36
1 YIL : 1 SAYI : 2 KASIM 2011

Hoşgör Bülteni 2. Sayı

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

1

YIL : 1 SAYI : 2 KASIM 2011

Page 2: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

A4 genel dergi ilani.pdf 1 19.10.2011 00:03

2

Page 3: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

Yarım asırdır hâfız yetiştiren, bu yıl 50. eğitim yılını kutladığımız Hoşgör Eğitim Kurumlarının faaliyetlerini duyurmaya çalıştığımız Hoşgör Bültenin ikinci sayısının konusunu “Mevlâ’mın Lütfu ve Keremi Hâfızlık” olarak belirledik. Çünkü Kur’ân kurslarımızın Gaziantep ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Kur’ân Eğitimi ve Hâfızlık konusunda öncülük ettiğini düşünüyoruz.Hâfız yalnızca Kur’ân-ı Kerîm’in kelimelerini, âyetlerini ezberleyen değil, aynı zamanda onun mânâsını kalbine ve ruhuna nakşeden, beynine alan ve gönül dünyasında seyreden insandır.Kur’ân’ı içine sindirmiş olan gerçek hâfız yürüyen ve konuşan Kur’ân demektir.“Şüphesiz ki Kur’ân’ı biz indirdik ve onun koruyucusu da elbette biziz” âyetinde de ifade edildiği gibi Kur’ân’ın gerçek sahibi ve koruyucusu o kelâmın mutlak sahibi olan Allah’tır. Bize düşen vazife ise Kur’ân’a hizmet etmektir. Asırlar boyu milletimiz, ruhlarını Kur’ân’la zenginleştirmek ve onun dokunuşu ile hayatlarına anlam vermek için gönül birliği yapmış, Kur’ân’ı en güzel şekilde yazmak, hâfız etmek ve onun eşsiz mesajından nasiplenmek arzusuyla âdeta birbiriyle yarışmıştır. Kur’ân’ı hıfz etmek, hâfızlık yapmak, alelade bir ezberleyiş değil, bilakis Kur’ân’ı kalplere nakşetme, aklı vahyin parıltısıyla aydınlatma ve hakkın tecellilerini, iyiliği, ahde vefayı, kardeşlik ve hoşgörüyü tüm dünyaya yayma mücadelesidir.Bizler, Kur’ân’ı raflardan ve duvardaki mahfazasından indirerek hayatımıza kattığımız ve onu anlamaya çalıştığımız zaman, kalplerimizi sevgi ve hoşgörü hisleri ile doldururuz. Hâfızlarımız, Kur’ân öğreticilerimiz ve Kur’ân’ı öğrenmek, onu anlamak ve hıfz etmek isteyen insanımız, ilâhi mesajın aydınlık bilgisiyle dolmanın mutluluğunu yaşarlar.Kur’ân kurslarımız, bültenimiz ve tüm hizmetlerimizle bu mutluluğa ortak olmanın huzurunu ve Kur’ân’ın aydınlık mesajını Gaziantepli hemşehrilerimize en güzel şekilde ulaştırma gayretinin coşkusunu duyuyoruz. Bu duygularla, harap edilmiş dünyamızın, Kur’ân ile mamur olmasını, insanlığın bu büyük hazineden layıkıyla istifade etmesini temenni ediyoruz.Ayrıca Hâfızlık Yarışmasında Türkiye Birincisi olarak bizlere büyük gurur yaşatan Nuriye Bakır kızımıza, bölge birincisi olan Müslüm Akbulut oğlumuza, erkek kursumuzdan mezun olan 25 öğrencimize, kız kursumuzdan mezun olan 11 kızımıza, onları yetiştiren hocalarına ve kurs yöneticilerine çok teşekkür ediyorum. Bu yavrularımızın Allah zihinlerine açıklık, ilimlerini daim, sıhhat afiyet ihsan eylesin, her türlü kötü nazarlardan kazadan beladan, riyadan yüce Mevlamız korusun diyorum. Okudukları Kur’ân’ın kendilerine manevi muhâfızlık yapmasını şefaatçi olmasını yüce Allahtan niyaz ediyorum.Bu bültenin hazırlanmasında maddi ve manevi emeğini esirgemeyen muhterem büyüğümüz Ahmet ZİYLAN abiye, Abdullah BAYRAM, Yusuf KİRAZ, Mehmet SÖNERCAN ve yayın ekibine teşekkürü bir borç bilir, yeni sayımızda tekrar buluşmak temennisiyle Cenabı Hâkkın Rızası’na nail olmamız dileği ile...

TAKDİM

BÜLTEN 2011

Kıymetli Okuyucularımız,

Nihat DURUR Yönetim Kurulu Başkanı

1

Page 4: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

Hoşgör Kur’ân Kursları Yaptırma ve Yaşatma

Derneği

GENEL YAYIN YÖNETMENI

Nihat DURUR

YAYIN KURULU

Abdullah BAYRAM

Yusuf KİRAZ

Mehmet SÖNERCAN

Sümeyye AYDIN

Elif DAL

GRAFIK TASARIM

Sertaç Tanıtım

BASKI

GNG Ofset

ADRES :

Boyacı Mh. Buğday Pazarı Pürsefa Hanı No: 21

Şahinbey / GAZİANTEP

Tel : 0.342 231 25 67

YAZIŞMA ADRESI :

Havaalanı yolu üzeriHOŞGÖR

FATİH KUR’ÂN KURSUŞahinbey / GAZİANTEP

Tel : 0.342 424 02 51

www.hosgorkulliyesi.org

4-5

8-11

6-7

12-15

16-17

Kur’ân Eğitiminin Önemi

Mahmut KARATEPEGaziantep İl Müftü Yardımcısı

Hâfızlık Taç Giyme Merasimi

Haber : Yusuf KİRAZ

Mevlâmın Lütfu ve KeremiKur’ân Eğitimi ve Hâfızlık

Röportaj : Ahmet Mukdat ZİYLAN

Hâfızlık Türkiye Birincisi Kursumuzdan

Haber : Sümeyye AYDIN

Röportaj : Elif DAL

GaziantepKur’ân Hâfızları Derneği

Haber : Mehmet SÖNERCAN

Hâfızlarımızın Dünyave Âhiret Tacı

Yahya POLATŞahinbey İlçe Müftüsü

2

Page 5: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

20-2118-19

22-23

26-27 28-31

24-25

Gaziler Şehrinin Kur’ân Sevdalıları

Prof. Dr. M. Emin AY

GaziantepKur’ân Hâfızları Derneği

Haber : Mehmet SÖNERCAN

Hoşgörde Ramazan

Abdullah BAYRAM

Ubeyy İbn Ka’b (r.a)

Hafız Sahabeler Yazı Dizisi 2

Muhammed Mücahit ÇALIŞKAN

Hüsamettin BAYKAL

Hoşgörde İz Bırakanlar

Vesalet Demir

Ey Rabbimin Kelamı

Şiir : Aslıhan POLAT

Hâfızlık, Fazileti ve Tarihteki Yeri

Sefa ÖZCANProf. Dr.

Ali Erbaş’dan Ziyaret

Diyanetten Hâfızlariçin Seferberlik

Haberler : Mevlüt GÜL

Kur’ân Hâfızlığının Önemi

Hutbe : İbrahim Halil KOCAOĞLAN

3

Page 6: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

Kur’ân-ı Kerim, Allah’ın kelamıdır. Beşeriyeti dünya ve âhiret saadetine ulaştırmak için Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)’e arapça olarak Cebrail (a.s) vasıtasıyla vahyedilmiştir. Okunmasıyla da ibadet edilen ilahi kelam eşsizdir, benzersizdir.

Doğru ile yanlışı birbirinden ayırt eden, gerçeğin kaynağı, kurtuluşun rehberi olan Kur’ân-ı Kerimi okumak, çocuklarımıza okutmak ve hükümleriyle amel etmek Rabbimize imandan sonra gelen en önemli görevlerimizdendir. Her müslümanın ibadet görevini yapacak kadar Kur’ân-ı Kerim’den ayet ve sure ezberlemesi farzdır. Nitekim Yüce Rabbimiz “Ey Muhammed (a.s) Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku…” buyurmaktadır. Bu hususta sevgili Peygamberimiz de (a.s) “Sizin en hayırlınız Kur’ân-ı öğrenen ve öğretendir.” buyurarak Kur’ân-ı Kerimi öğrenmeyi ve öğretmeyi bizlere tavsiye etmişlerdir. Dünya ve âhiret mutluluğunu istiyorsak Kur’ân-ı okuyup, okutup emirlerini hayatımızda tatbik etmeliyiz.

Rabbimiz “Haberiniz olsun ki bu Kur’ân insanları en doğru yola götürür.” buyurmaktadır.

Hiçbir kitap asırlarca bu kadar çok kitleler tarafından böyle dikkat ve huşu ile okunmamıştır. Ve yine hiçbir kitap, insanlığın muhatap olduğu, dünyada huzurlu yaşamak ve âhirette mutlu olmak için nasıl davranmalıyım?” sorusunun cevabını Kur’ân ölçüsünde vermemiştir.

İlahi kelam, muhatabı olan insanoğlunun en şerefli varlık olarak yaratıldığını açıklamaktadır. Ancak bir diğer yönüyle zalim, nankör ve zayıf yaratıldığını ifade etmektedir. Bu ifadeler insanın aynı zamanda karmaşık bir varlık olduğunu bildirmektedir. Kur’ân ve sünnete göre insandaki bu karmaşıklığı ayıklamak ve durulaştırmanın tek yolu onu sağlam bilgi ile eğitmekten geçmektedir.

Zira doğru ve faydalı bilginin insanı yücelteceği Kur’ân-ı Kerimde şöyle ifade edilmiştir. “Allah, içinizden inananların ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltir. Kime hikmet verilmişse ona çok hayır verilmiş demektir.” Sevgili Peygamberimizde (s.a.v) “İlim öğrenmek kadın, erkek her müslümana farzdır.” “Kim ilim tahsil etmek için bir yola girerse, Allah o kimseye cennetin yolunu kolaylaştırır.” buyurarak ilim öğrenmenin zaruretini ve cennete götürme vesilesi olduğunu bildirmiştir.

Her yönden bizlere adaleti, edebi, olgunluğu ve güzel ahlakı öğreten Kur’ân-ı okutmaya, öğretmeye ve yaşamaya çalışan Hoşgör Erkek ve Kız Kur’ân Kurslarımızın başta fedakar eğiticilerini, Ülkemizde örnek alınacak kapasitedeki bu kursların tüm giderlerini karşılayan vakıf ve dernek yetkililerini ve hizmetleri koordine eden müftülüğümüz ilgililerini tebrik ediyorum.

Hayırlarının ve hizmetlerinin kabulünü yüce mevlâdan niyaz ediyor ve kalbi şükranlarımı sunuyorum.

KUR’ÂN EĞİTİMİNİN ÖNEMİ

Mahmut KARATEPEGaziantep İl Müftü Yardımcısı

4

Page 7: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

29 Mayıs 2011 Pazar günü Hoşgör Fâtih Kur’ân Kursu, Elli yıllık hizmet takviminin en sevinçli ve görkemli gününü yaşadı. İki yıl içerisinde mezun olan 38 Hâfızımız, anne ve babaları, yetiştiren hocaları, Şahinbey İlçe Müftülüğümüz ve kursumuza gece gündüz maddi ve manevi katkılarda bulunan kursumuzun dernek ve vakıf yetkilileri için çok heyecanlı bir gün idi. Bu heyecanlı hâfızlık merasimi günü için, hazırlıklar iki ay öncesinden başladı.

Hâfızlık merasimi Kur’ân’ı kerim tilaveti ile başladı. Kur’ân kursumuzun tasavvuf musikisi korosu ile heyecanlı bir atmofer oluştu. Değişik Kur’ân karileri’nin okudukları Kur’ân ayetleri ve surelerle kalpler cüşe geldi. Kur’ân’ın nuru ile nurlandı ve huzura erdi.

Kursumuza maddi ve manevi katkılarını hiçbir zaman esirgemeyen Ahmet Ziylan Bey yaptığı duygulu konuşması ile icra edilen merasimin adeta temellerini attı.

Bu şerefli merasiminde açış konuşmasını yaparak duygu ve düşüncelerimi belirtmek banada nasip oldu.

Gaziantep İl Müftümüz Ahmet Bulut Bey Hocamız konuşmaları ile hâfızlarımızın değer ve kıymetlerini ortaya koyarak onları onurlandırdı.

Merasimin son konuşmasını başkanlığımızı temsilen, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Hasan Kamil Yılmaz Bey hocamız yaptı. Hocamız konuşmasında Gaziantep’te bu zamana kadar Bedrüd-din Ayni gibi nice alimlerin yetiştiğini bu Hâfızlık hizmetleri ile de bundan sonra nice ilim sahiplerinin yetişecegini, bu hizmetlerin çok önemli ve anlamlı olduğunu anlatarak, Kur’ânın, hem okunuşunun, hem yaşanmasının yeni nazil olduğu zamanlar gibi olması gerektiğini dile getirdi. Ayrıca hocamız, gazi şehrimizin bağrında yetişen Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Prof. Dr. Mehmet Görmez Hocamızın selamlarını iletti. Bu anlamlı ve etkili konuşma gönülleri fethetti.

Yapılan merasimde 38 Hâfızımız, hâfızlık tacını giydiler. Ahirette de güneşin ziyasında daha parlak bir taç giyeceklerdir İnşaallah.

Merasim, Hasan Kamil Yılmaz Bey Hocamızın yaptığı dua ile, göz yaşları ile aminlerle sona erdi.

Hoşgör Fâtih Kur’ân Kursu’muzun, bu duygulu ve heyecanlı merasimi, ulusal TV’lerde naklen ve paket halinde yayınlandı. Böylece kursumuza ve hâfızlarımıza olan ilgi ve sevgi daha da arttı. Kursumuza katkısı ve sevgisi olanlar, bir kez daha mutmain olup huzura erdiler.

Daha önceki yazımda, ilçemiz Karataş Kız Kur’ân Kursumuzun, yıldızı parlayan kurslar arasına girdiğini yazmıştım. Gerçekten de bu kursumuzun yıldızı parladı. Hem de kutup yıldızı gibi. Bu yıl hâfızlığını bitiren ve hâfızlık belgesini alan kız öğrencilerimizden Nuriye Bakır, Türkiye hâfızlık final yarışmasında, Türkiye birincisi oldu. Kursumuzun, ilimizin, ilçemizin yıldızını parlattı. Öğrencimizin kendisini, anne babasını, hocasını, kursumuzun dernek ve vakıf yetkililerini tebrik ediyor, kendilerine teşekkür ediyorum.

