14
Yaflamda hiçbir fley dura¤an de¤il. Kad›n bedeni de, her yafl döneminde çeflitli de¤iflimler geçiriyor. Bu neden- le, düzenli sa¤l›k kontrolü, her kad›n›n yaflant›s›nda önemli yer tutmal›. An- cak bu flekilde, yaflam›n sürprizlerine güven içinde kucak açabilir, gelece¤e umutla bakabiliriz. Kad›nlar›n beden- lerinin geçirdi¤i de¤iflimler aç›s›ndan belli dönüm noktalar› var. Örne¤in, 30’lu yafllarda bedenimiz birkaç y›l ön- cesine göre çok farkl› görünmese de, küçük de¤iflimler geçirmeye bafllar. Bu de¤iflimler, yetiflkin olman›n normal ö¤eleridir. Kimileri, bir parça yavaflla- d›¤›n› hisseder, kimileriyse yaflamlar›- n›n doruk noktas›nda oldu¤unu. Sa¤- l›kl› bir kiloda kalmak, cildin taze ve genç görünümünü korumak, kemik erimesini önlemek, stresi azaltmak ya da henüz anneli¤i tatmam›fl olanlar için hamilelikle ilgili kayg›lar ön plana ç›kar. Birçok kad›n, metabolizmalar›ndaki yavafllamaya ba¤l› olarak 30’lu yaflla- r›nda birkaç kilo al›r. Sa¤l›kl› bir kilo- yu koruyabilmek için, yürümek, kofl- mak, bisiklete binmek ya da yüzmek gibi aerobik etkinlikler içeren bir eg- zersiz program› uygulamak, düflük oranda doymufl ya¤, bol sebze ve mey- ve içeren dengeli ve sa¤l›kl› bir beslen- me biçimini benimsemek gerekir. 30’lu yafllarda, cildimizde ince k›r›- fl›kl›klar oluflmaya, cilt parlakl›¤›n› yi- tirmeye bafllar. Bu, normal yafllanma sürecinin bir parças›d›r ve yaflam›m›z boyunca sürer. Nedeniyse, yeni deri hücrelerinin eskisi kadar h›zl› üretilme- mesi. Bir de, gözle görünmese de, 30’lu yafllarda kemik dokumuzda da azalma- lar bafllar ve bu durum, ileri yafllarda “osteoporoz” ad› verilen kemik erimesi hastal›¤›na kadar varabilir. Bu yafllar- da, kas gücümüz de azalmaya bafllar. Kemik ve kaslarda kayb› önlemek ve osteoporoz riskini azaltmak için, kalsi- yum bak›m›ndan zengin yiyecekler tü- ketme ve düzenli olarak egzersiz yap- ma al›flkanl›¤›n› benimsemeliyiz. 40’l› yafllar›n kad›nlara getirdi¤i bel- ki de en önemli de¤iflim, bedenlerinin, bir sonraki aflama olan menopoza haz›r- lanmaya bafllamas›. Araflt›rmalar, kad›n- lar›n birço¤unun 45 – 55 yafllar› aras›n- da menopoz dönemine girdi¤ini gösteri- yor. Ancak, bu aflamaya girmeden önce, d›fl görünüflümüzden kalp sa¤l›¤›m›za ve kemik dokumuza kadar, bedenimi- zin hemen her bölgesindeki de¤iflimle- rin yan› s›ra, duygusal ve psikolojik de- ¤iflimler de geçiririz. Metabolizmam›z yavafllamay› sürdürür. Düzenli beden- sel egzersiz, hem kilo kontrolüne, hem canl›l›¤›m›z› korumam›za; hem de oste- oporoz riskinden korunmam›za yard›m- c› olur. 40’l› yafllardaki kad›nlar›n, yal- n›zca belli ilaçlar›n kullan›m›na ba¤l› olarak osteoporoz ya da düflük kemik yo¤unlu¤u riskine sahiplerse, kemik do- kusu kayb›yla ilintili bir hastal›klar› var- sa ya da belli koflullarda kemiklerinde k›r›lma olduysa, kemik yo¤unlu¤u ölç- me testi yapt›rmalar› gerekebilir. 50’li yafllar, sa¤l›k gereksinimlerimi- ze daha fazla dikkat etmemiz gereken bir dönem. Bu dönemde, bedendeki ös- trojen düzeyleri gittikçe azal›r; ve me- nopoz dönemi bafllar. Menopozla bir- likte, do¤urganl›k y›llar› sona erer; an- cak, östrojen düzeylerindeki azalma, bedende baflka de¤iflimlere de neden olur. Örne¤in, cildin incelmesi ve kuru- laflmas› gibi. 50’li y›llarda, bedendeki kas – ya¤ oranlar›ndaki de¤iflim belir- ginleflir. Bu de¤iflimin en belirgin oldu- ¤u yer, bel bölgesidir. Bel bölgesinin afl›r› ya¤lanmas›, kalp hastal›¤› ve diya- bet gibi hastal›klara yakalanma riskinin 2 Eylül 2005 B‹L‹MveTEKN‹K KADIN

kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 2 KADIN S · KADIN S kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 2. artmas›yla iliflkilidir. Bu yafllarda, ya¤ dokusu kas dokusuna göre daha az ka-lori

  • Upload
    others

  • View
    11

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 2 KADIN S · KADIN S kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 2. artmas›yla iliflkilidir. Bu yafllarda, ya¤ dokusu kas dokusuna göre daha az ka-lori

Yaflamda hiçbir fley dura¤an de¤il.Kad›n bedeni de, her yafl dönemindeçeflitli de¤iflimler geçiriyor. Bu neden-le, düzenli sa¤l›k kontrolü, her kad›n›nyaflant›s›nda önemli yer tutmal›. An-cak bu flekilde, yaflam›n sürprizlerinegüven içinde kucak açabilir, gelece¤eumutla bakabiliriz. Kad›nlar›n beden-lerinin geçirdi¤i de¤iflimler aç›s›ndanbelli dönüm noktalar› var. Örne¤in,30’lu yafllarda bedenimiz birkaç y›l ön-cesine göre çok farkl› görünmese de,küçük de¤iflimler geçirmeye bafllar. Bude¤iflimler, yetiflkin olman›n normalö¤eleridir. Kimileri, bir parça yavaflla-d›¤›n› hisseder, kimileriyse yaflamlar›-n›n doruk noktas›nda oldu¤unu. Sa¤-l›kl› bir kiloda kalmak, cildin taze vegenç görünümünü korumak, kemikerimesini önlemek, stresi azaltmak yada henüz anneli¤i tatmam›fl olanlariçin hamilelikle ilgili kayg›lar ön planaç›kar.

Birçok kad›n, metabolizmalar›ndakiyavafllamaya ba¤l› olarak 30’lu yaflla-r›nda birkaç kilo al›r. Sa¤l›kl› bir kilo-yu koruyabilmek için, yürümek, kofl-mak, bisiklete binmek ya da yüzmekgibi aerobik etkinlikler içeren bir eg-zersiz program› uygulamak, düflükoranda doymufl ya¤, bol sebze ve mey-ve içeren dengeli ve sa¤l›kl› bir beslen-me biçimini benimsemek gerekir.

30’lu yafllarda, cildimizde ince k›r›-

fl›kl›klar oluflmaya, cilt parlakl›¤›n› yi-tirmeye bafllar. Bu, normal yafllanmasürecinin bir parças›d›r ve yaflam›m›zboyunca sürer. Nedeniyse, yeni derihücrelerinin eskisi kadar h›zl› üretilme-mesi. Bir de, gözle görünmese de, 30’luyafllarda kemik dokumuzda da azalma-lar bafllar ve bu durum, ileri yafllarda“osteoporoz” ad› verilen kemik erimesihastal›¤›na kadar varabilir. Bu yafllar-da, kas gücümüz de azalmaya bafllar.Kemik ve kaslarda kayb› önlemek veosteoporoz riskini azaltmak için, kalsi-yum bak›m›ndan zengin yiyecekler tü-ketme ve düzenli olarak egzersiz yap-ma al›flkanl›¤›n› benimsemeliyiz.

40’l› yafllar›n kad›nlara getirdi¤i bel-ki de en önemli de¤iflim, bedenlerinin,bir sonraki aflama olan menopoza haz›r-lanmaya bafllamas›. Araflt›rmalar, kad›n-lar›n birço¤unun 45 – 55 yafllar› aras›n-da menopoz dönemine girdi¤ini gösteri-yor. Ancak, bu aflamaya girmeden önce,d›fl görünüflümüzden kalp sa¤l›¤›m›zave kemik dokumuza kadar, bedenimi-zin hemen her bölgesindeki de¤iflimle-rin yan› s›ra, duygusal ve psikolojik de-¤iflimler de geçiririz. Metabolizmam›zyavafllamay› sürdürür. Düzenli beden-sel egzersiz, hem kilo kontrolüne, hemcanl›l›¤›m›z› korumam›za; hem de oste-oporoz riskinden korunmam›za yard›m-c› olur. 40’l› yafllardaki kad›nlar›n, yal-n›zca belli ilaçlar›n kullan›m›na ba¤l›olarak osteoporoz ya da düflük kemikyo¤unlu¤u riskine sahiplerse, kemik do-kusu kayb›yla ilintili bir hastal›klar› var-sa ya da belli koflullarda kemiklerindek›r›lma olduysa, kemik yo¤unlu¤u ölç-me testi yapt›rmalar› gerekebilir.

50’li yafllar, sa¤l›k gereksinimlerimi-ze daha fazla dikkat etmemiz gerekenbir dönem. Bu dönemde, bedendeki ös-trojen düzeyleri gittikçe azal›r; ve me-nopoz dönemi bafllar. Menopozla bir-likte, do¤urganl›k y›llar› sona erer; an-cak, östrojen düzeylerindeki azalma,bedende baflka de¤iflimlere de nedenolur. Örne¤in, cildin incelmesi ve kuru-laflmas› gibi. 50’li y›llarda, bedendekikas – ya¤ oranlar›ndaki de¤iflim belir-ginleflir. Bu de¤iflimin en belirgin oldu-¤u yer, bel bölgesidir. Bel bölgesininafl›r› ya¤lanmas›, kalp hastal›¤› ve diya-bet gibi hastal›klara yakalanma riskinin

2 Eylül 2005B‹L‹M veTEKN‹K

KADIN S

kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 2

Page 2: kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 2 KADIN S · KADIN S kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 2. artmas›yla iliflkilidir. Bu yafllarda, ya¤ dokusu kas dokusuna göre daha az ka-lori

artmas›yla iliflkilidir. Bu yafllarda, ya¤dokusu kas dokusuna göre daha az ka-lori yakt›¤›ndan, kilo kontrolü iyicegüçleflir. Menopozdan sonra, kemik do-kusunda yafllanmayla birlikte aflamal›olarak gerçekleflen kay›p, belirginleflir.Bu konudaki araflt›rmalar›n ›fl›¤›nda,50’li yafllar›ndaki kad›nlar›n yaklafl›k %20’sinde osteoporoz görüldü¤ü tahminediliyor. Östrojen düzeylerindeki azal-ma, östrojenin, damarlar› “kötü” koles-terolün zararl› etkilerinden koruyucuetkisinin de azalmas› demektir. Bunaba¤l› olarak, yüksek tansiyon, yüksekkolesterol ve damar sertli¤i ortaya ç›ka-bilir. 50’li yafllardaki kad›nlar›n, dahagenç yafllardaki kad›nlar›n geçti¤i dü-zenli sa¤l›k kontrollerine ek olarak,rektum ve kolon kanserini belirlemeyeyarayan tarama testlerinden birini yap-t›rmalar› ve kemik yo¤unluklar›n› ölç-türmeleri de gerekir.

