Upload
hakhanh
View
236
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
• SOVYETLERIN
ORTA ASYA TÜRK AİLE YAPISINI DEGİŞTİRME ÇABALARI ÜZERİNE
"" . DEGERLENDIRMELER(*)
Dr. Seyfettin ERŞAHİN
Ankara Üniv. İlahiyat Fak. Araştırma Görevlisi
T ürkler XIX. yüzyıldan itibaren sosyal, siyasi, askeri, ekonomik ve kültürel alanlarda Avrupai tarzda yenileşme ve değişimi amaçlamışlar, bu amaç XX.
yüzyılda milli siyaset hatta ideoloji haline gelmiştir. Bu yolda, Batı Türk dünyası (Osmanlı, Türkiye) kapitalist Batı Avrupa'yı izlerken, Kuzey ve Doğu Türk dünyası (Kınm, İdil Boyu, Kafkaslar ve Orta Asya) sosyalist Doğu Avrupa'yı (Rusya'yı) takip etmiştir. Batı Türk dünyasının yenileşmesi büyük ölçüde kendi iradesi ile olurken Doğu Türk dünyası Rus hakimiyetindeki Sovyetlerin dayatmalanyla karşı karşıya kalmıştır. Bu değişim aileyi de içine almıştır. Her alanda büyük değişim ve dönüşümü hedef alan Sovyet sosyalistleri aile konusunda da kendi anlayışlannı hakim kılmaya çalışmışlardır.
Bolşevikler, 1917'den itibaren tarihin en büyük projelerinden birine girişerek sanayileşmeıniş, ekonomik ve sosyal yapısı kırsal ve feodal özellikler taşıyan Orta Asya'da komünizmi kurmayı amaçladılar. Hedefleri, geleneksel sosyal yapıyı tamamen değiştirmekti. Zaten devrimin mantığı ve amacı değişimdir. Devrimcilere göre dünyada hiç bir şey, aile de dahil, değişmeyecek kadar kutsal ve güçlü değildir. Bu, bir bakıma, tarihin çeşitli dönemlerinde olduğu gibi, yüz-
(*) Bu metin, i.O. Edebiyat Fakültesi Tarih Araştırma Merkezi'nin 24-26 Mayıs 1998'de düzenlediği ''Tarih Boyunca Türklerde Ev ve Aile" semineri'nde tebliğ olarak sunulmuştur.
27
DİYANET iLMi DERGi • CİLT: 34 • SA YI: 3 • TEMMUZ- AGUSTOS -EYLÜL 1998
yılımızda da başarısızlığa mahkum olan insan ve toplum mühendisliğidir. Ancak binlerce yıllık gelenekleri, birikimleri ve kültürü olan toplumları değiştirmek oldukça zordur. Bu bakımdan Sovyet dönemi boyunca tek bir aile politikası uygulanmamış, zamanla yeni problemler karşısında yeni politik~lar geliştirilmiştir.
Sovyet döneminde Orta Asya Türk ailesindeki değişimin(!) anlaşılabilmesi için Sovyet değişiminin fikri temelini teşkil eden ideolojinin ve felsefenin aile konusuna yaklaşımını kısaca ortaya koymak yerinde olacaktır. Bu yazıda, daha çok Özbek ateistlerin eserlerine dayanarak Sovyet aile politikalarının Orta Asya Türk aile yapısına etkileri tespit edilmeye çalışılacaktır.
I. Sovyetlerin Aile Kurumuna Yaklaşımı
Sovyetler, aile meselesine Marxİst-materyalist mantıkla yaklaşarak, onu bir üst kurum olarak değerlendirmişlerdir. Buna göre ailenin geçirdiği safhalarda en belirleyici faktör ekonomi, bir başka deyişle, üretim ilişkilerinin tarih buyunca geçirdiği merhaleler olmuştur. Aile kurumunun tarih boyunca geçirdiği tekamülü nikahsız dönem, grup nikahı dönemi, çift nikahı dönemi ve tek eşli nikah dönemi şeklinde safhalara ayırmışlardır.
Sovyetler aile politikalarında Marx, Engels ve Lenin'in görüşlerini esas almışlardır. Marx ve Engels ise aile ile ilgili yorumlarını, büyük ölçüde, sosyal antrapolog H. L. Morgan'ın New-York eyaletinde yaşayan az sayıdaki Irokua 'ların sosyal yapıları hakkındaki incelemelere dayandırmışlardır. (l) Marx konuyla ilgili bir değerlendirmesinde "Eğer üretim, mübadele ve istimal terakkiyatının muayyen aşama/arına bakarsanız, muayyen sosyal düzen, aile ve sınıfların muayyen şekilde gelişfiğini görürsünüz" fikrini ileri sürmüştür.<3)
Engels, kabile halinde yaşayan ilkel toplumlarda tek erkek-kadın münasebetine dayanan (monogami) bir aile hayatının olmadığını, bu tip ailenin özel
(1) Sovyetler Birliği'nde uygulanan aile politikaları, özellikle müslüman Türk ailesine yönelik uygulamalar ilginç konular içerınekle beraber ülkemizde henüz araştırınacıların ilgi sahasına yeterince girdiği söylenemez.Sovyet aile politikalarının geneli hakkında, daha çok Batı kaynaklarına dayanarak yapılan Yusuf Balcı'nın S.S.C.B'de Aile, (Aile Yazılan I, derleyenler, B. Dikeçigil, A. Çiğdem, T.C. Başbakanlık Aile Araştırına Kurumu Yay, Ankara, 1990) adlı çalışması ve Edige Kırımal'ın 1917 ihtilalinden Ewel ve Sonra Kırım-Tiirk Ailesi ve Kadınm Dımmw. (Aile Yazıları, I), adlı, büyük oranda tecrübe ve batıralara dayanan, makalesi dışında doyurucu çalışmalar henüz ülkemizde yapılmamıştır.
(2) Balcı, 9.
(3) Tulyagan Eyubov, Nikah, Kanun ve Ahlak, Özbekistan SSR Fenler Akademisi Neşriyatı, Taşkent, 1979,6.
28
SEYFETIİN ERŞAHiN • SOVYETLERiN ORTA ASYA TÜRK AİLE YAPISINI DEGİŞTİRME
mülkiyetle beraber ortaya çıktığını iddia etmiştir. Bu anlayışa göre, ilkel toplum düzeninde nikah bulunmazken, ilk nikah grup nikahı şeklinde görülmüştür. Bu nikahta bir grup kadın ve erkek tamamen biyolojik ve tabii seks ihtiyaçlarını grup seksi şeklinde tatmin etmişlerdir. Bu aşamada çocuğun nesebini tespit
etmek ihtiyacı olmadığından dolayı o anaya nispet edilmiş, toplumun ortak bireyi kabul edilmiş, çocuğu üreten ananın hukuku yüksek tutulmuştur. Bu durumda kadınlar erkeklerden daha özgür ve üst bir statüye sahip olmuşlardır. Ço-
. cuklarm terbiyesinden tüm toplum sorumlu tutulmuştur. Bir yönüyle, ortaya çıkan bu sosyal birim anaerkil ailenin başlangıcı olmuştur. Zamanla mülkiyet ilişkilerinin değişmesi sonunda servetin birikmesi ve özel mülkiyetİn oluş
masıyla feodal toplum düzenine adım atılmış, yakın akraba ilişkileri yeniden şekillenmiş bu aşamada çift nikalıı adı verilen nikah türü ortaya çıkmıştır. Bu nikah türünde kadın ve erkek aynı evi paylaşmamış, ara sıra bir araya gelmekle beraber esasen ayrı yaşamışlardır. Bundan sonra feodal toplum düzeninin gelişmesi ve özel mülkiyetİn kutsallaşmasıyla beraber erkek hakimiyetine dayanan ataerkil tek nikahlılık (monogami) formu gelişmiştir.C4) Çünkü özel mülkiyetle beraber mülkün sonraki kuşaklara aktarılması gündeme gelmiş, çocukların nesebinin tespitte en emin yol olarak da monogami tipi bulunmuş ve bütün sömürgeci rejimlerde monogami esas alınmıştır. Kaba kuvvete dayanan servetin ortaya çıkması erkeğin önemini artırırken kadını ikinci plana düşürmüştür.C5)
Bir başka ifade ile, Marxİst yaklaşım monogamiyi sömürge esasına dayanan sınıflı toplumun aile şekli olarak değerlendirmiştir. Sınıflı toplumun ilki olan kulluk toplumu döneminde kullar kadın ve çocuklarıyla birlikte meta ve mülk sıfatında alınıp satılmış, kadın hukuku tamamen ortadan kaldırılmıştır. Bunu izleyen feodal toplum döneminde monogami nikahı sadece ekonomik çıkarları korumak için kullanılmıştır. Nikah yoluyla feodaller ekonomik güçlerini daha da geliştirmişler, kadının durumu iyice ağırlaşmıştır. Feodalizm döneminde din de ailenin feodale kul olmasına yardım etmiştir. Bir sonraki aşama olan burjuva toplumunda burjuvazi nikahı doğmuş, teorik düzeyde ailede erkek ve kadın eşitliği ilan edilmişse de uygulamada kadınların hukuku daha da daraltılmıştır. Daha sonra ortaya çıkan kapitalist toplumda ise burjuva ve proleter aileler kurulmuştur. Bu merhalede burjuvazi arasında bir menfaat birliğine dayanan ve ka-
(4) Eyubov, 7-8. •
(5) F. Engels, Ailenin, Özel Mülkiyetİn ve Devletin Kökeni, çev. K. Somer, İstanbul, 1971,44-48, 81; Eyubov, 8; Adil lzveren, Toplumsal TörebiJim (Sosyal Ahlak), Ankara, 1980, 175.
29
DİYANET İLM1 DERGI • CIL T: 34 • SA YI: 3 • TEMMUZ - AGUSTOS - EYLÜL 1998
pital ittifakı şeklini alan monogami yaygınlaşmıştır.C6) Proleterlerde ise aile tek eşli sevgi esasına dayanmıştır.(?) Ailedeki bu tarihi gelişme Komünist Parti Manifestosu'nda burjuvazi, aile ilişkilerindeki aşk ve sevgi perdelerini yırtıp attı ve onları para ilişkilerine çevirdi sözleriyle ifade edilmiştir.<8)
Engels, feodal aile yapısında kadının köleleştirildiğini, kapitalist aşamada ise ağır ve haysiyet kıncı bir statüye düşürüldüğünü ileri sürmüştür. Ona göre, kadın sosyalleşerek yeniden kamu işlerine dönünce kan-koca ailesine ihtiyaç kalmayacak ve kadın gerçek özgürlüğüne kavuşacaktır.C9) Lenin de kapitalizmde kadınların köleleştirildiğini, en pis, kirli, kaba ve ağır işlerin kaynağı olan mutfaktan ve evden kurtanlmasıyla gerçek özgürlüğüne kavuşacağı kanaatını taşırnıştır.00) Nitekim bu anlayışta devam eden Bolşevikler kadını en ağır işlere sürmüşler, daha çok istihdam alanlarında görmek istemişlerdir.
Marxist görüşe göre kadın erkek ilişkilerinde sevgi özgürlüğü esastır. Oysa ki tek eşliliğe dayanan ailenin ortaya çıkmasında esas unsur, kapitalizmde olduğu gibi, mülkiyeri garantiye almaktır. Ancak sevgi özgürlüğü ile bir araya gelen erkek ve kadından doğan üçüncü şahıs çocukla birlikte aile sosyal ve hukuki bir boyut kazanmakta ve kadın ve erkeğe çocuk yetiştirme vb. sosyal sorumluluklar yüklemektedir. O I)
Kısaca söylemek gerekirse, Marxistlere göre, üretim ilişkilerinin değişmesi ve özel mülkiyetİn ortadan kalkmasıyla burjuva ailesinin yerini sosyalist aile alacaktır. Komünist toplum kurulunca üretim araçları kamu mülkiyetine geçecek, karı-kocaya dayanan aile tipi bireyin ve toplumun ihtiyacı olmaktan çıkacaktır. Çocuklann eğitimi kamunun görevi olacak, toplum meşru veya gayri meşru bütün çocukların bakımını üzerine alacaktır.C12) Sovyet rejiminin önderlerinden Buharin bir makalesinde nihai amaçlannın komün devletini kurmak olduğunu, bu devlet vasıtasıyla da komünizme ulaşmak istediklerini belirtmiştir. Hatta o devlet hakimiyetinin bile geçici bir düzenleme olduğunu "temel amaç
(6) Eyubov, 9- 10.