Yapılan bu güzel hizmetlerle, hem yakın bölgemize hem de ülkemizin her tarafına huzur, mutluluk, sevgi, saygı, islam kardeşliği, Allah’ın rahmet ve bereketi yayılıp, hakim olacak, böylece toplumumuzdan, ülkemizden, kin, nefret, fitne, fesat ve düşmanlıklar ortadan kalkacak, bu kurslarımız ve hizmetleri toplumumuza gelebilecek her türlü musibetleri, belaları ve olumsuzlukları Allah’ın izni ile defedecektir. Buna her zamankinden çok daha ihtiyacımız vardır.

Biz Allah’ın kitabına ve dinine, ne kadar çok sahip çıkar ve onların gereklerini yaşarsak, Allah’ın yardımı, inayeti, rahmet ve bereketi bizimle, bizim ülkemizle beraber olacaktır.

Ne mutlu bu hizmet kervanına katılanlara....

HÂFIZLARIMIZIN DÜNYA VE ÂHİRET TÂCI

Yahya POLATŞahinbey İlçe Müftüsü

5

Page 8: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

MEVLÂ’MINKUR’ÂN EĞİTİMİ VE

LÜTFU VE KEREMİ:

HÂFIZLIKHoşgör: Kur‘ân ile ilk buluşmanız nasıl gerçekleşti, sizi kim Kur‘ân’a teşvik etti, Kur’ân-ı ilk kimden öğrendiniz?

Ahmet Mukdat ZİYLAN: Kur’ân eğitimi anne ve babada başlar. Anne ve babanın çocuğunu Kur’ân’a teşvik etmesi çocuğuna Kur’ân’a sevdirmesi ile başlar. Anne ve baba Kur’ân’ı bilmese bile çocuğunun Kur’ân eğitimi görmesi için çaba sarf eder. Nitekim benim Kur’ân ile buluşmam anne ve babamın teşviki ile olmuştur. 1940 yıllarında mahalli Kur’ân hocaları vardı. Mahalli hocaların polis tarafından ders vermeleri engellenir, açtıkları kurslar emniyet tarafından basılır ve kapatılırdı. Biz bu olaylara şâhit olduk. Bundan dolayı mahalli hocalara giderken Kur’ân cüzlerini koynumuzda saklardık. Herkes o tarihlerde Kur’ân eğitiminden mahrum olmuştur. İlk Kur’ân hocam Nazife Hoca idi. Çok hanımefendi ve sevecendi. Evi evimize 100 metre mesafede idi. Kız kardeşlerim de ondan Kur’ân öğrendiler. Babam Kur’ân okumayı bilirdi, annem bilmezdi. O dönemlerde namaz kılan pek azdı. Camiler kapalıydı. Kur’ân eğitimini engellemek için çaba sarf edilirdi. Nazife Hoca’ya Kur’ân öğrenmeye gidenler 6-7 yaşlarında idi. Ne öğrenebilirse, başka da bir imkân yoktu.

Hoşgör: Hoşgör Kur‘ân Kursu size neler hatırlatıyor?

Ahmet Mukdat ZİYLAN : Ben İstanbul’a gitmeden 50 sene önce Hoşgör Mahallesi’nde gecekondu evler inşa edilir, zabıtalar bunlara izin vermek istemez, halkta “hoşgörün” derdi. “Hoşgörün, hoşgörün” diye diye mahallenin ismi “Hoşgör” olur. Rahmetli Haşim BAKBAK’ın öncülüğünde Hoşgör Mahallesi’nde inşa edilen Kur’ân Kursu inşaatı esnasında da aynı sıkıntılar meydana gelir. “Hoşgörün” denilir ve ondan sonra Kur’ân kursu idarecileri tarafından “Hoşgör Kur’ân Kursu” ismi verilir.

1980 yılında hacca gitmek istedim; bende yakinen tanıdığım muhterem Rahmetli Adil ÖZBERK hocayı ziyaret ettim. Adil Hoca’ya hacca gitmezden önce Antebimize hayır yatırımı yapmak istediğimi söyledim. O da bana “Hoşgör Mahallesi’ndeki Hoşgör Kur’ân Kursumuzun binası yetersiz kalıyor, bir kat daha inşa etmek istiyoruz. O zamanda para toplanması da yasak, ondan dolayı para toplayamıyoruz” dedi. Biz de yardım ettik ve Kur’ân kursunun 50 olan öğrenci kapasitesi 90’a çıkarıldı.

6

Page 9: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

Hoşgör: Efendim, sizi Kur’ân’a hizmet etmeye teşvik eden nedir?

Ahmet Mukdat ZİYLAN: Kur’ân’a hizmet etmek dünyanın en güzel işi peygamberimiz (s.a.v) “Sizin en hayırlınız Kur‘ânı öğrenen ve öğreteninizdir” buyuruyor. Bizde bu hadisteki övgüye mazhar olan kardeşlerimize maddi ve manevi destek olabilir miyiz, işlerini kolaylaştırabilır miyiz düşüncesiyle hizmet etmeye çalışıyoruz. Ayrıca, biz geçmişte Kur’ân öğrenme imkânı tam bulamadık. Tam manasıyla öğrenemedik. Bu içimizde bir uhde oluşturdu. Kur’ân öğreniminde, iş hayatı, çeşitli hadiseler, dünyalık ağır bastı. Keşke çocukluğumuzda ve gençliğimizde Kur’ân öğrenebilseydik. Dünyanın en güzel işi, Kur’ân’ı öğrenmek, Kur’ân’ı öğretmek, onlara destek olmak, en azından onları seven olmak, bunlar dışında olma denilmiştir.

Hoşgör: Hâfızlık ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?

Ahmet Mukdat ZİYLAN: Hâfızlık Mevlâ’mın lütfu ve keremidir. Biz Kur’ân hâfızlarına gıpta ile bakıyoruz. Cenabı Allah lütfetmiş diyoruz. “İki çift söz yeter” isimli bir kitap yazmıştık arkadaşlara hediye ediyoruz. Arkadaşlarımızdan Hüseyin NAKIBOĞLU telefon etti. Bu kitabınızı okudum, çok teşekkür ettikten sonra, iş hayatınızda çok tecrübeli olduğunuzu gördüm. Bu tecrübelerinizin ışığında keşke yapsaydım dediğiniz bir şey var mı diye sordu. Bende; yaptığım konferanslarda üniversite öğrencileri de bana bu soruyu sordular onlara hiç düşünmeden keşke bir hâfız olsaydım dedim, sizede aynısını söylüyorum, çünkü hâfızlık Allah’ın büyük bir lütfu ve keremidir.

Ama maalesef üzülerek söyleyeyim biz Gaziantepli iş adamları olarak çocuklarımızı ve torunlarımızı hâfızlık eğitimine göndermiyoruz. Biz bundan 6 ay önce Konya’da iş adamı arkadaşlarla bir araya geldik. Zade Zeytinyağlarının sahibi Kadir Bey torunum hâfız oldu dedi. Ayakkabı tüccarı Mehmet BAYIR benimde torunum hâfızlıkta çalışıyor, diğeri benim torunum da hâfızlıkta çalışıyor. Bu beni çok memnun etti ama bir taraftan da üzüldüm. Biz Antepli iş adamları olarak neden çocuklarımızı, torunlarımızı hâfızlığa göndermiyoruz diye.

Hâfızlık taç giyme merasiminde arkadaşlarımıza kendi çocuğumuzu veya torunumuzu hâfızlığa gönderemiyorsak da “Bir Hâfızda Sen Okut”, masraflarını karşılayarak manevi anne babası olabilirsiniz tavsiyesinde bulunduk, bu tavsiyemize hemşerilerimizin duyarlı olacağını ümit ediyoruz.

Hoşgör: Kur’ân hâfızı olacak ve Kur’ân hâfızı olan kardeşlerimize tavsiyeleriniz nelerdir?

Ahmet Mukdat ZİYLAN : Kur’ân hâfızı olmak isteyen öğrenci önce onu başarabileceğine inanmalı ve bu doğrultuda çalışmalıdır. Hâfız olacak kişinin aşkı olmalıdır. Ses durumu müsait olmalı zeki ve ahlâk durumu iyi olmalıdır. Zaten sağolsun hocalarımız

bu kıstaslara ehemmiyet veriyorlar. Hâfız olduktan sonra hâfızlığa karşı sevgisi olmalı, ezberlediğini anlamak için çaba sarf etmeli ve anladığı ile amil olmalıdır. Hâfız olan kişi hürmete layıktır. Hâfız oldum diye kibirlenmemelidir, şımarmamalıdır, laubâli hareketlerden uzak durmalı, sık sık Kur’ânı’nı tekrar etmelidir. Onun için hep büyüklerimiz hâfız olmak zor değil, hâfızlığı muhafaza edip, hâfız ölmek zordur demişlerdir. Hâfız’ın bir güneş gibi her yerde ziyasını başkalarına yansıtması lazım, hem İslam’ı aşkla yaşamalı ve yaşatmak için de çaba sarf etmelidir. Kur’ân hâfızına gurur, kibir asla yakışmaz.

Kız Kur’ân kursumuzda Türkiye 1.si olan kızımız Nuriye BAKIR’a Türkiye final yarışmasına giderken, kendisine nasihat ettik. “Kızım, yarışmada başarılı olursan gururlanma ve kibirlenme, başarılı olmazsan da sakın ha! üzülme, bu sana Allah’ın lütfudur, keremidir” dedik. Kızımızda aynı samimiyetle “eğer ben başarılı olursam, bunun Cenabı Allah’ın lütfu ve keremi olduğunu bilmezsem, Rabbim bana nasip eylemesin!” diyerek hepimizi duygulandırdı. Kızımız Türkiye 1.si olunca birazda övünerek, hocamız Osman Nuri TOPBAŞ efendiye söylediğimde, o “Bizim için her hâfız değerlidir. Türkiye 1.si olmak güzel bir şey ama gurura kapılmamak ve öğrendiklerini öğretmek, bildikleri ile amel ederse, asıl birincilik ordadır” buyurdular.

Hoşgör: Hâfızlığın zekatı var mıdır nasıl olur?

Ahmet Mukdat ZİYLAN: Evet. Hâfız, hâfızlığının zekâtını da vermesi lazım. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v.) “Bilenler bilmeyenlere öğretsinler” buyurmuştur. Hem öğrenecek hem de öğretecek bir tarafa çekilmeyecektir. En az bir kişiye öğretmelidir. Bunu şu kıssa ile daha iyi anlatmış oluruz. Vaktiyle Kırgızistan’ da bir hâfız Rus zulmünden dolayı kömür madeninde çalışmaya terk edilmiş. Bu hâfız kömür madeninde çalışmasından değil, bir hâfız yetiştiremediğinden dolayı çok rahatsız olmuş, nihayet oradaki idarecilere ben yaşlandım gücüm az kaldı, oğlumu yanıma verseniz daha çok çalışır, bana da yardımcı olur, çok verim alırsınız demiş. Onlar da bu isteğini yerine getirmişler. Amacı daha az çalışmak değil, hâfızlığı çocuğuna öğretebilmekmiş. Yer altında bile hâfız yetiştirmek! Acaba bu hâfız efendi öyle bir zulme maruz kalmasaydı ne kadar hâfız yetiştirirdi. Ayrıca Musa Efendi (K.s) Sultan Tepe’de evinin bahçesinde her sene 7-8 tane çifte yemekli düğün merasimi yapardı, tekrar da şöyle söylerdi, bu evin zekâtı çıkıyor derdi. Demek ki her şeyin zekâtı olurmuş.Onun için hâfız yetiştiren hocalara da ben gıpta ediyorum, hem de teşekkür ediyorum, devamını cenabı haktan niyaz ediyorum. Rabbim hâfız yetiştiren, hâfızlık yapan ve onlara maddi ve manevi destek olan herkesten razı olsun diyorum.

Hoşgör: Efendim bu veciz ve anlamlı sohbetinizden dolayı size teşekkür eder, saygılarımı sunarım.

RÖPORTAJ: Mehmet SÖNERCAN

RÖPO

RTAJ

7

Page 10: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

HÂFIZLIK TAÇ GİYDİRME MERASİMİTürkiye’nin değişik

yörelerinden gelerek Kur’ân-ı Kerim’i baştan sona ezberleyen 38 hâfızın mezun olduğu törene Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz, Gaziantep İl Müftüsü Ahmet Bulut, Gaziantep Milletvekililleri; Nejat KOÇER, İ.Halil MAZICIOĞLU, Mehmet ERDOĞAN, Şahinbey İlçe Müftüsü Yahya Polat, çevre il ve ilçe müftüleri, Vakfın Onursal Başkanı Ahmet Mukdat Ziylan, hâfız aileleri, tüm Gaziantepliler ve çevre illerden Kur’ân aşıkları katıldı.

Hoşgör Kur’ân Kursu’nun kendi yetiştirdiği Mehter Takımı’nın gösterisi ile başlayan törenler, Kur’ân tilaveti ve ilahilerle devam etti. Tasavvuf Musikisi Korosu’nun okuduğu ilahilerin ardından mezun olan 38 hâfız, Kur’ân’ın nur ışığının saçıldığı bir tepside Kur’ân Tanzim Töreni ile Kur’ân-ı Kerim’i öperek başlarına koydu. Mezun olan öğrencilere Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz tarafından birer cumhuriyet altını verildi.

Rasûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki ; “Kim

Kurân’ı okur, ezberler, helal kıldığı şeyi helal kabul eder, haram kıldığı şeyi de haram kabul ederse, Allah o kimseyi cennete koyar. Ayrıca hepsine cehennem şart olmuş bulunan ailesinden on kişiye de şefaatçi kılınır.”

(Tirmizi, Fedâilü’l-Kur’ân, 13 İbn Mace, Mukaddime, 17.)

Yarım asırdır hâfız yetiştiren, bu yıl 50. eğitim yılını kutlayan

Gaziantep’deki Hoşgör Fâtih Kur’ân Kursu, mezuniyet

törenine ev sahipliği yaptı.

HABER : Yusuf KİRAZ

8

Page 11: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

Mehmet BİLİRM. Mücahit ÇALIŞKAN

İbrahim Halil KOCAOĞLAN Adil ÖZTEKİN

Abdullah AYHAN

Muhammed Ali EŞMELİ

İ s t a n b u l Ü s k ü d a r Bağlarbaşı Camii İmam-Hatibi Hâfız Mustafa Efe’nin sunduğu merasimde İstanbul Beykoz Riva Merkez Camii İmam-Hatibi Hâfız Mehmet Bilir, Gaziantep Ali Topçuoğlu Camii İmam Hatibi Hâfız İbrahim Halil Kocaoğlan, Gaziantep Hâfız Tevfik Karslıgil Camii İmam-Hatibi Hâfız Adil Öztekin, kursun hocalarından Kurra Hâfız Muhammed Mücahit Çalışkan, Hâfız Abdullah Ayhan Kur’ân tilavetiyle gönülleri coşturdu. Merasim programı kursun Mehteran Takımı’nın gösterisiyle başladı. Yüzakı Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Şair Yazar Hâfız Muhammed Ali Eşmeli’nin “HÂFIZIN TACI” şiiri ile katılan davetliler duygulu anlar yaşadı. Kursun Tasavvuf Korosu en güzel ilahilerini icra etti.

