Upload
aofsosyoloji
View
232
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 2/38
270 Fel sefe
Ornek Olay
Ahltm yolu bir midir? Gunluk yasamda bu soruya rogumuz du~unmeden "Euet"
yanuirn ueririz, Felsefe taribinde one rzkan du~unurlerin yarnn da genelde "Euet"
olmustur. Daba dogru. bir ifadeyle, buyukjelsifecilerin rogu insan alelmin isleme
~eklinin ueyasalarmsn eurensel oldugwm: uarsaymtslardtr. Bu temel yaklasim icim
bazen "Modern" tammi leuilanthr. Ornegin, Descartes ue Kant gibi modern du~u-
nurler, metaJizik ueya etik leuramlarmi eurensel nitelikte tezler olarak one surmu~-
lerdir. lcinde bulundugumuz ragda ise -ki buna modernlik-sonrasi ("Post-mo-
dern") donem adz da verilmektedir- entelehttlel ortam oldukca degi§mi§ durumda-
dtr. Modern felsefecilerin faziaca sormadig« bass sorular, 19.yuzyzlm ikinci yart-
smdan itibaren du~unurlerin hafasms mesgul etmis ue urettikleri perspektiflere se-
kil uermistir.
Ahlin yasalart, tum zamanlar, mekiinlar ue kulturler icin ayni mtdtr? Eger ber-
bangi bir dili honusamasaydtle, du~uncelerimiz ~imdikine benzer miydi? Metajizik
leuramlar, onlart iireten du~unurlerin oznelliginden ueya kulturel alt-yaptsrndan
bagzmszz olabilir mil Insan olarale bizim uarolusumuaa rebberlik eden birbir me-
tajizik ilkenin olmamasi mumkun mudur? Eger boyle bir ilke yoksa yasamaya na-
sil deuam edebiliriz? "Haleihat", "gercele" ueya "dogru" dedigimiz seyin eylemleri-
mizle ili§kisi nedir? Bu Ieauramlar eylemlerden tamamen kopuk olabilir mil Birey
olarah gercehten ozgur muyuz? (:agda~ liberal ttlleetim. toplumlart, insanlara bu-
yuk bir ozgurluk mu vermektedir yoksa ozney; bicimlendirme meleanizmalan sa-
yesinde sabte bir ozgurluk yantlsamast mi yaratmaletadtr?
21. yuzyzhn baslarmda oldugumuz bu donemde, biz kimiz ue nastl bir gerreklik
icinde yasiyorua?
Anabtar Kavramlar
• Geleneksel Felsefe Blestiris!
• Kartezyen-Karsui
• Dogalczhk
• Feminist Epistemoloji
• Varolusculuh
• Dil ue A nlam
• Elestirel Toplumsal Kuram
• Eylemcilik
• Felsefenin Ozerkligi
iflndekller
• GIRl$• NIETZSCHE'NlN DANSI
• PEIRCE VEjAMES'IN EYLEMCI KURAMI
• KIERKEGAARD, SARTRE VE VAROLU$CULUK
• WI1TGENSTEIN'IN DIL VEANUM KONULARINA BAKI$I
• Wittgenstein'in 11kDonemi. "Dil Danyamn Resmini Sunar"
• Wittgenstein'in lkinci Donemi. "Anlam Kafamimn lcinde Degildir"
• FRANKFURT OKULU'NUN ELE$T1REL TOPLUMSAL KURAMI
• FELSEFENlN OZERK BIR ALANI VAR MIDIR?
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 3/38
Un ite 12 - Y a k r n D on e rn F e ls ef es i 271
GiRi$Kitabunizm bu son bolurnunde, Ban felsefesine 19. yuzyilm ortalanndan itibaren
sekil vermis olan dusunce ve akimlara iliskin genel bir fikir vermeyecahsacagiz.
Son 150 yilm dusunsel birikimine yonelik boylesi bir irdelemenin, soz konusu za-
man diliminde tarukhk ettigimiz felsefi gelismelerin tumunu kapsamasi elbette ola-
nakh degil. Ancak bu dusuncelerin ve akimlann onde gelenlerinden bazilanm ki-
saca tarutmarun, "felsefenin bugun ne konumda bulundugu" sorusuna yamt bagla-
mmda genel bir perspektif saglayacagirn dusunuyoruz.
A~aglda sunacagmnz bohimlerde ~u konulara deginecegiz: (1) Nietzsche'nin
dansi, (2) Peirce ve James'in eylemci kurami, (3) Kierkegaard, Sartre ve varoluscu-
luk, (4) Wittgenstein'm dil ve anlam konulanna bakisi, (5) Frankfurt Okulu'nun
elestirel toplumsal kurarm, (6) Felsefenin ozerk bir alaru var rrudirr
NIETZSCHE'NiN DANSI
20. yuzyil felsefesine damgasim vuran dusunsel akimlann daha iyi anlasilmasi icin,
tarihsel olarak biraz geriye gidecegiz ve tarnsmamiza 19. yuzyilm en onernli felse-
fecilerinden biri olan Friedrich Nietzsche (1844-1900) ile baslayacagiz. Nietzs-
che'nin "geleneksel felsefeye karst" ve "geleneksel ahlaka karst" olarak nitelenebi-
lecek radikal fikirleri, ~ok sayida destekleyici buldugu gibi ciddi oranda tepki de
~ekmi~tir. Klasik diller konusundaki yetkinliginin fark edilmesi uzerine henuz 24
yasmda bir ogrenciyken Bazel Oniversitesinden profesorluk teklifi alan Nietzsche,
dusunce tarihinde gorulen en radikal perspektiflerden birini savunrnus ve eserle-
riyle kendisinden soma gelen felsefe ve kulnir uzerinde derin bir iz birakmisnr. Bu
srra dl~l dusunurun anlasilmasr, ~agda~ felsefenin "modernizm-sonrasi kanadmm"
durumunun kavranmasi baglarnmda onernli bir konu olarak karsmnza ~lkmaktadrr.
Nietzsche'nin Hristiyanhga ve Hristiyan ahlakma karst dile getirdigi gorusler
onun felsefesinde merkezcil bir yer tutar. Ancak Nietzsche'nin bu goruslerini yal-
mzca basit bir tann-tarurnazhk (ateizrn) olarak gormek ve bunlan felsefi baglamm-
dan kopararak ele almak hata olur. Bu genel baglarru anlamanm iyi bir yolu, Ni-
etzsche'nin Eski Yunan tragedyasma verdigi degeri kavramaktan ge~er. Nietzs-
che'ye gore, tragedyayi insarun urettigi en etkileyici ve yucelmis etkinliklerden bi-
ri yapan unsur, onun insan karakterinde bulunan iki temel kapasiteyi ya da guru
harekete gecirebilmesidir. Bunlardan bir tanesi Apollo'nun temsil ettigi akil, den-
ge ve oz-denetirn iken digeri de Diyonisus'un temsil ettigi "rnannksal dusunce ile
dizginlenemeyen" dogal ya~am enerjisi ve coskusudur. Nietzsche'nin gorusune
gore; Eski Yunan kulnirunde onceleri belli bir denge ve uyum olusturan bu iki un-
sur, Apollocu unsurlann gittikce agir basmasryla "akil" yonune dogru kaymaya
baslarmstir. Bunun sonucunda, insarun kimligine ve felsefenin hedefine dair ~ar-
pik bir tablo ortaya ~lkml~tlr. Bu ~arplkbk, Platon gelenegini izleyen felsefecilerin
ogretilerinde kendini acikca gosterir. Hem Platon hem de onu izleyen felsefecile-
rin ezici ~ogunlugu, icinde yasadigmnz sonlu ve degisken dunyayi aciklamak icin
degismeyen bir metafizik ilke bulunmasi gerektigini dusunmuslerdir. Bu yuzden
felsefeciler, siirekli olarak bu dunyayi asan bir "hakikatin" pesinde kosmuslardir.
Hristiyanbkta da benzer bir durum vardir: Beden gelip-gecici, gunahkar ve kirli
olandir, Oysa olumle birlikte bu fani dunyayi terk edecek olan rub; bizirn olum-
suz, yuce ve Tann'ya yakm olan tarafmuzdir. Ruh -bedenden farkh olarak- insarun
"hakikatini" temsil eder. Nietzsche, bedenselligi ve sonlu ya~aml hafife alan bu
dinsel ve metafizik perspektiflerin sundugu "obur-dunyaci" yaklasimlara karst net
bir tavir sergiler. Nietzsche'ye gore, ne ohimhi bedenimizin dismda bir ruh ne de
N i et zs ~h e' ye g o re t ra g ed y a ,
in sa n k ar ak te ri nd e b ul un an
b i ri A p ollo ' n u n d i ge ri is e
D iy on is us 'u n t er n s i l e tt ig i i ki
g ii ~ii h a re ke te g e~ i r i r . A p o llo
a kll, d en ge v e ii z denetirni,
D iy on i s u s d o g al y a~ a rn
e ne rj i s i n i, y a~ a r n ~ o ~k u su n u ,
tu tk u la n te rn s i I e de r.
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 4/38
272 Felsefe
Y un a n ca k ii ke n i i ti b an y la ,
' pr agm a ' d e yim i, " ey lem "
a n la rm n a g e lir .
bu sonlu dunyanm otesinde metafizik bir gerceklik bulunmaktadir. Hem Hristi-
yanhk hem de metafizik kuramlar, insarun Diyonizyak (yani bedene, ya~ama ve
ya~am coskusuna ait) yonlerini bastrrmaya, goz ardi etmeye veya degersiz goster-
meye yonelik girisimlerdir. Oysa Nietzscheci acidan bakildigmda, insan bedenden
ibarettir ve varhk alam da yasarken deneyimlemekte oldugurnuz bu "kirli" ve "ek-
sik" dii:nyadan ibarettir. Bunlarm otesi yoktur. Butun mesele, insanm bu gercekle
ya~amaya katlanacak gucunun olup olmadigryla ilgilidir. Srradan insanm, icini ra-
hatlatacak birtakun "obur-dunyasal" oykulere gereksinimi varken daha ustun ka-
rakterler bu agir durumu kabullenme, hatta kutsama ve bu durumla bas etme gu-
cune sahiptir. Ustun karakter sergileyen insanlar; yasamda "rnetafizik" garantilerin
olmadigim goren, topluluklarm uysalca sahip oldugu ahlaki degerlerin ~ii:rii:klii:gu-
rni fark edebilen ve buna ek olarak da kendi degerlerini yaratma cesareti gostere-
bilen insanlardir.
Nietzsche'nin ortaya koydugu goruslerin toplarm icin "yeni bir felsefi veya me-
tafizik kuram" diyebilir miyiz? Bu soruya "Evet" yarntiru vermek zordur. Bunun ne-
denini biraz aciklamaya cahsahm. Nietzsche'nin "felsefecilerin yucelttigi akla" ve
"obur-dunyacihga" saldmsi, yalmzca soyut bir akil yurutmeler zincirinden ibaret
degildir, Daha acikca soylersek Nietzsche'nin kendisine yanhs gelen bir kurarm,
"daha dogru" bir kuramla degistirmeye ~ah~tlgml soylememiz eksik bir tammlama
olur. \,:ii:nkii:bu durumda Nietzsche'nin, elestirdigi metafizik gelenegin i(:erigi ile
oynadigmi, fakat geleneksel felsefe yapma bicimine sadik kaldigmi soylemis olu-
ruz. Fakat Nietzsche'yi farkh kilan ozellik, onun hem icerik hem de bicim olarak Yl-
kici veya kokten bir tavrrla dusuncelerini dile getirmesidir. Baska bir deyisle, Ni-
etzsche'nin yaklasumm kokten ve etkili yapan ~ey; onun fikirlerinin iceriklerinin
orjinalligine ek olarak, bu icerikleri olaganustu bir yazim tarzi, siirsel nitelik ve
enerji ile sunmasrdir. Nietzsche icin, "rnasasmda oturarak denemeler yazan sakin
bir akademisyen" betimlemesini kullanmak miimkun degildir. 0 yuzden, Apollo-
cu aklm veya metafizik gelenegin egemenligine saldmrken Nietzsche, yalmzca ye-
ni fikirler sunmakla kalmamakta, aym zamanda geleneksel dusunme kahplanyla
da oynamaktadrr. Eserlerinde 6znel unsurlar dogrudan kagida yansunakta, orne-
gin siirsel anlatun, ofke ve cosku sikhkla okurun karsisma cikmaktadrr. Nietzs-
che'yi masa etrafmda digerleriyle oturup tarnsmaya katilan bir felsefeciden ziyade;
ciddiyetle tarnsan akademisyenlerin etrafmda dolasan, onlann kuramsal cabalan
ve "sistematik" olma saplanttlanyla dalga ge~en, felsefecilerin kuramsal gorunurn-
Iii:arayislannm altmda aslmda ya~amm her hucresine egemen olan "gii:~istemi"nin
yatngim arnmsatan, "entelektiiel olana" karst ya~amm dogal gucunu on plana ~l-
karmaya cahsan ve bunu da neredeyse dans ederek yapan bir sair-elestirmen-du-
~ii:nii:rolarak kafarmzda canlandrrmak daha dogru olacaktrr. Nietzsche'nin sira di-
~tllgmm ve 20. yii:zytlmodernizm-sonrasi hareketlerin ~oguna ilham kaynagi olma-
smm nedeni de budur.
PEIRCEVE JAMES'iN EYLEMCi KURAMI19. yuzyilm onernli dusumirleri Charles Sanders Peirce (1839-1914) ve William Ja-
mes (1842-1910), eylemcilik olarak bilinen felsefi gorii:~ii:savunmuslar ve bu gorii:~
ge~en yuzyilda da dusunurler uzerinde etkisini gii:~lii:bir sekilde hissettirmistir. Her
ne kadar eylernciligi bir kavram ve yaklasim olarak ilk ortaya atan Peirce olsa da
eylemci perspektifi populer ve yaygm hale getirenJames'in yazilan olmustur. 'Ey-
lemcilik' deyiminin Ingilizce orjinali 'pragmatism kelimesidir. Bilindigi gibi, 'prag-
matism' deyimi Turkceye de yerlesmis olup (ornek; 'pragrnatizm', 'pragmatik')
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 5/38
U n i t e 1 2 - Y a k r n D iin em F e ls ef e s i 2 7 3
gunluk dilde "sornut", "ayaklan yere bas an", "sonuclan goz omine alan", "pratik
kaygtlarla hareket eden" gibi anlamlara gelmektedir. Her ne kadar bu tammlar ey-
lemcilige uzak kavramlar olmasa da Peirce, James ve onlan izleyenler acismdan
eylemcilik belli ilkelere dayanan felsefi bir perspektiftir. 0 yuzden bu bolumde, 20.
yuzyila damgasmi vurrnus bir felsefi gorU~ veya yaklasim olarak eylernciligi kisaca
tamtmaya cahsacagiz.
Eylemciligi savunurken Peirce'un temel arnaclanndan biri, rnetafizige karst bi-
limsel ve somut du~unmeyi on plana cikarmaknr. Bu amaci gerceklestirmeye yone-
lik olarak Peirce, eylemciligi bir kuramdan cok bir yontem olarak ileri surmustur.
Bu yontemin hedefi, ozellikle felsefecilerin sikca kullandigi "entelektiiel kavramla-
nn" anlamlanrn belirlemek, boylece felsefecilerin arasmda suregelen bitmek bilmez
metafizik tarnsarnalara bir son vermektir. Peirce bu yontemin isleyisini ~u sekilde
aciklar: Entelekiliel (yani "soyut") bir kavramm anlarm, 0kavramdan ~lkarabilece-
gimiz pratik (eylemsel) sonudann tumune karsihk gelir. Ornegin, fizikcilerin kul-
Iandigi gu~kavrami -soyut bir kavram olmasma ragmen- somut deneysel durumlar-
da gozlemlenebilir ve 6l~lebilir sonudan veya karsihg; oldugu icin saygm bir kav-
rarndir. Ancak metafizik kavramlardan bu tur sonuclar turetmek olanaksizdir.
Peirce'un eylemci yonteme ve rnetafizige iliskin soylediklerini soyle ornekleye-
biliriz: Varhgm yaplsma dair Zit iddialarda bulunan iki kuram alahm. Bunlardan bi-
ri varhgm maddeden ibaret oldugunu savlarken digeri Platoncu bir idealizmi sa-
vunsun. Bu metafizik tezlerin dogru veya yanhs olmasi durumunda bizirn dene-
yimledigimiz dunyada tam olarak ne degisecektir? Materyalizm ile idealizm arasm-
daki tartismarun sonucunun deneyimledigimiz dunya acisindan bir fark yaratmaya-
cagr aciktir. Bu da metafizik iddialann, eylerncilerin "anlarn testinden" ge~emeye-
cegini gosterir.
james'in eylernciliginin Peirce'iinkinden belli anlamlarda daha radikal oldugu-
nu soyleyebiliriz. Peirce'den farkh olarak James, eylemciligin ilgi alarum "anlarnsorunu" ile sirurlamarrus ve eylemci gorU~u, Ban felsefesinin Eski Yunan'dan dev-
raldigi dogruluk anlayisiru elestirrnede kullanrrustir. Bu geleneksel anlayisr kisaca
aciklayahm: Aristotclcs'i izlcycn Thomas Aquinas 0225-1274) dogru kavramim, zi-
hinsel ve nesnel olarun birbirine uymasl veya ortusmesi olarak tammlar. <::agda~
terminolojiyi kullamrsak bir turncenin dogru olmasi, bir olguya karsihk gelmesiyle
gerceklesir. "Bahcernde bes tane elma agaci var" tumcesinin dogru olmasi icin
dunyanm bu tumcenin betimledigi durumu icermesi gerekir. Dunyada boyle bir
durumun veya olgunun olmamasi halinde ise yukandaki onermenin yanhs oldu-
gunu soyleriz. Bu geleneksel dogruluk anlayisr, nesnel bir gerceklik karsismda
onu bilmeye veya anlamaya cahsan bireyi, temelde edilgen bir konuma getirmek-
tedir. Geleneksel goruse gore bizi saran gerceklik, zihinden ve eylemlerden ba-
glffislzdrr. Eylemciler ise hem bu "gerceklik'' anlayisma hem de bilginin oncelikle
tumceler bazmda degerlendirilmesine karst cikrmslardir.
James'e gore, nimcelerin veya inanclann dogrulugu konusunda geleneksel fel-
sefenin yaptigr en buyuk hatalardan biri, bu kavrarru asm olcude nesnellestirmek
ve boylece onun gercek oznelerle ve somut durumlarla olan iliskisini gozden ka-
~rrmaktlr. Dogruluk, onermeler ve gerceklikler arasmda kendiliginden kurulan du-
ragan ve an bir metafizik baginti degildir. Tam tersine, bireylerin dunyayla ve do-
gayla olan ahs-verisinin her asarnasmda beliren, 0tur iletisimlerden surekli etkile-
nen, olusum ve devinim halinde olan bir kavramdir. Saghk, zenginlik gibi kavram-
lar nasil dunyamizm icinde somut olarak ortaya ~lkan durumlarsa dogruluk da in-
sanlarm varhgmda var olabilen ve insanlar tarafmdan ya~am icinde etkin bir sekil-
de uretilen bir seydir.
E y le m ~ il ik i le m a n tlk ~ 1
p O l i t iv i s tle r i n
d o g r u l a n a b i I i r l i k i I ke s i
a ras ind a i in em I i b e n ze rl i k l e r
b u l u n m a k ta d tr.
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 6/38
274 Felsefe
W illia m J am es 'e g ore
"D o g ru ; ~Gn kG y a ra rh "
t ar um l am a s: i le " Ya ra rh :
~ Gn kG d og ru " ta m m Iama S I
a ra sm d a a nla rn tarki yoktur.
Eylemci yaklasim James'in, geleneksel dogru tammryla acikca celisen bir dizi
radikal betimleme yapmasma neden olmustur. James, "dogru'tnun temelde "iyi"nin
bir turii oldugunu iddia etmis, dogru inanclar ile inanmamizm yararh olacagi inane-
lar arasmda kesin bir ~izgi cizilemeyecegini savlarmsnr. Eylemcilik kitabmdaki en
bilinen betimlemelerden birine gore, "Dogru inanclar, bizirn benimsedigimiz, ge-
~erliligini gosterdigimiz, destekledigimiz ve onaylayabildiklerimizdir." Farkli bir
acidan soylemek gerekirse "dogru"; bizirn pratikte i~gormeyen, yarar getirmeyen,
guvenilir veya tutarh olmayan ve eyleme dokuldugunde bize aykm gelen seylerin
tersine ka~hk gelen haorama verdigimiz bir addir. Gunluk eylemlerimizin karma-
~tk agl icinde yer alan bagmtilann belli bir boyutuna iliskin olarak yaptiguruz ve
felsefi yonden cok da abarnlmamasi gereken bir soyutlamadir.
James'in en tepki ceken fikirlerinden biri, "ise yarayan inane" kavrami ile "dog-
ru inane" kavrarruru ilk bakista bir tutrnasidir. James Eylemcilik kitabmda, okuyu-
cuyu sasrrtan bir sekilde "Dogru; ~unku yararh" ile "Yararh; ~unkU dogru" tamm-
lamalan arasmda bir anlam farkhhgi olmadigim savlar. Bertrand Russell'dan basla-
yarak pek cok felsefeci bu iddiarun, dogruluga iliskin leanular is e dogrulugun ken-
disini birbirine kanstirmaktan baska bir ~ey olmadigmi dusunmustur. Bir inancm
yararh sonuclar dogurmasi, onun dogru olduguna yonelik guvenimizi artirabilir,
ancak onun gercelaen dogru veya yanhs olmasi, ayn tutulmasi gereken bir konu-
duro Ornegin, evrenin bir kosesinde bizirn disumzda zeki canhlann olduguna inan-
manm, bilimsel arastrrrnacilar icin bir istek ve gudu kaynagi olusturdugu soylene-
bilir. Boylesi bir inane elbette son derece "yararh" olabilir. Fakat bun dan hareket
ederek evrende bizden baska zeki canhlann oldugu onermesinin dogru. oldugunu
savlamak hie de akilci degildir. Tersinden dusunursek ~u anda evrenin bizden cok
uzak noktalarmda ya da gunumuzden binlerce yi l once gezegenimiz uzerinde ger-
~ekle~en bazi olaylara iliskin dogrulartn hie kimseye bir etkisi veya "yaran" olma-
yabilir. 0 halde genel olarak soylersek bir onerrnenin dogru ya da yanhs olmasi;
bizirn inanclanrrnzm, dileklerimizin, hedeflerimizin ve ~lkarlartmlZm dismda ger-
ceklesen bir olgudur. Bu yahn gercek kabul edildiginde James'in iddiasi acikca
yanhs olarak gorulmektedir. FakatJames'in yukanda belirtilen aynml fark etrnemis
oldugunu dusunrnek yanhs olur. James, yalmzca eylemci anlam kuramma sadik
kalarak "dogru'' ve "eylem acismdan yararh" kavramlan arasmda pratikte ne tur bir
anlam farki oldugunu sormaktadrr. Anlamsal her farkm eylemsel birtakun farklara
dayanmasi gerektigi tezinde israr eden James icin "dogru, ancak eylem icinde
hicbir fark yaratmayan inane" kavrarm, i~i bos bir kavramdrr.
James'in eylernciligi ve genel felsefi yaklasmn, 20. yuzyilm ikinci yansmda da
metafizik ve epistemoloji konulannda cahsan felsefecileri etkilemistir. Bu konuya
tinitenin sonunda tekrar donecegiz.
Yukarula Nie~he'nin radikal fildrIerine ve eyIemciliAJ.nonde gelen iki temsilcisinin go-
r~Ierine deAJ.ndik.Pek ~ok yorumcu Nietzsche'nin yakl~tmtntn ashnda eylemcilikten
farkh olmadtgtnt, ild go~iin birbirine oIduk~ yaktn oldugunu savIamt~tlr. Bu konudasi-
zin yorumunuz nedir? Nie~he'nin felsefesi ile Peirce-james ~izgisinin benzerlikleri ve
farkhItklan iizerine yorum yapmaya ¢t~tn.
KIERKEGAARD, SARTREVE VAROLU$CULUKVarolusculugun ilk btryuk savunuculan felsefe sahnesine 19. yuzyilda ~tkml~ olsa
da Jean-Paul Sartre C1905-1980)'m fikirleri, varolusculugun farkh entelektuel cevre-
lerde -ve hatta halk arasmda- bilinen ve ilgi toplayan bir felsefi akim haline gelme-
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 7/38
U n it e 1 2 - Y a k r n D on em F e ls ef e si 275
sini saglamisnr. Bunun temel nedeni varoluscu gorusun, felsefenin geleneksel "ku-
ramsal" sorunlan uzerinde yogunlasrnaktan ziyade, insan ya~amml ve varhgim
dogrudan ilgilendiren bazi kritik sorular sorrnasidir. Bu bolumde varolusculuga
dair kisa bir fikir vermeye ~ah~acaglz.
Sartre varolusculuk anlayrsirn aciklarken ilginc bir ornek kullanrr. Diyelim ~u
anda, gerekli malzemeleri kullanarak kagittan sayfalan ve kurnas cildiyle bir kitap
uretrnek istiyorum. Bu arnacuru dile getirdigimde oncelikle ne yapmak istedigimi
biliyor olmahyim. Kitap, ben dogmadan cok once kat edilmis bir nesnedir ve ki-
tabm haurami ben herniz bu uretim isine girisrneden once zihnimde mevcuttur.
Benim yapmam gereken, bu kavramm yeni ve somut bir ornegini ortaya cikarmak-
tir. Bu kavram veya oz, uretecegim kitabm varhgim onceler ve onun ortaya ~lkma-
sim olanakh kilar, Ilginctir ki hem geleneksel felsefeye hem de geleneksel dinlere
gore insarnn var olmasi da boyledir. Bir insan dii:nyaya gelmeden once, onun ozti
veya tarurru -ya metafizik bir duzlernde (ornek; Platon, Aristoteles) ya da Tann'mn
bilgisi dahilinde (ornek; semavi dinler)- insarun dogumundan once zaten mevcut-
tur. Geleneksel bakisa gore; "kavrarn", "tanun'' veya "oz" tikel varhklan onceler.
Kisaca soylersek, OZ varltktan once gelir.
