579
T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ALMAN DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI ALMAN ÇOCUK EDEBİYATINDAN TÜRKÇE’YE ÇEVRİLEN ÖRNEKLERİN ÇEVİRİBİLİMSEL AÇIDAN İNCELENMESİ: ANGELA SOMMER BODENBURG’UN “KÜÇÜK VAMPİR” ESERİ Yüksek Lisans Tezi Neval Zivtci Ankara - 2005 CİLT I

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

  • Upload
    others

  • View
    10

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ALMAN DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI ALMAN ÇOCUK EDEBİYATINDAN TÜRKÇE’YE ÇEVRİLEN ÖRNEKLERİN ÇEVİRİBİLİMSEL AÇIDAN İNCELENMESİ: ANGELA SOMMER BODENBURG’UN “KÜÇÜK VAMPİR” ESERİ Yüksek Lisans Tezi Neval Zivtci

Ankara - 2005 CİLT I

Page 2: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

2

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ALMAN DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI ALMAN ÇOCUK EDEBİYATINDAN TÜRKÇE’YE ÇEVRİLEN ÖRNEKLERİN ÇEVİRİBİLİMSEL AÇIDAN İNCELENMESİ: ANGELA SOMMER BODENBURG’UN “KÜÇÜK VAMPİR” ESERİ Yüksek Lisans Tezi Neval Zivtci Tez Danışmanı Doç. Dr. Edeltrude Özdemir

Ankara - 2005

Page 3: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

3

Teşekkür

Burada öncelikle görüş ve önerileriyle bu çalışmayı destekleyen Doç. Dr. Edeltrude

Özdemir’e teşekkür ederim.

Ayrıca yüksek lisans öğrenimim boyunca maddi ve manevi yardımlarını esirgemeyen aileme,

tez çalışmam boyunca gerek kaynak sağlamada gerekse fikirlerini belirtmek suretiyle bana

destek olan tüm arkadaşlarıma teşekkür ederim.

Page 4: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

4

ÖNSÖZ

Çeviri birbirine yabancı iki kültürün edebiyat aracılığıyla kaynaşmasını sağlar.

Arkeologların yaptıkları kazılarda bulunan kil tabletler, çevirinin 4500 yıl öncesine

dayandığını göstermektedir. Batıda yüzyıllardan beri iyi bir çevirinin nasıl olması

gerektiğine dair kuramlar geliştirilmekte, çeviribilim bir bilim dalı olarak gittikçe daha çok

önem kazanmaktadır.

Çocuk edebiyatı ise batıda Aydınlanma Devriyle birlikte ilk defa gündeme gelmiş, ve ayrı

bir çocuk edebiyatının varlığı uzun süre tartışma konusu olmuştur. Türk edebiyatında

çocuklar için ayrı bir edebiyatın varlığı ise ancak Tanzimat’la birlikte ve çeviriler yoluyla

oluşmuştur. Robinson Crouse, Gulliver’in seyahatleri ve Jules Verne’in eserleri ilk

çevrilenlerdir. Çocuk edebiyatı alanında çevirilerin bu kadar eskiye dayanmasına rağmen,

çocuk edebiyatı çevirilerinin yetişkin edebiyatının çevirilerinden niçin ve ne şekilde

farklılık göstermesi gerektiği konusunda ülkemizde yapılan araştırmalar son birkaç yıl

öncesine kadar yok denecek kadar azdı. Son yıllarda teknolojinin de ilerlemesiyle çocuk

bir tüketim nesnesi olarak tekrar keşfedilmiş, ve her alanda çocuklara yönelik ürünlerin

sayısında büyük artış meydana gelmiştir. Kitaplar da bu tüketim ürünleri arasında yer

almaktadırlar. Her yıl klasiklerin birkaç yeni baskısı daha çıkmakta buna paralel olarak

yabancı dillerden çevrilen çocuk kitaplarının sayısı da yıldan yıla artış göstermektedir.

Ancak bu çeviriler hiçbir mekanizma tarafından denetlenmemekte, yayınevleri tarafından

çevirtilen kitaplar, hemen çocuk okuyucuyla buluşabilmektedir.

Page 5: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

5

Bu çalışmada yıllardan beri çoksatanlar arasında yer alan ve yayınlandığı her ülkede

çocuklar tarafından çok sevilen Angela Sommer-Bodenburg’un “küçük vampir” serisinin

iki farklı çevirmen tarafından çevrilen iki kitabı, çeviribilimsel ölçütlere göre

değerlendirilecektir. Çalışmada her iki kitabın başından ortasından ve sonundan onar sayfa

alınacaktır. Bu sayfalardaki her cümle kelime ve cümle bazında bir değerlendirme

yöntemine tabi tutulacaktır. Elde edilen bulgular sonucunda çevirilerde en çok yapılan

hataların saptanması ve çözüm yolları önerilmesi hedeflenmektedir.

Page 6: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

6

İÇİNDEKİLER

Sayfa

TEŞEKKÜR VI

ÖNSÖZ VII

A. GİRİŞ

1.Çeviri ve Çeviribilim’e Temel Kuramsal Yaklaşımlar 8

1.1 Günümüze Kadar Geliştirilen Edebi Çeviri Kuramlar 8

1.2 Türkiye’de Çeviri Çocuk Edebiyatının Tarihsel Gelişimi 16

1.3. Çocuk Kitaplarında Çeviri; Kuramlar, Problemler

ve Çözüm Önerileri 19

2. Türkiye’de Çeviri Faaliyetleri 32

B. KURAM VE UYGULAMADA ÇEVİRİ ELEŞTİRİSİ

1. Çeviri Eleştirisine Kuramsal Yaklaşımlar 39

2. Çeviri Eleştirisinde İzlenecek Yöntem 48

3.Yazarın ve Eserin Çocuk Edebiyatındaki Yeri ve Önemi 49

3.1 3.1 Bu Eserlerin seçilmesinin nedeni 49

3.2 3.2 Yazarın Biyografisi 50

3.3 3.3 Küçük Vampir. 50

4. Metnin ve Çevirisinin Analizi

Der kleine Vampir liest vor

Metin s. 9 –19 52

Metin s. 52- 63 130

Page 7: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

7

Metin s. 114-124 191

Das rätselhafte Programm

Metin s. 7-17 247

Metin s. 60-70 360

Metin s.113-123 449

C. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

1. Amaç Metnin Belirlenen Kategoriler Çerçevesinde Değerlendirilmesi 534

1.1 1.1 Üslup Ve Üslup Araçlarının Değerlendirilmesi 552

1.2 Çevirilerin Çocuk Edebiyatının Çevirisi Açısından Değerlendirilmesi 567

1.3 Sonuç 572

ÖZET 575

İNGİLİZCE ÖZET 576

E. KAYNAKÇA 577

Page 8: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

8

A. GİRİŞ

1. Çeviri ve Çeviribilim’e Temel Kuramsal Yaklaşımlar

Bu bölümde çeviri anlayışının tarihsel süreç içerisindeki değişimi çeviri kuramları

çerçevesinde Almanya ve Almanca konuşulan ülkeler ile Türkiye esas alınarak ele alınacak,

çocuk edebiyatında çevirinin önemi ve bu konuda yapılan çalışmalar yine aynı bağlamda

işlenecektir.

1.1. Günümüze Kadar Geliştirilen Edebi Çeviri Kuramları

Çevirinin tarihi yazının başlangıcıyla aynı zamana denk düşer. Elimize ulaşan en eski

çeviriler M.Ö. 3. Yüzyıla kadar dayanır. Bunlar Mezopotamya’da gün ışığına çıkarılan, kil

tabletlere Sümer-Akat dilinde çivi yazısıyla iki üç dilde yazılmış sözcüklerdir.1 Antik çağa

gelindiğinde, bu dönemde çevirinin dini boyutunun daha önemli olduğu görülür. Edebi eser,

Tanrınım sözü olarak görülür. Çevirmen ise Tanrı dilini insan diline aktaran kimsedir. Çeviri

eylemi hala ilkelliğini korur, sözcüğü sözcüğüne çeviri hakimdir. Çağa damgasını vuran kişi

Cicero.’dur. (M.Ö106-43) Cicero çağının çeviri anlayışına karşı çıkarak 20. yy. kadar yol

gösterici niteliğini kaybetmeyen kuramını geliştirir.2 Ona göre çevirinin iki ana hedefi vardır.

Çevirmen kaynak metinden yararlanmak suretiyle hem kendi dilinin anlatım olanaklarını

kullanacak hem de orijinaldeki etkiyi sağlayacak, hatta aşacaktır. Cicero ile birlikte bu

devirde öne çıkan diğer isim de Hieronymus’dur. Hieronymus (348- 420) kutsal kitabın

Latince’ye yaptığı ünlü Vulgata çevirisinde Cicero’nun izinden giderek serbest çeviri

1 Bkz. AKSOY, N. Berrin; Geçmişten Günümüze Yazın Çevirisi, İmge Kitabevi Yayınları, Ankara, 2002, s.14, WOODSWORTH, Judith; “Geschichte des Übersetzens” , Snell –Hornby, Mary, (Hrsg) içinde, Handbuch Translation, düzeltilmiş ikinci baskı, Stauffenburg Verlag, Tübingen, 1999, s. 39 2 Bkz. KIZILTAN, Rezzan; “Tarihte Çeviri, Antik çağdan 19. Yüzyıl Sonuna Kadar, Edebi Çeviri Kuramları, Antik Çağdan 19. Yüzyıl Sonuna Kadar”, Ank. Üniv. Dil ve Tarih – Coğ. Fak. Dergisi, 2000, C.40, s. 5

Page 9: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

9

yöntemini benimser.3 Eski Yüksek Almanca döneminde ise çeviriler genellikle manastır

okullarında öğrencilerin Latince öğrenmesi amacıyla yapıldığı için genellikle sözcüğü

sözcüğüne çeviri yöntemi benimsenmiştir. Hümanizm döneminde antik çağa duyulan

hayranlık bu çağdan yapılan çevirilerin artmasını ve kapsamlı bir edebi çeviri kuramının

gelişmesini sağlamıştır. Rönesans ve Reform döneminde matbaanın da icadıyla çeviriler

büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım atılır ve İncil’in Luther

(1483-1546) tarafından Almanca’ya tercümesi yapılır. Luther’in tercümesinin en önemli

özellikleri açık, anlaşılır, basit ve halkın anlayacağı dilde yani Almanca yazılmış olmasıdır.

Tercümede asıl hedefi de kelimeleri değil, metinde kastedilen anlamı vermektir.4 Barok

çağında Luther’in kat etmiş olduğu büyük yolda gerilemeye gidilmiş, 17.yy.a kadar

çeviribilim alanında kayda değer bir gelişme yaşanmamıştır. 17. yy.a gelindiğinde Latince’nin

de etkisini kaybetmeye başlamasından dolayı çeviri sorunu yeniden önem kazanmaya başlar.

Örneğin Martin Opitz’in (1597,1639) Sidney’den yaptığı “Arcadia” çevirisi orijinalinden

değil Fransızca tercümesinden Almanca’ya aktarılmıştır. Opitz’e göre çeviri sorunsalı yoktur,

çeviri orijinalinin taklididir.5 Luther’den sonra 18. yy.ın ortalarına kadar çeviri problem

olarak görülmemiştir. Belirli kurallara uyuduğu sürece çevirinin her zaman mümkün olduğu

ve bir problem teşkil etmediği görüşü hakimdir. Aydınlanma ve Erken Romantik döneminde

de bu durum büyük bir değişiklik göstermez. Her ne kadar Gottsched (1700-1766) ve eşi çok

sayıda çeviri yapmış olsalar da çeviri hala bir sorun olarak görülmemektedir.6 Bu dönemde

çeviribilim teorisi iki temel düşüncede toplanmaktadır. Bu düşüncenin ilki çevirmenin eserin

3 a.g.e, s. 6 4 Luther “Sendbrief von Dolmetschen (1573)” adlı eserinde çevirdiği dil konusunda, “nasıl Almanca konuşulması gerektiğini Latin dillinin harflerine değil, evdeki anneye , sokaktaki çocuklara, pazardaki adama sormak, nasıl konuşuyorlar diye onların ağzına bakmak ve öyle tercüme etmek gerekir” diye yazar. Krş. AYTAÇ, Gürsel; Yeni Alman Edebiyatı Tarihi, Gündoğan Yayınları, 1992, Ankara, s.25, HOHN, Stefanie; “Philologisch - historische Tradition” SNELL - Hornby, Mary, (Hrsg) içinde, a.g.e, 1999, s.92 5 Bkz. APEL, Friedmar; Literarische Übersetzung, Metzler, Stuttgart, 1983, s.41 6 Gottsched’in çevirilerinden bazıları şunlardır: “Deutsche Schaubühne nach den Regeln der alten Griechen und Römer eingerichtet (1740-1745)” adlı 6 ciltlik eserinde yer alan Fransız (Corneille, Racine, Voltaire, Moliere) ve Danimarka (Holdberg) tiyatro eserlerinden on altı çeviri ve Bayles’in “Dictonaire” adlı eseri, Bkz. AYTAÇ, Gürsel; a.g.e, 1992, Ankara, s.60, 61.

Page 10: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

10

çevirisine kendi yorumunu eklemeyecek olması, ikincisi ise çevirmenin hedef dilin kurallarına

sadık kalmasıdır. Christian Wolff, (1679-1754) Gottsched tarafından öne atılan “çevirmen

yorum yapmamalıdır” prensibini, kelimelerin düşüncelerin bir işareti olduğu ve bundan dolayı

konuşma ve yazı dilinde kendi yerlerini temsil ettikleri şeklinde geliştirir. Onun bu düşüncesi

Aydınlanma devrinin “düşüncenin evrenselliği” inancına dayanmaktadır.7 Wolff, dünyadaki

bütün düşüncelerin prensip olarak aynı düzene sahip olduğunu ve çeviride ortaya çıkan

güçlüğün kelimelerin farklı olmasından değil, dillerin söz diziminden kaynaklandığını bunun

da teknik olarak çözümünün mümkün olduğu düşüncesini taşır. Aydınlanma dönemi çeviri

kuramları her ne kadar dogmatik düşünceyle bir bağlantı içindeyse de yine de bu çağda söz

konusu tüm dogmalar yoğun bir biçimde tartışılmıştır. Özellikle Breitinger (1701-1776)

Gottsched’in kuramına biçimsel açıdan örtüşme zorunluluğunu da ekleyerek onun kuramını

geliştirir. Breitinger çeviriye o dönem için büyük yenilik sayılacak “çeviride etki” ölçütünü

getirir. Breitinger “çeviride etki” ölçütüyle kaynak dilde eserin okuyucuda yaratığı etkiyi

amaç dilde de yaratmayı hedeflemektedir.8 Bodmer’in (1698-1793) Milton’dan yaptığı çeviri

de dönemde kaynak metne yaklaşmayı savunduğu için önem taşmaktadır. Çeviri eleştirilerinin

başlangıcını ise Lessing’in (1729-1781) Lange’nin Horatius’tan yaptığı çeviriyi eleştirdiği

eseri oluşturur. 18.yy da ise Wieland’ın (1733-1813) yaptığı Shakspeare çevirisi teknik

hataların edebi eserin etkisini azaltmadığının bir ispatı olmuştur. Romantik dönemde çeviri

sorunu daha önce hiçbir dönemde olmadığı kadar önem kazanmış ve çok geniş anlamda ele

alınmıştır.9 Romantiklerde çeviri sanat, tarih ve dil teorisi, edebiyat, eleştiri ve anlam

öğretisiyle beraber değerlendirilmiştir. Novalis (1772-1801) çevirmenin ”şairlerin şairi”

olması gerektiğini savunurken çeviriyi de “Blütenstaub Fragmente” adlı yazısında “mitik”,

“dilbilgisel” ve “değiştiren” olmak üzere üç başlık altında gruplandırır. Novalis’in bu

7 Bkz. KIZILTAN, Rezzan; a.g.e., 2000, Ankara, s. 18. 8 Bkz. APEL, Friedmar; a.g.e, 1983, Stuttgart, s. 45 9 a.g.e.., s. 50

Page 11: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

11

gruplandırmasıyla ilk defa türleri kapsayan bir ayrım yapılmış olur.10 Goethe (1749-1832) ise

çeviriyi üç basamakta toplar. “Nesir tarzı (prosaisch) bizi yabancıyla tanıştırır, uyarlama

(parodistisch) biçim olarak daima nesirdir sadece içeriği verir, ideal çeviri ise orijinaliyle

özdeş olmaya çaba gösteren çeviridir. Goethe’nin sınıflandırmaları 19. yy.da da büyük yankı

bulmuş ve tartışmalara yol açmıştır.11 Friedrich Schlegel (1772-1815) çevirinin nasıl olması

gerektiğini değil, nasıl olmaması gerektiğini tanımlama yoluna gitmiştir. Ona göre çeviri

kesinlikle taklit değildir, orijinalinin yerine geçmek zorunda değildir ve bunu

gerçekleştiremez de. Çeviribilim romantikler için türlerin devamlılığını sağlayan bir olgudur.

August Wilhelm Schlegel’in (1767-1845) çeviri teorileri incelendiğinde, bu teorilerin onun

Shakespeare çevirileriyle yakından ilintili olduğu görülür. Schlegel şiirsel çeviride biçime

özgü farkların korunması bekler ve buradan hareketle çeviriye fark ölçütünü getirmiş olur. 12

19.yy a gelindiğinde çeviri problemleri filolojik bir çerçeve içinde değerlendirilir. Friedrich

Schleiermacher’in (1768-1834) “Über die verschiedenen Methoden des Uebersetzens

(çevirinin değişik yöntemleri üstüne)” adlı bildirisi edebiyat ve çeviribilim teorileri üzerine

yazılmış eserlerin arasında en ünlülerinden biridir. Schleiermacher çeviriyi “aktarım” olarak

adlandırdığı üç ana grupta toplar. Diller arasında yapılan metin aktarımını da metin türüne

göre çevirmenlik (edebi çeviriler için) ve dilmaçlık (teknik çeviriler için) olarak ikiye ayırır.

Schleiermacher çevirinin orijinal eser gibi okunması gerektiği görüşüne karşı çıkar. Ona göre

çevirmen çeviride orijinal eserin dilini korumalı ve eseri kendi dilinde ifade etmelidir.13

Schleiermacher’in çağdaşı olan Wilhelm von Humboldt (1767-1835) “Agamemnon”

çevirisinin ön sözünde bir dildeki kelimenin başka bir dildeki karşılığı tamamen aynı

olamayacağı için çeviri aracılığıyla gerçek düşüncenin aktarımının da imkansız olduğunu

10 Bkz. KIZILTAN, Rezzan; a.g.e., 2000, Ankara, s. 29 11 a.g.e. 30-32 12 Bkz. APEL, Friedmar; a.g.e, 1983, Stuttgart, s.52 13 Bkz. KIZILTAN, Rezzan; a.g.e., 2000, Ankara, s. 34-35

Page 12: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

12

savunur.14 Ona göre çevirmen sadece orijinal metin hakkındaki kendi öznel düşüncesini

aktarır. Bundan dolayı da her çeviri belli bir süre sonra geçerliliğini yitirir. 19.yy. ikinci

yarısında o güne kadar, özelliklede 19.yy da çeviribilim alanında yaşanan büyük gelişmelerde

gerileme olmuş, teorilerde 18. yy öncesine dönülmüştür. Ulrich von Wilamowitz -

Moellendorf (1848-1931) “Çeviri nedir?” (1891) başlıklı yazısında Aydınlanma döneminin

“Almancalaştırma” kuramlarına geri döner. Ona göre çeviren amaç dil okuyucusunda kaynak

dildeki etkiyi yaratmalı, ancak bunu tamamen Almanca araçlarla sağlamalıdır. Wilamowitz’in

kendi çağını yadsıyan görüşleri, çeviri kuramlarının birbirini izleyen bir düzen içinde

gelişmediğini ortaya koyar.15 20.yy.da çeviri sorunsalı “dilbilimsel çeviri” ve “edebi çeviri”

olmak üzere iki başlık altında ele alınır. Teknoloji alanında kaydedilen gelişmeler dile ve

bununla birlikte çeviribilim teorilerine de yansır. Bilimsel metinler için önerilen “mekanik

çeviri (bilgisayar çevirisi)” hesap makinesi mantığıyla kaynak dildeki kelimelerin yerine

hedef dildeki karşılıklarını yerleştirmeye dayanır. Çeviriyi bir tür transfer olarak gören

mekanik çevirinin yazın alanına uygulanması mümkün olmadığından uygulama alanı bilimsel

metinlerle sınırlı kalmıştır Mekanik çeviri alanında O. Kade’nin ve W. Wills’in çalışmaları

büyük önem taşımaktadır. 16 Dilbilimsel çeviri alanındaki ağırlıkla eşdeğerlilik (Äquivalenz)

konusu üzerine eğilir. Eşdeğerli çeviride amaç, kaynak dildeki etkiyi amaç dilde de

sağlamaktır. Bu özellikle deyimlerin aktarılması konusunda önemlidir. Bu kavram Nida

tarafından özellikle İncil çevirilerinde kullanılmak üzere ortaya atılmış, biçim geri plana

itilmiş ve içerik olarak eşdeğerlilik önem kazanmıştır. İncil çevirisi için ideal bir yöntem

olarak görülen bu kavram, diğer çeviriler baz alındığında yetersiz kalmaktadır. Katharina

Reiss ve Hans J. Vermeer eşdeğerlilik kavramının nereden geldiği sorusuyla işe başlar ve

metni işlevlerine göre aşağıdaki gibi sınıflandırarak 1970’lerde konuya metin dilbilimi

14 Bkz. , HOHN, Stefanie; “Philologisch - historische Tradition” SNELL - Hornby, Mary, (Hrsg) içinde, a.g.e, 1999, s.94 15 Bkz. KIZILTAN, Rezzan; a.g.e, s. 37 16 Mekanik çeviri alanında ayrıntılı bilgi için bkz. STOLZE, Radegundis: Übersetzungstheorien Eine Einführung, tamamıyla gözden geçirilmiş ikinci bakı Narr Verlag, Tübingen, 1997, s. 54-68

Page 13: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

13

alanında yeni bir yaklaşım getirirler. a) Bilgi verici (Informative), b) Anlatımcı metinler

(expressive), c) İşlemsel metinler (operative), d) İşitsel amaçlı metinler (audio –medial).17

Reiss ve Vermeer bu görüşlerini Skopos (Yunanca amaç anlamına gelir) adını verdikleri bir

kuramla da desteklerler. Bu görüşe göre çevirmen, yapacağı çevirinin hedef kültürde nasıl bir

işlev göreceğini saptayarak, çevirisini amaca göre yönlendirmelidir. Bu teoriye göre amaç

metinde yer alan kültüre özgü kavramlar, hedef metinde okuyucunun kolayca anlayabileceği

şekilde ve kaynak metinde yarattığı etkinin aynısı yaratılarak çevrilmelidir.18 20.yy da ortaya

atılan eşdeğerlilik kavramı birçok kuramcıyı etkilemiş ve kavramın geniş çaplı ele alınmasını

sağlamıştır. Werner Koller de bu kavrama “Einführung in die Übersetzungswisenschaft ” 19

adlı eserinde farklı bir şekilde yaklaşarak eşdeğerliliği kendi aralarında ilişkili olabilecek beş

temel düzeyde ele alır. Burada amaç bir metnin çevirisinin metin içi etkileşimleri ve metin

dışı bağlamları da kapsamasıdır. Koller’in belirttiği beş eşdeğerlilik türü aşağıdaki gibidir: 1.

Düzanlamsal eşdeğerlilik 2. Yananlamsal eşdeğerlilik 3. Metin türü gelenekleriyle ilgili

eşdeğerlilik 4. Dil-kullanımsal eşdeğerlilik 5. Biçimsel Eşdeğerlilik20 20.yy.ın dilbilimsel

çeviri alanında bir diğer önemli kuramcısı da Prag yapısalcılarının genç kuşak

temsilcilerinden olan Levy’dir. Ancak Levy her ne kadar dilbilimsel çeviri alanında çalışan

kuramcılar arasına dahil edilse de yine de kuramında çevirmen, çeviri süreci ve çeviri eserin

biçimini de dikkate aldığı için onlardan ayrılır. Levy “Die Literarische Übersetzung”adlı

eserinde çeviri kavramlarını iki gruba ayırır. Yanılsamacı yöntemler (Illusionismus) ve

yanılsamacı olmayan yöntemler (Antiillusionismus). Yanılsamacı yönteme göre çeviri eser

okuyucuda orijinaldeki etkinin aynısını yaratmalıdır. Levy bu etkiyi “tiyatro” örneğiyle

açıklar. Seyirciler bir oyunu izlerken onun gerçek olmadığının bilincindedir, ama oyunun

17 Türkçe karşılıklar için bkz. AKSOY: N. Berrin, a.g.e,, İmge Kitabevi Yayınları, Ankara, 2002, s.25 18 Skopos Teorisi hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. R. STOLZE, 1997,a.g.e., s. 66 19KOLLER, Werner: Einführung in die Übersetzungswissenschaft, Heidelberg, Quelle und Meyer, 3. Auflage, 1987 20Ayrıntılı bilgi için bkz. GÖKTÜRK, Akşit: Çeviri Dillerin Dili, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2002; STOLZE, a.g.e. , 1997, s. 101-110

Page 14: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

14

gerçek gibi görünmesi beklentisini taşırlar. Aynı bağlamda roman okuyucusu da okuduğunun

bir kurgu olduğunun farkındadır ama gerçeklik beklentisi içindedir. Bu bağlamdan yola

çıkarak Levy şu sonuca varır: nasıl ki, orijinal metin okuyucusunda gerçeklik beklentisi

mevcutsa aynı beklenti çeviri eser okuyucusunda da mevcuttur. Okuyucu okuduğu eserin

orijinal olmadığını bilir, ama orijinalin kalitesine sahip olmasını bekler. Yanılsamacı olmayan

yöntemde ise seyirciye gerçeğin bir taklidi sunulur. Çevirmen de orijinal eseri taklit etmez,

okuyucuyla kinaye veya ima yoluyla kurduğu ilişki aracılığıyla yorumlar. Levy’e göre bu tür

bir yöntem nadir olarak karşımıza çıkar. Parodi (Parodie) veya gülünçleme (Travestie) gibi

biçimler bu yönteme dahil edilir. Levy çevirinin amacını orijinal metnin iletisini korumak,

kavramak ve aktarmak olarak görür. Ona göre çeviride asla, aslına uygun olmayan yeni bir

metin yaratılmamalıdır. Çeviri orijinale sadık kalınarak gerçekleştirilen bir yeniden

yaratımdır. Çeviride temel kural, anlam açısından belli bir işlevi olan biçimsel yapıları

korumaktır. Belli bir işlevi olmayan biçimsel yapıları korumak zorunda değildir çevirmen.

Levy yazın çevirisini özgün bir sanat dalı olarak görmesiyle diğer dilbilimsel çeviri

kuramcılarından ayrılır.21 Edebi çeviri alanında en önemli çalışmalardan biri de Kloepfer

tarafından gerçekleştirilmiştir. Kloepfer dilbilimsel bir çeviri kuramını benimsemez. Kuramını

18. ve 19.yy.larda Schleiermacher, Goethe ve Humboldt gibi düşünürlerin çeviribilim

alanında saptadıkları dört temel soruna dayandırır. Bunlar; Tanrı dilinin insan diline çevirisi,

sözcüğü sözcüğüne çeviri, özgür çeviri ve sadık çeviri. Kloepfer’e göre edebi çeviride

izlenecek yöntem orijinal eserin dil ve kültür dünyasını yansıtmaktır. Ancak bu kesinlikle bir

metinde varolan simgesel belirsizliklerin gelişigüzel bir biçimde yeniden yazılması anlamına

gelmemektedir.22 Çeviribilim açısından aynı şekilde büyük önem taşıyan bir başka kuramcı

Apel’dir. O da aynı Kloepfer gibi dilbilimsel çeviri ile ilgilenmemiş, çalışmalarının konusunu

edebi çeviri oluşturmuştur. Apel diğer edebi çeviri alanında çalışan kuramcıların tersine edebi

21 Levy için Bkz. GÖKTÜRK, a.g.e. 2002 s. 40-42, STOLZE, a.g.e. 1997, s. 152f, AKSOY, a.g.e. 2002, s.35f, internet adresi; www.lrz-muenchen.de/~komparatistik_donat/ psuebersetzung 22 Krş GÖKTÜRK, a.g.e. 2002, s. 39f

Page 15: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

15

çeviri alanındaki problemlerin sadece yorumlayıcı bir analizle (hermeneutische Analyse)

kavranamayacağını savunur. Bu tür bir analiz Apel’e göre ne çevirinin okuyucu tarafından

algılanan anlamını ne de bu güne değin çeviribilim alanında geliştirilen teorileri dikkate alır.

Ona göre edebi metin teknik metinle bir tutulamayacağına göre edebi metinler tarihsel

bağlamlarıyla birlikte ele alınmalı ve çeviride bu bağlamdan doğan problemler göz önüne

alınmalıdır.23 “Çeviriye kuralcı yaklaşım”a duyulan tepki günümüzün çeviri teorileri olan

“betimleyici çeviri çalışmaları” (descriptive Translation Studies), “hedef odaklı yaklaşım”

(Ziel Oriente Teorien) ve “çoğuldizge kuramı” (Polysystem Theorie) gibi kuramlarının

doğmasına yol açmıştır. 1970’lerden sonra James Holmes’un öncülüğünde bir grup genç

bilim adamı çevirinin etkilerini hedef dilin ulusal edebiyatına yönelik olarak araştırır. Çünkü

onlara göre çeviri ulusal edebiyata daima yabancı bir unsur getirir ve bundan dolayı da o

edebiyatta yenilikçi bir rol üstlenir. Holmes’in bu edebi çeviri önerisi Tel Aviv

Üniversitesinde Itamar Even-Zohar ve onun çevresinde toplanan bir grup bilim adamı

tarafından geliştirilmiştir. “Çoğuldizge” terimi de ilk olarak Even Zohar tarafından ortaya

atılmıştır. Bu terim birbirine bağlı unsurların birbirleriyle iletişimleri sırasında değişerek yeni

şekillere bürünen bir katmanlı bütünlülük anlamına gelmektedir.24 Bu kuramda çeviri hedef

dil sisteminin tarihi bir nesnesi olarak değerlendirilmektedir. Edebiyat ve kültür çok katmanlı

ve birbiriyle ilişki içinde ve aynı zamanda hangisinin merkez konumda olacağına dair bir

çekişme içindedir. Zohar’a göre çeviri yazın tarihi içinde çeviri yazının da birincil (yeni

eserler ve örnekler yaratan) ve ikincil (var olan örnekleri destekleyen) bir önemi vardır.

Çoğuldizge terimi bir kültürdeki dizgeleri kapsar. Zohar, bu terim içindeki bütün ilişkileri

inceler. Bu incelemenin merkezini ise önemli alt dizgeler ve önemsiz alt dizgeler oluşturur.

Çoğuldizge kuramı sayesinde çeviri metinlerin kaynak metinlerden başka, diğer çeşitli

23 Krş RIEKEN-Gerwing, Ingeborg: Gibt es eine Spezifik kinderliterarischen Übersetzens, Untersuchungen zu Anspruch und Realität bei der literarischen Übersetzung von Kinder und Jugendbüchern, Peter Lang , Frankfurt am Main, 1995 24 Bkz. B.AKSOY, a.g.e., 2002, s. 30

Page 16: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

16

unsurlarla da ilişkili olduğu ortaya çıkmıştır.25 Görüldüğü gibi bilinen ilk yazılı çeviriler

henüz MÖ. 3.yy da başlamış, çevirinin nasıl olması gerektiğine dair ise çevirmenler

yüzyıllardır çeşitli kuramlar geliştirmişlerdir. Her kuram bir öncekine karşı çıkarak veya

önceki kuramları geliştirerek çeviribilimin bir bilim dalı olarak bu günkü seviyesine gelmesini

sağlamıştır.

2.1 Türkiye’de Çeviri Çocuk Edebiyatının Tarihsel Gelişimi

Çocuklar için ayrı bir edebiyatın varlığı bile uzun süre hem ülkemizde hem dünyada

tartışma konusu olmuşken, çocuk edebiyatının çevirisinin nasıl olması gerektiği özellikle

ülkemizde son zamanlara kadar pek de önemsenmemiştir. Kendimize özgü bir çocuk

edebiyatımızın olmamasından dolayı Tanzimat’tan başlayarak neredeyse günümüze kadar

çevirilerle bu boşluk doldurulmaya çalışılmıştır

Çeviri çocuk edebiyatının tarihsel gelişimine dair maalesef çok fazla başvuru kaynağı

bulunmamaktadır. Çocuk Kitabı yazarı ve yayıncısı Fatih Erdoğan da Metis Çeviri’de26

yayımlanan bir yazısında bu gerçeği şöyle dile getiriyor:

Türkiye’de yayımlanan çeviri çocuk kitaplarının tarihini incelemek istediğimizde

karşımıza dikilen ilk sorun başka bazı konularda olduğu gibi bilgi alacağımız kaynakların

yetersiz oluşudur27

Osmanlı döneminde 1839 yılında Tanzimat’ın ilanıyla birlikte hız kazanan çeviri

faaliyetleri Türkiye’de çocuk edebiyatı alanında yapılan çevirilerin de başlangıcını oluşturur.

Daniel Defoe’nin “Robinson Crusoe”su, Jonathan Swift’ten “Gulliver” ve Jules Verne’nin

eserleri batıdan çocuk edebiyatı alanında dilimize kazandırılan ilk çevirilerdir.28 “Robinson

Crousoe” 1884 yılında Ahmet Lütfi tarafından, Jules Verne’nin “Gizli Ada” sı 1869, “Seksen

25 Bu kuram için bkz. Bkz. AKSOY a.g.e. 2002, s 41-44, NEYDİM, Necdet; 80 Sonrası Değişen Paradigma Açısından Çeviri Çocuk Edebiyatı, Bu Yayınevi, İstanbul, 2003, s.79-93, R. STOLZE, a.g.e. 1997, s. 154f 26 ERDOĞAN, Fatih Çocuk Kitaplarında Çeviri”, Metis Çeviri, Sayı 15, 1991 Bahar, s. 116 27 a.g.e. 28 a.g.e., s.117

Page 17: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

17

Günde Devrialem” 1889 ve “İki Sene Mektep Tatili” 1891 yılında Ahmet İhsan Tokgöz

tarafından dilimize çevrilmiştir. “Merkezi Arza Seyahat” 1885 yılında ve “Beş Hafta Balonla

Seyahat”1888 yılında Mehmet Emin tarafından dilimize kazandırılmıştır. Jonathan Swift’ten

“Gulliver” de 1872 yılında Mahmut Nedim çevirisiyle yayımlanmıştır. Yine bu dönemde

Şinasi, Recaizade Mahmut Ekrem gibi yazarlarımız La Fontaine’den veya diğer şair ve

yazarlardan çeviriler ve uyarlamalar yapmışlardır. Tanzimat döneminde çeviri faaliyetleri

sadece çocuk kitaplarıyla sınırlı kalmamış, çocuk dergilerine de yansımıştır.29 1869’lardan

itibaren yayın hayatına başlayan çocuk dergilerinin sayısı Tanzimat döneminde 200’ü bulmuş,

ancak daha sonra yayın hayatları bir şekilde sona ermiştir. 1882 yılında yayımlanan ve

didaktik öyküler ile Fen Bilimleri alanında yazılardan oluşan “Çocuklara Arkadaş” dergisinde

çevirilerin yeri çok fazla değildir. Çevirmenin adı ve kaynak dil belirtilmemiştir. 1882’da

yayımlanan Vasıta-i Terakki” dergisinde “Hırsızlık” başlığını taşıyan öykü bir çeviridir.

1886yılında dış ülkeler ve Osmanlı devleti hakkında haberler içeren “Çocuklara Mahsus

Gazete” yayın hayatına başlar. Derginin 297. sayısının kapağı Fransızca’dır ve içerisinde yer

alan yazıların çoğunluğu Fransızca’dan aktarılmıştır.30 Yine içeriğinde Fransızca çevirilerin

yer aldığı bir başka dergi de 1897 yılında yayımlanmaya başlayan ve fizik ve biyoloji bilgileri

veren “Çocuklara Rehber” dergisidir. Dergide yer alan “küçük Mektuplar” Fransızca’dan,

derginin hem çevirmeni hem de yazarı olan Leman adında bir bayan tarafından çevrilmiştir.31

“Çocuk Bahçesi” dergisi aynı dönemde yayımlanmış olup Fransızca’dan çeviriler içeren bir

diğer dergidir. Dergide Ali Ulvi Yücel tarafından çevrilen Lui Bustar’a ait bir öykü yer

almaktadır.32 Ayrıca Tevfik Fikret, Mehmet Emin Yurdakul, Hüseyin Cahit Yalçın, Rıza

Tevfik Bölükbaşı, Ali Ulvi Elöve¸ Raif Necdet gibi isimler de derginin yazarları arasındadır.

1913 yılında yayın hayatına başlayan “Arkadaş” dergisinde de Fenelon’dan yapılan bir çeviri

29 Bkz.NEYDİM, Necdet; 80 Sonrası Değişen Paradigma Açısından Çeviri Çocuk Edebiyatı, Bu Yayınevi, İstanbul, 2003, s.45 30 Bkz a.g.e, s.46 31 Bkz. a.g.e, s.47 32 Bkz. a.g.e.

Page 18: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

18

yer alır. Dergide çocuk Edebiyatı alanında telif eserlerin olmaması konusuna değinilmektedir.

Aynı şekilde “Çocuk Dünyası” adlı dergide de aynı soruna değinilmektedir.33 Çevrilmesi

düşünülen kitaplar hakkında dergide “Kinsley’in “Su Bebekleri” ve Peri Masalları”

kitaplarından söz edilmektedir. Bu dergide yayımlanan yazı daha sonra kitap haline

getirilerek çocukların beğenisine sunulmuştur. Baskısı hemen tükenen kitaplar arasında

Jonathan Swift’in “Gulliver”i de yer almaktadır. “Su Bebekleri” adlı kitap da parlak ve iki

renkli kapakla yayımlanmıştır o dönemde. 34 Görüldüğü gibi o dönemde çeviriler, kitapların

anı sıra dergilerde de yer almış ve Tanzimat döneminde çocuk edebiyatının bel kemiğini

oluşturmuştur.

Bu dönemde çocuk edebiyatında çevirilere bu denli ağırlık verilmiş olmasının nedeni

Tanzimat’tan önce çocuk edebiyatının yetişkin edebiyatından ayrılmayıp sadece masallar ve

destanlardan oluşan sözlü edebiyata dayanması, bundan dolayı da bu dalda verilen orijinal

eserlerin bulunmamasıdır. Çevirilerin hedefi de bu alanda mevcut olan boşluğu kapatmaktır.

Cumhuriyet dönemine gelindiğinde Tanzimat’ta yarım kalan çağdaşlaşma ve batılılaşma

çabası yeniden gündeme gelir. 1940 yılında kurulan Tercüme Bürosu bünyesinde yapılan

birinci Türk Neşriyat Kongresinde çeviriye büyük önem verilmiş, bu konu Gençlik ve Çocuk

Encümenini hazırladığı raporlarda da ele alınmıştır.35 1945’li yıllara gelindiğinde klasiklerin

çevrilmesi gündeme gelmiş ve 1950’li yıllarda bu durum çocuk edebiyatına da yansımıştır.

Klasikleri basmanın yayınevleri açısından avantajı, çevirilerin kaliteli veya kalitesiz olmasına

bakılmadan sadece kâr amacıyla bugüne değin tekrar tekrar piyasaya sürülmesine neden

olmuştur. 70’li yıllarda dünyada yaşanan politik değişimlerin yansıması olarak bizde de gerek

çeviri gerek telif, sol ideolojiyi yansıtan kitapların çoğunlukta olmasına yol açmıştır. Örneğin

Milliyet yayınları kitap dizileri arasında bir kısmı çevirilerden oluşan çocuk kitaplarına özel

33 Bkz. a.g.e. 34 Bkz. a.g.e. 35 Krş Gürçağlar, Şehnaz Tahir: “Tercüme Bürosu Nasıl Doğdu, Birinci Türk Neşriyat Kongresi ve Çeviri Planlaması”; Rifat, Mehmet: a.g.e, s. 50

Page 19: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

19

bir yer ayırmıştır. 1975 yılında dört ayrı yayınevinin değişik dizilerde yayınlara başlaması

çocuk edebiyatında nitelik ve nicelik değişimini sağlamış, daha özenli çeviriler

yayınlanmıştır. 1975 yılında E yayınlarca yayınlanan Güneşli Kitaplar dizisinde Ottfried

Preussler’in Alman Çocuk kitapları armağanını kazanan ve M.Arif Bilen tarafından çevrilen

“Haydut Haytazot”adlı kitabın yer alması o yıllarda çağdaş çocuk edebiyatı adına yaşanan

sevindirici bir gelişmedir.36 Ancak bu yıllarda tüm bu gelişmelere rağmen yine de

klasiklerden vazgeçilmemiştir. Klasiklerin çevirisinin çocuk edebiyatında sürdürdüğü bu ezici

baskınlık son zamanlarda bazı yayınevlerinin atağa geçmesiyle kırılmış, çeviri çocuk

edebiyatı klasiklerin egemenliğinden kurtulmuştur. Christine Nöstlinger, Peter Härtling, Erich

Kästner gibi çağdaş yazarların ülkemiz çocukları tarafından da tanınması yönünde önemli

adımlar atılmaya başlanmıştır. Ancak 2000’li yıllarda bile özellikle çocuk edebiyatı alanında

yapılan çevirilerin hiçbir mekanizma tarafından denetlenmemesi ve günümüz çocuklarına

kitap okuma zevkinin kalitesiz çevirilerle aşılanmaya çalışılması üzüntü vericidir. Çünkü bu

tür çeviriler genellikle “nasıl olsa okuru çocuk” denilerek son derece özensiz bir biçimde

gerçekleştirilmektedir. Bu da dilimize hem de özgün edebiyatımıza katkı sağlamaktan ziyade

çok zarar vermektedir.

1.2. Çocuk Kitaplarında Çeviri; Kuramlar, Problemler

ve Çözüm Önerileri

Başlı başına bir çocuk edebiyatının varlığı bile gerek yurt içinde gerekse yurt

dışında uzun süre tartışma konusu olmuşken bu edebiyatın çevirisi üzerine yapılan

çalışmaların çok da eskiye dayanmayacağı şüphe götürmez bir gerçektir. Çocuk edebiyatının

çevirisi ancak 20. yy.da bazı kuramcılar tarafından gündeme getirilmiş, ancak çok azı

tarafından etraflıca ele alınmıştır. Örneğin Koller “Einführung in die

36 Krş. Nesin Vakfı, Edebiyat Yıllığı 1976, Tekin Yayınevi, İstanbul, 1976, s. 125

Page 20: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

20

Übersetzungswissenschaft”37 adlı eserinde çocuk edebiyatının çevirisini çeviribilimin farklı

bir kolu olarak niteler ve çevirinin farklı alıcı grupları için yapılabilmesine örnek olarak

gösterir.

Mary Snell- Hornby “Übersetzungswissenschaft – eine Neuorientierung”38 adlı

kitabında (1. baskı 1986) çocuk Edebiyatı ve sahne çevirisi alanlarının hemen hemen hiç

araştırılmadığından söz eder. 1999 yılında çıkan “Handbuch Translation” 39adlı eserinde ise

Çocuk Edebiyatının çevirisi sadece Riitta Oittinen40 nin kaleme almış olduğu bir makalede

ele alınır. “Çocuk kitaplarında Çeviri” konusu özel olarak okul öncesi için hazırlanan çocuk

kitaplarının çevirisinin işlendiği yazıda Oittinen yine de yazdıklarının çocuklar için yazılan

bütün kitapların çevirisi için geçerli olduğunu belirtir. Çeviride öncelikle hedef kitlenin çok

önemli olduğunu ve çevirmenin çocukların neyi anlayabileceklerini bilmesi gerektiğinden

bahseder. Oittinen’e göre anlama her ne kadar bireysel bir olgu olsa da, yani anlama çocuğun

kişiliğine, sosyal ve kültürel temeline göre değişiklik gösterse de çevirmen, bu bireysel

durumları göz önünde bulundurmayıp çeviriyi “çocuk okur”a göre yapmalıdır.

Oittinen’in görüşlerine ek olarak, çevirmenin çocuk gerçekliğine ve çocuk okurun dilinin

kullanım özelliklerine uzak olmaması gerekir. Okulöncesi çocukları için çeviri yapacak

çevirmenin onların okuma bilmediğini de göz önüne alması ve metnin kolay okunmasını ve

anlaşılmasını sağlayabilmek için noktalama işaretlerine dikkat etmesi gerekmektedir.

Çevirmenin dikkat etmesi gereken bir diğer unsur da resimli kitaplardaki illüstrasyonlardır.

Çevirmen illüstrasyonların altında yer alan yazının akıcı olmasına ve illüstrasyonlarla birbirini

tutmasına dikkat etmelidir.

37 KOLLER, Werner: Einführung in die Übersetzungswissenschaft, Heidelberg: Wiesbaden: Quelle und Meyer, 3. Auflage, 1987 s. 59, 89 38 SNELL – HORNBY, Mary (Hrsg.): Übersetzungswissensachaft – Eine Neuorientierung, Zur Integrierung von Theorie und Praxis, 2. durchges. Aufl. Tübingen; Basel; Francke, 1994 s.18 39 SNELL –Hornby, Mary (Hrsg): a.g.e., 1999 40Oittinen Riitta; “Kinderliteratur” çev. Paul Kussmaul, a.g.e., s. 250-253

Page 21: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

21

Ingeborg Rieken - Gerwing 1995 yılında yayımlanan “Gibt es eine Spezifik

kinderliterarischen Übersetzens”41 adlı doktora çalışmasında Bamberger, Klingberg, Reiss ve

O’ Sullivan’ın “çocuk kitaplarının çevirisi” hakkındaki görüşlerine yer verir. Bamberger’e

göre çeviride içerik kadar biçimin de aktarılabilmesi gerekir ve bunu için çocuk kitapları

çevirmeninin aynı zamanda yaratabilme yeteneğine sahip olması gerekir42 Ancak Bamberger

bunun yanı sıra serbest çeviriyi de reddeder. Ona göre serbest çeviriye sadece uyarlamalarda

ve hedef metnin dili gerektirdiğinde başvurulmalıdır.

İsveçli çocuk ve gençlik edebiyatı araştırmacısı olan Göte Klingberg, çocuk

edebiyatının çevirisi üzerine yazdığı kitapta, çocuk kitaplarının nasıl çevrilmesi gerektiği ve

çocuk kitapları çevirmenin karşılaştığı güçlükleri konu eder.43 Çocuk edebiyatının çevirisinin

yetişkin edebiyatının çevirisinden ayrılan yönünün uyarlamalar olduğunu belirtir. Ona göre

kültürel farklılıklardan dolayı uyarlamaların çocuk edebiyatının çevirisinde başvurulan

uyarlamalar, çocuk edebiyatın çevirisinde yetişkin edebiyatının çevirisinin aksine bir dereceye

kadar kabul edilebilirdir. Uyarlama ile kastı ise kaynak dilin kültürel bağlamdaki içeriğinin

hedef dilde kültürel bakımdan uygun olacak biçimde karşılanmasıdır. Klingberg’in on iki

kategoride topladığı uyarlama biçimlerinden bazıları şunlardır: İsimlerin ve başlıkların

uyarlanması, dilsel özelliklerin uyarlanması gibi. Klingberg uyarlamaların dışında orijinal

metinde modernleştirme nedeniyle veya ideolojik nedenlerle bilinçli olarak yapılacak olan

değişiklikleri ise - kısaltmalar, eklemeler, atlamalar gibi reddeder.

Reiss ise, çocuk edebiyatının çevirisinde karşılaşılan güçlüklerin yetişkinlerinkiyle

aynı olduğunu, ancak çözüm biçiminin farklılık gösterdiğini anlatır.44 Reiss, çocuk

edebiyatına özgü çeviri kurallarının yetişkin edebiyatının çevirisinden farklı oluşunun

41RIEKEN-Gerwing, Ingeborg; Gibt es eine Spezifik kinderliterarischen Übersetzens, Untersuchungen zu Anspruch und Realität bei der literarischen Übersetzung von Kinder und Jugendbüchern, Peter Lang , Frankfurt am Main, 1995 42 a.g.e., s. 85 43 a.g.e., s. 86 44 a.g.e., s. 87

Page 22: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

22

nedenini üç temel kurala bağlar. Bunlardan ilki çeviri sürecinin asimetrik olmasıdır. Asimetri

ile kastedilen, çocuk ve gençler için hazırlanan bir çocuk kitabının bir yetişkin tarafından

yazılmış olması, yetişkinler tarafından çevrilmesine karar verilmesi, ve bir yetişkin (bazen

birkaç yetişkin) tarafından çevrilmesidir. İkincisi çocuk ve gençlik kitaplarının sadece dolaylı

olarak çocuklar ve gençler için çevriliyor olmasıdır. Çünkü kütüphaneler, anne-babalar,

öğretmenler vs. doğrudan veya dolaylı olarak çevirmen üzerinde bir baskı oluştururlar. Bu

baskı çevirmenin pedagojik unsurlar ve tabular gibi konulara dikkat etmesini mecbur

kılmakta, bu da çeviride atlamalara ve uyarlamalara neden olmaktadır. Reiss’ın belirttiği

üçüncü unsur ise çocuk ve gençlerin yaşam deneyimlerinin ve dünyaya dair bilgilerinin sınırlı

oluğudur. Reiss’a göre bu yüzden kitapların sosyo- kültürel bağlamdaki içeriği çocuklar

tarafından kolay anlaşılamamakta bu da uyarlamalar ve açıklamaları zorunlu kılmaktadır.

O’ Sullivan’ın eserinde de asimetri konusu bilindik açılardan ele alınırken çocuk

edebiyatının çevirisinde karşılaşılan problemlere yazarın tek bir okuyucu

kitlesini hedef alarak yazmadığı45 ancak çeviride tek bir kitlenin göz önünde bulundurulduğu

sorunsalı “Alice Harikalar Ülkesinde” kitabı örneğinde işlenir.

Zohar Shavit ise çocuk edebiyatının çevirisini çoğuldizge kuramı çerçevesinde ele alır.

“Çocuk yazını Çevirisinin Yazınsal Çoğuldizgedeki Konumu Açısından Belirlenmesi”46 adlı

makalesinde çocuk yazınını yazınsal çoğuldizgenin bir parçası olarak kabul eder. Ayrıca

Shavit’e göre çevirmen metinle ilgili kendisine olabildiğince serbestlik tanıyabilir. Ancak yine

de çocuk edebiyatı çevirisinin dayandığı iki temel ilkeyi de göz önünde bulundurması

gerekmektedir. Bunlar

a) a) Metni toplumun “çocuk için iyi”diye tanımladığı şekilde, çocuğa uygun ve

yararlı olarak düzenlemek

45 Değişik okuyucu kitleleri ile kastedilen yetişkinler ve çocuklardır. 46 SHAVİT, Zohar; Çocuk yazını Çevirisinin Yazınsal Çoğuldizgedeki Konumu Açısından Belirlenmesi, Çev.Pınar Besen, Metis Çeviri, Sayı 15, 1991 Bahar, s. 19

Page 23: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

23

b) b) Olay örgüsünü, işlemeleri ve dili, çocuğun kavrama düzeyine indirgemek ve

okuma yetisine göre düzenlemek47

Shavit’e göre söz konusu ilkeler metnin seçimini ve işlenişini belirler aynı zamanda da metnin

dizgesel yatkınlığının temelini oluşturur. Metnin bütününde yapılan kısaltmalar veya

eklemeler ve çıkarmalar beş ana nedene bağlanır. 1) varolan örnekçelere yatkınlık,48 2)

Metnin bütünlüğü49 3) Metnin karmaşıklık düzeyi50 4)İdeolojik ya da değerlendirici

uyarlama51 5) Biçimsel Normlar52

Çocuk edebiyatının çevirisi alanında ülkemizde de çok değerli çalışmalar

yapılmaktadır. Aşağıda bu çalışmalardan bazılarından örnekler sunulacaktır.

Turgay Kurultay “Probleme und Strategien bei der kinderliterarischen Übersetzung”53

adlı makalesinde çevriyi, çevirmen ve çevirinin yayımcısı tarafından sonuçlandırılan

“iletişimsel bir eylem (kommunikative Handlung) olarak görür ve bu esnada ortaya çıkan

güçlükleri spesifik bir problem olarak değerlendirir. Kurultay, çocuk edebiyatının çevirisinde

ortaya çıkan bu problemleri iletişimsel eylemin özel durumları olarak tanımlar.54

Bu problemlerin çözümünü de tamamen çevirmenin öznel tercihine bırakan Kurultay,

makalesinde çocuk edebiyatının çevirisini yetişkin edebiyatının çevirisinden ayıran en önemli

unsurun, çocuk edebiyatında olabildiğince kaynak metne sadık kalma zorunluluğunun

bulunmamasına bağlarr. Ona göre çocuk edebiyatından çevrilen bir metin, aslına gerek

47 a.g.e. 48Shavit burada “Gulliver’in Gezileri” adlı dört ciltlik eserin İbranice’ye sadece ilk iki cildin çevrilmiş olmasını örnek göstererek çevirmene eğer özgün metindeki örnekçeler erek metinde yer almadığı takdirde metinden çıkarmalar yapma ve özgün metni değiştirme hakkı tanıyor. 49 Shavit özellikle uyarlamalarda metni çocukların kavrayış düzeylerine göre düzenlemek için veya toplumun öngördüğü ahlaki kurallardan ötürü çevirmene özgün metinden çıkartmalar yapma hakkını tanıyor. 50 Shavit “Alice Harikalar Diyarında” adlı eseri örnek göstererek onun çocuklar için basitleştirilmesindeki uygulamaları bu kısımda özgün metnin değiştirilmesine örnek olarak veriyor. 51 Robinson Crusoe örneği verilerek farklı çevirmenlerin aynı metni gerek ideolojik gerekse eğitsel amaçlarla çok değişik şekillerde çevirmeleri örnek verilir. 52 Çocuk Edebiyatında (Shavit burada İbranice’ye yapılan çevirileri baz almaktadır.) yazının öğreticilik fonksiyonu çocuğun kelime dağarcığının gelişmesi için üslup ile ilgili normların değiştirebileceğini söyler. 53KURULTAY, Turgay; “Probleme und Strategien bei der kinderliterarischen Übersetzung”; Ewers, Hans Heino, Lehnert, Gertrud ve O’ Sullivan, Emer (Hrsg) içinde; Kinderliteratur im Interkulturellen Prozess, Studien zur allgemeinen und vergleichenden Kinderliteraturwissenschaft, Verlag J.B Metzler, Stuttgart – Weimar, 1994, s. 191-201 54 Bkz. a.g.e., s. 192

Page 24: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

24

duyulmaksızın iletişimsel işlevini yerine getirebilmelidir. Bundan dolayı çeviri işlevinin

sonucunda son şeklini çevirmenin verdiği yeni bir metin (Textgebilde) oluşur. Ama

çevirmenin verdiği kararlar kaynak metnin değil “daha çok” hedef metnin bağlamı

doğrultusundadır.55 Çeviribilim teorileri için problem oluşturan nokta içeriğe yönelik

kriterlerin sözü edilen “daha çok” için belirlenmesindedir. Ancak Kurultay’ın görüşüne göre

bu sorunun her durum için geçerli sonuçlar elde etme çabasıyla çözüme kavuşturulması

mümkün değildir. Çocuk edebiyatının çevirisinde ortaya çıkan içerikle ilgili problemler,

ancak tek tek ele alınmak suretiyle giderilebilir.56

Çeviri metin Kurultay’ın belirttiği orijinali olmadan da anlaşılırlığını korumalıdır. Ama

bu durum orijinal metinde varolan biçimin çeviri metinde göz ardı edilebileceği anlamına

gelmez. Bir eser nasıl biçim ve içerik bütünlüğünden oluşuyorsa çevirisi de aynı şekilde

biçimden ayrı düşünülemez. Bu durum hem yetişkin hem de çocuk edebiyatının çevirisi için

geçerlidir.

Selahattin Dilidüzgün ise “Çocuk Kitapları ve Çevirisi Üzerine Düşünceler”57 adlı

makalesinde çocuk kitabı çevirisinin genel anlamda yetişkin edebiyatının çevirisine

benzemesine rağmen yetişkin edebiyatından farklı olarak çeviride belli ölçütlerin göz önünde

bulundurulması gerektiğini savunuyor. Bu koşullardan ilki çevirmenin genel kültür düzeyinin

yüksek olması gerektiği, yabancı dili iyi bilmenin yanı sıra çocuk gerçekliğine de duyarlı

olması gerektiğidir. Çevirmen sadece her iki dili değil, aynı zamanda her iki kültürü de

yakından tanımalı ve çevirilerinde çocuğun yabancı olanı kavrama yetisinin yetişkinlerden

farklı ve daha kısıtlı olduğunu dikkate almalıdır. Çevrilecek kitap konusunda ise Dilidüzgün

kitabın hedef dil okuruna yeni bir bakış açısı kazandırması ölçütünü getirir ve bu makalesinde

55 Bkz. a.g.e., s. 193, 200 56 Bkz. a.g.e., s. 200 57 DİLİDÜZGÜN, Selahattin; “Çocuk Kitapları ve Çevirisi Üzerine Düşünceler” Dokuz Eylül Ünv., Buca Eğitim Fak. 4. Germanistik Sempozyumu, 20 – 22 mayıs 1993,Yay. Haz. Yrd. Doç. Dr. KINSIZ, Mustafa; İzmir-1994, s. 154-160

Page 25: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

25

buna örnek olarak otorite sorununu gösterir. Çevrilen eserlerle, yurt dışında çoktan aşılmış

olan ancak ülkemizde hala güncelliğini koruyan otorite sorununun yıkılabileceğini savunur.58

Çocuk edebiyatının çevirisinde en çok karşılaşılan problemler ise genellikle yetişkin

edebiyatında karşılaşılan problemlerle aynı olup sadece çözüm yolları farklılık gösterebilir.

Bu da tamamen hedef kitlenin alımlama kapasitesinin kısıtlı olmasından kaynaklanmaktadır.

Çeviride en sık karşılaşılan güçlük “kültürel öğeler”59in aktarılmasıdır. Çevirmen bunları

okuyucuya gerek metin içine yerleştirmek suretiyle gerekse dipnotlarla açıklayabilir.

Dipnotlar metnin içine entegre edilmediği için metnin orijinalliğinin korunması açısından

daha çok tercih edilebilir.Yetişkinler için yapılan çevirilerde ise okuyucunun söz konusu

kültürel değerler hakkında temel bilgilere sahip olduğundan yola çıkılarak kültürel değerlerle

ilgili yapılacak açıklamalara sınır getirilebilir. Kültürel değerlerin çeviride problem teşkil

ettiği konusunda kuramcılar hemfikir olsalar da getirdikleri çözüm önerileri ile birbirlerinden

ayrılırlar.

Klingberg, kültürel değerleri on bir kategoriye60 ayırır61 ve çeviride kültürel değerlerin

aktarılabilmesi için dokuz seçenek önerir. Bunlar

1. 1. Hedef metnin içerisinde yer alan bir açıklamanın eklenmesi

2. 2. Kaynak metne özgü kültürel değerler aktarılmaksızın sadece kaynak metinde

söylenenlerin aktarılması

3. 3. Kültüre ilişkin ifadelerin aynen aktarılması yerine metin içindeki işlevi veya

kullanımının aktarılması

4. 4. Söz konusu ifadelerin metin dışında dipnot, önsöz vb. aracılığıyla aktarılması

5. 5. İfadenin, hedef kültürdeki eşdeğer bir ifade ile aktarılması

6. 6. İfadenin, hedef metinde benzer bir kavram aracılığıyla aktarılması

58 Bkz. a.g.e. , s. 156-157 59 Krş. RIEKEN-Gerwing, Ingeborg; a.g.e., s. 95 60 Bunlar; isimler ve başlıklar, doğayla ilgili kavramlar, ölçü birimleri, enstitüler ve binalar, öğünler ve besinler, adetler ve gelenekler, oyunlar, dilsel özellikler, mitoloji ve folklor ile tarihi ve edebi bilgilerdir. 61 Bkz. a.g.e. s. 97

Page 26: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

26

7. 7. Spesifik bir ifadenin yerine daha genel bir ifade kullanılması yolu ile kültüre

ilişkin ifadenin basitleştirilmesi Örn. Artikel yerine cinsiyetin belirtilmesi

8. 8. Kelime, cümle, paragraf veya bölümün çıkarılması

9. 9. Kaynak metinde geçen kültürel çevrenin tamamının hedef metnin

okuyucusuna yaklaştırılması62

Klingberg’in kültürel değerleri aktarma konusundaki önerilerin hangisinin tercih

edileceği, metnin alıcısı olan yaş grubuna göre değişiklik göstermektedir.

Nitekim 8-12 yaş aralığındaki grup için yapılan çevirilerde dipnotlara rahatlıkla

başvurulabilirken, 3-6 yaş aralığındaki çocuklar için hazırlanan kitaplarda bu madde

geçerliliğini tamamen yitirmektedir. Küçük yaştaki çocukların görsel algılama yeteneği daha

çok gelişmiş olduğu için, orijinalde olmasa bile çeviri metin bol bol görsel öğelerle

desteklenebilir.

Dilidüzgün makalesinde kültürel değerlerin aktarılmasında sorunun çözümünü

çevirmenin yaratıcı kararına bırakırken63 yazar-çizer

ve çevirmen Serpil Ural64 ise kendi yaptığı bir Hint masalları çevirisinden yola çıkarak çocuk

kitapları çevirmeninin yabancı kültüre ait değerleri hedef kültüre dipnotlar aracılığıyla

yapacağı açıklamalarla aktarmayı uygun buluyor ve çevirmenin çeviriyi yaparken hedef

kitlesinin soracağı soruları göz önünde bulundurması gerektiği görüşünü taşıyor.

Çocuk Kitapları çevirisinde sıkça karışılan bir diğer problem de “özel isimler”65 in

aktarılmasıdır. Kişi ve yer isimlerinin aktarılması konusunda Selahattin Dilidüzgün isimlerin

okunuşunu metnin bütünlüğüne zarar vermeyecek şekilde ve bir defaya mahsus olarak

62 Bkz. a.g.e. s. 97-98 63 Bkz. DİLİDÜZGÜN; a.g.e. s. 158 64 Bkz. URAL, Serpil; “Dilimize Çocuk Kitabı Çevirmek”, Doç. Dr. Sedat Sever (Yay. Haz) içinde; 1. Ulusal Çocuk Kitapları Sempozyumu, Sorunlar ve Çözüm Yolları, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi ve Tömer Dil Öğretim Merkezi Yayınları No:1, 2001, Ankara, s.67-74 65 Krş. Bkz. DİLİDÜZGÜN; a.g.e. s. 159, RIEKEN-Gerwing, Ingeborg; a.g.e., s. 99

Page 27: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

27

yanlarına yazmayı bir çözüm önerisi olarak sunar.66 Bu çocuklar için hem yabancı dildeki

isimleri doğru olarak öğrenme açısından bir başlangıç, hem de çocukta bu isimleri okumaya

çalışırken metinden uzaklaşmalarını engellemesi için ideal bir çözüm yoludur. Özel şahıs

isimleri için önerilen bir diğer çözüm yolu da çocuklar için anlaşılması çok güç olmadıkça bu

isimlerin hedef dile aynen aktarılması veya kaynak dildeki isime yakın bir isim hedef dilde de

mevcutsa uyarlama yapılmasıdır.67 Ancak uyarlamalarda ana figürlerin isimlerinin mümkün

olduğunca değiştirilmemesi yerinde olur. Tabii isimlerin metinde belirli bir işlevi varsa, bu

isimlerin taşıdıkları anlamın metin içerisindeki işlevlerinin hedef dile aktarımı önem

taşımaktadır. Aynı durum yer isimleri için de geçerlidir. Bazı kuramcılar yer isimleri çocuğa

çok yabancı olduğu takdirde bu isimleri onun yabancısı olmadığı isimlerle değiştirmeyi

önerse de bu durum hem orijinal eserde betimlenen çevrenin tamamen değişmesine neden

olacağından hem de çocuk kitaplarının çevirisindeki genel ilkelerden biri olan yabancıyı

tanıma ve sevme ilkesiyle uyuşmamaktadır. 68

Kitap başlıkları69 da hem içerik hem de biçimsel özellikler taşır. Bu sebepten dolayı

da hem genel olarak çeviribilimde hem de çocuk edebiyatının çevirisinde problem olarak

görülen bir diğer konudur. Okuyucuyla ilk ilişkiyi kurmaları sebebiyle kitabın satışı açısından

da son derece önemli bir role sahiptirl Tüm bu nedenlerden dolayı kitap başlıkları sadece

çeviribilim için değil aynı zamanda yayınevleri için de büyük önem taşır.

Başlıkları çevirirken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta kaynak dildeki

okuyucuda yarattığı çağrışımdır. Eğer kitabın başlığı bir özel isimden oluşuyorsa bu hedef

dildeki çocuk okuyucuda kaynak dildeki çağrışımı yaratmayabilir veya farklı bir çağrışım

yaratabilir. Bu sebepten dolayı başlığı daha anlaşılır veya çekici kılmak için eklemeler

yapılabilir. Ancak yapılacak olan eklemelerdeki en önemli koşul onun metnin bağlamıyla ve

66 Bkz. DİLİDÜZGÜN; a.g.e. s. 159 67 Bkz. RIEKEN-Gerwing, Ingeborg; a.g.e., s. 100 68 Krş; a.g.e. 69 Krş; a.g.e., 103

Page 28: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

28

orijinal metindeki başlıkla ilintili olmasıdır.70 Örneğin Peter Härtling’in kitabı “Ben Liebt

Anna” nın başlığında geçen “Ben” isminin kaynak dil okuyucusu tarafından “Benjamin”

isminin kısaltılmışı olduğu bilinirken hedef dil okuyucusu tarafından bilinmemekte ve

bambaşka çağrışımlara yol açabilmektedir. Çevirmen de muhtemelen bu durumu göz önünde

bulundurarak kitabın başlığını “Benjamin Anna’yı Seviyor”71 olarak çevirmiştir.

Özel isimlerden oluşan başlıkların çevirisinde karşılaşılan bir diğer güçlük de isimlerin

hem okuyucuda bir çağrışım yaratması hem de ritme sahip olmasıdır. (Örn. Maxi Möchtegern

gibi)72 Bu gibi başlıklarda genel olarak başlıkların fonksiyonu gereği dipnot veya bir açıklama

ekleme yoluna gidilemeyeceğinden hedef dilde de en azından kaynak dildeki etki sağlanmaya

çalışılmalıdır.

Kitap başlıklarının yer isimlerinden oluşması da çocuk edebiyatında sık rastlanan bir

durumdur. Burada karşılaşılan güçlük ise yine hedef dildeki çocuğa bu ismin herhangi bir şey

ifade etmeyecek olmasıdır. Bu tür başlıklarda sıkça yapılan bir değişiklik de yer isminin hedef

dile adaptasyonudur.73 Ancak bu da kaynak dilde tasvir edilen çevrenin değiştirilmesi

anlamına gelmektedir ve çeviribilim kurallarına aykırı bir durum oluşturmaktadır.

Çocuk kitabı başlıklarının orijinalinden tamamen farklı çevrilmesi de karşılaşılan

başka bir durumdur. (Örn. Ruth Hermann’ın “Wir sind doch nicht vom Mond” -

Hamburg’daki küçük İstanbul- Çev. Zeyyat Selimoğlu)74 Bu örnekte de görüldüğü gibi

çevirmenin orijinale daha yakın bir başlık seçme ihtimali olmasına karşın (“Bizler uzaydan

gelmedik” veya “Bizler uzaylı değiliz”) başlığı tamamen değiştirmeyi seçmiştir. Ancak

Türkçe çeviride seçilen başlık en azından içerikle yakından ilgilidir.

70 Krş; a.g.e. 71 HÄRTLİNG, Peter; Benjamin Anna’yı seviyor, Çev: Necdet Neydim, Afa Yayınları, İstanbul, 1993 72 Bkz. NORD, Christianne; “Buchtitel und Überschriften”, SNELL –Hornby, Mary, (Hrsg) içinde, a.g.e., 1999, s. 292 73 Krş. RIEKEN-Gerwing, Ingeborg; a.g.e., s. 103 74 Söz konusu kitap için bkz. ÖZYER, Nuran; Edebiyat Üzerine, Gündoğan Yayınları, Ankara, 1994, s. 72

Page 29: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

29

Yukarıdaki örnekte de olduğu gibi çeviri kitaptaki başlığın orijinal başlık ile aynı

olamasa bile en azından ona yakın olması gerekir. Eğer kaynak dildeki başlık hedef dile aynen

aktarıldığı takdirde aynı etkiyi yaratamıyor ise, en azından metnin içeriği ile bağlantılı ve

orijinal başlığa mümkün olduğunca yakın bir başlık seçilmesi gerekir.

Biçimsel açıdan ele alındığında ise cümle uzunluğu, üslup düzeyi ve ritim75 çocuk

edebiyatının çevirisinde en çok karşımıza çıkan güçlüklerdir. Almanca’da Türkçe’den farklı

olarak cümleler ne kadar uzun olursa olsun, araya virgül koymak suretiyle yine de

anlaşılırlıklarını korurken. Türkçe’de bunun tersi olarak cümle uzadıkça anlaşılması

güçleşmektedir. Bu durumda çevirmen cümleyi kısaltarak çevirmek veya orijinal metindeki

gibi çevirmek arasında bir tercih yapmak durumundadır. Hedef kitlesinin çocuklar olduğu göz

önünde bulundurulduğunda çevirmenin birinci şıkkı tercih etmesi kaçınılmazdır. Ancak

çeviribilim açısından değerlendirildiğinde de çevirmenin orijinal cümleyi kısaltması yazarın

tercih ettiği stile müdahale anlamına gelmektedir. Bu durumda çevirmen hedef kitlenin kaç

yaş aralığında olduğunu ve kaç sözcükten oluşan cümleleri anlayabildiğini göz önünde

bulundurmalıdır.76

Basit bir tanımla “yazma tarzı” anlamına gelen üslup77 ise edebi incelemelerde

olduğu gibi çeviride de büyük önem taşır. Çocuk Edebiyatının çevirisinde yetişkin

edebiyatının çevirisinde olduğu gibi dikkat edilmesi gereken noktalar arasında yer alır.

Örneğin; Angela Sommer- Bodenburg’un “Der kleine Vampir liest vor”78 adlı eserinde yer

alan tarihsel üslup79, Türkçe’ye aktarılırken de çevirmen tarafından dikkate alınmış ve

çeviride korunmuştur.

75 Krş. RIEKEN-Gerwing, Ingeborg; a.g.e., s. 108 76 Çocuklardaki dil gelişimi için bkz. OSKAAR, Els; “Zur Sprache des Kindes und Kinderbücher”, s. 102 GORSCHENEK ve RUCKTÄSCHEL (Hrsg) içinde, Kinder- und Jugendliteratur, Wilhelm Fink Verlag, München, 1979, s.94-114 77 AYTAÇ, Gürsel; Genel Edebiyat Bilimi, Papirüs Yayınları, İstanbul, 1999, s. 47 78 BODENBURG, Angela- Sommer; Der kleine Vampir liest vor, Rowohlt Taschenbuch Verlag, 115.-122. Tausend, Reinbeck bei Hamburg, September 1993 79 Tarihsel üslup için bkz. AYTAÇ, Gürsel; a.g.e., 1999, s. 51

Page 30: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

30

Gut gelaunt war Blasius von Seifenschwein in seinem Sarg erwacht, und wie es seiner Gewohnheit entsprach, trat er nun, ein Liedchen pfeifend, an den Sarg seiner lieben Angetrauten, Thusnelda von Seifenschwein – Thunichtgut(...)80

Eserin Türkçe’ye çevirisi şöyledir:

Blasius Sabundomuzu tabutunda neşeyle uyanmış ve alışkanlığı üzere ıslık çalarak sevgili zevcesi Thusnelda Sabundomuzu – İşeyaramaz’ın tabutuna yaklaşıp onun yerine kapağını açmıştı (...)81

Çocuk kitaplarındaki vazgeçilmezlerden biri de ritim, kafiye vb. dil oyunlarıdır.

Çocukların kitapları daha çok keyif almasını sağlayan dildeki bu oynamalar çocuk edebiyatı

çevirmeninin çeviri esnasında göz önünde bulundurması gereken unsurlardan biridir. Aşağıda,

düzyazı bir metne yerleştirilen kafiyeli dörtlük, üslubun çeviride de aynı şekilde aktarılması

gerektiğine dair güzel bir örnek teşkil ediyor;

Hörst du die Chronik von Schlotterstein musst du ernsthaft und gesammelt sein.82

Türkçe çeviride de çevirmen elinden geldiğince orijinaldeki kafiye düzenini koruyarak,

kaynak dildeki üslubu hedef dilde de yansıtmayı başarmıştır.

Dinlerken Titrektaşzade Tarihi’ni Ciddiyetle toparlamalısın kendini.83 Üslupla ilgili karşılaşılan bir başka zorluk da belli bir sosyal sınıfa ait dilin

(sosyolekt), kullanılan günlük dilin ve şive kullanımının (Diyalekt) çevrilmesinde

karşımıza çıkmaktadır. Bunun en önemli nedeni de kültürle yakından ilişkili olmalarıdır. Aynı

zamanda çeviribilimde de bir problem olarak görülen bu aktarımlar, hedef kültürün dil

80 BODENBURG, Angela- Sommer; a.g.e., 1993, s.63 81 BODENBURG, Angela- Sommer; Küçük Vampir Kitap Okuyor, çev. Sıdıka Orhon, Afa Yayıncılık, İstanbul, 1991 82 BODENBURG, Angela- Sommer; a.g.e., 1993, s.63 83 BODENBURG, Angela- Sommer; a.g.e., 1991, s.62

Page 31: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

31

özellikleri baz alınarak çevrilebilir. Ancak bu çözüm yolu kaynak metnin yabancılığını

ortadan kaldırmak gibi bir problemi de beraberinde getirir.84

Ancak şive kullanımının çevrilmesindeki en büyük sorun, günlük dilin sürekli bir

değişim içinde olmasından dolayı kitabın yazılma ve çevrilme süresi arasında geçen zamanda

dilin eskimiş olmasıdır. Böyle bir durumda çevirmenin çocuk ve gençler arasında kullanılan

dili çok iyi bilmesi gerekmektedir. Çeviride tercih edeceği dil tamamen çevirmenin öznel

seçimine kalmıştır. Ayrıca günlük dilde geçen kimi küfürler veya kaba sözler de aynı şekilde

çevirmen tarafından hedef dile uyarlanarak aktarılmalıdır. 85

Kelime oyunları da çeviribilim araştırmacıları arasında en sık ele alınan konulardan

biridir. Birçok kuramcıya göre ise çevrilmeleri imkânsızdır. Bazı kuramcılar ise, kaynak

dildeki kelime oyununu hedef dile hiç aktarmamak, sadece anlamını aktarmak, başka bir dil

oyunuyla aktarmak, hedef dilde yapılacak eşdeğer bir kilime oyunuyla aktarmak, metnin

başka bir yerinde yapılacak kelime oyunuyla karşılamak gibi çözüm yolları sunmuşlardır.86

Çocuk edebiyatının çevirisinde de aynı şekilde önemli rol oynayan kelime oyunlarında

çevirmenin dikkat etmesi gereken nokta kaynak dilde yapılan kelime oyununun da hedef dile

aynı etkiyi yaratacak şekilde aktarılmasıdır. Tabii çevirmenin bu esnada göz önünde

bulundurması gereken diğer durum da yapılan kelime oyunun çocuğun anlayabileceği

düzeyde olmasıdır. Ancak çevirmen, kelime oyunu hedef dildeki okuyucuya bir şey ifade

etmeyecekse, bunu kesinlikle olduğu gibi aktarmamalı, mümkün olduğunca hedef dilde bir

kelime oyunu yaratmaya çalışmalıdır. Önemli olan çevirmenin kelime oyunun metindeki

fonksiyonunu iyi değerlendirip ona göre karar vermesidir.

Yukarıda çocuk edebiyatının çevirisinde karşılaşılan problemlerin ana hatlarıyla ele

alındığı başlıklarda da görüldüğü gibi, çocuk edebiyatının çevirisinde karşılaşılan güçlükler,

yetişkin edebiyatından pek de farklılık gözetmemektedir. Önemli olan çevirmenin hedef

84 Krş. RIEKEN-Gerwing, Ingeborg; a.g.e., s. 108 85 a.g.e. 86 Krş. DELABASTİTA, Dirk; “Wortspiele”, SNELL –Hornby, Mary, (Hrsg) içinde, a.g.e., 1999, s. 285

Page 32: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

32

kitlesinin yaş grubunu daima göz önünde bulundurması ve gerek seçtiği kelimelerde gerekse

kültüre dayalı aktarımlarda yaptığı çeviriye bunu uygulamasıdır.

2. Türkiye’de Çeviri Faaliyetleri

Her ne kadar genel kanı Türk kültür tarihindeki ilk çeviri faaliyetleri Türkiye’deki

Tanzimat’la birlikte başladığına dairse de, ilk bilinçli çeviri eylemi Uygurlar’da görülür. Orta

Asya’da geçekleştirilen Arkeolojik kazılarda bulunan VIII- XIII. yy.da yazılmış olduğu

düşünülen Budizm, Maniheizm ve Hıristiyanlıkla ilgili metinler, Sanskritçe, eski Farsça,

Süryanice, Tibet dili ve Çince’den Uygurca’ya çevrilmiştir. Daha sonra İslamiyet’in kabulü

ile birlikte Kuran’ın ve dinle ilgili metinlerin Türkçe’ye çevrilmesi ile çeviri faaliyetleri

gelişmelerini sürdürür.

Çevirinin kazandığı önem beylikler döneminde ve Osmanlı devletinin kuruluş

yıllarında etkisini sürdürür. Bu dönemde tefsirler, ahlak ve siyaset, fıkıhla ilgili kitaplarının

yanı sıra Arap ve Fars kaynaklı Ansiklopedik derlemeler, coğrafya kitapları, tıpla ilgili

yapıtlar ve edebiyat ürünleri çevrilir.87

Osmanlı devletinde devlet eliyle ilk çeviri etkinliği Lale devrinde III. Ahmet’in

padişahlığı döneminde 10 yıl boyunca sadrazamlık yapan Damat İbrahim Paşa ile başlamıştır.

Damat İbrahim Paşa her eser için ayrı bir tercüme heyeti kurmuş ve bu sayede tıp, tarih,ve

fizik alanından bir çok bilimsel yapıtın Arapça, Farsça, Eski Yunanca Osmanlıca’ya

çevrilmesini sağlamıştır.Ayrıca bu dönemde ordu ve donanmanın güçlenmesi açısından

önemli görülen eserler de Türkçe’ye tercüme edilir.88

1839 yılında batılılaşma hareketlerinin doruk noktasını oluşturan Tanzimat’ın ilanıyla

birlikte çeviri hareketleri daha da yoğunlaşır. Bu dönemde edebiyatımıza batıdan yapılan

çeviriler yoluyla roman, tiyatro vb. yeni türler kazandırılır. Edebiyatımıza roman alanında

87 Türk dilinde ilk çeviriler hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. ÖZKIRIMLI, Atilla; “Çeviri”; YAĞCI, Öner (ed), Cumhuriyet Dönemi Edebiyat Çevirileri Seçkisi;. TC: Kültür Bakanlığı, 1999, Ankara, s.217-219 88 Krş. ERUZ, Sakine F. Çeviriden Çeviribilime, Multilingual, İstanbul, 2003 s.34.

Page 33: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

33

kazandırılan ilk eser Yusuf Kamil Paşa’nın Fenelon’dan çevirdiği “Terceme-i Telemak”tır.

Bu kitap çevrildiği çağda çok beğenilir ve uzun yıllar okullarda örnek kitap olarak okutulur.

Aynı eserin daha sonra Ahmet Vefik Paşa tarafından da tercümesi yapılır. Batı edebiyatından

Türkçe’ye kazandırılan ikinci eser Victor Hugo’ dan özetlenerek çevrilen ve Ruzname-i

Ceride-i Havadis gazetesinde yayımlanan “Mağdurin Hikayesi” dir. Son derece sade bir dil ve

yalın bir anlatımla çevrilmiş olan bu eser sekiz yıl sonra Şemsettin Sami tarafından “Sefiller”

adı altında tekrar çevrilir ve hep bu ad altında tanınır. 1864 yılında Daniel Defoe’nin

“Robinson” adlı eseri Ahmet Lütfi tarafından “Hikaye-i Robenson” adı altında Arapça’dan

Türkçe’ye aktarılır. Eser yalın bir anlatımla tercüme edilmiştir. Şemsettin Sami daha sonra

1884 yılında aynı eseri “Robenson” adıyla çevirmiştir. Çevirisinin ön sözünde çeviriyi kitap

dilinden kurtarıp o günkü konuşma diline aktardığını belirtir. Chateaubriand’ı Türk

okurlarıyla ilk tanıştıran ise Recaizade Mahmut Ekrem olur. Yazarın 1869 yılında Hadayık-ül

– Vekaayi dergisinde”Atala” adlı romanının çevirisi yayımlanır. Çevirinin kitap haline

getirilme tarihi ise 1872’dir. Yazarın Tanzimat devrinde iki eseri daha çevrilmiştir. Bunlar

1880/81 yıllarında A. Tahir tarafından çevrilen “İbni Sirac-i Ahir” ve 1893 yılında Mehmet

Celal tarafından çevrilen “René”dir. Bu dönemde yapılan diğer önemli çeviriler ise şunlardır,

Bernardin de Saint-Pierre’in “Paul ve Virginie” adlı romanı, Sıddık tarafından çevrilmiş, 1870

yılında Mümeyyiz gazetesinde basılmış, üç yıl sonra da kitap haline getirilmiştir. Alexander

Dumas Père’in “Monte Cristo” adlı romanı Theodor Kasab tarafından Türkçe’ye çevrilip

1872-1873 yıllarında Diyojen adlı ilk mizah dergisinde yayımlanmıştır. Bu eserin Türk

Edebiyatı üzerinde yaratmış olduğu büyük etki bakımından özel bir yeri vardır. Swift’in

“Gulliver’in Seyahatnamesi” adlı eseri de 1872 yılında Mahmut Nedim tarafından

çevrilmiştir.

Page 34: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

34

Bu dönemde tüm bu klasik ve önemli isimlerin yanı sıra polisiye türünde eserler de Türkçe’ye

aktarılır.89

Tanzimat’ın ilanıyla birlikte yabancı dil bilen gençlere duyulan ihtiyaç artmış, bu da

devlet eliyle İstanbul’da özellikle çeviri etkinlileri ile ilgili çalışmalar yapan büroların

kurulmasını sağlar. 1832 yılında kurulan Babıla-i Tercüme Odası Müslümanlara Avrupa

dillerini, özellikle de o dönemde en geçerli dil sayılan Fransızca’yı öğretmek ve onları resmi

belgeleri çevirecek birer çevirmen olarak yetiştirmek amacıyla kurulmuş olup, Tanzimat’tan

sonra ise burası adeta bir okul görevini görerek onlara yeni bir dünya görüşü ve yeni bir siyasi

ideal kazandıran bir dernek görevini üstlenir. Tanzimat döneminde tercüme alanında faaliyet

gösteren bir diğer önemli bir kurul da 1851 yılında kurulan ve 40 üyesi olan Encümen-i

Daniş’ tır. Darülfünun’da okutulacak dersler için gereken kitapların yazdırılması amacıyla

kurulmuştur ve devlet adamları, Müslüman ve gayrimüslim öğretmenlerden, bilim

adamlarından, genç tarihçilerden ve zamanın Avrupalı Oryantalistlerinden oluşur. 1851 ile

1862 yılları arasında faaliyet gösteren kurumun bünyesinde eğitim reformları çerçevesinde bir

çok yapıt çevrilmiş ve aynı zamanda yeni yapıtlar da kaleme alınır. Ayrıca Fransızca

yasalardan yola çıkılarak ceza, hukuk ve ticaret alanında yasalar düzenlenmiştir. Cevdet Paşa

başkanlığında kurulan bir heyet 1877 yılında Medeni Kanun alanındaki 1926 yılına değin

Türkiye’de uygulanan ve “Mecelle” olarak adlandırılan bütün kitapları Türkçe’ye

kazandırmıştır. Ayrıca klasik bir tarih eseri olan “Tarih’i Cevdet ” ve “İbn-i Haldun”

tercümesi yine bu kurulun bünyesinde yapılmıştır. Encümen-i Daniş-i diğer kurullardan

ayıran özelliği başkanlığına biri doğu dillerine biri de Batı dillerine vakıf iki kişinin getirilmiş

olması ve bu sayede hem Doğu’dan hem de Batı’dan eserlerin tercüme edilmesinin

sağlanmasıdır. Çeviri faaliyetlerinin yürütüldüğü bir diğer yer de Cemiyet-i İlmiye-i

Osmaniye’dir. 1860 yılında modern Batı bilimini tanıtmak ve Türk bilimsel çalışmalarını

89 Bu dönemde çevrilen eserler hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. KUDRET, Cevdet, “Türk Edebiyatında Hikaye ve Roman, 1859-1959” RIFAT, Mehmet (ed.) içinde, Çeviri Seçkisi 1, çeviriyi düşünenler, Dünya Yayıncılık, İstanbul, 2004, s. 21-24

Page 35: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

35

desteklemek amacıyla Münif Paşa tarafından kurulur. Cemiyetin bünyesinde çıkarılan ve ilk

Türk bilim dergisi olan aylık Mecmua-i Fünun dergisinde coğrafya, bilim, felsefe ve tarih

konularında çeviri ve özgün yazılara yer verilmiştir. Dergi 1862 ile 1882 yılları arasında

aralıklı olarak çıkmaya devam etmiştir. Tanzimat döneminde çıkan, Ceride-i havadis,

Tercüman-ı Ahval, Tasvir-i Efkar gazeteler, sadece haber vermekle kalmıyor, halkı eğitmek

amacıyla yapılan çevirileri de yayımlıyorlardı.90

Tanzimat’tan sonra Batı’ya açılma hareketlerinin yaşandığı dönem Meşrutiyet olmuştur. Bu

hareketlerin sonucunda da batılılaşma hareketlerinin görüldüğü diğer dönemlerde olduğu gibi

çeviri faaliyetleri hız kazanmıştır. Meşrutiyet döneminde yapılan önemli çeviriler şunlardır:

Tolstoy’dan “Anna Karenina” (çev. Raif Necdet Kastelli), Charles Seignobpos’tan

“Medeniyet Tarihi (çev. Ahmet Refik), Hammer’den 15 ciltlik “Osmanlı Tarihi” (çev. Ata

Bey). Bunların yanı sıra Dr. Abdullah Cevdet’in Shakespeare, Schiller, Hayyam, Guayu,

Gustave Le Bon, Alfieri ve Rahip Mesliner’den yaptığı çeviriler de büyük önem taşır. Ayrıca

Hüseyin Cahit’in tarih ve felsefe çevirileri ile Haydar Rıfat Yorulmaz’ın Sosyalist dünya

edebiyatının önemli yazarlarından yaptığı çeviriler Meşrutiyet döneminin fikir hayatına

damgasını vurmuştur.91

Osmanlılar döneminde çeviri faaliyetleri dönem dönem büyük önem kazanmışsa da

yine de çeviri adına ilk sistemli çalışmalar Cumhuriyet döneminde meydana gelir.

Cumhuriyetin ilanından hemen sonra Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olarak Türk ulusal

kitaplığının ve öğretim kurumlarının ihtiyaç duydukları çevirileri gerçekleştirmek üzere bir

Telif ve Tercüme Heyeti kuruldu. Ancak bu heyet daha sonra Latin harflerine geçişe uyum

sağlayamadığı için kaldırılmış ve çevirilerle ilgilenme görevini de 1926 yılında Talim ve 90 Krş.KARANTAY, Suat; “Tercüme Bürosu, Normlar ve İşlevler”; KAYAOĞLU, Tacettin “Netice”; TANPINAR, Ahmet Hamdi, “Devlet Tesisleri ve Fikir Hayatı: İlk Tercümeler, İlk, Eserler”, TUNCEL, Bedrettin, “Hasan - Ali Yücel ve Tercüme”, YAĞCI, Öner (ed.) içinde, a.g.e. Kültür Bakanlığı, 1999, Ankara , s. 214 - 343; GÜRÇAĞLAR, Şehnaz Tahir; “Tercüme Bürosu Nasıl Doğdu, Birinci Türk Neşriyat Kongresi ve Çeviri Planlaması”; PAKER, Saliha,; “Tanzimat Döneminde Avrupa Edebiyatından Çeviririler”, Çoğuldizge kuramı Açısından Bir Değerlendirme, M. RİFAT (ed.),a.g.e. 2004, s.26-40, ERUZ, Sakine; a.g.e, s. 34-38 91 Meşrutiuet döneminde çevirmenler için bkz. GÜNYOL, Vedat, “Türkiye’de Çevirinin Başlangıcı”, Ö. Yağcı (ed.) içinde, a.g.e. 1999, s. 332.

Page 36: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

36

Terbiye Kurulu devralmıştır. Çevirini sistemli bir biçimde ele alınması ise ancak Maarif

Vekili Hasan Ali Yücel döneminde olmuştur. 1939 yılında toplana 1. Türk Neşriyat

Kongresinde dünya klasiklerinin Türkçe’ye çevrilmesi kararlaştırılmış ve alınan karar

doğrulusunda “Tercüme heyeti” kurumuştur, heyet 1940 yılında ilk toplantısını Hasan Ali

Yücel başkanlığında gerçekleştirmiştir. Büro’nun üyeleri arasında akademisyenler,

öğretmenler ve yazarlar bulunmaktaydı. Bunlar hem çeviri yapıyor hem de gelen çevirileri

düzeltiyorlardı. Ayrıca görevleri arasında bu çeviriler hakkında haftalık toplantılarda

okunacak raporları hazırlamak da yer almaktaydı. Çeviriye getirilen normlar sayesinde

çeviriler kaynak metinden yapılıyor, ikinci dilden çeviriler ise sadece Yunanca, Latince,

Portekizce gibi çok az sayıda kişinin bildiği dillerden yapılıyordu. Çevrilecek eserler öznel

tercihe göre değil oluşturulan listelerde yer alan klasik yapıtlardan seçiliyordu. Çevirilerde

benimsenen dil de sade ve kolay anlaşılır bir Türkçe’ydi ve çevrilen eserlerin Türkiye’de

“hümanizma ruhu”nu oluşturması hedeflenmekteydi. Tercüme Bürosunun bünyesinde

yayımlanan “Dünya Edebiyatından Tercümeler” dizisinde 1000’den fazla klasik ve çağdaş

Alman, Amerika, Avusturya, Babil, Çin, Danimarka, Eski Türkçe, Fransız, Hint, İngiliz, İran,

İskandinav, İspanyol, İtalyan, Latin, Latin Amerika, Macar, Polonya, Rus, Şark, İslam,

Tiyatro, Yunan yapıtı dilimize kazandırılmıştır.92 Hasan Ali Yücel’in Tercüme’ye verdiği

önem başka ülkelerin de dikkatini çekmiş ve Milletlerarası Mütercimler Federasyonu’nun

(FIT) Almanya’da, Bad Godesberg’de toplanan kongresinde Federasyon başkanı Türkiye’deki

tercüme çalışmaları anlatıldığında ülkemizi “tercüme cenneti” olarak nitelemiştir.

Tercüme Bürosunun etkinlikleri bununla sınırlı kalmamış, iki ayda bir yayımlanan Tercüme

dergisiyle de çevirinin kuramsal boyutu ele alınmıştır. Derginin ilk sayısı 19 mayıs 1940

yılında çıkmış ve dergi 1966 yılında yayımlanan 87.sayıya kadar varlığını sürdürmüştür.

Dergide çeviri sorunlarına ilişkin yazılar, çeviri yapıtların eleştirileri ve çeviri çalışmaları yer

92 Tercüme Büro’sunda 1940-1966 yılları arasında hangi dillerden kaç kitap çevrildiğini öğrenmek için bkz. KATOĞLU, Murat, “Cumhuriyet Türkiye’sinde Eğitim, Kültür, Sanat” Ö. Yağcı (ed.) içinde, a.g.e. 1999, s.332

Page 37: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

37

almaktaydı. Ayrıca dergide yer alan haberler bölümünde ise okurlara Tercüme Bürosu’nun

çalışmaları hakkında bilgi veriliyordu.

Sadece bu çalışmalarla sınırlı kalmayıp aynı zamanda da özel yayınevlerinin çeviri yayınlarını

da etkileyen ve özenli çevirilerin yapılmasına katkıda bulunan Tercüme Bürosu 1947 yılında

siyasal nedenlerle aksamaya ve 1950 yılından sonra da yavaş yavaş işlevini yitirmeye başladı.

1960’larda Tercüme Bürosunun kapanmasından sonra orada çalışan çevirmenlerin de kendi

yayınevlerini kurmalarıyla beraber özel yayınevlerinin sayısının artmaya başlamıştır. Devlet

alanında ise çevirilere verilen önem bu yıllarda ivme kazandıysa da bu sürekli olamamıştır.

Bu yıllarda özel yayınevleri tarafından plansız bir biçimde daha çok üniversite öğrencilerinin

tüketimine yönelik çevirilere ağırlık verilmiştir. Bunun sonucunda niteliksiz çevirilerin sayısı

artmış ve plansız bir çeviri etkinliği gerçekleşmiştir.

1970’lerde teknolojik alanda yaşanan gelişmelerle birlikte Televizyon gündelik hayatımızda

önemli bir yer tutmuş, bu da yazılı çeviriye ek olarak medya alanında çevirilere yönelimi de

sağlamıştır. Ancak bu alanda da yapılan çevirilerin niteliksiz ve özensiz olması günümüzde

hala tartışılan bir sorun olan “dilde kirlenme” ye yol açmıştır.

1980 yıllarda teknolojinin iyice ilerlemesi dışa açılmayı zorunlu kılmış, bu da çeviriye verilen

önemin artmasını sağlamıştır. Yapılan çevirilerin daha nitelikli olabilmesi ve profesyonel

çevirmenler yetiştirmek adına 1983 yılında Hacettepe ve Boğaziçi Üniversitelerine bağlı

olarak Mütercim - Tercümanlık bölümleri kurulmuş, çevirinin akademik boyuta taşınması

sağlanmıştır.

1990’lı yıllarda körfez savaşının da etkisiyle simültane çeviri gündeme gelmiş,

üniversitelerde de bu alana yönelik çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. 93

Günümüze gelindiğinde ise çeviri daha çok özel sektörün elinde olduğu

görülür.Yayınevlerince çıkarılan çeviri eserler çeşitli gazetelerin kitap eklerinde tanıtılmakta

93 Krş. ALTAY, Ayfer; AKSOY, Berrin; “Cumhuriyetten Günümüze Çevirinin Kültürel Gelişmedeki Yeri” Bahaeddin Yediyıldız (ed) içinde, Dil, Kültür ve Çağdaşlaşma, Hacettepe Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, 2003, Ankara, s. 169

Page 38: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

38

ve kitap çevirisi hakkında yorumlar yer almaktadır. Bu da çeviri konusunda okuyucunun daha

bilinçli olmasını sağlamaktadır.

Page 39: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

39

B. B. KURAM VE UYGULAMADA ÇEVİRİ ELEŞTİRİSİ

Bu bölümde çeviri eleştirisi alanında geliştirilen kuramlar ele alınacak ve bu kuramlardan

yola çıkılarak geliştirilen yöntem çerçevesinde ele alınan eserlerin değerlendirmesi

yapılacaktır.

1. 1. Çeviri Eleştirisine Kuramsal Yaklaşımlar

İyi ve doğru çevirinin nasıl olması gerektiğine dair yüzyıllardan beri teoriler

geliştirilmişken, çevirinin iyi- kötü veya doğru- yanlış olarak hangi kıstaslara göre

değerlendirilmesi gerektiğine dair kuramsal alanda çalışmalar ancak 1970’lerde

gerçekleştirilmiştir. Bu kuramcılardan en önemlileri A. Popoviç, W. Wills, K. Reiss, ve W.

Koller’dir.

Çeviri kuramını “çeviride deyiş kayması” üzerine geliştiren A. Popoviç94 “Zum Status

der Übersetzungskritik” adlı eserinde çeviri eleştirisinin de metnin kaynak ve hedef metnin

yazın dili bağlamının yanı sıra dil ve yazın geleneğinin yerleşik kurallarından sapma

açısından değerlendirilmesi gerektiğini belirtir.95 Yani bir eserin, yazının geleneksel

ölçütlerine ne kadar bağlı kaldığını veya yerleşik kalıplardan saparak özgün bir biçimde

çevrildiğini araştırır. Popoviç’e göre çeviri eleştirisi, çeviriyi çeviri olarak ele alırken, dil ve

biçim açısından özgün metinle karşılaştırarak nesnel yanlışları belirleyip bunları

çözümlemeyi amaçlar. 96

Koller’e göre ise Popoviç’in çeviri eleştirisi kuramında önemli noktalar şunlardır:

94 Çeviride deyiş kayması ve A. Popoviç için bkz. AKSOY, Berrin; a.g.e, s. 37,38 95 Bkz. GÖKTÜRK, Akşit; a.g.e, s. 82 96 Bkz. a.g.e, s. 83, KOLLER, W.; a.g.e, s. 197

Page 40: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

40

1. 1. Çeviri eleştirisi, çeviri metni kaynak dil ve hedef dilin edebiyatı içerisine

yerleştirir ve hedef dil okuyucusu açısından ele alır.

2. 2. Çeviri eleştirisi, kaynak dil metni ve hedef dil metnini biçimsel ve dil özellikleri

açısından inceler ve kaynak metin ile hedef metni dil ve içerik bakımından

karşılaştırır.

3. 3. Dilsel ve nesnel yanlışları belirlemek, çeviri eleştirisinin ancak tek bir

açısını oluşturur.97

Wills “Probleme und Perspektiven der Übersetzungskritik” adlı makalesinde çeviri

eleştirisinde nesnellik üzerine yoğunlaşır. Onun görüşüne göre çeviri eleştirmeni sadece

içeriksel eşdeğerliliği incelemek gibi somut konularda fikir yürütebilir. Çünkü somut

metinlerde varolan düz anlamlılık, eleştirinin nesnel ölçütlerle yapılmasını sağlar. Yazınsal

metinler ise yan anlamlar ve çağrışımlar ağır bastığından, bu tür metinlerin çevirisinde öznel

ve yorumbilgisel etkenler önemli rol oynar. Bundan dolayı eleştirmenin nesnel ölçütlere göre

değerlendirme yapması güçleşir98 Wills, hedef dil metni ile kaynak dil metnin içerik

bakımından bağlantısını çözümlemek yerine objektif çeviri eleştirisinin temeli olarak hedef

dil metni odaklı bir “normdan sapma modeli” öne sürer ve çeviri metnin dilsel üslup

yapısında nesnel bir çeviri eleştirisinin temeli olabilecek dört alan belirler:

1. Dil düzeyinde yerleşik kurallar (norm) ile bu kurallardan sapma arasındaki ilişki

2. Dilin kullanımı düzeyindeki yerleşik kurallar ve bu kurallardan sapma arasındaki ilişki

3. Toplumsal uzlaşımlarla saptanmış belli durumlara özgü dil kullanım örnekleri ile bu

örneklerden sapma arasındaki ilişki.

97 Bkz. GÖKTÜRK ve KOLLER, a.g.e 98 Bkz. GÖKTÜRK ve KOLLER, a.g.e

Page 41: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

41

4. Çevirinin “karmaşık değişkeler arasından seçme süreci” olarak görüldüğü bireysel söz

kullanımı düzeyinde kural ve sapma arasındaki ilişki.99

Wills ilk alandaki çeviri eleştirisini problemsiz ve aynı zamanda verimsiz olarak

niteler. Bunun nedeni, bu alandaki kavramlar hakkında kesin doğru veya yanlış olarak karar

verilebilmesidir. Bunun tersine dördüncü alanda yapılacak çeviri eleştirisi daha bireysel

olacaktır, çünkü bu alanda hedef dildeki metnin yapısını öznelliğe dayanan üslup ile ilgili

tercihler oluşturmaktadır. Wills’e göre dil düzeyindeki yerleşik kurallarla ilgili alan ise hedef

dilde mevcut bulunan kullanım kalıplarından dolayı geliştirilebilecek bir alandır.100 Wills

daha sonraki “The Sciense of Translation. Problems and Methods” adlı çalışmasında çeviri

eleştirisinde kaynak dilin ve çevirmenin önemine değinir. Ona göre çevirmenin aktarabilme

yetisi burada öne çıkar. Aktarabilme yetisi ile kastedilen iki dili karşılıklı ilişkileri,

eşdeğerlilikleri devingen etkileşimleri ile tanımaktır.101

Reiss da Wills gibi çeviri eleştirisine nesnel ölçütler getirmeye çalışır. Reiss

“Möglichkeiten und Grenzen der Übersetzungskritik“ adlı eserinde her türlü metnin

çevirisinin eleştirisinde nesnelliği temel alır. K. Bühler’in saptadığı seslenme, bilgilendirme,

anlatma işlevlerinden yola çıkarak metinleri dildeki işlevlerine göre sınıflandırır. Reiss’a göre

metin türünde ağır basan işlev çeviride seçilecek yöntemi belirler.102 İçerik ağırlıklı

metinlerde eleştirmen çeviri metnin, kaynak dildeki bilgi verici işlevini korunmuş olmasına

dikkat ederken, biçimsel yönü ağır basan metinlerde ise biçim benzerliğinin ve kaynak dil

okuyucusunda estetik bakımından yarattığı etkinin korunmuş olmasını dikkate alır. Seslenme

99 Bkz. GÖKTÜRK, a.g.e s. 83-84 ve KOLLER, a.g.e, s. 198 100 Bkz. KOLLER, a.g.e 101 Bkz. GÖKTÜRK, a.g.e, s. 84 102 Bkz. a.g.e, s. 85

Page 42: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

42

fonksiyonu öne çıkan metinlerde ise eleştirmen dil dışı etkenlerin özdeşliğini

değerlendirmelidir.103

Reiss’a göre “dil içi yönergeler” de çeviri eleştirisinde dikkate alınacak diğer bir

kriteri oluşturur. Dil içi yönergeler ile kastedilen, kaynak metnin anlam, sözcük, dilbilgisi ve

üslup gibi işaretleri ve onun hedef dildeki eşdeğerlilikleridir.104

Reiss, çeviri eleştirisinde son olarak dil dışı belirleyici ögeler ile onların dilsel yapı

üzerindeki etkisini ele alır. Metnin bu edimbilimsel boyutu ile kastedilen mesela bir

romandaki figürlerin konuşmalarıdır. Reiss’a göre çeviride yeterliliği sağlayabilmek için

çevirmenin (dolayısıyla eleştirmenin) kendisini roman figürünün yerine koyması gerekir.

Bunların dışında dil dışı etmenler arasında metnin tarihsel ve mekansal bağlamı da yer alır.

Reiss bu bağlamları metnin kültürel bağlamı içerisinde değerlendirir ve bu ögelerin çeviri

metindeki etkisini inceler. Dahası yazarın dilinin ve eserin karakterlerinin kaynak metnin

alıcısının üzerinde bıraktığı etki ile metnin içerdiği heyecanın dil ile taşınması kastedilir.105

Koller “Einführung in die Übersetzungswissenschaft” adlı eserinde çeviri eleştirisine

geniş yer ayırır ve eserinde Popoviç, Wills ve Reiss’in bu konudaki teorileriyle birlikte belli

bir çeviri eleştiri yöntemini de beraberinde sunar. Ancak Koller’in çeviri eleştiri metodundaki

amacı, yeni bir yöntem üretmekten ziyade çevirmene hizmet etmektir. Koller’in eleştiri

yöntemi üç basamaktan oluşur.

1. 1. Çeviri odaklı olduğu metin analizi

2. 2. Çeviri karşılaştırması

3. 3. Çeviri değerlendirmesi

Çeviri odaklı olduğu metin analizinde eleştirmen öncelikle kaynak metne beş alanda

sorular yöneltir.

103 Bkz. KAINDL, Klaus; “Übersetzungskritik”, Snell –Hornby, Mary, (Hrsg) içinde, Handbuch Translation, düzeltilmiş ikinci baskı, Stauffenburg Verlag, Tübingen, 1999, s. 373 104 Bkz. a.g.e,s. 374 105 Bkz. a.g.e

Page 43: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

43

a) a) Metnin dilsel işlevi nedir?

b) b) Metnin içerik özellikleri nelerdir?

c) c) Metnin dil ve üslup özellikleri nelerdir?

d) d) Metnin biçimsel- estetik özellikleri nelerdir?

e) e) Metindeki dil kullanımının alıcıya yönelik özelikleri nelerdir?106

Koller, metnin dilsel işlevini Bühler’in görüşlerinden yola çıkarak “bilgilendirici, anlatımcı ve

seslenici olarak belirler. Koller bu üç fonksiyona K. Reiss’ın dördüncü fonksiyon olarak

önerdiği “çoğul araçlı işlev”i de ekler. Somut metinlerde genellikle her üç fonksiyon eşit

derece baskındır, ama bazen bir veya ikisinin diğerlerine üstün bastığı da olur. Mesela

bilgilendirici işlev, bilimsel metinlerin yanı sıra, kullanım kılavuzları veya belgesel

romanlarda da karşımıza çıkabilir. Aynı şekilde reklam metinleri de her zaman seslenici bir

dille değil, bazen anlatıcı veya bilgilendirici bir dille yazılmış olabilir.107 Koller’in görüşüne

göre metin türlerini işlevlerine göre ayırma konusunda dikkat edilmesi gereken önemli nokta

işlevsel metin türü ayırımı ile yazın alanındaki geleneksel metin türleri ayırımını birbirine

karıştırmamaktır.108

Metnin içerik özellikleri olarak Koller dört temel özellik belirler.

1. 1. Kaynak dilin kültürüyle bağlantısı olmayan, belli bir bilgi veya uzmanlık

alanında genelgeçer konulardan oluşan metinler. Bilimsel ve teknik metinler

bu kategoriye girer.

2. 2. Kaynak dilin kültürüyle bağlantılı oldukları için, söz konusu kültür hakkında

belli ön bilgilere sahip olmayı gerektiren metinler. Yöresel halk edebiyatları gibi

106 Bkz. GÖKTÜRK, a.g.e, s. 88-90 107 Bkz. GÖKTÜRK, a.g.e, s. 88-90, KOLLER, a.g.e, s.212 108 Bkz. GÖKTÜRK, a.g.e, KOLLER, a.g.e

Page 44: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

44

3. 3. Kaynak dilin kültürel bağlamında yazılmış olmalarına rağmen, bu kültürle

ilgili ek bilgiyi de içeren metinler. Gezi yazıları gibi.

4. 4. Kaynak dil kültürüyle bağlantılı olan ancak bu bağlantıyı genellikle örtük bir

biçimde sürdüren metinler. Bu tür metinlerin kaynak dil ortamıyla içeriksel

ilişkileri, ancak kendi dilsel iç bağlamlarından çıkarılabilir. Sanat nitelikli edebiyat

metinlerinin büyük bölümü bu kategoriye girer.109

Metnin dil ve üslup özelliklerini saptamak için ise Koller metne değişik

açılardan bakar. Bunlar:

1. . Kelime hazinesi ve söz kullanımı açısından

- Değişik dillerden aktarılan terimlerle sözcüklerin kullanılması

- Özellikle kaynak dil kökenli terimlerle sözcüklerin kullanılması

- Tek bir dilin kültür bağlamıyla koşullu terimlerle sözcüklerin kullanılması

- Tek bir dildeki çok anlamlı sözcüklerin kullanılması

- Kaynak dille bağlantılı eğretilemeli deyim veya sözcüklerin kullanılması

- Sözcüklerin ses yapılarından yararlanılması

- Yananlamlı sözcüklerin sıkça kullanılması110

2. . Sözdizimi açısından

- Kaynak dildeki özgün sözdizimsel özelliklerin kullanılması

- Kaynak dile bağlı spesifik söz dizimi ihtimallerinden faydalanılması

3. 3. Dil kullanım kuralları açısından

- Kaynak dil metninin, söz konusu metin türünün yerleşik

dil ile üslup özelliklerine bağlı kalması

109 Bkz. GÖKTÜRK, a.g.e, s. 89, KOLLER, a.g.e, s. 213 110 Bkz. GÖKTÜRK, a.g.e, KOLLER, a.g.e

Page 45: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

45

- Kaynak dil metninin söz konusu metin türünün yerleşik kurallarına bağlı

kalmaması

4. Kaynak dil metninin kendine özgü dilsel biçemsel nitelikleri

Yukarıda belirlenen etmenlerin incelenmesi sonucunda üç ana metin tipi ortay çıkar;

- Kaynak metne bağlı olarak dil ve üslup özelliklerinin yüksek oranda kullanıldığı

metinler, örneğin dilin soyutlama, simgeleme eğilimindeki çağrışımsal kullanımına

öncelik tanıyan edebi metinler

- Dil ve üslup kullanımı açısından “nötr”düzeyde bulunan metinler, örneğin farklı

alanlardaki bilgilendirici metinler

- Karmaşık yapılarıyla her iki özellik arasında herhangi bir noktada yer alan

metinler, örneğin, edebi metinlerin büyük bir bölümü111

Metnin biçimsel- estetik özelliklerinde Koller biçimsel eşdeğerliliği amaçlayan bir

çeviri için iki metin türü belirler. Bunlardan ilki kafiye ve ritim gibi belli biçim ve estetik

özeliklerinin uygulandığı metinler; örneğin, şiir gibi lirik eserler ile dramatik eserlerdir. İkinci

tür metinler ise bu tür özellikler göstermeyen metinlerdir. Örneğin; nesir tarzında yazılmış

eserlerin çoğunluğu bu gruba dahil edilir.112

Metnin dil kullanımında alıcıya yönelik özellikler konusunda ise Koller, A.

Neubert’in metinleri yönelik oldukları okura göre bölümlemesine dayandırır. Mesela bazı

111 Bkz. GÖKTÜRK, a.g.e, s. 90, KOLLER, a.g.e 112 Bkz. GÖKTÜRK, a.g.e, KOLLER, a.g.e, s. 214

Page 46: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

46

metinler eşit ölçüde hem kaynak dildeki hem hedef dildeki okura yönelik yazılmışlardır;

bilimsel ve teknik metinler gibi. Bazı metinler özellikle kaynak dil okuruna yönelik

yazılmışlardır; ulusal tarih, ekonomik, politik, kültürel veya coğrafi metinler gibi, bazı yazın

metinleri gibi özellikle kaynak dile koşullu olmakla beraber, başka dilerin okurlarına da

yönelik olan metinler, kaynak dilde yazılmış olmalarına rağmen, her dildeki okura yönelik

metinler, ülke tanıtımına yönelik turistik metinler gibi

Tüm bunların dışında bir metnin uyarlamalar vs. sonucunda hedef kitlesi değişmesi de

söz konusu olabilir. Mesela, çocuklar için yazılmamış ama onlar için çevrilmesi amaçlanan

metinlerde olduğu gibi.113

Eleştirmen metni yukarıdaki gibi çözümledikten sonra çeviri karşılaştırmasına geçer.