Mustafa EFE

9

Page 12: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

Gaziantep İl Müftüsü Ahmet Bulut da hâfız

olan 38 yeni Kur’ân kursu öğrencisinin

Kur’ân ve ilim adına çok değerli

olduğunu ifade ederek, toplumun

maneviyatsız bir gıda gibi sarsıldığı

dönemde maneviyat erlerinin yetişmesinin

çok anlam ifade ettiğini söyledi.

Şahinbey İlçe Müftüsü Yahya

Polat ise, mezun olan hâfızların yeni

mesleklerinde başarılı olmalarını temenni

ederek, bir yıl içerisinde 85 yataklı

Bülbülzade Kur’ân Kursu’nun hizmete gireceği müjdesini

verdi.

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz, Kur’ân-ı Kerim’i okumak ve dinlemenin de çok önemli olduğuna dikkat çekerek, şunları kaydetti:

“Kur’ân-ı okunurken, üç mertebede, merhalede dinlemek gerekir. Birincisi Hz. Muhammed okuyor ve siz dinliyormuş gibi dinleyeceksiniz. İkinci merhale Cibril’i Emin okuyor ve siz dinliyormuş gibi dinleyin. Üçüncüsü arada vesile vası-la olmadan, doğrudan Allah’tan dinliyormuş gibi dinleyeceksiniz. Çünkü Kur’ân-ı Kerim Allah’ın Resulünün kalbine işlendi. Çünkü kalp; sevgi, duygu, aşk maka-mıdır. Bu nedenle, Hz. Muhammed kalbine inen Kur’ân-ı Kerim nedeniyle canlı Kur’ândır. Kur’ân-ı yaşayan ve taşıyan insandır.”

Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz, Gaziantep’in tarihin her dönemde önemli din alimleri ve ulemaları yetiştiren bir kent olduğuna işaret etti ve Hoşgör Kur’ân Kursu Onursal Başkanı Ahmet Mukdat Ziylan’a da teşekkür etti.

Rasûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki ; “Sizin en hayırlınız, Kur’an’ı öğrenen ve öğretendir ” (Buharî, Fedâilu’l-Kur’an, 21)

10

Page 13: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

Günün önemine dair bir konuşma yapan Hoşgör Kur’ân Kursları Onursal Başkanı Ahmet Mukdat Ziylan, çocuklarını esirgemeyip kurslarımıza gönderen ailelere teşekkür etti. Ziylan, Kur’ân kurslarında 500 civarında öğrencinin bulunduğunu, bunların yatılı okuduklarını ve maddi sıkıntılar çektiklerini söyledi. Hayırsever ve yardımsever iş adamlarından bu tür öğrencilere destek olmalarını isteyen Ziylan, çocuğunu göndermiyorsan “Bir çocuk da sen okut” kampanyasına kulak vereceklerini umuyorum. “Bir buçuk milyonluk Gaziantep’te böyle Kur’ân kurslarını müşkül duruma düşürmeye gönlüm razı olmaz. Benimki gibi birçok hayırseverlerin de gönlünün razı olmayacağını biliyorum.” dedi.

Hâfızlara dernek, müftülük ve hayırseverler tarafından çeşitli hediyeler takdim edildi.

Türkiye’nin dörtbir yanından 5 binden fazla Kur’ân aşığının katıldığı program, uydudan dünyaya 3.5 saat canlı olarak, Gaziantep Olay TV ile Dost TV ve Anadolu’daki bazı yerel kanallardan yayınlandı.

Hoşgör Kur’ân Kursları Yaptırma ve Yaşatma Derneği Başkanı Nihat Durur ise geçmişi 50 yıla dayanan derneğin, bugüne kadar 10 binin üzerinde Kur’ân talebesi yetiştirdiğini söyledi. Bugün hâfızlıktan mezun olan 38 öğrenci ile bir kez daha gurur duyduklarını ifade eden Durur, “Derneğimizin bugüne kadar amacını en iyi şekilde yerine getirdiğini düşünüyorum. Bu mutlu günde bizi yalnız bırakmayan ve öğrencilerini bizim kurslarımıza gönderen tüm velilerimizi kutluyorum. İşte bugün bu gençlerimiz Kur’ân-ı Kerim’i koruma ve ileri nesillere taşıma amacıyla bu yolun ilk basamağı olan hâfızlık eğitimini tamamlamış ve inşallah bu amaçta muvaffak olmuşlardır” şeklinde konuştu.

Hâfızlık Taç Giydirme Merasimi

11

Page 14: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

TÜRKİYE .’Sİ KURSUMUZDAN HÂFIZLIK 1Konya’nın Ereğli ilçesinde düzenlenen ’Kızlar Hâfızlık Yarışması Türkiye Finali’nde, yarışmaya Gaziantep’ten katılan Nuriye Bakır Türkiye birincisi oldu.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 11 Eylül 2011 Pazar günü saat: 10.00’da Ereğli Kültür Merkezi’nde düzenlenen finale Türkiye genelinden 7 bölge birincisi katıldı.

Geçen yılın birincisi Hayrunnisa Gökbudak’ın Kur’ânı Kerim tilaveti ile başlayan yarışmada, birinci Gaziantep Şahinbey İlçe Müftülüğü Hoşgör Yatılı Kız Kur’ân Kursu öğrencisi Nuriye Bakır oldu.

Yarışmada İstanbul Emniyettepe Kız Kur’ân Kursu öğrencisi Tuğba İbrahim ikinci, Konya Karatay Celaliye Kız Kur’ân Kursu öğrencisi Merve Soykun da üçüncü olmayı başardı.

Yarışmada dereye giren öğrencilere, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından çeşitli hediyeler verildi.

Diyanet İşleri Başkanlığı Yaygın Din Eğitimi Daire Başkanı Belgin AYDIN yarışmada dereceye giren öğrencilere hediye takdim etti.

Konya İl Müftüsü Şükrü Özbuğday dadereceye giren öğrencileri ödüllendirdi.

12

Page 15: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

2,5 Ayda Hâfız Olan Türkiye Birincisi Gaziantep’e Gurur Yaşattı.

Gaziantep’te 2,5 ay gibi kısa bir sürede hâfızlık eğitimini tamamlayan ve Konya’nın Ereğli ilçesinde düzenlenen kızlar hâfızlık yarışmasında Türkiye birincisi olan Nuriye Bakır, başarısından dolayı İl Müftülüğü ve Kur’ân Kursu Vakfı tarafından ödüllendirildi. Nuriye Bakır için Gaziantep İl Müftüsü Ahmet Bulut’un makamında ödül töreni düzenlendi.

Burada bir konuşma yapan 20 yaşındaki genç hâfıze Nuriye Bakır, hâfızlık eğitimini 2,5 ayda tamamladığını söyledi.

Ardından Gaziantep’te yapılan bölge hâfızlık tespit sınavına katılarak bölge birincisi olduğunu anlatan Bakır, Ankara’da gerçekleşen ön final eleme sınavında ilk yediye girdiğini kaydetti.

Konya’nın Ereğli ilçesinde yapılan Kızlar Hâfızlık Yarışmasında da Türkiye birincisi olduğunu belirten Bakır, “İnsanların, ilk önce hâfızlığı ne için istediği önemli. Allah’a karşı

dürüst olmak gerekir. Baba ya da anne zoru ile insanlar tarafında çok tutulan bir şey olması insanı buna sevk ediyorsa Allah sonunda bir şeyi buna ihsan etmiyor. İhsan etse bile dünyada ihsan ediyor ve lezzetini almıyor.

Herkes hâfızlık günlerinde çok zorlandım der ama ben hâfızlık günlerimi hayatımın en güzel günleri olarak andım. Hâfızlık, çok yoğun bir çalışma gerektirir. İkinci bir kitap okumamak gerektirir. Zihni meşgul edecek her şeyden uzaklaşmak gerek.” dedi.

Gaziantep İl Müftüsü Ahmet Bulut da başarısından dolayı Bakır’ı kutlayarak, “Bu yavrumuzu kem gözlerden kötü nazarlardan kazadan beladan, riyadan yüce Mevlamız korusun diyorum. Okuduğu Kur’an’ın kendisine manevi muhâfızlık yapmasını

şefaatçi olmasını yüce Allahtan niyaz ediyorum.“ ifadelerini kullandı.

Ahmet Bulut, konuşmasının ardından Nuriye Bakır’a Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından gönderilen belgeyi takdim etti.

Gaziantep İl Müftülüğü ve Hoşgör Kur’ân Kursu Vakfı adına da genç hâfıza cumhuriyet altını hediye edildi.

1-7 Ekim 2011 Camiler ve Din Görevlileri Haftası m ü n a s e b e t i y l e gerçek leşt i r i len açılış merasiminde Türkiye Birincisi olan Nuriye Bakır ve hocası Zeynep Sofu Şahinbey İlçe Müftüsü Yahya Polat hocamız tarafından plaket ve cumhuriyet altını ile ödüllendirildi.

HABER : Sümeyye AYDIN

13

Page 16: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

- Hocam bize kendinizi tanıtır mısınız?- 1980 İstanbul doğumluyum. Hâfızlığımı 14 yaşında tamamladım. 4 yıldır Gaziantep’te ikamet ediyorum, evli ve bir çocuk annesiyim.

- Hâfızlık eğitimi vermeye ne zaman başladınız?- Hâfızlık eğitimi vermeye 1 sene önce Hoşgör Kur’ân Kursu’nda başladım.

- Hâfızlık yaptığınız dönemden ve kursunuzun o dönemki şartlarından kısaca bahseder misiniz ?- 1991 yılları kurs şartları günümüzdeki kurs şartları kadar kaliteli ve verimli değildi. Öğrencinin zeka seviyesi ölçülmeden klasik yöntemle öğretilirdi.

- Türkiye birincisi bir öğrenciniz var, 2,5 ayda hâfızlığını bitirmesinde uyguladığnız yöntem nedir?- Öncelikle öğrencimin sorumluluk bilincinde olması işlerimi kolaylaştırdı. İlk turunda seviyesini ölçmek için 4 ham sayfa verdim. Turunu 12 günde bitirince 2. turunda 10 ham sayfa verdim. En

son 6 ham ile Allah’ın izniyle hâfızlığını 72 günde tamamladı.

- İlk hâfızınız Hâfız olduğu gün neler hissettiniz?- Böyle ulvi bir hayra vesile olmak Allah’ın herkese nasip etmediği bir şey... Çok kısa surede sağlam bitirdi. Hatta ben ona “Jet Hâfız’’ım derdim. Öğrencim ve kendim adıma şunu söyleyebilirim ki hiçbir zaman hırs yapmadık. Azimle çalışıp takdiri Allah’a bıraktık .

- Hâfız öğrencilere tavsiyeleriniz nelerdir?- Düzenli ve istikrarlı çalışmalı, hocasının yönlendirmelerini değerlendilmeli, hedefi Allah rızası edinerek en kısa sürede bitirmek için zaman belirlemeli, gereğince çaba sarf edip yorulmayı ve uykusuz kalmayı göze almalı. Bu şeylerden feragat etmeyi bilmeliler. Hâfızlık gerçekten çok bereketli bir yoldur. Hakkını veren kişi için dünyayı da ahireti de bir cennet bahçesi kılar.

- Size hâfızlık eğitimini arzu ettiren şey nedir?- Allahu Teala Fatır suresinin 32. ayetinde ”Sonra biz o kitabı kullarımızdan

seçtiklerimize miras kıldık.” Bu ayet beni

hâfızlığa aday olmama iten ayettir diyebilirim.

Bir mümin için Allah’ın kelamına vâris olmaktan

daha değerli bir şey olamaz. Yani Kur’ân’a her

şeyiyle talip olan kişi aslında ona vâris olmak istiyor

ayete göre. Ayrıca Arapça eğitimini aldıktan sonra hâfız

olmamayı büyük bir eksiklik olarak görmeye başlamıştım. Bu

yüzden Suriye’den döndükten 15 gün sonra hâfızlığa başladım.

Hâfızlık ; “Bereketli Bir Yol”Hoşgör Yatılı Kız Kur’ân Kursu’nda hâfızlık eğitimi alıp 2,5 ay gibi kısa bir sürede hâfızlığını bitiren ve ilimize Türkiye birinciliğini yaşatan kızımız Nuriye Bakır’ın hâfızlık hocası Zeynep Sofu ile öğrencisinin başarısı ve hâfızlık üzerine sohbet ettik.

Rasûlullah(aleyhissalatu vesselam)

buyurdular ki;“Kim dünyayı isterse ilme

sarılsın, kim ahireti isterse ilme sarılsın,

hem dünyayı hem ahireti isteyen

yine ilme sarılsın”

14

Page 17: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

RÖPO

RTAJ

Başarıya Giden Yol...

- Hâfızlığınızı 2,5 ay gibi kısa bir sürede bitirmeyi neye borçlusunuz? -Herşeyden önce bu Allah’ın fazlı ve ihsanıdır. Bunu tamamıyla kendimden bilmem nankörlük olur ama kula düşen “sebeplere sarılmak” noktasında gösterdiğim çaba şunlar olabilir:

Ham sayfalarımı çoğu zaman ders saatinde bitirip, ertesi günün ders saatine kadar sürekli tekrar ederdim.

Namazlarımda okur, sağlam olmadığını düşündüğüm sayfalarımı sağlamlaştırıncaya dek bıkmadan dinletirdim. Arapça biliyor olmam ve Kur’ân’a olan aşinalığım hâfızlığımı erken bitirmemde en büyük etkenlerdir.

- Hâfızlık yaparken karşılaştığınız zorluklar nelerdir?- Hâfızlık sürecim için böyle bir şeyden bahsedemem. Ama son turumda hâfızlığımı tamamlıyor olduğum hissi beni oldukça zorlamıştı. Kur’ân’ın manevi yükünü hissetmeye başlamıştım ve bu yüzden son turumda çok zorlandım. Onun dışında zorluklara gelince; eğer sevginiz, her şeye galip gelecek kadar kuvvetliyse sevgi dışında her şey dile getirilmeyecek kadar küçük kalır.

-Hoşgör Kız Kur’ân Kursu’na hangi vesileyle geldiniz ve kursun hâfızlığınıza katkıları nelerdir?- Diğer kurslara izlenimlerimle şunu söyleyebilirim ki; Hoşgör Kur’ân Kursu Türkiye genelinde eğitim standartları yüksek, nadir kurslardan birisidir…Özellikle hâfızlık eğitimine elverişli, öğrencinin bütünüyle hâfızlığa odaklanmısını sağlayan zemine sahip. Ayrıca fiziki standartlarının yüksek olması, idarecisinden hizmetlisine seviyeli ve samimi insanların varlığı da avantaj. Hâfızlık eğitimi veren hocalarımızın deneyimleri ve tecrübeleri de kursumuzun ilk senesinde yüksek bir başarı oranına sahip olmasına vesiledir.