Sartre'm varolusculuguna gore bu geleneksel yaklasun, "insan" denen varhgm
hatali bir resmini sunmaktadir. Onun unlu slogamyla ifade edersek ashnda varhk
ozden once gelir. Peki bu tam olarak ne anlama gelmektedir? Yukandaki ornege
donersek insan, "kitap" veya "kopru" gibi bir kahba uygun olarak uretilen nesne-
lerden farkh olarak kavrami veya ozii:onceden belli olmayan bir varhknr. Insan, ilk
once varlik alanma gelir; ardmdan ozurni kendisi, secimleri ve eylemleri ile olus-
turur. Insan ya~aml bir projenin gerceklestirilmesi gibidir. Bu projenin, "insarnn
kendisi" dismda bir miman yoktur. Ve insamn gelecegi de tumuyle olasihklaria
dolu, acik bir alandrr.
Tum bu saydiklanmiz varolusculugun kolayca uygulanabilecek ~ekici bir ku-ramsal perspekif oldugu izlenimini verebilir. Ancak bu izlenimde yamlnci bir yon
bulunmaktadir. Varolusculuk, nesnel ve entelektii:el bir bakis acisma degil, son de-
rece k~iselve dahasi kaygzsalbir duruma isarct eder. Sartrc'm varolusculuguna go-
re, insan kendisini "varolusa firlanlmis" bulur. lnsanm "var olma" durumu icinde,
ya~amma anlam katmasiru saglayacak bir "dl~ merci", onernli sorulanm yamtlaya-
cak bir "ust varhk" veya hakikate ulasmasim saglayacak bir felsefi ilke yoktur. At-
tlgl her adirn ve verdigi her etik karar, tamamen kendi secimine kalrrusnr. lnsan
ozgurdur, daha dogrusu, insan ozgiirliige -yani secrne sorumlulugunu ii:stlenmeye-
mabkumdur. Bu sartlar altmda, geleneksel felsefenin nesnel ilkeler temelinde du-
~ii:nceureten yaklasmn, bizirn varolussal sorulanmiz karsismda butunuyle yararsiz-
dir. Ornegin, etik secimlerle karst karsrya kaldigmnzda Kant'm evrensel yasalan,
bize tam olarak nasil yardunci olacaktrr? Varolusculuga gore her ahlaki secim, ya-
samumzm yonune dair verdigimiz her karar, dogrudan secen kisiyi ilgilendiren
zorlu bir adundir. Insarnn kendi ya~amml belirleme serii:veni "rnetafizik gii:vence-
ler altma ahnrms" degil, kaygi yuklu bir surece karsihk gelir. Ancak insan, bu ne-
denlerden dolayi, kendi ya~ammm miman ya da yazan olma sorumluluguru; da
tasir. Sonlu olan yasamirruz, bizirn kendi projemiz ve eserimizdir. Bu baglarnda eli-
mizde hicbir "rehber" olmadigi icin, onunla ne yapacagumz konusu da yalmzca bi-
ze kalrrustir.
Varoluscu felsefenin en onde gelen temsilcilerinden Nietzsche ve Sartre, tann-
tammaz dusunurler olsalar da varolusculugun ~ok onernli bazi temsilcileri, Tann
inaner olan felsefeciler arasmdan ~tkml~tlr. Varolusculuga iliskin daha genel bir re-
sim ~izebilmek icin bu bohirnde son olarak unlu Danimarkali felsefeci Soren Kier-
S a rt r e ' a g o r e v a rh k o zd en
o n G e g e l i r : In sa n a n c a k
d un ya ya g e l ip v ar o ld uk ta n
s on ra ta r u m I a ru p b e l i r l e ni r
v e o zu n u 0 1 u s tu ru r .
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 8/38
276 Fe lse fe
V a ro lu ~G ul ug a g jj re s oy ut
il ke le r v e s is te m le r, i ns am n
v ar ol u ~ sa l d en e y im I er i n i,
s e~ im le rin i g jjl a rd l e de r.
kegaard C1813-1855)'dan bahsedecegiz. Kierkegaard'a gore -aym Sartre'da oldugu
gibi- gercek felsefi sorular, kuramsal degil k~el ue ozne! olanlardrr. Matematik ve
fen bilimleri gibi alanlann bize sagladigi "nesnel" yamtlar onernli olabilir; ancak
esas varolussal sorulanmizm yarnnda, bunlarm onerni ikincildir. Bu sorular, yasa-
mtmszdale: anlam ve ozellikle de bizirn gibi sonlu varhklann sonsuz olanla bag-
Iantisr ile ilgilidir. Sonlu olan insan akh, varhgmm simru kendi sonlulugu icinde ~o-
zemedigi icin kacmilmaz olarak bir kaygz durumundadrr. Sonlu ve bitimli bir kesit
olan insan ya~aml, kendi icinde almdigmda metafizik bir anlamdan yoksundur.
Bu durum karsismda bir insan soyle bir soru sorabilir: "Nasil bir ya~am ya~ama-
lryim]" Kierkegaard u~ farkli ya~am tipi betimler. 11kolarak, ya~am sadece beden-
sellige ve bedensel hazlara dayah olabilir. Bu tarzm smirlan ve yeterlilik durumu
bellidir. Ikinci olarak; ya~am ahlaki bir temel, sorumluluklar ve ilkeler uzerine ku-
rulabilir. Ve son olarak; etik olanm da otesinde, insan sonlu-sonsuz ikilemiyle dog-
rudan yuzlesebilir ve bir "iman hamlesi" gerceklestirebilir. Bu; yani Kierkegaard'm
en tiste yerlestirdigi dinsel yasam tarzi, sonlu olrnarun kaygi-yuklu durumuyla yuz-lesen insanm attigi buyuk bir adundir. Bu adim -yani kisinin iman yolunu secrne-
si- akilci yollarla veya nesnel ilkelerle actklanamaz. Iman hamlesini gerceklestiren
kisinin bu karan, aym Sartre'da oldugu gibi, bireyin kendisinin gerceklestirmesi
gereken oznel bir eylemdir. Bu, kuramsal bir sorun degil, hepimizin ya~ammm en
onemli ve kritik secirnidir. Ancak insarun bu zorlu secimine rehberlik edecek ev-
rensel bir metafizik ilke yoktur. Kierkegaard'm cok ustunde durdugu bir ornekle
aciklarsak Ibrahim peygamber oglunu Tann icin kurban etmeye daga goturdugun-
de, yani bir babamn maruz kalabilecegi en zor smavla smandigmda, imanma sanl-
mak veya evine geri donmek secenekleri ile karst karsryaydi. Bu durumda, hicbir
felsefi kuram ona yardimci olamazdi. Yapmak uzere oldugu eylem, ahlaki acidan
kabul edilemez bir suca karsihk geliyordu. Dahasi akh veya algisr ona oyunlar oy-
nuyor olabilirdi. Tann'run sozlerini duydugunu dusunuyordu. Fakat belki de duy-
dugu ses Tann'ya degil ~eytana aitti. Ibrahim peygamberirl yuzle~tigi durum "akil-
CI" degildi. Kierkegaard'a gore, aklm ona bir yardmu olamazdi. Ama her ~eye rag-
men oglunu kurban etme yolunda Ibrahirn'in eli titremedi, tereddut etmeden "iman
hamlesini" yapti. Ve bu yuzdendir ki oglu ona tekrar bagislandi.
Hem dinsel hem de tarm-tammaa bicimlerinde, varoluscu perspektiflerin or-
tak bir ozelligi vardir: Bireyin ya~amma iliskin secimleri, her tur metafizik ve etik
ilkeden once gelir. Daha acik soylersek soyut ilkeler ve sistemler -kendi soyutluk-
Ian icinde almdigmda- varolussal secimlerimiz acismdan bos ve degersizdir.
WITTGENSTEIN'IN Oil VEANlAM KONULARINA
BAKI$I20. yuzyila damgasirn vuran felsefeciler icinde Ludwig Wittgenstein C1889-1951)'m
ozel bir yeri vardir. Wittgensteirl'l sira dl~l kilan temel ozellik, onun ya~aml boyun-
ca birbirine Zitiki felsefi perspektifi savunmasi ve bu perspektiflerin her birinin du-
~unce dunyasr uzerinde biryuk etkiler yaratmis olmasidir. Wittgenstein'm son do-
neminde urettigi felsefenin ozunun, olumunden soma ge~en bunca yila ragmen,
baH etkisini siirdurmekte oldugunu soyleyebiliriz. ~imdi Wittgensteirl'm bu iki do-
nemini kisaca inceleyelim:
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 9/38
U n i t e 1 2 - Y a k r n D iin em F e ls e fe s i 277
Wittgenstein'm ilk Oonemi: "Oil Ounyanm Resmini
Sunar"
Wittgenstein'm 1921 yihnda yayimlananTractatus Logico-Pbilosopbicus
(kisaca
Tractatus) kitabmda savundugu goruslerin temelinde, sagduyuya uygun diyebile-
cegimiz bir varlik tasanrru (metafizik) ve dil felsefesi yatar. Metafizik acidan bakar-
sak Wittgenstein'a gore "dunya", olgularm toplammdan ibarettir. Her ne kadar
Wittgenstein kitabmda bu konuyu fazlaca aciklarnasa da yorumcularm ~ogu, Witt-
genstein'm "olgu" kavrammdan "fiziksel, nesnel durumlan" kastettigini dusunmus-
lerdir. Dilin islevi ise var olan durumlan yansitmak, bir anlamda resimlemektir. Dil-
de olan unsurlar, dunyanm kendisinde olan unsurlardir. Ancak bu betimleme,
Wittgenstein'm metafizik kuramryla bir araya geldiginde ilginc bir noktayi a~lga ~l-
karrnaktadir. Eger dunya fiziksel olgulardan -ve nihayetinde fiziksel nesnelerden-
olusuyorsa etik veya estetik yargilar icin ne diyebiliriz? "Bahcemde bes tane elma
agaci var." onermesini dogru yapan ~ey, dunyadaki nesnelerdir. Ancak "Mehmet
erdemli bir insan degildir' ' tiimcesinin dogru veya yanhs olmasi, dunyadaki nesne-
lerin fiziksel anlamda ne durumda oldugu ile ilgili degildir. Etik, estetik ve politik
onermelerin Wittgenstein'm tammladigi nesnel "diinya"da bir karsihg; yoktur.
Burada not edilmesi gereken bir nokta sudur: Yukanda ozetledigimiz gorusle-
ri dile getirirken Wittgenstein, etik ve estetigin butunuyle sacrna oldugunu dusun-
rnuyordu, yalmzca dunyamn etik ve estetik olgular icermedigine inamyordu. Yani
Wittgenstein bize dilin sirurlanru gosteriyor, dili nerede kullamp nerede kullana-
mayacagmuzr aciklamaya ~ah~lyordu. Elbette bu dil kurarruru okuyan bir insan,
buyuk olasihkla tepki gosterecek, dunyanm "erdern" veya "guzellik" ile ilintili 01-
gulan da icerdigini soyleyecektir. Ancak Wittgenstein'm yaklasimma sempati du-
yan biri soyle bir savunma getirebilir: Biz bir tasm, kedinin veya nehrin dunyanm
neresinde ve ne konumda bulundugunu kavrayabiliyoruz. Ancak erdemin, guzel-ligin veya adaletin benzer bir sekilde diinyada bulunduklanru soyleyemeyiz, In-
sanlarm olmadigi bir diinyada; ornegin taslann var olacagi aciknr; ancak insansiz
bir dunyada "erdernin" olacagmi soylernek zordur. 0 yuzden, eger Wiltgenslein'm
"dilin yalmzca nesnel olgulan betirnledigi" iddiasi dogruysa dilin "erderne iliskin
olgulan" betimlemek icin kullamlamayacagi tezi de akilci hale gelmektedir.
Ozetlersek bu "erken" donerninde Wittgenstein; dilin anlamb bir ~ekilde kulla-
nilabilecegi yerlerin oldukca smirh oldugunu, dilin gorunen yaplsmm her zaman
gercek mantiksal yapisryla ornisrnedigini ve Tractatus kitabi aracihgryla bu duru-
mu artik su yuzune cikarmakta oldugunu iddia ediyordu. Wittgenstein, kendisine
hemen yoneltilebilecek ~u tarzda bir elestiriye de hazirdi: "Peki Tractatus'taki me-
tafizik nitelikli turnceler, dunyada hangi olgusal durum veya olaylara karsihk geli-
yor?" Yanm, "Benirn sozlerimi bir merdiven gibi kullanm ve i~ibittikten soma on-
larm aslmda anlamsiz olduklanm gorerek kaldmp atm"drr. Daha acik soylendiginde
Wittgenstein, insanlan dunya ve dil konusunda "aydmlatnktan" sonra kendisinin -
ve felsefenin- isinin bittigine, dilin sirurlanru gostermis olduguna ve konusulama-
yacak yerde susmanm gerektigine inamyordu.
Wittgenstein'm ikinci Oonemi: "Anlam Kafamlzm i~inde
Oegildir"
Ikinci (veya "gee") doneminde ise Wittgenstein, yukanda ozetlerneye ~ah~uglmlz
"dunya" ve "dil" tasanrnlanru buninuyle terk ederek bambaska bir oyku ile karst-
rmza ~lkar. Bu yeni yaklasima gore; dilin dunyayi resimledigi, dildeki kelimelerin
o n e rm e le r 0 1 g ul a n, d I ~
d O n y a Y I r es ir n Ie r; d i Id ek i h e r
i in er m e , v a r o l a n b i r o lg un u n
r a s rn id i r. B u n a g ii r e eti k ,
e s te ti k v e p ol i ti k i in er m e l e r
r e s im le ne m ez le r, ~ O nk O b u
to r i in erm e l er d O ny a d a
v a r o l a n 0 1 g u l a r a k a r ~ 1 I1k
g e lm e z le r .
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 10/38
2 7 8 F e l s e f e
W i t t g en s te i n i k i n e i
d t in e m i nd e d i I in k u II a m m r r u ,
o yu n o yn am a ya b en ze ti r . D il
d e o yu n g ib i a m a C I D ia n,
u z l a ~ 1m s a l k u ra I I a n 0 1 a n b i r
e tk i n l i k ti r v e t l p k l fa r k ll
ta rk h o yu n l a nn D im a S I g i b i
d i Id e k i s tiz cu k l er in d e
a n Ia m InI o rt a y a ~ I ka ra n
to p lu m sa l d ur u m la ra b ag ll
o la ra k f a rk h k u ll a ru m la n
vardrr.
de dunyadaki nesneleri isimlendirdigi fikri yanhstir. Wittgenstein'm elestirdigi "es-
ki" gorii:~un neden sorunlu oldugunu simdi daha yakmdan anlamaya cahsahm: Ge-
nelde hem felsefeciler arasmda hem de gunluk yasarnda yaygm olarak kabul edi-
len "geleneksel'' goru~e gore bir cocuk, dilsel ogrenme surecine girdiginde fiziksel
nesnelerden olusrnus bir dunya tarafmdan sanlrms durumdadir; yapmasl gereken
ise nesnelerin adiru ogrenmektir. Ornegin, cocugun anne babasi parmaklanyla
nesnelere isaret edip aym anda "elrna", "kedi" gibi kelimeleri soylerler. <::ocugun
ana dilini ogrenmesi, temel olarak bu yolla gerceklesir. Bu acrklamanm mannkh
oldugunu dusunebiliriz. Ancak duruma bir de cocugun acismdan bakahm. Par-
makla isaret ederek nesnelerin adiru (veya kelimelerin anlamlartrn) ogretme ey-
lemi, yalrnzca bir dili coktan ogrenmi~ insanlarda ise yarayabilir. Oysa anne bir el-
maya isaret ederek ~ocuguna 'elma' kelimesinin anlarruru ogretmeye cahsirken co-
cuk ne "parrnakla isaret etme" eyleminin anlamma ne de annesinin soyledigi 'el-
rna' kelimesinin tam olarak "ne tiir bir varhga karsihk geldiginin" bilgisine sahiptir.
Birincisi, cocuklar "parrnakla nesneye isaret etme" hareketinin anlammi bilerek
dogmazlar, bunu ogrenmeleri gerekir. Ikincisi, annenin "elma" demesi, yeni ogre-
nen ~ocuk icin belirsiz bir durumdur: Bu kelime gosterilen nesnenin adr midirr
Yoksa 'elma', yuvarlak sekle iliskin bir kelime midir? Veya 'elma' kelimesi, renk mi
belirtmektedir? Buradan da rahathkla gorulebilecegi gibi cocuklar, ogrenme surec-
lerinin ilk yillannda ikinci bir dil ogrenmekte olan yetiskinlerden son derece fark-
h ve zor bir konumdadrrlar.
Wittgenstein'm yeni gorusune gore anlamm ortaya cikmasr, mantiksal/fiziksel
bir olgu degil toplumsal bir durumdur. Bir kelimenin anlarm, 0kelimenin hangi
durumlarda, insanlar tarafmdan nasil kullamldzgz ile belirlenir. Bir kelimenin (or-
negin 'elma' kelimesinin) bir nesneye (ornegin daldaki bir elmaya) karsihk gelme-
si, kelimelerin anlam kazanma yollarmdan yalmzca biridir. Fakat anlam, yalmzca
boyle olusmaz. "Imdatl" (yani yardim isteme nidasi) veya "Tuzlukl" (yani sofrada
birisinden tuzlugu isteme nidasi), anlamli dilsel eylernlerdir, ancak bunlar nesne-
leri adlandirmakta veya tammlamakta kullarulmamaktadir. Wittgenstein'a gore, bi-
zirn bu dilsel kullamm cesitlerini goz onunde tutmarruz ve anlamm r;ok-renkli, r;ok-
yonlii ve -en onernlisi- toplumsal bir olgu oldugunu arumsamarmz gerekmektedir.
'Elma' kelimesi, kendiliginden elmalara karsihk gelen bir ad degildir. 'Elma' keli-
mesinin elmalara karsihk gelmesi, Turkce gibi bir dilin tum diger unsurlan (yani
toplumsal anlasma alt-yaprsmm butunu) verildiginde olanakli olabilecek bir olgu-
duro Bu da Wittgenstein'm erken donerninde -yani Tractatus kitabmda- sunulan ve
toplumsal orgutlenmeyi hie hesaba katmayan "resimleme kurarm''nm, yetersiz ve
yarulnci oldugunu gosterir,
Yukanda kisaca ozetledigimiz bu ilginc kuramm cok onernli bir sonucu vardir:
Anlam ne fiziksel dunyanm nesnelerinden kaynaklanan bir seydir ne de oznel (ve-
ya zihinsel) bir durumdur. Baska bir deyisle; anlamlan ogrenen bir bebege yardnn-
CI olacak ~ey, ne fiziksel dunyarun kendisidir ne de nesnelerin adlanru ona ogret-
meye cahsan annenin zihninde bulunan dusuncelerdir. Anlamlan ogrenmeyi ola-
nakh kilan ~ey, toplumsal alanda insanlarm bir kelimeyi kullamrken ona uygun ne
tur davrarnslarda bulundugudur. Biz 'limon', 'rnavi', 'Irndatl', 'huzun', 'vatan' gibi
kelimelerin anlamlanm dunyanm nesnelerinin kendisinden veya diger insanlann
zihninden gecenleri dogrudan okuyarak degil, konusan insanlann eylemlerini iz-
leyerek ogreniriz. 0 halde kokleri Descartes'a kadar uzanan "zihinsel olanm bilgi
ve anlam acismdan once geldigi" yaklasmn hatahdir. Wittgenstein'a gore anlam,
iceride (yani zihinde) degil, dtsarida (yani insan topluluklannm eylemlerinde) bu-
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 11/38
U n i te 1 2 - Y a k r n D on em F els efe s i 279
lunur. 0 yuzden bir insan, tek basma bir dil veya anlam dunyasi yaratamaz; an-
lam 6zunde toplumsal alana ait bir olgudur.
BuboIiimde Wittgenstein'tn ild farkh donemine dair a~tklama1ar okuduk. Ayntfelsefednin
ild ayrt doneminde iiretmi~ oldugu fildrIerln birbirlnden ~ok farkh olmast, yorumculartn
her zaman ilgisini ~ekm~tir. Bu farklthklar iizerlne yorum getirmeye ¢t~tn. OrnegIn ~u
nokta iizerlnde d~iince iiretin: Wittgenstein'tn ilk doneminden ildnci donemineg~i~, feI-
sefenin geIenekseI sorulart ve sorunlart ~1Stndan nastl blr farklt~maya kar~tltk gelmek-
tedir? Wittgenstein'tn ikind doneminde sergiIedigI d~iinsel tavir, geIenekseI felsefeclle-
rlnldnden ne anlamda farkltdtr?
FRANKFURT OKULU'NUN ELE$TiREL TOPLUMSALKURAMI1920'lerde Toplumsal Arasnrmalar Enstitusu adryla kurulan ve Frankfurt Okulu
adryla unlenen toplulugun urettigi fikirler, 20. yuzyilm dusunsel atmosferini derin-
den etkilemistir, Her ne kadar Frankfurt Okulu'nun cahsmalanrun ardmdaki temel
itici gu~, Karl Marx'm tarihsel materyalist kurarru olsa da okulun uyeleri gelenek-
sel ("ortodoks") Marksizmin kahplanrun oldukca dismda perspektifler sunmuslar-
dir, Dahasi sanatsal boyutta olaganustu etkileyici yaklasimlarda bulunan Walter
Benjamin 0892-1940) ve Theodor W. Adorno 0903-1969) gibi dusunurlerin cahs-
malarmda, toplumsal-politik felsefenin ve ondan tureyen kaygilann tek belirleyici
unsur oldugunu soylemek zordur. Buna ek olarak; ornegin Freudcu temalar da
okulun uyelerinin ~alt~malarma zaman zaman arka plan olusturmustur. Bu acidan
Frankfurt Okulu'nun -ortak bir dusunsel/politik merkeze sahip olmakla birlikte-
farkh tarzlarv e gereclerle eser uretebilmis: felsefe, sanat ve toplumsal bilimler yel-
pazesinde yaklasunlar sunrnus renkli bir topluluk oldugunu soyleyebiliriz.
Frankfurt Okulu'nun gelistirdigi haliyle Ele~tirelKuram, tarihsel gerceklerden
ve somut kaygilardan hareketle, insan ozgurlugunun kosullanru sorgulamayi ve
insaru tutsak kilan durumlan sergileyerek bunlan asmarun olanakhhgiru arastirma-
yl hedefler. Yukanda da belirttigimiz gibi, bu amaca yonelik olarak Elestirel ku-
rarncilar, bir yandan felsefi dusunceyi kullamrken bir yandan da toplumsal bilim-
lerin ve sanatm yaklasimlanndan yararlanrmslardir. Elestirel kuramm mercek aln-
na aldigr esas konu; ~agda~ insan ve onun kirnligini ve bagimsizhgiru belirleyen ta-
rihsel, toplumsal, ideolojik ve psikolojik etkenlerdir.
Elestirel kuramm savunuculan, insan ahhnrn bir yandan (geleneksel felsefede
ve ozellikle de metafizik dusunce kapsammda yapildigi gibi) butunuyle soyutlas-
tmp yasam-dunyasmdan kopanlarak icinin bosaltilmasma tepki gosterirken bir
yandan da ~agda~ kapitalist toplumlarm urettigi birey tipiyle birlikte ortaya cikan
"pratik", "aracsal'' ve "sonuca-endeksli" aklm, tum dusunme bicimlerine egemen
olmaya baslarnasma tepki gostermislerdir. Onlara gore her ne kadar aklm bicim-
lenmesi tarihsel bir olgu olsa da akilsal olanm normatif (yani norm koyucu, du-
zenleyici ve belirleyici) ozelliginin gozden kacmlmamasi gerekir. Elestirel kuram-
cilann yaklasmn, bu yonuyle, Aydmlanma {:agl felsefecilerinin ve Karl Marx gibi
dusunurlerin genel bakislanyla onernli paralellikler gosterir. Ancak, ornegin M.
Horkheimer ve T. Adorno, Aydmlanma'nm herkesin bildigi olumlu ve ilerici so-
nuclannm yam sira, yikicr bir yon de icerdigini ve "gelisme" olarak kendini goste-
ren durumlarm "tersine donme" gizilgucunu iclerinde banndirdigim savlamislardir.
Bu yaklasunm ve kaygtlarm temelsiz bir kuruntu oldugunu soylemek gu~ur.
Aydmlanma {:agl'yla birlikte gelen "insan akhnm yukselisi", ardmdan Newton bili-
" A r a ~ s a l aki l" , a k h n
k a p i ta l i s t t e kn 0 1 o j i k
g el i ~ m e l e re a r a ~ 0 1 m a S I d l r.A r a ~ s a I a k il , d e g e r l e ri n n e
0 1 m a la n g er e kt i g i n i
s oy l e m e k y e r i n e v a r o l a n
d e g e rl e re h i z m e t e d e r .
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 12/38
2 8 0 Fel sefe
minin inamlmaz basanlan ve tum bunlan izleyen Endustri Devrimi'nin olusturdu-
gu buyuk tablo, alelin egemenligini ve ustunlugurni tarnsmasiz bir sekilde tescil
eder gibi gorunse de aym aklm (bilimi, teknolojisi ve kontrol mekanizmalanyla)
Avrupa'da ortaya cikardigr 2. Dii:nya Savasi, sistematik kryunlar ve cekilen acilar
ahiin ii:stii:nlii:guve yuceligi konusunda iyimserlik havasiru hizla dagitrrustir. 20.
yuzyilm ilk yansmda elestirel kurarncilarm da bizzat tarukhk ettigi bu olaylar,
Frankfurt Okulu dusunurlerinin insan akltna cok farkh bir gozle bakmalarma, mo-
dern aklm "harika sonuclarla" bagdastmlan ustun nitelikli kimligine ~ii:phe duyma-
larma neden olmustur. Elestirel kurarncilar, insanhgm tarukhk ettigi -ve sonucta ak-
hn ururni olan- bu kitlesel felaketleri ve buyuk yikimlan irdeleyen kuramsal aras-
trrmalara girmisler, onernli eserler uretmislerdir.
