDNRB), GDNF, ECE1 ve Sry ilişkili transkripsiyon faktörü
(SOX10)) HH vakalarının sadece %1-5’ inde (+) dir. (10)
15
MATERYAL VE METOD
1997-2005 yılları arasında Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Patoloji Laboratuarına
gönderilen , Duhamel operasyonu uygulanmış 11 HH’ sı çalışma grubu olarak; 2004-2005
yıllarında gönderilen 7 kolorektal karsinom vakasının karsinomdan uzak alandan yapılan
örneklemeleri normal kontrol grubu olarak; 2004 yılında gelen 7 otopsi vakasının kolonal
örneklemeleri otopsi kontrol grubu olarak seçildi. Çalışma grubundaki vakaların yaş ortalaması
22,75 aydı ( 3ay- 6 yaş). Normal kontrol grubunda ortalama yaş 62( 44-75) iken otopsi kontrol
grubunda 27.5 hafta(23-30 hafta) idi. Otopsi vakaların gastrointestinal sistemlerinde anomalisi
olmayan olgulardan seçildi. Tüm olgulara ölümü takiben 48 saat içerisinde otopsi yapılmıştı.
Duhamel operasyon materyallerinin ganglionik ve aganglionik segmentlerinden alınan çok
sayıda örneğin H&E ile boyalı arşiv preparatları yeniden incelendi. Olguların 7 tanesi özel
haritalandırma sistemiyle ganglionik- transizyonel- aganglionik zonların tümü bir uçtan diğer uca
alan atlamadan görülebilecek şekilde takibe alındı. Diğer 4 olgu immunohistokimyasal ve
histopatolojik incelemeye uygun çok sayıda sinir kesiti içeren, tam kat değerlendirilebilen ve
fiksasyon kusuru olmayan olgulardan seçildi. Çalışma grubundaki 11 olgu için birer adet
ganglionik, birer adet aganglionik blok belirlendi. Normal kontrol grubundaki olguların tümör dışı
alanından alınan tam kat kesitlerden pleksus yoğunluğu fazla, fiksasyon kusuru olmayanlarından
birer blok seçildi. Otopsi kontrol grubuna ise fiksasyon kusuru olmayan, histopatolojik ve
immunohistokimyasal çalışmaya uygun 7 olgudan birer blok alındı.
16
İMMÜNOHİSTOKİMYA
Ganglionik gruptaki 11, aganglionik gruptaki 11, normal kontrol grubundaki 7 ve otopsi
grubundaki 7 blok immunohistokimyasal boya çalışması için seçildi. Seçilen tüm parafin
bloklardan 3-5 μ kalınlığında, 2 ayrı immunohistokimyasal belirleyici çalışmak üzere ikişer kesit
adeziv (polilizin) kaplı lamlara alındı. Deparafinizasyon için 70 ˚C’ lık etüvde 30 dakika
bekletildikten sonra 2 defa 5 dakika süre ile ksilene alındı. Bunu takiben 2 defa 5 dakika %96’ lık
etanol, takiben 3’ er dakika %90, %80, %70’ lik etanolde bekletildikten sonra distile su ile yıkandı.
Dokudaki endojen peroksidaz aktivitesini kaldırmak amacıyla kesitler, % 10’ luk hidrojen
peroksit-metanol solüsyonunda 20 dakika bekletildi. Distile su ile yıkandıktan sonra formol
fiksasyonunu ekarte etmek amacıyla bcl-2 çalışılacak kesitler % 10’ luk sitrat buffer (Ph=6)
içerisinde; c-kit çalışılacak kesitler EDTA solüsyonlarında 4’er kez 5’ er dakika mikrodalga fırın
içerisinde ısıtıldı. Aralarda buharlaşarak eksilen solüsyonlar distile su ile tamamlandı. 30 dakika
oda sıcaklığında soğumaya bırakıldı. Distile su ile yıkandıktan sonra 3 defa 2 dakika süreyle PBS
(fosfat buffer solüsyonu) ile yıkandı, nemli inkübasyon kutusunda 5 dakika blok solüsyonu
(Zymed ultra blok) ile muamele edildi. Blok solüsyonunun fazlası döküldükten sonra yıkama
yapılmadan primer antikor olarak c-kit (Polyclonal Rabit Anti-human CD117, c-kit, konsantre
(1:400), Dako Cytomation) veya bcl-2 ( bcl-2 alpha Ab-1 (100/D5), konsantre (1:100),
Neomarkers) damlatıldı. oda sıcaklığında bir gece (16 saat) bekletildi. Kesitler 3 defa 2’ şer dakika
PBS ile yıkandı. 30’ ar dakika streptavidin ve peroksidazla muamele edildikten sonra 3 defa 2’ şer
dakika PBS ile yıkandı. ACE Chromogen (Zymed) damlatılıp 30 dakika beklendikten sonra distile
suya alındı. Harris hematoksilen ile 2 dakika boyandıktan sonra musluk suyunda yıkandı. Çeşme
17
suyuyla 30 saniye morartıldı. Distile su ile yıkandıktan sonra ACE Chromogen ile uyumlu kapatma
maddesi (Ultramount, Labvision) ile kapatıldı.
