40
1 www.hosgorkulliyesi.org YIL : 2 SAYI : 3 MAYIS 2012

Hoşgör Bülteni 3. Sayı

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

1www.hosgorkulliyesi.org

YIL : 2 SAYI : 3 MAYIS 2012

Page 2: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

2

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

A4 genel dergi ilani.pdf 1 19.10.2011 00:03

Page 3: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah celle celâlûhû’ye, salât ve selam; yaratılışımızın vesilesi, hidayet güneşimiz Rasûllerin en şereflisi Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v)’e, O’nun Ehl-i beytine, âline ve ashabına olsun!

Öncelikle hazırlanan Hoşgör bültenimizin 3. sayısının hayırlara vesile olmasını Cenabı Allah’tan temenni ediyorum. 3. sayımızın konusunu “Kur’ânın Muhafazasında Yetişen Dindar Nesiller” olarak belirledik.

Yaz okulu haline gelen Hoşgör Kurân Kurslarımızın hemşehrilerimiz tarafından büyük bir teveccühe sahip olduğunu görüyoruz. Yaz Kur’ân Kursları, öğretici ve öğrenen açısından iyi bir fırsat ve imkândır. Toplumumuz da Kur’ân-ı Kerim okumayı bilenlerin çoğu ilk defa Kur’ân okumayı yaz kurslarında öğrenmişlerdir. Bizlere birer emanet olan yavrularımızın ellerinden tutup bizzat hocasına götürmeli ve derslerini takip etmeliyiz. Böylece Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in müjdesine kavuşmuş olalım. “Kim Kur’ânı okur ve onun içindekiyle amel ederse kıyamet günü o kimsenin anne ve babasına, ışığı dünya evlerine gelen güneş ışığından daha parlak bir taç giydirilir.” (Ebû Dâvûd, Salat, 349) buyurmuştur.

Çocuklarımızın bir çoğu ilk defa camiye ve cemaate gelmekte, cemaatle namaz kılmakta, camide minber, mihrap, kürsü, müezzin mahfili, minare gibi caminin bölümlerini daha yakından tanımaktadırlar. Öğrencilerimizin tatil haklarını keserek yaz kur’ân kursuna geldiklerinin bilinci içerisinde olmaya gayret göstererek, öğrencilerin ders göreceği mekanları temiz ve düzenli olarak hazırlamaya çalışıyoruz. Öğrencilerimize İslam dinini sevdirmeyi, Kur’ân-ı Kerim’i tecvid kurallarına uygun olarak öğretmeyi ve Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v)’i tanıtmayı, O’nun alemlere rahmet ve affedici yönünü göstermeyi ve eğitim modelini uygulamaya çalışıyoruz.

Unutmayalım ki! Yavrularımızın dünya hayatlarını kazanmalarını düşündüğümüz kadar, kamil bir mü’min olmalarını ve ahiretteki ebedi mutluluğu kazanmalarını da düşünmek zorundayız.

Yaz Kur’ân Kursu’nda vazife alacak hocalarımıza tavsiyemiz, yüzümüzden gülümsememizi ve sıcak ilgimizi hiçbir veliden ve öğrencimizden esirgemeyelim. Caminin ve sınıfın kapısından girerken güler yüzle ve neşeyle girelim. “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız, sevdiriniz, nefret ettirmeyiniz.”(Ahmed b. Hanbel, I, 239.) hadisi şerifini unutmayalım. Bizi gören öğrencilerimiz, yüzümüzdeki neşeyi fark etsinler, bizi sevsinler ve sevinsinler.

Bu vesile ile Hoşgör Kur’ân Kurslarımızda Yaz Kursunda görev alan hocalarımıza ve çalışanlarına, kurslarımıza çocuklarını göndererek bizi onurlandıran velilere teşekkür ediyorum.

Rabbimizden bültenimize bereket diliyorum, bizlere de Kur’ân’ın terbiyesinde yetişen nesillere daima hizmet etmeyi nasip etmesini niyaz ediyorum.

TAKDİM

BÜLTEN 2012

Abdullah BAYRAMYönetim Kurulu Başkan Yrd.

3www.hosgorkulliyesi.org

Page 4: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

Kur’ân’ın Temel MaksatlarıProf. Dr. Ali BAKKAL Gaziantep İl Müftüsü

Tatilde Kur’ân Eğitimi ve Aileler

İlhamını Kur’ândan Alan GençlerYahya POLAT Şahinbey İlçe Müftüsü

Kur’ânın Muhafazası içinYetişen Dindar Nesiller

Bir YazProgramı Projesi

Cami Çocuk Buluşması

Kur’ân Nesline Hizmet

6-7

8-9

10-11

14-15

12-13

Mustafa DENİZ / Hoşgör Fatih Kur’ân Kursu Yöneticisi

HOŞGÖR KUR’ÂN KURSLARIYAPTIRMA VE YAŞATMA DERNEĞI

GENEL YAYIN YÖNETMENINihat DURUR

YAYIN KURULUAbdullah BAYRAM

Yusuf KİRAZ

Mehmet SÖNERCAN

Mesut ÖÇALAN

Sümeyye AYDIN

Elif DAL

GRAFIK TASARIMSertaç Tanıtım

BASKIGNG Ofset

ADRES :Boyacı Mh. Buğday Pazarı

Pürsefa Hanı No: 21

Şahinbey / GAZİANTEP

Tel : 0.342 231 25 67

YAZIŞMA ADRESI :Havaalanı yolu üzeri

HOŞGÖR

FATİH KUR’ÂN KURSU

Şahinbey / GAZİANTEP

Tel : 0.342 424 02 51

www.hosgorkulliyesi.org

Mehmet SÖNERCAN / Hoşgör Fatih Kur’ân Kursu Bilgisayar Öğretmeni

Yusuf KİRAZ / Hoşgör Fatih Kur’ân Kursu

4

Page 5: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

Kutlu Doğum Haftası Etkinlikleri

Kız Kur’ânKursumuzda Eğitimve Sosyal Faaliyetler

Din EğitimindeBilinçlilik Esastır

Hâfız SahabelerYazı Dizisi (3)

Vakfımızdan her ay hatim programı

Yönetim Kurulu’ndanİl Müftülüğüneziyaret

Kur’ânı KerimDini BilgilerSeviye TespitSınavı

Hoşgörden Hatıralar

Yılın Kültür Adamı

HoşgördeAR-GE Birimi40 Hadis Ezberleme Yarışması

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr.

Mehmet Görmez’den Vakfımıza ziyaret

Veli Toplantısı

Kalpleri YenidenYeşerten Mucize

VanlıDepremzedelere Kucak Açtı

16-21

22-23

26-27

30-31

34-35

24-25

28-29

36-37

32-33

Yusuf KİRAZ / Hoşgör Fatih Kur’ân Kursu

Sümeyye AYDIN / Hoşgör Yatılı Kız Kur’ân Kursu Öğreticisi Mesut ÖÇALAN / Hoşgör Fatih Kur’ân Kursu Öğreticisi

Mesut ÖÇALAN / Hoşgör Fatih Kur’ân Kursu Öğreticisi

Abdullah BAYRAM / Hoşgör Kur’ân Kursu Yön. Kur. Bşk.Yrd.

Elif DAL/ HoşgörK. Kursu Öğreticisi

Mücahit ÇALIŞKAN / Hoşgör Fatih Kur’ân Kursu Öğreticisi

Fatih KURT / Hoşgör Fatih Kur’ân Kursu Öğrencisi

Mevlüt GÜL / Hoşgör Yatılı Kız Kur’ân Kursu Yöneticisi

Mehmet SÖNERCAN

Beşir ÖZPINAR / Hoşgör Fatih Kur’ân Kursu Öğrencisi

5www.hosgorkulliyesi.org

Page 6: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

Kur’ân-ı Kerim, Allah Teâlâ’nın Hz. Peygambere Cebrail aracılığıyla ve vahiy yoluyla indirdiği ilahi bir kitaptır. Yüce Allah kendi kitabını bize şöyle takdim ediyor: “Bu, kendisine şüphe olmayan bir kitaptır. Allah’a karşı gelmekten kaçınanlar için yol göstericidir.” (el- Bakara, 2/2). Bu ayetten açıkça anlaşıldığı üzere Kur’ân’ın en büyük özelliği onun bir hidayet kitabı olmasıdır.

Kur’ân’ın konu olarak “her şey”den bahsettiğini söyleyebiliriz. Bu konuları; inanç esasları, ibadetler, muamelât (bir toplumun devamını sağlayan ve toplum fertlerinin aralarındaki ilişkiyi düzenleyen hükümler), ukubât (cezaî hükümler), ahlak, nasihat ve tavsiyeler, va’d ve vaid (Allah’ın emirlerine boyun eğip, yasaklarından kaçınanların cennetle mükafatlandırılacaklarına, buyruklarını terk edip yasaklarını çiğneyenlerin cehennemle cezalandırılacaklarına dair hükümler), ilmî gerçekler, kıssalar, dualar şeklinde 10 ana grupta toplamak mümkündür.

Ancak Kur’ân bu konulardan bahsederken maksadı bunları tanıtmak değildir. Mesela Kur’ân güneşten, aydan, yıldızlardan, yerden, gökten bahsederken maksadı bunlar hakkında ayrıntılı bilgi vermek ve bunların mahiyetlerini ortaya koymak değildir. Bu yüzden Kur’ân her şeyden bahsetmekle birlikte hiçbir şeyin mahiyetini ve maddi yapısını tam olarak ortaya koymaz. Kur’ân’ın asıl ve temel maksatlarının yanında eşyanın mahiyetinin bilinmesi tebei ve ikinci derecede hakikatler olarak kalır. Kur’ân her şeyden bahsederken, onun temel maksatlarını dört ana grupta toplamak mümkündür: Tevhit, Nübüvvet, Adalet ve Haşir. Bunlar Kur’ân’ın ana maksatlarıdır. Hatta her ayette ve kısa ayetler grubunda doğrudan veya dolaylı olarak bu ana maksatların hepsini görmek mümkündür.

Mesela Fatiha suresinde “İhdinâ’s-sırâta’l-müstekîm = Bizi dosdoğru yola ilet.” (Fatiha, 1/6) ayetinde bu ana maksatların hepsine işaret edildiğini neredeyse açık olarak anlayabiliriz. “Dosdoğru yol” öncelikle adalete işaret eder. Çünkü bir yolun doğru olması adaleti gerçekleştirmesine bağlıdır. Burada adaleti Allah hakları, hem de kul hakları bağlamında düşünmek gerekir. Kulun duası Allah’ın hakkıdır. Zira her şeyi veren ve yaratan Allah’tır. Eğer insan bir şeyi istiyorsa öncelikle onu, o şeyi verenden istemesi lazımdır. İkinci olarak bu ayet tevhide işaret etmektedir. Çünkü doğru yol “Bir olan Allah’tan” istenecektir. Böyle bir Zât olmasa, bu şekilde dua etmenin bir anlamı yoktur. Dolayısıyla bu ayet açık bir şekilde Allah’ın varlığına ve birliğine işaret etmektedir. Üçüncü olarak bu ayet Nübüvvet’e işaret etmektedir. Çünkü bu ayeti bize getiren Peygamber’dir. Biz onun getirdiği ilahî mesajı okuyoruz. Mesajı kabul edipte getireni reddetmek mantıklı bir tutum değildir. Dördüncü olarak bu ayeti işarî anlamda doğru yolda olmadığımız zaman bundan sorumlu olacağımız ve bunun cezasını çekeceğimiz anlaşılmaktadır. Birçoklarına bu ceza dünyada verilmediğine göre bu cezanın hesabı ahirette görülecektir. Ceza sadece tehir edilmektedir.

Kur’ân’da hangi ayete bakılsa bu dört maksat doğrudan veya dolaylı olarak görülebilir.

Prof. Dr. Ali BAKKALGaziantep İl Müftüsü

KUR’ÂN’IN TEMEL MAKSATLARI

6

Page 7: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

Bütün Müslümanların, özellikle gençlerin Kur’ân’dan alacakları değerler vardır; Sağlam bir iman, ihlaslı bir amel anlayışı, Kur’ân ahlakı, Tevhid inancı, Allah ve Rasulune olan teslimiyet ve itaat, geçmiş toplumların yaşayışından ibret alma, ölüm ötesine hazırlık, sorumluluk anlayışı, istikametin doğruluğu, doğruları bulmada ve anlamada tefekkür, dünya ve ahiret mutluluğunun yolları, islam kardeşliği, birlik beraberlik v.s.

Gençleri bu zamanda Kur’ân’daki bu değerlerden uzaklaştırıp, kulluğunu, sorumluluğunu, görevlerini unutturan bir çok engeller vardır. Nefis, şeytan engeli, dünya ve dünyalıkların çekiciliği ve aldatıcılığı, olumsuz çevre, kötü arkadaş çevresi, internet’in olumsuz büyük tehlikeleri, kötüleri ve kötülükleri taklit, ölüm ve ötesini unutma...

İnsanlarımızı ve gençlerimizi bu engellerden kurtarmak için Kur’ân ile tanıştırmak, Kur’ân’la bağlarını sağlamlaştırmak, Tevhid inancını vurgulamak gerekiyor.

Bu nedenle, gençlerimizin Kur’ân Kurslarımıza gelerek; Kur’ânı ve dini bilgilerini öğrenmeleri, Hafızlık yapmaları, ilim yolunda olmaları, yaz kurslarına katılmaları, kendilerinin, ailelerinin ve toplumumuzun dini ve sosyal hayatlarına maddi ve manevi katkıda bulunacaktır.

Dini duygulardan, islam ahlâkından uzak olan gençlerin toplumumuza, geleceğimize verdiği zararlar ortadadır. Hiç bir geçerli sebep yokken insanlar birbirlerine saldırıyor, çevresine dehşet saçıyor.

Peygamberimiz Aleyhisselam; kalbinde Kur’ân’dan bir şey (bir değer, eser) olmayan harap olmuş bir eve benzer buyuruyor. Harap olmuş bir evin kimlere faydası olur? Neye yarar?

Gençlerimizi, en yararlı en verimli hale getirmek gerekir. Yaratılışlarındaki değerleri devam ettirmek, onları haramlardan çirkinliklerden uzaklaştırmak gerekir.

Gençlerimize yeterli Kur’ân eğitimi vererek, tahsillerini devam ettirerek etrafına ışık saçan Alimler olarak yetiştirmemiz gerekir. Onlar, bulundukları, gittikleri her yerde, İslâmı, Kur’ânı ve Rasulullahın sünnetini anlatırlar. İnsanlarımızı, iyiliğe, doğruya ve Allah yoluna yöneltirler. Musab Bin Umeyrler ve diğer sahabiler gibi.

Bir yerde ilim sahipleri varsa orası aydınlanmıştır, orada islam yaşanır, yoksa orası karanlıktır, islam yaşanmaz ve orası her türlü kötülüklerle, cehalet örnekleri ile doludur.

Gençlerimizin, ilim yolunda olmaları, ilhamlarını Kur’ândan almaları çevrelerine iyiliği emretmeleri, kötülükten yasaklamaları, güzel örnek olmaları toplumumuzu maddeten ve manen ihya edecektir.

Kur’ân reçetesini, Kur’ânın şifasını herkese ulaştırıp sunmamız ve herkesi Kur’ânla tanıştırmamız bizi hem dünyada hem de ahirette mutlu kılacaktır. Zira Kur’ân, yaşansın diye, ölüleri değil, dirileri uyarmak için gönderilmiştir. Ondan, diriler istifade edip, ölmeden nasiplerini almaları gerekir.

