37

E-DERGi SAYı 3

Embed Size (px)

DESCRIPTION

police magazine , e-dergi , zülfü agar polis meslek okulu

Citation preview

Page 1: E-DERGi SAYı 3
Page 2: E-DERGi SAYı 3

EDİTÖRDEN

2009–2010 Eğitim-Öğretim dönemi bitmeden 3.sayımızı da çıkarmış bulunmaktayız. Her çıkaracağımız yeni sayı ile dergimizin içeriğini zenginleştiriyor, farklı bölümler koymaya çalışıyoruz. Bu sayımızda okulumuza adını veren bir meslek büyüğümüz Zülfü Ağar’ın internette daha önce hiç yayınlanmamış fotoğraflarını ve hayatını kısaca vermekteyiz. Ayrıca okulumuzdan mezun olup teşkilat saflarına katılan 195 öğrencimizin mezuniyet coşkularını da bu sayıda bulabilirsiniz. Bunların yanında İl Emniyet Müdürlüğümüzün Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Şube Müdürü ile yaptığımız ayrıntılı bir röportajda teşkilatımızdaki Olay Yeri İncelemesi alanındaki yeniliklerin neler olduğunu bulabilirsiniz. Mezun olan 195 genç meslektaşlarımıza hayat boyu başarı dileklerimizle dopdolu içeriğe sahip dergimizi zevkle okumanız dileğiyle…

Yılmaz DENKTAŞ Editör

Page 3: E-DERGi SAYı 3

İÇİNDEKİLER

1)RÖPORTAJ VE SÖYLEŞİ

ELAZIĞ EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ OLAY YERİ İNCELEME VE KİMLİK TESPİTİ ŞUBE MÜDÜR VEKİLİ EMNİYET AMİRİ YAKUP BAŞTEMUR

İLE YAPTIĞIMIZ SÖYLEŞİ

2)MAKALELER

Mustafa ÇALIŞKAN Yılmaz DENKTAŞ Sadık DİNÇTÜRK

Hüseyin YEŞİLORMAN

3)FOTOĞRAFLARLA ZÜLFÜ AĞAR

ZÜLFÜ AĞAR (1926-…)

4)ETKİNLİKLER

2010 YILI FIRAT ÜNİVERSİTESİ GELENEKSEL BAHAR ŞENLİKLERİNE KATILAN MÜZİK GRUBUMUZ

8.DÖNEM MEZUNİYET TÖRENİ

5)HİKÂYELER

EYAZ’IN MARİFETİ KÖR, SAĞIR VE ÇIPLAK

POLİSİYE HİKÂYE VE FIKRALAR

6)ANKETLER

OKUL ÖĞRENCİLERİMİZ İLE YAPTIĞIMIZ EN ÇOK GİDİLMEK İSTENEN TAYİN İLİ

OKUL ÖĞRENCİLERİMİZ İLE YAPTIĞIMIZ EN ÇOK ÇALIŞILMAK İSTENEN BİRİM

7)SİLAH TANITIMI

SMİTH WESSON AK–47 KALASHNİKOV

8) 8.DÖNEM DERGİ GRUBU

8.DÖNEM VE 9.DÖNEM DERGİ GRUBU

Page 4: E-DERGi SAYı 3

OLAY YERİ İNCELEME BİRİMİ VE KİMLİK TESPİT ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ

Olay Yeri İnceleme Birimi ne zaman kuruldu?

Olay Yeri İnceleme Birimi kurulmadan önce meydana gelen olayları 1996 yılına kadar Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü bünyesindeki Teknik Büro Amirliği yürütmekteydi. Ülkemizin ekonomik ve nüfus bakımından gelişmesi sebebiyle bu birim Asayiş Şube Müdürlüğünden bağımsız bir Şube Müdürlüğü olarak Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Şube adı altında 81 ilde hizmete başladı.

Kurulduğu günden beri Olay Yeri İnceleme Biriminde neler değişti?

Olay Yeri İnceleme Biriminin görevlerini Asayiş Şube Müdürlüğü Teknik Büro Amirliği yaptığı sırada sınırlı araç ve teknik malzeme bakımından yeterli hizmeti veremeyen bir durumdaydı. Oluşturulan yönetmelik ile beraber bağımsız bir Şube Müdürlüğü haline geldikten sonra; gelişen şartlar ve ülkemizin gelişmişlik düzeyine paralel olarak yeterli sayıda araç ve teknik malzemeye sahip hale geldik.

İlk önce personel eğitimlerinde değişimler yaptık. 1-2 hafta olan eğitim süresini 3 aya çıkarak personelimizin yeterli bilgiye ve tecrübeye sahip olmasını sağladık. Ancak bir defalık eğitimle yeterli düzeye ulaşılamayacağını bildiğimiz için periyodik olarak her sene düzenli olarak eğitim vermekteyiz. Bunun yanında gelişen teknolojik gelişmeleri takip ederek teknik malzeme ve araç bakımından yeterli seviyeye ulaştık.

Page 5: E-DERGi SAYı 3

Bu birimde görev yapmak isteyen memurlarda ne gibi özellikler aranmaktadır?

Aslında ilk başta azimli, istekli ve sabırlı olunmalıdır. Bu birimde çalışmaya

aday olan arkadaşlarımızın herhangi bir birimde 5 yıl görev yapması gerekmektedir. Bu görev yaptığı süre içerisinde sicili temiz olmalıdır. Bu arkadaşlar Olay Yeri İnceleme mülakat komisyonu (Şube Müdürü, Şube Müdür Yardımcısı ve Uzman Psikolog) tarafından sözlü olarak mülakata alınır. Bu mülakatı geçmeyi başaran memurlarımız yazılı sınava girmeye hak kazanır. Başarılı olanlar 2-3 ay arasında değişen kursa alınır. Bu kurstan sonra görevlerine başlarlar.

Olay Yeri İnceleme Biriminin Türk Polis Teşkilatı içerisindeki önemi nedir?