Yukanda da belirttigimiz gibi bu kuramcilara gore akil; sabit, degisrnez ve mut-
lak bir yapl degil tarihsellik icinde yol alarak donusurne ugrayan bir yetidir. Buna
karsm akil, hep tarihsel akisa gore seffaf bir kimlik edinen, butunuyle toplumsal
veya cevresel kosullarla bire-bir belirlenen, normatif gucu olmayan bir kapasite
olarak da almmamalidir. Denebilir ki "aklm ve dunyarun anlastimasi' ile "aklm
toplumsal alanda normatif olarale leullamlmasi' aym (tarihsel) akil tarafmdan ve
aklm smirlan icinde kalarak gerceklestirilebilecek eylemlerdir. Akil, hem dunya-
yi/tarihi belirler hem de dii:nya/tarih tarafmdan belirlenir. Bu tabloda kendini gos-
teren tammsal ve normatifboyutlarm karsihkh iliskisi, elbette cetin bir kuramsal
sorundur ve bu turden dinamiklerin aydmlanlmasi elestirel kuramcilann ve onlar-
dan etkilenen felsefecilerin ugra~tlgl onemli sorunsallardan biri olmustur.
Elestirel kuramcilann en onde gelen irdeleme konulanndan biri, totaliter dun-
ya goruslerinin bireyi nasil sekillendirdigi ve konumlandirdigidir. Totaliter rejimle-
re verilebilecek en belirgin ornek fasizmdir. Ancak ele~tirel kuramcilar, buna ek
olarak, iki temel politik yaplya da oldukca mesafeli yaklasrmslardir. Birincisi -ken-dileri Marksist koklerden gelseler de- Frankfurt Okulu uyeleri, Sovyet tipi kormi-
nizmin yaklasumni benirnsememislerdir. Ikinci olarak ele~tirel kuramcilar, ~agda~
liberal-kapitalist toplumlann sundugu engin ozgiirhik goruntusunu de sorgularms-
lar ve bu toplumsal orgutlenme bicimlerinin de "totaliter" (yani ozneyi genel bir
kahba uyduran, bicimlendiren, kimliklendiren ve insanm kendisini gerceklestirme-
sinin onunde engel olusturan) bir yaplsl oldugunu savlarmslardir. Ozellikle gunu-
rnuzun liberal toplumlarmda, oznenin her turlu ozgii:rlii:geve hareket alanma sa-
hip oldugu her firsatta tekrarlansa da aslmda bu soylem, oznelerin bireyselliginin
toplumdaki denetim mekanizmalan ve uretim-niketirn iliskileri dogrultusunda in-
celikle belirlenmis ideolojik sonuclar oldugu gercegini degistirmemektedir. Bir or-
nek vermek gerekirse H. Marcuse Tek Boyutlu lnsan kitabmda, ~agda~ kapitalisttoplumun surekli yeni ve yapay "gereksinimler" yaratngmi, medya gii:ru aracihgry-
la dayatngi tuketirn bicimleriyle de tekduze bir kultur olusturarak muhalefet ve
farkhhk kavramlarmm icini bosaltngiru savlarmsnr. Bu perspektife gore "oznelerin
bagimsiz veya ozerk oldugu" iddiasi, bu ozerkligin aslmda sistemin ekonomik-ide-
olojik belirlemelerine gore bastan a~agl "olusturuldugu" gercegi karsismda ge~er-
liligini veya ilgincligini yitirmektedir. (:agda~ liberal toplum -iddialarm tersine- oz-
gurlestirici ve demokratik degil ozneyi aracsal aklm bir urumi veya dislisi haline
getiren, bireye yapay gereksinimler yii:kleyen ve ozgii:rlii:gii:nanlarruru stratejik bir
sekilde degistiren bir i~mantiga sahiptir. Ornegin gunumuzde oznenin bagimsizh-
gma iliskin onermeler, genelde hep "tiiketicinin secim ozgii:rlii:gu"konusu etrafmda
dile getirilmektedir. Ancak Marcuse'ye gore bireylerin, farkh araba veya icecek mar-
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 13/38
Unite 1 2 - Y a k r n Diin em F els efe si 281
kalan arasmda secim yapabilme ozgiirlii:gii:ne sahip olmasinm gercek ve nihai oz-
gurlukmus gibi sunulmasi, {;agda~ insanm yasam-dunyasmm alt-yapisma dair bir
yamlsama yaratmakta ve liberal-kapitalist toplumlarda "ozgurluk'' olarak alman ~e-
yin temeline iliskin onernli gercekleri gizlemektedir. Bu, uzerinde dusunulmesi ge-
reken bir dururndur; ~nkii: asil sorun artik ozneye yaklenen ideolojinin niteligi de-
gildir. Asil sorun, varolan yapay tuketim bicimlerinin ve bunlarm etrafmda olustu-
rulan kimliklerin oznenin kendisini olusturmaya baslamasidir. 0 yuzdendir ki gu-
numuz dunyasmda "Arabarnz kimliginizdir'' veya "Populer insanlar yalmzca bu ko-
layi icerler" tuninden sloganlar, psikolojik olarak etkileyici sloganlar olmamn ote-
sine gecip yasadigmnz toplumsal ger~ekligin ilkeleri olmustur.
Ozetlersek T. Adorno, M. Horkheimer ve H. Marcuse gibi dusunurler, Aydin-
lanma fikrinin en onemli urumi veya meyvesi olan "ozne'tnin, radikal bir irdeleme-
sini ve elestirisini sunmuslardir. Bu dusumirlere gore birey, icinde bulundugu top-
lumun materyal dinamikleri ve i~leyi~ ilkeleri uyarmca olusturulan bir varhktir.
"Akil" dedigimiz kapasite de evrensel, degismez ve her zaman "guvenilir" olmak-
tan ziyade; toplumsal ve tarihsel kosullara buyuk 6l~de bagh, yapici oldugu ka-
dar yozlasmayi ve yikicihg; da icinde banndiran bir yetidir.
Frankfurt Okulu'nun bu genel yaklasimma karsin, elestirel kuramcrlann gen{;
nesline ait felsefecilerden Jii:rgen Habermas ideolojiler ve onyargrlar tarafmdan bo-
zulmarms, nesnelve evrenselbir iletisimin olanakh oldugu fikrini savunrnus ve bir
anlamda, Modern \=ag'm temel ideallerinden birini tekrar gundeme tasunistrr.
Frankfurt Okulu'nun orjinal kuruculannm akla genellikle elestirel ve ~ii:pheyle
yaklasan tutumlanyla karsilastmldrgmda Habermas'm iyimser tavnmn oldukca
farkh bir tablo sergiledigi rahathkla soylenebilir. Son olarak da, elestirel kuramm
bir Alman hareketi olmasma ragmen, ornegin 20. yuzyihn hem Fransiz hem de In -
giliz/ Amerikan modernizm-sonrasi dusunurlerine de onemli bir arka plan ve ilham
kaynagi sagladigmi belirtmeliyiz.
FELSEFENiN OZERK BiRALANI VAR MIDIR?Bu ii:nitede son olarak, {;agda~felsefede cok tarnsilmakta olan bir konuya degine-
cegiz, Bu konu, kuramsal bir alan olan felsefenin ~u an nasil bir kirnlige sahip 01-
dugu ve diger arastirma alanlan karsismda ozerk kirnligini korumaya devam edip
etmedigi ile ilgilidir. Bilindigi gibi Platon'dan devralman gelenek, felsefecinin ilgi-
sinin odagma "gtindelik dunyayi" asan bir gercekligi veya hakikati koymustur.
Onu izleyen pek cok US{;U (rasyonalist) felsefeci de bu yaklasmn temelde benim-
semistir. Bu goruse gore insan akh, evrensel bir kapasitedir ve evrenin sirlanru
kavrama yetenegine sahiptir. Ancak bu iyimser yaklasimm son 100-150 yildir etki-
sini aym sekilde surdiirdugurni soylernek guctur, Gunumuzde; tarihselligin, soyle-
min, toplurnsal ogelerin ve bilimin bulgulannm akzlveJelseJeii:zerine dogrudan et-
kisinin oldugu ve bunlardan yahtilrms bir felsefe etkinliginden soz edilerneyecegi
fikri daha on plana gecmis durumdadir.
Felsefe dii:nyasmdaki bu degisime verilebilecek iyi bir ornek, epistemoloji bag-
lammda ortaya {;lkml~-ancak etkileri bu dar alanm sinirlanru a~ml~- olan dogalct-
hk akmudir. 20. yii:zyli kapsammda "dogalcihk" dendiginde ilk akla gelen, W. V.
O. Quine ve onun radikal deneyimciligidir. Quine, felsefede yer etmis olan "zihni-
ni kullanarak nesnel bilgiye ulasan ozne" veya "anlamsal bir i{;dunyasi olan ozne"
kavrarnlanru bir kenara atarak onun yerine, "fiziksel ortammda bas edip ayakta ka-
Ma r~ us e'y e g iir e ~ ag da ~
k ap ita l i st to pl u m u n y a ratn gl
y en i v e y ap ay g er ek sin im le r,
iiz ne ni n k en d i s i n i
0 1u s tu r rn a y a b a ~ 1am I ~ t lr .
D o ga l ~ I y a k la ~ Im In en
iin em li iiz ellig i, e vr en e i lis ki n
t um a~ lk lamal ar d a
d o ga -u s tu v e s oyu t u n su rl a r
y eri n ed o ga I, f iz i k se l
0 1g u l ar a b a ~ vu rm a s td I r.
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 14/38
2 8 2 Fel sefe
labilen gelismis organizma" ve "dilsel unsurlan gozlemlenen olgu ve davraruslarla
bagdastirabilen ve bunu dilsel davrarnslarla iletebilen canh" gibi kavramlan getir-
meyi hedefler. Quine'a gore insanlarm bilgi seruvenleri, dogadan aldiklan sirurli
miktarda uyanmla baslar ve inanilrnaz zenginlikte ve ~e~itlilikte kuramlarla biter.
Bunu gerceklestiren varhk; yani insan -ozunde- etkilere tepki verebilen fizyolojik
bir yapidir. Bizirn son derece etkileyici "zihinsel" ve "simgesel" yetilerimizin olma-
si, aslmda bilginin ardmda turnuyle fizyolojik yapnaslannm oldugu gercegini gol-
gelememelidir. Biz doganm bir parcasryiz, zihinsel ve bilgisel sureclerimiz de do-
gada gerceklesen olgulardir. Eger felsefeci, bu sureclerinin nastl olmast gerektigi
konusunda normatif tezler sunmak istiyorsa oncelikle bu sureclerin nastl oldugu-
nabakmah, yani fen bilimleri ile ilgilenmelidir. Bu anlamda, Platon-Descartes ciz-
gisinde yapilmis olan geleneksel epistemolojinin i~i bitmistir. Bilgi konusunda asil
ilginc sonuclara varacak olanlar, deneysel psikologlar ve insan fizyolojisi uzerinde
~ah~anlardrr. Akil ve bilginin sirlan, zihnimizin icinde felsefi gezintiler yapilarak
degil, doganm bilimsel sirlan ~ozUlerek ortaya cikanlabilir. Bu yeni yaklasima do-
galcthk denmesinin nedeni de budur.
Quine'm gorusleri ve onu izleyen tartismalar, ge~en yuzyilda epistemolojide
dogalcihgm ana eksenini olusturrnustur. Ote yandan Quine'm bilimi ve dogalcihgi
on plana ~lkarmaya ~ah~an yaklasunmi, daha genel bir perspektif icinde degerlen-
direbiliriz. Ornegin yakm donernde ortaya cikrms olan toplumsal epistemoloji ve fe-
minist epistemoloji gibi alanlar da aym Quine'm dogalcihgi gibi, "Kartezyen-karsi-
ti" (yani ozneyi soyutlasnrmaya ve zihinden ibaretrnis gibi gostermeye tepki goste-
ren) hareketlerin bir par~asl olarak goriilebilir. Toplumsal epistemolojinin esas ha-
reket noktasi, yukanda belirttigimiz gibi, "epistemolojik duzlemde olmasi gereke-
ne ancak olanm dolayimryla ve irdelenmesiyle vanlacagi" fikridir. Geleneksel fel-
sefeciler, bilgi kavrami ile ilgilenirken toplumsal ve tarihsel olaru buyuk olcude goz
ardi etmislerdir. Oysa 20. yuzyilda pek ~ok dusunur, gerekcelendirme ve bilgi
edinme siireclerinin, toplumsal yonunun belirleyici oldugunu ve (bireylere ek ola-
rak) topluluklarm da kendilerine ozgu inanclan ve gerekcelerinin bulunabilecegi-
ni kavrarmsnr. Feminist felsefeciler ce geleneksel epistemolojinin sorgulamadan hi-
rakngi onernli noktalan gundeme getirerek elestiriyi bir adirn oteye tasumslardir.
Linda Alcoff, Vrinda Dalmiya ve Lorraine Code gibi feministler tarafmdan irdelenen
kritik bir sorun; ~agda~ Iiteraturde epistemolojik ilginin genelde hep onerrnesel bil-
gi uzerinde yogunlasmasi, bu Iiteratunin kadmlar gibi du~unsel yasamin merkezin-
den uaakta tutulmus kesimlerin deneyimlerinde ortaya cikan belli bilgi tiplerini
(ornek, cocuk dogurma ve bakma sureclerinde kazamlan ve tam olarak soze do-
kulerneyen eylemsel-duygusal bilgi) drslamasi ve ~ozumlemeyi de yarulnci bir se-kilde "evrensel" ve "baglamsiz'' bir kimlikte yurutuyor gorunnisu yaratmasidir.
"Epistemoloji" tinitesinde bilginin geleneksel u~lu ~ozUmlemesini aciklarmsnk.
Orada gundeme getirilen ~ozumleme, belli felsefi varsayimlara dayanmaktadir. Or-
negin feminist kuram acismdan bakildigmda bilginin u~lu tammmda adi ge~en oz-
ne (yani bilen kisi); tuhaf bir sekilde soyutlastmlmis, evrensellestirilmis ve ici ne-
redeyse bosaltilrms bir varhknr. Feminist dusunurlere gore, bu noktada ciddi bir
sorun ortaya cikar, ~nkU boylesi bir oznenin ve onun bilme islevinin ardmda ya-
tan "akilcrhk", geleneksel felsefi iddialann veya varsayimlann tersine, "evrensel"
veya "dogru" degil, erkek-egemen bir toplumun standartlannm dogrudan yansidi-
gl (yani "tarafh") bir akilcihknr. Yapilmasi gereken, kacimlmaz olarak zaten hep
isin icinde olan oznelligin bilgi kuramlarmda hesaba kaulmasi, ancak bu hamlenin
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 15/38
Unite 12 - Y a k r n Do ne rn F els efe si 2 83
toplumun tarihsel bilincinde derin bir yeri olan hegernonyacr dengesizligi kadmlar
(ve evrensel akilcihk adma entellektuel merkezden uzaklastmlan diger kesimler)
lehine degistirecek ve onlarm perspektiflerini felsefi zeminine tasryacak bir tarzda
gerceklestirilmesidir .
Yukanda saydigmnz bu yeni epistemolojik yaklasimlar, daha genis ve temel bir
karsr-cikisa isaret etmektedir. Bu karsi-cikis, aslmda felsefenin kendisinin ozerk
alam veya kimligi ile ilgilidir. Felsefeciler, genelde kuramlarmm "evrensel" oldugu
iddiasryla ortaya cikrmslar; bu yuzden de kuramlarmm tarihsel, toplumsal ve bilim-
sel boyutlardan bagunsiz bir sekilde gecerli oldugu varsayimryla hareket etmisler-
dir. Felsefecilerin bu geleneksel entelektuel tavnna en net tepkiyi gosterenlerden
biri, eylemci yaklasum savunan Arnerikah dusuntir Richard Rorty 0931-2007) ol-
mustur, Genel olarak ifade edersek Rorty'nin karsisma aldigi temel goru~, Kartez-
yen felsefedir. Rorty'ye gore, Modern {:ag dusunurlerinin deneyimsel bilgiyi "dis
dunyanm zihin tarafmdan bir ayna gibi yansitilmasi" seklinde kavramlastirmalan
ve buna uygun sekilde kuramlastirmalan, son derece yamltici bir epistemolojik ge-
lenege ve buninuyle yararsiz bir felsefi saplantrya yol acrrusnr. Bilgi kuramma ele~-
tirel yaklasnnmda Rorty'yi en derinden etkileyen dusunurler, Nietzsche, James,
Wittgenstein ve Quine'dir, Hemen gorulecegi gibi, bu dusurnirlerin ~ogunu ortak-
lastiran bir nokta; geleneksel epistemolojiye yonelik elestirilerinin, aslmda onlann
geleneksel felsefeye ve felsefenin kendisine sorun ettigi konulara yonelttikleri da-
ha genel elestirilerin bir par~asl ve uzantisr olmasidir. Ornegin Nietzsche'nin "bu-
dunyacihgr", Wittgenstein'm anlamm ikamet adresini zihinsel-olandan gozlemlene-
bilir-olana ~evirmesi ve James'in dogru ve gerceklik konularmda getirdigi eylemci
yaklasun, Rorty'nin dusunsel ~er~evesinin temel taslanndan bazilanm olusturrnus-
tur. Bu temel taslann birlikte isaret ettigi onemli bir tez, insan bilgisinin zihinsel bir
basan olmaktan ziyade eylemsel bir olgu oldugudur. Daha da ~arplCl olarak bizirn
deneyim dedigimiz ~ey, bastan a~agl s6ylemseldir(yani dilin ve toplumsalhgm ola-
naklan tarafmdan belirlenir). Insarun deneyimine acilan dunya, her asamada, dil-
sel ve kulnirel "filtrelerden" gecerek kendini gosterir, Kanncalardan ve kedilerden
farkh olarak insanlar, dunyaya her zaman belli kavramlarla, varsayunlarla ve bir
kulturel alt-yapi aracihgryla yaklasir. Yani bizirn dunyayi deneyimlememiz, yalm
bir durum degil kavramsalhk ve dilsellik tarafmdan surekli sekillendirilmekte olan
bir olgudur.
Dahasi felsefecilerin cogunun geleneksel varsaYlmmm tersine, yalrnzca felsefe-
cinin gorebilecegi bir gercek/mutlak dunya yoktur. Rorty'ye gore, felsefe tarihi bo-
yunca sik sik yasam-dunyasmm otesine yerlestirilen "Dogru" ve "Gercek" gibi fel-
sefi kavramlar, bizim acmnzdan tumuyle bos ve degersizdir. Bilgirnizin hedefi, bi-
zi etkileyen ve bizirn de donusturebildigimiz dunyadir. 0 dunyaya biz her zaman
once eylemle yaklasinz, soyut bir zihinle ve spekulasyon yetenegiyle degil. Bu act-
dan bakildigmda, bizirn bilgi alarumiza giren seyler, bizirn icin bir sekilde yararh
seylerdir ve yalmzca bize bir sekilde yararh olabilecek unsurlar, bilgimizin nesne-
si olabilir.
Rorty'nin geleneksel felsefeye olan tepkisini de bu baglarnda anlayabiliriz. Ona
gore, yalnuzca felsefecinin fal~ma alanma girebilecek bir konu yoktur. Felsefeci
aslmda icinde bulundugu toplumda devam eden buyuk "sohbete" katilan ve genel
perspektifler sunan bir birey olmahdir. Felsefeci fizikcilerle, sairlerle, sosyologlar-
la ve rmihendislerle iletisirne girip onlarla entelekniel ahs-veriste bulunmasi gere-
ken bir kisidir, Daha acik soylersek felsefeci, fil disi kulesinden inip icinde yasadi-
gl topluma somut katktlarda bulunmanm ve toplumu olumlu yonde degistirmenin
Ro r ty 'y e g o re f el se fe ci ,
i~ in de b ul un du gu t op lu rn da
d e va m e d en b u yu k s oh b e te
katr l a n, g en el p er sp e ktif le r
s un a n , to p I ur n a s or n ut
katkr l arda bu I un m a m n ve
to pl u m u 0 1 u rn l u y on d e
d e g i ~ ti r r n e ni n y oll a n r u
b ulrn ak zo ru nd a o la n b ir
bireydir.
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 16/38
2 8 4 Fel sefe
yollanm bulmak zorundadir. Metafizigin incelikleri veya epistemolojinin aynntilan
ile ugrasmaktansa esitlikci ve demokratik bir toplum yaratma surecinde somut bir
yer almahdir. Felsefecinin dert etmesi gereken konu, "evrensel nesnellik" veya "ev-
rensel hakikat" degil adaletsizlik, baski ve aynmcihk gibi somut sorunlara yonelik
pratik ~ozUmler bulmak olmahdir.
Bu fikirler ozellikle Amerika'daki felsefe cevrelerinde genis destek bulsa da
ciddi oranda tepki de toplarmstir. Rorty'nin en elestirilen gorusleri, (1) felsefenin
"kendine has" ozerk bir alanmm olmadigi ve (2) felsefenin yeni islevinin "top-
lumsal sohbet" oldugudur. Rorty'yi elestiren yorumcular, ozellikle onun felsefe-
nin normatif rolunu veya gucunu hafife alan yaklasunma tepki gosterrnislerdir.
Bu baglamda tartisilan onemli bir nokta, Rorty'nin bir araya getirdigi liberal (oz-
gurlukcu) ve eylemci perspektiflerin ortaya ~lkardlgl buyuk tablonun gercekten
arzu edilir olup olmadigidir. Elestirel yaklasan bazi felsefecilere gore, eger biz
Rorty'nin dedigi gibi, orneg in, "toplumsal sohbet" kavrarruru sosyal-politik an-
lamda temel ilke olarak ahrsak bu durum -Rorty'nin iddiasinm tam tersine- po-
litik gucu ve iletisim kanallanru elinde tutanlann, "dogru'ryu belirledigi totaliter
senaryolann gerceklesme yolunu acacaknr. Bu ve benzeri nedenlerden dolayi,
eylemciliiJ,in betimlediiJ,i ve yucelttiiJ,i baliyle ozneler-arasi fikirsel ahs-veris ve
sohbet alarn, felsefi ve siyasal sorulanrruzi yamtlama anlammda yeterli degildir.
"Dogru" veya "gercek" kavramlanmiz, nesnel bir yon icerir bu yuzden de yalruz-
ca toplumsal sohbet veya konsensus terimleri cinsinden aciklanamaz. Rorty'nin
geleneksel (yani mutlakci) felsefi yaklasunlara duydugu tepkinin anlasihr bir
karst ~lkl~ oldugu soylenebilir. Ancak pek ~ok yorumcuya gore Rorty, ortaya
koydugu elestiriden oldukca asm bir sonuc ~lkarml~tlr. Bu yorumcular, hem
nesnellik leaurammsn hem de felsefenin irdeleyici, yorumiaytct ve anlamlandi-
noboyutlartnsn Rorty'nin du~undugunden daha gu~lu ve vazgecilemez oldu-
gunu savlamaktadrrlar.
Genel olarak ifade edersek gumimuz felsefesi; modernizmin akil, nesnellik ve
evrensellik anlayisi ile modernizm-sonrasi (post-modern) donemin oznelligi, yerel-
ligi ve goreceligi on plana cikaran yaklasimlan arasinda ilginc tartismalara sahne
olmaktadir. Bu tartismalarda hangi tarafm argumanlannm agir basugi yoruma acik-
tir. Ancak dikkat cekilebilecek astl onemli nokta, belki de, taraflann birbirlerinin
perspektifleri uzerine belli etkiler yaptigr ve sonucta da ortaya yeni bir diyalogun
~tktlgldrr. 20. yuzyilda olusrnaya baslayan bu felsefi diyalogun icinde bulundugu-
muz yeni yuzyilda, hangi yorungeye girecegini ise zaman gosterecektir.
Eski Yunan felsefedlerinden giiniimiize gelindiAJ,nde felsefenin tarih boyunca izlemi~ 01-
dug.. yolun ~u an oldu~a ~tCt bir noktaya u~ttAmt goriiyoruz. Eski Yunan'da felsefe
("bilgelik sevgisi"), d~iirunenin en iist bi~imi olarak ahmrkea ~d~ felsefedlerin bazi-
Ian, arttk geleneksel anlamda felsefenin devrinin kapandtAtnt soylemektedir. Bu ilgin~
tartt~maya yorum getirmeye ~t~tn. Bunu yaparken de yukartda incelediAJ,miz~e~itli pers-
pektifleri goz oniinde tutun.
