763
Yayma hazırlayan Halil Savcı Kapak düzeni Erdoğan Karayel Bu kitap 1986 yılının ocak ayında İstanbul'da Kent Basımevi’nce gerçekleştirilmiştir. Halil Savcı , Başkarakol, Anıtpark sokak No: 4/2 Gaziantep

Bir ömür boyunca şiir

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Bir ömür boyunca şiir

Yayma hazırlayan Halil Savcı

Kapak düzeni Erdoğan Karayel

Bu kitap 1986 yılının ocak ayında

İstanbul'da Kent Basımevi’nce gerçekleştirilmiştir.

Halil Savcı , Başkarakol, Anıtpark sokak

No: 4/2 Gaziantep

Page 2: Bir ömür boyunca şiir

Çiftçi Zeki Savcı

BİR ÖMÜR BOYUNCA

BÜTÜN ŞİİRLERİ 1907 - 1967

İSTANBUL, 1986

Page 3: Bir ömür boyunca şiir

ÇİFTÇİ ZEKİ SAVCI’NIN KISA YAŞAM ÖYKÜSÜ VE KİŞİLİĞİ

Türkmen kolunun Savcılı aşiretinden Haci Halil Ağa zade Halil Rifat Efendi ile Assiye Hanımın 11.4.1891 yılın­da bir erkek çocukları olmuş, ismini Abdürrahman Zeki koymuşlar. Şair olan babası oğlunun doğumu için şu şiiri yazmıştır.

Hazret-i Haktan ne maksudun olursa et niyaz Eylemez bir şahsı meyus ol kerim ism-i sahi

Mal ü evlâd-ı münasip hep hudanm lutfudur Nezd-i feyzinde müsavi şeyh ü şah, bay ü gani

Çok zamandır ister idim ben de bir hayr-i halef Hal-i zatımda kerem kildi am rabb~ı kavi

Alem-i fenn-i kıyafet şöyle güya olmada İşbu tıflın vasf-ı pâkinde ne derlerse huri

Nail-i ikbal ü izz ü rifat olsa çok değil Bir sıddik ehl-i cah ü devlete oldu semi

Öyle bir isâ nefes kim mürde kalb ü kalibim Pirilikte etti ihya misl-i Yahya-i nebi

Çıktı bir tarih-İ cevher Rifat'â miladına Doğdu güna luf-i hakla Abdürrahman Zeki

5

Page 4: Bir ömür boyunca şiir

Zeki savcı doğduğunda babası 61 yaşında idi. 1894 yı­lında henüz üç yaşında iken babasını kaybetti. Onu anne­si büyüttü. Okula mahalle mektebinde başladı. Daha son­ra Rüşdiyeyi bitirdi. Bir müddet medreseye devam ederek biraz arapça ve farça öğrendi. Lise ve yüksek tahsil sevi­yesinde bir öğrenim yapamıyan Zeki Savcı, amcası Dayı Ahmet Ağa’nm selâmlığında, onun sık sık misafirleri olan, o devrin vali, paşa, hakim ve benzeri ünlü kişilerine verilen ziyafetlerde hizmet ederek, onlann meclislerinde buluna­rak kendini yetiştirmiştir. Dayı Ahmet Ağa’nm selamlığın­da edebiyata ve siyasete meraklı Antep’in aydın gençleri ve yüksek rütbeli memurları geceleri sık sık toplanır ve geç saatlere kadar güncel konular üzerinde tartışmalar ya- parlardı. Zeki Savcı da bu toplantıların, biraz da ev sahibi gibi, müdavimlerindendi. Böylece bu hayat okulunda yeti­şen Zeki Savcı babadan geçme şiir kabiliyeti ile düz yazı ve şiirde kısa zamanda kendini tanıttı.

Zeki Savcı 15-16 yaşlarında, babasından kalan, Gazıan- tep-Kilis yolu üzerindeki BeşgÖz köyünde çiftçiliğe başladı. Beşgöz Antep’e 30 km. uzaklıkta ve Anadolu’yu vilayet mer­kezi Halep’e bağlayan önemli bir yol üzerinde olduğundan ve köyün içinde yolcuların geceleyeceği bir han bulundu­ğundan, Halep’e giden ve gelenler için bir konaklama nok­tası idi. Zeki Savcı yolculardan zamanın Önemli kişilerini kendi konağında misafir eder, onlarla güncel konular üze­rinde uzun sohbetler ederdi. Böylece hoş sohbet, sevilen ve sayılan bir kişi olarak kendini daha küçük yaşında tanıt- iniştir.

1911 yılında 20 yaşında iken, halk arasında Abdo Efen­di olarak tanınan Seyyaf zade Abdülkadir Behçet Efendi­nin kızı Emine Hanımla evlenmiştir. Bu evlilikten ikisi er­kek, ikisi kız olmak üzere dört çocukları olmuştur. Sırasıy­la 30 Eylül 1912’de Hatice Nadire Ülker (Kutlar), 25 Ocak 1914’te Halil Rifat, 1917’de Turgut (1920 yılında Halep’te muhacirlikte iken vefat etmiştir! ve 29 Ekim 1925’te Ayşe Necla (Uyanık) dünyaya gelmiştir. Oğlu Turgut’un ölümü

6

Page 5: Bir ömür boyunca şiir

Zeki Savcı’yı çok üzmüş, 1922 yılı Kurban Bayramı arife günü acılarını şöyle dile getirmiştir:

Sana kim var ki, bir avuç toprak Onu göz yaşlarıyla ıslatarak Bugün öksüz kalan mezarında Halep’in köhne hâksarında,Söyle, kim var ki, ağlayıp döksün.O benim, şüphesiz benim emelim,Neyleyim pek uzak yetişmez elim.Beni de öldürür bu derd-i firak,Sana kaldıkça böyle yavrum uzak.

Zeki Savcı Milli Mücadelede Antep savunmasında Şa­hin Beyle çalışmıştır. Şahin Beye Kilis yolunu tutarak, Ha­lep’ten gelecek Fransız ikmal kuvvetlerini, millî kuvvetler Antep’e gelinceye kadar şehre sokmamak görevi verilmiş­ti. Çete toplamak ve kendisine yardımcı olmak üzere o böl­ge köylülerince sevilen ve sayılan Zeki Savcı görevlendiril­mişti. Göreve haşlamak üzere bir gece yola çıkarlarken, Muhammet Sait olan isminin, halk arasında mertlik ve yi­ğitlik simgesi ve kolay akılda tutulabilecek (Şahan) lakabı ile değiştirilmesini Zeki Savcı önermiş ve şehit olduğu gü­ne kadar yanında beraber çalışmıştır.

Süleyman Çelebi’nin Mevlid’i vezninde yazmış olduğu (Hikâye-i ceng-i Antep) şiirinde bu olayı şöyle anlatmak­tadır.-

Bir geceydi yola çıkmak istedik İsmini tebdile arzu besledik.Sen bilirsin dedi ol şir-i huda,Aklıma gelmişti (Şahin) iptida.Çok münasip dedi aldı ismini,Yurda bağışladı ol an cismini.Yolda ona çok ricalar eyledim.“Bana yüz verme sakın sen hiç, dedim, Ünlü tanıtmak gerek halka seni,Bu civar halkı bilir sever beni.”

7

Page 6: Bir ömür boyunca şiir

Mütarekeden sonra Fransızlar tarafından teşkil edilen mahalli idarece Zeki Savcı’nm Antep’e. girmesi yasaklan­mıştır.

Bana Öz yurdumu göstermiyecekti o teres,Kendi yıllarca onun hasreti kaldı çürüdü.

Antep, Fransızlar ve onların yandaşlarından tamamen temizlendikten sonra şehre dönebilmiştir.

Bu dönemde kısa bir süre “Eytam Mektebi” müdürlü­ğünde bulunmuştur. Bu Zeki Savcı’nm ilk ve son memuri­yeti olmuştur.

1930’lu yıllarda başlayan -dünya ekonomik krizi geçim şartlarını çok güçleştirdiğinden, yakın dostu olan Mektup- çu Hilmi Beyin önerisiyle Ticaret Odası Başkâtipliğine ta­yin edilmesi için çok uğraşmışsa da Vali Akif Beyin başka birisini bu göreve tayin etmesi buna engel olmuştur. Bu olayı muhammes tarzında yazdığı bir şiirde bütün ayrın­tıları ile acı bir şekilde dile getirmektedir.

Gördüm ki ağarmaz bu gidişle kara bahtım, Halimdeki düşkünlüğe, yoksulluğa baktım,Naçar kalıp kendime bir iş bulacaktım.Onlar gibi memurluğu çok özledi gönlüm,Aylarca şu altmış lirayı gözledi gönlüm.

İsbat-ı hüner etmeye yok elde bir evrak,Cahillere yer var mı bugün ortada hiç bak,Bir çaresi var sosyete, olmaz o da çıplak.Onlar gibi memurluğu çok özledi gönlüm Aylarca şu altmış lirayı gözledi gönlüm.

Zeki Savcı tabasbus, riya ve evet efendimcilikten nef­ret eder, mevki, para ve dünya malına önem vermez, izzet-î nefsini her şeyin üstünde tutardı. Ömrü boyunca hakikat­

8

Page 7: Bir ömür boyunca şiir

leri haykıran, kötülere, kötülüklere amansız çatan medeni cesaret sahibi bir insandı.

Ne maroken koltuğa, ne de sırça saraya,Vicdanlara hükmeden, evler yıkan paraya,İçimde bir hasret yok, ben idban severim.Bu akılda oldukça mevki dışıdır yerim. Hadiselerden alır ilhamı çıldmrım,İçim gök gibi gürler olurum bir yıldırım,Kinlerim gözlerimden yağmur olur dökülür, Ruhumun isyanları birer birer sökülür.Sıkarım yumruğumu, yazar yazar atarım,Haksız ecelim olsa yine korkmaz çatarım.

İstemem sizin olsun mevki ve dünya malı, Koparılırken bile başım dim dik durmalı.

Zeki Savcı her bakımdan devrinin ilerisinde yaşamış bir insandı. Bu hem yaşantısı ve kılık kıyafeti, hem de dü­şünce ve davranışları bakımından böyle idi. Eski grup fo­toğraflarında, arkadaşlarını fes, üzerinde sarık, uzun boy entari,-bellerinde kaim yün kuşak, ayaklarında antep ye­menisi ile, bunların arasında Zeki Savcı’yı da ütülü pan­tolon, ceket, kolalı gömlek ve kravatı, ayağında iskarpin, ceket üst cebinde mendil ve göğsünde çiçeği ile Antep’te o devirde yadırganacak şık bir kıyafetle görmekteyiz.

Koyu bir bağnazlığın hüküm sürdüğü bu devirde ak­raba ve yakınlarının bütün çab'a ve kınamalarına rağmen kızma çarşaf ve peçe giydirmemiştir.

1925 yılında İstanbul’da iken, Atatürk’ün Kastamonu’ da şapka giymesi üzerine, henüz kıyafet kanunu çıkarıl­mamışken, Beyoğiu’nda bir mağazadan Borsalino marka bir fötr şapka alarak başına giymiş ve Taksim Meydanına doğru yürürken, kötü bir rastlantı, Gaziantep eşrafından ve Antep Mevlevi tekkesi postnişini Şeyh Mustafa Efendi (Ocak) ile karşılaşır. Şeyh Mustafa Efendi hiddetle: “Tuh sana Zeki, bu başmdakini sandığında mı saklıyordun.” di­ye onu azarlar.

Page 8: Bir ömür boyunca şiir

1924 yılında, o zaman “Sarı Mektep” diye anılan ilk­okulun üçüncü sınıfında okuyan oğlunun, okulda bir cam kırılması olayında başöğretmen tarafından haksız yere kır­baçla dövülmesi üzerine, henüz milâdi takvimin kabul edil­mediği bir dönemde: “Yirminci asırda, mektepte kırbaçla çocuk dövülür mü?” diyerek bu öğretmen aleyhine dava aç­mış ve onu mahkûm ettirmiştir. Bununla da kalmayarak, bu şehirde bu koşullarda çocuk okutulamaz diyerek, iki se­ne kaybetmesini de göze alarak oğlunu İstanbul’a götür­müş ve onbir sene Galatasaray Lisesinde okutmuştur.

Siyasi hayatına gelince, daima haksız iktidarların kar­şısında olmuştur. Serbest Fırka, daha sonra Demokrat Par- ti’nin Gaziantep’te kurulması için öncülük etmiş, yazıları ile bu hareketleri desteklemiş, ne yazık ki sonunda daima hüsrana uğramıştır.

1920’li yılların Halk Fırkası yöneticilerine karşı aydın gençlerin safında mücadele etmiş, Serbest fırkanın kapa­tılmasından sonra Halk Partisinde iş başma gelen çok ümit bağladığı genç kuşağın yönetiminde de aradığını bulama­mıştır. Bu dönemde yazmış olduğu şu iki dörtlükle Parti Başkanı ve Belediye Reisini sert bir dille hicvetmektedir.

Düzelmez Partinin ahenk ü ilhamı sen oldukça Yüzü gülmez bu şehrin derde dermanı sen

oldukça.Vilayet heyetinde meydan ıssız bellisizdir baş,Bütün azası başkan, Parti Başkanı sen oldukça.

X-

Anladım Partide bir kaht-ı rical olduğunu,Yok diyor her kime sorsam bana bundan iyisi, imrenip cenneti tanzime ecel alsa bunu,Nereden bulmalıyız memlekete biz Reisi.

1945 yılı Halk Partisinin Toprak Kanunu tasarısını Mil­let Meclisine getirdiği yıldır. Zeki Savcı, toprağı olmayan çiftçilere geçimlerini sağlayacak kadar toprak verilmesi­

10

Page 9: Bir ömür boyunca şiir

ni, ancak verilecek toprakların bilfiil toprakla uğraşmayan toprak sahiplerinden alınmasını, geçimini kendi çalışarak topraktan sağlayan kimselerin topraklarının alınmaması tezini savunuyordu.

Toprağı olmayana yeter toprak vermeli,Öylelere hükümet kanadım germeli.Toprağı olana da uzatmalı elini,Güvenci toprah ise doğrultmak belini.Herkes kendi kârından beklemeli ekmeği, Çalışanın cebinde kalmalı el emeği.Sermayeye, metreye, teraziye şehirler,Toprağa yaslananlar toprak sahibidirler. Kurtarmalı yokluktan çiftçiyi ve köylüyü,Yurtta sömürgelikten kurtarmalıdır köyü.

Ancak Millet Meclisine sevkedilen tasan, düzenli bir işletme yapan orta çiftçinin de elinden toprağının alınma­sını ön görüyor, bırakılan miktarla geçimini sağlaması ola­naksız hale geliyordu.

Alın efendiler alın şu orta çiftçinin malın Lüzumu yoktur onlara beş on dönüm o tarlanın. Bırakmayın saban, Öküz, ne var ne yok bütün

alın,Kırın şu orta çiftçinin başın, gözün, kolun, dalın.

Toprak Kanunu Zeki Savcı’mn C.H.P. ile zaten incel­miş olan bağlarını koparmıştır. Demokrat Parti kurucuları ile temas eder ve Gaziantep’te bu partinin kurulması için bütün gücü ile çalışmaya başlar.

Niçin kurulamıyor Demokrat Parti bizde,Feragati sevenler hiç yok mu ilimizde.Mülı mücadelenin eşsiz kahramanlan,O heyecan, temiz kan, o fedakârlık hanı.

11

Page 10: Bir ömür boyunca şiir

Partiye başkan olabilecek, herkesin sevip saydığı bir çok kimselere başvurur ve geç de olsa Partinin Gaziantep’ te kurulmasını sağlar.

1946 seçim kampanyası iki parti arasında eşit olmayan koşullarla başlamıştır. Vali bizzat, köy köy dolaşarak pro­paganda yapmaktadır. Zeki Savcı idarenin, çok partili bir devirde tarafsız kalması gerektiğini haykırmakta ve bütün gücü ile mücadele vermektedir. Seçim arifesinde Zeki Sav­cı gözaltına alınır, daha sonra serbest bırakılırsa da sivil polis nezaretindedir. Partisinin Gaziantep’te seçimden çe­kilmesi için beyanname yayınlamak ister, fakat bütün mat­baalara vilayetçe emir verilmiştir, müsade edilmez. 1947' yılında yazdığı bir şiirde, suçlulardan er geç hesap so­rulacağını, kanunî yoldan zafere ulaşılacağını söylemekte­dir.

Emin olmalıdırlar, er ve geç yıkacağız, Millet iradesine kıymet vermeyenlerin, Kanunu tekmeleyip, hakkı çiğneyenlerin, Kanunun pençesiyle gırtlağın sıkacağız.

Zeki Savcı siyasette daima amatör olarak çalışmış, par­tilerin sağladığı mevkilerden uzak' durmuş, fakat her za­man hakkı savunmuş, haksızlığın karşısında olmuştur.

1950 seçimlerinin kazanılmasını müteakip, demokratla­rın da eski iktidarın izinde yürüdüğünü, partide disiplinin bozulduğunu, en kötüsü de gericiliğe taviz verilmek sure­tiyle Atatürk ilkelerinden uzaklaşıldığını görerek hayal kı­rıklığına uğramış, seçimlerden kısa bir zaman sonra yazdı­ğı bir (Nefes) te:

İktidar şarabı mest etti bizi,Gözünün önünü gören kalmadı.Yeter hırpaladık birbirimizi,Disiplin bozuldu, fren kalmadı.

12

Page 11: Bir ömür boyunca şiir

Hakiki partili kaldı geride,Sonradan gelenler pek ileride,İşimiz gücümüz hep gösteride,Dost ahbap dağıldı, yaren kalmadı.

diyerek yakın gelecekte memleketi yine kötü günlerin bek­lediğini sezinlemektedir.

1951 Şubatında yazdığı bir dörtlükte Partiye mensup Olmanın suçluluğunu hissetmektedir.

Şahlandı geçimsizliğimiz erdi kemâle,Kan ağlar içim yazmaya takat yok içimde. Gençlerden ümit ettiğimiz iş bu değildi,Bir suç gibidir Partiye nisbet üzerimde.

Seçimlerden bir yıl sonra 17 Haziran 1951’de Demokrat Parti Genel Başkanı Adnan Menderes’e yazdığı:

Ey beş sene evvelki resuller ve erenler,İnmiş gibi gökten bizi irşade gelenler,Ey millete hürriyeti kanunla verenler.Ey yurda demokrasiyi kansız getirenler.

diye başlayan ve:

Siz kadrini bilmezseniz üç yıl sonu hüsran Oldukça bu millette bu iz'an ve bu iman.

diye biten açık mektup bir bakıma onun partiden istifa di­lekçesidir.

Demokrat Partiden ayrıldıktan sonra hiç bir partiye girmemiştir. 1954 yılında çok sevdiği Gaziantep’ten de ay­rılarak Ankara’ya göçmeye karar verir. Gaziantep’teki evi­ni satarak Ankara’da Bahçelievler semtinde bahçeli bir ev ¡satın alır ve ayni yılın sonbaharında Ankara’ya yerleşir.

Page 12: Bir ömür boyunca şiir

Ancak Ankara’da oğlu, gelini ve çok sevdiği torunları ile beraber olmasına rağmen Antep hasretiyle yanar tutuşur. Sevdiği dostlarını özlemiştir. Yıllardan beri çok yakın dost­lan ile öğle sonlan eczacı Asaf Erkılıç’m Suburcu caddesin­deki eczanesinin sağ tarafındaki bölümünde toplanırlardı. Buranın adını (Polit Büro) koymuşlardı. Buranın devamlı müdavimleri yaş sırasına göre, Hüseyin Cemil Göğüş, Dr. Mecit Barlas, Zeki Savcı, İsmail Say, Nafi Erkılıç, Abdul­lah Göğüş, eczane sahibi Asaf Erkılıç, Avukat Zihni Kutlar ve Yüksek Mühendis Muammer Bozok idi. Aralanndan en yaşlı Hüseyin Cemil Göğüş’ü başkan seçmişlerdi. Hüseyin Cemil Beyin vefatından sonra en yaşlı üye olarak başkanlık makamı Dr. Mecit Beye verilmişti. 1955 yılının şubat ayında Ankara’dan Dr. Mecit Beye yağdığı mektupta, bu aynlığa daha fazla dayanamayacağını, tekrar Gaziantep’e dönmeyi düşündüğünü bildirir ve ona ithaf ettiği (Hasratname) şii­rini gönderir. Bu şiirinde Antep’ine, sevgili dostlanna, ba­ğına bahçesine duyduğu özleyişi çok lirik bir ifade ile dile getirir.

Özledim Antep’imi, sevgili ahbaplarımı,Özledim bağlarımı, bahçemi, topraklarımı. Özledim çiftliğimin mabed^i hürriyetini, Özledim dostlarımın neş’e veren sohbetini.

Zeki Savcı altı aylık bir ayrılıktan sonra tekrar Gazi­antep’e dönmüş ve Başkarakol Anıtpark sokaktaki evi sa­tın alarak çok sevdiği şehre ve dostlarına yeniden kavuş­muştur.

Zeki Savcı’nm hayatı hep mücadele ile geçmiştir. Siyasî hayatında olduğu gibi altmış yıllık çiftçilik hayatında da doğa ile savaşmıştır. Şiddetli bir fırtına sonu ekinlerinin harap olmasının verdiği büyük üzüntünün bunalımı içinde yazdığı (Allahıma arzuhalim) de tanrıya bile isyan et­mektedir.

14

Page 13: Bir ömür boyunca şiir

Ahırnla yıkar, hem yakarım arşım Rabbım Ahım da, günahım da, sevabım da şenindir.Ben âdil-i mutlak diyerekten sana taptım, Düşmez bu zulüm şanına ağlatma sevindir.

Doğanın çiftçiler için bütün acımasızlığına rağmen o özgürlüğün verdiği mutluluğu yine çiftçilikte bulmuştur.

Ağzınla kuş da tutsan şu geçim dünyasında, Yine de bir kapının boynu bükük kulusun. Efendilik istersen, tarlanın ortasında Çalış, yorul alnının teri aksm kurusun.

Zeki Savcı 1956 yılında gelini Haver Savcı’ya yazdığı bir mektupta ıstıraplarla dolu iç alemini ve anlaşılamama- nm üzüntüsünü şöyle dile getirmektedir:

“Hayatıma gelince: el yazımın aksine olarak dışından çok cazip ve imrendiricidir. Bunun sebebi nedir biliyor mu­sun? İçim kan ağladığı zaman bile neşeli görünen bir in­sanım. Hep güler ve güldürürüm. Bu da iç hayatımdaki sonsuz ıstırapların birer aksiyonu olsa gerek...

Ne yazık ki, altmışbeş senelik ömrüm içinde hiç kim-, se beni okuyamamış, yahut biraz yorularak okumak iste­memiş. En yakınlarımın bile hep neşeme aldandıklarını zannediyorum. Biraz derine dalmış olsalardı, görür ve ina­nırlardı ki, saadet güneşi sırça sarayları değil birbirini an­layan ve dertlerini paylaşmasını bilen insanların mütevazi kulübelerini aydınlatırmış.”

Ölümünden üç yıl önce bir fotoğrafının altına yazdığı şu satırlar onun hayat felsefesini özetlemektedir:

Gözyaşvyla silinir sanmayın alnın yazısı, Yetmişüç yıl bu güler yüz ile yendim kaderi. Toprağa yüzsuyu döktüm, göğe açtım elimi, Zevki mihnetten alıp, neşeye kattım kederi.

Page 14: Bir ömür boyunca şiir

Zeki Savcı 76 yaşında yakalandığı amansız bir hastalık-’ tan kurtulamayarak 14 Kasım 1967 yılında Ankara’da Yük­sek İhtisas Hastanesinde hayata gözlerini kapamış, 15 Kasım 1967 günü Gaziantep’te Asri Mezarlıkta, vasiyeti üzerine, babasının mezarında toprağa verilmiştir. Mezartaşma ken­disinin yazdığı şu satırlar kazılmıştır:

Toprak altında da olsa yine mes’ut şu baba,Yatıyor bağrına basmış biricik evladın.Zeki Savcı baba koynunda başın dinlendi,Bu satırlar senin en son yücelen feryadın.

Zeki Savcı’nm derleyebildiğimiz şiirleri, 286’sı hece, 410’u aruz, vezninde, 4’ü de serbest nazım olmak üzere 700’ü bulmaktadır. Aruzda kaside, gazel, şarkı, ilahi, terkıbibend, murabba, muhammes, tahmis, mersiye, tarih, kitabe, kıt’a, müfred gibi divan edebiyatı kalıplarının her türünde yaz­mıştır. Hece vezninde ise nefes, koşma, destan, ağıt ve man­zum hikâyeleri vardır.

Zeki Savcı'nın şiirleri, yaşadığı devri, olayları ve kişi­leri ile tarihin akışı içinde somut olarak yansıtmaktadır. Bu bakımdan bu kitapta şiirleri aruz ve hece olarak veya alı­şılmış divan kalıplan biçiminde düzenlemek yerine, krono­lojik olarak sıralamayı uygun gördük.

Şiirlerin derlenerek yayınlanması için her türlü deste­ği esirgemeyen ve ölünceye kadar bunun takipçisi olan ab­lam Sayın Ülker Kutlar’ı burada rahmet ve saygı ile ana­rım.

Babamın Ölümünden itibaren, onun şiirlerinin derlen­mesi ve bir kitap olarak yayınlanması için önce dilek, son­raları sitemler dolu yazılan ile bıkmadan, usanmadan bu eserin gerçekleşmesine büyük katkıda bulunan şair ve araş­tırmacı Üstad Cemil Cahit Güzelbey’e sonsuz saygı ve şük­ranlarımı bu vesile -ile bildirmeyi bir borç bilirim.

Gaziantep, 20 Şubat 1985 Halil Savcı

16

Page 15: Bir ömür boyunca şiir

ZEKİ BEY ÖLÜMSÜZ

Yaşı kemale erdikten sonra aramızdan aynlanları son yataklarına uğurlarken aklıma hep Ka’b ibni Züheyr’in şu beyti gelir:

Küllü’übni ünsâ ve in tâlet selâmetühü Yermen, alâ âleti’l-hadbâi mahmülû.

(İnsan oğlu ne kadar yaşarsa yaşasın bir gün mutlaka kambur sandığa yüklenecektir.) ' .

Bu büyük bir gerçektir, müstesnası olmayan bir ger­çek... Ama ben, Zeki Beyle ölümü bir türlü yan yana düşü­nemiyorum. O kadar hayat dolu, kuvvet dolu, neşe doluy­du. İnsan öyle sanıyor ki şimdi levent endamıyla, güler yü­züyle, çevik davranışlarıyla şu odaya girecek, hiç beklen­medik bir espri yapıp hepimizi şaşırtacak ve ortada dön­mekte olan oyunun yalan olduğuna bizi inandırarak hü­zünlerimizi sevince çevirecek.

Zeki Bey yetmişaltı yaşmcla bir gençti. Vücutça da, ka­faca da gençti. Bu gençlik son nefesinde bile taptaze kal­dı. Ölümünden iki hafta önce ağır bir “sarılık”la Ankara’ ya geldiği vakit hastalık hiç umurunda değildi. Yine konuş­kandı, hikâyeler anlatıyordu, şakalar yapıyordu. Gülüyor, güldürüyordu. Ameliyattan sonra ve ölümünden beş gün önce, bir taraftan kan verilir, öte yandan bir ucu yatağın içinde, bir ucu yerdeki şişede olan lâstik boru ile idrarı alı­nırken yine şendi. Yine her ziyaretçisiyle kendilerini ilgilen­diren konularda konuşuyordu, ölümünden bir gün önce dalgın yatarken ara sıra uyanıyor, yanında gördüğü tanı-

Page 16: Bir ömür boyunca şiir

dıklara gülümsüyordu. Bu sırada kıpırdayan dudakların­dan birkaç teşekkür kelimesi de dökülüyordu. Son nefesi­ne kadar ne şuuru bozuldu, ne de yüzündeki tebessüm sol­du.

Benden yedi yaş büyüktü. Şehrimizin ileri gelen bir aydını olarak onu küçüklüğümden beri uzaktan tanırdım. 1917’lerde telli yıl olmuş) birbirimizi biraz daha yakından, tanıdık. Asıl yakın arkadaşlığımız 1922’den sonra başlar. O zaman Halk Fırkası’nca çıkarılmaya başlanan “Gazi San­cak” gazetesinde birleştik. Gazetenin sorumlu müdürü, Ze­ki Beyin yakın arkadaşı rahmetli doktor Hamit’ti. Ben ya­zı işleri müdürü ve başyazardım. Zeki Bey “Şehit” takma, adıyla çok hoş şiirler ve fıkralar yazıyordu. Öğretmen ar­kadaşlar da gazeteye sık sık yazılar veriyorlardı. Şakir Sab- ri hoca ve “Keçe Kepenek” takma adını kullanan Derviş- oğlu Sait gibi. Gazi Sancak’m bayram ilâvesi olarak “Ar- - mağan” adıyla bir nüsha yayınladığımızı hatırlıyorum. Bu­rada Zeki Beyin o kadar nefis şakaları vardı ki nüsha kısa zamanda kapışılmış, nükteler bütün şehre yayılmıştı. Bir süre sonra da yurdun çeşitli yerlerinden “Armağanca abo­ne olmak isteyen yüzlerce mektup gelmişti. Ne çare ki bu. bir ilâve idi, sürekli bir gazete değildi.

Zeki Savcı Ankara, İstanbul gibi bir yerde yaşasa ve tanınmış gazetelere yazı yazsaydı yurt çapında büyük bir ün kazanırdı. Ama o, köyünde muhtar olmayı taşrada kraL olmaya yeğledi.

Yurdun, özellikle çevresinin eleştirilecek konularını, çoğu manzum olan o güzel yazılarıyla gözlerimiz önüne sererken bunların zülfiyare dokunmasına hiç önem ver­mezdi. Beğenmediği bir durum ve tutum karşısında hatır gönül tanımaz, en yakın arkadaşına da dokunsa, taşı gedi­ğine koyardı.

Yaradılıştan bir mizah ustası idi. İlhamı boldu, kolay yazardı. Yalnız yazılarında değil, konuşmalarında da öyle idi. Rahat, akıcı, esprili bir konuşması vardı. Sohbetine do­yulmazdı.

18

Page 17: Bir ömür boyunca şiir

İyi bir yazann iyi bir düşünür olması da gerekir, Zeki Savcı Bey bunlardandı. Kendisiyle konuşurken günün bü­tün sorunlarıyla ilgilenmiş olduğunu, her biri hakkında özel düşüncesi bulunduğunu görürdünüz. Bunları aydınlık, çe­kici anlatışıyla öyle bir mantık sözgecinden geçirirdi ki so­nunda kendinizi onun düşüncelerini paylaşır bulurdunuz.

Babası Halil Rifat Ağa’nm da değerli bir şair olduğunu 19-41’de yayımlanan “Hasırcıoğlu Ağa” adlı eserimde ve 1959’da basılan “Hasip Dürri” incelememde belirtmiştim. Halil Rifat için Hasırcıoğlu bir manzumesinde şöyle der:

Ağa derler ana da misl-i fakir Var efendilere bunda tâ’zir Ağalar böyle olursa mergup Çok efendiler olurlar mahcup Mahlası Rifat oluptur anın Lâyıkıdır o refi-ül şanın Aymtap’ta bulunur çok şair İçlerinde budur ancak mahir Şâhbaz-ı şüaradır hâlâ

Başka bir manzumesinde de şunları söyler:

Behremend-i şiir ü inşadır sahavetten beri, Meclisi eş’âr-ı nurilik ile rahşan eder

Hasip Dürri “Şuara-i Aymtap’m senası hakkında” yaz­dığı kasidede en uzun yeri Halil Rifat’a ayırmıştır:

Halil Rifat 'Efendinin havass-ı nüsha-i nazmın Kalem yazmaktan acizdir bulunmaz hadd ü

pay anıdiye başlayan övgü, 22 beyit sürmektedir. Şu beyit de o manzumenin içindedir:

Yetişmez böyle şair kandü bâdâm ile beslense Kenarında büyütmüş vâr ise Aynülleben anı.

Page 18: Bir ömür boyunca şiir

Zeki Savcı’nın yeteneklerini babasından yukarıya, pek yukarıya doğru izleyebiliyoruz. 1959 da yayımlanan “Şeyh Ahmet ve Nazmül Leal” adlı incelememde görüldüğü gibi Halil Rifat, annesi tarafından Şeyh Ahmed’in torunudur. O Şeyh Ahmet ki Mütercim Asım’m altı göbek önceki de­desi ve (yazıldığından 318 yıl sonra bulduğum) eşine az rastlanır Arapça-Türkçe manzum bir lügat kitabının mü­ellifidir.

Zeki Savcı devlet memurluğunda bulunmadı. Çiftçilik onun için mevkilerin en değerlisi idi. İmzasını “Çiftçi Zeki Savcı” diye atmaktan gurur duyardı. Çiftliği “Beşgöz” , onun bu dünyadaki cenneti idi. En büyük mutluluğu orada duyardı. Bu yaşında her gün saatlerce toprakla uğraşır, yü­rür, havadan ve güneşten güç toplardı.

Ölümü, ihtiyarlıktan, vücut yıpranmasından olmadı. Kaza gibi gelen ve bir ay içinde yapacağını yapan bu has­talığa yakalanmasaydı daha uzun yıllar yaşayabilecek dinç­likteydi. Burada her şey susar, yalnız büyük felsefe söyler: Baş ağrısı bahane.

Büyük değerler bu dünyadan göçseler de eserleriyle yaşarlar. Sağlıklarında eserlerini saklamayanları bir süre sonra incelemenin ne kadar güç olduğunu birçok acı dene­melerimle bildiğimden, bir gün rahmetli arkadaşıma yazı­larını toplamasını, saklamasını, rica etmiştim. Birkaç gün önce, olgun insan örneği oğlu Halil Savcı ile bunu konuşur­ken öğrendim ki bütün yazılarını beş defterde toplamış. Bu haber acımızı hafifleten bir tesellidir O yazıları düzen­leyip yayınlamak yalnız ailesi için değil, bütün Gaziantep aydınları için ihmal edilmeyecek bir borçtur.

29 Kasım 1967 Ömer Asım Aksoy

20

Page 19: Bir ömür boyunca şiir

KAYBETTİĞİMİZ BİR DEĞER

Zeki Beyin ölümünü 15 Kasım. 1967 kuşluğu Pazarcık1 ta öğrendim. Bir muhakeme için gittiğim ilçenin bir kahve­sinde resmî dairelerin açılmasını bekliyordum. Gaziantep* ten hareketimden önce okumadan çantama attığım Sabah gazetesini açınca gözüme ilkin bu acı haber çarptı.

Hemen söyliyeyim ki Zeki Savcı’nın ölümü ile Gazian­tep gelmiş geçmiş şairlerinin en güçlüsünü kaybetti. Bu edebî hükme, onun vezin ve kafiyelerine hakimiyeti, dü­şüncelerini kolayca ifade edebilişi, şiirlerinin taşıdığı sehl-i mümteni niteliği. bakımından varıyoruz. Bu yönü ile onu Hasip Dürri ile mukayese edebiliriz. Ancak, onu Dürriden ayıran taraf köylüye kadar halka inebilmiş olmasıdır.

“Çiftçi" ve “Para” destanları köylü ve şehirli halkın ezberine geçmiş nice parçalarından ikisidir. Gazelleri ise sık sık minarelerde, mevlut âyinlerinde duyulmaktadır. Kurtuluş savaşı ve Atatürk devrimlerini dile getiren par­çalan, millî törenlerde okunmak için seçilir.

S avcı’nın şiirlerine asıl değeri veren bir özellik de yap­macıktan uzak, çok içten oluşlandır. Yukanki hükme bi­rinci derecede etken bu niteliğidir.

Dün ve bugün Zeki Savcı'dan belki bir iki gömlek da­ha aşağı, fakat sanat değerini duyurmasını bilen veya gü­nün başlarına yaklaşmasını beceren kimseler ön planda yer almışlardır. Zeki Savcı, aşın tevazuu, iç alemine dö­nük ve hiçbir otoriteye eyvallah etmeyen karakteri, onu hep geri planda bırakmış ve bıraktırmış tı.

21

Page 20: Bir ömür boyunca şiir

Savcı’ya “Her devirde muhaliftir.” derler. İktidarlar tenkitten hoşlanmazlar. Tenkitin dozu koyulaştıkça hoş- lanmayış da koyulaşır. Zeki Savcı gelip geçmiş hiçbir ik­tidar tarafından sevilmemiş tir. Zira o gidişini beğenmediği iktidarları yermekten, hatta hicvetmekten geri kalmamış­tır. Bunu politika kahramanlarının çoğaldığı 1945’ten ve he­le 1961’den sonra değil, yurtta tek parti tahakkümünün geç­tiği yıllarda da yapmaktan çekinmemiştir. Onu iktidarlar hiç sever mi?

Kılıç Ali’nin Gaziantep Efendisi olduğu günlerde yaz­dığı şu kıta elden ele, dilden dile dolaşmıştır:

Atmadan bir tek fişek, oldun büyük bir kahraman,Talihin evc-i felekte rnihr ü mah etti seni.Ateşin üstad elinde, asafa şimşir olup,Gaziantep halkına devran penah etti seni.

1937

Ayni kişi ve benzerlerinin, mahalli iktidar değişiklik­lerindeki rolünü, Cumhuriyet Anayasasından destek ala­rak yurt davalarına “burnunu sokan” gençlik üzerindeki baskısını belirtmek için kaleme alındığını tahmin ettiğim şu parçası, yazıldığı devir bakımından korkusuz bir ruhun isyanıdır: •

Elinde gürz-i cehalet, belinde seyf-i gaza,Gözünde şule-i vahşet, yürür ve kahre seza,Görür, şuuru, aklı, zekâyı, bu memlekette Beş on,Adam, hayır, hayır onlar adam değil de birer,Zavallı gençliğe taslit edilmiş alet-i şer.Yegâne düşmanı onlar faziletin, hakkın,“Nedir bu yaptığınız iş?” deyip de sorma sakın.Bu memleket, bu acından köpük kusan fukara,Esir-i derd-i cehalet, esir-i kizb ü riya\Gebersin, ölsün, ezilsin, esir-i derd-i şüun.

1929

22

Page 21: Bir ömür boyunca şiir

1945’de çok partili hayata atıldığımız zaman Demok­rat Parti’yi kuranlar arasında idi. Birkaç sene sonra bu partinin iktidardaki gidişini beğenmediğinden ilk ayrılan- lar arasında oldu. 1954’den ve hele 1957’den sonra yazdığı şiirlerde hayal kırıklığının acı yankılarını okuduk. Millî Birlik hükümetinin becerikskiz bebek ve köpek davaları gibi işin ciddiyetini bozan tutumlarını iğnelemekten geri kalmadı. Bu devirde CHP adına yapılan bazı davranışların da karşısında idi. Adalet Partisi iktidarının bir ara çok koyulaşan gericiliğe taviz politikasını hiç beğenmezdi. Bu yüzden vaktiyle CHP, sonra DP tarafından olduğu gibi, bu parti ileri gelenlerince de sevilmez bir adam olarak işaret­lenmişti. Bunun acı bir örneğine İl Yıllığı hazırlama çalış­malarında tanık olduk. Yıllığa girmek üzere hazırladığım Gaziantep Meşhurları bölümünde yaşayanlardan ilerlemiş yaşı veya İlmî büyük değeri bakımından ihmaline imkân bulunmayan dört kişiyi de almıştım. Bunlardan biri de Ze­ki Savcı idi. Yıllığa girecek yazılar gözden geçirilirken sıra hazırladığım meşhurlar bölümüne gelip de rahmetlinin adı geçince, aramızda bulunan AP’li bir arkadaş onun partisin­ce sevilmez adamlığını ileri sürerek Yıllığa girmesine iti­raz etmiş, bu nedenle aramızda sert ve kısa bir tartışma geçmişti.

Zeki Savcı doğru bildiğim açıkça söylediği, hoşa gitme­yen tutumları yerdiği, kimileri gibi idare-i maslahatla ida- re-i kelâm etmediği için “Her devirde muhalif adam” di­ye nitelenmiştir.

18 Kasım 1967 Cemil Cahit Güzelbey

Page 22: Bir ömür boyunca şiir

ŞİİRLER

Page 23: Bir ömür boyunca şiir
Page 24: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

(Küçük yaşta nişanlandığımız amcam Hacı Sait Ağa’nm kızı Fatma’yı biahare halazadem Şefik Beye vermeleri üzerine yazılmıştır. 1323 senesi 16 yaşında iken yazdığım ilk şiirim.

Gözümden çıktın ey dilber Zeliha-ı zaman olsan,Saçı sünbül, dişi dürr hem dahi kaşı keman olsan.

Bana ettin hıyanet, gayriye yar-ı Şefik oldun,Nazar kılmam sana şimdengeru mihr-i cihan olsan.

Gül olsan, bülbül olsan, gülşen olsan istemem artık, Eğilmem bir yudum içmem eğer cuy-i revan olsan.

Beni yülarca aldattm, avuttun, bir pula sattın, Bakarsam gözlerim çıksın serapa hüsn-i an olsan.

Zeki bir gün seni yad eylemez, ruhsuz, vefasızsın, Şeb-i hicranda koysan, gün gibi gözden nihan olsan.

27

Page 25: Bir ömür boyunca şiir

ŞEHİT ŞAHİN BEY İÇİN

(Bu şiir “Gazi Sancak” gazetesinin 10 Ağustos 1338 tarihli nüshasında yayınlanmıştır.)

Yürüyordun sen aşiyanmdan Pîş-i azminde bir cibal-i ümit, Uçurum, yıldırım, deniz, tufan, Seni etmezdi bir zaman nevmid. Duş-i azminde bir hayal-i medid. Taşıyan üfteri şikârından, Saçılırken ateş, ölüm her an, Sende bir korku olmamıştı bedid. Bu cidalinle işte bak düşman, Kaçtı en sonra muztarib, nalân, Kahramanlar çıkan diyarından...

Kaçtı, lâkin sen ey şehid-i vatan, Bunu bişüphe ar$-ı rahmette, Kurduğun aşiyan-ı vahdette, Görüyorsun vatan selâmette, Görüyorsun ki milletin şâdan. Görüyorsun ki kasr-ı nisyanda, Çürüyen anlı şanlı namın var, Unutulmuş durur o bir yanda, Bir yığm muhterem izamın var.

28

Page 26: Bir ömür boyunca şiir

Unutulmaz ki ah o harikalar, Unutulmaz ki çektiğin çileler, Unutulmaz ki ah o hârikalar, Unutulmaz ki nâm-ı zişanın. Seni söyler bütün gaza-i zafer. Sen gibi muhterem şehidanın, Kalb-i millette bir de lânesi var, Yad-ı hürmet gibi teranesi var.

Gaziantep, 10.8.1922

Page 27: Bir ömür boyunca şiir

1336 senesinde (1920) muhacirlikte iken ölüp Halep’te Cibalî mezarlığına gömülen oğlum Turgut içjin 9 Ziihicce 1340 (1922) tarihinde arife günü yazılmıştır:

Sana kim var ki bir avuç toprak, Onu gözyaşlarıyla ıslatarak,Bugün öksüz kalan mezarında, Halep’in köhne hâksarmda...Söyle kim var ki, ağlayıp döksün, Ser-i kabrinde inleyip çöksün.O benim şüphesiz, benim emelim, Neyleyim pek uzak yetişmez elim. Beni de öldürür bu derd-i firak, Sana kaldıkça yavrum uzak.

Page 28: Bir ömür boyunca şiir

Halk Fırkası Reisi İnco zade Hüseyin ve Sabık Belediye Reisi Mehmet Ali’ye

Elinde gürz-i cehalet, belinde seyf-i gaza,Gözünde şule-i vahşet yürür ve kahre seza,Görür, şuuru, aklı, zekâyı, bu memlekette Beş on,Adam, hayır, hayır onlar adam değil de birer,Zavallı gençliğe taslit edilmiş alet-i şer.Yegâne düşmanı onlar faziletin, hakkın.“Nedir şu yaptığınız iş!” deyip de sorma sakm.Bu memleket, bu acından köpük kusan fukara,Esir-i derd-i cehalet, esir-i kizb ü riya’Gebersin, ölsün, ezilsin, esir-i derd-i şüun.

Gaziantep, 16.11.1929

31

Page 29: Bir ömür boyunca şiir

■EKİNCİ DESTANI\

Ne büyük belâdır şu ekincilik,Bırakıp kaçması ar gelir sana.Her zaman züğürtlük, hep dilencilik,El açıp gezmesi kâr gelir sana.

Harmanı elinden el alır gider,Samanı yerinden yel alır gider.Bağını, bahçeni sel alır gider,Karpuzun keleği nar gelir sana.

Bir avuç bulgurla, bir çuval unluk, Koydun mu içeri bitti yoksulluk, Devlete eyvallah, mevlaya kulluk, Samanlık köşesi şar gelir sana

Bir topal merkeple, bir aksak inek,Bir aba, bir postal, bir don, bir gömlek, Buldun mu bir kaşık ayranla ekmek, Allahın yazısı dar gelir sana.

Çekilmez azabın, çobanın kahrı,Rüyada görürsün her gece şehri, Talihin kurutur bir koca nehri,Kanını içersin kar gelir sâna.

32

Page 30: Bir ömür boyunca şiir

Düştün mü dostun da tutmaz elini, Dinleyen bulunmaz derd-i serini, Satılsa soyarlar belki derini,Yine de düşmanın yar gelir sana.

Bankaya mal koyup borca girersin, Aşkına, şevkma harcayıp yersin, İnşallah bu sene veririm dersin, Kırk yılda bir defa zar gelir sana.

Yazmakla tükenmez hazin macera, Bir yanda tahsildar, bir yanda icra, Çekersin çaresiz kazaya rıza, Jandarma çavuşu Çar gelir sana.

Page 31: Bir ömür boyunca şiir

GÜLDÜREN GÜLER ANCAK

BankanınAyaklarımıza vurduğu pranganın Söküldüğünü,O büyük günü,

Bir görsek Biraz gülsek.

İşte o gün Çiftçiler bütün,Hür ve mes’ut oluruz,

Kurtuluz.Neden?

Kapıda beklemekden,Sürülüp kovulmaktan,

Hakarete boğulmaktan. Ey bizim paramızla koltuklarda oturan, Bizi köle gibi hor görüp kafa tutan

Efendiler!...Sizce her çiftçi,

Bir hayvan gibi,Hissiz, duygusuz yaşar.Susuzluğa, açlığa

Ses çıkarmaz, alışır, Başkalarının yükünü

Kendi sırtında taşır.Fakat bilir misiniz

Onun temiz kalbinde, Gizli bir umman gibi Sakladığı göz yaşı, Umulmadık bir günde Boşanır, coşar, taşar.

Page 32: Bir ömür boyunca şiir

Hayatından, evinden,Tarlasından, köyünden,Atından, ineğinden,

Yıllarca sarf ettiğiTükenmez emeğinden,

Nefret eder usanır.Yalın ayak gittiği Dikenli yollarından Döner kendine bakar,Benliğinden utanır,Bir kuru ekmek için

Taşıdığı yükünü . Atar,

Ve çok sevdiğiToprağına uzanır.

Bütün felâketineSebep sizleri tanır.

Aç kalan çocukları, Hükümete, milleteÇekilmez bir dert olur.

Alışarak zilleteHayırsız bir ferd olur.

İşte o gün s izler de Bizim gibi kapıdan

Birer birer kovulur.Elinizden bir tutan Şüphesiz olmayacak.Kalırsınız yerlerde.

Herkes ettiğin bulur,Güldüren güler ancak.

Page 33: Bir ömür boyunca şiir

NEFES

Her çıkan bir defa basar incitir, İkbâl eşiğinin binek taşıyız.Kalbimiz sadakat, vefa küncüdür, Yerde kalanların öz kardaşıyız.

nız yerinde, fikrimi/, tamam,''r hizmetler hor bize haram,

1_>ir geL-rı, bir düğün, bayı Tin samer kaşıyız.

Uk ki: “Ah bu cahiller, ı gözüyle yerler” .! bak bizimkiler,

can yoldaşıyız.

\li dediler, ieli dediler,

dediler, de yaşıyız.

de yağmaya, nslı çaya,

kovmaya taşiyiz.yad*’ .

0aVo. n® *a‘

Page 34: Bir ömür boyunca şiir

SON NEFES

Bir defa düşmana oldum maskara,Dost yüzüne çıkar halim kalmadı.Ben mi serseriyim, bahtım mı kara,Yüzümü ağartır malım kalmadı.

Hayatın yükleri kırdı belimi,Yoksulluk kökünden kesti dilimi,Ecel de yetişip tutmaz elimi,Güvenip tutacak dalım kalmadı.

Bir zaman benim de kudretim vardı,Her yerde hatırım, izzetim vardı,Ne yesem ağzımda lezzetim vardı,Şerbetim zehr oldu, balım kalmadı.

Ne desem nafile, ne yapsam heder,Beni böyle yapan şüphesiz kader,Söylenir dururum ta haşre kadar,Başımı kesecek zalim kalmadı.

Ne halden anlayan uygun arkadaş,Ne derdine derman, ne dertsiz bir baş,Sen yetiş hünkârım ey Hacı Bektaş,Elimde yeşilim, alım kalmadı.

Beşgöz, 3.11.1932

37

Page 35: Bir ömür boyunca şiir

NASİHAT

Dostuna güvenip düşme ileri,Arkana bir defa dönüp baksana.Mertliğin âlemde hiç yoktur yeri,Usluca görünüp yavaş aksana.

Akima geleni söyleme sakla,Her zaman ağzında bulunsun bakla,Atmayı bilmezsen eğer sen takla,Uzaktan bir yarım selam çaksana.

Farz et ki bu işler sana vız gelir,Bu gider yerine başka kız gelir,Kırkında sevdaya fazla hız gelir,Sevgide gençliğe yer bıraksana.

Sana bir ben değil çoktur acıyan,Biraz da kendine sen acı, sen yan,Sözümde riya yok vallahi inan,İlmini başına çelenk taksana.

Ne yapsan haklısın seni kınamam,Gönül ne bey tanır, ne şeyh, ne imam,Maksadın almaksa felekten bir kâm,İrfan ordusuyla düşüp kalksana.

Korkarım incitir bu ricalarım,Dilimden sen gibi ben de bizârım,Bağışla suçumu ey keremkârım,Yüreğin yanarsa beni yaksana.

Beşgöz, 18.11.1932

38

Page 36: Bir ömür boyunca şiir

NEFES

İçimiz kan ağlar yüzümüz güler, Felekten gam alır neşe satarız. Sırrını saklamak âlemde hüner, Lokmamız zehirse yine yutarız.

Sevmeyi biliriz biz sevilmeyiz, Vefaya a şıkız riya bilmeyiz, Başımız kopsa da hiç eğilmeyiz, Sırası geldi mi hemen çatarız.

Page 37: Bir ömür boyunca şiir

AĞIT

Ansızın ölümü bir acı sızı,Kalbimde bıraktı Kara Zennub’un, 1Ne kadar şirindi kahbenin kızı,Her yeri oynaktı Kâra Zennub’un.

Bir zaman bostancı, sütçü, inekçi,Bir zaman her yeni geline bekçi,Sonunda topallık yaptı değnekçi,Bağrını bu yaktı Kara Zennub’un.

Kış günü düşmezdi hiç elden ele»Hastaya, loğsaya dermandı hele,Kapıdan girerdi hep güle güle,Sohbeti kaymaktı Kara Zennub’un.

Bir haber almazsa evden, uşaktan,Gizlice kaçardı sessiz şafaktan,Zavallı düşünce elden ayaktan, ^Yüzüne kim baktı Kara Zennub’un.

Tertemiz gezerdi, hiç yoktu biti,Gözü aç değildi, yemezdi eti,Her ne ikram etsen demezdi kötü,Gönlü çok alçaktı Kara Zennub’un.

Ne kadar acıdım, ne kadar yandım,Uyudum uyandım rahmetle andım,Sonunda îmanla göçtü inandım,Dileği bir hakti Kara Zennub’ım.

Beşgöz, 20.11.1932

40

Page 38: Bir ömür boyunca şiir

ENGİN AKİYE

Dr. Mecit Barlas'a

Devletli sen idin var güvencimiz,Galiba sana da göz etti felek. ,Yetmez mi bu kadar derd ü rencimiz,Mihnetle bağrımız köz etti felek.

Her gelen yolcudan aşina sorduk,Her açık kapıda günlerce durduk,Beyhude dolaştık, boşa yorulduk,Ne desek, ne yapsak söz etti felek.

Hasretle anarız eski demleri,Hoş görüp çekeriz hep sitemleri,Bir soran olmadı aylardanberi,- Gurbette yazımız güz etti felek.

Ne gurbet ağlatır, ne gam ağlatır,Ne devrân ağlatır, ne dem ağlatır,Yoksulldk insanı her dem ağlatır,İçimiz çevirip yüz etti felek.

41

Page 39: Bir ömür boyunca şiir

Çok şükür dostları gördük bahtiyar,Yarsın haram olsun bize öz diyar,Kocabaş dikenler oldu enginar,Bizi de bir çürük koz etti felek.

Eskiden biz kaldık sade kurada,Çok kulpu kırıklar erdi murada,Dağlarda şaşırıp kaldık arada,Ellerin yolunu düz etti felek.

Devletli sen sağ ol, biz de perişan,Dünya bu, çok olur yükselip düşen,Korkarım çarpılır işe karışan,Bizi kör gözüne göz etti felek.

Beşgöz, 5.12.1932

42

Page 40: Bir ömür boyunca şiir

MURABBA

Ziraat Bankası Müdürüne

Katıksız bir dilim ekmek var elde gel zehir katma, Felekten dertliyiz yetmez mi bari sen de sızlatma, Nemiz var bir avuç topraktan özge lütfedip satma, Bizi baht-ı nigûn ağlattı insaf et sen ağlatma.

Hükümet istemez bir hanümanı mahvedip yıkmak, Kolaydır “Borçlusun, ver borcunu kurtul” deyip

çıkmak,Kerem kıl bir dolaş bizler gibi hep tarlalar çıplak, Bizi baht-ı nigûn ağlattı insaf et sen ağlatma.

Çıkar bir damla rahmet uğruna bizden yanık bir âh, Felek her zulmetin peşinde elbet doğdurur bir nıâh, Cenab-ı Yusuf’u zindan-ı gamdan kurtaran Allah, Bizi baht-ı nigûn ağlattı insaf et sen ağlatma.

Temizdir kalbimiz, vicdanımız, hem görgümüz yüksek, Sizin de aklınızdan geçmez asla halkı incitmek,Gönül ister yüzüm yok, hem param yok arz için

gitmek,Bizi baht-ı nigûn ağlattı insaf et sen ağlatma.

Beşgöz, 7.12.1932

43

Page 41: Bir ömür boyunca şiir

MURABBA

Yardımevi Direktörüne

Her felek mağduruna taslit edip yezdan seni.Çok şükür bir baltaya sap etti bu devran seni.Yad eder lanetle herkes, her zaman, her an seni. Gıbta etsin ruz-ı mahşerde görüp Mervan seni.

Hiç yüzün gülmez, dilin tutmaz, elin kılmaz kerem, Haline bakmaz hamiyyetten vurursun çokça dem, Sen çıkınca dendi evlâd-ı Yezıd’e muhterem,Gıbta etsin ru-ı mahşerde görüp Mervan seni.

Bahsedildikçe vatandan gaşyolur titrer elin,İsmini (Yardım Evi) koydun o hunin maktelin, Görmemiş bir mislini dünya senin tek ezdelin,Gıbta etsin ruz-ı mahşerde görüp Mervan seni.

Nefsine hasreyledin bir milletin imdadını,Şevkete kalbeyleyip sıçtın batırdın adını,Aç koyup kan ağlatan sensin şehit evladını,Gıbta etsin ruz-ı mahşerde görüp Mervan seni.

Bir duadır maksadım can-ı gönülden iptida,Canını almazdan evvel varım alsın huda,Son nefeste dînden, îmândan kılsın cüda,Gıbta etsin ruz-ı mahşerde görüp Mervan seni.

Beşgöz, 8.12.1932

44

Page 42: Bir ömür boyunca şiir

MÜNACÂT

Kayınpederim Abdülkerirn Ef.’ye

'Ey merhametin, ma’deletin kânı Muhammed,Ey mağfiretin cevher-i dermanı Muhammed.

gensin sebeb-i hilkati bişüphe cihanın,Levlâke yeter kadrine bürhan Muhammed.

Davetle çıkıp bargeh-i arş-ı güzine,Oldun ezelî varlığın erkânı Muhammed,

\

;Serdar-ı nebî, şah-ı resul, seyyid-i kevneyn,İns ü meleğin serveri, sultanı Muhammed.

Kurtar bizi mahşerde hudanm gazabından,Ey ümmetinin sahib-i zişanı Muhammed.

Düştüm der-i eltâfına naçar ü perişan,Ey bağn yanık hastaların canı Muhammed.

Ey kân meded atıfetin kesme Zeki’den,Kıl kendini şayeste-i ihsan Muhammed.

Beşgöz, 27 Recep 1351(Miraç gecesi yazumı§tır)

45

Page 43: Bir ömür boyunca şiir

KOŞMA

Sevdiğim seninle bir yaz gecesi,Mehtaba sanlıp yatalım gelde.Uzaktan gelirken bülbülün sesi,Soyunup ırmağa batalım gelde.

Rüzgârlar dağıtıp zülfün saçarken,Göğsünde buseden güller açarken,Kurbağalar kıskanıp göle kaçarken,Feleğe bir çalım satalım gelde.

Yatırıp kumlara boylu boyunca,Diz çöküp seyretsem seni doyunca,Ruhunda bir acı boşluk duyunca,Canımı canına katalım gelde.

Üşüyüp sanlır, sarılıp yanar,Sevdayı gözünden içerek kanar,Ay güzel yüzüne bir hâle sunar,Hicranın gamını atalım gelde.

Yıldızlar sönerek şafak sökerken,Bulutlar inciden jale dökerken,Yine mi ayrılık yaklaştı derken,Doğacak güneşe çatalım gelde.

Besgöz, 11.1.1933

46

Page 44: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Gam yeme nafile ey çiftçi bu buhran da geçer, Bitmedik iş mi olur, hâl-i perişan da geçer.

Korktuğun borç ise biçareliğindir sebebi,Varını ortaya koy çâk-i giriban da geçer.

Bankanın lütfuna kalmışsa eğer kurtuluşun, Gündüzün handa, gecen belki de külhan da geçer .

Kimseden isteme ölsen de bir ekmek parası,Göz yumup harcamaya çarşıda yorgan da geçer.

Dileğin yağmur ise bekle ki bir kış gelsin,Bu gidiş ile nisan, belki haziran da geçer.

Şükredip haline rahmet dile hallâkmdan,Feleğin mahvımıza verdiği ferman da geçer.

Beşgöz, 15.1.1933

Page 45: Bir ömür boyunca şiir

BÜYÜK HALASKARA

Serbest Fırka’nm kuruluşu sırasında Halk Fır­kasının taşra şubelerinde tevatüren şayi olan yolsuzluk ve haksızlık dolayısiyle yazılmıştır.

Şendin bizi irşad ile şad eyleyen evvel, Kimler deriyor diktiğiniz gülleri gör gel.Ey azmi de, imanı da bir nur-u müselsel Gibi cevval.Bir nur-u hakikat ki onun açtığı yollar Tebcil ile hemrahmı ta arşıne yollar.Lâkin ne yazıktır ki bugün haline bir bak Bir deşt-i mugaylan gibi pejmürde ve çıplak. Bir tude-i nefrin-i remad olmada her an Mahrum-u fazilet yaşayan yolcularından Bir cem-i hayadid ile yağmada o gülzar.Ey yar-ı halaskar.Yalnız buna sen olma yeter ye’s ile gamhar. Tamir eder elbet onu müstakbel-i insal.

48

Page 46: Bir ömür boyunca şiir

OĞLUMA ÖĞÜT

Çiftçilik mübarek helâl iş deme,Aç kalır boynunu bükersin yavrum. Kazancm beş ise üçünü yeme,Gün olur biçmeden ekersin yavrum.

Bir kere züğürde çıktı mı adın, Dostların yanında hiç kahnaz tadın, îster canın çıksın ister feryadın, Doldurmak isterken dökersin yavrum.

Kör ola yoksulluk girer araya, Merhem olur diye belki yaraya, Sanmsak satarak otuz paraya, Feleğin kahrını çekersin yavrum.

Yağmur kevser olsa, toprak bir ipek, Yine de boşadır çektiğin emek, Sermaye başınla elinde gerek,Dağlan yerinden sökersin yavrum.

îzzet-i nefsine hürmet et korkma, Yurduna sahip ol yadırgı sokma, Alnının teriyle tuzlansın lokma, Fazilet tahtına çökersin yavrum.

Page 47: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Nedim’e nazire

Nazeninim kim bu denlu mihriban etmiş seni,Kim avutmuş, kim büyütmüş, kim civan etmiş seni.

Leblerin kevser, visalin aşıka huld-i berin,Misli tuba kametin hur-i cinan etmiş seni.

Her gören hayranıdır âyâ sabâ reftannın,Sim gerden, ince bel cuy-i revan etmiş seni.

Gül yüzünden rengin almış, buyu zülfünden semen. Sahn-i gülzare huda kilk-i beyan etmiş seni.

Kaş çatıp kirpik sehab oldukta ruhsar üstüne,Hak bilir bu hoş bakış pek çok yeman etmiş seni

Derd-i aşkınla bugün sahranişîn olmuş Zeki,Ruz ü şeb Mecnun gibi vird-i zeban etmiş seni.

Beşgöz, 11.10.1933

50

Page 48: Bir ömür boyunca şiir

ÖZLEM

(60 lira maaşla Ticaret Odası Başkâtipliğine tayin edilmek için uzun zaman uğraşıldıktan sonra Vali Akif Beyin dönekliği yüzünden dört ay vekâletten tayin emri gelmemiştir. Sonun­da Valinin eski kâtip Kilisli Yılmaz Beyi ta­yin etmesi üzerine yazılmıştır.) .

Gördüm ki ağarmaz bu gidişle kara bahtım, Halimdeki düşkünlüğe, yoksulluğa baktım, Naçâr kalıp kendime bir iş bulacaktım, Onlar gibi memurluğu çok özledi gönlüm, Aylarca şu altmış lirayı gözledi gönlüm.

İsbat-ı hüner etmeye yok elde bir evrak, Cahillere yer var mı bugün ortada hiç bak, Bir çaresi var sosyete, olmaz o da çıplak, Onlar gibi memurluğu çok özledi gönlüm, Aylarca şu altmış lirayı gözledi gönlüm.

Günlerce bu endişeye râm oldu şuurum,El öpmeye, dil dökmeye sed çekti gururum, Encamı sukut etti o ye’sim, o füturum, Onlar gibi memurluğu çok özledi gönlüm, Aylarca şu altmış lirayı gözledi gönlüm.

51

Page 49: Bir ömür boyunca şiir

Bir zat-ı mededkâre gidip derdimi döktüm,Halimce bir iş isteyerek boynumu büktüm,Yüksekti müdürlük bana, hayfa ki küçüktüm,Onlar gibi memurluğu çok özledi gönlüm Aylarca şu altmış lirayı gözledi gönlüm,

Rikkatle açındırdı bütün herkesi Hilmi’m,Kâtipliğe kâfi görülüp kudret-i ilmim,Olsun dediler, kondu fakat künyeme bir mim,Onlar gibi memurluğu çok özledi gönlüm,Aylarca şu altmış lirayı gözledi gönlüm.

Dört ay oluyor gitti haber çıkmadı hâlâ,Yıllar da geçer doğmaz o necm-i emelefza,Naehl oluşum ehline elbette hüveyda,Onlar gibi memurluğu çok özledi gönlüm,Aylarca şu altmış lirayı gözledi gönlüm.

Ey kahbe felek bari sen artırma cefanı,Ağyarı sevindir hele sür zevk ü sefanı,Bir gün yine sen ağlatacaksın zurefanı,Onlar gibi memurluğu çok özledi gönlüm,Aylarca şu altmış lirayı gözledi gönlüm.

Beşgöz, 12.10.1933

52

Page 50: Bir ömür boyunca şiir

İnhisarlarda daktilo Hayriye Tomris Hanıma Tayyare Piyangosundan ikramiye isabet et­mesi üzerine yazılmıştır.

Ey kahbe felek güldürecek yok da cihanda,Endamı bozuk, çehre yoluk bir kızı buldun, Borçlandırıp ağlatmaya buhranlı zamanda,Kör oldu gözün ortada bir tek bizi buldun.

Devletlilerin ismini yad etmeden öldük,Zâlimleri faiz ile şad etmeden öldük,Her ay başı biz dest-i küşad etmeden öldük,Sen gül gibi koklatmaya bir cam gözü buldun.

Eyvah bekâr olsa yine baş vuracaktık,Nazlansa da, kızlansa da kurban olacaktık,Lâkin ne çıkar evli imiş deftere baktık,Az geldi züğürtlük bunu da bir sızı buldun.

Ey bahtı açık kız buna sen kızma da dinle,“Ruhum da, ümidim de, şebabım da seninle.”Derler, yerler parayı, sonra hemen sen acı, inle Zannetme aşıp dağlan artık düzü buldun.

Bir torba dikip ağzını muhkemce uyukla,As boynuna hüsnün gibi, canın gibi sakla,Bas bağnna, zevcinden evvel sev, onu kokla, Uğrunda ölüp can verecek çok kuzu buldun.

Beşgöz, 26.10.1933

53

Page 51: Bir ömür boyunca şiir

ŞARKI

Seyr-i Sadabadı sen bir kerre iyd olsun da gör Nedim

Şehr-i İstanbul’u sen Gazi ayan olsun da gör,Dide-i hasret açılsın Yusuf’un bulsun da gör,Renkli hicran şule-i vuslatla bir solsun da gör,Yal’va parkın havz-ı kevserler güzel dolsun da gör.

Nazeninler sathına olmuş birer simin habab,Sanki gökten suya serpilmiş nücum ü af itap,Seyreden elden çıkar mutlak olur mest ü harap, Yal’va parkın havz-ı kevserler güzel dolsun da gör.

Kol kola vermiş güzeller çifti sultanlar gibi, Seyrederler naz ile âzade ceylanlar gibi,Teşnedir üryanlığa kızlar da oğlanlar gibi,Yal’va parkm havz-ı kevserler güzel dolsun da gör.

Lutf ile her yıl gelip bir kez basarsa hâkine,Fışkırır yerden ziya revnak verir eflâkine,Nur akar her dem kemâlinden muhit-i pâkine,Yal’va parkm havz-ı kevserler güzel dolsun da gör.

Beşgöz, 26.10.1933

Page 52: Bir ömür boyunca şiir

MUALLÂ’YA

Güzel kız yüzünden buse isteyen, Zülfündür dokunma bigâne değil. Seni çiçek gibi öpüp süsleyen, Solmayan hüsnündür pervane değil.

Gönlümde arayıp sensin bulduğum, Sevilip ölmektir her dem umduğum, Boynumu bükerek sana sunduğum, Ağlayan gözümdür peymane değil.

Yaslanıp seyretsem şöyle dizine, Kudretten sürmeli kara gözüne,Siyah kâküllerin dökme yüzüne,O uzun kirpikler bir şane değil.

Ruhumdan yükselen yanık nağmeler, Duygulu her kalbi ok gibi deler, Bilirim inleyen bütün geceler,Yaralı bir kuştur, çingene değil.

Kimisi aklını yitirir gezer,Kimisi bağrını taşlarla ezer,Kimisi önüne elmaslar dizer,Aşıktır kınama divane değil.

Page 53: Bir ömür boyunca şiir

Seni ben ne kadar severim bilsen,Kalbime bir kere girip de görsen,Kamımı şairlik doyurmaz dersen,Bu çürük özürler bahane değil.

Ne parlak elmasım, ne düzgün incim,Yok ipek kumaşım, yağım, pirinçim,Uğrunda ölmeye hazırım cicim,Tüccarlık sevgiye nişane değil.

Beşgöz, 27.10.1933.

56

Page 54: Bir ömür boyunca şiir

Tekbasan nâmı ile mâruf Deli Mustafa’ya

Bilmeyen var ise şu Mustafa’yı»Yürürken bellidir tek basar gezer.Haline bakmaz da çok kabadayı,Kızdı mı yüzünü çok asar gezer.

Düşmana ardından dişini biler,Elile durmadan yüzünü siler,Bir sinek vız dese hababam güler,Gün olur küserek hep susar gezer.

Her ne iş tuttursan yan kor kaçar,Doldurmak isterken dağıtır, saçar,Gözünü evinde avrada açar,Ellere geldi mi pek pusar gezer.

Canından çok sever ağayı beyi,Yanında kötü yok hepsi de iyi,Boğazmdan aştı mı akşam yemeği,Esneye, esneye uykusar gezer.

Usanmaz çarşıya gidip gelmeden,Aldığı eşyayı geri vermeden,Demez bu Zeki’den çektiğim neden,Akimın yüzünden ter kusar gezer.

Beşgöz, 2.11.1933

57

Page 55: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Sayın Nafi Erkılıç'a

Sorar her gün çocuklar kâhkeyi Ferhad’a geldikçe Duanız yükselir nam-ı kerimin yâda geldikçe

Efendim akrabayı lutfunuz dağlarda aç koymaz Acep şehr içre neyler hâk-i pâye dâde geldikçe

Fakir ü nâtüvamm, bikesim bu künc-i mihnette Teselli bahş olursun hatır-ı naşda geldikçe

Geçersin Hatem’i cûd ü sahâda ey şeh-i âlî Der-i ihsanın içre bir geda feryada geldikçe

Zeki’nin hâmesi Nafi Beyin vasfmdan acizdir Yeter bu nev gazel ruh-ı Kemâl imdada geldikçe

Kâhke: Gaziantep’in bir nevi yağlı çöreği

Beşgöz, 28.7.1934

:;58

Page 56: Bir ömür boyunca şiir

BELEDİYE REİSİ HAMDI BEYE HAMD Ü SENA

Yine yaklaştı siyaset düğünü, ölmeden görse idim ah o günü.

İntihap fırtınası başlayacak, Partiler birbirini taşlayacak.

Eskisi yaptığım gösterecek, Yenisi yapmak için söz verecek.

Birisi hizmetini yâd edecek,Biri gencim diye feryâd edecek.

En sonunda Ağaya iş varacak, Hepsi birden el açıp yalvaracak.

Belki zahmet ederek kendi gelir, Belki mektupla güzel pendi gelir.

Bir kılıçtır o keser, hem yaralar, Böyle davaları pek tez aralar.

Gölgesinde dediler cennet anın, Yeri cennettir elinden tutanın.

Page 57: Bir ömür boyunca şiir

Diler ise ayağı baş yerine,Çıkarır düşmanı kardeş yerine.

Bazı da başı ayağa çevirir,Dağ da olsa onu mutlak devirir.

Bizi hoş göstere mevlâ gözüne, Kimi isterse getirsin o yine.

Geleni medhederiz adetimiz, Gidene hatır için lanetimiz.

Şehri imar edene hayr ü dua, Edelim bizde bugün, bak meselâ:

Hamdi Bey şehrimizin Hayder’idir, Beledî işlerinin pek eridir.

Mezbaha yaptı temiz tuttu eti, Nura gark etti bütün memleketi.

Hal açıp sebzeleri kurtardı,Hâle veş çarşıyı lutfu sardı.

Çok emek harcadı bulvara hele, Nice mâmureleri verdi yele.

Caddeler açtı, lağımlar açtı,Kuru yaş pislik önünden kaçtı.

60

Page 58: Bir ömür boyunca şiir

Sayesinde ölüler buldu huzur,Himmeti verdi mezarlıklara nûr.

Her taşın başına dikti bir ağaç,Oldu ervaha bu zümrüt bir taç.

Düz tepe oldu koşu meydanı,Düzletip bir de yine Meydan’ı.

Bahşedip memleketin gençlerine,Çok vakit verdi spor işlerine.

Gitti İstanbul’a hem Ankara'ya,Bakmadı harcadığı çok paraya.

Hem şeref buldu huzura çıkarak,Her işinde yüzü mutlak çıkar ak.

Ulu Gazi bile takdir etmiş,Başka bir zatı da tahkir etmiş.

Yad olunmuş adı Gaziyurd’uıı,Sofrasında o halaskar kurdun.

Bence her yerde Reis böyle gerek,Saklasın gözden anı çarh-ı felek.

Beşgöz, 31.7.1934

Meydan: Spor sahası olan yerin adıHuzura çıkma: Reis-i Cumhur hazretleri tarafından saraya

davet edilmişti

61

Page 59: Bir ömür boyunca şiir

AĞLARIM

Geceler artırır hep melalimi,Her sabah eritenden kalkar ağlarım.Bir kimsem yoktur ki sorsun halimi,Aynada yüzüme bakar ağlarım.

Bu mudur mevlâdan benim dileğim,Bir kann tokluğu bütün emeğim,Astarsız ceketle, yırtık gömleğim,Arkama nefretle takar ağlarım.

Güneştir ensemin keskin kırbacı,Dikenler elimde bırakır acı,Gözlerim kararır görmez yamacı,Alnımm terleri akar ağlarım.

Herkesin bulunur dostu kardaşı,Darlıkta dinlenir belâlı başı,Bende de sönmeyen mihnet ataşı,Gözümü, gönlümü yakar ağlarım.

İstemem el açıp boyun bükmeyi,Şükranla yutarım kuru ekmeği,Zehr ile içime neş’e dökmeyi,Hoş görür bazan da çakar ağlarım.

Ne dosta tazallüm, ne hakka sitem,İsterse bitmesin Zeki bu elem Hasretle beklerim eceli her dem,Bu müziç hayattan bıkar ağlarım.

Beşgöz, 13.8.1934

62

Page 60: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Yeter ey baht-ı siyah yakma yeter nâre beni,Kıyma hasret yetişir çehre-i dildâre beni.

Bitse ömrüm yine bu derd ü elem bitmeyecek.Kastın öldürmek ise verme gel ağyâre beni.

Bir gün olsun acıyıp halime rahm eylemedin,Sen çevirdin gül iken çevrin ile hare beni.

Her ne yaptmsa dedim belki geçer, halbuki sen. Sabrım arttıkça bıraktın daha biçare beni.

Feleğin zulmüne baş eğmez idim gerçi Zeki,Âh kim tiğ-ı kaza eyledi sadpare beni.

Beşgöz, 19.8.1934

63

Page 61: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Mihnete sabrederiz halka müdara yerine,Toprağa baş eğeriz efser-i Dârâ yerine.

Mülk-i İskender’i bahşetse felek istemeyiz,Kendi viranemizin verdiği sevda yerine.

Çekeriz mah-ı dirahşanı gece başımıza,Mihri gündüz giyeriz came-i diba yerine.

Öyle bir Yusuf-i vaktız ki gam-ı âlemi biz,Takmışız boynumuza zülf-i Zeliha yerine.

Secdeyi âdeme çok gördüğümüzdir ki bugün,Duzah oldu yerimiz Cennet-i Âlâ yerine.

Azmimizle nice umman-ı felâket geçtik,Ye’si Firavn gibi boğduk suda Musa yerine.

İzz ü ikbaline aldanma Zeki devranın,Yetişir kahrı sana devlet-i dünya yerine.

Beşgöz, 21.8.1934

m

Page 62: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Felek göz açtığım gündenberi eşkim nisâr ettin,Sana ben neyledim bilmem ki benden ahz-ı sâr ettin.

Ağardı saçlarım hala ağarmaz baht-ı nâsazım,Bana sen galiba benden beter çok inkisar ettin.

Bitirdin varımı, hem hanumanım eyledin viran, Mürüvvetsiz beni dostlar yanında, şerm ar ettin.

Tükendi takatim tâb ü tüvanım bar-ı mihnetten, Bana dünyayı zindan, meskenim senk-i mezar ettin.

Zeki hep artar, eksilmez belâsı künc-i idbann Enisim yok sabâdan gayri, cismim hâkisar ettin.

Beşgöz, 2.9.1934

65

Page 63: Bir ömür boyunca şiir

EKİNCİ

Kardeşim Nuri Kutlar’a

Buhranla acep borca bunaldın mı ekinci,Hiç dertli başın taşlara çaldın mı ekinci.

Buğdaylarını bankacılar «eyledi yağma,Encam samanlar ile kaldın mı ekinci.

Bir ektin ise yüz verir allah diyerekten,Doldundu, kabardmdı, boşaldın mı ekinci.

Felhanlara baktıkça demişsin yeni yü var,Aç karnına hülyalara daldın mı ekinci.

Üst üste,kuraklıkla ucuzluk seni yıktı,Kanunla korundun da ufaldın mı ekinci.

Devletçe sana millet efendisi diyorlar,Yoksa bunu duydun da kazaldm mı ekinci.

Meb’usluğu paylaştı bütün fabrikatörler,Sizden de birin Meclise saldın mı ekinci.

Şükreyle Zeki ekmeğinin vergisi yoktur,Ömründe felekten bir öç aldm mı ekinci.

BeşgÖz, 9.9.1931

66

Page 64: Bir ömür boyunca şiir

ÖĞÜT

Sayın Refik Barlas’a

Korkarım seni de atar kardaşlar,Susuz bir kuyuya Ken’an elinde.Felâket dediğin hasetle başlar,Yazıktır kalırsın ağyar elinde.

Sen de benim gibi yuvasız kuşsun,Mihnet şarabından içmiş sarhoşsun,Geçim yollarında durmadan koşsun,Demiştir yaratan ta ezelinde.

Gelmesin züğürtlük sana pek acı,Namustur başının şerefli tacı,Köroğlu alırdı belki yol baçı,Onun zorbalığı atın belinde.

Sıkılma bitmezse kimseden işin,Sana yardımcıdır tırnağın, dişin,Kadrini bilirsen üç ile beşin,Boğulup ölmezsin çarkm selinde.

Düşünüp dedim ki kendi kendime,Bir defa yazayım Bey yeğenime, ■ •İster beni dinle, ister dinleme,İsmin dolaşıyor halkın dilinde.

Gaziantep, 6.10.1934

67

Page 65: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Fırkamızın Başkanı, yurdumuzun Sayın saylavı Ömer Asım Beyefendiye

Hak yetirdi seni bir mesned-i alaya şükür,Verdi millet sana hakkın olarak pâye şükür.

Adl’de Hazret-i Faruk’tan aldın örnek,Kahr’da Hayder’i bahşetti felek dâye şükür.

Eşiğin bir sürü avarelere oldu penâh,KeKeremin koymadı hiç ortada bivaye şükür.

Bilemem gözden irağ olduğumuzdan mı acep, Düşmüyor sizden efendim bize bir sâye şükür.

Yurda hizmet ise maksad bizi yurdsuz görme,Parasız olsa yine hazırız ifâya şükür.

Nesi artar bize devrin çilesinden gayrı,Akrabalar var iken “Fırka” da mevlâya şükür.

Çektiğin bitmedi ağyar’dan elbette Zeki,Attı yarân seni mecnun diye sahraya şükür.

Beşgöz, 10.7.1935

68

Page 66: Bir ömür boyunca şiir

SAVAŞ DESTANI

Sayın Mücahit Savaşkan’a

'Diyelim arkadaş her ikimiz de,Bir zaman sakalla dönüp dolaştık,Hiç korku yok imiş doğrusu bizde,Ne yarlar atladık, ne dağlar aştık.

Yurdunu sevmemek alçaklık bence, îmandır yarayan halka güvence,Vazife düşünce kocaya, gence,Gönül rızasıyla çıkıp paylaştık.

Yiğit hayvanların aldık adını,Kullandık kılıcın öz puladını,Görünce menfaat infiradını,Kimimiz döğüştük, kimimiz kaçtık.

Çok şükür düşmanı attı dışarı,Tahtından indirdi hâin hünkârı,Haline bıraktı küfrü, dindarı,Ata’nın işine hepimiz şaştık.

Biz bize kalınca değişti hesap,Kaçanlar kurbanlık, gaziler kasap,Züğürtler buldular zekâta nisap,Haddinden çok fazla kabardık, taştık.

69

Page 67: Bir ömür boyunca şiir

Nihayet o iş de erdi hitama,Nihayet verildi her ihtişama,Gelince Ağa’dan bir emirname,Düğün, bayram yapıp, gülüp oynaştık.

Kovuldu tekkeden eski dervişler,Pek çabuk düzeldi bozulan işler,Doğruya yöneldi eğri gidişler,Kabalar kalmadı hep kibarlaştık.

Sana bir iş verip işle dediler,Sesini çıkarma dişle dediler,Her ayda yüz papel harçla dediler,Şeytana uyup da niçin savaştık.

Bana ne verdiler, sen söyle dostum,Yoksulluk yüzünden pul değmez postum,Meded ya eskiler demedim sustum,Mihnete alıştık, dertle kaynaştık.

Beşgöz,14.7.1935

70

Page 68: Bir ömür boyunca şiir

İSTEMEM

Millî mücadelede Halep’te muha­cirlikte yazılmıştır.

Kimseden öz canıma ölsem de derman istemem,Lutf-i yezdanım dururken başka lokman istemem.

Gıbta etmem kimsenin kâşane-i ikbaline,Kendi ırkım, kendi tarihim yeter şan istemem.

Ömrüm oldukça bütün üm’idim, âmalim vatan,Mülk-i aşkımda vatandan özge sultan istemem.

Değmesin ağyar eli ruhsar-ı istiklalime,Milletimden gayri tahtımda Süleyman istemem.

Nefret ettim tacdanndan cihanın serteser,Ben düşer, ben kalkarım fi’ilimde ferman istemem;

Halep, 15.3.1336

71

Page 69: Bir ömür boyunca şiir

1355 Muharrem 1 de vefat eden Samlı zade Ali Efendinin babası Haşan Ağa için yazılan tarih:

Gelen elbette gider, var mı bu dünyada beka,Ne kadar çok yaşasa hâk olacak şah ü geda.

Canım verdi Haşan Ağa muharrem birde,Haşr kıl şah-ı şehidan ile ey rabb-ı alâ.

Murtaza aşkma bağışla bu pirin günahın,Boş döner mi der-i eltafma düşmüş zuafa.

Ebr-i nisan ile rahmet saçıla toprağına,Buy-ı sıbteyn erişe ruhuna estikçe saba.

“Mağfiret ver” sözü tarih-i nev olsun benden,Bağ-ı cennette mukim eyle karin-i şüheda.

Nisan 1936

72

Page 70: Bir ömür boyunca şiir

ULU TANRIMA

Ayıp mı beklersem lutf u mürüvvet,Sen gibi bir ulu padişahımdan,Ben kulum, kusursuz olmam ya elbet,Büyüklük şendedir geç günahımdan.

Bir desem, üç desem nafile boştur,Doğruyu söylemek şüphesiz hoştur,İstersen süründür, istersen koştur,Ölür de vaz geçmem ben ilâhımdan.

Beşgöz, 10.3.1937

73

Page 71: Bir ömür boyunca şiir

GÜZELLEME

Bastığın yerlere kurban olayım,Dur sana bir sözüm var güzel Ayşe.Bir daha ben seni nerde bulayım.Açtığın yarayı sar güzel Ayşe.

Başından ayağa her yerin güzel,Seni hub yaratmış o kadir ezel,Bu ne servi boydur, bu ne ince bel,Koynunda memesi nar güzel Ayşe.

Sen de benim gibi kimsesiz, teksin,Dalından ayrılmış solgun çiçeksin,Kadrini bilmeyen ölmesin, çeksin,Sana ben olayım yâr güzel Ayşe.

Ne elde gençlik var, ne bolca servet,Sevip, sevilmemek onulmaz bir dert,Kevser dudağından bir yudum şerbet,Yanık yüreğime kar güzel Ayşe.

Yol üstü kurmuşsun sen otağını,Hangi rüzgâr etti virân, bağını,El oğlu öptürmez gül yanağım,Dört yanın çevirmiş har güzel Ayşe.

Zehr oldu içime bu yıl da bahar,Yerim cennet olsa, işim âh ü zâr,Ölürsen bu şiirim olsun bergüzar,Bana sensiz cihan dar güzel Ayşe.

Beşgöz, 15 M art 1937

*74

Page 72: Bir ömür boyunca şiir

BAKMADAN GEÇER

Kardeşim Bay Kâmü Olgun’a

Püsküllü belâdır fakirlik başa,Günlerin sürünüp kalkmadan geçer.Seni hasret eder arslan yoldaşa,Tilkiler önünden takmadan geçer.

Düşmanlar yanında bir maskarasın,Ahbap arasında yüzü karasın,Gönlünün yoklukla sönmüş çırasın,Kimseler acıyıp yakmadan geçer.

Ne kadar çalışsan, yorulsan boştur,Öm rünün sonunca ha babam koş dur,İstersen derya-i rahmeti coştur,Üstüne bir damla akmadan geçer.

Ben miyim dünyanın bahtı karası,Ellerin parladı hep sitaresi,Derdimin yıldırım olsa çaresi,Başımda bir şimşek çakmadan geçer.

Yüreğim feleğe kinlerle dolgun,Gurbette kimsesiz gül benzim solgun,Beni boynu bükük görür de “Olgun”,Çevirir yüzünü bakmadan geçer.

Beşgöz, 20.3.1937

75

Page 73: Bir ömür boyunca şiir

Çok görme dağlara düştüğüm yavrum, Yoksulluk toprağa kul etti beni, 'Kimseye açamam kanayan bağrım, Bahtım yere serip çöl etti beni.

Bir zaman sel gibi akıp, çağladım,Bir zaman yurduma içten ağladım, Bak şimdi mihnetle nasıl berbadım, Devran altm iken pul etti beni.

Elimden gelmiyor el açıp gezmek, Sürüne, sürüne kalkıp yükselmek, Şırfıntı kahpeler oldular erkek,Kız idim namusum dul etti beni.

Halikın kesildi kudreti, tâbi,Kulun kul olmuştur şimdi mihrabı, Feleğin bitmeyen kahn, azâbı, Başımdan geçerek yol etti beni.

Aylardır yolunu bekleyen baba, Zannetme bu kadar hissiz ve kaba, Züğürtlük sığdırmaz beni Antep’e, Neyleyim bükülmüş kol etti beni.

Page 74: Bir ömür boyunca şiir

Feyzuliah Ocak’a

işittim deveni kuş vurup yıkmış,Sağ olsun devletli çoluk çocuğun,Anladım bir parça canını sıkmış,Şükreyle bu değil hep varın yoğun.

Bilirim fakirlik keskin bir oktur,Beş paran olmazsa her işin boktur,Bu yalan dünyada kıymeti yoktur,Erenler yanında hiç azın, çoğun.

Sen Ocak zadesin, pir oğlu pirsin,Kimseler anlamaz, müşkül bir sırsın,Sana yan bakanlar yerlere girsin,Her zaman tutulsun emrin buyruğun.

Eroğlu diyor ki: gelmedi saman,Sözün soyalığm bildim o zaman,Dedim ki: Gönderir Ağamız daman,Sonunu getirmen böyledir huyun.

Beşgöz, 18.4.1937

Kuş vurmak: Ölümle neticelenen müthiş bir hayvan hastalığı Daman: Mahalli köylü dilinde muhakkak demektir.

77

Page 75: Bir ömür boyunca şiir

NEFES

Bilmem ki ben sana n’ettim neyledim,Yeter süründürdün beni allahım,Senin emrin üzre doğru söyledim,Bu eğri dünyada budur günahım.

Namerde çok nimet verip güldürdün,Mert olan kulların hep aç öldürdün,O gafil şeytana âdem göründün,Benim senden özge ypk secdegâhım.

Sana bel bağlayan ağlamaz güler,Kendini bilmektir âlemde hüner,Şu koca kâinat emrinle döner,İzz ü celâline yok iştibahım.

Dururken ağlarım, yürür ağlarım,Seni her zerrede görür ağlarım,Ben senin aşkınla ölür ağlarım,Yitirdim aklımı fena fillâhım.

Beşgöz, 27.4.1937

78

Page 76: Bir ömür boyunca şiir

MERSİYE

Çok aziz ve vefakâr arkadaşım Kanevetçi za­de Mahmut Ef. nin vefatı haberini aldığım gün ağlayarak yazılmıştır.

Ah çok sevgili bir dostumuzu aldı ecel,Dil-i viranemize hançerini saldı eçel.

Öyle bir dost-ı vefadar idi kim misli bugün, Bu cihan içre bulunmaz onu da çaldı ecel.

Çok mu gördü çıkası gözlerin ey baht-ı siyah, İki üç yar-ı kadim bezmine bak daldı ecel.

Yüzü şen, ahdi bütün, tıyneti yüksekti onun, Yıktı mihrabını insanlığın alçaldı ecel.

Yer yerin göçmede yaran beka âlemine, Götürür bizleri de meclise az kaldı ecel.

Beşgöz, 16.7.1937

Page 77: Bir ömür boyunca şiir

AĞIT

Ölümü beni Ölünceye kadar ağlatacak olan Mahmut Özbudak’m aziz ruhuna;

Ey dost beni sen hasrete kurban mı bıraktın,Kan ağlıyorum, gözlerime kan mı bıraktın.

Ta haşre kadar firkate yok tabü tüvanım, Sabretmeğe cismimde acep can mı bıraktın.

Bir kuş gibi uçtun bana rüya gibi geldi,Feryâd ü figân etmeye imkân mı bıraktın.

Darlıkta bana yar-ı vefadar idin elhak,İnkâr edemem yapmadık ihsan mı bıraktın.

Hemderdim idin sâye idin derdli başımda,Gittin ebedî, derdime derman mı bıraktın.

Her şeb bana gölgem gibi eşdin, bir ışıktın,Söndün, gözüme âlemi zindan mı bıraktın.

Canım sağ iken vermez idim ben seni mevte,Lâkin nedeyim sen bana meydan mı bıraktın.

Beşgöz, 18.7.İ937

30

Page 78: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Canım gibi saklardım eğer canım olaydın,Kurbanın idim sevgili, cananım olaydın.

Her derdi çeker bende-i fermanın olurdum,Tek sen bu gönül mülküne sultanım olaydın.

Hicrinle neler çektiğini aşık-ı zârm,Anlardın eğer dide-i giryânım olaydın.

Sayen gibi arkanda koşar, hem sürünürdüm,Ey yâr! benim serv-i hıramanım olaydın.

Bir ömrü feda etse Zeki çok mu visale,Hembezmim olup bir gece mihmanım olaydın.

Beşgöz, 18.12.1937

81

Page 79: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Sayın Ömer Asım Aksoy’a

Uğramaz kimse benim semtime ateşkedeyim, Hasretim yârıma, ağyarıma gurbetzedeyim.

Eksik olmaz gözümün yaşı, gönülden matem,Cennet olmuş nideyim âlemi ben türbedeyim.

Mihr ü malımda vefa görmedim aslâ feleğin,Fark edilmez geceden gündüzü bir ülkedeyim.

Hanekah-ı medeniyette ne pirim, ne mürid,Dağ başında yuva tutmuş çilekeş bir dedeyim.

Ne cihan mülküne rağbet, ne de câh kaygısı var, Tanrının lutfuna minnet geçinip gitmedeyim.

15.9.1931

32

Page 80: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Belediye Reisi H. Kutlar’a

Çetindir işten el çekmek onu memur olandan sor, Düşüp baştan ayağa fes gibi menfur olandan sor.

Gam-ı idbarı, ikbalin içinde kimseden sorma,Sorarsan böyle bir derdi yerinden dür olandan sor.

Ne bilsin câh kadrin kadr’den mahrum olan cahil, Şeref miktarını sen meşrebi pür nur olandan sor.

Mey ü mahbuba erbab-ı kemâlin yok temennası, Kemâl-i zevk u şevki dört başı mâmur olandan sor.

Cefâ-i uzleti ehl-i tevazu hoş görür amma,Zeki derd'i derun-ı nekbeti mağrur olandan sor.

Beşgöz, Eylül 1937

Page 81: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Kızım Necla’ya

Anlamam yavrum acep sâyinde noksanın mı var, Yoksa ahkâm-ı kaza noksan-ı iz’anın mı var.

Bizde meşgul olmadık gerçi seninle doğrusu,Haklısın biçarelikten başka irfanın mı var.

Bir sınıfta iki yıl kalmak nasip oldu sana,Lutf ü ihsanın mı var, ya çeşm-i giryanm mı var.

Yılda bir olsun şölen çektin mi hiç öksüzlere,Üstü kaymaklı kadayıf, buzlu ayranın mı var.

Çok mu güldürmezse devran ömrün oldukça seni, Gül yüzün, câdu gözün, zülf-i perişanın mı var,

Şükr kıl, eyle dua her subh baş öğretmene,Mektep içre ondan özge yar-ı gufranm mı var.