Bu kısmı Koller bir pratik ve teorik olmak üzere ikiye ayırır. Pratik kısımda eleştirmen

orijinal ile çeviriyi sözcük, söz dizimi ve bütün yapı düzeyinde karşılaştırma yoluna gider ve

çeviri metinde dil işlevleri, içerik, dil ve üslup, biçim ve estetik ve ayrıca dil kullanımının

hedef dildeki okura yönelik özelliklerinin ne denli gerçekleştirilebildiğini araştırır. Teorik

kısımda ise eleştirmen çevirmenin eşdeğerlilikleri seçerken hangi metodu uyguladığına dikkat

eder. Bunun için de çevirmenin kitaba yazdığı ön sözden veya sonsözden yararlanabilir.114

Çeviriyi değerlendirme kısmında eleştirmen, çeviriyi karşılaştırma kısmında elde

edilen bulgulardan yola çıkar ve çevirideki seçimlerin uygunluğu hakkındaki bulgularını

ortaya koyar. Koller’e göre eleştirmenin çeviri eleştirisinde belirleyici olarak kullandığı

kriterler daima nesnel ölçütlere dayanmalıdır. Ayrıca çevirmen kullanacağı ölçütleri

belirlerken çeviri alanındaki değişimleri de göz önüne bulundurmalıdır.115

Ele alınan kuramlarda da görüldüğü gibi çeviri eleştirisi eleştirmenin öznel

görüşlerine göre gerçekleştirdiği bir “hata avı” değil, tersine nesnel bir incelemenin

sonucunda varılan noktalardır. Çeviri eleştirisinde amaç, çevirmenin hatalı bir çeviri yaptığını

113 Bkz. GÖKTÜRK, a.g.e, KOLLER, a.g.e 114 Bkz. GÖKTÜRK, a.g.e, s. 91, KOLLER, a.g.e, s. 215 115 Bkz. GÖKTÜRK, a.g.e, KOLLER, a.g.e, s. 216

Page 47: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

47

ortaya çıkarmak değildir. Aksine çeviri sürecinde karşılaşılan güçlükleri, bu güçlüklerin

çözümünde sıkça yapılan yanlışları ve bu yanlışların giderilmesi için neler yapılabileceğini

ortaya koymaktır. Eleştirmenin çözüm önerisi sunmadığı eleştiri eksiktir ve işlevini yerine

getirememiş demektir. Çünkü iyi çeviri yapmak kadar nesnel verilere dayanan bir çeviri

eleştirisi yapmak ve çeviri sürecinde karşılaşılan problemlere çözüm önerisi sunmak

çeviribilimi ileriye götürecek etkenlerdir.

Üniversitelerin bünyesinde yapılan çeviri eleştirileri sadece bir çalışma olarak

kalmamalıdır. Bu çalışmalar yayınevleri tarafından basılan çevirilere de yansımalıdır. Bu

durum “çeviri eleştirisi”nin kazandığı boyut açısından üzerinde önemle durulması gereken bir

konudur. Bu konuyla ilgili olarak İsveçli bilim adamı Gustav Korlen “Konstruktive

Übersetzungskritik als Aufgabe der schwedischen Universitätsgermanistik” 116 adlı

makalesinde İsveç’te Stockholm üniversitesinin Germanistik bölümünde çeviri incelemesi

üzerine yapılan bir çalışmadan bahseder. Günter Grass’ın “Die Blechtrommel” adlı eserinin

Nils Holmberg tarafından İsveççe’ye yapılan çevirisinin incelendiği bu çalışmada, yapılan

çeviri hataları sonucunda orijinal eserin edebi değerinden çok şey yitirdiği ortaya çıkmıştır.

Bu durum aynı çevirmen tarafından Alman Edebiyatından İsveççe’ye çevrilen Thomas Mann

ve Hermann Hesse’nin eserleri için de geçerlidir. Elbette ortaya çıkan çeviri yanlışlarında

sorumluluğun tamamını çevirmende aramamak gerekir. Aynı sorumluluğu, kitap satışını

arttırmak ve para kazanmak adına denetimsiz çeviriye izin veren yayınevleri de taşımaktadır.

Kusursuz bir çevirinin veya çok az sayıda hata içeren çevirinin ortaya çıkması için izlenecek

bilimsel yöntemler mevcuttur. Nitekim İsveç’teki yayınevleri de edebi çevirilerde yapılan

hataların düzeltilmesi amacıyla üniversitelerle işbirliği içine girmiştir. Yapılan çeviriler

bilimsel veriler ışığında tekrar gözden geçirilerek düzeltilmiş ve bu şekilde yeniden

116Bkz. KORLEN, Gustav ; “Konstruktive Übersetzungskritik als Aufgabe der schwedischen Universitätsgermanistik” in Nerthus, Bd. I (Eugen Diederichs verlag 1964)

Page 48: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

48

yayınlanmaları sağlanmıştır. 117 Dikkat edilmesi gereken unsur, edebi çevirilerin

yayınlanmadan önce bu işin eğitimini almış bir kişi tarafından kontrol edilmesidir. Ayrıca bu

tür çalışmaların ülkemizdeki yayınevleri ve üniversiteler arsında gerçekleşmesi de ülkemizde

yapılan çevirilerin kalitesini arttıracaktır.

2. 2. Çeviri Eleştirisinde İzlenecek Yöntem118

Çeviri eleştirisinde metodu olarak ilk etapta incelenen her iki eserin başından,

ortasından ve sonundan 10’ar sayfa ele alınarak, cümle cümle çevirileriyle karşılaştırılmıştır.

Karşılaştırmada kaynak metin odaklı bir çeviri eleştirisi benimsenmiştir. Cümleler hem

dilbilgisel açıdan hem de üslup açısından karşılaştırılmıştır. Bunun yanı sıra hedef metnin

alıcı kitlesi de göz önünde bulundurularak, çeviri metnin dilinin çocukların anlayabileceği

düzeyde olup olmadığı da incelenen kriterlere dahil edilmiştir. Metin tüm bu kriterler ışığında

aşağıdaki metot aracılığıyla incelenmiştir;

I. Yeni cümle

II. Tutarlı çeviri cümle

III. Tutarlı çeviriye yakın cümle

1.. Çeviriye sözcük ekleme

2.. Orijinal metinden sözcük çıkarma

3.. Orijinal metinden bir veya birkaç sözcüğün çıkarılması ve orijinal metinde

yer almayan şekilde çevrilmesi

4. Eylem düzeyi ve/ veya zamanı değiştirmek

5. Cümle yapıları ve dilbilgisel farklılıklar

6. Noktalama işaretlerini değiştirmek

117 a.g.e, s.29 118 Yöntem için bkz. Algün, Rezzan: Almanca’da Aziz Nesin, Doktora Tezi, Ankara 1982

Page 49: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

49

IV. İki dilin mevcut farklılıklarından dolayı serbest ama doğru olarak çevrilen

cümleler

V. İçerik bakımından tutarsız çeviri cümle

VI. Orijinal metne cümle ekleme

VII. Orijinal metinden cümle çıkarma

VIII. Birden fazla cümlenin birleştirilerek çevrilmesi

Bir cümlenin bölünüp birden fazla cümleyle verilmesi

Ayrıca bazı cümlelerde ortaya çıkan üslup sorunu veya çocukların diline uygunluk gibi

özellikler, bu kategorilere ek olarak belirtilmiştir.

3. Yazarın ve Eserin Çocuk Edebiyatındaki Yeri ve Önemi

3.1 Bu Eserlerin seçilmesinin nedeni

Angela Sommer Bodenburg’un “Küçük Vampir” serisi 1979 yılında Almanya’da

yayınlandığından beri çocukların sevgilisi olmuş, tüm dünyada 30 dile çevrilmiş, adeta rekor

denecek kadar çok baskı yapmıştır.119

Bu kitapların seçilmesinin birden çok nedenleri bulunmaktadır: Kitabın 80’li yıllardan

günümüze değin hiç azalmayan bir ilgiyle okunması, yani hala güncelliğini koruması ve

günümüz çocuklarının da en sevdiği kitap serileri arasında yer alması. Çeviribilimsel açıdan

ise, yazarın “küçük vampir” serisinin iki farklı çevirmen tarafından çevrilmiş olması, aynı

seriden iki farklı kitabın iki farklı çevirmen tarafından nasıl çevrildiğine dair bir karşılaştırma

yapmaya olanak sağlamaktadır. Ayrıca Müslüman –Türk kültüründe bulunmayan “vampir

kültürü” ne ait öğeler içermesi de küçük vampir serisinin “ Der kleine Vampir liest vor

(Küçük Vampir Kitap Okuyor, çev. Sıdıka Orhon) ” ve “Das rätselhafte Programm

119 MATENKLOTT, Gundel; Zauberkreide, Kinderliteratur seit 1945, JB. Metzlersche Verlagsbuchhandlung, Stutgart: Metzler, 1989, s. 152

Page 50: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

50

(Esrarengiz Program, çev. Güleren Pamir)” adlı kitaplarının seçilmesinin nedenleri arasında

yer alır.

A.3.2. Yazarın Biyografisi

Angela Sommer Bodenburg 1948 yılında Reinbek’de doğmuştur. Sosyoloji, Psikoloji

ve Pedagoji eğitiminin ardından Hamburg’da 1972 –1984 yılları arasında Hamburg’da 12 yıl

boyunca sınıf öğretmenliği yapmıştır. Bu sayede çocukların iç dünyasını yakından tanıma

olanağı bulmuş ve eserlerinde çocuk gerçekliğini tarafsız bir biçimde yansıtmıştır. 1992

yılından beri eşi ve aynı zamanda menajeri olan Burghardt Bodenburg ile Amerika’da

yaşamaktadır. 1979’dan beri 30 dile çevrilen ve 10 milyondan fazla baskıya ulaşan 40dan

fazla kitabı yayınlanmıştır. Bunlar arasında şiir kitapları, resimli kitaplar, kısa öyküler yer

almaktadır, Eserleri arasında özellikle 17 kitaplık seriden oluşan “Küçük Vampir” ve “Anton

ve Küçük Vampir” serileri özellikle büyük üne sahiptir. Küçük vampir serisinin filmi ve

Televizyon dizisi bulunmaktadır. Yazarın diğer ünlü eserleri beş kitaplık serisi

“Schokolowski”, “Hanna Gottes kleinster Engel (Hanna, Tanrının En Küçük Meleği)”dir.120

3.3 Küçük Vampir

Fantastik çocuk kitapları arasında önemli bir yere sahip olan “Küçük Vampir” ilk

olarak 1979 yılında yayınlanmış ve çocuklar tarafından hemen benimsenmiştir.121 Eserin

konusu, roman kahramanı Anton’un etrafında dönmektedir. Anton ailenin tek çocuğudur ver

korku hikâyelerinden özellikle de vampir hikayelerinden çok hoşlanmaktadır. Bir akşam,

penceresinde küçük bir vampirin varlığını fark eder. Önce birbirlerinden korkarlar ancak

120 Bkz. www.angelasommer-bodenburg.com/MainRightFrame.html 121 Bkz Mattenklott, Gundael, a.g.e

Page 51: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

51

sonradan çok iyi arkadaş olurlar. Bu dostluk aynı zamanda onların birlikte yaşayacakları

maceraların da başlangıcını oluşturur.

Gerek Anton’un iç dünyası gerekse aile yapısının tasvir edilmesi açısından son

derece realist bir yaklaşım sergileyen roman, Anton’un vampir arkadaşı Rüdiger ve kız

kardeşi Anna’yla olan ilişkisi bakımındansa fantastik bir yapıya sahiptir. Reel dünya ve

fantazi dünyasının iç içe geçtiği roman bu açıdan tipik fantastik roman özelliğini taşımaktadır.

Eserde 1980’lerin Almanya’sında yaşayan çocukların içinde bulundukları yalnızlık

Anton aracılığıyla çok başarılı bir şekilde dile gelmektedir. Ancak yazar bunu trajediye

dönüştürmez, doğrudan bir eleştiri getirmeden, sadece tasvir yoluyla ortaya koyar.

Kitabın dili açık ve anlaşılırdır. Cümle yapısı temel cümle ve ona bağlanan yan

cümlelerden oluşur. Eserde çok sık yer alan diyaloglar ise son derece kısa ve tekrarlara

dayalıdır. Kitapta anlatılan olay örgüsü okuyucuyu sıkmadan, son derece eğlendirici bir

anlatım tarzıyla Anton’un bakış açısından aktarılmaktadır. Okuyucu kendisini Anton’la çok

rahat özdeşleştirebilmekte, bu da eserden daha çok keyif alınmasını sağlamaktadır. Ayrıca

Anton’un bir yandan Rüdiger’le ailesinden gizli yaşadığı maceralar çocukların o yaşlarda

maceraya olan tutkularına hitap ederken, diğer yandan Rüdiger’in kız kardeşi Anna ile

yaşadığı aşk, çocuk okuyucuyu duygusallık açısından da cezbetmektedir.

Kitapta iki farklı dünya tasvir edilmektedir. Her dünyanın kendine özgü bir yaşam

tarzı vardır. Anton’un içinde bulunduğu dünya olan insanların dünyası Almanya’nın tipik orta

sınıf ailesini temsil etmektedir. Vampirlerin dünyasında ise insanlara ait özellikler vampirlere

göre değiştirilmiştir. Örneğin; “Mensch - ärgere – dich - nicht” (Kızma Birader) yerine

“vampir- ärgere – dich – nicht” kullanılması. Aynı şekilde vampir isimleri de insan

isimlerinin vampir dünyasına uyarlanmış halidir. Mesela “Sabine die Schreckliche” (Korkunç

Sabine). Bu da vampirlerin gerçeküstü dünyasını gerçekliğe yaklaştırma konusunda yazarın

başarısının göstergesidir.

Page 52: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

52

B. METNİN VE ÇEVİRİSİNİN ANALİZİ (Der kleine Vampir liest vor, s. 9-19)

Page 53: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

DER KLEİNE VAMPİR LİEST VOR

Sayfa 9

• O Nein! (başlık)

1. „Und Anton schläft immer

noch?“

2. Das war die Stimme von

Antons Mutter.

3. Anton hörte sie merkwürdig

gedämpft, wie aus groβer

Ferne.

4. „Ja! Wir sollten ihn ruhig

noch ein bisschen schlafen

lassen!“ antwortete Antons

Vater.

5. Anton schlug die Augen auf

Anton und blinzelte.

6. In seinem Kopf war eine

eigenartige Leere, und

sekundenlang wusste er nicht,

wo er sich befand und was

geschehen war.

KÜÇÜK VAMPİR KİTAP OKUYOR

Sayfa 9

• Aman Hayır! (başlık)

1. “Yani Anton hala uyuyor mu?”

2. Bu, annesinin sesiydi.

3. Ses bir garipti, çok boğuk

geliyordu, sanki annesi çok

uzaklardaymış gibi.

4. “Evet bırakalım biraz daha

uyusun!”

Bu babasının sesiydi.

5. Anton gözlerini açıp

kırpıştırdı.

6. Kafasının içi bomboştu.

Bir an için nerede olduğunu

çıkaramadı.

Neredeydi? Başına neler

gelmişti?

Page 54: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

54

7. Vor sich sah er eine runde

Öffnung, durch die helles

Sonnenlicht fiel.

8. Und seltsamerweise lag er

nicht im Bett, sondern auf den

Boden...

9. Aber dann erinnerte Anton

sich an alles:

10. Vor drei Tagen war er mit

seinem Vater ins Jammertal

gekommen, um hier Urlaub zu

machen – sogenannten

Aktivurlaub

11. Zu Weinachten hatte er

nämlich ein Zelt und einen

Schlafsack bekommen –und

einen Gutschein, auf dem

Stand: Gutschein für einen

Aktivurlaub. Einzulösen in den

Frühjahrsferien

12. Das war eine Idee von dem

Psychologen Schwartenfeger

gewesen, damit Anton nicht

immer nur an seine Freunde,

die Vampire denken sollte.

7. Tam karşısındaki yusyuvarlak

delikten içeri parlak güneş ışığı

vurmuştu.

8. Ve ne tuhaf, yatağında değil de

yerde yatıyordu!..

9. Sonra birden her şeyi

hatırlayıverdi.

10. Üç gün önce babasıyla

İniltiler vadisine gelmişlerdi.

Tatile; son moda deyimiyle

aktif tatil yapmaya!

11. Noel'de bir çadırla ve uyku

tulumu hediye etmişlerdi – ve

de üstünde İlkbahar Tatilinde

Kullanılmak Üzere Aktif Tatil

Kuponu yazılı bir kağıt.

12. Anton hiç durmadan vampirleri

düşünmekten vazgeçsin diye

yapılacaktı bu tatil.

Fikir, psikolog Ruhsil'den

çıkmıştı.

Page 55: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

55

13. Und Anton durfte sich sogar

das Urlaubsziel aussuchen!

14. Er hatte sich natürlich für das

Jammertal entschieden; denn

seit die Vampire von

Friedhofswärter Geiermeier

aus ihrer heimatlichen Gruft

vertrieben worden waren,

wohnten sie in der Ruine

Jammertal.

15. So waren Anton und sein Vater

mit der Eisenbahn bis Langer

Jammer gefahren und dann zu

Fuβ weitergegangen.

16. Im Jammertal hatten sie eine

Höhle – die Wolfshöhle-

bezogen.

17. Dreimal hatten sie dort nun

schon übernachtet

13. Yer seçimi de Anton'a

bırakılmıştı.

14. O da tabii ki hemen İniltiler

Vadisi'ni seçmişti; çünkü

vampirler evleri olan

mezarlıktan, mezar bekçisi

Kargaburun tarafından sürüleli

beri İniltiler Vadisindeki

harabelerde yaşıyorlardı.

15. Anton'la babası, Uzun İnle'ye

kadar trenle yolculuk etmiş,

sonra da yürümüşlerdi.

16. İniltiler vadisinde bir

mağaraya, Kurt inine

yerleşmişlerdi.

17. Üç gecedir bu mağarada

kalıyorlardı.

Page 56: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

56

Sayfa 10

1. Und vorgestern, beim ersten

Rundgang durch die Ruine,

hatte Antons Vater sich die

Finger in der alten Orgel

geklemmt.

2. Mit Schaudern dachte Anton

daran zurück, wie abscheulich

dunkelviolett die Finger seines

Vaters gestern ausgesehen

hatten...

3. Und die gequetschten Finger

mussten auch der Grund sein,

dass Antons Mutter, die sich

für einen Urlaub ohne fließend

warmes Wasser nicht

begeistern konnte und die

deshalb gar nicht erst

mitgefahren war, jetzt auf

einmal draußen vor der Höhle

stand

4. Vermutlich waren die

Schmerzen so schlimm

geworden, dass Antons Vater

zuhause angerufen und sie

gebeten hatte, ihn abzuholen-

ihn und Anton!

Sayfa 10

1. Ve önceki gün, harabelerdeki

ilk gezintilerinde babası

parmaklarını eski orga

sıkıştırmıştı.

2. Anton babasının mosmor

kesilen parmaklarını

hatırlayınca ürperdi...

3. Devamlı sıcak su bile

bulamayacağı bir tatilden hiç

mi hiç hoşlanmayacağını

söyleyip evde kalan annesi

belli ki bu mosmor parmaklar

yüzünden çıkagelmişti.

4. Anlaşılan babası parmaklarının

acısına daha fazla

dayanamayıp eve telefon

etmiş, karısından gelip onu

buradan almasını istemişti;

Anton'u da tabii.

Page 57: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

57

5. "O nein!" stöhnte Anton leise

und biss sich auf die Lippen.

6. Er wollte nicht weg aus dem

Jammertal – weg von Rüdiger

und Anna!

7. Als er sich in die Höhle umsah,

stellte er mit Schrecken fest,

daβ sie schon fast leer geräumt

war – bis auf seinen

Schlafsack, die Turnschuhe mit

den Socken und das Buch „Der

Vampir – Wahrheit und

Dichtung.“

8. Offenbar hatten Antons Eltern

in ihrem Eifer bereits seinen

Pulli und die Jeans eingepackt!

9. Voller Ingrimm dachte Anton,

daβ er dann wohl im

Nachtanzug draußen

herumspazieren sollte – da

spürte er unter seinen Finger

etwas Rauhes, Zerschlissenes,

das ganz gewiss, nicht sein

Nachtanzug war.

5. "Olamaz!" diye sessizce inledi

Anton ve dudaklarını ısırdı.

6. İniltiler vadisini terketmek

istemiyordu.Rüdiger ve

Anna'yı terketmek!

7. Şöyle bir göz gezdirince

mağaranın neredeyse tamamen

toparlanmış olduğunu gördü,

uyku tulumu, spor

ayakkabıları, çorapları ve

Vampir – Gerçek ve Kurmaca

adlı kitabı hariç.

8. Annesiyle babası tüm

işgüzarlıklarıyla kazağı ile

pantolonunu da bavula

yerleştirmişlerdi.

9. Pijamalarıyla ortalıkta

dolaşması gerekeceğini

düşününce bozuldu; sonra eli

birden kaba, yırtık pırtık bir

şeye değdi.

Kesinlikle pijaması olamazdı

bu.

Page 58: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

58

10. Dort in der Ruine hatte ihm

Rüdiger aus der Chronik der

Familie von Schlotterstein

vorgelesen – und

anschließend, nachdem Anton

allein zur Wolfshöhle

zurückmarschiert war, hatte er

vor lauter Erschöpfung

vergessen, den Vampirumhang

auszuziehen und in der

Felsnische vor der Höhle zu

verstecken.

Sayfa 11 1. Mit all seinen Sachen war er

einfach in den Schlafsack

gekrochen und eingeschlafen.

2. Hastig zog Anton den

Reißverschluss bis unter seinen

Kinn.

3. Und nun?

4. Sollte er versuchen, sich hier

im Schlafsack den Umhang

abzustreifen?

5. Aber in dem engen,

dickgepolsterten Schlafsack

war das leichter gedacht als

getan!

10. Orada, harabelerde Rüdiger

ona Titrektaşzade Tarihi 'nden

bölümler okumuştu.

Anton sonra tek başına

yürüyerek Kurt İni'ne geri

dönmüş, yorgunluktan vampir

pelerinini üstünden çıkartıp

mağara önündeki o oyuğa

saklamayı unutmuş,

Sayfa 11

1. olduğu gibi üstündekilerle

uyku tulumunun içine girip

uyuya kalmıştı.

2. Anton alelacele uyku

tulumunun fermuarını çenesine

kadar çekti.

3. Peki şimdi ne olacaktı?

4. Uyku tulumunun içinde

pelerini çıkartmayı denese

miydi?

5. Ama o daracık uyku

tulumunun içinde bunu

yapmak hiç de kolay değildi.

Page 59: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

59

• Der arme Junge (başlık)

6. Während Anton sich noch

abmühte, schaute plötzlich ein

Kopf durch die runde Öffnung

zu ihm herein, und mit

freudiger Stimme sagte seine

Mutter: „Anton!”

7. Dann kroch sie durch die

Öffnung in die Höhle, kam auf

ihn zu und wollte ihn

umarmen.

8. Doch krampfhaft hielt Anton

von innen den Reißverschluss

zu.

9. Sie stutzte: “Bist du krank?”

10. Schon legte sie ihm ihre Hand

auf die Stirn. “Oh, Anton, du

bist ja ganz heiß!”

11. Kein Wunder! dachte Anton.

12. Aber er schwieg und biss die

Zähne zusammen.

• Zavallı Çocuk (başlık)

6. Anton o işlerle uğraşırken

aniden yuvarlak delikte bir

kafa belirdi ve annesi neşeli bir

sesle “Anton!” diye seslendi.

7. Sonra dizleri üstünde

mağaranın içine girdi, Anton’a

yanaşıp onu kucaklamak istedi.

8. Ama Anton tüm gücüyle

fermuara yapışmış kalmıştı.

9. Annesi şaşırdı: “Hasta mısın?”

10. Ve hemen elini Anton’un

alnına götürdü. “Aman Anton,

ne kadar da sıcaksın!”

11. Hiç şaşmam! diye düşündü

Anton.

12. Ama ses çıkartmayıp dişlerini

sıktı.

Page 60: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

60

13. “Der arme Junge! Er hat

bestimmt Fieber!” rief sie zu

Antons Vater hinaus.

14. „Ich… ich hab kein Fieber!“

widersprach Anton – nicht sehr

überzeugend, wie er selbst

merkte.

Sayfa 12

1. „Aber du bist ganz

verschwitzt!“ sagte sie,

offenbar ernsthaft besorgt.

2. „Ich hatte einen aufregenden

Traum“, versuchte er sich

herauszureden.

3. “Bestimmt wieder einen

deiner grässlichen Vampir –

Alpträume!” meinte sie und

fügte entschlossen hinzu:

4. „Das ist noch ein Grund mehr,

aus dieser grässlichen Höhle

auszuziehen.“

5. Hier muss man ja Alpdrücke

kriegen!

13. “Zavallı çocuk! Ateşi var

muhakkak!” diye dışarı

seslendi annesi.

14. “Ben…benim ateşim filan

yok!” diye itiraz etti Anton…

ama fazla inandırıcı

olamadığını kendi bile fark etti.

Sayfa 12

1. “Ama terden sırılsıklamsın!”

dedi annesi. Endişeli olduğu

her halinden belliydi.

2. Çok heyecanlı bir rüya

gördüm" diye işin içinden

çıkmaya çalıştı Anton.

3. “Eminim şu iğrenç Vampir

kabuslarından biriydi dedi

annesi ve kararlı bir sesle

ekledi:

4. “Bu pis mağarayı terk etmek

için bir neden daha!”

5. “Burada insana tabii ki kabus

çöker!

Page 61: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

61

6. Wie gut dass, ich zwei helle

und saubere Zimmer in einem

Landgasthof für uns

gefunden habe!“

7. „Landgasthof? Ich will in

keinen Landgasthof!“ murrte

Anton.

Sayfa 13

1. Seine Mutter lachte.

2. „Drei Tage als

Höhlenmenschen, und schon

Vati hat eine schlimme

Quetschung, du eine Grippe...

3. Ich möchte nicht wissen, was

noch alles passieren würde!“

4. „Vati hat sich die Finger nicht

in der Höhle geklemmt!“

entgegnete Anton.

5. „Und gewaschen habt ihr euch

auch kein einziges Mal!“ fuhr

seine Mutter fort, ohne Antons

Einwand zu beachten.

6. Köydeki pansiyonda temiz iki

oda bulmam çok iyi oldu.”

7. Köydeki pansiyonda mı? Ben

köy pansiyonu falan

istemiyorum diye mırıldandı

Anton.

Sayfa 13

1. Annesi güldü.

2. “Üç gün mağarada kaldınız,

baban elini sakatladı, sen grip

oldun...

3. Başınıza daha neler gelecekti,

düşünmek bile istemiyorum

4. “Babam elini mağarada

sıkıştırmadı!” diye karşılık

verdi Anton

5. “Ve tek bir gün bile

yıkanmadınız!” diye devam etti

annesi, Anton'un itirazına aldırış

etmeden.

Page 62: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

62

6. „Aus deinem Schlafsack

kommt ein Geruch wie... na,

ich weiβ nicht wie

7. Wahrscheinlich hältst du den

Reißverschluss deshalb so fast

zu!

8. Jedenfalls wird es höchste Zeit,

dass du ein Bad nimmst!"

9. „Ich habe mich gewaschen!"

protestierte Antons Vater von

draußen.

10. „Im Fluss, wie sich das für einen

Aktivurlaub gehört.

11. Nur Anton nicht – dem war das

Wasser zu kalt.“

12. „Nein, zu verschmutzt!“

entgegnete Anton.

13. Dabei hatte er Mühe, nicht zu

lachen.

6. “Uyku tulumundan öyle bir koku

geliyor ki, sanki...Her neyse, ne

söyleyeceğimi bilemedim...

7. Anlaşılan fermuarı onun için

çenene kadar çekmişsin.

8. Yıkanma zamanı gelmiş de

geçiyor besbelli!”

9. “Ben yıkandım!” diye itiraz etti

babası dışarıdan.

10. “Aktif tatilde olması gerektiği

gibi nehirde.

11. Anton yıkanmadı...suyu fazla

soğuk buldu.”

12. “Hayır, fazla kirli buldum,” diye

karşılık verdi Anton.

13. Bu arada gülmemek için kendini

zor tutuyordu.

Page 63: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

63

14. Wenn seine Mutter wüsste, dass

der Vampirumhang war, der so

eigenartig roch!

15. „Na schön!“ sagte sie.

16. „Wenn du meinst, dass du kein

Fieber hast, dann wirst du jetzt

Aufstehen, deinen Schlafsack

nehmen und mitkommen!

17. Vati wartet schon ungeduldig

darauf, dass er zum Arzt gehen

kann!“

18. Ihre Stimme klang gereizt, wie

Anton mit Befriedigung

feststellte.

19. In seiner schwierigen Lage

jedenfalls – mit dem

Vampirumhang im Schlafsack

– war ihm eine ungeduldige,

entnervte Mutter viel lieber als

eine überbesorgte, die kein

Auge von ihm ließ!

14. Annesi bu kadar kötü kokan

şeyin vampir pelerini

olduğunu ah bir bilseydi...

15. “Ne ala!” dedi annesi.

16. “Madem ateşin yok, o halde

hemen fırla! Uyku tulumunu

toplayıp arkamızdan gel!

17. Baban doktora gitmek için

sabırsızlanıyor”

18. “Annesinin sesinin bayağı

sinirli çıktığını fark edince

sevindi Anton.

19. İçinde bulunduğu şu kötü

durumda, yani vampir

peleriniyle uyku tulumu

içinde sıkışıp kalmışken,

sabırsız, sinirli bir anneyi,

gözünü ondan ayırmayan aşırı

endişeli bir anneye yeğlerdi.

Page 64: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

64

20. Wenn er sie noch ein bisschen

mehr ärgerte, würde sie

bestimmt wütend aus der

Höhle gehen, und genau das

konnte Anton im Augenblick

am besten gebrauchen.

Sayfa 14

1. „Ungeduldig?“ meinte er

gedehnt.

2. „Eben hat Vati gesagt, ihr

solltet mich lieber noch ein

bisschen schlafen lassen.“

3. Er gähnte demonstrativ.

4. „Wie immer hat Vati recht!“

erklärte er dann und schloss die

Augen.

5. „Ich bin wirklich sehr müde!“

20. Onu biraz daha kızdıracak

olursa öfkeyle mağarayı terk

edeceğinden emindi ve şu

anda da işine gelecek tek şey

buydu.

Sayfa 14

1. "Sabırsızlanıyor mu?" diye

sordu uyuşuk uyuşuk.

2. "Biraz önce babam benim daha

fazla uyumamı söylemişti

ama!"

3. Esnedi.

4. “Her zaman olduğu gibi babam

bu kez de haklı!”

Gözlerini yumdu.

5. “Gerçekten de çok yorgunum.”

Page 65: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

65

6. „Müde? Dass ich nicht lache!“

sagte seine Mutter, nun richtig

gereizt.

7. „Sieh doch zu, wie du allein

zurechtkommst!

8. Ich gehe jetzt vor die Höhle.

9. Aber wehe dir, wenn du in

zehn Minuten nicht

nachkommst.

10. Dann werden wir ohne dich

abfahren!"

11. Damit rauschte sie nach

draußen - soweit man in der

niedrigen Höhle von

"rauschen" sprechen konnte.

12. Anton grinste.

6. “Yorgun mu? Güleyim bari!”

diyen annesi artık bayağı

öfkeliydi.

7. “Bakalım tek başına nasıl

üstesinden geleceksin!

8. Ben şimdi mağaradan

çıkıyorum.

9. Ama on dakikada hazır

olmazsan halin duman,

haberin olsun!

10. Sensiz çekip gider, yola

koyuluruz bak!”

11. Bu sözleri söyledikten sonra

mağaradan bir hışım dışarı

çıktı; mağaranın dar girişi göz

önüne alındığında “hışım”dan

ne kadar söz edilebilirse, tabii

12. Anton sırıttı.

Page 66: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

66

13. Ohne ihn abfahren – das

glaubte sie ja selbst nicht!

14. Obwohl... ihm, Anton, würde

das sogar sehr recht sein!

15. Schließlich war er für heute

abend mit dem kleinen Vampir

in der Burgkapelle verabredet,

um mehr aus der Chronik von

Familie Schlotterstein zu

erfahren.

16. Und Anton pflegte sich an

seine Verabredungen zu

halten– vor allem an die mit

dem kleinen Vampir!

17. Er wartete, bis er seine Eltern

leise miteinender sprechen

hörte.

18. Dann stand er auf, zog sich

rasch den Vampirumhang aus

und verstaute ihn im

Schlafsack.

13. Onsuz yola çıkmakmış..

söylerken annesinin kendisi

bile buna inanmamıştı

herhalde.

14. Ama gene de... Anton'un işine

bayağı da gelirdi hani.

15. Ne de olsa bu akşam küçük

vampirle randevusu vardı.

Kalenin kilisesinde buluşup

Titrektaşzade Tarihi'ni

okumaya devam edeceklerdi.

16. Anton genelde randevularına

sadık biriydi ... özellikle küçük

vampirle olan randevularına!

17. Annesiyle babası kendi

aralarında sessizce konuşmaya

başlayıncaya kadar bekledi.

18. Sonra kalktı, vampir pelerinini

çabucak üstünden çıkartıp

uyku tulumunun içine

tıkıştırdı.

Page 67: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

67

19. Aufatmend rollte er den

Schlafsack zusammen.

20. Er schlüpfte in die Turnschuhe,

nahm sein Buch und den

Schlafsack unter den Arm, und

kroch durch die Öffnung.

Sayfa 15

• Kein Grund zum Weinen

(Başlık)

1. Draußen sah er das Fahrrad,

das sein Vater bei der

Tankstelle in Langer Jammer

geliehen hatte, bepackt mit

ihren Rucksäcken am Baum

lehnen.

2. Grinsend wandte er sich an

seine Mutter, „Sagtest du nicht

etwa abfahren?“

3. „Ja wieso?“ antwortete sie.

19. Rahat bir nefes alıp uyku

tulumunu katladı.

20. Spor ayakkabılarını giydi,

kitabı ile uyku tulumunu eline

alıp mağaradan çıktı.

Sayfa 15

• Ağlamak İçin Hiçbir Neden

Yok (Başlık)

1. Dışarıda babasının Uzun

İnle'deki benzinciden kiraladığı

bisikleti gördü; üstüne sırt

çantaları yerleştirilmiş, bir

ağaca dayalı duruyordu.

2. Annesine sırıtarak: “Yola

koyulacağız dememiş

miydin?” diye sordu

3. “Neden soruyorsun ki?” diye

cevap verdi annesi.

Page 68: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

68

4. „Na mit dem vollbepackten

Rad!“ sagte er.

5. „Das kann man höchstens noch

schieben.“

6. „Sehr lustig!“ sagte seine

Mutter spitz.

7. „Vielleicht erklärst du mir mal,

wie ich mit dem Auto bis zu

eurer abgelegenen Höhle

fahren sollte!“

8. „Sollte?“ erwiderte Anton

hinterhältig

9. Wer spricht denn von „sollte?“

10. „Anton!“ ließ sich sein Vater

vernehmen.

11. Ich kann ja verstehen, dass du

enttäuscht bist.

4. “Eh yani bisikletin üstünü

doldurmuşsunuz da...

5. Bu artık yola koyulmak değil,

olsa olsa yolda itmece olacak.”

6. “Ay ne komik!” dedi annesi.

Artık iyice kızmıştı.

7. “Bu yolu izi bulunmaz sapa

yere arabamla gelmeyi nasıl

başaracaktım peki,zahmet edip

bunu da açıklar mısın lütfen!”

8. “Başarmak mı?” diye cevap

verdi Anton sinsi sinsi

sırıtarak.

9. “Bunu başarmanı isteyen

kim?”

10. “Anton!”dedi babası.

11. “Düş kırıklığına uğramanı

pekala anlıyorum.

Page 69: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

69

12. Aber der Urlaub ist noch gar

nicht vorbei!

13. Wir ziehen nur um in einen

schönen Landgasthof, den

Mutti für uns gefunden hat.

14. Da gibt es morgens warmen

Kakao, ein gekochtes Ei,

Honig, Marmelade, frische

Brötchen- alles, was du willst!“

15. „Alles was ich will?“ sagte

Anton.

16. „Ich will nur eins:

Hier bleiben!“

17. „Sei doch nicht so

dickköpfig!“ antwortete seine

Mutter.

18. „Oder glaubst du etwa, Vati

hätte sich mit Absicht die

Finger gequetscht?"

12. Ama tatil daha bitmedi ki!

13. Annenin bizim için bulduğu

güzel bir pansiyona

taşınıyoruz, hepsi bu.

14. Orada sabahları sıcak kakao

var, rafadan yumurta, bal,

reçel, taze ekmek...ve canının

istediği her şey!”

15. “İstediğim her şey mi?”diye

sordu Anton.

16. “Benim istediğim tek şey var:

Burada kalmak!”

17. “Bu kadar aksilik etmesene!”

diye cevap verdi annesi.

18. “Yoksa babanın isteyerek mi

elini sıkıştırdığını sanıyorsun?”

Page 70: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

70

19. „Nein“ knurrte Anton.

20. „Aber vielleicht denkt ihr auch

mal an mich!

Sayfa 16 1. Schließlich habt ihr mir das

Zelt und den Schlafsack extra

zu Weinachten geschenkt –und

jetzt soll ich anscheinend alles

wegschmeißen...“

2. Er merkte, wie sich seine

Augen mit Tränen füllten.

3. Hastig wandte er sich ab.

4. „Anton!“ hörte er die Stimme

seiner Mutter.

5. „Das ist doch kein Grund zum

Weinen!“

6. Und außerdem – wenn wir erst

mal in dem Landgasthof sind,

kannst du dein Zelt viel

gefahrloser aufschlagen als

hier in diesem –„ sie stockte.

19. “Sanmıyorum elbette” diye

homurdandı Anton.

20. “Ama birazcık da beni

düşünseniz!

Sayfa 16

1. Ne de olsa Noel'de uyku

tulumu ile çadırı bana hediye

eden sizdiniz...Anlaşılan şimdi

hepsini sokağa atmam

gerekecek...”

2. Gözlerinin dolduğunu fark etti.

3. Hemen sırtını döndü.

4. “Anton” dediğini duydu

annesinin.

5. “Bu, ağlamak için bir neden

değil ki!

6. Hem ayrıca pansiyona

yerleştiğimizde çadırını çok

daha güvenli bir yere

kurabilirsin. "Orası burası gibi

bir...” Gerisini getirmedi

Page 71: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

71

7. „- in diesem von

Schauerlegenden umwobenen

Jammertal!“ sagte sie dann

voller Abscheu.

8. „Schauerlegenden?“

9. Gegen seinen Willen musste

Anton grinsen.

10. „Ja! In Langer Jammer hört

man die schrecklichsten

Geschichten über dieses Tal –

und vor allem über die Ruine!

11. Deshalb werden wir auch nicht

in Langer Jammer, sondern in

Freudental wohnen.“

12. „In Freudental?“

13. „Ja so heißt das Nachbartal, in

dem der Gasthof ist.

7. Burası gibi, bu İniltiler Vadisi

gibi tüyler ürpertici efsanelerle

dolu bir yer değil! “ dedi

neden sonra suratını

buruşturarak.

8. “Tüyler ürpertici efsaneler

mi?”

9. İster istemez sırıttı Anton.

10. “Evet! Uzun İnle'de bu vadi

hakkında anlatılanlar

korkunç... özellikle de

harabeler hakkında!

11. Bu yüzden de Uzun İnle'de

değil, Esen Vadi'de kalacağız.”

12. “Esen Vadi'de mi?”

13. Evet, pansiyonun olduğu

komşu vadinin adı böyle.

Page 72: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

72

14. Du wirst dich dort bestimmt

wohl fühlen!“

15. „Wohl fühlen?“ sagte Anton

gedehnt und blickte hinüber

zur Ruine

16. „Und du sagst, ich könnte da

wirklich mein Zelt

aufschlagen?“

17. „Aber ja! Hinter dem Gasthof

ist ein großer Garten mit alten

Obstbäumen – wie geschaffen

zum Zelten.“

18. „Hm... Und wie weit ist es bis

zu diesem freudigen Tal?“

19. „Mit dem Auto eine

Viertelstunde.“

14. Eminim, orada çok rahat

edeceksin.”

15. “Rahat mı edeceğim?” dedi

Anton her kelimenin üstüne

basa basa.

Sonra da harabelere baktı.

16. "Gerçekten de orada çadırımı

kurabileceğimi mi

söylüyorsun?"

17. “Tabii! Pansiyonun arkasında

meyve ağaçlarıyla dolu

kocaman bir bahçe var...çadır

için ideal bir yer!”

18. "Hımmm, peki bu neşeli vadi

ne kadar uzakta?"

19. “Arabayla onbeş dakika”

Page 73: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

73

20. „Eine Viertelstunde...“

wiederholte Anton

gedankenvoll.

21. Dann brauchte er mit dem

Vampirumhang höchstens

zwanzig Minuten!

22. „Klingt gar nicht so schlecht!“

23. Er musterte die blaurot

verfärbten Finger seines

Vaters.

24. Eigentlich war es ihm sogar

sehr recht, wenn sich von nun

an seine Mutter um die

Probleme mit der verletzten

Hand kümmern würde!

Sayfa 17

1. „Okay!“ sagte er und tat dabei

sehr gönnerhaft.

20. “Onbeş dakika...” diye

tekrarladı Anton düşünceli

düşünceli.

21. O zaman yol vampir

peleriniyle en fazla yirmi

dakikasını alacaktı.

22. “Kulağa pek de fena

gelmiyor!”

23. Babasının morarmış

parmaklarına baktı.

24. Aslında annesi artık yaralı

parmaklarla ilgilense hiç de

fena olmayacaktı.

Sayfa 17

1. “Pekala!” derken son derece

lütufkar bir eda içindeydi.

Page 74: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

74

2. „Ich bin einverstanden.

3. –Aber nur, wenn ich auch

wirklich Zelten darf!“

4. „Versprochen!„ sagte sein

Vater.

5. „Unter einer Bedingung...“

sagte Antons Mutter.

6. „Und die wäre?“

erkundigte sich Anton

argwöhnisch.

7. „Dass in dem Obstgarten

keine Vampire sind!“

erklärtre sie.

8. Antons Vater lachte laut

auf.

9. „Vampire im Obstgarten!

2. “Kabul ettim...

3. Ama gerçekten çadırı

kurabileceksem!”

4. “Söz!” dedi babası.

5. “Bir şartla...” dedi annesi.

6. “Neymiş o?” diye sordu Anton

kuşkuyla.

7. “Meyve bahçesinde vampirler

yoksa!” diye açıkladı annesi.

8. Anton'un babası yüksek sesle

bir kahkaha attı.

9. “Meyve bahçesinde vampirler!

Page 75: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

75

10. Falls es überhaupt

Vampire gibt, dann wohl

am ehesten in der

gruseligen Ruine da

drüben.“

11. Anton reckte sein Kinn.

12. „Genau!“ sagte er und

fügte mit einem Grinsen

hinzu:

13. „Wie immer hat Vati

recht“

14. „Ach, ihr!“ sagte seine

Mutter verärgert.

15. „Gehen wir endlich.“

• Ein kleiner Robinson

Crusoe (Başlık)

10. Vampirler olsa olsa şu ürkünç

harabelerde olur.”

11. Anton çenesini uzattı.

12. “Tam üstüne bastın” dedi ve

sırıtarak ekledi:

13. “Her zamanki gibi babam

haklı.”

14. “Ah, siz yok musunuz!” dedi

annesi kızarak.

15. “Hadi gidelim artık!”

• Küçük Robinson Crusoe

(Başlık)

Page 76: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

76

16. Das Landgasthof in Freudental

war ein ziemlich großes

Gebäude mit einem

moosbewachsenen

Schindeldach und zwei

Türmen.

17. Antons Mutter hatte zwei

Zimmer im ersten stock

gemietet.

18. In dem größeren der beiden

stand ein Himmelbett mit

Spitzenvorhängen, die man

zuziehen konnte.

Sayfa 18

1. „Es ist das Hochzeitszimmer!“

hatte sie Antons Vater

zugeflüstert – und war rot

geworden, als sie gemerkt

hatte, dass auch Anton es

gehört hatte.

2. Antons Zimmer war kleiner –

mit einem Waschtisch, auf dem

eine bemalte Schüssel und ein

Krug standen.

16. Esen Vadi'deki pansiyon

oldukça büyük bir binaydı; iki

kulesi ve yosunlarla kaplı ince

tahtalardan çatısı vardı.

17. Anton'un annesi birinci kata iki

oda tutmuştu.

18. Büyük odada duran cennet

yatağının etrafındaki dantel

perdeler açılıp

kapanabiliyordu.

Sayfa 18

1. “Bu balayı odası!” diye

fısıldamıştı annesi... ve

Anton'un da bunu duyduğunu

fark edince kızarmıştı.

2. Anton'un odası daha küçüktü...

Bir kenarda emaye leğeni ve

ibriğiyle bir yıkanma masası

duruyordu.

Page 77: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

77

3. Gerade wollte er spotten:

4. „Fließend warmes Wasser –

von wegen!“ da sah er das

Waschbecken, das in einer

Ecke des Zimmers angebracht

war.

5. „Gefällt dir dein Zimmer?“

fragte seine Mutter

erwartungsvoll.

6. „Hm ja, ganz gut“, sagte Anton

betont gleichmütig.

7. Er würde ihr natürlich nicht

verraten, dass ihm das Zimmer

sogar ausgezeichnet gefiel;

denn es hatte einen kleinen

Balkon, von dem aus man in

den Garten blickte, während

das Zimmer seiner Eltern nach

vorne ging, auf die holprige,

mit Kopfsteinen gepflasterte

Strasse.

3. Anton tam

4. “Foşur foşur sıcak su. Nerede o

günler!” diyecekken odanın

köşesindeki lavaboyu fark etti.

5. “Odan hoşuna gitti mi?” diye

sordu annesi merakla.

6. “Hımm, hiç fena değil,” diye

cevap verdi Anton kayıtsız

görünmeye çalışarak

7. Küçük balkonu bahçeye

açıldığı için odayı çok, hem de

pek çok beğendiğini tabii ki

itiraf etmeyecekti.

Page 78: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

78

8. Vom Balkon aus hatte Anton

schon einen Platz entdeckt, wo

er sein Zelt aufschlagen wollte:

9. In hinteren Teil des Gartens

gab es einen großen knorrigen

Baum mit einer weit

ausladender Krone, dessen

dichtbelaubte Äste bis fast auf

dem Boden herabhingen.

10. Unter diesem Laubdach

würden nicht einmal

Vampiraugen ein Zelt erspähen

können – selbst ein knallrotes

nicht wie das von Anton!

11. Er wartete, bis seine Mutter

gegangen war, dann packte er

schnell seine Sachen in den

Schrank, versteckte den

Vampirumhang zwischen den

zwei Pullovern, nahm sein Zelt

und den Schlafsack und lief in

den Garten.

12. Aus der Nähe wirkte der Baum

noch mächtiger.

8. Balkondan etrafı incelerken

çadırını kurabileceği bir yer

bile keşfetti:

9. Bahçenin arka tarafında boğum

boğum gövdesi, yere kadar

sarkan bol yapraklı dallarıyla

adeta kocaman bir şemsiyeyi

andıran bir ağaç vardı.

10. Bu ağacın altında kurulacak

çadırı bir vampir gözleri dahi

keşfedemezdi.... hatta

Anton’unki gibi kan kırmızısı

bir çadırı bile.

11. Annesinin odadan çıkmasını

bekledi, sonra çabucak

eşyalarını dolaba yerleştirdi,

vampir pelerinini iki kazağının

arasına tıkıştırdı, çadırını ve

uyku tulumunu alıp bahçeye

koştu

12. Ağaç yakından daha da

muhteşem görünüyordu.

Page 79: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

79

13. Und das Blattwerk war so

dicht, dass unter dem Baum

Dämmerlicht herrschte.

14. Sehr zufrieden machte Anton

sich daran, direkt neben dem

Stamm sein Zelt

aufzuschlagen.

Sayfa 19

1. Am Nachmittag, als seine

Eltern von einem Besuch bei

dem Freudentaler Arzt

zurückgekehrt waren, zeigte er

ihnen den Zeltplatz.

2. „Das ist ja wildromantisch

hier!“ meinte Antons Mutter

und lachte.

3. „Genau das richtige für einen

kleinen Robinson Crusoe.“

4. Für einen kleinen Robinson

Crusoe?“ wiederholte Anton.

13. O kadar çok yaprağı vardı ki,

altı kapkaranlıktı.

14. Büyük bir keyifle, çadırı

kurmaya koyuldu Anton.

Sayfa 19

1. Öğleden sonra, Esen

Vadi’deki doktoru ziyaretten

döndüklerinde, annesiyle

babasına çadır yerini gösterdi.

2. “Burası ne kadar romantik

böyle!” diyen Anton’un annesi

bir kahkaha attı.

3. “Küçük Robinson Crusoe için

biçilmiş kaftan!”

4. “Küçük Robinson Crusoe için

mi?” diye tekrarladı Anton.

Page 80: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

80

5. Ein kleiner Vampir wäre mir

lieber!“ dachte er.

6. Laut sagte er: „Der ist doch

längst überholt.“

7. „Überholt?“ antwortete sie

gekränkt.

8. „Robinson Crusoe ist ein

Klassiker der Weltliteratur.

9. Den solltest du mal lesen –

und nicht immer deine

grässlichen

Vampirgeschichten!“

10. „Tja... „ sagte Anton und

grinste.

11. „Wir haben eben unseren

eigenen Geschmack und

unsere eigenen Vorstellungen

von der Weltliteratur.“

5. Küçük bir vampiri tercih

ederdim!“ diye düşündü.

6. Yüksek sesle de “Onun modası

çoktan geçti!” dedi.

7. “Modası geçti mi” dedi annesi,

gücenmiş gibiydi.

8. “Robinson Crusoe dünya

klasiklerindendir.

9. Bir okusan iyi ederdin... ve şu

iğrenç vampir hikayelerine

biraz ara versen.”

10. “N’apalım,” dedi Anton

sırıtarak.

11. “Ne de olsa renklerle zevkler

tartışılmaz.

Herkesin dünya klasiği

kendine!”

Page 81: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

81

12. „Und im übrigen“, fügte er

hinzu, „ist das Buch schon

reichlich verstaubt – von

1719, wenn ich mich nicht

irre.“

13. „Woher weißt du das denn?“

14. „Aus der Schule!

15. Man kann nämlich

Vampirgeschichten lesen und

gebildet sein!“

16. Ein lautes Lachen war die

Antwort.

17. Es kam von Antons Vater.

18. „Na, zumindest hat Anton

seine gute Laune

wiedergefunden“, bemerkte er.

12. “Hem ayrıca ,” diye ekledi, “o

kitap oldukça tozlanmış

sayılmaz mı?”

1719 lardan kalma

yanılmıyorsam, öyle değil

mi?”

13. “Sen bunu nerden biliyorsun?”

14. “Okuldan!

15. İnsan hem vampir hikayeleri

okuyup hem kültürlü de

olabilir, öyle değil mi?”

16. Cevap olarak bir kahkaha sesi

yükseldi.

17. Anton’un babasıydı bu.

18. “Eh, en azından neşesi yerine

gelmiş artık,” diye de ekledi.

Page 82: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

82

19. „Meine Laune wäre noch

besser, wenn ihr mir erlauben

würdet, heute nacht im Zelt zu

schlafen“, sagte Anton listig.

20. „Daran ist überhaupt nicht zu

denken!“ erwiderte seine

Mutter.

21. „Heute früh warst du doch

ganz heiß und verschwitzt.

22. Und ein Kranker in der

Familie reicht mir.“

19. “Çadırda yatmama izin

verseniz neşem daha da yerine

gelirdi,” diye atıldı hemen

Anton.

20. “Mümkün değil!” diye cevap

verdi annesi.

21. Daha bu sabah terden

sırılsıklamdın ve ateşler içinde

yanıyordun.

22. Ailede bir hasta yeter de

artar!”

Page 83: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

83

DER KLEİNE VAMPİR LİEST / KÜÇÜK VAMPİR KİTAP

VOR OKUYOR

Sayfa 9

• Bölüm başlıkları metnin sonunda yapılacak genel değerlendirmede ele

alınacaktır.

1. Almanca cümlenin başında yer alan “und” bağlacı, cümlenin vurgusunu

arttırmaktadır. Türkçe cümlede kullanılan “yani” kelimesi ise daha çok

Almanca’daki “also” ya tekabül etmektedir. Almanca’daki vurgu, Türkçe’de

“ne yani” ifadesiyle sağlanabilirdi. (III,3)

2. Anton’un yerine iyelik eki (3. tekil şahıs) kullanılmıştır.(III,5)

3. “Anton” kelimesi cümleden çıkarılmıştır. (III,2)

Almanca’daki cümle bir temel cümle ve bir yan cümleden oluşmaktadır.

Türkçe cümle ise üç temel cümleden oluşmaktadır. (VIII)

Almanca cümlenin öznesi olan Anton Türkçe'de verilmemiş. Türkçe cümlede

özne Almanca cümlenin Akk. Objekti olan “ses”” kelimesi olmuştur.

Almanca'daki temel cümlenin ardından gelen ve “wie” bağlacıyla bağlanan

yan cümlenin Türkçe'de de aynı etkiyi sağlayabilmesi için betimlediği

ifadenin önünde çevrilmesi gerekmektedir. Ancak çevirmen Almanca

cümlenin dilbilgisi özelliğini bozmayarak ifadeyi Türkçe cümlede sonda

vermiştir. Bu da Kaynak dildeki etkinin aynısını yaratamamıştır. Ayrıca

cümleyi kelime bazında inceleyecek olursak Almanca cümledeki ifadeden

Page 84: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

84

garip olanın sesin kendisi değil, Anton'un onu algılayış biçimi olduğu

anlaşılmaktadır. Almanca cümlede uzakta olarak algılanan ses olduğu açıkça

belirtilirken, Türkçe'ye çevrilirken “annesi çok uzaktaymış gibi” ifadesi

kullanılarak Türkçe cümleye uzakta olanın “anne” olduğu anlamı yanlış

olarak kazandırılmıştır. (III,5),(III,2)

Bu cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir :

Anton annesinin sesini, çok uzaktan geliyormuşçasına garip bir şekilde

boğuk duyuyordu.

4. “Antwortete Antons Vater /Bu babasının sesiydi” olarak çevrilmiş,

dolayısıyla kinci temel cümlenin öznesi “Anton's Vater” iken, Türkçe

cümlede “bu” olmuştur. Almanca’da ikinci cümlenin yüklemi “antwortete”

iken Türkçe'de “sesiydi” olmuştur. Cümle orijinal cümleye yakın bir anlam

içermesine rağmen dilbilgisel açıdan orijinalinden farklıdır. Çevirmen yeni

cümle kurmuştur. (I)

5. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

6. Cümle yapısal açıdan değerlendirildiğinde ilk olarak göze çarpan orijinal

cümlenin bölünüp birden fazla cümle halinde verilmiş olmasıdır.Almanca

cümle iki temel, iki yan cümleden oluşmuştur, Türkçe cümle ise dört temel

iki yan cümleden oluşmuştur. (VIII)

Cümle başında yer alan “In” edatı ve “eigenartig (tuhaf) kelimesi Türkçe

cümleden çıkarılmıştır. (III,2)

Page 85: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

85

“sekundenlang (birkaç saniye boyunca)” kelimesi “bir an için” olarak,

“die Leere (boşluk)” kelimesi “bomboş” olarak verilmiştir. (III,3)

“wo (nerede)” yan cümle bağlacı sonuna “idi” eklenerek “soru kelimesi

olarak çevrilmiştir. Yan cümle temel cümle olarak aktarılmıştır. (III, 6)

Almanca’daki “und (ve)” bağlaçları cümleden çıkarılmış, yerlerine “nokta”

ve “soru işareti” konmuştur. (III,6)

7. “Vor sich (önünde) ifadesi “karşısındaki” ile, “rund (yuvarlak) kelimesi

“yusyuvarlak” ile, “Öffnung (açıklık) kelimesi de “delik” ile karşılanmıştır.

(III, 3)

“tam” kelimesi Türkçe cümleye eklenmiştir. (III, 1)

Almanca’daki temel cümlenin özne (er) ve yüklemi (sah) çıkarılmış,

cümledeki belirtili nesne (güneş ışığı), yan cümleye dahil edilerek yan cümle

temel cümle gibi çevrilmiştir. (III, 6), (VII)

8. Almanca cümle “Und” bağlacıyla başlamaktadır ve bu bağlaç Türkçe'ye

çevirmen tarafından ilk anlamıyla yani “ve” olarak çevrilmiştir. Ancak

Türkçe'de hiçbir cümle vurguyu arttırmak için dahi olsa "ve" bağlacıyla

başlamamaktadır. “Und” Türkçe'ye “Ayrıca” olarak çevrilseydi bu

dilbilgisel yanlışlık da yapılmamış olurdu.(III,3)

Almanca cümlenin sonunda yer alan üç nokta Türkçe cümlede üç nokta ve

ünlem olarak verilmiştir.(III, 7)

Kelime bazında incelenecek olursa “seltsamerweise” kelimesinin karşılığı

Page 86: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

86

“ne tuhaf ki” değildir. Çevirmen bunun yerine “tuhaf bir şekilde”

ifadesini orijinalin tam karşılığı olarak kullanabilirdi.(III,3)

9. Almanca cümle “Aber” temel cümle bağlacıyla başlamaktadır. Türkçe

çevirisinde bu bağlaç tamamen atlanmıştır. “Aber” kelimesi “ancak” veya

“ama” ile karşılanabilirdi. (III,2), (III,3)

Türkçe cümlede yer alan "birden" kelimesi Almanca cümlede

bulunmamaktadır .(III,1)

Kelime bazında değerlendirildiğinde ise “erinnert” kelimesinin

“hatırlayıverdi” ile karşılandığını görürüz. Yani yüklemde veya cümlenin

tamamında hatırlama olayının aniden gerçekleştiğine dair bir ifade

bulunmamaktadır. Bundan dolayı yüklemin Türkçe karşılığı “hatırladı” veya

“anımsadı” dır. (III,3)

Almanca cümleni öznesi olan “Anton” Türkçe cümlede yer almamaktadır.

Türkçe cümlenin öznesi, gizli özne “o” dur.(III,5)

Almanca cümlenin sonunda yer alan “iki nokta” ardından gelecek olan

açıklamaya işaret ederken Türkçe cümle “nokta” ile sona ermektedir ve

bundan dolayı okuyucuda ardından gelecek olan cümlenin o cümleyle

bağıntılı olduğuna işaret etmemektedir. (III,6)

10. Almanca cümle bir temel cümle ve bir um-zu bağlacının yer aldığı bir yan

cümleden oluşmaktadır. Ancak bu cümleye karşılık gelen Türkçe cümle

Page 87: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

87

temel cümle olarak çevrilmiştir. Almanca cümlenin öznesi “er (yani

Anton)” yüklemi “war gekommen (gelmişti)” dir. Türkçe cümlede ise özne

“Anton ve babası” yüklem “gelmişlerdi” olarak değiştirilmiştir. Almanca

cümlede “auf den Stand ifadesinden sonra iki nokta gelmektedir. Türkçe’ye

bu ifadenin “üzerinde şunlar yazıyordu”olarak aktarılması gerekirdi. (III,5)

Türkçe cümlede geçen “son moda deyimiyle” ifadesi Almanca cümlede yer

almamaktadır. “sogenannt” kelimesinin Türkçe karşılığı “anılan”,

“adlandırılan” veya “bilinen” olarak verilebilirdi. (III,3)

Almanca cümle nokta ile bitmesine rağmen, Türkçe cümlenin sonunda ünlem

vardır. Ayrıca Almanca’da iki çizgi arasında yer alan ifade Türkçe’de ayrı bir

cümle olarak verilmiş, iki çizgi Türkçe’de kullanılmamıştır. (III,6)

11. Türkçe çeviride geçen “ bir çadırla ve uyku tulumu” ifadesi Türkçe dilbilgisi

kurallarına aykırıdır. Çevirmenin “ile” ya da “ve” bağlaçlarından birini

seçmesi gerekirdi. (belki basım hatasından kaynaklanıyor olabilir)

Türkçe cümlede geçen “ve de üstünde ...” ifadesinde yer alan “de” yani dahi

ekine karşılık gelecek kelime (auch, noch), Almanca cümlede yer

almamaktadır. (III,1)

Almanca cümlede geçen “Gutschein” kelimesi, cümlede iki defa geçmesine

rağmen, Türkçe cümlede bir defa “kupon”, bir defa da kağıt olarak

kullanılmıştır. Oysa iki defada da “kupon” olarak kullanılabilirdi.

Çevirmenin iki defa aynı kelimeyi kullanmamış olması, tekrardan kaçınmak

istemesinden dolayı olabilir.(III,3)

Almanca cümlede geçen “er” kelimesi, Türkçe'nin farklı yapısından dolayı

Page 88: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

88

“ona” olarak çevrilmeliydi. Oysa Türkçe cümlede bu kelime yer

almamaktadır. (III, 2)

Almanca’da geçen “auf dem Stand (üzerinde şunlar yazıyordu)” ifadesinden

sonra çift nokta gelmektedir. Türkçe’de ise bu ifade ardından gelen yazıyla

birlikte bir cümle halinde “üstünde yazılı” olarak verilmiştir. (III,5)

12. Almanca cümle bölünüp Türkçe'de iki cümle olarak, cümlenin ikinci kısmı

başa alınmak suretiyle verilmiştir. Almanca'daki “damit” bağlacının Türkçe

karşılığı “için” dir. Türkçe'ye “diye” olarak çevrilmiştir. Anlam olarak bir

farklılık içermemesine rağmen, bu durum cümlenin yapısını etkilediği için

önem taşımaktadır. Türkçe cümlede özne sondadır, yani cümle devriktir.

Oysa Almanca cümlede böyle bir durum söz konusu değildir. (VIII), (III,5)

Türkçe'de geçen “yapılacaktı bu tatil” ifadesi Almanca'da yer almamaktadır.

(III,1)

Almanca'da geçen “an seine Freunde” kelimeleri, orijinal cümleden

çıkarılmıştır. (III, 2)

Çevirmenin cümleyi bu şekilde bölmesinin nedeni, aksi taktirde cümlenin

çocuklara uzun geleceğini düşünmüş olmasından kaynaklanabilir. Ancak bu

durumda en azından Almanca’daki cümle sıralamasına sadık kalabilirdi

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Fikir, Anton'un hiç durmadan arkadaşlarını,(yani) vampirleri düşünmemesi

için, psikolog Ruhsil'den çıkmıştı.

Page 89: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

89

13. Almanca cümlede geçen “sogar” kelimesi, orijinal metinden

çıkarılmıştır. (III,2)

“Und” bağlacı “de” ile karşılanmış, ancak bu Türkçe cümlede etkinin

hafiflemesine yol açmıştır. “üstelik” ile karşılansaydı, orijinaldeki ile aynı

etkiyi yaratabilirdi. (III,3)

“durfte” kelimesi “bırakılmıştı” olarak çevrilmiştir. Bu da Almanca’da “

(aktiv) etken” olan cümlenin Türkçe’ye “Passiv (edilgen) olarak çevrilmesine

yol açmıştır. Almanca’daki cümlenin zamanı “Präteritum (şimdiki zamanın

hikayesi) dir. Türkçe’de ise zaman “Plusquqmperfekt (mişli geçmiş

zaman)”dır. (III,3), (III,4)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Hatta Anton yer seçimini bile yapabiliyordu.

14. Türkçe cümlede geçen “hemen” kelimesi, orijinal metinde yer almamaktadır.

(III,1)

“ Friedhofswärter” , “mezar bekçisi” olarak çevrilmiştir. Kelimenin anlamı

“mezarlık bekçisi”dir.(III,3)

Almanca’da “die Ruine” tekilken Türkçe’de “harabeler” yani çoğul olarak

yer almıştır.(III,5)

15. “weitergegangen” kelimesi, Türkçe'de yer almamaktadır. Bu kelime

Türkçe’ye “devam etmek” olarak çevrilebilirdi. Ayrıca “so” kelimesi de

Türkçe cümlede yer almamaktadır. Kelime Türkçe'de de cümle başında ve

“böylece, böylelikle” olarak verilebilirdi (III,2)

Page 90: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

90

16. Tutarlı çeviri cümle (II)

17. Almanca cümlede geçen "dort" kelimesi "bu mağarada" ile karşılanmıştır.

Ancak "orada" kelimesi ile karşılanmalıydı. (III,3)

Almanca cümlenin zamanı “Plusquqmperfekt (mişli geçmiş zaman)”dır.

Türkçe cümlenin zamanı ise “Präteritum (şimdiki zamanın hikayesi)”

dir.(III,4)

Sayfa 10

1. Almanca cümle “und” bağlacıyla başlamıştır. Türkçe'de “Ve” temel

cümlenin başında büyük harfle yer almaz. “Und” bağlacı Türkçe'ye “-de, -

da” ekiyle de çevrilebilirdi. (III,3)

2. Almanca cümlenin başında yer alan “mit” edatı Türkçe cümlede yer

almamıştır.Çevirmen bu bağlacı “wenn (-diğinde, -dığında)” bağlacı gibi

düşünerek çevirmiştir.(III,5)

Almanca cümlede yer alan “gestern” kelimesine Türkçe cümlede yer

verilmemiştir.(III,2)

Almanca cümlede geçen "Schaudern" kelimesi "dehşetli" anlamına

gelmektedir. Bu kelime çevirmen tarafından "ürpermek" ile karşılanmıştır

Türkçe cümlede yer alan "mosmor kesilmek" "dunkelviolett ausgesehen"

ifadesine karşılık kullanılmıştır. Oysa mosmor kesilmek kıstırma eylemiyle

Page 91: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

91

birlikte kullanılmaz. Bu ifade daha ziyade aniden ortaya çıkan olayları

betimlemek için kullanılır. Soğuktan parmakların mosmor kesilmesi,

yüzünün mosmor kesilmesi gibi. Parmak kıstırma eylemi için Türkçe'de

kullanılan ifade "mosmor olmak" şeklindedir. (III,3)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Anton, babasının mosmor olmuş parmaklarının dün ne kadar korkunç

göründüğünü dehşetle hatırladı.”

3. Almanca cümle, bir temel cümle ve üç yan cümleden oluşmuştur. Ancak

cümlenin uzunluğu göz önüne alındığında, bu cümle Türkçe'ye aynı şekilde

çevrildiği takdirde çocuklar için anlaşılırlığını yitireceğinden, çevirmen

tarafından anlamı verilmek suretiyle kısaltılarak çevrilmiştir. Ancak Türkçe

çeviride Almanca’da varolan bazı kelimeler atlanmıştır. “draussen vor er

Höhle (dışarıda, mağaranın önünde)” ifadesi Türkçe’de yer

almamaktadır.(III,2)

Bazılarının da anlamı verilmiş”gequtschten Finger (sıkıştırılmış

parmaklar)”ifadesi “mosmor parmaklar” ile, “jetzt auf einmel stehen (şimdi

birdenbire durmak) “ ifadesi de “çıkagelmek” ile, “nicht mitfahren (birlikte

gelmemek)” ise “evde kalmak” ile karşılanmıştır. (III,3)

Türkçe çeviride Almanca’daki yan cümleler “ki” bağlacıyla verilebilirdi. Bu

Türkçe çeviride çok tercih edilen bir yöntem olmamasına rağmen, okuyucu

kitlesinin yaş sınırı göz önüne alındığında (8-12 yaş) ve Almanca orijinale

sadık kalmak bakımından tercih edilebilirdi.

Page 92: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

92

Söz konusu cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Sıkıştırılmış parmaklar da annesinin şimdi birdenbire dışarıda mağaranın

önünde durmasının nedeni olmalıydı, ki (çünkü) annesi devamlı sıcak su bile

bulamayacağı bir tatilden hoşlanmazdı, bundan dolayı da onlarla birlikte

gelmemişti.

4. Almanca temel cümlenin öznesi “die Schmerzen” iken Türkçe'de özne

“babası” olmuştur.(III,5)

Çevirmen “dass satz” ın öznesini temel cümlenin öznesi olarak çevirdiği için

buna bağlı olarak da “ağrıların artması” olayını, “Anton'un babasının ağrılara

daha fazla dayanamaması” olarak çevirmek durumunda kalmıştır Almanca

cümlede yer alan “ihn und Anton” ifadesi “Anton'u da tabii” olarak

çevrilmiştir. Oysa “onu ve Anton'u” şeklinde çevrilmesi gerekirdi. (III,3)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Anlaşılan ağrılar o kadar artmıştı ki babası eve telefon etmiş ve karısından

gelip onu buradan almasını rica etmişti - onu ve Anton'u”

5. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

6. Çevirmen “weg” kelimesi için “terketmek” kelimesini kullanmıştır. Ancak

Almanca cümlede geçen kelime “verlassen” değildir. “weg”; “uzaklaşmak”

anlamını taşımaktadır. (III,3)

Page 93: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

93

7. Almanca cümlede geçen “mit Schrecken” ifadesine Türkçe cümlede yer

verilmemiştir. Kelimenin karşılığı “korkuyla” veya “dehşetle” dir. (III,2)

Almanca cümlede yer alan “feststellen” kelimesi Türkçe'ye“görmek” olarak

çevrilmiştir. Oysa kelimenin karşılığı “tespit etmek” anlamına gelir. (III,3)

Almanca cümlede geçen “das Buch” kelimesi iyelik içermediği halde

Türkçe'ye “kitabı” olarak çevrilmiştir. Doğrusu “kitap” olmalıdır. (III,5)

*Almanca yer alan “Dichtung” kelimesi cümlede “kurmaca” olarak

verilmiştir. Anlam yanlış değildir, fakat okuyucu kitlesinin yaş grubu göz

önüne alındığında onlar için yeterince açık değildir Bunun yerine “hayal”

veya “fantezi” kelimelerinden biri tercih edilebilirdi.

8. Almanca cümlenin başında yer alan “offenbar” kelimesi Türkçe cümlede yer

almamaktadır. Bu kelime Türkçe'ye “besbelli” olarak çevrilebilirdi. (III,2)

Almanca cümlede geçen “in ihren Eifer” ifadesinin karşılığı “acele içinde”dir

Oysa Türkçe'ye “tüm işgüzarlıklarıyla” olarak çevrilmiştir. Aynı şekilde

“bereits” kelimesi Türkçe cümlede “de” olarak yer alır. Oysa doğrusu “bile”

olacaktır. (III,3)

9. Almanca cümlenin başından virgüle kadar yer alan temel cümle yani “voller

Ingrimm dachte Anton” kısmı Türkçe'ye “düşününce bozuldu” olarak

çevrilmiştir. Oysa doğrusu "hiddetle düşündü" olacaktır. Çevirmen burada

öncelikle “ingrimm (hiddetlenmek)” kelimesini “bozulmak” olarak

çevirmiştir. (III,3)

Almanca cümlede Anton'un düşünmesi ve hiddetlenmesi aynı anda

Page 94: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

94

gerçekleşirken. Türkçe cümlede bozulma eylemi düşündükten sonra

meydana gelmiştir. (III,4)

Çevirmen Almanca cümleyi bölerek iki cümle olarak vermiştir. Ancak bu

dillerin farklı yapısından kaynaklanmıştır. Almanca cümlede en sonda yer

alan “Relativ Satz”ın Türkçe'de betimlediği ismin önünde sıfat olarak

çevrilmesi gerekmektedir. Ancak söz konusu cümleye bu uygulandığında

anlam Almanca cümledeki kadar açık olmamaktadır. Çevirmen, anlamı ve

etkiyi aynen yansıtabilmek için, başka seçeneğe sahip olmadığından dolayı

“Relativ Satz”ı bölüp Türkçe cümlenin sonunda, bağımsız bir temel cümle

olarak çevirmek durumunda kalmıştır. (VIII),(IV)

10. Almanca cümlede iki nokta olan yerde, çevirmen sadece nokta kullanıp

bağımsız bir cümleye başlamayı tercih etmiştir. Oysa Türkçe cümlede de

pekala iki nokta kullanılabilirdi. (III,6)

Almanca cümlede geçen “und” bağlacı Türkçe cümlede yer almamaktadır.

Çevirmen bu bağlacı tamamen yok sayıp yeni bir cümleye başlamıştır. Bunun

nedeni cümlenin “ve” bağlacından sonra iki temel cümle ve bir yan cümleyle

devam ediyor olmasından kaynaklanıyor olabilir. Muhtemelen çevirmen,

cümlenin bir çocuğun rahatlıkla aklında tutabileceğinden daha uzun olduğu

kanaatine varmıştır. Bu sayede, “ve” bağlacını çıkarmak suretiyle cümleyi

daha anlaşılır kılmıştır. Tüm bunların yanı sıra bu cümleyi takip eden cümle

de “mit”le başladığı için anlam bakımından bu cümlenin bir devamı niteliğini

taşımaktadır. Bundan dolayı çevirmen 12. cümleyi de 11. cümleye

bağlamıştır. Tüm bunlar tekrar değerlendirildiğinde, çevirmenin 11. cümleyi

Page 95: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

95

bölmesi kaçınılmazdır .(III,2), (IV), (VIII)

Almanca cümlede geçen " anschlieβend" kelimesi Türkçe'ye "sonra "olarak

çevrilmiştir. Ancak çevirmen bu kelimeyi "ardından" olarak çevirmeliydi.

(III,3)

Böylelikle ardından gelen "nachdem" yan cümle bağlacını da atlamaya gerek

kalmadan, "sonra" olarak çevirebilirdi. (III,5), (III,2), (IV)

Sayfa 11

1. Türkçe cümlede geçen "uyku tulumu" sözcükleri Almanca cümlede yer

almamaktadır. Bir önceki cümlede de sözü edildiği için çevirmenin bu

sözcükleri tekrarlamasına gerek yoktu. (III,1)

Almanca cümlede geçen "bis unter seinen Kinn" ifadesi Türkçe'ye "çenesine

kadar" olarak aktarılmıştır. Bunun nedeni Türkçe'de "çenesinin altına kadar

çekti" ifadesinin kullanılmamasından kaynaklanmaktadır.

Türkçe cümlede yer alan "ne olacaktı" ifadesi tam olarak Almanca'da yer

almamaktadır. Ancak bu ifade Türkçe'de kullanılmadığı takdirde anlatımda

bir eksiklik oluşmaktadır. (IV)

2. Tutarlı çeviri cümle (II)

3. “ne olacaktı?” ifadesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Peki ya şimdi?”

Page 96: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

96

4. “dickgepolstert” (içi kalın bir biçimde döşenmiş)” ifadesi Türkçe

cümlede yer almamıştır. “leichter gedacht als getan (söylemesi yapmasından

daha kolay” sözünde geçen “leichter gesagt” ifadesi cümlede yer

almamaktadır. (III,2)

Almanca cümle “ünlem” ile son bulurken, Türkçe cümlede “nokta” vardır.

(III,6)

5. Türkçe cümlede geçen “o işlerle” kelimesi Almanca cümlede yer

almamaktadır. (III,1)

Almanca cümlede geçen “noch” kelimesi Türkçe cümlede yer

almaktadır.Almanca cümlede yer alan “zu ihm” ifadesi Türkçe cümlede yer

almamaktadır. Bu ifade Türkçe’ye “ona doğru” olarak çevrilebilirdi. (III,2)

Almanca cümlede geçen “hereinschauen” ifadesi Türkçe’ye belirivermek

olarak çevrilmiştir. Oysa bu kelime “içeriye bakmak” anlamına gelmektedir.

Cümleyi konteks bağlamında incelediğimizde Anton’un annesinin mağaranın

girişinden kafasını içeriye doğru uzattığını görürüz. Dolayısıyla çevirmenin

kullanmış olduğu “belirivermek” kelimesinin cümleye oturmadığı görülür.

Almanca cümlede geçen “runde Öffnung”ifadesi Türkçe’ye “yuvarlak delik”

olarak çevrilmiştir. Oysa “oyuk” kelimesi daha uygun olurdu. (III,3)

• Başlık

6. Türkçe cümlede geçen “o işlerle” kelimesi Almanca cümlede yer

almamaktadır. (III,1)

Page 97: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

97

Almanca cümlede geçen “noch” kelimesi Türkçe cümlede yer

almaktadır.Almanca cümlede yer alan “zu ihm” ifadesi Türkçe cümlede yer

almamaktadır. Bu ifade Türkçe’ye “ona doğru” olarak çevrilebilirdi. (III,2)

Almanca cümlede geçen “hereinschauen” ifadesi Türkçe’ye belirivermek

olarak çevrilmiştir. Oysa bu kelime “içeriye bakmak” anlamına gelmektedir.

Cümleyi konteks bağlamında incelediğimizde Anton’un annesinin mağaranın

girişinden kafasını içeriye doğru uzattığını görürüz. Dolayısıyla çevirmenin

kullanmış olduğu“belirivermek” kelimesinin cümleye oturmadığı görülür.

Almanca cümlede geçen “runde Öffnung”ifadesi Türkçe’ye “yuvarlak delik”

olarak çevrilmiştir. Oysa “oyuk” kelimesi daha uygun olurdu. (III,3)

7. Almanca cümlede geçen “durch die Öffnung (delikten)” ifadesi Türkçe

cümlede yer almamaktadır. (III,2)

8. Almanca cümlede geçen “zuhalten” kelimesi Türkçe’ye “yapışmış kalmış”

olarak çevrilmiştir. Oysa bu kelime “kapalı tutmak”anlamına gelmektedir.

(III,3)

9. Almanca cümlede geçen “stutzen” kelimesi “şaşırmak” olarak çevrilmiştir.

Oysa kelimenin karşılığı “duraksamaktır” (III, 3)

10. Almanca cümlede geçen “oh!” ünlemi Türkçe’ye “aman “ olarak çevrilmiştir.

Oysa Türkçe’de bu ünlem yerine “ay” ünlemi kullanılmaktadır. (III, 3)

Page 98: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

98

11. Almanca cümlede geçen “kein Wunder” ifadesi Türkçe’ye “hiç şaşmam

olarak çevrilmiştir. Oysa doğrusu “hiç şaşırmadım” olacaktır. (III, 3)

12. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

13. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

14. Almanca cümlede geçen “rief sie zu Antons Vater hinaus” ifadesi Türkçe’ye

“dışarı seslenmek” olarak çevrilmiştir. “zu Antons Vater” atlanmıştır. (III,2)

Almanca’daki “sie (o)”, “annesi” ile karşılanmıştır. Türkçe’de “o” kişi zamiri

cinsiyet belirtmediği için çevirmen, cümleye açıklık getirmesi açısından

“annesi” kelimesini kullanmak durumunda kalmıştır.

Bu cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Zavallı çocuk! Ateşi var muhakkak!” diye dışarıda duran babasına seslendi

annesi.

15. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

Sayfa12

1. Almanca cümlenin virgülden sonra devam eden kısmı Türkçe'ye ayrı bir

cümle olarak çevrilmiştir. Ancak bunun nedeni, diğer türlü cümlenin çok

uzayacak ve daha zor anlaşılacak olmasıdır. Almanca cümledeki “sie” yerine

Türkçe’de “annesi” kullanılmıştır. Bunun nedeni ise Türkçe’de tek bir şahıs

Page 99: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

99

zamirinin bulunması ve bunun da cinsiyet bildirmemesidir. (IV)

Almanca cümlede geçen “ernsthaft (ciddi bir şekilde) ifadesi Türkçe cümlede

yer almamıştır. (III,2)

2. “er” şahıs zamiri yerine Anton kullanılmıştır. Bunun diğer türlü Türkçe

cümlede kastedilen kişinin kim olduğunun açık olmayacağıdır. (IV)

3. Türkçe cümlede geçen “kararlı bir sesle ekledi” ifadesindeki "sesle kelimesi

cümleye eklenmiştir. Doğrusu “kararlı bir biçimde ekledi” olacaktır. (III,3)

4. Almanca cümlede geçen “grässlich” kelimesi “pis” ile karşılanmıştır.

Doğrusu "korkunç" olacaktır. (III,3)

5. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

6. Almanca cümlede geçen “hell” kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır.

(III,2)

“Für uns” ifadesi de Türkçe cümlede yer almamıştır, ancak bunun nedeni bu

ifadenin eklenmesinin gereksizliği ve eklendiği taktirde cümlenin yapısının

bozulacak olmasıdır. (IV)

Almanca cümlede geçen “Landgasthof” ifadesinin karşılığı “köy

pansiyonu”dur. (III,3)

Page 100: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

100

7. Almanca cümlede geçen “Landgasthof” ifadesinin karşılığı “köy

pansiyonu”dur. Çevirmen daha önce yanlış çevirdiği halde bu cümlenin

devamın da aynı zamanda "köy pansiyonu" olarak da çevirmiştir. Bunun

nedeni aynı ifadeyi sıkça arka arkaya tekrarlamamak için olabilir. “wie gut

(ne iyi)” ifadesi “çok iyi” ile karşılanmıştır. “murrte (homurdandı)” kelimesi

de “mırıldandı” ile karşılanmıştır. (III,3)

“falan” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Sayfa 13

1. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

2. Almanca cümlede geçen "als Höhlenmenschen" ifadesi

Türkçe'ye"mağarada kaldınız" olarak çevrilmiştir. Türkçe'de Almanca'ya

daha yakın bir ifade olan"mağara adamı gibi yaşadınız" kullanılabilirdi.

(III,3)

Almanca cümlede geçen "schon" kelimesi de Türkçe cümlede yer almamıştır.

Bu kelime Türkçe'ye "hemen" olarak" çevrilebilirdi. (III,2)

3. Almanca cümlede geçen "Ich möchte nicht wissen" Türkçe'ye "düşünmek

bile istemiyorum" olarak aktarılmıştır. Ancak bu yanlış bir anlatım değil, iki

dilin farklı yapısından kaynaklanan değişik bir ifade biçimidir. (IV)

Almanca cümle bir temel cümle ve bir yan cümleden oluşmaktadır.

Türkçe’ye çevirirken önce yan cümlenin, ardından temel cümlenin çevrilmesi

gerekir. Ancak Türkçe çeviride Almanca’daki cümle sıralaması izlenmiştir.

Page 101: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

101

Almanca cümledeki “würde” kelimesi gerçek dışılığın ifadesinde

kullanılır. “Würde passieren (gelebilirdi)” ifadesi de “gelecekti” olarak, yani

düz anlatımla aktarılmış, cümledeki gerçek dışılık göz önüne alınmamıştır.

(III,5)

4. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

5. “mal (kez)” kelimesi “gün” olarak çevrilmiştir. (III,3)

6. Almanca cümlede geçen “na, ich weiβ nicht wie” ifadesi Türkçe'ye “Her

neyse, ne söyleyeceğimi bilemedim..” olarak çevrilmiştir. İfadenin tam

karşılığı "neyse, bilmiyorum ne kokusu” dur. (III,3)

Almanca cümlede kokunun neye benzediği çıkarılamazken, Türkçe’de anlam

değişmiş, bulunamayan “kokunun neye benzediği” değil “söylenecek olan

kelime” olmuştur. (V)

7. Almanca cümlede geçen “so fest zuhalten” ifadesi “çenene kadar

çekmişsin.” ile karşılanmıştır. Oysa bu ifadenin Türkçe karşılığı “sıkı sıkı

kapatmışsın” dır. (III,3)

8. Almanca cümlede geçen “jedenfalls” kelimesi “besbelli” ile karşılanmıştır.

Oysa bu kelime “ne olursa olsun” anlamına gelmektedir. (III,3)

9. Tutarlı çeviri cümlesi. (II)

Page 102: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

102

10. Tutarlı çeviri cümlesi. (II)

11. Tutarlı çeviri cümlesi. (II)

12. Tutarlı çeviri cümlesi. (II)

13. Tutarlı çeviri cümlesi. (II)

14. Almanca cümlede geçen “eigenartig” kelimesi Türkçe'ye “kötü” olarak

çevrilmiştir. Bu kelimenin Türkçe karşılığı “garip, tuhaf” tır. Almanca

cümlenin başında yer alan “wenn” bağlacı da Türkçe'ye “ah bir” olarak

çevrilmiştir. Ancak bu bağlacın cümlenin en sonunda bilseydi kelimesinin

arkasında “eğer” olarak çevrilmesi gerekirdi. (III,3)

15. Tutarlı çeviri cümlesi. (II)

16. Almanca cümlenin başındaki temel cümle ve onu açıklayan “dass Satz”, “

Wenn du meinst, dass du kein Fieber hast” Türkçe'ye “Madem ateşin yok”

olarak çevrilmiştir. Temel cümle “Wenn bağlacı” dışında çevrilmemiş, “dass

Satz” da temel cümle olarak çevrilmiştir. Almanca cümlede geçen “wirst

du....” ile başlayan ifadelerin Türkçe'ye “acak, ecek” yani gelecek zaman

ekleriyle çevrilmesi gerekirken “emir kipi” ile çevrilmiştir. Cümleler

Page 103: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

103

birbirlerine Almanca'da virgülle bağlanmıştır, ancak Türkçe'de hepsinin

sonunda ünlem vardır. (III,5), (III,6), (VIII)

17. Tutarlı çeviri cümlesi. (II)

18. Türkçe çeviride Almanca’daki yan cümlenin öznesi ve dolaylı tümleci

temel cümle olarak çevrilmiş,yan cümlenin yüklemi de temel cümleye

eklenerek zaman yan cümlesi olarak çevrilmiştir. (III,5)

Almanca’daki “wie (gibi) yan cümle bağlacı çıkarılmış, cümlenin çevirisi

“dass” ve “wenn” bağlaçları varmış gibi yapılmıştır. (III,5)

Türkçe cümlede geçen “bayağı” kelimesi Almanca cümlede yer

almamaktadır. (III,1)

Almanca cümlede geçen “Ihre” zamiri ile “Anton'un annesi”

kastedilmektedir. Çevirmen de Türkçe cümlede bir karışıklık olmaması için

“Annesi” kelimesini kullanmayı tercih etmiştir. (IV)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Annesinin sesi Anton'un da memnuniyetle fark ettiği gibi, öfkeli

geliyordu.”

19. Almanca cümlede geçen “jedenfalls” kelimesi Türkçe cümlede yer

almamaktadır.Bu kelimenin Türkçe'ye “şurası kesindi ki” olarak ve cümlenin

başında çevrilmesi gerekirdi. (III,2)

Almanca cümlede geçen ve iki çizgi arasında yer alan “– mit dem

Vampirumhang im Schlafsack-” ifadesi Türkçe'de başına “yani” getirilerek

Page 104: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

104

açıklanma yoluna gidilmiştir. İki çizgi yani anlamına gelmektedir, ancak

yazarın yazım tarzına müdahale edildiği için tercih edilmemelidir. (III,5)

Türkçe cümlede geçen “sıkışıp kalmışken” ifadesi Almanca cümlede yer

almamaktadır. Almanca cümlede sadece Anton'un Vampir peleriniyle uyku

tulumunun içinde bulunmasının onun açısından zor bir durum olduğu

belirtilmektedir. (III,1)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Şurası kesindi ki, içinde bulunduğu şu kötü durumda – vampir pelerini ile

uyku tulumunun içindeyken – sabırsız, sinirli bir anneyi, gözünü üstünden

ayırmayan aşırı endişeli bir anneye tercih ediyordu.

20. Almanca cümlede geçen “bestimmt (mutlaka) kelimesi Türkçe cümlede

yer almamıştır.(III,2)

“emindi” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Almanca cümlede geçen “am besten (en çok)”ifadesi “tek şey” ile

karşılanmıştır. (III,3)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Annesini biraz daha kızdıracak olursa, mağarayı mutlaka öfkeyle terk ederdi

ve bu şu anda Anton'un en çok işine gelen şeydi.

Sayfa 14

1. Almanca cümlede geçen “meinte (dedi)” kelimesi “sordu” ile, “gedehnt (lafı

ağzında gevelemek)” kelimesi de “uyuşuk uyuşuk” ile karşılanmıştır. (III,3)

Page 105: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

105

2. Almanca cümle bir temel cümle ve bir yan cümleden oluşmaktadır

Türkçe cümle de bir temel cümle ve bir yan cümleden oluşmaktadır Ancak

Almanca'daki yan cümlenin öznesi “ihr..” yani “siz” iken (Bundan kasıt

Anton'un anne ve babasıdır) Türkçe cümlede özne “benim” olmuştur. (III,5)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

(Ama) az önce babam , en iyisi biraz daha uyumama izin vermenizi

söylemişti ama

3. Almanca cümlede geçen “demonstrativ (karşı gelmek)” kelimesi Türkçe

cümlede yer almamıştır. (III,2)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Karşı çıkarcasına esnedi.”

4. Almanca cümle birbirine “und” bağlacıyla bağlanmış iki temel cümleden

oluşurken, Türkçe cümlede bağlaç kaldırılarak cümle bölünmüştür.

(III,6),(VIII)

“die Augen schliessen (gözünü kapatmak)” Türkçe’ye “gözünü yummak”

olarak çevrilmiştir (III,3) .

Almanca cümlede geçen ve “diye açıkladı ardından” olarak aktarılması

gereken “erklärte er dann” ifadesi Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

Türkçe cümlede geçen “bu kez de” ifadesi Almanca cümlede yer

almamaktadır. (III,1)

5. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

Page 106: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

106

6. Almanca cümlede geçen “sagte” kelimesi Türkçe'ye “diyen” olarak

çevrilmiştir. Ama Almanca cümlede bir ilgi cümlesi olmadığından bu

dilbilgisel bir değişikliğe yol açmıştır. (III,3), (III,5)

7. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

8. .Almanca cümlede geçen “vor die Höhle” ifadesi Türkçe cümlede yer

almamaktadır. Çevirmen bunun yerine “mağaradan çıkıyorum” ifadesini

kullanmıştır. Bu da anlatımda bir eksikle yol açmaktadır. Çevirmen

“mağaradan çıkıyorum” ifadesi yerine “mağaranın önüne çıkıyorum”

ifadesini kullansaydı, Almanca'daki cümleye en yakın anlatımı sağlamış

olacaktı. (III,3)

9. Türkçe cümlede geçen “haberin olsun!” ifadesi Almanca cümlede yer

almamaktadır. (III,1)

Almanca cümlede geçen “nachkommst (arkadan) gelmezsen” kelimesi

Türkçe'ye “hazır olmazsan” olarak çevrilmiştir. (III,3)

10. Almanca cümlede geçen “Dann” temel cümle bağlacı Türkçe cümlede yer

almamaktadır. Bu bağlacın Türkçe'ye “o zaman” olarak çevrilmesi gerekirdi.

(III,2)

Türkçe cümlede yer alan “yola koyuluruz bak!” ifadesi cümleye eklenmiştir.

Çevirmen “abfahren” kelimesini anlamı kuvvetlendirmek amacıyla iki defa

Page 107: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

107

farklı şekillerde ifade etmiştir. (III,1)

Almanca cümlede geçen “abfahren” kelimesi “çekip gitmek” ile

karşılanmıştır. Oysa doğrusu sadece “gitmek” olacaktır. (III,3)

Türkçe cümle birbirine virgülle bağlanmış özneleri aynı iki temel cümleden

oluşmuştur. Oysa Almanca cümle sadece bir temel cümleden oluşmaktadır.

(VI)

11. Almanca cümlenin başında bulunan “damit” bağlacı bir eş zamanlılık ifade

etmektedir. Oysa Türkçe cümlede kullanılan “Bu sözleri söyledikten sonra”

ifadesi art zamanlı bir eylemi anlatmaktadır. Bu bağlaç Türkçe'ye “Bu

sözlerle” olarak çevrilmeliydi. (III,4)

Almanca cümlede geçen “in der niedrigen Höhle” ifadesi Türkçe'ye

“mağaranın dar girişi” olarak çevrilmiştir. “Giriş” kelimesi Almanca

cümlede yer almamaktadır.(III,1)

Yine aynı ifadedeki “niedrig” kelimesi Türkçe’ye “dar” olarak çevrilmiştir.

Ancak Almanca cümledeki "niedrig" sıfatı mağaranın girişini değil, kendisini

nitelediği için “alçak” sıfatı kullanılabilirdi. (III,3)

Rauschen (kıyafetlerinin hışırdaması) kelimesi “hışım” olarak verilmiştir.

Ancak Türkçe cümlede kullanılan “hışım” sözcüğü de aniden ve öfkeyle

yapılan bir hareketi temsil etmektedir. Almanca’daki “hışırdamak”

sözcüğünü Türkçe cümlede hareketle birleştirmek mümkün değildir.

Çevirmenin seçtiği kelime Almanca cümlede de varolan öfke ve hızı

karşılamaktadır. Türkçe cümlede geçen "tabii" kelimesi Almanca cümlede

Page 108: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

108

yer almamaktadır, ama Türkçe'nin farklı yapısından dolayı cümleye

eklenmiştir. (IV)

12. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

13. Almanca cümlenin zamanı “şimdiki zamanın hikayesi (Präteritum)” dır, ama

Türkçe cümlenin zamanı “mişli geçmiş zaman (Plusquamperfekt)” dır.

(III,4)

Türkçe cümlede geçen ve “sene Mutter selbst” ifadesine karşılık olarak

kullanılan “annesinin kendisi” ifadesi cümlede anlatım bozukluğuna yo ol

açmaktadır. Bu ifade Türkçe’de “annesi kendi” şeklinde kllanılmaktadır.

14. Almanca cümlede geçen “das” ve “sogar” kelimeleri Türkçe cümlede yer

almamaktadır. (III,2)

Türkçe cümlede geçen “hani” kelimesi Almanca cümlede yer almamaktadır.

(III,1)

15. Almanca cümle bir temel cümle ve bir mastar yan cümlesinden

oluşmaktadır. Türkçe'de ise cümle bölünüp iki cümle halinde verilmiştir.

Ancak kitabın hitap ettiği yaş grubu göz önüne alındığında çevirmenin bunu

cümlenin daha kolay anlaşılabilmesi için yaptığı söylenebilir. Almanca

cümlede geçen “erfahren” kelimesi “öğrenmek” anlamındadır. Ancak bu

cümlede söz konusu olan öğrenmenin okumakla gerçekleştiği

Page 109: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

109

düşünüldüğünde çevirmenin cümleyi daha anlaşılır kılmak amacıyla bu

kelimeyi tercih ettiği düşünülebilir. (IV)

16. Almanca cümlede “Verabredung” kelimesi sadece bir defa kullanılmış, yan

cümlede onun yerine zamir kullanılmıştır . Ancak Türkçe cümlede de zamir

kullanılabilecekken, ismin kendisi tekrarlanmıştır. (III,5)

17. Almanca cümlede geçen “hören (duymak)” kelimesi Türkçe cümlede yer

almamıştır. (III,2)

18. Tutarlı çeviri cümle (II)

19. Almanca cümledeki “aufatmend” kelimesinin Türkçe’ye “-erek, -arak”

ekiyle çevrilmesi gerekirdi. Ancak “-ip, -up” ekiyle çevrilmiştir.(III,5)

20. Almanca cümlede geçen ve eylemin hızlı yapıldığını belirten “schlüpfen”

kelimesi Türkçe cümlede yer almamaktadır. Bu kelime Türkçe'ye “çabucak”

olarak çevrilebilirdi. (III,2)

Almanca cümlede geçen “unter den Arm nehmen” ifadesi “eline almak”

olarak çevrilmiştir. Oysa bu ifade “koltuğunun altına almak” anlamına

gelmektedir. Yine bu cümlede geçen “kroch durch die Öffnung” ifadesi

“mağaradan çıktı” olarak çevrilmiştir. Almanca cümlede mağaranın dar

olduğu belirtilirken Türkçe'de bu anlam kaybolmuştur. Bu ifade Türkçe'ye

Page 110: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

110

21. “sürünerek mağaranın deliğinden çıktı” olarak aktarılabilirdi. (III,3)

Sayfa 15

• Başlık

1. Tutarlı çeviri cümle (II)

2. Almanca cümlede geçen “wandte” kelimesi Türkçe cümlede yer

almamaktadır. Bu kelime birisine doğru dönmek anlamına gelir ve bu

cümlede “annesine döndü” olarak kullanılmalıydı. Çevirmen bu kelime

yerine Türkçe cümlenin sonuna “diye sordu” ifadesini eklemiştir. (III,3)

3. Almanca cümlede geçen “ja” kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

Türkçe cümlede geçen “soruyorsun ki” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

4. Almanca cümlenin temel cümlesini oluşturan “sagte er” kısmı Türkçe

cümlede yer almamaktadır. Bu kısmın Türkçe'ye “dedi Anton” olarak

çevrilmesi gerekirdi. (VII)

Türkçe cümlede geçen “yani” kelimesi de cümleye eklenmiştir. (III,1)

Almanca cümlede geçen “mit” edatının Türkçe'ye ile olarak çevrilmesi

gerekirdi, ancak Türkçe cümle orijinal cümlede “haben” yardımcı fiili

varmışçasına çevrilmiştir. (III,5)

5. Türkçe cümlede geçen “yola koyulmak değil” ifadesi cümleye eklenmiştir.

(III,1)

Page 111: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

111

Almanca cümlenin zamanı “Präsens (şimdiki zaman)”dir. Oysa Türkçe

cümlenin zamanı “gelecek zaman (Futur 1)” dır. (III,4)

6. Almanca cümle geçen “sehr lustig!” ifadesi “Ay ne komik” ile karşılanmıştır.

Anlam bakımından bir şey değiştirmese de doğrusu “çok komik” olacaktır.

(III,3)

Almanca cümlede “spitz” sıfatı belirteç görevi görmektedir. Türkçe cümlede

ise sıfat tamamen bağımsız bir cümlede kullanılmıştır. (III,5)

7. Almanca cümlede geçen “eurer” ve “bis” sözcükleri Türkçe cümlede yer

almamaktadır. (III,2)

“Vielleicht erklärst du mir mal” ifadesi de “belki sen bana açıklarsın”

yerine “zahmet edip bunu da açıklar mısın lütfen” ile karşılanmıştır. (III,3)

Almanca cümlede geçen “Höhle” kelimesi Türkçe'de “yer” sözcüğü ile

“sollen” kelimesi ise “gelebilecektim” yerine “gelmeyi başaracaktım” ile

karşılanmıştır. Bunun nedeni bir sonraki cümlede “sollen” kelimesinin

tekrarlanarak vurgulanacak olmasıdır. Başarmak sözcüğü cümlede bir anlam

kaybına neden olmamaktadır. (IV)

8. Türkçe cümlede geçen “sırıtarak” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

9. İçerik bakımından tutarsız çeviri cümle (V)

Page 112: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

112

10. Cümlenin orijinali edilgendir, Türkçe cümle etken olarak çevrilmiştir.

(III,4)

11. Türkçe cümlede geçen “pekala” kelimesi Almanca cümlede yer

almamaktadır. (III,1)

12. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

13. Almanca cümlede geçen “nur” kelimesi, Türkçe cümlede “hepsi bu” şeklinde

verilmiştir. Cümlede yapı olarak bir değişiklik yapılmıştır. (III,5)

Almanca cümlede geçen “Landgasthof” kelimesi "pansiyon" olarak

çevrilmiştir. Oysa doğrusu "köyde bir pansiyon" olacaktır. (III,3)

“ve” bağlacı Türkçe cümleye eklenmiştir. (III,1)

14. Almanca cümlede geçen “gekochtes Ei” ifadesi Türkçe'ye "rafadan yumurta

olarak çevrilmiştir. Oysa doğrusu “haşlanmış yumurta” olacaktır. (III,3)

15. Almanca cümlede geçen “sagte” kelimesi, bir önceki temel cümle soru

cümlesi olduğu için "diye sordu" olarak çevrilmiştir. Oysa doğrusu “dedi”

olacaktır. (III,3)

16. Almanca cümlenin yüklemi “will” öznesi de “ich” dir. Ancak Türkçe

cümlede yüklem “var” özne de “tek şey” olmuştur. (III,5)

Page 113: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

113

17. Almanca cümlede geçen “dickköpfig sein” ifadesi “aksilik etmek”

olarak çevrilmiştir. Ancak bu ifade “inatçı olmak” anlamına gelmektedir.

(III,3)

18. Almanca cümlede geçen “die Finger” kelimesi “elini” olarak çevrilmiştir.

Doğrusu “parmaklarını” olacaktır. (III,3)

19. Almanca cümlede geçen “nein” kelimesi “sanmıyorum elbette” olarak

çevrilmiştir. Çevirmen bunu önceki cümleyle bağlantı kurmak amacıyla

yapmıştır. Ancak "hayır" olarak da çevirseydi cümlede bir kopukluk

meydana gelmiş olmayacaktı. Bu yüzden çevirmenin cümlenin aslına sadık

kalması gerekirdi. (III,3)

20. “vielleicht (belki)” kelimesi “birazcık” olarak çevrilmiştir. (III,3)

Sayfa 16

1. Almanca cümle “und” bağlacıyla birbirine bağlanmış iki temel cümleden

oluşmaktadır. Çevirmen aradaki bağlacı kaldırıp yerine üç nokta koyarak

cümleleri birbirinden bağımsız bir hale getirmiştir. Bunun nedeni cümleleri

çocuklar için daha anlaşılır kılmak olabilir. (III,6),(VIII)

“extra (özellikle)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamaktadır. (III,2)

2. Tutarlı çeviri cümle (II)

Page 114: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

114

3. “hastig (acele)” kelimesi Türkçe’ye “hemen” olarak çevrilmiştir. (III,3)

4. Almanca cümlenin nesnesi (Akk. Objekt) “annesinin sesi” dir. Oysa Türkçe

cümlede nesne “dediğini” olmuştur. (III,5)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir; “Anton” diyen sesini duydu

annesinin”

5. Tutarlı çeviri cümle (II)

6. Almanca cümlede karşılaştırma sözcüğü “als” den sonra gelen zamir, yeni bir

temel cümleymişçesine çevrilmiştir. Bunun nedeni Türkçe'nin farklı

yapısından dolayı karşılaştırmanın ikinci kısmının yani zamirin Türkçe

cümlenin içerisine yerleştirilememesinden kaynaklanmaktadır. (IV)

Söz konusu cümleden sonra gelen “sie stockte” cümlesi Almanca'da küçük

harfle başlamaktadır. Türkçe'de ise cümlenin ilk harfi büyük harfle

başlamaktadır. Bunun nedeni Almanca'daki cümlenin sonunun kısa çizgiyle

bitmesi, Türkçe cümlenin ise sonunda üç noktanın yer almasıdır. (III,5),

(III,6)

Almanca cümlede geçen “Landgasthof” kelimesinin tam karşılığı "köy

pansiyonu" olacaktır. (III,3)

7. Almanca cümle bir önceki cümleyle bağlantılıdır ve karşılaştırmanın ikinci

parçasıdır. Önceki cümlede geçen “als” sözcüğü bir karşılaştırma ifade

etmektedir. O yüzden bu cümlenin sonunda bu karşılaştırmanın belirtilmesi

Page 115: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

115

gerekmektedir. Çevirmen “burası gibi” ifadesi ile önceki cümledeki

etkiyi sağlamaya çalışmıştır. (IV)

Almanca cümlede geçen “dann” kelimesi"neden sonra" ile karşılanmıştır.

Oysa annesinin bekleme süresi o kadar da uzun değildir. Dolayısıyla sadece

"sonra" kelimesini kullanmak yeterli olurdu. Aynı şekilde “voller Abscheu”

kelimesi de “suratını buruşturarak” olarak çevrilmiştir. Ancak doğrusu

“tiksintiyle” olacaktır. (III,3)

Ayrıca cümlede kullanılan “surat” kelimesi,kaba bir anlatım tarzının

oluşmasına yol açmıştır.

8. Tutarlı çeviri cümle (II)

9. Tutarlı çeviri cümle (II)

10. Almanca cümlede “die schrecklichsten Geschichten” ifadesinde bir

“Superlativ” dir. Türkçe'de bunun “en” kelimesiyle karşılanması gerekirdi.

Ancak Türkçe cümlede sıfat fiilleşmiş ve cümlenin yüklemi olmuştur.

Almanca cümlede “Ruine” kelimesi tekilken Türkçe'de çoğuldur.(III,5)

Almanca cümlede geçen “Geschichten” kelimesi Türkçe cümlede yer

almamaktadır. (III,2 )

Almanca cümlede yer alan “hört man” ifadesi Türkçe'ye “anlatılıyor” olarak

çevrilmiştir. Oysa bu ifade “insan... duyuyor” ifadesiyle karşılanabilirdi.

(III,3)

Page 116: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

116

Türkçe cümlede geçen “özellikle de” ifadesinin önünde yer alan üç

nokta Almanca'da tire dir. (III,6)

11. Almanca cümlede geçen “Freudental” ismi “Esen Vadi” olarak çevrilmiştir.

"Esen" kelimesi "sağlık içinde olan" anlamını taşımaktadır. Oysa “Freuden”

kelimesi “neşe, sevinç” anlamına gelmektedir. (III,3)

12. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

13. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

14. Türkçe cümlede geçen “çok” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

15. Almanca cümle “und” bağlacıyla birbirine bağlanmış iki temel cümleden

oluşmaktadır. Türkçe cümlede ise “und” bağlacı kaldırılmış, cümle sonuna

nokta konmuştur. (III,6)

Almanca cümlede kullanılan “und” bağlacı bir eş zamanlılık ifade

etmektedir. Oysa Türkçe cümlede kullanılan “sonra” kelimesi, cümlede bir

art zamanlılığa yol açmaktadır. Türkçe'de de aynı anlamın verilmesi için “ve”

bağlacı kullanılabilirdi. Almanca cümlede geçen “gedehnt” kelimesi

Türkçe'ye “her kelimenin üstüne basa basa” olarak çevrilmiştir. Bu kelime

Türkçe'de “yayvan yayvan” olarak karşılanabilirdi. (III,3)

Söz konusu kelimenin içeriğinin yanlış verilmesi cümlenin de anlamının

değişmesine neden olmuştur. (V)

Page 117: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

117

16. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

17. Almanca cümlede geçen “alten Obstbäumen” ifadesindeki “alten” kelimesi

Türkçe cümlede yer almamıştır. Bu kelime Türkçe'ye “büyük” veya “ulu”

olarak çevrilebilirdi. (III,2)

Almanca cümlede yer alan “wie geschaffen zum Zelten” ifadesi de Türkçe'ye

“çadır için ideal bir yer” olarak çevrilmiştir. Ancak “Zelten” ifadesi bir isim

fiil iken “çadır” kelimesi isimdir. “Zelten” kelimesine karşılık olarak

Türkçe'de “çadır kurmak” ifadesi kullanılabilirdi. (III,5)

Ayrıca Almanca cümlede “Obstbäume” kelimesinde sonra tire gelirken,

Türkçe'de üç nokta kullanılmıştır. (III,6)

18. Almanca cümlede geçen “freudiger Tal” ifadesi ile bir kelime oyunu

yapılmıştır. Ancak çevirmen ikinci cümlede geçen “Freudental” kelimesini

"Esen Vadi" olarak çevirdiği için Almanca'da “Freude (neşe) kelimesi işe

gerçekleştirilen kelime oyununu Türkçe cümlede yapamamıştır. Çevirmen

ikinci cümlede geçen “Freudental” kelimesini “Neşe Vadi(si)” olarak

çevirseydi, bu cümlede “neşeli” kelimesi ile Almanca'daki kelime oyununu

Türkçe'ye aktarabilmiş olacaktı. (III,3)

19. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

20. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

Page 118: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

118

21. Almanca cümlenin sonunda ünlem işareti varken Türkçe cümlenin sonunda

virgül kullanılmıştır. (III,6)

Almanca cümlenin zamanı “Präteritum (şimdiki zamanın hikayesi)” dir.

Türkçe cümlenin zamanı “gelecek zaman”dır. (III,4)

22. Almanca cümlede geçen “gar nicht” ifadesi Türkçe'ye “pek de”olarak

aktarılmıştır. Ancak Almanca'daki ifadenin tam karşılığı olarak “hiç de”

ifadesi tercih edilebilirdi. (III,3)

23. Bu cümle iki dilin mevcut farklılığından dolayı Türkçe'ye bu şekilde

aktarılmıştır. (IV)

24. Almanca cümlede geçen “Eigentlich war es ihm sogar sehr recht” cümlesi

Türkçe'ye “Aslında hiç de fena olmayacaktı” olarak çevrilmiştir. Ancak

doğrusu “Aslında fazlasıyla işine bile gelirdi” olacaktır.(V)

Almanca cümlede yer alan “die Probleme mit der verletzten Hand”

tamlaması Türkçe'ye “yaralı parmaklarla” olarak çevrilmiştir. Tamlamada

“problem” kelimesi hiç yer almazken “Hand (el)” kelimesi de “parmak”

olarak çevrilmiş, zincirleme isim tamlaması böylelikle hem yanlış hem de

eksik olarak aktarılmıştır. (III,5)

Sayfa 17

1. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

Page 119: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

119

2. Almanca cümlenin sonunda nokta ve kısa çizgi yer alırken Türkçe cümlede

kullanılan üç nokta ile aynı duraklama süresi sağlanmaya çalışılmıştır. İşaret

değiştirilmiş olsa da amaç ve etki aynıdır. (II)

3. Almanca cümlede geçen “nur (sadece)” kelimesi Türkçe cümlede yer

almamıştır. Aynı şekilde cümlede geçen ve Türkçe'ye “-de, -da” ekiyle

çevrilmesi gereken “auch” kelimesi de Türkçe cümlede yer almamıştır.

(III,2)

4. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

5. Almanca cümlede geçen “Antons Mutter” ifadesindeki “Antons” yani

“Anton'un” kelimesi Türkçe cümlede yer almamaktadır. (III,2)

6. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

7. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

8. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

9. Tutarlı çeviri cümle (II)

Page 120: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

120

10. Almanca cümle bir temel cümle ve bir yan cümleden oluşmuştur. Ancak

Türkçe cümle sadece bir temel cümleden oluşmaktadır. Almanca'daki yan

cümle Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,5), (VII)

Almanca cümlede geçen “Ruine” kelimesi tekildir. Ancak Türkçe cümlede

çoğul olarak kullanılmıştır. Ayrıca “da drüben (oradaki)” ifadesi de “şu” ile

karşılanmıştır. (III,3), (III,5)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Eğer vampir diye bir şey varsa (bile), olsa olsa oradaki korkunç harabede

olur

11. Türkçe çeviride Almanca’daki kelimelerin anlamları doğru olarak

verilmiştir, ancak ortaya çıkan cümle Türkçe’de içerik olarak anlamsız

olmuştur. Çenesini uzatmak “onaylamak” anlamında kullanıldığı için “başını

salladı” ifadesi kullanılabilirdi. Interferenz Fehler

12. Tutarlı çeviri cümle (II)

13. Tutarlı çeviri cümle (II)

14. Türkçe cümlede geçen “yok musunuz” ifadesi cümleye eklenmiştir. Almanca

cümle bu ifadeyi içermesine rağmen, Türkçe'de sadece "Ah, siz!" denmesi

yeterli olurdu. (III,1)

15. Tutarlı çeviri cümle (II)

Page 121: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

121

• Başlık

16. Almanca cümle bir temel cümleden oluşmuştur. Türkçe cümle ise noktalı

virgülle birbirine bağlanmış iki temel cümleden oluşmuştur. Çevirmenin

böyle bir çeviriyi tercih etmesinin nedeni, aksi takdirde cümlenin çok

uzayacak olması ve bir çocuğun anlamasını zorlaştıracağı olabilir. (III,5)

Almanca cümlede geçen “Landgasthof” kelimesine karşılık olarak

“pansiyon” kelimesi kullanılmıştır. Ancak doğrusu “köy pansiyonu”

olacaktır. (III,3)

17. Tutarlı çeviri cümle (II)

18. Almanca cümle bir temel cümleden ve temel cümlenin son kelimesini

açıklayan bir yan cümleden oluşmaktadır. Türkçe cümle sadece bir temel

cümleden oluşmaktadır. Almanca cümledeki yan cümlenin yüklemi Türkçe

cümlenin yüklemi olmuştur. Almanca'daki yan cümlenin açıkladığı

“Spitzenvorhänge” kelimesi ise Türkçe cümlenin öznesi olmuştur.(III,5)

Türkçe cümlede geçen “odada” kelimesi Almanca cümlede yer

almamaktadır.(III,1)

Almanca cümlede geçen “zuziehen” kelimesi için Türkçe'de “açılıp

kapanabilen” ifadesi kullanılmıştır. Ancak bu kelime sadece “kapanabilen”

anlamını taşımaktadır Ayrıca Almanca cümlede geçen “In dem größeren der

beiden” ifadesi “Büyük odada” olarak çevrilmiştir. Oysa doğrusu “İkisi

Page 122: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

122

arasında daha büyük olanında” olacaktır. Aynı şekilde Almanca

cümlede geçen “Himmelbett (süslü yatak)” kelimesi de “cennet yatağı”

olarak çevrilmiştir. (III,3)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir

İkisi arasında daha büyük olanında, kapanabilir dantelli perdeleri olan süslü

bir yatak duruyordu.

