Upload
others
View
17
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
T.C.
ÇUKUROVA ÜNĠVERSĠTESĠ
TIP FAKÜLTESĠ
AĠLE HEKĠMLĠĞĠ ANABĠLĠM DALI
ADANA’DAKĠ BĠRĠNCĠ BASAMAK SAĞLIK
KURUMLARINA BAġVURAN HASTALARIN
MEMNUNĠYET DÜZEYLERĠ VE BU KURUMLARDA
ÇALIġAN HEKĠMLERĠN Ġġ DOYUMUNUN
SAPTANMASI
DR. FATĠH MUTLUPOYRAZ
UZMANLIK TEZĠ
TEZ DANIġMANI
DOÇ. DR. ERSĠN AKPINAR
ADANA-2010
T.C.
ÇUKUROVA ÜNĠVERSĠTESĠ
TIP FAKÜLTESĠ
AĠLE HEKĠMLĠĞĠ ANABĠLĠM DALI
ADANA’DAKĠ BĠRĠNCĠ BASAMAK SAĞLIK
KURUMLARINA BAġVURAN HASTALARIN
MEMNUNĠYET DÜZEYLERĠ VE BU KURUMLARDA
ÇALIġAN HEKĠMLERĠN Ġġ DOYUMUNUN
SAPTANMASI
DR. FATĠH MUTLUPOYRAZ
UZMANLIK TEZĠ
TEZ DANIġMANI
DOÇ. DR. ERSĠN AKPINAR
ADANA-2010
Bu çalışma, Çukurova Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri tarafından
TF2008LTP21 Proje numarası ile desteklenmiştir.
I
TEŞEKKÜR
Uzmanlık eğitimim ve tez çalışmam sırasında; emek, yardım, hoşgörü ve
desteğini esirgemeyen değerli hocam Doç. Dr. Ersin Akpınar'a, ihtisas süresi boyunca
eğitimime olan değerli katkıları ve desteğinden dolayı Prof. Dr. Nafiz Bozdemir, Doç.
Dr. Esra Saatçı, Yrd. Doç. Hatice Kurdak, Yrd. Doç. Dr. Sevgi Özcan‟a, eğitimim
süresince beni motive eden dostlukları için tüm araştırma görevlisi arkadaşlarıma,
rotasyon yaptığım bölümlerdeki hocalarıma ve asistan arkadaşlarıma, manevi
desteklerinden ötürü sevgili eşim Gül‟e, aileme, Aile Hekimliği Anabilim Dalı ve
Çukurova Üniversitesi Aile Sağlığı Merkezi‟nde görev yapan sağlık ve yardımcı sağlık
personeline ve projemizi destekleyen Çukurova Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projesi
Birimi‟ne teşekkür ederim.
Saygılarımla
II
ĠÇĠNDEKĠLER
Sayfa No
TEŞEKKÜR I
İÇİNDEKİLER II
TABLO ve ŞEKİL LİSTESİ IV
KISALTMA LİSTESİ V
ÖZET VE ANAHTAR SÖZCÜKLER VI
ABSTRACT and KEYWORDS VII
1. GİRİŞ 1
2. GENEL BİLGİLER 2
2.1.Sağlık Hizmetleri 2
2.1.1. Sağlık Hizmet Sunumu 3
2.1.2. Sağlık Hizmetlerinde Kalite 5
2.1.2.1. Tanımlar 5
2.1.2.2. I.Basamak Sağlık Hizmetlerinde Kalite 5
2.1.3. Sağlığın Geliştirilmesi 6
2.2.Sağlık Reformu 7
2.2.1. Sağlık Reformunun İlkeleri 7
2.2.1.1.Adil Erişim 7
2.2.1.2.Verimlilik 8
2.2.1.3.Toplumsal Beklentilere Yanıt Verme 8
2.2.1.4.İnovasyon 8
2.2.2. Dünden Bugüne Türkiye‟de Uygulanan Sağlık Politikaları 9
2.2.2.1. 1920-1946 Dönemi 9
2.2.2.2. 1946-1960 Dönemi 11
2.2.2.3. 1960-1980 Dönemi 12
2.2.2.4. 1980-2002 Dönemi 13
2.2.2.5. 2003 Sonrası Dönem 14
2.2.3. Sağlıkta Dönüşüm 15
2.2.3.1. Aile Hekimliği Uzmanlığının Tarihçesi 16
2.2.3.2. Aile Hekimliği / Genel Pratisyenlik Uzmanlığı 17
2.2.3.3. Türkiye‟de Aile Hekimliğinin Gelişimi 17
2.3. Hasta Memnuniyeti 19
2.4. Birinci Basamakta Çalışan Hekimlerin Durumu 21
2.5. İş Doyumu 22
2.5.1. İş Doyumuyla İlgili Kuramsal Açıklamalar 24
2.5.1.1. İhtiyaçlar Hiyerarşisi (Gereksinim Sıradüzeni) Kuramı 24
2.5.1.2. Çift Etken Kuramı 25
2.5.1.3. Eşitlik Kuramı 27
2.5.1.4. Beklenti Kuramı 27
2.5.1.5. Alderfer‟in ERG Kuramı 28
3.GEREÇ VE YÖNTEM 30
3.1. Araştırmanın Tasarımı ve Modeli 30
3.2. Araştırma Evreni ve Örneklemi 30
3.3. Kullanılan Anket ve Ölçekler 31
III
3.3.1. EUROPEP Ölçeği 31
3.3.2. Minnesota İş Doyum Ölçeği 32
4.BULGULAR 34
4.1.Hasta Anket Çalışmasının Bulguları 34
4.2. Hekim Anket Çalışmasının Bulguları 49
5.TARTIŞMA 75
6.SONUÇ ve ÖNERİLER 85
7.KAYNAKLAR 88
8 EKLER 96
8.1.Ek-1 Hasta Anket Formu 96
8.2.Ek-2 Hekim Anket Formu 98
9. ÖZGEÇMİŞ 100
IV
TABLO ve ġEKĠL LĠSTESĠ Sayfa no:
Tablo 1. Hasta sayılarının anketin yapıldığı sağlık ocağı/aile sağlığı merkezi’ne göre
dağılımları 34
Tablo 2. Hastaların sosyodemografik özelliklerine göre dağılımları 35
Tablo 3. Hastaların sağlık ocağı/aile sağlığı merkezi’ne ulaĢım zorluğu yönünden
değerlendirilmesi 40
Tablo 4. Hastaların sağlık ocağı/aile sağlığı merkezi’ne son bir yıldaki baĢvuru sayılarına
göre dağılımları 41
Tablo 5. Hastaların son bir yıldaki hastane baĢvuru sayılarına göre dağılımları 42
Tablo 6. Hastaların sağlık hizmeti sunum sisteminden memnuniyet durumlarına
göre dağılımları 43
Tablo 7. Hastaların 2008 ve 2009 yıllarındaki memnuniyet durumlarının karĢılaĢtırılması 45
Tablo 8. ÇalıĢmaya katılan hekimlerin sosyodemografik verileri 50
Tablo 9. ÇalıĢmaya katılan hekimlerin yönetsel konum ve kurum dıĢı çalıĢma durumları 51
Tablo 10. ÇalıĢmaya katılan hekimlerin 2008-2009 yıllarındaki alıĢkanlıklarının
karĢılaĢtırılması 52
Tablo 11. Düzenli tıbbi yayın izleme durumları 53
Tablo 12. Sürekli Mesleki GeliĢim etkinliklerine katılım durumları 54
Tablo 13. ĠĢyerindeki fiziksel koĢulların durumu 54
Tablo 14. Tıpta Uzmanlık Sınavı’na girme durumları 55
Tablo 15. 2008 ve 2009 yılında hekimlerin iĢ doyumunu etkileyen faktörlere iliĢkin doyum
düzeylerinin karĢılaĢtırılması 56
Tablo 16. Hekimlerin 2008 ve 2009 yıllarındaki doyum düzeylerinin karĢılaĢtırılması 60
Tablo 17. Hekimlerin cinsiyetlerine göre doyum düzeylerinin karĢılaĢtırılması 60
Tablo 18. Hekimlerin eĢlerinin çalıĢma durumu ve mesleğiy ve iĢ doyumu iliĢkisi 62
Tablo 19. Hekimlerin mezun oldukları üniversite ile iĢ doyumu iliĢkisi 65
Tablo 20. Hekimlerin meslekteki toplam çalıĢma süreleri ve iĢ doyumu iliĢkisi 66
Tablo 1 Hekimlerin anketin uygulandığı yılda çalıĢtığı kurumdaki toplam
ÇalıĢma süreleri ve iĢ doyumu iliĢkisi 69
Tablo 22. Hekimlerde yönetsel konumu ve iĢ doyumu iliĢkisi 71
Tablo 23. Hekimlerin kurum dıĢında çalıĢma durumu ve iĢ doyumu iliĢkisi 72
Tablo 24. Hekimlerin eğitici sertifikası ve iĢ doyumu iliĢkisi 73
ġekil 1 Hastaların kayıtlı olduğu hekimden memnuniyet durumları 43
V
KISALTMA LĠSTESĠ
AÇS-AP: Ana Çocuk Sağlığı-Aile Planlaması
AH: Aile hekimliği
AHUD: Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği
DPT: Devlet Planlama Teşkilatı
DSÖ: Dünya Sağlık Örgütü
EUROPEP: Patients Evaluate General/Family Practice
EQuiP : European Working Party on Quality in General Practice
NERA: National Economic Research Associates
SO/ASM: Sağlık Ocağı/Aile Sağlığı Merkezi
TSH: Temel Sağlık Hizmetleri
TAHUD: Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği
TUS: Tıpta Uzmanlık Sınavı
UNICEF: Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu
YÖK: Yükseköğretim Kurumu
VI
ÖZET
ADANA’DAKĠ BĠRĠNCĠ BASAMAK SAĞLIK KURUMLARINA BAġVURAN
HASTALARIN MEMNUNĠYET DÜZEYLERĠ VE BU KURUMLARDA
ÇALIġAN HEKĠMLERĠN Ġġ DOYUMUNUN SAPTANMASI
GiriĢ ve Amaç: Bu çalışmada amaç, EUROPEP hasta memnuniyet anketi ve Minnesota
İş Doyum ölçeklerini kullanarak, Adana‟da aile hekimliği uygulamasından önce ve
uygulamanın 12. ayında, hasta memnuniyetini ve aile hekimliği uygulamasının hasta
memnuniyeti üzerine etkisini ve hekimlerin çalışma şartlarının iş doyumu ve
memnuniyetlerine etkisini araştırmaktı.
Gereç ve Yöntem: Adana il merkezindeki sağlık ocağı/aile sağlığı merkezleri,
bulunduğu bölgenin sosyoekonomik düzeyine göre düşük, orta ve yüksek olarak ayrıldı.
Her bölgeden bir sağlık ocağı/aile sağlığı merkezi seçilerek her birinde en az 93 hastaya
rasgele yöntemle 23 sorudan oluşan EUROPEP hasta memnuniyet anketi uygulandı. Aile Hekimliği uygulamasının 12. Ayında (mayıs 2009) bu sağlık ocağı/aile sağlığı
merkezlerinde anketler tekrar uygulandı. Çalışmaya katılan hastaların, uygulamadan
önceki ve sonraki EUROPEP ortalama puanları karşılaştırıldı. Çalışmanın evreni
Adana‟daki tüm birinci basamakta çalışan hekimler olarak belirlendi. Bu evreni temsil
edecek örneklem grubu rasgele seçimle belirlendi. Bu hekimlerle yüzyüze görüşülerek
Minnesota İş Doyum Ölçeği dolduruldu. Aile Hekimliği uygulamasının 12. ayında aynı
hekimlere tekrar anket uygulandı.
Bulgular: Çalışmanıza 2008 yılında 295, 2009 yılında 293 olmak üzere toplam 588
hasta katılmıştır. Hastaların EUROPEP yanıtları, uygulamadan sonra anlamlı şekilde
düzelmişti. En fazla düzelme; „Önceki görüşmelerde yaptıklarını ve söylediklerini
bilmesi‟ (3,02±1,38‟e karşılık 4,20±1,18), „Uzmana ya da hastaneye sevkten
beklemeniz gerekenler konusunda sizi hazırlaması‟ (3,04±1,30‟a karşılık 4,21±1,10),
„Hekiminize telefonla ulaşabilmeniz‟ (2,98±1,61‟e karşılık 3,99±1,31) sorularına
verilen yanıtlardaydı. Çalışmaya katılan hekimlerin Minnesota İş Doyum Ölçeği
sorularına 2009 yılında verdikleri cevaplar, 2008 yılına kıyasla, 5 soruda artarken 3
soruda azalmıştı. En fazla artış „Yaptığım iş karşılığında aldığım ücret‟ sorusunda, en
fazla azalma ise „Beni her zaman meşgul etmesi‟ sorusundaydı. İçsel, dışsal ve genel
doyum puan ortalamalarının üçünde de artış olmuş ancak bu artışlardan sadece dışsal
doyum puanlarındaki artış anlamlı bulunmuştur.
Sonuç: Aile hekimliği hizmetlerinin ve hasta memnuniyetinin iyileştirilmesi için aile
hekimliği birimlerinin yaygınlaştırılması kaçınılmazdır. Ülkemizin sağlık hizmeti
sunum sisteminin gözden geçirilerek gerekli iyileştirmelerin yapılmasının hem
hekimlerin iş doyumunun hem de hasta memnuniyetinin arttırılmasına çok büyük
katkılar sağlayacağı açıktır.
ANAHTAR SÖZCÜKLER: EUROPEP Hasta Memnuniyet Ölçeği, Hasta
Memnuniyeti, İş Doyumu, Minnesota İş Doyum Ölçeği.
VII
ABSTRACT
Determination of Patient Satisfaction Level Admitted to Primary Care Unit and
The Job Satisfaction of Physicians’ Working in Primary Care in Adana
Introduction and Aim: The aim of this study was to find the satisfaction levels of
patients admitting to primary care using EUROPEP and the job satisfaction of primary
care physicians using Minnesota Job Satisfaction Scale before the implementation of
family practice and on the 12th month of implementation in Adana.
Material and Methods: The health centers/family practices were grouped as low,
moderate and high socioeconomic status regarding the region in Adana city center. One
health center/family practice was chosen from each region and EUROPEP Patient
Satisfaction Questionnaire with 23 items was completed by at least 93 patients
randomly selected. The questionnaires were re-completed in the same centers on the
12th
month of the implementation of family practice. (may 2009) The mean scores of
EUROPEP were compared before and after the implementation. The universe was all
primary care physicians in Adana city center. The sample was selected randomly.
Physicians completed Minnesota Job Satisfaction Scale face-to-face. These physicians
re-completed the questionnaires again on the 12th
month of the implementation of
family practice.
Results: Total 588 patients (295 in year 2008 and 293 in year 2009) were enrolled. The
EUROPEP scores improved significantly after the implementation of family practice.
The highest improvement was in item; „physician knows what he/she did/said
previously‟ (3,02±1,38 vs. 4,20±1,18), „physician prepares the patient about what to
expect from hospital specialist or hospital‟ (3,04±1,30 vs. 4,21±1,10), „availability of
physician for phone calls‟ (2,98±1,61 vs. 3,99±1,31). The scores of physicians for
Minnesota Job Satisfaction Scale increased in 5 items from 2008 to 2009 whereas
decreased in 3 items. The highest increase was in item „salary‟ and the highest decrease
was in item „occupying me always‟. There was increase in internal, external, and
general satisfaction mean scores however only the increase in the external satisfaction
score was significant.
Conclusion: It is inevitable to extend family practice units in order to improve patient
satisfaction and family medicine services. It is clear that improvement of health care
services delivery systems will contribute to the increase in both patient and physician
satisfactions in Turkey
KEYWORDS: EUROPEP Instrument, Job Satisfaction, Minnesota Job Satisfaction
Scale, Patient Satisfaction.
1
1. GĠRĠġ
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), sağlığı, “yalnızca hastalık ve sakatlığın olmayışı
değil, bedence, ruhça ve sosyal yönden tam iyilik durumudur” şeklinde
tanımlamaktadır. Bu tanımda, bedensel ve ruhsal tam iyilik halini anlamak kolaydır.
Ancak sosyal yönden iyilik hali ve bunun sağlıkla olan ilişkisi üzerinde durmak gerekir.
Sağlıklı olma ve hastalık durumları, kişinin sosyal ve ekonomik durumuyla yakından
ilgilidir. Birçok hastalığın temel nedenleri arasında olumsuz çevre koşulları, yanlış
inanışlar, düşük eğitim düzeyi, ekonomik yetersizlikler sonucu iyi beslenememe, sağlık
hizmetlerinden yeterince yararlanamama gibi sosyal faktörler sayılabilir. Bu olumsuz
faktörlerle ilgilenmek ve kişi ve toplum sağlığına etkilerini ortadan kaldırmaya çalışmak
da, her hekimin ve sağlık çalışanının görevleri arasında kabul edilmelidir.1
Sağlık ve hastalık kavramları, hekimler ve hekim olmayanlar tarafından çoğu
zaman farklı anlaşılır. Hekim olmayanlara göre sağlık, genellikle hastalığın olmayışı
olarak tanımlanır. Bazı kişiler, kendilerini çok rahatsız etmeyen yakınmalarını hastalık
olarak değerlendirmezler; çok yaygın görülen bağırsak paraziti, ishal gibi durumları
hastalık olarak kabul etmezler. Oysa hekimlere göre en basit yakınma ya da normalden
sapma durumu hastalık olarak kabul edilir.
Kişiler genellikle, hasta oldukları ya da ölümden korktukları zamanlarda
sağlıklarının değerini anlarlar, durumları düzeldiğinde çoğu zaman bunu unuturlar. Bu
yüzden, kişilerin sağlıklarına genellikle önem ve değer vermedikleri düşüncesi yanlış
olmayacaktır.1
Çağdaş sağlık sistemlerinin önde gelen amaçları arasında, birinci basamak sağlık
hizmetlerine öncelik vererek, sağlık hizmetlerine ulaşılabilirliği ve bu hizmetlerden
herkesin ihtiyacı oranında yararlanmasını sağlamak ve böylece kişilerin yaşam
kalitelerini ve sağlık standartlarını yükseltmek yer almaktadır. Sağlıkta Dönüşüm
Programı‟nın temel amaçları; sağlık hizmetlerinin etkili, verimli ve hakkaniyete uygun
bir şekilde organize edilmesi, finansmanının sağlanması ve sunulmasının temin
edilmesidir.2
2
2. GENEL BĠLGĠLER
2.1. Sağlık Hizmetleri
Sağlık hizmetleri, DSÖ tarafından, belirli sağlık kuruluşlarında, değişik tip sağlık
personelinden yararlanılarak, toplumun gereksinim ve isteklerine göre değişen amaçları
gerçekleştirmek ve böylece kişilerin ve toplumun sağlık bakımını, her türlü koruyucu ve
tedavi edici etkinliklerle ülke çapında ele alan kalıcı bir sistem olarak tanımlanmaktadır.
Daha çağdaş bir yaklaşımla yapılan diğer bir tanımda sağlık hizmetleri, “Sağlığı
korumak ve daha iyiye götürmek, hastalıkların oluşumunu önlemek, hastalananlara
olanakların elverdiği en erken dönemde tanı koyarak tedavi etmek ve böylece kişinin
mutlu ve uzun bir yaşam sürmesini sağlamak için uğraşan bir toplumsal hizmettir.”
şeklinde tanımlanmıştır.3
Sağlık hizmetlerinin temel amacı, kişilerin hasta olmamalarını sağlamak, yani
onları hastalıklardan korumaktır. Ancak her türlü çabaya karşın herkesi, her hastalıktan
korumak mümkün olmaz, bazıları hastalanır. İşte o zaman, sağlık hizmetlerinin ikinci
amacı olan “hastaların tedavisi” söz konusu olur. Bugünkü bilgilerimizle ve var olan
yöntemlerle her hasta tam olarak tedavi edilemez; bazıları ölür, bazıları ise sakat kalır.
Sağlık hizmetlerinin üçüncü amacı, sakatlığı olan bireylerin başkalarına bağımlı
olmadan, kendi kendilerine yeter biçimde yaşamalarını sağlamak, yani rehabilite
etmektir.
Çağımızdaki temel sağlık hizmetleri anlayışı, 1978 yılında Kazakistan‟ın başkenti
Alma-Ata‟da, hemen bütün ülkelerin ve ilgili uluslararası kuruluşların katılımı ile
toplanan Temel Sağlık Hizmetleri Konferansı‟nda tartışılmış ve şekillendirilmiştir.
Toplantı sonunda yayınlanan Alma-Ata Bildirgesi‟ndeki tanıma göre: “Temel sağlık
hizmetleri (TSH), bir toplumdaki birey ve ailelerin geneli tarafından kabul edilebilecek
yollardan, onların tam olarak katılımları ile, ülke ve toplumca karşılanabilir bir
harcama karşılığında onlara götürülen esas sağlık hizmetidir. TSH, ülkenin sağlık
hizmetlerinin çekirdeğini oluşturur ve genel anlamdaki toplumsal ve ekonomik
kalkınmanın vazgeçilmez bir parçasıdır. TSH, ulusal sağlık sistemlerinin, insanların
yaşadığı ve çalıştığı yerlerin mümkün olduğu kadar yakınına götürülmüş, bireylerin,
ailelerin ve toplumların ilk başvuru yeri olan, sağlık hizmeti zincirinin birinci halkasını
oluştur”.4
3
Ülkemiz nüfusunun sağlık göstergeleri hem mutlak bakımdan, hem de aynı gelir
düzeyine sahip başka ülkelerle karşılaştırıldığında göreceli olarak daha kötüdür;
özellikle ana ve çocuk sağlığı göstergeleri olumsuz, hastalık ve ölüm oranları yüksektir.
Bütün sağlık göstergelerinde, coğrafi duruma ve kırsal-kentsel olmaya bağlı olarak çok
büyük farklılıklar vardır. Hastalanan herkes gereken tedaviye ulaşamamaktadır.
Özellikle gelir düzeyinin düşüklüğü ile sağlık hizmetlerine erişim şansı arasında anlamlı
ölçüde ters orantı vardır.5
Kişilerin eğitim durumlarına göre sağlık hizmetlerine erişimleri farklıdır. Sağlık
koşulları ve tedaviler hakkında bilgi sahibi olanların, olmayanlara kıyasla, sağlık hizmet
sunucularına daha sık başvurdukları görülmektedir.5
Toplumu ilgilendiren her olay; toplumun sosyal, ekonomik ve kültürel yapısındaki
değişimler, teknolojik gelişmeler, sağlık hizmetlerinin planlanması, örgütlenmesi, alt
yapı olanakları, sağlık personelinin nicelik ve niteliği sağlık hizmeti sunumunu etkiler.6
2.1.1. Sağlık Hizmeti Sunumu
Sağlık hizmeti sunumunda temel amaç, hastalıkların önlenmesidir.
Epidemiyolojik göstergelerde sağlanacak ilerlemeler bu amaca ulaşılıp ulaşılmadığını
kanıtlayabilir. Anne ve bebek ölümlerinin azaltılması ve doğumda beklenen yaşam
süresinin arttırılması, bu amaca ulaşıldığının en somut örnekleridir.
Sağlık hizmetlerinin sunumunda ülkemizde kademeli bir sağlık hizmeti sunum
sistemi mevcuttur. Dört basamaklı olarak nitelendirilen bu sistem kapsamında Sağlık
Bakanlığı planlayıcı ve denetleyici üst kurum olarak görev almaktadır.
Birinci basamak sağlık kuruluşları; sağlık evi, sağlık ocağı, aile sağlığı merkezi,
ana-çocuk sağlığı-aile planlaması merkezi (AÇSAP), dispanserler, özel-kamu işyeri
hekimliği, özel muayenehaneler ve bağımsız kuruluşlardır. Bu birimler, temel sağlık
hizmetleri kapsamında yer alan hizmetleri sunarlar.
İkinci basamak sağlık kuruluşları; devlet hastaneleri, özel hastaneler, askeri
hastanelerdir.
Üçüncü basamak sağlık kuruluşları; eğitim, araştırma ve bilimsel kıstaslarda
hizmet sunan birimlerdir. Üniversite hastaneleri, eğitim hastaneleri ve araştırma
merkezleri bu kapsamda yer almaktadır. Diğer basamak hizmetler ile karşılaştırıldığında
4
maliyeti en yüksek hizmetleri oluşturmaktadırlar. Yetişmiş sağlık elemanı, yoğun
teknoloji ve fon ihtiyacının en fazla olduğu sağlık hizmeti türüdür.7
Dördüncü basamak sağlık kuruluşları ise göğüs hastalıkları hastanesi, ruh ve sinir
hastalıkları hastanesi gibi dal hastanelerini kapsamaktadır.
Birinci basamakta hastalarla iletişim en fazla düzeydedir, ilk temas noktasıdır ve
çoğunlukla sevkle ilgili önemli kararların alındığı yerdir. Birinci basamak sağlık
hizmetleri, kronik hastalıkların yönetiminde artan rol üstlenmektedir. Hizmetin
sürekliliğine dayanmaktadır. Birinci basamak hekimleri, hastalarla en çok temas
edenlerdir. Bu nedenle sağlık hizmeti sunumunda çok önemli yere sahiptir.8
Sağlık hizmeti sunumunda, hizmetten yararlanan bireylerin memnuniyeti
önemlidir. Birinci basamak sağlık hizmetlerinin sürekli eğitimle geliştirilmesi ve
güçlendirilmesi, çalışan hekimler ile diğer sağlık elemanlarının özendirilmesi, birey
ihtiyaçlarının göz önünde bulundurularak koruyucu sağlık hizmetlerine ağırlık verilmesi
ve kabul edilebilir sevk sisteminin uygulanması ana ilkelerdir. Bu ilkelerin hayata
geçirilmesi ile ikinci basamakta yığılma engellenecek ve gerçekten ikinci basamakta
tedavi edilmesi gereken hastalara yeterince zaman ayrılabilecektir. Birinci basamak
sağlık hizmetlerinin etkili sunumu, toplumun hastalık yükünü azaltacak, ikinci ve
üçüncü basamak tedavi kuruluşları daha kaliteli sağlık hizmeti ve sağlık eğitimi
sunabilecektir.2
Ülkemizde, temel sağlık hizmetleri sunumu istenen düzeyde değildir. Nüfusun
büyük bir bölümü, zorunlu sevk zinciri olmamasından dolayı temel ya da koruyucu
sağlık hizmeti veren kuruluşları atlamakta, doğrudan yataklı tedavi kurumlarında
ayaktan tedavi olmakta ya da maddi imkânları varsa özel sektöre başvurmaktadır. Bu
durum, hizmetleri verimsizleştirmekte, hastanelerde yığılma ve uzun beklemelere ve
kaynak israfına neden olmaktadır.5
Birinci basamağa başvuran hastaların %95‟inin tanı ve tedavisinin bu basamakta
gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Sevk hızının standart değeri %5-10 arasında
olmalıdır. Türkiye genelinde birinci basamaktan hastanelere sevk oranının %14,4 gibi
yüksek bir değere ulaştığı görülmektedir. İkinci basamak sağlık kuruluşlarının
poliklinik yüklerinin fazla oluşu, hastane polikliniklerine başvuranların sadece
%4,4‟ünün yatırılarak tedavi edilmeleri, Türkiye‟de birinci basamak sağlık
5
kuruluşlarında verilen tedavi edici hizmetlerin gerekli nitelikten oldukça uzak
olduğunun en açık göstergesidir.7
2.1.2. Sağlık Hizmetlerinde Kalite
2.1.2.1. Tanımlar
Kalite, üretilen mal veya hizmetlerin tüketicilerin beklentilerine uygunluğu veya
karşılama derecesi olarak tanımlanır.9
Sağlık hizmetinin kalitesi, sağlık hizmeti sunumu sürecinde kurumu oluşturan
birimlerin ortaya koyduğu yarar ve zarar dengelerinin yargısı neticesinde varılan
maksimum bir iyileşme beklentisi olarak tanımlanabilir.10
Yüksek kaliteli sağlık hizmetinin diğer bir tanımı ise, “hastanın mümkün
olabilecek en iyi fonksiyonel ve psikososyal iyileşmesini sağlayan teknik veya ilmi
olanaklarla, iyi insan ilişkilerinin bir araya konması”dır.11
Sağlık hizmetleri sunumda kalite kavramı, “uluslararası geçerliği olan
göstergelerdeki standartlara uygun, tanı, tedavi ve bakım hizmetlerinin yanı sıra, tüm
hizmet süreçlerinde hastaların beklenti ve ihtiyaçlarının tam olarak karşılanması” olarak
tanımlanabilir.12
2.1.2.2. Birinci Basamak Sağlık Hizmetlerinde Kalite
Ülkemizde birinci basamak sağlık hizmeti veren poliklinik, dispanser, sağlık evi
ve sağlık ocakları halktan beklenen ilgiyi görmemektedir. Her türlü sağlık ihtiyaçları
için daha çok hastaneler tercih edilmektedir.
Sağlık hizmetinden faydalanan bireylerin istek ve ihtiyaçlarını anlamak hassas bir
diyalogu gerektirir. Değişik birimlerde yürütülen süreçler, sağlık kurumunun verim ve
kalitesi hakkında bir bilginin oluşmasını sınırlamaktadır.
Sağlık hizmeti sunan bir organizasyon:
1. Klinik (Hekim, hemşire)
2. Alt yapı (Radyoloji, laboratuvar v.b.)
3. Destek Hizmetleri (Hasta kabul, güvenlik, ulaşım v.b.) birimlerden
oluştuğuna göre her birim, sağlık hizmetlerinden faydalanan bireylerle ve birbirleri ile
iyi bir iletişim ve kaliteli hizmet sunumu anlayışı ve bütünlüğü içinde olmalıdır.13
6
Toplumun sunulan hizmetlerden memnun olması, hizmetlerin kaliteli olarak
sunulduğunun başlıca göstergesidir. Ancak hizmetlerin kalitesinin değerlendirilmesinde
başka göstergeler de vardır. Birinci basamakta sunulan koruyucu ve tedavi edici (evde
ve ayaktan) hizmetler için kalite göstergeleri; toplumdaki bağışıklık oranı, modern aile
planlaması yöntemi kullanan çiftlerin oranı, sağlık personeli yardımı ile yaptırılan
doğumların oranı, bebek, çocuk ve anne ölüm oranları, bulaşıcı hastalıkların görülme
sıklığı, gebe başına doğum öncesi izlem sayıları, hastaların bekleme ve muayene
süreleri, reçeteleri doğru uygulayan hastaların oranı, hekime başvuru oranı, hasta başına
yapılan laboratuar incelemesi sayısı gibi sağlık düzeyi göstergeleridir.14
2.1.3. Sağlığın GeliĢtirilmesi
Sağlığın geliştirilmesi, D.S.Ö. tarafından, insanların kendi sağlıkları üzerindeki
kontrollerini arttırma ve sağlık düzeylerini iyileştirme süreci olarak tanımlanmıştır.
Ottowa 1986 Bildirgesi, sağlığı geliştirme kavramı çerçevesinde, “Sağlıklı toplum
politikası” ve “Sağlığı destekleyen çevre ve ortamlar yaratılması”na vurgu yapmıştır.
Bu bildirgeye göre sağlık bir sonuç değil, yaşamın kaynağıdır. Ottowa Bildirgesi,
sağlığın geliştirilmesinde beş strateji üzerinde durmuştur.15
Bunlar:
1- Sağlıklı toplum politikası,
2- Yaşanılan çevrenin sağlıklı ve yaşama uygun hale getirilmesi,
3- Toplumun etkinliğinin güçlendirilmesi,
4- Kişisel becerilerin geliştirilmesi,
5- Sağlık hizmeti sunum sisteminin değişen koşullara uyarlanmasıdır.