Yafllanmayla özdefllefltirilen birçokhastal›k, gerçekte, sigara tüketimi, be-densel egzersiz azl›¤›, kronik stres vefliflmanl›k gibi, yaflam tarz› konusundakiseçimlerle ilintilidir. fieker ve kalp hasta-l›¤›, kanser gibi kimi hastal›klardaysa,hastal›¤›n ailenin baflka bireylerinde bu-lunup bulunmad›¤› da önemlidir.

Kad›nlar›n S›k› Dostlar›:Mamogram ve Pap Testi

Düzenli sa¤l›k kontrollerinden geç-mek her yaflta kad›n için önemli. Bukontrollerin belki de en önemli bile-flenleri, mamogram ve Pap testi.

Mamogram, gö¤üs dokusundaki de-¤iflimleri belirlemeye yarayan bir test.Bu testte, gö¤üsleri görüntülemek içindüflük dozda x-›fl›n›n›n kullan›ld›¤› özelbir ayg›ttan yararlan›l›yor. Sadece bir-kaç dakika süren bu ifllem s›ras›nda,gö¤üsler s›rayla iki plastik plakan›naras›na s›k›flt›r›l›p görüntüleniyor. Gö-rüntüler ya negatif foto¤raf filmleri gi-bi bas›l›yor, ya da say›sal olarak bilgisa-yara kaydediliyor. Bu görüntüler, son-ra bir uzman taraf›ndan inceleniyor.

Doktor taraf›ndan yap›lan elle mu-ayeneyle birlikte mamogram, gö¤üskanserinin erken tan›s›nda en etkiliyöntem. Bugün birçok uzman, gö¤üskanseri tedavisinde olumlu sonuçlar

al›nmas›nda erken tan›n›n önemli biryere sahip oldu¤u düflüncesinde birlefli-yorlar. Mamogram, doktorun ya da has-tan›n elle muayenede hissedemeyece¤iküçük yumrular› belirleyebilir. Gö¤üsdokusundaki de¤iflimleri, hasta ya dadoktorun saptayabilece¤inden iki y›lönce bile gösterebilir. Bugün birçok ül-kede, 40 – 50 yafl›n› geçen kad›nlar›ndüzenli olarak mamogram testindengeçmesi öneriliyor. Mamogramda, gö-¤üs dokusunda yumru oldu¤u saptan›r-sa, gö¤üs dokusunun daha ayr›nt›l› gö-rüntüleri çekildikten sonra, bir sonrakiaflamada, biyopsiye gereksinim duyulu-yor. Biyopside, yumrunun bulundu¤ubölgeden küçük bir doku örne¤i al›n›-yor. Bu doku örne¤i laboratuvarda in-celenerek kanser ya da kanserin gelifle-bilece¤ine iflaret eden de¤iflimler içeripiçermedi¤i kontrol ediliyor. Mamogramiçin haz›rl›klara gelince. Mamogram tes-ti için en uygun zaman, adet dönemininbitiflinden sonraki hafta. Ayr›ca, par-füm, deodorant ya da krem gibi ürünlermamogram görüntülerinde lekelere ne-den olabilece¤i için, o gün bu tür ürün-lerin kullan›lmamas› gerekiyor.

Her kad›n›n, doktorunun baflka birönerisi yoksa, düzenli sa¤l›k kontrolle-

rinin bir parças› olarak her y›l pelvikmuayenesinin yan›s›ra, Pap testindengeçmesi gerekiyor. Pap testi, rahimboynundaki (serviks) hücrelerde de¤i-flim olup olmad›¤›n› izlemek için yap›-l›r. Tan›s› erken konulursa serviks kan-serinin tedavisi kolay, iyileflme olas›l›¤›yüksektir. Serviks, rahimin alt›nda, va-jinaya (döl yolu) aç›lan bölümdür. Paptesti, yaln›zca birkaç dakika süren h›z-l› ve ac›s›z bir testtir. Doktor, özel birçubuk yard›m›yla serviksin iç ve çevrebölgelerinden, yüzeyden hücre örnek-leri al›r. Bu hücreler laboratuvarda in-celenerek sa¤l›kl› olup olmad›klar›kontrol edilir. Pap testi, enfeksiyonlar›,anormal hücreler ya da kanser bulu-nup bulunmad›¤›n› belirleyebilir. Testsonucunda enfeksiyona rastlan›rsa,doktor tedavi edici ilaçlar yazar. Hüc-relerde anormalli¤e rastlan›rsa, baflkatestlerin de yap›lmas› gerekebilir.(Çünkü, serviksteki hücreler kimi za-man anormal görünebilir, ama bu kan-ser olduklar› anlam›na gelmez.) Paptesti için yafl s›n›rlamas› yoktur. Test-ten iki gün önce, vajinaya sürülen ilaçya da krem gibi herhangi bir ürününkullan›lmamas›; son 24 saat içinde cin-sel iliflkide bulunulmamas› gerekiyor.Test için en iyi zamanlamaysa, en sonadet döneminden sonraki 10. – 20.gün. Pap testleri % 100 kesin sonuçlarvermez. Testin düzenli olarak yap›lma-s›, herhangi bir sorunun zaman içindebelirlenmesini sa¤lad›¤› için de gerekli-dir.

A s l › Z ü l â lKaynaklarhttp://www.healthywomen.org/http://cis.nci.nih.gov/fact/5_16.htmhttp://www.4woman.gov/faq/pap.htmhttp://www.4woman.gov/faq/mammography.htmhttp://www.radiologyinfo.org/content/mammogram.htm

3Eylül 2005 B‹L‹M veTEKN‹K

N SA⁄LI⁄I

kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 3

Page 3: kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 2 KADIN S · KADIN S kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 2. artmas›yla iliflkilidir. Bu yafllarda, ya¤ dokusu kas dokusuna göre daha az ka-lori

Günümüzde s›kl›kla ad›n› duydu¤u-muz hastal›klardan biri, kemik erimesi(osteoporoz). Kad›nlarda da, erkeklerdede ortaya ç›kabilen kemik erimesi, “ses-siz” bir hastal›k olarak kabul ediliyor.Çünkü bu hastal›kta kemikler, hiçbirbelirti vermeden zaman içinde zay›fl›-yor ve k›r›lmaya yatk›n bir hale geliyor-lar. Kemik, kendini sürekli yenileyencanl› bir doku. Bu yenileme süreci için-de, eskimifl kemik hücreleri ortadankald›r›l›rken yeni kemik hücreleri üreti-lir. ‹nsanlarda, 35 yafllar›ndan bafllaya-rak kemikler güç kaybeder. Çünkü budönemde kemik yap›m› ve y›k›m› ara-s›ndaki dengenin bozulmas›yla, kaybo-lan kemik, yap›landan daha fazla olur.Sonuç olarak kemikler incelir ve zay›f-lar. Böylece bu “sessiz” hastal›k, kemik-lerin basit bir düflme ya da çarpmaylak›r›labilecekleri ölçüde zay›flamas›naneden olur. Kemiklerdeki zay›flama, enfazla kalça, el bile¤i ve omurgada görü-lür.

Bir insanda kemik erimesinin olupolmad›¤›n› anlamak için kemik yo¤un-lu¤u ölçülür. Kemik yo¤unlu¤ununyüksek olmas›, kemiklerin güçlü oldu-¤unu gösterir. Kemik yo¤unlu¤u, bü-yük ölçüde genetik olarak belirlenir.Örne¤in, erkeklerin kemikleri kad›nla-r›nkine göre daha güçlüdür. Kemik yo-¤unlu¤u, çocukluk ça¤lar›ndan bafllaya-rak artmaya bafllar ve yaklafl›k 25 yaflla-r›ndayken en yüksek miktar›na ulafl›r.10 y›l kadar belli bir düzeyde kald›ktansonra, 35 yafl sonras›nda hem kad›nlar-da hem de erkeklerde kemik yo¤unlu-¤u her y›l % 0,3 – 0,5 oran›nda azal›r.

Kad›nlarda östrojen hormonunun varl›-¤›, kemik yo¤unlu¤unun korunmas› aç›-s›ndan önem tafl›r. Menopoz dönemin-de östrojen hormonunun azalmas›ylakemik yo¤unlu¤u da azalmaya bafllar.Menopoz sonras›ndaki ilk 5 – 10 y›liçinde kemik yo¤unlu¤u, her y›l % 2 – 4oran›nda azalabilir. Bu da yaflam sonu-na kadar kemiklerin % 25 – 30 oran›n-da azalmas›yla sonuçlan›r. Kad›nlardakemik erimesinin en s›k rastlanan nede-ni menopoz sonras›ndaki kemik kayb›-d›r. Kemik erimesi, farkl› nedenlerlefarkl› yafllarda da ortaya ç›kabilir.

Kemik yo¤unlu¤u, kalçaya düflükdozlu X-›fl›nlar› verilerek ölçülür. Bu öl-çüm sonucunda kemik yo¤unlu¤unundüflük ç›kmas›, k›r›k tehlikesinin dahayüksek oldu¤unu gösterir. Ancak son10 y›l içinde yap›lan araflt›rmalar, k›r›ktehlikesinin yaln›zca kemik yo¤unlu¤u-na de¤il, kemik kalitesine de ba¤l› oldu-¤unu ortaya koyuyor. Öyle ki, kemikerimesi olan baz› kad›nlarda k›r›k ol-

mazken, sa¤l›kl› kemikleri olan kad›n-larda k›r›klara rastlanabiliyormufl. Budurumda k›r›k tehlikesiyle daha çokkimlerin karfl› karfl›ya oldu¤unu sapta-mak, yeni bir soru olarak uzmanlar›nkarfl›s›na ç›k›yor.

Kemiklerin gücü, yap›lar›n› olufltu-ran iki temel ö¤eden olufluyor. “Korti-kal kemik” ad› verilen ve kemiklerin d›flyüzeyini örten k›s›m ve “trabeküler ke-mik” ad› verilen ve kemiklerin iç k›s-m›ndaki sünger benzeri gözenekli biryap›ya sahip olan k›s›m. Kortikal kemik-ler, t›pk› bisikletlere sa¤laml›k kazan-d›rmak üzere kullan›lan metal borularabenzer. Trabeküler kemiklerse kemikle-rin kütlesinin yaklafl›k % 20’sini olufltu-rur. Kad›nlar›n kemikleri, yaflla birlikteerkeklerinkine göre daha h›zl› zay›flar.Kad›nlarla erkeklerin kemiklerindekifarkl›l›klar erken yafllardan itibaren or-taya ç›kmaya bafllar. K›zlar, geliflme dö-nemindeyken kemiklerin iç k›sm›na da-ha çok depolama olur. Böylece trabekü-ler kemik, gebelik ve emzirme dönemin-de kullan›lmak üzere kalsiyum deposuolarak haz›rlan›r. Erkek çocuklardaysatersine, depolama daha çok kemiklerind›fl bölümüne olur. Kemik çap› geniflle-dikçe kemiklerin gücü de artar. Ayr›cak›zlar, erkeklere göre daha hareketsizolduklar›ndan egzersizin kemik yap›m›-n› sa¤layan özelliklerinden de bu ne-denle daha az yararlanabiliyorlar. Enson olarak da menopoz döneminde ös-trojen hormonunun azalmas›yla kemikgücünde önemli bir gerileme oluyor.Çünkü östrojen, kemik yap›m›ndan so-rumlu olan hücreleri uyar›yor ve bunaba¤l› olarak zarar görmüfl hücreler ona-r›l›yor. Menopoz döneminde östrojendüzeyi düfltü¤ünde, kemik yap›m›ndansorumlu olan “osteoblast” hücrelerininetkinlikleri azal›yor. Ancak kemik hüc-

4 Eylül 2005B‹L‹M veTEKN‹K

• Orta ve ileri yaflta kiflilerde• Kad›nlarda• Hareketsiz, egzersiz yapmayan kiflilerde• Anne-babas›nda ya da çocuklar›nda ke-

mik erimesi olanlarda• Menopoz ya da yumurtal›klar›n al›nmas›

gibi nedenlerle östrojen hormon miktar› aza-lanlarda

• K›sa boylu, ince yap›l› olanlarda• Sigara içenlerde• Afl›r› alkol ve kafeinli içecek tüketenlerde• Besinle ald›klar› kalsiyum miktar› az olan-

larda ve D vitamini eksikli¤i olanlarda• Hipertiroide ya da hiperparatiroidi gibi

hormonal bozukluklar› olan kiflilerde• Hepatit C ya da romatoid artrit gibi kro-

nik hastal›klar› olanlarda.