(7) Eyubov, 22.
(8) K. Marx, F. Engels, Kommunistik Partiya Manifesti, Taşkent, 1963, 37.
(9) Engels, 105.
(10) Eyubov,30.
(ll) Eyubov, 34-37. (12) Engels, 107.
30
SEYFEITİN ERŞAHIN • SOVYETLERiN ORTA ASYA TÜRK AİLE Y APlSINI DEÖİŞTİRME
devletsiz komünist toplum kurmak" olduğunu söylemiştir.< 13) Aslında Manüstler teoride özel mülkiyetİn olmadığı dönemdeki kadın-erkek ilişkilerini hedeflemişlerdir. Komünistlere göre kadın-erkek ilişkileri tekrar ekonomik kıskaçlardan kurtulacak ve sevgi özgürlüğü esasında yeniden şekillenecektir.04) Engels, daha da ileri giderek, komünizmin kurulmasıyla bakireliğin sosyal ve ahlaki bir değer olmaktan, fuhşun suç olmaktan çıkacağı ve cinsel ilişkilerin özgürce sürdürüleceği bir toplum öngörmektedir.(l5)
Komünistler, geleneksel anlayışta fuhuş ve zina adı verilin cinsel ilişkilere cinsel özgürlük adı vermişler ve onun karşıtı olarak gördükleri monogami ile savaşmayı rejimlerinin bir gereği şeklinde değerlendirmişlerdir. Halbuki, fıtrat olarak insan monogamiye uygundur. İnsanlık tarihi bu nikah tipiyle bugünkü noktaya gelmiştir. Tarihi boyunca kutsallık atfedilen evlilik ve aile kurumunun materyalist bir bakış açısıyla ele alınması konuyu yeterince açıklayamamaktadır. Yaygın anlayışa göre ailenin ortaya çıkmasında, aşk, soyu devam ettirme duygusu, ortak hayat ve hayatın tanınması olmak üzere dört esas etkili olmuştur.06) Başka bir ifade ile evlilik, en başta evrensel boyutta suç kabul edilen zinaya düşmeden cinsel tatmini sağlamak, psikolojik ve sosyal yalnızlıktan kurtulmak, neslin tespitini ve devarnını sağlamak, maddi ve manevi mirası çocuklara aktarmak, sağlıklı bir toplum oluşturmak gibi tamamen biyolojik, psikolojik, sosyal, siyasi ve kültürel ihtiyaçlardan doğmuştur. Bu yönüyle aile nüfusu yenileme, çocukları sosyalleştirme, biyolojik ve psikolojik tatmin sağlama görevlerini yerine getiren birlik olarak tanımlanmıştır.07)
ll. Geleneksel Türk Ailesinin Temel Özellikleri
Türkistan'da uygulamaya konan aile siyasetlerine geçmeden önce kısaca geleneksel Türk ailesi hakkında bilgi vermek istiyoruz. Türkçe'de evlenme veya evlendirme kavramıyla adlandırılan aile kuruma, Türklerde oğlan ve kızın anababa ocağından aynlarak yeni bir ev (aile) oluşturmasıyla gerçekleşirdi. Velayet'i (dostluk, yardım) esas alan, kan akrabalığına dayanan, baba hukukunun hakim olduğu Türk ailesinde evlenen oğullar hisselerini alıp yeni eve çıkarlar
(13) Buharin, Kayradan Kurılış Devri hem Din ile Küreş, Hudasızlar, 1929/5,7. (14) Eyubov, 35. (15) Engels, 108. (16) Kemal Karpat,Ailede Devletçi ve Ferdiyetçi Görüş, Aile Yazılan, I, 33-34 (17) Arniran Kurtkan, Sosyo! oj i, İstanbul, I 980, 1 I.
31
DİY ANET İLMİ DERGi • CİLT: 34 • SA YI: 3 • TEMMUZ- AGUSTOS -EYLÜL 1998
baba evi küçük oğula kalırdı.(I8) Gökalp'ın adlandınnasıyla geleneksel Türk ai
lesi baba hakimiyetini kabule dayanan pederi aile tipindeydi.0 9) Tamamen baba
hakimiyetine dayanan pederşahi aile tipinden farklı olarak, pederi ailede baba ile beraber ananın da yetkisi vardı.(20) Bu aile bir bakıma anaerkil ve babaerkil aile
tiplerinin birleşmesi gibidir.<21) Öte yandan çağdaş Orta Asya Türklerinden bazı araştırmacılar Orta Asya toplumlarının ilk aile şeklinin babaerkil olduğunu bu
durumun belli çözülmeler olmakla beraber XX. yüzyıl başlarına kadar devam ettiğini belirtmektedirler .<22)
Türklerde evlenme karşılıklı rıza ile gerçekleşirdi. Eğer karşılıklı rıza sağ
lanırsa, kalın tespit edilirdi.<23) Evlenme yaşı genellikle erkeklerde 12, kızlarda 10 idi. Yaygın olmamakla beraber poligami mevcuttu.<24> Zina, kötü muamele,
ağır hakaret ve görevleri yerine getinneme durumlarında her iki tarafa boşanma hakkı tamnmıştı.<25) Türklerde dış evlenme (exogami) hem de iç evlenme (en
dogami) olmak üzere iki tür evlilik vardı. Oğuz Türkleri başta olmak üzere yer
leşik hayata geçen Türklerde endogami, özelikle Kazaklar, Başkurtlar, Yakutlar Uygurlar ve Kırgızlar vs. göçebe Türklerde exogami türü evlilik hakimdi.(26)
Türkler İslam döneminde geleneksel aile yapılarını korumuşlardır. Çünkü İslamın aile konusunda getirdiği hükümlerle Türk töresinin aile anlayışı büyük
oranda uygunluk arz etmiştir. İslam dini kadın ve erkekten oluşan aileyi kutsal
kabul etmiş, aile bireylerine yeni haklar tanımış, sorumluluklarını ve yükümlülüklerini yeniden düzenlemiştir.(27) İslamda, ailenin saadeti açısından önemli kabul edilerek aile reisliği erkeğe verilmiştir. İslam hükümlerine göre
(18) İbrahim Kafesoğlu, Türk Bozkır Kültürü, Ankara, 1987, 16; Abdulkadir Donuk, Çeşitli Topluluklarda ve Eski Türklerde Aile, Aile Yazılan 1, 297.
(19) Ziya Gökalp, Türk Medeniyeti Tarihi, İstanbul, 1924, 149; Bahaeddin Öge!, Türk Kültürünün Gelişme Çağlan, Ankara, 1979, 161, 168, 189.
(33) Halil Cin, İslam ve Osmanlı Hukukunda Evlenme, Ankara, 1974, 272.
(21) H. Ziya Ülken, Aile, Aile Yazıları, I, 29. M. Eröz ise Türklerin yumuşak, zayıf bir ataerkil aile dönemi geçirdiği kanaatındadır. Mehmet Eröz, Tiirk Ailesi, Aile Yazıları 1,234.
(22) Fazı! M. Atahocayev, Nikah ve Onıng Hukuki Tartibge Sa1anışı, Taşkent, 1995, 18.
(23) Kalın, bir bakıma koca otoritesinin baba otoritesi yerine geçmesinin bedeli, babanın velayet hakkının karşılığı, kızın yetiştirilmesi masraflarına katılma ve ailenin bir güvenlik sigortası olarak görülebilir. Kalın hakkında bkz. Ögel, 176-181; Cin, 274-277.
(24) Cin, 273.
(25) Karpat, 35.
(26) Eröz, 241.
(27) Cin, 273; Şamil Dağcı, İslam Aile Hukukunda Evleome Engelleri, Ankara, 196, 13.
32
SEYFETIİN ERŞAHiN • SOVYETLERiN ORTA ASYA TÜRK AİLE YAPISINI DEÖİŞTİRME
karı-koca, çocuklar, ana-baba ve bunların usul ile füruundan meydana gelen aileye bireyi olmak için tabii veya hukuki bağlar olan akit, doğum (kan), emzirme, azat etme ve mukavele gibi bir bağa sahip olmak gerekli görülmüştür.(28) Ancak
İslam'ın dörde kadar poligamiye izin vermesi üzerine Türklerde çok kadınla ev
lenme geleneği yaygınlaşmıştır. Özelikle göçebe Türklerde poligami daha çok benimsenmiştir .<29)
Türklerde daha çok büyük aile veya geniş ailenin yaygın olduğu, hatta gü
nümüzde bile Orta Asya'da Türk ailesinin önemli bir kısmının büyük aile nitelikleri taşıdığı görülmektedir.<30) Radloff'un XIX. yüzyılın ikinci yarısında Kırgızlar arasında yaptığı tespitlerde, üyeleri arasında güçlü dayanışma ruhunun bulunduğu 6-10 ataerkil geniş aileden oluşan avul (köy) dan bahsetiiıektedir.C31) Aynı aile tipi Kazaklarda<32) ve yerleşik Türklerde de (Özbeklerde) de yaygındı.(33} Geniş ailede ana, baba, bütün erkek çocuklar ve bekar kızlar ve ev
lenen oğullar eşleriyle beraber yaşarlar. Erkek evlat yönünden genişleyen bu ailede erkek torunlar da evlendiklerinde aile içinde otururlar. Bu durumda iki veya
daha çok kuşak bir arada aynı ev ve bahçe içinde ayrı bölmelerde hayatlarını
sürdürürler. Bu tip ailede bireylerin hareketleri daima grubun denetim ve gözetimi altındadır. Ailede reis ailenin en yaşlı erkek üyesidir. Reisin görevleri ara
sında, geleneksel kültürü koruma ve aktarma yanında, üyelere dini bilgiler ver
mek, din eğitimini sağlamak, üyelerin ibadetler ve dini merasimlerini yerine getirmelerini organize etmek gibi dini görev de bulunmaktadır.C34)
Bu özellikleriyle Sovyet yazariara göre müslüman ailesi de feodalizm ailesi niteliği taşımaktadır. Özbek asıllı komünist Reşid Han, 1928'de "İslam MekkeMedine-Hicazfeodalizmi ortamında doğdu. Feodalivnde baba reisliğine dayalt
(28) Hayreddin Karaman, İslamm Getirdiği Aile Anlayışı, Sosyo-Kültürel Değişme Sürecinde Türk Ai· lesi, II, T.C. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu yay. Ankara, 1992,
(29) Bugün Orta Asya'da yaygın olarak söylenen Sart pul tapsadam salar, Kazak (bazı varyantiarda Kırgız) pul tapsa lıatıın alar (Yerleşik Türk para bulsa ev alır, Kazak para bulsa kadın alır) atasözü bu anlayışın ne kadar yaygın olduğunu göstermektedir.
(30) Kafesoğlu, evlenen kız veya erkeğin baba ocağından ayrılarak ayrı bir ev (aile) oluşturduğunu, baba ocağının en küçük oğula kaldığını dolayısıyla eski Türklerde "kiiçiik aile" tipinin daha yaygın olduğunu düşünmektedir. s. 16.
(31) Laszlo Rasonyi, Tarihte Türki ük, Ankara, 1988,49,54-55.
(32) E. E. Bacon, Central Asiansunder Rusian Rule: A Study in Culture Change, London, 1980,56.
(33) Bacon, 68.
(34) Birsen Gökçe, Aile ve Aile Tipleri Üzerine Bir inceleme, Aile Yazıları I, 217-219; Aygen Erdentuğ, Çeşitli İnsan Top/ıılııklarmda Aile Tipleri, Aile Yazıları I, 344-345.