İlhamını Kur’ândan alan gençlere ihtiyacımız vardır. Bu gençlerimizin yetiştirilmesi içinde Kur’ân Kurslarımız ve buralardaki hizmetler, katkılar ve gayretler büyük önem arzetmektedir. Herkes, üzerine düşen görevi yerine getirerek bu hizmet kervanına katılmalıdır. Ne mutlu bu hizmet kervanına katılanlara!... Bu kurtuluş gemisine binenlere!…

Yahya POLATŞahinbey İlçe Müftüsü

İLHAMINI KUR’ÂN’DAN ALAN GENÇLER

7www.hosgorkulliyesi.org

Page 8: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

Yaz Kur’ân Kursları Kur’ân-ı Kerim’i Öğrenmenin Önemi

Yaz kursları ülkemizin eğitim öğretim faaliyetleri açısından görmezden gelinemeyecek kadar yaygın olan ve milyonlarca çocuğumuzun katıldığı, kısa süreli daha çok dini bilgi öğrenmek için hazırlanan programlardır.

Gaziantep’de yaz tatilini değerlendirmek, hem eğlenip, hem dini bilgiler öğrenmek denilince akla Hoşgör Fatih Kur’ân Kursu gelir.

Yaz ayları gelmeye başladığında Kur’ân öğrenmenin müslümanlığın bir gereği olduğunu bilen bilhassa dedeler hocalarımıza “bu yaz da torunumu Hoşgör’e göndereceğim” tembihlerine başlarlar. Bu tatlı telaş torundan önce dedeye, çocuktan önce babaya düşmektedir. Çocuklarını, okullara ve üniversitelere gönderirken gösterilen ilgi ve alakayı, yazın Kur’ân öğrenmesi için külliyeye gönderirken de göstermeleri, her yaz Hoşgör’ü tercih etmeleri bizim için onur kaynağıdır.

Memleketimizde her aile, yaz kurslarında çocuklarının Kur’ânı öğrenmesini, namazını-niyazını bilmesini, temel dini bilgileri almasını, büyüdüğünde namazlı-niyazlı bir insan olmasını, hiç olmazsa Cumalara gitmesini ister, arzu eder. Bu sebeple de yaz geldiğinde kursumuz kıpır kıpır, cıvıl cıvıl çocuklarla dolup taşar.

Kursumuzda kış döneminde 250 öğrenci kapasitesi ile eğitim verilirken, yaz aylarında bu sayı 1000’i bulmaktadır. Öğrenciler anlaşmalı servislerle evlerinden alınarak gün boyu kursumuzda hazırlanan program uygulanmaktadır. Mezun öğrencilerimizden görevlendirerek yaklaşık 25 sınıfta hem “Dini Bilgiler Eğitimi” hem de “Sosyal-Kültürel ve Sportif Faaliyetler” yapılmaktadır.

Elif-ba, ezberler, sohbetler ve özellikle İslam’ı anlama ve yaşama modellerinin verilmesi amaçlanmıştır. Bilgi yarışmaları ve seviye belirleme sınavları ile bilgilerini pekiştirmeleri sağlanmaktadır.

Ayrıca sportif ve kültürel programlarla tatil ortamında dersler yapılmaktadır.

Kur’ân’ın Muhafazası içinYetişen Dindar Nesiller

Mustafa DENİZ / Hoşgör Fatih Kur’ân Kursu Yöneticisi8

Page 9: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

Rabbimiz’in emâneti olan

yavrularımız, eğitim-öğretim maratonlarının bir yılını

daha bitiriyorlar... Ne zamandır iple çektikleri yaz tatili sırada şimdi... Yoğun

ders, ödev ve imtihanlarla yorgun düşen çocuk ve gençler, sağlık, sıhhat ve neşeyle

geçirirler tatillerini...Yaz tatili, ailelerin bir arada vakit geçirebilmeleri

açısından pek çok imkânı barındırıyor. Çoğu zaman bu büyük nîmet ve fırsatlar, yaz tatili bitince fark ediliyor ve “Hay Allah, tatil de ne çabuk geçti; hiçbir şey anlamadık; keşke planlı davransaydık ya da şöyle yapsaydık v.s.” diye hayıflanmalar oluyor. Bunu dile bile getirmeyen; tatilini süresiz eğlence, sınırsız oyun ve gezinti ile geçirmek isteyen çocuk ve gençlere -“bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” mantığıyla- karışmadan kendi hallerine bırakıveren ebeveynlerin sayısı da azımsanmayacak ölçüde maalesef? Ele avuca sığmayan ciğer-pârelerimize tabiî ki merhamet, sevgi ve iyilik bu değil?

Diğer taraftan öncelikle kul, sonra ebeveyn olarak sorumluluklarının bilincinde olanlar dikkat çeken ölçüde çoğalıyorlar elhamdülillah. Anne-babalar arkadaşlarıyla istişâre ediyor; daha iyi bir eğitimi nasıl ve ne şekilde verebileceklerinin sancısını çekiyorlar. Öyleyse yaz tatilinin sonunda ailece güzel şeyler başarmanın mutluluk ve huzurunu tadabilmek için tatil başlamadan, tatilde yapılabileceklerin en iyisine ulaşma konusunda bilinçli ve planlı kararlar vermek en doğru olandır kuşkusuz?

Bu doğrultuda çocuğun fikrî ve ahlâkî gelişimine faydalı olması amacıyla tercih edilen en yaygın seçenek yaz Kur’ân Kursları olmaktadır. Kurslarımızın kapıları, karnelerin alınmasının hemen ardından minik eller tarafından çalınmaya başlar. Çeşitli yaş gruplarında, rengârenk çiçek demeti misâli

ç o c u k l a r , sıralara biraz merak, biraz

heyecanla otururlar. Aileler ve çocuklar, “yer kalmaz” endişesiyle tatilin ilk günlerinde isimlerini yazdırırlar. Ellerinde elif cüzleri, yüreklerinde farklı bir ortamın getirdiği heyecanla ağzınızdan çıkacak cümleleri ve onlarla nasıl bir diyalog kuracağınızı merakla bekleyen yaz kursu talebeleri karşınızdadır artık.

Rabbimizin kelâmının deryasından nasiplerini almaya gelmiş minik martılar gibidirler bu talebeler? Uzun süre kalamazlar; tatillerinin ancak bir kısmıdır sizinle geçirdikleri, ya memleketlerine giderler ya da sizin kursunuzun çevresine tatile gelmişlerdir ve dönerler?

Bu kısa birlikteliklerde yapılmak istenen çok şey vardır. Öyleyse verim alınması istenen her girişimde olduğu gibi hedef ve rota iyi belirlenmeli; gayret ve çalışmalar kişinin konum ve kapasitesine uygun olmalıdır.

Bu çerçevede eğitimcilerin ve ailelerin elele vermeleri en idealidir. Ama bu olmayabilir. Yani ilgisiz bir ailenin çocuğuyla muhatap bir eğitimci ya da yakın çevresinde iyi bir kurs imkânı bulunmayan bir ebeveyn de olabilirsiniz. Her hâlükârda herkes elinden geleni ihlâsla yaparsa Rabbimiz de mutlaka çalışanların yardımcısı olacaktır.

Öğrenilecek olan ne kadar şerefliyse, ilim de öyle şerefli olduğuna göre, Kur’ân talebesi en güzel ihtimama lâyıktır. Bu yüzden Peygamberimiz (s.a.v.), ümmetinin en hayırlıları olarak Kur’ân’ı, öğrenen ve öğretenlere dikkat çekiyor. Kur’ân talebesinin ebeveyni ve Kur’ân öğreticileri. Vazifelerinin kutsallık ve hassasiyetinin farkında oldukları nisbette metod, çözüm ve alternatifler üretmekte gayretli olacaklardır. İşin ucunda, hayat defterlerinin kapanmasını önleyecek salih ve saliha evlât ya da talebe gibi kıymetli bir nîmete sahip olmak; evlâtlarının ya da kendilerine teslim edilen talebelerin hakkını gücü nisbetinde vermiş olup, sorumluluktan kurtulmak vardır.

Tatilde Kur’ân Eğitimi ve Aileler

9www.hosgorkulliyesi.org

Page 10: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

Peygamberimiz (s.a.v.)’in “Sizin en hayırlınız Kur’ân’ı öğrenen ve öğretenlerinizdir” (Buhari, Fedail, 21) müjdesine nail olabilmek için ömrünü dine ve Kur’ân’a adayan insanların hayatlarını ibretle okumuşuzdur. Bir dönem, köşe bucak saklanarak gizlice Kur’ân öğretenleri, Kur’ân öğrettiği için kendilerini tutuklayıp tokat atan amirlere “Evladım! Siz Kur’ân okumayı biliyor musunuz? Gelin size de Kur’ân öğreteyim” diyen mübarek insanları , Ankara-İstanbul arası tren yolculuklarında Kur’ân öğretmek için çırpınan fedakar önderleri düşündükçe yüreğimiz burkulur ve gözlerimiz nemlenir.

Hadis-i şerif’teki müjdeye bugün de nail olmak isteyenlere, Rabbimizin bir çok kapılar açıp kolaylıklar göstereceğine inanıyoruz. Bu vesileyle, önümüzdeki yaz tatilini düşünerek dinimizi ve Kur’ân’ı daha güzel ve çabuk nasıl öğretebileceğimiz hakkında bazı teklifleri dikkatinize sunuyoruz.

A. ANNE-BABALARA DÜŞEN VAZİFELER

1. Her şeyden önce evlatlarımıza dinini ve kitabını öğretmeyi, asli vazifemiz bilip, onların Kur’ân öğrenmesi gerektiğine samimiyetle inanmalıyız.

2. Yavrularımızın dünya hayatlarını kazanmalarını düşündüğümüz kadar, kamil bir mü’min olmalarını ve ebedi mutluluğu kazanmalarını da düşünmek zorundayız.

3. Gazete okumaya, televizyon seyretmeye ayırdığımız vaktin hiç olmazsa bir kısmını Kur’ân’ı okuyup öğrenmeye, anlamaya ve öğretmeye de ayırmalıyız.

4. Ev halkımızın kulaklarının ve gönüllerinin Kur’ân’a aşina olması için teyp kasetlerinden bol bol Kur’ân dinlemeliyiz ve dinletmeliyiz. Radyolardan (maalesef islami olanlarda bile) geyik muhabbeti dinlemeye ayırdığımız vaktimizi ve ilgimizi Kur’ân’dan esirgememeliyiz.

5. Teknolojinin yeniliklerinden istifade ederek Kur’ân okumayı bilmesek dahi bir mealden anlamını takip ederek Kur’ân dinleyebiliriz.

6. Boş ve lüzumsuz haber gürültüleri yerine, aile fertlerimizle birlikte Kur’ân saatimizin olduğunu düşünün... Tıpkı haber saatleri gibi... Ötelerden ve gerçeklerden haberler veren, kurtuluşumuzun şifresi olan Kur’âni haberler daha çok dinlenmeye layıktır. Üstelik bu haberleri veren de Rabbimiz olduğuna göre...

7. Bilgisayar imkanı olduğunda Kur’ân öğreten CD’lerden istifade edilebilir.

8. Küçük çocuklar evlerimizdeki olay ve hareketlerin (konuşmaların) resmini çekerler. Bu sebeple evlerimizin gündemi İslam ve Kur’ândan uzak kalmamalıdır. Bu ortamda büyüyen çocuklar seve seve Kur’ân öğrenmeyi isteyeceklerdir.

9. Pembe dizileri ve lüzumsuz programları izleyen anne ve babanın yavrularının Kur’ân sevgisiyle büyümeleri mümkün değildir. O ailedeki çocuklar, ancak Pokemon, Himen, Süpermen... muhabbetiyle büyüyecek ve şuuraltına yerleşen bu kimliklerin ilah gösterilmesinin problemlerini yaşayacaktır. Bunların hastası

BİR

YAZ

PROG

RAM

I PRO

JESİ

Mehmet SÖNERCAN / Hoşgör Fatih Kur’ân Kursu Bilgisayar Öğretmeni10

Page 11: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

olan çocukların Peygamber ve Kur’ân sevgisiyle büyümeleri mümkün olmadığı gibi tevhid akidelerinde de yaralanmalar olacaktır.

10. Çocuklarımızı, okullara ve üniversitelere gönderirken gösterdiğimiz ilgi ve alakayı, yazın Kur’ân öğrenmesi için camiye veya hocaya giderken de göstermediğimizde bu işi savsakladığımızı, önem vermediğimizi onlar da anlayacaklardır. Bu şekilde yaz kursuna giden çocuktan bir şeyler öğrenmesini beklemek yanlış olur.

11. Çocuklarımızın ellerinden tutup bizzat hocasına götürmeli ve derslerini takip etmeliyiz. Yaz eğitiminde görev aldığı halde sorumluluğunu yerine getirmeyen insanı gerektiği gibi uyarmak da anne-babaların vazifesidir.

12. Kur’ân ve dini bilgiler öğrenmesi için çocuklara sevecen yaklaşılmalı, çeşitli hediyelerle teşvik edilmelidirler.

13. Kur’ân öğrendiğinde aile içi küçük bir tören yapıp çocuğumuzdan Kur’ân dinlemek ve dini sorular sormak sonra da hediyeler takdim etmek diğer kardeşlerini ve arkadaşlarını teşvik etmek için çok güzel olur.

14. Haftada bir akşam belirli bir saatimiz, Kur’ân veya sohbet saatimiz olmalı; ailenin bütün fertlerinin iştirakiyle anlaşılan bir tefsir ve hadis kitabından en az yarım saat kadar bir bölüm okunmalı ve mütalaa edilmelidir. Eğer okuma işini çocuklarımız sırayla yaparlarsa evimizde de ayrı bir manevi havanın estiğini fark ederiz.

15. Bütün bunlar anlık olmayıp daimi olmalıdır. Bu süreç devam ettiği müddetçe evimizde bir bereketin olduğunu hepimiz hissedeceğiz. Ekonomik bunalımlarınız azalacak, Allah’ın rahmet ve bereketinin üzerimize sağanak halinde indiğini yaşayacağız. Lütfen deneyiniz...

B. ÖĞRENCİLERE DÜŞEN VAZİFELER

1. Kur’ân öğrenmenin müslümanlığın bir gereği olduğunu bilmek 2. Hocalarını can kulağı ile dinlemek3. Arkadaşlarına bu güzellikleri anlatmak ve onları da derslere

götürmek için çalışmak.4. Daha kısa sürede daha çok şey öğrenmek için gayret etmek ve

hocalarıyla, anne-babasıyla istişarelerde bulunmak.5. Öğrendiklerini evde uygulamaya çalışmak. (Yemek duası

yapmak, namaz kılmak, anne ve babasına uygun zamanlarda tekrar etmek gibi...)

6. Kendi arkadaşlarına ve özellikle de kendinden küçüklere öğretme çabası içinde olmak. En güzel öğrenme; öğretmekle mümkündür.

7. Kur’ân ve dini eğitimi önemsemeyen arkadaş çevresiyle ilişkileri sınırlı tutmak. Onların etkisinde kalmamaya gayret etmek.

8. Sadece bu kursların dinimizi öğrenmek için yeterli olmadığını bilerek daha çok okumaya ve araştırıp öğrenmeye çalışmak.

9. Anne-baba, hoca ve diğer büyüklerinin Kur’ân ve dinimizi öğrenmek hususunda dualarını almak.

10. Allah’a adanan bir hayatın boşa gitmeyeceğini hiçbir zaman unutmamak.

MAKALE

11www.hosgorkulliyesi.org

Page 12: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

CAMİ ÇOCUK BULUŞMASI

Yaz kursları ülkemizin eğitim öğretim faaliyetleri açısından görmezden gelinemeyecek kadar yaygın olan ve milyonlarca çocuğumuzun katıldığı çok ciddi, bir o kadar da ciddiye almadığımız bir gerçeğimizdir.