Gam yeme cahil de olsan gün geçer bu dehrde, Bivefa dostlar elinden kalb-i viranın mı var.

Beşgöz, 10.10.1937

84

Page 82: Bir ömür boyunca şiir

SİTEM

Başımın belâsı olan Beşgöz e

Onaltı yaşımda bittin başıma,Zavallı gençliğim çürüttün Beşgöz.Ölürsem yazılsın mezar taşıma,Beni dizin dizin yürüttün Beşgöz.

Otuz yıl otuzbin derde uğrattın,El âlem ondukça sen çöktün battın,Katıksız ekmeğe ağılar kattm,Başımı ak saçla bürüttün Beşgöz.

Bahtımdan karadır toprağın taşın,Yaz gelir kurumaz çamurun yaşın,Kozluca, Babakır, Killik yoldaşın,Temmuzda * öküzler sürüttün Beşgöz.

Bir defa doladın beni koluna,Evimi, barkımı sattım yoluna,Felâket ermedi bir türlü sona,Arkamdan çok itler ürüttün Beşgöz.

Köseler tüylendi büktü bıyığın,Akarken doldurdu eller ibriğin,Dururken avlumda kar yığın yığuı,Bana komşu damı kürüttün Beşgöz.

Beşgöz, 19.11.1937

85

Page 83: Bir ömür boyunca şiir

MUHAMMES

Hamdülillâh alm ak çıktın döküp sim ü zeri,Şensin elhak şimdilik şarbaylarm İskender’i,Pay ine yüz sürmek üzre gökten insin Müşteri, . Tarümar ettin, dağıttın müfteri hınzırları,“Bir gaza ettin ki hoşnut eyledin peygamberi” .

Ezkaza sen gayip etseydin nolurdu hâlimiz,Felce uğrardı bütün bazu-i istihsalimiz, 'Def ü ref oldu senin lutfunla izmihlalimiz,Çok. mudur etsek feda uğrunda can ü mâlimiz,“Bir gaza ettin ki hoşnut eyledin peygamberi” .

Şendeki akl ü zekâ fevkalbeşer bir dad-ı hak,Pâk yaratmış gün gibi vicdanını Rabbülfelâk,Var mı senden başka tedvir-i ümura müstehak, Kalmadı şimden gerû baş kaldırır bir dangalak,“Bir gaza ettin ki hoşnut eyledin peygamberi” .

Doğrusu inkâr edilmez Parti’nin de himmeti,Cümle ihvan sell-i seyf etti dağıttı zulmeti,Hiç unutma destgirin adl-i Cumhuriyeti,İhtiyar ettinse beş on gün eğerçi gurbeti,“Bir gaza ettin ki hoşnut eyledin peygamberi” .

Can feda ettin, çalıştın hizmetin halka ayân, Ruhumun arzusu şiirimden olurken müstebân,Bir dua kılsam kabul etmez mi Rabb-ı müstean Havf-ı a'da haşredek olsun seninle hem’inân “Bir gaza ettin ki hoşnut eyledin peygamberi” .

Beşgöz, 15.12.1937

88

Page 84: Bir ömür boyunca şiir

YURDUMA

Seni kim kurtardı ey güzel yurdum,Her kime sorarsam, ben deyip çıkar.Yıllardır ben bunu düşündüm durdum,Gel şunu söyle de sen beni kurtar.

Diyorlar bir zaman İngiliz gelmiş,Bir zaman bağrını Fransız delmiş,Sonunda türklüğün sesi yükselmiş,İşte bu sözlerde bir hakikat var.

Doğunca Sivas’ta hakkın güneşi,Serilmiş yerlere kuvvetin leşi,Cihan tarihinde yokmuş bir eşi,Bize nasip olmuş bu şanlı zafer.

Ata’mdır îmanla candan sevdiğim,Önünde hürmetle bak eğildiğim,Sen bana sorarsan benim bildiğim,Şurada yatıyor yurt kurtaranlar.

Ey malul gaziler, ey yiğit erler,Ey arslan yürekli canlı siperler,Sizinle kurtuldu bu güzel yerler,Sizindir her zaman bu gazi diyar.

Gaziantep, 25.12.1937

87

Page 85: Bir ömür boyunca şiir

NEFES

Dinleyen bulsam da d öksem içimi,Tükenmez dertlerim dermane muhtaç.Şimdilik yoluna koydum biçimi,Kim der ki şu adam bir nane muhtaç.

Haksızlık bir günah, korkmalı haktan,Görünmez kimsenin kalbi uzaktan,Azgınlar anlar mı gizli yasaktan,Mazluma merhamet vicdane muhtaç.

Değişmez talihim karadır benim,Yegâne düşmanım paradır benim,Dokunma her yanım yaradır benim,Bozulmaz bu yazı fermane muhtaç.

Büyüklük satılsa çarşı pazarda,Züğürtler kalmazdı hiç böyle darda,Zenginler mal yemez, müflis hovarda,Anladım saadet izane muhtaç.

İsterim feleğin çarhı bozulsun,Açılsın defterler hesap sorulsun,Zalimler ettiğin dünyada bulsun,Mahşere inanmak imâne muhtaç.

Gaziantep, 15.2.193$

88

Page 86: Bir ömür boyunca şiir

AĞIT

Belediye Başkâtibi Mustafa ve evrak me­muru Nazmi Beylere:

Müfettiş Bay Haci Hüsnü hani size söz vermişti,.Her ne varsa söyleyiniz, korkmayınız ha! demişti. Kanun vardır size kimse el süremez ben var iken, Kanunsuzluk yapanları kovma günü geldi derken.El oğlu bak sizi kovdu suçsuz yere, kanun nerde?Siz kaldınız zavallılar suçlu gibi orta yerde.Bundan böyle aldanmayın her kim size hak var derse. Sesinizi çıkarmayın, biri verir biri yerse.

•*

Bu iş size müstehaktır sözleriniz doğru ise,Tutup eğri bir mektubu vermişsiniz Bay Reise. Sonunda da şöyle geldi, böyle gitti demek neye?Siz de herkes gibi susup çekilseniz bir köşeye.Bugün böyle lüzum yoktu haksız yere sürünmeye,Siz mi kaldıydımz yavrum doğru dürüst görünmeye. Dokuz köyden kovulanlar doğrulardır dün ve bugün,. Aç karnına dolaş, durma, doğruyum de hemen öğün. Bundan böyle aldanmayın her kim size hak var derse,. Sesinizi çıkarmayın biri verir, biri yerse,

*ftjî

Hanı sizi teşcî eden çok yiğitler nerde kaldı, Soruyorum kapınızı kaç dostunuz gelip açtı.Dostu var mı düşenlerin bu eski bir kaidedir. Dostlukta en büyük bir sır, nefsin için faidedir. Memuriyet ince bir iş, lehçesi var, hecesi var,

89,

Page 87: Bir ömür boyunca şiir

Mes’ut geçen günlerinin zulmeti var, gecesi var. İster baş ol ister ayak, sonu mutlak hiçe çıkar, Eğilmezsen baş kınlır, eğildin mi ayak burkar.Gün olur ki yer verirler baş üstünde bir ayağa,Gün olur ki baş yerine ayak çekilir dayağa. Doğruluğun bir adı da küstahlıktır, serkeşliktir, Fazilete namzetlik gölgesinden ürkekliktir.Hem eğere hem semere uymayanlar hırpalanır, Nerde olsa ele avca sığan adamlar aranır.Vatan, millet sevdasiyle çarpan yürek ekmek ister, Var mı böyle sırtı bütün, karnı tok bir erkek, göster. Yine de siz eğilmeyin, bağlanmayın midenize, Devam edin şifadır vatan yolunda pehrize.Bundan böyle aldanmaym her kim size hak verirse, Besinizi çıkarmayın biri verir, biri yerse.

Gaziantep, 3.3.1938

Page 88: Bir ömür boyunca şiir

DELİ POYRAZA

1938 yıiı Mart ayının başından sonuna kadar devam eden şiddetli poyraz rüzgârı herşeyi kurutmuş, samanın kalburu yirmibeş kuruşa çıkmıştır.

Herdeyse nisan da gelip yaklaştı,Bu kadar estiğin pes deli poyraz.Samanı tükenen köylüler şaştı,Lütfedip çevrini kes deli poyraz.

Ne ekin bıraktın, ne çayır, çimen,Ne bahçe tanıdın, (ne gül, ne gülşen,Baharın başına belâ mısın sen,Kör müsün, kış günü es deli poyraz.

Sabahtan öküzler yan bakar suya,Kuzular, oğlaklar girer pusuya,Seni kim öğretti bu kötü huya,Kesilmez bacadan ses deli poyraz.

Beşgöz, 30.3.1938

91

Page 89: Bir ömür boyunca şiir

ŞARKI

Dert ile mihnetle hep gelir geçer,Şu benim ömrümün yazı baharı.Her gelen günlerim gidenden beter,Eksilmez gönlümün hiç ah ü zarı.

Açamam kimseye râz-ı derunum,Feleğin elinden fazla dilhunum,Başımın belâsı talih-i dûnum,Zehr eder içime leyi ü niharı.

20.5.19381'

92

Page 90: Bir ömür boyunca şiir

AĞIT

Çok sadık ve vefakâr köpeğin “Joley” için öl­düğü gün yazılmış ve evin yanındaki bağın garp tarafındaki zeytin ağacının altına gö­mülmüştür.

Pür neş’e çimenlerde koşardın, dolaşırdın,Binlerce sinek tok gibi boynunda taşırdın, însanlığa bir tek dilin olsa yaraşırdın,Encamı Joley sen de beş on kurd ile öldün,Öldün, fakat insan gibi hürmetle gömüldün.

Bir hatıra kalsın bana zeytinli mezarın,Mümkün mü unutmak hele son gündeki zarın,Bir anda hiç oldu bu kadar geşt ü güzarın,Ey nazlı Joley sen bana sadık bir uşaktın,İnsanlığa lâyık ve köpeklikten uzaktın.

Beşgöz, 10.8.1938

93

Page 91: Bir ömür boyunca şiir

NÂ’T

Muhammed’dir şefi’im tanrının ruz-ı cezasında, Muhammed’dir muinim ruz-i mahşer Hak likasında.

İçimde cevher-i îmanı vardır din-i isi âmin,Ümidim rahmet ül âlem Muhammed Mustafa'sında..

Olur envar-ı kudret müncelî hulk-ı cemılinde,O dur mihr-i benun enbiyanın müntehasmda.

Fakir ü bikes ü biçarenin hep destgiridir,Hasep davası yoktur hazretin cud u atasında.

Günahkâr ümmetine rayegândır lutf u ihsanı, Müsavidir zülâl-i rahmeti şah ü gedâsmda.

Hayat-ı cavidanî var huda emr-i celilinde,Ne var bilmem bu fani âlemin zevk u sefasında.

Ezer zalimleri kahrıyla ergeç kâdir-i kayyum, Cenab-ı Yusuf’un çok hisse vardır macerasında.

Resulümdür, efendimdir, habib-i zülcelâlimdir, Ölürsem çok mudur Sultanımın bab-ı rızasında.

Zeki feryad-ı istimdâd kıl sen ruh-ı pâkinden,Kalem izhar-ı aczeyler onun medh ü senasında.

Beşgöz, 12.8.1938

94

Page 92: Bir ömür boyunca şiir

SEÇİM SAVAŞ DESTANI

Belediye seçimi dolayısiyle Gaziantep’tilere

Köşede, bucakta, evde, çarşıda,Sokranıp durmaym geldi er günü.Serbest bir intihap vardır karşıda,Çalışın, kurtulun, unutun dünü.

Hatıra, gönüle asla kanmayın,Emii' böyle derler, hiç inanmayın,Kanunî savaştır siz usanmayın,Hamdolsun bu devrin yoktur sürgünü.

Halkçılık Parti’nin baş umdesidir,Her yerde yükselen halkın sesidir,Siyasî ahlâkın tecrübesidir,Size rehber olsun akıl dürbünü.

Ellibin kişiyiz biz erkek, dişi,Her binden beğenin seçin bir kişi,Luf edip bırakın bir kaç gün işi,Şehir hayatının budur düğünü.

Yurdumun her ferdi Parti çocuğu,Canından çok sever büyük Başbuğu,Bay Rıza Çevik’ten bir tek umduğu,Ehline yer versin kazansın ünü.

Ali Rıza Çevik: Vali ve Parti Başkanı

Beşgöz, 28.8.1938

95

Page 93: Bir ömür boyunca şiir

Merhum Kanevetçi zade Mahmut Efendinin mezar taşına yazdırılmak için:

Kale kapısına çeşme yaptırıp,Bostanlar vakfeden Kâtip zadenin Bu idi torunu, hayr-ül halefi,Hayr ile andırdı her an selefi.İsmi Mahmut Nedim Kanevetçi zade,Merdlikte yok idi misli dünyada.Sohbeti çok şendi, ahdi bütündü,Dostuna ışıktı, yurduna gündü,Bindokuzyüz otuzyedi, onaltı temmuz,Hayata göz yumup öldüğü gündü.

Gaziantep, 8.1.1939

96

Page 94: Bir ömür boyunca şiir

”Rc$şpmar’m başyazıcısı üstadım ŞafcirSabri Yene f e

Canlı kaynaklara benzer nice başlar tanırız,Hep o başlardaki kaynaktan içer canlanırız.

Yurdumun işte o kaynaklarının sen başısın, Gençliğin feyzine diz çöktüğü “teslim taşı”sm.

Çalışırsın, didinirsin, mütevazı, sakin,Gün olur parçalanır havsala-i idrâkin.

Gün olur bir kuru ekmek dahi geçmez eline,Hep o başlardaki kaynaktan içersin de yine,

Ye’se mağlup olarak azmi feda etmezsin, Kahrolursun yine vicdanını incitmezsin.

İşte sen böyle asil duyguların kaynağısın,Yurdumun canlı çiçekler açan irfan bağısın.

Gaziantep, 2.2.1939

97

Page 95: Bir ömür boyunca şiir

KAR YAĞARKEN

İlkbaharı beklerken yeni baştan kış geldi,Bu yılm güzel kışı galiba yanlış geldi.

Kânunlar şöyle böyle, Şubat melek gibiydi,Deli Mart dedikleri baş açık sarhoş geldi.

Güle kavuşmak için hasret çeken nergise,Kara bir haber gibi bu kar çok nahoş geldi.

Çiçek demetleriyle bahara karşı çıkan,Zavallı bademlerin elleri donmuş geldi.

Bir hayli yaz, kış gördüm, görmedim hiç birinde,Zeki yarım asırlık ömrüm de bomboş geldi.

Beggöz, 1 M art 1939

98

Page 96: Bir ömür boyunca şiir

ÇİFTÇİ

Görmedim dinlenip durduğun senin, Baş açık, yalın ayak koşarsın çiftçi. Hasretsin zevkine gülün, gülşenin, Her mevsim zindanda yaşarsın çiftçi,

En mes’ut zamanın güya sonbahar, Harmanlar savrulur, sergiler kalkar, Karşında bir yığm alacaklı var, Ellerin böğründe şaşarsın çiftçi.

Zalim tabiata bağlıdır başın,Esir-i kahrısın toprağın taşın,Sen güneş istersin kurumaz yaşın, Derd ile dolarsın, taşarsın çiftçi.

Ne yazmda rahat, ne de kışında, Duman eksik olmaz dertli başında, Bütün gün bir kuru ekmek peşinde, Dağlardan yel gibi aşarsın çiftçi.

Page 97: Bir ömür boyunca şiir

BEZDİK

Sorunuz siz bize şehrin nelerinden bezdik,Bivefa ibnelerin cilvelerinden bezdik.

Yaşımız geçti, geçirdik göze girmek demini,Bağ-ı ikbalin ucuz meyvelerinden bezdik.

Bitmedi ParÇi’de yolsuzluğun istikşafı,Haîkı yok “Halkevi”nin şubelerinden bezdik.

Öyle püsküllü belâdır ki siyaset şehre,Can ciğer, birbirine söğmelerinden bezdik.

Kimi aylarca vuruşmuş, kimi kaçmış gitmiş,Biz bu davanm uzun celselerinden bezdik.

İmtiyazlar hani kalkmıştı bizim millette,Şu demokrat kulübün zadelerinden bezdik.

Yaptılar serveti haysiyete mi’yar ve mehenk,Böyle zihniyete yer vermelerinden bezdik.

Dostu yok, düşmanı çok, talihi uygun Reis’in,Suçlu, suçlu dolaşıp gezmelerinden bezdik.

Hele şairlerinin böyle mizah faslından,Vezni, ahengi bozuk nağmelerinden bezdik.

Beşgöz, 10.12.1939

100

Page 98: Bir ömür boyunca şiir

YİRMİ YILIN TARİHİ 1920-1940

Tam on sene olmuştu bu şehrin üzerinden Sıyrıldı şehametli, şeameti! bulutlar.Bir savlet-i hayderle sökülmüştü yerinden Halkın kara günlerde yapıp taptığı putlar.

Serbestçilerin gerçi bu üstün zaferiyle,Şehrin yüzü gülmüştü, sevinmişti beş on gün. Her türlü musibetleri yenmiş nazariyle, Etmişti içinden bütün endişeyi sürgün.

Derd bitmedi lâkin yeni baştan yenilendi, Kindar yeni bir zümreye devr oldu idare, Dişler yeni baştan yeni bir kinle bilendi, Şehrin o kadim kurtlan geçti serkâre.

Şehrin o kadim kurtlarının körpelerinden, Servetli, şerafetli, siyadetli beş on zat Mevkileri paylaştüar ilk önce tez elden. Yükseldi şikâyetleri halkın yine, heyhat.

Kültürlü beş on put yine canlandı nasılsa, Taptırdı (Kılıç) bızleri on yıl yeni baştan, Bizler kara‘günlerde çalıştık deyen olsa, Nefretle bakarlar ve kızarlardı savaştan.

Sokmuştu (Kılıç) şehre bu suretle nifakı,Gazi dedi, hâin dedi, halkı iki böldü.Temin edemez nafile kim gelse vifakı,Zira bu uğurda nice biçareler öldü.

Page 99: Bir ömür boyunca şiir

Onlar ki o gün cehl ile mağrur, mütekebbir,Saldırdı münevverlere, zenginlere haksız.Bunlar ki şuuriyle bugün hep mütecebbir,Bir farkı eğer varsa onursuz, bu bıçaksız.

Cahil ve mülevves dedi evvelkine bunlar, îş başına geçtiydi onun ynrdunu tuttu, îş başına geçmek ile yükseldi burunlar,Affetmedi bir kimseyi insafı unuttu.

Halk işte onar yıl iki üç patron elinde,Sermaye olup ortada yıprandı ezildi.Meb’us ya vekil geldi mi, davetli yerinde,Bir kukla gibi sofraya, süslendi dizildi.

Türk’ün şu aziz yurdunu baştanbaşa git gez,Bir benzeri hiç var mı bu şehrin ikilikte,Aç gözlülük oldukça bu halkın sözü bitmez,Bir parça feragat aranır particilikte.

Kültürlü, feragatli ve tok gözlü vatandaş,Bir kaç kişi çıkmaz mı aransa ve sorulsa.Her yerde şu birkaç kişi yıllarca demirbaş,Yıldık ve usandık bizi bir kurtaran olsa.

Gaziantep, 12.12.1939

İ:;102

Page 100: Bir ömür boyunca şiir

SOKAĞIMIN 1 NO.LU ARZUHALİ

Belediye Reisine

Reis Bey başka bir mâna çıkarma arzuhalimden İçin sızlar okursan himmetinle inhilâlimden.

Benim tek yok mudur viran sokak yüzlerce emrinde, Ne haddimdir şikâyet böyle hal-i pürmelâlimden.

Çamur deryası bağrımda çöken insanların ahi,Eğer tesir kılsa kurtulurdum bu mezalimden,

Umumî caddelerde yok değil asar-ı ümranın,Onun esbabını arza vakit yok hasbihalimden.

Peşin tarif lazımdı size kim olduğum lâkin,Zuhul ettim beni affet Efendim infialimden.

Senin var idi ceddin Mustafa Ağa denen bir zat,O zatın yükselirdi hanumanı bir kenarımdan.

Başımda tac-ı devletti (Kabaltı) Dayı merhumun, Geçenler dinlenirler zevk alırlardı züalimden.

O meşhur (Alleben) sahrasına hep memleket halkı, Akardı su gibi pür neş’e sadr-ı iftiharımdan.

Ben işte böyle bir günden geri kalmış, harap olmuş, Sokak müsveddesiyim gaip ettim itibarımdan.

103

Page 101: Bir ömür boyunca şiir

Senin devrinde yıprandım, ezildim, pâymal oldum, Niçin hiç korkmıyorsun beddüamdan, ah ü zarımdan.

Kime etmiş vefa bu bivefa dünyanm ikbali.Düşersen çok geçersin şüphesiz viran civarımdan.

Benim de hisseme beş on kuruş düşmez mi büdcenden, Döşenmek şöyle dursun, halkı kurtarsan gubanmdan.

Muazzam, muhteşem bir kahve yapmışsın uzaklarda, Hele perkule hiç mümkün değil çıksın hayalimden. -

Ona benzer ne şahane eserler var zamanında,Benim böyle perişan kaldığım hep taşçı zalimden.

Bütün şarkm kaçan kamyonlarıyla hurdehaş oldum, Celâdet gösterip men’etmedi korkup vebalimden.

Verilmiş encümende bir karar İslahıma gerçi.Kızıp tehir ederler korkarım fikr-i cidalimden.

Yine lutf ü mürüvvet sende kaldı ey şeh-i âli.Eminsin her zaman sıdk-ı hulus-ı itidalimden.

Gaziantep, 12.12.1939

104

Page 102: Bir ömür boyunca şiir

Hararet derecesi sıfırın üstünde 15’ten aşağı düşmeyen, geceleri yağmur gündüzleri güneş ile geçen bir karakış için yazılmıştır.

Yürü binler yaşa ey misli bulunmaz karakış,Nice pis huylu baharlar sana kurban olsun.Bir de gelsin görelim zemherinin günlerini,Dilerim ki o senin üstüne sultan olsun.

Beşgöz, 15.12.1939

105

Page 103: Bir ömür boyunca şiir

Gaziantep’in 18. inci kurtuluş yılı için yazıl­mış ve 25 Aralık 1939’da Antep gazetesinde yayınlanmıştır.

Ey bu yurt uğruna yudrsuz ve ocaksız kalmış,Göz çıkarmış, kafa kırmış ve bacaksız kalmış,Süt emerken ana ölmüşte kucaksız kalmış,Boğulup zulmete aylarca şafaksız kalmış.Yüzü ak, alnı açık, kalbi temiz yurttaşlar,Size minnetle bakar şimdi şu dağlar, taşlar.Size hürmetle eğilsin, hiç eğilmez başlar,Seyreder sîzleri göklerde şehit karda şiar.Siz o kardaşlann evlâdısınız, yadısınız,Siz o kardaşlann insanlığa feryadısınız,Siz o kardaşlara insanlığın imdadısınız,Atatürk devletinin belki de bünyadısınız.Ey bu yurdun kara günlerde siper bekçileri Kahraman ordumuzun kalbi çelik şanlı eri,Karşı koydun koca dünyaya atıldın ileri,Sen kazandın bize dünyayı değer son zaferi.O zaferdir vatanın kurtuluş istihlâli,O zafer boğdu muhakkak olan izmihlâli,Sen kazandın o zaferle bize istiklâli,Sen kazandın bize azminle bu istikbali.

Yürü ey şanlı büyük ordu yolun nur olsun,Yürüdükçe Atatürk kabrine nurlar dolsun.

Beşgöz, 18.12.1939

106

Page 104: Bir ömür boyunca şiir

HİKÂYE-i CENG-Î ANTEP

I

Harp nasıl geçti

Tanrı adı kuvvet olmuştur bana, Tanrı ismin her işinde kim ana,

Yardım eyler ona Rabb-ı müstean, Müşkülün âsan kılar sahip cihan.

Gerçi şairlik bana düşvar idi, Aczden hamem katı bizar idi.

Neyleyim bu işte pek hahişkerim, Oldu ervah-ı şehidan rehberim.

Gaziantep çengini ben nazm ile, Yazdım okunsun deyu elden ele.

Ruh-ı Gazi'dendir ilhamım benim, Yâd olunsun yetişir nâmrnı benim.

Ruşen etti kalbimi nur-ı Kemal, Hoş müyesser oldu bu emr-i muhal.

Tanrı kudret vermiş iken hameme, Başlayayım ben de bu şerh-i game.

En büyük yardımcımız Allah idi, Mustafa Kemal de zillulah idi.

Başka yerde uğraşırdı ordular, Antep’i antepliler kurtardılar.

Page 105: Bir ömür boyunca şiir

Kimsenin bu işte yoktur hissesi, Varsa, isbatı kolaydır, şüphesi.

Antep’in halkını tasnif edelim,Üç sınıf vasfını tarif edelim.

Birisi halktır, fakirlik şanıdır, Cümlesi de yurdunun hayranıdır.

Canla başla çalışırlar her zaman, Akıtırlar yurt için her yerde kan.

Ekseriyet şüphesiz bunlardadır,Her zaman yokluk içinde dardadır.

Birisi de halkı sevmez halk iken, Sanki onlar gül ise bunlar diken.

Pek açıkgözdür kaçırmaz fırsatı,Dağ tepe demez sürer hemen atı.

Böylelikle cem’eder çok mülk ü mal, Hiç düşünmez bu haram yahut helâl.

Birisi bunlardan eski kodaman, Onların bir adlan da hanedan.

Eskiden eşraf idi sınıfları,Allah'ın ak bahtlı mes’ut kullan.

Koşmadan, yorulmadan yerler idi, Hakkımızdır bu bizim derler idi.

Öyle bir gün geldi ki başlar ayak, Hep müsavi oldu devrildi dayak.

Ne hükümet kaldı, ne hükmü anın, Oldu hainliği zâhir sultanın.

108

Page 106: Bir ömür boyunca şiir

Gâvura .sattı bu mülk ü milleti,Taç gibi başına giydi zilleti.

Yer yerin işgal edildi memleket, Kalmadı ortada yâr-ı mutemet.

Bu meyanda İngiliz’ler Antep’e Geldiler yerleştiler bir mektebe.

Amerikan Kolej i’ydi o mahal,O mahalde oldu her iş muzmahil.

Topladı beş on kişi hep yurtsever, Ağzını açtırmadı hiç hayr ü şer.

Çöllere sürdü esirler tertibi,Mıs’ra hapsetti beni Yusuf gibi.

Sonradan cem'-i silâha başladı, Zulm ile yaktı yürekler haşladı.

Bir de baktık ki o gitti yerine, Geldi Fransız gerine, gerine.

Bu daha ondan beter çıktı bize, Akıbet çıktı bu yüzden kan dize.

Yerli gâvurları silahlandırıp,Şehre saldırdı hemen grup, grup.

Irz ü namusa el atmak istedi,Her işe burnun uzatmak istedi.

Başladı herkeste bir havf ü telaş, Gözlerimiz gizli gizli döktü yaş.

Neşr olunmuştu “Sevr” paçavrası, Yurt içinde başladı yurt kavgası.

Page 107: Bir ömür boyunca şiir

Türk asırlarca efendi yaşamış,Hiç esir olur mu pancara kamış.

Hakkı sevmiş, hak için dökmüş kanın, Emrini dinler mi hain Sultanın.

Yandı için için ateş parladı,Mustafa Kemal idi onun adı.

Mustafa Kemal idi hakkın sesi, Mustafa Kemal idi Türk ülkesi.

Mustafa Kemal adı sardı bütün Alemi gark etti nura oldu gün.

Ateş aldık biz o nurdan parladık, Kendimiz yavaş yavaş toparladık.

Başladı Antep’te de millî gurur,Hüznü boğdu her yürekte bu sürür.

Doğdu günü şimdi evvel servetin, Düşmanıdır çünkü o her nikbetin.

İş başına geçti ateş kanlılar,Korkuya düştü zaif imanlılar.

Ehi-i servet başladı titremeye,Neye güvenirsiniz siz demeye.

Mustafa Kemal bir asî paşadır,Ateş olsa onu düşman kuşatır.

Vazgeçin, bu işlere meyi etmeyin, Emr-i Sultana siz aksi gitmeyin,

Diye bir hayli nasihat sattılar, Bulmayınca dinleyen yan yattılar.

110

Page 108: Bir ömür boyunca şiir

Para vermek güç gelirdi onlara, Top düşer korkusu vardı hanlara.

Girmedi hiç birisi milli işe, Cümlesi de dokunurlardı dişe.

Servet ü samana payan yok idi, Sırtlan yoğundu, kamı tok idi.

Halk dişinden tırnağından keserek, Harp için cem’ettiler her ne gerek.

Böylelikle bir nisan üçyüzotuz- Beşte kalktı Antep’in üstünde toz.

Ünlü zenginler dağılıp gittiler, Köklü mal ü mülklerin terk ettiler.

Şimdi halkın olmuş idi memleket, Tanımın lutfuna kaldı meymenet.

(**

Harp nasıl etti devam siz dinleyin, Bağrınıza vurarak çok inleyin.

Bir nisanda başladı yurt kavgası, Sildi imanlı yüreklerden pası.

Semtlere taksim olunmuştu şehir, Böyle harbi görmemişti hiç dehr.

Bir tarafta her çeşit ateş saçan Esliha var, bir tarafta kuru can.

Göğsü imanla dolu Türk erleri,Bir tüfekle bekledi siperleri.

Page 109: Bir ömür boyunca şiir

îki ay sürdü birinci devre tam, Cepheler buldu bu müddet intizam.

Kaldı mahsur tam olarak üç sefer, Güç bela çıkar idi bir tek nefer..

Bir mütareke yapıldı ansızın,Çok yaradı işine fransızm.

Türk elinde sıkışıp kıvrantıda, Kalmış idi ol zaman Pozantı’da.

Bitti müddet başladı İkincisi,Bir fişenge on adet top mermisi.

Yağdırırdı, günde yüzlerce obüs, Şehrin üstün kaplamıştı kara pus.

Toprak altında yaşardı canlılar, Saçların yolardı hep nişanlılar.

Kuş gibi uçardı gökte kol, bacak, Söndü bir günde nice mes’ut ocak.

Kesilince top sesi herkes çıkar, Yavrusun bağrına basar, hem sıkar.

Analar taşa çalardı başların,Taşlar altmda yatan kardaşlann,

Uzanırdı üstüne kız bacılar, Kaynaşırdı her yürekten sancılar.

Süt emenler kan içerdi memeden, Can verirdi bir çoğu titremeden.

Gökte ateş, yerde bir metreydi kar, Böyle iken hep yiğitler pür vekar

112

Page 110: Bir ömür boyunca şiir

Bekler idi düşmanı arslan gibi,Yanar idi patlayan volkan gibi.

Koymadı, mabetleri etti harap,Bu işe ağlardı göklerde sehab.

Bir mağaraya konurdu ölüler, Çoğunun gövdesine uymazdı ser.

Şehrin içi benzemişte mahşere, Döndü hep mamureler bir makbere.

Sonra açlık başladı yavaş yavaş, Yavrular ekmek diye çiğnerdi taş.

Yine de top sesine güler idi, Ağlamazdı gözyaşını yer idi.

Bir zaman acı çekirdek ekmeği, Nimete karıştı ol ziftin peki.

Böyle çalışıldı yurt kurtarmaya, Altıbin evlât gömüldü toprağa.

Tam on ay böyle ölümle baş başa, Yaşayan antepli sen binler yaşa.

Sade Antep mi, bütün Türk yurdunu, Kurtaran sensin bilir herkes bunu.

Gaziantep harbi geçti böylece,Kimse bilmez içyüzünü bilmece.

Böyle kısa, muhtasar yazmaktaki, Maksadın nedir acep söyle Zeki.

Kimini medh eylemek icap eder Kimini zem eylesen olur heder.

Page 111: Bir ömür boyunca şiir

Bigaraz yazdım bu antep çengini, Bozmadım vicdanımın ahengini.

Halk arasında, bu cenk tez bellenir, Nazm ile her şey kolay ezberlenir.

Böylelikle unutulmaz bu zafer, Sözlerimde eğri yok, çok doğru var.

Benden evvel yazdılar birçok kitap, Onların içinde yalan bihesap.

Korkusundan birçoğu bir tilkiye, Yurdumun sensin halaskarı diye.

Verdi arslanlık, yatırlık rütbesi, Birçoğu da korkudan kesti sesi.

Ben de korkmadım desem yalan olur» Susmayanlar her zaman talan olur.

Yirmi yıl sonra hakikat ortaya,Çıktı bir parça, kalan da arkaya.

114

Page 112: Bir ömür boyunca şiir

.Şehit Şahin Bey

II

Önce Şahin’i size takdim edem, Rahmetin artıra mevlâ dembedem.

Öyıe bir Şahin ki ser ibn-i haya, Öyle bir Şahin ki misl-i enbiya.

İsmet-i ahlakına sahip idi,Rey’ü tedbirinde çok saip idi.

Göğsü îman kalesiydi ol erin,İsmi, ismiydi büyük peygamberin.

Hiç gözünde yok idi dünya malı,Yer yüzünde kalmadı bir tek dalı.

Antep’in öz yavrusuydu ol “Said”, Yurdunun uğruna oldu ilk şehit.

Yurdu için yurdunu terk eylemiş, Giderek yad elleri feth eylemiş.

Hem Çanakkale’de uğraşmış idi, Bedr’in arslanlan veş coşmuş idi.

İştirak etmiş Galiçya harbine,Sonra gelmişti Filistin kurbüne.

Bir küçük mangayla birkaç tabura, Karşı koymuş, dönmemiş, vura vura,

Çekilirken arkasından da gâvur, Çevirip demiş ona: —Hey kaçma dur.

115

Page 113: Bir ömür boyunca şiir

Böyle başlamış onun esirliği,Böyle bitmişti onun askerliği,

Bir kara gündü çıkıp geldi o zat, Bir başa muhtaçtı yurdunda gazât.

Başkan olmuştu Nizip şubesine, Gitmedi baş eğdi hak cilvesine.

Eşi, evlâdı ile birleşmeden,Ev bulup bir köşeye yerleşmeden,

Dedi Milli Birliğe: iş gösterin. Dediler: Kilis yolu senin yerin.

Bana tevdi ettiler ol cevheri,Evime ettim misafir ol eri.

Ben onu hiç bilmez idim önceden, Ruhunu tedkik edince inceden,

Anladım ki bir dilâverdir bu er, Sağ kalıp kurtulması büyük hüner.

Bir geceydi yola çıkmak istedik, İsmini tebdile arzu besledik.

Ben dedim ki: Sana bir ad biline,O kolay gelmelidir halk diline.

Sen bilirsin, dedi, ol şîr-i huda, Aklıma gelmişti “Şahin” ibtida.

Çok münasip, dedi, aldı ismini, Yurda bağışladı ol an cismini.

Bir gece yarısı çıktık biz yola, Atbaşı yürür idik san kol kola.

116

Page 114: Bir ömür boyunca şiir

Yolda ona çok ricalar eyledim,Bana yüz verme sakm sen hiç, dedim.

Ünlü tanıtmak gerek halka seni,Bu civar halkı bilir sever beni.

Her ne der isem o hep dinler idi,Yurt için, için için inler idi.

Bize Ulumasere’de doğdu gün, Köylüler şad oldu, etti toy düğün i

Onu benden gizlice çok sordular, Aslını öğrenmeye yoruldular.

Şaşırırdı içeriye ilk giren,Karşısında beni ayakta gören.

Ertesi gün tut bizi Kızılburun,Dedik amma bu sefer çoktuk, beş on

Atlı vardı arkamızda, Şahin’ih Himmetiyle hayli dolmuş idi kin.

Yol üzeri uğradık beş on köye, Mustafa Kemal adm öğe öğe.

Anlatırdı halka millî birliği,Yerine getirdi bozuk dirliği.

Böylece köylü ayaklandı bütün,Doğdu zulmette kalan dağlarda gün.

Çadırın kurdu Acar eteğine, "Başladı Kilis yolunun çengine.

Görünürdü olduğu yerden Kilis,Sanki şehrin başına çökmüştü sis.

Page 115: Bir ömür boyunca şiir

Bir buçuk saat gelirdi arası,Bunu bilirdi gâvur maskarası.

Gönderirdi şehre bir çok gözcüler, Bekler idi düşmanı, dişin biler.

İki üç bin kişilik bir kuvveti, Bağlamıştı Kilis’e Türk heybeti.

Böyle geçti aradan bir iki ay, Vermedi geçmek için Antep’e ray.

Kaldı An tep’t eki kuvvet kaygıda, Gelmeliydi ona her ay çok gıda.

Canı çıktı düşmanın beklemeden, Yeni bir kuvvet getirdi Seve’den.

Ters çevirdi başına dünyaları,Kaçtı encam gizlice gece yarı.

Akıbet tak dedi bıçak canına,Korka, korka çıktı er meydanına.

Top, tüfek üçbin kişilik orduya, Onsekiz kişi nasıl karşı koya,

Demedi, Şahin atıldı ileri,Vura, vura gâvuru sürdü geri.

Bu haber de yayılınca âleme,Düştü Antep’te Fransız çok game.

Üçyüz otuzbeşte, yirniibeşti mart, Çaldı haktan Şahin’e bank-i memat.

Çıktı Kilis’ten yola beşbin kişi,Çetine düşmüştü Şahinin işi.

118

Page 116: Bir ömür boyunca şiir

Hiç fütur etmedi, bundan ürkmedi, İkiyüz yaranını ürkütmedi.

Dedi, Allah bizim ile şüphesiz,Atılm îman ile ileri siz.

Ben sağ iken düşmana yol veremem, Türk’ü, kaçtı korktu da dedir eme m.

Allah allah dedi koştu iptida, Dağları titretti bu korkunç seda.

İki gün böyle boğuştu can cana, Döndü Sinnap dağları bir volkana.

Sonra bitti eldeki beş on fişek, Çekilip Bostancık’a nakloldu cenk.

Gönderildi hayli erzak, cephana,Taze kuvvet gelecek dendi ona.

Ben de ol gün yanma gitmiş idim, Son deminde şükür yetişmiş idim.

Fevç, fevç gelmekte idi çeteler,Geldi Küıç Ali’den de müjdeler.

Ol bahadır Burc’a konmuş, dediler, Düşmanı bir gün avutsan sen yeter,

Diye Antep’ten gelince bir haber, Bana dedi: Uğraşırız hayr ü şer.

Ona dedim: Çok yakındır aramız, Tehlikedir buralıkta durmamız.

Çekilelim gel sözüm dinle geri,Karşı sırtlardır çete harbi yeri.

Page 117: Bir ömür boyunca şiir

Çekilir başa gelen dert yurt için, Böyle günler çok yarar bozkurt için.

Korkuyorsun anlaşıldı galiba,Sen çekil git karşıda Rıdvanbaba,

Sırtını tut, ben buradan çıkamam, Ölmeden yerin bırakır mı adam,

Dedi, benimle helallaştı heman,Bir daha görüşmemiz belki güman.

Elin öptüm, uymadım nedamete, Kaldı hasretlik bize kıyamete.

Sırtı tuttuk biz de beş on arkadaş,Ta şafak vakti idi çaktı ataş.

Bir kıyamet koptu Şahin yurduna, Biz uzaktan şahit olmuştuk buna.

Geçti düşman köyleri yaktı bütün, Doğmuş idi âleme bir kara gün.

Ol sırada biri geldi yanıma,Sanki ateş serpti dertli canıma.

Dedi: Şahin’i şehit eylediler,Hem yol üstünde onu çiğnediler.

Biz hemen koştuk o viran lâneye, Gülşen içre benzedik pervaneye.

Öyle bir gülşen ki ecsad-ı beşer, Kanlar içinde yatar üçer beşer.

Cennet etmişti o sahrayı felek, Bekler idi her şehidi bir melek.

120

Page 118: Bir ömür boyunca şiir

Gözlerimizden akan yaşlarla biz, Güllere şebnem saçardık tertemiz.

Her şehidin göz göz etmiş cismini, Kerbelâ görmüştü bunun mislini.

Eğilip hürmetle öptüm payini, Bağrıma bastım mübarek Şahin’i.

Topladık bir bir o gonca gülleri, Bir çoğunun kınalıydı elleri.

En yakın bir köye naklettik heman, Yurt için geçti birinci imtihan.

Fatiha’yla onları yâd edelim, Ruhların rahmetle biz şâd edelim.

Page 119: Bir ömür boyunca şiir

Çekilir başa gelen dert yurt için, Böyle günler çok yarar bozkurt için.

Korkuyorsun anlaşıldı galiba,Sen çekil git karşıda Rıdvanbaba,

Sırtını tut, ben buradan çıkamam, Ölmeden yerin bırakır mı adam,

Dedi, benimle helallaştı heman,Bir daha görüşmemiz belki güman.

Elin öptüm, uymadım nedamete, Kaldı hasretlik bize kıyamete.

Sırtı tuttuk biz de beş on arkadaş, Ta şafak vakti idi çaktı ataş.

Bir kıyamet koptu Şahin yurduna, Biz uzaktan şahit olmuştuk buna.

Geçti düşman köyleri yaktı bütün, 'Doğmuş idi âleme bir kara gün.

Ol sırada biri geldi yanıma,Sanki ateş serpti dertli canıma.

Dedi: Şahin’i şehit eylediler,Hem yol üstünde onu çiğnediler.

Biz hemen koştuk o viran lâneye, Güişen içre benzedik pervaneye.

Öyle bir güişen ki ecsad-ı beşer, Kanlar içinde yatar üçer beşer.

Cennet etmişti o sahrayı felek, Bekler idi her şehidi bir melek.

120

Page 120: Bir ömür boyunca şiir

Gözlerimizden akan yaşlarla biz, Güllere şebnem saçardık tertemiz.

Her şehidin göz göz etmiş cismini, Kerbelâ görmüştü bunun mislini.

Eğilip hürmetle öptüm payini, Bağrıma bastım mübarek Şahin’i.

Topladık bir bir o gonca gülleri, Bir çoğunun kınalıydı elleri.

En yakın bir köye naklettik heman, Yurt için geçti birinci imtihan.

Fatiha’ yl'a onları yâd edelim, Ruhların rahmetle biz şâd edelim.

Page 121: Bir ömür boyunca şiir

III

Kılıç Ali Bey

Bir de vardı kahraman Kılıç Ali, .Kimisi derdi paşa, kimi veli.

Lihyesinden nur akardı zahiren, Hüsnünü tahsin ederdi her gören.

Bir külah, üstündeki iplik poşu, Başına olmuştu bir devlet kuşu.

Uygun idi şalvarına abesi,Ayağının bir çarık idi süsü.

Toplamıştı başına beş on kişi, Bellisizdi cümlesinin geçmişi.

JVIahrem-i esrarı Haşan Efesi, Yükselirdi her zaman onun sesi.

Pek zayıf idi ona karşı o mır,Her ne isterse yapardı ol dilîr.

Burç köyünde böyle gördüm ben onu, Gelmedi bu dostluğun on yıl sonu.

Maraş’m fethinde çok yeldim, dedi, Antep’i kurtarmaya geldim dedi.

Boynuma sarıldı hayli ağladı,Dertli gönlüm tatlı sözle dağladı.

122

Page 122: Bir ömür boyunca şiir

Bana dedi: Gam yeme Şahin için, Alacağım ol şehidin ben öcün.

Dedim: Ey devletli ismin duymuşuz, Yoluna öz canımız hep koymuşuz.

Fırsatı kaybetmeğe yoktur zaman, Şendedir ümid-i nusret bigüman.

Üç gün evvel Şahin’i öldürdüler, Kalmadı türklerde bir yüzü güler.

Zorlayıp girdi Fransız içeri,Belki döner bir iki günden geri.

Yolunu kesmek gerek bu mel’unun, Şensin hakkından gelir ancak bunun.

Yalvarırken ben bu suretle, biri Girdi, selamladı ünlü ser veri.

Dedi: Gâvur döndü tekrar Kilis’e,Ders günü geldi bu hain iblise.

Bana şehre dönmeye verdi izin,Kendi Kilis yoluna döndü yüzün.

Atbaşı emri verildi der demez, Hayvana yüklendi meşhur Balyemez.

Son hızıyla varacaktı Kertil’e.Ben de geldim Antep’e bin dert ile.

Yolda gâvurla temas etmiş iken, Azlığımızdır benim boynum büken,

Diye Çapalı’ya dönmüş yüzünü, Böylelikle bozmamıştı ününü.

Page 123: Bir ömür boyunca şiir

Sonra işittim varıp Mişeytil’e,Geceyi geçirelim demiş hele.

Çok kuzu kurban kesilmiş uğruna, Yemiş içmişti o şeb kana kana.

Ertesi gün Karababa sırtına, Tırmanınca anda kopmuş fırtına.

Başlamış iki batarya ateşe,Geri kaçmış kendi de kalka düşe.

Mezere’de türlü taamlar yemiş,Bir Fransız kalmadı bitti demiş.

Böyle müjdeyle gelince Antep'e,Şad olup güldüktü biz çok mertebe.

İç yüzü işin çabuk oldu ayan, Korkudan gizlendi lâkin bu yalan.

Bir de Norman geldiği gündü o zat, Şark tarafta çekti hayli müşkilat.

Çok şükür düşmanla karşılaşmadı, Hayli harp etti diye çıktı adı.

Ağzını çevirdi Bedirköy’üne,Soydu her kim çıktı ise önüne.

O gece çok sövdü anteplilere, Dinledim ben de büzüldüm bir yere.

Kaçmak istedi aman gitme dedik, Biz kusur ettikse sen etme dedik.

Korkak antepli ile iş göremem, Böylelikle şehre tekrar giremem.

124

Page 124: Bir ömür boyunca şiir

Çok ricamız verdi encam faide, Yazdı bir mektup Cemil Cahit’e1

Döndü Dülük köyüne sahipkıran, İsmi Antep’e giderdi çok yaman.

Kurdu harman yerine darağacı, Köylülerden aldı harp için bacı.

Her teraftan toplanan altınları, Gönderirdi şehre, bölerdi yan.

Sonra geldi Türk’ün arslan ordusu, Kendinin de kalmadı hiç korkusu.

Girdi tekrar şehre ol mürg-ı hüma, Yazı ile düşmana dedi sela.

Atmadan lâkin o bir yerde silâh, Böylece buldu şirin canı felâh.

Hamdı Beyle Akbaba’ya da gidip,2 Harbi uzaktan doyunca seyredip,

Geldi, kaçırdım dedi Fransızı, Böylelikle hep inandırdı bizi.

Bir sefer de Karataş’tan atladı, Düşmanın gölgesini tokatladı.

Ol sırada geldi bir şafi haber, Ankara’ya dönmek için açtı per.

Zorla imza ettirip mazbatayı,Oldu meb’us şehre ol kabadayı.

1. Cemil Cahit Toydemir2 Kurmay Albay Hamdi Bey

Page 125: Bir ömür boyunca şiir

Heybesi dolu imiş altın ile,Böyle dönmüş ol yiğit güle güle.

Geçti tarihe adı baş kahraman, Gezdi yıllarca Ata’yla. hem/inan.

Dinleyin siz şimdi ey ehl-i nazar, Çattı geldi akibet vakt-i hazer.

Kurtarıldı hep güney şehirleri, Kılıç Ali oldu harbin serveri.

Öyle bir server ki ismi her zaman, Başka başka bizlere oldu ayân.

Aleme ün verdi nam ü şöhreti, Yirmi yıl sürdü tamam hükümeti.

126

Page 126: Bir ömür boyunca şiir

Yirmi yıl nasıl geçti

Yirmi yıl sürdü dedim ikbalini, Dinleyin şehrin perişan halini.

Antep’i fetheylemişti kendisi,Var idi kendinde bir fatih süsü.

Yılda bir kerre gelir teftiş eder, Şehrin ahengi olurdu pek heder.

Tuttu önce hizmet etmiş erleri,Kendi idi çünkü erler serveri.

İsmi haindi bütün zenginlerin, Kendisiydi mucidı hep kinlerin.

Küfrederdi nerde olsa onlara, Böylelikle hiç kapanmazdı yara.

Yok idi devlet nüfuzu ortada,Cümle dâva hal olurdu fırkada.

Valiler emre itaat etmeli,Etmez ise çar ü naçar gitmeli.

Doğdu Serbest Fırka bir gün parladı, Kahrolanlar kendini toparladı.

Bağrı yanmış gençlere geldi hayat, Çaldı sandık zâlime bank-i memat.

Page 127: Bir ömür boyunca şiir

Koştu geldi, derdemez, iş başına, Küfrü bastı can ciğer kardaşma.

Bu sefer cahil dedi yaranma,Aşık oldu gençlerin irfanına.

Başladı telif-i beyn etmekliğe,Bir düzen vermek dilerdi dirliğe.

Çok çalıştı ermedi bu maksada, Kalmadı bigâne müthiş fırsata.

Cümlesin kovdu aziz gazilerin, Eski şahlar aldılar hep yerlerin.

Geçtiler iş başına ehl-i fünun, Kalmadı zan eylemiştik biz cünun.

Bu seferde oldu dost kültürlüye, Ah bu cahiller elinden ah diye.

Tekmeyi attı bütün ahbabına, Geçti tekrar partinin mihrabına.

Oldu on yıl da bu taht üzre nişin, Emrine ram etti eyyam gerdiğin.

Mal ve can davası girdi araya, Vurdu doktorlar bıçağı yaraya.

Taptılar allah diye ol kâfire,Çıktı kinler, intikamlar zahire.

Sahip oldu beş işe bir tek kişi, Sıvadı hep kolların erkek dişi.

Aldılar keskin Kılıç’tan kuvveti, Boğdular halkta bütün hürriyeti.

128

Page 128: Bir ömür boyunca şiir

Bin şikâyet vermedi bir zerre nur, Günbegün artardı şiddetle gurur.

Kimseye kâr etmedi feryadımız, Çıktı merkezde geçimsiz adımız.

Her ne yazdıksa soruldu kendine, Kendi bağlar, kendi çözerdi yine.

Emrine ram etti Şükrü Kaya’lar, Halkı boş sözle avutur, oyalar.

Geçti yıllar böyle binbir dert ile, Geldi bir gün, doldu bu kanlı çile.

Doldu lâkin söndü bir nur-ı hayat, Matem etti ağladı hep kâinat.

Bir güneş battı bu zulmet uğruna, Perde çekti mevt Atatürk nuruna.

Battı gitti ismi Ali Kılıç’m,Bir cihan verdik yoluna bir hiçin.

Page 129: Bir ömür boyunca şiir

ŞAR KLÜP İÇİN

Sanma üstünde muazzam bir binadır ziyneti, Merdivenden in de. gör mahfi plan ulviyyeti.

Bir ilâhı ve cd içinde gördüğüm âzaları, Masivadan el çekip tutjnuş reh-i kudsiyyeti.

Bölmeler kasr-ı cenan âsâ dizilmiş câbeca,Ehl-i iman perde ardından yaparlar sohbeti.

Seslerin duydum eğerçi görmedim hurilerin, Keşfolunmaz sırr-ı hak göstermeden ehliyyeti.

Biz de girdik âkıbet bir kaç ehibba halvete,Bir kadeh badeyle temin eyledik ünsiyyeti.

Neş’em arttıkça bana vicdanım etti çok sitem, Başladım tel’ine ruhumda olan süfliyyeti.

Bekleyip mecnun gibi yülarca a’rafm Zeki Ben ne halt ettim de ihmal eyledim bu cenneti.

Gaziantep, 5.2.1940

Page 130: Bir ömür boyunca şiir

Halk Partisi müfettişi tarafından Hüseyin Ba- yaz’a gazete davasından feragat etmesi için Tütün Kooperatifi murakıplığı teklif edilmiş­ti. Bu hadise üzerine yazılmıştır.

Bir parça elin tuttu, dilin tuttu mu korkma,Sussun diye herhalde bulurlar sana bir iş.Sussun diye mutlak sana bir yağlıca lokma,Minnetle verir Parti, ya devletli müfettiş.

Zaten bu müfettişteki maksat sesi kesmek, Kültürlülerin karnı doyarsa o da kalmaz.Halkın eline geçmesin isterse bir ekmek,Biçarelerin gözleri tok sesleri çıkmaz.

\ Beşgöz, 26.3.1940

131

Page 131: Bir ömür boyunca şiir

PARA

Üstadım Agâh Civelek'e

Yıllardır semtime hiç uğramazsın,Galiba sen bana düşmansın para.Vefasız bir yarsın, çok işvebazsm,Gönüller mülküne sultansın para.

Seninle hal olur her bir müşkilat,Emrinle açılır bab-ı içtihat,Sana demem hâşa halik-i ibad,Kadiy-ül hacatsm, imansın para.

Ülkeler fetheder bir tacdarsm,Namus ü iffete korkunç mezarsın,Değersiz başlara iz'z ü vekarsm,Asalet bahşeder unvansın para.

Ahlaka hakimsin hayr ile şerde,Mabud bilhaksm tab’-ı beşerde,Yoksulu küfr ile düşürdün derde,Hilkatte mucib-i isyansın para.

Seninle hafifler derd-ı mâ’siyet,En çirkin kusurlar olur meziyyet,Vaktiyle sen idüı katile diyet,Bâis-i necatsın gufransın para.

132

Page 132: Bir ömür boyunca şiir

Anayı kızından sensin ayıran,Haksızı elinden tutup kayıran,Kardeşi kardeşe karşı durduran,Fitnesin, melunsun, şeytansın para.

Güzelsin, latifsin, şirinsin, şensin,Kefahm yegâne âmili sensin,İsterse musibet sel gibi gelsin,İdamlar affeder fermansın para.

Seninle açılır görmeyen gözler,Seninle dinlenir mantıksız sözler,Seninle süslenir bakümaz yüzler,Settar-ül uyubsun, zişansm para.

Dünyada her şeyden sensin muteber,Cihanı tutmuştur hükmün serte ser,Şana baş eğmeyen kahr olur gezer,Nâmertler koynunda mihmansm para.

Namuslu fakirim, çiftçi Zeki’yim,Namüssuz bahtımdan çok müştekiyim,Kadrini bilmekte pek mübtediyim,Sen benim elimden giryansın para.

' Gaziantep, 29.4.1940ı

133

Page 133: Bir ömür boyunca şiir

KADIN

Pir-i maafi semirim Ağır Ceza Reisi Ethem Beyefendiye

Sen büyük bir sırsın, anlaşılmazsın Maye-i hilkatsin, cevhersin kadın. Fettansın, ayyarsm, çok oyunbazsın, Umur-ı alemde mihversin kadın.

Adem’i kovdurdun Ulu Yezdana, Habil ile Kabil uydu şeytana, Babasız Mesih'e sen oldun ana, î'caz-ı kudrete rehbersin kadm.

Delirtti Musa’yı sevdâ-i Cemâl, Dağlan oynattı pertev-i celâl, Emretti Mirâc-ı arzu-i visal,İsmet burakma şehpersin kadm.

Ömrünü çürüttü Mecnun çöllerde, Yusuf’un destanı kaldı dillerde, Lahutî bir kuvvet var güzellerde, Hüsn mabedinde minbersin kadm.

Gözlerin şehvetle dolu câm olur, Çelik iradeler sana râm olur,Her emrin vacib ül ihtiram olur, Yine de ağlarsın, inlersin kadm.

Page 134: Bir ömür boyunca şiir

Bir parça zayıfsın ahde vefada, Amir-i mücbirsin zevk ü sefada, İbadet ecrisin gerçi ukbada,Nefs-i emmareye benzersin kadm.

Hayatın zevkisin belki hayatsın, Hayatta her zevke üstün bir tatsın, Bitmeyen işlerde büyük imdadsm, Sâhib-i nusretsin, serversin kadm.

Şiirsin, çiçeksin, nermin ipeksin, Ellerde tutulmaz bir kelebeksin,Ne kadar yaşlansan yine bebeksin, Serapa cilvesin, dilbersin kadm.

Şaharcn füsunu sarsa âlemi,Bir saçı leylânın olsam hemdemi, Dağıtsa kâkülün dökse perçemi, Yerimde sein olsan nişlersin kadm.

Ne desem yalandır, göç etti gençlik, Gönlümde kalmadı eski serkeşlik, Busene teşneyim vuslattan geçtik, Zeki’ye feth olmaz kişversin kadm.

Page 135: Bir ömür boyunca şiir

Siverek’e tahvil eden Müdde-i Umumî. M u ­avini Kilisli Sayın Kemal Kmoğlu için:

Gaib ettik sizi hal ü dilimiz oldu lıarab,Ne selam geldi, ne mektup, o da bir başka azâb.

Pek büyüktü size kalbimdeki hürmet, sevgi,Çok mudur eyler isem böyle sitem, böyle itab>

Sizde insanlığın evsafı kemâl bulmuştu,Hele vicdanınız emsal arasında dürr-i nâb.

Geçti bir çok seneler zerre kadar incimedik,Ne yazık şimdi o günler bize hep oldu serab.

Yurd için her ne ki gelse başa mutlak çekilir,Bir gün elbet görülür doğrulara doğru hesap.

Çok şükür bahtmız olmuş size bir yar-ı münir,*Ufk-ı ikbalinize uğramasın derd-i sehab.

Besgöz, 8,6.1940

Münir: Kemal Bey’in eşi Münire Hanıma telmih

136

Page 136: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Üstad-ı faziletmeabım Ağır Ceza Reisi Sa­yın İbrahim Sandıkçıoğlu'na sonsuz hür­met ve tazimlerimle

Söz verip gelmediniz bir gece gamhanemize,Aşina-ı gam olan dosta açık İanemize.

Diyeceksin, sana mı kaldık a yavrum bizler,Haklısın sizle düşüp kalkma bizim ya nemiz e.

Bir saadet güneşiydi kudumun devletli,Neyleyim doğmadı bir gün bile viranemize.

Gözümün nuru tükendi yolunuz beklemeden,Şem’-i lutfun bir ışık vermedi pervanemize.

İntizar ateşi yaktı ciğerim etti kebap,Hasretin döktü elem zehrini peymanemize.

Mesken etti bana sahraları leylâ bahtım,Can feda1 etmek için sevgili cananemize.

Vuslat-ı yârdan ümmidi sakın kesme Zeki,Fırsatın kâkülü bir gün takılır şânemize.

Beşgöz, 30.6.194»

137

Page 137: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Bağn Yanıklara

Su tesisatı şehre lutf iken derd ü belâ oldu,Biraz yüksek olan evler hıyam-ı Kerbelâ oldu.

Eğerçi sıhhati kurtuldu halkın cümle emrazdan, Fakat sıhhî susuzluk illetine mübtelâ oldu.

Yapüdı Türktepe başında bir sedd-i âmm güya,Ö semte şimdi ol sedd bir karîn-i bivefa oldu.

Nice kâşaneler vardır ki Sa’dabad’e benzerler,Onun sahipleri zahir felekle akraba oldu.

Semaya fışkırır fıskiyyeler leyi ü neharında,Suya hasret ağaçlar su içinde ejdeha oldu.

Verir zengin, fakir her ay müsavi bir su taksiti,Bu saat yokluğu yoksullara haksız ceza oldu.

Hele bir bahçe var serbest ticarethane olmuştur,Ona ab-ı revan-ı belde yıllardır feda oldu.

Havuz başında sürdükçe sefasın bahtı gülrûlar, Susuz halkın hukuku aktı musluktan heba oldu.

138

Page 138: Bir ömür boyunca şiir

Fakirler beddüa eyler, ehibba der ki var olsun,Reisin himmetiyle memleket misl-i Seba oldu.

Susarsan dert için yer, susmasan başın belâlarda, Zeki dağ-ı deruna terk-i dâr etmek deva oldu.

Beşgöz, 8.1.1940

139

Page 139: Bir ömür boyunca şiir

NEFES

Vstadım Şakir Sabri Yener’e

Bir hayli namerdler bermurad oldu,Ortada perişan ben kaldım hocam.Mideler kabardı, keseler doldu,El oğlu oynadı ben çaldım hocam.

Şehirden ayrılıp yaslandım dağa,Yüzümün suyunu döktüm toprağa,Sıdkımı bağladım bahçeye, bağa,Zannetme küçüldüm, alçaldım hocam.

Her türlü refahtan oldumsa cüda,İzzet-i nefsime canım da feda,Vefasız dostlara dedim elveda,Feragat mülküne ün saldım hocam.

Diyorlar Hasarim böreği yağma,Kimseler edemez hall-i muamma, îşin iç yüzünü bilirim ama,Açamam dertlerden ders aldım hocam.

Uslandım basamam ince perdeye,Düştükçe başıma taş değe değe,Aklımı beğenip Zeki’yim diye,Derya-i gaflete çok daldım hocam.

Beşgöz, 12.7.1940

140

Page 140: Bir ömür boyunca şiir

NEFES

Üstadım Şahir Sabri Yener'e

Mesih’e yalvarsam gökten inerdi Sen yerin yüzünde nazlandın Hocam.Taze gelin olsa ata binerdiBen aman dedikçe kızlandm. Hocam.

Aylardır tükettin sabrım, kararım,Tanında yok imiş hiç itibarım,Derd ile elemle geçti baharım,Arkandan koştukça hızlandın Hocam.

Bir zaman bahanen mektepti, dersti,Bir zaman imtihan soluğun kesti,Yağlı ziyafetler gerçi enfesti,Yine de halinden sızlandın Hocam.

Kuzular beslendi, üzümler oldu,Küfte leğençesi yağ ile doldu:Miden mi bozuldu, sana ne oldu?Bu alış verişte kazlandm Hocam.

Haklısın çetindir binek parası, îki lira vermek yürek yarası,Onu da vereyim say diş kirası,Paran çoğaldıkça özlendin Hocam.

Beşgöz, 12.7.1940

141

Page 141: Bir ömür boyunca şiir

ŞARKI

Yelken açalım, atlayalım sandala biz de,Gel seyredelim bir gece mehtabı denizde.Cümbüşle keman kolda, kadehler elimizde,Gel seyredelim bir gece mehtabı denizde.

Aşkm ezelî zehrini sundukça elinle,İçtikçe, ayıldıkça, sarıldıkça seninle,Mest et beni göğsünçle sıcak buselerinle,Gel seyredelim bir gece mehtabı denizde.

Beşgöz, 15.7.1940

142

Page 142: Bir ömür boyunca şiir

MERSİYE

Kurban olayım Hazret-İ serdar Hüseyin’e Merdan-ı şehidane alemdar Hüseyin’e.

Kanlar sızan alnından öpen ceddi başi’çün Yarab beni hasret koma didar-ı Hüseyin’e.

Şebnem yerine her gece gökten melekûtun Hürmetle iner göz yaşı gülzâr-ı Hüseyin’e.

Evlad-ı resulün bu elîm akıbıtinde,Akl erdiremez kimseler esrar-ı Hüseyin’e.

Çöllerde serap oldu yazık rahmet-i Rahman Takdir-i ezel uğruna naçâr Hüseyin'e.

Matem ayıdır, dert ayıdır, kan ayıdır bu,Kan ağla Zeki dert ile her bar Hüseyin’e.

Gaziantep, 12.8.194(* 8 Muharrem 1359

143

Page 143: Bir ömür boyunca şiir

ZAFER BAYRAMI MÜNASEBETİYLE

Göklerde şimşek olduk, son bir geceydi çaktık,Yer yer tutuştu dağlar, ateş, sel olduk aktık.

On günde hasmı boğduk kahrettik Akdeniz’de,.Ak saçlı dalgalarda sönmüş hayale baktık.

Kuvvetle susturulmuş milletlerin başında,Dünyaya karşı koyduk tarihte şan bıraktık.

„Biz garba hak tanıdık ün aldık İnönü’nde,.Şarkın ufuklarında şahane bir şafaktık.

V .

Yoklukta var göründük, yumrukla zulmü yıktık, Mazlumlar Asyasmda pas tutmayan bıçaktık.

Tarihi türbe yaptık ölmez Kemal'i gömdük, Kurtardığı hilâli üstünde şem’a yaktık.

Ahde vefada bulduk her işte fevz ü nusret,Dostlukta kahbelikten, ölsek de çok uzaktık.

Hakkın inayetiyle biz her düşüşte böyle İmânı azme kattık yüz aklığıyla kalktık.

Beşgöz, 30 Ağustos 1940

144

Page 144: Bir ömür boyunca şiir

BEKLİN BOMBARDIMANI

İşittim İngilizler Berlin’i bombalamış,İçinde bir oğlumu sen sakla Ulu Tannm.Dilerim ki desinler bu haberi yalanmış,Sana yalvarıyorum gözüm yaş dolu Tanrım.

İngiliz mi düşmanım, Alaman mı sevgilim Gönlümün arzusunu söylemez oldu dilim.Sıdkımı bağlamışım, sana mütevekkilim,Bana bu çetin işte sen göster yolu Tanrım.

Derlerse de inanmam can ciğerden tatlıdır,Evlâdın hayırlısı candan da kıymetlidir,Can ciğer düşünenler bugün fena adlıdır,Bizim diyara sokma beşinci kolu Tannm.

Beşgöz, 2 Eylül 1940

145

Page 145: Bir ömür boyunca şiir

Lise öğretmenlerinden birine bir süvari su bayırım sokak ortasında dayak atması üzeri ne yazılmıştır:

Niçin bizim bu diyarda şuuru darbeleriz,Neden fazileti horlar, zekâya diş bileriz,Niçin feragati zillet ve meskenet biliriz,Zebuna yan bakanz hep, kaviden irkiliriz.Verir cehalete servet bir incizab-ı füsun,Görür ketibe-i irfanı herkes ehl-i cünûn.Temiz alınlan yumruklayıp yürek yakarız,Yazık cehalete irfanı ezdirir bakarız.“Ne verseler ana şakir, ne kılsalar ana şad”Yaşar bu tarzda muallim esir-i derd-i hayat.

Kusuru hilkate bulmaz zeki değilse çocuk,Zeki olurda evinde çalışma fırsatı yok.O yavrunun günü elbet geçer sokaklarda,Ya kahvelerde, veyahut çiçekli parklarda,Gezer ve mektebe gitmez, girince imtihana,Dönüp sınıfta kalınca kimin olur bahana, Alâkasızlığı öğretmenin, veya garazı,Çocukta kudret~i tahsili mahveden marazı Doğurmuş olmalı derler hakikatin yerine,Yanar sebebsiz acırlar yılın emeklerine.

146

Page 146: Bir ömür boyunca şiir

Sıvar bilekleri, yer yer arar muallimini,Bulur, küfürle, dayakla yapar tazallümünü,Yahut çocukları tahrik edip sataştırılır,Büyükleriyle boğuşmaklığa yol açtırılır.Yazık, bu memleketin ismine büyük lekedir,Çocuk velisine bir şübhe, çocukta tehlikedir.Günün birinde bu dersten zehirli meyve derer,O derbeder baba evlâd elile kabre girer.

Gaziantep, Eylül 1940

147

Page 147: Bir ömür boyunca şiir

ALLAHIMA ARZUHALİM

12 Ekim 1940 tarihinde başlayıp bir ay devam eden yağmurlar altında kalan harmanlarım, pamuk ve küncülerimin yarıdan fazlası telef olarak bin lira kadar zarar ve ziyana uğra­mıştım. Gece uykularına hasret olup müte­madiyen gökten yıldız aradığım zamanlarda duyduğum acı ve hüsranın ilhamı ile yazılan bu parçayı rüzgârlar vasıtasiyle huzur-u Rabb- il Âlemine sunmuştum.

Ey kadir-i kayyum olan Allah sana kaldık, Kurtar bizi darlıkta ezildik ve bunaldık.

Rahmetse de artık yetişir yağmuru dindir, Affet bizi hurşid-i celâlinle sevindir.

Affet bizi, kahrınla harap olduk ilâhı,Luf ü keremin kullarına namütenahi.

Bizier ki senin adline, ihsanına muhtaç, Toprak üzerinde çalışan bir sınıfız, aç.

Muhtaç~ı teselli, mütevekkil ve perişan, Bin türlü musibetle ve bin derd ile giryan.

* Yaz kış baş açık, sine açık sail-i şakir, Bab-ı keremin bekleriz ey Halik-i kâdir.

148

Page 148: Bir ömür boyunca şiir

Ey kâdir-i mutlak olan Allah bu felâket Sendense eğer ver buna insaf ile gayet.

Kanun-ı tabiatten ise zulm ü taaddi,Şensin yine biz kullarına bab-ı teşekki.

Kânun-ı tabiat mı hayır cümle avalim,- Emrinle, iradenle olurlar bize zâlim.

Yer gök senin emrinle verirler bize nimet,Emrinle bulur miskini, acizleri devlet.

Emrinle akar gözlerinin yaşı yetimin,Şebnemleri emrinle düşer bâd-ı nesimin.

' Emrinle verir feyzini, in’amını toprak,Emrinle kımıldar ağaç üstündeki yaprak.

Her zerre-i hilkat senin emrinle kımıldar,Emrinle döker katrelerin arza bulutlar.

Ey adil-i mutlak olan Allah ulu Haksin,Gerçek bilirim zulm ü taaddiden uzaksm.

E f alimize haklı cezadır bu musibet,Affet bizi yetmez mi bu hüsran ve bu haybet.

Beşgöz, Ekim 1940

149

Page 149: Bir ömür boyunca şiir

ALLAHIMLA HASBİHALİM

Allah da işitmez oldu feryad, Feryadıma etmiyor hiç imdad, Ey halik-i kâinat olan zat, Yoktan bu cihanı kıldın âbâd, Yaptın ne için harab edersin.

Yok adline gerçi hadd ü pay an, Her zerrede kudretin ııümayan, Mazlumu kim etti böyle giryan, Zalimde nedir bu fikr-i isyan, Kahr etmeden ictinab edersin.

Sen bir ulu, ünlü padişahsın, Misli ve naziri yok ilâhsm,Her kalbe ümid-i inşirahsın, Âcizlere şüphesiz penahsın,Hep kuvvete feth-i bab edersin.

Biçarelere himayetin çok, Azgınlar için hidayetin çok, Zahidlere müjde âyetin çok Lutfun, keremin, inayetin çok, Bilmem ki kime azab edersin.

150

Page 150: Bir ömür boyunca şiir

Her işte kaza’, kaderse hâkim, Beyhude değil midir mahakim, Ben anlayamam kaza’, kader kim, Müşküller içinde sine çakim, Sorsam bana çok itab edersin.

Baş eğmeliyiz bu semüvişte,İnsan değil olsa da firişte, Zincirler olur elinde rişte, Olmazsa iradetin bir işte,Seyl-i emeli serab edersin.

Ey kullarına rahim olan hak,Ey lutfu amim zat-ı mutlak, Şensin ezelî kerim ü rezzak, Mihnetle çöken Zeki’dir ancak, Bir hamlede şeyhi şabb edersin.

Page 151: Bir ömür boyunca şiir

MERSİYE

Güzelbey zade Ömer Ef. nin kerimesi Zekiye Hanımın vefatına tarih

(Validesi lisanından);

Felek bir tek kızım aldı götürdü bikaranm ben, Elimden gitti hemderdim, enîsinı, eşkbanm ben.

Soran yok halimi kaldım gözüm yaşiyle avare,Kim uğrar semtime derd ile dolmuş bir mezarım ben.

Reva mıydı bu yaşta ben dururken yavruma toprak, Şaşırdım aklımı hükm-i kaderden şermsarım ben.

Yaşartır gözlerim oğlu Yaşar öksüz dolaştıkça O gülden buyun almış goncaya ebr-i baharım ben

Seni yavrum Zekiye’m bindokuzyüz kırkta kaybettim. Asırlar geçse nar-ı firkatinle zar zânm ben.

Gaziantep, 1940/

152

Page 152: Bir ömür boyunca şiir

KASİDE

İlâhi Bay Reisi her işinde bermurad eyle Serir-i devletinde ta bemahşer keyfbâd eyle.

Tükenmez lutfu bu şehre hayat-ı cavidan olsun.Onu hayr-ı duamızla muammer eyle, şad eyle.

Dili kopsun ona kim dil uzattıysa bu âlemde,Siyasi varlığın yok eyle gerd-i gerdbâd eyle.

Büyüklerden teveccüh gösterip azminde kuvvet ver. Hafi düşmanların hep kendisine yar ü dâd eyle.

Onunla uğraşanlar mahv olur kahrıyla elbette,Ona sahip çıkanlardan ecel de iktisad eyle.

Kimin kalbinde varsa mefsedet ol zata, bir anda Hayalin hâk ile yeksan edip misl-i remad eyle

Zeki’ye ölmeden meb’usluğun göster keremkârm, Sevinç gözyaşını medh ü senasında midad eyle.

Gaziantep, 8.11.1940.

153

Page 153: Bir ömür boyunca şiir

'GÜVEN

Kardeşim Şakir Sabri Yener’e

Sana demezlerse fedakâr gazi Yurdunu yad ile Antep’e güven s •Onun meydandadır bugün enkazı Minberi göç etmiş mihraba güven.

Sokaklar çamurdan geçilmez derya JBütçeye dayanır bu iş olur ya.Fakir helâk olur olmasa hülya,Sarıl hakikate esbaba güven.

Kömürü buldun mu kıştan ol razı,Hasretle bekleme baharı, yazı,Kazanla satsalar sokakta gazı,Eline geçmezse mehtaba güven.

Gücenen haksızdır Mecit Barlas’a,Parti’nin her işi mucib-i yasa,Senin de gözünde varsa bir masa,Sığın Ocaklıya ahbaba güven.

Elinden gelirse hiç durma eğil,Bilenle bilmeyen müsavi değil,Derlerse inanma bunu böyle bil,Giyinip kuşanıp esvaba güven.

Gaziantep, 14.11.1940

154

Page 154: Bir ömür boyunca şiir

GÖRSEM N ’OLUR

Sayın. Üstad, Turgut Tarkan’a

Ben bu viran âlemin imarını görsem n’olur Hem o ümranın büyük mimarını görsem n’olur

Here ü merc etti cihanı ihtirası (Hitler)in Kahr olup, mağlup olup, idbannı görsem n’olur.

Jul Sezar müsvettesinden ses kesildi şimdilik,Bir palavra atsa da güftarını görsem n’olur.

Kahramanlıkta (Elen) evladları ün aldılar,Onların Türk’lerden özge yârını görsem n’olur.

Kan kokar nergislerinde ilkbaharın şimdiden,Bari bir sulh olsa da ezhârını görsem n’olur.

Metheder herkes temizlikte şu Gaziantep’!,Kış gidip yaz gelse de bulvarını görsem n’olur.

Bay Reisin himmeti emvatı ihya eyledi,Zihayat hakkmdaki efkânnı görsem n’olur.

155

Page 155: Bir ömür boyunca şiir

Bir hayat-ı cavidanidir bize (Cavit)imiz, Hulledallah lutfunun esmarmı görsem n’olur.

(Barlas)m Hatem gibi çıktı atada şöhreti, Sofrasında sâgar-i serşannı görsem n’olur.

Yüz çeşit meyve yetişmiş bahçesinde (Göksel) in, Ben o bağ-ı dilküşanm darını görsem n’olur

(Saip Saffı) güzel san’atlarm üstadıdır, Haikevi’nde zevkinin asarını görsem n’olur.

Göz onarmak (Sami) ye hakkın büyük ihsanıdır İktidarın kendinin ikrarını görsem n’olur.

Her ne verse hamdeder mevlasma (Hamit Uras) „ Sağlığımda ben o zatın varlığın görsem n'olur.

(Asaf)m vicdanı her kalbe süleymanlık verir,Var mı hiç inkâr eden miktarını görsem n’olur

İsmini yâd eylemekten korkarım zenginlerin, Sattığım pamukların astarını görsem n’olur.

Hürmetiyle fetheder her kalbi (Nafi Erkılıç),, Şöyle bir hiddetlenip âzarmı görsem n'olur.

Öz işinden on adam aciz (Cenanı Ekrem) in,Boş yere yıpranmanın esrannı görsem n’olur.

Sohbeti hoş, meşrebi piranedir Bay Ethem’in*Bir ağırlık bahş eder etvarını görsem n’olur.

156

Page 156: Bir ömür boyunca şiir

Oldu (Yasin) ismi her yerde balonun sembolü,Dans-ı harmandalıde şalvarını görsem n’olur.

Bay Cemil’dir çiftçilikte pirimiz, üstadımız,Buğdaya hasret çeken anbannı görsem n’olur.

Beklerim (Beşgöz) de dört gözle yolun Bay Şakir’in Yılda bir gelse sabâ reftarım görsem n’.olur.

Bir (Gurur) gördüm ki üstadı onur erbabıdır, Hürmet-i tâzim ile didarını görsem n’olur.

Hazret-i Tarhan ki üstad-ı ilim rabb-ül edeb,Kâbe-i irfanının derbannı görsem n’olur.

Öyle bir mevzu yaratmıştır ehibba bezmine,Her zaman böyle nefis eş’arım görsem n’olur.

Namına ithafa layık olsa bu nazm Zeki,Kudret-i ibda'mm tekrarını gprsem n’olur.

Gaziantep, 15.12.1940

157

Page 157: Bir ömür boyunca şiir

SOKAĞIMIN 2 NO’LU ARZUHALİ

Belediye Reisine

Kara bahtlı desinler ger bana bir ad lazımsa, Sokaklar ismine bir semüvişt icad lazımsa.

Zamanında başım kurtulmadı derd ü belalardan,Sen alma bedduamı katlime cellad lazımsa.

Geçen yıl arzuhal ettim, demiştin ilk işim olsun,Ne işler geçti bir yıldır,'sorun ta’dad lazımsa. ,

Beni bir düzletip kumla yüzüm güldürseniz kâfi,Bu yüksek bir mühendis istemez üstad lazımsa.

Kayar mutlak ayağın bir yolıın düşse çamurlardan, Bakarsın gözyaşımdan göllere mir’at lazımsa.

Bana düşmez mi beş on yük çakıl bu han-ı ümrandan, Büyük yolcumdu ceddin hürmet-i ecdad lazımsa.

Kaya deldin, lağım açtın, şosayla süsledin bir yol, Senin de bağnnı ahım deler ferhad lazımsa.

158

Page 158: Bir ömür boyunca şiir

Nice yollarda lutfun aktı su gibi revan oldu,Bana kahrın yeter hürmetle ismin yâd lazımsa.

Yanar kış günü dört lamba lüzumsuz (MerdivenPark) ta,.

Yazık israf değil mi büdceye irad lazımsa.

Benim ampullerim giydi siyahlar harp nizamıyla, Demem bitsin bu zulmet bombadan imdad lazımsa.

Niçin hiç sızlamaz kalbin tükenmez ah ü zarımdan, Yetişmez mi bu şiirim cevrden feryad lazımsa.

Gaziantep, 15.1&.194©

158?

Page 159: Bir ömür boyunca şiir

DOKUNUR

Kardeşim Cemil Cahit Güzelbey’e

Bana yaz diyorsun azizim “Emrak”Korkarım çekicim nala dokunur.Maksadın başımı belada koymak,Kütüğe atarsın dala dokunur.

Çukurova büyük servet merkezi,Harbin fırtınası bozdu körfezi.Cankurtaran oldu Adana bezi,Dalgaya taş atsan sala dokunur.

Bir kere oldun mu her işin eri,Emrine ram olur talih dilberi,İpliğin ipeği bırakır geri,Pekmeze el sunsan bala dokunur.

Her zaman böyledir feleğin huyu,Külçe altın eder toz çimentoyu,Demirle boyanın çekilir suyu,“Hitler”e küfretsen mala dokunur.

Uymazsa nafile tedbir takdire,Tuttuğun her işte bulunur fire,Kızıp kötü desen yerli keşmire,Acem’de lahuri şala dokunur.

160

Page 160: Bir ömür boyunca şiir

“Şar Klüp” yegâne kibar mahfeli,Onu da çeviren Partinin eli,“Başpmar”a serdi postu “Şah Veli”Sancağın yeşili ala dokunur.

Dokundum sana da bilerek belki,Dostlar hep alışsın gönül ister ki,Yine de şeytana uyma gel Zeki,Dal’a nokta koysan zal’a dokunur.

Gaziantep, 16.12.1940

161

Page 161: Bir ömür boyunca şiir

KASİDE

Der vasf-ı Vali-i Umumî Halep, el Cenab Haz- ret-i Muhammed Nuri Bazarbaşı-i Antabî

Umumî Vali olmuştun, sizi rüyada görmüştüm, Kurulmuştu otağ-ı devletin şehba’da görmüştüm.

Kamaştı gözlerim hayret veren dârâta baktıkça,Bu denlu ihtişamı Devlet-i Kisra’da görmüştüm.

Ömer vari bütün Suriye’de adlin hükümrandı, Koyunla kurdu kardeşçe gezer sahrada görmüştüm..

O rütbe nam ü şanın âlem-i islâmı tutmuştu,Emir-i adil Selâhaddin’i de pek sade görmüştüm..

Filistin’le Hicaz’ı feth için âfâk-ı azminde,İlâhi ordular hep emrine âmade görmüştüm.

Huzur-ı hakka Türk’ün arz için şükran ta’zimin, Silindir şapka nelde Mescid-ı Aksâ’da görmüştüm..

Heman Âliye’de bir ma’delet divanı kurmuştun, Cemal Paşa’yı çekmiştin ipe, sehpada görmüştüm.

Hukukî müsteşarın Hazret-i Asım Beyi elhak, Tahakkümden, gururdan, cebrden âzade görmüştüm..

162

Page 162: Bir ömür boyunca şiir

Nedimin, hemdemin Şahin Beyi sakin edasiyle, Benat-ı İsrail içre elinde bâde görmüştüm.

Fünun-ı harbe vakıf Özdemir İbn-i Velid’indi,O mirin iktidarın savlet-i a’dada görmüştüm.

Şekerli bir kamıştandı asası Hacı Remzinin,Cemal-i intihaba muntazır Sina’da görmüştüm.

Cenab-ı İbrahim Ağa ki şeyhin serfirazmdı,Kitabıyla yetişmişti yine imdada görmüştüm. -

Kibar-ı evliyadan idi rahmetli İmam Baba,Onu nargilesiyle cennet-i Akkâ’da görmüştüm.

Daha bir hayli ashabın dururlardı huzurunda, Serilmişti yere bir çok yeşil seccade görmüştüm.

Halep sailleri sarmıştı etrafın tehalükle,Atâ-i cûdunu Allah için yağmada görmüştüm.

Bu kudsî sahnenin bir kuşesinde hafızın Mâruf, Gözün yummuş dua eyler idi Üstade görmüştüm.

Hele bir baltaya sap olmayan yar-ı vefakârın Zekiyi baş açık, yal'rn ayak tarlada görmüştüm.

Gaziantep, 20.12.1940

163

Page 163: Bir ömür boyunca şiir

GAZİ YURDUMA

Kurtuluş Armağanı

Sen ey yurdum harap oldun, yıkıldın, hâksar oldun, Fakat azmiyle Türk'ün feth olunmaz bir hisar oldun. Sonunda ihtiras-ı garbe müthiş bir mezar oldun, Büyük Gazi gibi tarihe eşsiz bergüzar oldun.

İçim sızlar düşündükçe o korkunç kanlı tufanı,Şu taş altında binlerce yatan adsız, şehidanı,Bana öz yurdumun cennet gelir hal-i perişanı, Değişmem verseler bir zerresin mülk-i Süleymanı.

Alındı intikamı yurdumun mamureler göçtü.Yıkıldı saltanatlar, ülkeler, çok beldeler göçtü, Cihana sığmayan başlar küçüldü, gölgeler göçtü, İlâhi bir adaletle bütün endişeler göçtü.

Bugün son söz bizimdir biz aziz hakka. inandıkça, Zülâl-i ismeti tas tas içip imâna kandıkça,Olur dostlar muzaffer Türk'e dostlukla dayandıkça, Bizimdir fevz ü nusret bir olan Allahı andıkça.

Gaziantep, 25.12.1940

164

Page 164: Bir ömür boyunca şiir

Büyüfo üstad Falih Rıfkı Atay’a

Şuursuz bir elde bakımsız kalan Virane yurdumu gezdin mi üstad.Yıllardır nasibi ıstırab olan,Halkın sitemini sezdin mi üstad.

Kurtuluş günüydü, neş’eli gündü,Gaziantepli’ye büyük düğündü,Karşında kaç kişi halktan göründü,Dikkat nazariyle süzdün mü üstad.

Askerler doldurdu şükür meydanı,Gençlikte kaynadı türklüğün kanı,Evinde geçirdi halk heyecanı,Milli vicdanını üzdün mü üstad.

Yapmadığı işi ben yaptım diyen,Sırtına hamiyet kaftanı giyen,On yıldır başında şehrin tüneyen,(Mısır fellahı)ndan bezdin mi üstad.

Lisanı, kalemi boğmuştur vali,Oportünistliktir en bariz hali,Hiçbir vilayette yoktur emsali,İsmini deftere yazdın mı üstad.

Bulunmaz bu şehrin hiç bir benzeri,Sızlarız, ağlarız yıllardanberi,Mebüsluk oldu mu çoktur müşteri,Kılıcı kalede çözdün mü üstad.

25 Aralık 1940

165

Page 165: Bir ömür boyunca şiir

Kardeşim Yasin Kutluğ'a

Azizim yüzünü göremez olduk,Siyaset sevdası bitirdi seni.Günlerce bir selam veremez olduk Büyükler duldası belirtti seni.

Bir zaman meb'ustun sen de bir ilde,İsmin anılırdı hürmetle dilde,Şimdi dolaşırsın susuz bir çölde,Bu ikbal şarabı eritti seni.

Haline şükredip uslu durmadın,Kendine güvenip hasmı vurmadın,Tarihe karıştı nihayet adın,Bir kılıç darbesi devirtti seni.

Gaziantep, 25.12.1940

166

Page 166: Bir ömür boyunca şiir

Üstad Turgut Tarhan’a

“Dullar” şiiri münasebetiyle

Bahar kokularından haz duyan kelebekler Hassasiyeti vardır, nermin kaleminizde,Onun temaslarıyla gün görmeyen çiçekler,Zavallı körpe dullar canlanmış elinizde.

Sanatın baharından can bulmuş, taze açmış Bir gül gibi sokulmuş yurdun güzellerine.Zavallı dertli (Dullar) ne kadar hoş yaraşmış Derdi, elemi şiire çeviren ellerine.

O güzel çiçeklerin üstünde pırıldayan,Şebnem değildir senin asil duygularındır.O temiz gözyaşıdır, belki de dullarındır,Hem ağlar, hem ağlatır içinden sızı duyan.

Gaziantep, 29.1.1941

167

Page 167: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Vali ............... için

Dün şad gönüller bugün eğlenceye hasret,Yok cam-ı cem âlemleri çeng ü neye hasret.

Kış geçti elemle nedelim şad-ı gönül yok,Kalmaz mı bahar gelse acep neş’eye hasret.

Sümbüllerinin boynu bükük, nergisi giryan, Gülşenlerinin bülbülü yok nağmeye hasret.

Zehr içmede zındıkları hep dest-i felekten, Sâkilerinin sâgari sâfi meye hasret.

Aşıklarının bağn yanık, gözleri yaşlı,Hicranla geçen günleri bir handeye hasret.

Kökleşti demokratlığı Türk’ün şükür olsun,Kurtuldu asilzadelerinden Beye hasret.

Zannetme onun mihneti var, hasreti vardır,Yoktur başının derdi bir endişeye hasret.

168

Page 168: Bir ömür boyunca şiir

Menhus yüzü bir lokma sıcak ekmeğe gülmez, Bu nankör adam ortada yarab neye hasret.

Kim çıksa hemen karşısına tersler, azarlar, İnsanca, yerinde yapılır öfkeye hasret.

Geçmiş eline bir sürü korkak ve tabansız, Küstahlığına ders verecek erkeğe hasret.

Her emrine baş üstü denüdikçe kudurmuş, Fermanını tebliğde pes perdeye hasret.

Kazınılan tebcil eden Allah onu koysun,Bimal ü müsal ortada bir serçeye hasret.

Bin derd ü musibetle ezilsin ve sürünsün, Nimet sayılan gizli açık herşeye hasret.

Gaziantep, 8.2.1941

Page 169: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

“Şar 'M up” te verilen balo münasebetiyle

Kardeşim Yasin Kutluğ’a

'Neden biz genç iken böyle balolardan eser yoktu. Behişt âsâ kadın erkek hayat-ı serbeser yoktu.

Bulutlar arkasında maha benzerdi o mehrûlar,Kız oğlan kol kola parklarda sevdaya sefer yoktu.

Hilâl ebrulara el sürmesi küfre delaletti,Kan içmezdi dudaklar, tazelerde sürmeler yoktu.

Çocuk emzirmede hatta göğüsler çok açılmazdı, Sokaklarda küşade sinelerde süt emer yoktu.

Uzun saçlar güzeller başına, devletti, efserdi,Parayla doğratıp kıskaçlatan âzade ser yoktu.

Cılız dilberlere yüz mü verirdi eski erkekler,Biraz şişmanlamış kızlarda derd ü keder yoktu.

Acemden gelme lahurî kuşaklar vardı bellerde, Zarafet uğruna gizli mahallerde kemer yoktu.

Kadın eğlenceye koşmazdı, süslenmezdi her yerde, Çocuklar annesi olmaktan özge zîb ü fer yoktu.

170

Page 170: Bir ömür boyunca şiir

Babayla bir kadehten badenuş olmak ne mümkündü, Bugünkü inceliklerden o günler kıl kadar yoktu.

Düğünlerde şeker şerbetleri ikramı âdetti,Bira yoktu, likör yoktu, hele morfin, eter yoktu.

Cehalet belki bir dertti kadınlarda o demlerde,Ne çare ol zamanlar halka yol vermiş fener yoktu.

Ne âlemler geçirdik biz o âlemler hayal oldu, Büyükler meclisinde dinlemekten muteber yoktu.

Ayıptı göz kaş etmek, ses çıkarmak yolda nisvana, Deli bülbül gibi her goncaya âhlar çeker yoktu.

Kadın âlemlerinde erkeğe erkekliği süstü,Serapa cilve, pümaz û eda, pürişve er yoktu.

Zeki bezm-i ehibbadan cüda düştük yobazlıkla,Senin gençlik zamanında bu işlerden haber yoktu.

Gaziantep, Şubat 1941

171

Page 171: Bir ömür boyunca şiir

TAHASSÜR

Kardeşim Hayri Altmöz’e

İki ses hilkatin neşidesidir,Biri altın, biri kadın sesidir.Aşka ma’bed kadın, fakat altın O büyük ma’bedin ilahesidir.

Seneler var ki zâr ü zebun,Derd-i hasretle didesi hun,Yaşarım tatlı bir kadın sesine,Altının ellerimde busesine.

Ne ilahem, ne ma’b edim vardır,İnlerim böyle hayli yıllardır.Küskünüm ben hayata, derbederim,Yoktur aşkım gönülde, elde zerim.

Gaziantep, 12.3.1941

172

Page 172: Bir ömür boyunca şiir

İki gün devam eden, hastalık neticesi vefat eden Jandarma mıntıka müfettişi Yarbay Kâ­zım Seyidal’ın cenaze merasiminde okunmak \ üzere yazılmıştır:

Sardık seni al bayrağa ey şanlı muzaffer,Türk ordusunun yavrusu, ey kahraman asker.Sîzlersiniz en çok yine gurbette ölenler.Gurbette eşe, yavruya hasret gömülenler.Ey ordunun evlâdı, azız yavrusu Türk’ün,Kim derdi ki Antep’te ölürsün sana bir gün.Asker, general, yerli bütün gözyaşı döksün,Asker, sen uzaklarda gömüldükçe büyüksün.Rahmet dilerim ruhunu taziz ile haktan,Sağlık sunanm ailene böyle uzaktan.Lâzımdı bugün orduya kıymetli vücudun,İnsin sana gözyaşları gökten melekûtun.

Gaziantep, 14.3.1941

173

Page 173: Bir ömür boyunca şiir

BÎR SAHRE ÂLEMİ

“Emrak” imzası ile şiir yazan Cemil Cahit Gü- zelbey Kırklareli’nde asker iken Ali Nadi’ye- bir mektup yazarak sahre alemlerini özlediği­ni, hele sarımsak kebabını rüyada gördüğünü yazmıştı. O mektuba cevap olarak yazılıp gön­derilmiştir.

Mektubunu gördüm acıdım doğrusu Emrak,Her cümleye virgül gibi konmuştu sarımsak.Her cümlede bir tuzlu kebap lezzeti vardı,Her cümle sarımsaklı kebap gibi kokardı.Hülyanı senin namına tasvir edeyim ben,Hasret ile yutkun o geçen günlere dur sen.

