68
SAGLIK YÖNETIMI ve EGITIMI DERGISI YIL:5 SAYI:54 EYLÜL 2012 AYTÜN LEYMUN Hemşirelik Bilişimi Mesleğe Güç Kazandıracak YASİN KELEŞ Bilişim Sağlığın Sürdürülebilirliğini Sağlıyor SİNAN ÇETİN Kendimi Çok Film Yapmak Zorunda Hissediyorum BİLİŞİM SAĞLIKTA GÜVENİ SAĞLIYOR

SAYED Eylül 2012 Sayı:54

Embed Size (px)

DESCRIPTION

SAYED Eylül 2012 Sayı:54

Citation preview

SAGLIK YÖNET IMI ve EGI T IMI DERGISI

Y IL:5 SAY I:54 EY LÜL 2012

AYTÜN LEYMUNHemşirelik Bilişimi Mesleğe Güç Kazandıracak

YASİN KELEŞBilişim Sağlığın Sürdürülebilirliğini Sağlıyor

SİNAN ÇETİNKendimi Çok Film Yapmak Zorunda Hissediyorum

BİLİŞİMSAĞLIKTA GÜVENİ

SAĞLIYOR

PLAZMAKİNETİK TUR SİSTEMİ2011 MODEL VERSİYON 3.01

TÜRKİYE TEK YETKİLİSİ

Farilya İş MerkeziUfuk Üniversitesi CaddesiNo:8 Kat:6 Daire:33Çukurambar 06510 Ankara - Türkiye

Tel :+90 312 205 52 20Faks :+90 312 205 52 50

Metroport Busidence Kartaltepe MahallesiKültür Sokak No:1 Kat:12 Daire:185 Bahçelievler İstanbul - TürkiyeTel :+90 212 441 50 86Faks :+90 212 441 50 93

Gsm :+90 530 662 86 64 +90 532 767 53 45

web :www.item.com.tre-posta :[email protected]

TÜRKİYE TEK YETKİLİSİ İSTANBUL OFİSUPHILL COURT TOWERS A-1 A BLOK BARBOROS BATI ATAŞEHİR / İSTANBUL - TÜRKİYETEL: +90 (216) 688 36 46FAKS: +90 (216) 688 15 46

ANKARA MERKEZUFUK ÜNİVERSİTESİ CAD. NO:8 KAT:6 D:33ÇUKURAMBARLAR / ANKARA - TÜRKİYETEL: +90 (0312) 205 52 20FAKS: +90 (0312) 205 52 50

İZMİR OFİSSUN PLAZA MAHSUROĞLU MAH. 295/2 CAD. B BLK.52. GİRİŞ K:2 D: 222 BAYRAKLI / İZMİR - TÜRKİYETEL: +90 (232) 462 84 81FAKS: +90 232 (462) 84 82

DİYARBAKIR OFİSKARAKOÇ PLAZA YENİŞEHİR MH. SELAHATTİN CAD. NO: 24/57 DİYARBAKIR - TÜRKİYETEL: +90 (412) 228 32 78FAKS: +90 (412) 228 32 79

ADANA OFİSSÜLEYMAN DEMİREL BULV. GÜZELYALI MAH. 81171 CAD. NO:2 ÇUKUROVA / ADANA - TÜRKİYETEL: +90 (322) 212 02 07FAKS: +90 (322) 212 02 08

GSM: +90 (530) 662 86 64 +90 (532) 767 53 45

[email protected] r

PLAZMAKİNETİK TUR SİSTEMİ2011 MODEL VERSİYON 3.01

TÜRKİYE TEK YETKİLİSİ

Farilya İş MerkeziUfuk Üniversitesi CaddesiNo:8 Kat:6 Daire:33Çukurambar 06510 Ankara - Türkiye

Tel :+90 312 205 52 20Faks :+90 312 205 52 50

Metroport Busidence Kartaltepe MahallesiKültür Sokak No:1 Kat:12 Daire:185 Bahçelievler İstanbul - TürkiyeTel :+90 212 441 50 86Faks :+90 212 441 50 93

Gsm :+90 530 662 86 64 +90 532 767 53 45

web :www.item.com.tre-posta :[email protected]

PLAZMAKİNETİK TUR SİSTEMİ2011 MODEL VERSİYON 3.01

TÜRKİYE TEK YETKİLİSİ

Farilya İş MerkeziUfuk Üniversitesi CaddesiNo:8 Kat:6 Daire:33Çukurambar 06510 Ankara - Türkiye

Tel :+90 312 205 52 20Faks :+90 312 205 52 50

Metroport Busidence Kartaltepe MahallesiKültür Sokak No:1 Kat:12 Daire:185 Bahçelievler İstanbul - TürkiyeTel :+90 212 441 50 86Faks :+90 212 441 50 93

Gsm :+90 530 662 86 64 +90 532 767 53 45

web :www.item.com.tre-posta :[email protected]

PLAZMAKİNETİK TUR SİSTEMİ2011 MODEL VERSİYON 3.01

TÜRKİYE TEK YETKİLİSİ

Farilya İş MerkeziUfuk Üniversitesi CaddesiNo:8 Kat:6 Daire:33Çukurambar 06510 Ankara - Türkiye

Tel :+90 312 205 52 20Faks :+90 312 205 52 50

Metroport Busidence Kartaltepe MahallesiKültür Sokak No:1 Kat:12 Daire:185 Bahçelievler İstanbul - TürkiyeTel :+90 212 441 50 86Faks :+90 212 441 50 93

Gsm :+90 530 662 86 64 +90 532 767 53 45

web :www.item.com.tre-posta :[email protected]

TÜRKİYE TEK YETKİLİSİ İSTANBUL OFİSUPHILL COURT TOWERS A-1 A BLOK BARBOROS BATI ATAŞEHİR / İSTANBUL - TÜRKİYETEL: +90 (216) 688 36 46FAKS: +90 (216) 688 15 46

ANKARA MERKEZUFUK ÜNİVERSİTESİ CAD. NO:8 KAT:6 D:33ÇUKURAMBARLAR / ANKARA - TÜRKİYETEL: +90 (0312) 205 52 20FAKS: +90 (0312) 205 52 50

İZMİR OFİSSUN PLAZA MAHSUROĞLU MAH. 295/2 CAD. B BLK.52. GİRİŞ K:2 D: 222 BAYRAKLI / İZMİR - TÜRKİYETEL: +90 (232) 462 84 81FAKS: +90 232 (462) 84 82

DİYARBAKIR OFİSKARAKOÇ PLAZA YENİŞEHİR MH. SELAHATTİN CAD. NO: 24/57 DİYARBAKIR - TÜRKİYETEL: +90 (412) 228 32 78FAKS: +90 (412) 228 32 79

ADANA OFİSSÜLEYMAN DEMİREL BULV. GÜZELYALI MAH. 81171 CAD. NO:2 ÇUKUROVA / ADANA - TÜRKİYETEL: +90 (322) 212 02 07FAKS: +90 (322) 212 02 08

GSM: +90 (530) 662 86 64 +90 (532) 767 53 45

[email protected] r

PLAZMAKİNETİK TUR SİSTEMİ2011 MODEL VERSİYON 3.01

TÜRKİYE TEK YETKİLİSİ

Farilya İş MerkeziUfuk Üniversitesi CaddesiNo:8 Kat:6 Daire:33Çukurambar 06510 Ankara - Türkiye

Tel :+90 312 205 52 20Faks :+90 312 205 52 50

Metroport Busidence Kartaltepe MahallesiKültür Sokak No:1 Kat:12 Daire:185 Bahçelievler İstanbul - TürkiyeTel :+90 212 441 50 86Faks :+90 212 441 50 93

Gsm :+90 530 662 86 64 +90 532 767 53 45

web :www.item.com.tre-posta :[email protected]

PLAZMAKİNETİK TUR SİSTEMİ2011 MODEL VERSİYON 3.01

TÜRKİYE TEK YETKİLİSİ

Farilya İş MerkeziUfuk Üniversitesi CaddesiNo:8 Kat:6 Daire:33Çukurambar 06510 Ankara - Türkiye

Tel :+90 312 205 52 20Faks :+90 312 205 52 50

Metroport Busidence Kartaltepe MahallesiKültür Sokak No:1 Kat:12 Daire:185 Bahçelievler İstanbul - TürkiyeTel :+90 212 441 50 86Faks :+90 212 441 50 93

Gsm :+90 530 662 86 64 +90 532 767 53 45

web :www.item.com.tre-posta :[email protected]

EYLÜL 2012 3

ağlıkta bilişimin kullanılması artık lüks olmaktan çıktı, gereklilik

haline geldi. Kaynak ve işgücünden tasarruf sağlayan bilişim hizmetleri artık hastanelerde ayrı departmanlar olarak anılıyor dahası ve en önemlisi Bakanlığın yeni teşkilat şemasında Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü mevcut.

Randevu ve hasta çağırma sistemlerinden tutun da hastane bilgi yönetim sistemleri, klinik bilgi sistemlerine o kadar geniş bir yelpaze var ki. Hepsi de memnun ve mutlu bir hasta için. Aslında bu durumdan hem hasta memnun hem sağlık çalışanı. Amerika’da yapılan bir araştırmada hastanelerde kullanılan teknolojinin hastaların iyileşme sürecini büyük bir şekilde etkilediği kanıtlanmış. İnsanların en iyi sağlık hizmetini almak için deniz aşırı ülkelere bile gitmeyi göze

alması bu araştırmayı doğrular nitelikte.

Memorial Sağlık Yatırımları A.Ş. Bilgi Sistemleri Koordinatörü ve Sağlık Bilişimi Derneği Başkanı Yasin Keleş ile bilişimin dününü bugününü ve geleceğini konuştuk. Uğur Kirez ise sağlık bilişiminde yaşanan sorunlardan bahsetti. Aytün Leymun dergimiz için hemşirelik bilişimini değerlendirdi.

Her ay olduğu gibi büyüteç bölümü sektörü mercek altına almaya devam ediyor. Konumuz sarf malzemeleri. İlgiyle takip ettiğiniz yazarlarımız yine sizlere ilgi çekici yazılar hazırladılar. Ünlü konuğumuz ise Çanakkale Çocukları filmi ile son zamanlarda adından söz ettiren yönetmen Sinan Çetin.

Zevkle okuyacağınız bir sayı olması dileğiyle…

YIL 5 • SAYI 54 • EYLÜL 2012www.sayeddergisi.org

YÖNETİM

Sahibi ve Yayın YönetmeniFEYZULLAH AKBEN

Sorumlu Yazı İşleri MüdürüSARE KUŞ

[email protected]

EditörSU ÖZGÜR

Yazı İşleriSERRA KUL - ÖMER DURAK

AYŞE YILMAZTÜRKGÜNEŞ KAZDAĞLI

Görsel YönetmenBİLAL AKGÜL

Fotoğraf EditörüAHMET FERHAT AKBEN

ReklamDİDEM GÜLKAÇ[email protected]

Abone ve DağıtımSONGÜL KARADENİZ

[email protected]

Halkla İlişkilerYASEMİN KERİMİ

Yapım

Yönetim AdresiKore Şehitleri Cad. Yonca Apt. A Blok No: 1/5

Zincirlikuyu - Şişli / İSTANBULTel: 0 212 272 61 06 Faks: 0 212 272 61 07

www.ajansfa.com / [email protected]

BaskıŞAN OFSET

Cendere Yolu No:23 Ayazağa / İSTANBULTel: 0 212 289 24 24

Yayın TürüYaygın Süreli Yayın

SAYED dergisi sağlık yöneticilerine ve eğitimcilerine ücretsiz dağıtılır. Para ile satılmaz.

Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarına aittir. Reklamların sorumluluğu ise reklam verene aittir.

Dergide yayınlanan yazı ve resimler kaynak gösterilmek suretiyle iktibas edilebilir.

SAGLIK YÖNET IMI ve EGI T IMI DERGISI

SMerhaba...

EYLÜL 2012 5

BaşkandanSevgili SAYED Dostları.

Yazdan ayrılıp sonbaharın tatlı kahverengisini yaşıyoruz şu günlerde. Gözbebeğimiz

çocuklarımızın okul telaşı sardı hepimizi. Acaba düşündük mü hiç? Anne ve babalarımız bizler için aynı hazırlıkları yaptılar mı? Aynı tatlı telaşı yaşadılar mı? Geçmişle beraber geleceği düşünelim. Bizim çocuklarımız da aynı duygularla kendi yavrularını eğitim ve öğretim sezonuna hazırlayacaklar mı?

Hangi dönemde olursa olsun, anne ve babanın evlat sevgisinin değişmeyeceğinden şüphemiz yok. Ancak zaman ve şartlar ne kadar da değişiyor. Dün neredeydik, bugün neredeyiz? Yarın nerede olacağız? Bu vesileyle ebediyete intikal etmiş anne ve babalara Allah’tan rahmet, hayattakilere sağlık ve huzur diliyorum. Yeni eğitim ve öğretim yılında öğrencilerimize üstün başarılar temenni ediyor, gözlerinden öpüyorum.

4. Ulusal Sağlık Kurultayı çalışmalarımızı tamamladık. SAYED’in, yıllardır klasikleşen çizgisinde, kalite ve verimliliğinden ödün vermeyen bir kurultay olacak. Sağlık yönetimi konusunda merak edilen tüm sorulara en yetkili kişilerden cevap bulabileceğiniz, ülkemizin her noktasında görev yapan sağlık yöneticilerinin uygulamaları hakkında fikir alışverişi imkânı sağlayabileceğiniz bir kongre olacak.

Yılın Başarılı Yöneticisi Adayları konusunda titiz çalışmamız devam ediyor. Geçtiğimiz yıllarda gösterdiğimiz hassasiyeti aynı kararlılıkla devam ettiriyoruz. Yönetim Kurulu arkadaşlarımız gayretli bir çalışma içerisindeler.

Antalya / Belek’te gerçekleştirecek olduğumuz 4. Ulusal Sağlık Kurultayı’nda sizlerle birlikte olmak dileğiyle hepinize selam ve saygılarımı sunuyorum.

Sağlıcakla kalın…

SAYED Yönetim Kurulu Başkanı

24 Sağlık İletişimi EğitimdeMerkezi Etmen Rolü Oynuyor

PKU HastalarıToplumun Bir Parçasıdır40

32 Hastane Sarf MalzemeleriBüyüteç Altında

Uzlaşma Yönetmeliği’nde Sıkıntı Oluşturabilecek Beş Madde30

AB Projeleri Zararlı Olabilir mi?28

54 EYLÜ

L

08 Spot Haberler

14 Hemşirelik Bilişimi Mesleğe Güç Kazandıracak

18 Bilişim Sağlığın Sürdürülebilirliğini Sağlıyor

14 18 22

24

Teknoloji İyi KullanılmadığındaSize Doğrulan Bir Silah Olabilir22

44 Hastaneler Tıbbi Karar Destek Sistemlerini Yapılandırmalı

56 Röportaj: Sinan Çetin

Kitap Kritik:Kitab-ül HiyelYedinci GünKuzular VadisiPalto

60

54 Mitsubishi ASX

50 Yeni Ürünler

46 Dünyada Her Dört Saniyede Bir Alzheimer Teşhisi Konuluyor

52 Hayatın İçinden:Retwitlemek Tokalaşıp Sarılmanın Önüne mi Geçti? Film Kritik:

Olmak İstediğim YerArafLa Vie d’une Autre Cennetteki Çöplük

62

SAYED Sağlık Yönetimi ve Eğitimi Derneği Adına

Yayın Kurulu BaşkanıProf. Dr. Hayreddin YEKELER(SAYED Derneği Genel Başkanı)

Yayın Kurulu (SAYED Derneği Yönetim Kurulu)Dr. Osman ACARFatma AKTAŞ Aygül BULUT Arif ÇETİNZafer DERELİProf. Dr. Metin DOĞANHülya ERBABA Prof. Dr. Fazlı ERDOĞANOpr. Dr. Ali Güven FİNCANProf. Dr. Nurettin KARAOĞLANOĞLUDr. Mustafa KIRLANGIÇ Dr. Kemal KİRAZ Veysel ÖZGEN Nebi ŞAHİNLİ Yücel ŞİRİN Prof. Dr. Nurullah ZENGİN

Danışma KuruluYrd. Doç. Dr. Mustafa AKSOYProf. Dr. Selami AKKUŞProf. Dr. Ayşe Filiz AVŞAR Prof. Dr. Engin AYDINProf. Dr. Metin AYDINProf. Dr. Derya BALBAY Prof. Dr. Ethem BEŞKONAKLIProf. Dr. Sait BİLGİÇProf. Dr. Murat BOZKURTProf. Dr. Engin BOZKURTProf. Dr. Alper CİHANDoç. Dr. Kerim ÇAĞLIProf. Dr. Bekir ÇAKIRProf. Dr. Ali ÇAYKÖYLÜDoç. Dr. Selim Selçuk ÇOMOĞLUProf. Dr. Ali DEMİRProf. Dr. Ali Pekcan DEMİRÖZProf. Dr. Orhan DENİZProf. Dr. Osman Nuri DİLEKProf. Dr. Ali İhsan DOKUCUUzm. Dr. Mehmet Taşkın EĞİLProf. Dr. Levent ELBEYLİProf. Dr. Cevdet ERDÖLProf. Dr. Canan HASANOĞLUDoç. Dr. Sema HÜCÜMENOĞLUProf. Dr. Abdullah İĞCİDoç. Dr. Abdurrahimi İMAMOĞLUProf. Dr. Mehmet İŞLERProf. Dr. M. İ. Safa KAPICIOĞLUProf. Dr. Murat KARAŞENYrd. Doç. Dr. Esra KESKİNProf. Dr. Muzaffer KİRİŞProf. Dr. Akın MARŞAPProf. Dr. Muzaffer METİNTAŞProf. Dr. Semih ÖNCELProf. Dr. Mustafa ÖZMENProf. Dr. Mustafa PAÇDoç. Dr. Sadrettin PENÇEProf. Dr. Mustafa SOLAKProf. Dr. Yunus SÖYLETProf. Dr. Haydar SURProf. Dr. Erol ŞENERProf. Dr. Mehmet Akın TAŞYARANProf. Dr. Dilaver TENGİLİMOĞLUProf. Dr. Bahattin TUNÇProf. Dr. Necdet ÜNÜVARProf. Dr. Yavuz YILMAZ

* İsimler soyadları dikkate alınarak alfabetik sıraya göre dizilmiştir.

Reklam Sayfaları: Novatek ⁄ Sesa Elektronik 1 ⁄ Atasam 2 ⁄ Yeşil Vadi Arsa Ofisi 4Çapa Medikal 9 ⁄ Siemens 11 ⁄ MNT 13 ⁄ İncekaralar 17 ⁄ Medisel 21

Ekol Tıbbi Ürünler 27 ⁄ Fujifilm 35 ⁄ Kurt&Kurt 39 ⁄ Promed 43 ⁄ Tasarımmed 45Fiksmed 49 ⁄ Duman Çelik Eşya 53 ⁄ SAYED 2012 4. Ulusal Sağlık Kurultayı 59

5. Uluslararası Sağlık Turizmi Kongresi 61 ⁄ Mespa 63 ⁄ Kompozit 64-65 ⁄ Sisoft 66

36

30 54 56

Hastane Sarf MalzemeleriBüyüteç Altında

EYLÜL 20128

SPOT HABERLER

4. Ulusal SağlıkKurultayı Kayıtları Hızla Devam EdiyorSağlık Yönetimi ve Eğitimi Derneği (SAYED) sağlığın tüm birleşenlerini bir araya getirmeye devam ediyor. 2007, 2008 ve 2010 yıllarında yapılan Kurultaylarla adından bahsettiren Dernek, bu sene de 17-21 Ekim’de Antalya Maritim Pine Beach Resort Otel’de 4. Ulusal Sağlık Kurultayını düzenleyecek.

SAYED bu kurultayla, sağlık hizmeti sunumuna yön veren; Sağlık Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu, Kamu İhale Kurumu, Sayıştay, Hazine Müsteşarlığı, Üniversiteler, özel sağlık sigorta kuruluşları, medikal sektör kuruluşları ve ilgili diğer kurumların üst düzey yöneticileri ile tüm kamu ve özel sektör sağlık yöneticilerini bir araya getirmeyi planlıyor.

Ayrıca 4. Ulusal Sağlık Kurultayı Sağlık Bakanlığı’nın yeni teşkilatlanma yapısı ve işleyişi en ayrıntılı şekilde işlenecek olan ilk kurultay olma özelliğini taşıyor. 2010 yılındaki Kurultayda olduğu gibi bu yıl da yılın en başarılı sağlık yöneticileri seçilerek ödülleri takdim edilecek.