33
' ı
'
DİYANET ILMi DERGI • CİLT: 34 • SA YI: 3 • TEMMUZ- AGUSTOS - EYLÜL 1998
baba evi küçük oğula kalırdı.08) Gökalp'ın adlandırmasıyla geleneksel Türk ai
lesi baba hakimiyetini kabule dayanan pederi aile tipindeydi.09) Tamamen baba
hakimiyetine dayanan pederşahi aile tipinden farklı olarak, pederi ailede baba ile
beraber ananın da yetkisi vardı.<20) Bu aile bir bakıma anaerkil ve babaerkil aile
tiplerinin birleşmesi gibidir.<2I) Öte yandan çağdaş Orta Asya Türklerinden bazı araştırmacılar Orta Asya toplumlarının ilk aile şeklinin babaerkil olduğunu bu
durumun belli çözülmeler olmakla beraber XX. yüzyıl başlarına kadar devam ettiğini belirtmektedirler .<22)
Türklerde evlenme karşılıklı rıza ile gerçekleşirdi. Eğer karşılıklı rıza sağ
lanırsa, kalın tespit edilirdi.(23) Evlenme yaşı genellikle erkeklerde 12, kızlarda 10 idi. Yaygın olmamakla beraber poligami mevcuttu.(24) Zina, kötü muamele,
ağır hakaret ve görevleri yerine getirmeme durumlannda her iki tarafa boşanma
hakkı tanınmıştı.<25) Türklerde dış evlenme (exogami) hem de iç evlenme (en
dogami) olmak üzere iki tür evlilik vardı. Oğuz Türkleri başta olmak üzere yer
leşik hayata geçen Türklerde endogami, özelikle Kazaklar, Başkurtlar, Yakutlar
Uygurlar ve Kırgızlar vs. göçebe Türklerde exogami türü evlilik hakimdi.(26)
Türkler İslam döneminde geleneksel aile yapılarını korumuşlardır. Çünkü İslamın aile konusunda getirdiği hükümlerle Türk töresinin aile anlayışı büyük
oranda uygunluk arz etmiştir. İslam dini kadın ve erkekten oluşan aileyi kutsal
kabul etmiş, aile bireylerine yeni haklar tanımış, sorumluluklarını ve yükümlülüklerini yeniden düzenlemiştir_(27) İslamda, ailenin saadeti açısından
önemli kabul edilerek aile reisliği erkeğe verilmiştir. İslam hükümlerine göre
(18) İbrahim Kafesoğlu, Türk Bozkır Kültürü, Ankara, 1987, 16; Abdulkadir Donuk, Çeşitli Topluluklarda ve Eski Türklerde Aile, Aile Yazılan I, 297.
(19) Ziya Gökalp, Türk Medeniyeti Tarihi, İstanbul, 1924, 149; Bahaeddin Öge!, Türk Kültürünün Gelişme Çaği an, Ankara, 1979, 161 , I 68, 1 89.
(33) Halil Cin, İslam ve Osmanlı Hukukunda Evlenme, Ankara, 1974, 272.
(21) H. Ziya Ülken, Aile, Aile Yazıları, I, 29. M. Eröz ise Türklerin yumuşak, zayıf bir ataerkil aile dönemi geçirdiği kanaatındadır. Mehmet Eröz, Tiirk Ailesi, Aile Yazıları I, 234.
(22) Fazı! M. Atahocayev, Nikah ve Onıng Hukuki Tartibge Salanışı, Taşkent, 1995,18.
(23) Kalın, bir bakıma koca otoritesinin baba otoritesi yerine geçmesinin bedeli, babanın velayet hakkının karşılığı, kızın yetiştirilmesi masrafiarına katılma ve ailenin bir güvenlik sigortası olarak görülebilir. Kalın hakkında bkz. Öge!, 176-181; Cin, 274-277.
(24) Cin, 273.
(25) Karpat, 35.
(26) Eröz, 241 .
(27) Cin, 273; Şamil Dağcı, İslam Aile Hukukunda Evlenme Engelleri, Ankara, 196, 13.
32
SEYFEITİN ERŞAHiN • SOVYETLERiN ORTA ASYA TÜRK AİLE Y APlSINI DEGİŞTİRME
kan-koca, çocuklar, ana-baba ve bunların usul ile füruundan meydana gelen aileye bireyi olmak için tabii veya hukuki bağlar olan akit, doğum (kan), emzirme, azat etme ve mukavele gibi bir bağa sahip olmak gerekli görülmüştür.(28) Ancak İslam'ın dörde kadar poligamiye izin vermesi üzerine Türklerde çok kadınla evlenme geleneği yaygınlaşmıştır. Özelikle göçebe Türklerde poligami daha çok benimsenmiştir .<29)
Türklerde daha çok biiyük aile veya geniş ailenin yaygın olduğu, hatta günümüzde bile Orta Asya'da Türk ailesinin önemli bir kısmının büyük aile nitelikleri taşıdığı görülmektedir.(30) Radloff'un XIX. yüzyılın ikinci yarısında Kırgızlar arasında yaptığı tespitlerde, üyeleri arasında güçlü dayanışma ruhunun bulunduğu 6-10 ataerkil geniş aileden oluşan avul (köy) dan bahsetmektedir.<31) Aynı aile tipi Kazaklarda(32) ve yerleşik Türklerde de (Özbeklerde) de yaygındı.(33) Geniş ailede ana, baba, bütün erkek çocuklar ve bekar kızlar ve evlenen oğullar eşleriyle beraber yaşarlar. Erkek evlat yönünden genişleyen bu ailede erkek torunlar da evlendiklerinde aile içinde otururlar. Bu durumda iki veya daha çok kuşak bir arada aynı ev ve bahçe içinde ayrı bölmelerde hayatlarını sürdürürler. Bu tip ailede bireylerin hareketleri daima grubun denetim ve gözetimi altındadır. Ailede reis ailenin en yaşlı erkek üyesidir. Reisin görevleri arasında, geleneksel kültürü koruma ve aktarma yanında, üyelere dini bilgiler vermek, din eğitimini sağlamak, üyelerin ibadetler ve dini merasimlerini yerine getirmelerini organize etmek gibi dini görev de bulunmaktadır.<34)
Bu özellikleriyle Sovyet yazariara göre müslüman ailesi de feodalizm ailesi niteliği taşımaktadır. Özbek asıllı komünist Reşid Han, 1928'de "İslam MekkeMedine-Hicazjeodalivni ortamında doğdu. Feodalizmde baba reisliğine dayalr
(28) Hayreddin Karaman, İslamm Getirdiği Aile Anlayışı. Sosyo-Kültürel Değişme Sürecinde Türk Ailesi, II, T.C. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu yay. Ankara, 1992,
(29) Bugün Orta Asya·da yaygın olarak söylenen Sart pultapsadam salar, Kazak (bazı varyantiarda Kırgız) pul tapsa haum alar (Yerleşik Türk para bulsa ev alır, Kazak para bulsa kadın alır) atasözü bu anlayışın ne kadar yaygın olduğunu göstermektedir.
(30) Kafesoğlu, evlenen kız veya erkeğin baba ocağından ayrılarak ayrı bir ev (aile) oluşturduğunu, baba ocağının en küçük oğula kaldığını dolayısıyla eski Türklerde "kiiçiik aile" tipinin daha yaygın olduğunu düşünmektedir. s. 16.
(31) Laszlo Rasonyi, Tarihte Türklük,Ankara, 1988,49,54-55.
(32) E. E. Bacon, Central Asiansunder Rusian Rule: A Study in Culture Change, London, 1980,56.
(33) Bacon, 68.
(34) Birsen Gökçe. Aile ı•e Aile Tipleri Üzerine Bir İnceleme, Aile Yazıları I, 217-219; Aygen Erdentuğ, Çeşitli İnsan Topluluklarmda Aile Tipleri, Aile Yazıları I, 344-345.
33
DİYANET iLMi DERGi • CİLT: 34 • SA YI: 3 • TEMMUZ- AÖUSTOS -EYLÜL 1998
aile yapısı hüküm sürerdi. Bu usulde alttaki sınıflar özellikle, kadınlar acımasızca ezilirdi. İslam toplumu da bu kuralın dışına çıkmamıştır. Vakıa, İslam tarihinde baba reisliği usulü hakim olmuştur" şeklinde bir değerlendirme yaparak bu aile tipiyle mücadele edeceklerini ve ortadan kaldıracaklarını belirtmektedir. (35)
ID. Orta Asya Türk Ailesini Sovyet Ailesine Dönüştürme Çabalan
Yukanda işaret ettiğimiz gibi. Sovyetlere göre geleneksel Türk ailesi feodal aile tipiydi. Bu aile önce çekirdek aile tipine dönüştürülecek, nihai hedef olarak nikahsız aşamaya geçilecekti. Böylece diğer Sovyet topluluklannın aileleri gibi Türk ailesinin bireyleri de dini ve milli kimliklerinden soyulacak ve homojen bir Sovyet toplumu oluşturulacaktı. Aile çekirdek düzeye indirilince aile bireyleri olan ana, baba ve çocuk tek tek ele alınacaktı. Bu süreçte erkeklere ulaşmak kolaydı. Sorun kadın ve çocuğa ulaşmaktı. Bu noktada özellikle kadın ve çocuk üzerinde duruldu. Kadınların sosyalleştirilmesi ve bu arada dinsizleştirilmesine çalışıldı. Genelde aile, özelde kadınlar ve çocukların dinsizleştirilmesi için özel projeler geliştirildi, programlar uygulandı.
Türk ailesi gelenekten gelen dini niteliği ve feodal yapısı ile Sovyetlerin siyasi, ekonomik ve toplumsal hedeflerine engel teşkil ettiğinden değiştirilmesi gerekiyordu. Türk ailesindeki ı. İslami renk, 2. geniş ve ataerkil yapı, 3. poligami uygulaması, 4. küçük evlilik yaşı, 5. kadın hayatındaki eve bağlılık ve kadın giyimindeki feodal unsurlar, 6. kalın geleneği, 7. boşanınada erkek hakimiyeti gibi niteliklerin ortadan kaldırılması öngörüldü. Bu hedefin gerçekleştirilebilmesi için şu aşarnalann başanyla uygulanması karalaştınldı: I. aile hukukunun yeniden düzenlenmesi, 2. sosyalist ekonominin kurulması, 3. eğitim sisteminin değiştirilmesi, 4. Sovyet kültürün ve komünist ideolojinin topluma hakim kılınması. <36)
1. Sovyet Aile Hukukunun Türk Aile Yapısına Etkisi
Sovyet döneminde komünist ahlak kurallanna bağlı sosyalist hukuk normları çerçevesinde nikah hakkında kanunlar ve kararlar çıkarılmış, ailede karı, koca,
(35) Reşid Han, Islam ve Hatun-Kızlar, Hudasızlar, 1928/6, 8.
(36) Eyubov, 12-13.
34
SEYFETIİN ERŞAHIN • SOVYETLERiN ORTA ASYA TÜRK AİLE Y APlSINI DEÖİŞTİRME
çocuklar ve diğer yakınların ilişkileri yeniden düzenlenmiştir. Ancak yukanda
belirttiğimiz üzere Marxistler teoride monogamiyi sömürgecilerin nikahı olarak değerlendirmelerine rağmen yasal düzenlemelerde bu nikahı göz önünde bu
lundurmuşlardır. Sovyet aile hukukunun esasını isteyen istediğiyle istediği sürece evli kalabilir ilkesi teşkil etmiştir.
Sovyetler Birliği'nde yeni aileyi oluşturma yönünde ilk yasal düzenleme
Bütün Rusya Merkezi İcra Komitesi'nin 18 Aralık 1917 tarihli Kanuni Nikah, Balalar ve Hô.lô.t Akitlerini Kayıt Kılış Defterlerini Cari Kı/ış Toğrısıda (Kanuni
Nikah, Çocuklar ve Hal Akitlerine İlişkin Kayıt Defterleri Tutma Doğrusunda) adlı kararıdır. Bu kararda nikah, doğum ve ölüm durumlarında geçerli olacak
yeni esaslar belirlenmiş, bu hususlarda sadece resmi makarnlar yetkili kı
lınmıştır. Söz konusu kararda nikahla ilgili olarak Rusya Cumhuriyetinde bundan sonra sadece kanuni nikahzn geçerli olduğu hükmüne yer verilmiştir.C37) Kararda dininikah şahsi iş olarak nitelendirilmiştir. Bu ifade, dini nikahın resmi
hiç bir geçerliliği olmadığı bir bakıma bunun vatandaşların psikolojik ihtiyaçlarını tatmin etmek için başvurabilecekleri bir fantezi olduğu anlamına gel
mektedir. Daha sonraki yıllarda dini nikah yaptıraniar takibata uğrarruşlardır.