Temel sağlık hizmetleri; sağlığın geliştirilmesi, hastalıklardan korunma ve toplum
sağlığı için uygulanan bütüncül stratejilerin bir parçası olarak görülmelidir. Sağlığı
geliştirmenin Ottowa Bildirgesi ile ifade edildiği ana eksen, “sağlıklı toplum
politikası”dır. Bunun için en uygun ortam birinci basamaktır. Birinci basamakta
uygulanan sağlığın geliştirilmesi faaliyetlerinin başarısı, bu güne dek birçok uygulama
ile kanıtlanmıştır. Diğer bir ifade ile sağlığın geliştirilmesi programları topluma dayalı
sağlık hizmetleri ortamında, hastane ortamına göre, çok daha başarılıdır. Temel sağlık
hizmetlerinin sağlığın geliştirilmesine olan katkısı yanında bu yarar ilişkisinin tersini de
söylemek mümkündür. Sağlığın geliştirilmesi de temel sağlık hizmetlerine katkıda
bulunur. Ancak, sağlığı geliştirme programlarının alt yapısını iyi bir temel sağlık
7
hizmetleri örgütlenmesi oluşturduğundan, bu programların gelişmekte olan ülkelerde
başarıya ulaştığı söylenemez.15
2.2. Sağlık Reformu
Tüm ülkeler, sağlık sistemlerini iyileştirmek ister. Nüfuslarının büyük bölümüne
makul sağlık hizmetleri sunan sistemlere sahip olsalar da; ya da tersine, vatandaşlarının
çoğunun günümüz standartlarında kabul edilebilir hizmetleri alamadığını veya bu
hizmetler için makul olmayan ücretler ödemeleri gerektiğini bilseler de bu durum her
ülke için geçerlidir. Daha iyi sağlık hizmeti, sosyal yararlarının yanında uzun vadede
ekonomik gelişmeye de katkıda bulunan bir yatırımdır. Dolayısıyla iyi yapılandırılmış
ve iyi işleyen bir sağlık hizmeti sunum sisteminin önemi hafife alınmamalıdır.8
2.2.1. Sağlık Reformunun Ġlkeleri
National Economic Research Associates (NERA)‟nın sağlık reformu üzerine
kapsamlı araştırmaları sırasında, reform çabalarının odaklandığı ve ülkeler arasında
ortaklık gösteren dört ilke tanımlanmıştır.8
2.2.1.1. Adil EriĢim
Temel sağlık hizmetlerine erişim ve bu hizmetlerin maliyetlerine bireylerin
katkıları, toplumun hakkaniyet hakkındaki görüşleriyle aynı çizgide olmalıdır. Çoğu
ülke, hakkaniyeti, aynı durumda olan kişilere sağlık hizmeti sunum sistemi tarafından
aynı şekilde davranılması olarak algılanır. Yani, aynı hastalığa sahip ve aynı hastalığın
aynı evresinde bulunan iki birey, aynı şekilde tedavi görmelidir. Bu eşit davranılma
“yatay hakkaniyet” olarak bilinir; nispeten tartışma götürmez ve kolayca
değerlendirilebilir. Ancak, farklı durumlardaki kişiler söz konusu olduğunda,
hakkaniyet üzerinde bir uzlaşmaya varmak daha karmaşıktır. Hastaların hastalıkları ve
hastalık süreleri farklı olduğunda, her birinin ne kadar sağlık hizmeti alacağı üzerinde
bir uzlaşmaya varmak çok daha zordur. Bu durum ise “dikey hakkaniyet” olarak bilinir;
bu konuda hükme varmak için somut kriterler yoktur, bu durum, sağlık hizmetlerinde
öncelikler hakkındaki kararların doğasında bulunan zorlukları vurgular.8
8
2.2.1.2. Verimlilik
Sağlık hizmeti sunum sistemi, mevcut kaynaklarla, sağlık çıktılarında maksimum
iyileşme sağlamalıdır. Verimlilik, belirli bir girdi kümesiyle maksimum çıktıyı elde
etmeyi ifade eder. Sağlık hizmetleri anlamında, bu belirli bir harcama için maksimum
sağlık kazanımı anlamına gelir. Dolayısıyla hangi hizmetlerin sağlanması gerektiğine
karar verme ve o hizmetlerin nasıl sağlandığı ile ilişkilidir. Sağlık hizmetlerinin
verimliliğini ölçmek zordur. Çünkü birim harcama başına sağlık sonuçlarını
değerlendirmede kullanılabilecek bir sağlık ölçütünü tanımlamak karmaşıktır. Bu
yüzden verimliliği teşvik etmede kullanılan araçların çoğu, verimlilikten çok maliyet
kısıtlaması ile ilişkilidir. Bunun nedeni, maliyet kısıtlamasını ölçmenin daha kolay
olmasıdır. Verimlilik; sağlık hizmeti sunum sistemindeki nakit akışı düşünüldüğünde,
kaynakların temini ve yararlanıcılara tahsisi, yararlanıcılara hizmetlerin dağıtılması,
hizmet sunuculara geri ödemelerin yapılması ve hastaların sistem ve tedavi ile
etkileşimleri ile ilişkilidir.8
2.2.1.3. Toplumsal Beklentilere Yanıt Verme
Sunulan hizmetler ve bu hizmetler için gereken finansman düzeyi, yüksek
nitelikte bilgiye dayalı olarak vatandaşların görüşlerini yansıtmalıdır. Beklentilere yanıt
verme ilkesi, kişilerin sağlık hizmeti tercihlerini tanımlama güçlüğünden dolayı
özellikle adil erişim ve verimlilik ilkeleri kadar ilgi çekmeme eğilimindedir. Hastalar
genellikle sağlık kararlarını başkalarına bırakırlar. Hükümetler (ya da sigortacılar)
genellikle kaynakların nasıl tahsis edileceğine karar verir ve sağlık hizmeti sunucuları
da müdahalelerin nasıl olacağına karar verir. Sonuç olarak, toplumun beklentilerine
yanıt vermek, finansman düzeylerini, ne tür müdahalelerin yapılacağını ve hangi
hizmetlerin sunulacağını belirleme ile ilişkilidir.8
2.2.1.4. Ġnovasyon
Sağlık hizmeti sunum sistemi; uygun ürün, tanı, tedavi, yönetim ve sözleşme
inovasyonunu ve bunların en iyi biçimde uygulanmasını teşvik etmelidir. İnovasyon, bir
sağlık hizmeti sunum sisteminin performansının geliştirilmesine olanak tanıyan her
türlü gelişmeyi ifade etmektedir. İnovasyon, klinik (önceden tedavi edilemez olan bir
hastalık için yeni bir tedavi tekniği veya mevcut tedavinin sağlanması için daha maliyet-
etkin bir yol), yönetsel (alt yapıyı geliştirmek için bilgi teknolojisi) ya da yapısal (sağlık
9
hizmeti sunum sistemi ile ilgili temel reformlar) olabilir. Farmasötik ürünleri, tıbbi
yöntemleri ve süreçleri, organizasyonla ilgili reformları içerebilir. Sağlık hizmetlerinde
rol alanların, çoğu tarafından olumlu değerlendirilir. İnovasyonların çoğu tasarruf
sağlayarak verimliliği artırır, yaşam beklentisine ve yaşam kalitesine katkıda bulunur.8
2.2.2. Dünden Bugüne Türkiye’de Uygulanan Sağlık Politikaları
2.2.2.1. 1920-1946 Dönemi:16-19
Sağlık Bakanlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi‟nin açılışını takiben 3 Mayıs
1920 tarihinde 3 sayılı kanun ile kurulmuştur.
1920-1923 yılları arasında sağlıkla ilgili düzenli bir kayıt fırsatı olmamış, daha
çok savaş yaralarının sarılmasına ve mevzuat geliştirmeye odaklanılmıştır.
1923 yılından sonraki dönemde Sağlık Bakanlığı, birçok alanda yasal
düzenlemeler yapmıştır. Günün koşulları dikkate alındığında öncelik arz eden bu
düzenlemelerin hedefleri; savaş sonrası sorunların çözülmesi, sağlık personelinin nicelik
ve nitelik bakımından desteklenmesi, merkezden başlayarak köylere kadar ulaşan
örgütlenmenin oluşturulması ve koruyucu sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması olarak
belirlenmiştir.
Yine bu dönemde çıkarılan:
1920 tarih ve 38 sayılı Tababet-i Adliye Kanunu,
1927 tarih ve 992 sayılı Bakteriyoloji ve Kimya Laboratuvarları Kanunu,
1928 tarih ve 1962 sayılı İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanunu,
1928 tarih ve 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarz-ı İcrasına Dair
Kanun,
1930 tarih ve 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu,
1936 tarih ve 3017 sayılı Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti Teşkilat ve
Memurin Kanunu,
10
1937 tarih ve 3153 sayılı Radyoloji Radyum ve Elektrikle Tedavi ve Diğer
Fizyoterapi Müesseseleri Hakkında Kanun,
1940 tarih ve 3958 sayılı Gözlükçülük ve Gözlükçüler Hakkında Kanun,
çeşitli değişikliklere uğramakla birlikte günümüz mevzuatı içinde yerlerini hala
korumaktadır.
1923 yılında, ülkemizde sağlık hizmetleri hükümet, belediye ve karantina
tabiplikleri, küçük sıhhiye memurlukları, 86 adet yataklı tedavi kurumu, 6.437 hasta
yatağı, 554 hekim, 69 eczacı, 4 hemşire, 560 sağlık memuru ve 136 ebe ile veriliyordu.
Cumhuriyetin ilanından sonra Sağlık Bakanı olan Dr. Refik Saydam, 1937 yılına
kadar süren bakanlığı süresince, sağlık hizmetlerinin kuruluşunda ve gelişmesinde
büyük katkılar sağlamıştır. Refik Saydam döneminde yürütülen sağlık politikalarında
dört ilke söz konusudur;
* Sağlık hizmetlerinin planlanması ve programlanması ile yönetiminin tek elden
yürütülmesi,
* Koruyucu hekimliğin merkezi yönetime, tedavi edici hekimliğin ise yerel
yönetimlere bırakılması,
* Sağlık insan gücü ihtiyacını karşılamak üzere tıp fakültelerinin cazibesinin
artırılması, tıp fakültesi mezunlarına mecburi hizmet uygulanması,
* Sıtma, frengi, trahom, verem, cüzam gibi bulaşıcı hastalıklarla mücadele
programlarının başlatılmasıdır.
Bu ilkeler doğrultusunda; Sağlık hizmetleri, “geniş bölgede tek amaçlı hizmet”/
“dikey örgütlenme” modeli ile yürütülmüştür. Yasal düzenlemelerle, koruyucu hekimlik
kavramı geliştirilmiş, yerel yönetimlerin hastane açmaları teşvik edilmiş, her ilçede
hükümet tabibi olması hedeflenmiştir. Nüfusun çok olduğu yerlerden başlayarak
1924‟te 150 ve 1936‟da 20 ilçe merkezinde muayene ve tedavi evleri açılmış, koruyucu
sağlık hizmetlerinde çalışan hekimlerin maaşları artırılmış ancak serbest çalışmaları
yasaklanmıştır. İllere rehber olmak üzere ilk olarak 1924‟te Ankara, Diyarbakır,
Erzurum, Sivas Numune Hastaneleri ve 1936‟da Haydarpaşa Numune Hastanesi
açılmıştır. Daha sonraki yıllarda tamamlanan Trabzon ve Adana Numune Hastaneleri ile
Numune Hastanesi sayısı 7‟ ye çıkmıştır.
11
1945 yılında Sosyal Sigortalar Kurumu‟nun başlangıcını oluşturan İşçi Sigortaları
Kurumu oluşturulmuştur.
2.2.2.2. 1946-1960 dönemi:16-19
Bu dönemde, merkezi yapıyı kuvvetlendirici ve sosyal içerikli politikalar
geliştirmeye yönelik yasal düzenlemeler ve uygulamalar yapılmıştır.
1953 tarih ve 6023 sayılı Türk Tabipler Birliği Hakkında Kanun,
1953 tarih ve 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun,
1954 tarih ve 6283 sayılı Hemşirelik Kanunu,
1956 tarih ve 6643 sayılı Türk Eczacılar Birliği Kanunu bu yasaların
başlıcalarıdır.
Bu dönemde İşçi Sigortaları İdaresi (Sosyal Sigortalar Kurumu) 1946 yılında
kurulmuştur. 1952 yılından itibaren sigortalı işçiler için sağlık kuruluşları ve hastaneler
açılmaya başlanmıştır.
Yine bu dönemde, Cumhuriyet döneminin ilk yazılı sağlık planı olan “Birinci On
Yıllık Milli Sağlık Planı” 1946‟daki Yüksek Sağlık Şurası‟nca onaylanmış ancak
kanunlaşamamıştır.
Milli Sağlık Planı ve Milli Sağlık Programı yasal metin haline getirilerek tümüyle
uygulanamamış olsa da, içerdiği düşüncelerden büyük kısmı ülkemizin sağlık
yapılanmasını derinden etkilemiştir. Milli Sağlık Planı‟nda köy ve köylülerimizi sağlık
teşkilatına kavuşturmak ilkesi çerçevesinde, her 40 köy için 10 yataklı bir sağlık
merkezi kurularak tedavi edici hekimlikle koruyucu sağlık hizmetlerinin birlikte
verilmesi sağlanmaya çalışılmıştır. Bu merkezlere iki hekim, bir sağlık memuru, bir ebe
ve bir ziyaretçi hemşire ile onar köylük gruplarda çalışacak köy ebesi ve köy sağlık
memurları atanmaya çalışılmıştır. 1945 yılında sekiz adet olan Sağlık Merkezi sayısı,
1950 yılında 22‟ye, 1955‟de 181‟e, 1960 yılında 283‟e yükseltilmiştir.
Sağlık Bakanlığı bünyesinde 1952 yılında Ana Çocuk Sağlığı Şube Müdürlüğü
kurulmuştur. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ve DSÖ gibi
milletlerarası kuruluşlardan yardım sağlanarak, Ankara‟da 1953‟de Ana ve Çocuk
12
Sağlığı Tekâmül Merkezi kurulmuştur. Bu dönemde çocuk ölümleri ve enfeksiyonlara
bağlı ölümlerin çok yoğun olması sebebiyle, nüfus artırıcı politikalar uygulanmıştır. Bu
çerçevede sağlık merkezleri, doğumevleri ve enfeksiyon hastalıklarına yönelik sağlık
birimleri artırılmış ve sağlık insan kaynakları gelişimi konusunda önemli mesafeler
alınmıştır.
Birinci On Yıllık Milli Sağlık Planının devamı niteliğinde olan ve 8 Aralık 1954
tarihinde açıklanan “Milli Sağlık Programı ve Sağlık Bankası Hakkında Etütler”
ülkemizin sağlık planlamasının ve organizasyonun temel yapı taşlarından olmuştur.
Milli Sağlık Planı‟nda ülkemiz yedi sağlık bölgesine (Ankara, Balıkesir, Erzurum,
Diyarbakır, İzmir, Samsun, Seyhan) ayrılmış, her bölgeye bir tıp fakültesi kurularak
hekim ve diğer sağlık personeli sayısının artırılması düşünülmüştür. Milli Sağlık
Programı‟nda ise 16 sağlık bölgesi (Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Elazığ,
Erzurum, Eskişehir, İstanbul, İzmir, Konya, Sakarya, Samsun, Seyhan, Sivas, Trabzon,
Van) yapılanması öngörülmüştür.
Yine bu dönemde insan kaynakları altyapısı oluşturulması için İstanbul ve Ankara
Üniversitesi Tıp Fakültesi‟nden sonra 1955 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi
öğrenci almaya başlamıştır. 1950 yılıyla 1960 yılı karşılaştırıldığında; hekim sayısı
3.020‟den 8.214‟e, hemşire sayısı 721‟den 1658‟e, ebe sayısı da 1.285‟den 3.219‟a
yükseltilmiştir. Her üç meslek grubunda da 10 yıl içinde %100‟den fazla artış
sağlanmıştır.
2.2.2.3. 1960-1980 Dönemi:16-19
Bu dönemde değişik sağlık politikaları tartışılmaya başlanmış, ancak sağlık
hizmetlerinin sosyalleştirilmesi görüşü benimsenmiştir. 1961 yılında 224 sayılı Sağlık
Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkındaki Kanun yürürlüğe girmiş, ancak sağlıkta
sosyalizasyon fiilen 1963 yılında başlamış, 1983‟te ülkenin tümüne yayılmıştır. Yaygın,
sürekli, entegre, kademeli, il içinde bütünleşmiş bir yapı anlayışıyla sağlık evleri, sağlık
ocakları, ilçe ve il hastaneleri şeklinde bir yapılanmaya gidilmiştir.
Yine 1960 sonrası planlı döneme geçilmiş ve beş yıllık kalkınma planları bu
tarihten itibaren sağlık politikalarının belirlenmesinde en önemli unsurlardan biri haline
gelmiştir. Birinci beş yıllık kalkınma planında da sosyalleşme politikalarını esas alan
programlar oluşturulmuştur.
13
554 sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun 1965‟de çıkarılmış ve “pro-natalist”
(nüfusu artırıcı) politikadan “anti-natalist” (nüfus artış hızını sınırlayıcı) politikaya
geçilmiştir.
1978‟de Sağlık Personelinin Tam Süre Çalışma Esaslarına Dair Kanun çıkarılmış
ve kamu personeli olan hekimlerin muayenehane açması yasaklanmıştır. 1980 yılında
Sağlık Personelinin Tazminat ve Çalışma Esaslarına Dair Kanun ile bu kanun
yürürlükten kaldırılmış ve muayenehane serbestliği tekrar getirilmiştir.
2.2.2.4. 1980-2002 Dönemi:16-19
1982 Anayasası vatandaşların sosyal güvenlik hakkına sahip olmalarının yanı sıra,
bu hakkın gerçekleşmesinin devletin sorumluluğunda olduğuna yönelik hükümler
içermektedir. Anayasanın 60. maddesine göre, herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir
ve Devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar. Anayasanın 56.
maddesinde, “Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini
sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini
gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermelerini
düzenler. Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimdeki sağlık ve sosyal kurumlardan
yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir” ifadeleri yer almaktadır. Aynı maddede
“Genel Sağlık Sigortası kurulabileceğine” dair bir hüküm yer almıştır.
1990 yılında Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından, sağlık sektörü ile ilgili
bir temel plan hazırlatılmış, Sağlık Bakanlığı ve Devlet Planlama Teşkilatı tarafından
yürütülen bu “Sağlık Sektörü Master Plan Etüt Çalışması” bir anlamda sağlık
reformlarının ele alındığı bir sürecin başlangıcını oluşturmuştur.
1992 ve 1993‟de Birinci ve İkinci Ulusal Sağlık Kongreleri yapılarak, sağlık
reformunun teorik çalışmalarına hız verilmiştir. 1992 yılında 3816 sayılı kanunla sosyal
güvenlik kapsamında olmayan düşük gelirli vatandaşlar için “yeşil kart” uygulaması
başlatılmıştır. Böylece sağlık hizmetlerine erişim konusunda ekonomik sıkıntı
yaşayanların, sınırlı da olsa, sağlık sigortası kapsamına alınması sağlanmıştır.
1990‟lı yıllarda yürütülen Sağlık Reformu çalışmalarının ana bileşenleri şunlardır:
Sosyal güvenlik kurumlarının tek çatı altında toplanarak Genel Sağlık
Sigortası‟nın kurulması,
Birinci basamak sağlık hizmetlerinin aile hekimliği çerçevesinde geliştirilmesi,
14
Hastanelerin özerk sağlık işletmelerine dönüştürülmesi,
Sağlık Bakanlığı‟nın koruyucu sağlık hizmetlerine öncelik veren sağlık
hizmetlerini planlayıp denetleyen bir yapıya kavuşturulması.
Görüldüğü gibi bu dönem, önemli teorik çalışmaların yapıldığı ancak bunların yeterince
uygulama alanı bulamadığı bir dönem olmuştur.
2.2.2.5. 2003 Sonrası Dönem:16-19
Bu dönemde hazırlanan Acil Eylem Planında “Herkese Sağlık” başlığı altında
sağlık alanında yürütülmesi öngörülen temel amaçlar belirtilmiştir:
1- Sağlık Bakanlığı‟nın idari ve fonksiyonel açıdan yeniden yapılandırılması,
2- Tüm vatandaşların Genel Sağlık Sigortası kapsamına alınması,
3- Sağlık kuruluşlarının tek çatı altında toplanması,
4- Hastanelerin idari ve mali açıdan özerk bir yapıya kavuşturulması,
5- Aile hekimliği uygulamasına geçilmesi,
6- Anne ve çocuk sağlığına özel önem verilmesi,
7- Koruyucu hekimliğin yaygınlaştırılması,
8- Özel sektörün sağlık alanına yatırım yapmasının özendirilmesi,
9- Tüm kamu kuruluşlarında alt kademelere yetki devri,
10- Kalkınmada öncelikli bölgelerde yaşanan sağlık personeli eksikliğinin
giderilmesi,
11- Sağlık alanında e-dönüşüm projesinin hayata geçirilmesi.
Acil Eylem Planı‟nın belirlenmesinden hemen sonra, 2003 yılı başında Sağlıkta
Dönüşüm Programı hazırlanarak Sağlık Bakanlığı tarafından kamuoyuna
duyurulmuştur. Sağlıkta Dönüşüm Programı, sekiz tema hedeflemiştir:
1- Planlayıcı ve denetleyici Sağlık Bakanlığı,
2- Herkesi tek çatı altında toplayan Genel Sağlık Sigortası,
3- Yaygın, erişimi kolay ve güler yüzlü sağlık hizmet sistemi,
a) Güçlendirilmiş temel sağlık hizmetleri ve aile hekimliği,
b) Etkili, kademeli sevk zinciri,
c) İdari ve mali özerkliğe sahip sağlık işletmeleri,
4- Bilgi ve beceri ile donanmış, yüksek motivasyonla çalışan sağlık insan gücü,
5- Sistemi destekleyecek eğitim ve bilim kurumları,
15
6- Nitelikli ve etkili sağlık hizmetleri için kalite ve akreditasyon,
7- Akılcı ilaç ve malzeme yönetiminde kurumsal yapılanma,
8- Karar sürecinde etkili bilgiye erişim: Sağlık bilgi sistemi.
2.2.3. Sağlıkta DönüĢüm
Sağlıkta Dönüşüm Programı‟nın amaçları sağlık hizmetlerinin etkili, verimli ve
hakkaniyetli bir şekilde organize edilmesi, finansmanının sağlanması ve sunulmasıdır.
Etkililik, uygulanacak hizmetlerin bireylerin sağlık düzeyinin yükseltmesi amacını ifade
etmektedir. Verimlilik, kaynakları uygun şekilde kullanarak maliyeti düşürüp aynı
kaynakla daha fazla hizmetin üretilmesidir. Hakkaniyet ise bireylerin sağlık
hizmetlerine ihtiyaçları ölçüsünde ulaşmalarının ve hizmetlerin finansmanına mali
güçleri oranında katkıda bulunmalarının sağlanmasıdır.19
Ülkemizde Sağlık Bakanlığı tarafından geliştirilen Sağlıkta Dönüşüm
Programı‟nın temel ilkeleri şunlardır:19
1. Ġnsan merkezlilik: Bu ilke, sistemin planlanmasında ve hizmetin sunumunda
hizmetten faydalanacak bireyi, bireyin ihtiyaç, talep ve beklentilerini esas
almayı ifade etmektedir.
2. Sürdürülebilirlik: Geliştirilecek olan sistemin, uygulamanın yapılacağı ülke
koşulları ve kaynakları ile uyumlu olması ve kendini besleyerek bir devamlılık
arz etmesi ilkesini ifade etmektedir.
3. Sürekli kalite geliĢimi: Bireylere sunulan hizmetlerde ve elde edilen
sonuçlarda ulaşılan noktayı yeterli görmeyerek, hep daha iyiyi aramayı,
sistemin kendi kendisini değerlendirerek hatalarından öğrenmeyi sağlayacak
bir geri bildirim mekanizmasının oluşturulmasını ifade etmektedir.
4. Katılımcılık: Sistemin geliştirilmesi ve uygulanması sırasında ilgili tüm
tarafların görüş ve önerilerinin alınması, yapıcı bir tartışma ortamı sağlayacak
platformlarının oluşturulmasıdır. Sağlık sektörünün bütün bileşenleri sisteme
dâhil edilir ve kaynak birliği sağlanmış olur.
16
5. UzlaĢmacılık: Demokratik bir yönetimin gereği olarak sektörün farklı
bölümleri arasında karşılıklı çıkarları gözeterek ortak noktalarda buluşma
arayışlarıdır.
6. Gönüllülük: Hizmette arz veya talep eden, birey veya kurum ayrımı
yapmaksızın sistem içerisinde yer alacak bütün birimlerin belirlenen amaçlara
yönelik davranmalarını sağlama yöntemidir.
7. Güçler ayrılığı: Sağlık hizmetlerinin finansmanını sağlayan, planlanmasını
yapan, denetimini üstlenen ve hizmeti üreten güçlerin birbirinden ayrılması
ilkesidir. Bu sayede çıkar çatışması olmayacak, daha verimli ve daha kaliteli
hizmet sunumu sağlanacaktır.
8. Desantralizasyon: Kurumlar, merkezi yönetimin oluşturduğu hantal yapıdan
kurtarılmalı, değişen koşullara ve çağdaş anlayışa uygun olarak yerinden
yönetim ilkesinin hayata geçirilmesi sağlanmalıdır.
9. Hizmette rekabet: Sağlık hizmet sunumunun tekel olmaktan çıkarılıp belli
standartlara uygun farklı hizmet sunucularının yarışmasının sağlanması,
böylece sürekli kalite artırımına ve maliyet azalmasına yönelik bir teşvik
ortamı oluşturmaktır.
2.2.3.1. Aile Hekimliği Uzmanlığının Tarihçesi
1960‟dan sonra Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı Müsteşarlığı‟na atanan Prof. Dr.
Nusret Fişek 224 sayılı Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Yasası‟nı hazırlamıştır.
Sosyalleştirme Yasası basamaklı, hakkaniyetli, yaygın, koruyucu ve tedavi edici sağlık
hizmetlerinin bir arada, tam gün ve hizmetin tek elden yürütülmesi ilkelerine
dayanmaktadır.20
Birinci basamakta çalışan pratisyen hekimlerin sorunları (hükümet tabipliğinden
devralınan çok sayıda görev ve sorumluluklarının olması, çalışma ortamlarının
geliştirilememesi, kariyer olanaklarının olmaması, maaşlarının yetersiz kalması, sürekli
tıp eğitiminin yetersizliği gibi) farklı platformlarda, özellikle meslek örgütü tarafından,
1980‟lerden sonra vurgulanmaya başlanmıştır. Bu dönemde Aile Hekimliği Uzmanlığı
5 Temmuz 1983 tarihinde Tababet Uzmanlık Tüzüğü‟nde yer almıştır. Ülkemizde ilk
17
Aile Hekimliği Anabilim Dalı 1984 yılında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi‟nde
kurulmuştur. Aile hekimliği uzmanlık eğitimi ise; ilk olarak 1985 yılında Ankara,
İstanbul ve İzmir‟de Sağlık Bakanlığı‟na bağlı eğitim hastanelerinde başlamıştır.20
16 Temmuz 1993 tarihinde Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) 12547 sayılı kararı
ile tıp fakültelerinde Aile Hekimliği Anabilim Dallarının kurulmasını uygun görmüştür.
Bu karar, aile hekimliğinin akademik gelişiminde önemli kilometre taşlarından biri
olmuştur. 17 Eylül 1993 tarihinde Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi‟nde, 21 Kasım
1994 tarihinde Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi‟nde Aile Hekimliği Anabilim Dalı
kurularak üniversitelerde Aile Hekimliği asistan eğitimi başlamıştır. Aile Hekimi
uzmanları akademik kadrolarda 1994 yılında yer almaya başlamıştır.20
2.2.3.2. Aile Hekimliği / Genel Pratisyenlik Uzmanlığı
Aile hekimi; kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak tanı,
tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini yaş, cinsiyet ve hastalık ayrımı
yapmaksızın her bireye kapsamlı ve sürekli olarak belli bir mekânda vermekle yükümlü,
gerektiği ölçüde gezici sağlık hizmeti veren ve tam gün esasına göre çalışan aile
hekimliği uzmanı veya Sağlık Bakanlığının öngördüğü eğitimleri alan uzman tabip veya
tabiptir.21
Aile hekimliği uygulamaları ile bireylere ve ailelerine etkili, maliyeti düşük ve
yararlı koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerinin birinci basamakta verilmesi
amaçlanmaktadır.22
Aile hekimliği bir sağlık hizmet modeli olarak uygulamaya konulursa, şu anda
sunulan hizmet modelinin kapsamında yer alan “çevreye yönelik koruyucu sağlık
hizmetleri” ve “adli hekimlik hizmetleri" dışındaki hizmetlerin tümünü verebilecek
niteliktedir.7
2.2.3.3. Türkiye’de Aile Hekimliğinin GeliĢimi
Çeşitli toplantı ve çalışmalar sonucunda, sağlıkta öncelikli konulardan olan aile
hekimliği ve Türkiye‟de aile hekimliği uygulamalarına geçiş hakkında aile hekimliği
uygulaması için Türkiye modeli geliştirilmiştir. Aile hekimliği dünyada pek çok ülkede
olduğu gibi ülkemizde de birinci basamak uzmanlığı şeklinde yapılandırılmıştır. Aile
hekimliği hizmetinin sunumu için en uygun kişiler de doğal olarak aile hekimliği
18
uzmanlarıdır. Ancak bu noktada ülkemizdeki aile hekimliği uzmanlarının sayısal
yetersizliği sahada çalışmakta olan pratisyen hekimlerin de uygulamada yer almasını
zorunlu hale getirmiştir.16-19
Sağlıkta Dönüşüm Programı çerçevesinde aile hekimliği modeli kurgulanırken
aile hekimliği yapacak hekimlerin standart bir eğitimden geçirilmesine karar verilmiştir.
Sağlıkta Dönüşüm Programı‟nın bu önemli hedefini gerçekleştirmek üzere yoğun
çalışmalar yürütülerek, aile hekimliği uygulamasında görev alacak pratisyen hekimler
için eğitim müfredatı hazırlanmıştır. İki aşamalı düşünülen eğitimin ilk aşamasında, aile
hekimliği uygulamasında yer alacak hekimler (aile hekimliği uzmanları hariç) 10 gün,
yardımcı sağlık personeli ise üç gün süreli uyum eğitimine tabi tutulmuştur. 2010 yılı
sonuna kadar yaklaşık 40.000 hekimin birinci aşama uyum eğitimi alması
öngörülmektedir.16-19
İkinci aşama modüler eğitim, mesleki bilgilerin güncelleştirilmesi ve
geliştirilmesini hedefleyen bir yıl süreli eğitim olarak planlanmaktadır. İkinci aşama
eğitimde, klinik içerikte 37 bilgi modülü ve üç adet beceri geliştirme eğitimi olacaktır.
İkinci aşama eğitim, internet üzerinden uzaktan eğitim ve yüz yüze eğitimden oluşan
karma bir eğitim yöntemi ile verilecektir. Böylece ikinci aşama eğitimlerle, 2013 yılına
kadar birinci aşama eğitimini alan ve aile hekimi olarak çalışmakta olan tüm hekimlerin
klinik bilgi düzeylerinin yeterlik düzeyi üzerine ulaştırılması öngörülmektedir.16-19
Bu modeli uygulamak üzere pilot çalışma yapılması kararı alınmış ve 24.11.2004
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi‟nin kabul ettiği bir kanun ile pilot uygulama
çalışmalarına başlanmıştır.2 Pilot uygulamaya ilk olarak Ekim 2005‟de Düzce ilinde
başlanmıştır. Bu kapsamda aile hekimliğine geçilen iller: Adıyaman, Amasya, Bartın,
Bayburt, Bolu, Denizli, Düzce, Çorum, Edirne, Elazığ, Eskişehir, Gümüşhane, Isparta,
İzmir, Karabük, Karaman, Manisa, Osmaniye, Samsun, Sinop, Adana, Burdur,
Kırıkkale, Kastamonu, Çankırı, Tunceli, Erzurum, Kırşehir, Kayseri, Trabzon, Rize,
Yalova, Bilecik, Uşak, Bursa, Erzincan, Sakarya, Nevşehir, Kütahya, Artvin‟dir.23
2010
yılı sonunda tüm ülkede uygulamaya geçilmesi öngörülmektedir.
