9
TÜRK KURUMU YAYINLARINDAN VII. Sa. 68 BEYR ARMAGAN TÜRK KURUMU ANK'ARA 9 7 4

BEYR UNİ'YE ARMAGAN - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D000841K/1974/1974_BURGEL_KUYELMT1.pdf · 2020. 4. 14. · için iki ünlü misal vardır. İki yeni almtıyı sunmazdan önce

  • Upload
    others

  • View
    2

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: BEYR UNİ'YE ARMAGAN - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D000841K/1974/1974_BURGEL_KUYELMT1.pdf · 2020. 4. 14. · için iki ünlü misal vardır. İki yeni almtıyı sunmazdan önce

TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARINDAN

VII. DİZİ - Sa. 68

BEYR UNİ'YE ARMAGAN

TÜRK TARİH KURUMU BASIMEVİ - ANK'ARA

ı 9 7 4

Page 2: BEYR UNİ'YE ARMAGAN - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D000841K/1974/1974_BURGEL_KUYELMT1.pdf · 2020. 4. 14. · için iki ünlü misal vardır. İki yeni almtıyı sunmazdan önce

BEYRÜNİ'NİN MA L']L-HİND ADLI KİTABINDAKi PLATON'UN PHAIDON'UNDAN ALINTILARLA

İLGİLİ BİRKAÇ YENİ MALZEME*

J. CHRISTOPH BÜRGEL Çeviren : Prof. Dr. Bern Üniversitesi, İsviçre MÜBAHAT TÜRKER KÜYEL

Ş urası çok iyi bilinmektedir ki, Beyruni Ma l'il-Hiııd adlı kitabında, bir çok konular yanında, Hind felsefesini de, :0nu diğer felsefe yapı­lariyle karşılaştırarak, tartışmıştır. Bu· şekilde ele alınmış olan konu­lardan birisi ruh göçüdür (Arapça: tenasüh). Beyrunl, işte bu amaçla, Platon'un Phaidon diyaloğundan çeşitli alıntılar vermiştir. Bunların hepsi ruhun ölümden sonraki yaşantısıyle ilgilidir.

Bu seriıncieki başlıca ereğim, her ikisi de şimdiye kadar hemen hemen bilinmeden kalmış Phaidon'dan bir Arapça alıntı ile, Phaidon'dan yapılmış Farsça bir çeviriyi bildirmek, hem ikisi arasındaki ilişkiyi, hem de bu iki yeni belge ile önceden bilinen bazı belgeler, özellikle, Beyruni'nin Ma l'il-Hind'indeki alıntılar arasındaki ilişkileri göstermek­tir. O bakımdan, serimim, temelinde, Beyruni'nin kendisinden çok !sla.m aleminde Platon geleneği ile ilgilidir. Ama, söylemek gerekirse, mademki bunu Beyruni esinletmiştir, sanırım, serimimi böyle bir Beyruni uzmanları ve hayranlarından - birincilerden çok sonuncu­lardan sayılmak isterdim - oluşmuş bu bilgili toplulukta okumak, her halde büsbütün, yersiz olmayacak.

Konuya girmezden önce, giriş niteliğinde bir iki göstermede bu­lunmam uygun olur. Eğer, Platon'un hangi yapıtlarının bir Orta Çağ bilim adamınca yararlanılabilir durumda olduğunu bilmek İstersek,

karşılaşacağımız başlıca güçlük, ortada, I:Iunain'in, Galenos'un Arapça ve Süryani çevirileri üzerindeki Risııla'siyle karşılaştınlabilecek bir bibliyografik kaynak bulunmayışıdır. "Arapça yazan kitabiyatçılar Yunanca Platon Külliyatı'ndan bütün diyalog başlıklarını liste halinde sundukları halde, onların Arapça çevirileri üzerinde az bilgi vermek­tedirler" (Walzer, EI, 2, I , 235 a). Avrupa Orta Çağında, üzerinde hep-