Söz konusu karardan bir gün sonra çıkarılan 19 Aralık 1917 tarihli Nikahtan Acralış Toğrısıda (Nikahtan Boşanma Doğrusunda) adlı kararla karı ve kocaya
özgür iradeleriyle boşanma hakkı tanınmış, böylece ayrılmalar ko
laylaştırılmıştır, Söz konusu kararla kapitalist engellerC38) nitelemesiyle, nikahta
gelenek ve dinden kaynaklanan ebeveynlerin veya kanuni velilerinin rızalarını
alma zorunluluğu ve din aynlığı engeli kaldırılmıştır. Ayrıca kararda monogami dışındaki evlilikler yasaklanmış, erkek ve kadının eşit hukukluluğu prensibi ge
tirilmiştir. Bunun yanında, nikahız ilişkilerden doğan çocuklar nikahlı iliş
kilerden doğan çocuklarla eşit hukuka sahip kılınmış, anne veya babaya nikahla
ilgili resmi kurumlara verecekleri bir dilekçe ile gayri meşru ilişkilerden doğan çocukları üstlerine yazdırma hakkı tanınmıştır.C39)
Bu kararlar kısa süre sonra Türkistan Otonam Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti tarafından (TOSSC) 26 Ocak 1918'de kabul edilmiştir.(40) Bununla beraber Orta
(37) Kanun, Din Çerkov: Marksizın-Leninizm Klassiklerinıng Din ve Ateizm Toğrısıdagı Fikrleri, SSKP ve Özbekistan KP'ning, SSCB ve Özbekistan SSC Hukumetlerining ana Şu Meselelerge Aid Hüccetleri Toplamı, haz. P. S. Krıvoşiev, Ö. A. Rüstemov, N. i. Hasanov, Taşkent, 101-102.
(38) Eyubov, 62.
(39) Atahocayev, 59-60.
(40) Atahocayev, 60.
35
DİYANET İLMİ DERGI • CİLT: 34 • SA YI: 3 • TEMMUZ - AGUSTOS -EYLÜL 1998
Asya'da Buhara ve Harezm'de 1 Ekim 1928 tarihine kadar nikah ve aile hukuku İslam esaslarında devam etrniştir.C41) Bölgenin muhafazakar yapısından çekinen Türkistan OSSC yönetimi kararı hemen yürürlüğe koyamamış 16 Aralık 1918 tarihli Vatandaşlık Halatı Delaletnameleri, Nikah, Aile ve Vasilik Hukuku Hakkında Kanunlar Kodeksi (Vatandaşlık Durumları Belgeleri, Nikah, Aile ve Vasilik Hukuku Hakkında Kanunlar Kodeksi) adlı kararı ile yeniden düzenlemiştir. Bu kodekse göre, sadece devlet organlarınca kılınan resmi nikahlar geçerli kabul edilmiş, evlenme yaşı kızlar için 16, erkekler için 18 olarak belirlenmiş, poligami yasaklanmıştır.C42)
Sovyetler Türkistan Türklerini parçalama siyasetleri çerçevesinde 1924'te Orta Asya'nın siyasi haritası yeniden çizmişler, bu aşamada Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Özbekistan SSC oluşturulmuştur. Yeni oluşumda eski kanunlar yeniden uygulamaya konmuştur. Sözgelimi, Özbekistan SSC Merkezi İcra Komitesi 7 Mart 1928 tarihli Nikah, Aile, Vasilik ve Vatandaşlık Halatı Akitlerini Yazma Hakkında Kanunlar Kodeksi adlı kararı kabul ederek 1 Ekim 1928'de yürürlüğe koymuştur. Bu kararla evlenme ve boşanma ile ilgili bütün yetki ve sorumluluklar Zaks adı verilen bir kuruma bırakılmıştır.C43) Kararda 16
Aralık 1918 tarihli nikah hakkındaki karar hükümleri aynen korunmuştur. Söz konusu kararın benzerleri diğer cumhuriyetlerde de uygulanmıştır.C44)
Özbek ateistlerden Akiyef, 1929' da aile ve nikah ilişkilerini ele aldığı bir makalede din ile desteklenen kapitalist nikah usfillerinde ev reisliğinin erkeğe verilerek kadının ezildiğini belirtmekte ve bu nikahın çıkışında, yukarıda zikrettiğirniz Marx ve Engels'in görüşlerini sıralamaktadır.C45) Bu tür nikaha karşı çıkan Akiyef ahidsiz nikahı önerrnekte ve kendi dönemlerinde nikaha dayanmayan ailenin alacağı şekli şöyle açıklamaktadır: "Bu dönemde çocukların terbiyesi aile üstünden düşecektir. Bizdeki nikah ahd değildir, birbirine yakın ilişkiye dayanan gerçek hayat görünüşüdür" .(46) Akiyef, aslında ahidsiz nikahı hedefiernekle beraber, geçici dönemde nikaha dayanan aile yapısının korunmasını istemektedir. Ancak bu geçici düzenlemenin kapitalistlerde olduğu
(41) İ. Zakirov, Nikah ve Aile Toğnsıda Sovyet Kanunçılıgı, Taşkent, 1986, 7; Fazı! M. Atahocayev, Nikah ve Acralı.ş, Taşkent, 1991, 9.
(42) Atahocayev. 62-63.
(43) Eyubov, 41; Atahocayev, 72.
(44) Tacikistan'da 1929, Türkmenistan'da 1935. Atahocayev, 72.
(45) V. Akiyef, Yeni Tunnuşda Zakasmng Rolü, Hudasızlar, 1929/11-12,39.
(46) Akiyef, 39.
36
SEYFETIİN ERŞAHİN • SOVYETLERiN ORTA ASYA TÜRK AİLE YAPISINI DEÖİŞTİRME
gibi ekonomik amaçlı olmadığım, sadece kan, koca, ata, ana, ve çocuklar arasındaki hukuk ve sorumlulukları sağlamak olduğunun altını çizmektedir.<47) O, şimdilik kaydıyla SSCB' de ahde dayanan hukuki nikahlardan hakiki nikaha geçişin kademelİ sağlanacağına belirmekte, hatta bunun cumhuriyetierin tarihi sosyal ve kültürel mirasına göre farklılık arz edebileceğini söylemektedir. Ona göre,
yeni Sovyet aile hukukunun nikahsız ilişkilerden doğan çocuk düşüncesi ortadan kaldırılmıştır.<48) Akiyef, Sovyet aile hukuku ile ticaret burjuvazisinin ideolojisi olan İslam ve şeriatı ve doğu müslüman teokrasisine karşı en etkili mücadelenin verileceğini belirtmektedir.(49)
Söz konusu yasalar çerçevesinde Sovyetler Birliği'nde geleneksel aile kurumuna karşı radikal bir değişim programı başlatılmış ve aileden başlamak üzere sosyal yapı yeniden düzentenrnek istenmiştir. Bu aşamada evlenme ve boşanmalar kolaylaştırılmıştır. Ne var ki bu yeni özgürlük ortamı aile yapısının hızla çözülmesine yol açmıştır. Sık boşanmalar, neredeyse poliadrie ve poligamiyi yeniden ortaya çıkarmıştır. Söz konusu özgürlüğü istismar etmek isteyenler kısa aralıklarla evlenip boşanarak eş değiştirmişler, böylece isteyen erkek veya kadın istediği kadar karşı cinsle beraber olma şansı yakalamış, bu da ailede istikran sarsmıştır.(50) Aynı şekilde, nikahsız ilişkilerden doğan çocuklara
diğer çocuklarla eşit haklar tanınması, ateist Sovyet eğitimi ve propagandası altında yetişen gençleri, ebeveyn otoritesinden azılde daha özgür ortam aramaya yöneltmiş, böylece aile içinde kuşaklar çatışması başlamış ve gençlerin bir kısmı ebeveynlerini reddetmişlerdir. Ana-babalannı burjuva, feodal ve sınıf düşmanı olarak nitelendirerek reddeden gençlere siyasi, sosyal ve ekonomik haklar tanınarak ödüllendirilmiş, bu hareketler basın yoluyla özendirilmiştir.(51)
Bu tür gelişmelerle hızla çöken aile kurumunu Sovyetler II. Dünya Savaşı sırasında güçlendirme gereğini duymuşlardır. Bunun başlıca sebepleri şunlardır: 1. Sovyetler II. Dünya Savaşı esnasında çok sayıda nüfus kaybedince, ekonomide, eğitimde, sanatta kısaca hayatın her şubesinden insan gücüne ihtiyaç duymuşlardır ve buna çare olarak doğum oranlarını artırmanın yollannı aramışlardır. 2. Ailenin sosyal yapıyı ayakta tutan en önemli unsur olduğunun far-
( 47) Akiyef, 39.
(48) Akiyef, 40.
(49) Akiyef, 42.
(50) Kınına!, 163.
(51) Kırımal, 167.
37
DİYANET İLMİ DERGi • CİLT: 34 • SA YI: 3 • TEMMUZ- AÖUSTOS -EYLÜL 1998
kına varmışlardır. Çünkü geleneksel aile yapısındaki ebeveyn, çocuklar ve diğer bireyler arasındaki ilişkiler sağlıklı sosyal yapının en önemli etkenlerinden idi. 3. Öte yandan geleneksel otoriter aile yapısı otoriter Sovyet değerlerinin topluma yerleştirilmesinde iyi bir geçiş kuşağı olma imkanı hazırlıyordu.(52)
Saydığımız bu sebeplerden dolayı Sovyetler aileyi güçlendirmeye yönelik bir dizi yasal düzenleme yapmışlardır. Bunlann en önemlisi SSCB Yüksek Sovyeti Prezidyumu'nun 8 Temmuz 1944 tarihli Hami/dar Ayallarge hem de Kop Balalı ve Balalı Yalğız Analarge Devlet Nafakasım Kuçaytırış Toğrısıda (Hamile Kadınlara hem de Çok Çocuklu ve Çocuğuyla yalnız kalan Analara Devlet Nafakasını Artırma Doğrusunda) adlı karardır. Bu kararla söz konusu durumdaki kadınlara bazı sosyal yardımlar verilirken, boşanma zorlaştırılmış, gayri resmi ilişkiler sonucu doğan çocuklann resmi kaydının yapılmayacağı hükmü getirilmiştir.<53) Ancak 27 Haziran 1968'de çıkarılan bir kanunla boşanma tekrar kolaylaştınlmıştır.<54) Böylece Sovyet dönemi boyunca aile hukuku bir iki küçük değişiklikle aynı esaslar çerçevesinde yürürlükte kalmıştır.
Bu yasal düzenlernelerin esas hedefi, tek eşliliğe ve cinsler arasında eşitliğe dayanan, aile bireylerine yeni sorumluluklar ve yükümlülükler getiren, kan ve kocaya eşit haklar tanıyan çekirdek bir aile oluşturmaktı. Evlenmek isteyenlere, gelenek ve dinden kaynaklanan engeller kaldırılarak sevgi özgürlüğü sağlanmış, evlenme muamelesi basitleştirilerek isteyenin istediğiyle evlenmesi ve istediği kadar beraber yaşamasının yollan açılmıştı. Boşanma kolaylaştınlmış, eşierden ikisinin resmi kurumlara yapacaklan bir başvurusu ile mahkemeye gitmeden, birinin başvurusu ile ise malıkernelerin kararıyla boşanmanın gerçekleştirilmesi hedeflenmişti.
Söz konusu yasal düzenlernelerin bir başka hedefi de evlenmede etnik, kültürel ve dini engellerin kaldırılması idi.(55) Bilindiği gibi Sovyetler Birliği dini,
(52) Balcı, 14.
(53) Atahocayev, 76.
(54) Atahocayev, 77.