Kocaeli’ndeki Ruhsal Hastalar MüzikleŞifa Buluyor Derince ilçesindeki Kusachi Kültür Merkezi’nde faaliyet gösteren Toplum Temelli Ruh Sağlığı Merkezi’nde ‘’Kaliteli Yaşam İçin Müzikterapi ile Toplum Ruh Sağlığının Desteklenmesi’’ çalışması kapsamında akustik için ahşapla kaplı özel terapi salonu oluşturuldu. Ağır ruhsal sorunları olan hastalar bu merkezde sahip oldukları özelliklere göre belirlenen tedavi yöntemiyle rehabilite ediliyor.

Proje danışmanı Marmara Üniversitesi (MÜ) İlahiyat Fakültesi Türk Din Musikisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Hakkı Turabi, müziğin her türlü ibadette ve hastalıkların tedavisinde kullanılmasının tarihi gerçekler arasında olduğunu ifade ederek, müzikle tedavinin Türk hekimlerince icat edilmese de onların elinde geliştiğini ve yeniden şekil bulduğunu söyledi.

Hangi makamın hangi rahatsızlığa iyi geldiğini tespit etmek için tarih boyunca müzikterapi uygulandığına işaret eden Turabi, ‘’Rast makamı beyin hastalıklarına iyi gelmektedir. Bu makamın frekansı ve titreşimi, beyinde bulunan balgam sıvısını daha aktif hale getiriyor’’ dedi.

Prof. Dr. Turabi, rast makamının kafa travmaları, beyin hastalıkları ve felce iyi geldiğinin tespit edildiğini vurgulayarak, ‘’Aynı şekilde hicaz makamı, uyku zorluğu olanlarda ve idrar zorluğu çeken prostat hastalarına iyi gelmektedir. Hicaz makamını sürekli dinleyen bir hastamızın daha sıklıkla idrara çıkabildiği, uyku zorluğu yaşayanların da pek rahat uyuyabildiği tespit edilmiştir’’ şeklinde konuştu.

17-21 EKİM 2012MARITIM PINE BEACH RESORT

CONVENTION CENTERBELEK / ANTALYA

EYLÜL 201210

SPOT HABERLER

Kişiye Özel Anestezi Cihazı Leon mriMedikal teknoloji alanında önemli çalışmalara imza atan Heinen + Löwenstein kişiye özel anestezi cihazı Leon mri Dünya sağlık sektörüne tanıttı. Uzmanlar Leon mri’in manyetik rezonans görüntüleme alanına yeni bir soluk getirdiği görüşündeler.

İncekaralar’ın temsilciliğini yürüttüğü Heinen + Löwenstein’nın kişiye özel anestezi cihazı Leon mri Türkiye’de de hizmetine sunuldu. Yetkililerin verdiği bilgiye göre Leon mri modeli ile kişisel programlanmış çalışma istasyonları oluşturulabilmenin yanı sıra en üst düzey hijyen standartları baz alınan bu sistemlerde, mümkün olan en yüksek esneklik ve güvenlik de sağlanıyor. Ayrıca geniş aksesuar seçenekleri ile her yaştaki hasta için kullanılabiliyor.

Bilindiği gibi günümüzün anestezi çalışma istasyonunun sadece en yüksek teknik performansı değil yeni ve genişletilebilir platform kavramlarını da sağlaması gerekiyor. Mevcut çalışma rutinlerine ve ortamlarına eksiksiz ve kolayca eklenebilen bu sistemler, kişisel taleplere göre yapılandırılabiliyor.

Leon mri’nin teknik özellikleri konusunda ise İncekaralar yetkilileri özetle şu bilgileri verdi: “ Leon mri özellikle 40 militeslaya kadar olan şiddete sahip mri alanında kullanılmak için geliştirilmiştir. 1.5 tesla ve 3 tesla mri sistemlerinde çalışır. LED ışıkları ile değişik renkte alarm ve mesajlar, öncelik sıralamasının belirlenmesinde yardımcı olur. Bu görsel alarmlarda mr alanı içinde ve dışında rahatlıkla izlenebilir. Leon mri’ın güç spektrumu ve operasyon bilgisi Leon ile birebir eşleşmektedir.

Diğer önemli bir lojistik avantaj ise kompakt solunum sisteminin Leon Plus, Leon ve Leon mri için uygun olmasıdır. Solunum sistemi tüm cihazlarda da kullanılabilir. mri pozisyonu entegre bir manyetik alan şiddet ölçen monitör tarafından izlenmelidir.”

Kağıtsız HastaneProjesi BaşlatıldıHastanelerde karmaşık hasta dosyalarının yerini tablet bilgisayarların alması planlanıyor. Sağlık Bakanlığı’nın yeni projesiyle birlikte hastalarla ilgili tüm verilere tablet bilgisayarlar ya da akıllı telefonlarla ulaşılacak.

Sağlık Bakanlığı’nın “Kağıtsız Hastane” projesi için Ankara Gazi Mustafa Kemal Devlet Hastanesi pilot hastane seçildi. Doktor ve hemşireler kağıt-kalem yerine tablet bilgisayar kullanmaya başladı.

İleride tüm hastanelere yaygınlaştırılması planlanan uygulamayla hastanın hastaneye adımını attığı andan itibaren kayıtlan dijital ortamda tutuluyor. Hastaneye poliklinik ya da acilden girişi yapılan her hastanın kan ve idrar tetkikleri, tomografi, röntgen ve MR bilgileri dijital ortama yükleniyor, sonuçlar da buradan takip ediliyor. Hastane personeli bu bilgilere verilen özel şifreyle ulaşabiliyor.

Ankara Gazi Mustafa Kemal Devlet Hastanesi’nde yazılı imza dönemi de kapanıp, yerine e-imza kullanılacak. Hastalardan alınacak onay dışında tüm işlemler bu e-imza ile yapılacak. Sağlık personeli, TÜBİTAK ile yürütülecek projeyle yakında e-imza kullanmaya başlayacak.

MAGNETOM Spectra3T anahtarı

MAGNETOM Spectra3T anahtarı

EYLÜL 201212

SPOT HABERLER

Hastanelerdeİç Dizayn DeğişiyorSağlık Bakanlığı Kamu Hastaneleri Kurumu tarafından yayımlanan duyuruda, karşılama-yönlendirme, halkla ilişkiler, danışma, kayıt-kabul, numune kabul, tetkik ve rapor sonuç alma, sekreterlik gibi hizmet alanlarında; hasta ve yakınları ile çalışanlar arasında iletişimi engelleyen yüksek banko ve benzeri uygulamaların (camekân, pencere, bariyer ve benzeri ofis malzemesi) kaldırılması gerektiği belirtildi. Hasta ve yakınlarının oturarak rahatça hizmet almalarını sağlayacak uygun yükseklikte hizmet alanları oluşturulması istendi. Banko ve desklerin, istenilen özelliklerde olacak şekilde revize edilmesi, bunun mümkün olmadığı durumlarda ise amaca uygun çalışma masalarının temin edilmesi gerektiği kaydedildi. Bu kapsamda sağlık kuruluşları, 15 Ekim tarihine kadar banko ve desklerin söz konusu özelliklere göre yeniden dizayn edilmesini sağlayacak. Geciken kurumlar ise gerekçeli açıklamalarını Bakanlığa bildirecek.

Sağlık SektöründeEn Fazla Talep Hemşirelik Mesleğine GeliyorTürkiye İş Kurumu’nun (İŞKUR) 2008 ile 2012 yılı Ağustos dönemi sağlık sektöründe açık iş talepleri ve işe yerleştirme verilerinden derlenen bilgilere göre, söz konusu dönemde İŞKUR’a 12 bin 333 açık iş talebinde bulunuldu.

Son 5 yılda sağlık sektöründe en fazla talep, 4 bin 360 ile hemşirelik mesleğine oldu. En çok talep gelen ikinci meslek ise 2 bin 4 ile sağlık eğitimcisi olurken, bunu sırasıyla 984 ile acil tıp teknisyeni, 894 ile sağlık memuru, 421 ile diğer yardımcı sağlık personeli, 405 ile ebe, 300 ile laboratuvar teknisyeni, 291 ile veteriner hekim, 253 masör, 152 ile eczacı kalfası, 151 ile anestezi teknisyeni, 116 ile biyomedikal cihaz teknikeri, 111 ile diyetisyen, 96 ile diğer uzman tıp doktoru, 96 ile diş hekimi yardımcısı izledi. Bunların dışında da diğer sağlık personeli için toplam bin 699 talep geldi.

İŞKUR tarafından alınan 12 bin 333 açık iş talebinin, yüzde 35’ine denk gelen 4 bin 302’i talep işe yerleştirme ile sonuçlandı. En fazla işe yerleştirme, bin 839 kişi ile hemşirelik mesleğinde oldu. Hemşirelik mesleğindeki işe yerleştirme oranı yüzde 42,2 oldu. Acil tıp teknisyenliği de söz konusu dönemde 375 kişi ile sağlık sektöründe en fazla işe yerleştirilen meslekler arasında ikinci sırada yer aldı.

MNT SAĞLIK HİZMETLERİ VE TİC. A.Ş.Mongeri Binası 19 Mayıs Mah.

Dr. Şevket Bey Sk. No:534360 Şişli / İSTANBULTel: 444 4 MNT (668)

Faks: 0 (212) 219 82 22www.mnt.com.tr

Radyasyon Onkolojisi ve Nükleer Tıpta

Sağlık Kuruluşlarının Tercih Edilen İş Ortağı

EYLÜL 201214

Dünyadaki tüm ülkelerin amaç-larından birisi de, sağlıklı bi-

reylerden oluşan gelişmiş bir toplum yapısının oluşturulmasıdır. Sağlıklı ve gelişmiş toplum hedefine ulaşabilmek ise ancak iyi örgütlenmiş bir sağlık sistemi ile mümkün olabilir. Bu bağ-lamda, gelişmiş ve gelişmekte olan ül-kelerde sağlık hizmetleri ayrıcalıklı bir yere sahiptir. İyi örgütlenmiş bir sağlık sisteminin oluşturulmasında ise sağlık bilişim sistemlerinin önemi büyüktür. Bilgi teknolojileri diğer bütün sektör-leri etkilediği gibi sağlık sektörünü de büyük ölçüde etkilemiştir. Sağlık sektöründe yer alan kurumlar, karar verme aşamasında verileri daha bilinç-li şekilde kullanarak değerlendirmek, hizmet alanını genişletmek, verimliliği artırarak maliyetleri düşürmek, müşte-ri hizmetlerini iyileştirmek ve kaynak-ların daha iyi yönetilmesini sağlamak amacıyla bilgi teknolojilerinden ve sağlık bilişim sistemlerinden fayda-lanmak zorundadır. Sağlık sektöründe bilgisayara dayalı bilgi sistemlerinin

kullanımı hızla artmaktadır. Sağlık bi-lişimi ile bilginin yönetilmesi kolaylaş-makta, etkin iletişim sağlanarak kali-tenin artırılması amaçlanmaktadır. Bu kapsamda, hemşirelik uygulamalarını kendi dili ile tanımlayan bilişim sis-temleri önem kazanmıştır. Ülkemizde de kamu ve özel hastanelerde hastane otamasyon sistemlerinde hemşirelik hizmetleri modülü yazılmaya ve kulla-nılmaya başlanmıştır.

Hemşirelerin Bilimsel Araştırma Yapmasını Destekliyor

Bilgisayar ve bilişim teknolojilerinin gelişimi ile sağlık mesleklerinde ve hemşirelikte önemli değişimler yaşan-maktadır. Hemşirelik dokümantasyo-nu ve hemşirelik bilgisinin paylaşıl-ması konusundaki gelişmelerin etkisi tüm ülkelerde görülmektedir. Bilişim teknolojileri, hemşirelik verilerinin ve bilgi birikiminin yayınlanmasını, pay-laşılmasını ve bilgiye ulaşmasını kolay-laştırmakta bu da hemşirelerin bilimsel araştırma yapmasını desteklemektedir.

yazı ,AYTÜN LEYMUNDR. LÜTFİ KIRDAR KARTAL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ BAŞHEMŞİRESİ

Hemşirelik Bilişimi Mesleğe Güç Kazandıracak

EYLÜL 2012 15

İyi örgütlenmiş bir sağlık sisteminin

oluşturulmasında sağlık bilişim sistemlerinin

önemi büyüktür.

sıl kayıt altına alınacağı ve ne şekilde saklanacağını tariflenmektedir. Bu tek-noloji; klinik hemşirelik uygulamala-rında, hemşirelik eğitiminde, hemşire-lik yönetiminde ve araştırmalarında, hemşirelik hasta tanılaması, planlama, uygulamalarında ve aynı zamanda is-tatistiklerde kullanılabilmektedir. Bilgi Teknolojileri kullanımı; Sağlık Hiz-metleri ve Hemşirelik Hizmetlerinin, kanıta dayalı çok önemli bir ayağını oluşturmaktadır.

Verilen Hizmetlerin Kalitesi Arttı

Bakanlığımız tarafından yayınlanan Hastane Kalite Standartlarına göre tüm Kamu Hastanelerinde hemşirelik

hizmetleri dokümantasyon bazında standartlaşmıştır. Bu dokümanların otomasyon sistemine geçirilmesi ko-nusunda hastanemizde ve İstanbul’da birçok kamu hastanesi otomasyon sistemlerinde hemşirelik modülü kul-lanılmaya başlamıştır. Otomasyon sistemleri sayesinde; hemşirelik yöne-timi ve eğitiminde bilgiye kolay ula-şım sağlanmıştır. Hemşirelik bazında yapılan hastanın tanılaması, takipleri, tedavileri, fiziksel değerlendirmeleri, bakım uygulamaları ve sonuçları kayıt altına alınabilmektedir. Ayrıca bölüm-ler arası ve vardiyalar arasında iletişim kurma, bakım sonuçlarını istatistik-sel olarak değerlendirme gibi pek çok farklı amaçla meslektaşlarımız bilişim sistemini kullanmaktadır. İstatistiksel değerlendirmede Bakanlığımız kalite standartları gereği istenilen düşme ris-ki, bası yarası, katater enfeksiyonları, delici kesici alet yaralanmaları, hem-şire yer değişimleri gibi indikatörlerin takipleri tam otomasyona geçildiğinde daha hızlı ve doğru yapılabilmektedir. Ayrıca bakımlara ve takiplere yönelik prosedür ve talimatların saklanması, hasta bakım rehberlerinin otomasyan sistemi üzerinden oluşturulması veri-len hizmet kalitesini artırmanın yanı sıra geri bildirimlerde bilgilere kolay ve çabuk ulaşılmasını da sağlamakta-dır. Kayıtların bilişim/otomasyon sis-temine girilmesi; hastaya uygulanan tedavi ve bakımın zamanını kontrol etme, eksikleri tespit etme, hemşirelere zaman kazandırma, okuma hatalarının önüne geçerek güvenilir tedavi sunma, hasta bilgilerine ulaşımın sadece has-taya bakım ve tedavi veren kişilere ve-rildiği için hasta mahremiyetine fayda sağlamaktadır.

Hemşirelik bilişimi; hemşirelik bakı-mını sağlamak ve hemşirelik uygula-malarını desteklemek için hemşirelik bilgisinin işlenmesinde ve yönetilme-sinde yardımcı olmak amacıyla hemşi-relik biliminin bir kombinasyonudur. Uluslararası Medikal ve Hemşirelik İnformatik Kuruluşu, hemşirelik bili-şimini; “Sağlığı desteklemek için ile-tişim, teknolojisi ve enformasyon sü-reçleri ile enformasyon yönetiminin ve hemşirelik enformasyonunun hemşi-reliğe entegrasyonu” olarak tanımlan-mıştır. Hemşirelik Bilişimi, Bilgi Tek-nolojisi Hastane Bilgi Sistemlerinde; bilgiye nasıl ulaşılacağı, verilerin nasıl elde edileceği, nasıl kullanılacağı, na-

EYLÜL 201216

Bakanlığımız tarafından yayınlanan Hastane Kalite Standartlarına göre tüm Kamu Hastanelerinde hemşirelik hizmetleri dokümantasyon bazında standartlaşmıştır.

Çağın getirdiği değişim ve gelişmele-rin gerisinde kalmadan ve hemşirelik adına ortak bir dil oluşturarak hemşi-reliğin temel fonksiyonları olan yöne-tim, eğitim, bakım ve tedavi uygulama süreçlerinde hemşirelik bilişimini kul-lanarak mesleğimizin güç kazanacağı kanaatindeyim.

Kaynaklar1. Ay F., Uluslararası Elektronik Hasta Kayıt Sistemleri,

Hemşirelik Uygulamaları Ve Bilgisayar İlişkisi, Gülhane Tıp Dergisi, 2009; 51:131-136

2. Işık B., Kaya H.;Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin (BİT) Öğretme-Öğrenme Sürecine Entegrasyonunda Hemşire Eğitimcilerin Rolü, İ.Ü.F.N. Hemşirelik Dergisi, 2011, Cilt 19 - Sayı 3: 203-209.

3. Ömürbek N., Altın F.G.; Sağlık Bilişim Sistemlerinin Uygulanmasına İlişkin Bir Araştırma: İzmir Örneği, SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, Mayıs 2009, Sayı:19, ss.211-232.

4. Turhan K., Köse A.; Hemşirelerin Hemşirelik Bilişimi Hakkındaki Düşüncelerinin Değerlendirilmesi: Trabzon İline Ait Bir Çalışma, VII. Ulusal Tıp Bilişimi Kongresi Bildirileri

Sorunlar da Yaşanıyor

Kurumlardaki otomasyon sisteminin yararlarının yanı sıra kullanım esna-sında zaman zaman sorunlarla karşı-laşılmaktadır. Meslektaşlarımın gerek okul gerek sosyal ortamda bilgisayar bilgisinin kısıtlı olmasından ekranlara adaptasyon sürecinin uzaması, elekt-ronik ve manüel kayıtların eş zamanlı tutulmasına bağlı hasta dosya bütün-lüğünün bozulması, bilgi akışının aksaması, hekim istemlerinin hemşi-re ekranında görünmemesi, hemşire kayıtlarının silinmesi, hasta teslim ve nöbet teslim sürecinin uzaması gibi so-runlar sayılabilir.

Sonuç olarak hemşirelik hizmetlerinde otomasyon/bilişim sistemlerini kullan-mak;

• Hasta bilgilerine çabuk ve kolayulaşım imkânı,

• Hasta mahremiyetinin korunması-nı,

• İletişiminhızlıveetkinhalegetiril-mesini,

• Hastayaaittümsüreçlerinkayıtal-tına alınmasını,

• Bakımkalitesivemaliyetlerinyöne-tilmesini,

• Veri tabanları oluşturarak analizelde etme kolaylığını,

• Zaman, maliyet, kişi açısından ta-sarruf etmeyi,

• Sağlıkbakımkalitesiniartırmayı,• Arşivin iş yükünü azaltmayı sağla-

maktadır.

EYLÜL 201218

Hastanelerde bilgi sistemlerinin etkin kullanımının önemi her

geçen gün artıyor. Hasta odaklı hiz-met anlayışı bir bakıma bu sistemleri kullanmayı mecbur kılıyor. Bir has-ta, hastaneye gittiğinde tıbbi geçmişi anında doktorun bilgisayar ekranına taşınabiliyor. Bunlar sadece bizim gör-düğümüz gelişmeler. Bilişim sistemleri ile ilgili bilmediklerimizi Yasin Keleş’e sorduk.

Sağlık Bilişimi Derneği olarak neler yapıyorsunuz?

Bundan on yıl önce sağlık sektörüne başladığımda neden insanlar bilişimi daha verimli kullanmıyor diye düşün-düm. Beş altı arkadaşla birlikte bu işe bir hız kazandırdık ve sağlık bilişimci-lerinin buluştuğu bir platform kurduk. Yaptığımız çalışmalarla belirli bir yere geldik. Birçok Bilgi Sistemleri yöneti-cisi ile buluşup konuşabiliyoruz. Ara-mızdan bir arkadaşımız kötü bir de-

neyim yaşamışsa bu deneyimini diğer bir arkadaşa aktarabiliyordu. Bu pay-laşımlar büyüyerek devam etti. Birlik-te çok büyük etkinliklere ev sahipliği yapmaya başladık.

Bir adım sonrasında dernekleşmeye gitme adına Sağlık Bilişimi Derneği-ni kurmaya karar verdik. Derneği bir paylaşma platformu haline getirme-ye ve Türkiye genelinde aktif hizmet vermeye çalışıyoruz. Yaptığımız mini zirvelerle hem derneğimizi tanıtmayı hem de sağlık bilişimini yaygınlaştır-mayı amaçlıyoruz. Etkinlik odaklı açı-lım sloganıyla devam ediyoruz.