Sosyal Açıdan

Yaz Kursları, her türlü siyâsî yaklaşımlar bir kenara itilip, halkımızın “Dinini, Kur’ânını öğrensin” diye çocuklarını büyük bir içtenlik ve katılımla mahalle camilerine göndermeleri ile gerçekleşen çok ciddî bir faaliyettir. Ayrıca ellerinde elifbâlar, Kurân-ı Kerîmlerle camilere koştuğu, “Şeâir-i İslâm” denilen dinin en temel unsurlarıyla tanıştığı, kaynaştığı ve bütünleştiği bir mevsimdir.

Ülkemizde her Müslüman aile; hem çocuğunun normal okuluna devam etmesini hem de yazları devam edeceği yaz kurslarında çocuklarının Kur’ânını öğrenmesini, namazını-niyazını bilmesini, temel dini bilgileri almasını, büyüdüğünde namazlı-niyazlı bir insan olmasını, hiç olmazsa Cumalara gitmesini ister, arzu eder. Bu sebeple de yaz geldiğinde camiler kıpır kıpır, cıvıl cıvıl çocuklarla dolup taşar.

İnsanımızın özellikle günümüzde, bu konuda ciddî arayışlar içinde olduğunu görüyoruz. Şu denebilir ki toplum bir yandan çocuğunun iyi bir Müslüman olarak yetişmesini, diğer yandan da her türlü siyasî- kaygıdan uzak olarak bunu sağlamayı istiyor. Bu açıdan bakıldığında yaz kurslarının önemi kendiliğinden ortaya çıkıyor.

Yaz kursları dini eğitimin yanında önemli bir toplumsal görev de ifa ediyor. Camiye toplumun zengin-fakir her kesiminden çocukların katılmasından dolayı, fakir-zengin arasındaki iletişim kopukluğu azalmakta ve en azından birbirine yabancı olarak büyümeleri engellenmiş olmaktadır. Bu ise sosyal barış açısından çok mühim bir husustur.

Diğer yandan yaz kurslarında okul gibi yoğun bir ödev anlayışının olmaması, çocuğa geniş bir özel zaman bırakmakta, camilerde başlayan güzel ilişkiler mahalle arkadaşlığı (çocukluk arkadaşlığı) gibi ömür boyu unutulmayacak dostlukların temelinin atılmasına sebep olmaktadır. Bu husus da sosyal barış açısından görmezden gelemeyeceğimiz bir gerçektir.

Çocuğun bu ruh halini okuyamayan veya önemsemeyen aile büyükleri de “Çocuğumuz dinin diyanetini öğrensin” derken yanlış tutumları görmezden geliyor ve bazen o da çocuğa yükleniyor ya da “boşver canım” deyip geçiştirip gidiyor. Ailesinden bu tavrı gören çocuk iyice serbestliğe bürünüyor ve binlerce çocuk başı boş şekilde sokaklarda günlerce kalmış oluyor.

12

Page 13: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

Veli Açısından

Veliye göre mevsim yaz. Tatil de gelmiştir. Yöreye göre bağlara - bahçelere, kaplıcalara gidilecektir veya gurbette olanlar memleketlerine gidecektir. Çocuk da orada fırsat buldukça camiye gönderilecek. “Ne kadar öğrenebilirse” o kadar işte. Eğer çocuğun devamlı gittiği bir çevre değilse oradakilerle kaynaşıncaya kadar tatil bitecektir. Çocuklardan hep duymuşumdur. “Hocam tam Kur’ân’a çıktım, kurs bitti.” Bu o kadar üzücü ve o kadar da yaygın bir ifadedir ki olayın vehâmetini anlatmaya yetiyor aslında. Zira seneye tekrar okula gidecek ve bir daha Kur’ân’ı eline alamayacak ve ertesi yıl yine baştan, yine baştan. Sonunda çocuk büyüyecek ve ergenliğin sorunlarıyla boğuşmaktan bir daha fırsat bulamayacaktır. Sonuçta, milyonlarca çocuğumuz - gencimiz yaz kurslarından din imajı açısından sadece hocadan gördüğü tavırlar, ezberlediği birkaç namaz duası ve arada duyduğu birkaç şey alırsa alacaktır.

Öğretici Açısından

Yaz Kur’ân Kursları’nda hocalık yapacak olanlara “altın tavsiye” “Kendinizi Sevdirin” olmuştur . Yaz kursunun süresi kısa olduğu için en pratik yolun bu olduğunu söylerler. Talebe hocasını sevdiğinde, tatilden belleğinde en başta güzel bir birliktelik, hoşça geçirilen vaktiler kalacaktır. Hocasını özleyecek, bir sonraki yazı iple çekecektir. Hocasının şahsında İslâm’ı tanıyacak, onun yaşantısını kendisine örnek alacak, onun bildiklerine gıpta edecek, islâmî ilimlere merakı artacaktır. Yine böylece Rabbinin kelâmını, hocasının örnek aldığı Allah Rasûlü’nü (s.a.v.), diğer İslâm büyüklerini de kendiliğinden sevecektir. Kimbilir bu sayede Kur’ân Kursu ortamından herhangi bir sebeple uzak yaşayan birçok ailenin çocuklarından oluşan okul ve mahalle arkadaşlarına bu sevgisinden bahsedecek; onun özlemle andığı mutlu yaz günlerine diğerlerinin de ilgisi çekilecektir.

Bu ütopik ya da pembe bir tablo değil aslında? Eğitimci bu yönde gayretini yoğunlaştırır, dört bir yandan gelmiş, belki de Kur’ân’la ve Kur’ân Kursu’yla ilk defa tanışmış mâsum yavrularla birlikteliğin her dakikasını elinden geldiğince dolu dolu geçirmeye çalışırsa, Rabbimizin de yardımıyla pek çok güzellikler yaşanabilir. Geleceğin, İslâm ahlâkına sahip yetişkinleri için ne yapsak az, öyle değil mi?

Öncelikle sabır, hoşgörü ve tebessümü elden bırakmamak, muhataplarımızın âdetâ yıllar sonraki hallerini gözlerimizin önünde canlı tutmaya gayret ederek görevimizin hassasiyetinin şuurunda olmak gerekli şüphesiz. Belki de bazıları sâdece “güvenli bir ortamda olsun ve başımdan gitsin de ne olursa olsun” fikriyle hocanın yanına bırakılıvermiş olan

talebelerin, o ortamdan en güzel şekilde istifâde edebilmeleri ne büyük adımlardır aslında. Toplumun yapı taşları bireylerin İslâm ahlâkından pırıltılar

yüklenip; bunu ailelerine ilettiklerini düşününce, ulaşılan muhatap sayısı bir anda nasıl da üçe dörde katlanır?

Hocasını zaten sevmeye hazır olan talebeler, onun da bunu şevk ve heyecanla istediğini görünce ne de hoş birliktelikler olur kimbilir? Küçük çaplı bir

kır gezintisi, kursun bahçesindeki ya da içindeki bir oyun halkası, yaşlarına uygun ibretli ve güzel hikâyeler, bilmeceler, neşeli ilâhiler, hatta sayıları epey çoğalan

birbirinden güzel mesajlar yüklü olan çocuk şarkıları, geride kursun tadı damağında kalmış çocuklar bırakmaz mı?

MAKALE

13www.hosgorkulliyesi.org

Page 14: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

Hoşgör: Kur’ân-ı Kerim ile ilk buluşmanız nasıl gerçekleşti, sizi kim teşvik etti? Kur’ânı ilk kimden öğrendiniz?

Nihat DURUR: Kur’ân eğitimi annede başlar. Annenin teşvik etmesi çocuğunu Kur’âna sevdirmesi ile başlar. Anne bilmese bile çocuğunun Kur’ân eğitimi görmesi için çaba sarf eder. Nitekim benim Kur’ân-ı öğrenmem annem Lütfiye Hanım’ın teşviki ile olmuştur. İlkokul birinci sınıfta iken Kepenek Mahallesinde Zeynel Abidin Polattaş’ın annesi Muhterem Hanımefendi’nin evinde Kur’ânı öğrendim.

Bizim zamanımızda imkanlar yoktu. Kur’ân dersleri evlerde verilirdi. Annemin vesilesiyle Kur’ânı öğrenmiş olmamın, Hoşgör Yatılı Kız Kur’ân Kursumuz ve diğer gündüzlü kız kurslarımıza hizmet etmemde çok etkisi olmuştur. Çünkü kurslarımızda geleceğin annelerini yetiştiriyoruz.

İlkokul, ortaokul ve sanat lisesini bitirdim. Okulda sadece din kültürü dersi vardı. Kur’ân eğitimini fazla ilerletemedim. Askerlik, iş hayatı derken günde 18 saat çalışırdık. Evlendikten sonra tekrar Kur’ân dersi aldım ve okumamı ilerlettim. Çok şükür ki artık okullarda Kur’ân dersi seçmeli olacak. Kur’ân ışığında dindar nesiller yetişecek.

Hoşgör: Hoşgör Kur’ân Kursu ile ilk buluşmanızı ve kimin vesilesi ile bu hizmetlere başladığınızı bize anlatır mısınız?

Nihat DURUR: 1986 yılında rahmetli babam Ali Durur ve Mahmut Konukoğlu amca Hoşgör yönetiminden rahmetli Mehmet Çolak abiyle beraber hacca gittiler. Hacdan döndükten sonra Mehmet Çolak abi babamı ve Mahmut Konukoğlu amcayı 1987 yılında Hoşgör Kur’ân Kursları Derneği’nin kongresine davet etti. Babamla beraber gittiğimiz kongrede Mahmut Konukoğlu amca başkanlığa, babam yönetim kurulu üyeliğine seçildi. Şimdi olduğu gibi o dönemde babamla cumartesi sohbetlerine gider, orada rahmetli Adil Özberk hocamızın sohbetlerini dinler manen pişerdik.

1989 yılında babamın teşvikiyle Hoşgör Kur’ân Kursları Derneğine üye oldum. 1990 yılında babam vefat etti ve beni yönetime aldılar. Hoşgör’e hizmet etmeyi babamın vasiyeti olarak telakki ettim.

Hoşgör: Kur’ân’a hizmet etmek nasıl bir duygu? Kur’ân’a hizmet hayatınızı anlatır mısınız?

Nihat DURUR: Kur’ân’a hizmet etmek dünyanın en güzel işi. Peygamberimiz (s.a.v) “Sizin en hayırlınız Kur’ânı öğrenen ve öğreteninizdir” buyuruyor. Bizde bu hadisteki övgüye mazhar olan kardeşlerimize maddi ve manevi destek olabilir miyiz, işlerini kolaylaştırabilir miyiz düşüncesiyle hizmet etmeye başladık.

Ayrıca biz geçmişte Kur’ân öğrenme imkânı tam bulamadık. 1980 ihtilalini yaşadık. O dönemde gençlik çok hatalar ve yanlışlar yaptı. Bu gençliğin bu hatalardan, bu kavgalardan ancak Kur’ân şuuru alarak yetişen dindar bir neslin yetişmesi ile kurtulabileceğini düşündüm. Ve bu düsturla hizmet edilmesini düşünüyorum.

Hoşgör: Hizmetiniz sırasında yaşadığınız birkaç sıkıntıyı bizimle paylaşmak ister misiniz?

Nihat DURUR: Hoşgör Derneği’nin yönetimine girdiğim yıl Hoşgör Mahallesindeki kursumuza öğrenci müraacatı çok oldu. Bizde yer az olduğu için öğrencileri imtihanla kursa aldık. Çocuğunu kursa almadığımız bir veli bize çocuğumun Kur’ân öğrenmesini, hafız olmasını istiyorum ama siz oğlumu kursa almıyorsunuz diye sitem etti. Bu baba ile konuşurken bir de ses duyduk. Çocuğu hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Niçin ağlıyorsun dedik. Ben Kur’ân öğrenmek istiyorum deyince bu hadise bizi çok etkiledi, bizlerde ağladık.

Kur’ân neslinin yetişmesi bizim için büyük bir vebaldi. Yönetim Kurulu toplanarak büyük bir külliye

KUR’ÂNB

KA

ND

AN

NESLİNE HİZMET

14

Page 15: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

yapalım. Hiçbir çocuk Kur’ân öğrenemiyorum deyip ağlamasın diye karar aldık. Bu vesileyle yönetim kurulu ile Türkiye’nin seçkin kurslarını gezdik, incelemelerde bulunduk. Sonunda projeyi yaptık, mimari çalışmaları bitirdik. Havaalanı yolu üzerindeki külliyemizi Allah’a hamdolsun Kur’ân hizmetine sunduk.

1995 yılında külliyemiz 350 yatılı öğrencisiyle hizmete başladı. Ancak kursun açıldığı yıl bir su problemi ile karşılaştık. Kurs şehre biraz uzak olduğu için şehir suyu getiremedik. Kursun bahçesinde su arayan mühendis kesinlikle burada su yok raporu verdi. Ama bizim rabbimize inancımız tamdı ve zerre tereddüt etmedik. Burası Kur’ân yuvasıydı. Rabbim bu Kur’ân talebelerini mahrum bırakmaz dedik. Eğitim başladıktan sonra hafız odalarının hemen karşı dibine sondaj vurduk ve hamdolsun su çıktı. Etrafımızdaki bütün evlerin suları gün oldu kurudu. Bugüne kadar su sıkıntısı yaşamadık Elhamdülillah.

Ayrıca 28 şubat sürecinde ciddi sıkıntılar yaşadık. Öğrenci mevcudumuz 40’a kadar düştü ama çok şükür şu anda 50. yılını kutladığımız kurslarımızda 400 yatılı, 100 gündüzlü olmak üzere toplam 500 öğrenci ile hizmete devam etmekteyiz. Memleketimizin geleceği dindar bir nesil ile sağlanmalı, geleceğimizi Kur’ân nesline emanet etmeliyiz.

Hoşgör: Kur’ân Kurslarımızdan mezun olan öğrencilere tavsiyeleriniz nelerdir?

Nihat DURUR: Mezunlarımız bütün ilmi alanlarda yönetici olacak şekilde eğitim almalı ve bizim amatörce yaptığımız yöneticiliği profesyonelce yapmalıdır.

Hafızlarımız mezun olduğu kursun başta hocalarını, vakıf ve dernek yöneticilerini mübarek gün ve gecelerde aramalı kurslarını unutmamalı, bu hizmete sahip çıkmalı, maddi ve manevi desteğini esirgememeli, vefa duygusunda olmalıdır. Mezunlarımızdan gurur kaynağımız olmalarını, Hoşgör misyonunu yaşadıkları her köşede iftiharla sunmalarını bekliyoruz.

Hoşgör: Hoşgör Kur’ân Kursları’nın Gaziantep’te yaz Kur’ân Kurslarında yeri nedir ?

Nihat DURUR: Yaz Kur’ân kursu deyince Gaziantep’te Hoşgör Kur’ân Kursları akla gelir. Çünkü biz kurslarımızı yaz okulu gibi düşünerek hazırlıyoruz. Öğrencilere öğle yemeği ikram ediyoruz. Sosyal aktivitelerle kurslarımızdan mezun olmuş hafızlarımızla abi kardeş duyarlılığıyla yaz programları düzenliyoruz. Yaz okulu sonunda mezuniyet programları tertip ediyoruz. Gaziantep’lilerin övgüsüne ve ilgisine mazhar oluyoruz.

Hoşgör: Yapmak istediğiniz projeler var mı? Kurumlarımıza emeği geçenlere ne dersiniz?

