44

SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

Embed Size (px)

DESCRIPTION

SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

Citation preview

Page 1: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016
Page 2: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016
Page 3: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

SESLİŞİİRANTOLOJİSİ

MART 2016

Page 4: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

OKUMALAR

4-5-6Yusuf AlperYoldaAyrıntı

7-8-9Asuman SusamÜcra Sıcak Taş

10-11-12Gökçenur Ç.Akdeniz Salatası Gazmaskesi, Deniz Gözlüğü, Talcid ve Süt

13-14-15Eren AysanYok’a Gazel Var’a Gazel

16-17-18Şeref BilselSevgilim Uçuruma Yakın

19-20-21Mustafa MuharremBir Elma Sonraki Cadde Matmazel Kasaba

Page 5: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

OKUMALAR

22-23-24Efe Duyan

Dekorasyon Önerileri ya da Bir Evde Nedir Önemli Olan? Çağrı Merkezi

25-26-27Betül Dünder

Aklını Uyutan İki Dağ Arasında

28-29-30Kadir Aydemir

Aşk Uykusuna Kalbin Şiiri

31-32-33Güney Özkılınç

Yok’a YolHatay Sabahı

34-35-36Didem Gülçin Erdem

Demir Tozuİnsansız Hava Aracı

37-38-39Şükrü Erbaş

Yutkunma Bahçemizde Nar Ağacı Yoktu

Page 6: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

4 >

YUSUF ALPER YoldaAyrıntı

1956’da Horasan’da doğdu. İlk şiiri 1975’te

yayımlandı. Kanayan Şiirler (1985),

Zamanın Kırılan Aynasında (1989), Yaldızlı

Bir Yanılsama (1994), Yeryüzüne Vuran

Telaş (1995), Şimdi Hangi Irmakta (1998),

Dalgaların Sesiyle (2001) Derin Uğultu

(2005), Oynayan ve Avunan (2007),

Zamanı Geçtim (2011) Yolda (2014) adlı

şiir kitapları yayımlandı. Şimdi Hangi

Irmakta ile 1999 Orhon Murat Arıburnu

Ödülü ve Sabahattin Kudret Aksal Şiir

Özel Ödülü’nü; Zamanı Geçtim ile 2012

Abdülkadir Bulut Şiir Özel Ödülü’nü aldı.

Sanatçı psikodinamiği, yaratma süreci,

yaratıcı kişilik vb. konularda yazılar

yazan Alper’in bu yazılarını topladığı Şiir

ve Psikiyatri Kavşağında (2001, 2010),

Psikanaliz ve Aşk (2003, 2012), Psikolojik

ve Psikodinamik Açıdan Nâzım Hikmet

Şiiri (2005, 2007), Psikodinamik Açıdan

Ahmet Erhan Şiiri (2006), Psikodinamik

Açıdan Cemal Süreya ve Şiiri, Annem Çok

Küçükken Öldü (2008), Psikodinamik

Açıdan Haydar Ergülen ve Şiiri (2010),

Psikodinamik Açıdan Metin Cengiz ve Şiiri

(2010) adlı kitapları vardır.

Page 7: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

< 5

YUSU

F A

LPER

YOLDA

Uzaktan geldiler birden, o portakalın yanındanDüştü düşecek denize top gibiGeldiler ve kaldılar sonsuza kadarOnların yerleri yoktu, gariptilerUzaktan geldiler birden, ufkun ötelerinden

Daha dünkü çocuktular bu evren boşluğundaAnne dizi dibinde neşeyle yuvarlananŞimdiyse hüzünlerden hüzün acılardan acı beğendilerYaşamı gelip de gidememek bilenlerGidemeyenler, gitmeyenler

Pastırma yazlar uzadı, uzaklaştı aşklarKemale erdi yaşam virajı döndü atlarSür sür dörtnala bitmez bir yarıştaRahvana çevirmek vardı hayat koşusunuAtım yorulmasaydı yorulmazdım asla

Menzile ne kadar var, bilemiyorumKim bilebilir ki zaten bu bir piyangoKim yokuşun dibinde kim dağın başındaAma yolda mutlaka yoldaKim gider kim kalır, bilemiyorum

Bulanık bir suda balık avlar gibiDağ başında göz gözü görmez sisteKaranlıkta bitimsiz zifir gecedeMezarı başında genç ölen bir kardeşinMenzile ne kadar var menzil nerde

Hayat yüzüme gözüme bulaştı bir kereGönderen gönderdi şimdi geri almıyorAlsın mı diyorum, asla, ama almıyorYüzümü gözümü yıkıyorum tarıyorum saçlarımıSaçlarım daha beyaz daha az

Hayat yüzümden gözümden durmaksızın aktı

Yolda, 2014

Page 8: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

6 >

AYRINTI

Ayrıntıda boğulmak bu olmalı diyorum kendimeSon hızla giderken otobanda yol kıyısındaki papatyayı görmekSonra bir şiirdeki karanfil geliyor aklımaHani o elden ele dolaşan karanfillerSonra şiir sonra poetika etik’a etikDerken sonsuz bir boşlukta düğümleniş geliyor aklıma

Hayat mı ayrıntıda gizliydi cehenneme giden yol mu Yoksa cehennete giden yol mu güzel taşlarla döşeliYüzlerce çiçek açsın, yüz yüz gülsünMü diyordu o söz yoksa binlerce miÇiçekler açıyor ama gülen yüz yokGülen yüzler çukura kaçmış çıkamıyorlarYok yaşadığı için, sadece yaşadığı için mutluSonsuz bir koşturmaca kim kime yetişecek, geçecek

Hayat geçiyor hepinizi kim kimi geçerse geçsinYol kıyısında bir ağaca asılan çaput gibiHayat bu neresinden tutarsan öyleHepinizin olacağı bir avuç Bir çukura bırakılan torbaNereden gelmiştik nereye gideceğizKarıncalar solucanlar çiçekler böcekler

Entropi mi diyorlar entalpi mi kimyacılar bilsinYa da doğabilimciler diyelim hepsi birlikte bilsin Bana ne entropiden ben ciğerime çektiğim havaya bakarımBir gün çekemeyeceğim havaya, suya-Şeytan mı ayrıntıda gizliydi yoksa-

Bağırış çağırışla bir yerlere varmakYa da Freud’un divanında susarakUzak ufuklara yol almak; burnunun dibineMum dibine ışık vermez haSen hangi şafaktan beri yollardasın yolcuGit git bitmeyen yolun sonu nereye

Giderim giderim dünya yuvarlak*tı değil mi

*Şairin ilk sekiz kitabını içeren Toplu Şiirleri’ne verdiği ad.