Bilişimin sağlık sektörüne yansımaları nelerdir?

Bilişim teknolojiye yansıdığı için oto-matikman sağlığa da yansıdı. Eskiden kurumlar içerisinde masa telefonu kullanılıyorken artık cep telefonları-nı kullanır hale geldik. Şirket içinde kâğıtlarla haberleşirken mail sistemi-

YASİN KELEŞMEMORIAL SAĞLIK YATIRIMLARI A.Ş.BİLGİ SİSTEMLERİ KOORDİNATÖRÜSAĞLIK BİLİŞİMİ DERNEĞİ BAŞKANI

Bilişim Sağlığın Sürdürülebilirliğini Sağlıyor

ropör ta j : SU ÖZGÜR

EYLÜL 2012 19

Bilgiye çabuk ulaşan doktor daha hızlı karar

veriyor.

gelmeye başlıyoruz. Sağlıkta bilişim-le daha tanışma evresindeyiz. Birçok alanda spesifik yazılımların kullanıl-maya başlaması, hekimlerin bu işe tam manasıyla girmeye çalışması, tele tıp uygulamalarının gelişmesi gelecekte sağlık bilişiminin çok daha ilerleyece-ğine işaret ediyor. Önümüzde yapaca-ğımız çok büyük projeler var. Bunlar zaman içerisinde kurumların ve çalı-şanların evet demesiyle ortaya çıka-caktır. İnanıyorum ki beş sene sonra Türkiye’yi sağlık bilişimi alanında çok güzel bir yere getiririz. Çok güzel pro-jeler yapılıyor ülkemizde. Mesela Ba-kanlığın yaptığı ilaç takip sistemi pro-

jesine Amerika’dan talipler var. Bugün Türkiye sağlık alanında çok geliştiği için tüm firmaların gözü ülkemizde, gelip ürün satmak istiyorlar. Ama tam tersi Türkiye’deki başarılı projeler üre-ten firmaların gidip yurt dışında ürün satması lazım. Bunu devletimiz nez-dinde değerlendirip bir politika desteği ile yapabiliriz.

Sağlık bilişiminde daha yolun başındayız dediniz. Peki sarf etmemiz gereken o yolda sağlık yöneticileri ne yapmalı?

Bu bir takım çalışması. Bilişim alanın-da bir yönetici, medikal alanda bir yö-netici, otelcilik alanında bir yönetici, lojistik ve satın alma bölümünde bir yönetici vs. bunların hepsi bir takım oluşturur. Bunlar birbirleriyle çok iyi bir koordinasyon içinde olmalı. En üstteki yöneticinin de bu ekibi çok iyi

ne geçtik. Hastaneler arasında bir bağ yoktu ve her hastane kendi hesaplarını tutuyordu. Şu anda Memorial Hasta-neleri içinde ciddi bir network var. Bir veri tabanı üzerinden tüm hastaneleri yönetebiliyoruz. Geçmişte yazılımlar hastanın medikal olmayan kayıtları-nı tutma şeklindeydi, günümüzde ise hastanın tüm geçmişini ve tahlillerini sistem üzerinde tutabiliyoruz. Endüst-ri de çok gelişti. Eskiden bir server alıyorduk çok büyük bir alanı kaplı-yordu artık küçücük oldular. UPS’ler çok enerji harcıyorlardı günümüzde çok daha az enerji ile yönetilebiliyor. Bütün bunlar toplamda sağlığın sür-dürülebilirliğini sağlıyor. Teknoloji hastaların yatış süresini de kısalttı. Bilgiye çabuk ulaşan doktor daha hız-lı karar veriyor. Bu ciddi bir gelişme. Mesela Amerika’da yapılan bir araştır-mada hastaların, teknolojiyi kullanan hastanelerde yatış sürelerinde hem bir kısalma hem de güven duygusu ile beraber iyileşme sürelerinde de yüzde kırk civarında bir iyileşme olduğu gö-rülmüştür.

Doktorlar, hemşireler ve diğer sağlık çalışanları teknolojiye ayak uydurabiliyor mu? Teknolojiye alışma evresi yaşlara göre değişiyor mu?

Yaşı büyük olduğu halde şu anda gençlerin bile kullanmadığı teknolo-jileri kullanan hocalarımız var. Kimi hekimlerimiz de uzun yıllar kâğıtla çalıştığı için bilgisayara daha me-safeli bakabiliyor. Teknolojiye karşı direnç gösterenler elbette çıkabilir ama biz sağlık bili-şimcileri olarak kendileri-ne destek verip faydalarını gösterdikçe direnç azalıyor desteğe dönüşmeye başlıyor. Hekimlerimiz en büyük he-def olan hasta memnuniyeti-ni, neticesinde görüyor.

Sağlık bilişimi Türkiye’de ne kadar tanınıyor?

Daha yolun başındayız ama iyi yerlere

EYLÜL 2012 19

EYLÜL 201220

tanıması lazım. Yapılan projelere des-tek vermesi ve arkasında durması ge-rekiyor.

İkinci konu ise kurumun tasarrufuna yönelik şapkaları da bilişim yönetici-sinden bekliyor olabilirler. Bilişimle ilgili cihazlar verimli kullanıldığında sağlık kurumunda elektrikten, kâğıttan ve insan gücünden tasarruf edilebilir. Bu nedenle bu alanda fırsatlar verilme-si gerekiyor.

Sağlık sektöründe bir handikabımız var, bir işi birçok kişiye yaptırabiliyo-ruz. Bir elektrik teknisyenine bilişim işi yaptıramazsınız bunlar ayrı meslek-lerdir. Bilişim tarafındaki bir adama git trafoyu kapat dediğinizde acı so-

nuçlarla karşılaşabilirsiniz. Yanlış bir iş yapabilir. Buna şahit oldum. Doğru işi doğru uzmana yaptırıp oradan tasarruf beklemek çok daha mantıklı.

Yabancı tanımı Green IT olan Türkiye’de Yeşil Bilişim olarak anılan kavram nedir?

Hastanede kullandığımız tüm cihaz-lar enerji tüketiyor. Dünyada toplam harcanan enerjiyi aza indirmek, daha az enerjiyle o işi yapıyor hale getire-bilmek, daha az karbon tüketimi yap-mak, enerjiyi kendi imkanları ile üret-mek, enerji dönüşümünü sağlamak mümkün. Buna yeşil bilişim deniyor. Şu anda çok bilinmese de önümüzdeki üç sene içerisinde yeşil bilişim kavra-mının daha fazla gündeme geleceğini düşüyorum.

Bilişim dostu doktor ve bilişim dostu hemşire terimlerini açıklayabilir misiniz?

Biz doktorlar ve hemşirelerle daha faz-la temas halindeyiz. Onların kullandı-ğı altyapılara destek olmaya çalışıyo-ruz. Bunu Prof. Dr. Bingür Sönmez Hocamla paylaştım ve ilk bilişim dos-

tu doktor olur musunuz diye sordum. Olurum dedi zaten kendisi öyledir. Ama devamında çok güzel bir şekil-de, neden bilişim dostu doktor var da doktor dostu bilişimci yok şeklinde bir cevap verdi. Biz hep doktorlardan ya da hemşirelerden ürettiğimiz ürünleri kullanmasını ve geri bildirim yapma-sını istiyoruz. Doktor da bu ürünleri kullanıyorken beni asiste edecek dok-tor dostu bilişimciye ihtiyacım var diyor. Bu çok doğru bir yaklaşım ve ihtiyaçtır. Hekimlerimiz ürünü kolay kullanmak istiyor, tersi olduğu takdir-de itici hale geliyor. Bu konuda dernek olarak ciddi bir faaliyette bulunuyoruz. Çok büyük markalarla görüşmelerimiz var. Ocak ayındaki zirve ile bunun lansmanını yapıp 2013’de ciddi top-lantılar tertipleyebiliriz.

Eklemek istedikleriniz var mı?

Sağlık yöneticilerinin kendi içindeki Bilişim Sistemleri yöneticileriyle sürek-li iletişim içinde olmasını tavsiye edi-yorum. Son olarak tüm sağlık profes-yonellerini 10-13 Ocak 2013 tarihinde yapacağımız Sağlık Bilişimi Zirvesine davet ediyorum.

Bilişimle ilgili cihazlar verimli kullanıldığında sağlık kurumunda elektrikten, kâğıttan ve insan gücünden tasarruf edilebilir.

EYLÜL 2012 21

YENİ PATENTLİ

MODEL

ISO 9001:2008 ISO 13485:2003 ISO 14001:2004

HPL 500 CISİdrar Analizörlü Ördek Sürgü Yıkama veDezenfeksiyon Cihazı

HPL 500 CÖrdek Sürgü Yıkama ve

Dezenfeksiyon Cihazı

HPL 400 MaceratorÖrdek Sürgü İmha Cihazı

Ayaktan açılıp kapanabilen kapak

MEP 010-020Tek Kullanımlık Malzemeler

HBT 200Ultrasonik Temizleyici

HSS 1023 BBuharlı Sterilizatör

HBT 320Paketleme Masası

Medikal İnnovasyonlar’den

Bursa Organize Sanayi BölgesiKahverengi Cad. No:20/B Nilüfer / BURSA 16140 TÜRKİYE

Tel. : +90 224 243 68 17 Fax : +90 224 243 68 18www.medisel.com.tr [email protected]

Yeni HPL500 CIS; İdrar Analizörü entegre edilmiş Ördek Sürgü Yıkama ve Dezenfeksiyon cihazı ile Klozete dökülen idrarın tahlili de yapılabilmektedir.

EYLÜL 201222

Başarılı bir HBYS kurulumu ne kadar önemli ise bu başarının devamlılığını sağlamak da o kadar gereklidir.

Günlük hayatımızda, teknolojinin öneminin her geçen gün arttığı-

na şahitlik ediyoruz. Cep telefonları, dizüstü bilgisayarlar, tabletler, gelişen yazılım ve donanımlar hayatımıza dört bir koldan girdiler. Bu teknolojiler bireysel olarak hayatlarımızı kolaylaş-tırdığı gibi kurumsal tarafta da kar-maşık sorunların çözümünde aktif rol alıyorlar. Ürettiğimiz çözümün etkin olabilmesi için ise doğru bilgiye sahip olmamız çok önemli. Bilgiye ne kadar hâkim olursanız görev aldığınız proje-lerde kendinize olan güveniniz o kadar artıyor ve çözümleriniz gerek maliyet gerekse de etkinlik olarak çok daha uygun oluyor. Bilginin size sağladığı özgüven çalıştığınız ekibe de yansıdığı için ortaya çok daha başarılı işler çıkı-yor.

Sağlık Bilişim Yöneticisi meslektaşla-rımın (Hastane Bilgi Sistemleri Yöne-ticilerinin) işlerinin neredeyse tama-mı bilgi yönetiminden oluşmaktadır.

Ajandasının en başında Hastane Bilgi Yönetim Sistemleri (HBYS) yer alır. Bunun yanı sıra İletişim Teknolojileri, Veri Depolama birimleri, Sunucular, İşletim Sistemleri ve çeşitli donanım ve uygulamaları yönetiyoruz. En dik-kat ettiğimiz konu üretilen bilgilerin kaybedilmemesi. En istemediğimiz durum ise çalışan bir HBYS’nin yeni bir HBYS ile değiştirilmesidir. Bu o kadar zorlu bir dönemdir ki bir taraf-tan sunulan sağlık hizmetinin sürekli-liğini ve kalitesini korumaya çalışırken diğer taraftan da kullanıcıları memnun etmeye ve görevinizin başında kalmaya gayret edersiniz. Başarılı bir HBYS ku-rulumu ne kadar önemli ise bu başarı-nın devamlılığını sağlamak da o kadar gereklidir. Kurum kendine uygun bir HBYS seçimi konusunda çok titiz dav-ranmalıdır. Öncelikle ne istediğini çok iyi saptamalı, kendi yazılımını yapma-dığı sürece isteklerinin bir kısmının olmayacağını ve birçok isteği içinse

Teknoloji İyi KullanılmadığındaSize Doğrulan Bir Silah Olabilir

UĞUR KİREZÖZEL GAZİOSMANPAŞA HASTANESİBİLGİ SİSTEMLERİ MÜDÜRÜ

EYLÜL 2012 23

Ürettiğimiz çözümün etkin olabilmesi için ise doğru bilgiye sahip olmamız çok önemli.

rol altına alınamayan ilaç giderleri ve indirimleri örnekler vermek mümkün. Teknoloji iyi kullanılmadığı takdirde size doğrulan bir silah olması çok ta-bidir. Aynı şekilde donanım tarafın-da yapılan seçimler de çok önemlidir. Hastanelerde üretilen bilgilerin saklan-ması, işlenmesi ve iletilmesi çok kritik durumdadır. Şöyle bir örnek verelim. Sosyal Güvenlik Kurumu hastalarına bakan özel bir sağlık sunucusunun bir ay fatura kesemediğini düşünelim. Personel maaşları, aylık sabit giderler ve faturalar, oluşan itibar kaybı baş edilmesi gereken sorunlar. Bu büyük sıkıntının kaynağının veritabanınızı taşıyan cihazın arızasından kaynaklan-dığını bilmek çok sinir bozucu olabilir. Tek başına bu sorun bu örneği oluş-turmaz ancak hatalar birbirini izler-se çok da mümkündür. Bugün Bilgi Sistemleri Yöneticilerinin ortak sıkın-tılarından biri de bütçe alamamaktır. Bunun nedeni olarak projelerin yöne-time doğru anlatılamaması veya başka birçok neden sayılabilir. Fakat yuka-rıdaki örnekte bahsettiğim durumun olmaması için kurum tepe yöneticileri Bilgi Sistemlerinin yaptığı işin önemi-ni son derece iyi anlaması gerekir. Aksi takdirde Bilgi Sistemlerinin yaptığı su-numlar teknoloji haberlerinden öteye geçemez.

Sağlık Bilgi Sistemleri Yöneticileri İçine Kapanık Olmamalı

Bilgi Sistemleri kendine iletilen sorun-ların çözümü için mutlaka tüm ilgili taraflara zaman ayırmalı ve dikkatle not almalıdır. Sorunu neden sonuç ilişkisine göre analiz edip, ilgili birim-lerin çözüm önerilerini tartışmalıdır. Daha karmaşık sorunların çözümünde kendi meslektaşlarından yardım alması çok yararlı olacaktır. Bunun için Sağ-lık Bilgi Sistemleri yöneticilerinin içe kapanık olmaması çok önemlidir. Bu alandaki Sağlık Bilişim Topluluklarını takip etmeli, ajandalarında etkinlikler yer ayırmalı ve katılmalıdırlar. Her fır-satta hem kendi çözümlerini anlatmalı hem de diğer çözümleri dinlemelidirler. Bu çok daha hızlı yol alınmasını sağla-yacaktır. Kurumlarda Bilgi Sistemleri yöneticilerinin bu tip etkinliklerine destek olmalı onlara yol göstermeli-dir. Gelişen teknolojileri takip etmek açısından tespit ettiği firmalarla belli dönemlerde bir araya gelmeli ve çözüm önerilerini dinlemelidirler. İhtiyaç ol-sun ya da olmasın üreticiler ve firmalar ile sundukları çözümlerin dinlenmesi faydalı olmaktadır. Alt kadrolarını iyi kullanan yöneticiler bu tip faaliyetlere daha çok zaman ayırabileceklerdir.

uzun bir zaman beklemek zorunda kalacağını kabullenmelidir. Kurumun kendi içinde yazılım geliştirmesinin de dezavantajları olduğunu eklemek gere-kir. Kullandıkları paket programlar ne kadar parametrik olursa olsun birçok sağlık sunucusu ile beraber kullanıla-cakları için bir takım istenmeyen du-rumlar olacaktır. HBYS firmalarından hizmet alımlarında aksamalar yaşana-caktır. Kurum bu aksamaları ne ölçüde kabul edebildiğini iyi analiz etmeli ve ona göre çözüm önerilerini geliştirme-lidir. HBYS alım sürecine tüm yöne-tim kademelerinin dahil edilmesi son derece kritik önem taşımaktadır. Tepe yönetim de HBYS sorumluluğunu sa-dece Bilgi Sistemleri yöneticilerine bı-rakmamalıdır. Kurum iş süreçlerini iyi belirleyip sadece uyarlanması için Bilgi Sistemlerini desteklemesi gerekmekte-dir. En basit örneği ile Bilgi Sistemleri kullanıcılara ne yetki verilmesi gerekti-ğini kendi belirlemeli ve yönetimde bu tip bir anlayışa sahip olmamalıdır.

Süreç Yönetimi Bilgi Sistemlerine Bırakılmamalı

Kurum Kalite Standartlarındaki gibi Bilgi Yönetim Komiteleri sayesinde bir politika belirleyip tepe yönetimin des-teğiyle bunları hayata geçirmesi için yetkilendirmelidir. Aksi takdirde süreç yönetimini de Bilgi Sistemlerine bıra-kırsa bölümler arası gerginlikler, bilgi sistemlerinin işin içinden çıkamaması ve işin sorgulanması yerine kişilerin ve HBYS’nin sorgulanmasını doğurur. Türkiye’de iyi yönetilemeyen HBYS’ler yüzünden çok yüklü mali kayıplar ya-şanıyor cümlesine karşı çıkacak pek fazla sağlık yöneticisi olduğunu dü-şünmüyorum. Eksik faturalandırma, stok yönetimindeki sorunlar, bir türlü yapılamayan maliyet analizleri, kont-

EYLÜL 201224

Sağlık eğitimi, halk sağlığının bir-çok disiplinini ilgilendiren alanla-

rından biri olup günümüze kadar pek çok farklı şekilde tanımlanmıştır.

Ruhi Selçuk Tabak’ın tanımına göre sağlık eğitimi; eğitim süreçleri aracılı-ğıyla, sağlıklarını korumaları ve geliş-tirmeleri amacıyla kişilere ve topluma istenilen bilgi, tutum ve davranışları kazandırmaya yönelik uygulamalar bütünüdür. Schou ve Blinkhorn’a göre sağlık eğitimi; sağlığa yönlendirici is-temli davranışları hazırlamak, orta-ya çıkarmak ve pekiştirmek amacıyla planlanmış her tür öğrenme deneyim-lerinin bileşimidir. Smith’in tanımına göre ise sağlık eğitimi, bireylerin ve toplumun sağlığının geliştirilmesi, sürdürülmesi ve iyileştirilmesi ile ilgili davranışları kolektif olarak belirleyen etkileşimler bütünlüğüdür. Bu tanım-da yer alan etkileşimler ailede, okulda, toplumda sağlık hizmetleri kapsamın-

da verilen her türlü resmi ve resmi ol-mayan eğitim çalışmalarını kapsamak-tadır.

Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımında ise sağlık eğitimi kapsamlı olarak şöyle ifade edilmiştir: “Bireylere ve topluma sağlıklı yaşam için alınması gereken önlemleri benimseyip uygulatmak, sunulan sağlık hizmetini kullanmayı öğretmek ve alıştırmak, sağlıklarını ve çevrelerini iyileştirmek için insanları ikna etmek, ortak karara vardırmak ve eylemlere yöneltmek amacıyla gerçek-leştirilen eğitim uygulamaları bütünü-dür.”

Tüm bu tanımlamaların ışığında sağlık eğitimi, bilgi, tutum, beceri ve davra-nış değişikliğini amaçlayan bireysel, grupsal, kurumsal, toplumsal ve siste-matik stratejiler geliştiren ve biyoloji, psikoloji, sosyoloji, tıp ve benzeri bi-limlerden temel alan bir sosyal bilim olarak kabul edilebilir.

ÂDEM KOTANT.C. SAĞLIK BAKANLIĞI,STRATEJİ GELİŞTİRME BAŞKANLIĞIREDAKSİYON UZMANI, DÜNYA BANKASI DANIŞMANI

Sağlık İletişimi EğitimdeMerkezi Etmen Rolü Oynuyor

Sağlık iletişimi, sağlık davranışının hangi yollarla ve hangi koşullar altında değiştiğine ilişkin önemli veriler taşır.

EYLÜL 2012 25

İnsan yaşamını bedensel, duygusal, kültürel ve ruhsal boyutları içinde bir bütün olarak göz önünde bulun-durmalıdır.

Modern sağlık eğitimi yaklaşımı yal-nızca pozitif sağlığın korunmasını değil aynı zamanda geliştirilmesini de amaçlar. Sağlığın ve onu etkileyen et-menlerin karmaşıklığı sağlık eğitimi-nin amaçlarının yanı sıra kapsamının da modern eğitimin kuram ve uygula-malarını içerecek biçimde geliştirilme-sini gerektirmiştir.