Nihat DURUR : Yapmak istediğimiz çok projelerimiz var, ancak bunlar maddi olanaklarla sağlanır.

Hoşgör Fâtih Kur’ân Kursumuza kapalı spor ve kültür merkezi (yüzme havuzu, konferans salonu, voleybol sahası v.s.) yapmak istiyoruz.

Kurslarımızdaki sınıflarımızda eğitimde teknolojinin en son sistemini (akıllı sınıf, akıllı tahta, her öğrenciye bir tablet bilgisayar v.s) kullanmak istiyoruz. Ayrıca İmam Hatip Lisesinde okuyan öğrenciler için yurt binası ve çocuklarımız için kreş yapmayı düşünüyoruz.

Kurumlarımıza maddi ve manevi emeğini esirgemeyen kuruluşundan günümüze kadar vefat edenlere Allah’tan rahmet, hayatta olanlara hayırlı uzun ömürler diliyorum.

Rabbimiz bizleri fakirsek halimize sabredip Ashabı Suffe gibi kendimizi Kur’ân ilmine, ibadete hayırlı hizmetlere vakfetmeyi, zenginsek şükredip yeni yetişecek Ashabı Suffe misali Kur’ân neslini gücümüz yettiğince desteklemeyi nasip eylesin.

RÖPORTAJYusuf KİRAZ

Nihat DURURYönetim Kurulu Başkanı

Memleketimizin geleceği dindar bir nesil ile sağlanmalı, geleceğimizi Kur’ân nesline emanet etmeliyiz.

15www.hosgorkulliyesi.org

Page 16: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

Kutlu Doğum Haftası Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) doğumunun kutlandığı haftadır. Güzeller güzeli, sevgililer sevgilisinin doğumu bu hafta süresince kutlanır, bu hafta süresince programlar düzenlenir, dini şiir vb. yarışmalar yapılır, dualar okunur, Peygamber Efendimiz’in hayatı öğrenilir, öğretilir.Diyanet İşleri Başkanlığı bu yıl Kutlu Doğum Haftası’nın konusunu “Kardeşlik ve Kardeşlik Hukuku “ olarak belirledi.

“Gazikent Mahallesinde düzenlenen Kutlu Doğum Programına Şahinbey Halk Eğitim Merkezi Müdürü Salih Erdemci ve çok sayıda vatandaş katıldı. Programda sahne alan Hoşgör Fatih Kurân Kursu Mehter Takımı Merkez Müdürü Sali Erdemci ve izleyicilerden tam not aldı. Gazikent Mahallesinde oturan vatandaşların ilgisi Mehter Takımında görev alan öğrencilerimizi ve Mehter Takımını çalıştıran hocalarımızı sevindirdi.Mehter takımımızın programlara hazırlanması için gerekli eğitimi ve öğretici sağlayan başta Merkez Müdürü olmak üzere Şahinbey Halk Eğitim Merkezi öğretmenlerine teşekkürü bir borç biliriz.”

Kutlu Doğum

Yusuf KİRAZ / Hoşgör Fatih Kur’ân Kursu16

Page 17: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

Günümüzde örgün öğretim süreci içinde bulunan veya bu süreci tamamlamış insanımızın büyük bir kısmı, Hz. Peygamber’in hayatını önemli ölçüde Kur’ân Kurslarından öğrenmektedir. Bunun bilinci ile Müftülüğümüz tarafından düzenlenen etkinliklere kursumuzun hocaları ve öğrencileri de katıldı. Amacımız Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s)’in yaşantısından değerler üretebilmelerini göstermektir.2012 yılında yapılan Kutlu Doğum Etkinliklerinden Kamil Ocak Spor Salonu, Şahinbey Müftülüğü Konferans Salonu , Şehitkamil Kültür Merkezi, Burç Mahallesi, Serince Mahallesi, Bağlarbaşı Mahallesi, Erikliyayla Köyü, Gazikent Mahallesi, Araban İlçesi, Cumhuriyet Lisesi’nde yapılanlara Mehter Takımı ve Tasavvuf Korosu ile katıldık.

Haftası Etkinlikleri

17www.hosgorkulliyesi.org

Page 18: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

Gaziantep Şahinbey İlçe Müftülüğü’nün düzenlediği Kutlu Doğum programlarına Şahinbey İlçe Kaymakamı Uğur Turan, Hoşgör Fatih İlim Araştırma Vakfı ve Hoşgör Kurân Kursları Yaptırma ve Yaşatma Derneği yöneticileri, mehter takımı ve Türk Tasavvuf Musikisi korosu katılımı ile Gaziantep halkı büyük ilgi gösterdi.

Kutlu Doğum

18

Page 19: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

Şahinbey İlçe Kaymakamı Uğur Turan programlarda halktan biri olduğunu, herkesi kucakladığını bu tür programların hazırlanmasından dolayı Şahinbey İlçe Müftülüğü’ne ve Gaziantep halkına teşekkür ettiğini belirtti.

Şahinbey İlçe Müftüsü Yahya Polat ise, kardeşlik ahlakı ve kardeşlik hukuku konusunda konferanslar vererek programların sonunda katılımcılara gül takdiminde bulundu.

Haftası Etkinlikleri

19www.hosgorkulliyesi.org

Page 20: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

17 Nisan Salı günü akşam Hoşgör Fatih Kurân Kursu’nda Kurs hocalarından Sefa Özcan’ın sunumunu yaptığı kutlu doğumprogramı yapıldı. Program akşam yemeği ikramından sonra Hoşgör Fatih Kurân Kursu’nun Mehter Takımı’nın gösterisi ile başladı. Kursumuzun düzenlemiş olduğu programlarda bizleri yalnız bırakmayan ağabeylerimiz tekrar tekrar dinledikleri halde Mehter Takımına eşlik ettiler. Mehter Takımında emeği olan herkese hayır duada bulundular.Kursumuzun konferans salonunda devam eden programın açılış konuşmasını Hoşgör Fatih Kurân Kursu yöneticisi Mustafa Deniz hocaefendi yaptı. Kurs öğrencilerinden Talha Kaplan kardeşimiz Kurân-ı Kerim tilaveti okudu. Vakıf Onursal Başkanı Ahmet M. Ziylan’ın şu anda birlik beraberliğe daha çok ihtiyacımız olduğunu ve Kardeşlik hukukunu gözetmemiz gerektiğini söyledi.

Şahinbey İlçe Müftüsü Yahya Polat hocamız konuşmasında Kutlu Doğum münasebetiyle çok sayıda etkinlik yapıldığını ancak

manevi atmosferin yoğun olduğu kursumuzda yapılmasının ayrı bir güzellik olduğunu

söyledi. Ayrıca Kurân Kursları eğitiminin çok önemli olduğunu ve bundan dolayı maddi ve

manevi emeği geçenlere teşekkür etti.

Kutlu Doğum

20

Page 21: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

Gaziantep İl Müftü Yardımcısı Mahmut Karatepe hocanın kardeşlik ve kardeşlik hukuku konulu sohbetinin ardından kurs öğrencilerinden Hüseyin Emre’nin semazen gösterimi eşliğinde Kurs Hocalarından Abdullah Ayhan’ın çalıştırdığı Türk Tasavvuf Musikisi Korosu en güzel ilahilerini söyledi. Kurs hocalarından Mesut Öçalan’ın çalıştırdığı öğrenciler tarafından “Sahabe döneminde İlim Meclisi” konulu tiyatro gösterisi yapıldı.Program boyunca Kurs Hocalarından Ebubekir Seyhan ve Harun Zor’un hazırladıkları slayt ve fon müzikleri eşliğinde Kurs öğrencilerinden Davut Mert “Efendimize” isimli şiirini okudu. Hoşgör Fatih İlim Araştırma Vakfı Başkanı Ökkeş Eruslu geleceğimizin teminatı olan bu gençlere Gaziantep halkının sahip çıkması ve kucaklaması gerektiğini söyledi. Hoşgör Kurân Kursları Dernek Başkanı Nihat Durur programa katılan katılımcılara

teşekkür ederek, bu tür programların devamını beklediklerini söyledi. Programın sonunda kursumuzun düzenlediği Kur’ân- Kerim ve Dini Bilgiler Seviye Tespit Sınavında başarılı olan öğrencilere vakıf ve dernek yöneticileri tarafından hediyeler verildi. Katılımcılara da Kutlu Doğum hatırasını unutmamak adına Hz. Peygamber isimli kitap hediye edildi.

Haftası Etkinlikleri

21www.hosgorkulliyesi.org

Page 22: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

Kız Kur ân KursumuzdaHoşgör yatılı kız kuran kursu 2011-2012 eğitim öğretim yılına planlı ve programlı bir çalışma ile başladı. 2011 yılı Eylül ayında eğitime yeni başlayan kurs öğrencilerinin hassasiyeti göz önünde bulundurarak çeşitli ders aktiviteleri ile öğrencinin başarılı bir dönem geçirmesi amaçlandı. EĞİTİM FAALİYETLERİBu yılda da açık öğretim lise okuyan öğrencileri halk eğitimle destekli çalışarak açık lise hocalarının ders anlatımı, konu ile ilgili test ve alıştırma çözerek öğrencilerimize faydalı olmaya çalışıldı. Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı onaylı bilgisayar sertifikası için bilgisayar derslerine devam edildi.Türkiye hafızlık yarışması birincisi olan Nuriye BAKIR hafızlığını tamamladığı Hoşgör kız kuran kursunu bu yılki eğitimde yanız bırakmadı. Açık öğretim ilahiyat okuyan öğrencilere sınıf ortamında Arapça ve siyer dersleri vererek derslerine yardımcı olundu. Bunun yanı sıra hazırlık talebesi olup başarılı öğrencilere mahreç, hafızlık hızlandırma ,siyer, akaid ve ahlak dersleri verildi. Bununla amaçlanan hafızlığa bir an önce başlamasını hızlandırmaktır.SOSYAL FAALİYETLERKursumuzun bu yıl faaliyete giren yeni derslerinden biride yine halk eğitim işbirliğiyle açılan “Ney’’ kursumuzda ders verilmeye başlandı. Ney kursuna giren öğrenciler aldığı dersle günün stresini atmakta ve ney’den çıkan nağmelerle ilahi huzura kavuşmaktadır. Kurs öğrencilerinin aralarında yaptıkları mini yarışmalar, çay saatleri ve voleybol maçları dinlenme vakitlerini bahçenin ve temiz havanın eşsiz güzelliğiyle birleştirerek geçirilmesini sağladı. Hafızlığını tamamlayan öğrencilere küçük programlar yaparak ve çeşitli hediyeler vererek hafızlık duası yapıldı. Böylelikle hafızlıkta olan ve hafızlığa başlayacak hazırlık talebelerine örnek olmaları sağlanmaktadır. Başarıyı ve ahlakı değerleri düstur edinen kursumuz yine birincilikleri kimseye kaptırmadı.Hoşgör yatılı kız kuran kursu ilimiz bünyesin de yapılan tüm yarışmalara katılmış, Yapılan 40 hadis yarışması ve Kur’ânı Kerimi yüzünden okuma yarışması birincileri yine kursumuzdan çıkmıştır. Bunların yanı sıra, Kur’ân kursları, milli birlik ve beraberliği pekiştiren, sevgi, saygı ve dostluk bağlarını güçlendiren, vatan, millet, bayrak, şehitlik, gazilik gibi milli değerleri aşılayan ve bir arada yaşama bilincinin oluşmasına katkıda bulunan kurumlardır. Şanlı ecdadımızın destanı yazan, vatan ve millet aşığı, bir dava adamı olan Mehmet Akif Ersoy’u anma ve İstiklal Marşı’nın kabulünün kutlamaları kursumuzda halkın desteğiyle yapılan piyes programı ve şiirlerle kutlandı.Güllerin efendisi nebiler nebisi gül sultanımız Efendimiz’in (s.a.v.) Kutlu Doğum etkinliklerinde de kursumuz hazırlanan programlarla göz doldurdu. Halkın yoğun ilgisiyle yapılan kutlu doğum programı kursumuz da coşkuyla kutlandı. Yapılan kutlu doğum programının tekrarı yoğun istek üzerine Cahit Nakıboğlu konferans salonunda tekrar gösterildi. Efendimize muhabbet ve kardeşlik mesajlarının verildiği program ve etkinlikler izleyenler tarafından büyük ilgi gördü.Kursumuzda her Perşembe il vaizesinin katılımıyla yapılan sohbetlerde öğrencilerin günlük fıkhı ve itikadi konulara ilişkin sorularına cevap verilmektedir. Hoşgör Kur’ân Kursu camiası olarak eğitim portalımızı daha başarılı bir kadroyla daha bilinçli bir toplum ve nesil yetiştirmek çabasındayız. İnşallah bu yolda halkımızdan ve hayırsever vatandaşlarımızdan destek bekliyoruz. Hafızlarımızın daha iyi eğitim ve ahlak çerçevesinde yetişmesi için “Bir hafızda

sen okut” kampanyasına davet ediyoruz. “Bir hafız bir Kur’ân bin hafız bin kelam” Allah cc. feyiz ve bereketinden bizlere de vesile olan tüm dostlara da nasip etsin. Amin.

Sümeyye AYDIN / Hoşgör Yatılı Kız Kur’ân Kursu Öğreticisi22

Page 23: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

Eğitim ve Sosyal Faaliyetler

23www.hosgorkulliyesi.org

Page 24: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

Kursumuzda öğrencileri Kur’ân-ı Kerim ve Dini Bilgiler hususunda bilgilendirmek, bilgi seviyelerini ölçmek ve mesleki bakımdan göreve en iyi şekilde hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla “Kur’ân-ı Kerim ve Dini Bilgiler Seviye Tespit Sınavı” yapılmıştır.

Seviye Tespit Sınavı için hocalarımızdan Mesut Öçalan’ın başkanlığında, İhsan Akgün ve Bilal Gür hocadan oluşan bir komisyon kurulmuştur. Komisyon tarafından hazırlanan 100 sınav sorusuyla 18 Şubat, 17 Mart ve 28 Nisan 2012 tarihinde 3 sınav yapılmıştır. Sınav Hafızlık ve hazırlık sınıflarına aynı kategorilerde uygulanmıştır.

Komisyon tarafından Diyanet İşleri Başkanlığı Sınav Yönetmeliği incelenmiş ve referans alınmış olup, bir kadroya ilk defa, açıktan veya naklen atanacaklar için açılacak sınavları, sınav konularını gözeterek Seviye Tespit Sınavı yapılmıştır.

Sınav duyurusu ve tarihi, sınav sonuçları gibi istatistikler kursumuz panosunda ilan edilmiştir. Sınav sonucunda dereceye giren öğrenciler ödüllendirilerek teşvik edilmiş ve hazırlanan raporlar velilere gönderilmiştir.

Amacımız öğrencilerimizden Vaiz, Kur’ân kursu öğreticisi, imam-hatip, müezzin-kayyım kadrolarına ilk defa atanacaklar ile bu unvanların kariyer basamaklarına atanacaklar; görevde yükselme ve unvan değişikliği suretiyle atanacak olanların şimdiden hazırlanmasını sağlamaktır.

Özellikle sınav komisyonunda aktif görev alan hocalarımızı tebrik ediyor ve sınavda dereceye giren öğrencilerimize başarılarından dolayı teşekkür ediyoruz.