Dünyanın Gürültüsü, 2016

YUSU

F A

LPER

Page 9: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

< 7

ASUMAN SUSAMÜcraSıcak Taş

İzmir’de doğdu. Ege Üniversitesi Edebiyat

Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü

bitirdi. Çeşitli kurumlarda edebiyat

öğretmenliği yaptı. Aynı üniversitenin

İletişim Fakültesi RTS Anabilim Dalında

yüksek lisanını tamamladı. İlk şiiri 1989

yılında Milliyet Sanat Dergisi’nde ve o

yılın genç şairler antolojisinde yayımlandı.

O günden beri şiirleri, edebiyata dair

eleştirel denemeleri, sinema yazıları çeşitli

dergilerde yer alıyor.

Bir Unutuş Olsun (1995), İhtimal ki Aşk

(2001), Susunca Sen (2008), Dil Mağarası

(2012), Kemik İnadı (2015) adlı şiir kitapları

ile 99 Beyit: Divan Şiirinden Seçmeler ve

Çözümlemeleri (Melike Koçak, Makbule

Aras’la birlikte) (2008), Yangın Yıllarından

Nida’ya Ahmet Telli Şiiri (2010), Toplumsal

Bellek ve Belgesel Sinema (2015) adlı

incelemeleri yayımlandı.

Page 10: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

8 >

ÜCRA

en ücra sen misin banaoysa bütün otlar aynı zamana uzuyoranlamadığım bir dilin şarkısıaklımı karıştıran o değil, aradaki suslaruzamasın diyorum hatıraların kışı kadar

ısınalım birbirimize gözlerimizdenağzımızdan başlayalım kanmayabir de ağlayalım isterim seninlekemiğin ağrısına, etten sıyrılmasınaölümün mayası kabarırken toprakta

herkes başkasının acısıyla konuşsuntelefi yoksa teselli de yokbakışından kurtulamayan melekAngelus Novusdehşetin içine çekilmiş gözleriyle-kanatlar gergin baş dik göğüs önde-ağzı vahşetin kuyusu kadar derin

bir melek soyundan daha ne beklenir

en büyük ıssızlık ben miyim sanadünyaya atılmışken, hepimiz gurbetkentarihten kovulmuş bir zamansızlıktahikâyeyi kim anlatacak pekiakma hevesinihatırayı hatırlamalıtaze süt kokusuydun banaduvara vuran gölgem

Kemik İnadı, 2015

ASU

MA

N S

USA

M

Page 11: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

< 9

ASU

MA

N S

USA

M

SICAK TAŞ

I

avuç içlerim kadar sıcak biriktirdiğim taşlarağrıyan yerlerine bırakacağım tılsımınıtaştan bir heykele dönüşeceksin korkarımgözlerini öpeceğim elmacık kemiklerinisuyun anlattıklarını dinleyen bir pars olacağımkanımın hışırtısıyla uyutacağım senibarbar diyecekler ama olsunsırf kemik kalacağız yolun sonundabilge değilimboşuna sözümde durma benim

ormanı okuyorum boş zamanlarımdagövdeye bakıp kökü görüyorumağaçların yatay serüveniniçayırlarında iyiyim ülkeninacı ot topluyorum zor zamanlaraşifa olarak duruyorum ağzının kenarındaovayı titretip geçiyor yılkı dediğin o tek nefesrüya sanıyorlar onu yeryüzünün nabzıbir atın soluk soluğa terlemesiaşkın iması say onu genleşen bir şimdi

II

orda kalsaydı dünya ya da biz atılmasaydık burayaunutuyorum bunu taş sıcak avcum yangınuyusam diyorum tümseklerinde ovanınhatırlamak için sararana dek otlarşarkı gelse, karanlığın kalbindeki oku çıkarsagitsem sonra ben, kuzey rüzgârlarına av olsamdüşsem kendimden bir hayvan mezarlığınakemiklerin arasında kemik kalana kadarağlasam.

Kemik İnadı,2015

Page 12: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

10 >

GÖKÇENUR Ç. Akdeniz Salatası Gazmaskesi, Deniz Gözlüğü, Talcid ve Süt

1971’de İstanbul’da doğdu. İstanbul

Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği

Bölümünü bitirdi. İstanbul Üniversitesi

İşletme Fakültesinde yüksek lisans yaptı.

Riga, Vilnius, Istanbul, Atina, Cunda,

Lodove, Zagrep, Belgrad, Sofya, Bodrum,

Tel-Aviv’de çeviri atölyelerine ve

festivallere katıldı, Wallace Stevens ve

Paul Auster şiirleri ile modern Japon Haiku

antolojisini Türkçeye çevirdi.

Şiirleri ve şiir çevirileri 1990’dan beri

dergilerde yayımlanan Gökçenur Ç.’nin

Her Kitabın El Kitabı (2006), Söze Mezar

(2010), Onüç Kuşa Bakmanın Tek Yolu

(Türkçe - İtalyanca), seçme şiirlerinden

oluşan Dünyadayız, Dil De Dünyada, Ne

Güzel Herkes Burda (Türkçe - Sırpça)

ve Sırtında Bunca Sözcükle (2012) adlı

kitapları vardır.

WordExpress projesinin ana kurucusu ve

organizatörlerinden biridir.

Page 13: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

< 11

KÇEN

UR

Ç.AKDENİZ SALATASI

Kalabalığı yararak yaklaşıpboynuma sarılıyor.

Rüzgaryirmi yıldır görmediğimokuldan bir arkadaş!

Evlenmiş, boşanmış [duymuştum]Evlendim, çocuklarım [sormuyor]

Biliyor musun ? diyor.Keşke… diyor.Hep bunu düşünüyormuş,

arkadan bana benzettiği yabancılarkaçırdığı otobüslerin camlarındabir an için gördüğü simalar,doğru dürüst bakabilseo gün üniversite kantinindesalatasıyla birlikte masada bırakıp gittiği o çocuğahiç de benzemediğini göreceği adamlar, hep beni hatırlatıyormuş ona.

“Geçmişlerimizin delik deşik ettiğibellek denen elektengeçerek ulaşıyor algılarımız bize. Bu yüzden rastlantılarda tekrar eden desenler görüyoruz.O desen bir pişmanlık,tüm pişmanlıklarımızı temsil etsin diyeseçilmiş bir simge,geçmişi değiştirebilme isteğininyarattığı bir yanılsama,anlamsızlığa dayanamayan benliğimizin,içimizdeki boşlukla özdeşleştirdiği nedensizliğe yüklemeye çalıştığı bir anlam.Bulutlar biz neye benzetmek istersek ona benzer,rastlantılar bizim istediğimiz anlama gelirler.”demiyorum ona.