- Hâfız olmaya aday arkadaşlarınıza tavsiyeleriniz nelerdir?- Talibi olduğumuz şey zor, sıkıntılı, ağır, hatta bazen kaldıramadığımızı düşünüp pes etme noktasına gelebileceğimiz bir şey. Ama şunu asla unutmamalıyız ki bu işe gönül verdiğimiz oranda Allah onu bize sevdirecek ve kolaylaştıracaktır.

Her ezberlenen ayet ilk indiği günün heyecanını ve sürurunu doldurmalı kalplerimize... Ve bilmeliyiz ki bu yol, aşkın ihlası ve istikrarın yoludur. Böyle hayırlı ve bereketli günlerin kıymetini bilmeli, Allahu Teala’ya en yakın zamanlarımızın bu zamanlar olduğunu unutmamalıyız. Ayrıca ezberi zayıflatan boş işlerden ve haramlardan (gıybet başta olmak üzere haram şeyleri müşahede etme, dinleme vs.) uzak durmalıyız. İlahi mesajları ezberlerken bu mesajlardan gafil kalmamalı meal ve tefsir okumaya da itina göstermeliyiz. Çünkü

ayet ve hadislerde bahsi geçen hâfız Kur’ân-ı Kerim’le daim, kaim ve onun

vakarıyla bezenmiş hâfızdır.

-Yarışmaya hazırlandığınız süreçten bahseder misiniz?- Öncelikle

bunun hayırda yarış olması noktasında

niyetimi netleştirmem gerekir diye düşünüyordum. Çalışma sürecinin sonuna kadar gereken gayreti hırsla değil, azimle ve ezbere değil, Allah’a güvenerek göstermem gerekiyordu. Bölge birincisi seçildiğim zamandan itibaren genelde zorlandığım cüzler başta olmak üzere sık sık has döndüm. Ankara’da gerçekleşen ön elemelerde 20 bölgeden ilk 7’ye girmek bana biraz daha ümit verdi. O süreçten itibaren kursumuzun idarecisi Mevlüt Gül hocamızla çalışmaya başladım. Ramazanda ezberden mukabele okumakta ezberimi kuvvetlendirmem de yardımcı oldu. 11 Eylül’de Konya Ereğli’de hâfızlık finali gerçekleştirildi. O gün okuyacağım masaya doğru ilerlerken şu anda Allah’ın benim için dilediği şeye doğru yürüyorum diye düşünüyorum ve bu masadan yine onun dilediğinden başka bir neticeyle kalkmayacağım… Ve 3 sorunun tamamını istenilen şekilde tamamlayarak Türkiye Birincisi olmaya hak kazandım. 13 yaşımdan beri İslami eğitimimde destek ve teşvikleriyle yanımda olan aileme, emeğime ve başarıma ortak bütün hocalarıma ve Hoşgör camiasına şükran ve saygılarımı sunarım.

Röportaj: Elif DAL

15

Page 18: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

Derneğe sadece hâfızlar değil hâfızlığın bir gelenek haline gelmesini isteyen herkes üye olabilir.

Dernek Başkanı Hâfız İbrahim Halil Kocaoğlan, Dernek Başkan Yardımcısı Cumaali Deniz , Dernek Genel Sekreteri Yusuf Kiraz ve üyelerimizin bir çoğu Hoşgör Külliyesi’nden mezun olmuştur.

Mezun Hâfızların, Hâfızlar Derneği gibi sivil toplum kuruluşlarında yer alması, üye olması, sosyalleşmesi ve Kur’an’ı temsil yeteneği yüksek insanlar yetişmesini istiyoruz. Hâfızlar maddi ve manevi ilimlerle süslenmiş olmalı. Toplumumuz bu

şekilde hâfızlar istiyor.Hoşgör Fâtih Kur’ân Kursu’ndan mezun olan

veya Hâfızlık Belgesi olan kardeşlerimizin birlik ve beraberliklerini devam ettirmek amacıyla kurduğumuz derneğe üye yaparak görüşmeye devam ediyoruz. Gaziantep’teki hâfızların sorunlarına çözüm arayacak ve hâfızlıkla ilgili etkinlikler yapan derneğimizin en önemli amaçlarından biri de hâfızların kaynaşmalarını sağlamaktır.

Gerek hâfız gerekse bu işe gönül vermiş bütün kardeşlerimizi bir çatı altında toplayarak , etkinlikler, yarışmalar düzenleyerek, hatim, mukabeleleri

KUR’ÂN HÂFIZLARIGAZİANTEP

VE GÖNÜLLÜLERİ EĞİTİM VE KÜLTÜR DERNEĞİ

Hâfızlar Derneği 07 Mart 2007 tarihinde kendi arasında ilk toplantısını yapan 7 kişilik yönetim kurulumuz, önce Allah (C.C)’ın yardımı ile iş bölümü yaparak, gerek hâfız kardeşlerimiz gerekse bu işe gönül vermiş kardeşlerimiz eşliğinde hâfızlara ve gönüllülere yakışır bir müessese haline getirilmiştir.

16

Page 19: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

hâfızlar tarafından düzenleyerek hâfız kardeşimizi camilerimize yerleştirip hem işi ehlinden dinlemiş olacak hem de hâfız kardeşlerimizi maddi manevi yetişmiş olmasına zemin hazırlamış olacağız.

Gayemiz; hâfızlarımızın kuru kuruya bir hâfız olması değil, maddi ve manevi ilimlerle onu ziynetlendirmiş çift kanatlı olmasıdır. Bunun içinde dernek kendi organları dahilinde İslam dinini öğretmek için kurs, seminer vb. faaliyetlerde bulunmak, yeni hâfızlar yetiştirilmesinde yardımcı olmak, musiki alet ve edavatı ile musiki çalışmaları, konser, tiyatro, sergi, spor, gezi ve eğlenceli etkinlikler vb. düzenlemek, bu bağlamda çalışmalar yapmak gerek hâfızlarımız

gerekse gönüldaşlarımızın bu tür etkinliklerden yararlanmalarını sağlamak, köylerde, uzak yerlerde sedası, hâfızlığı hoş olan kardeşlerimizin merkezimize gelebilmesi için gayretler sarfetmek ve bu dernek sebebi ile Van’dan Edirne’ye kadar hâfızlarımızı birbirleri ile kucaklatıp birbirlerini, kendi değerlerimizi tanımalarına zemin hazırlamak.

Hafta da 1 gün dernek faaliyetlerini görüşmek üzere haftalık toplantı düzenlenmekte, dernek binasında çay sohbeti v.b. programlar yapılmaktadır.

Eğitim programları, seminerler, konferanslar düzenleniyor. Derneğimizin tanıtımı için Hoş Seda Geceleri gibi halka açık programlar yapılmaktadır. Zaman zaman mezarlık ziyaretlerinde bulunarak Gaziantep’e hizmet etmiş hâfızları anma merasimleri yapılmaktadır. Okunan hatimleri bizzat mezarları başında duaları okunmaktadır.

Hâfızlarımız 3 aylarda ve yıl boyunca hatimler okumaya devam ediyor. Ramazan aylarında tüm camilerde mukabeleler hâfızlar tarafından okunuyor. Bu tür etkinliklerimizde inanıyoruz ki Gaziantepliler bizleri yalnız bırakmayacaklardır.

Bunun yanında 23 Haziran 2007 tarihinde açıkhava anfi tiyatro salonunda yaklaşık 3000 kişinin katılımı ile Hoş Seda Gecesi yapılmıştır. Davetimize bizi kırmayıp teşrif eden Prof. Dr. M. Emin AY beyefendiye, Vali yardımcılarımıza, Türkiye Birincisi Mehmet BİLİR kardeşimize,

Tasavvuf ve Semazen ekibindeki kardeşlerimize, müftülerimize, hâfız ve hocalarımıza, basın mensubu arkadaşlarımıza, dernek ve cemiyetlerden gelen kardeşlerimize, Hoşgör Fâtih Kur’ân Kursu mensuplarına, hocalarına ve talebelerine, İstanbul, Antakya, Şanlıurfa, Kahramanmaraş, Erzurum’dan teşrif eden hocalarımıza ve gönüldaşlarımıza, günlerce gecemiz için perde ardından çalışıp ismi dahi söylenmeyen tüm kardeşlerimize, gecemizde bizi yalnız bırakmayan uzaktan ve yakından teşrif eden tüm Kur’an aşığı kardeşlerimize teşekkürü bir borç biliriz.

KUR’ÂN HÂFIZLARIGELMİŞLER BİR ARAYA HÂFIZLAR TOPLULUĞU KUR’ÂNIN ŞİFASIYLA BULDULAR MUTLULUĞU.OKU HÂFIZ KARDEŞİM ÂYÂT-I BEYYİNÂTIKUR’ÂNIN SADASIYLA İNLETİN SEMÂVÂTI.ONLAR Kİ YERYÜZÜNÜN CANLI BİR KUR’ÂNIDIRKUR’ÂNI İLK OKUYAN NEBİLER SULTANIDIR.YA RAB BİZİ AYIRMA KİTAB-I KUR’ÂNINDANBİR ZERRE İHSAN EYLE KURÂNIN AHLAKINDAN.KUR’ÂNSIZ YAŞAYANLAR GAFLETTE HÜSRANDADIRKUR’ÂNLA YAŞAYANLAR RAHMET-İ RAHMANDADIR.DÖRT KİTABIN MANASI LA İLAHE İLLALLAHKUR’ÂN TASDİK EDİYOR MUHAMMED RASULALLAH.YILLARDIR OKUNMAKTA SAYISIZ HATMİ ŞERİF MEVLAM HALİS KULLARI NASIL EDİYOR TARİF.İNSAN Kİ İNSAN OLUR MEVLAYI TANIDIKÇASIDDIYKI EKBER OLUR KUR’ÂNLA YAŞADIKÇA.DURMA OKU KUR’ÂNI TA Kİ MAHŞERE KADARAÇILIR BÜTÜN YOLLAR CENNET-İ ÂLÂYA KADAR.HÂFIZLAR ZÜMRESİNE SALÂT-U SELAMLAR OLSUNMEVLANIN RAHMETİ İLE MAKAMLARI CENNET OLSUN.

M. EMİN ERBALCI 22/06/2007 (Kur’ân Hâfızları Derneğine İthafen)

HABER : Mehmet SÖNERCAN

17

Page 20: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

Anadolu; medeniyetin, insanlığın, şefkatin, şecaatin, cömertliğin, cesaretin ve misafirperverliğin, kısacası güzelliklerin beşiği, yurdu, vatanı… Ve Kur’an-ı Kerîm; insanlık âlemine tüm bu güzellikleri öğreten ve öğütleyen mukaddes kitaplar zincirindeki son halka… Kur’an-ı Kerim’in yüzyıllardır okunduğu, öğretildiği Anadolu’da şimdi ter ü taze bir dernek var. Gaziantep Kur’an Hâfızları ve Gönüllüleri Eğitim ve Kültür Derneği… Evet, adından da anlaşılacağı üzere, sadece Gaziantepli hâfızları değil, Kur’an’a gönül veren tüm Kur’an sevdalılarını bağrına basmak, onları Kur’an kültürüyle eğitmek ve diğer ilimlerle takviye ederek “zülcenaheyn” yani çift kanatlı hale getirmek için kurulan bir dernek. Biz de Kur’an’a hizmet maksadıyla kurulan bu derneği diğer şehirlere de örnek teşkil etmesi arzusu ve dileğiyle bu yazımızda sizlere tanıtmak istedik.

Değerli okuyucum.Gaziantep, kimilerine göre Peygamberimizin

Şam ve Yemen hakkında yaptığı duada zikredilen Şam coğrafyasının uzandığı bir belde olarak görülmektedir. Böylesi bir kabul, şehri manevî açıdan değerli hale getirmektedir. Doğrusu havası, suyu, gölgesindeki serin esintisi, akşam saatlerindeki tatlı meltemiyle farklılığını hemen hissediyorsunuz Gaziantep’in…

Ancak şehrin muhtelif mekânlarında savaş yıllarından kalan acı hatıralar da hala canlılığını muhafaza ediyor. Kurşun izlerinin yaraladığı nice duvar sizi alıp o talihsiz günlere götürüyor. Bununla beraber yöre insanının çalışkanlığı, misafirperverliği ve hoşsohbeti bu Anadolu şehrinin kısa sürede silkinerek üzerindeki sıkıntılardan kurtulmayı çabucak gerçekleştirdiğini ortaya koyuyor. Gerçekten Gaziantep, işgale uğrayan memleketlerimiz içinde belki de en hızlı toparlanıp ekonomik anlamda da bağımsızlığını ilan etmiş illerimizin başında belki de ilk sırasında yer alıyor denilebilir.

Gündüz saatlerinde yaptığımız kısa süreli şehir gezisi Gaziantep’in, bir tarih kenti olması yanında aynı zamanda sanayi ve ticaret merkezi olarak da göz doldurduğunu ortaya koyuyor. Nitekim son yıllarda savaş sebebiyle Irak’ta yapılamayan fuarlar için bu ilimizin seçilmesi söylediklerimizi

destekleyen bir durum olarak kabul edilebilir.Başkanlığını İbrahim Halil Kocaoğlan, Başkan

Yardımcılıklarını Hasan Yertürk ve Cumali Deniz’in üstlendiği Gaziantep Kur’an Hâfızları ve Gönüllüleri Eğitim ve Kültür Derneği, seçkin bir davetli topluluğunun katılımıyla 23 Haziran 2007 Cumartesi günü saat 14.30’da açılışını yaparak hizmet hayatına başlamış oldu. Söz konusu derneğin aynı gün akşam Anfi Tiyatroda düzenlediği Hoş Seda Gecesi’ne ise yaklaşık 3.000 kişilik bir izleyici kitlesi katıldı.

Başkan İbrahim Halil Kocaoğlan, gerek gündüz gerekse akşam yaptığı konuşmalarda derneğin kuruluş amacını belirtirken şu hususlara vurgu yaptı;

“Kur’an hâfızları için, Kur’an-ı Kerîm’in düzgün okunması ve ezberlenmesi konusunda icab eden çalışma ve faaliyetlerde bulunmak; ezberledikleri mukaddes kitabın anlamına da vakıf kimseler olarak yetişmelerini sağlamak.

Kur’an-ı Kerîm öğreticileri ve hâfız adaylarının, kendilerine kucak açan bir dernekleri olduğu ve bu derneğin onların her türlü problemiyle yakından ilgilenmek üzere hazır bulunduğu hissini vermek. Bu bağlamda, musiki çalışmaları yapmak, gönüllülerin de katılacağı konser, tiyatro, sergi, spor, gezi ve eğlenceli etkinlikler vb. düzenlemek

Yine bu hâfızların diğer ilimlerden de haberdar olabilmelerini sağlamak maksadıyla gerekli teşebbüslerde bulunmak ve çalışmalar yapmak. Bu bağlamda, bilgisayar ve yabancı diller kursu, kermes, seminer, yarışma, konferans ve panel gibi eğitim çalışmaları düzenlemek.