(55) Din aynlığı İslam hukukunda geçici evlenme engelleri arasında sayılmıştır. İslam hukuk geleneğinde müslüman erkeklere ehl-i kitap ile evlenme hakkı tanunasına rağmen kıza aynı hakkı tanunamıştır. Hristiyan dini de bir hııristiyanın başka dinden birisi ile evlenınesini yasaklıyordu. Bunun yanında bir müslüman ailenin Rus erkeğe kızını vennesi oldukça seyrek görülmüştür. Bu tür evlilikler toplum tarafından yadırganmıştır. Bu milli ve dini değerlere saygısızlık hatta ihanet kabul edilrniştir. Cin, 111-115; Dağcı, 53-56; Bennigsen, Lemercier-Quelquejay, 236. Bu kanaatı A. Raşid de paylaşmaktadır. Orta Asya'nın Dirilişi: İslam ını, Milliyetçilik mi?, çev. Osman C. Deniztekin, İs-tanbul, 1995,55. ·
38
SEYFETIİN ERŞAHiN • SOVYETLERiN ORTA ASYA TüRK AİLE YAPISINI DEÖİŞTİRME
kültürel ve etnik yapılan farklı toplumlardan oluşuyordu. Bu farklıklara sahip unsurlardan bir Sovyet toplumu oluşturmada, kanşık evlilik en önemli vasıtalardan biriydi. Ancak bu noktada da Sovyetlerin başarılı oldukları söylenemez. Sözgelimi, 1959'da yapılan bir araştırmada Orta Asya'nın beş cumhuriyetinde Müslüman-Rus kanşımı 2.400.000 kişiyi içine alan 559.000 aileye çıkmıştır. Aşağıda verdiğimiz tablo bu hedefe ulaşılamadığını göstermektedir. (56)
Cumhuriyetler şehirli kanşık aile kırsal kanşık aile toplam
tam sayı % tam sayı % tam sayı %
Kazakistan 16.000 17.5 138.000 12.0 298.000 15.0
Özbekistan 88.000 14.7 50.000 4.7 138.000 8.2
Kırgızistan 30.000 18.1 28.000 9.2 58.000 12.3
Tacikistan 24.000 16.7 14.000 5.5 38.000 9.4
Türkmenistan 23.000 14.0 4.000 2.5 27.000 8.5
2. Sovyet Ekonomisinin Türk Aile Yapısına Etkisi
Sovyetlerin ekonomik hedefleri sosyalist çizgide sanayileşme, kol
haziaştırma ve kooperatifleştirme olarak özetlenebilir. Onlar sosyalist ekonomiyi hayata geçirmeyi, feodalizmin kalıntılannda bu arada feodal aileden kurtulmanın en önemli vasıtalanndan biri olarak gördüler. Bu arada ekonomik hayatta erkek hakimiyetini kırmak ve üretimi artırmak yanında, kadının sosyalleştirilmesi amacıyla çalışma hayatında bazı düzenlemeler yapıldı. Kadını köyde kolhoza, şehirde fabrika vb. işyerlerine çekmek için özel çalışmalar yapıldı. Zaten Sovyetlerin en önemli söylemlerinden biri cinsiyetler arasında eşitliği sağlamak idi. Bunu gerçekleştirmek için kadına a. ekonomik haklar ve özgürlükler, b. siyasi-sosyal haklar ve özgürlükler tanındı.
Sovyetlerin, söz konusu vasıtalarla müslüman kadını sosyalleştirme çabalarına geçmeden önce müslüman kadının İslam toplumundaki konumu ile ilgili yaklaşırnlara kısaca değinmek istiyoruz. XX. yüzyılda müslüman kadın ko-
(56) A. Bennigsen, C. Lemercier-Quelquejay, Step te Eza n Sesleri: Sovyet Rejimi Albndaki İslamın 400 Yılı, çev. N. U zel, İstanbul, 1981.236.
39
DİYANET iLMi DERGI • CİLT: 34 • SA YI: 3 • TEMMUZ- AÖUSTOS- EYLÜL ı 998
nusuna dört yaklaşımdan söz edilebilir. 1. Müslüman kadın, aslında göründüğü gibi, ailede ve toplumda ikinci derecede ve ezilmiş bir durumda değildir. O aileden devlet yönetimine kadar hayatın her sahasında gizli güç ve otoritedir. Dışarıdan öyle sanılsa bile, müslüman kadın kendini aşağılanmış, itilmiş ve ezilmiş olarak algılamaz. 2. Kadının ikinci dereceye indirgenmesi müslüman toplurnlara has bir olgu değildir. Bu, tarih boyunca her zaman ve mekanda erkeklerin gelenekleri ve dini metinleri kendi çıkarlan doğrultusunda yanlış yorurnlamalanndan kaynaklanan evrensel bir olgudur. Bu yaklaşım taraftariarına göre, kadının İslam toplumlarındaki görünümü dini metinlerden çok, erkeldiği öne çıkaran kültürel miras ve geleneklerin bir ürünüdür. 3. Müslüman toplumlarda kadın, diğer toplumlardan, özellikle Avrupalılardan biraz farklı bir şekilde yetişmektedir. Bu, onların kültürel, coğrafi ve ekonomik şartlarından kaynaklanmaktadır. Bu şartlarda müslüman kadın tarih boyunca, şehvetin, süsün, eğlencenin ve ağır işçiliğin simgesi olagelmiştir. 4. İslam, kadına karşı sert bir tutum izlemekte, onların aşağı/anmasım ve ezilnıesini tahrik ve teşvik etmektedir.
Sovyet yazarlar bu yaklaşımlardan daha çok dördüncüsünü sergilernişlerdir. Başından beri Sovyet yönetimi müslüman aile yapısındaki kadının statüsünü bir sorun olarak görmüştür. Sosyalistler müslüman kadının siyasi, sosyal ve ekonomik haklar başta olmak üzere çoğu haklardan mahrum edildiğini düşünüyorlardı. Ateist edebiyatta müslüman kadınla ilgili "Şeriat ve ö7f-adet kaide/erine göre hatun kişi, cismani ve akli kabiliyetleri sınıriandırılan aciz ve bundan dolayı da atasma, erine bağlı kişidir", "İ s lanı açıkça kadınların ikinci sımf olduğunu ilan eder" gibi ifadelere rastlanmaktadır.(57)
a. Ekonomik Haklar ve Özgürlükler
Sovyet hükümeti 1928 'de aldığı özel bir kararla her sanayi kuruluşuna modern giyimi kabul eden belli miktar kadını işe alma mecburiyeti getirdi. Bunun
(57) H. S. Süleymanova, İslam Dini ve Harun-Kızlar, İlmi Ateizm Esasları, ed.!. Müminov, Özbekistan Fenler Akademesi Neşriyatı, Taşkent, ı962, ı82-183. Ünlü Sovyet islambilimcilerden L. i. Klimoviç'in "Müsülmanlık kamm-kaideleri, şeriat ve adet, hatım-kız/arın eşitsizliklerini mukaddesleştirir" önyargısı ile kaleme aldığı eseri Sovyet ateizminin müslüman kadın konusunu ele alan standart kitaplarındandır. İslam dini ve Hatun-Kızlar, Rusçadan çev, V. Rahimov, Kızıl Özbekistan Neşriyatı, Taşkent, ı957. Azeri sosyalistlerden M. Mehemınedov "150 milyona yakmmiisliiman kadm asırlar boyunca i slanıiyet zinciri altmda yaşamıştır. B un lan n vaziyeti kölelerin vaziyetinden çok farklı değildir. Sosyalist Şura Cumhuriyetleri İıtifakı (SSCB) dışındakiler hariç, hiç değişmemiştir" demektedir. M. Mehemmedov, İslam, Azemeşr, Bak ı, ı 933,49.
40
SEYFETIİN ERŞAHIN • SOVYETLERIN ORTA ASYA TÜRK AİLE Y APlSINI DEÖİŞTİRME
üzerine özellikle Orta Asya'da pek çok fakir kadın tekstil ve ipek sanayiinde işe girmeye başladılar.C58) Kadınların ülkeyi endüstrileştirme çalışmalarına faal olarak katılmalan sağlandı. Öyle ki 1930'larda Özbekistan'daki 4.500 kadın işçi, Türkmenistan'da 10.000 kadın işçiye ulaşıldı.C59) Bu sayının II. Dünya Savaşı'ndan sonra çok arttığı bilinmektedir. Bununla beraber, kadınların sanayi ve tarım alanında çalışmaya başlamalanyla ve çekirdek ailelerin oluşmasıyla Türkistan toplumu küçük çocukların bakımı sorunu ile karşılaştı. Bunun üzerine çocuklar için çocuk bahçeleri açıldı.(60) Elbette buralarda çocuklara ateist Sovyet terbiyesi verilerek iyi vatandaşlar olmalan için temel atılmış oldu.
Sovyet sosyalist ekonomisine geçilmesiyle birlikte kadınlara aile bütçesine katkı yapma imkanlan sağlanınca aile içi ilişkilerde önemli değişiklikler meydana geldi. Eskiden erkek mülkiyeti ve kazancına dayanan Orta Asya Türk ailesi bütçesine kadınlar da katkıda bulunmaya başladılar. Bunun yanında özel mülkiyetİn kaldırılmasıyla erkekler ekonomik güçlerini ve dolayısıyla ailedeki hakimiyetlerini kaybettiler. Bu aile ilişkilerine de yansıdı. Kanunlarla yeni haklar kazanan ve ekonomik alanda da söz sahibi olan kadın ailede erkek hakimiyetini belli oranda da olsa zayıftattı ve böylece Sovyet ailesi kurma yolunda önemli bir merhale katedilmiş oldu.
Kolhaziaştırma bir yönüyle de kırsal kesimi dinsizleştirmede bir fırsat olarak görüldü. Sovyetler kolbozlarda tanının makineleştirilmesi, yeni tohumlar, gübreleme ve ilaçlama ile verimi artırdılar. Bu aşamada elde edilen başarıların Allah tarafından değil, tamamen insanlar tarafından, Sovyet hükümetinin politikalan ile gerçekleştirildiğini her fırsatta vurgulayarak halkın dini duygulannı zayıflatmayi denediler.<6l) Hatta kolhazlarda yöneticileri, ziraat teknisyenlerini, ziraat mühendislerini ve teknik maldnalan kullananlan tanrısızlardan seçerek ve
(58) Ancak erkekler bu gelişmelerden rahatsızlık duyarak kadıniann üretimi düşürdüğünü ileri sürdüler. Her ne kadar ekonomik gerekçeler gösteriise de bu iddiaların arkasında Türkistan erkeğinin gelenek ve kültüründen kaynaklanan muhafazakar tavrının da olduğu düşünülebilir. Söz konusu tartışmalara son vennek için Orta Asya Hatun-Kızları ile Çalışma Sovyeti 5 Kasım 1929 tarihinde bir toplantı yaptı. Bu toplantıda KP. Orta Asya Bürosu üyesi İ. A. Zelensky söz alarak söz konusu fıkirlerin kesinlikle yanlış olduğunu ifade edip hatun-kızların işçiler sınıfına girmeleri ve sosyalist toplum kurmaya katılmalarının gereğini hatırlattı. D. Alimova, Yu. Athamova, Yengi Hayat Carçıları (Yeni Hayat Yayanlar), Özbekistan SSR Fen Neşriyatı,Taşkent, I 987, 24-25.
(59) Alimova, Athamova, 28.
(60) 1931'de sadece Özbekistan'da 163 çocuk bahçesinde 8933 çocuğa bakılıyordu. Alimova, Athamova, 31.
(61) Din hem Sosyaliwı Kuru/ışı, Hudasızlar, 1930/7-8,33.
41
DİY ANET İLMİ DERGi • CİLT: 34 • SA YI: 3 • TEMMUZ - AGUSTOS -EYLÜL 1998
bunların yanına bazı militan ateistler katarak köylerde dine karşı mücadele yaptılar. Özellikle ekim ve hasılat zamanlarında halk ile çeşitli toplantılar yapıp onlara dinin zararlarını anlatan günler ve geceler düzenlediler.<62)
Yeni ekonomik yapıda kırsal kesimde kolhozlarda, şehirde sanayide çalışmak zorunda kalınca aile bireyleri, ekonomik ve sosyal bakırnlardan tamamen devletin kontrolüne geçmiş oldu. Bu aşamada ateist propagandaya daha çok maruz kalan ailenin dinsizleştirilrnesinde Sovyetler önemli fırsat elde ettiler.
b. Siyasi ve Sosyal Haklar ve Özgürlükler
Sovyetler kadının siyasi ve sosyal haklannı ve özgürlüklerini kazanmasına yönelik başlıca şu yollan öngördüler: 1. Kadına seçme-seçilme hakkı tanıma, 2. Hatun-Kızlar Kulüpleri açma, 3. İşçi ve Köylü Hatun-Kızlar Sovyetleri kurma, 4. İşyerieri ve Mahalle Hatun-Kızlar Meclisleri teşkil etme, 5. Kadınlara seslenen ateist yayınlar yapma, 6. Kadınlar arasında okuma yazma seferberliği düzenleyerek onlan ateist ruhta eğitme.