“Sen masadan kalktıktan sonrao salatayı bitirmedim,günlerce bir şey yemedim,eve dönmedim, ıslak banklarında sabahladığım parklarda kuşların ötüşünü gülüşüne benzetiyordum, bulutlarda, gölgelerde, yıldızların dizgesindehep yüzünü görüyordum,kriz geldiğinde bir h harfinin altına sığınıp ağlıyordum,rüzgar uyuz bir kurt gibi uluduğundaben yaz şarkılarına yakışan adını duyuyordum,

alkol veküçük pembe haplar,alkol veküçük pembe haplar,içimde bir obruk, pembezar bir boşluk, kırık bir temren ve hiç geçmeyen bir matem.Kavun rengi bir moteldekirli bir bir küvetin içinde buldu beni annem,sonra boğazıma dalan tüpler, amatem.Eşimle hastanede tanıştım. Okşamak için yanaşan herkese diş çıkarandayak yemiş bir sokak iti gibiydim. O benden, dönüştüğüm o yaban hayvandan kaçmadı. Sabırla yaladı yaralarımı. İyi olduğuma inandı. O inandıkça iyileştim.”demiyorum.

Bunların yerine“bir akşam bize yemeğe gelsene” diyorum.

Ve bilemiyorumhangisi daha büyük acımasızlıkseni sevdiğini söyleyen birini yemeğin ortasında terk etmek mi,eşinle birlikte yemeğe davet etmek mi?

Doğanın Ölümü, 2014

Page 14: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

12 >

GAZMASKESİ, DENİZ GÖZLÜĞÜ, TALCID VE SÜT

O sabah erken uyanmıştın.Gazeteleri okumadan,cep telefonuna dokunmadan, alışılmadık bir neşeyle yürüyüşe çıkmıştın.

Sıcak ekmek, tereyağ, sucuklu yumurta ve çay.Öğle uykusundan önce geceden dağınık yatakta aşk.

Herşey sade,herşey asude,herşey zihnindeolması gerektiği gibiyditam da,balkon demirine konano martı gözlerini dikip sana haerrrkh! diyene kadar.

Bir dünya şiir yazdın o günden sonra.Üç kitap çıkardın, yavaşladın.Ondört dize daha var aklında, yazılmamışama hâlâ bilemiyorsun o sözcüğü nereye koyacağını:

haerrrkh! seni sevdiğimi daha sık söylemeliyim, duyman önemli değil.haerrrkh! okumadan sildim sisten gelen SMS’i, sen de sil.haerrrkh! uyuyamıyorsan bir şairin rüyasında uyanıksın demektir.haerrrkh! yaz geldi, çakal çelebinin yazı, işte buna içilir.haerrrkh! böcek gibi biber gazı sıkıyorlar Gezi’de bize.haerrrkh! gök yağmuru öngörür ya da sezer, her nasılsa önceden bilir, bunlar sorulmaz yaza.haerrrkh! sabaha karşı gelen bir telefon gibiydin, yetişemedim ben sana.haerrrkh! dişlenmiş bir kurşun kalem unutmuştun masamda, ucu kırılmış, korkuyorum açmaya.haerrrkh! arkamdan bağırdın, yağmur tutundu bu sese, damlalar düşmüyor bana doğru uçuyordu artık.haerrrkh! o geceayrı evlerde yattık ama ikimizde rüyamızda İbranice kursuna başladık.haerrrkh! düşünen şeyler şiir değildir- kesin bilgi, diye bir mesaj gelmiş tanımadığım bir kullanıcıdan.haerrrkh! yalnızlık yakıyor, herkesi yakar, bunu da yaz bir kenara unutmadan.haerrrkh! dişleğim, çillim, gözlerin ışıl, kulakların kepçe, saçların küt, haerrrkh! evlen benimle, herşeyim var, gazmaskesi, deniz gözlüğü, talcid ve süt

Doğanın Ölümü, 2014

KÇEN

UR

Ç.

Page 15: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

< 13

EREN AYSANYok’a GazelVar’a Gazel

1976’da Ankara’da doğdu. Ankara

Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi

Tiyatro Bölümünden mezun oldu. 2001’den

bu yana Ankara Devlet Tiyatroları’nda

dramaturg olarak çalıştı. Pasaj dergisinin

yazı kurulunda, Sahne dergisinin danışma

kurulunda görev yaptı. Çeşitli dergi ve

gazetelerde şiir ve yazıları yayımlandı.

Aysan, Vesikalık Fotoğraf (2008) kitabıyla

2008 yılı Cemal Süreya Şiir Ödülü’nü aldı.

Bir Eflatun Ölüm: Behçet Aysan (2012)

isimli kitabının ardından Gece Uyurken

(2014) adlı romanı yayımlandı.

Page 16: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

14 >

YOK’A GAZEL

Ulus Baker’e

kalbimin üstünden geçen bir bulut vardı geceleri usul usul ağlayan düşünce vardı

meyhanede kocasını arayan kadınlar ömrünü unutarak hatırlayanlar vardı

beyaz kağıtta yalnız keder sözcüğü bütün gün ölüm çalışanlar vardı

bir mağara kuytusunda saklı merhamet gölgede kendini arayanlar vardı

dolmuş durağında ezilen kalabalıklar bir adadan yükselen buhur vardı kendini toparlamak için bele adanan çamaşır ipi çektikçe elimi kanatan aşırılık vardı

hatıranın kendini eski kılan adı sabahladığımız gecelerin ince gururu vardı

perdelerin ardına gizlenen yalnızlık intikam için başka adamlarla yatan bir kadın vardı

EREN

AYS

EN

Page 17: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

< 15

EREN

AYS

EN

VAR’A GAZEL

“Yalnızlık tanrıya değdi değecekti”

Şükrü Erbaş

evde dolaşan sıkıntılı bir kadın yoktu uzakla aramızda bir avuç mesafe yoktu

koltukta kedi gibi kıvrılmıştı anlam üstünü örtecek serin bir gece yoktu

kaç kere kuşkuya adını sordum içinde duracak istasyon yoktu

gökyüzünde bekliyordu zaman kendini bölen bir yanı yoktu

rüzgâr eğildi kum tanesine karbonun elmasa dönüştüğü an yoktu

bir öpüşte ölen devlet, yitirilen atlasüstünden atların geçmesinden korkan nehir yoktu

her akşam gidip iki tek atmaya niyetli gittikçe genişleyen mermer masalar yoktu

iğne deliğinden geçen yalnızlığım beni avutacak yeni bir hayal yoktu

Şiiri Özlüyorum dergisi, Mart 2008

Page 18: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

16 >

ŞEREF BİLSEL Sevgilim Uçuruma Yakın

1972’de Rize’de doğdu. Dumlupınar

Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı

Bölümünden mezun oldu. Özel

bir televizyon kanalında program

yapımcılığının yanında kültür sanat

danışmanlığı da yaptı. Şiir, deneme ve

eleştirileriyle pek çok dergide yer aldı.