Daha Çok Kimlerde Görülür?.

Omurgay› oluflturan kemikler inceldikçe boyk›sal›r ve omurga e¤rilir.

Normal kemik dokusu Kemik erimesi olan kemik dokusu

kemik erimesi mi, k

kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 4

Page 4: kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 2 KADIN S · KADIN S kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 2. artmas›yla iliflkilidir. Bu yafllarda, ya¤ dokusu kas dokusuna göre daha az ka-lori

relerinin y›k›m›ndan sorumlu olan “os-teoklast” hücreleri etkinliklerini sürdü-rerek kemikte bulunan mineralleri al›-yor ve kemik dokusunu ba¤lay›c› özel-lik tafl›yan kollajeni parçal›yor. Bu du-rumda da kad›nlar, menopoz dönemin-de kemik kayb›na u¤ruyorlar. Üstelikbu kay›p daha çok trabeküler kemikler-den oluyor. Kayb›n miktar›n›n ne kadarolaca¤›n›ysa çeflitli etkenler belirliyor.Yetersiz beslenenler, özellikle gençlikdöneminde egzersiz yapmayanlar, aile-sinde kemik erimesi olanlar gibi kifliler-de kemik erimesinin görülme olas›l›¤›daha fazla. Ancak yine de, kemik erime-si olup olmad›¤›n›n kesin göstergeleriyaln›zca bu tür etkenler de¤il. 1980’le-re kadar hekimler herhangi bir k›r›koluflmadan kemik erimesi tedavisinebafllam›yorlard›. 1990’larda “çifte ener-jili X-›fl›n› absorpsiyometri” (dualenergy x-ray absorptiometry: DXA) yön-teminin gelifltirilmesiyle kemik erimesitan›s› önceden koyulabilir oldu. Bu yön-tem sayesinde hastalar›n durumu dahakolay izlenerek, kullan›lan ilaçlar›n iyigelip gelmedi¤i de anlafl›lmaya bafllan-d›. Ancak bu yöntemle gelen baz› s›n›r-lamalar var. Çünkü temelde önemliolan, kemik erimesi olanlara k›r›k olmaolas›l›¤›n› söyleyebilmek. Oysa çifteenerjili X-›fl›n› absorpsiyometri, bunutam anlam›yla sa¤layam›yor. Araflt›rma-c›lar, bu yöntemin s›n›rl›l›klar›n› kemikkalitesini inceleyerek ortadan kald›rabi-leceklerini düflünüyorlar.

Kemik kalitesini ayr›nt›lar›yla ölçme-de temel yaklafl›mlardan biri, kemik ya-p›s›n› do¤rudan etkileyen hücrelerin,yani osteoblastlar›n ve osteoklastlar›n

etkinliklerini ölçmek. Bu amaçla kulla-n›lmas› onaylanan ilk iflaretleyici mole-kül sayesinde, kemiklerin parçalanma-s›yla ortaya ç›kan ürünler ölçülür veböylece afl›r› derecede yüksek orandakemik kayb› olanlar belirlenebilir. An-cak iflaretleyici moleküller, flu anda ke-mik erimesi tedavisinde genellikle yararsa¤lam›yor. Çünkü kemik erimesi olan-larla olmayanlara ait de¤erler birbiriyleörtüflüyor. Araflt›rmac›lar, daha da özel-leflmifl iflaretleyiciler bulmaya çal›fl›yor-lar. ‹flaretleyiciler flu anda yaln›zca has-talar›n ilaçlara nas›l tepki verdiklerineiliflkin veri toplamay› kolaylaflt›r›yor.

Kemik kalitesine iliflkin bilgi edinme-nin bir baflka yolu da do¤rudan kemik“mimarisini” incelemek. Bunun içindo¤rudan kemiklerden al›nan örnekler,kadavralar ya da ameliyatlar s›ras›ndakalça kemikleri inceleniyor. CT (kompü-terize tomografi) görüntüleme ve elek-tron mikroskopuyla inceleme, trabekü-ler kemiklerin durumunu ortaya koyu-yor. Ancak do¤rudan örnek almak hemhastaya fazla müdahale gerektiren, hem

de pahal› bir yöntem.2001 y›l›nda farkl› kemik yo¤un-

luklar›na ve omurga bozukluklar›nasahip 79 kad›n üzerinde yap›lan bir

araflt›rmada, biraz daha gelifltiril-mifl bir manyetik rezonans görün-tüleme (MRI) ayg›t›yla vücudamüdahale etmeden kemiklerinmikroskopik yap›s› ortaya ç›kar›-labilmifl. Bunun ard›ndan da ke-miklerin mikroskopik mimarisineiliflkin ilk makale yay›mlanm›fl.

Di¤er görüntüleme yöntemle-rinden CT görüntüleme, kolun dirsek-ten bile¤e kadar olan k›sm› gibi bölgele-ri nicelik aç›s›ndan incelemek üzerekullan›l›yor. Elde edilen sonuçlara görekalça ve omurgan›n durumu tahminediliyor. Bu yöntemle k›r›k tehlikesineiliflkin tahminler yap›lam›yor. Bu tah-minlerin yap›labilmesi için CT ve MRIyöntemlerinden elde edilen verileri bir-lefltirebilecek daha genifl kapsaml› arafl-t›rmalara gereksinim var.

K›r›k olas›l›¤›n› bulabilmek amac›ylabugünlerde üzerinde çal›fl›lan bir yön-tem var. Berkeley’deki California Üni-versitesi’nden biyomekanikçi Tony Kea-veny’nin üzerinde çal›flt›¤› bu yönteme“s›n›rl› element analizi” ad› veriliyor.Keaveny ve arkadafllar›, omurgan›n CTgörüntülerini ve trabeküler kemiklerinmimari yap›s›n› birlikte de¤erlendirerekkemiklerin bask›ya nas›l karfl›l›k vere-ceklerinin modelini ç›kar›yorlar. Çal›fl-malar›yla ilgili olarak 2003 y›l›nda ya-y›mlad›klar› bir makalede kulland›klar›yöntemin, kadavralarda kemik gücününçeflitlili¤ine iliflkin % 85 oran›nda do¤rutahminler ortaya koydu¤unu ileri sürü-yorlar. Üstelik bu yöntemin kemik yo-¤unlu¤u ölçümlerinden daha do¤ru tah-minler sa¤lad›¤›n› da belirtiyorlar. Kea-veny, s›n›rl› element analizi yönteminin,hastalar›n yafl ve a¤›rl›k gibi özellikleride göz önüne al›narak kemiklerinin k›-r›lma olas›l›¤›na iliflkin bir fikir verece¤i-

ni söylese de hekimler, bu yönteminumut verici oldu¤unu, ancak çok pa-hal› olaca¤›n› belirtiyorlar.

Z u h a l Ö z e rKaynaklar:www.medicine.netStokstad, E., “Bone quality fills holes in fracture risk”, Science,15 Haziran 2005

5Eylül 2005 B‹L‹M veTEKN‹K

S›n›rl› element analizi ad› verilen yöntem,kemi¤in s›k›l›¤›n› ortaya koyar. Bu görüntü-

deki omurun kütlesi oldukça düflük.

kemik kalitesi mi?

Modul

Sanal Biyopsi: Manyetik rezonans görüntü-leme (MRI) yöntemiyle al›nan bu görüntülerdensa¤da yer alan ikisi kemik erimesi olan bir ke-mi¤i, di¤eri de sa¤l›kl› bir kemi¤i gösteriyor.

kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 5

Page 5: kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 2 KADIN S · KADIN S kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 2. artmas›yla iliflkilidir. Bu yafllarda, ya¤ dokusu kas dokusuna göre daha az ka-lori

Günümüzde, dünyadaki binlerce kad›na memekanseri tan›s› konuyor. Bilimsel araflt›rmalar,“risk faktörü” ad› verilen çeflitli etkenlerin, kad›n-da meme kanseri olma olas›l›¤›n› art›rd›¤›n› gös-teriyor. Meme kanseri riskinin olmas›, kanserinkaç›n›lmaz oldu¤u anlam›na gelmiyor. Risk fak-törlerinin bilinip tan›mlanabilmesi erken tan›y› ko-laylaflt›rabiliyor. T›p alan›ndaki geliflmeler hem er-ken tan›ya ulaflmay› hem de uygulanan tedaviyöntemlerinin giderek daha etkili olmas›n› sa¤l›-yor.

Kad›n›n do¤urganl›k sürecinde memeler, adetdönemlerine koflut ayl›k de¤iflimler geçirirler. De-¤iflimler hormonlar›n kandaki düzeyiyle tetiklenirya da sonlan›rlar. Kandaki hormon düzeyine ba¤-l› olarak süt bezleri, sanki her ay hamileli¤e ha-z›rlan›yormuflcas›na etkinleflirler. Bu etkinleflmey-le fliflen memeler, hormon de¤erlerinin normaledönüp, süt bezlerinin etkinli¤ini yitirmesiyle flifl-likten kurtulurlar. Menopozla birlikte, hormon dü-zeylerinde kal›c› bir düflüfl bafllar. Bu dönemdesüt bezlerinin bir bölümü küçülür ya da yok olur.Süt bezinden kalan boflluklar ya¤ dokusuyla do-lar. Hücrelerin genetik tüm özelliklerini, nas›l bö-lünüp ve ço¤almalar› gerekti¤i bilgilerini içerenDNA, tüm bu de¤iflimler s›ras›nda zarar görebilir.Bu da, kansere yol açabilir.

“Meme kanseri, kad›nlarda en s›k görülenkanser türü. Görülme s›kl›¤› giderek de art›yor.ABD’deki istatistiklere göre, bir kad›n›n 80 yafl›-na kadar meme kanseri olma riski yaklafl›k %12 -13. Bu oldukça yüksek bir risk, üstelik art›fl e¤i-liminde” diyor Doç. Dr. Ataç Baykal. HacettepeÜniversitesi, T›p Fakültesi, Genel Cerrahi Ana Bi-lim Dal› Ö¤retim Üyesi Ataç Baykal’a meme kan-seri hakk›nda merak ettiklerimizi sorduk.

