35
Teknoloji, Sıkıntı ve Öteki Şeyler Hasan Ünal Nalbantoğlu * Defter, No. 42 (Kış 2001) Heidegger’in “istenç istenci”yle (der Wille zum Willen) nerdeyse bir tuttuğu teknolojinin (Technik), özünde, doğasında (Wesen) hiç de teknolojik bir şey olmadığı yolundaki ısrarlı savı hepimizce bilinir. Üstelik böylesine, kaynağından, olagelişinden düşünüldüğünde, sözcüğün anlamı “metafiziğin tamamlanış/sonlanış”ı (Vollendung) ile de örtüşür. 1 Ben, sıklıkla alıntılanan bu savı genelde tartışmak yerine, modernlik koşullarında önemine karşın pek irdelenmeyen bir kaç boyutla yakın ilişkisi üzerinden tartışma gündemine getireceğim. Bunlar da “yurtsuzluk/yuvasızlık [sergileyen]” (Unheimische), “tekinsiz/ürkünç [olan]” (Unheimliche), ve de “cansıkıntısı,” daha doğrusu, çağdaş bireyi bulut gibi saran en derindeki “arısıkıntı” (tiefste Langeweile). Bu arada tartışmanın sağlığı açısından, kişi ruhsallığıyla içiçeliğine karşın, arısıkıntının her tür öznellikten bağımsız düşünülme gereğini unutmamak çok önemli. Hiç kuşkusuz, modern teknolojinin --zaten teknoloji modern değil de nedir ki-- çağdaş Dasein’ı niteleyen bu gibi titreşimler, köksalınımlarla (Grundstimmung), yani modernliğin temeldeki genelruh ve durum kipleriyle yakın ilişkisi “zaman” sorusunu da beraberinde * Prof. Dr., ODTÜ Fen-Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi. Yazı önceki biçimiyle, Türkiye Felsefe Kurumu’nca örgütlenen İstanbul Seminerleri çerçevesinde, Felsefe Açısından Teknoloji-İnsan İlişkisi ” konulu seminerde (1-2 Aralık 2000) sunulmuştur. Yazar gönülden yardımları yanında, bir kaç kere konuyla doğrudan ilgili ama gözünden kaçmış kaynaklara dikkatini çeken Ar. Gör. Sanem Güvenç’e özellikle teşekkür eder. Yazının geçmişin tekhne’sine ayrılan kısmında, Heidegger’in, Vernant’ın klasik Yunanca karakterleri kullandığı yerlerde bile, okumanın akışını olabildiğince kolaylaştırmak amacıyla sözcükler latin alfabesiyle verilmiş, harflerin üzerindeki vurgulardan da vazgeçilmiştir. 1 ? “Überwindung der Metaphysik,” Vorträge und Aufsätze, 7. Auflage (Stuttgart: Verlag Günther Neske, 1994 [1954]): 76-77. / “Overcoming Metaphysics,” The End of Philosophy, tr. by J. Stambaugh (New York: Harper & Row, 1973): 93.

Teknoloji, Sıkıntı Ve Öteki Şeyler

Embed Size (px)

DESCRIPTION

teknoloji üzerine

Citation preview

Teknoloji, Sknt ve teki eyler

2022

Teknoloji, Sknt ve teki eyler

Hasan nal Nalbantolu*Defter, No. 42 (K 2001)

Heideggerin isten istenciyle (der Wille zum Willen) nerdeyse bir tuttuu teknolojinin (Technik), znde, doasnda (Wesen) hi de teknolojik bir ey olmad yolundaki srarl sav hepimizce bilinir. stelik bylesine, kaynandan, olageliinden dnldnde, szcn anlam metafiziin tamamlan/sonlan (Vollendung) ile de rtr. Ben, sklkla alntlanan bu sav genelde tartmak yerine, modernlik koullarnda nemine karn pek irdelenmeyen bir ka boyutla yakn ilikisi zerinden tartma gndemine getireceim. Bunlar da yurtsuzluk/yuvaszlk [sergileyen] (Unheimische), tekinsiz/rkn [olan] (Unheimliche), ve de cansknts, daha dorusu, ada bireyi bulut gibi saran en derindeki arsknt (tiefste Langeweile). Bu arada tartmann sal asndan, kii ruhsallyla iieliine karn, arskntnn her tr znellikten bamsz dnlme gereini unutmamak ok nemli. Hi kukusuz, modern teknolojinin --zaten teknoloji modern deil de nedir ki-- ada Dasein niteleyen bu gibi titreimler, kksalnmlarla (Grundstimmung), yani modernliin temeldeki genelruh ve durum kipleriyle yakn ilikisi zaman sorusunu da beraberinde getirmekte. Modern ada zamann belirleyiciliini, zamann biz huzursuz modernlerce (wir heutigen) srekli tketiliinin, dolaysyla hi zamanmz olmamasndan hep yaknmzn nedenlerini, kendi zgr zamanmz (freie Zeit) oluturarak keyif zamana (Mue) evirememenin ve bo zaman (Freizeit) elencesinde (Kurzweil) tkanp kalmann yaratt o katlanmas zor doyumsuzluk ve gerginlii, srekli tanmz ama gene de bize alabildiince yabanc, tekinsiz olann bizi iine ektii yzeyde, sradan srnenzamandan (Langeweile) dibe nadiren inildiinde hemhl olunan o dingin kksalnm, yani derin, arsknty, onunla iie ama Heideggerin giderek seyrek kullanaca bir baka kksalnm olan nedensiz, nesnesiz o tedirgin Angst, artk amorf ve sentetik bir soyut gereklik olarak ileyen teknolojiden ve onun yakalayp da koyvermedii yaamdan bamsz dnmemiz mmkn m?