Modern Türk şiiri üzerine yazıları ve

şiirleri Cumhuriyet Kitap, Varlık, Patika,

Başka, Mor Taka, Akatalpa, Şiir Oku,

Edebiyat ve Eleştiri, Yasakmeyve, Kaşgar,

Budala gibi dergilerde yayımlandı. Dar

Zaman Rivayetleri (1996), Magmada Kış

Mevsimi (2003), Mecnun Dalı (2007)

adlı şiir kitapları yayımlandı. Bıldır (1999)

adlı alternatif bir şiir yıllığı hazırladı. Şiir

Defteri’nin editörlüğünü yaptı. Sonra

Edebiyat dergisinin yayın yönetmenliğini

üstlendi. Dünyanın Külü Şeref Bilsel’in

dördüncü şiir kitabıdır.

Page 19: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

< 17

ŞERE

F Bİ

LSEL

İYİ MİSİN?

Sevgilimne güzel bir kelimesin

Sana bakalım hep birliktesevgilim

İçinde ev varona baksın dışarıdakiler

Sevgilim ben geleyim mi?ne güzel bir sorudursorulansın hep cevap kesilenler

Sevgilimoturduğun, ayakta durduğun obayıyürüdüğün yalıyı söyle

Sevgilimgüzelsin, tepeden tırnağa kabarması ölü denizinuysalsın, bu eski kadifelerden kesilmişdoğrusun, ip dayanmaz yürüyüşüneher şey tamam, yanında yüzünü de getirmişsindaha ne olsun

Sevgilimçok eski bir sorudur bu-bana ait olsa keşke-iyi misin?

Dünyanın Külü, 2013

Page 20: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

18 >

ŞERE

F Bİ

LSEL

UÇURUMA YAKIN

Üstümüzden uçuyor rüyanın halleriyarım bırakılmış hayatlar, bir çocuk eliyle yontulmuş ışıkyüzünün yamacında titreyip duruyor,titreyip duruyor kapıların içinde kapılargöğü eliyle kaldırıyor dağlar sen altından geçerkensana bir yıldız uzatıyor gecenin balkonundan avut onu,göğsüne bastır, ışıldasın yalnızlığın sabaha kadarey güneşli vakitleri geri çağıran gülüş, hatırla!

Bu rüya herkese uğruyor, insan gecenin karnında kalkarolduğu yerden olmadığı yere bakar, görmek için evde kalanıseslenir karanlığa: git benim gözlerimi getirellerimi unuttuğum o soğuk sudan bir rüya yükselir

Göğsümüzü adımlar gidenin bizde bıraktığı uğultuölüm gibi rüya da kendi açtığı yolu kapatarak çekilirduyarız çalıların üstünden yürüyüp geçen aşkıbekleyenin ocağını yakar gözlerini dumansız bırakmazkanatlanır ve ölür gençliğimize doğru

Ölüleri gömeriz biz. “Ölmedik” diyenleri de bazen…son baktıkları dışarıda kalır onlarınbir çiçek, bir çocuk, balkon, rüya mı yoksabir arkadaşın gece yarısı yağmur altında gözlerigöllenir yakamızda en son söyleyemediklerimiz…

Sonra açılır pencereler konuşur dünyahiç yüksünmeden, nefes almadan iki şeyesilaha ve kadına çalışan dünya… ışıldayıp dururkadının bir silahtan damıtılarak kalıplara döküldüğübacaklar, namlılar, ateşgâhlar olduğu dünyaçok tamahkâr çok muhbir arkadaşlara ses veren dünyabana da uğruyor sebepsiz, balkonda ölüme karşı dinleniyor,

Balkonun içinde çocuklar ve rüyadamlayıp… durur… uzak… taşlı… yollaraey taşları emzirip çocukları susuz bırakan dağlarey güzel insanlık!Biz bu uçurumu kimden ödünç aldık?

Varlık dergisi, Eylül 2014

Page 21: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

< 19

MUSTAFA MUHARREMMatmazel KasabaBir Elma Sonraki Cadde

1968’te İstanbul’da doğdu. Çocukluğu

İstanbul ve Bursa’da geçti. Gazi

Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı

Bölümünü bitirdi. Talha Bedirhan müstear

adını da kullandı. İlk şiiri Marmara Sanat

dergisinde çıktı. Aylık Dergi, Dolunay,

Mavera, İlkyaz, Mim, Hece ve İpek Dili

dergilerinde şiirlerini yayımladı.

İsa’dan Önce Gül (1999), Şiirin Fiilleri

Hakkında (2002), Öç Terimleri (2002),

Kemansız Kare(2006), Acemi Çisenti

(2010), Dikkat Köpük (2013), Yaprak Ahalisi

(2016) adlı şiir kitapları yayımlandı.

Page 22: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

20 >

MATMAZEL KASABA

Taş zamanlar. Şamdanlara yakarışlar diken kış!Gövdemiz harflerden korkmadığı içinunutuyoruz dudaklarımızı vapurlardagüneş pergelsiz dökülüyor kelime bohçalarından ne söylesekya saçların tavrı çıkıyor sofayaçeşme kızoğlan kızaktıktan sonra ya pabuçlarsatılık kuşku demek tomurcuklar arasında

Konuşunca gar ve limon kabukları ve tabutlarbir tabip dindirebilir mi zeytindeki yeminibir bakkal - deniz gibi günahkâr bezkadar savaşkan- hesaplarken serçelerihangi yağmurla tartar Jan Garbarek’i bir sarraf,yaprakların derdi mi?bir topuk çıkar, bir perde sancır, bir kerpeten ibranî tarihleri sökerken, bir gedik utangaç bakarken, bir bohça bıkarken biz aynalara petrol mizaçtan zifiri geçip savruluyoruz tan ortası- şurup vebilye hırsından- tercüme hasatlarda

İyidir oysaşapkayı bütünlemek parmağıngösterdiğinden ayın, denizden kemanın heveslenmesine denk bir akşamlatoprağa rakı dökmek, berbere gitmek.Sinema önlerinden, hanımefendilerden kasabayıtepmekten daha kalın şerbetleregündüzü faiz ödemek kötü.