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 17/38
Ozet
Ullit" 12 - Y a k i n DOII"'I' F"i,"ie,i 2 8 S
_ Niel:::.' ;G/!f"rlin. p,eien.epseZj'dse!io lie p,eierl",h",i ai,
't!)I' I d M d Mdr,;) durusunic d-;lkld_'.H/Jilll!E'k.
j 9 yuzvilm en oncrnl: klc,decilcrinden NiLL7.C,-
cI rc'riin gelcnd:c,e I k Ic,de vc gelcne he I ah laka
kar~l radikal dusuruclc n. hem pck ,:ok dec,Lekle-
viri bu lmus hcrn de oldukra t. c pk i ,:ekmi~Lir Ni-
L17."cl,e'nin radikal ghrli~lcrini anlam arun hir vo-
lu, o nu n F"ki Yu nan tragcdvasma vudigi degeri
kavrarnakur ltu degu. t.rag cdvanm insan karak-
tc rin d.: bu lunan iki tcmc I glid.\ l,ard:eLe ge,:ir-
me"inden kavnak larnr ltu gli,:lcrden hiri Apol-
lo'nun Lemc,i l ctLigi akil, denge vc o z -dcnct.im, di-
gui i"e Divo nisuc'u n Lemc,il LLLigi dogal va~am
cricrjivi vc co~kuc,udur. NiLL7.c,cIic'vc ghre hu iki
gli,:. F"ki Yunan ku ILlirund., ilk ha~larda hir den-
ge vc uyum olu st.urrnus olm akla lvi r l iku; gidue k
akli yonunc dogru kavrnava ha~laITIl~ vc c,onw:
olarak insarnn k irnlijrinc vc fclc,denin l rc d cfirrc
dair ,:arrli, hir Lahlo ort.ava ':' karrrust.ir. Platr.n vc
onun ha~IaLL,gl gelcnegi t.ak ip eden klc,decilcr,
"li rc k Ii 01 a r ak i ,:i n de \'a~ad,g lITIl7. du nvavi a~a n
hi r I,a k i kaLi n re~ indc k o~mu ~Ia rd: r ITri suva n h k
da hen7.u hir du rurnu vansuarak hedenden fark-
h olarak ruhun, insarnn hak ik a tini Lemc,il LLLiginione "li rmli~Lli r. NicL7.c,cl,e'\'e ghre hhli r-dunvari
yakla~lITllar. insarnn Divo nizvak vonlcrini hac,L1r-
ITIl~. gh7. a rd: ct.rnist.ir. ()\'c,a Nictzsrhc, insarnn
hedenden ilvar ct. oldugu nu vc varh k alarnrnn da
dcncyirnlcmc kLe oldugurnu z hu kirli vc c kc,i k
dli nya oldugunu ghC,LcfITleve ph~ITIl~L1r. Dna gi.-
rc ustun karakt.cr c,ugilc\'en ins anlar, <iradan in-
"an lann aks. inc. mctafizik garanLilcrin olrn ad,gm1
ghren. t . op l umun c,orgulam akc, '7 .m kahul LLLigial l-
laki degerlcrin ,:lirliklligli nu fark eden vc kc nd:
degulcrini varatrna cec,arcLi ghc,Luehilcn insan-
lardir Nict7.c,cl,e'yi farkh kilan o zc llik , dusunrc-
lerini I,em i,:erik I,em de hi,:im olarak Vlk,n hir
La\ 'l r ia "erg iIem i~ OilTIac,1d1r. () , c,ade Ce Ven i fi ki r-
ler "unmakla kalmaITIl~. a\'n, 7.amanda gelcnd:-
"e I dli~linme kahrlarwla da rwna\'arak dli~lince-
lerini olaganlic,Lli hir \ 'a7.1ITI Lar7.1,~iirc,el nitdik Ve
L " r " l L " ' - j i ilL :;un tnu~~;I.ul-
.. J'eirGe ue [cunes'iri eviemc.i hi,alnuu '.l~.ikdaya
~ bilm eM .
j 9 vu zvilm oricml: fc I"ekcilerinden Peirce vc Ja-
me", eylemci ku rarru "a\'unmu~lard1r. \kLafi7.ige
kar~l hilim"el vc ,'OITIUI. dusunrncv: o n plana ':'-
k ar rn ay1 am a,:lam1~ olan Peirce. eyiemciligi hir
kurarndan ,:ok hir yhnLelTI olarak ghrmli~Llir. ltu
yoru.cm in amar i, "OYUL kavramlarin anla mla nrn
he lirlcycrck m L1afi7.ik Lart.ismalara hi r so n vcr-
mcktir Pcir rcc ghre "OYULhir kavrarrun anlarru,
o kavrarndan ':' karahilecegimi7. prat.ik c,onw:lann
iurnudur ~·kLafi7.ik iddialar. eylemcilerin an lam
Le"Linden ge,:eme7.; ,:li nku hu ut r iddialann dog-
ru ya da yanh~ olrnalan duru mu nda dc ncvimlc-
digi mi 7. dunyada Lam 01 arak nevin degi~ecegi,
hu iddialarm nEli hir fark yaraLacag1 helli degil-
dir William Jam e,'. cylcrn ciligin ilgi a larnm an-
lam soru nu il.: <imrlam aITIl~. eylemci ku r a r r u ge-
lenek"e I dogrulu k an lay1~m1 clcst.irrnc k i ,:in de
ku llanrrusu r {;e lenek"el ghrli~. lviz: saran gu-
,:ekligin 7.il,inden vc cy lc rn lc r dc n hagllTlc, ,7. o la-
m ayacagm1 "avlarken cvlcmr ilcr. hu gelene kc,el
gen:e klik anlay1~ma vc hilginin hncelikle ut m cc-
lcr ha7.mda degerlendirilmec,ine ka r~l ':' k r r u s l a r -dir Jam e,,' e ghre dogrulu k, invanlarrn varhgmda
va r 01 ahile n vc in "a n l ar Larafmda n ya~a m i,:i n de
ctkin hir ~ekilde lircLilen hir ~eydir jamcs "i~e
yarayan inanr" kavrarru ilc "dogru inan(' kana-
mim hir uuar Una ghre. "Dogru; ,:linkli vara rh"
il.: "Ya ra r h: ,:li n ku dog ru " tan imlam a Iana rasm da
anlam farkhhg1 yoktur jamcsin hu ghrli~li p ck
,:ok fcl "de ci Larafmdan c l csurilm i~Lir FlqLiri\'e
ghre, dogruluga ili~ki n karntlar ilc dog ru lugu n
kendi"i ayn ~eylerdir. I\ir inan,: vararh c,onw:lar
dogurdugunda bu inancm dogruluguna olan gli-
vcnirn iz art.alnlir Nc var k i hu inanrin gen:ekLen
dogru ya da yanh~ olmE1. ayn LUl.ulmac" gueken
hir konudur. I\u ele~Liriye ragmen helirLmemi7.
gerekir ki Jame,,'in hu aynlTIl fark ctmemi~ oldu-
gunu iddia eLmek yanh~ olacakL1r. Jamec,'in me-
"e Ie"i, eylem ci an la m ku ram ma c,ad1 k kal a ra k
"dogru" ile "eylem a,:",mdan yararh" kavramla n
arEmda rraLikt.e ne Llir hir anlam farb oldugu-
dur.
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 18/38
286 F"I~"j"
oa r t r e / . ' " Kieypep,aayd'IN n ar r . l u s c u l u ie ar/.!al'I,Ii.l
'C!)' Y1rt1kd y,;I!d,,/lYdhi!ltlE' k.
V:lrolu~euluk. j S o Vli7Y11d:lOf1.:1\':1-1km1~ fcIc,di
an hy1~hrd:ln hiri o l rnu ; olc,:I da hu :lnl:lVl~ i.7.e I-
likle 2n. yuzvilda S:lrtre ilc b irliku; hilinen vc ilgi
toplayan hir fclc,cfi akima di>nli~ITlli~Llir. Varolus-
ru gi>rli~li n en oncrnli ozclligi, fcIc,cfenin gele-
nc k"el ku ramval so run1:1 u zcrind« du r rna ktan
ziyadc, insan V:I~:lmm1vc varhgim dogrud:ln ilgi-
lc n dircn l va z: k r it ik c,orul:lr c,mmu~olmavidrr S:lr-
rrc'in \-:lrolu~eulugun:l gi>re i>7.linvarh ktan imee
geldigi an I:lV1~m1ern el alan gelenehel h:lk1~, in-
sarun 1':11.:111ir rcsrnin: su nar On:l gt>re insan
"kit.ap" gihi kahha Ln'glm olarak urct.ilc n ncs nc-
lc rdon farkh olara k kavrarru vcva t>7.li t>needen
helli olrnavan hir varh kur H:I~k:l hir dcvislc, var-
hk i>7.denonr c gelir. ltu na gt>re insan, t>nee var-
hk :lh runa gelir, i>7.linu ic,e\':lpL,gl c,e,-imleric,
ger,-ek Ie~Lird;gi evlemlerle c,onr:ld:ln OIU~LUu r.
lnsan y:l~:lITIl. t.rpk : hir projcnin gcr,-eklqLiriilTle-
"i gihi. insarnn kendic,inin miman oldugu vc gc-
leeeginin turnuvk: ol:lc,lili,l:lrl:l dolu, :1,-1 hir alan
oldugu hir V:l~:lmd1r.V:lrolu~eulu k, ki~ic,e vc kav-
g",:II hir duruma i~:lreLcdor S:lrtre':I gi>re insan,
kcndivini varolusa firlau ilTIl~hulur ltuna gt>re in-
samn v ar olma durumu i,-inde Irakikatr: u lasrna-
sim ,,:lghv:le:lk fclc,di hir ilke vokt.ur lnsarnn :II.-
1.1g1rcr adun, vc rdigi Ircr ct. ik karar kendi c,e,-im-
nc lnghdlf. Dol :lv1c,1\'I:Iinsan t>7.glirli.ige m:11,-
kumdur Niel7.c,el,evc S:lrtre, varolusculugu n tan-
n-t.ammaz du~linurlcri iken Kicrkeg:l:l rd \':1rolu~-
eulugun Tan n inancina sahip kanadmm en
oncmli tcmsi lr ilorindcndir. Kicrk cgaarda gi.re
gen:ek fclc,di soru lar. ku ramval degil ki~ic,el vc
i>7.nelolanlardir (;cr,-ek varolussal c,mul:lr, V:I~:I-
ITIlITIl7.d:lki:lnl:lml:l Ve hi7.im gihi c,onlu \':lrhkl:l-
fln "on"u7. ol:ln 1:1h:lgl :lnL1c,m:ld:lir c,orul:lrd1r.
"N:I"li y:l~:lm:lhv1ITIFc,oruc,un:lk:lr~lili, ol:lr:lk Ki-
erkeg:l:lrd li,- f:lrkh \':I~:lm Lipi heLimler Hedenc,cI
1':l7.hr:l d:lv:lh v:I~:lm; :l1,I:lki hir Lemel, c,orumlu-
lukhr \-e ilke ler li7.erine kurulu hir v:I~:lm; inc,:I-
nm "onlu-c,onc,U7.ki Iemi\'1e dogrud:l n Vli7.Ie~L;gi
\-e hir im:ln I,:ImIcc,i ger,-ekle~Lird;gi dinc,el V:I-
~:lITI 1.:17.1Kierkeg:l:l rd, hu \':I~:lm L:lr7.I:Innd:l n
din"eI y:lj:llTI Lipini en lic,Le\'crle~Lirir Sonlu 01-
ITI:Inm k:lvgH'li klli durUITILn'h \'li7.le~en inc,:Inm
gen:ekle~Lird;gi im:ln I':lmlcc,i, kur:lmc,:l1 hir c,o-
run degil ki~inin v:l~:lmmm en t>nemli \'e hiLi!.:
"e,:im idir. Dinc,eI Ve L:lnfl-L:lnllTI:l7. hi,-imlerivic
V:lroIU~Cll fcl"d;_:nin ortal; i>7.;_:II;gi.bircvin \':I~:I-
mina ili~kin ,,;_:,:imlcr inin l rcr utr mctafi zik vc ct.ik
ilk;_:d;_:n (" ,c;_: g;_ :ld ij :i ;i an lavr s rd. r
a'iI/gen:;/ein'uI . u : ue anla m er.nularina Nasi!
W _1) , 11<! '1 ; ;11/ ' , 1111l pk /d I H1 !i!m E 'k .
20 yuzyilm cn oncml: fd,dceilcrindcn \ViLLgenc,-
t.cin": ,,,r:l d1~1y:l p:ln t.cm cl ozcllik , \':I~:lmimn
farkh di>n;_:mlerindchirhirinc 7.11.ki fclc,di pcrc,-
pckt.ifi ,,:lVUnmus olrnavidir Wiu.gcnc,Lcinilk dt>-
ncrnindc, ,,:lgduyuY:luygun dcnilehileec k hir me-
tafizik vc dil fcI"cfc"i ortava kovrnu stur. vlct.afi-
zik :I,:,d:ln ona gi>rc dunya, olgul:lnn toplarrudir.
Dilin i~levi i,,;_:var ola n du rurnlan va nvitrnaktrr
Dildd;:i unsu rlar :lyn1 zamanda dunvarnn k cndi-
"ind;_:olan unsurlardir DunV:I. fi7.ihc I olgular vc
n;_:"n;_:lerd;_:nlu~LUgu i,:in ct.ik, cc,Lelikvc polit.ik
oncrm clcrin Wiu.gcn"I.cin':I gi>rc ncc,ncl dunvada
hir k:lr~lhg1 yoktu r.....nra k WiLLgcnc,Lcinhu t .ur
oncrmclcrin ,,:I,:m:l oldugunu dcgil dilin <imrlan-
m gi>"I.;_:rm;_:y;_:,ili ncrc d.: ku llarnp nc rcdt: kulla-
narn :ly:le:lgllTI17.11':'klamaya ,-:lh~ITIl~L1r.ViLLgenc,-
t. c in, ikinei doncrn: ndc i"c ,-ok farkh hir fcIc,cfi
i>ykliyl;_:k:lr~lITIl7.:I':'km1~.dilin dunvavi rcsirnlo-
digi fikrinin y:lnh~ oldu gunu savlarrust.ir On:l gt>-
rc aru k an l a r run ortaya ':' k rnas r , manu ksal/ fizi lc-
,,;_:Ihir olgu d;_:gil toplurncal hir dururndur lti r
k.:limcnin anlami. 0kc lirncnin insanlar tarafm-
dan I':lngi durumlarda vc n:lc,li kulla nlid,gl il c
h;_:lirlenir. liir kclirnonin hir ncsncvc k:lr~lili, gel-
m;_:"i, k.:li ITI;_:crin :Inlam kazanrna vol larrndan
yalmzr a hi ridi r. OY,,:I ki anlam ,-ok farkh , ,-ok
yi>nlu, toplurn ,,:II hir olgu dur. Wi LLgcnc,Leinhu
y:l kh~1lTl1yl:l ki>kleri Tk"e:lri.cc,':1 kadar uzanan
"7.il,in,,;_: olarnn hilgi vc :Inl am :I,-lc,md:ln onr'c
g;_:ldigi"y:lkh~1lTlln1 dcrindcn c,:lrc,ITIl~L1rOn:l gt>-
r;_::lnhm, 7.il,indc dcgil in,,:ln Loplulu kl:lnnm e\'-
lemlerind;_: hulunur. I\u "chcple dc hir inc,:ln, Lek
ha~;1 rH h i,- dil v ;_ :\'a a n la m dii nI'a ';1 \'a ,-a l.a ma /..
DUln':j;IY! 0hJi'1 'nlln eie,l/irei /r,/-,Z,unsai h,ya
~ m JlIJ 'lpk /'l l '< lh i!m E'k .
Fr:lnkfurl okulu :ld1yh linlencn hir grup dli~li-
nli r, 20. yli7.ylim dli~lin"c I :lLmoc,fcrini dcrinden
L:l.kilemi~l.ir. I\u okulun gcli~Lird;gi clqLirel ku-
r:lITI, I.:lril",;_:Ig;_:n:d:lerdcn vc C,OITII. k:l\'gll:1rd:ln
1':lrd;:L:l.I;_:,n,,:ln i>7.glirlliglinlin ko~ull:lfln1 c,mgu-
hm:ly1 v;_:in,,:ln1 IUI",:lkklhn duruml:ln c,crgile\'e-
rd;: 1m nhn :I~ITI:lnmohn:lkhhgm1 :lr:l~Llrm:1\'1,e-
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 19/38
Ullit" 12 - Y a k i n DOII"'I' F"i,"ie,i 2 8 7
dcflcmistir Fk~l.ircl kuramrilar, hir vandan insan
akhrnn ';oyllLla~Llnhr i,:inin ho~aI1.1Imac,ma.cpk i
gi"'I.Lfirkcn hir vandan da kapir.alist. toplu mlarm
lircu.igi bircv t.ipivlc birliku: ortava ':'kan prat.ik,
ara,:"al vc .,onuca-cndckc,li aklin turn dusunmc
hi,:im lcr inc cgclTlcn olrn ava ha~lamac"na t.cpk i
gh"I.Lfmi~ILfdir. 1\ kim hi,:imknmec,i, t . a r i lrsc I hir
olgudur; ancak akrls al olarnn norm at .i f ozc lI;gi-
nin gh7.dcn ka,:lfllmamac" gcrekir. Avdml anma
doricm: ilc lvirliktc olumlu vc ilcriri sonuclar or-
taya ,:li'ITlljI.1r. Nc var ki insan akhmn vu he li~i
ayn1 zam anda 2. Du nva Sa\'a~l'n1,c,ic,l.emal.ikki-
yunlan vc pck ,:ok aCl\'l da hcrahcrinde geLirmi~-
t.ir. Fk~l.ircl kuramrilar. insan hgm taruk eLl.;givc
"onLH:l.aakhn ururiu olan kitkc,el fclakctlcr}, hu-
yu k y ik u n la n ir d c l c v c n k u r a m s .a l a r a s u rrnalar a
girmi~krdir. ltu arasurmalardan en oncmlisi, 1.0-
t.alit.cr dunya ghrli~krinin lvircv i nac,li~ekillendir-
digi vc konumlandrrdigidrr. Flql.ire I kuramrilar
hu rcjim lcrc orne k olarak ha~l.a fa~i7.ITIolmak
uzcrc. So\TeL t.ipi komli nizrnini vc pgda~ lihe-
ral-k ap ita li.,1. t.op lumlann hrglil.l cnrn c hi,:im ini
gh"I.Lfmi~krdir. vlarcusc, pgda~ kapit.alist.toplu-
mun "lirckli vern vc \'ara\' gcrekc,inimkr varat.u-
gm1. tci,dli7.c hir kult.ur olusturarak rnul ralcfct. vc
farklihk kavramlarimn i,:ini ho~alu.,gm1,t>7.glirlli-
glin anlarrnm st.rat.cjikhir ~ekilde degi~l.irenhir it:
manl.1ga "al,ir oldugu nu savlarrn sur. I~uradaki
Eli mcsclc. hu yara\' gLfekc,inimkrin vc hunla-
nn ct.rafmdaolusrurulan kimliklcrin ozricnin ken-
divini olu~t.llrmaya ha~lamac"d,r. l'rankfu rt oku-
lu'nun hu vakl asunma kar~lili, Hahcrma s ide-
olojilcr vc onvarg ilar tarafmdan bozu lrnarrus, ncs-
ncI vc c\'fcn.,cl hir ilct.isirn in olanakl: oldujiu fik-
rini savunarak \lodLfn (ag'm t .crn cI idea llcrin-
dcn biri ni I.e k,-a,- gii ndcl11el.a',;II11I',;I.I'-
oei:;e(enj,,_ ~,-.erp '~i,raiaru r":"/.' r,imad/?,/ pr,rui
1([7 ' .;u 1 ) 1 < 1 l~!',dl li'dr,q {.IIii'! rlE'ri d-;11i'1,J_, J ! J / ImE'''.
Fd,cfcnin ~u an nac,lihir kiml;ge c,al,ir oldugu
vc h7.Lfk kimligini koruma\'a de\'am edir eLme-
digi mc"ck.,i. pgda~ felc,dede ,:ok l.arL1~lianhir
konudu r. (;li nli mli7.dc; I.ariI,C,eI;gin, c,(wkm in,
I.orlum"al hgckrin vc hilimin hulgulannm akli
vc fcl"cfc li7.erinc dogrudan cLkic,ininoldugu \'e
hunlardan yahLlilTIl~hir felc,de eLkinliginden c,(.7.
cdikmcycccgi fikri dal,a t>n rlana ge':ITli~ du-
rumdad1r. Huduruma verikhikcek ivi hir t>rnek,
cri"l.cmoloji haglammda OrLa\'a,:li'ITIl~ ";e t>7.el-
Iik Ie Qui nc I.aafmdan c,a\'unulmu~ 01an dogaIn-
hkakirrudir liu akllTla ghrc. cger felc,dccikr do-
gada gcn:ckk~cn olgular olarak zil rinse I vc hilgi-
"cl <urcrlcrim izin nEli olma." gLfd:l.;gi ilc ilgili
normatif I.c7.kr sunmak ist.ivorlar-;a hu c,lirc,:krin
nEli oldugu na bakmak: yani fen lvilimlc ri ilc il-
giknmck durumundadirlar I~uanlarnda Platon-
nc"ca rt.c: ,:i7.gi"indc yar,IITIl ~ 01an gcknekc,e I
cpivtcrnolojinin i~inin hil.mi~ oldugu, hilgi konu-
<unda ilgin<: "onLH:laravararak olan lann dcncv-
"cl r"ikologlar vc insan fi7.yolojic,iuzcrindc ph-
~anlar oldugu anla~liITIl~olur nogalnhga gt>re
akli vc hilginin <irlan doganm hilim scI <irlan ,:t>-
zu krck ortaya ,:li,a n lahilir Quinc'm dogaln hg1
gihi Kartczvcn-karsru I,arckctkrin hir ran:ac" ola-
rak ghrlikhikcck diger yaklasrrnlar da toplu msal
cri "I.cmol oj i v c fern ini"I. c ri stc molojidir(;lc-
nck"cl fcI"dcnin hilgi kavrarnmda toplurnsal vc
t .ar il",cl olarnn ihrnal cdildig ini savlavan top lu m-
"al cpist.cmolojinin I,arckct. nokt.asi, cpist.cmolo-
jik dli7.kmdc olmE1 gLfckcnc ancak olamn do-
Iavurnyla vc ird.:Ienmc"iylc vanIacag1fik ridirI'c-
minist cp istcrn01ojinin irdcl cd;gi oncrnli c,orun
i"c cpist.cmolojik literan;run oncrrnc scI hilgi uzc-
rind.: yogun la~mE1. kadmlar gihi dli~li nc,cl\'a~a-
minmcrkc7.indcn uzakt.atutulmus kcc,imlcrin de-
ncyimlcrindc ortaya ,:li,an hclli hilgi t.iplcr ini d1~-
1 : : 1 .n : : 1 .: - :' 1 V L : ~~h7.lin lcrn cyi cvrcnsc 1 vc h a g ] a r n S - 1 7 .
hir kiml iktc vurutuvor ghrlinl.lic,li varaur.as.dir
Nicl.7.,'cIc , \viu.gcn"l.cin vc Jamcc,'in i~arct. eLl.;gi
hilginin cykm"cl hir olgu oldugu tczindcn vola
':' karak dli~lin"c I ,:cn:c\'c"ini OIU~LUan Roriv'vc
ghrc d.: insarnn dcncyimin c a,:lian dunva, her
a~amada, dil"c I vc kli Il.lircI filtrclc rdcn gc,:crek
kcndini gh"l.crir. lnsanla r dunvava l rc r zaman
hc IIi kavramlarla , varsavunlarla vc hir hi Il.lircI
all.-yar1 araClhg1yla yakla~lr. Iwnca yaInl7.Cafel-
"cfccinin ghrchilcccgi hir gcn:ck dlim'a da n.k-
LUr l~ilgimi7.in I,cddi. hi7.i LLkikycn vc dhnli~l.li-
rchildigim i7.dlinyad1r. Rorty'yc ghrc c,adccefel-
"cfccinin ,:ah~ma alanma gi rchikcc k hi r konu
yokLUr. I~una ghrc fcl"cfcci; i':indc hulundugu
I.orlum da dcvam cdcn hliyli k c,oldlLLc kal.11n,
gcncl rcr"rc kt.ifkr "unan. I.orluma c,omllLkal.k,-
larda 1mlunmanm \'c I.orlumu olumlu \'hnde de-
gi~l.irmcnin yoliann1 hulmak 7.orunda olan hir hi-
rcydir. Rorty'nin hu fikirkri. h7.cllikk ....mLfika'da
gcni~ dc"l.ck hulmu~ ol"a da fel.,dcnin h7.crkhir
alanmm olmad1g1'c fcl"cfccinin i~kvinin de I.or-
lum"al ,,01het.oldugu ghrli~kri ciddi oranda I.er-
ki dc ailTIl~1.1r.
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 20/38
288 Fel sefe
Kend im i zi S inaya llm
1. A;iagldakilerden hangisi Nietzsche'nin Yunan tra-
gedyasina yuksek bir deger atfetrnesinin temel nede-
nidir?
a. Tragedya insanda bulunan akilsal ve rnantiksal
unsurlari apga cikanr.
b. Tragedya toplumsal kurallara uyum konusunda
insanlarda motivasyon yaratir.
c. Tragedya bir toplumun uyclerinde merhamet
duygulanrun guclcnmcsine neden olur.
d. Tragedya yasarn coskusu ve oz-denetirn un sur-
lanru basanyla sentezler.
e. Tragedya bir toplumun tarihiyle olan baglanru
pekistirir.
2. Peirce'e gore, rnetafizik icerig! olan soyut bir kavra-
rnt dcgerlcndirirkcn temel yaklasirru ne olmahdir?
a. Soz konusu kavrarrun metafiztk konumu belir-
lenmelidir.
b. Soz konusu kavrarrun epistemolojik dcgeri be-
lirlenmelidir.
c. Soz konusu kavramdan cikabilccck pratik so-
nuclara bakrlrnalidir.
d. Soz konusu kavrarrun digcr kavramlarla iliskis!
saptanrnahdir.
e. Soz konusu kavrarrun tarihse1 kokleri apga cika-
rtlrnahdir.
3. James'in karst ciktig: gelenekse1 dogruluk kurarru
asagidakilcrden hangisini benimser?
a. Dogru kavrarru felsefi acidan ilginc bir kavram
degildir.
b. Bir curnlerun veya yargirun dogrulugu toplum-
sal alanda uzlasrna yoluyla belirlenir.
c. Dogru kavrarru ahlaksal anlamda iyi kavrarrun-
dan ayn tutulamaz.
d. Bir curnlenm veya yargirun dogrulugu onun dun-
yadaki olgulara karsihk gelme durumuna gore
belirlenir.
e. Dogru kavrarru tarihsel ve ideolojik unsurlardan
ayn dusunulemcz,
4. Sartre'm varolusculuguna gore, insarun ozune iliskin
asagidakilcrdcn hangisi soylenebilir?
a. Insarun ozu onun dunyadaki varhgi ve secirnle-
ri tarafmdan belirlenir.
b. Insarun ozunun belirlenmesi dunyadaki dogal
(fiziksel) surcclcre baghdir,
c. Insarun ow dogurndan once yaratici tarafmdan
belir lenir.
d. Insarun ow tesadufi olgular ve sans faktoru ta-
rafmdan olusturulur.
e. Insarun ozunu belirleyen aS11unsur onun icinde
yasadigi toplumun normlandir.
5. A;iagldaki kavramlardan hangisi Kierkcgaard'm fel-
sefesi acismdan onemli veya belirlcyici deglldJr?
a. iman
b. nesnellik
c. insarun sccimleri
d. varolussal kaygi
e. ins an yasarmmn anlarru
6. Wittgenstein ilk donerninde etik yargilara ve olgula-
ra iliskin hangi tezi savunrnustur?
a. Etik yargilar dunyadaki olgulara karsilik gelmezler.
b. Etik olgularin fiziksel olgulardan temelde farki
yoktur.
c. Etik olgular yalmzca tarihsel bir yaklasirnla kav-
ranabilir.
d. Etik yargilarin degeri onlann toplumsal alanda
hangi baglarnlarda kullamldigina bakarak anla-
stlabilir.
e. Etik yargilann degen fiziksel dunyaya ait yargi-
lann degerinden ustundur,
7. Wittgenstein'm ikinci donern felsefesine gore, bir
ifadenin anl ami temel olarak nasil belirlenir?
a. 0ifadenin rnetafizik statusu ile ilintili olarak
b. 0 ifadenin episternolojik statusu ile ilintili olarak
c. 0ifadenin es-anlamlarma gonderrnc yaparak
d. 0ifadenin fiziksel olgulara karsihk gelmesiyle
e. 0 ifadenin toplurnsal alanda kullarurn yollarma
bagh olarak
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 21/38
Un ite 12 - Yakrn Diinem Fe l se f e s i 28 9
8. A~agldakilerden hangisi Frankfurt Okulu dusunurle-
ri icin soylenemez?
a. Akh mutlak bir yeti olarak alan Modern felsefe-
nin tavnm benirnsernernislerdir.
b. Totaliter yaklasirnlann turnune karst durmuslardir.
c. \=agda~ tuketirn toplumunun bir elestirisini sun-
rnuslardir.
d. Geleneksel Marxizmin yaklasirruru ve uygula-
rnalanru aynen benirnsernislerdir.
e. Insarun ozgurlugunc engel olan unsurlan irde-
lcmislcrdir.