Bir bağ evi sahrasına gitmiştik uşaklar,Dolmuş mezeler yağlığa ceplerde topaklar.Çok diş biliyorduk o günün zevkine yolda,Yaran ile, meyle yola düş, koşma sen ol da.Bir defa basardık yere hep on sıçırardık,Bir göz yumup açmazdan evvel menzile vardık.Kollar sıvanıp kuş gibi işler başarıldı,Herkes işinin kulpuna dört elle sarıldı.Bir yanda keme yıkanıp, et doğranıyordu,Mangalda kömür ortada çıt çıt yanıyordu.Saplandı kebap şişlere, ateş de kızardı,İş bitti diyen sofranın etrafını sardı.Bir lengeri pivazla, cacık, leblebi, fıstık,Süslendi masa, değdi kadehler yere tık, tık.Şahir Hocanın dişleri cak, cak zili çaldı,Meclis o günün zevkine bir ders gibi daldı.

174

Page 174: Bir ömür boyunca şiir

“Kertik” topağa yumruğu yallah diye vurdu, Abdullah ona Kâhyalı’nm aslını sordu.Cümbüşte akord yok idi, “Pat pat” vuruyorduk,. Ellerde duran boş kadehi dolduruyorduk.Kuyruk eriyip ateşe düştükçe cızırtı,Arttıkça içenlerde de artmıştı vızırtı.Parparlarna bir şiş alarak geldik ocaktan,İlk hamlede parmaklarımız yandı sıcaktan.Saz başladı “Al sazı ele” şarkısı coştu,Hep böyle geçen günlerimiz ah ne hoştu.Sen böylesi sahrayı hayalinde yaşatma,Sor bir de bize dalgamıza bari taş atma.Yavrum bize de nazlı vatan gurbete döndü,Yâran dağılıp gönlümüzün kandili söndü.Hiç var mı gören böylesi hicranlı baharı,Şebnem yerine gülleri hep kanlı baharı.Bağlar bozulup, solmada gülşendeki güller,Nergis gibi kan ağlamada dertli gönüller.Biz şimdi perişan gezeriz meykedemiz yok,Hep zehr içeriz dest-i felekte mezemiz yok.Sen Kırklareli’nde yaşa dem sür perilerle,Bizler çilemiz dolduralım evdekilerle.

Beşgöz, 15.3.1941

175

Page 175: Bir ömür boyunca şiir

KASİDE

Bazarbaşı için

Felek adab-ı devranı Bazarbaşı’dan öğrensin,Ledün ü ilm ü irfanı Bazarbaşı’dan öğrensin.

Siyasetle keramet imtizaç etmiş umurunda,Ukul erbabı erkânı Bazarbaşı’dan öğrensin.

Onunçün kûşe-i uzlet murassa tahttan üstündür, Büyükler zevk-i hirmanı Bazarbaşı’dan öğrensin.

Ne dünya malma rağbet, ne câhe itibar .eyler,Erenler hubb-i sübhanı Bazarbaşı’dan öğrensin.

Kelâma hükmeden bir tacdar-ı fikr ü ma’nadır,Cihan sırr-ı Süleyman’ı Bazarbaşı’dan öğrensin.

Ne istersen verir, yoklukta varlıktır onun hulkı Ganiler halka ihsanı Bazarbaşı'dan öğrensin.

Ona yurd sevgisi bir iptilâdır, cümle yurddaşlar Vatan aşkında imânı Bazarbaşı’dan öğrensin.

176

Page 176: Bir ömür boyunca şiir

Dilerse ülkeler tahrip eder, dünyayı feth eyler,Deli (Führer) bu fermanı Bazarbaşı’dan öğrensin.

Durur nusret inanı dest-i kahrında mehabetle,Aduvv iclâl-i yezdanı Bazarbaşı’dan öğrensin.

Semend-i azmi bişüphe ağartır baht-ı islâmı.Esirler zulme isyanı Bazarbaşı’dan öğrensin.

Kariben fetheder Suriye’mi “İnnafetehna”sı,Arap te’sir-i Kur’anı Bazarbaşı’dan öğrensin.

Yeri düştükçe sayd-ı hasma şahinveş eder pervaz, Sehab üstünde cevlânı Bazarbaşı’dan öğrensin.

Eğerçi genc-i irfandır edıb-i nâmdar (Aksoy),Yine adab-ı divanı Bazarbaşı’dan öğrensin.

Büyük bir nam kazanmış (Özdemir) Antep cidalinde, Çalışsın kadr-i unvanı Bazarbaşı’dan öğrensin.

Zeki şairlere altın veren eski hükümdarlar,Gelip cud-i firavanı Bazarbaşı’dan öğrensin.

Gaziantep, 15.3.1941

Page 177: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Biz bu Antep’de ne afet mihribanlar görmüşüz, Mıs’r-ı hüsne Yusuf olmuş nevcivanlar görmüşüz

Öyle sîmîn sineler seyreylemiş kim çeşmimiz, Gerdanında benlerinden kehkeşanlar görmüşüz.

Hasret-i can olmuş ol ruhsara müşkin turralar,Biz yine ol goncalardan armağanlar görmüşüz.

Tir-i müjgâna keman olmuş durur ebrulan,Cana kast eyler ne çeşm-i hunfeşanlar görmüşüz.

Payına yüz sürmek üzre kamet-i balâların, Gözyaşından rize rize nerdübanlar görmüşüz.

Şimdi pâmal-i gam olmuştur Zeki pazar-ı aşk, Navek-i hicran ile âzürde canlar görmüşüz.

Beşgöz, 22.3.1941

178

Page 178: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Maarif Müdürü Sayın Üstad Turgut Tarkan’a cevap

Yandı canım tacdan metbu’-ı zişan istemem,Ben gözer, ben bağlarım tahtımda hakan istemem.

Verdi Cumhuriyeti hakkın kemaM kudreti,Ben aziz yurdumda benden başka sultan istemem.

Adl-i ihsandır benim destimde bir habl-i metin, Zulm ü istibdad de şimden sonra imân istemem.

Mülk-i istiğnada bir şahım, feragat leşkerim, Gülşen-i mülküm yeter İran ü Turan istemem.

Asaf-ı bahtım bana yar olsun imanım gibi,Hükm-i istiklâlime mühr-i Süleyman istemem.

Derdimin dermanıdır azmim benim her vartada, Ateş-i harmanıma tedbir-i lokman istemem.

Canımı alsın felek göstermesin bir iftirak,Yar-ı canım milletimden başka canan istemem.

179

Page 179: Bir ömür boyunca şiir

Bence üstündür yerin altı yere yüz sürmeden, Destgirimdir huda, ölsem de ihsan istemem.

Dalgalansın rayet-i iclâli Türk’ün haşredek,Ben hilâle aşıkım hurşid-i rahşan istemem.

İmtisal etmekliğim emreylemiş üstadımız,Yoksa böyle hezl ile tahdiş-i ezhan istemem.

Ben şehirde acizim insanları tasniften,Bir maaşla köy beköy ta’dad-ı hayvan istemem.

Saylav olmak ben gibi divaneye olmaz nasip, Hamdülillah çiftçilikten gayri ünvan istemem.

Bindi bir gerduneye “Maruf” onunla seyreder, Rah-ı bahtımda ben öyle tahta rahvan istemem.

Korkarım nazmım darıltır yarımı ağyarımı,Ben başım derdindeyim çak-i giriban istemem.

Kurtuluş yok neyleyim icab-ı t ab’imdir cedel, Hamem oldukça elimde seyf-i berran istemem.

Nafile Antep’te ümran yok demiştir Bay Âtay, Ben o üstad-ı edebden fikr-i viran istemem.

Cenneti gerçi gören yok, Antep’i ra’na diyen, Çoktur amma belde-i emvatı bürhan istemem.

Bulvarın ismi yeter fılhal bakımsız olsa da, Günde bir defa sulansın zift ü katran istemem.

180

Page 180: Bir ömür boyunca şiir

“Alleben” âlemleri hoştur fakat şakiliğe,Bezm-i cem adabına bigâne oğlan istemem.

Taze ellerle sıkılmış bir topak çiğköfteye,Can feda olsun canım da çıksa ayran istemem.

Bir çemenzâr-ı safa elhak “Kavaklık” mevkii Bezmimizde ehl-i dilden başka yaran istemem.

Serv asâ bîdler versin sabadan müjdeyi,Mah-ı nev bir dilber olsun mah-ı taban istemem.

Bir gümüş zincir gibi akmış, dolanmış boynuna, Suda ıslanmış topak varken zemehdân istemem.

Caz dedin mi cız diye sızlar içim âyâ benim, Ney dururken zurnada fasl-ı aşiran istemem.

Ağniyalar sofrasında ağniyalar demgüzar,Bağ-ı firdevs içre ezhar-ı beyaban istemem.

Sâgar-i serşara el sürmez tabiba hasta dil,Nafe-i gisu yeter zülf-i perişan istemem.

Muttasıl almak dururken adet etmez vermeyi, Kim diye sorman bunu çevremde isyan istemem.

Lutf ü ihsan da benim fikrimce ihsan-ı. huda, Ebr~i nisan olsa nâkes, katre baran istemem.

Yağmura verdim geçen yıl çok şükür buğdayları, Rahmetinde Tanrının da böyle tuğyan istemem.

Page 181: Bir ömür boyunca şiir

Boş çuvaldan milyoner olmuş eli boşlar mı yok, İhtikârla toplanan ateşli harman istemem.

Şimdi növbet geldi izhar-ı derun-ı derde hayf,Kasr-ı Sadabad’larm üstünde tufan istemem.

(Tok-ı zerrin gerden-i hârda füruzan olmada)(Esb-i tazı arkasında eski palan istemem.)

Söyledin mi dertli başından belâ eksik değil,Ben bu Antep’te anmçün fazla cevlân istemem.

Ayda bir olsun yüzün görmek nasip olsa bana, Ateş-i hasretle yandım cevr-i “Tarhan” istemem.

Ben onun şirin olan güftarınm meftunuyum,Kamet-i balâ yeter serv-i hiraman istemem.

Dağ başında buyunu her şeb sabalardan alıp,Suya verdim gülleri sünbül ve reyhan istemem.

Bu sefer de bir ziyafet va’deder belki Zeki,Dökülüp saçılmasın “Göksel” kemakân istemem.

Beşgöz, 13.4.1941

182

Page 182: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Zonguldak Valiliğine tahvil eden Gazian­tep Valisi ............................. için yazılmıştır

Maarif Müdürü Turgut Tarhan’a

Gün doğdu gönül mülküne üstat gözün aydın, Yaklaştı şükür va’de-i vuslat, gözün aydın.

X>erler ki bulur sabreden encâm selâmet,Sabreyle bizim en sonu nusret, gözün aydın.

Mazlumlara zalim idi, gaddar idi, lâkin,Ettin onu bir hamlede berbad, gözün aydın.

Sen meclis-i irfânda da tek bir yiğit ersin,Ey hamesi nadanlara cellad, gözün aydın.

Hürriyete zincir idi kırdı onu kahrın,Ey padişeh-i mülk-i serazad, gözün ay dm.

Kendi gibi rahatlığa hasret kodu halkı,Derd yüklü gelip gitti o naşad, gözün aydın.

Page 183: Bir ömür boyunca şiir

Gam defteri olmuştu onun çehre-i zerdi,Artık okusun dide-i eh’ad, gözün ay dm.

Bir turra idi ye’s ü elem nasiyesinde,Zonguldak ona şane-i şemşad, gözün aydm.

Derler ki çok iş görmüş o bir kaç yıl içinde, Kırkbin lira koymuş bize irad, gözün aydın.

Zenginlere bir parça mülayim görünürdü, Etmişti “Alev” şahsını îkad, gözün aydın.

Baktıkça içim sızlar o gül çehreye billah,Sevmez onu bişüphe o avrad, gözün aydm.

Bilmem ki nasıl ol mehi bir dame düşürmüş,Tez kurtulacaktır o perizad, gözün aydm.

Bir mislini halk etmemek üzre ona Halikf Gözünde koyup vermemiş evlad, gözün aydın.

Bir halk mı, bütün güldü devairde müdiran Yanmış yalmız “Rev’şi bozuk” zat, gözün aydın.

Şakir Hoca’mız bu haberi duyduğu anda,Bir ünlü gazel eylemiş inşad, gözün aydm.

Saip Bey’imiz çok yakınır, çok üzülürdü, Kurtuldu o şehzade-i bihzad, gözün aydm.

Barlas onu tedvirde bir dest-i felekti,Ahir ne güzel eyledi es’ad, gözün aydın.

184

Page 184: Bir ömür boyunca şiir

Derler ki bulunmaz düşenin dostu cihanda,Ol mir “Cenanî” buna isbat, gözün aydın.

Vaktiyle ona dost görünüp iş çevirenler,Pür neş’e bugün mest-i harabat, gözün aydın.

Sa’d eyledi mevlâ bize bak fasl-ı rebi’i,Bir anda yıkıldı o gamabad, gözün aydın.

Sen badeyi nuş eyle güzeller kadehinden Ben zehr içeyim derd ile heyhad, gözün aydın.

Beşgöz, 13.4.1941

185'-

Page 185: Bir ömür boyunca şiir

".Senin de bağların sararıp solsa,Mercimek tarlanı poyrazlar yolsa,Bankaya verecek borcun da olsa,İçinden yanarak tütersin felek.

Ne bindin sırtına sen bu Zeki’nin,Ömrünü bitirdin bitmedi kinin,Bağına değer mi dolu zenginin,^Züğürtler dalında ötersin felek.

Gaziantep, 14.4.1941

Page 186: Bir ömür boyunca şiir

SİTEM

Kahbe feleğe

Elimi uzatsam herhangi işe, Başıma dev gibi çökersin felek.Bir parça dokunan oldu mu dişe, İt olur boynunu bükersin felek.

Yaptığın haksızlık kalır yanına, Kahpesin çıkmazsın er meydanına, Okurum bir fırsat bulsam canına, O zaman düğümü çözersin felek.

Elinden kaçarak düştüm dağlara, Baharda yağdırdın karı bağlara, Ne düştün peşime hey yüzü kara, Sen bana galiba nökersin felek.

Gün olur senin de çarkın bozulur, Eline aldığın çürük koz olur, Çayırda yürüsen dosta toz olur, Yaz günü yaprağın dökersin felek.

187

Page 187: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Dr. AbdiUkadir GökseVe

Bahçemiz teleke bizim, cezbeyi gülden alırız,Ekmeği el getirir çorbayı gölden alırız.

Gel deriz dosta, fakat gelmese memnun oluruz,Ne verirse o bize can ü gönülden alırız.

Âlemi seyredip âyine-i İskender’den,Keşf için batını biz kuvveti telden alırız.

Kimsenin hakkına el sürmeye hacet yoktur,Su dilersen yağarız, musluğu selden alırız.

Şimdi gerdune bize taht-ı Süleyman oldu,Yer yüzünde uçanz islimi yelden alırız.

Dosta ahbaba biraz yol veririz hatır için,El olursa baçı söylenmeden elden alırız.

“Ne zaman ister isen gel bize yahu.” demeyiz Baş açık davet eder vadini dilden alırız.

Devr elinden kederim, hiddetim arttıkça Zeki, Bezeriz, öfkemizi böyle gazelden alırız.

Gaziantep, 16.4.1941

188

Page 188: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Zonguldak’a tahvil eden vali ........................’iniş’arı ahıra kadar Gaziantep’te beklemesine gelen emirden sonra yazılmıştır:

Gitme Antep’ten sakın ömrün vefa ettikçe dur, Sabrı çok, iz’anı yok halka cefa ettikçe dur.

Bir hidayettir senin çin-i cebinin bizlere,Devr-i çevrinde gâvurlar ihtida ettikçe dur.

Kimse görmez neş’eyi gerçi yüzünde zahiren, Dahili azâlarm zevk ü sefa ettikçe dur.

Bütçenin iradını artırdı imsakin senin, Görmeden âsan herkes borç eda ettikçe dur.

Birbirin takip edip dursun ziyafet sofrası, Böylelikle dostların varın feda ettikçe dur.

Yar ü ağyarın seçildi memlekette doğrusu, Meclis-i hassmda ahbab istifa ettikçe dur.

189

Page 189: Bir ömür boyunca şiir

Sen gidersen bir daha gelmez tabib-i cangüzar,Zehr-ı azarı bize keskin şifa ettikçe dur.

Her ne emrettinse canla başla tuttu Partimiz,Baş tutan ol şahları böyle geda ettikçe dur.

Şehre müsbet hizmeti yoktur diyenler şimdilik,Harp gibi bir makduretle iktifa ettikçe dur.

Şad olanlar şimdi mahzun oldu son iş’aredek,Yeter bahtın hasmmı hep asdika ettikçe dur.

Gaziantep, 20.4.1941

190

Page 190: Bir ömür boyunca şiir

GÜLE GÜLE

Vali ........... ................ şehrimizden ayrılırken

Tann nasıp etsin tekrar kavuşmak,Yolun açık olsun git güle güle.Size yakışmazdı böyle savuşmak,Bir hizmet etmeden bu Gazi ile.

Ne çare dünyanın bozuldu çarkı,Yitirdik şimdilik garbiyi, şarkı,Düşünen kalmadı hiç evi barkı,Denizler benzedi kanlı bir göle.

Yüzünüz gülmezmiş bundan bize ne,Ayrılan kavuşur gitse de Çin’e,Gün olur geliriz yüz yüze yine,Adettir düşenler düşerler dile.

İdare memuru olsa da melek,Kimisi iplik der, kimisi ipek,Ne yapsın vermezse fırsatı felek,Halkı memnun etmek büyük bir çüe.

191

Page 191: Bir ömür boyunca şiir

Diyorlar çoğumm kalbini kırdı,Ne dense yok dedi, kızdı, bağırdı,Her insan bir örnek yer mi yoğurdu,Çekeriz bunları hep bile bile.

Hastalık üzermiş çok zaman sizi,Derdin silinmezmiş yüzünden izi,Küçük memurların az mı densizi,Onu kovarmışsın basarak zile.

Bunlar kusur değil azizim Ünver,Severek sevilmek en büyük hüner,Devlet değirmeni böylece döner,Tann kuvvet versin o çelik mile.

Gaziantep, 21.4.1941

192

Page 192: Bir ömür boyunca şiir

ALLAHIMA ARZUHALİM

14 Nisan 1941 tarihindeki poyraz fırtınası dolayısiyle

Sorsam sana herhalde cevap vermeyeceksin,Sen sor bana yar ab ne olur derdimi dinle.Ey halik-i zişan yeter uğraşma benimle,Şekva edecek yok, redeyim ben seni teksin.

Teksin ve muhakkak ki ¿emi’sin ve alîmsin, Çektiklerimin hepsini senden bilirim ben.İmân ederim kudretine, hem de kerimsin,Vermek yakışırken alıyorsun hep elimden.

Vermek yakışırken alıyorsun bu reva mı,İmanımın ihsanı, mükâfatı mı bunlar.Kahret beni söyletme yeter ver de belâmı,Yahut beni lutfunla sevindir ne suçum var.

Vardır suçum elbette, zulümsüz bir ilâhsın,Affet beni öldür de süründürme perişan.Acizlere, düşkünlere bir ünlü penahsm,Uğraşma benimle yeter ey hâlik-i zişan.

Ahımla yakar, hem yıkarım arşını rabbım,Ahım da, günahım da, sevabım da şenindir.Ben adil-i mutlak diyerekten sana taptım,Düşmez bu zulüm şanına ağlatma sevindir.

Gaziantep, 22.4.1941

193

Page 193: Bir ömür boyunca şiir

HOŞGELDİNİZ

Sayın Valimiz Burhanettin Teher’e

Günlerce yolun bekledik ey sevgili Vali,Hoşgeldiniz ey mevhibe-i kân-ı maali.

Hoş geldiniz ey ismi asil ruhuna bürhan,Gelsin bu harap yurduma lutfun ile ümran.

Ruhsuz ve bakımsız yaşarız hayli zamandır,Sen bizlere bir taze hayat ver de uyandır.

Sen gelmeden evvel bize gelmiş idi namın,Versin bize hep taze bahar zevki zamanın.

Emret sana antepli bütün canını versin,Bahşet bize bir canlı eser, şanla gidersin.

Sermaye var elde, azıcık himmete muhtaç,Olsun sana şükranı bu yurdun ebedî taç.

Gaziantep, 26.4.1941

194

Page 194: Bir ömür boyunca şiir

KASİDE

Der meth-i Vali Burhanelttin Teker

Verdi bir taze hayat her zerreye perverdigâr,Hâke bahşetti gülab-ı lutfu bir müşkin gubar.

Müjdeler gülsün açılsın güllere, bülbüllere,Şadkâm olsun bütün üftadeler erdi bahar.

Mübtelâ-i gam olanlar düşmesin endişeye,Şad eder naşadı bir gün inkılab-ı ruzigâr.

Çok zamandır biz de beklerdik bir ihsan-1 çelil.Geldi Gazi yurduma bir vali-i âli yesar.

Bir günah olmaz ya az gördüm desem emsalini, Sözlerinden, sohbetinden bellidir ziiktidar.

Hüsn-i niyet saye salsın saha-i idrakine,Azmine tevfik-i hak olsun hisar-ı üstüvar.

195

Page 195: Bir ömür boyunca şiir

Himmeti'dar-üs-selâm'etsin bu viran beldeyi,Her işinde destgir olsun Cenab-ı girdigâr.

Ke’feti antepliye olsun cenah-ı ma’delet,Şöhreti her valiye versin garam-ı iftihar.

Nura gark etsin bizi şems-i münir-i şefkati,Aksın ab-ı gayreti şehre misal-i cuybar.

Koydu mahrum hayli nimetten bizi baht-ı nigûn,Çok mudur (Teker) le etsek biz felekten ahz-ı sar.

Dört çıkarmak gerçi der d oldu Zeki tarihten,Eylesin (Burhan) ı rabbım şehrimizde berkarar.

Gaziantep 1941

196

Page 196: Bir ömür boyunca şiir

ULU TAN R IM A

Nisan ayı başından sonuna kadar yağmursuz geçmiş, ekinler kurumuş ve poyraz fırtınası, ile bağlar bahçeler harap olmuştur.

Sen benim taptığım Tanrısın Allah,Tanrının keremi böyle dar olmaz.Yağmursuz kuruduk, yandık illallah,Hiç böyle rahmetsiz ilkbahar olmaz.

Güzelsin, büyüksün, yoktur bir eşin,Anlamaz kimseler sırdır her işin,Postunu pul değmez etme dervişin,Sana sonra kimse sadık yar olmaz.

Allah diyen mahrum kalmaz bilirim,Aman Allahımdan yoruldu dilim,Yine de ben sana mütevekkilim,Daha bundan beter ah ü zâr olmaz.

Bir zaman çok dedik durmadan verdin,Bir zaman yok dedik yolun çevirdin,Varımız, yoğumuz poyrazla derdin,Neyleyim Tanrısın inkisar olmaz, ,

Ben aciz bir kulun sen ulu haksin,Haddi mi Zeki'nin sana yan baksın,Iümin elindeyse emret bıraksın,Bu kadar ateşli intizar olmaz.

Beşgöz, 30.4.1941

197

Page 197: Bir ömür boyunca şiir

İSTİĞFAR

Yarab sizi tacizden artık ben usandım,Affet beni küstahlığımın narma yandım.

Mülkünde tasarrufta şeriksiz bir ilâhsın,Tağyir-i kaza istemiş oldum, çok utandım.

Yaktın ve kavurdun diye sızlanmada mâna Yok olduğuna en büyük imanla inandım.

Mal sahibisin ister isen yık ve harab et,Rahm et bizi ağlatma dedim de ne kazandım.

Gözyaşını bir çare-i gufran biliyordum,Noksanımı idrâkte gafildim uyandım.

Gaziantep, 9.5.1941

198

Page 198: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Diyorlar Gaziantep halkı hep üftadedir şimdi Fena bir itiyad herkeste nuş-i badedir şimdi

Ezelden kahveye girmek için yaş ölçüsü vardı,O külfetten bugünkü tazeler azadedir şimdi.

Az içmek bir kusurmuş sanki kızlı, sazlı yerlerde, Topaklar hizmet-i peymaneyi ifa'dedir şimdi.

Sakal, bıyık atılmış natuvan başlar hafifleşmiş, Görürsün şeybi şabb olmuş reh-i sevdadadır şimdi.

Saçı leylâlarm mecnunluğu Kays’ı unutturmuş,Ele girmez birer ahu gibi sahradadır şimdi.

Bihamdillâh kıyafet sayesinde kalmamış ağyar, Fakir zengin bilinmez cümlesi beyzadedir şimdi.

Sanayide, ticarette nazirsiz bir vilayetmiş,Bedii zevkinin pay anı yok kusvadadır şimdi.

Tabiat şarf-ı ikdam eylemiş bezi-i muhasinde, Reis-i beldenin de himmeti peydadadır şimdi.

199

Page 199: Bir ömür boyunca şiir

Etibbası hayat-ı cavidanî bahşederlermiş,Keramet hikmete mir’at olan eşyadadır şimdi.

Su tesisatı şehre cavidanî bir hayat olmuş,Behişt âsâ mezarlık muttasıl şekvadadır şimdi.

Maarif işlerinde Hazret-ı Tarhan’a minnetler,O zatın lutfu Şakir Sabrı’yı ihyadadır şimdi.

Sayın doktor o Saip Saffi bir kân-ı sanayidir,Ona bir Halkevi meb’usluğu inhadadır şimdi.

Hamiyet ağniyasmda cibillet hükmünü almış,Ne istersen verirler emrine amadedir şimdi.

Ümidi, ihtikâr kanunu yağdan kü gibi çekmiş,Tad almış tilkiler handa değil mer’adadır şimdi.

Verip Teker’le Parti el ele halkı siyanette,Gözüyle gördüğü haksızlığı intihadadır şimdi.

Nasıl böyle diyarı terk edip dağlar başı bekler,Zeki divanesi dünya değil ukbadadır şimdi.

Beşgöz, 28.6.1941

200

Page 200: Bir ömür boyunca şiir

GENÇLİĞİM BÖYLE GEÇTİ

Oğlum Halil Savcı’ya

Günlerim nasıl geçti bilmedim yosmalarla,Bir zaman senin gibi genç idim ben de yavrum.. Sonunda ihtiyarlık başıma bitti zorla,Döküldü gür saçlarım, derdle delindi bağrım.

Aşka sevdaya karşı yabancı yıllarımda,Beni arar bulurdu başı sevdalı kızlar.Şimdi o hatıramı şöyle bir yoklarım da,Utanırım kendimden, içim çok yanar sızlar.

Bir zaman geldi benim başım da sevdalandı, Araştırmak sırası artık bana gelmişti.Bu defaki sevgiler düzendi, hep yalandı.Fakat o yaşta bunu anlamak büyük işti.

Sonunda ben başladım seviyorum demeye,Anladım ki bu hayat baştan başa yalanmış.Sonunda ben başladım günahlar işlemeye,Meğer bu yalanlara inananlar çok varmış.

Gül kokardı göğsüme yaslanan başlarında,Hayatımın her günü sanki bir ilkbahardı.Buseden gül açardı ördüğüm saçlarında,Bu günleri görmeden o gün ölsem ne vardı.

Page 201: Bir ömür boyunca şiir

'Şimdi eser başımda bir hazan ruzigârı,Ne gül kaldı, ne bülbül, yandı kül oldu gönlüm.Kime yan baksam diyor: Bırak şu ihtiyarı.Ağlarım için için, hicranla dolu gönlüm.

'Gençliğim böyle geçti, bilmedim nasıl oldu,Esti bir hazan yeli ömrümün baharında.Âşkın da, sevginin de boynu büküldü soldu,Şimdi bir derbederim hayatın yollarında.

Bir gün senin de geçer ömrünün ilkbaharı,Kadrini bil gençliğin sakın günahkâr olma. Yağdırırsın başına vaktinden evvel karı,Başı sevdalılara yad ellerde yâr olma.

Beşgöz, 2.7.1941

202

Page 202: Bir ömür boyunca şiir

80 yaşındaki kaymbabam, Berlin’deki torunu oğlum Halil’i Alman kızlarıyla düşüp kalkı­yor diye kıskandığı için

Yedi yunmuş turp oldun benzedin bir hocaya,Senin nelerin vardır, söylesem darılırsın.Karşına bir kız çıksa uygun olsa modaya,Tutmayan kollarınla boynuna sarılırsın.

Yaş geçer, vücut çürür, gönül dipdiri kalır,Nerde bir güzel görse akar su gibi çağlar.Gönül çılgın çocuktur, ne göz, ne sözden alır, İstediğin vermezsen hemen oturur ağlar.

Korkmasam s ay akilsem senin yaptıklarını,Malın, canın çürüdü gördüğün her güzelde.Söyle az mı ağlattın o zavallı karım,Sen kendi yaptığını niçin kınarsın elde:

Beşgöz, 3.7.1941

203

Page 203: Bir ömür boyunca şiir

BANA SEVGİYİ ÖĞRETEN İLK SEVDALIYA

Bağlayıp çözdüğüm sırma saçları, Dök seher yelleri tarasın dilber.Ela göz üstünde kalem kaşları, Zülfünün telleri yalasın dilber.

Senden hiç ummazdmı beni aldattın, Kadrimi bilmedin bir pula sattın, Aşkın şerbetine ağılar kattın,Ahımla sararıp solasın dilber.

Kaçtın dinlemedin hiç ah ü zarı, Ben aman dedikçe bastın azan,Sana bencileyin sadık bir yârı,Ara ki bir daha bulasın dilber.

Sen idin gönlümün gülü, gülşeni, Hasretin çöllerde çürüttü beiıi, Ölürsem istemem başka kefeni, Elinle gömleğin sarasın dilber.

204

Page 204: Bir ömür boyunca şiir

Yürü hey-vefasız git güle güle, Göğsünün güllerin koklattır ele, Sarılıp yattığım o ince bele,El oğlu kolunu dolasın dilber.

Gün olur bozulur hüsünün bağı, Geçmez mi sanırsın güzellik çağı, Tanrım yakın etsin sana uzağı, Döğünüp saçların yolasın dilber.

Seni iflah etmez Zeki’nin ahi,Gel söyle insafsız nedir günahı. JBu kadar etmezdin sevsen Allahı, Sen de benim gibi olasın düber.

Page 205: Bir ömür boyunca şiir

ÜSTÜNE ALAN LAKA

Üstadım Turgut Tarkan’a

Ne yazarsam kalemim bağrıma bir hançer olur Eylesem hayr ü dua herkese mutlak şer olur.

Eğriye doğru desem belki başım rahat eder,Kim külahım bana bir devlet olur, efser olur.

Her kimin arkasına düşsem asil at diyerek,Savurur çifteyi ta göğsüme bir ester olur.

Destgirim diyerek tuttuğum eller bana hep,Nebi Musa’nın asâsı gibi bir ejder olur.

Haksızı ta’n edemem çünkü odur başta gezen,Yanılıp şeytana sövsem o da peygamber olur.

Zehr olur ab-ı hayat olsa benim destimde,Ellerin döktüğü masraf suyu bir kevser olur.

El öpüp yerlere yüz sürmeyi bilsem şayet,Bana herkes bayılır aşk ile hahişger olur.

206

Page 206: Bir ömür boyunca şiir

Vatan uğrunda bütün varımı versem yine boş. Bir pula yurdu satan varsa vatanperver olur.

Müttefiklerle verip el ele, vursam has mı,Yine de talihimin cephesi bir mihver olur.

Âlemin hakkını ver, ister isen üste de ver, Hakka yumruk savuranlar sayılır, server olur.

Bir işin başına koydun mu uyuz bir herifi, Aradan bir sene geçmez Büyük İskender olur.

Baba mirasına aldanma onun kıymeti yok Kuru bir ot satan ahmak dahi milyarder olur.

Odacı yükselerek bir gün olur ismi müdür, Çiftçi meb’us dahi olsa adı hep rençber olur.

Akrabası bulunan Parti’de benden gayrı, Kayrılır bir işe şehrin başına zelber olur.

Para yağması mı var ortada bilmem yarab,Bir gün evvelki züğürt ertesi gün banker olur

Feth olur herkese her sahada müşkil işler,Ben kamıştan kapıya el sürerim Hayber olur,

Bir kümes yapma nasip olmadı ömrümde bana,. Yerin altında saraylar yapar el Kayser olur.

Page 207: Bir ömür boyunca şiir

içimin ateşinin çıksa başımdan dumanı,Bacalık bahtım için belki de bir rehber olur.

Talihi yâr olana yel getirir, sel getirir,Milletin kürsüsü bir mollaya da minber olur..

Yok derim böyle sıkı sansürü Berlin’de bile, Gaziantep’te benim yer buluşum ender olur.

Aceba kimlere taş var? darılır dostlarımız,Korkusuyla yazı pek çok okunur ezber olur.

Göze girmekte kusur eyleriz amma ki yine Bizlerin yar-ı halaskarı Sayın Teker olur.

Zülf-i yare dokunursan Zeki hiç yazma dedi, .Korkarım Hazret-i Barlas bana çok muğber olur.

Beşgöz, 10.7,1941

:'208

Page 208: Bir ömür boyunca şiir

İLK AŞKIM

Aklımdan çıkmıyor kahpenin kızı, Seninle başbaşa kaldığım günler. Hasretle bakardı seher yıldızı, Göğsüne uzanıp daldığım günler.

Beni indirmezdin hiç kucağından, Goncalar toplardım gül yanağından, Şekerli, kaymaklı al dudağından, Sıcak buseleri çaldığım günler.

Çocuktum aradın beni sen buldun, Önce kızım dedin, belki de duldun, Kınalı yaşmaklı bir gelin oldun, Sevginin tadını aldığım günler.

Sana bel bağladım, benimdin sandım, Yalan sözlerine kandım, inandım, Gizlice ağladım, gizlice yandım, Başımı sevdaya saldığın günler.

Zeki’yi terk edip kaçtın uzağa, Küçüktüm düşürdün beni tuzağa, Genç iken gömüldün kara toprağa, Bağrıma taşları çaldığım günler.

Page 209: Bir ömür boyunca şiir

İLK VE SON GÜNAHIM

Beni İsrail melikesi Beliseye

Mahşerde suçum vurma yüzüme,Seni aşk ödüne ben attım Belis.İnandın, aldandın tatlı sözüme,Sunduğum ağıya bal kattım Belis.

Kapında günlerce intizarıma,Güvendin, acıdın ah ü zarıma,Ölürsem yazılsın bu mezarıma,Suçsuzdun ben seni aldattım Belis.

Sevginle doludur içerim dedin,Dinimden, kocamdan geçerim dedin,Seninçün ağılar içerim dedin,Bahtını elimle kararttım Belis.

Gönlünü düşürdüm aşk deryasına,Sonunda uğrattım hicran yasına,Benzedin Yusuf'un Zeliha’sına,Mısır çöllerini boylattım Belis.

Sen gittin Zeki’nin gülmedi yüzü,Her zaman içinden ağladı gözü,Bağışla suçumu yanıktır özü,Derdinle ömrümü yıprattım Belis.

Beşgöz, 15.7.1941

210

Page 210: Bir ömür boyunca şiir

Ölümünün 4'üncü yıldönümünde merhum Kanevetçi zade Mahmut Ef. nin aziz ruhuna

Sen ey dost bezm-i yaranın çırağ-ı şule darıydın, Ahibbanm enisi, hemdemi, hem cümle varıydın.

Seninle kurtulurdu gönlümüz rene ü keduretten,Gözü yaşlıların hemderdi, hem gamküsarıydm.

Esirgerdin bizi dehrin hazan-ı ıstırabından,Gülerdin, şad ederdin, sohbetin bir hoş baharıydın.

Sana bel bağlanırdı, herkese bir yar-ı sadıktın,Bütün yaranının ahde , vefada iftiharıydın.

Koşardın yurd için her hizmeti ifaya düşkündün, Fedakârdın, karin ü akrabanın itibarıydın.

Akardı gözlerinden her zaman sıbteyn için yaşlar, Sen evlad-ı resulün serefraz-ı eşkbarıydm.

Seni her gün anıp, her yıl bugünde ağlasak çok mu, Bize insanlığın kıymet biçilmez bergüzarıydm.

Geçerdin yılda birkaç defa semtimden, civarımdan, , Şeb-i firkatte biçare Zeki’nin bir neharıydm.

Beşgöz, 16 Temmuz 1941

211

Page 211: Bir ömür boyunca şiir

, Apandisit ameliyatı yapılan kızım Necla’nın onbeş gün olduğu halde yarasının kapanma­dığı haberini aldığım gün yazılmıştır:

Mümkün mü kapansın, sönsün o yara,Bahtımın kanlı bir sitaresidir.El düşmana hasret ben sâdık yara,Btı benim aklımın idaresidir.

Eksilmez içimin sızısı, derdi,Musibet üstüme kanadın gerdi.Dünyaya gelmemek büyük hünerdi,Bu cümle hilkatin ibaresidir.

Her halde ermiyor. aklım bir işe,İz'anım uymuyor devre, gidişe,Mihnetle yaşarım ben kalka düşe,Çektiğim dostların yüz karasıdır.

Bu günüm aratır bana hep dünü,Ben miyim feleğin acep sürgünü,Yazılsın kabrime öldüğüm günü,Bu çukur Zeki’nin son yarasıdır.

Beşgöz, 16.7.1941

212

Page 212: Bir ömür boyunca şiir

YEĞENİM AHMET ULUSOY’A

Şahin Bey için yazdığı şiir münasebetiyle

Sen ’ o Şahin yuvasın kurduğu günlerde küçük .Bir çocuktun, dolaşırdın kucağında ananın.Sen o günlerde, küçük öksüzü kaldın babanın. Büyüdün şimdi yetiştin, içinin derdini dök.Sen o Şahin’i işittin, okudun, öğrendin,Ben o kıvrıntılı yollarda ona yoldaştım.Sen onun yurduna can verdiğine imrendin.Ben onun öldüğü gün korktum ölümden kaçtım.Niye kaçtım, yaşadım da ne kazandım yeğenim.Yine Şahin’in o yollarda küçük bir taşı var,Yine Şahin’in aziz yurtta bir ad kardeşi var.Sağ kalan dertli başım sırtıma yük oldu benim.

Gaziantep, 20.7.1941

213

Page 213: Bir ömür boyunca şiir

YASİN KUTLUĞ’A

Farzet ki misafirin büyük bir kumandandı, Biz de bir subay gibi hürmetle otururduk. Farzet ki misafirin ünlü meb’us Şahin’di, Biz de bir serçe gibi karşısında dururduk. “Siz de buyurun,” desen tabii buyurmazdık, Yalnız bu kabalığı sizde görmüş olmazdık.

Page 214: Bir ömür boyunca şiir

MİLYONERLER

Beşyüz tezgâhlı patronlarının Ticaret Odası­na üstün körü verdikleri hesaba göre, bir do­kuma tezgâhının ayda altmış Ura kazandığı­na bakılırsa, dört beş bin tezgâhlı Gaziantep’ te ne kadar milyoner olduğu anlaşılır.

Üstat Turgut Tarhan’a

Milyonerler diyarı Amerika derlerdi Şimdi Gaziantep de benzedi o diyara.Şimdi bizim diyarda toprak gibidir para.İş çeviren başlara servet kanadın gerdi.

Bir hayli milyoner var şimdi bizim diyarda,Servet su gibi kaynar tezgâhların başında.Körpe milyonerlerin hepsi iki yaşında.Bir çoğu baş tacıdır mevki-i iktidarda.'

Bir çoğu sinsi sinsi dolaşır köşe bucak,Möş’um adımlarıyla kırbaçlar ız tır abı.Mihnetle, gözyaşıyla söndükçe birçok ocak,İçsin şu milyonerler, kardeş kanı şarabı.

Biz halkçı umdesiyle yapmıştık inkilâbı,Bir hayli yıllar geçti hal olnrndı muamma.Halâ senin ve benim, halâ o hân-ı yağma,Halâ şu milyonerin sorulmadı hesabı.

Beşgöz, 15.8.1941

215

Page 215: Bir ömür boyunca şiir

HASBIHAL

Kardeşim Kerim Fırat’at-

Gözü tok, özü tok bir kahramansın,Çe fayda elinde, paran yok hocam.Ondan da sen değil baktın utansın,Bilirim felekle aran yok hocam.

Temizcjir imanın, vicdanın, kanın,Ucuzdur yurt için o aziz canın,Tarihe geçmiştir silinmez şanın,Hamdolsun yüzünde karan yok hocam,

İzzet-i nefsindir en büyük servet,Kimseden isteme lutf ü mürüvvet,Namusun yetişir sana meziyyet,Tartıda tamamsın daran yok hocam.

216

Page 216: Bir ömür boyunca şiir

Saadet bekleme iîm ü hünerden, Fark eder görünme eti ciğerden, Hayatın dersini öğren “Yener”den Fenalık önüne duran yok hocam.

Sandallar çıktılar yarışa yatla, Eşekler bağlandı tavlaya. atla, Başın ağrıdıysa derd-i hayatla, İçini kemiren yaran yok hocam.

Arpalı ekmeği ye doya doya, Şükreyle rızk veren bar-ı Hudaya, Zeki de muhtaçtır bu yıl buğdaya, Gelip de halini soran yok hocam.

Page 217: Bir ömür boyunca şiir

30 AĞUSTOS BÜ YÜ K ZAFER

Bugün türkün diyarından musibetler koyulmuştun Bugün tırnakla, dişle zulm ü istilâ, boğulmuştur, Bugün tarihte en parlak zaferler Türk’ün olmuştur, Bugün Türk’ün silahı kudret-i yezdanla dolmuştur.

Ne mümkün hakka aşık Türk’ü haksız bir cihanyensin.

/ Sen ey Türk bir kemâlsin kadrine insanlık imrensin. Bugün tarihe eşsiz bir zafer kaydettiren sensin, Bugün her türlü hakkından eminsin şüphesiz şensin.

Bugün ordunla bir tek sen durursun sulhun uğrunda, Yıkılmaz , ahenin bir karesin garbın hududunda, Zahirin haktır elbet, haklısın yüksek gururunda, Senin iclâl-i İsmet berk-i rahşan her umurunda.

Büyük Türk hâk-i kabrin dembedem rahmetle şadolsun,

Sana gülzar-ı cennet arz-ı minnetle küşad olsun, Senin her yıl bugün hürmetle ismin böyle yâd olsun, Yenilmez şanlı ordun her şavaşta bermurad olsun.

Beşgöz, 29.8.1941

218

Page 218: Bir ömür boyunca şiir

D Ö N M Ü Ş T Ü R

Kardeşim Nafi Erhılıç’a

Ucuzlukta bugün Antep’te bez astare dönmüştür,O yüzden muhtekirler çok şükür bimare dönmüştür.

Hükümet lutfu çıplak halkı kurtardı soyulmaktan, Sümerbank’m satış dükkânı bir gülzare dönmüştür.

Kadınlar kaynaşır mahşer gibi hergün sokaklarda, Hüviyyet cüzdanı ellerdex bir ezhare dönmüştür.

Yine mahrum bu nimetten tabii köylü kardeşler, Onun pamuk işinde talihi idbare dönmüştür.

Eker, otplar, derer, şehre taşır bir çok ümitlerle, Bakarsın gül gibi servet elinde hâre dönmüştür.

Ne derlerse verip dönmek zaruri bir teamüldür,Alan birdir, satan çok, müşteri serdare dönmüştür.

Bu suretle boğar müstahsili kuvvetli sermaye, Anmçün köylü yıpranmış, çürük divare dönmüştür.

Zeki iplik nice ağyarı mesüt, bahtiyar etti,Zavallı çiftçiye ancak vefasız yare dönmüştür.

Beşgöz, 12.9.1941

219

Page 219: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Kardeşim Yaşin Kutluğ’a*

Bana baht-ı siyahım her nedense ihtişam vermez, Civarımdan geçer yâraıı-ı zişanım selâm vermez.

Hayatın mihnetiyle kahr olup terk-i diyar ettim,Ne yaptımsa felek tatsız hayata bir hitam vermez.

Başım âzâde kalmaz kopmadan, derd ü belâlardan, Kaza dağlarda da endişesiz bir subh ü şam vermez.

/ "

Eğer göklerde uçsam, göz yumup ağzımla kuş tutsam. Yine bal ü per-i ikbalime bir niknam vermez.

Zeki ölsen nasibin yok bu devrin hân-ı lutfundan, Helâl ekmekle açsın, tokluk istersin haram vermez.

Beşgöz, 20.9.194lı

Page 220: Bir ömür boyunca şiir

‘GAZEL

Memleket sahibidir eski dükânsız baylar,Oldu meşhur-ı cihan, parladı sansız baylar.

Hamdülillâh dolu anbarları yağla, balla,Bir basıp on sıçrar ortada cansız baylar.

Kimsenin akima gelmezdi bu dârât ü haşem,Geçtiler taht-ı Süleyman’a palansız baylar.

Başları hasret iken'kurtlu ağaç gölgesine,Bağ-ı firde vs ile şanlandı fidansız baylar.

Yere basmaz ayağın, üstünü tozdan sakınır,Hep motor sahibidir tahtırevansız baylar.

Yaradı işlerine gözyaşı masum beşerin,Beslenir girye-i hunab ile kansız baylar.

Hiç eğilmez görünen başların üstünde bugün,Sadme-i gürz-i giran oldu tabansız baylar.

Çoğunun başına devlet kuşu oldu cehli,Şimdi allame-i zişan o iz’ansız baylar.

Sen de cahil kişisin kimseyi tâ’n etme Zeki,Dert açar başına dinsiz ve imansız baylar.

Beşgöz, 5.10.1941

221

Page 221: Bir ömür boyunca şiir

HÜLYA

Hayli ağlattı derd-i aşkı beni,O gece yolda gördüğüm kadınm,Duldasında giderdi bir cadmm,Gülün eksik olur mu hiç dikeni.

Yürüdüm arkasında bilmeyerek,Yürüyordu baharı hülyamın.O güzel bir çiçekti ben kelebek,Titriyordu cenahı sevdamın.

Koşuyordu o serv endamım,Koşuyordu, o gitti ben gittim.Ansızın gölgesinde kaybettim,Uçtu gitti peri-i ilhamım.

Kaldım avare, mustarib, nalân,Gülü kopmuş bahar-ı cismimle,Esiyordu başımda bad-ı hazan,Yola düştüm beka-i aczimle. -

Gaziantep, 10.10.1941

222

Page 222: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Yine kış geldi gaz yok, bir ümit mehtapta kalmıştır,, Kömürsüz bayların çeşm-i siyahı (Çapta) kalmıştır.

Ne mümkün müstefit olmak Sümerbank’m metâındanv. Ö hülyanın husulü himmet-i ahbapta kalmıştır.

Bedava olsa insan böyle aç gözle hücum etmez,Dayak altında mal almak bizim Antep’te kalmıştır..

Karıştı en büyük nimetlere allah için arpa,Zayıf hayvanların artık nasibi sapta kalmıştır.

Tohumsuz çiftçiler bekler (Ofis) ten lutf ü ihsanı Sıkılmıştır o da Antep’te bir girdapta kalmıştır.

Bizim şehri hububat anban zannetmiş üstadım,O nur-ı didemin akl-ı selimi (Bab)ta kalmıştır.

Zeki kıl tövbe, akim ermedik işlerle uğraşma.Bugün esbab-ı rahat kûşe-i mihrabda kalmıştır.

Beşgöz, 10.10.1941

223

Page 223: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Büyük bir bolluk içre Gaziantep’te galâ’ gördüm, 'Bu insafsızlığı esnafına pek narevâ gördüm.

Açık gözler sarılmış ihtikâre her çeşit işte,Elinde bir silah endazesi, çok eşkıya gördüm.

Mürüvvet beklenir gazilerin hulk-ı cemilindeıı,Bu unvan-i celili bir meta’-ı kem beha gördüm.

Fakir halkı perişanlık içinde zar ü giry andır,Aziz yurdu halâsa teşnelikte Kerbelâ gördüm.

Büyükler Hazret-i Osman’a benzerler siyanette, Kimi gördümse başta akrabaya mübtelâ gördüm.

Diler ki kendi alsın, kendi satsın, kendi bay olsun, Fakire, yoksula hissiz;, hayırsız ağniya gördüm.

Geçimsizlik yüzünden şehri ihmâl eylemiş gençler. Münevver zümrede cah ü celâle ibtila gördüm.

224

Page 224: Bir ömür boyunca şiir

Vefasızlık siyaset olduğu’çin bir meziyyetmiş,Siyasî dostları hep iş başında bivefa gördüm, '

Yaşar bir çoklan meb’usluğun hulya-i hamiyle,Hele görmüş geçirmişlerde pek çok itina gördüm.

Muayyen ücretin zincir-i lutfunda esir olmuş,Küçük memurların bahtın kömürden de kara gördüm.

Sanayi inkişaf etmektedir her gün hararetle,Zekî patronlarında akla sığmaz bir deha gördüm.

Beşgöz, 20.10.1941

225

Page 225: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Çalış pamukçudan bul ger sana yârân lâzımsa, Soğuktan kurtulursun kış günü yorgan lâzımsa.

Unutma çiftçinin de hatırın hoş tut kusur etme, Yağ iste, bulgur iste, buğday iste nan lâzımsa.

Görün meydan-ı istiğnada lâkin hep cebin doldur* Sana kâfi değil mi halkçılık kalkan lâzımsa.

Hamiyet gösterip varm yoğun beyhude sarf etme, Nümune sen mi kaldın millete vicdan lâzımsa.

Yerin üstü san altın gibi kıymetlidir şimdi,Kara bağrın delersin toprağın, dükkân lâzımsa.

Gâvur olmak demektir yurda hizmet bazı eşhasa, Ararsan az değildir bizde de (Mihran) lâzımsa.

Yüzün sür yerlere, el öp, ayak öp canını kurtar. Paran varsa verirler destine ferman lâzımsa.

226

Page 226: Bir ömür boyunca şiir

Vatan gayret mi bekler sahib-i servet olanlardan, (Memetçik)mi tükenmiş uğruna kurban lâzımsa.

Ne lâzım züht ü takva bağ-ı firdevsin hayalile, Yeter kasr-ı ahibba ravza-i rıdvan lâzımsa.

Cehalet hayli ashab-ı yesara nimet olmuştur, Şahadetnameli yoksul mu yok bürhan lâzımsa.

Nasibin yok Zeki kâşaneden bu hân-ı yağmada, Otur (Beşgöz) de kahr ol hane-i viran lâzımsa.

Beşgöz, 28.10.1941

Page 227: Bir ömür boyunca şiir

AĞIT

Ölümünün yıldönümü münasebetiyle Ebedî Şef Atatürk'ün aziz ruhuna

Yine gönlüm bugün dertle, elemle, gamla dolmuştur, Yine benzim bugün bir girye-i hicranla solmuştur, Yine kalbim bugün ruh-ı Kemâl'e türbe olmuştur, Yine ruhum kısılmış hıçkırıklarla boğulmuştur.

Bugün çok mu gözüm, gönlüm, bütün öz canım ağlarsa, Kazaya kahredip, isyan edip vicdanım ağlarsa, Düşündükçe o şems-i garibi iz’anım ağlarsa,Ben ağlarsam, gönülde matemim, hicranım ağlarsa.

Gaziantep, İÛ.11.1941

228

Page 228: Bir ömür boyunca şiir

GEÇME

Yoluna selamla durduğum güzel, Ne ölür önümden el gibi geçme. Yakından göreyim biraz beri gel, Zülfünden ayrılmış tel gibi geçme.

Salma, salma gelirken, sana Bakarım uzaktan ben kana kana. Gözünü seveyim uyma şeytana, Aşkımı çiğneyip sel gibi geçme.

İnsan böyle yapmaz hiç sevdiğine, Beni rüsvay ettin sen ele güne, Gözlerim doymadan elâ gözüne, Sevdamı savuran sel gibi geçme.

Yollardan alırım baygın kokunu, Bağrıma sen vurdun sevgi okunu, Aşkınla deliyim ben eni konu, Aklımı dağıtan el gibi geçme.

Canım kurban olsun senin yoluna, Yazıktır yan bakma Zeki kuluna, İstersen emreyle girsin koluna, Hicranla bükülmüş bel gibi geçme.

Page 229: Bir ömür boyunca şiir

ŞARKI

“Sen fazla çocuksun!” diye sarstıkça başımdan, Zevk aldığı belliydi onun yalvarışımdan. Aşkındaki çılgınlığı gizlerdi yaşımdan,Zevk aldığı belliydi onun yalvarışımdan.

Göğsünde sıkar, kolları boynumda dururdu, Ateşli sıcak buselerimden kudururdu,“Sen fazla çocuksun!” diye durdukça vururdu, Zevk aldığı belliydi onun yalvarışımdan.

Beşgöz, 16.12.1941

Page 230: Bir ömür boyunca şiir

GAZİANTEP’İN 1941 YILI KURTULUŞ YILDÖNÜMÜ İÇİN

Sana vaktiyle ağlayan gözler Yine yaşlı, kederli ah bugün.Bizi günlerce ağlatanları dün Yaktı ağlattı ihtiras-ı beşer.

Biz o hissiz vatan cüdalar için Yine ruhen elem ve gam çektik. Çekecektik sorar mis m ki niçin, Türk’tük, insandık, hem de yüksektik.

Bizi onlar düşünmemişti neden, Bakıyorlardı biz de insandık. Görüyorlardı çok perişandık. Affedersem günahtır onları ben.

Seni yurdum zulümle, vahşetle,Dün yıkanlar bugün harap ü mezar, Yurtlarından cüda ve haşyetle, 1 ■ Geziyor şüphesiz diyar ve diyar.

Page 231: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Elimde bir kilo arpa yok iken yanlış beyanna­me doldurmak yüzünden. Vilâyet makamınca beş ton arpa mevcudum varmış telakki edilip ve teslim edilmesi için tazyik edilmem üze­rine yazılmıştır.

Acep korkmazmısm ah-ı derrun-ı inkisarımdan,İçin hiç sızlamaz mı hakka riıakrun itizarımdan.

Tesamuh, merhamet, insaf mı yok, haşa Vilâyette, Zühulüm varsa bişüphe uzaktır ihtiyarımdan.

Hayatım elli yıl suçsuz, kusursuz tertemiz geçti,Reva mı şüphe etmek son demimde bu şiarımdan.

Bütün vârım da, canım da feda olsun dilersen al, Ağırdır bir suçum yokken fedakârlık vekarımdan.

Hayasızlık, vatansızlık değil mi ordum isterken,Diriğ etmek değersiz bir meta’ı elde vârımdan.

Yoku var eylemek Allaha lâyık şan-ı kudrettir, Benim aczim size mâlûm değil mi bu mekârimden.

Adalet müncelidir gerçi divan-ı mahakimde,Size bir neş’e var mı bir gün olsun intizarımdan.

Malım, mülküm satıp terk-i diyar etmek kararımdır, Zeki vicdan-ı ümmet ibret alsın igtirabımdan.

Gaziantep, 29.12.1941

232

Page 232: Bir ömür boyunca şiir

ARPAYA HASRET

Kimin varsa elinde gizli gizli ölçerek oynar,Büyük anbarlar içre ruz ü şeb durmaz kürek oynar.

Benim olsaydı böyle nareva sözler işitmezdim,Gelince hatıra ismi, hicabımdan yürek oynar.

Karıştı bir zaman buğdaylara nimet sayıldıydı,Bugün hasret çeken atlar havuçtan ürkerek oynar.

Kalaylı tepsiler matem tutup yüz üstü ağlarken, Kaçak ellerde zülfün tel kadayıf silkerek oynar.

Zavallı baklava ekmek yüzünden kalktı meydandan, Kabarmış ne ş’e sinden yağ içinde puf börek oynar.

Zeki sen her zaman yokluk elinden böyle nalânsm, Derunundan bir ah çeksen tavanlarda direk oynar.

Gaziantep, 2.1.1942

233

Page 233: Bir ömür boyunca şiir

ASIL CAHİL

işini yoluna koyamayanlar, dolaşan kelebi açamayanlar asıl cahildir diye■ bir yazısı çilzan Şakir Sabri Yener’e

Bahtı karalara cahil demeye,Nasıl dilin tuttu harf attm hocam.Yaşama işini düzenlemeye,İlmi sebep tutup alçalttın hocam.

Nazif'le Fuzulî, Hamit’le Gökalp,O derya misali Kemal midir kalp,Yaşama işinin yamacı çok sarp,Yolda kalanlara ne çattın hocam.

Dolaşan kelebi söken ellerin,Vicdana uymayan çok hünerlerin Erbabı sayılan milyonerlerin,Yağlı-ekmeğine bal kattın, hocam.

Engeller aşıran ilimdir doğru,Müşküller yendiren elhak yine o,Kitabı cildiyle yutanlarda bu Marifet yok deyip, aksattın hocam.

234

Page 234: Bir ömür boyunca şiir

Tine de lutf edip şansa kanmışsın,Bahtı karalığa az inanmışsın,Cahillik elinden sen de yanmışsın,Bu yolda kan tere çok battın hocam.

Cahildir Zeki’ye darılma sakın,Beni söyletmekti senin merakın,Bilirsin bozulmaz takdiri hakkın,Yaralı bağrımı kanattın hocam.

Gaziantep, 3.1.1942

235

Page 235: Bir ömür boyunca şiir

ASIL CAHİL

“İşini yoluna koyamayanlar, Dolaşan kele­bi alamayanlar asil cahildir” diye bir yazı yazan Öğretmen Şdkir Sabri Yener'e

Hocam sen cahili tarif ederken çok üzülmüşsün, “Bravo!” seslerinden korkarak sinmiş büzülmüşsün.

Niçin vicdanının emrettiği yollardan ayrıldın,Niçin zevk aldığın yüksek faziletten hemen yıldın.

Demek âlim olanlar milyonerlerdir bu âlemde,“Asıl cahil”lere hürmette cür’et koymadın bende.

“Asıl cahil” Ali, sonra Fuzulî, sonra Hamit’tir, Mehmet Akif, Nazif, Namık Kemal yoksul mücahittir.

Hayatında düzensizlerdi bunlar, engel aşmazdı,Kelep sökmezdi, müşkil yenmeğe aslâ yanaşmazdı.

Yutarlardı kitabı ciltleriyle, aç kalırlardı,“Asıl cahil” olup kahr-ı felekten zevk alırlardı.

236

Page 236: Bir ömür boyunca şiir

Niçin sen böyle insafsızca harf attın, günah ettin, Zavallı ilme bigâne göründün iştibah ettin.

Bırak zenginlerin varsın saadetle şereflensin, Sorarlarsa bana üstad “Asıl cahil” bugün sensin.

Gaziantep, 3.1.1942

“Asıl Cahil” adlı iki şiir hakkında not:Bu iki şiire sebep olan yazıyı aşağıya dere etmek mecburiyeti hasıl oldu. Çünkü o yazı okunmadıkça yukarıdaki şiirlerin ne demek istediği anlaşamaz.(Gaziantep) gazetesinde neşredilen öğretmen Şakir Sabri Ye- .ner’iri yazısı: -

ASİL CAHİL KİM?Geçen gece bir ahbap cemiyetinde idim. Söz döndü dolaştı cahilin tarifine geldi. Kimi, cahil okuyup yazması olmayan kimi, sözünü sohbetini bilmeyen, kimi, ham ervah, kimi de yaşını başını almamış in- nsadır, tariflerini verdi.Bir arkadaş: “Asıl cahil hayatını tanzim edemiyen­dir.” dedi.Buna mecliste “Bravo!” sesleri yükseldi.Bursa’da medfun meşhur Üftade’nin hayatını oku­duğum zaman:“Merhum dünya işini de eyice tanzim etmişti.” diye çok hoşuma giden bir cümle hatırımda kalmıştı. Şimdi yukarıdaki tarif bu cümleye tevafuk etmiş oldu.Sonra da hayatını tanzimin tarifine girişildi ve ba­his şu netice ile kapatıldı:Her kim olursa olsun, yaşama işlerini yoluna koy­mamış ise, dolaşan kelebi açamıyorsa, engelleri aşa­mıyor, müşkülleri iftiham edemiyorsa, bu adam ki­tabı cildiyle kutsa, yine cahil, yine cahildir.

Page 237: Bir ömür boyunca şiir

KAH RAM AN ORDUM UZA VERMELİYİZ

Aziz yurttaşlarıma

Asker yüce dağlar sana râm olsun eğilsin,Türk ordusunun kudretini, azmini bilsin.

Türk ordusu dağlar gibidir karla, dumanla,Yüksek başı eştir, doludur göğsü imanla.

Dermanlı adımlarla yener müşkülü sessiz,Şimşek gibi zulmetleri yırtar o, güneşsiz

Günlerde yine gün gibi parlar ovalarda,Çöllerde, güneşlerde, cehennemde yanarda.

Yılmaz ve usanmaz hiç onun azmine kış, yaz,Mani olamaz, korkutamaz, kar tipi, poyraz.

238

Page 238: Bir ömür boyunca şiir

Ey türkün azizı varlığı, ey kahraman Ordu!Sen böyle feragatla, bu imanla bu yurdu

Kurtarmak için karda, kıyamette siperde,Buzlarda, çamurlarda, uyurken kuru yerde,

Bizler sana bigâne kalırsak, yaşamaktan Vazgeçmeli, göz yummalıyız, evden, ocaktan,

Çok sevdiğimiz her ne ki varsa onu her an Göndermeliyiz, vermeliyiz, sunmalıyız can.

Sizler bize cânansınız, ey şanlı, muzaffer Türk Ordusu, Türk varlığı, Türk yavrusu asker!

Gaziantep, 7.1.1942.

239»

Page 239: Bir ömür boyunca şiir

«GAZEL

Kardeşim Ekrem Cenarû’ye

^Çiftçi sana hayranlığım ihsanın içindir,Lutfun, keremin, cûd-ı firavanm içindir.

Her uğradığın yerde sıcak yüz görüyorsan,Bol ekmek ile buz gibi ayranın içindir.

Kahretse tabiat seni, mahvetse, bitirse,Aç kalmadığın, nimete şükranın içindir.

Sermayeni saç toprağa boynun bükerek dur,Hakkın bire on vermesi îmanın içindir.

Müstahsile kıymet verilir nerde bulunsa,Bu paye kanatteki vicdanın içindir.

Yurd aşıkısm, her ne verirsen boşa gitmez,•Can ver, deseler yok deme cananın içindir.

Şükr eyle Zeki böyle güzel mesleği seçtin,Derdin var ise hal-i perişanm içindir.

Gaziantep, 15.1.1942

240

Page 240: Bir ömür boyunca şiir

NEFES

Turgut Tarkan'a

Kimseler katmıyor bizi hesaba,Akıl defterinde bir sıramız yok.Şimdilik, sığındık (Yeni Antep) e,Bedava yazarız diş kiramız yok.

Ne olur alışsak biz de şakaya,Yapışmak korkusu kalksa yakaya,Yürürken bakmazdık dönüp arkaya,Asri olgunlukla hiç aramız yok.

Eğlenmek istesek rakı yaş gelir,Biraz darıldık mı çakl, taş gelir, ,•Tenkit edilene çok telaş gelir,Doğruyu söyleriz iftiramız yok.

Dişe dokunana ¿edin mi dayı,Alırsın mutlaka bir arslan payı,Vicdanlar kemiren kizbi, riyayı,Göze gösterecek bir çıramız yok.

Kıştan ağzı yanan küfretmez yaza,Yüzünü çevirip yatmaz poyraza,Çiftçyiz kanaat eyleriz aza,Müflis değilsek te bol paramız yok.

Gaziantep, 20.1.1942

241

Page 241: Bir ömür boyunca şiir

NEFES

Turgut Tarharim (Bu da bir nefes) baş­lıklı yazısına

(Bu da bir nefes) i çok geniş buldum.Ben böyle bir nefes alamam üstad.Kuvvete sen haksin dedim kurtuldum.Bu işte derine dalamam üstad.

Bilip gördüğünü kolay mı yazmak,Akıllı görünüp büsbütün azmak,Bana o cesaret yıldızdan ırak,Nazara uğrayıp solamam üstad.

Yıldırım harbiyle ağniy alıktan,Haçıyla, putuyla evliyalıktan,Cemiyet mes’uldür her fenalıktan,Fertlerde suçluyu bulamam üstad.

Mükâfat ister mi yurt hizmetinde,Manevi bir zevk var her külfetinde,Fazilet az değil Türk milletinde,İnkâr edip menfi olamam üstad.

242;

\

Page 242: Bir ömür boyunca şiir

Maaşlar erisin çökmesin vicdan,Yurt için ■ her şey e katlanır insan,Darlıkta satılır, harcanır yorgan Aç kalır vatansız kalamam üstad.

Zeki uğraştıkça ürünle, otla,Arası düzelmez hiç banknotla,Bana dostluk yeter şair Turgut’la,Düşünüp dert ile dolamam üstad.

Gaziantep, 25.1.1942

243;

Page 243: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Yüreğim yandığı günler ne küfürler yazarım, Kalemim şimşek olur, gök gibi gürler yazarım.

İçimin ateşi sönmez gözümün yaşı ile,Tab’ımm himmetine hayli şükürler yazarım.

Bivefa gördüğüm ahbaba sitem nafiledir, Defterimden ben onun ismini körler yazarım.

Yüzünü, meşrebini, mezhebini sevdiğime,Ederim hayr-i dua tul-i ömürler yazarım.

Devrin ahlakını ahlafa tanıttırmak için, \Çoğunu böyle gazellerle mühürler yazarım.

Deliler defteri divariara gördüklerimi,Zeki destimde midad olsa kömürler, yazarım.

Beşgöz, 2.2.1942

244

Page 244: Bir ömür boyunca şiir

Hüseyin Bayaz çıkarmakta olduğu gazetesine yazı vermediğim için bana (dostum) kafiyeli bir hiciv yazmış idi. Köyde bana okudu. Ga­ziantep’te Maarif Müdürüne okumuş ve “Ye­ni Gaziantep” gazetesinde neşrettirmek, iste­miş. Onlar da kabul etmemişler. Duyduğum üzüntüyü belirtmek üzere yazılmıştır.

Şiirini okudum çok takdir ettim,Ellerin ölmesin Hüseyin Bayaz.Düşündüm, taşmdım acep ne ettim,Senin bu yaptığın dostluğa uymaz.

İnsan düşmanla da temiz konuşur,Dosta sitem ise bu kadar mı olur?Kimseye şomazsan vicdanına sor,Kibar davransaydın nolurdu biraz.

Benim sana göre fazladır yaşım,Gittiğin yol değil, çıkmaz kardeşim,Sana hürmbetimden ağndı başım,Bu bana müstehak daha ağır yaz.

\ BeşgÖz, 2.2.1942

245

Page 245: Bir ömür boyunca şiir

EKMEĞE SELÂM

Maişet ilminin alfabesinde,Bilirim baştasın, sen (A) sın ekmek. Sana yokluk yoktur Türk ülkesinde, Mısırsın ,arpasın, buğdaysın ekmek.

Durmadan çalışır tarlada sapan, Sivas, Eskişehir, Konya, Karaman, Çukurova uçsuz bucaksız umman, Sen bu diyarlarda dalgasın ekmek.

Bir yanda devletin makinalan,Bir yanda köylüler erkek ve karı, Kaynaşır ovada sanki bir arı, Pekmezde, yoğurtta, baldasın ekmek.

Süslenir seninle rençber sofrası, Somunu, kâhkesı, hem de yufkası, Hoş olur ayranla seni yutması,, Sebzesin, tatlısın, çorbasın.ekmek.

-246

Page 246: Bir ömür boyunca şiir

Gün olur çıkınla belde durursun, Gün olur ağaçta dalda durursun, Gün olur teknede, salda durursun, Ayağa düşmezsin nüshasın ekmek.

Kapında kulundur ağalar, beyler, Analar çocuğun seninle eğler, Harpte sen olmasan ordular neyler, Sulha da kuvvetsin, faydasın ekmek.

Sevginle doludur Zeki’niıı içi,Sen olda istemem eti, pirinci,Seninle avunur düşkünü dinci, Çiftçiye bu günler hülyasın ekmek.

Page 247: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Ey aziz ekmek yüzün görmez olduk ilerdesin,Bir yere hapsolmadınsa mutlaka askerdesin.

Hasret olduk nafe-i misk-i hutun veş buyuna,.El yetişmez, hâl-i anbersin ruh-ı dilberdesin..

Hep fırınlardan tüter karman-ı dûd-i ahımız,.Yükselir eller semaya, galiba göklerdesin.

Sahne-i âlemde şahlanmış boğaz kavgasına,Sulh içinde halkı harbe sevk eden sergerdesin.

Büsbütün yokluk seninçün yok, fakat acizlere, Dâmenin tutmak nasip olmaz yüce bir yerdesin.

Bağrına basmış sokaklarda koşar herkes seni, Gündüzün başlardasın, akşam da zir-i serdesin.

Böyle aç gözle seni yağma eden yüzsüzlerin Evlerinde saklı buğdaylar için bir perdesin.

Bir sebep yok yarının endişesi beyhudedir,İhtiyat ile kızartırlar seni şişlerdesin.

Çiftçisin korkma Zeki ek buğdayı ekmek biter,Rızk için gam çekme aslâ sen temiz işlerdesin.

Beşgöz, 5.2.1942

248

Page 248: Bir ömür boyunca şiir

ALM ANLAR İÇİN

Bir kıt’ayı baştan başa yenmişti zoruyla,Göklerde, denizlerde, ve yerlerde ölümdü.Yılmazdı ölümden o, yenilmez ulusuyla,Lâkin kara kış bak onu birgün kara gömdü.

İrfanını dondurdu tabiat yere serdi,Her kuvvetin üstündeki kuvvet onu yıktı.Cevlamna dar gördüğü gökler başa çıktı,Dünyaları fethetse o acizdi, beşerdi.

Bizler bu tabiat denilen kuvvete bir hak,Bir kadr-i mutlak diye tapmış ve inanmış,Her sözde ve her cümlede bir hakka dayanmış.Allah da, tabiat da korur bizleri mutlak.

BeşgÖz, 5.2.1942

249-

Page 249: Bir ömür boyunca şiir

A TERES

;Sen geleldenberi kan ağladı millet a teres,Yok imiş zerre kadar sende cibillet a-teres.

Geldiğin gün sözünü dinleyip oldum hayran, Var imiş sende meğer gizli bu illet a teres.

Hürmetin fabrikatörlerle şeker tacirine,.Ananı çiftçi mi ........ bu ne zillet a teres.

Biz ne bulduk ki sana sus diye rüşvet verelim. Seni soygunculuğa salmadı devlet a teres.

Halkı aç koymak için mi ofis açtın şehre, Satacak var mı hele bizleri söylet a teres.

Eşkıya olsa dokunmaz bir avuç buğdayına, Rençberin rızkına muhtaç mı hükümet a teres.

Köylünün ekmeğini al da yedir muhtekire, Halkçılık böyle ise halkçıya lânet a teres.

'Satılır on kuruşa meydanozun bir tutamı,Daha kim görmüş idi yüz kuruşa et a teres.

Kahvenin fincanını on kuruşa içmedeyiz, 'Kalmadı şimdilik esnafta mürüvvet a teres.

250

Page 250: Bir ömür boyunca şiir

Satılır, yirmi kuruştan kömürün bir kilosu,Buğdayı yirmibeşe satması töhmet a teres.

Her sabah çarşıları boş yere cevlânmdan,Maksadın göz boyamak ise ne zahmet a teres.

İpliğin çıktı şükür iplik işinde pazara,Görmedim sen gibi cingâne musibet a teres.

Oldu yüz tezgâha sahip olan, âyan-ı keram,.Sen de yap öyle teresler ile sohbet a teres.

Güvenip sevdiğimiz baştaki. İsmet İnönü,Verdi ........ ile sizlere kudret a teres.

Var adam kıtlığı Türkiye’de zahir ki, size |Etti muhtaç bizi ferman-ı meşiyyet a teres. (

Ne metağ olduğunu anladılar, dinlediler,Görmedik sende bir insan gibi haslet a teres. i’’

i

Bir gün evvel yıkılıp gitmene mânı olanın, îYediden yetniişine söğmesi külfet a teres.

Seni ......... bütün Antepli ki az arlanasın,O temiz ailene farz bize, hürmet a teres.

Zeki’nin ahdi seninçün gece gündüz yazmak,Ömrü ettikçe vefa az mı bu hizmet a teres.

Beşgöz, 7.2,1942

251

Page 251: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

“Ben mi sâkı olayım bezme dururken sevdiğimBöyle sîmin saklar, billur baauiarla' sen,”

Nedim

Kaynamaz mı her gelip geçtikçe hiç kanın senin,Yerli Mallar serteser mest-i hiramanm senin.

Zevkine uygun gelen yok zannedersin sevdiğim,Her ne giysen yakışır, cismin de hayranın senin.

Nâz ü işveyle, kirişmeyle giriş bir kerre gör,Kim esirger canını, kan istese canm senin.

Şöyle bir göğsün açıp, zülfün dağıt, bir yana dur, Yalınız memur değil, patron da kurbanın senin.

İstesen mülk-i firenkistan sana hep râm olur,Öyle âfetsin ki kâfirler müslümanm senin.

Hep görenler aşkının mecnunudur, bir ben miyim,. Alemi baştan çıkarmış çeşm-i fettanın senin.

Çok dolaşma, ev yıkıp, canlar yakıp, âh alma sen„ Adi ü insa fbilmiyor şimşir-i müjgânm senin:

252

Page 252: Bir ömür boyunca şiir

Rahm kılmaz, göz yumarsın seyl-i eşkim seyredip, Söyle allah aşkına hiç yok mu îmânın senin.

Sende böyle Mis’ra hükm eyler güzellik var iken, Hayli (Yusuf) hapseder çah-ı zenehdanm senin.

Gıbta eyler görse huriler de gül ruhsarmı,Bağ-ı f irde vs içre gılmanlar perişanın senin.

Cennete üstün gelir âya görünse Adem’e,Hazret-i Havva misali cism-i üryanın senin.

Bivefasm çevrini sadık olan dostlar çeker,Ateş-i Nemrud’e benzer nâr-ı hicranın, senin.

Ah bir yüz sürmeye fırsat bulaydım payine,Canıma canlar katardı bus-ı dâmânın senin

Görmeden vasf eylemek mümkün mü zevk-ı vasimi, Bir gece kalsam yeter koynunda mihmânm senin

İltica ettin Nedimdi şuha, kurtuldun Zeki,Varsa göster derdi (Tarhan) böyle cananın senin.

Beşgöz, 8.2.1942

Page 253: Bir ömür boyunca şiir

DEMİŞ

Bana zengin olalı uyku haram oldu demiş,Hep huzurum kaçıran fazla param oldu demiş.

Zühd ü takva ile mâmur ederek ahireti,Cennete ilk giren Antepli babam oldu demiş.

Hanedan mülklerine sahip olup ünlendik,Tak-ı Kisra gibi evler bize dam oldu demiş.

Yalnız; bir işi yanlış tutup aldandım ben;Partiden çıkmama bâis dubaram oldu demiş.

Köylünün ekşi yoğurduyla adam olduğunu,Unutup “Çiftçi bu yıl ondu adam oldu.” demiş.

Sonradan görme Zeki her ne dese haklı o zat Bak şu küstahlığa, gerdun arabam oldu demiş.

Beşgöz, 8.2.1942

254

Page 254: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Koydu hasret bizi arttıkça maaşlar şekere. Arttı sermayesi beşyüzlülerin de pokere.

Şöhreti pekmez ile fıstık olan Antep’te,Yok olan buğdaya açtırdı Ofis derbedere.

Beceriksiz elinin sürdüğü devlet motoru, Sökemezse çamuru takmalı zincir tekere.

Ekecekle yiyecek koymadı müstahsilde, Gözünü yumdu fakat fabrikacı muhtekire.

Pamuğu devlet alır çiftçi elinden ucuza,Bire beşyüz kârını gördü hayasız kefere.

Yedi yüz elli gram ekmeği de döğru dürüst, Verseler belki yeter bahtı kara bir nefere.

Atların arpasını yuttu .......... ..........Böyle sip sivri havuçla gidilir mi sefere.

O kadar fazla revaç buldu ki rüşvet şimdi, Değişirler alan olsa vatanı sim ü zere.

Page 255: Bir ömür boyunca şiir

Evel allah güvenirdik biricik ordumuza,Harpten evvel onu ............ vurdu yere.

Ehl-i namus kovulur her nere gitse kapıdan, Kondular iş başına hep yakışanlar semere.

Kalmadı takatimiz oynamadan, zıplamadan,Oturup ağlayalım Türkiye batmak üzere.

Yazmayın şairinin şimdi rızası yoktur,Bunu faşetmek için ezber edenler gebere.

Beşgöz, 9.2.1942

256

Page 256: Bir ömür boyunca şiir

OSM ANİYE HATIRASI

Güzelin her yanı güzel olmalı,Sana zalim desem tutmuyor dilim.İnsan dostlarını seçip bulmalı,Sevmekte şüphenden çok münfailim.

En büyük cezayı gözlerin verir,Her kime bakarsa yıkar devirir,Nasıl sevdiğimi bir allah bilir,İstersen etimi kes dilim dilim.

Dostlukta aranan önce vefadır,Güzelden beklenen cevr ü cefadır,Duygumu yazmaya olsaydım kadir,Bu haksız sitemin bükmezdi belim.

Yine de ben sana bağlıyım candan,İnsan can verir de geçmez canandan,Düşmanlar çevirmiş bizi dört yandan,Bu işte ben hakka mütevekkilim.

Osmaniye, 10.2.1942

257

Page 257: Bir ömür boyunca şiir

KADIN

Kadm hiç yaşlanmaz her zaman taze»Her zaman körpedir, solmaz bir çiçek,Her çiçek üstünde o bir kelebek,Düşkündür cilveye, işveye, naza.

Kadm bir denizdir hiç güvenilmez,Ansızın kabanr, ansızın coşar,Kadın çok oynaktır hiç vefa bilmez,Gençliğe, servete, şöhrete konar.

Kadın insaf bilmez bir hükümdardır,Ağlatır, sızlatır, güler, eğlenir.Kadında çok gizli bir kuvvet vardır,Her zaman kadının sözü dinlenir.

Osmaniye, Î6.2.194&

258

Page 258: Bir ömür boyunca şiir

“OSM ANİYE” HATIRASI

O kadına

Cihanda görmedim eşini senin,Ben sana bir baha biçemem güzel,Sihirli bir sevda dolu gözlerin,Bakıp da rengini seçemem güzel.

Ne kadar şirinsin, şuhsun, yosmasın,Dünya güzel olsa sen bir başkasın.Sevip ayrılmadan çekerim yasın,Ölürde ben senden geçemem güzel.

Coşkun bir neş’e var handelerinde,Her türlü endamm yerli yerinde,Neyleyim kalmışsın cahil elinde,Aşkında zehir var içemem güzel.

Diyorlar zalimdir, merhamet bilmez,Fettandır, yamandır, hiç ele gelmez,Sevmezse hırpalar, ezer, öldürmez,Korkarım derdini çekemem güzel.

Osmaniye, 18.2.1942

259

Page 259: Bir ömür boyunca şiir

TANRIM A ARZ-I ŞÜKRAN

Bizim bir küp yağımızı çalmışlardı. Hırsızı bu­lunamadı. Bilâhara, iki üç sene yanımda aş­çılık yapan Kör Hacı Mahmut namındaki adam şekerci Sakıp’ın dükkânında şeker ça­larken suçüstü vurularak Öldü. Bunun bizim yağı çalan kimse olduğuna hükmettik.

Yarab senin adlin ile hak etti tecellî,Adlin ile buldum yine ben hayli teselli.

Şükranımı takdime sebep lutf-ı çelilin, Tacil-i cezasında o nankör, o zelilin.

Gösterdiğin âsar-ı kerem, kudret-i kahhar, Ey kimsesiz acizlere bir yar-r medetkâr,

Bir meşrik-i envar olan Allah sana her an Kalbim dolu îman ile, tazim ile şükran.

Bir hâini yıllarca yedirdim ve içirdim, İncitmeyerek ben ona her hakkım verdim.

Lâkin o benim hakkımı küfr etti unuttu, Emreylediğin doğruluğun aksini tuttu.

260

Page 260: Bir ömür boyunca şiir

Nankörlük edip gizli, helâl malımı çaldı,Gizlendi, bu hırsızlığı zannetti ki kaldı.

Bir başka zaman çarşıda suçüstü vuruldu,Kahroldu, geberdi, o rezil hakkını buldu.

Lâkin onun ardında kalan yavrularından Sen merhametin kesme yazık ey Ulu Yezdân.

Onlar ki bu işlerde kusursuz ve günahsız,Biçare, sefil kaldılar, âvâre, penahsız.

Ben hakkımı tahsile senin adline düştüm,Rahm et sen o masumlara Yarab, yine düştüm.

Bendim sana' tevdi eden ol zalimi önce,Hükmündeki hak adlini îmanla görünce,

Çöktüm yere hürmet ile tazimle kapandım,Yarab sana ben şükrümü tekrarla inandmı.

Osmaniye, 20.2.1942

261

Page 261: Bir ömür boyunca şiir

ŞARKILI GEVEZELİK

İsminin hüsnüne aldanma güzellik nesine,Yüzü benzer dediler bir sığır işkembesine.Görmeden verdim onun yüz numara çehresine,Yüzü benzer dediler bir sığır işkembesine.

Kim çözerse bu muammayı ona bin numara.Bunu sen yerden ara, ister isen gökten ara.Eşini belki bulursun hele bir çık pazara,Yüzü benzer dediler bir sığır işkembesine.

Gaziantep, 29.2.194

262

Page 262: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Emniyet dairesinde üç günde bir evrakımı bulamadığım ve şehir dahilinde mahkeme ka­rarı ile iki liramı tahsil edip bana vermedik­leri için yazılmıştır.

Gözüm yıldı riyadan kimseye emniyetim yoktur, Elimden gelmiyor zahir benim ehliyetim yoktur.

Uzak durdum fenalardan, fenalıktan haya ettim, Anmçün memlekette bir karış ulviyetim yoktur.

Neler gördüm, neler duydum, ne çare söylemekmüşkil,

Elim var, hem dilim var, neyleyim hürriyetim yoktur.

Egerçi duysalar “Hürriyetim yoktur” sözünden de, Ne mânalar çıkar lâkin benim kem niyetim yoktur.

Ne gördümse cihanda ismine uygun değil cismi, Zeki en doğrusu “Emniyet”e emniyetim yoktur.

Gaziantep, 4.3.1942

Page 263: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Hayatımdan usandım rızk için endişem arttıkça, Gözümden çıktı toprak bağrımı mihnet kanattıkça.

Beni saki-i devran bezm-i çevrinde harab etti, Şarab-ı lutfunu her sunmada bir zehr kattıkça. v

Zekât-ı ma’delet ihsan eden eller acep yok mu, Başım alsam da kaçsam ağzımı kuvvet kapattıkça.

Tükendi gökte rahmet, yerde insaf çarnâçarız, Gelen günler bize geçmişleri bir bir ■ arattıkça.

Zeki karnın doyar mı zannedersin çiftçi olmakla, Mübarek destini her nimete Devlet uzattıkça.

Gaziantep, 10.5.1942

264

Page 264: Bir ömür boyunca şiir

NEFES

Ekinsiz kaldmsa gam çekme köylü, Tanrının (Ofis) i aldı elinden, Kuruyan tahıldan bekleme dölü, Günahtır çıkarma bir söz dilinden.

Bir yandan malm aç, bir yandan sen Yonca tarlaları hep oldu kıraç,Eğer akim varsa başm al da kaç, Piliyi pırtıyı topla elinden.

Gevenle çıkardı kışı öküzler, Baharda bir tutam dermeyi gözler. Ağbaldır toplayan gelinlik kızlar, İnmez olalardı kâşki belinden.

Mercimek ekmeği taç oldu başa,Beş aydır hasretsin kuru bir aşa,. Hoşuna giderse bu ömür yaşa,Farkı yok dirinin çünkü ölünden.

Page 265: Bir ömür boyunca şiir

Bir kilo akdarı yüzelli kuruş,Nohutla arpanın yeri pek yokuş,Buğdayı sorarsan gökte uçan kuş,Gelip geçmez oldu hiç üzerinden.

Tanrı da acımaz oldu haline,Her çeşit musibet bindi dalma,Bilirim gireni ben vebaline,Yüreğim dertlidir poyraz yelinden.

Acep el mi koydu yağmura Devlet?Onun da hasretin çekiyor millet,Yerden de gökten de kalktı mürüvvet,Yıkıldı ümidim ta temelinden.

Yatarsın kalkarsm gözlerin gökte,Rutubet kalmadı her canlı kökte,Gözünün yaşını toprağa dök te Utanır bulutlar belki selinden.

Ortada bir şey yok Hak ataşladı,Yok olan bir mala tahmin başladı,Halkçılık bu halkı yaktı haşladı,Zeki korkmaz mısın bu sözlerinden.

Beşgöz, 23.5.1942

266

Page 266: Bir ömür boyunca şiir

BÜLBÜL

Hele ben dertliyim senin de nen var,Bahçene bir giren oldu mu bülbül?Senin de bağrım yaktı mı bahar,Senin de güllerin soldu mu bülbül?

Sen sus artık biraz ben ağlayayım,Yağmursuz kurudu yandı buğdayım.Fakirim, yoksulum, açım, hastayım,Daha sorar mısın noldu mu bülbül?

Çayır yok hayvanlar zayıf, dermansız,Süt emen yavrular titreşir kansız,Ekilmiş tarlalar kaldı tırpansız,Musibet kemalin buldu mu bülbül.

Sen güle ağlama, bana yan, ağla,Yaralı gönlümü kanatma bağla,Aktıkça gözyaşım sen de ak çağla,Şimdi için dertle doldu mu bülbül.

Bütün şikâyetim felekten benim,Halime sen acı, sen ol hemdemim,Kara günler baştan döktü perçemim,Senin bir tek tüyün yoldu mu bülbül?

Beşgöz, 25.5.1942

267

Page 267: Bir ömür boyunca şiir

ÜSTAD-Î AZİM-ÜŞ - ŞAN FUZULİ’NÎN BİR GAZELİNİ TAHMİS

HadnaginaslıK ise de evvelâ Tanrımın sonra Üstad’ııı affına sığındım.

Neler çektim kadir bilmez, kadirsiz pişüvalardan, Usandım, nefret ettim gördüğüm çirkin edalardan, Çekildim dağlara, buldum selâmet inzivalardan.

“Kerem kıl kesme sakı iltifatın bînevâlardan Elinden geldiği hayrı diriğ etme gedâlardan”

Ezildik mihnet-i dünya ile zevk ü sefamız yok, Derun-ı dilde ah ü vahtan başka nevamız yok, Fakiriz leyk eshab-ı yesara inhinamız yok,

“Esir-i gurbetiz bizi senden özge âşinâmız yok Ayağm kesme başınçün bizim mihnetserâlardan ’

Benim başımdaki derd ü belânın yoktur emsali, Ezelden mürg-ı ikbalin kırılmıştır perr ü bâli,Gönül hicr-i visal-i yârin olmuş kahr ü pamâli,

“Saba kûyunda dildarın nedir üftadeler hali Bizim elden gelürsen bir haber ver âşinalardan”

268

Page 268: Bir ömür boyunca şiir

Kanaatkar olanlar çekmez asla rızk pervasın,Değer mi bu hayat erbab-ı iz’anm temennasın, Bulur kendi özünde kim ararsa kendi mevlâsm,

“Deme zahit ki terket sîm-ber putlar temaşasın, Beni kim kurtarır Tanrı sataştırmış belâlardan”

Eğerçü nareva cevr ü cefalardan beri olmam,Baş eğmem hükm-i devre izz ü cahe müşteri olmam, .Karartmam çehremi kizb ü riyanın peykeri olmam,

“Girip mescitlere ger muktedalar peyrevi olmam Budur vechi ki hergiz görmedim yüz muktedalardan”

Revadır şiddet-i hırman ile artarsa bedbini, tJmid-i vuslat-ı dildâr ile dil buldu temkini,Ne mümkün derd-i aşka bir deva tedbir ü tedvini,

“Tabibâ hâk-i kûy-i yârdandır eşk teskini Bize artırma zahmet göz yaşarır tutiyalardan”

Düşer ye’se beşerdir her ne denlu olsa deryadil, Bulunmaz bü cihanda matlabmca bir şeh-i âdil, Ererken menzile mutlak çıkar hicranlı bir hail

“Felektir mihr-i zâil, yâr-ı gafil, ömr-i müsta’cil Nedir tedbir bilmem câna yettim bîvefalardan”

Yücelmiş sonradan görmüşleri ölsem penah etmem, Ayak altında koymam izzet-i nefsim günah etmem, Faziletkâr olan devletlilerden iştibah etmem,

“Vücudum ney gibi surah surah «olsa ah etmem Muhabbetten dem urdum incimek olmaz cefalardan”

269

Page 269: Bir ömür boyunca şiir

Zeki namerd olanlar can verirse ihtiraz eyle,Sunarsa bir kerem erbabı zehri terk-i naz eyle, Bulursan bir mürüvvetmendi korkma arz-ı raz eyle,

“Fuzuli nazeninler görsen izhar-ı niyaz eyle Terahhum umsa aybolmaz gedalar padişahlardan”

30.5.1942

270

Page 270: Bir ömür boyunca şiir

GAZEI,

Başvekil Refik Saydam'a

Bir verirse bir alırsın, Tanrı on verdiyse on,Biz harap oldukça sen de ol harap, ondukça, on.

Kaldır artık sen şu el koymak belasın ortadan,Yüz çevirsen hak verir deryalara yoklukla son.

Bir fena niyet var amma hangimizde anlamam,Bul bir ehl-i dil bize göster, ya evvel sen okun.

Gül gülistan zannedip aldanma kendin boş yere, Dinle bin ah-ı derun, korkmaz isen bir kez dokun.

Harbi atlattık, alıştık açlığa korkma Zeki, \Gölgesinde mest olup yatmaktayız (Altı okun).

Gaziantep, 31.5.1942-

271

Page 271: Bir ömür boyunca şiir

KÖYLÜYE ÖĞÜT

Efendi olacak bir zaman geldi,Geceyi gündüze katarsın köylü.Bir olan kazancın bine yükseldi,Değer pahasına satarsın köylü.

Dağıtma paranı doldur torbaya,Sağlam olsun dersen yatır bankaya,Gönlün ne isterse ye doya doya,Bahçende yan gelir yatarsın köylü.

Motor al, saban al, hayvan al, hep al,Bunda da onmazsan bende yok vebal,Kapının üstüne as büyük bir nal,Nazara uğrarsın batarsın köylü.

"Yerli Mallar” saha büyük bir fırsat Üstünü başını güzelce donat,Medenî kıyafet, medenî hayat,Abayı, postalı atarsın köylü.

Bu da geçer de de sarıl toprağa,Hasretlik çok sürmez ekmeğe, yağa,“Ofis”e kin edip hor bakma dağa,Sonunda yine sen onarsın köylü.

Zeki’nin sözünü atma yabana,El sürme çıkmadan sakm harmana,Hayvanın bırakma sapa, samana,Korkarım belâya çatarsın köylü.

Beşgöz, 5.6.1942

.272

Page 272: Bir ömür boyunca şiir

ŞARKI

Ey sevgili gel hal-i perişanımı seyret,Eşsiz yaşanm külbe-i ahzanımı seyret, Gurbetzedeyim şam-ı garibanımı seyret, Andıkça seni dide-i giryanımı seyret.

Hasretlerinin matemi var bestelerinde, Gözyaşları parlar gül-i bercestelerinde,Gel şöyle uzan taze çimenler üzerinde, Bülbülleri çok bağımı, bostanımı seyret.

Gelsin ayın ondördü başın üstüne dursun, Gülgün şafağın rengi beyaz göğsüne vursun. Estikçe nesim pembeleşir belki uyursun,Sen gel o zaman secde-i şükranımı seyret

Zehr olmada sensiz içime zevki baharın, Rahmet acı gel haline bu aşık-ı zarın, Mecnun gibi divanesiyim ben bu diyarın, Yandıkça yanan ateş-i hicranımı seyret.

Page 273: Bir ömür boyunca şiir

Akşamları hemdem bana gül renkli şarabım,İçtikçe gelir yadıma hengâm-ı şebabım,Ben aşkın elinden ta çocuklukta harabım,Gel şimdi, bu yaşta yiııe efgammı seyret.

Beşgöz denilen semte çıkıp yollara sor gel Derlerse uzak, dönme biraz kendini yor gel,Sen tazesin aldanma sakın zarıma zor gel,Bir gün hele gel ömr-i şitabanımı seyret.