Ülkemizdeki teknik çalışmalarda, olay yeri inceleme ve kriminal laboratuar

alanlarında azımsanmayacak kadar önemli mesafeler alınmıştır. Teknolojik gelişme sayesinde, birçok faili meçhul olay, delilden faile gidilmesi sayesinde çözümlenmiştir. Bu gelişme toplumda, hukuk devleti ve insan hakları bağlamında da bir güvence oluşturmaktadır.

Olay yeri inceleme ve kriminal kısımlarınca yapılan çalışmalar neticesinde, sadece fail tespitinde değil, aynı zamanda meydana gelen deprem, uçak veya tren kazası gibi çok sayıda insanın ölebileceği toplumsal olaylarda kimlik tespit çalışmaları da yapılmaktadır. Herkesin özlediği huzur ve güven içerisinde hayatlarını sürdürebilmeleri için gerekli önlemleri alma, meydana gelebilecek olayları hukukilik içerisinde insan haklarına saygılı, çağımız polisinin kullandığı teknik yöntem ve

Page 6: E-DERGi SAYı 3

araçlar ile olay yeri inceleme ve değerlendirme hizmetlerinin titizlikle yapılarak Türk Polis Teşkilatına olan güvenin artmasını sağlamıştır.

Olay Yeri İncelemenin görevleri nelerdir?

Meydana gelen olayda oluşan delillerin toplanması, muhafaza altına alınması ve son olarak kayda alınmasıdır. İlk olarak herhangi bir olaya asayiş, karakol veya önleyici ekipler intikal eder. Olayın durumuna göre intikal eden ekip Olay Yeri İnceleme Birimini gerektiren bir durum varsa yardım ister. Olay Yeri İnceleme Birimi olaya müdahale ettiği andan itibaren İnceleme aşaması başlar;

- Olay yerine yaklaşırken ipuçları bulunabileceği ihtimali göz önünde bulundurularak dikkatle yaklaşılır. - Olay yerinin ilk olarak gözle incelenmesi yapılır. - Olay yeri kâğıda özet olarak (detaysız) not alınır. - Gerekli yerlerin fotoğrafı çekilir videoya alınır. - Olay yerinin krokisi çizildikten sonra personel sayısına göre gruplara ayrılarak dairesel şekilde detaylı tarama yapılır. - Deliller belirlenir ve çevre şartlarına göre numaralandırılır. - Deliller kroki üzerinde işaretlenir. - Deliller tek tek zoom yapılarak videoya alınır. - Daha sonra gerek görüldüğü takdirde olay yerinin gerçek ölçülere uygun planı çizilir. - İnceleme sırasında gerekli olduğu durumlarda uzmanlardan faydalanılır. (Parmak izi, Patlayıcı Madde, Balistik uzmanları vb).

Page 7: E-DERGi SAYı 3

Olay Yeri İnceleme Biriminde kullanılan teknik malzemeler nelerdir? Olay Yeri İnceleme Birimi mikroskop, olay yeri inceleme kiti, tespit kiti, parmak izi tozları, toz kiti, numaratörler, cetvel ve pergel kiti, dijital fotoğraf makinesi ve kamera, alet izi alma kiti, ayakkabı ve teker izi alma kiti, biyolojik deliller için kitler gibi teknik malzemeler kullanmaktadır.

Parmak izi nedir? Parmak izini kim bulmuştur?

Parmak izi, parmakların son eklemi ve uç kısmındaki kıvrımların meydana getirdiği izdir. Parmak izi insan vücudunun tabii halinden istifade edilerek bulunmuş ve bugün şahıs tespitinde çok fazla kullanılan bir metoddur. İnsan vücudunun dış derisinde bulunan her kıvrımda ter gözenekleri vardır. Bunların her biri iç deriye kadar uzanır. Her gözenek orada çiviye benzeyen ve Papila denen iki sıralı çıkıntılarla iç deriye sanki çivi atmış gibidir.

İlk önce, Nehemiah Grew (1684), Marcello Malpighi (1686) ve J. E. Purkinje (1823) gibi anatomistler insanların parmaklarındaki kıvrımların bazı özellikleri bulunduğuna dikkat çekmekle beraber, bu izlerden faydalanma metotlarını belirtmemişlerdir. Modern manada parmak izi tespiti ve faydalanma konusunda ilk adım 1880′de atılmıştır. Bu tarihte İngiliz bilgini olan Henry Faulds ve William James Herschel adlı iki İngiliz, Nature adlı bir ilmi mecmuada parmak izi hakkında makale yazmışlardır.

Ülkemizde ise Türk polisinin parmak izi şubesini kuran ve ilk parmak izi uygulamasını başlatan kişi: Hacı Yusuf Cemil Bey’dir. 1857 yılında İsviçre’nin Kaso köyünde dünyaya gelen Hacı Yusuf Cemil Bey, sonradan Müslüman olarak İstanbul nüfusuna kaydolan bir İsviçre vatandaşıydı.

Page 8: E-DERGi SAYı 3

Parmak izi nasıl alınır? Parmak izi almanın incelikleri nelerdir?

Herhangi bir madde veya eşya üzerinde yer etmiş olan parmak izinin örneğini almak, ihtisası gerektiren bir iştir. Parmak izi ter, yağlı maddeler veya parmaktaki başka maddeler yardımı ile eşya üzerine çıkmış olduğundan bunların gözle görülmeleri oldukça güçtür. Bu izleri görünür hale getirmek için pudra ve muhtelif kimyevi maddeler kullanılır. Bir yerde bulunan iz bu şekilde tespit edildikten sonra bunun fotoğrafı çekilir veya pudralanmış izler saydam bir banda alınır. Elde edilen parmak izleri parçalar halinde olsa bile işe yaramaktadır. Hatta 5-6 mm²lik bir iz parçası dahi parmak izinin tespiti için yeterli olmaktadır. Parmak izi yanında avuç izleri ve hatta ayak ve ayak parmağı izleri de tespit edebilmektedir. Parmak izi yanında bunlardan da faydalanılmaktadır. Bu parmak izi tarayıcı yardımı ile bilgisayar ortama aktarılır. Alınan parmak izinin özelliklerine göre herhangi bir olayda yapılan tarama daralır.