KAJAL HÜCRELERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Barsak kesitleri hastaların klinik bilgileri bilinmeksizin Olympus CX31 ışık mikroskobu
kullanılarak değerlendirildi. x40 ( x4 objektif lens, x10 oküler lens ) ve x10 ( x10 objektif lens, x10
oküler lens) büyütmelerde auerbach pleksusunun olduğu bölge tespit edildi. Bu alan x400 ( x40
objektif lens, x10 oküler lens) ile incelendi. Ardışık 10 büyük büyütme sahası (x400) içinde kalan
pleksuslar çevresindeki morfolojik olarak kajal hücreleri ile uyumlu, c-Kit ile pozitif boyanan
hücreler sayıldı.
İntramusküler ve iç sirküler tabakanın iç yüzünde bulunan kajal hücreleri sayıma dahil
edilmedi. Mast hücreleri ve pleksuslar içindeki ganglion hücrelerinin c-Kit pozitif boyandığı
görüldü, morfolojik olarak kajal hücresiyle uyumlu olmayan bu tür pozitif boyanmalar sayıma
katılmadı. Sitoplazmaları pozitif boyanan hücrelerin nükleusları sayıldı, nükleusu seçilemeyen
sitoplazmik boyanmalar sayıma dahil edilmedi.
APOPTOZUN BELİRLENMESİ
Barsak kesitleri hastaların klinik bilgileri bilinmeksizin Olympus CX31 ışık mikroskobu
kullanılarak x40 (x4 objektif lens, x10 oküler lens) ve x100 ( x10 objektif lens, x10 oküler lens)
18
büyütmede auerbach pleksusunun olduğu bölge tespit edildi. Bu alan x400 ( x40 objektif lens, x10
oküler lens) ile incelendi. Ardışık büyük büyütme sahaları (x400) boyunca pleksuslar içinde kalan
200 (değerlendirmenin daha zor yapılabildiği olgularda 300 veya 400) nöronal hücre sayıldı ve
sayımların ortalaması % boyanma olarak belirtildi.
İSTATİSTİKSEL DEĞERLENDİRME
Verilerin değerlendirilmesinde SPSS for windows 10.0 istatistik paket programı kullanıldı.
Karşılaştırmalarda Kruskal Wallis ve Mann Whitney u testleri kullanıldı. P<0.05 anlamlı kabul
edildi.