Elbette bu konularda yazan salt Heidegger deil. u ya da bu modern ura ve meslein iine dt youn ve yaygn teknolojik rntyle gelen allmadk i tehlikenin (ungeheure innere Gefahr) ve metropolde zamann blnne ve bireyin avucundan kaarak yitimine nceden dikkatleri ekmi bir Simmeli, zgr zaman-bo zaman kartlna, skntnn varolusal nemine tmyle ayk ama buradan farkl sonular karan eskilerden bir Helvtius ile bir Schopenhaueri, bizim de deien llerde uyum gsterdiimiz kapitalizmin sektrlerinden kltr endstrisinin egemen koullarnda bo zamann nasl endstriyel ve hatta endstri-sonras kiplere uygun srdrlen alma zamannca belirlendiini uzun uzun irdeleyen, bu arada modern bireyin canskntsn da unutmayan bir Adorno ve Horkheimeri nasl olur da unutabiliriz? Ya hele W. Benjaminin o tkenmez, duyarl dn yolculuunun paras Passagenwerkde, sknt ve aylaklk zerine yazdklarna ne demeli? rnein, skntnn her zaman bilind olaylarn dyzeyi, eperi olmas; bezeme ve ssleme ile sknt arasndaki yakn iliki (zppeler akla gelsin); eski bir Protestan deyii olan, kentsoylunun bezemesi itirin kentsoylunun aylaa (kumarbaza) dnt bir dnyada artk anlamn yitirii, vb [ayrca bkz. aada not 38].

Burada bo olmamasna azami zen gsterilen onca szden sonra, yaznn kalan ksmnda ilk bakta yukardaki noktalarla ilikisizmi grnen bir dolanmda bulunulacak, konumuz ise onu sorun olarak gren, dert edinen her kiinin gnmze denk den kendi zanaats zmn beklemek zere ortada braklacaktr.Sz konusu dolanm teknolojiklemi ada imalt olarak seri retim ve "montaj" karsnda zanaat olarak retime biraz daha yakndan bakarak yapacam. Bu vesileyle, gerekli ya da deil tm modern meslek efsanelerinin sonunda birer yanlsama olduunu hatrlatma abamzda, adalarmz yannda eskilere de bavuracam. nk o metinlerinde ve belki de daha bilmediimiz nicelerinde biz modernlerin btn gemi ve gelecek btn zamanlara genelletirme kolaylna hemen kaverdiimiz, u ann ilergereklii [Wirklichkeit] ile sarma dola masallara sanki pek yer yok gibi.

I

Teknoloji olarak bellediimiz belirleyici a gerekliinin skntyla olan gizli ve yakn ban yakndan irdeleyen Heideggerin zaman zaman trnaa ald ve bildik dar anlamda kullanld srece ngilizcesinin tam karlayamad Technik szc, szgelimi spor, mzik, iir gibi ok geni bir faaliyet ve ura tayfnda kurallar ve kalplarn iyi bilinmesi sonucu uygulamada sergilenen sistemli, kurall ustalk anlamn da tar. Technik tanm gerei ii pek ansa brakmad iin, modern ada skntnn ana kaynaklarndan birini artk dar anlamda maddi ara-gereler tesine geerek, yazma tarznzdan tutunuz da bedeninizi salkl yaam makinesine dntrme yollarna dek yaylarak, amorflam bu rgde, ada aramak gerekiyor. Buna karn, modern teknolojinin, yoksunluklaryla, arzularyla, skntsyla yaam hafifletmesinin --alkol derecesi hafifletilmi Amerikan biralar iin kullanlan lite szcnn imdilerde mimarlk, edebiyat vb.ye, yetkin azlarca bile sorumsuzca uygulan akla gelsin-- kitle toplumu bireylerinde yaratt yzeysel rahatlama duygularnn altnda bir eyler de gizlenmekte: aslnda, buradaki hereyi bilinebilir, yordanabilir klmak abas, bedeli yksek baarszlklarnn da tesinde, kapy ardna dek nceden tahmin edilemeyen tehlikelere de ayor.

stelik, konumuz bugnn Techniki ile eskinin tekhnesi arasndaki kkten ama ayn anda bir tarihsel iliki ieren fark da dnmeksizin, yukarda deinip getiim noktalar yerine oturtamayz gibi geliyor bana. imdi bu fark bir lde tartalm:

Ama bir uyar: bu abaya giriirken tekhnenin ileyii ile phusisin ileyii arasnda bir kopukluk ve kartln akla bile getirilmedii gemi bir dnemin toplumsal ve kiisel nceliklerini, ou kez basmakalp, abucak gzard ediliverilen imdinin kavram ve kategorileri nda deerlendirmenin salam bir zemini yok; rnein, zamanmzn geerake teknobilimsel kategorileriyle gemiin zanaatn tartmann anlamsz olmas gibi

Bu bakmdan, Heideggerin u saptamasn gzden karmamak durumundayz:

Tekhne var-olanlarn mekanik dzenlenii [maschinenschaften Einrichtung des Seienden] anlamna gelen teknoloji [Technik] olmad gibi, salt ilemler ve operasyonlarda beceriklilik, elabukluu, marifet anlamnda sanat da [Kunst] deildir. Tekhne bilmektir; varolanlarn karsnda ve onlarla karlama iinde, ksacas phusis karsnda oluan srelerdeki bilgi-beceridir.