Geçmekte Zeki tatlı hayalat ile günler,Çektiklerimi söylese, gelse dile günler,Yârân ile, yâr ile geçer hep ele günler,Gel dertli şiirler dolu divanımı seyret.

Beşgöz, 6.7.1942

\

2.74

Page 274: Bir ömür boyunca şiir

GAZİANTEP LİLERE VE ANTEP’E

Aziz yurdum bu senin üçüncü aç kalışın, Senin bu aç kalışın değil ki alçalışın.

İkisinde düşmanın çevirdi dört yanını,Aç kaldın, baş eğmedin, hep akıttın kanmı.

Bu üçüncü benzemez dosta da düşmana da,O seni, zannediyor buğdayı bol Kanada.

Bir türlü inanmıyor, görmüyor yokluğunu,O hep ileri sürer her zaman tokluğunu.

Bırakmıyor haline yağınla kavrulmaya, Harmanlar döğülmeden, başlanır savrulmaya.

Çiftçinin almıyor ekmeği, hem tohumu, Halkçılığın bu halka lütfü, keremi bu ,mu.

Devlet kanunlarında bu işin hiç yeri yok,Seni aç bırakanın her bakımdan karnı tok.

Sana bu haksızlığı yapan bir tek kişidir,Sakın korkup ta susma, bağır devlet işitir.

Page 275: Bir ömür boyunca şiir

En büyük hünerleri yazma zarif esiymiş, Gergefe göğüs vermek her kızın hevesiymiş. Zayıf ışıklarında baş tutmuş çıralann,Göz nuru dökerlermiş üstünde oyaların.Böylece doldururmuş yavaş yavaş sandığı, Görülmezmiş hiç onun işinden usandığı. Gelin olmazdan evvel süslenmeyi bilmezmiş, Büyüklerin yanında fıkır fıkır gülmezmiş. Kısmeti açıldı mı bilmediği bir ere,Yanında lafı olsa girmek istermiş yere. Gelinlik elbisesi kadife bir al yelek,Sırma ile işlenmiş her yeri öbek öbek.Onun altında acem canfesinden, çok uzun, Topuğundan aşağı dökülmüş geniş zubun. Belde bir gümüş kemer, kulakta a.ltm küpe, Göbeğinde kılayde, yanakları al penbe. Gözlerdeki sürmeyi kudret elile çekmiş, Baştaki bürümceğin bir adı da keçikmiş. Saçlar belden aşağı, servi boylu bir fidan, Köşküne oturunca ona kaynamaz mı can. Böyle yetmiş büyümüş ninelerimiz varmış, Nurlar içinde yatsın Ata bizi kurtarmış.

**

Cehilden, esaretten o sayede kurtulduk, Dünkü çetin işlerin bugün kolayın bulduk, İlim, sanat yolunda erkekle beraberiz,Hayatı biz kazanır, biz çalışır, biz yeriz. Edebiyat, felsefe, şiir, hukuk, tababet, Kadınların başında taç oldu buldu rağbet. İlk okul, orta okul, lise, bir de enstitü,Bir elde kâğıt kalem, bir elde iğne ütü. Saçlarımız kısaldı aklımız uzayınca,Bugünkü kadınlığın her yeri kibar, ince.

278

Page 276: Bir ömür boyunca şiir

Arkamızda ne varsa biz diktik, bizler ördük, Asrı medeniyeti okuduk, gezdik gördük. Hayat arkadaşını biz gördük, biz beğendik, Renklerde imtizacı tabiatten öğrendik. Eskileri yamarız gül gibi yenilenir,Çiçekler yaparız ki bahar görse imrenir. Yemekler hazırlasak gücü yetmez sofranın, İsimlerini saysam şaşarsınız pastanın.Devlet fabrikaları bugün kadınla dolu, İncelikte erkeğe kadın gösterir yolu.Kadın bu aziz yurdun temeli, direğidir,Bu kahraman ordular kadının bebeğidir. İcabında yurt için kadın silah kullanır,Türk kadmı sipere erkek gibi yaslanır. Kurtuluş savaşında çıplak omuzlarıyla,Top mermisi taşıdı kadm oğullarıyla.Daha büyük hünerler bugün, belki yarın da Sizler göreceksiniz Atatürk kızlarında.

Page 277: Bir ömür boyunca şiir

En büyük hünerleri yazma zarif esiymiş, Gergefe göğüs vermek her kızın hevesiymiş. Zayıf ışıklarında baş tutmuş çıraların,Göz nuru dökerlermiş üstünde oyaların.B Öylece doldururmuş yavaş yavaş sandığı, Görülmezmiş hiç onun işinden usandığı. Gelin olmazdan evvel süslenmeyi bilmezmiş, Büyüklerin yanında fıkır fıkır gülmezmiş. Kısmeti açıldı mı bilmediği bir ere,Yanında lafı olsa girmek istermiş yere. Gelinlik elbisesi kadife bir al yelek,Sırma ile işlenmiş her yeri öbek öbek.Onun altında acem canfesinden, çok uzun, Topuğundan aşağı dökülmüş geniş zubun. Belde bir gümüş kemer, kulakta altın küpe, Göbeğinde kılayde, yanakları al penbe. Gözlerdeki sürmeyi kudret elile çekmiş, Baştaki bürümceğin bir adı da keçikmiş. Saçlar belden aşağı, servi boylu bir fidan, Köşküne oturunca ona kaynamaz mı can. Böyle yetmiş büyümüş ninelerimiz varmış, Nurlar içinde yatsın Ata bizi kurtarmış.

*

Cehilden, esaretten o sayede kurtulduk, Dünkü çetin işlerin bugün kolayın bulduk, İlim, sanat yolunda erkekle beraberiz,Hayatı biz kazanır, biz çalışır, biz yeriz. Edebiyat, felsefe, şiir, hukuk, tababet, Kadınların başmda taç oldu buldu rağbet. İlk okul, orta okul, lise, bir de enstitü,Bir elde kâğıt kalem, bir elde iğne ütü. Saçlarımız kısaldı aklımız uzayınca,Bugünkü kadınlığın her yeri kibar, ince.

278

Page 278: Bir ömür boyunca şiir

Arkamızda ne varsa biz diktik, bizler ördük, Asrı medeniyeti okuduk, gezdik gördük. Hayat arkadaşını biz gördük, biz beğendik, Renklerde imtizacı tabiatten öğrendik. Eskileri yamarız gül gibi yenilenir,Çiçekler yaparız ki bahar görse imrenir. Yemekler hazırlasak gücü yetmez sofranın, İsimlerini saysam şaşarsınız pastanın.Devlet fabrikaları bugün kadınla dolu, İncelikte erkeğe kadın gösterir yolu.Kadın bu aziz yurdun temeli, direğidir,Bu kahraman ordular kadının bebeğidir. İcabında yurt için kadın silah kullanır,Türk kadını sipere erkek gibi yaslanır. Kurtuluş savaşında çıplak omuzlarıyla,Top mermisi taşıdı kadın oğullarıyla.Daha büyük hünerler bugün, belki yarın da S izler göreceksiniz Atatürk kızlarında.

Page 279: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Üç devre bilâfasıla Belediye Reisliği yapan ve dördüncü devre intihabında da yine namzed gösterilerek kazandırılan Mısrî zade Hamdı Bey ve Vilâyet Hey’eti için:

Kazansın intihapta Hamdi mağdur olmasın yâr ab, Sağ oldukça yerinden kopmasın, dur olmasm yar ab.

Bulunmaz korkarım elden çıkarsa misli her yerde, Mısır’dan celbine Antepli mecbur olmasm yarab.

Vilâyet Partimiz erkânı fahreyler vücuduyla,Devamı onların âsân meşhur olmasm yarab.

Bu bir nimet ki şehre bahşedip halkı sevindirmiş,O devletli zevatm ömrü maksur olmasm yarab.

Emirle çıktılar on bir yıl evvel inmemek üzre, Seçilmişler denilsin ismi memur olmasın yarab.

Senin lutfun veyahut mevkiin ihsanı servetle,Bu şakir ağniya mümkün mü mağfur olmasın yarab.

Ahibba, akraba her işte, her yerde bay olsun, Zeki’nin haşredek ikbali mamur olmasın yarab.

Reşgöz, 4.10.1942

280

Page 280: Bir ömür boyunca şiir

Lütfen ve tenezzülen şehrimizi kudumiyle şereflendiren Parti Genel Sekreteri M em- duh Şevket Esendal’a Yeni Gaziantep ga­zetesinde çok tamtıraklı bir hoşgeldin ya­zan aziz dostum Maarif Müdürü Turgut Tarhan’a

Gözüm tuttu Üstad meb’us olursun, Sözün yer alırsa unutma beni,Çünkü arıyorsun mutlak bulursun,Ulu Tanrı pişman etmesin seni.

Dostuna dost musun, sadık yar mısın? Acep yükselirsen baş tutar mısın? Haram, helâl demez hep yutar mısın? Korkarım bozarsın temiz mideni.

Sen de onlar gibi gelir , gidersin,“Varsa bir derdiniz söyleyin!” dersin, Yüksek sofralarda kuzular yersin,Güler açılırsın gezip gülşeni.

Ben de bir “Hoş geldin!” yazarım sana, Şüphesiz Parti’nin gazetesine,Uyarım zamanın hoş modasına, Uydurmak lâzımdır yele yelkeni.

Hey Zeki boşadır bu sözler boşa, Doğruyu söylersen hiç gitmez hoşa, Baş açık dağlarda sen koşa koşa,Aklını bozmuşsun yorma çeneni.

Beşgöz, 8.10.1942;

Page 281: Bir ömür boyunca şiir

ÖĞÜT

Parti gazetesinde çok meddahlık etmesi üzerine bu da Maarif Müdürü Turgut Tar­ha n’a yazılmıştır

Güvenme bugünkü baştakilere,Biz o kapıları sırayla çaldık.Vururlar adamı puştlukla yere,İnandık aldandık, eli boş kaldık.

Onlar bay oldular biz kaldık müflis,Fazilet, feragat hep kuru bir süs, .Var mı büyüklerde bir tek pürüzsüz,Susup diş sıkmadan artık bunaldık.

Yazıktır bu kadar dalma derine,Acırım beylıade emeklerine,Her olur olmazı adam yerine,Koyduk ta başımız belâya saldık.

Eğilmek emretmez bil ki sen ilim,Cahilde arama hiç akl-ı selim,Vallahi tutmuyor sormaya dilim,Aceba ne için böyle alçaldık.

Hey Zeki doğrunun yeri yok bizde,Hırsızlar, hainler bugün hep yüzde,Yıktık saltanatı halkçıyız sözde,Ahlak bakımından pek çok ün aldık.

Beşgöz, 9.10.1942

.282

Page 282: Bir ömür boyunca şiir

12.10.1942 Ramazan Bayramı. Beşgöz’de kan koca boynumuzu büktük, ne gelen var ne gi­den... Halil Berlin’de, Necla Antep’te mektep­te, Ülker üç gün evvel yanımızda İdi, o da Bay­ram münasebetiyle yüzünü, çevirip Antep’e kocasının yanma gitti.Aldı Zeki bakalım ne söyleyecek:

Benim gurbet elde bir tek oğlum var,Seninle hiç yüzüm güler mi bayram.Bitmedi ayrılık uzadı yıllar,Dertli gönlüm seni diler mi bayram.

Kızımın birisi gitti kocaya,Birisi Antep’te kondu hocaya,Oturup ağlarım ben doya doya,Köylüler gözyaşım siler mi bayram.

283

Page 283: Bir ömür boyunca şiir

Yedek ve asîl olarak altmışdört kişilik Şehir Meclisine beni nazmed göstermeleri üzerine Halk Partisi Vilâyet Hey’e ti Başkanı Sayın Dr. Mecit Barlas’m itirazı üzerine yazılmıştır

Altmışdört adamın doğdun alnına,Ey benim fazilet güneşim Doktor!Bana gelince mi vardın farkına? Haklısın Hamdi’ye serkeşim Doktor.

Daha kusur mu yok pek müdahinim, Cahilim, hırsızım, yurda hainim, Arabım, türklüğe fazladır kinim,Yok benim Antep’te bir eşim Doktor.

Siz mi ayırdınız temizi, pisi,Müfettiş mi yaptı yoksa servisi, Benimle alçalır Şehir Meclisi,Değil mi ben kokmuş bir leşim Doktor.

284

Page 284: Bir ömür boyunca şiir

Özel hayatında aşıkım sana,Kibarsın, kerimsin dosta düşmana,Siyaset işinde uydun şeytana,Darılma sözüme kardeşim Doktor.

Tiksindim aç gözlü akrabalardan,Hiç doymak bilmeyen iştihalardan.Dostlukta riyakâr bivefalardan,Hastayım yüksektir ateşim Doktor.

Ne mesnet isterim, ne câh ve celâl,Alnımm teridir ekmeğim helâl,Sağlıkla yerinde sen otur kâm al,Benim hep yek olsun düşeşim Doktor, s

Gaziantep, 15.10.1942

285

Page 285: Bir ömür boyunca şiir

Ş A E K I

Yavrum!Mektubuna cevap yazmaya vakit bulamadım.. Bayrama kadar tohumlan tüketmek telaşın- dayım. Nerde ise ağaçlar bağlar açacak. İş gö­ren hayvanlar çayırla doyuyor. Gördün mü. Allahın keremini. Bir şu memurlarım doyu- ramayan hükümete, bir de uyuz eşeğini bile aç bırakmayan Tanrı’nm inayetine bak.Şu bir ay içinde mevsimin güzelliği bana çok: ilham perisi gönderdi. Yalnız bu akşam yazdı­ğım bu şarkıyı sana hediye ediyorum. Bundan evvelkiler gibi bu da bir hatıra olsun...Derin sevgilerle gözlerinden öperim kızım.

Zeki Savcı

Ölmeden ayrılma benden sen de bir cansın bana, Kimlerim var senden özge ağlasın yansın bana,Kaz yolun üstünde kabrim, her gelip geçtikçe dur, Kimlerim var senden özge ağlasın yansın bana.

Gizledim gözyaşlarını/ gülsün o eğlensin dedim,Hep içimden ağladım, halimden öğrensin dedim,Can verirken gözlerimle öldüren sensin dedim, Kimlerim var senden özge ağlasın yansın bana.

Beşgoz, 8.1Î.1942

286

Page 286: Bir ömür boyunca şiir

YOKLUK DESTANI

Merhamet arttıkça maraz da arttı, Artık bu dertleri çekerimiz yok. Her gelen gün bize dünü arattı, Bereket versin ki seferimiz yok.

İhtikâr sevdası sardı milleti, Menfaat kirletti pâk cibilleti,Türke yakıştırmam ben bu zilleti, Soysuzsun deseler kederimiz yok.

Açlığın olmazdı hiç itirafı,Şimdi her ağızda bir ekmek lafı, Yoktur hastalığı aldı esnafı, Sandıklar saklandı şekerimiz yok.

İnhisar mallan kalktı ortadan, Gelmez rakı, tütün, tuz Arupa’dan, Kibritin her çöpü onar paradan, Ceplerde satılır haberimiz yok.

Verilmez bir kilo yağa beş lira, Kömürün pazarı kuruldu dağa, Memurlar gömleğin attı ocağa,Bu işte onlardan beterimiz yok.

Page 287: Bir ömür boyunca şiir

Köylü alır tuzu altmış kuruşa, Tütünsüz tiryaki döndü sarhoşa, Seksene gaz yakmak gelir mi hoşa, Zulmete boğulduk fenerimiz yok.

Gizlice bir kilo rakı beş lira,Gün olur bulunmaz tütün, sigara, Ağzını açtm mı kopar yaygara,Zahir teşkilatta kaderimiz yok.

On lira kamyonun şoför mahalli,Yüz lira bir ton yük, kilometr elli, Kalmaz bu yoksulluk bizde temelli, Allah bakımından değerimiz yok,

Devletin elinde petrol işleri, Sormazlar kimseden bu gidişleri, Haksızın gözüne kızgın şişleri, Diyemem sokacak (Teker) imiz yok.

îplik habl-i metin oldu tutana, . Tezgâhla uğraşan döndü sultana, îşin iç yüzünü sorarsan bana,Yurd için bir santim eserimiz yok.

Çiftçi zenginleşti kalmadı sözü,Borç için satar mı artık öküzü,Bir hamal beğenmez günde beşyüzü, Çok şükür aç kalan rençberimiz yok.

288

Page 288: Bir ömür boyunca şiir

Elinde iş olan yemeden doydu, Millet hırsız oldu birbirin soydu, Nankörler diyorlar devlet aç koydu, Bizim insanlıkta bir yerimiz yok.

Zalimler lutf ile hiç gelmez yola, Namusu, vicdanı satar bir pula, Yoksula, fakire, yetime, dula, Mürüvvet hissinden siperimiz yok.

Çok sürmez bu işler Zeki, düzelir, Yüksek (İnönü) nün sesi yükselir, Kelleler kuş gibi uçar gün gelir, Zannetme bu kârda hünerimiz yok.

Page 289: Bir ömür boyunca şiir

DARLIĞA HASRET

Vefakâr dostum Turgut Tarkan’a

Varlık beni bir derd-i azîm oldu eritti,Bilmem ki bu devlet nereden başıma bitti.Darlıkta geçen günlerimin hatırasından, Kaydeylediğim borçlarımın defteri yitti.Tecdidi için vâdesi gelmiş senedatm İmzasına kul olduğum Asaftı, . Mecit'ti.Kurtardı şükür dostlarımı Tanrı zararsız,Lâkin o perişanlığımın neş’esi bitti.Şairliğimin şahidi pejmürde libasım,En fazla güvencim idi elden o da gitti.Canım o züğürtlük yine avdet eder elbet,Varlık bu musibet bana bir vâ’d ü vaiddi.Zenginlere korkak der idim, haklı imişler Kim der bana vaktiyle bu bir (îbn-i Velîd)di.Servet yalınız gösteriyor suret-i haktan,Bildiklerimin bir çoğu Mervan’dı, Yezid’di.Sorma bana sen onlan şimdi hele kalsın,Bir gün derim Üstad sana: “İşte o şu itti.”Tam çıktı Zeki en sonu tarih gibi vergi,(Varlıklılarm keyfini oynattı, delirtti.)

(1942)

Beşgöz, 25.11.1942

290

Page 290: Bir ömür boyunca şiir

KÖMÜR DESTANI

Öğretmen aziz dostum Kerim Fırat Yedeksu- baydı. Mezunen Antep’te bulunuyordu. Şehrin iki saat uzağında yolu çevrilen kömürü ekse­riyetle askerler halkın elinden alıyorlardı. Resmî elbisesiyle Kerim bir akşam gitti, Dok­tor Hamit Beye iki deve yükü getirdi. Bana da vaad ettiği halde sözünü yerine getirme­miştir.

Dostum öğretmen Kerim Fırat’a

Hasret ateşine beni sen yaktın,'Sen de benim gibi yanasın kömür.Yemek mangalımı öksüz bıraktın,Dağlarda ¡buz gibi donasın kömür.

Binesin bir zaif merkep sırtına,Yollarda çevire seni fırtına,Yıkılıp düşesin semer altına,Çamurlu sularda yunasın kömür.

Yaz geçti yüzüme bakmadın dersin,Şimdi o günlerin öcün güdersin,Allah züğürtlüğün belasın versin,Suçum bağışlarsan onasın kömür.

Geceler çıkamam yolun kesmeye,Başladı her seher poyraz esmeye,Benzersin bir kara gözlü yosmaya,İpek mendillere konasın kömür.

291

Page 291: Bir ömür boyunca şiir

Gel etme bu kadar naz ü edayı,Ormanlar şahısın hey kabadayı,Kul ettin kapına bay ü gedayı,Kurbanım boyuna, sunasın kömür.

Sözüm kâr etmedi dostum Fırat’a,Doğdurdu güneşi o yata yata,Asma çubuğuyla çıkar şubata,Sana yalvarırım tutasın kömür.

Hak ettin Zeki’deıi yanık destanı,Darılma sen bana bu işten yanı,Çekerim başıma kalın yorganı,Varsın eller beni kınasın kömür

BeşgÖz, 26.11.1942

292

Page 292: Bir ömür boyunca şiir

MANZUM HİKÂYE:BAY KERİMİN RÜYASI

Giymiş bir demir çarık, demir çöğen elinde,Bay Kerim yol alırmış, saatlerce bir günde.İlk sözü bu olurmuş önüne her gelene-.—Fazileti gördünse ne istersin müjdene?Şehir'şehir dolaşmış, gördüm diyen olmamış.Zavallı usanmamış, bıkmamış, yorulmamış,Günün birinde varmış Ankara diyarına.Kavuşurum zannetmiş aradığı yârına.Her kimi gördü ise boynunu büke büke,Sormuş faziletini gözyaşı döke döke.Günlerce orada da her kapıya baş vurmuş,Bir gün Meclis binası önüne gelip durmuş.Yüksek bir taş üstüne çıkmış bas bas bağırmış, Meğer İsmet İnönü inadına sağırmış.Anlamamış Kerim’in ne diye haykırdığın.Mebüslar etrafına toplanmış yığın yığm.Hemen otomobile emir vermiş durdurmuş,Yanma çağırarak: —Derdin ne? diye sormuş.Bay Kerim yüksek yüksek demiş-. —Bir yitiğim var, Paşam o sende imiş, allah aşkına çıkar.İnönü sormuş ona: —Yitirdiğin para mı?Kerim demiş ki: —Aman!.. Paşam açma yaramı. Yitiğim ne paradır, ne maldır, ne insandır,Fazilet susuzuyum, beni çeşmenden kandır.Yurdun her köşesini yokladım delik deşik,Hiçbir yerde görmedim faziletten bir ışık,

293

Page 293: Bir ömür boyunca şiir

Valilerden başladım, jandarma neferine,Generale, Tuğbaya, sordum ordu erine.Fazilet yenilir mi, içilir mi dediler,Sanki deli gördüler, benimle eğlendiler.İnönü ona demiş: —Yine yavrum sen ara,Kanatma çok derindir dokunduğun bu yara.Ben de ona aşıkım, onun hasretlisiyim,Senin bildiklerinin ben de çok dertlisiyim.Menzilin uzak değil, yakındır hesap günü,Faziletsiz yaşatmaz bu milleti İnönü.

Bay Kerim uyanmış ki, yatağının içinde,Geceden biliyormuş, para da yok cebinde.Çocuklar bağırıyor: —Fırın açılmadı mı?..Deli gibi giyinip sokağa fırladı mı,İlk sözü şunlar olmuş: —Ulan Kerim senin de, Faziletsiz milletin, yoksul hamiyetin de......

Beşgöz, 26.11.1942

294

Page 294: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Şad eder âşıkların çıkmış meğer adm senin,Gözlerin can almada bir usta cellâdın senin.

Zülfünün her târı bağlar istesen yüzbin gönül,Söyle allah aşkına kimdir bu üstadın senin.

Ben miyim çevrinle yalnız ah edip kan ağlayan,Kim yüzün görmüşse olmuş mahv ü berbadm senin.

Nar-ı hicrinle yanıp kül olduğum demler beni,Gark eder seyl-i ümid-i vuslata yadın senin

Bir hüma-yı hüsn ü ansın aşiyanındır güneş,Mah-ı nev durmaz koşar ardınca, sayyadm senin.

Senden özge mülk-i hüsne hükmeder sultan mı var, Ben esir-i aşkın oldum yok mudur dâdm senin.

Bir düşün ey kahbe câdu kimleri şâd etmedin,Yalınız bir tek Zeki vardır ki nâşâdm senin.

Beşgöz, 28.11.1942

295

Page 295: Bir ömür boyunca şiir

MANZUM HİKÂYE ORTA HASANTN EŞEĞİ

Hadise Beşgöz’de cereyan etti. Ortağım Orta Haşan Yeniköy tatıımmda yalnız başına çift sürerken, eşeğini kurta parçalatmıştır.

Komşularından ayrı, köyden uzak bir yerde, Sürüyordu çiftini, Haşan düşmüştü derde.Yıl icabı onun da biraz işi bozuktu,Kır beygiri ölmüştü, yiğit öküzü yoktu.Bir tek çifti yürürdü zaif üç ineğiyle, ■'Çalışır geçinirdi dalının emeğiyle.Her sabah tohumunu yüklerdi eşeğine, Yürümezdi, verirdi kuvveti değneğine.Kendi sürer çiftini, eşek kaydım başında,Yayılırdı yavrusu ardında bir yaşında.Issız dağlar boş olmaz, kurtlar bir gün gezerken, Hasan’m eşeğini görürler sabah erken.Kaydım uzun, Haşan da baş aşağı işinde,Kurtlar bu ganimeti görmezlerdi düşünde. Saldırıp yapışırlar eşeğin kalçasına,Sıpa can korkusuyla sığınır anasına.Başı derdinde eşek: bir de ciğer ataşı,Tekmeyi savuruyor azgm kurtlara karşı.O sırada sıpanın boğazından birisi Yapışır, gırtlağının parçalanır derisi.Öbürü de eşeğin oyluğunu koparır,

296

Page 296: Bir ömür boyunca şiir

Haşan da yavaş yavaş kaydım başına varır. Çevirince çiftini görür ki öte başta,Eşeğiyle sıpası boz kurtlarla savaşta,Hemen çifti durdurur, meses omuzda koşar,Kurtlar bunu görünce hem korkar hem de şaşar. Bakarlar ki Hasan’m gelişi geliş değil,Tabana kuvvet derler, eğil dağlarım eğil.Haşan kan ter içinde kavuşur eşeğine,Sıpanın gırtlağını görünce yüreğineDerin bir sızı çöker, der ki: —Hey Kadir Mevlâm,Erkek at mı göründü gözüne benim sıpam.Sürülerle koyunlar, inekler, buzağılar,Zenginlerin malıyla dolu değil mi dağlar.Kurtlara boğdurursun Hasan’m eşeğini,Çamura çökertirsin Fatma’nın ineğini. •Yetimin ekinini dolu vurur bitirir,Öksüzün keçisini seli gelir götürür.Yoksullan sızlatır sen keyfine bakarsın,Susarsa ağlatırsın, küfrederse yakarsın.

Beşgöz, 29.11.1942

297

Page 297: Bir ömür boyunca şiir

NEFES

Çekeriz arkadaş başa geleni,Bu dünya bizlere derd dünyasıdır. Sen adam zannetme her yüceleni Onlar yücelerin akrabasıdır.

Geçinsin demişse günah mı etmiş, Bir düşkün akraba daha diriltmiş. İstiğna göstermiş çekilmiş gitmiş, Bu da meb’usluğun bir hülyasıdır.

Kılıcı kınına koydu ne ise,Kuruldu er oğlan yine meclise, Kardaşm emanet etti reise,Bu işler sükûnet şırıngasıdır.

Partice kalmamış artık ürkeklik, Verilsin Zeki’ye denmiş yedeklik, Miras beklememek bence erkeklik, Bu asıl sâyimin öz damgasıdır.

Page 298: Bir ömür boyunca şiir

HIRS-I BEŞER

Akrabadan iki kardeş, ne zaman bir iş için,Benim ismim de açılsa: —iyidir, yoktur eşi,Hakkıdır, her işe lâyık yalınız dik kafadır,Bozmak ister yapılan işleri, güçlük yaratır.Yan bakar Partiye, versek bile reddeyler işi.Diye dökmekte kusur etmediler bir gün için.

Bunun esbabını yıllarca düşündüm, aradım,Yalınız anladığım varsa geçimsizdi adım.En sonu derdimi açtım bir aziz dostlarına.Dedi: —Senden oturur korkusu var postlarına,Başka bir dertleri yok, belki severler seni de, İstemezler bilirim hiçbir işe gelmeni de.Nefret ettim o zaman böylesi insanlardan,Bu sefil duyguların uğruna kurbanlardan.Onların keyfine uysaydı kafam, dostlarımı,Akrabamı, demek on sevgili kardeşlerimi, Boğacaktım, bu sefil duygularımla suçsuz,Olacaktım demek ikbalim için ben de kuduz.

Ey kudurmuş köpek, ey hırs-ı beşer yok mu sonu,Bu şenaatlerin artık görelim yokluğunu.Yok mudur hüsn-ü fazüet beşerin tab’ında. Canavarlar mı gezer beyninin etrafında.Ezmeye, boğmaya, öldürmeye çoktur hevesin, Yükselir zâlime, hunharlara hürmetle sesin.

Beşgöz, 6,12.1942

299

Page 299: Bir ömür boyunca şiir

İÇKİYE HASRET

Bir topak rakı ver lütfet azizim, Yetmez mi bu kadar intizarımız. Aylardır içkiye sanki perhizim, Hilâl-i ahmer mi inhisarımız.

Rakının üzümü, inciri bizden, Tuzumuz çok şükür çıkar denizden, Rızkımız kesildi şekerimizden,Yok olan yalınız işgüzarımız.

300

Page 300: Bir ömür boyunca şiir

GAZİ YURDUMA

25.12.1942 Kurtuluş günü münasebetiyle

Şükür kurtuldun ey yurt, bizde kurtulduk belâlardan, Riyadan, ihtirastan, iltimastan, i’lilâlardan,.Şefaat istesek olmaz mı meb’us enbiyalardan, Usandık, nefret ettik, haçlı, putlu evliyalardan.

Seni cânân bilenler, can verenler kar’-ı nisyanda, Feragat gösterenler kahr olur girdâb-ı hüsranda, Nedir bilmeni bu çirkin ihtirasın derdi insanda, Senin aşkın tesellidir bize her yerde, her yanda.

Vatan sevdasının icabı oldukça perişanlık,Senin aşıklarında artar eksilmez bu giryanlık. Fedakârlıkla elbet yükselir millet ve insanlık, Hükümranın olanlarda bu haslet belki noksanlık.

Cihan ağlardı yurdum, bir zaman ah ü enininden, Ayak altında kalmıştın, vurulmuştun cebininden, Bırak düşmanlan, düşmanların vardı karîninden, Nasü geçtin cihan affetse bilmem sen o kininden.

Beşgöz, 25.12.1942

301

Page 301: Bir ömür boyunca şiir

GAZİ YURDUMA

Kurtuluş günü 25.12.1942’de Abide önünde okunmuştur.

Bu aziz taş bize yurt sevgisinin sembolüdür,Bu aziz taş yücelen ruhlara arşın yoludur.Biz bu taştan alırız sevgi için dersimizi,Biz bu taşla buluruz kâbemizi, arşimizi.Biz bu taşla sınırın, türklüğün öz karesiyiz, Buradan haykırırız kuvvete hakkın sesiyiz.Ey bu taş başlarına taç gibi konmuş şühedâ, Ettiniz sizi er aziz canlarınız burda feda.Sizi hürmetle bugün yâdı büyük borç bilirim, Size şükranla bugün secde eder irkilirim.Böyle bir gündü, dağılmıştı musibet bulutu,Şu yamaçlardan akıp nur gibi inmiş ordu. Süngüler sanki birer yıldızı takmış ucuna, îğnelenmişti hilâl her neferin sorgucuna.Bir beyaz tülle kapanmıştı şu dağlar, ovalar, Ordunun pâyine yüz sürmeye inmiş gibi kar, Parça, parça dökülüp yollan tutmuş geceden, Sırma saçlarla güneş arza gülümser yüceden, İki hasretli hararetle kavuşmuştu o gün,Böyle bir gündü yapılmıştı o heybetli düğün. Kutlu olsun sana yurdum düğünün, kurtuluşun, Bana dünyayı değer böyle senin hür duruşun. Çok büyük bir adamın sen adının sahibisin,Eşi tarihte bulunmaz Ulu Gazi gibisin.

Page 302: Bir ömür boyunca şiir

GÂVUR OLSAM

Dr. Mecit Beyin inekçisi Halil Amininin has- tahanede çalışan Bayan Siranoş’a tazallümü

Gelmez misin ahçik bana düpdüz gâvur olsam, Vermez misin azcık bana bir yüz, gâvur olsam.

Altın bilezikler dolu pambuk gibi kolla,Sevmen mi, sarılman mı pürüzsüz, gâvur olsam.

Kim geldi ise durmadı hep kaçtı yanımdan,Terk etmez idin sen beni yüzsüz, gâvur olsam.

Ben gerçi zaifim, azıcık yaşlıyım amma,Sarsamdı olurdum seni gürbüz, gâvur olsam.

Hor görme inek sağmamı yoksul ve fakirim,Elbette Mesih çok sever öksüz gâvur olsam.

Biz evlenelim gizlice sen korkma, üzülme,Doktor diyemez hiç bana bir söz, gâvur olsam.

Antep’te sıkıldık mı hemen ferre bakardık,Bir melce’ olurdu bize Beşgöz, gâvur olsam.

Gizler bizi saklardı Zeki Savcı konakta,Boynuzlu gezerdim gece gündüz, gâvur olsam.

6.1.1943

303

Page 303: Bir ömür boyunca şiir

Gaziantep’e “Gazi” unvanı verilişinin 22. inci yıldönümü münasebetiyle

Büyük Ata 'nm aziz ruhuna

Gazan mübarek olsun oy aziz diyarı türklüğün, Gururla, şanla, ihtişamla her zaman öğün.Öğün cihana haklısın, şereflisin müebbeden.Taşınla, toprağınla, dallarınla, yaprağınla sen.Sen ey bütün şehirlerin başında taç olan şehir,Senin adınla türklüğe şeref sütunu yükselir Bugün o kahramanlığın, feragatin nümunesi, Çoicuklarınla sen öğün, seninle türkün ülkesi.Öğünse haklı, var mı hiç senin cihanda bir eşin, Senin cihana bir gelen “Kemâl” değil mi kardeşin. Bugün öğünmek isterim içimde aşkı yükselen “Atam”la, “îsmef’imle, türklüğümle ben.

Gaziantep, 6.2.1943

-304

Page 304: Bir ömür boyunca şiir

GÖNLÜM

Kayınpederim Abdülkadir Ef. ye

Anladım yüz yaşasam yine uslanmayacak Şu başımın belâsı züppe haşarı gönlüm.Uçtu gözümün feri, tutmaz oldu kol, bacak,Yine durmaz yerinde başı dışarı gönlüm.

■I *i

Bey babalık, amcalık iki kat etti belim, jBoyalı dudaklarla ıslanır kuru elim, JTazeleri görünce tazelenir hislerim,İçim yanar tutuşur arzular karı gönlüm.

Ömrümün sonbaharı, belki de zemherisi,Yapıştı kemiklere vücudumun derisi,Beşer mezarda bile sevilmenin delisi,Her çiçekten bal umar şu benim arı gönlüm.

Şubat, 1943

305

Page 305: Bir ömür boyunca şiir

ALLAHIMA ARZUHAL

Berlin bombardımanı münasebetiyle

Ey kurtaran, ey saklayan, ey can veren Allah, Yoksullara mal, zengine hüsran veren Allah.

Halim sana mâlum, sen alimsin ve kadirsin,Nevmide ümit, âcize derman veren Allah.

Birsin ve büyüksün, ezelî benzeri yoksun,Mü’min ve muvahhidlere Kur’an veren Allah.

Ben dergeh-i tazimine düştüm beni kurtar,Her derde şifa, hastaya lokman veren Allah.

Gurbette bir oğlum ateş altında perişan,Hıfzet onu kurbanlara kurban veren Allah.

Zindanını ahir yüce bir tahta çevirdin,Yâkub’a sabır, oğluna ferman veren Allah.

Yok başka şefi’i m, ona bağışla bir oğlum,Kevneyne Muhammed gibi sultan veren Allah.

12.3.1943

306

Page 306: Bir ömür boyunca şiir

AĞIT

Ağır Ceza Reisi Necati Akyokuş’un vefat eden zevcesi Hatice Hanınla kendi lisanından ya­zılmıştır.

Eştin bana, bir can gibi, imân gibi eştin, İdrâkime, irfanıma nurdun ve güneştin.

Ahlakı temiz, kalbi temiz, ruhu temizdin,Her sahada mehtaplı münevver gecemizdin.

Ey nazlı Hatice’m evimin sen temeliydin.Pek çok değerin vardı senin, ölmemeliydin.

Gurbetteki evlâtlarının korkusu çıktı, Hasretlilerin hasreti en son seni yıktı.

Ansız kurudun, dertle sararmış gül idin sen, Şebnem yerine gözyaşı döksem de dirilsen.

Kim derdi ki ayrılma mukadder bu yaşımda, Hicrana tahammül mü var ak saçlı başımda.

Öksüz gibiyim gözlerimin yaşlan dinmez, Cennet dahi olsa bu cihan ruhuma sinmez.

Yok başka mezarın seni ben kalbime gömdüm, Geçsin yine birlikte seninle kalan ömrüm.

Gaziantep, 15.3.1943

Page 307: Bir ömür boyunca şiir

DOSTUM B AZARB AŞI’YA

Kadrini bilmedin evliyalığın,Siyaset karıştı kerametine.Sen yine gam çekme Allaha sığın,Düşenin elinden o tutar yine.

Ne lüzumu vardı Haleb'in, Şam’m,İhtiras evini yıkar adamın,Zavallı Başvekil Refik Saydam’m,Öz canı uğradı Ofis şerrine.

Farz et ki Suriye verildi bize,Verilmez valilik her beyinsize,Lâik bir devlette sökmez mucize,Düştün Mansur gibi elin diline.

Niçin kafa tuttun Ömer Asım’a,Sana yakışır mı hiç muhasama,Kılıç’m yerine o şimdi kama,Yirmidört yıl oldu bak çömezine.

Altı meb’usundan Gaziantep’in,(Aksu) ya karıştı o meşhur adm,Aldın bedduasın. suçsuz avradın,Düşürdü akıbet başın derdrne.

Beşgöz, 20.3.1943

308

Page 308: Bir ömür boyunca şiir

BİRİNCİ İNÖNÜ ZAFERİ MÜNASEBETİYLE

Sevgili Milli Şefimiz İnönü’nün yüksek hu­zurlarına hürmet ve tazimlerimle

Benzerliği vardır başının zirve-i Tur’a, Takat mı gelir bakmaya alnındaki nûra.

Eşsiz yüce bir baş ki o bir kûh-i tecelli, Hak sevgisi, hak nuru o başta mü tecellî.

Haksızlara, zalimlere yok sevgi o başta, Bir kudret-i kahhar ile işler o savaşta.

Türkün bu aziz başbuğu İsmet İnönü’nden, Gökler bile nurlandı, gururlandı ününden.

Yüz sürdü onun payına hurşid-i cihantab, Göz nurunu döktü gece şehrahma mehtab.

Şan verdi onun tuttuğu yol arza, sipihre, Geldiyse pek az geldi onun misli bu dehre.

İrsal olunanlar gibidir azm-i bülendi, Kurtardı o bir milleti Allaha güvendi.

309

Page 309: Bir ömür boyunca şiir

Ölmüştük o gün, azm ile, imanla dirildik,Siz olmasanız başta, bugün de ezilirdik.

Bir kürreyi sarsan şu feci ma’rekele rden,İnsanlığa şeyn kanlı, hayasız lekelerden.

Kurtardı bütün şarkı o yol vermedi garbe,Söz verdi tarafsızlığa, yüz vermedi harbe.

Siz olmasanız garbin onulmaz yarasından,Mâmure yıkan, kan akıtan yüz karasından,

Şarkın bu zayıf bünyesi sızlardı, kanardı,Siz vardınız Allaha şükür İnönü vardı.

Beşgöz, 25.3.1943

310

Page 310: Bir ömür boyunca şiir

GEÇMİŞ OLSUN

Sabık Gaziantep meb’usu dostum Muham- m ed .Nuri Bazarbaşı’ya

Sen vaktini mebüsluğa versen kazanırdın.Beyhude keramet satarak bahtını kırdın.

Olsan ne olurdu şu Halep valisi şayet,Hülyası bile bais-i kahr oldu nihayet.

Efsun okudun Başvekilin akimı çeldin,Sordukça o müstakbeli sen fazla yüceldin.

Meclisteki âzalığı, hem hali unuttun,Peygamber olup çıktın ilahi ceberruttun.

Devletleri mahvetmeye, yok etmeye kalktın,Attın Stalin yoldaşı dost nârına yaktın.

Almanları Türk dostu dedin sormadan öğdün, Ruzvelt’e niçin harbe karıştın diye sövdün.

Kızdın o bizim ingüize Çörçü’e sıktın,Yanlış nişan aldın da Refik Saydam’ı yıktm.

311

Page 311: Bir ömür boyunca şiir

En sonra Saraçoğlu’nu satrançta mı yendin,Vâki dahi olsa bunu ilân ile kendin,

Mevki mi, şeref mi hele söyle ne kazandın?Eyvah gözüm nuru otuzbir iİe yandın.

Türkün o aziz Başvekili, sadrâzamı mı,Hâşâ ki yenilmek ona lâyık mı, revamı.

Devlet onun idraki ile buldu kemali,Alnında onun İnönü’nün aks-i cemâli,

Millet onun ihsanı ile doydu, sevindi,Memurların efganlan, gözyaşları dindi.

Bir sulh ü sükûn cennetidir yurduna bir bak,Dünya ile dostuz, bize yardımcı büyük hak.

Allah ne dilerse o olur kızma, darılma,Şeyh olma, velî olma, deli olma, yorulma.

Beşgöz, 26.3.194$

312

Page 312: Bir ömür boyunca şiir

ŞEHİT ŞAHİN’İN AZİZ RUHUNA

Ölümünün 23. üncü yıldönümü münasebetiyle:

Bugün yollarda “Şahin”i şehit olmuş görenler var, Bugün yurt uğruna canlar verenler var, ölenler var, Bugün ervahı yerden arşe doğru yükselenler var, Bugün ölmüşleri tebcil için gökten inenler var.

Aziz Şahin, bugün yollarda yalnız, kimsesizdin sen, Beş on yaran ile topsuz, tüfeksiz, cephanesizdin sen. Niçin öldün, bu topraklar kadar eşsiz, azizdin sen, Muhakkak bir zaferden çok emindin, şüphesizdin sem

Bilirdin ki, senin yılmaz, yenilmez milletin vardı, Kemâl’in azmine, îmanına emniyyetin vardı,Ne çare ölmeye ahdin, yeminin, niyetin vardı, Bilirdim ki feragatle derin ünsiyetin vardı.

Aziz Şahin, bugün yâdınla dilhunum, perişanım,O günler yadıma geldikçe sızlar kalb ü vıcdânım, Seninle ölmedim, korktum ölümden, dökmedim kanım.. Diner mahşerde ancak bu hicabım derd ü hicranım.

Beşgöz, 28.3.1943*

3ia.

Page 313: Bir ömür boyunca şiir

28 Mart 1943 günü İnönü koşusu münasebe­tiyle Adana’ya gelişinde yazılmıştır. Sayın Ha­şan AJU bu şiire bir cevap vermiş, (Gaziantep) gazetesinde neşredilmiştir.

Saym Maarif Vekili Haşan Âli Yücel'e

Siz doğudan batıya ılık bir güneş gibi,Geçtiniz, yaktı bizi hasret bir ateş gibi. .

Bastığınız yerlerde gül açtı bahar oldu,O güzel diyarlara güzel bahtı yâr oldu.

Onların yolları var, dallan, kolları var,Bizim gibi yolsuzu, kolsuzu hiç kim arar.

Uzaktan gelir geçer büyükler, sevgililer,Gönül o yerler gibi görmek, sevinmek diler.

Kol verdik, bacak verdik yurdumuzu kurtardık, Güneyde yol bekleyen, dost bekleyen biz vardık.

Bizi de sevindirsen, bize de uğrasaydın,Bahtsız diyarımızın gönlü olurdu aydın.

Gözlerimiz yolunda kalıyor büyüklerin,Size kavuşmak için bize bir yol gösterin.

Gaziantep, 2.4.1943

:314

Page 314: Bir ömür boyunca şiir

BU DA GEÇER YAHU!

,Ne uğursuz bir yer şu benim Beşgöz, Dostlarım semtime uğramaz geçer. Vefakâr olana diyemem bir söz, Neyleyim onlar da pek çok az geçer.

Raif Çakmur yola çağırır yorar,Yine de sağ olsun hatırım sorar, Söyleşi ahbabın başta yeri var,Bazı akrabalar pür garaz geçer.

JSalih Salihoğlu sözünün eri,Uçan avcıdır çoktur hüneri,Dostu borca satar bulsa müşteri,Ele avuca sığmaz, yaramaz geçer.

Meb uslar masundur suçtan, günahtan, Onlar sayılırlar çünkü ervahtan, Üstelik olursa bir da eşraftan,Elbette çiftçiyi soramaz geçer.

Gözünü sevdiğim o Say m Vali,Bazan hayal, bazan rüya misali, İnsanın olmazsa kendi emsâli,Haklıdır o yerde duramaz geçer.

Hey Zeki gam çekme hepisi yalan,Bu kahbe felekten var mı kâm alan, Bir hoşça şadadır kubbede kalan,Kış geçer, güz geçer, bahar, yaz geçer.

Page 315: Bir ömür boyunca şiir

ÖĞÜT

Devlet hesabına, Berlin'de mühendislik tah­silini bitiren oğlum Halil Savcı’ya

Çalma, devlet hizmetinde eşkıyalıktan sakın,Millete zulm etme, soyma, bihayalıktan sakın.

Verme yüzbin cennet alsan yurdunun bir zerresin, Ders al erbab-ı feragattan, fenalıktan sakm.

Kimsenin mirasına göz koyma, hiç bel bağlama, Çekmeden zahmet, meşakkat ağniyalıktan sakın..

İzzet-i nefs uğruna ölmek şereftir erkeğe,Olma ikbalin esiri kem behâlıktan sakm.

Kahbelikten ictinab et bir meziyyet olsa da,Dostuna dost ol, halil ol, bivefalıktan sakın.

Doğru sözden kimse hoşlanmaz, ne yapsan nafile. Mest olanlar koy yıkılsın rehnümalıktan sakm.

316

Page 316: Bir ömür boyunca şiir

Sakla sırrın dert yükü olsan, için kan ağlasa,Her olur olmazla yavrum aşinalıktan sakın.

Mayesi insanlığın kandır, asalet boş değil,Soyları servet olanla akrabalıktan sakın.

Yıkma hatır, dökme kan, ağlatma hiç hemcinsini, Destglr olma yezide, Kerbelâ’lıktan sakın.

Uymamakla devre bir hayli azab çekti Zeki,Sen baban gibi yobazlıktan, kabalıktan sakın.

Beşgöz, 15.5.1943

317

Page 317: Bir ömür boyunca şiir

AĞIT

Refik Barlas’m ölümüne

Ağır bir yük olmuştu hayatın son yıllarda,Feri uçmuş gözlerin küçülmüş, kararmıştı.Dizin dizin yürüyüp, süründüğün yollarda,Döktüğün yüz suyundan topraklar kabarmıştı.

Ak saçların dumanlı dağların karı gibi,İçinin ataşından tel tel eridi aktı.Felâketzedelerin taşsız mezan gibi,Ağarmaz kara bahtın seni yurdsuz bıraktı.

Masum çocuklarınla, bikes eşin uğruna,İçini kurtlar yemiş bir dal gibi kırıldın.Kavuştun özlediğin ölümün huzuruna,Aziz canından oldun yaşamaktan sıkıldın.

BeşgÖz, 25.7.1943

318

Page 318: Bir ömür boyunca şiir

BÜYÜK ZAFERE

Oku tarihini ey Türk çocuğu, sor bugünün, Sakla sen kinini kalbinde, ölürsen de, dünün..

Bundan evvelki cihan harbi başından sonuna,, En ağır yükleri sırtında taşıtmıştı ona.

Ordular sevk ile üç kıt'ada üç yıl vurmuş, Yenilenlerle yenildik denilince durmuş.

Sonra öz yurdu ve her hakkı alınmış haksız, Bırakılmıştı silahsız, parasız, bayraksız.

Milletindir o senin hür yaşamış, hür büyümüş,. Yakışır mıydı onun şânına hiç böyle ölüş.

Böyle bir gündü denizler gibi coşmuş, taşmış, Yol kesen dağlan rüzgârlara binmiş aşmış.

Kuduran hasmını on günde o ezmiş, boğmuş, Atatürk devleti Afyon zaferinden doğmuş.

Beşgöz, 30 Ağustos 194S

Page 319: Bir ömür boyunca şiir

"NEFES

Derviş Yunus Emre’nin aziz ve asil ruhuna

Beni söyletme Derviş dert ile dolu içim,Artık bu çiftçiliğe bir son veresim geldi,Namuslu insanlara bu kârda zordur geçim,Toprak mahsullerine âşarsız resim geldi.

Bir yıl tarlada tahmin, bir yıl harmanda Ölçü, Köylünün midesine, ağzına kondu gözcü,Şaştı bu şaşkınlığa dağdaki bir öküzcü,Bu acaip işlere içten gülesim geldi.

Yasak oldu çiftçiye helâl malın satması,Bütün hastalıkların ismi (Ofis) çarpması,Refik Saydamı bile feleğin aratması,Düşündükçe bunları yere giresim geldi.

Yüzde oniki vergi üzümün kurusundan,Pekmez yapan, yaş satan kurtuluyormuş bundan, Yük tutmayan kalmadı bu muazzam vurgundan, Benim de böyle günde üzüm seresim geldi.

Z20

Page 320: Bir ömür boyunca şiir

Yersiz tedbirler yıktı, çürüttü fazileti,Hocalar talim etti kara cahil milleti,“Ata”nm emaneti aziz Cumhuriyeti,Ömrüm sona ermeden bir kez göresim geldi.

Minelbâb, alelmihrap biz çaldık, memur çaldı.Ancak bir Allah bilir devlet yüzde kaç aldı.Dilim tutmaz demeye bizde ahlâk alçaldı,Şanlı tarihimize yüzüm süresim geldi.

Güvencimiz bir Allah, bir de İsmet İnönü,Harp sonu unutturur elbet bu kötü günü,Babbim arattırmasın acısın bize dünü.Zeki ümit bağında güller deresim geldi.

Beşgöz, 26.9.1943

321

Page 321: Bir ömür boyunca şiir

GÜZELLEŞTİRİLMEK İSTENEN ŞEHRE

Şehri güzelleştirmek için Parti’de 25.11.1943> günü teşekkül eden komisyon münasebetiyle

Sen misin bu şehir, sen misin Antep,Korkarım göz değer güzelleşirsen,Güzel şehirlerle sen birleşirsen,Kalkar mı bu zulmet, doğar mı mehtap?

Doğar mı üstüne nuru ümranın Gündüzün şenlenir, gecen parlar mı?En güzel şehrisin sen bu dünyanın,Sen gibi bakımsız bir şehir var mı?

Niçin bakımsızsın, niçin viransın,Kadir kıymet bilmez bir elde misin,Tarihte ün almış bir kahramansın, .'Sen ihmal edilir bir belde misin?

Sen gibi bakımsız, bahtsız bir şehir,Tarihte şehirler tacıdândır,Eşsiz gazasiyle sensin müştehir,İsmin Atatürk’ün bergüzandır.

Gaziantep, 30.11.1943: .

322

Page 322: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Biraz kudret bulanlar kudret-i mevlâyı bilmezler, Feragatkâr olanlar kahrolur kavgayı bilmezler.

Felekten binasip Antep’liler bu sahn-ı âlemde, Hazane uğramışlardır gül-i rânayı bilmezler.

Fedakârdır, bu yurdun uğruna canlar verirler de,Ne çare hakların ihkak için dâvayı bilmezler.

Susuz koy, aç bırak, zulmette kalsınlar, emin ol ki, Bükerler boynunu, Allaha da şekvayı bilmezler.

Bütün şehrin suyu başmda dursa (Türktepe) mahrum, “Şu mahiler ki derya içredir deryayı bilmezler”

Ağarmaz bahtı Antep’in Zeki Antepli sustukça, Büyükler gönlümüzde gizlenen hülyayı bilmezler

Gaziantep, 1.12.1943

323

Page 323: Bir ömür boyunca şiir

Y I K I L A N A V R U P A .

Yüce Tanrıma

Kahnn, gazabın, kudretin ey Halik-i zişan,Etmekte tecelli kürenin bölgelerinde.Yanmakta, yıkılmakta, harap olmada her an?Asrın medeniyyetleri arzm üzerinde.

Yalnız medeniyyet mi, beşer kanlar içinde,Vahşet ve şenaatlere kurban gömülürken,Onbinleri, yüzbinleri, milyonları günde,Göklerden ateş, yerden ateşlerle ölürken.

Emret yüce Tanrım bu kararsız küre dursun,Dursun ve yıkılsın,- bu hayasız medeniler,Maddi medenîler, bu şuursuz bedeviler,Toprakların altında boğuşsun ve kudursun.

Mahşerse, kıyametse de artık buna son ver,Ezdirme, süründürme şu masumları yer yer.Mahvet bizi bir anda, eğer öldüreceksen,Asarını çökmüş ve yıkılmış göreceksen.

Gaziantep, 3.12.1943

324

Page 324: Bir ömür boyunca şiir

Son zelzele münasebetiyle

GAZİ YURTTAŞLARIMA

Biz mi kubanlarıyız kürrede yalnız kürenin, Bitsin artık garazın yurduma ey kürre senin. Seni mi etti musallat bize ol Rabb-ı kadir,Bize mi oldu bu âfet, bu musibet takdir.

Yine evler çökerek başları ezmiş taşlar.Yine toprakların altında ezilmiş başlar.Yine ağzında meme can çekişen yavruların,Başı koynunda, uzanmış analar bir duvarın Vermiş enkazına bağrın yatıyor inleyerek, Kazıyor toprağı çılgın babalar dinleyerek Kazıyor toprağı tırnakla döküp gözyaşmı. Fırlamış gözleri, kardeş arıyor kardeşini...

Böyle bir şaline benim yurduma her yıl açüır, Böyle bir sahneye kurban veririz binlerce.Başka bir afet olur belki önünden kaçılır,Bu yıkar evleri, bir anda şehirler yok eder. Bekleriz kanlı musibetleri gündüz ve gece. Yapılır, yaptırılır, sonra olur hepsi heder. Çadır altında geçen kışları yurttaşlarımın, Dertlenir, paylaşırız derdini kardaşlarımm.

Ey musibet ne demek olduğunu kendi gören, Ateş altında çekilmez kara günler geçiren, Kahraman, yurtsever ey sevgili hemşehrilerim, Yıkılan yurtları, yurttaşları şenlendirelim.

Gaziantep, 5.12.1943

Page 325: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Bütün ashab-ı servet memleket sultanıdır şimdi,Bu sultanlar yüce mevkilerin mihmanıdır şimdi.

Tevazu’ bir acizdir, belki de cehle alâmettir, Tekebbür ağniya irfanının bürhanıdır şimdi.

Züğürtler uğraşır beyhude tahsil-i fünûn eyler, Şahadetnameler, carî hesap cüzdanıdır şimdi.

Temiz kan vasfı devletçe bugün hayvanda müstamel, Asalette para insanların mizanıdır şimdi.

Fazilet yok, vefa yok, doğruluk yok, hakka hürmet yok, Bütün yoklukların öz yurdumuz divânıdır şimdi.

Hücum eyler açık bir kürsüye beş on şikenperver, Gözü doymazların hep halkçılık kalkanıdır şimdi.

©

Açıkgöz, muhtekir, iş ehlidir vurguncunun ismi,Kime sorsan diyor: Fırsat, yiğit meydanıdır şimdi.

Zeki sen müsterih ol milletin er geç döner, hakka,Bu bedbinlik senin vicdanının isyanıdır şimdi.

Gaziantep, 19.12.1943

Page 326: Bir ömür boyunca şiir

GAZİ YURDUMA

25.12.1943 günü abide önünde okunmuştur.

Daha ben doğmadan evvel kara günler varmış, Saldıranlar bu aziz yurduma barbarlarmış,Her taraftan bizi çember gibi düşman sarmış,Bir Kemal adlı halaskar, bir aziz kurtarmış.

Kahbeliklerden usanmış, canı yanmış, bezmiş, Milletin kadrini bilmiş, o halaskar sezmiş,Başa geçmiş, kuduran hasmını vurmuş, ezmiş,Türk meğer ölse de hiç aczini göstermezmiş.

Önce Antep’te kurulmuş o büyük şanlı savaş, Yağmış aylarca bu şehrin başına gökten ataş, Altıbin kurbanının şahididir işte bu taş,Arkadaş yurdu seversen eğeceksin buna baş.

Gaziantep, 20.12.1943

327

Page 327: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Dr. Mustafa Göğüş’e

Kızma doktor gelmiyorsa hanene bir damla su, Elveda eyler benim de haneme akşamla su.

Söyleyince Erkıhç dostun, Reis şöyle demiş:— Duymuş olsam ben taşırdım Doktora arkamla su.

Sende de suç var azizim söyleseydin hazrete,Sel basardı haneni geldikçe bol ikramla su.

Oldun amma sen de âza, ağzını hiç açmadın,İçtiniz şar meclisinde havf ile evhamla su.

Geçmiş olsaydın yedekten Parti’ye red etmeyip, Şüphesiz yerdin, içerdin hem de fağfur câmla su.

Doğrusu şahım senin hanen de benzer minbere, Merdivenden çıkmalı bin nâz, bin endamla su.

Yaz geçip kış gelse, yağmur yağsa, kar düşse yine, Bizde seyrin hiç değiştirmez akar eyyamla su.

Kerbelâ’dır şimdi An tep söylemem kimdir Yezid, Şifredir her bir ağızda lânete ibhamla su.

Başına bir dert açıp oldun Zeki sen de harap,Keyfini bozdu evinde bir küçük hamamla su.

Gaziantep, 23.12.1943

328

Page 328: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Böyle bihalet değildi gördüğüm sahra-i aşk' Anda mecnun bîdler, divane cûlar var idi

Nedim

Bir zaman Antep’te bir çok doğruluklar var idi,Aç kalır hırsızlık etmez gönlü toklar var idi.

Böyle çırçıplak değildi hiç hayatın köprüsü, Tanrıdan, kanundan anda korkuluklar var idi.

Milyonerler yoktu lâkin, türklüğe, insanlığa,Has olan her vasfı haiz mert yoluklar var idi.

Oynadanlık, kahpelik bilmezdi her boy, her sınıf, Yurt sever, yurttaş sever erkek çocuklar var idi.

Semt, semt hiç benzemezdi Kerbelâ’ya memleket, Ehl-i hayrat çoktu, dağlarda suluklar var idi.

Şimdi evlerde, salonlarda poker var, içki var,Bir zamanlar tatlı sohbetler, çubuklar var idi.

329

Page 329: Bir ömür boyunca şiir

Mantara basmazdı, yüksek ökçe bilmezdi bayan, Korkusuz dim dik yürür yassı topuklar var idi

İhtiyar olsun, kadın olsun sokakta rastlasa,Hürmeti bir borç bilen olgun kopuklar var idi.

Başlara akmazdı yollarda soba, masraf suyu, Yükselen evlerde ahlâktan oluklar var idi.

Dert büyük, hem çok, Zeki yanmak, döğünmek nafile, Dünkü Antep’te bugün bir hayli yoklar var idi.

Gaziantep, 28.12.1943

330

Page 330: Bir ömür boyunca şiir

TERKİB-İ BEND

Biz halkçılarız halka bugün sözde velîyiz, Şayeste lâiklik bize, dinsiz ve denîyiz. Türkün medeniyette çok eski yeri vardır, Derlerse inan, şimdi fakat çok bedeviyiz, Baştan ayağa Avrupa’ya benzedik amma, Ahlakı bozuk, ruhu bozuk bir medeniyiz. Her türlü fezahat sayılır behre-i irfan,Güya ki biz âlâ-i rezilette nebiyiz.Her işte büyük mesnedimiz kizb ü riyadır, Namus ü haya kalmadı ondan da beriyiz. Devlet malı devletlilere sanki helaldir, Yağmaya fakir milleti her dem seferiyiz. Dünya yok iken biz yine vardık egemendik, Allah ile eş belki de ondan ezeliyiz.Bir kafile-i nafileyiz yurda belâyız,Cahil kişiyiz cehlini bilmez ukalâyız.

Bay oldu fakir bal gibi şah oldu gedamız, Bizler boşa çıktık, başa çıktı rüfekamız. Meydan-ı gazâ şimdi cünun ehline kaldı, Çirkâb-ı sefalette yatar hep ukalâmız. Nimetlerin inkâr edip Allahı unuttuk.Açhk ecel oldu bizi kahr etti hudamız. Tedbir de hep Avrupa’dan aldılar örnek. Güya ki frenk oğlu frektir vükelâmız.

Page 331: Bir ömür boyunca şiir

Kimdir bize düşman, kime dostuz onu bilmem,. Efsane gibi dilde kalan ahte vefamız.Gök rahmeti kesti, kurudu yer yüzü yandı, Arttıkça musibet bize arttırdı sefamız. Devletleri kahr etmeye amadedir ordu, Yükselmede her an bu mehâbetli sada’mız.Biz (Altı Ok) un sahibiyiz vazıhı diniz, Musa’ya ve İsa’ya ve Kur’an’a mühiniz.

Harp Avrupayı yıktı, harap eyledi, yaktı, Ahlâk adına bizde de harbsiz ne bıraktı.Soygunculuğun sıkletini ........ gördük,Her şubede rüşvet su gibi kaynadı aktı.Zulm etmeye devletçilik olmuştu bahane,İsmetli ..... ağzını hiç açmadı baktı.El kondu, gıda maddesi ellerden alındı,Halkın yediği içtiği bilcümle kaçaktı.Köylü kuru bir ekmeğe hasret bırakıldı,İnsaf ü adalet başımızdan çok uzaktı.Bir hasta .................. ’a kalmıştı hükümet,Sersemdi o korkaktı, moruk hem de bunaktı. Kan ağladık aylarca kudurduk içimizden, Gözyaşmı göstermesi bir suçtu, yasaktı.Encamı ecel bizleri kurtardı belâdan,Lütfetti iki doktoru seçti vükelâdan.

Halk yurdunu kurtardı da kurtulmadı dertten, Bir gün, bile hiç görmediler kahpe felekten.Yurt sevgisinin yurduna post kavgası geçti, Biçarelere gözyaşı kaldı bu emekten.

332

Page 332: Bir ömür boyunca şiir

Boğsun diye düşman yerine kardeşi kardeş, Sevk eylediler, yüzlerine hep gülerekten, Vaktiyle uzak durdular, aldanmadılar hiç, İplikleri üstün satılır şimdi ipekten,İnsanların ekmek kapısı önce vatandır,Ders alsalar olmaz mı siyanette köpekten. Affetmesi beyhude vatansızları bence,Onlar ki o gün etti hıyanet bilerekten.Âlimde bozuk may elinin ölmesi haktır, Cahiller alır ibreti sözden ve kötekten.Yer kalmadı namuslulara şimdi vatanda, Birdir vuruşup dağda ölen, evde yatan da.

Devrin yetişir kahrı bize lutfuna lanet, Boştur desem olmaz şuna lanet buna lanet. Yok el vuracak bir yeri bayın ve gedânın,İstif çişine, muhtekire, vurguna lânet.‘Tok olsa da millet yine ekmek diye sızlar,Baş nimetimiz olmasa dersin una lânet.Her gördüğünü mâl-i ganimet bilir...Yağmacıya kim olsa demez ........ lânet.‘Çoktur yine millette vatan aşkı güdenler,Ben onlara nefretle derim uykuna lânet. Haykır ki düzelsin şu bozuk işleri halkın, ‘Ölsek de ne var bir can için korkuya lânet. Hak uğruna binlercesi geçmiş bu hayattan, Hak bağrına tevcih edilen kurşuna lânet. Takdir olunur doğruların kıymeti elbet, Kalmaz bu şenaat bu vatan içre müebbet.

Devran bizi mest eyledi divâneye döndük,Ben söyleyemem söyle sen âyâ neye döndük. :Servet ışığıyla gözümüz döndü karardı, Yandıkça koşan serseri pervaneye döndük.

Page 333: Bir ömür boyunca şiir

Dolmuş taşıyor ceplerimiz bin liralıkla,Bir canlı kasa, belki de darphaneye döndük.Gözler kamaşır bizleri dıştan gören olsa,Bilmez içimiz halbuki viraneye döndük.Antep adını duydu mu herkes yüzü ekşir,Bedmestler elinde dolu peymaneye döndük.Ahlâk bakımından bakılır yüz mü bıraktık,Türkün bütün evsafına bigâneye döndük.Tarihte büyük bir adımız var, şanımız var,Hayfâ ki bugün bir kuru efsaneye döndük. Yoksullan bây eyledi İsmet Paşa vakfı,Tezgâhlanmız dopdolu tersaneye döndük.Namusunu Antepli elile ipe çekti,Biz iplik işinde Zegi çingâneye döndük.

4.1.1944

334

Page 334: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Bir serçe idi Antep’e geldi kaza döndü,Yoksuldu kara kış gibi ondu yaza döndü.

Çalmak ne, o çaldırma ne bilmez idi belki,Tilki gibi ün aldı bugün kurnaza döndü.

Sohbetleri gayet yumuşaktı, çok ılıktı,Azdı, bütün etvarı deli poyraza döndü.

rBahtı yüzünü güldürüp iplik işi çıktı,Tezgâhların üstünde o bir şahbaza döndü.

Sayfiyesi var, sahası var, bulvarı vardır,Şahane fasıllar dolaşan, bir saza döndü.

Kel baş gibi yer yer açığa çıktı binalar,Yıktırdı hükümet önünü bir daza döndü.

Emriyle inip kalkmada Parti, Belediye,Meydan-ı siyasette yiğit canbaza döndü.

Meb’uslanmız da ona söz dinletemezler,Yüz buldu felekten bu (Teker) haylaza döndü.

Gaziantep, 4.1.1944

335.

Page 335: Bir ömür boyunca şiir

ÇOK SEVGİLİ VE SAYIN MEB’USLARIMIZA

Adanâ’mn kurtuluş bayramında Seyhan Meb’ usu Bay Cavit Oral’m radyo konuşması dola- yısiyle yazılmıştır.

•Ne olurdu bu yıl da başka ses duyulsaydı, .Kahraman yurdumuzun kurtuluş bayramında.

Bizim de gözlerimiz sevinç yaşı dökseydi,O tarihi bir günün neş’eli akşamında.

Yandık, yıkıldık, yıktık, bizi yakanı yaktık, Bir an ye’se düşmedik, hiç korkmadık ölümden.

•Öz yurdun güneyinde her yardımdan uzaktık, Siperlerde yer yoktu, kör topal, kötürümden.

Bunları benden iyi bilirsiniz, biriniz,Beraberdi o günler döğüşen yiğitlerle.

Diyemem bu yurt için bir şey esirgediniz, 'Hepiniz ayn ayn uğraştınız dertlerle.

:336

Page 336: Bir ömür boyunca şiir

Türkün büyük varlığı bu büyük haileyi,Azmiyle, îmaniyle, kanıyla ezdi boğdu.

Aç kaldık, susuz kaldık, çektik çetin çileyi,Dağıttık bulutları, parlayan güneş doğdu.

Affedin sitemimi gönül sîzlerden umar,İyi ve kötü günde sevindiren sözleri.

Pek çok yakın gelirmiş âşıka uzak yollar,Hasrette bırakmayın kulakları, gözleri.

Gaziantep, 5.1.1944

337

Page 337: Bir ömür boyunca şiir

KIZIM NECLA’Y A

Ağlayıp üzülme zavallı kızım,Numaran kırıkmış ne çıkar ondan.Ne çıkar karnende üç ile ondan,Korkarım, der isen baba bahtsızım.

Ne çıkar mektepte birinci çıksan,Ne çıkar akimla dünyayı yıksan,Hayatta nasibsiz bahtı kırıksan,Yardım dilenirsin hep şundan bundan.

Babandan, anandan bir payen yoksa,Göz, gönül çekici sermayen yoksa,Başının üstünde bir sayen yoksa,Her zaman, her yerde gelirsin sondan.

Gaziantep, 6.1.1944

338

Page 338: Bir ömür boyunca şiir

SAYIN MAREŞAL FEVKİ ÇAKMAK1 A

Muvazzaf ordu hizmetinden ayrılışı münasebetiyle

Ordudan ayrılsan eksilmez yine şanın senin,Orduya eksiklik oldu belki hicranın senin.

Bir meleksin, tertemiz alnın semâlardan yüce,Böyle geldin, böyle gitmek ahd ü pey manın senin.

Yurdseverlik, doğruluk, en başta Allah korkusu,Her mübarek hasletin bürhan-ı îmânın senin.

Örnek olsun misli pek ender hayatın gençliğe,Bir kusurundur kusursuzluk, o vicdanın senin.

Fevz-i nusret, akl-ı tedbirinle bulmuştur kemâl, Türklüğün eşsiz Kemâl’i yar-ı zişanın senin.

Rütbedir, şandır, nişandır bayrağın, ordun sana,Sen sağ oldukça budur canm ve cânânın senin.

Parlasın ikbali türkün sen muammer ol, sağ ol, Aşıkın Çiftçi Zeki her lahza kurbanın senin.

Gaziantep, 12.1.1944

339

Page 339: Bir ömür boyunca şiir

TİLKİLİK

Ne para, ne güler yüz göremezsin nafile,Gelmiyorsa elinden “Evet Efendim”cilik.Demedin mi karaya bu beyaz bile bile,Hırpalanır, ezilir, olursun dilik dilik.

“Evet Efendim”ciye terbiyelidir derler,“Evet Efendim”ciyi medhelerler, överler,Doğruyu söyledin mi söverler, ya döverler, Harcanmamak istersen biraz olursun silik.

Putlar gökten inmez ya, onu da onlar yapar, Yaradanma değil, yarayanma tapar,Göze gireyim diye gözünü yumar, kapar,Bizde arslanlık değil, revaç bulan tilkilik.

Gaziantep, 20.1.1944

340

Page 340: Bir ömür boyunca şiir

O GİDERKEN

İstersen güneş ol, yıldız ol, ay ol,Zamanı geldi mi batar gidersin.Zengin ol, fakir ol, yoksul ol, bay ol,Varını yoğunu atar gidersin.

Her çeşit arzunda kazansan koşu,İkbal arabanla aşsan yokuşu,Oldun mu bir defa ecel sarhoşu,Ahiret yolunu tutar gidersin. .

Suçsuz melek olsan şeytan dendi mi,Adına sanma lanet indi mi,Parlayan bahtını felek yendi mi,Piliyi pırtıyı satar gidersin.

Güvenme kimseye, güvenme dosta,Güvenme kürsüye, güvenme posta,Dönüp döndürmekte olsan da usta.Çelik bir dişliye çatar gidersin.

Eminsen sıdkmdan, faziletinden,Fenalık bekleme hiç milletinden,Cennetlik olduğun bilsen Zeki sen,Geceyi gündüze katar gidersin.

Gaziantep, 25.1.1944

341

Page 341: Bir ömür boyunca şiir

ZORLA AYRILIK

Boşadır olmuş işe içlenmek, tasalanmak,Derler: “Yiğit bin yaşar, lâkin fırsat bir düşer." Biraz güç gelirse de dostlukla parçalanmak,Az çok vefasızlığa katlanmalıdır beşer.

Kahraman Maraş'lılar meğer pusu kurmuşlar,O güzel Pazarcık’ı almışlar elimizden,Kurtaralım bu şehri yazık demiş durmuşlar,Ne fenalık görmüştü aziz komşular bizden,

“Barlas” bir şimşek olmuş, “Canbolat” bir yıldırım, Parlayıp gürlemişler Meclisin ortasında,Yapışmış hiç kopar mı “Rasih Kaplan” bir sırım, Onun bir kuvvet vardır sarıklı şapkasmda.

Bizde de var böyle baş, fakat çok ağır baştır,Hep temkinli konuşur, hep temkinli savaşır, Sükûnla, itidâlle o ezelî kardaştır,(Sabr-ı cemil) ayetin koynunda nüsha taşır.

Gaziantep, 31.1.1944

Page 342: Bir ömür boyunca şiir

MEB’US MUZAFFER CANBOLAD'A

Antep’in Gazi unvanını kazandığı gün radyo­daki konuşması münasebetiyle

Coşkun bir ne ş’eyle haklı bir gurur,Belirdi ruhumda dinlerken sizi.Dedim: —Sen çok yaşa ey aziz Doktor.Takdirle yad edip, şâd ettin bizi.

Hürmetle anıldı Antep’in adı,Yurtta minnettarlık coştu, kaynadı.Yurtsever Kilis’in bir Çanbolad’ı,Sese hasretlikte bozdu perhizi.

Asîl vicdanının dirayetidir,Her sözün tarihin bir âyetidir,Sana bu kudretin inayetidir,Silinmez yürekten bu günün izi.

Sevinçle gözümüz gönlümüz doldu,Gazinatep’liler bermurad oldu,Hey Zeki dileğin yerini buldu,Kabardı neş’enin engin denizi.

Gaziantep, 8.2.1944

343

Page 343: Bir ömür boyunca şiir

MERSİYE

Kethüda zade Mustafa Ağa’nm oğlu Ömer Efendi’nin vefatı gecesi yazılmıştır.

Kurtuldun Ömer hiç sonu gelmez çilelerden,Rahatlığı buldun sanırım ki kara yerden. '

Çektiklerinin hepsine vâkıf birisiydim,Derdin seni vurmuştu yere çünkü ciğerden.

Son gün iki büklüm o feci halini gördüm,Bildim ki bugün ayrılacaktık biz Ömer’den.

,Can verdiğin anda yine her türlü kibarlık,Üstünde idi, kurtulamam ben bu kederden.

Hiç incimedim, ağrımadım komşuluğundan*Dostluk bize miras idi zira ki kaderden.

Yat nurlar içinde seni affeylesin Allah.Rahmet sana şebnem gibi insin yücelerden.

15.2.19**

344

Page 344: Bir ömür boyunca şiir

SAYIN BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR A

Gaziantep’i ziyaretlerinde

Beyaz papatyayı, mor sünbülleri, Sokun başınıza süslenin dağlar. Takın göğsünüze pembe gülleri, Döklün yollara bahçeler, bağlar.

Fırsattır ey nesîm es durma sen de, Şebnemler parlayan sahn-ı çimende. Bülbüller uyanın, coşun gülşende, Bahar gibi geldi bu yurda “Çağlar” .

O millî şairdir, Türk ozanıdır,Onun her mısra’ı Türk’ü tanıtır.İl hamına kaynak temiz kanıdır, Türkün yarasmı o sarar bağlar.

Gaziantepliler gözünüz aydın, Gönülden, yürekten coşun kaynayın, Bu aziz şairi çok sevin, sayın,Her sözü şifadır dertleri sağlar.

Hoş geldin yurduma ne mutlu bana, Hasretin çekerdim ben yana yana, Bir hayat gibisin şüphesiz bana, Kavuşanlar güler, ayrılan ağlar.

Page 345: Bir ömür boyunca şiir

ÇINARLI KAHRAMANLARI

Fedaî Öhkeş Çavuş’a

Siz kaç kişi idiniz Çınarlı Savaşında,Kaç Türk yiğidi vardı o baraj ataşında?

Çöküyorken kubbeler, minareler, mihrablar, ,Başı göklere değen o yüz yaşmda çınar,

Kapanırken secdeye ateşin dehşetinden,Siz kaç kişi idiniz bir heykel gibi kinden,

Düşmanın karşısmda ayak üstünde duran?Topuna, tüfengine güvenen, o kuduran

Canavar sürüsünü yüzüstü çevirdiniz.Siz adsız kahramanlar tam sekiz kişiydiniz.

21.2.1944

.346

Page 346: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Anlamam tab’ı beşerde vahşet-i imha nedir,Bu vefasız âlem içre âlemi yağma nedir.

Rırzk için değmez hayat bir gün bile endişeye,Öyle olmuşken yine endişe-i ferdâ nedir.

Bir melek adem yüzünden uğradı şeytanlığa,Tıynet-i ademdeki bu sır-ı napeyda nedir,

Kâinat bir müciz olmuştur yed-i kudret için,Kudretin ı’cazma bürhan yed-i beyza nedir,

Nûh’u keştisiyle tufanda halâs bulmuş dedin, Yunus’u deryalar içre saklayan me’va nedir.

Hilkat-i âdem yeter bir varlığın isbatına,Varlığında âdeme isbat-ı lâyuhsa nedir.

Sure-i ahlâs ile buldum tarik-i müstakim,Bu kanaatle Zeki sormam ki bu îsâ nedir.

3.4.1943

347

Page 347: Bir ömür boyunca şiir

HAZRET-İ İSÂ’YA AÇIK MEKTUP

Boğuşan ümmeti münasebetiyle

Nedir senin bu haylaz ümmetinin yaptığı Var mı bu azgınların senden başka taptığı?

Bunlar mıdır “Mukaddes Kitab”ını okuyan,Ben de gördüm, okudum yoktur bir cana kıyan,

Vahşet ve barbarlığı emreden âyetiniz.Bunlar için döktünüz temiz kanınızı siz.

Bunlar ki beş kıt’ada beşyüz milyon bir kitle. Takdis ediyor sizi medenî ibadetle.

Yıktıkları hep mâbet, yaktıkları hep kitab,Ne Papa biliyorlar, ne bir aziz, ne de Rab.

Bir buhurdanlık gibi tütüyor çöken evler,Barut ve kan kokuyor günlük yerine her yer.

Bir ilâhı hüzünle mâsumlarm feryadı, Yükseliyor göklere anılan Rabb’m adı.

Yetişmiyor mu size, açılmıyor mu perde,Azgın günahkârların acil cezası nerde.

Onların pederiniz bildikleri Rabb’ma Yalvar, bu musibeti erdirsin artık sona.

Gaziantep, 5.3.1944

Page 348: Bir ömür boyunca şiir

ŞEHİT ŞAHİN’İN DİLEĞİ

Elmalı köprü ve civarına

Beni siz anlatın soran olursa, Başından düşmanı söktüğüm yerler. Uzaktan bir yolcu gelip durursa, Gösterin izimi, çöktüğüm yerler.

Topraktır nişanı her öksüz başın, Lütfunu görmedim hiç bir yurddaşm, Bana yeter senin bir kırık taşııi, Kanımı üstüne döktüğüm yerler.

Yurda helâl olsun dökülen kanım, Dikenler bürüsün varsın dört yanım, Benim sizlersiniz tarihim, şanım, Gâvurun boynunu büktüğüm yerler.

Page 349: Bir ömür boyunca şiir

ELMALI KÖPRÜSÜ VE CİVARININ CEVABI

Şehit Şahin’in aziz ruhuna

Göğsümüzde açan güzel gelincik,Senin çiçek olmuş temiz kanındır.Üstümüzde duran her taş, her evcik Senin bir yastığın, bir yorganındır.

Bağrımızda akıp, durmayan bu su,Çağlar mateminle gelmez uykusu.O günler gâvurda “Şahan” korkusu,Dolaşır dillerde senin şanındır;

Gökler sana kubbe, dağlar abide,Kandilin sönmeyen büyük aydede,Yatarsın milletin kalbi türbede,Cennetin kurtulan hür vatanındır.

Çiğneyip geçmişti ölünü teker,Yurda aşık olan her derdi çeker,Sana yer gök ağlar gözyaşı döker,Yurdsever gönüller aşiyanmdır.

Yolcular, hürmetle durun eğilin,Burası kâbedir her Türk’e bilin Yaşaran gözünüz toprakla süin,Bu yerler can verip can alanındır.

9.3.1944

350

Page 350: Bir ömür boyunca şiir

KAHPE FELEK

Bilirim kahpesin, puştsun, döneksin,Ağlayan gözleri oyarsın felek.Korktuğun oldu mu sağmal ineksin,Yoksulu, âcizi soyarsm felek.

Ocaklar söndürür, evler yıkarsın,Kuzuya kurt olur dişin sıkarsın,Edersin, eylersin, üste çıkarsın,Kargan bülbül olur, boyarsın felek.

Dünya kurulalı yemiş, içmişsin,Meydan senin olmuş, kesmiş, biçmişsin,Lokmanın yağlısın bulup seçmişsin,Acaba ne zaman doyarsm felek.

Ne ahde vefan var, ne sebat sözde,Dostluğun sahtedir hep kalır yüzde,Arduıa düşenler şaşırır düzde,Aldatır yollarda koyarsın felek.

Değişse âlemin hükmü, nizamı,Yine de bozmazsın hiç ihtişamı,Alırsın şeytandan, cinden ilhamı,Ustasın devrâna uyarsın felek.

Beşgöz, 15.3.1944

351

Page 351: Bir ömür boyunca şiir

AZİZ DOSTUM CEMİL CAHİT GÜZELBEY’E

Pötürge hâkimi idi

“Sobamla başbaşa”nı, sonra “Garipname”ni Okuyunca aziz dost yine çok sevdim seni.

O bakımsız Akçadağ, o ıssız Pötürge’ler,O harabe şehirler, o virane beldeler.

Sinesinde Van gölü elmas gibi parıldar,Dicle ile Fırat’ın doğduğu altın diyar.

Çirkin mi Kayseri’den, Afyon’dan, Adana’dan,Acep daha çorak mı stepleri Konya'dan.

Hayır herşeyi tamam, her yeri güzel, temiz,Yıllarca ihmal etmiş unutmuşuz onu biz.

Başı göklere değen “Ağrı” ile başbaşa,Bırakılan güzel şark yad eldi çok yurddaşa.

Zindan gibi görünmüş kozmopolit gençlere,“Bitlis” adından ürkmüş, sarılmış değerlere.

Page 352: Bir ömür boyunca şiir

El öpmüş, etek öpmüş, İzmir’i, Marmara’yı,Bırakmak istememiş, bulmuş yiğit bir dayı.

Haklı ya, sinema yok, modem aile yok,Çaylı dans yok, poker yok, ev yıkan hâile yok.

Gider mi toprak damlı Anadolu köyüne,Yaslanır mı toprağa, alnm verir mi güne.

Köırpür yerine tezek yakar mı sobasmda,Radyosu çalışmazsa konforlu odasında.

Yurt sevgisi kalır mı o asri züppelerde,Monşerler hiç yatar mı kerpiç kulübelerde.

' Sîzler Anadolu’nun fedakâr çocukları,Sîzlersiniz bu yurdun özü, gözü toklan.

Feragatla çalışan, kahrolan şarkta, garpta, Sîzlersiniz bu yurdun bekçisi sulhta, harpte.

Gaziantep, 17.3.1944

353

Page 353: Bir ömür boyunca şiir

HOŞ GELDİN

Şakir Sabri Y ener’e

Merhaba ey tatlılar sultanı şirin baklava,Tatlı canım uğruna olsun senin her dem feda.

Hasretinle sofralar yıllarca boynun büktüler,Rabbım artık etmesin senden bizi bir an cüda.

Yutkunup durdu fakirler perdeli reftarına,Gizli gizli ağniyaya oldun ihsan-ı huda.

Tepsilerde külçe altınsın züğürde, yoksula,El yetişmez bir meleksin onlara misH hümâ.

Tel kadayifle geçen günler bizi şâd etmedi,Sende bulmuş çünkü ezvak-ı halavet intiha.

Her ne yapsam, neylesem, medheylesem azdır seni, Kadrini tasvirden âciz kalem ey zer-lika.

Sabrını bozsun Zeki üstadımız Sabri Yener,Sen kavuştur bari ol maha o zatı ibtida.

Gaziantep, 22.3.1944

354

Page 354: Bir ömür boyunca şiir

ŞEHİT ŞAHİN’İN AZİZ RUHUNA

Ölümünün 24.üncü yıldönümü münasebe­tiyle

Tutmuş yolu yüzbin kişi bir dağ gibi çökmüş,Düşman geliyormuş, ne çıkar hem de büyükmüş.

Beşbin kişi, onbin kişi, yüzbin kişi gelsin,Gelsin özü pek türklere çarpsın da gebersin.

Kanlar dökülür, can verilir, yâda verilmez,Türk Antep’e düşman gibi hiç zorla girilmez.

Biz böyle bir îmanla kabardık içimizden,Şahin diye bir ünlü yiğit kükredi bizden.

Aylarca Fraıîsızları titretti Kilis’te,Düşmanda olan yoktu bizim hiç elimizde.

Şahin, o bu yurdun gözü pek arslanı, kurdu,Antep yolu üstünde yanardağ gibi durdu.

Hiç korkmadı, hiç-yılmadı, hiç ürkmedi bir an, Saldırdı cehennem gibi hep üstüne düşman.

Topsuzdü, tüfeksizdi, fiş eksizdi, o Türk’tü,Türklerden ölüm korktu, cehennem bile ürktü.

355

Page 355: Bir ömür boyunca şiir

Son gün, bire yüz, beşbine kprk elli yiğit var,Şahin o yiğitlerle yolun üstüne fırlar:

— Y o l yok size, der ben sağ iken yolda şu anda,Yer yok size! der bir kişi kalsak bu vatanda.

Ben ölmeliyim böyledir ahdim ve kararım,Bir kin gibi yükselmelidir yolda mezarım.

Şahin sen o gün ahdine kurban olup öldün,Yurt uğruna öldün diye tarihe gömüldün.

Gaziantep, 28.3.1944

356

Page 356: Bir ömür boyunca şiir

CEMİL CAHİT GÜZELBEY’E

İki buçuk istedik beş lira gönderdiniz,Niçin bize küfredip herzeler yemediniz.

Sen de küçük memurdun, senin de bütçen dardı, Senin de bir ev derdin, sırtın, boğazın vardı.

Sen de bu yurt uğruna uzaklarda çalışan,Her türlü yoksulluğa, meşakkate alışan,

Bir türk genci, bir aziz hemşerimizdin (Emrak), Fakat sen her bakımdan, alm açık, yüzü ak,

Namuslu bir vatandaş, sütü pâk bir hemşeri, Olduğunu gösterdin atüdm hep ileri,

Antep’te zenginler var, milyoner var demedin, Ekmeğini birkaç gün belki katıksız yedin.

Gönderdin beş lirayı, göndermedin bileti,Yurdunu sevenlerin feragattir serveti.

Gaziantep, 10.4.1944

357

Page 357: Bir ömür boyunca şiir

Hamiyet, merhamet, insaf, mürüvvet,Yoğun servetlilerle etmez ülfet.Diyorlar az veren candan verirmiş,Neden çok vermiyor eshab ı servet.'Yeter ki vergiden çaldıklarından,Zekâtın verseler bir nur-ı nimet.Korur devran, tabiat ağniyayı,Bulur yoksulları derd ü musibet.Tesellidir züğürt islâma yokluk,Bize dünya cehennem küfre cennet.

Gaziantep, 10.4.1944

358

Page 358: Bir ömür boyunca şiir

NEFES

Fakirsen kurtuluş yoktur belâdan, Kaçar herkes belâya müptelâdan, Ümidin kes keremsiz ağniyadan, Kerametsiz umur-ı evliyâdan.

Nedir, kimdir, nasıldır hiç sorulmaz, Yaşar birçokları aslâ yorulmaz,Ümitle, gözyaşiyle testi dolmaz,Nasip al sen de erbab-ı riyadan.

Fazilet ma’şöri bir ihtiyaçtır,Ona fertler sarılmışlarsa açtır,Bugün yüksek meziyet bol kazançtır, Uzaklaş bir zaman âr ü hayadan.

Hamiyet, merhamet, vicdan masaldır, Deme âcizleri ezmek vebâldir,Yeterse kudretin dünyaya saldır, Beşer bıkmaz bu çirkin maceradan.

Zeki sen' de çalış ahkâma ram ol, Yükün tut hân-ı yağmadan benâm ol,' Sevil her yerde mahbub-u enâm ol, Geçin eller gibi bad ü hevadan.

Page 359: Bir ömür boyunca şiir

OĞLUM HALİL SAVCI’YA

Harita Umum Müdürlüğünde• devlet fıiz- metine girerken

Dikkat et eğilme, düşme, sarsılma,Her çeşit çetinlik çöker başına.Ölsen de yokluktan hiç korkma, yılma,Namusun yazılsın mezar taşma.

Yurdunun kulu ol, kırılsa kolun,Feragat eline açılsın yolun,Doludur düşmanla hep sağın solun,Güvenip sır verme öz kardaşma.

Zalimi affetme kinini sakla,Fırsatı buldun mu hiç durma hakla,Dost olma hırsızla, soysuz alçakla,Yoksul faziletin yan ataşına.

Gün olur geceler döner gündüze,Çekerler sürmeyi ev yıkan göze,A fif ol, aldanma her gülen yüze,Kardeş sevgisiyle bak yurttaşına.

Sözümü tutarsan korkma düşmezsin,İnsen de, çıksan da hiç değişmezsin,Mihnet baban gibi seni de ezsin,Sakın haram katma helâl aşma.

15.6.1944

360

Page 360: Bir ömür boyunca şiir

NEFES

Uzaklaşma gönül bab-ı rızadan, Şikâyet etme ahkâm-ı kazadan, Eğer kurtulmak istersen cezadan, Meded iste Ali el Mürteza’dan.,

Ali kân-ı fazilettir, keremdir,AH dâr ül emân, âli himemdir, Karin-i enbiyadır, muhteremdir, Nasip almış Cenab-ı Mustafa’dan.

Düşün çektiklerin ol ünlü şahın, Hüseyin adlı o serdarın, o mahm, Gözün yaşın, figanın, ah ü vahin, Diriğ etme şehid-i Kerbelâ’dan.

Hüseyin’dir hüsn-i hulkun âfitabı, Sedef hayr ül nisanın dürr-i nâbı, Kazanın sunduğu hunin şerabı, Felek hiç kesmemiş Al-i âbâdan.

Zeki sen ehl-i beyte bezl-i can et, Akıt hun-i sirişkin hep revan et, Yezid’e lanetin varsa nihan et, Sakın kendin güruh-i bihayâdan.

Page 361: Bir ömür boyunca şiir

DOĞRULUK

'“ İçin emretse bile yine sen doğru basma,Eğri zevalin bulur derlerse de yalandır.Fazilet karnesiyle vermezler yerli basma,Açık göz ol, hırsız ol, babansa da dolandır/'

Böyle diyenler şimdi maalesef çoğaldı,Herkes şikâyetçidir bu acıklı durumdan.Herkes gözünü, yumdu soygunculuğa daldı,Beklenen faide yok herhangi bir kurumdan.

Şikâyet edenler de aynı yolun yolcusu,Tenkide hakkımız yok, hepimiz de suçluyuz.Doğruluğa perhiziz, helale oruçluyuz,Harbe girmeden öldü ahlâkın kurucusu.

Beşgöz, 25.6.1944

.362

Page 362: Bir ömür boyunca şiir

VİLÂYET NÜMUNE EVİNE

Bana büyük ve küçük dostlarım her görüşte, Yazmıyorsun diyorlar, yazmak istedim işte.

Koca şehrin içini dolaştım adım, adım,Zülf-i yâre dokunmaz bir mevzu bulamadım.

Zülf-i yâre dokunmaz ne var bizim şehirde, Ebced yazacak olsan yine uğrarsın derde.

Yapışırlar yakana, başın belâya kalır,Bu memlekette herkes öğülmekten zevk alır.

İşte bu korku ile düşündüm zülf-i yârsız,Bir mevzu bulsam dedim, tertemiz, hem zararsız.

Aklıma Vilâyetin “Nümune Evi” geldi,O evin hasretliği benim içimi deldi.

Nümunedir orası, hepimiz görmeliyiz,Yalınız görme değil, güzelse öğmeliyiz.

Ne yazık ki görmedim, göremedim yıllardır, Benim böyle işlerde talihsizliğim vardır.

Ne Meclis azasıyım, ne belli bir yerim var, Resmen gösterseler de beni kim arar sorar.

Page 363: Bir ömür boyunca şiir

Misafir gitsem dedim Sayın Burhan Teker’e,Onu da çok görürler birçoklan bizlere.

Ayni zamanda bizde güzel bir an’ane var,Hediye götürürler yeni evlere dostlar.

Bir kaside yazayım, dedim ben de önceden,Fakat ne yazmalıyım güzĞİ evi görmeden.

Acaba dokundu mu yine bir zülf-i yâre,Eğer dokundu isem herhalde bahtım kara.

Gaziantep, 2.7.1944

384

Page 364: Bir ömür boyunca şiir

*‘FİN”E MERSİYE

Gönlü çok yüksekti, gözleri toktu, Yiğitti, içinde hiç korku yoktu, Ağzında dişleri sanki bir oktu, Puştlukla kıydılar ‘’Fin” canına Kalsın intikamı hak divanma.

Çapkındı, günlerce kaçar azardı, Evde otur desen hırlar, kızardı, Ölüsünde bile şirinlik vardı. Puştlukla kıydılar ‘Fin”in canına, Kalsın intikamı hak divanına.

Sokaklar onundu, şehir onundu, Döner dolaşırdı, şendi, coşkundu, Ansızın titredi, yıkıldı, dondu, Puştlukla kıydılar “Fin”in canına. Kalsın intikamı hak divanına.