* Bu çeviri, yazarın Tahran'da, Eylül 1973'te toplanan Uluslararası Beyrimi Kongresinde sunmuş olduğu bildirisidir. Birı1n1'nin Beyruni olması gerektiği lık. Bkz. burada, Sayılı, Doğumunun IOOO'iuci Yılında Beynini, s. 6

Page 3: BEYR UNİ'YE ARMAGAN - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D000841K/1974/1974_BURGEL_KUYELMT1.pdf · 2020. 4. 14. · için iki ünlü misal vardır. İki yeni almtıyı sunmazdan önce

ıg8 J. CHRISTOPH BÜRGEL-MÜBAHAT TÜRKER KÜYEL

·. sinden çok çalışılan diyalog Timaios idi. Çünkü onun tıbbi ve bilimsel olan içinaekileri dikkati çekmekteydi. Onun için bu diyaloğun hem Yal~ya b. Bıtril~, I:Iunain b. İs~a~ ve Ya~ya b. <Adi eliyle yapılmış biri­birinden ayrı üç çevirisi, hem de Timaios'un Plutarkhos, Galenos ve Praklos eliyle yapılmış üç genişletmesinin Arapça çevirileri bulunduğu­nu okuduğumuz zaman, ortada şaşalayacak bir şey kalmaz. Bu çeviri­lerden hiç birisi günümüze dek gelmemiştir. Genişletmelerden ise pek az bir şey kalmıştır. Bununla birlikte, elimizde Timaios'un Galenos eliy­le yapılmış bir özeti var. Galenos, bildiğimiz gibi, bütün Platon diya­loglarını sekiz parça halinde ll:Ao:-rCJ>vLr.wv ôw.A6ywv m'ıvmjıLç özetlemiş­

tir. Bunların dört parçasından I:Junain b. İs~a~ da yararlanmıştır. Timaios üzerinde Arapça yapılmış incelemeler, asıl, tıp açısından

geliştirilmiştir. Platon ile siyasal yönden ilgi ise kendisini Devlet ve Kanunlar üzerinde Farabi'nin yapmış olduğu çalışmalarda göstermiş­tir. Farabi, Platon'un Kanuntar'ının belki son Yunan filozoflanndan birine dek çıkan bir özetine dayanarak, Compendium Legum'u yazmıştır. Farabi, yine öyle bir kaynaktan gelen ve Devlet üzerine yapılmış bulu­nan bir genişletmeyi de kullanmıştır. En son o, Fatsafat Aristutiilis adlı eserine paralel olan Fatsafat Aflatun adlı eserinde, yine so~ Yunan kaynaklarının birinden yararlanarak Platoncu diyaloglar üzerinde yapısı tutarlı biçimde araştırma yapmıştır.

Doğudaki bilim adamlarının dikkati Pfıaidon'a çekilmişs~, bu, ora­da, onlarca Yunan filozofları arasında doğruluk uğrunda caiıını veren kişinin ilk örneği türünden sayılan Sokrates'in ölümüyle ilgili yerlerin bulunmasından ileri gelir. Aynı sebepten ötürü, Griton'un bir Arapça çevirisi, Savunma'nın da hiç olmazsa bir parças1nın çevirisi olduğunu işitiyoruz. Bununla beraber, Phaidon'un asıl konusu Sokrates~in ölümü değil, ama, ruhun ölmezliği kanıtı ve ün salmış ölümden sonraki ya­şantı mitosudur. Ama Arapça yazan ancak birkaç bilim adamı bundan haberliydi ya da onun içindekilerinin bu parçasıyle ilgiliydi. Platon'-

~ un yukarıda adı geçmiş olan Fatsafat Aflalun seriminde Phai'don'u, Savunma ile birlikte anan Farabi, onların ortak konuları olarak, bize, insan yaşamının eğer sırf hayvansal düzeyde kalırsa, ölüme eşit,

hatta ölümden de daha kötü sayılması gerektiği savını sunar. Bu ise Platon'un temel konusunu ortadan kaldırmaktır. Walzer bu durumun rastlantı ürünü olmadığına işaret etmiştir. Bunun böyle oluşunun

nedeni, Farabi'nin geç ardılı İbn Rüşd gibi, bireysel ruhun ölmez­liğine inanmamış olmasıdır.