Sağlık Eğitimine Etkisi Yönünden Sağlık İletişimi

Sağlık alanında iletişim, bilgilendirme boyutunun üzerinde, davranışa yöne-lik psikososyal etkileşim yönüyle de yer almaktadır. Halk sağlığı açısından, sağlığı etkileyen insan davranışlarına iletişim stratejileri kullanılarak nasıl etki edilebileceği önem taşır. Wilbur Schramm “insan davranışları ile ilgili her dalın iletişimle ilgilenmesi zorun-ludur” ifadesiyle konunun önemini vurgular. Rogers (1986) sağlık iletişi-mini içeriği sağlık olan her türlü insan iletişimi olarak tanımlamaktadır. Diğer bir anlatımla sağlık iletişimi, bireyler arasında sağlıkla ilgili olarak oluşan etkileşim ve işlemlere iletişim kavram ve kuramlarının uygulanmasıdır. Bu tanım doğrultusunda; halk sağlığına ve sağlık davranışına yönelik sağlık ileti-şiminin kapsam ve işlevini; öncelikle sağlık hizmetlerinin tanınması, doğru sağlık bilgilerinin yayılması, sağlıkla il-

Sağlık Eğitiminin Temel İlkeleri

Sağlık eğitiminin temel ilkeleri şunlar-dır;

1. Sağlık eğitimi demokratik olmalı-dır. Öğrenenlerin aktif katılımı ön plana alınmalıdır.

2. Sağlık eğitimi gerçeğe dayalı olmalı-dır. Eğitim yapılan kişi ve grupların gerçeklerini göz önünde bulundur-malıdır. Aşırı idealist yaklaşımlarla öğrenenlerin yalnızca belleklerinde taşıyacakları çok sayıda doğru bilgi-leri kazanmalarını sağlamak yerine bildiklerini yaşantılarını ve toplumu değiştirmek amacıyla uygun yer ve zamanda uygulamaları önemsenme-lidir.

3. Sağlık eğitimi öğrenen merkezli ola-rak planlanmalı ve hedef kişi ya da gruba uygun yöntem ve içeriğe sa-hip olmalıdır.

4. Sağlık eğitimi bütüncül olmalıdır.

Sağlık mesajı, bireye bir ihtiyacını karşılayacak bilgiler ilettiği zaman tutum değişikliği ve

motivasyon yaratabilir.

EYLÜL 201226

3. Sağlık mesajları, genellikle sağlıkla ilgili yanlış davranışların sonuçlarını korku, endişe, suçluluk duygusu ya-ratacak biçimde iletmektedir. Ancak bu uygulamalar motivasyon yarat-maya ve tutum değiştirmeye etkili olmakla birlikte bazen de bumerang etkisi yaratarak kişileri sağlıklı dav-ranışlara tepki duymaya itebilir.

4. Sağlık iletişiminde, insanların ya-kınları ve sevdiklerinin sağlıkları ile daha ilgili oldukları gerçeği göz önünde tutulmalıdır.

5. Gruptaki lider kişiler sağlık eğitimi açısından özel mesaj kanalları olarak değerlendirilmelidir.

6. Tutum değişikliğinin izole olmama-sı ve süreklilik kazanması için çevre-nin katkısı sağlanmalıdır.

7. Motivasyon birey ve gruplarda fark-lılık gösterebilir. Sağlık mesajı, bire-ye bir ihtiyacını karşılayacak bilgiler ilettiği zaman tutum değişikliği ve motivasyon yaratabilir. Günümü-zün iletişim toplumunda sağlık me-sajları sağlık karşıtı mesajlarla mü-cadele edebilecek nitelikte olmak zorundadır.

Sağlık iletişimi, sağlık davranışının hangi yollarla ve hangi koşullar altında değiştiğine ilişkin önemli veriler taşır. Bu nedenle sağlık iletişimi, sağlık eği-timinin etkinliği yönünden önemsen-mesi gereken bir konudur.

Kaynaklar1. Aktı E. Aslı. İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Ensti-

tüsü Halk Sağlığı Anabilim Dalı Doktora Tezi, İstanbul 2002.

2. Arık A. Öğrenme Psikolojisine Giriş. Der Yayınları, İstan-bul ,1995.

3. Baltaş Z. Sağlık Psikolojisi : Halk Sağlığında Davranış Bi-limleri. Remzi Kitabevi, İstanbul,2000.

4. McGolgrick P.Principles of health behaviour and health education.In: Community Oral Health :188-204.Wright

5. Tabak Ruhi Selçuk. Sağlık Eğitimi. Somgür İstanbul, 2000.

gili tutumların değiştirilmesi ve sağlıklı yaşam biçimlerinin temeli olan sağlık davranışının geliştirilmesi açısından temel süreç olarak belirleyebiliriz.

Sağlık eğitiminin amacı da insanlara sağlıklarını korumalarına ve geliştir-melerine temel olacak sağlık davranış-larını kazandırmaktır. Bu çabada sağlık iletişimi, merkezi etmen rolünü oynar. Çünkü iletişim insan davranışlarının temeli olan motivasyonu ve tutum de-ğişikliğini hızlandırır. Diğer bir ifadey-le karar verme sürecinin sonucu olan “ikna” için gerekli olan anlamların paylaşılmasıyla ilgili işlemler bütünü-nü gerçekleştirir.

Sağlık davranışını hazırlayıcı tutumla-rın geliştirilmesi doğrultusunda sağlık iletişimi şu kritik noktalara dikkat çe-ker.

1. Yalnızca doğru sağlık bilgilerini ilet-mek bireyleri doğru sağlık davranı-şına yöneltmez. Bilgi kazandırma açısından iletişimin başarısı, birey-lerin biyolojik, psikolojik, sosyal, kültürel, fiziksel ve ekonomik özel-likleriyle doğrudan bağlantılıdır. Riskin söz konusu olmadığı durum-larda bilgi kazandırmanın tutum değiştirme üzerinde yeterince etkili olmadığı bilinmektedir. Riskin ve riske karşı duyarlılığın algılanması, riskle doğrudan ilişki içinde olma ve riske müdahale edebilme gibi riske ilişkin bilişsel yapı geliştirildiğinde, bilgi edinme motivasyonu ve tutum değişikliğine yönelim aynı düzeyde artmaktadır.

2. Davranışa yönelik eğilim ile davra-nışın kendisi birbirinden ayrılma-lıdır. Tutum değişikliğinin sağlık davranışına dönüşmesinde sosyal, çevresel ve benzeri ilişkilerin rolü büyüktür. Bunun anlamı sağlık davranışının oluşmasının yalnızca tutum değişikliğinin ürünü olma-dığıdır. Bu durumda sağlık iletişimi bireyleri yalnızca tek bir eyleme yö-neltecek uygulamaları değil, sağlık davranışı ile ilgili diğer koşulları da dikkate almak durumundadır.

Sağlık eğitimi, öğrenen merkezli olarak

planlanmalı ve hedef kişi ya da gruba uygun yöntem ve içeriğe sahip

olmalıdır.

EYLÜL 201228

Ben bir sağlık çalışanıyım. Mesleği-min yanı sıra ilgi alanıma girdiği

için yaklaşık sekiz yıldır AB mesleki eğitim ve gençlik projeleri ile uğraş-maktayım. Bu yazıda önemine binaen şu konuya dikkat çekmek istiyorum; AB Projeleri zararlı olabilir mi?

Evet olabilir. Avrupa Birliği adı altın-da toplanan ülkelerin her birisinin ne kadar materyalist olduğu herkesçe malum. Dolayısıyla proje yapan ya da proje çalışmalarından yararlanan her-kesin bilmesi gereken bir şey var; AB ülkeleri bir şey almadığı sürece hiçbir şey vermez. Konuya açıklık getirmek adına kısaca AB projelerinin ortaya çıkış gayelerinden sadece birisi üzerin-den hareket edelim ki bu asıl gayedir; ‘’Ortak akılda buluşmak’’ şöyle ki; AB ülkelerine yapılacak hareketlilikler, yani akışlar, yani çalışma ziyaretleri birkaç ülkeden çalışanların bir araya gelip spesifik bir konuda çalışma, ge-

liştirme, araştırma yapmalarıdır bazen de farklı uygulamaları görme, staj yap-ma amacını taşır. İlk etapta size çok verim sağlar, harika bir toz bulutunun içinde “X kişiler nelerle uğraşıyor biz nelerle” diye bir kıyaslamaya girersiniz, doğrudur da. Adamlar sizden 20-30 yıl önce metro istasyonlarını yer altın-dan yürütmüş, kuyrukta beklemeyi öğrenmiş, hastane acil servislerinde bile sessiz yığınlar olmayı becermiş-lerdir. Lakin arka plandan başka bir gerçek seslenir. Teknolojileri gelişmiş-tir, sistemleri oturmuştur, her şey yerli yerindedir ama yarın için bir kaygıları vardır. Nüfusları yaşlanıyor, milliyetçi duyguları küresel bir millet olma duy-guları ile yer değiştirmekte, sanayi ülke sınırlarını çoktan terk etmiş üstelik sö-mürgelerdeki kaynaklar sınıra dayan-mış. Şimdi ne yapsın bu adamlar? En sempatik tavırlarını takınarak elbette ortak akılda buluşsunlar, mesleki eği-tim ve diğer projeler ile iş alanlarında

HÜLYA ERBABAKEÇİÖREN EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ

AB Projeleri Zararlı Olabilir mi?

Kurumların, STK’ların, özellikle de üniversitelerin doğru işe doğru adamı seçme konusunda tek kriterlerinin yabancı dil yeterliliği olmaması gerekir.

EYLÜL 2012 29

sizliğine neden olur ve Avrupa hayranı hipoksik gençlerle yeni bir nesil oluş-turmuş oluruz. Üstelik onlara göre kişisel menfaatler için her şey mubah hale gelmiştir, bu yeni durumun adı da ölesiye profesyonelliktir.

Kurumların, STK’ların, özellikle de üniversitelerin doğru işe doğru adamı seçme konusunda tek kriterlerinin ya-bancı dil yeterliliği olmaması gerekir. Uygulamaya bakınca dil yeterli gibi görünse de aslen akademik başarı, işini iyi yapabilme, iyi bir temsil insanı ola-bilme, en azından büyüklerin dediği gibi ele güne karşı oturmayı kalkmayı bilme gibi çok önemli meziyetler göz önünde bulundurulmalı. Proje yarar-lanıcılarında ise devletin parası ile bir çalışmaya katılıyorum hakkını nasıl verebilirim düşüncesi öncelikli olmalı aksi takdirde yurt dışı onun için gay-rimeşru isteklerini özgürce karşılaya-

bileceği kötü kokulu bir zemin olabi-lir ve bu kişiler memleketlerine zarar vermekten başka hiçbir şey yapmamış olurlar. Örneğin AB Vetpro projesin-den yararlanan bir adamın bir haftalık çalışma ziyareti toplamda neredeyse 2000 eurodur. Memleketimiz vasıfsız insanların ufkunu açacak kadar zengin değil.

Bu durumda yine de AB projeleri ya-palım mı? Kesinlikle evet! Bir Türk va-tandaşı olarak ülkemizin hayrına, milli menfaatleri gözeterek daha da fazlasını, mükemmelini yapalım. Eğer biz proje-ciler; proje çalışanlarını, yurt dışı ve içinde partnerlerimizi, yararlanıcıları, çalışma konusunu ve konunun ülkeye katkısını hesap ederek çalışırsak çok güzel işler çıkarabiliriz.

Ülkem adına nalıncı keseri olmak gibi yani…

bir aksiyon belki motivasyon oluştur-sunlar, cüz’i bütçeler verdikleri ülke-lerin yeni fikirlerini ya da becerilerini ucuza keşfetsin ya da kullansınlar. Son-rada kendi keşifleriymiş gibi süsleyip yeni ekonomik pazarlar oluştursunlar.

Gençlik Programlarında Başarısızlık Söz Konusu

Türkiye de bu AB proje bütçesine destek vermiyor mu? Evet tabii ki ve-riyor. Uluslararası platformdaki bazı anlaşmalar bunu gerekli kılıyor. Bu-rada söylemek istediğim şu; neredey-se on ülkede gözlemlediğim kadarıyla halen uygulanan gençlik projelerinde Türkiye’nin aldığı bütçe payı ve katı-lımcı gönderme sayısı oldukça yüksek görünmekte. Gerçekte ise Türkiye ni-telikli katılımcı gönderememe, gördü-ğünden istifade edememe, ülkemizi iyi temsil edememe, projeler sonucunda somut ürün elde edememe gibi bir başarısızlıkla karşı karşıyadır. Erasmus projelerinden giden pek çok öğrenci farklı kültürlere o denli uyum sağlıyor ki görünce bu mu bizim öğrenci yok-sa diğeri mi, çelişkisinde kalıyorsunuz. Yabancı turistlere dikkat edin ülkemize gelirken her türlü tarihi ve geleneksel özelliklerimizi öğrenip gelirler. Bizden giden pek çok öğrenci ise gittikleri ye-rin en meşhur eğlence mekanlarını öğ-renir, tarihi ya da bilimi onları birinci derecede ilgilendirmez. Bu durumda en azından Avrupa görmüş olur diye eksik hava solutmak solunum yeter-

Eğer biz projeciler; proje çalışanlarını, yurt dışı ve içinde partnerlerimizi, yararlanıcıları, çalışma konusunu ve konunun ülkeye katkısını hesap ederek çalışırsak çok güzel işler çıkarabiliriz.

EYLÜL 201230

Ülkemizde, tıbbi müdahale hata-ları nedeni ile uğranılan maddi

ve manevi zararların giderilmesi ge-nellikle, yargılamalar sonucunda alı-nan kararların infazı ile olmaktadır. Trafik kazaları gibi olaylarda yaşanan, istenmeyen yaralanma, sakat kalma ve ölümlerde, hukuk mahkemelerine yansımayan uzlaşmalar olabilmekte ise de; tıbbi müdahale hatalarında, dava dışı uzlaşmalar şu an için fazlaca yaşanmamaktadır. Nedeni tarafların, yaşananların sebeplerinden ve sonuç-larından emin olamaması; olayda ku-surlu fiil ile zarar sebep olunduğunun, yargılama yapılmadan ya da bilirkişiler bakmadan tam olarak anlaşılamaması-dır kanaatimce. Ancak bu sene, sağlık hukuku mevzuatımıza eklenen bazı düzenlemeler ile tıbbi hata kaynaklı zararların giderilmesinde mahkeme dışı bir sistem getirilmeye çalışılmıştır.

663 sayılı Kanun Hükmünde Karar-name ile “Uzlaştırma” prosedürü geti-rilmiş ve detaylarının belirlenmesi alt düzenlemelere bırakılmıştır. Uzlaştır-

ma prosedürünün detaylarını belirten, “Sağlık Mesleklerinin Uygulanmasın-dan Dolayı Uğranılan Zararların Uz-laşma Yoluyla Halledilmesine İlişkin Yönetmelik” 14 Ağustos 2012 tarihin-de Resmi Gazetede yayımlanarak yü-rürlüğe girmiştir.

Bütün mevzuat incelemelerinde ya da yeni sistemlerin irdelenmesinde belirt-tiğim gibi, “yapılıp ortaya konulan bir şeyi eleştirmek ne kadar kolaysa, yapıp ortaya koymak da o kadar zordur”. Bu nedenle öncelikle, belirteceğim konu-ların, düzenlemenin uygulanabilirliği-ni artırmaya yönelik yapıcı tespitler ol-duğunu belirtmek ve “hazırlayanların eline sağlık” demek isterim.

Yönetmeliği, sağlık hukuku teorisi ve pratiği yönünden genel çerçevede in-celeyecek olursak şunları söyleyebiliriz:

Kapsamına Sağlık Bakanlığı Personeli Dışındaki Sağlık Mesleği Mensuplarını da Alması Hukuk Teorisi ve Uygulaması Açısından Sıkıntı Oluşturmaya Müsaittir

UzlaşmaYönetmeliği’nde Sıkıntı

OluşturabilecekBeş Madde

yazı :Av. HALİDE SAVAŞ

SAĞLIK KURUMLARI YÖNETİMİ BİLİM UZMANI

Uzlaştırıcının tanımı çok genel yapılmış ve uygulamada olamayacak şekilde, birbirini tanımayan ve menfaat çatışması olan tarafların üzerinde anlaşacakları bir kişi bulacakları öngörüsü ile hareket edilmiştir.

EYLÜL 2012 31

Öncelikle “Kapsam” başlıklı 2. mad-desinden yönetmeliğin, tüm sağlık meslek mensuplarını kapsadığı anla-şılmaktadır. Oysaki yönetmeliğin da-yanağını oluşturan 663 sayılı KHK, Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşla-rının teşkilat ve görevlerini belirleyen bir mevzuattır. Üstelik genellikle, sağlık mevzuatındaki düzenlemelerin kapsam maddelerinde, Milli Savun-ma Bakanlığı’nın hariç tutulduğu gö-rülür. Bu mevzuatta kapsam çok geniş alınmıştır.

Sağlık Bakanlığı hastanelerinde olu-şan tıbbi hatalar nedeni ile yapılan şikayet ya da başvuruların, bu yönet-melik çerçevesinde hali uygundur. Ancak, özel hastanede ya da üniver-site hastanesinde yapılan tıbbi hatala-rın Bakanlığa şikayet edilmesi halinde de mi bu yönetmelik uygulanacaktır? Üstelik, üniversite hastanelerindeki personelin yargılanması ya da kamu görevlisi olmayanların yargılanması hem ceza hukuku hem tazminat hu-kuku açısından farklı prosedürler ge-rektirir. Özetle kapsam maddesinde tüm sağlık meslek mensuplarını kap-samına alması uygulamada zorluklar yaratacaktır.

“Uzlaştırıcı” Tanımı, Yönetmeliğin Uygulanmasını Zorlaştıracaktır

Uzlaştırıcının tanımı çok genel ya-pılmış ve uygulamada olamayacak şekilde, birbirini tanımayan ve men-faat çatışması olan tarafların üzerinde anlaşacakları bir kişi bulacakları ön-görüsü ile hareket edilmiştir. Oysaki uzlaştırıcı hukukçunun, ülkemizde her ilde bulunan Barolarda, bu konu-da özel olarak eğitime tabi tutulmuş bir grup avukattan sıra ile atanması, tarafsızlık vb. diğer yönlerden daha uygun olurdu diye düşünmekteyim. Zaten bu avukatın, sağlık hukuku ve hesap bilmesi gereklidir ki, bilirkişile-rin raporlarını layıkıyla değerlendirip hakkaniyetli sonuçlara ulaşabilsin. Uzlaştırıcı için, “Hukukçu” tabirinin

kullanılması hakim, savcı ya da aka-demisyenlerin de uzlaştırıcı olabile-ceğini düşündürmekle birlikte, zaten fazlaca dosya ile uğraşan hakim sav-cılarımız için bu görevi yapmak çok zor olacaktır. Akademisyenler için de teori-pratik farklılığı zorluklar yarata-caktır kanaatindeyim.

Tıbbi Bilirkişi Seçiminde Sınırlama Yapılması Tarafsızlığa Gölge Düşürmektedir

9.maddede uzlaştırıcının bilirkişi ola-rak sadece Yüksek Sağlık Şurası’nın belirlediği bilirkişilerden faydalana-bileceği şeklinde sınırlama yapılması hakkaniyetin sağlanması ve tarafların huzuru açısından sıkıntı oluşturabilir. Yüksek Sağlık Şurası ülkemizdeki en yetkin kurumlardan biri olmakla bir-likte Bakanlığın Kurumu olduğun-dan taraflar istemeyebilir. Bu durum-da başka bilirkişilere gidilebilmelidir.

Yönetmelik Usulü, İdari Yargılama Usulüne Uygundur; Ancak, Uzlaşma İçin Gereken İşlemler, 6 Aylık Sürede Sonuçlandırılması Zor İşlemlerdir

Yönetmelikte belirtilen uzlaşma süre-cinin en fazla 6 ay olabileceği hususu, İdari Yargılama Usul Kanunu’nun, “başvuru yapılan idarenin kesin ol-mayan cevabı üzerine en fazla 6 ay beklenebileceği” maddesi (10.madde-si) ile uyumludur. Ancak, bu 6 aylık sürede hukuka aykırı fiilin, zararın, illiyet bağının, kusurun ve zararı gi-dermek için gerekli miktarın belirle-nebilmesi zor olacaktır.