Page 365: Bir ömür boyunca şiir

YENİ ANLADIM

Anladım niçin yerler birbirinin etini. Anladım niçin yerler birbirinin etini. Köylülerde muhtarlık, şehirde Belediye, Ocak, nahiye, kaza, daha bilmem ne diye, Mevkilerin delisi, divanesi olanlar,Çekişip didişenler, birbirini vuranlar,Meğer haklı imişler inandım iman ettim,Bu sırra, bu hikmete ancak bu sene yettim.

Yaşım elliüç oldu, hâlâ balo görmedim.Bu yobazlığımdan değil, çağırsalar giderdim. Aziz Cumhuriyetin bu yılki bayramında, Çağırdılar beni de o .günün akşamında Yapılacak baloya, yaldızlı tezkereyle:“Parti Kaza âzâsı Zeki Savcı”ya diye. Tezkere ta Antep’ten köyüme kadar geldi, Benim bu çağrılmadan başım kalktı yüceldi.

366

Page 366: Bir ömür boyunca şiir

Karı koca sevindik, süslendik, neş’elendik,Tezkerenin altını görünce pirelendik.Erkeklere simokin, frak, ya koyu bir renk,Kadınlara tuvalet, isimleri hep frenk,Elbiseler şart imiş, ne yazık onları da,Ne gördük, ne kullandık. Zaten bizim karıda Basma bir boy entari, bende bir golf pantalon, Oynanmazmış bunlarla ismi dans olan oyun.Bunu Avrupa görmüş genç oğlum hatırlattı,Bal gibi neş'emize sanki bir ağı kattı.

Elliüç yaşında da gidemedik baloya,Caz yerine davulla oynadık doya doya.

Beşgöz, 31.10.1944

367

Page 367: Bir ömür boyunca şiir

BALO MÜNASEBETİYLE

Vaktiyle bir kürt ölmüş, koymuşlar mezarına,Çok geçmemiş aradan gelmiş onun yanma,Eli sopalı iki korkunç suratlı adam,Karşısına dikilmiş. Kürt bakmış ki birer çam Yarmasına benzeyen bunlar çok tekin değil. Selamlarından sezmiş dilleri başka bir dil.Allahına sığınmış, büzüldükçe büzülmüş,“Rabbm kim?” sualini anlamayınca gülmüş.:Sualciler bu küstah kürde kıçın şu diye,İndirmişler sopayı ensesine Hu! diye.Kürt demiş: “Konuşamam bu dilden gebertseniz,Kim uğrar yanmıza geleni döverseniz.”

Beni de şu balo derdi benzetmiştir o kürde.Balo bir bela gelir benim gibi züğürde.Davetnameyi alır, dünyalar benim olur,Karşısında “N o f’unu görür keyfim bozulur.“Tek gelme avratla gel, beyaz giyme kara giy,Çocuk getirme sakın, bu kâğıdı verme hey,Başka bir ele, çünki bu bir kıymetli çektir^Kapıda göstermezsen ederler seni tekdir.”Bu kadar ince külfet, ince kaydın kuyudun,Hepsi başım üstüne, fakat şu basma, uzun Entarili avratla, siyah elbise yakar,Yüreğimi sızlatır, yalnız dışardan bakar,Bir teselli ararım mahzun kalan gönlüme,Çeşit, çeşit mezeler, içkiler gider güme.

Beşgöz, 5.11.1944

:368

Page 368: Bir ömür boyunca şiir

KIZIM ÜLKER’E

Yürü hey kibar kızım sen de vefasız çıktın.Benmişim engel olan demek saadetine.Benim ne yüklüğüm var sana ki böyle bıktın,Emin ol ki ölsem de mes’ut olmazsın yine.

Alnının yazısmı göreceksin nafile.Çekeceksin başına geleni bile bile.Bahtın seni düşürdü gençlikte gurbet ele ,Bir ağlayanın varsa benim yine derdine.

Dokunaklı sözümden, mektubumdan mı bezdin, Geçimsiz kabalığım acep yeni mi sezdin.Hatır için hatırım, gönlümü kırdın, ezdin,Güvencim, ümitlerim döndü bütün tersine.

Bu defa yanımıza bir el gibi uğradın,Bir gün fazla kalmanı istedim duramadın.Haklısın kocasma bağlı olmalı kadın.Babasız kaldığın gün yaşarsm sine, sine.

Beşgöz, 15.11.1944

369

Page 369: Bir ömür boyunca şiir

İSINAN) KÖYÜNDE KALB KRİZİNDEN VEFAT EDEN MERHUM TAHİR EFENDİ DAYIMIZ İÇİN

İçim kabul etmiyor Dayının öldüğünü, Köyde idim görmedim onun* gömüldüğünü.

Köyde zannediyorum yine eskisi gibi, Gözlerim sokaklarda arar o eşsiz tipi.

O ne munis insandı, ne mübarek adamdı, Vefalı bir dostundu, komşumdu, akrabamdı.

Hiç usandım demezdi dileğimden, işimden, Bana daha yakındı can ciğer kardeşimden.

Yolda karşüaştık mı, yakından beni tanır, Durur hal hatır sorar, bastonuna yaslanır.

Biraz beraber yürür, sonra vedâlaşırdık. Onu kızdırmak için bizler çok uğraşırdık.

Tatlı, şirin tarafı o zaman belirirdi,Küser giderdi fakat biraz sonra gelirdi.

Görünmezdi eseri dağılmış öfkesinin, Hasretlisiydik onun sözle çiğköftesinin.

Sık sık davet isterdik, baş üstünesi çoktu, Haftalar aylar geçer o sözün sonu yoktu.

370

Page 370: Bir ömür boyunca şiir

Zavallının başından musibet eksilmezdi,Onun yüzü gülse de yanan içi gülmezdi.

Bahtsız çocuklarının ateşine yanardı,İçini bilenlerin içi ona kanardı.

Babalı öksüzlere yıllarca, baba oldu,Bu çekilmez çileden içi dert ile doldu.

Canı çıksa kimseye sırrını açamazdı,Gamsız geçen günleri ömründe pek çok azdı.

Gurbetteki damadın geldiğine sevindi,Masum torunlarının gözünün yaşı dindi.

İki bayram bir oldu, Dayının yüzü güldü, ,Ecelin pençesiyle fakat boynu büküldü.

Ölüm ona çok gördü bu haklı neş’esini,Gitti “Sinan” köyünde verdi son nefesini.

Beşgöz, 18.11.1944

371

Page 371: Bir ömür boyunca şiir

MERHUM TAHİR DAYININ MEZARTAŞI İÇİN YAZILMIŞTIR

Burada yatanı sorarsan zâir,Soyadı Göğüş’tür, Kâhya oğlu Tahir.İsmi gibi cismi, ruhu temizdi,O bizim temizlik hazinemizdi.Hiç gönül kırmazdı, hatır yıkmazdı,Dost, ahbab işinden yılmaz, bikmazdı.Dindardı, Allahı sever, korkardı,Konuya komşuya sadık bir yârdı.Sonbahar dokuzyüz kırdörtte öldü,Nur içinde yatsm dendi gömüldü.

Beşgöz, 18.11.1944

372

Page 372: Bir ömür boyunca şiir

UYUKLAYAN SU

Derlerdi su uyur düşman uyumaz.Bu ata sözüne aklım ermezdi.Ellerin sulan yaz ve kış durmaz,Aylardır benimki uykudan bezdi.

Buna uyku denmez bir uyuklama,Halkın tahammülü var mı, yoklama.Hastadır bu şehir geçirir koma.El oğlu ustadır bu işi sezdi.

Çok evler bilirim görmez su yüzü,Çok evler bilirim hiç doymaz gözü,Halkın bu davada yanmıştır özü,Derdini dökmeye çok kapı gezdi.

Mebuslar dinledi hep not ettiler,Akıyor, akacak deyip gittiler.Ağlayan gözleri acep kim siler,Artık bu ihmaller bizleri ezdi.

Anteplinin adı geçimsiz çıktı,Haksız şehadetler evini yıktı,Dediden kodudan hükümet bıktı,Bize bu tesisat hiç gerekmezdi.

Gaziantep, 20.11.1944

373

Page 373: Bir ömür boyunca şiir

Gaziantep Mektupçuluğunda kalması için çok rica ettiğim halde Hatay Vilayetine tahvilini arzu eden, aziz dostum Hilmi Uluğ’a:

Arzun yerine geldi aziz dost gözün aydın. Aydındı gözüm vazgeçerek bizde kalay dm.

Birkaç ay için gelmemeliydin, niye geldin, Birkaç yeni dost yakma mı, ağlatma mı derdin.

Olgun, mütevazı, mütekâmil bir adamsın, İnsanlığın arzusuna, âmâline rânısın.

Bahtın iyi çıkmazsa kaderdir çekeceksin,Sen bahtı kara Antep’e lâyık ve gerektin.

Baykuş gibi eller tünüyor dertli başında, Bizlerle biraz sen de yanardın ataşında.

Bizlerle biraz derd yükü olsan ne olurdu, Birlikte ağartsaktı şu bahtı kara yurdu.

Hırsızlara, arsızlara, soysuzlara kaldık,Aylarca bu yurt uğruna yandık ve bunaldık.

Page 374: Bir ömür boyunca şiir

Düşman hele düşmandı, yakıp, yıktı savuştu,Antep apaçık yağmaya dostlukla kavuştu.

Ahlaksız elinde temiz ahlakı bozuldu,Müflisleri bay oldu, delik cepleri doldu.

Donsuz, ayak altında gezenler başa çıktı,Namusu harap etti, faziletleri yıktı.

Saymakla tükenmez, bu kadar derdin elinden, Namusluların çektiği işkenceyi bilsen,

Gitmezdin, acırdın, azıcık faydalanırdık,Namuslu, temiz bir yeni memur kazanırdık.

Sabretseniz elbette selâmet bulacaktık,Bişüphe fenalar gidecek biz kalacaktık.

Beşgöz, 20.11.1944

375

Page 375: Bir ömür boyunca şiir

KIŞ GİRERKEN

Köyde işlerim bitti döndüm Antep şehrine,Üç ay karanlık kışı geçirmeliyim yine.Meşhur “Camlı Kahve’'nin mülevves muhitinde,.En az kırk elli kuruş vermeliyim bir günde.Soğuktan çivi kesip, dumanı yutmalıyım,Sırsıklam şemsiyemi elimde tutmalıyım.

Bana diyeceksiniz “Şehir Kulübü”müz var.Fakat orasının da dört yanı kaim duvar, Merdivenlerden iner, yer altına girersin,Dediklerini tutar, verdiklerini yersin.Orasının nizamı, intizamı incedir,Kulüp muaşereti bizlere çetincedir.Bence işin iyisi matbaaya sinmeli,Kaleme sarılarak ensesine binmeli,Fenalık yapanlarm suratına vurmalı,Yazıp, yazıp vermeli halka okutturmalı.Sana düşman olmalı eşin, dostun, ahbabın, Kalmamalı dünyada sığınacak bir kapın.Gücenmeli büyükler, çağırıp haşlamalı,Hemen ağzı çevirip meddahlık başlamalı:—“Bize yeni bir hayat, yeni dünya verdiniz,Şu harabe Antep’i cennete çevirdiniz.Diye tutturmalısın bir makale serisi,O zaman hep olurlar yazının müşterisi.Sana mevki verirler, beğenirler, severler,“Zeki Savcı çok uslu, çok iyi adam” derler.

Gaziantep, 24.11.1944

376

Page 376: Bir ömür boyunca şiir

HÜSEYİN CEMİL GÖĞÜŞ’E

Yemezsin, içmezsin ne diye geldin,İnsan dostlarını üzer mi böyle.Bol şarap içelim, diyen hep şendin,Bir yudum içmeden bezer mi böyle.

Zehr olsa içtiğin o sulu şarap,Bir anda eder mi hiç seni harap Bizlere çektirdin beyhude azap,Mest olan ağzını büzer mi böyle.

Rakı da içersen böyledir huyun,Kökünü kesersin bardakta suyun,Yok ise (Güneyse) köyünde kuyun,Kadehin (Sacır) da yüzer mi böyle.

Keskin hovardasın, uçarı erkek,Derlerdi eskiden, şimdi değil pek,Sorarım ben şana ey sözü gerçek,Mert olan badeyi süzer mi böyle.

Fıslığm var imiş öteki işte,Doktorlar elinde budur serrişte,Bütün cima’larm geçermiş düşte,Erkek olan hayal düzer mi böyle.

Gaziantep, 26.11.1944

377

Page 377: Bir ömür boyunca şiir

KABAK DESTANI

15 ton kış. kabağı kazandım, başıma belâ oldu, satamadım, bir yere sığdıramadım, çürüdü gitti

Çok verdin İlâhi bana bıktım şu kabaktan.Nakletmek için hayli sıkıldım şu kabaktan.

Şükretme gerek her ne verirsen ona gerçi,Şükründen usandım da kırıldım şu kabaktan.

Yer yok diye dükkânlarına koymadı esnaf,Bakallara minnetle kısıldım şu kabaktan..

Kamyon, araba, sonra satanlar beni soydu,Bir hayli zararlıkla yıkıldım şu kabaktan.

Has kullarının kısmeti hep kırmızı fıstık,Ben böyle günahkâr bırakıldım şu kabaktan.

Bir yıl da sarımsak vererek bağrımı yaktm,Affet beni isyana takıldım şu kabaktan.

Gaziantep, 26.11.1944

;378

Page 378: Bir ömür boyunca şiir

.-ŞARKI

Hasretiyle yanıp kavrulduğum şe­hir içme suyuna

^Galiba cuy-i revanim sen gönül derdindesin, Hasretinle kahrolanlar zannederler Çin’desin.Aşiyanm şarkta lâkin hep şehir garbmdasm,Bir teselli varsa yalnız dostların semtindesm.

Çok uzaktır, çok çetindir, hiç geçit vermez yolun, "Düşmez asla, hastasın, Doktor elinden bir kolun, Anlaşıldı hasmısın sen de fakirin, yoksulun,Bir teselli varsa yalnız dostların semtindesin.

Eskiden, uğrardın az çok semtime gündüzleri, Hasretinle yaş döker şimdi Zeki’nin gözleri,Belki sonkânun, şubatta şad edersin bizleri,'Bir teselli varsa yalnız dostların semtindesin.

Gaziantep, 27.11.1944

379

Page 379: Bir ömür boyunca şiir

AYŞE ÇAVUŞ

Adsız kahramanlara

Erzurum yaylasında bir koç gibi yetişmiş,Yurdun savaşlarında kavrulmuş, yanmış, pişmiş.

Kahramanlıkta eşsiz, Türkün yiğit anası,Arkasında bir kaput, göğsünde madalyası.

Dolaşıyordu sakin, mütevazı, o yoksul,Çocuklarına bakan altmış yaşmda bir dul.

Uğradığı yerlerde derdi dinleniyordu,O, pek açık değilse, kibar dileniyordu.

İstediği ne onun, yurduna dönmek için,Beş on lira değil mi, verilemez mi, niçin.

Dilendiriyoruz? Silah kullanan ele,Açılmak yakışır mı sadakaya? O hele.

Bir kadın, bir kahraman Türk kadını olursa.O bugün sefalete düşer ve boğulursa,

Yetişen Türk gençliği bize sormaz mı onu:Bu mudur yurt uğruna çalışanların sonu?

Onun arkasındaki kaput belki her şeyi,Kombinezonu, robu, tayyörü bütün giyi.

Noksanlarına yeten, karşılayan, sağlayan.Bu acı durumundan yok mu bir sızı duyan.

Gaziantep, 2.12.1941

380

Page 380: Bir ömür boyunca şiir

GÜVENME

Tatlılar hep giderler, bize acısı kalır,Acı ayrılıkların yürek sancısı kalır.

Misafirhane derler şu yalancı dünyaya, Gönenemez bir kimse içinde doya doya.

“Düşme düşenin dostu olmaz” derler çok doğru, Ne güzel atasözü, ne hoş vecizedir bu.

Bir gün fakir düşersin, sefalet seni yakar,Can ciğer ahbapların sana uzaktan bakar.

Gün geçer, devran döner, işin yoluna girer,Uzak duran dostların yaklaşır birer birer.

Bir gün bir iş başına geçersin tesadüfen, Göremezsin kendinden üstün birisini sen.

Emrinde olanları sinek gibi görürsün,Başm havada göğsün ileride yürürsün.

Azarlar, hatır yıkar, akıtırsın gözyaşı,Kavurur muhitini hakaretin ataşı.

Page 381: Bir ömür boyunca şiir

Fakat çok devam etmez, bahtın sana yüz döner, Pırıldayan ikbalin bir an içinde söner.

Yapmaya çalışırsın yıktığın gönülleri.Açılmaz gözyaşıyla solan gönül gülleri.

Güvenilmez dünyanın düzüne, yokuşuna,Zengin ol, ikbalde ol, bence hepsi boşuna.

Servetten ayrılırsın, mevkiinden düşersin,Ne kadar yiğit olsan yine aciz beşersin.

Bu kubbede yalınız baki hoş şada’ kalır,Güvendiğin ne ise Tanrı hep onu alır.

Îm, Gaziantep, 3.12.1944

II

382

Page 382: Bir ömür boyunca şiir

YEKLİ MALLAK PAZARI ÖNÜNDE

Ağrıyan bir göze, açık yaraya,Toplanır durmadan beşer ve onar,Toplanır kişledikçe bir araya,Elle mendille durmadan kovulur.Yine hiç korkmadan koşar ve konar,Ezilir, çiğnenir, ölür, boğulur...

“Yerli Mallar” önünde böyle sinek Sinsi yüzsüzlüğüyle dalgalanan,Bir siyah kitle toplanır, açılır,Sallanır bazı bir kayış, kaçılır.Sonra birden hücum eder ileri,Tekme, yumruk, tokatla haydi geri.Karda, yağmurda yolda titreyerek Ezilen, çiğnenen bu kitle bayan.Bulunca fırsatı, korkmamış dalmış,Doymamış, aylarca hep almış, almış,Sonra kârla dışarda satmış onu.İhtirasın dayaktır işte sonu.

Gaziantep, 4.12.1944

383

Page 383: Bir ömür boyunca şiir

ŞEHRİMİZ YERLİ MALLAR PAZARI

Sümerbanh Umum, Müdürü Sayın Hıdki Alisbah’a saygılarımla

Bana can verse Müdür bir daha çıkmam yanma, Kıyıyor çünkü makammda vekarın canına.

Öyle ciddî bir eda, bal gibi lâkaydi ki,Varlığım bir leke olmuştu büronun şanına.

Bir zekât gibi verir millete devlet malını,Önce baş vurmalısın baş açarak derbanına.

Paramızla oluruz böyle zelîl, hem de hakîr,Etti muhtaç bizi harp böylelerin ihsanına.

İzzet-i nefsi olan bir adım atmaz içeri,Katlanır ölse de çıplaklığının hicranına.

Satıyor kârla kadmlar kapıda yalvararak,Kör mü oldun Zeki girdin sen onun dükkânına.

Gaziantep, 5.12.1944

384

Page 384: Bir ömür boyunca şiir

MERSİYE

Geldikçe Hüseyin yadıma gönlüm, gözüm ağlar,Ben ağlamasam dert, ile yanmış özüm ağlar.

Kan ağladığı gün bugün evlad-ı Resûl’ün,Matem ayıdır, bunda gecem, gündüzüm ağlar.

Bir damla suyun hasreti masumlara inler,Ateşli bulutlarla baharım, güzüm ağlar.

Ahfad-ı Nebi, İbn-i Ali, seüyid ül islâm,Medhinde bu aciz kalemim, hem sözüm ağlar.

Takdir-i ezeldir diye zâlimlere kinim,İzhar edemem böyle Zeki iç yüzüm ağlar. '

5.12.1944 (10 Muharrem 1363)

385

Page 385: Bir ömür boyunca şiir

ORDUYA

Bir ucu Kafkasya’da, bir ucu Trakya’da,Ordu bekliyor yurdu, huzur yoktur dünyada.Hepsi yavrularımız, kardeş, babalarımız,Bizim ordudan üstün yoktur hiçbir varımız.Kar yağsın, ateş yağsın, dağlar yerlere batsın,Türk ordusu mümkün mü bir adım geri atsın. Yurdun sınırlarında onlar beton ve çelik Siperler gibi sağlam, kaleler gibi dim dik Durur, gözünü yummaz, uyurken biz geride,O beklerken yurdunu, düşünür bizleri de.Biraz da biz onları düşünüp vermeliyiz,Vakti olanlarımız masrafa girmeliyiz.Ordunun eksiği yok, çok şükür herşeyi var,Fakat o kahramanlar bizlerden de umarlar.Bu uğurda yorulan, zahmet çeken, çalışan,“Yardım sevenler” vardır, çok iş başaran koşan. Şefkat sevgi ocağı o yüksek teşekküle,Kışlık hediyemizi verelim güle güle.

Gaziantep, 6.12.1944

386

Page 386: Bir ömür boyunca şiir

Ş A R K I

Hasretiyle kavrulduğum şehir iç­me suyuna

Geçtin mi acep sen de suyum bir ser-i kare, Kimlerse fakir uğramaz oldun o diyare.Varsa yüzünü görmek için bir kese çare,Gel söyle bırakma bizi hasretle bahare.

Var bazı havuzlar ki sen onlarda coşarsın, Sevdiklerinin semtine hürmetle koşarsın,Bilmem neye aşıksın, acep kimlere yârsın,Hasrette bırakma bizi gel kalma bahare.

Gündüz yolunu binde bir ümmit ile bekler,Ev halkı sırayla gece muslukta pinekler,Sen söyle reva mı bu dilekler, bu emekler,Hasrette bırakma bizi gel kalma bahare.

Beşgöz, 7.12.1944

387

Page 387: Bir ömür boyunca şiir

YOKSULLAR

Soğuk ve karlı günler geliyor yavaş, yavaş,Odun, kömür, elbise derdinde her vatandaş.Vakti olanlar sıcak yuvasına çekilir,Yoksul kapılarına ecel gibi dikilir,Kânunların zehirli, ıslık çalan rüzgârı,Camsız pencerelerden sokar içeri kan.Sıtmalı, sıska, çıplak yavrular titreşirler,Bir yorganm altmda büzülür, birleşirler.Baba döner işinden, halsiz, mecalsiz, bitkin,Karşılar ana onu, çıkın sökülür ilkin,Çocuklara verilir birer katıksız ekmek.Kolay mı soruyorum bu sefaleti çekmek?“Yardım sevenler” böyle evlerin sobasıdır,Biz onlara verirsek, onlar onu ısıtır,Doyurur ve giydirir, merhamet kaynağıdır,Onlar bizlerden alır, böylelere dağıtır.

Beşgöz, 7.12.1944

388

Page 388: Bir ömür boyunca şiir

ŞARKI

El açmadan ibrik suyuna bıktım, usandım,Bazan o sabahlarda şırıldar diye kandım,Sürdüm sabunu gafletimin narına yandım,Aktı gözümün yaşları onlarla yıkandım.

Ben yaşlı, bayan yaşlı, çocuklar ise asri,Bir tas su dökerlerse bile zorla ve kahrî,Var öyle havuzlar ki akar, bahtları bahrî,Aktı gözümün yaşlan onlarla yıkandım.

Olsa suyumun derdi nazımda bana mektep,Yapsam bütün eşcarı kalem, bahri mürekkep,Yazsam yolunu bekliyerek derdimi her şeb,Aktı gözümün yaşları onlarla yıkandım.

Beggöz, 7.12.1944

389

Page 389: Bir ömür boyunca şiir

ŞARKI

Yetmez mi sana “Türk Tepe”nin ünlü kucağı,Hoş mu gelir ağyarların bahçesi, bağı.Sakîlik edip mest ediyorsun solu, sağı,Ey Bay Reisin cuy-i revanı, kuzucağı.

Çıplak mı evin, yok mu o semtlerde huzurun,Didar mı ararsın “Kayacık’' oldu mu Türün,Lâyık mu şu yaşta sana aşıklığı nûrun,Ey Bay Reisin cuy-i revânı, kuzucağı.

Sen halkçı idin önce müsavatla akardın,Acizlere hürmetle, muhabbetle bakardın,Kurbanın olam durma yazık bizlere dargın,Ey Bay Reisin cuy-i revânı, kuzuçağı.

Beşgöz, 8.12.1944

390

Page 390: Bir ömür boyunca şiir

ŞARKI

Kimlerin semtine yerleşti bize dür oldu,Hangi muslukları şâd etmede didârı acep.Kimlerin cismine banyoda o bir nur oldu,Hangi kâkülleri ıslattı bu şeb târı acep.

Boruya girdiği gündenberi oldu haşarı,Çıktı baştan, can atar kaçmaya her dem dışarı. Yolunu beklerim akmaz geceler olsa yarı,Niye kâr etmiyor ol şûha gönül zân acep.

Bari gitsem Reisin musluğuna yaslansam,Hasretin ateşi sönsün diye içsem kansam,Su işinde ben onun lutfunu sık sık ansam,Bulunur mu Zeki'nin derdine bir çare acep.

Beşgöz, 8.12.1944

391

Page 391: Bir ömür boyunca şiir

ŞARKI

Gel ey ab-ı hayatım, bizde de cismin revân olsun, Yolunda varlığım olsun feda isterse cân olsun, Susuzluk hane-i viranımız içre nihan olsun,Bütün ev halkı gülsün, bayram etsin, şadımân olsun.

Bükerler boynunu fırsat bırakmaz azmine ağyâr, Ayandır bizlere hal~i perişanın senin ey yâr,Sakın sır verme, sezdirme gelirsen kimseye zinhâr,Bu gizli vuslata yalnız nigehban ahterân olsun.

Yeter mecnun gibi çöllerde feryad-ı figân ettin,Yazıp halka okutturdun şiirler armağân ettin,Bahar tayfına kıydın, su derdiyle hazân ettin,Zeki suz-i derunum Bay Reise tek ayân olsun.

Beşgöz, 8.12.1944

392

Page 392: Bir ömür boyunca şiir

ŞABKI

Nedim gibi

Bize ak mâh-ı revanim hele bir iyd edelim,Açalım defter-i teşrifini bir kayd edelim,Akıtıp musluğu taslarla seni sayd edelim,Bize ak mâh-ı revânım hele bir iyd edelim.

Oldu bir badiye sensiz, çimenistan hânem,Suya hasret saçıma işlemez oldu şânem,Beni affet seni küstürdüm ise bir dânem,Bize ak mâh-ı revânım hele bir iyd edelim.

Yer ve gök, cümle beşer lutfuna taliptir pek,Çok temizlik yapan evler sana râğıptır pek,Hele gelsen çamaşır günü münasiptir pek,Bize ak mâh-ı revânım hele bir iyd edelim.

Beggöz, 8.12.1944

393

Page 393: Bir ömür boyunca şiir

ŞARKI

Nedim gibi

ilkbahar gelsin hele şimşekleri çaksın da gör, Yıldırımlar hirmen-i ahzanımı yaksın da gör, Parlasın hurşid-i ikbalim bana baksın da gör, Neş’enin tufanını hanemde su aksm da gör.

\Harcadım üçyiiz lira aldım su, coştum, gürledim,Bir deniz âsâ kuyum vardı elimle körledim,Belki aç kalmak olur lâkin susuz kalmam dedim,Su işinde şehr’de aktan kara kalksın da gör.

Bir harami var elinde , bir demir durmaz gezer,Kimde var su, kimde yok bir kimseye sormaz gezer, Mutlaka almış emir vicdanını yormaz gezer,Ahımız haksızlara zincirini taksm da gör.

BeşgÖz, 8.12.1944

394

Page 394: Bir ömür boyunca şiir

NİYAZ

Ey Sayın Vali ümidim sende kaldı elmeded,Bu su derdi başımı sevdaya saldı elmeded,Şehrimin dörtte üçü yandı, bunaldı elmeded,Ben demem hâşa suyu el zorla aldı elmeded.

Sen bu şehrin başına konmuş hükümet tacısın, Canımız, cananımız, hem cümlenin sertacısm,Sen dururken bizleri kimler düşünsün acısm,Bay Reis kendi işi derdine düştü elmeded.

Sebzeden, etten, kömürden, hem odundan bihaber, Kalmadı eşcarımız hep katlolundu serte s er, Memlekette varsa bir varlık o da senden eser,Son zamanda korkusu sizden azaldı elmeded.

A ff kıl varsa kusurum arzda efkârımı,Senden özge ben kime izhar edem esrarımı,Milletin hakkın sebil etmek onun hiç kân mı,Çaldı ise galiba bir dostu çaldı elmeded.

Beşgöz, 8.12.1944

395

Page 395: Bir ömür boyunca şiir

ŞARKI

Dert ortağım Selim Şener’e gıyabi, sevgilerimle.

Sen de mahrumsun demek dostum şehirde âbdan,Sen de kalkarsın demek her şeb ö tatlı hâbd an, Lambalar sönmüş, gazın da yoksa çık mehtabdan, Kudretin iç nurunu, hoştur o ab-ı nâbdan.

Kurtuluş yok Kerbelâ’hktan bize kış gelse de,Ahımız herdem Hüseyin âsâ göğe yükselse de, Müstecab olmaz duamız anladım bir celsede, Kalkmasın başm azizim secdeden, mihrabdan.

Hiç bir ferd var mı memnun şehrde bu halden, Ekseriyet hep şikâyette acı ahvâlden,İstesek bir çare bulmaz mı Sayın Bay Vali’den, İstemez mi çok dua almak o şeyh ü şâbdan. .

Beşgöz, 9.12.1944

Page 396: Bir ömür boyunca şiir

MÜNACÂT

Ulu Tanrıma

Yarab suya gark et bizi, Nûh et şu Reis’i,Sevdir onu valimize, şuh et şu Reis’i.

İsâ gibi ver sen ona bir kuvvet-i muciz,Ağyare ecel, yarma rûh et şu Reis’i.

Teşhis edemez kimse onun fikrini, mübhem,Anlat bize lutfeyle vuzuh et şu Reis’i.

Bilmez o vefayı, edemez vadini incaz,Dursun sözü üstünde, nasuh et şu Reis’i.

Antep’te kitaplar dolusu hizmeti vardır,Asarını tasrihe şüruh et şu Reis’i.

Her subh kuru musluklara eller sunulunca,Aksın, adı sahba-i sabuh et şu Reis’i.

Dergâh-ı ülûhiyete arzım ve niyazım,Çoktur onu isâle beduh et şu Reis'i.

Affet ve kabul et Zeki’nin arz-ı niyazm,Versin suyunu halka, semuh et şu Reis’i.

Beşgöz, 9.12.1944

397

Page 397: Bir ömür boyunca şiir

ŞARKI

Fuzulî gibi

Niçin hiç uğramazsın semtime hicrinle giryamm, Senin mahrumluğundan tel tel oldu rişte-i canım, Eğer bılsen bana ağlar, acırsın çok perişanım,Gel ey ruh-ı revanim, yar-ı canım, can-ı dermanım.

Akar eller evinde cûş edersin, şad ü hurremsin, Düşersin bizlere hep katre katre sanki şebnemsin, Hayatsın cümle mahlukata makbulsün, mükerremsin,. Gel insaf et benim de bitsin artık derd ü hicranım.

Eğer varsa kusur semtimde, lâkin eski yurdumdur, Senin ismin alem olmuş ona meşhur “Suburcu’ndur, Sana mahrumluğun esbabını ben şimdi buldum dur, Benim gibi zaif ü nâtüvanlar yurdu dört yanım.

Beşgöz, 10.12.1944

398

Page 398: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Büyüfe Üstat Galip Dede’nin asü ruhuna

Suyumuz depolanmca bozulup şiarı düştü,Ele geçmemek yüzünden biraz itibarı düştü.

Niçe bostan satıldı, parası mal oldu şehre,Bize hisse o vakıftan ‘Kadı”nın mezarı düştü.

O zaman ki su azaldı, Reis etti şehre taksim,Bana hisse-i muydan onun ah ü zân düştü.

Gehi tarlalarda koştu, gehi bahçelerde coştu,Bize azlığı bahane olup itizârı düştü.

Kurulur safa sürer el kabaran havüzlariyle,Kuru musluğun başında gece intizarı düştü.

Borular durur gehi dest, çamaşırsa istif istif,Delinen duvarlanmda yara bergüzarı düştü.

Boşa hay ü huy edersin Zeki hicret et şehirden. Bütün Antep oldu râzı, sana derdi, nân düştü.

Beggöz, 11.12.1944

Page 399: Bir ömür boyunca şiir

HAKİKATİN EZANI

Namazda meyli olan Say m yurddaşlarıma

Esselâ Anteplinin tellâlları, hammallan,Sizden özge kimlere hayretti “Yerli Mallar”ı.Esselâ ey Türktepe etraf mm avratları,Esselâ ey ‘Yerli Mallar’ bağının ırgatları,Esselâ ey yollara, çıkmazlara tezgâh kuran,Caddeler zabteyleyip halkı yolundan durduran,Esselâ ey koltuğunda “Yerli Mallar” mâlini,Her köşe başında teşhir eyleyen emvalini.Esselâ ey zabıta, hergün peşin takip eden,Esselâ ey her görüşte malmı tansib eden,İşgüzar hemşehriler siz söyleyin incinmeden,Sizden özge var mıdır hiç mal alan tiksinmeden.

Esselâ ey eczahane sahibi allah için,Esselâ ey postahane memuru lillâh için,Esselâ ey şehrimin saygı değer memurları,Esselâ ey Antep’in âcizleri, mağdurları,Esselâ seçkin ve olgun zümre sîzler lutf edip, Gördünüz, seyrettiniz hergün civarından geçip, Söyleyin memnunsanız ahval-i ııâmevzundan,(Tırpan) adlı ol cevab-ı nazm-ı bimazmundan. >

Beşgöz, 12.12.1944

400

Page 400: Bir ömür boyunca şiir

GAZÎANTEP’İN KURTULUŞ BAYRAMINA

25.12,1944 günü abide önünde okunmuştur

Bugün birer tarihtir efsaneleşen dünler,Hakkın kuvveti ezip yere serdiği günler.Bu neş’eli bayramlar bu coşturan düğünler,Şenindir Gaziantep şerefler, şanlar, ünler.

Her taş bir siper oldu, her çukur bir mezardı,Her sönen bir yıldızın arkasında ay vardı.Dökülen al kanlan bayraklaştıran kardı.Antepliler Antep’i böylelikle kurtardı.

En büyük mucizeler, en büyüğün eseri,“Kemal Ata” kurtardı bu yurdu ve bizleri,Aziz Millî Şefimiz derse bir gün: İleri!..Yine Anteplilerin ön safta gelir yeri.

Beşgöz, 15.12.1944

401

Page 401: Bir ömür boyunca şiir

CEVAP

Yerli malların yerlisi genç şaire

Sana ne oldu bayım, bir şey diyen oldu mu,Sayın Müdür uğraştı, çalıştı, yoruldu mu.Benim sitemin ona, şikâyetim de ondan,Ne diye öfkelendin, durup dururken bundan. Mağazanız namına olsa yine söz onun,Sonu gelir mi diye yeri yoktu korkunun.Aylığm mı kesilir, sınıfın mı düşerdi,Bu fuzuli çatmadan neydi başının derdi.Ben toprakla uğraşan mütevazı rençberim,Saban, tırpan kullanır, kalem tutar ellerim.Ektiğimi biçmeye alışkın birisiyim,Kendi alm terimin kuluyum, dirisiyim.Hürmet eden kimseye hürmet edilir adet,Kibarlık İçtimaî bir şeref, bir saadet.Altı ayda bir defa mağazanıza girdim,Halkın tehacümünü, izdihamı bilirdim.Serbest mal alacaktım, doğuracak değildim,Sayın Müdürünüze selâm verdim eğildim.Alacağım ne sanki, dört metre bir (diril) di.Bugün meşgulüz diye yok cevabı verildi.O biliyor mu ki ben oraya nasıl çıktım,Bekçiye, odacıya aman demekten bıktım.

402

Page 402: Bir ömür boyunca şiir

Bir gün evvel gitmiştim yine bin belâ ora,Merdivenin ucunda usandım dura, dura.Vakti yok şimdi dedi, çıktı, indi odacı,İstihale var ise bunlar gelmez mi acı.Ne reverans isterim, ne tabasbus, ne riya,Toprağıyla uğraşan bir çiftçiyim dedim ya.Halkım, hem de halkçıyım, hak verir hak alırım, Horlanmaya gelemem o zaman kızarırım.Memur olmak bir şeref, çünkü millet hizmeti,Memur olduktan sonra küçük görür milleti,Bazı ikbal aşıkı gururlu vatandaşlar,Masaya oturdu mu hemen tecebbür başlar.Bu harp yüz sene bizi böyle sık boğaz etmez,Haksız incinenlerin içinden izi gitmez.Hele böyle biricik millî müessesemiz,Güler yüz gösterdikçe açılır hep kesemiz.İltifat, hürmet, yardım görüp sevinmeliyiz,.Onunla öğünmeli, onu mal bilmeliyiz.Sana düşen vazife işinle uğraşmaktır,Hak isteyen millete hürmet etmek bir haktır.

Beşgöz, 16.12.1944

403

Page 403: Bir ömür boyunca şiir

HÜSEYİN BAY AZ’A

Ey Parti aşkına Parti’den cüda Hüseyin,Vey kendi Partisi kendine Kerbelâ Hüseyin.

Devrin Hekimi bilmedi hay fa ki derdini,Ettin kanaat uğruna canın feda Hüseyin.

Yaran dediklerin sana bir yar-ı can değil,Çoktur zamanımızda yar-ı bivefa Hüseyin.

Sarmış yazık etrafını ahlâf-ı şaiban,Şensin kalan ortada biser ü pâ Hüseyin.

Kahbe felek sana tas tas içirdi zehrini,Ey doğruluk belâsına çok mübtelâ Hüseyin.

Sen kaldın ortada bikes ü biriya,Ey ismi Beyaz bahtı kar'a Hüseyin.

Beşgöz, 18.12.1944

404

Page 404: Bir ömür boyunca şiir

MÜNACÂT

Ulu Tanrıma

Devletçe ne maksatla açıldı şu pazarlar,Antep’dekiler maksadı manayı bozarlar.

Onlar ki iki zat sana malumdur İlâhi,İlhamm erişmez ise gafletle azarlar.

Lütfet, kerem et, yapma diyen olsa, gazabla,Davasını tağlit ile hicviye yazarlar.

Mümkün mü ağız açması, yalvarması, hâşâ,Belki size şekvaya bile şimdi kızarlar.

Feryadımızı duydu ise “Hulki Alisbah”Tevcih edilir halimize hüsn-i nazarlar:

Vicdanına, irfanına, imanına yüzbin Minnet ki bugün şükredelim başta o varlar.

Beşgöz, 19.12.1944

405

Page 405: Bir ömür boyunca şiir

BİZİM BANKA

Ziraat Bankası Müdürü Sayın Şevki Önen’e

Mevsimlerine göre gün olur beş altı yüz Köylü iş için gelir, salon bir düğün evi,Gibi dolar, uğuldar. Akşam üstü pürüzsüz,Döğüşsüz ve davasız bitirirler ödevi.Bazan gece yarısı kapatırlar hesabı.Köylünün huzur, sükûn bulduğu bu mihrabı,Hacet kapısı olan Ziraat Bankamızın,Saym memurlarına helaldir arkamızın Gömleğini de versek, bize bir devlet olan,Bizim için uğraşan, didinen ve yorulan Bu aziz yurttaşlara yine ödeyemeyiz Minnet şükran borcunu. Gönülden bir bendeyiz Küçük büyük hepsine, Mithat Paşa’ya kadar.İşte bizim Antep’te böyle bir bankamız var.

Beşgöz, 20.12.1944

406

Page 406: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Bana cahil diyenler iftiradan hiç utanmaz mı, Garazdan, ihtirastan ah bu âlimler usanmaz mı.

Şahadetnamesizler yok değildir Parti sakfmda,Beni onlarla Partim bir görüp hemhal sanmaz mı.

Diyorlar merdivendir bizde servet yükselişlerde,Bu böyleyse fakirler intihaplarda kazanmaz mı.

Hısımdan, akrabadan, caîı ciğer ahbâbdan başka, Bizim elde bugün iş ehline bir iş aranmaz mı.

Harap ettik bu Gazi yurdu yıllardır didişmekle, Müsebbibler düşündükçe sıkılmaz, bağrı yanmaz mı.

Zeki, böyle senrn tek dertli cahiller çoğaldıkça,Acep Türk milleti bu hâb-ı gafletten uyanmaz mı.

Beşgöz, 20,12.1944

Page 407: Bir ömür boyunca şiir

YERLİ MALLAR PAZARINDA

Bir hapishaneye benzer kapı parmaklıklı,Kapının ardına bir kol gibi değnek tıkılı.İki yanda iki “Vitrin”miş adı camlı köşe,En güzel malları bir vasıtadır gösterişe.Basmalar sanki ciğer, seyre dalan halk da kedi, Doyurur gözle beş on parça bütün memleketi.Dışı- böyle göz alan bir yerin insan içini,Tırmalar görmeye arzusu bırakmaz içini.

İşte ben böyle bir arzu ile durdum, baktım,Kapıya doğru akan sele karıştım aktım.Çeneler hep yukarı, baş geri, eller havada, Göğsümüz bir simit olmuş yüzüyorduk karada.Ne kadar sürdü bu çalkanma, bugün kestiremem, Ansızın bir taşa değmişti, acmmıştı çenem. Topladım kendimi, bir bodruma benzer salonun, Ortasında yücelen bir taş ayak varmış onun, Dalga atmıştı beni, üstüne bindirmişti.Çıkmadı kan, çenemin altı biraz şişmişti.Geldi aklım başıma, şöyle bir etrafı süzüp, Gördüğüm manzara değmezdi, beni böyle üzüp, Getiren arzuma, şeytanıma hayli sövdüm...Oldu bir kerre dedim, tezgâha doğru yürüdüm. Aradım gözle bütün rafları, şık basmalarm izi yoktu orada, vitrine bu asmaların Bizi ezdirmek içinmiş sebebi, ökse imiş.Şu beş on parça kalantor mala neydi bu giriş.

Page 408: Bir ömür boyunca şiir

Mal da ne, yerli ketenle, grizet, hayli diril,Hep kefenlik hasalar var, ölerek al da diril.Tahta bir perdenin ardındaki namahremler,Göz çeken mallar o zindanda geçirsin demler.Çene ezdir, kafa kır, çiğnet ayak, üste dayak,Yıkılıp düştüğümüz yerdeki yoksulluğa bak...Bu düşünceyle durup tezgâha verdim yanımı, Yokladım aklıma gelmişti hemen cüzdanımı. Duruyordu, ona şükrettim, unuttum acıyı,Mal veren memura yaklaşmak için bir bacıyı Arkasından itirek: —Ver o ketenden bana da.

/ Lütfeni önce unuttum, soku verdim arada.Yüzüme baktı adam, anladı bigânesiyim Pazarın. —Karşıdan bir kâğıt al çık ta Müdürden a

Beyim.Dedi, tekrar işe daldı, yine dönmüştü başım, Çmgılandı yine beynimdeki sönmüş altaşım.Yine mi bir kapıya baş kesip incinmeliyim,Yine mi elde para suçlu gibi sinmeliyim.Çar ü naçar yürüyüp merdivene bastım ayak.Odacı koştu: —Aman yapma Beyim çıkma yasak. Şapkam elde çivilenmiş' gibi dondum kaldım.—Başvekâlet mi ayol, arkama atmam bir adım. Hadi çık sor ne belâlarla yetiştim buraya,O kazansın para, biz benzeyelim maskaraya...Tanıdık olmasa çıkmazdı adam, çıktı yine,Yok cevabiyle utanmıştı geri döndüğüne.Zorla çıksam kesilirdi Müdürün belki sesi.Önce rüsvalığı halka, sonu suç mahkemesi.Geldi hep hatıra bir bir, dedim allah acısın,Sanki dört metre diril yoksulusun, muhtacısın.

409

Page 409: Bir ömür boyunca şiir

Kapılardan kovulur hep utanan ehl-i vekar,Satılır elde sokaklarda o mallar har har.Onların yok mu acep merdiveni, hem yasağı,Doldurur koltuğu şişkin bacılar hep sokağı.Bir vesikayla alınmış diyelim, amenna.Diyelim belki de hürmet ediyorlar kadına.Durmadan almaya sel olsa vesika tükenir,Mal veren memura tiksinme gelir, şüphe gelir. Şüpheye var mı ki hacet, kucağı vitrin olan, Mağzanm cephesine ayrıca bir cephe kuran,O kadınlar, o bayanlar, o muayyen satıcı,Zümrenin hali gelir bizlere elbette acı.

Soracak ol hele seyret kopacak yaygarayı.2eki el sürme, dokunma kanatırsın yarayı.

Beşgöz, 21.12.1944

-410

Page 410: Bir ömür boyunca şiir

MÜNACÂT

Yarab ne olur ver bana da el gibi kültür, İrfanımı, idrakimi, iz’anımı güldür.Cahil diye bir yer tutamam, hiç beğenilmem, Lütfet beni zenginletip, allâme göründür. Kastın eğer ezmekse bu toprak yeter artık, Yükselt maroken koltuğun üstünde süründür. Nadanlar ile sohbeti kestim, ulemânın Bezminde biraz kendimi buldum nice gündür. Zengin değilim bilgili zenginlere dostum,JCâfi bu liyakat Zeki’nin bahtmı döndür.

Gaziantep, 25.12.1944

Page 411: Bir ömür boyunca şiir

BALOYA HASRET

Dinledim gidenlerden şu balonun zevkini,Aklım başımdan gitti bayıldım eni konu.Sağlık verişlerine cennet gibi bir yermiş,Aklına her geleni insan bulurmuş yermiş.Gece yarı başlarmış, sabah sona erermiş,Yalancı bu cennete herkes çift çift girermiş.Bay bayansız olursa koymazlarmış içeri,Bayan baysız olursa demezlermiş dön geri.Caz başladı mı kalkar oynar, eğlenirlermiş,Sonra büfeye gider içerler, hem yerlermiş.Benim başımın derdi bizim koca karıdır,Ben de yaşlıyım ama gönlüm az haşarıdır.Dans edelim mi desem romatizması tutar,Büfeye davet etsem siler süpürür yutar.Başka biriyle kalksam başım belâya kalır,İnsan böyleleriyle cennette de bunalır.

Gaziantep, 26.12.1944

412

Page 412: Bir ömür boyunca şiir

ENSTİTÜLÜ KIZLARIMIZ KOŞARLARKEN

Atatürk sokak koşusu münasebetiyle

Ağılında uyuklar gibi sağmal inekler,Kış ve yaz köşesinde oturur ve pinekler.Onun hep iş sahası kiler, mutfak, bir oda,Hem oturur, hem yatar, hem yemek yer orada.Ayda bir defa çıkar sokağa, mevlut, hamam,Ve yahut yıldan yıla mübarek iki bayram,Onu uzaklaştırır evinden sağa, sola,Sırlı bir kutu gibi kapalı düşer yola.Eski zaman kadını böyle yaşar şişerdi,Önün güzellik için şişmanlamaktı derdi.

Cumhuriyet kızları ceylan gibi koşuyor,Kara, deniz, dağ, tepe, göklerde uğraşıyor.Uçar, yüzer ve koşar, isterse ata biner,Türk kızının kafası, elleri dolu hüner.Pazular çelikleşmiş, temiz kan, sağlam vücut,Artık o şişman, hantal türk kadınını unut.

Gaziantep, 27.12.1944

Page 413: Bir ömür boyunca şiir

ŞEHİR DESTANI

Gazi yurdumct

Çekenler helâl etti bütün emeklerini,Fakat sen kurtulmadın, çile çekmedesin hep.Ormanlar kalem olsa, denizler de mürekkep,Yine yetiştiremem yazmaya dertlerini.

Bakımsızsın, harapsın, hep yüzünü süslerler,İçin delik deşiktir, onu elden gizlerler.Sokaklardan geçilmez, pislik deryası her yer.Satılsa para etse yüzecekler derini.

Değirmenler döndüren suyun elde sermaye,Dostlar hatırı için akıtılır sahraya,Birimizde takat yok bu işleri şekvaya,Susuzluk fakir halkm yaktı yüreklerini.

Üç kuruşluk bir malı biri satar yediye,Çıkıpta soran olmaz bu yaptığın ne diye.Kömür, odun, et, sebze, karışmaz Belediye,Camlı evlerde besler parkın çiçeklerini.

Deredeki parkımız sanki şehre küsülü,Kimsesizlikten onlar durur boynu bükülü,Perkulenin önüne koy sen hele virgülü,Baltalayıp yıkasın onun direklerini.

414

Page 414: Bir ömür boyunca şiir

Çopur asfalt yamandı, çukurlar dolduruldu.Şikâyet edenlerin ağzına gem vuruldu.O güzel tenis kortu göz önüne kuruldu,Yaz gelmeden almalı onun raketlerini.

Yüzümüzü ağartan, o temiz güzel bulvar,İsmine lâyık bir yol, başımızda yeri var,Onun önünde secde etmeli bütün yollar,Sayın vali sıvadı ona bileklerini.

Partinin hizmetleri kongrede sayılır ,Dinleyenler akimı yitirerek bayılır,Verilen kararlardan dağümadan cayılır,Alelusul dinlerler halkm dileklerini.

Harbi Avrupa yaptı, çilesini biz çektik,Gece gündüz demedik çalıştık, sürdük, ektik,Onlarm nazarında sanki bir aç köpektik,İki yıl yedirdiler kokmuş kepeklerini.

Parti Belediyeye, Vali Partiye düşman,Biri bir işe kalksa, öbürü eder pişman,Üçü de harp zengini, üçü de oldu şişman,Şişirdi iplik, benzin, lastik... göbeklerini.

Bir hayli er türedi, soysuzlar soylandılar,Boyu birer karışlar yükseldi, boylandılar,Sulhün yaklaşmasından pek fazla huylandüar,Bol bol harcayamazlar milyonluk çeklerini.

Gaziantep, 29;12.1944

415

Page 415: Bir ömür boyunca şiir

BALOYA HASRETE EŞİMİN CEVABI

Zeki Savcı’ya

Sayın eşim yaşım mı senin başına belâ,Bir genç karm olsaydı gider miydin baloya Sen delikanlı mısın, yoksa nevcivan mısın,'Bir sosyete adamı, ünlü elegan mısın.Bayanların önünde iki kat olmalısın,Manto, pabuç giydirip, koşup yorulmalısm.Nasırlı ellerinle incitirsin elleri,Saçsız o kabak başın korkutur güzelleri.Tazelerle dans değil doğru yürüyemezsin,Güzel kokularıyla mest olur dönemezsin.Lastikli pabuçlarm ayaklara dolaşır,Elbisenin yağları buluzlara bulaşır.Reverans, kompliman, en az bir yabancı dil Bilmelisin, şiarm olmalı asrî stil.Halay sekme zannedip dansı aldanıyorsun,Figürü çok tangoyu davul mu sanıyorsun.Nihayet bir çiftçisin, yediğin ayran ekmek,Hiç gördün mü ömründe büfeyi o ne demek.Gitmek nasip olsaydı herkes görür tanırdı,Silip süpürmelerden kim kimden utanırdı.

Gaziantep, 30 12.1944

416

Page 416: Bir ömür boyunca şiir

1945 yılma girmezden tiç gün evvel kayınpederim Abdülkadir Efendi Hazretlerine: —Yılbaşı gecesi si­ze geleceğim, dedim. Kabul etti. Kendinin ve benim çoluk çocuğum akrabalardan, başka bir yerde top­lanacaklardı. İkimiz de yaşlı olduğumuz için otu­rup çene çalacaktık.Kayınbiraderim Nafi Beye: —Ben rakımı beraber götürürüm, meze de istemem, babanı eğlendiririm, dedim.Aman birader babam sana meze de hazırlatır, ye­ter ki sen onu bizler gelinceye kadar sohbetlerinle ve defterini de getirirsen şiirlerinle memnun eder­sin, dedi.Sevindim. Aym otuzbirinci günü öğle yemeğinde baldızım Seniye Hanımdan bir tezkere aldık. Babam rakı olursa eniştemi kabul edemiyor, diyordu. Akşam üzeri Nafi Beyi gördüm: —Bu gece melâi- keler gökten yere inerlermiş. Babam evimizde rakı içmeye razı olmuyor, dedi. Ben de: —Bu gece İsa doğuyor. Kadir gecesi değil, dedim.İşte bu aşağıdaki şiiri evimde yalnız başıma otura­rak ve rakımı da içerek yazdım.Yeni yılı ben günah işleyerek, kayınpederim de me- lâikeleriyle zifaf olarak karşıladık. Ben Allahımın aff ü mağfiretine, ünlü peygamberimin şefaatine gü­vendim. Artık bu dâvayı cennetin kapısında Haz- ret-i İsâ ile hatemül enbiya olan ResuL-ü Ekremim ve Peygamber-i zişanım Hazret-i Muhammet aley- hüsselâm Efendimiz haj etsinler.

Beni kabul etmedin Yılbaşı gecesinde,Haşr ü neşr ol evinde sen kal meleklerinle. Cehennem benim olsun rakı içtiğim için, Kutla sen bu geceyi dindar frenklerinle.

417

Page 417: Bir ömür boyunca şiir

Cennet kapılarının pasaportu namazsa,Hatır, gönül kırmamak onun bir vizesidir.Rakı içilen yere melâik uğramazsa,Senin dört bir tarafın ma’siyet cezvesidir.

Ben de rakı içseydim günahı boynumaydı,Benden kaçan melekler sana çok yaklaşırdı.Rakı meze kesemden, zararı boynumaydı,Belki bu “Altıncı’’lık senden uzaklaşırdı.

Ya bir hatırlı, yahut mevki sahibi adam,İki gün evvelinden sana haber verseydi,Elbet helâl olurdu o zaman bütün haram,Yılbaşı gecesinde geleceğim deseydi.

Biraz kör kadılığım, riyadan uzaklığım,Sana yakmlığımdır benim bütün kusurum.Smanmışı sınamak sevdası ahmaklığım,Çok şükür evimde de tamamlandı huzurum.

Bunda sen zararlısın, belki günün birinde,Bir vesile olurdu rahmetle yâd olmana.Ben sağ oldukça ismin hatıra geldiğinde,Gönül yaralarımın sızısı yeter bana.

Senden evvel ölürsem, bu vasiyetim olsun,Çocuklarım evinde her yübaşı gecesi,Defterimi açarak bu şiirimi okusun,Tek başıma kaldığım gecenin hediyesi.

Gazinatep, 31.12.1944 -1.1.1945

418

Page 418: Bir ömür boyunca şiir

Posta paket memuru Yakup Çevik’e yoksuî hayatı ve yoksul Ölümü münasebetiyle

Yusuf gibi özledin Hep yolunu gözledin Akıbet o refaha Hasret gömüldün Yakup.

Bir mezar idi yerin,Kararırdı gözlerin,Yıllarca bu çileyi,Çeker görüldün Yakup.

Yarı aç, yarı toktun, yoksuldun derdi çoktun, .Kadir bilmez ellerden,Kurtuldun öldün Yakup.

Namusun servetindi,Fazilet ziynetindi,Devrana yakışmadın,Göçtün sürüldün Yakup.

Page 419: Bir ömür boyunca şiir

Ölün de perişandı,Gözyaşıyla yıkandı,Yedi sekiz dost ile,Hor götürüldün Yakup.

Seni horlayanların,Bigâne duranların,Sonlan daha kötü,Kalsan görürdün Yakup.

Gaziantep, 12.1.1945

420

Page 420: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Büyük üstad Abdülaziz Mecdi Efendinin ha­yatını okuyarak aldığım ilham üzerine ilk ta­savvuf! şiirim

Allah o büyük varlığı iz’anla düşündüm,Esrar-ı ulühiyeti imânla düşündüm.

Eşyada mükerrem yaratılmış beşeriyyet,İnsan ne demektir onu Kur’anla düşündüm.

Bilcümle avalim ki muhat-ı samediyyet,Her zerrede gördüm onu vicdanla düşündüm.

Kâfidir alîm olmak için kendini bilmek,Ben varlığımı varlığa bürhanla düşündüm.

“Sina” idi “Mûsa”ya tecelligeh-i envar,Ben sinede bir cevher-i tâbanla düşündüm.

Tesbit-i hakaikte yine aczimi bildim,Noksanî-i idrakimi mizanla düşündüm.

Aldım ezeli feyzi Muhammed’le Ali’den,Sübhânı Zeki meşrik-i süphânîa düşündüm.

Gaziantep, 17.1.1945

421

Page 421: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Çeker bu derd-i şitayı baharedek gideriz,Adı fazilet olan kûy-i yâredek gideriz.

Kemend-i çevrini dostlar takarsa boynumuza,Adı hürriyet olari bir diyaredek gideriz.

Hakikat uğruna (Efdal cihad) hak söz için,Ölüm, ölüm diyerek zîr-i dâredek gideriz.

Görüp fenalığı susmak saadet olsa bize,Yıkar o cenneti isyanla nâredek gideriz.

“Bu memlekette de bir gün sabah olursa Haluk” Ümid-i subh ile gelmez neharedek gideriz.

Ne dinlenir sözü hakkın, ne söylenir bize hak Zeki bu suz-i derunla mezaredek gideriz.

Gaziantep, 20.1.1945

■422 '

Page 422: Bir ömür boyunca şiir

USANDIM

Artık yetişir çarh-ı çep-endazdan usandım, Güzden de, bahardan da, hele yazdan usandım.

Kızgın güneş altında çalışmak beni yaktı,Yaz böyle geçer, kışta da poyrazdan usandım.

Hülyaya dalar şad olurum gerçi baharda,Çok sürmez o da, tali-i nâsazdan usandım.

Bir bir dökülür fasl-ı hazân içre ümitler,Çok bekler iken, yok denecek azdan usandım.

Var yok azıcık dinlenelim dersin Ocak’ta, Yoklukları ilân eden avazdan usandım.

Rençber dikilir karşıma.- posta 1, a be, gömlek, Şalvarla yelek hepsi kolay gazdan usandım.

Zulmette ahırlar, odalar der bağırırlar,Şayan-ı terahhum söze âgazdan usandım,

Muhtarma yalvarmalısm, memura minnet,Nur olsa bu ihsan bu kadar nazdan usandım.

Page 423: Bir ömür boyunca şiir

Gaz olmasa âmentü denir ses çıkarılmaz,Varlıkta beni azlığa ikazdan lisandım.

îcâb-ı kader bahtıma uydu kara borsa,Kahrolsun o da pek sulu caz-cazdan usandım.

Son söz, gece gündüz yağıyor sel gibi yağmur,Hâlâ susuzum bal gibi ağrazdan usandım.

Söz vermiş idim yazmayacaktım yine yazdım,“Sus yazma Zeki!” emrini infazdan usandım.

25.1.1945

424

Page 424: Bir ömür boyunca şiir

“KÜSTAH”LARIN

Duygusu:

O her dinden âvâre tanrılık derdindedir,Görme, bilme, işitme, her sanat kendindedir.Dünya onun gözünde hususî bir konaktır,Hak olmaya hak değil, kşndi gözünde haktır.Başı göklere değer dağlar onun kürsüsü,Uçsuz engin denizler masasının bir süsü.Bulutlar hasıl olur, toplanır nefesinden,Göklerin gürlemesi nişane Öfkesinden.Yıldırımlar emrinin plağa alınmışı,Tabiata hükmeder küstahın içi dışı.

Görüşü;

İlim dedin mi herkes yanında kara cahil,Zengin dedin mi meşhur “Ford”u görür bir sail. Yurdseverlikte Kemâl, Mithat Paşa uşağı,Şairlikte Fuzulî gözünde çok aşağı.Kahramanlıkta Yavuz, Yıldırım dünkü çocuk, Âlemdar’m yaptığı işlerin kıymeti yok.

Tarz ü hareketi:

Herkesten önde yürür, herkesten evvel söyler, Beğendirilmez ona oda içinde bir yer.Oturmak istenilse kalkar ayakta durur,Herkes kalktığı zaman inad eder oturur.Fikrinde isabete çivi gibi saplanır.Küstah ne haktan korkar, ne de kuldan utanır.

Gaziantep, 25.1.1945

425

Page 425: Bir ömür boyunca şiir

SOYSUZLAR

Kanı, sütü bozuklar, tırnağı yer tuttu mu,İki kat bellerini bir parça doğrulttu mu,Ev yıkar, ciğer söker, gözyaşıyla kan içer, Menfaati, ikbali uğrunda keser, biçer.Onun gözüyle dünya bir aynadır, içinde Hep kendini görmekte, şayet günün birinde, Bir gölge belirirse her şeyden uzaklaşır, Hissizleşir o zaman soysuzluğa yaklaşır, Dişiyle, tırnağıyla, tekmesiyle saldırır. Bunların maskesini hadiseler kaldırır.

Gaziantep, 26.1.1945

Page 426: Bir ömür boyunca şiir

"‘ORTANIN SOLU” KURTULUŞ YOLU

Toprakla uğraşanın aîm yazısı kara, Rastlamadım ömrümde bir çiftçi bahtiyara.

.Meğer ki el çalışsın, el kazansın, el versin,Elin alın terleri onun cebine girsin.

Köylüsü, şehirlisi, toprakta çalışanlar,Kış ve yaz soğuk, sıcak, mihnete alışanlar,

Her zaman borç içinde, her zaman boynu bükük, Düzelmeyen hayatı onun sırtına bir yük.

Hep hesapsız çalışır, o hep hesapsız harcar. Kiminin toprağı yok, kiminin toprağı var. .

Toprağı olmayanlar el mülkünde yancı.İşte böylelerini hükümet kurtarıcı.

Toprağı olana da uzatacak elini,Güvenci toprak ise doğrultacak belini.

Page 427: Bir ömür boyunca şiir

Herkes kendi kârından bekleyecek ekmeği,Çalışanın cebinde kalacak el emeği.

Sermayeye, mezroya, teraziye şehirler,Toprağa yaslananlar toprak sahibidirler.

Kurtaracak yokluktan çiftçiyi ve köylüyü,Yurtta sömürgelikten çıkaracaktır köyü.

14.2.1945

428

Page 428: Bir ömür boyunca şiir

ÇİFTÇİ

Topraksıza yanmak, acımak belki yasaktı,Şeytan beni iğva ile meydana bıraktı.

“Toprak çalışan ellere lâyık.” mı dedin sen, Varlıklılann kinleri şimşek gibi çaktı.

Topraksa şükür bende de var devlet alırsa.Toprak diye, toprak diye toprak beni yaktı.

Yaslandım onun üstüne tam kırk sene yandım, Uğrunda alın terleri hem güzyaşı aktı.

Yıl geldi ki hiç biçmiyerek borç edip ektim,Faizci ölüm zincirini boynuma taktı.

Yüz altına, onbeş aya verdim ikiyüz tam,İnsaf ve mürüvvet o gün onlardan uzaktı.

Bir hayli kuraklık, onun ardından ucuzluk,Herkes bize müflis diye nefret ile baktı.

Dert bitmedi lâkin bu sefer kafiye bitti,Son söz ağa sermaye idi, çiftçi uşaktı.

Allaha şükür şimdi uşaklık moda oldu,(Kablel-tasarı) çiftçinin ismi avanaktı.

26.2.1945

429

Page 429: Bir ömür boyunca şiir

İLÂHİ

Çoktur keremin, nimetin, Ne verirsen ona şükür. Kahrın, gazabın, kudretin, Ne verirsen ona şükür.

Bırakmazsın kimseyi aç,Her derde şendedir ilaç, Cümle âlem sana muhtaç, Ne verirsen ona şükür.

Her zerre senden bir eser, Senden gelir, sende biter Hükmün caridir serteser,Ne verirsen ona şükür.

Yoktur bir eşin, nazirin, Her kuvvet senin esirin, Güvencisin gencin, pîrin,Ne verirsen ona şükür.

Nasıl döner bu kürreler, Niçin parlar şems ü kamer, İdrâk etmek bunu hüner, Ne verirsen ona şükür.

430

Page 430: Bir ömür boyunca şiir

Diriltirsin, öldürürsün, Ağlatırsın, güldürürsün, Ferman sahibisin, hürsün, Ne verirsen ona şükür.

Mal verirsin yedirmezsin, Zengin eder giydirmezsin, Dert verirsin öldürmezsin, Ne verirsen ona şükür.

Evlâd verir azdırırsın, Ana, baba ezdirirsin,Can ciğerden bezdirirsin, Ne verirsen ona şükür.

Sarıldım sana sıdk ile, İnanmışım bile, bile,Sen getirdin beni dile,Ne verirsen ona şükür.

Zeki Savcı öz kulundur, Fakirindir, yoksulundur, îster batır, ister ondur,Ne verirsen ona şükür.

Page 431: Bir ömür boyunca şiir

DERTLİYİM

Topu topu yüz hektar alım yeşilim tarlam Başıma belâ oldu mal elinden dertliyim. Bırakmasaydı kâşki bunu rahmetli babam. “Vur boynunun, köküne al elinden/' dertliyim.

Kanş karış işledim, alın terleri döktüm,Taşını, ayrığını tırnaklarımla söktüm, Çalışamaz haldeyim, ihtiyar oldum, çöktüm, “Ver atını sen yaya kal.” elinden dertliyim.

Borçlanıp şehirdeki evime kadar sattım,Bağ diktim, bahçe diktim, taşlığı tarla yaptım, İsmim çiftlik sahibi halbuki bir ırgattım.Bir arıya benzedim, bal elinden dertliyim.

Ellerin herşeyi var attar dükkânı gibi,Bostan, fıstık, bağ, tarla, oteli, hanı gibi, Kasadaki altınlar onların canı gibi,Benim bir arabam var nal elinden dertliyim.

Page 432: Bir ömür boyunca şiir

Kime dert anlatırsın, kim anlayacak derdin,Ne diye gençliğinde postu toprağa serdin.Bir kaç tezgâhım olsa ben de bugün şişerdim Ümidim gibi kuru dal elinden dertliyim.

Boy boy apartımanlar, otomobil, yat, vapur,Ben acımdan ölürken o yedi hapur, hapur, Onlara bol afiyet bana tevekkül sabür,Zeki, “Hiç durma, korkma çal.” elinden dertliyim.

Beşgöz, 3.3.1945

Page 433: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Durmadan yazdım diye dostlar uzaktan geçtiler, Şöyle bir yan yan bakıp korkaraktan geçtiler.

Doğru söz baş ağrıtır, bazan da suç teşkil eder, Söyleyenler sustu artık şimdi haktan geçtiler.

“Rızkına kani’ olan gerdune minnet eylemez.” Böyleler kâşaneden, billur konaktan geçtiler.

Her işe, her maksuda servet gerek, biçareler Göz çeken mevkilere göz kırparaktan geçtiler.

Yurt için her bir fedakârlık düşer yoksullara, Bir çoğu candan, çoğu koldan, bacaktan geçtiler.

Sen Zeki bir tahta koltuktan geçersen çok değil, Senden evvel çokları evden ocaktan geçtiler.

Beşgöz, 5.:

Page 434: Bir ömür boyunca şiir

YOLLAR

Koşarken düşer ağlar yavru kızlar, oğullar, Kör, topal, hasta, alil, eli değnekli dullar. Böyle alelacaip yolu görmesin kullar.Asfalta çamur yama, aklı karalı yollar, Yakışır Gazi yurda bağrı yaralı yollar.

'Her adımda bir çukur, içi su ile dolu,Hesaplı atacaksın adımları korkulu,Bulvarı çıkarırsan var mı bir temiz yolu. Şose, parke, kaldırım, yer yer aralı yollar Bize bedava değil ağır paralı yollar.

Parti’ye gel dendi mi yüreğim sızlar kanar, Gece dönüşlerinde mutlak ararım kenar, Saat dokuzdan sonra bu yolda lamba yanar, Zulmetlerin içinde yüznumaralı yollar,Başı sevdalılara bol maceralı yollar.

“Çınarlı” anteplinin bir savaş kâbesidir, Şehitler abidesi, ilahi kalesidir,Benim bu satırlarım yetmişbinin sesidir, Yakışmaz bu mevkie bu Marmaralı yollar, Yüzümüzü kızartan pis manzaralı yollar.

Beşgöz, 10.3.1945

Page 435: Bir ömür boyunca şiir

NEM VARDIR

Benim bu Antep’e sevgimden başka, Maldan, mülkten yanı bağım mı vardır. Menfaat beklenmez gönülden aşka, (Çatalkoz) da köşküm, bağım, mı vardır.

Bir kötü (Beşgöz) dür yeşilim alım, Yoktur (Arıl), (Orul), (Tılfar) da malım, Ne beton kuyum var, ne tahta salım,Ton ton sabun, zeytinyağını mı vardır.

(Küllüce) de oyma gün gibi tarla,(Nurgana) da bahçe, kavak katarla, Bostanlar başbaşa güzel bulvarla,Göğsü ben fıstıklı dağım mı vardır.

Kiralık evlerim yoktur yan yana, Hasretim otele, dükkâna, hana,Söyle kara bahtım ne verdin bana,Eşim, dostum, solum, sağım mı vardır.

Page 436: Bir ömür boyunca şiir

Göklere yükselir mekik sesleri,Asri dolaplarda işlenir deri,Kaç sinek avladım beş yıldanberi, Adı iplik olan ağım mı vardır.

Zeki sen riyasız sevginle öğün, Sahibi Tanrıdır bu yerin, göğün, Üzülme yakındır beklediğin gün, Deme gün görecek çağım mı vardır.

Page 437: Bir ömür boyunca şiir

MAHALLEMİN BEKÇİSİNE

Aylığı benden alsan belki seni tanırdım,Bir kaç lira verirken sıkılır utanırdım.

Fakat o vazifeyi bir tahsildar görüyor, Vermeyenin üstüne gözleriyle yürüyor.

“Haciz gelir karışmam, varın yoğun satılır. Eşyaların sokağa birer birer atılır.7’

Dedi mi al parayı hemen eller havaya,Bu korkunun önünde yıkılır olsa kaya.

Ben de bu korku ile borçlarımı ödedim, İçimden de bekçimin yüzünü görsem dedim.

Acaba sen nerdesin, nerede bulunursun,Tabii mahalleme uğrarsan yorulursun.

Yerini haber versen seni arar bulurum,Her gördüğüm bekçiye sormadan kurtulurum.

Eski zamanda bekçi mahalleye bakardı,Güneş battıktan sonra lambaları yakardı.

438

Page 438: Bir ömür boyunca şiir

Elinde kalın sopa takır takır vururdu,Her kapının önünde bir dakika dururdu.

Mahalle bekçinindi, bekçi mahallenindi,Herkes bekçi var diye herşeyinden emindi.

Gün geçti devran döndü, düdük tabanca çıktı,Bekçi resmileşince dolaşmak onu sıktı.

O gündüz karakolda, gece uzak yollarda,Mahalleden birimiz şayet kalırsak darda,

İnleriz, can veririz, ah bekçi bekçi diye.Bekçileri biz verdik Emniyete hediye.

Gaziantep, 14.4,1945

439

Page 439: Bir ömür boyunca şiir

ALIN EFENDİLER

Toprak Kanunu münasebetiyle

Alın efendiler alın şu orta çiftçinin malın,Lüzumu yoktur onlara beş on dönüm o tarlanın. Bırakmayın saban, öküz, ne var ne yok bütün alın, Kırın şu orta çiftçinin başın, gözün, kolun, daim.

Geçerse çok mu binleri bu devrimin de kurbanı, Fakat niçin ayırdınız otelleri, apartmanı.Niçin ayırdınız desem kızarsınız, çatarsınız,O zümrenin ayan beyan içinde siz de varsınız.

Sizin değil midir çoğu o çok değerli malların,O bağların, o zeytinin, o tatlı portakalların,Niçin bıraktınız, niçin o mülkleri ayırdınız,Evet sizinle ilgili o bölgeyi kayırdınız.

O bölgenin de köylüsü, fakiri, yok mu işçisi, Değil midir o bölgenin o dertli halk efendisi.Biraz da siz vereydiniz, o halkı güldüreydiniz, Helâl haram kazançların hesabını göreydiniz.

440

Page 440: Bir ömür boyunca şiir

Hayır harap olur refahınız verirseniz,Maaş kifayet etmiyor, pokerde, barda derseniz.Sizin değil midir beyaz kara o renkli borsalar,Sizin değil midir Ulus önünde boy boy arsalar, Boğaziçi, Moda, Fener, Tarabya’da o villalar, Sarayların ganimeti o göz çeken mobilyalar.

Bütün bu saltanat sizin, refah ve ihtişam sizin, Çürüttünüz bu milleti, yürüttünüz dizin dizin.Hayasını, hicabını lpütün elinden aldınız,O sinsi sinsi çaldı, siz şerefle, şanla çaldınız.

Gaziantep, 10.6.194S»

44 ÎL

Page 441: Bir ömür boyunca şiir

TOPRAK KANUNU MÜNASEBETİYLE

315 imzalı takrir sahibi Milletvekili Bay Alâ- ettin Tiritoğlu’na

4iı il ' '

’ İlâhi Bay Alâettin’e Meclis bir otağ olsun,Başında parlasın takriri herdem şebçırağ olsun, Denizler, dağlar emriyle gülistan, bahçe, bağ olsun,

! Buluşsun köylüler öğsün, ona bir dal budağ olsun,| Bana canım bıraksın, toprağım alsın o sağ olsun,

Başı beylik, malı yağmalık, akimdan ırağ olsun.

Bu çiftlikler aristokratların me’vası dendikçe,Bu servetler kapı kul devrinin mirâsı dendikçe,

it Bu yersiz merhamet on milyonun imhası dendikçe,Bu son devrim aziz cumhurluğun ihyası dendikçe, Bana canım bıraksın, toprağım alsın o sağ olsun, Başı beylik, malı yağmalık, akimdan ırağ olsun.

Vatanmış, müşterekmiş, toprağa bel bağlanılmazmış, Şehirde milyonun olsa bakılmaz, dağıtılmazmış, Çetinmiş inkılâplar, baş da gitse ağlanılmazmış,Daha birçoklarınca bizlere bu çok değil azmış,Bana canım bıraksm, toprağım alsm o sağ olsun,Başı beylik, malı yağmalık, akimdan ırağ olsun.

-442

Page 442: Bir ömür boyunca şiir

Biraz da biz vatansız kalsak olmaz mı bu ellerde, Uzansak baş açık, yalın ayak yatsak sebillerde, Çömelsek bir kırık tasla dilensek selsebillerde,Bizim de ismimiz avarelikle dönse dillerde,Bana canım bıraksın, toprağım alsın o sağ olsun,Başı beylik, malı yağmalık, akimdan ırağ olsun.

Refah ü i’tilaya cümlemiz gayretkeş oldukça, Müsavat isteriz elbette insan kardeş oldukça, Hükümetle yüce Meclis fikirde hep eş oldukça,Yeter her müşkülü halle bu üçyüz kırkbeş oldukça, Bana canım bıraksın, toprağım alsın o sağ olsun, Başı beylik, malı yağmalık, aklından ırağ olsun.

Bu mısralar sakın zannetmeyin hüzn ü*melâlimden, Değil bir iğbirar, bir infial geçmez hayalimden, Alanlar milletimdir, müsterihim inhilâlimden,Zeki aylar doğar yurdumda inşallah zevalimden,Bana canım bıraksın, toprağım alsın o sağ olsun,Başı beylik, malı yağmalık, akimdan ırağ olsun.

Beşgöz, 17.6.1945

443

Page 443: Bir ömür boyunca şiir

Ankara’lı (Âşık Ömer) imzalı Behçet Kemal Çağlar’ın top­rak destanına cevap

Topraksız kalırsam kâr mı bulunmaz, Aşık olur destan yazarım gayrı; Takarım boynuma tek telli bir saz, Diyar diyar gezer tozarım gayrı.

Bulur bir devletli elin öperim,Devlet düşkünüyüm, yoksulum derim, Ne verirse alır, ne korsa yerim,Zorla kaderimi bozarım gayrı.

Rast gelir bu ihsan mebusluk olur,O zaman bükülmüş belim doğrulur, Meşhur ya “Arayan her şeyi bulur.” Meclise yan gelir sızarım gayrı.

Çoğunluk nerdeyse ben oradayım,Bu yolu tutarsam çok olur dayım, Serbest seçimde de yine adayım, Devreler geçtikçe uzarım gayrı.

Bizde eksik olmaz aklı sivriler, Yumruğunu sıkar, dişini biler, Durmadan kürsüye hep çıkar iner, Densiz muhalife kızarım gayrı.

444

Page 444: Bir ömür boyunca şiir

Gidene ağa der, gelene paşa,Veririm kuvveti sese, alkışa,Bravoo! Bravo! Bravo! Yaşa!Tepinir dururum azarım gayrı.

Böyle hayla huyla geçirir günü,Şair mebus olur alırım ünü,Unuturum garip o kara günü,Apartmana temel kazarım gayrı.

Âşık Garip’in gönlünden kendi kalemine çe­viren Zeki Savcı

Beşgöz, 25.6.1945

445

Page 445: Bir ömür boyunca şiir

KOŞMA

Çatalkoz’da köşküm yoktur, Ne avukat, ne de doktor,Ne de ünlü fabrikatör,Nem alacak Paşa benim.

Arıl, Orul, Batal, Tılfar, Zenginlikler, fıstıklıklar, Benim değil onların var,Nem alacak Paşa benim.

Ne otelim, ne sinemam,Ne hanım var, ne de hamam, Pasajlarla hiç yok aram,Nem alacak Paşa benim.

Bağlarım yok Sergeniz’de, Etebek’te, Güreniz’de,Pamuk tarlam Keferdiz’de, Nem alacak Paşa benim.

Sacır altı sulu tarla,Kavağım yok hiç katarla, Bahçem süslü değil tarla,Nem alacak Paşa benim.

Kale gibi apartıman, Fabrikam yok çıksın duman, Züğürtlükten halim yaman, Nem alacak Paşa benim.

Page 446: Bir ömür boyunca şiir

NEFES

Ahmet Barlas’a

Diyorlar her kusur, her günah sizde,Demek biz Antep’in baş belâsıyız.Refah da, belâ da hep elinizde,Zahir biz belânın nıüptelasıyız.

Yazınız diyorsun Hüseyin’e, bana,Şöyle bir kulak ver hele dört yana,Hürmet kalmış mıdır hakka, vicdana.İçimiz dert dolu gam deryasıyız.

Canını da alsan sırrın etmez fâş,Gizlice sorarsan yok dertsiz bir baş,Bize mi düşmüştür boş yere telaş,Zannetme biz şehrin budalasıyız.

Benim için sormaz yazar demişler,Hüseyin’e sustukça azar demişler,Bunlar mezarların kazar demişler,Haklı dâvaların can fedasıyız.

Cumhur vatandaşı, türk çocuğuyuz,El gibi demeyiz biz şuyuz, buyuz,Ele avuca sığar, içilir suyuz,Yalnız uşaklığın cühelasıyız.

Gaziantep, 22.7.1945

Page 447: Bir ömür boyunca şiir

KORKARIM

Söylerim bir sorsalar, âyâ nelerden korkarım,Suret-i haktan görünmüş fitnelerden korkarım.

Mert olan hasınım da olsa, canım alsa gam değil, Bivefa dosttan, riyakâr kahpelerden korkanm.

Gerçi yeğ derler deli dosttan akıllı düşmanı,Akl ü tedbir ile can incitmelerden korkarım.

Soylusun der, boylusun der kandırır çok dil döker, Aşinalıkla süyükten itmelerden korkanm.

Katkısız sütten, temiz kandan zehirlenmez adam, Gübrelikte cana düşman bitmelerden korkanm

Ben güzel sevmem mi yaşlansam, harap olsam Zeki, Ah, bir taze bülup terk etmelerden korkanm.

' Beşgöz, 8.8.1945

Page 448: Bir ömür boyunca şiir

GİDERİZ

Açarsa Bay Nakip Antep’te bara dek gideriz, Kulüpte fırsat olursa kumara dek gideriz.

Güzel sedalı bir afet s aside t oldu bize,Bu kız da Uğraş’ı peyler bahara dek gideriz.

Başm ağaçla belâda, kıçın çiviyle harap,Ferid-i asra yine itizara dek gideriz.

Felek çevirdi serab-ı İrak’a şehrimizi,Hayal-i ab-ı revanla mezara dek gideriz.

Görüp fenalığı susmak saadet olsa eğer, Yıkar o cenneti .biz nâra dek gideriz.

Bu memlekette ümitler söner, yanarsa yürek, Ziyası bol, suyu bol bir diyara dek gideriz, .

Zeki uzarsa bu zulmet ayak yalın baş açık, Makam-ı İsmet olan kûy-i yâra dek gideriz.

Page 449: Bir ömür boyunca şiir

İSTEMEYİZ

Efendice konuşur, efendice yaşarız,Yeniçeri değiliz yatağan istemeyiz.,Demokrat idarede şölenlere şaşarız,Geçti o lâle devri Çırağan istemeyiz.

Tabiat efendimiz, lutfu ondan bekleriz,Toprağa alın teri döker, kazanır yeriz.Doğruluğu öğeriz, fenaya fena deriz,Öğretileni söyler papağan istemeyiz.

Gözümüz gönlümüz tok, alnımız temiz ve ak,Ellerimiz nasırlı, çatlaklarında toprak,Anafor, dalavere, mantar bizlerden ırak,Milletin kesesinden armağan istemeyiz.

İmtinansız yaşarız, bunalıp kalsak darda,Helâl kazancımızla kurulu sofralarda,Arpa, dan kanşık taş gibi yufkalarda,Feragat katığı var, tuz, soğan istemeyiz.

18.8.1945

450

Page 450: Bir ömür boyunca şiir

İSTERİZ

Yeni Valiye

Ne sırasız bir mektep, ne plânsız bir ümran,Müsbet çalışmalarla yurda hizmet isteriz.Ahlaka dayanmalı her çeşit bilgi, irfan,Yapılacak her işte iyi niyet isteriz.

Alalım şehri ele, bakalım baştan başa,Kazılmıştır şöhretin hücceti beyaz taşa.Her ne yaparsa yapsın demedik mi çok yaşa, Menfisin diyenlere biraz töhmet isteriz.

Ne su var, ne temizlik, şehrin içi kap kara,Göz önünde bir cadde harcandı hayli para,Sularlar, süpürürler, süslerler ara sıra,İç sokaklar için de bir mürüvvet isteriz.

Bir stadyum, bir okul, bir aygır deposu var,Başımızın kalkmcı adı güzel şu bulvar.Keyfe, zevke harcandı paralarımız har har,Sayın ilgililerden halka hürmet isteriz.

Ne Parti, ne Halkevi, ne hükümet konağı,Yapılmak istenmedi, şehrin baştan aşağı,Yamalı binalarla doludur solu, sağı,Eski bozup düzmeye artık nefret isteriz.

Page 451: Bir ömür boyunca şiir

Yapılanların çoğu kel başa şimşir tarak,Numune mi istersin git halin üstüne bak,Belediye binası bağrımıza dedi tak,Paralı külfetlere müsbet nimet isteriz,

Allebende bir park var mezarlıktan da sakin,Bekçisi, ışıklan, merdiveni var lâkin,Duvarının haşmeti fevkmdedir idrakin,Bu işleri sormaya halkta cür’et isteriz;

Emtia pazarının cihan değer hülyası,Sayın belde başkanı inşaat müptelası,Çarşı, pazar, her dükkân bir ihtikâr deryası,Etiket koymayana kudret, şiddet isteriz.

Baş nimet olan ekmek ayaklarla çiğnenir,Zehir, zakkum, kuru, yaş, ne verilirse yenir,,Soracak olsan ahval olağan üstü denir,Çektiğimiz yetişir adl-i nusret isteriz.

Şu tenis oyununa Antep’in aklı ermez,Saha .mı, kort mu adı içine kimse girmez,“At verir meydan vermez, meydan verir at vermez” Çalışan Bölgemizden bari gayret isteriz.

Erkek sanat okulu devletin planında,Halkın keremi çoktur tayyare alanında,Yazmakla tükenmeyen dertlerin kalanında,Sayın Bay Raif Tek’ten himmet re’fet isteriz.

Beşgöz, 22.8.1945

452

Page 452: Bir ömür boyunca şiir

GELDİLER\

Meb’uslarımız geldiğinde

Yaklaşın Antepliler Baylar uzaktan geldiler.Halka doğru, halk için el çırparaktan geldiler.

Bilmeyenler varsa gitsin, görsün ismin bellesin, Görmeden imân da caiz çünkü haktan geldiler.

Durmayın bigâne asla, hiç soğuk davranmayın, İncinirler korkarım, zira sıcaktan geldiler.

Varsa bir dert söyleyin derman bulurlar şüphesiz, Korkmayın siz belki onlar korkaraktan geldiler.

Gaziantep, 9.10.1945

Page 453: Bir ömür boyunca şiir

PARTİLİ KARDEŞLERİME

Meb’uslar geldiğinde

Sizin için geldiler, sizi dinleyecekler, Derdinizin hepsine çok haklı diyecekler.

Herbiri ayrı ayn not alıp savuşacak,Yüce meclislerinde huzura kavuşacak.

Sizi dedim de sanki hanginiz dertlisiniz, Hanginiz derdinizi arza cür’etlisiniz.

Dert mi var hem ortada, şehir cennete benzer, Silinmiş, süpürülmüş, gümüş gibidir her yer.

Su derdi, ekmek derdi, mesken ve ışık derdi, Var diye haykıranlar birer muhaliflerdi.

Nemiz eksik çok şükür, emniyet var, haya var, Fuhuş almış yürümüş, kaçakçı, eşkıya var,

Diyenler hep menfidir, Partiye saygısızlar, Disiplinsiz adamlar, cezadan kaygısızlar.

Mevki düşkünüdürler, göremezler hiç onu, Dünyanın sonu gelse, gelmez inhisar sonu.

Yerinden kim ayrılır, canından ayrılmadan, Odacılık bile güç tutulup kayrılmadan.

454

Page 454: Bir ömür boyunca şiir

Parti bizim, yurt bizim, egemenlikse bizim, Düşünürsem ne kadar haksızım ve densizim.

Zorla mı geldi onlar, bizim seçtiklerimiz, İstemeyiz: dedik de yüzüldü mü derimiz.

Alm derler alırız, verin derler veririz,Lüzum hasıl olursa çağırırlar geliriz.

Yığın, yığın dilekler okunur alkışlanır,Bir tek ses çıkmadı mı müfettişler hoşlanır.'

Vilâyete, kazaya namzetler verilir,Kendi öz evimize pasaportla girilir.

Aramızdan seçecek başkan da nasb olunur, Parti içinde bile hakkımız gasb olunur.

Memnun olur susarız bü şuursuz birliğe, Hepimiz de aşıkız devlet veren dirliğe.

Gaziantep, 9.10.1945

Page 455: Bir ömür boyunca şiir

İSTEMEM SİZİN OLSUN

Yine dostlar başladı yazmıyorsun demeye,Gitmemi istiyorlar galiba mahkemeye.Yaşım uygun değildir sevda terennümüne,Şunu bunu tenkide başlamalıyım yine.Düşmanlarım çoğalıp, hepsi küpe binmeli, Hamurunda çiğ olan kuşkulanıp sinmeli.Fırsat kollamalıdır bir takıntı bulmaya.Başınım derdi nedir el için yorulmaya.

Eskiden şöyle böyle bir mevkiim de vardı,Ufak tefek belâlar hep önümden kaçardı.Mâlum ya, bizde mevki korkulur bir silahtır, Erbabının başında sihirli bir külahtır...Fakat bu külah benim başıma hiç uymadı.Hem yazdım, hem söyledim, oldu adım kör kadı.

Ne maroken koltuğa, ne de sırça saraya,Vicdanlara hükmeden, evler yıkan paraya,İçimde bir hasret yok ben idban severim.Bu akılda oldukça mevki dışıdır yerim.

Hadiselerden , alır ilhâmı çıldırırım,İçim gök gibi gürler olurum bir yıldırım.Kinlerim gözlerimden yağmur olur dökülür,Ruhumun isyanları birer birer sökülür,.Sıkarım yumruğumu, yazar yazar atarım,Haksız ecelim olsa yine korkmaz çatarım.

İstemem sizin olsun mevki ve dünya malı, Koparılırken bile başım dimdik durmalı.

Gaziantep, 10.10.1945

456

Page 456: Bir ömür boyunca şiir

CUMHURİYET BAYRAMINDA

Yıllarca derdinle ağladık yandık Sana kul kurbanız ölene kadar.Her çeşit mihnete, zulme katlandık,Kahrolduk yüzünü görene kadar.

Sen bize mukaddes bir emanetsin,Haksin,' hürriyetsin, büyük nimetsin,Mümkün mü bu millet seni terk etsin, .Ecel defterini dürene kadar.

Ne söze aldanır, ne uyar kine,Dirilir, canlanır, güçlenir yine,Diz çöküp Ata’nm temiz kabrine,Şükranla yüzünü sürene kadar.

Sânâ bel bağlayıp hakkı bulmalı,Aziz yurt şenlenip cennet olmalı,Uğraşıp, koşmalı çök yorulmalı,İçimiz, dışımız gülene kadar.

Gaziantep, 29.10.1945

457

Page 457: Bir ömür boyunca şiir

BÜYÜK ATA’NIN AZİZ RUHUNA

Ölümünün yıldönümü münasebetiyle

Bir güneştin çevremize,Can verirdin hepimize,Daha çok gerektin bize,Ne olurdu ölmeseydin.

Bir âlemdin, yerdin, göktün, Ata'mızdm bize köktün,Eşi pek âz bir büyüktün,Ne olurdu ölmeseydin.

Türkün vicdanma doğdun, Zulmü, zalimleri boğdun, Tahtlar yıktın, taçlar kovdun, Ne olurdu ölmeseydin.

Tek başına bir devlettin, Şarka, garbe söz dinlettin,Bizi öksüz koyup gittin,Ne olurdu ölmeseydin.

Düştün dermansız bir derde, Gölgelendin perde, perde, Kaldık nursuz gecelerde,Ne olurdu ölmeseydin.

Gaziantep, 10.11.1945

Page 458: Bir ömür boyunca şiir

GAZİ YURDUMA

Kur tuluğunun 24’üncü, yıldönümü

Bayramın kutlu olsun güzel Antep, şen Antep, Dağlan, ovalan, her yeri gülşen Antep.

Lekesiz ufuklann alnm gibi tertemiz,Parlak yüdızlannla aydın geçer gecemiz.

Buz gibi kaynakların, bağlarm, bahçelerin, Hepsi koyu gölgeli, rüzgârların çok serin.

Sen böyle bir şehirsin, yurdumsun, cennetimsin, Canımsm, hayatımsm, devletim, nimetimsin.

Sana yan bakan gözler kör olup kapanmalı, Seni onaran eller öpülüp okşanmalı.

Sen güneyde türklüğün şerefli kalesisin,Hakkın kuvvete karşı yükselen gür sesisin.

Mesut bir yıldönümü bugün bu kutlulanan, Uğrunda can verdiğin bayraklarınla donan.

Süslü bir gelin gibi ne kadar da güzelsin,Bütün Türk şehirleri seni görmeye gelsin.

Gaziantep, 25.12.1945

Page 459: Bir ömür boyunca şiir

BÖYLE Mİ OLMALIYIM

Doğruyu söyleyenin tepesi delik olur,Başı bir yere sığmaz, dokuz köyden kovulur,

■ İ

Öyleyse ne yapmalı, yalan im söylemeli,Sırma saçlısın diye methetmeli mi keli.

Evet efendimci mi, riyakâr mı olmalı,Çarşambaya göz göre nasıl demeli salı.

Kuyruk mu sallamalı, el etek mi öpmeli,Yatıp yuvarlanmalı, gözyaşı mı dökmeli.

Böyle mi olmalıyım, böyle mi istiyorlar,Böyle olmayana hep muhalif mi diyorlar.

Gaziantep, 1945

460

Page 460: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Galiba çıkmaza düştükte peşiman olduk. Düşünüp ilm-i İlâhimizi insan olduk.

İki Nureddin imam oldu diyanette bize, Dehrde bir eşi yok dinle müsliman olduk.

Dini dünyadan ayırdık, gâvur olduk sanki,'Biz hemen dinsize dost, dinliye düşman olduk.

Kültürel tekke dedik "Halkevi” açtık yer yer, Medenî aşka düşüp vecd ile raksan olduk.

Pamuğu, pancarı, buğdayları müstahsilden Aldık, on misli satıp ünlü bezirgân olduk.

Milyoner yaptı beş on hırsızı Toprak Ofisi, Sattılar buğdayı biz arpaya mihman olduk.

Vergiler yetmedi israfa, çıkardık paralar.Öyle şeylerle soyulduk ki hep üryan olduk.

