53
YTÜ yurtdışına açılıyor * YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: Globalleşen dünyada Türk Yükseköğretiminin hedefleri YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ YAŞAM KÜLTÜRÜ DERGİSİ YIL:01 SAYI:2 / NİSAN 2009

YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

  • Upload
    others

  • View
    3

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

YTÜ yurtdışına açılıyor

* YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE

RÖPORTAJ:Globalleşen dünyada

Türk Yükseköğretiminin hedefleri

YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ YAŞAM KÜLTÜRÜ DERGİSİ YIL:01 SAYI:2 / NİSAN 2009

Page 2: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır
Page 3: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

rektör’denPROF. DR. İSMAİL YÜKSEK[ [

Güç ve ilham kaynağımız üniversitemizin dışarıya açılan köprüsü olan Yıldızlar Yaşam Kültürü Dergisi’nin ikinci sayısını sizlerle paylaşmaktan büyük mutluluk duyuyorum. İlk sayımıza gösterilen ilgi, dergimizin üni-versitemizin en etkin tanıtım araçları arasındaki yerini alacağı konusun-da bizleri umutlandırmıştır.

Dünyada baş döndürücü ekonomik, sosyal ve yapısal değişimler ve ge-lişimler yaşanmaktadır. Ülkemizde de yapısal değişiklikler gerçekleşiyor ve çağdaşlaşmaya uyum açısından bilgi toplumu olma yolunda ilerliyo-ruz. Değişimlerin ve gelişimlerin sağlıklı olabilmesi için, üniversitelerin de bu değişime ayak uydurması ve öncü rol oynaması gerekmektedir. Değişim ve gelişimi planlamada üniversiteler sorumluluk almalı ve de-ğişimi yönetecek liderler yetiştirmelidir.

Üniversitemizdeki eğitim-öğretimi ve AR-GE çalışmalarını bu bakış açı-sıyla ele aldığımızda, mevcut uygulamalarımızı ve gelecekle ilgili politi-kalarımızı değiştirme ve geliştirme zorunluluğu karşımıza çıkmaktadır. Göreve geldiğimiz günden bugüne, değişim ve gelişimin altyapısını oluşturmaya çalışmaktayız. Üniversitemizin mevcut kaynaklarını iyi yö-neterek, öğrencilerimizin ve üniversitemizin geleceğini garanti altına al-mak için, var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Bu bağlamda, uzun zamandır sabırla ve dikkatle üzerinde çalıştığımız projelerimiz hayata geçmek üzeredir.

Üniversitemizin DPT’den 4. en büyük bütçeyi alması, Teknopark altyapı çalışmalarına başlanması, Otağ-ı Hümayun’un restorasyonunun İstan-bul 2010 Avrupa Kültür Başkenti bütçesinden yapılacak olması, Yıldızlar Yaşam Kültürü Dergisi’nin yayın hayatına başlaması, e-yıldız projemiz, bilgi işlem sistemini yapılandırma projemiz, üniversitemizin yeni web sayfası, uluslararası üniversitelerle işbirliklerinin başlatılması gibi, pek çok umut verici gelişmeler yaşanmaktadır.

Üniversitemizde, çok yakın zamanda meyvelerini toplayacağımız uy-gulamalar başlatılacaktır. Ekin zamanı bitmek, hasat zamanı başlamak üzeredir.

Sevgi ve Saygılarımla...

Merhaba,

Page 4: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

Yıldızlar 3NİSAN / 09

NİSAN 2009

1240

içindekilerNisan 2009 Yıl 1 Sayı [email protected]

Yıldız Teknik Üniversitesi Adına İmtiyaz SahibiRektör Prof. Dr. İsmail Yüksek

Genel Yayın KoordinatörüProf. Dr. Tamer Yılmaz

Yayın Yönetmeni Halkla İlişkiler KoordinatörüYrd. Doç. Dr. Hayri Baraçlı

Sorumlu Yazı İşleri MüdürüÖğr. Gör. Hakan Karataş

YAPIM / YAYIN YÖNETİMİ

EditörÖzlem Şahin Ekinci

Yazı İşleriNazan NalbantoğluSare Kuş

Görsel YönetmenSema Türk

FotoğrafMine Atacan

Reklam Melike Emek [email protected]ğçe Uzun

Ajansfa İletişim Bilgileri:Gülbahar Mh. Esentepe Cd.No.6/6 (Bozkır İşhanı)Mecidiyeköy/İSTANBULTel: 0 212 272 61 06Faks: 0 212 272 61 [email protected]

Baskı:C&B Basımevi2. Mat. Sit. No:ZA16Topkapı/İSTANBULTel: 0 212 612 65 22

Ücretsiz dağıtılır. Para ile satılmaz.Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarına aittir. Reklamların sorumluluğu ise reklam verene aittir. Dergide yayınlanan yazı ve resimler kaynak göste-rilmek suretiyle iktibas edilebilir.

90

22

18

10

yildizlar

40 ARAŞTIRMA TEZİ Davut Paşa Sarayı’nda Hünkâr Kasrı (Otağ-ı Hümayun)

46 RÖPORTAJ DEKAN PROF. DR. ULVİ AVCIATA: Sanayicimiz sorunlarını çekinmeden bizlere getirebiliyor

50 RÖPORTAJ PROF. DR. ÖMER AYDIN: Uluslararası düzeyde eğitim veriyoruz

54 ETKİNLİK Üreten dünyanın çarkları Yıldız’da döndü

58 PROJE Avrupa Komisyonu 6. Çerçeve Programı kapsamında bir proje: PROMISE

62 PROJE JURISTRAS projesi

64 ETKİNLİK Savunma Sanayi Günleri ’09

66 ETKİNLİK Kalite ve Verimlilik Kulübü Lojistik Eğitim Kampı ‘08

68 YARIŞMA “Yıldızlı Projeler” yarışmasının finalistleri belli oldu

72 YARIŞMA YTÜ öğrencileri Ekolojik Ev proje yarışmasında birinci oldular

76 PROJE PERMIT projesi

80 ETKİNLİK 5. RLC seminer günleri

82 ETKİNLİK Gemi inşamızın dünü bugünü konulu konferans düzenlendi

84 ÖĞRENCİ KÜRSÜSÜ Dostluk üzerine... “İyi ki Varsın”

86 ÖĞRENCİ KÜRSÜSÜ Krizden nasıl etkilendik?

88 ÖĞRENCİ KÜRSÜSÜ Sağlık işletmelerinde yönetim

90 RÖPORTAJ ANJELİKA AKBAR: “Son albümünüzü dinlerken ruhum yıkanıyor” diyen çok insanla karşılaştım

94-95SANAT GÜNDEMİ - KİTAP

96 DVD Kill Bill Volume I- Volume II

1 REKTÖR’DEN Prof. Dr. İsmail Yüksek

4SPOT

11 EDİTÖR’DEN Öğr. Gör. Hakan Karataş

12 RÖPORTAJ YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN: Globalleşen dünyada Türk Yükseköğretiminin hedefleri

18 GÜNCEL YTÜ yurtdışına açılıyor

22 EĞİTİM Japonya’da lisansüstü eğitim

26 AR-GE Araştırma alt yapımızı güçlendirme çalışmalarına başladık

28 ETKİNLİK İstiklâl Marşı’nın kabulünün 88. yıldönümünde anma toplantısı yapıldı

34 AR-GE “ABB Motor Kontrol Laboratuarı” YTÜ öğrencilerinin hizmetine sunuldu

36 RÖPORTAJ DOÇ. DR. MEHMET EMİN BİRPINAR: Çevreyi korumak bir yaşam felsefesi olmalıdır

Page 5: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

4 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 5NİSAN / 09

SPOTH A B E R L E R E T K İ N L İ K L E R O L A Y L A R

Oyuncu” da, “Uzak İhtimal” filmindeki rolüyle Nadir Sarıbacak oldu. Oyuncular, Kültür ve Turizm Bakan-lığı tarafından verilen, 10.000 TL’lik para ödülünün de sahibi oldu. Festival’de Ulusal Yarışma’da bu yıl ilk kez verilmeye başlanan “En İyi Senaryo Ödülü”ne “Uzak İhtimal” filmiyle Tarık Tufan, Görkem Yeltan ve Bektaş Topaloğlu layık görüldü. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin Ulusal Yarışma’daki bir diğer yeni ödülü “En İyi Görüntü Yönetmeni” ise “Süt” filmiyle Özgür Eken’e verildi. “En İyi Müzik Ödülü”nü “Ali’nin Sekiz Günü” filmiyle kazanan Nail Yurtsever aldı. Pelin Esmer’in “11’e 10 Kala” adlı filmi Ulusal Yarışma’nın “Jüri Özel Ödülü”ne layık görüldü. Uluslararası Film Eleştirmenleri Birliği FIPRESCI Ödülleri ise; Uluslararası Yarışma’da Semih Kaplanoğlu’nun yönettiği “Süt” adlı filme, Ulusal Yarışma’da Reha Erdem’in “Hayat Var” adlı filmine verildi.

“Sinemada İnsan Hakları” yarışmasındaki Avrupa Konseyi Sinema Ödülü FACE’i ise Şilili yönetmen Marco Bechis’in “Kırmızı Adamların Toprağı / Birdwatchers” adlı filmi kazandı. İKSV’nin medya sponsorlarından Radikal Gazetesi tarafından verilen “Halk Ödülü”, hem uluslararası hem de ulusal yarışmada izleyicilerin oyla-rıyla saptanan filmlere verildi. Halk Ödülü’nü Ulusla-rarası Yarışma’da Semih Kaplanoğlu’nun “Süt”; Ulusal Yarışma’da Aydın Bulut’un “Başka Semtin Çocukları” adlı filmleri kazandı. II

28. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin Altın Lale ödülleri Akbank sponsorlu-ğunda, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’ndaki Kapanış Galası ve Ödül Töreni’nde sahiple-rini buldu. Sunuculuğunu Meltem Cumbul’un üstlen-diği Festival Kapanış Galası boyunca Levent Yüksel üç şarkısıyla izleyicilere sahnede renkli bir program sundu.

“Altın Lale Yılın En İyi Türk Filmi” ödülüne Aslı Özge’nin “Köprüdekiler” adlı filmi layık görülürken, “Altın Lale Yılın En İyi Türk Yönetmeni” ödülünü ise “Uzak İhtimal” filmindeki yönetmenliğiyle Mahmut Fazıl Coşkun aldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından, “Yılın En İyi Türk Filmi” ve “Yılın En İyi Türk Yönetmeni”ne 50.000 TL para ödülü verilecek.

“28. Uluslararası İstanbul Film Festivali”nin Kapanış Galası’nda, çağdaş Polonya sinemasının en önemli yönetmenlerinden, Jerzy Skolimowski’ye festival’in “Yaşam boyu Başarı Ödülü” takdim edildi. “Altın Lale Uluslararası Yarışma Ödülü”, Şilili yönetmen Pablo Larrain’in “Tony Manero” adlı filmine verildi.

“En İyi Kadın Oyuncu” ödülü “Pandora’nın Kutusu” filmindeki rolü ile Derya Alabora’nın oldu. “En İyi Erkek

“28. İstanbul Film Festivali” ödülleri sahiplerini buldu

Page 6: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

6 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 7NİSAN / 09

SPOTH A B E R L E R E T K İ N L İ K L E R O L A Y L A R

Türkiye’de ilk kez Acıbadem Sigorta, yelken sporcularına seyir sırasında yaşayabilecekleri bir anlık dal-gınlık, öngörülemeyen aksilikler ve kötü hava şartlarının denizde meydana getirebileceği tehlikelere karşı güvence sağlıyor.

Özellikle hobi olarak veya yarış amacıyla yelken sporu yapan sağlıklı yelkenciler, Acıbadem Pruva’ya sahip olabili-yorlar. Bu poliçede yüksek teminatlar, her seviyede sporcu-nun kolaylıkla alabileceği rakamlarla satışa sunuluyor.

Acıbadem Sigorta Genel Müdürü Dr. Ömer Karahan, insan hayatı ve sağlığı ile ilgili her türlü riski sigortalayarak kayak, motosiklet, dalış, parapant gibi sporların yanı sıra daha birçok sporun teminat altına alınacağını, Acıba-dem Pruva’yı da yelken tutkunlarına sunmaktan gurur duyduklarını belirtti. Kendisi de yelkenci olan Karahan, yenilikçi ve öncü bir sigorta şirketi olmaları nedeniyle, tehlikeli sporlarla uğraşan sporseverlerin her zaman destekçisi olacaklarını söyledi. Bunun bir göstergesi olarak da dünyada az sayıda yelkencinin dönmeyi başarabildiği Amerika Kıtası’nın güney ucu olan Horn Burnu’nu geçecek olan “Uzaklar II Teknesi - Osman Atasoy’un* seyahatine Acıbadem Sigorta olarak sponsor olduklarını ve bu konuda destek vermeye devam edeceklerini belirtti.

Horn Burnu, “Yedi Denizlerin Everest’i” ya da “Dünyanın ucu” olarak da bilinen yıl boyu bölgede hüküm süren fırtı-nalara, soğuğa, buz dağlarına rağmen denizcileri kendine çeken tılsımlı bir yerdir. Osman Atasoy’un 11 Ekim 2008 tarihinde başlayan ve tamamı 19,500 deniz mili sürecek seyahatinin rotası; Türkiye, Cebelitarık, Kanarya Adaları, Brezilya, Arjantin, Horn Burnu, Şili, Peru, Panama Kanalı, Bermuda, Cebelitarık, Türkiye olacak. Atasoy şu anda At-lantik Okyanus’unda, Las Palmas adası civarında. II

Yelken sporu tutkunları da artık güvence altında!

Yapı Kredi Vedat Nedim Tör Müzesi’nin yeni sergisi saatler konusuna odaklanıyor. Müzedeki etnografya ve teknoloji sergi dizilerinin bir devamı olarak tasarlanan “Zamanın Görünen Yüzü: Saatler” sergisi, 13 Mart – 28 Haziran 2009 tarihleri arasında ziyaret edile-bilecek.

Türkiye’nin önemli müze ve özel koleksiyonlarındaki eserlerden derlenerek hazırlanan sergi; insanoğlunun günü, saat dilimlerine ayıran matematiksel sistemi ve bunu hesaplayan “obje”yi bulmasından 1950’li yıllara kadar geçen tarihi süreci anlatıyor. Bu tarihi süreç içinde saatler; işlevsellikleri, mekanik kurguları, dönemlerinin tarihi atmosferi göz önünde bulundurularak ve haklarında ayrıntılı bilgiler verilerek sergileniyor. Güneş saati, kum saati, silindirik saatler, kule saatleri, gemici saatleri, camii ve meydan saatleri ele alınan eserlerden bazıları.

Sergide, Mustafa Şemi, Mehmet Şükrü, Ahmet Eflaki Dede, Derviş Yahya ve Şeyh Dede gibi eski Türk saat ustalarının yaptığı ve çok azı günümüze ulaşabilmiş saatler yitip giden ustalarıyla anılıyor. Bu nadide saatler, Dolmabah-çe Sarayı saat uzmanı Şule Gürbüz ile saat ustası Recep Gürgen’in değerlendirmeleriyle sergileniyor. II

“Zamanın Görünen Yüzü: Saatler” sergisi devam ediyor

Page 7: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

8 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 9NİSAN / 09

SPOTH A B E R L E R E T K İ N L İ K L E R O L A Y L A R

Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Plastik Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Karacalar, hastalıklar için uygulanan koruyucu hekimliğin estetik cerrahide de uygulanmasıyla yaşlanmanın gecik-tirilebileceğini belirterek “kırışıklık, sarkma oluşmadan önlem alınırsa, estetik daha başarılı olur” diyor.

Estetik cerrahi kadınların güzelleşmeleri ve yaşlılık belirti-lerini ortadan kaldırmaları için önemli bir kurtarıcı. Ancak yaşlılık çizgileri ve kırışıklıklar yerleşince bunları düzeltmek daha da zorlaşabiliyor. Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Plastik Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Karacalar, estetik cerrahide de tıptaki koruyucu tıp ilkesinin geçerli olmasının başarıyı artıracağını vurguluyor. Dr. Karacalar, “Hastalıkların önlenmesi ile tedavi daha kolay ve ucuz hale gelir. Oysa hasta olduktan sonra tedavi süresi uzar, masraflar artar ve hastanın yaşam kalitesi bozulur. Aynı şekilde koruyucu estetik uygulamalar da deformasyon oluştuktan sonra düzeltilmesine göre çok daha avantajlıdır” diyor.

Hastalıklar için nasıl aşı ile korunuyorsa estetik cerrahide de birtakım tedbirler alınabileceğini belirten Dr. Karacalar, bu önlemleri şöyle anlatıyor: “Biz buna koruyucu estetik adını veriyoruz. Yıllarca bekleyip deformasyon oluştuk-tan sonra estetik yaptırayım anlayışı doğru değil. Henüz deformasyon başlamadan, çevre organları bozmadan bir problem varsa o problemin üstüne giderek çözülmesi lazım. Mesela aşı bir koruyucu hekimlik hizmetidir. Aşının estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır. Özellikle kötü kullanılan mimikler deformasyon nedenlerinden biridir. Botoks mimikleri terbiye eder. Yüzde çizgiler çok oluşma-dan, özellikle çok mimik kullanan biri koruyucu estetik önlemi olarak botoks yaptırabilir. II

Koruyucu estetikleyaşlanma geciktirilebilir

Türkiye’de yapılan bir araştırmaya göre, sağlık konusunda interneti kullanan her 10 kişiden 7’sini kadınlar oluşturuyor.

Online sağlık platformu doktorsitesi.com’un verilerine göre; interneti, sağlık konusunda bilgi almak için en çok kadınlar kullanıyor. Alexa istatistiklerine göre; Türkiye’nin en çok kullanılan sağlık sitesi olan doktorsitesi.com’a göre, siteye yöneltilen soruların %69’u kadınlar tarafın-dan sorulmuş. Siteye 2008 yılında gelen toplam 100 bin soru içinde, “kadın hastalıkları ve gebelik” ile ilgili sorular %32’lik bir oran ile ilk sırada yer alıyor. Kadın hastalıkları arasında; adet dönemi, kızlık zarı, kürtaj, interfilite gibi konular öne çıkıyor. Türkiye’de genel internet kullanı-mında erkeklerin %70 kullanım oranı ile önde olduğunu belirten doktorsitesi.com’un kurucusu Dr. Erden Asena, buna karşın kadınların sağlık web sitelerini daha yoğun olarak kullanmalarının nedeninin; problemlerini yüzyüze paylaşmaktan çekindikleri şeklinde yorumlanabileceğini söyledi.

Sağlıkla ilgili sorulan 100 bin soru arasında “üroloji” konusu %5,68 ile ikinci sırada yer alırken, “deri ve zührevi hastalıklar” %5,54 ile üçüncü sırada yer alıyor.

Katılımcılar arasındaki meslek gruplarında, ev kadınları %14’lük bir oranla interneti sağlık konusunda en çok kulla-nan grup olarak dikkat çekiyor. Üniversite öğrencileri %10, akademisyen ve öğretmenler %8 ile onları takip ediyor. II

Kadınlar sağlık problemlerine internette çare arıyor

Hipertansiyon hastalarına iyi bir ha-berimiz var! Araştırmalar, çikolatanın hipertansiyona iyi geldiğini ortaya koyuyor. Ancak siyah çikolata olması ve tüketirken aşırıya kaçılmaması şartıyla. Hatta fındık ve fıs-tıklı dahi olabilir. Anadolu Sağlık Merkezi’nden Kardiyoloji Uzmanı Doç.Dr. Ertan Ökmen, siyah çikolatanın hipertan-siyon üzerindeki olumlu etkisini anlattı.

“Flavanoid, damarları genişleten bir maddenin vücutta salgılanmasını sağlıyor. Damarlar genişleyince de tansiyon düşüyor. Antioksidan da denilen bu madde, kakaonun içinde oldukça yüksek miktarda bulunuyor. Bu miktar, sebze ve meyvelerdekinden dahi daha fazla. Bu nedenle kakao oranının yüksek olduğu siyah çikolata, hipertansiyo-na çok iyi gelen bir yiyecek. Hekim olarak yüksek tansiyon hastalarına günde, bar halindeki bir bitter çikolatanın iki karesini tüketmelerini öneriyoruz “

Doç.Dr. Ertan Ökmen, bu konuda bilimsel bir örnek de ve-riyor: “Kakaonun tansiyonu düşürdüğü, Panama açıkların-daki Kuna Adası’nda yaşayan yerlilerin şehre göç etmesiyle ortaya çıkıyor. Kakao tüketiminin çok fazla olduğu ada yerlileri, şehre göç etmelerinin ardından yüksek tansiyon problemiyle karşılaşıyor. Buradan yola çıkarak kakaoyu inceleyen bilim adamları, içinde yüksek miktarda bulunan flavanoid maddesinin tansiyonu düşürdüğünü ortaya koyuyor.”

Beyaz ve sütlü çikolatada kakao oranı çok düşük olduğu ya da hiç bulunmadığı için tansiyonu düşürmede herhangi bir etkisi bulunmuyor. Siyah çikolatanın yararlı olması için siyah çikolatadaki kakao miktarının en az % 60 ve üzeri olması gerekiyor. Ayrıca fındık, fıstığın, flavanoidden bağımsız olarak vücuttaki yağ faktörüne olumlu katkısı olduğu için çikolatanın içinde bulunmasının hiçbir sakın-cası bulunmuyor. Bilindiği gibi fındık, fıstık ve ceviz gibi yiyecekler kolesterolü düşürmede ve vücuttaki yağ oranını dengelemede oldukça faydalı yiyecekler. II

Hipertansiyonun ilacısiyah çikolata

Yıldız Teknik Üniversitesi 12.Bahar Şenliği, 25- 29 Mayıs tarihleri arasında, Beşiktaş Yerleşkesi’nde Hü-mayun Bahçe’de düzenlenecek. YTÜ öğrenci kulüplerinin ortak çalışmasıyla gerçekleştirilen ve artık geleneksel hale gelen etkinlik, öğrencilere senenin tüm yorgunluğunu unutturacak.

Yıldız Teknik Üniversitesi Bahar Şenliği, 12 yıldır tüm coşku-suyla çok keyifli aktivitelere sahne oluyor. YTÜ öğrencileri-nin yanı sıra, Türkiye genelinden her yıl çok sayıda üniver-site öğrencisi, YTÜ Bahar Şenliklerine yoğun ilgi gösteriyor. Gösterilen bu ilgi karşılıksız kalmıyor. Öğrenciler, her gün bir sanatçı ve alt grupların konserleri, tiyatro gösterileri ve çeşitli aktivitelerle baharın gelişini coşkuyla karşılıyor. II

YTÜ Bahar Şenliği öğrencileri coşturacak

Page 8: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

10 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 11NİSAN / 09

editör’denÖĞR. GÖR. HAKAN KARATAŞ[ [

Yıldızlar Yaşam Kültürü Dergisinin ikinci sayısını sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz. Dergimizin ilk sayısına gösterilen ilgi ve vermiş olduğunuz destek için Yıldızlar Yaşam Kültürü Dergisi olarak herkese çok teşekkür ederiz. Üniver-sitemize katma değer sağlayacak bir çalışmada az da olsa bizim de payımızın olması geleceğe daha güvenle bakmamıza ve büyük bir şevkle çalışmamıza ne-den oluyor.

Dergimizin bu sayısında, YÖK Başkanımız sayın Prof. Dr. Yusuf Ziya ÖZCAN ile yap-tığımız röportaj; Üniversitemizin yer aldığı AB projelerİ; Rektörümüzün Almanya üniversite ziyaretleri ve imzalanan protokoller; Araştırma-Planlama Rektör Yar-dımcımız Prof. Dr. F. Zerhan YÜKSEL CAN’ın değerlendirmeleri ve hedefleri; Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanımız Prof. Dr. Ulvi AVCITA’nın fakülte tanıtımı; Üniversi-temize uzun yıllar hizmet etmiş değerli hocamız Prof. Dr. Ömer AYDIN ile yapılan Yıldız’ın gelişimine ilişkin röportaj; Üniversitemizi başarıyla temsil eden Çevre ve Orman Bakanlığı İstanbul İl Müdürü Doç. Dr. Mehmet Emin Birpınar ile yapılan İstanbul ve çevre konulu söyleşi; gerçekleştirilen seminer, konferans, açılışlar ve öğrenci yazıları gibi konular hakkında kamuoyunu bilgilendirmeye çalışacağız.

Yoğun gündemine rağmen bizi kırmayıp röportaj talebimizi geri çevirmeyen, bizlerle düşüncelerini açık bir şekilde paylaşan ve dergimize destek veren YÖK Başkanımız Sayın Prof. Dr. Yusuf Ziya ÖZCAN’a özel bir teşekkür borçluyuz.

Üniversitemizin, ortak projeler gerçekleştirmek amacıyla dış paydaşlarımızla ge-liştirdiği işbirliği köprüsünün bir ayağı da biz olmak için çaba sarf edeceğiz. Bu amaçla, Üniversitemizin marka değerini arttırmak ve güçlü yönlerini ön plana çıkarmak için Fakültelerimiz, öğretim elemanlarımız ve öğrencilerimizin yaptığı çalışmaları dikkatle takip etmeye özen gösteriyoruz. Üniversitemizdeki olumlu potansiyeli takip ettikçe dergimizin yapacak çok işi olduğunu görüyoruz.

Üniversite yönetimimiz uluslararası üniversitelerle ortak çalışmalar ve işbirliği konusunda yeni girişimlerde bulunuyor. Bu hedefe ortak olmak ve Üniversite-mizin tanıtımını yurtdışında da yapmak amacıyla dergi olarak biz de üstümüze düşen görevi yapmak istiyoruz. Başlangıçta yılda bir kez olmak üzere, bir yılın değerlendirmesini kapsayacak olan dergimizin özel sayısını İngilizce olarak ya-yınlayarak yurtdışındaki üniversitelere ulaştıracağız. Her yeni sayımızda dergi-miz aracılığıyla oluşturduğumuz çemberi mümkün olduğu kadar genişletmeye çalışıyoruz.

Üniversitemizin tanıtımına katkısı olacak, biriminizle ilgili dergimizde yayınlan-masını istediğiniz etkinlikler, haberler, projeler ve duyurmak istediğiniz yenilikler ve çalışmalarınız için [email protected] adresinden bize ulaşmanızı bekliyoruz.

Sürpriz konu ve konuklarla dolu dergimizin Temmuz sayısında buluşmak dile-ğiyle, sevgi ve saygılarımızla...

Teşekkürler

SPOTH A B E R L E R E T K İ N L İ K L E R O L A Y L A R

“Uluslararası YAPI/TURKEYBUILD 2009 İstanbul Fuarı” 32. kez kapılarını açıyor...6 – 10 Mayıs 2009 tarihleri arasında Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi /Büyükçekmece’de gerçekleştirilecek olan Uluslararası YAPI/TURKEYBUILD 2009 İstanbul Fuarı, yapı sektörüne yön veren tüm firmaları bir araya getiriyor.

Düzenlendiği ilk yıldan beri sektör profesyonellerinin ver-dikleri destek ve katkıyla, yapı sektörünün tüm bileşenlerini bir araya getiren, en büyük ve en önemli yapı malzemeleri fuarı olma özelliğini taşıyan Uluslararası YAPI/TURKEYBUILD İstanbul Fuarı, bu sene de katılımcılara sektöre yön verecek yenilikleri sergileyecek. Yapı-Endüstri Merkezi tarafından düzenlenen, her geçen gün büyümekte ve gelişmekte olan Türk yapı pazarına ulaşmanın en etkili yolu olan Uluslararası YAPI/TURKEYBUILD Fuarları’nın ilki olan İstanbul Fuarı, bu yıl da 60.000 m2 alanda, üretim alanlarına göre gruplanmış 10 ayrı salon ve açık alanda gerçekleşecek.

Türk inşaat sektörünün uluslararası anlamda gelişmesine katkıda bulunacak Uluslararası YAPI/TURKEYBUILD 2009 İstanbul Fuarı, yaklaşık 50 ülkeden 810 firmanın katılımı, 10.266 ürün adedi, 1.282 ürün çeşidi ile “Türk Yapı Sektörü-nün En Büyük Fuarı” olma niteliğini taşıyor.

Ortadoğu, Kafkas ve Balkan Bölgesi’nin en büyük sergileme alanı, katılımcı ve ziyaretçisine sahip olan Uluslararası YAPI/TURKEYBUILD İstanbul Fuarı, sergilenen ürün çeşitliliğiyle de farkını göstermektedir.

60.000 m2 alanda, üretim alanlarına göre gruplanmış 10 ayrı salon ve açık alanda her yıl büyüyerek katılımcı ve ziya-retçi sayısını arttırmayı başaran Uluslararası YAPI/TURKEY-BUILD İstanbul Fuarı’nı geçen yıl, 96 bin 230 kişi ziyaret etti.

Uluslararası YAPI/TURKEYBUILD 2009 İstanbul Fuarı için hem yurt içinde hem de yurt dışında tanıtım çalışmalarını yoğun bir biçimde yürüten Yapı-Endüstri Merkezi’nin yetki-lileri, bu yıl hem katılımcı firma hem de ziyaretçi sayısında önemli gelişmeler olacağını belirtti. II

Uluslararası YAPI / TURKEYBUILD 2009 fuarları takvimi

32. Uluslararası YAPI/TURKEYBUILD 2009 İstanbul Fuarı 06-10 Mayıs 2009

22. Uluslararası YAPI/TURKEYBUILD 2009 Ankara Fuarı 01-04 Ekim 2009

15. Uluslararası YAPI/TURKEYBUILD 2009 İzmir Fuarı 15-18 Ekim 2009

Page 9: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

12 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 13NİSAN / 09

Y özerkliktir. Türkiye’de bu konuda ciddi problemlerimiz var. Üçüncü sorun, maliyetlerin yükselmesi ve karşı-lanamamasıdır. Bizim ülkemizde yükseköğretim ne-redeyse bedava olduğu için, bu durum bizim için çok geçerli değil.