Bu kkten farkll gzden karmayan bilginlerden Jean-Pierre Vernantn tekhne konusundaki deerlendirmesini de burada vermeden olmaz:

Tekhne belirli bir yolla salk(l grnme) ya da bir ev(in grn) gibi bir eidos ortaya karmay amalar. Byle bir retimin nkoulu, tekhnenin bir anlamda kullanm yntemini salad bir ileyie belirli bir dunamisin uygulanyor olmasdr. Descartesn gznde bir zanaatkr eer aletinin, makinesinin nasl altn anlyorsa iini de biliyor saylrd. Oysa bir doa gcnn ileyii ile insan yaps bir aletin kullanl arasnda ayrm gzetilmeyen bir yerde, herhangi bir tekhne belirli bir dunamisin nasl ve nerede kullanlacan bilmekten ibaretti. Biz modernlerce hem bir yeti (Vermgen) hem de bir g (Kraft) olarak grlen bu dunamisi, ondan eskilerde ne anlaldn yeterince dnmeksizin gerekleim (Wirklichkeit=entelekheia) ncesine yerletiriveriimizi sorguladmzda, bizimkinin Aristoteles ve genelde Yunanllarn yaptnn tam tersi olduunu grmekte gecikmeyiz.

Denir ki, Aristotelesin gznde doann (phusis) ileyii hep bir erek iindir. Gene de bu sav gzlerde fazla bytmemek gerekiyor. Kendisi doann hibir eyi bouna yapmadn kerelerce yinelerken, tekil u ya da bu doa ya da insan eserinin nasl grnecei (eidos) konusunu, her reyiin, ortaya kn balang noktas olarak tartmaktadr. Bu eidos konusuna aada dneceiz.

Doallyla ya da insan yapt reyi/treyii dou, ortaya k, var-lama, ne derseniz deyin-- Aristoteles genelde genesis olarak adlandrr. Aristotelese gre iki tr genesis vardr: a. "doarak" (phuein), ve, b. "retilerek/yaplarak" (poiesis).

Genesis, doann (phusis) byk lde raslant (tukhe) sonucu bir eylerin, dzenliliklerin ortaya kna yol aan kendiliinden (automatos) ileyii iinde, doallkla (phuein) yer alr. Btn bu var-lama, canl varlklardaki (zoia) bir takm gizilyetilerin (dunamis, dunamei) her canlnn (rnein, insan) iindeki yneliin ilergce (energeia) dnmesi, sonunda da bu gcn tam gerekleiminden (entelekheia) ibarettir.

Ama ne denli doa bouna i yapmaz derse desin, phusisin ileyii ile bir canl tr olan insann (anthropos) rettikleri mahiyetinde ayn mdr ki? diye sorulacak olsa, Aristotelesin ldresiye olmasa da bu ayrm yaptn sylerim. Nitekim, Metaphusika 1032a 25de yle diyebiliyor:

nk insandan insan rer. [anthropos gar anthropon genna] ve doal olarak ortaya kan eyler ite byle; teki ortaya klara ise retim [poiesis] denir. Btn retimler ya zanaatdan [tekhne], ya gizilyetiden [dunamis] ya da dnden [dianoia] hareketle ortaya karlar.

Bizi burada asl ilgilendiren, trmze [anthropos] zg ikincisi, yani poiesis; zelde de doa ve insanda ileyen dier iki kaynak olan dunamis ve dianoiay unutmakszn, zanaat (tekhne).

Aristoteles, ilgintir bir ka yerde, ileyilerindeki farkllklara ramen doal reyi ile zanaat retimi arasnda gizli ortak paydalardan biri olarak raslantya (tukhe) deiniyor. Ama esas De Partibus Animaliumunda (dPA: 640a31-34), kayna kendisi ve kendinden doarak (phuein) kendiliinden (automatos) ileyiin raslant (tukhe) olmakla birlikte, sonuta bir dzen sunduunun da altn izmeyi ihmal etmiyor: ouranos rneini veriinde olduu gibi. Kendi szckleriyle, her canl doalca var-olmu ve ayn gerekirlikle varln srdrmekteyse de, gkyz onca grkemiyle srf raslant eseri ve kendiliinden ortaya kmtr. Gene de onda geliigzellik ya da dzensizlik olduu ynnde hi bir kant gsterilemez.

Buna ek olarak, gemiin zanaatnda (tekhne) bir baka durum da sz konusudur:

Zanaat [tekhne] bir iin [ergon] maddesi [hule] olmakszn logosudur. Raslant [tukhe] sonucunda ortaya kanlar iin de durum ayndr. Onlar da zanaatn izledii ayn srele ortaya karlar.

Sonuta sz edilen, bir eyler retirken kendi zamann da reten bir tr ergondur aslnda. Ama bu balamda tartrken, i (Werk) ya da emek (Arbeit) szcklerini alk olduumuz, bildik dar anlamlaryla kullanmaktan kanmak zorundayz.

Aristotelesin bu hususta syledii nemli bir ey daha var:

[Btn] dou ve devinimlerde srecin bir parasna dn [noesis], teki parasna reyi [poiesis] denirbalang noktasndan ve biimden hareket eden dn, dnn vard sonutan kan ise reyitir.

Ayn nokta Aristotelesin Eudemosa Etikinde de bir baka biimde yle vurgulanr:

"nk nasl ki teorik bilgilerde [theoratikais] sayltlar [hupoteseis] ilk (temel) ilkeler [arkhai] olarak ilerler, (benzer biimde) retici bilgilerde de [poietikais] sonun (erek) kendisi [telos] balama noktas [arkhe] ve saylt [hupotesis] olarak i grr... Son [telos], bu nedenle, dnme srecinin [noeseos] balang noktasdr [arkhe] ama dnce srecinin sonucu da [teleute] eylemin [praxeos] balang noktasn oluturur."