Page 4: BEYR UNİ'YE ARMAGAN - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D000841K/1974/1974_BURGEL_KUYELMT1.pdf · 2020. 4. 14. · için iki ünlü misal vardır. İki yeni almtıyı sunmazdan önce

BEYRÜNİ'NİN MAL'İL. HİND ADLI KİTABI 139

Buraya şunu ekieyebiliriz: Phaidon'un Orta Çağda niçin Timaios­tan çok daha az okunmuş olmasının muhtemel nedeni onun öte dün­yayı betimleme biçimi yüzünden bir Sünni Müslümanın veya bir Orto­doks Hıristiyanın kulağında dinden sapma etkisi yapmış olmasıdır. Müslüman, belki de, kaynağında Hıristiyan olan ve Phaidon'daki Pla­toncu görüşleri doğru bulmayan bir misal İbn Abi <Uşaibi<a'nın <Uy un'undaki Sokrates'in yaşamıyle ilgili bir cümledir: Phaidon'da öte dünya yaşantısı üzerindeki mitos'u söyleyen Sokrates'tir. Bu bakımdan onu böyle bir öğretiyi ileri sürmekten dolayı suçlamak akla ya~ındır.

Biyografisinde şunu okuyoruz: ö..\~~ 4~ ... ..,.; s.I.JJ .)\,.ll 0G J .ı.l ~d ~~1

4~~1 ~~u.u 0ç. 4~.)\>- ~..i....JA.JI u;v:. u"' (İb~ · Abi <Uşaibi<a, Kairo­

Königsberg ı884, I, 43) . Sanının ki, ölümden sonraki yaşantıyla ilgili ve savunulamaz diye burada geri çevrilmiş görüşlerin tıpkı

Phaidon'dakiler gibi olduğundan şüphe etmemek gerekir.

Phaidon'un Araplara geçişiyle ilgili olarak şu göstermelerde bulun­mak isterdim: Diyalog İbn Ned!m tarafından "qaulun sammahu Fa.· dun" (Piıaidon denen bir yazı) , Kıfti tarafından ise "Kitab Fadun" (Phaidon Kitabı) , olarak arıılmakta. İbn Şa<id al-Andalusi ile İbn Abi <Uşaibi<a, başlığı "Kitab FadO.n Fi'n-Nafs" (Ruh Üzerinde Phaidon Kitabı) olarak genişletilmiş şekliyle vermekte. Ama ne bunlar, ne de ba.~lığı anan öteki kaynaklar Phaidon'un çevirisiyle ilgili hiçbir belirti vermemektedir, Praklos'un yapmış olduğu genişletmesinden başka.

Yunanca aslı kayıp olan bu genişletme, Süryaniye ve bir bölük olarak da bu dilden Arapçaya İbn Zur<a eliyle çevrilmiştir. Ama bunun yazmalar arasında hiç bir izini bulamadık.

Özetler ve genişletmeler yanında, Arapçada, felsefi, tıbbi ve başka yazılarda Platon'un yapıtlarından bir sürü alıntılar vardır. Bunlarda birçok durumlarda ya gönderme yoktur, ya pek çok gönderme vardır, öyle ki yalnız Platon'un değil, yapıtın bile adı anılmaktadır. Phaidon için iki ünlü misal vardır. İki yeni almtıyı sunmazdan önce onları ha­tırlatmak istiyorum.