19
2.3. Hasta Memnuniyeti
Hasta memnuniyeti, "hastanın değer ve beklentilerinin ne düzeyde karşılandığı
konusunda bilgi veren ve esas otoritenin hasta olduğu bakımın kalitesini gösteren temel
ölçüt" olarak tanımlanmaktadır.24
Hasta memnuniyeti çeşitli unsurlardan etkilenen karmaşık bir kavramdır ve
kaliteli hasta bakımının da en önemli göstergelerindendir. Hasta memnuniyeti genel
anlamda, verilen hizmetin hastanın beklentilerini karşılaması ya da hastaların verilen
hizmeti algılamalarına dayanmaktadır. Hizmetin kalitesini temelde hastanın
memnuniyet düzeyi belirlemekte ve bu süreçte hastanın başvurusundan, teşhis, tedavi
ve bakım sonuçlarının alınmasına kadar geçen tüm faaliyetler önemli rol
oynamaktadır.25
Bilindiği gibi tıp, uygulamalı bir bilim dalı olup, insanların bedensel ve
ruhsal rahatsızlıklarına tanı koymayı, tıbbi ya da cerrahi müdahalelerde bulunmayı,
reçetelerini hazırlamayı, uygun tedavi yöntemlerini uygulamayı gerektirir. Uygulama
sırasında hastaya, hizmet verene ve ya çevreye ya da kuruma yönelik faktörlere bağlı
olarak memnuniyet veya memnuniyetsizlik durumları ortaya çıkabilir.6
Hasta memnuniyetini etkileyen faktörler:
1.Hastaya Ait Faktörler: Bireyin geçmiş deneyimleri, arkadaşları aracılığı ile
edindiği bilgiler, yazılı ve sözlü basın aracılığı ile edindiği beklentileri, yaşı, cinsiyeti,
eğitim düzeyi, sosyal statüsü, sağlık durumu, tanısı, hastanın kendi sağlık durumunu
algılayışı psikolojik durumu, zihinlerindeki kalite tanımı hasta memnuniyetini
etkileyebilmektedir.26
2.Hizmet Verenlere Ait Faktörler: Sağlık personelinin kişilik özellikleri,
gösterilen nezaket, şefkat, ilgi ve anlayış, profesyonel tutumları, bilgi ve becerilerini
sunma biçimleri, özellikle hasta-hekim ilişkisi hasta memnuniyeti üzerinde önemli rol
oynayabilir.27
Hastaların aynı sağlık merkezini tekrar seçme eğilimlerinin, merkezin
teknik ve klinik faktörlerinden etkilenmediği, hastaların aynı kurumu tercih etmelerinde
en etkili faktörün kurum personelinin tutum ve davranışlarından kaynaklanan hasta
memnuniyeti olduğu tespit edilmiştir.28
3.Çevresel ya da Kurumsal Faktörler: Sağlık hizmet biriminin ulaşabilirliği,
ortamı (aydınlatma, gürültü, bekleme odaları gibi), çalışma saatleri, otopark, temizlik
hizmetlerinin kalitesi gibi çevresel ve kurumsal faktörler hasta memnuniyeti üzerinde
önemli rol oynayabilir.27
20
Hastaların fikirlerinin dikkate alınması, hasta ihtiyaçlarına en iyi şekilde cevap
vermeyi amaçlayanların son yıllarda üzerinde durduğu bir konudur. Bununla birlikte
hasta memnuniyetinin, kaliteli hizmetin bir parçası olduğu ve bu alandaki performansın
ölçülmesi gerektiği giderek artan bir şekilde kabul edilmektedir. Sorun neyin ölçüleceği,
nasıl ölçüleceği ve ölçümlerin ne kadar geçerli olduğudur.29
Sağlık hizmetlerinin değerlendirilmesinde, genellikle hizmete yönelik kullanılan
kaynakların yeterliliği ve bu hizmetlerden yararlanan insan sayısı gibi nesnel öğeler ele
alınmakta, hastaların bu hizmetleri alırken karşılaştığı davranışlar, hasta hakları ve hasta
memnuniyeti gibi hususlar ikinci planda kalmaktaydı.30
Ancak sağlık hizmetlerinde
kalite kavramıyla birlikte son yıllarda giderek daha çok gündeme gelen hasta
memnuniyetinin ölçülmesine dayalı çalışmaların sayısı artmaktadır
Sağlık hizmetlerini ölçmek ve değerlendirmek, hizmetin kalitesini arttırabilir.
Yapılan araştırmalara göre hasta memnuniyeti, sağlık personelinin iletişime açık, ilgili,
destekleyici, hasta beklentilerini göz önüne alan davranış ve tutum sergilemesiyle
artmaktadır.31
Bu açıdan sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi ve iyileştirilmesi için gerekli
olan bilgi, teknoloji ve personel gibi stratejik öğelerin kullanılmasında, hasta beklenti ve
memnuniyetinin dikkate alınması gerekmektedir.32
Hasta memnuniyeti araştırmalarının amacı, hastaların aldıkları hizmetin kalitesini
nasıl bulduklarının öğrenilmesi, onların memnuniyetini etkileyen faktörlerin öncelik
sırasının belirlenmesi, kurumu tercih nedenleri, kurum‟dan beklentileri, hizmet sunum
sürecinde yaşanan uygunsuzluklar ve hizmet sunum tarzının bu beklentileri karşılayacak
şekilde tasarlanması şeklinde sınıflanabilir.33,34
Hasta memnuniyeti doğrudan ve dolaylı yöntemlerle ölçülebilir. Doğrudan
yöntemler, memnuniyet düzeyinin, önceden belirlenmiş olan parametreler bazında
hastaya doğrudan sorulduğu yazılı anket, yüz yüze görüşme, telefon anketi gibi
yöntemlerdir. Dolaylı yöntemler ise, memnuniyet düzeyinin hastaya doğrudan
sorulmadığı ancak gerek hasta şikayet ve teşekkürleri gibi hastanın kendiliğinden
verdiği geribildirimler, gerekse "hasta başına düşen hemşire sayısı" gibi hastayı
etkileyen ama hastanın bilmediği değerlerin elde edildiği yöntemlerdir. Doğrudan ve
dolaylı yöntemlerin birbirlerine göre çeşitli avantajları saptanmıştır. Doğrudan
yöntemlerin avantajları; soru ve yanıtların amaca yönelik olması, sorunların ve
iyileştirmeye açık konuların açıkça ortaya konması ve hastanın duygu ve düşüncelerinin
21
doğrudan öğrenilmesidir. Dolaylı yöntemlerin avantajları; müdahale olmadığı için
rahatsız edici olmaması ve spontan, yönlendirilmemiş veri sağlamasıdır.12
Hastalar almış oldukları sağlık hizmetinin alternatifleri ve kalitesi konusunda
gerekli teknik bilgilere sahip olmadıkları için, bu hususta değerlendirme yaparken
karşılaştıkları ortamı, davranışları, ilgiyi ve ortaya çıkan sonuçları kriter olarak
kullanırlar ve aldıkları sağlık hizmetlerinden bu kriterlere uygunluğu oranında memnun
olurlar. Hastalar doğal olarak, temiz ve güvenli bir ortam, kaliteli hizmet verilmesi,
kişilik haklarına saygı gösterilmesi, iyi iletişim kurulması ve ilgili davranış gibi
beklentileri karşılandığında mutlu olurlar.35
Birçok hasta, ulaşabileceği en iyi sağlık hizmetini; bu hizmetin bilgili, ilgili ve
saygılı personel tarafından verilmesinin yanında, hizmet hakkında açık ve net bilgi
alabilme beklentilerinin ne denli karşılandığına bakarak değerlendirmektedir.36
Sağlık
ocaklarından beklentilerin bilinmesi, sağlık yöneticilerine sunulan hizmeti
değerlendirme, kaynakları etkin, verimli kullanma ve daha iyi hizmet sunma imkânı
sağlayacaktır.
Sağlık hizmetlerinde hasta memnuniyetinin saptanması; sağlık kuruluşlarının
üstünlük ve zayıflıklarını ortaya çıkarmalarına katkı sağlayabilir, hizmet veren
kurumların birbiriyle rekabeti açısından önem olabilir, hizmetlerden memnun olan
hastaların hekim ve diğer sağlık personelinin önerilerine uyumunu arttırabilir.27
Aynı
zamanda sağlık bakımının değerlendirilmesinde son yıllarda yer alan hasta
memnuniyeti, sağlık hizmetlerinde maliyetin giderek artması nedeni ile var olan
kaynakların etkin kullanımına karar vermek için gerekli bir kanıt olarak
görülmektedir.33
2.4. Birinci Basamakta ÇalıĢan Hekimlerin Durumu
Türkiye'deki tıp fakültesi ve hekim sayılarına bakacak olursak, 1980‟li yıllardan
başlayarak her on yılda bir tıp fakültesi sayısı yaklaşık iki kat artırılmıştır. Özellikle
1990-2000 arası dönemde çok sayıda tıp fakültesi açıldığı, 2002-2006 döneminde bu
artışın yavaşladığı, 2006‟dan sonra yeniden artış olduğu dikkati çekmektedir. Tıp
fakültelerine alınan öğrenci sayısının 1985 yılına kadar sürekli olarak artırıldığı
görülmektedir. Bu sayı, 1985 yılında en yüksek değeri olan 5440‟a ulaşmışken, 2008‟de
4980‟dir.37
22
Çalışma ortamı, birey ve davranışları üzerinde etkili olan çalışma koşullarının
bütününü ifade etmektedir.38
Sağlık hizmetlerindeki çalışma koşulları, verilen hizmetin
niteliğini belirleyen önemli bir etmendir. Örneğin, personel azlığı nedeniyle iş yükünün
artması, çalışanların nitelik ve becerilerini yeterince uygulayamamalarına ve/veya
geliştirememelerine ve motivasyonlarını yitirmelerine, sonuçta istenen hizmetin
sağlanamamasına yol açmaktadır.39
Hekimlerin çalışma koşulları açısından çalışma
süreleri, nöbetler ile birlikte değerlendirildiğinde ve diğer meslekler ile
karşılaştırıldığında, riskli, yorucu ve uzun sürelerle çalıştıkları görülmektedir.
Türkiye‟de hekimlerin çalışma koşulları ile ilgili yaşadıkları en büyük sorunlardan
biri, ücret konusudur. Türkiye‟de bir hekimin maaşı, İngiltere‟deki meslektaşının
maaşının 15‟te biri kadardır.40
Hekimlerin karşılaştıkları sorunların gelir yetersizliği,
örgütlenme ve yönetim kusurları, eğitim ve öğrenimdeki yetersizliklerden
kaynaklandığı belirtilmektedir.41
Yine bu çalışmada, kamu sektöründe çalışan
hekimlerin yarısından fazlasının özel muayenehanesinin olduğu, hekimlerin özellikle üç
büyük ilde ve il merkezlerinde toplandıkları; tatmin edici hizmet ve gelişme fırsatı
bulamayanların ise yurt dışına gitmeye başladıkları görülmüştür.
2.5. ĠĢ Doyumu
İnsan, günlük yaşamının önemli bir kısmını işinde geçirmektedir. İş yalnızca
ekonomik açıdan değil, psikolojik açıdan da bireyin dünyasında önemli bir işleve
sahiptir.42
Bir toplumun daha sağlıklı, mutlu ve üretken olmasının, o toplumun
üyelerinin yüksek iş memnuniyetleri ile ilişkili olduğu açıktır.43
İş doyumu, iş görenin
işini, iş yaşamını değerlendirmesine dayanarak sağladığı haz duygusudur.44
İş doyumu,
duygusal bir tepki ve davranışsal bir dışa vurum olup, bireyin yaptığı işi, çalışma
ortamını ve çalışma yaşamını değerlendirmesi ile oluşur.45
Kişiler yüksek bir performans ve öz saygınlıkla, tatmin edici bir ücret
alabilecekleri, sosyal ve ruhsal beklentilerini doyurabilecekleri bir işte çalışmak isterler.
Çünkü beklentiler, mesleki verimliliği etkileyen en önemli unsurlardır. İşin fizik
koşulları, yoğunluk veya monotonluk düzeyi, iş yükü, diğer çalışanlar ve yöneticilerle
ilişkiler, rollerdeki belirsizlikler, ilerleme olanakları, kararlarda söz sahibi olma gibi
farklı sorunlar yaşanabilir. Çalışma koşullarından hoşnut olmayan, mesleki doyumu
azalmış, beklentilerini önemli ölçüde yitirmiş hekimlerin mesleki verimliliğinin
23
azalması, doğrudan topluma yansıyan sonuçları da beraberinde getirecek ve bu kısır
döngü giderek ağırlaşacaktır.46
Başka bir ifade ile, hizmet sunan personelin gerek
yaptığı işten, gerek hastalarından gerekse diğer çalışma arkadaşlarıyla olan
ilişkilerinden memnun olması şarttır.47
İş doyumu genellikle iş yeri hakkında daha fazla bilgi sahibi olunması ile artar. İş
doyumu dinamiktir, azalması artışından daha hızlıdır. Çalışanın gereksinimleri çabuk
değişmektedir bundan dolayı yöneticiler, yüksek iş doyumuyla sonuçlanacak koşulları
oluşturamayabilirler. Yöneticiler, çalışanın tutumlarına sürekli dikkat etmelidirler.48
İş doyumu kavramı, emeğin yeniden yönetilebilir kılınması amacıyla, psikolog,
sosyolog ve örgüt bilimciler gibi birçok disiplinden araştırmacı tarafından ortaya atılmış
ve inceleme konusu yapılmıştır. Topluluk içinde oluşması ve toplulukları etkilemesi
nedeniyle psikoloji ve sosyal psikolojinin, birey davranışlarının örgütleri etkiliyor
olması nedeniyle örgüt bilimcilerin konusu olmuştur. Bu kavram, ilk olarak
psikologların ilgisini çekmiş ve geliştirilen yaklaşımlarda bireyin gereksinimleri ve
değerleri, dolayısıyla beklentileri esas alınmıştır. Bu kavramın örgüt
bilimcilerin/psikologlarının dikkatini çekmesi ve iş doyumunun, gereksinimlerin yanı
sıra bireyin etkin olduğu bilişsel bir süreç sonucunda oluştuğuna dair bulgular görece
daha yakın zamana rastlamaktadır. Bu nedenle, bireyin gereksinim ve değerlerinin esas
alındığı kuramlar “klasik”, bireyin kişisel özellikleri ile örgütsel değişkenlerin
etkileşimini duyuş ve biliş düzeyinde inceleyen kuramlar ise “modern” yaklaşımlar
başlığı altında sınıflanabilir. Gerek klasik, gerekse modern yaklaşımlarda iş doyumunu
yaratan faktörler söz konusu olduğunda birey-ortam uygunluğu modelleri hakimdir.
Modern yaklaşımlar, birey-ortam uygunluğunu kişisel özellikler ve iş ortamına ait
koşulların bileşimi olarak değerlendirirken, klasik yaklaşımlar, ortamın bireye
sunabilecekleri ile bireyin gereksinimleri arasındaki uygunluğun doyum kaynağı
olduğunu göstermektedir.49
Türkiye‟de iş doyumu ile ilgili araştırmaların çoğu; hastane çalışanları, banka
personeli ve eğitim kurumlarında yapılmıştır. Çalışmaların büyük çoğunluğu, iş
doyumunu klasik yaklaşımlar doğrultusunda, yani gereksinim ve beklenti
kuramlarından hareketle değerlendirip ölçmektedir. Bazı çalışmalarda, ücret, işin
niteliği, çalışma koşulları ve arkadaşları, gelişme ve yükselme olanakları, iş doyumunun
24
boyutları olarak belirlenmiştir. Ayrıca, yaş, cinsiyet, medeni durum, öğrenim durumu ve
unvan gibi değişkenlerin iş doyumu üzerindeki etkileri de incelenmiştir.
2.5.1. ĠĢ Doyumuyla Ġlgili Kuramsal Açıklamalar
2.5.1.1. Ġhtiyaçlar HiyerarĢisi (Gereksinim Sıradüzeni) Kuramı
Maslow, insanı “gereksinme duyan bir varlık” olarak tanımlamış ve iş doyumunu,
gereksinimlerin doyurulması ile bağdaştırmıştır. Maslow‟a göre bireyleri doyum
sağlamak üzere davranışta bulunmaya sürükleyen gereksinimleri, temel fizyolojik
gereksinimlerden kendini gerçekleştirme gereksinimlerine kadar giden hiyerarşik bir
yapı içindedir.50
Maslow‟un hiyeraraşik modeli beş sınıflandırmadan oluşur:51
1. Fizyolojik ihtiyaçlar: Açlık, susuzluk, cinsellik, uyku, hava gibi doğuştan gelen
ihtiyaçlardır.
2. Güvenlik ihtiyaçları: Tehlikeden uzak durma, emeklilik gibi insanın kendisini
güvenlik içinde hissettiği ihtiyaçlardır.
3. Sevgi ve aitlik ihtiyaçları: Birlik oluşturma, arkadaşlık kurma, dostluk gibi
daha çok duygusal nitelikte olan ihtiyaçlardır.
4. Saygı ihtiyaçları: İnsanın kendisine duyduğu güven, başarı, bağımsızlık gibi
ihtiyaçları ve başkalarının saygısı olarak, prestij, statü, tanınma gibi
ihtiyaçlardır.
5. Kendini tanımlayabilme ihtiyacı: Yeteneklerini gerçekleştirme ve kendini
geliştirme gereksinimleridir.
Maslow kuramının temel özellikleri:50
1. Düşük düzeyli bir gereksinimin yüksek düzeyli olana göre doyurulma önceliği
vardır.
2. Alt düzey gereksinimleri tamamen değil, belirli bir dereceye kadar
doyurulmadıkça, bir üst düzeydeki gereksinim ortaya çıkmaz.
3. Bir bireyin gereksinim yapısının doyurulmayan bölümü, onu daha üst
düzeylerdeki gereksinimlere güdüleyecektir.
4. Çoğunlukla daha üst düzey gereksinimlerin doyum yüzdesi, alt düzeydekilere
göre daha düşüktür. Tümüyle doyum ise söz konusu değildir.
25
5. Belirli bir kişi için belirli bir zamanda yalnızca bir gereksinim düzeyi geçerli
değildir. Bir düzeydeki gereksinim bir kez doyurulunca tamamen ortadan
kalkıp yerini bir sonraki gereksinim düzeyine bırakmaz.
6. Her insan bu gereksinim hiyerarşisinde yükselir. Ancak bireyler kendi
gereksinimleri oranında doyuma ulaşır.
Maslow‟un geliştirmiş olduğu bu kuramın gerçeğe uygunluk derecesini araştıran
pek çok çalışma yapılmış ve birçok yönden eleştiri almıştır. Aldığı eleştirilerin en
önemlisi, tüm insanların gereksinimlerini aynı sırayı izleyen bir kalıp içine koyma
zorunluluğudur.52
Urban, Maslow‟un insan doğasının gizlerini açıklama çabalarının
kültürel bağlamdan uzak olduğunu aktarırken; gereksinim hiyerarşisinin yaşamın iş ve
boş zaman, aile ve iş yaşamı, özel ve kamusal olarak bölümlenmiş olduğu modern
sanayi toplumunda bir inanılırlık taşıyabileceğini ancak, bu hiyerarşinin tarih boyunca
her kültüre uygulanmasının yanlış olduğunu belirtmektedir.53
Yapılan eleştirilere
rağmen gereksinimler hiyerarşisi yaklaşımı, basitliği ve anlaşılırlığı gibi nedenlerle en
çok bilinen güdü kuramı olmuştur.
2.5.1.2. Çift Etken Kuramı
Herzberg ve arkadaşlarının 1957‟de ortaya attıkları çift etken kuramında yanıt
aradıkları temel soru, özellikleri gereği çeşitli faktörlerin, iş doyumu ya da
doyumsuzluğu yaratma konusunda nasıl bir etkilerinin olduğudur.50
İş doyumunun
doyum ya da doyumsuzluk olmak üzere iki özelliğinden bahsetmektedir. Herzberg‟e
göre iş doyumu belirli şartlara bağlı bir tutum iken, iş doyumsuzluğu başka şartların
sonucudur.
Kuramın başlıca özellikleri şunlardır:50
1. İş doyumu ve doyumsuzluk birbirinin karşıtı değildir. İş doyumunun karşıtı, iş
doyumsuzluğu değil, iş doyumunun olmamasıdır. Benzer şekilde iş
doyumsuzluğunun karşıtı iş doyumu değil iş doyumsuzluğunun olmamasıdır.
2. İş ortamındaki doyum ve doyumsuzluk yaratan etkenler birbirinden farklıdır.
Doyum sağlayan etkenler, işin içsel niteliğinden yani işin kendisine ilişkin
öğelerden doğmakta, buna karşılık doyumsuzluk ise işin dışsal niteliğinden
yani işin çevresine ilişkin öğelerden doğmaktadır. Herzberg, işin içsel
niteliğinden kaynaklanan etkenleri “güdüleyiciler”; işin çevresinden
26
kaynaklanan etkenleri ise “koruyucular” ya da “hijyen etkenleri” olarak
adlandırmıştır.
3. “Güdüleyiciler” olarak adlandırılan başarı, tanınma, işin kendisi, sorumluluk,
gelişme ve ilerleme etkenlerinin varlığı çalışanın iş doyumunda artışa neden
olurken, yokluğu iş doyumsuzluğuna yol açmaz. Diğer yandan “koruyucular”ın
(çalışma arkadaşları, alınan ücret, çalışma koşulları, kurum politikası ve
yönetimi, yönetici) yokluğu iş doyumsuzluğuna yol açarken, varlığı iş
doyumunu oluşturmaz.
Herzberg ve arkadaşları, güdüleyiciler ve koruyucu faktörler adını verdikleri
gruplamayı yaparken, faktörleri; “yüksek sekanslı” ve “düşük sekanslı” durumlar
şeklinde sınıflamışlardır. Yüksek sekanslılar (high-sequence events) bireylerin iyi
olarak tanımladıkları, düşük sekanslılar (low-sequence events) ise kötü olarak
nitelendirdikleri yaşantılarla ilgili duygulardır. Yüksek sekanslı duygular, bireyin işine
karşı olumlu tutum geliştirmesini sağlarken, düşük sekanslı duygular, onun işinden
doyum sağlamasını engellemektedir. Başarı, tanınma, işin kendisi, sorumluluk ve
ilerleme (doyum sağlayıcılar) doğrudan işin yapılması ile ilgili; şirket politikaları ve
yönetim, denetim, ücret ve çalışma koşulları (koruyucu faktörler) ise işle ilgili genel
durumun parçasıdırlar. Bireyin işine karşı olumlu tutum geliştirmesini ilk beş faktör
sağlamakta; yani birey bir işi başarıyla tamamladığı, çalışma arkadaşları, astları ve
üstleri tarafından fark edildiğini hissettiği, işini ilginç bulduğu, işini yapması için
gereken sorumluluğun kendisine verildiği ve işinde ilerlediği sürece işinden doyum
sağlamaktadır. Herzberg ve ark.‟nın yaptığı çalışmanın sonuçlarına göre, bu beş faktör,
düşük sekanslı duygulara oranla, yüksek sekanslı duyguların oluşumunda çok daha
sıklıkla yer almakta ve önemli bir rol oynamaktadır; bu faktörlerin, düşük sekanslı
duygulara neden olduğu durumların sıklığı gözardı edilebilecek kadar azdır. Bu da, söz
konusu faktörlere, “doyum sağlayıcılar” ya da “güdüleyiciler” adı verilmesinin ve
bunların yokluğunda bireyin işinden doyum sağlayamamasının nedenini açıklamaktadır.
Bireyin işine karşı olumsuz tutum geliştirmesine neden olan faktörler ise şirket
politikaları ve yönetim, denetim, ücret ve çalışma koşullarıdır. Bireyin çalıştığı
işyerinde yapılan işin planlamasının ve görev tanımının etkili biçimde yapılıp
yapılmayışı, yönetimin yeterli veya yetersiz oluşu, uygulanan personel politikalarının
adil olup olmayışı, işin ilk denetiminden sorumlu üstün yeteneği ya da yeteneksizliği,
27
ilgili ya da ilgisiz oluşu, bireyin ücretindeki bir artış beklentisinin karşılanıp
karşılanmayışı ile havalandırma, ışıklandırma, araç-gereç ve mekânın uygun olup
olmaması işten sağlanan doyum düzeyine etki eder. Herzberg ve ark.‟nın ulaştıkları
sonuç, bu faktörlerin daha çok düşük sekanslı duyguların oluşumunda önemli olduğu ve
tek başlarına iş doyumu sağlama konusundaki etkilerinin gözardı edilecek kadar az
olduğudur. Bu nedenle, söz konusu faktörlere güdüleyici faktörler arasında yer
verilmemiştir. Bunlara koruyucu (hijyen) faktörler adı verilmesinin nedeni tıbbi hijyen
ilkelerine benzer biçimde işlev görüyor olmalarıdır; hijyenin sağlık için tehlikeli olan
durumları ortadan kaldırma işlevini işyerinde koruyucu faktörler görmektedir. Bu
faktörlerin de hijyen gibi tedavi edici özellikleri yoktur; ancak yokluklarında rahatsızlık
yaşanması kaçınılmazdır.49,54
Herzberg ve ark‟nın yaptığı bu gruplandırmadan önce, tüm dikkatler işin çevresel
yönlerine çevrilmiş ve dolayısıyla doyurucu sonuçlar alınamamıştır. Şimdi ise yapılan
araştırmalar sonucunda, güdü etmenlerine, işverenler ve örgüte, iş başarımı ve doyumu
yönünden önemli üstünlükler sağlaması nedeniyle, daha fazla önem verilmeye
başlanmıştır.
2.5.1.3. EĢitlik Kuramı
Adams tarafından 1963‟de geliştirilen bu kuramda eşitsizlik kavramı, bireyin
kendi girdi-çıktı (ödül) oranını, diğer bireylerin girdi-çıktı oranı ile eşit olarak
algılamaması biçiminde tanımlanmaktadır.55-57
Kurama göre birey, ücret, statü,
yükselme ve etkin denetim gibi bazı çıktılara ulaşmak için zekâ, eğitim, yaş, deneyim,
sağlık ve çaba gibi bazı girdiler vermektedir. Birey yapmakta olduğu işe verdikleri ve
aldıklarını karşılaştırdığında eşitlik algılıyorsa bu, bireyde doyum yaratacak, eşitsizlik
hissediyorsa doyumsuzluk ortaya çıkacaktır. Eşitsizlik iki yönde algılanabilir. Birey,
kendi girdi-sonuç oranını diğer bireylerin oranından az algılamasının yanı sıra, fazla
olarak algılamasında da doyumsuzluk duyacaktır.52,55,58
2.5.1.4. Beklenti Kuramı
Beklenti kuramı, çalışanların güdüsünü beklenen ödüllerle açıklamaya çalışır.
Vroom tarafından geliştirilen beklenti kuramına göre, bireyin bir sonuç için istekli
olması ve göstereceği çaba ile sonuca ulaşacağı beklentisi (işten beklentileri), onu
28
sonuca ulaşmaya itecek, böylece doyum sağlayacaktır.59
Kazanılan ödüller,
beklenenden daha az olursa doyumsuzluk oluşacaktır.59
Bu kuramda, valans, beklenti ve araçsallık olmak üzere üç temel kavram üzerinde
durulmaktadır. Valans, bireyin belirli bir çaba harcayarak ulaşacağı amacı arzulama
derecesidir. Beklenti, belirli bir çabanın belirli bir sonuca ulaştırması konusunda
algılanan olasılıktır. Araçsallık ise bireyin belirli bir çabanın belirli bir ödüle
ulaşabilmek için gerekli olduğuna inanmasıdır.50
Eğer bireyin hem valansı hem de
beklentisi yüksek olursa kişinin motivasyonu artacaktır.
Beklenti kuramı doğrultusunda Porter ve Lawler, doyum ve verimlilik üzerinde
yoğunlaşarak bir iş doyum modeli geliştirmişlerdir.52,56,60
Bu modelde yüksek
verimliliğin dışsal ve içsel ödüller ile sonuçlanacağı ve bunun da doyuma yol açacağı
belirtilmektedir. Dışsal ödüller; ücret, yükselme, statü ve güvenlik gibi örgütçe sağlanan
ödüller olup daha çok alt düzey gereksinimleri gidermeye yöneliktir. İçsel ödüller ise
yararlı bir iş yapmış olmaktan dolayı bireye kendisi tarafından verilir ve kendini
gerçekleştirme gibi üst düzey gereksinimlerinin doyurulmasına yol açar. Elde edilen
içsel ve dışsal ödüllerin yanısıra bireyin algıladığı adil ödül düzeyi de doyumu
belirleyen bir değişkendir.52,56,60
2.5.1.5. Alderfer’in ERG Kuramı
Alderfer, Maslow ve Herzberg‟in teorilerinde kullandıklarına benzer bir sınıflama
yaparak gereksinimleri üç temel gruba ayırmıştır.57
1. Varolma (Existence)
2. Aidiyet (Relatedness)
3. Gelişme (Growth)
Bu kuram İngilizce kelimelerin baş harfleri kullanılarak kısaca ERG kuramı
olarak bilinmektedir.
ERG teorisi üç temel öneriden oluşur:57
1. Her seviyede ihtiyacın bir kısmı doyurulunca daha fazlası arzu edilir (ihtiyaç
doyumu). Örneğin, işe ilişkin varolma ihtiyaçları doyurulunca (ücret gibi) daha
fazlası istenir.
2. Alt düzeydeki ihtiyaçlar daha fazla doyurulunca daha üst seviyedeki ihtiyaçlara
istek artar (istek güçlenmesi). Örneğin bireyin varolma ihtiyacı (ücret) çok
29
fazla doyurulunca, beraber olma ihtiyaçlarına duyulan istek (kişiler arasındaki
ilişkilerde doyum gibi) artar.
3. Üst düzeydeki ihtiyaçlar az doyurulursa, alt düzeylere daha fazla istek duyulur
(ihtiyaç hüsranı). Örneğin gelişme ihtiyaçları az doyurulduğunda (işe
hâkimiyet gibi) beraber olma ihtiyaçlarına (kişiler arası ilişkilerde doyum gibi)
olan istek artacaktır.
Alderfer‟e göre, doyum ve istek kavramları bireye ait öznel durumlardır. Doyum,
bireyin çevresiyle olan ilişkisi sonucunda elde ettiklerinin bireyde yarattığı içsel bir
durumdur. İstekler ise, doyum gibi mutlaka dışsal bir durumla ilgili olmaları
gerekmediğinden daha özneldirler. Gereksinim ise hem istek hem doyumu ya da bunun
zıttı olan hayal kırıklığını içeren bir kavramdır.61
Alderfer‟in tanımladığı yeni bir kavram da, gereksinimlerin sürekli ve dönemsel
olarak ayrılmasıdır. Sürekli gereksinimler, başarı gereksinimi, popüler olma gereksinimi
gibi bireyin davranışını sürekli motive eden gereksinimlerdir. Dönemsel gereksinimler
ise bireyin acıktığında bir şeyler yemesi gibi belirli aralıklarla ihtiyaç haline gelen ve
giderildikleri anda motivasyonel olmaktan çıkan gereksinimlerdir.62
ERG Kuramı, Maslow‟un kuramındaki beş temel gereksinime karşılık gelen üç
gereksinimi içermektedir. Her iki kuram da bir alt gereksinimin karşılanması
durumunda üst düzey bir isteğin doğacağını kabul etmesine karşın bazı farklı yönleri
vardır. ERG Kuramına göre, gereksinimler karşılanmadığında bir alt düzey gereksinim
belirir. Buna “hayal kırıklığı-çekilme” adı verilmiştir; nedeni bireyin daha somut
amaçlara yönelme eğilimidir; ancak bu bireyin alternatif uyarıcı kaynakları araması
anlamına geldiğinden asıl isteğin bu şekilde karşılanması mümkün değildir. Alderfer‟in
kuramı da bir hiyerarşi içermekle birlikte Maslow‟un hiyerarşisi kadar katı değildir.
Alderfer gereksinim düzeylerini somuttan soyuta doğru sıralamıştır. Ayrıca birden fazla
gereksinimin aynı anda doğabileceğini belirtmektedir. Örneğin, karnı aç bir insanın bir
gruba ait olup olmadığını hissetmesinin mümkün olduğunu ve bir aktiviteyle uğraşmak
konusunda yeteneklerini kullanıp kullanamayacağının farkında olabileceğini
söylemektedir.61
30
3.GEREÇ VE YÖNTEM
3.1. AraĢtırmanın Tasarımı ve Modeli
Kaliteli bir sağlık hizmeti sunabilmek için hastalıkla ilgili ayrıntılar kadar
hastaların duyguları ve düşünceleri de bilinmelidir. Hastaların fikirlerini öğrenmenin en
iyi yolu bu amaçla hazırlanmış sistematik değerlendirme araçlarını kullanmaktır.