Bylece ii, retimi, amalananla, varlmas arzulanan noktayla, yani sonla (telos) balantlandrm oluyoruz. Bunun her tr insan praxisi iin geerli olduunu biliyoruz. ster dmzda bir eyi hedefleyip tasarlayarak retelim, ister hedefimiz varolan kiisel karakterimiz ve ahlkmzla kendimizi ilgilendirsin, doan, reyen, gerekleene giden yolun bandadr telos.

Ama insann yapma, sz gelimi her trden ina (iir, yap) eyleminde, bu sonun (telos) aslnda srecin banda durduunu ve tm sreci ynlendirdiini sylemekle konu kapanm olmuyor. Bunun da tmyle keyf ve geliigzellik iinde herhangi bir alma ya da eylemden kmayacan yukarda rendik.

Ksacas, sonunda karmzda grmek istediimiz eyin kendimize ve bakalarna nasl grnmesi gerektii konusunda nceden kafamzda bir fikir, bir ekilleni, bir kaba tasarm vardr; yani ortaya kacak olan eyi bir biimde daha batan sunmuuzdur (vor-gestellt) en azndan ruhun gzne. Buna yaptklarmz ve ettiklerimizle kendi grnmz de dahildir. Tabii bu saptamay gnmzde eidos=Erscheinung (grn, beliri) yerine ska geen Scheinn (yanlsama, illzyon) sorumlusu Ver-gestellen'la kartrmamak artyla.

Heidegger herhangi bir rnekte standardn, lnn ne olduunu eidosun sylediini, bylelikle retim srecinin btnne egemen ve tek dzenleyici konuma getiini de ekler. Sonunda almann (ergon) nasl bir ey olarak ortaya kaca, rnn snrlarnn (peras) dardan deil ama bizzat kendisince nasl izilecei, oluturulaca onun eidosunda zaten ngrlmektedir.

te tam da bu anlamyla, Heideggerin bir dier almasnda vurgulad gibi, [e]rgonun eidosu telosdur (ayn zamanda). Szn ksas, [i]in dgrnmdr, ekilleniidir sonlanan.

Heidegger, u eklemeyi yapmay da ihmal etmez:

Bir ey retilirken, henz bitmemi ve hatta hi balamam bile olsa o eyin bir nbaktan, gz gezdirmeden [Vorblick] gemesi gerekir. Bu szcn tam da gerek anlamyla, henz ortaya karlmam, bir ey olarak (bu budur diye) nmze koyabilecek ekilde retilmemi olann nsunumu [vor-gestellt] demektir. rnein, dar anlamyla kol gc harcayarak bir ey yapmak deil almann [ergon] d grnmyle [eidos] bu nden sunum ve gzden geiriliidir retimin asl balang noktas. D grnn bylesine bak altna aln kendi iinde bir cephenin [das Bilden eines Anblicks], modelin kuruluudur [das Bilden des Vorbildes]. Ama unu da biliyoruz ki, bir modelin olumas ancak o modele ait olann snrlar iine ekilmesiyle mmkndr. Yani bu bir ayklama [Auslesen], birbirine ait olanlarn seilerek bir araya getirilii [Sammeln des Zusammengehrigen], yani bir legeindir. Eidos bir tr biraraya gelerek toplan ve seili, yani legomenondur, yani logosdur. Eidos ayn zamanda telos, yani sonlanan sondur da (yleyse) telos, zne uygun olarak daima bir seilitir: yani (gene) logos.

Demek ki iin iinde yanllkla Us olarak adlandrdmz, izin verirsek (Ah, bir verebilsek!) sesli ya da sessiz nmzde serili duracak bir de sz/l, yani Logos var:

Demek ki, logosun hem eidos hem de telos olduunu ne srebiliriz. Kant olarak, Aristotelesin gene De Partibus Animaliumda (639b 15-17) u dediklerini de aklda tutmak zorundayz:

Logos her zaman doa [phusis] rnlerinin olduu gibi tekhne rnlerinin de balang noktasdr [arkhe].

Burada unutulmamas gereken, Aristotelesin dneminde ne doa denen srece bir zne grevi yklenmedii --zaten doada varlklar doallkla, kendiliinden rerler--, ne de insan yaps ilerde yapan kiinin (kinesis, yani devinimin taycs olmakla birlikte) yapm srecinde ileyen dier geye ncelikli ve ayrcalk tayan bir konuma ykseltilmediidir.

srecinde reyen, yaplan (poiesis) her ne ise, sonunda bu srece klavuzluk eden eidosun sonunda bir kalpbiime yani morpheye dntn ekleyelim.

Ama eer Heideggerin iddia ettii gibi Aristotelesde phusisin z morphe, yani bir eylere grn-biim kazandrma (die Gestellung in das Aussehen) ise, bunu biz modernlerin yanl anlama tehlikesi hemen yanbamzda; yle ki, alageldiimiz gibi, phusisi kendini hep yeniden yapan bir artifakt (sich selbst machenden Gemchte), nerdeyse bir makine gibi grme durumu. Ya da, Heideggerin doru deyiiyle, bu hi de bir yanl anlama olmayp, tam tersine bilerek phusisin tek doru anlalmas diye konuluyorsa? Bir baka deyile, phusis bir tr tekhne (phusis als einer Art von tekhne) demekse?

Tam da bu noktada dikkat edilmesi gereken, eidosun hem logos hem de telos olmann tesinde, ortaya kan rnn kendi snrlarn izmesi nedeniyle, bir snr (peras) ile karlalaca hakknda da batan bizleri uyaryor, bilgi veriyor olmas. Vernantn da belirttii gibi, burada her bilgi-becerinin de snrl olduunu unutmamalyz. nk, hi bir beceri, sona ynelik hi bir ara snrsz deildir ve bu son [telos] zorunlu olarak snr [peras] gibi iler.