Olay Yeri İnceleme Biriminin yakın zamanlardaki başarıları nelerdir?

Olay İnceleme Birimine göre aslında sonuçlanan her olay bir başarıdır. Fakat ülke çapında ses getiren olaylardaki başarımız göz ardı edilemez. Örneğin; Diyarbakır A.Gaffar Okkan Polis Meslek Yüksekokulu öğrenci ve personel otobüsüne yapılan saldırının faillerinin mermi kovanlarındaki parmak izlerinden tespit edilerek adaleti teslim edilmesi gerçek bir başarıdır.

İstanbul Maslak HSBC Bank Şubesi’ne yapılan canlı bomba saldırısında intihar komandosunun parçalanan vücudundan kopan parçalarından alınan örneklerden kişinin DNA’sı çözülerek ailesine ulaşıldı. Yapılan soruşturma sonucunda ailesinden alınan bilgilere göre saldırı sırasında kullanılan kamyoneti teröristin nereden ve kimden tahsis ettiği tespit edildi. Teröriste yardım ve yataklık eden şahıslar soruşturma sonucunda yakalandı.

Olay Yeri İnceleme Birimi’ni tanıtma amaçlı yaptığımız söyleşide bizden yardımını eksik etmeyen Elazığ Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Şube Müdürlüğü Vekili Emniyet Amiri Yakup BAŞTEMUR’a teşekkür ederiz.

Page 9: E-DERGi SAYı 3

SOSYAL BİR SAPMA OLARAK VANDALİZM (TAHRİPÇİLİK)

Vandalizm psikolojik, sosyolojik ve ekonomik sonuçları olan ciddi bir problemdir.

Vandalizm, 4. ve 5. yüzyıllarda Batı Avrupa’yı istila eden, geçtikleri her yeri yakıp

yıkan ve M.S. 455 yılında Roma’yı yağmalayan bir doğu Alman boyu olan

Vandallar’a atfen, bir kimsenin kamu mallarına ya da tanımadığı kişilerin mallarına

yönelik saldırganca davranışlarda bulunma eğilimini ifade etmek için kullanılan bir

terimdir. Bu olguya ilk kez, Fransız yazar Abbe Gregoire 1794 yılında Paris'te

yapılan bir toplantıda dikkat çekmiş, 1789 Fransız Devrimini izleyen yıllarda

vatandaşların tarihi eserleri tahrip etmelerini önlemek gerektiğini vurgularken

"vandalizme" terimini kullanmıştır.

Sahiplenmenin olmayışı, nüfus yoğunluğu, eğitim eksikliği ve yoğun kullanım

gibi etmenler vandalizmin nedenleri arasında sayılabilir. Vandalizm türlerini

açgözlü, ideolojik, kinci, oyunsu ve kötü niyetli vandalizm olarak sıralayabiliriz.

Vandalizm şiddet, saldırganlık, kişilik bozukluğu ve birtakım sosyolojik faktörlerle

bağlantılı bir eylemdir. Vandalizmin kamu mallarının tahribi, kazalara neden

oluşturma, başka suçlara neden oluşturma, görsel kirlilik ve maliyet gibi kentsel

yaşama birtakım etkileri vardır. Vandalizmin en çok görüldüğü alanlar, okullar,

ulaşım ve haberleşme araçları, spor alanları, park ve bahçeler, resmi ve özel konutlar,

kütüphaneler, tarihi eserler ve sanatsal yapılardır.

Vandalizmin tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz açısından da yıllık ekonomik

maliyeti milyon dolarlarla ifade edilecek kadar büyük boyutlara ulaşmıştır. Bu

konuda Vandalizm eylemine ve bu eylemin önemine dikkat çekmek, Vandalizmin yol

açtığı zararların boyutlarını ortaya koyabilmek büyük önem taşımaktadır. Bu konuda,

toplumda sorumlu olan herkesin ve her kurumun gereken hassasiyeti göstermesi

gerekir. Çünkü artık Vandalizm, görmezden gelinecek basit bir eylem değildir.

Sadık DİNÇTÜRK

Başkomiser

Page 10: E-DERGi SAYı 3

ETKİLİ VE GÜZEL KONUŞMA

İnsanı diğer varlıklardan ayıran özellikler; düşünebilmesi, konuşma yeteneğine

sahip olması ve iletişimi dil vasıtasıyla gerçekleştirmesidir. Tabiattaki diğer

varlıkların iletişim ve haberleşme sistemlerini incelediğimizde insana göre daha basit

bir düzeyde, içgüdüye dayalı bir iletişim kurduklarını görmekteyiz. Bu sebeple,

konuşmaya dayalı ve en gelişmiş iletişim sistemini insanoğlu kullanmaktadır.

Toplum halinde yaşayan insan için anlaşmak önemli bir toplumsal değerdir.

Birbiriyle anlaşamayan insanların çoğunlukta olduğu toplumların gelişmesi ve

yaşaması mümkün değildir. Toplumda bireylerin birbiriyle uyumlu olması ve

anlaşması bir arada yaşamanın temel şartlarından biridir. Birbiriyle iletişim olmaz.

İnsanoğlu, doğuştan konuşma yeteneğine sahiptir ve bu özelliğini belli bir fiziksel

olgunluğa ulaştığında, formel ve enformel eğitim yoluyla karmaşık ve gelişmiş bir

düzeyde gerçekleştirmektedir. Eğitim yoluyla elde edilen bilgiler, bireyin düşünce

süzgecinden geçirilmek suretiyle sistemli ve anlamlı bir iletişim dizisine dönüşmekte

ve kişiyi toplumla bütünleştirmektedir.