Taş zamanlar. Pusatın tövbesini -samimî ve garnizona göre tanrısal-kabul ettipus, bilet yandı, cumayı trene ait bir tez olarak çürüttü çürüttüMatmazelkasaptaki kırma nisana dayandı

Yaprak Ahalisi, 2016

MU

STA

FA M

UH

ARR

EM

Page 23: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

< 21

BİR ELMA SONRAKİ CADDE

Bir akşam sunuyor sana karanfillermalzemesi bol klarneti kıtama sen içini yağmurdan kaçırsanilkyazlara roman okuyan saçlar da mıfısıldamaz ardından bunu cevaplayacak bir martı hatırlamıyorum.En fazla şiire aç ölünürken tersanelerdeburası bir adamınyoklanmadığı haziranlar için beniz manzaralı bir parktır sadece.Uçan balonlara hayran kiremitler, çatılar ve bacalardan, durak insanlarından, annelerle kesişen yollardan daha temiz bir sır var ki merak içindegöğe bakıp onu deşeliyor ıhlamur dalları.

Taylar küsmesin engine diye hayata epeydir olta atmıyorum gururluyum kıvırcık kuşkularımdan ve ondan, çilek çelişkisine düşmek üzere keder de : Balıklara dürüst, kızlara yalancı batık bir gemi kadarsöylemese de gidişinin çektiği hiçbir ağsomurtmayan elma kaç deniz ilerde.

Sana “ yok yosunların duyurusu gazetelerde!” demiştim epey şeytan minaresi önceomuzlarını silkmişti gümüş itinaları parlatırken gece;seni en çok mumların umursadığını bile bile sis basmış ufuklar kokan bir düğün resmiyle. Ben karnı deşilmiş harflerden topluyordum yüzümü maktul rıhtımdan benim kesik tırnaklarıma sıçrayan ayaz ne konuşsakelebeklere imzalatıp ekliyordu kâtipler hakkımdaki zaptaoyun kurtuluyordu kırlangıçlardanikimiz çıksakikimiz kalsak Tanrı güceniyordu salıncağa.

Sen orda kuşları vebir bacağı kesik tayfaları,ısırılacak somunları, siyah çevrilen sayfalarıkirpiklerinin kavgasından ayrı şehirlerdebir ıslık gibi konumla.En iyi seyyar piyangocu tarif ederyoğun perşembelerin adresini görüyorsun çımacılar arasındabu sese karşı pantolonumdan başkavar mı açılan uzun siper?Hayır, hiçbir şapkaya konu olmayacaktaşların yaydığı kahverengi haber.

Yaprak Ahalisi, 2016

MU

STA

FA M

UH

ARR

EM

Page 24: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

22 >

EFE DUYAN Dekorasyon Önerileri ya da Bir Evde Nedir Önemli Olan? Çağrı Merkezi

1981’de İstanbul’da doğdu. Orta Doğu

Teknik Üniversitesi, mimarlık ve felsefe

bölümlerinde ve YTÜ’de mimarlık tarihi

yüksek lisans programında okudu. MSGSÜ

mimarlık tarihi doktora programını

tamamladı.

2002’den bu yana Edebiyat eleştiri, Öteki-

siz, Damar, Kavram Karmaşa, Akköy,

Sincan İstasyonu, Sözcükler vb. dergilerde

şiir ve yazıları yayımlandı.

Şiirlerini Kemal Özer’le birlikte yayımladığı

Takas’ta (2006) bir araya getirdi.

2008 yılında Nâzım Hikmet’in şiirinde

Karakterlerin İnşası başlıklı çalışması

yayımlandı. Bir Benden Bir O’ndan (2010)

ve Tek Şiirlik Aşklar (2012) şiir kitaplarıdır.

Page 25: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

< 23

Dekorasyon Önerileri ya da Bir Evde Nedir Önemli Olan? Çağrı Merkezi EF

E D

UYA

NDEKORASYON ÖNERİLERİ YA DA BİR EVDE NEDİR ÖNEMLİ OLAN?

dar bir yatak gerekiyor bize bence 80 santim yeterbir küçük hava alanı salon içincehennemin 1/100 bir maketi benim yerim garanti nasılsabitkileri epeydir budanmamış bir bahçe mutfak için bu da

eski bir guguklu saat gerekiyor ayrıca: bolca vaktimiz var boşa harcamak içinbozuk bir kalorifer peteğidünyayı kurtaramayız gibi görünüyor, en azından bunu simgelesinbir gizli köşeölürsem sana notlar bırakabileyim

ve yalan makinesi:sabah akşam teste gireyim, hah.güven makinesi:biriktirir, fazlasını Yeni Cami önünde dağıtırızendişe makinesi:iş çıkışlarında ağır bir çanta gibi taşıdığımızkıskançlık makinesi:tuzu biberi olur yaptığımız yemeklerinkorku makinesi:sarılırız havada çarpışan iki toz zerresi gibi yorgan makinesi:gerek yok,biz ısıtırız birbirimizi

çocuk makinesi:işi öğrenmek olan her canlı için bir boy cetveli zaman makinesi:on yıl sonra, ilk çıktığımız akşama giderizhiç bir şey değişmemiş derkrallığımıza dönerizşimdiki zaman makinesi:ayna ayna söyle bana-

köle makinesi:kendi pisliğimizi kendimiz temizleyelim diyeoje makinesi:sana torpilim olsunuyku makinesi:başucunda bir bardak suya dair akademik makaleler yazsınhuzur makinesi:şapkadan çıkardığım tavşansevinç makinesi:bozuk parayla çalışanbilet makinesi:kapanmayan bir seyahat çantası ve aynadan göz kırpan çıplaklığın

makine makinesi: doğanın karmaşasına bir tebrik kartı olaraksen makinesi:bitmemiş bir resimde renklerin oranını ölçsün dibi görünmeyen bir denizde, ayağım dibe değdiğinde ötsünbir bardak çay daha döksün, acelemiz yok gecikeceğin bir randevu ayarlasın, beklemenin tadını çıkarayım

sen, (bir Platoncunun hayali) yıllarla sen kalansen, (bir Marksistin şansı) debisi yüksek tüm akarsularda taşansen, incecik bir matkap ucusen, bir kara kutu

bir evde nedir önemli olankaldı ki bizim mutluluğa bile ihtiyacımız yokihtiyacımız yok hiç bir şeyebir bebeğin tıkırtılarından başka