[Gndelik dilde sk kullanlan Amacn ne, ne yapmak maksadn? Bu iin sonu nereye varacak, snr nerde, aklar msn? trnden deyileri bile burada anmsayabiliriz. Bunun yalnzca bir tasarmn ya da onun ngrd eyin ortaya karlmasnda deil (poiesis), i ilikileri dahil tm insan ilikilerinde de (praxis) geerli olduunu grmekte gecikmeyiz.]Byle hem telos hem de peras olarak dnldnde eidosun, snrlar belirsiz, amorf madde(hule)deki, kendi kart snrsz (apeiron) snrlar iine ektii; bylece maddenin snrlandrlm apeironu iinde eidosun bizzat kendisinin kalp-biime (morphe) dnt grlr. Ayn durum yukarda deindiimiz, canllarn kendiliinden biimlendii dnya iin de sz konusudur.

Heidegger de der ki: te forma-natura, bugnlerde bu artk eskimi bir felsefe kalb; ama bu kalp keyfimizce zerinde oynayalm diye gkten dmedi.

Gene de eidos kendi bana, ortaya karlan nesnenin [szgelimi bir mimari tasarm] arkhesi deildir; aslnda, adna tekhne denilen, yani seimler barndran zanaatdir o nesnenin arkhesi.te sonunda gene geldik zanaat/sanat denen, zellikle tarm-d uran eskilerde nasl farkl anlaldna.

Biz modernlerin yaygn kans tersine, u causa efficiens olarak nitelendirilen nedenin bile gemite salt yapan zneye indirgenmediine ilikin yeterince kant var. En azndan Aristotelesin yaptlarnda bina yapm sklkla rnek verildiine gre, bu tr ina rnei

--rnek ina sanatnn igrd iir yazm da olabilirdi-- zerinden giderek, savmz ve yukardaki grntnn yorumunu Metaphusikadan baz pasajlarla destekleyebiliriz:

"Bir eyi kendi bana aldmzda, onu ok eitli nedenlere bakarak aklamamz gerekli olabilir. rnein bir evi ele alalm: bir evin inasnn kayna [bu retimi harekete geiren ey; hoten he kinesis] yap zanaat [tekhne] ve evi yapann [oikodomos] emeidir [ergon]. Yaplmasna neden olan ise onun ne iin/nerde [to ou heneka=telos] kullanlacadr. Malzemesi [hule] toprak ve tadr. Ona biimi [eidos] (ni veren) de plan, tasarlandr [logos]." (996b1-8)

Bu arada eklemek gerekir ki, herhangi bir eyin ortaya kndan sorumlu bu drt ge (aition: illet) yalnzca Aristotelesin dnemiyle snrl kalmayp sonradan da, rnein bir Senecann mektuplarnda, bir Al-Frb (870-950)nin Ihsa al-Ulm (limlerin Saym)unda benzer bir anlayla ele alnmaktadr.

Son bir nokta, ama nemli: gene de bir insan faaliyeti olan tekhnenin iinde phusisi ona uygun karlamak yerine, karsna dikilip meydan okuyarak, dize getirme potansiyeli tayan keyf ve yapnt bir yan bulunduundan da sz etmek gerekiyor. Zanaat (tekhne) ister bildik dar anlamyla, zellikle maddi ara, gere, vb. retmek olarak anlalsn ister Heideggerin bence doru yorumuyla, bazen srf katksz bilgi edinmek olarak varolanlarn karsnda ve onlarla karlama iinde, ksacas phusis karsnda oluan srelerdeki bilgi-beceri diye dnlsn, Kartezyen baktan gnmz teknolojisine uzanan yapay erevenin daha uzak gemiteki baz kklerini antik dnemin bu sz konusu tekhnesinde aramak yanl olmaz. te, yukarda deinilen, gnmzle uzak gemi arasndaki nitel farkn ikisi arasnda bir kktarihsel (geschichtlich) iliki de ierdiinin de tant burada. Nitekim, Heidegger yukarda deinilen 1937/38 K yaryl dersinde bunu dile getirir gibidir:

Phusise dnk bu temeltutum [Grundhaltung], yani tekhne, vazgeilemez hayranlk gereksinimini yerine getirmek [Vollzug der Notwendgkeit der Not des Er-staunens] (ise)bu temeluyarln [Grundstimmung] gerekletirilii, onun [phusisi] bozulma ve yklma tehlikesini de [die Gefahr ihrer Verstrung und Zerstrung] ierir. nk phusisin gerektirdii tekhnenin znde gcn kendinden alma [Eigenmchtigen], ipi kopmu, bana buyruk ama koyma [losgebundenen Zwecksetzung], bylelikle balangcndaki [anfnglich] gereksinimin zorunluluu dna kma olana da bulunmaktadr.

Canalc bu gzleme konu kktarihsel (geschichtlich) srecin sonunda ulat kritik nokta Heidegger tarafndan bir baka yazsnda yle ifadelendiriliyor:

modern metafizik, rnein Kantn arpc ifadesiyle Doay bir Teknik olarak kavramlatrr; bylelikle doann zn oluturduu dnlen bu Teknik, makine teknolojisi yoluyla doaya boyun edirmenin, onun zerinde egemenlik kurmann olaslk tesinde bir zorunluluk olduuna cevaz vermenin de metafizik temelini salamaktadr.