Birikim sahibi olmak, kültürlü olmak, insanlar arasındaki iletişimi artıran en

önemli etkenlerdir. Birey, bilgi birikimi ve kültürel birikimini kullanabildiği ölçüde

iletişim kurabilmektedir. Bilgiye sahip olmanın yanında, o bilgiyi doğru ve eksiksiz

kullanmak ve ifade etmek de önemlidir. Günlük hayatımızda iyi bir eğitim almış

ancak toplum içerisinde iyi iletişim kuramayan, toplumla çatışma halinde olan pek

çok kişiye rastlamaktayız. Bu sebeple bilgi sahibi olmak yanında bilgiyi nasıl

kullanacağını bilmek; düzgün konuşmayı iletişim kurmayı bilmek de ayrı ayrı beceri

ve eğitim gerektirmektedir.

Konuşma etkinliği iletişim için önem arz eden öğeler arasında yer almaktadır.

Çünkü konuşma eylemi bireyin bireyle ya da bir toplulukla iletişim kurmasında

tatmin edici olmayabilir. Bunun için konuşmanın, anlaşmanın ve iletişim kurmanın

biraz daha karmaşık bir yapı ve süreç gerektirdiğini bilmek gerekir. Bunun yanı sıra

ana dilin kuralları iyi öğrenmek, özümsemek, sözcükleri doğru ve eksiksiz kullanmak

da güzel ve etkili konuşmak için önemlidir.

Page 11: E-DERGi SAYı 3

Etkili ve güzel konuşmak demek iletişimde başarılı olmak demektir. İletişimde

başarı ise hayatta başarıyı getirir. Böylece etkili ve güzel konuşan, çevresiyle iyi

iletişim kuran insan, sosyal hayatında ve meslek yaşamında başarılı olmakta ve bu

özelliğiyle diğer insanların bir adım önüne geçmektedir.

Güzel konuşan insanların duygu ve düşüncelerini diğer insanlara doğru,

etkileyici ve anlaşılır bir biçimde aktarması iyi bir iletişime olanak sağlar. Bu durum

duygu, düşünce ve isteklerin daha kolay kabullenilmesine ve anlaşılmasına vesile

olur. Bazı karmaşık olaylar bile bu sayede daha kolay çözüme ulaşmış olur. Böylece

insanlar arasında anlaşmaya dayalı bir çözüm sağlanmış olur.

Etkili ve güzel konuşma, insanın temel gereksinimlerinden biridir. Yemek yemek,

su içmek gibi, etkili ve güzel konuşmak etkinliği de temel bir ihtiyacımızdır. Çünkü

toplum içerisinde sorunsuz yaşama, yaşamımızı sürdürebilme ve sağlıklı bir iletişim

kurma gibi etkenler, etkili ve güzel konuşmanın önemini daha da artmaktadır.

Toplumda güzel konuşan insanlar her alanda başarılı olmaktadır. Güzel ve etkili

konuşan insan aile, sosyal çevre, okul, iş ortamı gibi iletişim kurduğu bütün alanlarda

başarılı olur. Çünkü çevreyle kurulan etkili, doğru ve olumlu her iletişim bireyi

olumlu etkilemekte ve onu mutlak başarıya götürmektedir.

Etkili ve güzel konuşmak toplumun her seviyesindeki ve her meslek gurubundaki

insan için vazgeçilmezlerden biridir. Gerek insani ilişkileri sürdürme gerekse mesleği

icra ederken kullanılan dil kişi için her zaman için bir referans olmaktadır. Bazen

meslekten ziyade kullanılan dil kişiyi ön plana çıkarmaktadır. Bazen de insanlar

kullanılan dil ile mesleği bağdaştırmada, ilişkilendirmektedir. Yani, toplumun

nezdinde insanların mesleği özümseme ölçütü kişinin davranışları ve kullandığı dil

bağlamında değerlendirilmektedir. İnsanlar ne kadar kolay etkilenip ikna edilebilirse

kişinin itibarı o derece artmaktadır. Bunun sonucunda toplumda insani ilişkiler daha

rahat tesis edilebilecektir.

Toplumda yaşanan en büyük problemlerden biri, insanların birbirlerini

anlamamaları veya yanlış anlamalarıdır. Bu sebepten dolayı insani ilişkilerde pek çok

sorun yaşanmaktadır. Kendimizi tam olarak anlatamadığımız durumlarda: “Sen beni

yanlış anladın. Ben öyle söylemek istemedim!” gibi ifadelerle içinde bulunduğumuz

durumu anlatmaya çalışırız. Bu gibi durumlar insanlar arasındaki iletişimin ne denli

zor ve ince bir çizgi üzerinde olduğunu göstermesi adına dikkat çekicidir.

Page 12: E-DERGi SAYı 3

İnsan olarak her zaman kendimizi ifade etmede zorlanmaktayız. Hatta bu

bahane ardına sığınmak suretiyle bir konu üzerinde görüş ve düşüncelerimiz

sorulduğunda kaçamak cevaplarla soruyu geçiştirmeye çalışırız. Çünkü yanlış

anlaşılma ya da yanlış bir şey söylememe adına kendimizi ifade etmekten kaçınırız.

Bu durum toplum içerisinde iletişimi olumsuz yönde etkilemektedir.

Etkili ve güzel olmayan bir ifadenin etkileme gücü azdır. Bazen etkisiz bir ifade

kişiyi zor bir duruma sokabilir. Çünkü yanlış yerde ve yanlış anlamda kullanılan bir

kelime ya da ifade anlamı tamamıyla farklı boyutlara taşımaktadır. Bunların dışında

sözcükleri doğru vurgu ve tonlama ile ifade etmemek, uygun noktalama işaretlerini

kullanmamak da güzel konuşmayı engelleyen sebeplerdir.

Sonuç olarak etkili ve güzel konuşma kişi ve toplum için vazgeçilmez bir

unsurdur. Çünkü güzel konuşma insana güç, topluma huzur verir. Güzel konuşan,

doğru anlayan, doğru anlaşılan kişiler ve toplumlar gelişme ve ilerleme hususunda

her zaman diğer toplumlara üstünlük sağlamış olurlar. Bunun sunucunda medeni

bireyler ve toplumlar ortaya çıkmış olur.