Dünyanın Külü, 2013

Page 26: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

24 >

ÇAĞRI MERKEZİ

hoş geldinizokul arkadaşlarınızla tanıştığınız güne dönmek içinlütfen uğurlu sayınızı tuşlayınızbahçede yorulmaksınız koşturduğunuz zamanlar içinrastgele tüm rakamlara basınız kamyoncu lokantalarının buharlı camekânları içinailecek çıkılmış son yaz tatilinin yılını kodlayınız

herkesin vardır çok utandığı anlartuttuğunuz rakamı kimseye söylemeyinizüniversite çimlerinde çay ve poğaçalı kahvaltılar içinhemen ahizeyi bırakıp balkona çıkınızzamanın apar topar geçmesinden şikâyetçiysenizlütfen tüm gücünüzle sıfıra bastırınız dedenizi tam hatırlamadığınızı fark ettiysenizaynaya bakın lütfen

sahafların tozlu kitap kokusu içinokuma yazma bilmeyen bir işçinin adındaki üçüncü harfi söyleyinizyırtık pırtık elbiseleriyle ölü bulunmuş mahalle terziniz içinlütfen bekleyiniz

uykunuzdaki kadının boynuna dokunduğunuz o sonrası bilinmez an içinbiip sesinden sonra arka arkaya aynı sayıya basınız

terk edildiğinizin ertesi günüdeftere yüz kere bir daha âşık olmayacağım yazınız

biiip

Tek Şiirlik Aşklar, 2012

EFE

DU

YAN

Page 27: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

< 25

BETÜL DÜNDERİki Dağ ArasındaAklını Uyutan

1975’te İstanbul’da doğdu. Anadolu

Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji

bölümünü bitirdi. İlk şiiri Varlık dergisinde

yayımlandı. Haliç Edebiyat, Varlık, Öteki-

siz, Edebiyatta Üç Nokta, Kum, Kuzey

yıldızı, Edebiyat ve Eleştiri, Kül, Yaratım

dergilerinde şiir ve düzyazıları yayımlandı.

2005 yılında “Rıfat Ilgaz Şiir Ödülü” ve

“Arkadaş Z. Özger Jüri Özel Ödülü”nü

aldı. Ayna Yorgunluğu (2005) Mayıs

Yayınları’ndan çıktı. Şairler arasında

Kadın Olmak: Konuşmalar Kitabı (2013)

Paradoks Yayınları tarafından yayımlandı.

Başka Dünyalar İçinde (2013) ise İkaros

Yayınları’ndan yayımlandı.

Page 28: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

26 >

İKİ DAĞ ARASINDA

Rakka’da satmışlar kızkardeşimielleri kalbinden büyükmüş alanınağzı ellerinden büyük o kadar olur zaten çiğnemeden yutanın

dün bir serçe gördüm sanki uçarken ölmüşgüneş ne zaman terk etti onunasıl çekiverdi dağlara ışıksız soğukgövdesine dolanmış kardeşimin bir kara sarmaşıkRakka’ da gök gök değil midağ dağ da dağa uçan kuş değil miyokluyorum kendimi etim kemiğime geçmişruhum akranım çıkmışiçimi dolaşıyor acının suyubu kızlar pazarı değil mi dün bir rüya gördüm sanki celladım üzerimde ölmüş

açtım gözlerimi attım üstümden celladıkaptırmışım sadece bir parmağımı sıkıştı kaldı Rakka’da iki dağ arasındatam da kızkardeşimi Allah’a gösteriyordum

Pulbiber dergisi, Şubat 2016

BETÜ

L D

ÜN

DER

Page 29: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

< 27

BETÜ

L D

ÜN

DER

AKLINI UYUTAN

Unutmaya vermiştim aklımı al dedim tanrım nasıl biliyorsan öyle yap madem affedilmek için birikiyor insan kabuğum dökülür azalır bendeki kabahat

beni aşkla sırlayan bu gürültülü kabuk ne zaman ki çatlayacak çıkacaktır ağzım yüzümde kadim bir harabe olmaktan kesildiği yerde kalsaydı bu baş daha kimi konuşturabilirdi yıldızlar ve yıldızlar tevrattan bir satır kadar kalabalıklar saydım kemiklerimi -yedi mızrak olurmuşum ben- al dedim tanrım nasıl biliyorsan öyle yap beni nasıl biliyorsan öyle yap kar yağdıkça hatırlarmış yaprağını ağaç inansam o kardan benim de adım aklanacak uçuşurdum ahalinin dilinde beyaz bir entari olarak söyle ben için mi şimdi bunca Adem öyleyse çalsın arplar bu kovukta da oynarım ben bir kara fısıltıyla büyüdüm ki mektebinde seninkatran benim katran benim

aklını uyutan gövdesini unutur budur birinci kusur

Başka Dünyalar İçinde, 2013

Page 30: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

28 >

KADİR AYDEMİR Aşk UykusunaKalbin Şiiri

1977’de İstanbul’da doğdu. Üniversitede

bir süre işletme, daha sonra halkla ilişkiler

eğitimi aldı. Şiirleri Varlık, Kitap-lık, Şiir

Oku, No, Dize, Özgür Edebiyat, Akatalpa,

Mor Taka, Ada gibi dergilerde ve çeşitli şiir

yıllıklarında yayımlandı. Cumhuriyet Kitap,

Virgül ve Radikal Kitap dergileri başta

olmak üzere pek çok dergide röportaj ve

kitap eleştiri yazıları yazdı. 1997 yılında

Başka şiir dergisini çıkarttı. 2000 yılında

Yitik Ülke şiir-edebiyat dergisini kurdu.

2006 yılında Yitik Ülke Yayınları’nın

kurucusu ve editörü oldu. Şiirleri ve

öyküleri Almanca, Rusça, İngilizce,

Fransızca, Ermenice, Azerice, Bulgarca,

Japonca gibi dünya dillerine çevrildi.

Page 31: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

< 29

KAD

İR A

YDEM

İR

AŞK UYKUSUNA

Çiçek açan erik ağacıyla konuşuyorKüçük taşlar dönüyor avucundaOrada, mavi adada, erkenden uyananSevgilisine kahvaltı hazırlayan kadın

-Reçel, ekmek, çayMasaya uzanan saçlarının kokusu-

Uyurken ona sarıldıkça Çekildiğini hissediyor denizinBirazdan fırtına gökten inip Kılıcının izini bırakacak geride

Dalgın tekne, şekilsiz ağlarBeyaz balık ölüsüyle dolu Bu gece aşk uykusu.

Soğuk Yazgı, 2014

Page 32: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

30 >

KALBİN ŞİİRİ

Donmuş bir nehirdi kollarınSeni düşünürken kayanGörünmez yıldız

Anlattım ona yazgısını Her öpüşünGöğsünün derininde Uçan kırlangıcı

Gece tenimizde akanKör dereyi Ve ölümün çağırdığı Büyük konuğu

Sonra kış geldi Yapraklar ezerek BilmedenKalbimde bir kurt ölüsüyle Yürüdüm.

