51

DKH Bülteni - Sayı 2

Embed Size (px)

DESCRIPTION

2006'dan bu yana yayınlanan Demokratik Kadın Hareketi Bülteni.

Citation preview

Kadın mücadelesin e güçlü ve yeni bir solukkatabil mek amacıyla çıktığ ım ı z bu yolculuk tatekrar karş ınızd ayız.

Bu sayım ızda bugünden yar ı na yeni kadınınyaratıl abilmes i amacıyla , ör gütlenme, örgütlükadın üzerin e yeniden ve yeni den tar tışıp de-r i nl eşerek düşündükle rim i zi siz lerle paylaş ı-yor uz. Ve yin e kadın mücadel esi nde öneml i

akımlard an biri olan feminiz m üzer i ne yapıl an biraraştırmayı; iş çi kadınların soru nla rın ı ve sendi-kal mücadelesini; kadının görü nmeyen emeği olan eviçi üretim üzerine sevgili Meral Apak’ ın yazısını vekutsanan ancak nice acıl ara göğüs geren analarımı-zı anl atan sevgili Si bel Özbudun’un yazısını yayın-lıyoruz.

Yasalla şması planla nan ve siyasal varlığı mız ıyakından ilg ilend iren TMY ile tüm örgütlü kesimihedef alara k, yaşamı mız ı F Tipi zindana çevirm eyeçalışa n ve bizi derinden etkil eyecek olan bu yasanınneler getirec eğini iyi kavrayıp yasanın ortadankalkması içi n mücadele etmeliyiz .

Günümüzde birço ğumuz, dünyada gitti kçe yay-gınla şan hastalıkla r a karş ı yeter l i bilg iye sahip de-ğil iz. Bu nedenle, bu ve bundan sonraki sayıl arı-mı zda kadın l arın karşıla ştığı özel sağlık pr oblem-lerine il işkin bi lgil endirme amaçlı yazıla r yayın-layacağız.

Eğiti m materyal leri açısınd an önemli olduğunudüşündüğümüz kitap ve fi lm l erin tanıt ım ı na hersayı mızda yer ver meyi düşünüyor uz. Bu sayım ı zdada ni ce bedellere r ağmen mücadele de ısra r ı n öne-mi ni, coşkul u bir dille anlatan Mitka Gribçe va’nın“Seni Halk Adına Ölüme Mahkum Ediyorum ” adlıkitabını seçtik.

Üç aylı k periyot larla çıkarmayı pl anladığım ı zbültenimizin bu s ayıs ı Haziran a yının en acıl ı gün-lerine denk geldi. Haziran’ın 17’s inde yit ir diğim i z17 karanfil in kimlikle ri, kişil ikleri, kar arlılık-ları, mücadeleleri hafızamı zda ve yüreklerim i zdetüm canlıl ığını hala koruyor. Kadının kurutuluşmücadelesinde öncüleşen Bern a Saygıl ı Ünsal’ ı an-latarak, O’nun şahsında Merc an’da yi tirdikle r i miz i

KARDELEN BASIM-YAYIM REKLAM GÖSTER‹ ORGAN‹ZASYON LTD. fiT‹.Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Erdal GÜLER

Yönetim Yeri: Millet Cad. Nevbahar Mah. F›nd›kzade Saray Apt. No:57/11 F›nd›kzade/‹st.Tel: (0212) 584 18 04 -Faks: (0212) 584 18 05 -Dizgi: Kardelen Y a y › m c › l › k

Bask›: Kayhan Matbaac›l›k: Davutpafla Cad. Güven Sanayi Sitesi D Blok No: 134 Topkap›/‹st.

‹Ç‹NDEK‹LERMERHABA

Demokratik Kad›n Hareketi Bülteni

1

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

Yaflam›m›za yön verenbelirli kavramlar vard›rki bu kavramlar› alg›la-

y›fl›m›z ayn› zamanda yaflam›m›z›belirler, yaflam›m›za hangi do¤rul-tuda yön verdi¤imizi ortaya ko-yar.

Ancak bu kavramlara yükle-nen anlamlar›n karmaflas› zamanzaman yaflam›m›za da yans›yor.

Bu temel kavramlara yüklenenanlam karmaflas›nda ve çeliflkiler-de s›n›fl› bir toplumda yafl›yor ol-mam›z›n etkisinin oldu¤u gözard›edilemez. Bugün egemen sistemkendi varl›¤›n› devam ettirebil-

mek ve gelecekte de hakimiyetinigüvence alt›na almak amac›ylaideolojik ve politik hegamonyas›-n› güncel yaflamla bütünlefltirenpekçok silaha sahiptir. Medyas›y-la, e¤itim kurumlar›yla, ordusuylave tüm siyasi kurumlar›yla topye-kün bir mücadele yürütmektedir.

Egemenler, devrimci-demok-ratik mücadeleleri “terörizm”olarak de¤erlendirmektedir. Buyolla bir yandan bu kesimlerekarfl› sürdürdü¤ü bask› ve zoradayal› mücadelesinin toplum tara-f›ndan daha güçlü destek görme-sini sa¤lamaya çal›fl›rken di¤er

yandan bilinçli bir dezanformas-yon yaratarak genifl kesimlerinbilinçlerini düzeniçilefltirmeyi he-deflemektedir.

Egemenlerin bu çabas› flafl›rt›c›de¤ildir elbet. Hatta bu çaban›nbizlerin örgütlü duruflunda baz›zaaflara da yol açt›¤›n›, mücadele-mizi alternatif k›lma u¤rafl›m›zara¤men sistemin belirli yöntemle-rinin d›fl›na ç›kma noktas›nda zor-land›¤›m›z› da aç›kça ifade etmekgerekir.

Buradan hareketle dündenbugüne örgüt, örgütlülük, örgütlüyaflam tarz› ve nas›l olmas› gerek-

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

2

ti¤i üzerine çokça tart›flma yürüt-memize ra¤men, bu kavramlar›alg›lay›fl›m›zda temel birçok kav-ray›fl sorunu ile karfl›laflt›¤›m›z›söyleyebiliriz.

Ancak flunu unutmamak gere-kir ki egemenlerin örgütlülük an-lay›fl› ve gerekçesiyle ezilen s›n›f›nörgütlülük anlay›fl› ve gerekçesifarkl›d›r. Ezenler, örgütlülü¤ükendi ezen durumunu sürekli k›l-mak için, ezilenler ise kaybettik-leri haklar›n› geri kazanmak veözgür olabilmek için isterler.

Bu nedenle örgütlülü¤ü alg›la-y›fl›m›z sistem karfl›s›ndaki duru-flumuzu ya da sistemin bizde iç-sellefltirmeye çal›flt›¤› iktidar›nakarfl› ne kadar mücadele edebildi-¤imizi gösteren en temel unsur-dur. Bu gerçek, üzerinde önemledurmam›z› zorunlu k›lar.

Örgütlenme nedir,

nas›l olmal›d›r?Örgütlülük, ortak bir amaç

do¤rultusunda bir araya gelen ki-flilerin amaçlar›n› kollektif birruhla ve bilinçle bütünlefltirerekortaklaflt›rmas›d›r.

Ancak bahsetti¤imiz örgütlü-lük, egemenlerin insan› bir kütlegibi alg›layan, kimliksizlefltiren veyanl›zlaflt›rarak yabanc›laflt›rananlay›fl›ndan tamamen farkl›, mer-kezine düflünen, sorgulayan veüreten insan› alan ve bunu yarat-ma amac›yla belirli bir iflleyifl, ilifl-ki, disiplin ve sorumluluk a¤›nasahip olan, gerçekten alternatifbir yaflam›n tohumlar›n› atan biryap›da olmal›d›r.

Tüm bunlardan hareketle sis-temin bireyi kimliksizlefltirip birkal›ba döktü¤ü, farkl›l›klar› ve öz-günlükleri yok sayan örgütlülükanlay›fl›na karfl› gerçekten alter-

natif bir durufl yaratmak istiyor-sak, yarataca¤›m›z örgütlülük,devrimcilik ad›na dahi olsa kitlele-rin bir kütle gibi alg›lanmas›na izinvermeyen, onlar›n farkl› ve özgüntaraflar›n› örgütlülü¤ün ortak bi-lincinde eritmeden bütünlefltir-meyi baflarabilen bir yap›da olma-l›d›r.

Kad›n sorunu da özgün-lü¤ü ve farkl›l›¤› do¤rultu-sunda çözüm arayan öz-gün ve ba¤›ms›z bir kad›nörgütlenmesini zorunlu k›-lar.

Yaflad›¤›m›z koflullarda örgüt-süz olmak demek, karfl›m›zda ör-gütlü bir güç olan egemenlerin fle-kil verdi¤i bir yaflama boyun e¤mekdemektir. Birey olarak ayakta kala-ca¤›n› ve kirlenmeyece¤ini iddia et-mek, safça ve gerçeklikten uzak,bilimsel olmayan bir yaklafl›md›r.

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

3

Bugün kad›n örgütlenmeleri-nin gerekçesi de özünde bu zo-runlulu¤a dayanmaktad›r. Ancakkad›na bak›fl aç›s›nda k›r›lamayanfeodal de¤erler nedeniyle de-mokratik kitle örgütlülüklerininve birçok devrimci kurumun bilegereksiz gördü¤ü bir ayr›flma ola-rak ifade edilmektedir.

Bugün toplumun genelindekendi sorununa duyulan yabanc›-laflman›n en ciddi boyutu ve enözlü ifadesini kad›na, sorunlar›nave mücadelesine bak›flta yakala-mak mümkündür. Bu yabanc›lafl-man›n en fazla içselleflti¤i kesimde yine kad›nlar olmaktad›r.

Özgünlüklerin ve farkl› ihti-yaçlar›n görmezlikten gelinmesi-nin ne demek oldu¤unu, yüzy›llar-dan beri ikinci s›n›f cins olarak ya-flayan kad›nlar çok iyi bilmekte-dir.

Her birimizin farkl› insanlar ol-du¤u unutularak kad›n olman›n“kad›nl›k” durumuyla s›n›rland›r›l-d›¤› ve tek bir formüle dönüfltü-rüldü¤ü bir yaflama ayak uy-durmak zorunda kalm›fl›zd›r. Vetüm bu yanl›zlaflt›rma ve yabanc›-laflt›r›lma çabalar› içerisinde ikikat ezilen, sömürülen ve görmez-den gelinen kesimi, kad›n olufltur-maktad›r.

Kad›nlar›n yaflam›na yüklenenanlam›n efllik, annelik, namus vb.kavramlarla flekillenen sorumlu-luklar oldu¤unu her zaman dilegetiriyoruz. Kad›nlar›n yaflam ala-n› neresi olursa olsun ev kad›nl›¤›kimli¤ini gittikleri her yere tafl›-yorlar. Evde ifli ve yaflam nedeniçocuk bak›m› ve ev iflleri iken, ifl-te de bu sorumluluklar›n› aksat-mayacak tarzda bir varl›k göster-mesi ölçüt al›n›yor, gerçek so-rumluluklar› ev olarak belirlendi-¤inden yar› iflçi ve geçici iflçi sta-

tüsünün d›fl›na ç›kam›yor. Bu du-rumda kad›n ev d›fl›na ç›karakkendi ayaklar› üzerinde durmas›-na karfl›n ev d›fl›nda bir de siste-min emek sömürüsünün üzerindeen fazla yo¤unlaflt›¤› taraf oluyorve tam bir ç›kmaza sürükleniyor.Umutsuzlu¤u büyüyor. Çünkükendisini çevreleyen sorunlar› da-ha net olarak alg›lamaya bafllam›fl-t›r art›k. Kad›n olarak yaflad›¤› so-runlar›n sadece kendine özgü ol-mad›¤›n› ve milyonlarca kad›n›nayn› sorunlarla bo¤ufltu¤unu fark

eden kad›n için kendisi gibi olan-larla bir araya gelebilece¤i, özgünsorunlar›na karfl› özgün mücadeleyöntemlerini birlikte tart›flarakbelirleyebilece¤i bir örgütlülü¤eduyulan ihtiyaç art›yor.

Devrimci ve demokrat kesim-lerde dahi ba¤›ms›z bir kad›n ör-gütlenmesinin gereklili¤i tart›fl›l-maya devam ederken biz kad›nla-r›n bu ihtiyac› bilince ç›karmas›oldukça zor olmaktad›r.

Kad›nlar yaflad›klar› sorunlar›nderinli¤inin fark›ndalar. Ancak bu

sorunlar karfl›s›nda ya edilgen birdurufl sergileyerek sessiz kal›yor-lar ya da bu sorunlara karfl› ver-dikleri bireysel mücadele sonu-cunda ço¤unlukla yaln›zlafl›yor veçaresizli¤e sürükleniyorlar.

Demokratik Kad›n Hareketi,bu sessiz boyun e¤ifllerin alt›ndayatan özgüvensizli¤i ve k›smi bi-reysel durufllar›n çözümsüzlü¤edayanan yaln›zl›¤›n› k›rarak kad›n›yaflamla ve dolay›s›yla örgütlümücadele ile buluflturmal›d›r.

Yani, biz kad›nlar›n kendi yafla-m›m›zdan bafllayarak çözüm üre-tebilmemizin, bireysel bir müca-delenin yan›nda kendi özgüveni-mizi yenileyebilece¤imiz, öncüle-flebilece¤imiz, özgün ve kendimi-ze ait bir örgütlenmeyi gerektir-di¤ini, bu örgütlü duruflun yaratt›-¤› gerçek çözüm gücüyle çözümkap›lar›n› sonuna kadar zorlayabi-lece¤imizi bilince ç›karmam›z ge-rekiyor.

Örgütlenme zorunlulu-¤unun bilince ç›kar›lmas›için bir kavray›fl yaratmakgereklidir.

Örgütlülük bir zorunluluktur.Ve ancak bu zorunlulu¤unun bi-lince ç›kar›lmas› ile varl›¤›n› de-vam ettirebilir. Örgütlülü¤ün zo-runlulu¤unu bilince ç›karmak iseöncelikle o örgütlülü¤ün neyin ih-tiyac› oldu¤unun kavranmas›n› ge-rektirir. Bu kavray›fl› yaratmakiçin de disiplin, denetim, kesintisizve sürekli bir e¤itim ve bunlar›güncel-pratik yaflama uygulayacakaraçlar› yaratmak gerekmektedir.

Demokratik Kad›n Hareketikad›nlar›n özgürlük mücadelesi-nin bugünden bafllat›lmas› gerek-ti¤ini savunur ve kad›nlar›n ba-¤›ms›z ve özgün gücüyle kendikurtuluflunu gerçeklefltirebilece-

rgütlülü¤ü yaflamla,yaflam› örgütlülükle bir bü -tün olarak ele almak ve bubütünlü¤ü sa¤layacak ör -gütsel bir iflleyifli ve örgüt -lü yaflam tarz›n› yaratmakgerekir. Bu örgütsel iflleyi -fli yaratman›n en önemliad›mlar›ndan biri de disip -lindir.

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

4

¤ini öngörür. Bu perspektifi ya-flamla buluflturman›n örgütlü, kol-lektif bir güçle mümkün olaca¤›n›bilmek yeterli de¤ildir. Örgütlülü-¤ü yaflamla, yaflam› örgütlülüklebir bütün olarak ele almak ve bubütünlü¤ü sa¤layacak örgütsel biriflleyifli ve örgütlü yaflam tarz›n›yaratmak gerekir. Bu örgütsel ifl-leyifli yaratman›n en önemli ad›m-lar›ndan biri de disiplindir.

Nas›l bir disiplin anlay›fl›?Disiplin anlay›fl›m›z kör bir di-

siplin anlay›fl›na de¤il, bilinçli birgönüllülü¤e dayanmal›d›r. Kör di-siplin, kiflilerin uyduklar› kurallar›,yaflam tarz›n› bilince ç›karmadankörü körüne itaat etmeleri üzeri-ne kuruludur. T›pk› sistemin bizedayatt›¤› gibi. Bu asla kabul edile-mez. Özellikle biz kad›nlara sis-tem taraf›ndan empoze edilmeyeçal›fl›lan bu anlay›fla karfl› vermifloldu¤umuz mücadeleyi kavray›pbilince ç›kararak bu kavray›fl te-melinde kendi yaflam›m›za kendi-miz yön verebilmeliyiz.

Örgüt disipli-ni, ayn› zamandatek tek kiflilerinkendi özely a fl a m l a r ›-n a

yön verebilmeleri demektir.Bu disiplin, yarat›lm›fl olan de-

¤erlere göre hareket etmeyi dekapsar. Örgütlülük bilinci, ancakkendi yaflam›m›zda uygulan›rsakavran›r ve kat› bir disiplin olarakde¤il, bilince dayand›¤› orandado¤all›¤›nda uygulanmaya bafllar.

Örgüt disiplininin pratikte ya-flama geçirilmesi için tek tek kifli-lerin kendi yaflamlar›n› örgütlübir yaflam do¤rultusunda disiplineedebilmesi gerekir.

Bugün örgütlü olan biz kad›n-lar dahi sistemin bize dayatm›fl ol-du¤u yan›lsamalardan tam anla-m›yla s›yr›labilmifl de¤iliz. Kad›nla-r›n mevcut sistemin yaratm›fl ol-du¤u koflullar içerisinde yaflad›¤›-n› ve bu çeliflkileri yaflamas›n›n buyönüyle do¤al oldu¤unu bilmek-teyiz elbet. Ancak örgütlü olankad›n›n fark› bu sorunun fark›ndaolarak yeni kad›n› yaratma ama-c›yla öncelikle kendinde mevcutolan bu flekillenifli k›rmak içinmücadele yürütme zorunlulu¤u-nun olmas›d›r.

Bugün örgütlü olan kad›nlar›nmücadeleden uzaklaflmas›n›n yada mücadeleyle tam anlam›yla bü-tünleflememesinin nedenlerini ir-

deledi¤imizde karfl›m›zaç›kan gerçek, bir yan›m›-z›n mevcut geleneksel

k a -

d›nkimli¤iyle bar›fl›k olmas›d›r. Bukonuda birçok örnek vermekmümkün:

Faaliyet içerisinde yer alan birkad›n, anne oldu¤u zaman müca-deleyi ço¤unlukla b›rakmaktad›r.Yine, ailenin ya da eflinin, sevgili-sinin bask›s›yla mücadeledenuzaklaflabilmektedir. Örgütlüolan kad›nlar›n az›msanmayacakbir k›sm› da karfl›laflt›¤› bu bask›-lar karfl›s›nda çaresizli¤e düflerekboyun e¤mekte ve özgüvenini yi-tirmektedir.

Bizler geleneksel kad›nkimli¤inden, onun boyune¤en ve baflkalar›na ba¤›ml›yaflayan karakterinden s›yr›-larak yeni ve özgür kad›n›yaratman›n her fleyden önceçat›flmay› göze almaklamümkün oldu¤unu bilmeli-yiz. Bu çat›flmay› kendimiz-den bafllatarak çevremizdebizi sarmalayan herkese ve

ücadelemiz esnas›n -da örgütsel iflleyifli ve di -siplini yaflamla bulufltur -mak ve tek tek kad›nlar›nyaflam›na sokmak esas ol -mal›d›r. Bunu baflarmakiçin de öncelikle örgütlülü -¤e dair çok temel bir yan›l -g›dan s›yr›lmak gerekir:Örgütlü yaflamla güncelyaflam› birbirinden ay›rmayan›lg›s›ndan.

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

5

her fleye karfl› yürütebilecek ka-dar cesur olabilmeli ve süreklikendimizi denetleyerek kendi ge-liflim sürecimizi takip etmeliyiz.

Örgütlü faaliyetimiz esnas›ndayaflad›¤›m›z yan›lsamalar sadecegeleneksel de¤er yarg›lar›yla das›n›rl› de¤ildir. Ayn› zamanda kü-çük burjuva yaflam tarz›n›n birçokolumsuz yönünü de örgütlü iliflki-lerimize tafl›yabiliyoruz. Örne¤in;tembellik, küçümseme, konfor-mizm, kendili¤indencilik, bireyci-lik gibi al›flkanl›klar›m›za karfl› ye-terince mücadele yürütmemekteve bu zaaaflar›m›z nedeniyle kar-fl›laflt›¤›m›z zorluklar karfl›s›ndadirenç göstermekte güçlük çeke-bilmekteyiz. Örgütsel çal›flmalar›-m›z› düzensiz ve ciddiyetten uzakkeyfi bir flekilde yürütmekte veher türlü disipline ve denetimekarfl› ç›karak anarflist tav›rlar ser-gileyebilmekteyiz.

Yine en s›k düflülen hatalardanbiri de örgütsel disiplini zedele-yen liberal tav›rlar olmaktad›r.Mesela örgütlü iliflkilerimizle ar-kadafll›k iliflkilerimizi kar›flt›r›yorve örgütsel sorumluluklar› hat›r-gönül temelinde yerine getirmeyan›lg›s›na düflebiliyoruz. Ya dahatalar› ve eksiklikleri elefltirmek-ten kaç›n›yor ve kiflinin örgütlüyaflam› do¤ru kavramas›n› engel-leyebiliyoruz. Farkl› toplumsalkoflullar›n yaflam prati¤i ile flekil-lenen bizler, örgütlülü¤e dahilolurken geride b›rakt›¤›m›z yafla-m›n zaaflar›n› da kendimizle bera-ber tafl›yoruz. Bu zaaflar›n varl›¤›flafl›rt›c› olmamal›d›r. Ancak ör-gütlülü¤ümüzü ve onun politik-pratik yönelimini bu zaaflar üze-rinden de¤il, örgütlülü¤ü zorunluhale getiren temel de¤erler üze-rinden infla etmemiz gerekir.Yoksa içinde bulundu¤umuz ör-

gütlülük alternatif olmaktan git-tikçe uzaklafl›r ve sistemle bulu-flur.

Mücadelemiz esnas›nda örgüt-sel iflleyifli ve disiplini yaflamla bu-luflturmak ve tek tek kad›nlar›nyaflam›na sokmak esas olmal›d›r.Bunu baflarmak için de öncelikleörgütlülü¤e dair çok temel bir ya-n›lg›dan s›yr›lmak gerekir: Örgüt-lü yaflamla güncel yaflam› birbirin-den ay›rma yan›lg›s›ndan.

Örgütlü olan kad›nlar›n büyükço¤unlu¤u henüz örgütlü de¤ilkennas›l yafl›yorsa öyle yaflamaya de-vam ediyor ve yine kendisinin uy-gun gördü¤ü bir zaman diliminide örgütsel faaliyetlere ay›r›yor.Örgütün ve örgütlülü¤ün yaflam-dan bu kadar d›flland›¤› flartlardaalternatif ve çözüme dayal› birörgütlülük yaratmak da, yaflam›-m›z› de¤ifltirip dönüfltürmemiz demümkün de¤ildir. Tam tersineiçerisinde bulundu¤umuz örgütlü-lü¤ü de yozlaflt›r›r ve çözüm gücü

olmaktan uzaklaflt›r›r›z.Tüm bu örnekler yaflanan ve

yaflanmaya devam edilen olum-suzluklar› göstermekte ve bu ko-nudaki kavray›fls›zl›¤› aflacak so-mut çözüm yöntemleri bulmay›zorunlu k›lmaktad›r.

Bu çözüm yöntemlerinin debelirli örgütsel bir iflleyifl dahilin-de gelifltirilmesi ve uygulanmas›gerekmektedir.

Güçlü bir örgütlülük ya-ratmak için DemokratikMerkeziyetçilik ilkesini ör-gütlülü¤ün her kesimindeifllevli k›lmak gerekir.

Demokratik Merkeziyetçilik;herkesin düflüncesini özgür birbiçimde savunmas›, önerilerinisunmas›d›r. Bu demokratik yönü-dür. Kararlar al›nd›ktan sonra daaz›nl›¤›n ço¤unlu¤un karar›na uy-mas› zaruridir. Bu da merkeziyet-çilik yönüdür. Ne gere¤inden faz-la demokratik ne de gere¤indenfazla merkeziyetçi olunmal›d›r. Buhassas dengeyi korumak gerekli-dir.

Kiflilerin düflüncelerini ve öne-rilerini almadan örgütlülü¤e veörgütsel politikalara dair kararlaralmak ne kadar yanl›fl ise, örgüt-sel bir karar al›nd›ktan sonra bukarar› uygulamamak da en az bi-rincisi kadar hatal› bir tutumdur.

Örgütsel iflleyifli ayaktatutan ve örgütsel bilincikad›nlara tafl›yan temelunsurlardan biri de eleflti-ri- özelefltiri mekanizma-s›n› uygulayabilmektir.

Demokratik Merkeziyetçilikilkesi ve elefltiri- özelefltiri, politikve kitlesel bir örgütlülü¤ün kendi-ni var etmesinin ve kendi amaçla-r› do¤rultusunda yeni insan› ve

endi özgün taraflar›n›a盤a ç›karan kad›n çözümiçin ilk ad›m› atm›fl demek -tir. Ancak bu kavray›fl üre -timle beslenmelidir. Yete -nek, üretimle bulufltu¤un -da yarat›c›l›¤a dönüflür.Yarat›l›c›l›k da ancak ör -gütlü bir yaflam prati¤indekollektif bir çabaya dönüfl -tü¤ünde çözüm olur. Sar -sar, y›kar, yeniden yarat›r.

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

6

yeni demokratik kültürü yaratma-s›n›n birbirinden ayr›flt›r›lamazsomut parçalar›n› oluflturmakta-d›r.

Elefltirmek, bireyin içinde bu-lundu¤u ortam› kavray›fl›n›n vekendini bu de¤iflim ve dönüflümmekanizmas›n›n bir parças› olarakalg›lay›fl›n›n bir göstergesidir.Elefltiri hem bir sorumluluk, hemde bir özgüven belirtisidir.

Özelefltiri ise, bireyin örgütlüfaaliyeti süresince kendini denet-leyerek geliflim sürecini de¤erlen-dirme kapasitesini gösterir.

Elefltiri ve özelefltiri, birbirinitamamlayan unsurlard›r. Ancakbu iliflkinin do¤ru kavranmas› ge-rekir. Bu noktada elefltiri ve öze-lefltirinin niteli¤i ve hangi zeminüzerinden gerçeklefltirildi¤iönemli olmaktad›r. Do¤ru yön-temlerle yap›lmad›¤› taktirde tah-min edilenin çok ötesinde tahri-batlara yol açar.

Örne¤in; rahats›zl›k duydu¤u-muz bir konuya ya da kifliye dairfikrimizi ve elefltirilerimizi ulu or-ta gerçeklefltirdi¤imiz durumlardabu tavr›m›z “dedikodu”nun ötesi-ne geçemeyecek ve do¤ru yerdeve zamanda gerçeklefltirilmedi¤iiçin çözüm üretememenin yan›n-da örgütlülü¤e zarar verecektir.