09 Temmuz 2007 tarihinden itibaren Gaziantep’te Alaybey Camii, Merkez Ulu Cami, M. Paşa Cami, Hacınasır Camii, Tekke Camii, Çıksorut Fâtih Camii ve Karşıyaka Merkez Camilerinde dernek üyesi hâfızlar tarafından hatim okunmasına başlamak.”

Biz de başkanları tarafından derneklerinin kuruluş amaçları bu maddelerle kamuoyuna ilan edilen bu değerli kuruluşu, kayıtlı 120 hâfız üyesi, idarecileri ve başkanlarıyla birlikte gönülden tebrik ediyor, Cenab-ı Hak’tan muvaffakiyetler diliyoruz.

Son olarak niyazımız, Gaziantep’te sık sık duyduğumuz bir dua olsun: Allah emsallerinin sayısını arttırsın. (Âmin)

Prof. Dr. M. EMİN AY - Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi

Gaziler Şehrinin

Kur’ân Sevdalıları

18

Page 21: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

Muhterem Müslümanlar;Allah’ın yeryüzünde muhatap kabul edip, Habibi

(s.a.v) vasıtasıyla; biz, sevdiği kullara gönderdiği en son ve mükemmel kitap Kur’ân-ı Azimüşşândır. Kur’an, okumak manasınadır, Kur’ânı okuyana kâri, başından sonuna ezberleyene de Hâfız denir.

Başta okuduğum ayet-i celilelede Mevlamız, ‘Muhakkak ki Bu Kur’ânı Biz indirdik, Elbette O’nu koruyacak olan da biziz’ buyurarak Onun hâfızlar vasıtası ile kıyamete kadar korunacağını apaçık vurgulamıştır.

Kainatta okunması ibadet, ezberlenmesi ibadet, dinlenilmesi ibadet, hatta yüzüne bakılması dahi ibadet olan ve mükafat kazandıran bir ikinci kitap yoktur. Yine başından sonuna, noktası virgülüne kadar ezberlenen ikinci bir kitap ta yoktur.

Kur’anı ezberleyen Hâfızlarımız için bakın Sevgililer Sevgilisi Peygamberimiz (S.A.V) ne buyuruyor: ‘Benim ümmetimin en şereflileri Kur’ân Hâfızlarıdır.’

Yine Peygamberimiz (S.A.V) Kur’ânı ezberleyip iyi bilen kimse Melekût âlemindeki hususi bir sınıf meleklerle beraberdir. Çalışırken öğrenmek ve ezberlemekte güçlük çeken kimseye de iki kat mükafat vardır buyurmuşlardır.

Şimdi bir düşünelim dünya ahiretin tarlası hükmündedir, dünyalık bir makam ve mevkilere gelsinler diye evlatlarımıza özel eğitimler aldırır, dünyasını mamur ederiz, yarın kıyamet gününde o evlat ‘Sen benim ahiretim için bana ne verdin baba’ diye davacı olduğunda verecek cevabımız olmaz.

Bakınız Muhterem Müminler;Evlatlarını Kur’an ehli eden, hâfız edenler

hakkında dünyada ilk Kur’ân Hâfızı olan Şerefli Peygamberimiz (S.A.V)ne buyuruyor: Kim Kur’ânı ezberler ve hükümlerine göre amel ederse o hâfızın babasına, kıyamet gününde bir tac giydirilir, Bu tacın ışığı, güneş, dünyadaki herhangi bir evde bulunduğu takdirde onun vereceği ışıktan daha güzeldir buyurarak ümmetine hâfızlık mesleğinin önemini ve yapılması gerekliliğini tavsiye etmiştir.

Şairin hâfızlar için dediği gibi;Oku hâfız kardeşim, âyât-ı beyyinâtı,Kur’ânın sadasıyla inletin semâvâtı.Onlar ki yeryüzünün canlı bir Kur’ânıdırKur’ânı ilk okuyan Nebiler Sultanıdır.Mevlamız muhafaza eylesin kitabımız

yeryüzünden kalksa hâfızlar zümresi aynı noktası harekesi ile bir anda aynısını mevlamızın izni ile meydana getirirler. O şerefli Peygamberimiz, Kur’ân ehline, oku ve yüksel, dünyada düzgün bir şekilde okuduğun gibi oku denilecektir. Oku ! zira buradaki derecen okuduğun son ayetin sayısına göre olacaktır.

Muhterem Müminler,Kur’ânın Kur’an ehline dört büyük faydası vardır.

1-İbadettir. 2- Derecâttır. 3- Dünya ve ahirete yönelik hayattır. 4-Tecelliyattır. Çünkü kıyamet günü mevlamızın cemalini en çok görecekler Kur’ânı çok okuyanlardır.

Bizlere düşen hiç değilse evlatlarımızı, torunlarımızı, kızlarımızı, Kur’ân-ı Kerimin güzel okunmasında ve ezberlenmesi noktasında yetiştirmektir. Biz yetiştiremiyor isek ehli olan Kur’ân kurslarımıza, hâfız hocalarımıza teslim edip hem dünyasını hem ahiretini mâmur etmektir. Doktorumuz hâfız doktor olsun, kimyacımız Kur’ânla bütünleşmiş kimyager hâfız olsun ne kaybederiz. Bilakis kazanırız. Unutmayalım ki Kur’ân, Hakkın ezeli hutbesi olarak, arştan iner gibi iner, İner ki gönüller Hz. Ahmed (S.A.V)’in aydınlık dünyasına bir kere daha uyanır. Bizleri bizlerden sonra hayır ile yad edecek, Fâtihalar gönderecek bir nesil istiyorsak neslimizi koruyup Kur’ân ehli etmeye gayret edelim.

Hâfızlar zümresine salât-u selamlar olsunMevlanın rahmeti ile makamları cennet olsun.

Allah’ın Kelamı Senin BaştacınOkuyup Okutmaktır MiracınRabbimin Kelamı Okuduklarınİlahi Sadasın Sen HâfızımYıllarını Verip Ezberledin KelamıSana Abdestsiz El Değdirmek RevamıRabbim Senden İster Okumanı, DevamıRabbimin İnsanlara Nimetisin HâfızımHâfız Olmayan Senin Kadrini BilmezBesmelesiz Açılan Ağız Hiç ÇözülmezSana Kıymet Vermeyenler Hiç GülmezKur’ânın İnsanlara Şakıyan Bülbülüsün HâfızımAllahın Kelamını Yırtıp YaktılarO Günlerde Hâfız Pek BırakmadılarÖlüm Döşeğinde Hep Seni AradılarSen Geleceğin Işığısın HâfızımKur’ân Kurslarını Hep Hor GördülerHain Olmadığını Hiç BilmedilerAzraili Görünce Yardım DiledilerSen İncisin Yakutsun HâfızımSenin Yetmiş Kişiye Şefaat Hakkındırİslamı Yaşarsan Cehennem YakmayacaktırSenin Okuyup Ezberlediklerin KelâmullahtırSen Kelâmullah Bülbülüsün HâfızımBedirde Uhudda Seni Şehid Ettiler Neslimiz Kıyamete Kadar Hiç BilmedilerSana Bu Dünyada Tam Hak VermedilerAhirette Hakkını Alacaksın Hâfızım

Hâfız SAİT KİLİT - 1995

İbrahim Halil KOCAOĞLAN / İmam Hatip - Şehitkamil

Kur’ân Hâfızlığının Önemi

HUTB

E

19

Page 22: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

Ramazan denilince aklımıza ilk oruç, iftarlar, sahurlar,

teravihler ve bolca ibadet gelir. Ramazan ayına, bu sene de kavuştuk çok şükür... Geçen

sene beraber olduğumuz öğretmenlerimiz, belletmenlerimiz, öğrencilerimiz, yardımsever ağabeylerimiz, yakınlarımız, tanıdıklarımız ve her yaştan insan vardı...

Kimi öğrencilerimiz mezun oldu, kimi görevlilerimiz başka yerlerde görev aldılar, kimi ağabeylerimiz şu anda öteki alemdeler… Evet, böyle bir takdirin içinde bizler de olabilirdik. Değil mi? Lütfedildiğimiz, korunduğumuz ve sağlıklı ömürler bahşedildiğimiz için, sonsuz şükürler olsun…

Bizler her zaman, avantajlara, menfaatlere, makam-mevki, servet veya sevdiklerimize ulaştığımız zaman çok seviniriz ve bu ulaşmaya da, kavuştuk deriz ya.

İşte Ramazan da, bizler için ve tüm insanlık alemi için, maddi ve manevi açılardan, avantajlar ve menfaatlerle dolu bir ay’dır. İşte bunlara tekrar kavuştuk, bunun için de şükürler olsun...

Bu yazımızda sizlere kurslarımızdan Hoşgör Külliyesi’nde ve Kız Kur’ân Kursumuzda yaşanan Ramazan coşkusunu anlatmaya çalışacağız.

Ramazan ayı, yanlış giden hayatı düzeltmek, ibadete, Allah’a kulluğa başlamak için başlı başına fırsattır. Diğer zamanların ibadetlerine ek olarak ramazandaki ibadetler çok daha sıcak, kucaklayıcı hissedilir. Toplu halde neşeyle yaşanır ve iz bırakır.

Her sene olduğu gibi bu senede düzenlenen etkinlikler ile geleneksel hale gelen ve Ramazan ayı boyunca verilen İFTAR davetleriyle Külliyeye gelen misafirler ile öğrenciler birlikte çok güzel iftar sofralarında ve teravih namazlarında buluşuyorlar. Kur’ân-ı Kerim tilavetleri, sohbetler, ilahiler v.b. birçok etkinlik düzenleniyor.

Bu sene de hayırseverler tarafından verilen iftar sofralarında tüm gönül dostları ile kursumuzda verilen iftar programlarında buluştuk.

Ne mutluluktur o öyle! Cismanî varlığını Allah’ın emrine adamış olmanın gönül huzuruyla bir sofrada beklemek...

Külliyede RamazanBir Başka Güzel

HABER : Abdullah BAYRAM

20

Page 23: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

Terâvih namazı ile karşılanırdı, mübârek Ramazan-ı Şerîf… Sahura kalkıp da abdest alınca vücudumuzdaki

tüm zararlı düşünceler, kötü huylarda dökülür giderdi, öyle hissederdik.

Âh o mukâbeleler!.. Melek gibi beyaz atkılarını başlarına alan öğrencilerimiz, her gün

mukâbele dinlerlerdi. Ellerde Kur’ân’lar, saygı ile öperek açılır, öperek kapatılır. Mukâbele dinleyen

öğrencilerimiz daha sâkin ve hırçınlıktan âzâde olduklarını gözlemledik. Sessiz ve sükûnetle dinlenilen mukâbeleler, gönüllerin inşirahına (gönüllerin ferahlamasına) sebep olup, öğrencilerimiz, sanki daha bir nurlanarak, gönülleri daha bir huzur doldu. Huşû ile kılınan beş vakit namazlar, Ramazan

ayına özel, daha fazla ibadet etmek gayesiyle çekilen tesbihler, bir de

tek başına okuduğu hatimler… Kursumuzdan taşan Kur’ân

nûru, bizlere huzur ve sükûnet verirdi. On sekiz saat

boyunca dikkatlice kullanılması gerekli olan

enerjimizi, öylesine sokak

koşuşturmalarına harcayamazdık doğrusu… Daha ağır, daha vakur olurduk, Ramazan günlerinde... Ramazan gelince öğrencilerimizce karşılıklı gizli bir sulh îlân edildi. Birisi ablacığım, biri de onun biricik kardeşi oluverdi. Normal zamanlarda dünyanın sözünü peşi peşine sıralayan öğrencilerimiz; Ramazan ayında değil kavga etmek, boş konuşmadılar bile… Oruç, sadece midelerine değil, dillerine de kilit vurdu.

Orucumuzu açtıktan sonra; uzun zaman aç ve susuzluğa dayanamayan öğrenciler, ertesi günü oruç tutamayacağımıza kanaat getirir; sahura herkesten önce kalkardı. Teravihi uzun bulur, ama kılıp bitirdikten sonra ne çabuk bittiğini hisseder, ertesi gün yine koşarak mescide giderdi. Çünkü her zorlukla beraber oruç ibâdetinin gönlümüzde bıraktığı huzur ve “bir daha tutalım, ertesi günü de tutalım” aşkı, zorlukları siler de geçerdi.

Ortak kanaat şudur ki; Ramazan ayında bütün kurslarımıza bolluk bereket girer. Zamanda bereket, arkadaşlıkta bereket, ibâdette bereket, mutfakta, erzakta, pişirilen yemekte bereket, muhabbette bereket… Bereket üstüne bereket…

Hurmanın, meyan şerbetinin, suyun, tatlının, külliyemizin avlusunda oturmak... Akşam namazından önce kurulan sofra da iftar açmak… Sanki Mekke, Medine iftarları... Ezanla birlikte sanki bütün tatları yeniden keşfederek yaşadığını, nefes aldığını, var olduğunu hissetmek...

Kız Kursumuzda Ramazan

21

Page 24: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

MUSAB BİN UMEYR (r.a)Sahabe-i kiramdan ve ensardan olup, rasûlüllah (s.a.s)’ın

vahiy kâtiplerindendir. Übeyy (r.a)’in babasının adı Ka’b, an-nesinin ismi Süheyle’dir. İki künyesi vardır: Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem), kendisine “Ebû Münzir” künyesini vermiş, adına ilaveten de “Seyyidül-Ensar” lakabını koymuştur. Hazrec kabilesinin Neccaroğulları kolundandır. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir.

Übeyy b. Ka’b’ın İslam’ı kabul etmesi Rasulüllah(s.a.s)’ın Medine’ye hicret etmesinden önce, Akabe biatlarında ol-mustur. Übeyy b. Ka’b İkinci Akabe biatında Rasûlüllah (s.a.s)’a biat eden yetmiş kişi içerisinde idi. Rasûlüllah (s.a.s) Medineli Müslümanlar arasında yapmış olduğu kardeşlik antlaşmasında Übeyy b. Ka’b ile Aşere-i Mübeşşere (Cennetle müjdelenen on kişi)’den Said b. Zeyd’i kardeş yaptı. Übeyy, Rasûl-ü Ekrem ile Bedir, Uhud, Hendek ve diğer bütün muharebelere katıldı. Uhud muharebesinde kendisine bir ok isabet etmiş, Rasûlül-lah (s.a.s) ona bir doktor göndermiş, doktor okun girdiği yerdeki damarı keserek üzerini dağlamıştı. Bu suretle Übeyy b. Ka’b bu arızadan kurtulmuş oldu (bk. Müslim, Selam:73-74).