BBiiyyoolloojjiikk oollaarraakk,, hhaassttaall››kk nnaass››ll oolluuflfluuyyoorr??Meme kanserinin biyolojik oluflumu çok fark-

l›l›k gösteriyor. Memenin lobül ve meme kanalla-r›ndan oluflan bir yap›s› var. Meme kanseri en s›k,kanallardan, daha do¤rusu, kanallarla lobüllerinbirleflme noktalar›ndan kaynaklan›yor. Çok de¤ifl-kenlik göstermekle birlikte, temelde, memenin okanal› döfleyen hücrelerinde bir ço¤alma oluyor.Buna “duktal hiperplazi” diyoruz. Daha sonra

hücrelerde, özellikle de hücre çekirdeklerindeanormallikler bafll›yor. Bu aflama “atipik duktalhiperplazi” olarak biliniyor. Zamanla bu hücrelerkanser hücrelerine de¤iflim gösteriyorlar; ancakbu yaln›zca kanalla s›n›rl› kal›yor. Bu duruma “in-situ karsinom” diyoruz. Daha sonraki aflamadahücreler, o kanal› döfleyen bazal membran deni-len tabakan›n da d›fl›na ç›karak, “invaziv” kanserözelli¤ini kazan›yorlar. Meme kanseri teriminikullan›rken kastetti¤imiz durum, invaziv kanser-dir. Bütün bu olaylar k›sa sürede gerçekleflmiyor.Meme kanseri elle hissedilir ya da mammografidegörülür aflamaya geldi¤inde kabaca 8-10 y›ll›k birsüre geçmifl oluyor. Ayr›ca bu büyüme süreci, dü-zenli devam etmiyor. Kanser hücreleri bazen uy-ku durumuna geçerek, uzun y›llar bu flekilde ka-labiliyorlar. Hücrelerin bulunduklar› ortamdameydana gelen hormonal ya da ba¤›fl›kl›k sistemide¤ifliklikleri, kanser hücrelerinin etkinleflmesin-de ve h›zla ço¤almas›nda rol oynayabiliyor. Niyeböyle de¤iflikliklerin oldu¤u konusundaysa, do¤-rusu pek bilgimiz yok. Ancak, özellikle uzun sü-ren yo¤un stres ve üzüntüden sonra kanserin or-taya ç›kmas› fleklindeki gözlemleri, belki de, uykudurumunda bulunan hücrelerin ba¤›fl›kl›k sistemi-ni bask›lamas› ya da hormonal de¤ifliklikler sonu-cunda aktive olmas›yla aç›klayabiliriz. ‹nvaziv kan-ser aflamas›na gelmifl kanser hücrelerinde metas-taz yapma, di¤er bir deyiflle uzak organlara yay›l-ma özelli¤i bulunuyor. Meme kanserinden ölümle-re yol açan olay da asl›nda kanserin metastaz ya-

parak özellikle kemik, akci¤er, karaci¤er gibi or-ganlar›n tükenmesine neden olmas›. ‹n situ kan-ser aflamas›nda metastaz riski bulunmuyor.

MMeemmeeddee oolluuflflaann ffaarrkkll›› kkaannsseerr ttüürrlleerrii vvaarr mm››??Meme kanserlerinin yaklafl›k %80’i, kanallar-

dan kaynaklanan ve “duktal karsinom” denen tekbir tip. Di¤erleri lobüllerden ya da hem kanallarhem de lobüllerden, nadiren de meme dokusunundi¤er hücrelerinden kaynaklanabiliyor. Di¤er ta-raftan, iyi huylu meme tümörleri de var. Bunlarda oldukça s›k gözüküyor; kad›nlarda ele gelenkitlelerin, ya da ultrasonografide, mamografidesaptanan kitlelerin büyük bir ço¤unlu¤u iyi huylumeme tümörleri. Çok s›k görülen bu tümörlerde,genellikle kanser riski yok, ancak kanserden ay›r-detmek için doku örneklemesi, yani biopsi yap-mak gerekebiliyor.

HHaassttaall››¤¤››nn rriisskk ffaakkttöörrlleerriiyyllee iillggiillii nnee ssööyylleeyyeebbiilliirrssii--nniizz??

Meme kanserinin oluflma mekanizmas› temel-de östrojen fazlal›¤›na dayan›yor. Genel kural ola-rak östrojene maruz kalma süresi ne kadar fazlay-sa, meme kanseri olma riski o kadar art›yor. El-bette istisnalar› da var. Meme kanseri olma riskiyüksek baz› gruplar var. Ailesinde meme kanseriolanlarda risk art›yor. Östrojene maruz kalma sü-resini art›rd›¤› için, erken adet görmeye bafllama,menopoza 50 yafl›n üstünde girme, riski art›ranetkenler. Hiç çocuk sahibi olmama, ilk çocu¤a 30yafl›ndan sonra sahip olma, riski art›ran faktörleraras›nda. Menopoz sonras›nda obezite de bir riskfaktörü; fazla ya¤ dokusunda androjen-östrojendönüflüm oran› afl›r› oldu¤u için, obezlerde riskart›yor. Hormonla menopoz belirtilerinin gideril-meye çal›fl›ld›¤› durumlarda meme kanseri riskiart›fl gösteriyor. 2002 y›l›nda sonuçlar› aç›klananbir önemli bir çal›flmayla, hormon tedavisinin me-me kanserini %30 civar›nda, ek olarak da kalphastal›klar› baflta olmak üzere baz› hastal›klar› ar-t›rd›¤› gösterildi. Bu yüzden menopoz s›ras›nda,hormon tedavisi kullan›m oranlar› düflmeye baflla-d›. Daha önce meme kanseri olmufl kad›nlarda,di¤er memede meme kanseri olma riski, normalegöre birkaç kat daha yüksek. Fazla miktarda alkolal›m› riski art›r›yor. Genetik bozuklu¤a ba¤l› me-me kanseri olma riski %50-80 oranlara kadaryükselebilir. Genlerimiz aras›nda BRCA1 veBRCA2 denen, tümör bask›lay›c› iki gen bulunur.Yap›lar›nda bir bozukluk oluflmas› halinde bu ikigen, tümör bask›lama iflini gerekti¤i gibi yapa-mazlar. Bu durum meme ve yumurtal›k kanseri ol-ma risklerini çok art›r›yor. Bu genlerde bozuklukolup olmad›¤›n› saptamak için, yüksek risk grubuiçinde olan kad›nlarda yap›lan genetik testler var.Bu testlerin yap›lmas›na Türkiye’de de baflland›,ama henüz çok s›k baflvurulmuyor. Ailede 30-35gibi çok erken yaflta meme kanseri varsa, her ikimemede birden varsa, kanser sald›rgan bir seyir

ME

Erken Tan› ve Uygu

6 Eylül 2005B‹L‹M veTEKN‹K

kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 6

Page 6: kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 2 KADIN S · KADIN S kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 2. artmas›yla iliflkilidir. Bu yafllarda, ya¤ dokusu kas dokusuna göre daha az ka-lori

gösteriyorsa, o zaman bu bozukluktan flüphelen-mek gerekir. Bu gibi durumlarda BRCA 1-2 testiyapt›rmak düflünülebilir. Bu test, hasta için çokanlaml› olmasa da k›z›nda ya da di¤er akrabala-r›nda böyle bir bozukluk olup olmad›¤›n› anlamakve riski de¤erlendirmek bak›m›ndan önem tafl›ya-bilir. Çünkü, böyle bir gen bozuklu¤u varsa, kan-ser riskini azaltmak için baflvurulabilecek yöntem-ler var. Meme kanseri için en önemli risk faktör-lerinden bir tanesi de yafl. Genç yafllarda risk ol-dukça düflük olmakla birlikte özellikle 50 yafl›n-dan sonra h›zl› bir art›fl e¤ilimi gösteriyor; yaflilerledikçe de bu risk art›yor. Ancak hemen belirt-meliyim ki, meme kanseri olan kad›nlar›n yakla-fl›k 2/3’ünde de hiç bir risk faktörü sözkonusude¤ildir. “Ben risk grubunda de¤ilim; meme kan-seri taramalar› benim için gerekli de¤il” diye dü-flünmek çok da do¤ru de¤il.

HHaassttaall››¤¤››nn eerrkkeenn ttaann››ss›› iiççiinn,, ffaarrkkll›› yyaaflflttaakkii kkaadd››nnllaarrnnaass››ll ddaavvrraannmmaall››??

Tarama çal›flmalar› yapmak ve kad›nlar›n bun-lara kat›l›m›n› sa¤lamak çok önemli. Tarama s›ra-s›nda, baflvurdu¤umuz genel tan› yöntemi, ma-mografi çekimi. Bu yöntemin duyarl›l›¤› yüksekolmakla birlikte %100 do¤ru tan› koymas› sözko-nusu de¤il. Mamografi çekilirken X-›fl›nlar›na ma-ruz kalmak, meme dokusu için pek hofl de¤il. Buyüzden, gereksiz mamografi çekiminden kaç›n-mak gerekir. Genç yafllarda meme dokusu yo¤unoldu¤u için mamografinin duyarl›l›¤› azal›yor. Buyafllar için MR ve ultrason gibi kullan›labilecekbaflka görüntüleme yöntemleri var. ‹leri yafllardameme dokusunun yo¤unlu¤u azal›yor, ya¤ doku-su art›yor, bu sayede bir kitleyi ya da kanseri far-ketmek daha kolaylafl›yor. Sonuç olarak, 50 yafl›nüstündeki her kad›n›n mamografi çektirmesininyarar›, kabul görmüfl durumda. 40 – 50 yafl ara-s› biraz tart›flmal›. 40 – 50 yafl aras›nda mamog-rafiyle takibin alt›nda, riski de¤erlendirme yatma-l›; yani risk yüksekse, belki o zaman daha s›k çek-tirmek gerekebilir. 30-35 yafllar›ndan itibarenher kad›n›n meme hastal›klar› konusunda uzmanbir genel cerrah›n kontrolü alt›nda olmas›nda ya-rar var.

MMeemmee kkaannsseerriiyyllee iillggiillii oollaarraakk bbiirreeyysseell iizzlleemmee nnaass››lloollmmaall››??

30 yafl›ndan sonra, risk faktörleri yüksekse,özellikle ailede bir hastal›k varsa, kad›n›n doktorkontrolüne girmesinde yarar var. Kendi kendinemuayene konusu çok önerilmekle birlikte, kifliselgözlemim, bazen bu olay›n afl›r› abart›ld›¤› yönün-de. Ayr›ca bu muayene önerisi bir bask› ve panikoluflturabiliyor. Örne¤in her gün muayene yap›-yorlar; kad›n, ortada ciddi bir risk yokken, memekanseri korkusuyla yat›p kalkmaya bafll›yor. Oysa,onbinlerce kad›n›n karfl›laflt›r›ld›¤› bilimsel çal›fl-malarda, kendi kendine meme muayenesinin, me-me kanserinden ölümleri azaltmad›¤› gösterilmifl;

kendi kendine muayene yapmaks›z›n do¤rudanhekime giden kad›nlarla kendi kendine muayeneyapanlar aras›nda, meme kanserinden ölüm oran-lar› aras›nda bir fark yok. Kiflisel olarak bu mu-ayenenin yap›lmas›n› hastan›n tercihine b›rak›yo-rum. Kendi kendine muayene yapmay› isteyen ka-d›nlar›n da ayda bir kere, adet döneminin bitimin-den en az 1 hafta 10 gün sonra yapmalar› yeter-li. Adet döneminde hormon düzeylerindeki de¤i-flikliklere ba¤l› olarak memelerde büyüme veödem meydana geliyor, varsa kistler vs. büyüyebi-liyor. Adet döneminde yap›lan meme muayenesiyan›lt›c› oluyor. Adet sonras›nda kaybolacak baz›sertlikler vs. ele gelip, yanl›fl de¤erlendirmelereyol açabiliyor. Kendi kendine meme muayenesininnas›l yap›laca¤›n›, bir hekimden ö¤renmek en iyiyol.

MMeemmee kkaannsseerrii oollaann kkaadd››nnllaarrddaa mmeemmeeyyii kkaayybbeettmmeekkoorrkkuussuu ddaa hheemmeenn bbaaflflll››yyoorr.. BBuu kkoonnuuddaa vvee tteeddaavviiyyöönntteemmlleerriiyyllee iillggiillii nneelleerr ssööyylleeyyeebbiilliirrssiinniizz??