Birincisi: İbn Abi <Uşaibi<a'da Sokrates'in yaşantısı bölümünde Plıaidon'dan (hatta Griton'dan da) bazı alıntılar var. Bu alıntılar bizi Sokrates'in son saatlerinin dış şartlarına gönderir, onun felsefesi olmaktan çok betimsel çizgiler gösterir. Bu parçalada asıl Platon metni arasmdaki ilişkinin durumunu Die grieclıischen Plıilosophen in der arabisclıen Ueberlieferung adlı kitabında araştıran August Müller şun-

Page 5: BEYR UNİ'YE ARMAGAN - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D000841K/1974/1974_BURGEL_KUYELMT1.pdf · 2020. 4. 14. · için iki ünlü misal vardır. İki yeni almtıyı sunmazdan önce

140 J. CHRISTOPH BÜRGEL- MÜBAHAT TÜRKER KÜYEL

• ları yazmakta : "was von diesen Auszügen philosophischer Natur ist, macht ôen Eindruck des Mageren und Unzusammenhangenden, besser sind die erzahlenden Stücke, in denen sich nicht selten wört­liche Anklange an den Text Platons finden, doch ohne class irgendein Satz sich als direkt übersetzt darstelte". (Bu parçalardan, özcek fel­sefi ol~mlar, dolguoluk ve birlikten uzak izlenimini vermekte iseler de, öykü niteliginclekiler daha doyurucudur. Aslı tam yansıtan bir cümle olmasa da, bunlar içinde Platon metninden çıkarılmış sözler oldukça sık yer almaktadır).

Phaidon'clan ikinci ünlü alıntı - bu kez kaynak adı verilmekte ­Beyrfıni'nin Ma l'il-Hiııd'inde bulunmakta. Oradaki amaç, insan ruhu­nun ölümelen sonraki yaşantısı üzerinde Yunan ve Hind görüşleri ara­sındaki paralelliği, özellikle ruh göçü öğretisini göstermektir. Ama, Beyruni de "Platon'un katıksız ve dokunulmamış bir metnine sahip değildir" (!C, ı, 395). Bu kitabı yayırolayan Eduard Sachau'un kanısı şu : "Bunlar, Arapların ( Fihrist'te} adını andığı Praklos'un Ruha Dair Kitabı'nelan alınmış olmalı." Sachau'u bu kanı ya götüren şey Proklos'un, Beyruni tarafından, Phaidoıı'clan alıntıların verildiği

sayfalardan pek uzak olmayan bir yerde anılmış olmasıdır.. Sachau varsayımım bu Ruha Dair Kitab'ı , Proklos'un Phaidon üzerinde yukarıda adı anılmış genişletmesi ile özeleşleştirerek bütünlüyor. Rosenthal'e göre ''bu, her halde, doğru" (!C, 14, 396). ,

Şimdi, serimimizin asıl konusuna gelelim. Burada tarfıtmak is­tediğimiz ve sanırım önem yönünden Beyruni'ninkiyle yarışabilecek Phaidon'dan yeni Arapça alıntı, kendisini, şimdiye kadar az bilinen, bununla birlikte, değeri az olmayan bir tıbbi kaynakta gösterir: 'All b. İsl:ı~ ar-Ruhavi'nin Adab at- Tabib'i. İbn Abi 'Uşaibi'a':nın adını anmış olduğu Ruhavi, III. Göç Yüzyılının ikinci yarısında yapıtlarını vermiş bir Hıristiyan veya Yahudi. İbn Abi 'Uşaibi'a onu yetkin bir doktor, bir Galenos uzmanı ve ince birtakım tıbbi yapıtlar yazarı

., olarak değerlendirmekte, bununla birlikte, Ruhavi'nin ya~antısi üze­rinde hiç bir yargıya varmamaktadır. Burada Adab at-Tabtb'in içindekilerinin ayrıntılarına girmeye ihtiyaç yoktur. Çünkü, onu da makale halinde ele almış bulunuyorum, metni bir Almanca çevi­riyle birlikte yayımlayacağım, üstelik, kitap bir İngilizce çeviriye de hazır durumda. Burada şunu söylemekle yetinelim: Yapıt, asıl, tıp ahlakı ve tıp ya§antısının diğer sorunlarıyle ilgilidir.