Söz konusu vasıtalarla bir yandan müslüman kadının siyasi ve sosyal haklannı kazanma yolları açılırken diğer yandan kadının dinsizleştirilmesi için özel çabalar harcandı. Eylül 1926'da Orta Asya KP komiteleri müslüman kadının dini ve milli kimliğine karşı "hücum" adı verilen bir kampanya başlatmakaran aldılar. 1927'den itibaren her yıl 8 Mart HalkZara Hatun-Kızlar Günü (Dünya Kadınlar Günü) müslüman kadının geleneksel değerlerine hücum günü haline getirildi. Böyle bir karnpanyayı hazırlarnaları için özellikle aktif kornünistlere basın aracılığıyla çağnlar yapıldı. Söz gelimi, Şubat 1927'de Özbekistan yönetiminin resmi yayın organı rnahiyetindeki Pravda Vastok (Doğu Hakikatı) gazetesinde yayınlanan ilanlardan birinde şöyle deniyordu: "Eski müstebit hayata,
hukuksuzluğa ve hatun-kızları mahpuslarda tutmaya karşı kesin mücadele etme vakti geldi. Hücum kampanyasına katılmak her KP üyesi ve her komünistin görevidir. "(63) İlanın satır araları okunduğunda, kullanılan kavrarnlara bakıldığında, "rnüstebit hayat" ile o zamanki müslüman aile yapısında kadının baskı altında olduğu, "hukuksuzluk" ile İslamın kadına erkekle eşit haklar tanımadığı ve "mahpus" ile de müslüman kadınların evinde kapalı bir hayat sürdüğünü anlatmak istediği düşünülebilir.
(62) Köklem Ekinide Hudasızlar, Hudasızlar, 1931/3, 10.
(63) Alimova, Yu. Athamova, 7.
42
SEYFETIİN ERŞAHiN • SOVYETLERiN ORTA ASYA TÜRK AİLE Y APlSINI DEGİŞTİRME
Sovyetler, hakimiyetlerinden emin olmadıklan 1927'ye kadar Türkistan'da kadınlarla ilgili yayınlannda islama doğrudan saidırma yerine, kadınları geri bırakan zihniyetin temsilcileri olarak takdim ettikleri ulemayı ve zenginleri eleştirmeyi tercih ettikleri görülmektedir. Bu tür yazılarda kadınlar hayata faal katılmaya davet edilirken, eğitimlerini geliştirmeleri, ekonomik, siyasi ve sosyal kazanma yönünde teşvik edilmektedir.C64) Ancak Sovyetler, 1928'den başlayarak, Türkistanlıların bütün dini ve milli değerlerine karşı fıziki ve ideolojik saldırı başıatınca müslüman kadın meselesi daha sert ifadelerle ve uslupla ele alınmıştır. O yıllarda Özbekistan ateistlerinin yayın organı olan Hudasızlar (Ateistler) dergisinde yayınlanan ve İslamın kadın haklarını gasp ederek geri bıraktığını, köleleştirdiğini, Kur'an'ın kadını ikinci sınıf insan kabul ettiğini iddia eden bir makale Türkistan'daki benzerlerinin ilklerindendir.
Kadınların dindarlığı ile mücadelede esas amaç onlan dini merasimlere katılmaktan alıkoymanın yanında çocuklar ve gençler üzerindeki dini etkiyi besleyen kanallan da kapatmak idi.(65) Çünkü kadın dini bilgileri kuşaktan kuşağa aktaran "din muhafizlarz"(66) rolünü üstlenmişti ve bir an önce ateistleştirilmesi gerekiyordu.C67)
Kadınların dinsizleştirilmesinde Tanrısızlar Birliği'nin usullerini anlatan bir yazıda şunlar önerilmektedir.
"1. Tanrısızlar Birliği halk arasında toplu, birey ve tarihi materyalist açıdan an
latan konuşmalar, konferanslar, soru-cevap toplantıları düzenlemeli, 2. Sovyet
hükümetinin sosyalizmi kumıa yolundaki faaliyetlerini anlatmalı, 3.Tanrısızlar
Birliklerine daha çok fakir ve ezilmiş kişileri toplayarak bu ieşkilatı güç
lendirnıeli, 4. Fabrika, atölye işyeri gibi mekanlarda Tanrısızlar Birliği şubeleri
(64} Bu yaklaşımlar için bkz. Mürnin Hoca, Hatın-Kıziarnı Anımavi ve MedeniişlergeCe/b Etey/ik, Maarif ve Okutığçı, yıl, 1926, S. 1 (13), 3-5; Hatm-Kızlar Azatlığı ve Yengi Tımnıış Meselesi, aynı dergi, aynı sayı, 5-7; Hatın-Kızlar Maariji Toğnsıda, aynı dergi, aynı sayı, 7-10; Şakir Süleyman, Hannlar Azatlığı ve Yengi Turmuş Meselesi, aynı dergi, yıl II, 1927, S. lO-I I (22-23), 9-13.
(65) Baycanov, 37: John Anderson, Out of the Kitchen, Out of the Tenıple: Religion, Atheism ad Women in the Soviet Union, Religious Policy in the Soviet Union, ed. S. P. Ramet, Chambiridge Universty Press, 1993,215.
(66) Gillian Tett, Guardians of Faith? : Gender and Re/igion in an (ex) Soviet Tajik Vii/age, Muslim Women's Choices, Religious Belief and Social Reality, ed. C. Fawzi el-Solh, Oxford, 1994, 128-151.
(67) Kadınları dinsizleştirme faaliyetleri, metodlar ve İslamın kadına verdiği yer hakkında Özbekistan'da 1920'li yıllarda yayınlanan Maarif ve Okutıvçı, Hudasızlar ve Yengi Yol gibi yayın organlannda çok sayıda populist yazı yayınlanmıştır. Söz gelişi Hann-Kızlar Ortasıda Dinge Karşı Teşvikat, Hu
. dasızlar, S.4, 1929, s. 40-49; S. 5-6, 1929, s. 32-38,
43
DİYANET İLMİ DERGİ • ClLT: 34 o SA YI: 3 o TEMMUZ- AGUSTOS -EYLÜL ı 998
açmalı, 5. Okz;llarda Tanrısızlar Birliği şubeleri açılmalı, 6. Oruç vakitlerinde, Ramazan, Kurban Bayramlannda ve Mevlid Gecelerinde dine karşı propaganda yapılmalı, 7. Dine karşı yazılan kitaplar dağıtma lı, 8. Eski okullarlamücadele etme/i, 9. Bütün gazete ve dergilerde duvar gazetelerinde din adamlarını tahkir eden yazılar yayınlanmalz, 10. Köyiii kadmlar arasında dinsizlik propagandalan yapılmalı" J68J
Bununla beraber, Türkistan gibi dindar bir toplumu bağrında barındıran coğrafyada bunun gerçekleştirilmesi oldukça zor olduğu gibi, yerli komünistler tecrübesizliklerinden yakınıyorlardı. S. Aliullin bu endişelerini şöyle ifade etmektedir: "Hatun-kızlar arasmda biz teşvikat işlerine şimdi yavaş yavaş
başlıyoruz. Bumm için bu cephede bizim anıeli tecrübemiz azdır. Biz bu vazifemizi yaparken elbette komşu cumhuriyetlerdeki tecrübelerden yararlanmaya mecburuz. "(69) Nitekim müslüman kadınların azatlığını kazanma mücadelelerinde destek vermek ve onlara yol göstermek için Moskova' dan ateist Rus kadınlar getirilmiştir.OO) Aliullin eserinde kadınların dinsizleştirilmesi için bir dizi porgramlar ve metodlar ortaya koymakta, bunların uygulamaları için örnekler vermektedir. Ona göre kadınların dinsizleştirilmesinde ekonomik gelişmelerden, kanuni vasıtalardan, kültür devriminden ve KP organlarından yararlanılmalıdır.
Orta Asya' da müslüman kadını dinden uzaklaştırmada başta KP üyeleri olmak üzere, kolhaz yöneticileri, komsomol üyeleri ve Özbekistan Küreşken Hudasızlar Soyuzu (Özbekistan Militan Tanrısızlar Birliği) faal çalışmışlardır. Komünistlerin kadını dinsizleştirmedeki kararlılıklan ve bu yönde yapılan çalışmalar Özbekistan Küreşken Hudasızlar Soyuzu'nun 1930-31 yılı faaliyet raporunda şöyle belirtilmiştir: "Sosyalivnin kuruluş şartlarında KP ve Sovyetler Hükiimeti'nin tuttuğu siyaset ile meydana getirilen imkanlar neticesinde Özbekistan'da hatun-kızlar ve aynı zamanda yerli halk ve diğer milletierin hatunkızları arasında din karşıtı çalışmalar en yilksek dereceye çıkmıştır . ... Özbek hatun-kızlar arasında din karşıtı işler yeni maişet kurma ve eski adetleri kurutınaya yöneliktir. "(71)
(68) Hann-Kıılar Ortasıda Dinge Karşı Teşvikat, Hudasızıar, ı 929/4,49.
(69) S. Aliullin, Hatın-Kızlar Ortasında Din ge Karşı Te,şvikat (önsöz), Özneşir, Semerkand, Taşkent, 1929.
(70) Alimova, Yu. Athamova, 8.
(71) Özbekistan Küre,şken · Hudasızlar Soyuzn Cumhuriyet Teşkilatının İşi Toğnsıda Hısabat Ma 'ruzası, Dinsizler Kütüphanesi, Özneşir, Taşkent, 193 ı, ı 3.
44
SEYFETIIN ERŞAHiN • SOVYETLERiN ORTAASYA TüRK AILE Y APlSINI DEGİŞTİRME
Bütün bu çabalara rağmen Sovyet döneminde müslüman Türk kadını dinsizleştirilememiştir. Hatta Sovyetlerin yıkılmasıyla birlikte bölgede din eğitimi isteyenlerin başında kadınlar gelmştir.<72)
3. Sovyet Eğitim Sisteminin Türk Aile Yapısına Etkisi
Sovyetlerin en önemli hedeflerinden birinin Sovyet insanı yetiştirmek olduğunu yukarıda belirtmiştik. Bunun en kısa ve kalıcı yolu eğitim idi. Bu meyanda yeni rejim Sovyet okullarını açarak eğitime başladı. Okula "MarxisvnLeninivn eğitimi vererek hayatı matery•alivn ve diyalektik yolu ile tahlil edecek vatandaşlar yetiştirmek<13) görevi verilmişti. Bu aşamada 1928'lerden itibaren dinsiz eğitim mi dine karşı eğitim mi olacağı tartışıldıktan sonra mektepte dinsiz eğitim değil dine karşı eğitim verilsin görüşünde karar kılındı.(74)
Sovyetler kısa süre sonra okulda verilen eğitimin öğrencileri dinsizleştirmekte yetersiz kaldığının farkına vardılar. Çünkü eğitim sadece okulda başlayıp bitmiyordu. Aile ve muhit eğitimin bir parçasıydı. Okulda verilen dine karşı eğitimin başarılı olabilmesi için aileye de aynı yönde eğitim verilmesi ihtiyacı duyuldu.<75) Bu aşamada ailenin ve muhitin de dinsizleştirilmesi gündeme geldi. Özbek bir ateist yazar "ata-ariaların ve muhitin çocuğa verdiği terbiyenin etkisini azaltmak, özellikle birinci ve ikinci aşama okullarda okuyan küçük yaştaki öğrencilere din karşıtı terbiye vermek için ata-anaları dinin kötülükleri ko
nusunda aydınlatmak gerekmektedir" ifadeleriyle Sovyetlerin bu konudaki sıkıntılannı ortaya koydu.(76)
(72) Seyfettin Erşahin, Türkistan Cımıhuriyetlerinde Kadmlarm Din Eğitimi Sorunu, Diyanet İlmi Dergi, XXXII-2, 1996,77-96.