Adana‟da Mayıs 2008 yılında başlayan aile hekimliği uygulamasından önce ve
uygulamanın 12. ayında EUROPEP Hasta memnuniyet anketi ve Minnesota İş Doyum
ölçeği kullanarak:
1. Hastaların birinci basamakta çalışan hekimlerini ve aldıkları sağlık hizmetini
değerlendirip aile hekimliği uygulamasının hasta memnuniyetine etkisini,
2. Aile hekimliği uygulamasının, hekimlerin iş doyumu ve memnuniyetlerine
etkisini,
araştırmaktır.
3.2. AraĢtırma Evreni ve Örneklemi
Epidemiyolojik tipteki çalışmamızda, Adana il merkezindeki SO/ASM‟ler
bulundukları bölgelerin sosyoekonomik yapılarına göre düşük-orta-yüksek olarak
ayrıldı, rasgele sayılar tablosuna göre her bölgeden bir olmak üzere toplam üç
SO/ASM‟de etik kurul onayı alındıktan sonra anket çalışması yapıldı.
Seçilen sağlık ocakları/aile sağlığı merkezleri:
Seyhan Reşatbey SO/ASM
Seyhan Kurttepe SO/ASM
Yüreğir Yakapınar SO/ASM
Adana popülâsyonunu yansıtacak değerler hesaplanarak, her SO/ASM‟de
hastalara anket uygulandı. Aile Hekimliği uygulamasının 12. ayında aynı
SO/ASM‟lerde anketler tekrarlandı. Mayıs 2008‟de 295, Mayıs 2009‟da 293 olmak
üzere toplam 588 hasta çalışmaya alındı. Seçilmiş olan SO/ASM‟ye haftanın beş günü
gidilerek çalışmaya katılmayı kabul eden hekimlerin baktıkları her hastaya görüşme
önerildi. Görüşmeyi kabul eden her hasta/(hasta çocuksa) hasta yakını ile görüşüldü.
31
Görüşmede ilk bölümde 16 sorudan oluşan hastaya ait sosyodemografik bilgiler, ikinci
bölümde 23 sorudan oluşan EUROPEP Türkçe versiyonu araştırmacı tarafından bizzat
yüz yüze görüşülerek dolduruldu.
Hastaların çalışmaya dâhil edilme ve hariç tutulma kriterleri:
1. Dâhil edilme kriterleri:
Çalışmaya katılmayı kabul etmiş olan hekimlerin hizmet verdiği hastalar
içinde araştırmaya katılmayı kabul edenler.
2. Çalışmadan çıkarılma kriterleri:
Hastanın ifadesinin güvenilir bulunmaması (demans, psikoz, mental
retardasyon, anlaşmayı engelleyecek işitme engeli, v.b.)
İletişim engelinin olması (dil sorunu, ağır hasta, v.b.)
Anketin tamamlanmaması.
Adana ili Merkez ilçelerinde birinci basamakta çalışan 275 hekimden EPI_INFO-
6 aracılığıyla rasgele seçimle 131 hekim belirlendi, 100 hekim çalışmaya katılmayı
kabul etti. Her hekim için, 22 soruluk hekim sosyodemografik anket formu ve 20
soruluk Minnesota İş Doyum Ölçeği yüz yüze görüşülerek dolduruldu. Aile Hekimliği
uygulamasının 12. ayında çalışmaya katılmayı kabul eden ve aile sağlığı merkezlerinde
çalışmaya devam eden aynı hekimlere anketler tekrar uygulandı.
3.3.Kullanılan Anket ve Ölçekler
3.3.1. EUROPEP Ölçeği
EUROPEP (Patients Evaluate General/Family Practice) ölçeği EQuiP (European
Working Party on Quality in General Practice) tarafından hazırlanmış ve üç yıldır çeşitli
Avrupa ülkelerinde hekimi ve muayenehanesini değerlendirmek için kullanılan bir
ölçektir. EUROPEP ölçeği beş ayrı araştırmacı tarafından Türkçeye çevrilmiştir. Ortaya
çıkan metinler üzerinde bir uzlaşı toplantısı yapılmış ve yeni bir metin ortaya
çıkarılmıştır. Bu metin, tercüme konusunda tecrübeli bir araştırmacı tarafından tekrar
İngilizceye tercüme edilmiştir. Orijinal metinle çeviri metni karşılaştırılmış ve son
metin oluşturulmuştur.63
Ölçeğin geçerliliğini değerlendirmek için araştırmacıların konuyla ilgili
görüşlerine başvurulmuş ve anket sorularının cevapsızlık oranlarına bakılmıştır. Bazı
soruların cevapsızlık oranlarının beklenenden yüksek olduğu saptanmıştır. Bu durumun
32
kısmen ülkemizdeki sağlık kültüründen, kısmen de soruların yapısından kaynaklandığı
düşünülmüştür. Türkçeleştirilmiş EUROPEP ölçeğinin hastaların hekimi ve
muayenehanesini değerlendirmesinde uygun bir araç olduğu bulunmuştur.63
EUROPEP ölçeği 16 Avrupa ülkesinde geçerlik ve güvenilirlik çalışması
yapılmış, uluslararası kabul görmüş bir ölçektir.63
Uygulanan ülkelerde hekime geri
bildirim sunmakta ve kendisini ulusal ve uluslararası normlarla kıyaslama imkânı
vermektedir. İsviçre ve Fransa‟da muayenehanesinde EUROPEP ölçeğini kullanan
hekimlere meslek örgütleri tarafından sürekli tıp eğitimi puanı verilmektedir.63
EUROPEP ölçeği puanlamasında:
Uygun değil/ilgisiz; 0 puan
Çok kötü; 1 puanKötü; 2 puan
Orta; 3 puan
İyi; 4 puan
Çok iyi; 5 puan
olarak değerlendirilmektedir.
3.3.2. Minnesota ĠĢ Doyum Ölçeği
Minnesota İş Doyum Ölçeği, iş doyum düzeyini belirlemek amacıyla, 1967
yılında Weiss ve arkadaşları tarafından geliştirilmiştir.64,65
Baycan tarafından Türkçe‟ye
çevrilip, geçerlilik ve güvenirlilik çalışmaları yapılmıştır (Cronbach Alpha=0.77).66
Minnesota İş Doyum Ölçeği‟nin içsel ve dışsal doyum faktörlerini ortaya çıkarıcı
özelliklere sahip kısa formu, 20 maddeden oluşan, beşli Likert tipi bir araçtır.
Minnesota İş Doyum Ölçeği puanlamasında:
Hiç memnun değilim; 1 puan
Memnun değilim; 2 puan
Kararsızım; 3 puan
Memnunum; 4 puan
Çok memnunum; 5 puan
olarak değerlendirilmektedir.
33
Alt ölçeklerden;
İçsel Doyum; başarı, tanınma veya takdir edilme, işin kendisi, iş sorumluluğu,
yükselme ve terfiye bağlı görev değişikliği gibi işin içsel niteliğine ilişkin
öğelerden oluşmaktadır (12 madde).
Dışsal Doyum; kurum politikası ve yönetimi, denetim şekli, yönetici, çalışma
arkadaşları ve astlarla ilişkiler, çalışma koşulları, ücret gibi işin çevresine ilişkin
öğelerden oluşmaktadır (8 madde).67,68
Minnesota İş Doyum Ölçeği‟nde içsel, dışsal ve genel doyum düzeyini belirleyici
özelliklere sahip 20 maddenin dağılımı;
1-İçsel doyum: 1, 2, 3, 4, 7, 8, 9, 10, 11, 15, 16, 20
2-Dışsal doyum: 5, 6, 12, 13, 14, 17, 18, 19
3-Genel doyum: 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20
maddelerini içermektedir.
Genel doyum puanı 20 maddeden elde edilen puanların toplamının 20‟ye, içsel doyum
puanı 1, 2, 3, 4, 7, 8, 9, 10, 11, 15, 16, 20 içsel faktörleri oluşturan maddelerden elde
edilen puanların toplamının 12‟ye, dışsal doyum puanı 5, 6, 12, 13, 14, 17, 18, 19 dışsal
faktörleri oluşturan maddelerden elde edilen puanların toplamının 8‟e bölünmesi ile
elde edilmektedir.69
Tüm puan ortalamaları 1,0 ile 5,0 arasında bir değer olarak
hesaplanmaktadır. Yüzdelik değer olarak; %25 ve altı düşük iş doyumunu, %26–74
arası orta iş doyumunu, %75 ve üzeri ise yüksek iş doyumunu ifade etmektedir.67-69
34
4. BULGULAR
4.1. Hasta Anket ÇalıĢmasının Bulguları
Çalışmaya katılan hasta sayılarının, anketin yapıldığı sağlık ocağı/aile sağlığı
merkezi‟ne (SO/ASM) göre dağılımları Tablo 1‟de gösterilmiştir.
Tablo 2. Hasta sayılarının anketin yapıldığı sağlık ocağı/aile sağlığı merkezi’ne göre dağılımları
Anketin yapıldığı yıl Toplam P**
2008 2009
Anketin
yapıldığı
yer
Reşatbey Sağlık
Ocağı/Aile Sağlığı
Merkezi
n 98 100 198
0,897
%* 33,2 34,1 33,7
Kurttepe Sağlık
Ocağı/Aile Sağlığı
Merkezi
n 96 98 194
%* 32,5 33,4 33,0
Yakapınar Sağlık
Ocağı/Aile Sağlığı
Merkezi
n 101 95 196
%* 34,2 32,4 33,3
Toplam n 295 293 588
%* 100,0 100,0 100,0
*: Sütun yüzdesi, **: Chi-square tests n: Kişi sayısı
Çalışmaya katılan hastaların anketin yapıldığı sağlık ocağı/aile sağlığı merkezi‟ne
(SO/ASM) göre dağılımları incelendiğinde;
2008 yılında çalışmaya katılan (n=295) hastaların, % 33,2‟sinin (n=98)
Reşatbey SO/ASM‟de, % 32,5‟inin (n=96) Kurttepe SO/ASM‟de ve %
34,2‟sinin (n=101) de Yakapınar SO/ASM‟de çalışmaya katıldıkları,
2009 yılında çalışmaya katılan hastaların (n=293), % 34,1‟inin (n=100)
Reşatbey SO/ASM‟de, % 33,4‟ünün (n=98) Kurttepe SO/ASM‟de ve %
32,4‟ünün (n=95) de Yakapınar SO/ASM‟de çalışmaya katıldıkları,
Çalışmaya katılan toplam 588 hastanın, % 33,7‟inin (n=198) Reşatbey
SO/ASM‟de, % 33‟ünün (n=194) Kurttepe SO/ASM‟de ve % 33,3‟ünün
(n=196) de Yakapınar SO/ASM‟de çalışmaya katıldıkları saptanmıştır.
35
Hasta sayılarının anketin yapıldığı SO/ASM‟ye göre dağılımları açısından iki yıl
arasında fark yoktur (p=0,897).
Çalışmaya katılan hastaların sosyodemografik özelliklerine göre dağılımları Tablo
2‟de gösterilmiştir.
Tablo 3. Hastaların sosyodemografik özelliklerine göre dağılımları
Anketin yapıldığı yıl Toplam
P** 2008 yılı 2009 yılı
n %* n %* n %*
Cinsiyet Erkek 100 33,9 78 26,6 178 30,3 0,055
Kadın 195 66,1 215 73,4 410 69,7
Yaş grupları 18-24 yaş 28 9,5 42 14,3 70 11,9
0,139 25-34 yaş 70 23,7 71 24,2 141 24,0
35-44 yaş 74 25,1 57 19,5 131 22,3
45-54 yaş 50 16,9 63 21,5 113 19,2
55-64 yaş 46 15,6 34 11,6 80 13,6
65 yaş ve üzeri 27 9,2 26 8,9 53 9,0
Medeni durum Evli 231 78,3 238 81,2 469 79,8
0,693 Bekâr 35 11,9 31 10,6 66 11,2
Boşanmış 9 3,1 10 3,4 19 3,2
Eşi ölmüş 20 6,8 14 4,8 34 5,8
Çocuk sahibi Hayır 57 19,3 44 15,0 101 17,2 0,166
Evet 238 80,7 249 85,0 487 82,8
Öğrenim durumu Okur-yazar değil 46 15,6 41 14,0 87 14,8
0,493 Okur-yazar 9 3,1 18 6,1 27 4,6
İlkokul mezunu 83 28,1 73 24,9 156 26,5
Ortaokul mezunu 23 7,8 23 7,8 46 7,8
Lise mezunu 80 27,1 77 26,3 157 26,7
Üniversite mezunu 54 18,3 61 20,8 115 19,6
Meslek grupları Ev kadını 115 39,0 124 42,3 239 40,6
0,245 Memur 53 18,0 59 20,1 112 19,0
İşçi 91 30,8 67 22,9 158 26,9
Öğrenci 5 1,7 8 2,7 13 2,2
Diğer 31 10,5 35 12,0 66 11,3
Sosyal güvence Var 277 93,9 266 90,8 543 92,3 0,156
Yok 18 6,1 27 9,2 45 7,7
Özel sağlık sigortası Var 16 5,4 13 4,4 29 4,9 0,581
Yok 279 94,6 280 95,6 559 95,1
*: Sütun yüzdesi, **: Chi-square tests, n: Kişi sayısı.
Çalışmaya katılan hastalar cinsiyetlerine göre değerlendirildiğinde;
2008 yılında çalışmaya katılan hastaların % 33,9‟unun (n=100) erkek, %
66,1‟inin (n=195) kadın olduğu,
36
2009 yılında çalışmaya katılanların ise % 26,6‟sının (n=78) erkek, % 73,4‟ünün
(n=215) kadın olduğu,
Çalışmaya katılan toplam 588 hastanın % 30,3‟ünün (n=178) erkek, %
69,7‟sinin (n=410) kadın olduğu saptanmıştır.
Cinsiyet açısından iki yıl arasında fark yoktur (p=0,055).
Çalışmaya katılan hastalar yaş gruplarına göre değerlendirildiğinde;
2008 yılında çalışmaya katılan hastaların % 9,5‟inin (n=28) 18-24 yaş grubunda
olduğu, % 23,7‟sinin (n=70) 25-34 yaş grubunda olduğu, % 25,1‟inin (n=74) 35-
44 yaş grubunda olduğu, % 16,9‟unun (n=50) 45-54 yaş grubunda olduğu, %
15,6‟sının (n=46) 55-64 yaş grubunda olduğu, % 9,2‟sinin (n=27) 65 ve üzeri
yaş grubunda olduğu,
2009 yılında çalışmaya katılan hastaların % 14,3‟ünün (n=42) 18-24 yaş
grubunda olduğu, % 24,2‟sinin (n=71) 25-34 yaş grubunda olduğu, % 19,5‟inin
(n=57) 35-44 yaş grubunda olduğu, % 21,5‟inin (n=63) 45-54 yaş grubunda
olduğu, % 11,6‟sının (n=34) 55-64 yaş grubunda olduğu, % 8,9‟unun (n=26) 65
ve üzeri yaş grubunda olduğu,
Çalışmaya katılan toplam 588 hastanın % 11,9‟unun (n=70) 18-24 yaş grubunda
olduğu, % 24‟ünün (n=141) 25-34 yaş grubunda olduğu, % 22,3‟ünün (n=131)
35-44 yaş grubunda olduğu, % 19,2‟sinin (n=113) 45-54 yaş grubunda olduğu,
% 13,6‟sının (n=80) 55-64 yaş grubunda olduğu, % 9‟unun (n=53) 65 ve üzeri
yaş grubunda olduğu saptanmıştır.
Yaş grupları açısından iki yıl arasında fark yoktur (p=0,139).
Çalışmaya katılan hastalar medeni durumlarına göre değerlendirildiğinde;
2008 yılında çalışmaya katılan hastaların % 78,3‟ünün (n=231) evli, %
11,9‟unun (n=35) bekâr, % 3,1‟inin (n=9) boşanmış, % 6,8‟inin (n=20) de eşinin
ölmüş olduğu,
37
2009 yılında çalışmaya katılanların ise % 81,2‟sinin (n=238) evli, % 10,6‟sının
(n=31) bekâr, % 3,4‟ünün (n=10) boşanmış, % 4,8‟inin (n=14) de eşinin ölmüş
olduğu,
Çalışmaya katılan toplam 588 hastanın % 79,8‟inin (n=469) evli, % 11,2‟sinin
(n=66) bekâr, % 3,2‟sinin (n=19) boşanmış ve % 5,8‟inin (n=34) de eşinin
ölmüş olduğu saptanmıştır.
Medeni durumları açısından iki yıl arasında fark yoktur (p=0,693).
Çalışmaya katılan hastalar çocuk sahibi olma durumlarına göre
değerlendirildiğinde;
2008 yılında çalışmaya katılan hastaların % 80,7‟sinin (n=238) çocuk sahibi
olduğu, %19,3‟ünün (n=57) çocuk sahibi olmadığı,
2009 yılında çalışmaya katılanların ise % 85‟inin (n=249) çocuk sahibi olduğu,
% 15‟inin (n=44) çocuk sahibi olmadığı saptanmıştır.
Çocuk sahibi olma durumları açısından iki yıl arasında fark yoktur (p=0,166).
Çalışmaya katılan hastalar öğrenim durumlarına göre değerlendirildiğinde;
2008 yılında çalışmaya katılan hastaların % 15,6‟sının (n=46) okur-yazar
olmadığı, % 3,1‟inin (n=9) okur-yazar olduğu, % 28,1‟inin (n=83) ilkokul
mezunu olduğu, % 7,8‟inin (n=23) ortaokul mezunu olduğu, % 27,1‟inin (n=80)
lise mezunu olduğu, % 18,3‟ünün (n=54) üniversite mezunu olduğu,
2009 yılında çalışmaya katılanların ise % 14,0‟ının (n=41) okur-yazar olmadığı,
% 6,1‟inin (n=18) okur-yazar olduğu, % 24,9‟unun (n=73) ilkokul mezunu
olduğu, % 7,8‟inin (n=23) ortaokul mezunu olduğu, % 26,3‟ünün (n=77) lise
mezunu olduğu ve % 20,8‟inin (n=61) üniversite mezunu olduğu,
Çalışmaya katılan toplam 588 hastanın % 14,8‟inin (n=87) okur-yazar olmadığı,
% 4,6‟sının (n=27) okur-yazar olduğu, % 26,5‟inin (n=156) ilkokul mezunu
olduğu, % 7,8‟inin (n=46) ortaokul mezunu olduğu, % 26,7‟sinin (n=157) lise
38
mezunu olduğu ve %19,6‟sının (n=115) da üniversite mezunu olduğu
saptanmıştır.
Öğrenim durumları açısından iki yıl arasında fark yoktur (p=0,493).
Çalışmaya katılan hastalar meslek gruplarına göre değerlendirildiğinde;
2008 yılında çalışmaya katılan (n=295) hastaların % 39‟unun (n=115) ev kadını,
% 18‟inin (n=53) memur, % 30,8‟inin (n=91) işçi, % 1,7‟sinin (n=5) öğrenci ve
% 10,5‟inin (n=31) diğer (esnaf, tüccar, mühendis, çiftçi, mimar, terzi, emlakçi)
meslek grubunda olduğu,
2009 yılında çalışmaya katılanların (n=293) ise % 42,3‟ünün (n=124) ev kadını,
% 20,1‟inin (n=59) memur, % 22,9‟unun (n=67) işçi, % 2,7‟sinin (n=8) öğrenci
ve % 12‟sinin (n=35) diğer meslek grubunda olduğu,
Çalışmaya katılan toplam 588 hastanın % 40,6‟sının (n=239) ev kadını, %
19‟unun (n=112) memur, % 26,9‟unun (n=158) işçi, % 2,2‟sinin (n=13) öğrenci
ve % 11,3‟ünün (n=66) diğer meslek grubunda olduğu saptanmıştır.
Meslek grupları açısından iki yıl arasında fark yoktur (p=0,245).
Çalışmaya katılan hastalar sosyal güvenceye sahip olma durumlarına göre
değerlendirildiğinde;
2008 yılında çalışmaya katılan (n=295) hastaların % 93,9‟unun (n=277) sosyal
güvencesinin olduğu, % 6,1‟inin (n=18) sosyal güvencesinin olmadığı,
2009 yılında çalışmaya katılan (n=293) hastaların % 90,8‟inin (n=266) sosyal
güvencesinin olduğu, % 9,2‟sinin (n=27) sosyal güvencesinin olmadığı,
Çalışmaya katılan toplam 588 hastanın 92,3‟ünün (n=543) sosyal güvencesinin
olduğu, % 7,7‟sinin (n=45) sosyal güvencesinin olmadığı saptanmıştır.
Sosyal güvenceye sahip olma durumları açısından iki yıl arasında fark yoktur
(p=0,156).
39
Çalışmaya katılan hastalar özel sağlık sigortasına sahip olma durumlarına göre
değerlendirildiğinde;
2008 yılında çalışmaya katılan (n=295) hastaların % 5,4‟ünün (n=16) özel
sağlık sigortasına sahip olduğu, % 94,6‟sının (n=279) özel sağlık sigortasına
sahip olmadığı,
2009 yılında çalışmaya katılan (n=293) hastaların % 4,4‟ünün (n=13) özel
sağlık sigortasına sahip olduğu, % 95,6‟sının (n=280) özel sağlık sigortasına
sahip olmadığı,
Çalışmaya katılan toplam 588 hastanın % 4,9‟unun (n=29) özel sağlık
sigortasına sahip olduğu, % 95,1‟inin (n=559) özel sağlık sigortasına sahip
olmadığı saptanmıştır.
Özel sağlık sigortasına sahip olma durumları açısından iki yıl arasında fark
yoktur (p=0,581).
Çalışmaya katılan hastaların SO/ASM‟ye ulaşım zorluğu yönünden
değerlendirilmesi Tablo 3‟de gösterilmiştir.
40
Tablo 4. Hastaların sağlık ocağı/aile sağlığı merkezine ulaĢım zorluğu yönünden değerlendirilmesi
Anketin yapıldığı yıl Toplam
2008 yılı 2009 yılı
n %* n %* n %*
Sağlık ocağı/aile sağlığı
merkezine ulaşımda zorluk
çekiyor musunuz?
Hiçbir zaman 208 70,5 204 69,6 412 70,1
Nadiren 29 9,8 24 8,2 53 9,0
Bazen 36 12,2 15 5,1 51 8,7
Çoğu zaman 17 5,8 26 8,9 43 7,3
Her zaman 5 1,7 24 8,2 29 4,9
Toplam 295 100,0 293 100,0 588 100,0
*: Sütun yüzdesi, n:Kişi sayısı
Çalışmaya katılan hastalar SO/ASM‟ye ulaşım zorluğu yönünden
değerlendirildiğinde;
2008 yılında çalışmaya katılan (n=295) hastaların % 1,7‟sinin (n=5) her zaman,
% 5,8‟inin (n=17) çoğu zaman, % 12,2‟sinin (n=36) bazen, % 9,8‟inin (n=29)
nadiren zorlandığı, % 70,5‟inin (n=208) hiçbir zaman zorlanmadığı,
2009 yılında çalışmaya katılan (n=93) hastaların % 8,2‟sinin (n=24) her zaman,
% 8,9‟unun (n=26) çoğu zaman, % 5,1‟inin (n=15) bazen, % 8,2‟sinin (n=24)
nadiren zorlandığı, % 69,6‟sının (n:204) hiçbir zaman zorlanmadığı,
Çalışmaya katılan toplam 588 hastanın % 4,9‟unun (n=29) her zaman, %
7,3‟ünün (n=43) çoğu zaman, % 8,7‟sinin (n=51) bazen, % 9‟unun (n=53)
nadiren zorlandığı, % 70,1‟inin (n=412) hiçbir zaman zorlanmadığı saptanmıştır.
Çalışmaya katılan hastaların SO/ASM‟ne son bir yıldaki başvuru sayılarına göre
dağılımları Tablo 4‟de gösterilmiştir.
41
Tablo 5. Hastaların sağlık ocağı/aile sağlığı merkezine son bir yıldaki baĢvuru sayılarına göre
dağılımları
Anketin yapıldığı yıl Toplam
2008 2009
n % n % n %
Sağlık ocağı/aile
sağlığı merkezine son
bir yıldaki başvuru
sayısı
Başvuru yok 1 0,3 0 0 1 0,2
1-3 Başvuru 85 28,8 84 28,6 169 28,7
4-6 Başvuru 79 26,7 76 26,0 155 26,3
7-9 Başvuru 21 7,1 20 6,8 41 7,0
10-12 Başvuru 51 17,2 56 19,1 107 18,2
13 ve fazla Başvuru 59 20,0 57 19,5 116 19,7
Toplam 295 100,0 293 100,0 588 100,0
%: Sütun yüzdesi, n:Kişi sayısı.
Çalışmaya katılan hastalar SO/ASM‟ne son bir yıldaki başvuru sayılarına göre
değerlendirildiğinde;
2008 yılında çalışmaya katılan (n=295) hastaların % 0,3‟ünün (n=1)
SO/ASM‟ye hiç başvurmadığı, % 28,8‟inin (n=85) 1-3 kez başvurduğu, %
26,7‟sinin (n=79) 4-6 kez başvurduğu, % 7,1‟inin (n=21) 7-9 kez başvurduğu, %
17,2‟sinin (n=51) 10-12 kez başvurduğu, % 20,0‟ının (n=59) 13 ve fazla kez
başvurduğu,
2009 yılında çalışmaya katılan (n=293) hastaların, % 28,6‟sının (n=84) 1-3 kez
başvurduğu, % 26,0‟ının (n=76) 4-6 kez başvurduğu, % 6,8‟inin (n=20) 7-9 kez
başvurduğu, % 19,1‟inin (n=56) 10-12 kez başvurduğu, % 19,5‟inin (n=57) 13
ve fazla kez başvurduğu,
Çalışmaya katılan toplam 588 hastanın % 0,2‟sinin (n=1) SO/ASM‟ye hiç
başvurmadığı, % 28,7‟sinin (n=169) 1-3 kez başvurduğu, % 26,3‟ünün (n=155)
4-6 kez başvurduğu, % 7,0‟ının (n=41) 7-9 kez başvurduğu, % 18,2‟sinin
(n=107) 10-12 kez başvurduğu, % 19,7‟sinin (n=116) 13 ve fazla kez
başvurduğu saptanmıştır.
Çalışmaya katılan hastaların hastaneye son bir yıldaki başvuru sayılarına göre
dağılımları Tablo 5‟de gösterilmiştir.
42
Tablo 6 Hastaların hastaneye son bir yıldaki baĢvuru sayılarına göre dağılımları
Anketin yapıldığı yıl
Toplam 2008 yılı 2009 yılı
n % n % n %
Hastaneye son bir
yıldaki başvuru
sayısı
Başvuru yok 89 30,2 98 33,4 187 31,8
1 Başvuru 36 12,2 51 17,4 87 14,8
2 Başvuru 54 18,3 42 14,3 96 16,3
3 Başvuru 23 7,8 26 8,9 49 8,3
4 Başvuru 23 7,8 17 5,8 40 6,8
5 Başvuru 14 4,7 18 6,1 32 5,4
6 ve daha fazla
Başvuru 56 19 41 14,1 97 16,5
Toplam 295 100,0 293 100,0 588 100,0
%: Sütun yüzdesi, n: Kişi sayısı.
Çalışmaya katılan hastalar, hastaneye son bir yıldaki başvuru sayılarına göre
değerlendirildiğinde;
2008 yılında çalışmaya katılan (n=295) hastaların % 30,2‟sinin (n=89)
hastaneye başvurmadıkları, % 12,2‟sinin (n=36) bir kez başvurduğu, %
18,3‟ünün (n=54) iki kez başvurduğu, % 7,8‟inin (n=23) üç kez başvurduğu, %
7,8‟inin (n=23) dört kez başvurduğu, % 4,7‟sinin (n=14) beş kez başvurduğu, %
19‟unun (n=56) de altı ve daha fazla kez başvurduğu,
2009 yılında çalışmaya katılan (n=293) hastaların % 33,4‟ünün (n=98)
hastaneye başvurmadıkları, % 17,4‟ünün (n=51) bir kez başvurduğu, %
14,3‟ünün (n=42) iki kez başvurduğu, % 8,9‟unun (n=26) üç kez başvurduğu, %
5,8‟inin (n=17) dört kez başvurduğu, % 6,1‟inin (n=18) beş kez başvurduğu, %
14,1‟inin (n=41) de altı ve daha fazla kez başvurduğu,
Çalışmaya katılan toplam 588 hastanın % 31,8‟inin (n=147) hastaneye
başvurmadıkları, % 14,8‟inin (n=87) bir kez başvurduğu, % 16,3‟ünün (n=96)
iki kez başvurduğu, % 8,3‟ünün (n=49) üç kez başvurduğu, % 6,8‟inin (n=40)
dört kez başvurduğu, % 5,4‟ünün (n=32) beş kez başvurduğu, % 16,5‟inin
(n=97) de altı ve daha fazla kez başvurduğu saptanmıştır.
Çalışmaya katılan hastaların sağlık hizmeti sunum sisteminden memnuniyetlerine
göre dağılımları Tablo 6‟da gösterilmiştir.
43
Tablo 7. Hastaların sağlık hizmeti sunum sisteminden memnuniyet durumlarına göre dağılımları
Anketin yapıldığı yıl
P* 2008 2009
n (%) n (%)
Şu anki sağlık hizmeti
sunum sisteminden
memnun musunuz?
Memnunum 220 (74,6) 274 (93,5) 0,0001 Kararsızım 0 (0) 1 (0,3) 0,0001 Memnun değilim 75(25,4) 18(6,1) 0,0001
Toplam 295(100,0) 293(100,0)
%: Sütun yüzdesi, n: kişi sayısı.*:chi-square test
Çalışmaya katılan hastalar, sağlık hizmeti sunum sisteminden memnuniyetlerine
göre değerlendirildiğinde;
2008 yılında çalışmaya katılan (n=295) hastaların % 74,6‟sının (n=220) sağlık
hizmeti sunum sisteminden memnun olduğu, % 25,4‟ünün (n=75) memnun
olmadığı,
2009 yılında çalışmaya katılan (n=293) hastaların % 93,5‟inin (n=274) sağlık
hizmeti sunum sisteminden memnun olduğu, % 0,3‟ünün (n=1) kararsız olduğu,
% 6,1‟inin (n=18) memnun olmadığı saptanmıştır.
2009 yılında çalışmaya katılan hastaların kayıtlı oldukları hekimlerden
memnuniyet durumları Şekil 1‟de gösterilmiştir.
ġekil 2 Hastaların kayıtlı oldukları hekimlerden memnuniyet durumları
44
2009 yılında çalışmaya katılan hastalar, kayıtlı oldukları hekimden
memnuniyetlerine göre değerlendirildiğinde;
Hastaların % 98,3‟ünün (n=288) kayıtlı olduğu hekimden memnun olduğu
Hastaların % 1,7‟sinin (n=5) kayıtlı olduğu hekimden memnun olmadığı
saptanmıştır.
Çalışmaya katılan hastaların 2008 ve 2009 yıllarındaki memnuniyet durumlarının
karşılaştırılması Tablo 7‟de gösterilmiştir.