Hüseyin YEŞİLORMAN

Öğretim Görevlisi

Page 13: E-DERGi SAYı 3

NEDEN KURUM KÜLTÜRÜMÜZ ÇOK ÖNEMLİ

“Mafevkinin yanına girmek isteyen madun, kapıyı kapalı bulursa nöbetçi veya

hizmetçiden, mafevkin içeri girmek isteyenleri kabul edip etmediğini sorar. Şayet

kabul ediyorsa şahadet parmağının ikinci boğumu ile işitilecek veçhile kapıya üç defa

vurur. Duyacağı “ giriniz ” müsaadesi ile yavaşça kapıyı açarak içeri girer ve kapıyı

kapattıktan sonra eğer takdim edilecek elinde bir şey varsa onu sol elinde tuttuğu

halde eğilip bükülmeden hiçbir güna eser-i tereddüt ve hicap göstermeden serbestçe

ilerleyerek mafevkinin üç adım karşısında durur.

Ba’dehu kemal-i ciddiyetle resm-i tazimi ifa eder ve maruzatına başlar. Eğer

elinde takdim olunacak bir şey varsa resm-i tazimi ifa edip bitirdikten sonra, sol

elindeki o şeyi sağ eline alır ve kolunu uzattığı zaman mafevkinin sıkıntısızca

alabileceği kadar ileriye yaklaşır ve sağ eliyle takdim eder ve derhal ilerlediği kadar

geriye yürüyerek eski yerine çekilir. Vaziyet-i resmiye ile emre intizar eder.

Getirdiği şey veyahut başka bir şey kendisine verilecek olursa yine yaklaşıp sağ

eliyle alarak sol eline teslim eder ve artık gitmesini icap ediyorsa mevki-i aslisinde

muntazam bir selam verdikten sonra sol taraftan geriye dönerek çıkar gider. Polis

mesleğinde bulunan efendilerin mafevkin huzurundan çıkarken eser-i ihtiram olmak

üzere kapıya kadar geriye yürüyüşle gitmeleri büyük bir hatadır. Geriye yürümek

ancak mafevkine bir şey verildikten sonra eski mevkiye gelineceği zaman yapılır.

Başka vakitte yapılmaz.”

Bu makaleye İbrahim FERİDUN’un Polis Efendilere Mahsus Terbiye Ve

Malumatı Meslekiye yaklaşık 100 yıl önce yazdığı ve Muhittin KARAKAYA/Veysel K.

BİLGİÇ tarafından günümüze tercümesi yapılan eserden alıntı yaparak başlıyorum.

Kurum Kültürü(Örgüt Kültürü) çok tartışılan, tanımı konusunda çok farklı yönler

ihtiva eden bir kavram olmasına rağmen önemi günümüzde herkes tarafından kabul

gören bir kavramdır. Kültür kavramı, insan ve çevresiyle ilgili her şeyi kapsar.

İnsanların dünyaya bakış açısını, olayları ve bireyleri algılama biçimini belirler.

Hangi toplumsal davranışların iyi, doğru ve arzulanan olduğunu belirler. Bu noktada

Kültür kavramında türemiş Örgüt Kültürü; bir örgütün içinde yer alan bireylerin

davranışların yönlendiren normlar, davranışlar ve değerler, inançlar ile alışkanlıklar

sistemi olarak ifade edilir.

Page 14: E-DERGi SAYı 3

Çok farklı tanımları yapılan Örgüt Kültürü kavramı örgüt üyelerine farklı bir

kimlik kazandırmanın yanında kendilerini örgütle bütünleştirmelerine yardımcı olur.

Örgütteki üyelerin örgüte karşı aidiyet hissetmesi, bütünleşip uyum sağlaması

çalışma verimliliği ve örgütün başarısı üzerinde olumlu etkileri olduğu genel kabul

gören bir gerçektir.

Bu konuda araştırma yapmış birçok araştırmacı Örgüt Kültürünün tanımından

ziyade onu oluşturan faktörler üzerinde durmuşlardır.

Bunları sırasıyla;

1-Değerler

2-Normlar

3-İnançlar

4-Örgütsel Semboller

5-Hikâyeler

6-Törenler ve Ritüeller olarak sayabiliriz.

Bir örgütün kurumsallaşarak dinamizm elde etmesi, gelişerek gelecek nesillere

mirasını ulaştırması yukarda sıralanan unsurları etkin kullanmasına bağlıdır. Örgüt

üyeleri o örgütün değerlerini paylaşıp, koruyup, yaşattıkları sürece, o örgüte ait

kuralları titizlikle işlettikleri sürece, o örgütteki sembolleri kullandıkları sürece ve

tören ve ritüellere katılıp gurur duydukları sürece o örgüt yaşar ve başarı kazanabilir.

Neticede Örgüt kültürü örgüt bireylerini bir arada tutan ortak harçtır. Örgütü

diğer örgütlerden ayırır ve ona bir kimlik kazandırır.

Yukarıdaki alıntı doğrultusunda kendi teşkilatımıza gelecek olursak bir astın

bir üstün odasına girerken, çıkarken, konuşurken yapması gereken davranış ve

göstermesi gereken tutumu bir tören tadında anlatan yazar 100 yıl önceden bir

kurumu kurum yapan temel değerlerden birini mükemmel şekilde tespit etmiş. Bizler

emniyet teşkilatının genç nesilleri olarak bu değerleri, bu ritüelleri genç

meslektaşlarımıza aktarmalı ve onları yaşatmak için her türlü fedakârlığı yapmalıyız.

Çünkü bizi biz yapan bu mesleki değerler, normlar.

Yılmaz DENKTAŞ

Page 15: E-DERGi SAYı 3

FOTOĞRAFLARLA ZÜLFÜ AĞAR

(Kayseri Emniyet Müdürlüğünde)

ZÜLFÜ AĞAR (1926-…)

1926 yılında Elazığ’da doğdu. 1949 yılında Ankara Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. 1949–1950 yıllarında yedek subay olarak askerliğini yaptıktan sonra 31.05.1951 tarihinde komiser olarak Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde 3.Şube Müdürlüğü’nde göreve başladı.