Akraba, dost aradık halka belâ olmak için , Ehl-i bey t sanki bu millet, ona Mervan olduk.

Kim hulûskârlığı, el öpmeyi etmişse şiar,İlm ü irfanına, idrakine hayran olduk.

Page 461: Bir ömür boyunca şiir

Kim ki hak sordu ve hak var dedi bindik dalma,Sağa baktın, sola döndün diye şeytan olduk.

Bizi harp ateşine yakmadı güya İnönü,İçimizden tutuşup mahv ü perişan olduk.

Sözde Halk Partisi amma ki hakikatte onun Baş eğip emrine kul, kahrına kurban olduk.

Örnek alsm bu demokratlığımızdan dünya,Onsekiz milyona bir (Şef)le hükümran olduk.

Gaziantep, 1945'

462

Page 462: Bir ömür boyunca şiir

G A Z E L

Özdemir için

Kahpeyiz çarh gibi, el çevirir biz döneriz,Ruzigâre bakarız yel çevirir biz döneriz.

Adımız gerçi fırıldak değil amma ki yine,Özümüz dönme dolap tel çevirir biz döneriz.

Forsumuzla bir adım atmaya takat ne gezer,Bir demir çemberiz, hep el çevirir biz döneriz.

Asiyâbız ne yazık yoktur esaslı suyumuz,Bekleriz fırtınayı sel çevirir biz döneriz.

Bu döneklik ile bir baltaya sap oldu çoğu,Uyanz devre Zeki hep gece gündüz döneriz.

Gaziantep, 1945

463

Page 463: Bir ömür boyunca şiir

TÜKENDİ

.Kış geldi bizim evde en evvel su tükendi.Yat kalk suya baktan geceler uyku tükendi.Bir hayli odun derdi, kömür derdi çekildi,Hal oldu o dâva da şükür korku tükendi.Bitmez ne ki var, sen iyi niyetle tutarsan,Zannetme bu âlemde asıl, doğru tükendi.Valimiz için her ne desem belki vakitsiz,Yalnız o gelelîdenberi vurguncu tükendi.Kin beslesin onlar Zeki sen korkma yakında,Bol bol yazacaksın şu tükendi, bu tükendi.

Gaziantep, 12.1.1946

464

Page 464: Bir ömür boyunca şiir

SOFRA

Günü geçmiş intihalardan •

Çıkarımız olursa toplarız, toplanırız, Sofralara süs olur parlak nutuklarımız. • Birer birer kalkarız fesahat servisine, Herkes bir cümle sunar kendi efendisine. Renklerden ilham alır teşbihler yaratırız, Altın tarakla gümüş saçlan taratırız. Böylelikle tutunur, böylelikle yürürüz, Gece rüyada bile çatal, bıçak görürüz.

Gaziantep, 12.1.1946

Page 465: Bir ömür boyunca şiir

KAÇAKÇI BAYLAR

Üstüne alanlara

Sorarım sîzlere, onbeş yıl evvel,Ey burnu sümüklü, ey başları kel,Gözleri çapaklı kaçakçı Baylar.O çelik altınlar çubuk kalaylar,O çekiç markalı gümüş külçeler...Saymakla tükenmez o neler, neler,Dövizle alman kinin, atabrin,Aspirin, kalsiyum, boya, gaz, benzin,Sizi adam etti, göbek bağlattı.

Gaziantep, 25.1.1946

466

Page 466: Bir ömür boyunca şiir

CANLI VİTRİNLER

Dopdolu koltukları,Al, yeşil, mavi, sarı.

Basma, pazen, patiska. Yaşlı, taze, dinç, sıska.

Sırnaşık bacılarla,, Karaborsacılarla,

Dolu evimin yolu.Bu yolun sağı solu,

Yerli Mallar vitrini. Hergün bir başka, yeni

Parçalar göğüslerde, Çoğu çömelmiş yerde.

Page 467: Bir ömür boyunca şiir

Bir çoğu da ayakta.İçeriden daha çok

Alış veriş sokakta.Yalnız numaralan yok.

Duvarlarda çizili mezralarla ölçülür,Karaborsacılığın ahkâmı yürütülür.

I

Günde belki on defa bu canlı vitrinlerin Geçerim önlerinden.

Önlenemiyor neden! -kimlerin hesabına çalışır bu bacılar,Bu karaborsacüar...

Gaziantep, 1946

4S8

Page 468: Bir ömür boyunca şiir

VİCDAN VERGİSİ

Yar dımsev enler’in feragatli üyelerine

Niçin veremiyoruz, niçin vermemeliyiz,Sırtı bütün, kamı tok, sıcak odalarda biz,

Kadife koltuklarda, yumuşak divanlarda,Sinemada, sazlarda, kulüplerde, barlarda,

Yân gelir eğleniriz, uzanır dinleniriz Avuç avuç paralar harcar böbürleniriz.

Fakat bir hayır yola, bir düşküne, yoksula,Öksüzlere, hastaya, kötürümlere, dula,

İstendi, ver dendi mi, gözümüz dört açılır, ■Bazan isteyenlerin önlerinden kaçılır.

Bin dereden su gelir, özürler dilenilir,“Hangisine verelim, biz de şaştık.” denilir.

Bu hangisi denilen, bir teneke benzine,Elli kuruş mu yoksa, ondan fakirlere ne, (*)

Onu zenginler alır, zenginlere harcanır,Fakirlere yalnız vicdan vergisi kalır.

Gaziantep, 15.1.1946

* Her teneke benzinden Parti £l Kurulu adına 50 kuruş alını­yordu.

469

Page 469: Bir ömür boyunca şiir

23 NİSAN TÖRENLERİNDE ÇOCUKLARIN GİYSİLERİ

Dişlerimi sıkarak seyreyledim töreni. Vatansız, heyecansız zannetmeyiniz beni.

Milli hakimiyeti, bayramını, süsünü,Çocuk bayramlarında süslerin ölçüsünü,

Kimden öğreneceğiz, kimlere soracağız. Daha ne vakte kadar biz bizi bulacağız.

Kaç liraya mal oldu her çocuğun giyimi, Herkes istediğini yapması çok iyi mi.

Neler, neler harcandı, bir gün, bir saat için, Bu fazla gösterişler, bu rekabetler niçin.

Niçin her okul kendi kafasıyla işliyor, Zengin babalı çocuk buldu mu genişliyor.

470

Page 470: Bir ömür boyunca şiir

Evet, yirmiüç nisan, bir kurtuluş günüdür. Türkün, türk yavrusunun kutsal bir düğünüdür.

Bugün her ne yapılsa, her ne harcansa değer, Biraz da iktisadi duruma vermeli yer.

En az bir çocuk için, beş, on, yirmibeş lira,Veren babalar vardır, üç dört çocuklusu ya.

Ne vermek icap eder, tabii göndermemek,Fakat bilir misiniz çocuğa bu ne demek.

Ne kadar gözyaşları dökülecek o evde,Ağız tadı mı kalır hele bir gönderme de.

Önce çocuklar ağlar, sonra da anaları,Baba uyku mu tutar geceler olsa yan.

Programsız, ölçüsüz işler bizi çok yordu,Bizde her başa geçen bir çeşit yer yoğurdu.

Gaziantep, 23.4.1946

Page 471: Bir ömür boyunca şiir

G A Z İ A N T E P ’E

Narlı Gaziantep demiryolunun temel atma merasimi için yazılmıştır.

Gözlerin karardı yol beklemeden,Getirdiler sana o sevgilini.Vaz geç artık sevgisizler demeden,Sağ olsunlar deyip sen tut dilini.

Bu kadar yıl tuttun, sustun inledin,Yürekten konuştun, içten dinledin,Bugün az açlıdın, az serinledin,Atılıyor gördün yol temelini.

Bir zaman gâvura çattın, dövüştün,Aç kaldın, yıkıldın, dertlere düştün Aşılmaz bir dağdın, sarptın, çok güçtün,Durdurdun kuvvetle zulmün selini.

Sana bakılmadı virane kaldın,Bir çok eksiklerle yandın, bunaldın,Tarihe yerleştin, eşsiz ad aldın,Onunla doğrulttun ancak belini.

Millet Meclisinden aldm o adı,Bu yolu da sana onlar yolladı,Devlet bütçesinden bahtın parladı,Sakın ha, kimsenin öpme elini.

Gaziantep, 4.5.1946

Page 472: Bir ömür boyunca şiir

USANDIM

Ne Efendi kaldı, ne Bey, ne Ağa, Sudan ucuz olan Bay’dan usandım. Tavşanla yarışta bir kaplumbağa, Günleri yıl geçen aydan usandım.

Ağız tadı yoktur hiçbir kimsede,Ne sunarsan millet onu yemede, Eşeğe at, ata eşek denmede,Şekerle boyama çaydan usandım.

Her ne; iş tutarsan kalmadı kazanç, Hacı Ağa sanılan çiftçi dahi aç, Selamdan, sabahtan almıyor baç, Çekilmez bu demir yaydan usandım.

Ne zaman düzegelir sorma bu işler, Sıkmadan, sıkmadan kırıldı dişler, Çorbadan ümidi kesti dervişler, Tekkede boş hu’dan hay’dan usandım.

Ne yaşa bakarlar, ne olgun başa, İsterler her zaman bravo, yaşa!Ağzını açtın mı tutarlar taşa,Değersiz başları saydan usandım.

Page 473: Bir ömür boyunca şiir

MERSİN’DE BİR GECE

Engin Akdeniz’e

Durmadan kabardın, köpürdün, coştun,JBu gece galiba fazla sarhoştun.

Uyudum uyandım seni dinledim,Seninle beraber ben de inledim,

Ben de senin gibi coşkun, taşkmdım,Ben de çıldırmıştım, ben de şaşkındım.

Sızlıyordu içim, çok köpürmüştüm,Derdimi unuttum derdine düştüm.

Hep seni düşündüm geçmiş günleri,Senin üzerinde o düğünleri.

Turgut Reis’leri, Barbaros’ları,Kıbrıs’ı, Girit’i, o Rodos’ları.

Ne yaptık, neyledik, kimlere verdik.Bir zaman “Akdeniz bizimdir.” derdik.

Bu gün elde kalan bir küçük parçan,İskenderun, Mersin, Güzel Antalya’n.

-474

Page 474: Bir ömür boyunca şiir

Ne kadar bakımsız, ne kadar ıssız, Vapursuz, tüccarsız, cansız, nhtımsız.

Bir aşina yoktur bana bu elde Biraz dertleşelim seninle gel de,

Seninle gizlice, başbaşa sessiz, Söyleme kimseye sakm Akdeniz.

Niçin sahillerin böyle perişan,Bizim olduğuna var mı bir nişan.

Mersin’de bir varlık, bir şanlı eser, “‘Halkevi” binlerce Akdeniz değer.

Mersin, Toros Oteli, 8.4.1946

Page 475: Bir ömür boyunca şiir

GAZİANTEPLİLERE

Niçin kurulamıyor Demokrat Parti bizde, Feragati sevenler hiç yok mu ilimizde.

Millî mücadelenin eşsiz kahramanları,O heyecan, temiz kan, o fedakârlık hanı*

Ne oldu kanınıza, bozuldu, kurudu mu, Sîzlerden beklenilen yüksek feragat bu mu.

İşitmiyor musunuz yurdun her köşesinde,Bir ışık pırıltısı, bir ümit var sesinde,

Bu yeni teşekkülün, bu uğurlu kurumun. Dertlisi değil miyiz hepimiz bu durumun.

Bu da bir mücadele, siyasî bir savaştır, Olgun milletler için büyük bir ihtiyaçtır.

Niçin yanaşmıyoruz, neden çekiniyoruz, İçimiz kabarıyor, coşup tepiniyoruz.

476

Page 476: Bir ömür boyunca şiir

Toplanırız, başbaşa konuşur, dertleşiriz, Açıklayın, haykırın dendi ıfıi sertleşiriz.

Menfaatler, mevkiler, boş ümitler, hülyalar, Duygumuzu körletir, fikrimizi kurcalar.

“Aman nemize lâzım, ne olur olmaz.” deriz, Milli mücadelenin eşsiz kahramanı biz,

Gazianteplilerden beklemez kimse bunu, Emin olun yurt için hayırlı bunun sonu.

îki kardeş yan yana oturup çalışacak, Siyasi savaşlarda sükûna alışacak.

Fakat harice karşı toplu bulunmalıyız, Ondokuz milyon çelik bir vücut olmalıyız.

On d okuz milyon gönül bir başa eğilmeli, Yurt için birleşerek ölmesini bilmeli.

Gaziantep, 1946

Page 477: Bir ömür boyunca şiir

ETİKETSİZ YAŞAMAK

Uzaklaştım bir yığın dertlerden, elemlerden,Başım selâmet buldu şu viran Beşgöz’ümde. Uzaklaştım çok şükür hissiz muhteremlerden,Ne o mülevves muhit, ne mevki var gözümde.

Minnetsiz dolaşırım, minnetsiz yer, içerim,Kendi öz toprağımda ekip biçtiklerimi.Güneşle ısınırım, rüzgârla serinlerim,Kimsenin eteğine dökmem alın terimi.

İçimde türklüğümün, öz yurdumun sevgisi,İstemem bir kimseden ne kerem, ne himaye, Toprağımm işçisi, evimin efendisi,Bana kendi vicdanım, namusum olur sâye.

Huluskârlık, tabasbus, evet efendimcilik,Ehliyet vesikası, bir mektep diploması.Uşaklık, dalkavukluk, daha bir hayli silik Vasıfların gerekse insanda bulunması.

Bana şeref bahşeder etiketsiz yaşamak,Başkasının adına kurulan sofralarda,Sinsi bir kedi gibi çatal, kaşık yalamak,Geleni ağırlamak, gideni uğurlamak.Olamam bir kimsenin ikbaline basamak.

Bırak şu oburları tıka basa doysunlar,Bırak şu aç gözlüler sofraları soysunlar.

Beşgöz, 4.9.1946

478

Page 478: Bir ömür boyunca şiir

MERSİYE

Derviş oğlu Sait Hoca’nın 21.8.1946 günü ölü­mü münasebetiyle

En son seni de buldu ölüm, sen de gömüldün,Ey sohbeti lezzetli Hocam sen de mi öldün.

Öldün ne demek, ben seni arkamda götürdüm, Tabutunu tutmuş iki üç dost eli gördüm.

Son günleri olmuştu hayatm sana bir yük,Bizler bu hayatm ne kadar zulmünü gördük.

Gün geldi ki ölsek dedik öldürmedi Allah,Kâr etmedi zalim o hayata nice bir ah.

Arkandaki birkaç yetimin korkma büyürler, ; Onlar da mukadderleri her neyse görürler.

Az mı çile çektin şu yarım yüzyıl içinde,Kaldm yalınız alnı açık, vicdanı zinde.

Bigâne idin kahpeliğe, kizbe, riyaya...Ölsen de ne gam, seng-ı mezardır sana saye.

Beşgöz, 5.9.1946

479

Page 479: Bir ömür boyunca şiir

HA3RETNÂME

Say m Dr. Mecit Barlas’a arzusu üzerine

Yıllardır boşa yandım, kül oldum ataşına,Aramız açılalı sor nesine hasretim'.Ne elâ gözlerine, ne de kara kaşına,Ben onun mısca mısca gülmesine hasretim.

Bilsem ki dışı kadar içi de beni sever,Samimi olduğuna bir kez inansam eğer,El sıkarken belini şöyle bir yana eğer,Gözlerinin içinin cilvesine hasretim.

Siyaset işlerinde canı kendinin değil,Hele şu seçimlerde eğil hababam eğil,Eşe, dosta, ahbaba bütün emeği meyil,Politika akimın ibresine hasretim.

Yola getirmek için kel başta kâkül öğer,Söze yatmayanlarâ hoyratlaşır, çok söğer,Bazan o kibar adam bir yılan olur çöğer,Hakiki çehresinin perdesine hasretim.

Ona büyük bir lutfu bu bilgiler hilkatin,Bir çok yolcuları var açtığı tarikatin,Bizim bu memlekette hakkın ve hakikatin,Hatır için kısılan gür sesine hasretim.

8.10.1946

480

Page 480: Bir ömür boyunca şiir

EĞER MEB US OLURSAM

Seçim bitene kadar herkesle ballı yağlı,Mazbatayı aldım mı isterim sollu sağlı Gören ayağa kalksın, ağırlasınlar beni.Dost, ahbap hep vız gelir, bana ağır geleni,Sallar sırta alırım, hep onu kayırırım.Kafa tutan oldu mu, kızar göz ayırırım.Ara sıra geldim mi ziyafetler isterim,Otele hiç uğramam, sakin olmalı yerim.Devrenin sonlarında iltifatlar saçarım,Boyuna dert dinlerim, defterimi açarım,Not ederim bermutad, halkı memnun ederim,Bir hayli dua alır, dualar der giderim.

Mutlak alınız diye emir de alırsanız,Sakın beni seçmeyin serbest de kalırsanız.

Gaziantep, 1946

48!

Page 481: Bir ömür boyunca şiir

1946 BELEDİYE SEÇİMİ DESTANI

Seçimler başladı aziz yurttaşlar,Hatıra, gönüle uymayın zinhar,Kanun var, vicdan var, hak var, şuur var, Söyleyip yazmalı susmalı değil,Kürsüler kimsenin öz malı değil.

Bu komşu, bu ahbap, bu dost demeyin, Hatıra bunalıp zehir yemeyin,Zora boyun büküp hiç eğilmeyin,Söyleyip yazmalı susmalı değil,Kürsüler kimsenin öz malı değil.

Millî mücadele bir imtihandı,Gaziyurt “Gazi”ye önce inandı,Yıkıldı, yakıldı, yandı, dayandı,Söyleyip yazmalı susmalı değil,Kürsüler kimsenin öz malı değil.

Özü pâk, sütü pak, sözü pâk seçin,Bu zengin, bu fakir fikrinden geçin, Gütmeyin bu işte ne garaz, ne kin. Söyleyip yazmalı susmalı değil Kürsüler kimsenin öz malı değil.

Gaziyurt bizimdir ata yurdumuz,Şehir meclisinde her umudumuz,İçimizde varsa eğer kurdumuz,Söyleyip yazmalı susmalı değil,Kürsüler kimsenin öz malı değil.

482

Page 482: Bir ömür boyunca şiir

Belediye demek herşey demektir, Bütün seçimlerde o müşterektir,Bu işte gözümüz açmak gerektir, Söyleyip yazmalı susmalı değil, Kürsüler kimsenin öz malı değil.

Kadın erkek o gün işe gitmeyin, Hazır pusulaya heves etmeyin, Elinizle atın zarfı bekleyin.Söyleyip yazmalı susmalı değil Kürsüler kimsenin öz malı değil.

Horsunmaym bunu, bu can evimiz, Boşa gider bütün bu emeğimiz,Dört yıl yanar sonra hep yüreğimiz. Söyleyip yazmalı susmalı değil, Kürsüler kimsenin öz malı değil.

Page 483: Bir ömür boyunca şiir

BADYODA MÜZİK

Elinden illallah garp müziğinin. Radyomun başına uğramaz oldum. Şu Necip Aşkın’in, şu Esengin’in Elinden evimde duramaz oldum.

Pretorius, Künçer, Halil Onay man, Bağrımı yaktüar, yandım el’eman. Canım San Recep nerdesin aman! Yurdumun sesini duyamaz oldum.

Mozart’ı, Chopin’i, Bach’ı VVagner’i. Üstat Beethoven’i, şaheserleri, Neylesin on milyon türkün rençberi. Sakar solak söyler yaramaz oldum.

Mısır’ı açanm fellah can sıkar, Kudüs’te karşıma yahudi çıkar, İnsan zora karşı canından bıkar, İnleye inleye ince saz oldum.

Bir yandan dilimiz türkçeleşiyor,Bir yandan zevkimiz frenkleşiyor, İçimizde şarkla garp cenkleşiyor, Yitirdim kıblemi binamaz oldum.

484

Gaziantep, 1946

Page 484: Bir ömür boyunca şiir

ATEŞLİ KADIN

Mevsim bahar olsa bahtım yâr olsa, Sen bir çiçek olsan, ben de kelebek. Nermin kanatlarım seni bir ipek Büluz gibi sarsa, ey güzel melek,Ey gözleri sema, saçları altın

Renginde kadın.

Mevsim kışa gelse, yağmur, kar olsa, Üşüşen, titreşen çarşıya dalsan.Küçük bir kürk olsam, beni sen alsan, Sık sık beni gıysen, benimle kalsan,Ey ceylan bakışlı, ürkek ve çapkın

Ateşli kadın.

Üçüncüsü uymaz hiçbir mevsime, Görünce bir nezle indi göğsüme.O zarif kürklüme, sema gözlüme,Ne diye katılmış o hantal kalın,O boyu enine uymayan kadın.

Page 485: Bir ömür boyunca şiir

ÇİFTÇİYİ BULUR

(Yeni Gaziantep) te okudum bu haberi, îkiyüz baş öküzü Kilis’te sel götürmüş.Say m muhabir bunu her hal düşünde görmüş.Kim görmüş bu âfeti Nuh’un günündenberi.

Dolu yağar, sel gelir, suna, çekirge gelir,Harmana ateş düşer, alev göğe yükselir.Yerde gökte her belâ arar çiftçiyi bulur,Canı çıkarsa çiftçi belâlardan kurtulur.

1946

486

Page 486: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Bir bad-ı nesim esti çimenzâr sevindi,Bülbül dile geldi gül ü gülzâr sevindi.

Bir tatlı haber müjde gibi yurda yayıldı,Halkın ölüsü, nâimi, bidârı sevindi.

Bir tasfiye olmuştu Bakanlar Kurulunda,Atıf İnan’a yan ve ağyarı sevindi.

Medhiyesini dinlemedi kahredip İzmir,Encam açıldı kapı züvvar sevindi.

, İ Eyvah iki gün evvele düştü bu düşüşler, İİslâm mı ki yalnız, buna küffar sevindi.

Yaran ile bir yıldönümün görmedi Peker,Meş’um (7 Eylül) e, o nâçar sevindi.

Pek sade giyinmiş eli boş, baldın çıplak,Sattıklan halkın içinin zân sevindi.

Beşgöz, 5.7.1947

487

Page 487: Bir ömür boyunca şiir

Millet Meclisinde müstakil demokratlardan / Ahmet Tahtaküıç’ı tokatlayan Şeref Uluğ’a

Aferin ey dest-i bidadm şeref engüşteri,Aferin ey leşker-i cüd-i cefanın serveri.Şensin elhak Meclis-i âlimizin cengâveri,Bir tokatla ünlenip şad eyledin müfritleri.

Önce bir divanelik farz eylemiştik silleni,Seçtirip divane azalıkla yükseltti seni,Kendi ikrarm siliklikten silip endişeni,Bir tokatla ünlenip şad eyledin müfritleri.

Badema kurşunla kahr-ı hasma eylersen şitab,Bul çelikten bir muhalif tahtadan et ictinab,Tekmele, yumrukla, öldür, korkma hiç yoktur itato,Bir tokatla ünlenip şad eyledin müfritleri.

Terk ederse mevkiin şayet Bakanlar Hey’eti,Yüklenir mutlak sana Millî Savunma külfeti,Ordularla cenk edersin, sindirirsin milleti,Bir tokatla ünlenip şad eyledin müfritleri.

Bir Satır aldı ele gerçi Günaltay pirimiz,Hazret-i Rasih iken celladınız, şimşiriniz,Az mı geldi milleti susturmaya tekdiriniz,Bir tokatla ünlenip şad eyledin müfritleri.

1947

488

Page 488: Bir ömür boyunca şiir

NEDEN KORKACAKMIŞIM

“Korku dağlar bekletir” ne kadar doğru bir söz,, Bana emin bir sığnak oldu çiftliğim (Beşgöz).. Uzaklaştım şehirden, şehrin baş ağrısından, Başım selâmet buldu, kurtuldum kaygısından Kahrın, sitemin, nâzın, dedi ki dedim ki’nin, İhtirasın, garazın, küfrün, fitnenin, kinin...Daha bilmem nelerin şerrinden, belâsmdan, Devrin pek modalaşan çirkin iftirasından.

“Korku dağlar bekletir.” Neden korkacakmışım? Mahrumiyet içinde oldukça yazım, kışım. Yaşamışım, ölmüşüm, sürünmüşüm hepsi bir. Fakat bunun zevkini eğilmeyenler bilir.

Page 489: Bir ömür boyunca şiir

Toprakla uğraşanlar alın teri dökerler,Eker, biçer, dererler, minnetsiz yaşar, yerler.Rüzgârla serinlerler, güneşle ısınırlar,Saray sefası verir onlara dağlar, kırlar.Hasret mi çekecekler konforlu salonlara,Koyu gölgeli ağaç yetişmez mi onlara.Buzlu bira yerine buz gibi çeşme suyu,Su sesi, kuş nağmesi, kestirirler uykuyu.Ne saz ister, ne radyo, ne poker, ne de kadın, Gökyüzü yıldızlan ona sinema tadm Verir, dalar seyrine gece karanlıklarda,Mehtaplı akşamlarda o yaşar sanki barda.Rüzgârın salladığı dalların gölgeleri,Dans eden çiftler gibi bir ileri bir. geri,En ağır bir tangoyu tamamlayan kurbağlar Susar, derenin suyu köpürür coşar, çağlar.Gece yarıyı geçer, ay batar, şafak söker,Konfet yerine seher başlara şebnem döker.Çiftçi uykudap. kalkar pür neşe, metin, zinde,Hiç bar humarı yoktur parlayan gözlerinde.

Beşgöx, 15.7.1947

490

Page 490: Bir ömür boyunca şiir

BİR ZÜMRE TAHAKKÜMÜ

Tarih bize bir tane doğurdu onu gömdük,Bir tane de bizler doğurup, öğdük, öğündük.

Her emrine uyduk, onu sevciik, onu saydık,Biz yaptığımız putlara hep tapmaz olaydık.

Bİr zümrenin amaline bir milleti yıktı.Sustukça, sıkıldıkça, ezildikçe o sıktı.

Bir zümre ki her ferdi Şef’in parçası şefgil,Bir zümre ki esrarını keşfetmesi müşkil.

Bir zümre ki üstün görüyor kuvveti haktan,Düşman gibi seyretmededir halkı uzaktan.

Bir zümre ki yok çevrine israfına pâyan,El birliği, söz birliği, bir ma’şer-i yârân.

Beşgöz, 1947

491

Page 491: Bir ömür boyunca şiir

YÜKSEK TAHSİL TALEBE BİRLİĞİNE

İstanbul’da açacakları yurt için yardım istemişlerdi. Halk Partisi bunu fırsat bi­lerek işe el koydu

Ey Antep’in tertemiz, taze ve gürbüz nesli Alnı açık, yüzü ak, aydın ve gündüz nesli.

Siyaset, politika, kahpelik, huluskarlık,Şunun bunun bahtına, ikbaline simsarlık.

Şu ve bu teşekkülün elinde bir oyuncak Olmamış, eğilmemiş, kanı ateşli, sıcak,

İnkılâp çocukları, Atatürk evlâtları,Samimi zannetmeyin mebzul iltifatları,

Bu candan ilgileri, size el uzatmayı,Emin olun bu işte manevî arslan payı,

Yine biz yaşlıların hissesine düşecek,Yorulanlar sizinle menzile erişecek.

İstediğiniz onbin, yirmibeş bini bugün,Sizin gibi isteyip alanlar vermeli dün.

Hepimiz vermeliyiz, fakat borçlu olanlar,Olağan üstü yıllar keseleri dolanlar,

492

Page 492: Bir ömür boyunca şiir

Antep’in sahipleri meşhur dokunulmazlar,Tek başına birisi verse ölür mü ne var.

Çok para mıdır bu, esirgenir mi sizden.Bekledikleri çoktur halbuki hepimizden.

Sakın ha, inanmayın, aldanmayın, kanmayın,Hesap sorun bizlerden, sıkılıp utanmayın.

Bugün değilse yarın, sizlersiniz baş tacı.Korkmayın, sıkümayın, söyleyin acı, acı.

Sayın kusurumuzu kızarsın yüzlerimiz.İyilikten almayız, biraz korkmalıyız biz.

Bizler ki kırkı geçmiş, bir çoğu elli, altmış,Hayatına iki üç devrin zehrini katmış,

Maddileşmiş, yıpranmış, muhteris ve açgözlü,Sözde büyükleriniz, kibar ve tatlı sözlü,

Kurnaz, politikacı insanlardan sakının,Asil Türk gençliğinin vekannı takının.

İstemeyin versinler, verelim öğünelim,Yahut içimiz gibi sizlere görünelim.

Beşgöz, 17.7.1947

493

Page 493: Bir ömür boyunca şiir

HÜRRİYET İSTİYORUZ

Bir zümre tahakkümü, bir şef diktatörlüğü,Ne servet koydu bizde, ne tahammül, ne takat. Emniyetli bir seçim, bir kanun yürürlüğü, Biraz karın tokluğu, biraz huzur ve rahat.

Emin olmalıdırlar, er ve geç yıkacağız,Millet iradesine kıymet vermeyenlerin,Kanunu tekmeleyip, halkı çiğneyenlerin, Kanunun pençesiyle gırtlağın sıkacağız.

Çıkacağız bu çetin, bu sarp yokuşları biz, Koşarak, yürüyerek, tırmanarak muhakkak, Çıkacağız bu çetin imtihandan tertemiz,Millî şerefimizle alnı açık, yüzü ak.

Hürriyet istiyoruz, hakiki hürriyeti,Anayasa’nın bize sağladığı hakları,Siyasî olgunluğu gösteren Türk milleti, Dolduruyor şuurla, gururla sokakları.

Utanmalıdır halka kalabalık diyenler,Sade giyimlerini başlarına kalkanlar, Kurtulmalıdır baskı altmda inleyenler, Kapanmalıdır artık suçsuzlara zindanlar.

Gaziantep, 1947

Page 494: Bir ömür boyunca şiir

MEVLUT

Büyük ve eşsiz Peygamberim, en büyük insan Hazret-i Muhammed S.A. Efendi­mizin doğumlarının yıldönümü münase­betiyle, Rebiülevvel 1366)

Ey Tanrının insanlığa ihsan-ı celili,Ey Asya’nın iclâli ve evlâd-ı nebili.

Sen doğmasan âlemleri zulmet boğacaktı,Vahşet ve şenaatle beşer mahvolacaktı.

Seri doğmasan ahlak ve fazilet mi doğardı,Sen doğmasan insanlığın elhak nesi vardı.

Adlin ile kanlar kurudu, gözyaşı dindi,Neşrettiğin insanlığa bir din-i mübindi.

Bîr din ki, onun mürşidi Kur’an-ı Kerimin.Bir din ki, odur hatemi edyan-ı kadimin.

Bir din ki, müsavatı ve kardeşliği âmir,Bir din ki, görür haksızı, zalimleri kâfir.

Bir din ki, verir hak söz için âcize cür’et,Düşkünlere, yoksullara hep lutf-u mürüvvet.

Emr etmede, her emri onun adi ve ihsan.Dinin ile yükseldi kemal buldu her insan.

Nurlandı kudumunla bugün arş ve eflâk,Tebcile yeter kadrini ol ayet-i Levlâk,

1947

495-

Page 495: Bir ömür boyunca şiir

ÇİFTÇİ DESTANI

Kırk yıldır bağrımı yaktın kanattın, Yetmez mi elinden çektiğim çile.Her gelen gün bana dünü arattın, Yine de katlandım ben bile bile.

Ne diye katlandım, çürüdüm boşa,Bir ömür tırmandım sarpa, yokuşa, Karın tokluğuna hep koşa koşa, Kesildi takatim çöktüm dert ile.

Bir avuç toprakla kamımız gebe, Varımız yoğumuz hep etsek hibe Yine de adımız mütegallibe,-Sanki sığmcıyız ilçeye, ile.

Bos tanlar, dükkânlar, oteller, hanlar, Fabrika sahibi taçsız sultanlar,Beşe ona alıp, kırka satanlar,Ne batar gözlere, ne düşer dile.

Çok olur satarız yok pahasına,Az olur yanarız yokluk yasma,Hudut yok bu kânn hiç hülyasına, Gün olur veririz kuzuyu file.

-496

Page 496: Bir ömür boyunca şiir

Harp yılı adımız Hacıağa oldu, Dediler çiftçinin kesesi doldu, Karaborsacılar tırpanla yoldu,Ölerek sarıldık beze, dirile.

Yere yurda sığmaz buğday kazansak, Yurt dışı satması bizlere yasak.Bu işin sebebi ne diye sorsak,Asarlar suratı, basarlar zile.

Köylünün sırtında bir yığın istek, Toprak dağıtımı isteğe destek,Bir avuç vermeden al etek etek,Sabr eden erişir derler menzile.

Ne çıkar köylüye verilse toprak, Toprak sahibinden refah çok uzak, Sunası, dolusu, çekirge, kurak, Gözlerin kör olur yaş sile sile.

Zeki demokratsın uzatma sözün, Sana diyecekler mevkide gözün, Yanmışsa bu kârda yüreğin, özün, Yeğen ol bir yiğit ünlü vekile.

Page 497: Bir ömür boyunca şiir

SU KASİDESİ

Betarz-ı kadim

Bir hayat-ı cavidanidir bütün eşyaya su,Halk olundukta bütün eşya oluptur maye su

Gâh iner gökten yere canlar bağışlar âleme,Ebr olup gâhi bütün arza olur bir saye su.

HÜkatinde var tevazu hep yüzün kor yerlere, Başını taştan taşa çalıp akar deryaya su.

Bir İlâhi vecd ile her dem coşar, her dem koşar, Yetmek ister sanki deryada der-i mevlâya su.

Ermeden maksuduna yoktur anınçün bir huzur, Ta ezelden müptelâdır bir kara sevdaya su.

Zehr ile bazan hayatı mahveder bir katresi, Bahşeder nurun gözün bir çok zaman âmâya su.

Page 498: Bir ömür boyunca şiir

Kaybeder hasiyetin bir düştü mü namert ele,Ehli destinde bulur kıymet, olur sermaye su.

Hayli yülardır (Kilis) kan ağlamış, yânmış susuz,Bais oldu bir vekile hizmetin ifâya su.*

Bir törenle bir sürü kurban kesildi bendine,Akmadan şehre ona verdi güzel bir paye su.

Hiçe saysın kendini emsali düşsün yollara,Bir vekil çıkmaz onun tek aksa yüzbin câye su.

Var onun ecdadının bir câmii, bir çeşmesi,Oldu mucip kendinin de kadrini âlâya su.

Bağcı halka gerçi yaptırmıştı bir beyt ül şerab,Bir avuç tuz oldu nâpak sâgar-i sahbaya su.

Bindokuzyüz elliden evvel açar muslukları,Kâse kâse içirir alâya su, ednaya su. -

Gıbta mı ettin sudan ikbaline yoksa Zeki,Sen emin ol teşnedir ikbâlini ifnaya su.

Beşgöz, 11.8.1948

* Gaziantep Milletvekili Kilisli Dr. Muzaffer Canbolat

499

Page 499: Bir ömür boyunca şiir

HABERİN YOK MU

Her gün yeni bir darbe yeriz can evimizden Her gün yeni bir hisse çıkar servetimizden,Her gün yeni bir parça keserler etimizden,Zalim haberin yok mu bu çektiklerimizden.

Her yıl yeni bir vergi çıkar, eskisi artar,Her yü görülür bütçede bir hayli açıklar,Miras yedimiz, müsrifimiz, hırsızımız var,Zalim haberin yok mu bu çektiklerimizden.

Hürriyete bir mabed olan Meclisimizde,Hürriyeti yumrukladılar göz göre bizde,Emniyete hasret yaşarız evlerimizde,Zalim haberin yok mu bu çektiklerimizden.

Senden alıyor kuvveti müfrit sayılanlar,Senden buluyor cür’eti milyonla çalanlar,Senden çıkıyor ortaya o renkli yalanlar,Zalim haberin yok mu bu çektiklerimizden.

Sen Avrupa’da, cephede işler başarandın, ,Zahirde temiz kalpli ve ismetli adamdın,Kinin, garazm gafletine, nanna yandın.Zalim haberin yok mu bu çektiklerimizden.

Akim ve şuurun var ise durma uzaklaş,Terk et o mülevvesleri, çık millete yaklaş,Yoktur dikecek böyle gidersen sana bir taş.Zalim haberin yok mu, bu çektiklerimizden.

Gaziantep, 10.1.1949

500

Page 500: Bir ömür boyunca şiir

MÂLUM KİŞİYE

Arsız mv hayasız mı, namussuz mu, yiğit mi,Kaplan mı, ya arslan mı, ya porsuk mu, ya it mi.

Ey cincilerin artığı, ey kel kafa deyyus,Ey halkçıların ev köpeği, ey kötü bir süs.

Endamı bozuk, ruhu bozuk, niyeti fasit,........... Hocası Meclis’in ey kân-ı mefasit.

Haşa sana islâm diyemem tefrikacusun,Sakileri cellâd, meyi kan bezme sebüsun.

Haşa sana Türk’tür diyemem çünkü uşaksın,Emretse Şefin kapmaya dört el koşacaksın.

Sen meranetin heykelisin durma çekil git,Ey bünye-i Meclis’te tufeyli geçinen bit.

İnsanlığa yük, millete yük, Meclis’e yüksün,Sen göklere çıksan yine alçak ve küçüksün.

Gaziantep, 1949

50İ

Page 501: Bir ömür boyunca şiir

AĞIT

Dr. Saip Öze f in oğlu Gün- doğdu’nun ölümüne

Duysun figan ü ahimi yaranım ağlasın,Yar ağlasın bana hem hasm-ı canım ağlasın.

Ben ağladıkça ağlamasın ebr-i asüman,Döksün sirişk-i âlimi çeşmanım ağlasın.

Kıydı elile canma bir dane yavrumuz,Hükm-i kazaya sabr ile îmanım ağlasın.

Geçtin beğenmedin beni ey mevt horladın,Nöbet beııimdi, bitmedi hüsranım ağlasın

Geçsin hayatımın sonu her lahza mustarip,Derdim bırakmasın beni dermâmm ağlasın.

Boğsun cihanı zulmete düd-i firakımız,Yandıkça nâr-ı hasrete her yânım ağlasın.

Gün doğmasın, gece mehtap uyanmasın,Ta ruz ü şeb ona mihr “Bamı’’m ağlasın.

(Doğdu) o nür-ı didem, o gül yüzlü yavrumun,Kalsın visali mahşere hicranım ağlasın.

Beşgöz, 23.5.1949

502

Page 502: Bir ömür boyunca şiir

KASİDE-İ HÜSNÜNİYET

Kan ağlarken bu millet baskılardan cebr ü şiddetten O kanunlar ki çıktı, kestik ümmidi mürüvvetten.

Sığındık badema Allaha ol şahs-ı halimden kim, Demadem bahsederdi bizlere hep adi ü himmetten.

Ne verse şükr edip, yaptıklarıyla şâd olundukça, Felek ancak söker Halk Partisi’n bu sermediyyetten.

Gerekmezdi bize çok partili bu devr-i istimzaç,Yeter tek parti şayet şüphe varsa rüşt-i milletten.

Egerçi olmasa şayan-ı şükran eski asarı,Bugün tefriki müşküldür bu devrin mutlakiyetten.

Hüriyet yok, refah yok, doğruluk yok, hakka hürmet1 yok,

Mükâfatı sefil olmak mı halkın yurda hizmetten.

Boğulduk borca battık, hayli milyonlar heba ettik,Mubahtır sanki israf etmesi emval-i devletten.

İ

Neler verdik bu cumhuriyete canlar feda ettik,Yeter kâm almadan biz telhkâm olduk bu nimetten.

Niçin milli irade bir serab olsun, hayal olsun,Bu bir haksa verilsin bıktık artık arz-ı minnetten.

Beşgöz, 3.7.1949

503

Page 503: Bir ömür boyunca şiir

BENZERİ YOKTUR

Tarihte bu devrin eşi yok, benzeri yoktur, Tarihte bu alçaklığm aslâ yeri yoktur.

El birliği var mülkü harap etmeye bizde Yok zerresi namus ü hayanın hepimizde.

Halk Partisi var halka belâ, yurda musibet, Halkevleri bir vasıta-i fuhş-ı rezilet.

Toplanma yaparlar kadın erkek otururlar, Oynarlar, içerler, tepinirler, kudururlar.

Mektepleri mâsumlarm ahlakına düşman, Ahlâka mugayir ne ki var bizde o irfan.

Memurlarının doğrusu aç, çoklan hırsız, Ehliyetinin şahidi bir kahpe, ya bir kız,

Zevcem, ya kerimem diye takdim edeceksin, Namusu verip, ırzı satıp yükseleceksin.

Gaziantep, 1949

Page 504: Bir ömür boyunca şiir

ÇOK SEVDİĞİM KÖPEĞİM FINDIK’A AĞIT

5.10.1949’da Kurban Bayramının üçüncü gü­nü ölmüş, evin arkasındaki bağda zeytin ağa­cının altına gömülmüştür.

Yalınızîık içimi yaktığı günler “Fındık”,Dağıtırdın gamımı, hüznüme yelpaze idin.Ölümün pek acı geldi bize hep ağlıyoruz.Büktü bir bad-ı hazan boynunu, pek taze idin.

Hep önümden koşarak neş’e saçardın yoluma, Sokulurc^un, yorulup çöktüğüm anlar, koluma, Bakarım şimdi bütün gün sağıma, hem soluma..Büktü bir bad-ı hazan boynunu pek taze idin.

Gömülüp toprağa bayram günü oldun kurban,Her sabah uğruyorum kabrine mahzun, giryan,Ben uyurken uyumazdın, hadi kalk şimdi uyan. Büktü bir bad-ı hazan boynunu pek taze idin.

Beşgöz, 7.10.1949

505°

Page 505: Bir ömür boyunca şiir

ÜSTÜNE ALANLARA

Halkçı mı, demokrat mı, sosyalist mi, nesiniz, Gönlünüz kiminledir, kimleri seversiniz.

Hangi Parti uygundur söyleyin işinize,Hangi partili gençler yumuşak dişinize.

Halk Partisinin lutfu, keremi, verimi çok,Demokrat Parti züğürt, şüphesiz yüzü soğuk.

Birinde al diyen var, öbüründe isteyen,Gönlünde hile yoksa birisini seç beğen.

Yalnız onun ol, ona içten ve dıştan bağlan,Bu iki yüzlülükten sıkıl, haya et, utan.

Beni görür sizinle, onu görür seninle,Ne olduğu belirsiz ey belli zümre dinle.

Gerek Halk Partisinde, gerekse Demokratta, Dalkavukluk devrini yaşatacak kıratta,

Emirlere baş eğen, başta adam gezdiren,Çağrıldı mı hep gelen, her isteneni veren

Halkın gözü açıldı, aklı başına geldi.Türkün asıl ruhunda millî şuur yükseldi.

Vasî yok, efendi yok, kitle var hür millet var,Bunu bilmelisiniz, bilmelidir zorbalar.

1949

506

Page 506: Bir ömür boyunca şiir

m ü n a c A t

Şayet bu seçim devresi erken gelecekse, Şayet yine tehdit ile millet sinecekse, Şayet bu seçimlerde de halk çiğnenecekse, Yarab şu demokrasiye adlin siper eyle, Lutf eyle demokratlara bahş-ı zafer eyle.

Şayet yine halk tekmelenir, hırpalanırsa, Şayet yine sandıklara yad ei uzanırsa, Şayet yine Halk Partisi haksız kazanırsa, Yarab şu demokrasiye adlin siper eyle, Lutf eyle demokratlara bahş-ı zafer eyle.

Şayet yine jandarma hükümran olacaksa, Şayet yine köylerde sakal, saç yolacaksa Şayet yine insanla ahırlar dolacaksa, Yarab şu demokrasiye adlin siper eyle, Lutf eyle demokratlara bahş-ı zafer eyle.

Şayet yine mirasyedi eller açılırsa,Şayet yine milyonlar avuçla saçılırsa, Şayet yine her türlü hesaptan kaçılırsa, Yarab şu demokrasiye adlin siper eyle, Lutf eyle demokratlara bahş-i zafer eyle.

Gaziantep, 10.2.1950

Page 507: Bir ömür boyunca şiir

KOŞMA

Gazianteplinin kara yazısı,Yıllar geldi geçti ağarmaz oldu.Konunun komşunun uyuz tazısı,Avcımız elinde bir şahbaz oldu.

Kendi kümesinde ötemiyenler, ■Kendi bacasında tütemiyenler,Kendi toprağında bitemiyenler, .Geldi bizim elde küfürbaz oldu.

Kime ne, biz ölmüş, biz savaşmışız,Koşmuşuz, vurmuşuz, coşup taşmışız,Bigâne kalmışız, ya uğraşmışız,Demircininkiler cırtlak caz oldu.

y

Gazisi, şehidi, haini belli,Siyasî suçlular belli: Yüzelli.Herkes vicdaniyle bulmuş teselli,Artık bu davalar bitti raz oldu.

Şayet istenirse bu sır açılır,Çeşitli kusurlar halka saçılır,Dostlar zannetmesin bundan kaçılır,Ünlü kalemşorlar çok haylaz oldu.

Gaziantep, 3.3.1950

508

Page 508: Bir ömür boyunca şiir

SAYIN ÖMER ASIM AKSOY’UN GAZELİNİ TAHMİS

Halk Partisi Müfettişi Dr. Aziz Perkün'e

Bu seçim devresi meşbu-ı şeamet görünür,Çok aday var ki nasibinde nedamet görünür. Zevilidrâk olana rah-ı feragat görünür,“Her ne dem yoklama ifasına rağbet görünür,Ufk-ı Antep’te âsar-ı kıyamet görünür.”

Hilenin, ahde vefasızlığın ismi tedbir,Hadisat hayli oyunbazları etti teşhir,Lahmacun, baklava vicdanları etti teshir,“Kime oy vermeli âyâ deyu sorsan bir bir,Halk içinde nice bin türlü kanaat görünür.”

Bir felek mi, bugün olmuş bütün âlem kahpe,Can ciğer dost geçinenler bile tuttu cephe,İktidar sahibi oldun mu olursun muhbe,“Barlas’ın talihi parlak buna yoktur şüphe,O vezirin durumu ayn-i hakikat görünür.”

Page 509: Bir ömür boyunca şiir

Biri doktor, mütefennin, mütecellid, erbab,Birisi Parti içinde başa geçmiş der nâb,Birinin serveti ikbaline sağlar esbab,“Canbolat, Enver, Alevli mütesanit ahbab,Üçü beyninde çözülmez bir uhuvvet görünür.”

Unutuldu çalışan yurduna canla, başla,Yıktı bir olgunu Halk Partisi yaktı yaşla,Gerçi İslâhiye’nin hakkı ezildi taşla,“Nizip’in gönlü hoş oldu o i Sayın) kardaşla,İlimizde yeni bir muhyi-ı millet görünür.”

Bir azizlik dahi olsa bu revâ-i tebhiç,Etmez asla bunu vicdan-ı umumî terviç,Ye helâl ekmeğini Savcı feragat suyu iç.“Kalmadı hisse bu taksimde Aksoy sana hiç,Artık izzet ile başkente seyahat görünür.”

Gaziantep, 11.4.1950

510

Page 510: Bir ömür boyunca şiir

10 Nisan 1950 sabahı saat 7.35’de vefat eden Sayın Mareşal Fevzi Çakmak'ın. aziz ve asil ruhuna

Korkuyordu.Ölümden korktuğu kadar,

O, kıskanıyordu onsekiz milyonun sana sevgisini. Onun sönmeyen kini, .Hayata gözlerini kapadığın gün bile gösterdi kendini. Her faniye mukadder olan ölüm Uğramıyacak mı semtine,Son vermiyecek mi, bu ihtirasa kine.O zannediyor mu ki birer birer gidiyor Gözüne dokunanlar,İhtirasına karşı koyanlar.Gidenleri bağnna basan bu kara toprak,Onun gözlerine dolmayacak mı.Solmayacak mı Onun da ümit çiçekleri.

511

Page 511: Bir ömür boyunca şiir

Ey onsekiz milyonun gözbebeği, büyük ve kahramanasker,

Feragatli insan,Faziletli müslüman,Sana gök ve yer,Sana bütün insanlık Ağladı,Ondan başka.Eller üstünde uçan tabutun,Tapılan o putun Gözcüleri önünde,Gökten inen bir taş gibi,Kondu Eyüb’ün türbesine.Senin için sızlayan,Onsekiz milyonun gönül Kâbesi’ne.

Gaziantep, 12.4.1950

Page 512: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Dostum Hulusi Yetişkin’e

Gir partilere sırr-ı siyaset ne imiş gör,Meydan-ı siyasette feraset ne imiş gör.

Mertlik arama, ahde vefadan eser umma,Ahbaba garaz, dosta hıyanet ne imiş gör.

Aç gözlülerin nazma, İsrarına kanma,Taksim günü ikbali, feragat ne imiş gör.

i:--;.:'-;':-/ ^

Namus ve şeref üstüne ettin mi yemini,Sen bozma, bozanlarda metanet ne imiş gör.

Dostlukla tutup hasmı öperken ısırırlar,Sevda-i siyasette ihanet ne imiş gör.

Parlak iki üç söz yakışır nabzına halkın,Efkârı tedavide hazakat ne imiş gör.

Dört elle sarıl Partine Savcı hiç üzülme,Açsın hava da mihr-i sadakat ne imiş gör.

Gaziantep, 15.4.1950

513

Page 513: Bir ömür boyunca şiir

ADAYLARIN ŞANSI

C.H.P.

İş binmiş tıkırına,İster öğ ister kına,El sürülmez çarhma, Yüzde yüz kazanacak.

Sevilen birisidir, Hepsinin dirisidir,İlin bir Kilis’idir,Yüzde yüz kazanacak.

Felek onun iledir, Herkese diş biletir,Ne desem nafiledir, Yüzde yüz kazanacak.

Az. değildir emeği, Partinin derebeyi, Halbuki yeri iyi,Çalışıp kazanacak.

Çemberi atlayamam, Şunu bunu sayamam, Üç defa yoklayamam, Çalışıp kazanacak.

Ortada var bir sen ben, Yoktur kimseye güven, Bir hayli uman, küsen, Merkezden kazanacak.

D.P.

Meb’usluktu muradı, Dillere düştü adı,Başı derde uğradı, İnşallah kazanacak.

Ocağına güvendi,Bizden de olsun dendi, Hem çalıştı, hem yendi, İnşallah kazanacak.

Yerinde su mu çıktı, Rahatlık seni sıktı, Şansın korkmazı yıktı, İnşallah kazanacak.

Pire gibi yapışkan, Seven, sevmeyen pişman. Ona dostu da düşman, Bu nasıl kazanacak.

İkilik bir hediye, Teşekkür C.H.P.'ye, Yaşasın İslahiye, İnşallah kazanacak.

Hazır sofraya kondu,El battı kendi ondu,Eşe dosta dokundu, Emeksiz kazanacak.

Gaziantep, 16.4.1950

Page 514: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

İns ü cin! e

Taht-ı ikbâl’de bir nıûr-i Süleyman görünür,Haydi mülhid bize camide müslüman görünür.

Şiir ile, nesr ile küfretmesi gayetle kolay,Lâkin üslûb-ı beyan kari’e insan görünür.

İstemem girmeyi şahsiyete icab-ı şiar,Tab’ımın nimeti makbulüne küf ran görünür.

Bana anlattığı efsane imiş dostlarımın,Böyle çiğ çıkması da bâis-i şükran görünür.

Kısa kestim bu seferlik sözü insancasına,Korkarım belki de insanlığa isyan görünür.

Dağ ve taş gayret-i nâdan ile süsler yurdu,Kirletenler Zeki hep sahib-i irfan görünür.

Gaziantep, 18.4.1950

515

Page 515: Bir ömür boyunca şiir

GEZER

Aziz dostum Nuri Bazarbaşı’ya

Ne halka güvenir, ne demokrata,Sıdkını mevlâya bağlamış gezer.Ne yaya dolaşır, ne biner ata,El oğlu dağ, tepe çağlamış gezer.

Yıllardır ayrılmış öz diyarından,Evinden, barkından, berk ü banndan.Feleğe kahrından, inkisarından,Bağnnı sabırla dağlamış gezer.

. Şununla, bununla hiç düşüp kalkmaz,Tanrının zikrini dilden bırakmaz,Taşkınlık gösterip sel gibi akmaz,Yüzü güler içi ağlamış gezer.

Çok aziz dostumdur gözümün nuru,Hep eski dostların bugün mehcüru,Siyasi hayatın budur düsturu,Bu yolda çok masraf sağlamış gezer. ■ ,

Gaziantep, 19.5.1950

516

Page 516: Bir ömür boyunca şiir

SEÇİM

Sabır gerek dostum kahre, siteme,Buna devran derler değişir döner:Bir güven vermesin sana deneme,Hücrede ümitler püf olur gider. ,

Kanunla sağlanmaz Meclis kürsüsü,Harici tedbirler seçimin süsü,Çoğunun nasibi iç üzüntüsü,Zarfların verdiği sonuç muteber.

Partiler dışında bir çoğunluk var,Onlar adayları gramla tartar,Partili gözünü yumar ve atar,Mihenktetam ayar çıkmaktır hüner.

Yıllardır ezbere adam beğendik,İnandık, aldandık, yedik, ziftlendik,Sözde vaftızlendik, hem temizlendik,Hatırdan çıkmasın o kara günler:

Gaziantep, 20.4.1950

517

Page 517: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Yine Meclis’e azimet bana çok uzağa düştü,Yolu azdı baht-ı mecnun başın aldı dağa düştü.

Ne zaman ki yoklanıldı, işe ehl olan adaylar, Bana hisse-i feragat, yerimi ferağa düştü.

Kimi ahdi bozdu döndü, kimi bozmamış göründü, Başa ihtiras geçince sözümüz ayağa düştü.

Şu demokrasi safmda yine köprüler kuruldu, Dayısızlığm belâsı yolumuz batağa düştü.

Dilerim ki hep kazansııi adı listede adaylar, Demesin ki yâr ü ağyar deliler sokağa düştü.

Biri havasıyla meşhur, biri servetiyle mağrur,Bu seferde sây ü gayret o sayın Ocağ’a düştü.

Zeki toprağınla uğraş daha pişmemiş bu millet, İyi niyetin, ümidin, emelin tuzağa düştü.

Gaziantep, 25.4.1950

Page 518: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Dr. Aziz Perkün’e

Pek özledi gönlüm seni âyâ çok uzattın,Ben sade konuştum diye .kızdın' bana çattın.

Encam yine hep ayni zarafetle göründün,Dip tutturarak san’at-ı enzan kararttın.

Küfretmek için söz arama, nükte yaratma,Koy imzanı kâfi, yetişir kendini sattın.

Aydınlan bir hayli melek hasleti gördük,Sağ ol bize geçmişleri hasretle arattın.

Sondur bu sözüm doğrusu korktum ve utandım,Lutf et, kerem et kalb-i etibbayı kanattın.

Gaziantep, 28.4.1950

519

Page 519: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Aziz dostum Ömer Asım Aksoy’a

Bir gazel yaz da başım dertlere uğrat mı dedim,Gidip izzet ile başkente, susup yat mı dedim.

(Görünür)le ne görünmez şuara etti zuhur,Bu redifle oturan erleri oynat mı dedim.

Bize öz derdi unutturdu bu bakir mazmun,Eski bir dostuna dostum sitem et çat mı dedim.

O güzel şiirini tahmis bana bir suç oldu,Ben de bilmem, ne'dedim, halka demokrat mı dedim.

Görelim kim seçilir, kim kalır âvâre Zeki,Müstakiller gibi sen kendini aldat mı dedim.

Gaziantep, 5.5.1950

Page 520: Bir ömür boyunca şiir

NEFES

Zafer şarabiyle mest olup sızdık, Gözünün önünü gören kalmadı. Vazife bitmedi diyene kızdık, Disiplin bozuldu fren kalmadı.

Muhalefet bize büyük nimetti,İşin en kolayı tenkit etmekti. Rahmetli iktidar gör neler çekti,Ne tekke, iıe mürit, eren kalmadı.

Seçim kazanıldı kapandı kese, Meb’uslar postunu serdi Meclis’e, Başladı huluskâr zümre servise, Onurla murada eren kalmadı.

Hakiki partili kaldı geride, Sonradan gelenler pek ileride, İşimiz gücümüz hep gösteride,Dost ahbap dağtidı yaren kalmadı.

Bir zaman köylere kadar uzandık, Bir çok vaidlerle gönül kazandık,Ne çabuk yorulduk, ne tez usandık, Partiye uğrayan giren kalmadı.

Hey Zeki güvendin ahde peymana, İmanla atıldın girdin meydana, Sonunda çekildin çıktın bir yana, Semtine bir selâm veren kalmadı.

Page 521: Bir ömür boyunca şiir

Torunum Ali Poyraz köyde hastalanarak şehre gittiği akşam yazılmıştır.

Sevgili kızım Haver’e

Siz gittiğiniz akşam oturdum yapayalnız,Pervanenin altında perişan ve mükedder.Ondördü aym, her taraf aydın ye münevver,Daldım kara hülyalara halsiz ve mecalsiz.

Sezmiş gibi ruhumdaki Öksüzlüğü mehtap,Aheste adımlarla gelip yaklaşıyordu.Kaldım gece bir vakte kadar böylece bitap.Poyraz esiyor hüzn ü melalim taşıyordu.

Dert ortağım olmuştu benim sanki tabiat.Rüzgâr uyanık, ay uyanık, ben uyanıktım.İsterdi avutsun beni her zerre-i hilkat.Lâkin ben o akşam, nekadar bağn yanıktım.

522

Beşgöz, 27/28.8.1950

Page 522: Bir ömür boyunca şiir

NEFES

Belediye seçimleri dolayısiyle

Çekilip küşe-i uzlete sessiz,Ahval-i âlemi seyre dalmışız.Yaşarız düşmana, dosta minnetsiz,Biz feyzi toprakla sudan almışız.

Şiar edinmişiz ar ü hayayı,. Çekeriz mihneti, derdi, belâyı,Sevmeyiz hileyi, kizbi, riyayı,İşte bu sebepten geri kalmışız.

Ne şöhret isteriz, ne câh, ne celâl,Fark etmez bizlere sürür ve melal,Yiyip içtiğimiz hepisi helâl,Ne rüşvet almışız, ne de çalmışız.

523

Page 523: Bir ömür boyunca şiir

Şehirden uzağız, sürgün gibiyiz, Siyasî hayata küskün gibiyiz,Belki de bir parça üzgün gibiyiz, Başımız nafile derde salmışız.

Feragat ehlinden aldık ilhamı,Aç gözlü dostlardan kestik selamı, Toprakla başbaşa kaldık encamı,Ne haksız bükülmüş, ne alçalmışız.

Hey Zeki emeğin, gayretin boşa, Çok pabuç eskittin hep koşa koşa, Haklı söz acıdır hiç gelmez hoşa, Meğer biz doğrulmaz eğri dalmışız.

Page 524: Bir ömür boyunca şiir

MURABBA’

Sayın eşim Emine Savcı’ya

Dağ başında terk edip gittin beni canım eşim,Bir gün olsun sormadın hal-i perişanım eşim, Hasretiyle Poyraz’m pek zar ü giryanım eşim,Ben kiminle eğlene.m sen söyle gel hanım eşim.

Rızkımı topraktan ihsan eylemiş Rabb-ı Çelil,Ölmeden ayrılmam, olmam aç kalıp hâr u zelü,İzzet4 nefsim, vakanmdır bana müşfik delil.Ben şehirde neylerim sen söyle gel hanım eşim.

Hamdü lillâh yar olupturlar bana evlâtlarım.Gerçi hoşlanmazsa topraktan yine hoştur karım,Ben ölümden beş beter yokluk elinden korkarım,Az mı çektik mihneti sen söyle gel banım eşim.

Pek yakındır geldi çattı ömrümün son günleri, Gülmedim bir gün içimden doğduğum ğündenberi, Ben harap oldum yıkıldım hep düşündüm sîzleri, Kimseye baş eğmedim, el öpmedim hanım eşim.

525

Page 525: Bir ömür boyunca şiir

Oldu bir dördüncü evlâdım gelinim Haver’im, Akrabam yok, var bu dünyada alil bir haherim,Her işimde sıdk ü ahlakım oluptur yaverim,Bağlıyım Allahıma, vicdanıma hanım eşim.

Zevki var binbir çeşit, şehrin, bana olsun haram.Yok gözümde kıl kadar mevki ve mansıb ihtişam, İmtinansız halime şükr eylerim her subh ü şam,Bir tek oğlum, bir cihan mülkü değer hanım eşim.

Parçalandı ellerim toprak eşip, taş tutmadan,Hep içimden ağlarım, sızlar gözüm yaş tutmadan, Dağ başı yeğdir Zeki nâmerde kardeş tutmadan, Böyle geldim, böyle gitmek isterim hanım eşim.

Beşgöz, 2.12.1950

526

Page 526: Bir ömür boyunca şiir

CANLI KUPONLAR

Bana büyük ve küçük dostlarım her görüşte, Yazmıyorsun diyorlar, yazmak istedim işte.

Koca şehrin içini dolaştım adım adım,Zülf-i yâre dokunmaz bir mevzu bulamadım.

Yan resmîdir dedim, Yerli Mallara girdim, Tezgâhtara baş eğdim, hürmetle selam verdim.

Uzatınca elimi ölçtüğü bir kumaşa,“Kuponun var mı?” diye adam bastı ataşa.

Aylardır gelmiyordum, bilmediğim bir usul, Yeni çıkmış galiba, çekildim usul usul.

Arkamdan bir ses geldi, tanıdığım biriydi,Bu bir hamaldı, bana sokuldu şöyle dedi:

‘Beğendiğin parçayı bana göster uzaklaş.” Mağazadan ikimiz ayrıldık yavaş yavaş.

Dışanya çıkınca: “Var mı senin kuponun?” Dedim, yüzüme baktı, yeri yok bu sorgunun,

52T

Page 527: Bir ömür boyunca şiir

Demek istedi, güldü: “Bizler canlı kuponuz,On lira ver de savuş, kolaymı buluruz...”

Dedi, verdim on lira, hemen içeri daldı,Bir saat sonra geldi beş lira daha aldı.

Çok geçmedi aradan elinde onbeş lira,Geldi: “Bey, alamadım, senden yüzüm çok kara

İçime sızdı aktı gözyaşım damla damla.İki gün sonra duydum, benim onbeş liramla,

Almış dışarda satmış, sattıkça tekrar almış...İki saat içinde dört beş lira kazanmış.

Yazmıyorsun diyorlar bana sayın dostlarım, Yazarsam çoğalacak düşmanlarım korkarım.

Page 528: Bir ömür boyunca şiir

FELEĞE SİTEM

Aradın taradın beni mi buldun, Varımı yoğumu alacak felek.Bağımı, bahçemi bozdun, kuruttun, Ne koydun yaramı saracak felek.

Ne pamuk, ne ekin, ne bağ-bıraktın, Derledim, topladım, sel olup'aktın, Ne desem haklıyım canımı yaktın, Kuru bir can kaldı korkacak felek.

Yalnız- bana mıydı garazın, kinin, Bilirim hiç yoktur insafın, dinin, Nasıl döner işi borçlu çiftçinin, Koymadın bir avuç satacak felek.

İster dolu yağdır, istersen ataş, İstersen bırakma taş üstünde taş, Varlıkla olurmuş endişe, telaş,Ne kaldı kendimi yoracak felek.

Sitemim çok ağır kusura bakma,Bu yıllık yaktmsa bir daha yakma, Gürleme, harlama, başımda çakma, Bırak Zeki’ye de bir kucak felek.

Page 529: Bir ömür boyunca şiir

BAKANA SİTEM

Çiftçiyiz, dertliyiz bu zor geçimden, Çeşit çeşit yürek yakanımız var.Ne iyi tesadüf dedim içimden, Yurdumuzda Sayın Bakanımız var.

Bir dolu âfeti hanumanımı,Yıktı harap etti, yaktı canımı.Belki bulur dedim bir dermanımı, Meslekle ilgisiz dekanımız var.

Yaramız çok ağır, çok derincedir, Sormazlar halimiz nedir, nicedir, İktidar köprüsü kıldan incedir.Su gibi gözyaşı akanımız var.

Geçer günlerimiz tul-i emelle,Farkı yok çirkinin bizde güzelle, Dalkavuk, huluskâr tutulur elle,Her devir bir ağaçkakanımız var.

Meyveyi hep onlar devşirir, derer, Sürünür yerlerde murada erer, Korkmasam sayarım ben birer birer. Doğru söze bir kulp takanımız var.

Page 530: Bir ömür boyunca şiir

MANZUM DİLEKÇE

Demokrat Parti Genel Başkam Adnan Menderes’e

Ey beş sene evvelki resuller ve erenler, inmiş gibi gökten bizi irşade gelenler.Ey millete hürriyeti kanunla verenler,Ey yurda demokrasiyi kansız getirenler.

Her bastığınız toprağa kurbanları kestik,Her bindiğiniz taksiyi ellerde yücelttik,Her çıktığınız kürsüye minber gibi baktık,Yollarda, sokaklarda coşup sel gibi aktık, îmân ve feragatla bu dâvaya katıldık,Sehpalara, zindanlara katlandık atıldık.Uğraştığımız, çektiğimiz gitti hebaya,Bir yü bile sabretmediniz ahte vefaya.

Sîzlerde de evvelkilerin kibr ü gururu,Sîzlerde de evhamınızın kaht-ı huzuru,Sîzlerde de var dostu ve ahbabı doyurmak,Sîzlerde de var söyleyenin ağzına vurmak,Sîzlerde de israfa ve alâyişe rağbet,İl il yine masraf, yine külfet, yine davet.Bir baskı sezilmekte bütün kongrelerde.Sadık o huluskârlannız kaldı mı darda,Sîzlersiniz iğfale ve imdade koşanlar,Heyecanlı nutuklarla taşanlar ve coşanlar.Hep gittiğiniz yol yine evvelki o yoldur,Her işteki tedbirleriniz eski usuldür.

531

Page 531: Bir ömür boyunca şiir

Radyoda yayınlar yine hep fasl-ı hulustan,Yoktur “Zaferin farkı “Haber’’den ve “Ulus”tan. Almakta yine caize meddahlık edenler,Münkir sayılırlar içinizden çekilenler.Bir zümre belirdi içinizden mütehakkim,Bir vazi-ı din olsa çekilmez bu tahakküm.Bir Parti içinde iki üç parti belirdi,Bir kürsü için bir çoğu çıldırdı, delirdi.Yer yer ikilik başladı mahvoldu disiplin,Kardeş geçinenlerde bugün fitne, garaz, kin.Bir günde bu millet size râm oldu sarıldı,Bir çeyrek asırlık o çetin cephe yarıldı.Bir günde bu millet size her kudreti verdi,Tek parti ve şef sistemini yıktı devirdi.Siz kadrini bilmezseniz üç yıl sonu hüsran,Oldukça bu millette bu iz’an ve bu îman.

17.6.1951

532

Page 532: Bir ömür boyunca şiir

MANZUM DİLEKÇE

Genel Başkan Yardımcısı Samet Ağaoğlu na

Bir nurdu, bir ışıktı senin baban millete,Aşıktı insanlığa, namusa, fazilete;Zulmü, zalimi sevmez, ihtirası bilmezdi,Kopacak olsa başı yine de eğilmezdi.Çürütmüştü ömrünü ilim, fikir yolunda,Onun hiç gözü yoktü iktidar koltuğunda.Siyasî hayatı da güneş gibi pek aydın.Onu eserleriyle-yeni nesle sen yaydın.Sen en büyük eseri, kıymetli hatırası,Tanıyanlar diyoruz “Ağaoğlu”dur babası.Ondan fenalık gelmez, sütü, kanı temizdir,O bizim bildiğimiz eski Samed’imizdir.Fakat yapılan işler, şikâyetler, tenkitler,Sana hiç yakışmayan ağır sözler, tehditler,Hem seni yıpratıyor, hem bizi incitiyor.Ne kadar inanmasak insan aceba, diyor.İktidar mıdır bozan bu aziz dostumuzu,Çıkanlar kurt oluyor, inenler mâsum kuzu.Haklı veyahut haksız, bir defa düştün dile,Gel incitme babanın ruhunu bile bile.

533

Page 533: Bir ömür boyunca şiir

Biraz daha sakin ol, daha mülayim konuş,Demesinler ki sana ikbâlden oldu sarhoş.Tolerans pek yakışır iktidar sahibine,Fenalık yapanlara iyilik yap sen yine.Sana asil ailen, kültüründür şeref, şan,Rahmetli baban gibi feragati giy, kuşan.Kara gün dostlarının budur senden dileği,Böyle görmek isterler Ağaoğlu Samed Beyi.Çekil şöyle bir yana, biraz da kal seyirci,Bunu sizden istiyor ihtiyarı ve genci.Bütün yurttaşlarmm seveni, sevmeyeni.Bir kusursa bu ricam yine sen affet beni.

Beşgöz, 6.8.1951

534

Page 534: Bir ömür boyunca şiir

GAZİ YURDUMLA HASBIHAL

Bütün partilerin tüzükleri hediyesinin ilhamı.

Ne biz yeni gelenler, ne de o evvelkiler,Yüzünü güldürmedik yazısı kara yurdum.İş başma geçenler ondular, gönendiler,Onmayan bir sen varsın her yanı yara yurdum.

Şerefin var, şanın var, ünlü bir tarihin var,Seni biz kurtaralı oldu bir hayli yıllar.Harcandı bir çok yere avuç, avuç paralar, Malatya’nın yanında oldun maskara yurdum.

Yeni doğan semtlerin suya, ışığa hasret,Yoksul evlatlarına vatan olmuş bir gurbet, Evliya-i umurdan uzaklaşmış mürüvvet,Sular hortumla akar süslü parklara yurdum

Her adımda bir garaj, kapı önü istasyon,Yolcu bekler, yük alır boy boy otobüs, kamyon. Belki şu bizim Parti verir dedim buna son,Yine daldı ümitler çıkmaz yollara yurdum.

Ehliyetsiz şoförler fermanlı yeniçeri,İçki, kadın yüzünden kararmıştır gözleri, Tüylerimiz ürperir saysam çiğnenenleri,Sebep olanı sorma böyle suçlara yurdum.

535

Page 535: Bir ömür boyunca şiir

Tutulmayan kararlar hiç üzmüyor bizleri,Niçin sattırılmadı şu Jeep aylardanberi,Muhalifsiz meclisin işte budur hüneri,On lira hakkı huzur az mı bir para yurdum.

İdeal partici az, bir çoğu muvazaa,Bir iş çevirmek için sırtını vermiş dağa,Fırsat bulsa düşürür partisini tuzağa,İsim vermek istemem onu sen ara yurdum.

Dağılmış Partilere ailenin efradı,Siyasi kanaate saygıdır bunun adı,Doğruyu söyleyenin ismi olur kör kadı,Seni biz hodgâmlardan Allah kurtara yurdum.

El kaldır ses çıkarma, her yere seçilirsin.Siyasetin bağında boylanır, serpilirsin,Zeki Savcı susmazsan sonunu sen bilirsin,Biraz da biz tapalım bizim putlara yurdum.

Beşgöz, 2.9.1951

530

Page 536: Bir ömür boyunca şiir

NEFES

Bir ömür boyunca hep alkışladım. Omuzum çürüdü merdivenlikten. Kimini şeytansın diye taşladım, Kimini gül ettim ben dikenlikten.

Belki bir gün olur düzelir dedim,Her ne ki sundular göz yumup yedim. Derdimi içime döküp inledim,Tine kurtulmadım şu sen, benlikten:

Her gelen arattı bana gideni,Her giden canımdan bezdirdi beni, Kim olsa döndürür bu değirmeni, Rızkını aldıkça bu çimenlikten.

Nihayet kavuştuk demokrasiye, Kalmadı ortada gizli nâsiye,Yaşasın, yaşasın, yaşasın diye,Çok şükür kurtulduk boş gezçnlikten.

Page 537: Bir ömür boyunca şiir

Yaşayan biz miyiz demokrasi mi,Kim kimin derdinin olmuş hekimi,Sorarım fedakâr halk efendi mi,Bezmiştir törenden, kuru şenlikten.

Başımın derdine düşüp susmuştum,Çekilip dağlara sinmiş, pus muştum,Yarayı felekten almış bir kuştum,Ün aldı (pürneş’e) dilşikenlikten.

Saçım dökülmüşse ne kel, ne de daz,Çekemem bu yaşta Savcı sitem, naz,Soğuk espriler zevkime uymaz,Ömrümde hoşlanmam çiğ yarenlikten.

“V .

Beşgöz, 4.9.19

538

Page 538: Bir ömür boyunca şiir

\

TOPEAK

Bütün varlığımı sana borçluyum, Etim, kemiğimsin, kanımsm toprak. !Ne desem nafile ben şuyum, buyum, Şerefim, şöhretim, şanımsın toprak.

Ne günlük hayatın dubarasında,Ne eski hamamın eski tasında,Ne de yoksulluğun kara yasında, Otelim, sinemam, hanımsın toprak.

Yüümün suyunu sana dökerim,Her çeşit mihneti derdi çekerim,Yıl olur biçemem yine ekerim,Yine de gözümsün, canımsm toprak.

Sağ iken göğsünde başım dinlenir, Ölürsem bağrında cismim sinlenir, .Nan ü nimetinle sofram şenlenir, .Kerimsin, mürüvvetkânımsın toprak.

Beşgöz, 25.4.1952

Page 539: Bir ömür boyunca şiir

ÖĞÜT

Hulusi Yetişkin’e.

Ayağını denge al, durumun tehlikeli,İşittim darıltmışsın Sâym Bay Kuranel’i.

O bir millet vekili her emri tutulmalı,Mevzuata uymazsa, kitabına uymalı.

İster misin yerinden oynayıp atılmayı, ister - misin mağdurlar safına katılmayı,

İster misin desinler bu müdür Halk Partili,Tutulur mu azizim demokrasinin dili.

Yeniçeri usulü istemeyiz dendi mi,Şu Milli irademiz bir dalma bindi mi,

Bu kadar yıl emeğin, liyakatin hiç olur,Geçmiş hizmetlerinin hepsi de unutulur.

İyisi mi uysal ol, bir isteyene on ver,Mevzuat da ne imiş, artık buna bir son ver.

Gaziantep, 19521-

540

Page 540: Bir ömür boyunca şiir

AYRILIRKEN

Ziraat Bankası Müdürü Aziz Dostum Hulusi Yetişkin’e

Demedim mi ben sana ayağım denge al,Güvenme dost görünüp yüzüne gülenlere.Demedim mi ben sana tutunacak yok bir dal, Güvenümez omuza basıp yükselenlere.

Demedim mi ben sana doğruluk başa belâ,Biraz eğilmelisin kırılmıyacak kadar.Demedim mi ben sana revaçtadır iftira.Açıklama derdini eller duyacak kadar.

Demedim mi ben sana bu adam çetin adam,Dilinin evetine, içi yalan, yalan der.Demedim mi ben sana doğru söz ona haram.Benim suçum yok bunda arkadaşlar yaman den

Demedim mi ben sana mertlik narına yanma,Var mı ahbaplarından semtine selâm veren. Demedim mi ben sana her yalana inanma,Kaç namuslu dost kaldı kapını açıp giren.

Yine de sen çekme gam, gün olur devran döner, Sağlıkla kavuşuruz, çalışırız baş başa.Yalancıların mumu yatsıdan evvel söner,O vefasız dostların çalar başların taşa.

Gaziantep, 11.5.1952

Page 541: Bir ömür boyunca şiir

MÜFTÜ HACI RIFAT EFENDİ

Emekliye ayrılışı dolayısıyla

“Kadrini senk-i musallada bilip ey Baki,Durup el bağlaylar karşına yaran saf saf/’

Dedi elhak ona el bağladılar fevtinde,Daha bir hayli meşahire dem-i mevtinde, '

Ağlayıp sızladılar, bilmedik eyvah dediler,Dökerek gözyaşını Tanrıdan af istediler...

Bu saadet size sağlıkta nasip oldu bugün,Bildiler kadriniz inkâre koşanlar daha dün.

Bildiler çok şükür Allaha bugün kadrinizi,Sahib-i şer’-i mübin halka arattırdı sizi.

Bir mükâfatıdır elbet bu da ahlasınızm,Hüsn-i ahlakınızın, saffet-i îmanınızın.

Beşgöz, 30.5.1952

542

Page 542: Bir ömür boyunca şiir

USANDIM

Devran beni bezdirdi aziz candan -usandım. Bir türlü huzur gelmedi hicrandan usandım..

Geçmişleri hep mumla arattırdı gelenler, İkbâl ile mest neşve-i yarandan usandım.

Etmişti tecelli hani millette iradeHer başkan olan sahib-i fermandan usandım.

Söylersen eğer doğruyu derler sana-: Def ol. Haysiyete düşman yüce divandan usandım.

Sustun mu, ya küfretmeyi bildin mi tutarlar, Ahlâka, civanmertliğe isyandan usandım,

Bitmez bu börek yağması derlerdi hakikat, Müflislere millet malı ihsandan usandım.

Tekrar ile geçmişteki yağmayı ve zulmü, Nâpuhte hatiplerdeki heyecandan usandım.

Page 543: Bir ömür boyunca şiir

Yoksul mu kalır şöyle beş on yıl hele geçsin, Yer yer yücelen körpe apartmandan usandım.

Biz böyle mi olsun diye koştuk ve çalıştık Her. gördüğüme çak-i giribandan usandım.

Bağrım o kadar yandı ki devranın elinden, Vallahi Zeki can ile canandan usandım.

Beşgöz, 30.5.1952

Page 544: Bir ömür boyunca şiir

v®m

MÜNACAT

Urfah Hafız Abdüİaziz Efendiye

İlâhî melce’im, dârülemanım, hem penahımsm,Benim eşsiz, nazirsiz, lâmekân bir padişahımsın.

Diriltir, öldürür, ister zelil, ister aziz eyler,Azab ü lutfunun payanı yok bir tek ilâhımsm.

Zemin ü asüman emrinle besler cümle mahluku, Kerimsin, rahmetül âlemin bir ünlü şahımsın.

Düşüp girdab-ı yese mağfiretten kesmem ümidi, Medetkâr-ı kadirim, bais-i fevz ü felâhımsm.

Habibindir şefi’im şüphesiz divan-ı adlinde,Alimsin, sıdkıma, imânıma adil güvahımsın.

Ezel âyine si didanna bir aşık-ı zânm, ■Gecem, hem gündüzüm, şems ü celâlim, mihr ü

mâhımsm1

Zeki kalb-ı selimi kâbe farz etmiş inanmıştır,Anınçün her zaman, her an yakinim secdegâhımsın.

Beşgöz, 3.6.1952 - (11 Ramazan 1371)

545

Page 545: Bir ömür boyunca şiir

İN SAN-I KÂMİL

Müftü Hacı Mehmet Rıfat Efendinin ’emekliye ayrılması münasebetiyle yazılmıştır

Ne kadar çok acıdım, yandım, üzüldüm bilsen,.Bize, insanlığa, dindarlığa rehberdin sen.

Gerçi bir eksik olur her ne ki olsa kulda.Siz kusursuzdunuz üstadım İlâhî yolda,

Feyz alırdım, size her sıdk ile yaklaştıkça, Canlanırdım azıcık derleşip anlaştıkça.

Bize kardeşliği, hem sevgi ederdin telkin,Ne ki emretmiş ise Hazret-i Kur’an-ı mübin.

Doğruluk, halka yakınlıktı bütün irşadın, Düşmanıydın ezelî tefrikanın, ifsadın,

Halkı aldatmak için kizb ü riya bilmezdin,Suçu yok cahili tekfir ile incitmezdin.

Etmedin devre uyup kimseyi hakşız tebcil,Ne de dünyalık için kıymet-i ilmi tezlil.

Page 546: Bir ömür boyunca şiir

Sisi yok, hilesi yok, sabr ü tevekküldü yolun,Vatan uğrunda cefa çekti, silah tuttu kolun.

Kara günlerde mücahitlere oldun önayak,Soyu pâk, hem sütü pâk, her iki dünya yüzü ak.

Gösterirken yaşınız sizde kemâl âsan,Size denk bir kişi olsaydı üzülmem bari.

Varsa da bir iki üç yaşlı temiz emsalin,Ayni dert onlan da etti zebunu halin.

Acırım doğrusu hem bizlere, hem şehrimize,Yok bugün hemşerimizden yetişen müftü bize.

BeşgÖz, 3.6.1952

547

Page 547: Bir ömür boyunca şiir

S İT E M

Aziz dostum Hulusi Yetişkin’e

Geçti günler, hayır aylar da geçip gitmededir.Bana küstün mü azizim, suçumu söyle nedir.

Bir suçum var mı, vefasız mı diyorsun yoksa,Size susmak mı düşer varsa suçum, hem çoksa.

Haklıyım ben, küsecek olsam eğer, çünkü sizin Vadiniz vardı, baharda o güzel Dicle'nizin,

Bana coşkunluğunu, sihrini, ilhamlarını,Güneşin mağribe yaslandığı akşamlarını...

Gösterip mest edecek, söyliyecek, söyletecek,Katacak sazlara bülbül sesini “Çek!” diyecek

Kimdi dostum, beni hülyaların enginlerine,Daldıran, çılgın ümitlerle yoran boş yerine.

Sorarım nerde bahar, nerde o giryan bülbül,Var mı bir dal yeşil ot, var mı açılmış bir gül.

548

Page 548: Bir ömür boyunca şiir

Sanki çarpmış ta güneş Dicle serilmiş upuzun, Sürünüp gitmede ummanlara mahzun, mahzun.

Gece sakin, uyuyor çöl, yalınız ay uyanık,Gündüzün ateşi sönmüş ovanın bağrı yanık.

Bir serab âlemi var şimdi o eller yanıyor,Böyle davetlere insan ne güzel aldanıyor.

Beşgöz, Ağustos 1952

549

Page 549: Bir ömür boyunca şiir

ÖĞÜT

Ekrem Cenani’ye

Behey canım kardeşim, dost sandığım yeğenim, Behey güler yüzüne inandığım yeğenim.

Behey insafsız adam, ne verdin alamadın,Her zaman kulağıma düşman geliyor adm.

Samimi görünürsün', yaklaşır sokulursun,Yüzüme karşı kuzu, arkamdan kürt olursun.

Ne olursan ol, fakat gizli kapaklı olma,Beni çürütmek için uğraşma, hiç yorulma.

Çürüyen yıpranan sen, nafile yorulan sen,Çevirdiğin dolaplar nekadar gülünç bilsen.

İster Cumhurbaşkanı, istersen Başbakan ol,Varsa bir marifetin gönüllere akan ol.

Malın, mülkün, terbiyen, asaletin, kültürün,Eşsiz o nimetlere çevir arkanı sürün.

Bir kanş kürsü için ciğeri beş paralık,İnsanlardan bekleme bir hayır, bir yararlık.

Erişmek istediğin ikbâl benim yanımda,Hasret kaldığın huzur, kalbimde, vicdanımda.

Benim gibi yüzünün suyunu toprağa dök,İnsan her nerde olsa temiz yürekli büyük.

Beşgöz, 2.9.1952

550

Page 550: Bir ömür boyunca şiir

YÜRÜTMEK

Duvar yürütürlermiş tarikat erenleri.Fatih Sultan yürüttü karadan gemileri. İnkilapçı Atatürk ne kadırga, ne duvar,Onun yürüttükleri ancak imana sığar.Celâl Bayar dört yılda yürürttü İnönü’yü, Menderes’in bu işte göklere çıktı ünü.Az mi bakan yürüttü, az mı başkan devirdi. Hükümeti, Parti'yi zekâsiyle çevirdi.Fakat bazı nevheves milletvekilleri var, Memur yürütmek için hemen kolları sıvar, Kapı kapı dolaşır, bakanları bezdirir, Teminatlıyı bile diyar diyar gezdirir.

Partimize müzahir iki öz kuvvet vardı, Bunun birisi basm, öbürü memurlardı.Resmî ilân küstürdü basın mensuplarını, Huzursuzlukla memur düşünüyor yarını. Liyakatsiz, hırsızsa hesabını kesmeli,Namuslu memurların öpülmelidir eli.Halkçı ise gittiği yerde olmaz demokrat, Veriyoruz eline muhalif diye berat.Bütün bu taşkınlığın, sebebi ihtirastır,Halk Partisi devrinin çevrini iktibastır.Onlar da böyle yaptı, onlar da hep küstürdü, Hapsetti, astı kesti, bir çoğunu sürdürdü. Sonunu düşünmedi, görmedi göz önünü,Aklı başma geldi mayısın ondört günü.

Page 551: Bir ömür boyunca şiir

Şu iki yıl içinde az mı işler başardı,Kanayan yaraları Demokrat Parti sardı.Öyle bir ümran var ki yurdun her köşesinde, Yıllardır unutulan ‘Ata”nm türbesinde. Yapıyorlar köprüyü, barajları, yolları,Tutup kaldırıyorlar çalışan yoksulları. Topraklıya traktör, topraksıza toprak var, Gübre var, sulama var, zümrüt gibi ovalar.Üç beyazlar denilen pamuk, buğday ve şeker, Binlerce ton satılır, milyonla döviz çeker. Kerbelâ’ya benzeyen köyler suya kavuştu,Kuş uçmayan dağlardan otomobil savuştu. Neler, neler yapıldı kıymetini bilseler,Birbirine saldırıp, kırıp incitmeseler. Şımarmasalar biraz, yahut şımartmasalar,Her kafadan bir sesle baştan çıkar tmasalar. Halkçı gider köylere hükümeti kötüler, Demokratlar bozulan kanaati ütüler.Birisi gazı, bezi, tuzu pahalı görür,Öbürü geçmişleri döker sayar köpürür.

Yerli Mallar ölmeden bez vermedi köylüye, Dört metrelik kefeni çok görürdü ölüye. Aylarca tuzsuz kaldık, tütünsüz, gazsız kaldık, Varlık içinde yokluk, neler çektik bunaldık. Yığın yığın buğdayı bir yanda çürüttüler, Fırınların önünde dört elli yürürttüler.Bir Bakan geldiği gün baklava peçelendi,Gizli gizli taşınıp ziyafetlerde yendi.Biz ekmeği bulmazken, onlar yediler börek, Siyah çavdar ekmeği “Karpiç”te oldu çörek. Binlerce soyguncuyu '‘Ofis”te beslediler,Gazoza kadar satıp devletçiyiz dediler.

I

552

Page 552: Bir ömür boyunca şiir

Buna benzer bir hayli yolsuzluklar sayılır,Murakabe olmazsa doğruluktan cayılır.Muhalif varsın tenkidini bol yapsın,İsterse iftiraya, demagojiye sapsın.Kendi kusrumuzu biz kendimiz görelim,Sapmayalım eğriye, hep doğru yürüyelim.Şu adam kayırmayı bırakalım iik önce,Vermeyelim ihsanı dostlark pençe pençe.Namus yükü olmaz ya her demokrat geçinen,Ne kadar soysuz vardır bugün Parti’ye sinen.Varsa kazançlı bir yer gözleri dört açılır,Gösterişsiz, parasız hizmetlerden kaçılır.Particilikte gaye feragat olmalıdır,Herkes layık olduğu yere konulmalıdır.

Beşgöz, '7.9.195&

553:

Page 553: Bir ömür boyunca şiir

ÇİFTÇİLERİN DERTLERİ

Tarım Bakanı Sayın Nedim Ökmen’e

Sizi geliyor diye müjdeledi gazete,Doğrusu güç dayandık bir yıllık bu hasrete.Karış karış gezdiniz yurdun her köşesini,Seyrettiniz çiftçinin, köylünün neş’esini. ,Nihayet sıra geldi güney şehirlerine,Âdet en sonra gelir insan kendi evine.Gerçi Maraş ise de bugün resmî eviniz,Verir miyiz bu defa sizi yâd ellere biz.

Çiftçi arkadaşların yolunu bekliyorlar,Şu Sayın Bakanımız bir geleydi diyorlar.Size dert dökecekler, sözde sızlanacaklar,Dilleri tutar ise yakılıp yanacaklar.Başlarına dert açtı şu traktör bolluğu,Dizel motor kullanır hiç sürmeyen pulluğu.Şoför yok, tamirci yok, yedeği hak yetirsin,Çeşit çeşit firmalar durmadan mal getirsin.Bir marangoz çıkıp da ben de çiftçiyim dese,Politik bir iş oldu belge vermek herkese.Beşyüz dönüm-toprağa elli beygirlik motor,Marşal yardımı diye tapuyu bankaya kor.Ödemeyi düşünmez, amortismanı bilmez,Traktör öküz değil kesilip eti yenmez.Yaşlandı mı sürünür, bir tarafa itilir.İpotekli tarlalar birer birer satılır.Buna benzer bir .yığm rica, dilek, şikâyet,Eminim ki bunların hepsi birer hikâyet,Masal olup kalacak kendi aralarında.Biz çiftçiler böyleyiz, dün de, bugün, yarın da.

Page 554: Bir ömür boyunca şiir

Hakkımız da yok değil, ne baş belli, ne ayak,Meslekî bir teşkilat bize yıldızdan ırak.Bir “Oda” var kırk yıllık yaşlı bir kanunu var,Bir santim geliri yok, toplantı yeri yollar.Hem başkan, hem odacı birkaç devre süründüm, Yeter ki ara sıra Vilâyette göründüm.Öyle bir teşekkül ki hey’eti Vali seçer Hoşuna gelmeyeni lâyık olsa da geçer.Demokraside yine koyu bir merkeziyet,Büyüklerin gözüne girmek yine meziyet.

Yüzde yetmişi toprak işçisi, emekçisi,Dara, geldi mi yurdun feragatli bekçisi.Köylülerin mesleği, bir yurdu yok şehirde,Partilere koşarlar başı düşenler derde.Yüzde otuz esnafın, tüccarın kurumu var,Geliri var, yeri var, sağlam bir durumu var.Oda hey’etlerini kendileri seçerler,Bol maaşlı memurlar, süslü döşeli yerler.Kara topraklar gibi bizim bahtımız kara,Daha fazla açaıham çok derindir bu yara.Hakikat pek acıdır yazılmaz bir vekile,Hemşehrimiz oluşun beni getirdi dile.

Beşgöz, 23.9.1952

555

Page 555: Bir ömür boyunca şiir

ÖRNEK ALALIM

Sayın Mehliha Alevli’ye

Yurdumun bakımsız bir köşesinde İsmi okul plan bu hediyeniz,Elliüç yılının arifesinde,Ne kadar kıymetli, ne kadar temiz.

Buradan girilir hür cemiyete,Burada ısınır insan millete,Sizi bu götürür doğru cennete,Yerine gelmiştir din vecibeniz.

İbadet nerede olsa yapılır,Tanrıya gönülden, içten tapılır,Cehl ile her doğru yoldan sapılır,Bir ilim mabedi yaptırdınız siz.

Size minnettardır bütün bir şehir,Sizinle biz değil, şehir müftehir,Emsali inşallah yer yer yükselir,İstemem bu işte kalasın eşsiz.

1952

556

Page 556: Bir ömür boyunca şiir

ARZ-I N İYA Z

Ulu Tanrım’a

Başımızdan aştı lutfun, keremin Yeter artık Tanrım bu kadar ihsan.Günahı var ise yeter demenin,Bağışla suçumu ey ulu yezdan.

Günlerdir durmadan yağan yağmurdan,Doludan, soğuktan, rüzgârdan, kardan,Zemheri gidişli bu ilkbahardan,Usandık allahım yeter elaman.

Çayır yetişmedi, sap, saman bitti,Köylüyü en fazla bu iş incitti,Yoksulu odunla kömür delirtti Size isyan olan halimiz yaman.

Az yağsa elimiz göğe açanz,Çok yağsa usanır küfre kaçanz,"Sabırsız bir kuluz, aciz, hâçarız,Şenindir İlâhi emir ve ferman.

Mart 1953

557

Page 557: Bir ömür boyunca şiir

BAYBAM HEDİYESİ

Aziz ve Sayın üstadım, Şakir Sabri Yener’e

Mihneti sabr ile yenmek hünerin var mı hocam, Yoksa yoksulluk elinden kederin var mı hocam.

İki dükkânla bir ev zannederim dünyalığın,Saklı gizli aceba sim ü zerin vâr mı hocam.

Bu kadar yıl okutup, hem okudun, hem yazdın,Bir kuru dal gibisin berk ü berin var mı hocam.

Çok şükür oldun emekli hele bir partiye gir,Politika âlemine hiç seferin var mı hocam.

Ne kazandın şu feragat denilen hasletten,Partiler vurmada eller, haberin var mı hocam.