Sistemin aksayan yönleri sizce nelerdir?Özellikle bize ait olan, bize özel problemlerimiz-

den de bahsetmek durumundayız. Türk yükseköğre-timinin en ciddi problemi kontenjan problemidir. Bir yükseköğretim sistemi düşünün ki, ülkesinde yükse-köğretim talep eden insanların taleplerine cevap ve-remiyor. Böyle bir şey kabul edilemez. Madem pek çok üniversitemiz var, liselerle arasındaki bağlantıyı kur-mak zorundayız. En ciddi problemimiz budur. Proble-min ciddiyetine binaen ilk olarak bununla uğraşmaya başladık ve halletmek için birkaç yaklaşım kullandık. İlk olarak kontenjanları artırdık, yani durumuna göre 50 kişi alan bir bölüme 60 kişi aldık. İkincisi, ikinci öğ-retim olanaklarını zorladık ki, pek çok bölümde ikinci öğretim yapılmıyordu. Üçüncü zorladığımız araç da, açık öğretimdi. Bu yıl 21 tane daha lisans programı açıldı ve bu programlardan bazıları herkese açık hale getirilecek. Bu yaşam boyu öğrenme adı verilen bir

Yükseköğretim Kurulu Başkanı Sayın Prof. Dr. Yu-suf Ziya ÖZCAN ile yükseköğretimimizin bugününü ve yarınını konuştuk. Başkanımızla üniversitelerin küreselleşen dünyadaki görevleri, üniversitelerden beklentiler, kendisinin görevde olduğu yaklaşık 1,5 yıla ilişkin icraatları, değerlendirmeleri ve geriye kalan görev süresindeki hedeflerine ilişkin uzun bir sohbet gerçekleştirdik.

Türkiye’deki Yükseköğretim Sistemi hakkında görüşlerinizi alabilir miyiz?

Türkiye’deki yükseköğretimi, dışarıdaki benzer-lerinden soyutlayarak ele almak çok yanlış olur. Biz küreselleşen dünyanın bir parçasıyız ve orada han-gi rüzgârlar esiyorsa bizi de etkiliyor. Genel olarak baktığımızda, belirli konuların dünyada öne çıktığını görüyoruz. En bariz ortaklık, yükseköğretim görmek isteyen öğrenci sayısındaki sürekli artıştır. Bu artış Av-rupa ülkelerinin birkaçı için söz konusu değil, mesela Almanya ve İngiltere’de böyle bir zorunluluk ve güçlü talep yok. Fakat ABD ve Türkiye’de güçlü talepler var ve bizim en önemli görevimiz bu talebe cevap ver-mektir. İkinci önemli konumuz saydamlık, hesap ve-rebilirlik ve karar alma mekanizmalarındaki kurumsal

Öğretim elemanlarının atanmasıyla ilgili ya-pılan değişikliklerin gerekçelerinden bahseder misiniz?

Öğretim üyesi dışındaki öğretim elemanlarının atanmasıyla ilgili değişiklik, Yükseköğretim Kuru-lu’nda şimdiye kadar yapılmış en radikal değişikliktir. Üniversiteye alınacak yeni öğretim elemanları için sistemi ve süreci değiştirdik. Süreci bütün subjektif unsurlardan temizledik ve tamamen objektif kriterle-re göre seçilen bir süreç haline getirdik. Belki bunun etkisini önümüzdeki 1-2 yıl içinde görmeyeceksiniz, ama önümüzdeki 15 yıl içerisinde, akademik hayatta Türkiye’deki en iyi öğrenciler yer alacak. Bir üniversi-temiz hariç, hepsi sistemi olduğu gibi kabul ettiler. Bu, gerçekten Yükseköğretim Kurulu’nun yaptığı en radikal değişikliklerden biridir.

FARABİ Değişim Programı hakkında bilgi alabilir miyiz?

ERASMUS programı yıllardır devam eden bir prog-ramdır. Biz onun yerli olanını FARABİ Değişim Prog-ramı adı altında Türkiye’de yaptık. Ülkemizde üniver-sitelerin kaliteleri arasında ciddi farklar var, oturmuş üniversitelerimiz belli bir kaliteyi çoktan tutturmuş.

öğretim türü, Anadolu Üniversitesi’yle anlaştık ve bunu Türkiye’de gerçekleştireceğiz. Zannediyorum, bu yıl olmasa bile bir dahaki yıl, üniversiteye girmeyi talep edip de giremeyen hiçbir öğrenci kalmayacaktır. Bunu memnuniyetle söylemek durumundayım.

Yurtdışına öğrenci gönderilmesi için çalışmala-rınızdan bahseder misiniz?

Hükümetin “her ilde bir üniversite olacak” politikası gereği, gelecekteki öğretim üyesi ihtiyacını karşılamak amacıyla devlet tarafından yurtdışına gönderilen öğ-renci sayısında artış yapılacak. MEB ve Yükseköğretim Kurulu, bu sene yurtdışına 1.400 öğrenci göndermeye karar verdi. Esasen hükümetin amacı, önümüzdeki 5 yıl içinde her yıl 1.000 öğrenci göndermekti. Yeni açı-lan üniversite sayısı 41’e yükseldiği için, bu yıl 1.000 değil 1.400 öğrenciye bu hak tanınacaktı. Çalışmalara başlandı; ama maalesef 900 öğrenci o sınavı kazana-bildi. Bunların içinden 705 öğrenci, teminat mektubu imzalayabildi. Bu öğrencilere ilave olarak 700 öğrenci daha bulabilmek için, 2009’un ilk yarısında bir sınav daha yapmayı düşünüyoruz. Bu, 5 yıl sonrası için yapı-lan bir yatırımdır. 5 yıl sonra bu öğrencilerin üçte ikisi dönse, 600 öğretim üyesinin üniversiteleri bayağı bir rahatlatacağını düşünüyorum.

RÖPORTAJ

GLOBALLEŞEN DÜNYADA TÜRK YÜKSEKÖĞRETİMİNİN

HEDEFLERİ

röportaj, ÖĞR. GÖR. HAKAN KARATAŞ Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan - Yüksek Öğretim Kurulu BaşkanıHakan Karataş - YTÜ Öğretim Görevlisi

Page 10: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

14 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 15NİSAN / 09

lunda da görmek ister, bu da bir iyileştirmeye sebep olacaktır. Program bitti, Resmi Gazete’de yayınlan-dı. Bunu ikinci yarıyılda uygulamayı düşünüyorduk, ama yayınlanması geç kaldı. Bir dahaki akademik yı-lın ilk yarıyılından itibaren uygulanmaya başlayacak. Öğrenciler söz konusu olduğunda büyük bir öğrenci grubunun doğudan batıya; öğretim üyesi söz konu-su olduğunda da büyük bir öğretim üyesi grubunun batıdan doğuya gideceğini düşünüyoruz. Çünkü on-lara sağladığımız ek ödenekler fevkalade iyi. Yani bir öğretim üyesi 1 ya da 2 dönem için doğuya gittiğinde, batıda aldığının 3-4 mislini doğuda alabilecek.

Mesleki ve Teknik Eğitimi iyileştirme yönünde yapılan çalışmalardan bahseder misiniz?

Mesleki ve teknik eğitim Türkiye’nin belki de kana-yan en büyük yarasıdır. Mesleki ve teknik eğitimde ya-pılacak kalkınma ve iyileşmeler, aynen ekonomimize sirayet edecektir. Maalesef bu kurumları ülke ekono-misinin yararına kullanamayan ve lazım olan teknik elemanı istenilen sayıda ve nitelikte üretemeyen bir durumla karşı karşıyayız. Biz bu sorunu çözmeye karar verdik ve ben Başkanlığa geldikten sonra, 2 ay içinde bir komisyon kurduk.

Türkiye’de mesleki eğitimin nasıl kurtulacağına ilişkin güzel bir çalışmayla ve projeyle geri döndüler. Bu çalışmayı, mesleki eğitim ve teknik eğitim olmak üzere iki adımda düşünmek mümkün. Bunun ilk ba-samağında meslek yüksekokulları vardır. Bu okullar bilindiği gibi 2 yıl eğitim veriyor. Bunu yine 2 yıl ola-rak planlıyor, dönem sayısını 6’ya çıkartmayı düşü-nüyoruz. Bu 6 dönemin 3’ünü, kesinlikle uygulamalı yapmayı amaçlıyoruz. 3 dönem teorik ders alan öğ-rencilerin, kalan 3 dönemi bir işyerinde ve iş kolunda geçirmesini istiyoruz.

Üniversiteye giriş sistemiyle ilgili değişiklik yapılacak mı?

Bu herhalde popüler konulardan birisi. Üniversite giriş sisteminde yaptığımız değişiklikler 2010 yılın-da gerçekleşecek. Tekrar iki aşamalı bir sınava geç-mek üzereyiz. Mevcut sınavın, psikolojik bakımdan öğrencileri çok zor durumda bıraktığını biliyoruz.

Bir de yeni açılan üniversitelerimiz var, 2-3 tane mes-lek yüksekokulu olan, çok öğretim elemanı olmayan, derslikleri bile tamamlanmamış olan üniversiteleri-miz var. Neredeyse bıçakla kesilmiş gibi iki farklı grup-tan bahsediyoruz. Eğer böyle bir değişim programı yaratabilirsek, hiç olmazsa bu az gelişmiş yeni kuru-lan üniversitelerdeki bazı öğrencilerimizin, 1 yıllığına dahi olsa, gelişmiş bir üniversiteye gidip, orada eğitim görmesini ve oradaki kaliteyi görmesini istedik. Belki okuluna geri döndüğünde oradaki kaliteyi kendi oku-

Page 11: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

16 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 17NİSAN / 09

190 dakikada insanların kaderini tayin etmek, isteni-len bir durum değil. Güçlüğü biraz olsun hafifletmek ve başarıya dayalı bir sistem yaratmak için 2 aşamalı sınav yapmaya karar verdik. Birinci aşamanın genel yetenek ve genel bilgi düzeyinde olmasını ve ikinci aşamada alan bilgilerini test etmeyi planladık. Alan bilgilerini de klasik usulle yapmayalım; matematik, geometri, fen dalları, sosyal bilimler, edebiyat ve ya-bancı dil olmak üzere beş gruba ayırmak istiyoruz. Her grubun altında 4-5 tane ders var. Her öğrenci, bu sınavlar sonucunda alanlardan 5 farklı puan alacak ve ilk aşamadan da genel yetenek ve genel bilgi olmak üzere 2 puan getirecek. Öğrencinin 7 puanı olacak. Üniversitelerimiz de bu 7 puanın herhangi bir kom-binasyonuyla öğrenci alacak. Bu zannediyorum ki, mevcut sistemimizle mukayese edildiğinde çok daha çağdaş bir sistem. Bu çalışmalar komisyon tarafından tamamlandıktan sonra kamuoyuyla paylaşılacaktır.

Önümüzdeki dönemde gerçekleştirmek istediği-niz çalışmalardan bahseder misiniz?

Üniversitelerimizin Bologna Süreci’ne aktif katılımı-nı sağlamaya çalışıyoruz, her üniversitede bir Bologna Ofisi olsun istiyoruz. Bu konudaki bütün yapılanma-nın da 2012 yılına kadar bitmesini hedefliyoruz. Bili-yorsunuz, Bologna karnemiz çok fena değil; ama Bo-logna süreci içerisindeki üniversitelerimizin sayısı çok az. Derhal bunu genişletip bütün üniversitelerimizi kapsayacak şekilde yeniden düzenlememiz gerekiyor.

Bir başka önemli konu da Teknoloji Transfer Ofis-lerinin kurulmasıdır. Ülkemizde belki hocalarımız patent alabiliyor, ama bu aldıkları patentler raflarda kalıyor. Derhal bu raflarda kalan patentleri, bir şekilde teknolojiye dönüştürmemiz lazım. Bu Amerika’da 35–40 yıl önce yapılıyordu, maalesef biz bunda da 35-40 yıl geriden geliyoruz. Bu ofislerin kurulması gerekiyor. Bu ofislerdeki insanlar, oda oda hocaları gezerek ney-le uğraştıklarını ve orada teknolojiye dönüştürülecek herhangi bir bilgi olup olmadığını kontrol edecekler ve eğer böyle bir bilgi varsa onu alıp sanayiye pazarla-maya çalışacaklar. Amerika’da bütçesinin bir kısmını bu yoldan elde eden birçok üniversite tanıyorum ve bu süreç bugün de devam ediyor. Ama maalesef ülke-mizde ne şahıslar, ne öğretim üyeleri, ne de çalıştıkla-rı üniversiteler; bizim teknoloji ofislerimiz olmaması nedeniyle kazanabiliyor. Bu, üniversitelerimiz için bü-yük bir kayıp diye düşünüyorum

Bir de TÜBA’ dan (Türkiye Bilimler Akademisi) ge-len bir istek doğrultusunda, post doktora programları başlatmaya karar verdik.

Bir başka yapmak istediğimiz şey, Disiplin Yönetme-liği’nin güncelleştirilmesidir. Mevcut Disiplin Yönet-meliği, güncel suçlar ve problemlerle başa çıkabilecek durumda değil. Onun için Disiplin Yönetmeliği’ni de elden geçirmenin zamanı geldi. Hazırlanan rapor ışı-ğında ilk toplantımızda herkes görüşünü söyleyecek ve yakında yeni bir Disiplin Yönetmeliğimiz olacak. II

Page 12: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

18 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 19NİSAN / 09

YYıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, Elektrik-Elektronik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Galip Cansever, Mekatronik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ahmet Koyun, Öğretim Görevlisi Hakan Karataş ve Ma-kine Fakültesi emekli öğretim üyelerimizden Prof. Dr. Doğan Özgür’den oluşan ekip, 15-20 Mart tarihlerinde, bazı üniversitelerle temaslarda bulunmak amacıyla Almanya’ya ziyaret gerçekleştirdiler. Almanya turu, Berlin Teknik Üniversitesi, Magdeburg Üniversitesi, Braunschweig Teknik Üniversitesi ve Dresden Teknik Üniversitesi’yle yapılan görüşmelerle tamamlandı.

Rektör Yüksek, yaklaşık 2 aydır bu üniversitelerle temasta olduklarını ve Almanya turunda hedefledik-leri üniversitelerle görüştüklerini belirtti. Bilginin pay-laştıkça değer kazandığını ifade eden Rektör Yüksek, amaçlarının uluslararası bilgi, kültür ve vizyona sahip; uluslararası alanlarda etkin akademisyen ve öğren-ciler yetiştirmek olduğunu vurguladı. Üniversiteyi dünyaya açma çabası içinde olduklarını ve bu amaca hizmet etmek için Almanya gezisini düzenlediklerini belirten Yüksek, öğrenci ve akademisyen değişimi; or-tak proje ve program konularında görüşmeler yaparak protokoller imzaladıklarını ve İstanbul’da kurulması planlanan Türk-Alman Üniversitesi’nin kuruluş aşa-masında onlara destek olmak istediklerini belirtti. Yük-

YTÜ YURTDIŞINA AÇILIYOR

yazı, ÖĞR. GÖR. HAKAN KARATAŞ

GÜNCEL

1988 yılından beri devam eden ilişkileri aktif hale ge-tirmek amacıyla, Rektörümüz Prof. Dr. İsmail Yüksek ve Berlin Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. K. Kutz-ler tarafından mevcut protokolü 5 yıl süre ile uzatan ek protokol imzalandı. Protokol kapsamında, öğrenci-öğretim üyesi değişimi, ortak proje çalışmaları, ortak sempozyum, konferans ve seminerler yer almaktadır.

Magdeburg ÜniversitesiProf. Dr. İsmail Yüksek ve beraberindeki heyet,

Magdeburg Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Klaus Erich Pollmann’a ziyarette bulunarak ikili ilişkileri başlat-mışlardır. Elektrik Mühendisliği ve Bilgi Teknolojile-ri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Andreas Lindemann ve Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Georg Rose ile görüşmeler yapılmış ve mevcut araştırma konularıyla ilgili bilgi alışverişinde bulunulmuştur. Ziyaret kapsamında or-tak araştırma konularını tespit etmek amacıyla Maki-ne Mühendisliği Fakültesi öğretim üyeleri ile bir araya gelinmiş ve doktora öğrencileri yürüttükleri projelerle ilgili bilgi vermişlerdir. Son olarak, Experimental Fac-tory olarak adlandırılan ürün, üretim ve inovasyon araştırma alanlarına odaklı araştırma ve transfer merkezinde incelemelerde bulunulmuştur. Magde-burg Üniversitesi akademisyenleri ile önümüzdeki dönemde seminer, ders vermek ve üniversitemiz aka-demisyenleri ile işbirliğinde bulunmak amacıyla üni-versitemize geleceklerdir.

sek, “Önemli olan temaslara başlamak değil temasları sürdürmektir. Bu bağlamda, Mayıs ayı içerisinde ziya-ret ettiğimiz üniversitelerin akademisyenlerini üni-versitemize davet edeceğiz. Türk-Alman Bilim Haftası başlığı altında ortak araştırma konularını tartışabil-mek için, meslektaşlarımızı öğretim elemanlarımızla aynı masa etrafında toplamaya çalışacağız. Ayrıca, 16 Haziran 2009 tarihinde Berlin Teknik Üniversitesi Rek-törünü üniversitemizde ağırlayacağız” dedi.

Üniversite ziyaretlerine Hollanda, Avusturya ve Amerika ile devam edeceklerini belirten Yüksek, Amerika’da üniversitelerle temaslara başladıklarını, Ağustos sonunda Connecticut Üniversitesi başta ol-mak üzere üniversite ziyaretlerinde bulunacaklarını ve Eylül ayında ise Japonya’ya gitmeyi planladıklarını ifade etti.

Berlin Teknik ÜniversitesiBerlin Teknik Üniversitesi’ne yapılan ziyaret esna-

sında, Prof. Dr. Krüger (Machine Tools and Factory Management), Prof. Dr. Von Wagner (Mechatronics and Machine Dynamics Continuum Mechatronics), Prof. Dr. Boit (Section Semiconductor Devices), Prof. Dr. Raisch (Control Systems) ve birçok öğretim üyesiy-le görüşmeler yapılmış ve laboratuar gezilerinde bulu-nulmuştur. Daha sonra Üretim Teknoloji Merkezi’nin çatısı altındaki Fraunhofer Enstitüsü gezilmiş, yapısal ve yönetimsel işleyişi hakkında bilgi alınmıştır. Üni-versitemiz ve Berlin Teknik Üniversitesi arasındaki

Page 13: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

20 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 21NİSAN / 09

Braunschweig ÜniversitesiAlmanya programının üçüncü gününde Braunsc-

hweig Üniversitesi’ne giden Rektörümüz Prof. Dr. İsmail Yüksek ve beraberindeki heyet, ilk olarak Bra-unschweig Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Jürgen Hesselbach’ı makamında ziyaret etti. Her iki üniversi-tenin de işbirliğini başlatma konusunda istekli olduğu görüşmede, rektörler karşılıklı olarak hangi alanlarda ortak projeler geliştirebilecekleri konusunda görüşle-rini ifade ettiler. Prof. Dr. Christoph Herrmann (Insti-

tute of Machine Tools and Production Engineering) ve Prof. Dr. Lars Wolf (Institute of Operating Systems and Computer Networks) eşliğinde enstitü ziyaret-leri yapılmış, enstitü yapıları incelenmiş, araştırma projeleri hakkında bilgi alınmış ve ortak programlar hakkında görüşmeler yapılmıştır. Öğrenci-öğretim üyesi değişimi, ortak proje çalışmaları, konferans ve seminerler için, Braunschweig Üniversitesi akademis-yenleri Mayıs ayı içerisinde akademisyenlerimiz ile müzakereler de bulunmak üzere üniversitemize ziya-rette bulunacaklardır.

Dresden Teknik ÜniversitesiAlmanya programının son gününde ziyaret sırası

Dresden Teknik Üniversitesi’ne gelmişti. Program çer-çevesinde, ilk olarak Prof. K. J. Wolter (Faculty of Elect-rical Engineering and Information Technology) ve öğretim üyeleriyle görüşmeler yapılmış ve laboratu-arlar gezilmiştir. Daha sonra Prof. Volker Ulbricht (Fa-culty of Mechanical Engineering) makamında ziyaret edilmiş ve sonrasında lisans ve lisans öğrencilerinin araştırmalar yaptığı laboratuarlar incelenmiştir. Son olarak, üniversitemiz ve Dresden Teknik Üniversitesi arasında işbirliğini başlatmak amacıyla, Rektörümüz Prof. Dr. İsmail Yüksek ve Dresden Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hermann Kokenge tarafından işbir-liği protokolü imzalanmıştır. Protokol kapsamında; öğrenci-öğretim üyesi değişimi, ortak araştırma pro-jeleri, konferanslar, seminerler, eğitim projeleri ve kül-tür programlarının düzenlenmesi yer almaktadır. II

Braunschweig Üniversitesi

Page 14: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

22 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 23NİSAN / 09

>> Master eğitiminde bir sene ders alınması gerekirken, derslerin sayısının çok az olduğu doktora sürecinde daha esnek davranılmaktadır.

EJAPONYA’DA LİSANSÜSTÜ EĞİTİM

yazı, YRD. DOÇ. DR. KAYHAN GÜLEZ / ELEKTRİK MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRETİM ÜYESİ

yapmak gerekmektedir. Dolayısıyla, Türkiye’den öğ-renci vizesi alınarak gelinmesi en uygun yoldur. Buna imkân olmadığı takdirde, gidilecek Japonca okuluyla konuşulup, giriş çıkışlarda davetiye verip veremeye-cekleri sorulmalıdır. Öğrenci vizesi prosedürleri şu şekildedir; ilk olarak Japonca okulunun belgeleri dol-durulur. Bunlar Japonca okuluna yollanır ve Japonca Okulu belgeleri inceleyip Göçmen Bürosuna (Im-migration Office) gönderir. Göçmen Bürosuna gelen belgeler incelenip onaylandıktan sonra Certificate of Eligibility belgesi Japonca okuluna yollanır. Japonca Okulu da bu belgeyi öğrenciye yollar. Öğrenci bu bel-geyle, Türkiye veya başka bir ülkedeki Japon Elçiliği’ne giderek öğrenci vizesi alabilir. Japonya’da eğitim vi-zesine sahip kişiler, pre-college ve college student şeklinde sınıflandırılmaktadır. Dil eğitimi alan tüm öğrencilere pre-college vizesi verilirken, lisans döne-minden itibaren ise college vizesi verilmektedir. Bu vizelerin temininde muhtemel bir gecikmeye maruz kalmamak için; ilgili okullara başvuruların, belirtilen süreler içinde ve titizlikle, sürelere kesin riayet edilirek yapılması gerekmektedir.

Japonca lisan öğrenimiÜlkeye eğitim vizesi ile gelinmesi durumunda, Ja-

ponca lisan öğrenimi vize alma hakkına sahip Japon-ca okullarında yapılmalıdır. Japonca okullarında çeşitli programlar bulunmakla birlikte, lisan eğitimi yapmak isteyen kişiler, günde 4 saatlik olmak üzere haftada 5 gün programa devam etmelidir. Bu okullarda Japonca dil eğitimi dışında, Japonca matematik, fizik, kimya ve tarih dersi de gösterilmektedir. Bu okulun da bitimiy-le, toplam 1,5 senelik bir dil eğitiminden sonra üniver-siteye girilir.

Eğitim dili Japonya’da, özellikle yüksek lisans eğitiminde İngi-

lizce eğitim veren bazı üniversiteler bulunmaktadır. Yabancı öğrencisi fazla olan büyük üniversitelerde, master ve doktora için İngilizce programlar bulun-maktadır. Master ve doktora programları için istenen Japonca barajının yüksek olmamasına rağmen, gün-delik hayatta kullanmak ve eğitimin pratiğe döküle-bilmesi için Japonca öğrenilmesi faydalı olmaktadır.

Eğitimini Japonca devam ettirmek isteyen ve hiç Japoncası olmayan öğrencilerin, Japoncalarını yeterli seviyeye getirmeleri için yaklaşık bir buçuk sene Ja-ponca çalışması gerekmektedir. Bu sürenin sonunda master veya doktoraya kabul için sınavlara girilmek-

Eğitim sistemi, Japon kültürünü ve tarihini şekil-lendiren en önemli unsurlardan biridir. Japon gele-neğinde, topluma ve kurulu düzene saygı ile kolektif amaçların bireyselliğin üstünde tutulması vurgulanır. Japon eğitim sistemi; çalışkanlık, bireyin kendisini sorgulaması ve düzenli çalışma alışkanlıklarının edi-nilmesinin gerekliliği üzerine inşa edilmiştir.

Eğitim sistemi kapsamında ahlaki davranışların ve karakter gelişiminin öğrenilme süreci, öğrencilerin okul hayatının büyük bir kısmını oluşturur. Bu doğrul-tuda, okul müfredatları, Japon toplumunun ve kültü-rünün temel değerlerinin öğretilmesini hedefleyerek oluşturulmuştur. Japonya’da, yüksek okullaşma ora-nı ve derslere devam “zorunluluğu, sistemin temel karakterlerini oluşturmaktadır. Bu özellikler, eğitim sisteminde önemli bir yere sahip olan özel eğitim ku-rumları için de geçerlidir. Bunun sonucunda, Japon öğrencilerin akademik başarıları uluslararası stan-dartların üzerinde yer almaktadır.

Üniversite eğitimiJaponya’da yaklaşık 800 üniversite bulunmaktadır.

Bu üniversitelerden 660 tanesi özel, 42 tanesi bele-diye ve sivil toplum kuruluşları, 98 tanesi ise devlet üniversitesidir. Devlet üniversiteleri arasında Tokyo Üniversitesi, Tokyo Institute of Technology, Kyoto Universitesi, Tohoku Üniversitesi, Hitotsubashi Üni-versitesi, Osaka Üniversitesi, Nagoya Üniversitesi, Chiba Üniversitesi belli başlı okulları oluştururken özel üniversiteler arasında Keio Üniversitesi, Waseda Üniversitesi, Nihon Üniversitesi, Science University of Tokyo başarılı üniversiteler olarak bilinmektedir. Japonya, sosyal güvenliği, ulaşım rahatlığı, alışveriş imkânları, ileri teknoloji ile donatılmış mekânları, in-sanların samimiyeti ve güler yüzlülüğü, kültür seviye-si ile toplumsal refah açısından dünyanın bir numa-ralı ülkesi olmaya adaydır. Ülkede kültür alışverişine önem verilmekte ve yabancı öğrenci sayısında artış olması için tüm imkânlar seferber edilmektedir. Ya-bancı öğrenciler ile çalışan öğretim üyeleri bunu bir gurur kaynağı saymakta ve gittikleri her yerde bunu övünerek ilan etmektedir.

Yabancı öğrencilerin oturumuJaponya temel olarak Türklere vize uygulamamak-

ta ve 3 aylık turist vizesi pasaport kontrolü sırasında verilmektedir. Sınır kapısından alınan bu vize 3 aylık olduğu için Japonca eğitimi açısından pek kullanış-lı olmamakta ve her 3 ayda bir ülkeden çıkış ve giriş

EĞİTİM

Page 15: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

24 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 25NİSAN / 09

Monbusho bursuna Türkiye’de iken başvuru iki şe-kilde yapılmaktadır. Bunlardan birincisi, büyükelçilik kanalı ile gerçekleştirilmektedir. Son yıllarda elçilikçe gönderilen öğrenci kontenjanı yavaş yavaş artmakla birlikte, en son 1997 de bu sayı master ve doktora için 12’ye yükseltildi. Başvuran aday sayısının 50 den fazla olmadığı düşünülürse, 12 kişinin burs alması olum-lu bir durumdur. Bu burs, önceleri TC. Milli Eğitim Bakanlığı aracılığıyla verilirken, son yıllarda bursun dağıtımından memnun olunmadığı için, burs dağı-tımını bizzat elçilik gerçekleştirmeye başlamıştır. Şu anda öğrenci seçimleri, daha önce Japon hükümeti-nin bursuyla Japonya’da kalmış öğretim üyelerinin oluşturduğu bir heyet aracılığıyla elçilik tarafından yapılmaktadır.

Bu burs, araştırma bursu adıyla, 1,5 veya 2 yıllığına verilmektedir. Başvurular, Mayıs ve Haziran aylarında yapılmaktadır. Başvuru için gereken belgelerin ay-rıntılı listesini, konsolosluk ve elçilikten temin etmek mümkündür.

Monbusho Bursu için gerekli bazı belgeler- Diploma- Transkript (not dökümü) - İngilizce veya Japonca dil yeterlilik belgesi

(IELTS, KPDS veya TOEFL 500–550 alt baraj)- Araştırmanın birlikte yapılacağı hocadan

kabul belgesi

Ön elemenin ardından seçilen adaylar, mülakat için çağırılmaktadır. Mülakat sonunda da, gidecek kişiler ve yedek liste belli olmaktadır.

Monbusho bursuna başvuruda kullanılabilecek ikinci yol ise öğrencinin bağlantıya geçtiği öğretim üyesi aracılığıyla bursa başvurmasıdır. Bu şekildeki başvuru, araştırmadan daha çok, doğrudan master ve doktora için başvuru durumunda kullanılmakta-dır. Bu metot, daha çok yüksek başarılı öğrencilerin kullandığı bir yöntemse de, karşılıklı yazışma ile ilgili öğretim üyesini ikna edebileceğini düşünen herkes, bu şekilde de başvuru yapabilmektedir. İkinci şekilde yapılan başvurunun sonuçları geç belli olabileceğin-den, elçilik vasıtasıyla başvuru gerçekleştirmek daha iyi olacaktır.

Japonya’daki üniversitelerin, özellikle başarılı öğren-ciler için burs kontenjanları mevcut bulunmaktadır. Hatta bazı bölümler, Türkiye’de de olduğu gibi tüm öğrenciler için burslu olmaktadır. Bazı üniversiteler-de de, sadece okul ücretinden muafiyet gibi imkânlar bulunmaktadır. Bu tip başvurularda, formları doğru bir şekilde doldurmak ve özellikle essay (deneme ya-zısı) kısmı var ise bu kısma önem vermek, başvurunun kabulünde etkili olacaktır. Özellikle, yazışma yapılan bir öğretim üyesinin bulunması durumunda, bir tür referans yerine geçecek bu durumun da, burs alınma-sında olumlu bir etkisi olacaktır. II

tedir. Japonca’nın yanında tercih edilen bölüm ders-lerinden de soruların sorulduğu bu sınav, Türkiye’deki sınavlarla benzerlik göstermektedir. Sınavın geçilme-si durumunda master için 2 yıl, doktora içinse 3 yıl sü-recek bir süreç başlamaktadır. Master eğitiminde bir sene ders alınması gerekirken, derslerin sayısının çok az olduğu doktora sürecinde bu konuda daha esnek davranılmaktadır.

Lisansüstü eğitim için bilgi kaynakları Japonya’da master, doktora veya araştırma konu-

suyla ilgilenenler için öncelikli tavsiye, bu konuda Japonya’nın Ankara Büyükelçiliği’nde ve İstanbul Konsolosluğu’nda bulunan kitapları incelemeleri ve oradaki görevlilerden bilgi almaları olacaktır.

Boğaziçi, Bilkent, ODTÜ gibi bazı üniversitelerin kü-tüphanelerinde de, Japonya’daki üniversiteler hakkın-da ‘ABC’s of Studying in Japan’ ve ‘Japanese Univer-sities and Colleges’ adlı kitapların incelenmesiyle de, konuyla ilgili faydalı bilgilere ulaşılabilir.