45
Tablo 8. Hastaların 2008 ve 2009 yıllarındaki memnuniyet durumlarının karĢılaĢtırılması
Hasta memnuniyet anketi 2008 yılı 2009 yılı P*
n Ortalama±SS n Ortalama±SS
Görüşmeler sırasında yeterli
zamanınızın olduğunu
hissettirmesi
288 3,65±1,25 293 4,55±0,77 < 0,0001
Sizin özel durumunuzla
ilgilenmesi
285 3,52±1,17 293 4,45±0,86 < 0,0001
Sorunlarınızı ona söylemenizi
kolaylaştırması
291 4,00±1,06 292 4,57±0,83 < 0,0001
Tıbbi bakımınızla ilgili kararlara
sizi de dahil etmesi
285 3,45±1,29 292 4,42±0,91 < 0,0001
Sizi dinlemesi 293 4,09±1,05 292 4,76±0,60 < 0,0001
Kayıt ve bilgilerinizi gizli tutması 168 4,24±1,08 228 4,81±0,55 < 0,0001
Şikâyetlerinizi çabuk geçirmesi 289 3,91±1,06 288 4,60±0,71 < 0,0001
Günlük ihtiyaçlarınızı
karşılayacak kadar iyi
hissetmenize yardım etmesi
284 3,81±1,00 289 4,59±0,70 < 0,0001
İşini tam yapması 293 3,97±1,01 292 4,73±0,65 < 0,0001
Sizi muayene etmesi 290 3,70±1,38 290 4,56±0,91 < 0,0001
Hastalıklardan korunmanız için
sunduğu hizmetler (sağlık
taraması, aşılama gibi)
282 3,33±1,49 285 3,96±1,35 < 0,0001
Test ve tedavilerin amaçlarını
açıklaması
286 3,63±1,32 289 4,37±1,03 < 0,0001
Şikâyetleriniz veya hastalığınız
hakkında istediğiniz bilgileri
vermesi
291 3,82±1,24 291 4,62±0,80 < 0,0001
Sağlık durumunuza bağlı
duygusal sorunlarla başa
çıkmanıza yardımcı olması
279 3,44±1,29 291 4,43±0,85 < 0,0001
Tavsiyelerine uymanızın önemini
kavramanıza yardımcı olması
291 3,63±1,23 292 4,36±1,01 < 0,0001
Önceki görüşmelerde yaptıklarını
ve söylediklerini bilmesi
281 3,02±1,38 287 4,20±1,18 < 0,0001
Uzmana ya da hastaneye sevkten
beklemeniz gerekenler konusunda
sizi hazırlaması
266 3,04±1,30 239 4,21±1,10 < 0,0001
Hekim dışı personelin yardımı 289 3,85±1,28 273 4,65±0,81 < 0,0001
Size uygun zamanlara randevu
alabilmeniz
225 3,58±1,27 111 4,45±0,86 < 0,0001
Sağlık merkezine telefonla
ulaşabilmeniz
168 3,40±1,47 88 4,39±0,99 < 0,0001
Hekiminize telefonla
ulaşabilmeniz
150 2,98±1,61 70 3,99±1,31 < 0,0001
Bekleme odasında harcadığınız
zaman
289 2,66±1,35 291 3,51±1,26 < 0,0001
Acil sağlık sorunları için hızlı
hizmet sunması
269 3,19±1,33 251 4,49±0,94 < 0,0001
*: Independent Samples Test, SS: Standart sapma, n:Kişi sayısı
46
Çalışmaya katılan hastaların, “Görüşmeler sırasında yeterli zamanınızın olduğunu
hissettirmesi” sorusuna verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması 3,65±1,25
(n=288), 2009 yılındaki ortalaması 4,55±0,77 (n=293) olup 2008 ve 2009 yılları
karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlıdır (p<0,0001).
Çalışmaya katılan hastaların, “Sizin özel durumunuzla ilgilenmesi” sorusuna
verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması 3,52±1,17 (n=285), 2009 yılındaki
ortalaması 4,45±0,86 (n=293) olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında aradaki fark
anlamlıdır (p<0,0001).
Çalışmaya katılan hastaların, “Sorunlarınızı ona söylemenizi kolaylaştırması”
sorusuna verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması 4,00±1,06 (n=291), 2009
yılındaki ortalaması 4,57±0,83 (n=292) olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlıdır (p<0,0001).
Çalışmaya katılan hastaların, “Tıbbi bakımınızla ilgili kararlara sizi de dahil
etmesi” sorusuna verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması 3,45±1,29 (n=285),
2009 yılındaki ortalaması 4,42±0,91 (n=292) olup 2008 ve 2009 yılları
karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlıdır (p<0,0001).
Çalışmaya katılan hastaların, “Sizi dinlemesi” sorusuna verdikleri puanların 2008
yılındaki ortalaması 4,09±1,05 (n=293), 2009 yılındaki ortalaması 4,76±0,60 (n=292)
olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlıdır (p<0,0001).
Çalışmaya katılan hastaların, “Kayıt ve bilgilerinizi gizli tutması” sorusuna
verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması 4,24±1,08 (n=168), 2009 yılındaki
ortalaması 4,81±0,55 (n=228) olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında aradaki fark
anlamlıdır (p<0,0001).
Çalışmaya katılan hastaların, “Şikâyetlerinizi çabuk geçirmesi” sorusuna
verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması 3,91±1,06 (n=289), 2009 yılındaki
ortalaması 4,60±0,71 (n=288) olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında aradaki fark
anlamlıdır (p<0,0001).
Çalışmaya katılan hastaların, “Günlük ihtiyaçlarınızı karşılayacak kadar iyi
hissetmenize yardım etmesi” sorusuna verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması
47
3,81±1,00 (n=284), 2009 yılındaki ortalaması 4,59±0,70 (n=289) olup 2008 ve 2009
yılları karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlıdır (p<0,0001).
Çalışmaya katılan hastaların, “İşini tam yapması” sorusuna verdikleri puanların
2008 yılındaki ortalaması 3,97±1,01 (n=293), 2009 yılındaki ortalaması 4,73±0,65
(n=292) olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlıdır
(p<0,0001).
Çalışmaya katılan hastaların, “Sizi muayene etmesi” sorusuna verdikleri puanların
2008 yılındaki ortalaması 3,70±1,38 (n=290), 2009 yılındaki ortalaması 4,56±0,91
(n=290) olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlıdır
(p<0,0001).
Çalışmaya katılan hastaların, “Hastalıklardan korunmanız için sunduğu hizmetler”
sorusuna verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması 3,33±1,49 (n=282), 2009
yılındaki ortalaması 3,96±1,35 (n=285) olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlıdır (p<0,0001).
Çalışmaya katılan hastaların, “Test ve tedavilerin amaçlarını açıklaması” sorusuna
verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması 3,63±1,32 (n=286), 2009 yılındaki
ortalaması 4,37±1,03 (n=289) olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında aradaki fark
anlamlıdır (p<0,0001).
Çalışmaya katılan hastaların, “Şikâyetleriniz veya hastalığınız hakkında
istediğiniz bilgileri vermesi” sorusuna verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması
3,82±1,24 (n=291), 2009 yılındaki ortalaması 4,62±0,80 (n=291) olup 2008 ve 2009
yılları karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlıdır (p<0,0001).
Çalışmaya katılan hastaların, “Sağlık durumunuza bağlı duygusal sorunlarla başa
çıkmanıza yardımcı olması” sorusuna verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması
3,44±1,29 (n=279), 2009 yılındaki ortalaması 4,43±0,85 (n=291) olup 2008 ve 2009
yılları karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlıdır (p<0,0001).
Çalışmaya katılan hastaların, “Tavsiyelerine uymanızın önemini kavramanıza
yardımcı olması” sorusuna verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması 3,63±1,23
48
(n=291), 2009 yılındaki ortalaması 4,36±1,01 (n=292) olup 2008 ve 2009 yılları
karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlıdır (p<0,0001).
Çalışmaya katılan hastaların, “Önceki görüşmelerde yaptıklarını ve söylediklerini
bilmesi” sorusuna verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması 3,02±1,38 (n=281),
2009 yılındaki ortalaması 4,20±1,18 (n=287) olup 2008 ve 2009 yılları
karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlıdır (p<0,0001).
Çalışmaya katılan hastaların, “Uzmana ya da hastaneye sevkten beklemeniz
gerekenler konusunda sizi hazırlaması” sorusuna verdikleri puanların 2008 yılındaki
ortalaması 3,04±1,30 (n=266), 2009 yılındaki ortalaması 4,21±1,10 (n=239) olup 2008
ve 2009 yılları karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlıdır (p<0,0001).
Çalışmaya katılan hastaların, “Hekim dışı personelin yardımı” sorusuna verdikleri
puanların 2008 yılındaki ortalaması 3,85±1,28 (n=289), 2009 yılındaki ortalaması
4,65±0,81 (n=273) olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlıdır
(p<0,0001).
Çalışmaya katılan hastaların, “Size uygun zamanlara randevu alabilmeniz”
sorusuna verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması 3,58±1,27 (n=225), 2009
yılındaki ortalaması 4,45±0,86 (n=111) olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlıdır (p<0,0001).
Çalışmaya katılan hastaların, “Sağlık merkezine telefonla ulaşabilmeniz” sorusuna
verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması 3,40±1,47 (n=168), 2009 yılındaki
ortalaması 4,39±0,99 (n=88) olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında aradaki fark
anlamlıdır (p<0,0001).
Çalışmaya katılan hastaların, “Hekiminize telefonla ulaşabilmeniz” sorusuna
verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması 2,98±1,61 (n=150), 2009 yılındaki
ortalaması 3,99±1,31 (n=70) olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında aradaki fark
anlamlıdır (p<0,0001).
Çalışmaya katılan hastaların, “Bekleme odasında harcadığınız zaman” sorusuna
verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması 2,66±1,35 (n=289), 2009 yılındaki
49
ortalaması 3,51±1,26 (n=291) olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında aradaki fark
anlamlıdır (p<0,0001).
Çalışmaya katılan hastaların, “Görüşmeler sırasında yeterli zamanınızın olduğunu
hissettirmesi” sorusuna verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması 3,19±1,33
(n=269), 2009 yılındaki ortalaması 4,49±0,94 (n=251) olup 2008 ve 2009 yılları
karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlıdır (p<0,0001).
4.2. Hekim Anket ÇalıĢmasının Bulguları
Çalışmaya katılan hekimlerin cinsiyet, yaş, medeni durumu, eşinin çalışma durumu ve
mesleği, mezun olduğu üniversite, toplam çalışma süresi gibi sosyodemografik verileri
Tablo 8‟de gösterilmiştir.
50
Tablo 9. ÇalıĢmaya katılan hekimlerin sosyodemografik verileri
n %
Cinsiyet
Erkek 64 64,0
Kadın 36 36,0
Toplam 100 100,0
Yaş grupları
34-39 yaş 39 39,0
40-44 yaş 36 36,0
45-49 yaş 17 17,0
50+ yaş 8 8,0
Toplam 100 100,0
Medeni Durum
Evli 91 91,0
Bekâr 5 5,0
Boşanmış 4 4,0
Toplam 100 100,0
Mezun Olduğu Üniversite
Çukurova Üniversitesi 60 60,0
Üç Büyük ildeki Üniversiteler 17 17,0
Diğer İllerdeki Üniversiteler 23 23,0
Toplam 100 100,0
Eşinin Çalışma Durumu ve Mesleği
Eşim Yok 9 9,0
Eşim Çalışmıyor 24 24,0
Hekim 26 26,0
Diğer Sağlık Çalışanları 13 13,0
Öğretmen 14 14,0
Diğer Sağlık Dışı Çalışanlar 14 14,0
Toplam 100 100,0
Çalışma süresi
8-12 yıl 21 21,0
13-17 yıl 43 43,0
18-22 yıl 20 20,0
23-27 yıl 16 16,0
Toplam 100 100,0
Eğitici sertifikası
Var 16 16,0
Yok 84 84,0
Toplam 100 100,0
n: Kişi sayısı, %: Sütun yüzdesi.
Çalışmaya katılan hekimler, cinsiyetlerine göre değerlendirildiğinde % 64‟ü
(n=64) erkek, % 36‟sı (n=36) kadın olduğu saptanmıştır.
Yaş gruplarına göre yapılan değerlendirmede % 39‟unun (n=39) 34-39 yaş
grubunda, % 36‟sının (n=36) 40-44 yaş grubunda, % 17‟sinin (n=17) 45-49 yaş
grubunda ve % 8‟inin (n=8) de 50 ve üzeri yaş grubunda olduğu saptanmıştır.
Medeni durumlarına göre yapılan değerlendirmede % 5‟inin (n=5) bekâr, %
91‟inin (n=91) evli ve % 4‟ünün (n=4) boşanmış olduğu saptanmıştır.
51
Mezun olunan üniversiteye göre yapılan değerlendirmede % 60‟ının (n=60)
Çukurova Üniversitesi‟nden, % 17‟sinin (n=17) üç büyük ildeki üniversitelerden, %
23‟ünün (n=23) de diğer illerdeki üniversitelerden mezun oldukları saptanmıştır.
Eşinin çalışma durumu ve mesleğine göre yapılan değerlendirmede % 24‟ünün
(n=24) eşinin çalışmadığı, % 26‟sının (n=26) eşinin hekim, % 13‟ünün (n=13) eşinin
diğer sağlık çalışanı, % 14‟ünün (n=14) öğretmen ve % 14‟ünün (n=14) diğer sağlık dışı
çalışanı olduğu saptanmıştır, % 9‟unun (n=9) eşi olmadığından bu yönden
değerlendirmeye alınmamıştır.
Çalışma süresine göre yapılan değerlendirmede % 21‟inin (n=21) 8-12 yıl
çalıştığı, % 43‟ünün (n=43) 13-17 yıl çalıştığı, % 20‟sinin (n=20) 18-22 yıl çalıştığı ve
% 16‟sının (n=16) 23-27 yıl çalıştığı saptanmıştır.
Çalışmaya katılan (n=100) hekimlerin %16‟sının (n=16) eğitici sertifikasının
olduğu, % 84‟ünün (n=84) eğitici sertifikasının olmadığı saptanmıştır.
Çalışmaya katılan hekimlerin yönetsel konumu ve kurum dışındaki çalışma
durumları Tablo 9‟da gösterilmiştir
Tablo 10. ÇalıĢmaya katılan hekimlerin yönetsel konumları ve kurum dıĢında çalıĢma durumları
N %
Yönetsel Konumunuz var mı?*
Evet 24 24,0
Hayır 76 76,0
Toplam 100 100,0
Kurum Dışında Çalışıyor musunuz?*
Evet 31 31,0
Hayır 69 69,0
Toplam 100 100,0
n:kişi sayısı, %:sütun yüzdesi. *:2008 yılında yapılan çalışmadaki verileri göstermektedir.
Yönetsel konumu yönünden yapılan değerlendirmede, % 24‟ünün (n=24) yönetsel
konumunun olduğu ve % 76‟sının (n=76) yönetsel konumunun olmadığı saptanmıştır.
Kurum dışındaki çalışma durumu yönünden yapılan değerlendirmede, % 31‟inin (n=31)
kurum dışında da çalıştığı ve % 69‟unun (n=69) kurum dışında çalışmadığı
saptanmıştır.
52
Çalışmaya katılan hekimlerin 2008 ve 2009 yıllarındaki alışkanlıkları Tablo 10‟da
gösterilmiştir.
Tablo 11. ÇalıĢmaya katılan hekimlerin 2008-2009 yıllarındaki alıĢkanlıklarının karĢılaĢtırılması
Alışkanlıklar n % Ortalama±SS Min-Max
2008
yılı
(n:100)
Sigara içenlerin içtikleri günlük
sigara sayısı
35 35,0 16,74 ± 9,87 2 -40
Alkol alanların tükettikleri aylık
alkol miktarı (kadeh)
16 16,0 6,88 ± 6,15 1 – 24
Çay-kahve içenlerin tükettikleri
günlük çay-kahve miktarı (fincan)
85 85,0 7,52 ± 7,14 1 -40
Şans oyunları oynayanların aylık
oynama sayısı
14 14,0 2,71 ± 3,45 1 -14
2009
yılı
(n:88)
Sigara içenlerin günlük sigara sayısı 29 33,0 14,31 ± 8,58 1 - 30
Alkol alanların aylık alkol miktarı
(kadeh)
17 19,3 10,77 ± 8,70 1 - 30
Çay-kahve içenlerin günlük çay-
kahve miktarı (fincan)
75 85,2 6,73 ± 5,10 1 -30
Şans oyunları oynayanların aylık
oynama sayısı
9 10,2 1,33 ± 0,50 1 – 2
n:Kişi sayısı, %:Satır yüzdesi, Min: Minimum değer, Max: Maksimum değer, SS: Standart Sapma
2008 yılında sigara içenlerin günlük sigara sayısı ortalaması 16,74±9,87 olup
çalışmaya katılan (n=100) hekimlerin % 35‟inin (n=35) sigara içtiği saptanmıştır. 2009
yılında ise sigara içenlerin günlük sigara içme sayısı ortalaması 14,31±8,58 olup
çalışmaya katılan (n=88) hekimlerin % 33‟ünün (n=29) sigara içtiği saptanmıştır.
2008 yılında alkol alanların tükettikleri aylık ortalama alkol miktarı 6,88±6,15
olup çalışmaya katılan (n=100) hekimlerin % 16‟sının (n=16) alkol aldığı saptanmıştır.
2009 yılında ise bu değer 10,77±8,70) olup çalışmaya katılan (n=88) hekimlerin %
19,3‟ünün (n=17) alkol aldığı saptanmıştır.
2008 yılında çay-kahve içenlerin tükettikleri günlük ortalama çay-kahve miktarı
(fincan) 7,52±7,14 olup çalışmaya katılan (n=100) hekimlerin % 85‟inin (n=85) çay-
kahve içtiği saptanmıştır. 2009 yılında ise bu değer 6,73±5,10 olup çalışmaya katılan
(n=88) hekimlerin % 85,2‟sinin (n=75) çay-kahve içtiği saptanmıştır.
2008 yılında şans oyunları oynayanların aylık ortalama oynama sayısı 2,71±3,45
olup çalışmaya katılan (n=100) hekimlerin % 14‟ünün (n=14) şans oyunları oynadığı
saptanmıştır. 2009 yılında ise bu değer 1,33±0,50 olup çalışmaya katılan (n=88)
hekimlerin % 10,2‟sinin (n=8) şans oyunları oynadığı saptanmıştır.
53
Çalışmaya katılan hekimlerin düzenli tıbbi yayın izleme durumları Tablo 11‟de
gösterilmiştir.
Tablo 12. Düzenli tıbbi yayın izleme durumları
n %
2008
yılı
Düzenli Türkçe tıbbi
yayın izleme
Hayır 28 28,0
Zaman zaman 62 62,0
Evet 10 10,0
Toplam 100 100,0
Düzenli yabancı tıbbi
yayın izleme
Hayır 85 85,0
Zaman zaman 15 15,0
Evet 0 0
Toplam 100 100,0
2009
yılı
Düzenli Türkçe tıbbi
yayın izleme
Hayır 21 23,9
Zaman zaman 57 64,8
Evet 10 11,3
Toplam 88 100,0
Düzenli yabancı tıbbi
yayın izleme
Hayır 75 85,2
Zaman zaman 11 12,5
Evet 2 2,3
Toplam 88 100,0 n: kişi sayısı, %:sütun yüzdesi.
Düzenli Türkçe tıbbi yayın izleme yönünden değerlendirildiğinde, 2008 yılında,
% 28‟inin (n=28) hiç izlemediği, % 62‟sinin (n=62) zaman zaman izlediği, % 10‟unun
(n=10) düzenli olarak Türkçe tıbbi yayın izlediği, 2009 yılında ise % 23,9‟unun (n=21)
hiç izlemediği, % 64,8‟inin (n=57) zaman zaman izlediği, % 11,3‟ünün (n=10) düzenli
olarak Türkçe tıbbi yayın izlediği saptanmıştır.
Düzenli yabancı tıbbi yayın izleme yönünden değerlendirildiğinde 2008 yılında,
% 85‟inin (n:85) hiç izlemediği, % 15‟inin (n:15) zaman zaman izlediği, 2009 yılında
ise % 85,2‟sinin (n:75) hiç izlemediği, % 12,5‟inin (n:11) zaman zaman izlediği, %
2,3‟ünün (n:2) düzenli olarak yabancı tıbbi yayın izlediği saptanmıştır.
Çalışmaya katılan hekimlerin 2008 ve 2009 yıllarındaki kongre, kurs, seminer ve
hizmet içi eğitimlere katılım durumları Tablo 12‟de gösterilmiştir.
54
Tablo 13. SMG etkinliklerine katılım durumları
SMG Etkinliği Katılım
Evet % Hayır %
2008 yılı
(n:100)
Kongre 41 41,0 59 59,0
Kurs 77 77,0 23 23,0
Seminer 55 55,0 45 45,0
Hizmet içi eğitim 94 94,0 6 6,0
2009 yılı
(n:88)
Kongre 40 45,5 48 54,5
Kurs 46 52,3 42 47,7
Seminer 57 64,8 31 35,2
Hizmet içi eğitim 78 88,6 10 11,4
n: kişi sayısı, %:Satır yüzdesi, SMG: Sürekli Mesleki Gelişim
2008 yılında çalışmaya katılan hekimler (n=100) SMG etkinliklerine katılım
yönünden değerlendirildiğinde, % 41‟inin (n=41) kongrelere katıldığı, % 59‟unun
(n=59) katılmadığı, % 77‟sinin (n=77) kurslara katıldığı, % 23‟ünün (n=23) katılmadığı,
% 55‟inin (n=55) seminerlere katıldığı, % 45‟inin (n=45) katılmadığı, % 94‟ünün
(n=94) hizmet içi eğitimlere katıldığı, % 6‟sının (n=6) katılmadığı saptanmıştır.
2009 yılında çalışmaya katılan hekimler (n=88) SMG etkinliklerine katılım
yönünden değerlendirildiğinde, % 45,5‟inin (n=40) kongrelere katıldığı, % 54,5‟inin
(n=48) katılmadığı, % 52,3‟ünün (n=46) kurslara katıldığı, % 47,7‟sinin (n=42)
katılmadığı, % 64,8‟inin (n=57) seminerlere katıldığı, % 35,2‟sinin (n=31) katılmadığı,
% 88,6‟sının (n=78) hizmet içi eğitimlere katıldığı, % 11,4‟ünün (n=10) katılmadığı
saptanmıştır.
Çalışmaya katılan hekimlerin 2008 ve 2009 yıllarında işyeri fiziksel koşulları
hakkındaki görüşleri Tablo 13‟de gösterilmiştir.
Tablo 14. ĠĢyerindeki fiziksel koĢulların durumu
n %
İşyerinizdeki
fiziksel
koşullar
2008 yılı Yeterli 41 41,0
Yeterli değil 59 59,0
Toplam 100 100,0
2009 yılı Yeterli 31 35,2
Yeterli değil 57 64,8
Toplam 88 100,0
n: Kişi sayısı, %: Sütun yüzdesi
55
2008 yılında çalışmaya katılan (n=100) hekimlerin % 59‟u (n=59), 2009 yılında
çalışmaya katılan (n=88) hekimlerin ise %64,8‟i (n=57) işyerlerindeki fiziksel
koşulların yeterli olmadığını belirtmiştir.
Çalışmaya katılan hekimlerin son bir yıl içinde Tıpta Uzmanlık Sınavı‟na (TUS)
girme durumları Tablo 14‟de gösterilmiştir.
Tablo 15. Tıpta Uzmanlık Sınavı’na girme durumları
Evet Hayır
n % n %
Son bir yılda Tıpta
Uzmanlık Sınavı‟na
girdiniz mi?
2008 yılı
(n:100)
3 3,0 97 97,0
2009 yılı
(n:88)
0 0 88 100,0
n: Kişi sayısı, %: Sütun yüzdesi
Son bir yılda TUS‟a girme durumları değerlendirildiğinde, 2008 yılında çalışmaya
katılan (n=100) hekimlerin % 97‟sinin, 2009 yılında çalışmaya katılanların % 100‟ünün
(n=88) son bir yılda tıpta uzmanlık sınavına girmedikleri saptanmıştır.
Çalışmaya katılan hekimlerin 2008 ve 2009 yılında iş doyumunu etkileyen
faktörlere ilişkin doyum düzeylerinin dağılımı Tablo 15‟de gösterilmiştir.
56
Tablo 15. 2008 ve 2009 yılında hekimlerin iĢ doyumunu etkileyen faktörlere iliĢkin doyum
düzeylerinin karĢılaĢtırılması
2008 yılı
(n:88)
Doyum
Düzeyi
2009 yılı
(n:88)
Doyum
Düzeyi
P*
Ortalama±SS Ortalama±SS
Beni her zaman meşgul etmesi 3,24±1,05 O 2,72±1,15 O 0,001
Tek başıma çalışma olanağımın olması (Bağımsızlık) 3,56±1,02 O 3,28±1,18 O 0,131
Ara sıra değişik şeyler yapabilme şansımın olması
(Çeşitlilik)
3,07±1,23 O 2,92±1,16 O 0,369
Toplumda “saygın bir kişi” şansını bana vermesi
(Statü)
3,76±0,99 Y 3,50±1,06 O 0,057
Amirimin karar vermedeki yeteneği 3,09±1,20 O 2,71±1,15 O 0,019
Amirimin emrindeki kişileri idare tarzı (Yönetim
biçimi)
3,08±1,14 O 2,67±1,07 O 0,010
Vicdanıma aykırı olmayan şeyler yapabilme şansımın
olması (Moral değerler)
3,60±1,16 O 3,61±0,95 O 0,941
Bana sabit bir iş olanağı sağlaması (Güvenlik) 3,97±0,73 Y 4,10±0,89 Y 0,223
Başkaları için bir şeyler yapabilme olanağına sahip
olabilme (Sosyal hizmet)
4,34±0,68 Y 4,17±0,85 Y 0,062
Kişilere ne yapacaklarını söyleme şansına sahip olmam
bakımından(otorite)
4,13±0,68 Y 4,14±0,71 Y 0,905
Kendi yeteneklerimi kullanarak bir şeyler yapabilme
şansımın olması (Yaratıcılık)
3,78±1,01 Y 3,97±0,82 Y 0,142
İş ile ilgili alınan kararların uygulamaya konması
(Yönetim biçimi)
3,18±1,08 O 3,51±1,06 O 0,018
Yaptığım iş karşılığında aldığım ücret 2,08±1,17 O 4,10±0,79 Y 0,001
İş içinde terfi olanağımın olması 2,11±1,13 O 2,55±1,10 O 0,001
Kendi kararlarımı uygulama serbestliğini bana vermesi
(Sorumluluk)
3,13±1,15 O 3,60±1,03 O 0,001
İşimi yaparken kendi yeteneklerimi kullanabilme
şansını bana sağlaması (Yetenek kullanımı)
3,49±1,02 O 3,66±1,07 O 0,205
Çalışma şartları 2,57±1,20 O 2,99±1,20 O 0,009
Çalışma arkadaşlarımın birbirleri ile anlaşmaları
(Arkadaşlar ile ilişki)
3,41±1,30 O 3,26±1,34 O 0,381
Yaptığım iyi bir iş karşılığında takdir edilmem
(Tanınma)
2,97±1,33 O 3,16±1,11 O 0,242
Yaptığım iş karşılığında duyduğum başarı hissi
(Başarı)
3,77±1,04 Y 3,86±0,91 Y 0,427
*paired samples t test, n: Kişi sayısı, SS:Standart Sapma, Y:Yüksek iş doyumu, O:Orta iş doyumu
57
Çalışmaya katılan hekimlerin „Beni her zaman meşgul etmesi‟ sorusuna verdikleri
puanların 2008 yılındaki ortalaması 3,24±1,05, 2009 yılındaki ortalaması 2,72±1,15
olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlıdır (p=0,001).
Çalışmaya katılan hekimlerin „Tek başıma çalışma olanağımın olması‟ sorusuna
verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması 3,56±1,02, 2009 yılındaki ortalaması
3,28±1,18 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlı değildir
(p>0,05).
Çalışmaya katılan hekimlerin „Ara sıra değişik şeyler yapabilme şansımın olması‟
sorusuna verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması 3,07±1,23, 2009 yılındaki
ortalaması 2,92±1,16 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlı
değildir (p>0,05).
Çalışmaya katılan hekimlerin „Toplumda “saygın bir kişi” şansını bana vermesi‟
sorusuna verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması 3,76±0,99, 2009 yılındaki
ortalaması 3,50±1,06 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlı
değildir (p>0,05).
Çalışmaya katılan hekimlerin „Amirimin karar vermedeki yeteneği‟ sorusuna
verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması 3,09±1,20, 2009 yılındaki ortalaması
2,71±1,15 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlıdır
(p=0,019).
Çalışmaya katılan hekimlerin „Amirimin emrindeki kişileri idare tarzı‟ sorusuna
verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması 3,08±1,14, 2009 yılındaki ortalaması
2,67±1,07 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlıdır
(p=0,010).
Çalışmaya katılan hekimlerin „Vicdanıma aykırı olmayan şeyler yapabilme
şansımın olması‟ sorusuna verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması 3,60±1,16,
2009 yılındaki ortalaması 3,61±0,95 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p>0,05).
Çalışmaya katılan hekimlerin „Bana sabit bir iş olanağı sağlaması‟ sorusuna
verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması 3,97±0,73, 2009 yılındaki ortalaması
58
4,10±0,89 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlı değildir
(p>0,05).
Çalışmaya katılan hekimlerin „Başkaları için bir şeyler yapabilme olanağına sahip
olabilme‟ sorusuna verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması 4,34±0,68, 2009
yılındaki ortalaması 4,17±0,85 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında aradaki
fark anlamlı değildir (p>0,05).
Çalışmaya katılan hekimlerin „Kişilere ne yapacaklarını söyleme şansına sahip
olmam bakımından‟ sorusuna verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması 4,13±0,68,
2009 yılındaki ortalaması 4,14±0,71 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p>0,05).
Çalışmaya katılan hekimlerin „Kendi yeteneklerimi kullanarak bir şeyler
yapabilme şansımın olması‟ sorusuna verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması
3,78±1,01, 2009 yılındaki ortalaması 3,97±0,82 olup 2008 ve 2009 yılları
karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlı değildir (p>0,05).
Çalışmaya katılan hekimlerin „İş ile ilgili alınan kararların uygulamaya konması‟
sorusuna verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması 3,18±1,08, 2009 yılındaki
ortalaması 3,51±1,06 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında aradaki fark
anlamlıdır (p=0,018).
Çalışmaya katılan hekimlerin „Yaptığım iş karşılığında aldığım ücret‟ sorusuna
verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması 2,08±1,17, 2009 yılındaki ortalaması
4,10±0,79 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlıdır
(p=0,001).
Çalışmaya katılan hekimlerin „İş içinde terfi olanağımın olması‟ sorusuna
verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması 2,11±1,13, 2009 yılındaki ortalaması
2,55±1,10 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlıdır
(p=0,001).
Çalışmaya katılan hekimlerin „Kendi kararlarımı uygulama serbestliğini bana
vermesi‟ sorusuna verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması 3,13±1,15, 2009
59
yılındaki ortalaması 3,60±1,03 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında aradaki
fark anlamlıdır (p=0,001).
Çalışmaya katılan hekimlerin „İşimi yaparken kendi yeteneklerimi kullanabilme
şansını bana sağlaması‟ sorusuna verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması
3,49±1,02, 2009 yılındaki ortalaması 3,66±1,07 olup 2008 ve 2009 yılları
karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlı değildir (p>0,05).
Çalışmaya katılan hekimlerin „Çalışma şartları‟ sorusuna verdikleri puanların
2008 yılındaki ortalaması 2,57±1,20, 2009 yılındaki ortalaması 2,99±1,20 olup 2008 ve
2009 yılları karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlıdır (p=0,009).
Çalışmaya katılan hekimlerin „Çalışma arkadaşlarımın birbirleri ile anlaşmaları‟
sorusuna verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması 3,41±1,30, 2009 yılındaki
ortalaması 3,26±1,34 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında aradaki fark
anlamlıdır değildir (p>0,05).
Çalışmaya katılan hekimlerin „Yaptığım iyi bir iş karşılığında takdir edilmem‟
sorusuna verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması 2,97±1,33, 2009 yılındaki
ortalaması 3,16±1,11 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlı
değildir (p>0,05).
Çalışmaya katılan hekimlerin „Yaptığım iş karşılığında duyduğum başarı hissi‟
sorusuna verdikleri puanların 2008 yılındaki ortalaması 3,77±1,04, 2009 yılındaki
ortalaması 3,86±0,91 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlı
değildir (p>0,05).
Çalışmaya katılan hekimlerin 2008 ve 2009 yıllarındaki doyum düzeylerinin
karşılaştırılması Tablo 16‟da gösterilmiştir.
60
Tablo 166. Hekimlerin 2008 ve 2009 yıllarındaki doyum düzeylerinin karĢılaĢtırılması
2008 yılı
Ortalama±SS
(Min-Max)
2009 yılı
Ortalama±SS
(Min-Max)
P*
İçsel doyum 3,62±0,61
(1,42-5,00)
3,63±0,64
(1,42-5,00)
0,743
Dışsal doyum 2,74±0,83
(1,25-5,00)
3,12±0,73
(1,00-4,75)
0,001
Genel doyum 3,27±0,64
(1,50-5,00)
3,42±0,64
(1,25-4,90)
0,133
*paired samples T test, Min: Minimum değer, Max: Maksimum değer, SS: Standart Sapma
Çalışmaya katılan hekimlerin içsel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması
3,62±0,61, 2009 yılındaki ortalaması 3,63±0,64 olup 2008 ve 2009 yılları
karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlı değildir (p=0,743).