Elefltirilerin tarz›na iliflkin s›kdüfltü¤ümüz yan›lg›lardan biri dekiflileri hedefleyen ve kifliselleflti-rilen nitelikte olmas›d›r. Bir elefl-tirinin hakl›l›k pay› ne kadar bü-yük olursa olsun, kiflisellefltirildi¤ive sorunun sadece hata yapan ki-fliye yüklendi¤i durumlar›n örgüt-lülü¤e bir faydas› yoktur. Oysa ya-p›lan her kiflisel hatan›n örgütseleksiklerle, boflluklarla ve zaaflarlailintisi oldu¤unu unutmamak ge-rekir. Hatal› ya da eksik faaliyetyürüten örgütlü bireye bu gerçe-

¤i unutmadan yaklaflmal›, elefltiri-lerimizi o bireyi y›pratmak içinde¤il, hatalar›ndan ö¤renmesineolanak tan›yacak, yap›c› bir tarzdayöneltmeliyiz.

Özelefltiri yapmak, kad›n›n ki-flisel gelifliminin en önemli ve zorad›m›d›r. Önemlidir, çünkü att›¤›-m›z her ad›m›n muhasebesini yap-madan ö¤renemeyiz, de¤iflip dö-nüflemeyiz. Oysa de¤iflme zorun-lulu¤unun sanc›s›n› kendimizdenbafllatarak kitlelere tafl›yabilir veancak o zaman güven verebiliriz.

Özelefltiri yapmak zordur.

Çünkü en zor muhasebe, bireyinkendiyle hesaplaflmas› ve çat›flma-s›d›r. Kad›nlar›n kendilerine karfl›tarafs›z ve d›flar›dan bir gözle yak-laflmas› oldukça zor olmaktad›r.Güncel hayat›m›zda bunun s›k›nt›-lar›n› oldukça fazla yafl›yoruz. Ör-ne¤in; örgütsel faaliyetini aksatanve elefltirilen kad›n, özelefltiriyisadece özür dilemek olarak alg›la-yabiliyor. Hareket etti¤imiz ve ya-flad›¤›m›z sürece hata yapmam›zkaç›n›lmazd›r. Ancak hatalar›m›-

z›n kayna¤›na yönelip sorgulamaz-sak ayn› hatalar› sürekli tekrarlar,hatalar›m›zdan ö¤renemezsek ge-liflme sürecinden kendimizi mah-rum etmifl oluruz.

Elefltiri ve özelefltiri silah›n›ndo¤ru kullanmam›z, ancak belirle-di¤imiz programlar dahilinde so-rumluluklar›m›z›n da belirlendi¤isomut-pratik örgütsel faaliyet sü-reci içerisinde olmam›zla olanakl›hale gelecektir.

Örgütlü bireylerin iliflki-lerinin arkadafll›k iliflkisiniaflarak, var olan insan ilifl-kilerini de¤ifltirip gerçeközgürlük düflünü paylaflan-lar›n iliflkisine, yani yoldafl-l›k iliflkisine dönüflmesi ge-rekir.

Burjuva – feodal kültürün ya-ratt›¤› yozlaflm›fl insan iliflkilerininetkileri, örgütlü yaflam iliflkileri-mize dek uzan›yor.

Burjuva-feodal kültürün ben-cilli¤i, kibirlili¤i, liberalizmi, baflka-lar›na tapan, ba¤›ml› insan profil-leri yaflam›m›zda s›kça karfl›m›zaç›kmaktad›r.

Bu sorunlar kad›nlarla birlikteörgütlülü¤ümüze de tafl›narak be-lirli sanc›lar yaratmaktad›r. Örne-¤in; örgütlü kad›nlar olarak çeke-memezlik, k›skançl›k, popülizm gi-bi kimi olumsuz tav›rlar içerisinegirebiliyoruz. Yine arkadafll›klayoldafll›k iliflkilerimizi kar›flt›rabili-yor, feodal duygularla ba¤l›l›kduydu¤umuz kiflileri elefltirmek-ten imtina edebiliyor, onlar›nolumsuzluklar›n› görmezden gele-biliyoruz. En fazla rastlan›lan so-runlardan biri de yoldafll›k kriter-lerimizi örgütlü faaliyetlerimizüzerinden de¤il, birbirimizle olansosyal paylafl›m›m›z ve duygusalba¤›m›z üzerinden flekillendiriyor

izler geleneksel kad›n

kimli¤inden, onun boyun

e¤en ve baflkalar›na ba-

¤›ml› yaflayan karakterin-

den s›yr›larak yeni ve öz-

gür kad›n› yaratman›n her

fleyden önce çat›flmay› gö-

ze almakla mümkün oldu-

¤unu bilmeliyiz.

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

7

olmam›zd›r. Ve buna benzer bir-çok sorunu s›ralayabiliriz.

Bu sorunlar ne kadar farkl›olursa olsun özünde, örgütlülü¤eve örgütlü iliflkilere dair kavray›fl-s›zl›k yatmaktad›r.

Görüldü¤ü üzere örgütlülü¤edair yaflan›lan bütün sorunlar ör-gütlü yaflam›n gereklerini ve ama-c›n› yeterince içsellefltirmemifl ol-mam›zdan kaynaklan›yor. Bu kav-ray›fl problemini aflmak da, herfleyden önce araflt›rmaya ve tar-t›flmaya dayal› bir e¤itim sürecininmümkün oldu¤unca çok örgütlüinsana tafl›yabilecek yöntemlerüzerinde acilen durmakla müm-kün olacakt›r. Ancak bu e¤itimsürecinin örgütsel politik- pratikfaaliyetlerin belirli bir çal›flma tar-z›yla iç içe ve kesintisiz bir tarz-da uygulanmas› zorunluluk olarakortaya ç›kmaktad›r.

Çal›flma tarz›m›z, örgüt-lülü¤ümüzün özgün yönü-nü a盤a ç›kar›r ve çözümyöntemlerimiz, ne kadaryaflamsallaflt›rma dinami¤itafl›d›¤›m›z› gösterir.

Kad›nlar›n kendi varl›klar›ndaiçsellefltirmifl olduklar› erkek ege-men kültürün de¤erlerini y›kmak,derinleflen özgüvensizlik prob-lemlerini çözümlemek, öncelikleonlar›n kendi içlerindeki gizlienerjiyi, bilinci ve isyan› a盤a ç›-karmakla mümkün olacakt›r. Yaniher kad›n›n mevcut yaflama karfl›alternatif bir yaflam kurman›n so-mut yöntemlerini bulmas› gere-kir. Kad›n›n kim oldu¤unu sorgu-lamas›, ne yapmak istedi¤ini bul-mas› için yetene¤ini keflfetmesigerekir. Kendi özgün taraflar›n›a盤a ç›karan kad›n çözüm için ilkad›m› atm›fl demektir. Ancak bukavray›fl üretimle beslenmelidir.Yetenek, üretimle bulufltu¤unda

yarat›c›l›¤a dönüflür. Yarat›l›c›l›kda ancak örgütlü bir yaflam prati-¤inde kollektif bir çabaya dönüfl-tü¤ünde çözüm olur. Sarsar, y›-kar, yeniden yarat›r.

‹flte bir kad›n örgütlülü¤ününçal›flma tarz›, kad›nlarda mevcutolan, ancak gün yüzüne ç›kmam›flolan gizli yeteneklerin hem keflfe-dilmesinin hem de do¤ru ad›mlar-la yarat›c›l›¤a dönüflerek çözümyaratabilece¤i kendine özgü yön-temler bulmas›n›n önünü açacaktarzda olmal›d›r. Bu nedenle poli-

tikaya dahil olman›n ancak yaflamadahil olmakla mümkün olaca¤› bi-linciyle kad›nlar›n yaflama dair ya-banc›l›klar›n› k›racak somut üre-tim ve e¤itim araçlar› üzerinde

yo¤unlaflarak dar bir alana, süreceve mücadeleye hapsedilmeyen is-tikrarl›, sab›rl› ve özverili bir ör-gütleme ve çal›flma anlay›fl›yla ha-reket etmelidir.

Bu mücadele alan› oldukça zorve sanc›l›d›r. Bu gerçek de müca-delenin uzun erimli olaca¤›n›, de-¤iflimin ve kazan›mlar›n hemengerçekleflmesinin mümkün olma-yaca¤›n› göstermektedir. Çünkü,kad›n›n bir taraftan kendisiyle sü-rekli bir çat›flma içerisinde olma-s›n› gerektirdi¤i gibi ayn› zamandabu çat›flmay› kendini çevreleyentüm bask› kaynaklar›na da yayma-s›n› zorunlu k›lar. Bu da tahminedilenden çok daha fazla y›prat›c›ve iki kat emek vermeyi gerekti-ren bir mücadeledir. Bu nedenlekad›nlar›n birço¤u, bu çok yönlümücadeleyi içeren sürece dahilolmaktan çekinmekte, farkl› alan-larda örgütlü olmay› tercih etsebile kad›n mücadelesi yürütmek-ten kaç›nmaktad›r.

Mücadele yürüten kad›nlar›nkendi sorunlar›ndan uzak durma-s›n›n ve bu sorunlara karfl› müca-deleyi sadece kad›n örgütlenme-lerinin sorumlulu¤u olarak alg›la-mas›n›n alt›nda kavray›fls›zl›k yat-maktad›r.

Bu kavray›fls›zl›k, kad›n›n ya-flad›¤› sorunlar› dar bir alana in-dirgeyerek marjinallefltirir.

E¤er bizler birey-kad›n olmabilincini tafl›yorsak, bu konuda ya-flam› de¤ifltirip dönüfltürme gücü-nün ancak yaflam›n her alan›ndabu bilinci içsellefltirerek çözümolaca¤›n› ve çözüm üretece¤iniunutmamal›y›z. Yani iflyerinde,okulda, evde, yani yaflam›n hangialan›nda olursak olal›m kad›n ola-rak yaflad›¤›m›z sorunlar› ve ne-denlerini kavramadan yaflad›¤›m›zher yere asl›nda kendimizi de¤il,sadece sorunlar›m›z› tafl›m›fl olu-

ani egemen kültürün

yaratt›¤› ve bize dayatt›¤›

yozlaflm›fl yaflama ve de -

¤erlere karfl› çat›flmay› d› -

fl›m›zdan de¤il ta içimizden

bafllatmak, kendimizi de

de¤iflimin içerisine alma

zorunlulu¤unu bilince ç› -

karmakt›r. Kendimize

içeriden ve d›flar›dan elefl -

tirel bir gözle bakmaya

bafllad›¤›m›z an, yaflam ira -

demizi de ne yönde kulla -

naca¤›m›z› belirlemifl ve

kendimizi örgütlemeye

bafllam›fl›z demektir.

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

8

ruz. Ayr›ca bulundu¤umuz yerdeve alanda karfl›laflt›¤›m›z sorunlarada özgün çözüm yöntemleri gelifl-tirmekte zorlan›r, kendi varl›¤›m›-za yabanc›lafl›r›z.

Demokratik Kad›n Hareketi,politik bir kad›n kitle hareketi ol-man›n sorumlulu¤uyla çal›flmatarz›n› belirlerken kad›nlar›n fark-l›l›klar›n› ve özgün taraflar›n› gö-zeterek, kad›nlar›n inisiyatifini ge-lifltirecek somut araçlar ve politi-kalar gelifltirir.

Bunun için kad›nlar›n toplum-sal yaflama dahil olabilmelerininüretimle mümkün olaca¤› gerçek-li¤iyle atölye çal›flmalar›, koopera-tifler gibi kad›nlar›n hem üretebi-lece¤i hem de kendini gelifltirebi-lece¤i çal›flma alanlar› yaratmal›-y›z.

Özelde kad›n sorununun ge-nelde ise toplumsal sorunlar›n enyak›c› flekilde hissedildi¤i gün-demler üzerinden kampanyalarbelirleyerek genifl kad›n kitleleri-ne ulaflmay› hedeflemeliyiz.

Örgütlülük, de¤iflmeyenkurallar yaratman›n de¤il,de¤iflimin kendisinin sü-rekli k›l›nmas›n›n arac›d›r.

Yeni kad›n› yaratma özlemikendimizdeki eskiyi, gelenekselve feodal de¤er yarg›lar›n› y›kma-y› ve de¤iflimi zorunlu k›l›yor.

Belirli bir amac› tafl›yan herörgütlülük, belirledi¤i hedeflerigerçeklefltirmek için kendine öz-gü kurallar ve bir iflleyifl olufltu-rur. Ancak bu kurallar, koflullara,ihtiyaçlara ve de¤iflime ayak uy-durmak ve de¤iflmeyen tek kura-l›n de¤iflimin kendisi oldu¤u ilke-siyle hareket etmek zorundad›r.

Bu da de¤iflim sanc›s›n› herdaim muhafaza etmeyi, derinlefl-meyi, bu de¤iflimi eylemle tamam-lamay› gerektirir.

Pratik içerisinde varl›¤›n› kefl-fetti¤imiz eksikliklerimizi, zaaflar›-m›z› gidermenin tek yolu, att›¤›-m›z her ad›m›n muhasebesini yap-mak, bu muhasebeyi araflt›rma,paylaflma ve tart›flma yöntemiylebütünlefltirerek birer e¤itim ma-teryali haline getirip nitel bir gücedönüfltürmektir.

Burada e¤itimden kastetti¤i-miz fley sadece belirli konular›naraflt›r›larak tart›fl›lmas› de¤ildir.As›l üzerinde durdu¤umuz nokta,yeni kad›n› yaratmaya yönelik at-t›¤›m›z her ad›m› de¤erlendirerekolumlu ve olumsuz yönlerini tar-t›flmak, tart›flt›rmak ve ortaya ç›-kan yeni sorulara, sorunlara ce-vap bulmak için araflt›rmalar yap-mak, bu yolla örgütlü olan kad›n-lar aras›nda ortak bir dil ve kültüryaratmakt›r.

E¤itim anlay›fl›m›z, klasik birö¤retmen-ö¤renci ya da amir-memur iliflkisinin hakim oldu¤uegemen kültürün de¤il, ö¤renme-ö¤retme kavramlar›n›n bütünlefl-ti¤i ve ö¤renerek ö¤retebildi¤i-miz, karfl›l›kl› diyalo¤a dayal› YeniDemokratik Kültür’ün perspekti-fiyle flekillenmelidir.

Sonuç olarak; örgütlülü¤üdo¤ru kavramak ve yaflam›m›zlabütünlefltirebilmek için öncelikleyaflad›¤›m›z yan›lsamalardan kur-tulmak zorunday›z. Ve kendi ya-flam›m›z›n bilinçli emekçileri ol-may› baflarabildi¤imiz orandamevcut tüm yan›lsamalardan dahaçabuk kurtuluruz. Çünkü onlar›yaflam›m›zla bütünlefltiren fley; bi-zim egemen sistemle bütünleflen,onunla bar›fl›k yaflayan di¤er yö-nümüzdür. Yani egemen kültürünyaratt›¤› ve bize dayatt›¤› yozlafl-m›fl yaflama ve de¤erlere karfl› ça-t›flmay›, d›fl›m›zdan de¤il ta içimiz-den bafllatmak, kendimizi de de¤i-flimin içerisine alma zorunlulu¤u-

nu bilince ç›karmakt›r. Kendimizeiçeriden ve d›flar›dan elefltirel birgözle bakmaya bafllad›¤›m›z an,yaflam irademizi de ne yönde kul-lanaca¤›m›z› belirlemifl ve kendi-mizi örgütlemeye bafllam›fl›z de-mektir. Yani, bizim kendimizdevar olan burjuva-feodal kad›nlaçat›flmay›, bu çat›flman›n zorlukla-r›n›, sanc›lar›n› göze almadan de-¤iflmeyi ya da bizi çevreleyen bas-k›lar›n kendili¤inden yok olmas›n›beklememiz hem saf bir hayalhem de yaflam karfl›s›nda çokedilgen bir durufltur. Kad›n›n edil-gen varl›¤›n› inisiyatifli bir varl›¤adönüfltürmesinin yollar› da ege-men kültürün de¤er yarg›lar›ylade¤il, kendi özgün örgütlülü¤ün-den ve onun ilkelerini yaflama ge-çirerek yaratm›fl oldu¤u kültür-den geçmektedir.

Yani örgütlü kad›n›n öncekendisiyle çat›flarak kendini ör-gütlemesi, içinde bulundu¤u ör-gütlülü¤e kendisini örgütleyerekkazanm›fl oldu¤u bilinci tafl›mas›,birey olarak örgütlülü¤e kendirengini ve zenginli¤ini tafl›mas› de-mektir. Birçok kad›n›n farkl› ya-rat›c› yönlerinden beslenerekkendilerini yaratm›fl oldu¤u ör-gütsel perspektif ve politikalar›aksatmadan, kendisini bu politika-n›n d›fl›nda görmeden yaflam›nave örgütsel faaliyetine yaymas› ge-rekir.

Böylece örgütün kad›na, kad›-n›n örgütlülü¤e tafl›d›¤› bilinç diya-lektik bir bütünlük içerisinde alg›-lanmaya ve pratikte de uygulan-maya bafllad›¤› zaman yeni ve al-ternatif de¤erler yaratman›n yol-lar› aç›lm›fl olacakt›r. Yaflam› de-¤ifltirmenin örgütlü bir iradesinedönüflen bu güç, egemenlerin iç-sellefltirmifl oldu¤u kad›ndan kur-tulup yeni kad›n› yaratacakt›r.

Demokratik Kad›n Hareketi

9

BÜLTEN‹

K ad›n›n ikinci cinsli¤i-nin tarihi, ma¤duri-yetinin tarihidir. Bi-

zim için incelenmesi ve araflt›r›l-mas› gereken bir dönem olmak-la beraber, as›l üzerinde durma-m›z gereken kad›n›n ma¤duriye-ti de¤il mücadelesi yani müca-dele yöntemleridir. Kad›n›n ya-flad›¤› sorunlara karfl› tarihselsüreçten bugüne gerçeklefltir-mifl oldu¤u mücadele kad›n›nayn› zamanda tekrar toplumsal-laflma ve dolay›s›yla çözüm gücüolabilme mücadelesidir. De-mokratik Kad›n Hareketi, önce-likle geçmiflten bugüne kad›nmücadelelerini özümsemeli,geçmifl deneyimleri, çizgilerido¤ru sorgulayarak, do¤ru birmücadele hatt› ve çizgisi belirle-melidir. Buradan hareketle, ka-d›n›n demokratik mücadelesin-de ve özgürleflme aray›fl›nda en

önemli ve ilk ak›mlardan biriolan feminizmi, ç›k›fl› ve savunu-lar›n›, gerçek çözümün ›fl›¤›ndayaz›m›zda inceleyece¤iz.

Feminizm ve Feminizmin KökeniBurjuva demokratik devrim-

ler sürecinde burjuva demokra-tik bak›fl aç›s›yla flekillenen femi-nizm, kendi döneminde kad›n›nözgürlü¤ü için hakl› ve gerçekbir kavga bayra¤› olmufltur. Mo-dern anlamda bir hareket ola-rak feminizmin kökeni ilk ola-rak, kad›n›n e¤itim hakk›n› savu-nan Lady Mary Wortley Monta-gu ve Marguis de Condorcet gi-bi dönemin düflünürlerinin deiçinde bulundu¤u ayd›nlanmadöneminde görülmektedir.Dünyada ilk feminist kad›n ör-gütlenmesi Hollanda Cumhuri-

yeti’nin güneyinde yer alan birflehir olan Middelburg’de, 1785tarihinde kurulmufltur.

Feminizmin en k›sa tan›m›“toplumda kad›n›n yararlanaca¤›haklar› ço¤altmak ve erke¤e gö-re eflit k›lmak amac›n› güden birdüflünce ak›m›d›r” fleklindedir.Feminizmin tan›m›na bakt›¤›m›z-da “toplumda kad›n›n yararlana-ca¤› haklar› ço¤altmak ve erke-¤e göre eflit k›lmak” k›sm› ilkaflamada bizde feminizm kad›n-erkek eflitli¤ini savunuyor fikriniuyand›rabilir. Evet, savunuyorfakat nas›l bir eflitlik? Çünkü fe-minizmi, kuramlar›yla, tarihtekiyerini ve mücadelesi ile birlikteirdeledi¤imizde kad›n-erkek çe-liflkisini mutlak ve de¤iflmez ka-bul etme idealizmi göze çarp-maktad›r ve bu de¤iflik türlerde-ki feminizmi, kad›n-erkek çelifl-kisini çözüm yönteminde uzlafl-

Feminizm!

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

10

mazl›¤› esas almaya yani esasolarak erkek egemen sistemeyönlendirmifltir ki tan›mda bah-si geçen kad›n-erkek eflitli¤i deçeliflkiyi kabul eden uzlaflmazmutlak bir eflitlik anlay›fl›d›r.

Kad›n›n insanlaflma vevarolufl mücadelesinde kad›n-erkek çeliflkisi vard›r. Fakat buçeliflki uzlaflmaz bir çeliflki de¤il-dir. Bunu, çeliflkinin kayna¤›naindi¤imizde, yani s›n›fl› toplum-lar gerçekli¤inde apaç›k görebil-mekteyiz. Bilindi¤i gibi her top-lumsal sistemde insan iliflkileri,üretim iliflkilerine göre flekille-nir ve egemen olanlar›n bak›flaç›s›, de¤er yarg›lar›, ahlakiyap›s›, kültürü; k›sacas› ideoloji-

si tüm toplumda egemen olur.Kad›nla erkek aras›ndaki ege-menlik iliflkisi ve cins ayr›mc›l›¤›s›n›fl› toplumlar›n dayanak nok-talar›ndan biridir ki erkek ege-men yap› hem egemen sisteminsonucu hem de onu çekirdekbir flekilde yeniden üreteni ol-mufltur. Tarihi inceledi¤imizdehiçbir s›n›fl› toplumda kad›n-er-kek çeliflkisinin ortadan kalkma-d›¤›n› görüyoruz. Evet, çeflitli bi-çimler alm›flt›r, fakat ortadankalkmam›flt›r. Toplumlar tarihiboyunca nitel olarak de¤iflenüretim iliflkilerinin ve insanlararas› iliflkinin s›n›fl› toplumlardade¤iflmeyen tek yan› sadece ka-d›n ile erkek aras›ndaki çeliflki

de de¤ildir. Bunu çok net kafaeme¤i ile kol eme¤i aras›ndakive k›r ile kent aras›ndaki çeliflki-de görmekteyiz. Bu çeliflkilerüretim iliflkileri ile birlikte çeflit-li biçimler alsalar da tümü ege-men ideolojinin özünü olufltur-maktad›r. Bu nedenle uzlaflmazbir çeliflki de¤ildir. Onu çözme-nin yolu çeliflkinin kayna¤›n› yoketmekten geçmektedir. Kuflku-suz ki bu süreç kendili¤inden birsüreç de¤ildir. Somut bir çeliflkioldu¤undan bir o kadar da mü-cadeleyi de içermektedir. Fakatbu mücadele feminizm gibi çe-liflkiyi mutlaklaflt›rmaktan de¤il,kad›n-erkek çeliflkisinde birlikmücadele ve daha üst boyutta

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

11

birlik perspektifinden geçmek-tedir.

Feminizm kuram›, içerisindebar›nd›rd›¤› kavramlar›, net yo-rumlanamad›¤› bir düflünce ak›-m›d›r. Bunu, baz› Feminist dü-flünceyi savunanlar için “femi-nist teori içindeki cinsiyet, cinsi-yet farkl›l›klar›, cinsellik ve kad›ngibi terimler tart›flma konusu-dur. Bu ba¤lamda kimsenin ken-disini %100 feminist olarak ta-n›mlayamayaca¤› bir ideolojidir”söyleminden feminizmin, femi-nistler aç›s›ndan da tek bafl›naçok net bir ideoloji olmad›¤›n›ortaya ç›kmaktad›r. Feministle-rin kendi içindeki bu farkl› anla-y›fllar feminizmi çeflitli türlerebölmüfltür. Tabi ki feminizmindönemlere ve türlere ayr›lma-s›nda hiç kuflkusuz ki toplumsalhareketlerin etkisi büyüktür. Fa-kat yaz›m›zda sadece tarihte vebugün yayg›n bir görüfl olarakkarfl›m›za ç›kan liberal feminizm,sosyalist feminizm ve radikal fe-minizm düflünceleri ve savunu-lar› üzerinde duraca¤›z.

Liberal Feminizm‹lk feministler ya da birinci

dalga feministler olarak an›l-maktad›rlar. Burjuva demokra-tik devrimler döneminde “libe-ral feminizm” kuram› içerisindekad›nlar›n sosyal alanda (e¤itimvb.) statülerinin kuvvetlendiril-mesi için çal›flm›fllard›r. Kad›nhaklar› konusunda mücadeleninilk ak›m› olan liberal anlay›fl, ka-d›n›n özel alan ile s›n›rl› kalmas›-na karfl› ç›karak, birey olarakkendini gelifltirecek potansiyelesahip olmas› gerekti¤ini savun-maktad›r. Liberal feminist teori-nin klasik savunucusu olarakMary Wollstonecraf kabul edil-

mektedir. Mary Wollstonecrafkuram›nda "kad›nlar›n da erkek-ler kadar Tanr›'n›n yaratt›¤› var-l›klar oldu¤u, daha ciddi bir bi-çimde e¤itilmeleri ahlâksal ve zi-hinsel yeteneklerini gelifltirme-lerine izin verilmesi gerekti¤i"ve “burjuva erke¤iyle eflitli¤i-e¤itim, hukuk ve siyaset alanla-r›nda eflitli¤i” savunmaktad›r.

Pratikte liberal feminist te-orinin özel alana yeterince e¤i-lememesi, kad›nlar›n erkeklereba¤›ml›l›klar›, ataerkil ya da er-ke¤e hizmet eden e¤itim sistemibirçok liberal feministi, toplum-sal kurumlara karfl›, kad›nlar›nbir s›n›f oldu¤u düflüncesiyle ra-dikal feminist durufla do¤ru kay-d›rm›flt›r. Baz›lar›nca genel ola-rak var olan kad›n ile erkek ara-s›ndaki farklar›n küçük oldu¤uve içinde bulunulan koflullarsonucu olufltu¤u savunulmak-tad›r. Di¤er baz› liberal femi-nistler ise kad›nlar›n erkek-lerden farkl› oldu¤unu savu-nup liberal feminizmin eleflti-rel düflünme ve kendini ge-lifltirmenin önemini kabulederek hayat›n ak›ld›fl›, sez-gisel ve genellikle kolektifyönü üzerinde durarak ye-ni bir tür olan kültürel fe-minizm anlay›fl›n› olufltur-mufllard›r.

Bu yeni ak›m olan kül-türel feminizm, aile iliflki-leri eril bak›fl aç›s›yla dü-zenlenmifltir. Kad›n›n er-kek himayesinde insancageliflmesi engellenmifl vebu duruma son vermekiçin ev hayat›nda radikalde¤ifliklikler gerekti¤ini,ataerkil bak›fl aç›s›n›nbask›c›, y›k›c› ve savaflç›de¤erlerinin yerine ka-

d›nlar›n olumlu bak›fl aç›s›yla ka-musal alana ve dine kat›lmay› sa-vunmaktad›rlar. Ayr›ca babala-r›n ev hayat›na kat›l›m› ile özelalan›n zenginleflece¤ini ve kamu-sal alan›n annelerin varl›¤› ileyükselece¤ini düflünmektedir-ler.