Bu kitapların yanı sıra; Monbusho’ya bağlı AIEJ (As-sociation of International Education in Japan) web sayfasının (http://www.aiej.or.jp) ziyaret edilmesi durumunda, bu sayfada da Japonya’da eğitim ve üniversiteler hakkında (Japonya’daki eğitim sistemi, yaşam, üniversite isimleri, üniversitelerin adres fax ve telefon numaraları, kısa tanıtımları ve homepage adresleri, burslar ) geniş bilgi sahibi olunabilir.

Burs imkanlarıJaponya’da master ve doktora yapmak için verilen

burslar, genellikle Japonya’da üniversiteye girdikten sonra başvurulan burslardır. Türkiye’de iken başvu-rulabilenlerden en önemlisi Monbusho bursudur.

Bunun dışında bazı üniversiteler ve özel kuruluşların burslarına da yurtdışından başvurmak mümkündür. MEB ve YÖK burslarının şartları her sene değişebildiği için, bunlar hakkında en sağlıklı bilgi Türkiye’deki ilgili kuruluşlardan temin edilmelidir.

Monbusho BursuMonbusho (Japon Milli Eğitim Bakanlığı), Japon-

ya’daki yabancı öğrenci sayısını arttırmak amacıyla, her sene lisans ve yüksek lisans seviyesinde, sayısı bir kaç bini bulan öğrenciye karşılıksız burs vermektedir. Bu burs genellikle araştırma bursu olarak verilmekte-dir. 1,5–2 sene süreli olan bu burs, araştırmanın ardın-dan master ve doktora programlarına girilmesi duru-munda uzatılabilmektedir.

*

Keio Universty

Waseda Üniversitesi

Tokyo Üniversitesi

TokyoTeknoloji

Üniversitesi

Page 16: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

26 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 27NİSAN / 09

AR-GE

lebilir destek verecek biçimde tasarlanmaktadır. Proje çağrılarının izlenmesi ve ilgili araştırma alanlarındaki araştırmacıların bilgilendirilmesi, projelerin kurallara uygun olarak yazılması ve bütçelendirilmesi, bütçe-nin harcanması ve izlenmesi, proje çıktılarının fikri mülkiyet haklarının takibi gibi konularda aşamalı des-teklerin oluşturulması, söz konusu birimin hedefleri arasındadır. Yine bu kapsamda, üniversitemizin araş-tırma alt yapısı ile ilgili veri tabanı oluşturulmasına öncelik verilecektir.

Tarihi yapıların ve çevrenin korunmasıPlanlama çalışmaları kapsamında, yerleşkelerimi-

zin master planının ivedilikle yapılması gerekmek-tedir. Rektörlüğümüz, Yıldız ve Davutpaşa Yerleşkesi alanlarındaki tarihi yapıların ve çevrenin korunması ve niteliklerine uygun olarak kullanılması konusuna

da duyarlılıkla yaklaşmaktadır. Bir plan çerçevesin-de, tarihi yapıların rölöve ve restorasyon projeleri hazırlanmakta, uygulamalar için de kaynak bulma çalışmaları devam etmektedir. Bu kapsamda, Yıldız Yerleşkesi’nde bulunan üç tarihi köşk ile Davutpaşa Yerleşkesi’ndeki tarihi hamamın rölöve ve restoras-yon çalışmaları tamamlanmak üzeredir. Ayrıca, pro-jesi İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptı-rılmış olan Otağ-ı Humayun binasının, İstanbul 2010 projeleri kapsamında restore edilmesi için gerekli gi-rişimler yapılmıştır.

Sevgili öğretim üyelerimiz ve elemanlarımız, biz yönetim olarak AR-GE etkinliklerinde sizlere olanaklar dâhilindeki tüm desteği vermeyi hedefledik. Sizlerin de üniversitemizin araştırma alt yapısını geliştirme etkinliklerine, coşkuyla katkı ve katılımda bulunacağı-na inanıyoruz. II

Ü

ARAŞTIRMA ALT YAPIMIZI GÜÇLENDİRME ÇALIŞMALARINA BAŞLADIK

yazı, F. ZERHAN YÜKSEL CAN / YTÜ ARAŞTIRMA-PLANLAMA REKTÖR YARDIMCISI

Üniversitemiz, sosyal, fen ve sanat alanlarını kapsa-yan 9 fakültesi, 2 meslek yüksek okulu, 19 ön lisans, 34 lisans ve 68 lisansüstü programı, 15 uygulama araştır-ma merkezi, fakültelerdeki çok sayıda laboratuarları ve hepsinden önemlisi birbirinden değerli 1.500’e va-ran öğretim elemanı ile Türkiye’nin öncü üniversitele-ri arasında bulunuyor.

Üniversitemizin araştırma, geliştirme kapasitesinin kullanımını ve verimliliğini arttırmak, Rektörlüğümü-zün birincil hedefidir. Bu hedef doğrultusunda; iç ve dış AR-GE kaynaklarından yararlanma düzeyimizi yük-seltmek, bilimsel üretimde yalnızca sayısal değil nite-liksel olarak da üst düzey verimliliğe ulaşmak, bilimsel üretimin üniversite-sanayi işbirliğine dönüşmesini sağlamak, bunların sonucunda da ulusal ve uluslara-rası bilimsel, sosyal ve sınai platformlarda tanınırlığı-mızı arttırmak amacıyla, araştırma alt yapımızın güç-lendirilmesine yönelik çalışmalar başlatılmıştır.

Rektörlüğümüzün araştırma alt yapılarını geliştir-me hedefi doğrultusunda ilk faaliyeti, Uygar Merkez-leri Destek Birimi’ni kurmak olmuştur. Bu birim Kiler-i Hümayun binasında, Uygar Merkezleri çalışmaları kapsamında yürütülecek etkinliklere yönelik; iletişim, toplantı, fotokopi vb. hizmetleri vermeye başlamıştır.

Araştırma projeleri için destek birimi kurulacaktır

Rektörlüğümüz, araştırma projeleri hazırlamaların-da yardımcı olacak bir destek biriminin oluşturulma-sını hedeflemektedir. Bu birim, araştırmacılarımıza BAPK, TUBİTAK, DPT, AB gibi değişik düzey ve nitelik-teki proje başvurularında yardımcı olacak ve sürdürü-

Page 17: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

28 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 29NİSAN / 09

ETKİNLİK

İ

İSTİKLÂL MARŞI’NIN KABULÜNÜN

88. YILDÖNÜMÜNDE ANMA TOPLANTISI

YAPILDIyazı, YRD. DOÇ. DR. BAHRİYE ÇERİ / TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ ÖĞRETİM ÜYESİ

İstiklâl Marşımızın kabul edilişinin 88. yıldönümü sebebiyle, 12 Mart tarihinde, üniversitemizin Davut-paşa Yerleşim Birimi Fen-Edebiyat Fakültesi Prof. Dr. Şevket Erk Konferans Salonu’nda “İstiklâl Marşının Şairi, Güftesi Bestesi” başlıklı bir toplantı düzenlendi.

Toplantıda önce kısaca Mehmet Âkif Ersoy’un ha-yatı hakkında bilgi verildi. Âlim Kahraman İstiklâl Marşı’nın yazılışı ve kabulünü, Mehmet Altun ise millî marşın bestesinin nasıl kabul edildiğini anlattı. Ayrıca iki gün süreyle “Belgelerle Millî Marşın Kabul Serüveni”ni anlatan bir sergi de izleyicilerin ilgisine sunuldu.

Mehmet Akif’in güftesi beğeniyle karşılandıÂlim Kahraman’ın ayrıntılı olarak anlattığı İstiklâl

Marşımızın güftesinin kabulü konuşmasını kısaca şöyle özetleyebiliriz:

İstiklâl Marşı’nın yazılması; Yunan ordularının Ana-dolu içlerine kadar yayıldığı, Sevr Antlaşması’nın im-zalandığı, Millî Mücadele’nin ve meclisin en heyecanlı aylarının yaşandığı bir dönemde gündeme gelir. 18 Eylül 1920’de Güfte yarışması için hazırlanan genelge, yurdun dört bir yanına iletilir. Genelgede:

* 23 Aralık 1920’ye kadar süre tanınmış,* 500 Lira para ödülü konulmuş,* Müracaatların Ankara’ya Maarif Vekâleti’ne yapı-

lacağı belirtilmiştir.Yarışmaya yurdun çeşitli vilayetlerinden gelen 724

eser katılır. Ancak bunların arasında Mehmet Akif’in eseri yoktur. Bunu fark eden Hamdullah Suphi, Akif’in arkadaşı Balıkesir Mebusu Hasan Basri Bey’den bu-nun sebebini öğrenmek ister. Akif, bu konuda bir yarışma düzenlenmiş olması ve para ödülünün bu-lunması sebepleriyle yarışmaya katılmamıştır. 5 Şubat 1921’de Hamdullah Suphi, Mehmet Akif’e bir mektup yazar ve “Asil endişenizin icap ettirdiği ne varsa hepsini yaparız.” der. Mehmet Akif ikna olur ve çalışmaya başlar. On gün içinde, büyük bir coşkuyla İstiklal Marşını yazıp tamamlar. 26 Şubat 1921 günü Maarif Vekâleti’nden gelen tezkere Meclis’te görüşü-lür. Gelen eserler arasından 7 tanesi seçilerek Meclis’e gönderilir. Marşın seçiminde nasıl bir yöntem izlene-ceği konusu, bu görüşmeye damgasını vurur. 1 Mart 1921’de Meclis’te ikinci görüşme gerçekleşir. Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlık yaptığı bu oturumda Ham-dullah Suphi, yarışmaya katılan eserleri, Akif’in İstiklal Marşı dışında zayıf bulduğunu, kendi reyinin Akif’in eserinden yana olduğunu belirtir ve İstiklal Marşı’nı ilk defa olmak üzere Meclis’te okur. Marş büyük bir

kabul görür. İstek üzere kürsüden iki defa daha okur. Mustafa Kemal Paşa tarafından da alkışla karşılanır.

Âlim Kahraman, İstiklâl Marşı güfte yarışmasına katılan diğer şiirlerden de örnekler okuyarak konuş-masını tamamlamıştır.

1 Güfte, 12 Beste ProjesiDiğer konuşmacı Mehmet Altun, Cumhuriyetin 85.

yıldönümü nedeniyle hazırladığı özel bir proje çerçe-vesinde dinleyicileri bilgilendirmiş, İstiklal Marşı’nın bestesinin ne şekilde oluştuğu, ne şekilde seçildiği ve 1930 yılında ne şekilde değiştiği konusunda dinleyici-leri aydınlatmıştır. Mehmet Altun, bu proje ile amaç-larının İstiklal Marşı’nın bestesi için açılan yarışmaya gelen ve sayısının 100 kadar olduğu bilinen eserlerin notalarını bulup, bunları yeniden icra ederek bir din-letiye dönüştürmek olduğunu belirtmiştir. Ayrıca, yaklaşık 3-4 yıllık bir ön hazırlık ve yazım süresinin sonunda, Tekfen Filarmoni Orkestrası’nın ve Tekfen Vakfı’nın eşsiz desteğiyle, Cumhuriyetin 85. yılı olan geçtiğimiz sene, “1 güfte, 12 beste” adıyla bu projeyi hayata geçirmenin mümkün olabildiğini sözlerine ek-lemiştir.

Mehmet Altun, aslında Osmanlı’nın bir resmi millî marşı olmadığını, aksine son dönem padişahlarının kendileri için yazdırdıkları kişisel marşları bulunduğu-nu ifade etmiştir. Mehmet Altun konuşmasına şöyle devam etmiştir:

II. Mahmud için Donizetti Paşa tarafından beste-lenen Mahmudiye Marşı, Abdülmecid’in Mecidiye Marşı, Abdülaziz için bestelenen Aziziye Marşı, Sultan Reşad için bestelenen Reşadiye Marşı, Abdülhamid için bestelenen Hamidiye Marşı gibi... Oysa bir devle-tin millî marşının olmaması, bazı uluslararası toplantı ve etkinliklerde, komik durumlara da yol açmaktaydı. Mehmet Altun konuşmasında bu durum için çarpıcı bir örnek verir. Örneğin; Reşadiye feribotunun kızak-tan indirilmesi töreninde, İngiliz bahriyelilerinin kendi millî marşlarını söyledikten sonra Osmanlı heyeti de kendi marşlarını söylemeye davet edilince, bizimkiler çözüm olarak ilk akıllarına gelen şeyi söyleyivermiş-lerdi:

“Entarisi ala benziyor, Sultan Reşad bana benziyor...”

Beste yarışmasına geniş bir katılım olmuştu12 Mart 1921’de İstiklâl Marşı’nın güftesi kabul edil-

dikten sonra, 17 Mart 1921 günü beste için yarışma

Page 18: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

30 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 31NİSAN / 09

Seçilen besteye itirazlar olmuşturKomisyon, Şark Musikisi Cemiyeti Reisi Ali Rifat

(Çağatay) Bey’in tertip ettiği marşın, “resmi ve millî marşların tanziminde dikkate alınması lazım gelen bütün niteliklere haiz” olduğunu bildirir. Ayrıca, Rauf Yekta (Madran), Zati (Arca), Muallim Kazım (Uz) ve Dr. Suphi Bey’lerin bestelerinin de “ikincil derecede” se-çildiğini duyurur. Bu seçim, tartışmaların ve büyük bir kaosun da başıdır. Diğer besteciler, bu seçime şiddet-le itiraz etmişler, dahası seçimi kabul etmediklerini açıklamışlardır.

Nitekim Mehmet Zati (Arca) Bey, 27 Temmuz 1923 günü İzmir’e gelen Mustafa Kemal Paşa’yı zi-yaret ederek, seçimi beğenmediğini ve seçimin daha yetkin bir kuruluş tarafından (örneğin Viyana Konservatuarı’nda) yapılmasını teklif eder.

Diğer bestecilerden İsmail Zühtü Bey ise 1924 Mart’ında kendi eserini doğrudan Mustafa Kemal Paşa’ya gönderir. Mustafa Kemal Paşa da bunu in-celenmesi için Riyaset-i Cumhur Musiki Başmuallimi

duyurusu gazetelerde yayımlanır. Dönemin gazetele-rinden, alınan bilgiye göre yarışmaya 100’ün üzerinde beste katıldığını (ancak bunların bir listesi ne yazık ki mevcut değildir) Prag Konservatuarı’nda okuyan bir Türk öğrencisinin dahi, yarışmaya beste gönderdiği anlaşılmaktadır.

Daha sonraki yıllarda, gelen tüm besteler arasın-dan 55 tanesi değerlendirmeye layık bulunmuştur. Mehmet Altun’a göre bu durum, yollanan eserlerin belki yarısının değerlendirmeye dahi tutulacak sevi-yede olmadığını göstermektedir. Bu kadar geniş bir katılım, millî hislerin çok üst düzeyde olduğunun da bir anlamda bir göstergesidir. Bu sırada, Anadolu’da atmosfer giderek yükselmektedir. Beste yarışmasının açıldığı 17 Mart 1921 tarihi ile gelen tüm bestelerin Ma-arif Vekâleti’nde toplandığı 31 Mayıs 1921 tarihleri ara-sında II. İnönü zaferi kazanılmış, 27 Mayıs’ta Ankara Ulus Meydanı’nda on binlerce kişinin katıldığı büyük bir kutlama töreni icra edilmiştir.

Seçimi kimler yapacak?Büyük bir millî heyecanın yaşandığı Ulus’taki tek

eksik, hep bir ağızdan söylenecek bir millî marşın bulunmamasıdır. O yüzden, Millî Marş’ın bir an ev-vel seçilmesi önemlidir. Buna karşın, süreci çıkmaza sokan bazı zorluklar da vardır. Birincisi, onca beste arasından seçim yapmaya muktedir bir müzik heye-tinin Ankara’da oluşturulması çok güçtür. Dönemin tüm önemli müzisyenleri, İstanbul’dadır. Bu nedenle Meclis’in gündemine, seçimin İstanbul’daki bir uz-man heyete yaptırılması yönünde bir tasarı sunulur.

Tarih 1 Kasım 1921... Yani besteler toplandıktan son-ra 5 ay geçmiştir. Ama henüz seçimin kim tarafından yapılacağı bile belli değildir. İstanbul önerisi, Meclis’te sert bir tepkiye yol açar. Hatta Tunalı Hilmi Bey, “Bu yetim kendi göbeğini kendi eliyle kesti. Ve bugün rüş-tüne ulaşmıştır. Bu marş İstanbul’a gidemez. Ankara her şeyi kendisi yapar” şeklinde bir reaksiyon gösterir.

Millî Marş’ın seçilmesi konusu, 1922 yazında yeni-den, bu kez marş bestelerinin incelenmek üzere Pa-ris Konservatuarı’na gönderilmesi önerisiyle ortaya atılır. Bu öneriye karşı da sert tepkiler gelir. Örneğin; 1 Haziran 1922 tarihli Tevhid-i Efkâr gazetesinde çıkan bir yazıda, Paris Konservatuarı’ndaki hocaların Türk zevkini bilmeleri mümkün olmadığı için, şüphesiz

“Türk ruhuna ve millî zevke en uzak” eseri seçmeleri-nin kaçınılmaz olduğu öne sürülür.

Bu öneriye en çok tepki gösteren kişilerden biri de Kazım Karabekir’dir. Seçim sürecinin uzamasından rahatsız olan, üstelik Mehmed Akif’in güftesini de be-ğenmediğini açıkça söyleyen Karabekir Paşa, tepkisini göstermek için, müziği ve sözleri kendisine ait alter-natif bir İstiklal Marşı besteler.

Bestenin seçilmesi1922 yılının yazı, Millî Mücadele’nin en sıcak dö-

nemidir. Büyük Taarruz’un hazırlıkları yapılır. Zaten Ağustos ayından sonra Millet Meclisi’nin gündemi tamamen savaşa odaklanır ve Millî Marş konusu bir kez daha rafa kaldırılır. Ta ki, Lozan Konferansı’nın çıkmaza girdiği 1923 Şubatı’na kadar. Artık savaş ka-zanılmış, dolayısıyla seçim görevinin İstanbul’daki bir komisyona devredilmesi için bir engel kalmamıştır. Bu nedenle Maarif Vekaleti, 2 Şubat 1923 tarihinde İstanbul Maarif Müdürlüğü’ne bir yazı göndererek, yarışmaya katılan bestelerin Musiki Encümeni Reisi Ziya Paşa başkanlığında kurulacak bir komisyona in-celettirilmesini talep eder. Tüm notalar, bir çuval için-de, İstanbul’da Hilal-i Ahmer Cemiyeti’ne gönderilir. Niçin Hilal-i Ahmer Cemiyeti’ne gönderildiği bilinme-mektedir. Bu arada Hariciye Vekâleti de, yurtdışındaki elçiliklerden gelen talepler nedeniyle seçim sürecine dâhil olur. Nitekim arşivlerde, bu döneme ait, yurtdı-şındaki elçiliklerden gelen çok sayıda telgraf ve belge bulunmaktadır. Aynı sırada süre giden tartışmalardan bir diğeri de, Mehmet Akif’in şiirinin hangi mısraları-nın kullanılacağı konusunda çıkar. Bir heyet, şiirin öne çıkartılacak kısımlarını belirler. Fakat Mustafa Kemal, yapılan seçimi onaylamaz ve şiirin en beğendiği par-çasının çıkartılmış olmasına itiraz eder. Bu beyit

Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyetHakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl beyitidir.

Bunun üzerine seçim tekrar gözden geçirilerek, güf-tenin ilk iki kıtasının kullanılmasına karar verilir. Böy-lece Mustafa Kemal’in beğendiği kısımlardan biri olan “Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl” mısrası da marşta yer almış olur. İstanbul’da Ziya Paşa başkan-lığında oluşturulan komisyon, seçimini 19 Temmuz 1923 tarihinde Maarif Vekâleti’ne bildirir: Şu ana ka-dar geçen süre, iki seneden fazla olmuştur.

Page 19: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

32 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 33NİSAN / 09

geçmemektedir. Bu sıralarda, yani millî marşın tespit edilmesinden yaklaşık 4 yıl sonra bile, halen millî mar-şın hem sözleri, hem de müziği tartışılmaktadır. Ör-neğin Aka Gündüz’e göre; Millî Marş bir istiklâl marşı değil, basit bir kahramanlık türküsünden ibarettir. Mısraları çok uzundur. Zaten seçimin bir yarışma yo-luyla yapılması, böyle millî bir meselenin hallolması için izlenecek en yanlış yoldur. Bu tartışmalar, Meh-med Akif’in sözleri yerine, örneğin Namık Kemal’in Vatan piyesindeki meşhur:

Amalimiz, efkârımız ikbal-i vatandır;Serhaddimize kal’a bizim, kanlı bedendir!

mısralarının tercih edilmesi, hatta bazı serhat tür-külerinin bile mevcut sözlerden daha iyi olacağına kadar uzanır.

Ey gaziler! Yol göründü yine garib serime!Dağlar, taşlar dayanamaz, benim ah u zarıma!

Mehmet Altun bu tartışmaların ancak 1930 yılın-da, Osman Zeki Üngör’ün bugün çalıp söylediğimiz İstiklâl Marşı’nın artık resmen benimsenmesiyle sona erdiğini belirterek konuşmasını bitirir.

İstiklâl Marşı kabulünün 88. yılı nedeniyle düzenle-diğimiz toplantıda, İstiklâl marşı için hazırlanmış di-ğer bestelerden örnekler dinlenmiş ve en son İstiklâl Marşımız okunarak toplantı bitirilmiştir. II

İhsan Bey’e göndertir. Daha ilginci; Riyaset-i Cum-hur Orkestrası’nın Ankara’daki kurucusu ve müdürü olan Osman Zeki (Üngör) Bey, 11 Mart 1924 tarihinde Ankara’da verdiği bir konserde, kendi bestesini Mus-tafa Kemal Paşa’nın önünde çaldırır. Konser bitimin-de Mustafa Kemal’e “Paşam, marşımız budur” diyen Zeki Bey, Gazi’den: “Allah razı olsun Zeki Bey. Çok be-ğendim, aferin” cevabını alır.

Oysa bu olay olduğunda, seçimin üstünden ne-redeyse 9 ay geçmiştir. İlginç olaylar zinciri sonraki yıllarda da devam eder. Ali Rifat Bey’in bestesi, fazla “alaturka” bulunduğu için zaten bazı kesimlerce eleş-tirilmektedir. Örneğin; Dr. Nuri Refet (Korur) Bey, İstik-lal Marşı’nın “ruhları okşamamasından” şikâyet eder.

Tartışmalar uzun süre devam ettiTüm bu tartışmalar, 1928 yılında dahi, aslında Ali

Rifat Çağatay’a ait millî marşın halen tam olarak be-nimsenmediğini, aslında millî marş olarak bilinmedi-ğini ortaya koymaktadır.

Nitekim edebiyatçı ve siyasetçi Ahmet Talat (Onay) Bey’in yine 1928 yılında yazdığına göre, millî marşın müziğini ya da sözlerini bilmek bir yana, halk daha İstiklal Marşı’nın bile ne demek olduğunu bilmemek-tedir. En aydın geçinen kitle arasında dahi, resmi top-lantılarda, millî marşı bilenlerin sayısı yüzde 10’ları

Page 20: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

34 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 35NİSAN / 09

“ABB MOTOR KONTROL LABORATUARI” YTÜ ÖĞRENCİLERİNİN HİZMETİNE SUNULDU

yazı, YRD. DOÇ. DR. NUR BEKİROĞLU/ ELEKTRİK MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ

AR-GE

AABB Elektrik Sanayi, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde kurduğu ABB Motor Kontrol Laboratuarı ile öğrencile-re en son motor kontrol teknolojisini aktarıyor.

Teknik uzmanlığını ve uygulama alanındaki bilgi bi-rikimini genç nesillerle paylaşmayı bir sosyal sorum-luluk projesine dönüştüren ABB Elektrik, üniversite-sanayi arasındaki dayanışmayı desteklemek amacıyla Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik-Elektronik Fakültesi bünyesinde ABB Motor Kontrol Laboratuarı’nı kurdu. Laboratuar, 16 Şubat 2009 tarihinde Yıldız Teknik Üniversitesi’nde gerçekleşen tören sonrasında, öğ-renci ve öğretim üyelerinin hizmetine açıldı.

Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik-Elektronik Fakül-tesi Dekanı Prof. Dr. Galip Cansever ve Yrd. Doç. Dr. Nur Bekiroğlu’nun destekleriyle gerçekleşen “ABB Motor Kontrol Laboratuarı” projesi, Kasım 2008’de başladı ve Ocak 2009 sonunda tamamlandı. Projeye, ABB ile işbirliği içinde olan Doruk Elektrik, Bordo Mü-hendislik ve Halıcı Elektrik katkıda bulundu.

ABB Motor Kontrol Laboratuarı, aynı anda 30 öğ-rencinin klasik motor yol verme metotlarının yanı sıra; motor kontrolünde kullanılan en son teknolojilerle uygulama yapabilmesine imkân veriyor. 110 Metre-karelik bir alana kurulan laboratuarda, modern sürüş ve kontrol tekniklerinin uygulanabildiği ABB Sürücü-Motor Eğitim Setleri, farklı motor sürüş tekniklerinin incelendiği bir motor kontrol merkezi panosu ve farklı güçlerde endüstriyel motorlar yer almaktadır.

Bu işbirliği, ileride uzun vadeli projelere dönüşebilir

ABB Türkiye Başkanı ve Ülke Müdürü Burhan Gün-dem açılış töreninde yaptığı konuşmasında, “2007 yılında kısmi bağışlarla yola çıkarak başlayan işbirli-ğimizin bugün bir laboratuara dönüşmesi, bizler için gurur verici bir noktaya ulaştı. Bizi heyecanlandıran 3 temel konu: Üniversite-sanayi işbirliğini somut bir

projeye dönüştürmek, sosyal sorumluluk alanında ABB Türkiye olarak yaptığımız projelere bir yenisini daha eklemek ve çevreye olan katkımız sayesinde top-lumla ilişkilerimizi zenginleştirmektir.” dedi.

Burhan Gündem sözlerine şöyle devam etti: “Eğitim alanı, küresel rekabet ortamında ülke olarak refah se-viyemizi yükseltmenin temel unsurlarından biridir. Bu rekabette üst sıralara yükselmemizin ana öğesini de hiç şüphesiz teknoloji üretebilen ve bilgiye sahip olan yüksek seviyede eğitilmiş bireyler oluşturmaktadır. Mesleki becerilerin kazandırıldığı üniversitelerimizle kurduğumuz işbirliği, umuyorum ki ileride daha uzun vadeli projelere dönüşebilir. Bu projede emeği geçen herkese, başta tüm destekleri için Sayın Rektörümüz Prof. Dr. İsmail Yüksek ve ekibine teşekkür eder, say-gılar sunarım”

Her türlü destek takdirle karşılanıyorLaboratuarın açılışında konuşma yapan YTÜ Rektörü

Prof. Dr. İsmail Yüksek, eğer hedef gelişim ve değişim ise üniversite ve sanayinin yatırım yapmak zorunda olduğu en önemli ortak noktanın öğrenciler olduğu-nu vurguladı. Bu nedenle, öğrencilere verilen eğitimin kalitesinin arttırmak ve onlara yeni teknolojileri ta-nıtmak amacıyla, eğitimin önemini kavrayan kurum ve kişilerden almış oldukları her türlü desteğin, Yıldız Teknik Üniversitesi tarafından takdirle karşılandığını söyledi. Prof. Dr. İsmail Yüksek, “Bilimin mutfağı ola-rak değerlendirilen laboratuarlar; akademik bilginin teknolojik ürünlere dönüşmesini sağlayan ortamlar-dır. ABB Motor Kontrol Laboratuarı’nın üniversitemi-ze kazandırılmasında emeği geçen Elektrik-Elektronik Fakültesi ve Elektrik Mühendisliği Bölümü’nün değerli öğretim üyelerine ve laboratuarın kurulmasında des-teğini bizden esirgemeyen başta ABB Elektrik Sanayi olmak üzere tüm kuruluşlara, üniversitemiz adına te-şekkür ederim” sözleriyle konuşmasını tamamladı. II

Page 21: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

36 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 37NİSAN / 09

RÖPORTAJ

nunun uzmanı olan, kendisini İstanbul’un çevre so-runlarını çözmeye adayan Çevre ve Orman Bakanlığı İstanbul İl Müdürü Doç. Dr. Mehmet Emin Birpınar’a sıkıntıları sorduk…

Günümüz İstanbul’unda çevre ve insan ilişkileri-ni nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bir yaşam alanının sağlıklı kalabilmesi, insan ve çev-re ilişkisinin uyumlu olmasına bağlıdır. İstanbul’da, ne yazık ki böyle uyumlu bir ilişkiden söz edemiyoruz. Hızlı nüfus artışı, aşırı ve kontrolsüz sanayileşme ve bununla birlikte artan plansız, çarpık yapılaşma; hava, su ve toprak kirliliği ile kaynakların dengeli kullanıla-maması gibi birçok sebepten dolayı, İstanbul’da do-ğanın dengesi bozulmuş ve ciddi çevre sorunları orta-ya çıkmıştır. İstanbul insanı yaşadığı çevreyle mutlaka barışık olmalı, çevre sorunları karşısında gerek so-rumluluk almak gerekse çözüm üretmek konusunda istekli olmalıdır. Çevreci düşünce yapısını oluşturma-yıp bilinçli hareket etmedikçe, sorunların çözümü zor-laşacaktır.

İstanbul’un sağlığı nasıl bozuldu?İstanbul’un sağlığındaki bozulma bana göre, geç-

mişte şehre ait çevre düzeni planlarının yanlış yapıl-masıyla birlikte başladı. 1940’lı yıllarda, dünyanın en güzel kentleri arasında yapılan bir yarışmada, İstanbul Brezilya’nın dünyaca ünlü şehri Rio de Janerio ile birlik-te finale kalmış ve dünyanın en güzel kenti seçilmişti. Tabii 1936 yılında İstanbul’un nüfusu 900 bin kişiydi; şu anda ise nüfus 15- 17 milyon arasında değişiyor. 1994 yılında Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın belediye başkanlığı yaptığı dönemde, yeşil alan mikta-rı sadece %1,5 oranındaydı. Ağaç dikme kampanyaları ile bu oran ancak %2,5’e çıkarılabilmiştir.