Çalışmaya katılan hekimlerin dışsal doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması
2,74±0,83, 2009 yılındaki ortalaması 3,12±0,73 olup 2008 ve 2009 yılları
karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlıdır (p=0,001).
Çalışmaya katılan hekimlerin genel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması
3,27±0,64, 2009 yılındaki ortalaması 3,42±0,64 olup 2008 ve 2009 yılları
karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlı değildir (p=0,133).
Çalışmaya katılan hekimlerin cinsiyetlerine göre doyum düzeylerinin
karşılaştırılması Tablo 17‟de gösterilmiştir.
Tablo 17. Hekimlerin cinsiyetlerine göre doyum düzeylerinin karĢılaĢtırılması
Cinsiyet ve iş doyumu 2008 yılı
Ortalama±SS
2009 yılı
Ortalama±SS
P*
Erkek
n=58
İçsel doyum 3,63±0,59 3,66±0,68 0,785
Dışsal doyum 2,76±0,82 3,16±0,73 0,001
Genel doyum 3,28±0,63 3,46±0,67 0,062
Kadın
n=30
İçsel doyum 3,69±0,58 3,56±0,55 0,247
Dışsal doyum 2,92±0,90 3,04±0,74 0,405
Genel doyum 3,38±0,64 3,35±0,59 0,797
*paired samples T test, n:Kişi sayısı, SS: Standart Sapma
61
Hekimlerin cinsiyetlerine göre doyum düzeyleri karşılaştırıldığında;
Erkeklerde:
o İçsel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,63±0,59, 2009
yılındaki ortalaması 3,66±0,68 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,785).
o Dışsal doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 2,757±0,817, 2009
yılındaki ortalaması 3,16±0,73 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlıdır (p=0,001).
o Genel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,28±0,63, 2009
yılındaki ortalaması 3,46±0,67 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,062).
Kadınlarda:
o İçsel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,69±0,58, 2009
yılındaki ortalaması 3,56±0,55 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,247).
o Dışsal doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 2,92±0,90, 2009
yılındaki ortalaması 3,04±0,74 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,405).
o Genel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,38±0,64, 2009
yılındaki ortalaması 3,35±0,59 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,797).
Çalışmaya katılan hekimlerin, eşlerinin çalışma durumu ve mesleğine göre doyum
düzeylerinin karşılaştırılması Tablo 18‟de gösterilmiştir.
62
Tablo 18. Hekimlerin eĢlerinin çalıĢma durumu ve mesleği ve iĢ doyumu iliĢkisi
Eşlerinin çalışma durumu ve mesleği ve iş
doyumu
2008 yılı
Ortalama±SS
2009 yılı
Ortalama±SS
P*
Eşim yok
n=8
İçsel doyum 3,82±0,42 3,70±0,48 0,549
Dışsal doyum 2,78±1,05 3,16±0,43 0,285
Genel doyum 3,41±0,66 3,48±0,38 0,759
Eşim çalışmıyor
n=22
İçsel doyum 3,74±0,69 3,71±0,80 0,851
Dışsal doyum 2,93±1,00 3,24±0,82 0,092
Genel doyum 3,42±0,76 3,52±0,76 0,506
Hekim
n=22
İçsel doyum 3,66±0,46 3,60±0,63 0,579
Dışsal doyum 2,84±0,89 3,04±0,81 0,276
Genel doyum 3,33±0,57 3,37±0,68 0,758
Sağlık dışı çalışanlar
n=13
İçsel doyum 3,70±0,45 3,52±0,50 0,355
Dışsal doyum 2,73±0,79 2,99±0,61 0,269
Genel doyum 3,31±0,53 3,31±0,53 0,984
Öğretmen
n=14
İçsel doyum 3,45±0,56 3,72±0,65 0,180
Dışsal doyum 2,71±0,64 3,30±0,68 0,037
Genel doyum 3,16±0,55 3,55±0,64 0,071
Sağlık çalışanları
n=9
İçsel doyum 3,50±0,91 3,46±0,62 0,896
Dışsal doyum 2,75±0,69 2,88±0,80 0,488
Genel doyum 3,20±0,79 3,23±0,64 0,886
*= paired samples T test, n:Kişi sayısı, SS: Standart Sapma
Hekimlerin eşinin çalışma durumu ve mesleğine göre doyum düzeyleri
karşılaştırıldığında;
Eşim yok:
o İçsel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,82±0,42, 2009
yılındaki ortalaması 3,70±0,48 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,549).
o Dışsal doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 2,78±1,05, 2009
yılındaki ortalaması 3,16±0,43 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,285).
o Genel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,41±0,66, 2009
yılındaki ortalaması 3,48±0,38 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,759).
63
Eşim çalışmıyor:
o İçsel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,74±0,69, 2009
yılındaki ortalaması 3,71±0,80 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,851).
o Dışsal doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 2,93±1,00, 2009
yılındaki ortalaması 3,24±0,82 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,092).
o Genel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,42±0,76, 2009
yılındaki ortalaması 3,52±0,76 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,506).
Hekim:
o İçsel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,66±0,46, 2009
yılındaki ortalaması 3,60±0,63 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,579).
o Dışsal doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 2,84±0,89, 2009
yılındaki ortalaması 3,04±0,81 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,276).
o Genel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,33±0,57, 2009
yılındaki ortalaması 3,37±0,68 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,758).
Sağlık dışı çalışanlar:
o İçsel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,70±0,45, 2009
yılındaki ortalaması 3,52±0,50 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,355).
o Dışsal doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 2,73±0,79, 2009
yılındaki ortalaması 2,99±0,61 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,269).
64
o Genel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,31±0,53, 2009
yılındaki ortalaması 3,31±0,53 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,984).
Öğretmen:
o İçsel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,45±0,56, 2009
yılındaki ortalaması 3,72±0,65 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,180).
o Dışsal doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 2,71±0,64, 2009
yılındaki ortalaması 3,30±0,68 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlıdır (p=0,032).
o Genel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,16±0,55, 2009
yılındaki ortalaması 3,55±0,64 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,071).
Sağlık çalışanları:
o İçsel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,50±0,91, 2009
yılındaki ortalaması 3,46±0,62 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,896).
o Dışsal doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 2,75±0,69, 2009
yılındaki ortalaması 2,88±0,80 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,488).
o Genel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,20±0,79, 2009
yılındaki ortalaması 3,23±0,64 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,886).
Çalışmaya katılan hekimlerin mezun olduğu üniversiteye göre doyum
düzeylerinin karşılaştırılması Tablo 19‟da gösterilmiştir.
65
Tablo 19. Hekimlerin mezun oldukları üniversite ile iĢ doyumu iliĢkisi
Hekimlerin mezun oldukları
üniversite ile iş doyumu ilişkisi
2008 yılı
Ortalama±SS
2009 yılı
Ortalama±SS
P*
Çukurova
Üniversitesi
n=51
İçsel doyum 3,74±0,59 3,61±0,66 0,219
Dışsal doyum 2,83±0,86 3,10±0,73 0,020
Genel doyum 3,37±0,64 3,41±0,65 0,730
Üç büyük ildeki
üniversiteler
n=15
İçsel doyum 3,63±0,69 3,53±0,73 0,537
Dışsal doyum 2,98±0,96 3,01±0,89 0,910
Genel doyum 3,37±0,75 3,32±0,77 0,774
Diğer illerdeki
üniversiteler
n=22
İçsel doyum 3,48±0,48 3,74±0,54 0,061
Dışsal doyum 2,66±0,73 3,23±0,61 0,002
Genel doyum 3,15±0,54 3,54±0,53 0,006
*= Paired Samples T Test, n:Kişi sayısı, SS: Standart Sapma
Hekimlerin mezun oldukları üniversiteye göre doyum düzeyleri karşılaştırıldığında;
Çukurova Üniversitesi‟nden mezun olanlarda;
o İçsel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,74±0,59, 2009
yılındaki ortalaması 3,61±0,66 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,219).
o Dışsal doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 2,83±0,86, 2009
yılındaki ortalaması 3,10±0,73 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlıdır (p=0,020).
o Genel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,37±0,64, 2009
yılındaki ortalaması 3,41±0,65 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,730).
Üç büyük ildeki üniversitelerden mezun olanlarda;
o İçsel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,63±0,69, 2009
yılındaki ortalaması 3,53±0,73 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,537).
o Dışsal doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 2,98±0,96, 2009
yılındaki ortalaması 3,01±0,89 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,910).
66
o Genel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,37±0,75, 2009
yılındaki ortalaması 3,32±0,77 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,774).
Diğer illerdeki üniversitelerden mezun olanlarda;
o İçsel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,48±0,48, 2009
yılındaki ortalaması 3,74±0,54 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,061).
o Dışsal doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 2,66±0,73, 2009
yılındaki ortalaması 3,23±0,61 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlıdır (p=0,002).
o Genel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,15±0,54, 2009
yılındaki ortalaması 3,54±0,53 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlıdır (p=0,006).
Çalışmaya katılan hekimlerin meslekteki toplam çalışma süresine göre doyum
düzeylerinin karşılaştırılması Tablo 20‟de gösterilmiştir.
Tablo 20. Hekimlerin meslekteki toplam çalıĢma süreleri ve iĢ doyumu iliĢkisi
Hekimlerin meslekteki toplam
çalışma süreleri ve iş doyumu
2008 yılı
Ortalama±SS
2009 yılı
Ortalama±SS
P*
8-12 yıl
n=16
İçsel doyum 3,70±0,58 3,68±0,60 0,929
Dışsal doyum 2,96±1,02 3,17±0,75 0,436
Genel doyum 3,40±0,70 3,48±0,64 0,702
13-17 yıl
n=41
İçsel doyum 3,59±0,61 3,56±0,70 0,799
Dışsal doyum 2,60±0,78 2,98±0,76 0,007
Genel doyum 3,20±0,62 3,33±0,68 0,261
18-22 yıl
n=16
İçsel doyum 3,57±0,43 3,54±0,50 0,825
Dışsal doyum 2,84±0,56 3,06±0,67 0,184
Genel doyum 3,28±0,41 3,35±0,53 0,603
23-27 yıl
n=15
İçsel doyum 3,86±0,67 3,85±0,64 0,971
Dışsal doyum 3,19±0,99 3,51±0,61 0,110
Genel doyum 3,59±0,75 3,71±0,61 0,406
*= paired samples T test, n:Kişi sayısı, SS: Standart Sapma
67
Hekimlerin meslekteki toplam çalışma sürelerine göre doyum düzeyleri
karşılaştırıldığında;
8-12 yıl çalışanlarda;
o İçsel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,70±0,58, 2009
yılındaki ortalaması 3,68±0,60 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,929).
o Dışsal doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 2,96±1,02, 2009
yılındaki ortalaması 3,17±0,75 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,436).
o Genel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,40±0,70, 2009
yılındaki ortalaması 3,48±0,64 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,702).
13-17 yıl çalışanlarda;
o İçsel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,59±0,61, 2009
yılındaki ortalaması 3,56±0,70 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,799).
o Dışsal doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 2,60±0,78, 2009
yılındaki ortalaması 2,98±0,76 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlıdır (p=0,007).
o Genel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,20±0,62, 2009
yılındaki ortalaması 3,33±0,68 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,261).
18-22 yıl çalışanlarda;
o İçsel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,57±0,43, 2009
yılındaki ortalaması 3,54±0,50 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,825).
68
o Dışsal doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 2,84±0,56, 2009
yılındaki ortalaması 3,06±0,67 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,184).
o Genel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,28±0,41, 2009
yılındaki ortalaması 3,35±0,53 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,603).
23-27 yıl çalışanlarda;
o İçsel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,86±0,67, 2009
yılındaki ortalaması 3,85±0,64 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,971).
o Dışsal doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,19±0,99, 2009
yılındaki ortalaması 3,51±0,61 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,110).
o Genel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,59±0,75, 2009
yılındaki ortalaması 3,71±0,61 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,406).
Çalışmaya katılan hekimlerin, anketin uygulandığı yılda çalıştığı kurumdaki
toplam çalışma süresine göre doyum düzeylerinin karşılaştırılması Tablo 21‟de
gösterilmiştir.
69
Tablo 21. Hekimlerin anketin uygulandığı yılda çalıĢtığı kurumdaki toplam çalıĢma süresi ve
iĢ doyumu iliĢkisi
Hekimlerin anketin uygulandığı
yılda çalıştığı kurumdaki toplam
çalışma süresi ve iş doyumu
2008 yılı
ORTALAMA ± SD
2009 yılı
ORTALAMA ± SD
P*
1-5 yıl
n=37
İçsel doyum 3,65 ± 0,56 3,612 ± 0,69 0,754
Dışsal doyum 2,80 ± 0,86 3,03 ± 0,78 0,062
Genel doyum 3,31 ± 0,63 3,38 ± 0,70 0,478
6-10 yıl
n=19
İçsel doyum 3,51 ± 0,72 3,78 ± 0,47 0,129
Dışsal doyum 2,74 ± 0,95 3,38 ± 0,70 0,019
Genel doyum 3,20 ± 0,77 3,62 ± 0,52 0,029
11-15 yıl
n=25
İçsel doyum 3,70 ± 0,56 3,52 ± 0,70 0,244
Dışsal doyum 2,87 ±0,78 2,99 ± 0,67 0,382
Genel doyum 3,37 ± 0,58 3,31 ±0,66 0,648
16-20 yıl
n=7
İçsel doyum 3,91 ± 0,38 3,69 ± 0,59 0,211
Dışsal doyum 2,88 ± 0,87 3,30 ± 0,66 0,135
Genel doyum 3,49 ± 0,52 3,54 ± 0,57 0,796
*= paired samples T test, n:Kişi sayısı, SS: Standart Sapma
Hekimlerin anketin uygulandığı yılda çalıştığı kurumdaki toplam çalışma
süresine göre doyum düzeylerinin karşılaştırıldığında:
1-5 yıl çalışanlarda;
o İçsel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,650 ± 0,56, 2009
yılındaki ortalaması 3,612 ± 0,69 olup 2008 ve 2009 yılları
karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlı değildir (p>0,05).
o Dışsal doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 2,80 ± 0,86, 2009
yılındaki ortalaması 3,03 ± 0,78 olup 2008 ve 2009 yılları
karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlı değildir (p>0,05).
o Genel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,31 ± 0,63, 2009
yılındaki ortalaması 3,38 ± 0,70 olup 2008 ve 2009 yılları
karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlı değildir (p>0,05).
6-10 yıl çalışanlarda;
o İçsel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,51 ± 0,72, 2009
yılındaki ortalaması 3,78 ± 0,47 olup 2008 ve 2009 yılları
karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlı değildir (p>0,05).
70
o Dışsal doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 2,74 ± 0,95, 2009
yılındaki ortalaması 3,38 ± 0,70 olup 2008 ve 2009 yılları
karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlıdır (p=0,019).
o Genel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,20 ± 0,77, 2009
yılındaki ortalaması 3,62 ± 0,52 olup 2008 ve 2009 yılları
karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlıdır (p=0,029).
11-15 yıl çalışanlarda;
o İçsel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,70 ± 0,56, 2009
yılındaki ortalaması 3,52 ± 0,70 olup 2008 ve 2009 yılları
karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlı değildir (p>0,05).
o Dışsal doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 2,87 ±0,78, 2009
yılındaki ortalaması 2,99 ± 0,67 olup 2008 ve 2009 yılları
karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlı değildir (p>0,05).
o Genel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,37 ± 0,58, 2009
yılındaki ortalaması 3,31 ±0,66 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p>0,05).
16-20 yıl çalışanlarda;
o İçsel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,91 ± 0,38, 2009
yılındaki ortalaması 3,69 ± 0,59 olup 2008 ve 2009 yılları
karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlı değildir (p>0,05).
o Dışsal doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 2,88 ± 0,87, 2009
yılındaki ortalaması 3,30 ± 0,66 olup 2008 ve 2009 yılları
karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlı değildir (p>0,05).
o Genel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,49 ± 0,52, 2009
yılındaki ortalaması 3,54 ± 0,57 olup 2008 ve 2009 yılları
karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlı değildir (p>0,05).
71
Çalışmaya katılan hekimlerin yönetsel konum varlığına göre doyum düzeylerinin
karşılaştırılması Tablo 22‟de gösterilmiştir.
Tablo 172. Hekimlerde yönetsel konum ve iĢ doyumu iliĢkisi
Yönetsel konum ve iş doyumu 2008 yılı
Ortalama ± SS
2009 yılı
Ortalama ± SS
P*
Yönetsel
konum var
N=19
İçsel doyum 3,60±0,84 3,64±0,85 0,880
Dışsal doyum 2,51±0,88 2,93±1,03 0,059
Genel doyum 3,17±0,80 3,36±0,90 0,354
Yönetsel
konum yok
N=69
İçsel doyum 3,67±0,50 3,63±0,57 0,575
Dışsal doyum 2,89±0,83 3,17±0,63 0,006
Genel doyum 3,36±0,58 3,44±0,56 0,246
*= paired samples T test, n:Kişi sayısı, SS: Standart Sapma
Hekimlerin yönetsel konum varlığına göre doyum düzeyleri karşılaştırıldığında;
Yönetsel konumu olanlarda;
o İçsel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,60±0,84, 2009
yılındaki ortalaması 3,63±0,85 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,880).
o Dışsal doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 2,51±0,88, 2009
yılındaki ortalaması 2,93±1,03 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark sınırda anlamlıdır (p=0,059).
o Genel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,17±0,80, 2009
yılındaki ortalaması 3,36±0,90 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,354).
Yönetsel konumu olmayanlarda;
o İçsel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,67±0,50, 2009
yılındaki ortalaması 3,63±0,57 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,575).
o Dışsal doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 2,89±0,83, 2009
yılındaki ortalaması 3,17±0,63 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlıdır (p=0,006).
72
o Genel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,36±0,58, 2009
yılındaki ortalaması 3,44±0,56 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,246).
Çalışmaya katılan hekimlerin kurum dışı çalışma durumuna göre doyum
düzeylerinin karşılaştırılması Tablo 23‟de gösterilmiştir
Tablo 23 Hekimlerin kurum dıĢında çalıĢma durumu ve iĢ doyumu iliĢkisi
Kurum dışında çalışma durumu ve iş
doyumu
2008 yılı
Ortalama ± SS
2009 yılı
Ortalama ± SS
P*
Kurum dışında
çalışmıyor
n=61
İçsel doyum 3,68±0,57 3,55±0,67 0,160
Dışsal doyum 2,87±0,91 3,08±0,76 0,064
Genel doyum 3,35±0,64 3,36±0,68 0,941
Kurum dışında
çalışıyor
n=27
İçsel doyum 3,59±0,64 3,81±0,54 0,090
Dışsal doyum 2,69±0,69 3,21±0,66 0,001
Genel doyum 3,23±0,62 3,57±0,54 0,004
*= Paired Samples T Test, n:Kişi sayısı, SS: Standart Sapma
Hekimlerin kurum dışı çalışma durumuna göre doyum düzeyleri karşılaştırıldığında;
Kurum dışında çalışmayanlarda;
o İçsel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,68±0,57, 2009
yılındaki ortalaması 3,55±0,67 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,160).
o Dışsal doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 2,87±0,91, 2009
yılındaki ortalaması 3,08±0,76 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,064).
o Genel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,35±0,64, 2009
yılındaki ortalaması 3,36±0,68 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,941).
Kurum dışında çalışanlarda;
o İçsel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,59±0,64, 2009
yılındaki ortalaması 3,81±0,54 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,090).
73
o Dışsal doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 2,69±0,69, 2009
yılındaki ortalaması 3,21±0,66 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlıdır (p=0,001).
o Genel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,23±0,62, 2009
yılındaki ortalaması 3,57±0,54 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlıdır (p=0,004).
Çalışmaya katılan hekimlerin eğitici sertifikasına sahip olma durumuna göre
doyum düzeylerinin karşılaştırılması Tablo 24‟de gösterilmiştir
Tablo 184. Hekimlerin eğitici sertifikası ve iĢ doyumu iliĢkisi
Eğitici sertifikası ve iş doyumu 2008 yılı
Ortalama ± SS
2009 yılı
Ortalama ± SS
P*
Eğitici sertifikası
yok
n=74
İçsel doyum 3,68±0,60 3,61±0,60 0,407
Dışsal doyum 2,88±0,87 3,14±0,71 0,006
Genel doyum 3,36±0,66 3,43±0,62 0,379
Eğitici sertifikası
var
n=14
İçsel doyum 3,52±0,48 3,70±0,83 0,448
Dışsal doyum 2,44±0,56 2,99±0,85 0,044
Genel doyum 3,09±0,46 3,42±0,80 0,145
*= paired samples T test, n:Kişi sayısı, SS: Standart Sapma
Hekimlerin eğitici sertifikasına sahip olma durumuna göre doyum düzeyleri
karşılaştırıldığında;
Eğitici sertifikasına sahip olmayanlarda;
o İçsel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,68±0,60, 2009
yılındaki ortalaması 3,61±0,60 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,407).
o Dışsal doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 2,88±0,87, 2009
yılındaki ortalaması 3,14±0,71 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlıdır (p=0,006).
o Genel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,36±0,66, 2009
yılındaki ortalaması 3,43±0,62 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,379).
Eğitici sertifikasına sahip olanlarda;
74
o İçsel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,52±0,48, 2009
yılındaki ortalaması 3,70±0,83 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,448).
o Dışsal doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 2,44±0,56, 2009
yılındaki ortalaması 2,99±0,85 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlıdır (p=0,044).
o Genel doyum puanlarının 2008 yılındaki ortalaması 3,09±0,46, 2009
yılındaki ortalaması 3,42±0,80 olup 2008 ve 2009 yılları karşılaştırıldığında
aradaki fark anlamlı değildir (p=0,145).
75
5. TARTIġMA
Yirmi birinci yüzyılda ekonomik, sosyolojik, politik bir olgu olarak algılanmaya
başlanan sağlık, bütün ülkelerde çözülmesi öncelik kazanmış bir sorun olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Genel pratisyenlik/aile hekimliği‟nin sağlığı iyileştirici, hastalıklardan koruyucu,
tedavi edici, rehabilite edici ve destekleyici sağlık hizmetlerini bir bütün olarak
sunmada önemli rolleri bulunmaktadır.70
Bu roller sayesinde hastanelerde uzmanlar
tarafından sunulan hizmetlerin iş yükünü ve kalitesini olumlu yönde etkileyecek, temel
sağlık hizmetlerinin etkili, etkin ve yüksek kaliteyle sunulmasına katkıda bulunacaktır.
Sağlık hizmetlerinin kalitesi, sadece sağlık hizmeti sağlayıcıları ve hastalar açısından
değil, hükümetler açısından da önemli bir konudur. Kaliteli sağlık hizmeti, insanların
daha sağlıklı ve daha mutlu olmalarına katkıda bulunacaktır.
Sağlık hizmeti sunan kurum ve kişilerin topluma karşı önemli sorumluluklar
taşıdığı bir gerçektir. Sağlık kurumlarının birey ve toplum sağlığına olan katkıları ve
sorumlulukları ise sağladıkları hizmetin kalitesi ve hizmetin etik ilkelere uygun
sunulması ile değerlendirilmektedir. Kurumların bu anlayışla sundukları hizmetler,
birey ve toplum sağlık düzeyinin gelişmesi için önemli olmasının yanında sosyal açıdan
da büyük önem taşımaktadır.
Hastaların bakım ve hizmet kalitesi ile ilgili görüşleri genellikle anket
çalışmalarıyla değerlendirilmektedir. Bu anketler genellikle muayenehanelerde
doldurulan anketlerdir. Avrupa‟da EUROPEP ölçeğiyle yapılan çalışmaların
muayenehanelerde dağıtılması ve posta yolu ile toplanması önerilmiştir.71
Bu durum
ülkemizin sosyo-ekonomik ve kültürel yapısı dikkate alındığında katılımı
düşürebileceği düşünüldüğünden çalışmamız yüz yüze görüşme yöntemi ile yapılmıştır.
EUROPEP ölçek sorularına yanıtsızlık oranı ölçeğin geçerliliğinin
göstergelerinden biridir. Türkiye‟de 1160 hasta üzerinde yapılan bir çalışmada ölçeğin
genel cevapsızlık oranı % 9 olarak saptanmış ve Türkçe EUROPEP ölçeği hastaların
hekimleri ve muayenehanelerini değerlendirmeleri için kullanılabilecek Türkçe bir araç
olduğu belirtilmiştir(Cronbach alfa değeri 0.98).72
Çalışmamızda anket sorularına genel
cevapsızlık oranı 2008 yılında % 9,6 iken 2009 yılında % 12,4‟tür. Avrupa‟da
uygulanan ölçekte ortalama % 9,7‟lik bir cevapsızlık oranı bulunmuştur.71
76
Hasta memnuniyetiyle ilgili yapılan birçok çalışmada sağlık hizmeti alanların
memnuniyet düzeylerini etkileyen faktörler; hastanede yatış gün sayısı, yatılan odadaki
kişi sayısı, son bir yılda hekime gidilme sayısı, sosyal güvence türü, yaş, eğitim düzeyi,
ailenin aylık geliri ve hastanedeki bir hekimin özel muayenesine gidilme durumu olarak
belirtilmiştir.73-80
Yatan hastalar üzerinde yapılan bir çalışmada, saldırılma, tehdit
edilme, güvende olmama, çalışanların kaba davranması ya da aşağılaması hasta
memnuniyetsizliğine yol açtığı belirtilmiştir.81
Hekkert ve ark. hasta karakteristiklerinin
(cinsiyet, yaş, eğitim, sağlık durumu, anadili) hasta memnuniyetine etkisini
araştırdıkları çalışmada, tüm hasta karakteristiklerinin hasta memnuniyeti üzerinde bazı
önemli etkilerinin olmasının yanı sıra yaş, sağlık durumu ve eğitimin hasta
memnuniyetinde belirleyici role sahip olduğunu belirtmişlerdir.82
Çalışmamıza katılan hastaların yarıdan fazlası (% 69,7) kadındır. Bu durum; gebe
takibi, çocuk takibi, aşılama, aile planlaması gibi diğer koruyucu sağlık hizmetlerini de
ağırlıklı olarak kadınlar tarafından kullanılmasının bir sonucu olabilir.
İlhan ve ark. Ankara‟da yaptıkları çalışmada, araştırmaya katılan hastaların
%87,6‟sının oturdukları konutun sağlık kuruluşuna uzaklığını “yakın” ya da “çok yakın”
olarak değerlendirdikleri ayrıca sağlık hizmeti almak amacıyla ilk başvurulan sağlık
kuruluşunun tercih edilme nedenleri içinde “yaşanılan yere yakın olması” ilk sırada
bulunduğu (% 65) belirtilmiştir.83
Çalışmamıza katılan hastaların “Sağlık Ocağı/Aile
Sağlığı Merkezine ulaşımda zorluk çekiyor musunuz?” sorusuna verdikleri yanıtlar
değerlendirildiğinde, yarısından çoğu (2008 yılında %70,5 iken 2009 yılında % 69,6)
“hiçbir zaman” yanıtını vermiş, “çoğu zaman” yanıtını verenler 2008 yılında % 5,8 iken
2009 yılında % 8,9 ve „her zaman‟ yanıtını verenler 2008 yılında % 1,7 iken 2009
yılında % 8,2‟dir. Bu artış yaşadıkları konutun kayıtlı oldukları aile hekimlerinin hizmet
verdiği SO/ASM‟ye uzaklığından kaynaklanmış olabilir. Kırıkkale‟de yapılan
çalışmada, hastaların yarıdan fazlası sağlık ocağına ulaşımın rahat olduğunu ifade
ettikleri saptanmıştır.84
İstanbul‟da85
yapılan çalışmada, sağlık ocağının ulaşılabilirliğini
bireylerin yarıya yakını mükemmel ve çok iyi yanıtını verdikleri, Şanlıurfa‟da86
yapılan
çalışmada ise sağlık ocağından memnuniyetsizlik konusunda ulaşılabilirlik maddesinin
en yüksek memnuniyetsizlik oranına sahip olduğu belirtilmiştir. Sağlık ocağının
ulaşılabilirliği, memnuniyeti etkilediği gibi yapılan çalışmalarda sağlık hizmeti
kullanmayı belirleyen temel etmenlerden biri olduğu belirtilmektedir.87-90
77
Aynı hekim tarafından uzun süreli takip edilmenin hekime güveni artırdığı ve
hasta memnuniyetini olumlu yönde etkilediği belirtilmektedir.91,92
Kuveyt‟te yapılan
1255 hastanın katıldığı çalışmada, temel memnuniyetsizliğin bakımın devamsızlığı
olduğu ve hastaların sadece % 30‟unun sürekli, % 33‟ünün de bazen aynı hekimle
görüşebildiği belirtilmiştir.93
Potiriadis ve ark. Avusturalya‟da yaptıkları ve 7130
hastanın katıldığı bir çalışmada hekimle görüşme sıklığı ve her seferinde aynı hekimle
görüşmenin hasta memnuniyetini artırdığı saptanmış.94
Marcinowicz hastalar için çok
önemli olan hasta-hekim ilişkisinin memnuniyet ya da memnuniyetsizliğe sebep
olabildiğini belirtmiştir.95
Baykan ve ark. tarafından Ankara‟da yapılan bir çalışmada
sağlık merkezine başvuru sayısı arttıkça hasta memnuniyetinin de arttığı saptanmıştır.96
Heje ve ark. yaptığı çalışmada aile hekiminin olumlu değerlendirilmesinde hasta yaşının
ve hekime başvuru sayısının artmasıyla kuvvetli ilişki olduğu belirtilmiştir.97
Aile
hekimlerinin hastanın sağlık sistemi ile öncelikli temas noktası olduğu sağlık
sistemlerinde, devamlılığın doktor hasta ilişkisinin çekirdeğini oluşturduğu
belirtilmektedir.98
Çalışmamıza katılan hastaların son bir yıldaki SO/ASM başvuru
sayılarına bakıldığında, yarıdan fazlasının (% 55) 1-6 başvuru yaptığını saptadık, bunun
hasta memnuniyetine olumlu etkisi olduğu ve hasta memnuniyetindeki artışı etkileyen
en önemli nedenlerden birinin aynı hekimle görüşme sonucunda hekime duyulan
güvenin artması olduğu kanaatindeyiz. Çalışmaya katılan hastaların son bir yıldaki
hastane başvuru sayılarına bakıldığında % 31,8‟inin son 1 yılda hastane başvurusunun
olmaması, çalışmaya katılan hastaların daha çok SO/ASM‟ye başvurmalarından
kaynaklanabileceği gibi ikinci basamak tedavi hizmeti gerektirecek bir sağlık
sorunlarının olmamasından da kaynaklanabilir.
2009 yılında çalışmaya katılan hastaların tamamına yakını (% 98,3) kayıtlı
oldukları hekimden memnun olduklarını belirtmişlerdir. 2008 yılında hastalar bir
hekime kayıtlı olmadıklarından bu soruyu yanıtlamamışlardır. Ankara‟da yapılan ve
1001 kişinin katıldığı bir çalışmada, hastaların % 28,98‟i ülkemizin sağlık hizmeti
sunum sisteminden memnun olmadıklarını belirtmişlerdir.29
Çalışmamızda ise; 2008
yılında hastaların % 74,6‟sı, 2009 yılında ise % 93,5‟i ülkemizdeki sağlık hizmeti
sunum sisteminden memnun olduklarını belirtmişlerdir (p=0,0001). Yıllar arasındaki bu
artış, hastaların memnuniyet artışında yeni sağlık hizmet sunum sisteminin etkisini
göstermektedir.