Übeyy b. Ka’b cahiliye döneminde de okuma yazma bilen az sayıdaki kimselerden biri idi. (İbn Sa’d, Tabakat, I, 498). Rasulüllah(s.a.s) Medine’ye hicret edince, orada, en-sar içerisinde yazılarını ilk yazan Übeyy b. Ka’b olmuştur (İbn Seyyidi’n-Nas, II, 315). Yazdığı yazıların sonuna “filan oğlu filan yazdı” diyenlerin de ilki idi (Ibnü’l-Esır, Üsdü’l-Ğabe).

Şu halde Medine döneminde Rasulüllah(s.a.s)’e gelen va-hyi ilk yazan Übeyy b. Ka’b olmustur. Übeyy b. Ka’b olmadığı zaman Zeyd b. Sabit yazardı. Peygamber Efendimiz (s.a.s) ilahi vahyi Cebrail (a.s)’den aldığı zaman, Übeyy b. Ka’b onu daha yazının ıslaklığı üzerinde iken ezberler, Rasûlüllah (s.a.s)’a okurdu (Zehebî, Siyer, I, 280) Übeyy ashabın en alimlerinden-di. Tabiinin büyük bilginlerinden olan Mesruk (663/683) söyle

derdi: “Rasûlüllah (s.a.s)’ın ashabıyla görüştüm. ilimlerinin şu altı kişiye dayandığını gördüm: Ali b. Ebu Talip, Abdullah b. Ömer, Zeyd b. Sabit, Übeyy b. Ka’b ve Ebu’d-Derdâ “( İbn ü’l-Kayyım, İ’lâmu’l-Muvakkıîn, I, 16).

Übeyy b. Ka’b, Kur’ân-ı Kerîm’i en iyi okuyan sahabil-erden idi. Peygamber Efendimiz (s.a.s) “Ümmetimin en iyi okuyanı Übeyy’dir.” (Zehebî, Siyer: I, 392) buyurmuştur. Bu sebeple Seyyidü’l-Kurra (Kur’ân okuyucuların efendisi) lakabıyla tanınmıştı. Kur’ân-ı Kerîm’i sekiz gecede hatme-derdi. Rasulüllah(s.a.s)’ın zamanında Kur’ân’ı cem’ ederek ona arzeden sayılı sahabîlerden biri idi. Nitekim Enes b. Malik, “Rasûlüllah (s.a.s) zamanında Kur’ân’ı dört kişi hıfzetmış olup hepsi de ensardandı. Bunlar: Übeyy b. Ka’b, Muaz b. Cebel, Ebû Zeyd ve Zeyd b. Sabit’tir” (Buharî, Menakıbu’l Ensar: 17; Tirmizî, Menâkıb: 33) demiştir.

Übeyy b. Ka’b, Rasûlüllah (s.a.s)’ın ashabına Kur’ân’ı kendile-rinden öğrenmelerini tavsiye ettıği dört kişiden biridir. Abdul-lah b. Amr b. As’dan söyle rivayet edilmiştir: Rasulüllah(s.a.s)’ın şöyle buyurduğunu işittim: “Kur’ân’ı dört kişiden alın (öğrenin). Abdullah b. Mes’ud’dan,-Rasulüllah(s.a.s) önce bunu zikretti, Ebu Huzeyfe’nin mevlası Salim den, Muaz b. Cebel’den ve Übeyy b. Ka’b’dan” (Buharî, Menakıbu’I-Ensar:16). Bu dört sa-habîden Muaz ile Übeyy ensardan, Abdullah b. Mes’ud ile Sa-lim ise muhacirlerdendir.

Rasûlüllah (s.a.s) Übeyy b. Ka’b’ı, Kur’ân-ı Kerim’i iyi bilen bir sahabî olması sebebiyle öğretmen olarak tayin etmişti. Mescid-i Nebevi’de Kur’ân-ı Kerîm’i öğretirdi. Aralarında Ebu Hureyre, Abdullah İbn Saib ve Abdullah İbn Abbas’ın da bulunduğu birçok sahabînin hocalığını yapmıştır. O, Kur’ân-ı Kerîm’i öğretmesi karşılığında her hangi bir maddi şey de almazdı. Übeyy bin Ka’b (r.a.), Kur’ân-ı kerim’i bizzat Peygam-ber efendimiz (s.a.v.) den öğrenenler arasındadır.

Hâfız SAHABELER YAZI DİZİSİ (2)

ÜBEYY İBN KA’B (r.a)(Kur’ân Kıraatinde ve Kur’ân Tefsirinde bir Otorite)

22

Page 25: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

Übeyy bin Ka’b (r.a.) talebelerine karşı çok edepli, nazik ve disiplinli bir sahabi idi. Derslerini ciddi ve düzenli olmasını isterdi. Talebelerinden ayrı bir yere oturmaz, onlarla aynı se-viyede bulunur, öylece ders verirdi. Kendisi için özel Mushaf yazmıştı bu mushafa da; “Hazret-i Übeyy Mushafı” denilmek-tedir.

Übeyy b. Ka’b, Kur’ân’ın lafızlarının eda keyfiyetini, kıra-at vecihleriyle ilgili hususiyetlerini öğrenmeye özen gös-terirdi. Allah Teâlâ, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’e Übey’e Kur’ân okumasını emretmiştir. Enes b. Malik (r.a)’dan söyle rivayet edildi: Rasulüllah (s.a.s) Übeyy b. Ka’b’ın: “Allah bana Lemyekünillezîne keferu suresini sana okumamı emret-ti” buyurdu. Übeyy “Allah benim adımı da andı mı?” dedi. Peygamber Efendimiz (s.a.s) “Evet” deyince Übeyy b. Ka’b sevincinden ağladı (Tecrid-ı Sarih Tercümesi: X, 21). Übey b. Ka’b, kıraati bizzat Rasulüllah (s.a.v)’den almıştır Kur’ân-ı Kerîm’e karsı duyduğu rağbet ve arzu Übeyy b. Ka’b’ın fazile-tini artırmış, bu sebeple Rasûlüllah (s.a.v)’ın takdirini, ashabın saygısını kazanmıştır.

Übeyy b. Ka’b aynı zamanda Rasûlüllah (s.a.v) zamanında fetva veren az sayıda sahabîden biridir. “Rasûlüllah (s.a.v) za-manında fetva veren, üçü muhacir ve üçü ensardan olmak üzere altı kişi idi. Muhacirlerden olanlar Ömer, Osman, Ali; ensardan olanlar da Übey b. Ka’b, Muaz b. Cebel ve Zeyd b. Sabit’tir” (İbn Sa’d, aynı eser: II, 350).

Übeyy b. Ka’b, Rasûlüllah (s.a.v) zamanında idari görev-lerde de bulunmuştur. Rasûlüllah (s.a.v) onu bazı kabilelerin zekâtlarını toplamak üzere görevlendirmişti.

Übeyy b. Ka’b’ın, Rasûlüllah (s.a.v) ‘ın vefatından sonra ilk halife Hz. Ebu Bekir zamanında Übeyy b. Ka’b da Hz. Ebu Bekir’in danışma meclisi üyelerinden idi. Aynı zamanda Hz. Ebu Bekir döneminde fetva vermekle görevli meshur fa-kihlerden biriydi (ibn Sa’d, Tabakat: II, 350). Kur’ân’ın toplan-masında kendisi ayetleri okuyor diğerleri de yazıyordu. Bu dönemde onun Kur’ân’ın bir kitap haline getirilmesi görevini aldığını da görüyoruz.

Übeyy b. Ka’b, ikinci halife Hz. Ömer’in de teveccühünü kazanmıştır. Hz. Ömer, Übeyy b. Ka’b’a çok hürmet eder, ondan yararlanır ve ona Seyyidü’l-Müslimin (Müslümanların ulusu) derdi (Tecrid: X, 22). Hz. Ömer’ın hilafeti döneminde onun şura meclisinde çalışır ve kabilesi Hazrec’i temsil eder-di. Aynı zamanda fetva işlerine de bakardı. Hz. Ömer bir za-man halka hitabında şöyle demiştir:

“Kur’ân’dan sormak isteyen Übeyy b. Ka’b’a gelsin, fera-izden sormak isteyen Muaz’a, mal isteyen de bana gelsin. Çünkü Allah beni hazinedar ve dağıtıcı kıldı” (Zehebî, Siyer: I, 394). Çünkü Übeyy b. Ka’b tefsirde Medine ekolünün önderi idi, ve kıraatte de zirvede olan bir otorite idi. Kıraat imamlarından Nafi, İbn Kesir, Ebu Amr, ve İbn Amir’in Kur’ân kıraatinde senetleri bu sahabiye dayanmaktaydı.

Hz. Ömer zamanında teravihi cemaatle ilk kıldıran da Übeyy b. Ka’b olmuştur. Hz. Peygamber (s.a.v) zamanında,

onun vefatından sonra ilk halife Hz. Ebu Bekir, daha sonra kısmen de Hz. Ömer zamanında teravih namazı cemaatle değil, münferit olarak kılınmıştır. Hz. Ömer bütün halkı bir tek imamın arkasında toplamayı düşündü ve ertesi gün Übeyy b. Ka’b’ı teravih imamı tayin edip cemaati onun ar-kasına topladı. Böylece teravih namazı cemaatle kılınmaya başlandı (Buharî, Teravih: I Tecrid-ı Sarih Tercümesi: IV, 75-76).

Hz. Ömer, hilafeti zamanında fetva işleri üzerinde has-sasiyetle durur, ancak bu işe ehil olanların fetva vermesine müsaade ederdi. Onun zamanında ancak Hz. Osman, Hz. Ali, Muaz b. Cebel, Abdurrahman b. Avf, Übeyy b. Ka’b, Zeyd b. Sabit, Ebu Hureyre ve Ebu’d -Derdâ gibi tayin ettiği zatlar fetva verirdi (M. Şıblî, Asr-ı Saadet, Tercümesi. Ö. Rıza, Doğ-rul, 0st. 1974, VI, 369). Übeyy b. Ka’b, Hz. Ebu Bekir dönemin-de olduğu gibi Hz. Ömer döneminde de danışma meclisi üyesi idi. Çeşitli konularda fikri alınır, görüşlerine değer veri-lirdi (Ibn Sa’d a.g.e: II, 350; M. Şıblî, a.g.e : IV, 334).

Übeyy b. Ka’b tefsir sahasında da ashabın önde gelen-lerinden biri olup Medine tefsir ekolünün reisi olarak kabul edilmiştir. Kur’ân-ı kerim’i bizzat Kur’ân-i kerim ile tefsir eder, Esbab-ı nüzul (inme sebepleri) hakkında geniş bilgiler verir-di. Celaleddin es-Suyutî (ö. 911/1505) tefsir sahasında meş-hur olan sahabîlerden en çok tefsir rivayet edilenlerin Hz. Ali, Abdullah b. Mes’ud, Abdullah b. Abbas ve Übeyy b. Ka’b olduğunu belirtmiştir (bk. Suyutî, el-İtkan: II, 187).

Übeyy b. Ka’b vahiy kâtibi olması sebebiyle Rasûlüllah (s.a.v)’ın fiil ve hareketlerine muttali bir sahabî idi. Kütüb-i Sitte’de kendisinden altmış küsür rivayet edilmiştir. Baki b. Mahled (ö. 276/889)’in Müsned’inde Übeyy b. Ka’b’ın yüz alt-mış dört hadisi vardır. Bunlardan üçü hem Buhari’de ve hem de Müslim’de vardır. Ayrıca Buhari üç hadisi tek başına riva-yet etmiş ,yedi hadisi de yalnız Müslim rivayet etmiştir (Ze-hebi, Siyeru A’lamı’n -Nübela’: I ,402). Übeyy b. Ka’b ın rivayet etmiş olduğu hadislerden birinin anlamı şöyledir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Ademoğlunun bir vadi dolusu malı olsa, bır ikincisini is-ter. İki vadi dolusu malı olsa, bir üçüncüsünü de ister. Ade-moğlunun içerisini topraktan başka bir şey doldurmaz. Allah Teâlâ ise tevbe edenin tevbesini kabul eder” (Tirmızî, Me-nakıb: 32).

Übeyy b. Ka’b’ın vefat tarihi ihtilaflıdır. Bir kısım islam ta-rihçileri onun Medine’de hicri 22’de öldüğünü bir kısmı da hicri 25’te vefat ettiğini belirtmektedir. Vefat ettiği gün Hz. Ömer “Bugün Müslümanların ulusu öldü” demiştir. Onun Hz. Osman’ın hilafeti döneminde hicri 30’da öldüğünü söyle-yenler de olmuştur. Bize göre bu daha doğrudur. Çünkü Hz. Osman ona Kur’ân’ı cem’ etmesini emretmiştir” (İbn Sa’d, Tabakat: III, 502; Zeheb, I, 400). Cenaze namazını Hazret-i Osman (r.a.) kıldırdı. Baki kabristanında medfundur.

Muhammed Mücahid Çalışkan Kur’ân Kursu Öğreticisi

Rasûlüllah (s.a.s) Übeyy b. Ka’b’ı, Kur’ân-ı Kerim’i iyi bilen bir sahabî olması sebebiyle öğretmen olarak tayin etmişti. Mescid-i Nebevi’de Kur’ân-ı Kerîm’i öğretirdi. Aralarında Ebu

Hureyre, Abdullah İbn Saib ve Abdullah İbn Abbas’ın da bulunduğu birçok sahabînin hocalığını yapmıştır. O, Kur’ân-ı Kerîm’i öğretmesi karşılığında her hangi bir maddi şey de almazdı. Übeyy bin Ka’b (r.a.), Kur’ân-ı Kerim’i bizzat Peygamber efendimiz (s.a.v.) den öğrenenler arasındadır.

23

Page 26: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

HOŞGÖR’DE İZ BIRAKANLAR

Muhterem hocaefendi 28 Şubat 1948 tarihinde Tokat’ın Niksar ilçesine bağlı Hacılı Köyünde doğdu. 6 yaşında hâfız Ali Hoca’dan hâfızlık eğitimi almaya başladı ve 10 yaşında eğitimini tamamladı. 10-12 yaşlarında iken Niksar eski müftülerinden Ahmet Hoca’dan İslami İlimler (siyer, fıkıh) eğitimi aldı. 1957 yılında hocasının isteği üzerine İstanbul Nuru Osmaniye Külliyesi’nde eğitimini sürdürdü. Kurrahâfız İsmail Biçer Hoca Efendi’den Kıraat üzerine dersler aldı. Daha sonra Şehzade Külliyesi’nde hadis, tevsir dersleri aldı. 1957-1967 yılları arasında İstanbul’da çeşitli medreselerde eğitimini sürdürürken bir yandan talebe yetiştirmeye başladı.