19
BULGULAR
C-kit Bcl-2 (%)
G1 16 62
G2 13 50
G3 8 50
G4 25 76
G5 31 73
G6 13 70
G7 14 76
G8 12 61
G9 21 78
G10 14 63
G11 12 74
AG1 12 38
AG2 14 63
AG3 24 54
AG4 11 80
AG5 12 63
AG6 8 69
AG7 15 62
AG8 4 69
AG9 15 62
AG10 22 64
AG11 19 88
c-kit Bcl-2
N1 19 64
20
N2 7 66
N3 14 77
N4 16 42
N5 4 67
N6 4 58
N7 8 70
O1 21 72
O2 5 18
O3 7 30
O4 6 66
O5 8 53
O6 32 72
O7 9 74
Tüm olguların yapılan sayımlarının dökümü
21
Mean Std. Deviation p
C-kitGanglionik grup 16,27 6,72 Aganglionik grup 14,18 5,86 Normal grup 10,29 6,02 Otopsi grubu 12,57 10,11 0,260
Bcl-2 (%) Ganglionik grup 66,64 10,15 Aganglionik grup 64,73 12,89 Normal grup 63,43 11,07 Otopsi grubu 55,00 22,58 0,833
Gruplar arasında C-kit ortalama değerleri bakımından istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık yoktur.p>0.05
Gruplar arasında bcl-2 % ortalama değerleri bakımından istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık yoktur.p>0.05
Ganglionik grup Aganglionik grup
Ortalama SS Ortalama SS p
C-kit 16,27 6,72 14,18 5,86 0,562
Bcl-2 (%) 66,64 10,15 64,73 12,89 0,748
Gruplar arasında C-kit ortalama değerleri bakımından istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık yoktur.p>0.05
22
Gruplar arasında bcl-2 % ortalama değerleri bakımından istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık yoktur.p>0.05
Ganglionik grup Normal grup
Ortalama SS Ortalama SS p
C-kit 16,27 6,72 10,29 6,02 0,133
Bcl-2 (%) 66,64 10,15 63,43 11,07 0,596
Gruplar arasında C-kit ortalama değerleri bakımından istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık yoktur.p>0.05
Gruplar arasında bcl-2 % ortalama değerleri bakımından istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık yoktur.p>0.05
Ganglionik grup Otopsi grubu
Ortalama SS Ortalama SS p
C-kit 16,27 6,72 12,57 10,11 0,126
Bcl-2 (%) 66,64 10,15 55,00 22,58 0,285
Gruplar arasında C-kit ortalama değerleri bakımından istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık yoktur.p>0.05
Gruplar arasında bcl-2 % ortalama değerleri bakımından istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık yoktur.p>0.05
23
Aganglionik grup Normal grup
Ortalama SS Ortalama SS p
C-kit 16,27 6,72 10,29 6,02 0,246
Bcl-2 (%) 64,73 10,15 63,43 11,07 0,791
Gruplar arasında C-kit ortalama değerleri bakımından istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık yoktur.p>0.05
Gruplar arasında bcl-2 % ortalama değerleri bakımından istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık yoktur.p>0.05
Aganglionik grup Otopsi grubu
Ortalama SS Ortalama SS p
C-kit 14,18 5,86 12,57 10,11 0,285
Bcl-2 (%) 64,73 12,89 55,00 22,58 0,791
Gruplar arasında C-kit ortalama değerleri bakımından istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık yoktur.p>0.05
Gruplar arasında bcl-2 % ortalama değerleri bakımından istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık yoktur.p>0.05
24
Normal grup Otopsi grubu
Ortalama SS Ortalama SS p
C-kit 10,29 6,02 12,57 10,11 0,710
Bcl-2 (%) 63,43 11,07 55,00 22,58 0,805
Gruplar arasında C-kit ortalama değerleri bakımından istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık yoktur.p>0.05
Gruplar arasında bcl-2 % ortalama değerleri bakımından istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık yoktur.p>0.05
TARTIŞMA
25
Otopsi grubuNormal grup
Aganglionik grupGanglionik grup
Bcl-2(%)
100
80
60
40
20
0
Hirschsprung Hastalığı 18. yy’ dan beri bilinen, etyolojisi ve tedavi modaliteleri yaklaşık
bir asır önce ortaya konmuş bir hastalıktır. Zaman içerisinde gelişen ameliyat tekniklerinin
uygulanmasına rağmen cerrahi tedaviden sonra barsak motilite bozukluğunun değişik serilerde %
30-45 oranında devam etmesi (30, 31) HH’ larının inervasyonu bozuk, etkilenmiş barsak
segmentlerinin dışında başka bazı anomalilere sahip olduklarını düşündürmektedir. Cerrahi sonrası
kalan barsak segmentinde histopatolojik olarak ganglion hücreleri gösterilmesine rağmen
hastaların hiç de azımsanmayacak bir kısmında şikayetler devam etmektedir.
HH patofizyolojisinde en çok kabul gören nöral krest hücrelerinde migrasyon kusuru
olduğu teorisi yetersiz bulunmuş ve başka migrasyon yollarının var olup olmadığını ya da
26
Otopsi grubuNormal grup
Aganglionik grupGanglionik grup
C-kit
40
30
20
10
0
motiliteyi sağlayan başka mekanizmalarda bozukluk olup olmadığını araştırılmıştır. Bu
araştırmalar sırasında en çok öne çıkan fikirler nöral krest hücrelerinin migrasyonlarını
tamamladıktan sonra nihai lokalizasyonlarında uygun olmayan mikroçevre veya başka nedenlerden
dolayı apoptoza gittikleri ya da ganglion hücreleriyle düz kas hücreleri arasında iletiyi sağlayan
kajal hücrelerinde de defekt olduğudur.