Uzlaşma, İdarenin Kusursuz Sorumluluğunda ve Bina Sahibi, İstihdam Eden Olmaktan Kaynaklanan Benzeri Sorumluluklarında Uygulanamayacaktır

Yönetmeliğin, sadece sağlık mesleği mensuplarından kaynaklı zararları kapsamına alması; idarenin kusursuz

sorumluluğunun ve bazı hallerdeki kusur sorumluluğunun hatırlanma-dığını ya da bunların bilinçli olarak uzlaşma kapsamına sokulmadığını düşündürmektedir. Zira, idarenin (Bakanlığın) yönetim, denetim, göze-tim görevinin ihmalinden ya da bina, alet, makineden kaynaklanan (yani sağlık mesleği mensubundan kaynak-lanmayan) tıbbi zararlarda da uzlaşma yöntemi işletilebilirdi.

Ayrıca, son (2012 yılının 2.ayında) çıkan Hukuk Genel Kurulu Kararları ile kamu görevlisi sağlık mesleği men-suplarının görevleri dolayısıyla oluş-turdukları zararlardan dolayı, şahsına değil idareye dava açılması gerektiği belirtilmektedir. Bu durumda, aleyhi-ne açılan davada idare, tazminatı öder ve kusuru bulunduğunu düşündüğü kamu görevlisine rücu eder (ödediği miktarın kusuru oranındaki kısmını kamu görevlisinden ister). Sonuçta yine kamu görevlisi (veya sigorta-sı), kusur var ise tazminat öder ama önce idare ödemiş olur. Üstelik rücu davası sırasında (davanın ihbarı ya-pılmış olsa dahi) tekrar kusur tespiti yapılarak idarenin kusurunun varlığı ya da kusursuz sorumluluğu ortaya çıkarılabilir. Uzlaşma durumunda ise Yönetmeliğe göre taraflar arasında İdare yoktur. Uzlaşmayı hasta, hekim, sigorta yapar. Bu sebeplerle, kamu gö-revlisi hekimler ve sigortalar yönün-den uzlaşmanın kabul edilmemesi ih-timali yüksek görünmektedir. Tabii, idari dava sonuçlandığında tazminat ödenmesi halinde faiz, avukatlık üc-reti ve masraflar gibi tazminata ek ödemelerin de olacağı gözden kaçırıl-mamalıdır.

Yönetmeliğin genel çerçevede tarafı-mızdan irdelenmesi yukarıdaki şekil-de olmakla birlikte, “en kötü sulh da-valaşmaktan iyidir” diyerek uzlaşma müessesesinin uygulanabilirliğinin artmasını diler saygılar sunarım.

EYLÜL 201232

Hastane Sarf MalzemeleriBüyüteç Altında

Sağlık sektöründeki gelişme doğal olarak tıbbi cihazları, hastane sarf

malzemelerini yani medikal sektörü de olumlu etkiledi. Uzmanlar medikal sektörün yıllık hacminin altı milyar doları bulduğu görüşündeler. Hastane sarf malzemeleri ameliyat ipinden sar-gı bezine kadar birçok farklı amaçlarda kullanılan çok sayıda ürünü kapsıyor. Bunun yanı sıra biyokimya laboratu-

arlarının ihtiyaçları da bu kapsamda değerlendiriliyor ve bu laboratuarlarda 500 farklı malzemenin kullanıldığı be-lirtiliyor.

TOBB Medikal Meclisi’nin hazırladığı 2009 yılı raporuna göre, tıbbi cihaz-lar sektörü 300 binden fazla ürünü bünyesinde barındırıyor. Sektörün alt dallarını tıbbi görüntüleme sistem ve

hazırlayan,GÜNEŞ KAZDAĞ[email protected]

EYLÜL 2012 33

Yerli Üretim Artışı İçin Yeni Öneriler

METİN DEMİRTÜRKİYE SAĞLIK ENDÜSTRİSİİŞVERENLERİ SENDİKASI BAŞKANI

Sektörün sağlıklı büyümesi için önemli çalışmalara imza atan

Türkiye Sağlık Endüstrisi İşverenle-ri Sendikası Başkanı Metin Demir, tıbbi sarf malzemeleri konusuna iliş-kin sorularımızı yanıtladı. Tıbbi sarf malzemeleri pazarı, yaşanan sorunlar, yerli üretimin önemi üzerinde duran Demir, sektöre verilen teşviklerin kapsamının genişletilerek yeniden ele alınması gerektiğini söyledi.

Sendikanız ve çalışmaları hakkında bilgi verir misiniz?Türkiye Sağlık Endüstrisi İşverenleri Sendikası, kısa adıyla SEİS; 2821 sa-yılı Sendikalar Kanunu hükümlerine uygun olarak 2003 yılında kurulmuş bir işveren sendikasıdır. Her sendi-kada olduğu gibi üyelerinin ortak ekonomik hak ve çıkarlarını koru-mak için kurulmuştur. Bu amacını gerçekleştirmek için de ulusal sağlık politikalarının belirlenmesi amacıyla oluşturulan her platformda yer alarak belirlenen politikaların sektörümüz açısından uygun çalışma zemini oluş-turması için çalışmakta. Ayrıca ku-ralları belirlenmiş bir medikal sektör oluşması için çalışmalar yapan sen-dikamız, Sağlık Bakanlığı’nın ilgili birimleri, Sosyal Güvenlik Kurumu,

tik ve mikrobiyoloji cihazları oluştu-ruyor.

Pazarın büyüklüğü sağlık kurumla-rında kullanılan sarf malzemelerinin yerli üretimini daha da önemli kılı-yor. Bu konuda Sağlık Bakanlığı’nın attığı önemli adımlar var. Ancak birçok üretici firma sağlık kurum-ların yerli üretime gereken önemi vermediği, özellikle düşük fiyat nede-niyle Uzak Doğu ürünlerinin tercih edildiği görüşündeler. Yerli üretimin gelişmesinde Ar-Ge teşviklerinin

cihazları, ameliyathanedeki tüm ci-hazlar, solunum cihazları, cerrahi alet ve cihazlar, protez dişler, tıp, cerrahi ve dişçilikte kullanılan mobilya ve aksamları, elektro teşhis cihazları ve aksamları, dişçiliğe özgü alet ve ci-hazlar, steril dikiş malzemesi, gözle ilgili tıbbi alet ve cihazlar, dişçi tor-naları, X ışınlı cihazlar, suni eklem-ler, protezler, ses ve işitme cihazları, optik tıbbi cihazlar, tek kullanımlık sarf malzemeleri, radyoterapi sistem-leri, fizik tedavi cihazları, biyokimya, moleküler biyoloji, hematoloji, gene-

Milli Eğitim Bakanlığı, Mesleki Ye-terlilik Kurumu (MYK) , Kamu İha-le kurumu (KİK), Sanayi Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı gibi sektörümü-zü etkileyen düzenlemeleri yapan ku-rum ve kuruluşlar ile ortak çalışmalar yapmakta. Mesela MYK’nın sendi-kamızı yetkilendirmesi sonucunda sektörümüzde çalışacak olan kişile-rin sahip olması gereken yeterlilik-leri belirleyen meslek standartlarını yaptık. Yakın bir zaman içinde Res-mi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girecek. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun sektöre yönelik tüm mevzuat çalışmalarına destek olmak-tayız. Çıkarılacak olan mevzuatlar konusunda sektör görüşü oluşturarak ilgili birime iletmekteyiz. SGK ile geri ödeme kuralları ve ödeme listeleri ko-nusunda çalışmalar yürütmekteyiz. Sektörümüzde çalışan firmaların ve kamu görevlilerinin başvuru kaynağı olabilecek beş adet kitap hazırlanarak yayımladık.

Hastane sarf malzemeleri pazarının büyüklüğü ne kadar ve bu pazarda-ki gelişimi nasıl değerlendiriyorsu-nuz?Ülkemizin toplam tıbbi cihaz tü-ketiminin 2 milyon dolar civarın-

önemi büyük. Sektör temsilcileri, sağlıkta ihtisas OSB’leri (organize sa-nayi bölgesi) kurulmasını öneriyorlar. Öte yandan ithalat ürünlerinde ise fiyattan çok kalitenin, standartların öne çıkması gerektiği görüşünü savu-nuyorlar. Bunun için de toplam mali-yetlerin işin içene katıldığı, hesaplan-dığı ‘ekonomik ürün’ kavramından söz ediyorlar.

Bütün bu konuların detayları Hasta-ne Sarf Malzemeleri Dosyamızda yer alıyor…

Ülkemizin ithalat verilerinden elde ettiğimize göre iki milyon dolarlık tıbbi cihaz harcamasının en az yarısının sarf malzemeleri olduğunu tahmin ediyoruz.

EYLÜL 201234

BÜYÜTEÇ

da olduğu bilinmektedir. Ancak bu tüketimin ne kadarı sarf, ne kadarı demirbaş olduğunu ayırmak çok zor. Son zamanlarda kamunun tüm tü-ketimini elektronik ortamda topla-mış olması dolayısı ile yakın zaman içinde bu rakamlara ulaşmayı bekli-yoruz. Ancak bugüne kadar Bakan-lık bu bilgileri paylaşmadığı için bu büyüklüğü tam olarak bilemiyoruz. Ülkemizin ithalat verilerinden elde ettiğimize göre iki milyon dolarlık tıbbi cihaz harcamasının en az yarı-sının sarf malzemeleri olduğunu tah-min ediyoruz.

Sarf malzemeleri, en düşük teknoloji ile üretilen üründen çok ileri düzeyde teknoloji ve bilgi gerektiren ürünlere kadar geniş bir alanı kapsıyor. Yerli üretimimiz üretilen ürünlerde kendi-ni kanıtlamış kalite ve ürün güvenliği ile ilgili olarak da dünya piyasasında belli bir yer edinmiştir. Son yıllarda yapılan Ar-Ge çalışmalarıyla da yük-sek teknoloji gerektiren sarf malzeme üretiminde önemli gelişmeler olmuş-tur. Yüksek yatırım maliyetinden çok bilgi gerektiren bu tür araştırmalar, üretim ve özellikle de pazarlaması desteklendiğinde ülkemiz bu pazarda olması gereken yeri alacaktır.

Sarf malzemelerinde yerli üretim-de yaşanan sıkıntılar var mı? Bu sorunların giderilmesi için ne tür adımlar atılmalı?Tıbbi sarf malzeme üretiminde ya-şanan sıkıntılar, diğer alanlardaki üretimde yaşanan sıkıntılardan çok farklı değil. Farklı olan tıbbi malze-melerin satışının Kamu İhale Kanu-nu kapsamında olması dolayısı ile ürünü satmak için üretim maliyeti-nin ithal ürünlerle özellikle de Uzak Doğu’da üretilen ürünlerle yarışabi-lecek bir rakam olması gerekmesidir. Ülkemizde üretim maliyetleri maale-sef çok yüksek. Enerji maliyeti, işçilik

maliyetleri, hammaddedeki gümrük vergileri üretim maliyetlerini çok yükseltmekte. Son yıllarda üretime yönelik çok çeşitli kamu destekleri mevcut. Ancak doğrudan üretime destek olan teşvik yasası yapılırken li-mitin 20 milyon Lira olarak belirlen-mesi sektörümüzü doğrudan teşvik yasası kapsamı dışında bırakmakta. Oysa tıbbi cihaz ve özellikle de sarf malzemesi üretmek için çok büyük yatırımlara gerek bulunmamakta. 5–10 milyon liralık yatırımla önemli bir tıbbi cihaz üretim tesisi kurulabi-lir. Her ne kadar Sağlık Bakanlığı’nın onayladığı biyoteknolojik ilaç ve kan ürünleri üretimi stratejik yatırım ola-rak kabul edilmiş ve 20 milyon lira tutarındaki yatırımlar teşvik kapsa-mına alınmışsa da bu düzenlemenin tıbbi cihazları kapsadığı açıkça be-lirtilmemiştir. Kapsama alınmış olsa bile 20 milyon liralık bir yatırım tıb-bi cihazlar için çok yüksek kalmakta. Küçük bir laboratuar ortamında bile katma değeri çok yüksek tıbbi cihaz-lar özellikle de sarf malzemeleri üre-tilmektedir. Bu tür üretimi destekle-yecek sektöre özel teşviklere ihtiyaç duyulmakta.

Türkiye’nin bu alandaki yerli üretimde bölgede bir güç olma şansı var mı?

Her zaman belirtildiği gibi ülkemizin coğrafi konumu hem batı ülkeleri ile ilişkilerimizde hem doğu ülkeleri ile olan ilişkilerimizde önemli avantajlar sağlamakta. Bunun yanı sıra komşu ve Afrika ülkelerinde Türk marka-larına karşı büyük bir güven bulun-makta. Ülke olarak coğrafi konumu-muzu ve bu güveni doğru kullanarak üretim yaparsak birçok ülkeden daha şanslı olacağımızı düşünüyorum.

Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda atması gereken adımlar ya da yasal düzenlemeler var mı?

Sağlık Bakanlığımız sağlık alanını düzenleyici otorite olarak yapması gereken yasal düzenlemeleri önemli ölçüde gerçekleştirdi. Regülasyonu eksik olan alanlar ile de çalışmaları yürüttüğünü biliyoruz. Denetleyici otorite olarak ise piyasa denetim ve gözetimini yeterli derecede çalıştır-dığını söyleyemeyiz. Özellikle yerli üreticimizi ucuz ve kalitesiz ürünlerle rekabetten koruyacak PGD işlemleri-ni etkin olarak yürütmesi çok önemli.

EYLÜL 201236

BÜYÜTEÇ

İlaç ve medikal sektörü, eczaneler,

özel ve devlet hastaneleri ve Bakanlık

bürokratlarının katılımıyla Sağlık

Bakanlığı’nın şemsiyesi altında bir kurul

oluşturulmalı.

Ülkemizde 25 yıldır sarf mal-zemeleri alanında çalışmalar

yapan Çapa Medikal’in yöneticile-rinden Zekeriya Avşar, sağlık kurum-larında kullanılan sarf malzemele-riyle ilgili olarak iki temel konunun altını çizdi. Bunlardan biri ekonomik ürün, diğeri de bütün sektörünü il-gilendiren, sorunlara birlikte çözüm arayacak, Sağlık Bakanlığı şemsiyesi altında tüm sağlık alanındaki paydaş-ların yer aldığı bir kurulun oluşturul-ması.

Avşar, konuyla ilgili görüşlerini şöyle dile getirdi; “Öncelikle sağlık alanın-da sadece fiyata bakamayız. Biz şirket olarak, 25 yıldır ‘Kendi vücudumuz-da kullanılmasını istemediğimiz hiç-bir ürünü satmayacağız’ ilkesiyle ha-reket ediyoruz. Sağlık kurumlarının sarf malzemeleri satın alırken, kul-lanılan ürünün miktarını, hastaların hastanelerde kalış sürelerini ve bu-nun maliyetlerini, kullanılan kalitesiz malzemenin yol açtığı sağlık sorunla-rını ve bu sorunların giderilmesi için harcanan tedavi ücretlerini, sürelerini değerlendirmeleri gerekiyor. Örneğin daha ucuz olarak bilinen bir ameliyat ipinin kullanılması daha sonra çeşitli sorunları beraberinde getirebiliyor. Bu sorunların giderilmesi için anti-biyotik kullanılıyor, hasta daha uzun süre hastanede kalıyor, dolayısıyla

toplamda maliyet çok daha fazla ar-tıyor. Bütün bu unsurlar göz önüne alınarak sarf malzemesi alımı yapıl-malı ve tercih ekonomik üründen yana kullanılmalı. Özellikli hastane-lerde kaliteli ve ekonomik ürün alımı genel alanda hizmet veren hastane-lere göre daha yüksek. Önümüzdeki yıllarda bunun daha yaygınlaşacağını düşünüyorum. Benim gözlemlerime göre devlet 2015 yılına kadar ekono-mik ürüne geçecektir ve bu çerçeve-de sekreterlik konusunu çok doğru bir karar olarak değerlendiriyorum. Sağlık sektörü açısından baktığımız-da önemli ikinci konu ise daha önce sözünü ettiğim Sağlık Bakanlığı’nın şemsiyesi altında oluşturulacak olan ‘Kurul’ konusu. Sağlık alanında her alan birbiriyle bağlantılı ve birbirini tamamlayarak çalışıyor. İlaç sektö-ründen medikal cihazlara kadar bü-tün birimler tek kaynak olan Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK)’nun büt-çesinden pay alarak çalışmalarını sür-dürüyor ve söz konusu bütçe de bel-li. Bütün paydaşların bir araya gelip devletin bu bütçeyi daha verimli kul-lanır hale gelmesine katkı sağlaması gerekiyor. İlaç ve medikal sektörü, eczaneler, özel ve devlet hastaneleri ve Bakanlık bürokratlarının katılımıyla Sağlık Bakanlığı’nın şemsiyesi altın-da bir kurul oluşturulmalı. Danışma kurulu niteliğinde olacak bu yapıda

Sektörden Düzenleyici Kurul Talebi

ZEKERİYA AVŞARÇAPA MEDİKAL GENEL MÜDÜRÜ

Çünkü taraf olduğumuz uluslararası anlaşmalar gereği tıbbi cihazlarda güm-rük denetimi yapılamıyor. Tek denetim mekanizması olarak ürünlerin piyasa denetim ve gözetimi kalıyor. Bu yol da etkin olarak kullanılmadığında yerli üreticimiz kalite olarak gelişmiş ülkeler ile rekabet ediyor olmasına rağmen iha-lelerde kalitesiz ve çok ucuz olan ithal ürünler ile rekabet edememektedir. Ay-

rıca Kamu ihale mevzuatında düzenle-nen ancak uygulamada hiç görmediği-miz yerli ürüne yüzde 15 fiyat avantajı sağlanmasına dair düzenleme yerine Bakanlığın yapacağı bir düzenleme ile yerli malı kullanan hastanelerin kul-landığı miktar kadar hazine payından muaf tutulmak gibi döner sermayelere avantaj sağlayan uygulamalar gelişti-rilirse hastaneler yerli ürün kullanma

konusunda daha istekli ve duyarlı ola-caklardır. Bir de Bakanlığın tıbbi cihaz üretimini stratejik üretim içine alıp sektörün özelliklerine uygun destekler vermesini üretilen ürünün en büyük tüketicisi olması dolayısı ile de alım ga-rantisi vererek tıbbi cihaz üretimlerini desteklemesini bekliyoruz. Bunun da off-set uygulamaları ile gerçekleştirile-bileceğini düşünüyoruz.

EYLÜL 2012 37

görev yapacak kişiler de akil insanlar olarak tanımlanan güvenirliliğini ka-nıtlamış, deneyimli ve kendi alanla-rında seçilerek bu kurulda yer almalı. Böyle bir yapı öncelikle sorunların birlikte hareket edilerek çözülmesini sağlar, ekonomik ürün kullanımını artırır, israfı önler, standartları daha yükseğe taşır. Ayrıca sektör daha sağ-lıklı büyür ve ayakta kalır.”

Sanayi Bölgeleri OluşturulmalıSağlık alanında kullanılan sarf mal-zemelerinin üretimi konusunda Türkiye’nin bölgesel bir güç olabi-leceği ve doğru teşviklerle üretimin çok daha üst seviyelere çıkabileceği de belirtildi. Çapa Medikal olarak piyasaya sundukları ürünlerin yüzde 50’nin yerli üretim olduğunu belir-ten Zekeriya Avşar, ancak sarf malze-meleri konusunda kullanılan ürünle-rin yüzde 85’nin ithal, yüzde 15’nin yerli ürün olduğunu söyledi. Yerli ürün kullanımının artması gerekti-ğini ve doğru teşviklerle Türkiye’nin önemli bir güç olabileceğini de kay-deden Avşar, ”Bu arada yüzde 50’nin üzerinde imalata katkı sağlanıyorsa bir yerli üründen söz edebiliriz. Bazı ürünler yurt dışından getirilip sadece burada ambalajlanıyorsa buna yerli ürün diyemeyiz. Daha önce söz etti-ğim Kurul’un bir görevi de bu olabi-lir. Ayrıca yerli ürünün desteklenmesi Sağlık Bakanlığı’nın dışında bir büt-çeyle gerçekleşmeli. Eğer yerli ürüne böyle bir destek verilirse uzun vadede bunun katma değeri çok yüksek ola-caktır. Bunun için bir politika geliş-tirilmeli, standartlar oluşturulmalı. Ayrıca sağlık alanında Organize Sa-nayi Bölgeleri hayata geçirilmeli. Bu bölgeler oluşturulurken de hem yerli üretim hem de ithal ürünler destek-lenmeli. Bu destekler doğru kullanıl-malı ve yapı buna göre oluşturulma-lı” dedi.