(73) H. Alim,Dinge Karşı Tergıbat İşleri hem de Omng Gelişmesi ve Usulleri, Hudasızlar, 1928/5,33.
(74) R. Baycanov, Mekrepte Dinge Karşı Terbiye, Hudasızlar, 1928/7-8,36: E. Yaravslavsk.")', Mıtallim Hem Din, Hudasızlar, 1928/9-10, 58; Begiy Musıakay, Mekreblerde Dine Karşı Terbiye, Hudasızlar, 192911 , 37.
(75) Baycanov şu mütalaada bulunmaktadır: "Çiinkü öğrenci mektepre fen okusa da çocıtklıtğwıda aile ve mıthit terbiyesini almaktadır. Şimdi eğer biz mektepte dine karşı terbiye vermezsek öğrenci ailede aldığı terbiyenin etkisinden kıırnılamaz" aynı yer.
(76) Baycanov, 37. Aynı görüş SSCB Militan Tanrısızlar Birliği başkanı E. Yaravslavsky tarafından da paylaşılmaktadır. Ona göre, "Dindar ailede yerişen çocuğa siz okulda sadece üç saatte etki edemezsiniz. Çocıık aile fertlerinden (ata-ana, abi, abla, kareş vs.) ve mıtlıitten etkilenir. Hatta mescid, medrese, tekke, türbe, /ıankillı vb. dini mimariden de etkilenir." Mıtallim hem Din, Hudasızlar, 1928/ -10,58. 1929 yılında Sovyet eğitiminin başanit olması için ailelerin dinsizleştirilmesi konusu daha bir önem kazanmıştır. Bu yılın başlarında Özbek ateistlerden Yoldaş, geleneksel ailenin din karşıtı Sovyet eğitimine verdiği zaran şu ifadelerle ortaya koymuştur: "Hepimizin bildi.~i ve pek çok yol-
45
DİY ANET lLMİ DERGi • CİLT: 34 • SA YI: 3 • TEMMUZ- AÖUSTOS -EYLÜL 1998
Sorunun çözümünü ailenin dinsizleştirilmesinde gören tannsızlardan E. Yoldaş bu konuda bir proje teklif etmiştir. Bu projede, 1. Tabii bilimlerden tec~ rübeler göstenne geceleri düzenlemek, 2.Ailevi geceler düzenlemek, 3. Sorucevap geceleri düzenlemek, 4. Tıbbı kontroller yapmak, 5. Ziyaretgah ve Türbelere geziler yapmak, 6. Aileler arasında bire bir çalışmak öngörülmüştür. (77)
Yazar projenin ayrıntılarını şöyle açıklamaktadır:
1. Tabii bilimlerden tecrübeler gösterme geceleri: Bu gecelerde ebeveynler top
lanma/ı, okulda tabii bilimler ve fizik derslerini veren öğretmenler ders elbiseleri
ve araç-gereçleri ile sahneye çıkıp çeşitli elementlerin sentez ve analizlerini ya
parak başanlarını göstermeli, bunların Allah tarafindan bir mucize değil tabiat
kanımlarının bir gereği olduğunu anlatmalıdırlar.
Yalnız bunlarla yetinmeyip, fen ve tekniğe ait yenilikleri anlatılmalı, dine karşı
yazılan şiirler, şarkılar ve türküler okumnalı, çocuklara beden terbiyesine ait oyunlar oynatılmalıdır _(78)
2. Ailevf gece/er: Komünist, komsomol ve sendika temsilcilerinin düzenleyeceği
bu gecelerde, ustalıkla, henüz kadınlarının ve kızlarımn başlarını açmayan er
kekleri toplamak gerekir. Çok iyi hazırlık yaparak, bu gecelerde çocuklara dine
karşı yazdıkları piyesleri oynatmak, şarkı-türkii/er söyletmek, her türlü gönül
açıcı oyunlar oynarmak lazımdır. Bu gösterilerde sergilenen oyunlarm mümkün
olduğunca dine karşı olmasma dikkat edilmelidir. Gösteri yerlerinde oluş
turulacak duvar gazetelerinde dine karşı yazılar yazmak ve kısa fakat anlamlı ko
nuşmalar yapmak da bu gece/erin başlıcafaaliyetleri olmalıdır.<79)
3. Soru-cevap geceleri: Bu gecelerde, sadece, dine karşı ruhta, Sovyet hü-
daşın da yazdıklan gibi, çocuklar bir yılda 6-7 ay, giinde 4-5 saat okulda kalmasına rağmen zanıanlannın çoğunu ebeveynlerinin yanında geçirmekte/er. Ebeveynler ise din avusu ile avulandıklarından ve dini hurafelere batmışlardır. Elbette çocuk bu muhitte, okulda aldığı 4-5 saatlik din karşıtı eğitimin aksi eğitim almaktadır." E. Yoldaş, Ata-Analar Ortasıda Dinge Karşı Tergıbat İşleri, Hudasızlar, (Özbekistan Militan Tannsızlar Birliği yayın organı), 1929/3, 17. Nitekim, Iç Rusya Müslümanlan Merkez Diniye Nezareti (Diyanet Teşkilatı) kadın kadılanndan (İslam tarihinde ilk kadın kadı) Muhlise Bubi aile eğitiminin gücünü şöyle ifade etmektedir: "Biz hattınkızlar eğitimine önem verelim. Eğer biz hatun-kız/an kendi eğitimimizde ve etkimizde tutabilirsek, bizler için mektep terbiyesi korkulacak bir şey olmaktan çıkar. Anaların elinde günde 10-/2 saat verilen eğitime karşı mekteplerde verilen 4-5 saatlik kuru dersler giiçsiiz duruma düşer." M ustakay, 38
(77) Yoldaş, 19.
(78) Yoldaş, 19.
(79) Yoldaş, 19-20.
46
SEYFETIİN ERŞAHiN • SOVYETLERiN ORTA ASYA TÜRK AİLE Y APlSINI DEGİŞTİRME
kümetinin günlük siyasetine bağlı kooperatifleştirme, çiftçileri kollektijleştirme,
işçileri sendikalaştımıa, kadınları özgürleştimıe, vergi siyaseti, töre ile mü
cadele, mahsul kaldırma teknikleri ve endiistrileştimıe konuları anlatılmalıdır.
Bu gecelerin sadece kuru soru-cevap şeklinde olmaması için yarısı soru-cevap,
yarısı gönül açıcı bölümlerden oluşan faaliyetler yapılmalıdır. Bu bölümlerde
Muştum dergisi ve başka gazetelerin mizah bölümlerindeki materyallerden ya
rarlanmalı. Hudasızlar dergisindeki kolay teşviki makaleler okunmalıdır.<BO)
4. Tıbbf kontroller yapmak: Çocukları, ebeveynlerini ve yakınlarını doktor kont
rolünden geçirerek yaygm hastalıklar, özellikle öldürücü hastalıkların aslı, öZ
dilime yolları ve onlardan korunma çareleri an/atılmalıdır. Hastalıkların, din
cilerin iddia ettikleri gibi, Allah tarafindan verildiği ve tövbe ve ibadet yoluyla
gideceği görüşünün yanlışlığı söylenmeli, aksine tıbbı yollarla baş edilebileceği
anlatılmalıdır. Ustalıkla mescit ve ibadethane mahiyeti kazanan tilrbeler teftiş
edilmeli, aralardaki zerreler ve öldürücü mikroplar mikroskop ile gös
terilmelidir.
5. Ziyaretgah ve Türbelere geziler yapmak: Çocuklar ve ebeveynlerini "aziz
yerlere" türbelere götürmeli, onların neden ibaret olduğunu anlatmalı, buralara
ne maksatla kimler tarafindan "aziz" adı verildiği, buralardan emekçi ebe
veynterin yarar sağlayamayacağı anlatılmalı, türbelerden yardım istemenin, top
raklarmı yalamanm, yüze sürmenin zararları öğretilnıelidir. Mümkün olursa ya
tanan topraklardan ve yüz sürülen yerlerden alınan parçalar mikroskop ile
incelenmeli ve sonuçları onlara gösterilmelidir.<BI)
6. Aileler arasında bire bir çalışmak: Bu faaliyet iki bölümde olmalıdır: a. Ço
cuklar vasıtasıyla çalışmak: Üçüncü sınıf ve daha yukanda okuyan tanrısız öğ
rencilere, ebeveynleri ve diğer yakınlarma dine karşı yazılan ciddi ve hicvf hi
kayeler ve şiirler okuma ödevi verilmeli, karşılaşılan tepki okulda tanrısızlar
kulübiine bildimzelidir. b. Ebeveynleri bire bir çağırma: Bazı ebeveynterin dini
bayramlarda ve kutsal günlerinde çocuklarım okula göndemıedikleri, ço
cuklarım namaz ve oruç gibi dini veeibeleri yapmaları yönünde mecbur tut
tukları hakkında şikayetler işitilmektedir. Bu ebeveynleri okııla çağırıp ço
cuklarımn bir gün bile okuldan kalmalannın zararlan anlatılmalı, bunun
arkasından, gayet ustalıkla çocuklarım dini veeibeleri yerine getirmeye mecbur
(80) Yoldaş, 20.
(81) Yoldaş, 21.
47
DİYANET İLMİ DERGi • CİLT: 34 • SA YI: 3 • TEMMUZ- AGUSTOS- EYLÜL 1998
tutmamaları ve genel olarak d inin zararları izah edilmelidir. Bunun yanında ebeveynleri okulun genel işlerine yakından iştirak ettirerek, özellikle de bunları dini
bayram günlerini denk getirerek onlara yaklaşıp dinin zararları söylenmelidir. (82)
Hiç şüphesiz, bu program XIX yüzyıl pozitivist ve materyalist zihniyetinin bir ürünüdür. Bu anlayışta, tamamen insanlığın daha mutlu bir hayat yaşaması
için yapılan çalışmalar sonunda ulaşılan bilimsel gerçekler ve elde edilen tek
nolojik başanlar tek taraflı yorumlanarak bir toplumun dinsizleştirilmesi için kuru bir mantıkla adeta din karşıtı bir din gibi topluma dayatılmaktadır.
4. Sovyet Kültürünün Türk Aile Yapısına Etkisi
Sovyetlerin değişim projelerinin unsurlanndan biri de kültürel inkılap idi.
Onlar kültürel inkılabı ekonomik inkılabın aynlmaz parçası ve mütemmimi kabul ettiler.C83) Onlara göre "eski örf, eski hayat tarzı, yani feodalivn ortadan kaldırı/madan sosyalizmi kurmada başarı kazanmak mümkün değildi."(84) Bol
şevikler kültürel inkılabın esas görevini "halkı sosyalizm esasında yeniden terbiye etmek, yani halka sömürge yönetiminden miras kalan kulluk adetleri me
lekelerini kaldırmak ve onlarda diyalektik düşüncesini, emek medeniyetini ve sosyal hayat adetleri yerleştirmek" (85) şeklinde tespit ettiler. Hatta onu "smıf mücadelesinin bir kısmz"(86) olarak algıladılar
Kültür inkılabı çerçevesinde aile hayatında da inkılap başlattılar ve din ile sert mücadele edilmesini istediler. İddialanna göre "din kültürel hayatı Tanrmın hükümleriyle"(87) düzenlerken onlar bu salıayı insan kanunlan ile yeniden şekillendirmeyi esas aldılar. Sözgelimi "din çocukların ebeveyne kesin itaatlerini isterken, Bolşevikler çocuklarm özgürlüğünden yana"(88) olduklannı ileri sür
düler. Aynı şekilde din kadının kayıtsız şartsız kocaya boyun eğmesini şart koşarken onlar kadının özgürleştirilmesini amaçladıklarını açıkladılar.CS9)
(82) Yoldaş, 21.
(83) Medeni İnkılap ve Din, Hudasızlar, 1930n -8, 22.
(84) Eski Tumııışga Karşı, Hudasızlar, 1928/5,3.
(85) Akiyef, 38.