9. Fe1sefede "dogalcihk" olarak bilinen yaklasmun en
genel ilkesi nedir?
a. Aklm sirlan ancak rnetafizik sorgularnalarla ~b-
zurnlentr,
b. Felsefede sonuclara Kartezyen yontern izlene-
rek vanlir.
c. Insan denen varlik ile diger varhklar arasmda
ozsel bir aynrn yapilabilir.
d. Felseft cozumler evrensel ve zorunlu nitelikte
olrnahdir.
e. Felsefi acidan "olrnasi gereken" ancak "dunyada
olamn" araciligi ile tasarlarur.
10. A~agldakilerden hangisi Rorty'nin gortisleri arasm-
da yer almaz?
a. james'in pragmatizmi ozunde dogru bir dusun-
sel yaklasirndir.
b. Felsefe bizi gelecekte gercck bilgiye ve hakika-
tin sirnna ulastiracaktir.
c. Felsefeci, toplumun diger kesimlerinde uretilen
fikir ve yaklasirnlara acik olmahdir.
d. Nietzsche'nin "bu-dunyaci" yaklasirru soyut me-
tafizik kuramlardan ustundur,
e. Insan zihni varhk alaruru yansitan bir aynaya
benzetilemez.
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 22/38
290 Fel sefe
Okuma Par~asl
VAROLU~~ULUK.
Varolu§\':ulukModaSl
Varolu§~uluk nedir?
Bu sozcugu kullananlarm cogu, onu savunurken 01-
dukca gucluk cekryorlar ~imdi. r;ilnkil bu sozcuk moda
oldu artik. 0 kadar ki, Clartes'nin dedikodu yazan bile
fikrasirun altma "Varoluscu" diye imza atiyor, falanca
ressarrun ya da muzikcinin bile varoluscu oldugundan
dem vuruluyor. Hem de buvuk bir sevinc duyuluyor
bunun soylenrnesinden. Diyecegirniz, varolusculuk soz-
cilgil oylesinc yayildi, anlami oylcsine genisledi ki, ar-
tik hicbir anl ami kalrnadi desek yeridir. Gorunurde ger-cckustuculuge benzer bir oncu akirn da bulunrnadigi
icin olacak, aylakhk ve rezalete duskun kimseler, varo-
lu~~luga dort elle sanldilar, Oysa, bu felsefe hicbir sey
getirmiyor onlara. r;ilnkil, rezalete en az elverisli bir og-
retidir o. Oldukca kuru ve siki bir ogreti. Daha cok uz-
manlara ve filozoflara ozgu bir 6greti.
illTiirVarolu~~ Okul Vardtr
Oyledir arna, yine de kolayca tarurnlanabiltr bu ogreti.
i~lerin bunca kansmasi, iki cesit varoluscu bulunrnasm-
dan geliyor : Birinci ~e~it varoluscular, hristiyan varo-
lu~~lardlr. Katolik mezhebinden Karl jaspcrs'Ic Gabri-
el Marcel bunlardandir. ikinci cesit varolucular ise, tan-
ntamrnaz varoluseulardir. Bunlar arasinda Heidegger'i,
Fransiz varolusculanrn ve beni sayabilirsiniz. Bu iki ko-
lu birlestiren ortak yan, her ikisinin de ~u dil~ilnceyi be-
nimsernis olrnasidir : "Varolu s ozden once gelir." Ister-
seniz buna, "Oznellikten hareket etmek gerekir" de di-
yebilirsiniz.
Varolu~Ozden Once Gelir
Peki ne demektir bu? Ne anlamahyiz bu sozden/ YapIl-
rrus bir nesneyi, sozgelis! bir kitabi ya da bir kagit kese-
cegini ele alahrn. Bu nesneyi bir kavramdan esinlenen
(ilham alan) bir zanaatci yaprrusur. Zanaatci onu yapar-
ken bir yandan kagit kcseccgi kavrarruna, obur yandan
da bu kavramla birlesen bir uretirn teknigine, bir yapis
recetesine basvurur, Boylcce, kagit kcseccgi hem belli
bir bicirndc yapilrms bir nesne, hem de belli bir ise ya-
rayan bir esya olur.
Neye yaradigrm bilmeden kagit kcsecegt yapmaya kal-
kan bir kimse tasarlanamaz. Bu demektir ki, kagrt kese-
ceginin ozu (yani onu yapmayi ve tarurnlarnayi sagla-
yan rccetelerin, tekniklerin, niteliklerin hepsi) onun
varlasrnasmdan once gelir. Karsim da soyle bir kitabm
ya da boyle bir kagrt keseceginin bulunusu once den
belirlenmistir. Burada dunyanm teknik gorurnu (vizyo-
nu) ile karsilasiyoruz. Bu gorurne bakarak, "yapis, varo-
lustan once gelir" diyebiliriz.
C . .. )
Varolu~~ugun insan Kavra}'l~l
Varoluscuya gore insan daha once tarumlanamaz, belir-
lenemez ; hicbir sey degildir 0zaman. Ancak soma dan
bir ~ey olacaktir ve kendini nasil yaparsa oyle olacaktir.
Kavrayacak, tasarlayacak bir Tanri olrnaymca, insan do-
gasl diye bir sey de olmaz bu durumda. Insan yalruzcakendini anladigr gibi degil, olmak istcdigi gibidir de.
ins an Kendini Nastl Yaparsa Oyle Olur
Insan, var olduktan soma kendini kavradigi gibidir, var-
lasrnaya dogru yaptig: bu atiltrndan (hamlcden) soma
olmak istedigi gibidir. Kendini nasil yaparsa oyledir ya-
ni. Varolusculugun bas ilkesi de budur iste. Buna " oz-
rrellik" adim verenler de var. Onlar bizi oznelcilikle
sucluyorlar .
Tasan (proje)
Peki biz ne demek istiyoruz bununla? Insarnn tastan ya
da rnasadan daha dcgerli oldugunu mu soylemck isti-
yoruz yoksa? Sunu demek istiyoruz : Insan varolur on-
ce. Bir gclcccge dogru atilan ve bu atihsm bilincine va-
ran bir varhk olarak ortaya cikar. Bir yosun, bir karru-
bahar ya da ~rilmil~ bir nesne degildir 0, oznel olarak
kendini yasayan bir tasandir. Bu tasandan once arula-
cak hicbir sey yoktur. Gokyuzunde hicbir ~ey anlasil-
rnaz ondan once. ins an, nasil olrnayi tasarladiysa oylc
olacaktir. Olrnak isteyecegi sey degil, tasarlayacagi ~ey
yani. Isternek deyince bilincli bir karan anhyoruz biz ;
ararruzdan bircoklari icin kendi kendine olustan soma
gelir bu. Bir partiye girmek, bir kitap yazrnak, evlen-
mek isteyebilirirn; ama butun bunlar irade denen ~ey-
den daha koklu, daha kendiligindcn bir secrnenin be-
Iirtisidir .
ins an Tepeden Tttnaga Sorumludur
Gelgelelim, gcrcektcn de varolus ozden once geliyorsa,
insan ne oldugundan sorurnludur oylcyse. i~te, varo-
lu~~ulugun ilk i~i de her insaru kendi varhgma kavus-
turmak, varhgmm sorurnlulugunu omuzuna yuklcmek-
tiro Ne var ki biz, "insan sorurnludur" derken, yalmzca
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 23/38
Un ite 12 - Yakrn Diinem Fe l se f e s i 291
"ken din den sorurnludur" demek istemiyoruz, "butun
insanlardan sorurnludur" demek istiyoruz. Goruluyor ki
iki ayn anlarru var 'oznelcilik' sozcugunun, Bakiyorum
da, dusmanlanrruz hep bu ctfte anlarnhhk uzerinde oy-
nayip duruyorlar. Oysa ozne lcilik, bir yandan bireysel
oznerun kendi kendini secrnesi, obur yandan da insan-
cil oznclligt asrnarun kisioglunun elinde olmamasi de-
mektir. Varolusculugun derin anlarru bunlardan ikinci-
sinde gizlidir.
Se~~
"lnsan kendi kendini secer" dcdigirnizde, herbirirnizin
kendi kendini secrnesini anhyoruz bundan. Ama insankendini sccerkcn butun insanlan da secer. Kendini sec-
mesi butun obur insanlan da secrnesi demektir ayru za-
manda. Olmak istcdigimiz kimseyi yaraurken, herkesin
nasil olrnasi gcrcktigini de tasarlanz, Hicbir edirnimiz
yok ki, olrnasiru zorunlu saydiguruz bir insan tasanrru
(tasavvuru) dogurrnasin btzde.
Ote yandan, butun insanlan sccerkcn insanoglu kendi-
ni de secmis olur. ~oyle ya da boyle olrnayi secmck, bir
bakirna, sectigirniz seyin dcgerli oldugunu belirtmek
demektir. c ; : u n k u , hicbir zaman kotuyu secrneyiz, Hep
iyiyi (iyi sandrgirruzi) seceriz, Herkes icin iyi olmayan
~ey, bizim icin de iyi olamaz.
Kaynak: Sartre, J. P. (1989). Varolu~~luk. ceviren:
Asirn Bezirci, istanbul: Say Yayinlan, s. 60-65.
K en dim iz i S in ayallm V an lt A na htarl
Yarutiruz dogru degilse, unitenin "Nietzsche'run
Dansi" kisrmnda yazilanlan yeniden okuyun.
Nietzsche'nin iki onernli unsuru nasil bir araya
getirdigini hatirlayacaksimz.
Yarutiruz dogru degtlsc, unitenin "Peirce ve Ja-
mes'in Eylemci Kurarru" kisrrunda Peirce'e dair
yazrlanlan okuyun. Peirce'un kavramlarla onla-
nn somut sonuclari arasinda kurdugu bagmtryi
kavrayacaksiruz.
Yarutiruz dogru dcgilse, unitenin "Peirce ve Ja-
mes'in Eylemci Kurarru" kisrnmda jarries'e iliskin
yazilanlan okuyun. James'in karst pktlgl "karsihk
gelme" kurammi daha iyi anlayacaksiruz.Yarutiruz dogru degilsc, unitenin "Kierkegaard,
Sartre ve Varolusculuk" kisrrunda Sartre'a iliskin
yazilanlan okuyun. Sartrc'm varhk ve oz arasm-
da kurdugu iliskiyi hatirlayacaksimz.
Yarutrruz dogru dcgilse, unitenin "Kierkegaard,
Sartre ve Varolusculuk" kisrrunda Kierkcgaard'a
iliskin yazilanlan okuyun. Kierkcgaard'm nes-
nelligi dcgil oznellig! on plana cikaran goruslc-
rini hatirlayacaksrmz.
Yarutimz dogru dcgilse, unitenin ''Wittgenstein'm
Dil ve Anlam Konulanna Bakl~I" kisrrurnn ''Witt-
genstein'in ilk Donerni" alt-bolurnunu okuyun.
Wittgenstein'm ontolojik perspektifini ve bunun
etik alaruna iliskin sonuclanru kavrayacaksiruz.
Yarutiruz dogru degilse, uniterun "Wittgenste-
in'in Dil ve Anlam Konulanna Bakisi" kisrrurun
"Wittgenstein'm ikinci Donerni" alt-bolurnunu
okuyun. Wittgenstein'm anlarrun ortaya pkl~1
konusunda soylediklcrini hatirlayacaksimz.
8. d Yarutimz dogru dcgtlse, unitenin "Frankfurt
Okulu'nun Elestircl Toplumsal Kurarru" kisrrun-
l.d
2 . c
3 . d
4. a
5. b
6. a
7. e
da yazilanlan okuyun. Frankfurt Okulu dusu-
nurlerirun geleneksel yaklasirnlarla olan ben-
zerlik ve farkhhklanru anlayacaksimz.
9. e Yarutiruz dogru degilsc, unitenin ''Felsefenin Ozerk
BirAlaru Var rrudu?" kismmda yazilanlan okuyun.
Dogalcihk akrrrurun "normatif boyuta" ili~kinone
surdogu temel fikirleri hatirlayacaksimz.
10. b Yarutmrz dogru deg ilsc, unitenin "Felsefenin
Ozerk Bir Alam Var rrudir?" kisrrunda yazilanla-
n okuyun. Richard Rorty'nin felsefenin kirnligi-
ne ve konumuna dair savundugu radikal fikirle-
ri kavrayacaksiruz.
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 24/38
292 Fel sefe
S lra S izd e Y anlt A nahtarl
Sl1'3.SJzde 1
Nietzsche'nin felsefesi ile eylemci perspektif arasinda
belirgin benzerlikler oldugunu soyleyebiliriz. Bu ben-
zerliklerden en temel olaru, her iki kanadm da Batt fel-
sefesinde ortaya pkml~ olan "geleneksel rnetafizik" yak-
lasimlara tepki duyrnalandir. Metafizikcilcr temel ola-
rak, algilarla kavradtgirrnz dunyarnn ustunde veya ote-
sinde bir varhk alarurun oldugunu dusunmusler ve algi-
Iayabildigirniz dunyamn (ve ona dair bilgimizin) otesi-
ni hcdeflcmtslcrdtr. Oysa hem Nietzsche hem de ey-
lemciler, bizirn asil ilgilenmemiz gereken konunun icin-
de yasadigirruz, eylemde bulundugurnuz ve dcgistircbi-
Iccegirniz dunya olmasi gcrcktigini savlarruslardir. Buonemli bcnzcrlige karsm Nietzsche ve eylemciler ara-
smda onemli farklar oldugunu da belirtmemiz gereki-
yor. Oncelikle Nietzsche'nin mctafizik-karsiti durusu-
nun ardinda yatan onernlt bir unsur tann-tarurnazhk
iken eylemci fe1sefeciler, bu konuda Nietzsche'nin sert
tepkisinin benzerini gostermernislerdir. ikincisi, Nietzs-
che'nin eserlerinde, varoluscu bazi unsurlar ve yasarrun
trajik yonu su yuzune crkarkcn eylemcilerin yazilannda
bu boyuta fazlaca dcginilmcmistir. Son olarak da Ni-
etzsche oldukca "scckinci" -yani kitleleri ve ortalarna
dcgerlcri asagrlayan- bir tavir sergilerken eylemcilerin
bu yaklasimdan cok uzak oldugunu ifade etrneliyiz. Bu-
nun onernli bir nedeni eylemcilerin, "eylem" kavrarrum
soyut olarak degil, "insan topluluklari icinde gerccklcs-
tirilen" durumlar olarak betimlerneleridir.
Sl1'3.SJzde 2
Wittgenstein'm ilk donerninde sundugu fikirler, felsefe-
nin geleneksel sorunsallanrun bazilarma bir yamt ver-
me niteliginde iken ikinci donerndeki genel yaklasirru
son derece farkhdir. Tractaius kitabmda Wittgenstein,
ontolojik bir kuram olusturrnus ve dunyamn vapitasla-
nrun "olgular" oldugunu ifade etmistir. Aynca dilin ya-
pisma iliskin fikirler de one surrnus ve dilin dunyayi re-
simledigi tezini savunmustur. Butun bu dusuncclerin
ardmda yatan goril~; gorunen dunyarnn rnetafizik bir
yaprsirun oldugu, ayrica dilin felsefi acidan "dogru" ve
"yanlis" kullaruldigi baglarnlann bulundugu yonunde-
dir. Buna karsm ikinci donerninde Wittgenstein, dunya-
yt ve dili aciklama cabasini bir kenara birakarak "goz
onunde olan" yalin bir olguyu -yani kisaca dersek in-
sanlann kelimeleri kullanarak cok farkh islcvlcrdc bu-
lundugu gercegini- betimlemeye ~ah~ml~tlr. Baska bir
deyisle Wittgenstein ikinci donerninde, dilin "yuzeysel
tabakasr' ile ilgilenmis, dil ve dunya arasindaki ontolo-
jik bagmtilan aciklama projesini terk etrnistir. Dahasi
Wittgenstein'm yeni felsefesi, anlarnlarm zihinde uretil-
digirn ve kesin ctzgtlerlc belirlendigini varsayan gele-
neksel (Platoncu-Descartcsci) felsefeye cok ciddi bir
karst ~Ikl~tlr. Eger Wittgenstein'm ikinci donern goril~-
leri dogruysa "anlarn" denen seyin zihnin icine bakarak
anlasilmasi olanaksizdir. Anlarn, kelimelere cslik eden
davranislarm gozlemlenmcsi yoluyla ogrenilebilecek
toplumsal bir olgudur. Wittgenstein'm bu yaklasimi, ge-
leneksel epistemolojinin genel ("zihinci") tavrmm tam
tersi bir tavirdrr ve felsefe tarihinde buyuk bir donil~il-me isaret eder.
Sua SJzde 3
19. yuzyilm ikinci yarisindan itibaren felsefede "Mo-
dernlik-sonrasr" ve hatta "Modcrnlik-karsiti" diyebilece-
gimiz bir akim yukselmis ve bu akim 20. yuzyil felsefe-
sine darngasim vurrnustur. Modern dusunccyc gore ak-
Im yasalan evrenseldir. Dahasi evrensel aklm rehberli-
ginde insanlik, saglarn adtrnlarla ilerleme kaydetmekte-
dir. Bu "modernci" yaklasirna farkli dil~ilnsel cepheler-
den onemli itirazlar gelmistir. Bilim felsefesinde Tho-
mas Kuhn, bilimin -sandiguruzm aksine- cizgfsel ilerle-
me icinde olmadigiru savlarrus ve goruslcnne onemli
oranda destek bulrnustur. Varoluscu felsefeciler, "nes-
nellik" kavrarrnna elestirel olarak yaklasrms ve gelenek-
sel felsefenin "oznelltkten kacinma" ve "sisternatik 01 -
rna" saplantilarma agir clestiriler getirrnislerdir. Eylemci
felsefeciler, soyut kavramlanrruzrn somut eylemlerle
olan kacirnlmaz iliskisinin altiru cizmislerdir. ikinci do-
neminde Wittgenstein, felsefenin metafizik ve episte-
molojik: geleneklerinde agir bir "hasara" neden olrnus-
tur. Politik felsefede, Frankfurt Okulu dil~ilnilrleri mo-
dern akli ve onun urunlerini acimastzca elestirmislerdir.
Bu ve benzeri gelisrnclerin sonucunda, felsefenin gele-
neksel saltanatirun sallandigiru gozlemlcycbiliriz. An-
cak bu gozlemden hareketle, "bilgelik sevgisi" olarak
da bilinen alarun isinin tamamen bittigim soylemck agir
bir iddia olur. Olasi baska bir yorum, felsefenin bir ev-
rim sureci icinde oldugudur. Bu acidan bakildig inda
fe1sefenin asm "evrensel" ve "nesnel" iddialarmi terk et-
meye basladigmi; arna buna karsm geleneksel i~levleri-
ni ("ele~tirel", "~ozilmleyici" ve "butunlcstirici") haHi.
yerine getirmeye devam ettigini soylcyebiliriz.
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 25/38
Un ite 12 - Yakrn Diinem Fe l se f e s i 29 3
Yararlanllan ve B a§vu ru lab ilecekKaynaklar
Alcoff, 1. and Potter, E., eds, (1993). FeministEpistemologies. New York: Routledge.
Habermas, J. (2003). insan Dogasmln Gelecegi.
ceviren: Kaan H. Okten, istanbul: Everest Yaymlan.
James, W. (1907). Pragmatism. New York: Longman.
Kierkegaard, S. (1990). Korkuve Titreme:DiyalektJk
Lirik. ceviren: N. Ekrem Duzen, istanbul: Ara
Yayincihk.
Marcuse, H. (1997). TekBoyutlu insan. ceviren: Aziz
Yardimh, istanbul: Idea Yaymlan.
Nietzsche, F. (2005). Tragedyanm Dogu~u . ceviren:Mustafa Tuzel, istanbul: ithaki Yayinlan.
Nietzsche, F. (2002). Boyle BuyurduZerdii~t. ceviren:
A. Turan Oflazoglu, istanbul: Cern Yayinevi.
Quine, W. V. (1994). "Epistemology Naturalized" in H.
Kornblith (ed.), Naturalizing Epistemology. 2nd
ed., Cambridge: The MIT Press.
ROIty, R. (1995). Olumsalhk, iron! ve Dayaru~ma.
ceviren: Alev Turker ve Mehmet Kucuk, istanbul:
Ayrmti Yayinlan.
Sartre,J. P. (1999). VaroluKuluk. ceviren: Asim Bezirci,
istanbul: Say Yayinlan.
Turer, C., Gene, B ve Dogan, A., editorler, (2005).
Felsefi Metinler:Pragmatizm. istanbul: Universite
Kitabevi.
Wittgenstein, 1. (2006). Tractatus Logico-
Phllosophicus. ceviren: Oruc Aruoba, 4. basirn,
istanbul: BSF Yayinlan.
Wittgenstein, 1. (2007). Felsefi Soru~turmalar.
ceviren: Haluk Banscan, istanbul: Metis Yayinlan.
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 27/38
Sozliik
S i i z l i i k 295
A
A Posteriori Onenne: "Cisimler ismhnca genlesir" onermesi
gibi, dogruluguna deney sonucunda karar verilebilen
onerme.
A Priori Onenne: 'U~genin i~ acilan toplanu 180 derecedir'
onermesi gibi, dogruluguna ya da yanlisligina ancak
kavramlar uzerine akil yurutme ile karar verilebilecek
olan onerme.
A\,a ve SePk idea: Zihne herhangi bir araca gerek duyma-
dan dogrudan dogruya verilmis ve i~erigi de baska ~ey-
lerle kansmarrus idea. Bu anlamda, ornegin, Descartes'a
gore Tann Ideasi, hicbir araci ideaya gerek duymadan
zihnimde canlandigi icin acik ve bu ideanm iceriksel
ozellfkleri diger ide alarla kansmadigi icin de seciktir,
Ad Hominem: Bir onermenin, onermeyi Ileri suren kisi he-
def ahnarak degerlendirilmesi ile ortaya cikan manuk
yanlI~I.
Ad Sembolleri: Niceleme manuginda a, b, c gihi sembollerle
gosterilen ve belirli varhklann adlan olarak islev goren
semboller,
Adalet EtigJ.:Ahlaki nonnlan toplumsal uzlasmaya dayandi-
ran, herkesi baglayici ilkelerin ve eylem kurallanrun bir
sozlesmeyle belirlendigini one suren etik yaklasim.
Adc:ilik (Nomina1izm): Tumellerin varhgim reddederek, yal-
mzca tikel ne snelerin varhgim savunan, trlmellerin varli-
gim savunmarun dilin yanlig anlasilmasmdan kaynaklan-
digini one saren goru~.
Ahlak: Belli bir donemde, belli insan topluluklannca benim-
senmis, insanlann davraruslanna yol gosteren temel de-
gerler veya kurallar ktlmesi.
Ahlaki DogalClla: Ahlak yargilanni dogal dunyarun birer ni-
te ligi olarak goren; bedensel islevfn bir urunu ve insarun
dogal par~asi olmalan bakirrundan duygularm, secimle-
rin ve ahlaki yargilann deneysel arastirmaya tabi tutul-
malan gerektigini: ahlak bilgisinin varligimn ve dogasi-
run insamn psikolojik ve sosyal dogasina dayandigini
one suren meta-etik kuram.
Ahlaki GOredHk: Ahlaki kurallann toplumdan topluma ve
kisiden kisiye degi~tigini iddia eden, buttln insanlarin ve
toplumlarin kabul edecegi yegane ahlak kurah oldugu-
nu kabul etmeyen, kultnrel degerler gibi, ahlaki kuralla-
nn da toplumdan topluma ve kisiden kisiye degi~tigini,
farkli toplum ve bireyler icin cesltli ahlaki kod, standart
ve degerler bulundugunu ileri suren meta-etik kuram,
Ahlaki OzneldHk: Ahlaki yargilann insanlann duygulanyla,
tutumlanyla ilgili oldugu ve bu ttlr yargilann dogruluk-
lanrun ozneye, oznenln zihinsel durumuna bagli oldu-
gunu one siiren meta-etik kuram. Bu kurama gore ahla-
ki onenneler dogru veya yanlI~ olabilirler, ancak temel-
de insanlarin tutumlanni, yani oznenln duygu ve ya~an-
tilanm aciklarlar.
AlulC1 Sezgicllik: Ahlaki dogrulan dI~ dtlnyadaki varhklardan
veya insarun psikolojik dogasindan kaynaklanan dogru-
lar olarak degil, sezgi yoluyla dogrudan dogruya kavra-
diguruz bizden bagimsiz, kendi basina dogrular olarak
goren meta-etik kuram.
Analitik Onenne: "Tum bekar erkekler evli olmayan erkek-
lerdir" gibi, yuklemde bildirilen kavrarrun oznede zaten
icerildigi, yani oznesi hakkinda yeni bilgi saglamayan
onerme.
An~i7m: Devletin olmadrgi bir toplumda insanlann daha
duzenli ve ozgur yasayacagim savunan ideoloji.
Anlama (Yorwnlama): Dilthey'm terminolojisine gore, du-
yulara distan verili olan isaretler araciligiyla icsel gercek-
Iigin bilinmesini saglayan, ilgiye bagh olarak ~e~itli de-
receler gosteren ve ya~amm sabitlesmis gorunnslerinin
mevcudiyetine yonelen yontem.
Ara\,sal Akll: Degerlerin ne olmalan gerektigini soylemek
yerine varolan degerlere hizmet eden akil, Akhn kapita-
list teknolojik gelismelere ara c olma durumunu ifade
e der,
Argfunan: AkI1yurutme.
Argumentum Ad ignorantiam: Aksi karutlanmadigi icin bir
onermeyi dogru kabul etme ~eklinde ortaya cikan man-
tik yanlis),
Argwnentum Ad Populum (Genel kanrya basvurma),
'C;:ogunluk boyle diyor, Demek ki dogru" tilrilrideki p-
karimlarda ortaya cikan mantik yanh~l.