Adab'ın birinci bölümünde Ruhavi hekimlere bir tek Tanrı'ya, Peygamberlere ve öte dünyaya inanmak zorunluluğunu yükler. Bu üç

Page 6: BEYR UNİ'YE ARMAGAN - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D000841K/1974/1974_BURGEL_KUYELMT1.pdf · 2020. 4. 14. · için iki ünlü misal vardır. İki yeni almtıyı sunmazdan önce

BEYRÜNİ'NİN MA L'İL-HİND ADLI KİTABI

tektanrılık inancın gerçekliğini tasdik etmekle beraber, ne Kur'an'ın ne de diğer kutsal yazıların adını anar, - biliyorsunuz ki Yahudiler ve Hıristiyanlar, sık sık, böyle yapmakta -, ama Hippokrates'ten, Galenos'tan, Aristoteles ve Platon'dan alıntılar verir. Öte dünyaya gelince, Ruhavi, yine, Sokrates ile K.ebes arasındaki ikili konuşmadan kısa bir iki parça verdikten sonra, ardından, yalınız, Sokrates'in ölümü üzerinde kısa bir bilginin geldiği ve Phaidon'un en son bölümünü oluş­turan ölümden sonraki yaşantıyla ilgili o ünlü 'mitos'tan oldukça uzun bir parça verir. Ruha.vi'nin bu alıatısı Yunanca yay m ın ı 07 d'sinden ıo8 c'sine kadar olan parçasıdır. Çeviri tamdır ve dikkati çekecek derecede harfi harfine yapılmıştır. -.;'.

Bu yerin bir parçasının Beyrün i' nin alıatısında da görünmesi bize her iki alıntıyı karşılaştırmak olanağını vermektedir. Sonuç şudur ki BeyrO.ni'nin sözcükleri yalınız çok eksik ve çevirileri RuMı.vi'ninkilerden daha az harfi harfine yapılmış olmakla kalmıyor, ama ayru zamanda ayrıntıları bakımından da ayrıcalıklar gösteriyor. Sözgelimi, BeyrO.ni'­nin metninde Yunanca Hades sözcüğü Arap harfleriyle yalınız, >yds şeklinde gösterilmiştir, Yunanca ~CY.~f.L&v d'rnwn şeklinde yazılmış, "wa huwa min az-zabaniya" (tamu koruyucularından biri) sözcükleriyle açıklanmıştır. Ruhavi'nin metninde, diğer yandan, bu iki sözcük "al-Ahira" ve "al-Malak" olarak çevrilmiştir. Yunanca yalınkat bir sözcük olan a7t),ou~ Birfıni'nin metninde "11absO.t" olarak verilmiş­tir, öteki kaynakta ise "Mufrad" olarak ... Kısacası, sözcükler ayrıcalı. O halde bu iki alıntının P!ıaidon'un iki ayrı çevirisinden gelmekte oldu­ğunda şüphe yoktur. Sachau ve Rosenthal'e uyarak Beynini'nin met­ninde, Praklos'un genişletmesinin kaynak olduğunu kabul edersek, o zaman, ya Ruhavi'nin, alıntısını, tıbbi olabilecek başka bir kaynaktan bulmuş, ya da 1952'ye kadar, hatta şu ana kadar, avrupalı Doğubi­

limcilerce bilinmeyen başka bir Arapça çeviriyi kullanmış olduğunu söylemek zorunda kaln·ız .

1952'de rahmetli Ahmet Ateş, Türkçe bir makalesinde, Platon'un Phaidon'unun bir Farsça çevirisinin varlığını göstermiştir. Walzer, bu Farsça çevirinin adını Eflatı1ıı makalesinde anmış, ama, onun Arap­çadan yapılmış bir çeviri olduğunu söylememiştir. Diğer yönden, Ahmet Ateş yazmanın numarasını yanlış vermiştir. Onun filmini iste­diğimde, önemsiz bir so.fi yapıt elime geçmişti. Demek ki, ıg66'da Bursa'ya ben kendim bir gezi yapmazdan önce, bu istenen kitabı bulma işini beceremedim, ancak bir kütüphane memurunun bitmez tükenmez yardımıyle bunu başarabildim.