Sosyalist FeminizmYukar›da bahsetti¤imiz birin-

ci dalga feminizmi olan liberalfeminizmin kendi içerisinde debölünmesi, ikinci dalga feminiz-mini (anlat›lar farkl›laflsa da) s›n›fmücadelesinin yükselifli ile bir-likte ortaya ç›karm›flt›r. Kad›n›neflit haklar mücadelesine gerekoldu¤u ve ilk olarak bu dönem-de ortaya ç›kan kad›n›n “ezildi-¤i” gerçe¤i tüm feminist kuram-

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

12

larca neredeyse ortaklafl›l›rkenanlaflmazl›k ezilmenin kayna¤›üzerine olmufltur. Küçük bur-juvaziden ve iflçi s›n›f›ndan gelensosyalist feministler sosyal yap›-y› biçimlendiren üretim iliflkilerive patriarkal aile yap›s›n› ezil-menin kayna¤› olarak görmüfl-lerdir. Sosyalist feminist teori-nin geliflmesinde Marks ve En-gels’in önemi büyüktür. Özellik-le kad›nlar›n bilinçlerinin yüksel-tilmesinde Marksist tarihsel ma-teryalist görüfllerin etkisi kuflkugötürmemektedir.

Sosyalist Feminist anlay›flta,ataerkil toplumsal sistemdekiaileye karfl› alternatif bir ailetarz› sunulmaktad›r. Ataerkil ai-lenin yerine ifl ortaklaflmas› olanaile biçimi sunulmaktad›r. Mark-sist görüflten etkilenen feministkuramc›lar, Marks'›n kapitalistüretim sürecinde insan›n eme¤i-ne yabanc›laflmas› ö¤retisini, as›lkad›nlar›n ev ifllerinde yaflad›¤›n›savunmaktad›rlar. Yine sosyalistfeminist kuramc›lardan HeidiHartman ise, kad›nlar›n emekgücünün erkeklerin denetimin-de olmas›n› ataerkinin dayand›¤›maddî temel olarak görür. Mad-dî temeli kad›n eme¤inin deneti-mine dayanan cinsel ifl bölümü-nün kendi ideolojisini de yarat-t›¤›, toplumsal ifl bölümünü de-¤ifltirmek için bilinçlenmeninflart oldu¤unu savunmaktad›r.

Sonuç olarak, sosyalist femi-nist teori Marksist teoriden et-kilenmekle birlikte ideolojik ya-p›s›n›n temelini maddî koflullaryerine cinsiyet ayr›m› olufltur-maktad›r. Emek Marksizm içinneyse, cinsellik de feminizm içinodur. Marksist teorinin diyalek-tik materyalizm yöntemini, fe-minist teori bilinç yükseltme

olarak yorumlam›flt›r. Zira, sos-yalist feminist teorinin bu baflatvarsay›m›, bilinç yükseltmeninkendisinin devrimci bir praksisoldu¤udur. Devrimci praksiskavram›, bir tak›m alternatif dü-zenlemeler gelifltirilmesi anlam›-na gelmektedir. Bu da beceri

gerektirmeyen, monoton ifller-den kaç›narak, insan›n kendinigelifltirecek ifllere yönelerekpratik içinde yeniden örgütlen-me biçimleri yaratmaya dayan-mas› anlam›na gelmektedir.

Radikal Feminizm Radikal feminizm 1960’larda

s›n›f mücadelesinin gerilemesiile birlikte yükselifle geçmifltir.Kad›nlar›n sömürülmesi ve bas-k› alt›nda tutulmas›n›n temel ne-denini kad›nlarla erkekler ara-s›ndaki biyolojik farkl›l›ktan veaile kurumundan türedi¤ini dü-flünen Radikal feministler içeri-sinde genifl ölçüde kuramsal dü-flünceler oluflturan önde gelenkuramc›lar Kate Millet ve Shula-mit Firestone’dur. Shulamith Fi-restone ise kad›nlar›n bask› al-t›nda tutulmalar›n›n temelindebiyolojik cinsiyet farkl›l›klar›n›nyatt›¤›n› ve kad›nlar do¤um veannelik rolleri ile s›n›rland›¤›n›söylemektedir ve buna çözümolarak teknolojiyi kad›nlar›n bi-yolojik kaderlerinden kurtul-mak için kullanmak gerekti¤inidüflünmektedir. Fireston kura-m›nda “insan türünün, her ikicinsin yarar› için yaln›z bir cinstaraf›ndan üretilmesinin yeriniyapay üreme alacakt›r. Çocuk-lar her iki cinsden eflit olarakdo¤rulabileceklerdir. Ya da iki-sine de ba¤l› olmaks›z›n do¤abi-leceklerdir.” Fireston, böyleceçocuk bak›m›n›n toplumun tümüyeleri taraf›ndan kolektif birflekilde üstlenilece¤ini ve cinsi-yete dayal› rol sorumluluklar›nancak bu flekilde afl›laca¤›n› dü-flünmektedir. Fireston’un buanlay›fl› kurtuluflu teknolojidearayarak ona bel ba¤lamaktat›r.Ayr›ca yaflad›¤›m›z bu sömürüsistemini sadece annelik ve eflolgusu üzerinden tan›mlamas› -evet bu sömürünün somutlaflt›-¤› bir aland›r- sömürüsisteminin di¤er alanlardauygulad›¤› tüm bask›lar›

Feminizm ku-ram›, içerisinde bar›n-d›rd›¤› kavramlar› netyorumlanamad›¤› birdüflünce ak›m›d›r. Bu-nu baz› Feminist dü-flünceyi savunanlariçin “feminist teoriiçindeki cinsiyet, cinsi-yet farkl›l›klar›, cinsel-lik ve kad›n gibi te-rimler tart›flma konu-sudur. Bu ba¤lamdakimsenin kendisini%100 feminist olaraktan›mlayamayaca¤›bir ideolojidir” söyle-minden feminizmin,feministler aç›s›ndanda tek bafl›na çok netbir ideoloji olmad›¤›n›ortaya ç›kmaktad›r. .

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

13

ayr›mc›l›¤› görmezden gelerekçözüm yönteminde, kad›nlar›tamamen kaderci bir yaklafl›m-dan öteye götürmeyecektir.

Yine radikal feminist kuram-c› Mary Daly ataerkilli¤in d›fl›n-da bir dünya keflfedilmesi içinkullan›lan dilin radikal biçimdey›k›lmas› ya da yap›s›n›n çözül-mesini önermektedir. Ayr›cakad›nlar›n lezbiyen olmalar›n› vekendilerini bask›dan kurtar›pözgürlefltirebilmek için erkek-lerden tamamen ayr› yaflamalar›gerekti¤ini savunmaktad›r.

Radikal feministler tüm busavunular›n› “kad›n devletikurmak” fikrine kadar da götür-mektedirler.

Çözüm: kad›n-erkek

çeliflkisinde devrim! Bu de¤iflik renklerdeki fe-

minizmin çözüm yöntemindeuzlaflmazl›¤› esas ald›¤›n› yaz›-m›z›n bafl›nda da belirtmifltik.Kad›nla erke¤in mutlak çat›fl-mas› temelinde feminizmin ka-d›n mücadelesinde genifl biryelpazesi vard›r. Fakat femi-nist yelpazenin kad›n ile erkekaras›ndaki çeliflkiyi mutlak veçözülmez olarak kavray›fl› vebunu insan›n do¤as›yla ba¤la-yan idealist bak›fl aç›las›; top-lumu, s›n›flar› cinsiyetlere bö-lüp egemenlerin ekme¤ine ya¤sürmektedir.

Sosyalist feministler ise,pratikte kad›n erkek çeliflkisinikavray›fl aç›s›ndan savruldu¤ubelirtti¤imiz sa¤ hatta karfl›n,siyasal yelpazede kad›n soru-nunu samimiyetle çözmek is-teyen demokratik güçlerin vesorunun üzerinde yükseldi¤iekonomik ve politik zeminin

karfl›s›nda mücadele eden top-lumsal güçlerin bir parças›d›rlar.Liberal feminizm ve sosyalist fe-minizm gibi geleneksel feminizmanlay›fl›n› sadece demokratikdevrim geçirmemifl ülkelerdegörebiliyoruz.

Kapitalist ve emperyalisttoplumlarda ise feminizm, sade-ce kad›n›n burjuva feodal cinselözgürlü¤ünü kutsayan, burjuvademokrasisini yücelten, demok-ratik muhtevas›n› yitirmifl ve er-kek düflmanl›¤› ile s›n›flar› vecinslerin s›n›f birli¤ini y›kan birrol izlemektedir.. Bizim gibi de-mokratik devrim geçirmemiflco¤rafyalarda ise geleneksel fe-minizmin, kad›n mücadelesindetek bafl›na çözüm gücü olama-

mas›na/olmamas›na karfl›n de-

mokratik bir muhtevas› vard›r.

Bu nedenle her zaman Demok-

ratik Kad›n Hareketi’nin ve top-

lumsal güçlerin müttefikidirler.

Demokratik Kad›n Hareketi

olarak bizler, kad›n›n ilkel isya-

n›n› politik perspektifle donat-

mak ve erkekleflen kad›n›n, bur-

juva demokratizminin cinsel öz-

gürlük yan›lsamalar›n› afl›p hem

kad›n hem de demokrat olmak

zorunday›z. Çünkü bu kendimiz

için kad›n olup, kurtuluflumuzun

ön gücü olarak erke¤i de özgür-

lefltirerek kad›n ile erke¤in ilifl-

kisinde devrim yaratacakt›r. ‹n-

sanlar aras›ndaki iliflkiler köklü

biçimde de¤iflip dönüflmedi¤i

sürece kad›n ile erkek aras›nda-

ki iliflki de çözülmeyecektir. Bu

nedenle insan iliflkilerini sosyo-

ekonomik yap› flekillendirdi¤ine

göre kuflkusuz ki bu alt yap›lar-

daki de¤iflim her zaman bizim

gündemimizde olacakt›r. Daha

öncede belirtti¤imiz gibi kad›n

ile erkek aras›ndaki çeliflki s›n›f-

lar›n var oldu¤u tüm toplumsal

sistemlerde olacakt›r ve De-

mokratik Kad›n Hareketi s›n›fla-

r›n var oldu¤u tüm toplumsal

sistemlerde de olacakt›r/olmal›-

d›r. Ancak bu flekilde nihai he-

defimiz olan kad›n ile erkek ara-

s›ndaki çeliflkiyi do¤al bir cins

farkl›l›¤›na dönüfltürebiliriz.

14

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

Sendikalar›n Do¤ufluDünyada sendikalar›n do¤u-

flu buharl› makinelerin kitleselüretimde kullan›lmas›yla baflla-

d›. 18. yüzy›l›n ortalardan itiba-ren buharl› makinelerin yayg›nolarak kullan›ld›¤› ‹ngiltere'de,Fransa'da ve Almanya'da iflçiler

son derece kötü çal›flma koflul-lar›n› iyilefltirmek üzere daya-n›flma dernekleri, yard›mlaflmasand›klar› kurmaya bafllad›lar.Çünkü o günlerde iflçilerin ya-flama ve çal›flma koflullar› çoka¤›rd›; günlük çal›flma süresi 18saate kadar ç›kabiliyor, iflten ç›-karmalara karfl› hiçbir güvencebulunmuyor, kad›n ve çocuklarzor koflullarda çal›flt›r›l›yor, iflkazalar› ve meslek hastal›klar›nakarfl› hiçbir önlem al›nm›yordu.1824 y›l›nda ‹ngiltere'de, 1884y›l›nda da Fransa'da sendikalaryasal olarak tan›nd›.

‹flçiler, a¤›r çal›flma ve yafla-ma koflullar›na karfl› çözüm yo-lu ararken kapitalistleri zorla-man›n gerekli oldu¤unu kavrad›-lar ve üretimin en önemli unsu-runun kendilerinin oldu¤unugördüler. ‹flte bu aflamada iflçi-ler “grev” denen eylem biçimini

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

15

buldular. Ücretlerini artt›rmak,insanca yaflama koflullar›na ka-vuflmak için topluca ifli durdura-rak, iflverenleri istemlerini ka-bul ettirmeye zorlad›lar. 1847y›l›nda ekonomik bunal›m›nFransa'y› kar›flt›rmas› üzerine1848 y›l›nda halk ayakland›. Bin-lerce iflçi kapitalistlerin emrin-deki düzenli ordu taraf›ndan öl-dürüldü. Ve tarihte ilk kez iflçis›n›f› ile kapitalistler bu kadarkesin hatlar üzerinde karfl› kar-fl›ya geldiler.

I. Enternasyonal'le birlikte"Bütün Ülkelerin ‹flçileri Birlefli-niz" slogan› dünyadabayraklaflmaya baflla-d › .

I. Enternasyonal,1866 Cenevre Kong-resinde 8 saatlik iflgü-nü ça¤r›s› yaparken,1869 y›l›nda toplananBasel Kongresi’ndesendikalar›n her mes-lek ve iflkolunda mut-laka örgütlenmesi, ül-ke çap›nda birleflereksendikal örgütlerinkurulmas› karar›n› al-d›.

20. yüzy›la girer-ken kapitalizm yeni bir aflamayagirdi: Tekelci kapitalizm.

Tekelci kapitalizmle birlikteiflçi s›n›f› üzerindeki sömürü da-ha da artt›. ‹flsizlerin say›s› ço-¤ald›. Eski tip sömürgecili¤in ye-rini, yeni tip emperyalist sö-mürgecilik ald›.

I. Emperyalist Paylafl›m Sava-fl›’n›n ard›ndan Avrupa sendika-lar›n›n istemleri do¤rultusunda1919 y›l›nda Uluslararas› Çal›fl-ma Örgütü (ILO) kuruldu.

1945 y›l›nda Paris'te 56 ülke-

den 64 milyon emekçi ad›natoplanan 272 sendikac› DünyaSendikalar Federasyonu’nu kur-du. So¤uk savafl›n etkisi ileAmerikan, ‹ngiliz ve Hollandasendikalar› 1949 y›l›nda DünyaSendikalar Federasyonu'ndanayr›larak Uluslararas› ÖzgürSendikalar Federasyonu’nu(UHSK) kurdular.

Günümüzde sendikalar, ç›-kar odaklar› taraf›ndan ifllevsiz-lefltirilmek ve sadece iflçilerinkontrol alt›nda tutuldu¤u ör-gütler haline getirilmek isteni-yor. Bu nedenle “Sosyal Avru-

pa, Eme¤in Avrupa’s›” gibi kav-ram kargaflas›na yol açan terim-ler s›kl›kla dillendirilmeye bafl-land›. Ama özellikle Avrupa Bir-li¤i’ne üye ülkelerdeki istatistik-lere bakt›¤›m›zda Sosyal Avru-pa’n›n gerçek yüzünü görebili-r i z .

‹flsizlik Rakamlar›:

1995 / 1999 Aras›

Almanya 0,3 / 9,4

Fransa 1,6 / 11,7

‹ngiltere 2,1 / 6,3

‹talya 3,5 / 12,3

1985–95 Aras›

Sendikalaflma Oranlar›

Almanya / %17,6

Fransa / %37,2

‹ngiltere / %27,7

‹talya / %7,4

Bu istatistiklerin yan›nda Av-rupa Birli¤i ülkelerinde yaflanan

afla¤›daki olaylara dagöz atal›m:

"Bir dizi AB ülkesin-de kabul edilemez bo-yutlarda çocuk eme¤isömürüsünün varl›¤›nadikkat çekiliyor. Çokhafif bir düflüfl e¤iliminera¤men Portekiz'de tu-rizm, tekstil ve inflaatsektörlerinde istihdamedilen pek çok çocukgünde 10 ila 14 saat ça-l›flt›r›lmakta… Tümbunlar›n ötesinde vebütün AB ülkeleri içingeçerli olan en kötüuygulama ise kad›nlar

ve k›z çocuklar›n fahiflelik yap-maya zorlanmas› olgusu. Rapo-run yazar› Collin Harker, herne kadar bütün AB ülkeleri 8temel ILO sözleflmesini ülke ya-salar›na geçirmifl olsalar da, ni-telikli bir hukuk sistemine sahipolan Avrupa ile kad›nlara ayr›m-c›l›k yap›lan, çocuklar›n eme¤i-nin sömürüldü¤ü ve mahkûmla-r›n zorla çal›flt›r›ld›¤› Avrupaaras›nda çok ciddi farkl›l›klar ol-du¤unu belirtiyor.”

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

16

Ü l k e m i z d e‹flçi örgütlenmeleri Osmanl›

döneminde bafllam›fl, KurtuluflSavafl› y›llar›nda devam etmifltir.

1924 y›l›nda Amele Teali Ce-miyeti (‹flçi Yükselme Derne¤i)kuruldu ve bu cemiyetin çat›s›alt›nda birden çok sendikal nite-likte örgüt topland›. 1927'ninsonlar›nda Amele Teali Cemi-yeti "yasad›fl› bulunarak" kapa-t›lm›fl ve dernek binas›na el ko-nularak örgüt da¤›t›lm›flt›r.

1936 y›l›nda Türkiye'de ilk ‹flYasas› ç›kart›ld›. 3008 say›l› ‹flYasas› örgütlenmeyi ve toplusözleflme hakk›n› içermiyor vegrevi yasakl›yordu. ‹lk kez iflçitemsilcili¤i uygulamas›n› kapsa-yan yasa, çal›flanlara güvencelergetirmiyordu. II. EmperyalistPaylafl›m Savafl›’na do¤ru halkla-ra yönelik bask›lar giderek artt›.

1946'da ‹flçi Sigortalar› Ku-rumu ve Çal›flma Bakanl›¤› ku-ruldu ve 1947 y›l›nda ilk kezsendikalar kanunu ç›kar›ld›.Bundan sonra iflçiler h›zla sen-dikalaflmaya bafllad›lar. Ne varki Sendikalar Kanunu, grevi vetoplu sözleflmeyi yasakl›yordu.Ayn› dönemde sendikalaflan ifl-çilere bask›lar da artt›. Bölgeseldüzeydeki bu örgütlenmeler k›-sa süre sonra ulusal düzeydeörgütlenmenin gerçeklefltiril-mesini zorunlu k›ld› ve Türkiye‹flçi Sendikalar› Konfederasyonu(Türk-‹fl) 1952 y›l›nda kuruldu.

1963 y›l›nda sendikalaflma,toplu sözleflme ve grev haklar›yasas› düzenlendi. 1967 y›l›nagelindi¤inde Türkiye Devrimci‹flçi Sendikalar› Konfederasyonu(D‹SK), kurulufl bildirisinde,Türk-‹fl'in Amerikan yard›mla-r›yla ayakta duran bir kurulufl

oldu¤unu, iflçi s›n›f›na ihanetiçinde bulundu¤unu aç›klayarak,iflçi s›n›f› için alternatif olacakla-r›n› duyurdu.

1970 y›l›nda siyasal iktidar›n;Sendikalar Yasas›’n› de¤ifltirmekistemesi, sendikal hak ve özgür-lükleri bask› alt›na almaya çal›fl-mas› üzerine yüz bin iflçi 15 ve16 Haziran'da ‹stanbul ve ‹z-mit'te büyük iflçi hareketini ger-çeklefltirdi. 15–16 Haziran ha-reketi Türkiye iflçi s›n›f›n›n art›k"kendisi için s›n›f" olma bilincineulaflt›¤›n›n somut bir kan›t› ol-du¤unu gösterdi. Bu dönemdebirçok s›n›f uzlaflmac› sendika,iflçileri bu direniflte yaln›z b›rak-m›fl ve gerçek yüzlerini hiç çe-kinmeden ortaya koymufllard›r.

1980 askeri darbe ile sendi-kal hareketteki geliflmeler en-gellendi. Bu dönemde binlercesendikac›, sendika görevlisi veöncü iflçiler tutuklan›rken darbeile tüm toplu sözleflmeler "ask›-ya" al›nd› ve Türk-‹fl d›fl›ndakikonfederasyonlar ve üye sendi-kalar› kapat›ld›. Örgütlenmehakk›na do¤rudan yasak ve k›-s›tlamalar yan›nda toplu sözlefl-me hakk›na k›s›tlamalar getiril-di. ‹flte sendikal haklar›n k›s›t-land›¤› bu dönemde iflçi ücretle-ri önemli ölçüde geriledi ve iflçi-ler mutlak yoksullaflma sürecinegirdi.

90’larda yükselen mücadele90’lar›n sonuna gelindi¤indekanl› bir flekilde bast›r›lmayabaflland›.

Günümüzde Avrupa Birli-¤i’ne uyum yasalar› ad› alt›ndasendikal bürokrasinin tekelineb›rak›lan sendikalar iflçi s›n›f›n›nekonomik ve politik taleplerinecevap olman›n çok uza¤›ndad›r.

Ülkemizde yanl›fl sendikalak›mlar›n do¤urdu¤u sonuçlar-dan en önemlisi ekonomizmhastal›¤›d›r. Bu anlay›fl sendika-lar›n ifllevini ekonomik istemlerile s›n›rlamaktad›r.

Sendikal örgütlenme ve faali-yet konusunda acil olan s›n›fsendikalar›n›n, devrimci sendi-kalar›n inflas›d›r. Bunun içinsendikal alanda yürütülecek fa-aliyet en bafl›ndan itibaren dev-rimci sendikal muhalefetin ör-gütlenmesi çal›flmas› olmak zo-rundad›r. Bu, mevcut sar› sendi-kalara girip onlar içinde çal›fl-may› d›fllamaz. Bilakis ele geçentüm f›rsatlar›n sar› sendikalar›ns›n›f uzlaflmac›, ihanet çizgileri-nin ve pratiklerinin teflhiri içinkullan›lmas› anlam›na gelir.

‹flçi Kad›n ve Sorunlar› Kad›nlar ucuz iflgücü kayna¤›

olarak ve erkek iflgücünün zorbulundu¤u savafl gibi durumlar-da kendisine baflvurulabilecekyedek bir kaynak olarak görül-meye baflland›¤› andan itibarençal›flma yaflam›na da yo¤un ola-rak kat›ld›lar. Ekonomik kriz,kad›nlar› kocalar›na, çocuklara,yafll›lara ve di¤er aile fertlerinehizmet etmek için dört duvararas›na kapatan geleneksel de-¤er yarg›lar›na da a¤›r bir darbeindirdi. Sistemin devam ettirici-si “kutsal aile” kurumu içindeayr›lmaz bir ba¤› olan kad›n›nyine sistemin ç›kar› gere¤i çal›fl-ma yaflam›na dâhil edilmesi iki-yüzlülü¤ün de önemli bir gös-tergesi durumuna geldi.

Kad›n›n çal›flma yaflam›ndakarfl›laflt›¤› sorunlar toplumsalde¤er yarg›lar›, cinsiyetçi ifl bö-lümü, geleneksel rol paylafl›m›

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

17

ve tüm bunlar›n çal›flma yaflam›-na yans›malar› ve burjuva feodalsistemin kaynakl›k etti¤i erkekegemen de¤er yarg›lar›ndan ba-¤›ms›z de¤ildir. Kad›n neredeçal›fl›rsa çal›fls›n o her fleydenönce ev kad›n›, anne ve efltir.Ayr›ca yafll›lar›n ve özürlülerinbak›m›ndan sorumludur. Toplu-mun kad›na biçti¤i bu roller ça-l›flan kad›n›n yükünü iki kat ar-t›rman›n yan›nda onun ifl yafla-m›n› da etkiler. ‹flçi kad›n halabirçok alanda çal›flamamaktad›r.Ço¤unlukla vas›fs›z ve ev kad›n-l›¤›n›n uzant›s› olan ifllerde (te-mizlik, yemek ve çocuk bak›m›vs.) çal›flan kad›n son derecedüflük ücretlerle çal›flt›r›l›r. Ka-d›nlar›n çal›flt›klar› alanlar›n k›-s›tl› olmas›, genellikle emek yo-¤un ve düflük ücretli ifllerde ça-l›fl›yor olmalar› onlar›n eme¤inebiçilen de¤eri de ortaya ç›kar›r.Ülkemizde ço¤unlukla sanayi,kamu ve kay›td›fl› sektörde çal›-flan kad›nlar zorlaflan hayatflartlar› karfl›s›nda her gün birazdaha ç›kmaza sürüklenmekte-d i r .

Sanayi sektöründe: K a d › neme¤inin “ucuz” emek oluflu,tekstil, haz›r giyim, g›da ve tü-tün gibi emek yo¤un sanayi dal-lar›nda daha fazla tercih edilme-sine neden olur. Kad›nlar sana-yi sektöründe birçok sosyalhaktan yoksun (enformel) çal›fl-ma iliflkileri içinde yer al›r. Busektörde k›smi sosyal güvenceuygulamas› bulunsa da sorununa¤›rl›¤› ve yak›c›l›¤› burada dakendini gösterir. Bununla bera-ber bu alanlardaki eflitsizliklerve a¤›r çal›flma koflullar›na efllikeden güvencesizlikler nedeniylebu sektör de kad›nlar için iticibir hal alm›flt›r. Özellikle imalat

sanayisinde, kad›n iflgücününteknolojik donan›m›na uyumgösterecek yeterli bilgiye, e¤iti-me sahip olmamas›n›n yan› s›racinsiyetçi yaklafl›m nedeniyle

kad›n eme¤i ikincil konumdag ö r ü l m e k t e d i r .

Kamu sektöründe: S a n a y isektörüne göre daha güvenceliolan bu sektör de kad›n›n gittik-çe a¤›rlaflan sorunlarla yüz yüzegelmesine neden oluyor. Kad›n-lar, yo¤un olarak çal›flt›klar› e¤i-tim, sa¤l›k ve büro ifl kollar›ndayarat›lan hiyerarflide en alttakal›yor. Bu sektördeki kad›noran›n›n art›fl› bu sektör kapsa-m›na giren ifl alanlar›n›n geniflle-mesiyle ve bu sektördeki baz›ifllerin “kad›n iflleri”, “kad›nauygun ifl alanlar›” olarak de¤er-

lendirilmesi ile aç›klanabilir. Kay›t d›fl› sektörde: “Eve ifl

verme” uygulamalar›n› da içinealan ve tar›mda ücretsiz iflçilik,ev ifli, tekstil vb. alanlara kadar

yay›lan genifl bir yelpazeyi içinealan bir sektördür. Sosyal gü-venceden ve ifl güvencesindenyoksun bu sektördeki kad›nlarsömürünün en a¤›r›na mahkûmedilmektedir. Kentlerde çal›flankad›nlar›n yar›s›ndan fazlas›n›n(% 56) sosyal güvenli¤i olmad›¤›saptanm›flt›r. Ayn› zamanda k›r-sal kesimdeki kad›nlar da ücret-siz tar›m iflçisi olarak çal›fl›rlar.Türkiye genelinde k›rsal kesim-deki kad›nlar›n %87,6’s› tar›mdaçal›fl›rken, 2 milyon 870 bin ka-d›n ücretsiz aile iflçisi olarak is-tihdam edilmektedir.