HAFIZLIK SINIFI1- Mustafa ŞEN2- Bayram SÜMBÜL3- Ahmet GÜR4- Ahmet M. BAYKAL5- İsmail OĞUZ

HAZIRLIK SINIFI1- Şemsettin GÜNEŞ2- Ahmet KEREM3- Cafer YAZAR4- Muhammet POLAT5- Osman BUZUL

Amacımız; öğrencilerimizden Vaiz, Kur’ân kursu öğreticisi, imam-hatip, müezzin-kayyım kadrolarına ilk defa atanacaklar ile bu unvanların kariyer basamaklarına atanacaklar; görevde yükselme ve unvan değişikliği suretiyle atanacak olanların şimdiden hazırlanmasını sağlamaktır.

HADİS EZBERLEME YARIŞMASIKutlu Doğum Haftası münasebetiyle

kursumuzda Hadis ezberleme yarışması düzenlendi. Yarışmaya 40 öğrenci katıldı. Kurs Hocalarımız Sefa Özcan, İhsan Akgün, Mesut Öçalan’dan oluşan komisyon tarafından Hoşgör Fatih Kur’ân Kursu öğrencilerinden Seyit Ahmet Gündüz 1., Ali Karalar 2., Bünyamin Bileç 3., Ahmet Şakzucu 4. seçildi.

Mesut ÖÇALAN / Hoşgör Fatih Kur’ân Kursu Öğreticisi24

Page 25: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

Kurs yönetimince yapılan mütat istişare toplantısında öğrencilerin mevcut ders durumunu velilerle paylaşmak amacıyla veli toplantısı yapılmasına karar verilmiştir. 10 Mart 2012 Cumartesi günü yapılan veli toplantısında velilerin yüksek katılımı ve öğrencilerin mevcut ders durumunu araştırmak ve geliştirmek amacıyla yapılan ankete duyarlılık, kurs yönetimince memnuniyetle karşılanmış ve yapılan veli toplantısının amacına çoklukla ulaşıldığı kaydedilmiştir. Kur’ân-ı Kerim okunması ile başlayan veli toplantısı, açılış konuşması, Kur’ân-ı Kerim ve faziletine dair konuşma, kursun genel durumu hakkında konuşma ve kursun iaşesinin sağlanması hususunda konuşma ve öğrencilerden dereceye girenlere ödül takdiminin ardından sona ermiştir.

Mustafa DENİZ

Açılış konuşmasını yapan Kurs Yöneticisi Mustafa DENİZ, kursta verilen eğitim ve öğretimden en yüksek verimin alınabilmesi için öğrencinin velisi, hocası ve kurs yönetimi arasındaki ders durum bilgilerinin paylaşılmasının önemine değinerek, Hoşgör Eğitim Kurumları’nın, geçmişten günümüze, yetişdirdiği din adamları ve yüksek düzeyde diyanet görevlilerinin, gelmiş olduğu mevki ve makamlarının Gazi şehrimiz için gurur kaynağı oluşturduğunu belirtti.

Yusuf KİRAZ

Kursun yapımı, iaşesi ve idamesinin sağlanması yönünde konuşan, kurs hocalarımızdan ve vakıf temsilcisi Yusuf KİRAZ, Kur’ân kursu öğrencilerinin yeme-içme ve barınma ihtiyaçlarının sağlanmasının, öğrenilen Kur’ân ve dini bilgilerden kazanılan sevaba ne derece ortak olunduğunu ve gerekli olan finansmanı sağlayan kursumuzun derneği, Hoşgör Kur’ân Kursları Yaptırma ve Yaşatma Derneği ve Hoşgör Fatih İlim Araştırma Vakfı tarafından, büyük bir fedakarlık ve samimiyetle sağlandığını, yetim ve öksüzlerin harçlıklarından biriktirdiği bisiklet parasını bile kursumuza vererek katkıda bulunulduğunu, bu sebeple sayın velilerin kendileri veya yakınlarından, bu yola gönül koymuşlarında güçleri nisbetinde, gönüllülük kaydıyla katkıda bulunabileceklerini belirtti.

Cumaali DENİZ Ayet ve Hadislerle Kur’ân-ı okumanın, anlamanın ve anladığını yaşamanın önemine vurgu yapmıştır.

Özetle şöyle konuşmuştur; Yüce Allah Bakara 2. Ayette “Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar

için yol göstericidir.” buyurmuştur.“Sizin en hayırlınız Kur’ân-ı Kerim’i öğrenen ve öğreteninizdir.” Hadis-i Şerifinin teşviki ve buradaki en

hayırlı olma temennisi ile Kur’ân-ı Kerim’i öğreniyor ve öğretiyoruz. Kur’ân insanın hayat yoldaşı. İnsanın güzelliğe ve iyiliğe ulaşmasındaki yolda onu ayakta tutan ve ona güç veren yoldaştır. Yüce Allah İsra 9. ayette; “Şüphesiz ki bu Kur’ân en doğru yola iletir” buyurmuştur. Bu ayeti Merhum Mehmet Akif mısralarında şöyle yorumluyor;

Beşerin derdine derman olur, ancak Kur’ân,Ona sarılmazsa eğer, canavardan da beterdir insan,Allah’a dayan, say’e sarıl, hikmete ram ol,Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol. Cenab-ı Hak bizleri, Kur’ân’ın nurlu yolundan ayırmasın. Onun hizmetinde bulunabilmeyi, ona

sahip çıkabilmeyi bizlere nasip eylesin. Yüce Rabbim bizleri Kuran okuyan ve onunla amel eden kullarından eylesin.

VELİ TOPLANTISI

25www.hosgorkulliyesi.org

Page 26: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

Allahü teâlâ kainatı, varlıkları ve tüm alemi yaratmış, kimine akıl vererek sorumlu kimini de çeşitli nedenlerle sorumsuz olarak yaratmıştır. Beden ve ruhtan oluşan insanoğlunun sağlıklı bedensel gelişimi için ihtiyaç duyduğu gıda yanında ruhunun da belli bir eğitime, bilgiye, öğrenmeye ve anlamaya ihtiyacı vardır. Allah insanları doğruyu eğriden ayırt edebilecek bir yetenekte yaratmış ve bununla da yetinmeyip kendilerine bir nevi mekanik bir alet ve edavatın kullanma kılavuzu gibi, insanın hayatını yaşamada kılavuz olacak bir kutsal kitap ve bu kitabı açıklayan, hayatında yaşayarak insanlara tebliğ eden bir peygamber göndermiştir. Peygamberler Allahü teâlâ’nın kendilerinden razı olduğu ve kendilerine bildirdiği mesajı insanlara ulaştıran, açıklayan model insanlardır.

Hz. Peygamber’den bu yana Kur’ân’ın ve Yüce İslam mesajının öğretilmesi değişik şekil ve aşamalardan geçerek, günümüzde de muhtelif eğitim kurumlarında örgün veya yaygın bir şekilde devam etmektedir. Bu eğitimin yapıldığı yerlerden biri olan

Kur’ân kurslarımızda eğitimin amacına ulaşması, Kur’ân’ı ve İslam’i öğretiyi anlamak, anladığını yaşayabilmek ve insanlara anlatabilmekle başlamalı, öncelikle dinin rehberi ve Kur’ân’ın yaşayan tefsiri olan Hz. Peygamber’in (s.a.v.) hayatını öğrencilerimize muhabbetle özümseterek öğretmekle desteklenmelidir. Bu sebeple Kur’ân eğitiminden yüksek düzeyde verimlilik alabilmek için Kur’ân’ı en iyi anlayan,

vahyin ilk muhatabı ve onun tebliğcisi Hz. Peygamber’i iyi tanımak gerekiyor. Bu

da Hz. Peygamber’in hayatı ve sünnetinin anlaşılmasıyla mümkündür. Hz. Aişe (r.a.) annemize onun ahlakı sorulduğunda Hz. Aişe annemiz “Siz Kur’ân okumuyor musunuz? onun hayatı Kur’ân idi” şeklinde cevap

vermesi, bize Kur’ân ile Hz. Peygamber’in hayatının ne kadar örtüştüğünü

göstermektedir. Mukaddes bir kitap olarak Kur’ân’a inanan ve O’nu başucu kitabı olarak hayatlarında rehber kabul eden ilk Müslümanlar, nefislerini İslam mesajına teslim edip, uzun yıllardan beri aralarında süre gelen ayrılıkları, anlaşmazlıkları Kur’ân’ın verdiği evrensel mesajlarla çözüme kavuşturmuş, sosyal hayatın düzenlenmesinde Kur’ân’ı temel almışlardır. Kur’ân’ı okumak ve anlamak sahabiler için en büyük gaye idi. Onlar yeni gelen bir hükmü derhal öğrenir ve uygularlardı. Sahabe Kur’ân’ın muhtevasını anlamaya çalışarak Kur’ân okuyordu. Abdullah b. Ömer (r.a) Bakara süresini öğrenmek, hükümlerini anlamak için sekiz sene bu sure üzerinde durduğunu, söylemektedir. Ebu Abdurrahman es-sülemi “İbn Me’sud (r.a) ve diğerleri Hz. Peygamber’den 10 ayeti öğrenip onların hükümleriyle amel etmedikçe diğerlerine geçmediklerini” İslamiyet’in en ulvi değerlerini yüreklerinin en derin hücresine kadar benimsemiş olan o yüce Müslümanların yolunu, ilim öğrenmeye gayret ve aşklarını, Hz.Ali (r.a)’ın ilim şehrinin kapısı oluşunu, Hz.Ömer (r.a) vefat ettiği zaman sahabiler tarafından ilmin onda dokuzunun toprağın altına girdiğinin söylendiğini ve İbn Abbas (r.a)’ın ilmi için ona “Deniz” lakabının verildiğini, öğrencilere bir model göstermek suretiyle din eğitimini vermek, eğitime pratik görsellik katacaktır. İsmail Cerrahoğlu sahabilerin Kur’ân eğitimi hakkında “Kur’ân ölü gönülleri canlandırmak olan asıl gayesini İslam’ın ilk devirlerinde en güzel şekilde tahakkuk ettirmiş, Onların cehaletten ileri gelen sapıklıklarını, cehaletini gidermek süretiyle ortadan kaldırmış, Kur’ân’ın bir emri veya nehyi onlara kafi gelmiş, kalpleri ölü olan bu insanlara ma-i hayat olmuştur” der. İşte sahabiler Kur’ân’ı böyle okuyup böyle anlıyorlardı. Bundan dolayı sahabilerin bilgisini ve hayatını zaman zaman öğrencilerimize anlatmanın sahabe sevgisinin kazanılması ve model alınması yönünden önemli olacaktır.

Kur’ân kurslarımızda hafız öğrencilerin Kur’ân’ı lafzen ezberledikleri gibi onun manasını anlamaya çalışmalarına yönelik bir müfredatın yeniden şekillenerek işlenmesi gerekir. Eğer okuduğumuz Kur’ân’ın hakikatlerine inanarak Kur’ân’dan anladığımız vecibeyi yaşantımıza yansıtmazsak ve çevreden büyüklerimizden gördüklerimizle yetinirsek, bu tamamen taklitçilik olur. Taklitçilik, Allah’ın insana en büyük nimeti olan aklı kullanmamak, körü körüne

DİN EĞİTİMİNDE BİLİNÇLİLİK ESASTIRMesut ÖÇALAN / Hoşgör Fatih Kur’ân Kursu Öğreticisi

26

Page 27: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

başkalarına uymak demektir. Öğrenci Kur’ân’ı niçin öğrenir, ne amaçla ezberler gaye ve hedef seçilmelidir. Bu şuur ve bilinçlilik halini öğrencilerimize eğitimin evvelinde anlattığımız zaman, din eğitiminin daha başarılı ve daha anlamlı olacağını kestirebiliriz. İlahi makamdan insanlığa, dünya ve ahiret saadetinin yollarını göstermek için gönderilen Kur’ân’ı Kerim ve din eğitiminin klasik yöntemlerini ele alıp üzerinde çalışmak ve Peygamberimiz’in “Tebdilde hayır vardır” prensibiyle çeşitli eğitim modelleri geliştirerek, uygulanabilir çözümler bulmak, gerekirse “Ar-Ge” komisyonu kurarak, eğitim dönemi süresince aktif olan bir birim tarafından yeni metotlar geliştirmek, dolayısıyla alışılmışı aşarak ruhları ve zihinleri canlandırmak ve yeni farklı metotları kısa süreli de olsa uygulamak gerekir.

Din eğitiminde İslam’ın önerdiği ve uygun gördüğü temel ahlak ilkelerinin öğrencilere öncelikli ve destekli bir şekilde öğretilmesi ve İslam’ın gayr-i müslimler tarafından tanıtılmasında bir bakıma şifahi değil de pratik olarak yaşantımıza aksettirerek, üzerimize farz olan dini tebliğin yapılmış olmasını sağlamış olabiliriz. Modern çağda artış gösteren ruhi bunalımlar ve kötü alışkanlıklar, din eğitimini daha başka bir lazım hale getirmektedir. Böyle bir dönemde, insanlığın huzur ve mutluluğunu temine yönelik dini ve ahlaki değerlerin yer yüzünde hakim kılınarak, merhamet hamurunda, günümüz şartlarına uygun ve uygulanabilir bir tarzda yeniden insanlığın hizmetine sunulması, hayati bir önem arz etmektedir.

Bu görevin yerine getirilmesi çoklukla din gönüllülerinin büyük özverisiyle olacağı muhakkaktır. Özellikle Diyanet İşleri Başkanlığı’nın çeşitli kademelerinde görev yapan din görevlilerinin İslam’ın en nezih bilgileri ve öğretisiyle donanarak yeni bir vizyon ve misyon ile rehber olmaları lazımdır. Çünkü Hak ile rehberlik etmek, ancak bilgi ile mümkündür. Yüce rabbimiz. Al-i İmran süresinin 18. ayetinde Allah’tan başka ilah olmadığına, kendisinin, meleklerin ve bilgi sahiplerinin de şahit olduğunu belirtmek suretiyle, bilgi sahibi olmanın önemine işaret etmiş, Fatır süresinin 28. ayetinde de “Kulları içinden ancak alimler, Allah’tan gereğince korkar” buyurmak suretiyle hakiki ve kabul edilir bir imanın

nasıl kazanıldığını bizlere göstermiştir. İlim sadece çok sayıda Ayet ve hadis bilmek değil, Allah’tan çok korkmaktır. Yunus Emre’nin “İlim ilim bilmektir, ilim kendini bilmektir” sözünde de denildiği gibi ilim insana yaratılış gayesini öğretmeye yönelik olmalıdır. Hasan Basri (r.a) “Alim, Allah’ı görmediği halde korkan, Allah’ın sevdiğini seven ve Allah’ın sevmediğinden uzak kalan kimsedir” demek suretiyle ilim sahibinin görev ve sorumluluğuna dikkat çekmiştir. Dinin tebliğcisi ve öğreticisi islam’ın en ulvi değerlerini bizzat hayatında yaşayarak yani insanlara söylediklerini ve öğrettiklerini beden diliyle de destekleyerek örnek bir insan modeliyle din eğitimini vermeye çalışmalıdır.

Bu bağlamda Kur’ân kurslarımızda verilen dini bilgileri doğru amellerle, amelleri de içtenlikle destekleyen formülleri bulmalı ve sağlamalıyız. Bilgi tek başına, acı bir silahtır. Davranışa yansımayan sözde imanın ve insanın ahlaki gelişimine katkısı olmayan bilginin, çok da önemi olmayacaktır. Kabul edilen amel, ancak bilinçli olarak yapılan işlerdir. Kur’ân’ın ahlakla ilgili ele aldığı konular, baştan sona bilginin pratiğe dökülmesine ma’tuf olarak görülmelidir. Hakiki terbiyenin gayesi, insanı zorla değiştirmek değil uygun eğitim, öğretim metotlarıyla ve güzel örneklerle kişinin yeteneklerini faaliyete geçirme ve geliştirme olmalıdır. Din eğitiminde gönüllülük, eğitimin olmazsa olmaz şartıdır. Öğrencilerin başarıya uyum frekansını yakalayarak, şefkat kanatlarıyla onların kucaklanması ve Kur’ân kurslarımızı merhametin sembolü olan kuş evlerine dönüştürmek dileğiyle...