Yineleyelim, buradaki esas derdimiz, kartezyen parterrelerde yar at olmann nerdeyse kanksand, dipsiz temelsiz bir psikolojikleme basks altnda yaanan gnmzde dier neden nne geerek oumuzda tek nemli nedenmi yanlgsn yaratan causa efficiens ile. nk bir sorunumuz da, gerek yks, kktarihsellii (geschichtlich) iinde belirlenen modern pratiklere zg i srelerini ve rnleri saran o bastrc, bunaltc, skc sis perdesini, bu arada gnmzde btn ura ve meslekleri sarmalayan modern mitolojilerin gerekte neyin stn rttn de drste sorgulamaktan kamz.II

Teknoloji (Technik) ile tekhne arasndaki bu kaynaktaki iliki ve ayrm vurguladktan sonra dnelim teknik/teknolojinin ada Da-seinn bata altn izdiimiz teki boyutlaryla altta yatan, yakn ilikisine:

rneimizi akademik yaamdan verebiliriz. nk gnmzde hzlanan seri imalta gdml ablonlarla hazrlanm yeni grsel enformasyon ve imalt teknolojilerinin zel bir pazara dnmekte olan akademik yaam etkilemeyecei dnlemez. Bu durum niversitelerde yeni teknik yaplanmalar gerektirirken, hem bu atlar altnda enformasyon ve bilgi pazarlamaclnda uzmanlaan bir iletmeci katman dourmaya balam, hem de bizzat bilim alanlarn aratrma ve hele yazm tarz ve teknikleri tekdzeleen iletmeci zihniyetli bir teknik insan ordusuna dnme tehlikesiyle kar karya brakmtr. Bu gidiin ne tr bir emek niteliksizlemesi getirdii ve ne gibi yavansylemleri rettii elbette tartmaya deer. Heidegger metinleri burada da bize sorgulamaya deer ipular salyor.

lk elde, iinde yzlen bu gerein alma yaam tekdzeleen ou bilim iisince grmezlikten geliniini, zamann gidiat karsnda bir aresizlik gstergesi, ardndan bu aresizliin dourduu tekinsiz varolu, onun da ardndan bu tekinsizlii zarflayan ve ayn aresizliin rn dertsizlik ve kaytszl sorgulamaktan kaan bir tr savunu olarak okuyabilir miyiz?

Yaamla, bu dnyayla derdimizin (Sorge) hafiflemesi, giderek de kalmamasn, gerekte varsa bile bu durumla hi yzlemek istemeyiimizi, stelik burada bir sorun grmeyiimizi belirtisel [symptomatique] okumamz pek mmkn. yle ki: bir paradoks olarak, sknt ykl bu durumun genelde btn gereksinim ve konforu karlanan ada bireyin, zelde de u ya da bu modern ura ve meslein iine itildii ar teknolojik tehlike (ungeheure innere Gefahr; G. Simmel) ile ykl, yuvadakine benzemez ve tekinsiz (unheimisch / unheimlich; M. Heidegger) bir yol aln stn rttn syleyemez miyiz? Modern bilimlerin Hilik (Nichts) hakknda hi bir ey bilmek istemediini sylerek metafizii irdelemeye girien Heideggerin benzer belirtilerin rtt benzer bir durumu amaya altn unutmayalm. (kr. yukarda not 4.)

Balarda deindik (gene bkz. not 4), modern zamanlarda bireyin zaman tketicisine dnmesi, bu nedenle de hi zaman olmadndan srekli yaknn Heideggerin, Lacan/Althusservari bir deyile, belirtisel [symptomatique] okumasna. Modern insann zaman tketii ile, farkl cansknts kiplerinde bouulurken bazen iinde ar bir kaytszla dlen ve Heideggerin ada Daseinn temel, hakiki salnmlarndan tek deil, ama biri olarak niteledii, en derindeki hakiki (ar)sknt (die eigentliche Langeweile) arasnda kurduu iliki bir 1929-30 dersinde tartlmaktayd. Skntnn neminin, sonradan Heideggerin dnce dnemecindeki almalarndan Beitrge zur Philosophie (Vom Ereignis) [1936]de ksaca bir kez daha vurgulandna da deindik. Bu yapttaki ilgili pasaja aada geleceim.

Heideggerin zamanla srekli har neir dn yolculuu ok sonralar,1962de bir Freiburg niv. konumasnda da (Zeit und Sein) zne temelli nerme dilini zorlayan karmak bir grnm kazanacaktr.

Ama ondan bir yl nce, Messkirchin kuruluunun 700. yl kutlamalar erevesinde, 22 Temmuz 1961 tarihinde hemehrileri nnde yapt Ansprache zum Heimatabend altbalkl konumada, iirsel bir dille ifade ettii ve Dasein'mzn atlaklar, boluklar, uurumlarn ileri geri oynayan youn bir sis gibi kaplayan derin skntya (eine tiefe Langeweile) bu kez de, ekici ama tekinsiz/rkn (das Unheimliche) olan da beraberinde getirenn yuvaya-benzemezle (das Unheimische) yakndan ilikili, anahtar bir rol yklemi grnyor; yle ki:

Heidegger, modern ada --belki de btn nceki dnemlerde bile-- insann temelden yuvasz oluu (die Heimatlosigkeit) gereinden yola karak, belki de tam da bu nedenle ve tam da burada bir sla acs ve zleminin (das Heimweh), gl bir yuva (die Heimat) araynn yattn ne srmektedir. Bu yuvaszlk sorunu doup bydmz topraklarda da geerlidir. Btn bunlar dnldnde, modern insann evinde, topranda, yurdunda bile temelden "yuvasz" oluundan hareketle, tam da burada gizlice yuvalanan bir sla duygusunun, yurt zleminin (das verborgene Heimweh), kanlmaz bir yuva ekiminin (unausweichliche Zug zur Heimat) yattn anlyoruz. Kendi szckleriyle, "yuva-olmayann iinde bir tr yuvaya ait olana dn gerekletiriyoruz." Zaten Heidegger daha 1929/30 dersinde yle bir saptamada bulunmutur bile: madem ki derindeki kksalnm olarak arsknt (Diese tiefe Langeweile ist die Grundstimmung.) srekli var ve biz yzeyde oyalanr, zaman harcar dururuz ---nk sknt iindeyken zaman gemek bilmez, srnr durur--, o halde bu sknt hali uzayan zamandr da (lange Zeit). Heideggerin rnek olarak getlrdii alemannik dilden bir deyi de sknt ile yuvaya duyulan zlem arasndaki yakn ba dar vurmaktadr: burada uzun zaman olmak (lange Zeit haben) sla acs/zlemi (Heimweh haben) anlamna da gelmektedir.