Geçmişte nasıl bir çevre düzeni planı yapılmıştı?1940’lı yıllardan sonra İstanbul’a bir mimar geti-

rildi, adı Henry Prost. Şehrin nazım planı ona teslim edildi. Prost, ilk olarak Haliç’in etrafını, Osmanlı’nın “Sadabat” olarak isimlendirdiği, piknik yaptığı alan-ları sanayiye açtı. Kazlıçeşme semtini dericilere verdi. Unkapanı ile Aksaray arasındaki yolda yer alan birçok tarihi binayı yıktırdı. Kendi gelecekleri ile ilgili planları ve programları olmayanlar başkalarının yaptığı plan ve programlara dâhil olurlar. Kendiniz yapamazsanız başkaları gelir ve sizin adınıza yapar; sonra “Şehir ne-den bu hale geldi?” diye düşünürsünüz.

Bugün durum nasıl? Bunlar, Prost’un yaptıkları. Peki, biz ne yaptık?

1980’li yıllarda Küçükçekmece Gölü’nün etrafını ya-pılaşmaya açtık. Küçükçekmece Gölü’ne, 1980’li yıl-lar öncesinde Meksika Körfezi’nden yılan balıkları gelir, gölü besleyen derelere çıkar, nemli ortamlarda beslenip yeniden Meksika Körfezi’ne döner ve orada yumurtlarlardı. Artık bu balıklar ülkemize gelmiyor. Çünkü Sazlıdere Barajı’nın yapılması ile birlikte, gö-lün bu taraftan beslenmesi önlendi. Bütün evsel ve sanayi atık suları da bu göle gitmeye başladı. Şu anda Küçükçekmece Gölü kullanılamaz haldedir.

Bugün Türkiye Sanayisinin %38’i, üretimin ise, %40’ı İstanbul’dadır. Günde 12 bin ton evsel, 24 bin ton civarında tıbbi atık üreten bir şehirden söz ediyo-ruz. 2030’lu yıllarda, evsel atık miktarının 16 bin tona ulaşacağı tahmin ediliyor. Toplam 400.176 işyerinin faaliyet gösterdiği İstanbul’a, yaklaşık 500 bin kişi gi-riş çıkış yapıyor.

İstanbul Sanayi Odası kayıtlarına göre; 9 bin üre-tici kuruluş yılda 750.000 ton tehlikeli atık üretiyor. İZAYDAŞ’a (İzmit Atık ve Artıkları Arıtma Yakma ve Değerlendirme A.Ş.) 2005 yılı sonu itibariyle sadece 7.800 ton tehlikeli atık işleme gönderilmiş, geri kalan atığın ne olduğu, ne yazık ki bilinmiyor. İstanbul, gün-de 150 ton kanserojen etkisi olabilen bitkisel atık yağ üretiyor.

2000 yılı itibariyle, 869.444 binanın 600 bin ade-di imara aykırı ve gecekondu. Şu anda belediyelerin, İstanbul’da yeşil alan oluşturabilecek ya da ağaç di-kecek yerleri yok. Çünkü gördüğünüz gibi; binalar, kaldırımlar, asfalt yollar her tarafı kaplamış durumda. Yağan yağmurun yerin altına gitme ihtimali de yok. Yeraltı suyu oluşumu da, bu şartlar altında oldukça düşük.

İstanbul’da trafiğe kayıtlı yaklaşık 2,5 milyon araç var. Bu araçların çoğunda da egzoz emisyon proble-mi var. Biliyorsunuz, küresel ısınmaya en fazla etkiyi araçların egzozlarından çıkan karbon kökenli zehirli gaz atıkları yapıyor. Söylenecek daha çok şey var. Ör-neğin; İstanbul Boğazı dünyanın en önemli ve en zor suyollarından birisidir. Karadeniz’den gelen bir gemi Marmara’ya girene kadar yalıların arasından geçiyor ve 12 kez rota değiştirmek zorunda kalıyor. İstanbul boğazından 1936 yılında iki gemi geçerken şu anda 150 tane gemi geçiyor. 2004 yılı rakamlarına göre; 144 milyon ton tehlikeli yakıt boğazdan geçiş yapmış.

ÇEVREYİ KORUMAK BİR YAŞAM FELSEFESİ OLMALIDIR

röportaj, MİNE ULUTAŞ

ÇÇevre ve Orman Bakanlığı İstanbul İl Müdürü ve Üniversitemiz İnşaat Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Sayın Mehmet Emin Birpınar, geleceğimiz konusundaki endişelerini dergi-miz aracılığıyla sizlerle paylaştı.

Özellikle İstanbul’da pek çok etkenin çevreyi teh-dit ettiğinin altını çizen Birpınar, Evliya Çelebi’nin Beşiktaş’ta her biri gül, sümbül ve reyhan kokulu top-lam 160 cennet bahçesi olduğunu; bu ilçeden servi, söğüt, ceviz ağaçlarının altında ishakkuşu, ispinoz, karatavuk, baştankara, bülbül seslerinin dinlendiği bir gezinti yeri olarak bahsettiğini ifade etmiştir. Birpınar ayrıca, 1930’lu yıllarda İstanbul’un yaşanabilir alanla-rında yeşilin oranı %30 iken, bugün bu oranın % 2,5’e düştüğü gerçeğini vurgulamıştır.

Toplumsal bilinci olan herkesin çevreci bir bakış açısına sahip olması gerekliliğinden yola çıkarak, ko-

Page 22: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

38 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 39NİSAN / 09

Çevre Yönetimi Şubesi’nin faaliyet alanlarından bahseder misiniz?

Bu şubemiz, işletmelerin bizzat faaliyetleri sırasın-da çevreyle olan etkilerini inceliyor. Çalışma konuları da buna göre bir hayli geniş. Sanayi tesisinin baca-sında emisyon problemi olup olmadığı; fabrikanın atık suyunu nereye, nasıl ve hangi kalitede bıraktığı; eğlence mekanının çevreye yaydığı gürültünün ses şiddeti ve yüksekliğinin ölçülmesi gibi konular, bu şu-bemiz tarafından takip altına alınıyor. İşletmeler, çev-reye verdikleri zarar için önce uyarılıyor, gerektiğinde ceza veriliyor. 2005 yılı yasama döneminde çıkarılan Acil Müdahale Yasası ile birlikte, İstanbul Boğazı’nda deniz trafiğini daha etkin bir biçimde kontrol edebili-yoruz. Örneğin; şu anda boğazdan sigortasız gemile-rin geçişi yasak.

İstanbul tabiî ki hem kültür ve turizm kenti, hem de bir sanayi şehri. Bizim isteğimiz; sanayinin İstanbul’a zarar vermeden belli alanlarda toplanması ve faaliyet göstermesi.

İstanbullular için mesajınız var mı?Evet, sizin aracılığınızla tüm İstanbullulara mesa-

jım var: Gelecek nesillere bırakabileceğimiz üç şey var; hava, su ve toprak. Paramız olsa bile, bu üçü olmadan yaşamak mümkün değil. Ben oğluma hep “Havayı, suyu ve toprağı sakın kirletme” derim. Tabii, anne ve baba olarak önce bizim kirletmemiz lazım ki, çocukla-

rımıza örnek olabilelim. Neler yapabiliriz? Bindiğimiz arabanın egzozunun ölçümünü yaptırabiliriz. Deniz-lerimizi çöp atılacak yerler olarak görmeyip, doğal kaynaklarımızın sınırlı olduğunu bilerek bu gerçeklere göre yaşam tarzımızı yeniden tasarlayabiliriz. Koru-ma ve kirletmeme ilkesini benimseyip, “azalt, yeniden kullan, geri kazan” döngüsünü hayatımıza sokabiliriz.

Herkesin sağlıklı, temiz ve güvenli bir çevrede ya-şama hakkı olduğunu bilerek, çocuklarımıza temiz ve içilebilir su, solunabilir bir hava ve sağlıklı ürünler ala-bilecekleri topraklar bırakmak amacıyla İstanbul’da, Türkiye’de ve dünyada yaşayan herkesin sorumluluk alması gerektiğine inanıyorum. 5 Haziran Dünya Çev-re Günü. Nasıl bir çevrede yaşıyoruz, çocuklarımıza nasıl bir çevre bırakıyoruz, daha yaşanabilir bir çevreye nasıl sahip olabiliriz soruları, Dünya Çevre Günü’nden önce de hep aklımızdaydı.

Son olarak Yıldız Teknik Üniversitesi’nin İstan-bul ve dolayısıyla ülkemize hizmet eden başarılı bir temsilcisi olarak, üniversitenizle ilgili görüş-lerinizi alabilir miyiz?

Yıldız Teknik Üniversitesi’nin, yetiştirmiş olduğu mühendislerin ve teknik elemanların çalışma haya-tındaki yeri ve başarısı tartışılmaz. Özellikle pratiğe yönelik eleman yetiştiren üniversitemiz, şantiye dün-yasının lideri konumundadır. Türkiye’de ve dünyadaki Türk şirketlerinin şantiyelerinde mutlaka bir Yıldızlı vardır ve olacaktır. II

Ne gibi önlemler alıyorsunuz?İstanbul’un öncelikle doğasını korumamız gerekiyor.

O bakımdan, yeşil alanlar oluşturmaya özen gösteriyo-ruz. İstanbul il sınırlarının %50’ si ormanlarla kaplı, bu-nunla birlikte yaşanabilir yerlerde çok büyük yeşil alan yok. Bu alanlarda ağaçlandırma çalışmaları ile uğraşı-yoruz. Ağaç sevgisini aşılamak için İstanbullulara bir milyon tane fidan dağıttık. Ormanlarda doğal dengeyi de koruma altına almaya çalışıyoruz. Örneğin; sülün yetiştiriyoruz. Bu sülünler böcek yiyerek, ağaçların ve ormanların tahrip olmasını önlüyor. Orman köylüleri-ne, kredi vererek ve güneş enerjisi sistemleri kurarak destek vermeye çalışıyoruz. İstanbul halkının piknik yapabilecekleri, dinlenebilecekleri alanları tespit edi-yoruz. Gelecek neslin daha bilgili ve duyarlı olması için çaba harcıyoruz. Çevre kirliliğinin önlenmesi ve çevre sağlığının korunmasına yönelik olarak, Müdür-lüğümüz bünyesinde kurulan Çevresel Etki Değerlen-dirmesi (ÇED) ve Planlama Şubesi ile Çevre Yönetimi Şubesi, pek çok alanda çalışma yapıyor.

Page 23: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

40 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 41NİSAN / 09

ARAŞTIRMA TEZİ

Saray, etrafı duvarlarla çevrili geniş bir arazide, çe-şitli köşk, havuz, mescit, daire, hamam, hizmet binala-rı, ahır ve benzeri yapılardan oluşuyordu. Saray’ı oluş-turan yapılar 16. yüzyıl içinde ortadan kalkmış; ancak bu yapılardan günümüze ulaşabilenler Davut Paşa Kasrı ile Sancak Köşkü’nün (Mehmet Paşa Köşkü) ka-lıntılarıdır. Eski kaynaklarda “Taş Köşk” veya “Taş Ka-sır” olarak yer alan Davut Paşa Kasrı arşiv belgelerine

DAVUT PAŞA SARAYI’NDA

HÜNKÂR KASRI(OTAĞ-I HÜMAYUN)

YRD. DOÇ. DR. NÜKET TUNCER, Y.T.Ü. MİMARLIK FAKÜLTESİ / MİMARLIK TARİHİ ANABİLİM DALI

YRD. DOÇ. DR. FARUK TUNCER, Y.T.Ü. MİMARLIK FAKÜLTESİ / RESTORASYON ANABİLİM DALI

DDavut Paşa Sarayı, kaynaklarda Davutpaşa Sahrası veya Davutpaşa Bahçesi/Çiftliği diye anılan alanda yaptırılmıştır. Bu alanın, Bizans Dönemi’nde de me-sire yeri olduğundan söz edilir. Osmanlı Dönemi’nde Batı’ya sefere çıkan ordu, Davut Paşa’da toplanır-dı. Sefere katılan padişahların birkaç gün Otağ-ı Hümayun’da kaldıktan sonra, törenle yola çıkmaları ve dönüşte de aynı şekilde karşılanmaları gelenek ha-line gelmişti.

Davutpaşa Sahrası’nda, II. Beyazıt döneminde (1481-1512) sadrazam olan Davut Paşa tarafından törenler sırasında padişahın kalabilmesi için bir kasır ve bahçe yaptırdığı kaynaklarda yer alır (Eyice, 1994, s. 8). Kasrın kitabesi, giriş kapılarının mermer söveleri yok oldu-ğu için günümüze ulaşamamıştır. Ancak, alt katta büyük salonda yer alan çeşmenin üzerinde, I. Sultan Ahmet’e ait bir kitabe vardır. Çeşmeyle birlikte, bina-nın yapımından sonra yerine konan bu kitabe, kasrın yapımıyla ilgili bilgileri de içermez (Eldem, s. 209).

Page 24: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

42 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 43NİSAN / 09

ortasında bir ocak ve I. Ahmet’in kitabesi olan bir oda çeşmesi ile iki dolap bulunur. Pencerelerin aralarında kalan duvar parçaları, mermer nişler olarak değerlen-dirilmiştir. Zemin katta yerler altıgen tuğlalar ile kap-lanmıştır (Eyice, İslâm Ansiklopedisi,1994, s. 48).

Giriş sofasının uzunluğu, büyük salon ile aynı ölçü-de olup dikdörtgen bir plan şemasına sahiptir. Sofa-nın iki ucundan yapıya girilir. Sofanın batı yönünde, ortada merdiven bölümü, hizmet (servis) odaları ve abdesthane olması gereken mekânlar ile iki köşede dikdörtgen planlı ve üç cephesinde de pencereleri olan iki oda yer alır. Eldem, II. Sultan Mahmut döne-mine ait bir keşifte söz edilen iki yatak odasının, oda-ların kapladıkları alan ile ilgili bilgiler ile örtüştüğünü, sözü edilen mekânların, iki köşede yer alan bu odalar olması gerektiğini belirtiyor (Eldem, s.221).

Üst kata iki sahanlıklı bir merdivenle ulaşılır. Her iki kat da aynı plan bölümlenmesini gösterir. Üst katta, sofa ana mekân ile alt katta olduğu gibi; ortada mer-diven, hizmet odaları ve köşelerdeki iki odanın oluştur-

duğu mekânlar dizisini birbirinden ayırır. Sofanın her iki dar duvarında yer alan kapılarla, giriş bölümünün üzerini örten teraslara çıkılır. Büyük salon da, alt katta-ki gibi, üç cephesinde yer alan çift sıra pencere dizisiy-le dışa açılır. Batı duvarında, ortada ocak ve yanlarda nişler vardır. Mekân, yaklaşık 10 m çapında, sekizgen kasnaklı, geçişi pandantiflerle sağlanmış bir kubbe ile örtülmüştür. Üst pencerelerden en baştakilerin ölçü-leri, pandantifler nedeniyle daha kısa tutulmuş, üzer-leri şevli yapılarak, dış cephede diğer pencerelerle aynı ölçüde yapılabilmeleri sağlanmıştır (Eyice, 1994, s.9).

Cephe özellikleriİki katlı olan Hünkâr Kasrı’nın cepheleri düzgün kes-

me taşla kaplanmıştır. Batı cephesinde odalar, mer-diven holü ve servis mekânlarının pencereleri yer al-maktadır. Doğu cephesinde, büyük salonun sekisinin çıkma mekânı üç sıra pencere düzeninde, geride, iki yanda kaburgalı çapraz tonozlu giriş revakları yer al-maktadır. Kaburgalı bir tonoz ile örtülü bu mekânlar,

göre; 16. yy sonları veya 17. yy başlarında, III. Mehmet döneminde (1595-1603), Hassa Baş Mimarı Dalgıç Ahmet Ağa tarafından yeniden yapımına başlanmış; ancak III. Mehmet’in ölümünden sonra I. Ahmet dö-neminde (1603-1617) tamamlanmıştır (Eyice, 1994, s. 8).

Saray, IV. Mehmet döneminde (1648-1687) en parlak çağını yaşamıştır. Padişahların kısa sürelerle kalması amacı ile yapılan saray, söz edilen yıllarda daha uzun süreler kullanılan gerçek bir saray kimliğini kazan-mıştır.

IV. Mehmet 1652 yılında burada bir mescit yaptır-mış; 1665-66 yılında da bir minare ve minber ilave edi-lerek, mescit camiye çevrilmiştir. Aynı yıllarda kasrın içi çinilerle bezenmiş, etrafına da ahşap hizmet bina-ları ve hamam yaptırılmıştır (Eyice, 1994, s. 8).

İç mekân-plan özellikleriİki katlı yapıya, birer giriş bölümü içinde yer alan

iki ayrı kapıdan girilebilir. Kapılar, dikdörtgen bir giriş sofasına açılırlar. Plan üç bölümde ele alınabilir: Bü-yük divanhane, giriş sofası ve küçük odalar, hizmet mekânları ile merdiven bölümü (Eldem, s. 220). Divan-haneyi (büyük salonu), yapının diğer birimlerinden sofa ayırır.

Kare planlı bir mekân olan divanhanenin (büyük salon) doğu duvarında, ana mekândan sivri bir ke-merle ayrılan bir eyvan vardır. Üzerini aynalı tonozun örttüğü bu bölüm, ana mekânın zemininden 30 cm yüksekliğinde bir seki oluşturur. Üzeri kaburgalı çap-raz tonozla örtülü olan büyük salon, üç cephesinde yer alan pencereler ve üzerlerindeki tepe pencereleri ile aydınlanır. Salonu giriş sofasından ayıran duvarın

Page 25: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

44 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 45NİSAN / 09

Üst kat ana mekân zemin kaplaması günümüze ka-dar ulaşamamıştır. Söz konusu mekânda, alt salonu örten kaburgalı tonozun taşıyıcı kemerleri açığa çık-mış bir konumdadır.

Eldem’in yaptığı rölövede, üst kat ana mekân or-tasında, dekorasyona yönelik herhangi bir mimari eleman çizilmemiş olmasına karşılık, yerinde yapılan ölçümde, mekânın orta noktasının giriş kapısı ve pen-cere parapetlerine göre daha yüksek bir kotta bulun-ması, bu noktada herhangi bir mimari elemanın ol-ması gerektiğini düşündürür niteliktedir. II

KAYNAKLAR• Eldem, Sedad Hakkı, Köşkler ve Kasırlar, DGSA Yüksek

Mimarlık Bölümü Rölöve Kürsüsü Yayını, yayın no: 43, cilt: 1, İstanbul, tarih yok.

• Eyice, Semavi, “Davud Paşa Sarayı”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, İstanbul, Kültür Bakanlığı ve Tarih Vakfı Ortak Yayını, cilt: 3, 1994, s. 8 - 9.

• Eyice, Semavi, “Davud Paşa Sarayı”, İslâm Ansiklopedi-si, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt: 9, s. 45-46.

• Koçu, Reşad Ekrem, “Davudpaşa Sarayı”, İstanbul An-siklopedisi, Koçu Yayınları, Cilt: 8, İstanbul, 1966, s. 4308-4313.

• Ünver, Süheyl, “Davutpaşa Sarayı”, Türkiye Turing Otomobil Kurumu Belleteni, TTOK Yayınları, yayın no: 239, İstanbul, Aralık s. 6-7.

açık köşesinde bir sütunla taşınmakta, üzerleri üst katta teras olarak kullanılmaktadır.

Onarımlar• IV. Mehmet’in son saltanat yıllarında kasrın ona-

rımı Hassa Mimarı Hasan’a yaptırılmıştır (Eldem, s. 210),

• 1725/1138 H yılında, III. Ahmet Dönemi’nde (Eyice, İslâm Ans., 1994, s. 46),

• I. Abdülhamit döneminde, 1784/1199H. yılında, Hassa Baş Mimarı İbrahim tarafından,

• 1810/1225H. yılında, Kirkor, Foti ve Todori kalfalar, Saray’ın onarım keşfini yapmışlardır. (Eyice, İslâm Ans., 1994, s. 47). Bu belgeye dayanarak, Davut Paşa Sarayı’nın o dönemde oldukça büyük bir onarıma ihtiyacı olduğu anlaşılır (Eldem, tarih yok, s. 212),

• II. Mahmut döneminde, 1812 yılında onarımı Mehmet Emin Ağa’ya yaptırılan kasır, 1827/1243H tarihinde ikinci kez onarılır (Eldem, s. 214),

• Ancak Tarih-i Lutfî’de, 1827/1243 H yılında Davut Paşa Sarayı ve yanındaki caminin harap durumda olduğunun belirtilmesi, keşiften sonra önemli bir onarım yapılmadığını gösterir,

• Sultan Mecit’ten sonra saray terk edilmiş, Davut Paşa Kışlası’nın inşaatı sırasında da oldukça zarar

görmüştür (Eldem, s. 216). Restorasyonu 1957 yılın-da gerçekleşebilmiştir,

• Y. Mimar Sedat Çetintaş da, 1938 yılında, Kasrın içindeki molozları temizletmiş, kapatılmış olan pencereleri açtırmış, sonradan ilave edilen du-varları yıktırmıştır. Ancak, Kasr’ın restorasyonuna 1957 yılında başlanmıştır (Eyice, 1994, s. 8).

Günümüzdeki durumYapıda günümüzde, yukarıda sözü edilen süsleme-

lerden geriye çok az bir kısım kalmıştır. 20.yy ikinci ya-rısında yapılan restorasyon çalışmalarında yenilenmiş olması gereken bu süslemeler, alt katta büyük salon olarak tanımlanan mekanın üzerini örten aynalı tono-zun kaburga kemerleri üzerinde yer almaktadır. Söz ko-nusu bu mekânın üzerinde yer alan ana mekânı örten kubbenin pandantiflerinde ise yine Eldem’in sözünü ettiği malakâri süslemeler halen görülebilmektedir.

Dış görünümü ile yapı, son yapılan restorasyon ça-lışmasından bu yana pek yıpranmamıştır, ancak tepe pencerelerinin tahrip olması, ana mekan ve diğer me-kan doğramalarının yok olması sonucunda yapı dış etkilere açık duruma gelmiştir. Bu durum özellikle üst kat ana salonda sıvaların ve pencere içlerinde yer alan çinilerin bozulmasına neden olmaktadır.

Page 26: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

46 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 47NİSAN / 09

RÖPORTAJ

üzere sekiz bölümde eğitim veriyoruz. Bunlardan bi-yoloji bölümümüz hariç, diğerlerine öğrenci alınmak-tadır. Biyoloji bölümüne ise yer sıkıntısı sebebiyle, bugüne kadar öğrenci alınamadı. En kısa zamanda öğrenci alınabileceğini söyleyebilirim. Fakültemizde 4.500 civarında öğrencimiz öğrenim hayatına devam ediyor. Ama bunun yanında servis derslerinde de hiz-met veriyoruz. Bütün mühendislik birimlerinin fizik, kimya, matematik dersleri, Fen-Edebiyat Fakültesi tarafından karşılanmaktadır. Sonuçta, mühendislik fakültesine kayıt olan tüm öğrenciler, birinci sınıf-ta temel ders olarak bizim verdiğimiz fizik, kimya ve matematik derslerini almak zorundalar. Bu öğrencile-rin sayısını da ortalama olarak 5-6 bin olarak hesap-layabiliriz. Kısacası, Yaklaşık 10.000 öğrenciye hitap etmekteyiz. Fakültenin akademik kadrosuna bakacak olursak, 275 öğretim üyesi ve yardımcısı mevcuttur.

YYıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Fen-Edebiyat Fakül-tesi, öğrenci, öğretim üyesi ve bölüm sayısı bakımın-dan üniversitenin en büyük fakültesi olma özelliğini taşıyor. Yaklaşık 4.500 öğrencisi bulunan kurumda aynı zamanda mühendislik birimlerinin fizik, kimya, matematik derslerinin de verilmesiyle on bin civa-rında öğrenci eğitim görüyor. Fakültenin dekanlığını, geçtiğimiz Eylül ayından itibaren Prof. Dr. Ulvi Avcıata yapıyor. Avcıata’nın en önemli özelliği ise fakülte tari-hinde kimyacı kökenli ilk dekan oluşu. Ulvi Hoca ile bu özel durumunu, fakültedeki çalışmaları ve hedeflerini konuştuk.

Sayın Avcıata kısaca sizi tanıyabilir miyiz? 1949 yılında Bolu’nun Mudurnu ilçesinde doğdum.

İlk ve orta öğrenimimi bu ilçede tamamladıktan sonra, Bolu Erkek Öğretmen Okulu’nda öğrenimime devam ettim. 1966 yılında Çapa Yüksek Öğretmen Okulu’na seçildim. 1966-71 yılları arasında pedagojik eğitimi devlet hesabına okuduğumuz okulda, kimya eğitimim içinde aynı dönemde İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi’nde öğrenim hayatıma devam ettim. Kimya Lisans dalından 1971 senesinde mezun olduk-tan sonra, mecburi hizmet kapsamında Giresun’da lise öğretmenliği yaptım. 1974 senesinde İstanbul’a tayin oldum. Bu arada, 1976 yılında Kimya Yüksek Mühendisliği’ni tamamladım. 1976 senesinde Yıldız Devlet Mimarlık Mühendislik Akademisi Temel Bilim-ler Fakültesi Kimya Kürsüsü’nde uzman olarak göreve başladım. Bunu takiben, İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi Temel İşlemler Bölümü’nde, Prof. Dr. Emin Ulusoy’un danışmanlığında, doktora çalışmalarına başladım. 1981’de “Mühendis Doktor” unvanını aldım. Bir yıl sonra yeni Üniversiteler Kanunu’nun çıkmasıy-la, Yıldız Üniversitesi Temel Bilimler Fakültesi Kimya Kürsüsü’ne Yardımcı Doçent olarak atandım. 1994 yılında Fiziko Kimya Anabilim Dalı’ndan Doçent, 1998 yılında ise Profesör olarak, Anorganik Kimya Anabilim Dalı Başkanı olarak ABD’de görevime başladım. İki yıl sonra Kimya Bölüm Başkanlığı görevine atandım. 2008 Eylül’ünden itibaren ise Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanlığı’nı sürdürmekteyim.

Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi hakkında bilgi verebilir misiniz?

Fen-Edebiyat Fakültesi öğrenci, öğretim üyesi ve bölüm sayısı bakımından üniversitemizin en büyük fakültesidir. Kimya, Fizik, Matematik, İstatistik, İnsan ve Toplum Bilimleri, Biyoloji, Batı Dilleri ve Edebiyatı (Fransızca mütercimlik) ve Türk Dili Edebiyatı olmak

SANAYİCİMİZ SORUNLARINI ÇEKİNMEDEN BİZLERE GETİREBİLİYOR

YTÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ulvi Avcıata:

röportaj, MİNE ULUTAŞ

Page 27: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

48 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar49NİSAN / 09

Fakülte olarak diğer üniversitelerle ne gibi çalış-malar yapıyorsunuz?

Diğer üniversitelerle ilişkilerimiz iyi bir çizgide de-vam ediyor. Ortak projeler verilebiliyor. Ama arzu edi-len boyutta değil. Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), bazı destekler veriyor. Bu konuda yapmış olduğumuz “De-mir ve Saç Yüzeylerinin Korunması Amacıyla, Polimer Korumalı ve Çevre Kirliliği Yapmayan Organik Yapılı Aktif Maddeler Yardımıyla Pasın (Fe2O3) Atmosferden Etkilenmeyen Magnetite (Fe3O4) Dönüştürülmesi” konulu projemizi tamamlamış bulunuyoruz. DPT’nin şemsiye projeleri destekleme kararı almasından bu yana, çeşitli üniversitelerle ilişkilerimiz devam ediyor. Bu türde projeler hazırlanarak DPT’ye sunulmaktadır. Bunun yanında, TÜBİTAK bünyesinde de şahıs pro-jeleri olarak çalışmalar yapılmaktadır. Benim vermiş olduğum ve 2008 yılında tamamladığımız “Ferrosen Ve 3-Bromo-1-Fenil-1-Propen Türevler İçeren Yeni Porfirazin Türevlerinin Sentezi, Karakterizasyonu ve Metal Komplekslerinin Hazırlanması” isimli projemiz mevcuttur. Akdeniz Üniversitesi, İnönü Üniversitesi ve Şişe-Cam Fabrikaları’nın katkısıyla yaptığımız “Fo-tokatalitik Nano-TiO2 İçeren Şeffaf Kaplamalar” ko-nulu “Yaygınlaştırılmış Ulusal ve Uluslararası Proje” çalışmamız bulunmaktadır.

Üniversiteler bazında ortak işbirliği yapmak sure-tiyle, proje geliştirme çalışmaları şu an itibariyle ülke-mizde daha yeni yeni gelişiyor. Bunun dışında, yurt-dışında çeşitli projelerle ortaklık tarzında faaliyetler gerçekleştiriyoruz. Türkiye’nin ihtiyacı olan, üniver-sitelerin bir arada vermiş olduğu çalışmaların önem kazanacağını burada belirtmek isterim. Çünkü TÜBİ-TAK projelerinde görev aldığım için bunları yakından biliyorum.

Siz aynı zamanda fakültenin kimya bölümü kökenli ilk dekanısınız. Bu durum sizde ne tür duygular oluşturuyor?

Kimyacı olup da idari görevde bulunan çeşitli aka-demisyenler olmuştur. Kimya bölümü, dışarısıyla en fazla ilişkisi olan bir bölümdür. Bu yüzden, çevre ile ilişkilerin geniş tutulması bakımından, kimyacı

birinin böyle bir görevde bulunması, ufkun daha da açılmasında yararlı olacaktır. Çünkü madde-malzeme yönünden en büyük sıkıntıyı kimyacılar çektiği için, her tarafa eşit yaklaşımlar sergileyebileceklerini dü-şünüyorum. Şahsen de böyle olmasını arzu ediyorum. Fakültemizin kimyacı olarak ilk dekanıyım. Önceki dekanlarımız Matematik ve Fizik bilim dallarından hocalarımızdı ve fakültemize büyük katkıları oldu, kendilerine teşekkür ediyorum. Dekanlık görevimin başlamasıyla, bu geleneği ilk defa değiştirmiş oldum ve yeni açılımlar yapmak istiyorum.

Görev süreniz boyunca gerçekleştirmeyi plan-ladığınız hedeflerinizden ve projelerinizden söz eder misiniz?