1967 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı’nca Kur’an Kursu Öğreticisi olarak göreve başladı. İlk olarak Kırklareli Doğanca kasabasında 4 ay, ardından Babaeski Kur’an Kursunda 4 yıl görev yaptı.

1973 yılında Gaziantep’e gelerek 1987 yılına kadar Hoşgör Kur’an Kursunda görev yaptı. Gaziantep Lisesi’nde din dersi öğretmenliği yaptı. Kendini eğitime adayan Hüsamettin Baykal Hocaefendi Malatya ve Erzurum’da ki Yüksek İslam Enstitüsü’nü kazanmasına rağmen hâfız öğrencilerini bırakmak istemedi. Gaziantep’te Hoşgörde hâfızlık eğitimini ilk başlatan hocaefendinin ilimizde yetiştirdiği 70 mezun hâfızı bulunmaktadır. Bu hâfızlardan bir tanesi de yapmış olduğu hizmetlerle Gaziantep halkının sevgi ve takdirini kazanan kursumuzun yöneticisi Mustafa Deniz Hoca’dır.

İlköğretimi İstanbul’da tamamlayan Hocaefendi, lise eğitimini ise Gaziantep’te Akşam Sanat Okulu’nda tamamladı. Eğitimini dışarıdan bitiren hocaefendinin Yüksek İslam Enstitüsünü kazanmış olması öğrencilerimiz için başarılı bir örnek teşkil etmektedir.

1988 yılında babasının tavsiyesi üzerine memleketine hizmet etmek için Niksar Topcular Kur’an Kursu’na yönetici olarak görevlendirildi. 1991 yılında devlet memurluğu vazifesini başarı ile tamamlayarak emekliye ayrıldı. Hâfızlar soyunun temsilcisi olup, mânevi değeri yüce göreve ömrü boyunca hizmet etmiş olan hocaefendi emekliliğinde muhtelif camilerde fahri olarak hâfız yetiştirmeye devam etmiştir.

Hocaefendi sırası ile 1991-1993 yıllarında Fransa ve 1995-1997 yıllarında Almanya’da eğitim hizmetine devam etti. 1999-2009 yılları arasında memleketinde kur’an dersleri verdi. Ömrünü her daim hâfız yetiştirmeye adayan hocaefendi 30 Mayıs 2009 yılında vefat etti. Gaziantep’teki öğrencileri bizzat defin işlemlerine iştirak ettiler.

Hocaefendinin ardından; “Niksar’da öyle bir çınar devrildi ki, bir daha böyle bir çınar vücuda gelmez. Hocaefendinin yeri doldurulamaz” denildi.

Allah yolunda hizmetle dopdolu bir ömrü, kalemle ifade etmenin ne kadar güç olduğunu takdir edersiniz. Hocaefendinin affına sığınarak elbette çok önemli birçok hususa değinemediğimizi ifade ederken kısa özgeçmişini vererek Hocaefendiyi ve Gaziantep’e hizmetlerini tanıtmaya çalıştık.

Hocamıza rahmet niyâz eder; bizlerin de onun feyz ve bereketinden hissedâr olmamızı Yüce Mevlâ’dan temenni ederiz.

Hüsamettin Baykal Hocaefendi

“Gaziantep’te Hoşgör’de hâfızlık eğitimini ilk başlatan hocaefendi, halkın sevgi ve takdirini kazandı”

Vesalet DEMİREmekli Kur’ân Kursu Öğretmeni

24

Page 27: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

Her sözüm, sana ola sevgimden ince bir kalp ağrısı…Sana her varışım, huzurun eşiği... Sen değince dudaklarıma sen ile can bulur sesim…Ey Kur’ân’ım sen varsın diye, böylesine cesur bu yürek!Sen ki, dünya ve içindekileri zamana yenik düşüp yaşlandıkça, gençleşensin!Her günümün başında sen varsın, bu gözle güneşden önce sana değer, senin ile ısıtı-rım içimi..Sen ki, bana indirilensin… Ben sende unut-tum dünyalık acıları uhrevi tüm lezzetler senle başlar. Asıl fedakarlığın ne olduğunu, baş koyunca senin yoluna anlaşılır.Sen ki, ardıma bile bakmadan bırakıp hic-ret ettiğimsin…Sen ki, vuslatım, sen ki, bu acizhane gençli-ğimin baharısın!Derdim sen oluverdin, sevincim sen. Ben senden öğrendim sükutu, senden öğrendim karanlığa inat aydınlığı…Ben her şeye senin için sabrederim.Sen ki, her daim baktıkça imrendiğimsin.Sen ki, dua bile etmeyi öğrendiğimsin…Sen ki, rabbimin bana uzattığı bir ipsin(ali imran 103)Sen ki, dua bile etmeyi öğrendiğimsin.Uğruna evimden yurdumdan çıkacak kadar değerlimsin…Ey Kur’ânım, benim yolum her seferinde senin yoluna çıksın isterim.Ey ayeti ayetine içime nakş ettiğim, ey cenneti sende bildiğimEy necatım’ben ki sana talebeyim.Sen ki ilahi sevdanın ateşi, ben ki ham! sende pişmek isterim…

Kur’ânım, tek dayanağım! özlemimin, çile-min şahidi gel gir şu yüreğime.Bak gözler değdikçe sana için kayboldu, satır satır yıldız yıldız kayıverdinEy dert ortağım, ey her anımın şahidi, Ey gecem, ey gündüzüm ben seni talep ederim, ey bu biçare ömrümün baharı…Okudukça kıssasını her seferinde Yusuf misali, zindan çıkıp sarayına vardığım…Kur’ân’ım kim ne derse desin sen ki, bana benden yakın gelensin.Sen okundukça, kainatın durup dinlediği-sin, asırlardır, sende deva buldu insanlık’ey nuru hüda, bak her kalem sana yazar! kadın-erkek her mümin islamın şuuru ile soluğu sende alır, sen ki her şeye yetersin.Ey kalbin rayihası,ey efendimin emaneti, rabbimin kelamı daldıkça en derine dalmak istediğim ilmin denizi gel harf harf gir şu gönlüme…Kur’ânım ben nefesim yettikçe senle ol-mak isterim. Ey sevgili hep sana yanmak isterim. Dağların bile yüklenmekten kaçtığı rabbimin kelamı, ben iki cihanda da seninle şereflenmek isterim. Kur’ân’ım tüm çaresizliklerin tek çaresi! ömrümün tek gayesi…dünyada ki tüm kitapların dili ne olursa olsun hep seni anlatır, sende var olanı yeni var olmuşca-sına, onlar fark etmez ama sana çalışırlar, sende keşfederler alemi,Sen ki, nazlı bir yarsın, yarım olana yar olmazsın..İşte bende bu hâfızlık sevdasına düşenler-denim…senin sevdanın narında pişip nu-runa ermek isterim, ben bu karanlığa inat senin ahlakınla ahlaklanmak isterim, benki her şeyi senden öğrenenim.Ey Kur’ânım sensin benim miracım..

Aslıhan PolatKurs öğrencisi

EY RABBİM’İN KELAMI

25

Page 28: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

Kur’an’ı Kerimi lafzen okumaya kıraat, güzel okumanın usullerini öğreten ilme tecvid, Kur’ân okuyan kişiye de kârî denir, çoğulu kurrâ’dır.

Kur’ân-ı Kerîmin tamamını ezberleyene de hâfız denir.

Arapçada korumak, ezberlemek mânâsındaki “hıfz” kökünden türemiş bir sıfat olan hâfız, Kur’ân-ı Kerîmi ezberleyen ve hâfızasında koruyan kişidir.

Hâfız sadece Kur’ân-ı Kerîmin kelimelerini, âyetlerini ezberleyen değil, aynı zamanda onun mânâsını kalbine ve ruhuna nakşeden, beynine alan ve gönül dünyasında seyreden bir insandır.

Kur’ân’ı içine sindirmiş olan gerçek hâfız yürüyen ve konuşan Kur’ân demektir.

Hâfız kelimesine nisbet edilen el-Hâfız, Allah’ın güzel isimlerinden biridir ve;

“Her yönden esirgeyip koruyan, insanların ve cinlerin bütün amellerini muhafaza eden, asla zayi etmeyen” anlamındadır.

“Şüphesiz ki Kur’ân’ı ve onu koruyacak olan da Biziz” âyetinde de ifade edildiği gibi Kur’ân’ın gerçek sahibi ve koruyucusu o kelâmın mutlak sahibi olan Allah’tır.

Hâfızlar, Peygamberimizin (s.a.v.) özel iltifatına mazhar olan insanlardır:

“Hâfız olup da Kur’ân okuyan kimse meleklerle beraberdir” hadisinde bildirildiği gibi, hâfız her an meleklerle birlikte, meleklerin arasında, meleklerle içiçedir. Çünkü meleklerin en çok ilgi duydukları olay, Kur’ân’ın okunduğu ve dile getirildiği yerlerdir.

Kur’ân’ı beynine nakşeden ve kalbine yerleştiren hâfızlar, hem dünyada şerefli ve saygın insanlardır, hem de âhirette akrabalarına ve yakınlarına şefaatçi olacaklardır.

Bu müjdeyi Efendimiz (s.a.v.) şu sözleriyle

verirler:“Kim Kur’ân okur ve onu ezberler, helâlini helâl

kılar ve haramını haram kılarsa, Allah, bu Kur’ân sebebiyle onu Cennetine koyar ve ailesinden Cehenneme girmeyi hak eden on kişiye şefaat hakkı tanır.”

Hâfızları Abese Sûresinde sözü edilen (sefere-i kirâma) benzeten Peygamber Efendimiz (s.a.v.), hâfızların Cen-nette onlarla beraber olacağını müjdelemiştir.

Peygamberimiz (s.a.v.) kendisine vahyolunan âyetleri ezberinde tutar ve daha sonra Sahabilere okurdu.

Kur’ân’ı hâfızasına nakşedip ilk muhafaza eden bizzat kendisidir, ilk hâfız odur.

Kıyame Sûresinin 16. ve 17. âyetlerinde işaret edildiği gibi Cenâb-ı Hak tarafından garanti edildiği şekilde Pey-gamber Efendimiz (s.a.v.), aldığı vahyi derhal bellemiş oluyordu.

Bu yönüyle hâfızlık bir Peygamber mesleğidir.Peygamber Efendimiz (s.a.v.) her sene

Ramazan ayında o zamânâ kadar vahyedilmiş olan bütün Kur’ân’ı Hz. Cebrail ile mukabele ederdi. Dünyasını değiştireceği seneye rastlayan Ramazan’da bu mukabele iki defa olmuştu.

Asr-ı Sâadette Hâfızlık

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hayatta iken Sahabilerin çoğu Kur’ân-ı Kerîmi ya tamamen veya bir kısmını ezberlemiş durumdaydılar. Ancak Sahabiler içinde hâfız olanların sayısı kesin olarak bilinmiyor.

Fakat bazı olaylar dolayısıyla Sahabiler arasında çok sayıda hâfız olduğunu öğreniyoruz.

Meselâ hicretin 4. yılında meydana gelen Bi’rü Maûne Vak’asında 70 kadar hâfız Sahabinin, Hicre-tin 12. yılında ise Yemame Savaşında bazı kaynaklara göre, 70; bazı kaynaklara göre ise 500, 700 veya daha fazla hâfız Sahabinin şehit olduğu rivâyet edilmektedir.

Peygamberimiz (s.a.v.) daha Mekke’de iken Sahabilerden Hz. Erkam’ın evinde bizzat Kur’ân öğretimine başlamıştı. Aynı şekilde hicretten iki yıl önce Birinci Akabe Bîatını müteakip Mus’ab bin Umeyr’i, Evs ve Hazreç ka-bilelerinden Müslüman olanlara Kur’ân öğretmek üzere Medine’ye göndermişti.

Peygamberimizin (s.a.v.), Müslümanlara Kur’ân öğretmek için indiği yere “Dârü’l-kurrâ” denildiği gibi, hicretten sonra da Peygamberimizin mescidi

Sefa ÖZCAN / Kur’ân Kursu Öğreticisi

Hâfızlık, Fazileti ve Tarihteki Yeri

26

Page 29: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

Dârü’l-Kurrâ gibi kullanılmıştı Mescidin suffesi İslâm tarihinde Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından açılan ve ilk yatılı Kur’ân kursu idi ve burada yüzlerce öğrenci vardı.

Bu Sahabilere Suffe Ashabı denirdi ve bizzat Efendimizin (s.a.v.) rahlesi ve dizi dibinde yetişiyorlardı.

Suffe Ashabının bir kısmı hâfızdı ve hep Kur’ân’la meşgul olurlardı. Civar kabileler Peygamberimize (s.a.v.) gelip İslâmı öğretecek hoca istediklerinde Peygamberimiz (s.a.v.) hâfız olan Sahabileri gönderirdi.

Peygamberimiz (s.a.v.), sayıları kırkı bulan vahiy katiplerine ve hâfızlara özel önem vermiş, sağlığında Kur’ân-ı Kerîmi onlara yazdırmış, İslâmı tebliğ için onları görevlendirmiş, üstün zeka ve kabiliyetleri sebebiyle elçilik ve valilik görevlerine onları getirmiştir.

Hatta, Kur’ân’ın dört kişiden alınmasını tavsiye etmiştir.

Bunlar; Abdullah bin Mes’ud, Ebû Huzeyfe’nin mevlâsı Salim, Muaz bin Cebel ve Ubey bin Ka’b.

Hz. Ebû Bekir (r.a.), Kur’ân-ı Kerîmi tek cilt haline getirme görevini vahiy katipleri komisyonunca yapmıştır.

Hz. Ömer (r.a.), genç ve yaşlı kurra’yı meclisinde bulundururdu.

Hz. Osman (r.a.), Kur’ân-ı Kerîmin çoğaltılmasını hâfızlar ve vahiy katipleri önderliğinde yapmıştır.

Sahabeden Ümmü Varaka, Hz. Aişe, Hz. Hafsa ve Ümmü Seleme gibi hanımlar da hâfızlar arasında idi.

Abbasiler döneminde Harun Reşid’in hanımı Zübeyde’nin üç yüz kadar hâfız cariyesi bulunmakta ve saraydan dışarıya “arı kovanı gibi” Kur’ân sesleri yayılmaktaydı.

Osmanlı Döneminde Hâfızlar

Osmanlı döneminde Kur’ân eğitimine ve hıfzına ayrı bir önem verilirdi. Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde anlattığına göre, o dönemde sadece İstanbul’da dokuz bin hâfız vardı. Bunların üç binini kadınlar oluşturuyordu.

Osmanlı döneminde bazı türbelerde sürekli Kur’ân okuyan hâfızlar görev alırdı. Meselâ Eyüp Sultan türbesinde görevli 72 hâfız vardı.

Fâtih Sultan Mehmet Hanın türbesinde ise 90 kadar hâfız, her biri günde 16 dakika Kur’ân okumak üzere her gün nöbetleşe türbeye gelirdi.