Öte yandan sarf malzemeleri konu-sunda görüştüğümüz yetkililerin dile getirdiği sorunların başında zamanın-da yapılmayan ödemeler geliyor. Bu konuya ilişkin sorumuzu da yanıtla-yan Zekeriya Avşar şunları söyledi; “Medikal sektörün en büyük sorunu resmi kurumlarda ödeme tarihlerinin belli olmaması. Özellikle üniversite hastanelerinde ağırlıklı olarak yaşa-nan bu sorun 20-25 yıllık firmaların batmasına neden oldu. Devlete güve-nerek ihalelere giren şirketler bazen iki seneye yaklaşan ödemelerle kar-şılaşıyorlar. Böyle durumda ya batı-yorlar ya gayrimenkul satarak ayakta kalmaya çalışıyorlar. Ödeme süreleri uzun olabilir ancak tarihlerinin net ve kesin olarak belirtilmesi lazım. Şir-ket de ona göre maliyetlerini hesaplar ve bir planlama yapar. Belirsizlik sek-törü büyük sıkıntıya sokuyor.”

Sattığımız Her Ürünü Takip Ediyoruz25 yıldır ülkemizde sarf malzemele-ri konusunda çalışmalarını sürdüren Çapa Medikal ürün çeşitliği konu-sunda ilk sıralarda yer alıyor ve yedi

bine yakın ürünü sağlık kurumları-nın hizmetine sunuyor. Bunun yanı sıra ürünler hakkında tüm detaylı teknik bilgiye sahip bir ekiple çalış-malarını sürdüren şirket için satılan ürünün özelliklerini bilmek ve bunu müşteriye aktarmak temel ilkelerin başında geliyor.

Çapa Medikal’in çeyrek asırdır ça-lışmalarının temelini oluşturan bir diğer ilke de stok miktarının iki kat daha uzun olması. Zekeriya Avşar, finans yüküne bakmaksızın son kul-lanım tarihlerini göz önünde bulun-durarak stok miktarını iki kat daha uzun tuttuklarını ve müşterilerini son kullanma tarihleri konusunda sürekli uyardıklarını söyledi.

Siparişleri müşterilerine İstanbul içe-risine aynı günde, İstanbul dışına ise 48 saatte ulaştırma prensibiyle çalış-tığı belirtilen şirket, ayrıca her ürünü kendi barkot sistemiyle kontrol altına alıyor ve ürün son kullanıcıya ulaşa-na kadar takip ediliyor. Böylelikle bir üründe hata çıktığı durumlarda bunu Türkiye çapında çok daha kolay ve kısa sürede toplatabiliyor.

EYLÜL 201238

BÜYÜTEÇ

Yerli üretime ülke olarak da, devlet olarak da yeterli

desteği sağlayabilirsek Türkiye bu alanda

çok büyüyerek ilerleyecektir.

İpek Plastik Kimya-Boya ve Sağ-lık Ürünleri Şirketi, Nakpa Plas-

tik A.Ş’nin grup firmalarından biri. İstanbul’da ameliyat ipliği üretimi yapan şirket aynı zamanda kendi alanlarında uzman firmaların ürün-lerinin de bayiliğini yürütüyor. Satış Müdürü Mustafa Palabıyıklı, ame-liyatlarda çok ciddi bir öneme sahip olan cerrahi sütur ve iğnelerin uzman bir kadroyla üretimini gerçekleştir-diklerini söyledi. “Üretimimizin yerli sermaye olması ve geniş ürün gamına sahip olmamız bu sektörde bizi özel kılan nedenlerin başında geliyor” di-yen Palabıyıklı, Türkiye’nin 81 ilinde iş ortakları, bayilerinin olduğunu ay-rıca yurt dışı çalışmalarının da devam ettiğini ifade etti.

Hastane sarf malzemeleri oldukça büyük bir pazar. Bunun en büyük nedeni çok sık kullanılan ana kalem-lerden oluşmasına bağlanıyor. Böy-le büyük bir pazarda yerli üretimin önemi de arttırıyor. Konu hakkında görüştüğümüz yetkililerin ortak gö-rüşü, yeri üretimin daha fazla teşvik

edilmesi ve Türkiye’nin bu alanda güçlü markalar oluşturabileceği yö-nünde oldu. Oluşturulacak bu mar-kalarla hem bölgede hem de dünyada Türkiye’nin söz sahibi olabileceğinin altı çizildi.

Yerli üretim konusuna ilişkin sorula-rımızı da yanıtlayan Mustafa Palabı-yıklı bu konuda şunları söyledi; “Yer-li üretim ülke ekonomilerinin temel taşlarıdır. Bizim ülkemiz her alanda üretim yapmaya elverişli coğrafi ve iklim koşullarına sahip olması ve ül-kemizde işsizlik oranının düşmesi, istihdamın artırılması için yerli üre-timin önemi büyüktür. Türkiye bu anlamda her türlü altyapıya sahiptir. Yerli üretime ülke olarak da, devlet olarak da yeterli desteği sağlayabilir-sek Türkiye bu alanda çok büyüyerek ilerleyecektir. Yerli üretime daha çok destek vermelerini bekliyoruz. Bu sa-yede hem ülke ekonomisi hem de is-tihdam gelişerek daha iyi bir Türkiye yaratacaktır.”

Denetim ArttırılmalıSağlık sektöründeki sarf malzemeleri denetimlerinin yetersiz olduğu konu-su da sektörün yaşadığı ve dile getir-diği sorunlar arasında geliyor. İpek Plastik Kimya-Boya ve Sağlık Ürün-leri Satış Müdürü Mustafa Palabıyık-lı, “Sarf malzemeleri konusunda ya-pılan denetim bizce yeterli değil. Bazı ürünler özellikle Ortadoğu’da ucuza üretilip ülkemizde satılıyor. Bu mal-zemeler insan sağlığını tehdit eder konuma ulaşmıştır. Bununla ilgili bazı haberlere de gerek gazetelerde, gerek televizyonlarda rastlanmakta-dır. Bu ürünler ile ilgili denetimlerin daha da artırılıp kapsamlı hale getiril-mesi insanlarımızın sağlığı açısından büyük önem taşıyor.” dedi.

Türkiye Üretimde Her Türlü Altyapıya SahipMUSTAFA PALABIYIKLI

İPEK PLASTİK KİMYA-BOYAVE SAĞLIK ÜRÜNLERİ

SATIŞ MÜDÜRÜ

EYLÜL 201240

Et ve et ürünleri yemeniz yasak…

Süt içmeniz ve süt ürünleri olan yoğurt, ayran, cacık, peynir tüketme-niz yasak…

Fındık, leblebi, fıstık, ceviz, badem gibi kuruyemiş tüketmeniz yasak…

Kuru fasulye, nohut, mercimek, bakla, soya, barbunya gibi kuru baklagiller yemeniz yasak…

Makarna, ekmek, poğaça, yumurta, si-mit, kraker, bisküvi gibi unlu mamul-ler yemeniz yasak…

Neden mi? Çünkü siz bir fenilketonüri yani PKU hastasısınız.

Türkiye, kalıtsal ve metabolik bir has-talık olan PKU’nun görülme sıklığı en fazla olan ülke. Yaklaşık 30.000 civa-rında hasta var ve her yıl 400 civarında hasta bu sayıya ekleniyor. Ülkemizde, her dört evlilikten birinin akraba evli-liği olduğu düşünüldüğünde, genetik bir bozukluktan kaynaklanan ve hasta-nın düşük protein içeren gıda tüketmek

zorunda olduğu fenilketonüri hastalığı ciddi konu. Bu hastalığın beraberinde getirdiği, düşük proteinli gıda tüketme zorunluluğu ve kısıtlamalarının yanı sıra, toplumdaki bilincin yeterli seviye-de ve idari yapının yeterli duyarlılıkta olmaması, hastalığın maddi ve manevi yükünü daha da ağırlaştırıyor.

İstanbul’da PKU Dayanışma ve Yar-dımlaşma Derneği Kurucu ve Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Deniz Atakay ile yaptığımız uzun ve bilgilendirici soh-betimizin, röportajımıza alabildiğimiz, sadece çok önemli ve belirtilmesi gere-ken kısımlarını yazabiliyoruz. PKU’lu bir birey olarak yaşamanın getirdiği yaşam standartlarındaki eksilmeyi em-patik olarak hissedebilmek için ancak onlarla beraber olmak, onlarla beraber nefes almak gerekmekte.

PKU hastalarının Türkiye’de karşılaştıkları toplumsal bilinç ve idarelerden kaynaklanan sorunları nelerdir?

DENİZ ATAKAYPKU DAYANIŞMA VE YARDIMLAŞMADERNEĞİ KURUCU VE YÖNETİM KURULU BAŞKANI

ropör ta j : ZAFER DERELİ

PKU HastalarıToplumun Bir Parçasıdır

EYLÜL 2012 41

yınlanması, PKU Hastalığı olan birey-lerin, toplumdan ayrı değil, toplumun bir parçası olduğu fikrini arttıracaktır. Jinekologlardan başlayarak, tüm dok-torları, öğretmenleri, velileri eğitmek ve bilgilendirmek gerekiyor.

Protein tüketildiğinde geri dönülemez ve kalıcı zekâ geriliği bıraktığından dolayı PKU hastalarının, diyetleri için almaları gereken protein ölçümleri testlerinin daha sık aralıklarla yapıl-ması faydalı olacaktır. PKU bireyleri-ne SGK tarafından ödenen yardımla-rın nakdi değil, ilaç ve toz olarak ayni olarak verilmesi daha faydalı olacaktır. Ekonomik durumu kötü olan bazı ai-lelerin, nakdi olarak verilen yardımın, PKU’lu bireye ilaç ve toz alarak, yardı-mın amacına ulaşmadığı gözlenmekte ve protein tüketen bireylerin, kalıcı zekâ geriliğine doğru bir tabloya sü-rüklendiğini görmekteyiz.

Diyetlerine dikkat eden sağlıklı genç-lerimiz ise okullarını bitirdikleri halde işsizler. Çünkü yemek problemi oldu-ğu için işe alınmıyorlar. Yaşam boyu

Öncelikle SAYED ve SAYED Dergi-sine, bu duyarlılığından dolayı, PKU (Fenilketonüri) Bireyleri ve aileleri adına teşekkür ederim. Kızım Lal’in, doğumundan sonra, topuğundan alı-nan kanda PKU (Fenilketonüri) tes-ti pozitif çıkması ile tanıştığımız bu hastalık, ilk etapta ailelerin şaşkınlığı ve sonrasında da düşük proteinli gıda tüketmek zorunda oldukları için arayış içinde oldukları bir süreci beraberinde getiriyor.

Ülkemizde düşük protein içeren gı-daların üretiminin az sayıda olması nedeniyle, ithal edilerek alınabilen bu gıdaların temininde ciddi güçlüklerin yaşandığı inkar edilemez bir gerçektir. Düşük protein içeren gıda tüketmek zorunda olan çocuklarımızın, okulla-rında, diğer arkadaşları ve öğretmenle-ri ile olan iletişimlerinde ve beslenme farklılıklarına yönelik ayrıcalıklarında, ders kitaplarında bilgilendirme ve eği-tim çalışmaları yararlı olacaktır.

Sağlık Bakanlığı’nın hazırlatacağı Kamu Spotlarının görsel medyada ya-

Protein tüketildiğinde geri dönülemez ve kalıcı zekâ geriliği

bıraktığından dolayı PKU hastalarının,

diyetleri için almaları gereken protein

ölçümleri testlerinin daha sık aralıklarla

yapılması faydalı olacaktır.

PKU tiyatro oyunu

EYLÜL 201242

diyetli ve heyet raporlu olmalarına rağ-men, Kamu’da ya da özel sektördeki istihdamda ciddi zorluklarla karşılaşı-yorlar.

Yeni doğanlarda Genişletilmiş Yeni Doğan Tarama kapsamında olan, araştırılması gereken hastalılıkların sayısının araştırılması, genetik yapı-mızdaki çeşitliliği baz alırsak, sağlıklı doğacak bebeklerimiz adına da inanın çok gerekli. Sağlık Bakanımızın Sağ-lıkta Dönüşüm Programında da ciddi olarak eğildiği, “İnsanı Yaşat ki Devlet Yaşasın” düşüncesinden yola çıkarak, Sağlık Bakanlığının pozitif gelişme ve uygulamalarından memnun kalmakla beraber, kendilerine PKU Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği olarak, so-runlarımızı ve önerilerimizi içeren bir sunum yapmak üzere görüşme talebi-miz olacaktır.

Elbette PKU Hastalığı hakkında konuşulması gereken çok şey var. Yapılması gerekenleri ve yapılanları düşündüğümüzde, belki de bir arpa boyu yol almamış gibi de görülebilir. Ama ülkemizin sağlık sorunları bir günde oluşmadığı gibi bir günde de çözülmesi çok zor. Eğitimli bireyler arttıkça, sağlıktaki eksiklerimizi toplumsal bilinçle çözmüş olacağız.

Samimi ve bireyi merkeze alan yazıla-rını takip ettiğim SAYED Dergisinin, PKU (Fenilketonüri) Bireyleri ve aile-lerinin sorunlarını iletmemizde köprü olmasından dolayı PKU Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği olarak teşekkür ederim.

Bir PKU Hastasının Dilinden…Ben Ankara PKU Derneği Başkanı Burak ILICA. 25 yaşında bir fenil-ketonuri hastasıyım, evliyim.

Türkiye’nin kendi alanında lider sayılabilen şirketlerinden birinde ça-lışmaktayım. Pku maceram 1987 yılında başladı. Doğduğumda ‘’topu-ğumdan alınan kan’’ hayatımı değiştiren en büyük faktör.

Hacettepe Üniversitesi tarafından yapılan tetkikler sonucu bu metabo-lik hastalığa sahip olduğum tespit edilmiş ve evimize bir mektup vasıtası ile bilgi verilmiş.

Ailem hayatı boyunca hiç bilmediği ve duymadığı bu hastalıkla nasıl mücadele edeceğinin yollarını aramıştır. O yılların kısıtlı imkanları ile üniversitede bulunan saygıdeğer doktor ve hemşirelerin aileme sağladık-ları destek ve bilgiler benim toplumdan soyutlanmamış bir birey olarak yetişmemi sağlamıştır.

Okul hayatıma gelince Akdeniz Üniversitesi Biyomedikal Teknoloji me-zunuyum. Okuldan mezun olduktan sonra çeşitli şirketlerde kısa süreli çalıştıktan sonra şu anda bulunduğum şirkete başladım ve burada de-vam ediyorum.

Aynı zamanda Ankara’da PKU Derneği’nin başkanlığını yapıyorum. Bu görev benim için çok önemli çünkü ben ve PKU’lu akranlarım ülkemiz-de ilk teşhis ve tedavi edilen PKU’lu bireyleriz. Artık bir neslin büyüdü-ğünü ve sosyal hayata karıştığını kanıtlayan güzel bir örnekti benim gibi bir PKU’lunun bu derneğe başkan olması.

İlk adımımı bu şekilde attım tabii dernek başkanı olmam ile düğün hazırlıkları aynı zamana denk gelince biraz pasif kaldım ancak artık der-neğe ayıracak daha çok zamanım var ve aklımdaki projeleri elimden geldiği kadar ekibimin desteği ile gerçekleştirmeye çalışacağım. Aklım-dan ve kalbimden geçen ilk proje bir kreş açmak. Bunun yanında ula-şabildiğimiz bütün okullarda çeşitli seminer ve sunumlarla gençleri ve öğretmenleri bilinçlendirmek istiyorum.

En fazla PKU hastası ülkemizde ancak bu konuda şartlarımız hiç de iyi görünmüyor. Zaten yenilen ve içilen gıdaların sayısı çok kısıtlı, bize özel üretilen ürünlerde çok pahalı ve sosyal güvencesi olmayan aileler çok zorlanıyor, bazen hastaneye aileler ile konuşmaya gittiğimde cidden çok üzücü durumlarla karşılaşıyorum. Umarım bu hastalıkla ilgili çok önemli gelişmeler olacak, elele verip engelleri aşacağız.

Teşekkür Ederim

Diyetlerine dikkat eden sağlıklı gençlerimiz ise okullarını bitirdikleri halde işsizler. Çünkü yemek problemi olduğu için işe alınmıyorlar.

LAPOROSKOPİK CERRAHİDEALMAN MALI TEK KULLANIMLIK ÜRÜNLERMGB BERLIN

İthalatçı Firma:Bilgin Sağlık Teknolojileri Tic. Ltd. Şti.

LAPOROSKOPİK CERRAHİDEALMAN MALI TEK KULLANIMLIK ÜRÜNLERMGB BERLIN

İthalatçı Firma:Bilgin Sağlık Teknolojileri Tic. Ltd. Şti.

EYLÜL 201244

letmeleri mevcut sistemlerini internete taşıma gayreti içerisine girmişlerdir.

Sağlık bilgi sistemlerdeki karar almaya girdi sağlayan verinin internete taşın-masıyla destek sistemleri uygulama-ları ve rasyonel karar alma çalışmaları yoğunlaşmıştır. Sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi ve iyileştirilmesi karar verme sürecinin en iyi duruma geti-rilmesine bağlıdır. 1970’lerde başla-yan ve günümüzde yaşanan teknolojik gelişmelerle tıp alanında karar deste-ği veren sistemler geliştirilerek sağlık müşterisi memnuniyeti en az hatayla yukarılara çekilmek istenmektedir.

Tıbbi karar destek sistemleri insanın karar verme sürecini taklit ederek tanı işlemini kolaylaştırabilen en iyi uy-gulamaların kullanılmasını sağlayan, tıbbi hataları önleyen, otomatikleşti-rilmiş sistemlerdir. Reçete yazımındaki hataların algılanması, sağlık müşterisi için düşük radyasyon, film kaybolma-sı olmayan, eski sonuçlarıyla karşılaş-tırma, filmi hekimden hekime taşıma yok, klinisyene hızlı servis verebilme, görüntüye her yerden erişim, rapor yazma süresi kısalması, evden hekimin

Hasta güvenliği kültürünün ge-liştirilmesi zorunluluğu, sürekli

geliştirme faaliyetlerinin yapılandırıl-ması ve kalite geliştirme teknikleri-nin ihtiyaçlarından biri de sağlık bilgi sistemleridir. Günümüz bilgisayar ve iletişim teknolojisinin yer aldığı sağlık bilgi sistemlerinin en üst düzeyde kul-lanılmasıyla tıp alanındaki sağlık müş-terisi için toplanan bilgilerin üretimi, değerlendirilmesi, analizi, saklanması, işlenmesi, sunulması ve depolanmasıy-la doğru, ayrıntılı ve güvenilir sonuçla-ra ulaşılması sağlanmaktadır.

Sağlık işletmeleri verdikleri sağlık hiz-metlerin gün geçtikçe karmaşıklaşma-sından dolayı sağlık bilgi sistemlerinin kullanımıyla kaynakların yerinde kul-lanılması ve israfın önlenmesi, oluştu-rulmaya çalışılan kalite ve standartların tesis edilmesi ve korunmasıyla sağlık memnuniyetinin önündeki eksiklik ve sorunları çözebileceği düşünülmekte-dir. Bu düşünce doğrultusunda sağlık bilgi sistemleri sağlık işletmelerin belli bölümlerine hizmet vermekten ziyade sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi ve iyileştirilmesi, karar verme sürecinin en iyi duruma getirilmesi için sağlık iş-

çalışabilmesi, klinik sonuçların doğru değerlendirilmesi, daha hızlı teşhis ve tedavide artış, aynı branştaki hekim-lerin performans karşılaştırılması, kri-tik yol ve yöntemlerin geliştirilmesine ilişkin sonuçlar, klinik alternatiflerin maliyetleri, üretkenliğin izlenmesi, maliyetlerin azaltılması ve en önemli-si tüm süreçlerde verimlik artışı tıbbi karar destek sistemi içersinde değer-lendirilmektedir. Bilgisayar destekli, kararlarını gerekçeli olarak açıklayabil-me olanağına sahip tıbbi karar destek sistemleri karar vericinin insan yaşa-mı üzerinde daha fazla alternatif göz önünde bulundurup hayati karar ver-me sürecini hızlandıran, kolaylaştıran ve karar vericiyi destekleyen sistemler-dir. Artan karar sayısı ve karar süreci karmaşıklığı sağlık memnuniyetini olumsuz etkilemektedir. Sosyo-ekono-mik, iletişim ve bilişim teknolojisinde-ki gelişmeler hasta güvenliği program-larını kalite iyileştirme programlarının bir parçası olarak değerlendirilmesini zaruri kılmıştır. Sağlık işletmeleri ka-lite iyileştirme programlarının içinde tıbbi karar destek sistemlerini yapılan-dırmaları gerekmektedir.

yazı , ALPER KURU

Hastaneler Tıbbi Karar Destek Sistemlerini Yapılandırmalı

EYLÜL 201246

Alzheimer hastalığı hakkında far-kındalık yaratmak ve hastalığın

hastalar, hasta yakınları ve toplum tarafından bilinmeyen gerçeklerine dikkat çekmek ve hastalık konusun-da bilinç yaratmak amacıyla Türkiye Alzheimer Derneği, 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü vesilesiyle Alzheimer Derneği Gündüz Bakımevi’nde bir basın toplantısı düzenledi. Hastalıkla ilgili önemli bilgilerin, yeni bulguların paylaşıldığı toplantıda tanı ve tedavi konusundaki gelişmelere de değinildi. Toplantıda Türkiye Alzheimer Derne-ği Başkanı Prof. Dr. Murat Emre ve Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Işın Ba-ral Kulaksızoğlu, unutkanlık görülen, özellikle 65 yaş üstü hastaların, mutla-ka bir uzman muayenesinden geçmele-ri gerektiğini söyledi.