Yer problemine çözüm bulmaya çalışacağım. Çün-kü sağlıklı koşullarda bir yer olmadan, çalışmaları gerçekleştirmek çok zorlaşıyor. Burası tarihi bir bina, dolayısıyla yapı içerisinde arzu ettiğimiz bazı şeyleri yapamıyoruz. Tarihi dokuyu bozmamanız gereki-yor. En kısa sürede Rektörlüğümüzün destekleriyle, Fen-Edebiyat Fakültemizin tamamının yeni yerleşim yerinde, bir arada bulunacak şekilde yerleşiminin ger-çekleşeceğine inanıyorum. Sekiz yıldır bu sorunları yaşıyorduk. Bu açılımı gerçekleştirdik, kimya bölümü araştırma laboratuarlarımızın modern bir şekilde yapı-mı tamamlandı. Buralara taşınacağız ve akreditasyon için en önemli problemlerden birisi ortadan kalkmış olacak. Sanayi ile çok daha kaliteli işlerin yürütülece-ğine inanıyorum. Yeni binalarımızda, laboratuarların çok daha modern bir şekilde uygulamaya geçeceğini söyleyebilirim. Bunun dışında, teçhizat eksikliğimiz tamamen giderilecek. ERASMUS programıyla, yurt-dışına göndereceğimiz öğrenci sayısını artıracağız. Çünkü yabancı bir üniversitede bulunmuş, çalışmış bir insanın olaylara değişik açılardan yaklaşabilece-ğine inanıyorum. Çok sayıda yüksek lisans ve doktora öğrencimiz mevcut. Bu öğrencilerimizin de ERASMUS programı çerçevesinde, çalışmalarının bir bölümünü işbirliği içinde, Avrupa bazında değerlendirilmesini de gerçekleştirmek yoluyla, açılımımızı daha da güçlen-dirmeyi amaçlıyoruz. II

Fakültemizde 44 profesör, 19 doçent, 69 yardımcı doçent, 28 öğretim görevlisi, 14 doktoralı toplam 105 araştırma görevlisi ve 7 uzman görev yapmaktadır.

Bilimsel yayınlar bakımından fakültenin konu-munu anlatır mısınız?

Bilimsel çalışmalar açısından, üniversitemizin en önde gelen fakültelerden biriyiz. Bu değerlendirmele-ri yaparken, fakülte bazında değil de bölüm bazındaki faaliyetleri göz önünde bulunduruyoruz. Üniversite-mizde yayın potansiyeli olarak, kişi başına düşen ya-yın sayısı bazında kimya bölümümüz yıllardır birinci sırada yer almaktadır. Diğer bölümlerimizde de ulus-lararası pek çok çalışma yapılmıştır.

Üniversite-sanayi işbirliği konusunda ne tür çalışmalar yapıyorsunuz? Türkiye’de bu işbirliği sizce yeteri kadar güçlü mü?

Yıldız Teknik Üniversitesi, üniversite-sanayi işbir-liği alanında çok önemli bir konuma sahiptir. Çeşitli birimlerimiz sanayi ile iç içe çalışmalar yapmaktadır. Mesela makine mühendisliği böyle bir çalışma için-dedir. Fen-Edebiyat Fakültesi kapsamında düşünür-sek, üniversite-sanayi işbirliğini gerçekleştiren bölüm kimyadır. Kimya bölümünün bu konuda önemli ça-lışmaları oluyor. Bu alanda çok büyük mesafeler kat

edilmiştir. Bu durumdan hem sanayi hem de üniver-site büyük yararlar görmektedir. Aynı zamanda sana-yi ile gerçekleştirdiğimiz projelerimiz söz konusudur. Örneğin; Lever firmasıyla saç kozmetikleriyle ilgili ola-rak “Kozmetik Ürünlerin Performans Ölçüm Teknikle-ri Geliştirilmesi” konusunda yaptığımız bir projemiz mevcuttur. Bu proje kapsamında, firma her yıl bize bir cihaz alıyor. Bu sayede, çok sayıda cihazı bünyemize katmış bulunuyoruz. Bu cihazlar AR-GE laboratuarı-mızda, hem sanayicimize hem öğrencilerimize hem de öğretim üyelerimize hizmet vermektedir.

Türkiye’deki duruma baktığımızda, sanayi-üniver-site işbirliğinin zayıf olduğunu düşünüyorum. Bu iş-birliğinin sağlanabilmesi için, bir yaklaşımın ortaya konması gerekiyor. Çünkü her iki kesim de tam olarak birbirlerine yaklaşamıyor. Bizler bunu zaman içersin-de aşmış bulunuyoruz. Biraz da sanayicinin çekingen-liğinin üzerinden atılmasında, bizlerin aktivitesinin çok büyük rol oynadığını kabul etmemiz gerekiyor. Şu an itibariyle, sanayici çekinmeksizin sorunlarını bizlere getirebiliyor. Bir sanayici, yaşadığı problemin çok kısa bir sürede ve kesin olarak çözülmesini ister. Eğer bunu uzun bir süreye yayarsanız, sanayici kapı-nızı çalmıyor. Kısa vadeli ve riski olmayan yatırımları daha fazla tercih ediyorlar.

Page 28: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

50 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 51NİSAN / 09

RÖPORTAJ

Ü

Bugüne kadar yaklaşık 4.500 civarında mezun vermiş durumdayız. Ülkemizde yaklaşık 11.000 civarında Ha-rita (Jeodezi ve Fotogrametri) Mühendisi bulunmak-tadır. Bunun yarıya yakını üniversitemiz mezunudur. Bölümümüz, yarım asrı geçen eğitim-öğretim faali-yetleri süresince, gelişmiş batı ülkelerinde uygulanan ders planlarını ve içeriklerini sürekli izleyerek eğitim programına yansıtmıştır. Bölümümüzde 28 öğretim üyesi, 2 doktor araştırma görevlisi, 23 araştırma gö-revlisi ve 1 uzman olmak üzere 54 öğretim elemanı mevcuttur. Güçlü öğretim elemanı kadrosunun ya-nında, son yıllarda gelişmiş teknolojik yazılım ve bil-gisayarlarla, GPS aletleriyle, elektronik açı ve uzunluk ölçme aletleriyle donatılan sağlam bir altyapıya sa-hiptir. Bireysel başarılarının yanında ekip çalışmasıyla ön plana çıkan, bilimsel ve mesleki etkinliklerin yanın-da soysal etkinliklerde de aktif olan öğrencilerimiz; başarılı bir mühendis olmanın yanı sıra sosyal bireyler olarak yetiştirilmektedir.

Son yıllarda, gelişmiş birçok dünya üniversitesin-de eğitimde kalitenin arttırılmasına yönelik olarak yürütülen akreditasyon çalışmalarına, fakülte ve bö-lümümüz de katılmıştır. Bölümümüz 2007 yılında 2 yıllığına, 2008 yılı sonunda da 5 yıllığına Mühendislik Eğitim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği (MÜDEK) tarafından akredite edilmiştir. Bu bağlamda, üniversitemiz bünyesinde ilk olarak akre-dite olan iki bölümden birisi olmuştur.

Hedeflerinizden bahseder misiniz?Bölümümüz uluslararası düzeyde kabul gören ve

eğitim veren, güncel ve gelişen teknolojik gelişmeleri izleyerek eğitim programlarına yansıtan, çağdaş ve kaliteli bir eğitim yapmaktadır. Mesleki alanlarında teori ve uygulamayı iyi bilen, sosyal ve yönetici yete-neğine sahip gençler yetiştirmektedir. Bu bağlamda var olan yapısının korunması ve daha da ileriye götü-rülmesi temel hedeflerimizdir.

Bununla birlikte, özellikle eğitim-öğretim faaliyet-lerinde mesleğimiz adına öncül görevlerin sürdü-rülmesinde, araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde ulusal ve uluslararası düzeyde işbirlikleri oluşturarak gerek mesleki, gerekse disiplinlerarası projelerin üre-tilmesinde, güçlü ve dinamik bir akademik kadronun güncelliğinin sağlanmasında, öğrencilerimiz ve aka-demik kadromuz için en iyi koşulların sağlanmasına yönelik hedefler için aralıksız çalışılmaktadır. Özellikle bilimsel yayın ve proje sayılarının daha da arttırılma-sı, sürekli gelişen ve değişen sistemlerin laboratu-arlarımıza kazandırılarak güncelliğinin sağlanması, ülkemizde mesleğimiz adına giderek sayıları artan bölümlerimizde öncülük görevinin sürdürülmesi, dünya ülkelerindeki bölümlerle eğitimde kalite ve ni-telik açısından rekabet edebilecek düzeyde olunması

ve her daim bunun korunması yönündeki hedeflerin gerçekleştirmesi için çalışılmaktadır.

Yürüttüğünüz ulusal ya da uluslararası projele-riniz nelerdir?

Bölümümüz bünyesinde, mesleğimiz adına bugü-ne kadar oldukça önemli projeler yürütülmüştür. Son olarak halen devam eden önemli projelerimizden ba-zıları ise;

• 1/5000 Ölçekli Sayısal Fotogrametrik ve Ortofoto Harita Üretimi ile Söz Konusu Haritaların Yapımı ve Etkin Kullanımı İçin İzmir Jeodezik Altyapısının Oluşturulmasına Yönelik Danışmanlık ve Kont-rollük

• Türkiye’nin Deprem Riski Yüksek Jeo-Stratejik “ancak tektonik rejimleri farklı” Bölgelerinde Deprem Davranışının Çok Disiplinli Yaklaşımlarla Araştırılması (TÜRDEP) Projesi

Üniversitemize ve ülkesine 45 yıldır her düzeyde hizmet eden, İnşaat Fakültesi Jeodezi Mühendisliği Bölüm Başkanı değerli hocamız Prof. Dr. Ömer Aydın ile üniversitelerin ve Yıldız’ın gelişimi üzerine bir soh-bet gerçekleştirdik.

Kısaca kendinizden bahseder misiniz?YTÜ’de 1968 yılında lisans, 1969 yılında da yüksek

lisans eğitimimi tamamladım. Öğrenciyken Cemi-yet Başkanlığı görevini yürüttüm. Teknik Okul’dan İstanbul Devlet Mühendislik Mimarlık Akademisi (İDMMA)’ne geçişte mücadele verenler arasınday-dım. 1970 yılında asistan, 1977 yılında doçent, 1989’da profesör oldum. Üniversitemiz eğitim ve öğretiminde kalitenin arttırılmasında, fiziksel mekanların verimli duruma getirilmesinde mesleğimle ilgili sürekli kat-kıda bulundum. Bugüne kadar geçen süreçte sadece ders vermekle kalmadım, değişik yönetim kademele-rinde görev aldım. 15 yıldır Bölüm Başkanlığı yapmak-tayım. Öğrencilik yıllarım dâhil 45 yıllık bir Yıldızlılık hayatına bakıyorum da, nerelerden nerelere gelmişiz. Harcanan emeklere gerçekten değer.

Üniversitelerin önemi ve ülkenin gelişimindeki rolü nedir?

Üniversiteler bir toplumun ve ülkenin aydınlanma-sı, gelişmesi ve yarınları açısından itici güç konumun-dadır. Üniversiteler bir birey için eğitim-öğretim süre-cindeki en önemli dinamiktir. Öyle ki bireyin hayata bakışının şekillendiği, meslek yaşamına adım attığı ve hayatı süzgeçten geçirdiği kurumlardır. Eğitim-öğretim faaliyetlerinin yanı sıra, bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin yürütüldüğü, ülkelerin ve toplumların gelişmesinde öncül rol oynayan kurum-lardır. İnsanların eğitilmesi ve meslek sahibi olmasın-daki en önemli bilim yuvalarıdır. Ülkelerin kalkınması ve gelişmiş toplumlar arasında yer almasında, bilgi ve teknoloji üretiminde kuşkusuz en ön sırada olan üniversitelerimiz; toplumun aynası olması, gelecek yarınların şekillendirilmesi adına önemli görev ve iş-levlere sahiptir.

Bölümünüzle ilgili bilgi verebilir misiniz?Bölümümüz, 1949 yılında mesleğimiz adına ülke-

mizde ilk kurulan bölüm olma özelliğini taşımaktadır.

Prof. Dr. Ömer Aydın:

ULUSLARARASI DÜZEYDE EĞİTİM VERİYORUZ

röportaj, BURCU POLAT / HALKLA İLİŞKİLER KOORDİNATÖRLÜĞÜ

Page 29: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

52 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 53NİSAN / 09

• Güneybatı Anadolu Bölgesindeki Blok Hareketle-ri ve Gerilim Alanlarının GNSS Ölçümleri ile Belir-lenmesi

Öğrencilerinize ne mesaj vermek istersiniz?Öğrencilerimiz ülkemizin geleceğidir. Onların mes-

leki, sosyal ve yönetim bakımından en iyi şekilde ye-tişmesi için bölümümüzde gereken tüm çalışmalar yapılmaktadır. Devletimiz onlar için bugüne kadar önemli katkılar sunmuştur. Öğretim elemanlarımız onlar için çok büyük çaba sarf etmektedir. Öğrencile-rimizden isteğim: Cumhuriyetimizin temel ilkelerine ve ülkemizin bölünmez bütünlüğüne sahip çıkmaları, çok çalışıp ülkemizin kalkınmasına katkıda bulunma-ları ve en önemlisi dürüst bir yönetim sergileyerek ül-kemizde yaşanan yanlışlıkların ortadan kaldırılmasına katkıları bulunmalarıdır. İşte o zaman, Büyük Önder Atatürk’ümüzün istediği gençler olacaklardır.

YTÜ sizin için ne anlam ifade ediyor?YTÜ benim yaşamımdır. Bu kurumda 45 yıldır ge-

çirdiğim süreçte, geçmişime baktığımda nerelerden nerelere gelmişiz. Tarihi mekanlarda çağdaş eğitimin sürdürüldüğü üniversitemiz giderek büyümekte ve büyük bir hızla gelişmesini sürdürmektedir. Öğrenci-lik ve meslek yaşantımı, daha doğrusu ömrümü ge-çirdiğim bu kurum benim için aileden bir birey duru-

mundadır. Acı ve sevinçlerimi yaşadığım, umutlarımı paylaştığım ve yeşerttiğim nice mutlu ve unutulmaz anları yaşadığım bir nefes olmuştur benim için. İnanı-yorum ki önümüzdeki en kısa sürede, eksik fakülte bi-nalarımızın ve sosyal tesislerimizin tamamlanmasıyla çok daha iyi bir Yıldız olacak. Bizler de yalnızca o fiziki mekanları dolduran değil, aynı zamanda onlara nite-lik kazandıran ve ruh veren Yıldızlılar olarak bugüne kadar yaşadığımız ve övünç duyduğumuz Yıldızla her daim olduğu gibi ilelebet gurur duyacağız.

Son olarak ne söylemek istersiniz?Öğrencilerimizden isteğim; daha başarılı, donanım-

lı ve üretken mühendisler olmaları için çok çalışma-larıdır. Öğretim elemanlarımızdan isteğim; Yıldızlılık ruhunu ve anlayışını gelecek kuşaklara ve nesillere aktararak, görevlerini en iyi şekilde yerine getirmeleri, bilimsel araştırma ve yayın yapmaya yönelik faaliyet-leri daha da arttırmaları, öğrencilerimize en güncel bilgileri en iyi ve en anlaşılır şekilde aktarmaya çalış-malarıdır.

Yöneticiler ise görevlerini, vizyon ve misyonlarımıza uygun şekilde en iyi şekilde yapmak zorundadır. Her düzeydeki yönetici, birimini geliştirecek şekilde gö-revini yaparsa çok güçlü bir Yıldız Teknik Üniversitesi kendiliğinden ortaya çıkar. II

Page 30: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

54 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 55NİSAN / 09

YYıldız Teknik Üniversitesi Kalite ve Verimlilik Kulübü, ulusal organizasyonlardan biri olan Kalite Günleri’nin 11.sini 10-13 Mart 2009 tarihlerinde gerçekleştirdirdi. Geçmiş yıllarda “Değişen Dünya’da Değişim Yöneti-mi”, “Enerji Politikaları ve Sektörel Stratejiler”, “Tek-noloji Yönetimi” gibi başlıklar altında düzenlenen etkinlik, bu yıl ise “Yaşam için Üretmek” başlığı ile gerçekleşti. Organizasyonda, başta YTÜ olmak üze-re ülke üniversitelerinden katılan öğrencilerin, kamu ve özel sektörden konunun uzmanı üst düzey konuş-macılarla, 4 gün süren seminer ve paneller dizisinde buluşturulup, belirlenen tema çerçevesinde ve sosyal alanda gelişmeleri hedeflendi.

Toplumsal kalkınma için her alanda üretmek11. Kalite Günleri’nde, üreten dünyanın çarklarının

nasıl döndüğü konuşuldu; yarına biraz daha ilerde uyanmamızı sağlayan mekanizmanın yapıtaşları in-celendi. Günümüzde yeni şeyler yaratmanın her za-mankinden daha çok gerekli olduğunu, insanoğlunun daha iyiyi görmesi ve toplumsal kalkınma için sadece teknik anlamda üretimin yeterli olmadığını, sosyal ve fikirsel üretimin de çok önemli yer tuttuğunu biliyo-ruz. Kalite Günleri’nde, bu bilinç ile “her alanda üre-tim” konusu incelenerek bir ilke imza atıldı ve katılım-cılara çok verimli bir dört gün yaşatıldı.

Etkinlik programıKalite Günleri’nin ilk üç gününde, Türkiye sorunla-

rına interaktif çözüm önerilerinin dile getirildiği semi-nerler düzenlendi. Son günde ise öğrencileri bekleyen profesyonel hayata yönelik pratik tecrübeyi kazandı-rıp, iş dünyasında şimdiden yeteneklerini ortaya çıka-rabilecekleri çeşitli aktiviteler gerçekleştirildi

Kalite Günleri, Rektörümüz Prof. Dr. İsmail Yüksek, YTÜ Halkla İlişkiler Koordinatörü, Kalite ve Verimlilik Kulübü danışmanı Yrd. Doç. Dr. Hayri Baraçlı ve 11. Kalite Günleri Proje Lideri M. Can Kayacan’ın konuş-malarıyla başladı. Günün ilk seminerini sunan 3M Türkiye Fabrika Tedarik Zinciri Müdürü Cenk Yüksel, “Küresel Dalgalanmaların Üretime Etkileri” başlığı altında, içinde bulunduğumuz çetin krize dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. 2. Oturumda ise Denizli Teks-til İhracatçıları Birliği Başkanı Raşit Güntaş “Tükettik-lerimizden Üretilenler” başlığı altında, elyaf projesi ve geri dönüşümün hâkim olacağı gelecek hakkında ipuçları verdi.

Oturumlar TÜBİTAK-TÜSSİDE Projeler Koordinatö-rü Dr. Kemal Berkan’ın sunumuyla devam etti. Kemal

ETKİNLİK

ÜRETEN DÜNYANIN ÇARKLARI YILDIZ’DA DÖNDÜ

yazı, ÖĞR. GÖR. SEYHAN HAYDAR /HALKLA İLİŞKİLER KOORDİNATÖRLÜĞÜ

Page 31: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

56 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 57NİSAN / 09

Berkan, kalitenin üretimdeki yerinden bahsetti ve iş hayatında kullanılabilecek önemli bilgiler verdi. Gü-nün son oturumunda ise genç bir mühendisin batan bir şirketi nasıl Türkiye’nin en önemli markalarından biri haline getirdiğini, Baymak Genel Müdürü Dr. Mu-rat Akdoğan anlattı.

Kalite Günleri’nin 2. gününde ilk oturum, Koç Hol-ding Dış İlişkiler ve Kurumsal Soysal Sorumluluk Ko-ordinatörü İnci Aylin Gezgüç’e aitti. Aylin Gezgüç sunumunda, herkesin diğer insanlara karşı da bir so-rumluluğu olduğunu hatırlatarak, modern topluma giden yolda sosyal inovasyonun önemini belirtti. Gü-nün ikinci oturumunda Yıldız Teknik Üniversitesi’nin yetiştirdiği dünyaca ünlü bilim adamı, Japon Havacı-lık ve Uzay Dairesi ( JAXA) Teknoloji Geliştirme Dairesi Başkanı Doç. Dr. Serkan Anılır’ın “Geleceği Yaratmak” başlıklı bir sunumu oldu. Anılır, kariyerinden ve ATA ismini verdiği Uzay Asansörü de dahil olmak üzere, geleceği yönlendiren projelerinden bahsetti. Yalın Enstitü Derneği Yalın Uygulama Danışmanı İsmail Baş, üretimi bulunduğu noktaya getiren Japon üretim felsefesinin en önemlilerinden olan yalın üretimle il-gili ayrıntıları “Dünyayı Değiştiren Makine: Yalın Üre-tim” başlığıyla anlattı. Günün son oturumu ise Doç. Dr. Serkan Anılır ve YTÜ Halkla İlişkiler Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Hayri Baraçlı’nın katılımı ile gerçekleşen, Türkiye’nin sorunlarına interaktif olarak çözüm aran-dığı seminer oldu.

Oturumların son günü, İndex Grup CEO’ su Erol Bilecek’in sunumu ile başladı. Erol Bilecek, her geçen gün bir yenilikle bizleri karşılayan yazılım dünyasının ayrıntılarını ve bu teknolojinin Türkiye’yi taşıyabilece-ği yerleri anlattı. İkinci oturum ise “2023= Türkiye Tek-noloji Cumhuriyeti” başlığı altında, Anadolu Bilişim Hizmetleri Genel Müdürü Tayyar Bacak ve Koç Üni-versitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İskender Yılgör’ün paneliydi. Üretim Yönetimi, Verimlilik ve Maliyet Ana-lizleri Uzmanı Yazar Atilla Filiz’in üretim yönetiminde verimlilik sırlarını paylaştığı oturumdan sonra, Müj-dat Gezen söyleşisi ile 11. Kalite Günleri seminerleri sona erdi.

Çeşitli il ve üniversitelerden öğrencilerle YTÜ öğren-cilerinin buluştuğu, üniversitenin tek ulusal öğrenci kulübü organizasyonu olan 11. Ulusal Kalite Günleri, büyük beğeni topladı. II Yrd. Doç. Dr. Hayri Baraçlı

Page 32: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

58 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 59NİSAN / 09

APROMISE projesinden elde edilen bilgi birikiminin

paylaşımı için, projenin çalışmaları hakkında ayrın-tılı bilgilerin yer aldığı bir web sitesi hazırlanmıştır (www.promise.at).

Ayrıca, proje kapsamında yapılan çalışmalar yoluy-la, genelde Fen Bilimleri öğretimine, özelde göçmen-lerin bu alanda yaşadığı sorunlara ilişkin paylaşımlar sonucu ortaya çıkan çözüm önerilerinin yer aldığı, Science Education Unlimited: Approaches to Equal Opportunities in Learning Science isimli bir kitap ya-yınlanmıştır. Bu kitapta Prof. Dr. Münire Erden ile Doç.

Dr. Seval Fer’in makaleleri de yer almıştır. Ayrıca, proje birçok uluslararası kongrede değişik boyutları ile su-nulmuştur.

Yıldız Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi olarak PROMISE projesi ile okul-üniversite işbirliğinin oluş-masına ve farklı ülkelerdeki akademisyen, öğretmen ve öğrencilerin yakın temasına olanak sağlamış ol-mamız; hem de Avrupa’da yaşayan yurttaşlarımızın, eğitimden kaliteli bir şekilde yararlanmalarına küçük de olsa bir katkıda bulunmuş olmanın gururunu ya-şamaktayız. II

Avrupa Eğitim Merkezi Koordinatörlüğü’nde 2005-2007 yılları arasında ger-çekleştirilen PROMISE (Promotion of Migrants in Science Education) projesi, göçmenlerin Fen Bilimleri eğitiminde fırsat eşitliğine sahip olması gerektiği görüşünden yola çıkılarak geliştirilmiştir. Toplam bütçesi 296.000 Avro olan proje, Humboldt Üniversitesi, Viyana Üniversitesi, Saraybosna Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi işbirliği ile gerçekleştirilmiştir. Yıldız Teknik Üniversi-tesi Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri alanındaki uzmanlığı ile projede önemli bir rol üstlenmiştir.

Projenin, Y.T.Ü Eğitim Fakültesi tarafından koordine edilen Türkiye ayağın-da; ilimizdeki 4 okuldan toplam 14 kız öğrencinin yer aldığı Lise Kulübü ile 4 fizik öğretmeninin yer aldığı Öğretmen Takımı kurulmuştur. Öğretmen ve öğ-rencilerle ayda bir kez toplantılar yapılarak, ülkemizde fen eğitiminin durumu, öğrencilerin Fen Bilimlerine bakışı, öğretmenlerin ve öğrencilerin yaşadıkları sorunlar tartışılmıştır. Ayrıca, üniversitelerin Fen Bilimleri bölümlerine gezi-ler düzenlenerek, öğrenci ve öğretmenlerin, fen alanında önemli çalışmalara imza atmış bilim insanları ile görüşmeleri; bazı deneyleri izlemeleri; üniver-sitelerin fen bölümlerini tanımaları sağlanmıştır. İşbirliği yapılan okullardaki fen öğretmenleri için ise, öğretim elemanlarımız tarafından hizmet-içi eğitim semineri düzenlenerek, öğretmenlerin yeterlilikleri artırılmaya çalışılmıştır.

Projenin uluslararası ayağında; üniversitemizin proje sorumluları, öğrenci ve öğretmenlerle birlikte Berlin ve Saraybosna’da düzenlenen PROMISE top-lantılarına katılmışlardır. Böylece, farklı ülkelerin eğitim sistemleri, Fen Bilim-leri öğretimi alanında yapılan uygulamalar ve göçmen öğrencilerin yaşadık-ları sıkıntılara ilişkin bilgi sahibi olmaları ve çözüm önerilerine ortak olmaları sağlanmıştır.

PROJE

AVRUPA KOMİSYONU 6. ÇERÇEVE PROGRAMI KAPSAMINDA BİR PROJE: PROMISE

yazı, MÜNİRE ERDEN / EĞİTİM FAKÜLTESİ DEKANI

Page 33: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

60Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 61NİSAN / 09

Page 34: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

62 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 63NİSAN / 09

JPROJE

JURISTRAS, Avrupa Birliği 6. çerçeve programı bün-yesinde AB Komisyonu tarafından fonlanan 9 ortaklı bir projedir. Tam adı “Strasbourg Mahkemesi, Demok-rasi, Bireysel ve Kolektif Haklar: Uyuşmazlık Konuları, Mahkeme Kararlarının Uygulanması ve Reformlar” olan projenin koordinatörü Atina’da bulunan ELIA-MEP adlı bir düşünce kuruluşudur. Projenin Türkiye ayağının yürütücülüğünü, Y.T.Ü. adına Haldun Gü-lalp ve Ozan Erözden yapmakta, proje ekibinde araş-tırmacı olarak ayrıca TESEV’den Dilek Kurban da yer almaktadır. Toplam bütçesi 1.179.000 EUR olan (YTÜ payı 59.640 EUR) projeye; Almanya, Avusturya, Belçi-ka, Birleşik Krallık, Bulgaristan, İtalya ve Romanya’dan üniversiteler ve düşünce kuruluşları ortak olarak ka-tılmaktadır. 1 Eylül 2006 tarihinde başlayan proje, 31 Ağustos 2009 tarihinde tamamlanacaktır.

Projenin hedefi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları

yoluyla, ilgili ülkelerin iç hukuk düzenlerinde ve genel siyasi kültüründe, insan hakları ihlallerinin azalması-nı sonuçlayan dönüşümlerin ortaya çıkıp çıkmadığı-nın anlaşılması, projenin hedefidir. Başka bir deyişle, bu projeyle, AİHM kararlarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) taraf ülkelerde ne derece haya-ta geçirildiği ölçülmeye çalışılmaktadır. Bunun yanın-da, geleceğe yönelik olarak insan hakları ihlallerinin azalması için alınan önlemler de projenin konusu içindedir.

Durum tespiti raporu Projenin ilk aşamasında, AİHS’nin, projenin yürü-

tüldüğü ülkelerin iç hukukundaki yeri ve diğer mev-cut insan hakları koruma mekanizmalarının etkinliği konusunda; toplam dokuz tane (her ülke için bir tane) “durum tespiti raporu” (state of the art report) hazır-lanmıştır. Bu raporlarda o ülkelerde AİHM’ne başvuru götüren aktörlerin hangileri olduğu (bağımsız birey-ler, profesyonel hukukçular, insan hakları aktivistle-ri, Sivil Toplum Örgütleri, v.b.), yapılan başvurularda hangi hukuki ve siyasi argümanların ileri sürüldüğü de ortaya konulmuştur. Araştırılan bir diğer nokta, AİHM’ne dava götüren aktörlerin, bu başvuru yolunu siyasi sonuç elde etmeye yönelik bir hukuki strateji (strategic litigation) olarak değerlendirip değerlendir-medikleridir. Bunun yanında, AİHM kararlarının ge-reklerini yerine getirmekle yükümlü resmi organların tavırları da incelenmiş, kararların gereği gibi hayata geçirilmesi konusunda ne derece istekli ve başarılı olunduğu anlaşılmaya çalışılmıştır.

Projenin bu ilk safhasında hazırlanan raporların tam metinleri, http://www.juristras.eliamep.gr/?cat=7 ad-

resinde yer almaktadır. Raporların akademisyen olma-yanlar için hazırlanmış kısa versiyonları, AB Komisyonu tarafından Eylül 2007’de kitap olarak basılmıştır. Öte yandan, bu raporlardan hareketle hazırlanan bir der-leme “Protecting Individuals from Non-Majoritarian Groups in the European Court of Human Rights: Liti-gation and Jurisprudence in Nine Countries” (eds. Dr Dia Anagnostou and Dr Evangelia Psychogiopoulou) yakında Martinus Nijhoff Publishers/Brill Yayınevi ta-rafından basılacaktır.

Vaka incelemesi raporuProjenin ikinci safhasında, ampirik veriler toplan-

masına yönelik derinlemesine saha araştırması yapıl-mış ve bu araştırma sonucunda elde edilen bulgular, dokuz ayrı “vaka incelemesi raporu”nda (case study re-port) analiz edilmiştir. Tam metinlerine http://www.juristras.eliamep.gr/?cat=8 adresinden erişilebilen bu raporlarda, öncelikle, başvuranların AİHS mekaniz-malarını kullanırken aldıkları hukuki yardım, AİHM kararlarının uygulanması açısından kurulan resmi mekanizmaların işleyişi ve kararların uygulanması açısından öngörülen tekil ve genel önlemlerin etkin-liği ele alınmaktadır. Bu veriler ışığında raporlarda, ayrıca, siyasi ve hukuki aktörlerin, ülkede egemen hukuk kültürünün, hukuk alanına yönelik siyasalların ve hükümet dışı aktörlerin AİHM kararlarının yerine getirilmesi yönünde etkin kanallar oluşturabilme ka-pasiteleri incelenmektedir.

Proje ortakları toplantısıProjenin üçüncü safhasında, vaka incelemesi ra-

porlarında verilerden faydalanılarak, beş ana başlık altında ülkeler arası karşılaştırmalı incelemeler yapıl-maktadır. Beş ayrı raporda toplanacak ve yayınlana-cak olan bu incelemeler şu başlıkları kapsamaktadır: Ayrımcılık Yasağı İhlalleri, Toplumsal Cinsiyet, Azınlık Politikaları, Göçmenler ve Mülteciler, Din ve Devlet İlişkileri. Bu çalışmaların planlandığı 5. proje ortakları toplantısı İstanbul’da, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde 30 Ekim – 2 Kasım 2008 tarihleri arasında gerçekleş-tirilmiştir. Aynı toplantıda, Strasbourg’da düzenlene-cek olan ve proje sonuçlarının Avrupa Parlamentosu üyeleriyle paylaşılacağı, 6. ve son proje ortakları top-lantısının hazırlıkları da yapılmıştır.