Sayfa 18.

1. Almanca cümlede geçen “Antons Vater” yani “Anton'un babası” ifadesi

Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

Almanca cümlede yer alan “tire işareti” Türkçe'de “üç nokta” ile

karşılanmıştır. (III,6)

2. Almanca cümle bir temel cümledir. Yazar cümlenin ortasında tire işaretini

kullanmak suretiyle okurken bir duraklama yapılmasını sağlamış ve cümlenin

ikinci bölümündeki vurguyu arttırmıştır. Çevirmen de hem Türkçe'de aynı

etkiyi yaratabilmek amacıyla hem de diğer türlü cümlenin anlaşılırlığını

yitirmesi sebebiyle ikinci bir temel cümle yaratma yoluna gitmiştir. (III,5)

Almanca cümlede “tire” işareti kullanılan yerde Türkçe cümlede “üç nokta”

kullanılmıştır. (III,6)

Türkçe cümlede geçen “bir kenarda” ifadesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Almanca cümlede geçen “Waschtisch (Lavabo)” yerine "yıkanma masası”,

“bemalte Schüssel (boyanmış çanak)” yerine “emaye leğeni”, “Krug (testi)”

yerine de “ibrik” kelimeleri kullanılmıştır. (III,3)

Page 123: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

123

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Anton'un odası daha küçüktü – (odada), üstünde boyalı bir çanak ve testi

duran bir lavabo vardı

3. Çevirmen üçüncü ve dördüncü cümleyi birleştirerek çevirmiştir. Ancak

bunun nedeni iki dilin farklı yapısından kaynaklanmaktadır. Türkçe’de

“Anton tam alay edecekti” diye bir cümle kurulsaydı, dile aykırı olurdu. (IV)

Almanca cümlede geçen “spotten” kelimesi Türkçe'ye “diyecekken” olarak

aktarılmıştır. Oysa doğrusu "alay edecekken" olmalıdır. (III,3)

4. Bu cümle üçüncü cümleyle birlikte verilmiştir. “fließend (devamlı)” kelimesi

“foşur foşur” ile karşılanmıştır. (III,3) Almanca’daki

“tire” Türkçe’de “nokta” ile verilmiştir.

5. Tutarlı çeviri cümle (II)

6. Türkçe cümlede geçen “betont (bir sesle)” Türkçe’ye “görünmeye çalışarak”

olarak aktarılmıştır. (III,3)

7. Almanca cümle iki temel cümle ve üç yan cümleden oluşmakladır. Almanca

cümledeki son yan cümle Türkçe cümlede yer almamaktadır. Bunun nedeni

Almanca cümlenin çok uzun olması ve Türkçe'ye çevrildiğinde anlaşılmayı

zorlaştıracak olması olabilir. Ancak neden bu olsa bile çevirmen yan cümleyi

ayrıca bir temel cümle olarak çevirebilirdi. (III,5)

Page 124: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

124

Benim önerim çevirmenin yaptığı çevirinin sonuna Almanca cümlenin

sonunda yer alan yan cümleyi eklemek yönündedir.

“Anne ve babasının odası ise eğri büğrü arnavut kaldırımları olan caddeye

bakıyordu.”

8. Almanca cümledeki “wollen (istemek)” kelimesi “können (yapabilmek/

edebilmek)” olarak çevrilmiştir. (III,3)

“schon” kelimesine karşılı kullanılan “bile” kelimesi Türkçe’de cümle

sonunda yer almalıydı.

9. “knorrig (dallı budaklı)” kelimesi “boğum boğum gövde” ile, “weit

ausladender Krone (taç kısmı geniş)” iadesi “kocaman bir şemsiyeyi andıran”

ile karşılanmıştır. Çevirmenin şemsiye benzetmesini yapmış olmasının

nedeni, orijinal cümlede anlatılanın okuyucunun (çocukların) gözünde daha

iyi canlanmasını sağlamak olabilir. (III,3)

Türkçe çeviride temel cümlenin bir kısmı(“mit” edatı ile başlayan kısım) ile

yan cümle yer değiştirmiştir. (III,5)

“fast (nerdeyse)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

10. “kurulacak” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

11. Türkçe cümlede “kazağının” ve “uyku tulumunu” derken iyelik eki

kullanılmıştır. Almanca cümlede böyle bir ek bulunmamaktadır. (III,5)

Page 125: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

125

12. “mächtig (büyük, heybetli)” kelimesi “muhteşem” ile karşılanmıştır.

13. Almanca cümlenin öznesi “Blattwerk (yapraklar)” kelimesi Türkçe cümlenin

nesnesi olmuştur. (III,5)

dicht (sık)” kelimesi “çok” ile, “Dämmerlicht (alacakaranlık (kapkaranlık) ile

karşılanmıştır. (III,3)

“herrschen (hakim olmak)” Türkçe cümlede yer almamaktadır. (III,2)

14. “direkt neben dem Stamm (kökün hemen yanına)” ifadesi Türkçe cümleden

çıkarılmıştır. (III,2)

Sayfa 19

1. “Almanca’daki “als” ile başlayan yancümlenin öznesi “seine Eltern (anne ve

babası), Türkçe cümlede gizli özne “onlar” olarak çevrilmiş, Almanca’daki

temel cümlenin nesnesi (Dativ Objekt) ise “ihnen (onlara)” iken Türkçe

cümlede “anne ve babasına” olmuştur. (III,5)

2. “lachen (gülmek)” kelimesi “kahkaha atmak” olarak çevrilmiştir. (III,3)

3. Tutarlı çeviri cümle (II)

4. Tutarlı çeviri cümle (II)

5. Tutarlı çeviri cümle (II)

Page 126: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

126

6. Tutarlı çeviri cümle (II)

7. “gibiydi” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

8. Tutarlı çeviri cümle (II)

9. “grässlich (korkunç)” kelimesi “iğrenç” olarak çevrilmiştir. (III,3)

Almanca cümledeki “kısa çizgi” Türkçe’de “üç nokta” olarak, Almanca

cümlenin sonundaki “ünlem” de “nokta” olarak çevrilmiştir.(III,6)

Bunun dışında Türkçe cümle, orijinaldeki etkinin yaratılabilmesi amacıyla

serbest olarak çevrilmiştir. (IV)

10. Almanca cümledeki “und (ve)” bağlacı Türkçe cümlede yer almamıştır.

(III,2)

Almanca cümlede tırnak işaretini takip eden iki temel cümle vardır, Türkçe

cümlede ise bağlacın kaldırılması dolayısıyla bir temel cümle bulunmaktadır.

(VII)

Orijinal cümlede tırnak içerisindeki ifadeden sonra “üç nokta” gelmektedir.

Türkçe cümlede ise “virgül” vardır. (III,6)

Almanca cümledeki eylem art zamanlı olarak gerçekleşmiştir. Türkçe’deki

eylem ise eş zamanlıdır. (III,4)

Page 127: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

127

11. Almanca’daki cümle tamamen serbest çevrilmiştir.(I)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Ne de olsa ikimizin de kendi zevki ve dünya edebiyatı ile ilgili kendi

düşünceleri var.”

12. * “verstaubt sein” ifadesi ilk anlamı ile yani “tozlanmak” olarak çevrilmiştir.

Ancak bu kelime söz konusu cümlede “eskimiş, yıllanmış” anlamında

kullanılmıştır. Türkçe’de bu ifade “antika olmak” ile karşılanabilirdi.

Interferenz Fehler

13. Tutarlı çeviri cümle (II)

14. Tutarlı çeviri cümle (II)

15. “öyle değil mi?” cümlesi, orijinal metne eklenmiştir. (VI)

16. Tutarlı çeviri cümle (II)

17. Tutarlı çeviri cümle (II)

18. Almanca’da tırnak içindeki cümlenin öznesi “Anton” dur. Türkçe cümlede

ise gizli özne “o” dur. (III,5)

“bemerken (dedi)” kelimesi yerine “ekledi” kelimesi yerleştirilmiştir. (III,3)

“de” dahi eki cümleye eklenmiştir. (III,1)

Page 128: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

128

19. “heute nacht” ifadesi ve “listig (kurnaz) kelimesi cümleden çıkarılmıştır.

(III,2)

“schlafen (uyumak)” yerine “yatmak”, “sagte (dedi)” yerine “atıldı”

kelimeleri kullanılmıştır. (III,3)

“hemen” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

20. Almanca’da tırnak içindeki cümlenin Türkçe’deki tam karşılığı “söz konusu

bile olamamak” ifadesidir. Türkçe çeviride “mümkün değil” ile

karşılanmıştır. Almanca’daki ifade Türkçe çevirideki karşılığına oranla daha

serttir. (I)

21. “daha” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

22. Türkçe cümle iki dilin farklı yapısından dolayı serbest çevrilmiştir. (IV)

Page 129: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

130

B. METNİN VE ÇEVİRİSİNİN ANALİZİ

(Der kleine Vampir liest vor, s. 52-63)

Page 130: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

130

Sayfa 52 • Ein Andenken an Graf

Dracula (Başlık)

1. Anton flog dieselbe Strecke

wie in der vergangenen Nacht.

2. Nur landete er diesmal nicht

am Rand des

Tannenwäldchens, sondern

flog weiter, bis er die

halbzerfallene Ringmauer der

Ruine vor sich sah.

3. Rasch steuerte einen Baum an,

der in der Nähe des Burgstores

stand, und versteckte sich

zwischen den Ästen.

4. Jetzt war Anton kaum einen

Steinwurf von der Ruine und

ihren grässlichen Bewohnern

entfernt – grässlich jedenfalls,

was die Verwandten von Anna

und Rüdiger betraf...

5. Er spürte, wie ihn plötzlich der

Mut verließ.

Sayfa 52

• Kont Drakula'dan Bir Anı

(Başlık)

1. Anton bir gece önceki yoldan

uçtu.

2. Yalnız bu kez çamlığın

yakınlarına inmedi, harabelerin

yarı yıkılmış sur duvarlarını

önünde görene dek uçmaya

devam etti.

3. Hemen kale kapısının

yakınlarındaki bir ağaca

yöneldi ve dalların arasına

saklandı.

4. Şimdi harabeden ve içinde

yaşayan iğrenç sakinlerinden,

yani Anna ile Rüdiger'in

korkunç akrabalarından bir taş

atımlık bir mesafedeydi.

5. Cesaretini yitirmek üzereydi.

Page 131: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

131

6. Der Gedanke, zu dem

Landgasthof von Frau

Tugendhaft zurückzufliegen –

noch bevor ihn ein scharfes

Vampiraugenpaar erspäht

haben konnte -, durchzuckte

ihn und war verlockend,

äußerst verlockend!

7. Ein scharfes

Vampiraugenpaar...

8. Während Anton zur Ruine

hinüberblickte, kam es ihm auf

einmal so vor, als hätte sich

neben den Burgtor etwas

bewegt.

9. Jetzt hämmerte sein Herz wie

verrückt.

10. Ja, er hatte sich nicht

getäuscht:

11. Da war jemand!

6. Bayan İffet'in pansiyonuna geri

dönme düşüncesi – keskin bir

çift vampir gözü onu

keşfetmeden önce – giderek

daha cazip geliyordu, çok çok

cazip!

7. Keskin bir çift vampir gözü ..

8. Anton harabelere doğru

bakarken kale kapısının

yanında bir şeylerin hareket

ettiğini gördü sanki.

9. Kalbi güm güm atmaya

başladı.

10. Evet, yanılmamıştı

11. Orada biri vardı!

Page 132: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

132

12. Eine große Gestalt in einem

schwarzen Umhang umrundete

mit langsamen Schritten das

Burgtor: ohne Zweifel ein

Vampir!

13. Ob der Vampir auf jemandem

wartete, möglicherweise sogar

– Anton spürte, wie es ihm

eiskalt über den Rücken lief –

auf ihn...?

14. Seltsam war nur, dass der

Vampir sich überhaupt nicht

umsah.

Sayfa 53

1. Unverwandt musterte er den

Erdboden, als würde er dort

nach Spuren suchen –

vielleicht nach... menschlichen

Spuren?

2. Jetzt hörte Anton schlurfende

Schritte, begleitet von einem

klappernden Geräusch, und

dann sah er einen zweiten,

kleineren Vampir, der sich, auf

einem Stock gestürzt, aus dem

verwilderten Garten der Ruine

näherte.

12. Üstünde siyah peleriniyle

heybetli bir yaratık ağır aksak

kale kapısında volta atıyordu:

Kuşkusuz bir vampir!

13. Acaba birini mi bekliyordu?

Sakın, sakın – Anton sırtından

soğuk terler boşandığını

hissetti- onu bekliyor olmasın!

14. Garip olan, vampirin etrafına

hiç bakınmamasıydı.

Sayfa 53

1. Bir iz arıyormuş gibi tüm

dikkatiyle yeri inceliyordu,

belki de ... insan izleri arıyor

olmasın?!

2. Anton ayak sesleri duydu,

sonra ayak seslerine eşlik eden

bir tıkırtı.

Ufak tefek bir vampir belirdi

sonra, bir bastona abanmış,

harabenin vahşi otlar bürümüş

bahçesine yaklaşıyordu.

Page 133: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

133

3. Als der Vampir mit dem

Stock das Burgtor fast erreicht

hatte, rief er mit hoher, dünner

Stimme: „Hast du ihn entdeckt,

Willhelm?“

4. „Ihn?“ Anton gefror das Blut

in den Adern.

5. „Nein“, antwortete der große

Vampir dumpf.

6. „Bisher noch nicht.“

7. Bestimmt war das Willhelm

der Wüste, der Großvater von

Anna, Rüdiger und Lumpi, von

dem der kleine Vampir

berichtet hatte, er sei immer

besonders hungrig...

8. „Dann lass doch die Sucherei!“

sagte der Vampir mit dem

Stock.

3. Bastonlu vampir kale kapısına

yaklaşır yaklaşmaz tiz, yüksek

bir sesle "Onu bulabildin mi

Wilhelm"diye bağırdı.

4. “Onu mu?” Anton'un

damarlarındaki kan dondu.

5. “Hayır,” diye cevap verdi uzun

boylu vampir boğuk bir sesle.

6. “Henüz değil!”

7. Şüphesiz bu Anna, Rüdiger ve

Bıçkın'ın büyükbabası İnsafsız

Wilhelm idi; küçük vampir

ondan bahsederken her zaman

aç olduğundan dem vurmuştu...

8. “Öyleyse aramaktan

vazgeçsene!”dedi bastonlu

vampir.

Page 134: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

134

9. Ob das Sabine die

Schreckliche war?

10. Fröstelnd dachte Anton daran

zurück, wie er sie im Sarg hatte

liegen sehen – neben sich die

Chronik der Familie von

Schlotterstein, einen

Krückstock, eine Tasche,

Handschuhe und Pantoffeln.

11. Sie hatte im Schlaf gelächelt,

und Anton hatte ihre sehr

weißen, sehr spitzen

Vampirzähne gesehen...

12. “Aber ich muss ihn hier

verloren haben!” erwiderte

Wilhelm.

13. Anton horchte auf “Verloren?”

14. Dann... dann suchte der große

Vampir gar nicht nach ihm?

15. „Aber das ist doch reine

Zeitverschwendung, was du da

machst“ sagte der kleinere

Vampir.

9. Yoksa o korkunç Sabine

miydi?

10. Onu tabutta yatarken gördüğü

anı hatırlayan Anton ürperdi;

yanında Titrektaşızade Tarihi,

bir baston, bir çanta, eldivenler

ve terlikler vardı.,

11. Uykusunda gülümsemişti ve

Anton onun bembeyaz, sipsivri

dişlerini görmüştü

12. “Ama onu burada kaybetmiş

olmalıyım!”diye cevap verdi

Wilhelm.

13. Anton “kaybetmiş” kelimesine

kulak kabarttı.

14. Öyleyse... öyleyse uzun boylu

vampir onu aramıyordu!

15. “Zaman kaybı bu senin

yaptığın!” dedi bastonlu

vampir.

Page 135: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

135

Sayfa 54

1. „Zeitverschwendung?“

schnaubte Wilhelm.

2. „Das nennst du

Zeitverschwendung, wenn ich

versuche, meinen silbernen

Manschettenknopf

wiederzufinden, den ich von

Graf Dracula persönlich

bekommen habe?“

3. „Es wäre Graf Dracula völlig

egal, ob du ihn nun verloren

hast oder nicht“, antwortete der

kleinere Vampir.

4. „Mir ist es aber nicht egal“

sagte Willhelm.

5. „Der Manschettenknopf ist

mein einziges Andenken an

ihn.“

6. Und in vorwurfsvollem Ton

setzte er hinzu:

Sayfa 55

1. “Zaman kaybı mı?” diye

homurdandı Wilhelm.

2. “Kont Drakula'nın bizzat

hediye etmiş olduğu gümüş kol

düğmemi bulmaya çalışmama

zaman kaybı mı diyorsun sen!”

3. “Onu kaybedip kaybetmediğin

Kont Drakula'ya vız gelir

artık!” diye cevap verdi ufak

tefek vampir.

4. “Ama bana vız gelmiyor !”

dedi Wilhelm.

5. “Bu kol düğmesi ondan bana

kalan tek hatıra!”

6. Ve sitem dolu bir sesle ekledi:

Page 136: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

136

7. Die anderen

Erinnerungsstücke hältst du ja

unter Verschluss in deinem

Sarg:

8. Die schwarzen Samtpantoffeln,

die Graf Dracula so gern

angehabt hat, die

perlenbestickte Tasche und die

Handschuhe seiner- ach!- so

früh und so tragisch verglühten

Carmelia Gräfin Dracula!“

9. Jetzt wusste Anton, dass es

tatsächlich Sabine die

Schreckliche war!

10. „Bei mir sind sie auch am

sichersten!" erwiderte Sabine

die Schreckliche hoheitsvoll.“

11. „Schließlich bin ich in unsere

Sippe einer der ältesten,

erfahrensten und

weitblickendsten Vampire.“

12. Besonders weitblickend finde

ich es nicht, wenn du Rüdiger

erlaubst, unsere Chronik von

Schlotterstein zu studieren",

brummte Wilhelm.

7. Ne de olsa diğer anıları sen

tabutunda kilitli tutuyorsun:

8. Siyah ipek terlikleri mesela,

Kont Drakula onları ne kadar

da severek giyerdi, sonra incili

çantayı ve eldivenleri... ah...

öylesine erken ve dramatik

şekilde aramızdan ayrılan

Kontes Carmelia Drakula'nın

eldivenlerini!”

9. Anton artık emindi, ufak tefek

Vampir Korkunç Sabine'den

başkası olamazdı.

10. Bende daha emniyetteler!”

diye cevap Korkunç Sabine

kibirli bir tavırla.

11. “Ne de olsa bizim klanda en

yaşlı, en deneyimli ve uzak

görüşlü vampirlerden biri

benim!”

12. “Ben, Rüdiger'e bizim

Titrektaşızade Tarihi’ni

vermeni pek de uzak

görüşlülük olarak

değerlendiremiyorum!” diye

homurdandı Wilhelm.

Page 137: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

137

13. „Davon verstehst du

nichts!“ entgegnete Sabine die

Schreckliche.

14. „Angesichts der Bedrohungen

unserer Gattung muss jeder

von Schlotterstein Bescheid

wissen über die lange,

ehrenvolle Geschichte unserer

Familie.“

15. Aber ausgerechnet Rüdiger...“

sagte Wilhelm zweifelnd.

16. „Ja, gerade Rüdiger!“

antwortete Sabine die

Schreckliche und schwang zur

Bekräftigung ihren Stock.

Sayfa 56

1. „Er hat sich entschlossen, reif

und weise zu werden wie ein

erwachsener Vampir – das sind

seine eigenen Worte.“ –

13. “Sen ne anlarsın ki!” diye

karşılık verdi Korkunç Sabine.

14. “Türümüzün karşı karşıya

olduğu tehlikeler göz önüne

alınacak olunursa her Titrektaş

ferdinin, ailemizin uzun ve

onurlu geçmişinden haberdar

olması gerekiyor.”

15. “Ama tam da Rüdiger!” dedi

Wilhelm.

16. “Evet, tam da Rüdiger!” diye

cevap verdi Korkunç Sabine ve

söylediklerinin altını çizmek

istercesine bastonunu salladı.

Sayfa 56

1. “Olgun ve bilge olmaya

karar vermiş, tıpkı yetişkin bir

vampir gibi...bunlar kendi

sözleri...”

Page 138: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

138

2. „Wenn nur noch Anna

endlich soweit wäre!“

3. Sie seufzte.

4. „Und im übrigen“ fuhr sie mit

erhobener Stimme fort, „nimmt

er seine Aufgabe sehr ernst,

unser Rüdiger!

5. Ich war gerade in der

Burgkapelle und habe mich

überzeugt, dass er fleißig und

gewissenhaft studiert.

6. Stell dir vor: Er ist schon beim

Jahr dreizehn Vampirzeit

angekommen.“

7. „Ach, wirklich?“ sagte

Wilhelm – nicht sehr

beeindruckt, wie es Anton

schien.

2. “Keşke Anna da o duruma

gelseydi!”

3. Derin bir iç geçirdi.

4. “Hem ayrıca," diye devam etti

sesini yükselterek, “işini çok

ciddiye alıyor şu bizim

Rüdiger!

5. Biraz önce onu kontrol etmeye

kalenin kilisesine gittiğimde

ciddi ciddi çalıştığını gördüm.

6. Düşünsene bir: Vampir

zamanının on üçüncü yılına

gelmiş bile.”

7. “Ah, sahi mi?" dedi Wilhelm...

Pek etkilenmiş bir hali yoktu

doğrusu

Page 139: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

139

8. „Ja, bei dreizehn!“ sagte

Sabine die Schreckliche noch

einmal.

9. „Und jetzt werde ich

losfliegen.

10. Mein Magen – „ sie kicherte,

„knurrt schon gewaltig.“

11. Damit ließ sie ihren Stock

unter dem Umhang

verschwinden, machte ein paar

Bewegungen mit den Armen

und flog.

12. „Warte doch! Ich komme mit!“

rief Wilhelm.

13. „Ich werde Morgen

weitersuchen.“

14. Anton atmete erleichtert auf,

als er die beiden davonfliegen

sah.

15. Er wartete noch einen Moment.

8. “Evet onüçüncü yılına,” dedi

korkunç Sabine bir kere daha.

9. “Ve şimdi uçacağım.

10. Midem...” kıkır kıkır güldü,

“oldukça guruldamaya

başladı.”

11. Bunları söyledikten sonra

bastonunu pelerininin altında

yok edip kollarıyla birkaç

hareket yaptıktan sonra uçup

gitti.

12. „Beklesene! Ben de

geliyorum!“ diye bağırdı

Wilhelm arkasından.

13. „Onu aramaya yarın devam

ederim.“

14. Vampirlerin uçup gittiklerini

gören Anton rahatlayarak derin

nefes aldı.

15. Bir süre daha bekledi.

Page 140: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

140

16. Aber alles blieb ruhig.

17. Da erhob er sich vorsichtig in

die Luft, flog über das Burgtor

und landete im Garten der

Ruine – neben ein paar

halbhohen Büschen.

Seite 57

• Mutterseelenallein (Başlık)

1. Von hier aus konnte Anton das

Licht sehen, das durch die

schmalen, vergitterten Fenster

der Burgkapelle in den Hof

fiel.

2. Hoffentlich ist Rüdiger allein!

dachte er beklommen.

3. Bei der Vorstellung, auch

andere Verwandte des kleinen

Vampirs – Tante Dorothee

zum Beispiel oder Hildegard

die Durstige – könnten in der

Kapelle sein, um sich von

Rüdigers Fleiß zu überzeugen,

verspürte Anton einen eisigen

Schauder.

16. Ortalık sessizdi

17. Sonra dikkatle havalandı, kale

kapısının üstünden uçup

harabelerin bahçesine

kondu...uzun ve sık çalıların

yanına.

Seite 57

• Yapayalnız (Başlık)

1. Anton buradan kilisenin dar,

parmaklıklı penceresinden

avluya düşen ışığı

görebiliyordu.

2. Rüdiger yalnız olsa bari! diye

düşündü endişeyle.

3. Küçük vampirin diğer

akrabaları, örneğin Dorothee

teyze ya da Susuz Hildegard,

Rüdiger'in çalışkanlığını

kontrol etmek için kiliseye

gelmişse? Bunun düşüncesi

bile Anton'un soğuk soğuk

terlemesine yetti.

Page 141: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

141

4. Zögernd ging er auf die

erleuchteten Fenster zu und

blickte sich immer wieder

besorgt um.

5. Vor allem den Burgturm

behielt er im Auge; denn Anna

hatte ihm erzählt, dass die

Plattform des Burgturms der

bevorzugte Abflug- und

Landeplatz der Vampire war.

6. Als Anton ein Schwirren in der

Luft hörte, blieb ihm vor

Schreck fast das Herz stehen.

7. Aber dann erkannte er, dass es

nur ein Vogel war.

8. Doch sein Herz schlug jetzt

ganz unregelmäßig – und auf

den letzten Schritten bis zur

Burgkapelle wurden ihm die

Beine immer schwerer.

9. Endlich hatte er die Kapelle erreicht.

4. Aydınlık pencereye doğru

giderken durmadan etrafına

bakınıyordu.

5. Özellikle de kuleyi

gözetliyordu; çünkü Anna bir

keresinde vampirlerin iniş ve

kalkış pisti olarak orayı tercih

ettiklerini anlatmıştı.

6. Havada vınlama sesi

duyduğunda korkudan

neredeyse kalbi duracaktı.

7. Sonra bunun yalnızca bir kuş

olduğunu fark etti.

8. Ama kalbi artık çok düzensiz

atmaya başlamıştı; kiliseye

yaklaştıkça ayakları ağırlaştı.

9. Sonunda kiliseye vardı.

Page 142: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

142

10. Anton stellte sich auf die

Zehenspitzen, um in das innere

spähen zu können- und beinahe

hatte er vor Freude und

Erleichterung einen Schrei

ausgestoßen:

11. Mutterseelenallein saß der

kleine Vampir an dem

Holzpult, den Kopf in die

Hände gestützt, und las die

Chronik der Familie von

Schlotterstein

Sayfa 58

1. Auf dem Pult brannten vier

große weiße Kerzen, und wie

vor zwei Tagen auch, als er

den Vampir zum ersten Mal in

der Chronik hatte lesen sehen,

wurde die Burgkapelle von

zwanzig oder noch mehr

Kerzen erhellt, die auf dem

Boden standen, in Nischen an

den Wänden und auf

Mauervorsprüngen.

10. Anton parmak uçlarında

yükselip içeri baktı... ve az

kalsın sevinçten bir çığlık

atacaktı:

11. Küçük vampir yapayalnız,

kürsüde oturmuş, başını

ellerine dayamış, Titrektaşzade

Tarihi'ni okuyordu.

Sayfa 58

1. Kürsünün üstünde dört büyük

beyaz mum yanıyordu ve

içerisi tıpkı küçük vampiri ilk

defa kroniği okurken gördüğü

iki gün öncesi gibi yirmi kadar

mumla aydınlanmıştı. Yerler,

nişlerin içi, duvarlar, çıkıntılar,

her yer mum doluydu.

Page 143: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

143

2. Eine richtige

Festbeleuchtung, die für Anton

einen großen Vorteil hatte:

3. Er konnte in alle Ecken und

Winkel der Kapelle blicken

und sich auf diese Weise

davon überzeugen, dass

Rüdiger wirklich allein war.

4. Anton atmete auf.

5. Leise ging er zur Eingangstür

der Kapelle und drückte die

rostige Klinke herunter.

6. Mit einem schauerlichen

Quietschen öffnete sich die

schwere, eisenbeschlagene

Tür.

7. Hastig – bevor einer von

Rüdigers Verwandten, die

vielleicht noch in der Nähe der

Burgruine herumflogen,

aufmerksam werden konnte –

trat Anton in die Kapelle und

machte die Tür hinter sich zu.

2. Törensel bir aydınlatmaydı bu

ve Anton'un çok işine gelmişti;

3. kilisenin köşe bucak her

tarafını görebildiği için

Rüdiger'in gerçekten de yalnız

olduğuna ikna olabilmişti.

4. Anton derin bir nefes aldı.

5. Sessizce kilisenin giriş

kapısına gitti ve paslı kapı

kulpunu aşağı indirdi.

6. Ağır, demir kapı korkunç bir

gıcırtıyla açıldı.

7. Anton, belki de henüz

harabelerin yakınlarında

uçmakta olan vampirlerin

dikkatini çekmeden aceleyle

kiliseye girip kapıyı arkasından

kapattı.

Page 144: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

144

8. Ein eigenartiger, strenger

Geruch schlug ihm entgegen –

eine betäubende Mischung aus

Kerzenduft und Moder.

9. Anton musste husten, und so

hörte sein freundlich gemeintes

„Hallo, Rüdiger!“ eher gequält

an.

• Lass mich in Frieden!

(Başlık)

10. Aber wie auch immer es

geklungen haben mochte – der

kleine Vampir hob nicht

einmal den Kopf.

11. Über die Chronik gebeugt saß

er da, und nicht das kleinste

Anzeichen verriet, dass er

Anton überhaupt bemerkt

hatte.

8. Değişik, keskin bir kokuyla

karşılaştı; mum kokusu ile küf

kokusu karışımı baş döndürücü

bir koku.

9. Anton öksürmek zorunda

kaldı, bu yüzden “Merhaba

Rüdiger!” selamı istediği kadar

içten çıkmadı ağzından.

• Beni rahat bırak! (Başlık)

10. Ama sesi nasıl çıkmış olursa

olsun... küçük vampir kafasını

bile kaldırmadı.

11. Kitabın üzerine eğilip kalmıştı,

Anton’u fark ettiğine dair en

ufak bir belirti bile yoktu.

Page 145: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

145

Sayfa 60

1. Anton machte ein paar

vorsichtige Schritte in die

Kapelle hinein.

2. War Rüdiger etwa... krank?

3. Oder konnte es sein, dass er

deshalb ihn nicht beachtete,

weil er wütend auf ihn war?

4. Schließlich war Anton gestern

nicht zu ihrer Verabredung

gekommen!

5. „Ich wäre ja gekommen“,

begann Anton zaghaft – da

blickte der kleine Vampir von

der Chronik auf.

6. Seine Augen waren gerötet und

verquollen, und in den

Augenwinkeln glitzerten

Tränen.

Sayfa 60

1. Anton birkaç adım daha attı.

2. Yoksa Rüdiger hasta mıydı?

3. Sakın kızgın olduğu için onu

görmezlikten geliyor olmasın?

4. Ne de olsa dünkü

randevularına gitmemişti.

5. “Ben gelecektim,” diye söze

başladı tane tane konuşmaya

çalışarak... küçük vampir

kitaptan başını kaldırdı.

6. Gözleri kıpkırmızı ve şişti, göz

pınarlarında yaşlar

parıldıyordu.

Page 146: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

146

7. „Geh weg!“ sagte der

kleine Vampir mit einer

Stimme, aus der jede

Lebensfunke gewichen zu sein

schien.

8. „Geh weg und lass mich in

Frieden!“

9. „Aber –„ Anton schluckte.

10. „Wir – wir sind doch Freunde!

11. Ich... kann ich dir nicht

helfen?“

12. „Helfen?“ wiederholte der

Vampir dumpf.

13. „Mir kann keiner helfen, keiner

außer..“

14. Er brach ab.

15. „Oh, Olga!“ rief er dann, und

jetzt schluchzte er so laut, dass

Anton erschrocken zur Tür

zurückwich.

7. “Git” dedi vampir.

Yaşama sevinci uçup gitmişti

sanki.

8. “Git ve beni rahat bırak!”

9. “Ama...” Anton yutkundu.

10. “Biz... biz arkadaş değil miyiz!

11. Ben sana nasıl yardımcı

olabilirim?”

12. “Yardım mı?” diye tekrarladı

vampir boğuk bir sesle.

13. “Bana kimse yardım edemez.

Kimse, şeyden başka...”

14. Devamını getiremedi.

15. “Ah Olga!” diye bağırdı sonra;

Öyle hıçkırıyordu ki, Anton

korku içinde kapıya doğru

geriledi.

Page 147: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

147

16. „Was ist mit Olga?“ fragte

Anton ahnungsvoll.

17. „Oh, diese grässliche Nacht in

Transsylvanien!“ antwortete

der kleine Vampir

schmerzerfüllt.

18. „Was muss Olga durchgemacht

haben!

19. Wie muss sie gezittert haben.

20. „Die Nacht in

Transsylvanien?“ wiederholte

Anton.

21. War es möglich, dass Rüdigers

Kummer mit einem Ereignis

zusammenhing, von dem er in

der Chronik der Familie von

Schlotterstein gelesen hatte?

22. „Ach, wenn ich doch sagen

könnte, wie leid sie mir tut!“

jammerte der kleine Vampir.

16. “Olga’ya ne oldu?” diye sordu

neler geleceğini sezinleyerek.

17. “Uf, Transilvanya’daki o

korkunç gece!” diye cevap

verdi küçük vampir acı içinde.

18. “Olga neler çekmiş olmalı!

19. Ne biçim titremiş olmalı!”

20. “Transilvanya’daki o gece

mi?” diye tekrarladı Anton.

21. Acaba Rüdüger’in derdi

Titrektaşızade Tarihi’nde

okuduğu bir yerele mi ilgiliydi.

22. “Ah, keşke ona nasıl

üzüldüğümü anlatabilseydim!”

diye sızlandı küçük vampir

Page 148: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

148

23. Das alles habe ich gar

nicht gewusst!“

24. „Gewusst?“ sagte Anton.

25. „Was denn?“

Sayfa 61

1. Erneut schluchzte der kleine

Vampir auf und suchte unter

seinem Umhang nach einem

Taschentuch.

2. Schließlich förderte er ein

graues, fleckiges Stück Stoff

zutage, in das er sich lange und

umständlich schneuzte.

3. „Das furchtbare Erlebnis im

Schlosskeller“, erklärte er

heiser.

4. „Der Schock, den Olga in jener

entsetzlichen Nacht erlitten

hat.

5. Er putzte ausgiebig sich die

Nase.

23. “Bütün bunların hiçbirini

bilmiyordum!”

24. Bilmek mi?” dedi Anton.

25. “Neyi?”

Sayfa 61

1. Küçük vampir yeniden

hıçkırmaya başlayıp pelerinini

altında bir mendil arandı.

2. Sonunda lekeli gri bir kumaş

parçası çıkarttı, uzun uzun ve

beceriksizce sümkürdü.

3. “Sarayın mahzeninde olan o

korkunç şeyleri,” diye cevap

verdi kısık bir sesle.

4. “Olga’nın o gece yaşamış

olduğu o korkunç şoku!”

5. Sümkürmeye devam etti.

Page 149: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

149

6. Schließlich sagte er um

Fassung bemüht:

7. „Aber vielleicht ist es gar nicht

so schlecht, dass du heute

hergekommen bist, Anton.

8. Jetzt habe ich wenigstens

jemanden, mit dem ich mein

Leid teilen kann!“

9. „Dein Leid teilen?“ fragte

Anton argwöhnisch.

10. „Ja!“ der Vampir schniefte

noch einmal, und dann fragte

er mit auf einmal ganz

veränderter Stimme:

11. „Geteiltes Leid ist doch halbes

Leid – sagt man nicht so?“

12. „Hm... kann sein“, murmelte

Anton.

13. „Na also! Dann komm.“

6. Sonunda kendine hakim

olmaya çalıştı

7. “Ama belki gelmen iyi oldu,

Anton.

8. Şimdi hiç olmazsa dertlerimi

paylaşacağım biri var

yanımda!”

9. “Dertlerini paylaşmak mı?”

diye sordu Anton şüphe içinde.

10. “Evet!” vampir bir kere daha

sümkürdü ve sonra son derece

değişmiş canlı bir sesle

11. “Paylaşılmış acı yarı yarıya

azalır!.. Öyle denmez mi?

12. “Hımmm... olabilir,” diye

mırıldandı Anton

13. Ne ala! Gel öyleyse.,

Page 150: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

150

14. Und als Anton zögerte,

rief er ungeduldig:

15. „Was ist, worauf wartest du

noch?“

16. Voller Unbehagen näherte

Anton sich dem Holzpult.

17. Immerhin konnte er nicht

wissen, auf welche Weise der

kleine Vampir sein „Leid mit

ihm teilen“ wollte...

18. Doch Rüdiger schien mit

seinem Gedanken

ausschließlich bei der Chronik

der Familie Schlotterstein zu

sein.

19. Sobald Anton das alte Holzpult

erreicht hatte, sagte er mit

knarrender Stimme: „Setz

dich!

20. Nun sollst du erfahren, was

sich in der schrecklichen

Nacht in Olgas Schlosskeller

abgespielt hat“

14. Anton’un tereddüt ettiğini

görünce sabırsızlıkla

15. “Ne oldu? Daha ne

bekliyorsun?” diye sordu.

16. Anton sıkıntıyla ahşap kürsüye

doğru ilerledi.

17. Ne de olsa küçük vampirin

“acılarını nasıl paylaşmak

istediğini bilemiyordu...

18. Ama Rüdiger’in tek düşüncesi

“Titrektaşzade Tarihi” ydi.

19. Anton eski ahşap kürsüye

yaklaşır yaklaşmaz vampir

çatlak bir sesle “Otur!” dedi.

20. “Şimdi o korkunç gecede

Olga’nın sarayının mahzeninde

olup bitenleri öğreneceksin.”

Page 151: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

151

21. Setzen? Anton sah sich

um.

22. Noch immer gab es nur einen

einzigen Stuhl in der

Burgkapelle, und auf dem

thronte Rüdiger.

Sayfa 62 1. Anton hatte die Wahl,

entweder stehenzubleiben oder

sich mit einem der Steine

zufriedenzugeben.

2. Er entschied sich für denselben

großen Stein, auf dem er auch

vor zwei Tagen gehockt hatte

und der etwas weniger kantig

war als die übrigen.

3. Fangen wir an!“ Der kleine

Vampir räusperte sich und

begann mit heiserer Stimme:

4. Hörst du die Chronik von

Schlotterstein musst du

ernsthaft und gesammelt sein.

5. Drum wirf allen Ballast von dir

ab und mach dich offen wie ein

Grab!”

21. Oturmak mı? Anton etrafına

bakındı.

22. Kilisede hala tek bir sandalye

vardı, onda da Rüdiger

oturuyordu.

Sayfa 62

1. Ya ayakta duracak ya da

taşlardan birinin üzerine

oturacaktı.

2. İki gün önce de oturduğu ve

diğerlerinden biraz daha

yuvarlak bir taşın üstüne

oturmaya karar verdi.

3. “Başlayalım!” Küçük vampir

boğazını temizleyip kısık bir

sesle başladı:

4. Dinlerken Titrektaşzade

Tarihi’ni Ciddiyetle

toparlamalısın kendini.

5. Onun için tüm yükleri

üstünden atıp Ol bir mezar

gibi açık.

Page 152: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

152

6. Als er geendet hatte,

blickte er Anton scharf an.

7. Bist du ernsthaft und

gesammelt?“ fragte er.

8. J-ja!“ stotterte Anton, dem es

bei dem Ausdruck „offen wie

ein Grab“ eiskalt über den

Rücken gelaufen war.

9. „Gut!“

10. Mit seinen langen Fingern

strich der kleine Vampir über

das dünne, gelbliche Papier der

Familienchronik, räusperte sich

noch einmal und hob an:

• Das Grauen im Schlosskeller

(başlık)

11. „Ach, bliebe mir doch erspart,

zu berichten, was ich aus dem

Munde des bedauernswerten

Fräulein Olga von

Seifenschwein erfahren

musste.

6. Bitirdiğinde büyük bir

ciddiyetle Anton’a baktı.

7. “Ciddiyetle toparladın mı

kendini?” diye sordu.

8. “E... evet!” diye kekeledi

Anton, bir mezar gibi açık

lafını duyunca sırtından soğuk

terler boşanmıştı

9. “Pekala!”

10. Küçük vampir uzun

parmaklarıyla aile tarihinin

ince, sararmış kağıdını okşadı,

bir daha boğazını temizleyip

okumaya başladı:

• Saray mahzenindeki Macera

(başlık)

11. “Ah, keşke zavallı küçük Olga

Sabundomuzu’nun ağzından

duyduklarımı anlatmak

zorunda kalmasaydım.

Page 153: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

153

12. Meine Feder zittert und

sträubt sich, die grauenhaften

Geschehnisse dieses 27. März

des Jahres

dreihundestundachtundfünfzig

Vampirzeit hier in der Chronik

niederzulegen.

Sayfa 63 1. Aber es muss sein.

2. Um der kommenden

Generation willen, darf ich

nicht schweigen, auf dass sie

gewarnt sein mögen...

3. So vernehmt also, was unser

Fräulein Olga von

Seifenschwein über diese, ach

so tragische Nacht zu erzählen

wusste.

12. Kaz tüyü kalemim titriyor ve

üçyüzellisekizinci vampir

yılının 27 Mart’ında olan

dehşet verici olayları kroniğe

yazmamak için direniyor.

Sayfa 63 1. Ama olması gerek.

2. Gelecek nesiller uyarılmalı,

onların hatırına susmamam

gerek...

3. Haydi, şimdi bizim küçük Olga

Sabundomuzu’nun, ah o

öylesine trajik gece hakkında

anlatmış olduklarına kulak

kabartın!

Page 154: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

154

4. Gut gelaunt war Blasius

von Seifenschwein in seinem

Sarg erwacht, und wie es

seiner Gewohnheit entsprach,

trat er nun, ein Liedchen

pfeifend, an den Sarg seiner

lieben Angetrauten, Thusnelda

von Seifenschwein –

Thunichtgut, und öffnete den

Sargdeckel für sie; denn

Thusnelda ruhte in dem

wertvollste, größten und damit

schwersten Sarg aus seiner –

ach!- so berühmten

Sargsammlung.

5. Thusnelda, soeben erwacht,

verließ ihren Sarg, und leichten

Schrittes ging sie in ihr

angrenzendes

Ankleidezimmer, um dort

unter ihren -oh! - ebenso

berühmten Gewändern ein

Kleid für diese Nacht

auszuwählen.

6. Blasius von Seifenschwein

jedoch begab sich zum Sarg

seiner Tochter – der reizenden,

zu allerschönsten Hoffnungen

Anlass gebenden Olga-„

4. Blasius Sabundomuzu

tabutunda neşeyle uyanmış ve

alışkanlığı üzere ıslık çalarak

sevgili zevcesi Thusnelda

Sabundomuzu – İşeyaramaz’ın

tabutuna yaklaşıp onun yerine

kapağını açmıştı; çünkü

Thusnelda meşhur ah! Tabut

koleksiyonunun en değerli, en

büyük ve tabii en ağır

tabutunun içinde

dinlenmekteydi.

5. Az önce uyanmış olan

Thusnelda tabutundan çıktı,

tüy kadar hafif adımlarla

yandaki soyunma odasına gidip

aynı derecede

namlı...oh!..kıyafetleri

arasından o gece giyeceği

elbiseyi seçmeye koyuldu.

6. Blasius Sabundomuzu ise

kızının tabutuna yöneldi...en

güzel umutlarla yetiştirilen

güzeller güzeli Olga’ya.”

Page 155: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

155

7. Als der kleine Vampir in

diesem Punkt der Geschichte

angekommen war, versagte

ihm die Stimme.

8. Er zog das schmutzige

Stückchen Stoff hervor, und

mehrmals musste er sich

schneuzen, bevor er weiterlese

konnte:

7. Küçük Vampir hikayenin

burasına geldiğinde sesi ona

ihanet etti.

8. O kirli bez parçasını yeniden

ortaya çıkardı ve okumaya

devam etmeden önce birkaç

kere sümkürdü:

Page 156: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

156

DER KLEİNE VAMPİR LİEST -KÜÇÜK VAMPİR KİTAP

VOR OKUYOR

Sayfa 52

• Başlık

15. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

16. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

17. “stehen” (durmak)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

“rasch (hızlı)” kelimesi “hemen” ile , “in der Nähe (yakınında)” kelimesi de

“yakınlarında” ile karşılanmıştır. (III,3)

18. Almanca cümlede geçen “kaum” kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır. Bu

kelime Türkçe'ye "ancak" olarak çevrilebilirdi. Aynı şekilde “betreffen (ilgili

olmak)” ifadesi de Türkçe cümlede yer almamaktadır. (III,2)

Almanca cümlede geçen “grässlich” kelimesi bir yerde “iğrenç” olarak

çevrilmişken, bir başka yerde “korkunç” olarak geçmektedir. (III,3)

Almanca cümlede yer alan “tire” Türkçe cümlede kullanılmamıştır. (III,6)

Almanca cümlede tire işaretinden sonra gelen “grässlich” kelimesinin

Türkçe’de yüklem olarak kullanılması gerekirken, sıfat olarak kullanılmıştır.

(III,5)

Page 157: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

157

19. Almanca cümle bir temel cümle ve bir yan cümleden oluşmaktadır. Türkçe

cümle ise sadece bir temel cümleden oluşmuştur. Almanca'daki temel cümle

Türkçe'ye çevrilmemiştir. (VII)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Cesaretini yitirmek üzere olduğunu hissetti.

20. Almanca cümlede geçen “durchzuckte ihn” kelimesi Türkçe cümlede yer

almamıştır. Bu ifade Türkçe cümlede “onu ürpertiyordu” ile karşılanabilirdi.

(III,2)

Türkçe cümlede yer alan “giderek” kelimesi de cümleye eklenmiştir. (III,1)

Türkçe cümlede Almanca’daki cümle sıralaması takip edilmiştir. Oysa Türkçe

cümlede “keskin bir çift vampir gözü onu keşfetmeden önce” ifadesi öne

alınmalıydı. (III,5)

21. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

22. Almanca cümlede geçen “es kam ihm so vor” ifadesi " Türkçe'de “sanki” ile

karşılanmıştır. Ancak Türkçe cümlede “sanki” kelimesi cümlenin öğelerinin

dizilişine uygun düşmemektedir. “sanki” kelimesi Türkçe cümlede “kale

kapısının” ifadesinin önünde yer almalıydı. (III,5)

23. Türkçe cümle içerik açısından tutarlıdır, ancak Almanca cümledeki “wie

verrückt” ifadesinin kelime bakımından tam karşılığı verilmemiştir. Bu

Page 158: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

158

ifadenin Türkçe'deki tam karşılığı “deli gibi” dir. Ayrıca “jetzt (şimdi)”

kelimesi “başladı” olarak çevrilmiştir. (III,3)

24. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

25. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

26. Almanca cümlede geçen “umrunden” kelimesi Türkçe cümlede yer

almamaktadır. Bu kelime “etrafında” olarak Türkçe'ye aktarılabilirdi. (III,2)

Almanca cümlede geçen “mit langsamen Schritten” ifadesi “ağır aksak”

deyimiyle karşılanmıştır. Aynı anlamı taşımasına rağmen Türkçe cümlede

tercih edilen ifade bir “deyim”dir. Söz konusu Almanca cümlede ise deyim

kullanılmamıştır. Almanca cümledeki ifadeye karşılık önerilen ifade “yavaş

adımlarla” dır. (III,5)

“Gestalt (suret)” kelimesi “yaratık” olarak çevrilmiştir. (III,3)

27. Almanca cümlede geçen “möglicherweise sogar” ifadesi “Sakın, sakın” ile

karşılanmıştır. Ama “belki de” ile karşılansaydı daha doğru olabilirdi.(III,3)

Cümlede “tire” işaretinden sonra yer alan “auf ihn” ifadesi de bir soru

belirtmektedir ve bu ifade Türkçe'de “kendisini” kelimesiyle karşılanabilirdi.

(III,2)

Almanca cümle “üç nokta ve soru işareti” ile sona ermektedir. Ancak Türkçe

cümlenin sonunda sadece ünlem bulunmaktadır. (III,6)

Almanca cümlede geçen “Vampir” kelimesi Türkçe cümlede kullanılmamıştır.

Page 159: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

159

Bunun nedeni bu kelimenin bir önceki cümlenin sonunda geçmiş olmasıdır.

Bu nedenle söz konusu cümlede “vampir” sözcüğü kullanılmadan da kimden

söz edildiği anlaşılmaktadır. (IV)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Acaba vampir birini mi bekliyordu, hatta belki – Anton sırtından soğuk terler

boşandığını hissetti – (belki de) kendisini ...?

28. Almanca cümlede geçen “nur (ancak)” kelimesi Türkçe cümlede yer

almamaktadır. Bu kelime “Garip olan” ifadesinin arkasında çevrilebilirdi.

(III,2)

Sayfa 53

1. Almanca cümlede geçen “menschlichen Spuren?” ifadesi Türkçe'ye

“insan izleri arıyor olmasın?!” olarak çevrilmiştir. Ancak

Almanca'daki etki sağlanamamıştır. Türkçe'de de Almanca'daki

gibi cümle yarım bırakılarak "insan izleri?" ifadesiyle aynı etki

yaratılabilirdi. (VI) “Türkçe cümlenin

sonunda yer alan ünlem işareti cümleye eklenmiştir. (III,6)

2. Almanca cümlede geçen “schlurfende” kelimesi Türkçe cümlede

yer almamaktadır. Bu kelime “tıp tıp” olarak Türkçe'ye

aktarılabilirdi. Cümlede geçen “jetzt” kelimesi de Türkçe cümlede

yer almamıştır. Bu sözcük “sonra” olarak aktarılabilirdi. Aynı

Page 160: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

160

şekilde “einen zweiten (ikinci bir)” ifadesi de Türkçe cümlede yer

almamıştır. (III,2)

Almanca cümlede geçen“Schritte” kelimesi “ayak sesleri” ile

karşılanmıştır. Oysa doğrusu “adımlar” olacaktır. “Einen

kleineren” ifadesi de “Ufak tefek” olarak çevrilmiştir. Ancak

doğrusu “daha küçük” olacaktır. Ayrıca “aus dem Garten kommen

(bahçeden gelmek) ifadesi Türkçe’de “bahçeye yaklaşmak” ile

karşılanmıştır. (III,3)

Türkçe cümlede geçen “sonra” kelimesi cümleye eklenmiştir.

(III,1) Almanca cümle ikinci temel cümleden sonra “und (ve)”

bağlacıyla yeni bir temel cümleye bağlanmıştır. Ancak Türkçe

cümle noktayla sonlanmakta ve ardından yeni bir cümle

gelmektedir. Çevirmen bunu cümlenin çok uzamasını önlemek

amacıyla yapmış olabilir. (III,6),(VIII)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Şimdi de Anton tıp tıp adımlar duyuyordu takırdayan bir

gürültünün eşlik ettiği ve sonra daha küçük, ikinci bir vampir

gördü, bir bastona abanmış, harabenin vahşi otlar bürümüş

bahçesinden geliyor (ve gittikçe yaklaşıyordu)

3. Almanca cümlede geçen “fast erreicht hatte” ifadesi Türkçe'ye

"yaklaşır yaklaşmaz" olarak çevrilmiştir. Söz konusu ifadedeki

“fast” kelimesinin içerdiği “neredeyse” anlamı verilmemiş,

cümleden bu kelime çıkarılmıştır. (III,2)

Page 161: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

161

“hoch (ince)” kelimesi “yüksek” olarak çevrilmiştir. (III,3)

“Almanca'daki “als bağlacı (-diğinde, dığında)” Türkçe’ye “sobald

(yapar yapmaz)” olarak çevrilmiştir. (III,5)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Bastonlu Vampir kale kapısına neredeyse yaklaştığında, ince, tiz

bir sesle “Onu bulabildin mi Wilhelm” diye bağırdı.”

4. Almanca cümlede geçen “das Blut in den Adern frieren” ifadesi

“korkmak” anlamına gelmektedir. Ancak Türkçe'de bu ifadeye

karşılık olarak kullanılan “damarlarındaki kan dondu.” ifadesi

Türkçe'de bulunmamaktadır. Türkçe'de kullanılan “kanı donmak”

ifadesi ise “çok şaşırmak, donakalmak” anlamını taşımaktadır.

Çevirmen korkmak ifadesini karşılamak için “kanı çekildi” veya

“beti benzi attı” ifadeleri kullanılabilirdi. (III,3)

5. Türkçe cümlede geçen "bir sesle" ifadesi Almanca cümlede

bulunmamaktadır. Ancak Almanca ve Türkçe'nin farklı

yapılarından dolayı çevirmen bu ifadeyi eklemek durumunda

kalmıştır. (IV)

6. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

7. Türkçe cümlede kullanılan "dem vurmak" deyimi eserin çocuklar

tarafından anlaşılmasını zorlaştırmaktadır. Ayrıca Almanca

Page 162: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

162

cümlede bir dolaylı anlatım(indirekte Rede) söz konusudur.

Çevirmen cümleleri Almanca'daki sıralamaya göre çevirdiği için

ikinci bir yükleme gerek duymuştur. Bu yüzden de “bahsetmek”

anlamına gelen “dem vurmak” deyimini tercih etmiştir. (III,5)

“besonders (özellikle)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamaktadır.

(III,2)

8. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

9. “Ob (acaba)” kelimesi “yoksa” ile karşılanmıştır. Ancak bunun

nedeni “yoksa” kelimesinin Anton’un hissettiği korkuyu “acaba”

kelimesine oranla daha iyi betimlemesidir. (IV)

10. Almanca'daki temel cümlenin yüklemi “zurückdenken

(hatırlamak)”tır. Ancak Türkçe'deki temel cümlenin yüklemi

“ürperdi (frösteln)”dir. Oysa “Fröstelnd” kelimesi Almanca

cümlede zarf (adverb) görevini görmektedir ve Türkçe'de

“ürpertiyle” kelimesiyle karşılanmalıydı. (III,5)

Ayrıca Almanca’daki temel cümle, bir temel cümle ve bir

yancümle ile karşılanmıştır. (VIII)

“anı” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Almanca'daki temel cümleyi takip eden “wie” bağlacıyla bağlanmış

yan cümlenin sonunda “tire işareti” kullanılmıştır. Oysa Türkçe

cümlede aynı yerde “noktalı virgül” kullanılmıştır. (III,6)

Page 163: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

163

Türkçe cümlede yapılan değişiklikler sonucunda gereksiz bir

kısalma meydana gelmiştir.

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Anton ürpertiyle, onu tabutta, yanında Titrektaşzade tarihi, bir

baston, bir çanta, eldiven ve terliklerle yatarken gördüğü anı

hatırladı.

11. “Vampirzähne (Vampir dişleri)” kelimesi Türkçe cümlede sadece

“dişleri”kelimesiyle karşılanmıştır.

12. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

13. Almanca cümlede bir temel cümle ve onu takip eden tırnak

içerisindeki soru cümlesinden oluşmaktadır. Oysa Türkçe'de iki

cümle içi içe geçmiştir. (III,5)

Türkçe cümlede geçen ve “aufhorchen” kelimesine karşılık olarak

kullanılan "kulak kabartmak" deyimi "Belli etmemeye çalışarak

dinlemek" anlamına gelmektedir. Ancak “aufhorchen” kelimesinin

anlamına karşılık gelen deyim “kulak kesilmek” tir ve “büyük bir

dikkatle dinlemek” anlamına gelir. (III,3)

Söz konusu kelimenin anlamının yanlış verilmesi cümlenin

içeriğinin değişmesine neden olmuştur. (V)

Page 164: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

164

14. “ihn (bu cümlede kendisini)” kelimesi “onu” ile karşılanmıştır.

(III,3)

15. Almanca tırnak içerisinde yer alan temel cümlenin başında bulunan

“Aber (Ama)” bağlacı ve yine cümle içerisinde geçen “reine

(tamamen)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamaktadır. (III,2)

Ayrıca Almanca cümlede geçen “der kleinere Vampir (daha ufak

tefek olan Vampir)” kelimesi de “bastonlu Vampir” ile

karşılanmıştır. (III,3)

Sayfa 54

1. Almanca cümlede geçen “schnauben” kelimesi “homurdanmak” olarak

çevrilmiştir. Oysa bu kelime “ateş püskürmek” anlamına gelmektedir. (III,3)

Ayrıca “ateş püskürmek” yerine “homurdanmak” kelimesinin tercih edilmiş

olması, cümlenin anlamının da değişmesine yol açmıştır. (V)

2. Almanca cümlenin sonunda “soru işareti” bulunmaktadır. Ancak

Türkçe cümlenin sonunda “ünlem işareti” yer almıştır. (III,6)

3. Ayrıca Almanca cümlede geçen “der kleinere Vampir” Türkçe'de

“ufak tefek Vampir” ile karşılanmıştır. Ancak Almanca cümlede “klein”

kelimesinin arkasına eklenen “-ere” eki Türkçe'deki ifadenin “daha ufak tefek

olan Vampir” anlamını kazanmasına yol açmaktadır. (III,3)

Page 165: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

165

4. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

5. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

6. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

7. Almanca cümlede geçen “Erinnerungsstücke” kelimesine karşılık

olarak kullanılan “anı” kelimesi söz konusu kelimeyi anlam olarak

karşılamamaktadır. Anı “Yaşanmış olgulardan, olaylardan belleğin sakladığı

her türlü iz” anlamına gelmektedir ve Almanca karşılığı “Erinnerung” dur.

Oysa Almanca cümlede kullanılan “Erinnerungsstücke” kelimesine karşılık

gelen kelime “hatıra”dır. (III,3)

8. Almanca cümle Relativ Satz (ilgi cümlesi) dir. Ancak çevirmen tarafından

mesela kelimesi araya eklenerek Almanca'daki sıraya göre çevrilmiştir. (III,5)

Türkçe cümlede geçen “mesela”, “sonra” kelimeleri ile Türkçe cümlenin

sonunda yer alan “eldivenlerini” kelimeleri Almanca cümlede yer

almamaktadır. (III,1)

Cümlenin önerilen çevrisi aşağıdaki gibidir;

“Kont Drakula'nın çok severek giydiği siyah ipek terlikleri (mesela),

ah...öylesine erken ve dramatik şekilde aramızdan ayrılan Kontes Carmelia

Drakula'nın incili çanta ve eldivenleri!”

Page 166: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

166

9. Almanca cümle bir “dass Satz (dass bağlacıyla yapılan yan cümle)”dir.

Ancak Türkçe cümle Almanca'daki cümle sıralamasına göre çevrilmiştir.

(III,5)

Türkçe cümlede geçen “ufak tefek Vampir”, ifadesi Almanca cümlede yer

almamaktadır. (III,1)

Almanca cümlede geçen “war tatsächlich (gerçekten )” ifadesinin yerine

“başkası olamazdı” ifadesi kullanılmıştı. (III,3)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Anton onun gerçekten de Korkunç Sabine olduğunu biliyordu artık”

10. Almanca cümlede geçen “hoheitsvoll” kelimesi “kibirli” olarak

çevrilmiştir. Ancak bu kelime “saygılı ” anlamına gelmektedir. (III,3)

11. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

12. Almanca cümlede geçen “studiren(okumak)” kelimesi Türkçe cümlede

yer almamaktadır. (III,2)

Ayrıca Almanca cümlede geçen “erlauben (izin vermek)” kelimesi Türkçe'ye

sadece “vermek” olarak çevrilmiştir. (III,3)

13. “Davon verstehst du nichts”cümlesi Türkçe’ye serbest bir biçimde “sen ne

anlarsın ki” olarak çevrilmiştir. Anlam olarak bir değişiklik olmamasına

rağmen söz konusu cümle Türkçe’ye “sen anlamazsın” olarak çevrilebilirdi.

(I)

Page 167: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

167

14. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

15. Almanca cümlede geçen “zweifelnd (kuşkuyla)” kelimesi Türkçe cümlede yer

almamaktadır. (III,2)

16. “istercesine” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Sayfa 56

1. Türkçe cümlede geçen “tıpkı” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Almanca'da birinci yan cümleden sonra ve cümlenin tamamının sonunda “tire”

işareti kullanılmıştır. Türkçe cümlede ise “üç nokta” tercih dilmiştir. (III,6)

2. “wäre (olsaydı)” kelimesi “gelseydi” olarak çevrilmiştir. (III,3)

3. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

4. “şu” kelimesi cümleye eklenmiştir.(III,1)

5. Türkçe cümlede geçen “onu kontrol etmeye” ifadesi cümleye eklenmiştir.

(III,1)

Almanca cümlede geçen ve söz konusu cümlede “bir yerde bulunmak”

anlamında kullanılmış olan “war” kelimesi Türkçe'ye “gittiğimde” olarak

Page 168: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

168

çevrilmiştir. Ancak bu kelimenin Türkçe'ye "kilise" kelimesinin ardına

eklenecek olan “-idim”ekiyle “kilisesindeydim” olarak çevrilmesi gerekirdi.

Aynı şekilde Almanca cümlede geçen “fleißig und gewissenhaft” ifadesi de

Türkçe'ye bir ikileme olan “ciddi ciddi” ifadesiyle çevrilmiştir. Yapılan

dilbilgisel değişikliğin yanı sıra anlamsal olarak da değişiklik yapılmıştır. Söz

konusu ifade “titiz ve özenli” olarak çevrilebilirdi. Ayrıca cümlede geçen “sich

überzeugen (ikna olmak)” ifadesi “görmek” ile karşılanmıştır. (III,3), (III,5)

Türkçe çeviri, orijinal cümlede “als bağlacı (dığında, diğinde – iken)”

varmışçasına yapılmıştır. Yani cümlede bağlaç değişikliğine gidilmiştir.

(III,5)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Biraz önce kalenin kilisesindeydim ve onun titiz ve özenli bir şekilde

çalıştığını gördüm.

6. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

7. Almanca cümlede geçen “wie es Anton schien (Anton'a göre)” ifadesi yer

almamıştır. Ancak daha önceki cümlelerde olaylar Anton'un gözünden

anlatılmış olduğu için Türkçe cümlede kullanılan "pek etkilenmiş bir hali

yoktu doğrusu" ifadesinin Anton'un düşüncesi olduğu anlaşılmaktadır. Diğer

türlü cümle fazlasıyla uzamış ve okuyucu için anlaşılmaz bir hal almış

olacaktır. Çevirmen iki dilin farklı yapısından dolayı bu yolu tercih etmiş

olabilir. (IV)

Page 169: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

169

8. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

9. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

10. Almanca cümlede geçen “kichern” kelimesi “kıkır kıkır gülmek” olarak

çevrilmiştir. Ancak doğrusu “kıkırdamak” olacaktır. Ayrıca “schon (bile)”

kelimesi de “başlamak”sözcüğü ile karşılanmıştır. (III,3)

11. Almanca cümlede geçen “damit (Bu sözlerle birlikte)” kelimesi “Bunları

söyledikten sonra” olarak çevrilmiştir. Çevirmenin tercihinde, sözler

söylendikten sonra aradan geçen zaman daha uzundur. Almanca cümlede ise

neredeyse bir eş zamanlılık söz konusudur. (III,4)

Almanca cümlede geçen “flog” kelimesi “uçtu” anlamına gelmektedir. Ancak

çevirmen tarafından “uçup gitti” olarak çevrilmiştir. “Gitti” kelimesi cümleye

eklenmiştir. Aynı şekilde “yaptıktan sonra” ifadesindeki “sonra” kelimesi

cümleye eklenmiştir.(III,1)

“Sonra” kelimesinin cümleye eklenmesinden dolayı Almanca cümlede varolan

“eş zamanlılık” ifadesi Türkçe’de “art zamanlılık” ifadesi olarak çevrilmiştir.

“verschwinden lassen (gözden kaybetmek)” kelimesi “yok etmek” olarak

çevrilmiştir. (III,3)

12. Türkçe cümlede geçen “arkasından” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

13. “onu” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Page 170: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

170

14. Almanca cümle bir temel cümle ve ona “als” yan cümle bağlacıyla bağlanmış

bir yan cümleden oluşmaktadır. Türkçe cümlede bağlaç tamamen çıkarılmış,

cümle bir “Relativsatz (ilgi cümlesi)” olarak çevrilmiştir. “Als” bağlacının

Türkçe'ye “görmek” kelimesinin ardına eklenecek “diğinde, dığında” ekiyle

çevrilmesi gerekirdi. (III,5)

die beiden (ikisi de)” ifadesi “vampirler” olarak çevrilmiştir. (III,3)

15. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

16. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

17. Almanca cümlede geçen “ein paar halbhohe Büsche” ifadesi Türkçe’ye “uzun

ve sık çalılar” olarak çevrilmiştir. Oysa “ein paar” kelimesi “birkaç”,

“halbhoch” kelimesi de “bodur”olarak çevrilebilirdi. (III,3)

Sayfa 57

• Başlık

1. “Burgkapelle (kale kilisesi)” Türkçe’ye “kilise” olarak çevrilmiştir. (III,3)

Page 171: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

171

2. Almanca cümlede geçen “beklommen” kelimesi “endişe” olarak çevrilmiştir.

Ancak bu kelime “sıkıntıyla” anlamına gelmektedir. (III,3)

3. Almanca cümle iç içe geçmiş iki temel cümleden ve bir yan cümleden

oluşmaktadır. Türkçe cümlede ise çevirmen Almanca'daki ilk temel cümleyi

yeni bir cümle olarak cümlenin sonunda çevirmiştir. Bunun nedeni diğer türlü

cümlenin çok uzun olması ve anlaşılmaz bir hal almasıdır. (IV)

Almanca cümlede geçen “um sich zu überzeugen (emin olmak için)” ifadesi

Türkçe'de “kontrol etmek için” olarak çevrilmiştir. Almanca cümlede geçen

“sein(olmak)” fiili yerine “gelmek” fiilini kullanmıştır Türkçe cümlede geçen

“gelmişse” kelimesi Almanca cümlede “wenn (Eğer)” bağlacı varmışçasına

çevrilmiştir. Ancak Almanca cümlede “können (-a bilmek) modal fiili

kullanılmıştır.(III,3)

Almanca cümlede geçen “auch (de, da)” kelimesi Türkçe cümlede yer

almamıştır. (III,2)

Almanca cümlede sıralamalar “tire” işareti

arsında yer alırken Türkçe'de iki virgül arasında yer almaktadır. (III,6)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir ;

“Küçük vampirin diğer akrabaları da -Dorothee teyze örneğin ya da Susamış

Hildegard - Rüdiger'in çalışkanlığından emin olmak için kilisede olabilirlerdi

.Anton bu ihtimali düşündüğünde soğuk terler döktü.”

4. Almanca cümlenin başında yer alan “Zögernd” kelimesi Türkçe cümlede yer

almamıştır. Bu kelime Türkçe'ye “çekine çekine” olarak çevrilebilirdi.

Page 172: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

172

Almanca cümledeki ikinci temel cümlede geçen “besorgt (endişeyle)”

kelimesi de Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

Almanca cümlede geçen “erleuchteten Fenster” ifadesi Türkçe'ye “aydınlık

pencere” olarak çevrilmiştir.

Ancak “erleuchtet” kelimesi “aydınlatılmış” anlamına gelmektedir ve “(die)

Fenster” kelimesi de çoğul olduğundan, “pencereler” ile verilmesi gerekirdi.

(III, 3,6)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir ;

Kararsız bir şekilde, aydınlatılmış pencereye doğru giderken endişeyle tekrar

tekrar etrafına bakınıyordu.

5. Türkçe cümlede yer alan “bir keresinde” ifadesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

“der bevorzugte Abflug- und Landeplatz der Vampire (vampirlerin tercih

ettikleri iniş ve kalkış pisti)” ifadesi Türkçe’ye vampirlerin iniş ve kalkış pisti

olarak orayı tercih ettikleri” olarak çevrilmiştir.Almanca cümlenin bu kısmı

yapı olarak “parzitip” iken Türkçe’de “als (olarak)” bağlacı ile çevrilmiştir.

(III,5)

6. Almanca cümlenin öznesi olan “Anton” Türkçe'de yer almamıştır. (III,2)

7. “Aber (ama)” temel cümle bağlacı Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

8. “auf den letzten Schritten zur (birkaç adım kala)” ifadesi Türkçe’ye

“yaklaştıkça” olarak aktarılmıştır. “die Beine schwerer werden” ifadesi

Page 173: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

173

Türkçe’ye aynı şekilde “ayakları ağırlaşmak” olara aktarılmıştır. Türkçe’de

böyle bir ifade kullanılmamaktadır. Çevirmen söz konusu ifadeyi “ayaklarına

kara sular inmek” ile karşılayabilirdi. (III,3)

“başlamak” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Almanca’daki ikinci temel cümlenin zamanı “Präteritum (şimdiki zamanın

hikayesi)”. Türkçe’deki cümlenin zamanı ise “-dili geçmiş zaman” dır. (III,4)

9. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

10. Almanca cümle iki temel cümle ve bir mastar cümlesinden oluşmuştur.

Türkçe cümlede ise mastar cümlesi de temel cümle olarak çevrilmiş, cümle üç

temel cümleden oluşmuştur. (III,5)

Almanca cümlede geçen “spähen” kelimesi “bakmak” olarak çevrilmiştir.

Ancak bu kelime “gözetlemek” anlamına gelmektedir. (III,3)

Almanca cümledeki “und (ve)” bağlacından önce “kısa çizgi” gelmektedir. Bu

işaret Türkçe'de “üç nokta” ile verilmiştir. (III,6)

Almanca cümlede geçen “können (yapabilmek)” modal fiili ve “Erleichterung

(rahatlamak)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Anton içeriyi gözetleyebilmek için parmak uçlarında yükseldi - ve az

kalsın sevinçten ve rahatlamış olmaktan dolayı bir çığlık atacaktı.”

11. Almanca cümledeki “und (ve)” bağlacı Türkçe’de “virgül” ile karşılanmıştır.

Ancak bunun nedeni iki dilin farklı yapısından kaynaklanmaktadır.

Page 174: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

174

Çevirmen,“dayamış” kelimesine “-tı” eki eklemek veya “ve” bağlacı yerine

“virgül kullanmak arasında bir tercih yapmak durumunda kalmıştır. Çünkü

Türkçe’de “dayamış ve okuyordu” ifadesini kullanması bir anlatım

bozukluğuna yol açacaktır. (IV)

Sayfa 58

1. Almanca cümle iki temel cümleden ve iki yan cümleden oluşmaktadır Türkçe

cümle ise üç temel cümleden oluşmuştur. Çevirmen Almanca cümledeki ili

temel ve bir yan cümleyi birbirine “ve” bağlacıyla bağlanmış iki temel cümle

olarak çevirmiştir. Almanca cümlenin en sonunda yer alan “İlgi cümlesi

(Relativ Satz)” ni bağımsız bir temel cümle olarak çevirmiştir. Çevirmen bu

cümleyi uzun olduğu için bölmüş olabilir ama cümle sıra cümlesi olduğu için

Türkçe çeviri anlamada bir güçlük yaratmayacaktı. Bu yüzden Almanca'daki

cümle yapısı Türkçe'de de aynen korunabilirdi. (VIII)

Çevirmen cümleyi böldüğü için ikinci temel cümlede yeni bir yükleme ihtiyaç

duymuştur. Bu yüzden “doluydu” kelimesini cümleye eklemiştir.(III,1)

Almanca cümlede geçen “Burgkapelle (kale kilisesi)” sözcüğü Türkçe

cümlede “içerisi” sözcüğüyle karşılanmıştır. Ayrıca cümlede geçen “Chronik”

kelimesi Türkçe'ye aynı şekilde “kronik” olarak çevrilmiştir. Bu kelime

Türkçe'de "Aile Tarihi" ifadesiyle karşılanabilirdi. Almanca cümlede geçen

Page 175: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

175

“Nisch” kelimesi de Türkçe'ye aynı şekilde yani “niş” olarak aktarılmıştır.

Ancak bu kelimenin, okuyucu kitlesi göz önüne alındığında, anlaşılması

güçtür.Bunun yerine “duvardaki hücreler” ifadesi kullanılabilirdi.

“Mauervorsprünge” kelimesi de “duvarlar, çıkıntılar” olarak verilmiştir.

Ancak bu kelime “duvardaki çıkıntılar” anlamını taşımaktadır. (III,3)

Almanca cümlede geçen “Chronik” kelimesi “italik” yazılarak vurgulanmıştır.

Oysa Türkçe cümlede herhangi bir vurgu söz konusu değildir. (III, 7 )

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Kürsünün üzerinde dört beyaz büyük mum yanıyordu, küçük vampiri ilk kez

Aile Tarihini okurken gördüğü iki gün öncesinde olduğu gibi, kale kilisesi;

yere, duvardaki hücrelere ve çıkıntılara yerleştirilmiş yirmi ya da daha fazla

mumla aydınlatılmıştı.”

2. Almanca'daki ikinci cümledeki ilgi yan cümlesinin bağlacı olan “die” tanım

edatı Türkçe cümlede “ve” bağlacıyla karşılanmıştır. Bu durum da “ilgi”

cümlesinin" yan cümle olarak değil temel cümle olarak aktarılmasına yol

açmıştır. Bundan dolayı da Türkçe cümlenin başında çevrilmesi gereken ilgi

cümlesi, Almanca'daki sıraya sadık kalınarak cümlenin sonunda çevrilmiştir.

(III,5)

Almanca cümlenin sonunda yer alan “iki nokta” Türkçe'de “noktalı virgül”

olmuş, yeni cümleye de küçük harfle başlanması 2. ve 3. cümlelerin tek bir

cümlede birleştirilmesine neden olmuştur. (VIII), (III,6)

Page 176: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

176

3. Almanca'daki 3. cümlede geçen “und (ve)” bağlacı “auf diese Weise"

(bundan dolayı) ifadesi "Türkçe'ye” için" olarak aktarılmıştır. Bu da

Almanca'daki temel cümlenin Türkçe'de bir yan cümle olmasına yol açmıştır.

(III,5) Türkçe

cümlenin zamanı “mişli geçmiş zamanın hikayesidir” Almanca cümlenin

zamanı ise “Präteritum (şimdiki zamanın hikayesi)” dir. (III,4)

4. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

5. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

6. Almanca cümle devrik bir cümle olmasın rağmen Türkçe cümle kurallıdır.

(III,5)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Korkunç bir gıcırtıyla açıldı ağır demir kapı.”

7. Almanca cümlede geçen “Rüdiger’s Verwandten (Rüdiger’in akrabaları”

ifadesi “vampirler” ile, “Burgruine (kale harabesi)” kelimesi sadece

“harabeler” ile, “noch (hala)” kelimesi de “henüz” ile karşılanmıştır. (III,3)

Orijinal cümlede birinci temel cümlenin zarfı olan “hastig (aceleyle)” kelimesi

cümlenin başına alınarak devrik cümle oluşturulmuştur. Türkçe cümlede ise

cümlenin öznesi olan”Anton” başa alınmış ve kurallı bir cümle

oluşturulmuştur. (III,5)

Orijinal cümlede yazar, temel cümleyi kısa çizgiyle bölüp araya yan cümle

Page 177: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

177

koymakla okurken bir kesinti oluşmasını sağlamıştır. Bu şekilde Anton’un

acelesi cümle yapısıyla da desteklenmiştir. Türkçe çeviride orijinaldeki kısa

çizgilere yer verilmemiş, bu yüzden de orijinaldeki etki sağlanamamıştır.

(III,6)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Aceleyle- Rüdiger’in belki de hala kale harabesinin etrafında uçmakta olan

akrabalarının dikkatini çekmeden- kiliseye girdi Anton ve kapıyı arkasından

kapattı.”

8. Almanca cümlede geçen "eigenartig" kelimesi "değişik" ile karşılanmıştır.

Ancak değişik kelimesi nötr bir kelimedir. Burada ise negatif bir anlam vardır.

Çevirmen "tuhaf" kelimesini tercih edebilirdi. “entgegenschlagen” kelimesi

Türkçe cümlede “karşılaşmak” ile karşılanmıştır. Almanca’daki “schlagen”

kelimesinin içerdiği “çarpma” anlamı Türkçe cümlede “karşılaşmak”

kelimesinin tercih edilmesiyle kaybolmuştur. Ayrıca “koku” soyut bir kelime

olduğu için “karşılaşmak” kelimesiyle birlikte kullanılmamaktadır. Çeviride

“entgegenschlagen” sözcüğü yerine “burnuna çarpmak” ifadesi

kullanılabilirdi. (III,3) Orijinal

cümledeki kısa çizgi de Türkçe cümlede noktalı virgülle karşılanmıştır. (III,6)

9. Cümledeki ikinci temel cümle içerik bakımından değiştirilerek çevrilmiştir.

(V)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Page 178: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

178

“Anton istemeyerek öksürdü ve böylece iyi niyetle söylemek istediği

‘Merhaba Rüdiger!’ (sözcükleri) daha çok acı çekiyormuş gibi çıktı ağzından.”

• Başlık

10. Almanca cümledeki “kısa çizgi” Türkçe cümlede “üç nokta”il karşılanmıştır.

(III,6)

“einmal” kelimesi cümleden çıkarılmıştır. (III,2)

11. “sitzen (oturmak)” kelimesi Almanca cümlede yer almamıştır. (III,2)

“kalmak” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

“Chronik (aile tarihi)” kelimesi “kitap” ile karşılanmıştır. (III,3)

Ayrıca “Chronik” Almanca’da italik yazılmıştır, Türkçe’de bu kelime

herhangi bir şekilde belirginleştirilmemiştir. (III,6)

Seite 60

1. Türkçe cümlede geçen “daha” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

“vorsichtig (dikkatli) kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır. Aynı şekilde

“in die Kapelle (Kilisenin içine)” ifadesi de orijinal cümleden çıkarılmıştır.

(III,2)

Page 179: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

179

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Anton kilisenin içine (doğru ) birkaç dikkatli adım attı.”

2. Almanca cümlede Anton’un yaşadığı duraksama “üç nokta (...)” ile verilmiştir.

Türkçe’de ise bu duraksamaya tekabül edecek herhangi bir noktalama işareti

bulunmamaktadır. (III,6)

3. Türkçe çeviride cümle anlamı verilmek suretiyle tamamen serbest olarak

çevrilmiştir.(I)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Ya da ona kızgın olduğu için, onu dikkate almıyor olabilir miydi?”

4. Almanca cümlede geçen”gestern (dün)” kelimesi Türkçe’ye “dünkü” olarak

aktarılmıştır. Ayrıca “kommen (gelmek)” kelimesi Türkçe’ye “gehen

(gitmek)” olarak aktarılmıştır.(III,3)

Almanca cümlenin öznesi “Anton” dur. Türkçe cümlenin ise öznesi gizli özne

“o”dur. (III,5)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Ne de olsa Anton dün randevularına gelmemişti.”

5. Orijinal cümledeki “zaghaft (mahcup) kelimesi Türkçe’ye “tane tene

konuşmak” olarak, “Chronik (aile tarihi) kelimesi de kitap olarak

aktarılmıştır.(III,3)

Ayrıca “Chronik” kelimesi orijinal cümlede italik yazılmıştır. Türkçe’de ise

Page 180: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

180

“kitap” kelimesinde herhangi bir vurgu yoktur. Orijinal cümledeki “kısa

çizgi”Türkçe’ye “üçnokta” ile aktarılmıştır. (III,6)

“çalışmak” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

“da (o esnada)” ve kelimesi cümleden çıkarılmıştır. (III,2)

6. “röten (kızarmak)” kelimesi Türkçe’ye “kıpkırmızı” olarak çevrilmiş,

kelimenin anlamı güçlendirilmiştir. (III,3), (III,5)

Almanca’da iki temel cümle birbirine “und (ve)” bağlacıyla bağlanmıştır.

Türkçe cümlede ise iki cümle virgülle bağlanmıştır. (III,6)

7. Almanca cümle bir temel cümle ve “Stimme (ses)” kelimesini açıklayan bir

yan cümleden oluşmuştur. Türkçe cümle ise iki temel cümleden oluşur. Ancak

Türkçe cümlede içerik tutarsızdır. Almanca cümlede Rüdiger’in sesinde

herhangi bir “yaşam belirtisi” bulunmadığından söz edilirken, Türkçe cümlede

Rüdiger’in “yaşama sevincini” yitirdiği anlatılmaktadır. (V) Cümlenin

Türkçe’de orijinaldeki etkiyi sağlayabilmesi için, Türkçe’nin dil yapısı

uyarınca “ses” kelimesinin yer alacak bir yan cümleyle çevrilmesi mümkün

değildir. Çünkü bu durumda cümle çok uzayacak ve anlaşılması güçleşecektir.

İki dilde de aynı etkiyi yaratmak amacıyla cümle iki temel cümle olarak

aşağıdaki gibi çevrilebilir; .

“Git” dedi küçük vampir, sesi her türlü yaşam belirtisinden yoksun gibiydi.”

8. Tutarlı cümle. (II)

Page 181: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

181

9. Almanca cümledeki kısa çizgi Türkçe cümlede üç nokta ile karşılanmıştır.

(III,6)

10. Almanca’da “nicht” sözcüğü aracılığıyla bir sonraki cümlede gerçekleştirilen

olumsuz cümle Türkçe’de “değil miyiz” kelimesi aracılığıyla bu cümlede

yapılmıştır. (III,1), (III,5)

Almanca cümledeki kısa çizgi Türkçe cümlede üç nokta olarak çevrilmiştir.

(III,6)

11. “nicht” sözcüğü olumsuzluk bildirir ve bu cümlede “olmak fiilini

olumsuzlama görevini görmektedir. Bundan dolayı cümle “Sana yardımcı

olamaz mıyım” şeklinde kurulmalıdır. Ancak Türkçe çeviride “nicht”

sözcüğüne karşılık “nasıl” sözcüğü kullanılmış, dolayısıyla Almanca’daki

olumsuzlama Türkçe’de gerçekleşmemiştir. (III,3)

Almanca cümledeki üç nokta Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,6)

12. “dumpf” kelimesi Türkçe’ye “boğuk” olarak çevrilmiştir. Kelimenin sözlük

anlamına baktığımızda “boğuk” kelimesinin de “dumpf” kelimesinin

karşılıklarından biri olduğu görülür. Ancak orijinaldeki kelime aynı zamanda

“hissiz, duygudan yoksun” anlamına gelmektedir. Metinde söz konusu olan

“söyleme biçimi” olduğuna göre her iki karşılığın da dilin mantığına aykırı

olmadığı görülür. Ancak kelime metnin bağlamında ve bir önceki cümleyle

birlikte ele alındığında – ki önceki cümlelerde Rüdiger’in sesinin herhangi bir

yaşam belirtisinden yoksun olduğundan bahsedilmekteydi- orijinaldeki

Page 182: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

182

kelimeye en uygun düşecek karşılığın “hissiz” olduğu görülmektedir.

Orijinaldeki kelimenin anlamlarından biri de “küflü”dür. Ancak Türkçe’deki

seçimlerin hiçbiri orijinal dildeki okuyucudaki çağrışımları yaratamamaktadır.

(III,3)

“ses” kelimesi cümleye eklenmiştir. Almanca cümlede sadece sıfat

kullanılarak cümle sona erdirilebilmektedir, ancak Türkçe cümlede sıfatı

tamamlayıcı bir isme ihtiyaç duyulmaktadır. Çeviride metinin bağlamından

yola çıkılarak “ses” kelimesini tercih edilmiştir. Ancak kaynak metin odaklı

bir çeviride “bir şekilde” ifadesi tercih edilseydi, orijinal metne daha sadık

kalınabilirdi. (III,1)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Yardım mı?” diye tekrarladı vampir hissiz bir şekilde”

13. “außer” kelimesinin Türkçe karşılığı “dışında”dır. Ancak Türkçe cümlede

Almanca’da olduğu gibi sadece “dışında” kelimesini kullanarak ardından iki

nokta işareti koymak mümkün değildir. Türkçe çeviride “şeyden başka”

ifadesi kullanılmıştır. Anlam olarak yanlış değildir, ancak “şey” kelimesi

Rüdiger’in Olga’ya verdiği değeri aşağı çekmektedir. Bunun yerine “bir tek”

ifadesi kullanılabilirdi. (III,3)

Almanca cümlede birinci temel cümlenin ardından “virgül” gelmektedir.

Türkçe cümlede ise temel cümle “nokta” ile son bulmaktadır. (III,6)

14. “abbrechen” kelimesi “devam etmemek” anlamına gelir. Türkçe cümlede

“yapabilmek – edebilmek” kelimesi de eklenerek “devamını getirememek”

Page 183: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

183

olarak yer almıştır. Bunun nedeni cümlenin metnin bağlamında

değerlendirilmesidir. Çünkü Rüdiger sözlerine bilerek değil, ağladığı için

devam etmemiştir. Türkçe’de bu anlamı verebilmek amacıyla “yapabilmek-

edebilmek” kelimesinin eklenmesi gerekmektedir. (IV)

15. “und jetzt (ve artık)” ifadesi ve “laut (sesli)” kelimesi Türkçe cümlede yer

almamıştır. (III,2)

Türkçe çeviride “sonra “ kelimesinin ardından “ve artık” ifadesinin

kullanılması anlatım bozukluğuna yol açacaktır. Çevirmen bu anlatım

bozukluğunu gidermek için “ve” bağlacının Türkçe’de kullanmama yoluna

gitmiştir. (IV)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“ ‘Ah Olga!’ diye bağırdı sonra, artık öyle sesli hıçkırıyordu ki, Anton

korkuyla kapıya doğru geriledi.”

16. Tutarlı çeviri cümle (II)

17. Almanca’daki “oh” ünlemi Türkçe’de “uf” ile karşılanmıştır. Almanca’da

“acı” bildiren bu ünlem Türkçe’de “of” veya “ah” ile karşılanabilirdi. (III,3)

18. Tutarlı çeviri cümle (II)

19. Tutarlı çeviri cümle (II)

20. Tutarlı çeviri cümle (II)

Page 184: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

184

21. “Ereignis (Olay)” Türkçe’de “yer” ile karşılanmıştır.Almanca’daki “war es

möglich” temel cümlesi Türkçe’de “acaba” ile karşılanmıştır. Ancak cümle

“olabilir miydi” olarak çevrilmeliydi. (III,3)

22. Tutarlı çeviri cümle (II)

23. Tutarlı çeviri cümle (II)

24. Tutarlı çeviri cümle (II)

25. Tutarlı çeviri cümle (II)

Sayfa 61

1. Tutarlı çeviri cümle (II)

2. “zu tage fördern (ortaya çıkarmak) ifadesi “çıkarmak” ile, “umständlich

(ayrıntılı)” kelimesi ise Türkçe cümlede “beceriksizce” ile karşılanmıştır.

(III,3) Almanca

cümle bir temel ve bir yan cümleden oluşmaktadır. Türkçe cümle ise iki temel

cümleden oluşmaktadır. (III,5)

3. “das Erlebnis (yaşanan o olay)” Türkçe’ye “olan şeyler” olarak çevrilmiştir.

“erklären (açıklamak)” kelimesi de “cevap vermek” olarak çevrilmiştir.

Page 185: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

185

(III,3)

Ayrıca “Erlebnis” kelimesi tekilken Türkçe’de çoğul olmuştur. (III,5)

4. Almanca’daki “entsetzlich (korkunç)” sıfatı “gece (Nacht)” kelimesine aitken,

Türkçe cümlede “şok” kelimesinin önünde yer almıştır. (III,5)

5. “ausgiebig “iyice” Türkçe’de “devam etti” olarak kullanılmıştır. (III,3)

6. “sagte er”(dedi)” temel cümlesi, orijinal cümleden çıkarılmıştır. (VII)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Sonunda kendine hakim olmaya çalışarak şöyle dedi:”

7. “gar nicht so schlecht (o kadar da kötü değil)” ifadesi Türkçe’ye “iyi” ile

çevrilmiştir. “herkommen (buraya gelmek” kelimesi ise “gelmek” olarak

çevrilmiştir. (III,3)

8. “Leid (dert)” Almanca cümlede tekil haldedir. Türkçe cümlede ise “dertler”

olarak çoğul halde kullanılmıştır. (III,5)

Almanca cümlede “yapabilmek, edebilmek” anlamına gelen”können”kelimesi

Türkçe cümlede kullanılmamıştır. (III,2)

9. Tutarlı çeviri cümle (II)

10. “auf einmal (birdenbire)” ifadesi Türkçe cümlede yer almamaktadır. (III,2)

Page 186: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

186

11. Tutarlı çeviri cümle (II)

12. Tutarlı çeviri cümle (II)

13. Tutarlı çeviri cümle (II)

14. Almanca cümlede geçen “rief er (diye seslendi)” ifadesi “diye sordu” olarak

ve bir sonraki cümlenin sonunda çevrilmiştir. (III,3), (III,5)

15. Tutarlı çeviri cümle (II)

16. “voller (büyük bir)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamaktadır. (III,3)

17. “auf welche Weise (ne şekilde)” kelimesi “nasıl” olarak çevrilmiştir. (III,3)

18. “die Gedanken sein, an etwas (aklı bir şeyde olmak)” ifadesi Türkçe’ye “ tek

düşüncesi” olarak çevrilmiştir. Ancak bu ifade Türkçe’ye “aklı”olarak

çevrilmeliydi. (III,3)

“scheinen (görünmek)” kelimesi ve “ausschliesslich (yalnızca)” sözcüğü

Türkçe cümlede yer almamıştır.(III,2)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Ama Rüdiger’in aklı yalnızca Titrektaşzade tarihinde gibiydi.”

Page 187: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

187

19. “er (o)” zamiri yerine Türkçe cümlede “vampir” sözcüğü kullanılmıştır. (III,3)

20. Tutarlı çeviri cümle (II)

21. Tutarlı çeviri cümle (II)

22. “thronen” kelimesi “tahtta oturmak” anlamına gelir. Türkçe’de bu ifadeyi

Almanca’daki gibi tek kelime ile karşılamak mümkün değildir. Çevirmenin

önerisi olan “oturmak” Almanca’daki anlatıma oranla çok zayıf kalmaktadır.

Bu kelime Türkçe’de “kurulmak”olarak verilebilirdi. (III,3)

Seite 62

1. “zufriedengeben (razı olmak)” ifadesi Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

2. “etwas weniger kantig als die übrigen. (diğerlerinden daha az çıkıntılı)” ifadesi

Türkçe’ye “yuvarlak” olarak aktarılmıştır. (III,3)

3. “sich räuspern (hafifçe öksürmek)” ifadesi “boğazını temizlemek” ile

karşılanmıştır.

4. Tutarlı cümle. (II)

5. Tutarlı cümle. (II)

Page 188: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

188

6. “büyük bir” ifadesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

7. Tutarlı cümle. (II)

8. Almanca cümle bir temel cümle ve bir yan cümleden oluşmuştur. Buna

karşılık Türkçe cümle, iki temel cümleden oluşmuştur. Bu Türkçe’ de yan

cümlelerin, cümlenin anlaşılmasını güçleştirmesinden kaynaklanmaktadır.

Çevirmen iki temel cümleyle Almanca’daki anlamı daha anlaşılır kılmıştır.

(IV),

9. Tutarlı cümle. (II)

10. “raäuspern” kelimesi yine “boğazını temizlemek” olarak aktarılmıştır. (III,3)

• Başlık

11. Tutarlı cümle. (II)

12. “Feder” kelimesi için Türkçe’de “kaz tüyü kalem” ifadesi kullanılmıştır.

Bunun nedeni sadece “tüy” veya “kalem” kelimelerinin orijinal dildeki

okuyucuda yarattığı resmi yaratamaya yeterli gelmemesidir. (IV)

“niederlegen (kaleme almak)” kelimesi “yazmak (schreiben” olarak

çevrilmiştir. (III,3)

*Kronik” kelimesi için çevirmen yukarıda “aile tarihi” ifadesini kullanmışken,

Page 189: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

189

bu cümlede okuyucunun anlaması açısından daha güç olan “kronik” kelimesini

tercih etmiştir.

Sayfa 63

1. Tutarlı cümle. (II)

2. Tutarlı cümle. (II)

3. Tutarlı cümle. (II)

4. “so berühmt” ifadesindeki “so (çok)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır.

(III,2)

5. Almanca cümledeki “um-zu (için)” bağlacı Türkçe’ye “ve” bağlacı olarak yani

“ip” ekiyle çevrilmiştir. (III,5)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Az önce uyanmış olan Thusnelda tabutundan çıktı, aynı derecede

namlı...oh!..kıyafetleri arasından o gece giyeceği elbiseyi seçmek için, tüy

kadar hafif adımlarla yandaki soyunma odasına gitti.”

6. “Anlass geben (sebebiyet vermek)” ifadesi “yetiştirilmek” ile karşılanmıştır.

(III,3)

7. “die Stimme versagen (sesi çıkmamak)” ifadesi “ihanet etmek” ile

karşılanmıştır. (III,3)

Page 190: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

190

8. “müssen (zorunda kalmak)” modal fiili cümleden çıkarılmıştır. (III,2)

“yeniden” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

“hervorzsiehen (çekip çıkarmak)” kelimesi “ortaya çıkarmak” ile

karşılanmıştır. (III,3)

Page 191: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

1

B. METNİN VE ÇEVİRİSİNİN ANALİZİ (Der kleine Vampir liest vor, s. 114-125)

Page 192: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

192

Sayfa 114

• Ein Liebesdienst (başlık)

1. „Übrigens –„ fuhr er gutgelaunt

fort.

2. „Wo wir gerade bei Thema

sind: Ich habe etwas Schönes

mitgebracht“

3. “Du hast was mitgebracht?”

sagte Anton –eher misstrauisch.

4. „Was konnte das schon sein –

entweder eine abgenagte

Vampirzahnbürste -brrr!

5. Oder zerlöcherte Vampir –

Wollsocken – igitt!

6. Oder - im besten Fall- eins von

Antons Vampirbüchern, die

Rüdiger ausgeliehen hat und bis

heute nicht zurück gebracht

hatte!

Sayfa 114

• Sevgi Borcu

1. “Hem ayrıca...” diye neşeli

neşeli devam etti küçük vampir,

2. “Tam bu konuyu açmışken,

sana güzel bir şey getirdim”.

3. “Bana bir şey mi getirdin?”

dedi Anton, huylanmıştı.

4. Bu ne olabilirdi ki?

Olsa olsa dişlenmiş bir vampir

diş fırçası...off!

5. Ya da delik deşik yünlü bir

vampir çorabı...ayy!

6. Ya da en iyi şartlar altında...

ödünç alıp da şimdiye kadar

geri getirmediği vampir

kitaplarından biri!

Page 193: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

193

7. „Warte, ich hole es“, sagte der

kleine Vampir und lief nach

draußen, auf den Balkon.

8. Gleich darauf kehrte er mit

einer uralten, verbeulten

Ledertasche zurück, die er vor

Anton hinstellte.

9. „Die ist für mich?“ Anton

musterte das staubige Ding.

10. „Meine Eltern werden

bestimmt nicht erlauben, das

ich damit auf der Strasse gehe.“

11. „Das sollst du auch gar nicht“,

sagte der kleine Vampir

12. „Und außerdem: Die Tasche ist

überhaupt nicht für dich.“

13. „Nicht?“ Anton seufzte

erleichtert auf..

7. “Bekle, hemen getireyim,” dedi

küçük vampir ve balkona çıktı.

8. Hemen arkasından geri döndü

ve Anton’un önüne bin yıllık

eski püskü deri bir çanta koydu.

9. “Bu bana mı?” diye baktı

Anton o tozlu şeye.

10. “Ailemin bununla sokağa

çıkmama izin vermeyeceğinden

eminim.”

11. “Sen de çıkma!” diye cevap

verdi vampir.

12. “Hem bu çanta senin için değil

ki!”

13. “Değil mi?” Anton

ferahlayarak iç geçirdi.

Page 194: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

194

14. „Nein. Und der Inhalt auch

nicht.“, sagte der Vampir und

kicherte.

15. „Du sollst ihn nur verwahren –

als Liebesdienst!“

16. „Als Liebesdienst?“

wiederholte Anton – und eine

Ahnung stieg in ihm auf...

17. „Liebesdienst“ – das war

garantiert kein Begriff aus

Rüdigers Wortschatz!

18. „Willst du nicht reingucken?“

fragte der Vampir kichernd.

Sayfa 115

1. „Doch“, sagte Anton und zog

an dem rostigen

Reißverschluss.

2. Dabei bemerkte er einen

vertrauten Duft, der sein Herz

aufgeregt klopfen ließ; denn

dieser Duft bestätigte seine

Ahnung:

14. “Hayır. İçindekiler de senin

değil!” diyen vampir sırıttı.

15. “Sadece muhafaza etmeni

istiyorum.

Sevginin bir kanıtı olarak!”

16. “Sevginin kanıtı olarak mı?”

diye tekrarladı Anton, başına

gelecekleri tahmin etmeye

başlamıştı bile...

17. “Sevginin kanıtı”... Bu laf

Rüdiger’in kelime dağarcığında

yer alıyor olamazdı.

18. “İçine bakmak istemiyor

musun? diye sordu vampir kıs

kıs gülerek

Sayfa 117

1. “Tabii istiyorum,” diyen Anton

çantanın paslı fermuarını

çekiştirdi.

2. Bu arada burnuna tanıdık bir

koku geldi.

Kalbi küt küt atmaya başladı;

çünkü bu koku tahminlerini

doğruluyordu:

Page 195: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

195

3. „Es war Mufti Ewige Liebe –

Annas Parfüm!

4. „Du hast ja überhaupt keine

Kraft in den Fingern“, meinte

der Vampir, der Antons

vergebliche Anstrengungen

beobachtete.

5. „Komm, lass mich mal

machen!“

6. Er nahm Anton die Tasche ab

und zerrte an dem

Reißverschluss, bis er sich

langsam, mit einem

quietschenden Geräusch

öffnete.

7. „ Na bitte!“ sagte er sehr

selbstzufrieden.

Sayfa 116

1. „Man muss nur kräftig genug

dran reißen – ganz wie der

Name sagt.“

2. Mit einem Grinsen reichte er

Anton die geöffnete Tasche.

3. Küfti Ebedi Aşk, Anna’nın

parfümü!

4. “senin de parmaklarında hiç

kuvvet yokmuş,” dedi vampir

Anton’un çabalarını izlerken.

5. “Bırak da ben yapayım!”

6. Anton’un elinden çantayı çekip

fermuar yavaş yavaş açılana

kadar çekiştirdi.

7. “Buyur işte!” dedi kendinden

memnun bir ifadeyle.

Sayfa 117

1. “Yeterince çekiştirirsen oluyor

bu iş:

2. Sırıtarak Anton’a çantayı uzattı.

Page 196: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

196

3. „Hier!!“

4. Beklommen musterte Anton

den Inhalt:

5. Wie er schon vermutet hatte,

enthielt die Tasche den

Spitzenkleid und den Schleier.

6. „Und die soll ich jetzt

aufbewahren?“ fragte er mit

rauher Stimme.

7. „Du sollst?“ Rüdiger kicherte.

8. „Du darfst!“

9. „Aber ich habe schon so viele

Sachen, die ich verstecken

muss“, wehrte Anton ab.

10. „Den alten Anzug und den

Zylinder und den Umhang...“

3. “Al!”

4. Anton sersemlemiş bir halde

çantanın içindekileri inceledi:

5. Tahmin ettiği gibi içinde

Anna’nın dantel elbisesi ile tülü

vardı.

6. “Bunları benim mi saklamam

gerekiyor?” diye sordu boğuk

bir sesle.

7. “Evet!” Rüdiger gene güldü.

8. “İzin verildi!”

9. “Ama benim saklamam

gereken o kadar çok şey var

ki!” diye itiraz etti Anton.

10. “Eski takım elbise, silindir

şapka, pelerin...”

Page 197: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

197

11. „So viele sind das nun nicht!“

entgegnete der kleine Vampir

belustigt.

12. „Und außerdem - den

Vampirumhang muss ich heute

wieder mitnehmen; sonst

kriegen wir Ärger bei der

Inventur.

13. „Ihr macht schon wieder

Inventur?“ fragte Anton

betroffen.

14. Der kleine Vampir nickte

düster.

15. Nach jedem Umzug!

16. „Wenn diese blöde Inventur

nicht wäre, würde ich mich viel

mehr auf unsere alte Gruft

Schlotterstein freuen!

11. “O kadar da çok değil yani!”

diye karşılık verdi küçük

vampir alay edercesine.

12. “Hem ayrıca... vampir

pelerinini benim şimdi almam

gerekiyor, yoksa sayımda

başımız derde girebilir..”

13. “Gene mi sayım yapıyorsunuz?

dedi Anton hayretle.

14. Küçük vampir dertli dertli

başını salladı.

15. Her taşınmada!

16. Şu aptal sayım işi olmasaydı

eski Titrektaşzade mezarlığına

geri dönmemize çok daha fazla

sevinecektim.

Page 198: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

198

17. Da heißt es Streichhölzer

zählen, Kerzen,

Kuscheldecken, Regenhäute..“

18. „Aber dann darfst du das

Spitzenkleid und den Schleier

auf keinen Fall bei mir lassen“,

sagte Anton – sehr erleichtert,

dass er nun einen Grund hatte,

Rüdiger das Kleid und den

Schleier wieder mitzugeben.

19. „Die wird Tante Dorothee doch

als erstes vermissen, wenn ihr

Inventur macht!“

20. „Vermissen? Tante Dorothee?“

21. Der kleine Vampir lachte

krächzend.

22. „Ausgerechnet Tante

Dorothee!“ sagte er und

schnappte nach Luft.

17. Ama şimdi yok kibrit çöplerini

say, yok mumları say,

battaniyeleri, yağmur

derilerini...”

18. “Ama o zaman dantel elbise ile

tülü de bende bırakmamanız

gerekiyor,” dedi Anton,

Rüdiger’e elbise ile tülü geri

verebilmek için geçerli bir

neden bulmanın rahatlığı

içinde.

19. “ Sayım yapıldığında ilk defa

Dorothee Teyze eksik bir şey

bulacak!”

20. “Eksik mi bulacak? Dorothee

teyze mi?

21. Küçük Vampir kıs kıs güldü.

22. “Hem de Dorothee teyze!” dedi

ve derin bir nefes aldı.

Page 199: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

199

Sayfa 117

1. „Sie hätte die Sachen um ein

Haar verbrannt.“

2. „Verbrannt? rief Anton

erschrocken.

3. „Ja! Es hat einen Riesenkrach

gegeben, weil Anna die Sachen

nicht hergeben wollte.

4. Aber Tante Dorothee hat

gesagt, in dem Kleid sei Anna

eine Schande für die ganze

Sippe.

5. Daraufhin ist Anna erst recht

wütend geworden!

6. Als alles Reden nicht genützt

hat, hat Tante Dorothee eine

brennende Kerze von der Wand

genommen und die Flamme an

den Schleier gehalten – jawohl“

7. „An den Schleier gehalten?“

sagte Anton und warf einen

Blick auf den Schleier.

Sayfa 119

1. “Neredeyse yakıyordu hepsini.”

2. “Yakıyor muydu?” diye sordu

Anton korku içinde.

3. “Evet! Anna eşyaları vermek

istemeyince kızılca kıyamet

koptu.

4. Dorothee Teyze dedi ki, bu

elbiselerin içinde Anna bütün

sülale için bir utanç

kaynağıymış.

5. Bunun üzerine Anna daha da

öfkelendi.

6. Konuşmaktan bir sonuca

varılamayınca Dorothee teyze

duvardan bir mum aldı ve tülü

aleve tuttu...ya, işte böyle!”

7. “Aleve mi tuttu?

Anton tülü elinde evirip

çevirdi.”

Page 200: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

200

8. „Aber es sind doch überhaupt

keine Brandlöcher zu sehen...“

9. Tja –mein Verdienst!“

antwortete der kleine Vampir

prahlerisch.

10. Er räusperte sich und setzte

eine wichtige Miene auf.

11. „Jetzt wirst du hören, wie

selbstlos ich meiner kleinen

Schwester geholfen habe!“ fuhr

er in salbungsvollem Anton fort

– einem Ton, der Anton sehr

bekannt vorkam:

12. „In diesen tragischen

Augenblick, als Tante Dorothee

sich mit der Kerze dem

Schleier näherte –„

13. „Sich näherte?“ wiederholte

Anton.

14. „Eben hast du doch gesagt: sie

hielt die Kerze an die

Schleier!“

8. “Ama hiçbir yanık izi

görünmüyor...”

9. “Göremezsin tabii, sayemde...”

diye cevap verdi küçük vampir

böbürlenerek.

10. Genzini temizleyip ciddileşti.

11. “Şimdi kendimi küçük kız

kardeşim için nasıl feda etmiş

olduğumu öğreneceksin!” diye

ağdalı bir sesle devam etti, bu

ses tonunu Anton iyi bilirdi.

12. “Bu trajik anda, yani Dorothee

teyze elinde mumla tüle

yaklaştığında...”

13. “Yaklaştığında mı...” diye

tekrarladı Anton.

14. “Ama demin alevi tüle

tuttuğunu söylemiştin!”

Page 201: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

201

15. „He, unterbrich mich nicht

dauernd!“ zischte der Vampir.

16. „Und außerdem nervst du mich

mit deinen Spitzenfindigkeiten!

17. „Willst du nun wissen, wie ich

Anna geholfen habe, oder

nicht?“

18. „Ja!“ beeilte sich Anton zu

sagen.

19. Also, dann hör jetzt gefälligst

zu:

20. In diesem tragischen

Augenblick, als Tante Dorothee

sich mit der Kerze dem

Schleier näherte, kam ich des

Weges, um die Chronik der

Familie Schlotterstein wieder

ordnungsgemäß in den Sarg

meiner lieben Großmutter zu

legen.

15. „Hey, durmadan lafımı kesip

durmasana!“ diye söylendi

vampir.

16. “Hem ayrıca sivri buluşlarınla

sinirlerimi bozuyorsun!

17. Anna’ya nasıl yardım ettiğimi

öğrenmek istiyor musun,

istemiyor musun?

18. “İstiyorum! diye atıldı Anton.

19. “Peki, öyleyse dinle:

20. Bu trajik anda, yani Dorothee

teyze elinde mumla tüle

yaklaştığında ben,

Titrektaşzade Tarihi’ni yerine,

sevgili büyükannemin

tabutunun içine koymak

üzereydim.

Page 202: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

202

Sayfa 118

1. Mir gelang es, den Streit zu

schlichten, indem ich das Kleid

und den Schleier an mich nahm

und Tante Dorothee mein – äh

– Ehrenwort gab, die Sachen in

einen Ort zu bringen, wo Anna

sie nicht finden könnte.

2. Nachdem ich gegangen war,

kam Anna hinter mir

hergelaufen und flüsterte mir

zu, ich sollte sie dir bringen,

und du solltest sie bei dir

aufbewahren.

3. Ja, und hier bin ich also mit den

Sachen...“

4. Er sah Anton an und grinste

breit.

5. Anton schluckte.

6. Anscheinend blieb ihm gar

nichts anderes übrig, als Annas

Kleid und den Schleier bei sich

zu verstecken...

Sayfa 120

1. Kavgayı yumuşatmayı

başardım, çünkü elbise ile tülü

alıp Dorothee teyzeye namus...

öhö sözü verdim. Onları

Anna’nın bulamayacağı bir

yere götürürüm dedim.

2. Ben uzaklaştıktan sonra Anna

arkamdan yetişip onu sana

götürmemi, senden eşyaları

saklamamı rica etmemi istedi.

3. Evet, işte eşyalarla beraber

buradayım...”

4. Anton’a bakıp sırıttı.

5. Anton yutkundu.

6. Anlaşılan Anna’nın elbisesiyle

tülü saklamaktan başka

yapabileceği bir şey yoktu.

Page 203: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

203

• Büchersammlung (başlık)

7. „Und die alte Tasche?“ fragte

Anton.

8. „Soll ich die etwa auch für

Anna aufbewahren?“

9. „Die Tasche?“ Nein, wo denkst

du denn hin!“ rief Rüdiger

entrüstet.

10. Mit einer heftigen Bewegung

packte er die Tasche, leerte

ihren Inhalt – das Kleid und

den Schleier – auf dem Teppich

aus und drückte sie an sich.

11. Meine Büchertasche!“ sagte er

zärtlich.

12. „Die gebe ich doch nicht aus

der Hand!“

13. „Büchertasche“ fragte Anton

argwöhnisch.

• Kitap Koleksiyonu. (başlık)

7. “Peki ya bu eski çanta? diye

sordu Anton.

8. “Yoksa onu da mı Anna için

saklayacağım?”

9. “Çantayı mı, hayır! İyi misin

sen?” diye bağırdı Rüdiger

dehşet içinde.

10. Sert bir hareketle çantayı kaptı

ve içindekileri –elbiseyle tülü-

halının üstüne boşaltıp çantayı

göğsüne bastırdı.

11. “Bu benin kitap çantam!” dedi

şefkatle.

12. “Elden çıkartır mıyım onu

sanıyorsun!”

13. Kitap çantan mı “ diye sordu

Anton kuşkuyla.

Page 204: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

204

14. „Die brauche ich für meine

Büchersammlung“ antwortete

der kleine Vampir.

Sayfa 119

1. „Da kommen alle meine

Bücher rein, wenn wir unsere

Tour de Sarg fliegen.“

2. Und mit glänzenden Augen

begann er die Buchtitel zu

nennen: „Dracula“, „Draculas

Rache“, „Gelächter aus der

Gruft“, „Der Vampir von

Amsterdam“...“

3. „Was?“ schrie Anton auf, und

alarmiert sah er auf den Läufer

vor seinem Bett- dorthin hatte

er das Buch gelegt.

4. Es war verschwunden!

5. „Du hast das Buch

weggenommen“, rief er.

6. „Gib es mir sofort zurück!“

14. “Evet, onu kitap koleksiyonum

için kullanıyorum,” diye cevap

verdi küçük vampir.

Sayfa 121

1. Tabut Rallimiz sırasında bütün

kitaplarım içine giriyor.”

2. Ve gözleri parlayarak kitapların

adlarını saymaya başladı:

“Drakula, Drakula’nın

İntikamı, Mezarlıkataki

Gülüşmekler, Amsterdamlı

Vampir...”

3. “Ne!” diye bağıran Anton

yatağının başucundaki

komodine baktı, kitabı en son

oraya bırakmıştı.

4. Kitap ortada yoktu.!

5. “Onu almışsın” diye bağırdı.

6. “Derhal geri ver!”

Page 205: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

205

7. „Sag mal, wie sprichst du

eigentlich mit deinem besten

Freund!“ erwiderte der kleine

Vampir – unnatürlich milde.

8. „Du brauchst mich gar nicht

anzuschreien, ich habe nämlich

sehr gute Ohren.

9. Du musst nur ganz höflich nach

deinem Buch fragen, dann

bekommst du es auch wieder!“

10. Anton biss sich wütend auf die

Lippen.

11. Aber er wusste, dass es

zwecklos war, mit Rüdiger zu

streiten, und so sagte er

zähneknirschend:

12. „Würdest du mir bitte das Buch

„Der Vampir von Amsterdam“

zurückgeben?“

7. “Söylesene en iyi arkadaşınla

nasıl konuşuyorsun öyle!” diye

cevap verdi küçük vampir, sesi

alışılmadık kadar yumuşaktı.

8. “Bana bağırmana hiç gerek

yok, kulaklarım iyi işitir çünkü.

9. Sadece kitabı geri istemen

yeterli, ben de veririm!”

10. Anton öfkeyle dudaklarını

ısırdı.

11. Ama Rüdiger’le kavga etmenin

anlamsızlığını çok iyi biliyordu,

onun için de dişlerini

gıcırdatarak

12. “Lütfen bana kitabı, yani

Amsterdamlı Vampir’i geri

verir misin?” dedi.

Page 206: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

206

13. „Aber gerne!“ antwortete der

kleine Vampir, und mit einem

Grinsen zog er unter seinem

Umhang das schwarze Buch

aus der Freudentaler

Gemeindebücherei hervor.

14. „Siehst du?“ sagte er.

15. „Mit Höflichkeit kannst du bei

mir alles erreichen.“

16. „Alles?“

17. Jetzt war die Reihe an Anton zu

grinsen.