K ad›n›n çal›flma yaflam›nda karfl›laflt›¤› sorun-lar toplumsal de¤er yarg›lar›, cinsiyetçi ifl

bölümü, geleneksel rol paylafl›m› ve tüm bunla-r›n çal›flma yaflam›na yans›malar› ve burjuva fe-odal sistemin kaynakl›k etti¤i erkek egemen de-¤er yarg›lar›ndan ba¤›ms›z de¤ildir.

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

18

Kay›t d›fl› sektör demek dev-let aç›s›ndan vergisini ödeme-mek, iflçiler aç›s›ndan ise; ör-gütsüzlük, düflük ücret, sosyalgüvenceden, uzun çal›flma süre-si, sa¤l›ks›z çal›flma koflullar› vb.demektir. Kay›t d›fl›l›¤›n önemlibir özelli¤i de çal›flanlar›n ço-¤unlu¤unun kad›n olufludur. As-ya, Afrika ve Latin Amerika’dakiyaklafl›k 70 ülkede 2000’denfazla iflyerinde çal›flan 27 milyoniflçisinin %70 ile %90’›n› kad›n-lar oluflturuyor. Dünyadaki Ser-best Ticaret ve Üretim Bölgele-rinde 27 milyon kifli çal›flmaktave bunun %90”›n› kad›nlar olufl-t u r m a k t a d › r .

Bütün bu a¤›r çal›flma koflul-lar›na ra¤men eme¤inin karfl›l›-¤›n› alamayan kad›n kimi zamanda sa¤l›ks›z çal›flma koflullar› ne-deniyle ölümle burun burunagelir. Ülkemizde geçen y›l›n so-nunda Bursa’da tekstil iflçisi beflkad›n›n yanarak can vermesi ha-f›zalar›m›zdan hala silinmedi.Çocuk denebilecek yaflta evleri-ne ‘ek gelir’ getirme umuduylayola koyulan bu kad›nlar siste-min çarklar› aras›nda s›k›fl›p kal-d›lar. Ve yine ülkemizde nitelik-siz, emek-yo¤un ifllerde çal›flanbinlerce kad›n her gün çeflitli iflkazalar›yla ya sakat kal›yor yada hayat›n› kaybediyor. Hertürlü sosyal güvenceden yoksunbu kad›nlar evlerine döndükle-rinde kendilerine düflen görev-leri yerine getirme u¤rafl› içinegiriyorlar. Bütün bunlar kad›nla-r› kendilerini ifade edecek veinsan gibi mücadele etmelerineyard›mc› olacak alanlardan uzakkalmas›na yol aç›yor.

Burjuva-feodal de¤er yarg›la-r› taraf›ndan yaz›lan senaryodafigüranl›k yapan kad›n, ifl ve efl

d›fl›nda kendine zaman ay›rama-d›¤› için mesleki geliflimi konu-sunda ilerleyemiyor ve vas›fs›ziflçi olarak kal›yor.

‹flçi Kad›nlar›n SendikalMücadelesi Üzerine

Marx, proleterlerin yaflamstandartlar›n›, çal›flma koflullar›-n›, ifl saatlerini ve ücretleriniiyilefltirmeye çabalad›klar› hers›n›f mücadelesinin, ekonomikoldu¤u kadar gerçekte politikbir mücadele oldu¤unu söyler.Bu ekonomik mücadeleyi dahatutarl›, yeterince örgütlü bir fle-kilde vermek ve ortak çabaylayürütmek için, proletaryan›nsendikalar› oluflturdu¤una vurguyapar.

Sendikal örgütlenme s›n›fmücadelesinde çok önemli bir

yere sahiptir. S›n›f mücadelesi-nin nas›l bir hatta yürütüldü¤ü-nün göstergesidir. Bu nedenleburjuvazinin s›n›f›n sendikal ya-p›lanmas›n› özünden sapt›rmak,içini boflaltmak gibi bir görevivard›r. Günümüzde kitle sendi-kac›l›¤› ad›nda yayg›nlaflan söy-lemler sendikal anlay›fl› s›n›f bi-lincinden uzaklaflt›rmaktan bafl-ka bir fley de¤ildir. Sendikalardayürütülecek ve birbirleriyle ba-¤›nt›l› olan ideolojik, politik veekonomik mücadele hatt› belir-lenirken s›n›f temelinde olmas›-na dikkat edilmelidir. Sar› sen-dikalarla k›z›l sendika aras›ndakifarklar ortaya konulmal›d›r.

‹flçi kad›nlar›n yaflad›¤› so-runlarla iflçi kad›nlar›n sendikalörgütlenmeleri aras›nda direktbir iliflki vard›r. Kad›nlar s›kl›klapart-time çal›flma, geçici sürey-

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

19

le çal›flma, ev eksenli çal›flmayöntemleriyle güvencesiz biçim-de istihdam ediliyor. Toplumsalde¤er yarg›lar› kad›n›n ifl yafla-m›na giriflini olumsuz etkiledi¤igibi, sendikal kat›l›m› da etkili-yor. Kad›n›n sendikada görev al-maya karar vermesi ev ve ifl ara-s›ndaki çal›flma biçimine üçüncübir vardiya ekleyerek yaflam›n›yeniden düzenlemesini gerektir-mektedir. Bu çal›flma biçimlerikad›nlar›n sendikal örgütlenmeiçinde yer almas›na büyük ölçü-

de engel oluyor. Sendikalardaörgütlenen kad›nlar›n var olanerkek-egemen düflünce nede-niyle karar alma mekanizmala-r›ndan uzak kalmas› kad›nlarailiflkin özgün politikalar üretil-mesini de ortadan kald›r›yor.Sar› sendikalar›n s›n›f uzlaflmac›karakterleri erkek egemen zih-niyeti bar›nd›rd›klar›n›n aç›k birgöstergesidir. Özellikle, sendi-kalar›n seçimle ve atama yoluy-la gelinen organlar›nda kad›nla-r›n son derece az say›da temsil

edildi¤i bir ortamda, sendikala-r›n erkek-egemen yap›lar›n›nteflhiri önem kazanmaktad›r.

Kad›n›n bir birey olarak alg›-lanmas›n› sa¤lamak için bilinçlibir mücadele yürütmek gerekir.Kad›n›n iflteki verimini art›rmakiçin özgün sorunlar›na e¤ilmekve çözüm üretmek zorunluluk-tur.

Tüm bunlar›n yan›nda bütünzor flartlara ra¤men sendikalar-da faaliyet yürüten kad›nlar›nezilen bir cins olmaktan kaynak-

l› farkl› talepleri önemsenmiyor,ikincil kabul ediliyor. Erkek ege-menli¤i tüm alanlarda oldu¤u gi-bi sendikal alanlarda da iktidar›-n› sürdürüyor. Bu durumlar dakad›nlara sendikal örgütlenmeyiitici k›labiliyor.

Günümüzde sendikalardagörev yapan birçok kad›n ayn›s›k›nt›lar› yafl›yor. KESK veD‹SK gibi sendikalarda görevyapan kad›nlar sorunlar›n er-kek-egemen anlay›fltan kaynak-land›¤›n› dillendiriyorlar. Bu ko-nuda KESK, kad›n çal›flmalar›n›n

ç›kmazlar›n› flöyle özetliyor:“Genel olarak yürütülen çal›fl-malar kampanyavari özelliklertafl›maktad›r. Düzenli, ›srarl› vetalepleri kazanmay› hedefinekoyan bir çal›flma yerine, 8Mart, 25 Kas›m gibi özel günler-de yo¤unlaflan çal›flmalar›n yan›-s›ra, yasal de¤ifliklik talebiyle ya-p›lan çal›flmalarda da kampanyatarz› çal›flma yürütülmektedir.”Çözüm gücü olarak da: “ Kad›nkomisyonlar›nda ve iflyerlerindes›n›f bilinçli kad›nlar›n yürütece-¤i sürekli bir faaliyet, kad›n

e m e k ç i l e r i nsendikaya vepolitikaya aktifkat›l›m›n›n önü-nü açabilir.Emek Hareketitaraftar› kad›n-lar›n, sendikayay›n organla-r›nda kad›nlar›nsorunlar›na vee ¤ i t i m l e r i n eyönelik özelbölüm ayr›lma-s›n›, özel bro-flürler ç›kar›l-mas›n› talep et-meleri ve bir-likte ifl yapt›¤›

kad›n emekçilerle yay›n haz›r-lanmas›nda görev almalar›, hemkendilerini hem de ortak üret-me kültürünü gelifltirecektir.Böylece, sendikalar ve dolay›-s›yla kad›n komisyonlar› üçüncübir vardiya gibi de¤il, kad›nemekçilerin birlikte üretece¤i,hatta "nefes alaca¤›" bir durakolarak alg›lanabilecek, çekimmerkezi olabilecektir.” diyor.

Sendikalarda Nas›l BirYol ‹zlenmelidir?

‹flçilerin dil, din, ›rk ayr›m›yapmadan sömürüye karfl› mü-

Kad›nlar›n s›n›f mücadelesi içindeinsiyatif oluflturmalar› ve politikaüretmeleri için örgütlendikleri heralanda özgün mücadelelerini sürdür-meleri gerekir. Bu ayn› zamanda mü-cadelenin seyri için de önemli birnoktada durmaktad›r. Özgürleflmekiçin örgütlü mücadeleye diyen kad›nlarözgün mücadele araçlar›n› gelifltirdikle-ri müddetçe gerçek bir kurtuluflu dahaz›rlam›fl olacaklar

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

20

cadele etmek için bir araya gel-dikleri ve kendi alternatiflerinioluflturduklar› sendikalar, prog-ramlar›nda cinsel kimli¤i yoksaymaya devam ettikleri sürecebaflar›y› yakalayamayacakt›r. Budurumu çözebilmek için sendi-kalarda kad›nlar›n kad›n olmak-tan kaynaklanan sorunlar›n›ntespiti ve çözüm yollar› özgünpolitikalarla belirlenmelidir.

Ülkemizde çal›flma yürütenkad›n kurumlar›n›n da iflçi veemekçi kad›nlar›n yaflad›klar›sorunlara iliflkin özgün çal›flma-lar yürütmesi bugün için bir zo-runluluktur. Demokratik Kad›nHareketi olarak yay›mlad›¤›m›zdeklârasyonda konuya iliflkin ta-leplerimizin bu konuda ö¤reticioldu¤unu söyleyebiliriz:

Demokratik Kad›n Hareketi;

Sendikal hareket içerisindekad›n› s›n›f kimli¤iyle ifade ede -cek ve kad›n mücadelesini ör -gütleyip bu mücadeleye yön ve -recek özgün örgütlenmeler veçal›flmalar yap›labilmesi için sen -dika yönetimlerinde kad›n ko -misyonlar› ve kad›n sekreterlik -lerinin aç›lmas›n›,

Eflit ifle eflit ücret, toplusözleflme, grevli sendikal hakisteminin kabul görmesini,

‹fl yo¤unlu¤unun dikkate al› -narak çal›flma saatlerinin 6 sa -ati geçmemesini,

Evlere ifle giden ya da eve iflalan (kay›t d›fl› sektör de çal› -flan) kad›nlar›n sosyal

güvencelerinin sa¤lanmas›n›,

sendika, kooperatif, dernek vb.örgütlülüklerinin

yarat›lmas›na,

Kad›na do¤um öncesi 3 ay,do¤um sonras› 6 ay boyuncaücretli izin verilmesini, babala -ra da

do¤um sonras› 1 ay ücretliizin verilmesini, emzirme oda -lar›n›n aç›lmas›n›, süt izni

verilmesini, doktor ve ilaçyard›m› yap›lmas›n›, yak›t, ko -nut ve çocuk paras› gibi sosyal

yard›mlar›n babaya ödendi¤igibi eflit düzeyde anneye deödenmesini, ifl yerlerine gidifl

gelifllerde servislerin yayg›n -laflt›r›lmas›n›,

Çal›flan kad›nlara öncelikliolarak sa¤l›kl› ifl koflullar›n›nsa¤lanmas›n›, regl(adet)

dönemlerinde kad›na 2 günsüreli ücretli izin verilmesini,

Kad›nlar›n çal›flt›¤› iflyerle -rinde uzmanlar›n ve e¤itmenle -rin denetiminde krefllerin

aç›lmas›n› talep eder.

‹fl yerinde ucuz ifl gücü ola-rak eme¤i sömürülen kad›n ayn›zamanda evde de farkl› bir sö-mürüyle karfl› karfl›ya kal›r. Sen-dikalar kad›nlar›n ev içindekigörünmeyen eme¤ine yönelikde politikalar gelifltirmelidir.Ayr›ca kay›t d›fl› ve düzensizolan alanlarda çal›flan kad›nlar›nsendikal alanda örgütlenmesikonusunda gelifltirilecek proje-lerin bir an önce hayata geçiril-mesi için çal›flmalar h›zland›r›l-

mal›d›r. ‹flçi sendikalar› kay›t d›-fl› sektörde çal›flanlara nas›l ula-flabilir? Sendikalarda kay›t-d›fl›sektörde çal›flanlara yönelik birçal›flman›n yürütüldü¤ünden sözetmek zor. Ülkemizde yeterin-ce üzerine düflülmeyen bu çal›fl-malar dünyan›n birçok yerindesürdürülüyor. Portekiz’de Ma-deira Nak›fl ‹flçileri Sendikas›,Avustralya’da Avustralya Teks-til, Giyim ve Ayakkab› ‹flçileriSendikas›, Güney Afrika’da Ser-best Çal›flan Kad›nlar Sendikas›(SEWU), Hindistan’da SerbestÇal›flan Kad›nlar Örgütü (SE-WA) bunlar aras›ndad›r.

‹flçi kad›nlar›n tafl›d›klar› yü-kün göz ard› edilmemesi, onla-r›n yaflad›klar› alan ve o alandayaflan›lan sorunlar üzerindenörgütlenmeleri esas olmal›d›r.Örne¤in, örgütlü bir iflçi kad›n›nçal›flma alan› semtte ya da baflkabir alandan ziyade çal›flt›¤› iflye-rinde ve o alana yönelik olmal›-d›r. Aksi takdirde örgütlü yaflamhem o kad›n için bir yük halinedönüflecektir, hem de o kad›n›nyaflad›¤› sorunlar konusunda çö-züm üretmekten uzak olacakt›r.

Kad›nlar›n s›n›f mücadelesiiçinde insiyatif oluflturmalar› vepolitika üretmeleri için örgüt-lendikleri her alanda özgün mü-cadelelerini sürdürmeleri gere-kir. Bu ayn› zamanda mücadele-nin seyri için de önemli bir nok-tada durmaktad›r. Özgürleflmekiçin örgütlü mücadeleye diyenkad›nlar özgün mücadele araçla-r›n› gelifltirdikleri müddetçegerçek bir kurtuluflu da haz›rla-m›fl olacaklar.

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

21

Yedi kap›l› Teb flehrinikuran kim?

Kitaplar yaln›z krallar›nad›n› yazar.

Yoksa kayalar› tafl›yankrallar m›?

Bir de Babil varm›fl bo -yuna y›k›lan.

Kim yapm›fl Babil’i herseferinde?”

(B. Brecht- Halk›n Ekme¤i)

Dönemlere iliflkin de¤erlen-dirmeler yap›l›rken “büyük”olaylar›n “büyük” sonuçlar›n-dan, “büyük sald›r›lar›n “bü-yük” hasarlar›ndan, “büyük”“adamlar›n” “büyük” ifllerindensöz edilir. Ben size bu “çookbüyük adamlar›n” “çoook mü-him iflleri”nden bahsetmek is-temiyorum. Bu y›k›c›l›¤›n “bü-yük”lü¤ü aras›nda yaflam› “kü-çük küçük” hanelerde bütün bu“büyük flahsiyetler”e inat üre-

ten ve yeniden üreten, “büyük”kelimesiyle uzaktan yak›ndanözdefllefltirilmeyen, yapt›klar›“önemsiz” görülen kad›nlar›n“önemsiz” ifllerinden bahset-mek istiyorum. Ürettikleriylegörülmeyen, yetenekleriyle gö-rülmeyen, büyük olaylardan

bahsedilirken nerede olduklar›d ü fl ü n ü l m e y e n , “ g ö r ü n e nköy”lülerin k›lavuzla bile göre-medi¤i kad›nlar›n yapt›klar›n-dan…

Dünyada ev ifllerini kiminyapt›¤› meselesi, çok fazla kim-seyi ilgilendiren, ilgisini çeken

Görünen köyün görünmeyenleri:

(*) Meral Apakveev içiKadınla

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

22

bir konu de¤ildir. 1970’lerinsonunda kad›nl›k durumuyla il-gili olarak Avrupa ve Ameri-ka’da yap›lan feminist tart›flma-lar›n d›fl›nda bu konu kimseninilgisini cezbetmeyi baflarama-m›flt›r. 1980 sonras›nda tümdünyada kad›n hareketinin dur-gunlaflmas› ve dünya düzenininve toplumsal hareketlerin yenibir forma bürünmeye bafllama-s›yla bu konu toplumsal müca-dele sahnesinden akademik po-lemikler sahnesine geçifl yapm›flve konu olarak “görünürlü¤ü-nü” toplumsal yayg›nl›k aç›s›n-dan kaybetmifltir. ‹fl böyle olun-ca, kad›nlar›n kad›nl›k durumla-r› bir tak›m mücadele alanlar›-n›n konusu olarak ifllenmeye vegörünür hale getirilmeye de-vam etmekle beraber, kad›nla-r›n evde yapt›klar› ifller salt er-keklerle kad›nlar aras›ndaki ar-kaik bir ifl bölümü olarak “gele-

neksellik”ten kaynakl› bir ma¤-duriyetmiflçesine toplumsalsa¤duyuda yerleflmifltir. Oysado¤urma iflini do¤all›¤›nda kad›-n›n yapmas›yla birlikte neden“annelik” denen toplumsal ifliille de kad›n›n yapmakta oldu-¤unu soran Nancy Chodorowakademik camiadan baflka kim-selere sesini pek duyuramam›fl-t›r.

S›syphus’un soru tafl›“Neo-liberalizm” ve onun

kafadan yap›fl›k siyam ikizi “ye-ni muhafazakarl›k”›n, eski de-¤erlerin alt›n ça¤›na dönüfl fliar›,bugün bu “modern” hatta “mo-dern-sonras›” bile dedikleriça¤da kad›nlar› giderek dahafazla ilgilendirmeye bafll›yor. ‹fl-te bu kritik dönemde bu “çokönemsiz” ve “do¤al” kad›nl›kdurumu, bir sürü de¤iflkenin vebileflenin üzerinde durdu¤uönemli bir denge tahtas› konu-muna geliyor. Ve iflte o zaman“bütün dünyada ev ifllerini ne-den kad›nlar yapar?” sorusu sa-n›ld›¤› gibi safdil bir soru ol-maktan ç›k›p, verilen her bircevapla içinde yaflad›¤›m›z sos-yal ve ekonomik sistemin nas›lbir gayya kuyusu oldu¤unu ka-d›nlar cephesinden deflifreeden bir anahtar haline geliyor.Gerçekten de bu soru bir bafl-lad› m›, Sisyphus’un tafl› gibi de-vam›nda gelen sorular her ce-vapland›¤›nda yeni sorularla te-peye yeniden ç›kar›lmaktad›r,kad›nlar›n s›rt›nda. Dünyadakibütün çocuklara neden kad›n-lar bakmaktad›r? Yafll›lara, has-talara ve sakatlara neden hepkad›nlar bakmaktad›r? Nedenkad›nlar evle, özel alanla tan›m-lanmaktad›r? Neden kad›nlar

bofland›klar›nda onca y›l çal›fl-t›klar›n›n karfl›l›¤›n› alamadankendilerini kap›n›n önünde bul-maktad›r? Neden kad›nlar›nbüyük bir ço¤unlu¤u yar›-za-manl›, düflük ücretli, güvencesizve esnek ifllerde çal›flt›r›lmakta-d›r? Neden ö¤retmenlik enokumufl kad›n için bile ideal birmeslektir? Neden onca üreti-min aras›nda bir de d›flar›da ça-l›flt›¤›m›zda kazand›¤›m›z para“aile bütçesine katk›” say›l›r?Neden kad›nlar savafllarda te-cavüze u¤rar? Neden kad›nlarnamus cinayetlerine kurban gi-der? Neden gözalt›nda taciz vetecavüz bu kadar yayg›n? Ne-den evde yiyecek bir fley kal-mad›¤›nda evdekilerin karn›n›doyurma derdi en çok kad›nla-r› sarar? Kürtaj neden bu aralardünyadaki muhafazakâr aktiviz-min çabas›yla yasaklanmaya ça-l›fl›l›yor? Ve neden bu sorular›sorarken son soruyu bulam›yo-ruz?

Kutsal ana, hamaratavrat, vefal› bac›, hay›rl›k›z evlat

Erkek egemen ideoloji vetüm toplumun zihninde hergün her aktiviteyle yenidenüretilen erkek egemen bak›fl busorular› sormam›z› engelliyorya da sorsak bile bildik al›flkan-l›klarla geçifltirmemizi sa¤l›yor.Bir ideolojinin kendisine karfl›olan sorulara yapabilece¤i eniyi fleylerden birisi o soruyu“önemsiz”lefltirmektir çünkü.

Kad›nlar›n evde yapt›klar› ifl-ler de bir üretimdir. Bunlar› ka-d›nlar kendileri için yapmazlar.Annelik, ev kad›nl›¤›, iyi efl olmagibi ideolojilerle “seve seve”yapt›¤›m›z bu ifller asl›nda karfl›-

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

l›¤› verilmeyen ve istense bilebu sistem içerisinde verilmesiimkans›z olan ifllerdir. Günlükolarak evde yap›lan ifller piyasa-da krefl, lokanta, çamafl›rhane,psikolojik dan›flma merkezi,huzurevi, hastane gibi profes-yonel ifl yerlerinde para karfl›l›-¤› üretilen ve “piyasada karfl›l›¤›olan” ifllerdir. Ancak, ayn› ifllerkad›nlar taraf›ndan evlerde ya-p›ld›¤›nda piyasa d›fl› bir statüyekavuflurlar. Sanki yap›lan iflfarkl›d›r. Sanki bunlar do¤all›-¤›nda “kendi kendine” olan ifl-lerdir. Sanki çocuklar saks›lar-da bitkiler gibi kendi kendileri-ne büyürler. Sanki yafll›lar el-den ayaktan düflünce kendikendilerine bak›l›rlar, sanki ka-d›nlar zaten iyi bir efl, anne yada k›z evlat olduklar› için kendi-li¤inden insanlar› doyurur, te-mizler, paklar ve hizmetlerler.Bu ifllerin piyasadaki karfl›l›¤›n›nparaya vuruldu¤unda inan›lmazrakamlara ulafl›ld›¤›n› biliyormuyuz? Peki ya e¤er bu ifllerkad›nlar›n s›rt›na yüklenmezseucuz iflgücü diye bir fleyinmümkün olmayaca¤›n›?.. Hal-buki koskoca neo-liberal kapi-talizm flu anda bütün varl›¤›n›bu iflgücü ucuzlu¤una ba¤la-m › fl t › r .

‹flte bu nedenle “özel alan”,“kamusal alan” ayr›m›, görengözleri perdeleyen bir ideolojikyan›lsamad›r. Ortada koskoca-man bir “alan” vard›r. Bu alaniçerisinde üretim denen fley ya-p›l›r ve bu üretimin birçok yö-nü ve bilefleni vard›r. Ev içinde-ki üretim olmadan “kamusal”alandaki “görünür” ve “de¤erli”fleylerin üretilmesi mümkünmüdür? Ayn› habitat içerisindebirbirine göbekten ba¤l› olan

hatta daha da ötesi birbirini ta-mamlayarak bir bütünü olufltu-ran bu üretimleri “alan”larabölüp sonra da bu alanlardanbirisinin üzerine “kutsal” bir ta-k›m anlamlar yükleyip, her fle-yin piyasada döndü¤ü bir or-tamda piyasa hükümlerindenay›rmak bir araban›n motorunugizleyerek “bu fley, benzin ko-yunca çal›fl›r. Araba ayr› fleydir,motor ayr› fleydir” diyerek oarac›n nas›l çal›flt›¤›n› gizlemeyebenzer.

Kazanan› olmayan birideolojik sistem

Erkek egemen ideoloji, ka-d›nlar› kad›nl›k durumunda (fe-minenite), erkekleri de erkek-lik durumunda (maskülenite)sabitler. Bu üretim biçimin be-kas›n›n sa¤lanmas› aç›s›ndan er-keklik ve kad›nl›k kodlar›n›nüretilmesi ve yeniden üretilme-si flartt›r. Kad›nlara “kad›n gibi”olmak, erkeklere de “erkek gi-bi” olmak ö¤retilmeli ve bunla-ra göre yaflamalar› sa¤lanmal›-d›r. Kad›nlar›n “erkek gibi ka-d›n” olmalar›, belli koflullardave “hep istisna kalmak kayd›y-la” kabul edilebilir bir fleydir.Asl›nda kad›nlar›n aleyhine olanbu durum erkeklerin de o ka-dar lehine de¤ildir. Erkek ege-men ideolojinin de her ezenideoloji gibi kazanan› yoktur.Erkekli¤e yüklenen de¤erler deasl›nda insan kal›b›na ayk›r› kur-gulard›r ve erkekler de kamu-sal alan›n erkeklik kurgusununyükü alt›nda ezilirken hiç deöyle “aslanlar gibi” ma¤rur de-¤ildir ço¤u kez. Örne¤in inti-harlar üzerine yap›lan bir arafl-t›rmada erkeklerin borç, geçim

ve sorumluluklar›n›n üstesin-den gelemedi¤i için intihar et-tikleri ortaya konmufltu geçen-lerde ‹stanbul Kad›n Platfor-mu’nun düzenledi¤i sempoz-yumda. Yani maskülenite er-keklere de bir yüktür. Asl›ndakad›nlar›n ma¤lup olduklar›ama yine ortada gerçek bir ka-zanan›n olmad›¤› için karfl›l›kl›ma¤lubiyet oldu¤u do¤rudur.Eflitsiz ama karfl›l›kl› bir ma¤lu-biyet. Bu davran›fl ve varoluflkodlar›n›n üretildi¤i ve baflkayerlerde üretilmesinin teminat›olan yer de evlerimizdir. Bu ne-denle de o günlük olarak hiçüzerine düflünmeden yapt›¤›-m›z ifllerin anlam› yaflad›klar›-m›z ve tüm dünyada kad›nlarolarak yaflayacaklar›m›z aç›s›n-dan son derece anlaml›d›r.