Page 16: E-DERGi SAYı 3

(Cumhurbaşkanlığı Koruma Müdürlüğünde) 1953–1969 yılları arasında sırası ile Muş, Mardin, Kırklareli, Şanlıurfa, Gümüşhane, Bolu, Adana, Erzurum, Kayseri, Uşak ve Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüklerinde görev yaptı.

(İstanbul Emniyet Müdürlüğünde)

Page 17: E-DERGi SAYı 3

Görev yaptığı illerde 3.Şube Müdürlüğü, Emniyet Genel Müdürlüğü Önemli İşler Daire Başkanlığı, İstanbul Toplum Zabıta Müdürlüğü, Emniyet Müdür Yardımcılığı ve İzmir Polis Okulu Müdürlüğü Görevlerinde bulundu.

(Cumhurbaşkanlığı Koruma Müdürlüğünde)

Başarılı çalışmalarından dolayı 5 takdirnamesi ve 1 teşekkür namesi mevcuttur. Üstün hizmet anlayışı ve başarıları ile döneminde ve kendinden sonra gelen kuşaklar tarafından örnek alınan Emniyet Müdürlerimizdendir.

Page 18: E-DERGi SAYı 3

(İstanbul Emniyet Müdürlüğünde)

Okulumuza da ismini veren Zülfü Ağar tüm meslek ve sosyal hayatı boyunca örnek bir kişiliğe sahip olan ve çevresi tarafından sevilen sayılan bir kişidir.

(İstanbul Emniyet Müdürlüğünde)

Page 19: E-DERGi SAYı 3

2010 YILI FIRAT ÜNİVERSİTESİ

GELENEKSEL BAHAR ŞENLİKLERİ

Bu yıl 6.sı düzenlenen Fırat Üniversitesi Bahar Şenlikleri 21-25 Mayıs 2010

tarihleri arasında kutlandı. Bahar Şenlikleri Programında 21 Mayıs 2010 Cuma günü İntizar, 22 Mayıs 2010 Cumartesi günü Mustafa Ceceli, 23 Mayıs 2010 Pazar günü Fırat Üniversitesi Devlet Konservatuarı Sanatçıları, 24 Mayıs 2010 Pazartesi Athena ve son olarak 25 Mayıs 2010 Salı günü Mor ve Ötesi sahne aldı.

Page 20: E-DERGi SAYı 3

Fırat Üniversitesi Bahar Şenlikleri Programına bizde Elazığ Zülfü Ağar Polis Meslek Yüksekokulu olarak ve okulumuzda bulunan Yükseköğrenim Öğrenci Yurdundaki arkadaşlarımızla birlikte katıldık.

21 Mayıs Cuma günü 19.00-20.30 saatleri arasında Polis Okulu Müzik grubumuz sahne aldı. Grubumuz Sinan YÜCE, Gökhan POLAT, Sarper ERGİN, M. Cem TİMUR, Engin ÇETİN, Bayram Faik BALIKÇI’ dan oluşurken grubun solistliğini Sinan YÜCE ve Gökhan POLAT üstlendi. 1.5 saati aşkın süre sahne alan grubumuz Fırat Üniversitesi öğrencilerinden büyük beğeni topladı.

Page 21: E-DERGi SAYı 3

Polis Okulu grubumuz birçok rock şarkının yanı sıra geçmişten günümüze

gelen sevilen ve unutulmayan şarkıların coverlarını seslendirirken dinleyenleri maziye doğru derin bir yolculuğa çıkardı. Grubumuz canlı sahne performansında Barış AKARSU’nun da seslendirdiği Gel Gör Beni Beni, Sevemedim Kara Gözlüm, Demir DEMİRKAN’dan Aşktan Öte, Gesi Bağları, Ogün Şanlısoy’dan Saydım, Duman’dan Beni Yak gibi şarkıları seslendirdi.

Page 22: E-DERGi SAYı 3

Grubumuzun solistleri Sinan YÜCE ve Gökhan POLAT’ın göstermiş olduğu

canlı performans Fırat Üniversitesi öğrencileri tarafından büyük beğeni topladı. Konser boyunca eğlenceli dakikalar yaşayan öğrenciler birazda olsun okul stresinden uzaklaştı. Bu eğlenceli dakikaların hiç bitmesini istemeyen öğrenciler şarkılara büyük bir zevkle hep bir ağızdan eşlik ettiler.

Page 23: E-DERGi SAYı 3

Bahar Şenliği’nin ilk gününde Fırat Üniversitesi öğrencilerine sahnede

sergiledikleri canlı performans ile keyifli anlar yaşatan grubumuz öğrencilere Şenliklerin ne kadar eğlenceli geçeceğine dair önemli bir ipucu verdi. Grubumuzun performansından sonra sevilen sanatçı İntizar sahne aldı.

Fırat Üniversitesi Bahar Şenliklerine katılmamızı sağlayan Okul Müdürümüz

Sayın Kemal KARABULUT’ a ve her konuda bize güvenen bizden hiçbir desteğini esirgemeyen Öğrenci İşleri Şube Müdürümüz İlyas ÖZGENTÜRK’e desteklerinden ve güveninden ötürü teşekkürlerimizi borç biliriz.