Çalışmamızda, öne çıkan bu fikirleri sınamak amacıyla Myenterik pleksusdaki apoptoz
oranlarını ve bu alandaki kajal hücre yoğunluğu değerlendirilmiştir. Apoptozu değerlendirmek
amacıyla folliküler lenfomada t (14;18) kromozom translokasyonunu araştırırken tanımlanmış bir
proto-onkojen olan B-cell leukemia/lymphoma-2 (bcl-2)’ yi, immunohistokimyasal belirleyici
olarak kullanılmıştır. Bcl-2 iç mitokondrial membranda yer alan, hücre gelişimi, matürasyonu ve
diferansiyasyonunda görevli bir gendir. Bunun ötesinde bcl-2 programlı hücre ölümünü (apoptozis)
bloke etme fonksiyonunu henüz tam olarak açıklanamamış bir mekanizmayla yerine getirir (32).
Normal sinir sisteminin gelişimi sırasında tüm nöronların %20- 80’ inin kaybına neden
olacak oranda apoptozis görülür. Gelişimi sırasında sinir sisteminde yüksek oranda bcl-2 pozitifliği
görülür. Ancak santral sinir sisteminde pozitiflik oranı yaşla birlikte giderek azalırken periferik
sinir sisteminde pozitiflik oranı sabit kalır. Bu da bize periferik sinir sisteminde bcl-2’ nin hücre
sağ kalımında daha fazla fonksiyona sahip olduğunu göstermektedir (33). Pachnis ve ark. enterik
sinir sisteminin gelişiminde programlı hücre ölümünü araştırmak için mide kardiasından itibaren
aganglionik olan RET mutasyonlu fare embryolarını kullanmışlardır. Enterik sinir sistemi
prekürsörlerinin büyük bir kısmının ön barsağa girdikten sonra apoptozise uğradıklarını ortaya
koymuşlardır. (34).
27
Bcl-2 yardımıyla HH’ larının aganglionik segmentleri ile ganglionik segmentleri arasında
ve normal erişkin ve otopsi kolonlarıyla karşılaştırıldığında apoptoz oranları arasında fark olup
olmadığını ortaya koymayı amaçladık. Öne sürülen ganglion hücrelerinin uygun olmayan
mikroçevre nedeniyle apoptoza gittiği hipotezi doğruysa aganglionik segmentlerde daha az oranda
bcl-2 pozitifliği görmemiz gerektiğini düşündük.
Kajal hücre yoğunluğunu değerlendirmek amacıyla son dekadda önem kazanan,
transmembran tirosin kinaz reseptörü olan c-kit (CD117) immunohistokimyasal boyası
kullanılmıştır. c-kit mast hücre büyüme faktör reseptörü olarak hareket eden kök hücre faktörü ya
da kit ligand olarak da bilinen bir moleküldür. Tip III reseptör kinaz ailesine dahil olan c-kit,
interstisiyel kajal hücrelerinde pozitif olduğu gibi öncelikle mast hücrelerinde olmak üzere
hematopoetik hücrelerde, germ hücrelerinde, meme duktus epitelinde, melanositlerde ve pek çok
tümörde de pozitiftir (35).
Bu çalışmada 1997-2005 yılları arasında Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Patoloji
Laboratuarına gönderilen , Duhamel operasyonu uygulanmış 11 Hirschsprung Hastası çalışma
grubu içinde; 2004-2005 yıllarında gönderilen 7 kolorektal karsinom arşiv vakasının karsinomdan
uzak alandan yapılan örneklemeleri normal kontrol grubu içinde; 2004 yılında gelen 7 otopsi arşiv
vakasının kolonal örneklemeleri otopsi kontrol grubu olarak incelendi. HH olan vakaların 7 tanesi
prospektif olarak ele alındı, operasyon materyalleri haritalanarak takibe alındı ve sinir kesitlerinin
en yoğun olduğu alanlara ait bloklar çalışmaya alındı. HH vakalarının 4 tanesi ise retrospektif
olarak en bol örnekleme yapılmış arşiv vakalarından en yoğun sinir kesiti içeren bloklardan seçildi.