78
Çalışmaya katılan hastaların EUROPEP‟in tüm sorularına uygulama öncesi ve
sonrası puan ortalamaları kıyaslanarak karşılaştırıldığında verilen yanıtlar uygulama
sonrasında istatistiksel açıdan anlamlı bir şekilde düzelmişti (p<0,0001). En fazla
düzelme; “Önceki görüşmelerde yaptıklarını ve söylediklerini bilmesi” (3,02±1,38‟e
karşılık 4,20±1,18, p<0,0001), “Uzmana ya da hastaneye sevkten beklemeniz gerekenler
konusunda sizi hazırlaması” (3,04±1,30‟a karşılık 4,21±1,10, p<0,0001), “Doktorunuza
telefonla ulaşabilmeniz” (2,98±1,61‟e karşılık 3,99±1,31, p<0,0001), sorularına verilen
yanıtlarda görülmüştür. Çubukçu‟nun yaptığı ve 585 kişinin katıldığı çalışmada yedi
soruya verilen yanıtlar uygulama sonrasında istatistiksel açıdan anlamlı bir şekilde
düzelmiştir.63
En fazla düzelme; uzmana ya da hastaneye sevkten beklemeniz
gerekenler konusunda sizi hazırlaması (2,32 ± 0,09‟a karşılık 3,5 ± 0,09, p=
0,001),doktor dışı personelin yardımı (3,88 ± 0,07ye karşılık 4,15 ± 0,07, p= 0,007),
size uygun zamanlara randevu alabilmeniz (1,44 ± 0,06‟ya karşılık 3,5 ± 0,08, p=0,001),
sağlık merkezine telefonla ulaşabilmeniz (1,55 ± 0,07‟ye karşılık 3,4 ± 0,08, p=0,001),
doktorunuza telefonla ulaşabilmeniz (1,14 ± 0,06‟ya karşılık 3,48 ± 0,08, p= 0,001),
bekleme odasında harcadığınız zaman (3,33 ± 0,07‟ye karşılık 3,50 ± 0,07, p= 0,04),
acil sağlık sorunları için hızlı hizmet sunması (1,59 ± 0,07‟ye karşılık 2,48 ± 0,08, p=
0,001) sorularına verilen yanıtlarda görülmüştür.
İstanbul‟da yapılan bir çalışmada, hastaların “Hekimin görüşmeler sırasında
sorununuzla ilgili yeterli zamanının olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna en düşük
ortalama puanı verdiği ve hastaya ayrılan zamanın kısa tutulmasının hasta
memnuniyetini önemli derecede azalttığı belirtilmiştir.99
Çalışmamızda ise “Görüşmeler
sırasında yeterli zamanınızın olduğunu hissettirmesi” sorusuna 2009 yılındaki puanın
(4,55±0,77), 2008 yılına (3,65±1,25) göre anlamlı artış göstermesi (p<0,0001), bu
konuda hastaların memnuniyetinin arttığının göstergesidir.
Rahmqvist‟in yaptığı, hastaların kendilerini ve hekimlerini değerlendirdikleri
çalışmada, hastanın sağlık durumu ile hekim değerlendirmeleri arasında ilişki
bulunmadığını belirtmiştir.100
Malcolm ve ark. yaptıkları çalışmada, hastaların hekim
tarafından hastalığı ve ilaç etkileşimleri konusunda daha fazla bilgilendirilmesinin
memnuniyeti etkilediği belirtmiştir.101
Kıdak ve Aksaralı‟nın yatan hastalar üzerinde
yaptığı bir çalışmada, hastalar, hekim tarafından kendiyle ilgili verilen kararlara katılıp
katılmadığına yönelik soruya, 2007 yılında % 98,5‟i, 2008 yılında da % 97,7‟si hasta
79
“katılıyorum” yanıtı vermiş, durumları ve tedavileri ile ilgili kendilerine yeterli bilgi
verilip verilmediğine yönelik soruya 2007 yılında % 91,9‟u, 2008 yılında ise % 88,1‟i
“veriliyor” yanıtını vermiş ve sonuç olarak 2007 yılından 2008 yılına hekim
değerlendirmelerindeki memnuniyet düzeyinin azaldığı belirtilmiştir.25
Çalışmamızda
ise “Tıbbi bakımınızla ilgili kararlara sizi de dahil etmesi” ve “Şikâyetleriniz veya
hastalığınız hakkında istediğiniz bilgileri vermesi” sorularına verilen puanlar 2008
yılından 2009 yılına artış göstermiştir (her iki soru için p<0,0001). Hastaların hekim
memnuniyet düzeylerindeki yıllara göre ortaya çıkan bu farklılık, hasta ve hekim
profilinin değişmesi ile ilişkilendirilebilir.
Girit‟te yapılan bir çalışmada, hastaların, anket sorularının yarısından fazlasında,
% 95 ve üzeri oranlarda “çok iyi” yanıtını verdikleri, “çok kötü” yanıtını hiçbir soruda
vermediklerini belirtilmiştir.102
Çalışmamızda ise hastalar tüm sorulara çok kötü den
çok iyiye kadar farklı puanlar vermişlerdir. Bu farkın Girit‟te yapılan çalışmaya katılan
kişi sayısının az olmasının yanında hastaların hekimleri hakkında olumsuz bildirim
vermekten çekinmeleri nedeni ile kaynaklandığı kanaatindeyiz.
Westaway ve ark. Güney Afrika‟da yaptıkları bir çalışmada hastaların çoğunun
hekimle irtibata geçilmesi (% 73), iş takibi (% 69), adalet (% 69), gizlilik (% 74),
temizlik (% 68) konularında çok memnun olduklarını belirtmiştir.103
Filistin104
ve
Danimarka‟da105,106
yapılan çalışmalarda, “Sağlık merkezine telefonla ulaşabilmeniz”,
“Hekiminize telefonla ulaşabilmeniz” ve “Bekleme odasında harcadığınız zaman”
sorularının en düşük ortalamaya sahip sorular olduğu belirtilmiştir. Yine Avrupa‟da 9
ülkenin (Danimarka, Almanya, Hollanda, Norveç, Birleşik Krallık, Belçika, İsviçre,
Slovenya, İspanya) karşılaştırıldığı bir çalışmada, “Sağlık merkezine telefonla
ulaşabilmeniz” sorusuna en düşük puan Danimarka, en yüksek puan İsviçre,
“Hekiminize telefonla ulaşabilmeniz” sorusuna en düşük puan Birleşik Krallık, en
yüksek puan Slovenya, “Bekleme odasında harcadığınız zaman” sorusuna en düşük
puan Birleşik Krallık, en yüksek puan İsviçre‟de verilmiştir.107
Bu-Alayyan ve ark.
yaptıkları çalışmada hastaların “Bekleme odasında harcadığınız zaman” konusunda orta
derecede memnun olduklarını ayrıca hastaların % 58‟i acil durumlarda aynı gün içinde
muayene edilebileceğini düşündüklerini belirtmiştir.93
Çalışmamızda bu soruların
Avrupa‟daki çalışmalarda olduğu gibi düşük ortalamalı sorular olması, sadece
ülkemizde değil birçok Avrupa ülkesinde de “Sağlık merkezine telefonla
80
ulaşabilmeniz”, “Hekiminize telefonla ulaşabilmeniz” ve “Bekleme odasında
harcadığınız zaman” konularında hastaların beklentilerinin yeterince karşılanamaması
nedeniyle bu konulardaki memnuniyetlerinin düşük çıktığı kanaatindeyiz.
Bu çalışma Sağlıkta Dönüşüm Programı‟nın hekimlerin iş doyumlarına
etkilerinin araştırıldığı, Adana‟da yapılan ilk çalışma özelliğini taşımaktadır.
Kadınlar, anne ve eş olmaları nedeniyle rol çatışması yaşaması ve bu rol
çatışmasının iş hayatına yansıması nedeni ile iş doyumlarının erkeklere göre daha düşük
olduğu bildirilmektedir.108
Çalışmamızda kadın hekimlerin genel doyum puanları
3,35±0,59, erkek hekimlerin genel doyum puanları 3,46±0,67 olarak bulunmuştur.
Wada ve ark. yaptıkları çalışmada erkeklerin %55,4‟ünün kadınların % 61,4‟ünün
işinden memnun olduğu, erkeklerin memnuniyetinde hastane kaynaklarının (muayene
odalarının büyüklüğü, idari destek, v.b.) iyi olmasının, meslektaşlarla ve hastane
personeli ile iyi ilişkilerin önemli olduğu, kadınların memnuniyetinde ise hastalarla olan
iyi ilişkilerin önemli olduğu belirtmişlerdir.109
Kanada‟da 85 kadın hekim üzerinde
yapılan bir çalışmada iş doyumunun yüksek (5 puan üzerinden ortalama 3,8 puan)
olduğu belirtilmiştir.110
Hayran ve Aksayan111
iş doyumunun erkeklerde daha yüksek
olduğunu bildirirken, Musal ve ark,112
Sünter ve ark.113
, Aasland ve ark.114
yaptıkları
çalışmalarda iki cinsiyet arasında bir fark bulamadıklarını bildirmişlerdir. Avustralya‟da
Waker ve ark.115
ve İsrail‟de Fennig ve ark.116
yaptıkları çalışmalarda ise kadınlarda
erkeklerden daha fazla iş doyumu olduğu bildirilmiştir. Bu farklılık, çalışma
gruplarındaki katılımcı sayılarının ve erkek-kadın oranlarının farklı olmasından
kaynaklanmış olabilir.
Çalışmaya katılan hekimlerin yarıdan fazlası (% 60) Çukurova Üniversitesinden
mezun olmuştur. Çalışmamızda Çukurova Üniversitesinden mezun olanların fazla
olması, hekimlerin mezun oldukları ili daha iyi tanımaları nedeniyle tercih etmiş
olmalarından kaynaklanabilir. Hekimlerin mezun oldukları üniversitenin iş doyumuna
etkisi olabileceği düşünülerek yapılan incelemede her iki yılda da anlamlı fark
saptanmamıştır (2008 yılında p=0,203, 2009 yılında p=0,505). Ancak 2008 ve 2009
yılları karşılaştırıldığında, Adana, İzmir İstanbul Ankara dışında diğer illerdeki tıp
fakültelerinden mezun olanlarda genel doyum açısından istatiksel olarak anlamlı artış
saptanmıştır.(p=0,006). Bursa‟da yapılan bir çalışmada üç büyük ildeki üniversitelerden
81
mezun olan hekimlerin iş doyumunun daha yüksek olduğu belirtilmiştir.46
Bu farklılık
hekimlerin beklentileri ile ilişkili olabilir.
Eşin çalışmasının, ailenin toplam gelirini arttırarak iş doyumunu olumlu yönde
etkileyebileceği düşünülebilir. Çalışmamızda hekimlerin eşlerinin çalışma durumu ve
meslek gruplarına göre her iki yılda da genel doyum puanları açısından gruplar arasında
anlamlı fark saptanmamıştır (2008 yılında p=0,228, 2009 yılında p=0,524), hekimlerin
eşlerinin çalışma durumu ve meslek gruplarına göre, her grubun 2008 ve 2009
yıllarındaki genel doyum puanları karşılaştırıldığında, istatiksel olarak anlamlı fark
bulunmamıştır (tüm gruplarda p>0,05). Kurçer117
ve Yavuzyılmaz ve ark.118
yaptıkları
çalışmalarda da benzer sonuçlar rapor edilmiştir.
Oshagbemi çalışanın tecrübesi ile iş doyumu arasında olumlu bir ilişki olduğunu
ve aynı alanda ve/veya aynı kurumdaki çalışma süresi daha uzun olanların iş
doyumunun da daha yüksek olduğunu bildirmektedir.119
Çalışmamızda, her iki yılda da
genel doyum puanları açısından meslekteki toplam çalışma süresi 23-27 yıl olanlarda
istatiksel olarak anlamlı olmayan (2008 yılında p=0,280; 2009 yılında p=0,257)
yükseklik saptanmıştır. Birinci‟nin yaptığı çalışmada fakülteden mezun olduğu yıl
arttıkça iş doyumunun azaldığı belirtilmiştir.46
Özyurt ve ark. yaptıkları çalışmada da
toplam çalışma süresi 20-29 yıl olanlarda en yüksek iş doyumu olduğunu
belirtmişlerdir.67
Bu durum çalışma süresi ile iş doyumu arasındaki pozitif ilişkiyi
desteklemektedir. Yapılan birçok çalışmada hekimin yaşı ile iş doyumu arasındaki ilişki
de incelenmiştir. Norveç hekimlerinde yaşlı hekimlerde gençlere göre iş doyumunun
daha yüksek olduğu belirtilmiştir.114
Hann ve ark. İngiltere‟de yaptıkları ve 50 yaşın
altındaki (yaşları emeklilik yaşına yakın olmayan) 1174 aile hekiminin katıldığı bir
çalışmada, hekimlerim 1/6‟sının 5 yıl içinde işi bıraktıkları, bu hekimlerde iş
doyumsuzluğunun yüksek olmasının işi bırakmaya neden olabildiği ama iş doyumunun
yüksek olmasının işi bırakmamalarına neden olmadığı, ayrıca yüksek iş
doyumsuzluğuna sahip olanların kalıcı olarak işi bırakırken iş doyumu yüksek olanların
işe geri dönebildiği belirtilmiştir.120
Çalışmaya katılan hekimlerin 2008 yılındaki düzenli Türkçe tıbbi yayın izleme
oranı % 10 iken, düzenli yabancı tıbbi yayın izleyen hekim olmaması dikkat
çekmektedir. Bursa‟da yapılan çalışmada, pratisyen hekimlerin % 0,7‟sinin yabancı
dilde yayın izlediği belirtilmiştir.46
Özellikle yabancı tıbbi yayın izleme oranının düşük
82
olması hekimlerin yabancı dillerinin yayın takip edebilecek düzeyde olmamasından, ya
da takip ettikleri Türkçe tıbbi yayınları yeterli görmelerinden kaynaklanabilir.
Çalışmaya katılan hekimlerde her iki yılda da yönetsel konumu olmayanlarda,
yönetsel görevi olanlara göre genel doyum ortalama puanlarında istatiksel olarak
anlamlı olmayan yükseklik saptanmıştır (2008 yılında p=0,246, 2009 yılında p=0,602).
Bodur121
, Birinci46
ve Özyurt ve ark.67
, yaptığı çalışmalarda yönetsel görevi olanların
olmayanlara göre daha fazla oranda yüksek iş doyumuna sahip oldukları belirtilmiştir.
Bu çalışmalarda yöneticilerin statü ve itibar sahibi olmaları nedeniyle doyum düzeyleri
yüksek bulunmuş olabilir. Çalışmamızda ise, yönetsel görevi olanlarda doyum
puanlarının düşük çıkması yönetsel görevin kendilerine ek yük getirmesinden
kaynaklanmış olabilir.
Çalışmaya katılan hekimlerin kurum dışında çalışma durumuna göre genel doyum
puanları karşılaştırıldığında her iki yılda da gruplar arasında anlamlı fark
saptanmamıştır (2008 yılında p=0,409, 2009 yılında 0,161). Buna karşılık kurum
dışında da çalışanlarda dışsal doyum (p=0,001) ve genel doyum (p=0,004) ortalama
puanlarındaki artış anlamlıdır. Bu artış hekimlerin aldıkları ücretlerdeki artıştan
kaynaklanmış olabilir. Litvanya‟da yapılan bir çalışmada ücret, sosyal statü ve iş
yükünün iş doyumsuzluğundaki en önemli faktörler oldukları belirtilmiştir.122
Mısır‟da
yapılan bir çalışmada iş doyumunu etkileyen en önemli faktörün meslektaşları ile olan
ilişkiler, en az etkileyen faktörün ise maaş/prim olduğu belirtilmiştir.123
Tıbbi personelin çalışma biçimi; günlük iş mesaisi, çağrı üzerine çalışma ve
vardiyalı çalışma biçimindedir. Çağrı üzerine çalışma en fazla haftalık çalışma süresi
olarak örneğin, İngiltere‟de 72 saat; Hollanda‟da 60 saattir.124
Ancak Türkiye‟ye
bakıldığında, çağrı üzerine çalışan hekimlerin haftalık ortalama çalışma süreleri 120
saate çıkabilmektedir.38
Birçok Avrupa ülkesinde hekimlerin hem toplam çalışma
saatleri hem de fazla mesai saatleri daha az olduğu görülmektedir. Örneğin
Avusturya‟da günlük çalışma saatinde üst sınır 10 saat olarak belirlenmiş iken, haftada
beş saat, yılda ise 60 saat fazla mesai yaptırılmaktadır.40
Türkiye‟ye bakıldığında,
özellikle eğitim hastanelerinde araştırma görevlilerinin aylık çalışma süreleri 200 saatin
üzerine kadar çıkabilmesine rağmen 80 saatten fazla mesai süresi
ücretlendirilmemektedir. Türk Tabipleri Birliği‟nin önerisine göre, bir hekim verimli ve
etkin biçimde günde 15 ile 20 hasta bakabilmektedir.40
Ankara Tabip Odası‟nın Mart
83
2002‟de rastgele örneklem yolu ile seçilen odaya kayıtlı 400 hekime yaptığı anket
çalışması sonucunda %90‟ının “Mevcut sağlık sistemlerinde, hekimler kapasitelerinin
üzerinde hasta ile ilgilenmek zorunda kalmaktadır” ifadesine katıldıkları tespit
edilmiştir.125
Wada ve ark. yaptıkları çalışmada hekimlerin mesai saatlerinin fazla
olmasına rağmen iş yükü ve kişisel zaman azlığının iş doyumunu etkilemediğini
belirtmişlerdir.109
Çalışmamızda hekimlerin “Beni her zaman meşgul etmesi” sorusuna
verdikleri puan ortalamasında 2009 yılında 2008 yılına göre anlamlı azalma
saptanmıştır (p=0,001).
Çalışmaya katılan hekimlerin Minnesota İş Doyum Ölçeği sorularına 2009
yılındaki verdikleri puanlara bakıldığında 2008 yılına göre 5 soruda ortalama puanlar
istatiksel olarak anlamlı artmış, 3 soruda azalmıştır. En fazla artış “Yaptığım iş
karşılığında aldığım ücret” sorusuna verilen puanlarda, en fazla azalma ise “Beni her
zaman meşgul etmesi” sorusuna verilen puanlarda olmuştur. Ayrıca hesaplanan içsel
doyum (p=0,743) ve genel doyum (p=0,133) puan ortalamalarının istatiksel olarak
anlamlı olamayan artış, dışsal doyum (p=0,001) puan ortalamalarında anlamlı artış
saptanmıştır. Bu artış özellikle aile hekimlerinin aldıkları ücretlerin iyileşmesiyle
açıklanabilir.
Hekimlerin Minnesota İş Doyum Ölçeğinden alınan puan ortalamalarında göre
soruların yarısından çoğununda (her iki yılda da 14 soruda) orta düzeyde iş doyumuna
sahip olduğu görülmektedir. Torun126
ve Özyurt127
da yaptıkları araştırmalarda
hekimlerin orta düzeyde iş doyumuna sahip olduklarını belirtmişlerdir. Japonya‟da
yapılan bir çalışmada hekimlerin yarıdan fazlasının iyi veya çok iyi iş doyumuna sahip
oldukları rapor edilmiştir.109
Kanada‟da yapılan çalışmada ise hekimlerin yarıdan
fazlasının orta düzeyde iş doyumuna sahip oldukları belirtilmiştir.128
Litvanya‟da
yapılan çalışmada ise hekimlerin iş doyumunun oldukça düşük olduğu belirtilmiştir.122
Norveç‟teyapılan ve 2000, 2002, 2004 ve 2006 yıllarında hekimlerin iş doyumlarının
karşılaştırıldığı çalışmada 2000-2004 yılları arasında iş doyumunun yüksek ve birbirine
yakın olduğu, 2006 yılında ise iş doyumunun daha da arttığı, ayrıca aile hekimlerinin
hastanede çalışan hekimlerden daha memnun oldukları belirtilmiştir.114
Laubach yaptığı çalışmada, hekimlerin iş doyumunda mesleki grupların önemli
etkisi olduğunu belirtmiştir.129
Sibbald ve ark. Ulusal Sağlık Örgütünün Londra‟da
yaptığı bir çalışmada hekimlerin iş doyumunda meslektaşlarını temel faktör olarak
84
gösterildiğini belirtmiştir.130
Çalışmamızda hekimlerin “Çalışma arkadaşlarımın
birbirleri ile anlaşmaları” konusunda (2008 yılındaki ortalaması 3,41±1,30, 2009
yılındaki ortalaması 3,26±1,34) her iki yılda da orta düzeyde memnun olduklarını
saptadık.
Japonya‟da yapılan çalışmada her iki cinsiyetin de yapılan iş karşısında alınan
ücret bakımından memnun oldukları belirtilmiştir.109
Çalışmamıza katılan hekimlerin,
“Yaptığım iş karşılığında aldığım ücret” konusundaki (2008 yılındaki ortalaması
2,08±1,17, 2009 yılındaki ortalaması 4,10±0,79, p=0,001) memnuniyeti orta düzeyden
yüksek düzeye çıkmıştır. Memnuniyetteki bu artışın yeni sağlık hizmet sunum
sisteminde hekimlerin aldıkları ücretlerde yapılan artıştan kaynaklandığı kanaatindeyiz.
Ommen ve ark.‟nın Almanya‟da yaptıkları ve 277 hekimin katıldığı çalışmada iş
yükünün artması ile iş doyumunun azaldığı belirtilmiştir.131
Çalışmamıza katılan
hekimlerin “Beni her zaman meşgul etmesi” konusundaki (2008 yılındaki ortalaması
3,24±1,05, 2009 yılındaki ortalaması 2,72±1,15, p=0,001) memnuniyetindeki anlamlı
azalma hekimlerin yeni sağlık hizmet sunum sisteminde iş yüklerinin arttığı düşüncesi
nedeni ile meydana gelmiş olabilir.
Hekimlerde, yapılan işin takdir edilmesi ve olumlu geri bildirim iş doyumunu
artırırken, amirlerin ilgisizliğinin iş doyumunu azaltmaktadır.132
Çalışmamıza katılan
hekimlerin “Amirimin karar vermedeki yeteneği”, “Amirimin emrindeki kişileri idare
tarzı”, “Yaptığım iyi bir iş karşılığında takdir edilmem” konularında her iki yılda da
memnuniyetlerinin orta düzeyde olduğunu saptanmıştır.
85
6.SONUÇ ve ÖNERĠLER
Çalışmamızda anket sorularına genel cevapsızlık oranı 2008 yılında % 9,6 iken
2009 yılında % 12,4‟tür.
2009 yılında hastaların tamamına yakını (% 98,3) kayıtlı oldukları hekimden
memnundur.
2008 yılında hastaların % 74,6‟sı, 2009 yılında ise % 93,5‟i ülkemizdeki sağlık
hizmeti sunum sisteminden memnundur.
Çalışmaya katılan hastaların EUROPEP‟in tüm sorularının uygulama öncesi ve
sonrası puan ortalamaları karşılaştırıldığında verilen yanıtlar uygulama sonrasında
istatistiksel açıdan anlamlı bir şekilde düzelmiştir. En fazla düzelme; “Önceki
görüşmelerde yaptıklarını ve söylediklerini bilmesi”, “Uzmana ya da hastaneye sevkten
beklemeniz gerekenler konusunda sizi hazırlaması”, “Doktorunuza telefonla
ulaşabilmeniz” sorularına verilen yanıtlarda görülmüştür. İstatiksel olarak anlamlı artış
olmasına rağmen hastalar, en düşük puan ortalamalarını “Bekleme odasında
harcadığınız zaman”, “Hastalıklardan korunmanız için sunduğu hizmetler” ve
“Hekiminize telefonla ulaşabilmeniz” sorularına vermiştir.
Hekimlerin eşlerinin çalışma durumu ve meslek gruplarına göre her iki yılda da
genel doyum puanları açısından gruplar arasında anlamlı fark saptanmamıştır.
Hekimlerin eşlerinin çalışma durumu ve meslek gruplarına göre, her grubun 2008 ve
2009 yıllarındaki genel doyum puanları karşılaştırıldığında, istatiksel olarak anlamlı
fark bulunmamıştır.
Her iki yılda da genel doyum puanları açısından meslekteki toplam çalışma süresi
23-27 yıl olanlarda istatiksel olarak anlamlı olmayan yükseklik saptanmıştır.
Hekimlerin 2008 yılındaki düzenli Türkçe tıbbi yayın izleme oranı % 10 iken,
düzenli yabancı tıbbi yayın izleyen hekim olmaması dikkat çekmektedir.
Her iki yılda da yönetsel konumu olmayanlarda, yönetsel görevi olanlara göre
genel doyum ortalama puanlarında istatiksel olarak anlamlı olmayan yükseklik
saptanmıştır.
86
Hekimlerin kurum dışında çalışma durumuna göre genel doyum puanları
karşılaştırıldığında her iki yılda da gruplar arasında anlamlı fark saptanmamıştır. Buna
karşılık kurum dışında da çalışanlarda dışsal doyum ve genel doyum ortalama
puanlarındaki artış anlamlıdır.
Hekimlerin Minnesota İş Doyum Ölçeği sorularına 2009 yılındaki verdikleri
puanlara bakıldığında 2008 yılına göre 5 soruda ortalama puanlar istatiksel olarak
anlamlı artmış, 3 soruda azalmıştır. En fazla artış “Yaptığım iş karşılığında aldığım
ücret” sorusuna verilen puanlarda, en fazla azalma ise “Beni her zaman meşgul etmesi”
sorusuna verilen puanlarda olmuştur. Ayrıca hesaplanan içsel doyum ve genel doyum
puan ortalamalarının istatiksel olarak anlamlı olamayan artış, dışsal doyum puan
ortalamalarında anlamlı artış saptanmıştır.
Hekimler, Minnesota İş Doyum Ölçeğinden alınan puan ortalamalarında göre
soruların yarısından çoğununda (her iki yılda da 14 soruda) orta düzeyde iş doyumuna
sahiptir.
EUROPEP ölçeği birçok Avrupa ülkesinde ve Türkiye‟de geçerlik ve güvenilirlik
çalışması yapılmış, uluslararası kabul görmüş bir ölçektir. Ölçek, hekime geri bildirim
sunmakta ve hekimin kendisini ulusal ve uluslararası normlarla kıyaslamasına imkân
vermektedir. Meslek örgütlerinin ve sağlık yetkililerinin gerekli önemi vermeleri
halinde EUROPEP ölçeğinin ülkemizin sağlık hizmet kalitesini artırmada önemli rol
oynayabilir.
Sağlık merkezlerine, randevu ve çağrı merkezlerinin kurulması, hastaların
hekimlerine ve sağlık merkezine ulaşabilirliğinin arttırılması yanında muayene öncesi
bekleme sürelerinin de azaltılmasını sağlayabilir.
Hekimlere koruyucu sağlık hizmetleri konusunda hizmet içi eğitim verilerek
farkındalıklarının arttırılması, hastalarına daha iyi koruyucu sağlık hizmeti vermelerini
böylece hasta memnuniyetinin daha da artmasını sağlayabilir.
Hekimlerin mesai içindeki iş yoğunluğunun zaman yönetimiyle ilgili hizmet içi
eğitim alarak desteklenebileceği ve bu durumun uygulama değişiminde hekimlerin
87
uyum sürecinden kaynaklanan adaptasyon sorunundan kaynaklanabileceği
düşünüldüğünde geçiş sürecinden sonra bunun düzeleceğini tahmin etmekteyiz.
Türkiye‟de sağlıkta dönüşümün henüz tam anlamıyla gerçekleşmediği
düşünülürse, hasta ve hekimlerin yeni sağlık hizmet sunum sisteminden
memnuniyetlerinin ülke genelinde çalışmalar yapılarak değerlendirilmesi gerektiğini
düşünmekteyiz.
88
7. KAYNAKLAR
1. Öztek Z. Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi ve Sağlık Ocağı Yönetimi. İzmir: Palme
Yayıncılık Tic Ltd Şti, 2004;55-56.
2. T.C. Sağlık Bakanlığı. Aile Hekimliği Türkiye Modeli. Ankara: Mavi Ofset, 2004.
3. Dirican R, Bilgen N. Halk Sağlığı. 2. Baskı, Bursa: Uludağ Üniversitesi Basımevi, 1993;51-52.
4. Öztek Z, Eren N. Sağlık yönetimi. Bertan M, Güler Ç. Halk Sağlığı (Temel Bilgiler). Ankara:
Özışık ofset, 1995;371-387.
5. Sur H. Sağlık Sektöründe Sağlıklı Yönetim.1.Baskı, İstanbul: Avrasya Global Yayınları, 2006;7-
10.
6. Kasapoğlu MA. Sağlık Sosyolojisi Türkiye’den Araştırmalar. Ecevit MC. 1. Baskı, Ankara:
Sosyoloji Derneği Yayınları, 1999.
7. Altay A. Sağlık hizmetlerinin sunumunda yeni açılımlar ve Türkiye açısından değerlendirilmesi.
Sayıştay Dergisi 2007; 64:33-58.
8. Harker EB. Global Principles for Better Health Care: A Guide for Policymakers A Report for the
International Federation of Pharmaceutical Manufactures Associations. (Ü. Türkoğulları Çev.).
İstanbul: GANG Reklam Tanıtım ve Yayıncılık Tic Ltd Şti, 2006.
9. Morgil M, Küçükçirkin M. TOBB‟nin sağlıkta toplam kalite yönetimine bakışı. Çoruh M.
I.Basamak Sağlık Hizmetleri‟nde Toplam Kalite Yönetimi Sempozyumu, Ankara-Türkiye, Yeni
Fersa Matbaacılık, 24-25 Kasım 1995;29-35.
10. Donabedian A. Explorations in Quality Assessment and Monitoring. The Definition of Quality
and Approaches to its Assessment. Ann Arbor, Mick: Health Administration Pres, 1980.
11. Sonazura PJ. Quality Assessment and Quality Assurance in Medical Care. Annu Rev Public
Health, 1980;1:37-68.
12. Kızılcan F. Bayındır Hastanesi Toplam Kalite Yönetimi Uygulamaları. Erişim:
www.tse.org.tr/Turkish/DuyuruYayin/bayindir.doc. Erişim tarihi: 14.12.2009.
13. Serinkan C. Bardakçı A. Pamukkale üniversitesi öğretim elemanlarının iş tatminlerine ilişkin bir
araştırma. Karaman İİBF Dergisi, 2007; (12).
14. Öztek Z. I.Basamak sağlık hizmetlerinde kalite kavramı. Çoruh M. I.Basamak Sağlık
Hizmetleri‟nde Toplam Kalite Yönetimi sempozyumu, Ankara-Türkiye, Yeni Fersa Matbaacılık,
24-25 Kasım 1995:37-40.
15. Eser E. Temel sağlık hizmetleri ve sağlığın geliştirilmesi. I. Ulusal Sağlığı Geliştirme ve Sağlık
Eğitimi Kongresi. Muğla-Türkiye, 9-12 Kasım 2006: 28
16. T.C. Sağlık Bakanlığı. Dünden bugüne sağlık politikalarımız. Akdağ R. İlerleme Raporu: Türkiye
Sağlıkta Dönüşüm Programı. Sağlık Bakanlığı Yayın No:749, Ankara, 2008
17. Akdağ R. Nereden Nereye Türkiye Sağlıkta Dönüşüm Programı Kasım 2002-Haziran 2007. T.C.
Sağlık Bakanlığı Yayın No:713 , 2007.
18. Akdağ R. Türkiye’de Sağlıkta Dönüşüm Programı ve Temel Sağlık Hizmetleri Kasım 2002-2008.
T.C. Sağlık Bakanlığı Yayın No:770, 2008.
89
19. T.C. Sağlık Bakanlığı. Sağlıkta Dönüşüm. Ankara, 2003. Erişim adresi: http://www.saglik.gov.tr
Erişim tarihi: 20.01.2010.
20. Paycı S, Ünlüoğlu Ġ. Dünyada ve Türkiye‟ de Aile Hekimliği Uygulamaları. Türkiye Aile
Hekimleri Uzmanlık Derneği Yayınları, 2003;23-29.
21. Resmi Gazete: Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanun. Tarih : 9/12/2004 Sayı
:256655.
22. Bilgel N, Tunç E. Aile hekimliği: tanımı, tarihçesi, amacı, önemi. Bilgel N. Aile Hekimliği.
1.Baskı, Bursa: Medikal Tıp Kitabevi, 2006:1-6.
23. T.C. Sağlık Bakanlığı. Aile Hekimliği Türkiye Modeli. Erişim:
http://www.saglik.gov.tr/TSHGM/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFFAC8287D72AD903BE
5BEB3EFCBD5B1D4F. Erişim tarihi:27.04.2010
24. Carr-Hill AR. The measurement of patient satisfaction. J Public Health Med. 1992;14(3):236-49.
25. Kıdak LB, Aksaraylı B. Yatan hasta memnuniyetinin değerlendirilmesi ve izlenmesi: eğitim ve
araştırma hastanesi uygulaması. Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 2008;
10:(3):87-119.