Bu sûretle 1481’den 1924’e kadar 443 yıl boyunca, Fâtih’in başucunda, bir dakika ol-sun Kur’ân sesi eksik olmamıştı.

Aynı şekilde 1917’de Yavuz Sultan Selim Hanın Mukaddes Emanetleri İstanbul’a getirmesinden itibaren Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar asırlarca

40 hâfız hiç ara vermeden Kur’ân okudular.

Ünlü ruh doktoru Mazhar Osman’ın, hastaları Kur’ân sesi ile tedavi etmesi orijinal bir buluştur. Zira ruhun asıl gıdası, Kur’ân’ın lahutî sesidir, Davudî mizmarıdır.

Ülkemizde hâfızlık müessesesinin bir nizama bağlanmasını isteyen Ali Rıza Sağman’dır. İlk Diyanet İşleri Reisi Rıfat Börekçi’nin zamanında 1933 yılına kadar ancak dokuz tane resmî Kur’ân Kursu açılabilmişti. Bu sayı 1991 yılında beş bini aşmış, 2001 yılı itibariyle de bu sayının üç bin beş yüz civarındaydı.

Kur’ân Kurslarında hâfız olanlar için her ders yılı sonunda Diyanet İşleri Başkanlığınca tespit edilen bölgeler ve merkezde imtihanlar yapılır.

Türkiye’de hâfızlık belgesine sahip en az yetmiş beş bin kişi olduğu tahmin edilmektedir.

Hâfız Olmanın Yaşı

Hâfız olmanın belli bir yaşı yoktur. Tâbiin ulemasın-dan Süfyan bin Uyeyne gibi 4 yaşında hâfız olanlar olduğu gibi, 60-70 yaşında hıfzını tamamlayanlar da olmaktadır.

2001 yılında gazetelerde yer alan bir habere göre, İzmir Büyük Hatay Kız Kur’ân Kursu’nda, torunu yaşındaki talebelerle beraber yılmadan çalışmaya devam eden Bedia isminde bir hanım, gençlerle beraber Kur’ân’ı hıfzetmenin mutluluğunu yaşamıştır.

Hâfızlık merasimiyle diplomasını alan Bedia Hanım,

“Ben 5 yıldan beri hâfız olmak için çalışıyorum. Allah’tan çok istedim ve bana verdi. Çok mutluyum. Gençlere bir mesajım var. Bu işe biraz olsun zaman ayırırlarsa, inşâallah yarı yolda kalmazlar. Zamanlarını öldürmesinler ve gönülden isteyince, Allah’ın kendilerini yarı yolda bırakmayacağına inansınlar” şeklinde konuşmuştur.

Yüce Mevlam cümlemize Hâfız olmayı, hâfız olanlara da hâfız olarak ölmeyi nasip etsin. (Amin)

27

Page 30: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye genelinde hâfızlık belgesi olan ancak herhangi bir göreve atanamayan 15 bin hâfız için eğitim çalışması başlattı.

Diyanet, irtibat kurmak istediği hâfızlara müftülükler aracılığıyla gönderdiği mektupta,

hâfızlardan bulundukları bölgedeki Kur’ân kurslarında ezberlerini pekiştirmelerini istedi. Ayrıca, hâfızlara liseyi dışarıdan bitirmeleri ve memurluk sınavı için KPSS sınavlarına hazırlanmaları da önerildi.

Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. Ali Erbaş imzasıyla müftülüklere

gönderilen yazıda, hâfızlık müessesesinin Diyanet’in öncelikli faaliyet alanları arasında olduğu belirtilerek, ‘’Mevcut hâfızlık kurslarımızı geliştirmek, yeni kurslar açmak, hâfızlığın kolaylaştırılması için yeni programlar yapmak gibi konular üzerinde hassasiyetle durmaktayız. Yeni kurslar açarak hâfız yetiştirmenin yanında bir

taraftan da daha önceden hâfızlığını tamamlamış, belgesini almış ancak Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde çalışmayan hâfızlarımızı tespit edip, irtibat kurmak ve hâfızlıklarını işlevsel hale getirmek için bir çalışma başlattık’’ ifadesine yer verildi.

Müftülüklerin yaptığı araştırmayla 2000 yılından bugüne kadar hâfızlık belgesi alıp, Diyanet İşleri

Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. Ali Erbaş Hoşgör Fâtih Kur’an Kursunu ziyaret etti. Ziyaretinde bir hâfız da bulunması gereken özelliklerden bahseden Prof.Dr. Ali Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı’ nın Hâfızlara sahip çıkmak için ciddi çalışmalar yürüttüğünü söyledi.

Ayrıca mezun hâfızların senede bir kez olsun bir araya gelerek Pilav Günü vesaire etkinlikler düzenlemesi konusunda tavsiyelerde bulundu.

Prof. Dr. Ali Erbaş’dan ziyaret

Mevlüt GÜL / Kur’ân Kursu Öğreticisi

28

Page 31: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

Başkanlığı bünyesinde görev yapmayan hâfız sayısının 15 bin civarında olduğunun belirlendiğine dikkati çeken Erbaş, şunları kaydetti:

‘’Bu sayı bizi oldukça heyecanlandırdı. Kur’ân’ın tamamen ezberlenerek hâfız olunması kolay elde edilen bir kazanım değildir. Bir insanın hâfız olabilmek için ne kadar zor süreçlerden geçtiği hepimizin malumudur. Öyleyse bu kadar önemli potansiyelimizi işlevsel hale getirmek için bir şeyler yapmamız gerektiğini düşündük. Bu bağlamda bazı tedbirler aldık. Hâfızlığı zayıflamış kardeşlerimizin, ikamet ettiği mahalleye en yakın müftülüğe giderek, o müftülük bünyesinde bulunan bir Kur’ân kursunda hâfızlığını kuvvetlendirme çalışmasına başlaması gerekir. Hâfızlığını kuvvetlendiren kardeşimiz imam hatip lisesi mezunu değil ise dışarıdan imtihanlara girerek diplomasını almalı, bunun için de ikamet ettiği yere en yakın imam hatip lisesine başvurmalı. İmam hatip liselerinden mezun kardeşimiz bir yandan ilahiyat fakültelerine veya Açık Öğretim İlahiyat Önlisans Programına girmek için planlama yaparken, diğer yandan Diyanet İşleri Başkanlığının imam-hatiplik, müezzin-kayyımlık, Kur’ân kursu öğreticiliği gibi görevler için yaptığı yeterlilik sınavlarına hazırlanmalı ve başvurmalıdır. Yeterlilik belgesini alan kardeşimiz de bir yandan ikamet ettiği yerdeki müftülükle irtibata geçip, fahri olarak göreve talip olabileceği gibi, diğer yandan da memurluk için yapılan KPSS sınavını takip ederek müracaatını yapmalı ve buradan aldığı puan ile imam-hatiplik, müezzin-kayyımlık, Kur’ân kursu öğreticiliği için tercihte bulunmalıdır.’’

Prof. Dr. Erbaş, hâfızlığını koruma altına aldıktan sonra gerekli şartları tamamlayarak din hizmeti alanında aralarına katılacak kişilerin kendilerini son derece memnun edeceğini belirterek, ‘’Zararın neresinden dönülürse kardır. Rabbimizin ‘Bir kere

de karar verip azmettin mi, artık Allah’a tevekkül et. Allah tevekkül edenleri sever (Al-i İmran suresi 159. ayet)’ müjdesine sarılarak gayret edelim ve insanoğluna verilmiş en büyük nimet olan hâfızlığı işlevsel hale getirelim. Bu süreç içerisinde Diyanet İşleri Başkanlığı olarak biz üzerimize düşen desteği sağlayacağız’’ ifadesini kullandı.

Hâfız’IN ŞİİRİ

Gitmişti sınıfa dersi için, Hocam dedi yutkundu eydi başını. Bir azar yedi ki, oldu o biçim, “Ders” dedi yutkundu eydi başını.

Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı, Gözler çakmak çakmak rengi sapsarı Bir baktı hocaya altttan yukarı, “Vay” dedi yutkundu eydi başını.

“Of” çekti ayakları sınıfa vardı, Açtı Kur’ânını dersine baktı. Daldı birden sonra hocayı gördü, “Hazır” dedi, yutkundu eydi başını.

Yürüdü, gözü yaşlı çıktı sınıftan. Ağzına acı sözler doldu zehirden. Salladı elini vazgeçti birden, “Oy” dedi yutkundu eydi başını.

Baktım gözlerinde bulgur bulgur yaş, Sandım can evine döktüler ataş, Sordum halin nedir “ey hâfız kardaş” “Kaldım” dedi, yutkundu eydi başını.

Diyanet’ten Hâfızlar için seferberlik

29

Page 32: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

İlahiyat FakültesineZiyaret Gerçekleştirildi

Gaziantep Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Akpınar’ı Hoşgör Fâtih İlim Araştırma Vakfı yönetim kurulu üyeleri makamında ziyaret etti.

Ziyarete; Hoşgör Fâtih İlim Araştırma Vakfı Yönetim Kurulu Üyeleri Ahmet Ziylan, Ökkeş Eruslu, Muharrem Özsever, Nihat Durur ve Celal Yeşilnacar katıldı. Ziyaretçilere fakülte hakkında bilgi veren İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Akpınar’ı dekanlık görevine atanmasından dolayı tebrik ettiler.

Gaziantep’e İlahiyat Fakültesi kurulmasından duydukları mutluluğu dile getiren vakıf yönetim kurulu üyeleri, vakfın çalışmaları hakkında Dekan Prof. Dr. Akpınar’a bilgi verdi.

Törende Gaziantep İl Müftüsü Ahmet Bulut, Şahinbey İlçe Müftüsü Yahya Polat ve din görevlileri tarafından Camiler ve Din Görevlileri Haftası hakkında konuşmalar yapıldı. Törene Vali Yardımcısı Mevlüt Kurban ve çeşitli daire amirleri katıldı. Törenin sonunda

Gaziantep ilinde camii ve ibadethane yaptıran hayırseverlere plaket takdim edildi.

Gaziantep Hoşgör Eğitim Kurumları Onursal Başkanı Ahmet Ziylan ve Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Durur da yaptıkları hizmetler nedeniyle plaket aldılar.

Camiler ve Din Görevlileri Haftası kutlandı...01 - 07 Ekim tarihleri arasında 2011 Camiler ve Din Görevlileri Haftası münasebetiyle il ve ilçe müftülükleri tarafından düzenlenen açılış töreni Şahinbey Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Törende Onursal Başkanımız Ahmet Ziylan ve Yönetim Kurulu Başkanımız Nihat Durur’a hizmetlerinden dolayı plaket verildi.

HABER : Yusuf KİRAZ30

Page 33: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

Hoşgör Yatılı Kız Kur’an Kursu hocahanımları ve öğrencilerinin katılımıyla 25 Aralık Kurtuluşunu anlama ve yaşama açısından kültürel geziler düzenlendi.

Kız Kur’ân Kursu Kültür Gezisi

Katılımcılar huzurevi, Şehitler Derneği, Antep Kalesi ve Savaş Müzesi v.b. Gaziantep ilinin kül-türel mirası sayılan müze ve anıtları gezmişlerdir. Şehitler için yapılan hatimlerin duası bizzat yerinde yapılmıştır. Öğrencilerimizin hazırladığı hedi-yeler takdim edilmiştir.

Kültürel gezinin asıl amacı öğrencilere vatan sevgisi aşılamak, şehit ve gazilerimize minnet duygularımızı iletmek olmuştur. Ayrıca, hocalar ve öğrencilerimizin motivasyonunu geliştirmek için belirli zamanlar-da piknik ve benzeri etkinlikler gerçekleştirildi.

08.07.2011 tarihinde yapılan Hâfızlık Sınavında Hoşgör Kur’ân Kurslarımızdan 25 ERKEK 11 KIZ ÖĞRENCİMİZ Hâfızlık Belgesi almaya hak kazanmıştır.

Hoşgör Fâtih Kur’ân Kursundan sınava katılan 29 erkek öğrenciden 25’i kazanarak % 86 başarı sağlamıştır. Hoşgör Yatılı Kız Kur’an Kursu’ndan 16 kız öğrenciden 11’i kazanarak açılışının ikinci senesinde % 69 başarı sağlamıştır. Bu başarı doğu ve güneydoğu bölgesinde en yüksek orandır.

Erkek Kursu Bölge Birincisi Müslüm AKBULUT

Kız Kursu Bölge Birincisi Nuriye BAKIR

Hâfızlarımızı ve bölge birincilerini tebrik eder, başarılarının devamını dileriz.

Gurur Tablomuz

HABER : Sümeyye AYDIN

31

Page 34: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

32

BAĞIŞ 1:

Fâtih İlim Araştırma Vakfı

Vakıfbank Gaziantep Şubesi

IBAN: TR64 0001 5001 5800 7295

9892 99

BAĞIŞ 2:

Hoşgör Kur’ân Kursları Yaptırma ve Yaşatma Derneği

Albaraka Türk Gaziantep Şubesi

IBAN: TR10 0020 3000 0105

4772 0000 01

“Kamil Odur ki koya dünyada bir eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser”

Sizde Kur’an hâfızlarına sahip çıkmak, bir hâfız veya hafizenin manevi anne babası olmak

istemez misiniz? İster aylık 150 TL. ba-ğış yaparak, ister yıllık 1800 TL. bağış

yaparak 3 yılın sonunda ismi belirlenen hâfız yada

hafizenin manevi anne babası olabilirsiniz.

Ramazan ayında erkek kursumuzda bir iftar ve sahur için 2000 TL, kız

kursumuzda 1500 TL bağış yaparak aileniz ve öğrencilerimizle beraber

iftar açıp ilahiler ve sohbet dinle-yip teravih namazı kılmakistemez misiniz?

Kur’an kurslarımızdaki 400 öğrencinin 3 öğün yemeklerini

bir ay boyunca karşılamakistemez misiniz?

Kurban bağışı kabulüve kurban faaliyetleri:

Kurban Bayramı’nda ve diğer zamanlarda kurban; adak kurbanı, şükür kurbanı, akika

kurbanı hijyenik temiz kesimhanemizde ehil kasaplar tarafından hocalarımızın

gözetiminde islami kurallara göre kestirmek veya bağışlamak istemez misiniz?

Bir hâfız veyabir hafizede sen okut:

Kurslarımızın1 aylık gıda ihtiyacını da

sen karşıla:

Bir iftar ve sahurda sen ver:

Page 35: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

33

İncilipınar Mh. Nail Bilen Cd. Kelleci İşhanı Altı No: 24 Şehitkamil / GAZİANTEPTel : (342) 215 28 78 • [email protected]

Değirmiçem Mh. Mareşal Fevzi Çakmak Bulvarı MTT Yapı altı No: 78/A Tel : 0.342 215 18 77

İPEKÇİOĞLU

Page 36: Hoşgör Bülteni 2. Sayı

34