Projenin son safhasında, proje kapsamındaki dokuz ülkenin (Almanya, Avusturya, Belçika, Birleşik Krallık, Bulgaristan, İtalya, Romanya, Türkiye ve Yunanistan) AİHM kararlarını uygulamaya koyma performansının kantitatif ve kalitatif açıdan inceleneceği genel bir karşılaştırmalı rapor hazırlanmakta, ayrıca projenin ilk safhalarında elde edilen bulgular, somut siyasa önerilerine dönüştürülmektedir. II

JURISTRAS PROJESİ

yazı, PROF. DR. HALDUN GÜLALP / İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ DEKANI

Page 35: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

Yıldızlar 65NİSAN / 0964 Yıldızlar NİSAN / 09

S

ETKİNLİK

Savunma sanayi ve teknolojilerinin gelişimi ve üni-versitelerin rolünü tartışmak amacıyla, YTÜ Makine Mühendisliği Fakültesi tarafından organize edilen Savunma Sanayi Günleri 2009, Makine Teknolojile-ri Öğrenci Kulübü’nün işbirliği ve Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın katılımlarıyla, 2-6 Mart tarihleri ara-sında, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde gerçekleştirilmiş-tir.

Savunma sanayinin gelişiminin, ülkemiz için öne-minin ve üniversitelerin bu sektöre katkısının; aka-demisyenler, öğrenciler ve sektörün tüm paydaşları tarafından tartışılması, öğrencilerimize ve sektör ça-lışanlarına yeni bakış açıları kazandırmıştır.

Teknoloji yarışıDünyada barış ortamı sağlanmadıkça, ülkelerin sa-

vunma sanayine yaptıkları harcamaların her geçen gün artacak olması, kaçınılmaz ve endişe verici bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkeler kendi gü-venliklerini sağlayabilmek ve bu sektörde söz sahibi olabilmek için, AR-GE’ye dayalı teknolojik bir yarış içi-ne girmişlerdir. Bu teknolojik yarışa ayak uydurmak ve ön plana çıkmak isteyen ülkeler için; üniversitelerdeki akademik bilgiyi, araştırma ortamını, akademisyen ve öğrenci potansiyelini kullanmak akılcı bir yaklaşım olacaktır.

Savunma sanayi, ülkelerin teknolojik ve ekonomik gelişimini yönlendiren en önemli sektörlerden biridir. Uzun bir süredir geliştirilen politikalar ve yatırımlar, Türk Savunma Sanayi’nde atılımlara neden olmuş ve pek çok proje hayata geçirilmiştir. Bu sektörün gelişi-

minde en önemli pay ise hiç kuşkusuz üniversite ve araştırma kurumlarınındır. Mühendislik anlamında en ileri teknolojilerin kullanıldığı bu sektör, her zaman mühendisler için ilgi çekici bir alan olmuştur.

Etkinliğin amacı ve hedef kitlesiYerli savunma sanayimizin ülkemiz için ne kadar

önemli olduğunun üniversite gençleri tarafından bir kez daha farkına varılması, yerli üretilen savunma teknolojilerinin gelişiminden haberdar olunması, ülke gençlerinin gelecekteki savunma sanayinin ro-tası hakkında bilgi edinmesi etkinliğin temel amacı olmuştur. Bunun yanında, AR-GE yoğunluklu çalış-malarda bulunan firmaları tanıyan ve ülkemizde ileri teknolojiye sahip ürünlerin üretilebileceğini gören, özgüven ve motivasyon kazanmış genç mühendislik öğrencileri; akademik çalışmalarını savunma alanın-da sürdürebilecek, Ankara’ya uzak olan akademisyen-ler ve bu sektördeki çeşitli alanlarda çalışmak ya da ortaklık yapmak isteyen KOBİ temsilcileri etkinliğin temel hedef kitlesini oluşturmaktadır.

Etkinlikte, Türk Savunma Sanayi sektöründe gö-rev alan öncü firmalarımızın yanı sıra; sektörde ça-lışmalarını sürdüren kurum ve kuruluşlarımız da yer almıştır. Bu kapsamda savunma sanayimizin dünü, bugünü, yarınını ve ülkemiz için teknoloji ve ekonomi anlamında katkıları ele alınmıştır. Etkinlik süresince, bir yandan yerli savunma sanayinin ülke için önemi vurgulanırken; diğer yandan sektördeki firmalarımı-zın çalışmalarını daha yakından tanıma fırsatı oluş-muştur. II

SAVUNMA SANAYİ GÜNLERİ ’09

yazı, BİLGE OK / HALKLA İLİŞKİLER KOORDİNATÖRLÜĞÜ

Page 36: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

66 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 67NİSAN / 09

miştir. YTÜ’nün adını tüm dünyada duyurmayı hedef-leyen ve daha şimdiden Avrupa ve Rusya’da pek çok üniversitede adından övgüyle söz ettiren kamp, ala-nında bir dünya markası olmuştur.

Kampın bu yıl ki destekçileri arasında; İstanbul Ti-caret Odası, Upitrans Taşımacılık, İDO, Beşiktaş Bele-diyesi, YTÜ Mezunlar Derneği ve bunun yanı sıra; pek çok ürün, hizmet ve basın destekçisi, LODER ve UND gibi öncü sektör dernekleri yer almıştır.

Yabancı misafirlere şehir turu düzenlendiOturumlar YTÜ Oditoryum ve Sergi salonlarında

gerçekleştirilirken, konuklar 4 gün boyunca seçkin bir mekân olan Antik Otel’de ağırlandı. Oturumlarda bil-gi ve becerilerini arttıran konuklar, Malta Köşkü’nde yedikleri akşam yemeğinin ardından, düzenlenen ak-sam eğlencelerinde birbirleriyle tanışma ve kaynaşma fırsatı buldular. Ayrıca Rusya, Fransa, İtalya, Almanya, Bulgaristan, Yunanistan, Portekiz, Avusturya, Sırbis-tan ve Hindistan’dan gelen konuklar; düzenlenen şehir turu sayesinde, ülkemizin kültürünü ve tarihini daha yakından tanıdılar. II

Yyazı, ÖĞR. GÖR. SEYHAN HAYDAR / HALKLA İLİŞKİLER KOORDİNATÖRLÜĞÜ

KALİTE VE VERİMLİLİK KULÜBÜ LOJİSTİK EĞİTİM KAMPI ‘08 Yıldız Teknik Üniversitesi Kalite ve Verimlilik Kulü-

bü (KVK) tarafından bu yıl dördüncüsü düzenlenen Lojistik Eğitim Kampı, 18 Aralık’ta yurtiçinden ve yurt-dışından gelen katılımcıların, sektör duayenlerinin ve basının katıldığı Yıldız Çatı Restoran’da düzenlenen muhteşem bir kokteylle kapılarını açtı.

18–21 Aralık tarihleri arasında gerçekleştirilen kam-pın açılış konuşmasını, 19 Aralık tarihinde YTÜ Rek-törü Sayın Prof. Dr. İsmail Yüksek ve İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yalçıntaş adına İTO Yönetim Kurulu Üyesi Sayın Abdullah Çınar yaptı.

Dört yıldır düzenleniyorÜlkemizin en hızlı gelişen sektörlerinden olan Lojis-

tik’teki yetişmiş eleman eksikliğini çok önceden his-seden Kalite ve Verimlilik Kulübü, dört yıldır bu Kam-pı düzenlemektedir. Etkinlikle, katılımcıların lojistik anlamındaki bilgi, beceri ve iş ağlarını geliştirmesi; proje çalışanlarının da tam bir takım oyunu sergile-yerek sektöre ve geleceğe yönelik pratik kazanmaları ve iş hayatını daha yakından gözlemleme fırsatı elde etmeleri amaçlanmıştır. Lojistik Eğitim Kampı, her yıl değişen proje lideri ve proje takımı tarafından 6 aylık bir çalışmanın eseri olarak ortaya çıkmaktadır.

Tüm dünyaya açıldıUlusal anlamda alanında ilk ve en iyilerden biri olan

Lojistik Eğitim Kampı, KVK’nın girişimci ruhu sayesin-de, bu yıl kapılarını tüm dünyaya açtı. Avrupa’nın ve Türkiye’nin çeşitli şehirlerinden 90 üniversite öğren-cisi ve şirket katılımcısı, KVK’nın misafiri olarak kamp kapsamında 4 gün boyunca ağırlandı. Bu yıl Türkçe ve İngilizce paralel oturumlarla içeriği daha da zengin-leştirilen kamp, katılımcılarına 24’den fazla uzman ve deneyimli sektör yöneticisi ile buluşma olanağı sun-du. Ayrıca düzenlenen uygulama ve vaka yarışmala-rıyla, katılımcıların teorikte edindikleri bilgileri pratik-le pekiştirmeleri sağlandı.

Yoğun bir ilgi olduLojistik Eğitim Kampı, bu gün geldiği son noktada

sektörün, akademisyenlerin, üniversite öğrencileri-nin yoğun ilgisini görmektedir. Avrupa, Rusya ve ülke çapında yapılan etkili tanıtım çalışmaları sayesinde, bu yıl 500’e yakın online başvuru olmuş; katılımcılar uzman bir danışmanlık firması aracılığıyla belirlen-

ETKİNLİK

Page 37: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

68 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar69NİSAN / 09

YYARIŞMA

YTÜ IEEE Öğrenci Kulübü, kurulduğu günden bu yana meslekî ve teknik gelişmelere önem veren; gerçekleştirdiği etkinliklerle ekip ruhunun, takım çalışmasının ve liderli-ğin en güzel örneklerini sergileyen; düzenlediği organizasyonlarla mühendis adayları ve iş dünyası arasında köprü oluşturarak, mühendislik yetkinliğinin artmasına olanak veren bir öğrenci topluluğudur. Kulüp, vizyon sahibi üniversite öğrencilerini teşvik et-mek ve çalışmalarına destek vermek amacıyla, 2009 yılında ilki gerçekleştirilecek olan “Göster Enerjini” sloganı ile “Yıldızlı Projeler” proje yarışmasını düzenlemektedir.

Yarışmanın amacı; önlisans, lisans ve yüksek lisans öğrencilerinin yapacakları çalış-maların kalitesini destek ve teşvik ile arttırarak, projelere ilgi duyacak kişi ve kurum-larla temasa geçmek; bu yolla danışmanlık, malzeme, laboratuar ve hizmet desteği almak; ortaya çıkan çalışmaların, bilim dünyasına, araştırma kurumlarına, sanayi ku-ruluşlarına ve sektöre duyurulmasını sağlamaktır.

Proje konuları

* Yenilenebilir Enerji Kaynakları, Enerji Sistemleri, Elektrikli Araçlar

* Enerji Verimliliği ve Kalitesi

* Kontrol ve Otomasyon Uygulamaları

* Mekatronik ve Robotik Uygulamaları

* Elektrik Makineleri ve Güç Elektroniği

* Haberleşme Tekniği ve Sistemleri Elektronik Devreler ve Sistemler

* Akıllı Sistem ve Uygulamaları (Bina, Enerji, Fabrika, Makine Otomasyonu)

* Bilgisayar ve Yazılım Uygulamaları

* İnterdisipliner Mühendislik Uygulamaları

* Diğer...

Proje kriterleriYarışma için 12 Nisan 2009 tarihine kadar başvurusu yapılmış projelerin, Bilim Kuru-

lu tarafından aşağıda belirtilen kriterlere uygun olarak ilk elemesi yapılacaktır.

* Proje konusunun uygunluğu

* Projenin bilimsel açıdan değerlendirilmesi

* Projenin özgünlük ve yaratıcılık açısından değerlendirilmesi

* Bilimsel yeterlilik ve uygulanabilirlik açısından değerlendirilmesi

* Üretime yapabileceği katkı açısından değerlendirilmesi

Değerlendirme süreciDeğerlendirme Kurulu, yarışmaya katılacak ilk 20 projeyi 17 Nisan 2009 tarihinde

ilan etmiştir. Söz konusu finalist projeler, belirlenen yazım kuralları çerçevesinde 12 Haziran 2009’a kadar elektronik ortamda teslim edilecektir. Teslim edilen projelerin sunumu, Bilim Kurulu önünde yine açıklanacak kriterlere uygun olarak, belirlenen gün ve saatte yapılacaktır. Finalist ilk 20 projenin değerlendirilmesinde, % 40 Bilim Kuru-lu, % 40 Sanayi Kurulu ve % 20 www.elektrikport.com sitesinde yapılacak olan genel oylamanın etkisi olacaktır. Yarışmaya 28 üniversiteden, toplam 143 proje başvurusu olmuştur. Başvurular, 12 Nisan tarihinde sona ermiştir.

Dereceye girmiş olan projelere ödülleri, YTÜ Merkez Yerleşkesi Oditoryumu’nda dü-zenlenecek ödül töreni ile verilecektir. Ödül töreni; akademisyenler, üniversite öğren-cileri ve sanayi kuruluşu temsilcilerine açık olacaktır.

“YILDIZLI PROJELER”

YARIŞMASININ FİNALİSTLERİ

BELLİ OLDU

Page 38: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

70 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 71NİSAN / 09

ÜNİVERSİTE PROJENİN İSMİ KATILIMCI

Atatürk Üniversitesi Vinç Otomasyonu Fevzi Çakmak Bolat

Bilkent Üniversitesi e-Jo Ezgi Çiçek, Ayşegül Onat, Çetin Şahin

Boğaziçi Üniversitesi Volan TekerHüsnü Avşar Gürdal, Burak Çeliktaş, Seçil Yüksel

Gazi Üniversitesi BIMUS- Biyomedikal Uzaktan Sistemler Hidayet Tunç, Volkan Koçak

Gaziosmanpaşa Ünv. Tıbbı Aromatik Bitki Kurutma Kontrolü Mehmet Taner Tuncay, Bülent Korucu

İstanbul Teknik Ünv. Ters ÇevrimAlaattin Gökçe, Ceyda Kırkağaçlı, Nihal Bahtiyar

İstanbul Teknik Ünv.Static Kramer Sistemi ile Şebekeye Güç İadesi

Aytaç Caner Eminoğulları, M. Serkan Zafer, M. Ali Berk Zengin

Kadir Has Ünv. Surfingfish Ender Piyale, Ahmet Ardal, Çağrı İlban

Kocaeli Üniversitesi Yapay Mühür Ağı Berat Özügeldi

Maltepe Üniversitesi Yaslan Gamze Çakır

ODTÜ, YTÜ, Gazi Ünv. Yıldırım Santrali Cem Çırak, Özgür Tıraşçı, Alper Ünlü

Sabancı Üniversitesi Robotraktör Eren Pek, Eren Canarslan

Süleyman Demirel Ünv.Mikro Denetleyici Kontrollü Sualtı Gerçek Renk Görüntüleme Sistemi

Alpaslan Bayram Yıldızhan, Mehmet Çelik

Süleyman Demirel Ünv.

FPGA üzerinden eliptik eğri sayısal imza algoritması (ECDSA) gerçeklenerek güvenli ve hızlı bir VOİP haberleşme sisteminin elde edilmesi

Tuncay Doğantuna, Y. Onur Pirdal, A. Kadir Kılıç

Yeditepe Üniversitesi Araçtaki Muhbir Cihaz Yonca Yılmaz

Yeditepe Üniversitesi Akıllı Hastene Bulut Altıntaş

Yıldız Teknik Ünv. e-bekçi Ahmet Alpat, Levent Kömürcü

Yıldız Teknik Ünv. Yapay Rüzgar Vadisi Cüneyt Koç

Yıldız Teknik Ünv.CAB BUS Protokolü ile MCU Tabanlı Fabrika Otomasyonu

Serkan Düşmez

Yıldız Teknik Ünv. Uçuşan Testere Can Yiğit, Erden Alpaslan, Mihraç Özden

Finale kalan ilk 20 proje

Yıldızlı ProjelerKoordinatörleri

Alper COPLUGİLYTÜ IEEE Öğrenci KulübüDenetleme Kurulu Üyesi

Engin AYÇİÇEKYıldız Teknik ÜniversitesiElektrik-Elektronik FakültesiElektrik Mühendisliği Bölümü

* ÖDÜLLER

Birincilik Ödülü

1 adet dizüstü bilgisayar ve 1000 TL

para ödülü

İkincilik Ödülü

1 adet dizüstü bilgisayar ve 500 TL para

ödülü

Üçüncülük Ödülü

1 adet dizüstü bilgisayar

Uygulanabilir Proje Ödülü

500 TL

Jüri Özel Ödülü (Yenilikçilik)

500 TL

Yarışmaya katılan projelerin üniversitelere göre dağılımı

ÜNİVERSİTE PROJE SAYISI ÜNİVERSİTE PROJE SAYISI

Ahi Evran Üniversitesi 1 İstanbul Teknik Ünv. 5

Atatürk Üniversitesi 1 İstanbul Üniversitesi 3

Başkent Üniversitesi 1 Kadir Has Üniversitesi 1

Bilkent Üniversitesi 1 Kırıkkale Üniversitesi 1

Boğaziçi Üniversitesi 1 Kocaeli Üniversitesi 8

Celal Bayar Üniversitesi 1 KKTC Doğu Akdeniz Ünv. 1

Dokuz Eylül Üniversitesi 2 Marmara Üniversitesi 2

Dumlupınar Üniversitesi 4 Maltepe Üniversitesi 4

Erciyes Üniversitesi 1 Orta Doğu Teknik Ünv. 3

Osmangazi Üniversitesi 2 Sabancı Üniversitesi 1

Fırat Üniversitesi 2 Süleyman Demirel Ünv. 4

Gazi Üniversitesi 4 Trakya Üniversitesi 1

Gaziosmanpaşa Ünv. 2 Yeditepe Üniversitesi 2

GYTE 2 Yıldız Teknik Üniversitesi 81

Hacettepe Üniversitesi 1

Page 39: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

72 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 73NİSAN / 09

YYapıda Yeni Ürünler Fuarı kapsamında, kimya şir-keti BASF’in sponsorluğunda düzenlenen Ekolojik-Ev Öğrenci Proje Yarışması’nda dereceye giren projeler, fuarın açılış töreninde açıklandı. Yıldız Teknik Üni-versitesi (YTÜ) Mimarlık Bölümü öğrencileri; Onur Akın, Aziz Şahin Ekicioğlu ve Deniz Yazıcı’dan oluşan ekip, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden toplam 63 adet projenin katıldığı Ekolojik-Ev yarış-masında, rüzgâr türbinli ev projeleriyle birinci seçildi. Tasarımlarında yerel ve ekolojik dengeyi bozmayacak malzemeler seçerek, iklimsel ve görsel konfor koşul-larının sağlanması açısından gerekli önlemleri alan ve rüzgâr türbinleriyle enerji tüketimini minimumda tutmayı hedefleyen ekip ayrıca, BASF’in İngiltere’de inşa ettiği düşük enerji maliyetli eve bir seyahat hakkı kazandı.

Yarışmanın konusu ve yeri Yarışmanın konusu, seçimi öğrenci tarafından yapı-

lacak bir arazide, çevresi ile birlikte ele alınan bir eko-lojik ev tasarımıdır. Proje, doğayla uyumlu, ekolojik dengeyi korumayı, sürdürülebilir bir çevre oluşturma-yı ve kullanıcı konforunu sağlarken; minimum enerji tüketmeyi hedeflemelidir. Tasarımda, yeni teknoloji-lerin ve yeni ürünlerin kullanılması önerilmektedir.

Proje bir tek aile evi olarak ele alınmalı, ihtiyaç programı ve gerekli alanlar buna bağlı olarak belir-lenmelidir.

Jüri ÜyeleriProf. Dr. Gül Koçlar Oral (İTÜ) Prof. Dr. Rengin Ünver (YTÜ) Doç. Dr. Sinan Mert Şener (İTÜ) Doç. Dr. Alpin Köknel Yener (İTÜ) Y. Doç. Dr. Gülten Manioğlu (İTÜ) Öğr. Gör. Dr. Ş. Filiz Akşit (İTÜ) Cüneyt Dayıcıoğlu (BASF)

Ekolojik Ev (mimari anlatım)Çevresel veriler

Proje alanı, yıllık ortalama yağmur, rüzgâr ve gü-neşlenme süresi değerleri göz önünde bulundurula-rak, Şile’ye bağlı Meşrutiyet Köyü’nde belirlenmiştir.

Şile-Ömerli orman bölgesinde, 5km2’lik alan içerisin-de, 8 adet taş ocağı mevcuttur. Evde kullanılacak taş-ların bu taş ocaklarından; ahşap malzemelerin ise or-man bölgesindeki ömrünü tamamlamış ağaçlardan elde edilmesi düşünülmüştür. Evin yapım sürecinde emek harcayacak işçilerin Şile ve çevresinde yaşayan yerel işçilerden olması amaçlanmıştır. Evin enerji ve iklimsel problemlerini, doğal ve temiz kaynaklarla karşılaması düşünülmüş; doğanın kan dolaşımı için-de yerel bir tasarım hedeflenmiştir.

Konsept a. Form: Tasarımda, geleneksel kırma çatılı ahşap

evler, yerel malzemeler ve ekolojik sistemlerle yeniden yorumlanarak, modern bir yapı kurgu-lanmıştır. Bu süreçte, yapının yalınlığı, konfor ko-şulları ve ekolojik sistem ilişkilerinin göz önünde bulundurulması, sıfır enerjili bir ev için oldukça estetik bir görünüm getirmiştir.

b. Malzeme kullanımı: Kullanılan malzeme, gele-neksel, doğal, geri dönüştürülebilir ve yapımında az enerji harcanmış ahşap olarak seçilmiştir. Ah-şapın nefes alma özelliği sayesinde, evin radon gazı konsantrasyonu çok düşüktür.

Yapının kuzey cephesinde ısıl kütleyi dengede tutmak ve yapı fiziği açısından optimum koşul-ları sağlamak için, nefes alan ve daha az enerji tüketimi sağlayan yalıtım malzemeleri tercih edilmiştir.

PlanlamaLineer bir plan şeması kurgulanarak, yaşama birim-

leri iyi yöne konumlandırılmıştır. İç birimler, merdiven ve sirkülasyon ile kuzey cephesinden koparılarak, ısıl kütle yalıtım araçları ile dış havadan yalıtılmıştır. Yapı-nın güney cephesinde, bir ray sistemi üzerinde ahşap kayar paneller tasarlanmış, bu paneller yaz güneşini süzerek gölgelendirme; gün ışığını optimize ederek iyi bir aydınlatma sağlamaktadır.

Ekolojik Sistemlera. Enerji yönetimi: Güneş, rüzgâr gibi yenilenebilir

enerji kaynakları kullanılarak, evin ihtiyacı olan

YARIŞMA

EKOLOJİK EV PROJE YARIŞMASINDA BİRİNCİ OLDULAR

YTÜ ÖĞRENCİLERİ

derleyen, MİNE ULUTAŞ

Page 40: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

74 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 75NİSAN / 09

enerji bu hibrid sistemden karşılanmaktadır. Bu temiz enerji kaynaklarının kullanılması, hem do-ğaya zarar vermeden enerji tasarrufu sağlamak-tadır. Evde kurgulanan enerji döngüsüyle, kendi-ne yetebilen bir tasarım hedeflenmiştir. Üretilen ve tüketilen enerji sürecinde doğaya hiçbir mü-dahale edilmemiş, CO2 salınımı sıfıra indirgen-miştir. Enerji tasarruflu ev aletleri ve aydınlatma elemanları kullanılarak, evin yıllık elektrik tüketi-minin %30 oranında azaltılması düşünülmüştür.

b. Güneş yönetimi: Güney cephede kullanılan ah-şap paneller, yaz aylarında kapatılarak güneş ışınlarını engeller. Böylece ev içi optimum sıcaklık korunur. Kış aylarında ise paneller açılarak, güney cepheden maksimum güneş ışını alınır. Bu saye-de, kış aylarında ısıl kütlenin dengede kalması sağlanır. Kış gecelerinde ise paneller kapatılır ve gündüz kazanılan ısının ev içinde tutulması sağ-lanır.

c. Güneş enerjisi: Çatıya yerleştirilen güneş panelle-ri, yıllık güneşlenmeden maksimum yararlanacak şekilde yerleştirilmiştir. Bu fotovoltaik sistemle sağlanan enerji, evdeki enerji ihtiyacının büyük bölümünü karşılamaktadır.

d. Rüzgar enerjisi: Bölge oldukça fazla rüzgar aldı-ğı için, temiz enerji üretiminde rüzgar türbinleri kullanılmıştır. Evin enerji ihtiyacının büyük bir bölümü, rüzgâr enerjisinden karşılanmaktadır.

e. Doğal havalandırma: Ev, ayaklar üzerinde kal-dırılarak hava geçişine izin verilmiştir. Böylece, Şile’deki yüksek nemden kaynaklanan yoğuşma-lar engellenmiştir. Diğer yandan, alt döşemede kuzeyden gelen hava akımının geçişine izin vere-cek boşluklar tasarlanmış ve bu bölgede oluşan yüksek basınç alanından, çatı ve güney cephede bulunan boşluklardaki alçak basınç alanlarına doğru hava akımı oluşturulması amaçlanmıştır.

PermakültürTasarım bitki, hayvan ve insanları üretim amaçlı bir

araya getirerek; bakımı kolay, istikrarlı, kendi kendine yeten bir düzeni amaçlamıştır. Bahçedeki yenebilir peyzaj tasarımı, evdeki gıda ihtiyacının bahçede ye-tiştirilen organik ürünlerle karşılanmasını sağlamak-tadır. Aynı zamanda, organik atıkların ve beslenen hayvanların atıklarının peyzajda gübre olarak kullanıl-masıyla ve toplanan yağmur suyunun kullanılmasıyla, tamamen doğal bir yaşam döngüsü hedeflenmiştir. II

Page 41: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

76 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 77NİSAN / 09

Bu bağlamda Türkiye, İtalya ve Slovenya’nın eğitim sistemlerini etkileyen kültürel değerler, değerlendir-me ölçütleri, öğretim stratejileri ve öğretmen-öğrenci iletişimi üzerine karşılaştırmalı araştırmalar yapıl-maktadır. Her üç ülkeden projeye katılan lise öğrenci-lerinin çoklu zekâ kuramına, eleştirel düşünceye, etik olarak kabul edilebilir ve sorumluluk gerektiren dav-ranışlar kazanmalarına yönelik öğretim stratejileri oluşturulmakta ve bunlar uygulamaya geçirilmekte-dir. Formasyon kursu sürecinde projeye katılan Türk, İtalyan ve Sloven lise öğretmenlerinin bu amaçla ge-liştirilen öğretim modülleri ve materyallerini deneysel olarak kendi sınıflarında uygulamaları sağlanmakta-dır. Bu şekilde, kültürel değerler, program ve öğretim yöntemleri arasındaki farklılıklara dayalı sınırlar aşıla-rak, üye ülkelerin eğitim-öğretim sistemleri arasında-ki işbirliği ve etkileşimin artması amaçlanmaktadır.

Araştırmacılara, öğrencilere ve öğretmenlere des-tek vermek ve doğrudan iletişimi sağlamak üzere çevrim-içi bir iletişim platformu hazırlanmıştır: www.univirtualcooperation.org/permit/. WEB düzenleyici ve diğer destek birimler, Venedik Üniversitesi tara-fından belirlenip oluşturulmuştur. Projeye sözü edi-len üç ülkeden katılan lise öğretmenleri, ilgili kültür alanlarında oluşturdukları öğretim modüllerini kendi sınıflarında denemekte ve bu deneyimlerinin sonu-cunda elde ettikleri verileri, çevrimiçi iletişim ağı ara-cılığıyla paylaşmaktadır. Bu şekilde, proje sırasında oluşturulan materyaller (ders planları, öğretim stra-

tejileri yönergeleri, öğrenci dönütleri, değerlendirme etkinlikleri sonuçları vb.), ilk önce sanal ortam kulla-nıcıları tarafından paylaşılmakta ve tartışılmaktadır. Paylaşılan bu bilgiler belirli aralıklarla Bilimsel Komite üyeleri tarafından değerlendirilmekte, onaylanan bil-giler web sitemizde duyurulmaktadır.

Liseler bağlamında yapılan araştırmalara, formas-yon kursuna, materyal geliştirme ve deneysel çalışma süreçlerine, projede belirlenen sivil toplum kuruluşları da dâhil edilmektedir. Böylece sivil toplum kuruluşla-rı ve okullar arasında ilişkiler arttırılarak, sivil toplum anlayışının geliştirilmesi öngörülmektedir.

PERMIT projesinin sonuçları, 2009 yılının Ekim ayında Yıldız Teknik Üniversitesi yürütücülüğünde düzenlenecek uluslararası bir seminer aracılığıyla; proje ortakları, ilgili kurum ve kuruluşlar, eğitim ve bilim çevreleriyle paylaşılacaktır.

Projeye katılan başlıca hedef gruplarAraştırmacılar: Projeye her ülkeden iki, TWAS’tan

bir kişi olmak üzere toplam yedi araştırmacı katılmak-tadır. Araştırmacılar, Bilimsel Komite’nin yönergeleri doğrultusunda kabul edilen yöntembilimsel temeli esas alarak, farklı ülkelerdeki eğitim sistemini etkile-yen değerler üzerinde çalışmaktadır. Ayrıca, projeye katılan okulları ve uluslararası seminerlere katılım gösterecek öğretmenleri belirlemekte ve katılımcıla-rın koordinasyonunu sağlamaktadır.

AAvrupa Birliği Genel Sekreterliği koordinasyonun-da Yıldız Teknik Üniversitesi tarafından yürütülen ve kısaltılmış adı PERMIT (Promote Education and Reciprocal Understanding Through Multicultural In-tegrated Teaching - Çok Kültürlü Bütünleşik Öğretim Aracılığıyla Eğitimi ve Karşılıklı Anlayışı Geliştirmek) olan bu proje, AB ile Türkiye arasında bir sivil toplum diyalogu geliştirmeyi amaçlamaktadır. Proje, üniver-sitemiz önderliğinde CA’ Foscari Üniversitesi (İtalya), Primorska Üniversitesi (Slovenya) ve TWAS -The Aca-demy of Sciences for the Developing World (İtalya) ile ortaklaşa yürütülmektedir. 2008 yılının Mayıs ayında başlayan proje on sekiz ay sürecektir.