Mukaddes bir kitap olarak Kur’ân’a inanan ve O’nu başucu kitabı olarak hayatlarında rehber kabul eden ilk Müslümanlar, nefislerini İslam mesajına teslim edip, uzun yıllardan beri aralarında süre gelen ayrılıkları, anlaşmazlıkları Kur’ân’ın verdiği evrensel mesajlarla çözüme kavuşturmuş, sosyal hayatın düzenlenmesinde Kur’ân’ı temel almışlardır.

“Kur’ân ölü gönülleri canlandırmak olan asıl gayesini İslam’ın ilk devirlerinde en güzel şekilde tahakkuk ettirmiş, Onların cehaletten ileri gelen sapıklıklarını, cehaletini gidermek süretiyle ortadan kaldırmış, Kur’ân’ın bir emri veya nehyi onlara kafi gelmiş, kalpleri ölü olan bu insanlara ma-i hayat olmuştur”

27www.hosgorkulliyesi.org

Page 28: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

Ashab-ı Kiram’ın büyüklerindendir. Yaklaşık 612 senesinde Medine’de doğdu. Hicrî 45 veya 55 senesinde Medine’de vefat etti. Hz. Zeyd b. Sabit’in nesebi: Zeyd b. Sabit b. Dahhak b. Zeyd b. Lûzân b. Amr b. Abdiavf b. Ğanm b. Mâlik b. Neccâr el-Ensârî el-Hazrecî, Neccaroğullarından olup, annesi Nevvâr bt. Mâlik b. Mûâviye b. Adî’dir. Künyesi Ebû Saîd veya Ebû Sâbit’tir. Ayrıca Ebû Hârice veya Ebû Abdurrahmân da denilmektedir. Lakabı ise el-Kârî’ veya el-Mukrî’ veya el-Farzî veyahut Kâtibü’l-vahy, Hibru’l-ümme’dir. Babası Sabit hicretten önce Evs ile Hazrec kabileleri arasında (Yevmü’l-buâs) adıyla bilinen bir muharebede ölmüştü. Babası öldüğünde Zeyd (r.a) henüz altı yaşlarında bir çocuk idi. Annesi tarafından büyütüldü ve yetiştirildi.

Peygamberimiz (s.a.v) İslâmiyet’i yaymak üzere Ashâb-ı Kiram’dan Mus’ab b. Umeyr’i (r.a) Medine’ye göndermişti. Bu sırada henüz 11 yaş-larında olan Zeyd b. Sabit’ Mus’ab b. Umeyr (r.a) vâsıtası ile müs-lüman oldu. Müslüman olunca hemen Kur’ân-ı Kerîm’in vahyolunan âyetlerini ezberlemeye başladı. Bir taraftan ezberliyor, bir taraftan da Neccaroğulları kabilesinin çocuklarına öğretiyordu. Peygambe-rimiz (s.a.v) Mekke’den Medine’ye hicret etmeden önce, on yedi sûreyi ezberlemişti. Hicretten sonra Peygamberimiz (s.a.v) O’nun bu halini büyük bir memnuniyetle karşılamıştır.

Bedir Savaşı yapıldığında Zeyd b. Sabit henüz 13 yaşında idi. İslâm ordusu hareket etmek üzere iken O da katılmak istedi. Fakat yaşı küçük olduğu için Rasulullah (s.a.v) O’na izin vermedi. Emre itaat edip Medine’de kaldı. Uhud Savaşına da, bu sebeple katılamadığı ri-vayet edilmiştir. Hendek harbine katılmıştır. Harbe hazırlık için önce hendek kazma işinde çalışmış sonra savaşa katılıp, büyük fedakarlık-lar göstermişti. Peygamberimiz: “Bu ne güzel bir genç” diyerek ona iltifatta bulunmuştur.

Tebük gazvesinde Mâlik b. Neccar’ın sancağını Ümâre b. Hazm taşıyorken Rasûl-i Ekrem, sancağı alıp, Zeyd b. Sâbit’e vermiş Ümâre’nin “Yâ Rasûlallah yoksa aleyhimde birşey mi duydun?” de-mesi üzerine “Hayır! Kur’ân-ı Kerîm öncedir. Zeyd ise Kur’ân-ı Kerîm’i senden daha çok bilir” diye buyurmuştur. Hudeybiye antlaşmasın-da, Mekke’nin fethinde, Huneyn gazvesinde, Tâif muhasarasında ve Veda Haccı’nda bulunmuştur. Rasûl-i Ekrem’in vefâtından sonra Hazreti Ebû Bekir devrinde meydana gelen Yemâme harbine de ka-tılmıştı. Bu harpte peygamberlik iddiasında bulunan Müseylemetü’l-

kezzab’a karşı savaşırken kendisine bir ok isabet edip yaralanmıştı.Rasul-i Ekrem’in hayatı müddetince, vahiy kâtipliğinden başka

yazışmalarını da o yazardı. Hazreti Peygamber, bazı hükümdarlar tarafından gönderilen mektupların hatasız tercüme edilmesi için Zeyd’e Süryanice ve İbranice öğrenmesini emir buyurmuşlardı. Çok zeki olan Zeyd, 15 gün gibi kısa bir zamanda, her iki dili de öğrenme-ye muvaffak olmuştu. Bundan sonra bu lisanlarla Medine’ye gönde-rilen hükümdarların mektuplarını tercüme ediyordu. Hazreti Ömer ve Hazreti Osman’ın hilâfetleri zamanında da onların yazı işlerini ifa ediyordu.

Halife Hz. Osman, onu Beytü’l-mâl Emini (hazine sorumlusu) ta-yin etmişti. Bir hadîs-i şerîfte buyurulduğu gibi, Ashab-ı kiram arasında ferâiz ilmini (miras hukukunu) en iyi bilen o zât idi. Hazreti Ömer, her zaman Hz. Ali ile beraber Zeyd b. Sabit’i danışma meclisine davet ederdi.

Abdullah b. Abbas geniş bilgisiyle beraber Zeyd b. Sabit hazret-lerinin evine kadar gidip onun bilgisinden faydalanırdı. Bir defa Zeyd b. Sabit (r.a) atına bineceği zaman atın üzengisini tutmuş, Zeyd b. Sabit, kendisini men edince, İbn Abbâs (r.a) “Biz âlimlerimize böyle hürmet ederiz” demiş, Zeyd hazretleri de İbn Abbas’ın elini tutarak öpmüş: “Biz de Peygamber Efendimizin ev halkına böyle hürmet et-mekle emrolunduk” demiştir.

Zeyd b. Sâbit hazretleri Sahabe devrinde bile Medine’nin başka-dısı idi. Ferâiz (miras hukuku), Kıraat (Kur’ân-ı Kerim’in okuyuş farklılık-ları) ve Tefsîr ilmînde de başimam idi. İmam Şafiî, ferâiz husûsunda Zeyd (r.a)’ın sözlerini tercih ederdi. Zeyd b. Sabit (r.a) kırâat ilminde Ashab-ı kiramın en bilginlerindendir. Kur’ân-ı Kerîm’in tamamını ez-berlemiş, kendisinden sahabeden ve tabiundan bazı kişiler Kur’ân-ı Kerim okumuşlardır.

İslâmi ilimler içinde en yüksek olan Kıraat ilmidir. Bu ilim saye-sinde, Kur’ân-ı Kerîm bozulmaktan ve değişmekten korunmuştur. Bu ilmin mütehassıs âlimleri, Kur’ân-ı Kerim’in kıraat şekillerini harf, kelime ve eda şekilleri etrafında oluşan ihtilafları zabt ve kaydet-mişlerdir. Böylece Kur’ân-ı Kerîm’in tilaveti, harfleri, kelimeleri, eda şekilleri ile ilgili şüphe ve tereddütleri bertaraf etmişlerdir. Zeyd b. Sâbit hz.lerinin bu ilimdeki üstünlüğü, Ashab-ı kirâm’ın ve Tabiînin ileri gelenlerinin itirafı ve takdiri ile sabittir. Ashâb-ı kiram arasında kıraat ilminde imamlık derecesine yükselenler, Hazerat-ı Ebû Bekr

ZEYD BİN SABİT (r.a)

Hâfız SAHABELER YAZI DİZİSİ (3)

28

Page 29: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

es-Sıddîk, Ömer b. Hattâb, Osman b. Affân, Ali b. Ebî Tâlib, Übeyy b. Ka’b, Zeyd b. Sabit, Abdullah b. Mes’ûd, Ebûdderdâ, Ebû Mûsa’l-eş’arî’dir. Bunlar Rasûlullah’tan (s.a.v) bizzat kıraat eden canlı vesîkalardır. Zeyd b. Sabit (r.a), Resûlullah’ın (s.a.v) kâtibi ve va-hiy emîni idi. Kendisi, Resûlullahın (sav.) zamanında Kur’ân-ı Kerîm’i toplayan Medineli müslümanlardandı ve bununla iftihar ediyordu.

Hazreti Ebû Bekir Kur’ân-ı Kerîmin toplanması vazîfesini, işte bu husûsiyetlerinden dolayı Hazreti Zeyd’e vermişti. Hazreti Ömer, Hazreti Zeyd’in kıraati ile Ubeyy b. Ka’bın kıraatini karşılaştırır ve Hazreti Zeyd’in kıraatini tercih ederdi. Çünkü O’nun kıraatı Kureyş kıraatine tam uygundu. Hazreti Ubeyy b. Ka’b, hayatta bulundu-ğu müddetçe insanların kıraatte danışma mercii olmuşsa da, vefâtından sonra bütün müslümanlar Medine-i Münevvere’de Haz-reti Zeyd’in etrâfında toplanmışlar ve kendisi ilim ehlinin kıblesi ol-muştur. Şimdi onun zamanından bu zamana kadar ondört asırdan beri, hâlen ondan ve kıraatta söz sahibi olan diğer ashab’ın rivâyet edildiği şekilde Kur’ân-ı Kerim okunmaktadır.

Zeyd b. Sabit (radıyallahü anh), Tefsîr ilminde de çok ilerde idi. Vahiy kâtibi olma şerefine sahip, fevkalâde zekî, Hulefa-i Râşidîn’e yakın olmasından dolayı, bir çok âyet-i kerîme’nin nüzûl sebebini bilir, hakîkat ve hikmetlerine vâkıf bulunurdu.

Hadîs ilminde, fıkıh ilminde, ferâiz, kaza (hüküm verme) ve fetvâ ilimlerinde de son derece bilgili idi. Resûl-i Ekrem’in seneler-ce huzûr-ı saadetinde bulunmuş, o ilâhi menba’dan kalbine pek çok şeyler akmıştı. Resûl-i Ekrem efendimiz’den 92 hadîs rivâyet etmiş. Kendisinden de Ebû Hüreyre, İbni Ömer, Ebû Sa’îd, Enes bin Mâlik, Sehl bin Sa’d, oğlu Harice, Ebû Amr gibi Eshâb-ı kiram, Sa’îd bin Müseyyib, Kâsım İbn-i Muhammed, Süleymân bin Yesâr gibi Tabiîn hadîs rivâyet etmişlerdir. Hazreti Zeyd, Rasulullahın yaşayı-şına en çok vakıf olanlardandı. Ondan az hadîs-i şerîf nakletmekle beraber, onların hepsi, en sahih ve mevsuk olup müttefekuna-leyhtir. Şu hadîs-i şerîf bu cümledendir.

“Namazın efdali, farz namazlar müstesna olmak üzere, insanın hânesinde kıldığı namazdır.”

Hazreti Zeyd b. Sabit’in, fıkıh ilminde ve onun bir şubesi olan Ferâiz (miras hukuku) ilminde de derin bir vukufiyeti vardı. Medine’de fetva mercii, o idi. Tabiînden Said bin Müseyyeb’in bütün fetva ve hükümleri, O’nun nakil ve rivayetine dayanıyordu. Said bin Müseyyeb, yeni bir mesele ortaya çıktığında, bütün Asha-bın re’y ve ictihadını araştırdıktan sonra, Hazreti Zeyd’in ne dediği-ni tahkik edip, onun hükmünü anladıktan sonra fetva verirdi. Yine o devirde Medine’de büyük bir imam olan Mâlik bin Enes (r.aleyh), fıkıh ve hadiste yüzbinlerce insanın mutlak imamıydı. İmam Mâlik, Hazreti Ömer’den sonra, Hazreti Zeyd b.Sâbit’i imam tanırdı. İmam Şafiî ferâiz ilmine âit bütün meselelerde, Zeyd b. Sâbit’e (r.a) tâbi olmuştur.

Hazreti Zeyd, daha Hazreti Ömer devrinde iken ferâiz ile ilgili meseleleri tertip ederek, bu ilmin esaslarını bizzat yazmış, ted-vin etmiştir. Zaten bu ilimdeki üstünlüğünü, Rasulullah Efendimiz, “Ümmetimin içinde ferâizi en iyi bilen Zeyd bin Sabit’tir” buyurarak tasdik ve taltif buyurmuştur.

Fıkıh ilminin her meselesinde, Ashab-ı kiramın en yüksek müctehidlerindendi. Daha Rasul-i Ekrem (s.a.v.) zamanında fetva vermek şerefine kavuşmuştu. Daha sonra kendisi Hazreti Ebû Be-kir, Hazreti Ömer, Hazreti Osman, Hazreti Ali ve Hazreti Muâviye devirlerinde Medine’nin fetva mercii idi. Ashab-ı kiramın fakihle-rinin ilk tabakasındandı. O’nun fıkha dair ictihad ve kavilleri, Said b. Müseyyeb vasıtasıyle, doğudaki ve batıdaki bütün müslüman memleketlerinde yayılmıştı. Zaten Ashab-ı kiram arasında dört kişi fıkıh ilminde şöhret bulmuştur. Fıkıh ilminin kaynağı, bu dört büyük sahabe ve onların ictihadlarını alıp rivayet eden talebeleri kabul edilmiştir. İslamın ilk devirlerinde Medine-i Münevvere ilim merkezi olduğundan Hazreti Zeyd’in buradaki ilim neşri bütün İslâm mem-leketlerine yayılmıştı. Ashab-ı kiram devrinde, fıkıh ilmindeki karşı-lıklı ilmi alış-veriş, iki sahabenin meclisinde yapılıyordu. Biri Hazreti Ömer’in, diğeri de Hazreti Ali’nin meclisleri idi. Zeyd b. Sabit (r.a), Hazreti Ömer’in ilim meclisine devam edenlerdendi.

Peygamberimiz (s.a.v) vefat ettiği arada Ashab-ı kiramdan Kur’ân-ı Kerîmi tamamen ezberlemiş sahabeler mevcuttu. Fakat bunların çoğu Hazreti Ebû Bekir zamanında, dinden dönme (irti-dad) olayları sebebiyle çıkan savaşlarda şehid olmuştu. (Yemâme

Savaşında yetmiş hafız şehid edilmişti.) Böylece hafızların sayıları bir hayli azalmaya başlamıştı. Bu durum karşısında Hazreti Ömer, Halife Hazreti Ebû Bekir’e müracaat edip, o zaman dağınık sahi-felerde yazılı olan Kur’ân-ı kerîm âyetlerinin bir kitap halinde top-lanmasını rica etti. Hazreti Ebû Bekir, bu iş için Zeyd b. Sâbit’i (r.a) çağırıp: Ey Zeyd, sen genç ve akıllı birisin, senin ayıplanacak ve seni töhmet altında bırakacak hiçbir halin yoktur. Rasul-i Ekremin hayatında O’nun vahiy kâtibiydin. Sen Kur’ân-ı Kerîm âyetlerini bir araya topla.” buyurdu. Bunun üzerine Hazreti Zeyd b. Sabit bir he-yet kurarak büyük bir titizlik ve gayretle Kur’ân-ı kerîm âyetlerini bir araya toplayıp mushaf hâline getirdi. Bu mushafı Hazreti Ebû Bekir’e teslim etti.