“Alzheimer Hastalığı: Doğrular, Yan-lışlar, Gerçekler ve Hurafeler” başlıklı toplantıda, toplumda belirli bir yaş üzerindeki kişiler için unutkanlığın normal karşılandığı, bunun da Alzhe-

imer erken tanı ve tedavisinin karşı-sındaki en önemli engel olduğu ifade edildi. Toplantıda unutkanlığın haya-tın hiçbir evresinde normal bir davra-nış olmadığı özellikle vurgulandı.

İlerleyici bir hastalık olan Alzheimer’da tedaviye erken başlayan ve tedaviyi sür-düren hastalarda klinik kötüleşmenin tedavi olmayan hastalara göre görece-li olarak daha düşük olduğu söylendi. Toplantıda ayrıca toplumda Alzheimer görülme oranının yaşlanan nüfusa pa-ralel olarak arttığına ve erken teşhisin önemine dikkat çekildi.

Hastalığa dikkat çekmek amacıyla şim-diye kadar pek çok projeye imza atan Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Murat Emre şunları söyledi: “Dünya Sağlık Örgütü’nün tahminle-rine göre, dünyada her 4 saniyede 1 demans teşhisi konuluyor. Bugün dün-yada yaklaşık 38 milyon, Türkiye’de ise 350-400 bin Alzheimer hastası olduğu tahmin ediliyor. Yaşlı nüfusun artış hı-zını göz önüne alındığında, önümüz-

haber : AYŞE YILMAZTÜRK

Dünyada Her Dört Saniyede Bir Alzheimer Teşhisi Konuluyor

Yaşlı nüfusun artış hızını göz önüne alırsak, önümüzdeki 40 yıl içinde dünya çapında 115 milyon demans hastası olması bekleniyor.

EYLÜL 2012 47

teklenmesi ve hasta yakınının kendi ihtiyaçlarını da göz ardı etmemesi gibi konuların önemli olduğunu vurguladı.

Prof. Dr. Kulaksızoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Alzheimer söz konusu ol-duğunda yalnız hastaların değil hasta yakınlarının da psikolojik destek sağ-lanmasına ihtiyaçları var. Alzheimer Derneği, bilgi broşürleri hazırlayarak, aileler için moral destek toplantıları düzenleyerek, gündüz bakım evi hiz-meti vererek ve hasta yakını ve per-sonel eğitimi yaparak yardımcı olma çabası içindedir. Unutmamalıdır ki, insanlar yaşlılık döneminde de en az diğer yaşlardaki kadar yaşamdan zevk almak ve mutlu olmak isterler.”

Dünya Alzheimer Raporu 2012

Alzheimer’s Disease International (ADI) tarafından 21 Eylül’de yayımla-nan Dünya Alzheimer Raporu’na göre, dört demans hastasından neredeyse 1 tanesi (yüzde 24) kendilerine koyulan teşhisi saklıyor ve bunun ilk nedeni olarak damgalanmayı gösteriyor. Ay-rıca demans hastalarının yüzde 40’ı günlük yaşama dahil edilmediklerini ifade ediyor. Buna ek olarak, her 3 de-mans hastası ve bakıcısından 2’si kendi ülkelerinde demans konusunda anlayış eksikliği bulunduğuna inanıyor.

Çalışmaya katılanların neredeyse ya-rısının eğitim ve bilincin önemli bir öncelik olduğunu söylediği raporda, devletler ve toplumlara damgalamanın önüne geçmek için toplumun daha fazla eğitilmesini sağlamak gibi 10 tavsiye sunuluyor. Öne çıkan bir diğer noktaysa demans hastalarını deneyim-lerini paylaşmaları için teşvik etmek ve günlük faaliyetlere katılmalarını sağla-mak.

Raporu yazan Nicole Batsch şöyle

deki 40 yıl içinde dünya çapında 115 milyon demans hastası olması bekleni-yor. Bunun pek çok ülkede sağlık ve sosyal güvenlik sistemlerinin üzerine büyük bir yük getirmesi bekleniyor. Bizim ülkemizde bu ülkeler arasında bulunuyor. Bu nedenle Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Alzheimer hastaları için ihtisas bakım evleri kur-ma projesine tam destek veriyor, bu projenin en kısa zamanda hayata geç-mesini umuyoruz. Biz de Alzhemier Gündüz Bakımevi’ni Alzheimer has-talarının hayatlarını kolaylaştırmak, sosyalleşmelerini sağlamak ve hasta yakınlarına yardımcı olmak amacıyla hizmete açtık. Derneğimizin ilk kurul-duğu günden bu yana Alzheimer has-talarının yaşam kalitesini yükseltmeyi amaçlıyoruz.”

Daha Erken Teşhis Mümkün

Prof. Dr. Murat Emre Alzheimer hak-kında bazı yeni bulguları paylaşarak sözlerine şöyle devam etti: “Ülkemizde nüfusun yaşlanması Alzheimer has-talığına verilmesi gereken önemi de artırmakta. Halkımızın bu konuda daha fazla bilinçlenmesi ve bu alanda-ki gelişmelerin duyurulması gerekiyor. Bu alanda son dönemde pek çok yeni gelişme yaşanıyor. Örneğin Alzheimer için geçerli olan teşhis kriterleri 30 yıl-dan sonra yenilendi ve artık bu hasta-lığa daha erken teşhis koymak müm-kün.”

Türkiye Alzheimer Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Işın Baral Ku-laksızoğlu ise, Alzheimer hastalığında konunun sadece unutkanlığa odaklı olmadığını, hastalarda ilaveten depres-yon, şiddetli sıkıntı, uyku bozuklukla-rı, hayaller ya da saçma düşüncelerin oluşabildiğini söyledi. Bu belirtilerin bakım veren kişileri de çok zorladı-ğını ve yorduğunu ifade eden Prof. Dr. Kulaksızoğlu, hastalara bakarken, hastaların kendi işlerini yavaş ve az da olsa yapmasına izin verilmesi; her gün yarım saat fiziksel aktivite yapılma-sı; hastaya moral verecek aktivitelerin (müzik dinleme çiçek bakma vb.) des-

Ülkemizde nüfusun yaşlanması Alzheimer hastalığına verilmesi

gereken önemi de artırmakta.

EYLÜL 201248

• Demans hastalarının yüzde 40’ıgünlük yaşama dahil edilmedikleri-ni söylüyor.

o Bu kişilerin neredeyse yüzde 60’ı kendilerinden muhtemelen uzak duracak ya da iletişimi koparacak kişilerin başında arkadaşlarının geldiğini söylüyor. Bunları aile üyeleri izliyor.

• Hastalara bakanların dörtte biri(yüzde 24) demans hastalarına ba-kanlara karşı ülkelerinde negatif bir algı olduğunu hissediyor, yüzde 28 kadarıysa göz ardı edildiklerini ya da farklı davranıldıklarını hissedi-yorlar.

• Hem demans hastaları hem hastabakıcıları, insanlarla yakın ilişkiler kurmayı bıraktıklarını çünkü bunu çok zor bulduklarını söylüyorlar.

• Demans damgalanmasının ortadankaldırılmasına yardımcı olabilecek en temel öncelikler arasında eğitim, bilgilendirme ve bilinçlendirme sa-yılıyor.

Rapor 50’den fazla ülkede 2500 kişiy-le (demans hastaları ve onlara bakan aile üyeleri) gerçekleştirilen küresel bir anketi temel alıyor. Anketi yanıtlayan demans hastalarının yüzde 50’sinden fazlası Alzheimer hastası ve anketi ya-nıtlayanların neredeyse yarısı 65 ya-şın altında. Anketin temel amaçları, demans hastaları ve onlara bakan aile üyelerinin yaşadıkları bireysel yaftalan-ma deneyimlerini kayıt altına almak ve ülkelerin ulusal demans programları-nın bu damgalanmayı ortadan kaldır-mak için etkili olup olmadığını ortaya koymak.

Demans hem hastalar hem de hasta-ların aileleri ve onlara bakan kişiler için son derece engelleyici bir hastalık. Dünya Sağlık Örgütü’nün tahminleri-ne göre, dünyada her 4 saniyede 1 de-mans teşhisi konuluyor. Yaşlı nüfusun artış hızını göz önüne alırsak, önümüz-deki 40 yıl içinde dünya çapında 115 milyon demans hastası olması bekle-niyor. Bunun sağlık ve sosyal güvenlik

sistemlerinin üzerine büyük bir yük getirmesi bekleniyor. Dünya Sağlık Örgütü üyesi 193 ülkeden yalnızca 8 tanesinin ulusal demans programlarını uygulamaya koymuş olması hem eko-nomik hem de sosyal maliyetleri azalt-mak için devletlerin daha yapabileceği pek çok şey olduğunu gösteriyor.

konuşuyor: “Damgalanma, demans hastalarının bakım koşullarının iyileş-tirilmesi, hastalara ve onlara bakanlara destek sağlanması, araştırmalara fon sağlanması gibi tüm diğer girişimlerin ilerlemesi için bir engel olarak önü-müze çıkıyor. Rapor aynı zamanda de-mans hastalarının ve onlara bakan kişi-lerin bazen arkadaşları ve aile bireyleri tarafından toplumun dışına atıldık-larını hissettiklerini ortaya koyuyor. Bu kişiler kendilerine normal insanlar gibi davranılmasını, eksikliklerine de-ğil, yapabildiklerine odaklanılmasını istiyorlar. Bu konulara ışık tutmak demans hastalarının ve onlara bakan-ların hayat kalitelerinin artırılmasına yardımcı olacaktır.”

ADI Yönetim Kurulu Üyesi Marc Wortmann şöyle konuşuyor: “Demans ve Alzheimer hastalığı dünya çapında yaşlanmanın artmasıyla birlikte büyük bir hızla artış gösteriyor. Bu hastalığın, vurduğu ailelerde büyük bir etkisi olu-yor ama ekonomik maliyeti sebebiyle sağlık ve sosyal güvence sistemleri de büyük ölçüde etkileniyor. Pek çok ülke bu etkilere karşı hazırlıksız. Damga-lanma sorununun üstesinden gelme-dikçe, demans hastalarına daha iyi ba-kım sunma çabalarımızı artırmadıkça ve bir tedavi bulmadıkça da hazırlıksız kalmaya devam edeceğiz.”

Rapor şu bulguları ortaya koyuyor:

• Demans hastalarının yüzde 24’üve onlara bakan her 10 kişiden 1’i (yüzde 11) konulan demans tanısını sakladıklarını söylüyor. 65 yaş altı kişiler iş yerlerinde ya da çocukları-nın okullarında zor durumlarla kar-şılaşabileceklerine inanıyor.

Alzheimer söz konusu olduğunda yalnız hastaların değil hasta yakınlarının da psikolojik destek sağlanmasına ihtiyaçları var.

FIKSMEDBilgi için : 0312 284 15 25

EYLÜL 201250

YENİ ÜRÜNLER

Samsung’dan Yeni Akıllı TelevizyonSamsung Electronics 75 inçlik (189 santimetre) ES9000 LED Smart TV’yi Türkiye’de satışa sundu. Yetkililer, yüksek kaliteli televizyon almak isteyen tüketicilerin, ES9000’le kalite, işlevsellik, televizyon özellikleri ve gelişmiş tasarım konularında taviz vermek zorunda kalmayacaklarını belirttiler.

7,9 mm kalınlığında ince yuvarlak kenarlı çerçevesi bulunan ES9000’in dahili kamerası bulunuyor, ayrıca yeni Smart TV özelliği olan Sound Share özelliğine sahip. Bu özellik, televizyonun ses sistemini otomatik ve kablosuz olarak Samsung’un 6 ve 7 serisi kablosuz ses sistemlerine bağlantı kurulmasını sağlıyor. Çift çekirdek işlemci bulunan televizyonda birçok uygulama indirme ve kullanmanın yanı sıra aynı anda web’de gezinme de gerçekleştirilebiliyor.

HTC Desire X’i Üç Operatör Satışa SunacakHTC, Güneydoğu Avrupa Executive Direktörü Nikitas Glykas’ın katılımıyla İstanbul’da düzenlenen toplantıda yeni HTC Desire X’in tanıtımı yapıldı. Toplantıda Glykas, daha önceki yıllarda dünya çapında “Yılın Telefonu” seçilen Desire serisinin son modeli olan HTC Desire X’le ilgili şunları söyledi: “HTC Derise X, video kaydetmeyi, fotoğraf çekmeyi, müzik dinlemeyi ve tüm bu zevklerini her an online kalarak paylaşmayı bir yaşam biçimi haline getirenler için gerekli tüm altyapıya sahip ideal bir telefon. Kısa süre sonra ekonomik fiyatı ile Türkiye’deki takipçilerin beğenisine sunulacak olan HTC Desire X aynı anda üç operatör tarafından satılacak.”

HTC Desire X, HTC Sense arayüzü ve Android 4.0 işletim sistemiyle geliyor. Telefonda 800×480 çözünürlüğünde 4-inç LCD WVGA ekran, 5 megapiksel geniş açı lensli kamera, 768 MB sistem belleği ve 4 GB depolama alanı, entegre Beats Audio ses sistemi gibi özellikler yer alıyor.

EYLÜL 2012 51

hazırlayan: GÜNEŞ KAZDAĞLI

499 Liraya Akıllı TelefonSony Xperia akıllı telefon serisinin yeni modeli Xperia tipo’yu 499 liradan satışa sundu. Ürünün ilk kez akıllı telefon kullanacak tüketicileri, en kolay şekilde akıllı telefon dünyasıyla tanıştırma hedefiyle geliştirildiği belirtildi. Android 4.0’a sahip yeni Xperia tipo, Türkiye’de beyaz ve siyah renk seçenekleriyle satışa çıktı. Turkcell İletişim Merkezleri’nde ve Turkcell’in anlaşmalı olduğu zincir mağazalarda satışa sunulan Xperia tipo ile 3 ay boyunca 250MB internet kullanımı ve sınırsız Facebook deneyimi ücretsiz olarak geliyor.

3.2 megapiksel kamera, 4x dijital zum, mekan etiketleme, zamanlayıcı, webde paylaşma, dokunmatik yakalama, video kaydetme gibi kamera özellikleri olan Xperia tipo’nun pil ömrünün ortalama 5 saat konuşma, 470 saat bekleme süresi olduğu da kaydedildi.

Dokunmatik BilgisayarlarSony, 10 nokta çoklu dokunuş özelliğine sahip VAIO ailesinin yeni dokunmatik bilgisayarlarını kullanıcıların beğenisine sundu. VAIO Duo11, VAIO Tap 20, VAIO T Serisi 13 ve VAIO E Serisi 14P’den oluşan VAIO kişisel bilgisayarlar ailesi, Ekim 2012 sonu itibariyle raflardaki yerini alacak.

Yaklaşık 1,3 kg ağırlığa ve 17,85 mm kalınlığa sahip olan VAIO Duo 11, kişisel bilgisayardan kullanışlı bir tablete dönüşebiliyor. 11,6 inç tam HD dokunmatik ekranı üzerinde yazmak, çizmek, medya ve uygulamalarla etkileşime geçmeyi verimli hale getiriyor. VAIO TAP 20, yatay hale getirilerek büyük çoklu dokunuşlu ekran üzerinde herkesin katılabileceği oyunlar oynama imkanı sunuyor. Dik hale getirilerek tam donanımlı bir masaüstü kişisel bilgisayara dönüşebilen cihaz, 50,8 cm büyüklüğündeki panel, geniş görüş açısı ile net, parlak görüntüler sunuyor.VAIO T Serisi 13, magnezyum ve alüminyum gibi premium malzemelerden üretilen cihaz, 13,3 inç büyüklüğündeki ekranı son nesil Intel Core işlemciler ve hızlı SSD veya hibrit HDD/SSD depolama imkanı ile bir araya getiriyor. VAIO E serisi 14P ise 4 inç büyüklüğündeki dokunmatik ekranı sayesinde verimli bir kullanım vadediyor.

EYLÜL 201252

yüzde 47,2’si internet erişim imkanına sahip bulunuyor. Bu oran geçen yılın aynı döneminde yüzde 42,9 düzeyinde idi. Sosyal ağlar kullanımına bakıldığı zaman, bu listede birinci sırayı İsrail yüzde 53 ile alırken onu ABD yüzde 50 ile takip etmekte. Türkiye’nin yüz-de 29’luk bir sosyal ağ kullanım oranı-nın bulunması ise şaşkınlık verici. 30 milyonun üzerinde Facebook kullanı-cısı olan bir ülkenin sadece yüzde 29’u sosyal ağ kullanıyor bilgisi bir yerlerde bazı şeylerin yanlış hesaplandığını gös-teriyor ya da bu 30 milyon Facebook kullanıcısının içerisinde sahte hesaplar oldukça yüksek.

Facebook ve Twitter, günümüzün en çok konuşulan kelimelerinden sadece ikisi. Cep telefonlarından internet kul-lanımının yaygınlaşması ile hayatımızı esir alan virüs salgını. Ülkem insanı-nın yazmaya karşı alışkanlığı eskiden mevcut. Konuyla ilgili olarak bazı ha-tırlatmalarda bulunacağım. Sıkıntılı geçen 80’li yılların başında gençlerin ellerinde boya kutuları, evlerin duvar-larına deftere dönüştürürlerdi. Günün ağarmasıyla birlikte ev sahibi bu yazı-ları temizler, ertesi gece ise karşıt gö-rüşlü gençler aynı fiile iştirak ederdi. Park ve bahçelerdeki masalar, banklar, ağaç gövdeleri, trafik levhaları, umumi

İ letişim çağının hızla geliştiği günü-müz dünyasında internet erişimi

mobil olarak daha sık kullanılmak-tadır. Birleşmiş Milletler’in 2010 yılı araştırmasına göre giderek artan sayıda devlet birkaç yıl öncesine kadar mev-cut olmayan online diyalog imkanını yaratarak, online içerik ve e-hizmetleri geliştirerek vatandaşlarının ihtiyaçları-nı karşılamak için mücadele etmekte-dir. Portallar bu nedenle daha da en-tegre bir yapıya kavuşmuştur.

Hemen hemen herkes için bilgiye ve e-hizmetlere ulaşmak eskiye göre çok daha kolaylaşmıştır. Bu özellikle geliş-miş ve gelişmekte olan ülkeler için ge-çerlidir. Az gelişmiş ülkeler sosyal ağ-lar ve video paylaşımı da dahil olmak üzere online uygulamasını birleştirmek için çalışmaktadır. Sosyal medyada “ANLIK” olgusu önemli bir ayraçtır. ABD Başkanı B. Obama’nın yıllık ola-rak gerçekleştirdiği meclis toplantıları-nın ardından eyaletler bazında ülkenin nabzının tutulması amacıyla da kulla-nılmaktadır.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun ‘’2012 Yılı Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması Sonuçlarını’’na göre, bu yılın Nisan ayı içerisinde gerçekleştirilen araştırmada hanelerin

tuvalet kapıları aynı paraleldeki diğer örnekler. Twitter, kendilerinin elit, sosyete kategorisinde olduklarını iddia edenlerin tercih ettiği bir ortam. Face-book ise daha çok öğrenci ve gariban takımı. Facebook’u yıllarca kullanıp, Twitter dünyasında kendisini bulanla-ra göre, Facebook’un suyu çıktı.

Sosyal medyayı tabii ki iyi yönüyle kullanalar da var. Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah GÜL, halkla iç içe ol-mak adına farklı ve özel bir uygulama başlattı. Görüş ve taleplerinizi direkt olarak Sayın Cumhurbaşkanımıza bu kanaldan iletebiliyorsunuz. Siyasetçi-lerimizin tatlı sert atışmaları, olaylara yönelik anlık değerlendirmeleri de sos-yal medyadan takip edilebiliyor. İşin bu bölümü daha çok basın mensupla-rın ekmeğine yağ sürüyor. Çok iyi bir haber kaynağı.