Kapitalizm ve erkekegemenli¤inin “YüzükKardeflli¤i’nin” esaslar›

Erkek egemenli¤inin kökü,kapitalizm gibi henüz 400 küsüry›ll›k bir iktisadi sisteme göreçok daha derinlere dayanmak-tad›r. Ama her hal ve kardakendisine yaflam olanaklar› veeklemlenecek sistemler bul-mufltur. Bugün kapitalizm er-kek egemenli¤inden ayr› olarakdüflünülemez. Erkek egemenolmayan bir kapitalizm, kapita-lizmin flu ana kadar gelmifl ha-liyle mümkün de¤ildir. Kapita-lizm, ev içi üretimi üretimdenay›rarak yani üretimin bir k›s-m›n› ücretlendirmenin tama-men d›fl›nda b›rakarak önemlibir birikim sa¤lam›flt›r. Kapita-lizmin kriz dönemleri, kad›neme¤inin aç›k ya da örtülü birbiçimde, flu veya bu flekilde

23

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

24

devreye sokuldu¤u dönemler-dir. Kapitalizmin son girdi¤ikriz gelifltirdi¤i neo-liberal veyeni-muhafazakar politikalar›nyald›z› kaz›nd›¤›nda, alt›nda ka-d›n›n eme¤ine yönelik çok incepolitikalar oldu¤u görülecektir.

Esnek üretim modellerininve ev eksenli çal›flman›n yayg›n-l›k kazand›¤› son dönemde butür güvencesiz iflleri yapanlar›nço¤u kad›nlard›r. Art›k bir çokmontaj ifli evlerde kad›nlar ta-raf›ndan yok pahas›na yap›l-maktad›r. Yok pahas›na yap›l-maktad›r, çünkü kad›nlar bu ifli“eve katk›” olarak görmekte-dirler. “Eve katk›” olarak gör-mektedirler, çünkü kad›nlar›nasli ifli olarak özel alandaki yanievdeki ifller tan›mlanm›flt›r. Si-gortalar› bile yoktur, çünkü ta-lep edecek güçleri yoktur.Çünkü, kendilerini iflçi olarakgörmemektedirler. Örne¤in,Kad›n Araflt›rmalar› ve Daya-n›flma Merkezi (KADMER’in)2002 y›l›nda Esenyurt’ta esnekçal›flan kad›nlar üzerine yapt›¤›araflt›rmaya göre, araflt›rma ya-p›lan grupta aralar›nda 15 y›ld›rd›flar›ya ayn› ifli yapan kad›nla-r›n da oldu¤u % 55’lik bir kesimkendisini aslen “ev kad›n›” ola-rak görüyor. (KADMER Dergi-si, say›: 3, Eylül 2002, s.16)

Di¤er yandan neo-liberal“küçük” devlet, kamusal harca-malar› k›sarak, sosyal hizmetleralan›ndan iyice çekilerek küçül-mektedir. Neo-liberal devlet,özel alandan çekilerek çocukla-r›n e¤itimini, sa¤l›k alan›ndançekilerek yafll›, hasta ve sakatla-r›n bak›m›n› kamusal alandanözel alana devretmektedir.Kendileri bunu “kamu sektö-ründen özel sektöre devret-

mek” olarak nitelerken biz bu-nu “kamusal alandan özel ala-na” yani ev içi üretim alan›nadevretmek olarak anlamal›y›z.Çünkü, bu ve benzeri temel ih-tiyaçlar› piyasadan karfl›lamayagücü yetecek kesim, dünya nü-fusunun az bir k›sm›n› olufltur-maktad›r. Kapitalizm bunca yü-kü kad›nlar›n s›rt›na y›kabilmekiçin elbette ki bunun ideoloji-siyle müthifl bir ittifak içindebulunmal›d›r. Bu nedenle, er-kek egemenli¤iyle kapitalizmbir “yüzük kardeflli¤i” içerisin-dedir. Buna “yüzük biraderli¤i”de denebilir. Bu yüzük derin birittifak›n alyans›d›r. Ve bu iki sis-tem fena halde evlidir.

Tarih daha yeni bafll›yorBir y›l› daha geride b›rakmak

üzere nelerin de¤iflti¤i, hangigeliflmelerin oldu¤u ve nedenbu geliflmelerin oldu¤u sorula-r›na cevap bulmaya çal›fl›rkenkad›nlar için bu soruyu tersineçevirmekte fayda var bu yüz-den de. Kad›nlar için neler de-¤iflmeden kald›? Mesela, kad›n-lar›n “do¤al” bir görev olarakyapt›klar› ifllerin mahiyetindeve bu ifllere bak›flta bir de¤iflik-li¤in olmamas› bir gündem ol-mal›d›r. Kad›nlar›n görünme-yen eme¤i, kad›nlar›n varolanezilme ve sömürülme iliflkileriiçerisindeki konumu anlamakiçin son derece kritik bir nok-tad›r. Biz kad›nlar eme¤imizingörünmemesiyle ezilmiflli¤imizaras›ndaki nedenselli¤i kurdu-¤umuz ölçüde anlaml› bir mü-cadele verebiliriz. Nedensellikiliflkisini “yürürlükten kald›rma-y›” öneren, olup bitenler ara-s›nda herhangi bir ba¤ kurma-may› sal›k veren, zalimle mazlu-mu, ezenle ezileni eflit ölçüde“politik olarak do¤ru” görenpostmodern düflünce sistemibize “tarihin sonunun geldi¤ini”söylüyor. Biz kad›nlar, bu kut-sal ittifak›n ve kafadar müttefik-lerin tarihine son vermeyi önü-müze koydu¤umuzda birileri-nin tarihi bitecek, ama bizim ta-rihimiz kald›¤› yerden yepyenibir sayfayla devam edecektir.

(*) Kad›n Araflt›rmalar› Uz-man›

(*) ‹mece Kad›n Dayan›flmaKooperatifi Kurucu Üyesi.

Esnek üretimmodellerinin ve ev ek-senli çal›flman›n yay-g›nl›k kazand›¤› sondönemde bu tür gü-vencesiz iflleri yapanla-r›n ço¤u kad›nlard›r.Art›k bir çok montajifli evlerde kad›nlar ta-raf›ndan yok pahas›nayap›lmaktad›r. Yok pa-has›na yap›lmaktad›r,çünkü kad›nlar bu ifli“eve katk›” olarakgörmektedirler. “Evekatk›” olarak görmek-tedirler çünkü, kad›n-lar›n asli ifli olarak özelalandaki yani evdekiifller tan›mlanm›flt›r.

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

25

nce flu (bildik) cümlelerebir göz atal›m:

“Kad›n diyoruz, peflinde birvaz’› perestifl al›yoruz. Unutuyo-ruz ki kad›n eli i¤ne ile dolu birmahlukâtt›r. Korsaj, kalp, hiçbirfley i¤nesinden kurtulamaz. Banabiraz düzgün bir parça ipek, bir-çok yalan, bir milyon i¤ne veriniz;size teabbüde flayan bir kad›nimal edeyim. Kad›n dantela ile fle-kerleme aras›nda az çok pudrakokan bir fley.”(1)

“Me¤erse kad›n vücutlar›nda(N) flua› denilen ve erkekte aflkduygular›n› yaratma¤a yarayanbir cins ›fl›k s›zarm›fl; fen bu ›fl›¤›foto¤raf cam›na geçirerek incele-mifltir. Fakat kimi kad›n›n yayd›¤››fl›k yelpaze biçiminde da¤›l›r, ke-sifli¤ini kaybedermifl; baz›s› ise birnoktaya toplar, keskinlefltirirmifl.Aram›zda ‘fam fatal’ diye and›¤›-m›z ve baz› felaketli aflk filmlerin-de örneklerini gördü¤ümüz ka-d›nlar, iflte, kesif ›fl›kl› mahluklar-d›r. Eski ça¤larda ‘içine fleytangirmifl’ diye diri diri yak›lan ka-d›nlar da onlar olacak!”(2)

“Kad›n olmasayd› dünyadahayat›n neflesi kalmazd›.” (3)

Ya fluna ne buyrulur?“Türk kad›n›n›n en büyük sü-

sü Türk olufllar›d›r. Her Türk ka-d›n› canl› bir inci ve paha biçilmezbir p›rlantad›r. Her kad›n para sa-hibi olabilir ve birçok elmas edi-nebilir. Lakin elmasa revnak ve-ren Türk kad›n›n› tabiat ancakTürkiye’de yarat›r.” (4)

“Kad›n, her fleyden önce ana-m›z. Bizleri, anlat›lmas› güç çile-lerle büyüten, besleyen yaflamkayna¤›m›z. Sesini duydu¤umuz,sevgisini tatt›¤›m›z, gö¤süne bafl›-m›z› dayad›¤›m›z, tutundu¤umuzilk insan. Gözleri ilk ›fl›k kayna¤›-m›z, dudaklar› ilk sevgi p›nar›m›z,sözleri ilk ses kayna¤›m›z. Saz›m›-z›n telinde ses, gönüllerimizin uç-suz bucaks›z denizlerinde sevgili,çocu¤un dilinde ana, befli¤imizinbafl›nda, torunun dilinde masalanlatan nine, eme¤in dilinde çile,sa¤ gözümüzün yan›nda sol gözü-müz, sol elimizin yan›nda sa¤ eli-miz, atardamarlar›m›z›n yan›ndatoplardamarlar›m›z, yiyecekleri-

mizin tuzu, giyeceklerimizin dü¤-mesi, ci¤erlerimize doldurdu¤u-muz havan›n oksijeni, k›sacas› ca-n›m›z›n bir parças›. Yaflam›m›zaanlam katan bir parçam›z kad›nla-r›m›z.”(5)

Sabr›n›z› zorlamayay›m. Bu dasonuncusu:

“Cennet analar›n aya¤› alt›n-dad›r.”

“Riyakârl›k!” dedi¤inizi duyargibiyim. Hakl›s›n›z. Yeryüzündedilde en fazla güzellenip/kutsan›pfiiliyatta en çok afla¤›lanan varl›k-lar aras›nda ilk s›ra, kuflkusuz kikad›nlar›n.

“Sacer” sözcü¤ü, bilinir; Latin-ce, “kutsal, kutsanm›fl, ilahî” vb.anlam›nda bir sözcük. Ama ayn›zamanda “lanetli, tiksinti verici,i¤renç” anlamlar›na da geliyor.(6)

Dünyevî ba¤lam›ndan kopart›lanher fleyin müphem, ikili, kutupsalbir anlamla yüklendi¤ine de¤ginönemli bir gösterge. Gündelikyaflam›m›zdan ço¤altabilece¤imizbir “dikotomi”. Örne¤in en çok“vatan›n kutsall›¤›ndan” dem vu-ranlar de¤il mi vatan topraklar›n›

Sibel Özbudun

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

26

haraç mezat sat›fla ç›kartanlar?“Emek en yüce de¤erdir” diyeferyat edenler iflçi ücretlerinindurmaks›z›n düflürülmesi, emek-çilerin örgütsüzlefltirilmesi, sos-yal haklar›n›n budanmas› içincanla baflla çal›flm›yorlar m›?“Köylü milletin efendisidir,” diyediye Türkiye tar›m›, köylülüktasfiyenin efli¤ine getirilmedi mi?Ö¤retmenler Günü ve benzerivesilelerle “bafl›m›z›n tac›” ilan

edilen ö¤retmenlerin büyük ço-¤unlu¤u, okul d›fl›ndaki zamanla-r›nda iflportac›l›k, pazarc›l›k ya-parak iki yakalar›n› bir araya ge-tirmeye çal›flm›yorlar m›? “Ata-türk’ün vatan› emanet etti¤i”gençler, üniversite kampüslerin-de coplanm›yor, F-tipi hücreler-de çürütülmüyor, iflsizli¤e, kah-vehane köflelerine sürgün edil-miyor mu? Ve “yar›n›m›z, gele-ce¤imiz” diye diye çocuklar so-

kaklara, tiner ba¤›ml›l›¤›na, suççetelerine, açl›¤a, yoksullu¤a, da-ya¤a, cinsel tacize mahkûm k›l›n-m›yor mu?

fiimdi, haz›r olun. AnnelerGünü sath-› maîlindeyiz. Annele-re güzellemeler düzülecek/düzü-lüyor; onlar›n fedakârl›klar›ndandem vurulacak/vuruluyor; hergazete, her TV kanal› “Y›l›n Ana-s›”n› seçecek/seçiyor; engelli o¤-lunu/k›z›n› s›rt›nda okula tafl›yan,böbre¤ini evlad›na ba¤›fllayan,yemeyip yediren, eserip-beseripkotaran “analar”a a¤›tlar yak›la-cak/yak›l›yor; siyasetçilerin, ifladamlar›n›n, “sanatç›lar”›n anala-r›n› ziyaret edip ellerini öptükle-rini izleyece¤iz/izliyoruz beyazcamdan. Darülaceze’deki analarda tabii ihmal edilmeyecek; ziya-retlerine gidilip birer çiçek, ya da-gönülden ne koparsa- küçük ar-ma¤anlar sunulacak onlara. Ev-latlar›n›n mezarlar› bafl›nda a¤la-yan, dua eden, intikam antlar›içen “fiehit Analar”› da birkaçkare hâlinde yans›yacak ekranla-ra.

Bu arada tüketim eflyas› üre-ten/pazarlayan firmalar tam gazvaveyla kopartmaktalar. Anneni-ze en düflük faizli en uzun vadelikrediyle nereden hangi hediyeyi-art›k bir nevresim tak›m› m›olur, bir ütü mü, bir mikrodalgaf›r›n m›, bir p›rlanta kolye mi,marka bir eflarp m›? sizin yücegönlünüze kalm›fl- alabilirsiniz;hangi kredi kart›n› kullan›rsan›zhangi avantajlar› sa¤lars›n›z -tabiiart›k salt hediye almak da “buda-lal›k”; kitle iletiflim araçlar› zama-ne insan›na “uyan›k olup” bir ko-yundan birkaç post ç›kartmay›,bir taflla birkaç kufl vurmay›va’zediyor- ; hatta hediyeyle ye-tinmeyip annenize hangi befl y›l-

d›zl› restoranda ne ziyafetler çe-kebilirsiniz; hangi befl y›ld›zl› tatilköyünde üç-befl günlük bir tatilgeçirtebilirsiniz, daha do¤rusu,siz anac›¤›n›z› y›lda bir gün olsun“mutlu ederken” biz sizin “hay›r-l› evlat”l›¤›n›zdan ne gibi tatl›kârlar devflirebiliriz…

Tabii, bu arada “onlar”danhiç söz edilmeyecek: çocu¤ununmezar›n›n yerini dahi bilmeyenKürt analar›ndan, kay›plar›n›nhesab›n› alamam›fl CumartesiAnalar›’ndan, F tiplerinin önündes›rada bekleflen devrimci anala-r›ndan, ya da iflkence tezgâh›ndabebe¤ini yitiren devrimci analar-dan… Onlar Türkiye Cumhuri-yeti’nin “vukuat defteri”nin say-falar›nda ebedî bir suskunlu¤amahkûm, boynu bükük dursun-lar öylece…

Evet, kad›nlar, hele ki analar“kutsal”d›r; sözcü¤ün içerdi¤iher iki anlamda da. Mübarek velanetli… Kutlu ve tehlikeli… Onedenle de sözlerle güzellenipyüceltilirken, eylemlerle örse-lenmeli, afla¤›lanmal›, denetlen-melidirler… Hem de yaln›z Tür-kiye’de de¤il, bütün dünyada. Buvesileyle bir kez daha hat›rlaya-l›m m›?

* “Dünyadaki tapulu toprak-lar›n sadece yüzde 1’i kad›nlaraait.

Bir k›z Britanya’da do¤sa or-talama ömrü 81 y›l, Swaziland’dado¤sa 39 y›l...

Dünyadaki 1.2 milyar fakir in-san›n yüzde 70’ini kad›nlar veçocuklar oluflturuyor.

Dünyada yöneticilerden yüz-de 21’i kad›n.

Ücretsiz aile iflçilerinin yüzde61’si kad›n.

700 milyon kad›n beslenme,

“onlar”dan hiçsöz edilmeyecek: çocu¤u-nun mezar›n›n yerini dahibilmeyen Kürt analar›n-dan, kay›plar›n›n hesab›n›alamam›fl Cumartesi Ana-lar›’ndan, F tiplerininönünde s›rada bekleflendevrimci analar›ndan, yada iflkence tezgâh›nda be-be¤ini yitiren devrimcianalardan… Onlar Türki-ye Cumhuriyeti’nin “vu-kuat defteri”nin sayfala-r›nda ebedî bir suskunlu¤amahkûm, boynu bükükdursunlar öylece…

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

su, sa¤l›k hizmetleri ve e¤itimdenyoksun. Erkeklerin 400 milyonubenzer olanaklara ulaflam›yor.

Her gün do¤umda ölen kad›n-lar›n say›s› 1440. Etiyopya’dakiher yedi kad›ndan biri hamilelikveya do¤um s›ras›nda hayat›n›kaybediyor.

Bat›’da ise bu oran 19 binde 1. Dünya çap›nda 85 milyon k›z

okula gidemiyor, erkek çocukla-r›nda bu say› 45 milyon. Çad’daokula giden k›zlar›n oran› yüzde 4.

Dünyada okuma yazma bilme-yen yetiflkinlerin yüzde 67’sinikad›nlar oluflturuyor.

ABD’de avukatlar›n yüzde35’i kad›nken, hukuk firmalar› or-taklar›n›n oran› yüzde 5.

AB’de büyük flirketlerde yö-neticilerin yaln›z yüzde 3’ü kad›n.

191 Birleflmifl Milletler ülkesi-nin sadece 12’si kad›n liderler ta-raf›ndan yönetiliyor.

2004’te çekilen 10 filmdendokuzunu erkekler, birini kad›n-lar yönetti.” (7)

* “Her y›l 1.5 ila 3 milyon ka-d›n ve genç k›z, dayak yedi¤i veyaikinci s›n›f muamelesi gördü¤üiçin ölüyor. (…)

Hemen hemen dünyan›n bü-tün ülkelerinde ev içindeki fliddetkad›nlar›n can›n› al›yor. 15-44 yaflgrubundaki kad›nlar› evdeki flid-det, s›tma, kanser ve kazadançok daha fazla tehdit ediyor.

Kad›n sa¤l›¤› hiçbir zaman önplanda tutulmad›¤› için her y›l600 bin k›z bebek ölüyor.

Dünya Sa¤l›k Örgütü’nün ve-rilerine göre, her gün 6 bin k›zçocu¤u bekâret kemeri takmakzorunda kal›yor. Bunlar›n ço¤uölüyor, di¤erleri ise ömür boyuac› içinde yafl›yor.

Yine Dünya Sa¤l›k Örgü-

tü’nün verilerine göre, her beflkad›ndan biri, yaflam› boyuncafliddete maruz kal›yor veya da-yakla tehdit ediliyor.” (8)

* “UNESCO, dünyada 771milyon kiflinin okuma yazma bil-medi¤ini aç›klad›; bu oran›n yüz-de 64’ünü kad›nlar oluflturu-yor.”(9)

* “UNICEF raporuna göre,Güney Asya’da 15 ila 24 yafllar›n-daki kad›nlar›n yüzde 48’i 18’in-den önce evlendiriliyor.” (10)

* “Hindistan’daki cinsel ay-r›mc›l›k, Lancet’te yay›mlanan biraraflt›rma sonuçlar›yla bir kez da-ha gözler önüne serildi. Kana-da’da bir araflt›rma ekibinin Hin-distan hükümetinin verilerine da-yanarak haz›rlad›¤› çal›flma son20 y›lda 10 milyon k›z çocu¤u fe-tüsüne kürtaj uyguland›¤›n› gös-teriyor. Bu rakam, erkek bebek-lerde daha düflük. Örne¤in 2001y›l›nda erkek bebe¤e hamile binkad›n›n hepsi bebe¤ini dünyayagetirdi. Ancak k›zlarda bu oranbinde 933 oldu. Araflt›rma, genelolarak bak›ld›¤›nda ise ilk bebek-leri k›z olan ailelerin ikinci be-bekte bu oran› binde 759’a,üçüncü hamilelikte ise ilk iki be-bek k›zsa binde 719’a düflürdü¤ü-nü gösteriyor. Bu araflt›rma, gü-nümüzde çocuk sahibi olacak an-ne-baba adaylar›nca ultrason ci-hazlar›n›n nas›l kötü amaçl› kulla-n›ld›¤›n›n somut bir göstergesi.Daha aç›kça ifade etmek gerekir-se gebeli¤in erken dönemlerindedoktorlar›ndan bebe¤in k›z oldu-¤unu ö¤renen anne-baba adaylar›“s›rf k›z oldu¤u için” kürtaj kara-r› al›yorlar.”(11)

* “‹ngiltere AB ülkelerindekigibi olmasa da küçük çapl› gene-levlere de yeflil ›fl›k yak›yor. Yar›-

s› 25 yafl alt›ndaki 80 bin hayatkad›n›n› ‘k›rm›z› bölge’lerde top-lamay› tart›flan hükümet, ‘s›f›r to-lerans politikas›’ndan vazgeçip ikihayat kad›n› ve bir hizmetlinin ay-n› evde yasal olarak çal›flmas›n›nönünün aç›lmas›na karar ver-di.”(12)

* “Avrupa Komisyonu’nun birçal›flmas›na göre Avrupa Birli¤igenelinde kad›nlar›n ortalamamaafllar› erkeklere göre yüzde15 oran›nda düflük. Baflka bir ça-l›flmada ise ‹ngiltere’deki maaflfarkl›l›¤›n›n yüzde 17 oran›nda ol-du¤u saptanm›fl. Amerika’da isesöz konusu fark yüzde 20 civa-r›nda.” (13)

* “Dünya çap›nda her üç ka-d›ndan en az biri, veya yaklafl›kbir milyar kad›n hayatlar›n›n birnoktas›nda dayak yemifl, zorlaseks yapmaya zorlanm›fl ya dafarkl› bir biçimde tacize u¤ramak-tad›r. Bunu yapan genellikle ken-di ailesinden veya tan›d›¤› biri-dir.” (14)

Türkiye’ye de bir bakal›m, di-lerseniz…

* “Birleflmifl Milletler NüfusFonu’na (UNFPA) göre, her 3Türk kad›n›ndan biri, sadece ka-d›n oldu¤u için, hayat› boyuncaen az bir kez fliddete maruz kal›-yor.

(…) UNFPA Türkiye Temsil-cisi Anne Birgitte Albrectsen’inde¤erlendirmeleri flöyle:

Kad›nlar, erkeklere göre üre-me sa¤l›¤› problemleriyle 3 katfazla karfl›lafl›yor. Kad›nlar›n yüz-de 20’si okuma-yazma bilmiyor.Okul ça¤›ndaki 570 bin k›z çocu-¤u e¤itimden yoksun.Her 3 ka-d›ndan biri, kaç›n›lmaz yazg› gibihayat›nda en az bir kez fliddetletan›fl›yor. Kad›nlar, namus ad›naifllenen cinayetlere kurban edil-

27

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

28

mektedir.Kentlerde yaflayan e¤itimli

genç kad›nlar için iflsizlik s›k›nt›s›,genç erkeklere oranla 2 kat fazla.

Toplumsal cinsiyet ayr›mc›l›¤›ve ataerkil düzen nedeniyle ço-cuk anneler sorununa rastlan›-yor. Çocuk anneler, sa¤l›klar›n-dan ve hatta yaflamlar›ndan olu-yor. Son 5 y›lda do¤um yapan ka-d›nlar›n yüzde 12.5’i 20 yafl›n al-t›nda.” (15)

* “Verilere göre, Türkiye’de 6yafl ve üzeri her 100 kad›ndan19’u okuma yazma bilmiyor. Er-keklerde ise bu rakam yüzde 6’yadüflüyor. Kad›nlar›n yüzde 21’iokuma yazma biliyor ancak birokuldan mezun de¤il. Türkiye’deayr›ca, her 100 kad›ndan 37’si il-kokul, yüzde 7’si orta ve dengi,yüzde 11’i lise ve dengi, yüzde4’ü de yüksekokul/fakülte mezu-nu.” (16)

* “Sivas Cumhuriyet Üniversi-tesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sos-yoloji Bölümü Genel Sosyoloji veMetodoloji Anabilim Dal› Baflkan›Prof. Dr. Faruk Kocac›k’›n yapt›-¤› araflt›rmadan ç›kan sonuca gö-re, kad›nlar›n yüzde 46.5’i flidde-te maruz kal›yor. Araflt›rmada,

aile içinde fliddeti uygulayan kiflinin yüzde 98.5 gibi çok yüksekoranda “koca” oldu¤u belirlenir-ken kad›na fliddetin “dövme”,“tehdit” ve “küfür” fleklinde uy-guland›¤› kaydediliyor.

CÜ T›p Fakültesi PsikiyatriAnabilim Dal› Baflkan› Prof. Dr.Orhan Do¤an’›n araflt›rmas›nagöre de ruhsal sorunlar nedeniy-le psikiyatri poliklini¤ine baflvu-ran kad›nlar›n yüzde 57’si, çeflitlinedenlerle fiziksel fliddete maruzkal›yor.

Türkiye’de aile içi fliddetinvarl›¤›n›n sürdü¤ü ve kad›nlar›ngizledi¤inin de tespit edildi¤iaraflt›rmada, kad›nlar›n fliddetigizlemesinin alt›nda yatan enönemli nedenin kültürel ve eko-nomik faktörler oldu¤una dikkatçekiliyor.”(17)

* “Kardelen Kad›n Evi’nin Di-yarbak›r’da yapt›¤› araflt›rmayagöre, kentte berdel usulüyle ev-lenenlerin yüzde 71’i, beflik kert-mesi ve kuma olarak evlenenle-rin de yüzde 100’ü fliddete maruzkal›yor. Bu kad›nlar›n yüzde 88’ide fliddetten kurtulmak için her-hangi bir giriflimde bulunmu-yor.”(18)

* “Sa¤l›k ve SosyalHizmet EmekçileriSendikas› (SES) Bat-man fiubesi taraf›n-dan haz›rlanan ‘Sa¤-l›kta Eflitsizlikle’ bafl-l›kl› rapora göre, be-bek ölüm h›z›, kad›n›ndo¤um öncesi bak›malamama ve sa¤l›ks›zkoflullarda do¤umyapma oran› nedeniy-le bölgede, kad›nlarbüyük risk alt›nda.

Raporda, TürkiyeSa¤l›k Nüfus Araflt›r-

mas› verilerine de yerveriliyor. Araflt›rmaya göre Tür-kiye’de her y›l yaklafl›k 1.5 milyondo¤um oluyor. Bunlardan 342 bi-nini anadili Kürtçe olan kad›nlaryap›yor.

Ortalama binde 43 olan be-bek ölüm h›z›n›n kentte binde35, k›rsalda binde 55 oldu¤u ifadeedilen raporda, k›rsaldaki annele-rin bebeklerinin, kenttekilere k›-yasla 1.6 kat daha fazla öldü¤übelirtiliyor. Yine Bat› ve Do¤ubölgeleri aras›ndaki fark da 2 ka-t› buluyor. Rapor, anadili Kürtçeolan annelerin genç yaflta ve dahas›k do¤um yapmak gibi davran›fl-lara sahip oldu¤unu da gösteri-yor.