Page 24: E-DERGi SAYı 3

8.DÖNEM MEZUNİYET TÖRENİ

Sayın Valimiz Muammer EROL manga takımımızı selamlarken…

8.Dönem Mezuniyet törenimizin açılışını ve tören programını Emniyet Amiri Ahmet ÇEVİK ve Polis Memuru Naile EVİRGEN arz ettiler…

8.Dönem Mezuniyet Törenimiz Okul Müdürümüz Sayın Kemal KARABULUT’un Sayın Valimiz Muammer EROL’u karşılamaları ile başladı…

Page 25: E-DERGi SAYı 3

Okul Müdürümüz Sayın Kemal KARABULUT ve protokol misafirleri…

Okul Müdürümüz Sayın Kemal KARABULUT’ un törenimizin açılış konuşmasını yaparken…

8.Dönem Mezuniyet Töreni Yürüyüş Grubu ve Polis Memuru Adaylarımız…

Page 26: E-DERGi SAYı 3

2009–2010 Eğitim Öğretim yılı içerisinde dereceye giren öğrencilerin arz edilişi…

8.Dönem Devre Birincisi Polis Memuru Osman GENÇ’ in ismini çakarken…

8.Dönem Devre Birincisi Osman GENÇ’ e Sayın Valimiz Muammer EROL tarafından diploma ve hediyelerinin verilişi…

Page 27: E-DERGi SAYı 3

Dereceye giren öğrencileri 8.Kolordu Komutanlığı Garnizon Komutanı Sayın Eyüp KAPTAN tebrik etti…

Dereceye giren öğrencileri Elazığ Belediye Başkanı Sayın Süleyman SELMANOĞLU tebrik etti…

Dereceye giren öğrencileri Okul Müdürümüz Sayın Kemal KARABULUT tebrik etti…

Page 28: E-DERGi SAYı 3

Dereceye giren öğrencileri Elazığ Emniyet Müdürü Sayın Fahrettin COŞKUN tebrik etti…

8.Dönem Polis Memuru Adaylarımız Gür ve Coşkulu bir şekilde yeminlerini ederek meslek hayatlarına atıldılar…

Tebriklerin ardından Polis Memuru adaylarımız Yemin Töreni için yerlerini aldırlar…

Page 29: E-DERGi SAYı 3

Okulumuz öğrencileri sergilemiş oldukları Efeler gösterisi ile göz doldurdular…

8.Dönem Mezuniyet Töreninden kareler…

Palu Halk Eğitim Merkezi de halk oyunları ile Törenimize renk kattı…

Page 30: E-DERGi SAYı 3

8.Dönem Polis Memuru Adaylarımızın Tören Geçişinden kareler…

8.Dönem Polis Memuru Adaylarımızın Tören Geçişinden kareler…

8.Dönem Mezuniyet Töreni Polis Memuru Adaylarımız ve öğrencilerin Tören geçişleri ile sona erdi…

Page 31: E-DERGi SAYı 3

HİKÂYELER

EYAZ’IN MARİFETİ Bir gün beyleri Sultan Mahmud’a:

“Eyaz denilen bu kölenin ne marifeti var ki sen ona otuz kişinin maaşı kadar maaş ödüyorsun” dediler.

Sultan Mahmut bu soruya o anda karşılık vermedi. Birkaç gün sonra

beylerini alarak ava çıktı. Giderlerken bir kervanın gitmekte olduğunu gördüler. Sultan Mahmut Beylerden birine: “Git sor, bakalım bu kervan nereden geliyor” dedi. Bey atını sürerek gitti, birkaç dakika içinde geriye döndü. “Efendim kervan Rey şehrinden geliyor” dedi. Sultan Mahmut: “Peki, nereye gidiyormuş?” diye sorunca bey susup kaldı. Bunun üzerine Sultan Mahmut başka birini gönderdi. O da gidip geldi. “Efendim, Yemen’ e gidiyorlarmış” dedi. Padişah: “Yükü neymiş?” deyince o da sustu kaldı. Padişah böylece tam otuz beyi gönderdi otuzu da istenen bilgileri

getiremediler. Padişah son olarak Eyaz’ı çağırdı. Padişah “Eyaz, dedi. Git bakalım şu

kervan nereden geliyor öğren ” dedi. Eyaz “Efendim, kervan görünür görünmez sizin merak ederek

soracağınızı tahmin ettiğimden gidip gerekenleri öğrendim. Kervan Rey’den geliyor Yemen’e gidiyor, yükü şudur, şu kadar at, şu kadar deveden oluşuyor…” diye başlayarak Kervan hakkındaki en küçük malumata varıncaya kadar anlattı. Bütün beyler ağzı açık olarak dinlediler. Padişah Beylerine döndü: “ Sadık kölem Eyaz’a neden otuz kişinin ücretine denk ücret verdiğimi anladınız mı? Görüyorsunuz ki bu bile onun hizmetine karşılık az gelmiyor” dedi. Böylece Eyaz’ı çekemeyerek aleyhinde konuşan beyler utandılar yaptıklarına…

Page 32: E-DERGi SAYı 3

KÖR, SAĞIR VE ÇIPLAK

Saba şehri pek büyük bir şehirdi, öylesine büyük ki büyüklüğü bir tepsi kadar.

Saba şehri aynı zamanda çok ulu, çok kocaman, çok geniş, çok uzun ve

çok azametli bir şehirdi, öylesine kocamandı ki tıpkı bir soğan kadar. Bu tuhaf şehirde üç tuhaf insan yaşıyordu. Biri kör, biri sağır diğeri de

çıplaktı. Kör olan uzakları görür, sağır olan çok iyi işitirdi. Bir gün bu üçü bir aradayken kör: “Bakın uzaklardan atlılar geliyor, onların hangi kabileye mensup olduklarını kaç kişi olduklarını tek tek görüyorum” dedi. Sağır “Evet, evet ben de seslerini duydum ve ne dedikleri çok net anlıyorum.” dedi. Çıplak “ Eğer buraya gelirlerse bizi soyarlar diye korkuyorum” dedi. Kör “ Bakın yaklaşıyorlar, haydi onlar gelmeden, bizi yakalamadan bir kötülük yapmadan kaçalım “ dedi. Böylece şehri bırakıp kaçtılar koşa koşa bir köye vardılar. O köyde çok semiz bir kuş buldular. Kuş o kadar besiliydi ki vücudunda zerre kadar et yoktu. Kemikleri bile incelmiş ipliğe dönmüştü. Üç arkadaş o kuşu yediler, karnı doymuş filler gibi şiştiler. O kadar doyup şiştiler ki adeta âleme sığmaz oldular. Böylesine şişmiş olmalarına rağmen bir kapının çatlağından geçerek içeriye girdiler.