Page 7: BEYR UNİ'YE ARMAGAN - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D000841K/1974/1974_BURGEL_KUYELMT1.pdf · 2020. 4. 14. · için iki ünlü misal vardır. İki yeni almtıyı sunmazdan önce

142 J. CHRISTOPH BÜRGEL- MÜBAHAT TÜRKER KÜYEL

Çevirinin kimin tarafindan yapılmış olduğu bilinmemektedir. Çeviri yüksek yerden birinin buyruğu üzerine VIII. Göç Yüzyılında gerçekleştirilmiştir. Ateş, asıl adı açıkça görünmeyen ama uzadıkça uzayan bir lakaplar zinciriyle adlandmlan bu kimsenin ünlü Türk devlet adamı ve o yüzyılın şairi Kadı Burhanettin olması gerektiği kanısıi1da.

Çevirinin önsözü şöyle: "Bu, filozof Sokrates'in ölümü üzerinde ve ölümü sırasında söylemiş olduğu sözlerle ilgili Phaidon Kitabı'ndan alınma bazı bölümlerdir. Ölümü zehir içmek suretiyle olmuştur. Çün­kü, Onbirler onun bu zehirli iHlcı içmek suretiyle ölmesine hüküm giy­dirmişlerdi. Ünlü olan ölümü üzerinde bilge Phaidon der ki: ... " Bu sözcüklerle metin, Phaidon 58 a'dan oldukça harfi harfine yapılmış bir çeviriyle başlamakta ve birkaç satırdan sonra, ardından gelen son derece bulanık bir genişletme içinde bitmektedir.

Bu çevirinin genel çizgileri olarak birbirinden baştan aşağıayrıkiki bölüm ayırdedile~ilir: Sekiz yapraklık birinci bölüm, Yunan.ca yayıının 6-67 ve 80-83 bölümlerinin parçalan üzerinde çok bulamk ve bıktırıcı bir genişletmedir. İçindekiler şu vaızdan ibaret: "Gerçekfilozof dünya zevklerinin pisliklerinden ruhunu uzak tutar, yalınız temiz ·ruh düş­müş olduğu yerden kurtulup göğün yüksekliklerine doğru çıkar vb." Bu bir iki temel, az veya çok değişikliklerle, artık, yeni baştan ele alınır da

alınır. Bu çevirinin ı o: yapraklık ikinci parçası, tersine, ıJ7 c-ı ı8 a 2

bölümlerinin, ölümden sonraki yaşantıyla ilgili mitosu ve Soktrates'in ölümünü içinde bulunduran Phaidoıı'un sonuncu parçasın~n tam ve dikkati. çekecek kadar harfi harfine yapılmış çevirisidir. ·

Bir son ekte İranlı çevirmen, okuyucuyu, o önemli kişi~n, Ateş'e göre, Kadı Burhanettin'in buyruğuyle Arapçadan yaptığından da ha­berli kılmaktadır.

Ama, siz, bu Farsça Phaidon ile, daha doğrusu onun Arapça kay­nağı ile, Adab a!- Tabfb' deki Plıaidoıı' dan alıntılar arasında ne ilişki bulunduğunu soracaksınız. Mümkün olan en yakın ilişki! İranlı çevir­menin XIV. yüzyılda kullanmış olduğu Arapça Phaidoıı çevirisi, IX. yüzyılda Ruhavi'nin kullanmış olduğunun tıpkısı.

Eğer, Ruhavi'nin alıntısını, ona karşılık düşen Farsça satırlada karşılaştırırsak, bunu açıkça görürüz. Bu iki çeviri arasında kesin bir benzerlik var.