~1r1 Ge~ek\,ilik (Platonculuk): Tumeller tartismasinda,
ttlmellerin duyulur dtinyarun nesnelerinden bagimsiz bir
sekilde varoldugunu savunan goru~.
Aydmlanma Doriemh Orta C;:ag'mskolastik du~unce done-
minden, yani 'sorgulamadan kabul etme" doneminden,
sonra gelen ve Alman felsefeci Kant'm deyimiyle 'akhru
kullanma cesareti" tlzerinde temellenen 17. ve 18. yuz-
yildaki entelektuel harekete adini veren donern.
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 28/38
2 9 6 Slizluk
Bagtla.,lrcClhk: BLlirlLnimi~iligin ve (t;;:g('Lf irurienin (r::li~mr::di-
B C-4;
Bagtla.,ma'LClhk: Hem he lirlenirr.cilig!» hem dr:: (t;;:g('Lf irude-
nin .t yn 1 an (b d("tgn L It ] ~lIYI~l r ~U~~lg1n 1 ~~lVl Lnu n g(tl"CL~_
Baglanh Kurallan: \"l ~lnllk~~l 1)("t;;:ilivi st le rin (tnr:: ~('Lrd('Lg('L, hi-
lim inxanl an nin k : L lL In dlg1 k: Lr~lIY,~~ll I e iim l er ir : llr:: r h i ri-
nin I anl.unli I-tl~lhilmc:lc:ri i~~in, I ~lnlm~~ll iturie ler ~lr~1(~111g1~~-
l a g( t? :lc :m lc :nc :h il i r :--"("tnlL~~l~lU~lgl~lndlg1 kuru l lu r .
Basit (}l1-t:::rnu::::: K c :n di:- -. .in dc :n h us ku l li~ ~ hir (t nr ::r m r::~ ~i p;_U~~;_l:--"l
I- tb r~ lk i~ \: ::r m c:r c:n ( tn c:r m c: _
B-t:::g-t :::ni:Kc xi n, gCL'vc:nilir, ini~C: uynrr .lu r u vur u» hir (hL~~glL~~;_l
.~"bFln~ln: :. .. lc :l ik y :. .u g lL uY I: .. l V r :: : d r :: :g r :: :r l r: :: mr :: : g (" [( ~C L_ ( ;' C L: i' :r :: :l i
r ir kin (L ,:::n ~ ly 1r 1Y I~ 1 y c:l isi. ( ;' (( ;. -o :e : li r ~ ug ll ~ lI Y I~ l ~ ~ r: :: li :- -. .i _
B- t : :: g - t :: :l l i Ya rg l s l : K ~lnl ~~l g (tre :, nil e l ik h ~l k1 mm eb n :- -. .~ ll l :- -. .r :::~ ~r r:::l -
m .. :: :y .. :: : ( by ~l ll , n ii ~e :l ik hu kurundu» (t;.o:nr:::l evrerixellik id-
"ji~h1nl_-b hulunnn. h~lgml1 huk nr.mdu» " ' :r : : :r r : : :gi (" t lm~l~~~ln
hir e r e klilik " c-luruk Icl,,,,,,bn,,n, k i plik huk nr.mdu» del
I~"t/:..:::lhir I C L r zr.run lulugu d~ lr~lnd1g1 i~~ in ("trl uk dlL~~glL~~lL
g ; :: :r . . :: :k l ir . .: :: n y~UgL
Bij ;ims.: l (For rnali ..nEtik: 1'1;, erle",;n uh l uk i deg",;n; ;"",;-
g inl.1 ..::: 1.1 ..:::g il (by~ lnd1 g1 h i~ ~im dr ::: r~ l e b kurulda g(trr:::n c! ik.
(hn..:::gin, K ~lnl e :ligi_
Bil~- t: : : ll: Bir h ile ~i k (tn errne yi r.h L~ Il ir un (tnr ::: r m el eri r ; her h iri.
Bi l- t :: :, ik ( } l1 - t :: :rm - t :: :: K e:ndi:- - .. inde:n huvku h ir ( tn r :: :rm r: :: ~ ~i 1 ~~U~~~l :- -" l
I-t br ~l k i ~ ~ ..:::c n (tne :r lY I c,
B il im S t::: 1 D e vr -i m D tl lH :: ::m l t:: ::r i: T"'~lr~ldigm ulur k ~ ll ~ :- -. .~ 1 .Y I 1d ~ l ~ ~ (t -
/ :C Lm CL r .. :: :l l i r ke n el d e ki kuru r r n n r r :: :1 r :: :r :- -. .i :i ': li kl r :: :r in in ~ l ~~ l g~ l
r1 krn . tv t , :"'I-tr~ rn l u n n ~ lr l m ~ 1: -- .. 1- -" (" tn L (~ lL nd .t k: Lr~ lm: - -"~ ll ~1~~1~ l n
hi r kriz 1 . 1( t n. . :: :m in c: gi riJm e :: -- .. V r :: : h l L kri z in \ ~ r: :: r ~ ~r :: :~ /r :: : i~ ~ in -
"j;:::n): gi(i..:::ril..:::me:me::--..i durumur.da. ("t ulundu ~ ~r :::n i h ir ~ ~~ lk -
b~lm 1n v . . .c ~ ~. .: ::~ ~e :\!e :ni n ~ e:k ille :n dig i, d C Ln:~ ~l~ ~l ~ llg l LU 11g 1 m 1:i':
kavrurr.sal ~~ .. :: :r ~ ~e :v e :n in d e :g i~ l ig i d (t nr :: :m l r: :: L
Bi limS t: :: 1 { it : :: l i, m -t :: :: (i;.o:gi:--..e: 1 ve h ir ik i m :- -. .d d r:::n r :::~ ~imri hil im uri-
b y1 ~l n~ 1 g (t r. .::: I ik d g (t ;. o:l e:m le :r dr :::n l l~ ur :::k r:::l r :::d r:::n ~ /r ::: I C Lm r:::-
V ~ lr 1m l ~l r k ~ L ll ~ l n~ lr ~l k h l L I i k e :l g (t ;. o: lr :: : m l r :: :r dr :: :n g r: :: n r: ::l ~ ~ ~l rg 11 ~1 -
r ~l V ~U ~ln g ..:::li~ me :_ T "'("tl)I)e :r ~~ l g (tr r:::, :~ ~lnh ~bnm 1~ k lL r~ lm b-
n n I .. ::: rk . .:: :d il me :: -- .. i v e : h lL nb nn r r: ::r in r: :: : ~r :: :n i ( ~r :: ::- -. .l Lrk lL r~ lm b-
n n (t n.. :::r ilm .. :::~ iy le : g e:r ~~ e:k le :~ e:n g di~ mr :::_
Bili,s-t:::l: t n:...~ ln ~ lk 11 n1 n ~ ~~ 111 m ~ l m e: k ~ln i;.o:m ~ 11~ lr 1n ~ l, hi 1 9i1 r :::n m r :::
:...CLr..:::~~l..:::i n. .:: : " 'i .! e: y ~l l ) 11 ~u m~ l ~ lil ( "t b n 1 i t- ~u l r ::: r :: :d r ::: n, (t :i ': r: :: ll i k 1 r: ::
1 ):...ik l-tll-tli ~ 11 ~ln1 nd~ l y~ l yg 1n ("tl ~lu k k l L ll ~ ln1 1 ~ ln d r :::~ ~im_
B ir in c il ~ it -t :::l ik l- t:::r : 'l. ill in de : n h~lgl m :--..1 ;.0:"tl ~u~ lk ~/~lr ("tl ~ln, hi r
; ~i:.. .m in ~ L; .o :~ lm 1, ~ e: k li v e: d e:v in i m l r :::r in r::: V r:::r i l r :::n ~ ld_
Biitiinciiliik (Holi'Lm): 1 ) ; 1 I-el,d-e,;nd" ,(,~dLkl",;n "nb",b-
n n1 n I..:::k I..:::k de :gil hi r dil in k ~lv r~ lm :--"~ ll ~ ~r :::~~r:::~/r::::--..i ~ ~ind r::: h i r
h ("L I (" Ln I-t l ~l r~ lk k l L rl L ld l L gl L nl L :- -. .~ lV lLn ~ ln ~ln l~ lm kl Lr~lm 1_
Ce ma atcrl ike ...:uk" kavr.im 1 n 1 n "':iyi~ " k uvrum md un h ~l gl m : -- .. 1; .0 :
I-tbr ~lk h dir l;:::n;:::m ;:::y;:::c..:::g ini v e ne :yin d("tgnL V e:r ~l hu k ("tl-
d~Lg~Ln~ l, I I- t l) l ~Lm: .. . ~ ll I ~"t / :. . :: :l l ik l . .: :: r im i ;. o :de :n , e : g il im l e :r im i; . o:d r: :: n
v e ki m I-tld ~ Lg ~ ur , ~L/:d~ ln h ~lg lm :...1;.o: c-laruk kurur ve rr:::me :~r:::-
;~ ;: :: g im i ; .. o :i : . . .~ lV~rnun id ;: :: I - tl l - t li_
(-t:::li,m-t:::: {")n;:::r m;:::l;:::r m ~lnI1g 1nd~ l, lli~ ~h ir de :g e:rle :m e:dr ::: d("tgr lL
l -t lm ~ lF ln I ~" tn ;: :: rm ;: :: _
( - t: :: l i, m -t : :: 'L l ik i Ik - t :: :: S i: B i r I ~" tn .. :: :m e le r m ~ l nl 1 g1 y~ l: -- "~ l :- -" l- ln ruk . " ':H i~~-
h i r I ~"t n ;: ::rn e ve d ;: :: gi l i .t yn 1 ~lnd .t d("tgn L r-l ~ l IY I~ l ;. o :~"~ r : :: k1 ind c
;C,de ed;leh;len ve - ( ,\ h - ,\ 'J ~eklinde 'e",h,,II"~1 ;,;-
l ;: :: hi l; :: :n ; h ir v.ulik y~h~h1 I-tbr~ lk "':Hi~~hir ~e :y ~lrn1 und.t Vr:: :
~ lr n1 h ~l k1 md ~l n he m F l r e rn 1 . 1 . . : : : F-("tlm~ly~ln r-lumuz" ~r:::k-
linde de ;C,de edileh;len m.inuk ilke-. i.
( lka r lm : " ': SI -t n~L r I ~" tn ;: :: rm ; :: :: .. .i ): ~ l d1 v e ri l en hir r- n crrnc rri n. "':(tn-
dU l ;: :: r ): d ; :: :d igim i/ : hir g nL l' (t n.. :::r me :n in m ~ln I1 k:- -. .~ 1l :- -" ("t nl Ln L
l-tld~Lg~LmL helirten I~"tn..:::rm..::: di;.o:il..:::rine: ve rile» ~ui_
(i l 'Luml- t: : :m-t: : : : Kavr.unl.urn rr c! ha le gc:1 irilrr.esi. kuvrurr.lur uru-
:...1 ili-kilerin I -t r l ~ l Fl kc.nulrn.t st . uktl yCLrCLI r r.e ler in munnk-
: .. .~ ll F 1l )1 :. .. ln 1n i rd ;: :: l; :: :n m. .: :: :. .. i v e g .. :: :r e: k~ ~e :l e:n di rm e : ; .o :i n( ~i rl r: :: ri -
n in : .. .~ lg l~ lm l1 g1 n1 n :. .. ln ~l nm ~ l: .. .l _
oOag.hc, At1ald: T ' - '1 '1 . L",,,11 dCL~e nl e rn e)' Ie ;Ig; li ; Ike "" d"g"'-
leri ;C,de eden, hireyleri» ;Iol ;p"b,m" , h"~ ,, ,. ,Llr1n", r"-
I en ekle rine h~lkm~lk:...1/:1n lre rke-,e e : ~i l d ~ lv r ~l nm~ ln 1n udu-
Ie t lilik .0 1eg;l , ,d ,l I c ! , ; z li k . , 1 .0 1, Lg'LntL ; 1 - , , , , c : c : den u d a l c ! .
Davr-an rsc ilrke l ) il C d : .. . ;: ::C ; : :: :. . .i nd. . :: :, u nl.urun : - -"( t ; .o: i~CLkle: ri dlLrdlLglL-
m ~ L; .. o: d~ l g l~ "t :. .. 1: :: rd ig im i/ : g (t /:l .. :: :n .. :: :h il ir d ~l vu n1 ~1 ~l rd ~1 r ~1 11 1g ln 1
I~"tn;: : : : . . .CL;: : :n an lam kiuarnL
ll-t:::g-t:::rl-t:::m-t::: (Yor-um lama) . ~<:f~lnI1kl u. ( tn e :rm e : d e :g i~ k r: :: nl r :: :r i-
nin her hirine hir d l- tg nL hL k d ..:::g c:r i verilrr.evi i~le:mi_
l.>t:::gi,k-t:::ll: ". Ji; ~; :::l; :::m ;::: m ~l nI1 g1 nd ~l , x , y , ; . 0 : g ih i : -- .. e :m h (" tl le : rl r :: : g (t :- -, ,-
t erilen ve gC Lnl C Lk d il d. .: :: ki "bu ", " ': ~l L~ " gi hi ; .o :~ lm ir le :r in : -- .. r: ::m -
h"lik dildek; b'~llrg'-
l .>t: : :mokrasi: F g;:::m ;:::nligin ll~ llk~l d~ly~lnd1g1 y(tne :lim ~e :kli_ H~ll-
kln, "'11k u,,,Cmd,,n, "'11k ;\,;n ) '(,nel;",;_
l.>t:::ll-t:::yim-cilik: B il gin in k (t k. .:::n ind .. ::: :. .. ~u le :i~ e: d lL yl LL ud ~l n g r:::l r:::n
v ;::: r il ;::: r h ~L hL nd ~L g~ Lm L v .. ::: in :. .. ~l n1 n d(" tg lL ~I~ ln g c:l ir dig i id r:::~ ll ~l -
r 1n l -tl m~ d1 g1 n1 :. .. ~l V~ Ln ~l n, :"'1 -t m~ LI d e:n e:yim le :r e: d~ lr ~ln m~ lr ~l n
: . . . 1 ) ;: ::k cL l ~ ll i C k ~ L r~ lm LU ~l : .. .~ lV ~ l~ ~ l ~~ ~ ln I ~ l ut -1 ( "t ll L ~l l L u n g (t rC L ~_
l .> t:: :il ll tt ll tl ji: ~ ~~Ln ~l n; ~~ l " ': I~ "t d:: :V ) : ~ l nl ~l m 1 n ~l g e: le : n dcnn ke : li m r : :: :- - .. in-
d ;:: :n v ;: :: . .. :h il im ): ~ ln l~ lm 1n ~1 g .. :: :l .. :: :n /r/gr,s k e :l im e :: -- .. in dr :: :n I ( " Lr r :: :-
I il mi~ v ;::: I~ "t d; :::v :"'1 -t nL mh Lh Lg ~L rH L ~ 1l lb k1 n I e :m d il ke ::- -. .i :- -" ~l r~ ln
I~ "t gr d i_ ()d ;:::v h ilim i_
lkv Id: Belli "'" ""I ,,,.1,, h;, ilikeL d , ,,Cmd,, 1"1,1"n", 1~, ',rI elk d c-
g ;: ::r l; :: :r ;: :: : .. .~ ll li p i n: .. .~ ln II -t ph Lh Lg ~L nd ~l n ( "t hL ~~ ln e :n h C Lr C Lk : -- "(" t: -- "-
y,lI kLLnLl,,-
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 29/38
S i i z l i i k 297
Deyhn: Mantikta, bir dilin sembollerinin sonlu tanesinin ardi
ardina siralanmasryla olusan sembol dizilerine verilen ad.
D~salcllJk: Dil felsefesinde, sozcuklerin anlamlanrun dl~dun-
ya tarafindan belirlendigi goru~une dayanan anlam ku-
rami.
DUe Don~ Doriemh 20.yUzyilin baslannda felsefi sorunla-
rin ele ahnmasmda dilsel ~ozumlemeyi on plana cikaran
goru~un savunuldugu donerne i~aret eden donem.
Disiplinler-Aras1 t;:al~malar: Farkh cahsrna alanlanru ortak
bir zeminde biraraya getirme cabalanmn btlttlnune veri-
len ad.
DistrlbudfKavram: Bir gruba ya da kumeye ait olan, "as-
ker", "vatandas" gibi kavramlar,
Diyalektik Yontem: Akil yUrutme baglarrunda, bir kisinin
belirli bir konudaki varsayimlanm baslangic noktasi ya-
parak, bu varsayimlan kabul edilmesi olanaksiz sonucla-
ra vardirmak ve bu sekilde bu kisinin iddialanru ~urut-
mek amaciru guden yontem.
Dogalct Yakl~1m (Dogalc1hk): Bilim insanlanrnn doga hi-
Iimlerinde elde ettikleri basanlardan etkilenerek, bu hi-
Iirnlerin izledigi yontem ve yaklasunlan toplumsal olay
ve olgulan aciklama da kullanmayi amaclayan, bilimsel
aciklamamn nedensel aciklama ve bilimsel bilginin de
genel ve evrensel oldugunu one suren, evrene Iliskin
tum aciklamalarda doga-nstu ve soyut unsurlar yerine
dogal, fiziksel olgulara basvuran yaklasim.
DogalHukuk: Hukuki ilkelerin dogada varolan duzene gore
b elirlendigi, evrensel olan bu Ilkelerin akil ve sezgi tara-
findan kesfedildigi ve dolayisiyla insanlar arasinda yapl-
Ian bir sozle~meye dayanmayan hukuk sistemi.
DogruIamacthk: Dil felsefesinde bir tUmcenin anlarmnin 0
tUmcenin dogruluk kosullannda yattigmi iddia eden an-
lam kurarru.
DogruIanabUirHk: Mantikci pozitivistlerin bilimsel bilginin
olusumu icin one surdukleri, bilimsel olanla metafizik
olaru (anlamsiz olaru) aY1fananlamlihk Ol~utU.Buna go-
re, bilissel anlama sahip onermeler olgusal olarak dogru-
Ianabilir olmahdir.
DogmIuk Tablosu: Onermelerin her bir dogruluk degerleme-
sinde hangi dogruluk degerini aldigim gosteren tablo.
Onermeler mantiginda onermeler icin totoloji, tutarlilik,
celisme, cikanmlar icin ise gecerlilik denetlemesi yontemi.
Doksa: Gozlemler yoluyla ulasilan, duyusal dunyarun degi-
~enlermm ozelliklerine dair kani veya goru~.
Duhem-Quine Tezi: Bilimsel dogrulama ve yanhglamalann
arastirmacilann yorum ve secimlerinde.n bagimsiz ola-
mayacagim, dogrulama ve yanhslarnalann, bilimsel i~le-
vi yerine getiren bilim insanlanrun gerceklestirdigi ey-
Iemler oldugunu one suren goru~.
Duyguculuk: Ahlaki oznelciligia a~1f1bir sekli olarak ahlaki
yargilann olgusal ifadeler olmadiklan i~in hicbir ~ey b e-
timlemediklerini, sadece duygumuzu aciga cikaran ifa-
deler olduklanru one stlren meta-etik kuram.
D~Unce Deneyi: Felsefecilerin, iddialanru ternellendirebil-
mek yahut saglamlastirabilmek amaciyla, uygun varsa-
yimlardan yola cikarak iddialanna icerik kazandiran du-
~unsel durumlar yaratmalanna verilen ad.
Diizeldcl Adalet: Bireylerin diger insanlara karsr eylemlerin-
den dogan zarar ve ziyanlann bedelini odemest uzerine
kurulu olan adalet.
E
mqtirel Toplwnsal Kuram: Bilim ve teknoloiinin ideoloiik bir
karaktere bunlnmns ve insani kolelestirmeye baslarrus ol-
dugu gerceginden hareketle yapilmasi gerekenin bu duru-
mun ortaya cikanlmasr ve bilim ve teknolojinin de insaru
ozgurlestiren bir zemine oturtulmasi oldugunu savlayan;
~agda~kapitalist toplumlann urettigi birey tipiyle birlikte or-
taya cikan "pratik", "aracsal" ve "sonuca-endeksli" akhn tum
du~unme bicimlerine egemen olmaya baslamasina tepki
gosteren, elestirel du~unmeyi bir y5ntem olarak kullanarak
akilci ve oZgUrinsanlann olusturdugu bir toplumun idealle-
rine gore siyasi gUcUn ahlaki elestirisini yapan yaklasun.
Episteme: Akil yoluyla ulasilan, trlmellerin (degismeyenlerin)
tanimsal bilgisi,
Epistemoloji: Yunanca "bilgi" anlamma gelen episteme keli-
mesi ile "bilim, aciklama, gerekce" anlamlanna gelen lo-
gos kelimesinin birlesiminden olusan, insan bilgisinin
dogasirn, kaynaklanru, sirurlanm, kavrarnsal unsurlanru
ve hatta bilginin olanakh olup olmadigim irdeleyen fel-
sefenin en temel ve merkezcil alanlarindan biri.
Erdem Edgi: Ahlaki eylemleri sonuclanna gore degil eylern-
leri gerceklestirenlerin karakterlerine gore degerlendi-
ren, eylemlerin kendi baslanna, eyleyenlerden bagimsiz
olarak ele almmamasi gerektigini one suren etik anlayis.
Es1etik Deger: Nesnelere yUklenilen, guzel, zarif, yUce, ko-
mik, trajik gibi nitelikler.
Estetik Nesne: Estetik deneyirnin nesnesi; estetik oznenin
yoneldig! nesne; gtlzelligin tasiyicrsr olan nesne.
Estetik Ozne: Estetik duygulara, estetik deneyime, estetik
tavra, estetik hazza sahip olan kimse; guzelligin degeri-
ni algilayan.
E~gonderhnHTerlmler: tki terimin ayru nesneye gonderme
yapma durumu.
Edk (Ahlak Felsefesi): Ahlak olgu sunu kurarnsal, kavrarnsal,
mantiksal ve epistemik (bilgisel) temellerde ele ahp in-
celeyen, ahlak anlayislanm ve iyi ya~amm ne oldugu ko-
nusunu arastiran felsefe alam.
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 30/38
2 9 8 S i i z l i i k
Eylemcilik (Pragma.tizm): Metafizige karsi bilimsel ve so-
mut du~unmeyi on plana pkaran; bir ilke veya kurarrun
dogruluk Ol!, 'utUnu, uygulamadaki sonuclannin i~e ya-
rarliliginda bulan felsefe akuru.
F
F~izm: Devletin bireyler uzerinde mutlak otorite oldugunu,
devletin ya~amm tum yonlenni kontrol etmesi gerektigi-
ni savunan ve sosyal problemlerin !,'ozUmunu akla ve bi-
lime dayandirmak yerine duyguya, nefrete, mite ve ruha
dayandiran ideoloji.
Felsefi Estetlk: Sanat yapmm ve sanat yapitimn algilanmasi-
ru temel alan; sanat olmamakla beraber estetik degerlen-
dirmeye elverisli olan nesneleri ve fenomenleri felsefi
olarak irdeleyen ve sanat ile felsefenin bulustugu nokta-
lann sanat yapmna ve estetik degerlendirmeye getirdigi
acihmlan ele alan alan.
Feminist Etik: Feminist felsefeyi izleyen ve seksenli yillarda
ortaya cikmis; erkek bakis acisiru merkeze alarak kadini
ku!,'umseyen geleneksel etigin karsisinda yer alan; cins
farkliliklanrun otesinde "insani bir genel" tasarlamarun,
ancak ve ancak kadirun ve erkegin akli, mantigi ve ge-
nel olaru, tek, ozel ve somut olarun cikarlanyla dengeli
bir sekilde ele almayi basarmalanyla mnmkun olacagim
one suren etik yaklasim.
Fenornerr (GOriingii): Duyularla algilanabilen her ~ey. Algi-
ladigimiz dunyaya karsilik gelen deyim, "Numen" kavra-
miyla birlikte var olan, birlikte du~unUlen kavram,
Fenomenoloji: Edmund Husserl'in kullandigi anlarmyla bi-
rind sahsm bakis acisindan deneyimlenen bilincin ozu-
nun arastinlmasi. Gercekligin bir kendiliginde nliginin
olmadigindan hareketle, gerpekligi yonelinen, bilincine
vanlan ~ey olarak alan yaklasim.
Fizikalizm: Varolan her seyin fizikse l oldugunu iddia eden
goru~.
GGe\,erli C;:aanm: Sonuc onermesi onrullerden mantiksal ola-
rak pkan cikanm. Oncilllerin dogru oldugu her durumda
sonuc onermesi de dogru olmak zorunda olan cikanm.
Ge~ekplik (Realizm): Ttlmelleri zihnimizde varolan kav-
ramlar olarak degil, zihnimizin disindaki gercekligin bir
par!,'aS1sayan metafizik goru~. Dil felsefesinde, bir soz-
rugun anlarrunin dilde.n ve insan zihninde.n bagunsiz so-
yut bir varhk oldugunu savunan anlam kurarru,
GOnderge: Adin gonderme yaptigr nesne ,
GOnderme: Bir taraftan dil ile dunya arasinda, diger yandan
da dil~unce ile dunya arasindaki kopnl yli kuran dil fel-
sefesinin onemli ve merkezi kavrarru,
G1i7ellik: David Hume'a gore, deneyci arastirmanin konusu
yapilabilen ve gerekli tepkiyi venne yetisine sahip kisi-
nin haz alma durumu. Kant'a gore, begeni yarglsmm
ytlklemi. Croce'ye gore tinsel ifade bicimi.
HHukuk: Insan davraruslanna iliskin yapilrnasi veya yapilma-
mast gereken eylernleri belli yaptinmlarla duzenleyen
kurallar veya yasalar ktlmesi.
i\'kin ~kplik: Ttlmeflerin ancak tikellere bagli ya da ti-
kellerin icinde varolabilecegini ileri suren goru~.
ipem: Bir kavrarrun kaplarrundaki varhklarin ortak ozellikle-
rinin tumu.
idea: Zihnin temsil gucu baglarrunda 17. ve 18. yuzyil felsefe-
cilerinin siklikla kullandigi teknik terim olarak du~unce-
nin ve bilginin kavramsal birimi, en ku!,'uk bileseni, Gun-
hik dilde yaygm olarak "fikir' anlammda kullanilan de-
yim.
ideoloji: Toplum duzenine yonelik bir ogreti veya program
icere n siyasal veya dinsel inane sistemi.
ikincll Nitelikler: Zihinden bagimsiz bir sekilde var olama-
yan, bir cismin renk, koku, tat, ses gibi niteliklerine ve-
rilen ad.
imgelem (Hayal Gucii): David Hume'a gore nesneleri, onlar
karsuruzda olmaksizin, deneyim parcalanru bir araya ge-
tirerek tasanmlama gucn,
insan Haldan: lnsanlann !;e§itli sosyal srmflara, millete, dev-
lete, dine veya siyasi partilere mensu p olmalanndan kay-
naklanan haklarindan farkli olarak, herkesin, statnsune
ve ugrasma bakrnaksizm, sirf insan olmaktan kaynakla-
nanhaklan.