Soğuk Yazgı, 2014

KAD

İR A

YDEM

İR

Page 33: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

< 31

GÜNEY ÖZKILINÇYok’a YolHatay Sabahı

1969’da Adana’da doğdu. Uludağ

Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi Türk

Dili ve Edebiyatı Eğitimi Bölümünü bitirdi.

Nâzım’ın Bursa Yılları adlı eseriyle

“Eskişehir- Doğançayır Belediyesi ve

Yazılı Kaya Şiir Yaprağı 2011 Nâzım Hikmet

Araştırma Ödülü”nü aldı.

Bursa Erkek Lisesi, Bursa Kız Lisesi ve

Necatibey Kız Teknik ve Meslek Lisesi’nde

edebiyat öğretmeni olarak çalışan Özkılınç,

bir süre Milli Eğitim Bakanlığı Ders Kitapları

Yazma Komisyonu’nda Dil Uzmanı olarak

çalıştı. Ağustos Baladı (2009), Nâzım’ın

Bursa Yılları (2010), Yüzümde Nazım İzi Var

(2012), Kuş İzi (2012), Sinemanın Güneyi

(2014) adlı kitapları bulunan Güney Özkılınç,

Nilüfer Belediyesi’nde Kültür ve Sosyal İşler

Müdürü olarak görev yapıyor.

Page 34: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

32 >

YOK’A YOL

Rüzgârlar soylu estikçeaçılır albümlerdeyosun yüzlü sokaklar

Tepenin sisi-evlerde iz-bir kadın peşimde gölgesiz!

Göçten öteiçten içedökülür nar tanelerikuyu hüzün dibine…Merdivenlerin fikrinceEleni hep çocuktur

Cepten düşen oyunlar-kederi balıkların-kuytudadırDenizin eteğindedesenlenen meneviş-Giden de bilir gelen deYok’a yolculuk buVar’ı dünden eleyiş!

Kurşun Kalem dergisi, Kasım-Aralık 2012

NEY

ÖZK

ILIN

Ç

Page 35: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

< 33

NEY

ÖZK

ILIN

Ç

HATAY SABAHI

Yorgun atlarla girdik Suriyeli masalın içine Uyumuş köy gece uyumuş Tahta pencerede idare lambası sokağa meyilli

Annem nişanlı delikanlı babam Gözle yıldız arasında saten mutluluk Doğmadan önceki Halep çarşısı kulağıma komşu

Sarhoş balkonlarda saksıda zambak Kadın balıkağzında saklı Yol boylarında an günebakan izi An zeytin sevinci

Hepinizin bir Hatay sabahı olmalı güne asi uyanmalı

Amanos yazında ninemin gülüşü çocukluğuma ilişik çengel iğneyle Efil efil rüzgâr selamlar uçurur dudaktan dudağa

Musa ağacında Arap bülbülü gider gelir ekinler arasında Gece görünmez ki nar ağaçları Lazkiye limanı

Hepinizin bir Hatay sabahı olmalı güne asi uyanmalı

Kuş İzi, 2012

Page 36: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

34 >

DİDEM GÜLÇİN ERDEM Demir Tozuİnsansız Hava Aracı

1989’da Malatya’da doğdu. Beykent

Üniversitesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı

ile Psikoloji bölümlerinde öğrenim gören

şair, “2009 Homeros Şiir Ödülü”nü aldı.

Şairin ilk şiir kitabı olan Perdesiz, “2009

Memet Fuat Genç Şiir Ödülü” ile “Arkadaş

Z. Özger Jüri Özel Ödülü”ne değer

görüldü. Bir süre Papirüs adlı edebiyat

dergisinin yayın kurulunda da yer alan

şairin 2004’ten bu yana çeşitli edebiyat

dergilerinde yazı ve şiirleri yayımlandı. Son

şiir kitabı Olmayanım İçinizde 2012 yılında

yayımlandı.

Page 37: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

< 35

DİD

EM G

ÜLÇ

İN E

RDEM

DEMİR TOZU

beni su olduğuma inandırıyorlardı hikmetbeni daha başka bir şey olamayacağımabeni iyi ki size inanmamayaçok söylüyorlardı hikmet, tekrar ne fena

beni bir su birikintisiyle karıştırıyorlardıdağlardan inip gelmiş olanlakapalı şeylere hiç sevinmemiştim

dağ yolları gibiydim kim gitse

doğru yerde olmak istemiyordum hikmetbazen sende u harfini düşünüyordum olmuyordu

kavram olmaya hazır değildimsizinle olmaya hazır değildimbeni içinizde bir tarladan bildinizsizi karnımda yatırdılar. o büyük boşlukta.

ben de bir kadının boşluğundan doğdum

ben seni geçecek sandımdurunca dedim birazdan gideceköyle bir boşluktan olduğumdansoramadım kimseye hikmet nerede

ama sen o şeye inanıyordun ben yüzünesen zalimler demiyordun ama susuyordunayaklarını karnına çeker gibi susuyordun

beni nasıl diyorsun öyle merak ediyordumbirini söylerken duymuştum senikarıştıracak sakal bulamıyordun ki

yine gam yükünün kervanı geldi

Olmayanım İçinizde, 2012

Page 38: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

36 >

İNSANSIZ HAVA ARACI

ben oldum şurada babamdan kalma duvarben oldum sonsuz çoğalan su vurdukçakime ne ben büyük ve sadık birden akşamlar için biraz defne yaprağı az kekiksizin için uzun sürmüş kadınlığıelimde ekmek elimde kuş üzümü ve leblebi kendimeağzımı büyük açmamın sebebi olabilir tüm bunlarbu yüzden ertelenebilir dönüşüm Dersim önlerineazalabilir bardaktaki günler gibi sizin gibibu yüzden ben gidip kendimi tekrar etmeyidenize karşı durmak sanırım cumartesi

anı olarak düşünmedim kendimi nasıl yapıldımyani şuradaki diyorum geride duran bizimleaz kaldı çünkü eski yunan olduğumu öğrenmemehadi kozalaklardan olduğumu unutalım ve süpürgelerdensizin bir anne, çok babadan olduğunuzu daben çay bardağı taşıyamam bunu da unutalım bir süreaz önce birbirimizden olmuş gibi yapalım bu güzelben gidip aşağı inen merdiven olayım bir evdenbahçeye açılan kapı, uzun bir roman cümlesi

gittiğim yerde tozlaşmayla olalım az hasardaha iyi kalmamaktan, taç yapraklar falançok şey daha iyi duvarın bu yanındanSeyit on yıl evvel demişti bizden olacaklarıacı çekmek anadilde söylenir çünkü

evlerden diyorum devlet yaptık, birlikte yaptık bunubabalardan devlet diz dize oturup akşamlarıbabalardan gülmesin çocuklarbunların ve dudak kenarlarının kahır gibi bir sözcüklearabayı çeken başka sözlerle de elbetsonsuz kere ilgisi var bir bir söylemesek debaba varsa devlet, baba varsa sağ omuz düşük ya da diğeri