18. „Dann kriege ich auch meine

anderen Bücher wieder:

„Dracula“, „Draculas Rache“

und „Gelächter aus der Gruft“ –

wenn ich höflich darum bitte?“

13. “Seve seve veririm!” diye

cevap verdi küçük vampir ve

sırıtarak, Esen Vadi

kütüphanesinin kara kaplı

kitabını pelerinin içinden

çıkarttı.

14. “Bak, gördün mü,” dedi.

15. “Kibarlıkla benden

alamayacağın şey yok.

16. “Hiçbir şey mi?”

17. Şimdi sıra Anton’a geçmişti.

18. “Öyleyse diğer kitaplarımı da

geri alabileceğim, “Drakula,

Drakula’nın İntikamı, ve

Mezarlıktaki Gülüşmeler

kitaplarını kibarca rica edersem

yani!”

Page 207: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

207

19. „Die anderen Bücher?“

wiederholte Rüdiger mit dumpf

grollender Stimme.

Sayfa 120

1. „Und was soll dann aus meiner

Büchersammlung werden?“ rief

er.

2. Doch nach kurzem Überlegen

war ihm offenbar etwas

eingefallen:

3. „Ja, gut!“ sagte er.

4. „Du kriegst sie wieder –

aber erst, wenn ich sie

durchgelesen habe..“

5. „Und ich lese sehr sehr

langsam!“ fügte er breit

grinsend hinzu.

6. „Manchmal brauche ich

zwanzig Jahre für ein Buch!“

7. “Wer’s glaubt...“ sagte Anton

nur.

19. “Öteki kitapları mı?” diye

tekrar etti Rüdiger boğuk bir

sesle.

Sayfa 122

1. “Peki o zaman benim kitap

koleksiyonuma ne olacak?”

diye bağırdı.

2. Bir an düşündü, sonra anlaşılan

aklına parlak bir fikir gelmiş

olacak ki

3. “Peki öyleyse,” dedi.

4. “Hepsini geri vereceğim, ama

okuduktan sonra!”

5. “ Ve ben çok çok yavaş kitap

okurum!” diye pişkin pişkin

sırıtarak ekledi.

6. “Bazen bir kitabı okumam

yirmi yılımı alır!”

7. “Kim inanır ki...” dedi Anton

yalnızca.

Page 208: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

208

8. Aber er hatte ohnehin keine

großen Hoffnungen gehegt, die

Bücher wiederzukriegen.

9. „Übrigens...“ meinte der kleine

Vampir und musterte mit

begehrlichen Blicken den

„Vampir von Amsterdam“, der

nun auf Antons Nachttisch lag.

10. „Wenn du mich fragst, hätte ich

mir eine Belohnung verdient.

11. Immerhin musste ich ganz

schön weit fliegen – und dann

noch mit leeren Magen...“

12. „Ich frag dich aber nicht!“

erwiderte Anton.

13. „Und außerdem gehört mir

das Buch überhaupt nicht!“

14. „Es gehört dir nicht?“

wiederholte der Vampir

verblüfft

.

8. Ama zaten kitaplarını geri

almayı pek fazla ummamıştı.

9. “Hem ayrıca...” diyen vampir,

komodinin üstünde duran

Amstardamlı Vampir kitabını

aç gözlü bakışlarla seyretti.

10. “Bana sorarsan, iyi bir mükafatı

hak etmiştim.

11. Ne de olsa uzun yolu uçtum,

üstüne üstlük aç açına...”

12. “Ama sana bir şey

sormuyorum!” diye cevap verdi

Anton.

13. “Hem ayrıca kitap benim bile

değil!”

14. “Senin değil mi?” diye

tekrarladı vampir şaşkınlıkla.

Page 209: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

209

15. Dann erschien ein

verschwörerisches Grinsen auf

seinem Gesicht.

16. „Ach so“, sagte er.

17. „Du bist auch dabei eine

Büchersammlung anzulegen!“

18. Er lachte dröhnend

19. „Genau! Und wenn nicht so...

so egoistische, Freunde hätte,

wäre meine Sammlung schon

viel umfangreicher“, antwortete

Anton mit grimmiger Miene“

20. „Egoistische Freunde?“

kicherte der kleine Vampir.

21. Komisch, was du für Leute

kennst...“

22. „Allerdings!“ sagte Anton.

15. Sonra muzip bir ifade belirdi

yüzünde.

16. “Ha, anlıyorum,” dedi.

17. “Sen de kendine bir kitap

koleksiyonu yapmakla

meşgulsün!”

18. Sonra yüksek sesle güldü.

19. “Tam üstüne bastın! Ve benim

bu kadar... bu kadar egoist

arkadaşlarım olmasaydı

koleksiyonum daha zengin

olurdu” diye cevap verdi Anton

asık bir suratla.

20. “Egoist arkadaşların mı? diye

kıkırdadı küçük vampir.

21. “Komik, ne de tuhaf insanlar

tanıyormuşsun sen..”

22. “Gerçekten de!” dedi Anton.

Page 210: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

210

23. „So, und jetzt muss ich gehen“,

erklärte der kleine

Vampir.

Sayfa 121

1. Blitzschnell griff er nach dem

Vampir vom Amsterdam und

ließ ihn unter seinem Umhang

verschwinden.

2. „He, das Buch! Gib es sofort

zurück rief Anton.“

3. „Wieso? Tat der Vampir

überrascht.

4. Wir haben uns doch geeinigt,

dass ich es als Belohnung

bekomme - für meinen

Liebesdienst.“

5. „Geeinigt?“ Einen Moment

lang war der Anton sprachlos.

6. Aber dann sagte er: „Na schön,

meinetwegen – wenn ich den

Vampirumhang behalten kann.“

7. „Was, den Umhang?

23. “Evet, benim artık gitmem gerek,” diye açıkladı küçük vampir.

Sayfa 121

1. Ok gibi atılıp aldığı

Amsterdamlı Vampir kitabını

pelerininin altında gözden

kaybetti.

2. “Hey, kitabım! Onu bana

hemen geri ver!” diye bağırdı

Anton.

3. “Neden ki?” dedi vampir

yapmacık bir şaşkınlıkla.

4. “Onu ödül olarak alacağım

konusunda anlaşmamış

mıydık...benim sadakatimin

ödülü olarak.

5. “Anlaşma mı yapmıştık?”

Anton bir an dili tutulmuş

kalakaldı.

6. Ama sonra “Pekala,” dedi,

“kabul... karşılığında da vampir

pelerini bende kalacak!”

7. “Ne, pelerin sende mi kalacak?

Page 211: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

211

8. Bist du denn nicht von allen

guten Vampiren verlassen? rief

der kleine Vampir.

9. „Willst du, dass Anna und ich

Gruftverbot kriegen, weil der

Umhang fehlt?

10. „Nein!“ Anton grinste.

11. „Ich will nur das Buch

zurückhaben.“

12. „Du gönnst mir aber auch gar

nichts!“ zischte der Vampir und

legte das Buch auf den

Nachttisch.

13. „Und jetzt gib mir endlich den

Umhang“ herrschte er Anton

an.

• Kein Abschied ist für

immer (başlık)

14. Anton ging zum Schrank und

holte den Vampirumhang.

8. Yoksa bütün iyi vampirler seni

terk mi etti?” diye bağırdı

küçük vampir.

9. “Pelerini kaybettik diye Anna

ve benim mezarlık yasağı

almamızı istiyorsun?”

10. “Hayır!” Anton sırıtıyordu.

11. “Ben yalnızca kitabımı geri

istiyorum.

12. “Sen de bana karşı hiç

hoşgörülü değilsin!” diye

homurdanan vampir kitabı

komodinin üstüne koydu.

13. “Şimdi artık pelerini bana ver”

diye Anton’a çıkıştı.

• Hiçbir Ayrılık Sonsuza

Dek Sürmez. (başlık)

14. Anton gidip dolaptan pelerini

getirdi.

Page 212: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

212

15. Ohne ein Wort des Dankes,

stopfte der kleine Vampir den

Umhang in die alte

Ledertasche.

16. Dann zog er mit einem

kräftigen Ruck den

Reisverschluss zu.

17. „Musst du wirklich schon

gehen?“ fragte Anton.

18. „Ja!“ knurrte der Vampir.

19. „Ich dachte, wir könnten

zusammen noch etwas

unternehmen...“

Sayfa 122

1. „Was denn?“

2. „Ich weiß auch nicht genau...

3. Aber sonst ist es gar kein

richtiger Abschied vom

Jammertal!“

15. Tek bir kelimeyle bile teşekkür etmeyen küçük vampir pelerini eski deri çantanın içine tıkıştırdı.

16. Sonra çevik bir hareketle fermuarı çekti.

17. “Gerçekten de gitmen

gerekiyor mu? diye sordu

Anton.

18. “Evet” diye homurdandı

vampir.

19. “Ben de beraber bir şeyler

yaparız diye düşünmüştüm.

Sayfa 124

1. “Ne mesela?”

2. “Ben de tam bilemiyorum...

3. Ama bir şeyler yapmazsak

İniltiler vadisiyle vedalaşmış

olmam ki!”

Page 213: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

213

4. „Du wolltest ins Jammertal?“

fragte der Vampir und lachte

heiser.

5. „Hast du Sehnsucht nach

Anna?“

6. „Nein?“ Anton räusperte sich

verlegen.

7. „Ich wollte nur noch einmal ein

Blick auf die Ruine werfen.

8. „Wer weiß, ob wir je wieder

herkommen...“

9. „Kein Abschied ist für immer!“

entgegnete der kleine Vampir

mit Grabesstimme.

10. „Alter kleiner –

Vampirspruch!“

11. „Aber jetzt muss ich dringend

etwas gegen meine

Magenbeschwerden tun“, fügte

er hinzu und verzog den

Mundwinkel.

4. “İniltiler Vadisine mi gitmek

istiyordun yoksa?” diye soran

vampir kıs kıs güldü.

5. “Anna’yı mı özledin?”

6. “Hayır.” Anton sıkıntıyla

öksürdü.

7. “Ben sadece harabelere son bir

kere daha göz atmak

istemiştim.

8. Kim bilir, bir daha ne zaman

buralara gelebilirim...”

9. “Hiçbir ayrılık sonsuza dek

sürmez!” diye karşılık verdi

vampir buz gibi bir sesle.

10. “ Bu eski bir vampir sözüdür!”

11. “Ama artık acil olarak mide

rahatsızlığıma karşı bir şeyler

yapmalıyım,” diye ekleyip

ağzını büzdü.

Page 214: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

214

12. „Magenbeschwerden?“ fragte

Anton teilnahmsvoll.

13. „Ja! Mein Magen knurrt nicht

mehr, der bellt schon!“ sagte

der Vampir und lachte

krächzend.

14. „In diesen Zustand kann ich

unmöglich an der Nagelkür

teilnehmen.“

15. „Ist sie heute Abend?“

16. Ja, um Mitternacht“ antwortete

der kleine Vampir, und mit

sichtlichem Stolz betrachtete er

seine Fingernägel, die

allerdings nur halb so lang und

spitz waren wie die von Lumpi.

17. „Ich muss jetzt fliegen“ sagte

er.

18. „Aber wir werden uns ja bald

wiedersehen – bei dir zu Hause

oder in unserer guten alten

Gruft Schlotterstein!“

12. “Mide rahatsızlığı mı?” diye

sordu Anton endişeyle.

13. Evet! Midem guruldamaktan

vazgeçti, artık açık açık

havlıyor!” diyen vampir kesik

kesik güldü.

14. “Bu şartlar altında asla tırnak

yarışmasına katılamam,”

15. “Yarışma bu akşam mı?”

16. “Evet, gece yarısı,” diye cevap

verdi küçük vampir ve açıkça

görülen bir gururla tırnaklarını

seyre koyuldu; uzunluk ve

sivrilik açısından Bıçkın’ın

tırnaklarıyla yarışacak halleri

olmasa da...

17. “Şimdi uçmam gerekiyor, dedi

küçük vampir.

18. “Ama birbirimizi yeniden

göreceğiz... ya senin evinde ya

da bizim eski güzel

Titrektaşzade mezarlığında!”

Page 215: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

215

19. Er hängte sich die Ledertasche

über den Arm und ging zur

Balkontür.

20. An der Tür blieb er noch

einmal stehen und meinte:

„Auf bald, Anton.

21. Und denk dran: Wiedersehen

macht Freunde!

22. Uralter Kleiner- Vampir

Spruch!“

Sayfa 124

1. Mit diesen Worten breitete er

die Arme auf und erhob sich in

die Luft.

2. „Viel Glück für die Tour de

Sarg! rief Anton ihm hinterher.

3. „Ebenfalls!“ wünschte der

Vampir mit knarrender Stimme.

4. Dann hatte ihn die Dunkelheit

verschluckt.

19. Deri çantayı koluna takıp

balkon kapısına yöneldi.

20. Kapıda bir kere daha durup

“Yakında görüşmek üzere

Anton,” dedi.

21. “Ve unutma: Yeniden

kavuşmak mutluluk getirir!

22. Çok eski bir vampir sözüdür!”

Sayfa 126

1. Bu sözleri söyledikten sonra

kollarını iki yana açıp kendini

boşluğa bıraktı.

2. “Tabut Rallisinde iyi şanslar!”

diye bağırdı Anton onun

arkasından.

3. “Sana da” dedi vampir çatlak

bir sesle.

4. Karanlıkta kayboldu gitti.

Page 216: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

216

5. „Ich hoffe, Sie behalten

Freudental in guter

Erinnerung!“ meinte Frau

Tugendhaft am nächsten

Morgen.

6. „Von den Schwierigkeiten mit

der verletzten Hand einmal

abgesehen – sogar in sehr

guter”, antwortete Antons

Mutter.

7. Und indem sie an sich

herunterschaute, meinte sie:

8. „Nur das Essen bei Ihnen, das

war vielleicht zu gut!“

9. „Und wenn sich die Schmerzen

nicht verschlimmert hätten,

wären wir gerne geblieben”,

versicherte Antons Vater.

10. „Und du, Anton?“ fragte Frau

Tugendhaft.

11. „Bist du denn nicht zufrieden –

wenigstens ein kleines

bisschen?“

5. “Esen Vadi’den hoş anılarla

ayrılacağınızı umarım!” dedi

bayan İffet ertesi sabah.

6. “Yaralı parmakları bir kenara

bırakacak olursak, hem de çok

hoş anılarla,” diye cevap verdi

Anton’un annesi.

7. Bakışlarını kendi üzerinde

gezdirip

8. “Yalnızca sizin yemekleriniz

belki de biraz fazla güzeldi.!”

dedi.

9. “Evet! Sancılar artmasaydı

kesinlikle daha fazla kalırdık,”

diye teminat verdi babası.

10. “Peki ya sen Anton?” diye

sordu Bayan İffet.

11. “Sen de memnun kaldın mı?

Hiç olmazsa birazcık?

Page 217: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

217

12. „Ich?“ sagte Anton gedehnt,

obwohl er die Frage

erwartet hatte.

13. „Hm, ja... das Essen war

gut, der Balkon war gut, das

Buch war gut...“

14. „Ach ja, das Buch“, meinte

Frau Tugendhaft.

15. „Du darfst es behalten,

wenn du willst.“

16. „Als kleines Trostpflaster

sozusagen“, sagte Antons

Vater und lachte verlegen.

17. „Als Trostpflaster?“

wiederholte Anton –und

angesichts des dicken, mit

Heftpflaster umwickelten

Verbandes, den sein Vater

trug, fiel es ihm schwer,

nicht zu grinsen.

18. „Hat Mutti denn nichts

dagegen?“ fragte er.

12. “Ben mi?” dedi Anton lafları

ağzında geveleyerek.

Oysa bu soruyu bekliyordu.

13. “Hımm, evet.. yemek iyiydi,

balkon iyiydi, kitap iyiydi...”

14. “Ah, evet kitap,”dedi Bayan

İffet.

15. “İstiyorsan sende kalabilir.”

16. “Dertlerini biraz olsun sarıp

sarmalasın diye...”

Babası çekingen bir edayla

gülümsedi.

17. “Sarıp sarmalamak mı?” diye

tekrarladı Anton... ve babasının

sargılı eli gözüne ilişince

kendini tutamayıp sırıttı.

18. “Annemin bir itirazı yok mu

ki?” diye sordu.

Page 218: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

218

Sayfa 114

• Başlık

1. “hem” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

“er (o)”zamirinin yerine “küçük vampir” kullanılmıştır. (III,3)

Almanca cümledeki “kısa çizgi” yerine Türkçe cümlede “üç nokta

kullanılmıştır. Almanca cümle “nokta” ile son bulurken Türkçe cümle virgül

ile diğer cümleye bağlanmıştır. (III,6)

2. Almanca cümledeki “iki nokta” Türkçe’de “virgül” ile karşılanmıştır. (III,6)

3. “bana” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

“misstrauisch (şüpheli)” kelimesi “huylanmak” olarak çevrilmiştir. (III,3)

“eher (daha çok)” kelimesi cümlede yer almamaktadır. (III,2)

4. Almanca’da birinci temel cümlenin bitiminde “kısa çizgi” yer almaktadır.

Türkçe’de ise cümle “soru işaretiyle son bulmaktadır. (III,6)

“abnagen (kemirmek)” Türkçe cümlede “dişlemek” ile karşılanmıştır.

Almanca cümledeki “brrr”ünlemi bir iğrenme ifade etmektedir. Türkçe

cümlede bu ünlem için kullanılan”off” ünlemi ise sıkıntı ifade eder. Türkçe’de

Almanca’daki ünleme uygun olarak “ıyyy” ünlemi kullanılabilirdi. (III,3)

Almanca cümlede “enteweder” kelimesinden önce kısa çizgi yer alır. Türkçe

cümlede böyle bir işaret bulunmamaktadır. (III,6)

Page 219: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

219

5. Almanca cümledeki “entweder – oder (ya – ya da)” bağlacı Türkçe’ye “olsa

olsa – ya da” olarak çevrilmiştir. (III,5)

6. “im besten Fall (en iyi ihtimalle)” ifadesi “en iyi şartlar altında”ile

karşılanmıştır. (III,3) Almanca

cümledeki “Rüdiger” Türkçe’de gizli özne “o” ile karşılanmıştır. Ayrıca “bis

heute (bugüne kadar)” ifadesi de “şimdiye kadar” olarak çevrilmiştir.(III,3),

(III,5) “Antons (Anton’un)”

kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

7. “Ich hole (getiriyorum)” kelimesi “getireyim” olarak çevrilmiştir. “Hemen”

kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1) “nach

draussen (dışarıya)” ifadesi Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

8. “verbeult (yamuk yumuk) kelimesi Türkçe cümlede “eski püskü” ile

karşılanmıştır. (III,3)

Almanca cümledeki ilgi yan cümlesi (Relativsatz) Türkçe’de temel cümle gibi

çevrilmiştir. (III,5) Cümlenin

önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Hemen ardından, Anton’un önüne koyduğu bin yıllık yamuk yumuk bir deri

çantayla geri döndü.”

Page 220: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

220

9. “diye” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

“mustern (incelemek)” kelimesi “bakmak” olarak çevrilmiştir. (III,3)

10. “bestimmt nicht erlauben”( kesin izin vermezler)” ifadesi “izin

vermeyeceğinden eminim” olarak çevrilmiştir. (III,3)

11. “Das sollst du auch gar nicht (çıkma zaten)” ifadesi “Sen de çıkma” olarak

çevrilmiştir. (V)

“kleine (küçük)” kelimesi cümlede yer almamıştır. (III,2)

12. “und außerdem (hem ayrıca)” ifadesi cümlede yer almamıştır.(III,2)

13. Tutarlı çeviri cümle (II)

14. “kichern (kıkırdadı) kelimesi “sırıttı” olarak çevrilmiştir.

“sagte er und (dedi ve)” ifadesi yerine “diyen” kelimesi kullanılmıştır. (III,3)

Bu da iki cümleden oluşan orijinal cümlenin çeviride tek cümle olmasına yol

açmıştır. (VIII)

15. Almanca’da cümlenin yüklemi olan “sollen (gerekli olmak) Türkçe cümlede

“istemek” olarak çevrilmiştir. Almanca cümlenin öznesi “du (sen)” iken

Türkçe cümlede “ben” olmuştur. Almanca’daki temel cümlenin sonunda “kısa

çizgi varken Türkçe’de “nokta” vardır. “Liebesdienst” kelimesi başlık olarak

Page 221: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

221

da kullanılmıştır ve çevirmen “sevgi borcu” olarak çevirmiştir. Burada ise

“sevginin bir kanıtı olarak” karşılığını kullanmıştır. (III,3), (III,5)

16. Almanca’daki”kısa çizgi” Türkçe cümlede “virgül”olarak yer almıştır. (III,6)

17. “Begriff (kavram) kelimesi ve “garantiert (kesinlikle)” kelimesi Türkçe

cümlede yer almamıştır. (III,2)

“laf” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Ayrıca “olamazdı” kelimesi içinde “yapabilmek, edebilmek” anlamını

barındırmaktadır. Çevirmen Almanca’daki yüklem “war (idi)” değiştirilerek

“konnte sein (olabilmek)” olarak çevrilmiştir. (III,5)

“aus (-den,-dan)” edatı “-de, -da” ile “yer alıyor olamazdı” ile karşılanmıştır.

“Liebesdienst (sevgi borcu)” ifadesi “sevginin kanıtı” olarak

çevrilmiştir.(III,3)

18. “kichern (kıkırdamak)” kelimesi “kıs kıs gülmek olarak çevrilmiştir. (III,3)

Sayfa 115

1. “sagte und( dedi ve)” ifadesi yerine “diyen” kelimesi kullanılmıştır.

(III,3)

2. Almanca cümlede “Duft (koku)” kelimesiyle ilgili bir “ilgi yan cümlesi

(Relativsatz)” vardır Türkçe’de ise cümleler virgülle ayrılıp, art arda iki

temel cümle gibi çevrilmişlerdir. (III,5)

Page 222: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

222

3. “Es war (bu idi)” ifadesi yani cümlenin öznesi ve yüklemi cümleden

çıkarılmışlardır. (III,5)

4. Almanca cümle bir temel cümle, bir de cümledeki “vampir” kelimesini

açıklayan “ilgi yan cümlesinden (Relativsatz)” oluşmuştur. Türkçe yan

cümlede ise bağlaç değiştirilmiş “der” yerine “während” kullanılmıştır.

(III,5)

“vergeblich (sonuç vermeyen)” kelimesi Türkçe’de yer almamıştır. (III,2)

Türkçe cümlede kullanılan “izlerken” kelimesindeki “ken” eki orijinal

cümle art zamanlı olmasına rağmen, Türkçe cümlenin eş zamanlı olmasına

yol açmıştır. (III,5)

5. Bu cümle iki dilin farklı yapısı nedeniyle serbest çevrilmiştir. (IV)

6. “mit einem quietschenden Geräusch (gıcırdayan bir sesle)” ifadesi Türkçe

cümlede yer almamaktadır. (III,2)

“langsam (yavaşça)” kelimesi “yavaş yavaş” olarak aktarılmıştır. (III,3)

7. “sehr” kelimesi Türkçe cümlede ye almamıştır. (III,2)

Sayfa 116

1. Türkçe cümlede “ganz wie der name sagt (adından da anlaşılacağı gibi)”

ifadesi yer almamıştır. Bunun nedeni “fermuar” kelimesinin Fransızca’dan

Page 223: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

223

dilimize geçmiş olması dolayısıyla, gösteren ve gösterilen arasında bir

bağlantı bulunmamasıdır. (IV)

2. “geöffnet (açık)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

3. Tutarlı çeviri cümle (II)

4. “beklommen (sıkıntı)” kelimesi “sersemlemek” olarak çevrilmiştir. (III,3)

5. “Anna” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

6. “jetzt (şimdi)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

7. Almanca cümledeki “du sollst?” cümlesi “evet” ile karşılanmıştır.

Çevirmen Almanca’daki etkiyi yaratabilmek için bu kelimeyi tercih etmiş

olabilir. Ancak Türkçe cümlede de Almanca’daki cümlenin karşılığı olan

“gerekmek mi?” cümlesi kullanılsaydı, cümle içerik olarak

değiştirilmeksizin de aynı etki sağlanabilirdi. (I)

kichern (kıs kıs gülmek)” ifadesi “yine güldü” olarak aktarılmıştır. (III,3)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Gerekmek mi?” Rüdiger kıs kıs güldü.

8. Almanca cümlenin zamanı “şimdiki zaman (Präsens)”dır. Türkçe cümlenin

ise zamanı “-dili geçmiş zaman (Perfekt)” dır. (III,5)

Page 224: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

224

9. Tutarlı çeviri cümle (II)

10. Tutarlı çeviri cümle (II)

11. Tutarlı çeviri cümle (II)

12. “heute (bugün)” Türkçe’ye “şimdi” olarak çevrilmiştir. (III,3)

Ayrıca “girebilir” kelimesindeki “yapabilmek- edebilmek” modal fiili

cümleye eklenmiştir. (III,1)

13. “fragte ( sordu)” kelimesi Türkçe’ye “dedi” olarak çevrilmiştir. (III,3)

14. Tutarlı çeviri cümle (II)

15. “Nach (sonra)” kelimesi cümleden çıkarılmıştır. (III,2)

16. “işi” kelimesi cümleye eklenmiştir (III,1)

“unsere (biszim)” kelimesi cümleden çıkarılmıştır. (III,2)

“geri dönmek” ifadesi de cümleye eklenmiştir,ancak bunun nedeni aksi

taktirde cümlede bir eksiklik meydana gelecek olmasıdır. (IV)

“Gruft (aile mezarlığı) kelimesi “Titrektaşzade mezarlığı” olarak

çevrilmiştir. (III,3)

Page 225: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

225

Almanca cümle “ünlem işareti” ile sona ermektedir. Türkçe cümlenin

sonunda ise “nokta” bulunmaktadır. (III,6)

17. *Regenhaut (ince yağmurluk) kelimesi kelime kelime “yağmur derisi”

olarak çevrilmiştir. Interferenz Fehler

18. “auf keinen Fall (kesinlikle)” ifadesi Türkçe cümlede yer almamıştır.

(III,2)

19. “vermissen (yokluğunu hissetmek)” kelimesi “eksik bir şey bulmak”

olarak, “als erstes (ilk olarak)” ifadesi “ilk defa” olarak çevrilmiştir.(III,3)

Almanca cümledeki “ihr (siz)” kelimesi Türkçe cümlede yer

almamaktadır. (III,2)

Bu da “siz sayım yaptığınızda”olarak çevrilmesi gereken ifadenin edilgen

yani “sayım yapıldığında” olarak çevrilmesine yol açmıştır. (III,5)

Yapılan bu değişikler cümlenin içerik olarak tutarsız olmasına neden

olmuştur. (V)

20. “Vermissen (Yokluğunu hissetmek)” ifadesinin yerine çevirmen

yukarıdaki cümlenin devamlılığını sağlaması açısından yine “eksik

bulmak” olarak çevrilmiştir. (III,3)

21. “krächzend (boğuk bir sesle)” kelimesi “kıs kıs” olarak çevrilmiştir. (III,3)

Page 226: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

226

22. Tutarlı çeviri cümle (II)

Sayfa 117

1. “die Sachen (kıyafetler)” kelimesi yerine “hepsi” kullanılmıştır. (III,3)

2. “erschreken (korkmak)” kelimesi “korku içinde” olarak çevrilmiştir.

(III,3)

3. Almanca’daki “weil (için)” bağlacı “wenn (–ince)” olarak çevrilmiştir.

(III,5)

Almanca cümlede geçen “Riesenkrach” kelimesi için Türkçe cümlede

kullanılan “kızılca kıyamet” ifadesi, orijinal dildeki ifadeyi tam olarak

karşılamaktadır.

4. “Aber (ama)” temel cümle bağlacı Türkçe cümlede yer almamaktadır.

(III,2)

Almanca cümlede tekil halde olan “Kleid (elbise)” kelimesi Türkçe’ye

“elbiseler” olarak, çoğul halde çevrilmiştir. (III,5)

5. Tutarlı çeviri cümle (II)

6. “brennend (yanan)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamaktadır. (III,2)

Page 227: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

227

7. “und (ve)” bağlacı cümleden çıkarılmıştır. (III,2)

“einen Blick werfen (göz atmak)” ifadesi “elinde evirip çevirdi” olarak

çevrilmiştir. (III,3)

8. Tutarlı çeviri cümle (II)

9. “göremezsin” cümleye eklenmiştir. (III,1)

“Tja (Yaa)” ünlemi de Türkçe’de yer almamıştır. (III,2)

10. “sich räuspern (hafifçe öksürmek)” ifadesi Türkçe’ye “genzini

temizlemek” olarak çevrilmiştir. (III,3)

“eine Miene aufsetzen (tavır takınmak)” ifadesi Türkçe’ye “ciddileşmek”

olarak çevrilmiştir. (III,3)

11. “helfen (yardım etmek)” Türkçe’ye “feda etmek” olarak çevrilmiştir

(III,3)

salbungsvoll (sahte bir ciddiyet)” kelimesi “ağdalı” olarak, “bekannt

vorkommen (tanıdık gelmek)” ifadesi de “iyi bilmek” olarak çevrilmiştir.

(III, 3)

Almanca’da “einen Ton” ile başlayan yan cümle, Türkçe’ye temel cümle

olarak çevrilmiştir. (III,5)

12. “yani” cümleye eklenmiştir. (III,1)

Page 228: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

228

13. Tutarlı çeviri cümle (II)

14. Almanca cümlenin zamanı “dili geçmiş zaman (Perfekt)”tir. Türkçe

cümleninkiyse “”mişli geçmiş zaman (Präteritum)” dur.

15. “zischen (tıslamak)” “söylenmek” olarak çevrilmiştir. (III,3)

16. * “spitzfindigkeiten (safsatacılık)” kelimesi, “sivri buluş” olarak kelime

kelime çevrilmiştir. Interferenzfehler

17. Tutarlı çeviri cümle (II)

18. Tutarlı çeviri cümle (II)

19. “gefälligst (bu cümlede; ‘lütfen’)

20. “elinde” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

“ordnungsgemäss (kurallara uygun) kelimesi cümleden çıkarılmıştır.

(III,2)

“des Weges kommen (gelmek)” kelimesi “üzereydim olarak çevrilmiştir.

(III,3)

Page 229: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

229

Sayfa 118

1. Almanca cümledeki “indem (-erek/ -arak)” bağlacı Türkçe’ye “çünkü”

olarak çevrilmiştir. Bundan dolayı Almanca’daki yan cümleler Türkçe’ye

temel cümle olarak çevrilmiştir. (III,5)

“dedim” kelimesi Türkçe cümleye eklenmiştir. Bunun nedeni çeviride temel

cümlenin yan cümle olarak çevrilmiş olmasından dolayı, bir yükleme

gereksinim duyulmuş olmasıdır. (III,1)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Kavgayı, elbise ile tülü alıp Anna’nın bulamayacağı bir yere götüreceğime

dair Dorothee teyzeye şeref... öhö sözü vererek,. yumuşatmayı başardım”

2. “rica etmek” kelimesi eklenmiştir. Ancak çevirmenin iki dilin farklı

yapısından dolayı, rica kalıbını eklemesi gerekmekteydi. (IV)

“bei dir (bu cümlede; ‘odanda’)” ifadesi Türkçe cümlede yer almamaktadır.

3. Tutarlı çeviri cümle (II)

4. “breit (bu cümlede; ‘pişmiş kelle gibi’) ifadesi cümleden çıkarılmıştır.

(III,2)

5. Tutarlı çeviri cümle (II)

6. “bei sich (burada “odasında)” ifadesi Türkçe cümlede yer

almamaktadır. (III,2)

Page 230: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

230

• Başlık

7. Tutarlı çeviri cümle (II)

8. “sollen (gerekmek)” Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

9. “entrüstet (öfkeli)” ifadesi “dehşet içinde” olarak çevrilmiştir. (III,3)

10. Tutarlı çeviri cümle (II)

11. “Bu” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

12. “nicht (bu cümlede yüklemi olumsuzlamaktadır)” kelimesi cümleden

çıkarılmış, yerine “sanıyorsun” eklenmiştir. (III,3)

13. Tutarlı çeviri cümle (II)

14. “brauchen (ihtiyaç duymak)” kelimesi Türkçe’ye “kullanmak” olarak

çevrilmiştir. (III,3)

Sayfa 119

1. “fliegen (uçmak)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır. Ancak

“uçmak kelimesinin Türkçe’de kullanılması cümlede bir anlatım

Page 231: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

231

bozukluğuna yol açacaktır. Bu kelimenin yerine “çıkmak” kelimesi

kullanılabilirdi. (III,2)

2. “Gelächter aus der Gruft (mezarlıktan gelen kahkahalar)” “mezarlıktaki

gülüşmeler” olarak çevrilmiştir. (III,3)

3. “Alarmierend (telaşla)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

“en son” ifadesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Almanca cümlede “ve” bağlacıyla birbirine bağlanmış iki temel cümle

vardır. Türkçe çeviride ise ilgi yan cümlesi (Relativsatz)olarak (-en/-an

ekiyle) çevrilmiştir. (III,5)

4. Tutarlı çeviri cümle (II)

5. “das Buch (kitabı) yerine zamiri kullanılmıştır. (III,5)

6. “es (onu) ve mir (bana)” kelimeleri cümleden çıkarılmıştır. (III,2)

7. “sesi” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

“unnatürliche Milde (doğal olmayan yumuşak bir şekilde) yan cümlesi

temel cümle olarak çevrilmiştir. (VI)

8. Tutarlı çeviri cümle (II)

Page 232: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

232

9. “höflich (kibarca) kelimesi ve “dann (o zaman)” sözcüğü Türkçe’de yer

almamaktadır. (III,2)

“bekommen (almak)” kelimesi “vermek” olarak, “du (sen)” kelimesi de

“ben” olarak çevrilmiştir. (III,3)

10. Tutarlı çeviri cümle (II)

11. “dedi” kelimesi Almanca cümlede tırnak işareti içerisindeki cümleden

önce gelmekteyken, Türkçe çeviride tırnak içersindeki cümlenin yani bir

sonraki cümlenin en sonunda yer almaktadır. (III,5)

12. “bitte (lütfen)” kelimesi cümleden çıkarılmıştır. (III,2)

Almanca cümlede “bitte (lütfen)” italik yazılarak vurgulanmıştır.

Türkçe’de herhangi bir vurgu yoktur. (III,6)

13. “unter (altından” kelimesi Türkçe cümlede “içinden” olarak yer almıştır.

(III,3)

“veririm” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

14. “bak” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Almanca’da tırnak içindeki cümlenin zamanı “şimdiki zaman(Präsens”

dir. Türkçe’de ise “dili geçmiş zaman (Perfekt)” dir.

Page 233: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

233

15. “du kannst alles erreichen (her şeyi alabilirsin)” ifadesi elde

edemeyeceğin bir şey yok” olarak çevrilmiştir. (III,3)

16. Tutarlı çeviri cümle (II)

17. “grinsen (sırıtmak)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

18. “kitaplarını” ve “yani” kelimeleri cümleye eklenmiştir. Ayrıca

“alabilmek” kelimesindeki “-bilmek” eki Almanca’da “können” modal

fiili varmış gibi çevrilmiştir. Eğer “alabilirim” kelimesi tercih edilmiş

olsaydı, Almanca’da varolan “soru” anlamı da sağlanmış olurdu. (III,1)

Almanca cümledeki “çift nokta” yerine Türkçe cümlede “virgül”

kullanılmıştır.

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Öyleyse diğer kitaplarımı da geri alabilirim: “Drakula, Drakula’nın

İntikamı, ve Mezarlıktaki Gülüşmeler kitaplarını kibarca rica edersem

yani!”

19. “grollend (küskün)” Türkçe çeviride yer almamıştır.(III,2)

Seite120

1. “o zaman” cümleye eklenmiştir. (III,1)

Page 234: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

234

2. “etwas (bir şey)” kelimesinin yerine “fikir”kelimesi kullanılmıştır.

“parlak” ve “olacak ki” kelimeleri cümleye eklenmiştir. (III,1)

Almanca cümlede “nach kurzam Überlegen (kısa bir süre düşündükten

sonra)” ifadesi Türkçe cümlede “... düşündü, sonra” olarak verilmiştir.

Yani orijinal cümledeki temel cümle Türkçe’ye bir temel ve bir yancümle

olarak çevrilmiştir. (VI)

3. Tutarlı çeviri cümle (II)

4. “kriegen (almak)” kelimesi “vermek” olarak, du (sen) kelimesi de “ben”

olarak çevrilmiştir. “sie (onları)” kelimesi (hepsi)” ile karşılanmıştır.

(III,3)

“erst (ilk önce, evvela)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır. Bunun

nedeni öncelik bildiren “erst” kelimesi ile “durchgelesen habe (okuduktan

sonra)” ifadesinin Türkçe’de bir arada kullanılamamasıdır. (IV)

5. “kitap” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

6. “für (için)” edatı cümleden çıkarılmıştır.(III,2)

“okumak” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

7. Tutarlı çeviri cümle (II)

Page 235: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

235

8. “Hoffnungen hegen (umut beslemek) ifadesi “ummak” olarak çevrilmiştir.

(III,3)

9. “meinte er (dedi)” ifadesi “diyen” olarak, mustern (süzmek)” kelimesi

“seyretmek” olarak çevrilmiştir. (III,3)

“dedi” kelimesinin “diyen” olarak çevrilmesi, temel cümlenin yan cümle

gibi çevrilmesine neden olmuştur. (III,5)

“Antons (Anton’un)” kelimesi ve “nun (artık)” kelimesi cümleden

çıkarılmıştır. (III,2)

10. “iyi” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Almanca cümlenin zamanı “Perfekt (dili geçmiş zaman)” dır. Türkçe

cümlenin ise zamanı “mişli geçmiş zaman (Plusquamperfekt)”dir.

11. “müssen (zorunda olmak)” modal fiili Türkçe cümlede yer almamıştır.

(III,2)

“mit leerem Bauch (aç karınla)” ifadesi de “aç açına” olarak çevrilmiştir.

(III,3)

12. Tutarlı çeviri cümle (II)

13. Tutarlı çeviri cümle (II)

14. Tutarlı çeviri cümle (II)

Page 236: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

236

15. “verschwörerisch (sinsi)” kelimesi “muzip” olarak çevrilmiştir. (III,3)

16. Tutarlı çeviri cümle (II)

17. Tutarlı çeviri cümle (II)

18. Tutarlı çeviri cümle (II)

19. Tutarlı çeviri cümle (II)

20. Tutarlı çeviri cümle (II)

21. Almanca’da “du (sen) italik yazılmıştır. Türkçe’de bu sözcükte herhangi bir

vurgu yoktur. (III,6)

22. Tutarlı çeviri cümle (II)

23. Tutarlı çeviri cümle (II)

Sayfa 121

1. Almanca’da “und(ve)” bağlacıyla bağlanmış iki temel cümle vardır.

Almanca cümledeki bu iki temel cümle Türkçe’de “ilgi yan cümlesi

Page 237: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

237

(Relativsatz)” gibi çevrilmiştir. (III,5)

“verschwinden lassen (saklamak)” kelimesi “gözden kaybetmek” olarak

çevrilmiştir. (III,3)

2. “das Buch (kitap) Türkçe’ye “kitabım” olarak yani “iyelik zamiriyle

çevrilmiştir. (III,5)

3. “dedi” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

4. “Wir haben uns verständigt (anlaştık)” ifadesi Türkçe ye soru biçiminde ve

“anlaşmamış mıydık” olarak çevrilmiştir. “Liebesdienst (iyilik)” kelimesi

“sadakat” olarak çevrilmiştir. Almanca’da “und (ve)” bağlacıyla bağlanmış

iki temel cümle vardır. Almanca cümledeki temel cümle Türkçe’de “ilgi

yan cümlesi (Relativsatz)” gibi çevrilmiştir. (III,5), (III,3)

5. Tutarlı çeviri cümle (II)

6. “können (yapabilmek edebilmek)” kelimesi cümlede gelecek zaman fiili

olan “werden (-ecek/-acak) olarak çevrilmiştir. Bu kelime Türkçe’de

yüklemin içerisinde “kalabilirse” olarak aktarılmalıydı. (III,3)

7. “sende mi kalacak” ifadesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Page 238: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

238

8. *Almanca cümlede “von allen guten Geistern verlassen sein” ifadesi

“aklını kaçırmak” anlamına gelen bir deyimdir. Yazar “Geist (hayalet)”

sözcüğünün yerine “vampir” sözcüğünü yerleştirerek bir kelime oyunu

yapmaktadır. Ancak Türkçe’de bu kelime oyununu vermek mümkün

değildir. Çevirmen deyimi kelimesi kelimesine çevirmek suretiyle

Türkçe’deki cümlenin anlaşılırlığını yok etmiştir.Türkçe’de bu deyime

karşılık “sen çıldırdın mı?” ifadesi kullanılabilir.İnterferenz Fehler

9. “fehlen (eksik olmak)” kelimesi “kaybetmek” olarak çevrilmiştir. (III,3)

10. Tutarlı çeviri cümle (II)

11.Tutarlı çeviri cümle (II)

12. “gönnen (bahşetmek)” kelimesi hoşgörülü olmak” ile, “zischen (tıslamak)”

kelimesi “homurdanmak” ile karşılanmıştır. (III,3)

“Almanca cümledeki sagte und (dedi ve)” ifadesi Türkçe’ye “diyen” olarak

çevrilmiştir. Bu da Almanca’daki iki temel cümlenin Türkçe’de bir temel

cümle haline gelmesine yol açmıştır. (III,5)

13. Tutarlı çeviri cümle (II)

• Başlık

Page 239: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

239

14. “holen (almak)” kelimesi yerine “getirmek” kelimesi, “Vampirumhang

(vampir pelerini)” yerine de “pelerin” kelimesi kullanılmıştır. (III,3)

15. Tutarlı çeviri cümle (II)

16. “kräftig (kuvvetli)” kelimesi “çevik” olarak çevrilmiştir. (III,3)

17. “schon (hemen)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

18. Tutarlı çeviri cümle (II)

19. “noch (daha)” kelimesi cümleden çıkarılmıştır. Aynı şekilde “können

(yapabilmek/edebilmek)” modal fiili de Türkçe cümlede yer almamıştır.

(III,2)

Almanca cümlenin zamanı “Präteritum (şimdiki zamanın hikayesi)” dir.

Türkçe cümlenin ise zamanı “Plusquamperfekt (mişli geçmiş zaman)” dır.

Sayfa122

1. Tutarlı çeviri cümle (II)

2. Tutarlı çeviri cümle (II)

3. sonst (öbür türlü)” ifadesi Türkçe cümlede “bir şeyler yapmazsak” ile

karşılanmıştır. Çeviride “sonst” kelimesi ile kastedilen yer almıştır.

Page 240: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

240

(III,3)

“richtig (gerçek)” kelimesi ve “richtiger (doğru dürüst)” ifadesi Türkçe

cümlede yer almamıştır. (III,2)

Almanca cümledeki ikinci temel cümlenin öznesi “es(bu)” dur. Türkçe

cümlede ise özne “ben” dir. (III,5)

4. Almanca cümle üç temel cümleden oluşmuştur. Türkçe cümlede “fragte

und (sordu ve)” ifadesi yani ikinci temel cümlenin yüklemi “soran”

olarak çevrilmiş, “und (ve)” temel cümle bağlacı cümleden

çıkarılmıştır. Bu da Almanca’daki temel cümlenin Türkçe’de yan cümle

olarak çevrilmesine neden olmuştur. (III,5)

5. Tutarlı çeviri cümle (II)

6. “verlegen (sıkılgan)” kelimesi Türkçe’ye “sıkıntı” olarak çevrilmiştir.

(III,3)

7. Tutarlı çeviri cümle (II)

8. Almanca’daki yan cümle bağlacı olan “ob (olup olmadığı, yapıp

yapmadığı)” Türkçe cümlede ne zaman (wann) olarak çevrilmiştir.

Almanca cümlenin öznesi “wir (biz)” dir. Türkçe cümlede ise özne

“ben” dir. (III,5)

Page 241: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

241

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Kim bilir, buraya bir daha gele(bile)cek miyiz?

9. “Grabesstimme (derin ve boğuk ses)” ifadesi Türkçe’ye “buz gibi bir

ses” olarak aktarılmıştır.Türkçe’de Almanca’daki kelimenin

çağrışımlarını sağlamak için bu kelime “adeta mezardan gelir gibi derin

ve boğuk bir sesle” şeklinde Türkçe’ye aktarılabilirdi. (III,3)

10. “Bu” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

“klein (küçük)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır. Bunun nedeni

Türkçe’de “küçük söz” ifadesinin kullanılmamasıdır. Bu kelimenin

yerine “özlü” kelimesi kullanılabilirdi. (III,2)

Almanca cümlede “ist” yüklemi bulunmamaktadır. Türkçe cümlede

“sözüdür” ifadesindeki “dir” ekini çıkararak orijinal cümlede varolan

tamamlanmamışlık sağlanabilirdi. (III,5)

11. “den Mundwinkel verziehen (dudaklarını büzmek) Türkçe’ye “ağzını

büzmek” olarak çevrilmiştir. Türkçe’de böyle bir ifade

bulunmamaktadır. (III,3)

12. “teilnahmsvoll (acıyarak)” kelimesi “endişeli” olarak çevrilmiştir.

(III,3)

Page 242: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

242

13. Almanca’da “knurren” kelimesi hem “karnının guruldaması” hem de

“köpeğin çıkardığı homurdanma sesi” anlamına gelmektedir. Bundan

dolayı Almanca’da “karnım sadece gurlamıyor , artık havlıyor”

şeklinde yapılan espri komik bir anlam içermekteyken Türkçe’de son

derece anlamsız olmaktadır. Türkçe’de yazarın Almanca’da yarattığı

“köpek” çağrışımını yaratmak mümkün olmadığından bu durum başka

bir benzetmeyle, “karnının zil çalması” ve “karnının davul çalması”

şeklinde veya “kurt gibi acıkmak” ve “fil gibi acıkmak” olarak

verilebilir. (III,3)

14. “in diesen Zustand (Bu durumda)” ifadesi “bu şartlar altında (unter

diesen Umständen)” olarak, “kür (seçim)” “yarışma” olarak

aktarılmıştır. (III,3)

15. “sie (o)” zamiri “yarışma” olarak çevrilmiştir. (III,3)

16. Almanca’da “ilgi yan cümlesi (Relativsatz)” Türkçe’de yarım cümle

olarak ve açıkladığı ismin sonunda çevrilmiştir. (III,5)

“açısından”, “yarışacak halleri” ifadeleri cümleye eklenmiştir. (III,1)

“nur halb so (sadece yarısı kadar)” ifadesi cümleden çıkarılmıştır.

(III,2)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Evet gece yarısı” diye cevap verdi küçük vampir ve açık bir gururla

Page 243: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

243

Bıçkın’ınkilerin sadece yarısı kadar uzun ve sivri olan tırnaklarını

inceledi.”

17. Tutarlı çeviri cümle (II)

18. “bald (yakında)” kelimesi Türkçe cümlede “yeniden” olarak

çevrilmiştir.. (III,3)

19. “gehen (gitmek)” kelimesi “yönelmek” olarak çevrilmiştir. (III,3)

20. Tutarlı çeviri cümle (II)

21. “daran denken (hatırlamak)” kelimesi “unutmamak” olarak çevrilmiştir.

“Freunde (arkadaşlar)” kelimesi “mutluluk ( Freude)” olarak

çevrilmiştir. Almanca cümlede “Freude (mutluluk)” ve “Freunde

(arkadaşlar)” arasında bir kelime oyunu söz konusudur. Söz orijinalde

“Freude (neşe)” iken yazar tarafından “Freunde (arkadaşlar)” olarak

dönüştürülmüştür. Türkçe’de aynı kelime oyununu vermek mümkün

değildir. Çevirmen hedef dil okuyucusunun sözü çok yabancılamaması

açısından “mutluluk” sözcüğünü tercih etmiş olabilir. (IV)

22. “kleiner (özlü)” kelimesi Türkçe’de yer almamıştır. (III,2)

Almanca cümlede yüklemi verilmeyerek cümle tamamlanmamıştır.

Page 244: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

244

Türkçe cümlede “sözüdür” ifadesindeki “dir” eki çıkarılarak orijinal

cümlede varolan tamamlanmamışlık sağlanabilirdi. (III,5)

Sayfa 124

1. Türkçe cümledeki “iki” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

“sich in die Luft erheben (havalanmak)” kelimesi “kendini boşluğa bırakmak”

ile karşılanmıştır. (III,3)

Almanca cümlede “eş zamanlılık” söz konusudur. Rüdiger sözlerle birlikte

havalanmaktadır. Türkçe cümlede ise aynı durum art zamanlı olarak

gerçekleşmektedir. (III,4)

2. Tutarlı çeviri cümle (II)

3. “Ebenfalls (aynen)” kelimesi “sana da” ile, “wünschen (dileklerini sunmak)”

kelimesi “dedi” ile karşılanmıştır. (III,3)

4. Yeni cümle (I)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Sonra karanlık onu yuttu.

5. “in guter Erinnerung behalten” ifadesi “hoş anılarla ayrılmak olarak

çevrilmiştir. Bu iki dilin farklı yapısından kaynaklanmaktadır. (IV)

6. “Hand (el)” kelimesi ”parmak” olarak çevrilmiştir. (III,3)

“die Schwierigkeiten (güçlükler)” kelimesi cümleden çıkarılmıştır. Cümlenin

Page 245: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

245

önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir; “Yaralı

elden kaynaklanan güçlükleri bir kenara bırakacak olursak, hem de çok hoş”

diye cevap verdi Anton’un annesi.

7. “in dem(- iken)” ifadesi Türkçe’ye “-ip, -up” ekiyle yani “ve” bağlacı

varmışçasına çevrilmiştir. Bu da orijinal cümlede varolmayan bir art

zamanlılık yaratmıştır Türkçe’de. Almanca cümledeki “meinte sie (şöyle

dedi)” ifadesi tırnak içindeki cümleden önce yer alırken, Türkçe’de “dedi”

olarak sonraki cümlenin en sonunda yer almaktadır. (III,5)

8. Tutarlı çeviri cümle (II)

9. “gerne (seve seve)” kelimesi Türkçe’ye “kesinlikle” olarak, “und (ve)” bağlacı

“evet” olarak çevrilmiştir. (III,5)

10. Tutarlı çeviri cümle (II)

11. Tutarlı çeviri cümle (II)

12. “Obwohl (–mesine rağmen)” bağlacı Türkçe’ye “Oysa” olarak çevrilmiştir.

(III,5)

13. Tutarlı çeviri cümle (II)

Page 246: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

246

14. Tutarlı çeviri cümle (II)

15. Tutarlı çeviri cümle (II)

16. “sagte (dedi)” kelimesi ve “ve” bağlacı Türkçe cümlede yer almamaktadır.

Bu da orijinal cümlenin iki cümle olmasına rağmen,çevirinin tek cümle

olmasına yol açmıştır. (VII)

17. “mit Heftpflaster umwickelt (yara bandıyla sabitleştirilmiş)” ifadesi Türkçe

cümlede bulunmamaktadır. (III,2)

“fiel ihm schwer, nicht zu lachen (sırıtmamak için kendini zor tuttu)” ifadesi

“kendini tutamayıp sırıttı” olarak çevrilmiştir. Bu da cümlenin içerik açısından

tutarsız olmasına yol açmıştır. (V)

18. Tutarlı çeviri cümle (II)

Page 247: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

247

B. METNİN VE ÇEVİRİSİNİN ANALİZİ

(Das rätselhafte Programm, s. 7-17)

Page 248: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

249

DAS RÄTSELHAFTE

PROGRAMM

Sayfa 7

• In Bettform (Başlık)

1. Am Sonntagmorgen wurde

Anton von eigenartigen

hüpfenden Bewegungen neben

seinem Bett geweckt.

2. Er schlug die Augen auf und

erblickte seinen Vater, der-so

unglaublich das war- am

Fußende des Bettes

Frühgymnastik betrieb!

3. Und dazu trug er nicht seinen

Pyjama oder den Bademantel,

sondern - für einen

Sonntagmorgen völlig

ungewöhnlich - den

ESRARENGİZ PROGRAM

Sayfa 9

• Yatak Havası

1. Pazar sabahı Anton tatlı

uykusundan yatağının yanından

gelen tuhaf seslerle uyandı.

2. Ağır ağır gözlerini açtı ve tam

ayak ucunda sabah jimnastiği

yapmakta olan babası-inanılır

gibi değil ama evet, babası- ile

karşılaştı

3. Üstelik sırtında her Pazar

sabahı olduğu gibi pijaması ya

da bornozu değil, eşofmanı ve

spor ayakkabıları vardı.

100

Page 249: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

250

4. Anton hatte das Gefühl, mitten

in einem Traum zu sein; in

einem Alptraum allerdings

5. Er schloss die Augen und

öffnete sie wieder, vorsichtig

blinzelnd.

6. Aber sein Vater war immer

noch da.

7. „Warum weckst du mich so

früh?“ knurrte er.

8. „Früh?“ Antons Vater lachte.

9. „Es ist fast elf!

10. Gerade haben Mutti und ich

beschlossen, dass wir den

heutigen Sonntag mit einem

zünftigen Trimm- dich

Programm im Stadtpark

beginnen werden!“

4. Anton rüya görüyorum sandı;

rüyadan da öte bir karabasan

sanki...

5. Gözlerini kapattı ve bu kez çok

dikkatli bir şekilde ağır ağır

açtı.

6. Ama babası hala orada sıçrayıp

duruyordu.

7. “Beni neden böyle sabahın

köründe uyandırdın?” diye

homurdandı Anton.

8. “Sabahın körü mü?”Anton'un

babası bir kahkaha attı.

9. "Saat neredeyse onbir"

10. Annenle karar verdik, bu

Pazarımızı hep birlikte şehir

parkındaki Kanlan- Canlan

Programıyla

değerlendireceğiz!"

Page 250: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

251

11. „Wir?“ fragte Anton

misstrauisch

12. Langsam dämmerte es ihm,

weshalb sein Vater

ausgerechnet vor seinem Bett

herumhüpfte.

13. „Ich etwa auch?“

14. „Aber natürlich!“ antwortete

sein Vater.

15. „Du hast es am allernötigsten,

das Trimmen.“

16. „Oh nein!“ stöhnte Anton und

zog sich eine Decke bis zur

Nasenspitze.

17. „Oh doch“, sagte sein Vater.

18. „Du siehst nicht besonders

frisch aus heute morgen!“

11. "Hep birlikte mi?" Anton'un

canı sıkılmıştı.

12. Babasının neden özellikle kendi

ayak ucunda hoplayıp

zıpladığını yavaş yavaş

anlamaya başlıyordu.

13. Ben de mi geleceğim yoksa?

14. Babası, “Tabii sen de

geleceksin “diye onu yanıtladı.

15. “Biraz kanlanıp canlanmaya en

fazla senin ihtiyacın var”

16. “Hayır olamaz” Anton yorganı

tepesine kadar çekip altında

büzüldü.

17. “Hayır değil, evet,” dedi

babası.

18. “Bu sabah pek kötü bir halin

var zaten.”

Sayfa 8

Page 251: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

252

1. Und mit einem vertraulichen

Grinsen meinte er:

„Ferngesehen, wie? Was gab’s

denn? Dracula verlässt die

Bettengruft? Oder

Frankensteins Witwe?“

2. „Ferngesehen?“ Anton verzog

die Mundwinkel.

3. „Die mopsfidelen Musikanten?

Nein danke!“

4. „Und der Spätfilm?“ witzelte

sein Vater.

5. „War der nichts für dich?“

6. „Erstens weißt du ganz genau,

dass ich gar keine Spätfilme

sehen darf“ entgegnete Anton.

7. „Und zweitens – um die Zeit

habe ich bereits geschlafen!“

Sayfa 10

1. Ve sinsi bir sırıtışla ekledi:

“Televizyon izledin değil mi?

Ne seyrettin? “Drakula

mezardan çıkıyor” ya da

“Frankenstein’ın dul Karısı’nı

mı?”

2. “Yok canım, ne televizyonu!”

Anton’un dudakları büküldü.

3. “İşim yok da o aptal

müzikalleri mi izleyeceğim!

Hayır teşekkürler!”

4. Babası, “Ya gece yarısı

filmleri!” diye yakasını

bırakmadı.

5. “O programda da sana göre bir

şey yok muydu yani?”

6. Anton “Biliyorsun ki, gece geç

saatlerde yayınlanan filmleri

izlememe izin yok bu evde,”

diye karşı çıktı.

7. “Ve ikincisi – o saatte ben

çoktan uyumuştum!”

Page 252: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

253

8. Das stimmte: nach dem Besuch

in der Praxis von Herrn

Schwartenfeger gestern Abend,

bei dem der kleine Vampir das

Programm gegen starke Ängste

kennen gelernt hatte, war der

Vampir einfach davongeflogen,

- und Anton hatte sich ganz

allein auf den Heimflug

machen müssen.

9. Ziemlich erledigt war er in

seinem Zimmer angekommen

und gleich ins Bett gegangen.

10. „Ach wirklich?“ sagte sein

Vater und zwinkerte ihm

verschwörerisch zu.

11. Anton sah ihn würdevoll an −

und schwieg.

12. „Seid ihr so weit?“

8. Bu doğruydu işte: Küçük

Vampir’e güçlü korkularını

yenmesi için uygulanan

programdan sonra, Bay

Ruhsil’in muayenehanesinden

dönerlerken, Rüdiger uçup

gitmiş ve Anton tek başına

uçarak geri dönmek zorunda

kalmıştı.

9. Odasına geldiğinde öylesine

bitkindi ki derhal yatağına

yatmıştı.

10. “Ah gerçekten mi?” Babası hiç

de inanmışa benzemiyordu

doğrusu.

11. Anton kibirli bir ifade takınıp

sustu.

12. “Hazır mısınız?”

Page 253: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

254

13. Um Anton endgültig die Laune

zu verderben, erschien nun

auch seine Mutter im Zimmer,

ebenfalls in einem

dunkelblauen Traininganzug.

14. „Was, Anton noch im Bett?“

rief sie

15. „Unser Sohn ist heute nicht in

Bestform“, witzelte der Vater.

16. „Eher im Bettform!“

17. „Haha“, machte Anton, ohne

eine Miene zu verziehen.

18. Im Zeitlupentempo streifte er

die Decke wieder zurück.

19. „Dabei hätten wir mehr Grund,

müde zu sein!“ sagte Antons

Vater und zwinkerte der Mutter

zu.

13. Anton'un sabah keyfinin son

kırıntılarını kaçırmak üzere

annesi de odaya girmiş

bulunuyordu; o da tıpkı babası

gibi eşofmanlıydı ayrıca

14. “Anton, sen kalkmadın mı

daha?”

15. Oğlumuz bu sabah pek

havasında sayılmaz diye babası

şaka yaptı.

16. “Daha doğrusu yatak

havasından pek

uzaklaşamıyor.”

17. Anton yüzündeki ifadeyi hiç

değiştirmeden, “Ha ha,” dedi,

18. sonra bir kaplumbağa gibi ağır

hareketlerle üstündeki yorganı

açtı.

19. Babası, “halbuki yorgun olmak

için bizim daha fazla

nedenlerimiz var,” diyerek

annesine göz kırptı.

Page 254: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

255

20. Aber wer weiβ, wie lange bei

Anton das Licht gebrannt hat!"

bemerkte sie.

Sayfa 9

1. Anton grinste noch mehr. „Ja,

wer weiß das...“

2. Doch seine Mutter erwiderte

nur trocken: „Beeil dich mit

dem anziehen“, und verließ

das Zimmer.

3. „Dann bis gleich,

Sportsfreund!“ meinte Antons

Vater und folgte ihr.

• Einfach vergessen (başlık)

4. Als seine Eltern gegangen

waren, durchzuckte es Anton

siedendheiß.

20. Kadın ise hiç altta kalmayıp,

“Kim bilir Anton'un ışığı bu

gece kaçlara kadar açık

kalmıştır,” diye görüş bildirdi.

Sayfa 11

1. Anton'un yüzündeki sırıtış

arttıkça arttı. “Evet, kim

bilir...”

2. Ama annesi kuru bir yanıtla

yetindi: “Derhal giyin!” Ve

sonra odadan çıkıp gitti

3. “Yine görüşürüz, sporcu!”

diyen babası da annesini izledi.

• Unuttuk işte

4.Annesi babası odadan

çıktıktan sonra Anton'u aniden ter

bastı.

Page 255: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

256

5. Ihm war plötzlich eingefallen,

daβ er seine Tüte gestern abend

bei Herrn Schwartenfeger

vergessen hatte die Tüte, in

der auch sein neuer gelber

Trainingsanzug steckte...

6. War es unter diesen nicht

Umständen klüger, im Bett zu

bleiben? überlegte er.

7. Zum Beispiel könnte er

behaupten, er habe

Kopfschmerzen.

8. Aber dann würde seine Mutter

mit Wadenwickeln und

Eisbeuteln traktieren.

9. Nein, ihm blieb gar anderes

übrig: er musste aufstehen!

10. Mit einem Gefühl des

Unbehagens zog er seine Jeans

und den grünen

Kapuzenpullover an.

5. Torbasını, yeni sarı eşofmanın

içinde bulunduğu torbayı dün

gece bay Ruhsil'in

muayenehanesinde unuttuğu

aklına gelmişti çünkü...

6. Bu şartlar altında yataktan

çıkmaması daha uygun olurdu

doğrusu.

7. Örneğin başının ağrıdığını öne

sürebilirdi.

8. Ama o zaman da annesi

bademcikleri şişti diye boğazını

sarar, sağına soluna sirkeli

bezler koymaya kalkışırdı.

9. Hayır, başka çaresi yoktu:

Ayağa kalkmak zorundaydı!

10. Zor bela kotunu ve kapüşonlu

kazağını giydi.

Page 256: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

257

11. Dabei zerbrach er sich den

Kopf nach einer guten, auch

seine Mutter überzeugenden

Ausrede, weshalb er den neuen

Trainingsanzug heute nicht

trug.

12. „Anton?“ Das war schon die

Stimme seiner Mutter, und

gleich darauf stand sie in der

Zimmertür.

13. Genau wie Anton sich das

vorgestellt hatte, rief sie bei

seinem Anblick entrüstet: „Du

hast deine alten Sachen

angezogen?“

14. „Hm, ja“, sagte Anton.

15. „Und das ausgerechnet am

Sonntag?“

16. Anton versuchte, ein

gleichmütiges Gesicht zu

machen.

11. Bir yandan da yeni eşofmanını

neden giymediğine dair

annesine mantıklı bir açıklama

getirebilmek için kafa patlatıp

duruyordu.

12. “Anton!” Annesinin önce sesi

duyuldu, sonra da kendisi

göründü

13. Ve tıpkı Anton'un tahmin

ettiği gibi ona bakar bakmaz

haykırdı: “Eskilerini mi giydin

yine?”

14. “Hımm, evet!” Anton başka

yanıt bulamamıştı.

15. “Ve özellikle Pazar günü!”

16. Anton kayıtsız bir yüz ifadesi

takınmaya çalıştı.

Page 257: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

258

Sayfa 10

1. „Ich wusste gar nicht, dass man

sich bei dir am Sonntag

feinmachen muss“

2. „Muss man auch nicht!“

erwiderte sie verärgert.

3. „Aber wenn ich dir deinen

neuen Trainingsanzug kaufe –

und der gelbe war besonders

teuer, das weiβt du genau! –

dann erwarte ich, dass du den

anziehst!“

4. „Ich äh...“ Zuerst wollte Anton

erwidern, er hätte die alten

Sachen angezogen, damit sich

sein neuer Trainingsanzug nicht

so schnell abnutzte.

5. Aber er ahnte, dass ihm seine

Mutter diese Ausrede nicht

abnehmen würde und so

bekannte er: „ich hab ihn

vergessen.“

Sayfa 12

1. “Pazar günleri özellikle şık

olunması gerektiğinden hiç

haberim yoktu.”

2. “Tabii ki öyle bir şeye gerek

yok!”

Annesi iyice öfkelenmişti.

3. “Ama eğer sana yeni bir

eşofman aldıysam – hem sarı

eşofman da özellikle pahalı bir

şeydi ve sen de bunu çok iyi

biliyorsun – o zaman onu

giymeni senden beklemeye de

hakkım olur!”

4. “Ben, şey...” Anton önce

eskilerini giydiğini çünkü

yenisinin eskimesini

istemediğini gevelemeyi

düşündü.

5. Ama annesinin bu bahaneyi

kabul etmeyeceğini derhal

anlayıp şöyle yanıt vermeyi

tercih etti: “Unuttum.”

Page 258: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

259

6. „Vergessen? Einfach

vergessen?“ Sie schnappte nach

Luft.

7. „Und wo?“

8. Anton zögerte.

9. „Bei Ole“ könnte er schlecht

sagen – dann würde sie darauf

bestehen, dass er den

Trainingsanzug sofort abholte!

10. Und wenn er nun behauptete:

„Bei Rüdiger von

Schlotterstein?“

11. Seine Eltern glaubten zwar,

dass der kleine Vampir und

seine Schwester Anna in einer

andere Stadt gezogen und

damit entgültig aus Antons

Leben verschwunden wären.

6. “Unuttun mu: Yalnızca unuttun

o kadar mı?” Kadın hava

alamıyormuş gibi ağzını açıp

açıp kapattı.

7. “Nerede?”

8. Anton durdu.

9. Ole'de unuttuğunu söylese

annesi derhal gidip almasını

emredecekti.

10. Acaba şöyle mi söyleseydi:

“Rüdiger Titrektaşzade'de”

11. Annesi ile babası Küçük

Vampir'in ve kız kardeşi

Anna'nın başka bir kente

göçerek Anton'un yaşamından

ebediyen çıkıp gittiklerine

inanıyorlardı.

Page 259: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

260

Sayfa 11

1. Aber dies würde dann eben

der Moment sein, um sie über

Rüdigers und Annas Rückkehr

aufzuklären

2. Doch Anton verwarf diesen

Plan rasch wieder.

3. Allerdings hatte ihn der

Gedanke an den kleinen

Vampir auf eine Idee

gebracht.

4. „Ich hab den Trainingsanzug

bei Jürgen vergessen“, sagte er;

und das entsprach sogar der

Wahrheit!

5. „Bei Jürgen?“ Antons Mutter

blickte ihn ungläubig an.

6. „Den Namen höre ich zum

erstenmal“

Sayfa 13

1. Kayıp eşofmana böyle bir

açıklama getirmesi Rüdiger ile

Anna'nın döndüklerini itiraf

etmek demekti.

2. Anton bu plandan derhal

vazgeçti.

3. Ama Küçük Vampir'i

düşünmek aklına başka bir

fikrin gelmesine neden

olmuştu.

4. “Eşofmanı Jürgen'de unuttum,”

dedi ve bu, gerçekten de

doğruydu!

5. “Jürgen mi?” Annesi

inanmayan bakışlarla onu

süzdü.

6. “Bu ismi ilk kez şimdi

duyuyorum.”

Page 260: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

261

7. „Schon möglich!“ Anton lachte

in sich hinein.

8. „Jürgen“ - damit meinte er

Herr Schwartenfeger.

9. Und den Vornamen des

Psychologen hatte Antons

Mutter bisher vermutlich nur

gelesen – auf dem Schild vor

der Praxis von Herrn

Schwartenfeger!

10. “Ist das ein neuer Mitschüler?“

11. „Ein neuer Mit-Schüler?“

wiederholte Anton gedehnt.

12. Ein Traum fiel ihm ein, den er

einmal gehabt hatte: Dass er als

neues Mitglied in die Familie

von Schlotterstein

aufgenommen werden sollte...

13. „Eher ein neuer Mit- Bruder!“

7. “Olabilir.” Anton için için

güldü.

8. “Jürgen” derken Bay

Ruhsil'i kastediyordu

aslında.

9. Psikoloğun adını annesi

olsa olsa muayenehane

kapısının üstündeki

tabeladan okumuş

olabilirdi!

10. Kadın, “Jürgen sınıfa yeni

mi geldi?” diye sordu.

11. Anton, “Yeni öğrenci mi...”

diyerek lafı uzattı.

12. Gördüğü bir düş gelmişti

aklına: Yeni bir üye olarak

Titrektaşzade ailesi

tarafından kabul edilmesi...

13. “Daha çok yeni bir kardeş

diyelim!”

Page 261: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

262

14. „Ja ja, wenn du nur deine

Witze machen kannst“,

erwiderte seine Mutter

ziemlich gereizt.

15. „Aber eins lass dir gesagt

sein: was für ein Bruder

auch immer dieser Jürgen

sein mag – morgen abend

hängt der Trainingsanzug

wieder hier, in deinem

Schrank!“

16. Mit diesen Worten rauschte

sie aus dem Zimmer.

17. „Muss ich jetzt zuhause

bleiben?“ rief Anton ihr

hoffnungsfroh hinterher.

18. „Ich meine wegen den alten

Sachen und weil heute

Sonntag ist?“

19. „Selbstverständlich nicht!“

rief seine Mutter zurück.

14. Anladık anladık, sen işi

şakaya vur bakalım.” Annesi oldukça kızgındı.

15. Şunu iyi bil: Şu Jürgen ister kardeş,ister arkadaş olsun, yarın eşofmanını dolabında göreceğim, sakın unutma!”

16. Sonra da hızla odayı terk etti.

17. Anton umutla arkasından, “Evde kalabilir miyim şimdi?” diye seslendi.

18. “Yani üstümdekiler eski ve bugün de Pazar diye söylüyorum”

19. “Tabii ki kalamazsın!”

Page 262: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

263

20. „Und die anderen Leute?“

versuchte Anton es noch

einmal.

Sayfa 12

1. „Was die von uns denken,

wenn ich am Sonntag in

uralten Sachen herumlaufe

– das ist dir auch egal?“

2. „Na klar!“ sagte sie,

ungewohnt salopp.

3. Du kannst ja immer einen

Meter Abstand halten."

4. „Mit Vergnügen!“ knurrte

Anton.

5. Um sie zu ärgern, fügte er

hinzu: „Am liebsten einen

Kilometer!“

20. “Ya insanlar!” Anton

üstelemekten hala

vazgeçmiyordu.

Sayfa 14

1. “Yani diyorum ki Pazar

günü üstümde eski püskü

şeylerle spor yapmaya

gittiğimde, benim için fark

etmez ama, senin için kim

bilir neler düşünecekler”

2. Annesi her zamankinin

aksine büyük bir rahatlıkla

“olsun düşünsünler,” dedi.

3. “Onlara fazla yaklaşmazsın

olur biter.”

4. Anton, “Seve seve” diye

homurdandı.

5. Ve kadını kızdırmak için

ilave etti: “En azından bir

kilometre uzakta dururum”

Page 263: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

264

6. Diesmal gab es keine

Antwort, und so trottete

Anton missmutig in den

Flur.

7. Es wurde dann aber wider

Erwarten doch ein ganz

netter Sonntag: mit Kakao

und Apfelkuchen im

Stadtpark – Café –

„ausnahmsweise zu Feier

des Sonntags“, wie Antons

Mutter betonte.

8. Und da Anton zwei

Runden ums

Planschbecken gelaufen

war, durfte er sogar noch

eine Portion Eis mit Sahne

bestellen.

9. „Ich hoffe nur, dein Magen

verträgt so viel Süßes!“

konnte seine Mutter sich

nicht verkneifen, zu sagen.

10. Anton, “Hiç kaygılanma”

diye sırıttı.

6. Ama bu kez yanıt gelmedi

ve Anton kös kös hole

çıktı.

7. Hiç beklemediği halde son

derece hoş ve güzel bir gün

geçirdi aslında: Şehir

parkındaki kafeteryada

kakao içip elmalı pasta

yedi, annesinin üstüne basa

basa söylediği gibi “Pazar

gününün şerefine.”

8. Ve Parkuru iki kez koşarak

dolandığı için üstüne üstlük

kremalı dondurma da

yemesine izin verildi.

9. Annesi yalnızca “Umarım

miden bu kadar tatlıya

dayanır,” diye söylenmekle

yetindi.

10. „Keine Sorge!“ Anton

grinste.

Page 264: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

265

11. „Der ist gut trainiert.“

12. Weniger gut trainiert,

waren allerdings Antons

Muskeln; das merkte er am

nächsten Morgen beim

Aufstehen.

13. Und richtig schlimm

wurde es, als er am

Nachmittag sein Fahrrad

bestieg, um zu „Jürgen“ zu

fahren und den

Trainingsanzug zu holen.

14. „Wo wohnt dieser Jürgen

eigentlich?“ hatte sie ihn

beim Abschied gefragt.

15. „Ach, so in der

Nachbarschaft“, hatte

Anton unbestimmt

geantwortet.

11. “Benim midem

antrenmanlıdır.”

12. Ama Anton'un kasları o

kadar da antrenmanlı

değildi; bunu ertesi sabah

yataktan kalkar kalkmaz en

acı şekliyle anladı.

13. Öğleden sonra eşofmanını

almak üzere Jürgen’e

gitmek için bisikletine

bindiğinde durumun

fecaatini daha da iyi anladı.

14. Kadın, “Bu Jürgen nerede

oturuyor?” diye sordu.

15. Anton, “Yakınlarda,” diye

pek de kesin

sayılamayacak bir yanıt

verdi.

Page 265: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

266

16. In der Nachbarschaft...

schön wär’s!

17. Als Anton endlich vor dem

Haus von Herrn

Schwartenfeger hielt,

fühlte er sich in wahrsten

Sinne des Wortes wie

gerädert.

18. Mühevoll schleppte er sich

die Stufen hoch und

klingelte.

19. Frau Schwartenfeger

öffnete ihm und sagte

überrascht: „Du Anton?“

Sayfa 13

1. „Ich hab meine Tüte hier vergessen!“

16. Keşke gerçekten de

yakınlarda olsaydı...

17. Anton, bay Ruhsil'in

kapısının önünde

bisikletten indiğinde

kelimenin tam anlamıyla

bitkindi.

18. Binbir güçlükle

merdivenleri tırmanıp

kapıyı çaldı.

19. Bayan Ruhsil onu

karşısında görünce

hayretle, “Anton sen

misin?” diye sordu.

Sayfa 15

1. “Torbamı unutmuşum

burada!”

Page 266: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

267

2. “Gut, dann setz dich einen

Augenblick ins

Wartezimmer.“

3. „Setzen? Oh ja gerne!“

4. Im Wartezimmer lieβ

Anton sich in den Sessel

am Fenster fallen, der zum

Glück gut gepolstert war,

und streckte die Beine weit

von sich.

5. So saβ er auch noch, als

plötzlich die Tür aufging

und - für Anton ganz

unerwartet – Herr

Schwartenfeger

höchstpersönlich eintrat.

6. „Ich hab leider nicht viel

Zeit“, sagte der

Psychologe entschuldigend.

7. „Drüben bei mir ist eine

Patientin.“

2. “Peki, git bekleme odasında

otur biraz.”

3. “Oturayım mı? Ah tabii,

seve seve”

4. Anton bekleme odasındaki

pencerenin önünde duran

koltuğa kendini atıp

bacaklarını öne doğru

uzattı.

5. Aniden bay Ruhsil odaya

girdiğinde hala aynı

durumda oturuyordu.

6. Psikolog, “Maalesef bugün

sana ayıracak zamanım

yok” diye konuşmaya

başladı.”

7. “İçeride hastam var.”

Page 267: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

268

8. Er gab Anton die Tüte.

9. „Aber bevor ich wieder

zurückgehe, möchte ich

doch schnell erfahren, was

Rudolf gesagt hat!“

• Mach ihm Mut!(Başlık)

10. „Ru-Rudolf?“ stotterte

Anton.

11. Er würde sich

wahrscheinlich nie an den

neuen Namen gewöhnen,

den sich der kleine Vampir

für den Psychologen

zugelegt hatte- als

Pseudonym!

12. „Was soll er denn gesagt

haben?“

13. „Na über die Probestunde!“

8. Anton'a torbasını verdi.

9. Ama Rudolf'un ne dediğini

çok merak ettim, gitmeden

önce kısaca anlat.

• Ona cesaret ver!(Başlık)

10. Anton “Ru...Ru...Rudolf

mu?" diye kekeledi önce.

11. Küçük Vampir'in psikoloğa

söylediği bu isme, takma

ismine yani, bir türlü kulağı

alışamıyordu.

12. “Ne hakkında ne söyledi?”

13. “Deneme seansı hakkında

canım!

Page 268: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

269

14. „Rudolf hat dir doch

bestimmt erzählt, wie mein

Programm auf ihn gewirkt

hat!“

15. „Mir? Nein!“

16. „Er hat dir gar nichts

darüber gesagt?“

17. „Nein, weil – er musste

dann los“, antwortete

Anton zögernd.

18. In der Rolle des

Informanten fühlte er sich

nicht besonders wohl.

19. Der Psychologe machte ein

enttäuschendes Gesicht.

20. „Du kannst mir also nicht

sagen, wie sich Rudolf

entscheiden wird – ob für

oder gegen mein

Programm?“

14. Programımın onu nasıl

etkilediğini sana mutlaka

söylemiştir!”

15. “Bana mı? Hayır,

söylemedi!”

16. “Bu konuda sana hiçbir şey

söylemedi mi yani?”

17. “Hayır, çünkü hemen

gitmesi gerekiyordu...”

18. Anton müzevirlik

konusunda kendini bugün

pek formunda

hissetmiyordu.

19. Psikoloğun uğradığı düş

kırıklığı yüzünden

anlaşılıyordu.

20. “Yani bana Rudolf'un

programımı beğenip

beğenmediğini

söyleyemeyeceksin, öyle

mi?”

Page 269: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

270

Sayfa 14

1. „Nein.“

2. „Hm. Und gerade jetzt

wäre es so wichtig, dass

Rudolf sich für das

Programm entscheidet!“

3. Herr Schwartenfeger zupfte

an seinem Schnurbart.

4. „Jetzt, wo ich fast fürchten

muss, daß mich Igno von

Rant im Stich gelassen

hat!“

5. „Wie – im Stich gelassen?“

fragte Anton alarmiert.

6. „Nun drei mal ist er schon

nicht zur Therapie

gekommen“, antwortete

Herr Schwartenfeger.

Sayfa 16

1. “Evet, öyle.”

2. “Hımm. Rudolf'un bu

programı sürdürmesi

özellikle şu günlerde çok

önemli!”

3. Bay Ruhsil bıyığını

çekiştirdi.

4. “ Bay Saf Dilzade'nin beni

yarı yolda bırakmasından

korkuyorum çünkü."

5. “Yarı yolda bırakmak mı?”

Anton birden

heyecanlanmıştı.

6. Bay Ruhsil, “Tam üç kez

terapi seansına gelmedi,”

diye açıkladı

Page 270: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

271

7. “Dreimal ist er nicht

gekommen?“ sagte Anton

erschrocken.

8. Herr Schwartenfeger

nickte.

9. „Ja. Und er hat auch nicht

abgesagt.“

10. Anton schluckte.

11. Igno von Rant war nämlich

der geheimnisvolle Patient,

an dem Herr

Schwartenfeger sein

Programm gegen starke

Ängste bereits ausprobiert

hatte.

7. “Üç kez gelmedi mi?”

Anton korkmuştu.

8. Bay Ruhsil başını salladı.

9. “Evet ve önceden

bildirmedi de.”

10. Anton yutkundu.

11. Bay Safdilzade, psikolog

Ruhsil'in güçlü korkuları,

yani fobileri gidermek için

özel bir program

uyguladığı esrarengiz

hastasının adıydı.

Page 271: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

272

12. Mit großem Erfolg, wie es

schien; denn Igno von

Rant, der nach Antons

Überzeugung ein richtiger

Vampir war, hatte seine

Angst vor den

Sonnenstrahlen – seine

„Sonnen – Phobie“, wie

Herr Schwartenfeger sie

nannte – offenbar

weitgehend verloren.

13. „Glauben Sie, dass ihm

etwas zugestoßen sein

könnte?“ fragte Anton

betroffen.

14. „Ich meine, wenn seine

Sonnen - Phobie doch nicht

richtig geheilt war, und

wenn er nun an die Sonne

gegangen und ... verglüht

ist?“

15. „Nein, das glaube ich

nicht“, erwiderte Herr

Schwartenfeger mit fester

Stimme.

16. „So weit, wie Igno von

Rant in dem Trainings-

Programm gekommen

war!“

12. Üstelik psikoloğun bu

programı hastanın üstünde

başarılı da olmuştu, çünkü

Saf Dilzade Anton'un

kişisel fikrine göre gerçek

bir vampirdi ve güneş

ışınlarına karşı duyduğu

korkuyu – Bay Ruhsil'in

deyimiyle “güneş fobisini”

– bu program sayesinde

yenmiş bulunuyordu

13. Anton, “Başına bir şey

gelmiş olmasın?” diye

sordu.

14. “Belki de güneş fobisi tam

olarak geçmemiştir ... ve

güneşe çıkıp

kavrulmuştur.”

15. “Hayır, hiç sanmam.

16. En azından Saf Dilzade

alıştırma programını

izlediği sürece.” Bay

Ruhsil'in sesi kendisinden

emin olduğunu

gösteriyordu.

Page 272: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

273

17. „Aber vielleicht ist genau

das der Grund!“ sagte er

nach einer Pause.

18. „Vielleicht war Igno von

Rant mit dem Erreichten

schon zufrieden.“

19. Immerhin ist das

Desensibilisierungs-

Programm sehr

anstrengend, und es

erfordert großes

Durchhaltevermögen

Sayfa 15

1. Herr Schwartenfeger brach

ab.

2. "Aber ich muss jetzt zu

meiner Patientin zurück!

3. Nur noch eine Bitte zum

Schluss, Anton:

17. Biraz durduktan sonra,

“Ama belki de esas neden

budur,” diye konuştu.

18. “Belki bay Saf Dilzade

bugüne kadar elde

ettiklerini yeterli

görmüştür.

19. Ne de olsa programın

uygulanışı pek o kadar

kolay sayılmaz ve çok fazla

dayanıklılık ister...”

Sayfa 17

1. Bay Ruhsil sustu.

2. “Neyse artık içerdeki

hastama dönmeliyim!

3. Senden son olarak bir

ricam daha var Anton:

Page 273: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

274

4. Wenn du Rudolf

wiedersiehst, dann

mach ihm Mut - mach ihm

ganz viel Mut!"

5. Bevor Anton etwas

entgegnen konnte, hatte

Herr Schwartenfeger das

Wartezimmer verlassen.

6. Verwirrt stand Anton

auf.

7. „Mach ihm Mut...“

8. „Wäre es nicht viel

angebrachter, den kleinen

Vampir zu warnen?“

9. Ziemlich durcheinander,

mit lahmen Gliedern kam

Anton zuhause an.

4. Rudolf'u görürsen ona

cesaret ver, yüreklendir

onu!

5. Anton'un yanıt vermesine

fırsat kalmadan Psikolog

Ruhsil odayı terk etti.

6. Anton tepe sersemi bir

vaziyette oturup kaldı.

7. “Ona cesaret ver...”

8. Acaba küçük Vampiri

uyarması daha doğru olmaz

mıydı?

9. Anton kafası alt üst olmuş

durumda ve kol bacak

ağrıları içinde evine döndü.

Page 274: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

275

10. „Jürgen hat dich wohl

gleich zum Abendessen

dabehalten!“ bemerkte sein

Vater.

11. „Allerdings!“ sagte

seine Muter mit finsterer

Miene.

12. „Wir haben fast

geglaubt, du würdest bei

diesem Jürgen auch noch

übernachten!“

13. Anton grinste matt.

14. „Sollte ich denn?“

15. Aber er war eigentlich

viel zu müde, um sich noch

auf Wortgefechte mit

seinen Eltern einzulassen.

10. Babası “Jürgen seni

yemeğe alıkoydu diye

düşündük,” dedi.

11. Annesi ters bir suratla, “İyi

bildin,” diye atıldı.

12. “Şu Jürgen'de gece yatısına

bile kalacağını düşündük.”

13. Anton şapşal şapşal sırıttı.

14. “Kalsa mıydım yoksa?”

15. Ama ailesi ile söz düellosu

yapamayacak denli

yorgundu bu gece.

Page 275: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

276

16. Demonstrativ legte er

den Trainingsanzug mitten

auf den Küchentisch und

verzog sich in sein

Zimmer; angeblich, weil er

noch eine Mathematik -

Aufgabe nachrechnen

mußte.

17. Doch er ging sofort ins

Bett, um wieder

einigermaßen frisch zu

sein, wenn der kleine

Vampir - was Anton

inständig hoffte! - heute

Nacht an sein Fenster

klopfen würde.

18. Und dann wollte Anton

unbedingt mit ihm über

Herr Schwartenfeger und

über die neue,

besorgniserregende

Entwicklung mit Igno von

Rant sprechen!

16. Eşofmanı hışımla mutfak

masasının üstüne bıraktı ve

odasına çekildi; kendisini

bekleyen matematik

ödevine karşın gidip yattı.

17. Çünkü küçük vampir

penceresini tıklattığında –

Anton öyle olmasını

umuyordu – gücünü

kuvvetini yeni baştan

toplamış olmalıydı.

18. Anton'un onunla Bay

Ruhsil ve Safdilzade

hakkında mutlaka

konuşması gerekiyordu.

Page 276: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

277

Sayfa 16

• Der Vampire Lohn (başlık)

1. Aber der kleine Vampir kam

nicht -, weder in dieser Nacht

doch in den darauffolgenden.

2. Und auch Anna zeigte sich

nicht.

3. Anton wurde immer unruhiger.

4. Und Schließlich war Samstag –

der Abend, an dem Rüdiger

seinen zweiten Termin bei

Herr Schwartenfeger hatte.

5. Um halb acht verließen Antons

Eltern die Wohnung.

6. Sie waren bei Freunden

eingeladen.

Sayfa 18

• Vampir Ödülü (Başlık)

1. Ama küçük Vampir gelmedi,

ne o gece ne de onu izleyen

diğer gecelerde.

2. Anna'da ortalarda yoktu

3. Anton'un huzursuzluğu gitgide

artıyordu.

4. Sonunda Cumartesi gelip çattı –

Rüdiger'in Bay Ruhsil'le ikinci

kez buluşacağı gün.

5. Akşam saat yedi buçuğa doğru

Anton'un annesiyle babası

evden çıktılar.

6. Bir arkadaşlarına davetliydiler

çünkü.

Page 277: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

278

7. Anton öffnete sein Fenster,

setzte sich aufs Bett und schlug

– „Werwölfe – die dreizehn

besten Geschichten“ auf.

8. Zum Glück fand er eine schön

gruselige Geschichte, so dass er

kaum merkte, wie die Zeit

verging.

9. Als plötzlich eine Gestalt auf

seinem Fensterbrett landete und

mit knarrender Stimme: „Hallo,

Anton“ sagte, war er sogar

richtig erschrocken.

10. „Ha- hallo Rüdiger!“ stotterte

er und schob das Buch hastig

unter sein Kopfkissen.

11. Der kleine Vampir kam ins

Zimmer geklettert und näherte

sich dem Bett.

7. Anton pencereyi açtı, yatağının

üstüne oturdu ve Kurt Adamlar,

On Üç Korku Öyküsü isimli

kitabını kucağına koydu.

8. Neyse ki daha önceden hiç

okumadığı bir öykü buldu da

zamanın nasıl geçip gittiğini

anlayamadı.

9. Pencerenin önüne tünemiş bir

şekil kendisine cırtlak bir sesle

ve aniden “Selam Anton” diye

seslenince adeta yerinden

hopladı.

10. “Se...selam Rüdiger1” diye

kekeledi ve elindeki kitabı apar

topar yastığının altına soktu.

11. ______

Page 278: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

279

12. „He, und ich dachte, du wärst

längst fertig!“ zischte er und

musterte Anton aus funkelnden

Augen.

13. „Aber du hast ja nicht mal den

Umhang an!“

14. „Ich- ich wusste nicht, dass du

so früh kommst“, verteidigte

sich Anton.

15. „Früh?“ sagtest du früh?“

16. Der kleine Vampir lachte

krächzend und klickte mit

seinen kräftigen nadelspitzen

Zähnen.

17. „Aber du hast recht: Ich bin

heute sehr flink gewesen,

haha!“

18. Anton betrachtete mit einem

leisen Schauder die vollen

Lippen des Vampirs, die im

Licht der Nachttischlampe

tiefrot aussahen.

12. Rüdiger çakmak çakmak

gözleriyle Anton’u incelerken,

“Beni hazır vaziyette

bekleyeceğini sanmıştım” diye

söylendi.

13. “Ama görüyorum ki daha

pelerinini bile giymemişsin!”

14. “Ben.. ben bu denli erken

geleceğini düşünmüyordum!”

Anton kendini savunmaya

çalışıyordu.

15. “Erken mi? Erken mi dedin?”

16. Vampir garip bir kahkaha atıp

güçlü ve iğne gibi sivri dişlerini

birbirine çarparak takırdattı.

17. “Ama haklısın: Bugün her

zamankinden daha hareketli ve

çeviğim aslında, ha ha!”

18. Anton gece lambasının ışığında

vampirin vişne çürüğü

rengindeki dudaklarına içi

ürpererek baktı

Page 279: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

280

Sayfa 17

1. „Und nun bin ich ganz gierig

darauf, endlich zu diesem

Schwartenfeger zu kommen!“

fuhr der Vampir fort.

2. „Gierig?" wiederholte Anton

voller Unbehagen.

3. „Hab ich ›gierig‹ gesagt?“

4. Wieder lachte der Vampir

krächzend.

5. „Ich meine natürlich: ›be-

gierig‹.

6. Ich bin ganz begierig darauf,

mit dem Programm

anzufangen!“

7. „Wir... wir müssen vorher noch

was besprechen!“ wandte

Anton ein.

Sayfa 19

1. “Şu Bay Ruhsil'e gitmeyi

çok canım çekiyor, bilmiş

ol” diye konuşmasını

sürdürdü.

2. Anton büyük bir

huzursuzlukla, “Çok mu

canın çekiyor?” diye sordu.

3. “Öyle mi dedim?”

4. Vampir tatsız bir kahkaha

attı.

5. Programı sürdürmeyi çok

istiyorum demek

istemişimdir!”

6. —

7. Konuşmamız...

konuşmamız gereken bir

şey var.”

Page 280: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

281

8. „Besprechen?“ sagte der

Vampir unlustig.

9. „Und was?“

10. Offenbar hatte er ziemlich

schlechte Laune; keine günstige

Voraussetzung, um mit ihm

über ernste Probleme zu

sprechen.

11. Aber Anton musste es

trotzdem versuchen!

8. "Konuşmak mı?"

Vampirin canı sıkılmıştı.

9. "Ne konuşacağız?"

10. Onunla ciddi konular

hakkında konuşmak için

şartlar şu anda hiç de uygun

değildi doğrusu.

11. Ama Anton yine de

denemek zorundaydı!

Page 281: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

282

Sayfa 7

• Başlık

1. Almanca cümlede geçen “hüpfen (hoplayıp zıplamak)” kelimesi Türkçe

cümlede yer almamıştır. (III,2)

“Bewegungen (hareketler)” kelimesi ise “hareket” anlamına geldiği halde

“ses” kelimesiyle karşılanmıştır.(III,3)

“tatlı” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Bu cümle için önerilen Türkçe çeviri aşağıdaki gibidir;

Pazar sabahı Anton yatağının yanındaki tuhaf zıplamalarla uyandı

2. “erblicken (farkına varmak)” kelimesi “karşılaşmak” sözcüğü ile çevrilmiştir.

(III,3)

“ağır ağır” ifadesi ve “ama evet babası” kelimelerini cümleye eklenmiştir.

(III,1)

Almanca cümlede yer alan Attributt, yani “so unglaublich das war”

ifadesinin zamanı “Perfekt (-dili geçmiş zaman)”tir, ancak “Präsens (şimdiki

zaman)” ile çevrilmiştir. (III,4)

Cümlede geçen “am Fußende des Bettes (yatağın ayak ucunda)” ifadesi

“ayakucunda” olarak çevrilmiştir. “Bett (yatak)” kelimesi atlanmıştır. Ancak

Türkçe’nin dil yapısı uyarınca “ayakucunda” ifadesi zaten “yatak” kelimesini

içinde barındırdığından ve cümlede bu kelimeyi kullanmak bir anlatım

bozukluğuna yol açacağından dolayı “yatak” sözcüğü çevirmen tarafından

cümleden çıkarılmış olabilir. Kelimenin Türkçe’de de kullanılması söz

Page 282: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

283

konusu olduğunda ise iyelik ekiyle birlikte yani “yatağının” olarak

kullanılması gerekir. (IV)

Almanca cümlede iki çizgi arasında yer alan ifade “jimnastik” kelimesi

açıklanırken, Türkçe’de “baba” kelimesi açıklanmaktadır. (III,5)

Bu cümle için önerilen çeviri aşağıdaki gibidir;

Gözlerini açtı (inanılır gibi değildi ama) yatağının ayakucunda sabah

jimnastiği yapan babasını gördü.

3. Almanca cümlenin başında yer alan “und” bağlacı Türkçe’de yer almamıştır.

Oysa bu bağlaç Türkçe'ye “-de, -da” ekiyle çevrilebilirdi. (III,2)

“ungewöhnlich (alışılmışın dışında)” kelimesi “her Pazar sabahı olduğu gibi

değil” ifadesiyle karşılanmıştır.

“Bademantel” kelimesi yaygın olarak “bornoz” anlamını taşısa da burada

“sabahlık” anlamında kullanılmıştır. Zaten cümlenin içeriği göz önüne

alındığında “bornoz” kelimesinin içerikle uyum sağlamadığı görülür. (III,3)

Çeviri cümlede, pijama ve bornozu “giymek” ile kullanmak yerine halk

ağzında yaygın olan “sırtında vardı” ifadesini tercih edilmiştir. Ayrıca

sırtında kelimesini de aynı zamanda spor ayakkabılar için kullanmış olması,

Türkçe'de bir anlatım bozukluğuna yol açmıştır.

Bu cümle için önerilen çeviri aşağıdaki gibidir;

Üstelik de pijaması ya da sabahlığını değil, bir Pazar sabahı için tamamen

alışılmışın dışında olan eşofman ve spor ayakkabı giymişti.

Page 283: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

284

4. Almanca temel cümlede kullanılan “das Gefühl haben (hissine kapılmak)”

kelimesine karşılık Türkçe çeviride “zannetmek” kelimesi ile karşılanmıştır.

Cümle sonundaki “allerdings” kelimesi “sanki” kelimesiyle karşılanmaya

çalışılmış, oysa “daha doğrusu” ifadesi daha yerinde bir ifade olacaktır.

(III,3)

“mitten(ortasında)” kelimesi de çeviride yer almamaktadır. (III,2)

Bu cümle için önerilen çeviri aşağıdaki gibidir;

Anton bir rüyanın, daha doğrusu bir kabusun, ortasında olduğu hissine

kapıldı.

5. “wieder(tekrar)” kelimesi “bu kez” ile karşılanmıştır.

“blinzeln” kelimesinin anlamı Türkçe cümlede “ağır ağır”olarak verilmiştir,

ancak bu kelime “kırpıştırmak” anlamına gelir.(III,3)

Bu cümle için önerilen çeviri aşağıdaki gibidir;

Gözlerini kapatıp tekrar açtı; dikkatlice kırpıştırarak.

6. “sıçrayıp duruyordu” kelimeleri Türkçe cümleye eklenmiştir. (III,1)

Bu cümle için önerilen çeviri aşağıdaki gibidir;

Ama babası hala oradaydı.

7. Cümlenin zamanına baktığımızda, orijinal cümlenin zamanının Präsens

(şimdiki zaman), çeviri cümlesinin zamanının ise Perfekt (dili geçmiş

zaman)olduğu görülür. (III,4)

“sabahın köründe” kelimeleri cümleye eklenmiştir. Ayrıca Almanca'da

Page 284: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

285

“Anton” ismi yerine zamir kullanılmışken, Türkçe çevirisinde isim

kullanılmıştır. (III,5)

Bu cümle için önerilen çeviri aşağıdaki gibidir;

“Neden beni bu kadar erken uyandırıyorsun?” diye homurdandı.

8. “Früh” sözcüğü “sabahın körü” olarak çevrilmiştir. Ayrıca “lachen” sözcüğü

burada “kahkaha” değil “gülmek” anlamındadır.

9. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

10. Almanca cümle bir temel cümle ve onun yüklemini açıklayan bir yan

cümleden oluşmaktadır. Bundan dolayı “dass” ile başlayan yan cümle

Türkçe'nin dilbilgisi kuralları uyarınca temel cümlenin yükleminin önünde

çevrilmelidir. Türkçe cümlede yancümle, temel cümle olarak

çevrilmiştir.(III,5)

“Gerade (az önce)” kelimesi ve “zünftig (muhteşem)” sözcüğü Türkçe'de yer

almamıştır. (III,2)

Yine Almanca cümlede geçen “Mutti und ich” ifadesi “annen ve ben” olarak

çevrilmesi gerekirken “Annenle” demekle yetinilmiştir. Almanca yan

cümlenin yüklemi olan “beginnen werden”, “başlamaya” anlamına

gelmektedir. Ancak Türkçe cümlede bu kelimenin “değerlendirmek” olarak

yer aldığı görülmektedir. Almanca cümlede geçen “wir” çoğul zamiri

Türkçe'ye “hep birlikte” olarak çevrilmiştir. “Wir” zamirinin tam Türkçe

karşılığı “biz” dir, ancak Türkçe'de biz zamirini kullanmadan, yüklemi çoğul

Page 285: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

286

kullanarak bu anlamı vermek mümkündür. Sonuç itibarıyla “hep birlikte”

ifadesi bu cümlede yanlış olarak kullanılmıştır. (III,3)

11. Almanca cümlede geçen “fragte Anton” ifadesi Türkçe'ye . “Anton'un canı

sıkılmıştı” olarak çevrilmiş dolayısıyla “fragte” kelimesine yer verilmemiştir.

Türkçe'ye “diye sordu” olarak çevrilmesi gereken kelime “mi” soru eki ile

karşılanmaya çalışılmıştır.

Bu cümledeki “Wir” zamirinin karşılığı “biz” dir Ancak çevirmen bir önceki

cümlede de aynı ifadeyi kullandığı için “alle zusammen” ifadesine karşılık

gelen “hep birlikte mi” ifadesini kullanmayı tercih etmiştir. Cümlede geçen

“mißtraurisch” kelimesi Türkçe' ye “canı sıkılmıştı” olarak çevrilmiştir.

Ancak “mißtraurisch” Türkçe' de “şüpheyle” anlamına gelmektedir. Ancak

çevirmen tarafından orijinal metinde yer almayan şekilde çevrilmiştir. (III,3)

Ayrıca bu kelime Almanca cümlede bir “Adverb” iken Türkçe cümlede

yüklemdir. (III,5)

12. Almanca cümlede kullanılan “vor seinem Bett” ifadesi “yatağının önünde”

anlamını taşımaktadır ancak çevirmen tarafından “ayak ucunda” olarak

çevrilmiştir. “Ayakucu” kelimesinin Almanca karşılığı “Fußende (des

Bettes)” dir. (III,3)

13. Türkçe cümlede yer alan “geleceğim” kelimesi Almanca cümlede yer

almamaktadır. Ancak Türkçe'de bu kelime eklenmediği takdirde cümlede bir

Page 286: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

287

düşüklük söz konusu olacağından çevirmen orijinal cümleye kelime eklemek

durumunda kalmıştır. (IV)

14. Türkçe cümlede yer alan “sen de geleceksin” ifadesi Almanca cümlede yer

almamaktadır. Almanca cümlede geçen “Aber natürlich!” ifadesini “Tabii

ki” kelimesi karşılamaktadır. Çeviri cümleye sözcük eklenmiştir. Yine

Türkçe cümlede geçen “onu yanıtladı” ifadesindeki “onu” sözcüğü, Almanca

cümlede yer almamaktadır. (III,1)

Türkçe'de başa alınan “babası” kelimesi Almanca cümlede, cümlenin

sonundadır.Türkçe çeviride cümlenin yapısı değiştirilerek “babası” kelimesi

başa alınmıştır. (III,5)

15. Tutarlı çeviri cümle. (II)

16. Almanca cümlede geçen “stöhnen” kelimesi “oflayıp puflamak, inlemek”

anlamına gelmektedir ve Türkçe cümlede bu kelimelere yer

verilmemiştir.(III,2)

Almanca cümlede geçen “und” bağlacı Türkçe cümleden çıkarılmıştır.(III,2)

Buna karşılık Türkçe cümlede geçen “altında büzüldü” ifadesi Almanca

cümlede yer almamaktadır. Cümleye kelime eklenmiştir. (III,1)

17. Bir önceki cümlede geçen “Oh nein!” ifadesi için “hayır olamaz” ifadesini

tercih eden çevirmen, bir sonraki cümlede yapılan kelime oyununu

görmezden gelerek “oh doch” ifadesi için “Hayır, değil evet” ifadesini tercih

Page 287: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

288

etmiştir. Bundan dolayı ise orijinal cümlede varolan etki çeviri cümlede

yitmiştir. Oysa Orijinal cümledeki bu ifadesi “evet olabilir!” ifadesiyle

karşılanabilirdi. (III,3)

18. Orijinal cümledeki “nicht frisch aussehen (zinde görünmemek)” ifadesi “kötü

bir hali olmak” ifadesiyle karşılanmıştır. (III,3)

Almanca cümle biçim olarak olumsuzken Türkçe cümle olumludur. (III,5)

Sayfa 8

1. Almanca cümlenin içerisinde yer alan “was gab's denn” soru cümlesi

Türkçe'ye “Ne seyrettin” ifadesiyle çevrilmiştir. Anlam bakımından iki

cümle arasında her hangi bir fark bulunmamaktadır. Ancak dilbilgisel açıdan

ele alındığında orijinal cümlenin edilgen, çeviri cümlenin ise etken olduğu

görülür. (III, 6)

Kelime bazında incelendiğinde ise “vertraulich” kelimesinin Türkçe'sinin

Almanca'sıyla örtüşmediği görülmektedir. Sözlük anlamları “mahrem ,

teklifsiz ve laubali” olan kelimenin, burada cümle bütünlüğü içinde ele

alındığında “alaylı” anlamı taşıdığı görülür. Ancak Türkçe çeviride bu

kelimeye karşılık “sinsi” kelimesi kullanılmıştır. (III,3)

2. Almanca cümlede geçen? “Ferngesehen” kelimesi bir soru ifade ermektedir.

Bu ifade de kelimenin sonunda yer alan soru işareti ile sağlanmıştır. Aynı

ifade Türkçe'de “mi” soru eki ile kolaylıkla verilebilecekken, Türkçe

Page 288: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

289

çeviride kelimenin içerdiği anlam, kelimenin birden fazla sözcük kulanı

larak açıklanması yoluyla verilmeye çalışılmıştır. (III,1)

“Ferngesehen” Kelimenin sonundaki soru işareti de Türkçe'de verilmemiş,

onun yerine ünlem işareti kullanılmıştır. (III,6)

Yine Almanca cümlede yer alan “meinen” kelimesi “sagen” yani

“söylemek” anlamını taşırken çevirmen tarafından “eklemek” yani

“hinzufügen” olarak çevrilmiştir. (III,3)

Almanca cümlede soru işaretini takip eden kısım orijinalde “aktiv (etken)”

iken Türkçe'ye “passiv (edilgen)” olarak çevrilmiştir. Ayrıca anlam olarak da

ifadede bir bozukluk söz konusudur.. (III,5)

“Dudakları büküldü” ifadesinin doğru kullanımı Türkçe'de "dudaklarını

büktü" dür

3. Almanca cümle ile Türkçe cümle karşılaştırıldığında ilk etapta göze çarpan

Türkçe cümlenin orijinaline oranla daha uzun olduğudur. Kelime bazında

incelendiğinde ise orijinal cümlede yer almayan kelimelerin varlığının yanı

sıra “mopsfidel” kelimesinin gerçek anlamının dışında bir kelimeyle

karşılandığı görülür. Gerçekte “çok neşeli, çok keyifli” anlamına gelen bu

kelime Türkçe çeviride “aptal” kelimesiyle karşılanmıştır. Her ne kadar

bunun nedeni orijinal metindeki kinaye de olsa Türkçe cümlede de soru eki

ve soru işareti ile bu kinaye verilebilirdi.(III,5)

“işim yok da” yan cümlesi cümleye eklenmiştir. (VI)

4. Almanca cümle bağlaçla başlarken, Türkçe cümle özneyle başlamaktadır.

Page 289: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

290

Oysa ki çevirmen "babası" kelimesini cümlenin sonuna alsaydı Almanca

cümlenin yapısına müdahale etmeden çeviri yapma olanağı bulacaktı. Kelime

bazında ele alındığında “witzeln” kelimesinin “yakasını bırakmak” ile

karşılandığı görülür. Kelime türü açısından ele alırsak "yakasını bırakmak"

ifadesinin deyim olduğunu görürüz. Oysa “witzeln” deyim değildir. Bu

kelime pekala "takılmak" kelimesiyle karşılanabilirdi. Ayrıca “Spätfilm”

tekil olduğu halde "gece yarısı filmleri" ile çoğul olarak çevrilmiştir. (III,5),

(III,3) Türkçe’de kullanılan “yakasını bırakmamak”

deyimi cümlenin anlamını değiştirmiştir.(V)

5. " Programda" ve kelimesi "da" dahi eki cümleye eklenmiş. Üstelik "der" ile

kastedilen program değil filimdir. (III,1), (III,3)

“War der nichts für dich?” de "sana göre değil miydi yani?" anlamına

gelir.(V)

6. Çevirmen, cümlenin öznesi olan “Anton” kelimesini, orijinalinde olduğu gibi

cümlenin en sonunda vermek yerine, en başında vermiştir.(III,5)

“Erstens (birincisi)”, “ganz genau (gayet iyi)” ve “gar keine (hiç)” kelimeleri

cümleden çıkarılmıştır.(III,2)

“Bu evde” kelimeleri orijinal cümleye eklenmiştir. (III,1)

Çevirmen bir önceki cümlede “Spätfilme” kelimesini “geceyarısı filmleri” ile

karşılarken, bir cümle sonrasında aynı kelime için, “geç saatlerde yayınlanan

filmler” kelimelerini kullanmıştır. (III,3)

Page 290: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

291

7. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

8. “İşte” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

“gestern abend (dün akşam)”, “einfach (öylece)” kelimeleri cümleden

çıkarılmıştır. (III,2)

“der Vampir (vampir)” yerine “Rüdiger” kullanılmıştır. (III,3)

Cümlenin “bei” yan cümle bağlacıyla başlayan yan cümlesi iki dilin farklı

yapıları dolayısıyla farklı çevrilmiştir. “Uygulanmak” kelimesi edilgen

olduğu için Türkçe cümlenin o kısmı edilgen olarak çevrilmiştir.(IV)

“güçlü” kelimesi pozitif bir anlam içerdiğinden korkuyla birlikte kullanılması

yanlış olmuştur. Bu kelimenin yerine önerilen kelime “şiddetli” kelimesidir.

(III,3)

9. “Und” bağlacı “ki” ile karşılanmış.

“Ziemlich” zarfı “oldukça” yerine “öylesine” ile karşılanmıştır. Ayrıca

“geldiğinde” ifadesi Almanca cümledeki temel cümlenin yapısını değiştirmiş,

yan cümle haline getirmiştir. (III,5)

10. Almanca cümle bir soru cümleciği ve temel cümle bağlacıyla birbirine

bağlanmış, özneleri aynı iki temel cümle olmak üzere toplam üç temel

cümleden oluşmaktadır. Oysa Türkçe cümle bir soru cümlesi ve bir temel

cümle halinde verilmiştir.Yani eserin orijinalinden cümle çıkarılmıştır. Bu

durum noktalama işaretlerinin de değiştirilmesine yol açmıştır.(VII), (III,6)

Almanca cümlenin soru işaretinden sonra “sagte sein Vater” ile devam eden

Page 291: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

292

kısmı ayrı bir cümle olarak ele alınmıştır. (III,5)

Türkçe cümlede soru işaretinden sonra devam eden kısım, tamamen soru

işaretine kadar olan kısmın yorum katılarak açıklanmasına dayanmaktadır.

Almanca cümlede böyle bir ifade yer almamaktadır. Eklenen cümle içerik

açısından tutarsız bir cümledir.(V)

Almanca cümlenin soru işaretinden sonra devam eden kısmı “und” bağlacıyla

bir diğer temel cümleye bağlanmıştır. Türkçe cümlede bağlaç yoktur.

Almanca cümlede geçen “zwinkerte” ve “verschwörerisch” kelimelerine

Türkçe cümlede yer verilmemiştir. Cümlenin orijinalinden kelime

çıkarılmıştır.(III,2)

Almanca cümlede geçen “Ach” ünlemi bir alay belirtmektedir. Türkçe

cümlede bu ünleme karşılık kullanılan “ah” ünlemi ise ağrı belirtmektedir.

Bu ünlem Türkçe’de “Yaa” ile karşılanabilirdi. (III,3)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Ya gerçekten mi? dedi babası ve ona manalı bir şekilde göz kırptı.”

11. Biçim açısından ele alındığında, Almanca orijinalinde birkaç satır önce açılan

ve parantezle ile aynı görevi gören − işretinin Türkçe'de yer almadığı

görülür. Anlam açısından bir değişiklik oluşmamıştır. (IV)

“würdevoll (temkinli)” kelimesi “kibirli” olarak çevrilmiştir. (III,3)

12. Tutarı çeviri cümlesi (II)

13. Almanca cümle bir um- zu mastar cümlesiyle başlamaktadır ve ardından

Page 292: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

293

gelen temel cümledeki eylemi açıklamaktadır ve temel cümle de virgül

aracılığıyla, yine özne ve yükleminin ortak olduğu bir temel cümleye

bağlanmaktadır. Türkçe cümle biçim olarak Almanca cümleye sadık

kalmıştır. Ancak cümle içerik açısından incelendiğinde Almanca cümlede

yer alan “endgültig die Laune zu verderben” ifadesinin “sabah keyfinin son

kırıntılarını kaçırmamak üzere” ile karşılandığı görülür. Bu tamamen serbest

bir çeviridir. Çünkü Almanca cümlede zaten bir “sabah keyfi” söz konusu

değildir. Cümlenin “Anton'un moralini tamamen bozmak amacıyla” ifadesi

ile karşılanması daha doğru olurdu. Mastar cümlesine yüklemle bağlanan

temel cümlenin yüklemi olan “erschien” kelimesi de “girmiş bulunuyordu”

ile karşılanmıştır. Ancak bu kelimenin içerdiği o anda gerçekleşen birdenbire

anlamı verilememiştir. Kelime “ beliriverdi” ile karşılanabilirdi. (V)

Almanca cümlelerde geçen “nun” ve “dunkelblau” kelimeleri Türkçe

cümlede yer almamaktadır. Cümleden kelime çıkarılmıştır.(III,2)

Türkçe cümlede geçen "ayrıca" kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

14. Almanca cümlede direkt Anton'a yönelik bir seslenme söz konusu değildir.

Ancak çevirmen tarafından annesi sanki Anton'la konuşuyormuş gibi

çevrilmiştir. Cümle içerik açısından tutarsızdır. Cümle; “Ne, Anton hala

yatakta mı?” ifadesiyle karşılanmalıdır. (V)

Yine Almanca cümlede geçen “rief sie” ifadesi bir temel cümledir. Ancak

Türkçe cümlede buna yer verilmemiştir. Cümle “diye bağırdı” olarak

çevrilebilirdi. (VII)

Page 293: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

294

15. Almanca cümlede geçen “heute” kelimesi “bu sabah” olarak çevrilmiştir.

Oysa doğrusu “bugün” olmalıydı. Yine “nicht” kelimesi “sayılmaz” olarak

çevrilmiştir.Doğru karşılığı “değil” olacaktır. (III,3)

16. İki cümle arasında varolan kelime oyunu Türkçe çeviride “pek havasında

sayılmaz” ve “yatak havasından çıkamıyor” ile verilmeye çalışılmıştır. Ancak

Almanca’da aynı etki yaratılamamıştır. Bunun nedeni Almanca’daki

cümlenin tamamlanmamış, Türkçe cümlenin ise tam bir cümle olmasından

kaynaklanmaktadır. (III,5)

“Eher” kelimesinin karşılığı “daha çok” olmalıdır. “Daha doğrusu” ifadesi

anlamı karşılamaya yeterli değildir. (III,3)

“Pek uzaklaşamıyor” kelimeleri ise orijinal cümlede yer almamaktadır.(III,1)

Kelime oyunun yapıldığı iki cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir:

“Oğlumuz bugün pek havasında değil”

“Daha çok yatak havasında” (diye şaka yaptı babası.)