Seçilen bloklara bcl-2 ve c-kit immunohistokimyasal boyaları uygulandı, x40 büyütmede sinir
yoğunluğunun fazla olduğu alanlar belirlenerek x400 büyütmede boyanan hücreler sayıldı.
28
C-kit ile boyanan normal kolon kesitlerinde muskülaris propria (MP)’ da düz kas hücreleri
arasında ve myenterik pleksus çevresinde ( Resim 1,2,3) kajal hücre morfolojisine sahip
hücrelerde; myenterik pleksus içindeki ganglion hücrelerinde (Resim 4,5); fokal alanlarda
seçilebilen submukozal sinir pleksusunda nadir görülen ganglion hücrelerinde ve kajal morfolojili
hücrlerde; mukozada, lamina propria (LP)’ da, submukozal alanda, muskülaris propriada ve
serozada yaygın olarak izlanen mast hücrelerinde (Resim 6) ve bazı damar yapılarının
myoepitellerinde c-kit ile (+) boyanma görüldü. Değerlendirmeye alınan myenterik pleksus’ un
yakın çevresinde 10 BB’ de (x400) ortalama 10.3 kajal hücresi sayıldı.
c-kit ile boyanan otopsi kesitlerinde myenterik pleksusda matür ganglion hücreleri
görülmedi ( Resim 7,8), MP’ da kajal hücreleri seyrek olarak görüldü, mast hücrelerinde normal’ e
göre sayıca azalma izlendi, 3 vakada serozadaki ganglion hücreleri içeren sinir pleksuslarında
matür ganglion hücrelerinde ve sinir aksonlarında (+) boyanma görüldü. Myenterik Pleksus
çevresinde kajal hücrelerinin ( Resim 9,10) sayısı ortalama 12.57 olup normal grupla arasında
istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı. (p>0.05)
c-kit ile boyanan HH’nın ganglionik kesitlerinde gerek mast hücrelerinde ve gerekse kajal
hücrelerinin dağılımında ve yoğunluğunda normale göre farklılık görülmedi. Ancak 7 numaralı
vakada serozal damarların myo-epitellerinde oldukça yoğun boyanma görüldü, bu vakanın bu
boyanmayı açıklayabilecek diğer vakalardan ayırt edici klinik bir özelliği yoktu. Myenterik Pleksus
çevresinde kajal hücrelerinin ( Resim 11,12,13 ) sayısı ortalama 16.27 olup normalden ve otopsi
grubundan istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı (p>0,05)
c-kit ile boyanan HH’ nın aganglionik kesitlerinde c-kit ile boyanan ganglion hücreleri
görülmedi. Mast hücre sayı ve dağılımında, MP, Myenterik Pleksus ve submukozal pleksus’ daki
29
kajal hücre yoğunluğunda normalden fark görülmedi ancak kajal hücre sitoplazmalarının HH’nın
aganglionik kısımlarında normalden daha dar ve dendritik uzantılarının daha az yoğun olduğu
görüldü. 7 numaralı vakanın serozasında C-kit ile kuvvetle boyanan damar myo-epitelleri
aganglionik kesitlerinde de aynı şekilde görüldü. Myenterik pleksus çevresinde kajal hücrelerinin (
Resim 14,15,16) sayısı ortalama 14.18 olup normal grupla, otopsi grubuyla ve ganglionik grupla
arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı. (p>0.05)
bcl-2 ile boyanan normal kolon kesitlerinde yüzey kript epitellerinde, LP’ da, intramukozal
lenfoid folliküllerde, submukozal alanda, MP’ da ve myenterik pleksusda boyanma görüldü.