Meme kanserinin görülme s›kl›¤›ndaki art›flakarfl›n, hem tan›n›n daha erken konulabilmesihem de kemoterapi (kanser ilaçlar›yla tedavi) vehormon tedavilerindeki geliflmeler sayesinde me-me kanserlerinden ölüm oran›, son 10–15 y›ld›rilk kez, bir düflüfl e¤iliminde. 25 y›ldan fazla sü-reyle izlenmifl hastalar üzerinde yap›lan bilimselçal›flmalar, meme kanserinde, belli koflullar› sa¤-

lamak flart›yla, yaln›zca memedeki kanserli bölü-mün al›nmas›n›n memenin tamam›n›n al›nmas›n-dan, sa¤kal›m bak›m›ndan hiç bir fark› olmad›¤›-n› gösteriyor. Ancak, memedeki kanserli bölgeninal›nmas›nda baz› koflullar›n sa¤lanmas› gerekiyor.Birinci koflul, kanserli bölgenin s›n›rlar›nda kan-ser olmamas›; ikincisi de, ameliyattan sonra rad-yoterapi verilmesi. Bazen tümör çok büyük, me-me küçük olur; o zaman memeyi korumak zorla-fl›r. Ama böyle hastalarda da ameliyat öncesinde,tümör kemoterapiyle küçültülüyor, sonra koruyu-cu ameliyat yap›l›yor. Bu yöntem de giderek art-ma e¤iliminde.

Yine son 10–15 y›ld›r, memenin tamam›n›nal›nd›¤› ameliyatlar›n say›s›nda da önemli bir azal-ma oldu. Günümüzde, erken evre meme kanserle-rinde, hastalar›n yar›dan fazlas›nda memenin ko-rundu¤u ve yaln›zca kanserli bölgenin ç›kart›ld›¤›ameliyatlar yap›l›yor. Meme kanserlerinin tedaviedildi¤i merkezlerin kalitesi artt›kça, memeninkorunma oran› da giderek art›yor. Meme kanseritedavisinin iki aflamas› var; birincisi, yaln›zca kan-serli bölümün tedavisine yönelik bölgesel tedavi-dir. Cerrahi, bu amaçla kullan›lan ilk yöntem. Cer-rahiye bazen, özellikle de meme koruyucu ameli-yat yap›lm›flsa, radyoterapi de eklemek gerekebi-liyor. Ancak cerrahi ve radyoterapi de hastal›¤›nkontrolüne yetmiyor. Çünkü meme kanseri tan›s›konuldu¤unda, kanser hücreleri genellikle lenfsistemi ve kan dolafl›m sistemine geçmifl oluyor-lar. Dolafl›m yoluyla uzak organlara gidebilen buhücreler, orada yerleflip, metastaz yapabiliyorlar.Asl›nda meme kanserinin kendisi ölüme yol açm›-yor, metastazlar ortaya ç›kt›¤›nda ölüm meydanageliyor. Metastaz›n oluflmas› tedaviyi çok zorlaflt›-r›yor. Metastaz›n oluflmas›n› önlemek için de sis-temik tedavi dedi¤imiz, dolafl›mdaki kanser hüc-relerinin öldürülmesini sa¤layan kemoterapi vehormonoterapi uyguluyoruz. Bu iki yöntemle ilgi-li olarak da, giderek daha etkin ilaçlar bulunuyor.Oldukça kar›fl›k olan meme kanseri tedavisinin,güvenli yap›labilmesi için baz› koflullar var; memecerrah›, medikal onkolog, radyoterapi uzman›, pa-tolog ve plastik cerrah taraf›ndan oluflan komis-yonlarda hastalar›n tedavi planlar›n›n yap›lmas›uygun olur. Tedavi plan›n›n gelifligüzel yap›lmas›ve uzman olmayan kiflilerin bu süreçte yeralmala-r›yla oluflacak küçük farkl›l›klar, yaflam süresinietkileyebilecek, büyük “tedavi sonucu” farkl›l›kla-r›na yolaçabilir. Bu nedenle meme kanserinin te-davisininin yukar›da say›lan birimlerin ve güveni-lir uzmanlar›n oldu¤u referans hastanelerinde ya-p›lmas›, hasta sa¤l›¤› aç›s›ndan en uygunudur.

S e r p i l Y › l d › zKaynaklarhttp://www.turkcancer.org/images/kanser.pdfhttp://www.roche.com.tr/roche/content/tedavi_alanlarimiz/onkolo-

ji/memekanseri/alt07.asphttp://metam.org/hastaliklar.php?id=11http://www.amerikanhastanesi.com.tr/healthportal.aspx?file=labora-

tuvar_faydali_bilgiler/meme_kanseri.htm&nodeID=203Daniel F., Md. Hayes (Editor), Atlas of Breast Cancer, Publisher:

Mosby Ltd.; 2nd edition (August 15, 2000)

7Eylül 2005 B‹L‹M veTEKN‹K

MEME KANSER‹

gun Tedaviyle Sonland›r›labilen Bir Hastal›k

Rembrandt'in Bathseba Banyosunda (Bathsheba atHer Bath) isimli, 1654 y›l›nda yapt›¤› tablosu.

Bu resmi 1967 y›l›nda müzede gören bir ‹talyan cer-rah (T.C. Greco) sol memede bir asimetri farketmifl. Sol memenin daha gerilmifl, içeri çöküntü yapm›fl vekoltukalt›n›n da daha flifl oldu¤u görülüyor. Greco,yapt›¤› araflt›rma sonunda, Rembrandt'›n modeli vesevgilisi olan Hendrickje Stoffels'in, uzun süren birhastal›ktan öldü¤ünü ö¤renmifl. Memedeki görüntü-nün meme kanserine iflaret etti¤ini düflünerek de birmakale yazm›fl. Memede bir kitle oldu¤u kabul edil-mekle birlikte, kanser mi baflka birfley mi oldu¤u

hâlâ tart›fl›l›r.

kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 7

Page 7: kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 2 KADIN S · KADIN S kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 2. artmas›yla iliflkilidir. Bu yafllarda, ya¤ dokusu kas dokusuna göre daha az ka-lori

Pek çok insan kalp hastal›klar›n›n genelde er-kekleri etkileyen bir sa¤l›k sorunu oldu¤unu dü-flünür. Ancak bu, do¤ruluktan çok uzak bir düflün-ce. Gerçekte kalp hastal›klar›ndan ölen kad›nlar›nsay›s› hiç de az de¤il. Hatta kad›nlar›n ölüm ne-denleri aras›nda kalp hastal›klar› pek çok ülkedebirinci s›rada geliyor. Örne¤in, yap›lan araflt›rma-lara göre, ‹ngiltere’de yaflayan her 5 kad›ndan bi-rinde kalp hastal›¤› ya da felç görülüyor. Yaklafl›kdört kad›ndan biriyse kalp hastal›klar› sonucu ölü-yor. ABD’de de yaklafl›k her 5 kad›ndan birine çe-flitli kardiyovasküler hastal›klar›n tan›s› konuyor.Bu hastal›klar genelde yüksek tansiyon (kan ba-s›nc›), kalp krizi, gö¤üs a¤r›s›, kalp yetmezli¤i,felç ya da do¤ufltan gelen kalp kusurlar› oluyor.Pek çok kronik hastal›k gibi kardiyovasküler has-tal›klar da Afrika kökenlikad›nlarda daha fazlagörülüyor. Bunun birnedeni, bu kad›nlardayüksek tansiyon ve afl›r›kilonun daha s›k görül-mesi ve ayr›ca daha azt›bbi hizmet almalar›.

Kalp krizi geçiren ka-d›nlar›n ilk kalp krizini at-latmalar› erkeklere göredaha zor oluyor. ‹lk krizi-ni atlatan kad›nlar›nsa, iz-leyen y›llar içinde yinekalp kaynakl› sorunlardanölme riskleri erkeklere gö-re daha fazla. Ayr›ca kad›n-lar kalp hastal›klar›n›n belirtilerini erkeklerden bi-raz farkl› yafl›yorlar. Örne¤in anjina yani fliddetligö¤üs a¤r›s› kad›nlar aras›nda daha yayg›n.

Kardiyovasküler hastal›klar, beynimiz ve ba-caklar›m›z dahil tüm vücudumuzdaki kan damar-lar›yla ilgili hastal›klar› kaps›yor. Bu yüzden örne-¤in felç bir kalp hastal›¤› de¤il, kardiyovaskülerhastal›k kabul ediliyor. Benzer biçimde bacaktakiatardamarlarla ilgili sorunlar da kardiyovaskülerhastal›klar s›n›f›nda de¤erlendiriliyor. Kalp hasta-l›¤›ysa kalbi ve kalbin içindeki atardamarlar› etki-

leyen hastal›klar› kaps›yor. Kalp krizi,

kalp yetmezli¤i, anjina vekalp at›fl›yla ilgili sorunlarkalp hastal›klar›na örnekgösterilebilir. Ancak kalphastal›klar› da sonuç ola-rak kardiyovasküler has-tal›klar s›n›f›nda yer al›-yor. Kardiyovasküler has-tal›klar›n ana nedeniatardamarlar›n iç duvar-lar›n›n kal›nlaflmas› vesertleflmesi. Bu durum,ölü hücreler, kolesterol

ve ya¤lardan oluflan plaklar›n zamanla atardama-lar›n içinde birikerek kan ak›fl›n› engellemesiylegelifliyor.

Hem erkekler hem de kad›nlar için bafll›caölüm nedenlerinden olan kardiyovasküler hastal›k-lar kad›nlarda menopoz öncesi dönemde çok nadirgörülüyor. Ancak menopoz sonras› dönemde buoran h›zla art›yor. Bu durumun bilinen nedeni, di-fli cinsiyet hormonu östrojenin, daha uygun birkan ya¤lar› dengesi yaratarak ve atardamarlar›nsa¤l›¤›na ve esnekli¤ine katk›da bulunarak, üret-ken oldu¤u y›llarda kad›nlar› bu hastal›klara karfl›korumas›. Ancak, do¤al ya da rahim ve yumurta-l›klar›n al›nd›¤› cerrahi menopozdan sonra, vücut

östrojenden yoksun kal›yor ve bu do¤al ko-runma dönemi bitiyor. Sonuç olarak, meno-poz sonras› dönemde kalp ve damar hastal›k-lar› riski h›zla art›yor. Bu durum, kalp hasta-l›klar›n›n kad›nlarda erkeklere göre daha geçyafllarda ortaya ç›kmas›n›n nedenlerinden biri.

Herhangi bir kardiyovasküler hastal›¤›n›z›nolup olmad›¤›n› anlaman›n en yi yoluysa, dü-zenli bir biçimde kan bas›nc›n›z›, kan flekerini-zi ve kolesterolünüzü ölçtürmeniz. Bu testler-den herhangi biri kabul edilebilir de¤erlerin d›-fl›nda ç›k›yorsa kalp hastal›¤› riskiniz de art›yorolabilir.

M e l t e m Y e n a l C o fl k u nKaynaklarhttp://www.bbc.co.uk/health/conditions/heart/http://www.healthywomen.org/http://www.epi.bris.ac.uk/bwhhsMendelsohn M. E., Karas R. H., “Molecular and Cellular Basis of

Cardiovascular Gender Differences”, Science, 10 Haziran 2005

8 Nisan 2005B‹L‹M veTEKN‹K

kalp ve damar sa¤l›¤›Kad›nlar ‹çin Risk Faktörleri

Yap›lan pek çok çal›flma yaflam tarz› de¤iflik-liklerinin kan bas›nc›n› düflürme, kolesterol dü-zeylerini azaltma, damar t›kan›kl›klar›n› azaltmaya da genel olarak kad›nlar›n kalp hastal›klar›-na yakalanma riskini azaltmada etkili oldu¤unugösteriyor. Bunu baflarmak için baz› önemliad›mlar atmak gerekiyor:

SSiiggaarraayy›› bb››rraakkmmaakk:: Sigara, damar t›kan›kl›k-lar›n›n oluflumunu h›zland›r›yor, kan damarlar›-n› daralt›yor, kanda p›ht› oluflumunu art›r›yor vekan›n vücuda tafl›d›¤› oksijen miktar›n› s›n›rl›-yor. Örne¤in, tütün duman›ndaki kimyasallar,kalp kas›na kan getiren koroner atardamarlar›ndaralmas›na neden oluyor. Bunun sonucunda dagö¤üs a¤r›s› ya da anjina oluflabiliyor. Koroneratardamarda oluflan hasarlar kalp krizini h›zlan-d›rabiliyor. Ancak, sigaray› b›rak›r b›rakmazkalp krizi riski düflmeye bafll›yor ve 3-5 y›l içe-risinde normal düzeylere inebiliyor.