Türkiye’deki kad›nlar›n üçtebirinin do¤um öncesi bak›m al-mad›¤›na dikkat çekilen raporda,bu oran›n anadili Türkçe olan ka-d›nlarda yüzde 22’ye düflerken,anadili Kürtçe olanlarda yaklafl›kyüzde 60’a ç›kt›¤› ifade ediliyor.Bu verilere göre, her y›l do¤umyapan 342 bin Kürt kad›n›n 206bini do¤um öncesi bak›m alam›-yor. Geri kalan kad›nlar›n ise sa-dece 44 bini kamu sa¤l›k olanak-lar›ndan yararlanabiliyor. Do¤umöncesi bak›m alamayan kad›nlar›n

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

29

beflte biri buna gerekçe olarakmaddi yetersizlikleri gösteriyor.Bu oran anadili Türkçe olan ka-d›nlarda 8.5’e düflüyor.

Do¤umun sa¤l›ks›z koflullardayap›lmas›n›n da Türkiye’deki be-bek ölümlerinin en önemli ne-denlerinden oldu¤u ifade edilenraporda, anadili Kürtçe olan ka-d›nlar›n yaklafl›k yar›s›n›n sa¤l›ks›zkoflullarda do¤um yapt›¤› dile ge-tiriliyor. 206 bin Kürt kad›n›n do-¤um öncesi bak›m alamad›¤›, 170bin Kürt kad›n›n›n ise do¤umyapma aç›s›ndan kesin risk alt›n-da oldu¤u kaydedilen raporda,her 3 Kürt kad›n›ndan 2’sinin vedo¤uracaklar› çocuklar›n risk al-t›nda oldu¤una dikkat çekili-yor.”(19)

* “Emniyet’in verilerine göre,son 5 y›lda töre ve namus gerek-çesiyle ifllenen suçlar›n 109’u kandavas›, 33’ü k›z al›p verme, 318’iaile içi uyuflmazl›k, 95’i cinsel ta-ciz, 159’u yasak iliflki, 36’s› teca-vüz, 322’si de namus gerekçesiy-le gerçeklefltirildi. 15 ilde hiç suçifllenmedi. Ancak bu sonucun, buillerde töre suçlar›n›n ifllenmedi-¤ini göstermedi¤i, aksine suçlar›naileler aras›nda kald›¤› bildiril-di.”(20)

* “Türkiye’de çal›flma yafl›nda-ki kad›nlar›n yaln›zca yüzde 25’içal›flabiliyor. Türkiye bu oranla,kad›n çal›flan oran›n›n ortalamayüzde 56 oldu¤u OECD ülkeleriiçinde son s›ralarda yer al›yor.Kad›nlar›n iflgücüne kat›lma oran›1990’da yüzde 34.1’den ekono-mik krizin de etkisiyle 2002’de26.9’a, 2004’te ise yüzde 25.4’egeriledi.” (21)

* “D‹SK’in araflt›rmas›na göre,Türkiye’de kad›nlar›n yüzde 70’ikendisini “ev kad›n›” olarak görü-yor. ‹flgücüne dahil olmayan her

üç kifliden ikisi kad›n.” (22)

Bu denli “yücelik” fazla m› gel-di? O zaman son bir örnekle ka-d›nl›k dünyas›”ndaki turumuzutamamlayal›m:

* “Uluslararas› Göç Örgütü(IOM) ‘2005: Türkiye, ‹nsan Ti-careti ve E¤ilimler’ raporuna gö-re; Türkiye’de insan ticaretinden3.6 milyar dolarl›k yasad›fl› gelirelde ediliyor. Ticaretin merkezi‹stanbul ve Antalya. IOM’un dünyay›mlanan raporunda 2005 y›l›n-da Türkiye’de 243, Türkiye’denülkelerine geri gönderilmifl 226kad›n tespit edildi¤i belirtilerekbu ma¤durlarla ilgili flu bulgularayer verildi: Türkiye’de insan tica-retine ma¤dur olan kad›nlar Uk-rayna (yüzde 31), Moldova (yüz-de 29), Rusya (yüzde 13), K›rg›-zistan (yüzde 8), Romanya (yüz-de 5), Özbekistan’dan (yüzde 5)geliyordu.

‹nsan tacirlerinin tuza¤›na dü-flen kad›nlar günde 15-30 kezcinsel iliflkiye girmek zorunda b›-rak›l›yor ve kendisini çal›flt›ranla-ra günde yaklafl›k 2 bin 250 dolar,bir y›lda da 765 bin dolar parakazand›r›yor.” (23)

Evet, “kad›nlar›n, hele ki ana-lar›n yeri bafl›m›z›n üzerindedir.”

Evet, “cennet analar›n aya¤›alt›ndad›r.”

Ama onlar cenneti bekleye-dururken (ço¤u tedavi edilebilirhastal›ktan, yoksulluktan, açl›k-tan, dayaktan, do¤um s›ras›ndakiönlenebilir komplikasyonlardan,AIDS’den, töre/namus cinayetle-rinden… k›sa sürede kavuflacak-t›r ona nas›l olsa), bu dünyada ya-flamlar›n› cehenneme çevirmeküzere elinizden geleni ard›n›zakoymay›n. Vurun, dövün, tecavüzedin, bedenlerini pazarlay›n(24) ,sat›n al›n, aç-iflsiz-e¤itimsiz b›ra-

k›n, öldürün… Ya da sadece tüm bunlara se-

yirci kal›n.Sonra da gidin öpün analar›n›-

z›n elini… Parlak nutuklar çekin, “yeni

dünya düzeni”nizde kad›nlar›neflitli¤inin bir sorun olmaktanç›kt›¤›na dair. “Üçüncü Dünya”kad›nlar›n› kurtarmak için mik-rokredi, “toplumsal sermayeyigüçlendirme” vb. “dahiyane”projeler gelifltirin…

Alay edin kad›nlarla…Ama unutmay›n, “sacer=kut-

sall›k” hem mübarek oland›r,hem de lanetli. Hem kutlu olan-d›r, hem de tehlikeli. Gün gelir,kavurur, yakar, y›kar ortal›¤›.

Latin Amerikal›, Irakl›, Nepal-li ve dünyan›n her yerinde bafl-kald›ran kad›nlar toplumsal de¤i-fliklik taleplerine, kad›nl›k du-rumlar›na isyan› da eklerken, bu-nun alametlerini sergiliyorlar...

1) Cenap fiahabeddin, Derleyen: Mehmed Zeki Pakal›n, Tarih Boyunca Kad›n Erkek Dedikodular›, 1949. 2) Refik Halit Karay, agy. 3) Mevlana 4) Lady Montague, agy. 5) Faik Akçay, “Uygarl›¤›n Olmazsa Olmaz Koflulu”, Radikal, 8 Mart 2006, s.11.6)WilliamWhitakerDictionary,http://llysy2.archives.nd.edu/cgibin/words.exe?sacer 7)“Toprak Erke¤in Tapusunda”, Radikal, 9 Mart 2006, s.2 8)Ayan Hirsi Ali, “Bu da Kad›n Soyk›r›m›”, Die Welt, 27 Mart 2006. 9)“771 Milyon Kifli”, Birgün, 11 Kas›m 2005, s.20. 10)“Çocuk Kad›nlar”, Ülkede Özgür Gündem, 18 Aral›k 2005, s.16. 11) “Do¤madan Cinsel Ayr›mc›l›k Yap›yorlar!”, Hindustan Times, Hindistan, 11 Ocak 2006. 12) “Britanya’ya ‹ki Çal›flanl› Genelev”, Radikal, 18 Ocak 2006, s.10. 13) Metin Ercan, “Kad›n Maafllar›ndaki Global Eflitsizlik”, Radikal, 22 Mart 2006, s.15. 14) “Kad›na Yönelik fiiddet”, K›z›lc›k Dergisi, No:26, fiubat-Mart 2006, s.76-79. 15) Y›ld›z Yaz›c›o¤lu, “BM’nin ‘Türkiye 2005’ Portresi: 3 Kad›ndan Biri fiiddetle Tan›fl›yor”, Milliyet, 11 Temmuz 2005, s.13. 16) F›rat Kozok, “Hâlâ ‹kinci S›n›f Yurttafllar”, Cumhuriyet, 5 Aral›k 2005, s.8. 17) “Kad›nlar ‘fiiddet’i Gizliyor”, Cumhuriyet, 17 Ocak 2006, s.20. 18) “fiiddetin Her Türü Var”, Cumhuriyet, 30 Aral›k 2005, s.6. 19) Özgül Y›ld›zer, “Bölgede Her Üç Kad›ndan ‹kisi Büyük Risk Alt›nda!”, Evrensel, 14 Ocak 2006, s.7. 20) Emine Kaplan, “5 Y›l ‹çinde 1091 Töre Suçu”, Cumhuriyet, 30 Aral›k 2005, s.6. 21) Ayfle Say›n, “Kad›nlar Zorla Eve Döndü”, Cumhuriyet, 22 Ocak 2006, s.4.

22) “Kad›nlar ‹flgücünün D›fl›nda”, Cumhuriyet, 4 Ocak 2006, s.7. 23) “Köle Pazar› Para Bas›yor”, Radikal, 1 fiubat 2006, s.3. 24)Duymam›fl olamazs›n›z: “Afrika ülkesi Liberya’da yafllar› 8 ila 18 aras›nda de¤iflen k›z çocuklar›n›n BM askerleri, yard›m kurulufllar› ve hükümet çal›flanlar›nca tacize u¤rad›klar› ortaya ç›kt›. Merkezi Londra’da bulunan “Save the Children” adl› örgütün raporuna göre 8-18 yafl aras›ndaki k›zlar BM askerleri ve yerel ya da uluslar aras› kurulufl çal›flanlar› taraf›ndan ‘yiyecek karfl›l›¤› cinsel iliflki kurmaya’ zorland›lar. (…)Bölgedeki k›zlar›n yar›s›ndan fazlas›n›n tacize u¤rad›¤› belirtilen

raporda, 8-18 yafl aras› k›zlar›n baz›lar›n›n ise ifladamlar›na sat›ld›¤› kaydedildi.” (“Yard›m Karfl›l›¤› Cinsel Taciz”, Evrensel, 10 May›s 2006, s. 11.)

30

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

21 A¤ustos 1971 Ayd›n Ger-mencik’te gözlerini yaflama açt›.Ad› Berna idi. Zengin, bürokratbir ailenin ilk çocu¤u ve tek k›z›olarak rahat bir çocukluk dönemiyaflad›. Daha çocuk yafllarda ze-kâs› ve lider ruhuyla dikkat çe-ken Berna, kaymakam olan ba-bas›n›n mesle¤i nedeniyle s›k s›kokul de¤ifltirmesine ra¤men git-ti¤i her yerde çok baflar›l›, so-rumluluk sahibi, çal›flkan bir ö¤-renciydi.

Okumay› ve araflt›rmay› se-viyordu. Bu özelli¤i, kendisiniçok yönlü gelifltirmesini sa¤lad›.

Modern ve kültürlü bir ailedeyetiflmenin de etkisiyle bir k›zçocu¤u olarak her türlü feodalbask›lanmadan ve gerici de¤eryarg›lar›ndan uzak büyüdü. Bu

nedenlerle düflüncelerini özgürceifade ederek onlar› her kofluldasavunacak kadar özgüvenli ve budüflünceleri olgunlaflt›racak ka-dar da araflt›rmaya merakl›, bil-gili ve birikimliydi. Bu özelli¤isonraki y›llarda onun devrimcikiflili¤inin en özgün taraf› olacakve birey olmay› baflaran bir ka-d›n olarak öne ç›kmas›n› sa¤la-yacakt›.

Ortaokuldan itibaren ö¤reni-mine Ankara’da devam edenBerna, Ankara TED Koleji’ndeve ard›ndan Fen Lisesi’nde ö¤re-nimine devam etti. Çok zekiydive çok güçlü bir haf›zas› vard›.Bu özellikleri sayesinde daha li-sedeyken ‹ngilizce ve Frans›zca-y› çok iyi konuflup yazabiliyor-du.

Rahat ve zengin bir yaflamsürmesine karfl›n Berna, yaflamasadece bulundu¤u yerden bakm›-yor, yaflad›¤› co¤rafyada gerçek-leflen her olaya ilgi duyuyor, top-lumsal geliflmeleri, çeliflkileriyak›ndan izliyordu. Güçlü biradalet duygusuna sahipti ve dahao zamanlarda bu duygu, burjuva-ayd›n bir karakterden çok, halkç›nüveler tafl›yordu.

Onu tüm yaflam› boyuncayaln›z b›rakmayan, s›radan biranne-k›z iliflkisinin ötesinde, ya-flam›n›n her sürecini ve yönünüpaylaflan annesi, Berna’n›n dahaküçük yafllarda zekas› ile dikkatçekti¤ini belirterek onun içinflunlar› söylüyordu: “Kendisin-den çok insanlar›, fakir halk› dü-flünen, haks›zl›¤a tahammül ede-

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

31

meyen biriydi. Çok okur, yazarve dünyadaki geliflmeleri takipederdi. Geliflmelere karfl› tepki-sini koyar, ezilen, sömürülenhalk›n yan›nda olmay› isterdi veolurdu da…”

ODTÜ’de Okan Ünsal’latan›flmas›, yaflam›nda önemlibir dönemeç oldu.

Berna, lise ö¤reniminin ar-d›ndan girdi¤i üniversite s›na-v›nda Türkiye 42. si olarak OD-TÜ Endüstri Mühendisli-¤i’ni kazand›. Bu dönemdeülkedeki siyasal gündemle-re ve geliflmelere olan ilgisiartt›, bu konuda derinlefle-rek okumaya devam etti.

Ancak tüm bunlar yet-miyordu art›k. ‹deolojik biraray›fl içerisindeydi. A r t › ksadece geliflmeleri takip et-meyi de¤il, mücadele süreciiçerisinde yer alarak bir fley-leri de¤ifltirebilme iradesi-nin bir parças› olmak istiyordu.

Bu aray›fl içerisindeyken OD-TÜ Kimya Mühendisli¤i bölü-münde okuyan Okan Ünsal iletan›flmas›, onun yaflam›ndaönemli bir dönemeç oldu. BernaOkan’dan, onun düflünen ve sor-gulayan bilimsel kiflili¤indençok etkilendi. ‹kisinin aras›ndado¤maya bafllayan sevgi ve yol-dafll›k iliflkisi, birçok keskin sü-reçten, sanc›lardan, ac›lardan sü-zülerek derinleflti ve geride ka-lanlara özgür ve devrimci iliflki-nin yaflama nas›l geçirilebilece¤ikonusunda örnek oldu.

1991 y›l›ndan itibaren Ber-na’n›n örgütlü mücadeleye duy-du¤u ihtiyaç artm›fl ve onun bukonudaki ciddiyeti ve bilinçli ›s-rar› flu sözlerle a盤a ç›km›flt›r:“Marksizmi bir eylem k›lavuzuolarak görüyor ve dünyay› de¤ifl-tirmek için bu k›lavuzla hareketetmek istiyorum.”

Ve Berna, örgütlü mücadele-ye dahil olmufltu art›k. Bu süreç-te, Okan’›n ve Berna’n›n birbiri-nin örgütlülü¤ünden uzun bir sü-re haberi olmad›. Onlar›n iliflkisi

devrimci ve özgür bir iliflkiydi.Devrimci kiflilikleri flekillenir-ken birbirlerine karfl›l›kl› ve bi-linçli emek vererek, ancak bir-birlerinden ba¤›ms›z olarak öz-gün yönlerini de koruyarak ge-liflmeyi, hem birlikte hem de ay-r› ayr› yürüttükleri mücadeleyleörgütlülü¤e bireysel ve kolektifgüçlerini katmay› baflard›lar.

Berna, kendisine verilen so-rumluluklar›n büyükten küçü¤ehepsini büyük bir hazla gerçek-lefltiriyor ve mücadeleye olansars›lmaz inanc› kendini gösteri-yordu.

ODTÜ’de okudu¤u süre bo-yunca hem örgütlü mücadeledehem de okuldaki gençlik örgüt-lenmesinin demokratik mücade-lesi içerisinde yer ald›. Mücade-le yürütmenin yan›nda derslerinedevam ederek son s›n›f›n son dö-nemine kadar okuluna baflar›yladevam etti.

Tutsakl›k Hayat›n› Müca-delenin Bir K i l o m e t re Ta fl ›Olarak Gördü

1994 y›l›n›n Ocak ay›n-da Okan Ünsal ve di¤eryoldafllar›yla beraber, örgütfaaliyeti yürüttü¤ü gerek-çesiyle yakalanarak hapse-dildi. Örgüt üyeli¤i suçuylaon iki y›l hapis cezas› ald›.Bu süreçte Okan’la evlen-di. Ve tam sekiz y›l boyun-ca süren tutsakl›k hayat›n›mücadelenin di¤er alanla-r›nda oldu¤u gibi bir kilo-metre tafl› olarak görüp, ör-

gütlülü¤e bilinçle örülmüfl eme-¤ini katmaya devam etti.

Onunla ayn› dönemde hapsedüflen yoldafl›, Berna’y› flu söz-lerle anlat›yordu: “Hapishaneye‘al›flma’ diye bir kavrama al›fl-madan deneyimli tutsaklar gibidavranmaya bafllam›flt› bile. ‹lkifli yine yazmak oldu. Baflar›l›ö¤rencili¤in getirdi¤i çal›flmaal›flkanl›¤›n› devrimcili¤e de uy-guluyor, kitaplar›n aras›nda kay-bolan ince bedeni kendisini uya-r›ncaya kadar okuyordu. Hapis-hanenin karmaflas›na ra¤men et-raf›n› duymayacak kadar yo¤un-

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

32

laflarak iflini yapmas›, ondaki ö¤-renme tutkusunun en billur ha-liydi.”

Sistematik ve programl› ça-l›flma al›flkanl›¤›, kaleminde us-talaflmay› sa¤lam›flt›. Ele ald›¤›konularda derinlemesine araflt›r-malarda bulunmas› nedeniyle ya-z›lar›nda derinlik, ak›c›l›k veberrak bir dil hakimdi. Örgütlen-me içerisinde yetenekleriyle veyeteneklerini kullanma, gelifltir-me konusundaki azmiyle ön pla-na ç›k›yor, farkl› ve özgün birkad›n devrimci profili çiziyordu.

96 y›l›na gelindi¤inde hapis-hanelerde 80’li y›llardaki tek tipuygulamalar›n›n devlet taraf›n-dan tekrar bafllat›lma giriflimleri,tutsaklar›n 96 ölüm orucu direni-fliyle karfl›laflt›. Berna bu süreçteö rgütlülü¤ün içinde bulundu¤udurumu, ölüm oruçlar›n› ve efliOkan’›n bedeniyle ilmek ilmekördü¤ü sevdas›n› izlerken geçenac› günlerine ra¤men dimdik du-ruyordu.

Yine yoldafllar›n›n deyimiy-le kampüs devrimcili¤ini aflm›fl,eksikliklerinden, olumsuzlukla-r›ndan süzülüp gelen olgunlaflmazaman›na girmiflti.

Ölüm orucu sonucunda tut-saklar›n bir k›sm› sakat kalm›fl,ancak devlet de geri ad›m at-m›flt›.

Bu dönemde tekrar yazmayabafllayan Berna’n›n araflt›rmala-r›, örgütün içinde bulundu¤u du-ruma iliflkindi. Berna, teorikaraflt›rmalar›n yan›nda kad›nla-r›n ikinci cins oluflunun devrimciörgütlülük içerisine kadar uza-

nan izinin pefline düflmüfltü.Çünkü kad›na bak›fl aç›s›nda ha-la k›r›lamayan yanlar›n, a¤›rl›¤›-n› koruyan feodal devrimcili¤ingölgesini hissediyordu.

Hem kad›n hem devrimciy-di. Ne kad›n olmak için devrim-cili¤inden, ne de devrimci olmakiçin kad›nl›¤›ndan vazgeçmenindo¤ru olmad›¤›n› savundu ve ye-ni kad›n kimli¤iyle devrimci ol-man›n hem teoride hem de pra-tikte aç›l›m›n› yaparak kendi ya-flam prati¤iyle gelece¤in özlenenkad›n›n›n müjdecisi oldu. Hemsistemin yaratt›¤› kad›na hem deerkekleflen kad›n olgusuna karfl›savaflarak öncüleflti.

Ve mücadele içerisinde çokaz kad›n›n olmas›, olanlar›n daerkekleflerek inisiyatif olabil-mesi ya da silik ve özgüvensizbir duruflla hep arkada ve enfazla destekleyen oldu¤u du-rumlara flahit oluflu, onun ba-¤›ms›z kad›n örg ü t l ü l ü k l e r i n i nzorunlulu¤una dair olan inanc›-n› pekifltirdi.

Üniversitedeyken örg ü t l üyaflamla tan›flmas›na vesile olanilk yoldafl›n›n onun hakk›ndakitespiti, Berna’n›n gelecekte su-naca¤› büyük katk›lar›n bir ha-bercisiydi:

“ Gelecekte hem parti faali-yetleri hem de kad›n mücadelesikonusunda çok ileri noktada ola-cak bir yoldafl. Çok zeki ve sor-du¤u sorularla konunun özünede¤inmeyi biliyor.”

Berna’n›n en önemli özellik-lerinden biri de aç›k sözlülü¤ü

idi. Bunda kendine duydu¤u öz-güven kadar, bafl e¤meyen veinatç› kiflili¤i de etkiliydi. Ve ha-pishane sürecinde büyük bir ce-saretle dile getirdi¤i farkl› ide-olojik ve politik bak›fl aç›lar›ylayoldafllar› üzerinde ciddi etkilerb›rakt›.

“Oysa kaybetmek istemiyo-rum bu hayat›n anlam›n› avuç-lar›nda tafl›yan genç ve güzelkad›n›”

2000 y›l›nda devletin sürenbask›lar›na karfl› ikinci defa örü-len ölüm oruçlar› dönemindeBerna için avukat›n›n dile getir-di¤i sözlerdi bunlar.

Devletin 96 y›l›ndan sonrah›zla ve derinden att›¤› ad›mlarlatecrit içerisinde tecridi öngören Ftipi cezaevlerinin yap›m› tamam-lanm›flt›. Ve ikinci bir direniflyükseliyordu hapishanelerdend›flar›ya do¤ru. Bu direniflle yüz-lerce politik tutsak açl›k grevinebafllad›. Aileleri ve yoldafllar› dad›flar›dan kat›ld›lar bu mücadele-ye.

Ve 19 Kas›m 2000’de açl›kgrevi ölüm orucuna dönüfltürül-dü. Ölüm orucu direniflinde Ber-na hiç tereddütsüz en ön saflar-daki yerini ald›. Aln›na takt›¤›k›z›l bant ve yoldafllar›yla çekti-¤i zafer halay› ile kaz›nd› haf›za-lara. O, coflkun akan bir nehirdiart›k. ‹çinden yükselen coflku vesevgi o kadar güçlüydü ki zay›f-layan bedeninin elverdi¤ince gü-cünü toplayarak yazd›¤› s›cak“merhaba”l› mektuplarda yol-dafllar›na ve halk›na olan sevgisi-

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

33

ni “sizi seviyorum” cümleleriylebitiriyordu.

‹çeriden yükselen bu direnifl,ailelerin ve örgütlü insanlar›ngayretiyle kamuoyuna tafl›nm›fl,geliflmelerden haberi olmayanpek çok insana ulaflm›flt›. Duyar-l› ayd›n ve sanatç›lar›n da yak›n-dan takip etti¤i bu süreçte ger-çeklefltirilen kitlesel eylemlerleF Tiplerinin insan› hiçlefltirmeyeyönelik haz›rland›¤›, derhal ya-p›m›n›n durdurulmas› taleplerihayk›r›l›yordu hep bir a¤›zdan.

Ancak devlet kararl›yd›. Ki-min daha güçlü oldu¤unu göste-recek, kendi fliddetine boyun e¤-meyenlerin en insani taleplerinibile kabul etmeyecekti. Çünkübu tavr› devlet, teslim olmak gi-bi alg›l›yordu. Nitekim “devletinteröristlerle pazarl›k masas›naoturdu¤u nerde görülmüfl” diyor-du adalet bakan› Hikmet SamiTürk.

Ve “Hayata Dönüfl”Operasyonu..Adalet Bakan›’n›n aç›klama-

lar›, devrimcilerin talepleriningörmezden gelindi¤ini gösteri-yordu. Tedirgin bir bekleyifl bafl-lam›flt› ve bundan sonra ne türgeliflmelerin yaflanaca¤›na dairtart›flmalara odaklanan hapisha-nelerdeki devrimciler, 19 Aral›k2000 tarihinde gece yar›s› bom-balarla uyand›lar.

Yirmi cezaevine efl zamanl›yap›lan sald›r›larda özel timlertutsaklara ulaflmak için duvarlar›buldozerlerle deliyorlard›. At›lanyüzlerce sis bombalar›, ses bom-

balar›, biber ve sinir gazlar›nabo¤ulmufl insanlar bir taraftanölüm orucunda olan yoldafllar›n›korumaya çal›fl›yorlard›. Du-manlar aras›nda aral›ks›z ateflediliyordu.

O gece Berna’n›n haf›zas›nakaz›nd›. Ölüm orucunun zay›fdüflürdü¤ü bedeni gazlar›n, bom-balar›n, kurflunlar›n alt›ndayd›.Yoldafllar›, Berna ile birlikteölüm orucunda olanlar› kendibedenlerini siper ederek koruma-ya çal›fl›yorlard›. Ve tutsaklar ne-fes almakta bile zorlan›rken slo-gan at›yorlard›.

Direnifl tüm cezaevlerindesabah›n ilk ›fl›klar›na kadar sür-

dü. Sabah oldu¤unda sald›r›n›nvahflet görüntüleri ortaya ç›km›fl,otuz tutsak öldürülmüfl, yüzler-cesi yaralanm›fl, onlarcas› öldü-rülesiye dövülmüfl, kolu baca¤›k›r›lm›fl bir flekilde gözlerini F ti-pi hücrelerde açm›fllard›. Ailelerfloktayd›.

Cezaevlerinin kap›s›nda ço-cuklar›ndan bir haber almak içinumars›zca bekliyorlar, ölüm ha-berleri geldikçe gözlerindekiumut ›fl›¤› yavafl yavafl sönüyor-du.

Ölüm orucunda olanlar›n birk›sm› da yerlerde sürüklenerekzorla hastanelere nakledildi.Berna da onlar›n içindeydi. Dire-nifline orada da devam etti. Ko-maya girmeden önce yetkilileringörmesine izin verdi¤i annesine“komaya girdi¤imde bana müda-hale etmelerine izin verirsen seniasla affetmem” diyordu. Ve ko-maya girince annesine ra¤menBerna’ ya zorla müdahale edildi.

Üniversiteden hapishaneye,hapishaneden yurtd›fl›na uza-nan, yaflam› tüm halleriyle ku-caklayan bir devrimciydi o.

Direnifline zorla müdahaleedilmesine ra¤men teslim olma-d›. fiartl› tahliye edilirken akl›içeride kalan yoldafllar›ndayd›.