Görüldüğü gibi orijinal metinde kelime oyunun yapıldığı ilk cümleden sonra

gelen “diye şaka yaptı babası.” ifadesi Türkçe cümlede kelime oyunun

yapıldığı ikinci cümlenin sonuna alındığında Almanca’daki etki sağlanmış

olmaktadır.

17. Çevirmen iki cümleyi birleştirmek suretiyle tek bir cümle olarak

çevirmiştir.(VIII)

Almanca cümlede geçen “Haha” ünlemleri Türkçe'ye aynı şekilde

çevrilmiştir. Oysa Türkçe'de gülmeyi tanımlayan ünlemler “hah hah hah”

Page 294: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

295

şeklindedir.

Çevirmen Almanca cümlenin ikinci kısmını öne alarak çevirmiştir. Oysa;

“Ha ha dedi.” kısmı öne alınmalıydı (III,5)

(III,3)

Dokuzuncu cümlenin başlaması gereken yerde iki cümleyi birbirine

bağlamak amacıyla “sonra” kelimesi de cümleye eklenmiştir.(III,1)

Almanca cümlede “Haha” ünleminden sonra “machte” yani “yaptı” kelimesi

gelmektedir. Oysa çevirmen tarafından “sagte” yani “dedi” olarak

çevrilmiştir. Ayrıca cümlede geçen “wieder zurück” kelimelerine Türkçe

cümlede yer verilmemiştir. Oysa bu kelimelerin “yorgan” kelimesinin

önünde ve “yeniden” olarak çevrilmesi gerekirdi. Almanca cümlede yer alan

“im Zeitlupentempo” kelimesi Türkçe'ye “bir kaplumbağa gibi ağır

hareketlerle” olarak çevrilmiştir. Türkçe’deki ifadenin Almanca’daki karşılığı

“im Schneckentempo” olurdu. Çeviri içerik olarak yanlış değildir, ancak tek

bir kelimeye karşılık bu kadar çok kelime kullanmak yerine “yavaş (ağır)

çekim şeklinde” olarak çevrilebilirdi. Türkçe’de bu ifadeyi serbest çevirme

yoluna gidilmiştir. (III,3)

18. Bu cümle bir önceki cümleyle birleştirilerek verilmiştir.

19. Almanca cümlenin ikinci kısmı, yani tırnak işaretinden sonra gelen kısmı

bölünerek “baba” kelimesi öne alınmıştır.

Almanca cümlede geçen “Grunde” kelimesi tekildir, ancak Türkçe'ye çoğul

olarak çevrilmişti. Bu da Türkçe'de bir ifade bozukluğuna yol açmıştır.

Page 295: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

296

(III,5)

Almanca cümlede bir ard zamanlılık vardır,ama Türkçe cümlede “diyerek”

kelimesindeki “-erek, -arak” ekinden kaynaklanan bir eşzamanlılık söz

konusudur. Ayrıca orijinal cümlede geçen “hätten” kelimesindeki

Konjunktiv (dilek kipi) Türkçe çeviride verilmemiş, şimdiki zaman

(var)olarak verilmiştir. Cümleye orijinaldeki anlamı kazandırabilmek için

“var” yerine “vardı” kelimesinin kullanılması gerekmektedir.(III,4)

20. Türkçe cümlede tırnak işareti içindeki cümlenin önüne eklenen kısım

cümlenin dilbilgisel yapısında değişmeye yol açmıştır. Oysa çevirmenin

yapması gereken, aynı Almanca cümlede olduğu gibi tırnağın önünde hiçbir

kelimeye yer vermeden, tırnağın arkasında “dedi annesi” şeklinde çevirmekti.

(III,5)

Kadın kelimesinin Almanca cümledeki “sie” zamirinin yerine kullanıldığı

düşünülebilir. Ancak bu kelime seçimi anlatımda kabalığa yol açmıştır.

“Kadın” yerine “anne” kelimesinin kullanılması daha doğru bir seçim

olacaktır.

Almanca cümlede geçen “das Licht gebrannt hat” ifadesinin Türkçe' deki tam

karşılığı "ışığın yandığı" dır. Ancak çevirmen tarafından “ışığın açık

kalmasıyla” karşılanmıştır. Bu ifade de yanlış değildir. Fakat Almanca'da

kullanılan “gebrannt” kelimenin tam karşılığının Türkçe'de “yandı” olduğu

düşünülürse bu kelimenin kullanılması daha doğru olacaktır. Almanca

cümlede tırnaktan sonra gelen “bemerken (dedi, söyledi)” kelimesi “görüş

bildirmek” olarak çevrilmiştir. (III,3)

Page 296: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

297

“hiç altta kalmayıp” ifadesine karşılık gelecek bir anlam, Almanca cümlede

yer almamaktadır.Aynı şekilde “bu gece” kelimeleri de Almanca cümle

geçmemektedir. Konuşmada bahsi geçen zaman gecedir. Ancak bu zaten

daha önce yapılan konuşmalarda belirlidir. Bu cümlede zamanın tekrar

belirtilmesine ihtiyaç yoktur. Almanca cümlenin başındaki “Aber (ama)”

bağlacı Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

Almanca cümledeki “bei Anton das Licht” ifadesi Türkçe'ye “Anton'un ışığı”

olarak çevrilmiştir. İki dilin yapı olarak farklı olmalarından dolayı çevirmen

bu ifadeyi tercih etmiştir. Türkçe'de “Anton'da ışık” ifadesi

kullanılamayacağı için çevirmen ya bu ifadeyi ya da “Anton'un odasındaki

ışık” ifadesini tercih etmek durumunda kalacaktı. (IV)

Sayfa 9

1. Almanca cümle iki temel cümleden oluşmuştur. Türkçe cümle de dilbilgisel

açıdan Almanca cümleye eşdeğerdir. Ancak cümleleri kelime bazında

incelediğimiz zaman Türkçe cümlede karşımıza çıkan ifade bozukluğunun

yanı sıra "yüzündeki" kelimesinin cümleye eklendiği görülür. Zaten söz

konusu olan bir “sırıtma” da yüzden başka bir yerde gerçekleşemeyeceği için

bu kelimenin Türkçe cümleye eklenmesinin de herhangi bir mantıksal

açıklaması yoktur. (III,1)

Almanca cümlede geçen “noch mehr” ifadesi Türkçe'de “daha da çok”

anlamına gelir. Çevirmen bu kelimeleri “arttıkça arttı” ile karşılamıştır. Oysa

Almanca'da böyle bir kelime yer almamaktadır. (III,3)

Almanca cümlede geçen “das” sözcüğü Türkçe cümlede yer almamaktadır.

Page 297: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

298

Ancak bu tamamen iki dilin farklı yapısından kaynaklanmaktadır.Türkçe'de

“das” yerine “bu” kelimesinin kullanılması halinde bu durum ifade

bozukluğuna yol açacaktır.(IV)

2. Almanca cümle üç temel cümleden oluşmaktadır. Türkçe cümle de aynı

şekilde üç temel cümleden oluşur. Ancak Almanca cümlede tırnak içinde

verilen ifadenin sonunda herhangi bir noktalama işareti bulunmamakta,

tırnaktan sonra virgül ve bağlaçla yeni cümle bağlanmaktadır. Türkçe

cümlede tırnak içindeki ifade “emir” şeklinde aktarıldığı için sonun ünlem

işareti konmuştur. Türkçe'de cümle sona erdiği için ardından gelecek olan

cümlenin de büyük harfle başlaması gerekmektedir. Çevirmen bu yüzden

diğer cümleye “Ve” bağlacıyla ve büyük harfle başlamıştır. Sonuç itibarıyla

çevirmen cümlenin noktalama işaretinde değişiklik yapmıştır. (III,5)

Cümleleri kelime bazında ele aldığımızda ise “nur” kelimesinin cümleden

çıkarılıp yerine “yetinmek” kelimesinin konduğunu görürüz. “trocken”

kelimesi ise kuru anlamına gelmektedir, ancak söz konusu olan kelimeler

olduğunda “trocken” kelimesi “kısa” anlamına gelir. “Beeil dich mit dem

anziehen” cümlesi de Türkçe'ye “Derhal giyin” olarak çevrilmiştir. Ancak

“Beeilen (Acele etmek, çabuk olmak)” anlamına geldiğinden bu ifadenin

“çabuk giyin” olarak çevrilmesi gerekirdi. Almanca cümlede yer alan

“verlassen” kelimesi "terk etmek" anlamına gelmektedir. Ancak söz konusu

olan yer mekan olunca kelime o mekandan “çıkmak” anlamını taşımaktadır.

Bu kelime çevirmen tarafından “çıkıp gitmek” olarak çevrilmiş, böylelikle

Page 298: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

299

eserde daha sert bir anlamın oluşmasına yol açmıştır. (III,3)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Ama annesi sadece “çabuk giyin” diye kestirip attı ve odadan çıktı.

3. Almanca cümlede yer alan “Dann” kelimesi “o zaman” anlamını

taşımaktadır. Ancak Türkçe cümlede o zaman kelimesine yer verilmemiştir.

Cümleden kelime çıkarılmıştır. (III,2)

Almanca cümlede geçen “bis gleich” ifadesi ise birazdan görüşürüz anlamına

gelmektedir. Ancak çevirmen tarafından “yine görüşürüz” olarak çevrilmiştir.

(III,3)

“Sportsfreund” kelimesi de “Spor arkadaşı” anlamına gelmektedir. Ancak

çevirmen tarafından “sporcu” olarak çevrilmiştir. “Spor arkadaşı” Türkçe'de

pek sık kullanılan bir ifade olmadığı için çevirmen bu ifadeyi kullanmış

olabilir. Okuyucu kitlesinin çocuklar olduğu göz önüne alındığında “spor

arkadaşı” ifadesinin yabancılık yaratmaması açısından “sporcu” kelimesi

kullanılabilir. (IV)

Almanca cümlede geçen “meinte Antons Vater” ifadesi Türkçe'ye "diyen

babası " olarak çevrilmiştir. Oysa doğrusu; “dedi Anton'un babası” olacaktır.

Burada Anton kelimesi cümleden çıkarılmış da olsa “babası” ile zaten kimin

kastedildiği belli olduğundan cümlede herhangi bir anlam kayması veya

kaybı yaşanmamıştır. Okuyucuların yaşı göz önüne alındığında cümlelerin

uzunluğu akılda tutulmasını zorlaştıracaktır. Bu yüzden Anton kelimesinin

cümlede yer almamış olması mazur görülebilir. Ancak “diyen” kelimesi

Page 299: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

300

cümle yapısında tamamen bir değişliğe yol açmıştır. Bu kelimenin Türkçe'ye

bu şekilde aktarılabilmesi için Almanca cümlede bir “Relaivsatz” olması

gerekir. Oysa Almanca cümlede böyle bir yapı yoktur.Almanca’daki cümle

üç cümleden oluşmaktayken, Türkçe cümle 2 cümle ve bir “Partizip” ten

oluşmaktadır. (III,5)

Türkçe çeviriye “de” yani “dahi” eki eklenmiştir. (III,1)

• Başlık

4. Almanca cümle “Als” bağlacıyla başlamaktadır. Bu bağlacın Türkçe'ye -

diğinde, -dığında ya da –iyle, olarak çevrilmelidir. Ancak bu bağlaç “sonra”

kelimesiyle karşılanmış, yani “nachdem” bağlacının karşılığı gibi

çevrilmiştir. Bunun nedeni Almanca cümlenin zamanının Plusquamperfekt

olmasıdır. Almanca cümlede geçen “gegangen waren” Türkçe'ye “odadan

çıktıktan sonra” olarak çevrilmiştir. İçerdiği anlamı ifade etmesi açısından

Türkçe anlatım doğru olmakla birlikte, Almanca cümlenin Türkçe karşılığı

“gittikten sonra” olmalıdır. (III,3)

“aniden” kelimesi cümleye eklenmiştir.(III,1)

“Siedenheiβ” kelimesi Türkçe'ye ter basmak olarak çevrilmiştir. Anlam

olarak yanlış değildir, ancak orijinal metindeki resmi vermesi açısından

“başından aşağıya kaynar sular döküldü” ifadesi cümleye daha iyi

oturabilirdi.

Page 300: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

301

5. Türkçe cümlede yer alan “çünkü” kelimesi Almanca cümlede yer

almamaktadır. Ancak Türkçe'de bir önceki cümleyle anlam bütünlüğünü

sağlaması açısından kullanılması gerekmektedir.(IV)

Almanca cümlede yer alan “auch” kelimesinin “de” ekiyle Türkçe'ye

çevrilmesi gerekirken Türkçe cümlede bu kelimeye yer verilmemiştir. (III,2)

6. Almanca cümle bir soru cümlesi ve bir temel cümleden oluşmaktadır. Türkçe

cümle ise sadece bir temel cümleden oluşmaktadır. Çevirmen cümlenin

yapısını değiştirmiştir. Ayrıca Almanca cümlede Anton’un düşüncelerine yer

verilmekteyken Türkçe cümlede düşünen anlatıcıdır. (III,5)

“überlegte er (diye düşündü)” cümlesi Türkçe’de yer almamıştır. (VII)

Almanca cümlede geçen “nicht” kelimesi soruya olumsuzluk katmaktadır.

Ancak çevirmen bu kelimeyi “yataktan çıkmak” ifadesini olumsuzlamak için

kullanmıştır. Yani Almanca cümlede geçen “im Bett bleiben” Türkçe'ye

"yataktan çıkmamak" olarak çevrilmiştir. İçerik olarak aynı anlamı

taşımasına rağmen cümle yapı olarak değişime uğramıştır Almanca cümlede

yer alan “klüger” kelimesi “daha akıllıca” anlamına gelmektedir. Bu sözcük

çevirmen tarafından “daha uygun” sözcüğüyle karşılanmıştır. Almanca

cümlede soru cümlesinin ardından gelen “überlegte er” ifadesi Türkçe' ye

“olur” kelimesinin ardına “du” eki eklenerek çevrilmiştir. Okuyucu bu ek

sayesinde bunların Anton tarafından düşünüldüğünü anlamaktadır Ancak

cümlenin orijinalliğine müdahale etmemek açısından “du” ekinin “diye

düşündü” olarak verilmesi daha doğru olurdu. (III,3)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Page 301: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

302

Bu şartlar altında yataktan çıkmaması daha akıllıca olmaz mıydı? diye

düşündü (Anton)

7. Tutarlı çeviri cümle (II)

8. Türkçe cümlede geçen “bademcikleri şişti diye” ifadesi Almanca cümlede

yer almamaktadır. İlk cümlede sözü edilen baş ağrısının bademciklerin

şişmesi ile hiçbir bağlantısı bulunmamaktadır. “Boğazını sarmak” ifadesi de

aynı şekilde cümleye eklenmiştir. “Boğaz” kelimesi de Almanca cümlede yer

almamaktadır. Çevirmen tarafından Türkçe cümleye eklenmiştir. Ayrıca

Türkçe'de geçen “sağına soluna” ifadesi Almanca cümlede yer

almamaktadır.(III,1)

Almanca cümlede geçen “Wadenwickel (kompres)” kelimesi çevirmen

tarafından “sirkeli bez” ile karşılanmıştır. Ancak bu kelime çocuklara yabancı

olduğu için çevirmenin tercihi olan “sirkeli bez” bu bağlamda daha uygundur.

Orijinal cümlede geçen “Eisbeutel (buz torbası)” kelimesi Türkçe cümlede

yer almamıştır.(III,2)

Orijinal cümleye birçok kelimenin eklenmesi, keza cümleden pek çok

kelimenin çıkarılması ve yerlerine başka kelimelerin konması sebebiyle

cümle içerik itibariyle değişime uğramış, orijinal anlamından farklı bir anlam

kazanmıştır. (V)

“traktieren” kelimesi Türkçe'de “işkence” anlamına gelmektedir. Ancak bu

kelimenin Türkçe'de belirtilen sözcükle karşılanması halinde büyük bir anlam

kayması yaşanacağından “kalkışmak” sözcüğü ile Almanca'daki anlam

Page 302: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

303

verilmiştir. (IV)

Bu cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Ama o zaman da annesi onu sargı bezleri ve buz torbası ile işkence etmeye

kalkışırdı .

Almanca cümle tek bir cümleden oluşmaktadır, ama Türkçe cümlede iki

cümle mevcuttur. Çevirmen çeviriye cümle eklemiştir. (VI)

9. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

Almanca cümlede iki noktadan sonra küçük harfle devam edilmiş olmasına

rağmen Türkçe'de büyük harfle başlanması Türkçe'nin dilbilgisi kurallarından

kaynaklanmaktadır.

10. “Mit einem Gefühl des Unbehagens” ifadesi “zor bela” ile karşılanmıştır. Bu

ifade bir deyimdir ancak Almanca'da deyim kullanılmamıştır. (III,5)

“Zor bela” deyimi güçlükle anlamına gelmektedir. Ancak bu kelime Anton'un

o an içerisinde bulunduğu sıkıntılı ruh durumunu anlatmamaktadır.

Almanca'da kullanılan ifadeyi “içi sıkılarak” kelimeleri karşılamaktadır.

(III,3)

Almanca cümlede geçen “grünen” kelimesi Türkçe cümleden çıkarılmıştır.

(III,2)

11. Almanca cümlede geçen “guten” sıfatı Türkçe cümlede yer almamıştır.Aynı

şekilde cümlede geçen “heute” kelimesi de Türkçe çeviride atlanmıştır.

(III,2)

Page 303: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

304

“Auch” kelimesinin Türkçe'ye de, da bağlacı olarak çevrilmesi gerekir.

Almanca cümlede “seine Mutter” ifadesinin önünde yer alan bu kelimenin

Türkçe'ye “annesini de” olarak çevrilmesi gerekiyordu. Ancak Türkçe

çeviride bu bağlacın yeri değişmiş, bir yandan ifadesinin ardına getirilmiştir.

(III,5) “Überzeugende

Ausrede” “ikna edici, inandırıcı bahane” anlamına gelmektedir. Oysa

Türkçe'ye “mantıklı açıklama” olarak çevrilmiştir. (III,3)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Bu arada bugün yeni eşofmanını neden giymediğine dair annesini de ikna

edecek iyi bir bahane bulmak için kafa patlatıyordu.

12. Almanca cümlede geçen “Zimmertür” kelimesi Türkçe cümlede atlanmıştır.

(III,2)

Almanca cümlede mevcut olan “schon” ve “gleich darauf” arasındaki ilişki,

Türkçe cümlede “önce” ve “sonra” ile sağlanmaya çalışılmış, ancak sesin

duyulmasının hemen akabinde, neredeyse eş zamanlı meydana gelen kapıda

görünme hızını anlatmak için yeterli olmamıştır. (III,4)

Almanca cümle, Aktiv (etken) bir cümle olmasına karşın Türkçe'ye Passiv

(edilgen) bir cümle olarak çevrilmiştir. Ancak Türkçe'nin dil yapısı uyarınca

cümlede geçen “schon” kelimesi, cümle Aktiv bir biçimde çevrildiğinde,

cümleye yerleştirilememektedir. (III,5), (IV)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Anton? Annesinin sesi henüz duyulmuştu ki hemen ardından kendisi de oda

kapısının eşiğinde beliriverdi

Page 304: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

305

13. Türkçe cümle “Ve” bağlacı ile başlamaktadır. Bu hem Türkçe dilbilgisi

kurallarına aykırı bir durumdur hem de Almanca cümlede böyle başlamayı

gerektirecek bir bağlaç bulunmamaktadır. Kısacası “Ve” kelimesi Türkçe

cümleye eklenmiştir. Aynı şekilde Türkçe cümlede geçen "yine" kelimesi de

Almanca cümlede yer almamaktadır. (III,1)

Almanca cümlede geçen “entrüstet” kelimesi “öfkeli” anlamına gelmektedir.

Ancak bu kelimeye Türkçe cümlede yer verilmemiştir. (III,2)

"Almanca cümlede yer alan “bei seinem Anblick” ifadesi Türkçe'de “bakar

bakmaz” ifadesiyle karşılanmıştır. Oysa “bei” edatı „de,da” anlamını

vermektedir. Doğrusu “baktığında” olmalıdır. (III,5)

Almanca cümleye baktığımızda soru cümlesinde herhangi bir soru adılının

yer almadığı görülmektedir. Oysa Türkçe cümleye soru eki “mi” eklenerek,

cümle soru cümlesi yapılmıştır. Ancak bunu nedeni yine Türkçe'nin farklı

dil yapısıdır. Amaç dilde de aynı etkinin yaratılması için bu soru ekinin

cümleye eklenmesi hata olarak değerlendirilemez.(IV)

14. Almanca cümlede yer alan “sagte” kelimesi cümleden çıkarılmış, yerine

“başka yanıt bulamamıştı” ifadesi yerleştirilmiştir. (III,3)

15. Almanca cümle “und das (hem de)” ifadesiyle başlamaktadır. Çevirmen

Türkçe cümleye “ve” bağlacı ile başlamıştır. Ancak bu bağlaç Türkçe'de

cümle başına gelmez. Ayrıca “und” ve dışında “dahi” anlamına da

gelmektedir. Dolayısıyla “de” bağlacıyla çevrilmeliydi. (III,5)

Page 305: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

306

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Hem de Pazar olmasına rağmen?

16. Almanca cümlede geçen “gleichmütig” kelimesi Türkçe'ye “kayıtsız” olarak

çevrilmiştir. Kayıtsız kelimesi “umursamamak” anlamına gelmektedir. Oysa

Anton'un içinde bulunduğu duruma karşılık verdiği tepki umursamamak

değildir. Eşofmanını giymediği için annesinin verdiği tepkiyi umursamaktadır

Anton, ancak bunu annesine belli etmemeye çalışmaktadır. Bundan dolayı

burada kullanılması gereken kelime “kayıtsız” değil “soğukkanlı”dır. Çünkü

soğukkanlı kelimesi “olaylar karşısında duygularını belli etmeyen kimseler”

için kullanılır. Çevirmen orijinal metinden kelime çıkarmış ve yerine başka

bir kelime koymuştur. (III,3)

Ayrıca Türkçe'de yüz ifadesi kelimesi kullanılmaz. İfade zaten “yüz” ü de

içermektedir. Çevirmen, Almanca cümlede “Gesicht” kelimesi kullanıldığı

için “yüz ifadesi” demeyi tercih etmiştir. Ancak Türkçe'nin dil yapısı

uyarınca “yüz” kelimesini kullanarak Almanca'daki resmi Türkçe'de

sağlamak mümkün değildir. Ancak “ifade” kelimesi mimiği de içerdiğinden

“yüz” kelimesi kullanılmadan da aynı anlam verilebilmektedir. (Interferenz

Fehler) Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Anton soğukkanlı bir ifade takınmaya çalıştı

Sayfa 10

1. Türkçe cümlede geçen “özellikle” kelimesi Almanca cümlede yer

almamaktadır. (III,1)

Page 306: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

307

Almanca cümlede geçen “Ich wuβte gar nicht” ifadesi “hiç haberim yoktu”

olarak çevrilmiştir. Ancak doğrusu “hiç bilmiyordum” olacaktır. Anlam

olarak aralarında belirgin bir fark olmamasına rağmen yazar da Almanca'da

“İch wusste gar nicht bescheid” ifadesini de kullanabilirdi. (III,3)

Almanca’da geçen “sich bei dir feinmachen” ifadesi Türkçe'ye sadece “şık

olunmak” olarak çevrilmiştir. Türkçe'nin farklı dil yapısından dolayı “sende

şık olmak” gibi bir çeviri mümkün değildir. Ancak çevirmen “bei dir”

ifadesini “senin yanında” olarak çevirebilirdi. (III,2)

2. Almanca cümle bölünüp iki cümle olarak çevrilmiştir. (VIII)

"Almanca cümlede yer alan “Muβ man auch nicht!(olmak gerekmiyor)”

ifadesi Türkçe'ye “Tabii ki öyle bir şeye gerek yok!” olarak çevrilmiştir.

“Tabii ki” kelimesi Almanca cümlede yer almamaktadır. Çevirmen Almanca

cümlede geçen “auch” kelimesinin yerine bu kelimeyi koymuştur. (III,3)

Almanca cümlenin ikinci kısmı yani tırnaktan sonra gelen kısım “Annesi

iyice öfkelenmişti” cümlesinde zamir yerine özne kullanılmıştır. Oysa

Türkçe'de gizli özne kullanılabilirdi. Cümleler diyalog şeklinde olduğu için

Türkçe'de bu şekilde bir kullanım cümlede herhangi bir anlam bozukluğuna

yol açmayacaktır. (III,5)

3. Almanca cümlenin zamanı Präsens, yani şimdiki zamandır, Türkçe cümlenin

ise ilk kısmının zamanı ise di-li geçmiş zaman (Perfekt)dir. Cümlenin bu

bölümünün zamanı değiştirilmiştir. Doğrusu “aldıysam” yerine

“alıyorsam”olacaktır.(III,4)

Page 307: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

308

Almanca cümlede geçen ve iki çizgi arasında yer alan kısım “und” bağlacıyla

başlamaktadır. Oysa çevirmen bunu "hem"olarak yani “übrigens” gibi

çevirmiştir. “ve” bağlacını da virgülün yerine koymuştur.Ayrıca Türkçe

cümlede geçen “senden beklemeye de hakkım olur” ifadesindeki “de” eki

Almanca cümlede yer almamaktadır. (III,1)

Almanca cümlede, iki çizgi arasında yer alan kısımda, eşofman kelimesi

kullanılmamıştır, sadece “sarısı” olarak bahsedilmiştir. Almanca'nın dil

yapısı uyarınca cümle içerisinde ve artarda gelen cümlelerde kelime

tekrarından kaçınmak gerektiği için bu anlatım yolu tercih edilmiştir.

Türkçe'de böyle bir zorunluluk yoktur, ancak çevirmen yazarın üslubuna

bağlı kalmak açısından aynı yolu tercih edebilirdi. Cümlede yine aynı

kısımda yer alan “bir şeydi” kelimeleri Türkçe cümleye eklenmiştir. Türkçe

cümlede geçen “senden beklemeye de hakkım olur” ifadesindeki “senden” ve

“hakkım olur” kelimeleri cümleye eklenmiştir. (III,1)

4. Almanca cümlede geçen “erwidern” kelimesi “gevelemek” olarak

çevrilmiştir. Oysa erwidern “yanıtlamak” anlamına gelmektedir. Almanca

cümlede geçen “Sachen” kelimesi Türkçe cümlede yer almamaktadır. Ancak

bunun nedeni çevirmenin kelimeyi atlamış olması değil, Türkçe'de bu

kelimenin yer almasının anlamsızlık yaratacak olmasıdır. (IV)

5. Almanca cümlede geçen “ahnen” kelimesi Türkçe'ye anlamak olarak

çevrilmiştir. Oysa bu kelime “sezmek” anlamına gelmektedir. Anlamak açık

bir kanıtı gerektirirken, sezmek böyle bir kanıt olmaksızın olacak şeyi

Page 308: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

309

kestirmek anlamındadır. (III,3)

Türkçe cümlede geçen “derhal” kelimesi Almanca cümlede yer

almamaktadır. Aynı şekilde “tercih emek” kelimesi de Almanca cümlede yer

almamaktadır.

Almanca cümlede geçen “Ich hab ihn vergessen” ifadesi Türkçe'ye

“Unuttum” olarak çevrilmiştir. “ihn (onu)” kelimesi cümleden çıkarılmıştır.

(III,2)

6. Almanca cümlede geçen “vergessen?” ifadesi “unuttun mu:” ile

karşılanmıştır. Çevirmenin Türkçe'de aynı etkiyi sağlayabilmesi için “mi”

soru ekini eklemesi gerekmiştir. (IV)

Ancak kelimenin sonuna soru işareti yerine iki nokta konmuş olması ifadenin

gücünü azaltmıştır. (III,5)

“Einfach vergessen” ifadesine karşılık Türkçe “Yalnızca unuttun o kadar

mı?” ifadesi kullanılmıştır. Oysa “yalnızca unuttun mu” Almanca'daki anlamı

karşılamaya yetmektedir. “o kadar” kelimeleri cümleye eklenmiştir.(III,1)

7. Almanca cümledeki “und” bağlacıyla sağlanan vurgu Türkçe cümlede bu

bağlacın çıkarılmasıyla yitmiştir. (III,2)

Cümlede vurgunun aynı şekilde aktarılabilmesi için önerilen çeviri aşağıdaki

gibidir;

“Peki nerede?”

Page 309: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

310

8. Almanca cümledeki “zögern” kelimesi “durmak” ile karşılanmıştır. Oysa

doğrusu “duraklamak” olacaktır. Çünkü “durmak” kelimesi kararsızlık ve

anlamını içermemektedir. (III,3)

9. Almanca cümledeki “könnte er schlecht sagen” ifadesi Türkçe'ye “söylese”

olarak çevrilmiştir. Oysa Almanca cümlede sözü geçen ifadenin Türkçe

karşılığı “söylemesi zordu” olarak verilebilirdi. Aynı şekilde “darauf

bestehen” ifadesi Türkçe'ye emretmek olarak çevrilmiştir. Ancak “auf etw.

Bestehen” ifadesi “ bir şeyde ısrar etmek” anlamına gelmektedir. (III,3)

10. ”Tutarlı çeviri cümlesi (II)

11. Almanca cümlede geçen “zwar” kelimesi Türkçe cümlede yer almamaktadır.

Türkçe cümlenin başına getirilerek “gerçi” olarak çevrilmesi gereken kelime

cümleden çıkarılmıştır. (III,2)

Ayrıca cümle,Türkçe dilbilgisi kuralları açısından hata içermektedir.

Cümledeki ilk hata vampir ve kız kardeşi Anna’dan söz edilirken ortaya

çıkmaktadır. Cümlede her ikisinin de isimlerinin sonuna “in” eki getirilmiştir.

Oysa sadece “Anna” dan sonra “in” getirilmesi yeterli olacaktır. Türkçe’nin

gramer yapısına uygun olmayan bir başka kullanım tarzı da özne ve yüklem

ilişkisinde görülmektedir. Türkçe’de Almanca’dan farklı olarak özne

çoğulken de yüklem tekil olarak kullanılmaktadır. Oysa bu cümlede yüklem

de çoğul olarak kullanılmıştır.

Page 310: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

311

Sayfa 11

1. Almanca cümle temel cümle bağlacı “Aber” ile başlamaktadır. Oysa Türkçe

cümleden bu bağlaç çıkarılmıştır. (III, 2); (III, 4)

Almanca cümlede geçen “dies” zamiri, Türkçe cümlede yer almamış, onun

yerine bu zamirle kast edilenin yani, kayıp eşofmanla ilgili Anton’un

düşüncelerinin açıklaması yapılmıştır. Çevirmen muhtemelen böyle bir

yöntem izlemekle okuyucuya kolaylık sağlamak amacını gütmüştür.Ancak

eserde anlatılmak istenen konudan herhangi bir uzaklaşma olmamış olması

açısından bu gereksiz bir çaba olmuştur., ayrıca cümlede geçen “aufklären”

kelimesi de “itiraf etmek” olarak çevrilmiştir. Oysa bu kelimenin almamı

“açıklamak” tır. (III,3)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Ama o zaman bu, Rüdiger ve Anna’nın dönüşünü açıklama anı olacaktı.

2. Almanca cümlenin başında yer alan “Doch” bağlacı Türkçe cümlede yer

almamaktadır. (III,2)

3. Türkçe cümlede geçen “başka bir fikrin” ifadesinde yer alan “başka” kelimesi

Almanca cümlede yer almamaktadır. (III,1)

Türkçe cümlede geçen “neden olmak” ifadesi olumsuz bir anlam

içermektedir. Bu kelime yerine “sağlamak” kelimesi kullanılsaydı daha

uygun olurdu.(III,3)

Page 311: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

312

4. Almanca cümlede geçen “das entsprach sogar der Wahrheit” ifadesi

Türkçe’ye “ bu gerçekten de doğruydu” olarak çevrilmiştir. “Der Wahrheit

entsprechen” ifadesinin Türkçe tam karşılığı “gerçeğe uygun olmak” tır.

Ancak Türkçe cümlede bu karşılık kullanıldığında bir ifade bozukluğuna yol

açmaktadır. Bu yüzden çevirmenin tercih etmiş olduğu ifade yerinde

kullanılmıştır. (IV)

Ancak çevirmen, Almanca orijinaline sadık kalmak amacıyla Almanca

cümledeki noktalama işaretlerini Türkçe cümlede aynen kullanmıştır. Bu da

noktalama işaretlerinin Türkçe’de yanlış kullanımına yol açmıştır.

5. Almanca cümlede geçen “bei” edatı Türkçe cümlede ye almamaktadır. “Bei”

edatının Türkçe’ye “-de -da” ekiyle yani “Jürgen’de” olarak çevrilmesi

gerekirdi. (III,5)

Almanca cümlede geçen “blickte ihn ungläubig an” ifadesi Türkçe’ye

“inanmayan bakışlarla onu süzdü” olarak çevrilmiştir. Ancak “inanmayan

bakış” ifadesi Türkçe’de kullanılmamaktadır. Çevirmen bunun yerine

“kuşkuyla baktı ” ifadesini kullansaydı daha düzgün bir Türkçe kullanılmış

olacaktı. Ayrıca “inanmamak” kelimesinde bir kesinlik varken, kuşku

kelimesi doğruluk payı da içermektedir. (III,3)

6. Türkçe cümlede geçen “şimdi” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

7. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

Page 312: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

313

8. Almanca cümlede geçen “damit”, Türkçe’ye “derken” olarak çevrilmiştir.

İçerdiği anlam bakımından yanlış olmamasına rağmen kelimenin tam

karşılığı “bununla” dır. (III,3)

“Aslında” kelimesi Türkçe cümleye eklenmiştir. ( III,1)

9. Almanca cümlenin sonunda vurguyu arttırmak için cümlenin sonuna bağlantı

çizgisiyle bölünmüş dolaylı tümleç eklenmiştir. Ancak Türkçe cümlede

dolaylı tümleç doğrudan cümlenin içerisinde yer almış ve vurgu

kaybolmuştur. (III,5)

Almanca cümlede geçen “bisher” kelimesi Türkçe cümlede yer

almamaktadır.Ayrıca “vor der Praxis von Herrn Schwartenfeger” ifadesinde “

Herrn Schwartenfeger” kelimeleri cümleden çıkarılmıştır. Ancak bunun

nedeni cümledeki dolaylı tümleci cümlenin içerisinde çevirmiş olması

olabilir. (III,2)

Yine Almanca cümlede geçen “auf dem Schild vor der Praxis” ifadesi

Türkçe’ye “muayenehane kapısının üstündeki tabeladan” olarak çevrilmiştir.

“kapısının” kelimesi Türkçe cümleye eklenmiştir. (III,1)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Psikologun adını da annesi olsa olsa okumuş olabilirdi, o da bay Ruhsil’in

muayenehanesinin önündeki tabeladan!

10. Almanca cümle bir soru cümlesinden oluşmaktadır. Oysa Türkçe cümle bir

temel cümle ve bir soru cümlesinden oluşmaktadır. Çevirmen "Kadın sordu"

Page 313: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

314

ifadesiyle cümleye ekleme yapmıştır. (VI)

Türkçe cümlede geçen “Jürgen” ismi Almanca cümlede “das” yani zamir

olarak yer almaktadır. Ancak çevirmenin ismi tekrar belirtmesinin nedeni,

ismin Türk çocuklarına yabancı olmasındandır. Ayrıca cümlede ismin yerini

zamirin alması halinde bir eksiklik meydana gelmektedir. (IV)

Almanca cümlede geçen “Mitschüler” kelimesi Türkçe cümlede yer

almamaktadır. Kelime Türkçe'ye “arkadaş” olarak çevrilebilirdi. Sonraki

cümlelerde yazar bu kelimeyle bağlantılı olarak bir kelime oyunu yapacaktır.

Orijinaldeki kelime oyununu Türkçe’de de gerçekleştirebilmek için bu

cümlenin anlamını bozmayan veya değişikliğe uğratmayan eklemeler

yapılabilir. “Schüler” yerine “öğrenci” kelimesi kullanılmadığı için, okul

arkadaşlığını betimleme açısından “sınıf” kelimesi cümleye eklenebilir.

(III,2) Cümlede bir eksiklik veya düşüklük oluşmaması için de “gelmek” fiili

sınıfla bağlantılı olarak cümleye eklenmiştir. (III,1)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Jürgen sınıfa yeni gelen bir arkadaş mi? diye sordu. (serbest)

11. Almanca cümle bir soru cümlesi ve onu takip eden bir temel cümleden

oluşmaktadır. Ancak Türkçe cümlede soru cümlesini takip eden temel

cümlenin bölündüğü ve temel cümlenin öznesinin soru cümlesinin başına

alındığı görülür. (III,5)

Almanca cümlede geçen “wiederholen” kelimesi Türkçe'ye “diyerek” olarak

çevrilmiştir. Oysa kelimenin anlamı “tekrarlamak”tır. Ancak çevirmen bir

Page 314: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

315

önceki cümleyi farklı çevirdiği için burada tekrarlamak ifadesini kullansaydı,

ortaya bir mantık hatası çıkacaktı. (III,3)

Ayrıca çevirmen “gedehnt” için “uzatmak” ifadesini kullandığından cümleye

mecburen “laf” ifadesini de eklemek durumunda kalmıştır. (III,1)

Almanca cümlede geçen “wiederholte” kelimesi “diyerek” olarak

çevrilmiştir. Bir kelimenin Türkçe'ye “-erek,- arak” ekiyle çevrilmesi için

Almanca kelimenin yalın halinin sonuna –d harfinin eklenmiş olması

gerekmektedir. Ancak Almanca kelime “wiederholen” kelimesinin

“imperfekt” halidir. Burada dilbilgisel bir değişiklik söz konusudur. (III,5)

12. Almanca cümlede iki noktaya kadar olan kısım bir temel cümleden ve bir

yan cümleden oluşmaktadır. Cümlenin zamanı “imperfekt” dir. Bu zamanın

da Türkçe'ye ya “yordu” yani “şimdiki zamanın hikayesi” şeklinde ya da

“dili geçmiş zaman” şeklinde çevrilmesi gerekir. Söz konusu cümlenin

çevirisinde kullanılan zaman “Plusquam Perfekt” yani “mişli geçmiş zaman”

dır (III,4)

Almanca cümlenin yine aynı kısmı değerlendirildiğinde “einmal” kelimesinin

cümleden çıkarılmış olduğu görülür. Bu kelime Türkçe'ye "bir zamanlar"

olarak çevrilmeliydi. (III,2)

“in die Familie aufgenommen werden (aileye kabul edilmek)” ifadesi “aile

tarafından kabul edilmek” olarak çevrilmiştir. (III,3)

Almanca cümlede geçen “sollte” kelimesi söz konusu bir rüya olduğu için

“Konjunktiv” yani “gerçekdışı lığın bir ifadesi” dir. Cümlenin Türkçe

Page 315: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

316

çevirirsi yapılırken de, bir rüyadan bahsedilirken kullanılan ifade(ler)

kullanılmalıdır. Türkçe'de rüyada bahsedilirken de “dair” kelimesi kullanılır.

Çevirmen bunu kullanmamış, cümlede bir eksiklik oluşmuştur.

13. Bu cümlede “mitschüler – mitbruder” şeklinde bir kelime oyunu yapılmıştır.

Türkçe’de bunu “arkadaş – yoldaş” ilişkisiyle sağlayabiliriz. Her ne kadar

“yoldaş” kelimesi yan anlamsal olarak komünizmi çağrıştırsa da sözlük

anlamı olarak “arkadaş”, “aynı yolu paylaşan kimse (ler)” ve “aynı görüşü

paylaşan kimseler” anlamını taşımaktadır. Türkçe çeviride önerilen “kardeş”

kelimesi ise Almanca’daki kelime oyununu karşılamamaktadır. (III,3)

14. Almanca cümle iki temel cümleden oluşmaktadır. Türkçe cümlede ise “diye

karşılık verdi ” ifadesi çıkarılarak cümleler cümle birbirinden bağımsız iki

cümle haline getirilmiştir. (III,5)

Almanca cümlede geçen “erwidern (karşılık vermek)” kelimesi Türkçe

cümleden çıkarılmıştır. (III,2)

Almanca cümlenin başında geçen “Ja ja” ifadesi Türkçe'ye “anladık anladık”

olarak çevrilmiştir. Oysa ifadede bir inanmazlık ve ince bir alay anlamı

vardır. Bu anlamları da “anladık anladık” ifadesi içermemektedir. Bu

ifadenin yerine “tabii tabii” ifadesi kullanılsaydı hem ince alayı hem de

inanmazlık anlamlarını içermiş olacaktı. (III,3)

15. Almanca cümlede geçen “was für ein Bruder auch immer dieser

Jürgen sein mag” ifadesi Türkçe'ye “Şu Jürgen ister kardeş, ister arkadaş

Page 316: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

317

olsun” ifadesiyle çevrilmiştir. Oysa doğrusu “ne tür bir arkadaş olursa olsun”

olarak çevrilmesi gerekir. “hängen (asılı olmak)”kelimesi Türkçe’ye

“görmek” olarak çevrilmiştir. (III,3)

Bu ifade Almanca cümlede “adverb (zarf)”görevini görürken Türkçe

cümlede “yüklem” olmuştur.

Almanca’da iki noktadan sonra gelen cümlenin öznesi “eşofman” iken

Türkçe cümlede “ben” olmuştur. (III,5)

Almanca cümlede geçen “abend”, “wieder”, ve “hier” kelimeleri cümleden

çıkarılmıştır. (III,2)

Türkçe cümlede geçen “sakın unutma” ifadesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

16. Almanca cümlede geçen “Worten” kelimesi cümleden çıkarılmıştır.

(III,2)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Bu sözlerle birlikte odayı hızla terk etti.

17. Almanca cümle bir soru cümlesi ve onun ardından gelen bir temel

cümleden oluşmuştur. Türkçe cümleye bakıldığında ise temel cümlenin

bölünüp soru cümlesinin araya sıkıştırıldığı görülür. (III,5)

Almanca cümlede geçen ve zorunluluk anlamı içeren “müssen” kelimesi

cümleden çıkarılmış, “dürfen” gibi yani “izin” anlamı içeriyormuş gibi

çevrilmiştir. (III,3)

18. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

Page 317: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

318

19. Almanca cümle bir soru cümlesi ve onun ardından gelen bir temel

cümleden oluşmuştur. Ancak Türkçe cümleye baktığımızda cümlenin

sadece bir soru cümlesinden oluştuğunu ve Almanca cümlede soru cümlesini

takip eden cümlenin çeviride yer almadığını görürüz. (VII)

20. Almanca cümle bir soru cümlesi ve onu takip eden bir temel

cümleden oluşmaktadır. Türkçe cümleye baktığımızda aynı yapının

korunduğu görülür. Ancak cümleler kelime bazında incelendiğinde soru

cümlesinde yer alan “anderen” kelimesinin cümleden çıkarıldığı görülür.

(III,2)

Cümlenin devamı, yani soru cümlesini takip eden kısmı incelendiğinde ise

“versuchte” yani "denedi “kelimesinin” üstelemekten vazgeçmiyordu” olarak

çevrildiği görülür. Her iki kelime anlam açısından birbirine yakın olsa da

“üstelemek” kelimesinin negatif bir anlam taşıdığı göz önüne alındığında

“denemek” kelimesinin uygunluğu daha açık olacaktır. Yine Almanca

cümlede geçen “noch einmal” ifadesi Türkçe'de “hala” ile karşılanmıştır.

Oysa “tekrar” ile karşılanması gerekirdi. (III,3)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Peki ya diğer insanlar? diyerek Anton tekrar denedi.(denemeye girişti)

Sayfa 12

Page 318: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

319

1. Türkçe cümlede yer alan “Yani diyorum ki” ifadesi Almanca cümlede

yer almamaktadır. Çevirmenin bu ifadeyi cümleye eklemesinin nedeni

bir önceki cümledeki ifadenin bu cümlede pekiştirilerek tekrar

edilmesinden kaynaklanıyor olabilir. Ancak bu ekleme yapılmaksızın da

Türkçe cümle Almanca'daki ifadeyi içerebilirdi. (III,1)

Almanca cümlede geçen “das ist dir auch egal” ifadesindeki “auch”

kelimesi Türkçe cümlede yer almamaktadır. Bu kelimenin Türkçe'de

“de” ekiyle karşılanması gerekmektedir. (III,2)

Almanca cümlede geçen “Was die von uns denken” ifadesi Türkçe'ye

“senin için kimbilir neler düşünecekler” olarak çevrilmiştir. Öncelikle

“von uns” “bizim hakkımızda” anlamına gelmektedir. Çevirmen

tarafından “senin için” olarak çevrilmiştir. Aynı şekilde “Sachen”

kelimesi “şeyler” olarak, “herumlaufen” kelimesi de “spor yapmak”

olarak çevrilmiştir. “Sachen” burada “eşofman” için kullanılmıştır.

Çevirmen tekrar “eşofman” kelimesini kullanmak istemediyse onun

yerine “giysiler” veya “eşyalar” sözcüklerinden birini kullanabilirdi.

“herumlaufen” kelimesinin de doğrusu “ortada dolaşmak” olacaktır.

Çevirmen muhtemelen “laufen” kelimesinden yola çıkarak böyle bir

kanaate varmıştır. Aynı şekilde Türkçe cümlede geçen " benim için fark

etmez ama" ifadesi de cümleye eklenmiştir. Almanca cümlede bunu

eklemeyi gerekli kılacak hiçbir ibare yer almamaktadır. Almanca

cümlede geçen “das ist dir auch egal?” ifadesi Türkçe'ye “benim için fark

etmez” ifadesi ile karşılanmıştır. Oysa doğrusu “senin için önem

taşımıyor mu?” olacaktır. (III,3)

Page 319: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

320

Almanca cümlede geçen “Was die von uns denken” ifadesi Akkusativ

haldedir. Oysa Türkçe'ye yalın halde çevrilmiştir. Türkçe cümlede geçen

“ama” bağlacı Almanca cümlede yer almamaktadır. (III,5)

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Pazar günü eski püskü giysilerle dolaştığım zaman,bizim için ne

düşünecekleri de mi senin için önem taşımıyor.

2. Almanca cümlede geçen “Na Klar!” ifadesi Türkçe'ye " olsun

düşünsünler" olarak çevrilmiştir. Ancak Almanca cümledeki ifade “tabii ki”,

“elbette” anlamlarına gelmektedir. Ama dil düzeyi açısından ele alınacak

olurda “herhalde” kelimesi daha uygun düşebilirdi. Ancak çevirmen bir

önceki cümleyi “senin için kim bilir neler düşünecekler” ifadesiyle bitirdiği

için, bu cümlede anlam kopukluğu meydana gelmemesi için “olsun

düşünsünler” ifadesini kullanmak durumunda kalmıştır. (III,3)

Ayrıca bu ifade Almanca cümlenin başında yer alırken, Türkçe cümlede en

sona gelmiştir. Çevirmen cümlede kelimeleri, yerlerini değiştirerek

Türkçe'ye aktarmıştır. (III,5)

“ungewohnt (alışılmışın dışında)” kelimesi Türkçe cümlede yer

almamaktadır. (III,2)

3. Türkçe cümlede geçen “onlara” kelimesi Almanca cümlede yer

almamaktadır. Ayrıca burada Anton'un uzağında durması gereken

kişiler başkaları değil, bizzat kendi anne ve babasıdır. Çevirmen

cümlede bir eksiklik hissedip mutlaka bir kelime ekleme gereğini

Page 320: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

321

duymuş olsa bile, bu kelime “onlara” değil “bize” olmalıydı. (V)

Almanca cümlede yer alan “einen Meter Abstand halten” Türkçe'ye

“fazla yaklaşmazsın” olarak çevrilmiştir. Oysa bu ifadenin Türkçe

karşılığı “bir metre uzağında durmak” tır. (III,3)

Almanca cümlede geçen “können” kelimesi “yapabilmek, edebilmek”

anlamındadır. Oysa Türkçe cümlede böyle bir ifade yer almamaktadır.

Almanca cümlede geçen “ja immer” ifadesi Türkçe cümlede yer

almamaktadır. Bu kelime Türkçe'ye “hep” olarak çevrilmeliydi. (III,2)

Türkçe cümlede geçen “olur biter” ifadesi Almanca cümlede yer

almamaktadır. (III,1)

4. Almanca cümlede tırnak içindeki ifade cümlenin başında yer alırken,

Türkçe cümlede özne cümlenin başına gelmiştir. (III,5)

5. Almanca cümlede geçen “sie” zamiri Türkçe'ye “kadını” olarak çevrilmiştir.

Cümlede “sie” ile kastedilenin daha açık olması açısından zamir yerine isim

kullanılması tercih edilmişse de, kullanılan kelime cümleye kaba bir ifade

katmıştır.Ayrıca zamirin yerini aldığı ismin karşılığı “kadın” değil

“Anne”dir. (III,5)

Almanca cümlede yer alan “am liebsten” ifadesi Türkçe'ye “en azından”

olarak çevrilmiştir. Oysa bu ifade “en iyisi” olarak çevrilmeliydi. (III,3)

Türkçe cümlede geçen “uzakta dururum” ifadesi Almanca cümlede yer

almamaktadır. Çevirmen daha önceki cümlede “bir metre” ifadesini

Page 321: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

322

kullanmadığı için bu cümlede kopukluk olmaması açısından ekleme yapmak

durumunda kalmıştır.(III,1)

6. Almanca cümlede geçen “trottete”ifadesi “çıkmak” olarak kullanılmıştır.

Bu da okuyucuda sanki evin dışına çıkıyormuş gibi bir izlenim

yaratmaktadır. Oysa bu kelimenin karşılığı “ağır ağır yürümek”tir. Cümlenin

bağlamında “yönelmek” olarak kullanılmalıydı. Cümlede geçen “missmutig”

kelimesi de “bezgin” anlamına gelmektedir. Oysa çevirmen tarafından “kös

kös” ile karşılanmıştır. “Kös kös” ise “başı önde, sağa sola bakmadan,

düşünceli bir durumda” anlamına gelir ve negatif bir anlam içermektedir.

(III,3)

Almanca cümlede geçen “so” ifadesi Türkçe cümlede yer almamaktadır. Bu

ifade Türkçe'ye “böylece” olarak çevrilmeliydi. (III,2)

Türkçe cümlenin başında yer alan “ama” bağlacı Almanca cümlede yer

almamaktadır. (III,1)

7. Almanca cümlenin öznesi “es”dir. Yani işi yapan belli değildir. Ancak

Türkçe cümlenin öznesi gizli özne “o” dur. Bununla da kast edilen

Anton'dur. Almanca cümlenin yüklemi ise “wurde” dir. Bu da “olmak”

anlamına gelir. Oysa Türkçe cümlenin yüklemi “geçirdi”dir. Çevirmen

cümlenin öznesini değiştirdiği için buna bağlı olarak cümlenin yüklemini de

değiştirmek durumunda kalmıştır. (III,5)

Almanca cümlede geçen “wie Antons Mutter betonte” ifadesi Türkçe'ye

“annesinin üstüne basa basa söylediği gibi” olarak çevrilmiştir. “üstüne basa

Page 322: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

323

basa” sözcükleri cümleye eklemiştir. (III,1)

Almanca cümlede geçen “ausnahmsweise” kelimesi Türkçe cümlede yer

almamaktadır. Kelimenin cümle içerisindeki karşılığı “bu seferlik” ya da "bir

defalık" olmalıydı. (III,2)

Almanca cümlede geçen “dann aber” ifadesi çevirmen tarafından “hiç”

kelimsiyle karşılanmıştır. Doğru karşılığı “ancak yine de” olmalıdır. “ein

ganz netter Sonntag” ifadesi de Türkçe'ye “hoş ve güzel bir gün” olarak

çevrilmiştir. Oysa doğrusu “çok hoş bir Pazar günü” olacaktır. Almanca

cümlede geçen “doch” kelimesi Türkçe'ye “aslında” olarak çevrilmiştir.

“doch” kelimesi cümlenin akışına göre vurguyu arttırmak için “yine de”

olarak çevrilebilirdi. (III,3)

“güzel” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Annesinin söylediği gibi “bir defalık Pazar gününün şerefine” şehir parkının

kafeteryasındaki Elmalı kek ve kakao ile, beklenenin aksine ancak o zaman

çok hoş bir Pazar günü oldu

8. Almanca cümle “Und” ile başlamaktadır. Çevirmen bu yüzden Türkçe

cümlenin başında da “ve” bağlacını kullanmıştır. Ancak Türkçe cümlenin

başında bu bağlacın bulunması, Türkçe dilbilgisi kurallarına aykırıdır. Bu

bağlaç Türkçe’ye “-de, -da” ekiyle aktarılabilirdi. Almanca cümlede geçen

“bestellen (ısmarlamak)” kelimesi “yemek” ile “Planschbecken” ifadesi

Türkçe'ye “Parkur” ile karşılanmıştır. Oysa bu kelime “sığ havuz” anlamına

gelir. Cümle bağlamında “küçük havuz” olarak da kullanılabilirdi. Cümlede

Page 323: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

324

geçen “sogar” kelimesi de “da” dahi ekiyle çevrilmiştir Oysa sözcüğün

karşılığı “bile”dir. (III,3)

Çevirmen bunun yerine sadece “üstüne üstlük” ifadesini kullanmakla

yetinseymiş daha doğru olurmuş. Ancak bu ifade “kremalı dondurma”

kelimelerinin önünde değil, cümlenin başında kullanılmalıydı. Cümlenin

vurgusu değişmiştir. (III,5)

Almanca cümlede yer alan “noch eine Portion” ifadesi Türkçe cümlede yer

almamaktadır. İfadenin Türkçe karşılığı “bir porsiyon daha” olmalıdır. (III,2)

9. Almanca cümlede geçen “konnte seine Mutter sich nicht verkneifen, zu

sagen” ifadesi, “Annesi yalnızca (...)diye söylemekle yetindi” olarak

çevrilmiştir. Oysa doğrusu “ (...) demekten alamadı kendini annesi” olacaktır.

(III,3)

Almanca cümle art arda sıralanmış iki temel cümleden oluşmuştur. Türkçe

cümlede ise iki cümlenin iç içe geçtiği görülür. Ancak bunun nedeni

cümlenin bu şekliyle Türkçe'nin dil yapısına daha uygun olması olabilir.

Almanca cümlede yer alan “nur” kelimesi Türkçe'de yanlış yerde kullanılmış,

bu da cümlenin anlamında bir değişime yol açmıştır. (III,5)

10. Türkçe çeviride ikinci temel cümle bölünerek öznesi cümlenin başına

alınmıştır. (III,5)

Page 324: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

325

11. Tutarlı çeviri cümlesi. (II)

Çevirmen cümlede kopukluk oluşmaması amacıyla zamirin yerine ismi

kullanmıştır.

12. Almanca cümlede yer alan “Weniger gut trainiert” ifadesi, Türkçe'ye “o

kadar da antrenmanlı değildi” olarak çevrilmiştir. Bu bağlamdan yola

çıkılırsa önceki cümlede kast edilenin de “Anton'un kasları” sonucuna varılır.

Dolayısıyla bu durum cümlenin içeriğinin değişmesine yol açar. (V)

İfadenin Türkçe karşılığı “Kasları ise daha az antrenmanlıydı” olmalıdır.

Ayrıca Almanca cümle olumlu bir cümleyken Türkçe cümle olumsuz bir

cümle olmuştur. (III,5)

Almanca cümlede geçen “beim Aufstehen” ifadesi Türkçe'ye “yataktan

kalkar kalkmaz” olarak çevrilmiştir. Doğrusu “kalkarken” olacaktır. (III,3)

Türkçe cümlede yer alan “en acı şekliyle” ifadesi cümleye eklenmiştir.

(III,1)

13. Almanca cümlede geçen “Und richtig schlimm wurde es” cümlesi

“durumun fecaatini daha da iyi anladı” olarak aktarılmıştır.Doğrusu “daha da

kötü oldu” olacaktır. Almanca cümlenin öznesi “es” iken Türkçe'de gizli özne

“o” olmuştur.Çevirmen “anladı” kelimesini ekleyerek hem yüklemi

değiştirmiş, hem de cümlenin yapısını değiştirmiştir. (III,1) ; (III,5)

14. Almanca cümle soru cümlesiyle başlar ve onu bir temel cümle takip eder.

Oysa Türkçe cümlede soru cümlesinin ardından gelmesi gereken temel cümle

Page 325: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

326

bölünüp, özne soru cümlesinin başına getirilmiştir. (III,5)

Almanca cümlede geçen “beim Abschied” ifadesi Türkçe cümlede yer

almamaktadır. Bu ifade Türkçe'ye “Anton'u uğurlarken” olarak çevrilebilirdi.

Almanca cümlede geçen “eigentlich (-ki)” kelimesi anlamı Türkçe'ye

aktarılmamıştır. (III,2)

Türkçe cümlede geçen “kadın” ifadesi, Almanca cümledeki “sie”nin karşılığı

olarak kullanılmıştır. Ancak bu ifade Türkçe'de son derece kaba bir etki

yaratmaktadır. Oysa Almanca'da böyle kaba bir ifade söz konusu değildir.

“Sie” kelimesinin karşılığı olarak Türkçe'de “annesi” kelimesi kullanılabilirdi.

(III,3)

Almanca’da soru cümlesini takip eden temel cümlenin zamanı

“Plusquamperfekt (mişli geçmiş zaman)” dır. Türkçe cümlenin ise zamanı “dili

geçmiş zaman”dır. (III,4)

15. Almanca cümlede geçen “Ach, so in der Nachbarschaft” ifadesi, Türkçe'ye

“Yakınlarda” olarak çevrilmiştir. “Yakınlarda” kelimesi, Türkçe'de zaman

bağlantılı olarak kullanılır. Mekan bağlantılı olarak ise “bu civarlarda” ifadesi

kullanılmaktadır. Ayrıca Almanca cümlenin başında yer alan “Ach” ünlemi de

Türkçe'ye “Ee” olarak çevrilebilirdi. Ayrıca Almanca cümlede geçen

“unbestimmt” kelimesi Türkçe'ye “pek de kesin sayılamayacak” olarak

çevrilmiştir. Türkçe'deki ifade yanlış değildir, ancak “belirsiz” kelimesi

kullanılabilecekken cümle gereksiz yere uzatılmıştır. (III,3)

Page 326: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

327

16. Almanca cümlede cümlenin başında, bir üst cümlede geçen ifade

tekrarlanırken, Türkçe cümlede bu ifade cümlenin ortasında yer aldığı için aynı

etki sağlanamamıştır. (III,5)

17. Almanca cümlede geçen “endlich” ve “fühlte” kelimeleri, Türkçe cümlede

yer almamıştır. (III,2)

18. Almanca cümlede geçen “klingeln” kelimesi Türkçe'ye “kapıyı çalmak”

olarak çevrilmiştir. Oysa bu kelime “zili çalmak” anlamına gelmektedir. (III,3)

19. Almanca cümlede geçen “öffnete ihm” ifadesi “onu karşısında görünce”

olarak çevrilmiştir. Oysa bu ifade “kapıyı (ona) açtı” anlamına gelmektedir.

“Sagte” kelimesi için de “sordu” karşılığı kullanılmıştır. Oysa Almanca

cümlede “dedi” kullanılmıştır. (III,3)

Almanca cümlede geçen “Du Anton?” ifadesi Türkçe'ye “Anton sen misin?”

olarak aktarılmıştır. Almanca cümledeki ifade hayret içerirken, Türkçe

cümlede bir “tanıyamama durumu” söz konusudur. Söz konusu ifade için

önerilen karşılık “Anton?”dur. Böylelikle çevirmenin “sen misin?” ifadesini

gereksiz ve yanlış olarak kullandığı görülmektedir. (III,1)

Almanca cümle iki temel cümleden oluşmaktadır. Türkçe cümle ise bir temel

ve bir zaman yan cümlesinden oluşmaktadır. (III,5)

Sayfa 13

Page 327: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

328

1. Almanca cümlede düz bir anlatım söz konusudur. Yani herhangi bir

kelimenin vurgulanması söz konusu değildir. Ancak Türkçe cümleye

baktığımızda "burada" kelimesinin vurgulandığını görürüz. (III,5)

2. Almanca cümlede geçen “dann” kelimesi Türkçe cümlede “git” ile

karşılanmıştır. Bu kelime Türkçe cümlede “o zaman” ile karşılanmalıydı.

(III,3)

Almanca cümle bir temel cümleden oluşmaktadır. Türkçe cümle ise iki temel

cümleden oluşur. (VIII)

3. Almanca cümlede geçen “Setzen?” kelimesi yalın haldedir. Yani “oturmak”

anlamına gelir. Sonundaki soru işaretini de “mi, mu” soru ekiyle karşılamak

mümkündür. Sonuç itibarıyla söz konusu ifade Türkçe'ye “oturmak mı?”

olarak aktarılmalıydı Almanca cümlede geçen “Oh ja” ifadesi Türkçe “aaa,

evet” anlamına gelmektedir. Türkçe cümlede kullanılan “ah” ünlemi ağrı

belirtisidir. Almanca’daki “oh” ünleminin verdiği sevinç anlamı Türkçe’de

“aaa” ile karşılayabilirdi. (III,3)

4. Almanca cümlede geçen ve koltuğu açıklayan “der zum Glück gut gepolstert

war” yan cümlesi Türkçe cümleden çıkarılmıştır. Cümle koltuk kelimesini

açıklar. Genellikle açıkladığı kelimenin önünde çevrilir. Ancak bu cümlede

koltuk kelimesinin arkasında ve iki kısa çizginin arasında çevrilmelidir. “ -

neyse ki yumuşaktı -” gibi. (VII)

Almanca cümlede geçen “streckte die Beine weit von sich” ifadesi Türkçe'ye

Page 328: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

329

“bacaklarını öne doğru uzattı” olarak çevrilmiştir. Oysa bu ifade sadece

“bacaklarını uzattı” anlamını taşımaktadır. (III,1)

5. Almanca cümlede geçen - für Anton ganz unerwartet – ifadesi Türkçe

cümlede yer almamaktadır. (III,2)

Ancak bunun nedeni çevirmenin bu kısmı cümleye eklemiş olması halinde

cümlenin çok uzayacak olması ve anlaşılmayı zorlaştıracak olması olabilir.

Çevirmen Türkçe cümlede bu kısmı atlamış olmasına rağmen aynı etkiyi

yaratabilmiştir.

6. Almanca cümle art arda gelen iki temel cümleden oluşmuştur. Ancak

Türkçe cümlede ikinci temel cümlenin öznesinin, cümlenin en başına

getirildiği görülür. (III,5)

Almanca cümlenin birinci temel cümlesi yani “Ich hab leider nicht viel Zeit”

ifadesi Türkçe'ye “Maalesef bugün sana ayıracak zamanım yok” olarak

çevrilmiştir “bugün sana ayıracak.” Kelimeleri cümleye eklenmiştir. (III,1)

“viel” kelimesi de cümleden çıkarılmıştır. (III,2)

Almanca ikinci temel cümlede geçen “sagte entschuldigend” ifadesi

Türkçe'ye “konuşmaya başladı” olarak çevrilmiştir. Oysa doğrusu “dedi özür

dileyerek” olacaktır. (III,3)

7. Almanca cümlede geçen “drüben” kelimesi “içeride” olarak kullanılmıştır

Ancak bu kelime kullanıldığı taktirde Anton'un dışarıda olduğu anlamı

doğabilmektedir. “Diğer tarafta” ifadesi kullanılabilirdi. (III,3)

Page 329: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

330

8. Almanca cümlede geçen “die Tüte” yalın haldedir. Türkçe cümlede iyelik

eki almıştır. Ancak bu iki dilin farklı yapısından kaynaklanmaktadır. (IV)

9. Almanca cümlede geçen “möchte ich doch schnell erfahren” yan cümlesi

Türkçe cümlede “çok merak ettim, kısaca anlat” ile karşılanmıştır. Çevirmen

“erfahren (öğrenmek)” kelimesini “çok merak ettim” ile karşılamıştır. (III,3)

“anlat” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Türkçe cümlede geçen “gitmeden önce” ifadesi cümledeki yeri itibarıyla

yanlış yerdedir. Bu ifadenin cümlenin başında, ama bağlacından sonra

kullanılması gerekmektedir. Aksi taktirde cümleden, gidecek olanın “Anton”

olduğu sonucu çıkmaktadır. (III,5), (V)

Geri dönecek kişinin “Psikolog Ruhsil” olduğunun cümlede açıkça belli

olması için “hastamın yanına” ifadesi cümleye eklenebilir. Almanca cümlede

geçen ve “tekrar” sözcüğü ile karşılanması gereken “wieder” kelimesi

cümleden çıkarılmıştır. (III,2)

• Başlık

10. Almanca cümlede "Anton" kelimesi sonda yer alırken, Türkçe cümlede cümle

başında bulunmaktadır.Almanca cümlede “Rudolf” ismi “Ru- Rudolf”

şeklinde yer alırken, Türkçe cümlede kısa çizginin yerini üç nokta almış ve

“Ru...Ru...Rudolf” şeklinde cümlede yer almıştır. (III,5)

Page 330: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

331

Türkçe cümlede geçen “önce” kelimesi, Almanca cümlede yer almamaktadır.

(III,1)

11. Almanca cümlede geçen “würde” yardımcı fiili, “gewöhnen” kelimesinin 1.

tekil şahısa göre Konjunktiv II nin çekimidir. Buna göre “alışmak” fiili

Türkçe'ye çevrilirken “alışamayacaktı” olarak çevrilmelidir. Ancak çevirmen

tarafından “alışamıyordu” olarak çevrilmiştir. (III,5)

Türkçe cümlede geçen “kulağı” kelimesi, cümleye eklenmiştir. (III,1)

Almanca cümlede geçen ve “büyük ihtimalle”, “hiç”, ve “yeni” olarak

çevrilmesi gereken, “wahrscheinlich”, “nie” ve “neu” kelimeleri Türkçe

cümlede yer almamaktadır. (III,2)

Almanca cümlede geçen “zulegen” kelimesi “edinmek” anlamına

gelmektedir. Ancak Türkçe cümlede “söylemek” olarak yer almaktadır.

(III,3)

12. İçerik bakımından tutarsız cümle. (V)

Türkçe çeviride bir sonraki cümlede geçen “über (hakkında)” kelimesi

kullanılmıştır.

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Ne söylemiş olmalıydı ki?

13. Tutarlı çeviri cümle (II)

14. “Rudolf” yerine “o” zamiri kullanılmıştır. (III,5)

Page 331: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

332

15. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

16. Türkçe cümlede geçen “söylemedi” kelimesi cümleye eklenmiştir. Ancak

bunun nedeni, cümlede bir kopukluk oluşmasını önlemek ve önceki

cümleyle bağlantı kurmaktır. (IV)

Türkçe cümlede geçen "yani" kelimesi, Almanca cümlede yer almamaktadır.

(III,1)

17. Almanca cümle iki temel cümleden oluşmaktadır. Ancak ikinci temel cümle

Türkçe cümlede yer almamaktadır. (VII)

Söz konusu cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“...diye cevap verdi Anton, duraksayarak.”

18. Türkçe cümlede geçen ve Almanca cümledeki “Informant” kelimesine

karşılık olarak kullanılan “müzevirlik” kelimesinin çocuklar tarafından

anlaşılması güçtür. Bunun yerine çocuklar tarafından anlaşılması daha kolay

olan “gammaz” veya “ispiyoncu” kelimelerinden biri tercih edilebilirdi.

Türkçe cümlede geçen “bugün pek formunda” kelimeleri Almanca cümlede

yer almamaktadır. (III,1)

Almanca cümlede geçen “In der Rolle” ifadesi, Türkçe cümlede “konusunda”

olarak geçmektedir. Türkçe’de de bu kelime “rol” ile karşılanabilecekken,

çevirmen onun yerine “konusunda” sözcüğünü kullanılmıştır. (III,3)

Page 332: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

333

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibi

Anton ispiyoncu rolünde (olmaktan dolayı) kendini pek iyi hissetmiyordu.

19. Cümle, iki dilin farklı yapısından dolayı serbest fakat doğru olarak

çevrilmiştir. (III,3)

20. Almanca cümlede temel cümleyi takip eden yan cümle, yani , “wie sich

Rudolf entscheiden wird” ifadesi cümleden çıkarılmıştır. Buna bağlı olarak

da “ob für oder gegen mein Programm?” ifadesini “programımın lehinde mi

aleyhinde mi” yerine “beğenip beğenmediğini” olarak çevrilmiştir. Ancak

çevirmen cümleyi bire bir çevirseydi ortaya karışık ve anlamsız bir cümle

çıkacağından, anlamını vererek çevirmek durumunda kalmıştır. Ancak bunun

nedeni iki dilin farklı yapısından kaynaklanmaktadır. (IV)

Türkçe cümlede geçen “öyle mi” ifadesi Almanca cümlede yer

almamaktadır. (III,1)

Sayfa 14

1. Almanca'daki ifade kelime olarak olumsuzken, Türkçe'de olumlu olarak yer

almıştır. Ancak bunun nedeni önceki cümlenin "öyle mi" ifadesiyle son

bulmasıdır. Ancak anlam olarak bir farklılık söz konusu değildir.

Page 333: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

334

2. Almanca cümlede geçen “sich für das Programm entscheidet!” ifadesi

“programı sürdürmesi” olarak çevrilmiştir. Bu ifade kelime anlamı olarak bir

şeyin lehinde karar vermek” anlamını taşır. Ancak daha önceki cümlelerde

çevirmen tarafından “beğenip beğenmediğini” olarak çevrilmiştir. Bu

cümlede de aynı şekilde kullanılması gerekirdi. (III,3)

Almanca cümlede geçen “wäre” kelimesi gerçek dışılığın ifadesinde

kullanılır. Ancak çevirmen bu kelimeyi atlayarak cümledeki gerçek dışı

anlamın kaybolmasına yol açmıştır. Çevirmenin Türkçe'de bu anlamı

kazandırabilmesi için yüklemi "önemliydi" olarak çevirmesi gerekirdi.

(III,2), (III,5)

3. Tutarlı çeviri cümlesi. (II)

4. Almanca cümlede geçen “wo” yan cümle bağlacı Türkçe'ye "esnada, sırada"

olarak çevrilmesi gerekirken “çünkü” olarak çevrilmiştir. (III,5)

Almanca cümlede yer alan “dass Satz” ın zamanı “Perfekt (dili geçmiş

zaman) dır. Oysa Türkçe cümlede aynı kısmın zamanı “Präsens (şimdiki

zaman)” dir. (III, 5)

Cümlede geçen “jetzt” ve “fast” kelimeleri Türkçe cümlede yer

almamaktadır. “fast” sözcüğünün Türkçe'ye “korkmak” sözcüğünün önünde

“neredeyse” olarak çevrilmesi gerekmektedir. ”jetzt” kelimesinin ise

Türkçe'ye “şimdi” olarak ve cümle başında çevrilmesi gerekirdi. (III,2)

Cümle aynıyla Türkçe'ye aktarıldığında anlam olarak bir eksiklik ortaya

çıktığından Cümlenin sonuna bir öneki cümleyle daha iyi bağlantı kurulması

Page 334: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

335

açısından “daha da önemli” ifadesi eklenebilir.

“korkmam gerektiği sırada, daha da önemli.”

5. Almanca cümlede yer alan “im Stich gelassen?” ifadesi dili geçmiş zamanın

3. tekil şahısa göre çekilmiş halidir. Önceki cümlede geçen ifadenin aynen

tekrarlanmaması amacıyla kısaltılarak tekrarlanmıştır. Ancak çevirmen

tarafından yalın halde ve sonuna soru eki eklenerek çevrilmiştir. (III, 5)

Almanca cümlede geçen “fragte” kelimesi orijinal cümleden çıkarılmıştır.

(III, 2)

“Birden” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III, 1)

Almanca cümlede geçen “alarmiert” kelimesi Türkçe'ye “heyecanlanmıştı”

olarak çevrilmiştir, ancak doğrusu “heyecanla” olacaktır. (III, 3)

6. Orijinal metindeki cümle art arda gelen iki temel cümleden oluşmaktadır.

Oysa Türkçe cümlede ikinci temel cümle bölünerek bir kısmı cümlenin

başına alınmıştır. (III,5)

Türkçe cümlede geçen “seansı” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III, 1)

Almanca cümlede geçen “antworten” kelimesi Türkçe'ye “açıklamak” olarak

çevrilmiştir.

Oysa doğrusu “cevaplamak” olacaktır. (III, 3)

7. Almanca cümlede geçen “sagte” kelimesi ve “Nun (yani)” kelimesi Türkçe

cümlede yer almamaktadır. (III, 2)

Almanca cümlenin zamanı “perfekt(dili geçmiş zaman)” iken Türkçe

Page 335: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

336

cümlenin zamanı “Plusquamperfekt (mişli geçmiş zaman)” dir. (III, 5)

Almanca cümlede vurgu “dreimal (üç kez)” kelimesindedir.Türkçe’de ise

vurgu “gelmemek” kelimesindedir. Türkçe cümlede de soru ekini “üç kez”

kelimesinin ardına eklemek gerekmektedir. (III,5)

8. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

9. “absagen (iptal etmek)” kelimesi “bildirmek” ile karşılanmıştır. (III,3)

Almanca cümlede “Ja (Evet)” kelimesinden sonra “nokta” gelmektedir.

Türkçe cümle ise “ve “ bağlacıyla devam etmektedir. Türkçe çeviride de

“evet” kelimesinden sonra “nokta” konulabilir, sonra cümleye “üstelik”

kelimesiyle devam edilebilirdi. (III,6)

10. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

11. Türkçe cümlede geçen ve güçlü korkunun tıp dilindeki karşılığını belirten

“fobi” kelimesi Almanca cümlede yer almamaktadır. Çevirmenin, çocukların

anlayabilmesi amacıyla “yani fobileri” açıklamasını cümleye eklemiş

olabilir.

Türkçe cümlede geçen “adı” kelimesi cümleye eklenmiştir.(III,1)

Almanca cümlede geçen “sein Programm” ifadesi “özel bir program” olarak

çevrilmiştir Almanca cümledeki iyelik eki Türkçe cümlede

bulunmamaktadır. Bu ifade “özel Programı” olarak Türkçe'ye aktarılabilirdi.

Page 336: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

337

(III,5)

Almanca cümlede yer alan ve “önceden” anlamına gelen “bereits” kelimesi

Türkçe cümlede kullanılmamış olduğundan, okuyucu programın uygulanma

zamanı hakkında yanlış bilgilendirilmektedir. Çevirmen bu hatayı

“uyguladığı” kelimesi yerine “uygulamış olduğu” ifadesini kullanarak

düzeltebilirdi. (III,4)

12. Almanca cümlenin başında yer alan “Mit großem Erfolg (üstelik büyük bir

başarıyla” ifadesi Türkçe'ye “Üstelik psikoloğun bu programı hastanın

üstünde başarılı da olmuştu” olarak yani açıklama yapılarak çevrilmiştir.

Bunun nedeni Türkçe'nin farklı dil yapısı dolayısıyla okuyucunun bir önceki

cümleyle bağlantı kurmakta güçlük çekecek olmasıdır. (IV)

Almanca cümlede geçen “wie es schien” ifadesi Türkçe cümlede “üstelik” ile

verilmiştir. Bu ifade "görünüşe göre" olarak Türkçe'ye çevrilebilirdi.

Almanca cümlede geçen “offenbar weitgehend” ifadesi Türkçe cümlede “bu

program sayesinde” olarak verilmiştir. Bu ifade Türkçe'ye “göründüğü kadar

büyük ölçüde” olarak çevrilebilirdi. (III,3)

Almanca cümlede “denn” temel cümle kendisine bağlanan bir ilgi yan

cümlesiyle bölünürken, Türkçe cümlenin bu kısmı sadece bir temel cümle

halindedir. Almanca cümlede ilgi cümlesinin hemen ardından temel cümle

devam ederken Türkçe cümle “ve” bağlacıyla bağlanan yeni bir cümleyle

sürmektedir. Buradan da anlaşılacağı gibi Türkçe cümlede Almanca

cümlenin yapısına sadık kalınmamıştır. Ancak bunun nedeni Almanca'nın dil

yapısı uyarınca cümleye eklenen yan cümle ve temel cümleler büyük

Page 337: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

338

karışıklıklara yol açmazken Türkçe cümleyi anlaşılmaz kılabilmesidir.

Okuyucu yaşının 8-12 yaş grubu olduğu düşünülürse çevirmenin cümleyi

anlaşılır kılmak amacıyla cümle yapısında değişiklik yoluna gittiği sonucuna

varılabilir.

13. Almanca cümle bir soru cümlesi ve onu takip eden bir temel cümleden

oluşmuştur. Türkçe cümle ise temel cümlenin öznesiyle başlayıp soru

cümlesiyle devam etmektedir ve temel cümlenin ikinci parçasıyla son

bulmaktadır. (III,5)

Almanca cümlede soru cümlesinin ilk kısmı,yani “dass” bağlacının açıkladığı

temel cümle Türkçe cümlede yer almamaktadır. Bu cümle Türkçe’ye “- mi

şüpheleniyorsunuz?” olarak aktarılabilirdi. (VII)

Almanca cümlede geçen “können” modal yardımcı fiili ve “betroffen”

kelimesi Türkçe cümlede yer almamaktadır. Können modal yardımcı fiili

Türkçe'ye “yapabilmek, edebilmek” olarak çevrilir. Bu cümlede de “olmak”

fiilinin sonuna gelerek “olabileceğine” olarak çevrilmesi gerekirdi.

“Betroffen” kelimesi ise bu cümlede “sarsılmış” olarak aktarılabilirdi. (III,2)

14. Almanca cümlenin başında yer alan “Ich meine” temel cümlesi Türkçe

cümlede yer almamaktadır. Bu cümle Türkçe'ye “demek istediğim” olarak

çevrilebilirdi.(VII)

Almanca cümlede geçen “wenn” ve “eğer” olarak çevrilmesi gereken yan

cümle bağlaçları Türkçe'de “Belki” olarak verilmiştir. (III, 4)

Bu durumun sonucunda yüklemlerin sonuna “ise” gelmesi gerekirken “-

Page 338: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

339

miştir, -muştur” gelmiştir.

Çeviriden bir cümlenin çıkarılması, Türkçe cümlede öznenin de değişmesine

yol açmıştır.

(III,5)

15. Almanca cümlede yer alan “erwiderte Herr Schwartenfeger mit fester

Stimme.” Türkçe cümleden çıkarılmıştır. Çevirmen bu cümleyi bir sonraki

cümleye ekleyerek çevirmiştir. (VII)

Türkçe cümle içerik bakımından tutarsızdır. (V)

Almanca cümlenin içeriği aşağıdaki gibidir;

“Igno von Rant'ın hazırlık- programında ne kadar ilerlediği düşünülürse”

16. Çevirmen bir önceki cümlenin devamını yani “erwiderte Herr

Schwartenfeger mit fester Stimme” temel cümlesini bu cümlenin sonuna

ekleyerek cümlelerin yerini değiştirmiştir. Bu cümle Türkçe'ye “Bay

Ruhsil'in sesi kendisinden emin olduğunu gösteriyordu” olarak aktarılmıştır.

Yani cümlenin değiştirilmiştir. (III,5)

“mit fester Stimme” ifadesi Türkçe'ye “sesi kendisinden emin olduğunu

gösteriyordu” olarak,. Oysa doğrusu “kararlı bir sesle” olacaktır. (III,3)

Almanca cümlede geçen “erwiderte” kelimesi Türkçe cümlede yer

almamaktadır. Bu kelimenin Türkçe'ye "karşılık verdi" olarak aktartılması

gerekirdi. (III,2)

Page 339: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

340

17. Almanca cümle art arda gelen iki temel cümleden oluşmaktadır. Oysa Türkçe

cümlede birinci temel cümle bölünerek araya ikinci temel cümle girmiştir.

(III,5)

Almanca cümlede geçen “sagte” kelimesi Türkçe'ye “söyledi” yerine

“konuştu” olarak çevrilmiştir. (III,3)

18. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

19. Almanca cümle “ve bağlacı” ile bağlanmış iki temel cümleden oluşmaktadır.

Birinci temel cümlenin öznesi Almanca'da “Desensibilisierungs –

Programm(Hassasiyetin giderilmesi- Programı)” iken Türkçe'de “programın

uygulanışı” olmuştur. Bunun nedeni yüklemin de değiştirilmiş olmasından

kaynaklanmaktadır. Almanca cümlenin yüklemi “ist sehr anstrengend” iken

Türkçe'ye “kolay değil (çok yorucudur)” olarak yani ifadenin anlamı

verilerek çevrilmiştir. (III,3)

Türkçe cümlede geçen “uygulanışı” kelimesi Almanca cümlede yer

almamaktadır. (III,1 )

* “Durchhaltevermögen” kelimesi Türkçe'ye “dayanıklılık” olarak

çevrilmiştir. Ancak bu kelime Türkçe'de “istemek” fiiliyle birlikte

kullanılmamaktadır. “Dayanma gücü” ifadesi hem Almanca aslına daha

uygun düşmekte, hem de “istemek” fiiliyle kullanılmaktadır.

Page 340: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

341

Sayfa 15

1. Tutarlı çeviri cümlesi. (II)

2. Almanca cümle “Aber” temel cümle bağlacıyla başlamaktadır. Bu bağlacın

Türkçe cümlede “ama” ile verilmesi gerekirken “neyse” ile verilmiştir.

Çevirmen Türkçe cümlede bağlacı değiştirmiştir. (III,5)

“içerdeki” kelimesi cümleye eklenmiştir.(III,1)

3. Türkçe cümlede geçen “senden” kelimesi Almanca cümlede yer

almamaktadır. (III,1)

Almanca cümledeki “nur (ancak)” kelimesi Türkçe cümlede yer

almamaktadır. (III,2)

Almanca cümle bir “ellipse (kesik cümle)” dir. Türkçe’de ise cümle

tamamlanmış olarak verilmiştir. (III,5)

4. Almanca cümle “Wenn” yan cümle bağlacıyla başlamaktadır. Türkçe

cümlede ise bu bağlacın karşılığı olan “Eğer” kelimesi verilmemiş, bu bağlaç

“görmek” kelimesinin arkasına eklenen “-se” ekiyle verilmiştir. Bu durum

anlam açısında bir değişikliğe yol açmamıştır. Ancak Almanca cümlede

varolan vurgu, bu yüzden Türkçe cümlede kaybolmuştur. (III,5)

Almanca cümlede geçen “wiedersehen” kelimesi “tekrar görmek” anlamına

gelmektedir. Ancak çevirmen tarafından “görürsen” olarak çevrilmiştir. Yani

bileşik kelimenin ilk kelimesi çevrilmemiştir. Almanca cümlede yer alan

Page 341: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

342

“mach ihm ganz viel Mut!” ifadesi Türkçe'ye “onu yüreklendir” olarak

çevrilmiştir. Bunun nedeni Türkçe'nin farklı dil yapısı uyarınca “cesaret”

kelimesinin önüne sıfat gelmemesidir. Çevirmen muhtemelen aynı kelimeyi

tekrarlamak istemediğinden dolayı, eş anlamlısını kullanmıştır. Ancak

Türkçe'deki tekrarlar anlamı kuvvetlendirdiklerinden ve Almanca'da da aynı

kelimenin önüne sıfat getirilerek etkisi arttırıldığından, orijinaldeki vurguyu

sağlamak için “yüreklendirmek” yerine “cesaretlendirmek” kelimesi tercih

edilmeliydi. (III,3)

Almanca cümlede geçen “dann” temel cümle bağlacının Türkçe karşılığı “o

zaman”dır. Ancak bu iki bağlacın aynı cümlede bir arada bulunması, anlam

açısından bozukluğa yol açacağından, çevirmen bu bağlacı cümlede

kullanmamıştır. (IV)

Almanca cümledeki son temel cümle yani “mach ihm ganz viel Mut!”

cümlesi kurallı bir cümledir. Ancak Türkçe'ye devrik cümle olarak

çevrilmiştir. (III,5)

Almanca’daki “kısaçizgi” Türkçe’de “virgül” ile karşılanmıştır. (III,6)

5. Almanca cümle bir temel cümle ve bir yan cümleden oluşmaktadır Yan

cümlenin zamanı “Präteritum (şimdiki zamanın hikayesi)” temel cümlenin

zamanı “Plusquamperfekt” yani “mişli geçmiş zaman” dır. Ancak Türkçe

cümlede temel cümlenin zamanı “Pefekt (dili geçmiş zaman)” dır. (III, 5)

Almanca cümlede geçen “entgegnen konnte” ifadesi Türkçe'ye “yanıt

vermesine fırsat kalmadan” olarak aktarılmıştır. “fırsat kalmadan” ifadesi

cümleye eklenmiştir. (III,1)

Page 342: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

343

Almanca cümledeki “können (yapabilmek, edebilmek)” modal fiili Türkçe'ye

Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

Almanca cümlede geçen “Wartezimmer”kelimesi Türkçe'ye sadece “oda”

olarak çevrilmiştir. Oysa doğrusu “bekleme odası” olacaktır. (III,3)

6. Almanca cümlede geçen “verwirrt” kelimesi Türkçe'ye “tepe sersemi” olarak

çevrilmiştir. Türkçe'de böyle bir deyim bulunmamaktadır. Bu kelimenin

Türkçe karşılığı “aklı karışmış bir biçimde” olacaktır.

Almanca cümlenin yüklemi olan “stand auf” Türkçe'ye “oturup kaldı” olarak

çevrilmiştir. Oysa doğrusu “ayağa kalktı” olacaktır. (III,3)

Türkçe çeviride yapılan bu değişiklikler cümlede anlam değişikliğinin

meydana gelmesine neden olmuştur. (V)

7. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

8. “viel” kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

9. Almanca cümlede geçen “Ziemlich” kelimesi Türkçe cümlede yer

almamaktadır. Bu kelimenin Türkçe'de “oldukça” sözcüğü ile karşılanması

gerekirdi. (III,2)

Almanca cümle devrik cümledir. Oysa Türkçe cümle kurallı bir cümledir.

(III,5)

Almanca cümlede geçen “mit lahmen Gliedern (her tarafı tutulmuş)” ifadesi

Türkçe'ye açıklama yapılarak “kol bacak ağrıları içinde” olarak çevrilmiştir.

Page 343: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

344

Almanca cümlede yer alan “zuhause ankommen” ifadesi “eve dönmek” değil,

“eve varmak” anlamına gelir. (III,3)

Almanca cümledeki “zuhause“ kelimesi iyelik eki almamıştır. Oysa

Türkçe'de “evine” kelimesiyle karşılanmış olup iyelik eki almıştır. (III,5)

10. Almanca cümle art arda gelen bir ünlem cümlesi ve bir temel cümleden

oluşmaktadır. Türkçe cümlede ise temel cümle bölünerek, araya ünlem

cümlesi girmiş, bu cümlenin ardından temel cümle devam etmiştir. (III,5)

Almanca cümlede geçen “wohl (herhalde” kelimesi ince bir alayı ifade

etmektedir. Oysa Türkçe'de “diye düşündük” ifadesi ile karşılanmış ve

cümledeki ironi kaybolmuştur. (III,3)

Yazar, cümlenin ironik olduğunu belirtmek için tırnak içindeki cümlenin

sonuna ayrıca ünlem işareti koymuştur. Ancak Türkçe cümlede “ünlem”

yerine “virgül” kullanılmış olması, cümlenin ironik bir etki yaratmasını

önlemiştir. (III,6)

11. Almanca cümle, birbirini takip eden bir ünlem cümlesi ve bir temel cümleden

oluşmuştur. Ancak Türkçe cümlede temel cümle başa alınarak bölünmüş,

araya Almanca'daki ünlem cümlesi yerleştirilmiştir. (III,5)

Türkçe cümlede “Ünlem işareti” yerine virgül konmuştur. (III,6)

Almanca cümlede geçen “sagte” kelimesi Türkçe'ye “diye atıldı” olarak

çevrilmiştir. Oysa bu kelimenin karşılığı “dedi” olacaktır. Çevirmen Anton'un

annesinin kızgınlığını daha çok vurgulamak için böyle bir çeviriyi tercih

etmiş olabilir. Ancak “iyi bildin” ifadesinin sonuna orijinal cümlede olduğu

Page 344: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

345

gibi ünlem işareti koymuş olsaydı kızgınlık ifadesini sağlamış olurdu.

*Almanca cümlede geçen “mit finsterer Miene” ifadesi Türkçe'ye “ters bir

suratla” olarak aktarılmıştır. Ancak Türkçe'de böyle bir ifade

bulunmamaktadır. Çevirmen bunun yerine “asık bir yüzle ” ifadesini

kullanabilirdi.

12. Amanca cümlede geçen “fast” kelimesi Türkçe cümlede yer almamaktadır.

Bu kelime “neredeyse” olarak Türkçe'ye aktarılabilirdi. (III,2)

Almanca cümlenin sonundaki “ünlem işareti” cümlenin ironik bir anlamı

olduğunu belirtmektedir. Ancak Türkçe cümlede ünlem yerine "nokta"

kullanılmış olması, cümlenin ironik anlamını yitirmesine neden olmuştur.

(III,6)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Şu Jürgen'de gece yatısına bile kalacağını düşündük neredeyse!

13. Almanca cümlede geçen “matt” kelimesi Türkçe'ye “şapşal şapşal” olarak

aktarılmıştır. Ancak bu kelime “yorgun” anlamına gelmektedir. (III,3), (V)

14. Tutarlı çeviri cümlesi. (II)

15. Almanca cümlede geçen “eigentlich” kelimesi Türkçe cümlede yer

almamaktadır.Bu kelime Türkçe cümlede “aslında” sözcüğü ile

karşılanabilirdi. (III,2)

Türkçe cümlede geçen “bu gece” ifadesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Page 345: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

346

Almanca cümlede “sich auf Wortgefechte einlassen” ifadesi "söz düellosu

yapmak" ile karşılanmıştır. “einlassen” kelimesi de “münakaşa etmek”

anlamına geldiğinden, anlamı güçlendirmesi açısından “yapmak” yerine

“girişmek” sözcüğü daha uygun düşebilirdi. (III,3)

16. Almanca cümle iki temel bir yan cümleden oluşmaktadır. Ancak Türkçe

cümle üç temel cümleden oluşmaktadır. (III,5)

Türkçe cümlede geçen “gidip yattı” ifadesi bir sonraki temel cümlenin bu

cümleye eklenmiş biçimidir. (VIII)

Almanca cümlede geçen “mitten auf den Küchentisch” ifadesi Türkçe'ye

“mutfak masasının üstü” olarak çevrilmiştir. Ancak doğrusu “mutfak

masasının ortası”olacaktır. Ayrıca orijinal cümlede yer alan “eine

Mathematik -Aufgabe nachrechnen” ifadesi Türkçe'ye “kendisini bekleyen

matematik ödevi” olarak aktarılmıştır. Ancak doğrusu “gözden geçirmesi

gereken bir matematik problemi” olacaktır. (III,3)

Almanca cümlede geçen “angeblich” kelimesi Türkçe cümleden çıkarılmıştır.

Bu kelime Türkçe'ye “bahane ederek” olarak çevrilebilirdi. (III,2)

Türkçe çeviride yapılan bu değişiklik, cümlenin anlam bakımından orijinal

cümleyle eşdeğer olmamasına neden olmuş, cümle içerik açısından

değişikliğe uğramıştır. (V)

Orijinal cümlede yer alan “weil” yan cümle bağlacı, Türkçe cümleye

“obwohl” yani “karşın” olarak çevirmiştir. (III,5)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Page 346: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

347

“Eşofmanı hışımla mutfak masasının ortasına bıraktı ve; gözden geçirmesi

gereken bir matematik problemini bahane ederek odasına çekildi.”

17. Almanca cümle bir temel cümle, bir mastar yan cümlesi, koşul yan cümlesi

ve bir de iki çizgi arasında yer alan arasözden oluşmaktadır. Türkçe cümle bir

zaman yan cümlesi, bir arasöz ve bir temel cümleden oluşmaktadır. Orijinal

cümlede geçen “würden” fiili cümleye “bir olayın gerçekleşmesi halinde”

anlamını kazandırmaktadır. Ancak Türkçe cümle bir kesinlik anlamı

içermektedir. (III,5), (V)

Almanca cümledeki mastar yan cümlesi bağlacı olan “um –zu” bağlacının

Türkçe'ye “-mek için, -mak için” olarak çevrilmesi gerekirken “sollen” modal

yardımcı fiili ile yani “meli,-malı” ile çevirmiştir. Ayrıca “wenn bağlacı” da

zaman ifade ediyormuş gibi yani “-inde” ekiyle çevrilmiştir. Ancak bu bağlaç

söz konusu cümlede koşul ifade etmektedir ve “-se, -sa” ekiyle çevrilmelidir.

(III,5)

Almanca cümlenin başında yer alan temel cümle, bu cümleden çıkarılarak bir

önceki cümlenin sonuna eklenmiştir. (VII)

Almanca cümlede geçen “einigermaßen” ve “inständig” kelimeleri cümleden

çıkarılmıştır. “einigermaßen” kelimesi “biraz olsun” ile “inständig” kelimesi

de “tüm kalbiyle” ile karşılanabilirdi.

Almanca cümledeki arasözün başında yer alan “was” kelimesi Türkçe

cümlede geçmemektedir. Bu kelime Türkçe'de “-ki” bağlacıyla

karşılanabilirdi. (III,2)

Page 347: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

348

Almanca cümlede geçen ve iki çizgi arasında yer alan arasözün sonunda

ünlem işareti bulunmaktadır. Ancak Türkçe cümlenin bu kısmında herhangi

bir noktalama işareti yoktur. (III,6)

*Çevirmen Türkçe cümlede “dilek kipine” yer vermediği için, cümle küçük

vampirin akşam Anton'un camını tıklatacağının kesin olduğu anlamını

içermektedir. Ancak cümlede aynı zamanda Anton'un böyle olmasını

umduğu ifadesi yer almaktadır. Zaten kesin olan bir şeyin aynı zamanda

umulması, anlatım bozukluğuna neden olmaktadır.

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Ancak, küçük vampir bu gece penceresini tıklattığı taktirde – ki Anton tüm

kalbiyle böyle olmasını umuyordu- biraz olsun zinde olabilmek için hemen

yattı.”

18. Almanca cümle “Und” temel bağlacıyla başlayıp bağlaç olarak da

kullanabilen “dann” belirteciyle devam eder. Türkçe cümlede ise her iki

bağlaç yer almamaktadır. Bu iki bağlaç Türkçe'ye “O zaman” olarak

çevrilebilirdi. (III,5)

Almanca cümlede yer alan ve “istemek” anlamına gelen “wollen” modal

yardımcı fiili Türkçe cümlede “müssen” yani zorunluluk olarak “gerekmek”

kelimesiyle karşılanmıştır. (III,3)

Aynı şekilde Almanca cümlede geçen “neue, besorgniserregende

Entwicklung” ifadesi de Türkçe cümlede yer almamaktadır. (III,2)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Page 348: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

349

Sonra da Anton onunla, bay Ruhsil hakkında ve bay Safdilzade ile ilgili yeni

kritik gelişme üzerine mutlaka konuşmak istiyordu.

Sayfa 16

• Başlık

1. Almanca cümledeki “kısa çizgi”Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,6)

.

2. Almanca cümlede geçen “zeigte sich nicht” ifadesi Tükçe'de “ortalarda

yoktu” ile karşılanmıştır. Bu ifade içerik olarak yanlış değildir, ancak

Almanca cümledeki ifadenin tam karşılığı Türkçe'de “ortalarda

görünmüyordu” olarak verilebilirdi. (III,3)

3. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

4. Almanca cümlede geçen “Und schließlich war Samstag” ifadesi “Sonunda

Cumartesi gelip çattı” ile karşılanmıştır. Ancak Almanca'daki ifadeyi tam

olarak karşılaması açısından “gelip çattı” yerine “oldu” kelimesi daha uygun

olabilirdi. Almanca cümlede geçen “termin” kelimesi “buluşmak” ile

karşılanmıştır. Oysa doğrusu “Bay Ruhsil'de randevusu olduğu...” olacaktır.

Almanca cümlede geçen “Abend” kelimesi “gün” olarak çevrilmiştir. Oysa

bu kelimenin anlamı “akşam” dır.. (III,3)

Page 349: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

350

5. Türkçe cümledeki geçen “akşam” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

“Um halb acht (yedi buçukta)” ifadesi “yedi buçuğa doğru” olarak

çevrilmiştir. (III,3)

6. Türkçe cümledeki “çünkü” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

7. Almanca cümlede geçen “sein Fenster” ifadesinde “pencere” kelimesi iyelik

bildiriyorken, Türkçe'de “yatak” kelimesi iyelik eki almıştır.

Ayrıca “kitabı açmak” anlamına gelen “aufschlagen” kelimesi “kucağına

koydu” olarak, “die dreizehn besten Geschichten” yani “En İyi On Üç

Hikaye” ifadesi “On Üç Korku Öyküsü” olarak çevrilmiştir (III,3)

8. Almanca cümlede geçen “eine schön gruselige Geschichte” ifadesi “daha

önceden hiç okumadığı bir öykü” olarak çevrilmiştir. Ancak bu ifade “epey

korkunç bir hikaye” anlamına gelir. (III,3)

9. Almanca cümle ve Türkçe cümle yapı olarak bazı farklılıklar göstermektedir.

Öncelikle Almanca cümle iki yan cümle ve bir temel cümleden oluşmaktadır

Türkçe cümle ise tek bir temel cümleden oluşmaktadır.

Almanca cümledeki “und” bağlacı iki yan cümlenin yüklemini birbirine

bağlarken, Türkçe'de iki zarf grubunu birbirine bağlar. Bu bağlacın

cümledeki yeri de yanlıştır. Söz konusu bağlacın “kendisine” kelimesinin

önünde yer alması gerekirdi.

Page 350: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

351

Almanca cümlenin başında bulunan “als” bağlacı ise “landen” ve “sagen”

fiilleri için kullanılmışken., Türkçe cümlede sadece “seslenmek” kelimesi

için kullanılmıştır. Bunun nedeni “landen” fiilinin Türkçe cümlede fiil olarak

kullanılmamış olmasıdır. Türkçe cümlede geçen “aniden” kelimesi de

cümlede yanlış yerde yer almaktadır. Bu sözcük Almanca cümlede

“landete” ve “sagte” fiillerini tanımlayan bir zarfken, Türkçe cümlede sadece

“seslendi” kelimesini tanımlamaktadır.

Almanca cümlede “landete” kelimesi fiil olarak kullanılmışken, Türkçe

cümlede fiil kullanılmamış, Almanca cümlenin fiili “sıfat fiil” olarak ismin

önünde çevrilmiştir. (III,5)

Almanca cümlede geçen “auf seinem Fensterbrett landete” ifadesi Türkçe'ye

“Pencerenin önüne tünemiş” olarak çevrilmiştir. Ancak “tünemek” kelimesi

“uçup gelmek” anlamını içermemektedir. Söz konusu kelime ise “konmak”

sözcüğüyle karşılanabilirdi. Aynı şekilde bu ifadede geçen “auf” edatı da

Türkçe'ye “önünde” olarak çevrilmiştir. “Fensterbrett (pencerenin önündeki

çıkıntı)” ifadesi de “pencere” ile karşılanmıştır. Doğrusu “üzerinde” olacaktır

Cümlede geçen “mit knarrender Stimme (kakırdayan bir sesle)” ifadesi

“cırtlak bir sesle” ile karşılanmıştır. Ayrıca almanca cümlede yer alan “sogar

richtig erschrocken” ifadesi de “adeta yerinden hopladı” ile karşılanmıştır.

Ancak Türkçe cümlede söz konusu ifade için kullanılan bu karşılık

okuyucunun gözünde bir resmin canlanmasına yol açarken, Almanca ifadede

bu durum görülmemektedir. Söz konusu ifade için çevirmen “gerçekten çok

korkmuştu” ifadesini kullanabilirdi Orijinal cümlede geçen “sagte” kelimesi

de “seslenince” olarak çevrilmiştir Oysa doğrusu “dediğinde” olacaktır.

Page 351: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

352

Ayrıca Almanca cümlede geçen “Gestalt” kelimesi de “şekil” anlamına

gelmesine rağmen bu cümlede kullanıldığında Türkçe'deki anlam

bütünlüğünü bozmaktadır. Bu sözcük yerine “karaltı” veya “gölge” kelimeleri

tercih edilebilirdi. (III,3)

Yine “auf seinem Fensterbrett landete” ifadesinde geçen “seinem” zamiri

cümleden çıkarılmıştır. Bunun nedeni çeviri cümlede bu ifadenin sadece

“pencere” sözcüğüyle karşılanmış olmasıdır. Bu zamirin “pencere”

sözcüğünün sonuna eklenen iyelik ekiyle çevrilmesi gerekirdi. (III,2)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Penceresinin pervazına aniden bir karaltı konduğunda ve kakırdayan bir sesle

"merhaba Anton" dediğinde ise gerçekten korktu.

10. Almanca cümlede geçen “schieben (ittirmek) ” kelimesi “sokmak” ile

karşılanmıştır. (III,3)

“elindeki” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

“hastig (aceleyle)” kelimesi birikileme olan”apar topar” ifadesiyle

karşılanmıştır. (III,5)

11. Bu cümle Türkçe’de yer almamıştır. (VII)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Küçük vampir odanın içerisine tırmandı ve yatağa yaklaştı

12. Almanca cümlede tırnak içinde yer alan cümle, cümlenin başında ye alırken,

Türkçe’de cümle sıralamaları değiştirilmiş, söz konusu cümlenin ortasında

Page 352: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

353

yer almıştır. “und” bağlacı “iken (während)” olarak çevrilmiştir. Bu da

Almanca cümlede var olan art zamanlılık anlamının eş zamanlı olarak

aktarılmasına yol açmıştır. (III,5)

“zischen (tıslamak)” kelimesi “söylenmek” olarak, “denken (düşünmek)”

kelimesi de”sanmak” olarak, “sein (olmak)” kelimesi “beklemek” olarak

çevrilmiştir. (III,3)

13. Türkçe cümlede geçen “görüyorum ki” ifadesi Almanca cümlede yer

almamaktadır. (III,1)

“noch nicht mal (henüz)” ifadesi Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

14. Almanca cümlede birbirine virgülle bağlanmış cümleler, Türkçe’de bağımsız

cümle olarak verilmiştir. Söz konusu Türkçe cümleye tırnak işaretinden sonra

“diye” kelimesiyle devam edilmeliydi. (VIII)

Türkçe cümlede geçen “çalışıyordu” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

“nicht wissen (bilmemek)” ifadesi “düşünmemek” olarak çevrilmiştir. (III,3)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Ben.. ben bu denli erken geleceğini bilmiyordum!” diye savundu Anton

kendisini”

15. Tutarlı çeviri cümle (II)

16. “krähzend (boğuk)” Türkçe’ye “garip” olarak aktarılmıştır. (III,3)

Almanca cümlede “kräftig” ve “nadelspitz” sıfatları arasında “virgül” varken

Page 353: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

354

Türkçe’de “ve” bağlacı bulunmaktadır. (III,6)

“birbirine çarparak” ifadesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

17. Almanca cümlenin zamanı “Perfekt (dili geçmiş zaman)” iken Türkçe

cümlenin zamanı “Präsens (şimdiki zaman) dır.” (III,4)

“her zamankinden çok daha hareketli” ve “aslında” ifadeleri cümleye

eklenmiştir. (III,1)

18. “voll (dolgun)” ve “aussehen (görünmek)” kelimeleri Türkçe’de yer

almamıştır. (III,2)

“tifrot (koyu kırmızı, vişne rengi)” kelimesi” vişne çürüğü” olarak

aktarılmıştır. (III,3)

Almanca cümledeki “yan cümle” temel cümleyle birleştirilerek çevrilmiştir.

(III,5)

Sayfa 17

1. Almanca cümlenin tırnak içinde kısmı bir temel ve bir yan cümleden

oluşmaktadır. Türkçe cümlede ise söz konusu kısımda üç temel cümle vardır.

(III,5)

“gierig” kelimesi Almanca’da hem “arzu etmek” hem de yemekle bağlantılı

olarak “tıkınmak”, “begierig” kelimesi de “sabırsızlanmak” anlamına

gelir. Almanca’da yazar sözcüğün eş anlamlarıyla bir kelime oyunu

yapmıştır. Türkçe’de bunu verebilmek için çevirmen “çok canı çekmek” ve

“çok istemek” ” ifadelerini kullanmıştır. (IV)

Page 354: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

355

Temel cümle “und nun” bağlacıyla başlamaktadır. Ancak Türkçe cümleye

baktığımızda bu bağlacın yerine “bilmiş ol” ifadesinin kullanıldığını görürüz.

Bu bağlaç Türkçe'de “şimdi de” ifadesi ile karşılanabilirdi. (III,3)

Almanca cümlede geçen “endlich” kelimesi cümleden çıkarılmıştır. Bu

kelime Türkçe'ye “artık” olarak çevrilebilirdi. (III,2)

Türkçe cümlede geçen “Bay Ruhsil” ifadesindeki “bay” kelimesi cümleye

eklenmiştir. (III,1)

Almanca cümlenin tırnak içinde yer alan kısmı “ünlem” işaretiyle biterken,

Türkçe cümlede bu kısmın sonunda “virgül” bulunmaktadır. (III,6)

2. Almanca cümle tırnak içinde yer alan ve tek bir kelimeden oluşan bir soru

cümlesi ve onun ardından gelen bir temel cümleden oluşmaktadır. Türkçe

cümleye baktığımızda ise, temel cümlenin bölünüp araya soru cümlesinin

yerleştirildiğini ve bu soru cümlesinden sonra temel cümlenin devam ettiğini

görürüz. (III,5)

Almanca cümlede yer alan “wiederholte” kelimesi Türkçe’de "sordu" olarak

çevrilmiştir. Oysa bu kekime “tekrarlamak” anlamına gelmektedir. (III,3)

“çok” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

3. Almanca cümlede geçen “gierig” kelimesi Türkçe'de “öyle mi” ile

karşılanmıştır. Çevirmen aynı ifadeyi üç cümle boyunca tekrarlamak

istememiş olmasından dolayı, bu ifadeyi tercih etmiş olabilir. Ancak yazar,

Page 355: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

356

Almanca'da tekrarlara çok yer verilmemesine rağmen “tekrarlama” yolunu

seçtiyse, çevirmenin de aynı tekrarı yapması gerekirdi. (III,3)

4. Almanca cümlede geçen “wieder” kelimesi Türkçe cümlede yer

almamaktadır. Bu kelime Türkçe'ye “tekrar” veya “yine” olarak

çevrilebilirdi. (III,2)

Almanca cümlede geçen “krächzend” kelimesi Türkçe'ye “tatsız” olarak

çevrilmiştir. Oysa bu kelime “boğuk” anlamına gelmektedir. (III,3)

5. Almanca cümlede geçen “natürlich” kelimesi Türkçe cümlede yer

almamıştır. Bu kelime Türkçe'ye “tabii ki” olarak" çevrilebilirdi. (III,2)

Almanca cümlenin zamanı “Präsens” yani “şimdiki zaman”dır. Oysa

Türkçe'de kullanılan zaman “dolaylı geçmişin bildirme kipi” yani kişinin

başkasından duyduğu veya farkında olmadan işlediği bir kılışın ifadesinde

kullanılan zaman kipidir. (III,4)

Almanca cümlede “gierig” ve “begierig” kelimeleri arasında ses açısından da

bir benzetme olduğu halde Türkçe cümlede bu verilememiştir. Bu da

Türkçe'nin farklı yapısından kaynaklanmaktadır. (IV)

6. Bu cümle Türkçe çeviride yer almamaktadır. (VII)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir ;

Programa başlamayı çok istiyorum.

Page 356: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

357

7. Almanca cümle biri tırnak içinde olmak üzere iki temel cümleden

oluşmaktadır. Ancak Türkçe cümlede tırnaktan sonraki bölüm çıkarılmıştır.

(VII)

Almanca cümlede yer alan “vorher” kelimesi cümlede yer almamıştır. Bu

kelime Türkçe'ye “önce” olarak çevrilebilirdi. (III,2)

Almanca cümle “Wir” ile başlamıştır. Çevirmen bunu Türkçe'nin sondan

eklemeli bir dil olması sebebiyle kelimenin arkasına eklediği “mız” takısıyla

vermiştir. Ancak Türkçe'de de Almanca'dakine benzer bir yapıyı kullanmak

maksadıyla “wir” kelimesini “bizim” kelimesiyle ile karşılayabilirdi. (III,3)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Bizim... bizim önce bir şey konuşmamız gerekiyor!”diye itiraz etti Anton

8. Almanca cümle tırnak içinde ter alan ve tek kelimeden oluşan bir soru

cümlesi ve onu takip eden bir temel cümleden oluşmaktadır. Ancak Türkçe

çeviride cümleler ayrı olarak verilmiştir . (VIII)

Çevirmenin böyle bir çeviriyi tercih etmesinden dolayı iki cümleyi birbirine

bağlayan “sagte” yani “dedi” kelimesi ve “der Vampir” yani “Vampir”

kelimesi cümleden çıkarılmıştır. (III,2)

9. Almanca cümlede “besprechen” kelimesinin tekrar edilmemesi amacıyla

“und was?(peki ne)” cümlesi kurulmuştur. Ancak Türkçe’de “konuşmak”

kelimesi kullanılmadığı takdirde cümlede bir eksiklik meydana gelecektir.

Page 357: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

358

Çevirmen bunun oluşmaması için “cümleyi “ne konuşacağız?” şeklinde

tercüme etmiştir. (IV)

10. Almanca cümle iki temel cümle ve bir de mastar yan cümlesinden

oluşmaktadır. Türkçe cümle ise bir temel cümle ve bir yan cümleden

oluşmaktadır. Almanca cümlenin başında yer alan temel cümle Türkçe

cümlede bulunmamaktadır. (VII)

Almanca cümlede geçen “probleme” kelimesi “konular” olarak çevrilmiştir.

Oysa bu kelime Türkçe'ye aynı şekilde “problemler” olarak çevrilebilirdi.

(III,3)

Türkçe cümlede geçen “hiç de” ifadesi Türkçe cümleye eklenmiştir. (III,1)

Çevirmenin cümlede yaptığı değişiklikler sonucu cümlenin içeriği de

değişmiştir. (V)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Besbelli morali oldukça bozuktu, onunla ciddi problemler hakkında

konuşmak için şartlar uygun değildi.

11. Almanca cümlede geçen “es” kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır. Bu

kelime Türkçe'ye “bunu” olarak çevrilebilirdi. (III,2)

Page 358: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

1

METNİN VE ÇEVİRİSİNİN ANALİZİ (Das rätselhafte Programm, s. 6070)

Page 359: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

360

Sayfa 60

• Der eigentliche Grund

(başlık)

1. Aber wir haben noch gar nicht

über den eigentlichen Grund

gesprochen, weshalb ich hier

bin“, sagte Anna jetzt und

schaute Anton zärtlich an.

2. „Über den eigentlichen

Grund?“ wiederholte Anton.

3. Gerade war er soweit gewesen,

dass er sich nach den Namen

des Verehrers erkundigen

wollte.

4. Doch nun würde ihn Anna

bestimmt vorwerfen, dass er

kein Interesse hätte, den Grund

ihres Herkommens zu erfahren,

und so verschob er die frage

auf später.

Sayfa 65

• Esas Neden

1. Anna, “Burada oluşumun esas

nedeni hakkında konuşmadık

daha,” diyerek şefkatle Anton'a

baktı.