Gidene sövmeyi bildin, geleni övdün mü?Hiç hulûskârlığa has bir eserin var mı hocam.

Ömrümüz sade uğursuz gecelerle geçti,Şöyle yüz güldürecek bir seherin var mı hocam.

Hep ümtilerle avunduk düzelir belki dedik, Dalkavuktan yine bir muteberin var mı hocam.

Armağandır size bayramda bu nâçiz şiirim,Savcı’ya caize bayram şekerin var mı hocam.

Beşgöz» Temmuz 1953

558

Page 558: Bir ömür boyunca şiir

SİTEM

Çok sevgili kızım Ülker’e

Kadir bilmez anan savuşup gitti,Sen de hiç sormazsın halim nicedir.Zamansız bu gidiş beni incitti,İçimin sızısı çok derincedir.

Üç yaşında kaldım babadan öksüz,Onbeşinde bitti başıma Beşgöz,Yirmide evlendim bağrım oldu köz,İçtiğim zehirler pençe pençedir.

Ren miyim bu evin yalnız işçisi,Yuvada biraz da çalışsa dişi,Geçiririm dağda yazı ve kışı,Hayatım serapa bir işkencedir.

Şükür sizler .mes’ut bahtiyarsınız,Bir tesellim varsa, sizler varsınız,Ölürsem siz acır, siz yanarsınız,Son ayrılık yavrum çok çetincedir, .

İnşallah çok yaşar ananız ölmez,Arar günlerimi hiç yüzü gülmez,Gözünün yaşını kimseler silmez,Bu yüzden yüreğim pek serincedir. ■/

Beşgöz, 3,8.1953

559

Page 559: Bir ömür boyunca şiir

NELERDEN BEZDİM

Çiftçilikte sorun en fazla nelerden bezdim, Evvelâ soysuz, o pis çingenelerden bezdim,

Yolmada, şahrada, harmanda biterler başına, Hiç emek harcamadan istemelerden bezdim.

Sonra bir başka sınıf var açamam ismini pek, Köylünün çektiğini dinlemelerden bezdim.

Hele her yıl tutacaksın yeniden bir kaç azap, Söz verip gelmemeden, tergemelerden bezdim.

Davarın varsa çoban, sonra nahırcı, kuzucu, Ab e, postal, hade, yağlık, keçelerden bezdim.

Geçti tarihe mal oldu (Ofis) in faciası,Aç koyup ağzımızı gemlemelerden bezdim.

Sade bunlar mı, neler var hele bir dinleyiniz, Ev yıkan hayli uğursuz senelerden bezdim.

Hep haziranları bekler dolular, fırtınalar,Göğe doğru okuyup üflemelerden bezdim.

Biz güneş isteriz açmaz hava günlerce yağar, Haftalar yıldıza hasret gecelerden bezdim.

.560

Page 560: Bir ömür boyunca şiir

İsteriz yağmuru poyraz yakamızdan yapışır,Hep ufuklarda bulut gözlemelerden bezdim.

Fare var, hem suna var, hem de çekirge, serçe, Eşmeden, bellemeden, kişlemelerden bezdim.

Bunların üstüne tüy dikti traktör geldi,Çoğunun ismi şoför hergelelerden bezdim.

Bozulur bir yeri, yahut kırdır bir parça,Öküzün hasretini gizlemelerden bezdim.

İnerek şehre, satandan sorarız ilk önce,"Geliyor yolda,” denir, beklemelerden bezdim.

Otuz Eylülde çıkar karşına taksit ödeme,Bankada boynu bükük terlemelerden bezdim.

Çiftçilikte Zeki derdin bu kadarsa pek az,Yaza bilsem suç olur ben nicelerden bezdim.

Beşgöz, 22.11.1953

561

Page 561: Bir ömür boyunca şiir

TRAKTÖRÜMLE HASBIHAL

fSatacağım ben seni çıktın artık gözümden, Şensin beni ayıran atımdan, öküzümden, Şensin beni ayıran o kara sabanımdan,Şensin beni bezdiren tatlı, aziz canımdan...

Demek bu zararlığa sebep olan benmişim, Demek İngiltere’den senin için gelmişim,Seni ben batırmışım, sokmuşum zararlığa, Seni ben düşürmüşüm dayanılmaz darlığa. Bütün bunlar hep doğru, sus biraz beni dinle, Hesaplaşmak zamanı geldi şimdi seninle.

Beş yü evvel arkamdan koşuyordun son hızla, Evlenecektin sanki avrupalı bir kızla. Aldanmıştın ağzımın, gözümün boyasına,Bire elli almanın dalmıştın hülyasına,En son erdin vuslata, dünyalar senin oldu, , Çok sürmedi o sevinç, benzin sarardı soldu. Çukurova değildi Türkiye’nin her yeri, Gömdün beni bir taşlı tarlaya diri diri.Dağın bir ayısını şoför yaptm başıma,O beni parçaladı, sen yandın ataşıma,Üç liralık parçayı en az üç ay bekledin,Tamir atölyesinde geceler pinekledin.

562

Page 562: Bir ömür boyunca şiir

Temmuz ayı nadasın sonbaharda ektirdin,Yalnız sen sana değil bana da çok çektirdin.Soktun beni bağlara kütükleri söktürdün,Sık ağaçlı bağlarda meyveleri döktürdün.Kışta suyum dökmedin, yazda vermedin suyu, Silindirim çatladı, kaybettin sen uykuyu.Harman döğdüm, taş çektim, düğünlerde çalıştım, Sayenizde her çeşit mihnetlere alıştım.Üç tonluk römorkuma köy halkım yükledin,Davul zurna çaldırıp şoförü körükledin.Hiç demedin dağ, tepe, sular gibi çağlattın, Devrildim mi ezilip ölenlere ağlattın.Bütün bu bilgisizlik, bu hesapsız işlerde Kabahat benim oldu bu yanlış gidişlerde.Doğrusunu sorarsan ne sende var, ne bende,Her çiftçiyim diyene bizi tutup verende.

10.5.1954

563

Page 563: Bir ömür boyunca şiir

Hiç var mı güzel Antep’in emsali civarda,Yok benzeri anteplilerin başka diyarda.

Mertlikte, sanayide, bedayide nazirsiz,Evlâtları her sahada üstün, serkârda.

Her mevsiminin zevkına eltiak doyum olmaz, Bülbüller öter, güller açar faslı baharda.

Eş carı bulutlardan alır feyz-i hayatı^. Bir ab-ı hayat lezzeti var içme sularda.

Mahsullerinin ismini saymakla tükenmez,Altın sarısı pekmezi parlar kutulardş,.

Fıstık o kiraz lebli, beyaz dişli bir afet,Ağyare kaçar hep gözü altınla dolarda.

Nevyork’ta, Vashington’da büirler o bizimdir,Şam fıstığı derler ona Türk Ankara’larda.

Vadiler üzüm, dağlar üzüm, bağlar üzümlü,Gül renkli şaraplar hele dursun fıçılarda.

İçmekle doyulmaz rakının lezzeti başka,Antepli dedin mi ünü ta Avrupalarda.

Olgunlaşır içtikçe o, bedmestliği bilmez,Centilmen olur, sazda, balolarda ve barda.

1 Çok sevdiğim Antep ve Anteplüere

564

Page 564: Bir ömür boyunca şiir

Pek çok çalışır, çok kazanır, çok para harcar, Zevkinde, sefasında, cefasında hovarda.

Kıymet ve kadir bilmede yok misli menendi,Hürmetle anar dostunu hâk olsa mezarda.

Hizmet bu aziz şehre sevaptır Zeki Savcı,Yârab çalışan varsa bırakma onu darda.

24.10.1954

565

Page 565: Bir ömür boyunca şiir

TORUNUM POYRAZ

Heskes karısını takmış koluna, Benim de torunum kolumun süsü. Herkes tıpış tıpış gider yoluna, Benim de Poyraz'ım ömür törpüsü.

Aklına esti mi bir adım atmaz, Tuttuğu elimi kopsa bırakmaz, Bilirim bu kadar yaptığı hep naz, Yüzümü kızartsam hazırdır küsü. .

Küstü mü elini kurtarır koşar, Bütün hırçınlığı o zaman coşar, Huyunu bilmeyen afallar şaşar, Çetindir gütmesi çapkm deyyusu.

Öyle bir torun ki şeker mi şeker, Güzeldir vücudu hep teker teker,. Gamzeli çenesi insanı fçeker, Sevümekte yoktur hiç üzüntüsü.

Severim ben onu delicesine,Aşıkım çevrine, her cilvesine, Bilirim kalamam yetişmesine, Mes’ut günlerimin budur türküsü.

Page 566: Bir ömür boyunca şiir

HASRETNAME

Özledim Antep’imi, sevgili ahbaplarımı, Özledim bağlarımı, bahçemi, topraklarımı.

Özledim çiftliğimin ma’bed-i hürriyetini, Özledim dostlarımın neş’e veren sohbetini.

Özledim halkçı büronun sayın âzalarını, Özledim Bay Göğüş’ün korkulu rüyalarını.

Özledim Nafi Beyin fazla merasimciliğin, Vermek ister Saym İsmail’e hep zorla yerin.

Özledim Başkan o üstad Cemil’in sızmasını, Böyle manasız ağırlanmalara kızmasını,

Özledim Barlas’ımm ah o kibar nüktelerin, Sözüne, sohbetine kültürü uygun ve derin.

Özledim Bay Say’ımm usta pasif politikasın, Hiç karışmaz söze dinler ele vermez yakasın

Özledim Asaf imin uslu o sakin duruşun, Özledim çok geceler hile yapıp kurtuluşun.

Şekerimler, o canımlar, o ricalar hanıma. Sokarım ben o şeker oğlanı bulsam canıma.

Page 567: Bir ömür boyunca şiir

Özledim Zihni Beyin tatlı güler çehresini,Bahse girmekte cesaretli, yiğit behresini.

Özledim Bozok’umun gizlice göz kırpmasını,Lütfü Beyden söz açıp Başmüdürü sıkmasını.

Beni mahvetti, harap etti bu çok özleyişim,Bırakıp Antep’imi Ankara’da neydi işim.

Sen git ey nâme sanl dostlarımın ellerine,Git bizim ellere gurbetzede Savcı yerine.

Ankara, 2.2.1955

568

Page 568: Bir ömür boyunca şiir

SİTEM

Poyraz annesine bayramdan evvel yazdığı mektuba cevap alamadığından aşağıdaki si­temli manzumeyi yazmıştım.

Giden mektuplarım kaldı cevapsız,Ben sana dargınım, küskünüm anne.Sevgide yerimi san kız aldı,Ben kendi rızamla sürgünüm anne.

Dedem var, nenem var, hava var, su var,Hudutsuz sevgi var, şersiz uyku var,Ne bir kıskançlık var, ne de korku var,Köyde Ankara’dan düzgünüm anne.

Ne çabuk unuttun Poyraz oğlunu,Biricik oğlundum, canındım hani,Beni her kim görse kaynıyor kanı,Senin ihmalinden üzgünüm anne.

Meltemedir babamın sevgili kızı,Mes’ut yuvamızın odır yıldızı,Bu benim içimde ince bir sızı,Bu yüzden sana çok düşkünüm anne.

15.8.195S

569’

Page 569: Bir ömür boyunca şiir

Poyraz'm dilinden yazmış olduğum sitemli manzumeyi göndermeye fırsat bulamadan an­nesinden çok hasretli ve acıklı bir mektup gel­di. Ona cevap olarak da aşağıdaki manzum mektubu yazıp her ikisini birleştirerek gön­derdik.

Beni mahçup etti çok utandırdı, Mektubun kızarttı yüzümü anne. Hasret ataşımı yaktı, yandırdı, Sızlattı içimi özümü anne,

Okurken dedemin kısıldı sesi, Nenemin heyecandan durdu nfefesi, O yanık mektubun yaktı herkesi, Benim de yaşarttı gözümü anne.

Cennette de olsam bulunmaz huzur, .Anadan babadan oldukça mehcur, Küçükte bulunur herhalde kusur, Yitirdim tepemi, düzümü anne.

Sürerken ekmeğe tereyağını, Özledim Meltem’in bal dudağını, Dedem bana verse bütün bağını Sensiz hiç yer miyim üzümü anne.

370

Page 570: Bir ömür boyunca şiir

Meyveler süslerken her gün sofrayı,Kavuna, karpuza hiç yoktur sayı,Ağzıma almadım bir tek elmayı,Sakın şaka sanma sözümü anne.

Beşgöz’de geçirdi oğlun bu yazı,Dedeye, neneye çok etti nazı,Yakında bağrına basan Poyraz’ı,Bekleyip dururum güzümü anne.

29.8.1955

571

Page 571: Bir ömür boyunca şiir

HOŞ GELDİNİZ

Sayın Başkan Eisenhover’e

Merhaba ey kişver-i hürriyetin mümtaz eri,Merhaba ey Birleşik Devletlerin şîr-i neri.

Merhaba âcizlere derman, fakire hırz-i can,Merhaba ey mert olan biz dosta yâr-ı mihriban.

Şensin elhak Türklere eşsiz garazsız müttefik,Biz bu imanla her işte sizlere olduk refik.

Siz büyük bir müttefikle vermemişken el ele, Korkmadık çok eski düşmandan, büyük devden bile,;

Gerçi pek taze demokrat, aşık-ı hürriyetiz, .Türk de olsa zalimi affetmeyen bir milletiz.

Halimiz mâlüm-ı ihsanın ki kalkınmaktayız,Korkup israftan hesap üstünde çok dur maktayız..

Mülkün imarında milyonlar döküp çıktık yola,Hayli borçlandık sağa, bir hayli borçlandık sola..

Destgır ol, korkma bizden, ahdine sadıklarız,Şarkta, garpte biz size eşsiz, vefakâr bir yârız..

Page 572: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Dört Milletvekiline

Hâk olsa yerim bister-i devranda gözüm yok, Mihrab-ı cinan olsa da cananda gözüm yok.

Büzgârla gezermiş, ona pek çok güven olmaz,Vallahi benim taht-ı Süleyman'da gözüm yok.

Zehr olsa şifadır bana sayimle akan su,Kevser deseler şerbet-i İhsan’da gözüm yok.

Kırpmam gözümü Hayder-i kerrar ise hasınım,Kâfi kalemim, gürz-i Neriman’da gözüm yok.

Yeğdir bir ağaç gölgesi bin sırça saraydan,Devrin modası handa, apartmanda gözüm yok.

Ben kişver-i hürriyeti dünyaya değişmem,Kopsun başım isterse, aziz canda gözüm yok.

Takmam koluma serv-i hiramanlan Savcı,Kâm almak için himmet-i nisvanda gözüm yok.

27.3.1957

573

Page 573: Bir ömür boyunca şiir

BU DA GEÇER ÇANKAYA

Neden böyle gamlısın, kadere küskün müsün,Yoksa çiftçiler gibi yağmurdan üzgün müsün.

Senin de bağın, bahçen, suya, sele mi gitti,Pamuk, susam tarlanda yabancı ot mu bitti.

Senin de bülbüllerin gülünün hasretinden,İçin için ağlayıp ah çeker mi derinden.

Senin de bağıbânm yurt içi gezide mi,Bu uzun ayrüığm üzüntüsü bizde mi.

Hatırlayıp ağlama, geçen mutlu günleri,Hiç güldün mü Atanın öldüğü gündenberi.

17.5.1957

574

Page 574: Bir ömür boyunca şiir

YA SABUR

Görüp görmezden gelmek, işitip söylememek, Düşünüp yazamamak, yazıp okutâmamak,Bütün bunlar çürüttü beni bir ağaç gibi,Başımı kopar diye sallamaya korkarım.

Alkışlamak zorunda kırılası kollarım,Koparacak bir hayli soysuz, değersiz başı.Hasretini çektiğim hürriyetin ataşı Bir kor gibi içimi, için için kavurdu.

Bıktım artık şu korkunç rüyalardan, kâbustan, > Kulağıma eğilip, aman söyleme sustan,Sütü bozuk validen, ağzı bozuk mebustan,Sabrımın harmanını devrin yeli savurdu.

Koparsa ne olacak sanki bu dertli başım,Aİtmışbeş yü taşıdım belki dinlenir diye,Her gelen yıl arattı bana giden yılları,Bir yıl önceki huzur döndü bir işkenceye,

Anlamadım bir türlü bu geri gidiş neden,Yanlış anlaşılmasın ben miyim geri giden,Benim gibi düşünen, bana benzer yüzbinler,Küçük, büyük memuru, işçisi ağlar inler.

Yurdu bir güneş gibi kucaklayan refahtan,Kulaklar tırmalayan mürettep inşirahtan, Karakterim icabı benim gölgede kalan.Her devir baş tacıdır uşaklıktan zevkalan.

Gaziantep, 1.9.1957

575

Page 575: Bir ömür boyunca şiir

AYRILIK DESTANI

Sayın Col. Windham’a sonsuz sevgilerimle

Yaklaşan ayrılık pek üzdü beni,Sizi gördüğüme pişmanım Windham.Çıkarma hatırdan unutma beni,Vefasız dostlara düşmanım Windham.

Severim her çeşit, her boy insanı,Farketmez benim için mezhebi kam,Yeter ki pâk olsun kalbi, vicdanı,Kâmil insanlara hayranım Windham.

Sayın eşinizle size gönülden,Bağlıyım unutmam, düşürmem dilden,Güle güle gidin siz bizim elden,Benim haşre kalsm hicranım Windham.

Ankara, 2.1.1958

576

Page 576: Bir ömür boyunca şiir

i HALKÇI BÜRO) MUZUN HAL-İ PÜR MELÂİİ

Sayın Üstadımız Dr. Mecit Barlas’a hürmetlerimle

Asaf Bey Büroyu düzdü döşedi,Fakat sizden sonra devam gevşedi.Biri çıkıp çaylar benden demedi,Keremli sohbetler sîzdeymiş meğer.

Zavallı İsmail kaldı kül öksüz,Yaşı geçkin değil oldukça gürbüz,Yolunu bekliyor hep gece gündüz,Getirirsin diye bir züppe dilber.

Sizi başgöz edek dedik delirttik,Bir çok koca kızı empoze ettik,Yüzünü çevirdi savuşup gittik,Altmışlık bekârlar körpe dul ister.

Erkılıç Nafi’nin kısıldı sesi,Kalmadı o eski çılgın öfkesi,Akimdan çıkmıyor Yozgat meclisi,Say’la kavga etmez kinini gizler.

Göğüş Abdullah’ın işi yolunda,Ocak omuzunda-, Ekrem kolunda,Devrin ne sağında, ne de solunda,Gününü gün eder yaşayıp gider.

577

Page 577: Bir ömür boyunca şiir

Zihni Kutlar gelir en son meclise,Ziyafet dedik mi hemen dal kese,Bir neş’e bahşeder bu söz herkese,Sonunda çoğunu yapmaz rest çeker.

Uçarı çapkındır şu Zeki Savcı,Tüfeği alışmaz yine de avcı,«Şükran» doktor olsa, «Canan» ilâcı,Bütün borçlarını öder temizler.

8.2.1058

578

Page 578: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Ankara'da iken Dr. Mecit Barlas’a gönderilmiştir.

Gam-ı hicrin ile âvâre, perişan gezeriz,Yüzümüz gülse bile hâtırı virân gezeriz

Siz gelin, gelmesin isterse bize fasl-ı bahar,Neş’eden canlanırız, kış günü üryan gezeriz.

Hiç güle, gülşene rağbet ini eder dostlarınız,Gül yüzün yoksuluyuz, saiH gir yan gezeriz.

İçirir zehr-i elem saki-i devran tas tas,Göz yumar, sabr ederiz ağzı dolu kan gezeriz.

Hep hayal alemi geçmekte visal-i Cânân,O da olmazsa eğer teşne-i Şükran gezeriz.

«Barlas»m sohbet-i şirini yeter Savcı sana,Her gece düşte anın bezmine mihman gezeriz.

Ankara, 12.2.1958

579

Page 579: Bir ömür boyunca şiir

AGÎT

Göz doktoru Sami Beyin Nur isimli kızma nişanlı iken bir bayram, günü nişanlısından gördüğü soğuk muamele üzerine Birecık’e gi­derek kendini Fırat nehrine atan Yüksek Mü­hendis için babası lise matematik öğretmeni Tevfik Beyin lisanından yazılmıştır.

Sağ mı yavrum bana bir müjde ver, ağlatma Fırat, Köpüren dalgana gözyaşlanmı katma Fırat,Kaldı yollarda gözüm gel beni sızlatma Fırat,Onu boğdunsa da söyle, yeter aldatma Fırat.

Kararan bahtına küsmüş de o koşmuş yanma,Bir teselli aramış ruhunun isyanlarına,Hiç düşer miydi o bedbahtı yok etmek şanına,Bari Meşhed’de bırak başka yere atma Fırat.

Ona bayram günü bir zehr-i elem sundu kader,Verdi Nur aşkına can, gençliğini etti heder,İnlesin vicdan azabıyla o Nur haşre kadar,Beddua et de onun bahtını parlatma Fırat.

1958

530

Page 580: Bir ömür boyunca şiir

BANKALAE. GÜZELİ

Benim bir sevgilim var Merkez Bank’tan da zengin, Sevdalı mavi gözü Deniz Bank gibi engin,

Benzer îş Bankasına, çok hünerli, işgüzar,Başında Zıraat’ın hafta kordelası var.

Yanakları Doğu Bank, almış rengin şafaktan, Gerden Sümer Bank malı, seyredilir uzaktan.

Eli Pamuk Bank gibi zarif ve çok yumuşak,Şeker Bank’dan da tatlı, ince bir kiraz dudak.

İnci gibi dişleri Ak Bank’a benzer beyaz,Omuzları Demir Bank, açık durur kış ve yaz.

Göğüs kısmı' Tümsü Bank, başı yukarda gezer, Uzatılan; ellerin niyetini o sezer.

Bilekleri Muhabank, yurdu, yurttaşı, korur.Ömür boyu gelirli Vakıflar gibi mağrur.

Sırtı Eti Bank gibi kolayca gelmez yere,Bacakları Bay Bank’tır yetiştirir menzile.

581

Page 581: Bir ömür boyunca şiir

Muaşereti kibar Yapı Kredi kadar,Öfkeli zamanlarda Emlâk gibi pürvekar.

Sosyeteye çok düşkün İstanbul’un çocuğu,Buğday Bankası gibi unutturur yokluğu.

Sözüne güvenilir Garanti Bankası’dır,Emniyet Sandığı,dır sarıldın mı ısıtır.

3.6.1958

582

Page 582: Bir ömür boyunca şiir

“Bir hatıra olsun size benden bu satırlar.”

Sevgili kızım Haver’e

Doğduğumdanberi öksüz yaşadım gülmez içim, Anlamaz kimse benim derdimi kalbimde yaram.Elli yıl bir eşi yok eş beni hiç anlamadı.Ben ölürsem deyiniz-. — Ölmedi kurtuldu babam.

22.6.1958

Çok sevgili Poyraz’ima

En son beni de kırdın oyuncak gibi attın,Sevginle dolu kalbimi hicranla kanattın.Yavrum nere gittin, niye gittin, kime küstün,Sen gözlerimin nuru, şu son ömrüme süstün.

Eylül 1958

583

Page 583: Bir ömür boyunca şiir

Poyraz’a

Ben senin mecnununum leylâ mısın Poyraz nesin, Gözlerimde nursun, cânım gibi kalbimdesin.Görmeden ölmek mukadderdir kemâle erdiğin,Yılda bir gel kabrime, gül, ağla tek gelsin sesin.

Sen çiçeksin, hiç getirme istemem bir gül bile, Yaslanırsan kabrime hacet ne artık bülbüle.Hâk olan fanî vücudum şöyle bir gelse, dile,Dinler anlarsın ki sen mahşerde de günlümdesin.

20.2.195S

584

Page 584: Bir ömür boyunca şiir

GAZEL

Sayın Dr. Mecit Barlas’a

Nola malum ola siz dostlara halim Doktor.Kalmadı hasret-i yârana mecalim Doktor.

Uzadıkça uzadı firkatin eyyamı bu yıl,Artırır bad-ı hazan hüzn ü melalim Doktor.

Ben bu hicran ile Beşgöz’de ölürsem şayet,Sizi, rencide eder bar-ı vebalim Doktor.

Yağlı bir baltaya sap olma duruken böyle,Düşmüşüm dağlara mahkûm-ı zevalim Doktor.

Ben de vaktiyle Demokratların alası'idim,Bırakır mıydım eğer olsa kemâlim Doktor.

Biz çıkardık suyu, el içti, küpün doldurdu,Tepeden tırnağa mahrum-ı ne valim Doktor.

Dostlarımdır bana dünya malı, ikbâl ve şeref,Ey benim tac-ı serini, câh ü celâlim Doktor.

Beşgöz, 10.10.1958

585

Page 585: Bir ömür boyunca şiir

İHTİYARLIK

Kimseler kalmasın evlât eline,Kul olur damada yahut geline, Hele düşkünlüğü de varsa onun, Bir diken gibi batar gözlerine.

Gece gündüz ölümün beklerler, •Çekilir hali de yoktur derler.Bir de yoksul ise biçare adam, Bırakırlar onu çöplüklerine.

Malı olmuş ne çıkar hasta ise,Deli derler «Satayım bari» dese, Sevdiği bir yemeği fazla yese, «Dokunur» der de vururlar eline.

Böyle olmaz hepisi belki denir,İyi de olsa gelinden çekinir.Baba yahut ana sığmaz evine, Çünkü engeldir o, dirliklerine.

Bu acıklı durumu varsa torun, Seyredip sızlanır üzgün üzgün.Bir gün onlar da çeker bunlardan, Bin pişiman olup ettiklerine.,

Page 586: Bir ömür boyunca şiir

Çok sevgili ve çok duygulu vefakâr torunum Poyraz Savciya

Mektup da yazmıyorsun, sen de mi küstün bana. Benzeme büyüklere, uyma sakın şeytana.

Onbeş günde bir olsun, iki satır karala,Sızlamasın hicranın açtığı derin yara...

Bilmezsin ki ben seni deli gibi severim,Zehir de sunsan bana, şifa diyerek yerim.

Yarın sen de büyürsün, unutursun geçmişi,Bütün sevdiklerini unutturur bir dişi.

İradene hükmeder, emrine râm olursun,Ana, baba hakkını unutur, kurtulursun.

Benim çektiklerimi, onlar da senden çeker,İnsan biçeceğini kendi elile eker...

19.11.1958

587

Page 587: Bir ömür boyunca şiir

CÂNÂN’A

Bilmedim ah onu câııâmm imiş, câmm imiş,İsmi dillerde gezen afet-i devranım imiş,Yolunu gözlediğim, özlediğim hanım imiş,,O benim canım imiş, sevgili cânânım imiş.

Arz ederdim ona ben aşkına duçarlığını,Yoktu tatmin edecek kendini bir varlığım,Getirir merhamete belki bu nâçarlığım,Duyduğum doğru ise hayrı sever hanım imiş.

Belki çok görmez idi aşkma geçkin yaşımı, Koydururdu dizinin üstüne dertli başımı,Lutf edip belki silerdi boşanan gözyaşımı,Meğer ol serv-i revân şem’-i şebistanım imiş.

Ben o Cânân’ı yakından tanıyıp görmemişim, Hüsnünün şöhretidir ismini hep yâd edişim,Beni gözden düşüren yaşlılığa serzenişim,Gençliğimde o benim özlediğim hanım imiş.

1938

583

Page 588: Bir ömür boyunca şiir

Ş A B K I

Her gelip geçtikçe hayranız güzel endamına,Bir dönüp bakmazsın insaf eyleyip uşşakma, Bahm eder belki dedik gittik der-i ihsanına,Bir güler yüz görmedik, el sürmedik dâmânma,

Kalbimiz teshir eden hüsnün değil ciddiyetin, Yaşlılarla yoksa şayet ülfetin, ünsiyetin,Bahşeder taze hayat belki senin kurbiyetin, Gözlerinle söyle varsa böyle gizli'niyetin.

Lütfedip gelsen eğer bir gün bu yârân bezmine, Kaptırırsın kendini hoş sohbetin âlıengine, İhtiyacın varsa şayet yaşlı bir dul zengine,Sen emin ol ki düşersin her cihetten dengine.

Page 589: Bir ömür boyunca şiir

TARAFSIZ YURTTAŞLARIN DİLEĞİ

Şu iki muhalif Parti topyekûn,İstifa etse de biz de kurtulsak.Şu iç mücadele bulsa bir sükûn, Dinlense başımız bir huzur bulsak.

Vatan cephesine iltihak yapan, Radyonun düğmesi oldu bir yılan, Hakikat olsa da kalmadı inan,Bir doğru söyleyen bulup da sorsak.

Radyo gazetesi öğünme faslı,Düzü pek fazladır olsa da aslı,Şu geçim derdinden millet çok yaslı, Kalkınma bitse de biraz doğrulsak.

Vallahi usandık şu bankalardan, Tiksindik milyondan, apartimandan, Küfredip çıkarız dinden, îmandan, Varımız, yoğumuz verip sustursak.

Demokrat Parti’nin emeği boşa, Gitmiyor bu sinir harbi hiç hoşa, Tarafsız yurttaşlar verip baş başa, Cephesiz bir vatan partisi kursak.

Page 590: Bir ömür boyunca şiir

“Dünya” gazetesinde çıkan (Çim ? başlıklı yazı münasebetiyle Sayın. İbrahim Minnetoğlu'na

“Dünyamda gördüğüm o (Çim) yazınız,O kadar üzdü ki beni içimden.Boşadır devrana infialiniz,Başka ne beklenir malum seçimden.

Didik, didik ettim cümlelerini,Paylaştım ruhunun kederlerini,Düşündüm bir hayli sual yerini,Aldım şu cevabı Rabb-ı hakimden.

“Yorul kulum!" denmiş size ezelden,Bozulmaz bu yazı ne gelir elden,Çalabilir misin söyle her telden,Arama bir çare şeyhten, hekimden.

Faziletin yolu “Hilton”a çıkar,Ocağı, bucağı irade yıkar,Kalem tutan eli kelepçe sıkar,Bir lezzet almadım ben bu rejimden.

İbret pencerenden seyret âlemi,Ne kadar sallansa batmaz bu gemi,Şimşir tarak taşır kelin perçemi,Varsın kan ağlasın millet geçimden.

2.2.195»

591

Page 591: Bir ömür boyunca şiir

"‘VATAN CEPHESİ” KURUCULARINA

■Çökmez bu inan cephesi, beyhude emekler,Beyhude o teller, yine beyhude o çekler.Bin cephesi olsa, sizi er geç yenecekler,'Zalimleri kahretmeye gökten inecekler...

Sözler unutuldu, o vaitler suya düştü,Millet malı yağmasına aç baylar üşüştü,Denmez buna kalkınma, bu bir hızlı düşüştü,Kırk yıl geriye, hem de sefilane dönüştü.

Radyo gece gündüz bizi bezdirdi yalanla,Ömekli küfürler ile, uydurma planla.Suçsuz o ölenlerle, temelsiz yıkılanla,Süslendi vatan sathı akan gözyaşı, kanla.

İmâr diye bir hayli ocak söndü yıkıldı,Vicdanlar avuçlandı, demir pençe sıkıldı, .Namuslu yazarlar tutulup hapse tıkıldı,Her kim ki muhalif, o gâvur dendi çıkıldı.

Yârab, şu gâvur kimse yaşatma onu öldür,Öldürmez isen hâk-i mezellette süründür,Bitsin şu tahakküm, şu nifak devrini söndür,Mazlum şu vatandaşları kurtar bizi güldür.

6.2.1959

.592

Page 592: Bir ömür boyunca şiir

MÜNÂCAT

İlâhi, merhamet, lutf u mürüvvet sende kalmıştır, Susuzluktan şu Antep şehri mahvolmuş, bunalmıştır.

Bütün imkânların fevkinde affinden ümitvârız, Muhakkak biz günahkârız ki ihsanın azalmıştır.

Çimenzar oldu yurdun her yanı seylab-ı rahmetten, Bizim gözyaşımızdan her taraf yanmış, kararmıştır.

Ne yaptık, neyledik bilmem ki yârab dense beyhude, Ayandır, ağniyamız mest ü mağrur zevke dalmıştır.

Soğuktan, hem de yoksulluk elinden muztarip, nâlân, Fakir hemşehriler dest-i ecelden şerbet almıştır.

Maişet bârı az geldi, biz açtık ma’siy e t bârı,Anmçün bizlere ebvab-ı in’amın kapanmıştır.

İlâhı canlı cansız cümle mahlûkun perişandır, Sevindir karla, yağmurla zaman pek çok daralmıştır.

Kerim ismin, rahîm ismin, Allahü zülcelâl ismin, Olup vird-i zeban mahzun gönüller dalgalanmış tır.

12.2.1959

593

Page 593: Bir ömür boyunca şiir

ULU TANRIMA

Sonsuz şükranlarımla

Beni utandırmadın Allahım.Ben,Yüzbini aşan insanın,Yüzbinleri aşan hayvanın,Sayılması mümkün * olmayan Bağın, bahçenin, ormanın,Tercümanı idim o dilekçemde.Gözlerim yaşlı, ellerim göklere açılmış,Diz çöktüm inayet kapma,Yapıştım hacet kapının kulpuna.İçim yana, yana,Yalvarıyordum bizleri yaratana,Ulu yezdana, sana.Beni utandırmadın Allahım.Beyaz kanatlı rahmet melekleri gibi KarAydınlattı gözlerimizi,Ağarttı yüzümüzü.Ümitsizlerin önünde Beni utandırmadın Allahım.

23.2.1959

594

Page 594: Bir ömür boyunca şiir

GÖRMEZDEN GELDİ

1959 yılının Ağustos ayında damadım Zihni Kutlar’m Kavaklık’ta hakimlere bir ziyafeti varmış. Bu ziyafetten habersiz olarak biz de o gün bir kaç arkadaşla Kavaklık’a gitmiş ve Zihni Beyin ziyafet sofrasından uzakça bir masada oturmuştuk. Zihni Bey bizim geldiği­mizi görmemiş olmalı ki hiç ilgilenmedi. Ar­kadaşlar bana, damadın bizi gördü de gör­mezden geldi diye takıldılar. Aşağıdaki şiir bu günün anısına yazılmıştır.

Nemize lâzımdı bizim Kavaklık,Elin sofrasına gözle ortaklık.Her geçen garsonun eline baktık,Zihni Bey görmezden geldi bizleri.

Ziyafeti varmış hukukçulara,Biz de heveslenip düştük yollara,,Gönlümüze açtı bu ihmal yara,Zihni Bey bizleri görmezden geldi.

Sayın Doktor Mecit Barlas’ta geldi,Masamız şenlendi, neş’e yüceldi,Kayın baba olmak bağrımı deldi,Zihni Bey görmezden geldi bizleri.

595

Page 595: Bir ömür boyunca şiir

Yalancı dolmayla imambayıldı,Bizler için kâfi ikram sayıldı,Bir gün evvel karar verip cayıldı, Zihni Bey görmezden geldi bizleri.

Kebapla lahmacun getirtip yedik,Bir tabak çiğ köfte gönderir dedik, Bir hayli ihsanlar umduk özledik, Zihni Bey görmezden geldi bizleri.

Abdullah Göğüş’ün ayranı şişti, Öfkeden üç tane sigara içti,Kafası tutunca keyfi gelişti,Zihni Bey görmezden geldi bizleri.

Gider ayak bir iltifat buyurdu, Kiiiskebabını bize duyurdu,Sayın hâkimleri şükür doyurdu,Zihni Bey görmezden geldi bizleri.

Koyun yumurtası varmış kavrulmuş, Çeşitli meyveler yenmiş savrulmuş, Kâtibin evine bile ayrılmış Zihni Bey görmezden geldi bizleri.

Beşyüz lira masraf etmiş bize ne, Dökülmüş saçılmış gelip gidene,Bize düşen hisse bir kuru çene, Zihni Bey görmezden geldi bizleri.

Page 596: Bir ömür boyunca şiir

SÜSLÜ SOFRA

Zihni Kutlar bu “Görmezden Geldi”yi okuduktan sonra bize bu defa yine Kavaklık’ta şataraflı bir ziyafet verdi. Bunun üzerine aşağıdaki şiir Sayın Abdullah Göğüş’e ithaf edilerek yazılmıştır.

Gördün mü damadın daniskasını, Küskün gönlümüzün sildi pasım, Unutmaz dostunu akrabasını,Zihni Bey ikrama boğdu bizleri.

Köftesi, kebabı, koç yumurtası, İmambayıldısı, nefis dolması,Gözler kamaştıran süslü sofrası,Zihni Bey ikrama boğdu bizleri.

Bu defa keyfinden yak sigarayı, Yemin bozmak için koy dubarayı,Su gibi akıttı, döktü parayı,Zihni Bey ikrama boğdu bizleri.

Kiliskebabına hiç var mı sözün, Garsonun elinden kesilsin gözün, Karpuzun renginden kızarsın yüzün, Zihni Bey ikrama boğdu bizleri.

Kavunla şeftali, o sarı incir, Meyveler sofrada bir altın zincir,O taze fıstığı kırarsın bir bir,Zihni Bey ikrama boğdu bizleri.

597

Page 597: Bir ömür boyunca şiir

Kadehler bir biri arkası doldu, Garsonlar hizmetten bıktı yoruldu, Kayın babalıktan belim doğruldu, Zihni Bey ikrama boğdu bizleri.

Yiğit isen dostum göster boyunu, Vişne bahçesinde susuz kuyunu, Bırak şu itiraz adlı huyunu,Zihni Bey ikrama boğdu bizleri.

§98

Page 598: Bir ömür boyunca şiir

VARSIN VİLAYET OLSUN

Kilis’in Vilayet olarak bizden ayrılacağı haberi üzerine

Kıskanmamak mümkün mü şu ak bahtlı Kilis’i, Demokrat iktidarın Nedim’i, sevgilisi,

Bir vezir evlâdı var, damad olmasa bile, Benzetmemek mümkün mü o meşhur İbrahim’e.

Onun bir çök eseri Nevşehir’de ayakta,Bunun ikbal güneşi Kilis’te parlamakta.

Kilis deyip de geçine, o bir eşsiz diyardır,Dağında, ovasında zeytin ormanı vardır.

Tabiatla savaşta çalışkan evlâtları,Kadın, ¡erkek düşerler yollara gece yarı.

Çiğ yerine dökerler toprağa alm teri,O nefis üzümleri, tükenmez sebzeleri.

Kırkbin nüfuslu serhat şehrimizin serveti,Taşında, toprağında İbrahim bereketi.

599

Page 599: Bir ömür boyunca şiir

Kadehler bir biri arkası doldu, Garsonlar hizmetten bıktı yoruldu, Kayın babalıktan belim doğruldu, Zihni Bey ikrama boğdu bizleri.

Yiğit isen dostum göster boyunu, Vişne bahçesinde susuz kuyunu, Bırak şu itiraz adlı huyunu,Zihni Bey ikrama boğdu bizleri.

898

Page 600: Bir ömür boyunca şiir

YARSIN VİLAYET OLSUN

Kilis’in Vilayet olarak bizden ayrılacağı haberi üzerine

Kıskanmamak mümkün mü şu ak bahtlı Kilis’i, Demokrat iktidarın Nedim’i, sevgilisi,

Bir vezir evlâdı var, damad olmasa bile, Benzetmemek mümkün mü o meşhur İbrahim’e.

Onun bir çök eseri Nevşehir’de ayakta,Bunun ikbal güneşi Kilis’te parlamakta.

Kilis deyip de geçine, o bir eşsiz diyardır,Dağında, ovasında zeytin ormanı vardır.

Tabiatla savaşta çalışkan evlâtları,Kadın, erkek düşerler yollara gece yarı.

Çiğ yerine dökerler toprağa alın teri,O nefis üzümleri, tükenmez sebzeleri.

Kırkbin nüfuslu serhat şehrimizin serveti,Taşında, toprağında İbrahim bereketi.

599

Page 601: Bir ömür boyunca şiir

Kıskandırır bizleri, Gazianteplileri,İmrenirler Kilis’e bütün türk şehirleri.

Lâyık mı böyle şehir bir ile yamak olsun,Şu aç gözlü Antep’in önü sıra yorulsun.

Varsm vilâyet olsun, biz kalalım kazada,Onun ikbâl yıldızı parladıkça fezada.

Bir çıralık ışığı belki düşer bize de O bahtiyar Kilis’e Saym Ökmen aydede.

Ankara, 31.12.195$

600

Page 602: Bir ömür boyunca şiir

NEDAMET

Ne diye ayrıldım o topluluktan, Kalsam kurtulurdum belki yokluktan. Ne kadar yaşlansam şu çocukluktan Beni kurtarmadı o kahpe f elek.

Onikiden sonra gelenler ondu,Hazırca sofraya şıp diye kondu,Parti keseriyle önüne yondu,Onlar kavun yedi, ben yedim kelek.

Akıllı kişiler sebat ettiler,Her türlü murada şükür yettiler, Benim gibileri küsüp gittiler,Tekrar dönmek için biraz yüz gerek.

Bir dostum gel dese belki giderdim, Neyleyim memleket davası derdim, Zehir de sunsalar göz yumar yerdim, İçim kan ağlasa yüzüm gülerek.

Bütün bu sözlerim can çabasıdır, İsyankâr ruhumun kasırgasıdır,İkbal hasretimin belki yasıdır, Gezerim gölgemden bile ürkerek.

Page 603: Bir ömür boyunca şiir

«ÖĞÜT

Nedamet’e verilen cevap,Zeki Savcı’dan Zeki Savcı’ya

Üzülme bir yerde başkan değilsen,Kabahat o dimdik duran başında.Kopar mıydı sanki biraz eğilsen,Asüı kalmazdın semer kaşında.

Adam beğenmedin koca şehirde,Şuna buna çattın ikide birde,;Elinle uğrattın başmı derde, ıSuya hasret kaldın pmar başında.

Yüzünün suyunu döktün toprağa,Sıdkını bağladın bahçeye, bağa,İltifat etmedin hiç sola, sağa,Börek yağmasınm bu savaşında.

Şu haklı sözüme kulak versene,^Gözünü seveyim uyma öfkene,Tohumluk buğday al ek değirmene,Çek doru atını binek taşma.

İstersen çiftçi ol, istersen hamal,Bahta güvenirsen çek kur’ayı al,Seçkin komisyonda hiç yoktur vebal,Onlar da selâmet yol telaşında.

1959

,602

Page 604: Bir ömür boyunca şiir

SİTEM

Sayın Ali Ocak’a

Menfaatsız, maksatsız, candan severdim sizi,Bana gücenmişsiniz, bunu çoktan beklerdim.Soysuz huluskârlann arttıkça dizi dizi,Şükür sarhoş olmadı ikbâlden ‘'Ocak” derdim.

Yanümışım doğrusu, ne yapsan sen haklısın, Hatırladım geçmişi, düşündüm derin derin.Gölgen beni üşütür, güneşimle sen ısın,Ben vefalı bir dostum yine kalbimde yerin.

Ankara, Ocak 1960

Page 605: Bir ömür boyunca şiir

ŞARKI

Elmas mı, kömür mü adın ey rûy-i siyahım;Arttıkça soğuklar benim artırmada âhım.Eller gibi yok partili bir ünlü penahım,Sen yaz beni gel defter-i tevziine şahım.

Poyraz yeline göğsünü açmış odamız var,Yüklerle odun yansa ısmmazı sobamız var,“Bizden bu.” denilmezse verilmez modamız var,Sen yaz beni gel defter-i tevziine şahım.

\

10.2.196B

604

Page 606: Bir ömür boyunca şiir

BİR ZİYAFET MÜNASEBETİYLE

Sayın Dr. Abdülkadir Göksel’e

Diriğ etme İlâhi şem’i hıtfun hân-i Göksel’den, Münevver kıl demadem bizleri ihsan-ı Göksel’den,

Hayat-ı cavidanî bahşeder iksir-i in’amı,Esir-i dert olanlar can bulur derman-ı Göksel’den.

Nazirsiz busitanı cennet-ül-me’va desen câiz,Alır hep dostlan buy-i vefa reyhan-ı Göksel’den.

Atası Hatem-âsâ ta-ebed vird-i zaman olsa,Nasip alsın kemâle teşnegân irfan-ı Göksel’den.

Gönülden bağlananlar feyz alır dergâh-ı Nakşî’den, Zeki düsturun almış ta-ezel derban-ı Göksel’den.

9.2.1960

605

Page 607: Bir ömür boyunca şiir

ŞEHİRLERARASI TELEFON

Elimi attım mı şu “03 ”e Yüreğim hop diye ağzıma gelir.Ne kadar nezaket kullansam hiçe, Karşıdan çok haşin bir ses yükselir.

“Şehirlerarası” dedi mi dilim,Dolaşır, hürmetle bükülür belim, Alnımm terini siler mendilim, Teşekkür ederken sesim incelir.

Az sonra zil çalar, hemen koşarım, Mikrofon elimde durur şaşarım,“Ses veren yok” desem hazır azarım, O bana “Konuş!” der, çok sinirlenir.

Nihayet ses gelir beklenen yerden, Nasılsın demeden kesilir birden,Alo, alo, derken bakarsın ki sen, “Devam ediyor mu" diye seslenir.

Yok desen birinci seans boşuna,Kızıp evet dersin gider hoşuna,Buna su akıtma der yokuşuna,Seni yıpratmaya çok heveslenir.

Bu ruhî haletle sen ol da konuş, Asabın bozulur olursun sarhoş,Ne desen, ne yazsan bence hepsi boş, Şikâyet edenler olsa terslenir.

606

15.2.1960

Page 608: Bir ömür boyunca şiir

SİTEM

Sayın yeğenim Türkân Ocak'a'

Barlas ailesi asîl ve kibar,Eşsiz mütevazı, eşsiz vefakâr.Üstelik soyunda bir de şair var,Sana bu mağrurluk nereden geldi?

Hasırcı Ağanın torunu annen,Benim öz halamdır rahmetli ninen,İki baş küheylan bir hanımsın sen,Sâna bu mağrurluk nereden geldi?

Ayrıca sevdiğim bir zatm eşi,Evinin çiçeği, süsü, güneşi,Bir yere çıkmadın, bu söz gelişi,Sözünde durmamak nereden geldi?

Bu haklı bir sitem gücenme yeğen,Ne kadar bekledim yolunu bilsen,Sağ olsun gelmeyen, sayıp da gelen,Sana bu mağrurluk nereden geldi?

Ankara, 25.2.1960

607

Page 609: Bir ömür boyunca şiir

BİLİNEN BİR ŞARKIYA NAZİRE

Hem döversin, hem söversin, hem yine davacısın,Ey demokrat iktidarım sen ne çok kavgacısın. Dinletirsin her gece kırkbeş dakika çengini,Ey demokrat iktidarım sen ne çok kavgacısın.

Hep muhalif mi bu millet, biz tarafsızlar neyiz, Emrine amadeyiz, farz et ki sadık bendeyiz.Bezdik illallah her akşam radyodan şermendeyiz,Ey demokrat iktidarım sen gönül muhtacısın.

10.3.1960

608

Page 610: Bir ömür boyunca şiir

BU DA GEÇER ÜSTAD

Sayın Ahm et Emin Yalman’a

Kanun adına ceza görürsen,Ahkâm-ı kazaya ram olursun.Pulliam yaşayıp da sen ölürsen,Cennette dahi benâm olursun.

Yoktur suçunuz, bize ayandır,Suç olsa da bu ceza girandır,Zannetme felek de partizandır Sağlıkla çıkar bekam olursun.

Çıktıkça semaya dud-i âhm,Tozdukça senin bu gerd-i râhrn,Fecri yakın özlenen sabahın Mutlu o sabaha şâm olursun.

11.3.1960

Page 611: Bir ömür boyunca şiir

“NAZİREYE NAZİRE’ NİN MEÇHUL ŞAİRİNE

Suç üstü mü tuttun beni dostum ramazanda, Bir eski demokrat diye yay dm gazetende.Yer yoksa tarafsızlara şayet bu vatanda, Gönlüm yine kırkaltıdaki saf heyecanda.

Caiz mi tarafsızları üzmek şu zamanda, Mahsus mu size haksızı yermek bu vatanda, Yoktur gözüm ikbalde, ne servette, ne şanda, Gönlüm yine kırkaltıdaki saf heyecanda.

Ben elliden evvelki demokrat Zeki Savcı,Hak yolda giden partilere hayr ü duacı, Namuslu tarafsızlık onun bir ser-i tacı, Gönlüm yine kırkaltıdaki saf heyecanda.

Page 612: Bir ömür boyunca şiir

BİR ŞARKIYA NAZİRE

Menderes gelecek diye onarbin lira masrafla yaptırılan onbir takın fırtınadan dördünün yıkılması üzerine yazılmıştır.

Sakın gelme Antep’e uzakta kal Menderes,Küfredilen adınla dudakta kal Menderes.Az mı ocak söndürdün, az mı hanüman yaktın,Evin başına çöksün sokakta kal Menderes.

Birer birer yıkıldı o muhteşem takların,Bıktı yol beklemeden soyguncu uşakların.Bulacaksın belânı bugün değilse yarın,Tuttuğun dal kırılsın budakta kal Menderes.

20.3.1960

611

Page 613: Bir ömür boyunca şiir

ŞARKI

Gözler yine Hıfzı Ege’nin gözdelerinde,Malumları, meşhurlan hep eski yerinde.Durmak bize düşmez bu problem üzerinde,Malumları, meşhurları hep eski yerinde.

Kim gelse girerler göze, derhal eğilirler,Kim gitse söverler onu ömekli yererler,Ahlak ağacın taşlayarak meyve dererler,Malumları, meşhurlan hep eski yerinde.

Kim gelse onun zevkine sermaye olurlar,Dört elli yürürler, sürünürler, sokulurlar,Fethetmek için kaleyi bir çare bulurlar,Malumları, meşhurları hep eski yerinde.

18.6.1960

6X2

Page 614: Bir ömür boyunca şiir

ŞARKI

Mehmet Ali Demir için

Her parmağı bir san’a tın icadına kadir,Feth etmede her kalbi o bir ünlü bahadır,Emsali bizim ilde değil dünyada nadir,Feth etmede her kalbi o bir ünlü bahadır.

Pek usta müzisyendir o her telde çalandır,Kim gelse onun gözlerine sürme olandır,Devrana da hükmeyler o bir ibn-i zamandır,Feth etmede her kalbi o bir ünlü bahadır.

9.7.1960

613

Page 615: Bir ömür boyunca şiir

DOSTUM HALİL GÜLEÇ’E

On telis istedim üzüm koymaya,Sıkıldı galiba mühletsiz verdi.Meğer muhtaç imiş bir çok yamaya,Bir senet almadı külfetsiz verdi.

Sergide açınca karardı gözüm,Karpuz çuvalında durur mu üzüm,Bu çürük dostluğa kalmadı sözüm,Verirken belliydi ülfetsiz verdi.

Öyle çuvallar ki görmeğe muhtaç, .Delikler pencere, görünür yamaç,Üç metre yamayla, kınnab on kulaç,Hakkı var ne yapsın ücretsiz verdi.

Markalar vurulsun H.G.'li dendi,Birbiri içinde çuvallar indi,Hamalın sırtına dört elle bindi,Sanki cehiz verdi, şerbetsiz verdi.

ömrün uzun ola Bay Halil Güleç,Telisler yetişir yanma ergeç,Bir daha verirsen iyisini seç,Zeki Savcı desin, töhmetsiz verdi.

Beşgöz, Eylül 1960

614

Page 616: Bir ömür boyunca şiir

ŞARKI

Vaktiyle bu şehrin hanı bir Leylâsı vardı,Her gün yeni bir taze arar, Mecnun arardı.Bir necm-i emel, necm-i seher, necm-i nehardı, Her gün yeni bir taze arar, mecnun arardı.

Çok aldanan oldu ona toy gençlerimizden, Aşkın lisesi, ortası mekteplerimizden.Lütfetti felek aldı nihayet elimizden,Her gün yeni bir taze arar, mecnun arardı.

Page 617: Bir ömür boyunca şiir

Merhum Haşan Âli Yücel için yazılmış ve bir sureti Falih Rıfkı Atay’a gönderilmiştir.

Kahrı bir hıtfa sebep oldu o zalim ecelin,Kadrini senk-i musallada belirtti Yücel’in.

Sağlığında unutulmak onu etmişti harap,Şimdi şükranla anıp saymadadırlar eserin.

Bivefa dostlan tabutuna el bağlasa da,Kanayan kalbi onulmaz, açılan yara derin.

Dilerim onları affetsin, o olsun mağfur,Tanrı son menzilini yapsın ona huld-i berin.

{Son mısra’ tarihtir: 1961)

6.3.1961

616

Page 618: Bir ömür boyunca şiir

DEÎtT DİNLEME GÜNÜ j' m

" • i ' l

, i:

1 [

Dertsiz günüm olsa ben de giderim Dertlerin dermanı Sayın Araz’a Gücün yeter ise kes durma derim,Ağırca bir ceza keskin poyraza.

Şehirden uzakta Başkarakol’da,Dört yanı hendekle çevrili yolda,Diz boyu çamura her gün boğul da Hasret çekmez misin bahara, yaza.

Geceler uğramaz bekçi semtime,Dört misli aylığı isterler yine,Bu bir ceza ise uzaktakine,Verelim çekmeden kendimiz naza.

Çarşı yok, pazar yok, bir tek dükkân yok,Derdim artsın desen dert de satan yok,Halinden anlayan, elden tutan yok,Geceler çok uzar her uykusuza.

Yol bekler dururum bir konuk diye,Dostlarım gelemez yol bozuk diye,Lüks arabama geçit yok diye,Dönmüşüm bir çölde yanık susuza.

7.3.1961

617

Page 619: Bir ömür boyunca şiir

BU DA MÎLLETİN DERDÎ

Yine şaha kalktı ikbal sevdası,O eski hamamın, o eski tası,Demokrat Partinin kirli mirası,Dolaşıp duruyor hep elden ele.

Ekrem Alican'la som Gümüşpala,Politika gölünde bindiler sala,Düşük alayma marş çala çala,Çalkanıp dursunlar bir zaman hele.

Menderes’in malı “Yeni Türkiye”,Takvime koymuştu bu ismi güya,Siyaset işinde Paşa’mız yaya,Yazık ki bu millet çok çekti çile.

10.3.1961

618

Page 620: Bir ömür boyunca şiir

BU DA KÖYLÜNÜN DERDİ

Dertli hep şehirde mi/köylü dertsiz kişi mi, 'Zaman zaman dinlerim, sızlatırlar içimi.Haklan da yok değil, bakın ne söylüyorlar, Anlat şu derdimizi Vali Beye diyorlar.Ben de hatır kırmadım, yazdım bu manzumeyi, Hürmetle selamlanın sevdiğim Vali Beyi.

‘Bir zamanlar merkeple şehre gider gelirdik,Ele geçen parayı handa, otelde yerdik.Bir kaç yıldır bizler de medeni vasıtadan Faydalandık, hayvanla yolcu kalktı ortadan. ■Çok köyün kamyonu var, komşu köyler bineriz, :Şehre her sabah gelir, akşam geri döneriz.İri ufak herkesin bir kaç parça eşyamız, Satacak yoğurdumuz, bir sepet yumurtamız. Mevsimlerine göre, kuru, yaş üzümümüz, Taşıması güç olan baş belası yükümüz.İsmi köylü garajı olan yerde dururduk,Yakın satıcımıza dağıtır, kurtulurduk.Dönüşte her ne alsak oracıkta yüklerdik, Demokrasi devrinde köylü efendi derdik...Bir de baktık garajlar şehir dışına çıktı,Bu trafik yasağı yalnız köylüyü yıktı.İndiğimiz mahalden çarşı bir kilometre,Bir kilo eşyamızı onbeş kuruş ücretle,Atlı arabalara yükler yola düşeriz,Bu bizim kaderimiz, alın yazımız deriz.”

619

Page 621: Bir ömür boyunca şiir

Bana da sorarsanız trafiği bozanlar,Köylü kamyonu değil şehirde oturanlar.Onbeş tonluk kamyonlar mağazanm önünde,Sıra sıra dizilir ana yol üzerinde.Bir yandan boşaltılır, bir yandan da yüklenir,Şehir otobüsleri zahmetle gider gelir.Karagöz camiinden Mecidiye hanına Giden ana caddede trafiğin canma Okuyan dağlar gibi kamyonlara susulur,Tabiatın, kanunun çevri köylüyü bulur.

10.3.1961

620

Page 622: Bir ömür boyunca şiir

AĞIT

Tehbasan Mustafa’nın Ölümüne

Hain, hırsız değil, saftı, sadıktı,Zemge’nin kolcusu Miço Mustafa.Yorucu işinden çok usanıktı,Ölümü gönlümü batırdı yasa.

«Gençliğinde yanımda hayli çalıştı,Son yıllar bırakıp köye savuştu,Sefalet kendini hırpalamıştı,Tuttu cennet yolun tek basa basa.

Hakkım helâl olsun o rahmetliye,Okudum fatiha vah diye diye,Var mı gönderecek başka hediye...:Şu yalan dünyada ölüm olmasa.

10.3.1961

621

Page 623: Bir ömür boyunca şiir

DERTLİ ÇİFTÇİLERİN NİYAZI

Ulu Tanrıma-

Poyrazla, kuraklıkla İlâhî bizi yakma,Affet suçumuz, gözlerimiz gökte bırakma.

Mümkün mü kusursuz olalım, çünkü kuluz biz, Lutfun, keremin, merhametin kesme fakiriz.

Yoksul kişiyiz, elde ne var toprağa saçmış,Bizler gibi toprak da yanık bağrını açmış,

İhsanım bekler, meded ey kadir-i mutlak,Dağlar, ovalar kup kuru yanmış gibi çıplak.

Çatlak elimiz bağnmızm dertli nişanı,Mâlum size mahluklarının derd-i nihâm.

Mer’adaki hayvanlarımız sıska perişan,Sütsüz döner akşamları, hep yavrusu giryan.

Yok dilleri, lâkin hem âlîm, hem de basîrsin,Acizlere, naçizlere mükrim ve nazîrsin.

13.3.1961

€22

Page 624: Bir ömür boyunca şiir

KITA

“Dertli çiftçilerin niyazı” adlı yazımın (Gazi- yurt) gazetesinde neşredildiği günün gecesi ki “Kadir” gecesi idi, Cenab-ı Hak bizi dar­lıktan. kurtardı. Sabaha kadar yağmur yağdı.. Arize-i şükranımız olarak şu kıt’ayı yazdım::

Yükselince şu yanık bağrımızın arşa sesi,Rahmetin oldu bize mağfiretin müjdecisi.Ey kerem sahibi Tanrım size binlerce şükür,Oldu bir iyd-i meserret bize Kadr'in gecesi.

16.3.1961

623i

Page 625: Bir ömür boyunca şiir

ÖĞÜT

Köylü kardeşlerime

Üzülmeyin sokmazlar belki sizi şehir e,Belki acırlar diye beklemeyin boş yere.Satın şu kamyonları, binin yine merkebe, indirin paraları delik olmayan cebe.Trafik nizamında eşeklere ceza yok,Yularından tut onu istediğin yere sok.Gönlün nerde isterse iner soluk verirsin,Tekrar yola düşersin,.yürümezse: Deh! dersin.Babamız binmedi ya otobüse, taksiye,Şaşmayınız büsbütün efendi olduk diye.Yumurtayı, yoğurdu sizler yiyin, satmayın,Şehirde kalırsanız hiç otelde yatmayın.Köylerde dükkân açın, toptan alın sattırın,Konak, kahve yerine önce okul yaptırın.İlki orada okur, sonra düşer gurbete,

.Sîzlerden de yetişsin hizmet eden millete.Derde derman istemen, derman olun dertlere,Alnı açık, yüzü ak girersiniz her yere.Kapı kapı dolaşıp aramayın bir dayı,Sîzleri oynatırlar, onlar toplar parsayı.Politikacı sîzleri kandırır, inandırır,Gösteriş olsun diye ardında dolandırır.Uğrar bir iki yere, yüzü gülerek döner,“İşin bitti, hadi git.” dedi mi yüzün güler.Bu minnetin altında partici olursunuz,İşi gücü bırakır, belayı bulursunuz.Seçim zamanı gelir yüzünüze gülerler,“Göreyim seni Ağam, yüzümü ağart.” derler.

Page 626: Bir ömür boyunca şiir

Uzaklaşın partiden, soysuz politikacıdan, Hükümete yaslanın, kurtulun bu kaygıdan. Sandık başında serbest beğenir seçersiniz, Konu komşu kardeşçe yersiniz, içersiniz. Bilin şu inkılabın kadrini, kıymetini, Yedirenler kalmadı size kardeş etini.

Page 627: Bir ömür boyunca şiir

HASRETNAME

Güdümsüz demokrasiye

Sabredin yakında gelir dediler,Dört gözle yolunu dört yıl bekledik.Ellide geldiğin müjdelediler,Bastığın yerleri hep çiçekledik.

Kulaktan aşıktık, sana hayrandık,Batılı ününe kandık, aldandık,Doğuda huyunu bozulmaz sandık,El öptük, yer öptük, hem etekledik.

/Çok devam etmedi bıraktın bizi,Hasretin gönülde oldu bir sızı,Gözünü sevdiğim ey garpli kızı,Seni gözyaşıyla öpüp süsledik.

Madem bir ayrılık varmış kaderde,Gelmesen düşmezdik bu elim derde,İsmini temizlet gittiğin yerde,Biz onun başına güdüm ekledik .

16.4.1961

626

Page 628: Bir ömür boyunca şiir

HALİL GÜLEÇTİNMEZARTAŞINA YAZILMAK ÜZERE

Öyle bir yar-ı vefadar idi kim,Eşine dostuna ikramı sebil.Sözü hoş, sohbeti hoş, hem de “Güleç”, Dâd-ı Hak idi ona hulk-i cemil.

Yar ola Hazret-i İbrahim’e,Dilerim Cennet-i âlâda Halil.Südü pâk, kalbi temiz, dini bütün, Yarlığar elbet onu Rabb-ı Çelil.

Page 629: Bir ömür boyunca şiir

BENİM DERDİM

Şu Atatürk bulvarı geçen on yıldan beri,Yaz boz tahtası oldu, sızlatır yürekleri. Harcanan paralan, çekilen emekleri,Dili olup söylese başına gelenleri.

Bir gün evvel düzlenir, sulanır, onarılır,Bir de bakarsınız ki yeni baştan yarılır.Bir yandan asfaltlanır, bir yandan kazmalamr, Önce işe başlanır, sonradan hesaplanır.

SOKAĞIMIN DERDİ

On gün evvel düzlendim, onarıldım, sulandım,Bir senelik çilemi bitti tükendi sandım.Çok sürmedi bu huzur, yeniden tırmalandım,Bahtsız yolculanmdan vallahi ben utandım.

\

Çamur, çakıl, taş, kaya, bütün kış süründüler,Ya sabur’u çektiler, kedersiz göründüler,Hendekler atlayarak uzadılar, sündüler,Sonu hayrolur diye avunup, öğündüler.

25.5.1961

628

Page 630: Bir ömür boyunca şiir

BENDEN İYİ BİLİRSİN

" Gaziantep olayları ve Hıfzı Eğe” başlıktı yazısı mürtasebetiyle Aziz dostum Cemil Cahit Güzelbey’e

Yok mu bedbaht Ege’den başkası kin beslediğin,Yok mu bir tek kişi Antepliden affetmediğin.

Siz ki mağdursunuz geçmiş o meş’urn olayın,Siz ki bir ferdisiniz suçsuz o mağdur alayın.

Sorânm ben size tahrike sebep kimlerdi,Bigünah halka su sık emrini kimler verdi.

Sorarım, sinsi o vali neden üç yıl kaldı,Menderes tutmak için ilhamı kimden aldı.

iki hatırlı, nüfuz sahibi meb’us kimdi,Onların hiç suçu yok, suçlu mu vali şimdi.

Kimdi Antep’liye Türk bayrağını yırttı diyen,Ünlü gazilere asî, komünisttir dediren.

Ağlayan kimdi grupta, küfreden kimdi bize,Kimler açtı o onulmaz yarayı sinemize.

Bunu benden daha etraflı bilirsin, bilirim,Dönmüyor onları affetmeye bir türlü dilim.

3.6.1961

629

Page 631: Bir ömür boyunca şiir

KORKAK MENDERES’E AÇIK MEKTUP

İnanan kalmadı artık yeter inkârı bırak.“Her ne yaptımsa şu dörtyüz bana kuvvet, ortak

Oldular, ben de şımardıkça şımardım, azdım, Suçluyum, kendi mezarım ben elimle kazdım.”

33e de kurtul, bu kadar zillete-katlanma yazık, Görüyorsun, sana hep dostların atmakta kazık.

Çoğu merkez adayındır Yüce Divan’da öten, Kahramanlık gemisin bir sürü lafla yürüten.

Bivefa dostların alkışlanıyor illerde,Söylenir korkak adın haşre kadar dillerde.

Özenir din hani sen Hitler’e, emsaline çok,Sende onlarda olan zindeliğin zerresi yok.

Belki senden daha suçlu, daha zalim koca kurt, Duruyor ortada dimdik, özü pek, hem sözü tok.

15.6.1961

630

Page 632: Bir ömür boyunca şiir

ÇINARLI PARKI

Her gelip geçtikçe hayranım Çınarlı parkına,Müjdeler Antep’linin zevk ehli seçkin halkma.

Görgünün, zevk-ı selimin ince bir manzumesi,Hizmet etmek zevkmin halka sunulmuş meyvesi.

Bölmeler gayet zarif, renkler gruba aşina,Sanki tanziminde etmiştir tabiat itina.

Çak bakımsızdı bu yer cennet misal oldu bugün, Şehrin imarında aldı valimiz pek fazla ün.

Ta ebed medyun-ı şükranız bu âli himmete,Hizmet etsin, ömrü oldukça yücelsin, millete.

Her işinde sarf-ı gayret eyleyen yardtmcısı,Bey Cemali oldu ümran tacının bir incisi.

İsmini hürmetle yad ettikçe gönlüm şad olur,Böyle memurlarla viran beldeler âbad olur.

19.6.1961

631

Page 633: Bir ömür boyunca şiir

ÜSTÜNE ALANLARA

Yıllarca gezdiniz, siz dolaştınız,Bizler uzaklardan bakıp inledik.Çalıp oynadınız, dolup taştınız,Bizler boynumuzu büküp dinledik.

Bir silen olmadı gözyaşımızı,Onunla söndürdük ataşımızı,Bin bela kurtardık şu başımızı,El öpüp, yer öpüp hiç eğilmedik.

Kardeşi kardeşe siz boğdurdunuz,Namuslu memuru siz kovdurdunuz,Saraylar, villalar, tahtlar kurdunuz,İsminizi birer, birer mimledik.

Şimdi bize geldi taşmak sırası,Sevinçle, gururla coşmak sırası,Yurt için yorulup, koşmak sırası,Geniş nefes aldık hep serinledik.

Biraz da siz dökün nedamet yaşı,Yaksın sizleri de hüsran ataşı,Bırakın haline hisli yurttaşı,Size kapımızı biz perçinledik.

Tertemiz vatandaş pek çok şehirde,Yurt için katlanır her çeşit derde,Kapandı sizlere artık bu perde,Biz sizi bu kadar yüzsüz bilmedik.

21.6.1960

632

Page 634: Bir ömür boyunca şiir

ÜSTÜNE ATANLARA

Koşuyorlar sine, sine Düşenlerin evine.Dostlarının bir çoklan İçten dövüne dövüne Çıkıyorlar yukarı.

İnsan deliriyor bu riyakârlığa,Dün beğenmez göründükleri birine Bugün böyle sine sine geliş,Belki tekrar çıkış korkusunun Peşin bir armağanı.

Hani,İsâ'nın ümmeti bel bağlarlar Tekrar döneceğine,Asırlardır ağlarlar Beni İsrail Yakılan kitaplarına.

Ben,Ne düne, ne de yarma,Bel bağlamam, ağlamam Kendi düşenlere.

* Bugünün hesabını, bugün görmek isterim.Babam da olsa kin beslerim Memleketine fenalık yapanlara,Onlara tapanlara...

Gaziantep, Haziran 1960>

633-

Page 635: Bir ömür boyunca şiir

SABIRLI OLALIM

Kahraman ve yurtsveer hemşehrilerime

Sorguya çekilmeden, nerden buldun denmeden, Dünün yağmacıları çiçek gibi soldular.On yıl saltanatının hesabı sorulmadan,Nüfuzlu dostlarının yanına sokuldular.

Bir çokları orduya medhiyeci, duacı,Geçmişin fenalığın yazmakta acı, acı.Dünkü tapındıkları bugün birer umacı,Şimdilik selâmeti bu tempoda buldular.

Kalmayacak şüphesiz yaptıkları yanma,Çıkacaklar er ve geç Adalet Divanına.Canlara kıyanların okunacak canına,Zannetmeyin dostlarım, onları kurtuldular;

Bize düşen vazife neticeyi beklemek,Beşerî ihtirasla, kinleri frenlemek.Bu uğurlu devrime çekilmiştir çok emek,Demeyelim katiller, zalimler kurtuldular.

27.6.1960

634

Page 636: Bir ömür boyunca şiir

IKAHRAMAN TÜRK ORDUSUNA

.Ey türklüğün öz varlığı ey kahraman ordu,Kurtardın asıl duygularınla yine yurdu.

Kurtardın esir milleti zalimler elinden,Yıktın o şekavet yuvasın ta temelinden.

■Kurtardın aziz yurdu elim badirelerden,Kurtardın o haydut, o hayasız çetelerden.

J3ir nur-i İlâhi gibi doğdun yücelerden,Kurtulduk o muzlim, o şafaksız gecelerden.

:Şimşek gibi çaktın Ata’nm Çankaya'sında,.Baykuş tüneyen şanlı o kartal yuvasında.

Boğdun o şeâmet saçan iblis-i habisi,Kardeş kanma teşne o fertut-i harisi.

iŞâd oldu bu hamlen ile pâk ruhu Kemâl’in,Bir Tur-i tecellisi vatan şimdi CemâTin.

Hürmet sana, minnet sana, şükran sana bizden, 'Tuttun kara günlerde yine sen elimizden.

30.6.1960

635

Page 637: Bir ömür boyunca şiir

1

SORMASI AYIP OLMASIN

Hep yerliyedir bizde hücumlar, bu teamül. Hemşehrimiz olmazsa o memur mütekâmil,

Suçsuz ve temizmiş gibi âzade hücumdan,Çalmış dahi olsa şu durumdan, bu kurumdan.

Sormak çok ayıp, hem de günah, çünkü yabancı. Sormak çok ayıp olsa, bana düşsün utancı.

Kaç köyde hükümet kuyu açmış, su getirmiş,Kaç yüzbini gitmiş, bunu kaç yılda bitirmiş,

Eksiltme mi, yahut bir emin el mi başarmış.Meçhul bu tasarruf düşünen başlan sarmış.

3.7.19 m636

Page 638: Bir ömür boyunca şiir

SORMASI AYIP OLMASIN

2

Bir soran olsa da çıksa meydana, ■Geçmiş tahsis işi pek çok bulanık. Neler anlatıyor halk yana, yana,Temiz bildiğimiz kalmadı sandık.

Kimlere verilmiş mal getirmesi, Kimlerin kısılmış bu işte sesi,Kimlere sunulmuş parti hissesi, Kimlerdir bu mebzul nimete kanık.

Yapılmış çok otel, han, dükkân, saray, En başta çimento, demir, cam, kalay, Kimlere verilmiş büyük, büyük pay Yapılan binalar sağlam bir tanık.

Diyorlar yüz almış, ellisin satmış, Aradaki farkla borcu kapatmış,Keşif raporuyla işi atlatmış,Bu kibar soygundan bağrımız yanık.

Page 639: Bir ömür boyunca şiir

BAĞIŞ SEVDASI

Devlet hâzinesine bir milyon sehizyüzbim lira değerinde iki parça mülkünü bağışla­yan Zehra Cumhur’a

İsmindeki mânaya soyadın çok yakışık,Temiz, asîl duyguna îmanın olmuş ışık.

Bu eşsiz hamiyetin yurda olan sevginden,İlhamı, emri aldın Tanrıdan, büyük dinden.

Türk kadmı katıldı hürriyet savaşma,Güvendi imanına, toprağına, taşma.

Hâzineye bağışta yine sizler en önde,Milletin bu savaşa önem verdiği günde.

Sen bu kahramanların fahr-ül-nisâ Zehra’sı,Dilerim her zengine düşsün bağış sevdası.

15.71960

638

Page 640: Bir ömür boyunca şiir

SON ŞARKIM

Mest oldum içip şerbet-i hürriyeti çattım Ağyarıma, hem yârıma bir çok dil uzattım. Ben artık o defterleri dürdüm ve kapattım, Pişmanlığımın zehrini, âlâmını tattım.

“Sabret göreceksin” diye sallanmada başlar, Kindar o bakışlar, o çatümış kara kaşlar, Savrulmada etrafa küfürler, yine taşlar, Pişmanlığımın zehrini, âlâmmı tattım.

Onlar ki bugün bir dokunulmaz gibi kutlu, Onlar ki bugün geçmişi ihyadan umutlu,Ben suçluyum, onlar yine suçsuz gibi mutlu, Pişmanlığımın zehrini, âlâmını tattım.

Page 641: Bir ömür boyunca şiir

SÜNNET HEDİYESİ

Torunum Poyraz’m sünnet olduğu gün yazılmıştır.

Görünce çeşitli hediyeleri,Ben de sünnet olup yatasım geldi.Yanından, boyundan bir parça deri,Kestirip sokağa atasım geldi.

Yetmiş yıl taşıdım bu musibeti,Yaşlandıkça düştü gücü, kudreti,Gençlikte bilinmez kadri, kıymeti,Bir müşteri bulup satasım geldi.

Sahip ol Poyraz'im sen de malına,Koma her ağacın çürük dalma,İbret al dedenin bakıp haline,Kahrımdan feleğe çatastm geldi.

Ankara, 17.8.1960

640

Page 642: Bir ömür boyunca şiir

İskenderun’da Ata’nm heykeline yapılan şeni’ tecavüz dolayısiyle

Kırılır ergeç o eller ki uzanmış Ataya,Taş atanlar yorulur gökteki yıldızla aya,Göz koyan varsa buyursun yol açıktır Hatay’a, Benzetenler yanılır Türkiye’yi Afrika’ya.

Aşinayız biz o sahrayı pürüzsüz geçeriz, îngilizler değiliz, hem kılavuzsuz geçeriz,Ayni kan, ayni cesaretle Yavuz’suz geçeriz, Sanmasınlar bizi hileyle namussuz geçeriz.

22.12.1960

641

Page 643: Bir ömür boyunca şiir

YAĞMUR DUASI

Sen benim taptığım Tanrısın Allah,Tanrının keremi böyle dar olmaz.Yağmursuz kuruduk, yandık illallah.Hiç böyle rahmetsiz sonbahar olmaz.

Güzelsin, büyüksün, yoktur bir eşin,Anlamaz kimseler sırdır her işin,Postunu pul değmez etme dervişin,Sana sonra kimse sadık yar olmaz:

Allah diyen mahrum kalmaz bilirsin,Aman Allahım'dan y oruldu dilim,Yine de ben sana mütevekkilim,Daha bundan beter âh ü zâr olmaz.

23.12.196&

642

Page 644: Bir ömür boyunca şiir

KURTULUŞ GÜNÜMÜZÜN ARMAĞANI

Cezayir’in, kahraman mücahitlerine ithaf

Biz de çok çile çektik Fransız’ın elinden,Ne yurt koydu, ne yuva, yıktı hep temelinden.

Silahsız, ordusuzduk, yine de korkusuzduk,Koskoca, bir devlete bir şehir karşı durduk.

. Mezar da bulamadık siperlere gömüldük,Aç kaldık, susuz kaldık, vurduk, vurulduk, öldük.

En sonunda kurtulduk darısı da sizler e,Dökün şu hayasızı o engin denizlere.

Sizler de Türkler gibi eşsiz kahramansınız,Varsa bir tek suçunuz, o da müslümansınız.

Şarkın mazlurnlannı uykudan uyandıran,Bütün batılılara topyekûn karşı koyan,

Türkün eşsiz ; evladı, kahramanı Ata’sı,Devrimci halaskarı, devrinin .Mustafa’sı,

Yol gösterdi Asya'nın esir milyonlarına,Bir ilâhi nur oldu karanlık yollarına,

25.12.1960

643

Page 645: Bir ömür boyunca şiir

YENECEKTİR

Do$tum Osman Tuzcu’ya

1 '

Malumdur evet zat-ı ulûhiyete razım,Geçmez mi sanırsın benim ol hazrete nazmı.Yağmur diledim verdi şükür az dahi olsa, Yoksulluğa, mahrumluğa sabretmesi lâzım.Bin anza olsa yenecektir, yeniyor da,Koymaz bizi elbet de karanlıkta niyazım.

26.12.1960

644

Page 646: Bir ömür boyunca şiir

SEÇİM DESTANI

Demedim mi ben size, köylü her işin başı, Yine şehirlileri aldı seçim telaşı.

Merhabalar başladı, iltifatlar çoğaldı, Köylüyü hor görenler ümitsizliğe daldı.

Pol'tikacı hem doktor, hem avukat olmalı, Halkın derdine derman, hakkını korumalı.

İcabında lahmacun, kebap da yedirmeli, Darda, kalanlarına ödünç para vermeli.

Bu bir meşru savaştır, bunu kusur sayanlar, Yapanları kınayıp, nefret ve kin duyanlar,

Emin olmalıdır ki bugün ve belki yarın, Katıksız kuru lafla doyuramazlar karın.

Page 647: Bir ömür boyunca şiir

YASSIADA SAATİNDE RADYOSUNU KAPATANLARA

Yassıada mahkemesinde Menderes’le Feridun Sözen’in karşılaştığı akşam yazılmıştır.

Hele bir kerre açın duyarsınız sesini,Yalnız sesini değil, alçalıp düşmesini,

Dinler ve anlarsınız şaşırıp kaldığını,Zilletin çamuruna düşüp bunaldığım.

Fakat açamazsınız, duymak istemezsiniz,Onu baştan çıkaran, kudurtan hep sizsiniz.

O sizin kiralınız, şahınız, ilâhınız,Onun bütün çektiği sîzlerin günahınız.

O bir millet düşmanı, namus ve ırz düşmanı, Kerameti zahirdi onun sizlerce hanı...

Müslüman Başbakandı, imarcıydı, nurcuydu,Hepsi, hepsi yalandı o mel’anet hurcuydu.

Az mı ocak söndürdü, az mı günah işledi,Abdestsiz namaz kıldı, her çeşit ... yedi.

«46

Page 648: Bir ömür boyunca şiir

Binlerce Türk gencine kurşunlan sıktırdı,Binlerce hânümanı keyfi için yıktırdı.

Gayri meşru çocuğu yaşatmadı, boğdurdu,Namuslu hâkimleri birer birer kovdurdu.

■Kocalı bir kadına ortak olup yaşadı,Adalet Divanında suçunu tekrarladı,

Dörtyüz parmak her zaman, her emrine kalkardı, Demokrat meb’uslara uşak gibi bakardı.

Sizler de her şehirde uşakların uşağı,Sizden olmayanlan görürdünüz aşağı.

Kazançlı koltuklara oturan sîzlerdiniz,Yoksul millet malmı avuç avuç yerdiniz.

Açın, açın dinleyin, kızarsın yüzleriniz,Nedametin yaşıyla ıslansın gözleriniz.

25.2.1961

647

Page 649: Bir ömür boyunca şiir

VALİ NİYAZİ ARAZ IN AYRILIŞINA

Ansızın ayrılışı cilvesi oldu kaderin,Ne kadar yansak, üzülsek, yeri vardır kederin. Parladıkça güzel Antep’te tükenmez eserin,Kalbi bir sırça saraydır size Antep’lilerin.

Gülşen ettin bize bir yılda bakımsız yurdu,Nice yolsuzluğu azmin yok edip durdurdu.Şefkatin, merhametin halka saçılmış nurdu.Bu vakitsiz gidişin can evimizden vurdu.

21.8.1961

648

Page 650: Bir ömür boyunca şiir

EGE’NİN İNCİSİ MANİSA İLİNE

Bir aziz dostum var sizin orada,Eşi az bulunur bir sayın vali.Bizi ağlar koyup gitti burada,Bana bir haber ver nicedir hali.

Ne bir mektup yazdı, ne selâm geldi, İntizar okları bağrımı deldi,Yıprandı sabrımın taşı inceldi,Yok mu bu sükûtun ona vebali.

Gideli yetmiş gün oluyor tamam,O beni unutşa ben unutamam, Hatırdan çıkarıp söküp atamam, Aceba var mıdır derdi, melali.

Vefasız demeye tutmuyor dilim, Küsmedim, üzgünüm, az münfailim, Ne yapsa, neylese yine sevgilim, Fethetmiş gönlümü onun kemali.

Page 651: Bir ömür boyunca şiir

:k ît a b e

Celâl Kadri’nin eşi merhum Nevber Hanımın mezartaşı için yazılmıştır.

'intikal ettiği gün Mevlâya Geldi Nevber der-i Mevlanâ’ya.

Cedd-i âlâsıdır ol pir-i çelil,Olur ukbada ona yar ü delil.

Bir kerem deryasıdır dergâhı,Boş çevirmez o gedayı, şahı.

Saye salsın ona hünkâr dedesi,Cennet olsun bu hazin makberesi.

15.11.1961

650 '

Page 652: Bir ömür boyunca şiir

İKİNCİ CUMHURİYETİN BİRİNCİ BAŞBAKANI

Sayın İnönü’ne

Yine şahlandı vatan sevginiz ismetli Paşam,Yine yüklendin ağır yükleri kudretli Paşam.

Yine bir meş’ale oldun şu karanlık günde, Sönmemiştin, hep içinden yanıyordun dün de.

Yapmayın, kurtaramam sizleri bir gün dediniz,Yine kurtarmak için bir kişi çıktı, o da siz.

, Sizi mahvetmek için sarf edilen gayretler,! Fitneler, kanlı tecavüz, o şenî savletler,

Boşa çıktı, sizi her hamlede Allah korudu,Parladı seyf-i ilahi gibi en son Ordu.

O eğilmez görünen başlan eğdirdi ilâh,Yine suç oldu size Ordu silâhiyle felah.

Size can düşmanı oldukça bu gafil sürüler,“Kadrini senk-i musallada bilir” nankörler.

Himmetinle yürür er geç bu hükümet gemisi,Bu savaş da yeni bir kurtuluşun müjdecisi.

15.11.1961

651

Page 653: Bir ömür boyunca şiir

AGIT

Canım kadar sevdiğim aziz dostum, vefakâr arkadaşım melek-haslet Abdullah GÖğüş’ü » mezartaşı için yazılmıştır.

Bir melekti bu mezar sahibi zair hele dur,Olma zevkiyle bu faniliğin aslâ mağrur.

Bu da vaktiyle vatan hizmetine âşık idi,Koştu pek taze iken cephelere buldu huzur.

Sonra kırk yıl “TekeF’e sadık emektar olarak, Doğrulukla çalışıp, yapmadı bir zerre kusur.

Hele dört gül gibi evlât bırakıp gitti ki o,Hüsn-i ahlâk ile emsali içinde meşhur.

Eşi de, dostu da, Allahı da ondan razı,Bu hazin makberesi başredek olsun pür nur.

Bana gözyaşlarını oldu bu satırlarda midad,Ne akıl koydu onun firkati bende ne şuur.

20.11.1961

652

Page 654: Bir ömür boyunca şiir

iMAHKUM AİLELERİNİN DİLEĞİ

Sayın İnönü’ye

Ağlaya ağlaya geldik yanına,Bizi boş çevirmek düşmez şanına;Nasılsa kıyıldı üçün canına,Affet kalanları, kerem et Paşam.

Sen çok merhametli, ulu bir zatsın,Darda kalanlara büyük imdatsın.Boşalt Kayseri’yi huzur yaratsın,Affet kalanları, kerem et Paşam.

Bu da benim dileğim

Menderes okulu hâlâ tedriste,Orta Kayseri’de, ilki Meclis’te.Madem ki fark yoktur fikirde, histe,Değiştir yerlerin kerem et Paşam.

1961

653

Page 655: Bir ömür boyunca şiir

HUZURSUZLUK DESTANI

Durmadan af istenmekte, Ağza gelen söylenmekte, “Eminsü’lar direnmekte, Huzur bunun neresinde.

Mahkûmlara maaş bağla, Masumdurlar diye ağla, İmzanı at sonra yala, Huzur bunun neresinde.

Bol ziyaret, bol hediye, Kayseri döndü türbeye, Para topla “Çakırbey”e, Huzur bunun neresinde.

Hastalan ağırlansın, Ölüleri uğurlansın, Asılardan nurlansm, Huzur bunun neresinde.

Subaylara küfret, saldır, Hayayı, hicabı kaldır, Dosyalan elden aldır, Huzur bunun neresinde.

Page 656: Bir ömür boyunca şiir

İsmet Paşa çeksin çile,Halk Partisi düşsün dile, Demokrasi gitsin sele, Huzur bunun neresinde.

Üfürmekle su durulmaz,Bu seherden hayr umulmaz, Bu kadara göz yumulmaz, Huzur bunun nedesinde.

Yıprandıkça İnönü’müz, Yarım oldu bütünümüz, Gam doğurur her günümüz, Huzur bunun neresinde.

Koalisyon oldu maşa, Partizanlar geçti başa,Çal başını Savcı taşa, . Huzur bunun neresinde.

Page 657: Bir ömür boyunca şiir

TEMENNİ - ENDİŞE

“Sabah” gazetesi çıkarken

Çıkacak, çıktı diye halka “Sabah” müjdesi var,Hele bir çıksa da görsek bu “Sabah”m nesi var.

Düşünen başlar o başlar, yazan eller yine o,Farkı yalnız bu “Sabah”ta koalisyon sesi var.

Başımız bağlı Sayın Başbakan İsmet Paşa'ya ■Hazretin böylesi işlerde büyük behresi var.

Bu “Sabah” tuhvesi olsun bize beş yurtseverin, Dirliğin devlet olan böyle nefis meyvesi var.

Dilerim ki başa sürsün bu samimî sohbet,Şimdilik yalnız içimde onun endişesi var.

Fikret'in özlediği mutljı sabahın şafağı,Sökmedi, haşre kadar sökmeyecek şüphesi var.

1.2.1962

*656

Page 658: Bir ömür boyunca şiir

DEĞİŞİK

Otobüs İşletme Müdürünün sık sık otobüs durağı değiştirmesi münasebetiyle:

Bizde her-usta değiştikçe çıraklar değişir,Devrin ahengine uymakta kulaklar değişir.

Moda kurbanı hanım kızlarımın hali harap,Saçların rengi değiştikçe taraklar değişir.

Şu demokrasiye hayranlığımın hikmeti var,Akıl erbabı durur sade bunaklar değişir.

Başa gelmiş çekeriz kahrını biz her gelenin,Artar eksilmez uşak, sade konaklar değişir.

Halka işkence için vasıta oldu otobüs,Müdürün kaprisi arttıkça duraklar değişir.

5.2.1962

657

Page 659: Bir ömür boyunca şiir

Cemil Alevli’nin bir türlü görmek nasip olmayan bağevi cennetine

Ağniyadan birinin cenneti varmış bizde,Haşa! Allah değil ya, benzetiyormuş sözde.

Kendi mahlukuna kâfi odalar hep döşeli,Köşkü varmış kapısından giremezmiş eceli.

Havuzu bir tatlı plaj zevki verirmiş girene,Ab-ı tesnim yerine viski sunarmış gelene.

Ehl-i servetmiş onun cennetinin mihmanı,Fukaranın yok imiş görmesinin imkânı.

O inanmış bu hayatın ebedî olduğuna,Tanrının cennetine hep fukara dolduğuna.

Ölmeden bir görebilsem şu gani cennetini,Viski vermezse verir bplki miyan şerbetini.

15.2.1962

658

Page 660: Bir ömür boyunca şiir

Vefakâr dostum Abdullah Göğüş’ün aziz ruhuna

Sen gideli bozuldu büromuzun düzeni.Bir günümüz yoktur ki yad etmeyelim seni.

Meğer senin varlığın bize huzur sağlarmış, İtirazın, inadın gönülleri bağlarmış.

Halâ inanmıyoruz, bir anda solduğuna,Acı bu ayrılığın ebedî olduğuna.

Zaman zaman burkulur içimiz birdenbire, Bir seyahat dönüşü bir gün gelirsin diye.

Önce günleri saydık, şimdi sıra ayların, Yılları sayamayız, belki bizlerde yarın,

Senin gibi bir uzun yolculuğa çıkarız,Şu düzensiz büroyu temelinden yıkarız.

Senin gibi dedim de yine gözüm yaş'ardı, Sende bizden çok üstün, asil kibarlık vardı.

Vefakârdın, dürüsttün, fazilete âşıktın, Düşmanı affederdin, dosta sönmez ışıktın.

Page 661: Bir ömür boyunca şiir

Çözmeye uğraşırdın dolaşık işlerini, Birbirinden gizlerdin, eğri gidişlerini.

Çok çalıştım bir eksik tarafını bulmaya, Tabutunu taşırken ağladım doya, doya.

Nur içinde yat benim aziz dostum, kardeşim, Sana kavuşmak için yardımcı olur yaşım.

Page 662: Bir ömür boyunca şiir

İFTARLIK

Hacı Mehmet Güleç’e

Ramazan terbiyet-i nefse bir idman ayıdır,Tanrının hıtfuna, ihsanına şükran ayıdır, ;Mihnete sabr ayıdır, ümmete vicdan ayıdır,Mağfiret arzulayan mümine gufran ayıdır.

Orucun farzı ne açlık, he susuzluk sade,Ne ki vardır, o yasak, nefsimizi ifsade.Bir yalan söyleme, küfretme yeter berbade,Hasılı dörtbaşı mâmur müsülman ayıdır.

Öyle bir ay ki, bu ayda bize Kur, an-ı mübin, Gönderilmiş ve getirmiş onu CebriH emin.Nurlanır fecre kadar ruh u melâikle zemin,Sıdk ile her gecenin (Kadr)ine îmân ayıdır.

21.2.1962(16 Ramazan)

661

Page 663: Bir ömür boyunca şiir

GÖRDÜN MÜ?

Millî, Birlik Komitesinin hakikatli azalarma saygılarımla

Ey hür vatanın bekçisi, ey kahraman ordu,Gördün mü beyaz devrimini, zenci doğurdu.

Gördün mü asil türklüğe has merhametinle, incitmediğin kitle nasıl azdı, kudurdu.

Tarihini kirletmek için uğraşıyorlar,Alt üst edecekler bu huzur hasreti yurdu.

Bezgin görünenler yasanın hür anasından,Şefkatli, sıcak yüz ve kucak buldu oturdu.

Bir ünlü siper oldu o bedbahtlara İsmet,Namuslu vatandaşlara sabret dedi durdu.

22.2.1962

662

Page 664: Bir ömür boyunca şiir

22/23 Şubat 1962 gecesi Ankara’da Ordu men­suplarının bir kısmı tarafından Meclisin fes­hi için gösteri yapılması ve neticede tatlıya bağlanarak sükûnun iade edilmesi münasebe­tiyle yazılmıştır.

Şensin vatanın bekçisi, her derde devasın,Hainlere, zâlimlere şimşir-i kazasın.Zulmette kalan millete hurşid-i fezasın,Her türlü taaddiden uzak, hakka rızasm.

Millet olarak, ferd olarak hep sana hayran, îclâline, ikbaline hürmetle nigehban,Oldukça vatan hizmetine böyle şitaban,Yardımcın olur korkma senin Hazret-i Yezdan.

İğfallere aldanma, sakın fitneye kanma,Her dost görünen düşmana yüz verme inanma, Parlak şeref ü şanına bir şüphe kazanma,İsmetli cemaldir sana rehber tasalanma.

23.2.1962

663

Page 665: Bir ömür boyunca şiir

22/23 ŞUBAT Î962 ANKARA HADİSELERİ MÜNASEBETİYLE

Bir eşi bulunmayan devlet adamı Sayın İnönü’ye sonsuz minnet ve şührarılanmla.

Gündüzleri huzursuz, geceleri uykusuz,Geçirdiğin son günler ne kadar tatsız, tuzsuz.

Yoktur vatan uğrunda size korku ölümden,Siz ardında koştukça, o korktu İnönü’den.

Garp Cephesi’nde ezdin şımarıp azanları.Onlar unutturmuştu size yunanlıları.