Onca yzeyde --okumaktan skldmz bir best-seller, dinlemekten skldmz bir bilimsel tebli, izlemekten skldmz bol uzmanlk sergilenen bir TV paneli-- ya da onunla temelde ba olmakla birlikte, nedeni belirsiz ve bulank, sinsi canskntsyla --her eyin yolunda gittii, honut kalnan ortamlarda bile ardndan iine yuvarlanlan sknt-- takl kalmak yerine, bylesi bir arskntyla dorudan yzlemek herhalde ne bir hareket-bereket, ne de bir tzk-mzk meselesi deil. Bu istene bal bir ey deil; bir yolu da yok (keineswegs) bu randevunun. nk srnenzaman niteliiyle bunlardan ilki yalnzca kendine sknt katarak kendini katlar baz ieceklerin cana can katt dnyamzda; ikincisi, sinsi cansknts ise onca kouturma ve devingenlik iinde kendimize ayrdmz zamanlarda bile kendini salama alr. Bu iki skntyla har neirken, ok seyrek de olsa nnde sonunda, bizi ar kaytszlk iine itecek o sessiz sis yani arsknt ortal kaplayverdiinde, ondan kamamak, tersine buyur etmek, baz dnr ve ozanlarn deiik renk tonlarnda ifadelendiriiyle, biraz da cesaret meselesi hepimiz iin. Hep yaplan arsknt karsnda srekli savunu hatt ve sath gelitirmeye abalamann tersine, gelip giden bu oynak sisin kendini buyur edecei bir alan (Raum) braktmzda --aalm demiyoruz-- zamann yknn kalkmas yannda, srad, hatta sekin diyebileceimiz bir yalnzlk iinde bir anlam dnyas (Welt) da ekillenebiliyor. ok eskiden beri (rn. Aristoteles) bilinen, Heideggerin de yineledii bu abalamayta (istensizlik istenci?) bir tr melankoli snrnda (die Grenze der Schwermut) oynamak da var. te, Aristotelesin akca Empedokles, Sokrates ve Platonu rnek gsterdii melankolinin alan; ayn zamanda zgrlk, yaratclk ve felsefe yapmann zorlamasz, doallkla ieklendii alan.

Ama Heideggerin gznde, melankoli felsefe yapmann yalnzca biimidir (Form); yoksa ierii (Inhalt) deil. Daha da nemlisi, felsefe yapmann da temelinde bu derin sknt ve sla zleminin yattn Heideggerin u soru yoluyla ne srmesi:

Derin sknt -- bir [tr] yuva zlemi. Yuva zlemi, bir [tr] yuva zlemi -- duymutuk bir yerlerde felsefe yapmann bu olduunu. Sknt -- felsefe yapmann temelinde bir kksalnm. Nedir bu sknt?

Gene de, melankoli ve sekinyalnzlk iinde arskntyla hemhl olunan bu alan, modern canmzn o pek bir sevdii, psikoloji, hatta psikoanaliz terim ve kavramlaryla anlamaktan kanmak ve sz konusu zgrln ayn zamanda omuzda tanmas gereken bir ykle geldiinin, bu nedenle de sorumluluk ierdiinin bilincinde olmak gerekiyor. Bellek laf etmek yerine bellek kurmann ilk admlarndan biri. W. Benjaminin bir yazsnda da, ykleme srecinin gnmze egemen psikolojikletirmenin glgesinden doallkla kurtulduu lde, yknn bellein gerekten bir paras olacann alt izilmiyor muydu zaten.

Oysa gnmzde bo zaman ve onu tkabasa dolduran faaliyetler iin ayn ey sylenebilir mi? Daha 1941de nl dergilerinde kan bir kitap eletirisinde Horkheimer bamsz deeri kalmadndan, bo zamann kendi kendini lavettiinin altn izmekteydi..

ou kez yzeydeki skntyla kapl olarak bo zamann boa harcayan gnmz insannn bildik durumu tesinde, direnmediimiz lde derindeki skntnn kendini buyur edecei yerde (Raum) belirecek, sorumlulukla birlikte gelen zgrln u ada bile olanakl olduunu Adorno da vurgulamaktayd:

Gnelenirken ekerleme yapma durumu imdiki koullar altnda bo zamann ne denli gl belirlendiinin de tam bir gstergesidir: [ite] sknttatile klar ve bo zamanlarnda sra d, baka ortamlar; oysa, burada bile hep ayn olann tekrarndan kaamazlar Schopenhauer erkenden bir sknt teorisi oluturmutu. Kendi metafizik ktmserliine sadk kalarak, insanlarn ya kr istenlerinin bir trl doyurulamayan arzularndan ektiklerini, ya da bu arzular doyurulduu anda sknt iine dtklerini ne srmekteydiGene de Schopenhauerin retisinde ne srlenleri, evrensel genelgeer, hatta insan trnn esasna zg saymamak gerekir. Sknt zorla almaya koulan ve kat bir iblm altnda srdrlen yaamn trevidir. Skntnn ille de varolmas gerekmez. Bo zamandaki davranlar gerekten de zerk olduunda, zgr insanlar tarafndan kendileri iin belirlendiinde pek seyrek skntya dlr.