Page 8: BEYR UNİ'YE ARMAGAN - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D000841K/1974/1974_BURGEL_KUYELMT1.pdf · 2020. 4. 14. · için iki ünlü misal vardır. İki yeni almtıyı sunmazdan önce

BEYRÜNİ'NİN MA.L'İL- HİND ADLI KİTABI ' 143

Genel olarak söylersek, Farsça metin Arapça sözcükleri çok geniş bir kapsam ile kullanmakta, bu durum, hatta Arapça sözcüklerin son derece yapay göründüğu durumlarda bile olmakta, öyle ki, onlar asıl Farsça deyinılerle kolayca yer değiştirebilir: Rah veya Ralıha yerine Tari,~ , Turu/f,; Ctiy yerine Maur/.ı<, Çiz/ıa yerine Aşya; Yeki, Yegane yerine Va~id, Afujrad; Canan yerine Nufus vb. Ama, yargımızın kanıtı bu değil. Geriye çevrilemez apaçıklık şu olayla sağlanmıştır: İranlı çevir­menin kullanmış olduğu her bir Arapça sözcük, Arapça çevirid~ de gö­rünmekte, ya aynı morfem içerisinde ya da aynı kökten türemiş halde. Bu, kanıtlarıının en keskinidir. Çünkü, yukarıda da söylemiş olduğum gibi, Beyruni'nin alıntısının ayırdedilir şekilde· başka sözcükleri var.

Kısaca, en kuçük bir şüphe bile yoktur ki, hem Ruhavi'nin alın­tısının, hem Farsça çevirinin ortak bir kaynaklan var, ya da, onların kaynakları hep bir yerden gelmekte. Hem Ruhavi'nin Farsça çe­viride hiç birşekilde görünmeyen Phaidon'un bir bölümünden (c. ı oo) birkaç satır almış olması olayı, hem de diğer birkaç önemsiz ayrılık asıl Arapça çeviıi ile kendilerinden Ruhavi'nin alıntısı ile Farsça Pluıi­don'un çıkmış olduğu bu iki yapıt arasında bir kaç aracı bağlantı bu­lunduğu yargısına vardırmaktadır.

Buraya ekieyebilirim ki, İranlı yüz ör,tüsünün altında bulunan Arapça kaynağın, Phaidon ile az veya çok yakınlık gösteren Sokrates'in Biyografyası'ndaki yerlerin kaynağıyle hiç bir ilgisi yoktur. Özellikle, özet (eğer o bir tekse) öyle brupna buyruk yapılmıştır ki hatta Plıaidon'a benzemesi bir kaynak bağlantısı belgitlemesine bile yetmez. Ama, ortada birkaç misal vardır ki metnin çevirisinin harfi harfine veya ona yakın yapılmış olduğunu göstermekte. Eğer, biz şimdi böyle cümleleri Farsça çeviriyle karşılaştırırsak Ruhavi'nin ve BeyrO.ni'nin alıntıları arasında­ki ayrılığa benzer bir ayrılık görürüz. Şöyle ki: Sokrates'in "Kader beni çağırmakta" cümlesi Farsçada : "...l.il_,>- 1_;.4 .J...I.i" Arapçada

Jt.-~...l.i (dıw.pıı.ev't)) Jl.4~.J\II ~0~;oluyor ve ardında e>_,.;~ ı.:.i-J

... r•JU Jl (Zeus'a gidiyoruz) geliyor. Bu demektir ki, Beyruni'nin

alıntılarında olduğu gibi, burada Yunan mitologyasındaki terimler ve adlar saklanmakta, oysa, Arapça-Farsça çeviri de tektanrılı her üç dinde ortak olan kavrarnlara yerini vermekte.

Ba§ka bir misal: Sokrates ağlayan arkadaşlarını şöyle söyleyerek azarlamakta: "Sevgili dostlar, bu ne biçim davranış! Böyle bir yanlış yapmamaları için kadınları dışarı göndermemin hikmeti işte bu idi!"