Bu defa da şu huzur bozanların dilini Kanunlarla dondurur, büktürürsen belini,

İkinci cihan harbi huzurunu sağlarsın.Tanrıma yüzbin şükür başımızda sen varsın.

Size gönülden bağlı kahraman ordumuz var,Ne iç, ne dış düşmandan, yalnız Allah’tan korkar.

27.2.1962

664

Page 666: Bir ömür boyunca şiir

BIRAK KOPSUN

Sayın İnönü'ye

Sonu zannetme selâmet, bu sabır nafiledir,Size pek çok acıyan var, bu çekilmez çiledir.

Yıpranan siz, yorulan siz, bunu hergün okuruz,Şanlı tarihine bir gölge düşer, korkuyoruz.

Durmadan “af” diye benzin döküyorlar ateşe. Diyecekler yine kışkırttı sebep oldu Paşa.

Ağlamaz kendi düşen, hiç acıma, bir yana dur,.Bu gidişle gelecek sanmayınız yurda huzur.

Partinizden bile yükselmede çatlak sesler, ,Böyle ikbaline düşkünleri gaflet besler.

Çekil Allahı seversen koalisyon kopsun,Bize göstermesin Allah onu, farz et yoksun.

Her zaman yenmesi mümkün mü o makûs kaderi,.. Size bir defa nasip oldu soy ismin zaferi.

U.4.196&

665

Page 667: Bir ömür boyunca şiir

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’E

'jM erde insanlara bir hak tanıyan milletler,:.Nerde göklerde fütuhat arayan devletler.

Senelerdir şu Cezayir'de akan gözyaşı, kan,:Su da olsa acınır, var mı soran, hiç arayan.

.Macaristan’la bunun farkı, o Moskof, bu Frenk, Müslüman oldu mu, mazluma bakarlar gülerek.

»Öldürenler medenî sözde, ölenler bedevi,Sızlayan varsa o biçarelere ruh-ı Nebi.

Diyelim ki bu şenaat sona ersin, dursun,;Bir avuç gizli o vahşileri kimler vursun.

Biz de koştuk Kore’ye» öldük o topraklarda,Bir koşan var mı bugün Mağrip’e, kalmış darda.

2.5.1962

*866

Page 668: Bir ömür boyunca şiir

1960, 27 MAYISINA

İki yıl öncesi bu mutlu günde,Sana bel bağlamış, çok inanmıştık. O cuma sabahı, büyük düğünde, Sevinçten ağlamış, keyfe kanmıştık.

Bugün arıyoruz o heyecanı,O günkü şuuru, azmi, İmanı. Devrim düşmanlan aldı meydanı, Eyvah... bu oyunda yine yanmıştık.

50’de böyleydi, gül gülistandı, Yurdun her köşesi bağ ü bostandı, Üç yü sonra bıçak bağra yaslandı, Ondan da yine biz çok utanmıştık.

Hamamlar yerinde, taslar yerinde, Elemler yerinde, yaslar yerinde, Düşmanlar yerinde, dostlar yerindef Sözde akıllanmış, pek uslanmış tık.

Page 669: Bir ömür boyunca şiir

AZİZ DOSTUM EROĞLU ALÎ’YE

Vefatından bir ay evvel yazılıp kendisine okunmuştur.

Ölürsen acırım sana yürekten,Vefalı bur dosttun, kanı sıcaktın.Kötülük yapmadın hiç bilerekten,Garazdan, fitneden, şejrden uzaktın.

Gözü tok, gönlü tok, hem de kibardın,Eşine, dostuna sadık bir yardm,Kiminle otursan ona uyardın,Gam yeme üç uslu evlât bıraktın.

Çalardın, söylerdin, temiz içerdin,Çok beyden, ağadan nefsli yerdin,Hazret-i Haydar’m kuluyum derdin,Hüseyin’in aşkıyle yanan ocaktın.

N ’olaydı şu gençlik geri gelseydi,Ölen dostlarımız bir dirilseydi,Bir bahar “Beşgöz”de hep derilseydi,O bezmin sakisi sen olacaktın.

Dileğim Tanrıdan şifa bulursun,Ölmezsin inşallah tez kurtulursun,Sazınla, sözünle bizim olursun, 'Hicran ateşine şimdilik yaktm. ,

10.7.1962

668

Page 670: Bir ömür boyunca şiir

Akıllı Zeki Savcı’nm deli Zeki Savcı ile dertleşmesi

Çok zaman sorarım kendime şöyle,Ne yanar durursun bu dağ başında.Evli mi, bekâr mı, dul musun söyle,Avrat yok, uşak yok, yetmiş yaşında-

Onbeşinde düştün sen bu Beşgöz’e,Çok zaman yoklukla geldin göz göze,Yolun çıkmadı ma hâlâ bir düze,Çok pabuç eskittin kara taşında.

Çocuklar eşini bulup savuştu,Herkes dirliğine şükür kavuştu,Kibar hanımım da şehre alıştı^Yanan bir tek sensin gün ataşında.

Ulan Zeki Savcı, behey avanak,Şu'bağı, bahçeyi avrada bırak,Diyar, diyar dolaş, gez keyfine bak.Biraz da o kalsm yem telaşında,

İstersen Hac’e git, taze bir dula ,Kıydırır nikâhı, düşersin yola,Arafat dâğmda dolaş kol kola,Ölürsen şehitsin din savaşında.

Beşgöz, 20.7.19S2

669

/

Page 671: Bir ömür boyunca şiir

BAŞIMIZA GELENLER

İnkılabı müteakip vesikalı tabancalarımızı hü­kümet istedi. Emniyete makbuz karşılığı tes­lim ettik. 1962 Eylül ayında geri vereceklerini söylediler. Dilekçe ile müracaat ettik, günler­ce uğraştık. Sonunda tabancanız Akşehir’de,, gider alırsınız dediler.

Gurbetteki tabancamc&

Sanıyorduk seni bizim eldesin,Akşehir’den geldi kara haberin.Şimdilik ne elde, ne de beldesin,Diyar, diyar gezmek zahir kaderin.

Veriniz dediler, götürüp verdik,Kanuna hürmetle günaha girdik.Verelim diyorlar, izin yitirdik,Biz nasıl gidelim çok uzak yerin.

Farz et hasretinle düştük yollara,Gidişe, gelişe harcanan para,Açmaz mı insaflı yürekte yara,Düşünüp dururuz hep derin derin.

Vermeyiz deseler daha smertcesi,Susmuştuk çıkmazdı kimsenin sesi,Hukuk devletinin buysa cilvesi,Mümkün mü kurusun yaşı gözlerin..

18.10.1962

670

Page 672: Bir ömür boyunca şiir

BÜYÜK VE AZİZ ATA NIN RUHUNA

Yine bir düd-i elem sardı bütün çevremizi,Yine bir yıldönümü yaktı, çok ağlattı bizi.

Yine andık sizi hürmetle, gönülden, candan,Kurtuluş yok bize asla bu elim hicrandan.

Karşı koydun batıya, hakka güvendin durdun,Her bakımdan medenî bir yeni devlet kurdun.-

Gerilikten bizi kurtardın, atüdın ileri,Her tekâmül senin azmin ve kemâlin eseri.

Ne olurdu daha birkaç sene kalsan, yaşasan,Milletin yükselerek, cennet olurdu bu vatan.

Müsterih ol, bozamazlar, korunur her eserin, Kahraman ordu ve gençlik çok emin bekçilerin.

Hangi yüzytlda gelir belli değil benzeriniz,Belki de haşre kadar boş kalacaktır yeriniz.

10.11.1962

671

Page 673: Bir ömür boyunca şiir

MANZUM DİLEKÇE

Nasrettin Hoca’nm ruhi futuhuna

.Akşehir’de bir tabancam var, e sir-i nâtüvan,Buh-i pâkinden medet olmazsa vuslat bergüman.

Sen ki her bir müşkilin hallinde bir üstâdsm,Nush ile kıldın o zalim “TimurMu bir mihriban.

Fazla bir yük şimdilik erbab-ı namusa silah,Yurt içinde İsmet’in emniyeti cûy-i revan.

Lutf edip al, sakla türbende, düşer birgün yeri.Eksik olmaz çünkü bizde ev yıkan, sahip kıran.

Bu dilekçem bir vekâletnamedir üstadıma,Bir zaman devlette kaldı, sizde kalsın bir zaman.

12.11.1962

672

Page 674: Bir ömür boyunca şiir

ÇİFTÇİ ZEKİ SAVCI YA

Ben alamam a yavrum senin o tabancayı, Saklayamam türbemde olamam kabadayı.

Benim bilgim, hünerim elde değil dilimde,Şifalı sözlerimle sararım her yarayı.

Devrimdeki o zalim Timur’ları sorarsan,Yorup candan bezdirmez uçururdu kafayı .

Farz et bana verdiler, bir gün yine isterler,Kime diktirmeliyim kaput bezi torbayı.

Çok uzak mı Akşehir', sen de gel, sen de götür,İhmal etme gelirsen bana da uğramayı.

İçinin derdini dök yazılmayan yönünden,Silah değil severim dertli sır saklamayı.

Karaborsa ücretle sakın vekil arama,Haberdar et halinden muhterem Bekata’yı.

Belki bir emir verir tabancanı gönderir,C.H.P.’nin yakındır beklenen kurultayı.

Tarafsızım deme ha, bakan olmaz yüzüne,Açık rejime hayran görün, kurtar paçayı.

Nasrettin Hoca (Miistensihi: Çiftçi Zeki Savcı)

12.11.1962

673

Page 675: Bir ömür boyunca şiir

BİRİNCİ KOALİSYONDAN SONRA

Sayın İnönü’ye

Eğerinde iki üç parça gümüşten süsüne,Aldanıp bindiğiniz attan usanmış, yorgun,

İniyordun seni gördüm baka kaldım yüzüne, Gözlerinde yine hiç yoktu seferden korkun.

Bir de baktım yine etraf mı atlar aldı,Bindiğin eski o at ürktü, şaşırmış kaldı.

Görünüşte bu gelenler daha sakin, daha saf,Kişneyip durmadalar, anlamadım af ya yulaf.

Seyrederken siz o huysuzları sakin, sakin,Bir tereddüt okuyordum yüzünüzde, lâkin.

Koptu bir fırtına, gök gürledi, şimşek çaktı, Yıldırımlar tepinen atları birden yaktı.

Gözlerimle aradım hep sizi, görsem diyerek.Yan kalmıştı bu rüya uyanıp titreyerek.

1962

674

Page 676: Bir ömür boyunca şiir

SAYIN HİKMET A T AMER’E

İşittim huzursuz bir halin varmış, Çalman kapıdan, hem telefondan. Durmadan koşuşma, durmadan koşma, Seni uyarırmış tatlı uykudan.

Ağzından çıkarma sabır taşını,Gayret et iyileş kurtar başını,Temizlik faslının gür ataşmı,Yakamaz olmuşlar senin korkundan.

Oturma odası, perişan yatak,Sızlayan bir kalça, tutmayan bacak, Süreyya dolaşır ürkek ve korkak, Bütün gün çıkarmış canı burnundan.

Page 677: Bir ömür boyunca şiir

BİZİM NİNEMİZ

Poyraz ve Meltem dilinden

Kimseler görmemiş böyle bir nine,Elini öptürmez, çeker azarlar.Yüzünü berkitip tutarsın, yine,Elile göğsünden iter azarlar.

Ne yapsan suç olur, sokranır durur,Öfkesin yenemez yüzüne vurur,Hem öyle tersler ki kanın kurutur,Yüzüne gözyaşı eker azarlar.

Her zaman asıktır yüzü hiç gülmez,Yıktığı hatırı yapmayı bilmez,Bu benim huyumdur darılman demez,Yarana tuz, biber eker azarlar.

Gizlice darılsa, dövse aranmaz,Bağınr, çağınr yine de kanmaz,Yapmadım, etmedim desen inanmaz,Bu defa eskiden beter azarlar.

Yanılıp istesen beş on kuruşun,Yok sözü kalbine olur bir kurşun,İçini sızlatmaz üzgün duruşun,Alayla burnunu büker azarlar.

676

Page 678: Bir ömür boyunca şiir

Çok zaman dedeme sebepsiz çatar, Bizimle ilgisi gözüne batar,Yenip içilene ağılar katar,Barışır azarlar, küser azarlar.

Ne aşçı beğenir, ne de hizmetçi,Ne bakkal beğenir, ne kasap, işçi, Yalnız parasma sadık bir bekçi, Onu da sordun mu ürker azarlar.

Bir türlü sığmadık dede evine, Dedem başın alıp gitti köyüne, Sığındık şefkatli hala böğrüne, Sorana yakasın silker azarlar.

Kim gelir bir daha bu gurbet ele, Buna tatil demez, ağır bir çile, Yine de geliriz biz bile bile,Günde birimizi seçer azarlar.

Page 679: Bir ömür boyunca şiir

HÜKÜMET MEYDANI AÇILIRKEN

Sayın Valimiz Salih Tanyeri’ne

Yenilmez azm ü îmanla bu şehri bermurad ettin, Yıkılmaz kaleler feth eyledin yollar küşad ettin.

Ne müşküller çıkardı karşına üstadı devranın, Güvendin halkına, kanuna, ilân-ı cihad ettin.

Bu meydan bir gaza meydanı oldu geçti tarihe,Emin ol ruhunu Gazi Kemal’in fazla şad ettin.

Muhakkak ismine Gazi denir, heykel konur er geç, Sezip halkın bu arzusun kararında inad ettin.

Yaşar bir hayli asârm kalır yıllarca Antep’te,Yüceldin bir çok emsalin içinde infirad ettin.

Huluskarlık değil yazdıklarım, vicdanımın emri,Gelip geçtikçe semtimden diriğ-i iltifat ettin.

Beş göz, 14.7.1963

Page 680: Bir ömür boyunca şiir

MİLLÎ İRADE

CHP Genel Başkanı Sayın İnönü'ye hürmet ve tazimlerimle

Midenin, inadın, garazın, kinin Cahil yobazların silahı dinin Tesiri altında bir çoğunluğun Milli iradesi, bu yorgunluğun,Bu azmin, bu cehdin, bu iradenin, Boşadır sarfında İsrar etmenin. Bırakıp çekilsen kendi haline, Girerim zannetme hiç vebaline. Huzura kavuşur dinlenirsiniz,Çok sürmez milletçe özlenirsiniz. Partin de kurtulur taviz vermeden, Dostlan küstürüp sitem dermeden. Aydın devrimcüer yetişir size, Daha çok lazımsın vallahi bize.

Page 681: Bir ömür boyunca şiir

BELEDİYE BAŞKANISAYIN İBRAHİM TEVFİK KUTLAR’A

Adalet Partisini kuvvetlendirmek için Beledi­ye Başkanı oldum şeklindeki beyanatı üzerine yazılmıştır.

Biz sizden beklerdik tarafsızlığı,Düşürdün bizleri yine kaygıya.Gel şeker Reisim bu tatsızlığı Gider de lâyık ol sonsuz saygıya.

Gerçi üç partinin baktm tadına,Aldandın çoğunun parlak adma,Güvenme politika iltifatma,Tarafsız hizmet et gel doya, doya.

Reislik aslında gerçi bir çile,Yüklendin bu yükü sen bile bile,Ne taksan yakışır bu güzel ile, .Hamdolsun sahibsin temiz bir soya.

30.11.1963

680

Page 682: Bir ömür boyunca şiir

Dr. M uzaffer Canbolafat

Seçim günlerinde arar, tarardm,Eşimden, dostumdan beni sorardın.Zahir o günlerde vefalı yardın,Ne çabuk unuttun doktorum beni.

Ellide o sizin hüsran gününde,Kazanan Partinin o düğününde,Sizi ben aradım, buldum o günde,Etmiştim teselli doktorum seni.

Bir suç mu politika dışında kalmak,Kusur mu çiftçilik, soysuz mu toprak,Vefasız ikbalin peşini bırak,Çıkarma hatırdan ipe gideni.

2.12.1963:

681

Page 683: Bir ömür boyunca şiir

ÜÇÜNCÜ KOALİSYON HEDİYESİ

11.4.1962 tarihinde yazdığım (Bırak Kopsun) ve 29.11.1963’te .yazdığım (Millî İrade) başlıklı şiirlerim dolayısiyle "Haber” ga­zetesinde hakkımda çıkan yazılara cevap olarak yazılmıştır.

İsmet Paşa'ya

Bırak kopsun dedim, koptu kıyamet,Biraz dinlen dedim, verdi nedamet.Haksız sataşmalar, haksız çatmalar,Hep senin yüzünden bu taş atmalar.Hep senin yüzünden bu çektiklerim,Bir daha yazarsam kırılsın elim.

Pol’tika cilvesi bu çekişmeyi,İnmeyi, çıkmayı, kalkıp düşmeyi,Sabırla yenmeye özenirsiniz.Demokrasi böyle olur dersiniz.İnşallah bulursun o sevgilini,Basarsın bağrına garplı gelini.Yolun açık olsun git güle güle,Boş yere düşürdün bizleri dile.

10.12.1963

682

Page 684: Bir ömür boyunca şiir

M.T.A. MUHASEBE MÜDÜRÜ TURGUT BEYİN MEZAR TAŞINA YAZILMAK ÜZERE...

Çok sevgili oğlum.Vefatı, senin gibi dost ve mesai arkadaşlarını, derin elem ve hüzün içinde bırakan, merhum Turgut Beyin yüksek vasıf ve .insani meziyetlerini, gözyaşlarını şahit tutarak bana anlatırken duyduğum ıztırabı, şu bir kaç satırla ifade etmeyi kendime borç îbildim.Bu vesile ile, elemini paylaşmış olur ve duygularına tercüman olmuş bulunursam, ne mutlu bana. Günün birinde mezarı yap­tırılır ve beğenilirse, tren yolculuğunda yazılan ilişik birkaç sa­tırı taşına yazsınlar.Elem diyarının hüzün bahçelerinden, gözyaşıyla sulanan çiçek­lerden derlenmiş bir çelengim olsun rahmetliye.

Eşi de, sağlığı da, dirliği de hep yardı.Hiç yakışmazdı bu anî ölümü genç yaşma.Bir tek evlât bırakıp gitse ümit sağlardı.Kaldı biçare eşi ortada bir tek başma.

Egoistlik ne, o bilmezdi, diğergâm candı,Sözü hoş, sohbeti hoş, gönlü ganî insandı.Neyleyim kahpe ecel nârma ansız yandı.Bunu yazmakla yetindik bu mezarın taşma.

8.1.1964

683

Page 685: Bir ömür boyunca şiir

MEZARLIK DÖNÜŞÜ

Dostum Dr. Hamit Uras’ın arkasından

Her dönüş düşünür hüzünlenirim,Bitmedi bu geliş, bu dönüş derim.Kaç dost uğurladık şu beş on yılda,Dönüşü olmayan bu yolculukta.Kaç dostu taşıdık elde, omuzda,Son saygı gücümüz kollarımızda.Her dönüş eksilir dost birer, birer,Her dönüş bırakır bir dostu, döner,Aç gözlü toprağın soğuk bağrına,Gafil fanilerin bu diyarına.Her dönüş eksilen bir sevgilinin,Yaşlı gözler arar, boş bulur yerin.Gelecekmiş gibi titrer içimiz,Onlar geri gelmez, biz eksiliriz.

25.1.1964

684

Page 686: Bir ömür boyunca şiir

YAZIK YIPRANIYORSUN

Sayın Belediye, Başkanımız İbrahim Tevfik Kutlar’a iyi dileklerimle

Ben size demedim mi Reisilik başa belâ,Valiliğe benzemez bu iş bambaşka belâ.

Ekmek derdi, su derdi, ışık derdi, yol derdi,Tabiattan dertlenen fakir ve yoksul derdi.

Kiminin odunu yok, kimisinin kömürü,Acı tatlı söz işit, yat kalk Allahın günü,

Cemile olsun diye sağın solun direnir,Sayın Reisimizin maaşı artsın denir.

Eminim ki sen bundan memnun değil, üzgünsün, Sebep olan dostlara belki içten küskünsün.

Taraflıyım da desen, tarafsızım da desen,Bedava çalışırım bu öz yurdumda desen,

Herkese keyif gerek, bir defa düştün dile,Bu ağm yük altma sen girdin bile bile.

Ne sıhhatin müsait, ne de temiz vicdanın,Yazık yıpranıyorsun çarkında poTtikanm.

8.2.1964

685

Page 687: Bir ömür boyunca şiir

BAYRAM HEDİYESİ

Moda düşkünlerine, darılmaca yok

Şu ele avuca sığmayan kadm, Modanın elinde süslü oyuncak.İsmi bayan olan eski avradın, Yaşlısı, tazesi bugün yumurcak.

En büyük çileyi saçları çeker,Kimisi uzatır, kimisi keser,Kimisi kabartır görenler ürker, Yadırgar anneyi hazan yavrucak,

Renklere gelince çeşit sıklaşır, Kumral siyah olur, siyah kırlaşır, Çehre özelliği çok uzaklaşır,Aynaya bir baksa pişman olacak.

Yeşile, maviye boyanan gözler, Kirpikler o eski sürmeyi özler,Uzun eteklere hasretli dizler,Çapkm bakışlardan çok dertli bacak.

686

Page 688: Bir ömür boyunca şiir

Baloya, konsere, çok zaman çaya,Ökçeler pek yüksek, gidemez yaya,Sevip okşayamaz hiç doya, doya,Cilalı tırnaklar bir sivri bıçak.

Birçoğu aç kalır, rejime girer,Tartıda hafiflik sosyal bir hüner,İncele, incele çöp olur beller,Biraz sıkı tutsan hemen kopacak.

Gözünü sevdiğim eski Türk kızı,' Evinin, eşinin parlak yıldızı,

Boyanıp olmazdı gönül hırsızı,Süsü, eğlencesi kundak, salıncak.

Ramazan14.2.196#Bayramı

687'

Page 689: Bir ömür boyunca şiir

BAYRAMA

Bayram sabahı yazılmıştır

Dertsiz, gamsız başım mı var, Servi boylu eşim mi var, Bacım, kardaşım mı var,Ne işin var bizim evde.

Çocuklarım darma dağın,Ne tadı var gülsüz bağın,Şen olmalıdır durağın,TSİ e işin var bizim evde.

Sağa sola koşanlanm, Uzaklarda torunlarım,Bir ben varım, bir de kanm, Ne işin var bizim evde.

Hatır gönül güdenim yok, Güle yala gelenim yok,Sanlıp el öpenim yok,N e işin var bizim evde.

Yetmiş yıldır hep böylesin, Ben eskidim sen körpesin, Uzaklardan gelsin sesin,Ne işin var bizim evde.

Page 690: Bir ömür boyunca şiir

KIBRIS İÇİN

Yıllarca ne sorduk, ne de aradık, Kıbrıs’ın semtine hiç uğramadık. Altı, yedi Eylül günü parladık, Sorarım o çıkış kaça mal oldu.

Sonunda bağladık bir çiğ ipliğe, Kudurmuş Rumlarla sözde birliğe. Akıbet göz değdi düzme dirliğe,Batı dostluğumuz çürük dal oldu.

Garbı Trakya’da, kuzey Irak’ta, Yüzbinlerce soydaş kan ağlamakta, Onlara boş verip uzaktan bak ta, Kıbrıs’ın yüzbini mirî mal oldu.

Page 691: Bir ömür boyunca şiir

GÖNÜL SERVETİ

Dostum Cemil Karslıgil’in ikiyüzbin. liralık, daha evvel Cemil Alevli’nin de yine böyle bir ilkokul yaptırmaları dolayısiyle, bu 'ki Cemil'e telmihen yakılmıştır.

Hep Cemil’lerde mi yurt sevgisi, irfan hevesi,Yok mu bir başka isim sahibi eshab-ı yesar.Fabrika, han ve apartman, hele bağ, bahçe, dükkân Kimlerin var bilirim, söyleyemem hepsi kızar.

On okul yaptırır isterse o devletli zevat,Neyleyim yoktur o arzu, o heves onlarda.Zorla olmaz, bu gönül vergisi, vicdan borcu.Nice vicdan ve gönül serveti yoksullarda.

Beş göz, 7.7.1964

690

Page 692: Bir ömür boyunca şiir

KÜSKÜNÜM

Evdeki huzursuzluktan dolayı 1964 Mayıs ayının başından Ka­sım ayının sonuna kadar köyde kaldım. Bu müddet zarfında üç defa işlerim için şehre geldim. Son günlerde havanın çok so­ğuması, yağmur, rüzgâr köyde oturulmaz hal almıştı. Doktor Mecit Beyden bir mektup aldım. Bu yaşta, bu havada, köyde oturulmaz artık gel, diye. Onun cevabı olan aşağıdaki birkaç satırla içimdeki dertleri dökmüş oldum.

Ne eşime dostuma, ne kızıma oğluma,Ne evime barkıma, ben bahtıma küskünüm. Sığınmışım dağlara, taş basmışım bağrıma,Bana dünü arattı dertli gelen her günüm.

Birt ömür böyle geçti, yaşım aştı yetmişi,Beril o kahpe felek bir huysuza bağladı.Hoş görmeye , çalıştım başa gelen her işi,Yüzüm güldüğü günler içim hep kan ağlardı.

Ölmeden kurtuluş yok bu çekilmez çileden,Aradığım huzuru bulurum son durakta. ;Bu kadar bezginliğin sebebi sorma neden,Doldurayım çilemi Sayın Doktor bırak ta.

Beşgöz, 25.11.1964

691

Page 693: Bir ömür boyunca şiir

MANİSA VALİSİ SAYIN NİYAZİ ARAZ1 A

Az bir zaman kaldın bu Gazi yurtta, Fakirden, esnaftan, zenginden tut da Her kime sorarsan sizi hep öğer, Riyasız olarak gönülden sever.Ne için sevmesin, dert ortağıydın, Hükümet, olarak güvenç dağıydın. Başbaşa oturur dertleşirdiniz,Ne bir vali, ne bir veli idiniz.Şuurlu, şefkatli bir mürşit oldun, Şehrin imarında pek çok yoruldun. Ata'nm ismini taşıyan bulvar, Şehitler anıtı viran o civar,Şenlendi, nurlandı gülistan oldu. Gönüller sevgiyle, saygıyla doldu.

Uzakta olsan da size yakınız,Emin ol kalbimiz sizin tahtınız.

Page 694: Bir ömür boyunca şiir

GAZİLİK MAKŞI

Hiç korkmadık, yılmadık yıkılmadan, yanmadan, Yedisinden yetmişe savaştık usanmadan.Binlerce koç yiğiti genç ömrüne doymadan, Vermeseydik toprağa kurtulmazdı bu vatan.

Her çöken bir siperin yenisini kazardık,Bombardıman dindi mi şehitleri arardık.Ne ateşten yılardık, ne ölümden korkardık,Antepliler, Antep’i böylelikle kurtardık.

Hastalandı loğsalar zehir zakkum yemeden,Kan emerdi yavrular süt yerine memeden,Bir çoğu can verirdi soğukta titremeden,Kesilmişti yolumuz, ne gelen var, ne giden.

Tanrımıza güvendik, Ata’miza inandık.Engin denizler gibi îmanla dalgalandık,Çeşit çeşit mihnete, açlığa da katlandık,Bizler bu “Gazi’liği azmimizle kazandık.

13.3.1965

693

Page 695: Bir ömür boyunca şiir

ER GEÇ BİLİRLER

Sayın İnönü'ye

Sağ iken kadrini er geç bilirler,Sabırdır en büyük zafer kudretin.Milletin sabrını yer bitirirler,Yakar yürekleri nâr-ı hasretin.

Zaferlerle süslü bir devrin şanı,O ak saçlarında şeref nişanı.Sağduyu sahibi İsmet hayranı,Milletin kalbidir taht-ı izzetin.

Çok değil benzerse Çankaya Tur’a,Muhalefet olmaz emr-i Cumhura,Takat getiremez dörtler o nura,Zulmeti yakındır bu muhabbetin.

19.3.1965

694

Page 696: Bir ömür boyunca şiir

ŞAHİN BEY

Şahın Beyin şehadetinin 45 inci yıldönümünde okunmak üzere yazılmıştır.

Şahin Bey burada döktü kanını,Yurt için burada verdi canını.

Burası Şahin’in bastığı yerler,Her taşı toprağı ondan bir eser.

Bize bir hatıra o kara günden,Yurt için başlayan büyük düğünden.

Şahin bayrak oldu yurtseverlikte,Sanmayın Şahin Bey öldü boş yere.

Onun feragati, onun îmanı,Şanlı gazamıza Tanrı fermanı.

Biz onun izine düştük, yürüdük,Ondan ilham aldık, döğüştük, öldük.

O, bir tufan oldu koptu buradan,Onu rehber etti bize yaratan.

Altı bin şehidin odur serdarı,Odur gazamızın bir alemdarı.

. ..Gelmişiz ruhuna arz-ı şükrana,' Çıkacak sesimiz ârş-ı Rahman’a.

23.3.1965

695

Page 697: Bir ömür boyunca şiir

Tunus Cumhurbaşkanı Sayın Burgiba’nın An­kara’ya gelişinde Millet Meclisi ve Senato’da yaptığı konuşma üzerine yazılmıştır.

/ '

İki Meclis’te konuştu yüce Tunus lideri Tazelendirmeye gelmiş gibi îmanımızı.Hele bir hayli sitem taşları fırlattı ki o,Dinledik sabr ü sükûnet ile mihmanımızı.

Can verirken haremeyn uğruna dindar Türk’ler, Mekke eşrafı idi düşmana rehber ve muin.Dini dünyadan ayırmakla ne olduk sanki,Yine vicdanımızın hakimi Kur’an-ı mübin.

28.3.1965

696

Page 698: Bir ömür boyunca şiir

“Bölükbaşı” hakkında yazılan ve Ulus gaze­tesinde yayınlanan sahibi meçhul bir şiire “Bölükbaşı” lisanından yazılmıştır.

İnönü’ye sataşmak her adamın kârı mı,T.R.T.’ye sıvadım çelikten kollarımı,Düşeş geldi atınca Çankaya’da zarımı.

İktidarla ağarttım dört partinin bahtını.Ben sağladım Süleyman Demirel’e tahtım.

Şuna büna çatmasam, kürsüden söz atmasam,Acı, tatlı sözüme espriler katmasam,İşi mizaha döküp handeler yaratmasam,

Bir onbaşı kalırdım, Bölükbaşı olmazdım,Meclisin çatışma kartal olup konmazdım.

Siyasetten çekilsem heyecansız kalırım,Dilim ağzımda şişer, sıkılır, bunalırım.Ben hayatım boyunca yermekten hoşlanırım.

Durman Paşam yıkacak Öztrak’ın tahtım,Ergeç ben de bozarım Çankaya'nm paktını.

ZA.1965

697

Page 699: Bir ömür boyunca şiir

SAYIN MÎLLETVEKİLLERİMİZ HOŞGELDİLER

'Reform bayrağını sallayarak geldiler,Gizli toplantılarda sağcıları yerdiler,Zenginlere tesliyet, yoksula söz verdiler.

Topraksıza toprak var, evsizlere apartman,Böyle cömert Partiye mal mülk değil can kurban.

Aşın solcu değil, solun sağmdalarmış,Kapitalist milyoner C.H.P. de az varmış,Toprak ağalanndan zaten Parti bizarmış.

Köylülere bir köylü çocuğundan armağan,Böyle halkçı partiya mal mülk değil can kurban.

“İmam”m cemaatı sadık protokola,İşareti verdi mi dönerler sağa sola,Bu ırsî mazhariyet nasib olmaz her kula.

Doktoru hukukçusu, yazarı emre uyan,Bu hususi partiye vallah billah can kurban.

“İmam”: îmam Hüseyin İnci

9.5.1965

«698

Page 700: Bir ömür boyunca şiir

U YAN IN

Köylü kardeş ve meslektaşlarıma

Cennet kapısı olsa partilere girmeyin,Kaçın politikacıdan, selam dahi vermeyin Köyünüze gelirse gözüne görünmeyin.

Yalana, palavraya inanmayın, kanmayın,Sizi kayırmak için geliyorlar sanmayın.

Partinin biri gelir size toprak dağıtır, Arkadan biri gelir yol yapar, su akıtır,Dipsiz kiler, boş anbar hepsi de baş ağrıtır.

Sizlerı kandırarak muradına ererler,Kese doldurmak için renkten renge girerler.

Seçimler yaklaştı mı dağılırlar köylere, Halkçı görünmek için tozlu topraklı yere, Oturup dert dinlerler, yazarlar paketlere.

Köyün harman yerinde hemen yırtar atarlar, Dört yılı sağladı mı sanki yere batarlar.

Senelerin yansı ya evde ya gezide, Kulüplerde, barlarda, kumarda, eğlentide. Yurdun içi yetişmez, yurt dışı gele, gide,

Geçimleri zorlaşır, artmrlar aylığı,Bir çoğu satın alır parayla adaylığı.

Page 701: Bir ömür boyunca şiir

Konu komşu can ciğer tatlı tatlı geçinen,Particilik yüzünden başı belâya giren,Düşman olan, çok zaman kan akıtan sîzlerden.

Kaç kişi var paralı bir koltuğa oturan,Muhtarlık mı sîzleri böyle yıpratan, yoran.

Benim size öğüdüm, ne su, ne toprak, ne yol,Sizi bu sürünmeden kurtarır ancak okul,Bu uğurda yorulan, çalışan Valiye kul,

Kurban olun, okutun kurtarın çocukları,Emin olun sîzindir yarının koltuklan.

2.7.196&

700

Page 702: Bir ömür boyunca şiir

BIRAKMA

Saym İnönü’ye

Ayrılma Paşam partini buhranda bırakma.İhsanla müzahirleri meydanda bırakma.Sadık çömezin Bay Satır’a biati sağla,Terk etme Hacı Kasım’a, tırpanda bırakma.

Üstün kişilerdir diye seçtiklerinizden,Kızmak ve sıkılmak size düşmez, onu çevren,Sağ sol sınavından ve geçirmezse demekten,Önce o mümeyyizleri divanda bırakma.

Aydın' kişiler, Parti’de baskından usanmış, Kaprislerinin uydusu olmaktan utanmış,Halk Partisi halkın yüzüne sanki kapanmış,Yurt mührü olan halkı Süeyman’da bırakma.

10.12.1965

-701

Page 703: Bir ömür boyunca şiir

ÜZÜLME

Saym İnönü’ye-

Hiç kızma, sinirlenme, hüzünlenme, üzülme.Çok işleri var partinizin gizli kapaklı.Üç ayda solun sırrına ermezse günah mı,Patronları, dindarları, topraklısı haklı.

Yıllarca solun ismini kim ağzına aldı,Gâh ortada, gâh sağda kararsız bocalandı.Topraksıza toprak sözüne köylü inandı,Halk anladı, Halk Partisi boş vâde meraklı.

12.12.1965

702

Page 704: Bir ömür boyunca şiir

AVNİ DOĞAN IN ÖLÜMÜ MÜNASEBETİYLE

Hiç bir zaman uymadı, uydulukla uğraştı, Siyasî hayatmda eğilmeyen bir baştı. Medenî cesareti, kültürü, yurt sevgisi, Onun asil ruhunda bir tufan, bir ataştı. Tekrar girip Partiye mühtedi sayılmadan, İmanla göçtü gitti cennete Avni Doğan.

Page 705: Bir ömür boyunca şiir

EL OĞLU KALDI

Yirmisekiz yıldır çekiştirmeden, Bejimin ne kolu, ne dalı kaldı. Sağma, soluna tâviz vermeden, Ortada ortanın bir solu kaldı.

Atatürk ilkesi politik sakız,Sam Amca çikleti çiğner ana kız, Ağzını bozmayan baba yalınız, Onda da babalık sembolü kaldı.

Yılda bir koşarlar Anıtkabir’e Çelenkler dizilir hürmetle yere, Silindir şapkanın altında bere, Batıya uymanın bu yolu kaldı.

Yabancı suç işler yoktur sorgusu, Yerlinin içinde sağ, sol korkusu, Vatan gurbet oldu bize doğrusu, Korkusuz dolaşan el oğlu kaldı.

Page 706: Bir ömür boyunca şiir

ATTIK YAD ELLERE

Cumhurbaşkanı Sayın Cemal Gürsel’in Ame­rika’ya tedaviye gönderilmesi münasebetiyle

Şimdilik içimden kan ağlıyorumBaşa gelenlere geleceklereHayra yorumlanmaz bu korkunç durum,Düştün tecrübesiz, hoyrat ellere.

Arzular dururuz bir iç huzuru,Tatsız çoğunluğun, tuzsuz gururu,Yok etti insafı, aklı, şuuru,Yıpratıp dururlar yazık boş yere.

Devrimler e pek az rağbet, iltifat,Ardına bakmaya hevesli «Kırat»,Geçmezdi her zaman ele bu fırsat,Atılsa ileri, aşsa dağ, dere.

Anî bir kararla Sayın Başkam,Uçurduk bulunmuş gibi dermanı,«Walter Reed»de ecel mihmanı,Attık yad ellere göz göre göre.

12.2.1966

705

Page 707: Bir ömür boyunca şiir

Sayın Gürsel için Acil şifalar dileğimle

Günlerdir ölümle pençeleşen sen,İlâhî kudretle hayata dönsen, •Yine mal ederler Amerika’ya.Yine Zeytinoğlu çıkar ortaya,Yine özel uçak, özel ihtimam,Şükranlar sunulur hep tutam tutam.Milletin gözyaşı, duası boşa,Eller suya soksa geliyor hoşa.

16.2.1966

706

Page 708: Bir ömür boyunca şiir

YAZIK OLDU

Sayın Gürsel için

İçimiz karardı günlerden beri,Dinleye, dinleye günde üç sefer.Yudum, yudum içtin o zehirleri,Radyoda sunulan hep acı haber.

Yerinden oynattık arttı çüesi,Önce dedik bu bir kader cilvesi,Özlenen ölmeden yurda dönmesi,Her gelen gün oldu gidenden beter.

Gider kurtulursun sözüne uydu,Deneme tahtası oldu vücudu,Ne açtı gözünü, ne acı duydu,Bir kuru nefestir hayattan eser.

1.3.1963

707

Page 709: Bir ömür boyunca şiir

BİRLEŞİN

Gafil avladılar Sayın Gürsel'i,İkbale aldanman, aman birleşin.Çok fena esiyor siyaset yeli,,Birliktir bu işe derman, birleşin.

Devletin temeli dirlik ve düzen,İkilik korkusu milleti üzen,Küskünler barışsın, kalksın ben ve sen, Gönül birliğiyle hemen birleşin,

(Ben de yazdım) diyen akıl hocası, Sıvadı kolunu genci, kocası,Eski iktidarın solan goncası,Açarsa halimiz duman, birleşin.

Page 710: Bir ömür boyunca şiir

AĞLA ÇANKAYA

Yıllardır öksüzsün, bizde öksüzüz, Matemin büyüktür ağla Çankaya.Bu defa kül öksüz kaldın düpe düz, Coşkun seller gibi çağla Çankaya.

. Ata’nm diktiği çiçekler, güller, Sarardı kurudu hep birer birer,Bu kadar ıssızlık, öksüzlük yeter, Ağla- yürekleri dağla Çankaya.

Sen idin bir zaman mutluluk yurdu, Hastalar göğsünde şifa bulurdu,O büyük halaskar ilâhı nurdu,Bu işi kadere bağla Çankaya.

Page 711: Bir ömür boyunca şiir

KURULTAYA GİDERKEN

CHP Genel Başkam Sayın İnönü’ye sonsuz hürmetlerimle

Sana yalvarırım çekil bir yana,Bırak çarpışsınlar, kopsun fırtına.Ortanın soluyla sağı yan yana,Getireyim diye emek harcama,Emin ol bu çatlak hiç tutmaz yama.

Parti’de ortanın soluna candan,Yüzde yirmi çıkar ancak inanan,Geri kalan uydu, çıkarcı falan.Anladık, anlaştık, barıştık derler Senden korkmasalar hemen dönerler.

Bırak aydınları halkla başbaşa,Patronlar başını çalsınlar taşa,Bırak başkanlığı, partili yaşa.Sunmadan eline ecel fermanı,Sağ iken tanırsın dostu düşmanı.

Özel hayatında çok vefakârsın,Siyasî hayatta vefasız yarsın,Neyleyim çok zaman dosta ağyarsın,Yine de çok büyük eşsiz bir zatsın,Nankörlere devran seni araksın.

12.10.196«

710

Page 712: Bir ömür boyunca şiir

MİNİ ETEK

Ne kadar üzülsek, yansak yeridir, Dünyaya çok erken, gelen yaşlılar.Şu mini etekler yürek eritir,Bakmaz yüzümüze kesik saçlılar.

Yüzünde bir siyah peçesi uzun, Topukta entari, bir ismi zubun, Yolunu zor görür, yürürdü durgun, Böyle kız arardı ağır başlılar.

Bir zaman jüpona takıldı gözler, Ardına düşenler rüzgârı özler,Göğsün meyvesin sütiyen gizler, Bağrına taş bassın genç ataşlılar.

' Eskiden genç kızlar flört bilmezdi, Yüzüne gözüne boya sürmezdi, Görücü gelse de yüzü gülmezdi,Şimdi fingir fingir güler karşılar.

Derdi mi çekilir şimdikilerin,Hesabı tükenmez terzi, berberin, Kapıda (împala), kürkü de Chermin), Diyar diyar gezer başı taçlılar.

Page 713: Bir ömür boyunca şiir

ATATÜRK DİYOR Kİ:

Söyledim, söylemedim, Bursa’da, yok Ankara’da,Var mı bir fayda size -.bunları tekrarlamada.Savcı suç unsuru bulmuşsa ceza söyleyenin,Varsa bir suç,‘okuyan gençlere suç yükleyenin. Gençliğin, suç mu, emanetlerine bekçiliği,Varsa ortamda aran suçtaki gerçekliliği.Şu benim neslim olan savcı, Sayın Başbakan’a,Karşı gelmek yaraşır hatırıma yan bakana.Ben bıraktım size özgürlüğü, cennet vatanı,Bırakın haline kabrinde vatan kurtaranı.

8.12.1966

712

Page 714: Bir ömür boyunca şiir

SOKAĞIM

Semtimin çöp sepeti sanki, Anıtpark sokağım,.Halini arz edemez kimseye/korkak sokağım.

Konusu, komşusu asfaltla bezendi, ondu,Bir çamur deryası kış günleri kaypak sokağım.

Bulvara ağzı açık, parka dayanmış köşesi,Her çeşit mikroba yaz günleri kaynak sokağım.

Sinek imaline bir fabrikadır sanki varil,Çöpçünün kamyonuna nadiren uğrak sokağım.

Beş manav, bir de kasap dükkânının mezbelesi, Atatürk bulvarının burnuna türyak sokağım.

Partizan olmasa emsali bulunmaz Reisin,Şehri giydirdi, kuşattı, kaldı çıplak sokağım.

11.12.1966*

713

Page 715: Bir ömür boyunca şiir

»GEÇMİŞ OLSUN

Sayın Feyzioğlu'na

'Gördün mü kaderin şu cilvesini,Dostların düşmana rahmet okuttu.Sayın İnönü’yü, sömürgesini,Elinden alırsın diye korkuttu.

Sağ iken bu mülkün son padişahı,Politik tapmak onun dergâhı,Avni Doğan’larm neydi günahı,Uydu olmaması onu korkuttu,

Kimlere güvenip çıkmıştın yola,Ne olur dönseydin sen de şu (Sol) a,Zengine gözdağı, müjde yoksula,Ecevit bak nasıl belin doğrulttu.

C.H.P. ne orta, ne sağ, ne de sol,İkbale arıyor kestirme bir yol,Dağıtıp duruyor toprağı bol bol,Eski vaatlerin çabuk unuttu.

1966

’714

Page 716: Bir ömür boyunca şiir

SAYIN SUNAY’A

Amerika’daki elçilik binamız önünde patlayan bomba münasebetiyle

Geçmiş olsun size de, otuz milyon bize de,Kendi başkanlannı öldüren bir ülkede,Çıkarımız da olsa dolaşmak tehlikeli.Demokrasi bağında bazan eser Sam yeli.Selefiniz derdine şifa bulmaya gitti,Şifayı buldu geldi, tahtı size devretti.Bize uğur gelmiyor Amerika gezisi,Bu seferlik çok şükür Tanrı korudu sizi.

Page 717: Bir ömür boyunca şiir

HOŞ GELDİNİZ

Sayın. Sunay’a dönüşünde

Çok şükür sağlıkla döndün yurduna.Üzüntümüz bitti, gözümüz aydın, 'Vefasız dostumuz Başkan Johnson’a,Saray bahçesinde kavuşmasaydm.

vÖğrendik boğmuşlar seni ikrama,Misli görülmemiş bir ağırlama.Yırtılan dostluğa vurmuşlar yama,Dilerim gönülden barışmasaydın.

Bir hayli anahtar ,bir hayli berat,Özel hediyeler sunmuşlar kat kat.Dostluğa bunlarsa kâfi teminat,Almaya, vermeye alışmasaydm.

Milli özgürlüğe çok ağır gelen,Gizli anlaşmalar haysiyet şiken,Kıbrıs’lı soydaşlar çile çekerken, .Şehir şehir gezip kâm almasaydm.

716

15.4.1967

Page 718: Bir ömür boyunca şiir

KENDİ PARTİ’SİNİN BAŞINI YEDİ

Yirmidokuz ekim elliyedide,Bir vali Halkçılar asîdir dedi. Yirmlüç nisan altmışyedide,İmam Bey Parti’nin başını yedi.

Babasından miras kalan bir tahtı Eliyle yıktırdı ona kör bahtı.Bir zaman dergâhta sadık çıraktı, İnönü bunları sütle besledi.

Page 719: Bir ömür boyunca şiir

ÇOK İSTERİM GİTMESİN

Vali Çerezci için yazılmıştır

Kanı sıcak, popüler, dost bildiğim bir zat var.Ne zaman gitsem ona güler yüzle karşılar.

Sigarası, kahvesi, iltifatı, neş’esi,Gönülleri fetheder, hayran eder herkesi.

O bana hiç uğramaz, önüne yokuş gelir,Ne arar, ne de sorar, yine bana hoş gelir.

Biliyorum kimlerle görüşür, kimi sayar Kiminle düşer kalkar, kimin sözüne uyar.

Hakkı da var korkmaya bir çoğunun şerrinden,Bir çoğunun ev yıkan politik hünerinden.

Çok isterim gitmesin, gitsin akıl hocası,Daha müsbet olurdu tarafsız çalışması.

5.5.1967

718

Page 720: Bir ömür boyunca şiir

BEZDİK ALLAHIM BEZDİK.

Ulu Tanrıma.

Keremine, lutfuna yüzbinlerce şükr olsun,Yeter Allahım yeter, artık şu yağmur dursun.

Kendi yaptıklarımız putların zamlarmdan,Zaten içimiz yanmış ümitsizdik yarından.

Yurt içi şehir şehir, yurt dışı ülke ülke,Dost kazanmak uğruna paralar döke döke,

Gezenleri açındır milletin çektiğine.Zamların kapattığı bütçe açılır yine.

Yine borca girmeli, yine faiz vermeli,Yine dosta, düşmana uzatmalıyız eli.

Ekmek elden, su gölden, bunun sonu karanlık,,Elden gelen öğünle genişlemez bu darlık.

Bezdik Allah'ım bezdik politik kullarından,Sağından ortasından şu ortanın solundan.

14.5.1967-

719*

Page 721: Bir ömür boyunca şiir

YAVRU VATAN KIBRIS’IN AZİZ RUHUNA ELFATİHA

Yüzbin çilekeş, bağrı yanık soydaşımızla, Gömdük seni biz Akdeniz’e gözyaşımızla.

Kurtarmak için uğruna milyonları döktük, Derman diye bir hayli şehit kânları döktük.

Dost sandığımız kahpelerin vâdine kandık,Güya kanat olduk şu Nato’da ne kazandık.

Çıktık yola, Altıncı Filo dur dedi döndük. Taksim, ya ölüm dendi ne böldük, ne de öldük.

Affet bizi, Altıncı Filo Barbaros oldu,Sam Amca vatan sathına dostlukla sokuldu.

21 Eyiül 1967

Page 722: Bir ömür boyunca şiir

Sevgili yavrum Poyraz’aSenin yetişip büyüdüğünü, okuduğunu, evlendiğini görmek be­nim için muhal olduğundan, sana en y.akm ve en düşkün olan ben, sevgimin karşılığını beklemekte haksızım. Çünkü daha pek küçüksün.Ben ortadan kalktıktan sonra benden bahsolunurken belki üzü­leceksin. “Ah ne olur sağ olsa da dedemin elinden tutup dolaş- tırsam, şu borcumu ödesem” dersin.Yavrum ben o alacağımı sana helâl ediyorum. Yalnız yolun dü­şer Antep’e gelirsen, dedenle babanın dedesinin bir arada yat­tığı mezarın başı ucunda bir kaç dakika dur ve şu kıtayı oku:

Toprak altında da olsa yine mesüt şu baba,Yatıyor bağrına basmış biricik evlâdın.Zeki Savcı baba koynunda başın dinlendi.Bu satırlar senin en son yücelen feryadın.

721

Page 723: Bir ömür boyunca şiir

KIT’A, ŞARKI VE BEYİTLER

Page 724: Bir ömür boyunca şiir

AMCAM DAYI AHMET AĞA .İÇİN YAZILMIŞTIR

1

Hangi yer olsa demezsin şu iyi, yahut şu pis,Sağ iken kazdır hükümet avlusunda kabrini. Kom’siyon, meclis, bütün her yerde sen olsan reis,Bir gün evvel ölmeden bilmez bu millet kadrini.

I2 :Maksadım para kazanmak olsa billah istemem, Kendimi her yerde göstermekle zevk almaktayım.Tek desinler Ağa’mız da bir işin başındadır,Bu seböpten başımı taştan taşa çalmaktayım.

3

Akim ermez, fikr-i idrakin yetişmez nafile,Bari gönlünden çıkar beyhude meb’us olmayı. Böylelikle kendini teşhir’den vaz geç hele Bir düşün ey dangalak en sonra me’yus olmayı.

13.2.1922

4

Severim herkese sevdirmek için kendimi ben, Merhamet görmez isem şaha da hürmet yapmam. Âdeme secdeyi şeytan da kabul etmez iken,Âdem evlâdına âdem olarak ben tapamam.

28.1.1922

725

Page 725: Bir ömür boyunca şiir

Gaziantep’te duçar olduğu maişet darlığı ve arkadaşlarının Kendisine karşı ihmalkârlığı yüzünden Birecik’e nakl-i hane ederek orada rakı içe içe zehirlenip ölen aziz kardeşim ve ar­kadaşım Sait Sabit için

5

Dert büyük, dostlar vefasız, geçmez oldu günlerin, Yüz çevirdin akıbet sen, tut elim gurbet dedin.Zehr içirdi kahr ile hergün sana daüssıla,Ah kim elden çıkınca kadrini bildik senin.

1931

6

Düzelmez Parti’nin aheng ü ilhamı sen oldukça, Yüzü gülmez bu şehrin derde dermanı sen oldukça. Vilâyet hey’etinde meydan ıssızdır, belirsiz baş,Bütün âzası başkan, Parti Başkanı sen oldukça.

7

Güvenip ikbale, servete, posta Sakın feda etme yarı ağyare.Baha mı biçilir vefakâr dosta,Bir kerre düş de gör câh-ı idbara.

8Seneler var ki zâr ü giryamm,Feleğim cevr-i biemânmdan,Derd ü mihnetle çok perişanım,Bıktım artık şu tatlı câmmdan.

1933

726

Page 726: Bir ömür boyunca şiir

9

Çok mu bayram yaparak milyonu döksek yoluna, Bereket düştü şu on yılda bütün malımıza.El gibi, biz dahi şaşmaktayız elbette buna,Gıpta etmekte bütün Avrupa da halimize.

29.10.1933

Şakir Sabri Yener’in annesinin ölümü münasebetiyle

10Elin evlâdına yıllarca ederken babalık,Anasız kaldı yazık ortada Şakir Sabri.

Ocak 1934

11İstemez kendinden özge kimseye densin reis,Çeşm-i ikbali o zatın herkesi âza görür.Bir tesadüfle huzura çıktığı gündenberi,Kendini Musa, yerin Sinâ, elin beyzâ görür.

17.8.1934

12Ağzınla kuş da tutsan şu geçim dünyasında Yine de bir kapının boynu bükük kulusun.Efendilik ısterserı tarlanın ortasmda,Çalış, yorul alnının teri aksın kurusun.

29.8.1934

727

Page 727: Bir ömür boyunca şiir

Hastabakıcıya13

Can veren hastalara gözlerin efsun gibidir,Son nefeste baş ucunda seni görsem yetişir.Aynin* belki tenimden sana ruhum bitişir,Son nefeste baş ucumda seni görsem yetişir.

14

Bir kuş gibi uçtun güzelim sen kafesinden Zehr oldu bana gençliğimin her günü bil sen.Öldür beni, ağlat beni inlet beni gel sen,Zehr oldu bana gençliğimin her günü bil sen.

15Reşit Ağar'm vefatına

İhtiyar meb’usumuz Bay Ağar’m Kaldı yâd elde vücud-ı pâki.Çıkacak tahtına bir taze yarın,Bizden olmaz' o da vâ hayfâ ki.

1.5.1935

16Ağlatma yeter derd ile divâneliğim var,Mecnun gibi dillerde bir efsaneliğim var,Aşkınla beyabanı dolaşmaktan usandım,Sen söyle bana sevgili bilmem ki neyim var.

27.5.1935

728

Page 728: Bir ömür boyunca şiir

17

İstemem eennet-i alayı ben edna kulunum,Bana dünyada kuru ekmeği çok görme yeter.Hur ü gılmanla şarap içmeye kim teşne ise; ,Onu sen onlara ver tek beni tok görme yeter.

21.11.1935

18

Seyrederken yüzünün gamzeden açmış gülüne,Takılıp gitti gönül şapkasının püskülüne.

19

Çekemem fâzla perişanlığı artık yetişir,Anladım nafile dünyadaki cehtim, emeğim Neye el sundum ise dostu rakip etti bana,Akrabalar uzak olsun bir ölümdür dileğim.

10.2.1936

20

Suçlu, suçsuz durmadan hasma söver, dosta söver. Eylemiş verd-i zeban küfrü bizim serdarımız Kimse olmazsa hemen levn eyleriz biz bizleri,Fark edilmez bezmimizde yârımız, ağyârımız.

1.5.1937

21

Atmadan bir tek fişek oldun büyük bir kahraman, Talihin evc-i felekte mihr ü mah etti seni.Ateşin üstad elinde âsafa şimşir olup,Gaziantep halkına devran penah etti seni.

30.7.1937

729

Page 729: Bir ömür boyunca şiir

:22

Bir zamanlar düşmana el bağlayıp, kul oldular, Güldüler, eğlendiler kan ağladıkça millete.İlm ü irfan ile şimdi hepsi de vaftizlenip,Geçtiler puthaneden mihrab-ı Cumhuriyet’e.

30.7.1937

23Oğlum Halil Savcı’ya

Sen Berlin’de dolaş ben de Beşgoz’de,Reva-i hak mıdır bu nisbetsizlik.Mü’mine zindandır bu dünya sözde,Gâvur olmak mıdır acep dertsizlik.

9.8.1937

•24Anladım Parti’de ben kaht-ı rical olduğunu,Yok diyor her kimse sorsam bana bundan iyisi. İmrenip cenneti tanzime ecel alsa bunu,Nereden bulmalıyız memlekete biz Reisi,

1.8.1938

•25 'Şol kadar toz ve duman var ki sokaklarda bugün, Göremezsin yanı başında geçen bir deveyi.Kış gelirse ne olur hali bu şehrin acaba,Her düşen hayr ile yâd eyleyecek.......... Beyi.

12.8.1938

',730

Page 730: Bir ömür boyunca şiir

26

îki üç devri geçirdim yine de milletimin,Görmedim bir gününün ruz-ı saîd olduğunu.Yazınız kabrime sizler ben ölürsem şayet Bu gam âbâd vatan içre bir iyd olduğunu.

28.8.1938

“27Atatürk’ün ölümünde yazılmıştır

'Sen bize cihandın, candın, canandın,1 Gönüller tahtında taçsız sultandın.-

Sana biz ağladık, eller ağladı,>Gülşende bülbüller, güller ağladı.

10.11.1938

28Yan gelip toprağa yaslanması vardır, yoksa 'Çekilir derdi mi var kahrolası çiftçiliğin.

4.7.1939

29:Seyf-i cedd az geldiği çün ona bak avn-i huda, Yârgaar eyledi tam hasmı iken Erkılıç’ı.

: Seçilirse yeniden, başına küller şehrin,Lütfunu gördüğünün bağnna dürter kılıcı.

30Biz neler çektik beş on yıldır elinden zâlimin,Halikım bir anda viran koydu taç ü tahtını.Kahr olup gitti başından Gaziantep’in teres,

■Nura gark etti felek şehrin kararmış bahtını.73İ

Page 731: Bir ömür boyunca şiir

31

Hüseyin Cemil Göğüş’e

Belini sanmayınız derd-i maişet bükmüş,Akrabasın korumak en büyük işkencesidir.Evi var avradı yok, tarlası var harmanı yok,Bu kadar yokluk onun tatlı bir eğlencesidir.

21.İ1.1939»

32Kayınpederim Abdülkadir Ef.'ye­

timi var, görgüsü var, kudret-i tahriri de var,Zühd ü takvasına söz yok, hele maşaallah.Yalmız hiddeti vardır ki'yürekler acısı,Onu da affeder elbette Cenab-ı Allah.

22.11.1939-

33Yeğenim AdiVin zifaf gecesi- Kilis’te yazılmıştır.

Hüsn-i tab’mdan doğan parlak iki mısra1 gibi,Oldu Mehpare’yle Adil, Hüsnü’ye b.eytil, kasid.

7.2.1940

34Bir harabezâre döndü gülşenim,Her günüm bir matem olmuştur benim.Eksik olmaz ah ü zanm, şivenim,Her günüm bir matem olmuştur benim..

13.2.194 Ov

732

Page 732: Bir ömür boyunca şiir

35

Yazı hürriyeti versin diye sersemcesine Bitti erbab-ı kalem Parti’sinin ensesine.Dileği fatihadır şimdi onun gençlikten,“Şeyh”i döndürdü evi Yuf Baba’nın türbesine.

15.2.1940

36Kimi dinsiz der ona, birçoğu milliyetsiz,Her ne olsa ben onun meşrebine hayranım.Müslüman olsa imamdı gâvur olsaydı keşiş,Protestan de de çık bari şuna sultanım.

37

Bana her neş’eyi bir zehr ile yutturdu felek,Şen geçen bir günü bin gamla unutturdu f^lek.Öyle püsküllü belâ var ki başımdan atamam,Ben ona boynumu büktükçe kudurtturdu felek.

15.8.1940

“Diken” isminde bir mizah gazetesi çıkarmak üzere ortaya çı­kardığımız bir laf üzerine kıyamet koptu, bir çok kimseler en­dişelendi. Aşağıdaki üç kıt’a bu yersiz telaş üzerine yazılmıştır:

38

Yazı hürriyeti vardır diye erbab-ı kalem,Düştüler bir gazete derdine sersemcesine.Para yok, matbaa yok, ruhsat ise emr-i muhal. “Diken” nin battı adı bir çoğunun ensesine.

733

Page 733: Bir ömür boyunca şiir

39

Yazı hürriyeti yoktur diye memnun, mağrur,Vali tedvir-i umur etmede erkekçesine.Bu vilâyette adından bile herkes ürker,Çıkmadan girdi “Diken” bir çoğunun ensesine.

40Çıkmadan başladı incitmeye bir çoklarını,Ya çıkarsak, ne yapar ortalığı, biz 1‘Diken’1.Hele şakşakçı, fırıldakçı bir alçak var ki,Neşrederler sanıyor kendini bir bir .......

21.2.1940

Asaf Erkılıç’ın Özay ve Özgün (Abdülkadir) adlı çocuklarının doğumuna yazılmıştır. Son mısra tam tarihtir: 1356

41Sana bir câize versem yine az dünyayı Ay’la Gün doğdu bugün mehbit-i etvarmdan.Aşaf’m ayrıca bir Özdeni, bir Özgül’ü var,Bahtı şenlendi, açıldı senin ezharmdan.

21.12.1940'

Bazarbaşı Nuri Beyin bayramı tebrikine cevap

42Hak taalâ rehber ettikçe bize tevfikini,Kahr-ı a’dayı kılar âsan, aduvvu râm eder.İsmet-i ahlâkımız, sarsılmayan îmanımız,Zulmeti nura boğar, gam günlerin bayram eder.

12.1.1941734

Page 734: Bir ömür boyunca şiir

43

Her ne yazsak, ne desek, istesek, olmaz vali Böyle emretti bize, kendini hiç yorma yasak,Diye hürriyeti tahdid ediyor Parti bize.Öyle bir dert ki bunu valiye de sorma yasak.

10.2.1941

44Enseye binmekte benzerdin felek deyyusunaOl sebepten verdi bir gerdune ol gerdun sana.

2.3.1941

45Açık olsaydı loca hepsi masondur der idim,Partimiz hey’eti âzâları kardeş gibidir.Hele bir hüsn-i tesadüf ki bulunmaz misli,Halkevi Başkanı bir meşrik-i âzam tipidir.

12.4.1941

Zeld’nin lokantasında “Naciye” için yazılmıştır.46Eskiden ceylanları avcı arardı sayd için,Şimdi ceylanlar gezer sayyadmı sayd etmeğe.I

Hırçın adama47Bir kibar insan olaydın gömülürdün çoktan Seni kalp kırmak için Hazret-i Allah yaşatır. Geberirsen sana rahmet okuyan az bulunur,Mazhar-ı lânet olurken hele böyle yaşa dur.

19.4.1941

735

Page 735: Bir ömür boyunca şiir

48Emine Savcı’ya

Sulanırmış gözü evvelce çalışkan olanın,Şimdi tembellik ile dizleri halkın sulanır.Bunu ben söyleyemem çünkü Bayan duymamalı,Suyu vardır dizinin sonra duyar kuşkulanır.

23.4.1941

49

Oğlum Halil Savcı’ya

Ben ölürken göremezsem seni şayet oğlum,Eylerim ben sana her hakkımı bir şartla helâl.Senin ikbalin için gözyaşı döktüm her gün,Kimseyi ağlatıp incitme sakın alma vebâl.

13.7.1941

Oğlum Halil'e50

Milletin câpma kast etse de ikrah etme,Bu meseldir taşı hep meyveli dallar götürür. Yurduna hizmeti bir gâye bilirsen kâfi,Yürüyen kervanın ardında muhakkak it ürür.

13.7.1941

51

Dostluğun kıymeti sağlıkta bilinmez dostum,Gün olur bizleri de hâke serer dest-i ecel.O zaman anlaşılır kadri vefakâr olânm.Bana beyhude gücenmişsin aziz kendine gel.

15.7.1941

736

Page 736: Bir ömür boyunca şiir

52

Bir koyun vermiş te kurtarmıştı İsmail’i Hak,Yüz koyun alsın bizi kurtarsın İsmail’den.

1941

Hasırcı zade Osman Efendinin vefatına tarih-i tam

53Kalmadı ortada erkek olarak bir torunu,Serdi pak Osman’ı da hâke Hasırcı zade.

1941

54

Hiç bir iş görmedi farz eyleyiniz on senede,Ebedî abidedir hizmetine “Yüz numara” .Yalınız “Perkule’ nin masrafı israf oldu,Diyelim ki onu da bastı Reis Bey kumara.

24.7.1941

■55 "

Olduğu’çün Mazhar Osman’dan elinde hücceti, Bimuhaba söyleyip yazmakta “Neyzen” haklıdır.Bir vesika gerçi meb’usluk senin de akima,Herbir ahvalinde lâkin eski aklın saklıdır.

56Gördüğün Antep’liye yazdırdığın eş’arını,Gördüm üstad, gerçi bimâna fakat revnaklıdır.................... çeşmine hörme görünmüş doğrusu,Haklısın şimdi bayanlar er gibi ......... ...lıdır.

737

Page 737: Bir ömür boyunca şiir

57

Galiba çok ihtiyaç vardır senin çün hörmeye,Kadrini bil mal-i meşruun senin kaymaklıdır. Gençliğinde sen de hörmeydin unuttuk sanma hiç, Çok zekidir Gaziantep halkı pek kursaklıdır.

28.7.1941

58

Yüzlerce müsülmandan alıp hayr ü duayı Kurtulmalıdır dert ile gamdan Hoca zadem.Yıllarca neler çekti o viran sokağında,Rahatlığını buldu lağımdan Hoca zadem.

12.10.1941

59Büyük bir akla muhtaç zannederdim önce meb usluk, Nice divaneler gördüm de kendimden emin oldum. Meğer ki döndürürmüş her kim olsa çarh-ı devranı, Yaşım arttıkça devlet işlerinde hurdebin oldum.

13.10.1941

60

Bir ateş verdi müfettiş Noterin mangalına,Kellesi cuş-ı huruş etti kazandan çıktı.

13.10.1941

61

Bir hayat kaynağıdır dense revadır Fırat’a,Neyi gördümse o şirin Birecek’te (Kanlı).Anladım ki yeri yoktur zuafanın burada Yeni zenginleri hep zadelerinden şanlı. -

14.10.1941738

Page 738: Bir ömür boyunca şiir

62

Bir ziya tufanı gördüm zirve-i kûhsarda,Arza saçmıştı sema güya M mihr ü mahını.Kasr-ı Sadâbâd’ı tanzir eyleyen harp zengini,Yaptı billurdan saraylar, aldı halkın âhmı.

22.10.1941

63Solgun yanağın penbeleşirken dudağımda,Sıksam seni göğsümde, uyutsam kucağımda.Bir taze hayat ver bana cansız şu çağımda,Sıksam seni göğsümde, uyutsam kucağımda.

5.12.1941

64Görmeden bir hizmetin yazdım kaside deyyusa, Ettiğim hayr ü dua artırdı şerre hırsını.Caizem oldu elimden ekmeğim gasb etmesi,Böyle nankör olduğun bilsen .....................

2.2.1942

Ticaret Odası Başkâtibi Selâhattin Beyin Elâ­zığ’a tahvil edilişinde yazılmıştır.

65Sell-i seyf ettikte bak arslan yürekli valimiz,Bay Selâhattin’i mağlup eyledi Ehl-i Salip.

5.2.1942

739

Page 739: Bir ömür boyunca şiir

66

Yolcular kalsa ayakta boş durur kompartıman,Halkçı saylavlar bütün gün çünkü s ey abattadır. İzdihamdan çiğnenir bikes kadınlar yavrular,Böyle ......... milletin ............. rahattadır.

15.2.1942

Osmaniye’de Hâkim Mehmet Ali Bey için yazılmıştır.

67Bir vefakâr dosta rast'geldim ben Osmaniye’de Çok zamandır hasretiyle zar ü giryandım onun.Bir ziyafet verdi fevkaladeden mektumeden,Pek samimi sofrasında mesti oldum lutfunun.

10.2.1942

.08Ankara zanneyledim gördüm şu Osmaniye’yi,Her adımda karşıma bir serseri......... çıkar.Bahçeler yapmış kurutmuşlar bütün- halkın suyun, Parti’nin seçtiklerinde böyle çok ......... çıkar.

13.2.1942

69Bana her neş’eyi, her zevki haram etti felek,Zulmet-i gamda koyup subhumu şam etti felek.Beni kahretmeye düşmanlığı az geldi onun,Can ciğer’dostlarımı emrine râm etti felek.

14.10.1942

740

Page 740: Bir ömür boyunca şiir

70

İnsanın çehresi vicdanının ayinesidir,Küfrederse yine bir neş’esi vardır güzelin.Kızarak bir saçı leylâ beni öldürmek için,Başrnıa çökse eğer tutmaz idim vallah elin.

18.2.1942

71

Bir meleksin sevdiğim hiç yok mu insafın senin,Can alıp can vermenin üstadıdır şen gözlerin.Bağrımı del, başımı taşlarla ez, öldür beni,Bastığın yer makberim olsun, kefen pirahenin.

20.2.1942

72Sürmesiz gezme sakın göz dokunur gözlerineBana bak sen yalınız, koyma beni el yerine. 'Düşeceksin güzelim korkarım ağyar eline,Bana bak sen yalınız, koyma beni el yerine.

21.2.1942

Halkevi salonunun tamiri üzerine Başkan Turgut Tarhan’a

73Destigirin Parti, Vali rehber oldukça sana,Her harabezar olur azminle bir bağ-ı erem.Nur-ı Hak etsin tecelli dembeden irfanına,Himmetinle şimdi oldu Halkevi Beytülharam.

3.5.1942

741

Page 741: Bir ömür boyunca şiir

Partinin kendi teşekküllerine verdiği kuzu ziyafeti üzerine

74

Düştü mü bir işleri her şahsa derler partili,Bu teveccüh sofra başında fakat resmileşir. Nimetinden Parti’nin bir lokma düşmez bizlere,Zevk olur, sahre olur hep ağniyalar birleşir.

5.5.1942

75

Her gün yeni bir derd ü elem sahnesi ömrüm,Böyle yaşamaktansa gebermek bana yeğdir.Yok neş’e baharında, hazanında cihanın.Belki kara toprakların altı daha şendir.

31.5.1942

76

Güvenip sıdk ile bel bağlama hiç dostluğuna,Seçer öldürmek için hep yüzüne güldüğünü.Ameliyat masasında bıçağından korkma Bana sor Parti silahiyle sen öldürdüğünü.

15.10.1942

77

Bakma sen köylülerin öyle donuk durduğuna,İşi düşsün de gör onlar ne kadar dilbaz olur.Hindiye bir aba giydir de bırak orta yere,Gecesi gündüz olur, kurda yenilmez kaz olur.

1.124942

742

Page 742: Bir ömür boyunca şiir

78... midir, ançi inidir soyadı sersem teresin,Ne yazıktır o kemale, alem olmuş adına.Oraya kim onu koymuşsa odur küfre seza,Bigünah olmasa mutlak söverim avradına.

2.12.1942

79“Halkevi”nden de çekildinse hoş ettin Turgut,Çok bile öz Ödevin hizmet içinse vatana.Daha askerde iken seçtiler üstadlarmı,Fazla düşkünlüğü var halkımızın oynatana.

2.12.1942

Parti İdare Hey’etinin çekilmesi üzerine

80Biz çekildik diyecekler sorunuz onlara siz,Ben de tasdik ederim kalmak için kalmadı yüz.

.Parti’nin umdelerin boğdu büyük şirketler,İğneden Hind’i görür derler “Esendal”daki gö,

2.12.1942

Halk Partisi Vilâyet İdare Hey’eti yedek aza- lığına seçildiğimi Parti Kilis Hey’etinin An- tep’ten Kilis’e dönerken haber vermeleri üze­rine yazılmıştır.

81

Hiç bir iş vermez idi Parti’de dostlar Zeki’ye,Ele sığmaz, söze yatmaz çok inattır o diye.Yola düştükleri günlerde nasıl geldi yola Tek halefler demesinler diye, kondu yedeğe.

2.12.1942

743

Page 743: Bir ömür boyunca şiir

82

Kimsenin bir suçu yokmuş meğer ihmalimde, îki kardeş var iken iş mi düşer tek başına.Bak nasıl bahtı açıldı çekilince onlar,Doğrulur mu Zeki’nin kalbi kayın kardaşma.

2.12.1942

83

İki kardeş, nerede ismim açılsa: —Hay, hay!İyidir, lâkin o kâfir ele sığmaz, derler.Sorarım ben bu ele sığmamanın mânâsın,O senin svaett-i namusuna uymaz derler.

2.12.1942

84

Elin üç beş para etmezleri hep tac-ı seri,Akraba kıymeti bilmez deseniz öfkelenir.Acaba mesnedimiz yok diye mi horlanırız,Bize bayramda da Nafi Beyim en sonra gelir.

19.12.1942

85

Başvekil olduğu gün Şükrü Saraç,Kalmadı onyedi milyonda bir aç.Paranın düşmesine buldu ilâç,Türke vergi, gâvura kesti haraç.

26.2.1943

744

Page 744: Bir ömür boyunca şiir

“Özdemir” yurduna hizmette tanınmış birisi “Özdemir” yurtsever Anteplilerin hemşerisi,Kara günlerde o dur Antep’e imân perisi Bunu inkârla da ün aldı bu şehrin reisi.

28.2.1943 (Seçim günü)

87

Alamam korkusu Ökkâş Temir’i,Deli divâne edip çıktı canı.Satanın da onu yüzellibine,Yiyecektir başım (Kürkçü. Hanı).

10.5.1943;

86

745*

Page 745: Bir ömür boyunca şiir

CUMHURİYET İN 20. İNCİ YILDÖNÜMÜ GÜNÜ YAZILMIŞ KITALAR:

88

Yirmiye bastı yaşın artık reşit oldun demek ismine ef’alini uydur sevindir milleti.Sen mukaddes bir emanetsin mülevves ellere,Ey hayasız kitlenin namuslu Cumhuriyeti

89

Taze bir gül gibi sunmuştu ölürken Ata’mız,Onu biz koklayarak, koklayarak soldurduk.Yaşadıkça yaşasın böylesi Cumhuriyet,Sayesinde hepimiz ceplerimiz doldurduk.

90

Bizde ahlâk şol kadar koktu tefessüh etti kim,Ta’n eden, teşni’ eden hiç kalmadı alçaklığı.Başını eğmiş gezer erbab-ı nâmus ortada,Affedilmez bir kusur oldu bugün yüz aklığı

29.10.1943

•746

Page 746: Bir ömür boyunca şiir

Hükümet suistimali önlemek için komisyon teşkil etmişti. Hırsız memurları araştırıyordu.

m

Niyet etmiş irtikâbı ortadan kaldırmaya, .Komsiyonlarla ele almış hükümet inceler.Fazla saridir bu mel’un hastalık hak saklasın, Komsiyon âzâlarmda korkular, endişeler.

27.12.1943

Sıhhiye Müdürü için92Gülmez yüzü şayet gülecek olsa da pim pis,Ahengi bozuk, rengi bozuk, ruhu bozuktur.Hiç sağ mı kalır nabzına el koyduğu hasta,Bizzat o herif kendisi illet gibi doktor.

7.3.1944

93Montekarlo mu desem ismine Yıldız mı desem,Evi bir ünlü kumarhaneye benzer teresin;Hüsnü sermaye olan avradı oynar kazanır,Böyle deyyusları Allah yoluna öldüresin.

18.4.1944

94Fazilet nûr olup aksa, cihan bağ-ı cenan olsa, Hayadan binasîb insan tükenmez kahpe dünyada. Kavuşmuştur Hatay öz yurda lâkin bitmemiş düşman, Dolaştıkça ...................... Fransıziar gelir yâda.

23.4.1944

747

Page 747: Bir ömür boyunca şiir

95

Bana öz yurdumu gostermiyecekti o teres,Kendi yıllarca onun hasreti kaldı çürüdü.Yirmibeş yıl aradan geçti hayasız yüzünü,Bir tesadüfle görünce herifin koptu ödü.

23.4.1944?

Gaziantep’te yüzü mütecaviz randevuevi- bu: lunması, bu evlerin takibata uğramadan ra­hatça çalıştıkları söylentileri üzerine

96Bu da bir başka spordur diye Emniyetimiz,Ediyor fuhşu himaye, ne kadar doğru bir iş.Kurtulur bekçi polis ev kapısı beklemeden,Gelse yaz başlasa insanca sokaklarda ...... .

97Adm sanm yerlerde çürüsün desem yazık,O mülevves suratın kirletecek toprağı.Seni doğuracağına doğursaydı bir kazık,O tahtasız ananın şenlenirdi kucağı.

1.12.194*

98Hiç akıl ermez bu dünyanın işi bambaşkadır,Hilkaten eşşek olanlar aksine hep at güder.Hazreti Şakir Beyin eşsiz eşi çok zübbedir,Kahrolur biçare yer yer muttasıl avrat güder.

4.12.1944

748

Page 748: Bir ömür boyunca şiir

99

Sağlığımda kimseye el açmadım, siz açmayın, Ruhumun da yok bugün arzusu halka minnete. Tanrının mihmanıyım, çoktur azabı, rahmeti,Her ne lutf eylerse şükr olsun o Rabb-ı izzete.

7-12.1944

100

O hiç hatır kırmazdı, isteyene verirdi,İşlenen dibi gibi, yüzü de yumuşaktı.Gün geçti devran döndü, bir baltaya sap oldu Fakat o her devirde ağa değil uşaktı.

' 1944

101

Bir hatıra olsun diye birkaç uluorta Şiirimle bu nadide şiirler arasında,Birleşmemi çok görme, sana doymadı gönlüm, Gözyaşlarımın izleri var her sırasında.

1944

Mütevelli Hamit Efendinin ölümüne102

Gömdük bu taşın altma gözyaşlarımızla,Dostlukta vefanın mütevellisi Hamid'i,Affeyle kusursuzdu, mübarekti o Yarab,Etmişti tevellâ sana, şendin hep ümidi.

16.1.1945

749

Page 749: Bir ömür boyunca şiir

103

Nedir farkı diyenler halt ederler mutlakıyyetten, Değişmez Başkan etti Padişahı kovdu cumhurluk.

18.6.1945:

104

Hükümette, şehirde, Partide, hatta ki devlette,Reis oldun mu "bizde ölmeden asla değişmezsin.

19.6.1945

105

Acep her yerde böyle fazla haylaz mı bu cumhurluk Durup dinlenme bilmez, isterim devrim de, devrim der.. Reşid oldun akıllan, uslan artık yapma dendikçe,Biter mi siz reşit olmazsanız devrimde çevrim der.

21.6.1945>

106

İstemezdim geçeyim Parti’de bir iş başına,Bir kaza gibi Kaza’ya- beni attı kaderim.İlde bir şişman ayı, ilçede bir sıska köpek,Böyle Başkanlar ile kırdı felek bal ü perim.

29.8.194$

Gaziantep Kurtuluş bayramı için107

Güvenip kuvvetine hakkı ezen bir ordu,Türke başvurduğu günler ne kadar mağrurdu.Yaktı, yıktı, çok emek harcadı en son durdu,Böyle bir gün bırakıp gitti bu Gazi Yurdu.

25.12.1945750

Page 750: Bir ömür boyunca şiir

108

Yedi meb’us çıktı iki kazadan,Vicdanlar sızladı bu iktizadan,Bıktık kazalara artık rızadan Bir medet bekleriz arştan, fezadan.

1946

109Hicran, mihnet, ıstırap, gözyaşı, elem, keder,Geçti yarım asırlık ömrüm aşksız, neş’esiz.Bir çiçek ömrü kadar kısa ve çok derbeder,Bir kısa günüm bile geçmedi işkencesiz.

194R

110

Halkız yakışamayız, mevkie, tribüne,Bize de bir yer olsa, bir geniş vitrin olsa Her işte kullanılır ucuz bir eşya gibi,Kulağından tutulup içeri doldurulsa.' 23 Nisan 194T

111Ne uğursuz ay imiş ah şu eylül mahı,Geçti tarihe şeamette hesabsız eseri.Çıktı bir dud-i cefa sine-i sad-çakinden,Milletin ahi yere vurdu, oturttu Peker’i.

9.9.194*?

751

Page 751: Bir ömür boyunca şiir

112

Bal katıp şerbetine sundu ecel,İçti memnunluk ile Ballı Kadın.Dok’san yıllık ömür erdi sona,Tanrı versin ona cennet muradın.

1947

Mezarteşı kitabesi113Kaybettim eşimi, oğlumu, mes’ut yuvamı,Istırabım, elemim yıktı beni serdi yere.Bir azab idi hayatım iki yıldır zâir,Verdi bir son ecelim çektiğim işkencelere.

2.4.1948

114Gitmiş olsa bir vesile yâdına,Doğruluktan başka yoktur bir eser.Bieser olsun o da kâfi bize Olmasın yalnız gelen ondan beter.

1.5.1949

115Amcam Dayı Ahmet Ağa’mn res­minin altına yazılmıştır.

.Sağlığında çok uzaktım sana bigâne idim,Şimdi hep eski yakınlar çok uzaklaştı sana.Bakarak resmine sık sık “Beni affet” diyerek,Yaşım arttıkça vücudum daha yaklaştı sana.

18.12.1949

'752

Page 752: Bir ömür boyunca şiir

116

Bin türlü san’ata baş vurdu mîr-i zifünun,Encamı Encümende doldurdu heybeyi.Şirin bir mahalle çıkardı bir konak’tan,Bozdurdu manto eyledi eski cübbeyi.

22.12.1949

117

Evvel topak topak, en son avuç ^vuç,Yaktık kül eyledik ah şu İsmail Beyi.

29.12.1949

MOSKOVA CELLÂDI STALÎN’E

118

Bir belâsm medenî âleme ey barbar adam,Yediğin insan eti, içtiğin insan kanıdır.Dinimiz, türklüğümüz emr ediyor bizlere farz* Milletim bir kişi kalsa komünist düşmanıdır.

119

Asyayı, Avrupayı ateşe verdin, yaktın,Yeter ağlattığm insanlığı Allahtan kork.Biu hitabım boşadır çünkü kitabında senin, Merhamet yok, acımak yok, o büyük Allah yok.

120

İsmini üstün demokrasi komuşsun vahşetin,Bal gibi emperyalistsin, müstebit, hem diktatör. Yırtılır ergeç “Demirperde’’h çıkarsın ortaya, Sahtekâr, hunhar, düzenbaz maskeler düşsün de gör.

753

Page 753: Bir ömür boyunca şiir

121

Hayli safdiller inanmış cennetin varmış senin. Kampların, zindanların, maktellerin mi bahçesi.Bir asalet vardı Çarlarda zulümkâr olsa da,Ey büyük ıslavlığm soysuz ve geçmez akçesi.

29.1.1951ı l'fi

122

Şahlandı geçimsizliğimiz erdi kemâle,Kan ağlar içim, yazmaya takat yok içimde, Gençlerden ümit ettiğimiz iş bu değildi,Bir suç gibidir Partiye nisbet üzerimde.

19.2.1951

123Ta ezelden beri yok bizde siyasi birlik,Menfaat Parti içinde doğurur partileri.İhtiras baskı yapar çok zaman idrâkimize,İşimiz halka aratmak olur evvelkileri.

18.3.1951

Ali Şefik özdemir’in vefatında yazılmıştır.124Anlatırdı bize harbindeki hizmetlerini,Antep’in taşlan, topraklan bir gelse dile.Bu mezar beldemizin Özdemir’e şükranıdır,Bildi Antepli onun kadrini fevtinde bile.

12.5.1951

754

Page 754: Bir ömür boyunca şiir

ORHAN SEYFİ ORHON’A

Orhan Seyfi Orhon’un “Hicivler” isimli kita­bı münasebetiyle yazılan kıt’alar.

125

Maksadm şöhret ise yahut kazanmaksa para, Bimuhaba hicve derdin Moskova celladını.Marifet mi hiç veliyyi nimete küfr etmesi,Küfre boğdurdun zavallı bigünah ecdadını.

126

Milletin nefreti, kini yetişir câize ki,Bu mesel battığı yerden çıkarırlar dikeni.“İnönü” ölse de, sağ kalsa da bir kıymettir,Sen emin .ol ki (Hicivler) seni öldürdü seni.

10.1.1954

755

Page 755: Bir ömür boyunca şiir

SAYIN İNÖNÜ’YE

Saldıranlar el değildir, bendeniz etba’mız,Kim düşerse hicvedilmek bizde adettir Paşam. Bir zamanlar sofranızda çöplenip ziftlendiler, Sağlığında dostların bilmek saadettir Paşam.

128

, Kimsenin yoktur suçu dersem beni affet Paşam, Sen beğendin, sen vekil ettin huluskâr zümreyi Az mı ihsan gördüler, şair, muharrir kulların, Devr-ı âlinizde hep öğrendiler küfretmeyi,

129

O kalemler ki, açıp verdiğiniz ellerde,Bimuhaba yazıyor fetvayı idâmmıza.Devr-i idbârda pek çok yaradın işlerine,"‘İktidar’’ vermede ihsanı sizin namınıza.

130

Hiç üzülme düşenin dostu bulunmaz bizde,Koy ısırsın o köpekler ki senin beslediğin.Bais-i fevr-i felâh olmada nankörlükler,Küfr ile erdi murada nice vaftizlediğin.

131

Yapılan işleri yapmış idiniz vaktiyle,Her ceza mutlak amel cinsi olur dünyada.İsminiz duymaza çıkmıştı sizin geçmişte Bir duyan var mı ki siz başladınız feryada.

756

Page 756: Bir ömür boyunca şiir

Hüseyin İnci’nin Ölümüne tarih

132

Kimseler yıkmadı encam ecel yıktı onu,Dostları ağladı, düşmanları içten güldü.Yirmibeş gelse olur mısra-ı sani tarih,Söndü Halk Partisinin kandili “İnco” öldü.

1953

133

Bir hukuk devleti ister, tepinir Meclis’te,Yalınız kendine düşmüş gibi kanun tasası.Biz unuttuk mu o varlıklılann vergisini,Kendi devrinde ........... .. idi kanun anası.

12.1.1954

GAZİANTEP HADİSELERİ DOLAYISİYLE

134

Ağlamış çak-i giribanla...................... ........Yırttı Türk bayrağını bolşevik Antepli diye. Affederse onu Anteplilerin namusu yok, Küfreder haşre kadar böylesi bir müfteriye.

135

Tertemiz alnma ası diye sürdü lekeyi, Gaziantepli sana ta haşre kadar lanet eder. “EOK’lar bile senden daha çok namuslu, Ah ...............bu kalmaz yanma sen hele dur

757

Page 757: Bir ömür boyunca şiir

Adliye yangınına

136Cebin bir müfteri validen aldı zulme ilhamı, Makam-ı iddia hatır için hakkı feda etti.Çıkınca arşa yerden yer yerin mazlumların ahi Yakıp adl-i İlâhi kasr-ı adli berheva etti.

1957

137

Önce bastık küfürü, sonra el açtık Batiya,Suya düştü dolar aşkıyla vatan menfaati.Ne ölen kaldı ne taksim diye bas bas bağıran,Kaldı radyoda her akşam bize Kıbrıs saati.

138O kadar genç te değil, fazla hafif meşrepti,Oynayıp, zıplamada çoktu o zatın hüneri.Birçok âsar bırakıp gitti sayın eslâfı,Kaldı pistlerde onun ökçesinin çizgileri.

6.8.1956

139

Halkçılık devri, bıçak devri, Koçak saltanatı,Şu demokratlık Ocak, hem de Bucak saltanatı. Partinin ismi değişmekle değişmez ahlâk,Gaziantep'te geçer akçe kaçak saltanatı.

10.8.1956

758

Page 758: Bir ömür boyunca şiir

Dergâh-ı Mevlâna’yı ziyaretim anında yazılmıştır.

140

Hasretiyle hayli yıldır zâr-ı giryanım onun,Bir aziz dost Konya’da oldu bize yar-ı delil.Ölmeden görmek müyesser kıldı abd-i âcize, Merkad-i pâk-i Celâlettin’i Mevlâ-i çelil.

5.4.1958

141

Başladı hükm-i İlâhiyi kader infaza Partizandan birisi kıydı (Kadir) de canma.Birinin yardımına avradı koşmuş, yoksa Çıkacakmış ............... kendi, şeker bayramına.

1961

Osman BÖlükbaşı’m mahkûm eden hâkimler­den birinin trafik kazasında ölümü, diğerinin de kalp sektesinden vefatı üzerine

142Şu Bölükbaşı meğer ünlü ocakzade imiş,Gadr edenler ona, hep uğradı hakkın okuna. (Bengü)den sonra i Güneş oğlu) canmdan buldu,

Sıra gelsin dilerim Kırşehir’in (Baytok)una.1961

143

İbret olsun diye emsaline ol Rabb-ı kadir,Verdi meşhur o zulümkârlara dünyada ceza.Kimisi buldu canmdan, kimi namusundan,İktidarın bütün erkânı da bu hükme seza.

1961

Page 759: Bir ömür boyunca şiir

144

Almada kendi çıfıt, satm ada..................hocası.Bir torun koydu ona ...... kızının ....... kocası.Gençliğinden beri her hali muammadır onun,Kimse bilmez, o kızın mı, torunun mu babası.

21.11.1961

Avni Doğan ve Kasım Gülek’i. Partiden attıkları gün

145

Sarmış etrafmı eyyamcılar İsmet Paşa’nın Ne ki emretse keramet, ne sunarsa o şifa.Kestiler Parti’nin en son iki kuvvet kolunu,Yokmuş onlarda sadakat, Paşa’da mihr-i vefâ.

7.12.1963.

146

Gözyaşıyla silinir sanmayın alnın yazısı,Yetmişüç yıl bu güler yüz ile yendim kaderi.Toprağa yüzsuyu döktüm, göğe açtım elimi,Zevki mihnetten alıp neşeye kattım kederi.

4.2.1965:

147

Dostları “Sen de eşeksin” sözünün hayranı,İltifatm bu kadar makbulü yok bezminde.Yoksula, düşküne yardımcı Hatice Güllü,Çok temiz vicdanı var, kalbı gülün renginde.

1965

760

Page 760: Bir ömür boyunca şiir

148

Verdiğin müjde büyüktü bize Metris tepeden,Milletin talih-i ma’kûsu değişmişti o gün.Bir ömür hizmetinin bir günü kâfi bilene İnönü’de .İnönü düşmanı mahvetti bugün.

149

Topladı emrine âmade beş on taze Bakan,Düştü marşlar çalarak İnönü Kıbrıs yoluna.Yoktur inkâre mahal hizmetini Bay Küçük’ün, itimat aldığı gün matemimiz erdi sona.

Asaf Erkılıç için mezartaşı kitabesi.150

Eşine, dostuna, evlâtlarına Şefkati, sevgisi, lutfu keremi,O kadar çoktu ki çektirdi ona Her çeşit mihneti, derd-i elemi.Akıbet buldu bu toprakta huzur,Yargılasın onu ol Rabb-ı gafur.

151

Kaderin cilvesi atmıştı beni bir batağa Bir tesadüf ile kurtardı yine hükm-i kader.Bir küçük yavru benim başıma oldu sığnak Asaf’imla bana Asaf Dedenin lutfu siper.

761

Page 761: Bir ömür boyunca şiir

152

'Bir zamanlar koparıp koklayan olmazdı onu,Şimdi kıymetlenerek sümbül ü reyhan oldu.Bir küçük oğlağa benzerdi, yuvarlak, yassı,Şemsi’nin şimdi gözünde o küheylan oldu.

14.8.1966

CHP Genel Sekreteri Sayın Bülent Ecevit’e153

Üstün başarm sağcıları etti yarım sol,Yurdun bütün aydınları yardımcm emin ol.Dikkat bu Genel Başkana pek çok güven olmaz, .Sol’dan geri der, buldu mu bir başka çıkar yol.

Haziran, 1967

‘762

Page 762: Bir ömür boyunca şiir

DÜZELTMELER

Sayfa Satır Yanlış Doğru

14 14 yağdığı yazdığı27 2 biahare bilahare41 15 yoksulldk yoksulluk44 9 ru-ı ruz-145 1 Abdülkerim Abdülkadir63 2 Kıyma Koyma68 8 KeKeremin Keremin89 Başlık AĞIT BİRİ VERİR BİRİ

YERSE90 13 şifadır şifalıdır

132 9 tacdarsm tacidarsm143 ' 7 akıbıtinde akıbetinde155 6 müsvettesinden müsveddesinden162 14 şapka ne İde şapkan elde186 — 187 186219 10 otplar toplar240 11 kanatteki kanaatteki245 14 somazsan sormazsan245 18 hürbetimden hürmetimden248 5 karman harman249 10 kadr kadir334 14 Zegi Zeki345 5 Döklün Dökülün347 3 Rırzk ' Rızk347 3.4.1943 4.3.1943355 (3’üncü

beyit eksik)Suriye mi, Lübnan mı, Filistin mi bu

eller,Türkün bu aziz yur­du, bu cennet gibi

yerler.

Page 763: Bir ömür boyunca şiir

Sayfa Satır Yanlış Doğru

366 1

390 7402 .4449 • 4461 4473 13516539 9546 8566 1597 2629 6743 , 14744 8756 15

niçin yerler birbiri­nin etini,

şusiteminkızmüsliman düze gelir19.5.1950 Yüümün derleşip .Heskes

- şataraflı mağdursunuz gö,svaettfevr-i

didişmenin sırrını, hikmetini,

busitemimkışmüsülmandüzelir19.4.1950YüzümündertleşipHerkesşatafatlımağdurusunuzgoz.satvetfezv-i