Gazeteci bir dostum, Twitter hesa-bında güzel bir duygusunu paylaşmış. Diyor ki; “Sosyal medyayı kullanırken giderek asosyallaştığımızın farkında mıyız?” Aslında tehlike burada. Yüz yüze iletişimin yerini kopyala / yapış-tır kolaycılığı tutmamalı. İletiye veya habere yorum yapmak, beğenmek, ret-witlemek, tokalaşıp sarılmanın önüne geçmemeli.

yazı ,GÖKHAN ÜMİT LALELİ

Retwitlemek Tokalaşıp Sarılmanın Önüne mi Geçti?

EYLÜL 201254

Mitsubishi marka felsefesini “HUMAN TOUCH – JAPAN TECH CLEAN&SIMPLE” kavramları üzerine kuruyor. İnsan ruhunun değdiği, üstün teknolojiyi insan ve makinenin kusursuz bütünlüğünde buluşturan üretim felsefesi Mitsubishi’yi özellikle tasarım ve çevreci teknolojilere yöneltmiş.

Mitsubishi ASX 2007 Frankfurt Otomobil Fuarı’nda bir konsept olarak tanıtıldığında otomotiv

sektörü için yeni bir kavramı da beraberinde getirdi. “Kompakt dinamizm” ASX’in hangi sınıfa ait olduğu noktasında bakanı şüpheye düşüren sporcu hatları ve otomobilin kompakt boyutları “kompakt dinamizm” kavramını ilk bakışta anlamlandıramamanıza neden olsa da bir süre sonra gözleriniz bu yenilikçi tasarıma alışmaya ve zevk almaya başlıyor.

Mitsubishi ASX

Maceraya Hazır Olun

EYLÜL 2012 55

hazırlayan: FEYZA GÜLEÇ ŞAHİNfeyza@otoalsat .com

TasarımASX kompakt boyutlarıyla birçok fonksiyonel ve duygusal ihtiyaca cevap vermeye çalışıyor. Yerden yüksek yapısı ve kaslı duruşu ile güven verirken, tasarımdaki sportif dokunuşlarla bakmaktan ke-yif alacağınız bir sanat eserine dönüşüyor. Yollarda çok görmeye alışık olmadığımız küçük spor arazi aracı segmentine ait bir oto-mobil olan ASX henüz yeni olması ve ciddi satış rakamlarına ulaş-mamış olması dolayısıyla yollarda çok dikkat çekiyor. Bu yönüyle de artık her köşe başında gördüğümüz Nissan Juke, VW Tiguan gibi rakiplerine göre dikkatli bakışlara daha çok maruz kalıyor.

İç DizaynPerformans, iç tasarım ve sürüş zevki olarak beklentileriniz yüksek değilse ve dış tasarımı ile yollarda sıradan olmaktan kurtulmak size yetiyorsa Mitsubishi ASX almanızın tam zamanı. İç tasarımı size çok cazip gelecek bir görünüme sahip değil ancak ihtiyacınız olan her şey elinizin altında.

MotorMitsubishi, ekonomik ve sağlam motorlara sahip. Test aracı-mızdaki motor, 1.6 litrelik motor hacminden 6000 d/d’de 115 hp güç üretiyor. Aracın maksimum torku 154 Nm ise 4000 d/d’den itibaren sürücünün emrinde oluyor. 1270 kg ağırlığındaki ASX’i zorlanmadan hızlandıran motor sayesinde araç, 0-100 km/s

hızlanmasını 11,4 saniyede gerçekleştirirken 183 km/s maksimum hıza ulaşabiliyor.

Mitsubishi ASX’de Start&Stop sistemi standart olarak sunuluyor. Sistem kırmızı ışık gibi kısa süreli dur kalk zamanlarında motoru otomatik olarak stop ederek yakıt tüketimini düşürüyor.

Konfor / Yol TutuşAraç içerisinde konforlu bir uzun yolculuk yapabiliyorsunuz. Yokuş Kalkış Sistemi, dik bir yokuşta kalkış anında aracın geriye kay-masını engelleyerek daha rahat bir kalkış sağlamanızı sağlıyor.

Cruise Control sistemi uzun yolculuklarda hızınızı belli bir hıza sabitlemenizi ve daha az yorulmanızı konforlu bir seyahat geçir-menize yardımcı oluyor.

Güvenli bir sürüş keyfi yaşıyorsunuz. Aracın, yola daha sağlam tutunması için geniş sırtlı lastikler ve 2670 mm’lik uzun dingil aralığı bulunuyor.

GüvenlikAktif denge ve çekiş kontrolü lastiklerin her birinin kayma duru-munu, direksiyon açısını, gaz pedalı pozisyonunu birçok sensorla ölçerek aracın ne şekilde kaydığını ve patinaj çektiğini anlıyor. Gerekli tekerleklere ayrı ayrı fren yaptırarak ve gerekirse motor gücünü düşürerek ani manevralarda kaymayı engelliyor.

EYLÜL 201256

Son günlerde çok tartışılan “Çanakkale Çocukları” adlı filminiz şimdiden hayırlı olsun. Filmin içeriğinden söz eder misiniz?

Savaş olgusunu bir güzelleme olmak-tan çıkarıp kendi hissettiğim anlamda izleyiciye gösterebilmek için üç buçuk sene düşündüm. Filmde bir anne rü-yasında iki oğlunun Çanakkale Sava-şında birbirini öldürdüğünü görür. Üstelik biri İngiliz diğeri Osmanlı si-perindedir. Bunu kocası Kasım Bey’le paylaştığında kocası onun delirdiğini düşünür. Ancak evlatlarının tehlikede olduğunu hisseden annenin durmaya niyeti yoktur. Bir annenin yüreğindeki sesin peşine takılarak çıktığı bu yolcu-luk Çanakkale Savaşının kanlı mey-danlarına kadar onu sürükleyecektir. İki ayrı cephede iki düşman kardeş. Bir anne onları kurtarabilir mi sorusunun cevabı veriliyor.

Her şehidin arkasından Vatan sağ

olsun denir. Bu filmde evlatlar da sağ olsun sloganı dikkatimizi çekti. Neden evlatlar da sağ olsun dediniz?

Herhangi bir ölümü kutsamak aslında ölümü kutsamaktır. Bu anlamda bir anne için evladının ölümü düşünsel ve durum olarak sahip olduğu acıyı de-ğiştirmeyecektir. Bir annenin gözünde “evlatlar da sağ olmalı”dır.

“Çanakkale Çocukları”nı çekerken neler hissettiniz?

Filme başladığımda söylemek istedi-ğim çok sözüm vardı ama bir erkek olarak bir annenin acıları üzerinden sa-vaşı tanımlamak tahmin edebileceğim-den bile daha zorlu bir çatışma oldu. Neyse ki başardığımı düşünüyorum.

Hedef kitleniz kimler peki, bu filmi kimlere ithafen yaptınız?

Bu filmi savaşlarda ölmeyecek çocukla-ra adıyorum.

röpor ta j : ZEYNEP AĞAÇYETİŞTİREN

Sinan ÇetinKendimi Çok Film Yapmak Zorunda Hissediyorum Çektiği sinema filmleri ve reklamlarıyla adından sıkça söz ettirmeyi başaran ünlü yönetmen Sinan Çetin SAYED’e konuştu. “Çanakkale Çocukları” filmini Sinan Çetin’den dinledik.

EYLÜL 2012 57EYLÜL 2012 57

EYLÜL 201258

Ne zaman mesajınız ilgili yerlere ulaşır sizce?

Dünya aydınlarının savaş kavramını en dürüst halleriyle reddettikleri gün.

Yanlış anlaşıldığınızı düşündünüz mü?

Ben bir yönetmenim, aslında sadece filmlerimle anlaşılmayı beklerim ama yaşadığımız ülkemin gündemi kişisel fikirlerimi açıklama mecburiyeti doğu-ruyor. Keşke böyle olmasıydı. Kendimi bu yüzden o kadar çok film yapmak zorunda hissediyorum ki.

Bu filminizde oğullarınıza rol verdiniz. Onlar neler hissettiler?

“Çanakkale Çocukları”nda başrolü, oğullarım Cemo ve Orfeo Çetin’e verdim. Filmde de iki kardeşi canlan-dırdılar. Çok da başarılı olduklarını düşünüyorum. Cemo‘nun daha önce oyunculuk deneyimi oldu aslında. Kendi çektiği kısa filmlerde ve benim

‘Romantik Komedi’ filmimde oynadı. Ama o zaman daha 13 yaşındaydı. Şu an bir uzun metrajlı film çekiyor me-sela. Orfeo ise daha önce birçok rek-lam filminde oynadı ama ‘Çanakkale Çocukları’ sinemada ilk oyunculuk deneyimiydi. Sadece oyunculuk değil, sıcakta kostümlerle savaş alanında koş-turmak, kavga etmek de onları olduk-ça zorladı. İlk gün, ilk hafta biraz tedir-gin oldular ama sonra hemen alıştılar. Zaten benimle çalışıyorlar ve setteki herkesi tanıyorlar.

Filmde oynarken en çok nelerden etkilendiler sizce?

En çok etkisi altında kaldıkları sahne kardeşlerin birbirlerini öldürdükleri sahneydi. Filmde iki kardeş birbiri-ne istemeden de olsa düşman oluyor. Film, kardeşliği çok güzel bir şekilde temsil ediyor.

Yedi yüzün üzerinde reklam filmine imza attınız. Sürpriz isimlere rol veriyorsunuz. Rolleri neye göre belirliyorsunuz?

Bu konuda sanırım çok başarılıyım tevazu gösteremeyeceğim, bir casting dehası olduğum söylenir. İnsan seçip oynatıyorum. Sizi de oynatabilirim mesela. Hayat tesadüflerle dolu, o kişi önümüzde dolaşıyor, seçimi iyi yapabilmektir önemli olan.

Hiçbir şey yapmadan oturup başkalarının yaptıklarını eleştirmekten nefret ederim.

Bir de sinema eleştirmenleri vardır ki hep merak ediyorum yönetmenler bu insanlar hakkında ne düşünürler?

Bence sinema eleştirisini ancak sinema yönetmenleri yapabilir. Bir gazetede bir adam gazetecilikten anlar, film yö-netmeni de filmden anlar. Bana göre böyle bir meslek yok! Sinema yapmayı bilen birisi ancak sinemayı eleştirebilir. Ama ne yalan söyleyeyim insan yaş-landıkça onlarla bile arası düzeliyor. Onları bile sevebiliyorsunuz. Ben bu dünyada yapan-edenler tarafında olan bir sinemacıyım. Hiçbir şey yapmadan oturup başkalarının yaptıklarını eleş-tirmekten nefret ederim.

Plato Film’in bir de okulu varmış bahseder misiniz?

Evet Plato Filmin çatısı altında Türkiye’nin en saygın özel üniversite-leri arasında yer alan T.C. Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi iş birliği içinde geleceğin sinemacılarını yetiş-tirmeyi arzu ediyoruz. Plato Film eki-bi olarak hem sinema hem televizyon hem de reklam alanında iyi işler çıkart-tığımızı düşünüyorum. Biz de çalışan-lar kendi alanlarında imza sahibi film-ciler ve yeni meslektaşlar yetiştirmek için Plato Film okulunun öğrencile-riyle bu tecrübemizi paylaşarak onların geleceğine ışık tutmaya çalışıyoruz.

EYLÜL 201260

İlk kitabı Puslu Kıtalar Atlası ile kendisine geniş bir okuyucu kitlesi oluşturan İhsan Oktay Anar, ikinci kitabını Kitab-ül Hiyel’i 1996 yılında yayımlamıştır. Okuyucunun dil zekasını farklı kelimelerle sınamanın yanı sıra kurguladığı hikayeler ile de dimağında özel bir lezzet bırakan İhsan Oktay Anar bu özel dil anlatımına ve şaşırtıcı kurguya; Efrasiyâb’ın Hikâyeleri, Amat ve Suskunlar kitaplarıyla devam etmiştir.

Kitab-ül Hiyel, Osmanlı Devleti döneminde yaşayan ve mekanik (hiyel) ilmi ile dünyaya hükmetmeyi arzulayan mucitlerin hikâyelerinden oluşmaktadır. III. Selim döneminden İkinci Meşrutiyet’e uzanan zaman içerisinde halkın, hayatın ve devletin değişimini de aktaran yazar, romanın ana parçasını oluşturan icatların çizimini ise bizzat kendisi yapmıştır. Romanın gerçekliğinin sorgulanmasına tedbir oluşturan “rivayet edici” kişilerin şahsına münhasır mahlasları ise, kitabın akışı içerisine zenginlik kazandırmaktadır.

Sağ garipler devecisi dörtboynuz Halil Efendi, Kalafat Kethudasi Karabasseyyid Paşa Eniştezadesi Kedi Bekir Efendi, Beygircizade Kanuni Tayyar Bey bunlardan yalnızca bir kısmıdır.

Yafes Çelebi ile başlayan macera, Câlud, Davud, Uzun İhsan Efendi gibi isimlerle devam etmekte, dünyaya hükmetme hırsı özellikle sonsuz bir kibrin sonucuna bağlanırken aynı zamanda hikaye içindeki rivayetler ile de insanoğlunun dünya ile ilişkisi derin bir biçimde karakterler üzerinden incelenmektedir. Hz. Ali’nin “nokta” metaforuna gönderme yapılmakla kalmayıp, Davud Peygamber’in Câlud’u öldürmesi hikâyesine de göndermeler yapan İhsan Oktay Anar, bu hikayelerin temeline ise; dünya sevgisini oturtmuştur. “Gör” ve “kör” kelimelerin Arapça kökenleri kitabın içerisinde bir sonuç gibi durmakla birlikte; insanın yalnızlığına ve kâinatta yalnızca “nokta” oluşuna tasavvufi bir bakış açısının sebebidir.

yorum: İLKAY YAPRAK

KİTAP KRİTİK

Kitab-ül HiyelYazar: İhsan Oktay AnarSayfa Sayısı: 144Yayınevi: İletişim Yayınları

Kuzular Vadisi PaltoYedinci Gün

Yazar: Prof. Dr. Üstün DökmenSayfa Sayısı: 160Yayınevi: Remzi Kitabevi

Yazar: Nikolay Vasilyeviç GogolSayfa Sayısı: 72Yayınevi: Kolektif Kitap

Yazar: İhsan Oktay AnarSayfa Sayısı: 224Yayınevi: İletişim Yayınları

EYLÜL 201260

Mucitlerin Hikâyeleri

EYLÜL 201262

Kendi Yolunu BulduğunHer Yer Evindir

Olmak İstediğim Yer

Araf La Vie d’une Autre Cennetteki Çöplük Tür: DramYönetmen: Yeşim UstaoğluOyuncular: Özcan Deniz, Nihal Yalçın, Yasemin Conka

Tür: Dramatik Komedi, RomantikYönetmen: Sylvie TestudOyuncular: Juliette Binoche, Mathieu Kassovitz, Aure Atika

Tür: BelgeselYönetmen: Fatih Akın

Yönetmen: Paolo SorrentinoTür: Dram, RomantikOyuncular: Sean Penn, Frances McDormand, Judd Hirsch

Sean Peann’ın son filmi “Olmak İstediğim Yer” sağ gösterip sol vuran bir film. Cheyenne yaşını başını almış eski bir rock yıldızıdır ve eski yaşamına dair tüm alışkanlıkları devam etmektedir. Düşünce ve giyim yapısı ile çevresinde sorunlar yaşamaktadır…Tabii izleyiciye bir değişim dönüşüm beklentisi sunmayan film olayı müzikten sıyırıp Dublin’den New York’a taşıyor. Otuz yıldır görmediği babasının ölmesi üzerine ait olduğu topluluğun içine gidiyor. Her şeyin yabancı ve garip olduğu bu yerde Cheyenne’nin işi daha zordur. Çünkü babasının son bir isteği vardır:

II. Dünya Savaşı sırasında ona Auschwitz toplama kampında Naziler tarafından işkence eden Nazi subayını bulmak… Pek çok müzik parçası ile süslenen film, iki kola ayrılarak devam ediyor. İlki aile ilişkilerindeki ‘sevgi’, diğeri de ‘Nazi’ler üzerinden bir intikam derdi. Bir yüzleşme meselesi…Yönetmen ve Cheyenne’nın beraber çıktığı bu yolculuk hayatta intikam almanın ve aşağılamanın farklı bir boyutunu gösteriyor. İntikam illa öldürmek değildir. Bazen bir fotoğraftır…

yorum: ETHEM METE

FİLM KRİTİK

EYLÜL 201262

Dijital Radyoloji ve TıbbiGörüntüleme Sistemleri(DR, CT, MRI)

KOMPOZİT GROUP OF COMPANIESTel: 0216 499 99 18 Faks: 0216 499 01 61

www.kompozitturkiye.com [email protected]

A’dan Z’ye hastane donanımıA’dan Z’ye hastane donanımıA’dan Z’ye hastane donanımı

Ultrasonografi Cihazları

Fetal Monitör, Masa Üstü ve El Tipi Dopler

Ultrasonografi Cihazları Defibrilatör ve AED(Hastane, Ambulans,Genel Kullanım)

LUCAS OtomatikCPR Cihazı

Fetal Monitör, Masa Üstü

Ventilatör Cihazları(Transport, Ambulans)

Komple AmeliyathaneÇözümleri

Ameliyathane veMuayene Lambaları

Ameliyathane Masaları,Koltukları ve OperasyonSandalyeleri

Medikal Gaz Üniteleri,Pendantları

EKG, Holter Hastabaşı Monitörleri vePulse Oksimetreler

Serebral Oksijenasyon veHemodinamik BilgilendirmeMonitörü

Mobil ve Tavan Tipi HastaTaşıma SistemleriMobil ve Tavan Tipi Hasta Medikal Arabalar ve

Depolama ÜniteleriMedikal Arabalar veMobil ve Tavan Tipi HastaMobil ve Tavan Tipi Hasta Medikal Arabalar ve

PaslanmazÇelik Ürünler

Yoğun Bakım; Hasta Servisve Bakım Karyolaları

Havalı Yataklar veMedikal Şilteler

Hastabaşı Komodinleri veYemek Masaları

Sedyeler ve FonksiyonelTaşıma Koltukları

Robotik İlaç YönetimSistemleri

Yazılım ve DonanımÇözümleri

Tasarım, Proje, İnşaat veRenovasyon Uygulamaları

Hastane veOfis Mobilyaları

Jinekoloji - Doğum Masa,Koltuk ve LDR / SDLKaryolaları, Küvöz

Bariatrik Ürünler

Jinekoloji - Doğum Masa,Koltuk ve LDR / SDLKaryolaları, Küvöz

Hava Yolu ile BulaşanEnfeksiyonları ÖnlemeÜniteleri

Jinekoloji - Doğum Masa, Diş Ünitleri

Mobil ve Tavan Tipi HastaTaşıma SistemleriMobil ve Tavan Tipi HastaYanık Üniteleri için

Fluidizasyon TerapiÜniteleri

KOMPOZİT GROUP OF COMPANIESTel: 0216 499 99 18 Faks: 0216 499 01 61

www.kompozitturkiye.com [email protected]

Mobil ve Tavan Tipi HastaTaşıma SistemleriMobil ve Tavan Tipi Hasta Medikal Arabalar ve

Depolama ÜniteleriMedikal Arabalar veMobil ve Tavan Tipi HastaMobil ve Tavan Tipi Hasta Medikal Arabalar ve

PaslanmazÇelik Ürünler

Yoğun Bakım; Hasta Servisve Bakım Karyolaları

Havalı Yataklar veMedikal Şilteler

Hastabaşı Komodinleri veYemek Masaları

Sedyeler ve FonksiyonelTaşıma Koltukları

Robotik İlaç YönetimSistemleri

Yazılım ve DonanımÇözümleri

Tasarım, Proje, İnşaat veRenovasyon Uygulamaları

Hastane veOfis Mobilyaları

Jinekoloji - Doğum Masa,Koltuk ve LDR / SDLKaryolaları, Küvöz

Bariatrik Ürünler

Jinekoloji - Doğum Masa,Koltuk ve LDR / SDLKaryolaları, Küvöz

Hava Yolu ile BulaşanEnfeksiyonları ÖnlemeÜniteleri

Jinekoloji - Doğum Masa, Diş Ünitleri

Mobil ve Tavan Tipi HastaTaşıma SistemleriMobil ve Tavan Tipi HastaYanık Üniteleri için

Fluidizasyon TerapiÜniteleri

KOMPOZİT GROUP OF COMPANIESTel: 0216 499 99 18 Faks: 0216 499 01 61

www.kompozitturkiye.com [email protected]