FFiizziikksseell eettkkiinnllii¤¤ii aarrtt››rrmmaakk:: Yap›lan çal›flma-lar, kad›nlar›n haftada en az üç saat (günde yak-lafl›k 30 dakika) tempolu yürüyüfl yapmakla, da-ha seyrek yürüyüfl yapan kad›nlara oranla, kalphastal›¤› riskini % 35 azaltt›klar›n› gösteriyor.

KKaallpp ssaa¤¤ll››¤¤››nnaa uuyygguunn bbeesslleennmmeekk:: Sebze,meyve, tam taneli tah›l ürünleri, lif ve ya¤s›zproteinlerle zenginlefltirilmifl beslenme düzeniçok önemli. Doymufl ya¤lar, kolesterol ve hid-rojene ya¤lar içeren g›dalardan uzak durmakgerekiyor. Hindistancevizi ya¤›, kakao ya¤›, hur-ma çekirde¤i ya¤›, hurma ya¤›, k›smen hidroje-ne olan ya¤lar ve hayvansal g›dalar› da k›s›tl› tü-ketmek gerekiyor. Ayr›ca tam ya¤l› süt ürünleriyerine az ya¤l› ya da ya¤s›z olanlar tercih edile-bilir.

KKiillooyyaa ddiikkkkaatt eettmmeekk:: Fazla kilo, kalp hasta-l›klar› riskini art›r›yor. Gerekti¤i gibi beslenildi-¤inde ve yeterli spor yap›ld›¤›nda, sa¤l›kl› birvücut kütle indeksine sahip olmak zor de¤il.

fifieekkeerr:: fieker hastas› kad›nlar›n kalp hastal›-¤›na yakalanma, kalp krizi ya da felç geçirmeriski normalden 3-7 kat daha fazla. Bu yüzdenfleker hastal›¤›n›z varsa kan flekerinizin yan› s›-ra düzenli olarak kalp sa¤l›¤›n›z aç›s›ndan dade¤erlendirilmeniz gerekiyor.

DDoo¤¤uumm kkoonnttrrooll hhaappllaarr››:: Sigara kullan›yorsa-n›z ve ayn› zamanda do¤um kontrol hap› al›yor-san›z kalp krizi ve p›ht›laflma sorunlar› riskinizart›yor. Bu yüzden özellikle sigara kullananlar›ndo¤um kontrol hap› kullanmadan önce bir dok-tora dan›flmas›, ayr› bir önem tafl›yor.

Aspirin ve KolesterolDüflürücü HaplarAnjinas› olan ya da daha önce kalp krizi ge-çirmifl pek çok insan, gelecekte olabilecek kalpkrizi riskini düflürmek için her gün küçük birdoz aspirin ve kolesterol düflürücü bir hap al›r. Bu tedavi her yafltaki kad›n ve erkek içingeçerlidir ve çok az yan etkisi görülür.

Kalp Hastal›klar›na Karfl›Önlem Almaya ÇocukluktaBafllamal›

Atardamarlardaki, ileride kalp hastal›klar›-na dönüflebilecek sorunlar çocukluk dönemindeoluflmaya bafll›yor. Bu yüzden ‹ngiltere’de yap›-lan araflt›rmada kalp hastal›klar›na neden olançocukluk dönemi risk faktörleri belirlenmeyeçal›fl›lm›fl. Buna göre, çocuklu¤unu sa¤l›ks›z or-tamlarda geçiren, kötü beslenen ve yine çocuk-lu¤unda sigara duman›na ve çok so¤uk havakoflullar›na maruz kalan kad›nlarda, daha fazlakalp hastal›¤› görülüyor. Bu yüzden, çocuklar›-n›z› ve torunlar›n›z› iyi beslenmeleri, spor yap-malar› ve sigara dumanl› ortamlardan uzak dur-malar› konusunda uyar›n ki, ileride onlar dakalp sorunlar›yla karfl› karfl›ya gelmesinler.

Ev ‹fli Spor Say›lmaz m›?

Afl›r›ya kaçmadan yap›lan fiziksel etkinlikle-

rin sa¤l›kl› bir yaflam için gerekli oldu¤u herkes

taraf›ndan bilinir. Ancak herhangi bir fiziksel

etkinlik, örne¤in a¤›r ev iflleri de vücudumuz

için iyi midir? Haftada en az iki buçuk saat tem-

polu yürüyüfl yapan kad›nlarda fliflmanl›k daha

az görülüyor ve daha yavafl nab›z at›fl›na sahip

oluyorlar. Bu, kalp-damar sisteminin iyi durum-

da oldu¤unu gösteren iflaretlerden biri. Ancak

a¤›r ev iflleri, kilo vermek ya da kalp damar

sa¤l›¤›n› gelifltirmek için iyi bir egzersiz türü gi-

bi görünmüyor.

kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 8

Page 8: kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 2 KADIN S · KADIN S kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 2. artmas›yla iliflkilidir. Bu yafllarda, ya¤ dokusu kas dokusuna göre daha az ka-lori

Difli üreme sisteminin bir bölümü olan rahim,karn›n alt bölgesinde yer alan ve gebelik süresinceembriyoyu koruyan ana yap›. Rahim boynu (ser-viks) ad› verilen bölgeyle dölyolunun (vajina) yuka-r›s›na ba¤lanan rahim iki k›s›m halinde inceleniyor.Bunlardan ilki, rahmin büyük bölümünü oluflturandüz kas yap›s›ndaki “rahim duvar›”. Bunu astarla-yan bölgeyse, kübik epitel hücrelerinden ve bunla-r›n çevresini saran destek dokudan oluflan “endo-metriyum”. Hormonal de¤iflimlere son derece du-yarl› olan endometriyum, adet döngüsü ve gebeliksüresince de¤iflikli¤e u¤ruyor.

Rahmin bu sayd›¤›m›z bölgelerinin hepsinde,farkl› kanser türleri oluflabiliyor. Düz kas hücrele-rinde oluflan kanserlere “leiomiyosarkom” ad› veri-lirken, bu bölgedeki iyi huylu tümörler de “miyom”ya da “fibroid” olarak adland›r›l›yor. Endometri-yum hücre dizisinde, kemik, kas ya da k›k›rdak gi-bi destek dokularda görülen ve “sarkom” ad› veri-len kanser türü oluflabiliyor. Bu bölgede bulunanbezlerdeyse, rahim kanserlerinin %90’›n› oluflturanve “adenokarsinom” olarak bilinen kanserler göz-lenebiliyor. RRiisskk FFaakkttöörrlleerrii

Adenokarsinomlar›n menopoz döneminde yada sonras›nda ortaya ç›kmalar› nedeniyle, en güçlürisk faktörünün “yafl” oldu¤u kabul ediliyor. Bir di-¤er risk faktörüyse, vücuttaki östrojen dengesindegörülen aksakl›klar.

Bir efley hormonu olan östrojen, yumurtal›klartaraf›ndan üretilir. Hormonun üretim sürecinde ilkyönlendirici, bafl bölgemizde konumlanm›fl olan hi-pofiz bezidir. Hipofiz bezinden salg›lanan FolikülUyar›c› Hormonun (FSH) etkisiyle, yumurtal›klar›niçerisinde bulunan öncül yumurta hücrelerinden bi-risi olgunlaflmaya bafllar. Olgunlaflma süresince yu-murtal›klardan östrojen salg›lan›r ve olgunlaflmak-ta olan yumurta hücresinin etraf›nda kist benzeribir “folikül” oluflturulur. Bu süreçte salg›lanan ös-trojen hormonunun etkisiyle de, endometriyumbezleri geliflir ve hücre say›lar›n› art›r›rlar. Yumur-tan›n olgunlaflmas› tamamland›¤›nda, hipofiz beziyeniden devreye girerek, Lüteinlefltirici Hormon(LH) salg›s›yla yumurtal›klara “yumurtla!” emriniverir. Bu da, oluflturulan folikülün k›r›lmas› ve ol-gunlaflt›r›lan yumurta hücresinin yumurtal›k doku-sundan serbest b›rak›lmas›yla sonuçlan›r.

Folikülden geriye kalan art›klar, LH etkisiylebirlikte “progesteron” ad› verilen ikinci bir efleyhormonunun salg›lanmas›n› bafllat›r. Progesteronhormonu, rahim duvar›n›, olas› bir gebeli¤i kabuledecek flekilde de¤iflime u¤rat›r. Gebelik gerçeklefl-mezse, yumurtal›klar progesteron salg›s›n› durdu-rurlar. Progesteron düzeyleri azalmaya bafllad›¤›anda, rahim duvar› parçalanmaya ve eski halinedönmeye bafllar. “Adet döngüsü” ad› verilen olay,bu basamaklardan oluflur ve her ay, ayn› döngü enbafltan kendini tekrar eder: Östrojen, yumurtlama,progesteron ve kanama.

E¤er t›bbi bir sorun nedeniyle yumurtlama ger-çekleflemiyorsa, yumurtal›klar östrojen salg›lamayave endometriyum bezleri de östrojen etkisi alt›ndahiç durmadan hücre say›lar›n› art›rmaya devamederler. Bu da, endometriyum bezlerinde kanseroluflumu riskini art›r›r (normal riskin 5-12 kat faz-

las› kadar). Menopoza girmifl olan,ancak östrojen içerikli ilaçlar kullanmaya devameden kad›nlar için de ayn› risk söz konusudur. Obe-zite sorunu yaflayan menopoza girmifl kad›nlarsa,östrojen ilaçlar› kullanmasalar bile, ya¤ dokular›n›nnormal vücut kimyasallar›n› östrojene dönüfltürme-si nedeniyle yine benzer bir kanser riski alt›ndad›r-lar.

Rahim üzerinde progesteron etkisini art›rmayayönelik olan her koflul, endometriyum dokusundakanser oluflum riskini azalt›c› etkiye sahiptir. Gebe-lik süresince progesteron düzeyleri yüksek oldu¤uiçin, çok say›da gebelik yaflayan kad›nlarda rahimkanseri olas›l›¤› daha düflüktür. Do¤um kontrolhaplar› da rahim kanseri riskini düflürür. Bunun ne-deni, içeriklerinde hem östrojen hem de progestin(progesteron öncülü) bulunmas›na karfl›n, as›l et-ken maddenin progestin olmas›d›r. Uzun süreli pro-gestin etkisi, östrojen etkisinin tam tersine, endo-metriyum bezleri üzerinde inceltici etkiye sahiptir.BBeelliirrttiilleerr vvee TTaann››

Rahim kanserinin en s›k görülen belirtisi, nor-mal d›fl› kanamalard›r. Menopoz sonras›nda görü-len her türlü kanama, aksi ispatlan›ncaya dek kan-ser göstergesi kabul edilir ve mutlaka ciddiye al›n-malar› gerekir. Bunu anlaman›n tek yolu, rahim du-var›ndan bir parçan›n al›narak incelenmesi fleklin-de gerçeklefltirilen biyopsilerdir. Bazen de, “histe-roskopi (doku görüntülenmesi)” ad› verilen yön-temle, rahim içerisine yerlefltirilen görüntüleme ci-haz›n›n yard›m›yla, parça al›nmaks›z›n do¤rudan bi-yopsi incelemesi yap›labilir. Biyopsi uygulamalar›-n›n zor oldu¤u durumlarda, ultrason uygulamalar›yoluna da gidilebilir. Herhangi bir yöntem sonucurahmin 5 mm’den daha ince oldu¤unun gözlenme-si, büyük olas›l›kla kanser varl›¤›na iflarettir.