Marx ve ondan naklen Lukcs da ayn gerein bir baka biimde altn izmi ve aylakzamann (Muezeit) zgr zamana (freie Zeit) dntrlmesinin toplumsal-tarihsel koullarn tartmlardr. rnein Marx, Grundrissede Fourieri eletirirken yle demekte:

Bo zaman --gerek dinlenme, gerekse daha yksek dzeydeki edimler iin kullanlabilecek zaman--, doal olarak kiiyi baka bir zneye dntrmtr; kii bu bakalam zneyle dorudan retim srecine de girer. Kafasnda kmelenmi bilgiyi tayan, gelimesini tamamlam insan asndan uygulamann, deneysel bilimin, maddi olarak yaratcy kendi iersinde nesnelletiren bilimin bir skdzeni dile getirmesi gibi, bu sre te, oluma srecindeki insan asndan ayn zamanda bir skdzen niteliindedir. alma, tarmda olduu gibi, hem pratik el almas, hem de serbest devinim gerektirdiinde, sz edilen sre her iki insan tipi asndan bir eitim niteliindedir.

Bu alntdan nce de, ayn kaynakta, gnmzn ileri enformasyon teknolojili malmat toplumu hakknda gevelenen efsaneleri bile ykc, baka arpc gzlemlere rastlyoruz; yle ki: Marx, retici glerdeki gelimeye kout olarak farkl tarihsel dnemlerde toplumsal bakmdan farkl belirlenen, dolaysyla deien mutlak ihtiyalar karlamak iin gerekli emek-zamannda gerekleen maddi retimin, sonunda toplumda herkese bir art-zaman, bo-zaman brakmasnda hi bir giz olmadn, bu zamann da gene retici glerin farkl gelime aamalarna gre toplumsal-tarihsel farkllklar gstereceini ne srmektedir. Marxn zmlemesiyle tan olanlar iin buraya dek sylenenlerde bir yenilik yok. Ama bu nokturnal yaz taslaklarnn ileride bir yerinde ununla karlayoruz: imdi bu art-zaman alanlar asndan kendilerinin gnbegn yenilenmesi iin almayla geerken, sermayenin kiilemesinden ibaret bu bireyler iin gerekli emek zaman, temel (mutlak) ihtiyalarn tesindeki bo zaman niteliiyle, zgr gelime, alanlarca retilen uygarln nimetlerinden yararlanlabilecek zaman olarak belirir. Bizim iin daha da nemli bir nokta udur: modern toplumda kiilerin zgrce gelimesine ayrlabilecek zaman soyutta artmakla birlikte, tarihin gemi dnemlerindekilerle ters orantl bir ileyi ortaya kmaktadr. Dilediince, zgrce harcanabilecei varsaylan alma-d zaman, alanlar iin art-alma zamanna dnvermekte, ve en yeni teknolojilerin kullanld durumlarda bile, ii daha da uzun zaman srelerinde almak zorunda kalmaktadr. Bu gruba artk rahatlkla gnmzn, gizlice sradan iiye dnen beyaz-yakal alanlarn da katabiliriz. Gnmz iin de geerliliini koruduunu dndm u ifadesiyle: Bylece en ileri makineler iiyi vahilerden ya da kendisinin en basit, en kaba gerelerle geirdiinden daha uzun sre almaya zorlar.

Bir nceki alnty yapan Lukcsn yorumu da olduka aydnlatc. Ona gre, esas deerli ve nemli sonular (die wichtigsten Folgen), esas almadan (die eigentliche Arbeit) bamsz olmamakla birlikte, onun dnda ve retken bir zgrle dnebilen aylak zaman (Muezeit) iinde domaktadr. Marx yukardaki alntda sanattan dem vurmamakla birlikte, Lukcs ayn tehisin, yani []alma ile daha yksek dzeydeki uralar arasnda var olan karlkl bantnn (wesentliche Wechselbeziehung zwischen Arbeit und >hheren TtigkeitenSein und Zeit< schon wegen des Umfangs dieses Werkes nicht ebenso schnell erfolgen. Aber da die Vorlesung >Was ist Metaphysik?< eine ganz besonders strmische und weite Resonanz fand, ist doch nicht zu verkennen. Inbesondere die Tatsache der frhen bersetzung ins Japanische und dann auch noch ins Trkische, die beide ber den christlichen Sprachenkreis Europas inausreichen, hat etwas zu sagen. Heideggers hinausdenken ber die Metaphysik stt offenbar dort, wo die griechisch-christliche Metaphysik nicht den selbstverstndlichen und tragenden Hintergrund bildet, auf besondere Bereitschaft. Hans-Georg Gadamer, Was ist Metaphysik?, Gesammelte Werke, Band 3 [Neuere Philosophie I: Hegel-Husserl-Heidegger] (Tbingen: J.C.B. Mohr [Paul Siebeck], 1987): 209. / What is Metaphysics?, Heideggers Ways, tr. by John W. Stanley, Intro. by Dennis J. Schmidt (Albany: State University of New York Press, 1994): 45. [altn ben izdim. HN] Gadamerin szn ettii eviri byk olaslkla, grebildiim ve M(ustafa) (ekip) [Tun]un vaktile Suud Kemal [Yetkin]le birlikte yapm olduklar bu tercmeyi tashih ederek yeniden neretmek imknndan bata sz ettii, Was ist Metaphysik? evirisi olsa gerek--ki yaknlarda kitapk olarak aynen yeniden basld. Bkz. Metafizik nedir? [1933], [stanbul niv. Edebiyat Fakltesi] Felsefe Semineri Dergisi, I (stanbul: Trkiye Basmevi, 1939): 187-202.