2. Anton,”Esas neden mi” diye

onun sözlerini tekrarladı.

3. Halbuki Dorothee Teyzenin

hayranının adını öğrenebilmek

için konuşmayı tam da

kıvamına getirmiş

bulunuyordu.

4. Ama şimdi Anna'nın geliş

nedeni ile ilgilenmezse onu

tekrar kırıp üzebilirdi.

Bu nedenle soracağı soruyu

erteledi.

Page 360: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

361

5. Anna schaute ihn aus großen,

glänzenden Augen an.

6. „Es geht um das Programm!“

7. „Um das Programm?

8. Ja! Rüdiger hat mir so viel

davon erzählt“, erklärte sie,

verbesserte sich aber gleich

darauf:

9. „Nein so viel auch nicht – du

kennst ihn ja!

10. Jedenfalls, seine... seine

Andeutungen haben sehr

vielsprechend geklungen.

11. Und jetzt überlege ich, ob ich

das Programm nicht vielleicht

doch machen möchte!"

5. Anna kocaman ve parlak

gözleriyle ona baktı.

6. “Konu programla ilgili.”

7. “Program mı?”

8. “Evet Rüdiger bana çok şey

anlattı,” diye açıkladıysa da

hemen arkasından düzeltmek

gereğini hissetti:

9. “Hayır, çok şey sayılmaz

aslında...onu bilirsin!

10. Yine de anlattıkları bana yeter

11. Acaba o programa ben de

katılabilir miyim diye

düşünüyorum!”

Page 361: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

362

12. „Tatsächlich?“

13. „Na ja, meine Eckzähne... sie

wachsen immer noch –„

14. Anna lachte verlegen.

15. „Dabei habe ich mich so

angestrengt, damit sie nicht

länger werden!“

16. „Aber Willenskraft allein reicht

eben nicht aus“, erklärte sie

nach einer Pause und seufzte

traurig.

17. „Niemand kommt gegen

seine Natur an, sagt meine

Großmutter, Sabine die

Schreckliche.

18. Sie ist übrigens ganz glücklich

über meine Zähne.“

19. Anna kicherte verschämt

12. “Gerçekten mi?”

13. “Şey, evet, köpek dişlerim...

hala uzuyorlar aslında...”

14. Anna utangaç utangaç

gülümsedi.

15. “Halbuki uzamasınlar diye öyle

çaba gösterdim ki!”

16. Biraz ara verdikten sonra büyük

bir hüzünle,”Salt istemek

yeterli olmuyor,” diye söylendi.

17. “Büyükannem Korkunç Sabine

hiç kimse doğasına karşı

gelemez der.

18. Üstelik dişlerim uzuyor diye

pek de mutlu.”

19. Anna yine utançla kıkırdadı.

Page 362: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

363

20. „Aber so einfach, wie meine

Großmuter glaubt, ist es mit der

Natur leider nicht!“ sagte sie

dann.

Sayfa 61

1. „Immerhin ist es auch meine

Natur, die mich zu dir hinzieht

und gegen die ich genauso

wenig ankomme!

2. Und da du nun mal kein

Vampir werden willst...”

3. „N- nein!“ erwiderte Anton

hastig.

4. „Also, deshalb hab ich mir

gedacht:

5. „Wenn du nicht so werden

willst wie ich, sollte ich

vielleicht versuchen so werden

wie du!“

6. „Du – wie ich?“ fragte Anton

überrascht.

20. “Ama büyükannemin inandığı doğa konusu o kadar basit değil.

Sayfa 66

1. Beni sana doğru iten şey de

aynı şekilde benim doğam!”

2. Ve sen vampir olmayı

istemiyorsun bile.

3. Anton pür telaş bir halde

“Hayır istemiyorum” dedi.

4. İşte bu durumda ben de

şöyle düşündüm:

5. Eğer sen benim gibi olmak

istemiyorsan, ben senin gibi

olmayı denemeliyim!”

6. “Sen...benim gibi mi?

Anton çok şaşırmıştı.

7. Ja, durch das Programm!

Page 363: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

364

8. Falls es wirkt, könnten wir

viel öfter zusammen sein, wir

würden zusammen in die

Schule gehen, ach tausend

Dinge konnten wir tun!

9. Und Rüdiger sagt, das

Programm würde wahre

Wunder vollbringen”

10. „Herr Schwartenfeger, der

Psychologe, sagt das“

erwiderte Anton, den Annas

gefühlvolle Worte eigenartig

berührt hatten.

11. „Umso besser“, meinte

Anna.

12. „Dann ist es doch unbedingt

einen Versuch wert, findest du

nicht?“

13. Sie sah ihn ratsuchend an.

7. Evet, bu programı

uygulayarak!”

8. Etkili olursa daha fazla bir

araya gelebiliriz, hatta belki

okula bile gidebiliriz, binlerce

şey yaparız!

9. Rüdiger bu programın gerçek

bir mucize olduğunu söylüyor”

10. Anna’nın duygu yüklü

sözcüklerinden fazlasıyla

etkilenen Anton. “Bay Ruhsil,

şu psikolog da öyle düşünüyor

zaten.” diye atıldı.

11. Anna "Çok daha iyi," dedi.

12. “O zaman en azından bir kez

denemeye değer, sen de öyle

düşünmüyor musun?”

13. Soru işaretleriyle dolu gözlerini

Anton'a dikmişti.

Page 364: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

365

14. Anton nickte. „Ja!“

15. „Und diesen Versuch möchte

ich wagen – wenn du mir dabei

hilfst“, erklärte Anna.

16. „Ich?“

17. „Ja! Indem du mir alles über

das Programm erzählst!“

18. Ich kann dir aber nur das sagen,

was ich weiß" entgegnete

Anton.

19. Anna lächelte

20. „Ja, alles, was du weißt!“

21. Anton hustete ein paar Mal.

22. Verlegen setzte er sich zu Anna

aufs Bett, und mit rauher

Stimme begann er zu erzählen:

14. Çocuk başını salladı. “Evet!”

15. Anna, “Bana yardımcı olursan

bu denemeyi yapma cesaretini

göstereceğim” diye açıkladı.

16. “Ben mi?”

17. “Evet! Bana program hakkında

her şeyi anlatmalısın”

18. “Sana ancak bildiğim kadarını

söyleyebilirim”

19. Anna gülümsedi.

20. “Evet! "Ne biliyorsan anlat!”

21. Anton birkaç kere öksürerek

genzini temizledi.

22. Çekingen bir tavırla Anna'nın

yanına, yatağın üstüne oturdu,

çatlak bir sesle konuşmaya

başladı:

Page 365: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

366

23. Von dem Sonnenöl, der

Sonnencreme, den gelben

Kleidungsstücken, der

Sonnenbrille, dem

Lichtapparat, dem

Entspannungsstuhl.

Sayfa 62

1. Und er wiederholte für Anna –

so gut er konnte- ein paar der

Entspannungsübungen von

Herrn Schwartenfeger.

2. Je weiter er kam, desto

aufgeregter wurde Anna

3. „Aber das hört sich ja

wunderbar an“ rief sie, als

Anton geendet hatte.

4. „Glaubst du, ich könnte auch

mal so eine Probestunde

machen?“

23. Güneş yağını, güneş kremini,

sarı giysileri, güneş gözlüğünü,

ışık aygıtını, gevşeme

koltuğunu tek tek anlattı.

Sayfa 67

1. Bay Ruhsil'in uyguladığı

gevşeme hareketlerini dili

döndüğünce tarif etmeye

çalıştı.

2. Anna'nın heyecanı gitgide

artıyordu.

3. Anton sustuğunda, “Olağanüstü

şeyler söyledin” diye bağırdı.

4. “Ne dersin, ben de denesem mi

acaba?”

5. „Bestimmt!“ sagte Anton.

Page 366: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

367

6. „Aber lieber würde ich am

Anfang nur zuschauen“, meinte

Anna nach kurzem Überlegen.

7. „Glaubst du das wäre

möglich?“

8. „Hm – „ Anton zögerte.

9. „Ich müsste Herrn

Schwartenfeger fragen.“

10. Auf einmal fiel ihm etwas ein:

11. „Am nächsten Samstag, wenn

Rüdiger seine Therapiestunde

hat, dann könnten wir – du und

ich – zu Herrn Schwartenfeger

fliegen und erstmal von außen

zugucken.“

12. „Wie – von außen?“

5. “Neden olmasın?”

6. Anna biraz düşündükten sonra,

“Başlangıçta yalnızca izlesem

diyorum,” diye konuştu.

7. “Bu mümkün mü acaba?”

8. “Hımm,” Anton duraksadı.

9. “Bunu bay Ruhsil'e sormam

gerekir.”

10. Sonra aklına aniden parlak bir

fikir geldi:

11. “Önümüzdeki cumartesi günü

Rüdiger terapi saatindeyken

Bay Ruhsil’in oraya uçar ve

dışardan olan biteni izleriz, ne

dersin?”

12. “Dışardan mı?”

13. „Wir könnten durchs Fenster

gucken!“

Page 367: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

368

14. „Ach, durchs Fenster“, sagte

Anna, und jetzt kicherte sie.

15. „Oh ja, das machen wir!“

16. In ihrer Freude umarmte sie

Anton und gab ihm einen Kuss;

einen Hauch von einem Kuss.

Sayfa 63

1. Noch immer kichernd stand sie

auf.

2. „Ich muss fliegen!“

3. „Schon?“

4. „Ja, ich muss nachsehen ob

Lumpi auch wirklich seinen

Dienst tut.“

13. Pencereden bakarız demek

istedim!”

14. “Ah, pencereden!” Anna kıkır

kıkır gülmeye başlamıştı.

15. “Evet, öyle yapabiliriz.”

16. Yaşadığı sevincin

büyüklüğüyle bir anda

Anton’un boynuna sarıldı ve

ona bir öpücük verdi; kuş

kanadı gibi dokunup geçen bir

öpücük.

Sayfa 68

1. –

2. “Artık uçmam gerekiyor.”

3. “Hemen mi?”

4. “Evet, Bıçkın görevini yapıyor

mu onu kontrol etmeliyim.”

5. Sie warf Anton noch einen

innigen Blick zu.

Page 368: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

369

6. „Bis Samstag!“ sagte sie.

7. Vorsichtig berührte Anton

seine Wange, aber Annas

Lippen hatten keine Spur

hinterlassen; nicht die

„allerkleinste Schramme”

• Ohne Vampire wäre das

Leben langweilig

8. Am nächsten Samstag landete

Anna kurz nach neun auf

Antons Fenstersims.

9. „Guten Abend, Anton!“ sagte

sie mit einem zärtlichen

Lächeln.

10. Sie trug wieder ihr dunkelrotes

Stirnband und wirkte – für

Vampir- Verhältnisse –

erstaunlich gepflegt

5. Anton’a anlamlı anlamlı

bakarak,

6. “Cumartesiye dek hoşça

kal!” diye fısıldadı

7. Anton dikkatli bir şekilde

yanağına dokundu ama

Anna'nın dudakları hiç iz

bırakmamıştı; en ufacık "bir

zarar" bile vermemişti kısacası!

• Vampirsiz Yaşam Çok Sıkıcı

Olurdu

8. Bir sonraki Cumartesi günü

dokuzu biraz geçe Anna

Anton'un penceresinin

pervazına kondu.

9. Yüzünde mutlu bir

gülümsemeyle, "İyi akşamlar,

Anton!" dedi.

10. Koyu kırmızı alın bandını yine

takmıştı ve – vampirlerin

şartlarına göre – olağanüstü

bakımlı görünüyordu.

11. "Hallo, Anna", antwortete er

mit rauher Stimme.

Page 369: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

370

12. "Bist du fertig?" fragte sie.

13. Anton nickte.

14. Er streifte sich den

Vampirumhang über, den er

schon bereitgelegt hatte, und

kletterte aufs Fensterbrett.

15. Draußen in der Luft fragte

Anna flüsternd:

16. "Kennst du die Strecke, die wir

fliegen müssen?"

17. "Ja”, antwortete er.

18. Das helle Mondlicht fiel auf ihr

Gesicht und ließ ihre großen

Augen schimmern.

11. Çocuk çatlak bir sesle, "Selam

Anna" dedi.

12. "Hazır mısın?"

13. Anton başını saladı.

14. Vampir pelerinini sırtına aldı ve

pencerenin içine tırmandı.

15. Temiz havaya çıktıklarında

Anna fısıldadı:

16. "Uçacağımız yolu biliyor

musun?"

17. "Evet"

18. Ay ışığı suratına vurmuş,

kocaman gözlerini birer boncuk

gibi parlatmıştı.

19. Richtig süß sah sie aus...

20. Anton wandte rasch den Blick

ab.

Page 370: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

371

21. Er fürchtete, dass er vergessen

würde, die Arme auf und ab zu

bewegen, falls er Anna noch

länger anschaute.

Sayfa 64

1. „Ist es nicht eine wunderschöne

Nacht?“ hörte er sie fragen.

2. "Wie geschaffen zum

Mondscheinbaden!"

3. "B-baden?" sagte Anton.

4. "Aber wir wollten doch zu

Herrn Schwartenfeger!"

5. "Ja", sagte Anna sanft.

19. Gerçekten de şeker bir hali

vardı...

20. Anton bakışlarını hemen çekti.

21. Anna'ya biraz daha bakarsa

kollarını bir aşağı bir yukarı

sallamayı unutacağından

korkuyordu.

Sayfa 69

1. Anna “Ne muhteşem bir gece,

öyle değil mi?” diye sordu.

2. "Ay ışığı banyosu için

yaratılmış sanki."

3. "Ban...banyo mu?" Anton çok

şaşırmıştı.

4. "Ama biz hani bay Ruhsil'e

gidecektik?"

5. Anna yumuşak bir sesle "Evet,"

dedi.

6. "Es war auch nur eine Idee, das

mit dem Mondscheinbaden.

Page 371: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

372

7. Und ohne Ideen wäre das

Leben langweilig, findest du

nicht?"

8. „Doch“, bestätigte Anton.

9. “Aber noch langweiliger wäre

es ohne Vampire!“ fügte er

hinzu.

10. Obwohl ...“Leben“ war,

bezogen auf Anna und Rüdiger,

nicht unbedingt der passende

Ausdruck; selbst wenn Anna

alles daransetzte, um sich ihm,

Anton anzugleichen.

11. Nach einer Weile verlangsamte

Anton seinen Flug.

12. „Wir sind da!“ sagte er, und

unwillkürlich flüsterte er.

6. "Ay ışığı banyosu bir fikirdi yalnızca..

7. Ve fikirler olmasa yaşam çok

can sıkıcı bir hal alırdı. Sence

de öyle değil mi?"

8. Anton, "Tabii ki öyle," diye

kızı onayladı.

9. "Vampirler olmasaydı daha da

sıkıcı olurdu," diye aklından

geçirmeden de edemedi.

10. Anna ve Rüdiger söz konusu

olduğunda "yaşam" sözcüğü

pek de yerinde bir seçim

sayılmazdı; Anna, Anton'a

benzemekte ve onunla eşitmiş

gibi davranmakta dirense bile.

11. Bir süre sonra Anton uçuş

hızını azalttı.

12. “Geldik sayılır!”

Bilinçsizce sesini alçaltıp

fısıldadı:

13. „Siehst du das große Haus mit

den Büschen davor?

Page 372: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

373

14. Im Erdgeschoss hat Herr

Schwartenfeger seine Praxis.“

15. „Im Erdgeschoss?“ wiederholte

Anna.

16. „Schade!“

17. "Wieso schade?" fragte Anton?

18. „Dann brauchen wir unsere

Umhänge nicht!“ meinte sie

und machte ein enttäuschtes

Gesicht.

19. „Aber wir brauchen sie für den

Rückflug“, erwiderte Anton

20. „Sonst müssten wir

stundenlang im Bus sitzen.“

13. “önünde çit olan şu evi görüyor

musun?

14. Bay Ruhsil'in muayenehanesi

zemin katta.”

15. “Zemin katta mı?

16. Çok yazık!”

17. "Neden yazık oluyormuş?

Anton pek meraklanmıştı.

18. “Pelerinlerimize gereksinme

duymayacağız da ondan!” Kız

düş kırıklığına uğramış gibiydi.

19. Anton “Ama geri dönerken

lazım olacaklar,” dedi.

20. “Aksi halde saatlerce otobüste

oturmamız gerekir.”

21. „Ich würde gern stundenlang

neben dir im Bus sitzen – nein,

eine Ewigkeit lang!“ sagte

Anna.

Page 373: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

374

22. Anton gab keine Antwort.

23. Er steuerte den Vorgarten an

und landete hinter den

Rosenbüschen.

24. Anna folgte ihm.

25. „Und wo ist nun Rüdiger?“

fragte sie leise.

26. Anton musterte die

Fensterfront.

27. Rechts vom Eingang waren

sechs Fenster zu erkennen, die

so vermutete er, alle zu der

Praxis von Herrn

Schwartenfeger gehörten.

21. “Senin yanında saatler boyu

otobüste oturmaya hazırım –

hayır saatler boyu değil,

sonsuza dek oturabilirim!”

22. Anton hiç yanıt vermedi.

23. Büyük bir dikkatle ön bahçeye

doğru inişe geçti ve gül

fidanlarının arkasına kondu.

24. Anna da onu izledi.

25. Alçak sesle “Rüdiger nerede

acaba?” diye sordu.

26. Anton pencereleri incelemeye

başladı.

27. Girişin sağ tarafında altı tane

cam bulunuyordu ve Anton'un

tahminine göre bunların hepsi

de Bay Ruhsil'in

muayenehanesinin camlarıydı.

Sayfa 65

1. Die ersten vier waren dunkel,

nur hinter den beiden letzten

erkannte Anton Licht.

Page 374: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

375

2. Er versuchte sich zu erinnern,

wie viele Fenster das

Sprechzimmer des

Psychologen hatte.

3. Er glaubte, dass es zwei

waren..

4. „Die letzten beiden“, sagte er

flüsternd.

5. „Das muss das Sprechzimmer

sein.“

6. Zum Glück hat er keine

Rollos, der Psychologe",

bemerkte Anna.

7. „Nur solche dicke

Tüllgardienen – brr!“

Sayfa 70

1. İlk dördü karanlıktı, Anton

sadece son iki tanesinde ışık

olduğunu fark etti.

2. Psikoloğun çalışma odasının

kaç penceresi olduğunu

anımsamaya çalıştı.

3. Galiba iki taneydi.

4. “Sondan iki cam” diye

fısıldadı.

5. "Orası çalışma odası olmalı."

6. Anna, “Şanslıyız,

camlarda stor yokmuş”, dedi.

7. “Yalnızca tül perdeler var –

bırrr!”

8. „Magst du keinen Tüll?“ fragte

Anton verwundert.

9. Er dachte daran, wie begeistert

Anna von dem alten, schon

ziemlich zerlumpten

Page 375: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

376

Spitzenkleid gewesen war, das

sie in der Ruine im Jammertal

gefunden hatten.

10. „Doch“ sagte Anna.

11. „Aber bei Gardienen ist es die

reinste Verschwendung.“ –

12. „Nein, Gardinen selbst sind

Verschwendung!“ verbesserte

sie sich gleich darauf.

13. „Für uns wäre es jedenfalls

eine große Erleichterung, wenn

die Menschen weder Vorhänge

noch Rollos noch Tüllgardinen

hätten!“

14. Jetzt kicherte sie.

8. Anton hayretle “Tül sevmez

misin?” diye sordu.

9. Anna'nın İniltiler Vadisi'ndeki

yıkıntıların arasından bulup

çıkarttığı delik deşik dantel

elbise için nasıl delirdiğini çok

iyi anımsıyordu.

10. Anna, “Severim sevmesine de,”

diye açıkladı.

11. “Ama perde olarak

kullanıldığında israftan başka

bir şey değil...

12. Hayır, aslını ararsan, perdenin

kendisi tam anlamıyla israf

demek!” diye kendi sözlerini

düzeltti.

13. “İnsanların perdesiz, tülsüz ya

da storsuz oturmaları bizim için

ne büyük kolaylık olurdu!”

14. Kıkır kıkır gülmeye başlamıştı

15. „Aber Tüllgardinen sind

durchsichtig“, sagte Anton und

fügte hinzu:

Page 376: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

377

16. „Übrigens, wenn es wirklich

das Sprechzimmer sein sollte,

haben wir riesiges Glück!“

17. „Wieso?“

18. „Na, weil unter den Fenstern

gemauerte Vorsprünge sind.

19. Auf denen können wir sitzen

und ganz bequem ins Zimmer

spähen.“

20. „Ja, stimmt.“

21. Anna breitete den Umhang aus,

machte ein paar Bewegungen

mit den Armen und landete vor

dem linken der beiden

erleuchteten Fenster.

15. Anton “Ama tül perdelerin

içerisini rahatlıkla görürsün,”

diyerek şunları ekledi:

16. “Ayrıca eğer ışıklı pencereler

gerçekten çalışma odasına aitse

çok şanslıyız demektir!”

17. “Niçin?”

18. “Pencerelerin alt kısımlarında

taştan çıkıntılar var da onun

için.

19. Bunların üstüne oturabilir ve

rahat rahat içerisini

gözleyebiliriz.”

20. “Evet, doğru.”

21. Anna, pelerinini gerdi,

kollarını birkaç kez hareket

ettirdi ve iki pencereden

soldakinin kenarına kondu.

22. Anton flog hinterher und ließ

sich auf dem rechten Fenster

nieder.

Sayfa 66

Page 377: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

378

1. „Wie maßgeschneidert, nein –

maßgemauert für uns!“ sagte

Anna.

2. Anton warf einen raschen

Blick zur Strasse hinüber.

3. Aber die Fenster lagen im

Schatten einer hohen Tanne, so

dass nur jemand, der gezielt

nach ihnen Ausschau hielt, sie

eher entdecken würde.

• Geräusche und Gerüche

(başlık)

4. „Ich sehe Rüdiger“ flüsterte

Anna aufgeregt.

22. Anton da peşi sıra uçarak aynı

yere geldi ve sağ pencerenin

içine de o yerleşti

Sayfa 73

1. Anna, “Bu çıkıntıları bizi

düşünüp yapmışlar sanki,” diye

fısıldadı.

2. Anton sokağa acele göz attı.

3. Ama pencereler yüksek bir

çamın gölgesinde kaldıkları

için görünme olasılıkları çok

azdı.

Yalnızca doğrudan onları orada

görmek için bakan birisi

varlıklarını keşfedebilirdi

ancak.

• Gürültüler ve Kokular

(başlık)

4. Anna heyecan içinde

“Rüdiger’i gördüm” diye

fısıldadı.

5. „Aber er liegt, und hat die

Augen geschlossen.“

Page 378: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

379

6. Glaubst du; er ist im Ohnmacht

gefallen?

7. „In Ohnmacht gefallen?“

wiederholte Anton.

8. „Ich vermute , das ist eine

dieser Entspannungsübungen.

9. Wieso vermutest du das?

10. Ich dachte, du wüsstest was

Rüdiger macht!“

11. „Nein“ Anton grinste.

12. Herr Schwartenfeger versperrt

mir die Sicht mit seinem

breiten Kreuz.“

13. Dann komm doch rüber!“

5. “Ama uzanmış ve gözlerini

kapatmış.

6. Bayılmış olmasın sakın?”

7. Anton “Bayılmak mı?” diye

yineledi.

8. “Sanırım bu gevşeme

alıştırmalarının bir parçası

olmalı.

9. “Sanıyor musun?”

10. Ben Rüdiger’in yaptıklarını

biliyorsun diye düşünmüştüm.

11. “Hayır!” Anton sırıttı.

12. “ Bay Ruhsil’in kocaman sırtı

görmemi engelliyor.

13. “Öyleyse yanıma gel.”

14. „Ist es nicht zu eng für uns

zwei?“

Page 379: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

380

15. „Zu eng?“ Anna lächelte.

16. „Mit dir wird es mir nie eng

genug sein!“

17. „Wenn du meinst...“ sagte

Anton verlegen und sprang zu

ihr hinüber.

18. Nun konnte Anton unter Annas

Rosenparfüm „Mufti Ewige

Liebe“ den schwachen

Modergeruch wahrnehmen,

den sie ausströmte

19. „Nie eng genug... auch wenn

Anna das netteste Mädchen

war, das ihm je begegnet war,

so blieb sie doch ein Vampir,

und ihr Wunsch nach größerer

Nähe und Innigkeit würde

wohl nie in Erfüllung gehen.

14. “Orası iki kişi için fazla dar

değil mi?”

15. “Dar mı?” Anna gülümsedi.

16. “Sen yanımda oldukça hiçbir

yer bana dar gelmez!”

17. “Öyle diyorsan...” Anton biraz

utanarak sustu ve Anna'nın

bulunduğu yere geçti.

18. Anna'nın “Küfti Ebedi Aşk”

isimli gül kokan parfümünün

altından gelen hafif küf

kokusunu rahatlıkla

algılayabiliyordu.

19. Hiçbir yerin dar gelmemesi...

Anna bugüne değin karşılaştığı

kızların içinde en sevimlisi olsa

dahi yine de bir vampirdi ve

Anton'la arzuladığı yakınlığa

kavuşması asla mümkün

değildi.

Sayfa 67

Page 380: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

381

1. Als hätte Anna seine

Gedanken erraten, schaute sie

ihn an und lächelte zärtlich.

2. Hastig wandte Anton den

Blick ab.

3. Er sah den

Entspannungsstuhl, in dem der

kleine Vampir, offenbar

vollkommen ruhig und gelöst,

lang ausgestreckt lag.

4. „Ist es nicht unheimlich?“

sagte Anna leise.

5. „Was dieser Psychologe

alles mit ihm anstellen könnte!

6. Und Rüdiger ist ihm hilflos

ausgeliefert...“

Sayfa 73

1. Anna düşüncelerini okumuş

gibi şefkatle ona bakıp

gülümsedi.

2. Anton alelacele bakışlarının

yönünü değiştirdi.

3. Küçük Vampirin görünüşe göre

pek rahat bir şekilde uzandığı

gevşeme koltuğuna baktı.

4. Anna alçak sesle, “Ne

inanılmaz şey!” diye söylendi.

5. “Psikolog Rüdiger'e neler

yaptırıyor, baksana.

6. Ve Rüdiger de hiç karşı

çıkmadan onu dinliyor.”

Page 381: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

382

7. „Aber Herr Schwartenfeger

will doch sein Programm bei

Rüdiger ausprobieren“

versuchte Anton sie zu

beruhigen.

Sayfa 68

1. Im Prinzip interessiert er sich

überhaupt nicht für Vampire.

2. Er wollte euch nur kennen

lernen, weil ihr diese starken

Ängste vor den Sonnenstrahlen

habt, diese Sonnenphobie.

3. Herr Schwartenfeger würde

Rüdiger nie etwas tun – und dir

natürlich auch nicht.“

4. „Meinst du?“ sagte Anna

unsicher.

7. Anton, “Bay Ruhsil yalnızca

programını uyguluyor,” diye

kıza durumu açıklamaya

çalıştı:

Sayfa 74

1. Prensipte vampirlerle hiç

ilgilenmez.

2. Sizlerle ilgilenmesinin tek

nedeni ise güneş fobiniz yani.

3. Bay Ruhsil Rüdiger’e zarar

verebilecek bir şey yapmaz –

sana da tabii.

4. “Öyle mi dersin?” Anna pek

inanmışa benzemiyordu.

Page 382: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

383

5. „Ja!“ versicherte Anton –

obwohl ihm auch unbehaglich

zumute war, als er den kleinen

Vampir so durch die Scheibe

beobachtete; ohne die

Möglichkeit, im Ernstfall

einzugreifen.

6. Andererseits war es Rüdigers

eigene Entscheidung gewesen,

ihn, Anton, von den Sitzungen

auszuschließen!

7. „Wozu soll das Liegen denn

gut sein?“ fragte Anna.

8. „Rüdiger war doch den ganzen

Tag im Sarg!“

9. "Wahrscheinlich spricht Herr

Schwartenfeger mit ihm",

sagte Anton.

10. "Oder er liest ihm etwas vor.

5. Anton, “Evet öyle” diye kıza

güvence verdi

Aslında küçük Vampir’i böyle

pencerenin ardından,

gerektiğinde müdahale etme

olanağından yoksun

olarak.gözlemekten rahatsızlık

duyuyordu.

6. Öte yandan onu, Anton’u

seanslardan uzaklaştırmak

Rüdiger’in kararıydı!

7. Anna, “Yatmak neden iyi olsun

ki?” diye sordu.

8. Rüdiger gün boyunca Tabutun

içindeydi zaten!”

9. Anton, "Bay Ruhsil onunla bir

şeyler konuşuyordur belki de,"

dedi.

10. "Ya da ona bir şey okuyordur."

Page 383: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

384

11. „Er liest ihm etwas vor?

12. Und das soll helfen?“

13. „Vielleicht ist es eine

Geschichte über Sonne.!“

14. „Über die Sonne?“

15. Anna lachte spöttisch.

16. „Dann würde ja Rüdiger

garantiert nicht so ruhig

daliegen“

17. „Vielleicht doch!“ erwiderte

Anton.

18. „Das ist ja gerade das

besondere an dem Training.

11. “Ona bir şey mi okuyor?

12. Bunun mu yardımı

dokunacak?”

13. “Belki de güneşle ilgili bir

öykü okuyordur.”

14. “Güneşle ilgili mi?”

15. Anna alaycı bir şekilde

gülümsedi.

16. “Öyle olsa Rüdiger böyle sakin

sakin yatar mıydı hiç?”

17. Anton kızı,”Belki de yatardı,”

diye yanıtladı.

18. “Alıştırmaların en ilginç yanı

da bu zaten.

Page 384: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

385

19. Dabei wirst du nach und nach

mit Dingen

zusammengebracht, die dir

Angst bereiten.

20. Aber weil du dann ganz

entspannt bist, machen sie dir

plötzlich keine Angst mehr.“

21. Ach so –“ Anna atmete ein

paarmal hörbar ein und aus.

22. „Und was passiert nun?“

fragte sie.

23. Herr Schwartenfeger hatte sich

aus seinem Drehstuhl erhoben.

24. Mit einer auffordernden Geste

hielt er dem kleinen Vampir,

der seine Augen wieder

geöffnet hatte, das gelbe

Stirnband und die gelben

Socken hin.

19. Seni korkutan şeylerle aşama

aşama yüz yüze getiriliyorsun.

20. Ama o sırada son derece

gevşek bir halde bulunduğun

için, aniden hiç korkmadığını

fark ediyorsun.”

21. “ Ah demek öyle...” Anna

birkaç kez derin derin soluk

alıp verdi.

22. “Şimdi ne olacak acaba?”

23. Bay Ruhsil bu arada

koltuğundan kalkmış,

24. artık gözleri açık yatan Küçük

Vampir’e cesaret verici bir

tavırla saç bandını ve sarı

çorapları uzatmıştı.

Page 385: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

386

Sayfa 69

1. „Ich schätze, Rüdiger soll sich

hübsch machen“, antwortete

Anton.

2. „Sich hübsch machen?“

3. „Ja!“

4. Gerade streifte der kleine

Vampir das Stirnband über

seine wilde Haarmähne.

5. Dabei schnitt er eine

fürchterliche Grimasse.

6. Aber wild entschlossen rückte

er sich das Stirnband noch

tiefer in die Stirn und zupfte

ein paar Strähnen darunter

hervor.

7. „Igitt!“ sagte Anna verächtlich.

Sayfa 75

1. Anton “Bence Rüdiger’in

süslenmesini istiyor.” Diye

fikrini açıkladı.

2. “Süslenmek mi?”

3. “Evet!”

4. Tam o sırada Küçük Vampir

saç bandını taraz taraz

saçlarının üzerine geçiriverdi.

5. Bu sırada yüzünde korkak bir

ifade belirdi belirmesine

6. ama kararlı bir hareketle bandı

saçlarına iyice oturtup altından

birkaç tutamı da dışa çekti.

7. “Olamaz!” Anna küçümseyen

gözlerle ağabeyine bakıyordu.

Page 386: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

387

8. „Kein Vampir sollte gelb

tragen.“

9. „Aber es ist doch wegen der

Sonnen- Phobie“ entgegnete

Anton und gab ihr insgeheim

recht:

10. Zu der kalkweißen Haut des

kleinen Vampirs und zu seinen

dunklen Augenrändern sah das

gelbe Stirnband in der Tat

abscheulich aus – ganz im

Gegensatz zu Annas

dunkelrotem Band!

11. „Glaubst du, dass ich auch so

ein gelbes Stirnband tragen

muss, wenn ich die Therapie

mache?“ erkundigte sich Ana.

12. Anton nickte – angestrengt

bemüht, nicht zu lachen: denn

der kleine Vampir hatte

begonnen, sich auszuziehen:

8. „Hiçbir vampir sarı kullanamaz!”

9. Anton, “Ama bunun nedeni

güneş fobisi de ondan” diye

yanıt verip içinden de Anna’ya

hak vermekten geri kalmadı:

10. Küçük Vampir’in tebeşir

beyazı suratı ile koyu renk göz

kenarları, sarı saç bandı ile

birleşince iğrenç bir görünüm

ortaya çıkmıştı- Anna’nın vişne

çürüğü saç bandının yarattığı

etkinin tam tersi,

anlayacağınız!

11. Anna, “Ben de terapiye

katılırsam, aynı onun gibi sarı

saç bandı mı takmak zorunda

kalacağım?” diye sordu.

12. Anton başını sallarken bir

yandan da gülmemek için

kendini zor tutuyordu: Çünkü

küçük vampir soyunmaya

başlamıştı.

Page 387: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

388

13. zuerst seine eigenartigen

schwarzen Stoffschuhe, - und

danach Wollstrumpfhose, nein;

die Strumpfhosen; es schienen

zwei zu sein.

14. „Guck nicht hin!“ sagte da

Anna.

15. Wieso nicht?“ fragte Anton

verblüfft.

16. „Weil ich nicht will, dass du

die schäbigen Sachen siehst, in

denen wie rumlaufen müssen.“

erklärte sie.

17. Aber daran denke ich doch gar

nicht“, erwiderte Anton.

18. „Es ist nur wegen der Therapie

– und weil ich wissen muss,

wie es mit dem Programm

weitergeht.“

13. Önce kendine özgü siyah

pabuçlarını, ardından yün

külotlu çorabını çıkarttı.

14. Anna tam o sırada, “Sakın

bakma!” diye atıldı.

15. “Neden bakmayacak mışım?”

Anton şaşırmıştı.

16. “Ne kadar berbat ve iğrenç

şeyler giydiğimizi görmeni

istemiyorum da ondan!”

17. Anton, “Böyle düşünmek

aklımın ucundan bile geçmez,”

diye ona güvence vermeye

çalıştı.

18. “Soyunmak da bu terapinin bir

parçası – ve ben bu programın

akışının nasıl olduğunu çok

merak ediyorum.”

Page 388: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

389

Sayfa 70

1. „Trotzdem!“ antwortete Anna.

2. „Ich werde dir sagen, wenn du

gucken kannst.“

3. Anton drehte den Kopf weg.

4. Während sein Blick zur Strasse

wanderte, stellte er sich vor,

wie der Geruch wohl sein

würde, der von Rüdigers

Füssen und uralten, löchrigen

Strumpfhosen ausging.

5. Wie gut, dass die dicken

Glasscheiben dazwischen

waren! dachte er; sie dämpften

Geräusche und... Gerüche!

6. „So, du darfst wieder gucken!“

hörte er Annas Stimme.

Sayfa 70

1. Anna “Yine de bakma sen,”

diye ısrar etti.

2. “Ne zaman bakacağını ben sana

söylerim!”

3. Anton başını öbür yana çevirdi.

4. Bakışları sokağı tararken bir

yandan da Rüdider’in

ayaklarının ve bin yıllık

çoraplarının nasıl koktuğunu

tahmin etmeye çalışıyordu.

5. İyi ki arada kalın camlar vardı!

Hem gürültüyü hem de...

kokuyu kesiyorlardı!

6. Anton, “Artık bakabilirsin”

diyen Anna’nın sesini duydu.

Page 389: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

390

7. Anton drehte sich um – und um

ein Haar hätte er laut

aufgeschrien:

8. Mit bloßen, erschreckend

weißen Beinen lag der kleine

Vampir auf den

Entspannungsstuhl.

9. Seine Füße steckten in den

gelben Wollsocken, die

allerdings mindestens eine

Nummer zu groß waren.

10. Und dazu noch das gelbe

Stirnband...

11. Es war ein Anblick, der Anton

schaudern ließ und ihn

gleichzeitig zum Lachen reizte.

12. „Und das nennst du hübsch

machen!“ sagte Anna.

7. Bakışlarını yine odanın içine

çevirdi ve az daha çığlığı

basıyordu.

8. Küçük Vampir çıplak ve

ürkütücü derecede beyaz

bacakları ile gevşeme

koltuğuna uzanmış yatıyordu.

9. Ayaklarında kendisine en az iki

numara büyük gelen sarı yün

çoraplar vardı.

10. Ve bir de sarı saç bandı.

11. Anton’u hem ürperten hem de

nedense güldüren bir

görünümdü bu.

12. Anna, “Ve sen buna süslenmek

diyorsun” diye konuştu.

Page 390: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

391

13. “Aber es wirkt“, entgegnete

Anton.

14. „Rüdiger macht ein ganz

zufriedenes Gesicht!“

• Liebesblindheit (Başlık)

15. „Ja, zufrieden sieht er aus“, gab

Anna ihm recht.

16. Der kleine Vampir hatte die

Augen wider geschlossen und

schien zu träumen.

17. „Wahrscheinlich denkt er an

Olga“, meinte Anton grinsend.

18. „Sprich nicht von Olga“,

zischte Anna.

19. „Schlimm genug, dass sie bald

hier sein wird!“

13. Anton, “Her ne olursa olsun,

etkisi büyük,” diye konuştu.

14. Baksana, Rüdiger ne kadar

hoşnut görünüyor.”

• Aşkın gözü kördür (Başlık)

15. Anna da “Evet, gerçekten

memnun,” diye ona hak verdi.

16. Küçük Vampir yeniden

gözlerini yummuş, belli ki

hülyalara dalmıştı.

17. Anton sırıtarak, “bence Olga’yı

düşünüyor”, diye fısıldadı.

18. Anna, “Olga’dan söz etme”

diye dişlerinin arasından

söylendi.

19. “Kısa bir süre sonra burada

olacak olması yeterince kötü

zaten!

Page 391: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

392

Sayfa 60

• Başlık

1. Almanca cümle tırnak işaretinin içine dahil olan bir temel cümle ve bir yan cümleden

ve onu takip eden iki temel cümleden oluşmuştur. Türkçe cümlede de, tırnak işaret ile

sona eren kısım bir temel cümle ve bir yan cümleden, onu takip eden kısım da iki

temel cümleden oluşmuştur.

Almanca cümle “Aber” temel cümle bağlacıyla başlamaktadır ancak Türkçe cümlede

tırnak işaretini takip eden temel cümlenin öznesi olan “Anna” başa alınmıştır. (III,5)

Almanca cümlenin başında yet alan “Aber (Fakat)” temel cümle bağlacı Türkçe

cümlede ter almamaktadır. Aynı şekilde Almanca cümlede geçen “gar nicht (hiç)”

kelimesi de Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

Türkçe cümlede tırnak işaretinden sonra gelen “demek” kelimesine “erek” eki

eklenerek bir eş zamanlılık oluşturulmuştur. Oysa Almanca cümlede bir art zamanlılık

vardır. (III,4)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir,

“Fakat burada oluşumun esas nedeni hakkında hiç konuşmadık daha", dedi Anna ve

Anton'a şefkatle baktı.”

2. Türkçe cümlede geçen “onun sözlerini” ifadesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

3. Türkçe cümlede geçen “Dorothee Teyze” ifadesi cümleye eklenmiştir. Ancak bunun

nedeni hedef kitle için,hangi hayrandan bahsedildiğinin daha kolay anlaşılabilmesi

içindir. (IV)

Page 392: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

393

4. Almanca cümle bir temel cümle ve ona bağlanan iki yan cümleden oluşmaktadır,

Ayrıca söz konusu cümleye “ve” bağlacıyla bağlanan bir temel cümle de mevcuttur.

Türkçe cümle ise bir temel cümle ve iki yan cümleden oluşmaktadır. Almanca

cümlenin sonuna “ve” bağlacıyla bağlanan temel cümle Türkçe cümlede bağlaç

kullanılmadan, bağımsız bir cümle olarak verilmiştir. Bunun nedeni diğer türlü Türkçe

cümlenin çocuklar için fazla uzun olacak olması olabilir. Türkçe cümlede geçen

"ilgilenmezse" kelimesindeki “se” eki Almanca cümlede “wenn” yani “eğer”

bağlacının karşılığıdır. Ancak Almanca cümlede böyle bir bağlaç bulunmamaktadır

(III,5)

Almanca cümlede geçen “nun” kelimesi "şimdi" ile karşılanmıştır. Ancak doğrusu "bu

durumda" olacaktır. Aynı şekilde cümlede geçen “vorwerfen (suçlamak)” kelimesi de

Türkçe'ye “kırıp üzebilirdi” olarak çevrilmiştir. "Kırıp üzebilirdi" ifadesindeki

"bilirdi" eki Almanca cümlede, bir modal yardımcı fiil olan "könnte"nin Konjunktiv

II ye göre çekilmiş halinin karşılığıdır. Ancak Almanca cümlede böyle bir ifade

bulunmamaktadır. Almanca cümlede geçen "so" kelimesi de "bu nedenle" ile

karşılanmıştır. Ancak doğrusu "böylece" olacaktır. (III,3)

Söz konusu bu ifadelerin yanlış kullanılmış olması da cümlenin içeriğinin

değişmesine yol açmıştır. (V)

Türkçe cümlede geçen "tekrar" ve "soracağı" kelimeleri cümleye eklenmiştir. (III,1)

Ama Anna onu bu durumda oraya gelme nedenini merak etmemekle suçlardı

muhakkak. Böylece soruyu sonraya erteledi

Page 393: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

394

5. Türkçe cümlede "groß" kelimesine karşılık olarak kullanılan "kocaman" kelimesi

hatalı kullanılmıştır. Burada söz konusu olan Anna'nın gözlerinin iriliğidir.

"Kocaman" sıfatı ise gözlerini ekstra büyük büyük açmak için kullanılır.(III,3)

6. Tutarlı çeviri cümlesi .(II)

7. Almanca cümlede geçen "Um" edatı Türkçe cümlede yer almamıştır. Bu edat Türkçe

cümlede "ile" kelimesi ile "Programla mı?"olarak verilebilirdi.(III,2)

8. Almanca cümlede geçen "davon" yani "bu konuda" kelimesi Türkçe cümlede yer

almamıştır.(III,2)

Türkçe cümlede geçen "gereğini hissetti" ifadesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

9. Almanca cümlede geçen "so" kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır. Bu kelime "o

kadar da" ifadesi ile karşılanabilirdi.(III,2)

Almanca cümlede kullanılan "tire" Türkçe cümlede "üç nokta" ile karşılanmıştır.

(III,6)

10. Almanca cümlenin öznesi olan "seine Andeutungen (onun imaları)" ifadesi Türkçe

cümlede yer almamıştır. Türkçe cümlenin öznesi "anlattıkları"dır. Çevirmen

"Andeutungen" kelimesine karşılık olarak "anlattıkları" kelimesini kullanmıştır.

Ayrıca Almanca cümlenin yüklemi olan " haben geklungen " ifadesinin yerine "bana

yeter" ifadesi kullanılmıştır. . Almanca cümlede iki defa tekrarlanmak suretiyle

vurgulanan "seine (onun)" kelimesi Türkçe cümlede sadece "anlattıkları" kelimsinin

sonundaki "ı" harfiyle verilmiştir. (III,3)

Page 394: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

395

Almanca cümlenin nesnesi olan "sehr vielsprechend" ifadesi Türkçe cümlede yer

almamıştır. Bu ifade "çok şey anlatmak" ile karşılanabilirdi. Almanca cümlede iki

defa geçen "seine" kelimesinin bir tanesi Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

Çeviri cümlede noktalama işaretleri de dikkate alınmamış, orijinal cümlede yer alan

"üç nokta" Türkçe çeviride verilmemiştir. (III,6)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Ama onun ...onun imaları çok şey anlatır gibiydi.

11. Almanca cümlenin başında yer alan "Und" bağlacı ve "jetzt" kelimesi Türkçe cümlede

yer almamıştır. Bu ifadeler Türkçe cümlenin başında "Şimdi de" olarak çevrilebilirdi.

Ayrıca Almanca cümlede geçen "doch (yine de)" kelimesine de Türkçe cümlede yer

verilmemiştir. (III,2)

Almanca cümlede yer alan "machen nöchte" ifadesi "katılabilir miyim" olarak

çevrilmiştir. Yani Almanca'daki "mögen" modal yardımcı fiilinin Konjunktiv II ye

göre çekikmiş hali olan "möchten (istemek)" yardımcı fiili Türkçe cümlede "dürfen

(yapabilmek)" olarak çevrilmiştir. (III,3)

Söz konusu bu ifadelerin yanlış kullanılmış olması da cümlenin içeriğinin

değişmesine yol açmıştır. (V)

*Almanca geçen "doch"kelimesi italik harflerle yazılmışken Türkçe cümlede hiçbir

kelime italik olarak yazılmamıştır.

12. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

Page 395: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

396

13. Türkçe cümlenin sonunda yer alan "aslında" kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Almanca cümlenin sonunda "tire" varken Türkçe cümlenin sonunda "üç nokta" yer

almaktadır.(III,6)

14. Tutarlı çeviri cümlesi.(II)

15. Tutarlı çeviri cümlesi.(II)

16. Almanca cümlede tırnak içinde geçen kısım cümlenin başında yer almaktadır. Türkçe

cümlede ise cümlelerin yeri değiştirilmiş, başta yer alması gereken kısım sonda yer

almıştır. (III,5)

Almanca cümlede geçen "eben" kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır. Bu kelime

Türkçe'ye "pek de" olarak çevrilebilirdi. Aynı şekilde cümlede geçen "und (ve)"

bağlacı da Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

Almanca cümlede yer alan "seufzte traurig" ifadesi "büyük bir hüzünle" ile

karşılanmıştır. Ancak doğrusu" üzüntüyle inleyerek" olacaktır.Türkçe cümlede yer

alan bu ifade Türkçe'de bu şekilde kullanılmamaktadır. Çevirmenin tercih ettiği ifade

doğru olsaydı bile "hüzünle" veya "çok hüzünlü bir şekilde" olarak kullanılmalıydı.

(III,3)

Türkçe cümlenin sonunda yer alan "söylendi" kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Cümlede yapılan değişiklikler cümlenin orijinaldeki anlamını yitirmesine neden

olmuştur. (V)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

"Salt istemek pek de yeterli olmuyor dedi biraz ara verdikten sonra ve üzüntüyle

inleyerek.

Page 396: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

397

17. Almanca cümle iki temel cümleden oluşmuştur. Türkçe cümlede ikinci temel

cümlenin öznesi başa alınmıştır. (III,5)

18. Türkçe cümlede yer yer alan "de"(dahi) eki Almanca cümlede bulunmamaktadır.

(III,1)

19. Türkçe cümlede geçen "yine" kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Almanca cümlede geçen "verschämt" kelimesi daha önce "verlegen" olarak

kullanılmıştı. Çevirmen önceki cümleyi "utangaç" olarak .çevirdiği için bu cümlede

"mahçup" kelimesini kullanabilirdi. (III,3)

20. Almanca cümlede tırnak işaretinden sonra devam eden “sagte sie dann (dedi

sonra)” cümlesi Türkçe’de yer almamıştır. (VII)

Almanca cümlede “wie” bağlacı ile başlayan yan cümle Türkçe’ye öznenin bir parçası

gibi çevrilmiştir. (III,5)

“leider (maalesef)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamaktadır. (III,2)

Almanca cümlede tırnak içerisinde yer alan kısım “ünlem” işaretiyle biterken, Türkçe

cümlede aynı kısım “nokta ile son bulmaktadır.(III,6)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Ama doğa konusu büyükannemin inandığı kadar basit değil maalesef.

Sayfa 61

Page 397: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

398

1. Almanca cümlenin sonunda yer alan yancümle Türkçü cümleden çıkarılmıştır. (VII)

“Immerhin (ne de olsa)” bağlacı Türkçe cümleden çıkarılmıştır. (III,2)

“dir(sana)” kelimesi Almanca’da italik yazılmıştır, Türkçe’de italik yazım söz konusu

değildir.(III,6)

“hinziehen (çekmek)” kelimesi “itmek” ile karşılanmıştır. (III,3)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Beni sana çeken ve başa çıkamadığım da benim doğam nede olsa!

2. “da (göre)” bağlacı Türkçe cümleye “bile” olarak çevrilmiştir. “Und (ve)” bağlacı

Türkçe’de cümle başında bulunmadığından “-de, -da” ekiyle çevrilmelidir. (III,5)

3. Türkçe cümlede orijinal cümledeki cümle sıralamasına müdahale edilerek, ikinci

temel cümle bölünmüş ve bir kısmı başa alınmıştır. (III,5)

“istemiyorum” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1) “erwidern

(karşılık vermek” kelimesi “dedi” olarak çevrilmiştir. (III,3) Ayrıca

Almanca cümlede tırnak içerisinde yer alan “nein” kelimesi korkuyu ifade edecek

şekilde “n-nein” olarak verilmiştir. Türkçe cümlede ise böyle bir ifade söz konusu

değildir. Çevirmen aynı şekilde Türkçe cümlede de “Ha –hayır” ifadesini

kullanabilirdi. (III,6)

4. Almanca cümlede geçen “deshalb (bu yüzden)” kelimesi “bu durumda” olarak

çevrilmiştir. (III,3)

“de” eki ilave edilmiştir. (III,1)

Page 398: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

399

5. Almanca’daki ikinci temel cümlenin zamanı “Präteritum (şimdiki zamanın hikayesi)”

dir. Ancak Türkçe cümlede “Präsens (şimdiki zaman)” olarak çevrilmiştir. Çevirmen

aynı zamanı verebilmek için “denemeliyim” kelimesini “denemem gerekirdi” olarak

çevirmeliydi. (III,4)

6. Almanca cümlede geçen “fragen (sormak)” kelimesi Almanca cümlede yer

almamaktadır. (III,2)

Ayrıca Almanca cümlede yer alan “überrascht (şaşkın bir şekilde)” kelimesi de “çok

şaşırmıştı” olarak çevrilmiştir. (III,3)

7. Almanca cümlede geçen “durch” kelimesi “uygulayarak” olarak çevrilmiştir. Ancak

bu kelime “aracılığıyla” anlamına gelmektedir. (III,3)

8. Almanca cümlede geçen “könnten” modal yardımcı fiili “Konjunktiv II (dilek kipi)”

nin zayıf olasılık bildiren ifadelerinde kullanılır. “würden” de aynı şekilde

“Konjunktiv II (dilek kipi)” nde kullanılan bir modal yardımcı fiildir. Çevirmen

Türkçe cümlede de “gelebiliriz”, “gideriz”, “yaparız” kelimelerini dilek kipinin

ifadesinde kullanılan “gelebilirdik”, “giderdik”, “yapardık” olarak çevirebilirdi. (III,3)

“ach (ah)” ünlemi Türkçe’den çıkarılmıştır. (III,2)

“hatta belki” ifadesi cümleye eklenmiştir.(III,1)

9. Almanca cümlede geçen “vollbringen” ifadesi Türkçe’ye “olduğunu” olarak

çevrilmiştir. Ancak bu kelime “yaratmak” anlamına gelmektedir. (III,3)

Almanca cümle “und” bağlacıyla başlamaktadır. Türkçe cümlede ise bu bağlaç yer

almamıştır. Bu bağlaç Türkçe’ye “de” ekiyle çevrilmeliydi. (III,2)

Page 399: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

400

Almanca cümlede aktarma vardır. Türkçe cümlede bu aktarma indirekte Rede

(dolaylı anlatım)” olarak aktarılmıştır. (III,5)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Rüdiger “bu program gerçek bir mucize yaratır” diyor.

10. “sagen (söylemek)” kelimesi “düşünmek” olarak aktarılmıştır.“eigenartig (garip bir

şekilde)” ifadesi “fazlasıyla” kelimesi ile karşılanmıştır. “erwidern (karşılık vermek)”

kelimesi “diye atıldı” ile karşılanmıştır. (III,3)

Çeviri cümlede yapılan bu değişiklikler cümlenin anlam bakımından da değişmesine

neden olmuştur. (V)

“zaten” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

11. Almanca cümle biri tırnak içerisinde yer almak üzere art arda gelen iki temel

cümleden oluşmuştur. Ancak Türkçe cümlede, Almanca'daki ikinci temel cümle

bölünerek bir kısmı başa alınmıştır. (III,5)

Türkçe cümlede geçen ve “umso besser” ifadesine karşılık olarak kullanılan “çok

daha iyi” ifadesindeki “çok” kelimesi ve “de” eki cümleye eklenmiştir. (III,1)

12. Almanca cümlede geçen "unbedingt" kelimesi Türkçe'ye "en azından" olarak

çevrilmiştir. Ancak bu kelime "mutlaka" anlamına gelmektedir. (III,3)

13. Almanca cümlenin öznesi “sie (o)”, yüklemi de “ansehen (bakmak”tır. Türkçe

cümlenin öznesi “o(gizli özne” yüklemi de “gözlerini dikmişti” dir. Almanca

cümledeki “ratsuchend” kelimesi “adverb (zarf)” tır. Ancak Türkçe cümlede zarf

bulunmamaktadır. Türkçe cümlenin yüklemi olan “gözlerini dikmek” ifadesi bir

Page 400: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

401

deyim olmasının yanı sıra dil düzeyi açısından da “argo” dur. Almanca cümlede ise ne

bir deyim ne de bir “argo” ifade söz konusudur. (III,5)

Almanca cümlenin zamanı "Präteritum (şimdiki zamanın hikayesi)" dir . Ancak

Türkçe cümlenin zamanı "mişli geçmiş zaman (Plusquamperfekt)" dir. (III,4)

Türkçe cümle içerik açısından tamamen tutarsız bir cümledir. Almanca cümlede geçen

“ratsuchend (Yardım beklercesine)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır.

Çevirmenin tercih ettiği “soru işaretleriyle dolu gözler” ifadesi ne dilbilgisel ne de

anlamsal olarak Almanca cümledeki ifadenin karşılığı değildir. (V)

*Türkçe cümlede kullanılan “soru işaretleriyle dolu gözler” şeklinde bir ifade

Türkçe’de kullanılmamaktadır. Ayrıca çevirmenin tercih ettiği “gözlerini dikmek”

deyimi de cümledeki anlam bütünlüğünün bozulmasına yol açmıştır.

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Yardım beklercesine Anton'a baktı.

14. Almanca cümlenin öznesi “Anton” iken Türkçe cümlede özne “çocuk” tur. Türkçe

cümlede tercih edilen “çocuk” kelimesi cümledeki nesnelliğin yok olmasına ve

cümlede, tepeden bakan bir yetişkin - çocuk ayrımının ortaya çıkmasına yol açmıştır.

(III,3)

15. Almanca cümle tırnak içinde yer alan bir temel ve bir yan cümleden, ayrıca tırnak

işaretinden sonra gelen temel cümleden oluşmaktadır. Türkçe cümlede ise tırnak

işaretinden sonra gelmesi gereken cümle bölünerek özne, cümlenin başında

çevrilmiştir. Türkçe çeviride cümle sıralaması değişmiştir.(III,5)

Almanca cümlede geçen “erklärte” kelimesi Türkçe' ye “diye açıkladı” olarak

çevrilmiştir. Bu kelime “açıklamak” anlamına geliyorsa da Almanca cümlede “dedi”

Page 401: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

402

kelimesinin tekrarlanmaması için kullanılmıştır. Ancak Türkçe cümlede “dedi”

kullanılabilirdi. (III,3)

“dabei (bu konuda)” kelimesi ve cümle başında yer alan “und (de)” bağlacı Türkçe

cümlede yer almamıştır. (III,2)

Almanca cümledeki “tire” işareti Türkçe cümlede çıkarılmıştır. (III,6)

16. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

17. Almanca cümlede kullanılan “indem” kelimesi Türkçe'ye “-erek, -arak ekiyle, veya; -

mek, -mak suretiyle” olarak çevrilir. Yani bundan yola çıkılacak olursa cümlenin

yükleminin “anlatarak” veya “anlatmak suretiyle” olması gerekir. Ancak çeviri bu

şekilde yapıldığı takdirde Türkçe cümlede bir eksiklik oluşacağından, çevirmen

inisiyatifini kullanarak “anlatabilirsin” ifadesini tercih etmiştir. (IV)

18. Almanca cümlede tırnak işaretinden sonra yer alan kısım yani “entgegnete Anton”

cümlesi Türkçe cümlede yer almamıştır. Bu kısım Türkçe'ye “diye karşılık verdi

Anton” olarak çevrilebilirdi. (VII)

Almanca cümlede “was ich weiß” ifadesindeki “ich” kelimesi italik yazılmıştır. Ancak

Türkçe çeviride “bildiğim kadarını” ifadesiyle karşılanabilirdi. (III,6)

19. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

20. Almanca cümlede geçen “alles (her şeyi)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır.

(III,2)

Page 402: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

403

21. Türkçe cümlede geçen “genzini temizledi” ifadesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

22. Almanca cümlede geçen “rauher Stimme” kelimesi Türkçe'ye "çatlak bir sesle"

olarak çevrilmiştir. Ancak “rauh” kelimesi "kısık veya boğuk" anlamına gelmektedir.

(III,3)

23. Almanca cümle “von” Präposition’u (edat) ile başladığından cümle içerisinde yapılan

sıralamanın sonuna bir kelime eklenmesine gere yoktur. Ancak Türkçe'nin farklı

yapısından dolayı cümlenin sonunda "anlattı veya bahsetti" gibi kelimeler

kullanılması gerekmektedir. (IV) Çevirmen de

muhtemelen bu düşünceden yola çıkarak cümlenin sonuna “tek tek anlattı” ifadesini

kullanmıştır. Ancak bu ifadede geçen “tek tek” ikilemesinin cümlede kullanılması,

Türkçe cümle açısından bir zorunluluk arz etmemektedir. (III,1)

Sayfa 62

1. Almanca cümlede geçen – so gut er konnte- ifadesi “dili döndüğünce” ile

karşılanmıştır. Aynı şekilde “wiederholen” kelimesi de “tarif etmek” ile

karşılanmıştır. Ancak bu cümlede Anton'un yaptığı eylem hareketleri anlatmak değil

göstermektir. Bundan dolayı da “dili döndüğünce” ifadesi yerine “yapabildiği kadar”,

“tarif etmek” ifadesi yerine de “tekrar yapmak” ifadesi kullanılabilirdi. (III,3)

Almanca cümlede geçen “für Anna (Anna için)” ifadesi ve “ein paar (birkaç)”

kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır.Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Bay Ruhsil'in gevşeme egzersizlerini Anna için –yapabildiği kadar- tekrar etmeye

çalıştı.

Page 403: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

404

2. Almanca cümlenin birinci parçası, yani yan cümle Türkçe cümleden çıkarılmıştır.

(VII) Cümlenin önerilen

çevirisi aşağıdaki gibidir; “Anton anlattıkça,

Anna'nın heyecanı (gitgide) artıyordu.”

3. Almanca cümlede tırnak içinde yer alan ifade “Aber das hört sich ja wunderbar an”

ifadesinin öznesi “das(Bu)” yüklemi de “sich anhören (kulağa (çok hoş)”dir. Ancak

Türkçe cümlenin öznesi gizli özne “sen” yüklemi de “söyledin” dir. Almanca cümle

“passiv(edilgen)” iken Türkçe cümle ise “aktiv (etken)”dir. Almanca cümlenin

sonunda yer alan “als Anton geendet hatte Anton sustuğunda” ifadesi Türkçe'de

cümlenin başında yer almıştır. (III,5)

Türkçe cümlenin içeriği tutarsızdır. (V)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir; “Ama

bu kulağa harikulade geliyor” diye bağırdı Anna, Anton bitirdiğinde.

4. Almanca cümlede geçen “Probestunde machen (deneme seansına katılmak)” ve “so

eine (böyle bir)” ifadeleri Türkçe cümlede yer almamaktadır. (III,2)

Almanca'daki “glaubst du” ifadesi “ne dersin” olarak çevrilmiştir. İçerik olarak yanlış

değildir. Ancak 7. cümlede de aynı ifadenin kullanılması gerektiği için ve tekrardan

kaçınmak amacıyla “sence” ifadesi daha doğru olurdu. (III,3)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Sence, ben de böyle bir deneme seansına katılabilir miyim acaba?”

Page 404: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

405

5. Almanca cümlede geçen “bestimmt” ifadesi Türkçe'ye “neden olmasın” olarak

çevrilmiştir. Oysa bu kelime “kesin” anlamına gelmektedir. (III,3)

Almanca cümlede tırnak içerisindeki ifadeyi takip eden “sagte Anton (dedi Anton)”

temel cümlesi, Türkçe cümleden çıkarılmıştır. (VIII )

6. Almanca cümle tırnak içerisindeki cümleyi takip eden cümle, Türkçe cümlede

bölünerek başa alınmıştır. (III,5)

Almanca cümlede geçen “würde ich lieber nur zuschauen” ifadesi Türkçe'ye

“yalnızca izlesem diyorum” olarak çevrilmiştir. Ancak doğrusu "yalnızca izlemeyi

tercih ederim" olarak çevrilmiştir. (III,3)

7. Almanca cümlede geçen "wäre" kelimesi cümleye bir olasılık anlamı

kazandırmaktadır. Oysa Türkçe cümlede böyle bir olasılık anlamı yoktur. (III,5)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Sence, bu mümkün olabilir mi acaba?”

8. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

9. “Bunu” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

10. Almanca cümlede geçen “parlak” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Almanca cümlede geçen “etwas (bir şey)” kelimesi de “bir fikir” olarak, “auf einmal

(birden)” kelimesi de “sonra” olarak çevrilmiştir. (III,3)

Page 405: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

406

11. Almanca cümle iki temel cümle ve bir yan cümleden oluşmuştur. Türkçe cümle ise

üç temel cümleden oluşmaktadır.

Almanca cümlede geçen ve iki çizgi arasında yer alan “du und ich (sen ve ben)”

ifadesi ile “erstmal (ilk önce)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamaktadır. (III,2)

Türkçe cümlede geçen “olan biteni” ve ifadesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Türkçe cümlenin sonunda yer alan “ne dersin” cümlesi de Türkçe cümleye

eklenmiştir. (VI)

Almanca cümle “nokta” ile biterken Türkçe cümle “soru işareti” ile son bulmaktadır.

(III,6) Cümlenin

önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir; “Gelecek

cumartesi, Rüdiger terapi saatindeyken biz – sen ve ben - Bay Ruhsil’in oraya uçar

ilkönce dışarıdan izleyebiliriz.”

12. Almanca cümlede geçen ve “nasıl” anlamına gelen “wie” soru belirteci Türkçe

cümlede yer almamaktadır. Onun yerine “mi” soru eki kullanılmıştır. (III,3)

13. Almanca cümlede geçen ve “yapabilmek” anlamına gelen “können” modal fiili

Türkçe cümlede yer almamaktadır. (III,2)

Türkçe cümlede geçen “demek istedim” ifadesi Almanca cümlede yer almamaktadır.

(III,1)

14. Almanca cümlede geçen “kichern” kelimesi Türkçe’ye “kıkır kıkır gülmek” olarak

çevrilmiştir. Oysa doğrusu “kıkırdamak” olacaktır. Almanca cümlede yer alan “ach”

ünlemi de Türkçe’ye aynı şekilde “ah” olarak çevrilmiştir. Ancak Türkçe’de “Hıı”

olarak kullanılmaktadır Almanca cümlede geçen“jetzt kicherte sie”. İfadesi Türkçe’ye

Page 406: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

407

“kıkır kıkır gülmeye başladı” olarak çevrilmiştir. Ancak oradaki “jetzt” “şimdi de”

olarak çevrilmeliydi. (III,3)

Bu ifadedeki “sie” zamiri “Anna” olarak çevrilmiştir. (III,5)

Almanca cümlede geçen “sagte Anna(dedi Anna)”cümlesi Türkçe cümlede yer

almamaktadır. (III,6)

“und (de)” bağlacı Türkçe cümlede yer almamaktadır. (III,2)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Hıı. Pencereden!” dedi Anna, şimdi de kıkırdıyordu.

15. Türkçe cümlede kullanılan “yapabiliriz” kelimesi Almanca cümlede “können”

kelimesi varmışçasına yapılmıştır. Doğrusu “yapalım” olmalıdır. Türkçe cümledeki

“öyle” kelimesi, Almanca cümledeki “das (bunu)” kelimesinin yerine kullanılmıştır.

(III,3) Almanca cümlenin

sonunda “ünlem işareti” bulunmaktadır. Türkçe cümle ise “nokta” ile sona

ermektedir. (III,6)

16. Türkçe cümlede yer alan “boynuna” ve “bir anda” kelimeleri cümleye eklenmiştir.

(III,1)

Almanca cümlede geçen “einen Hauch von einem Kuss (esinti misali geçip giden bir

öpücük) ” ifadesi Türkçe’ye “kuş kanadı gibi dokunup geçen bir öpücük” ile

karşılanmıştır. Çevirmenin önerisi Almanca cümlede varolan belli bilirsiz anlamı

yansıtmamaktadır. “In ihrer freude (sevincinden) ifadesi “yaşadığı sevincin

büyüklüğüyle” olarak aktarılmıştır. (III,3)

Page 407: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

408

Sayfa 63

1. Bu cümle Türkçe çeviride yer almamaktadır. (VII)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Kıkırdayarak ayağa kalktı” veya “Ayağa kalkarken hala kıkırdıyordu.”

2. Türkçe cümlede geçen “artık” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

3. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

4. Almanca cümlede geçen “ob” yan cümle bağlacının Türkçe'ye “yapıp yapmadığı”

şeklinde çevrilmesi gerekir. Ancak Türkçe çeviride bu bağlaç soru eki “mu” ile

karşılanmıştır. (III,3)

Almanca cümlede geçen “auch wirklich” ifadesi Türkçe cümlede yer almamaktadır.

Bu ifade Türkçe'ye “gerçekten de” olarak çevrilmeliydi. (III,2)

** Türkçe cümlede geçen “onu” kelimesi cümleye eklenmiştir ve cümlede anlam

açısından bir bozukluğun oluşmasına yol açmaktadır. (III,1)

5. – 6. Çevirmen 5 ve 6. cümleleri birleştirerek çevirmiştir. (VIII)

Almanca cümlede geçen “innig” kelimesi Türkçe'ye “anlamlı anlamlı” olarak

Page 408: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

409

çevrilmiştir. Ancak doğrusu “içten” olacaktır. Yine Almanca cümlede geçen “ein

Blick zuwerfen” ifadesi de Türkçe'ye “bakmak” olarak çevrilmiştir. Oysa doğrusu

“bakış atmak” olacaktır.

6. 6. cümlede geçen “sagte” kelimesi de "fısıldadı" olarak çevrilmiştir. Ancak doğrusu

"dedi" olmalıydı. (III,3)

7. Almanca cümlede geçen “nicht die allerkleinste Schramme” ifadesi Türkçe'ye “en

ufacık ‘bir zarar’ bile vermemişti” olarak aktarılmıştır. Çevirmen “Schramme”

kelimesini “zarar vermek” olarak çevirmiştir. Ancak bu kelime “sıyrık” olarak

çevrilseydi Almanca'daki anlamı daha iyi karşılayabilirdi. (III,3)

Türkçe cümlede yer alan “kısacası” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Anton dikkatli bir şekilde yanağına dokundu ama Anna'nın dudakları hiç iz

bırakmamıştı; “en küçük bir sıyrık” bile!

• Başlık

8. Almanca cümlede geçen “nächsten Samstag” ifadesi Türkçe'ye “bir sonraki

Cumartesi” olarak çevrilmiştir. Ancak doğrusu “ertesi Cumartesi” olacaktır. (III,3)

9. Almanca cümlede tırnak içerisindeki kısım cümlenin başına yer alırken Türkçe'de

cümlenin sonunda yer almaktadır. Çevirmen cümledeki sıralamayı değiştirmiştir.

(III,5) Almanca

cümlede geçen “zärtlich” kelimesi Türkçe'de “mutlu” sözcüğüyle karşılanmıştır.

Page 409: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

410

Ancak doğrusu “sevgi dolu” olacaktır. (III,3)

Türkçe cümlede geçen “yüzünde mutlu bir gülümsemeyle” ifadesindeki “yüzünde”

kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

10. Almanca cümlede geçen “erstaunlich” kelimesi Türkçe'ye “olağanüstü” olarak

çevrilmiştir. Ancak bu sözcük “şaşırtıcı derecede” ile karşılanabilirdi. (III,3)

11. Almanca cümlede geçen “rauh” kelimesi Türkçe'ye “çatlak” olarak çevrilmiştir.

Ancak bu kelime “kısık” anlamına gelmektedir. Ayrıca Almanca cümlede yer alan

“antworten” kelimesi Türkçe'ye “dedi” olarak çevrilmiştir. Ancak doğrusu “cevap

vermek” olacaktır. Yine cümlede geçen “er” kelimesi de “çocuk” olarak çevrilmiştir.

Ancak çevirmenin bu kelime yerine ya “Anton” kelimesini kullanması ya da hiçbir

kelime kullanmaması gerekirdi. (III,3)

12. Almanca cümlede tırnak içerisindeki cümleyi takip eden “fragte sie” cümlesi

Türkçe'de yer almamaktadır. (VII)

13. Tutarlı Çeviri cümlesi (II)

14. Almanca cümlede geçen ve “Vampirumhang” kelimesini açıklayan “den er schon

bereitgelegt hatte (önceden hazır ettiği)” yan cümlesi Türkçe cümlede yer almamıştır.

(VII) Almanca

cümlede yer alan “Fensterbrett” kelimesi Türkçe cümlede “pencerenin içi” ile

karşılanmıştır. Ancak Almanca'daki kelimeyi karşılaması açısından yetersiz kalmıştır.

Türkçe'de bu kelime “denizlik” ile karşılanabilirdi. (III,3)

Page 410: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

411

15. Almanca cümlede yer alan “fragen (sormak)” kelimesi cümleden çıkarılmıştır. (III,2)

Almanca cümlede Adverb (zarf) olarak kullanılan “flüsternd” kelimesi Türkçe

cümlede fiil olarak kullanılmıştır. (III,5)

Almanca cümlede geçen “draußen” kelimesi “çıkmak” ile karşılanmıştır. Ancak

doğrusu “dışarıda” olacaktır. (III,3)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Dışarıda Anna fısıldayarak sordu:

16. Tutarlı Çeviri cümlesi (II)

17. Almanca cümlede yer alan “antwortete er” cümlesi Türkçe cümlede yer almamaktadır.

Söz konusu cümle "diye cevap verdi (Anton)" olarak çevrilebilirdi.

18. Almanca cümlede geçen “hell” kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır. Bu kelime

Türkçe'ye “parlak” olarak çevrilebilirdi. (III,2)

Almanca cümlede yer alan “ihre großen Augen” ifadesi Türkçe'ye “kocaman

gözlerini” olarak çevrilmiştir. Almanca cümlede geçen “Gesicht” sözcüğü Türkçe'ye

“surat” olarak çevrilmiştir. Böylece daha düşük dil düzeyi kullanılmıştır. Aynı

şekilde Almanca'da bir iltifat olarak kullanılan “groß” sözcüğü Türkçe cümlede aynı

etkiyi yaratamamıştır. Türkçe'de aynı etkiyi verebilmek için “iri” sözcüğü tercih

edilebilirdi. Almanca cümlede geçen “schimmern lassen” ifadesi “parlatmıştı” ifadesi

kullanılmıştır. Ancak kişinin gözlerine ışık vurması halinde gözler parlamaz, ışıldar.

Bu yüzden “parlatmak” kelimesi yerine “ışıldatmak” kelimesi kullanılmalıydı. (III,3)

Almanca cümle iki temel cümleden oluşmaktadır ve her iki temel cümlenin de

Page 411: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

412

zamanı “Präteritum (şimdiki – geniş zamanın hikayesi)”. Ancak Türkçe cümlenin

zamanı “Plusquamperfekt (mişli geçmiş zaman)”dır. (III,4)

Türkçe cümlede kullanılan “ birer boncuk gibi” benzetmesi Almanca cümlede yer

almamaktadır. (III,2) *Türkçe çeviride

cümleden yapılan çıkartmalar ve kelimelere verilen karşılıklar, orijinal cümledeki

“romantik hava”yı bozmakta ve stil seviyesini düşürmektedir.

Almanca cümlede iki temel cümle birbirine "und(ve)" bağlacıyla bağlanmışken

Türkçe cümlede "virgül" kullanılmıştır. (III,6)

19. Almanca cümlede geçen “süss (tatlı)” kelimesi “şeker” olarak, aussehen (görünmek)”

kelimesi “bir hali vardı” olarak, ”richtig (burada ‘çok’)” kelimesi de “gerçekten”

olarak çevrilmiştir. (III,3) Çevirmenin kullandığı karşılıklar,

Türkçe cümlenin içerik açısından tutarsız olmasına neden olmuştur.(V)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Çok tatlı görünüyordu.

20. “den Blick abwandten (bakışlarını çevirmek)” ifadesi “bakışlarını çekmek” ile

karşılanmıştır. (III,3)

Almanca cümlede vurgu “rasch (hemen)” kelimesindedir. Türkçe cümlede ise

“bakışlarını” kelimesi vurgulanmıştır. Türkçe cümlede “hemen” kelimesinin

“bakışlarını” kelimesinin önünde çevrilmesi gerekiyordu. (III,5)

21. Cümlede geçen "bewegen" kelimesi "aşağı yukarı sallamak" ile karşılanmıştır. Ancak

doğrusu "hareket ettirmek" olacaktır. (III,3)

Page 412: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

413

Sayfa 64

1. Almanca cümle tırnak içerisinde yer alan bir soru cümlesinden ve onu takip eden bir

temel cümleden oluşmuştur. Türkçe cümlede ise soru cümlesini takip etmesi gereken

cümle bölünerek bir kısmı başa alınmıştır. Almanca’daki ikinci temel cümlenin

öznesi “er (o, yani Anton)” dur. Türkçe cümlenin öznesi ise Anna’dır. (III,5)

Almanca cümlede geçen "hörte er sie fragen" temel cümlesi Türkçe'ye "diye sordu

Anna" olarak çevrilmiştir. “duymak” ve “er” kelimeleri cümleden çıkarılmıştır.

Doğrusu "diye sorduğunu duydu Anna'nın" olacaktır. (III,2)

Türkçe cümlede geçen "ne" kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

2. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

Türkçe cümlede kullanılan “Ay ışığı banyosu” ifadesi en az Almanca’daki

“Mondscheinbaden” kelimesi kadar Türkçe’ye yabancı olduğundan, Almanca’daki

ifadeye uygun bir karşılıktır.

3. Almanca cümlede geçen “sagte” kelimesi cümleden çıkarılmış ve “çok şaşırmıştı”

olarak çevrilmiştir. Almanca orijinaldeki cümle, yorumlanarak çevrilmiştir. (III,3)

Almanca cümlenin zamanı “Präteritum (şimdiki zamanın hikayesi)”dir. Söz konusu

cümlede Türkçe'ye çevrilirken “dili geçmiş zaman” olarak çevrilmesi gerekir. Ancak

Türkçe cümlenin zamanı “Plusquamperfekt (mişli geçmiş zaman)” dır. (III,4)

Page 413: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

414

4. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

5. Almanca cümlede “Ja (Evet)” kelimesi cümlenin başında yer alırken, çeviride cümle

tersyüz edilerek, söz konusu kelime cümlenin ortasında yer almıştır. (III,5)

Türkçe cümlede geçen “bir sesle” ifadesi cümleye eklenmiştir ancak bu iki dilin farklı

yapısından kaynaklanmaktadır. Çevirmenin bu ifadeyi eklememesi halinde cümlede

bir eksiklik meydana gelmiş olacaktı. (IV)

6. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

7. Almanca cümlede iki temel cümle birbirine “virgül” ile bağlanmıştır, ancak Türkçe

cümlede iki temel cümle arasında “nokta” bulunmaktadır. (III,6)

“de” eki cümleye eklenmiştir. (III,1)

8. Türkçe cümlede geçen “tabii ki” ve “kızı” kelimeleri cümleye eklenmiştir. (III,1)

Almanca cümlede “Anton” kelimesi cümlenin sonunda yer alırken, Türkçe 'de

cümlenin başında çevrilmiştir. Çevirmen cümledeki söz dizinini değiştirmiştir. (III,5)

9. Almanca cümle biri tırnak içerisinde olmak üzere iki temel cümleden oluşmaktadır.

Tırnak içerisinde yer alan cümle “Aber (Ama)” temel cümle bağlacıyla başlamaktadır.

Ancak Türkçe cümlede bu bağlaca yer verilmemiştir. (III,2)

Tırnak içerisindeki cümleyi takip eden “fügte er hinzu (diye ekledi)” cümlesi

Türkçe'ye “aklından geçirmeden de edemedi.” olarak çevrilmiştir. Cümle içerik

açısından tutarsızdır. (V)

Page 414: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

415

10. Almanca cümle bir temel cümle, ona noktalı virgülle bağlanan bir yan cümle ve yan

cümledeki eylemin nedenini açıklayan bir mastar cümlesinden oluşmuştur. Türkçe

cümle ise üç temel cümleden oluşmuştur. Çevirmen “ve” bağlacını kullanarak iki ayrı

cümleyi bir yüklemde birleştirmiştir. (III,5)

Almanca cümle “obwohl” bağlacıyla başlamaktadır. Bu bağlaç Türkçe'ye “gerçi”

kelimesiyle aktarılabilirdi. Ancak çevirmen bu bağlacı cümleden çıkarmıştır. Almanca

cümlede geçen “um...zu” bağlacı Türkçe'ye “mek, mak ... için” olarak çevrilmelidir.

Ancak çevirmen bu bağlacı da Türkçe'ye çevirirken cümleden çıkarmıştır. (III,2)

Almanca cümlede geçen “war nicht unbedingt der passende Ausdruck” ifadesi “ pek

de yerinde bir seçim sayılmazdı” olarak çevrilmiştir. Çevirmen bu cümlede “seçim

sayılmazdı” kelimelerini kullanarak serbest bir çeviri tarzını tercih etmiş ve anlamı

vermekle yetinmiştir. Bu ifadeye önerilen karşılık “pek de uygun bir ifade değildi”

dir. Almanca cümlede geçen ve “her şeyi yapmak” anlamına gelen “alles daransetzen”

ifadesinin yerine “direnmek” kelimesini kullanmıştır. (III,3)

Çevirmenin Türkçe cümlede kullandığı “eşitmiş gibi” ifadesini cümleye eklemiştir.

İfadenin sonundaki “miş gibi” ekinin Türkçe cümlede kullanılabilmesi Almanca

cümlede “als wenn”bağlacının olması gerekirdi. (III,5)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir; Gerçi...

Anna ve Rüdiger söz konusu olduğunda “yaşam” (sözcüğü) pek de uygun bir ifade

değildi; Anna (ona, yani) Anton'a benzemek için her şeyi yapsa bile.

* Önerilen cümlede kullanılan “sözcük” ve “yani” kelimeleri iki dilin farklı

yapısından dolayı cümleye eklenmiştir.

11. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

Page 415: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

416

12. Almanca cümlede tırnak içerişsinde yer alan “Wir sind da!” cümlesi “geldik” anlamını

taşımaktadır. Çevirmen cümleye “sayılır” kelimesini eklemiştir. (III,1)

Almanca cümlede geçen “unwillkürlich” kelimesi “bilinçsizce” olarak çevrilmiştir.

Ancak bu kelime “elinde olmadan” anlamına gelmektedir. Ayrıca “sagte (dedi)”

kelimesi de “sesini alçaltmak” ifadesiyle karşılanmıştır. (III,3)

Almanca cümlede geçen “unwillkürlich” kelimesinin Türkçe cümledeki yeri de

yanlıştır. Söz konusu kelime Türkçe cümlede “fısıldadı” kelimesinin önünde

çevrilmeliydi. (III,5)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Geldik!” dedi ve elinde olmadan fısıldadı Anton.

13. Almanca cümlede geçen “groß (büyük)” kelimesi cümleden çıkarılmıştır. (III,2)

Cümlede geçen “Büschen” kelimesi “çit” olarak çevrilmiştir. Ancak bu kelime

“çalılıklar” anlamını taşımaktadır. (III,3)

14. Almanca cümlede vurgu amacıyla “Im Erdgeschoss (zemin katta)” ifadesi cümlenin

başında yer almaktadır. Türkçe’de de aynı etkinin yaratılabilmesi için, “Zemin katta”

ifadesinin başa gelmesi gerekirdi. Ayrıca Almanca cümlenin yüklemi “haben”

kelimesinin “var” olarak çevrilmesi gerekirdi. Ancak Türkçe cümleye “sein (olmak)”

olarak çevrilmiştir. Çevirmenin tercihi iki dilin farklı yapısından kaynaklanmaktadır.

(IV)

Page 416: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

417

15. Almanca cümle iki temel cümleden oluşmuştur. Tırnak işaretini takip eden

“wiederholte Anna (diye tekrarladı Anna)” cümlesi Türkçe cümlede yer

almamaktadır. (VII)

16. Almanca cümle tek bir kelimeden “schade” kelimesinden oluşmaktadır. Çevirmen bu

kelimeyi “çok yazık” ifadesiyle karşılamıştır. Cümledeki “çok” kelimesi Almanca

cümlede yer almamaktadır. (III,2)

17. Türkçe cümlede yer alan “oluyormuş” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Almanca cümlede soru cümlesini takip eden “fragte Anton” cümlesi Türkçe'ye

“Anton pek meraklanmıştı” olarak çevrilmiştir. Ancak “fragte” kelimesi “sordu”

anlamına gelmektedir. Çevirmen bu kelimenin yerine başka bir kelime koyarak

cümleyi içerik olarak tutarsız hale getirmiştir. (III,3), (V)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Neden yazık? diye sordu Anton.

18. Almanca cümle biri tırnak içerisinde yer almak üzere üç temel cümlede oluşmuştur.

Çevirmen ikinci temel cümle olan “meinte sie” cümlesini çıkarmıştır. (VII)

Çevirmen ikinci cümleyi çevirmediği için bu cümleyi bir sonraki cümleye bağlayan

“und” bağlacını da cümleden çıkarmıştır. (III,2)

Almanca cümledeki son cümlede geçen “ein enttäuschtes Gesicht machen” ifadesi

“yüzünü asmak” anlamına gelmektedir. Çevirmenin cümlesi olan “Kız düş kırıklığına

uğramış gibiydi” ifadesi serbest bir çeviridir. (III,3)

*Türkçe cümlede “brauchen” kelimesi için kullanılan “gereksinim duymak” kelimesi

Türkçe’de “ihtiyaç duymak” kadar sık kullanılmamaktadır. Okuyucu kitlesinin yaş

Page 417: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

418

grubu göz önüne alındığında “ihtiyaç duymak” ifadesi orijinaldekini daha iyi

karşılayabilmektedir. Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki

gibidir; “Pelerinlerimize ihtiyaç

duymayacağımız için!” dedi ve yüzünü astı.

19. Almanca cümlenin tırnak içerisindeki kısmının öznesi “wir (bizim)” yüklemi de

“brauchen (ihtiyacı olmak)”tır. Türkçe cümlede ise aynı kısmın öznesi gizli özne

“onlar” yüklemi de “lazım olacaklar” dır. Çevirmen cümlenin öznesini ve yüklemini

değiştirmiştir. (III,5)

Almanca cümlede tırnak işaretini takip eden cümlenin öznesi “Anton” Türkçe

cümlede yer almamıştır. (III,2)

Cümlenin yüklemi olan “erwidern” kelimesi “dedi” olarak çevrilmiştir. Ancak bu

kelime “cevap verdi” anlamına gelmektedir. Rückflug (dönüş)” kelimesi de Türkçe’ye

“dönerken” olarak çevrilmiştir. (III,3)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Onlara dönüş yolculuğu için ihtiyacımız var!” diye cevap verdi Anton.

20. “müssten” modal fiili bir gerçek dışılığı(irrealite)ifade eder. Ancak Türkçe cümlede

böyle bir ifade söz konusu değildir. Çevirmen Türkçe'de de aynı ifadeyi verebilmek

için "gerekir" kelimesinin arkasına “cekti” ekini eklemeliydi. (III,5)

21. Almanca cümlede geçen ve tırnak işaretinden sonra gelen “sagte Anna (dedi Anna)”

cümlesi, Türkçe cümlede yer almamıştır. (VII)

Almanca cümlede geçen “würde gern” ifadesi Türkçe'ye “hazırım” olarak

çevrilmiştir. Ancak “würde” kelimesi bir gerçek dışılığı ifade etmektedir. Bu da “gern

Page 418: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

419

(istemek)” kelimesinin arkasına gelecek olan “di” ekiyle yapılmalıydı. (III,3), (III,5)

Türkçe cümlede geçen “saatler boyu değil” ifadesi ile “oturabilirim” kelimesi cümleye

eklenmiştir. Bu durum çevirmenin bir cümleyi bölerek iki cümle olarak

çevirmesinden kaynaklanmıştır. Çevirmen bu yüzden ikinci cümlede yeni bir yükleme

ihtiyaç duymuştur.(III,1)

Ayrıca Almanca cümlede “stundenlang” ve “eine Ewigkeit lang” ifadelerindeki

benzeşme Türkçe cümlede verilmemiştir. Bunun için önerilen “saatlerce” ve

“sonsuzca” kelimeleri arasındaki ilişkidir.

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Saatlerce – hayır, sonsuzca otobüste senin yanında oturmak isterdim! dedi Anna”

22. Türkçe cümlede geçen “hiç” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

23. Almanca cümlede geçen “ansteuern” kelimesi “inişe geçmek” ifadesiyle

karşılanmıştır. Ancak bu kelime "bir yere yönelmek" anlamına gelmektedir. (III,3)

Türkçe cümlede geçen “büyük bir dikkatle” ifadesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

24. Türkçe cümlede geçen “Anna da” ifadesindeki “de” eki Almanca cümlede yer

almamaktadır. (III,2)

25. Almanca cümlede tırnak içerisinde ye alan soru cümlesi cümlenin başında yer

almakta, soru cümlesini temel cümle takip etmektedir. Türkçe cümlede ise, cümlenin

sonunda yer alması gereken temel cümle

bölünerek cümlenin bir kısmı başa alınmıştır. (III,5)

Page 419: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

420

Almanca cümlede geçen “nun” kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır. Bu kelime

Türkçe'ye “şimdi” olarak çevrilebilirdi. (III,2)

26. Almanca cümlede geçen ve Türkçe cümlede sadece “pencereler” kelimesiyle

karşılanan “Fensterfront” sözcüğü “binanın camlı ön cephesi” anlamına gelmektedir.

(III,3)

Türkçe cümlede geçen “başladı” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

27. Almanca cümlede geçen “Fenster (pencere)” kelimesi “cam” ile, “erkennen

(görünmek)” kelimesi “bulunuyordu” ile ve cümle sonunda geçen “gehören (ait

olmak)” kelimesi de tekrar “camlarıydı” kelimesiyle karşılanmıştır. (III,3)

Almanca cümle iki temel ve bir yan cümleden oluşmaktadır. Türkçe cümlede ise “ve”

bağlacıyla birbirine bağlanmış iki temel cümle bulunmaktadır. Çevirmen Almanca

cümleyi iki temel cümle olarak çevirdiği için Almanca'daki cümle sıralamasına bire

bir sadık kalmamıştır. Ancak yan cümle olarak çevrilmesi gereken ikinci cümle,

Türkçe cümlede temel cümlenin arasında çevrilmeliydi.

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Girişin sağ tarafında, Anton'un tümünün de bay Ruhsil'in muayenehanesine ait

olduğunu zannettiği, altı pencere görünüyordu.

Sayfa 65

1. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

2. Almanca cümlede geçen “Sprechzimmer” kelimesi “çalışma odası” olarak

çevrilmiştir. Ancak bu kelime “muayene odası” anlamına gelmektedir. (III,3)

Page 420: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

421

3. Almanca cümle bir “anlatıcının” ağzından aktarılırken, Türkçe cümle direkt

kahramanın gözünden aktarılmaktadır. (III,5)

4. Almanca cümlede geçen “sagte(dedi)" kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır.

(III,2)

Almanca cümlede geçen “flüsternd” kelimesi “fısıldadı” olarak yani eylem olarak

aktarılmıştır. Ancak bu kelime bir ulaçtır ve bundan dolayı “erek” ekini alması ve

“fısıdayarak” olarak aktarılması gerekirdi. (III,5) “cam” kelimesi

cümleye eklenmiştir. (III,1)

*Türkçe cümlede kullanılan “sondan iki cam” ifadesinde bir anlatım bozukluğu söz

konusudur. “sondan” kelimesi kullanıldığı taktirde ardından gelen rakama “- ci”

ekinin eklenmesi gerekmektedir. Almanca cümlenin karşılığı ise “son ikisi” olmalıdır.

5. Almanca cümlede geçen “das” sözcüğü ile kastedilen “bu” dur. Ancak çevirmen

tarafından “orası” ile karşılanmıştır. (III,3)

6. Almanca cümle tırnak içinde yer alan bir temel cümleden ve onun takip eden ikinci bir

temel cümleden, yani iki temel cümleden oluşmuştur. Türkçe cümlede ise tırnak

işaretinden sonra gelmesi gereken cümle bölünerek bir kısmı başa alınmıştır ve bu

kısım iki cümleden oluşmuştur. Çevirmen “zum Glück (Allahtan)” ifadesini

“Şanslıyız” olarak çevirdiği için ortaya yeni bir cümle çıkmıştır. Almanca cümlenin

öznesi "er (o)" iken Türkçe cümlelerin özneleri “biz” ve “stor”dur. Çevirmen

cümlelerin öznelerini değiştirmiştir. (III,5), (VIII)

Almanca cümlede geçen ve tırnak içerisinde yer alan “er(o)” kelimesini açıklayan

Page 421: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

422

“der Psychologe (Psikolog)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamaktadır. (III,2)

Türkçe cümlede geçen “camlarda” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

**Almanca cümlede geçen “Rollos” kelimesi “stor” ile karşılanmıştır. Bu kelime

yanlış değildir. Ancak çocukların anlaması açısından daha yaygın olan “güneşlik”

kelimesinin kullanılması daha uygun olabilirdi.

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Allahtan onun, yani psikoloğun güneşlikleri yok” dedi Anna

7. Almanca cümlede geçen “solche (böyle)” ve “dicke (kalın)” kelimeleri Türkçe

cümlede yer almamaktadır. (III,2)

Almanca cümlenin özne ve yüklemi bir önceki cümleyle aynıdır ve cümlede geçen

“Tüllgardienen (Tül perdeler)” kelimesi ismin “i” halindedir. Türkçe cümlede ise

yalın halde ve cümlenin “öznesi” konumundadır. (III,5) Almanca cümledeki “dicke

Tüllgardienen” ifadesinin amacı, içerisinin görünmediğini anlatmaktır. Türkçe

cümlede “kalın” kelimesinin cümleden çıkarılmış olması, okuyucuda camda sadece

ince bir tül perdenin varolduğunu düşündürmektedir. Bu da cümlenin içeriğinin yanlış

aktarılmasına neden olmaktadır. (V) “var”

kelimesi cümleye eklenmiştir, ancak bunun nedeni diğer türlü cümlede bir eksiklik

oluşmasıdır. (IV)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Yalnızca böyle kalın tül perdeleri var – bırrr!”

8. Almanca cümle tırnak içinde yer alan soru cümlesi ve onu takip eden temel cümleden

oluşmaktadır. Türkçe cümlede ise cümlenin sıralaması değiştirilerek temel cümlenin

bir kısmı başa alınmıştır. (III,5)

Page 422: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

423

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir ;

“Tül sevmez misin?” diye sordu Anton hayretle.

9. Türkçe cümlede geçen "çıkarttığı" kelimesinin cümleye eklenmesinden dolayı,

kendinden önceki cümleyle özneleri aynı, yüklemleri farklı iki cümle ortaya çıkmıştır.

(VI) Almanca cümlede

geçen “schon (artık)” ve “ziemlich (oldukça)” kelimeleri ile “alt (eski)” kelimesi

Türkçe cümlede yer almamaktadır. (III,2)

Almanca'daki “Relativ Satz (ilgi cümlesi)” nin öznesi “sie” yani(onlar; yani Anton ve

Anna) dır. Ancak Türkçe cümlede aynı cümlenin öznesi sadece “Anna”dır. Almanca

cümlede geçen “in der Ruine” ifadesi Türkçe'ye “yıkıntılar” olarak çevrilmiştir.

Çevirmen bütün kitap boyunca bu kelimeye karşılık “harabe” kelimesini kullanmıştır.

Birden aynı kelime için farklı bir karşılık kullanması parçadaki bütünlüğün

bozulmasına neden olmaktadır. “in” edatı “içinde” anlamına gelir ve Türkçe’ye “ -de,

-da” ekiyle çevrilir. Türkçe cümlede ise “von” edatı gibi “-den, -dan” ekiyle

çevrilmiştir. (III,5)

Türkçe cümlede geçen “yıkıntıların arasından” ifadesindeki “arasından” kelimesi

Almanca cümlede yer almamaktadır. Aynı şekilde “bulup çıkarttığı” ifadesindeki

“çıkarttığı” kelimesi ve “çok iyi anımsıyordu” ifadesindeki "çok iyi" kelimeleri

cümleye eklenmiştir. (III,1) “von etwas

begeistert sein” ifadesi “bir şeye hayran kalmak” anlamına gelir.” Türkçe cümlede

kullanılan “bir şey için delirmek” ifadesi “sahip olmak istemek” anlamına gelir.

Çevirmen muhtemelen “deli olmak” ve “delirmek” ifadelerini karıştırmıştır. (III,3)

. *Ayrıca “delirmek” ifadesi daha alçak bir üslup kullanımına aittir. Orijinal

cümlede ise yüksek üslup kullanılmıştır.

Page 423: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

424

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

İniltiler vadisindeki harabede buldukları artık oldukça eskimiş delik deşik dantel

elbiseye Anna'nın nasıl hayran kaldığı aklına geldi.

10. Almanca cümle biri tırnak içerisinde yer almak üzere art arda gelen iki temel

cümleden oluşmaktadır. Türkçe cümlede ise ikinci temel cümle bölünerek bir kısmı

başa alınmıştır. (III,5)

Almanca cümlede geçen “sagte (dedi)” kelimesi “diye açıkladı” ifadesiyle

karşılanmıştır. (III,3)

Almanca cümlede geçen “doch” kelimesinin bu cümle için karşılığı “severim”

olacaktır. Çevirmen “sevmesine de” ifadesini cümleye eklemiştir. (III,1)

11. Almanca cümlenin başında yer alan “bei Gardienen” ifadesi “perde olarak

kullanıldığında” ile karşılanmıştır. Bu ifade yanlış değildir ancak cümle, gerek

olmadığı halde uzatılmıştır. Bunun yerine “perdede” ifadesi kullanılabilirdi. (III,3)

12. Türkçe cümlede kullanılan “aslını ararsan”, “tam anlamıyla” ve “demek” ifadeleri

cümleye eklenmiştir. (III,1)

Almanca cümlede geçen “gleich darauf ( Hemen ardından)” ifadesi Türkçe cümlede

yer almamaktadır. Bu ifadenin cümlenin en sonunda yer alması gerekirdi. (III,2)

**Almanca cümlede yer alan “sich verbessern” ifadesi Türkçe'ye “kendi sözlerini

düzeltti” olarak çevrilmiştir. Ancak bu ifadedeki “kendi” sözcüğü fazladır. Çünkü

“sözlerini” kelimesi zaten “kendi” sözcüğünü içermektedir. Çevirmenin bu ifadesi

Türkçe cümlede bir anlatım bozukluğuna yol açmaktadır.

Page 424: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

425

13. Türkçe cümlede çevirmenin yaptığı sıralamada önce tül, ardından stor (jaluzi)

gelmektedir. Ancak Almanca cümlede tül en son sırada yer almaktadır. (III,5)

Almanca cümlede geçen “haben ( bu cümlede ‘kullanmak’) kelimesi Türkçe cümleye

“oturmak” olarak çevrilmiştir. (III,3)

Almanca cümlede geçen “jedenfalls (her halükarda)” kelimesi Türkçe cümlede yer

almamıştır. (III,2)

Türkçe cümlede geçen “ne” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

14. Almanca cümlede geçen “kichern” kelimesi “kıkır kıkır gülmek” ile karşılanmıştır.

Ancak bu kelime “kıkırdamak” anlamına gelmektedir. (III,3)

Almanca cümlede geçen “jetzt (şimdi)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır.

(III,2)

Türkçe cümlede geçen “başlamak” kelimesi Almanca cümlede yer almamaktadır.

(III,1)

Almanca cümlenin zamanı Präsens (şimdiki zaman) dır. Ancak Türkçe cümlenin

zamanı “Mişli geçmiş zaman (Plusquamperfekt)” dir. (III,4)

15. Almanca cümle biri tırnak içerisinde olmak üzere birbirini takip eden iki temel

cümleden oluşmuştur. Türkçe cümlede ikinci temel cümle bölünerek bir kısmı başa

alınmıştır. Almanca cümlede tırnak içerisinde yer alan cümlenin öznesi “Tül

perdeler” dir. Ancak Türkçe cümlede özne değişmiş “sen” olmuştur. (III,5)

Almanca cümlede geçen “durchsichtig (şeffaf)” kelimesinin anlamca açıklaması

yapılarak çevrilmiştir. Oysa “şeffaf” demek yeterli olurdu. (III,3)

Türkçe cümlede geçen “şunları” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Page 425: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

426

16. Almanca cümlede geçen "es" kelimesi "ışık yanan odanın pencereleri"

kastedilmektedir. Çevirmen araya uzun diyaloglar girdiği için "orası" ifadesini

kullanmak istememiş olabilir. Ancak çevirmenin tercih ettiği "ışıklı pencereler" ifadesi

Türkçe'de bu şekilde ifade edilmemektedir. Çevirmen bunun yerine "ışığı yanan

pencereler" ifadesini ya da "es" kelimesinin karşılığı olan "orası" kelimesini

kullanabilirdi. Ayrıca “Sprechzimmer (muayene odası)” Türkçe’ye çalışma odası”

olarak aktarılmıştır. (III,3)

Türkçe cümlede geçen "demektir" kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

17. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

18. “Na (canım)” ünlemi Türkçe’de yer almamıştır. Ancak “-da” ekiyle bir parça

karşılanabilmiştir. (III,2)

19. “Zimmer (oda)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

20. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

21. Almanca cümlede geçen “ausbreiten” kelimesi “germek” olarak çevrilmiştir. Ancak

bu kelime “açmak” anlamına gelmektedir. Anna kollarını açınca doğal olarak pelerini

de açılmaktadır. Bu yüzden “germek” kelimesi burada uygun düşmemektedir.

Almanca cümlede geçen “vor dem Fenster” ifadesi “pencerenin kenarına” olarak

çevrilmiştir. Ancak bu ifade “pencerenin önüne” anlamına gelmektedir. (III,3)

Almanca cümleden geçen “erleuchteten (ışıklandırılmış)” kelimesi Türkçe cümlede

yer almamıştır. (III,2)

Page 426: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

427

22. Almanca cümle birbirine “und (ve)” temel cümle bağlacıyla bağlanmış iki temel

cümleden oluşmaktadır. Türkçe cümle ise iki temel cümle ve bir yan cümleden

oluşmaktadır. (VI)

Türkçe cümlede yer alan “aynı yere geldi” ve “içine de o” ifadeleri cümleye

eklenmiştir. “aynı yere geldi” ifadesi de “peşi sıra uçmak” ifadesiyle aynı anlamı

taşımaktadır. Çevirmen aynı anlama gelen iki ifadeyi art arda sıralamıştır. (III,1)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Anton da peşinden uçtu ve sağ pencereye kondu.

Sayfa 66

1. Almanca cümle tırnak içinde ter alan bir temel cümleden ve onu takip eden ikinci bir

temel cümleden oluşmuştur. Türkçe cümlede ise ikinci temel cümle bölünerek bir

kısmı başa alınmıştır. (III,5)

Almanca cümlede geçen “sagte (dedi)” kelimesi Türkçe'ye “fısıldadı” olarak

aktarılmıştır. (III,3)

Almanca cümlede “maßgeschneidert” ve “maßgemauert” kelimeleriyle yapılan

kelime oyunu Türkçe cümlede sadece içeriğin aktartılmasıyla verilmiştir. Ancak

çevirmen "ölçmek ve biçmek" kelimeleri ile yapabilirdi. (IV), (III,5)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Burası (adeta) bizim için biçilmiş kaftan hayır – ölçülmüş kaftan!” dedi Anna

Page 427: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

428

2. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

3. Almanca cümle iki yan cümle ve bir temel cümleden oluşmuştur. Türkçe cümlede ise

Almanca cümle bölünmüş ve iki ayrı cümle halinde verilmiştir. (VIII)

Çevirmen Almanca cümlede geçen “so dass (öyle ki)” bağlacını “için” kelimesiyle

karşılamış ve cümleyi cümlenin başında verilen ifadeyi açıklayarak tamamlamıştır.

(III,5)

Türkçe cümlede geçen “görünme olasılıkları çok azdı” cümlesi, Almanca cümlede yer

almamaktadır. (VII)

* Almanca cümlede yer alan “hoch” sözcüğü “yüksek” ile karşılanmıştır. Bu

kelimenin ilk anlamı yüksektir. Ancak “ağaç” söz konusu olduğunda Türkçe'de

“büyük” sıfatı kullanılmaktadır. Interferenz Fehler

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Ama pencereler büyük bir çam ağcının gölgesinde kalmışlardı; öyle ki, onları ancak

onları arayan birisi görebilirdi

• Başlık

4. Almanca cümlede biri tırnak içerisinde yer alan ve birbirini takip eden iki temel cümle

vardır. Türkçe cümlede ise ikinci temel cümle bölünerek bir kısmı başa alınmıştır.

(III,5) Almanca cümlenin zamanı “Präsens

(şimdiki zaman)” ve “Präteritum (şimdiki zamanın hikayesi)dir. Türkçe cümlenin

zamanı ise “dili geçmiş zaman (Perfekt)” dir. (III,4)

5. Tutarlı çeviri cümle (II)

Page 428: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

429

6. Almanca cümlede geçen “glaubst du” ifadesi Türkçe’de yer almamış, onun yerine

cümlenin sonuna “sakın” kelimesi eklenmiştir. (III,3)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Sence bayılmış mıdır?”

7. Almanca cümle art arda gelen iki temel cümleden oluşmuştur. Almanca’da ikinci

temel cümlenin öznesi olan “Anton” Türkçe’de cümlenin başına alınmıştır. (III,5)

8. Almanca cümle bir temel cümle ve onu açıklayan bir yan cümleden oluşmuştur.

Ancak Türkçe cümle iki temel cümleden oluşur. (III,5) Almanca

cümlede geçen “eine dieser Entspannungsübungen (Gevşeme

alıştırmalarından biri) ifadesi Türkçe cümleye “Alıştırma hareketlerinin bir parçası”

olarak aktarılmıştır. “parçası” sözcüğü cümleye eklenmiştir. Aynı şekilde Türkçe

cümlede yer alan “bu da” ifadesindeki “da” eki de cümleye eklenmiştir. Türkçe

cümlenin sonunda yer alan “olmalı” sözcüğü de cümleye eklenmiştir. (III,1)

** Çevirmen Türkçe cümlede “sanırım” ve “olmalı” gibi kesinlik ifade etmeyen iki

sözcüğü bir arada kullanmış, bu da cümlede anlatım bozukluğuna yol açmıştır.

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Bunun gevşeme alıştırmalarından biri olduğunu sanıyorum.

9. Almanca cümlede yer alan “wieso (neden)” soru kelimesi Türkçe cümlede yer

almamıştır. Çevirmenin bunun yerine iki dilin farklı yapısından dolayı “soru eki”

kullanmıştır. (IV)

Page 429: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

430

10. Almanca cümlede geçen “was (ne)” soru kelimesi Türkçe cümlede yer

almamıştır.(III,2) “ne

yaptığını” ifadesi yerine çoğul bir ifade, “yaptıklarını” kelimesi kullanılmıştır.

“wüsstest” kelimesi Almanca’da italik yazılmıştır, Türkçe’de herhangi bir vurgu

mevcut değildir. (III,5) Almanca’da

temel cümlenin zamanı “Präteritum (şimdiki zamanın hikayesi)dir. Türkçe cümlede

ise zaman “Plusquamperfekt (mişli geçmiş zaman)” dır. (III,4)

11. Tutarlı çeviri cümle. (II)

12. “Sicht (görüş)” kelimesi “görmemi” olarak, “breit (geniş)” kelimesi de “kocaman”

olarak çevrilmiştir. (III,3) Almanca

cümlenin öznesi “Herr Schwartenfeger” dir. Türkçe cümlede “Bay Ruhsil’in sırtı”

dır.(III,5)

13. Tutarlı çeviri cümle. (II)

14. “für uns zwei (ikimiz için)” ifadesi” iki kişi için” olarak çevrilmiştir. (III,3)

15. “zu (fazla)” kelimesi Türkçe’de yer almamıştır. (III,2)

16. Almanca cümlede geçen “Mit dir (seninleyken)” ifadesi Türkçe'ye “sen yanımda

oldukça” olarak çevrilmiştir. (III,3)

Almanca cümlede geçen “eng genug (yeterince dar)” ifadesi

Türkçe'ye çevrilirken “genug (yeterince)”kelimesi cümlede yer almamıştır. (III,2)

Page 430: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

431

Almanca cümlede geçen “nie (asla)” kelimesi “hiçbir yer” olarak çevrilmiştir. Ancak

bunu nedeni Türkçe'deki ifade biçiminin Almanca'dakinden farklı olmasıdır. (IV)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Seninleyken hiçbir yer yeterince dar olmayacaktır benim için!”

17. Almanca cümlede geçen ve tırnak içindeki ifadeyi bir sonraki cümleye bağlayan

“sagte (dedi)” kelimesi Türkçe'ye "sustu" olarak çevrilmiştir. (III,3)

Türkçe cümlede geçen “biraz” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Almanca cümlede geçen “hinüberspringen” kelimesi “...yere geçti” olarak

çevrilmiştir. Ayrıca “springen” kelimesine karşılık olarak “geçti” kelimesi

kullanılmıştır. Ancak bu kelime “atlamak” anlamına gelmektedir. Çevirmen “atladı”

kelimesini kullanmalıydı. (III,3)

18. Almanca cümlede geçen “Nun (şimdi)” ve “Anton” kelimeleri Türkçe cümlede yer

almamıştır. (III,2)

Almanca cümlede geçen “ausströmen” kelimesi de “gelen” olarak çevrilmiştir. Ancak

bu kelime “yaymak” anlamına gelmektedir. (III,3)

Türkçe cümlede geçen “rahatla” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Almanca cümlenin sonunda yer alan “den sie ausströmte” yan cümlesi aktiv (etken)

bir cümledir. Ancak Türkçe'nin farklı yapısı nedeniyle Türkçe cümlede passiv

(edilgen) olarak çevrilmiştir. (IV)

19. Almanca cümlede geçen "nie(asla)" kelimesi Türkçe ifadede yer almamaktadır.

Bunun nedeni aksi takdirde Türkçe'de bir anlatım bozukluğunun meydana gelecek

olmasıdır. (IV)

Page 431: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

432

"Innigkeit (samimiyet)" kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

Almanca cümlede geçen "ihr Wunsch nach größerer Nähe und Innigkeit" ifadesi

Türkçe cümlede "Anton'la arzuladığı yakınlık" olarak aktarılmıştır. Ancak doğrusu

"Anton'la daha yakın ve samimi olma arzusu" olacaktır. Çevirmen sıralamada

kelimelerin yerini değiştirmiş ve "arzu" kelimesi isimken, sıfat olarak kullanılmıştır.

Almanca cümlede Anton'un iç monoloğu sözkonusudur. Bu ifadenin çevirisinde

kullanılan "Anton" kelimesi Türkçe cümlede ifadenin bir başkasının ağzından

aktarılmasına yol açmıştır. (III,5)

** Türkçe cümlede "asla" ve "değildi" kelimelerinin bir arada kullanılmış olması

cümlede bir anlatım bozukluğuna yol açmıştır. Çevirmen "değildi" kelimesi yerine

"olmayacaktı" kelimesini kullanabilirdi.

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Yeterince dar ... Her ne kadar Anna şimdiye kadar karşılaştığı kızlar arasında en

sevimlisi idiyse de yine de bir vampir olarak kalacaktı ve onun kendisiyle daha yakın

ve samimi olma arzusu herhalde asla gerçekleşemeyecekti.

Sayfa 67

1. Almanca cümlede yer alan "zärtlich (sevgiyle)" kelimesi Türkçe'ye "şefkatle" olarak

çevrilmiştir. (III,3)

Bu kelime Almanca cümlede "gülümsemek" fiilinin önünde yer alırken, Türkçe

cümlede "bakmak"fiilinin önünde yer almaktadır. (III,5)

Page 432: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

433

2. Almanca cümlede geçen "den Blick abwenden " ifadesi Türkçe'ye "bakışlarının

yönünü değiştirmek" olarak aktarılmıştır. Ancak Türkçe'de Almanca'dakine karşılık

kullanılan ifade "gözlerini kaçırdı " dir. (III,3)

3. Almanca cümlede geçen "sah(gördü)" kelimesi Türkçe'ye "baktı" olarak çevrilmiştir.

Cümlede geçen "vollkommen (tamamen)" kelimesi de "pek" olarak çevrilmiştir.

Almanca cümlede geçen "ruhig und gelöst (sakin ve rahatlamış)" ifadesi Türkçe

cümlede sadece “rahat” ile karşılanmıştır. (III,3)

4. Almanca cümle, cümlenin başında tırnak içerisinde yer alan bir soru cümlesinden ve

onu takip eden bir temel cümleden oluşmuştur. Türkçe cümlede ise temel cümle

bölünerek bir kısmı başa alınmıştır. (III,5)

Almanca cümlede tırnak içerisinde yer alan cümle bir soru cümlesiyken Türkçe

cümlede bir ünlem cümlesidir. (III,6)

Almanca cümlede geçen "Ist es nicht (değil mi?)" soru ifadesi Türkçe'de "şey"

kelimesiyle karşılanmıştır. Almanca cümledeki "sagte (dedi)" kelimesi de Türkçe'de

"söylendi" kelimesiyle karşılanmıştır. Unheimlich (ürkütücü) kelimesi de Türkçe

cümlede "inanılmaz" kelimesiyle karşılanmıştır. Bu durum da cümlenin içeriğinin

değişmesine yol açmıştır. (III,3), (V)

5. Almanca cümlede geçen "dieser (bu)" kelimesi ve "könnte (yapabilmek)

Türkçe cümlede yer almamaktadır. (III,2)

Türkçe cümlede geçen "baksana" kelimesi Türkçe cümleye eklenmiştir. (III,1)

Almanca cümlenin sonunda "ünlem" işareti vardır, ancak Türkçe cümle nokta ile

bitmektedir. Bu da ifadede bir eksikliğin oluşmasına yol açmaktadır. (III,6)

Page 433: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

434

Almanca cümledeki “können” kelimesi cümleye olasılık anlamı kazandırmaktadır.

Türkçe’de bu kelimenin yer almaması,cümlenin içeriğinin değişmesine neden

olmuştur. (V)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Şu psikolog onunla neler yapabilir!”

6. Almanca cümlede yer alan "hilflos (çaresiz) kelimesi Türkçe'ye "karşı çıkmadan"

olarak, ausliefern (teslim olmak) kelimesi de "dinlemek" ile karşılanmıştır. (III,3), (V)

Türkçe cümle "ve" temel cümle bağlacıyla başlamaktadır. Çevirmen Almanca cümle

bu şekilde başladığı için Türkçe cümlede de "ve" bağlacını cümlenin başına almıştır.