Menopoz sonras›nda yap›lan hormon yenileme

tedavileri, düzensiz kanamalara neden olabilir.Hormonlar›n düzenli ve kontrollü olarak kullan›l-mas›n› takiben, kanamalar›n da öngörülen günler-de ve hafif flekilde seyretmesi, herhangi bir bi-yopsi gerektirmeyecektir. Ancak, kanamalardaherhangi bir düzensizlik görülmesi, mutlaka bi-yopsi yap›lmas›n› gerektirir.

Risk alt›ndaki kad›nlar›n düzenli olarak hery›l biyopsi yapt›rmas›, zaman›nda müdahalenin

yap›labilmesi aç›s›ndan önerilmekte. Rahim kanser-lerinin tan›s›, yukar›da say›lan yöntemlerden her-hangi biriyle (ya da D&C ve Pap testleri olarak bi-linen di¤er baz› özel yöntemlerle) yap›labilir. Dü-zensiz kanamalar›n, kanserlerin erken evrelerindebile görülmesi, erken tan› için büyük önem tafl›r.Rahim kanserlerinin 3/4'ünün tan›s› konulabilir vebunlar›n büyük bir k›sm› da tedavilere olumlu so-nuç verir. Bu nedenle, en s›k karfl›lafl›lan jinekolo-jik kanser tipi olmas›na karfl›n, rahim kanseri sonu-cu ölümler çok az say›dad›r.TTeeddaavvii

Rahim kanserinin tedavisinde, s›kl›kla cerrahimüdahale ve radyasyon tedavisi birlikte kullan›l›r.Erken evrelerde oldu¤u tespit edilen kanserlerde,öncelikle rahim, fallop tüpü ve yumurtal›k gibi ya-p›lar cerrahi müdahaleyle ç›kar›larak, evre konu-sunda yürütülen tahmin do¤rulan›r. Bunlara ek ola-rak, kalça kemeri ve ana atardamar (aort) yak›n›n-daki lenf dü¤ümlerinde de inceleme yap›labilir.Kanser yaln›zca rahim duvar›n›n küçük bir bölü-münde varsa ameliyat yeterlidir ve radyasyon teda-visine gerek duyulmaz. Üreme sistemini oluflturanbu organlar›n al›nmamas› durumunda, tedaviyeolumlu yan›t verme flans› %20 oran›nda azal›r.

Daha geç evrelerde ya da derecelerdeyse, s›k-l›kla le¤en kemi¤i bölgesine radyasyon uygulamas›önerilir. Radyasyon uygulamas›n›n yeterli olmaya-bilece¤i düflünülürse, kemoterapi uygulamas›na dageçilebilir. Kemoterapi uygulamalar›nda en s›k ter-cih edilen madde, çok az yan etki gösteren tan›d›kbir kimyasal olan progesterondur. Tedavinin baflla-mas›n› takiben, ilk 2 y›l içerisinde belirtiler yenidengözlenebilir. E¤er 5 y›l süresince belirtilerde tek-rarlama görülmezse, hasta baflar›l› bir flekilde teda-vi edilmifl kabul edilir.

D e n i z C a n d a flKaynaklarGuyton, A.C. & Hall, J.E. “Medical Physiology” 9th edition, 1996http://www.gyncancer.com/uterus.html

9Nisan 2005 B‹L‹M veTEKN‹K

11.. EEVVRREE:: Kanser, yaln›zca rahim astar›yla s›n›rl›d›r. (Tedaviye olumlu yan›t verme flans› %80)1A: Rahim duvar›na s›çrama yoktur. 1B: Rahim duvar›n›n yar›s›ndan az›na s›çrama gerçekleflmifltir.1C: Rahim duvar›n›n yar›s›ndan fazlas›na s›çrama gerçekleflmifltir.22.. EEVVRREE:: Kanser, rahim boynuna ulaflm›flt›r. (Tedaviye olumlu yan›t verme flans› %65)2A: Kanser, rahim boynunda yaln›zca yüzeysel olarak görülür.2B: Kanser, rahim boynunun derinlerine kadar ulaflm›flt›r.33.. EEVVRREE:: Kanser, rahmin ilerisine s›çram›flt›r. (Tedaviye olumlu yan›t verme flans› %30)3A: Kanser, fallop tüpleri ya da yumurtal›klara yay›lm›flt›r.3B: Kanser, dölyoluna (vajinaya) yay›lm›flt›r.3C: Kanser, kalça kemeri ve ana atar damar (aort) yak›n›ndaki lenf dü¤ümlere yay›lm›flt›r.44.. EEVVRREE:: Daha uzak dokulara s›çrama gerçekleflmifltir. (Tedaviye olumlu yan›t verme flans› %10)4A: Safra kesesi ya da düzba¤›rsak (rektum) dokular›na s›çrama gerçekleflmifltir.4B: Kar›n bofllu¤u boyunca ya da di¤er baz› uzak dokulara s›çrama gerçekleflmifltir.

Rahim Kanserinin Evreleri

Fallop Tüpleri

Yumurtal›k(ovaryum)

Rahim astar›(endometriyum)

Rahim duvar›(miyometriyum)

Döl yolu(vajina)

Rahim boynu(serviks)

RAH‹M (UTERUS) KANSER‹

kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 9

Page 9: kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 2 KADIN S · KADIN S kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 2. artmas›yla iliflkilidir. Bu yafllarda, ya¤ dokusu kas dokusuna göre daha az ka-lori

Viagra piyasaya ç›kt›ktan yedi y›lsonra, kad›nlar›n cinsel sorunlar›n› te-davi etmek üzere gelifltirilen pek çokilaç ufukta görünmeye bafllad›. Ancakberaberlerinde cevaplanmas› gerekenpek çok soru da getiriyor bu ilaçlar.Güvenli olup olmad›klar› ilk akla tak›-lan soru. ‹fle yaray›p yaramad›klar› vedaha önemlisi bu ilaçlara gerçektengereksinim olup olmad›¤› da tart›fl›lankonular aras›nda.

Uzun y›llar sürmüfl evlilikleri, rahimya da yumurtal›klar›n›n al›nmas›ndansonra sars›lan kad›nlar›n cinsel sorun-lar›n› çözmeye yönelik ilaçlar, geçti¤i-miz Aral›k ay›nda Amerikan G›da ve‹laç Dairesi FDA’n›n düzenledi¤i birpanelin konusuydu. Panelin baflroloyuncusu gibi olan Procter & Gamblefirmas›n›n Intrinsa ad›n› verdi¤i ve tes-tosteron içeren bantlar›n amac›, kad›n-lar›n cinsel iliflkiden yeniden hofllan-maya bafllamas›n› sa¤lamak. Intrinsa,ilk ç›kacak ilaç piyasalar› vurmadanönce heyecanl› tart›flmalara yol açanyeni ilaç dalgas›n›n bir parças›. Bu ilaç-lar›n, aralar›nda kad›n cinselli¤i konu-sunda ünlü araflt›rmac›lar›n da bulun-du¤u taraftarlar›, bu tür ilaçlar›n mil-yonlarca kad›na yard›mc› olabilecekpotansiyele sahip oldu¤unu söylüyor-lar. Üstelik yaln›zca yumurtal›klar› yada rahimleri al›nm›fl cerrahi menopoz-lu hastalar de¤il, do¤al menopozluhastalar›n da bu ilaçtan yararlanabile-ce¤ini belirtiyorlar. ‹laçlar evliliklerikurtarabilecekleri gibi bir vaatte bu-lunmasalar da, pazar araflt›rmac›lar›bu ilaçlar›n üretici firmalar›na çok pa-ra kazand›raca¤›n› tahmin ediyorlar.

Buna karfl›n, uzun süreli hormontedavisinin, ciddi yan etkiler do¤urma-yaca¤›na dair yeterli bilgi olmad›¤›n-dan, FDA bu ilaçlara onay vermiyor.Çünkü hastalar›n hormon içeren builaçlar› sürekli kullanmalar› gerekti¤ihalde, henüz uzun süreli denemeleryap›lmam›fl. Yine de Intrinsa taraftarla-r›n›n afl›r› tedbirci buldu¤u bu karar,yaln›zca Procter and Gamble için de-¤il, ürünlerinde testosteron bulunanpek çok firma için de bir yenilgi say›l›-yor. Ancak, bu tür ilaçlar›n FDA’ca ka-bul görmemesinin tek nedeni güven

konusundaki soru iflaretleri de¤il. Baz›araflt›rmac›lar, bu yeni hap, bant, jel yada burun spreylerinin kad›nlar›, ger-çekte sosyal ya da psikolojik temelliolan ve e¤itimle ya da psikolojik müda-haleyle daha etkin bir biçimde çözüm-lenebilecek sorunlar› için, ilaç kullan-maya yönlendirece¤inden endifle duyu-yorlar. Çünkü pek çok kad›n›n cinselflikayetleri kendine sayg› duymama,kendi görüntüsünden hoflnut olmamaya da partneriyle iliflkisinin niteli¤i gi-bi nedenlerden kaynaklan›yor ve bun-lar bir ilac›n yard›mc› olabilece¤i konu-lar de¤il.

Kad›nlar ‹çin Ne Var?‹laç endüstrisinin, ilgisini kad›nlara

yöneltmesi bir sürpriz de¤il. Ereksiyonbozuklu¤unu tedavi etmede kullan›lanViagra (sildenafil citrate), yeni bir anji-na ilac›n›n flafl›rt›c› yan etkiler göster-mesiyle keflfedilmiflti ve Pfizer firmas›-na 1998’den beri milyarlarca dolar ka-zand›rd›. Viagra’n›n kopyalar› olan veyine PD5 almac›n› bask›layarak kan›npenise ak›m›n› sa¤layan Cialis (tadala-fil) ve Levitra (vardenafil) adl› ilaçlarda kendi hesaplar›na baflar›l› oldular.Bu arada, kad›n cinselli¤ine olan ilgide giderek artt› ve kad›nlar da piyasa-da kendileri için Viagra muadili bir ilaçbulunup bulunmad›¤›n› sorgulamayabafllad›lar.

Ancak cinsel ifllev bozukluklar› içingelifltirilen ilaçlar›n kad›nlarda tamolarak ne yapmas› gerekti¤i konusu,

erkeklerde oldu¤u kadar aç›k de-¤il. FDA’ya göre, kad›nlardakicinsel sorunlar›n dört temel bile-fleni var: cinsel iliflki için azalanistek; üreme organlar›na kan ak›-fl›n›n azalmas› gibi nedenlerlecinsel uyar›lmada azalma, iliflkis›ras›nda ac› duyma ve orgazmolmada zorluk ya da hiç olama-ma. Bu yüzden ilaç firmalar›n›n,üretecekleri ilac›n bu bileflenler-den hangisini etkileyece¤ini belir-lemeleri ve yaln›z o flikayeti olankad›na yarar sa¤lamalar› gereki-yor. Ancak, bu aç›klamay› herkeskabul etmiyor. Çünkü baz› arafl-

t›rmac›lara göre istek ve uyar›lma ara-s›ndaki fark çok fazla anlam tafl›m›yor.Ayr›ca, bir ilac›n insanlar›n cinsel yafla-m› üzerine etkisinin nas›l ölçülece¤i detart›flmal› bir konu.

Tart›flmalar sürerken, pek çok firmakad›nlar›n cinsel ifllev bozukluklar›için ilaç gelifltirmeye devam ediyor. Ka-d›nlardaki uyar›lma sorunlar›n› tedavietmek için de bir dönem aday olarakgörülen Viagra art›k bunlar aras›ndayer alm›yor. Pfizer, hayal k›r›kl›¤›ylabiten denemelerden sonra bu çabayason vermifl. Ancak di¤er firmalar›n ay-n› ifli yapacak ürünleri var. Örne¤in,Vivus firmas›, kad›nlar›n do¤rudan je-nital bölgelerine uygulayabilekleri vekan damarlar›n› geniflletici bir ajanolan alprostadil ile, üçüncü aflama ça-l›flmalara geçmifl durumda. Ço¤u adayilaçsa, en yayg›n düzensizlik oldu¤usöylenen, cinsel iliflkiye karfl› isteksizli-¤e odaklan›yor. Bu ilaçlardan baz›lar›merkezi sinir sistemini etkiliyor. Bun-lardan biri, Alman Boehringer Ingelhe-im firmas›n›n üretti¤i “flibanserin”.Bu, daha önce üzerinde çal›flmalar ya-p›lm›fl ve onay alamam›fl bir antidepre-san hap. Bir di¤eri olan, Palatin Tech-nologies’in PT 141’i, beyindeki mela-nokortin almaçlar›n› uyaran bir burunspreyi.