KKamusal Alan: ~ahlslann, kendilerini Ilgilendiren ortak bir
mesele cercevesinde akil yliruttukleri, bu meseleyle ilgi-
Ii rasyonel bir tartisma icine girdikleri ve bu tartisma so-
nucunda da ortak kanaati, kamuoyunu olusturduklan
sure!,' , arac ve mekanlann tarumlandigi ya~am alaru.
Kaplam: Bir kavrarrun dogru olarak uygulandigi varhklann
tumu.
KarikatUrize Etmek: Birinin savundugu bir onermeyi (ya da
kurarru) karikanlrize ederek reddetme sonucu ortaya 1 . ' 1 -
kan mantik yanhsi.
Karte7yen: "Descartesci", "Descartes'Ia Ilintili" anlamlanna
gelen deyim.
Karte7yen-K~1t1: Ozneyi soyutlasurmaya ve zihinden iba-
retmis gibi gostermeye tepki gosteren hareketler.
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 31/38
S i i z l i i k 299
Ka.tJlttnC1 Demokrasb Demokrasinin halk iradesini savunan
siyasi bir rejim olmasi sebebiyle halk iradesini en ust se-
viyede yonetime yansitrnak gerektigini savunan demok-
rasi yaklasuru.
Kavra1llc:ilik: Genel terimlerin zfhnimizdeki kavramlara kar-
~lilk geldigini one suren goru~.
Kesin (Ko~u1sU7, Kategorlk) Buyruk: "Hicbir zaman adam
oldnrmemelisin" buyrugu gibi, hichir kosula bagli olma-
yan, bir eylemi nesnel zorunlu olarak buyuran, anlarru
dogru dan dogruya kendisinde olan, rum insanlan kosul-
suz b aglayan ahlaki ilke.
Klasik Liberali7m: Sirurh hukumet, hukukun ustunlugunu
surdnrme, keyfi ve aynmcl gu~ kullamrrundan sakinma,
ozel mulkiyetin ku tsalhgi, ozgtlrce yapilan sozlesmeler,
kendi kendini belirlerne sorumlulugu ve hosgoru kav-
ramlanni one cikaran ve sager siyaset anlayisina yakm li-
beralizm,
Kollektlf KaVra1ll: Bir grubun uyelerinin tumune dogru ola-
rak uygulanabilen, ancak gruptaki bireylere uygulana-
mayan kavramlar (orne gin: Ordu, aile).
KUra1llsal Terdmlere Bilim insanlanrun gozlemlenebilir dun-
yaYl aciklama amaciyla kullandiklan ve ornegin, "pro-
ton" veya "manyetik alan" kavramlan gibi dogrudan goz-
lemlenemeyen unsurlar,
Killt1ire1 GOrecilik: Metafizikte; kulnlrler-Gstu, donemler-us-
tu bir dogrulugun olanakh olamayacagim, metafizigin
sadece belli bir donemde, belli bir kultunln "dogru ka-
bul ettigi" onermeleri ortaya cikarmaktan oteye gideme-
yecegini ileri silren goru§. lnsan haklan baglarrunda; in-
san haklan uygulamalarmda neyin kabul edilebillr neyin
kabul edilemez oldugunu belirleyen ulus-otesi veya kul-
tUr-usru yasal veya ahlaki Ol~run olamayacagiru savu-
nan gorus.
LLiberal Demokrash Bireyi esas alan ve ozgurluklerin en ge-
ni~ anlamda ya~anmasIDl savunan demokrasi yaklasnru.
Liberalizm: Siyasi anlamda birey ozgurlugunu en genis an-
lamda savunan ideoloji. Siyasi bir toplumda insanlann
oZgUr ve esit olmalanm, devletin rolunun oZgUrluk ve
e~tligi artiracak sekilde belirlenmesi gerektigini; devle-
tin hosgoru ve vicdan ozgurlugu saglayan politikalarla
ozgurlugu ve e~itligi temin altina alahile cegini; devletin
bireylerin kendi ya~am planlanru olusturduklan alarun
disinda kalmasi gerektigini; devletin varhk nedeninin bi-
reyin ozgurlugunu, can ve mal guvenligini korumak ol-
dugunu, bireylerin siyasi ~ozUmlemenin nihai birimleri
oldugunu ve liberal devleti yoneten yegane aracin akil
oldugunu one suren ideoloji,
LiteratUr: Bilimsel nitelikli yazih eserlerin olusturdugu butn-
ne verilen ad.
Logos: Yunancada akil, mantik, soz, gerekce, bilim gihi an-
larnlara gelen kelime.
MMantJk: Varolan bilgilerimizi kullanarak yeni bilgilere ulasma-
mizi saglayan duzgun akil yUrutme bicimlerinin bilimi.
MantJk~ Pozitivi7m: 20. ytlzyihn ilk yansmda oldukca etki-
li olmus, felsefeye ve felsefi kurarnlara billmsel bir yak-
lasim getirmeye ~ah~l~ du~unce ekolu. Deneyimci fel-
sefecilerin metaflzik-karsiu soylemlerini benirnsemis,
mantik ve fen bilimlerine ozel bir onem vermis, felsefe-
yi de ozellfkle bilimin bulgu ve uriinlerini akilci yontem-
ler yoluyla ve sistematik bir tarzda sorgulamasi olarak ta-
rumlama egilimi gostermis akim.
Manttksal Ozne: Bir ttlmcenin hakkmda oldugu ~ey.
Ma1'Xi7m: Srmf catismasina, ekonomik faktorun siyasi ve sos-
yal yapmm belirleyicisi oldugu goru~une dayanan, siya-
sive sosyal yaplrun ancak ekonomik yaplyl degistirmek-
le basanlabile cegim one suren ve nihai amaci smifsiz bir
topluma yani komunist a~amaya gecmek olan ideoloji.
Meta-Etik: Etik kuramlann kendisini, ahlaki yargilann dogasi-
ru, bu yargilann nasil gerekcelendirilebileceklerini, ahla-
ki bilgiden hangi anlamda soz edilebilecegini arastiran,
norrnatif etigin aksine, dogrudan eylem ya da davrams-
lann kendilerine yonelmeyen etik,
Metafizik: Varhgin sadece varlik ohnak bakimindan ozellfkle-
linin incelenmesi. Gerceklik hakkmdaki nihai dogrulukla-
nn arastinlmasi. Gercekligin nihai yaplsmm arastinlmasi.
Metaflzik GUzellik: Guzel'in tek tek sanat yapitlan ya da do-
gadaki nesnelerdeki gorunu ~leri yerine kendi basina bir
toz olarak du~unuhnesi.
Modern Liberali7m: Esitlik degerini one pkaran ve solcu si-
yaset anlayisina daha yakin Iiberalizm.
N
Negatlf OzgiirIUk: Baski altinda olmarna, eylemlerimizin di-
ger insanlar veya devlet tarafindan kisulanmamasi.
Nesnellik: Bir savi ileri surerken, oznenin kendi duygu, du-
~unce ve onyargilanndan bagimsiz kalarak olgusal veri-
lere dayanmasi. Genel olarak billmsel etkinlikte buldu-
gumu z yaklasun.
Nesnelcllik: Etik baglamda, bir davramsin, bir eylemin dog-
rulugunu veya yanhshgim belirlemede evrensel Ol~tle-
rin oldugunu one suren yaklasrm. Felsefi estetikte; bir
nesneyi estetik acidan degerli kilarun, onu estetik nesne
yapan seyin nesnenin kendi ozellikleri oldugunu one
silren goru~.
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 32/38
30 0 S l i z l u k
ptlrm: ,"",,~~lrgl1~lm~1ve d c :g c :r lc :n d ir m r :: :l r: :: ri n k r :: :n d i~ in r :: : g(tfr::: ~~~11~11-
.jlg1 (tl~~("LI;yulrnux: gc:rc:kli r-lun kurul. Bir r:::~~lLmi d r : : : g r : : : r -
lendirrr.ede huxvurulu» kurul.
~tlrmal Bilim l)tlllt::::mlt::::ri: Bilim in:--"~lnl~lrlnlnuze rinde ~~~111~-
11kLIn alund.t k ~U~1l .uin .t ~~1un :--"("tl"l Ln l u ra ~~(t;.':("Lm h l Llmu
kl-trH L:"'I~n ttl (ttl. .t iyi k : Lr~lIYI : - - . .~ l lc kn ik le r gr : : : li ~I ir d ik le ri ,
I-tbn LIn (b ( bl l ~l l l~ l :- - ": -- " ~l :- - "e ve rim 1 i 1 .~l l r: : :g r : : : I ire i i k l r: ::ri , g r : : : l i~-
me ve ilerlerr.eni» ("tldlLglL d(tl"lI;::::mlr:::L
~ormati{: 'I1-trlYI k r tY l Ln L, d ( " [ : - ; : c : n l c:ri (~i,h el i rl r : : : ~ ~ i ci.
"Sormati{ Etik: ..I ,I uki ")' lem I" ri , ul , I uki il k e v" k: rrull.in. ul 1-
Liki l_ic:gc:rlc:ri kr.nu c:dinc:n t-c:l:--. .r:::t -irusr nm u u l unr .
"Sum.,n: I)"pLb1'b edg,bneln ~"rlerin kel1'~'I' r-l.uuk uslu kuv-
run an ~ c : r - :\lglby~ln hir (t :-;:nc:r lr ::: l lr :::r ll ~lng i hir h ~lg bnl 1 :'-.. 1
I-tl muk s: /:1n vur ("tbn gc: r~~c:k ler dC Ln :~~l~ 1n~l k~ U~l 1 1k gd r:::n
" j. :: :r im - " ': F e: rH- t lY I c :n ~" k uv ru rr uy lu h ir lik : c v ur r-l un . h ir lik : c
"j("L~("Ln("Lle:n kuvrum.
0-0Olumlu kavra rn. I)"gn Lc-laruk lLrgl ilun dik Iun v.uhk l u rda hl L-
hLn a n hir (t/:d ligc: i~~uc: 1 c:dc: n kuvrum.
Olumsu 'L Kavram: I)"gnL c-l.uuk lLrglLbnd,kLm vurhklarda
hu lunrnnyun hir (t/:dl ig c: i~ ~u r:::l eri en kavr.un (t"trnr:::gin:
" ' :: \ 1) : l - t hLmhL , "ut-r.lrr.uyun" i~r::: r.lurr.suz kuvrumdu).
(}tl-t::v Etigi: :\ 11 1uk i c :y l e m l e r i d("tg l Lr d l r k l u r : ~ ( "t nl L( ~ ~l g (t r r: :: d r :: :g il
. :: :y le :m le :r in g c:r i~ ind c: y ~l l u n ni rr ::: ll r::: rr ::: V r ::: (t dr ::: ~/d r: ::n d( "t l~ l~ ~l
F 1 l, 11 1 1' r ~ 11 '1 1m~ ui 1k Lu m~1 g (t rc : d r: :: gr :: :r lr :: :n di rr :: :n c! ik.
(}l1-cull-t::r: Bir ~~lk~lnm d~l kc:ndilc:rindr :::n ~("tnlLnLn (lk~lnld1g1
h ~1 ~b ng 1~ ~ ( tn c:r m ele ri,
(}l1-t::rm-t::: t ~l evi d("tgr l L y~l d~l r~ln 11~ hi r :~~U g1 h il d i rr n ek ("tbn
d~riml"L
(}l1-t::rm-t:: .l.kgi,k.-t::lllt::::ri: {")nc:r mc :lc :r m ~lnl1 g1 n1 n ~ r:::m h("tlik dilin-
d. :: : h ~l :. .. il ( tn e:r m c: lc :r in " ':l )~ " " ':q ~" , " ': r~ " gih i ~ r:: :m h(" tl ik k ~U ~ 11 1g l_
(}l1-t::rm-t:: -t::kl-t::ml-t::ri: f Ll ~i l ( tn c: rm r :: :l r: :: rd r: :: n h il r: :: ~i k ( tn r: :: rm d r: :: ri
.:::lde : e :lm e:m i/:i ~ ~lgby~ln h~lgb~ ~bnn ~r:::m h("tlik k~U ~11 1g1 .
6'Lt.!."lik ilk""i: "Her ~")' k"ndi,irl" (,~dqli1"- rel del ",\ ,\ d,1"-
~~k];nd" iC,d" "dil"n, ,,,mh,.lik "buk delV" (" -,,) rei
d'i C \ ~ .. 'j ~"k];nd" h,,];n il"n melnl,k ilk",i.
(lLgurluk~uluk: (")/:g (" Lr ir ~ldc :nin v ~lr ("t ldlL gl Lnl L ~ /r ::: h lLnlL n h r:::-
l ir le :nim cilig in g c:~ ~c :r ~i/: ("tl dl Lg lL rllL g (t ~lr :::r dig ini ~ ~l~ /lL n~ ln,
h ~ lg d ~ l~ IY I~ 1/: C1 11k g (t rC L~ C L i ~ ~ in dc : r r: :: r ~ lb n g (t l" CL ~_
(lLll-t::l: c ") ;; :n e: de : 1 e :m c :l lc :n di ri lc :n , ( t: -; :n r: :: rl r: :: h r: :: li rl r: :: nm i~ ( "t l~ ln , ( t; .' :-
n .: :: i ~ ~in g e: ~ ~e : li ( "t l~ U L
(lLll-t::l-cilik: F l ,i: .. .1e :m (" t] rt ,id c: ; h C LI C L n h il gil r:: :r in (t ;. ': nd (" tl dl Lg lL nl L
I~"tne : :. ..("Lre :n g(trC L~_ l )il t-d~d-c:~indr :::; ~ lnbm 1n in~~ lnm ;. ':il. -
ninde : r~l d~l hc:ynindc: yc:r ~l ld1gm1 ~~lvb~~~ln ~lnl~ lm klLr~l-
m 1 . F d:. .. e:C i e ::. .. lc :l ik lc :; h ir n c: ~nc :r i r ::: ~Ir :: :l ik ~ l~ ~1 (i ~l n dr :: :g r:: :r li k 1-
1 ~ln1 n, l-t rH L e :~ 1c :1i k h ir n c :~ nc: r ~ll ~ ~ln ~ r::: ~in, nr :::~ nr ::: n in k r::: n-
di i~ ~:.. .e :l ( t/:e :ll ik lc :r i dc:gil c :~ Ic:lik (t:-;:nr ::: ilr ::: ("t bn ilg i~ i (" tldlL -
g ~L n~ L ( tn e: : .. .( "L rc :n y ~l kb ~l m _
Paradlgma. B il im in :.. .~ lnL U1 n1 n " i"' ~ lh ~ l rUY I l.unu ve r (tnl em ~r:::1 ~1 -
n trl.utrn I- tr l ~ lF l k l- tF ln kavrurr.sal ~~c:r~~c:vc:_
Pditio Principii (Oi;ngiisd Akil Yururrne): 1)c ,1eklenrnek
i : .. .I .: :: n. :: :n I ~" tn .: ::m e n i n h ~l ~1 a n " i" '~ lh ~l Y 1 1m ~ l~ in.t d~l yu h ~~ 1ku n m-
1~ud .t I-trl .t F l r1k~ln m .inuk yunh :0;-1-
Post Hoc Ergo Prop" 'r Hoc : "_.\-,ld'L S"nu 1' 1 c-ldu . I)"m"k
ki B l- tb Y1 :\ n. :::d. :::niyl e: l-t ld~ L): ~ e:kl indc :k i ~ ~lk ~u 1m Lu d~ 1 r- r-
1 ~lF l r 1k ~ln r r.a nt r k Fln l1~1.
PO'Liti{ Hukuk: TJ -t;;:il ivizrni n 1c me: 1 g(tl"C L ~ ve yak 1~1~1rrun1 he-
ni m:. . . . : ::y . :::rek dl- tg ~ll 1 Hrk, rk . inl. t r 1:o;- lnin 1 CL m 1 c:m c: 1 1exlerine
k ~U ~ l r 1k ~l n, hukuk : . .. i :. . . le :mi " i .! e :r~ l kuru l lun m» inxun ku run
:"'1-trHL;~~L I-tri .t F l r 1k~ln h i r ~ L; ;: b~ IY ' .t y 1 i t- ~ ld c: cl l i gi rri. lit r k : r k : Ln
he lli hir ~'lm'lnd'l, h elli hir rr.ek.tnri.t ve hel li hir 1"I,llLm-
d'i h e l l i 'Im'lrb1'b k,,,.,, ,.b~I1r1lm'~ kuru l lu r hru i'Lni'Lv"rel
: . .. i :. . . l. : ::mi l - t ld ~Lg~LrHL ve hukuk ile c! i k ~ u~ l~ ln d~ l zr-runlu Vr:::
m.muk-al hir h~ lg l-tlm ~ld1 g1 n1 (tnc: ~C Lrc:n hukuk ~i~lr:::mi_
PO'Liti{ (}'Lgur!uk: Bi r . : ::yin ke ndi i :. .. 1e :g iy lc :, k c: nd i d C L~ C Ln (~ r: :: ~i V r : ::
~ lm~l ;~ l d l- tg n Ll l uxund. t luireke: e:dc:hilmc:~i dururnu.
Pragmatik: I)il Cel,d"~ ,i nin 1urne e l " rin k: L i larn rr u nel del ir I 'e l ' ' ' -
C i :"'1-tnLbr ~l p-tg~Lnl~1 ~1 1g1 u l a r u . " ' :11 . i r ICLmi~c: r i k u ll un ar uk
d("L~("Ln;~.::: iC~ld .::: . : : : I m er rin k l- t~ ~L ll~ U1 nc :lc :r dir ?~ " "':T C Lm (~ r:::nin
an lam 1 i l. :: :, I -t 1 ur n ; ~. :: :y i ki tllun.uak it-~ui c : c : 1m ek i ~ I r : :: d ig im i :- ;:
d("L~("Ln;~.::: Y. : : : I-t 1 ("L m;~ .:::r i d~ Lr ~l n dinlc :yii~ inin k ~lV r~ l(i1 g1 dC L-
~ (" Ln ; ~. :: : ~U ~ h1 nd ~l ki i liski ne : dilT : 1 (" Lr CLnd c: d il k: Ll la rn r ru , dil i
ki Lllun urnn i ri nd.::: hr L l ~L nd ~Lg ~L h ~ l g bm , k: Ll l a rn n nin n irr ::: 1 -
le ri gihi kc.nu l.ui» 1 ~U I1 ~lld1 g1 , ll C:IY , dil t-d~ c:t -c :~ i i~ ~indr :::
10em d c dilhilim d~ (,~" IIi k I" 2 t l. )'i'L~)',h n iki ,wi p1''''''' del
y . :: :~ . :: :rm i ~ ~ l l~ l n_
Pragmatik frt;nt.!.,rm.,: Ki~inin hi1' 1crimi klLlbne".elk hi1' ~"r"
g l~ "t nd .: :: rm . :: : y ~l l ) IY I ~h 1 d ~L nLm~L rH L, 1 c: ri mi k lL ll ~u l~ U ~l k g r: :: r~ ~ r: :: k-
l.:::~ lirdigi h ir i~i, h ir dil e :dim ini it -~uic: c:dc:n k~lV r~lIY I_
RR."juctio at.!Ahsurt.!um (."aj;maya int.!irg.,m." Oolayit Ka-
lutlama): B ir I~ "tn.:::m e : ni n :. ..~ l~ ~m~ l ~ ("tnl L~ ~L U~ l V ~U d1 nl ~ lU k
y~ lnl 1 ~ l ~ ln m ~ 1:. .. 1_
S-$....;-t::malltik: l ) i l C . :: :l :. .. .: :: C .: :: :. .. in in 1e :r im l e: ri n ~ ln l~ lm l ~u 1 C L :- ;: c: ri nd r: :: : T t-
g ~L nb ~~ ln ~ 1l~ ln1 _ "'::\nl ~lm ne :dil T', "':S(t/:i~ CL klc :r n~ 1~ 11 ~ lnb m
k~ l/'~ ln ll T:, " ':SI~ "t ;;:;~ ("L1 .:::i n hir ~ lr ~l r~ l g d c :r c:k ("tl l L~ ll Lr dl L k 1~ U1
1~lm bm ~l, I("Lm ;~.::: v .::: y("Lkle :m gihi k~um ~l~lk Ic:r im lr :::r n~1 ~11
~lnbm l-t l~L~I~LnL1T ', " ':B ir Ie :r im in ~lnbm 1 ilc: dC Lnr~l ~U ~l~m -
d ~ lk i ili ~ ki n .:::di I T ' g ih i :"'I- tn LL U1 n 1 ~U I1 ~ 11d1 g1 di 1 t- d~ d- r::: ~ i nin
,!l,U'lL
..~mhtllik (}l1- t::rm-t::: {:;'(" Lnl("L k dilde :k i (t nc :r mc:lc :r in hir ~ r:::m h("t -
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 33/38
S , i z l u k 30 1
.x er u ak s . l ) i j C c: l :. . .c : C c: : - - . . i n in d il i n r~l)h ( " [ : - ; : r : : : r i n r : : : :TtglLnb~~lnulu-
n L " ' :Bi r ICL mcc:yi r -h L~ ll irun I e iim le rin III ~lnllk:--..~ll~~(t; . ' :CLmle -
III.::::--.i riedir?" I "T e rirnle rin hir ~lr~lr~l g dr :::r r:::k h i r I urr«:e
l-thL~I~Lrm~h1nl rrc :--"~lgLu?~'"TUm dilleri» :~~ll~lbr1err.eld e
.tynl IIIl(i ir?" I("Lrl"Lnd e : :--"("tl"l L lun Iu r t r x u r u k d i l t - d : - - . . d - r : : : : - - . . i i ~~ i n-
.j .::: gdi~mi~1 hir r~lnd~ln IYIrtdc:rn m~lnllg1n ~~r:::~Lrmr::::--..ini
:"'I~lgLlIYll~ . 1 i g " : : : 1 " r~ln(Lln d~l dilhilimin r:::nI e r r . e l ~~~lh~.YI~l
a l u n l. u r» l_i~ln h ir i lu tli nc : gc : Jm i~ ulan .
..Se nj akj ik ()'L1H::::: Hurt 'Vc:r~l kuruki e r le r rie » (" thL~~ln ""i/r::: (t;.':nr:::
kc.numunda ref ulun I erim.
...;-t:::llh:::tik (}l1-t:::rnu::::: "':Bc:k~u erke kl e ri» ortulurr.a ~~~l~~HYI : - - " ( " [ 1 " I ; : : : : : - - . . i
ev l i e rkeklerde » ( bl l~ 1 t -~ I: :- ": bd 1r ~ · ( tn r: :: rm r :: :~ i g ih i, ~ ~ C Lk lr :: :m i
I~·t?:nc::...i hukkmda yc:ni hir h il g i v r :: :r r :: :n ( t nr : :: rm r : :: _
... ;omut Kavram: V u rh k lu ru lL rglL bn~ ln "':in~ ~ln~ · "':~lg ~I(· gihi
kavr.unlar.
."osyal (Toplumsal) Atlald: "Hcrh,,,, h uk ell igine g("e"
" ': H. :: :r k c: :. .. c: l _ ic :g c :r in c: g (t rc :~ · " ': H e r ke - ,e i ll l i :~ ~ U ~1 n~ 1 g (t rr :: :~ · g ih i
i lk e le rd e n l u u e k e : c:dc:n u d u l e r . He rke-, e h a k r:::lliginin
verilmexi ilkevini i~ ~c :r c:n v e turkh olun.t turkh (b~/unIYI~I-
y1 gc:rc:kl ircn ~ I(blc:l_
... ;osyall l- t:: :mokrasi : Yulrnx. :. t r ( tnc:l imle ~ln1rh hir demr.kr.ivi
~ ln by 1~ ln 1 g c: r~ ~c :k d c: m(" tk u~ i c -l ar uk k ab ul c! mr:::~~r:::n~ /r :::hi-
r .: :: yi n : .. .i F hi al.in.t k~1111m~1 ( t : :-" :gCLr lCLgCLkudar u ile ~/r ::: i~~~r:::-
rindeki ( t/ :g (· Lr l( ·L g (· Ln (· Ln d c: ( tn c:m li ( "t ld lL g lL nl L xuvu nu n de-
m l- tk r~ hi r ~l kb :o ;- lm L
."osyali..t lkmokrasi: V"l'iuH,1 l'ip'" dCL~eninde hirevle ri»
g . :: :r ~ ~ c: k ( t /: g (· L rl (· L k l e r in c: ~~Illi l ' r- lrn u lurm 1n mu mku n r. l rna-
.~ -hgm 1 i(kii~ 1 e rie n ve l("tphL lY IlL n unruk i~ h irligi I err.elind e
y. :::n i(ic :n in~ ~1 e dilme vi dururr.und.i gr:::r~~r:::k dr :::IYI(" tkr~l~inin
:. ..~ lgbn~lc~ lgm 1 ~ ~I\!l L n un d e m r -kru si yu k 1~1~1rru.