Myenterik pleksus içinde sayılan sinir hücrelerinde (Resim 17,18) ortalama % 63.43 oranında (+)
boyanma görüldü.
bcl-2 ile boyanan otopsi kesitlerinde mukozada ve myenterik pleksusda daha az oranda (+)
boyanmış hücreler görüldü; ancak myenterik pleksus içindeki (+) boyanmış hücreler (Resim 19,20)
ortalama % 55.00 oranında idi ve normal grupla arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark
bulunmadı. (p>0.05)
bcl-2 ile boyanan HH’nın ganglionik kesitlerinde bcl-2 boyanma yoğunluğu ve dağılımı
açısından normale göre bir farklılık görülmedi. Myenterik pleksus içinde sayılan sinir hücrelerinde
( Resim 21,22) ortalama % 66.64 oranında (+) boyanma görüldü ve normal ile otopsi grubuyla
arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı. (p>0.05)
bcl-2 ile boyanan HH’nın aganglionik kesitlerinde bcl-2 boyanma yoğunluğu ve dağılımı
açısından normale göre bir farklılık görülmedi. Myenterik pleksus içinde sayılan sinir hücrelerinde
30
(Resim 23,24) ortalama % 64.73 oranında (+) boyanma görüldü ve normal grupla, otopsi grubuyla
ve ganglionik grupla arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı. (p>0.05)
31
SONUÇLAR VE ÖNERİLER
1) Hirschsprung Hastalığının aganglionik segmentinde myenterik pleksus çevresindeki IKHmy
sayısında normalden, otopsiden ve ganglionik segmentten istatistiksel olarak anlamlı bir fark
bulunmamıştır. (p>0,05)
2) Aganglionik segmentteki IKHmy sayısında normalden fark olmamasına rağmen normalle
karşılaştırıldığında dendritik uzantılarında azalma ve sitoplazmasında daralma mevcuttur.
3) Hirschsprung Hastalığının aganglionik segmentinde myenterik pleksus içindeki sinir
hücrelerinde apopitoz oranları normalden, in utero dönemden ve ganglionik segmentten farklı
değildir (p>0,05).
Bu sonuçlarla HH’da kajal hücre sayısında herhangi bir azalmanın söz konusu olmadığı
görülmektedir. Ancak muhtemelen aganglionik segmentteki ganglion hücre yokluğuna bağlı olarak
kajal hücrelerinin diferansiyasyonu sırasında ihtiyaç duydukları Kit Ligand’ ın olmaması nedeniyle
matürasyonları eksiktir.
HH’nda aganglionik segmentteki ganglion hücrelerinin apoptozise uğradığı hipotezi bizce
geçerli değildir.
Çalışmamız sırasında ortaya çıkan ek bazı bulgular:
1) Inutero dönemde mast hücre yoğunluğu çocukluk çağı ve erişkin çağdan daha düşüktür.
2) Inutero dönemde barsak serozasındaki sinir kesitlerinde matür ganglion hücrelerinin
görülebildiği dönemde myenterik pleksusda ganglion hücreleri immatürdür.
3) c-kit tesadüfi olarak bazı damar myo-epitellerini (+) boyayabilmektedir.
4) Çalışmadan sonradan çıkarılan bir vakada myenterik pleksus ve çevresinde oldukça yoğun
oranda ( normalin ortalama 2 katı yoğunlukta ve şiddette) c-kit (+)’ liği gösteren morfolojik olarak
32
kajal hücreleriyle uyumlu boyanma görülmüştür, vakanın çalışmadan çıkarılma sebebi rocker
bottom deformitesine ve eşlik eden açıklanamayan multiple anomalilere sahip olmasıdır.