26. Nesanır N, Dinç G. Patient satisfaction level of the patients who were hospitalized in Manisa city.
TAF Prev Med Bull, 2008; 7(5):419-428.
27. Özer A, Çakıl E. Sağlık hizmetlerinde hasta memnuniyetini etkileyen faktörler. Tıp Araştırma
Dergisi. 2007; 5(3):140-143.
28. KavuncubaĢı ġ. Hastane ve Sağlık Kurumları Yönetimi. Siyasal kitapevi. Ankara. 2000:291-304.
29. Aydoğan Ü. Aile Hekimliğinde Hasta Memnuniyeti. Uzmanlık Tezi, Genel Kurmay Başkanlığı
Gülhane Askeri Tıp Akademisi, Ankara, 2005.
30. ġener NF. Önce İnsan. 1. Ulusal Sağlık Kuruluşları ve Hastane Yönetimi Sempozyumu Kitabı,
Dokuz Eylül Üniversitesi. 4-7 Mayıs 1994:305-315.
31. Proctor E, Morrow-Howell N, Albaz R, Weir C. Patient and family satisfaction with discharge.
Plans. Med Care, 1992;30(3):262-75.
32. Ersoy K, KavucubaĢı ġ. Sağlık Kurumlarında Kalite Yönetimi, 1. Ulusal Sağlık Kuruluşları ve
Hastane Yönetimi Sempozyumu, Dokuz Eylül Üniversitesi, 4-7 Mayıs 1994: 349-353.
33. Yılmaz M. Sağlık bakım kalitesinin bir ölçütü: hasta memnuniyeti. C Ü Hemşirelik Yüksekokulu
Dergisi, 2001; 5(2):69-74.
34. Apay S.E. Arslan S. Bir üniversite hastanesinde yatan hastaların tatmin olma düzeyleri. TAF
Prev Med Bull 2009; 8(3):239-244.
35. Strasen L. Incorporating patient satisfaction standartds ınto quality of care measures, J Nurs Adm,
1988; 18(5):5-6.
36. Leebov W, Ersöz C.J. The Shifting Profile of Quality in Health Care: The health Care Manager‟s
Guide to Continuous Quality Improvement. American Hospital Publishers. 1991, 15-25.
37. Türk Tabipleri Birliği. Türk Tabipleri Birliği Mezuniyet Öncesi Tıp eğitimi Raporu 2008. Birinci
Baskı, Ankara: Türk Tabipleri Birliği Yayınları, 2008.
90
38. KumaĢ H. Yücel BeyaztaĢ F. Türkiye‟deki hekimlerin çalışma koşullarının irdelenmesi. C Ü Tıp
Fakültesi Dergisi, 2007; 29(3):123-127.
39. Soyer A. Dünyada ve Türkiye‟de Sağlık Personelinin Temel Sorunları. Ankara: TTB Yayınları,
1992: 1-163.
40. Aslan D, Kiper N, Karaağaoğlu E, Topal F, Güdük M, Cengiz ÖS. Türkiye‟de Tabip Odalarına
Kayıtlı Olan Bir Grup Doktorda Tükenmişlik Sendromu ve Etkileyen Faktörler. Türk Tabipleri
Birliği Yayınları, Ankara, 2005.
41. Dirican MR. Türk Hekimlerinin Düşünüş ve Davranışları ve Bunun Toplum Sağlığına Etkileri.
Ankara: Sevinç Matbaası, Atatürk Üniversitesi Yayınları, 1973: 19-53.
42. Topçu ÖG. İş Doyumu ve Motivasyon: Havacılık Sektöründe Çalışan Pilotların İş Doyum
Seviyelerinin Tespit Edilerek İzlenebilecek Alternatif Motivasyon Stratejilerinin Belirlenmesi
Üzerine Bir Araştırma. Yayımlanmamış Doktora Tezi, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı, Adana, 2003.
43. ErĢan S, Sezgin A. Hemşirelerin iş doyum düzeyini etkileyen faktörler. İnönü Üniversitesi Sağlık
Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Dergisi, 1998; 4:71–78.
44. Cimete G. Akdeniz üniversitesi hastanesinde çalışan hemşirelerin iş doyumlarının incelenmesi.
Hemşireler ve Ebeler İçin Türk Hemşireler Dergisi. 1996; 46(4):17–20.
45. Astı N. Çalışan Hemşirelerin İş Günü Kaybı, Nedenleri, Sıklığı ve İş Doyumu İlişkisi.
Yayımlanmamış Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Hemşirelik
Anabilim Dalı, İstanbul, 1993.
46. Birinci N. Bursa‟da Görev Yapan Hekimlerde İş Doyumu ve Bunu Etkileyen Etmenler. Doktora
Tezi, Uludağ Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Bursa, 1999.
47. Uz MH. Temel Sağlık Hizmetlerinde Kalitenin Sürekli İyileştirilmesi İçin Gereken Ön Koşullar
ve Bu Konudaki Danimarka Tecrübeleri. Çoruh M. I.Basamak Sağlık Hizmetleri‟nde Toplam
Kalite Yönetimi Sempozyumu, Ankara: Yeni Fersa Matbaacılık, 24-25 Kasım 1995: 49-56.
48. Davis K, Newstrom JW. Human Behavior at Work: Organizational Behavior, 8th
Edition, New
York/St. Louis/San Francisco: McGraw-Hill Publishing Company. 1989.
49. Sun HO. İş Doyumu Üzerine Bir Araştırma: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Banknot
Matbaası Genel Müdürlüğü. Uzmanlık Yeterlilik Tezi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Banknot Matbaası Genel Müdürlüğü Ankara, 2002.
50. Aksayan S. Koruyucu ve Tedavi Edici Sağlık Hizmetlerinde Çalışan Hemşirelerin İş Doyumu
Etkenlerinin İncelenmesi. Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, İstanbul,
1990.
51. Khan AU. Satisfaction of Secondary School Administrators with Their Work in Pakistan.
Yayımlanmamış doktora tezi, ODTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 1991.
52. Eren E. Yönetim Psikolojisi. Genişletilmiş 2. Baskı, İstanbul, İ.Ü. İşletme Fakültesi İktisadi
Enstitüsü 30. Yıl Yayınları No:2, 1984.
53. Urban ME. The Ideology of Administration: American and Soviet Cases. State University of New
York Press, Albany, 1982.
54. Herzberg F, Mausner B, Snyderman H. The Motivation To Work. NY: John Wiley, 1959.
91
55. Onaran O. Çalışma Yaşamında Güdülenme Kuramları. Ankara, A Ü Siyasal Bilgiler Fakültesi
Yayınları No:470, 1981.
56. Herbert G. H., Gullett C.R. Organizations: Theory and Behavior. R. R. Donwelley and Sons
Company, U S A. 1975.
57. ġimĢek L. İş tatmini. Verimlilik Dergisi, Milli Prodüktivite yayını, sayı:2, Mert Matbaası, Ankara,
1995.
58. Koçel T. İşletme Yöneticiliği. 2. Baskı, İstanbul, İ.Ü. İşletme Fakültesi İktisadi Enstitüsü 30. Yıl
Yayınları No:1, 1984.
59. Vroom VH. Work and Motivation. John Wiley and Sons, Inc, New York, 1964.
60. Davis K. İşletmelerde İnsan Davranışı. K. Tosun ve Diğerleri Çev. 2. Baskı, İstanbul, İ. Ü.
Yayınları No:3028, 1984.
61. Alderfer CP. Human Needs In Organizational Settings. New York: Free Press, 1972.
62. Baysal A, Tekarslan E. Davranış bilimleri. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Dergisi,
1998:111-121.
63. Çubukçu M. Samsun‟da Sağlıkta Dönüşüm Kapsamında Aile Hekimliği Uygulamasından Önce
ve Sonra Birinci Basamak Sağlık Kuruluşlarına Başvuran Hastaların Aldıkları Sağlık Hizmetini ve
Hekimlerini EUROPEP Ölçeğiyle Değerlendirmesi Yoluyla Hasta Memnuniyetinin Saptanması.
Uzmanlık Tezi. 19 Mayıs Üniversitesi. 2007
64. Fields DL. Taking the Measure of Work: A Guide to Validated Scales for Organizational
Research and Diagnosis, 2002:7-8.
65. Weiss DJ, Dawis RV, England GW, Lofquist LH. Manual for the Minnesota Satisfaction
Questionnaire. Minneapolis, MN: University of Minnesota Industrial Relations Center, 1967.
66. Baycan, A. “An Analysis Of Several Aspects Of Job Satisfact on Between Different Occupational
Groups”. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü. 1985.
67. Özyurt A, Hayran O, Sur H. Predictors of burnout and job satisfaction among turkish physicians.
QJM. 2006; 99(3):161–169.
68. Sevimli F, ĠĢcan Ö.F. Bireysel ve İş Ortamına Ait Etkenler Açısından İş Doyumu. Erişim:
www.eab.ege.edu.tr/pdf/5/C5-S1-2-M7.pdf . Erişim tarihi: 28.12.2009
69. Serinkan C, Bardakçı A. Pamukkale üniversitesi öğretim elemanlarının iş tatminlerine ilişkin bir
araştırma. Karaman İİBF Dergisi, 2007; 12(9).
70. Ergüder T. Esin S. Kutlu L. Kanyılmaz D. Birinci Basamak Sağlık Hizmet Sunumunda Aile
Hekimliği/Genel Pratisyenlik. Erişim: www.todaie.gov.tr/OZETSY/874.doc. Erişim tarihi:
10.05.2010
71. Grol R. Wensing M. Patients Evaluate General/Family Practice: The EUROPEP Instrument.
Center for Quality of Care Research, Nijmegen, 2000.
72. Aktürk Z, Dağdeviren N, ġahin EM, Özer C, Yaman H, Olgun GöktaĢ O, Filiz TM,
Topsever P, Onganer E, Aydın S, YarıĢ F, MaraĢ Ġ. Hastalar hekimleri değerlendiriyor:
Europep ölçeği. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi. 2002; 1-8.
73. Bahramoour A, Zolala F. Patient satisfaction and related factors in kerman hospitals. East
Mediterr Health J, 2005; 11(5-6): 905-12.
92
74. ġahin M, Eğri M. Malatya Yeşilyurt ilçesinde hastane hizmetlerinin kullanımı ve etkileyen
faktörler. Toplum ve Hekim Dergisi, 1999; 14:332-337.
75. Kaya S. Ankara metropolitan alanda sağlık bakım hizmetlerinin potansiyel ve gerçekleşen
kullanılabilirliği. Toplum ve Hekim Dergisi, 1996: 11:71:2-14
76. Ökem ZD. Sağlık hizmetlerinde hakkaniyet analizi. Toplum ve Hekim Dergisi, 1996; 11:72:67-72.
77. ġahin B, Yılmaz F, Lee K-H. Factors affecting ınpatient satisfaction: structural equation
modeling. J Med Syst, 2007; 31:9–16.
78. PiĢkinsüt S. Sağlık hizmetlerinde verimlilik, Toplum ve Hekim Dergisi, 1994; 90-92.
79. Akkan T, HoĢgönül E, Açikel CH, Sağlam K, Ciğerim M. Bir Eğitim Hastanesinde Yatarak
Tedavi Gören Hastalarda Tatmin Düzeyinin Araştırılması, 6-9 Ekim 1999 VI Ulusal Halk Sağlığı
Günleri Bildiri Kitabı, Malatya-Türkiye, 1999; 145.
80. Sümbüloğlu K, Sümbüloğlu V. Sağlık Enformasyon Sistemleri. Somgür Yayıncılık, Ankara,
1998: 206-207.
81. Boyer L, Baumstarck-Barrau K, Cano N, Zendjidjian X, Belzeaux R, Limousin S, Magalon
D, Samuelian J-C, Lancon C, Auquier P. Assessment of psychiatric inpatient satisfaction: a
systematic review of self-reported instruments. Eur Psychiatry 2009; 24(8):540–9.
82. Hekkert KD, Cihangir S, Kleefstra SM, van den Berg B, Kool RB. Patient satisfaction
revisited: a multilevel approach. Soc Sci Med 2009; 69(1):68–75.
83. Ġlhan MN, Tüzün H, Aycan S, Aksakal FN, Özkan S. Birinci basamak sağlık kuruluşuna
başvuranların sağlık hizmeti kullanma özellikleri ve bazı sosyoekonomik belirteçlerle değişimi:
sağlık reformu öncesi son saptamalar. Toplum Hekimliği Bülteni 2006; 25(3);33-41.
84. Ersoy F, Edirne T, Yıldırım C. Birinci Basamakta Hasta Memnuniyeti. IV. Ulusal Sağlık ve
Hastane Yönetimi Sempozyumu, İstanbul-Türkiye, 27-28 Eylül 2001:366-70.
85. Kapaklı E, Kök Z, Salgar K, Emin N, BaĢaran E, Yaylı F. Moda sağlık ocağı‟na başvuranların
verilen hizmetlerle ilgili değerlendirmeleri. Sted 2005; 14(3):55-61.
86. Akıllı A, Genç M. Şanlıurfa ili Bozova ilçesi merkez sağlık ocağına başvuran hastaların sağlık
hizmetlerini kullanma durumu ve etkileyen faktörler. İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi.
2007; 14(2):95-99.
87. Yanagisawa S, Mevy V, Wakai S. Comparison of healthseeking behaviour between poor and
better-off people after health sector reform in Cambodia. Public Health 2004; 118(1):21-30.
88. Fortney JC, Steffick DE, Burgess JF Jr, Maciejewski ML, Petersen LA. Are primary care
services a substitute or complement for specialty and inpatient services? Health Serv Res 2005;
40(5 Pt 1):1422-1442.
89. Arcury TA, Gesler WM, Preisser JS, Sherman J, Spencer J, Perin J, The effects of geography
and spatial behavior on health care utilization among the residents of a rural region. Health Serv
Res. 2005; 40(1):135-155.
90. Knox SA, Britt H. the contribution of demographic and morbidity factors to self-reported visit
frequency of patients: a cross-sectional study of general practice patients in Australia. BMC Fam
Pract 2004; 20;5-17.
93
91. Baker R, Mainous AG 3rd, Gray DP, Love MM. Exploration of the relationship between
continuity, trust in regular doctors and patient satisfaction with consultations with family doctors.
Scand J Prim Health Care 2003; 21(1):27-32.
92. Lionis C, Philalithis A. Patient satisfaction with medication: a challenge for primary health care.
Fam Prac 2008; 25(5):319–320.
93. Bu-Alayyan S, Mostafa A, Al-Etaibi B, Sorkhou E, Al-Taher H, Al-Weqayyan A. Patient
satisfaction with primary health care services in Kuwait. Kuwait Medical Journal 2008, 40 (1): 25-
30.
94. Potiriadis M, Chondros P, Gilchrist G, Hegarty K, Blashki G, Gunn JM. How do Australian
patients rate their general practitioner? A descriptive study using the general practice assessment
questionnaire. Med J Aust 2008; 189(4):215–219.
95. Marcinowicz L, Chlabicz S, Grebowski R. Patient satisfaction with healthcare provided by
family doctors: primary dimensions and an attempt at typology. BMC Health Serv Res 2009; 9:63.
96. Baykan Z, Özkan S, Maral I. Ana-çocuk sağlığı aile planlaması merkezine başvuran kadınların
hizmetten memnuniyet durumları. Erciyes Tıp Dergisi 2004; 26(3):98-104.
97. Heje HN, Vedsted P, Sokolowski I, Olesen F. Patient characteristics associated with differences
in patients' evaluation of their general practitioner. BMC Health Serv Res 2008; 8:178.
98. Freeman GK, Olesen F, Hjortdahl P. Continuity of care: an essential element of modern general
practice? Fam Pract 2003, 20(6):623-627.
99. Özer O. Şişli Etfal Eğitim Araştırma Hastanesi Polikliniklerine Başvuran Hastalarla Yapılan
Anket Çalışması ile Hasta-Hekim İletişiminin İncelenmesi. Uzmanlık tezi. Şişli Etfal Eğitim ve
Araştırma Hastanesi Aile Hekimliği Koordinatörlüğü. İstanbul. 2007.
100. Rahmqvist M. Patient satisfaction in relation to age, health status and other background factors: a
model for comparisons of care units. Int J Qual Health Care 2001; 13(5):385-390.
101. Malcolm CE, Wong KK, Elwood-Martin R. Patients' perceptions and experiences of family
medicine residents in the office. Can Fam Physician 2008; 54(4):570-1, 571.e1-6.
102. Lionis C, Tsiraki M, Bardis V, Philalithis A. Seeking quality ımprovement in primary care in
Crete, Greece: the First Actions. Croat Med J 2004; 45(5):599-603.
103. Westaway MS, Rheeder P, Van Zyl DG, Seager JR. Interpersonal and organizational
dimensions of patient satisfaction: the moderating effects of health status. Int J Qual Health Care.
2003; 15(4):337-344.
104. Abu Mourad T. Shashaa S. Markaki A. Alegakis A. Lionis C. Philalithis A. An evaluation of
patients‟ opinions of primary care physicians: the use of Europep in Gaza Strip-Palestine. J Med
Syst 2007; 31(6):497–503.
105. Vedsted P, Sokolowski I, Heje HN. Data quality and confirmatory factor analysis of the danish
Europep questionnaire on patient evaluation of general practice. Scand J Prim Health Care, 2008;
26(3):174-180.
106. Vedsted P, Heje HN. Association between patients‟ recommendation of their GP and their
evaluation of the GP. Scand J Prim Health Care, 2008; 26(4):228-234.
107. Wensing M, Vedsted P, Kersnik J, Peersman W, Klingenberg A, Hearnshaw H, Hjortdahl P,
Paulus D, Künzi B, Mendive J, Grol R. Patient satisfaction with availability of general practice:
an international comparison. Int J Qual Health Care 2002; 14(2):111-118.
94
108. Ergin C. Bir iş doyumu ölçümü olarak iş betimlemesi ölçeği uyarlama, geçerlik ve güvenirlik
çalışması. Türk Psikoloji Dergisi. 1997; 12(39): 25–26.
109. Wada K, Arimatsu M, Higashi T, Yoshikawa T, Oda S, Taniguchi H, Kawashima M, Aizawa
Y. physician job satisfaction and working conditions in Japan. J Occup Health 2009; 51(3):261-
266.
110. Hebbard PC, Wirtzfeld DA. Practice patterns and career satisfaction of Canadian female general
surgeons. Am J Surg 2009: 197(6):721-727.
111. Hayran O, Aksayan S. Pratisyen hekimlerde iş doyumu. Toplum ve Hekim 1991;16-7.
112. Musal B, Elçi ÖÇ, Ergin S. Uzman hekimlerde mesleki doyum. Toplum ve Hekim, 1995;10:2-7.
113. Sünter AT, Canbaz S, Dabak ġ, Öz H, PeĢken Y. Pratisyen hekimlerde tükenmişlik, işe bağlı
gerginlik ve iş doyumu düzeyleri. Genel Tıp Dergisi 2006; 16(1):9–14.
114. Aasland OG, Rosta J, Nylenna M. healthcare reforms and job satisfaction among doctors in
Norway. Scand J Public Health, 2010; 38(3): 253-258.
115. Walker KA. What keeps Melbourne GPs satisfied in their jobs? Aust Fam Physician 2007;
36(10):877-880.
116. Fennig S, Yuval D, Greenstein M, Rabin S, Weingarten M, Job satisfaction among certified
and non-certified general practitioners. Isr Med Assoc J 2000; 2(11):823-827.
117. Kurçer MA. Harran üniversitesi tıp fakültesi hekimlerinin iş doyumu ve tükenmişlik düzeyleri.
Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 2005; 2(3):10-15.
118. Yavuzyılmaz A, TopbaĢ M, Çan E, Çan G, Özgün ġ. Trabzon İl Merkezindeki Sağlık Ocakları
Çalışanlarında Tükenmişlik Sendromu ile İş Doyumu Düzeyleri ve İlişkili Faktörler. TSK
Koruyucu Hekimlik Bülteni. 2007; 6(1):41–50.
119. Oshagbemi T. Is length of service related to the level of job satisfaction? Int J Soc Econ. 2000;
27(3):213–226.
120. Hann M, Reeves D, Sibbald B. Relationships between job satisfaction, intentions to leave family
practice and actually leaving among family physicians in England. Eur J Public Health 2010.
121. Bodur S. Sağlık yöneticilerinde iş doyumu. Genel Tıp Dergisi. 1997; 7(1):12-14.
122. Buciuniene I, Blazeviciene A, Bliudziute E. health care reform and job satisfaction of primary
health care physicians in Lithuania. BMC Fam Pract 2005; 6(1):10.
123. Abdel-Rahman AG, Abdel-Halim AWE, Allam MF, Meky F. Low job satisfaction among
physicians in Egypt. TSK Koruyucu Hekimlik Bülteni, 2008; 7(2): 91-96.
124. AMA : Overview of Overseas Experience in Regulating Hours of Work of Doctors in Training,
January, 1998. Erişim: http://www.ama.com.au/node/3757. Erişim tarihi:06.05.2010.
125. Ankara Tabip Odası. Ankara Tabip Odası Üyelerinin Mesleki ve Sağlık Alanına Yönelik Görüş
ve Tutumları Araştırması, Ankara, 2002.
126. Torun P. Türkiye‟de ve İngiltere‟de Farklı Pozisyonlarda Görev Yapan Hekimlerin İş Doyumuna
İlişkin karşılaştırmalı Bir Çalışma. Uzmanlık Tezi. KTÜ Tıp Fakültesi. Trabzon. 1998.
95
127. Özyurt A. İstanbul Hekimlerinin İş Doyumu ve Tükenmişlik Düzeyleri-2003. Yüksek Lisans
Tezi. Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, İstanbul, 2004.
128. Rivet C, Ryan B, Stewart M. Hands on: is there an association between doing procedures and job
satisfaction? Can Fam Physician 2007; 53(1):92-93.
129. Laubach W, Firschbeck S. Job satisfaction and the work situation of physicians: a study at a
German university hospital. Int J Public Health. 2007: 52; 54-59.
130. Sibbald B, Bojke C, Gravelle H. national survey of job satisfaction and retirement intentions
among general practitioners in England. BMJ 2003:326(7379);22.
131. Ommen O, Driller E, Köhler T, Kowalski C, Ernstmann N, Neumann M, Steffen P, Pfaff H. The relationship between social capital in hospitals and physician job satisfaction. BMC Health
Serv Res 2009; 9:81.
132. Kaarna M, Põlluste K, Lepnurm R, Thetloff M, The progress of reforms: job satisfaction in a
typical hospital in Estonia. Int J Qual Health Care 2004; 16(3):253–261.
96
8. EKLER
8.1. Ek-1
HASTA ANKET FORMU:
1-) Anket No:
2-) Doğum yılınız:
3-) Cinsiyetiniz: 1- Erkek 2-Kadın
4-) Medeni durumunuz:
1-Evli 2-Bekar 3-Boşanmış 4-Eşi vefat etmiş
5-) Öğrenim durumunuz:
1-Okur-yazar değil 4-Ortaokul mezunu
2-Okur-yazar 5-Lise mezunu
3-İlkokul mezunu 6-Üniversite mezunu
6-) Çocuğunuz var mı? 1- Hayır 2- Evet
7-) Sosyal güvenceniz var mı?
1-Var 2- Yok
8-) Özel sağlık sigortanız var mı?
1- Evet 2- Hayır
9-) Mesleğiniz nedir?
10-) Halen çalışıyor musunuz?
1-Hayır. Ne zamandır çalışmıyorsunuz? (ay olarak belirtiniz )
2-Evet. Ne iş yapıyorsunuz? Ne zamandır çalışıyorsunuz? (ay olarak belirtiniz )
3-Hiç çalışmamış
11-) Sağlık Ocağına ulaşımda zorluk çekiyor musunuz?
1-hiçbirzaman 2-nadiren 3- bazen 4- çoğu zaman 5-herzaman
12-) Bilinen sürekli bir hastalığınız var mı?
1-Hayır
2-Evet……………………………………………….. Kaç yıldır?...............
13-) Son bir yıl içinde kaç kez doktora başvurdunuz?
………… kez birinci basamak, ………………… kez hastane başvurusudur.
14-) Şuan ki başvuru nedeniniz nedir?
1) Yeni rahatsızlık 2) Müzmin bir sağlık sorunu 3) Kontrol 4) Kişisel koruyucu
sağlık hizmetleri
5) Reçete yazdırmak 6)ilaç raporu çıkartmak 7)Diğer……………………………….
15- Şuanki sağlık sisteminden memnun musunuz?
1-Evet 2- Hayır
lütfen nedenini açıklayınız………………………………………………………………...
16- şu an kayıtlı olduğunuz hekiminizden memnun musunuz?
lütfen nedenini açıklayınız………………………………………………………………...
…………………………………………………………………………………………….
97
Son 12 ayda doktorunuz ve/veya
muayenehanesi hakkında aşağıdaki
durumlar için fikriniz nedir? 1kötü
2
3
4
5mükemmel
Uygun
değil /
İlgisiz
1 Görüşmeler sırasında yeterli
zamanınızın olduğunu hissettirmesi
� � � � � �
2 Sizin özel durumunuzla ilgilenmesi � � � � � �
3 Sorunlarınızı ona söylemenizi
kolaylaştırması
� � � � � �
4 Tıbbi bakımınızla ilgili kararlara sizi
de katması
� � � � � �
5 Sizi dinlemesi � � � � � �
6 Kayıt ve bilgilerinizi gizli tutması � � � � � �
7 Şikayetlerinizi çabuk geçirmesi � � � � � �
8 Günlük ihtiyaçlarınızı görecek kadar
iyi hissetmenize yardım etmesi
� � � � � �
9 İşini tam yapması � � � � � �
10 Sizi muayene etmesi � � � � � �
11 Hastalıklardan korunmanız için
sunduğu hizmetler (sağlık taraması,
sağlık kontrolü, aşılama gibi)
� � � � � �
12 Test ve tedavilerin amaçlarını
açıklaması
� � � � � �
13 Şikayetleriniz veya hastalığınız
hakkında istediğiniz bilgileri vermesi
� � � � � �
14 Sağlık durumunuza bağlı duygusal
sorunlarla başa çıkmanıza yardımcı
olması
� � � � � �
15 Tavsiyelerine uymanızın önemini
kavramanıza yardımcı olması
� � � � � �
16 Önceki görüşmelerde yaptıklarını ve
söylediklerini bilmesi
� � � � � �
17 Uzmana ya da hastaneye sevkten
beklemeniz gerekenler konusunda sizi
hazırlaması
� � � � � �
18 Doktor dışı personelin yardımı � � � � � �
19 Size uygun zamanlara randevu
alabilmeniz
� � � � � �
20 Sağlık merkezine telefonla
ulaşabilmeniz
� � � � � �
21 Doktorunuza telefonla ulaşabilmeniz � � � � � �
22 Bekleme odasında harcadığınız zaman � � � � � �
23 Acil sağlık sorunları için hızlı hizmet
sunması
� � � � � �
98
8.2. Ek-2
Hekim Anket Formu
1-Anket numarası:…….
2- Doğum tarihi(yıl olarak):………………
3-Cinsiyeti: 1 )Erkek 2 )Kadın
4-Medeni Durumu: 1-Evli 2-Bekâr 3-Boşanmış 4-Eşi vefat etmiş
5-Eşiniz çalışıyor mu? 1- Hayır 2- Evet (Mesleği………………………….)
6-Mezun olduğunuz üniversite:………………………………….……
7-Mezuniyet tarihiniz (yıl olarak)……….
8-Meslekteki toplam çalışma süreniz:………
9-Şu anda çalıştığınız kurumdaki toplam çalışma süreniz:………..
10-Sağlık ocağındaki yönetsel konumunuz:
1-Başhekim 3-Diğer…………..
2-Başhekim yardımcısı 4-yönetsel görevim yok
11-Bu kurum dışındaki çalışma durumunuz nedir?
1-Hiçbir yerde çalışmıyor
2-İş yeri hekimliği yapıyor
3-Muayenehanesi var
4-Özel kurumlarda nöbet tutuyor
5-Diğer(Belirtiniz:………………………………..)
12-Mesleğinizi kendi isteğinizle mi seçtiniz? 1- Hayır 2- Evet
13-Şimdi olsaydı tekrar aynı mesleği seçer miydiniz? 1- Hayır 2- Evet
14-Son bir yıl içinde çalıştığınız kurumda hizmet içi eğitim aldınız mı?
1- Hayır 2- Evet
15- Son 1 yılda kongre, kurs, seminer gibi etkinliklere katıldınız mı?
1- Hayır 2- Evet____(………kez kongre,………kez kurs,…..….kez seminer)
16-Düzenli olarak Türkçe tıbbi yayın izliyor musunuz?
1 ( ) Hayır 2 ( )Zaman zaman 3 ( )Evet
17- Düzenli olarak yabancı dilde tıbbi yayın izliyor musunuz?
1 ( ) Hayır 2 ( )Zaman zaman 3 ( )Evet
18-Sizce işyerinizdeki fiziksel koşullar yeterli mi? 1- Hayır 2- Evet
19-Sizce işyerinizdeki görev, sorumluluk ve yetkiler belirli midir? 1- Hayır 2- Evet
20-Herhangi bir alanda eğitici sertifikanız var mı?
1-Hayır 2-Evet(Lütfen belirtiniz)…………………………………………
21- Son 12 ay içinde TUS‟a girdiniz mi?
1-Hayır 2- Evet
22-Aşağıdaki alışkanlıklardan hangilerine sahipsiniz
Alışkanlıklar Sıklık
Sigara ……………….Adet/gün
Alkol ……………….Kadeh/ay
Çay/kahve ……………….Fincan/gün
Kumar/şans
oyunları
………………..Kere/ay
Diğer (Belirtiniz)
99
Aşağıda, işinizin çeşitli yönleriyle ilgili cümleler bulunmaktadır.
Her cümleyi dikkatle okuyarak işinizin o cümlede belirtilen yönünden ne derecede
memnun olduğunuzu bir (X) işareti ile belirtiniz. Her cümleyi yanıtlarken “Bu yönden
işimden ne kadar memnunum?” sorusunu kendinize sorunuz.
1 2 3 4 5
1 Beni her zaman meşgul etmesi bakımından
2 Tek başıma çalışma olanağımın olması bakımından
3 Ara sıra değişik şeyler yapabilme şansımın olması bakımından
4 Toplumda “saygın bir kişi” şansını bana vermesi bakımından
5 Amirimin karar vermedeki yeteneği bakımından
6 Amirimin emrindeki kişileri idare tarzı bakımından
7 Vicdanıma aykırı olmayan şeyler yapabilme şansımın olması
bakımından
8 Bana sabit bir iş olanağı sağlaması bakımından
9 Başkaları için bir şeyler yapabilme olanağına sahip olabilme
bakımından
10 Kişilere ne yapacaklarını söyleme şansına sahip olmam bakımından
11 Kendi yeteneklerimi kullanarak bir şeyler yapabilme şansımın
olması bakımından
12 İş ile ilgili alınan kararların uygulamaya konması bakımından
13 Yaptığım iş karşılığında aldığım ücret bakımından
14 İş içinde terfi olanağımın olması bakımından
15 Kendi kararlarımı uygulama serbestliğini bana vermesi bakımından
16 İşimi yaparken kendi yeteneklerimi kullanabilme şansını bana
sağlaması bakımından
17 Çalışma şartları bakımından
18 Çalışma arkadaşlarımın birbirleri ile anlaşmaları bakımından
19 Yaptığım iyi bir iş karşılığında takdir edilmem bakımından
20 Yaptığım iş karşılığında duyduğum başarı hissinden
Yönden işimden hiç memnun değilim 1
Yönden işimden memnun değilim 2
Yönden işimden kararsızım 3
Yönden işimden memnunum 4
Yönden işimden çok memnunum 5
100
9. ÖZGEÇMĠġ
Adı Soyadı :Fatih Mutlupoyraz
Doğum Tarih ve Yeri :1980, Ceyhan
Medeni Durumu : Evli
Adres : Huzurevleri mah.77209 Sok. Gerçek Yuva Sit. C
Blok K:7 D:14 Çukurova/Adana
Telefon : 0322-2391115/05333823121
E. posta : [email protected]
Mezun Olduğu Tıp Fakültesi : Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi
Mezuniyet Derecesi :
Görev Yerleri : 2006_2010 Çukurova Üniversitesi Aile
Hekimliği A.D
Dernek Üyelikleri : Çukurova Üniversitesi Aile Hekimliği Mezunlar
Derneği
Yabancı Dil : İngilizce