(86) Akiyef, 38.
(87) Medeni İnkılap ve Din, Hudasızlar, I930n-8, 24.
(88) Medenf İnkılap ve Dilı,24.
(89) Medenf İnkılap ve Din, 24.
48
SEYFETTİN ERŞAHİN • SOVYETLERiN ORTA ASYA TÜRK AİLEYAPISINI DEÖİŞTIRME
KP Merkezi Komitesi 1928'de aldığı bir kararda yaşanan sosyal hayatın dinsizleştirilmesi için komünistleri göreve çağırdı. Bu çağnda komünistleri, her şeyden önce, Parti üyelerinin, örnek işler yaparak halka etki edebilecekleri hatırlatıldı. Onlann "eski hayat tarzının örf-adetleri ile yaşamaya devam etmeleri" kesinlikle yasaklandı(90)
Kültür inkılabı eğitim inkılabı ile kalkola gitti. Tıpkı eğitimde olduğu gibi, aile hayatında öngördükleri kültür inkılabında dini hayatı ortadan kaldırmak için "özellikle dini bayramlarda okul çocuklarına ve halka tatil vermeyerek dini bayramın ailedeki etkisini azaltmamn"(91) altı çizildi. Bu noktada okullar da devreye sokularak "ebeveyn/eri okulun genel işlerine yakından iştirak ettirilmesi, özellikle de bunları dini bayram günlerini denk getirerek onlara yaklaşıp dinin zararları anlatılması"(92) önerildL "SSCB Tanrısızlar Birlikleri ve Dine Karşı Tergzbat Usıllleri" adıyla yayınlanan bir makalede tannsızlara her yerde ve her fırsatta "Dine Karşı Geceler Düzenlemek" görevi verildi. Özellikle dini geceler ve dini bayramlarda düzenlenmesi istenen bu gecelerde din aleyhinde şürler, şarkı-türküler okunınası ve gösteriler yapılması teklif edildi.(93)
Kültür inkılabı adına yapıliın bu faaliyetlerde özellikle tannsızlar ailenin dini ve milli bütün veeibe ve geleneklerden anndınlmasını hedeflediler. Ailede namaz kılmayı, oruç tutmayı, zekat, sadaka ve öşür vermeyi, kurban kesmeyi,
cenazeyi İslam1 usullere uygun techiz ve tekfin edip namazını kılmayı, dini nikabı, çocuk doğduğunda kulağına ezan okuyarak ad vermeyi, yemekten önce besınele çekmeyi ve sonunda elhamdülillah demeyi çocuklar için zararlı görerek bunlann kaldırılması için mücadele edilmesini önerdiler.(94)
Sonuç
Yeni aile hukuku, eğitim, Marxist dünya görüşü, dine karşı mücadele, komünist ahlak, evlilik şekilleri, ekonomik yapı, çalışma şartları, şehirleşme, meskeri yapısı vb. unsurlar Orta Asya Türk ailesi Sovyet döneminde önemli ölçüde Batı ailesi yönünde değişmiştir. Aslında bu değişim sadece Sovyetler Birliği'ne has değildir. Müslüman aile yüzyılımııda bütün İslam dünyasında kimi zaman
(90) Eski Tumıuşga Karşı, 3.
(91) Baycanov,37. ·
(92) Yoldaş, 21.
(93) SSSR 'de Hudasızlar Sayuz/arı ve Din ge Karşı Targıbat Usulleri, Hudasızlar, 1929/3,45.
(94) H. Begiyef, Mekteb Balaları ve Piyenerler Arasıda Dinge Karşı Terbiye, Hudasızlar, 1929/2,41.
49
DİY ANET İLMİ DERGi • CİLT: 34 • SA YI: 3 • TEMMUZ- AGUSTOS -EYLÜL 1998
özgür irade ve tabii şartlarda, kimi zaman baskılarla Batılı anlamda bir gelişim ve değişim kaydetmiştir.(95) Bu değişimin aileye bazı yönlerden olumlu katkılar sağladığı söylenebilir. Kadının siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik hatta yeni özgürlükler kazanması, eğitimin yükselmesi, ailede sorumluluk ve yükümlülüklerin kadın ve erkek tarafından eşit şekilde paylaşılması bunlar arasında sayılabilir. Bununla beraber Sovyetlerin arzuladıklan ve umduklan derecede bütün dini ve milli bağlardan kurtulmuş bir değişim
gerçekleştirilememiştir.
Orta Asya Türk ailesi, Sovyet döneminde de aynı çatı altında en az üç kuşağı banndıran geniş aile niteliğini korumuştur.(96) Fransız rahip Jaques Fournier'n 1978'de yaptığı gözlemler bu kanıyı doğrulamaktadır. Fourneir, Özbek Muhammedov'un evine yaptığı ziyareti anlatırken şu izienimlerini aktarmaktadır. "Muhammedov'un evi gri boyalı, penceresiz, müstakil bir yapıdır. Sıkıştırılmış topraktan yapılmış birantre dışarı avluya açılan tek yerdir. Oradan bir iç av/aya geçiliyor. Avlunun ortasındaki bir kara ağaç, hoş bir gölge veriyor. Yemeklerle dolu masanın etrafında güzel bir aile toplantısı yapıldı. Bay ve bayan Muhammedov'un on iki çocuğu ve on dokuztorunu var. En büyük kızlarıZefire otıız beş yaşında: "Kocam ve dört çocuğumla beraber ebeveynimin evinde orurmaya devam ediyorum. Benden daha küçük olan erkek ve kız kardeşlerim/e ilgileniyorum" diyor."(97)
Yukarıda tasviri.yapılan aile tiplerine 1994, 1996 ve 1997 yıllannda bölgeye yaptığımız araştırma gezilerine çok rastlamış bulunuyoruz. Hatta bugün Orta Asya Türklerinde yaygın aile tipinin geniş aile olduğunu söyleyebiliriz. Şahit olduğumuz çoğu nikah merasimlerinde kıza, "mehir olarak daire mi ev mi istersilı?" diye sorulduğunda "Huda saklasın ben daire değil ev isterim" cevabı verdiğini gördük. Bunun sebebini sorduğumuzda "Daire Rus'un hayat tarzına uygundur. O azatlığa engeldir. Biz, geniş aviulu ve bahçeli evde çoluk çocuğumuzla otıtrduğumuzda özümiizü daha tabii ve azat hissederiz" cevabıyla karşılaştık. Bu ifadeler Orta Asya Türklerinin hala geniş geleneksel aileden yana olduklannı göstermektedir.
(95) Ümid Meriç,l.~lamda Aile (Dini Esasların lşığında Çağdaş Islam Glkelerinde Aile Yapısı ve Bu Ya· pıda Meydana Gelen Değişmeler), Aile Yazıları ll, T. C Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu yay. Ankara, 1990,423-443.
(96) Raşid, 55.
(97) Vincent Monteil, Sovyet Müslüınanlan, çev, Mete Çamdereli, Ankara, 1992,223-224.
50
SEYFETTİN ERŞAH1N • SOVYETLERiN ORTA ASYA TÜRK AİLE YAPISINI DEGlŞTİRME
Sovyetlerin en büyük ekonomik projelerinden olan kolhaziaştırma ile geleneksel Türk aile yapısının değiştirilmesinde önemli mesafeler alacaklarını düşünmüşlerdi. Ancak, ihtilalden buyana durum pek değişmemiş, eski Türk avulları ve kışiaklarındaki (köylerdeki) toplamsal yapı ve ilişkiler kolhaziara taşınmış, böylece geleneksel toplumsal yapı korunmuştur.
Bugün baktığınuzda Orta Asya Türk ailesinin önemli ölçüde geleneksel yapısını koruduğunu görüyoruz. Bu olgu, sade· vatandaş tarafından, geleneksel sıcak aile içinde hayat sürmek yanında dini ve milli değerleri korumak, bir bakıma Sovyet rejimine pasif direniş olarak düşünülmüştür diye düşünüyoruz. Sovyet döneminde müslüman aileye yönelik politikaları milli kimliği değiştirme, bunun ötesinde Rus milliyetçilerinin rüyası olan Türk milletini yıkıma götürecek düzeyde olamamıştır. Hatta bir bakıma müslüman aile yapısıdininde korunmasına zemin hazırlamıştır.
\
Bolşevikler başlangıçta geleneksel aileye sert bir savaş başlatmışlar ve bu ku-rumu zayıflatmışlardı. Ancak, aileyi dinsizleştirme çalışmalan yavaşlatılmakla beraber Sovyet iktidarı boyunca devam ettirilmekle beraber II. Dünya Savaşı sırasında bu ailenin hayatın ve ülkenin gerçeklerine uymadığı anlaşılmış ve aileyi güçlendicici politikalara dönülmüştür. Sovyet dönemi aile tecrübesi, aile kurumunun ihmal edilmemesi gereken en önemli kurumlardan biri olduğu gerçeğini insanlığa ve Sovyetlere hatıriatmış ve Marxİst teoriye ters düşme pahasına da olsa bu kurumun güçlendirilmesi yönünde adımlar atılmıştır.
Sovyetler, esasen bazı manevi değerlere dayanan aile kurumunu başlangıçta
ciddi şekilde hırpalamışlar, ancak kendi anlayışlarının sosyal realiteden uzak olduğunu aniayarak bir süre sonra aileyi güçlendirerek geleneksel aile yapısına dönmüşlerdir.
Bu gün Orta Asya Türkleri, Sovyet döneminde aile bazında kaybettikleri dini ve milli değerlerini tekrar kazanmak için hızlı bir çalışmaya girişınişler ve bu konuda yayınlara başlamışlardır.(98) Bunlardan Aile Bir Gülşenki ... (99) adlı toplarnın önsözündeki "Özbek ailesinin terbiyesinde Kur'an-ı Kerim, Peygamberimizin hadisleri, biiyük allamelerimizin adab-ahlak, insana has en güzel
(98) Bunlardan bazılan: Magruf Abrarov, Yangıça Fikir!~ ve Milli Örf-Adetler, Taşkent, 1990, Rızaedin b. Fahreddin, Aile, Taşkent, 199ı; aynı yazar, Terbiyeli Hatun, Taşkent, !99ı; aynı yazar, Ehl-u Aya!, Taşkent, ı 994; Fahrulbenat Sıbgatullahkızı, Aile Sa bak! an, Taşkent, I 992; Fazı! Maksudoviç Atahocayev, Nikah ve Onıng Hukuki Tartibge Salımşı, Taşkenı, ı 995.
(99) Ya yına haz. R. Saidov, M. Ahmedov, Taşkenı, I 996. (Özbekistan Cumhuriyeti Halk Tatimi Vezirliği ıavsiyeli)
51
DİY ANET İLMİ DERGi • CİLT: 34 • SA YI: 3 • TEMMUZ- AÖUSTOS -EYLÜL 1998
faziletler hakkındafikir-mü/ahazaları takdim ettik, bu sahada, Yusuf Has Hacip, Abdurrahman Cami, Alişir Nevai, Keykavus, Abdullah Avlani, Rızaeddin b. Fakreddin ve başkalarının eserlerinden bazı öğütler aldık" ifadeleri ailenin yeni dönemde alacağı şekil hakkında bir fikir vermektedir.
Sovyetlerin yıkılmasıyla birlikte Orta Asya büyük bir siyasi, ekonomik, kültürel ve sosyal krizle karşı karşıya kalmıştır. Ancak buna rağmen sosyal bir yıkım ve patlama olmamışsa bunun en önemli etkenlerinden birinin geniş Türk aile yapısının hala ayakta kalması olduğu söylenebilir. Çünkü geniş ailedeki sosyal dayanışma bireyi korumaktadır.
Şunu da ifade etmeliyiz ki, Orta Asya Türk ailesi, Sovyet döneminde, geleneksel yapısını büyük oranda koruyarak, bir yönüyle Türk yapısını muhafaza ederken, bir yönüyle de din başta olmak üzere milli değerlerin korunup yaşandığı yer olmuştur. Bu bakımdan, bu gün, yetmiş yıllık Sovyet döneminden sonra Orta Asya' da milli değerlerine sahip Türk toplumu ile karşılaşılıyorsa bunun en büyük arnillerinden biri ailedir diyebiliriz.
52