Ancak Türkçe'deki dilbilgisi kurallarına göre bu bağlaç istisnai durumlar dışında

cümlenin başında yer almaz. Çevirmen "de" ekini kullanarak zaten bu bağlacı

Türkçe'ye aktarmıştır. Bu yüzden cümlenin başındaki "ve" bağlacı cümleye

eklenmiştir. (III,1)

Almanca cümle "üç nokta" ile sona ererken Türkçe cümle "nokta" ile son bulmaktadır.

(III,5)

7. Türkçe cümlede, Almanca’daki ikinci temel cümlenin öznesi cümlenin başına

alınmıştır. (III,5) “Aber”

bağlacı, “wollen (istemek)” modal fiili ve “an Rüdiger (Rüdiger’de)” ifadesi Türkçe

cümlede yer almamıştır. (III,2) “beruhigen (sakinleştirmek)”

kelimesi “durumu açıklamak” olarak, “sie (onu)” zamiri “kızı” olarak, “ausprobieren

(denemek)” kelimesi de “uygulamak” olarak çevrilmiştir. (III,3)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir; “Ama

Page 434: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

435

Bay Ruhsil Rüdiger’de sadece programını denemek istiyor” diye onu yatıştırmaya

çalıştı Anton.

Sayfa 68

1. “Im Prinzip (aslında)” kelimesi Türkçe’ye “prensipte” olarak aktarılmıştır.

Çevirmen Almanca aslından yola çıkarak bu ifadeyi kullanmışsa da, Türkçe’de

“prensip” kelimesi Almanca’dakinden farklı olarak “ilke anlamını

taşımaktadır.(Interferenz Fehler) “interessieren

(ilgi duymak)” kelimesi de Türkçe’ye “ilgilenmez” olarak aktarılmıştır. (III,3)

2. Almanca cümlede “weil (için)” yan cümle bağlacıyla başlayan cümle Türkçe

cümlede yer almamıştır. (VII) “kennenlernen

(tanışmak)” kelimesi “ilgilenmek” olarak çevrilmiştir. “nur (sadece)” kelimesi

“tek neden” olarak çevrilmiştir. (III,3)

Türkçe cümlede yer alan “ise” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

**Türkçe cümlede “ise” ve “yani” kelimelerinin aynı cümlede kullanılmış olması,

cümlede anlatım bozukluğunun oluşmasına yol açmıştır.

O sizinle sadece güneş ışınlarından çok korktuğunuz için, yani şu güneş

fobinizden dolayı tanışmak istedi.

3. “nie (asla)” sözcüğü Türkçe cümlede yer almamaktadır. (III,2)

Page 435: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

436

4. “sagte (dedi)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

“unsicher (şüpheli)” kelimesi ise “pek inanmışa benzemiyordu” olarak, yani

anlamı açıklanarak verilmiştir. (III,3)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Öyle mi dersin?” dedi Anna şüpheyle.

5. Almanca cümle, birinci temel cümleden sonra kısa çizgi ile sona ermektedir,

Türkçe cümle ise nokta ile son bulmaktadır. (III,6)

“obwohl (rağmen)” bağlacı Türkçe’ye “aslında” olarak çevrilmiştir. Bu

nedenden dolayı, orijinal cümledeki yan cümle, Türkçe’de temel cümle ile

çevrilmiştir. Almanca cümlede „Anton“ kelimesi ikinci cümlenin sonunda yer

alırken, Türkçe cümlede cümlenin başında yer almaktadır. (III,5)

“so (bu şekilde)” ifadesi Türkçe cümlede yer almamaktadır. (III,2)

“öyle” ve “kıza” kelimeleri cümleye eklenmiştir. (III,1)

“versichern (doğrulamak)” kelimesi “güvence vermek” olarak çevrilmiştir.

(III,3)

“ama şu an elinden başka bir şey gelmiyordu” cümlesi çeviriye eklenmiştir.(VI)

Cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Evet!” diye doğruladı Anton – küçük vampiri bu şekilde camdan gözetlerken

tehlike anında müdahale edemeyecek olmanın rahatsızlığını duymasına rağmen.

6. “weitere (geri kalan)” kelimesi ve “eigene (kendi)” kelimesi Türkçe cümlede yer

almamıştır. (III,2)

*Almanca cümlede “ihn-Anton” ifadesi ile sağlanan vurgu, Türkçe’de “onu-

Page 436: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

437

Anton’u” ifadesiyle sağlanamamıştır. Türkçe çeviride aynı etkiyi yaratmak için

araya “yani” kelimesi eklenebilir.

7. Almanca’daki ikinci temel cümlenin öznesi Türkçe cümlenin başına alınmıştır.

(III,5) . “gut sein

(yaramak)” ifadesi Türkçe’ye “iyi olmak” olarak, “wozu (neye)” kelimesi de

“neden” olarak çevrilmiştir. (III,3)

8. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

9. Almanca cümlede “Anton” ikinci temel cümlenin sonunda yer alırken Türkçe

cümlede cümlenin en başında yer almaktadır. (III,5)

Almanca cümlede geçen “Wahrscheinlich (Galiba)” kelimesi Türkçe'ye “belki”

olarak çevrilmiştir. (III,3)

Türkçe cümlede geçen “bir şeyler” ifadesi Almanca cümlede yer almamaktadır.

(III,1)

10. Türkçe cümlede geçen “okuyor" kelimesinin ardına eklenmiş olan "dur" eki

Almanca cümlede “vielleicht (belki)” kelimesi varmış gibi çevrilmiştir. Yani söz

konusu kelimenin ardına eklenmiş olan bu ek cümleye eklenmiştir. (III,1)

11. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

12. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

Page 437: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

438

13. Almanca cümlenin yüklemi “ist (olmak)” iken Türkçe cümlede Türkçe

“okuyordur” olmuştur. Bu durum aynı zamanda öznenin de değişmesine yol

açmıştır. (Almanca cümlede özne “es (bu)” iken Türkçe cümlede “o” olmuştur.

(III,5), (III,3)

14. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

15. “lachte (güldü)” kelimesi “gülümsedi” olarak çevrilmiştir. (III,3)

16. Almanca cümlede geçen "garantiert nicht (kesinlikle (yat)-mazdı)" ifadesi

Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

Türkçe cümlenin sonunda yer alan "hiç" kelimesi cümleye eklenmiştir.(III,1)

Almanca cümle olumsuz bir cümledir. Türkçe cümle ise bir soru cümlesidir.

(III,5)

17. İkinci temel cümlenin öznesi olan"Anton" Almanca'da cümlenin sonunda yer

alırken, Türkçe'de cümlenin başında yer almıştır. (III,5)

Türkçe cümlede geçen "kızı" kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Almanca cümledeki bir karşı çıkma anlamı taşıyan “doch” kelimesi, önceki

cümleyle bağıntılı olarak Türkçe’ye “yatardı” olarak çevrilmiştir. (V)

18. “besonders (özel)” kelimesi “ilginç” olarak çevrilmiştir. (III,3)

19. Almanca cümlede geçen "dabei (böylece)" kelimesi Türkçe cümlede yer

almamıştır. (III,2)

Page 438: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

439

20. Türkçe cümlede geçen "fark ediyorsun" ifadesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

“angstmachen (korkutmak)” kelimesi korkmak” ile karşılanmıştır. (III,3)

21. “hörbar (burada ‘sesli’)” kelimesi “derin derin” olarak aktarılmıştır. “ach

(Yaa)” ünlemi de “ah” olarak aktarılmıştır. (III,3)

22. Almanca’daki temel cümle Türkçe cümleden çıkarılmıştır. (VII)

23. Türkçe çeviride 23. ve 24. cümleler birleştirilmiştir. (VIII )

“bu arada” ifadesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

“Drehstuhl (döner sandalye)” kelimesi “sandalye” olarak çevrilmiştir. (III,3)

24. “wieder (tekrar)” kelimesi “artık” olarak, “geöffnet hatte (açmış olan)” ifadesi

“yatan” olarak, “auffordern (talep etmek) kelimesi “cesaret verici” olarak

çevrilmiştir. (III,3) “er (o)”

zamirinin yerine “ Bay Ruhsil” ismi kullanılmıştır. (III,5) Almanca’da

ikinci temel cümlenin zamanı “Perfekt (dili geçmiş zaman)dır. Türkçe cümlede

ise zaman “Plusquamperfekt (mişli geçmiş zaman)” dır. (III,4)

23. cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Bay Ruhsil döner koltuğundan kalkmıştı.”

24. cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Gözlerini tekrar açmış olan küçük vampire talep eden bir tavırla sarı saç

bandını ve sarı çorapları uzattı.”

Uzun cümlelerin çocuklar için kısa cümlelere oranla anlaşılmasının daha zor

Page 439: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

440

olduğu bilinen bir gerçektir. Özellikle Türkçe gibi dil yapısı, yüklemi sonda olan

cümlelere dayanan diller için, yan cümleler, bir cümlenin anlaşılırlığını iyice

zorlaştırmaktadır. Çevirmelerin, özellikle de çocuk edebiyatı çevirmenlerinin

yaptıkları çevirilerde göz önünde bulundurmaları gereken en önemli

noktalardan biri de budur. Hedef kitlesi göz önünde bulundurulmayan çeviri, ne

kadar iyin olursa olsun boşa gitmiş bir çeviridir.

Sayfa 69

1. Almanca’da tırnak içerisinde yer alan yan cümlenin öznesi “Rüdiger” dir.

Türkçe cümlede ise özne “o (kastedilen Bay Ruhsil)”dur. (III,5) .

“sollen(gerekmek)” modal fiili “istemek” ile, “antworten (cevap

vermek)”kelimesi de “fikrini açıklamak” ile karşılanmıştır. (III,3)

2. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

3. Tutarlı çeviri cümlesi (II)

4. “wilde Haarmähne (dağınık saç)” ifadesi için “taraz taraz” karşılığını

kullanmıştır. Çevirmenin tercihi hem Türkçe’de sık kullanılmamakta ve bundan

dolayı çocukların ne demek istendiğini anlayabilmesini zorlaştırmakta hem de

ikileme olduğu için dilbilgisel olarak orijinaline denklik teşkil etmemektedir.

(III,3), (III,5)

5. Türkçe çeviride 5. ve 6. cümleler birleştirilmiştir. (VIII)

Page 440: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

441

6. “Dabei (bunu yaparken)” kelimesi “bu sırada” ile, “rücken (ittirmek)” kelimesi

“oturttu” ile, “wild entschlosen (gözü kara)” ifadesi de “kararlı” ile “Stirn (alın)

kelimesi “saç” kelimesi ile, “fürchterlich (korkunç)” kelimesi “korkunç”, “eine

Grimasse schneiden (yüzünü buruşturmak” ifadesi de “yüzünde bir ifade

belirmek” ile karşılanmıştır. (III,3)

“hareketle” sözcüğü ve “belirmesine” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Türkçe cümlede kullanılan “belirdi belirmesine” ifadesi cümlenin “gerçi”

anlamını kazanmasına yol açmıştır. Almanca cümlede böyle bir anlam yoktur.

(V)

7. “Igitt (Iyyy)” ünlemi Türkçe’ye “olamaz” olarak, “sagte (dedi)” kelimesi de

“bakıyordu” olarak aktarılmıştır. (III,3)

“gözlerle ağabeyine” ifadesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

8. Almanca cümlede geçen “sollen (-meli/ -malı)” modal yardımcı fiili Türkçe’ye

izin bildiren “dürfen” modal yardımcı fiili gibi çevrilmiştir. (III,3)

9. “geri kalmadı” ve “de ondan” ifadeleri Türkçe cümleye eklenmiştir. (III,1)

Almanca cümlede birbirini takip eden üç temel cümle vardır. Türkçe cümlede

Almanca’daki ikinci ve üçüncü temel cümlelerin öznesi olan “Anton” başa

alınmıştır. (III,5) “wegen

(dolayı)” edatı Türkçe cümleye “bunun nedeni” olarak aktarılmıştır. (III,3)

10. “kalkweiß (kireç beyazı)” Türkçe’ye “tebeşir beyazı” olarak aktarılmıştır.

Halbuki Türkçe’de “kireç beyazı” ifadesi “tebeşir beyazı” ifadesinden daha

Page 441: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

442

yaygındır. “dunkelrot (koyu kırmızı, bordo)” kelimesi “vişne çürüğü olarak”

çevrilmiştir. (III,3) “ortaya

çıkmak” ve “anlayacağınız” kelimeleri Türkçe’ye eklenmiştir. (III,1)

Almanca cümlede geçen “zu” kelimesinin Türkçe’de tam karşılığı verilemediği

için çevirmen “birleşmek” ve “etki yaratmak” ifadelerini kullanmıştır. ( IV)

Almanca cümle bir temel cümleden oluşmuştur, Türkçe cümle ise bir temel ve

bir yancümleden oluşmuştur. (III,5)

* “Augenränder (göz çevresi)” ifadesinin Türkçe’de “göz kenarı” olarak

çevrilmesi, çevirmenin Almanca’daki ifadeyi kelimesi kelimesine aktarmasından

kaynaklanmaktadır. Interferenz Fehler

11. Almanca’da tırnak işaretini takip eden temel cümlenin öznesi olan Anna, Türkçe

cümlede başa alınmıştır. (III,5) “so ein (böyle

bir)” ifadesi Türkçe’de “aynen onun gibi” ifadesiyle karşılanmıştır. (III,3)

“Glaubst du (sence)” cümlesi Türkçe’de

yer almamıştır. (VII)

12. Türkçe cümlede kullanılan “sallarken” ifadesindeki “iken” eki “başını

sallamaya” değil “gülmemek için kendimi zor tutmak” ifadesine aittir. (III,5)

“bir yandan da” ifadesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

13. Stoffschuhe (kumaş ayakkabı)” kelimesi “pabuç” ile, “eigenartig (garip” kelimesi

de “kendine özgü” ifadesiyle karşılanmıştır. (III,3)

“nein(hayır)”ve “die Strumpfhosen (külotlu çoraplar)” kelimeleri ile “und (de)”

bağlacı Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

Page 442: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

443

“es schienen zwei zu sein (galiba iki taneydiler)” cümlesi Türkçe cümlede yer

almamıştır. (VII) Almanca

cümlede söz konusu cümlenin önünde “noktalı virgül”, Türkçe cümlede“nokta”

ile karşılanmıştır. “und” bağlacından önceki “kısa çizgi” ise Türkçe cümlede yer

almamıştır. (III,6)

14. “sagte (dedi)” kelimesi yerine “diye atıldı” ifadesi kullanılmıştır. (III,3)

Almanca’da tırnak işaretini takip eden temel cümlenin bir kısmı Türkçe

cümlede başa alınmıştır. (III,5)

15. “fragte (sordu)” kelimesi cümleden çıkarılmıştır. (III,2)

“bakmak” kelimesi cümleye eklenmiştir. Türkçe çeviride “wieso nicht?” ifadesi

“niye ki” ile karşılansaydı, bu kelimeye gerek duyulmayacaktı. (III,1)

16. “schäbig (yırtık pırtık, hırpani)” kelimesi Türkçe’ye “iğrenç ve berbat” olarak,

“rumlaufen (dolaşmak)” kelimesi de “giymek” olarak çevrilmiştir. (III,3)

“müssen (zorunda olmak)” modal yardımcı fiili Türkçe cümlede yer almamıştır.

(III,2) “erklärte sie

(diye açıkladı)” cümlesi Türkçe cümlede yer almamıştır. (VII )

17. “erwidern (karşılık vermek)” kelimesi “güvence vermek” ile karşılanmıştır.

(III,3) “çalışmak”

kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1) Almanca’da

tırnak işaretini takip eden temel cümlenin öznesi olan Anton, Türkçe cümlede

başa alınmıştır. (III,5)

Page 443: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

444

18. “çok” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1) “müssen

(zorunda olmak)” modal yardımcı fiili Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

. Almanca cümlenin başındaki “Es ist nur wegen der

Therapie (bu sadece terapiden dolayı)“ cümlesi Türkçe’ye içerik açısından

tamamen tutarsız olarak “Soyunmak da bu terapinin bir parçası” şeklinde

aktarılmıştır. (V )

“Es (bu)” kelimesi cümlede “bakmak” anlamında kullanılmıştır, ancak Türkçe

cümlede “Rüdiger’in soyunması” olarak aktarılmıştır. “wegen (dolayı)” edatı da

“parçası” olarak aktarılmıştır. “wissen (bilmek)” kelimesi ise “merak etmek” ile

karşılanmıştır. (III,3)

Sayfa 70

1. “bakma sen” ifadesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

“antworten (cevap vermek)” kelimesi “ısrar etmek” olarak çevrilmiştir. (III,3)

2. Almanca cümlenin zamanı “Futur (gelecek zaman)” dır. Türkçe cümlenin

zamanı ise “geniş zaman”dır. (III,4) “können

(yapabilmek- edebilmek)” ifadesi Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

3. “öbür yana” ifadesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Page 444: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

445

4. “Geruch (koku)” kelimesi bir isimdir. Türkçe’ye “kokmak” fiili ile aktarılmıştır.

Strumpfhose (külotlu çorap)” kelimesi sadece “çorap” olarak aktarılmıştır.

Ayrıca Almanca cümlede geçen “würde” kelimesi cümleye olasılık anlamı verir.

Türkçe çeviride bu anlam bulunmamaktadır. Bu kelimenin Türkçe’de

“olabileceğini” şeklinde kullanılması gerekirdi. “der Blick wandern (bakışları

yönelmek” ifadesi Türkçe cümlede “bakışları taramak” olarak kullanılmıştır.

(III,3,6)

“löchrig (delik deşik)” kelimesi ile “ausgehen (çıkmak)” kelimesi Türkçe

cümlede yer almamıştır. (III,2)

5. Almanca’daki ünlem cümlesi bir temel cümle ve bir yan cümleden oluşur.

Türkçe cümle ise sadece bir temel cümleden oluşmaktadır. Almanca’daki “und

(ve)”bağlacı Türkçe cümlede “hem, hem de” bağlacı olarak değiştirilmiştir.

(III,5) “Wie gut (ne

kadar iyi) cümlesi Türkçe’ye “İyi ki” olarak aktarılmıştır (III,3)

Almanca cümle bir anlatıcının ağzından aktarılmıştır Türkçe cümlede ise

anlatıcı Anton’dur. Almanca cümlede bu durum “dachte er (diye düşündü)”

cümlesiyle sağlanırken, Türkçe’de bu cümle çevrilmemiştir. (VII)

6. Almanca’da tırnak işaretini takip eden temel cümlenin öznesi olan er(o) zamiri,

Türkçe cümleye isim olarak yani “Anton” olarak çevrilmiş ve başa alınmıştır.

(III,5) “so

(tamam)” ifadesi Türkçe cümlede yer almamaktadır. (III,2)

7. Tutarlı çeviri cümle (II)

Page 445: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

446

8. “uzanmış” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

9. Almanca cümledeki “mindestens eine Nummer zu groß” ifadesi “en az iki

numara büyük” olarak aktarılmıştır. Bunun nedeni “bir numara” ifadesinin

Türk okuru için abartılı olmamasıdır. (IV)

“allerdings (hem de)” ifadesi Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

Almanca cümlenin öznesi “Seine Füße (ayakları)” iken Türkçe cümlede “sarı

yün çoraplar” olmuştur. (III,5)

10. Almanca cümle “üç nokta” ile sona ermektedir. Türkçe cümle ise “nokta” ile

bitmektedir. (III,6)

“ve” bağlacı Türkçe’ye eklenmiştir. (III,1)

11. “Anblick (manzara)” kelimesi “görünüm” ile, “gleichzeitig (aynı zamanda)”

kelimesi de “hem de” ile karşılanmıştır.

“nedense” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1) Almanca’daki

“und (ve)”bağlacı Türkçe cümlede “hem, hem de” bağlacı olarak değiştirilmiştir.

(III,5)

12. sagte (dedi)” kelimesi “diye konuştu” olarak çevrilmiştir. (III,3) Almanca’da

tırnak işaretini takip eden temel cümlenin öznesi olan Anna, Türkçe cümlede

başa alınmıştır. (III,5)

Page 446: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

447

13. Aber (ama)” bağlacı Türkçe’ye “her ne olursa olsun” olarak aktarılmıştır. (III,3)

“entgegnen (karşılık vermek)” kelimesi “diye konuştu” olarak çevrilmiştir.

“wirken (etkileyici)” fiili de “etki” olarak, yani isim olarak çevrilmiştir.(III,3,6)

“büyük” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

14. “baksana” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1) “ein

Gesicht machen” ifadesi “görünmek” olarak aktarılmıştır. Bu iki dilin farklı

yapısından kaynaklanmaktadır. (IV)

• Başlık

15. „aussehen (görünmek)“ kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır. Bunun nedeni,

bu kelimeyi bir önceki cümlede kullanmış olması olabilir. (III,2)

“Anna da” ifadesindeki “da“ eki cümleye eklenmiştir. (III,1)

16. “scheinen (görünmek)” kelimesi “belli ki” olarak, träumen (rüyalara dalmak)”

kelimesi de “hülyalara dalmak”olarak aktarılmıştır. (III,3)

*Çevirmenin önerisi olan “hülyalara dalmak” ifadesinin çocuklar tarafından

anlaşılması güçtür.

17. “Wahrscheinlich (herhalde)” ifadesi “bence” olarak, “meinte (dedi)” kelimesi de

“diye fısıldadı” olarak aktarılmıştır. (III,3)

Almanca’da tırnak işaretini takip eden temel cümlenin bir kısmı Türkçe

cümlede başa alınmıştır. (III,5)

Page 447: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

448

18. “zischen (tıslamak)” kelimesi “dişlerinin arasından söylenmek” olarak

aktarılmıştır. (III,3)

Almanca’da tırnak işaretini takip eden temel cümlenin öznesi olan Anna,

Türkçe cümlede başa alınmıştır. (III,5)

19. Tutarlı çeviri cümle (II)

Page 448: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

449

B. METNİN VE ÇEVİRİSİNİN ANALİZİ

(Das rätselhafte Programm, s. 113-123)

Page 449: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

450

Sayfa 113

• Zu tief in die Augen gesehen

(başlık)

1. „Igno von Rants Augen –“ begann

er.

2. “Hat Tante Dorothee nicht gesagt,

er sei nachtblind?”

3. “Ein wenig nachtblind, hat sie

gesagt”, korrigierte Anna.

4. Also gut, ein wenig nachtblind”,

sagte Anton.

5. “Aber viel kann er im Dunkeln

nicht sehen, oder?”

6. “Das Schlüsselloch vom Schrank

hat er jedenfalls auf Anhieb

gefunden.”

Sayfa 122

• Derin bakışlar (başlık)

1. “Saf Dilzade’nin gözleri,” diye söze

başladı.

2. “Dorothee Teyze onun gece körü

olduğunu söylemedi mi?”

3. Anna, “Birazcık gece körüymüş,”

diye düzeltti.

4. Anton, “iyi, öyle olsun,” dedi.

5. “Ama karanlıkta fazla gördüğü

söylenemez, öyle değil mi?”

6. “Dolabın kilidini hemen buldu

ama.”

Page 450: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

451

7. „Ja, weil er eine Taschenlampe

dabeigehabt hat!“

8. „Aber die Taschenlampe hat er

hauptsächlich meinetwegen

mitgenommen,“, erwiderte Anna.

9. “Deinetwegen?” sagte Anton

zweifelnd.

10. “Ach, Anton!” Sie lachte leise.

11. “Du bist wirklich zu süß mit deiner

Eifersucht.

12. Die Taschenlampe hat er

eingeschaltet, damit ich mir unter

den Kleidern – und es waren

bestimmt zwanzig oder mehr – das

schönste aussuchen konnte.

7. “Elinde cep lambası vardı da

ondan!

8. Anna, “Ama cep lambasını

özellikle benim için aldı,” diye

yanıt verdi.

9. Anton kuşkuyla, “senin için mi?”

diye sordu.

10. Anna yeniden güldü. “Ah Anton!

11. Kıskanınca öyle tatlı oluyorsun ki!

12. Orada en az yirmi elbise vardı,

içlerinden en güzelini seçebileyim

diye lambayı yaktı.

Page 451: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

452

13. Und das ging natürlich besser mit

Licht als ohne.”

14. Anton hatte immer stärker das

Gefühl, gegen die Wand zu reden.

15. Trotzdem unternahm er noch einen

letzten Versuch: “Weißt du, seit

wann Igno von Rant diese

Probleme mit den Augen hat?”

16. “Nein, keine Ahnung”, antwortete

Anna.

17. Mit einem Kichern ergänzte sie:

Selbst wenn du es nicht glaubst:

“Ich mach mir wirklich nichts aus

Onkel Igno.”

18. Anton seufzte. “Darum geht es gar

nicht!

13. Senin de bildiğin gibi, aydınlık

karanlıktan her zaman daha iyidir.”

14. Anton kendisini hala duvarla

konuşuyormuş gibi hissediyordu.

15. Ama son bir deneme yapmaktan

geri kalmadı: “Saf Dilzade’nin ne

zamandan beri görme sorunları

varmış, biliyor musun?

16. “Hayır, nereden bileyim!”

17. Yine kıkır kıkır gülerek ekledi:

“Sen inanmak istemiyorsun belki

ama Saf Amca benim için

kesinlikle özel bir anlam

taşımıyor.”

18. Anton içini çekti. “Konu o değil!”

Page 452: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

453

19. “So?”

20. Anna sah ihm mit einem koketten

Lächeln an.

21. “Und worum geht es dann?”

22. “ – “ um dich!”

23. “Aber das weiß ich doch”, meinte

sie sanft.

24. “Deshalb bin ich ja überhaupt nicht

böse, dass du so eifersüchtig bist,

ganz im Gegenteil.”

Sayfa 114

1. “Um deine Augen geht es! startete

Anton einen allerletzten Versuch.

19. Öyle mi?”

20. Anna koketçe güldü.

21. “Konu nedir öyleyse?”

22. “Sensin!”

23. “Bilmez miyim.” Anna pek

mutluydu.

24. “O yüzden de kıskandığın için

sana kızmıyorum ya, hatta tam

tersi bile diyebilirim.”

Sayfa 123

1. Anton bir girişimde daha

bulunarak, “konu senin

gözlerin!” diye haykırdı.,

Page 453: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

454

2. “Um meine Augen?”

3. Anna zwinkerte ein paar Mal.

4. “Wahrscheinlich wirst du gleich

behaupten, ich hätte Igno von

Rant zu tief in die Augen

gesehen!”

5. “Nein!” Anton presste die

Lippen aufeinender.

6. So unzugänglich wie heute hatte

er Anna noch nie erlebt.

7. Erinnerst du dich an den

Lichtapparat bei Herrn

Schwartenfeger?” fragte er.

8. “Und ob!” sagte Anna.

2. “Gözlerim mi?”

3. Anna birkaç kere gözlerini kapatıp

açtı.

4. “Sanırım şimdi de Saf Amca’nın

gözlerinin içine derin derin

baktığımı iddia edeceksin!”

5. “Hayır!” Anton dudaklarını sıktı.

6. Anna’ya laf anlatmanın bu denli

zor olduğunu hiç bilmezdi!

7. “Bay Ruhsil’deki ışık aygıtını

anımsıyor musun?” diye sordu.

8. “Hem de nasıl.

Page 454: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

455

9. Denkst du, solche

Ungerechtigkeiten würde ich

vergessen: dass Rüdiger eine

Sonnenbrille hatte – und ich nicht?“

10. „Vielleicht hatte Igno von Rant

auch keine Sonnenbrille“, bemerkte

Anton.

11. „Wie meinst du das?“ fragte Anna.

12. Anton holte tief Luft.

13. Endlich schien Anna bereit zu

sein, sich seine Einwände

anzuhören.

14. Ich hab dir doch von dem

geheimnisvollen Patienten erzählt,

an dem Herr Schwartenfeger sein

Programm auch schon ausprobiert

hat“, sagte er und sah sie forschend

an.

9. “Bu tip haksızlıkları unutacağımı

mı sanıyorsun: Rüdiger’in güneş

gözlüğü vardı oysa benim yok.”

10. Anton, “belki Bay Safdilzade’nin

de gözlüğü yoktur,” dedi.

11. “Ne demek istiyorsun?”

12. “Anton derin bir soluk aldı.

13. Galiba Anna anlatacaklarını

dinlemeye hazırdı artık.

14. “Sana psikoloğun programını

uygulayan esrarengiz hastanın

sözünü etmiştim sanırım?

Page 455: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

456

15. „Ja, und?“

16. “Dieser Patient, der Herr

Schwartenfeger erzählt hat, er sei

kein Vampir, ist – Igno von Rant!”

17. “Igno von Rant?” wiederholte

Anna verdutzt.

18. Dann begann es um ihre

Mundwinkel zu zucken, und

kichernd sagte sie:

19. “Anton! Du siehst ja lauter

Eifersucht Gespenster!”

20. “So glaubst du?” entgegnete

Anton zähneknirschend.

21. “Onkel Igno bei Herr

Schwartenfeger – das ist wirklich

zu ulkig!”

15. “Evet, ne olmuş ona?”

16. “Bay Ruhsil’e vampir

olmadığını söyleyen hasta Bay

Saf Dilzade’nin ta kendisi.”

17. Anna büyük bir hayretle, “Bay

Safdilzade mi?” diye tekrarladı.

18. Sonra dudak uçları kıpırdadı ve

gülerek şöyle konuştu:

19. “Anton! Kıskançlıktan ne

yaptığını bilmiyor ve hayaletler

görüyorsun!”

20. Anton dişlerini gıcırdatarak,

“Sence öyle mi?” diye söylendi.

21. “Saf Amca Bay Ruhsil’in

hastası ha? Gerçekten hiç böyle

garip bir şey duymamıştım!”

Page 456: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

457

22. “Und wenn ich dir sage, dass ich

ihn zweimal in der Praxis von

Herrn Schwartenfeger getroffen

habe?”

Sayfa 115

1. „In der Praxis?“

2. Anna wirkte kein bisschen

beunruhigt, eher amüsiert.

3. “Wahrscheinlich war es sein

Doppelgänger.

4. Oder du siehst wirklich

Gespenster’”

5. “Und heute Abend am

Wasserturm?” erwiderte Anton.

6. “Ist das vielleicht ein Gespenst

gewesen, das da mit Lumpi und

Tante Dorothee am Tisch gesessen

hat?”

22. “Ya ona doktorun

muayenehanesinde tam iki kez

rastladığımı söylersem?”

Sayfa 124

1. “Muayenehanede mi?”

2. Anna dalga geçmeyi bırakmış, en

azından biraz ciddileşmişti.

3. “Belki de ona çok benzeyen

birisidir.

4. Ya da sen hayalet görüyorsun!

5. Anton “Bu gece su kulesinin orda

hayalet gördüm, öyle mi?” diye

söylendi.

6. Bıçkın ve Dorothee Teyze ile aynı

masada oturan kişi hayalet miydi

yani?

Page 457: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

458

7. „Nein“, Anna kicherte.

7. „Aber es war ziemlich dunkel am

Wasserturm“, meinte sie nach einer

Pause.

8. „Jedenfalls für Menschenaugen.“

9. „Trotzdem!“ sagte Anton.

10. „An seiner Stimme, an der Figur

und an dem öligen Haar hab ich ihn

wiedererkannt.

11. Nur sein Maiglöckchen Parfüm, das

hebt er sich offenbar für die

Besuche bei Herrn Schwartenfeger

auf!“

7. “Hayır!”

8. Anna biraz durduktan sonra “Ama

su kulesinin orası çok karanlıktı,”

diye atıldı.

9. “En azından insan gözleri için!”

10. “Anton, “Ben gördüm ama!” diye

ısrar etti.

11. “Onu sesinden, vücut yapısından

ve yağlı saçlarından tanıdım.

12. Yalnızca müge parfümü

kokmuyordu, o kadar. Bay

Ruhsil’e geldiğinde bol bol sürünür

halbuki.

Page 458: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

459

13. „Maiglöckchen – Parfum?“ fragte

Ana nun nicht mehr so

unbekümmert.

14. „Wie riechen Maiglöckchen

denn?“

15. “Süsslich, furchtbar süsslich, wie –

“Anton suchte nach einem

passenden Vergleich

16. “Das kann man nicht beschreiben”,

sagte er.

17. “Nur selbst riechen!” gab Anna

ihm recht, und zu Antons

Verblüffung holte sie aus einer

Tasche ihres Kleides ein kleines

rundes Fläschchen.

18. Sie öffnete den Schraubverschluss

und hielt es Anton hin.

13. Artık pek de tasasız görünmeyen

Anna,” Müge parfümü mü” diye

yineledi.

14. “Müge nasıl kokar?”

15. “Tatlı, çok ... tıpkı...” Anton uygun

bir benzetme bulamayarak sustu.

16. “Bunu anlatmak çok güç” diye

sözlerini sürdürdü.

17. “Koklamak gerek!”

Böyle diyen Anna elbisesinin

cebinden küçük ve yuvarlak bir

şişe çıkardı,

18. kapağını açıp şişeyi Anton’a uzattı

Page 459: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

460

19. Hier, die Flasche hat mir Onkel

Igno gegeben – für festliche

Anlässe.

20. Ist das Maiglöckchen – Parfum?”

21. Anton musste husten.

22. “Ja, genau” sagte er heiser, “das ist

sein Duft:

23. Maiglöckchen von der

fürchterlichsten Sorte, brrr!”

24. Dann stimmt es also doch, dass er

der Patient ist.“, stellte Anna

sachlich fest.

19. “İşte Saf Amca’nın bana verdiği

şişe.

20. Müge parfümü bu mu?”

21. Anton öksürmekten kendini

alamadı.

22. “Evet bu o,” dedi heyecanla. “İşte

onun kokusu:

23. En korkuncundan müge parfümü,

brrr!”

24. Anna, “Öyleyse Bay Ruhsil’in

hastası olduğu doğru,” diye oğlana

hak verdi.

Page 460: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

461

25. Hm ist eigentlich gar nicht so

schlecht, dass Onkel Igno auch

Stunden bei Herrn Schwartenfeger

nimmt!“ fügte sie nach kurzem

Überlegen hinzu und lachte schon

wieder.

Sayfa 116

1. „Er hat welche genommen“

berichtigte Anton.

2. „Aber nun ist er seit ein paar

Wochen nicht mehr da gewesen.

3. Das weiß ich von Herrn

Schwartenfeger, der sich deswegen

große Sorgen macht.”

4. “Er macht sich Sorgen?”

5. “Ja, genau wie ich”

6. “Wie du?”

25. Sonra da, “Hımm, aslını ararsan

Saf Amca’nın Bay Ruhsil’in

yanında zaman geçirmesi pek de

kötü bir şey sayılmaz,“ diye

ekleyerek güldü.

Sayfa 125

1. Anton, “Birkaç kez gelmiş,” diye

anlattı.

2. “Ama haftalardır ortalarda yokmuş.

3. Bay Ruhsil onun için çok

kaygılanıyordu.

4. “Kaygılanıyor muydu?”

5. “Evet, tıpkı benim gibi.

6. “Senin gibi mi?”

Page 461: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

462

7. Anna lachte hell auf.

8. “Du machst dir Sorgen um Onkel

Igno?

9. “Nein, um den bestimmt nicht’”

antwortete Anton.

10. “Um dich – und um Rüdiger!”

11. “Um Rüdiger auch? Sagte Anna

und verzog schmollend den Mund.

12. Anton holte noch einmal tief Luft.

13. Er wollte Anna auf keinen Fall

kränken oder sie in dem Gefühl

bestärken, er, Anton, sei

eifersüchtig auf Igno von Rant!

7. Anna çıngıraklı bir kahkaha attı.

8. “Sen de Bay Saf Amca için mi

kaygılanıyor musun?”

9. “Hayır, tabii ki onun için değil!

10. Ben senin için ve Rüdiger için

kaygılanıyorum.”

11. Anna, “Rüdiger için de mi?” derken

hüzünle dudaklarını büktü.

12. Anton bir kez daha derin bir soluk

aldı..

13. Anna’yı üzmek gibi bir niyeti yoktu

ama bir yandan da Saf Amca’yı

kıskandığına inanmasını da

istemiyordu.

Page 462: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

463

14. “Es ist wegen Igno von Rants

Nachtblindheit” begann er

vorsichtig.

15. Mir ist nämlich was eingefallen.”

16. “Eingefallen, Was denn?”

17. “Der Lichtapparat! Vielleicht hat er

sich die Augen an dem grellen

Licht aus dem Apparat verdorben.

18. “Du glaubst, weil er in das Licht

geguckt hat, ist er nachtblind

geworden?” fragte Anna; nicht sehr

überzeugt.

19. “Na ja – “sagte Anton.

14. Sözlerini özenle seçerek, “Saf

Dilzade’nin gece körlüğü ile ilgili

bir durum bu,” diye açıklamaya

çalıştı.

15. “Aklıma bir şey geldi de!”

16. “Ne geldi?”

17. “Işık aygıtı! Belki gözleri kuvvetli

ışıktan bozulmuştur!

18. Anna, “O aygıta baktığı için

gözlerinin bozulduğunu mu

düşünüyorsun? Derken çocuğa pek

de inanmadığı ses tonundan

anlaşılıyordu

19. “Evet, bir bakıma öyle.

Page 463: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

464

20. Es ist zwar im Moment nur eine

Vermutung.

21. Aber wenn das stimmt, dann seid

ihr, Rüdiger und du, genauso

gefährdet!”

22. “Ja, wenn ...” sagte Anna.

23. Noch immer schien sie Antons

Warnungen nicht sonderlich

ernstzunehmen.

Sayfa 117

• Dreimal bis dreizehn (başlık)

1. Aber das lässt sich leicht

herauskriegen”, meinte sie und

rutschte von der Bettkante herunter.

2. Bei den guten

zwischenvampirlichen

Beziehungen, die ich neuerdings zu

Onkel Igno habe!”

20. “Şimdilik bir tahmin sayılır

21. ama eğer doğruysa sen ve Rüdiger

de aynı tehlikeyle karşı karşıyasınız

demektir.

22. Anna, “Evet, eğer...” diye

konuşmaya başladı.

23. Anton’un uyarılarına kulak

asmadığı öyle belliydi ki!

Sayfa 127

• Üç kez on üçe kadar (başlık)

1. Yatağın yanından kayıp yere

atlarken, “Bunu kısa zamanda

anlarız,” dedi.

2. Saf Amca ile aramda yeni gelişen

vampirlerarası iyi ilişkiler

sayesinde bunu anlamaktan kolay

bir şey yok!”

Page 464: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

466

3. Kichernd hob sie den Rocksaum an

und ging zum Fenster.

4. Dort blieb sie stehen und sagte:

„Du musst dich jetzt umdrehen,

Anton.”

5. Umdrehen? Wieso?”

6. „Weil du mich mit dem tollen

Kleid in Erinnerung behalten sollst

– und nicht mit meinem alten,

schäbigen Vampirumhang.”

7. „In Erinnerung?” sagte Anton

betroffen.

8. „Sehen wir denn uns nicht wieder?

9. „Doch, natürlich!”

3. Sonra kahkahalar arasında

eteklerini toplayıp pervaza çıktı.

4. Orada biraz durdu. “Şimdi arkanı

dön, Anton!”

5. Nedenmiş o?

6. Çünkü beni bu güzel elbisemle

anımsamanı istiyorum, eski püskü

pelerinimle değil!”

7. “Anımsamak mı?” Anton

sarsılmıştı.

8. “Bir daha görüşmeyecek miyiz?

9. Tabii ki görüşeceğiz.

Page 465: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

467

10. Anna lachte leise.

11. „Aber wenn du dich daran

erinnerst, wie ich in dem alten

Kleid ausgesehen habe, träumst du

heute nacht vielleicht von mir.

12. Und vielleicht träumst du dann,

dass wir auf ewig

zusammenbleiben können, du und

ich.”

13. Anton errötete.

14. Rasch drehte er den Kopf zur

Wand.

15. “Das glaube ich nicht”, sagte er.

16. Ich träum immer von der Schule.

10. ____

11. Ama elbisemle nasıl göründüğümü

anımsarsan belki de bu gece benim

hayalimi kurarsın.

12. Ve belki de sonsuza dek birlikte

olacağımızı görürsün, sen ve ben!”

13. Anton kıpkırmızı kesildi.

14. Kafasını hemen duvara döndürdü

15. “Hayır hiç sanmam,” dedi çabucak.

16. Ben rüyamda hep okulu görürüm!”

Page 466: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

468

24. “Es ist wegen Igno von Rants

Nachtblindheit” begann er

vorsichtig.

25. Mir ist nämlich was eingefallen.”

26. “Eingefallen, Was denn?”

27. “Der Lichtapparat! Vielleicht hat er

sich die Augen an dem grellen

Licht aus dem Apparat verdorben.

28. “Du glaubst, weil er in das Licht

geguckt hat, ist er nachtblind

geworden?” fragte Anna; nicht sehr

überzeugt.

29. “Na ja – “sagte Anton.

24. Sözlerini özenle seçerek, “Saf

Dilzade’nin gece körlüğü ile ilgili

bir durum bu,” diye açıklamaya

çalıştı.

25. “Aklıma bir şey geldi de!”

26. “Ne geldi?”

27. “Işık aygıtı! Belki gözleri kuvvetli

ışıktan bozulmuştur!

28. Anna, “O aygıta baktığı için

gözlerinin bozulduğunu mu

düşünüyorsun? Derken çocuğa pek

de inanmadığı ses tonundan

anlaşılıyordu

29. “Evet, bir bakıma öyle.

Page 467: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

469

30. Es ist zwar im Moment nur eine

Vermutung.

31. Aber wenn das stimmt, dann seid

ihr, Rüdiger und du, genauso

gefährdet!”

32. “Ja, wenn ...” sagte Anna.

33. Noch immer schien sie Antons

Warnungen nicht sonderlich

ernstzunehmen.

Sayfa 117

• Dreimal bis dreizehn (başlık)

17. Aber das lässt sich leicht

herauskriegen”, meinte sie und

rutschte von der Bettkante herunter.

18. Bei den guten

zwischenvampirlichen

Beziehungen, die ich neuerdings zu

Onkel Igno habe!”

30. “Şimdilik bir tahmin sayılır

31. ama eğer doğruysa sen ve Rüdiger

de aynı tehlikeyle karşı karşıyasınız

demektir.

32. Anna, “Evet, eğer...” diye

konuşmaya başladı.

33. Anton’un uyarılarına kulak

asmadığı öyle belliydi ki!

Sayfa 127

• Üç kez on üçe kadar (başlık)

17. Yatağın yanından kayıp yere

atlarken, “Bunu kısa zamanda

anlarız,” dedi.

18. Saf Amca ile aramda yeni gelişen

vampirlerarası iyi ilişkiler

sayesinde bunu anlamaktan kolay

bir şey yok!”

Page 468: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

470

19. Kichernd hob sie den Rocksaum an

und ging zum Fenster.

20. Dort blieb sie stehen und sagte:

„Du musst dich jetzt umdrehen,

Anton.”

21. Umdrehen? Wieso?”

22. „Weil du mich mit dem tollen

Kleid in Erinnerung behalten sollst

– und nicht mit meinem alten,

schäbigen Vampirumhang.”

23. „In Erinnerung?” sagte Anton

betroffen.

24. „Sehen wir denn uns nicht wieder?

25. „Doch, natürlich!”

19. Sonra kahkahalar arasında

eteklerini toplayıp pervaza çıktı.

20. Orada biraz durdu. “Şimdi arkanı

dön, Anton!”

21. Nedenmiş o?

22. Çünkü beni bu güzel elbisemle

anımsamanı istiyorum, eski püskü

pelerinimle değil!”

23. “Anımsamak mı?” Anton

sarsılmıştı.

24. “Bir daha görüşmeyecek miyiz?

25. Tabii ki görüşeceğiz.

Page 469: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

471

26. Anna lachte leise.

27. „Aber wenn du dich daran

erinnerst, wie ich in dem alten

Kleid ausgesehen habe, träumst du

heute nacht vielleicht von mir.

28. Und vielleicht träumst du dann,

dass wir auf ewig

zusammenbleiben können, du und

ich.”

29. Anton errötete.

30. Rasch drehte er den Kopf zur

Wand.

31. “Das glaube ich nicht”, sagte er.

32. Ich träum immer von der Schule.

26. ____

27. Ama elbisemle nasıl göründüğümü

anımsarsan belki de bu gece benim

hayalimi kurarsın.

28. Ve belki de sonsuza dek birlikte

olacağımızı görürsün, sen ve ben!”

29. Anton kıpkırmızı kesildi.

30. Kafasını hemen duvara döndürdü

31. “Hayır hiç sanmam,” dedi çabucak.

32. Ben rüyamda hep okulu görürüm!”

Page 470: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

472

33. Das glaube ich nicht!” erwiderte

Anna und kicherte.

34. Anton hörte, wie der seidene Stoff

geheimnisvoll raschelte

35. Vermutlich streifte Anna gerade

ihren Vampirumhang über.

36. “Das weiße Spitzenkleid aus der

Ruine” begann er, den Blick auf der

Raufasertapete gerichtet.

37. „Willst du das nicht gleich

mitnehmen?

38. Ich meine, wo doch Tante Dorothee

ihre Einstellung geändert hat!”

33. İşte buna inanmam

34. Anton, ipek kumaşın gizli hışırtısını

duydu.

35. Anna pelerinine bürünmekteydi

herhalde.

36. Gözlerini yerdeki halıdan

ayırmadan, “harabelerde bulduğun

beyaz dantel elbiseyi

37. almak istemez misin? diye sordu.

38. “Dorothee Teyze hazır fikrini

değiştirmişken!”

Page 471: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

473

Sayfa 119

1. Soll ich dir helfen?” fragte sie

neckend.

2. „Mit drei mal dreizehn Küssen.

3. “Nein danke, nicht nötig”, wehrte

er ab.

4. Ich glaube, wenn ich mich

konzentriere, schaffe ich es.

5. „Dann bis bald, Anton!“ sagte sie.

6. “Ja, bis bald” antwortete er.

7. Und mit gleichförmiger Stimme

begann er zu zählen:

8. Eins, zwei, drei...“

Sayfa 128

1. Anna “Sana yardım edeyim mi?”

diye sordu hemen.

2. “Üç kez on üç öpücükle?”

3. Anton, “Hayır, teşekkürler, gerekli

değil,” diye karşı çıktı.

4. “Sanırım dikkatimi toplarsam

başarırım.”

5. Görüşmek üzere!”

6. _____

7. Ve sonra tek düze bir sesle

saymaya başladı:

8. “Bir, iki, üç...”

Page 472: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

474

9. Anton war bei „zwölf“

angekommen, als plötzlich im Flur

Schlüssel klapperten und der

altbekannte Spruch seines Vaters

ertönte:

10. Na siehst du, Helga. Alles ruhig.“

11. Anton fuhr herum

12. Hastig zog er sich den

Vampirumhang über den Kopf und

versteckte ihn unter dem Bett.

13. Dann lief er zu seinem Schreibtisch

und schaltete die Lampe aus.

14. Dabei stiess er gegen den

Schreibtischstuhl, der mit einem

lauten Poltern umfiel.

9. Anton “on ikiye geldiğinde

koridordan anahtar sesi geldi ve

hemen ardından babasının her

zamanki sözleri koridorda

yankılandı:

10. “Görüyorsun Helga, asayiş

berkemal!”

11. ____

12. Anton pür telaş üstündeki vampir

pelerinini çıkarıp yatağın altına

sakladı.

13. Sonra bir koşu gidip masa

lambasını kapattı.

14. Ve hızla çarptığı iskemle büyük bir

gürültüyle yere düştü.

Page 473: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

475

15. Anton erstarrte.

16. In dem stillen Haus war das fast

wie eine Explosion gewesen...

17. Während er zum Bett zurücktappte,

hörte er die aufgeschreckte Stimme

seiner Mutter.

18. „Das war in Antons Zimmer!“

19. Und schon klopfte es an der

Zimmertür.

20. Anton?“ fragte sie.

21. Er gab keine Antwort.

22. Jetzt rüttelte sie an der

verschlossenen Zimmertür.

23. „Anton, mach auf!“

15. Anton donup kaldı.

16. İskemle düşünce evin sessizliği

patlayan bir bombayla alt üst

olmuştu sanki....

17. Yatağına girerken annesinin

korkuyla bağırdığını duydu

18. “Ses Anton’un odasından geldi!”

19. Ve hemen ardından kapısı vuruldu.

20. Annesi, “Anton?” diye seslendi

21. Çocuk hiç yanıt vermedi.

22. Bunun üstüne kadın kilitli kapıyı

sarsmaya başladı.

23. Anton, aç kapıyı!

Page 474: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

476

24. Wir wissen, dass du wach bist.“

25. „Was ist denn...?“ fragte er so

verschlafen, wie es ihm nur

möglich war.

26. „Da war doch eben Lärm in deinen

Zimmer!“

27. „Ach so...“

28. Anton gähnte einmal laut.

29. „Ich bin aus dem Bett gepoltert.“

Sayfa 120

1. „Aus dem Bett gepoltert?“

wiederholte sie.

2. „Ja, heute ist doch Polterabend –

oder nicht?“ erwiderte er.

3. Spaßvogel!“ zischte sie.

24. Uyanık olduğunu biliyoruz!”

25. Elinden geldiğince uykulu taklidi

yapan Anton, “Ne oluyor?” diye

söylendi.

26. “Odandan gürültü geldi!”

27. “Ah öyle mi?”

28. Anton yüksek sesle esnedi.

29. “Yataktan düştüm de”

Sayfa 129

1. “Yataktan mı düştün?”

2. “Evet, bu gece düşme gecesi –

yoksa değil mi?”

3. Annesi dişlerinin arasından “Şakacı

kuş!” diye söylendi.

Page 475: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

477

4. Anton hörte, wie sich ihre Schritte

entfernten.

5. Er grinste zufrieden.

6. Seine Mutter hatte mal wieder –

ohne es zu ahnen – ins Schwarze

getroffen:

7. Er konnte wirklich gute Späße

machen, wenn er wollte – und

fliegen konnte er auch!

8. Allerdings... nach weiteren Späßen

stand ihm nicht der Sinn, und für

einen zweiten Ausflug war er viel

zu müde.

9. Er zog sich die Bettdecke bis zum

Kinn, und dann schlief er.

• Anton mit Pünktchen (başlık)

4. Anton kapısının önünden uzaklaşan

ayak seslerini duydu.

5. Memnun memnun sırıttı.

6. Annesi – hiç farkına varmadan –

yine doğruyu bulmuştu:

7. O çok iyi şakalar yapardı, eğer

isterse tabii ve aynı zamanda

uçabilirdi de!

8. Yine de... başka şakalar yapmaya

hiç hevesi kalmamıştı ve ikinci bir

uçuş için fazla yorgundu o gece..

9. Yorganını çenesinin altına kadar

çekip gözlerini yumdu.

• Anton’un Benekleri

Page 476: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

478

10. Als Anton am Montagmorgen in

den Badezimmerspiegel blickte,

starrte ihm ein wenig anziehendes

Gesicht entgegen:

11. Unter den Augen lagen dunkle

Ringe, und die Haut sah richtig

gelb aus

12. Nein, nicht nur gelb – unglaublich

trat Anton noch näher an den

Spiegel heran – da waren so

merkwürdige rote Flecken um den

Mund herum, Dutzende roter

Pünktchen, jedes nicht größer als

ein Stecknadelkopf.

13. Konnten das Mückenstiche sein?

14. Nein, dafür waren es zu viele und

sie lagen auch zu dicht beinander.

10. Anton ertesi sabah banyo aynasına

göz attığında pek de hoş olmayan

bir yüzle karşılaştı:

11. Gözlerinin altında mor halkalar

vardı ve rengi de sapsarıydı.

12. Hayır, yalnızca sarı değil... Anton

inanmayan bakışlarla aynaya biraz

daha yakından baktı ve ağzının

çevresindeki minik kırmızı

benekleri keşfetti.

13. Sivrisinek mi ısırmıştı yoksa:

14. Hayır, hayır, bunlar ısırık

olamayacak denli çoktu ve yan

yana sıralanmışlardı.

Page 477: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

479

15. Ein Ausschlag! dachte Anton.

16. Er musste etwas gegessen haben,

das schwer verdaulich war

17. Ole zum Beispiel bekam

Ausschlag, wenn er Erdbeeren ass.

18. Aber Anton hatte gestern gar keine

Erdbeeren gegessen..

19. Nervös biss er sich auf den Lippen.

20. Ob die Flecken möglicherweise mit

Anna zusammenhingen?

Sayfa 121

1. Sie waren sich am Samstagabend

sehr nahe gekommen, auf dem

Sims von Herrn Schwartenfegers

Fenster – dort hatte Anna gesagt,

mit Anton könne es ihr nie eng

genug werden...

15. Anton alerji diye düşündü!

16. Yediği bir şey dokunmuş olmalıydı.

17. Örneğin Ole çilek yediğinde kaşıntı

dökerdi

18. Ama Anton dün çilek yememişti

ki...

19. Sinirli sinirli dudaklarını ısırdı.

20. Acaba bu beneklerin Anna’yla bir

ilgisi var mıydı?

Sayfa 130

1. Cumartesi gecesi Bay Ruhsil’in

penceresinin içinde çok yakın

durmuşlardı birbirlerine – ve Anna

ne kadar yakın olsalar da yine de

kendisi için yeterli olamayacağını

söylemişti..

Page 478: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

480

2. Und später war Anna in seinem

Zimmer gewesen und hatte ihm das

neue rosa Kleid vorgeführt.

3. Aber Annas Haut war so bleich und

so fleckenlos gewesen wie immer.

4. Plötzlich fiel ihm ein, dass Hennig

seit einer Woche in der Schule

fehlte wegen ... Windpocken!

5. Anton spürte, wie ihn ein eisiger

Schreck durchfuhr.

6. Das wäre ja die reinste

Katastrophe!

7. Für heute nachmittag hatte er sich

vorgenommen, mit dem Fahrrad

die Umgebung des Wasserturms

abzufahren, bis er die Villa

Rheinblick gefunden hatte.

2. Ve daha sonra Anna odasına

gelip yeni pembe elbisesini

göstermişti.

3. Ama Anna’nın cildi her

zamanki gibi solgun ve

lekesizdi.

4. Birden aklına Hennig’in bir

haftadır okulda olmadığı

geldi... Kızamık yüzünden!

5. Anton feci bir korkunun içini

doldurduğunu hissetti.

6. Ne büyük felaketti bu böyle!

7. Bugün öğleden sonra

bisikletine atlayıp su kulesinin

oraya gitmeyi ve oradan da

Safbakış Villasının bulunduğu

semte şöyle bir uzanmayı

planlamıştı halbuki.

Page 479: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

481

8. Und er war sicher, dass er das

große düstere Haus auf Anhieb

wiedererkennen würde!

9. Wenn er nun aber Winkpocken

hätte, dann wäre sein ganzer

schöner Plan für die Katz.

10. Nein, das durfte unter keinen

Umständen geschehen

11. Er musste heute Nachmittag

dorthin fahren!

12. „Anton?“ hörte er die Stimme

seiner Mutter.

13. Sie kam aus der Küche.

14. „Wo bleibst du denn so lange?“

15. „Ich komm ja schon.“

8. O kocaman, yıkık dökük evi ilk

görüşte tanıyacağından emindi!

9. Ama eğer kızamık döküyorsa bütün

planları suya düşmüş demekti.

10. Hayır, buna izin vermemeliydi.

11. Bugün öğleden sonra da ne

pahasına olursa olsun, oraya

gidecekti!

12. Annesi “Anton?” diye seslendi.

13. _____

14. İki saattir nerdesin?

15. “Hemen geliyorum”

Page 480: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

482

16. Er drehte den Wasserhahn auf und

hielt sein Gesicht unter den kalten

Strahl.

17. Anschließend bearbeitete er seine

Mundpartie mit Frottierhandtuch.

18. Ein Blick in den Spiegel überzeugte

ihn davon, dass auf der Krebsrot

angelaufenen Haut die Pünktchen

gar nicht mehr auffielen.

19. Trotzdem putzte er auch noch die

Zähne und kämmte sorgfältig das

Haar um einen möglichst guten

Eindruck am Frühstückstisch zu

machen

Sayfa 122

• Der rätselhafte Unbekannte

1. Doch leider war alle Mühe

vergebens: kaum hatte Anton Platz

genommen, da begann sein Vater

zu lachen.

16. Musluğu açıp yüzünü soğuk

suyun altına tuttu.

17. Ardından havlu ile yüzünü

uzun uzun ovuşturdu.

18. Cildi öylesine kızarmıştı ki

kırmızı benekler belli

olmuyordu.

19. Ardından dişlerini fırçalayıp

saçlarını tarayarak kahvaltı

masası için her zamankinin

aksine özenle hazırlandı

Sayfa 130

• Gizemli ve Tanımadık Kişi

(Başlık)

1. Ama yaptığı bütün hazırlıklar boşa

çıktı Masaya oturur

oturmaz„babası kahkahalar

arasında,.

Page 481: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

483

2. Sag mal, Anton, hast du etwa

meinen Rasierapparat

ausprobiert?“

3. „Wie kommst du den darauf?“ wies

Anton diese Unterstellung zurück.

4. „Na, weil dein Kinn so rot ist!“

5. Antons Vater lachte wieder.

6. „Das kommt vom kalten Wasser“,

erklärte Anton

7. In gespieltem Gleichmut fuhr er

fort, sein Brot zu streichen.

8. „Du wäschst dich mit kaltem

Wasser?“

9. Seine Mutter verzog spöttisch den

Mundwinkel.

10. „Das wäre ja ganz neu!“

2. “Anton,” dedi. “Yoksa traş

makinesini mi denemeye kalktın?”

3. “Bu da nereden çıktı?”

4. Çenen kızarmış da!”

5. Babası hala gülüyordu.

6. Anton, soğuk sudan olmuştur,”

diye açıkladı

7. Anton hiç aldırmazmış gibi görünüp

ekmeğine yağ sürmeye devam etti.

8. “Yüzünü soğuk suyla mı

yıkıyorsun?”

9. Annesinin ses tonu alaycıydı.

10. “Bir yaşıma daha girdim!”

Page 482: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

484

11. „Tja – “ meinte Anton.

12. „Hab ich aus dem Fernsehen.

13. Kaltes Wasser hält die Haut länger

jung.

14. Solltest du vielleicht auch mal

versuchen.“

15. Ach wirklich?” sagte sie spitz

16. „Wissen die beim Fernsehen auch

ein Mittel gegen Windpocken?“

17. Anton wurde blass.

18. „Gegen Windpocken?“

19. Sie nickte.

11. Şey...

12. Televizyonda gördüm.

13. Soğuk su cilde iyi gelirmiş.

14. Sen de bir dene istersen.

15. “Ah gerçekten mi?” Annesi

iğnelemeyi sürdürdü.

16. “Televizyondakiler kızamığa karşı

da bir şey anlattılar mı acaba?

17. Anton sararıp soldu.

18. “Kızamık mı?

19. Kadın başını salladı.

Page 483: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

485

20. Wenn mich nicht alles täuscht, sind

diese rote Flecken an deinem Mund

Windpocken.“

21. Beinahe wäre Anton das Honigbrot

aus der Hand gefallen.

22. „Woher sollte ich sie denn haben?“

tat er überrascht.

23. Wahrscheinlich aus der Schule!“

24. Sie stand auf.

25. „Ich werde mal bei dir im

Schulbüro anrufen.

26. Vielleicht weiß man dort über

weitere Fälle.“

27. „Das brauchst du nicht“, antwortete

Anton hastig.

20. “Yanılmıyorsam ağzının

çevresindeki kırmızı benekler

kızamık olduğunu gösteriyor.

21. Anton elindeki ballı ekmeği

düşürüyordu neredeyse.

22. “Nereden bulaşmış acaba?” diye

şaşırmış gibi yaptı.

23. “Belki de okuldandır.”

24. Annesi ayağa kalktı.

25. “Okula bir telefon edeyim bari.

26. Belki başka hastalar da vardır.

27. Anton aceleyle, “Buna gerek yok”

diye atıldı.

Page 484: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

486

28. „Ich äh... „ Er hustete verlegen.

29. “Hennig – der hat Windpocken.”

Sayfa 123

1. Sie setzte sich wieder.

2. “Und warum hast du das nicht

gleich gesagt?“ fragte sie und sah

Anton durchdringend an.

3. „Weil – „ er zögerte.

4. Eine glaubwürdige Ausrede zu

erfinden, war in diesem Fall gar

nicht so einfach.

5. „Vermutlich hat Anton etwas

Wichtiges vor, das er auf keinem

Fall versäumen möchte“, bemerkte

Antons Vater.

28. “Ben... şey...” Utançla öksürdü.

29. “Hennig de kızamık çıkartıyor.”

Sayfa 133

1. Annesi tekrar oturdu.

2. “Neden bana hemen söylemedin?”

diye sorarken ciddi bakışlarla

Anton’u süzüyordu.

3. “Çünkü...” Anton duraksadı.

4. Bu durumda inanılır bir yanıt

bulmak pek de kolay değildi.

5. Babası, “Belki de Anton’un

planladığı ve asla kaçırmak

istemediği önemli bir şey vardır,”

diye araya girdi.

Page 485: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

1

Sayfa 113

• Başlık

1. “söze” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

2. Tutarlı çeviri cümle (II)

3. Almanca cümlede geçen “hat sie gesagt (dedi) cümlesi Türkçe cümlede yer

almamaktadır. (VII)

Almanca cümlenin zamanı “dili geçmiş zaman” dır. Ancak Türkçe cümlenin

zamanı “mişli geçmiş zaman”dır. Bunun nedeni çevirmenin cümleyi kimin

aktardığını belirtmeyip sadece “mişli geçmiş zaman” kullanmak suretiyle bu

aktarımı belirtmiştir. Almanca cümlede tırnak işaretinden sonra gelen

cümlenin öznesi “Anna”, Türkçe cümlede başa alınmıştır. (III,5)

4. Almanca cümle iki temel cümleden oluşmaktadır. Çevirmen ikinci temel

cümleyi bölerek öznesini başa almıştır. (III,5)

5. Türkçe cümlede kullanılan “söylenemez” kelimesi cümleye eklenmiştir.

(III,1)

Türkçe cümlede “oder (veya, yoksa)” kullanılan bağlacına karşılık olarak

Türkçe’de “öyle değil mi” ifadesi kullanılmıştır. Türkçe cümlede kullanılan

karşılık virgülden sonra aynı anlamı verebilecek ve cümlede eksiklik

Page 486: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

489

yaratmayacak bir ifade olduğu için çevirmen tarafından tercih edilmiş olabilir.

(III,3)

6. Almanca cümlede geçen “auf Anhieb” kelimesi “bir defada” anlamına

gelmektedir. Türkçe cümlede “hemen” olarak çevrilmiştir. Aynı şekilde “Das

Schlüsselloch” kelimesi “anahtar deliği” anlamını taşımaktayken “kilit”

olarak çevrilmiştir. (III,3)

7. . Yine cümlede geçen “dabei haben (yanında bulunmak)” ifadesi de “elinde”

olarak çevrilmiştir. “Weil (için)” bağlacı ise “ondan (deswegen) kelimesiyle

karşılanmıştır. (III,3)

Almanca cümledeki “Ja (evet)” kelimesi cümleden çıkarılmıştır. Orijinal

cümlede geçen “eine Taschenlampe” ifadesindeki “eine (bir)” kelimesi

Türkçe cümlede bulunmamaktadır. (III,2)

**Almanca cümlede geçen “Taschenlampe” kelimesi “el feneri” anlamına

gelmektedir. Çevirmenin kullandığı “cep lambası” sözcüğü ise “el feneri”

olarak kullanılmamaktadır. Interferenz Fehler

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“ Evet, yanında el feneri olduğu için!

8. Türkçe cümlede Almanca’daki ikinci temel cümle bölünerek bir kısmı başa

alınmıştır. (III,5)

“Taschenlampe” sözcüğü yine “cep lambası” olarak çevrilmiştir. Ayrıca

Almanca’daki “erwidern (tekrarlamak)” sözcüğü ise Türkçe’ye “yanıt

Page 487: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

490

vermek” olarak, “mitnehmen (yanına almak)” kelimesi de “almak” olarak

çevrilmiştir. (III,3)

9. Almanca’daki ikinci temel cümle bölünerek bir kısmı başa alınmıştır. (III,5)

Almanca cümledeki “sagte (dedi)” kelimesi ise “fragte (sordu)” olarak

çevrilmiştir. (III,3)

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Senin için mi?” dedi Anton kuşkuyla .

10. Almanca cümlede geçen “leise (sessizce)” kelimesi Türkçe cümleye

“yeniden” olarak çevrilmiştir. (III,3)

Türkçe çeviride art arda gelen cümlelerin yeri değiştirilmiştir. (III,5)

11. Bu cümle iki dilin farklı yapısından dolayı çevirmen tarafından serbest ama

doğru olarak çevrilmiştir. (IV)

12. Almanca cümledeki “Taschenlampe” kelimesi Türkçe’ye bu defa da “lamba”

olarak çevrilmiştir. “oder mehr (veya daha fazla) ifadesi de “en az” ifadesiyle

karşılanmıştır. (III,3)

Almanca cümlede iki çizgi arasında yer alan ve “Kleider” kelimesini

açıklayan ifade Türkçe’ye tam bir cümle olarak ve cümlenin başında

çevrilmiştir. (III,5)

Almanca’da geçen “bestimmt (kesinlikle)” kelimesi de Türkçe cümlede yer

almamıştır. (III,2)

Page 488: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

491

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

El fenerini, oradaki elbiselerin arasından – ki orada muhakkak 20 veya daha

fazla vardı- en güzelini seçebilmem için açtı

13. “senin de bildiğin gibi” ifadesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Almanca cümlenin zamanı “Präteritum (şimdiki zamanın hikayesi)” dir.

Türkçe cümlenin ise zamanı “geniş zaman”dır. (III,4)

Türkçe cümle içerik açısından tutarsızdır. (V)

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Tabii ki bu, ışıkta karanlıkta olduğundan daha kolaydı.

14. Almanca cümlede geçen “immer stärker (gittikçe daha güçlü)” ifadesi

Türkçe’ye “hala (immer noch)” olarak çevrilmiştir. (III,3)

Türkçe cümlede geçen “kendisini” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

*Türkçe cümlede de Almanca’daki orijinali yansıtabilmek için cümleye

“adeta” eklenmesi gerekmektedir. Ancak çevirmenin önerisinde Anton uzun

bir süredir duvarla konuşuyormuş gibi bir anlam bulunmaktadır. (V)

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Anton adeta bir duvarla konuştuğu duygusunu gittikçe daha güçlü

hissediyordu.”

15. Almanca cümle “Trotzdem (buna rağmen)” bağlacıyla başlamaktadır. Bu

bağlaç Türkçe’ye “ama” olarak çevrilmiştir. (III,3)

“Unternehmen” kelimesi “girişmek” anlamına gelmektedir. Türkçe cümlede

Page 489: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

492

“geri kalmadı” ile karşılanmıştır. Almanca cümlede geçen “Probleme mit

den Augen” ifadesi Türkçe’ye “görme sorunları” olarak aktarılmıştır. Ancak

doğrusu “gözlerinden şikayeti” olacaktır. (III,3)

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Buna rağmen son bir denemeye daha girişti: Saf Dilzade’nin ne zamandan

beri gözlerinden şikayeti olduğunu biliyor musun?

16. Bu cümle hem serbest olarak çevrilmiştir, hem de içerik açısından tutarsızdır.

(V),(I)

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Hayır, hiçbir fikrim yok diye cevap verdi Anna.

17. Türkçe cümlenin başında yer alan “yine” kelimesi cümleye eklenmiştir.

(III,1)

Almanca cümledeki “kichernd” kelimesi “kıkırdayarak anlamına gelmektedir.

Türkçe’ye “kıkır kıkır gülmek” olarak aktarılmıştır. Kıkırdamak eylemi daha

kısa sürmektedir ve utangaçlıkla karışık cilveyi barındırır içinde. Oysa “kıkır

kıkır gülmek” ifadesinde bir neşe vardır ve eylem daha uzun sürelidir. Ayrıca

“selbst wenn (bile)” “belki” olarak çevrilmiştir. Almanca’da geçen “sich

etwas aus jemandem machen” ifadesi “özel anlam taşımak ” olarak

aktarılmıştır. Ancak bu ifade “birine fazla değer yüklemek” anlamına gelir.

(III,3)

18. Tutarlı çeviri cümle. (II)

Page 490: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

493

19. Tutarlı çeviri cümle. (II)

20. Almanca’da geçen “lächeln (gülmek)” kelimesi “gülümsemek” olarak

çevrilmiştir. (III,3)

Almanca cümlede geçen “ihn anschauen (ona bakmak)” ifadesi Türkçe

cümleden çıkarılmıştır. (III,2)

** “Kokett” kelimesi de aynı şekilde yani “koket” olarak çevrilmiştir. Bu

kelime Türkçe’ye aynı şekilde geçmiş olmasına rağmen sık

kullanılmamaktadır. Özellikle de çevirinin çocuklar için yapıldığı göz önüne

alındığında “cilveli” kelimesi daha uygun olurdu.

21. Tutarlı çeviri cümle. (II)

22. Tutarlı çeviri cümle. (II)

23. Bu cümle serbest olarak çevrilmiştir. (I)

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Ama bunu biliyorum zaten” dedi yumuşak bir şekilde.

24. Türkçe cümledeki “hatta” ve “bile diyebilirim” sözcükleri cümleye

eklenmiştir. (III,1)

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

O yüzden sana kıskandığın için hiç kızmıyorum, tam tersine.

Page 491: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

494

Sayfa 114

1. Almanca cümledeki “Versuch (deneme)” kelimesi Türkçe’ye “girişim” olarak

aktarılmıştır. (III,3)

Ayrıca Türkçe’de geçen “diye haykırdı” ifadesi de cümleye eklenmiştir.

(III,1)

Türkçe çeviride ikinci temel cümle bölünerek bir kısmı başa alınmıştır. (III,5)

“allerletzt (son)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“ Konu senin gözlerin” diye son bir denemeye girişti Anton.

2. Tutarlı çeviri cümle. (II)

3. “Zwinkern” sözcüğü “kırpıştırmak” anlamına gelmektedir. Türkçe’ye “kapatıp

açmak” olarak aktarılmıştır. (III,3)

4. Tutarlı çeviri cümle. (II)

5. Tutarlı çeviri cümle. (II)

6. Bu cümle serbest olarak çevrilmiştir. (I)

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Anna’yı hiç bugünkü kadar laf anlamaz görmemişti.

Page 492: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

495

7. Tutarlı çeviri cümle. (II)

8. Almanca’daki ikinci temel cümle olan “sagte Anna (dedi Anna)” cümlesi

orijinal metinden çıkarılmıştır. (III,2)

9. Almanca cümledeki “dass” bağlacı Türkçe’ye çevrilmemiştir. “- dığını, -

diğini” olarak Türkçe’ye çevrilmesi gereken bu bağlaç, Türkçe çeviride

atlanmıştır. (III,5)

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Böyle haksızlıkları unutacağımı mı sanıyorsun: Rüdiger’in bir güneş

gözlüğünün olduğunu – (ve) benim ise olmadığını?

10. Almanca’daki cümledeki ikinci temel cümle bölünerek öznesi başa alınmıştır.

(III,5)

Ayrıca Almanca cümlenin zamanı “mişli geçmiş zaman”dır. Türkçe cümlenin

ise zamanı “şimdiki zaman”dır. (III,4)

11. Almanca cümledeki “fragte Anna (sordu Anna)” cümlesi Türkçe’de yer

almamıştır. (VII)

12. Tutarlı çeviri cümle. (II)

13. Almanca cümlede geçen “scheinen (görünmek)” kelimesinin cümleye

kazandırdığı “tahmin” anlamı Türkçe’de “galiba” kelimesiyle karşılanmaya

Page 493: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

496

çalışılmıştır. Ancak Almanca cümlede bu kelime cümlenin yüklemiyken

Türkçe’de cümlenin yüklemi değiştirilmiş, “hazırdı” olmuştur. Almanca

cümledeki “Einwände (itirazları)” ifadesi Türkçe cümleye “anlatacakları”

olarak çevrilmiştir. Aynı şekilde “endlich (nihayet)” kelimesi de “artık”

kelimesiyle karşılanmıştır. (III,3), (III,5)

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Nihayet Anna onun bu itirazlarını dinemeye hazır görünüyordu.

14. Türkçe cümlede geçen”sanırım”kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Almanca’daki yan cümlenin öznesi “Herr Schwartenfeger” dir. Ancak

Türkçe’de özne değiştirilmiş ve “hasta” olmuştur. (III,5)

Almanca cümlede geçen “auch schon (daha önce)” ifadesi Türkçe cümlede

yer almamaktadır. (III,2)

Almanca cümlede tırnak içerisindeki cümleyi takip eden iki temel cümle

Türkçe cümleden çıkarılmıştır. (VII)

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Sana, Bay Ruhsil’in programını daha önce üzerinde denemiş olduğu

esrarengiz hastadan bahsettim ya, dedi Anton ve Anna’yı süzdü.

15. Türkçe cümledeki “ona” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

16. “Dieser Patient (bu hasta)” ifadesindeki “bu” kelimesi Türkçe cümleden

çıkarılmıştır. (III,2)

Page 494: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

497

“erzählt (anlatmak)” kelimesi “söylemek” ile karşılanmıştır. (III,3)

“ta kendisi” ifadesi Türkçe’ye eklenmiştir. (III,1)

17. Almanca’daki ikinci temel cümle bölünerek bir kısmı başa alınmıştır. (III,5)

“büyük bir” ifadesi Türkçe cümleye eklenmiştir. (III,1)

18. “begann (başladı)” kelimesi cümleden çıkarılmıştır. (III,2)

“kichern (kıkırdamak)”, “gülmek” olarak, “sagen (söylemek) kelimesi de

“konuşmak” olarak çevrilmiştir. (III,3)

* Türkçe cümlede “Mundwinkel” sözcüğü “dudak ucu” olarak çevrilmiştir.

Ancak Türkçe’de böyle bir kullanım söz konusu değildir. Çevirmen bunun

yerine “dudak kenarı” ifadesini tercih edebilirdi.

19. Türkçe cümlede geçen “ne yaptığını bilmiyorsun” ifadesi ve “ve” bağlacı

cümleye eklenmiştir. (III,1)

20. “So glaubst du” cümlesi “böyle mi düşünüyorsun?” anlamına gelir.

Çevirmenin önerisi “sence öyle mi?” ifadesi de aynı anlamı taşımaktadır.

Ancak orijinaldeki cümlenin farklı bir söylenişidir. (I)

“entgegnen (karşılık vermek )” ifadesi “söylenmek” olarak çevrilmiştir. (III,3)

Almanca’da tırnak işaretinden sonra gelen cümle bölünmüş, bir kısmı başa

alınmıştır. (III,5)

Page 495: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

498

21. Bu cümle çevirmen tarafından serbest olarak çevrilmiştir ve içerik olarak da

tutarsızdır. (I), (V)

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Saf Amca, Bay Ruhsil’in muayenehanesinde - bu gerçekten de çok komik!

22. “dir (sana)” Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

Sayfa 115

1. Tutarlı çeviri cümle. (II)

2. Bu cümle içerik açısından tamamen tutarsızdır. Almanca cümlede Anna’nın

bu konuyu kesinlikle ciddiye almadığından bahsedilirken, Türkçe cümlede

bunun tam tersi bir anlatım söz konusudur. (V)

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Anna biraz bile rahatsız olmuş görünmüyordu, daha çok eğleniyor gibiydi.

3. “Wahrscheinlich (muhtemelen, herhalde)” kelimesi “belki de “ ile

karşılanmıştır. (III,3)

4. “wirklich (gerçekten)” Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

Page 496: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

499

5. Almanca cümle “und” bağlacıyla başlamaktadır. Ancak Türkçe cümlede yer

almamaktadır. Bu bağlaç söz konusu cümlede “peki ya” ifadesiyle Türkçe’ye

aktarılabilirdi. (III,2)

“hayalet gördüm, öyle mi” ifadesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

*Almanca cümle yazarın stili doğrultusunda yarım bırakılmış, okuyucu

cümlenin devamında neyin söylenmek istendiğini anlamaktadır. Türkçe

cümlede ise orijinalde söylenmek istenen açıklanmıştır.

“erwidern ( karşılık vermek) ifadesi “söylenmek” olarak çevrilmiştir. (III,3)

Türkçe çeviride Almanca’daki ikinci temel cümle bölünerek öznesi başa

alınmıştır. (III,5)

6. “aynı” kelimsi cümleye eklenmiştir. (III,1)

7. “Anna kicherte (Anna kıkırdadı)” cümlesi, Türkçe cümlede yer almamaktadır.

(VII)

8. “meinen (söylemek)” kelimesi “atıldı” ile karşılanmıştır. (III,3)

Almanca’daki ikinci temel cümle bölünerek bir kısmı başa alınmıştır. (III,5)

9. Tutarlı çeviri cümle (II)

10. Çevirmen yeni bir cümle kurmuştur. (I)

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Olsun!” dedi Anton.

Page 497: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

500

11. Tutarlı çeviri cümle. (II)

12. Çevirmen yeni bir cümle kurmuştur. (I)

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Müge Parfümü hariç, onu belli ki Bay Ruhsil’e yaptığı ziyaretlerine saklıyor

13. “ Unbekümmert (ilgisiz) ” kelimesi “tasasız” olarak, “fragte (sordu)” kelimesi

de “yineledi” olarak çevrilmiştir. (III,3)

Almanca’daki cümle bölünerek ikinci temel cümle cümlenin başına alınmıştır.

(III,5)

14. Almanca cümledeki “denn” Türkçe’ye çevrilmemiştir.”ki” olarak

çevrilebilirdi. (III,2)

15. “furchtbar” kelimesi Türkçe’de “çok” sözcüğü ile karşılanmıştır. Türkçe’deki

öneri Almanca’daki negatif anlamı yeterince yansıtamamaktadır. Bu kelime

“korkunç” olarak çevrilebilirdi. (III,3)

Almanca iki defa kullanılan “süsslich (tatlı)” sözcüğü Türkçe’de bire defa

kullanılmıştır. (III,2)

Benzetme edatı olan “wie” gibi anlamına gelmektedir. Ancak çevirmen “tıpkı”

ile karşılamıştır. “suchen (aramak)” kelimesi de “bulamamak” olarak

çevrilmiştir. (III,3)

Page 498: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

501

“sustu” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Cümle içerik açısından da orijinaline uymamaktadır. (V)

16. Çevirmen yeni bir cümle kurmuştur. (I)

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Bu anlatılamaz” dedi Anton.

17. Çevirmen cümlenin sonunda yer alan nokta yerine virgül koyarak cümleye,

sonraki cümleyle devam etmiştir. “Fläschchen (şişecik) kelimesi “şişe” olarak

çevrilmiştir. Küçültme eki “cik” kullanılmamıştır. (III,5)

“gab Anna ihm recht” temel cümlesi cümleden çıkarılmıştır. (VII)

Almanca’daki “zu Antons Verblüffung (Anton’un şaşkın bakışları arsında)”

ifadesi Türkçe cümlede yer almamaktadır. (III,2)

Türkçe cümledeki “küçük ve yuvarlak şişe” ifadesindeki “ve” bağlacı cümleye

eklenmiştir. (III,1)

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Koklamak gerek!” dedi Anna ona hak vererek ve Anton’un şaşkın bakışları

arasında cebinden küçük yuvarlak bir şişecik çıkardı.

18. “Schraubverschluss (vidalı kapak)” kelimesi sadece “kapak” olarak

çevrilmiştir.

19. Almanca cümlede özne “Onkel Igno” iken Türkçe cümlede özne “şişe”

olmuştur. (III,5)

Page 499: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

502

“für festliche Anlässe (bayramlar için)” ifadesi Türkçe’de yer almamıştır.

(III,2)

20. Tutarlı çeviri cümle. (II)

21. Tutarlı çeviri cümle. (II)

22. “heiser (kısık sesle) kelimesi “heyecanla” olarak çevrilmiştir. (III,3)

Almanca’da birinci temel cümlenin sonunda “virgül” varken Türkçe’de

“nokta” vardır. (III,6)

23. Almanca cümlede geçen “Sorte (çeşit) ” kelimesi Türkçe cümlede yer

almamıştır. (III,2)

24. Almanca’daki ikinci temel cümle bölünerek öznesi başa alınmıştır. (III,5)

“feststellen (tespit etmek)” kelimesi Türkçe’ye “hak vermek” olarak

çevrilmiştir.(III,3)

“Sachlich (tarafsız) ” kelimesi cümleden çıkarılmıştır. (III,2)

“der Patient (o hasta)” yerine “bay Ruhsil’in hastası” kullanılmıştır. (III,3)

Almanca cümlede “er (o)” kelimesi italik yazılarak vurgulanmıştır. Türkçe’de

aynı vurgu “onun” kelimesi eklenerek verilebilirdi.

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Page 500: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

503

“Öyleyse onun Bay Ruhsil’in hastası olduğu doğru.”diye tarafsız bir biçimde

tespit etti Anna.

25. “schon wieder” ifadesi, “auch (-de, da)” kelimesi, “nach kurzem Überlegen

(bir an düşündükten sonra)” Türkçe’de yer almamaktadır. (III,2)

“sayılmaz” kelimesi Türkçe’ye eklenmiştir. (III,1)

“stunden nehmen” ifadesi Türkçe’ye “zaman geçirmek” olarak çevrilmiştir.

Almanca cümlede tekrar yapmamak amacıyla kullanılan söz konusu ifade

Türkçe çevirideki öneriyle örtüşmemektedir, çünkü “zaman geçirmek” ifadesi

“boş zamanını harcamak” anlamını taşımaktadır. Türkçe’de bunun yerine

“terapisine katılmak” ifadesi kullanılabilir. (III,3)

Sayfa 116

1. Almanca cümledeki ikinci temel cümle bölünerek öznesi başa alınmıştır.

(III,5)

“berichtigen (düzeltmek” kelimesi “anlatmak” olarak çevrilmiştir. (III,3)

Tırnak içerisindeki cümle iki dilin farklı yapısından dolayı serbest

çevrilmiştir. Ancak Almanca cümlede bir önceki cümle ile bir bağlantı söz

konusudur. Cümle serbest çevrilse bile iki cümle arasındaki bağlantı

verilmelidir. (IV)

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Birkaç kez katılmış” diye düzeltti Anton.

Page 501: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

504

2. “nun (şimdi)” ve “nicht mehr (artık)” ifadeleri Türkçe cümlede yer

almamaktadır. (III,2)

“ein paar Wochen (birkaç haftadır)” ifadesi “haftalardır” olarak aktarılmıştır.

“nicht da sein (gelmemek)” ifadesi “ortalarda olmamak” ifadesi ile

karşılanmıştır. (III,3)

3. Almanca cümledeki “Das weiß ich von Herrn Schwartenfeger (bunu bay

Ruhsil’den biliyorum)” temel cümlesi Türkçe cümlede yer almamıştır. (VII)

“deswegen (bu yüzden)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

4. Almanca cümlenin zamanı “Präsens (şimdiki zaman)” dır. Türkçe cümlede

zaman “ Präteritum (şimdiki zamanın hikayesi)” dir. (III,4)

5. Tutarlı çeviri cümle. (II)

6. Tutarlı çeviri cümle. (II)

7. **“hell auflachen” ifadesi Türkçe cümlede “çıngıraklı kahkaha” ifadesi ile

karşılanmıştır. Bu ifade yanlış değildir. Ancak çok yaygın bir kullanıma sahip

olmadığından,çocuklar açısından anlaşılması daha güçtür. Çevirmen daha

yaygın olarak kullanılan ve anlaşılması daha kolay olan “tiz bir kahkaha

atmak” ifadesini kullanabilirdi.

8. Türkçe cümledeki “-de” eki cümleye eklenmiştir. (III,1)

Page 502: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

505

9. “antwortete Anton (diye cevap verdi Anton)” cümlesi Türkçe’ye

çevrilmemiştir. (VII)

10. “Ben” ve “kaygılanıyorum” kelimeleri Türkçe’ye eklenmiştir ve cümle

Almanca’da tamamlanmamış olmasına rağmen Türkçe’de tamamlanmıştır.

(III,1), (III,5)

11. “schmollen (somurtmak)” kelimesi “hüzün” olarak çevrilmiştir. “sagte und

(dedi ve)” ifadesi Türkçe’ye “derken” olarak aktarılmıştır. Bu da Almanca

cümlede varolan art zamanlılık anlamının Türkçe’de eş zamanlı olmasına yol

açmıştır.Ayrıca “derken” kelimesinin kullanılması Almanca’daki temel

cümlenin yan cümle gibi çevrilmesine neden olmuştur. Almanca’daki ikinci

temel cümle bölünmüş ve bir kısmı başa alınmıştır.(III,3), (III,5)

12. Tutarlı çeviri cümle.(II)

13. Yeni cümle (I)

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Anton Anna’yı hiçbir şekilde incitmek veya kendisinin (yani) Anton’un Bay

Safdilzade’yi kıskandığı düşüncesini güçlendirmek istemiyordu.

14. “vorsichtig (dikkatle)” kelimesi “sözlerini özenle seçerek” ile karşılanmıştır.

(III,3)

Page 503: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

506

“bir durum”ve “açıklamaya çalıştı” ifadeleri cümleye eklemiştir. (III,1)

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Bu Bay Safdilzade’nin gece körlüğüyle ilgili” diye başladı dikkatlice.

15. Tutarlı çeviri cümle.(II)

16. “einfallen (aklına gelmek)” cümleden çıkarılmıştır. (III,2)

17. “grell (göz kamaştırıcı” kelimesi “kuvvetli” olarak çevrilmiştir. (III,3)

“aus dem Apparat (aygıttan çıkan)” ifadesi cümleden çıkarılmıştır. (III,2)

18. “das Licht (ışık)” kelimesi “aygıt” olarak, “fragen (sormak)” kelimesi

“derken” olarak, “nachtblind (gece körü)” kelimesi “gözleri bozulmak”

olarak, “überzeugen (ikna olmak)” kelimesi de “inanmak” olarak

çevrilmiştir. (III,3)

“ses tonundan anlaşılıyordu” ifadesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Almanca’daki ikinci temel cümle bölünmüş ve öznesi başa alınmıştır. (III,5)

19. “sagte Anton (dedi Anton) cümlesi Türkçe cümlede yer almamaktadır. (VII)

20. “zwar (gerçi)” kelimesi “sayılır” olarak çevrilmiştir. (III,3)

Almanca cümlede bu cümlenin sonunda “nokta” bulunmaktadır. Ancak

Türkçe cümlede çevirmen cümle sonuna herhangi bir noktalama işareti

Page 504: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

507

koymayıp bir sonraki cümlenin bağlacı olan “aber (ama)” temel cümle

bağlacıyla cümleye devem etmiştir. (III,6)

21. “das (bu)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamaktadır. (III,2)

“demektir” kelimesi Türkçe cümleye eklenmiştir. (III,1)

“genauso “(aynı şekilde)” kelimesi Türkçe’ye “aynı” olarak çevrilmiştir.

22. “sagte Anna (dedi Anna)” cümlesi “diye konuşmaya başladı” olarak

çevrilmiştir.(V)

Almanca’daki ikinci temelcimle bölünerek bir kısmı başa alınmıştır. (III,5)

23. “ernstnehmen (ciddiye almak)” kelimesi “kulak asmak” olarak, “scheinen

(görünmek)” kelimesi de “belli olmak” olarak çevrilmiştir. (III,3)

“Noch immer (hala)” ifadesi ve “sonderlich (pek)” kelimesi Türkçe cümlede

yer almamaktadır. (III,2)

Sayfa 117

• Başlık

1. Almanca cümledeki “und (ve) bağlacı “während (esnasında, iken) gibi

çevrilmiştir. Bu da Almanca cümlede varolan art zamanlılık anlamının

Türkçe’de eş zamanlı olmasına yol açmıştır . Almanca’da tırnak içerisinde yer

Page 505: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

508

alan cümle “edilgen” dir. Oysa Türkçe’ye “etken” olarak çevrilmiştir. Ayrıca

“leicht (kolay) kelimesi de “kısa zamanda” olarak çevrilmiştir. (III,3), (III,5),

2. “bei (hesaba katılırsa)”Türkçe’ye “sayesinde” olarak çevrilmiştir. “neuerdings

(son zamanlarda) ifadesi “yeni gelişen” olarak çevrilmiştir. (III,3)

“bunu anlamaktan kolay bir şey yok!” cümlesi Türkçe çeviriye

eklenmiştir.(VI)

3. “den Rocksaum anheben (eteğinin kenarını kaldırmak)” Türkçe’ye “eteklerini

toplamak” olarak, “kichernd (kıkırdayarak)” kelimesi “kahkahalar arasında”

olarak, “Fenster (pencere)” kelimesi “pervaz” olarak , “gehen (gitmek)”

kelimesi ise “çıkmak” olarak çevrilmiştir. (III,3)

4. “biraz” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

“und” temel cümle bağlacı Türkçe cümlede yer almamaktadır. (III,2)

Bu bağlaçtan sonra gelen “sie sagte(dedi)” cümlesi Türkçe’de yer

almamaktadır. (VII)

“müssen (burada “gerekmek”) kelimesi Türkçe cümlede yer almamaktadır.

(III,2)

5. “umdrehen (arkasını dönmek)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamaktadır.

(III,2)

“niyeymiş o” ifadesindeki “o” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Page 506: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

509

6. “toll (muhteşem)” sözcüğü “güzel” olarak çevrilmiştir. Ancak bu sözcük”toll”

ifadesine karşılık çok yetersizdir. “schäbig (yırtık pırtık)” kelimesi “eski

püskü” ile karşılanmıştır. Almanca cümlede okuyucuda yaratılan resim,

Türkçe öneride verilememiştir. Almanca cümle “weil (burada “için”)” yan

cümle bağlacıyla başlamaktadır. Çevirmen Türkçe çeviride “için”i kullanması

gerekirken “çünkü” yü kullanmıştır. (III,3)

Bundan dolayı da “istemek” sözcüğünü cümleye eklemiştir. (III,1)

7. “sagte (dedi)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamaktadır. (III,2)

8. Almanca cümledeki “denn (ki)” sözcüğü Türkçe cümlede yer almamaktadır.

(III,2)

9. Çevirmenin önerisi Almanca aslından biraz farklıdır ama bunun nedeni iki

dilin farklı yapısında yatmaktadır. (IV)

10. Bu cümle Türkçe çeviride yer almamıştır.

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Anna sessizce güldü. (VII)

11. “mit dem Kleid (bu elbiseyle)” ifadesi Türkçe’ye “(elbisemle) olarak

çevrilmiş, Türkçe cümleye “iyelik zamiri” eklenmiş, “bu” anlamını taşıyan

“dem” Artikeli (tanım edatı) de cümleden çıkarılmıştır. (III,5)

“alt (eski)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

Page 507: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

510

“träumen von jdm” ifadesi “birisini rüyasında görmek” anlamına gelir. Türkçe

cümlede “hayalini kurmak” olarak yer almıştır. (III,3)

12. “zusammenbleiben (birlikte kalmak)” kelimesi “bitlikte olmak” olarak

çevrilmiştir. (III,3)

“können (yapabilmek, edebilmek)” kelimesi Türkçe cümlede yer

almamaktadır. (III,2)

13. “erröten (kızarmak)” kelimesi “kıpkırmızı kesilmek” olarak çevrilmiştir.

Türkçe çeviride Almanca olmayan bir vurgu eklenmiştir. (III,3)

14. Almanca cümledeki “rasch (hızla) kelimesi Türkçe’ye “hemen” olarak

çevrilmiştir. (III,3)

15. “Hayır”, ve “çabucak” kelimeleri cümleye eklenmiştir. (III,1)

*Yazar ileriki cümlelerde “glauben (inanmak, zannetmek)” kelimesiyle ilgili

kelime oyunu yapmaktadır. Orijinal cümlede vurgulanan “ich (ben)” kelimesi

Türkçe’de gizli özne ile verilmek durumundadır, bu yüzden

vurgulanamamaktadır. Bu kelimenin yarattığı vurguyu Türkçe’de

yaratabilmek için “hiç” kelimesi Türkçe’ye eklenebilir. Ama Almanca

cümlede vurgulanan diğer kelime olan “das” kelimesi “bunu” ile verilebilirdi.

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Bunu (hiç) sanmam.”

Page 508: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

511

16. Tutarlı çeviri cümle (II)

17. Yazar Almanca’daki “glauben” kelimesini bu defa “inanmak” anlamında

kullanmıştır. Türkçe’de ise çevirmen kelime oyununu yok farz edip sadece

anlamını vermiştir.

Ayrıca Türkçe çeviride Almanca’daki ikinci temel cümle yer almamıştır.

(VII)

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Bunu hiç sanmam” diye tekrarladı Anna ve kıkırdadı.

18. .Almanca cümledeki “wie” yan cümle bağlacı Türkçe’ye çevrilmemiş, onun

yerine isim tamlaması yapılmıştır. (III,5)

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Anton, ipek kumaşın nasıl gizlice hışırdadığını duydu.

19. “Vampirumhang (vampir pelerini)” kelimesi sadece “pelerin” olarak

çevrilmiştir. “überstreifen (üzerine geçirmek)” ise “bürünmek” olarak

çevrilmiştir. (III,3)

20. “aus der Ruine” ifadesi “harabeden” anlamına gelir. Ancak Türkçe cümlede

“bulmak” kelimesi eklenmiştir. Bunun nedeni Almanca’da “aus (-den, -dan)”

Präpositionu (edat) ile sağlanan “bulmak” anlamının Türkçe’de aynı eklerle

sağlanamamasıdır. (IV)

“begann er (diye başladı)” cümlesi Türkçe’de yer almamaktadır. (VII)

Page 509: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

512

“die Raufasertapete ( kabartma şekilli duvar kağıdı)” kelimesi Türkçe’ye

“halı” olarak, “die Blicke richten (bakışlarını yöneltmek) ifadesi “gözlerini

ayırmadan” olarak çevrilmiştir. (III,3)

“yerdeki” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

“diye sordu” cümlesi çeviriye eklenmiştir. (VI)

Çevirmen Almanca’daki cümle yapısını değiştirerek sondaki cümleyi başa

almıştır. (III,5)

Çevirmen bu cümlenin sonuna bir sonraki cümleyi eklemek suretiyle iki

cümleyi birleştirmiştir. (VIII)

21. Çevirmenin bir önceki cümlenin sonuna eklediği bu cümlede “diye sordu”

cümlesi çeviriye eklenmiştir. (VI)

“gleich (şimdi)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

22. “Ich meine (demek istiyorum)” cümlesi Türkçe çeviride yer almamaktadır.

(VII)

23. “antwortete sie (diye cevap verdi Anna)” cümlesi Türkçe çeviride yer

almamıştır. (VII)

24. abwarten (beklemek)” kelimesi Türkçe’ye “anlamak” olarak aktarılmıştır.

(III,3)

Page 510: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

513

Sayfa 118

1. “gern haben (hoşlanmak)” kelimesi “istemek” olarak çevrilmiştir. (III,3)

“wenn (-se,sa) yan cümle bağlacı Türkçe’ye “dass” bağlacı gibi çevrilmiştir.

(III,5)

Türkçe cümlede geçen “(-de, da)” eki yani “auch” kelimesi Almanca cümlede

yer almamaktadır. (III,1)

“und sei es nur ein Kleid (Bu sadece bir elbise olsa bile)” cümlesi Türkçe

cümlede yer almamaktadır. (VII)

2. Tutarlı çeviri cümle (II)

3. Almanca cümledeki “bevor (-meden)” kelimesi “ondan sonra” olarak,

“umdrehen (arkasını dönmek) kelimesi de “dönmek” olarak çevrilmiştir.

(III,3)

“ve” bağlacı cümleye eklenmiştir. (III,1)

4. Tutarlı çeviri cümle (II)

5. “bis (kadar)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

6. Tutarlı çeviri cümle (II)

Page 511: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

514

Sayfa 119

1. “neckend (cilveyle)” kelimesi “hemen” olarak çevrilmiştir. (III,3)

2. Tutarlı çeviri cümle (II)

3. Almanca’daki ikinci temel cümle bölünerek bir kısmı başa alınmıştır. (III,5)

4. Tutarlı çeviri cümle (II)

5. “dann (o zaman)” kelimesi ve “Anton” sözcüğü Türkçe cümlede yer

almamaktadır. (III,2)

“sagte sie” cümlesi de Türkçe cümleden çıkarılmıştır. (VII)

6. Bu cümle Türkçe cümleden çıkarılmıştır.

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Görüşürüz” diye cevap verdi Anton

7. “sonra”kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

8. Tutarlı çeviri cümle (II)

9. Almanca cümledeki “als (-diğinde, -dığında) bağlacıyla başlayan yan cümlenin

Türkçe’de en başta çevrilmesi gerekirdi. Ancak çevirmen Almanca’daki

Page 512: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

515

cümle sıralamasını takip etmiş, bunda dolayı da çeviri cümlede birinci

cümleyi yan cümle gibi çevirmiştir. “spruch (söz)” kelimesi “sözler” olarak

yani çoğul biçimde çevrilmiştir. (III,5)

“ plötzlich (aniden)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

“hemen ardından” ifadesi Türkçe cümleye eklenmiştir. (III,1)

“ertönen (çınlamak)” kelimesi “yankılanmak” olarak, “altbekannt (alışılmış)

kelimesi de “her zamanki” olarak çevrilmiştir. (III,3)

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Aniden koridordan anahtar şakırtısı geldiğinde ve babasının alışılmış sözü

koridorda çınladığında, Anton on ikiye gelmişti.

10. “Na (işte)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

“Alles ruhig ( her yer sakin)” ifadesi “asayiş berkemal” sözüyle karşılanmıştır.

(III,3)

*Çevirmenin tercih ettiği bu söz çocukların anlaması açısından güçtür.

11. Bu cümle Türkçe çeviride yer almamaktadır. (VII)

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Anton korku ile başını arkaya çevirdi.

12. “über den Kopf (başının üzerinden) ifadesi Türkçe cümlede yer almamaktadır.

(III,2)

Page 513: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

516

13. “zu seinem Schreibtisch (çalışma masasına)” ifadesi Türkçe cümlede yer

almamaktadır. (III,2)

“bir koşu” ifadesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

“laufen (koşmak)” kelimesi “gitmek” ile, “Lampe (lamba) kelimesi de “masa

lambası” ile karşılanmıştır. (III,3)

14. “Dabei (bu sırada)” kelimesi “ve hızla” olarak, “Schreibtischstuhl (çalışma

masasının sandalyesi) kelimesi de “sandalye” olarak, “umfallen (devrilmek)

olarak çevrilmiştir. (III,3)

Almanca cümledeki “Relativsatz (ilgi cümlesi)” “Schreibtischstuhl”

kelimesini “büyük bir gürültüyle yere düşen” olarak açıklamaktadır. Türkçe

cümlede ise çevirmen “hızla çarptığı” ifadesiyle bu kelimeyi açıklamıştır.

(III,5)

15. Tutarlı çeviri cümle (II)

16. “ iskemle düşünce” yan cümlesi çeviriye eklenmiştir. (VI)

“bomba” kelimesi” ve “alt üst olmak” ifadesi” cümleye eklenmiştir. (III,1)

“Das stille Haus (sessiz ev)” ifadesi “evin sessizliği” şekinde yani “tamlama”

olarak çevrilmiştir. (III,5)

17. “zurücktappen (el yordamıyla geri gitmek) kelimesi “girmek” kelimesiyle,

“Stimme (ses)” kelimesi de “bağırmak” olarak çevrilmiştir. (III,3)

Page 514: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

517

18. “ses” ve “gelmek” kelimeleri cümleye eklenmiştir ama bunun nedeni iki dilin

farklı yapısında yatmaktadır. (IV)

19. “Zimmertür (oda kapısı)” kelimesi Türkçe cümleye “kapısı” olarak

çevrilmiştir. (III,1)

20. Almanca’daki ikinci temel cümle bölünerek öznesi başa alınmıştır. (III, 6)

21. “er (burada “Anton” )” yerine “çocuk” kelimesi kullanılmıştır.(III,3)

“hiç” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

22. “başlamak” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

23. Tutarlı çeviri cümle (II)

24. Tutarlı çeviri cümle (II)

25. Türkçe çeviride tırnak işaretini takip eden cümle bölünmüş, bir kısmı başa

alınmıştır. (III,5)

“verschlafen (mahmur)” kelimesi Türkçe’ye “uykulu” olarak, “fragen”

kelimesi de “söylenmek” olarak çevrilmiştir. (III,3)

“taklidi yapmak” ifadesi Türkçe cümleye eklenmiştir. (III,1)

Page 515: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

518

26. “eben (az önce)” kelimesi cümleden çıkarılmıştır. (III,1)

Bu cümlenin geri kalanı ise iki dilin farklı yapısından dolayı serbest olarak

çevrilmiştir. (IV)

27. Almanca’daki “Ach” efekti, Türkçe ‘de “Yaa” olarak kullanılır. Çevirmenin

önerisindeki “Ah” ise bir ağrı ifadesidir. (III,3)

28. “einmal (bir defa)” kelimesi cümleden çıkarılmıştır. Bunun nedeni aksi

taktirde cümlede bir anlam bozukluğu oluşacak olmasıdır. Eğer esneme işlemi

birkaç defa yapılmış olsaydı cümlede belirtmek gerekecekti. (IV)

29. Bu cümle ve bunu takip eden üç cümle çeviride kültür farkından doğan

güçlüğün ortaya çıktığı bir durumdur. Bu cümlede geçen “poltern (gürültü

yapmak)” ve “Polterabend (bir nevi kına gecesi) kelimeleriyle yapılan bir

kelime oyunu söz konusudur. Bunu Türkçe’de birebir çevirerek vermek

mümkün değildir. Bu durumda çeviride mecburen serbest çevirme yoluna

gidilmesi gerekmektedir.

Benim bu cümle için önerdiğim çeviri aşağıdaki gibidir;

Yataktan düştüm de, bu onun gürültüsüydü.

Sayfa 120

1. Çevirmen tırnak içerisindeki cümleyi aslına sadık kalarak çevirmiş, ancak onu

takip eden cümleyi çevirmemiştir.Sonraki cümlelerde yapılan kelime

oyunundan dolayı bu cümlede ekleme yapılması gerekmektedir. (VII)

Page 516: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

519

Benim bu cümle için önerdiğim çeviri aşağıdaki gibidir;

Yataktan düşmenin gürültüsü mü? diye tekrarladı.

2. Çevirmen söz konusu kelime oyununu “düşme” kelimesiyle vermeye

çalışmış, ancak hiçbir açıklamada bulunmadığı için amacına ulaşamamıştır.

“Evet, bugün “gürültü gecesi ”– yoksa değil mi?” diye cevap verdi. “Gürültü

gecesi” okuyucuya hiçbir şey ifade etmediği için burada bir dipnotla

Almanya’da düğünden önceki gecede yapılan eğlencede tabak kırıldığı, ve bu

gürültülü bir eylem olduğu için geceye “gürültü gecesi” adı verildiği açıklanır.

3. **Çevirmenin önerdiği bire bir çeviri olan “şakacı kuş” ifadesi Türk

okuyucuya hiçbir şey ifade etmemektedir. Interferenz Fehler

Buna en yakın ifade olarak Türkçe’de “şakacı böcek” ifadesi kullanılabilirdi.

“zischen (tıslamak)” kelimesi Türkçe cümlede “dişlerinin arasından

söylenmek” ile karşılanmıştır.(III,3)

4. “kapısının önünden” ifadesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

“ihre (burada “annesinin”)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

“Schritte (adımlar)” kelimesi “ayak sesleri” olarak çevrilmiştir. (III,3)

5. Tutarlı çeviri cümle (II)

Page 517: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

520

6. “ins Schwarze treffen” bir deyimdir. Çevirmen bu deyimin sadece anlamını

vermiştir. Oysa Türkçe’deki “on ikiden vurmak” deyimi ile karşılayabilirdi.

(III,5)

7. Bir önceki cümlenin öznesi “anne” olduğu için bu cümlede “o” ile kimin kast

edildiği ilk etapta çok açık değildir. Karışıklığı önlemek amacıyla “er (o)”

yerine “Anton” kullanılmalıydı.

8. “o gece” ifadesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

9. “schlafen (uyumak)” kelimesi “gözlerini yummak” olarak çevrilmiştir. (III,3)

• Başlık

10. “blicken (bakmak)” kelimesi “göz atmak” olarak, “Montagmorgen (pazartesi

sabahı)”kelimesi de “ertesi sabah” olarak“ anziehend (çekici)” kelimesi de

“hoş” olarak çevrilmiştir. (III,3)

11. “die Haut (ten)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır. (III,2)

12. “bakışlarla” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

“sich nähern (yaklaşmak)” Türkçe’ye “yakından bakmak” olarak“merkwürdig

(tuhaf)” kelimesi Türkçe cümleye “minik” olarak çevrilmiştir. (III,3)

Almanca’daki ikinci temel cümlenin yüklemi “waren” iken Türkçe’de “fark

Page 518: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

521

etti” olmuştur. (III,5)

Almanca cümlede virgülden sonra gelen “Dutzender roter Pünktchen, jeder

nicht größer als ein Stecknadelkopf ( her biri bir toplu iğne başından büyük

olmayan düzinelerce tuhaf kırmızı benek)” cümlesi Türkçe cümlede yer

almamıştır. (VII)

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Hayır, yalnızca sarı değil... Anton inanmayan bakışlarla aynaya biraz daha

yaklaştı, ağzının çevresinde her biri bir toplu iğne başından büyük olmayan

düzinelerce tuhaf kırmızı benek vardı.

13. Çevirmen Almanca’da soru cümlesi olan cümleyi normal cümle olarak

çevirmiştir. (III,5)

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Bunlar sivrisinek ısırığı olabilir miydi?

14. Almanca cümledeki “nein (hayır)” kelimesine karşılık Türkçe’de “hayır,

hayır” ikilemesi kullanılmıştır. Türkçe’deki anlam bundan dolayı

güçlenmiştir. (III,5)

“dafür (bunun için)” kelimesi yerine Türkçe’de kastedilen anlam yani

“ısırık olamayacak denli” ifadesi kullanılmıştır. “liegen (durmak)” kelimesi

“sıralanmak” olarak çevrilmiştir. (III,3)

15. Çevirmen ikinci temel cümleyi bölerek özneyi başa almıştır. (III,5)

“Ausschlag (deri döküntüsü)” kelimesi “alerji” ile karşılanmıştır. (III,3)

Page 519: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

522

16. Yeni cümle. (II)

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Hazmı zor olan bir şey yemiş olmalıydı.

17. “Ausschlag bekommen (döküntü oluşmak )” ifadesi “kaşıntı dökmek” olarak

çevrilmiştir. Türkçe’de böyle bir ifade kullanılmamaktadır. (III,3)

18. “gar (hiç)” kelimesi Türkçe cümlede yer almamaktadır. (III,2)

19. Almanca cümledeki “nervös(sinirli)” kelimesine karşılık Türkçe’de “sinirli

sinirli” ikilemesi kullanılmıştır. Türkçe’deki anlam bundan dolayı

güçlenmiştir. (III,5)

20. “möglicherweise (olabilir miydi?) ifadesi “var mıydı?” olarak çevrilmiştir.

(III,3)

Sayfa 121

1. “Samstagabend (cumartesi akşamı)” kelimesi “cumartesi gecesi” olarak, “nahe

kommen (yaklaşmak )” kelimesi “yakın durmak” olarak, “auf dem Sims”

(pervazın üzerinde) ifadesi “pencerenin içinde” olarak çevrilmiştir. (III,3)

“mit Anton könne es ihr nie eng genug werden ... ” cümlesi “ne kadar yakın

Page 520: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

523

olsalar da yine de kendisi için yeterli olamayacağını” ifadesini kullanmıştır.

Eserde daha önce “eng (dar)” kelimesiyle ilgili bir kelime oyunu yapılmış,

ancak bunu Türkçe’ye aynı şekilde aktarmak mümkün olmamıştı. Çevirmen

şu anda “yakın” kelimesiyle benzer bir kelime oyununu Türkçe’de

gerçekleştirmeye çalışmıştır. (V)

2. “Vorführen (sunmak)” kelimesi Türkçe’ye “göstermek” olarak çevrilmiştir.

Almanca cümlenin yüklemi olan “sein (olmak)”kelimesi “gelmek” olarak

çevrilmiştir. (III,3), (III,5)

3. Tutarlı çeviri cümle (II)

4. Tutarlı çeviri cümle (II)

5. Almanca cümlede “eisiger Schreck” ifadesiyle bir benzetme yapılmıştır.

Türkçe’de orijinaldekine çok yakın bir benzetme “kanının donması” ifadesiyle

yapılabilirken çevirmen “korudan yerinden kıpırdayamamak” anlamına gelen

“donup kalmak” ifadesiyle karşılamıştır. (III,3)

6. Almanca cümledeki “wäre (olurdu)” kelimesi, içerdiği “gerçek dışılık” anlamı

göz önüne alınmadan “war (oluyordu)” gibi çevrilmiş, bu da cümlenin

içerdiği anlamın çeviride kaybolmasına neden olmuştur. “reinste (en büyük”

kelimesi “ne büyük” olarak çevrilmiştir.(III,3), (III,5)

“böyle” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Page 521: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

524

Cümlede yapılan söz konusu değişiklikler içeriğin de tutarsız olmasına neden

olmuştur. (V)

7. “halbuki” kelimesi ile “ve” bağlacı Türkçe cümleye eklenmiştir. (III,1)

Villa Rheinblick (Ren manzarası) Türkçe’ye “Safbakış” olarak çevrilmiştir.

Bunun nedeni çevirmenin “Rhein (Ren)” kelimesini “Rein (saf)” giğbi

düşünmüş olması ve Almanca’da “bakış” ve “manzara” anlamına gelen

“Blick” kelimesinin “bakış” anlamını tercih etmiş olmasıdır. mit dem Fahrad

(bisikletle)” ifadesi “bisikletine atlamak” olarak, “abfahren (oraya gitmek)”

kelimesi de “dolaşmak” olarak çevrilmiştir. (III,3)

*Çevirmenin “Igno von Rant ismine karşılık “Bay Safdilzade” ismini tercih

etmesinin nedeni bundan kaynaklanıyor olabilir.

Türkçe’de kullanılan “bisikletine” kelimesinde bir “iyelik zamiri vardır.

Almanca’da yoktur. (III,5)

Almanca cümledeki “bis er die Villa Rheinblick gefunden hatte (Villa Ren

Manzarası”nı bulana kadar” yan cümlesi “Safbakış Villasının bulunduğu

semte şöyle bir uzanmayı planlamıştı halbuki” cümlesiyle karşılanmıştır. Yani

çeviri cümle içerik açısından tutarsızdır. (V)

8. “düster (kasvetli)” kelimesi “yıkık dökük” ifadesiyle karşılanmıştır. (III,3)

“und (-de,-da) bağlacı cümleden çıkarılmıştır. (III,1)

9. “Almanca’daki “Plan” kelimesi tekilken Türkçe’de çoğul olmuştur. (III,5)

Almanca’daki “sein ganzer schöner Plan” ifadesi “bütün planı” olarak

çevrilmiş, “schöner (güzelim)” kelimesi cümleden çıkarılmıştır. Bunun nedeni

Page 522: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

525

“güzel” ve “bütün” kelimelerinin bu cümlede bir arada kullanmasının anlatım

bozukluğuna yol açması olabilir. Ancak çevirmen “güzelim” yerine “bütün”

ifadesini cümleden çıkarsaydı daha uygun olurdu. Çünkü “plan” kelimesi

zaten, aksi belirtilmediği takdirde bir bütünü kapsamaktadır. Ancak diğer

kelimenin çıkarılması durumunda geri kalan ifade oluşan eksikliği

doldurmamaktadır. (III,2)

10. İki dilin faklı yapısından dolayı cümle orijinaldekinden farklı çevrilmiştir.