...;osyali'Lm: ~ < : f~ ll xi :. .. 1 d C L ~ C Ln ~c :n i n ( tn r: :: rr .l i hir 1~~U~~~I~n l r - h L~ l l L -
run: kupi Ia l i z rn l c: n i lut i I (" tl .h ur,~~ l l ~ 1 ~~ lIY I~ 1r- lun kr-rnn ni::-":IYI
~lr~hml_i~1 hi r g c :~ ~ i~ ~ C L rC : i~ i c- luruk ( tn r: : : ~CLr ("Ll r: : :n ; d ev l e : in
("L r. :::lm ~ u~ I~ ~b r1 n1 n ~ ~l ll ih i ("tl m~ l~ ln 1 V r::: r :::k ("t n("t mik ~ i~ lr:::m
i r i nl _i c :k i r ~l ll rl lY ll ~ U1n dc :v l c: I k ( "t n l r ( "t l C L :~r :: : ~ ~~ Il~ 1 1m ~ I~ 1n 1 ~~ I-
v~ Ln~ ln; k~ ll ,il ~lli/:IY ,lc : k1y~l~ bnd1g 1n(b, rd-~ ll l ln ~ /r ::: g dir in
. j~ ll l~ 1 c :~ il ~ c :k il l_ ic : d ~l gl I1 1 m~ l~ l n1 V r :: : r :: :k (" tn (" tl y, ik k ~ lr ~ lr l~ l r1 ~ 1 1~ 1 -
; ~~ Ik k i~ il c: rin 1 _ic :m (" tk r~ 11 i k ~ c: ~~ im lr ::: i~ h ~I ~1 n~ 1 g dm r:: :~ in i ( tn r: :: -
r . : ::n i l_iC :I -t l l - tl i _
. ..;oyut Kavram: . .. :t n~ ~ ln hk ~ ·, " ': hc :r ~l :: -" :h k ~· g ih i " ': hir ( "t hL ~ I ~ U : :- ": ln 1 it -~ I-
. j . :: : ' : :: I_ ic :n ): k~I" 'i . !uml~ l r _
TT-t:::kil Kavram: Bir ~ 1n1 t-1 ~ Iki h ir I c:k V ~U l1g ~1 lL:~ glL bn~ ln k~ I~ /r~ lIY I
U "tlT l c :gin: :\ r~c:, F ~ki~d Ii r'j
T-t:::ffi..4oj.ilpist-t:::m(ll(ljisi: { ·) /: nc : V c : n r: :: ~n r: :: ~ lr ~l ~l nd ~l ki h il gi~ r: :: l
h ~lg m g ("L vc :n il ir lig i C L/:c :r inc : k lL nL lm lL ~, (t ::-":nr :::n in ::- ":il lin~ d
y~ ll )l:. ..l nm nc ::.. .n c :y i-d 1 ~ dC Lnr ~1 r 1- d("t gn L I r :::m ~ i l r:::dr ::: il m r:::
g ( ·L ; ~( ·Ln( ·Lm c : rk c :/ :c : ~ l l~ l n C : l ) i~ 1 c :m ( " tl ( "t ,i _
Ter-irm t ~ l. :: :v i : "' 1- tI Y dL I V . : :: F I : "' 1- tP L I v.uhkluru i~~uc:l c!rr.ek r-lun
.o1~riml~L
T'ike l e ~ ~~1 ~~ lm . j ~1 k ~ l r~ 1 1 ~1 ~~ lh ile ~~c:gimi /: :. .. lr ~l d~ ln ( y~ ln i d c: gi ~ r: :: il r :: :n
V . : : : : " 'I - tnl~L I- t lun. n .::::.. .n .:::l. :::ri~~in kirll.irnla» dc:yim_
Tfke l Kav r -a me B ir :. ..1 1n uki ki mi v.ulrk 1 ~IU l Lyg l ilunun kuvr.ur,
U " tr n. :: :g in : B ~ I? :l invunla r, kimi ~lg~I~~br 'J_
Tin: h : f~I .~ -Li i I - t l m.i y ~l n 1 1~ ·t ?: _T~ ~L1L t n : .. .~ In~ I ( t/ :g C L C L~ I C L n h i r ( t: :- ": r: :: llk
gihi nit e l e rne le rle V ~U l1 g1 :. ..~ lv bn~ ln ~ c:y_ H c:g c:F dc : dev le r ,
: . . .~Ulu, . ji n ve I .uih g ih i n c: :. .. nc : 1 V ~ U l1 k lu r I i n ~ c : 1 ( "t lg l t l ur r i i r .
Toplum ."'i'Ll",m"si: ,\ . 0 1 , \ 1c!, ~gilim, hukuk ,i)",,,,1 Ve ekr--
nom i gih i II-tph uru Ln i em el ki m ur, LU 1n 1 uh l uk i I c: m e 1 C L :: -" :r :: :-
rine I- tl ur tu n ilke v e . j. :: :g c: rl c: ri helirleye» ~(t/:lc:~mc:_
Toplwnsal Epi..temolojl. {;eI~n~hel <I i,1em "Ie'li)," b,~,,,Ie,,-
r.ik ' :: : l )i :. . . l .: : :m l - t k t li k .~ -h"L? : l .: : :m( i c :l - t lm~h1 gc: r c :kc :nc: un.uk r-lurnn
. jl -t l~ l r1 m 1r l~ 1 v e i r. j. :: :l .: :: nm c :: .. .i yl c: v ~ ln l~ l i~ ~ lg l t -i kr in dc :n luueke:
. :: :. j .: :: n, g . :: :r . :: :k r .: :: l .: :: n. j ir m . :: : v e h il g i c : (i inmc : ~ ( ·L r c :~ ~ l c: ri ni n I ( " tl -lum-
: . . .~ I lp~· tn( ·Ln( ·Ln h . : :: l ir l . :: :yi ; ~ i I - t l l_ i ~Lg~Ln~L ( tnc: ~( ·Lrc :n C : l ) i ~1em (" t l( " t ,i _
Totoloji: ( )n . :: :r m . :: :l . :: :r m~ l nI 1 gm ( b he r l _i c: gc :r lc :m c :d c: d (" tg nL r - lun
Til'L: Varolm uk i r in . jig .: ::r v.uolanl.ua il ll iy ~I ~~ d l Ly m~ 1 r ~l n ~ r: :: r-
Tutarh (}n-t:::rn1.-t::::) n. :: :r m. :: :l .: ::r m ~ ln I1 gm (b c r r ~ I/ : h ir d c: gc :r lr :: :m r:: :-
. j. :: : . ~ -k tg nL I -t bn I ~· tn .: :: rm . :: :_
Tumd: Tikellere kirnlik k,,~"n.o1,,"n "v,,,n,,,II"L
Tum-t:::l Kavr-am- B ir :.. .m 1C m I nrnu n e ~ Lrg lL bn~ ln k~ IV r~ lIY I ((t lT lr :::-
g i n. t n :. ..~ ln, ~ 1 I · . 1 _
u . u1lS1;UlukRasvo na Iizrn)e Ilen "rim ci 1,cr'l ,,,kl it'in k",~""., de l
y . : : : r al an ve ko k 1.:::ri T J1~Ill-tn n L g c: 1c :n c :g c: d ~ Iy~ 1nuri : in ~ ~I n
z i l u 'ii n in v ~l rl 1g 1n . j( ·L ?:. :: :n in i v e m c: 1 ~ It -i/ :ik h ~l gl nI 11 ~l n kuvru-
F Ih il m. :: : r .:: :l .: :: n. :: :g in .: :: :. .. ~l ll il ' l -t ki~ Lg ~L nl L ( tn c: ~ C Lr c: n v e h il gi-
nin i ek k~ lrn~ lgm 1n ~ llglLu l-t l(hLg ~LnlL rc:ddc:dc :n g (tl"("L ~_
lTygulamahEtik: {;~nel c!ik il ke leri p~"m "bnLmn" lLrglLb-
F In, II-t l)l ~Lm i ri n.j. ::: I ~uI1~ m~ 1l1 I-tbn ~ ll lbk ~("tn Ln L U1 n~ 1 ~ ~(t-
/ : ("Lml . :: : r ( "Lr. : :: lm . : : :y . : :: r ~ lh~~ ln c: I ik_
fJ.~U1H:U Halin (llma'Lltgl ilk-t:::si: Bir (tnc:rm c:nin r~1 d("tgnL
FI .~-br~ lnh ~ l-tL i~L g~ Lm L iC ~u_ ic : c :(ic:n V c: ~ c:m h("t lik ("t l~ u~ lk
(_-\ v - .-\'J ~~kHn.o1~ heli rl i l"n i lk",
flst-Oil: B~11i hi' .o1il 1",kk".,.o1" k.-,nlL~m"k i"in klLlbn,bn, " di-
l in k im i :.. ..:::m hl -tl l.:::r in i . jc : i~ ~c :r c:n g c:ni~ lc :l il mi~ diL
vVarhkhilim (Ontoloji): V,, ,. irg,n "nbm, v" ICL,lcrini """~I""n
C ~ I,d~ , \ 1 " , > 1 ,
Vanllu..,culuk: F . : :: l :. . .. :: :C . : :: ni n g c :l c :n c :k : .. . c: l k l L r~ lm~~l l ~ ( "t nLn l ~l r 1 ( ·L : :- " :r :: :-
r in .j. ::: p -t g~ Ln b~ IY I~ lk l~ ln ? :iF I( ic :, in :" <~ ln y ~I ~~ lI Y I1 n1 V c : V ~ U l1 g1 -
n1 .jl-tg nL .~ -bn ilg il . :::n.~ -hrc:n h ~l/:l kr il ik ~ ("tnLbr(bn ll~u r:::kr :::l
. :: :. j. :: :n , i n: .. .~ l n1 n v ~ ul -t l~ L ~: .. .~ l l ( ic :n c: ri ml c: rin i V c : y ~ ll ) 11 g1 ~ r :: :~ ~ im -
Idi mcrk~~~ "bn CeI,d" "k,m,-
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 34/38
302 S i i z l i i k
y
Yanl~lanabillrHk: Karl Popper'in bilimsellik Ol"utU.Bir bi-
lim kurarruni iyi ya da degerli kilan temel nitelik. Bilim-
sel olma Iddiasryla ortaya cikan bir kurarrun yanhslan-
masinm nasil olacagirun acik ve secik olarak belirtilmis
olmasina karsihk gelen Ol"ut.
Ya.ns1Unac1 Kuram: Sanati hayatin aynasl, hayatin bir yansl-
mast olarak ele alan kuram.
Yararc1 Etlk: Ahlaki eylemleri sonu danna gore ve yarar du-
~uncesi temelinde degerleridiren; bir eylemin dogrulu-
gunun ya da yanhshgmm, soz konusu eylemin etkileye-
bilecegi buttln insanlar (lzerindeki sonucuna gore deger-
lendirilmesi gerektigini one suren etik.
Yasabilimselcllik: Dogalci yaklasurun one surdugu evrensel
nitelikte bir genel yasarun varhgmi ve nedensel acikla-
map kabul ederek tikel olana karsi evrensel olam, birey-
sel olmayam, zamansalhgi (tarihselligi) disarda birakma-
yl, tekrar edeni, farkhliklara ragmen aym kalaru gozeten
sosyal bilimsel aciklama yontemi.
Yeter-Sebep ilkesi: Olan her ~eyin belirli bir sebep geregi 01-
dugunu ifade eden ve Leibniz tarafmdan bir du~unce ya-
sasr olarak Ileri suriilen ilke,
Yoromcu Yakl~11D: Sosyal bilimlerin doga bilimlerinin yon-
tem ve yaklasimlanyla acrklanamayacagim one stiren;
sosyal bilimlerde bilimsel aciklama olarak nedensel acik-
lamayi reddeden; doga bilimlerinin evrensel yasalar ara-
cihgiyla dogayi apklamaya cahsmasina karsin, sosyal bi-
limlerin insamn psigik ya~amlnl butunlugu icerisinde an-
lamaya, yorumlamaya cahstigmi one suren yaklasim.
Yonremsel Bireycllik: Sosyal fenomenin aktorlerinin tek tek
bireyler olmasindan hareket ederek, sosyal fenomeni
aciklamanin en dogru yolunun, bireylerin eylemlerine
ve davranislanna bakmak oldugunu savunan gorii~.
Yontemsel ButUnciiluk: Toplumsal olgularin bireysel ey-
lernlerin toplammdan daha fazla bir ~ey oldugunu, bu
olgulann bireysel psikolojiye ve davrarusa indirgeneme-
yecegini, bireysel olarak ortaya cikan davranislann sos-
yal butUnu karakterize eden kisisel olmayan yasalann ve
kuvvetlerin bir islevi oldugunu savunan gorii~.
Yilldem Degi~ezleri: Niceleme mantigmda F, G, H gihi
sembollerle gosterilen, "siyahtir", "akillidir" gihi yuklem-
lerin sembolik karsihgi,
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 35/38
Dizin 303
Dizin
A
A Posterlorl74
A Priorl 74, 84, 144, 151
A~1kVe Sepk idea 150
Ad Hominem 58, 63
Ad Sembollerl56
AdaletEtigl. 151
Adc1hk (Nominalizm) 77, 220
Adorno 122,251,279,281
Ahlak 3, 5,9, 11, 12, 15, 24,82,87, 123, 124, 132, 133, 142-
152,154,155,157-159,168,169,178,195,200,210,252,
253
Ahlaki DogalC1hk 151, 158
Ahlaki GOrecllik 152,158
Ahlaki OznelciHk 152,158
Aktl YUriitme 4, 5, 6, 8, 10-12, 14, 15, 27, 28, 32, 46-49, 56-
59, 64,74, 84, 101, 105, 148, 158, 180, 202, 229, 272
AktIC1SezgiciHk 151,158
Analitik Onerme 74
An~zm 166,167,179,180,181,184,185
Aquinas 196,209,273
Argumentwn Ad ignorantiam 59, 63
Argumentwn Ad Populwn 59, 63
Argiiman 8, 11, 13, 14, 34, 37, 64,85, 204, 210, 269, 284
Arlstoteles 6, 23-25, 30, 36, 59, 60-62, 64, 71, 76, 78, 81, 84,
86, 94, 114, 144, 149, 158, 168, 169, 182, 195, 199, 209,
220, 223, 231, 250, 260, 273, 275
~ll"1 Gel"\'ek~llik (Platonculuk) 77, 86
Atomculuk 72, 84, 100
Austin 197, 198, 209,222, 227
Ayd1nJ.anma Doneml 27, 145, 287
BBacon 104,129,134
Bagd~1rC1hk 82
Bagd~ma7c1hk 82
BagIantt Kurallan 94, 98, 108
Basit Onerme 49, 50, 63
Begen! 241-243, 246,247, 252-254, 261
Begen! YargJS1 241, 252, 253,254, 261
Bentham 144,146,147,197,209
Bergson 258
Berlin 206-208, 211
Bi~imsel (Formalist) Etik 144
Bllqen 3, 25, 33,49-52, 63, 103
Bllqik Onerme 49-52, 63
Bllimsel Devrlm Donemleri 105
Bilimsel GeH~e 93, 94, 104, 105, 109
Bi~sel 3, 10, 13,25, 31, 32,34, 36,98,225, 247, 259
Birlncll NiteHkler 28, 30
~uva7i 122,177,178,184
c-~Carnap 74,96,219,230
Cemaarerhk 165, 166,175,183
Chomsky 219, 220,225
Cicero 196, 209
Comte97
Croce 251, 252, 260
~el~me 53,59,63,64,152
~el~mezHk iIkesi 60
~1kar1m 10, 12, 15, 30, 46, 49, 50, 54-56, 58-61, 63, 64, 76,
229, 252
~oriimleme 2, 10, 33-35, 37, 55,58, 165,167, 175, 179, 182,
183, 219, 220, 282, 287
DDagtttc1 Adalet 194, 199-201, 211
Davran1~1hk 224,225
DegerKuramt142-144
Degerleme 51,53,54,66
De~ken 24,121,127,271
Deleuze 257
Demokrasi 130,165-167,170-174,198,207,224
DeneyimciHk 22,25,28-31
Deontoloji 4, 202
Descartes 22, 25-28,30, 33, 121, 257,270, 278, 282
Devlet 28,76,166-175,179-181,194,196,199,201,250
Dewey 144
Deyim 7, 11, 23-27,227, 228, 272
D1~alC1hk 224, 226
Dilthey 121
Distrlbutif Kavram 48
Diyalektik 46, 59
Diyalektik Yontem 178
Dogal Hukuk 175, 19+197
Dogalc1 Yakl~m 118, 120,121,123,125,281
DogruIamac1hk 224, 225, 236
DogruIanabllirlik 74, 75, 273
DogruIuk Tablosu 46, 51,53-56, 58
Doksa 24, 36,75, 243
Duchamp254
Durkheim 127
Duyguculuk 152
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 36/38
304 Dizin
D~Unce Deneyi 28
D1izelticl Adalet 199
Dworkin 196,197,198
E
Elqtirel Kunun 122, 123, 178, 279,280, 281, 286,287
Episteme 22-24, 36, 243, 250
Epistemoloji 12, 15, 21-31, 33-37,75, 81, 103, 107, 122, 125,
217,219,222,228,232,243,270,274,281-284,287
Erdem Etigi 142, 144, 147-149, 158
Estetik 197,241-248,250-254,256, 259, 260,261, 277, 286
Estetik Deger 241, 243, 244,248, 251, 259,260
Estetik Deneyim 242-244,246, 247, 256,259
Estetik Nesne 241-247, 259
Estetik Ozne 241-245, 259
Estetik Tavtt" 242, 243, 246-247, 259
E~gonderimli Terimler 227,234
Etik 12, 15,82,87, 114, 141-152, 154-159, 193-198, 200, 202,
207, 209, 251, 253, 260, 270, 275-277, 286
Eylemcilik 270, 272-274
F
Farabi 168, 182
F~um 165-167, 181, 185, 280,287
Felsefi Estetik 241, 242, 244, 248, 259, 260
Feminist Etlk 142, 144, 149,150, 158
Fenomen 32, 73, 117, 119, 120, 122-130, 132-134, 228, 241,
244, 247, 251, 252, 256, 259, 260
FrankfurtOkulu 122,269,270,271,279-281,286,287
Frege 62, 64,97, 217,219-235,237
GGe~erH ~aanm 49, 55,59, 60, 61,64
Ge~ekPlik 76-78,86, 224
Gettler 34, 35, 37
Gilligan 150
GOnderge 218, 221, 222,227-230,232, 234-235
GOnderme 24, 77, 97, 218-222, 226-230, 232-235
G1izellik 242-246,248-251,254, 255, 259-261, 277
HHabermas 122,123,132,178,196,198,209,281,287
Hallac-1 Mansur 12
Hart 197,198, 209
Hegel 168, 178, 182, 244, 248, 255, 256, 261
Hempel 96, 125,126, 133
Herakleltcs 71, 72, 243
Hobbes 151,168-170,182
Holum (ButUncil lUk) 226
Horkheimer 122, 279, 281
Hukuk82,87, 145, 152, 157, 168, 169, 174, 176,182-184,193-
199, 202, 204,207, 209
Hume 28-32, 36,81,96,97, 100, 206,229, 252, 261
I-i
i~ Ge1"\'ek~ilik 76
ipem 218, 230, 234
idea 22,167
ideoloji 166, 181
ikincll Nitelikler 22, 28
imgelem 362
insan Haklan145, 171,193-195,199,201-205,210
JJames 269, 271-274, 283, 285
KKamusal Alan 150, 171, 175,183
Kant 12,22,31-33, 36,73,74,86,107,144-149,156,158, 169,
170,175,182,183,200,202,204,225,228,231,232,252-
254, 261, 264, 270, 275
Kaplam 48,230,235
KarikatUrize Etmek 58, 63
Karte7yen 26, 122, 270,282, 283, 287
Karte7yen-K~1U 270, 282, 287
KaUlimC1 Demokrasi 172, 183
Kavramc1la 77
Kesin Buyruk 145
Kierkegaard 269, 270, 271, 274-276, 286
Klasik Liberalizm 174, 183
Kohlberg 149, 150
Kollektlf Kavram 48
Kuhn 105-107, 109,129, 134
Kuramsal Terimler94, 98, 99, 108
Killt1irel GOrecllik 73,86, 194, 203,204, 210
LLeibniz 60,80,81
Liberal Demokrasi 172, 173, 183
Liberalizm 165-167, 172-175, 178,181, 183, 204,206
Locke 22, 28-30, 36, 166, 169, 170, 174, 175, 182, 196, 200,
204, 209, 219, 225, 226, 228
Logos 1, 2,4, 5, 10, 11,14, 23, 72, 181, 244
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 37/38
M
Dizin 305
Madn1yre 147, 148
Mant1k 4, 10, 12, 15, 30, 45-52, 56, 58-64, 79, 97, 103, 119,
120, 157, 219, 231, 253, 254, 261, 278
Manttk~1 Pozitivhm 93, 94, 96,97, 108, 120, 225
Mant1ksal Ozne 220, 229, 231,235
Marcuse 122, 123, 132,251, 280, 281,287
Marx 122,123,132,165,166,177-179,181,184,251,260,279
Marxizm 165, 166, 177, 178,181, 184, 251,260
Meinong 233, 235
Merleau-Pon1y 244, 256, 257,261, 262
Metafizik 12, 15, 22, 25, 28, 30-32, 36, 69, 70-84, 86, 87, 96-
100,106-108,125,148,153, 157,175,208,220,222,226,
242, 248, 249,251, 260, 270,271-277,279, 285, 286
Mill 2, 6,8, 14, 126,127,133,144,146,147,154,166,175,206
Modern Liberalizm 183
N
NegatifOzgiirlUk 194, 207, 208
Nesnelcllik 158
Nesnellik 95, 96, 117, 118, 128, 131, 284
Nietzsche 9, 10, 15, 147, 152, 181, 258, 269, 270-272, 274,
275, 283, 285-287
Norm 4, 6,7, 150, 203, 279
Normal Bilim Donemlerf 105, 106, 109
Normatifl06, 141-143, 157,158,167,182,195,198,209,279,
280, 282, 284,287
NormatifEtik 142,143,157,158
Nwnen 32, 74, 228
0-0Ockham'h WilHam 84
Olwnlu Kavram 48
Olwnsuz Kavram 48
OdevEtigi 142,144,148,158
Onciiller 10,49,54, 55, 59,61, 63
Onerme 4, 26, 28, 33-36, 45, 46, 49-64, 72-75, 77-79, 81, 83,
84,86,87,95,97-102, 105, 108, 109, 124, 133, 151,157,
184,221,227,230,233,234,273,274,277,280,282,286,
287
Onerme De~kenleri 50, 51, 63
Onerme Eklemleri 50-52, 56,61-63
Ozde~ik iIkesi 60
OZgiirlUk 28,125,141,142,145, 152-155,158,167,170-174,
176,177, 180-184,193-195, 197,200-211,270,280,281,
284
ozgiirlUk~Uk 82, 153
Oznel 6,28, 30, 32, 34,96,118, 126,128-131,134, 144,151,
152, 158, 220, 221, 224-226, 228, 230, 234, 242, 245, 252-
254, 259, 261, 270, 272, 273, 276, 280, 282, 284, 286
p
Paradigm a 94, 105, 106, 109
Parmenides 59, 64, 71, 72, 84, 243
Peirce 62, 269-274, 285
Petitio Principii 58, 63
Platon 3, 5, 22-24, 30, 33, 36, 37, 59, 71, 75-77, 84-86, 167,
168,169,179,182,195,199,206,209,220, 223-225,248-
250, 260, 271, 273, 275, 281, 282, 287
Popper 100-105, 108,109
Post Hoc Ergo Propter Hoc 58, 63
Post-Modern 244,259,269,270,284
PozitifHukuk 193-195,197,198,202,209
PozitifOzgiirlUk 194, 206,207,208,211
Pragmatik 218, 219, 222, 227,228, 234, 235,272
Pragmatik GOnderme 227, 234
Ptoudhon 179, 180,184
Putnam 225, 226
Q
Quine 80, 102-104, 109, 225,281-283,287
RRawls 175,177,196,200,201,207
Reductio Ad Absutdwn 59
Rorty 283, 284
Rousseau 170,200
Russell 6, 7, 62, 274
S-$Sanat4, 7, 8,12,73,119,241-248,250-252,254-257,279
Sanat Yap1t1 241-248, 252, 254
Sartre 151, 178, 269-271, 274, 275, 276
Semantik 62,217-221,222,227,228,231,232
Sembolik Onerme 50, 53
Sentaks 217-220, 222,231, 233
Sentaktik Ozne 231
Sentetik Onerme 74
Sokrares 1, 2, 5, 6,8, 9, 56, 59, 60, 61, 77, 78, 220-222, 227,
229,249
Somut SUre Kavram1 258
Sosyal Adalet 179,194, 199, 200,201
Sosyal Demokrasi 172
SosyaHst Demokrasi 173
SosyaHzm 166,167,171,178,179,181
Soyut Kavram 10, 28, 48, 73
8/3/2019 Felsefe Ünite 12
http://slidepdf.com/reader/full/felsefe-uenite-12 38/38
306 Dizin
ypino7a 143
Stirnerl44
Stoa 61, 62
Stocker 148
Strauss 130
TTao Fe1sefesi 11
Tarski 62
Tekll48, 60, 125, 133, 220, 221, 227-229, 234
Temsil Epistemolojisi 22, 25, 36
Terim 49, 56, 57, 60, 61, 71, 75-77, 86,94, 98, 99, 105, 106,
108, 181, 196, 217, 219-222, 226-232, 234, 235, 243, 244,
251
Thales 4,71, 72, 81,84
Thoreau 180
Tikel4, 5, 23-25,28, 29, 36,48, 50,63, 72,76-78,84-86, 104,
125, 223, 226, 234, 243, 249, 275
Tin 251,255, 256, 261
Toplwn S07lqmesi 151,165,166,169,170,173,175,182
Toplwnsal Epistemoloji 282
Totoloji 46, 53, 55,56, 63
T0725, 26,32,70-72,78,248,260
Tutarhhk 29, 45, 46, 63, 130, 199
Tilindengelim 47, 84, 125, 133
Tilinel Kavram 23
Tilineller 22, 24,36, 70, 71,75-77,84-86, 220-224, 230, 243
Tilinevart tn 47, 84, 104, 109
u.oUs~uk 22,25,31
Uygulamah Etik 142, 143, 154, 159
U~cu Balin Ohnazhg.. iIkesi 60
vVarhkbll im (Ontoloji) 25, 75, 219, 232
Varol~uluk 269-271, 275, 286, 290-292
Vico 121, 122, 132
wWeber 125, 130, 133, 134
Wittgenstein 2, 122, 219, 222, 231, 232, 269-271, 276-279,
283,286, 287
Y~lanabllirlik 94, 101, 108, 109
YaruutmaC1 Kuram 242, 250, 251,260
YararCl Etik 142, 146, 147, 149, 158
Yasabllimselcllik 125
Yerer-Sebep iIkesi 60
Yorwncu Yakl~llll 118, 120-123, 126, 132,133
Yontemsel Bireycllik 118, 126-128, 133
Yontemsel ButiincUlUk 118, 126-128, 133
YUklem De~kenlerl 63
zZen Budizm 11
Zeno 59,64