Zorla müdahaleden dolay›ciddi sa¤l›k problemleri yaflama-s›na ra¤men o, d›flar›da “direniflevleri”nde ölüm oruçlar›na de-vam eden yoldafllar›n›n yan›n-dayd›.

K›sa bir süre sonra çeflitli ne-

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

34

denlerden dolay› yurt d›fl›na ç›k-t›. Onun için yeni ama yine ör-gütlü mücadeleye adanm›fl birsüreç bafll›yordu. Bir yoldafl›Berna’n›n yurtd›fl›ndaki ilk za-manlar›n› anlat›rken “Yunanistansokaklar›n› ad›mlarken incelenbedeni ile yüzü hep ülkeye dö-nüktü.” diyordu. Geride b›rakt›k-lar›n›n buruklu¤u ile yeni görevalan›n›n heyecan› içiçedir onda.

Bu dönemde “DemokratikKad›n Hareketi’ni ‹nfla Edelim”ad›yla y›llarca üzerinde derinlefl-ti¤i kad›n sorunu ve mücadelesi-ne dair tüm bilgi birikimlerini birbroflürde toplad›. Bu çal›flma ör-gütlülük içerisinde kad›n sorunu-nun kavranmas› konusunda flim-diye kadar yap›lan en derinliklive özgün çal›flmayd› ve yüzlercekad›nla bulufltu. Bunun etkisi ilebir kad›n örgütlülü¤ünün varl›¤›-na duyulan ihtiyaç do¤rultusun-da ilk kez eyleme geçilerek so-mut ad›mlar at›ld›. Ülkede bu ge-liflmeler yaflan›rken Berna da bugeliflim sürecini yurt d›fl›ndanheyecanla takip ediyor, Devrim-ci Enternasyonalist Hareket(DEH) ve Avrupa DemokratikHaklar Konfederasyonu(ADHK) içerisindeki aktif so-rumluluklar alman›n yan›ndaDemokratik Kad›n Hareketi’neyönelik somut ad›mlar›n bir aya-¤›n› da Avrupa’da örmek için ça-ba harc›yordu. Bu amaçla Al-manya baflta olmak üzere Avru-

pa’n›n birçok ülkesini dolaflarakkad›nlara yönelik etkinlikler,söylefliler vb. org a n i z a s y o n l a riçerisinde yer ald›. ‹çinden yük-selen enerjinin dur durak bilmezcoflkusuyla sorumluluklar›n›yükleniyor ve her seferinde ya-p›lmas› gereken yeni fleyler üre-terek yeni aç›l›mlar sunuyordu.

O yo¤un süreci bir yoldafl›na“Sürekli yollardayd›m. fiehirlerve ülkeler aras› trenle yolculuk-lard› yaflam›m. Yorucu ama bir okadar da güzeldi. Baflard›k, flimdibirçok fley yerli yerine oturdu.”diyerek anlat›yordu.

Berna, kal›plara s›¤mayan,devrimci iliflkilerini dar alana s›-k›flt›rmayan ve gitti¤i her ülkedefarkl› örgütlülüklerden insanlarlave ayd›nlarla iliflkiler gelifltirerekortak çal›flmalara imza atan en-ternasyonalist bir devrimciydi.

Avrupa’da Rosa ad›yla tan›-n›yordu ve Rosa olarak birçok in-san›n hayranl›¤›n› ve sevgisinikazand›. Farkl› kültürlerden veco¤rafyalardan insanlarla ortakçal›flmalar yaparken, küçük ara-larda ülkesini ve mücadelesinipaylafl›yordu. Anlatt›kça yüre-¤indeki özlem a盤a vuruyorduk e n d i n i .

Berna, Halk Savafl›’na yürek-ten ba¤l›yd› ve bir gün ülkesinedönerek bu savafl›n içerisinde yeralma noktas›nda ›srarc›yd›. Buözlemini gerçeklefltirmek içinç›kt›¤› yolculuk, onun son yolcu-

lu¤u oldu. 17 Haziran 2005 tari-hinde Dersim’de efli Okan’›n daiçinde yer ald›¤› on alt› yoldafl›y-la beraber devletin silahl› kuvvet-lerince düflürüldükleri pusuda,at›lan onlarca bombayla öldürül-dü.

Rosa olarak tan›d›¤› Ber-na’n›n ölümüyle derinden sars›-lan insanlardan biri olan A m e r i-kal› Maoist gazeteci Li Onesto,onun için yazd›¤› yaz› da “Ro-sa’dan çok fley ö¤rendim ve da-ima onun yaflam›ndan ve kahra-manca ölümünden ilham alaca-¤›m.” diyordu.

Yaflam›n›n her karesinde mü-cadeleyi hücre hücre özümseye-rek biz kad›nlara hem devrimcihem kad›n olman›n imkans›z ol-mad›¤›n›, ancak uzun ve istikrar-l› bir mücadele ile düflünü kurdu-¤umuz yeni kad›nlara dönüflüle-bilece¤ini kendi yaflam prati¤iylei s p a t l a d › .

B i z l e r, mücadele yürüttü¤üher alana bir kad›n›n inceli¤iylek›z›l nak›fllar iflleyen bu s›rad›fl›devrimci kad›ndan, mücadele yü-rüttü¤ü süreç içerisinde halk sev-gisiyle bütünleflen yaflam prati-¤inden oldu¤u gibi, gidiflindekigörkem ve cesaretinden de ö¤-renmeye devam edece¤iz. ‹flteonu ölümsüz k›lan, yaflam›ndakiüretme iradesiyle ölümün sessiz-li¤ini ve karanl›¤›n› y›rtan, biz-lerle bütünleflerek ço¤alan Ber-nalar olacakt›r.

35

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

Türk Ceza Kanunu”nun de-¤ifltirilmesinden itibaren çokçatart›fl›lan Terörle Mücadele YasaTasar›s› flu anda meclis günde-minde. Ceza Kanunun de¤ifltiril-mesi aflamas›nda zina tart›flmalar›yarat›larak Yasan›n hak ve özgür-lükleri k›s›tlay›c› yeni düzenle-melerinin üzerine perde çekilmifl-ti. Bu düzenlemeler, Ceza ve Gü-venlik Tedbirleri hakk›nda Kanunve Ceza Muhakemeleri Kanununözellikle “örgütlü suçlar” için ol-dukça a¤›r, eflitlik ilkesine ayk›r›,insan hak ve özgürlüklerine ayk›-r› ayr›mc› maddeleriyle destek-lenmiflti. Ancak, siyasal iktidar›nbununla yetinmedi¤i, tatmin ol-mad›¤› aç›k. Çünkü, söz konusutasar›yla “terör” tan›m›yla ve on-larca yeni suç tipleri yaratarak“muhtemel suçlular”’›n cezalan-d›r›lmas› amaçlanmaktad›r. Bumuhtemel suçlular›n bu dergiyiç›karan kad›nlar gibi bu dergininokurlar› ve bu dergiyi yayg›nlafl-t›rmaya çal›flan her bireyin olabi-lece¤i konusunda flüphe olmama-

l›d›r. fiu anda bu tasar›n›n özgür-lüklere dönük sald›r›lar› yok say›-larak Abdullah Öcalan’› serbestb›rakabilece¤i ihtimali yönündekitart›flmalara taraf olunmaktad›r.Ve ne yaz›k ki, devletin ve mille-tin huzur ve güvenli¤ini yeterincesa¤lamayan bir tasar›ym›fl gibitoplum aldat›lmaya çal›fl›lmakta-d›r. Sanki yasa koyucular kifli hakve özgürlüklerini yeterince sa¤la-m›fllar da güvenli¤i de biraz olsundüflünmeleri gerekirmifl gibi traji-komik bir oyun sahnelenmekte-ler. Ancak art›k bu oyunu bozmakve bu pervas›zl›¤a bir dur demekgerekir.

TMY tasar›s›n›n sadece bel-li kesimleri hedef ald›¤› düflünül-memelidir. Özü ve amac› itibariile bütün toplumu ve toplumsaldinamikleri hedef almaktad›r. Ni-tekim, “terör” suçu için cebir, flid-det ve tehdit flart›n›n aranmamas›,bu tasar›n›n mant›¤›n› aç›kça or-taya koymaktad›r. Böylelikle her-kes potansiyel terörist olarak gö-

r ü l m e k t e d i r. Örne¤in, bugünMehmet Tarhan’› desteklemek,vicdani red hakk›n› savunmak, butasar›ya göre bir terör suçudur.

Tasar› örgütlü suçlarda örgütüyeli¤i, yöneticili¤i ve örg ü t eyard›m suçunun yan›nda örgüt fa-aliyetini düzenlemek gibi bir suçtipi yaratarak, bu kiflilerin örgütyöneticisi gibi cezaland›r›laca¤›n›belirtmektedir. Örgüt ad›na suçiflleyen kiflinin ayr›ca örgüt üyeli-¤indende cezaland›r›laca¤›n› ön-görmektedir. Yine örgüte üye ol-mamakla birlikte örgüte yard›meden kiflilerin örgüt üyesi gibi ce-zaland›r›lmas›n› öngörmektedir.Tüm bunlar suç ve cezan›n flahsi-li¤inin aç›k bir ihlalidir. Tasar›,terör örgütünün propagandas›n›nyan›nda örgütün amac›n›n propa-gandas›n› yapan kifliyi de ceza-land›rma yoluna gitmektedir. Budurumda illegal bir örgütün siya-sal söylemleriyle örtüflen düflün-celerinizi aç›klad›¤›n›z durumda

TMY

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

36

örgütün amac›n›n propagandas›n›yapmaktan cezaland›r›labilirsi-niz.

Örne¤in, bugün DKH kad›n-lar›n devrimle özgürleflece¤iniifade ediyor, hepimizin bildi¤i gi-bi birçok illegal örgütlenmeler dekad›nlar›n devrimle özgürleflece-¤ini ifade ediyor. Bu tasar›ya gö-re bu fikri savunmak, ifade etmekterör örgütünün amac›n›n propa-gandas›n› yapmak anlam›na geli-yor. Dolay›s›yla toplumsal ve si-yasal meseleler hakk›nda fikiryürütmek tamam›yla yasak. Art›kyasa uygulay›c›lar›n›n insaf›na,keyfine ve yorumuna terk edilmifls›n›rlar› belli olmayan bir durum-la karfl› karfl›yay›z. Tasar›, “örgü-tün amac›na yönelik afifl, pankart,döviz, resim, levha, araç ve ge-reçlerin tafl›nmas› veya bu nite-likte slogan at›lmas› veya ses ci-hazlar› ile yay›nlanmas› veya ör-güte üye kazand›rmaya yönelikfaaliyetlerde bulunulmas›” halin-de de bir y›ldan 3 y›la kadar hapiscezas› öngörmektedir. Bunlar›nyay›n yoluyla ifllenmesi halindeverilecek cezay› yar› oran›ndaartt›r›yor. Bu maddeler bafll› bafl›-na bütün demokratik kitle örgüt-lerini ve sivil toplum örgütleriniterör suçlusu olarak de¤erlendire-bilecek niteliktedir.

Tasar›, savunma hakk›na ayk›-r› bir flekilde gözalt›na al›nan ki-flinin durumu hakk›nda Cumhuri-yet Savc›s›’n›n emriyle sadece biryak›n›na bilgi verilmesinin, gö-zalt› süresince sadece bir avuka-t›n hukuki yard›m›ndan yararla-nabilmesinin, avukat›yla görüfl-

me hakk›n›n yirmi dört saat k›s›t-lanabilmesinin, avukat›n dosyainceleme hakk›n›n k›s›tlanabil-mesinin ve avukat›yla iletiflimindenetlenmesinin yolunu açmak-tad›r.

Tasar› yaflam hakk›n›n aç›kbir ihlali olan “terör örgütlerinekarfl› icra edilecek operasyonlar-da ‘teslim ol’ emrine itaat edilme-yerek silah kullanmaya teflebbüs

edilmesi halinde kolluk görevli-leri, tehlikeyi etkisiz k›labilecekölçü ve orant›da, duraksamadanhedefe karfl› silah kullanmayayetkilidir.” fieklinde düzenleme-ye yer vererek güvenlik güçleri-nin silah kullanma yetkisini ge-niflletmifltir.

Tasar› ayr›ca gizli sorufltur-mac›lar görevlendirilmesi fleklin-de ajan kullan›m›n›, teknik izle-me ve dinleme uygulamas›n› yay-g›nlaflt›rmaktad›r.

Bu tasar› baflta Anayasa ol-mak üzere, Avrupa ‹nsan Haklar›Sözleflmesi, BM Kiflisel ve Siya-sal Haklar Uluslararas› Sözlefl-mesi’ne, BM Ekonomik Kültürelve Sosyal Haklar Sözleflmesi’ne,BM ‹flkencenin Ön Sözleflme-si’ne ve Avrupa Konseyi Bakan-lar Komitesinin ‹nsan Haklar› ve

“Terörle Mücadele” Hakk›ndakiilkelerine de ayk›r›d›r. Ta s a r ›Anayasan›n 2. maddesine(insanhaklar›na dayal›, laik, demokratiksosyal hukuk devleti hükmüne),

5. maddesine, 10.maddesi-ne(eflitlik),11. maddesine(kanun-lar anayasaya ayk›r› olamaz), 13.maddesine(temel hak ve hürriyet-lerin s›n›rland›r›lmas› koflullar›),17. maddesine (kiflinin dokunul-mazl›¤›, maddi ve manevi varl›-¤›), 19. maddesine(kifli hürriyetive güvenli¤i), 20. maddesi-ne(özel hayat›n gizlili¤i), 22.maddesine(haberleflme hürriyeti),25. maddesi (düflünce ve kanaathürriyeti), 26. maddesine (düflün-ceyi aç›klama ve yayma hürriye-ti), 28. maddesine (bas›n hürriye-ti), 35. maddesine (mülkiyet hak-k›), 36. maddesine (adil yarg›lan-ma hakk›), 38. maddesine (suç vecezalara iliflkin esaslar) tamamenayk›r›d›r.

Ola¤anüstü hal durumu var-say›larak yap›lan bu düzenleme-ler 12 Eylül Hukukunun bile geri-sindedir. Özgürlükler karfl›s›ndagüvenli¤i esas alm›fl bir tasar›d›r.Esas olarak Terörle MücadeleYasas› gibi bir yasan›n eski haliy-le bile kabul edilemez oldu¤u iyib i l i n m e l i d i r. Bu nedenle T ü r kCeza Kanunu’nda, Ceza Muha-kemeleri Kanununda, Ceza veGüvenlik Tedbirleri hakk›ndakikanunun toplumsal ve siyasalvarl›¤›m›za hedef alan hükümle-rin ç›kar›lmas› ve Terörle Müca-dele Yasas›’n›n ortadan kald›r›l-mas› için mücadele etmek acilgörevimiz olmal›d›r.

37

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

Meme Kanseri Nedir?Meme, süt bezleri ve burada üretilen sütü

meme bafl›na tafl›yan kanallardan oluflur. Bu sütbezleri ve kanallar› döfleyen hücrelerin, kontrold›fl› olarak ço¤almalar› ve vücudun çeflitli yer-lerine giderek ço¤almaya devam etmelerinememe kanseri denir.

Meme Kanseri Risk Faktörleri Nelerdir?Belli özelliklere ba¤l› olarak baz› kad›nlar-

da meme kanseri riski daha fazlad›r. Memekanserine yakalanma riskini art›ran faktörlerik›saca flu flekilde s›ralayabiliriz:

Yafl: ‹leri yafl önemli bir risk faktörüdür. Ye-ni meme kanseri tan›s› konan kad›nlar›n % 70’i,50 yafl üzerindedir. Bu nedenle, 50 yafl üzerin-deki her kad›n, mutlaka y›lda bir defa hekime

baflvurarak muayene olmal› ve mamografi de-di¤imiz meme filmini çektirmelidir.

Kiflisel meme kanseri hikâyesi: Daha öncememe kanseri geçirmifl ve tedavi olmufl kad›n-larda, di¤er memede kanserin geliflme olas›l›¤›normal kad›nlara göre 3–4 kat daha fazlad›r.

Ailede meme kanseri hikâyesi: Aile yak›n-lar› aras›nda meme kanserine yakalanm›fl ka-d›nlar›n, meme kanserine yakalanma olas›l›¤›,di¤er kad›nlara göre daha fazlad›r. Örne¤in, k›zkardefli veya annesi meme kanserine yakalananbir kad›n›n, meme kanserine yakalanma riski,di¤er kad›nlardan 2- 5 kat daha fazlad›r.

Daha önce meme biyopsisi yap›lm›fl olmas›:Memede bir kitle nedeni ile biyopsi yap›lm›fl veiyi huylu bir tümör saptanm›fl olabilir. Baz›kanser olmayan iyi huylu tümörlerin bulunma-

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

38

s›, kanser geliflme riskini de¤i-flik oranlarda art›rabilmektedir.Bu, tümörün hücresel yap›s›nagöre de¤iflir.

Fertil ça¤ süre s i : A d e tgörmeye erken bafllanmas›,menopoza geç girilmesi, fertilca¤› uzatmaktad›r. Bu s›radakad›n daha uzun süre östrojenhormonu etkisi alt›nda kal-makta, meme kanseri geliflmeriski artmaktad›r.

Do¤urganl›k hikâyesi: ‹lkçocu¤u do¤urma yafl› önemli-dir. ‹lk çocu¤unu 30 yafl›ndansonra do¤uran kad›nlarda me-me kanseri görülme oran› 20yafl›ndan önce do¤uranlara gö-re 2 kat fazlad›r. Hiç çocuk do-¤urmayan kad›nlarda ise burisk daha da artar.

Östrojen hormonu tedavisigörenler: Menopoz nedeni ileuzun süre östrojen tedavisi (10 y›ldan fazla) gören kad›n-larda, meme kanseri oran› art-maktad›r. Fakat hormon teda-visi almayan kad›nlarda da,kalp hastal›klar›nda ve oste-oporoz gibi sorunlarda art›fl or-taya ç›kmaktad›r. Bu nedenle,menopoz yak›nmalar›n›n azal-t›lmas› amac› ile östrojen ve-rilmesi önerilebilir; fakat bumutlaka bir hekim kontrolü al-t›nda yap›lmal›d›r.

Alkol kullan›lmas›: Fazlaalkol alan kad›nlarda, almayankad›nlara göre risk nispetenartmaktad›r. Günde 3 bardakyüksek dereceli alkol içen bir

kad›n›n meme kanserine yaka-lanma riski, hiç içmeyen kad›-na göre 2 kat daha fazlad›r.

Meme Kanseri Önlenebi-lir mi?

Meme kanserini kesin önle-

yen bir yöntem henüz yoktur.Günümüzde bilinen tek yön-tem, erken tan›d›r. Erken tan›sayesinde, meme kanseriningetirdi¤i sorunlar büyük oran-da çözülebilmektedir. Bu saye-de hastal›¤›n kiflide yaratt›¤›hasar en aza indirilebilir, ya-flam süresi ve kalitesi önemliölçüde artt›r›labilir.

Erken teflhis için bilinen eniyi ve etkili çözüm, kad›nlar›nrisk durumlar›na göre belirlen-mifl olan muayene ve tetkikprotokollerinin uygulamas›d›r.

Meme Kanserinin Er ken Teflhisi Nas›l Ya p › l › r ?

Meme kanserinde erkenteflhis yöntemleri, hastan›n ta-fl›d›¤› risk faktörlerine göre de-¤iflmektedir. Bu risk faktörleri-nin aras›nda en baflta yafl gelir.Daha genç yafllarda ortaya ç›-kabilmesine ra¤men, ilerleyenyafl gruplar›nda bu risk art-maktad›r. Bu nedenle ilerleyenyafl gruplar›nda erken teflhisiçin al›nmas› gereken önlem-ler, daha erken yafl gruplar›nagöre farkl›l›k göstermektedir.

Yirmi yafl üzerindeki ka-d›nlar, her ay›n belirli bir dö-neminde kendi kendilerini mu-ayene etmelidir. Bu muayenes›ras›nda meme dokusundafarkl›l›k olup olmad›¤› araflt›-r›l›r. E¤er bir de¤ifliklik tespitedilirse derhal bir hekime bafl-v u r u l m a l › d › r. Bir de¤iflikliksaptanmam›flsa bile, üç y›ldabir kez hekim taraf›ndan mu-ayene edilmelidir.

K›rk yafl›na gelen kad›nla-r›n, kendi yapt›klar› periyodikmuayeneye ek olarak her y›lbir kez hekim taraf›ndan mu-ayene edilmeleri gereklidir.Ayr›ca her y›l veya iki y›l araile mamografi çektirmeleri ge-rekmektedir.

Muayene sonras›ndaFark Edilebilecek De¤iflik-likler Nelerdir?

Erken teflhis için her kad›-n›n ay›n belirli bir günü kendi-sini muayene etmesi gerekir.Her ay düzenli olarak kendisi-

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

39

ni muayene eden bir kad›n,memesinde ortaya ç›kan birkitleyi çok daha erken farkeder. Elle muayene, erken tan›aç›s›ndan önemlidir.

Muayene sonras›nda afla¤›-daki de¤ifliklikler fark edildi-¤inde, gecikmeden bir hekimebaflvurulmal›d›r:

3 Memede iki haftadan uzunsüre ele gelen sertlik veya kit-le

3 Meme derisinde kal›nlafl-ma, fliflme, renk de¤iflikli¤i

3 Meme bafl›nda kal›nlaflma,k›zar›kl›k veya yara olmas›

3 Memede veya meme bafl›n-da içeri do¤ru çekinti olmas›

3 Memenin fleklinde de¤iflik-lik

3 Meme bafllar›n›n pozisyon-lar›nda de¤ifliklik

3 Meme bafl›nda ortaya ç›kanak›nt›

Mamografi Nedir,Ne Zaman Çekilir?Mamografi, muayene ile

saptanamayacak kadar küçükanormalliklerin tespit edilme-si için çekilen röntgen filmi-d i r. Adet bitimini takip edenhafta, memelerin hassasiyeti-nin en az oldu¤u zamand›r.Ayr›ca adet bitimini takipeden hafta, hormonel neden-lerle memelerin fliflli¤i en altdüzeydedir ve bu s›rada dahaiyi sonuçlar al›nmaktad›r. Busebeplerden dolay› herhangi

özel bir durum olmad›kça,mamografi çekiminin, adetinbitimini takip eden haftadayap›lmas› önerilmektedir.

Meme Kanseri Nas›l Te-davi Edilir?

Son y›llarda meme kanseritedavisinde oldukça önemligeliflmeler olmufltur. Birçoktedavi olanaklar› ortaya ç›k-m›flt›r. Bu olanaklar, hastal›¤›nsaptand›¤› safhaya göre de¤i-flir. Hastal›k ne kadar erkensafhada saptan›rsa tedavi ola-na¤› ve seçene¤i o kadar fazlaolur.

Günümüzde meme kanse-rinin tedavisinde, cerrahi giri-flimin birkaç farkl› uygulamas›vard›r. Bu uygulamalar temelolarak, memenin al›nmadankorunmas›na yönelik olanlarve memenin tümünün ç›kart›l-mas›na yönelik olanlar olarakiki ana gruba ayr›lmaktad›r.Bunlara ek olarak da, al›nanmemenin yerine, plastik cerra-hi teknikler ile yeniden memerekonstrüksiyonu ameliyatlar›vard›r.

Erkeklerde Meme Kanseri Görülü r mü? Kad›nlara k›yasla daha az

görülmekle birlikte, erkekler-de de meme kanseri görülebi-lir. Her 100 meme kanserindenbirisi erkeklerde görülür.1993–1997 y›llar› aras›nda, er-keklerde görülen meme kanse-ri oran› % 50 art›fl göstermifltir.Bu nedenle erkeklerin de bu

konuda duyarl› olmalar› ge-reklidir.

Dünyada Meme KanseriGörülme S›kl›¤› Nedir?

Meme kanseri birçok ülke-de, kad›nlar›n en korkulu sa¤-l›k sorunu olma özelli¤ini tafl›-m a k t a d › r. Günümüzde A B D ’de, sekiz kad›ndan birisi memekanserine yakalanmaktad›r. Buoran Avrupa ülkesinde on ka-d›nda birdir. 1998 y›l›nda Av-rupa’da 1 milyon kad›n, memekanserin nedeni ile tedavi gör-mektedir. 2000 y›l›nda dünya-da 1 milyon kad›na, yeni me-me kanseri tan›s› konacakt›r.Dünyada her 11 dakikada 1kad›n, meme kanseri nedeniile hayat›n› kaybediyor. Dün-yada her 3 dakikada 1 kad›na,yeni meme kanseri tan›s› ko-nuyor.

Meme Protezi Nedir?Meme ameliyat› olmufl ve

plastik rekonstrüksiyon yap›l-mam›fl kad›nlar, beden görüm-lerini korumak amac› ile pro-tez meme kullanmaktad›r. Bat›ülkelerinde bu konuda e¤itimliprotez hemflireleri, hastan›nölçülerini almakta ve uygunprotezin seçimine yard›mc› ol-maktad›r. Bu hizmet, e¤itim vedeneyim gerektirmektedir. Ül-kemizde bu protezlerin sat›fl›,s›radan sat›fl elemanlar›nca ya-p›lmakta ve ülke al›m gücününçok üzerinde ücret istenmekte-dir. Uygun bir organizasyonla,bu sorun çözülebilir ve ücretüçte bire düflürülebilir. Bu sa-yede hizmet, toplumun tümkesimlerine yay›labilir.

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

Görüyorum ki, bir an önce varmak istiyorsun oraya.

Gerginsin, k›p›r k›p›rs›n, soluk solu¤as›n,yay gibisin ey yolcu

coflkunlu¤un ne güzel, öfken ne güzel Sana selam, sana sayg› ey yolcu

Fakat düflündün mü yolunun uzunlu¤unu ?Neler var yolunun üstünde,

düflündün mü?Koflar-ad›m aflabilecek misin flu da¤›,

geçebilecek misin bu h›zla flu beli, t›rmanabilecek misin bu solukla flu s›rt› ?

Ovada dikenler yollara uçmufltur, kuru dereleri seller basm›flt›r, kar ya¤m›flt›r belki o tepelere?

Böyle, uçar gibi geçip gidebilecek misinoralardan, hemen varabilecek misin oraya ?

Belki s›rtlanlar üflüflmüfltür lefllere, kuzgunlar tutmufltur belki yollar›.

Belki silinmifltir ayak izleri yolcular›n.Bütün bunlar› düflündün mü ey yolcu?

Çünkü sen, ne ilk yolcususun bu yolun, ne de son.

Derim ki sana:Nehirler boyu git

Nerelerde ve niçin durgundur nehirler,

nerelerde ve niçin h›rç›nd›r nehirler,nerelerde ve niçin mendereslidir,

nerelerde ve niçin ça¤layanl› ve de

çavlanl›d›r nehirler,gözlerinle gör, duy kulaklar›nla

Gör ve duy ki, nas›l var›r nehirler denizlere

Derim ki sana :Denize varmakt›r amac› nehrin,

denize varmak, ey yolcu Büyükse da¤, aflam›yorsa üstünden nehir,

dolan›r çevresini da¤›n.Büyükse kaya, söküp atam›yorsa nehir,

birikip birikip taflar üstünden,dolan›r yan›n› yöresini.