ölüm çok erkek iş, insansız hava aracı, bunun gibi şeylerkalkın diyorum barut bulundu dünyalıyız artıkBerkin çok uykulu ama çok çocuk az dönüş gidilen yerlerdençok devlet bu bizim çektiğimiz, bildiğimiz eşiklerdenSeyit bunları da demişti bize ne dediyse bir bir kederbabam o dağı unutmuyor mesela, öleni de orada

hep yeşil giysin babadan farkı yok pazar sabahınınabiler enine çizgili kâğıt gibiboşluğum böyle şerit şerit kesip çıkarsamiçimden bir yere gitmem siz buyurunama böyle şerit şerit bütün değilim hiçağzımı büyük açmamın sebebi tüm bunlar

Akköy dergisi, Mayıs-Haziran-Temmuz 2014

DİD

EM G

ÜLÇ

İN E

RDEM

Page 39: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

< 37

ŞÜKRÜ ERBAŞYutkunma Bahçemizde Nar Ağacı Yoktu

1953’te Yozgat’ta doğdu. Gazi Eğitim

Enstitüsü Sosyal Bilgiler Bölümünü bitirdi. İlk

şiiri Varlık dergisinde yayımlandı. (1978) 1972

yılında girdiği TMO Genel Müdürlüğü’nden

1998 yılında emekli oldu. Ceyhun Atuf Kansu

(1987), Orhon Murat Arıburnu (1996), Ahmed

Arif (2002), Dil Derneği Ömer Asım Aksoy

(2005), 17. Portakal (2013) ve Homeros

Emek Ödülü (2004) sahibi. 1985-1988 yılları

arasında Yarın dergisinin yazı kurulunda,

1993-1999 yılları arasında Edebiyatçılar

Derneği’nin yönetiminde görev yaptı.

Küçük Acılar(1984), Aykırı Yaşamak (1985),

Yolculuk (1986), Kimliksiz Değişim (1992),

Kül Uzun Sürer (1996), Derin Kesik (1999),

Üç Nokta Beş Harf (2001), Yalnızlık Heceleri

(2003), Gölge Masalı (2005), Unutma Defteri

(2007), Bağbozumu Şarkıları (2012), Pervane

(2014) adlı şiir kitapları yayımlandı.

İnsanın Acısını İnsan Alır (1995), Gülün Sesi

Gül Kokar (1998), Bir Gün Ölümden Önce

(1999), Sarkacın Kalbi (2002), Çekilme

Suları (2009) adlı denemelerinin yanı sıra

Eşik Burcu (2010) adıyla bir söyleşi kitabı

yayımlandı.

Page 40: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

38 >

BAHÇEMİZDE NAR AĞCI YOKTU

Orada hayalet bir değirmenNazlı buğday başakları, dua, bekleyişRüzgârları soyunmuş parmak sularTerli bir gökyüzü, can sıkıntısı, ağır zamanİçine bağıran bir adamNereye büyüyeceğini bilmeyen çocuklarEtekleri yaz bahçesi bir kadın

Orada merhametli yoksullukSürmeli geceler, bulanık sabahlarGüneşle çiçeklenen yorgunlukAy ışığında solan sözlerAtların köpeklerle konuştuğu bir bozkırYıldızlar çıkmadan görünmeyen gökyüzüBakır bir tencerede eriyen evler

Orada masalların hevesiBir küçük radyoya dolan uzaklarÜzüm kağnıları, elma günahları, ıslak rüyalarMezarlıkta içilen bir sonsuz sigaraAyva sarı tüyler komşu camlardaKâkülünde annesi halkalanan kızlarUzak akrabaların getirdiği yalnızlık

Sevgilim, çemberciğim, arapbülbülümİki gözün kocaman iki gökyüzüNeden ağladığımı soruyordun ya sevişirkenBahçemizde nar ağacı yoktu bizimSenin ağzın yoktu gövdemiz tarazlanırkenArzular kaşımızda başlar kirpiğimizde biterdiAğlamıyordum

Benim geçmişimi senin geleceğini seviyordum…

Bağbozumu Şarkıları, 2012

ŞÜKR

Ü E

RBA

Ş

Page 41: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

< 39

ŞÜKR

Ü E

RBA

ŞYUTKUNMA

Ortalıkta bir yalnızlık Birisi kaybolmuş kadar

F. H. DAĞLARCA

Kapı sonsuza dek açık kalmıştırEşik bir bıçak ağzıdır Gece ayrı gündüz ayrı ışıyacaktır.İçi boş bir mezar açılmıştır evin içineDevlet açmıştırYataklardan açmıştırRüyalardan açmıştırOyunlardan açmıştır.Anne bir korku masalı nicedirAnne bir öfke masalıAnne bir ölüm--Baba yirmi yıldır aynalara bakmıyorBaba yirmi yıldır bir meydan ateşiBaba yirmi yıldır bütün harfleri tüketti.Üniformalı bir çölde Yusuf arıyorlarEllerinde yalnız kendi elleriKirpiklerinde gözyaşı kandilleriAğızlarında çaresiz bir Tanrı.

Yusuf, yarım kalmış bir oyundurYusuf, bir kâkül türküsüdürYusuf, dağların erken rüyasıdır.On üçünden on dördüne geçiyor yirmi yıldır.Evlerde ağza alınmayan bir ölümCellâdından beklenen bir zalim merhamet Karanlık dehlizlerde kaybolmuş bir müjde.Yusuf, gecelerin sonsuz şarkısıdırYusuf, sabahların sonsuz acısıdırYusuf, bahçelerin gökyüzü arzusudur.

Bir utanç perdesi, yaşamaktanAcısı topuklara vuran bir yutkunma Bir gelecek vaadi canımızda halkalananGövdemizde onurlu bir yalnızlıkAl yeşil bir tevazu kalbimizdeÖlülerimizden bir düğün alayıÖldüreni anlamaya varan bir cezaAğzımızda şiirlerden bir gönülBir yaşama gücü yaramızdan:

“Biz kırıldık, daha da kırılırız

Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza”**Cemal Süreya

Pervane, 2014

Page 42: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016
Page 43: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016
Page 44: SESLİ ŞİİR ANTOLOJİSİ // 2016

ŞİİR KÜTÜPHANESİYüzüncüyıl Mah.

Uğur Mumcu BulvarıNo: 7/A Nilüfer, Bursa