(IV)

Ancak çevirmen önerisine “unter keinen Umstand (ne pahasına olursa olsun)”

ifadesini ekleyebilirdi. (III,2)

11. Çeviride yukarıdaki cümlede çıkarılan ifade bu cümlenin yüklemi olan

“müssen (zorunda olmak)” kelimesinin yerine kullanılmıştır. (III,5), (III,3)

12. “hören (duymak)” kelimesi “seslenmek” olarak çevrilmiştir. (III,3)

“die Stimme (ses) kelimesi ve “er (o) kelimesi cümleden çıkarılmıştır. (III,2)

Almanca cümlenin öznesi Anton’dur. Türkçe cümlenin öznesi “annesi” dir.

(III,5)

13. Bu cümle Türkçe çeviride yer almamaktadır. (VII)

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Ses mutfaktan geliyordu”

Page 523: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

526

14. İki dilin farklı yapısından dolayı serbest çevrilmiştir. (IV)

15. Tutarsız çeviri cümle. Almanca cümlede Anton’un öfkesi söz konusudur.

Türkçe cümlede ise itaat vardır. (V)

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Geldik işte!”

16. “Strahl (akan su)” kelimesi sadece “su” ile çevrilmiştir.(III,3)

17. “Mundpartie (ağız çevresi)” kelimesi “yüz” ile karşılanmıştır. (III,3)

“Frottierhandtuch” kelimesi aslında “havlu” anlamına gelmektedir. Türkçe

çeviride söz konusu kelime cümleden çıkarılmıştır. (III,2)

“uzun uzun” ifadesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

18. Çevirmen Almanca’daki temel cümleyi çevirmemiş, sadece “dass” yan

cümlesini çevirmiştir. (VII)

Yan cümlede geçen “Krebsrot angelaufen” benzetmesi Türkçe’de “öylesine”

kelimesiyle karşılanmıştır. Oysa çevirmen aynı benzetmeyi “pancar gibi”

ifadesiyle gerçekleştirebilirdi. (III,3), (III,5)

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Aynaya atığı bir bakış, onu pancar gibi kızarmış cildinde noktaların artık hiç

de göze çarpmadığına ikna etti.

Page 524: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

527

19. “Trotzdem (buna rağmen)” ifadesi Türkçe’ye “ardından” olarak (III,3)

“sorgfältig das Haar kämmen (saçlarını özenle taramak)” ifadesindeki

“sorgfältig (özenle)” kelimesi bu ifadeden çıkarılıp “özenle hazırlanmak”

ifadesine yerleştirilmiştir. Almanca’daki temel cümle Türkçe’ye yan cümle

gibi çevrilmiş, yan cümle de biraz değiştirilerek teme cümle gibi çevrilmiştir.

“um zu (-mek, -mak için)” bağlacı “indem( –erek, -arak)” olarak çevrilmiştir.

(III, 6)

“auch noch (-de, da)” ve “möglichst guten Eindruck (mümkün olduğunca iyi

bir izlenim) ifadeleri cümleden çıkarılmış (III,2)

“um zu” mastar cümlesi içerik olarak farklı bir biçimde çevrilmiş, yani bu

cümlenin yerine yeni bir cümle kurulmuştur. (I)

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

Yine de kahvaltıda mümkün olduğunca iyi bir izlenim yaratmak için, dişlerini

de fırçalayıp saçlarını özenle taradı.

Sayfa 122

• Başlık

1. Türkçe çeviride bu cümle ile ardından gelen cümle birleştirilmiştir. (VIII)

“zum Lachen beginnen (gülmeye başlamak)” “kahkahalar arasında” olarak

çevrilmiştir. (III,3)

“leider (maalesef)” kelimesi cümleden çıkarılmıştır. (III,2)

Page 525: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

528

2. “Sag mal (söylesene)” ifadesi cümleden çıkarılmıştır. (III,2)

“ausprobieren (denemek)” kelimesi “denemeye kalkmak” olarak çevrilmiştir.

(III,3)

3. “wies Anton diese Unterstellung zurück (diyerek bu varsayımı reddetti

Anton)” temel cümlesi cümleden çıkarmıştır. (VII)

4. Almanca cümledeki “weil” kelimesi Türkçe cümlede yer almamıştır. Bu

sözcük Türkçe’ye “ondan” olarak çevrilebilirdi. (III,2)

5. “wieder (tekrar)” kelimesi “hala” olarak çevrilmiştir. (III,3)

6. Almanca’da ikinci temel cümlenin öznesi olan “Anton” Türkçe cümlede başa

alınmıştır. Türkçe cümlede yüklemin sonuna eklenen “- tur” eki Almanca

cümledeki kesinliğin yok olmasına neden olmuştur. (III,5), (III,3)

7. “Gleichmut (soğukkanlılık)” kelimesi “umursamazlık” olarak çevrilmiştir.

8. “sich waschen (yıkanmak)” kelimesi “yüzünü yıkamak” olarak çevrilmiştir.

(III,3)

Almanca cümlede “kaltem (soğuk)” kelimesi “italik” yazılmıştır. Türkçe’de

böyle bir vurgu bulunmamaktadır. (III,6)

Page 526: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

529

9. “Mundwinkel verziehen (dudaklarının kenarını yukarı kaldırmak suretiyle

yapılan hareket/ yani “gülümseme”)” ifadesi “ses tonu” olara aktarılmıştır.

(III,3)

10. İki dilin farklı yapısından dolayı serbest çevrilmiştir. (IV)

11. Türkçe cümlede Anton duruma hakim değilmiş gibi bir anlam vardır. Oysa

Almanca’da Anton son derece kendinden emin ve alaycı bir cevap

vermektedir. Türkçe’de aynı ifadeyi sağlayabilmek için “yaaa!” ünlemi

kullanılabilirdi. (III,3)

Türkçe’deki farklı aktarım cümleyi içerik açısından tutarsız olmasına neden

olmaktadır. (V)

12. Tutarlı çeviri cümle (II)

13. “hält die Haut länger jung (cildin daha uzun süre genç kalmasını sağlar)”

ifadesi Türkçe’de “cilde iyi gelir” olara çevrilmiştir. (III,3)

14. “sollen (-meli, -malı)”modal yardımcı fiili Türkçe’ye “istemek”olarak

çevrilmiştir. (III,3)

“vielleicht (belki)” kelimesi cümleden çıkarılmıştır. (III,2)

Page 527: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

530

15. “Ach” ünlemi Türkçe’ye “Ah (ağrı efekti) olarak çevrilmiştir. Almanca’daki

alaycı ifade için “Aaa” ünlemi kullanılabilirdi. “sürdürdü” kelimesi

“Almanca’daki “sagte (dedi)” kelimesi için kullanılmıştır. (III,3)

16. “wissen (bilmek)” kelimesi “anlatmak” olarak çevrilmiştir. (III,3)

17. “soldu” kelimsi cümleye eklenmiş ve cümlenin anlamını kuvvetlendirmiştir.

(III,1)

18. “gegen (karşı)” kelimesi cümlede yer almamıştır. (III,2)

19. Almanca cümledeki “sie (o,annesi)” kelimesine karşılık Türkçe cümlede

“kadın” kelimesi kullanılmıştır. (III,3)

20. “olduğunu gösteriyor” ifadesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

21. Almanca cümlenin öznesi “Honigbrot (ballı ekmek)” tir. Türkçe cümlenin

öznesi “Anton” dur. (III,5)

22. “sollte” kelimesi cümleye bir gerçek dışı anlam kazandırmaktadır. Türkçe’de

bu “olabilir” kelimesiyle karşılanabilirdi. Türkçe cümlede “gerçek dışı” bir

anlam bulunmamaktadır. (III,5)

“Nereden kapmış olabilirim ki?”

Page 528: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

531

23. Wahrscheinlich (herhalde) kelimesi “beki de” olarak çevrilmiştir. (III,3)

24. Tutarlı çeviri cümle (II)

25. “Schulbüro (okul sekreterliği)” Türkçe’ye “okul” olarak çevrilmiştir. (III,3)

“bari” kelimesi cümleye eklenmiştir. (III,1)

Almanca cümlenin zamanı “Futur (gelecek zaman)” dır. Türkçe cümlenin ise

zamanı “şimdiki zaman”dır.

26. “wissen (bilgisi olmak)” kelimesi Türkçe’de yer almamaktadır. (III,2)

27. Almanca’daki ikinci temel cümle bölünmüş, bir kısmı başa alınmıştır. (III,5)

28. Tutarlı çeviri cümle (II)

29. Türkçe cümledeki kısa çizgi yerine “-de” eki kullanılmıştır. (III,6)

Sayfa 123

1. “Sie (o)” zamiri yerine “annesi” ismi kullanılmıştır. Bunun nedeni cümlede bir

kopukluk oluşmaması içindir. (IV)

Page 529: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

532

2. “Und” bağlacı Türkçe cümlede yer almamıştır. Bu bağlaç Türkçe’ye “peki”

olarak aktarılabilirdi. “das (bunu)” kelimesi yerine “bana” kelimesi

kullanılmıştır.”durchdringend (sert bir şekilde” ifadesi Türkçe’ye “ciddi

bakışlarla” olarak aktarılmıştır. (III,3)

Almanca’da üçüncü temel cümledeki “und” bağlacı bir art zamanlılık ifade

etmektedir. Türkçe’ye eş zamanlı olarak “-iken” ekiyle çevrilmiştir. (III,5)

3. Tutarlı çeviri cümle (II)

4. Türkçe çeviride, ikinci temel cümle bölünerek bir kısmı başa alınmıştır. (III,5)

“glaubwürdig (inandırıcı)” kelimesi”inanılır” olarak çevrilmiştir.

5. “bemerkte (dedi)” kelimesi “araya girdi” olarak çevrilmiştir. (III,3)

İkinci temel cümle bölünerek bir kısmı başa alınmıştır. (III,5)

“Antons (Anton’un)” kelimesi cümleden çıkarılmıştır. (III,2)

Page 530: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

533

Sayfa 123

6. “Sie (o)” zamiri yerine “annesi” ismi kullanılmıştır. Bunun nedeni cümlede bir

kopukluk oluşmaması içindir. (IV)

7. “Und” bağlacı Türkçe cümlede yer almamıştır. Bu bağlaç Türkçe’ye “peki” olarak

aktarılabilirdi. “das (bunu)” kelimesi yerine “bana” kelimesi

kullanılmıştır.”durchdringend (sert bir şekilde” ifadesi Türkçe’ye “ciddi bakışlarla”

olarak aktarılmıştır. (III,3)

Almanca’da üçüncü temel cümledeki “und” bağlacı bir art zamanlılık ifade

etmektedir. Türkçe’ye eş zamanlı olarak “-iken” ekiyle çevrilmiştir. (III,5)

8. Tutarlı çeviri cümle (II)

9. Türkçe çeviride, ikinci temel cümle bölünerek bir kısmı başa alınmıştır. (III,5)

“glaubwürdig (inandırıcı)” kelimesi”inanılır” olarak çevrilmiştir.

10. “bemerkte (dedi)” kelimesi “araya girdi” olarak çevrilmiştir. (III,3)

İkinci temel cümle bölünerek bir kısmı başa alınmıştır. (III,5)

“Antons (Anton’un)” kelimesi cümleden çıkarılmıştır. (III,2)

Page 531: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

534

C DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

1. Amaç Metnin Belirlenen Kategoriler Çerçevesinde Değerlendirilmesi

İnceleme “Der kleine Vampir liest vor” adlı eserden toplam 30 sayfa ve 519 cümleyi

“Das rätselhafte Programm” adlı eserden de toplam 30 sayfa ve 633 cümleyi içermektedir.

Her iki eserin çevirisinde en çok karşımıza çıkan hata, bir kelimenin metindeki anlamının

dışındaki bir başka kelime ile karşılanmasıdır. “Der kleine Vampir liest vor” adlı eserde 192

cümlede “Das rätselhafte Programm” adlı eserde ise 301 cümlede bu hata karşımıza çıkar.

I Yeni cümle:

“Der kleine Vampir liest vor” adlı eserde 7 adet yeni cümle tespit edilmiştir. Bu, toplam

cümle sayısının %1,3 ünü oluşturur. Çevirmenin kurduğu yeni cümlenler genellikle orijinal

cümlenin anlamının verilmesi şeklindedir. Buna örnek olarak aşağıdaki cümleleri

gösterebiliriz:

a) “ (...) antwortete Antons Vater” (s.9, cümle 4)

Bu babasının sesiydi” (s. 9)

Cümlenin önerilen çevirisi “diye cevap verdi babası” şeklindedir.

b) “Davon verstehst du nichts!” (s.54, cümle 13)

“sen ne anlarsın ki!” (s. 54)

Cümlenin önerilen çevirisi “sen anlamazsın!” şeklindedir.

c) “du sollst?” (s.116, cümle 7)

“evet!” (s.117) Cümlenin önerilen çevirisi “gerekmek mi?” şeklindedir.

Page 532: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

535

“Das rätselhafte Programm” adlı eserde toplam11 adet yeni cümle tespit edilmiştir. Bu,

toplam cümle sayısının %1,7 sini oluşturur. Bu eserdeki yeni cümleler de genellikle orijinalde

söylenenle tutarlılık içindedir. Buna örnek olarak aşağıdaki cümleleri gösterebiliriz:

a) “Trotzdem!” sagte Anton.

“Anton, “Ben gördüm ama!” diye ısrar etti.

Cümlenin önerilen çevirisi “Olsun!” dedi Anton.” şeklindedir.

b) “Er wollte Anna auf keinen Fall kränken oder sie in dem Gefühl bestärken, er,

Anton, sei eifersüchtig auf Igno von Rant!” (s.116, cümle 13)

“Anna’yı üzmek gibi bir niyeti yoktu ama bir yandan da Saf Amca’yı kıskandığına inanmasını da istemiyordu.” (s.125) Cümlenin önerilen çevirisi “Anton Anna’yı hiçbir şekilde incitmek veya

kendisinin (yani) Anton’un Bay Safdilzade’yi kıskandığı düşüncesini güçlendirmek istemiyordu.” şeklindedir.

c) “Aber das weiß ich doch”, meinte sie sanft.

“Bilmez miyim.” Anna pek mutluydu.

Orijinal cümlenin önerilen çevirisi aşağıdaki gibidir;

“Ama bunu biliyorum zaten” dedi yumuşak bir şekilde.

II Tutarlı çeviri cümle: “Der kleine Vampir liest vor” adlı eserde 152 adet tutarlı çeviri

cümlesi mevcuttur. Bu, toplam cümle sayısının %29,2 sini oluşturur. Buna örnek olarak

aşağıdaki cümleleri gösterebiliriz:

a) Anton schlug die Augen auf und blinzelte. (s.9, cümle 5)

Anton gözlerini açıp kırpıştırdı.(s. 9)

b) Anton flog dieselbe Strecke wie in der vergangenen Nacht.(s. 52, cümle 1)

Anton bir gece önceki yoldan uçtu.(s.52)

c) „Nicht?“ Anton seufzte erleichtert auf. (s. 114, cümle 13)

“Değil mi?” Anton ferahlayarak iç geçirdi. (s. 114)

Page 533: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

536

“Das rätselhafte Programm” adlı eserde toplam 83 adet tutarlı çeviri cümlesi

mevcuttur. Bu, toplam cümle sayısının %13,1 ini oluşturur. Buna örnek olarak aşağıdaki

cümleleri gösterebiliriz:

a) “Es ist fast elf!” (s. 7, cümle 9)

“Saat neredeyse onbir” (s. 9)

b) “Es geht um das Programm!” (s. 60, cümle 6)

“Konu programla ilgili.” (s. 60)

c) “Hat Tante Dorothee nicht gesagt, er sei nachtblind?” (113, 2)

“Dorothee Teyze onun gece körü olduğunu söylemedi mi?” (s. 122)

III Tutarlı çeviriye yakın cümle

1.Çeviriye sözcük ekleme: “Der kleine Vampir liest vor” adlı eserde toplam 179 cümlede

orijinal metne sözcük veya sözcükler gerekli olmadığı halde eklenmiştir. Bu, toplam cümle

sayısının %34,2 ini oluşturur. Bu eklemelerde genellikle Türkçe’deki anlamı güçlendirme

amacı güdülmüştür. Buna örnek olarak aşağıdaki cümleleri gösterebiliriz:

a) “Er hatte sich natürlich für das Jammertal entschieden; ...” (s.9, cümle 14)

“O da tabii ki hemen İniltiler Vadisi'ni seçmişti; ...” (s.9)

b) “Er hat sich entschlossen, reif und weise zu werden wie ein erwachsener

Vampir – das sind seine eigenen Worte.” (s.56, cümle 1)

“Olgun ve bilge olmaya karar vermiş, tıpkı yetişkin bir vampir gibi...bunlar

kendi sözleri...” (s. 56)

c) “Du hast was mitgebracht?” sagte Anton –eher misstrauisch.” (s.114, cümle 3)

“Bana bir şey mi getirdin?” dedi Anton, huylanmıştı.” (s.114)

Page 534: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

537

“Das rätselhafte Programm” adlı eserde toplam167 cümlede orijinal metne sözcük

veya sözcükler gerekli olmadığı halde eklenmiştir. Bu, toplam cümle sayısının %26,3 ünü

oluşturur. Sözcükler genellikle cümle yapısı değiştirildiği için veya Türkçe cümledeki anlamı

güçlendirmek için eklenmiştir. Buna örnek olarak aşağıdaki cümleleri gösterebiliriz:

a)Aber sein Vater war immer noch da. (s.7, cümle 6)

Ama babası hala orada sıçrayıp duruyordu. (s.7, cümle 6)

b) Anton gab keine Antwort. (s.64, cümle 22)

Anton hiç yanıt vermedi. (s. 69)

c) Und mit gleichförmiger Stimme begann er zu zählen: (s. 119, cümle 7)

Ve sonra tek düze bir sesle saymaya başladı: (sa. 128)

2.Orijinal metinden sözcük çıkarma: “Der kleine Vampir liest vor” adlı eserde 135 adet

cümlede sözcük veya sözcükler metinden çıkarılmıştır. Bu, toplam cümle sayısının %26 sını

oluşturur. Cümleden çıkarılan sözcükler, cümlenin anlamında herhangi bir değişiklik

meydana getirmemiştir. Buna örnek olarak aşağıdaki cümleleri gösterebiliriz:

a) “Wie gut, dass ich zwei helle und saubere Zimmer in einem Landgasthof für uns

gefunden habe.” (s.12, cümle 6)

“Köydeki pansiyonda temiz iki oda bulmam çok iyi oldu.” (s.12)

b) “Und außerdem: Die Tasche ist überhaupt nicht für dich.” (s.114, cümle 12)

“Hem bu çanta senin için değil ki!” (s.114)

c) Aber ausgerechnet Rüdiger...“ sagte Wilhelm zweifelnd. (s.54, cümle 12)

“Ama tam da Rüdiger!” dedi Wilhelm.

“Das rätselhafte Programm” adlı eserde toplam185 cümlede orijinal metinden

sözcük veya sözcükler gerekli olmadığı halde çıkarılmıştır. Bu, toplam cümle sayısının %29,4

ünü oluşturur. Bu eserde yer alan cümlelerden çıkarılan kelimeler ise genellikle cümlenin

Page 535: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

538

yapısını değiştirmişler veya cümlenin hedef dil okuyucusunda orijinaldekinden farklı bir

biçimde algılanmasına yol açmışlardır. Buna örnek olarak aşağıdaki cümleleri gösterebiliriz:

a) “Erstens weißt du ganz genau, dass ich gar keine Spätfilme sehen darf”

entgegnete Anton. (s.8, cümle 6)

Anton “Biliyorsun ki, gece geç saatlerde yayınlanan filmleri izlememe izin yok bu evde,” diye

karşı çıktı. (s. 10)

b) “Siehst du das große Haus mit den Büschen davor?” (s. 64,cümle 13)

“Önünde çit olan şu evi görüyor musun? (s. 69)

c) Anna sah ihm mit einem koketten Lächeln an. (s. 113, cümle 21 )

Anna koketçe güldü. (s. 122)

3.Orijinal metinden bir veya birkaç sözcüğün çıkarılması ve orijinal metinde

yer almayan şekilde çevrilmesi: “Der kleine Vampir liest vor” adlı eserde

orijinal eserdeki kelimelerin yerine kullanılan 192 adet kelime tespit edilmiştir. Bu,

toplam cümle sayısının %36,9 unu oluşturur. Çevirmenin seçtiği kelimeler genellikle

orijinaldeki anlamına yakın kelimelerdir. Buna örnek olarak aşağıdaki cümleleri

gösterebiliriz:

a) “Vor drei Tagen war er mit seinem Vater ins Jammertal gekommen, um hier

Urlaub zu machen – sogenannten Aktivurlaub” (s. 9, cümle 10)

“Üç gün önce babasıyla İniltiler vadisine gelmişlerdi. Tatile; son moda deyimiyle

Page 536: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

539

aktif tatil yapmaya!” (s. 9)

* “sogenannt” kelimesi Türkçe cümlede “son moda deyimiyle” ifadesiyle karşılanmıştır.

Bu sözcük Türkçe cümlede “adlandırılan” veya “bilinen” olarak verilebilirdi.

b) Gleich darauf kehrte er mit einer uralten, verbeulten Ledertasche zurück, die er

vor Anton hinstellte. (s. 114, cümle 8 )

Hemen arkasından geri döndü ve Anton’un önüne bin yıllık eski püskü deri bir

çanta koydu. (s. 114)

*“verbeult (yamuk yumuk) kelimesi Türkçe cümlede “eski püskü” ile karşılanmıştır.

“Das rätselhafte Programm” adlı eserde toplam 301 cümlede orijinal metne sözcük

veya sözcükler gerekli olmadığı halde çıkarılmış, yerlerine başkası yerleştirilmiştir. Bu,

toplam cümle sayısının %47,5 ini oluşturur. Değiştirilen sözcükler genellikle orijinal cümlede

geçen kelimelere anlam açısından yakın kelimelerdir. Buna örnek olarak aşağıdaki cümleleri

gösterebiliriz:

a) Weniger gut trainiert, waren allerdings Antons Muskeln; das merkte er am nächsten

Morgen beim Aufstehen. (s.12, cümle12)

Ama Anton'un kasları o kadar da antrenmanlı değildi; bunu ertesi sabah yataktan

kalkar kalkmaz en acı şekliyle anladı.(s.14)

*Almanca cümlede geçen “beim Aufstehen” ifadesi Türkçe'ye “yataktan kalkar kalkmaz”

olarak çevrilmiştir. Doğrusu “yataktan kalkarken” olacaktır.

b) “Mit dir wird es mir nie eng genug sein!“ (s. 66, cümle 16)

“Sen yanımda oldukça hiçbir yer bana dar gelmez!” (s.73)

c) “Das Schlüsselloch vom Schrank hat er jedenfalls auf Anhieb gefunden.”

(s. 113,cümle 6)

“Dolabın kilidini hemen buldu ama.” (s.122)

Page 537: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

540

*Almanca cümledeki “auf Anhieb” kelimesi “bir defada” anlamına gelmektedir. Türkçe

cümlede “hemen” olarak çevrilmiştir. Aynı şekilde “Das Schlüsselloch” kelimesi “anahtar

deliği” anlamını taşımaktayken “kilit” olarak çevrilmiştir.

4. Eylem düzeyi ve/ veya zamanı değiştirmek: “Der kleine Vampir liest vor” adlı eserde

toplam 11 adet cümlenin zamanı ve/ veya eylem düzeyi değiştirilmiştir. Bu, toplam cümle

sayısının %2,1 ini oluşturur. Buna örnek olarak aşağıdaki cümleleri gösterebiliriz:

a) “Ohne ihn abfahren – das glaubte sie ja selbst nicht!” (s. 14,cümle 13)

“Onsuz yola çıkmakmış.. söylerken annesinin kendisi bile buna inanmamıştı

herhalde.”

Cümlenin önerilen çevirisi “onsuz yola çıkmakmış, buna annesi kendi dahi inanmıyordu

herhalde.” şeklindedir

*Almanca cümlenin zamanı “şimdiki zamanın hikayesi (Präteritum)” dır, ama Türkçe

cümlenin zamanı “mişli geçmiş zaman (Plusquamperfekt)” dır.

b) “Doch sein Herz schlug jetzt ganz unregelmäßig – und auf den letzten Schritten bis zur

Burgkapelle wurden ihm die Beine immer schwerer.” ( s. 57, cümle 8)

“Ama kalbi artık çok düzensiz atmaya başlamıştı; kiliseye yaklaştıkça ayakları ağırlaştı.

(s.57)”

Cümlenin önerilen çevirisi “Ama kalbi artık çok düzensiz atmaya başlamıştı; kiliseye birkaç

adım kala,ayaklarına iyiden iyiye kara sular inmişti. .” şeklindedir

*Almanca cümlenin zamanı “şimdiki zamanın hikayesi (Präteritum)” dır, ama Türkçe

cümlenin zamanı “dili geçmiş zaman (Perfekt)” dır.

“Mit diesen Worten breitete er die Arme auf und erhob sich in die Luft.”(s.124, cümle 1)

“Bu sözleri söyledikten sonra kollarını iki yana açıp kendini boşluğa bıraktı.” (s.126)

Page 538: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

541

Cümlenin önerilen çevirisi “Bu sözlerle birlikte kollarını iki yana açıp kendini boşluğa

bıraktı.” şeklindedir

*Almanca cümlede bir eşzamanlılık vardır, ama Türkçe cümlede sonra” kelimesinden

kaynaklanan bir ard zamanlılık söz konusudur.

“Das rätselhafte Programm” adlı eserde toplam 24 cümlenin zamanı ve/ veya

eylem düzeyi değiştirilmiştir. Bu, toplam cümle sayısının % 3,7 sini oluşturur. Hata yapılan

zaman genellikle “Präteritum (şimdiki zamanın hikayesi”nin çevrilmesidir. Hataların

karşımıza çıktığı çeşitli cümleler aşağıdaki gibidir:

a) “Aber du hast recht: Ich bin heute sehr flink gewesen, haha!”(s. 16, cümle 7)

“Ama haklısın: Bugün her zamankinden daha hareketli ve çeviğim aslında, ha ha!” (s.16)

*Almanca cümlenin zamanı “dili geçmiş zaman (Perfekt)” dır, ama Türkçe cümlenin zamanı

“şimdiki zaman (Präsens)” dır.

b) “Sie sah ihn ratsuchend an.” (s.61, cümle 13)

“Soru işaretleriyle dolu gözlerini Anton'a dikmişti”. (s.66)

*Almanca cümlenin zamanı “şimdiki zamanın hikayesi (Präteritum)” dır, ama Türkçe

cümlenin zamanı “mişli geçmiş zaman (Plusqumperfekt)” dır.

c) “Er macht sich Sorgen?”(s.116, cümle 4)

“Kaygılanıyor muydu?” (s.125)

*Almanca cümlenin zamanı “şimdiki zaman (Präsens)” dır, ama Türkçe cümlenin zamanı

“şimdiki zamanın hikayesi (Präteritum)” dır.

5. Cümle yapıları ve dilbilgisel farklılıklar: “Der kleine Vampir liest vor” adlı eserde

toplam 61 cümlede cümle yapısı veya dilbilgisel değişiklilik yapma yoluna gidilmiştir. Bu,

Page 539: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

542

toplam cümle sayısının %11,7 sini oluşturur. Yapılan değişikliklerin çoğu cümlelerin

anlamını değiştirmeden kısaltmak yolundadır. Buna örnek olarak aşağıdaki cümleleri

gösterebiliriz:

a) „Der Schock, den Olga in jener entsetzlichen Nacht erlitten hat. (s.61, cümle 4)

“Olga’nın o gece yaşamış olduğu o korkunç şoku!” (s.61)

*Almanca’daki “entsetzlich (korkunç)” sıfatı “gece (Nacht)” kelimesine aitken, Türkçe

cümlede “şok” kelimesinin önünde yer almıştır.

b) Und das Blattwerk war so dicht, dass unter dem Baum Dämmerlicht herrschte. (s.18,

cümle 13)

O kadar çok yaprağı vardı ki, altı kapkaranlıktı. (s.18)

*Almanca cümlenin öznesi “Blattwerk (yapraklar)” kelimesi Türkçe cümlenin nesnesi

olmuştur.

c) “Blitzschnell griff er nach dem Vampir vom Amsterdam und ließ ihn unter

seinem Umhang verschwinden” (s.121,cümle 1)

“Ok gibi atılıp aldığı Amsterdamlı Vampir kitabını pelerininin altında gözden kaybetti.”

(s.121,cümle 1) *

Almanca’da “und (ve)” bağlacıyla bağlanmış iki temel cümle vardır. Almanca cümledeki bu

iki temel cümle Türkçe’de “ilgi yan cümlesi (Relativsatz)” gibi çevrilmiştir.

“Das rätselhafte Programm” adlı eserde toplam 197 cümle yapısı veya dilbilgisel

değişiklilik yapma yoluna gidilmiştir. Bu, toplam cümle sayısının %31,1 ini oluşturur.

Yapılan değişiklikler genellikle cümle sonundaki temel cümlenin öznesini cümlenin en başına

almak şeklinde görülür. Çeşitli dilbilgisel değişikliklerin yapıldığı örnek cümleler, aşağıdaki

gibidir.

a) “Dabei hätten wir mehr Grund, müde zu sein!“ sagte Antons Vater und zwinkerte der

Page 540: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

543

Mutter zu.” (s. 8, cümle 19)

“Babası, “halbuki yorgun olmak için bizim daha fazla nedenlerimiz var,” diyerek annesine

göz kırptı.(s. 10)

a) „Aber so einfach, wie meine Großmuter glaubt, ist es mit der Natur leider

nicht!“ sagte sie dann. (s. 60, cümle 20)

“Ama büyükannemin inandığı doğa konusu o kadar basit değil.

* Almanca cümlede “wie” bağlacı ile başlayan yan cümle Türkçe’ye öznenin bir parçası gibi

çevrilmiştir.

b) “Ach, Anton!” Sie lachte leise.(s.113, cümle 10)

Anna yeniden güldü. “Ah Anton! (s. 122, cümle 10)

* Türkçe çeviride art arda gelen cümlelerin yeri değiştirilmiştir.

6. Noktalama işaretlerini değiştirmek “Der kleine Vampir liest vor” adlı eserde toplam 41

cümlede noktalama işaretlerini değiştirme yoluna gidilmiştir. Bu, toplam cümle sayısının

%7,8 ini oluşturur. Bunlar genellikle Almanca cümlede geçen kısa çizginin virgülle veya üç

nokta ile karşılanması, cümle sonundaki ünlem işaretlerinin ise nokta ile karşılanmasıdır.

Buna örnek olarak aşağıdaki cümleleri gösterebiliriz:

a) “Wenn diese blöde Inventur nicht wäre, würde ich mich viel mehr auf unsere alte Gruft

Schlotterstein freuen!” (s. 116, cümle 16)

“Şu aptal sayım işi olmasaydı eski Titrektaşzade mezarlığına geri dönmemize çok daha fazla

sevinecektim.” (s. 118)

* Almanca cümle “ünlem işareti” ile sona ermektedir. Türkçe cümlenin sonunda ise “nokta”

bulunmaktadır. (III,7)

b) “Fröstelnd dachte Anton daran zurück, wie er sie im Sarg hatte liegen sehen – neben sich

die Chronik der Familie von Schlotterstein, einen Krückstock, eine Tasche, Handschuhe und

Page 541: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

544

Pantoffeln.” (s.53, cümle 10)

“Onu tabutta yatarken gördüğü anı hatırlayan Anton ürperdi; yanında Titrektaşızade Tarihi,

bir baston, bir çanta, eldivenler ve terlikler vardı.” (s.55, cümle10)

* Almanca'daki temel cümleyi takip eden “wie” bağlacıyla bağlanmış yan cümlenin sonunda

“kısa çizgi” kullanılmıştır. Ancak Türkçe cümlede aynı yerde “noktalı virgül” kullanılmıştır.

Bunun nedeni de Türkçe’de “noktalı virgülün” Almanca’daki “kısa çizgi” görevini

görmesidir.

c) “Nur Anton nicht – dem war das Wasser zu kalt. ” (s.13, cümle 11)

“Anton yıkanmadı... suyu fazla soğuk buldu.” (s. 13)

* Almanca'daki temel cümleyi takip eden cümlenin başında “kısa çizgi” kullanılmıştır. Ancak

Türkçe cümlede aynı yerde “üç nokta” kullanılmıştır. Çeviride, yukarıdaki örnekte olduğu

gibi “noktalı virgül” kullanılabilirdi. Çünkü Türkçe’de “üç nokta” sıralamalarda, bitmemiş

cümlelerde, alıntılarda ve diyaloglarda karşıdakinin sustuğunu belirtmek için kullanılır.

“Das rätselhafte Programm” adlı eserde toplam 33 cümlede noktalama işaretlerini

değiştirme yoluna gidilmiştir. Bu, toplam cümle sayısının %5,2 sini oluşturur ve genellikle

orijinal cümledeki kısa çizginin Türkçe’de virgülle karşılanması şeklinde karşımıza

çıkar.Buna örnek olarak aşağıdaki cümleleri gösterebiliriz:

a) “Wenn du Rudolf wiedersiehst, dann mach ihm Mut - mach ihm ganz viel Mut!” (s. 15,

cümle 4)

“Rudolf'u görürsen ona cesaret ver, yüreklendir onu!” (s. 17)

* Almanca'daki temel cümleyi takip eden “wie” bağlacıyla bağlanmış yan cümlenin sonunda

“kısa çizgi” kullanılmıştır. Ancak Türkçe cümlede aynı yerde “virgül” kullanılmıştır. Ancak

çeviride, Türkçe’nin dilbilgisi kuralları uyarınca “noktalı virgül kullanılabilirdi.

Page 542: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

545

b) “Ja, genau” sagte er heiser, “das ist sein Duft:

“Evet bu o,” dedi heyecanla. “İşte onun kokusu:

* Almanca'daki ikinci temel cümlenin sonunda “virgül” vardır, Türkçe cümlede ise “nokta”

yer almaktadır.

c) “Hennig – der hat Windpocken.”(s. 122, cümle 29)

“Hennig de kızamık çıkartıyor.”(s. 132)

* Almanca cümle yer alan “kısa çizgi” Türkçe cümlede “de” ekiyle karşılanmıştır.

IX. İki dilin mevcut farklılıklarından dolayı serbest ama doğru olarak çevrilen

cümleler. “Der kleine Vampir liest vor” adlı eserde 34 adet cümle iki dilin farklı yapısından

dolayı serbest ama doğru olarak çevrilmiştir. Bu, toplam cümle sayısının %6,5 ini oluşturur.

Buna örnek olarak aşağıdaki cümleleri gösterebiliriz

a) “Aber du bist ganz verschwitzt! sagte sie, offenbar ernsthaft besorgt.”

(s. 12, cümle 1)

“Ama terden sırılsıklamsın!” dedi annesi. Endişeli olduğu her halinden belliydi. (s. 12)

b) Er brach ab. (s. 60, cümle 14)

Devamını getiremedi. (s. 60)

c) “Komm, lass mich mal machen!” (s. 15, cümle 5)

“Bırak da ben yapayım!” (s. 117)

“Das rätselhafte Programm” adlı eserde 48 adet cümle iki dilin farklı yapısından dolayı

serbest ama doğru olarak çevrilmiştir. Bu, toplam cümle sayısının %7,5 ini oluşturur. Buna

örnek olarak aşağıdaki cümleleri örnek olarak aşağıdaki cümleleri gösterebiliriz:

a) “Ich hab den Trainingsanzug bei Jürgen vergessen”, sagte er; und das entsprach sogar der

Page 543: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

546

Wahrheit! (s. 11, cümle 4)

“Eşofmanı Jürgen'de unuttum,” dedi ve bu, gerçekten de doğruydu! (s. 13)

b) “Im Erdgeschoss hat Herr Schwartenfeger seine Praxis.”(s. 64, cümle 14)

Bay Ruhsil'in muayenehanesi zemin katta.” (s. 69)

c) Anton gähnte einmal laut. (s. 119, cümle 28)

Anton yüksek sesle esnedi. (s. 128)

V. İçerik bakımından tutarsız çeviri cümle. “Der kleine Vampir liest vor” adlı eserde

12 adet cümle içerik açısından tutarsız olarak çevrilmiştir. Bu, toplam cümle sayısının %2,3

ünü oluşturur. Buna örnek olarak aşağıdaki cümleleri gösterebiliriz:

a) “Aus deinem Schlafsack kommt ein Geruch wie... na, ich weiβ nicht wie”

(s. 13, cümle 6)

“Uyku tulumundan öyle bir koku geliyor ki, sanki...Her neyse, ne söyleyeceğimi bilemedim...

(s. 13)

b) “Anton musste husten, und so hörte sein freundlich gemeintes “Hallo, Rüdiger!” eher

gequält an. ” (s. 58, cümle 9)

“Anton öksürmek zorunda kaldı, bu yüzden “Merhaba Rüdiger!” selamı istediği kadar içten

çıkmadı ağzından.”

c)“Nein, keine Ahnung”, antwortete Anna.(s. 113, cümle 16)

“Hayır, nereden bileyim!” (s. 122)

“Das rätselhafte Programm” adlı eserde 43 adet cümle içerik açısından tutarsız

olarak çevrilmiştir. Bu, toplam cümle sayısının %6,7 sini oluşturur.

a) “Was soll er denn gesagt haben?” (s. 13, cümle 12)

“Ne hakkında ne söyledi?” (s. 15)

Page 544: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

547

b) (...) “fügte er hinzu (diye ekledi)” (s 64, cümle 9)

(...)“aklından geçirmeden de edemedi.” (s. 69)

c) “Ich komm ja schon.”(s. 121, cümle 15)

“Hemen geliyorum” (s. 130)

VI. Orijinal metne cümle ekleme: “Der kleine Vampir liest vor” adlı eserde 5 adet

cümle orijinal metne eklenmiştir. Bu, toplam cümle sayısının %0,7 sini oluşturur. Yapılan

eklemeler genellikle orijinaldeki tamamlanmamış bir cümlenin tam bir cümle haline

getirilmesi veya söylenen ifadeyi pekiştirmek amacıyla yapılan eklemelerdir.Buna örnek

olarak aşağıdaki cümleleri gösterebiliriz:

a) “Sag mal, wie sprichst du eigentlich mit deinem besten Freund!” erwiderte der kleine

Vampir – unnatürlich milde.” (s. 119, cümle 7)

“Söylesene en iyi arkadaşınla nasıl konuşuyorsun öyle!” diye cevap verdi küçük vampir, sesi

alışılmadık kadar yumuşaktı.” (s 121)

Cümlenin önerilen çevirisi “Söylesene en iyi arkadaşınla nasıl konuşuyorsun öyle!” diye

cevap verdi küçük vampir, doğal olmayan yumuşak bir şekilde.” şeklindedir

b) “Aber wehe dir, wenn du in zehn Minuten nicht nachkommst.” (s 14, cümle 9)

“Ama on dakikada hazır olmazsan halin duman, haberin olsun!” (s 14)

c) “Man kann nämlich Vampirgeschichten lesen und gebildet sein!” (s 19, cümle 15)

İnsan hem vampir hikayeleri okuyup hem kültürlü de olabilir, öyle değil mi?” (s. 19)

“Das rätselhafte Programm” adlı eserde 12 adet cümle gerekli olmadığı halde

orijinal metne eklenmiştir. Bu, toplam cümle sayısının %1,8 ini oluşturur. Bunlar genellikle

çeviri cümleye eklenen temel ve yan cümleler şeklindedir. Buna örnek olarak aşağıdaki

cümleleri gösterebiliriz:

Page 545: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

548

a) “Ist das ein neuer Mitschüler?” (s 11, cümle 10)

Kadın, “Jürgen sınıfa yeni mi geldi?” diye sordu. (s 13)

b) “Wir könnten durchs Fenster gucken!” (s 62, cümle 13)

Pencereden bakarız demek istedim!” (s 67)

c) “Willst du das nicht gleich mitnehmen?” (s 117, cümle 21)

“almak istemez misin? diye sordu.” (s 127)

VII. Orijinal metinden cümle çıkarma: “Der kleine Vampir liest vor” adlı eserde 6 adet

cümle orijinal metinden çıkarılmıştır. Bu, toplam cümle sayısının %1,1ini oluşturur. Bunlar

genellikle cümlenin içerisindeki temel veya yan cümlelerden birinin cümleden çıkarılması

şeklindedir. Buna örnek olarak aşağıdaki cümleleri gösterebiliriz:

a) “Falls es überhaupt Vampire gibt, dann wohl am ehesten in der gruseligen Ruine da

drüben.” (s 17, cümle 10)

“Vampirler olsa olsa şu ürkünç harabelerde olur.” (s 17)

Cümlenin önerilen çevirisi “Eğer vampir diye bir şey varsa (bile), olsa olsa oradaki korkunç

harabede olur.”şeklindedir.

b) “Er spürte, wie ihn plötzlich der Mut verließ.” (s 52, cümle 5)

“Cesaretini yitirmek üzereydi.” (s 52)

Cümlenin önerilen çevirisi “Cesaretini yitirmek üzere oluğunu hissetti.” şeklindedir.

c) “Als kleines Trostpflaster sozusagen“, sagte Antons Vater und lachte verlegen.”

(s 124, cümle 16)

“Dertlerini biraz olsun sarıp sarmalasın diye...” Babası çekingen bir edayla gülümsedi. (s

126)

Page 546: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

549

Cümlenin önerilen çevirisi ““Dertlerini biraz olsun sarıp sarmalasın diye...” dedi Anton’un

babası ve çekingen bir edayla gülümsedi.” şeklindedir.

“Das rätselhafte Programm” adlı eserde 53 adet cümle orijinal metninden

çıkarılmıştır. Bu, toplam cümle sayısının %8,3 ünü oluşturur. Çıkarmalar bir-iki istisna

dışında cümlenin içerisinde yer alan temel veya yan cümlelerin çıkarılması şeklindedir. Buna

örnek olarak aşağıdaki cümleleri gösterebiliriz:

a) “Was, Anton noch im Bett?” rief sie. (s 8, cümle 14)

“Anton, sen kalkmadın mı daha?” (s 10)

Cümlenin önerilen çevirisi “Ne, Anton hala yatakta mı? diye seslendi” şeklindedir.

b) “Dann brauchen wir unsere Umhänge nicht!” meinte sie und machte ein enttäuschtes

Gesicht.” (s 64, cümle 18)

“Pelerinlerimize gereksinme duymayacağız da ondan!” Kız düş kırıklığına uğramış gibiydi. (s

70)

Cümlenin önerilen çevirisi “Pelerinlerimize ihtiyaç duymayacağımız için!” dedi ve yüzünü

astı.” şeklindedir.

c) “Der kleine Vampir kam ins Zimmer geklettert und näherte sich dem Bett.” (s 16,

cümle 11)

(Bu cümle Türkçe çeviride yer almamıştır.)

Cümlenin önerilen çevirisi “Küçük vampir odanın içerisine tırmandı ve yatağa yaklaştı”

şeklindedir.

VIII. Birden fazla cümlenin birleştirilerek çevrilmesi veya bir cümlenin bölünüp birden

fazla cümleyle verilmesi: “Der kleine Vampir liest vor” adlı eserde 13 adet cümle

birleştirilmiş veya bir cümlenin bölünüp birden fazla cümleyle verilmiştir. Bu, toplam cümle

Page 547: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

550

sayısının %2,5 ini oluşturur.Buna örnek olarak aşağıdaki cümleleri gösterebiliriz:

a) “Anton hörte sie merkwürdig gedämpft, wie aus groβer Ferne. (s 9, cümle 3)

“Ses bir garipti, çok boğuk geliyordu, sanki annesi çok uzaklardaymış gibi.” (s 9)

Cümlenin önerilen çevirisi “Anton annesinin sesini, çok uzaktan geliyormuşçasına garip bir

şekilde boğuk duyuyordu.” şeklindedir.

b) “Eine richtige Festbeleuchtung, die für Anton einen großen Vorteil hatte:” (s 58, cümle 2)

“Er konnte in alle Ecken und Winkel der Kapelle blicken und sich auf diese Weise davon

überzeugen, dass Rüdiger wirklich allein war.” (s 58, cümle 3)

“Törensel bir aydınlatmaydı bu ve Anton'un çok işine gelmişti;

kilisenin köşe bucak her tarafını görebildiği için Rüdiger'in gerçekten de yalnız olduğuna ikna

olabilmişti.” (s 58)

Cümlelerin önerilen çevirisi “Anton’un çok işine yarayan gerçek bir törensel aydınlatmaydı

bu. Kilisenin her köşesini görebiliyordu ve bu sayede Rüdiger’in gerçekten de yalnız

olduğundan emin olabiliyordu.” şeklindedir.

c) “In seinem Kopf war eine eigenartige Leere, und sekundenlang wusste er nicht, wo er sich

befand und was geschehen war.“

“Kafasının içi bomboştu. Bir an için nerede olduğunu çıkaramadı.

Neredeydi? Başına neler gelmişti?”

Cümlenin önerilen çevirisi “Kafasının içinde garip bir boşluk vardı ve saniyeler boyunca

nerede olduğunu ve neler olduğunu çıkaramadı.”şeklindedir.

“Das rätselhafte Programm” adlı eserde 12 adet cümle birleştirilmiş veya bir

cümlenin bölünüp birden fazla cümleyle verilmiştir. Bu, toplam cümle sayısının %1,8 ini

oluşturur. Çok uzun olan cümleler genellikle bölünürken orijinal cümlenin sonunda yer alan

ve “sagte (dedi)” gibi kelimelerle başlayan temel cümlelerdeki bu sözcüklerin “diyen” olarak

Page 548: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

551

çevrilmesi gibi örneklerle de cümleler birleştirilmiştir. Çeviride buna örnek olarak aşağıdaki

cümleleri gösterebiliriz:

a) “Aber die Fenster lagen im Schatten einer hohen Tanne, so dass nur jemand, der gezielt

nach ihnen Ausschau hielt, sie eher entdecken würde.” (s 66, cümle 3)

“Ama pencereler yüksek bir çamın gölgesinde kaldıkları için görünme olasılıkları çok azdı.

Yalnızca doğrudan onları orada görmek için bakan birisi varlıklarını keşfedebilirdi.” (s 73)

Cümlenin önerilen çevirisi “Ama pencereler büyük bir çam ağcının gölgesinde kalmışlardı;

öyle ki, onları ancak onları arayan birisi görebilirdi” şeklindedir.

b) “Sie warf Anton noch einen innigen Blick zu.” (s 63, cümle 5)

“Bis Samstag!“ sagte sie. (s 63, cümle 6)

Anton’a anlamlı anlamlı bakarak, “Cumartesiye dek hoşça kal!” diye fısıldadı (s 68)

Cümlenin önerilen çevirisi “Anton’a anlamlı bir bakış attı. Cumartesiye dek hoşça kal! dedi.”

şeklindedir.

c) “Das weiße Spitzenkleid aus der Ruine” begann er, den Blick auf der Raufasertapete

gerichtet. (s 117, cümle 20)

“Willst du das nicht gleich mitnehmen?” (s 117, cümle 21)

“Gözleriniz yerdeki halıdan ayırmadan, “harabelerde bulduğun beyaz dantel elbiseyi almak

istemez misin? diye sordu.” (s 127)

Cümlenin önerilen çevirisi “Harabelerde bulduğun beyaz dantel elbise” diye başladı,

bakışlarını duvar kağıdına çevirerek” şeklindedir.

Her iki eserdeki cümleler genel olarak ele alınacak olursa tutarlı çevirinin yapıldığı

cümle oranın oranının diğer cümlelerin oranına göre çok düşük olduğu sonucuna varılır.

Page 549: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

552

1.1 Üslup Ve Üslup Araçlarının Değerlendirilmesi İdeal bir çeviride içerik kadar biçim de verilmelidir yani çeviri içerik ve biçimin bir

kombinasyonu olmalıdır. Ancak bir dildeki biçimi başka bir dile aynen aktarmak çeviri

sürecinde çeviriyi zorlaştıran bir rol oynar. Bir çevirmen, çeviriyi yaparken metni hem biçim

hem de içerik açısından ele almalıdır. Yani cümleyi çevirirken, eserdeki başlıkları,

cümledeki kelime oyunlarını, ses benzeşmelerini vs. dikkate almalıdır.

a) Kitap ve konu başlıkları: Başlıklar, çeviri sürecinde çevirmene sorun çıkaran ve nasıl çevrilmesi gerektiğine dair tartışılan konulardan biridir. 122Başlıkların kısa ve çarpıcı olma özelliği dolayısıyla orijinal dildeki okuyucu üzerinde yarattıkları etkiyi çeviride de gerçekleştirmeleri gerekir. Başlıkların çevirisindeki tek kıstas etki değildir şüphesiz. Orijinalde söyleneni veya söylenmek isteneni de okuyucuya aktarmaları gerekir. İncelenen eserlerdeki başlıklar sözü edilen bu kriterlere göre ve tutarlı bir çeviri cümlede bulunması gereken özellilere göre değerlendirilecektir. Her iki kitabın da başlıkları “Das Rätselhafte Programm (Esrarengiz Program)” ve “Der

kleine Vampir Liest Vor (Küçük Vampir Kitap Okuyor)” tutarlı olarak Türkçe’ye

aktarılmıştır. Ancak kitaptaki bölüm başlıkları ele alındığında, Türkçe çevirilerde aynı

tutarlılığın sağlanamadığı görülür. Söz konusu bölüm başlıklarından öncelikle “Das

Rätselhafte Programm (Esrarengiz Program)” adlı eserde yer alan konu başlıkları, ardından da

“Der kleine Vampir liest vor (Küçük Vampir Kitap Okuyor)” adlı eserde geçen konu

başlıkları değerlendirilecektir.

Das rätselhafte Programm /Esrarengiz Program

1. In Bettform / Yatak Havası

Almanca cümlede “yatak biçiminde” veya “yatak formunda” anlamını taşıyan ifadedeki

“form” kelimesinin Türkçe’ye serbest yani “hava” olarak aktarıldığı görülür. Başlığın kısa,

122 Kitap ve bölüm başlıkların çevrilmesi konusunda ayrıntılı bilgi için bkz. NORD, Christiane; “Buchtitel und Überschriften” , Snell –Hornby, Mary, (Hrsg) içinde, Handbuch Translation, düzeltilmiş ikinci baskı, Stauffenburg Verlag, Tübingen, 1999, s..292-294

Page 550: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

553

öz ve çarpıcı olması gerekliliğinden yola çıkılır ve iki dilin farklı yapısı da göz önünde

bulundurulursa, uygulanacak en iyi çeviri yönteminin serbest çeviri yöntemi olduğu sonucuna

varılır. Zira Türkçe’de “yatak formu” ifadesi okuyucuda herhangi bir çağrışım

yapmamaktadır. Özellikle okuyucu kitlesinin yaşı göz önüne alındığında çevirmenin

tercihinin yerinde olduğu görülür.

2. Einfach vergessen / Unuttuk işte

Orijinal metindeki bölüm başlıklarıı aynı zamanda o bölümün içinde de aynen yer almaktadır.

Çevirmenin tercihinde ise başlık, metnin içerisinde yer almamıştır.

Orijinal başlıktaki ifade Anton’un annesi tarafından kızgın bir biçimde sarf edilmektedir.

Çeviride ise “unuttuk işte” ifadesi Anton tarafından söylenmektedir. Türkçe cümlede

Anton’un üslubu kabadır. 1. çoğul şahıs kullanılmış, ancak 1. tekil şahıs kastedilmiştir. Bu da

orijinal eserde son derece kibar ve eğitimli bir konuşma biçimine sahip olan Anton’un

çeviride “sokak ağzı” ile konuşmasına neden olmuştur. Başlığın önerilen çevirisi “unuttun

mu?” dur.

3. Mach ihm Mut / Ona cesaret ver

Tutarlı çeviri cümle. Türkçe çeviride Almanca başlık aynı şekilde başarıyla aktarılmıştır.

4. Der Vampire Lohn / Vampir Ödülü

Almanca cümlede “Vampire” kelimesi çoğuldur. Türkçe cümlede ise tekildir ancak “vampir”

ile kastedilen tek bir vampir değil bütün vampirlerdir. Buna rağmen başlık Türkçe cümlede

çoğul olarak verilebilirdi. Yani “Vampirlerin Ödülü” şeklinde çevrilebilirdi.

5. Der eigentliche Grund / Esas Neden

Tutarlı çeviri cümle.

Page 551: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

554

6. Ohne Vampire wäre das Leben langweilig/ Vampirsiz Yaşam çok sıkıcı olurdu.

Tutarlı çeviri cümle.

7. Geräusche und Gerüche/ Gürültüler ve Kokular

Almanca başlıktaki aliterasyonu Türkçe’ye aktarmak mümkün değildir. Çevirmen bu yüzden

başlığı anlam olarak aktarmak durumunda kalmıştır. Ancak Türkçe’de “gürültü” kelimesi

çoğul olarak kullanılmamaktadır. Başlık Türkçe’ye “Gürültü ve koku” olarak aktarılabilirdi.

8. Liebesblindheit/ Aşkın gözü kördür.

Türkçe çeviride de Almanca’daki başlığın orijinal metin okuyucusu üzerinde yarattığı etki

“aşkın gözü kördür” atasözüyle başarıyla yaratılmıştır.

9. Zu tief in den Augen gesehen/ Derin bakışlar

Almanca cümle başlık olması dolayısıyla özne ve yardımcı fiil belirtilmeden kısa bir formda

yazılmıştır. Türkçe cümlede de çevirmen aynı kısa formu vermek amacıyla “derin bakışlar”

olarak çevirmiştir. Ancak çevirmenin önerisi Almanca’daki orijinalini karşılamamaktadır.

Almanca cümlede bir suçlama varken Türkçe cümlede daha ziyade romantik bir anlam vardır.

Çevirmen Almanca’daki orijinale uygun olarak “Gözlerine çok derin baktın” diyebilirdi.

10. Dreimal Bis Dreizehn/ Üç kez on üçe kadar

Tutarlı çeviri cümle

11. Anton mit Pünktchen/Anton’un Benekleri

Pünktchen (noktacık) Türkçe’ye “benek” olarak çevrilmiştir. Bu başlıkta Erich Kästner’in

Page 552: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

555

çocuk romanı olan “Pünktchen und Anton” a gönderme yapılmaktadır. Romanın dilimize de

“Noktacık ile Anton” adıyla çevrilmesine rağmen çocuklarda bu çağrışımı yapması güçtür.

Ancak yine de Türkçe çeviride “Anton ile noktacıkları” başlığı tercih edilebilirdi.

12. Der Rätselhafte Unbekannte/ Gizemli ve Tanımadık Kişi

Kitabın adında geçen “rätselhaft” için “esrarengiz” kelimesi kullanılmıştır. Şimdiki başlıkta

da bütünlüğü bozmamak açısından “esrarengiz” kelimesi kullanılmalıydı. “der unbekannte

(yabancı)” “tanımadık kişi” olarak aktarılmıştır. “ve” bağlacı eklenmiştir. Ancak bunun

nedeni iki dilin farklı yapısıdır. Türkçe çeviride arka arkaya kullanılan iki sıfat, okuyucuda bir

yabancılaşma yaratmaktadır. “Esrarengiz” kelimesi zaten “tanınmamayı” içerisinde

barındırdığı için “unbekannt (tanımadık)” sıfatını tekrarlamaya gerek yoktur. Ancak Türkçe

çeviride bu sıfat mutlaka kullanılmak isteniyorsa “esrarengiz yabancı” başlığı tercih

edilebilirdi..

Der kleine Vampir liest vor / Küçük vampir kitap okuyor

1. O Nein!/ Aman Hayır! Almanca’daki cümle Anton’un İniltiler vadisinden ayrılmaya olan itirazını dile getirmektedir. Türkçe başlıkta ise bir boş verme söz konusudur. Başlık hedef dil okuyucusunda , kaynak dil okuyucusunda yarattığı çağrışımı yaratamamaktadır. Türkçe’de aynı duyguları dile getirebilmek için “hayır, olamaz” ifadesi kullanılabilirdi.

2. Der arme Junge/ Zavallı Çocuk Tutarlı çeviri cümle.

3. Kein Grund zum Weinen / Ağlamak İçin Hiçbir Neden Yok Almanca başlığın sonunda herhangi bir noktalama işareti yoktur, ancak Türkçe başlığın sonunda “ünlem işareti” yer almaktadır. 4. Ein kleiner Robinson Crusoe/ Küçük Robinson Crusoe Almanca başlıkta yer alan “Ein” kelimesi Türkçe çeviride yer almamıştır. Başlık “Küçük bir Robinson Crusoe” olarak aktarılmalıydı.

Page 553: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

556

5. Ein Andenken an Graf Dracula/ Kont Drakula'dan Bir Anı Tutarlı çeviri cümlesi. 6. Mutterseelen allein/ Yapayalnız Tutarlı çeviri cümlesi. 7. Lass mich in Frieden!/ Beni rahat bırak! Tutarlı çeviri cümle. 8. Das Grauen im Schlosskeller/ Saray mahzenindeki Macera Almanca cümlede geçen “Grauen (dehşet)”kelimesi Türkçe’ye “macera” olarak çevrilmiştir. Macera kelimesinde “dehşet” kelimesinin içerdiği negatif anlam bulunmadığı için başlık içerik açısından tutarsız olduğu gibi bölümün içeriğine de uygun düşmemektedir. Başlık “Saray mahzenindeki dehşet” olarak aktarılmalıydı. Çevirmen belki de eserin bir çocuk kitabı olduğunu göz önünde bulundurarak “dehşet” kelimesini çok sert bulmuş ve “macera ile karşılamayı uygun görmüş olabilir. 9. Büchersammlung/Kitap kolleksiyonu Tutarlı çeviri cümle

10. Kein Abschied ist für immer/ Hiçbir Ayrılık Sonsuza Dek Sürmez Tutarlı çeviri cümle Her iki eserdeki başlıklar genel olarak değerlendirilecek olursa Das rätselhafte Programm (Esrarengiz program)” adlı eserdeki iki başlıkta (“Gürültüler ve kokular” ve “Gizemli ve tanımadık kişi”) anlatım bozuklukları ve Der Kleine Vampir liest vor (Küçük vampir kitap okuyor) adlı eserde yer alan “Saray mahzenindeki Macera” başlığındaki “macera kelimesinin “dehşet” kelimesinin yerine kullanılmış olması dışında başlıklar başarılı bir şekilde Türkçe’ye aktarılmışlardır. b) Özel İsimler: Özel isimler (kişi isimleri, yer isimleri vs.) gerek yetişkin edebiyatının gerekse çocuk edebiyatının çevirisinde önemli rol oynarlar. Ancak isimler genellikle kültürle ilişkili olduğu için çocuk edebiyatının çevirisinde hassasiyetle üzerinde durulması gereken konulardan biridir. Kaynak metin okuyucusu için çok sıradan olan bir isim, hedef meyin okuyucusuna hiçbir şey çağrıştırmadığı için onun metinden uzaklaşmasına neden olabilir. Veya özel bir anlam taşıyan isimlerin anlamı verilmediği veya doğru verilmediği taktirde kaynak metin hedef dilde amacına ulaşamaz ve metinde bir kopukluk meydana gelir. Bunun için özellikle çocuk edebiyatı çevirmeninin özel isimleri nerede değiştirmemesine nerede anlamını vermesi gerektiğine iyi karar ermesi gerekir. Aşağıda “Das Rätselhafte Programm (Esrarengiz Program)” ve “Der kleine Vampir Liest Vor (Küçük Vampir Kitap Okuyor)” adlı eserlerde özel isimlerin nasıl çevrildiği incelenecektir.

Das rätselhafte Programm /Esrarengiz Program

Çeviride, orijinal dil okuyucusu için özel bir anlam taşımayan isimler olan “Anton”, “Anna”,

“Rüdiger”, “Hennig”, “Jürgen”, “Ole” isimleri çevrilmeden, orijinal şekliyle yer almıştır.

Page 554: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

557

Ancak özel isim olmalarının yanı sıra aynı zamanda bir yan anlamı da içinde barındıran

isimler Türkçe’ye çevrilmiştir.

“Sabine die Schreckliche” “Korkunç Sabine” olarak başarılı bir şekilde Türkçe’ye

aktarılırken, eserde psikoloğun adı olan “Herr Schwartenfeger” negatif veya pozitif

herhangi bir anlam içermemesine karşın Türkçe’ye “bay Ruhsil” olarak çevrilmiştir.

Çevirmen söz konusu kahraman bir psikolog olduğu için “ruh” kelimesini kullanmış olabilir

ancak bunun yanı sıra bir de “sil” kelimesi eklemesi, psikoloğun uyguladığı programının

ruhları yok ettiği veya psikoloğun kendisinin bir “ruh silicisi” olduğu düşüncesini

yaratmaktadır. Orijinal metinde ise böyle bir çağrışım yaratılmamıştır. “Schwartenfeger”

kelimesi özel bir anlam taşımamaktadır. “Schwarte” “kabuk” anlamına gelmektedir. “Feger”

ise süpüren kişi anlamını taşır. Görüldüğü gibi çevirmenin önerisi olan “Ruhsil” anlamını

taşıyan bir isim değildir “Schwartenfeger”. Çeviride “Kabuksüpüren” ifadesi kullanılabilirdi.

Eserde geçen diğer bir özel isim de “Igno von Rant” dır. Bu isim de “von” asalet ünvanının

dışında herhangi bir anlam taşımamaktadır. Çeviride “Saf Dilzade” olarak geçen isim

okuyucuda “aptallık derecesinde saf kimse” düşüncesini yaratmaktadır ki böyle bir durum söz

konusu değildir. “von” eki çeviride “zade” olarak başarıyla verilmiş olmasına rağmen “Saf

Dilzade” ismi orijinal metinde olmayan yan anlamı içinde barındırmaktadır. Türkçe’de bu

isme karşılık olarak - “rant” kelimesi çıkar anlamına geldiği için küçük bir değişiklikle- “İgno

Rentzade” ismi kullanılabilirdi.

Der kleine Vampir liest vor / Küçük vampir kitap okuyor

Bu eserin çevirisinde de bir yan anlam içermeyen “Anton”, “Anna”, “Rüdiger”,

“Dorothee” gibi özel isimler değiştirilmeden verilirken, yan anlam içeren isimler Türkçe’ye

çevrilmiştir. Mesela “Lumpi” orijinal dilde sevimli ve küçük köpeklerin genel adıdır. Ayrıca

“lumpig (yırtık pırtık, paçavra)” kelimesini çağrıştırmaktadır. Çevirmenin tercih ettiği

Page 555: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

558

“bıçkın” ise “kabadayı ve cesur” anlamlarına gelmektedir. Türkçe’de tek bir kelime ile

orijinal dildeki çağrışımları yaratmak mümkün değildir, ancak “Lumpi” nin yaptığı küçük ve

sevimli köpek çağrışımı “Fino” ile yapılabilir. “Fino” her ne kadar bir köpek isminden ziyade

bire köpek cinsi olsa da Türkçe’de “Lumpi”çağrışımını yapacak en uygun kelime “Fino”dur.

“Hildegard die Durstige” ismi “Susuz Hildegard” olarak çevrilmiştir. Ancak “Durstig”

kelimesi “susamış” anlamına gelmektedir. Ancak burada “susamış” ifadesiyle kast edilen

“kana susamak”tır. Hedef dilde aynı çağrışımı yaratmak için “kana susamış” ifadesi

kullanılabilirdi. Ya da Almanca’daki çağrışım “daima aç” ifadesi ile yakalanabilirdi.

“Geiermeier” ismi de “Geier” kelimesinden dolayı “akbaba” kelimesini anımsatmaktadır.

Ancak çevirmenin tercihi olan “Kargaburun” Almanca’daki ismi başarıyla karşılamıştır.

“Sabine die Schreckliche” ismi bu eserde de orijinaline uygun olarak “Korkunç Sabine”

olarak, “Wilhelm der Wüste” yine orijinaldekine uygun olarak “İnsafsız Wilhelm” şeklinde

çevrilmiştir. “Tugendhaft” ismi, Türkçe cümlede "İffet" ile karşılanmıştır. Oysa bu

kelimenin tam karşılığı “iffetli”dir. Çevirmen "İffetli"yi kullanabilirdi. Çevirmen yan anlam

içeren soyadları da isimler gibi Türkçe’ye çevirmiştir. “Seifenschwein“ “Sabundomuzu”

olarak “von Schlotterstein” da “Titrektaşzade” olarak aktarılmıştır.

Yer isimleri de aynı şekilde çevrilerek aktarılmıştır. “Jammertal – İniltiler Vadisi” olarak

başarıyla aktarılırken “Langer Jammer” adının “Uzun İnilti” yerine “Uzun İnle” olarak,

“Freudental ise “Neşe Vadisi” yerine “Esen Vadi” olarak çevrilmiştir.

Görüldüğü gibi kişi ve yer isimleri isimleri her iki eserde de genellikle başarıyla Türkçe’ye

aktarılmıştır.

c) Deyimler

Deyimler genellikle bir kültüre özgü oldukları için çevrilmeleri güçtür. Bazı deyimler her iki

kültürde de aynı şekilde yer alır, ki onların aktarılması çevirmene bir zorluk çıkarmaz. Ancak

Page 556: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

559

bazı deyimler sadece bir kültüre özgüdür ve bire – bir çevrildikleri taktirde hedef dil

okuyucusu için bir anlam taşımazlar.

“Das rätselhafte Programm” adlı eserde geçen “ins Schwarze treffen” bir deyimdir. Bu

deyim Türkçe’ye “doğruyu bulmak” şeklinde aktarılmış yani sadece anlamı verilmiştir. Bu

deyimlerin çevirisinde eğer söz konusu deyim hedef dilde aynı anlama gelen bir başka

deyimle karşılanamıyorsa tercih edilen bir yöntemdir. Oysa Türkçe’deki “on ikiden vurmak”

deyimi Almanca’daki deyimi tam olarak karşılamaktadır. (s. 120, cümle 6)

Almanca “witzelte sein Vater” cümlesinde geçen “witzeln” kelimesi bir deyim olmadığı

halde “yakasını bırakmak” ile karşılanmıştır. Kelime türü açısından ele alırsak "yakasını

bırakmak" ifadesinin deyim olduğunu görürüz. Oysa “witzeln” deyim değildir. Bu kelime

Türkçe cümlede “takılmak” ile karşılanabilirdi. Çevirmen, Türkçe deyimler bakımından çok

zengin olduğu için söz konusu kelimeyi deyimle karşılamayı tercih etmiş olabilir. (s.8, cümle

4) Bu iki örnekte de görüldüğü gibi Türkçe çeviride deyimler aynı şekilde verilebilecekken

anlamı verilmiş, Almanca’da deyim olmayan ifadeler ise Türkçe’de deyimle karşılanmıştır.

“Der kleine Vampir liest vor” adlı eserde geçen “... und auf den letzten Schritten bis zur

Burgkapelle wurden ihm die Beine immer schwerer. “cümlesindeki “die Beine schwerer

werden” ifadesi “ayakları ağırlaşmak” olarak çevrilmiştir. Türkçe'de böyle bir ifade

kullanılmamaktadır. Çevirmen “ayaklarına kara sular inmek” deyimini tercih edebilirdi. (s.

57, cümle 8)

Bu iki örnekte de görüldüğü gibi bu eserde de deyimler Türkçe’deki anlaşılırlığı göz önünde

bulundurulmadan kelime kelime aktarılmış, bu da eserin anlaşılırlığını azaltmıştır.

d) Diğer üslup öğelerinin çevirisi:

“Das Rätselhafte Programm” adlı eserde:

Page 557: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

560

1. Anlatım konumu:

Yazar her iki eserde de anlatıcı konumundadır ve olaylar 3. tekil şahıs formunda Anton’un

gözünden aktarılır. “Das Rätselhafte Programm” (Esrarengiz Program) adlı eserin çevirisinde

yazarın çocukla kurduğu ilişkiye müdahale edilerek anlatım tarzını değiştiriliyor. Orijinal

metinde anlatıcı (yazar) cümleye “Anton” ile başlayıp bir durumu tarafsız bir gözle

anlatırken, Türkçe çeviride aşağıdaki cümlelerde de görüldüğü gibi “Anton” yerine “çocuk”

kelimesi kullanılarak, anlatıcı değiştiriliyor ve çocuk okuyucuyla yazar arasına tepeden bakan

bir yetişkin edası ile mesafe konuyor.

• Anton nickte. „Ja!“ (s. 61, cümle 14)

Çocuk başını salladı. “Evet!”

• "Hallo, Anna", antwortete er mit rauher Stimme. (s. 63, cümle 11) .

Çocuk çatlak bir sesle, "Selam Anna" dedi.

• Er gab keine Antwort. (s.119, cümle 21)

Çocuk hiç yanıt vermedi

2. Metafor:

Bu eserin Türkçe çevirisinde “Zu der kalkweißen Haut des kleinen Vampirs und zu seinen

dunklen Augenrändern sah das gelbe Stirnband in der Tat abscheulich aus” cümlesinde ( s.69,

cümle 10) geçen “kalkweiß (kireç beyazı)” kelimesinin Türkçe’ye “tebeşir beyazı” olarak

aktarılmasındaki örnekte görüldüğü gibi yazarın kelime seçimine de sadık kalmamak suretiyle

stile müdahale edilmiştir. Çevirmenin “tebeşir beyazı” ifadesini tercih etmesinin nedeni

Almanca’da “Kreideweiß (tebeşir beyazı)” ifadesinin yaygın olarak kullanılmasından

kaynaklanmaktadır. Buradan “das Rätselhafte Programm” adlı eserin çevirmeninin

Almanca’ya Türkçe’den daha çok hakim olduğu sonucuna da varabiliriz.

Page 558: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

561

3. Kelime Oyunları:

• „Unser Sohn ist heute nicht in Bestform“, witzelte der Vater.s. ( s.8, cümle 16-17)

„Eher im Bettform!“

“Oğlumuz bugün pek havasında değil” ( s.10, cümle 16-17)

“Daha doğrusu yatak havasından pek uzaklaşamıyor.”

(“Oğlumuz bugün pek havasında değil”

“Daha çok yatak havasında” diye şaka yaptı babası.)

• "Wie maßgeschneidert, nein – maßgemauert für uns!" sagte Anna. ( s.66, cümle 1)

Anna, "Bu çıkıntıları bizi düşünüp yapmışlar sanki," diye fısıldadı. ( s.73, cümle 1)

(“Burası (adeta) bizim için biçilmiş kaftan hayır – örülmüş kaftan!” dedi Anna )

• „Aus dem Bett gepoltert?“ wiederholte sie. ( s.120, cümle 1)

„Ja, heute ist doch Polterabend – oder nicht?“ erwiderte er. ( s.120, cümle 2)

“Yataktan mı düştün?” ( s.129, cümle 1)

“Evet, bu gece düşme gecesi – yoksa değil mi?” ( s.129, cümle 2)

(Bu cümledeki kelime oyununu Türkçe’de bire bir vermek mümkün olmadığından dipnotla

açıklama yapma yoluna gidilir.)

Almanca’daki kelime oyunları Türkçe’de genellikle verilmeye çalışılmışsa da,

kelime oyunlarında dikkat edilmesi gereken bir ölçüt olan “hedef dil okuyucusunun anlama

faktörü” göz önüne alınmamış, orijinal dildeki kelimeler Türkçe’ye aynı şekilde aktarılmıştır.

(Polterabend-gepoltert kelimeleriyle yapılan kelime oyununda olduğu gibi) Bazı kelime

oyunlarında uygun bir karşılık bulunmuşsa da orijinal dildeki etki yaratılamamıştır. (Bettform

–Bestform kelime oyununda olduğu gibi) bazı kelime oyunları ise hedef dilde de

Page 559: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

562

karşılanabildiği halde sadece anlamı verilmiştir. (maßgemauert – maßgeschneidert kelime

oyununda olduğu gibi)

4. Ünlemler:

Çeviride en çok yapılan yanlışlardan biri de ünlemlerin çevrilmesinde ortaya çıkar. Sevinç,

üzüntü, düş kırıklığı gibi ifadeleri bildiren ünlemler, hedef dile genellikle kaynak dildeki

anlamı dan farklı olarak karılmıştır. Ünlemlerin çevirisinde ortaya çıkan problemler

çevirmenin kaynak dildeki ünlemin anlamını tam kavrayamamasından veya hedef dildeki

karşılığını yanlış aktarmasından kaynaklanmaktadır. Ünlemlerin hedef dile yanlış aktarıldığı

cümlelere örnek olarak aşağıdaki cümleleri verebiliriz:

• „Ach wirklich?“ sagte sein Vater und zwinkerte ihm verschwörerisch zu.

(s. 8, cümle 10)

“Ah gerçekten mi?” Babası hiç de inanmışa benzemiyordu doğrusu. (s. 10)

(Ah ünlemi Türkçe’de ağrı bildirir. Türkçe çeviride söz konusu ünleme karşılık “yaa”

ünleminin kullanılması gerekirdi.)

• „Setzen? Oh ja gerne!“ (s. 13, cümle 3)

“Oturayım mı? Ah tabii, seve seve” (s. 15)

(Orijinaldeki ifade Türkçe’de “aaa tabii” ifadesiyle karşılanmalıydı.)

• „Igitt!“ sagte Anna verächtlich. (s. 69, cümle 7)

“Olamaz!” Anna küçümseyen gözlerle ağabeyine bakıyordu (s. 75)

(Almanca’daki ünlem tiksinti veya iğrenme bildirir. Türkçe’de bu ünlem “Iyyy” ünlemiyle

karşılanabilirdi.)

Page 560: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

563

Bu örneklerde de görüldüğü gibi bir dile hakimiyetin en güzel göstergelerinden biri

olan ünlemler “Das Rätselhafte Programm” (Esrarengiz Program) adlı eserde Türkçe’ye

doğru bir şekilde aktarılamamıştır

5. Üslup düzeyi:

Orijinal eser normal üslup düzeyi ile ele alınmışken, çeviride tercih edilen kelimler üslup

düzeyinin düşmesine neden olmuştur.

• Das helle Mondlicht fiel auf ihr Gesicht und ließ ihre großen Augen schimmern. (

s. 63, cümle 18)

Ay ışığı suratına vurmuş, kocaman gözlerini birer boncuk gibi parlatmıştı.

( s.68, cümle 18)

• „Vergessen? Einfach vergessen?“ Sie schnappte nach Luft. ( s.10, cümle 6)

“Unuttun mu: Yalnızca unuttun o kadar mı?” Kadın hava alamıyormuş gibi

ağzını açıp açıp kapattı. ( s.12, cümle 6)

Görüldüğü gibi Türkçe çeviride kullanılan “kadın, surat” gibi kelimeler Türkçe’de orijinalde

varolmayan kaba bir anlatım yaratmış ve zaman zaman düşük bir dil düzeyinin oluşmasına

neden olmuştur.

“Der Kleine Vampir liest vor” adlı eserde:

1. Anlatım konumu:

Page 561: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

564

“Der Kleine Vampir liest vor” adlı eserde de olaylar 3. tekil şahıs konumunda ve Anton’un

gözünden anlatılır. Eserin çevirisinde de bu durum aynen korunmuş ve orijinal eserdeki

anlatıcıya müdahale edilmemiştir.

2. Metafor: Aşağıdaki örnekte de görüldüğü gibi, çeviride orijinal metinde varolmayan bir benzetme mevcuttur. Orijinal metinde varolmayan bir benzetme, hedef kitlenin göz göz önüne bulundurularak yapıldığı düşünülse bile stile müdahale edildiği anlamına gelir. • In hinteren Teil des Gartens gab es einen großen knorrigen Baum mit einer weit

ausladender Krone, dessen dichtbelaubte Äste bis fast auf dem Boden herabhingen. (

s.18, cümle 9) Bahçenin arka

tarafında boğum boğum gövdesi, yere kadar sarkan bol yapraklı dallarıyla adeta

kocaman bir şemsiyeyi andıran bir ağaç vardı. ( s.18)

3. Kelime Oyunları:

Kelime oyunları bu eserin çevirisinde de olması gerektiği gibi verilmemiş, ya okuyucuya

hiçbir anlam ifade etmeyecek şekilde kelime kelime aktarılmış, ya da dikkate alınmamıştır.

• Deshalb werden wir auch nicht im langer Jammer, sondern in Freudental

wohnen.“ ( s.16, cümle 11)

Bu yüzden de Uzun İnle'de değil, Esen Vadi'de kalacağız.” ( s.16)

“Hm... Und wie weit ist es bis zu diesem freudigen Tal?” ( s.16, cümle 18)

“Hımmm, peki bu neşeli vadi ne kadar uzakta?”( s.16)

Çeviri cümlede de “Freudental” kelimesi “Neşe vadisi” veya “esenlikli vadi” olarak

çevrilseydi, Almanca’daki kelime oyunu başarıyla aktarılabilirdi.

• „Ja! Mein Magen knurrt nicht mehr, der bellt schon!“ sagte der Vampir und

lachte krächzend. ( s. 122, cümle 13)

Evet! Midem guruldamaktan vazgeçti, artık açık açık havlıyor!” diyen vampir

kesik kesik güldü. ( s. 124, cümle 13)

Page 562: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

565

Almanca cümlede geçen “knurren” kelimesi tek başına kullanıldığında “köpek hırlaması”

anlamına gelirken “Magen (mide)” kelimesiyle birlikte kullanıldığında ise “mide

guruldaması” anlamını taşır. Orijinal cümlede “ knurren (hırlamak)” ve “bellen (havlamak)”

sözcüleriyle bir kelime oyunu yapılırken Türkçe’de de bu kelime oyunu aynı şekilde

verilmeye çalışılmıştır. Bu da çevirinin anlaşılmaz olmasına neden olmuştur. Türkçe’de

benzer bir kelime oyunu “karnım zil çalıyor” ve “karnım davul çalıyor” ifadeleri ile

yapılabilirdi. Elbette ki Türkçe’de yapılacak bu kelime oyununda Almanca’daki “köpek”

çağrışımının yitmesi kaçınılmazdır.

• Bist du denn nicht von allen guten Vampiren verlassen? rief der kleine Vampir. ( s.

121, cümle 8) Yoksa

bütün iyi vampirler seni terk mi etti?” diye bağırdı küçük vampir.

Almanca cümlede “von allen guten Geistern verlassen sein” ifadesi “aklını kaçırmak” anlamına gelen bir deyimdir. Yazar “Geist (hayalet)” sözcüğünün yerine “vampir” sözcüğünü yerleştirerek bir kelime oyunu yapmaktadır. Ancak Türkçe’de bu kelime oyununu vermek mümkün değildir. Bu cümle Türkçe’ye kelimesi kelimesine tercüme edilmiştir. Bu da cümlenin anlamsız olmasına neden olmuştur. Türkçe’de bu deyime karşılık “sen çıldırdın mı?” ifadesi kullanılabilirdi. 4. Ünlemler: Bu kitabın çevirisinde aynı “Das rätselhafte Programm” adlı eserin çevirisinde de olduğu gibi

ünlemler, bazı cümlelerde, başka anlamlara gelen ünlemlerle karşılanmışlardır. Aşağıdaki

cümleler söz konusu duruma örnek teşkil etmektedir.

• „Ach, wirklich?“ sagte Wilhelm – nicht sehr beeindruckt, wie es Anton schien.

( s. 56, cümle 7)

“Ah, sahi mi?" dedi Wilhelm... Pek etkilenmiş bir hali yoktu doğrusu ( s. 56) (“Ach”

ünlemi Almanca’da bir alay içermektedir. Türkçe’de “Yaa” ile karşılanması gerekir.)

• (...), um dort unter ihren -oh! - ebenso berühmten Gewändern ein Kleid für diese Nacht

auszuwählen. (s. 63, cümle 5) (...)

Page 563: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

566

oh!.. kıyafetleri arasından o gece giyeceği elbiseyi seçmeye koyuldu. (s.63)

(Almanca’daki “oh” ünlemi bir keder belirtisidir. Türkçe’de “ah” ile karşılanmalıdır.)

• Schon legte sie ihm ihre Hand auf die Stirn. “Oh, Anton, du bist ja ganz heiß!”

Ve hemen elini Anton’un alnına götürdü. “Aman Anton, ne kadar da sıcaksın!” (Almanca

cümlede geçen “oh!” ünlemi Türkçe’ye “aman “ olarak çevrilmiştir. Oysa Türkçe’de bu

ünlem yerine “ay” ünlemi kullanılmaktadır.)

5. Üslup düzeyi:

Eserde iki farklı üslup düzeyi mevcuttur. Aile tarihinin anlatıldığı kısımda varolan yüksek

tarihsel üslup çeviride başarıyla yansıtılmıştır.

• “Meine Feder zittert und sträubt sich, die grauenhaften Geschehnisse dieses

27 März des Jahres dreihundestundachtundfünfzig Vampirzeit hier in der

Chronik niederzulegen.” (s. 62, 12)

“Kaz tüyü kalemim titriyor ve üçyüzellisekizinci vampir yılının 27 Mart’ında olan dehşet

verici olayları kroniğe yazmamak için direniyor.”

Her iki eserde üslup araçlarının karşılanması genel olarak değerlendirilecek

olursa,”ünlemler” ve “kelime oyunları” nın çevirisi en çok hata yapılan kısım olduğu görülür.

Ünlemlerin çevirisinde en çok karşılaşılan durum. Almanca’daki ünlemin neredeyse aynı

şekilde Türkçe’ye aktarılması, yani iki dilin karşılıklı etkileşiminden kaynaklanan hatalardır

(interferenz Fehler)” Çevri sürecinde karşılaşılan en büyük güçlüklerden biri de kelime

oyunlarıdır. Ancak kelime oyunlarında da iki çevirmen kelimesi kelimesine bir çeviriyi tercih

ederek çevirinin hedef dil okuyucusu açısından anlaşılmaz olmasına yol açmışlardır. “Das

Rätselhafte Programm” adlı eserde orijinaldeki anlatım konumu da değiştirilmiş ve bazı

Page 564: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

567

cümlelerde kullanılan kelimeler, üslup düzeyinin düşmesine neden olmuştur. Bu da

çevirmenin Türkçe’ye çok iyi hakim olmadığı düşüncesini uyandırmaktadır. Buna karşılık

“Der Kleine Vampir liest vor” adlı eserde ise yazarın anlatın konumu ve üslubu aynen

korunmuş, metaforlar ise basitleştirilerek verilmiştir. Çevirmen bunu muhtemelen hedef

kitlenin yaşını göz önünde bulundurarak, bilinçli olarak yapmıştır.

2. Çevirilerin Çocuk Edebiyatının özelliği Açısından Değerlendirilmesi

Çocuk edebiyatının çevirisinde daha önce de yer verildiği gibi yetişkin edebiyatıyla aynı

kriterler geçerlidir. Ancak okuyucu kitlesinin alımlama özelliği çevirilerde mutlaka göz

önünde bulundurulmalıdır. Hedef kitlenin hiçbir şey anlamadığını düşünmek de her şeyi

anladığını düşünmek kadar yanlış bir görüştür. Bu sebepten çevirilerde orijinal metne sadık

kalmak ve çocuk diline aktarabilmek arasındaki ince çizgi korunmalıdır. Kitapların çocuğun

hayal dünyasının yanı sıra dilini de geliştirmeye hizmet ettiği gerçeği daima göz önünde

bulundurularak, çeviride anlatım bozukluklarına, anlaşılmaz kelimelere yer verilmemelidir.

Aşağıda her iki eser de hem çevirinin dili hem de çocuk dili açısından değerlendirilecektir.

Das rätselhafte Programm /Esrarengiz Program adlı eserde:

a) Çocuk diline uygunluk: Çocuk edebiyatının çevirisinde, yapılan çevirinin orijinaline uygun olmasının yanı sıra,

kullanılan kelimelerin çocuğun dil dünyasına yabancı olmaması gerekir. Söz konusu eserin

çevirisinde kullanılan bazı kelimelerin çocuğa çok yabancı olduğu görülür. Bunlara örnek

olarak aşağıdaki kelimeleri verebiliriz:

• Zum Glück hat er keine Rollos, der Psychologe", bemerkte Anna. (s. 65, cümle 6) Anna,

"Şanslıyız, camlarda stor yokmuş", dedi.

Page 565: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

568

• Anna sah ihm mit einem koketten Lächeln an. (s. 113, cümle 20)

Anna koketçe güldü.

• Dann brauchen wir unsere Umhänge nicht!" (s. 64, cümle 18)

Pelerinlerimize gereksinme duymayacağız da ondan!" “stor”, “koket” ve “gereksinme” kelimeleri çocuğun diline yabancı kelimelerdir. Çeviride bu kelimelerin yerine “güneşlik”, “alaycı” ve “ihtiyaç duymak” kelimeleri kullanılabilirdi. Çocuklar için çeviren çevirmen, bu konuda hassasiyet göstermekle yükümlüdür. b) Anlatım bozukluğu: Çocuk kitaplarının amaçlarından biri de çocukların anadillilerini en güzel şekilde kullanmalarını sağlamaktır. Ancak kitaplardaki anlatım bozuklukları çocuk kitaplarının bu hedefiyle bağdaşmamaktadır. Söz konusu çeviride de

• “mit finsterer Miene” (asık bir yüzle) ifadesi Türkçe'ye “ters bir suratla”

(s.15, cümle 11)

• “ratsuchend” (yardım beklercesine) kelimesi “soru işaretleriyle dolu gözler” (s. 62,

cümle 13)

• "Die letzten beiden" (son iki), ifadesi "Sondan iki cam" (s. 65, cümle 4)

şeklinde Türkçe’ye aktarılmıştır.

Yukarıdaki örneklerde de görüldüğü gibi, söz konusu ifadeleri orijinalini göz önüne almadan değerlendirecek olursak bile, bu ifadelerdeki anlatım bozukluğunu görmüş oluruz. c) İki dilin karşılıklı etkileşiminden doğan hatalar (Interferenz Fehler): İki dilin karşılıklı etkileşiminden doğan hatalar, çeviri süreci içerisinde çevirmenlerin kolayca içine düştükleri bir durumdur. Bunun önüne geçebilmek için çeviri sürecinin bitiminden sonra, çeviriyi kaynak dille karşılaştırmadan, başlı başına bir ürün olarak değerlendirmek gerekir. Nitekim hedef dildeki okuyucu da kaynak metinden habersizdir, ve metni sadece hedef dildeki bağlamında değerlendirecektir. Çevirilerde ortaya çıkan anlamsız ifadelerin önüne geçebilmek, titiz bir çalışma yapma zorunluluğunu beraberinde getirmektedir.

• „Ja, weil er eine Taschenlampe dabeigehabt hat!“ ( s. 113, cümle 7)

“Elinde cep lambası vardı da ondan! ( s.122, cümle 7)

“Taschenlampe” (el feneri) kelimesinin “cep lambası”

• Aber die Fenster lagen im Schatten einer hohen Tanne, (...) (s. 66, cümle 3)

Ama pencereler yüksek bir çamın gölgesinde kaldıkları için (...)

“einer hohen Tanne” (büyük bir çam ağacının) ifadesinin “yüksek bir çamın”

Page 566: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

569

• Zu der kalkweißen Haut des kleinen Vampirs und zu seinen dunklen Augenrändern sah

das gelbe Stirnband in der Tat abscheulich aus –(...) (s. 69, cümle 10)

Küçük Vampir’in tebeşir beyazı suratı ile koyu renk göz kenarları, sarı saç bandı ile

birleşince iğrenç bir görünüm ortaya çıkmıştı- (...) (s. 75, cümle 10)

Augenränder (göz çevresi)” ifadesinin “göz kenarı”

(s. 69, cümle 10)

olarak aktarılması çocuklarda ya hiçbir çağrışım yapmamakta, ya da dilin yanlış

yerleşmesine yol açmaktadır.

Der Kleine Vampir liest vor/ Küçük vampir kitap okuyor adlı eserde:

a) Çocuk diline uygunluk: • “Auf dem Pult brannten vier große weiße Kerzen, und wie vor zwei Tagen auch, als er den

Vampir zum ersten Mal in der Chronik hatte lesen sehen, wurde die Burgkapelle von

zwanzig oder noch mehr Kerzen erhellt, die auf dem Boden standen, in Nischen an den

Wänden und auf Mauervorsprüngen” (s. 58, cümle 1)

“Kürsünün üstünde dört büyük beyaz mum yanıyordu ve içerisi tıpkı küçük vampiri ilk

defa kroniği okurken gördüğü iki gün öncesi gibi yirmi kadar mumla aydınlanmıştı. Yerler,

nişlerin içi, duvarlar, çıkıntılar, her yer mum doluydu.”

“Chronik” kelimesi Türkçe'ye aynı şekilde “kronik” olarak çevrilmiştir.

Bu kelime Türkçe'de "Aile Tarihi" ifadesiyle karşılanabilirdi.

Almanca cümlede geçen “Nisch” kelimesi de Türkçe'ye aynı şekilde yani “niş” olarak

aktarılmıştır. Ancak bu kelimenin, okuyucu kitlesi göz önüne alındığında, anlaşılması

güçtür.Bunun yerine “duvardaki hücreler” ifadesi kullanılabilirdi.

Page 567: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

570

Görüldüğü gibi çocuk edebiyatının çevrisinde bazı kelimelerin doğru çevrilmiş

olması kadar, çocuklar için anlaşılır olması da önemlidir. Yukarıdaki örneklerde çevirmen

Almanca’daki kelimenin doğru karşılığını vermiş,ancak hedef kitleyi göz önünde

bulundurmamıştır. Elbette çeviri sürecinde iki dilin karşılıklı etkileşiminden doğan bu tür

hataların meydana gelmesi kaçınılmazdır. Ancak çeviri bitiminden sonra çevirinin tekrar

tekrar gözden geçirilmesi bu tür hataların önüne geçilebilmesini sağlar.

Ancak bu eserin çevirisinde çevirmen aynı zamanda cümleleri çocuk diline daha

uygun hale getirmek amacıyla orijinal cümleyi bölmüş veya cümleye eklemeler yapmıştır.

Yalnız burada gözden kaçırılmaması gereken nokta, çevirinin mümkün olduğunca orijinale

sadık olması gerektiğidir. Aşağıdaki örneklerdeki müdahaleler her ne kadar “iyi niyetli” de

olsa gereksizdir. Çünkü cümleler orijinaline uygun çevrildiği taktirde de çocuklar için

anlaşılırlığını koruyabilmektedir. Buna örnek olarak aşağıdaki cümleleri gösterebiliriz;

• “Jetzt hörte Anton schlurfende Schritte, begleitet von einem klappernden Geräusch, und

dann sah er einen zweiten, kleineren Vampir, der sich, auf einem Stock gestürzt, aus dem

verwilderten Garten der Ruine näherte.” „ Anton ayak sesleri

duydu, sonra ayak seslerine eşlik eden bir tıkırtı. Ufak tefek bir

vampir belirdi sonra, bir bastona abanmış, harabenin vahşi otlar bürümüş bahçesine

yaklaşıyordu.”

• “In seinem Kopf war eine eigenartige Leere, und sekundenlang wusste er nicht, wo er sich

befand und was geschehen war.” (s. 9, cümle 6)

“Kafasının içi bomboştu. Bir an için nerede olduğunu çıkaramadı.

Neredeydi? Başına neler gelmişti?”

c) İki dilin karşılıklı etkileşiminden doğan hatalar (Interferenz Fehler)

Page 568: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

571

Söz konusu hatalar çocuğu metinden ve kitaplardan uzaklaştırmakla kalmayıp, aynı zamanda

anadilinin gelişimi üzerinde de negatif bir etki yaratmaktadır.

• Da heißt es Streichhölzer zählen, Kerzen, Kuscheldecken, Regenhäute..“ (s. 116, cümle

17)

Ama şimdi yok kibrit çöplerini say, yok mumları say, battaniyeleri, yağmur derilerini...”

Regenhaut (ince yağmurluk) kelimesi kelime kelime “yağmur derisi” olarak çevrilmiştir.

• „Und außerdem nervst du mich mit deinen Spitzenfindigkeiten! “ (s. 117, cümle 16)

“Hem ayrıca sivri buluşlarınla sinirlerimi bozuyorsun! (s. 119, cümle 16)

spitzfindigkeiten (saçmalık)” kelimesi, “sivri buluş” olarak kelime kelime çevrilmiştir.

• „Und im übrigen“, fügte er hinzu, „ist das Buch schon reichlich verstaubt – von 1719,

wenn ich mich nicht irre.“ (s19, cümle 12)

“Hem ayrıca ,” diye ekledi, “o kitap oldukça tozlanmış sayılmaz mı?” 1719 lardan kalma

yanılmıyorsam, öyle değil mi?” (s19, cümle 12)

“verstaubt sein” (antika olmak) ifadesi “tozlanmak” ile karşılanmıştır.

Page 569: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

572

Sonuç:

Bu çalışmanın amacı, Angela Sommer – Bodenburg’un iki farklı eserinin yine iki

farklı çevirmen tarafından yapılan çevirisinin Türkçe’ye aktarılırken, başarılı bir şekilde

gerçekleştirilmiş bir çeviride bulunması gereken biçim ve içerik birlikteliğinin ne ölçüde

sağlanabildiğinin araştırılması idi.

Bu araştırmada her iki eserin çevirisinin başından ortasından ve sonundan 10’ar

sayfanın ele alınıp, cümleler teker teker kelime ve cümle bazında yapılan değişikliklere göre

incelenmiştir. “Der kleine Vampir liest vor” adlı eserin Sıdıka Orhon tarafından yapılan

çevirisinde en çok hata kelime bazında yapılmıştır.İncelenen metinde 192 adet cümleden

kelime çıkarıldığı ve bu kelimelerin başka bir anlam ifade eden bir sözcükle veya sözcüklerle

karşılandığı saptanmıştır. Bu hatadan sonra en sık karşılaşılan hata cümleye bir veya birkaç

kelimenin eklenmesiyle oluşmuştur. Buna göre çeviride 177 cümleye kelime eklenmiştir.

Tutarlı çevirilerin sayısı ise 157 dir.

Eserin çevirisinde cümle bazında sayıca çok hata yapılmamış olmasına rağmen yazarın

stilini oluşturan birbirine virgülle bağlanmış olan yan cümlelerin genellikle kısa temel

cümleler halinde verildiği görülmektedir. Çeviri kolay okunan düzgün kurulmuş Türkçe

cümlelerden oluşmuştur. Bazı ifadeler, çocuk okur için basitleştirilerek, benzetmeler yoluyla

veya anlamının açıklanması suretiyle aktarılmıştır. Orijinal metinden çıkarılan kelimeler,

cümleyi kısaltmış, ancak genellikle anlam açısından bir değişiklik yaratmamıştır. Yapılan

sözcük eklemeleri sonucunda ise cümlelerdeki ifadeler güçlendirilmiştir.

Çeviride yapılan dilbilgisel değişiklikler ise temel ve yan cümlelerden oluşan uzun

cümlelerin daha kısa cümleler halinde verilmesi şeklinde olmuştur. Orijinal metinden yapılan

cümle çıkarmaları, genellikle bir cümlenin tamamının değil, cümle içerisindeki bir yan veya

temel cümlenin çıkarılması doğrultusundadır. Bütün bu bulgulara dayanarak çevirmenin bu

Page 570: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

573

değişiklikleri metni basitleştirmek adına bilinçli olarak yaptığı söylenebilir. Çünkü orijinal

eserde varolan iki farklı üslup, hiç değiştirilmeden başarılı bir biçimde aktarılabilmiştir.

Sonuç olarak “Küçük Vampir Kitap Okuyor” adlı eserin Sıdıka Orhon tarafından

gerçekleştirilen çevirisinde yapılan değişiklikler bir bütün olarak değerlendirildiğinde,

çevirmenin bu değişikliklerin çoğunu çeviriyi çocuklar için daha akıcı hale getirmeyi

hedeflediği için yapmış olduğu sonucuna varılabilir. Ancak çocuk edebiyatının çevirisinde de

aynı yetişkin edebiyatının çevirisinde olduğu gibi eserin içeriği, biçimiyle beraber

aktarılmalıdır. Eseri daha akıcı bir hale getirmek adına yapılan basitleştirme veya

değiştirmeler yetişkin edebiyatında olduğu gibi çocuk edebiyatının çevirisinde de kabul

edilemez.

Das Rätselhafte Program adlı eserin Gülderen Pamir tarafından yapılan çevirisinde en

çok karşımıza çıkan hata 301 adet cümleden kelime çıkarılması ve bu kelimelerin başka bir

anlam ifade eden bir sözcükle veya sözcüklerle karşılanmasıdır. Yapılan değişikliklerde belirli

bir amaç güdülmemiş, hatta bu durum çevirilerin zaman zaman tutarsız olmasına yol açmıştır.

Tercih edilen sözcükler anlatım bozuklularının oluşmasına ve dil düzeyinin düşmesine neden

olmuştur. Kelime değişikliğini takiben en sık yapılan hata 194 cümledeki cümle yapıları ve

dilbilgisel değişiklikler olmuştur. Bu değişiklikler genellikle bileşik cümlelerde, tırnak

içerisinde yer alan cümleyi izleyen temel cümlenin bölünerek, cümle sonunda yer alan

öznenin cümle başına alınması şeklinde olmuştur. Bu da yazarın stiline müdahale edilmesine

neden olmuştur.

Her iki eserde de yer alan deyimler ve kelime oyunları çevirilerde yansıtılamamıştır.

Çeviri sürecinde önüne geçilmesi çok zor olan ve kaynak dille etkileşimden kaynaklanan

yanlışların (Interferenz Fehler) varlığı veya kelime seçimleri bazı yerlerde çevirinin

anlaşılırlığını zedelemiştir.

Page 571: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

574

Çevirmenin metne nesnel yaklaşabilmesi için metinden biraz uzaklaşması veya

çevirinin orijinal metinden bağımsız olarak tekrar okunması gerekir. Yapılan değişiklikler,

çocuk okurun çeviriyi daha kolay anlaması gibi amaçlarla da olsa mazur görülemez. Çocuk

kitaplarının çevirisinde aynı yetişkinlerin çevirisinde olduğu gibi orijinal metne sadakatin,

anlaşılırlıkla aynı derecede ön planda tutulması gerekmektedir. Değişikliklere ise, sadece

anlaşılırlık adına başka çıkar yol kalınmadığından emin olunduğu taktirde başvurulmalıdır.

Yapılan çevirileri kontrol eden herhangi bir mekanizmanın var olmaması da, hatalı

çevirilerin kitap pazarında rahatlıkla yer bulmasına ve en çok satanlar arasında yer almasına

neden olmaktadır. Üniversitelerde yapılan çeviri incelemeleri ise maalesef sadece bilimsel bir

araştırma olarak kalmaktadır. Bunun önüne geçmek için üniversiteler ve yayınevleri bir

işbirliği içine girmelidirler Nitekim İsveç’te Stockholm Üniversitesinde yapılan bir uygulama

ile çeviri eğitimi almış kimselerin yaptığı çeviri eleştirileri dikkate alınarak, çeviriler gerekli

düzeltmeler yapıldıktan sonra tekrar yayınlanmıştır.123 Ülkemizde de yayınevleri ile

üniversitelerin içine girecekleri ortak bir çalışma ile yapılan çeviriler henüz yayınlanmadan

kontrol edilebilir veya hatalı yapılan çeviriler düzeltilerek yeniden yayınlanabilir. Böylelikle

üniversitelerde büyük emek harcanarak yapılan çalışmaların bilimin yanı sıra piyasaya da

hizmet etmesi sağlanabilir.

123 Söz konusu uygulama için bkz. KORLEN, Gustav; “Konstruktive Übersetzungskritik als Aufgabe der schwedischen Universitätsgermanistik” in Nerthus, Bd. I (Eugen Diederichs verlag 1964)

Page 572: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

575

Özet

Bu çalışmada çocuk edebiyatının çevirisinde en sık karşılaşılan güçlükler ve bu güçlükler sonucunda doğan hatalar tarafsız bir metod aracılığıyla saptanmaya ve çözüm yolları üretilmeye çalışılmıştır.

Çalışmanın ilk bölümünü, bu güne kadar geliştirilen çeviribilim kuramları ve çocuk edebiyatının çevirisi ile ilgili kuramsal yaklaşımlar, Türkiye’deki çeviri faaliyetleri, çeviri çocuk edebiyatının ülkemizdeki gelişim tarihi, incelenecek eserlerin çocuk edebiyatındaki yeri ve önemi, çeviri eleştirisine kuramsal yaklaşımların ele alındığı kuramsal çerçeve oluşturmaktadır. İkinci bölümünü ise, ele alına iki kitabın başından, ortasından ve sonundan örneklem olarak alınan onar sayfanın belirlenen metot aracılığıyla analiz edilmesi ve elde edilen bulguların değerlendirilmesi oluşturulmaktadır. Bulguların değerlendirilmesi sonucunda her iki eserde de en sık yapılan hatanın cümledeki bir kelimenin kendi anlamı dışında başka bir kelime ile karşılanması olduğu görülmüştür. Her iki çeviride de deyimler ve kelime oyunları kaynak dildeki düz anlamlarıyla karşılanmış, ayrıca iki dilin karşılıklı etkileşiminden kaynaklanan hatalara da (Interferenz Fehler) rastlanmıştır. Bu araştırmada elde edilen bulgular çevirmenlerin en fazla deyimleri, kelime oyunlarını ve ünlemleri hedef dilde karşılarken problem yaşadıklarını ortaya koymuştur.

Page 573: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

576

Abstract

In this study, the most common difficulties in the translation of child literature and errors rose because of these difficulties were tried to be detected by the mean of an impartial method and solution ways were tried to be produced.

The first part of the study is composed of; traslationscience theories that have been progressed so far and theoretical approaches related to the translation of child literature, translation activities in Turkey, the history of development of translated child literature in our country, the place and the importance of works that will be examined, the theoretical framework in which the theoretical approaches to translation critics have been treated.

In the second part is composed of; the analysis of ten pages of samples taken from the begining, middle and the last parts of the two treated books by the determined method and the evoluation of the obtained findings.

In the evaluation of the findings, it has been seen that the most common error in both works was the use of the words that did not have its exact meaning.

In both translations, idioms and word games were matched with the plain meanings in the source language, additionally the errors were seen because of the counter interaction of both languages.

In this study, the obtained findings indicated that the translators mostly face with problems when

they match the idioms, word games and exclamations in the target language.

Page 574: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

577

KAYNAKÇA

AKSOY, N. Berrin: Geçmişten Günümüze Yazın Çevirisi İmge Kitabevi

Yayınları, Ankara, 2002

ALTAY, Ayfer; AKSOY, Berrin: “Cumhuriyetten Günümüze Çevirinin Kültürel

Gelişmedeki Yeri” Dil, Kültür ve Çağdaşlaşma,

Bahaeddin Yediyıldız (ed), Hacettepe Üniversitesi,

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Ankara,

2003

APEL, Friedmar: Literarische Übersetzung, Stuttgart: Metzler, 1983

AYTAÇ, Gürsel: Yeni Alman Edebiyatı Tarihi, Gündoğan Yayınları,

Ankara, 1992

AYTAÇ, Gürsel: Genel Edebiyat Bilimi, Papirüs Yayınları, İstanbul,

1999

BIOGRAHPHIE (2004, Mayıs 14) www.angelasommer-

bodenburg.com/MainRightFrame.html

BODENBURG- Sommer, Angela: Der kleine Vampir liest vor, Rowohlt

Taschenbuch Verlag, Reinbeck bei

Hamburg, 1993

BODENBURG- Sommer, Angela: Das rätselhafte Programm, C. Bertelsmann

Verlag, München, 1989

BODENBURG- Sommer, Angela: Küçük Vampir Kitap Okuyor, çev. Sıdıka

Orhon, Afa Yayıncılık, İstanbul, 1991

BODENBURG- Sommer, Angela: Esrarengiz Program, çev. Gülderen

Page 575: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

578

Pamir, Afa Yayıncılık, İstanbul, 1995

DELABASTİTA, Dirk: “Wortspiele”, Handbuch Translation, Snell –Hornby,

Mary, (Hrsg) Zweite verbesserte Auflage, Stauffenburg

Verlag, Tübingen, 1999

DİLİDÜZGÜN, Selahattin: “Çocuk Kitapları ve Çevirisi Üzerine Düşünceler”

Dokuz Eylül Ünv., Buca Eğitim Fak. 4. Germanistik

Sempozyumu, 20 – 22 mayıs 1993,.

Yrd. Doç. Dr. Mustafa Kınsız (Yay. Haz), İzmir-1994

ERDOĞAN, Fatih: “Çocuk Kitaplarında Çeviri”, Metis Çeviri, Sayı 15,

Bahar 1991

ERUZ, Sakine F.: Çeviriden Çeviribilime, Multilingual, İstanbul, 2003

GÖKTÜRK, Akşit: Çeviri Dillerin Dili, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul,

2002

GÜNYOL,Vedat: “Türkiye’de Çevirinin Başlangıcı, Cumhuriyet

Dönemi Edebiyat Çevirileri Seçkisi; Öner Yağcı

(yay. Haz.), TC: Kültür Bakanlığı, Ankara, 1999

GÜRÇAĞLAR, Şehnaz Tahir: “Tercüme Bürosu Nasıl Doğdu, Birinci Türk Neşriyat

Kongresi ve Çeviri Planlaması”; Çeviri Seçkisi 1,

Çeviriyi Düşünenler, Rifat, Mehmet(yay.Haz),

Dünya Yayıncılık, İstanbul, 2004

GORSCHENEK, Margareta; Annamaria Rucktäschel (Hrsg): Kinder- und

Jugendliteratur, Wilhelm Fink Verlag, München,

1979

Page 576: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

579

HOHN, Stefanie: “Philologisch - historische Tradition” Handbuch

Translation, Snell - Hornby, Mary, (Hrsg)

Zweite verbesserte Auflage, Stauffenburg

Verlag, Tübingen, 1999

KARANTAY, Suat: “Tercüme Bürosu, Normlar ve İşlevler”, Cumhuriyet

Dönemi Edebiyat Çevirileri Seçkisi; Öner Yağcı

(yay. Haz.), TC: Kültür Bakanlığı, Ankara, 1999

KAINDL, Klaus: “Übersetzungskritik”, Handbuch Translation, Snell

-Hornby, Mary, (Hrsg), Zweite verbesserte Auflage,

Stauffenburg Verlag, Tübingen, 1999

KATOĞLU, Murat: “Cumhuriyet Türkiye’sinde Eğitim, Kültür,

Sanat” Cumhuriyet Dönemi Edebiyat Çevirileri

Seçkisi; Ö. Yağcı (yay.Haz.) TC: Kültür

Bakanlığı, Ankara, 1999

KAYAOĞLU, Tacettin: “Netice”; Cumhuriyet Dönemi Edebiyat Çevirileri

Seçkisi; (yay. Haz.) Öner Yağcı, TC: Kültür

Bakanlığı, Ankara, 1999

KIZILTAN, Rezzan: “Tarihte Çeviri Antik Çağdan 19.Yüzyıl Sonuna Kadar”

A.Ü. D.T.C.F Dergisi, Cilt 40, S.1-2, Ankara, 2000

KOLLER, Werner: Einführung in die Übersetzungswissenschaft,

Heidelberg: Wiesbaden: Quelle und Meyer, 3. Auflage,

1987

KORLEN, Gustav: “Konstruktive Übersetzungskritik als Aufgabe der

schwedischen Universitätsgermanistik ” in Nerthus,

Bd I, Eugen Diederichs Verlag, 1964

KUDRET, Cevdet: “Türk Edebiyatında Hikaye ve Roman, 1859-1959”

Page 577: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

580

Çeviri Seçkisi 1, Çeviriyi Düşünenler, Rifat, Mehmet

(yay. Haz), Dünya Yayıncılık, İstanbul, 2004

KURULTAY, Turgay: “Probleme und Strategien bei der kinderliterarischen

Übersetzung”; Ewers, Hans Heino, Lehnert, Gertrud ve

O’ Sullivan, Emer (Hrsg); Kinderliteratur im

Interkulturellen Prozess, Studien zur allgemeinen

und vergleichenden Kinderliteraturwissenschaft,

Verlag J.B Metzler, Stuttgart – Weimar, 1994

MATENKLOTT, Gundel: “Sonderbare Freunde, phantastische Erzieher”

Zauberkreide, Kinderliteratur seit 1945, JB.

Metzlersche Verlagsbuchhandlung, Stutgart: Metzler,

1989

NEYDİM, Necdet: 80 Sonrası Değişen Paradigma Açısından Çeviri

Çocuk Edebiyatı, Bu Yayınevi, İstanbul, 2003

NORD, Christianne: “Buchtitel und Überschriften”, ” Handbuch

Translation, Snell - Hornby, Mary, (Hrsg)

Zweite verbesserte Auflage, Stauffenburg

Verlag, Tübingen, 1999

ÖZDEMİR, Edeltrude: Yaşar Kemal’s “Ağrıdağı Efsanesi” in der deutschen

Übersetzung: Eine ausgangstextbezogene Analyse als

Beitrag zur Übersetzungskritik, Doçentlik Çalışması,

Ankara, 1992

ÖZKIRIMLI, Atilla: “Çeviri”; Cumhuriyet Dönemi Edebiyat Çevirileri

Seçkisi; Öner Yağcı (yay. Haz.) içinde, TC: Kültür

Bakanlığı, Ankara, 1999

ÖZYER, Nuran: Edebiyat Üzerine, Gündoğan Yayınları, Ankara, 1994

PAKER, Saliha: “Tanzimat Döneminde Avrupa Edebiyatından

Page 578: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

581

Çeviririler”, Çoğuldizge kuramı Açısından Bir

Değerlendirme, Cumhuriyet Dönemi

Edebiyat Çevirileri Seçkisi;. Öner Yağcı (yay. Haz),

TC Kültür Bakanlığı, Ankara, 1999

RIEKEN-Gerwing, Ingeborg: Gibt es eine Spezifik kinderliterarischen

Übersetzens, Untersuchungen zu Anspruch und

Realität bei der literarischen Übersetzung von Kinder

und Jugendbüchern, Peter Lang , Frankfurt am Main,

1995

SAVORY, Theodor: Tercüme Sanatı, çev. Prof. Hamit Dereli

M.E.Basımevi, Ankara, 1961

SHAVİT, Zohar: “Çocuk yazını Çevirisinin Yazınsal Çoğuldizgedeki

Konumu Açısından Belirlenmesi”, Çev.Pınar Besen,

Metis Çeviri, Sayı 15, İstanbul, Bahar 1991

SNELL-HORNBY, Mary (Hrsg.): Übersetzungswissenschaft – Eine

Neuorientierung, Zur Integrierung von Theorie und

Praxis, göz. geç. 2.baskı Tübingen; Basel; Francke,

1994

STOLZE, Radegundis: Übersetzungstheorien:Eine Einführung , 2.vollst.

Überarb. Und erw. Aufl., Günter Narr Verlag, Tübingen

1997

TANPINAR, Ahmet Hamdi: “Devlet Tesisleri ve Fikir Hayatı: İlk Tercümeler, İlk,

Eserler” Öner Yağcı (yay.haz), Cumhuriyet Dönemi

Edebiyat Çevirileri Seçkisi;. TC: Kültür Bakanlığı,

Ankara, 1999

Page 579: T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/2332/3013.pdf · büyük önem kazanır. Alman dilinin geleceğine dair büyük bir adım

582

TUNCEL, Bedrettin: “Hasan - Ali Yücel ve Tercüme”

Cumhuriyet Dönemi Edebiyat Çevirileri Seçkisi;.

Öner Yağcı (yay.Haz), TC: Kültür Bakanlığı, Ankara

1999

URAL, Serpil: “Dilimize Çocuk Kitabı Çevirmek”

1. Ulusal Çocuk Kitapları Sempozyumu,

Sorunlar ve Çözüm Yolları, Doç. Dr. Sedat

Sever (yay. Haz), Ankara Üniversitesi

Eğitim Bilimleri Fakültesi ve TÖMER Yayınları No:1,

Ankara, 2001

WOODSWORTH, Judith: “Geschichte des Übersetzens” Handbuch Translation,

Snell-Hornby, Mary, (Hrsg) Zweite verbesserte

Auflage, Stauffenburg Verlag, Tübingen, 1999