Page 9: BEYR UNİ'YE ARMAGAN - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D000841K/1974/1974_BURGEL_KUYELMT1.pdf · 2020. 4. 14. · için iki ünlü misal vardır. İki yeni almtıyı sunmazdan önce

'44 J. CHİUSTOPH BÜRCEL- MÜBAHr'\T TÜRKER KÜYEL

Bu, İbn Abi <Uşaibi<a'da daha çok harfi harfine, ama eksik olan şu

sözcüklerle verilmiştir: 1~ 0~~ iJ .J>.ı. . ')\.!1 s-l->.!1 \.;.; ...r-"" li 1 Farsçacia ise

jl \~ J~ JP ~ .J~ u~~ jl ı-> c:.ıli j ı-> (j..-J_J~ u_ ı lP j 1 i)~:-- 4...:--~ i .J; c..>l

lk>- u_l y .. ..ı.::.S:; lk~ l; ~:;...~ u_l c..>l..t. şeklinde. Bu, Yunanca SÖZ­

cüKlerin baştanbaşa, harfi harfine ve eksiksiz yapılmış bir çevirisi . En son, Plıaidon'un Arapça-Farsça çevirisinin mümkün kökü

üzerine birkaç kısa gösterınede bulunmak isterdim. Bu çevirinin ilk p~rçası, basbayağl, aslının bulanık bir özeti olmakla birlikte, gerçek bir Yeniplatoncu ortam hatırlatması yönünden biraz önem kazanmakta. Biz bu çeşit "Nefs-i Habıt=düşmüş ruh" gibi değişmez terimleri İbn Sina'nın ruh üzerine yazmış olduğu ünlü Yeniplatoncu şürinin bi­rinci satırında kullanılmış bir deyim olarak buluyoruz:

~}ll -J~I 0 .. ~\ ~ Arı ruhun, ışığın yüce alemine (alem-i <ala-y nuranf) "Yükseliş" (ta­rakki) ini, veya buna benzer deyimleri de buluyoruz. Şu aşağıdaki cümle her ne kadar P/ıaidon'dan, kökünden çok uzak olmasa da yine, açıkça Yeni platoncu anlayışa çalı yor: "İşte o zaman kendisine doğru uzandığımız şeyle bir olaçağız, ki o yalınkattır (Platoncu b!J.o<:tSeç kcli­mesine karşılık tutulmuş) , parlaktır, ışık doludur, hep süren yaşantı evrenidir; aklın gölgesinde ve Bir'in (vahdat) yanında oturacağız,

dirilikte, güçte, ışıkta, dinginlikte ve bitmeyen sevinçt~ sürekli ka­lacağız" (fol. 70, 8-ıo).

Platon, P/ıaidoıı'da hiç bir zaman iniş, çıkış veya yukarı alem terimlerini kullanmamıştır, ama öteki aleme ve ona gezgincilik etmeye "Ora" (&xe'L, &xe'Lcrs:) gibi, veya lpx.oıux~ dan türeyen taı:;afsız sözcük­lerle işaret etmiştir, her ne kadar mitos'ta arı ruhların oturma yeri gerçekten gök kürelerinin üstü olarak betimlenmiş ise de.

O halde, bu çevirinin Yeniplatoncu kökü açıksa, onun stilindeki anlaşılmaz sözcükler bolluğu, onu bu okulun ünlü elçilerinden birine göndermemizc çok az olanak sağlar.

Arapça çevirmen için şimdilik önünde baş eğilebilecek biricik açıklık Yunanca mitologya terimleri yerine tektanncı terimierin konulmasıdır. Bu da I:Iunain'in Artemiodorus'tan yapmış olduğu

çeviride çok ustalıkla güdülınüş ve onun okulunda da hep kullanılmış olduğu açık bulunan bir yoldur. Bununla birlikte, çevirisi harfi harfi­ne yapılmış bölümün varlıklı Arapça sözcük gömüsü incelenirse, bu, bizi çevirmenin kimliğini saptamaya götürebilir.