Yokuflsa yolu, koflam›yorsa menderesler çizer nehir.

Uçurum ç›karsa önüne, kap›p b›rak›rkendini nehir, açar kanatlar›n›;

Var›r varaca¤› yere, oraya denize Derim ki sana :

Nehirler boyu git ve gör nehirlerin nas›l yol ald›klar›n› sen de bir nehirsin ey yolcu

Senin de varmak istedi¤in bir yer var

40

YOLCU

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

41

Gerçekten varmak istiyorsan oraya, nehirlere iyi bak

Engeller nas›l afl›l›r, ö¤ren nehirlerdenYar› yolda yok olup gitmek de¤ildir

amaç, nehirler gibi ak›p,

nehirler gibi ulaflmakt›r oraya Varmakt›r oraya, ey yolcu

Derim ki sana :iyi oku yolunu, avucunun içi gibi bil

Dizlerini, ci¤erlerini, yüre¤ini s›k› tut, iyi dengele

Ovada koflar gibi vurma kendini dik yokufllara

uçuruma atlar gibi bindirme kayalara "daha kofl, daha kofl" diye alk›fl tutanlara

kan›p da, kesilip kalma yar› yolda Dipdiri varmal›s›n oraya

H›z koflusu de¤il bu,ey yolcu, engelli kofludur bu

Engelleri afla afla, gücünü koruya koruyavarmal›s›n oraya

çünkü oraya varmakt›r amac›n, koflmak de¤il

Bofluna sevmedim nehirleri Akt›kça büyümesi bofluna de¤il

nehirlerin Akan büyür, ey yolcu

"eriflir menzil-i maksuduna aheste giden"demiyorum ben sana,

"tiz reftar olan›n payine damen dolafl›r "demiyorum.

Böyle demiyor çünkü nehirler. Duracaks›n, dolacaks›n, atlayacaks›n,

aflacaks›n, koflacaks›n ve varacaks›n oraya, diyor nehirler.

öyle diyorum ben deBeni dinle, beni anla ey yolcu

ad›m ad›m, kulaç kulaç ilerliyor nehir

yoklay›p, araflt›raraktart›p, dengeleyerek

ad›m ad›m, pençe pençeilerliyor nehir

birdenbire koçbafl›birdenbire ipek bir çarflaf

ve bal›klar, kurba¤alar, yosunlarköprüler ve yoksul de¤irmenleri bozk›r›n

birdenbire bir u¤ultubirdenbire bir k›yamet bindirip çekilerek

çekilip toparlanarak var›yor cüceleflip devleflerek var›yor

nehirlerce kahkalarla flark›lar söylemeliyim

nehirler gibi uzunnehirler gibi kollu nehirler gibi h›rç›n

ve yumuflak ve nehirler gibidur durak bilmeyen

flark›lar söylemeliyim gitmek nehirlerle yan yana

gitmek nehirler gibi zor nehirler gibi çetin nehirler gibi umutlu

gitmek nehirlerden de öteyeoraya

taaa oraya o büyük kurtulufla

yüre¤im yaral› kuflumtopla ve aç kanatlar›n›

42

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

1 May›s Pazartesi

Otobüsteyim, flehirleraras› heyecanl› biryolculuk, var›lacak yer belli Kad›köy…

Ve iflte dostlar›n aras›nda, güneflin sofras›n-day›m. Elimde k›z›l bayraklar, a¤z›mda bir kezbile flafl›rmadan, daha gür hayk›rmak için diyaf-ramdan ald›¤›m güçle att›¤›m sloganlar. Öylebir ahenk ki “ Bir tel kopar, ahenk ebediyen ke-silir.” diyenlere inat.

Günefl tepemizde, bahar› müjdeliyor kuflsesleri, a¤açlar yeflermifl may›s bahara tutunu-yor, bahar kavgaya…Ve ço¤al›yor ço¤alacak,flairin dedi¤i gibi “ Yeryüzü aflk›n yüzü olanadek” Ara sokaklara y›¤›lm›fl kolluk güçleri,alanlar, meydanlar, sokaklar, alabildi¤ine kufla-t›lm›fl iflçilerle, emekçilerle, ö¤rencilerle ve ifltekad›nlar… Bunu resmetmek istiyorum, hay›ryazmal›y›m ve yaz›yorum iflte tarihe, bizi yaz-mayanlara inat. Oysa as›l tarih yaz›c›lar› biziz

ötesi yok. Biz ordayd›k belgeseli, dünden bugü-ne, bugünden yar›na biz oradayd›k…

3 May›s ÇarflambaBaz› fliirler vard›r, her kitaba ait durur,

Baz› fliirler ise sadece bir kitaba…

4 May›s PerflembeBugün bir arkadafl arad›. ‘Ne yap›yorsun?’

diye sordu. ‘Okuyorum’ dedim. Ne okudu¤umusordu, kendimi dedim… fiafl›rd›. Neden flafl›rd›anlamad›m, her insan›n arada yapt›¤› bir fleydirbu. Bir müsveddeye çalakalem yazars›n, oku-du¤unda kendini bulursun. Bir yüzleflmedir bu-nun ad› asl›nda, bir kendini aray›fl, sonra birmüsvedde de kendini bulufl. Yani kendi yazd›-¤›n çalakalem yaz›da kendini okursun. ‹flin fel-sefesinde de¤ilim durum bundan ibaret.

.

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

43

6 May›s CumartesiKad›n›n kad›nl›ktan ç›kar›l-

d›¤›, metaya dönüfltürüldü¤üreklamlar. Kad›n›n sat›ld›¤›n›,fliddete maruz kald›¤›n›, na-mus cinayetlerine kurban edil-di¤ini haber yapan, kad›n›nma¤duriyeti üzerinden rant el-de eden, ne paralar k›ran, söz-de, yapay, samimiyetsiz ‘kad›-n›n sesi’ programlar›; mide bu-land›ran “ e¤lence programla-r›; para yar›flmalar›; duygu sö-mürücü diziler; sanal en flakla-ban olan›n›z› ünlü yap›yoruzprogramlar›... Baca¤›n, kolun,göbe¤in, bald›r›n, gözyafl›n›npirim yapt›rd›¤› her türlü ma-gazin safsatalar›, g›na getirdi.Güneydo¤u’da yaflanan olay-lar›n s›cakl›¤› can yakarken,düflünceye inanmayan, inancagüvenmeyen, sevday› bilme-yen, titrek, korkak ellerin em-riyle üç fidan›n dara¤ac›nagönderilifli tarihe kaz›nm›flken,yani onca ac›ya, onca canara¤men bu cümbüflün devametmesi etimi ac›t›yor. Zamanutand›, gün utand›, baz›lar›n›nyüzü bile k›zarmad›. Kuman-day› kapan elimin en ifllek par-ma¤› biran bile tereddüt etme-di “off” tufluna basmaya…Yabenden geriye kalan milyon-lar!!!

‹nsan yaflam›n›n de¤eriniböylesine yitirmesi üzüntü

veriyor. Ama ne bekleme-liydim, kendi halk›na böyleduyars›z bir hayat› dayatanlar-dan… Zulmün her türlüsünühalk›n yi¤it evlatlar›n›n beden-lerinde hunharca uygulayan

cellatlardan. Bütün bu zorba-l›klar, zulümler, ölümler, ada-l e t s i z l i k l e r, iflkenceler birazRoma, biraz Bizans, Haçl› se-ferleri, Hitler Almanya’s›, Vi-etnam, Irak daha neler neler,tarih topyekün akl›mda…

Ne bir flairim, ne bir romanyazar›, sadece düflünen, sorgu-layan, anlamland›ran bir kad›-n›m ve bunun yolu fliirse, fla-irim; öyküyse, öykü yazar›; ro-mansa, ben bir roman yazar›-y›m. Bir yan› naçar kalsa da,bir yan› her rengi gören veyans›tan, yeflerten bir var etmebiçimiyim. Ad›n› siz koyun,fliir, eninde sonunda bir düflün-me biçimidir bin yolu olan,ama ak›l d›fl› olmayan; öykü,senden benden uzak olmayan,bir ortaya koyufl biçimi düflün-ceyi; roman, hayal unsurlar›ile dolu san›lsa da senin haya-t›na denk düflmez, ama onun-kine denk düfler.

12 May›s CumaBugün olabildi¤ine afl›-

¤›m… Sanki kanatlar›m var.Bir sivrisinek kadar hafifim veuçmak arzusunday›m. A m ahüzünlü bir gazete küpürüyleüstüme üstüme vurulmas›ndankorkuyorum. Oysa paylaflmakistedi¤im dizeler var meselaNaz›m’dan:

‘…Sen elmay› seviyorsundiye. Elman›n da seni sevmesiflart m›?...’

Sonra Cemal Süreyya‘…fiimdi sen kalk›p gidiyor-sun. Git.

Gözlerin durur mu onlarda

gidiyorlar. GitsinlerOysa ben senin gözlerinsiz

edemem bilirsin…’Ya Edip Cansever‘…Ahmet abi, güzelim bir

mendil kanarDifl de¤il, t›rnak de¤il, bir

mendil niye kanarMendilimde kan sesleri…

‘fiiirleri fazlas›yla m› im-

geyle bo¤uyoruz? Olsun aflk›nyolu bir, fliirin yolu bin…

15 May›s PazartesiDuvarlar yüksek ama gök-

yüzü duvarlardan daha yük-sektir. Bugün, ben, 17’leri çoközlüyorum. Yüre¤im yang›nyeri, ondan olsa gerek yan flü-tümü 3. oktavda çalma ›srar›n-day›m.

18 May›s PerflembeHer 18 May›s, bir demet

karanfilin topra¤›ndan sökülü-flü oluyor içimde.

Ser verip s›r vermeyenlerina¤›t›n› er geç bir gün yazacak-t›m. fiüphe yoktu bunda. San›-r›m daha çok, pek çok a¤›tlaryazmak zorunda kalaca¤›m.Hani o giden nice flairin dedi¤igibi “As›l olan, mücadeleninve kayb›n fliiri olsa gerek…”Tek bir fliirin bile önemi vardostlar.

20 May›s CumartesiBugünlerde çok unutka-

n›m. Geçen gün bir dostla gün-

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

44

ler öncesinden kararlaflt›rd›¤›-m›z bir program› tamamenunuturken, bitirmem gerekenbir yaz›y› ve bugün bulunmamgereken bir toplant›y› da unut-tum. Art›k parma¤›ma ba¤lad›-¤›m iplerde, avuç içime yazd›-¤›m notlarda fayda etmez oldu.En iyisi teknolojiden yararlan-mak deyip, cep telefonuma ha-t›rlatma yazmak ama onu daunuttum. Oysa unutmak kor-kunç bir düflmand›r fikrimce…Hani, ça¤›m›n insan›n›n en bü-yük sorunudur ya unutmak…An›msamamak unutufllar›n ilkbelirtileri midir? Beyin jim-nasti¤i yaparken bunun sonupek tabi ki duyars›zl›¤a da dö-nüflebilir fikriyle ürperiyorum.Bir toplumun kurtuluflunu;an›msamakta, böylece olufla-cak tarih bilincinde görüyo-rum. San›r›m bu unutmak edi-mine karfl› ciddi e¤ilmek vekarfl› ç›kmak gerekiyor. Bu in-sani durumun giderilmesi içindurmadan an›msatmak gereki-yor. Kitapla, dergiyle, gazetey-le, türkülerle ve var olan bütünaraçlar›nla. Ama beni fluan il-gilendiren toplumsal sars›nt›-lar› getiren olaylar›n, mücade-le tarihlerinin, devrime adan-m›fl ömürlerin unutulmamas›-d›r. Yoksa unutma olgusuna bi-reyci bir yaklafl›mla, bir sevgi-linin vefas›zl›¤›n› unutmakdüzleminden bakmam ya daönceli¤e bunu almam. Bununedeni de toplumsal duyarl›l›-

¤› ve belle¤i yoklama iste¤idir.As›l sa¤lanmas› gereken bu-dur. Devam›nda bireysel hattabireyci an›msamalarda kendi-li¤inden yaflanacakt›r. Bu nok-tada da bir edebiyatç›n›n so-rumlulu¤u da büyüktür. Çünküyaz›lan eserin kal›c›l›¤›, unut-mamay› sa¤lad›¤› sürecedir.Resim içinde, sinema içinde,tiyatro içinde durum ayn›d›r.Sanat›n her dal› toplumsal dö-nüflümleri, y›k›mlar›, zulümle-ri unutturmamalar› oran›ndabiraz da kal›c›lard›r. Zaten yüzy›llard›r egemenler bu yüzdentürkülerden, tiyatro oyunlar›n-dan, kitaplardan korkmad›larm›? Kitaplar› yakt›lar, tiyatrooyunlar›na yasaklar koydular,türkülerimizi söyletmez oldu-lar. “Unutmak, ihanettir!” bu-nu bilen kan iflçileri, yaflam›nkumafl›ndan kaç tak›m ölümç›kar, hesaplay›p, büyük cena-ze törenlerine haz›rlanmad›larm›? Ama hesaba katmad›klar›bir fley vard›, oda unutturma-yaca¤›z yemini edenlerdi.Çünkü unutmak, toplumsal vekültürel bir y›k›md›r ve biz neunuttuk ne de ba¤›fllad›k…

24 May›s ÇarflambaHeykel; öyle de yapsan

olur, böyle de yapsan… Tafl-tan, mermerden oyars›n, çivi-den demirden dökersin, çanak-çömlekten bükersin, hepsiolur… Tepe noktaya bir yere

koyarsan süs olur, f›rlat›p atar-san çöp olur.

27 May›s CumartesiHenüz erken belki, ama bir

öz yaflam öyküsü yazmak ar-zusunday›m. Neden bilmem,belki de bir kad›n olarak, ken-dimi tan›mlamak ve kendi de-neyimlerime ve emellerimeyabanc› ya da düflman oldu¤u-mu düflündü¤üm bir dünyayakendimi sunman›n bir yoluolabilir bu.

Jone Marcus birçok anlam-da baflar›l› olan bir kad›ndansöz eder ve der ki: onlar›n ka-musal dünya ile ataerkil tarihikendi adlar›n› ve yap›tlar›n›silmesi korkusu ve bilinci için-de an›lar›n› yazmaya kararverdiler. Ad› ne olursa olsunbir kendini ortaya koyufl biçi-mi olmal›…

29 May›s PazartesiGün solarken göstermifl as›l

inceli¤i

Benimki fili dansa kald›rankelebek inceli¤i…

30 May›s Sal›Kuflun kanat b›rakma döne-

minde yaz›lm›fl bir yaz› be-nimki. Çünkü baz›lar› dedi kibir kufl kanat ç›rpar; ama va-kitsiz. Tekrar kanat ç›rpaca¤›mzamanlarda buluflmak üzere…

45

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

Kad›nlardan...Tarih sayfalar›ndan...

“....Abart›lm›fl duygulanma yerine disiplin; boyun e¤me ve kifliliksizlik yerine özgürlük ve ba-

¤›ms›zl›¤a de¤er verme; sevdi¤i erke¤in görüntüsüne girmek ve onu yans›tmak için saf çabalar

yerine kendi bireyini kan›tlama; ikiyüzlü temizlik maskesi yerine yeryüzü sevinçlerindeki hak-

lar›n› isteme; sonunda, aflk hikayelerini yaflam içinde s›n›rl› bir yere koyma; yeni kad›n›n u¤rafl-

lar› bunlard›r. Önümüzde duran, erke¤in gölgesi durumundaki difli de¤il, kendinde bir kiflilik

olan yeni kad›nd›r...”

A.KOLLANTA‹

“... Kad›n eme¤i konusunda gerici unsurlar›n, gerici görüfllere sahip olmalar› flafl›lacak bir du-rum de¤ildir. Ancak son derece flafl›rt›c› olan, sosyalist cephede de kad›n eme¤ine karfl› ç›k-

mak gibi yan›lt›c› bir görüfle rastlanmas›d›r.... Sosyalistler flunu bilmeliler ki, mevcut ekonomik

geliflmede kad›n›n çal›flmas› bir zorunluluktur....Sosyalistlerin herfleyden önce bilmeleri gere-ken flu ki, sosyal kölelik ve özgürlük ekonomik ba¤›ml›l›¤a veya ba¤›ms›zl›¤a ba¤l›d›r...”

Clara ZETK‹N

“....Eflitlik hakk› elde etme yönünden kad›nlar›n ferahlamas›, politik özgürlük için yap›lan

bir savaflla, bir doktora ya da di¤er bilimsel dereceler sa¤lama ya da eflit ifl için eflit ücret

elde etme yoluyla kendili¤inden sa¤land›. Oysa gerçekten özgür olabilmek için kad›n, bu-

günkü biçimiyle zaman afl›m›na u¤ram›fl ve engelleyici ailenin yükledi¤i a¤›l›¤›n zincirle-

rinden kurtulmak zorundad›r. Kad›n için ailesel sorunun çözümü ekonomik ba¤›ms›zl›¤›n

tam olarak elde edilmesi ve siyasal eflitli¤in kazan›lmas›ndan daha az önemli de¤ildir...”

A. KOLLANTA‹

“.... Köle olmak kadar despot olmak da kötüdür;

kad›nlar›n bask› alt›nda

tutulmas› kad›nlar› oldu¤u kadar erkekleri de alçalt›r...”

Juliet MITCHELL

Tarih sayfalar›ndan...Kad›nlardan...

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

Yaflamlar vard›rKab›na s›¤mayanTeklefltikçe yaln›zlaflanPaylaflt›kça ço¤alan yaflamlar

‹flte o yaflamlar›n birinde ç›karkarfl›m›za Mitka Gribçeva. Bir yer-lerden tan›yoruzdur biz onu. Kimizaman en yak›n›m›zdaki zannede-riz, sar›l›veririz hiç düflünmeden.Sonra Ognyana oluverir ve bafllaryaralar›m›z› sarmaya.

Bulgar yazar Mitka Gribçe-va’n›n iz b›rakan eseri “Seni HalkAd›na Ölüme Mahkûm Ediyo-rum!” insanl›k ad›na savaflta ölen-lerin an›s›na yaz›ld›. II.Emperyalistpaylafl›m savafl›n›n devam etti¤i y›l-larda Bulgar halk›n›n hakl› direnifli-ni konu alan eser, besleme olmay›kabul etmeyerek evden kaçan vekendi destan›n› kendisi yazan par-tizan bir kad›n›n hikâyesiyle bulufl-turuyor bizi. Hitler faflizminin s›n›rtan›maz sald›rganl›¤›, dünyan›n heryerinde oldu¤u gibi Bulgar toprak-lar›nda da halk›n örgütlü gücüyle

karfl›lafl›rken, iflçilerin s›n›f bilinciy-le bir araya gelerek oluflturduklar›örgüte Mitka Gribçeva da kat›ld›.

Mitka, kendi ayaklar› üzerindedurmay› tercih etti¤i andan itiba-ren en a¤›r ifllerde çal›flmaya dahaon bir yafl›ndayken bir kiremit ifl-çisi olarak bafllad›. Kad›n ve çocukeme¤inin düflük ücretlerle sat›nal›nd›¤› iflyerlerinde daha o y›llardabaz› haks›zl›klar›n fark›na varm›fl;fakat bunlara karfl› ne yapaca¤›n›bilmeden devam ediyordu yaflam›-na. Bütün zorluklara karfl› yaflam-lar›n› sürdürmek zorunda olan ifl-çi k›zlar›n tek mutluluklar›n› bak›nhangi cümlelerle anlat›yor MitkaGr›bçeva:

“Bir avuç kavrulmufl çekirdek,tatl› bir gevfleklikle göz açt›ran s›-cak bir bahar günefli ve yar›n gün-lerden pazar, çal›fl›lmayacak dü-flüncesi, bir iflçi k›z›n kendisinimutlu hissetmesi için yetmez mihiç?”

Bu pazar gezintilerinin ‹flçiGençler Birli¤iyle (RMS) tan›flt›k-

tan sonra farkl›laflaca¤›n› nerdenbilebilirdi. Art›k o da, iflçilerin veköylülerin örgütlü mücadelesinekat›lm›fl ve baflar›l› bir örgütçü ol-mufltu.

O zamanlarda mücadeleye ka-t›lmayan kad›nlar›n yaflamlar›n› da-ha iyi tahlil edebiliyordu:

“fiimdi belki de sadece çocuk-lar›m›, çamafl›r›, tavuklar› düflü-nürdüm. Bunlar› akl›mdan geçir-mek bile ürpertti beni. K›z arka-dafllar›m›n ço¤unun kaderi ger-çekten ac›kl›yd› ve iflte bu kaderide¤ifltirmek için de binlerce kiflisavafl›p güç olan yollar› tutmufllar-d›.”

Mitka’n›n annesi de ‘kaderi kö-tü olanlar’dand›.

“Önce babas›n›n, sonra kocas›-n›n, sonra da çocuklar›n›n kölesiolmufltu anam ve en basit, en ufakinsanl›k mutlulu¤u göremedengözleri aç›k gitmiflti.” diyen Mitka,ne babam›n k›z›y›m ne kocam›nkar›s› ne de çocuklar›m›n annesi-yim diyerek yola ç›kanlar› selaml›-

46

Mücadele içindeözgürleflen bir kad›n

BÜLTEN‹Demokratik Kad›n Hareketi

47

yordu bu sözleriyle. Girdi¤i bütün ifllerde ayn› ba-

flar›yla partisi ad›na faaliyet yürü-ten Mitka Gr›bçeva ve tan›flt›¤›partili arkadafl› Dim›t›r hayatlar›n›birlefltirme karar› al›yorlar. Dim›-t›r’›n yakalan›p kampa gönderil-mesinin ard›ndan o da illegal ya-flam›n kap›lar›n› aral›yor. Art›kyeni ad› Ognyana’d›r ve savaflç›grubundad›r.

“Hain!Ben bundan daha korkunç,

daha kötü bir söz bilmiyorum.Birtak›m insanlarla birlikte ça-

l›flacaks›n, birlikte gülüp e¤lene-ceksin, gözlerinin içine bakacak-s›n, ellerini s›kacaks›n, sonra yal-n›z bafl›na kal›p karanl›klar gölge-ni gizleyince, gizlice düflman›n ya-n›na koflacaks›n…”

Ama tüm hainlerin sonu halkad›na ölüme mahkûm edilmekti.Savaflç› grubu bu nedenle birçokhalk düflman›n› cezaland›rd›. Mü-cadelesini bir partizan olarak sür-dürece¤ini ö¤rendi¤i günün mut-lulu¤unu bugün bile an›msad›¤›n›söyleyen Ognyana, mücadelesiniyeni bir döneme evrildi¤i günler-de bu dönemi flu cümlelerle anla-t›yor:

“Partizan yollar›! Asfalt döflelide¤il bu yollar; tehlikeli viraj ifla-retleri, kaç kilometre yol geçti¤i-ni ve daha ne kadar kald›¤›n› gös-teren iflaretler de yok bu yollar-da. Bir yerden di¤er yere kadaryürüdü¤ün yol saatle bile ölçül-müyor.”

Evet, do¤ruydu gerçekten. Buyollar tehlikeli, bu yollar bilinmezç›kmazlarla doluydu belki; amabirey olma savafl›m› içinde olanbir partizan kad›n için bu yollar

ayn› zamanda birer kurtulufl tafl-lar›yd›.

‘Yatak’lardan söz ediyorduOgnyana. Dost ellerin yard›m›n-dan söz ediyordu. Bu dost ellerillegal yaflam›nda onunla evini, ek-me¤ini ve daha da önemlisi yüre-¤ini paylaflm›flt›. Ve bütün yoldafl-lar› onun için ayr› bir öneme sa-hipti. Baz› buluflmalar›n, son ku-caklaflmalarla, son el s›k›flmalarla,son defa göz göze gelmelerlesonland›¤›n›n ac›s›n› anlat›yorducümleleriyle.

Mücadele içinde erkekleflerektutunabilmek… Birey olma mü-cadelesinin s›n›f mücadelesiyleparalel yürütülmedi¤i zamanlardakarfl›laflt›¤›m›z en büyük sorunlar-dan biri. ‹flte o sorunu bire bir ya-flayan Mitka, bizlerle paylafl›yorbu gerçe¤i, kendine has cümlele-riyle.

“K›l›k k›yafete, süslenmeyeönem verenlerden de¤ildim, köy-den öyle gelmifltim. Sonra parti-

nin de etkisi alt›nda kal›nca bu tu-tumum daha da güçlenmiflti. Ge-çirdi¤im güç hayat›n, f›rt›nal›, bo-ral› hayat›n d›fl görünüflüme de,yürüyüflüme de etkisi oldu.Ad›mlar›m kad›na yarafl›r ad›mlarde¤ildi, daha sert daha erkekçey-di…”

“Zaferden sonra” diyorduOgnyana, çok s›k kullan›yordu bukelimeleri. Çünkü düflmanla niceburun buruna gelmelerin ard›n-dan kurtulmay› baflarm›fl ve buyolda zaferi görebilen nadir in-sanlardan biri olmufltu. Ama ken-disinin de belirtti¤i gibi bu son,onun için yeni bir bafllang›ç ol-mufltu. Art›k devrim sonras› gö-revleri için kollar›n› s›vam›flt›.

Kad›n›n geri plana itildi¤i, mü-cadeleden soyutlanmaya çal›fl›ld›-¤›, geleneksel roller etraf›na hap-sedildi¤i günümüzde ille de müca-dele diyenlerin mutlaka okumas›gereken bir kitap. u

Hayatın bütün kahreden fotoğraf karelerine göz yaşı dökmek... Çocuk kahkahalarının çığlıklara teslim edildiği bir savaş günlüğüne

bakıp, gecelerce uykusuz kalmakbir çiçeğin güne bakışını unutup,

ağlamaktan gözleri şişmiş, ışıksız sokaklarda,

hiç bitmeyen bir kadehin içinde kendini yitirmek …bir fahişenin boyalı yüzü ardına gizlenmiş hüznünü

kahkahalarında bulmak…yağ ve kirden yüzü seçilmez olan çocukların

boyalı elleriyle bir ekmeğin mutluluğunu taşıdığı,gece kondu evlerinin titreyen ışığını utanarak seyretmek…

tek gecelik sevişmelerin gölgesinde ömürlük sevdaların düşünükurmak...

karanlık hücrelerde bir sigara dumanın ısısına,sevgiliye sarılır gibi sarılmak…

ağız dolusu gülmeleri unutmuş öykülerin,yarım kalmış şiirlerin

yalnızca acı veren mısralarında, yaşamı solumak... bedenleri bombalara teslim olmuş,

her şeyini sesini yitirmiş ağıtlara gömen analarınkurumuş memelerine saldırmak açlığı unutmak istercesine…

ve tüm özlemlerini cam bir şişe içinde

okyanusun orta yerinde bırakmak...yaşam denilen şey bir ömürlük acı ve ayrılıklar toplamı gibi…

ve bir umutsa beni hala ayakta tutan bu senin düşün olmalı...