* Sağır: İnsanın içindeki istektir. * Kör: Hırstır, halkın ayıbını bir kıl bile olsa görür, kendi ayıbını zerre kadar görmez. * Çıplak: Dünyaya kapılmaktır. Dünyaya çıplak geldik, çıplak gideceğiz çünkü…

Page 33: E-DERGi SAYı 3

POLİSİYE HİKÂYELER

Adam kırmızı ışıkta geçiyor. Başkomiser görüp ekibe bildiriyor. Ekip adamı yakalıyor: "Ceza yazacağım." Adam: "Sen nerden gördün kırmızıda geçtiğimi?" Polis: "Başkomiserim görmüş. O söyledi." Adam: "Amma boşboğaz, dedikoducu başkomiserin varmış ha. İnsan her şeyi söyler mi? Sır saklamasını bilmek lazım."

*** Şanlıurfa Emniyet Müdürü odacısını çağırır: "Çabuk bana Balıklıgöl'ün müstecirini (kiracı) bulun." Odacı kısa süre sonra şalvarlı, kısa boylu, sıska , hafif , çekik gözlü , sakallı bir adamcağızı getirir. Müdür: "Oğlum bu kim?" Odacı: "Mülteci dediniz, ben de Afgan bir mülteci getirdim." *** Şanlıurfa'da polisin biri bakkala gidiyor. Alışveriş yapıp elinde poşetlerle giderken telsizini dükkânda unutuyor. Satıcı da fark etmiyor. Telsizden sesler gelince adam korkuyor. "Dükkânı cinler bastı" deyip kapatıp gidiyor. Yarım saat sonra polis telsizini unuttuğunun farkına varıyor. Döndüğünde dükkânı kapalı buluyor. Adama "telsizimi çaldı" diye işlem yapmaya başlıyor. Dükkân sahibi ise bu arada karakola gidip "cinler bastı, gaipten sesler geliyor" diye şikâyetçi olunca olay anlaşılıyor. *** Aracın biri radara yakalanıyor ama hızla feribota biniyor. Başkomiser polise anons ediyor: "Feribottaki araca ceza yazın." Polis feribota biniyor. Aracı aramaya başlıyor. Başkomiser anonsa devam ediyor: "Bir ceza yazıp gelecektin, daha yazamadın mı?" Polis perişan: "Cezayı yazdım da, gemi hareket etti. Geri gelemiyorum."

Page 34: E-DERGi SAYı 3

ANKETLER

EN ÇOK GİDİLMEK İSTENEN TAYİN İLİ

0

10

20

30

40

50

60

İSTANBULANKARA

İZMİR

ADANA

KONYABURSA

ANTALY

AKAYSERİMUĞLA

SAMSUN

ŞEHİR

KİŞİ

EN ÇOK ÇALIŞILMAK İSTENEN BİRİM

05

1015202530354045

ÖZEL HAREKAT

İSTİHBARAT

TEM

KOMÇEVİK KUVVET

TRAFİKDENİZ

POLİSİ

BAŞBAKANLIK KORUMA

ASAYİŞ

TOPLU

M DESTEKLİ

POLİS

BİRİM

KİŞİ

Page 35: E-DERGi SAYı 3

SMİTH WESSON

Kalibre: 0,357 Magnum ® / 0,38 S & W Özel + P Mermi kapasitesi : 6 adet Namlu uzunluğu: 1-7/8” Açık Görüş: Sabit Siyah Askılı Rampa Gez: Sabit Notch Ateşleme Sistemi: N/A Tetik: 0,312 “ Smooth Hedef Hammer: Dâhili Dış Güvenlik: N/A Çerçeve: Küçük Renk: Mat Paslanmaz /Gri Toplam uzunluk: 6-5/16” Malzeme: Skandiyum Alaşımlı Gövde, Namlu Örtü,

Titanyum Silindir, Paslanmaz Çelik Astar Boş ağırlık: 120 gram

Page 36: E-DERGi SAYı 3

AK-47 KALASHNİKOV

Çeşidi: Saldırı Tüfeği Üretici/Tasarımçı: Mikael KALASHNİKOV Hizmete Giriş Tarihi: 1947 Silah Uzunluğu: 880 mm Namlu Uzunluğu: 41,5 mm Silah Ağırlığı: 4,8 kg Namlu Çapı: 7.62mm Mermi Türü: 7.62*39mm Çalışma Mekanizması: Gaz Geri Tepme Namlu Çıkış Hızı: 810km/sn Mermi Yükleme: 600 adet/dk Etkili Menzili: 300 m Yiv Set: Sağa dönüşlü dört set Şarjör Kapasitesi: 30 adet

Page 37: E-DERGi SAYı 3

8.DÖNEM VE 9.DÖNEM DERGİ GRUBU

2009–2010 Eğitim Öğretim Yılı başında Elazığ Zülfü Ağar Polis Meslek Yüksekokulu olarak bu projeyi okulumuzda gündeme getirdik. Bunun için amirlerimizden ve müdürlerimizden destek istedik. Türkiye’deki Polis Meslek Yüksekokulları arasında ilk defa gerçekleştirilen e-dergi projesi için bağlı bulunduğumuz Polis Akademisi Başkanlığı’ndan gerekli izin alarak bu projeye başladık.

İlk 2 sayımızı çıkartarak diğer okullara örnek olacak bir projeye imza attık.

Derslerimizden ve bazı imkânlarımızdan fedakârlık ederek bu çalışma için çok emek verdik. Projemizin oluşmasında bizden hiçbir emeğini esirgemeyen Öğrenci İşleri Şube Müdürümüz İlyas ÖZGENTÜRK’ e ve e-dergimizin sorumlu Amiri Emniyet Amirimiz Yılmaz DENKTAŞ’ a teşekkür ederiz.