Zeyd b. Sabit, Hazreti Osman’ın halifeliği sırasında da, O’nun en başta gelen yardımcılarından olmuştur. Hazreti Ebû Bekir devrinde bir kitap hâlinde bir araya getirilen Kur’ân-ı Kerîmin tek nüshası, Haz-reti Osman’ın emri ile yine Zeyd b. Sabit başkanlığında bir heyet tarafından çoğaltılıp 5-6 tane daha mushaf-ı şerîf yazılarak, belli merkezlere gönderilmiştir. Böylece bu şerefli vazifeyi de yapmak ona nasip olmuştur.

Hazreti Zeyd, 45 (m. 665) senesinde Hazreti Muâviyenın hali-feliği sırasında Medine’de vefat etti. Bu sırada yaşları ellinin üzerin-deydi. Cenâzesinde Abdullah İbni Abbâs, Sa’îd bin Müseyyeb ve Ebû Hüreyre (r.anhüm) bulundular. Namazını Mervan bin Hakem kıldırdı.

İmam-ı Buhârî’nin Târihi’nde naklettiğine göre, Abdullah İbni Ab-bas hazretleri: “Bugün ilim hazinesi defnolundu” diye teessürlerini ifade etmiş ve meşhur şair Hassan bin Sabit bir mersiye okumuş, herkes üzüntülerini belirtmişlerdi.

Hz. Zeyd b. Sabit, büyük işler başaran ve büyük hizmetler bıra-kan bir sahabedir. Ümmetin ıslahı hususundaki gayretleri yerinde ve zamanında müdahaleleri ile işleri yoluna koyma çalışmaları ile il-min yayılması hususundaki çalışmaları gibi nice hizmetler yapmıştır. O’nun hizmetleri anlatılamayacak kadar çok ve büyüktür. Kur’ân-ı Kerîmi tamamen ezberlemesi, emin bir kimse olması, güzel yazı yazması gibi birçok meziyetlere sahiptir. Zaten Rasulullah efendi-mizin zamanında vahiy kâtibi olmak şerefine kavuşmuştu. Bütün Ehl-i Beyt ve Ashab-ı kiram arasında, o derece üstün bir itibara ulaşmıştı ki, cuma günleri sokağa çıktıkları vakit, ilim ve irfanına hayran kalan Medine halkı kendisine teveccüh ederlerdi. Halkın bu teveccühünden utanan Zeyd b. Sabit (r.a) hemen evine giderdi. Bu hâlini soranlara “İnsanlardan haya etmeyen, Allah’tan utanmaz.” buyururlardı. Birisi bir mesele sorarsa, soran kimse güzel ahlâka sa-hip değilse cevap vermezdi.

Zeyd b. Sabit (r.a) vefât edince, Ebû Hüreyre (r.a) “Bu ümme-tin âlimi vefat etti. Umulur ki, Allah (c.c) Abdullah b. Abbas’ı ona halef buyurur” demişti. Zeyd b. Sâbit’in (r.a) oğlu Harice b. Zeyd; Fukahâ-i Seb’a denilen yedi büyük âlimden birisidir.

Enes bin Mâlik hazretlerinden rivâyet olunur ki: Peygamber efendimiz (s.a.v) “Ümmetimin en merhametlisi Ebû Bekir, Allah’ın dini hususunda en sert olanı Ömer, en fazla hayaya sahip olanı Osman ve ferâizi (ahkam-ı diniyye) en iyi bileni Zeyd b. Sabit’tir.”

Zeyd b. Sâbit’in Peygamberimiz’den (s.a.v) rivayet ettiği hadîs-i şerîflerden bazıları şunlardır:

“Kim İslâm dininden başka bir milletin (dînin) yemini üzerine ya-lan yere, bile bile yemin ederse, o dediği gibi olur. Kim kendini bir şeyle öldürürse, kıyamet günü onunla azap olunur. Bir kişi üzerine, sahip olmadığı şeyde nezretmek (adak adamak) yoktur. Bir mümi-ne lanet etmek, onu öldürmek gibidir.”

“Kim dünyalık peşinde olarak sabahlarsa, Allah (c.c) O’nun işini zorlaştırır, malzemesini dağıtır. Kendisini açgözlü kılar, yoksulluğu gözünün önünde canlandırır. Dünyadan da nasibinden fazla bir şey kendisine verilmez. Ama ahiret düşüncesiyle sabahlayan kimsenin işini Allah (c.c) kolaylaştırır, varlığını (servetini) korur, kalbini zengin-leştirir, kendisi yüz çevirdiği halde dünya kendisine teveccüh eder (yönelir).”

Muhammed Mücahid ÇALIŞKAN Hoşgör Fatih Kur’ân Kursu Öğreticisi

29www.hosgorkulliyesi.org

Page 30: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

DİYANET İŞLERİ BAŞKANIMIZ ANLATIYOR Babamla beraber köyümüzden her Antep’e geldiğimizde Abdulkadir Sökücü ve

Hayri Sertbaş amcanın yanına uğrar çaylarını içerdik. Her ikisini de ziyaret ederdik. Bunlar Mehmet’i bize ver imam hatibe yollayalım derlerdi. Babamda hayır ! hayır ! ben bunu diplomasız bir âlim olarak yetiştireceğim derdi, ve nitekim beni önce Siirt Tillo Medresesi’ne sonra Diyarbakır’daki Medreselere gönderdi. Buralarda ilim tahsil ettim.

Bu ilimlere devam ederken babamdan habersiz Gaziantep İmam Hatip Lisesi’ne gittim. Okuldaki Celal Kara Hoca’ya ben kayıt olmak istiyorum dedim. Hocam babamdan izinsiz geldiğimi bildiğinden, bana velin yok, yaşın büyük seni kayıt edemeyiz dedi. Bende okuldan çıkıp, Hacı Abdulkadir Sökücü amcanın yanına gittim. Ben İmam Hatip Okulu’na kayıt olmak istiyorum, bana yardım edermisin dedim. O sırada Abdulkadir amcanın dükkanında müşteriler vardı. Müşterilere “haydin âam”, “haydin âam” dışarı alışveriş bitti. Bu cümleyi iki üç defa tekrarladı. Müşterileri dışarı çıkartıp, darabayı (kepengi) indirip dükkanı kapattı.

Beni alıp Hacı Hayri Sertbaş amcanın yanına götürdü, haydi Mehmeti İmam Hatip’e kayıt edelim dedi. Beni alıp İmam Hatip’e götürdüler. Celal Kara Hoca bunlarada bana söylediklerini tekrarladı. Velisinin rızası yok, yaşı büyük kayıt yapabilmek için velisinin rızası ve Milli Eğitim’den yazılı olur gerekiyor. Hayri amca velisi benim, babasının da rızasını alırız, Milli Eğitim’den yazıyı getiririz dedi.

Babamı ikna ettiler, Hayri amca Milli Eğitim’den Ankara’dan yazıyı alıp getirdi, kaydımı yaptırdı. O dönemlerde Hacı Hayri Sertbaş amca İmam Hatip Okulları Okul Aile Birliği Başkanıydı, İmam Hatip Okullarına çok büyük hizmeti olmuştur. Hacı Abdulkadir Sökücü amcada İmam hatip okullarına bir nefer olarak çalışıyordu. İkisinede Allah Rahmet diliyorum. Bütün tahsillerimi tamamladım ve hamdolsun bugünlere geldik.

ADİL HOCAMIZDAN BİR HATIRA Trikotajcı Hacı Mehmet Bağlar amca, Adil hocamızla ilgili şu hatırasını çok

sevdiğimiz bir büyüğümüz ile paylaşır. Büyüğümüz bu hatırayı bizim ile paylaşır.

Evi Antep Kalesi’nin yanında olan Hacı Mehmet Amca Rüyasında Peygamber (s.a.v) Efendimizi görür. Efendimiz (s.a.v) Antep Kalesi’nin yanından aşağıya doğru inerken hemen gidip mübarek elini öper. Mehmet Amca Peygamber Efendimize (s.a.v) efendim bize misafir olurmusunuz der. Peygamber Efendimiz (s.a.v) biz bugün Adil Hoca’nın misafiriyiz deyip cevap verir, bu sırada Mehmet amca uykudan uyanır. Sabah erkenden Hüseyin Paşa Cami’nin yolunu tutar, o dönemde Adil Hoca Hüseyin Paşa Camii’nde Mûtad vaaz ve sohbetlerine devam etmektedir. Vaazın akabinden hocamızın yanına koşar tam rüyasını anlatacakken Adil Hoca Mehmet amcaya eli ile sus işareti yaparak, Mehmet Efendi ! Mehmet Efendi! gördüğün rüya aramızda kalsın, biz vefat etmeden kimse bilmesin der, Mehmet amca hocamız vefat edinceye kadar bu sırrı saklı tutar ve vefatından sonra büyüğümüz ile paylaşır.

Prof. Dr. Mehmet GÖRMEZ

HOŞGÖR’DEN HATIRALAR

30

Page 31: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

İlahi hidayetin tecelli edeceği bir gündü.Her zaman ki gibi evde oturuyordu. Henüz 17 yaşındaydı, içinde sürekli eksikliklerin var olduğunu hisseden kendini adlandıramayan Sümeyye, ilahi hidayetin tecelli edeceği güne işte böyle başladı.

Neydi içindeki eksiklik... Aradığı şey neydi.Sümeyye neyi bekliyordu hayatını değiştirecek.Oysaki o kadar çok okuyordu ki bazen yemek yemeyi bile unutuyordu. O kadar çok okuyordu ki bir günde iki kitap bitiriyordu. Ne yazık ki okuduğu kitaplar onu tatmin etmiyor, içindeki eksikliği bir türlü gideremiyordu.

Çünkü aradığı şey başkaydı. Ama neydi ki, bu arayış bu eksiklik?

Sümeyye her yeni güne okumanın verdiği o heyecanla uyanıyordu ve okumaya başlıyordu.Ve her okuduğunda da okuduğu kitapların sayısına bakıyordu. Raftaki kitapların hemen hepsini okumuştu ama yinede eksik olan bir şey vardı hala. Bir gün yine kitap araştırırken rafta okuduğu kitaplar arasında göz gezdirirken dikkatini çeken bir şey oldu. Sağ tarafta en üst köşede siyah bir kılıfın içinde üzeri tozlu bir şey duruyordu. Bir an tereddütle elini uzatarak dokundu o tozlu kılıfa. İlk defa eline aldığı kitap onu bu kadar heyecanlandırmıştı. O siyah, tozlu kılıfın içinden bir lütuf, kalplere şifa, her sorunun cevabı, eksiklikleri tamamlayıcı bir mucize çıkmıştı. Fakat sayfaları yıpranmış ve birbirinden ayrılmış, adeta yalnızlığa terk edilmişti. O kadar yıpranmıştı ki sayfaları sararmıştı. Sanki uzun yıllar kapağı açılmamıştı. Kendisi dahil evdeki herkes okuyan bir aile olmasına rağmen bu ilahi kelamı fark edememişlerdi.

Sümeyye eline alınca bile içine bir huzur katan kendisini farklı alemlere götüren kitabı

incelemeye başladı. Daha önceki okuduğu kitaplara hiç benzemiyordu .İçindeki eksikliğin tamamlandığını hissetmeye başladı. Bu çok farklı bir kitaptı. Acaba yazarı kimdi. Kim bu kadar gerçek, güzel, akıcı bir dil ile gönüllere hitap edebilirdi. Kim okuyanın soularını yanıt verici, nasihat edici, uyarıcı sözlerle kendinden geçirebilirdi. Okudukça ruh aleminde farklı güzelliklere ulaşan Sümeyye okumaya devam ediyordu. Ama bu zamana kadar asıl soruya cevap bulamamıştı. ‘Neden yaratıldığı’ kulaktan dolma ve taklidi iman doğrultusunda ki bilgilerle her canlının doğup-yaşayıp-öldüğünü biliyordu. Tam o sırada pencereden gelen bir rüzgar, yıpranmış olan kitabın, sararmış yapraklarını dağıttı. Dağılan sayfaları toplamaya çalışan Sümeyye’nin gözüne bir nur çarptı sanki, yerden kaldırdığı sayfaların birinde ’Ben ancak insanları ve cinleri bana kulluk etsinler diye yarattım (zariyat 56) ayeti kerime mealini gördü. Sümeyye okuduğu sözlerden sanki yeniden yaratılmış ve niçin var olduğunun farkına varmıştı. Kitabın yazarıda bu güzellikleri bahşeden de belliydi artık. Bi anda gözlerinden yaşlar sel olup akmaya başladı. Daha önce merkep yüklü kitaplar okumuş, çok kitap okuyarak her soruya cevap bulabileceğini sanmıştı hep. Bu hidayet rehberi yaratanın kelamı olan şifa-il mübini okuyunca yanıldığını anlamıştı.

İşte kalpleri yeniden yeşerten, çoraklaşmış topraklara dönen kalplerde aranan manevi su, ilim ve hikmet dünyasına ışık tutacak yaratılış rehberi Kur’ân-ı Azimüşşan.

Rabbim bizleri onun rahmet ve bereketinden, nurundan, feyzinden ayrı bırakmasın. Hayatımızın her anında onunla kaim olabilmeyi hepimize nasip eylesin. AMİN.

KALPLERİ YENİDEN YEŞERTEN MUCİZE

Elif DALHoşgör Yatılı Kız Kur’ân Kursu Öğreticisi

31www.hosgorkulliyesi.org

Page 32: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr.Mehmet Görmez’den Vakfımıza ziyaret

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Prof. Dr. Mehmet Görmez hocamız, Gaziantep İl Müftümüz Prof. Dr. Ali Bakkal, Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu, İl Müftü Yardımcılarımız, İlçe Müftülerimiz ile beraber Pürsefa Hanı’ndaki vakıf ve dernek merkezimizi ziyaret etti. Han hakkında Onursal Başkanımız Ahmet Ziylan Ağabey’den bilgi aldı. Vakıf hizmetleri hakkında Vakıf Başkanımız Ökkeş Eruslu Ağabey’den bilgi alan Başkan Bey dernek hizmetleri hakkında Dernek Başkanımız Nihat Durur Ağabey’den brifing aldı. Başkanımız hizmetlerden çok memnun kaldığını belirterek, bu tür hizmetlerin devamını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum temennisinde bulundu.

Fatih KURT / Hoşgör Fatih Kur’ân Kursu Öğrencisi32

Page 33: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

Hoşgör Fatih Kur’ân Kursunda hazırlık ve

hafızlık eğitimine devam eden 260 öğrenci ile Hoşgör Yatılı Kız Kursumuzdaki 150 öğrenci Van’ın Arvasi

Kur’ân Kursu’nda deprem nedeniyle vefat eden ve yaralı olan arkadaşlarına yardım edebilmek amacı ile

harçlıklarını toplayarak anlamlı bir yardım kampanyası

başlattılar. Görüştüğümüz öğrenciler zor durumda olan kardeşlerimize harçlıklarımızı

ve dualarımızı gönderiyoruz dediler. Vefat eden kardeşlerimizin ailelerine başsağlığı, yaralı olan

kardeşlerine de acil şifalar temennisinde bulundular Ayrıca vefat eden depremzedelere de hatimler

okuyup ruhlarına bağışladılar .

Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu, Onursal Başkanımız Ahmet Mukdat Ziylan’ın misafir ettiği Van’dan gelen 15 aileyi ziyaret etti. Pürsefa Hanı’nda misafir edilen Vanlı aileleri ziyaret ederek sohbet eden Başkan Tahmazoğlu ailelerin sorun ve sıkıntılarını dinleyerek, çocuklara oyuncaklar hediye etti.

Van’da meydana gelen afetten dolayı tüm Türkiye’nin seferber olduğunu ifade eden Ahmet Mukdat Ziylan, kendisininde bu durumdan çok etkilendiğini belirterek, “Van’dan gelen 15 depremzede aileye kucak açtık. 55 kişiden oluşan Van’lı misafirlerimizi Pürsefa hanımızda kaloriferli odalarda misafir ediyoruz. Her türlü ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Şahinbey Belediye Başkanımız Mehmet Tahmazoğlu’na ziyaretlerinden dolayı teşekkür ediyorum”dedi.

Böyle afetleri bir daha devletimizin başına vermesin diyerek sözlerine başlayan Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu, 1983 yılında askerlik görevini yaptığı sırada Erzurum’da yaşanan depremi bizzat yaşadığını belirterek, “80 askerle görevli olarak gittiğimiz ve 2 bin kişinin öldüğü bu depremde sadece bir köyde 150 kişinin cesetlerini göçük altında çıkardık. Van’da yaşanan deprem sonrasında Hükümetimiz, milletimiz, belediyelerimiz ve hayırsever

insanlarımız seferber oldu. Şahinbey Belediyesi olarak 21 tır dolusu gıda ve giyim gönderdik. Buraya gelen depremzede ailelerimize de yardımcı oluyoruz. Van depremi sonrası Gaziantep’e 1350 aile gelmiş olup, bunun 1150 tanesi Şahinbey ilçemizde misafir edilmektedir. Hayırsever amcamız Ahmet Mukdat Ziylan’a depremzede aileleri misafir ettiği için kendisine teşekkür ediyorum. Tekrardan depremzede ailelere geçmiş olsun diliyor, hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyorum” dedi.

Öğrencilerimizden Duygulandıran Bağış

Vanlı depremzedelere kucak açtı Hoşgör Fatih İlim Araştırma Vakfı Onursal Başkanı Ahmet Mukdat ZİYLAN

33www.hosgorkulliyesi.org

Page 34: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

Vakfımızdan her ay hatim programıHoşgör

Fatih İlim Araştırma

Vakfı ve Hoşgör Kurân Kurân Derneği

üyeleri ile kurslarımıza maddi ve manevi destek olan

hayırseverlerin katılımı her ayın ilk pazarı hatim programı düzenlemektedir. Vakıf ve

dernek üyeleri ile başta müftülerimiz olmak üzere Kur’an Kurslarımızda hizmet eden hocalarımız istişare

edecek ortam bulmaktadır. Ayrıca Vakıf ve dernek üyeleri tarafından katılımcılara vakıf yapılan faaliyetler ve yapılacak

etkinliklerin duyurusu aktarılmaktadır. Her ay düzenli olarak yapılan programa ilimizin mülki idarecileri ve

sürpriz konuklarda katılmaktadır. Nisan ayındaki programımıza dünyaca ünlü Kurra Hafız Abdurrahman Saiden ve Türkiye 1.si

Hafız Mehmet Bilir katıldı. Mayıs ayındaki programımıza İstanbul Haseki Eğitim Merkezi Reisul Kurrâsı Ramazan

Pakdil Hocamız, Gaziantep İl Müftü Yardımcımız Kurrâ Hafız Yaşar Çapcı, Şahinbey İlçe

Müftümüz Yahya Polat hocamız, Kurân Kursu hocalarımız ve Gaziantepli

hayırseverlerin katılımıyla okunan 41 hatimin duası yapılarak

vefat edenlerin ruhuna hayatta olanların

geçmişlerinin ruhuna

bağışlandı.

Mevlüt GÜL / Hoşgör Yatılı Kız Kur’ân Kursu Yöneticisi34

Page 35: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

Hoşgör Fatih İlim Araştırma Vakfı Onursal Başkanı Ahmet Ziylan, Vakıf Başkanı Ökkeş Eruslu, Vakıf Başkan Yardımcısı Muharrem Özsever, Hoşgör Kurân Kursları Dernek Başkanı Nihat Durur, Hoşgör Fatih Kurân Kursu Yöneticisi Mustafa Deniz, Vakıf Temsilcisi Yusuf Kiraz ve Vakıf Kurucu Üyesi Şerif Bayram, İl Müftümüz Prof. Dr. Ali Bakkal’ı 01.02.2012 günü saat 15.30’da makamında ziyaret etti.

Mahmut Erbalcı Derneği Yönetim Kurulu Hoşgör Kurân Kursları Dernek Başkanı Nihat Durur Bey’den dernek çalışmaları hakkında bilgi aldı.

Hizmetlerden çok memnun olduğunu dile getiren Yönetim Kurulu, emeği geçen herkese teşekkür etti.

Van 100. Yıl İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Adem Saraç hocamız Hoşgör Fatih Kurân Kursumuzu ziyaret etti. Kursumuzdan memnun olan hocamız dernek ve vakıf yönetiminden çalışmalar hakkında bilgi aldı.

Yönetim Kurulu’ndan İl Müftülüğü’ne Ziyaret

Van 100. Yıl İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Adem Saraç’tan kursumuza ziyaretMahmut Erbalcı Camii

Derneği’nden Kursumuza Ziyaret

35www.hosgorkulliyesi.org

Page 36: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

Gaziantep Kültür Turizm Derneği, Vakıf Onursal Başkanımız Ahmet Mukdat Ziylan’ı 2011 yılının Kültür Adamı seçti.

Gaziantep Kültür Turizm Derneği, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Asım Güzelbey’e Yılın Kültür Adamı, İş Adamı Ahmet Mukdat Ziylan’a Yılın Kültür Adamı, Bayram Bözhöyük’e Yılın Kültür Turizm Tasarım Ödülünü verdi.

Toplumları yaşatan unsurların başında kültür değerlerinin geldiğini vurgulayan Bozhöyük, “Gaziantep’e ve ülkemize kültür turizm alanında çalışmalar yaparak katkıda bulunanlara, yaptıkları bu güzel çalışmalarından dolayı her birine ayrı ayrı teşekkürlerimizi sunuyoruz. Gaziantep kültür turizm derneği olarak, bu çerçevede birincisi bu yıl olmak üzere, bu işe emeği geçenlere, yılın yöneticisi, yılın işadamı ve yılın sanatçısı olmak üzere üç kategoride ödül vermeyi uygun bulduk” diye konuştu.

Mustafa Nazmi Bozhöyük, “Bu yıl Gaziantep’in kültür varlıklarının restorasyonunu yaparak, kentimizdeki turizm potansiyelini canlandırarak bir cazibe merkezi haline dönüştüren Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Asım Güzelbey, Gaziantep’te Pürsefa Hanı ile Selimiye Medresesi ve mescidini yok olmaktan kurtararak günümüzde yeniden hayat bulmasını sağlayan işadamımız Ahmet Mukdat Ziylan, Gaziantep’i tanıtıcı afiş, dergi ve çeşitli tanıtım çalışmaları ile kentimizin tanıtımına sağladıkları katkılardan ötürü grafik tasarım sanatçısı Bayram Bozhöyük’ü Derneğimiz 2011 yılı Kültür Adamları ödülüne layık gördü” dedi.

Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Asım Güzelbey, “Bu kent hepimizin Gazi şehri. Hepimiz el birliği ile çalışıp kentimizin daha iyi yerlere gelmesi için çalışmalarımızı devam ettirmeliyiz. Bu konuda Gaziantep Kültür Turizm Derneğinin çalışmalarını takdirle karşılarken, başta Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Nazmi Bozhöyük olmak üzere yönetim kuruluna ve tüm dernek üyelerine teşekkür ederim” dedi.

Ahmet Mukdat Ziylan da, Gaziantepli olmaktan her zaman gurur duyduğunu, bu kente her zaman hizmet etmeğe devam edeceğini, Gaziantep Kültür Turizm Derneğine çalışmalarında başarılar dilediğini söyledi.

Yılın Kültür Adamı

Mehmet SÖNERCAN / Hoşgör Fatih Kur’ân Kursu Bilgisayar Öğretmeni36

Page 37: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

HOŞGÖR AR-GE BİRİMİ OLUŞTURULDUHoşgör Eğitim Kurumları bünyesinde AR-GE

(Araştırma-geliştirme) birimi oluşturarak hizmet kalitesini artırmaya devam ediyor.

Bu kapsamda AR-GE Müdürlüğü’ne Kurs Hocalarımızdan Ebubekir SEYHAN, yardımcılığına Harun ZOR getirildi. AR-GE birimi, Hoşgör Fatih Eğitim Murumları’nda verilen hizmetlerin uyum içerisinde yürütülmesi ve zamanın şartlarına uyum sağlayabilmesi için çalışıyor. Ayrıca mezunlarına ulaşma ve mezunlar arası diyaloğu artırma gibi alanlarda da çalışma yapıyor.

AR-GE Müdürü Ebubekir SEYHAN’a birimiyle ilgili sorular sorduk:

Hoşgör: Araştırma - geliştirme konusunda hedefleriniz nelerdir?

Ebubekir SEYHAN: AR-GE birimimizin ana gayesi daha güzel hizmet nasıl elde edilir?

Yani bizim gibi hizmet eden kurumları takip

ederek, yeni metodlar ve yeni fikirlerle çağın gerisinde kalmadan ve bu hizmetleri en düşük maliyet ile en verimli şekilde verebilmektir.

Hoşgör: Hoşgör Fatih mezunlarına yönelik projeler planlıyor musunuz?

Ebubekir SEYHAN: 50 yıldır Kur’ân hizmeti veren kurumumuzun onbinlerce mezunu var. Biz bu konuda oldukça hassasız. Mezunlarla olan diyaloğumuz devam ediyordu, bunu daha kuvvetli hale getirmek ve hizmet çerçevemize mezunlarımızı da dahil etmek, en önemli hedeflerimizden birisidir. Zaten biz mezunları ile var olan bir kurumuz. İletişimimizin daha etkin hale getirilmesi ve hizmetlerimize onlarında dahil edilmesi gibi hususlar önceliğimiz olacaktır. Hoşgör Fatih mezunları ile olan iletişim birimimiz vasıtası ile gerçekleştirilecektir.

Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle İlçemize bağlı Kur’ân Kursu öğrencileri arasında 40 Hadis ezberleme yarışması düzenlendi. Yarışmaya 20 öğrenci katıldı.

İlçe müftümüz Yahya POLAT’ın başkanlığındaki komisyon tarafından Hoşgör Yatılı Kız Kur’ân Kursu öğrencilerinden Yüsra ÇAM 1., Şehnaz ÖZALIN ve Rahime ÇELİK 2., Hz. Yakup Kur’ân Kursu Öğrencisi Birsen POLAT 3. seçildi. Yarışma sonunda İlçe Müftümüz Yahya POLAT yarışmaya

katılan öğrencileri ve emeği geçen kurs hocalarını tebrik etti. Katılan davetlilerede teşekkür etti. Böylesi yarışmalara daha çok sayıda kurs öğrencisinin katılmasını istedi.

40 HADİSEZBERLEMEYARIŞMASI

Beşir ÖZPINAR / Hoşgör Fatih Kur’ân Kursu Öğrencisi 37www.hosgorkulliyesi.org

Page 38: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

38

Ramazan ayında erkek kursumuzda bir iftar ve sahur için2000 TL., kız kursumuzda 1500 TL. bağış yaparak aileniz veöğrencilerimizle beraber iftar açıp ilahiler ve sohbet dinleyipteravih namazı kılmak istemez misiniz?

HESAP NO 1:Hoşgör Fatih İlim Araştırma Vakfı Vakıfbank Gaziantep ŞubesiIBAN: TR64 0001 5001 5800 7295 9892 99

“O (takva sahibi) olanlar bollukta ve darlıkta (Allah Rızası için) infak ederler”

HESAP NO 2:Hoşgör Kur’ân Kursları Yaptırma ve Yaşatma DerneğiAlbbaraka Türk Gaziantep ŞubesiIBAN: TR10 0020 3000 0105 4772 0000 01

Sizde Kur’ân hâfızlarına sahip çıkmak, bir hâ�z veya ha�zenin manevi anne babası olmak istemez misiniz?İster aylık 150 TL. bağış yaparak, ister yıllık 1800 TL. bağış yaparak 3 yılın sonunda ismi belirlenen hâfız yada ha�zeninmanevi anne babası olabilirsiniz

Bir hâfız veya bir ha�zede sen okut

Kurslarımızın 1 aylık gıda ihtiyacını da sen karşıla

Kur’ân kurslarımızdaki 400 öğrencinin3 öğün yemeklerini 1 ay boyunca

karşılamak istemez misiniz?

Bir iftar ve sahurda sen ver

Kurban Bayramı’nda ve diğer zamanlarda kurban;adak kurbanı, şükür kurbanı, akika kurbanı hijyenik

temiz kesimhanemizde ehil kasaplar tarafındanhocalarımızın gözetiminde islami kurallara göre

kestirmek yada bağışlamak istemez misiniz?

Kurban bağışı kabulü ve kurban faaliyetleri

Âli - İmran Suresi (134 ayet)

Page 39: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

39www.hosgorkulliyesi.org

Ramazan ayında erkek kursumuzda bir iftar ve sahur için2000 TL., kız kursumuzda 1500 TL. bağış yaparak aileniz veöğrencilerimizle beraber iftar açıp ilahiler ve sohbet dinleyipteravih namazı kılmak istemez misiniz?

HESAP NO 1:Hoşgör Fatih İlim Araştırma Vakfı Vakıfbank Gaziantep ŞubesiIBAN: TR64 0001 5001 5800 7295 9892 99

“O (takva sahibi) olanlar bollukta ve darlıkta (Allah Rızası için) infak ederler”

HESAP NO 2:Hoşgör Kur’ân Kursları Yaptırma ve Yaşatma DerneğiAlbbaraka Türk Gaziantep ŞubesiIBAN: TR10 0020 3000 0105 4772 0000 01

Sizde Kur’ân hâfızlarına sahip çıkmak, bir hâ�z veya ha�zenin manevi anne babası olmak istemez misiniz?İster aylık 150 TL. bağış yaparak, ister yıllık 1800 TL. bağış yaparak 3 yılın sonunda ismi belirlenen hâfız yada ha�zeninmanevi anne babası olabilirsiniz

Bir hâfız veya bir ha�zede sen okut

Kurslarımızın 1 aylık gıda ihtiyacını da sen karşıla

Kur’ân kurslarımızdaki 400 öğrencinin3 öğün yemeklerini 1 ay boyunca

karşılamak istemez misiniz?

Bir iftar ve sahurda sen ver

Kurban Bayramı’nda ve diğer zamanlarda kurban;adak kurbanı, şükür kurbanı, akika kurbanı hijyenik

temiz kesimhanemizde ehil kasaplar tarafındanhocalarımızın gözetiminde islami kurallara göre

kestirmek yada bağışlamak istemez misiniz?

Kurban bağışı kabulü ve kurban faaliyetleri

Âli - İmran Suresi (134 ayet)

Page 40: Hoşgör Bülteni 3. Sayı

40