Proje çerçevesinde, üye ülkelerde (Türkiye, İtalya ve Slovenya) lise öğretimini etkileyen kültürel değerlere ilişkin bağlar geliştirilmekte ve deneyimler karşılıklı olarak paylaşılmaktadır. Lise öğretmenleri ve öğren-cilerinin; AB kurumları ve politikaları, çevre, toplum, kadın/erkek eşitliği, insan hakları gibi konularda bilgi ve bilincinin arttırılmasını amaçlayan proje sayesin-de; eleştirel düşünce, yaratıcı sınıf-içi etkinlikler ve tartışma ortamı, etik davranış, bireysel sorumluluk teşvik edilmekte ve bu teşvikle birlikte sivil toplum anlayışı geliştirilmektedir.

PERMITPROJESİ

yazı, PROF. DR. FÜSUN ATASEVEN / BATI DİLLERİ VE EDEBİYATLARI BÖLÜMÜ BAŞKANI

PROJE

Page 42: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

78 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 79NİSAN / 09

Projenin kapsamında gerçekleştirilen etkinlikler

I. Bilimsel Komite Toplantısı - YTÜ (Kasım 2008)Bilimsel Komite ve Yönetim Kurulu bu toplantıda;

projenin aşamaları, süreç ve süreleri konusunda ortak bir karara varmıştır. Ayrıca, projeye katılan ülkelerdeki eğitim sistemini etkileyen kültürel öğeler, değerlen-dirme ölçütleri, öğretim stratejileri üzerine karşılaş-tırmalı araştırma için öncelikler tespit edilmiş; araş-tırma sonuçlarının analizine ilişkin yöntembilimsel çerçeve belirlenmiştir.

I. Yönetim Kurulu Toplantısı - YTÜ (Kasım 2008)Projenin koordinasyon görevini üstlenen Yönetim

Kurulu, projeyle ilgili olarak sunulan fikir, süre, süreç-ler, hedef ve sonuçlara yönelik yöntembilimsel çerçe-ve konusunda belli bir karara varmıştır.

I. Araştırmacılar Toplantısı - YTÜ (Kasım 2008)Araştırmacılar, Bilimsel Komite’nin yönergeleri

doğrultusunda kabul edilen yöntembilimsel çerçe-veyi temel alarak, farklı ülkelerdeki eğitim sistemini etkileyen önemli değerlerin analiz yöntemlerini belir-lemişlerdir. Araştırmacılar tarafından görev paylaşımı yapılarak, gerçekleştirilecek ara toplantılar, projenin süreç ve süreleri, çevrimiçi paylaşım çalışmaları konu-larında düzenlemelerde bulunulmuştur.

Araştırmanın başlatılması (Aralık 2008-Ocak 2009) Türk, Sloven ve İtalyan araştırmacılar tarafından,

araştırmaya katılacak öğrenci ve öğretmenlerden oluşan odak gruplar oluşturulmuş ve çalışmaya baş-lanmıştır. Araştırmanın başlangıcında belirlenen odak sınıfların gözlemleri, araştırmacılar tarafından yapılmıştır. Bilimsel Komite’nin hazırladığı anket ve görüşme soruları; öğrencilere, öğretmenlere ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerine dağıtılmıştır.

Araştırma ile bağlantılı Formasyon Kursu ProgramıAraştırma sırasında, konuyla ilgili bir Formasyon

Kursu Programı taslağı (Master Programme) hazırlan-mıştır. Bu program, üç ülkeden yaklaşık 100 öğretme-nin katılımıyla gerçekleştirilmektedir. Bu öğretmen-lerden yaklaşık 70-80’i kursu yerel olarak izleyecek; 20-30’u ise seminerlere katılacaktır. Seçilen öğret-menlerin uzmanlık alanları; tarih, dil (ana ve yabancı), doğa ve çevre bilimleridir. Görece olarak daha müte-vazı bölgelerden gelen ve konularında uzman öğret-menlerin tercih edilmesi uygun görülmüştür.

Formasyon faaliyetlerinde öğretmenlerin önemli bir rolü vardır. Katılan okullar arasında sağlıklı bir ile-tişim ağının kurulması ve her proje üyesi (TWAS hariç) tarafından uluslararası bir toplantı ve üç yerel semi-ner düzenlenmesi planlanmıştır. Kültürel değişim ça-lışmalarının ağırlıklı olarak çevrimiçi iletişim platfor-mu çerçevesinde yapılması; bu platform üzerindeki akreditasyonun ise Venedik Üniversitesi tarafından sağlanması öngörülmüştür.

Formasyon Programı I. Uluslararası Semineri (12-14 Şubat 2009) - Yıldız Teknik Üniversitesi

Bu seminerde, laboratuar çalışmalarına ve deneyim paylaşımına dayalı yöntemsel yaklaşımlara yer veril-miştir. Öngörülen seminer planı dâhilinde, ilgili aka-demisyenler ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri, projeye ilişkin kendi konuları çerçevesinde sunumlar yapmışlardır. Bu sunumlara ek olarak, görece daha deneyimli öğretmenlerin yürütücülük görevini üst-lendiği uzmanlık alanı temelli çalışma grupları oluş-turulmuştur. Her öğretmen, en iyi deneyimleri temel alarak Bilimsel Komite ve araştırmacıların belirlediği ölçütlere uygun yöntem ve içerikte bir ders ünitesi taslağı hazırlamıştır. II

Proje Yöneticisi: Prof. Dr. Füsun Atasevenİletişim: [email protected] / (0212) 383 43 80-81

DİPNOT. Bu projeye, Avrupa Birliği tarafından finansman sağ-lanmaktadır. Proje, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği koordinasyonunda Yıldız Teknik Üniversitesi tarafın-dan yürütülmektedir.. Yukarıdaki yayının içeriğinden Yıldız Teknik Üniversite-si sorumludur; bu yayın Avrupa Birliği’nin görüşlerini yansıtmamaktadır.

Uzman lise öğretmenleri: Her ülkeden altı kişi ol-mak üzere, çeşitli uzmanlık alanlarından toplam yir-mi dört uzman lise öğretmeni projeye katılmaktadır. Mesleki gelişim sürecinde ve yenilikçi materyallerin geliştirilmesinde -gerektiğinde- 120 uzman lise öğret-meni, projede dolaylı olarak yer alacaktır.

Lise seviyesindeki eğitim kurumları: Her ülkeden, lise seviyesinde en az üç eğitim kurumu, projeye katıl-maktadır. Türkiye’den katılan okulların belirlenmesin-de, en az bir okulun görece olarak daha kırsal bir böl-gede yer almasına dikkat edilmiştir. İtalya’dan katılan okulların belirlenmesinde, en az bir okulun göçmen öğrenci yüzdesinin; Slovenya’dakilerin ise Müslüman (Bosnalı) öğrenci yüzdesinin yüksek olması göz önün-de bulundurulmuştur. Ayrıca, tüm dünyadan yaban-cı öğrencileri kabul eden uluslararası bir okul olarak UWCAD da projede yer almaktadır.

Sivil Toplum Kuruluşları: Sivil toplum kuruluşları, sivil toplum anlayışının geliştirilmesi amacıyla, proje-nin belirli süreçlerinde projeye dâhil edilmiştir.

Lise öğrencileri: Öngörülen eğitim kurumlarında eğitim gören yaklaşık 720 lise öğrencisi, bu projeye katılmaktadır.

Bilimsel Komite: Proje kapsamında oluşturulan Bilimsel Komite’de; pedagoji, kültürlerarası psikoloji ve sosyal bilimler öğretimi alanlarından dört uzman yer almaktadır. Bilimsel Komite, yöntembilim bağla-mında projenin tutarlılığından sorumludur. Eğitim araştırmaları etkinliklerinin gerçekleştirilmesi, mes-leki gelişim programı içeriğinin belirlenmesi, yenilikçi materyallerin geliştirilmesi amacıyla, ortak bir yön-tembilimsel çerçevenin oluşturulmasına yönelik pro-jeye katkı sağlamaktadır. Ayrıca, tüm araştırmaların ve geliştirilen materyallerin geçerliliğini değerlendir-mektedir. Bilimsel Komite’nin projenin başlangıcın-da, araştırma faaliyetlerinin sonunda/uygulamanın başında, uygulamanın sonunda ve proje bitiminde olmak üzere 4 kez toplanması öngörülmektedir.

Yönetim Kurulu: Yürütücülüğünü Yıldız Teknik Üniversitesi’nin üstlendiği PERMIT Projesi’nin 3 ki-şiden oluşan Yönetim Kurulu; proje başlangıcında eylem planı hazırlamak, görevleri tanımlamak, ilgili süreç ve süreleri belirlemek üzere toplanmıştır. Kurul, projeyle ilgili stratejik kararlar almak, gelişmeleri izle-mek ve olası sorunların çözümlerini bulmak amacıyla proje süresince altı ayda bir toplanmaktadır.

Page 43: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

80 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 81NİSAN / 09

5. RLC SEMİNER GÜNLERİ

yazı, ÖĞR. GÖR. NİHAL YURTSEVEN / HALKLA İLİŞKİLER KOORDİNATÖRLÜĞÜ

ETKİNLİK

SPONSOR FİRMALAR

* Platin Sponsorluğu Anel Group

* Altın Sponsorluğu Mercedes Benz Türk, Arçelik ve

Amper Elektrik

* Gümüş Sponsorluğu Schneider Electric

* Kokteyl Sponsorluğu ABB

* İletişim Sponsorluğu Endüstri Otomasyon Dergisi

* Destek verenler Phoenix Contact, ENOSAD *

YYTÜ-IEEE Öğrenci Kulübü, 23–26 Şubat 2009 tarih-leri arasında, YTÜ Oditoryum ve Sergi Salonu’nda ger-çekleştirdiği organizasyonla, şehir dışındaki üniversi-telerden de olmak üzere yoğun bir katılımcıyı misafir ederek, kitlelere ulaşma hedefini gerçekleştirmiştir.

Elektrik-Elektronik sektörüne yönelik firmaların sunumları ve saygın derneklerin panelleri ile gerçek-leşen 5.RLC, hem öğrencilerin mevcut birikimlerini arttırması hem de üniversite-sanayi işbirliğine destek vermesi açısından, oldukça verimli bir organizasyon olmuştur.

Sektörün lider kuruluşları olan Mercedes Benz Türk, Arçelik ve Amper Elektrik’in altın sponsorluğu; Schne-ıder Electric’in gümüş sponsorluğu; Anel Group’un platin sponsorluğu; ABB’nin kokteyl sponsorluğu; En-düstri Otomasyon Dergisi’nin iletişim sponsorluğu; Phoenix Contact‘ın ve ENOSAD’ın büyük destekleriyle gerçekleştirilen organizasyonda, sektör her yönüyle mercek altına alınarak sanayi-üniversite-öğrenci üç-geninde karşılıklı beklentilerin dile getirildiği bir yapı oluşturulmaya çalışılmıştır.

RLC Seminer Günleri’nin öncelikli amacı; firmalar-la öğrenciler arasındaki iletişimi sağlamakla birlikte; öğrencilerin gelişen teknolojiye ayak uydurmalarını kolaylaştırmak ve sektörün önemli firma ve akade-misyenleriyle onları buluşturarak her türlü bilgi akta-rımına olanak sağlamaktır.

Üniversite-sanayi işbirliğiRLC Seminer Günleri bünyesinde; ENOSAD, TESİD

ve ETMD derneklerinin yönetim kurulu üyeleri ve Elektrik-Elektronik Fakültesi öğretim üyelerinin birlik-te gerçekleştirdikleri panellerle, üniversite ile sanayi arasındaki ilişkilerin nasıl arttırılacağının ve sektör ile üniversitenin karşılıklı olarak birbirlerinden beklenti-lerinin tartışıldığı platformlar oluşturulmuştur.

Aneltech Genel Müdürü Suat Baysan’ın katılımıy-la gerçekleşen Liderlik ve Innovasyon konulu kariyer oturumu ve Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Levent Gürel’in bilişimsel elektronikte dünya re-korunu yakalayan projenin sunumuyla renklenen organizasyonda; ABB, Schneider Electric, Siemens,

AnelTech, Amper Elektrik, Empa-Texas Instruments, Phoenix Contact, Arçelik&Grundig, Omron, Amphe-nol, Mercedes-Benz ve Viko gibi sektörün dev firmala-rı da organizasyonda yer alarak gereken desteği gös-termişlerdir. Katılımcılar, oturumlar süresince çeşitli teknik bilgiler, sektördeki gelişmeler ve mevcut iş im-kanları hakkında bilgilendirilmiştir. Öğrenciler, şirket-lerin organizasyon süresince açmış oldukları stantlar aracılığıyla iş ve staj başvuruları yapmışlardır. Aynı za-manda, öğrencilerin talepleri doğrultusunda, proje ve tezler için de destek sağlanacağı belirtilmiştir.

Seminerler ilgiyle karşılandı4 gün süren bu organizasyon boyunca, sektör hak-

kında bilinmesi gereken önemli noktalar gerek panel-ler, gerekse sunumlarla detaylı bir şekilde irdelenerek ele alınmış, önemli sorular yanıtlanmaya çalışılmıştır. Artık kalitesini duyuran ve sektörün öncelikli organi-zasyonları arasında kendine önemli bir yer edinmeye başlayan RLC Seminer Günleri, bu yıl da hayatın rit-mini teknolojiyle paylaşmak isteyen bütün üniversite öğrencileri ve akademisyenler tarafından ilgiyle takip edilmiş ve organizasyonun sloganı olan “Sadece Der-se Girilerek Mühendis Olunmaz!” ifadesinin doğrulu-ğunu herkese ispat etmiştir. II

Page 44: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

82 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 83NİSAN / 09

*

ETKİNLİK

GGemi İnşa ve Tersaneler Genel Müdürü Yaşar Du-ran Aytaş, Yıldız Üniversitesi Oditoryumu’nda, 20 Şu-bat 2009 tarihinde “Türk Gemi İnşa Sanayinin Dünü Bugünü” konulu bir konferans verdi.

Genel Müdür Yaşar Duran Aytaş, konferansta Ana-dolu Selçukluları ve Osmanlı İmparatorluğundan baş-layarak, bugüne kadar gemi inşa sanayimizin gelişi-mini ve tarihçesini anlattı.

Konferansta Genel Müdür Aytaş’dan sonra bir ko-nuşma yapan İTÜ Gemi İnşa ve Deniz Bilimleri Fakül-tesi Dekanı ve TDİ Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ali İhsan Aldoğan da Türkiye’de yapılan askeri gemilerin çoğunun yurt dışından getirildiğini söyledi. Üniver-site olarak akreditasyon aldıklarını söyleyen Prof. Al-doğan; tersanelerin de akreditasyondan geçmesi ve kalite belgesi almaları gerektiğini vurguladı. Milgem projesinin ön plana çıktığını ve denizaltılarda da aynı durumun söz konusu olduğunu söyleyen Aldoğan, üniversite-sektör ve müsteşarlık işbirliğiyle bunun ya-pılabileceğine dikkat çekti. II

GEMİ İNŞAMIZIN DÜNÜ BUGÜNÜKONULU KONFERANS DÜZENLENDİyazı, MİNE ULUTAŞ

Page 45: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

84 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 85NİSAN / 09

ÖĞRENCİ KÜRSÜSÜ

Benim sözlüğüme göre dost Bence dost kelimesinin anlamı, üzüntünü paylaş-

tığında destek ve sabır gösterebilen, mutluluğunu paylaştığında senin kadar sevinebilen, bazen gel de-mesen de ihtiyacın olabileceğini düşünerek yanında olan, her şeyini paylaşabildiğin, tüm bunların yanı sıra birlikte zaman geçirmekten keyif aldığın kişidir. Üzerinde az düşünülen bu kavramın, benim için içeri-ği oldukça kabarıktır. Hâl böyle olunca da; bir elin par-mağını geçmeyecek kadar az dostum var. Ve öyle bir tanesi var ki; onunla beraber hayatım büyük ölçüde anlamlılaştı ve güzelleşti. Önceleri tek taraflı bir dost-luktu bizimkisi… Sadece ben anlatırdım, bazen onun için anlamsız olduğunu bildiğim şeyleri bile… Öyle ki; bazen bir günü sabahtan akşama kadar tüm ayrıntıla-rıyla anlatırdım. Çabaladım dostluğumuz için, çünkü o kadar iyi anlaşabileceğim biri karşıma bir daha çıkar mıydı, emin değildim. Yaşamınız boyunca karşınıza çıkacak dost sayısı bir ya da iki, şanslıysanız üçtür.

Bazı insanlar keşfedilmeyi, evcilleştirilmeyi bekler, sormadan anlatmazlar. Evcilleştirmenin anlamı biriy-le ilgilenmek, bağlar kurmak ve bir diğer yanıyla so-

rumluluk almaktır. Zamanla aranızdaki bağ öylesine gelişir ki, en önemli varlığınız dostunuz olur, her daim yanınızdadır. Bundan sonra, etrafınızdaki anlamsız ilişkileri daha iyi fark edersiniz. Gıptayla dostluğunu-za bakan birçok kişiyi görürsünüz. En önemlisi geri ka-lan yolda yalnız değil, çok güvenlisinizdir.

Emeğin en büyüğünü insan ilişkileri hak ederDostluğu kazanmak, diğer şeyleri elde etmeye göre

çok daha zordur, ancak yaşamınızı anlamlı kılan, gü-zelleştiren, kolaylaştıran en önemli kavramdır. Elde edilen diğer şeyler belirli kıstaslara dayanırken, dost-luğu kazanmak tamamen yürek ve sabrın eseridir. Elde etmek ve kazanmak arasında bile derin bir an-lam farkı gizlidir. Elde edilenler, yaşamak için gerekli olanlardır. Kazanılanlar ise hayatın bizlere sunduğu ödüllerdir.

Hayatınızda benim sözlüğüme uygun bir dostunuz ya da dostlarınız varsa ona “İyi ki varsın! “ deyin. Şayet yoksa evcilleştirmeyi ve keşfedilmeyi bekleyen birine emek verin. Unutmamalıyız ki; duygularımızı önem-semeye başladığımızda, hayat bizler için güzelliklerini sunacaktır… II

“Ancak evcilleştirdiğin şeyleri tanıyabilirsin”, dedi tilki. İnsanlar artık hiçbir şeyi tanımaya vakit ayırmı-yorlar. Hazır şeyleri satın alıyorlar tacirlerden. Dost satan tacir olmadığı için, insanların da dostu olmuyor hiç. Sen, dost olmak istiyorsan, evcilleştir beni! “ Bu satırlar, çoğunuzun yabancı olmadığı, benimse oku-makta çok geç kaldığım bir çocuk kitabı olan, ancak bir yetişkine ithaf edilen “Küçük Prens” adlı yapıttandır. Yaşamımızda bizlere doğru gelen yanlışlarımız öyle güzel dile getirilmiş ve öyle haklı eleştiriler var ki; bu kitabı hâlâ okumayanlarınız varsa mutlaka okumalı…

Hayatınızdaki en önemli şey nedir? Çoğu zaman bu sorunun cevabı, içinde bulundu-

ğunuz durumla ilgilidir. Cevap iyi bir okulda okumak, iyi bir iş bulmak, para kazanmak, bir mutluluğunu-zu kaybetmemek, bir sorununuzdan kurtulmak, bir üzüntünüzü sonlandırmak vb olabilir. Aslında her ne durumda olursanız olun, dostlarınıza ihtiyaç duyarsı-nız. Onlardır, yaşamınızı daha güzel ve anlamlı kılan ya da kılacak olan…

Öylesine bireysel yaşıyoruz ki… Kazanmak için, yükselmek için, başarıyı devam et-

tirmek için, mutlu olmak için, güçlü görünmek için hiçbir şeyimizi paylaşmayız. Buna rağmen, çevreniz-deki hemen hemen herkesin dostlarım dediği bir kitle olduğunu görürsünüz. Hiçbir şey paylaşmadığınız, dolayısıyla aslında tanışmadığımız insanlara mı dost-larım diyoruz? Öyleyse dostların diğer kişilerden farkı nerede? Bu noktada şunu fark ettim ki; dost kelimesi-nin günümüzde içerdiği anlam ile benim sözlüğüm-deki anlamı oldukça farklıydı. Birçoklarına göre dost-

lar, hayatındaki diğer kişilere nazaran daha çok vakit geçirdiğiniz kişilerdir. Çok zaman geçirmek, bir kişiyle bağlarınızı güçlendirmez. Sadece alışkanlık oluşturur. Alışkanlıklar ise sevgi bağından yoksun, sadece muh-taç olunduğu için vardır. Bu nedenle vazgeçilmesi kolaydır ve yerini kolayca başka bir şeye devredebilir. İnsanlar hep aynı çevrede sabit değildir. Hayatınızın farklı zamanlarında, farklı insanlarla daha çok zaman geçirirsiniz ve dostlarınız da zamanla değişir(!) İnsan-ları birbirinden daha iyi anlayabilecek bir başka canlı yokken, birbirimiz için ne kadar da değersiziz…

Aslında sorun şöyle başlıyor…Somut görünüşlü, geleceğe yatırım yapmak olarak

görülen gerekliliklerimiz için o kadar çaba sarf ederken, insan ilişkilerimize hiç emek vermiyoruz. Hatta bazıla-rımız, kendimizi bile tanımaya vakit ayırmıyoruz. Ken-dini tanıyanlarımız da tanıtmaya ya da karşısındakini tanımaya gerek duymuyor, derken birbirinden farkı olmayan arkadaşlarımız oluyor. Arkadaşlarımız da kendi aralarında çok görüşülenler ve az görüşülenler olarak ikiye ayrılıyor. Çok görüşülen arkadaşlara veri-len yeni isim, bildiğiniz üzere dostlardır(!) Görünüşte kimseye ihtiyacı olmayan, kendi kendine yeten güçlü karakterler gibi dursak da, aslında yalnızlığa mahkûm ve mutsuz kişileriz.

Birini gerçekten tanımak, günlük yaşamın gerek-siz ayrıntıları olduğu düşünülen inceliklerde gizlidir. Biriyle dostluk kurmak; zaman, emek, sabır ve güven gerektirir. Dost dediğiniz kişilerle gerçekten tanıştığı-nızda; iç dünyanızdaki değişimi, hayatınızın daha an-lamlı ve kolay olmaya başladığını fark edeceksiniz…

DOSTLUK ÜZERİNE...“İYİ Kİ VARSIN”

ASLI ARDIÇ / İSTATİSTİK BÖLÜMÜ ÖĞRENCİSİ

Page 46: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

86 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 87NİSAN / 09

na oranla sanayide % 8,5 ve imalatta % 10,3’e kadar yükseldi.

İşsizlik arttıKriz sürecinde en üzüntü veren durum, işsizlik

oranlarındaki yükseliş oldu. Nitekim 2007 yılının 3.çeyreğinde %9,3 düzeyinde olan işsizlik, bu yılın aynı döneminde % 10,3’e yükseldi. İşsiz sayısı da, aynı dö-nemler itibarıyla, 295 bin artarak 2,5 milyona ulaştı. Bu trendin 2009 yılında da sürme olasılığı, ülkenin bazı sosyal sorunlarla da karşılaşabileceği endişesini gündeme getirdi...

İçinde bulunduğumuz resesyon döneminde işsizlik rakamları artarken biz ne yapacağız diye düşünüyor-sanız şu tüyoları verebilirim: Üretim, inşaat, toptan satış, perakende ticaret, ulaşım, depo, doğal kaynak-lar ve gayrimenkul gibi sektörler işçi çıkarımına gider-ken; kamu ve özel eğitim, sağlık, yayıncılık, bilgisayar sistemleri tasarımı, finans ve sigorta, bilimsel araştır-malar gibi fiziksel olmayan sektörlerde ise istihdam yaratılmıştır.

Küresel mali kriz, dünyada var olan likide bolluğuna son verdi. Kolaylıkla ve ucuz maliyetli ola-rak bulunabilen dış kredilerin sonuna gelindi. Hatta vadesi henüz gelmemiş kredilerin bile, geri çağrıldığına tanık olundu. Bankalar, borçlarını yeniden ya-pılandırmada güçlüklerle karşı-laşmaya başladılar. Doğal olarak, kaynak sıkıntısı çeken bankalar, reel sektöre kredi verirken hem miktar hem de kredi verilecek kuruluşların seçiminde daha se-çici hale geldiler.

IMF ile anlaşma neler kazandıracak?Türkiye’de IMF ile imzalanacak anlaşma ile rahatla-

ma yaşanacağı beklentileri oldukça yüksek. Yapı Kre-di Portföy Araştırma Bölümü Başkanı Ozan Gökler’e göre; Türkiye’de 2009 ve sonrası için en önemli konu, IMF ile yapılacak stand-by anlaşması ve Mart ayında yapılacak yerel seçimler ile ortaya çıkıyor. 17- 18 Mil-yar dolarlık bir IMF anlaşmasının, hem 2009 yılı kamu dış borç ödemelerini karşılayabileceğini, hem de Türkiye’yi IMF’ye net geri ödeyici olmaktan kurtarabi-leceğini düşünüyor Gökler.

Rağbet gören mesleklerAşağıdaki grafik, en çok talep gören meslekleri gös-

termektedir. Grafikten de anlaşıldığı gibi, 2009’un kilit kelimesi ‘Satış’ olacak. Satış elemanı, saha satış tem-silcisi ve danışmanına olan talep oldukça fazladır. Bu-nun yanında yönetici asistanlarına olan talep gittikçe artmasına rağmen, başvuru sayısı daha azdır. 2009 küresel mali krizinden en az zararla çıkılması ve hepi-mizin amaçladığı kariyere sahip olması dileğiyle… II

Kriz, evde, okulda, haberlerde, artık gittiğimiz her yerde bu kavramı duyar olduk. Peki, nedir bu kriz, nasıl ortaya çıktı? Geliyorum diyerek, nasıl geldi? Biz nasıl etkilendik? Neler yapılıyor ve neler yapılmalı?

Çoğumuz şu an sadece dersleriyle ilgilenmeyi ter-cih etse de, okul hayatından sonra bizi bekleyen ve güçlü rakiplerin olduğu bir piyasa var ve biz bu piya-sada tutunabilmek, başarılı olabilmek için yaşadığı-mız hayatın farkında olarak, güçlü ve hazırlıklı olmak zorundayız.

Kriz nedir?Kriz kavramı, ani gelişmeleri ve geleceği görmenin

tam olarak şekillenemediği durumlar için kullanılır. Krizin ortaya çıktığı ekonomilerin hepsinde, organi-zasyonlar daha önce karşılaşmadıkları bir değişim sürecinden geçmektedir. Kriz, daha önceki işleyişi tehdit eder. Ekonomik literatürde ise enflasyon, işsiz-lik, durgunluk, bütçe açıkları, resesyon gibi kriterlerle açıklanır.

Dünyada bilinen, hacmi, kapsama alanı ve süreci itibariyle en büyük kriz 1929 ekonomik buhranıdır. Amerikalılar, 1929 krizinden aldıkları dersle, daha va-him olan 1987 krizini daha kolay atlattılar. Umarım, bu iki büyük krizden alınan derslerle, şu an yaşamakta olduğumuz 2009 krizi de durum daha da vahimleş-meden atlatılır.

Hedef ve stratejilerÖncelikle bu krizin etkilerini en aza indirebilmek

için, hedef ve stratejilerin kısa vadeli olmaması ge-rekir. Ünlü ekonomist Keynes ‘uzun vadede hepimiz ölmüş olacağız’ dese de, beklentiler uzun vadeli stra-tejiler çerçevesinde oluşturulmalıdır. Şirketlerin ve Hükümet’in uzun vadeli planlarla, hem içinde bulun-dukları dönem ve koşulları, hem de gelecek dönemi

iyi algılamaları; dönemsel değişiklikleri ve kırılma noktalarını hızlıca kendileri için birer manevra alanına dönüştürebilmeleri gerekiyor. Çünkü bu kriz diğerleri-ne benzemiyor, bütün dünya aynı anda çalkalanıyor. Dolayısıyla, ithal çözümler Türkiye’ye her zaman uy-gun düşmeyebilir. Geçmişte iç piyasada sorun yaşa-yan pek çok sektör için, dış piyasaya yönelmek hayat kurtaran bir çözümdü; fakat bugün bu imkânsız. İç ve dış pazarlarda meydana gelen daralma, üretim ve ih-racatı olumsuz yönde etkilemeye başladı.

Dış pazarlarda hiç umut olmaması, içerdeki talep-leri canlandırma çalışmalarına neden oldu. Örneğin, faiz oranları indirildi. Oysaki Türkiye’de faiz oranlarını düşürmek, tüketimi doğrudan etkilemez. Bu durum sadece enflasyonu kontrol altında tutmayı sağlar.

İhracat gerilediForbes ve BusinessWeek Türkiye dergilerinden

alıntı yaptığım şu rakamlara göre; iç ve dış pazarla-rın daralması, özellikle ihracatı ve dolayısıyla üretimi olumsuz yönde etkiledi. İhracat gerilemesi, bütün ana sektörlerde, otomotivde, hazır giyimde, kimyevi mad-delerde, demir çelik ürünlerinde, elektrik ve elektronik dallarında gözlendi.

Gerileme, ana sektörler yanında; ihracat yaptığımız ana ülkeler itibariyle de ortaya çıktı. Toplam ihracatı-mızın %45-50 sini gerçekleştirdiğimiz AB ülkelerinin siparişlerindeki azalma, ihracatımızı sınırlayan faktör-lerin başında geldi. İç piyasalar da daralma eğilimine girdi. Belirsizlik, tüketicilerin ihtiyaçlarını ertelemesi-ne neden oldu.

Beklenildiği gibi, piyasalardaki daralma, sanayi ve imalat sektörlerinde de gerilemelere neden oldu. Ni-tekim Eylül 2008’de, bir önceki yılın aynı ayına oranla sanayi üretimi %5,5 ve imalat sanayindeki düşüş %6,4 iken; Ekim ayındaki düşüşler, bir önceki yılın aynı ayı-

KRİZDEN NASIL ETKİLENDİK?

ZEYNEP TÜRKEL / İŞLETME BÖLÜMÜ ÖĞRENCİSİ

700

600

500

400

300

200

100

mimar

tıbbi mümessil

muhasebe sorumlusu

makina mühendisi

muhasebe elemanı

yönetici asistanısatış

mağaza müdürükasiyer

inşaat mühendisi0

Forb

es O

cak

2009

ÖĞRENCİ KÜRSÜSÜ

Page 47: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

88 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar89NİSAN / 09

bölümünü üstlenmiş olması sebebiyle bu birimlerin, çağdaş işletmecilik anlayışına göre yönetilmeleri ge-rekmektedir. Ülkemizde, yıllar itibariyle sağlık hizmet-leri üretim unsurları (insangücü, sermaye, tıbbi araç-gereç vb.) bakımdan yetersizlikten söz edilmektedir. Bunun yanında, hastanelerin verimlilik ölçütü olarak kabul edilen “yatak kullanım oranı” %55’dir. İşte bura-da; söz konusu işletmelerde üretim faktörlerinin daha etkin bir şekilde kullanılması, dolayısıyla verimliliğin yükseltilmesi açısından, etkin bir yönetim ve organi-zasyon faaliyetinin önemi ortaya çıkmaktadır.