RESİMLER
33
Resim 1: Normal kolon kesitlerinde My. Plx’daki kajal hücreleri (HE x400)
Resim 2: Normal kolon kesitlerinde My.Plx’ daki kajal hücreleri ( c-kit x400)
Resim 3: Normal kolon kesitlerinde My. Plx’daki kajal hücreleri (c-kit x400)
Resim 4:Normal kolon My. Plx’nda c-kit (+)ganglion hücreleri (c-kit x400)
34
Resim 5: HH ganglionik My.Plx’nda c-kit (+)ganglion hücreleri (c-kit x100)
Resim 6: HH ganglionik My.Plx’ da c-kit ileboyanan mast hücresi. (c-kit x400)
Resim 8: Otopsi My.Plx kesitleri ( HE x400)Resim 7: Otopsi My.Plx kesitleri (HE x400)
35
Resim 9: Otopsi My. Plx’ nda c-kit (+)kajal hücreleri (c-kit x400)
Resim 10: Otopsi My. Plx’ nda c-kit (+)kajal hücreleri ( c-kit x400)
Resim 11: HH ganglionik My.Plx’nda c-kit(+) kajal hücreleri (c-kit x400)
Resim 12: HH ganglionik My.Plx’nda c-kit(+) kajal hücreleri (c-kit x400)
36
Resim 13: HH ganglionik My.Plx’nda c-kit(+) kajal hücreleri (c-kit x400)
Resim 14: HH aganglionik My.Plx’nda c-kit(+) kajal hücreleri (c-kit x400)
Resim 15: HH aganglionik My.Plx’nda c-kit(+) kajal hücreleri (c-kit x400)
Resim 16: HH aganglionik My.Plx’nda c-kit(+) kajal hücreleri (c-kit x400)
37
Resim 17: Normal kolon kesitlerinde My. Plx’daki bcl-2 boyanması (bcl-2 x400)
Resim 18: Normal kolon kesitlerinde My. Plx’daki bcl-2 boyanması (bcl-2 x400)
Resim 19: Otopsi kolon kesitlerinde My. Plx’daki bcl-2 boyanması (bcl-2 x400)
Resim 20: Otopsi kolon kesitlerinde My. Plx’daki bcl-2 boyanması (bcl-2 x400)
38
Resim 21: HH ganglionik My. Plx’ daki bcl-2boyanması (bcl-2 x400)
Resim 22: HH ganglionik My. Plx’ daki bcl-2boyanması (bcl-2 x400)
Resim 23: HH aganglionik My. Plx’ daki bcl-2 boyanması (bcl-2 x400)
Resim 24: HH aganglionik My. Plx’ daki bcl-2 boyanması (bcl-2 x400)
KAYNAKLAR
1) Oldman KT, Colombani PM, Foglia RP, Skinner MA, Principles and Practice of Pediatric
Surgery, Lippincott Williams & Wilkins, 2005: 1347-1364
2) Wester T, Olsson Y, Olsen L, Expression of bcl-2 in enteric neurons in normal human bowel
and Hirschsprung Disease, Arch Pathol Lab Medic, 1999, 123(12): 1264-1268
3) Newman CJ, Laurini LN, Lesbros Y, Reinberg O, Meyrat BJ, Interstitial cells of cajal are
normaly distributed in both ganglionated and aganglionic bowel in HD, Pediatr Surg Int, 2003,
19:662-668
4) Horisawa M, Watanabe Y, Torihashi S, Distribution of c-kit immunopositive cells in normal
human colon and in HD, J of Pediatr. Surg. 1998, 33(8): 1209-1214
5) Taguchi T, Suita S, Masumoto K, et al. Universal distribution of c-kit positive cells in
diferent types of HD. Pediatr. Surg. Int. 2003, 19:273-279
6) Heitz PU, Kommoinoth P, Biopsi diagnosis of Hirschsprung’ s Disease and related disorders.
Curr Top Pathology 1990, 81: 257-275
7) Jay V. Legacy of Harald Hirschsprung. Pediatric Develop Pathol 2001, 4: 203-204
8) Whitehouse FR, Kernohan JW.: The myenteric plexus in the congenital megacolon. Arch Int
Med. 1948; 82: 75
9) Okamoto E, Ueda T: Embryogenesis of intramural ganglia of the gut and it’s relation to
Hirschsprung’s disease. J Pediatr Surg. 1967, 2: 437-443
10) Martucciello G, Ceccherini I, Lerone M, Pathogenesis of Hirschsprung’ s disease, J. Pediatr
Surg, 2000, 35(7): 1017-1025
11) Le Dourin F, Ma T, The migration of the neural crest cells to the wall of the digestive tract in
avian embryo, J Embryol Exp Morphol. 1973, 30: 31
39
12) Peters-van der Sanden MJH, Kirby ML, Gittenberger-de Groot A, ve ark.: Ablation of various
regions within the avian vagal crest has differantial effects on ganglion formation in the for-
mid and hindgut. Dev Dyn 1993, 196: 183-194
13) Peters-van der Sanden MJH: The hindbrain neural crest and the development of the enteric
nervous system. PhD-thesis Erasmus University Rotterdam, 1994
14) Tam PK, Lister J.: Development profile of neuron-specific enolase in human gut and its
implications in Hirschsprung’s Disease: Gastroenterology 1986, 90(6): 1901-1906
15) Gershon MD, Epstein ML, Hegstrand L, Colonizatio of the chick gut by progenitors of enteric,
serotonergiccneurons:distribution, differentiation, and maturation within the gut. Dev Biol.