Türkiye’deki hastanelerin büyük bir çoğunluğunu oluşturan devlet hastanelerindeki verimsizliğin en önemli etmenlerinden birisi olan yönetim ve organi-zasyon sorunlarının; uygulamalı olarak incelenmesi, sorunların somutlaştırılması ve çözüm önerileri ge-liştirilmesi gerekmektedir. Ülkemizde sağlık hizmet-lerinin büyük bir bölümü, devlet hastanelerinde üre-tilmektedir. Sağlık hizmetlerinin büyük bir bölümünü üstlenmiş olması sebebiyle, özellikle devlet hastane-

lerinin modern yönetim ve organizasyon anlayışına göre yönetilmeleri ve sunulan hizmetlerin daha da ileriye götürülebilmesi için, mevcut sorunların or-taya çıkarılması ve çözümlenmesi büyük önem arz etmektedir. Bu konuyla ilgili bilimsel çalışmaların az ve yetersiz oluşu, konunun önemini daha fazla artır-maktadır.

Problemi onu yaratan düşünce sisteminin içinde kalarak çözemeyiz.(Albert Einstein).Yapılan birçok ka-lite yönetim çalışmasının başarısızlıkla sonuçlanma-sının asıl nedeni, çözümün hep mevcut sistem içinde aranmasıdır. Mevcut sistemden tamamen vazgeçip değişim mühendisliğinin öngördüğü kriterler ile sis-tem yeniden yapılandırılmalı ve işlerliği artırılmalıdır.

Sonuç olarak; “Sağlık İşletmelerinin Yönetimi ve Organizasyonu-Hastanelerde Kalite Yönetimi”ni in-celemeye çalıştığım bu projede ortaya çıkan veriler bize şunu göstermektedir ki; sağlık sistemi, profesyo-nel yöneticilere ihtiyaç duymaktadır.

Öğr. Gör. Dr. Savaş Balin’e teşekkür ederim. II

Sağlık, insan yaşamının sürdürülmesinde, yaşam kalitesinin yaratılmasında ve korunmasında özel bir öneme sahiptir. Sağlık hizmeti sunumu, kişilerin ya-şam kalitesini ve mutluluğunu doğrudan etkileyen önemli bir alan olarak görülmelidir. Ayrıca, günü-müzde sağlık hizmetleri, ülke ekonomilerinin önemli bir parçası olup, büyük bir hizmet endüstrisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kapsamda değerlendirildi-ğinde; sağlık, ülkelerin gelişmişlik düzeyinin önemli bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Özellikle ül-kemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde, hizmet sektörü giderek sanayi ve tarım sektörünün önüne geçmekte-dir. Gelişmişliğin olağan sonucu olan bu değişim, çok tabiidir ki beraberinde birçok sorunda getirmektedir.

Hizmet sektörünün en önemli ayağını oluşturan sağlık işletmeleri, varlığını sürdürmek, verimliliğini artırmak ve kalite programlarını uygulamak zorun-dadır. Dünyada, gelişmişlik seviyesinin bir göstergesi olan sağlık kurumlarına ayrılan bütçe ülke ekonomisi-nin yarısına yakınken; Türkiye de bu oranın %25’lerde olması, Türkiye’de sağlık kuruluşlarına verilen önemi ortaya koymaktadır. Oysaki ülkemizde en düşük per-formansla işleyen sistemler, sağlık sistemleridir.

Verimli ve kaliteli sağlık hizmetiÜlkemizde sağlık hizmetlerinin verimli ve kaliteli

bir şekilde yapılabilmesine ilişkin planlama çalışmala-rı, son yıllarda üzerinde en fazla tartışılan konulardan birisi haline gelmiştir. Sağlık Bakanlığı’nın bu yöndeki ve özellikle genel sağlık sigortasıyla ilgili çalışmaları bunun bir göstergesidir. Her alanda olduğu gibi, sağ-lık hizmetlerinde de beklenen kalite ve verim düzeyi-nin elde edilebilmesi için, sağlık kurum ve kuruluşla-rının yönetimi profesyonelce icra edilmelidir. Sağlık Bakanlığı’nın yürüttüğü Sağlıkta Dönüşüm Programı, aslında tam olarak bunu amaçlamaktadır.

Sağlık kurumlarını kim yönetmeli?Yapılan çalışmalarda tespit edilen en büyük eksik;

sağlık işletmelerinin eğitim hayatı boyunca yönetim dersi almamış doktorlar tarafından yönetilmesidir. Hastanelerde yasal olarak bir işletme müdürü bu-lunsa da, hiçbir zaman hiyerarşik olarak bir başhe-kimden üstün olmamıştır. Bu da yönetim için geçerli olan altın sözlerin, doktorlar tarafından söylenmesi-ne neden olmaktadır. Özel hastanelerin birçoğu, ve-rimliliğini profesyonelce yöneltilmesine borçludur. Özellikle, dünya çapında bir örgüt olan ve hastane yö-netimleri ve hastane sistemlerini bir standarta otur-tan JCI de bu noktaya dikkat çekmektedir. Bu eksik, Bakanlık tarafından da fark edilmiş ve 2007 yılından itibaren, hastane yönetimleri deneyimli yöneticilere bırakılmaya başlanmıştır. Çünkü sağlık örgütlerinin en üst kademesinden en alt kademesine kadar tüm pozisyonlarda çalışanlar, yönetimle ilgili görevleri ifa etmekteydi. Herhangi bir sistem bilgisi olmayan doktorların yataklı tedavi kurumlarını işletmesi, ayrı bir verimsizliğe sebep olmaktadır. Uzmanlık alanı yönetim olan Endüstri Mühendisliği ve İşletme Mü-hendisliği gibi bölümlerde, konuya gereken önem gösterilmemekte ve gerçek manada kapsamlı bir sağ-lık sistemi araştırması teknik üniversiteler tarafından pek de desteklenmemektedir. Hâlbuki sistem sadece üretime has bir şey değildir.

Çağdaş ve etkin yönetimTürkiye’de ki sağlık sistemi ciddi bir şekilde ele alın-

malı; sistem analizi yaklaşımları uygulanarak gerekli verim artırımları, performans artırımları ve kalite po-litikaları uygulanmalıdır. Sağlık hizmeti veren üretim birimlerinin en büyük alt sistemleri hastanelerdir. Dolayısıyla, söz konusu hizmet üretiminin büyük bir

ÖĞRENCİ KÜRSÜSÜ

SAĞLIK İŞLETMELERİNDE YÖNETİM

MUHAMMED ATTİLA SEVİM / ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ ÖĞRENCİSİ

Page 48: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

90Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 91NİSAN / 09

cılığa dair yapılan işler bence çok daha verimli oluyor. Benim örneğimde de öyle oldu. Bebeğime konsantre olurken içimdeki duyguları müziğe aktarıyordum. Al-bümdeki bazı bestelerim daha önceki dönemlere ait ama onları da tekrar farklılaşan duygularla yeniden hayata döndürdüm, farklı yorumladım.

Albümünüz için marka kurgusu yapıldı. Sanat-çıların marka olarak yönetilmesi, bir meta gibi algılanmasına sebep olmuyor mu?

Hiç öyle değil. Bunu netleştirmemde fayda var sa-nırım. Marka, yalnızca ürünler için değil; yaşam tar-zı, yaşam vaadi olan her şey için geçerli bir tanımdır. Yani yalnızca metalar marka olmaz. Farklı mesajı olan her şey marka olabilir. Özellikle daha geniş kitlelere ulaşmak ve kendini doğru ifade etmek isteyen her şey markalaşmaya ihtiyaç duyar. Kaldı ki, ben müziğimle çok geniş kitlelere ulaşmayı hedefliyorum. Bunu da stratejik bir bütünlük içinde yapmam için marka kur-gusu kaçınılmaz oluyor.

A

“SON ALBÜMÜNÜZÜ DİNLERKEN RUHUM YIKANIYOR” DİYEN ÇOK İNSANLA KARŞILAŞTIM.

Anjelika Akbar:

röportaj, NAZAN NALBANTOĞLU

RÖPORTAJ

Anjelika Akbar ile son albümüne ve özel hayatına dair keyifli bir sohbetimiz oldu.

Son albümünüz “Raindrops by Anjelika” piyasa-ya çıktı. Satışlardan memnun musunuz?

Evet, satışlardan çok çok memnunum. Kaç haftadır hem klasiklerde listenin başında, hem de son zaman-larda genel tüm müzik kategorilerinde “top tende”. Satışlar, rakamlar benim en son ilgilendiğim konu. Asıl önemli olan, insanlar beni görünce gözlerindeki ışıl ışıl bakışlar, mutlu, huzurlu ifade… “Son albümü-nüzü dinlerken ruhum yıkanıyor” diyen o kadar çok insanla karşılaştım ki bu son zamanlarda. İnsanlar, birbirilerinden bağımsız olarak aynı ifadeyi kullanıyor. Bu çok önemli, zaten asıl yapmak istediğim, müzikle ruhları yıkamaktır.

Nasıl bir ekiple çalıştınız? Her açıdan çok verimli bir hazırlık dönemi geçirdim.

İlk başta albümün ana fikrini oluştururken çok önemli bir destek aldım. Bunlar, bilimsel ve istatistikî olarak benim müzik çalışmalarımı daha da iyi ve doğru şekil-de iletmem için yapılan çalışmalardı. Bunların başın-da Yelda İpekli vardı. Hem fikirler oluşurken hem de uygulamada; özellikle bazı enstrümanlar, sanatçılar ve fikirler bu esnada oluştu. Yelda İpekli’nin yönlen-dirmesi ile müziğimin ruhunu, insanların bilinçlerine hangi metotlarla en doğru şekilde iletebileceğimize karar verdik.

Benim için çok enteresan bir hazırlık dönemi oldu. “Raindrops By Anjelika” albümünün arkasında çalışan bu dev kadro, ayrıca Universal Music, Taxim Edition ve Rezonans Müzik iş birliği ile şimdiye kadar gerçekleş-tirdiğim en özel ve profesyonel anlamda benim için de yeni yaklaşımlarla dolu bir çalışma oldu. Albümün kaydı esnasında da inanılmaz güzel anlarımız oldu: Albümde Haluk Bilginer benim yazdığım şiir üzerine müziğimle şarkı söyledi; dünyanın tek kadın neyzeni Burcu Sönmez ney üfledi; meşhur Hintli müzisyen Shankar Bhattacharya sarod ve tanpura ile yine büyü-ledi; 6 yaşındaki İlyas Seçkin vokal yaptı; Yinon Mual-lem dünyanın birçok ülkesine ait vurmalılarla büyülü atmosfer yarattı. Mehmet Yılmaz, birkaç saatliğine de olsa köşe yazılarından uzaklaşıp piyano çaldı. Genç ve yetenekli konservatuar öğrencileri harikalar yarattı. Rahşan Apay çellonun büyüsünü tekrar sergiledi. Tek kelimeyle harikaydı! Ayrıca, Amerikalı Pieter Snapper ve Yeni Zelandalı Rouben de Laboure, ses mühendisli-ğinin ustalığı ile bize çok destek oldular.

Eserlerinizi ikinci bebeğinize hamileyken üretti-niz. Bu süreçten bahseder misiniz?

Albümün birçok eserini hamile iken bestele-dim, hatta bazılarını o dönemde gittiğim Himalaya Dağları’nda. Hamilelik harika bir süreç, duygu derinliği ve hassasiyetinin arttığı o dönemde, sanat ve yaratı-

Page 49: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

92 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 93NİSAN / 09

Çocuklarınız da sizin gibi yetenekli mi?Bence evet. Büyük oğlumun hem çok mükemmel

bir müzik kulağı var, hem de grafik tasarım ve fotoğ-rafçılık konusunda önemli yetenekleri. Küçük, şimdi-den görünüyor ki, müzik hayranı. Bakalım ne olacak, yeter ki mutlu olsunlar!

Gençlere destek olmak için çalışmalarınız oluyor mu?

Tabi ki, manevi olarak gençlere, çocuklara yönelik çalışmalarım oluyor, kurduğum ve yönettiğim www.bilinclianne.com sitesinin ana amacı: “Yeniçağın Bi-linçli İnsanı”nı yetiştirmek. Ayrıca gençlere açıklamalı konserler veriyorum, yıllardır öğrencilerimle yaptığım yardım konserlerinin gelirini de, gençlerin bursları için aktarıyorum.

İkinci çocuğunuzun doğumu esnasında klasik müzik dinlemişsiniz, faydası oldu mu?

Çok faydalı oldu. Müziğe karşı ilgisi ve inanılmaz tepkileri, ilk günden beri kendini gösterdi ve göster-meye devam ediyor. Hamilelik zamanında dinlettiğim eserleri, doğum esnasında ve ilk günlerden itibaren de dinletiyorum. Onlarla rahatlıyor, mutlu oluyor! Emzik gibi bir şey oldu! Zaten verdiğimiz emziği çok kısa zamanda bıraktı. Müzik varken buna gerek yok diye düşündü herhalde!

Türkiye’de yaşamayı tercih ettiniz. Bu ülkede yaşamak size ne katıyor?

Yaşam beni buraya getirdi. UNESCO üyesi olarak ilk eşimle geldiğim bu ülkede kaldım. İlk oğlum burada doğdu, burada kurduğum dostluklar, manevi bağlan-tılar beni çok zenginleştirdi. Türkiye’nin çok renkliliği beni büyülüyor.

Sorularımızı yanıtladığınız için teşekkür ederiz.Ben de teşekkür ediyorum. II

Eserlerin yaratım süreçlerinde bile strateji kurgulanması, sanatçının özgürlüğüne zarar vermiyor mu? Bu süreç nasıl işliyor?

Şöyle oluyor: Ben belli bir konsepte karar vermek is-tiyorum. Mesela, “Huzur” konusunu işlemek istiyorum ve bestelerim o ruh halini yansıtacak. Benim tarzım zaten belli, orada bir değişiklik yok. Ancak, insanların algılamasında hangi enstrümanların tınısı huzuru en çok çağrıştırır, bunu ben istatistiki olarak bilemeyece-ğim. Bunu bir ekip, araştırma yaparak anlayabilir ve bana o verileri sunabilir. Sonuçlara dayanarak müziği-min seslendirilmesinde bestelerime ney, flüt, çello ve vokal kattım. Belki araştırma yapılmamış olsaydı, baş-ka tür enstrümanlar olabilirdi. Ama benim amacım müzik terapisi niteliğinde bir çalışma yapmak ise, bu verilere kulak vermem lazım. Ya da, diyelim, benim bir erkek vokale ihtiyacım var, ama bu vokal bir şarkıcının vokali olmaması gerekiyordu: Bilgeliği simgeleyecek bir ses ve aynı zamanda saygı uyandıran bir insan olmalıydı. Sonuçlar doğrultusunda Haluk Bilginer en doğru isim olarak karşımıza çıktı. Nota olarak özellik-le Akdeniz havzasında, insanlar Mİ, Sİ, Mİ bemol ve Si bemol notalarını kolaylıkla algılıyor. Bestelerimde bu

tonaliteleri kullandım, mümkün olduğunca. Bunun gibi birçok başka örnek verebilirim. Zarar ve kısıtlama değil, inanılmaz ilginç, faydalı, bilgilendirici ve ufku-mu genişleten bir çalışma oldu.

Dünyada sayılı sanatçının sahip olduğu “Mutlak Kulak” yeteneğine sahipsiniz. Bu yetenek eserle-rin oluşmasında nasıl bir katkı sağlıyor?

Benim mutlak kulak yeteneğimin bir özelliği var: Duyduğum her müzik sesinin hangi nota olduğunu bilmekle kalmıyor, aynı zamanda mekanik seslerin de hangi nota olduğunu anlayabiliyorum. Onun için bana sorarsanız, Evrende müzikten başka bir şey yok! Tabiki, ilham, gözlem ve çalışma mutlak kulak yetene-ği ile birleşince, her şeyi çok daha çabuk algılıyor, bes-telerimi çabuk oluşturuyorum. Mesela, büyük senfo-nik bestelerimi oluştururken, 50-60 müzik aletini aynı anda duyuyor ve doğrudan kağıda aktarabiliyorum. Hâlbuki mutlak kulağa sahip olmayan bir besteci, ilk önce müziği basit bir şekilde mesela piyano için beste-liyor, sonra kâğıt üzerinde diğer enstrümanlara uyarlı-yor, ya da en kötüsü başkasından yardım alıyor. Benim bu işlemlerim hızlı, kolay ve doğal gerçekleşiyor.

Piyano çalmayı 3 yaşında öğrendiniz. İlk bes-telerinizi 5 yaşında yaptınız. Üstün yetenekli kişilerin eğitim aldığı bir okulda eğitim aldınız. Üstün yetenekli kişilerin sosyal yaşamda çeşitli zorluklar çektiği söylenir. Siz bu konuda sorun yaşıyor musunuz?

Hayır, çok mutluyum ki, bu konuda hiçbir zorluk çekmedim ve çekmiyorum. Son derece sosyal ve insan-larla iç içe olan bir insanım. Benim için müzik hayatın dışında değil, hayatın tam içinde. Eşim, çocuklarım, dostlarım, gezilerim, mutfakta pasta yapmalarım, ki-tap okumalarım – hepsi müzikle ve çalışmalarımla iç içe. Bu açıdan kendimi çok şanslı hissediyorum.

>> Daha geniş kitlelere ulaşmak ve kendini doğru ifade etmek isteyen her şey markalaşmaya ihtiyaç duyar.

Page 50: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

94 Yıldızlar NİSAN / 09 Yıldızlar 95NİSAN / 09

SANAT GÜNDEMİ

İSTANBUL14 Mayıs

Depeche Mode Mekan: SantralistanbulSaat: 21.00Bilgi İçin: www.biletix.com

14 Mayıs

Şevval Sam’la İstanbul MusikisiMekan: İş Sanat Kültür Merkezi Saat: 20.00Bilgi İçin: 0212 316 10 83

4 Mayıs

Paco-Pena: Flamenco Vivo Mekan: CRR Konser Salonu Saat: 20.00Bilgi İçin: www.biletix.com

SERGİ 3 Nisan - 16 Mayıs

Sadi Diren Retrospektif SergiMekan: İş Sanat Kültür MerkeziBilgi İçin: 0212 316 10 83

13 Mart - 28 Haziran

Vedat Nedim Tör MüzesiZamanın Görünen Yüzü: Saatler

Mekan: Yapı Kredi Kültür MerkeziBilgi İçin: www.ykykultur.com

KONSER 9 Mayıs

Michel Camilo Trio & Roby Lakatos ve GrubuMekan: İş Sanat Kültür MerkeziSaat: 20.00Bilgi İçin: 0212 316 10 83

2 Mayıs

Duman

Mekan: İzmir Açıkhava Tiyatrosu Saat: 20.30Bilgi İçin: www.biletix.com

TİYATRO 20 Mayıs

Geyikler LanetlerMekan: Sabancı Üniversitesi, Gösteri MerkeziSaat: 20.00 Bilgi için: www.biletix.com

DANS 22 Mayıs

Kapanış Gösterisi “Jazzıng Flamenco”Mekan: İş Sanat Kültür MerkeziSaat: 20.00Bilgi İçin: 0212 316 10 83

KİTAP

Paul Auster

Yayınevi: Can Yayınları

Sayfa: 208

Lulu Köprüde Tek Şişman Beyniniz

Caz müzisyeni Izzy Maurer, New York’taki bir gece kulü-bünde bir kaza kurşunuyla vurulur ve yaşamı tümüyle değişir. Izzy, gizemli bir taşın büyüsüne kapılarak, ruhunun tuhaf ve ürkütücü labirentin-de masalsı bir yolculuğa çıkar. New York Üçlemesi, Şans Müziği, Ay Sarayı, Brooklyn Çılgınlıkları gibi romanlarıyla son dönem Amerikan ede-biyatının en saygın yazarla-rından biri olan Paul Auster, sonradan Duman ve Surat Mosmor gibi senaryolarıyla sinemaseverlerin gönlünde de taht kurmuştu. Lulu Köp-rüde ise, Auster’ın senaryosu-nu yazmakla yetinmediği, ilk kez yönetmenliğini de filmin romanı.

Yasemin Soysal, Yüksek Lisans Tezi araştırması olarak zihnin beden üzerindeki etkilerini araştırmaya başla-dığında, insanların kolayca kilo vermelerini sağlayacak bir sistem geliştirebileceğini hayal bile edemiyordu. Fakat geliştirdiği yöntemi kilo problemi yaşayan yaklaşık 1000 kişi üzerinde denedi. Sonuçlar inanılmazdı! Kilo sorunu yaşayan kişiler hızla ve son derece sağlıklı bir şekilde kilo vermekle kalmıyor aynı zamanda yaşamlarının pek çok alanında da olumlu ilerlemeler kaydediyorlardı. Üstelik karmaşık diyetlere, özel egzersizlere, kendini bir şeylerden yoksun bırakmaya ihtiyaç kalmadan.

100 Yılın 100 Filmi

Atillâ Dorsay, okura verdiği sözü tutuyor ve 100 Yılın 100 Yönetmeni´nin ardından, sinemanın yüz yıllık tarihin-den özenle seçtiği filmleri de sinemaseverlere armağan ediyor. Her film üzerine geniş ve kapsamlı bir inceleme yazısıyla ve birer deneme gibi de okunabilecek özgün me-tinlerle… Dorsay´ın deyimiyle

“Bir sinema tarihçisi kitabı olmaktan çok, bir sinemase-ver kitabı olan“ bu çalışma, yine onun deyişiyle “her şeye karşın dünyada hâlâ önemli ölçüde var olan sinema kül-türünün ve sinema sevgisinin ülkemizde de biraz olsun yay-gınlaşmasına yönelik küçük bir çaba.“

Şafak Vakti

Stephenie Meyer’in “Alacaka-ranlık” serisinin son kitabı çık-tı! “Korkma” diye mırıldandım.

“Biz birbirimize aitiz.”

Kendi kelimelerimin doğru-luğuyla ben de bir anda şaş-kına dönmüştüm. Bu an öyle kusursuz, öyle gerçekçi ki, hakkında şüphe etmenin yolu yoktu. Kolları bana dolanmış, beni öyle sarmalamışken… Vücudumdaki her hücrenin gerçekten canlı olduğunu hissedebiliyordum. “Sonsuza kadar,” diyerek onayladı beni.

Stephenie Meyer

Yayınevi: Epsi-lon Yayınları

Sayfa: 584

Yasemin Soysal

Yayınevi: Klan Yayınları

Sayfa: 23

Atillâ Dorsay

Yayınevi: Remzi Kitabevi

Sayfa: 392

AşkElif Şafak - Yayınevi: Doğan Kitap - Sayfa: 420 Sayfa

Bundan uzun zaman önceydi. Bir roman düştü gön-lüme. Aşk Şeriatı. Yazmaya cesaret edemedim. Dilim lal oldu, kalemimin ucu kör. Kırk fırın ekmek yemeye yolladım kendimi. Dünyayı dolaştım. İnsanlar tanı-dım, hikâyeler topladım. Üzerinden çok bahar geçti. Fırınlarda ekmek kalmadı; ben hâlâ ham, hâlâ aşkta bir çocuk gibi toy… “Hamuş” derdi Mevlâna kendine. Yani Suskun. Düşündün mü hiç bir şairin, hem de nâmı dünyayı sarmış bir şairin, yani işi gücü, varlığı, kimliği ve hatta soluduğu hava bile kelimelerden müteşekkil olan ve elli binden fazla muhteşem dize-ye imza atmış bir insanın, nasıl olup da kendine SUS-KUN adını verdiğini? Kâinatın da tıpkı bizimki gibi nazenin bir kalbi ve düzenli bir kalp atışı var. Seneler

var ki nereye gidersem gideyim o sesi dinledim. Her bir insanı Yaradan’ın emaneti saklı bir cevher adde-dip, anlattıklarına kulak verdim. Dinlemeyi sevdim. Cümleleri, kelimeleri ve harfleri… Oysa bana bu kitabı yazdıran şey som sessizlik oldu. Mesnevi’yi şerheden-lerin çoğu bu ölümsüz eserin “b” harfiyle başladığına dikkat çeker. İlk kelimesi “Bişrev!”dir. Yani “Dinle!” Tesadüf mü dersin ismi “Suskun” olan bir şairin en kıymetli yapıtına “Dinle!” diye başlaması. Sahi sessiz-lik dinlenebilir mi? Bu romanda her bölüm aynı sessiz harfle başlar. “Neden?” diye sorma, ne olur. Cevabını sen bul. Ve kendine sakla. Çünkü öyle hakikatler var ki bu yollarda, anlatırken bile sır kalmalı.

Page 51: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır

96 Yıldızlar NİSAN / 09

Kill Bill Volume II*****

Kill Bill Volume I*****

Kill Bill Volume I- Volume IIQuentin Tarantino, yaptığı az sayıda filmle adından çokça söz etti-

ren yönetmenler arasına girmeyi başarmış bir yönetmen. Son yıllar-da yapılan birçok film, ondan ve yaptığı filmlerden etkilendi. Hatta Tarantinesk film diye bir kavram bile üretildi. Aslında, Tarantino’nun kendisine ve etkilendiği kaynaklara bakıldığı zaman, sinema dünya-sında bir gezintiye çıkmış oluyorsunuz. Tarantino’nun, gençliğinde video dükkânında tezgâhtarlık yaptığını ve derin sinema bilgisini burada çalışırken edindiğini, bir dipnot olarak belirtelim. Bu özelliği, yönetmen olmasının yanı sıra, sinemayı bir izleyici olarak ta sevdiği-ni ve takip ettiğini gösteriyor. Filmlerine bakıldığı zaman, bu açıkça görülüyor.

Dördüncü filmi Kill Bill de Tarantino’nun yaptığı şey; kılıçlı samuray filmleri, Çin dövüş sineması ve Spagetti Western sinemasını harman-lamak ve önümüze eşsiz bir eğlence kaynağı, tekrar tekrar izlenecek ve her izlendiğinde keyif alınacak bir film sunmak. Tıpkı Spileberg’ün İndiana Jones’da ve Lucas’ın Star Wars’ta yaptığı şeyi yapıyor Taranti-no. İndiana Jones nasıl 30’lu 40’lı yıllardaki ucuz macera filmlerinden zıpkın gibi bir aksiyon çıkardıysa; Tarantino da Kill Bill de aynısını ya-pıyor ve sinefiller için her sahnesi bir başka filme göndermeler taşı-yan ve bu anlamda hoş sürprizler barındıran bir film çıkarıyor ortaya. Filmin konusu kısaca; Ölümcül Engerek Yılanı Suikast Timi üyesi bir gelinin, hamile kalınca tövbe ederek katilliği bırakmaya karar ver-mesi; diğer üyelerin başta patronları Bill olmak üzere gelini düğün provasında damat ve avanesiyle birlikte yok etmesi; ancak gelinin bu olaydan kurtularak intikam almaya başlamasının hikâyesi.

Filmi keyifli kılan sahnelerTarantino’nun başta tek film olarak düşündüğü, ancak süresi uza-

yınca dağıtımcı stüdyonun ikiye böldüğü filmin birincisinin tempo-sunun, ikinciye göre daha hareketli olduğunu söylemek lazım. Hele Vernita Gren (Vivica e. Fox) ve Gelin (Uma Thurman) arasında geçen bıçaklı dövüş sahnesi, sinema literatürüne geçmiş eşsiz kalitede ve çok keyifli. Hastanede, Elle Driver (Daryl Hannah)’ın Gelin’i ziyeret et-tiği sahne, Brian De Palma’ya ve İtalyan Giallo filmlerine saygı duru-şu niteliğinde. Gelin’in Hattori Hanzo kılıcına sahip olduğu sahnede, Japon kült oyuncu Sony Chiba’nın oynaması, Gelin’in O-ren İshii yi öldürmeye giderken Bruce Lee’nin giydiği eşofmanı giymesi ve buna benzer birçok sahne, biz daha önce bu filmi izlemedik mi sorusunu akla getiriyor. Her şey çok tanıdık, ama çok ta yeni.

Oyunculuklar dört dörtlükUma Thurman, David Caradine, Daryl Hannah, Lucy Liu ,Vivica E.

Fox, rollerinin hakkını başarıyla veriyorlar. Birinci bölümde, O-ren İshii’nin koruması Gogo Yubari(Chiaki Kuruyama) ve İkinci bölümde Pae Mei(Gordon Liu), akıllara zarar bir performans göstererek en se-vilen karakterler oldular. Zaten Tarantino, her filminde kıyıda köşede kalmış bir oyuncuyu çıkarıp parlatmayı bilmiştir. Filmin müzikleri, orijinal ve kalburüstü. Thr Rza, Ennio Morricone (sergio Leone’yle birlikte en çok çalışan müzisyen) filmle bütünleşen müzikler yap-mışlar. Birinci bölümün başında, jenerik müziği olarak akan Nancy Snatra’nın seslendirdiği Bang Bang parçası mükemmel oturmuş. II

DVD

Tür: Gerilim-Aksiyon Yönetmen: Quentin Tarantino Senaryo: Quentin TarantinoGörüntü Yönetmeni: Robert RichardsonMüzik: Lars UlrichYapım: 2003, ABD , 110 dk.Oyuncular: Uma Thurman (Gelin) , Lucy Liu (O-Ren Ishii) , Vivica A. Fox (Vernita Green) , Daryl Hannah (Elle Driver) , David Carradine (Bill) , Michael Madsen (Budd) , Julie Dreyfus (Sofie Fatale) , Chiaki Kuriyama (Gogo Yubari) , Sonny Chiba (Hattori Hanzo) , Michael Bowen (Buck)Süre: 110 dk.

Tür: Gerilim-Aksiyon Yönetmen: Quentin Tarantino Senaryo: Quentin TarantinoGörüntü Yönetmeni: Robert RichardsonMüzik: RZA, Robert RodriguezYapım: 2004, ABDOyuncular: Uma Thurman (Gelin) , David Carradine (Bill) , Michael Madsen (Budd) , Daryl Hannah (Elle Driver) , Gordon Liu (Johnny Mo) , Michael Parks (Esteban Vihaio) , Samuel L. Jackson (Rufus) , Lucy Liu (O-Ren Ishii)Süre: 136 dk.

Page 52: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır
Page 53: YÖK BAŞKANI PROF. DR. YUSUF ZİYA ÖZCAN İLE RÖPORTAJ: … · 2017-08-28 · estetik cerrahide benzerleri vardır. Bunlardan biri olan botoks bir koruyucu estetik uygulamasıdır