1980, 77(1):41-51
16) MeijersJHC, Tibboel D, Van der kamp AWM, et al: A model for aganglionozis in the chick
embryo. J Pediatr. Surg. 24: 557-561
17) Lowichik A, Weinberg AG, Eosinofilik infiltration of the enteric neural plexuses in
Hirshsprng’s disease Ped Pahol Lab Med, 1997, 17: 885-891
18) Taguchi T,Suita S,Hirata Y,Hirose R,Yamada T,Toyohara T:Abnormally shaped arteries in the
intestine of children with Hirschsprung disease: Etiological considerations Relating to
ischemic theory.J Ped Gastroenterol Nutr 1994, 18:200-204
19) Widenmann B, Riedel C, Jhon M, Ahnert-Hilger G.: Qualitative and quantitative analysis of
synapsis of Hirschsprung’s disease. Pediatr Surg Int 1998, 13:468-473
20) Gershon MD, Erde SM: The nervous system of the gut. Gastroenterology 1981, 80:1571
21) Wu JJ, Rothman TP, Gershon MD, Development of the interstitial cell of cajal: Origin, Kit
dependence and neuronal and nonneuronal sources of kit ligand, J Neurosc Reseach, 2000, 59:
34-401
22) Rolle U, Yoneda A, Solari V, Nemeth L, Puri P, Abnormalities of c-kit-positive cellular
network in isolated hypoganglionozis, J of Pediatr. Surg. 2002, 37(5): 709-714
40
23) Sean M. Ward and Kenton M. Sanders, Physiology and Pathophysiology of the Interstitial Cell
of Cajal: From Bench to Bedside I. Functional development and plasticity of interstitial cells
of Cajal networks Am J Physiol Gastrointest Liver Physiol. 2001, 281: 602-611
24) Monforte M, Gonzales GI, Rowland JM, Landing BH, Increased submucosal nevre trunk
caliber in aganglionozis. A positive and objective finding in suction biopsies and segmental
resections in HD, Arch Pathol Lab Med. 1998, 122: 731-725
25) Nemeth L, Puri P, The innervation of human bowel mucosa and its alterations in HD using a
whole- mount preparation technique, Pediatr. Surg. Int. 2000, 16: 277-281
26) Holschneider AM, Meier-Ruge W, Ure BM. Hirschsprung’ s Disease and allied disorders- A
review. Eur J Pediatr. Surgery 1994, 4: 260-266
27) Edery P, Lyonnet S, Mulligan LM. Mutations of the RET protooncogene in HD. Nature
1994, 367:378-380
28) Puffenberg EG, Kauffman ER, Bolk S, et al. Identify by descent and association mapping of a
recessive gene for HD on human chromosome 13q22.Hum Mol Genet 1994, 3:1217- 1225
29) Martucciello G, Holschneider AM, Updata on basic research on Hirschsprung’ s disease. Eur.
J. Pediatr Surg, 1998, 8: 131-132
30) Schulten D, Holschneider AM, Meier-Ruge W, Proksimal segment histology of resected
bowel in Hirschsprung Disease predicts postoperative bowel function. Eur J Pediatr. Surg.
2000, 10: 378-381
31) Ure BM, Holschneider AM, Meier-Ruge W, Neuronal intestinal malformations: a retro and
prospective study on 203 patients. Eur J Pediatr. Surg. 1993, 4: 279-286
32) Hockenberry D, Nunez G, Milliman C, Schreiber RD, Korsmeyer SJ, bcl-2 is an iner
mitochondrial membrane protein that blocks programmed cell death. Nature, 1990, 348:334-
336
41
33) Merry DE, Veis DJ, Hickey WF, Korsmeyer SJ. Bcl-2 protein expression is widespread in the
developing nervous system and retained in the adult PNS. Development, 1994, 120: 301-311
34) Pachnis V, Durbec P, Taraviras S, Grigoriou M, Natajaran D, Neuronal injury, repair and
adaptation in the GI tract III: role of the RET signal transduction pathway in development of
the mamalian enteric nervous system. Am J Physiol 1998, 275: 183-186
35) Went PT, Dirnhofer S, Bundi M, Prevalence of KIT expression in human tumors, J. Clin.
Onc. 2004, 22: 4514-4522
42