‹stek art›ran ürünlerin ço¤unda, er-keklik hormonu olarak an›lan testoste-ron, temel madde durumunda. A¤›z-dan al›nd›¤›nda karaci¤er taraf›ndanh›zla parçaland›¤›ndan genelde deriyeuygulanan jel, bant ya da sprey fleklin-

10 Eylül 2005B‹L‹M veTEKN‹K

C‹NSEL ‹fiLEV BOZUKL

kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 10

Page 10: kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 2 KADIN S · KADIN S kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 2. artmas›yla iliflkilidir. Bu yafllarda, ya¤ dokusu kas dokusuna göre daha az ka-lori

de kullan›l›yor. Kad›nlar, erkeklere gö-re daha az da olsa, do¤al olarak testos-teron üretiyor ancak menopozdan son-ra bu üretim azal›yor. Ayr›ca, cerrahimenopozda, yani yumurtal›klar›n al›n-mas›ndan sonra da bu üretimde ortala-ma % 50’lik bir ani azalma oluyor. Buyüzden, menopozlu hastalarda cinseliste¤in kaybolmas›n›n, testosteron dü-flüflüyle ba¤lant›l› olabilece¤i düflünü-lüyor. Birçok küçük çal›flma da, testos-teronun kad›nlarda cinsel iste¤i art›r-d›¤›n› göstermifl ve ABD’de pek çokdoktor cinsel isteksizli¤i olan kad›nla-ra, onaylanmam›fl da olsa, hormon ve-riyor. Avrupal› kad›nlar›nsa hormonlatedavi konusunda genelde daha tutu-cu olduklar› söyleniyor. Ancak, henüzkad›nlar için onaylanan bir ürün bu-lunmad›¤›ndan, ya erkekler için piya-sada bulunan testosteron ilaçlar›n›nyaklafl›k onda biri reçete ediliyor ya dadaha küçük miktarlar içeren özel for-müller eczac›lara yapt›r›l›yor. Bu du-rumda, kad›nlar için düflünülmüfl veonaylanm›fl ilaçlar, ilaç firmalar›na ye-ni bir pazar açmalar›n›n yan› s›ra, ka-d›nlar için de daha uygun ve güvenliolacak.

FDA panelinde, cerrahi menopozlukad›nlar için onaylanmas› umut edilenIntrinsa’yla yap›lan deneylerin sonuç-lar› asl›nda etkileyici bulunmufl. Bu de-neylerde kabaca, placebo (hastaya ilaçdiye verilen tesirsiz madde, yalanc›ilaç) kullanan hastalarda tatmin edicicinsel birliktelik ayda 3’den 4’e yükse-lirken, testosteron alanlarda 3’den 5 -5,5’a yükselmifl. Akne ya da yüz k›llan-mas› gibi yan etkilerse nadir görülmüfl.Ancak, yap›lan iki ayr› deneyde, 1095kad›nla ilgili bilgiler yaln›zca 24 hafta-l›¤›na kaydedilmifl. Bu süre, gizli ya dagüç fark edilen riskleri saptamak için

yeterli bulunmuyor. Çünkü, ABD hü-kümetinin finanse etti¤i büyük bir ça-l›flma olan Kad›n Sa¤l›¤› ‹nsiyatifi(WHI)’ne göre, progestin hormonuylabirlikte ya da tek bafl›na uzun dönemöstrojen kullan›m› kad›nlarda kalp-da-mar hastal›klar› riskini art›r›yor. Hor-monlarla oyman›n getirdi¤i bu türdensonuçlar, temkinli davranmay› gerekti-riyor.

Baflka bir aç›dan bak›ld›¤›ndaysa,kad›nlardaki cinsel ifllev bozukluklar›-n› tedavi etmeye yönelik ilaçlar için ya-p›lan tart›flmalar›n bir çifte standarthissi uyand›rd›¤› düflünülüyor. ÇünküViagra gibi ilaçlar, hatta erkeklere uy-gulanan testosteron tedavileri, hiçbirzaman uzun dönem denemelere tabitutulmam›fl. Bu yüzden kad›nlar sözkonusu oldu¤unda gösterilen tutucu-lu¤un, asl›nda erkeklere de gösterilme-si gerekti¤ini düflünenler var.

Sonuç olarak Intrinsa ve benzerilaçlar›n kaderi henüz belirsiz. Ancakbundan sonra yap›lacak ilaç deneyle-rinde, deneylerin süresinin ve dahiledilen kad›nlar›n say›s›n›n daha fazlatutulmas› gerekecek. E¤er FDA, 5 y›ll›-¤›na 16.000’den fazla kad›nla ilgili bil-gilerin kaydedildi¤i WHI gibi çal›flma-lar› gerekli görürse, firmalar›n çabala-r›ndan tümüyle vazgeçmeleri de olas›.Di¤er yandan, 2 y›ll›¤›na birkaç bin ka-d›n›n kaydedildi¤i bir deneme ve ekolarak piyasa sürülme sonras› gözetimyoluyla, endiflelerin azalt›labilece¤i debir baflka görüfl.

Nedenleri Belirlemek1999’da Chicago Üniversitesi’nde

yap›lan bir çal›flma, 18-55 yafl aras› ka-d›nlar›n % 43’ünün cinsel ifllev bozuk-luklar›ndan flikayetçi oldu¤unu göster-

mifl. Bu, bilimsel literatürde vebas›nda s›k s›k tekrarlanan birrakam. Yak›n zamanda yap›lanbir baflka çal›flmadaysa, pek çoksorunun geçici oldu¤u ileri sü-rülüyor. Çünkü, çal›flmaya kat›-lan kad›nlar›n % 40’› en az biray süren bir cinsel ifllev bozuk-lu¤undan bahsetmifl olsalar da,yaln›zca % 10’unda alt› aydan

uzun süre devam eden flikayetler gö-rülmüfl. Ayr›ca istek ya da uyar›lma so-runlar› olan ço¤u kad›nda, asl›nda t›b-ben yanl›fl giden hiçbir fley olmay›p,yaln›zca daha fazla uyar›lma gereksini-mi olabiliyor. Partnerine olan ilgisinikaybetmifl pek çok kad›nsa, baflkalar›-na karfl› istekli olabiliyor. Böyle du-rumlarda, partnerleriyle birlikte bir uz-mana dan›flmak ya da bir hafta sonukaçama¤› yapmak gibi, ilaçla tedavidenönce yap›labilecek pek çok seçenekvar; ancak, Intrinsa ve bir sürü rakibi-nin bu tür nedenleri olan sorunlar›n›çözmesi beklenemez. Zaten, ilaç de-neyleri de baz› kad›nlar›n asl›nda istekart›r›c› ilaçlara gereksinim duymayabi-lece¤ine iflaret ediyor. Örne¤in, Intrin-sa çal›flmalar›nda, plasebo verilen has-talar›n % 36’s›, çal›flma bittikten sonrabu etkisiz ilaçlar› kullanmaya devametmek istemifl. Bu yüzden araflt›rmac›-lar cinsel bir sorun hakk›nda konufl-man›n ve bu sorunun üstesinden gel-meye karar vermenin de tedavi edicibir etkisinin olabilece¤ini söylüyorlar.

Ayr›ca, baz› kad›nlar›n bu ilaçlarlayap›lan tedaviden yarar görebilece¤ineinanan uzmanlar bile, bir sürü kad›-n›n, azalan cinsel dürtülerinden flika-yetçi olmasalar da bunlardan kullan-maya kendilerini mecbur hissedecekle-rinden endifleleniyor ve kad›nlar›n ya-p›lacak reklamlardan etkilenebilecekolmas› fikrinden hiç hofllanm›yorlar.

M e l t e m Y e n a l C o fl k u nKaynak: Enserink M., “Let’s Talk About Sex – and Drugs”, Science, 10 Hazi-

ran 2005

11Eylül 2005 B‹L‹M veTEKN‹K

KLUKLARI VE ‹LAÇLAR

Önce Sonra

kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 11

Page 11: kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 2 KADIN S · KADIN S kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 2. artmas›yla iliflkilidir. Bu yafllarda, ya¤ dokusu kas dokusuna göre daha az ka-lori

Araflt›rmac›lar cinsiyetler aras›nda-ki yayg›n farl›l›klar›n, zihinsel bozuk-luklar›n ortaya ç›kmas›nda biyolojikbir temel oluflturup oluflturmad›¤›n›araflt›r›yorlar.

Zihinsel becerilerin cinsiyete görede¤iflebildi¤i konusu hâlâ tart›flmal› ol-sa da, zihinsel bozukluklar ve hastal›k-lar söz konusu oldu¤unda cinsiyetleraras›ndaki farkl›l›klardan söz etmekdaha az tart›flmaya yol aç›yor. Örne-¤in, kad›nlarda depresyona girme ora-n› daha yüksekken, erkeklerde flizofre-niye daha s›k rastlan›yor; kad›nlardaanksiyete (kayg›), erkeklerdeyse anti-sosyal davran›fl bozukluklar› daha faz-la görülebiliyor; kad›nlar yeme bozuk-luklar›ndan daha fazla flikâyetçiyken,erkekler alkol ve madde ba¤›ml›l›¤›n-dan dertli. Bunlara ek olarak intihare¤ilimi de cinsiyetlere göre farkl›l›kgösteriyor; kad›nlarda intihar giriflimi,erkeklerdeyse sonuca ulaflma oran› da-ha yüksek.

Virginia Commonwealth Üni-versitesi’nden psikiyatrist Ken-neth Kendler, “Farkl› kültürleriki cinsiyetin de zihinsel bozuk-luklar› yaflay›fl biçimlerini etkile-yebilir; ama kimi farkl›l›klar kül-türden ve zamandan ba¤›ms›zolarak kendini gösterir. Bu da bi-yolojinin bu iflte bir rolü olabile-ce¤inin kan›t› olabilir” diyor.

Fonksiyonel MRI görüntüle-

me tekni¤i kullan›larak yap›lan tümtestlerde, kimi uyar›lara kad›n ve er-keklerde beynin farkl› bölgelerindenyan›t geldi¤i söyleniyor. Bunun da, be-yinle ilgili hastal›k ya da bozukluklar›ntedavisinde çok önemli bir ipucu olabi-lece¤i düflünülüyor. Birçok zihinselbozukluk çok karmafl›kt›r ve ona yolaçan özel genin bulunmas› da kolay ol-maz. Oysa aile ve ikiz kardefller üzerin-de yap›lan araflt›rmalar, birço¤ununönemli derecede kal›t›msal oldu¤unugösteriyor. Bu bozukluklar, X ve Ykromozomlar›ndaki genlerden ve ge-beli¤in ilk dönemlerinde ceninin ma-ruz kald›¤› efley hormonlardan kay-naklanan beyinsel cinsiyet farkl›l›kla-r›yla yak›ndan ilintili görünüyor. Bili-minsanlar› cinsiyet hormonlar›n›n çokfazla fleyi etkileyebilece¤ini söylüyor-lar; özellikle de zihinsel bozukluklardaçok önemli rolleri olabilece¤i düflünü-lüyor. Bunlardan biri, bebe¤in do¤um

öncesi gelifliminden yetiflkinlik davra-n›fllar›na kadar kesintisiz bir hatt›n çi-zilmesi. Kimi biliminsanlar›, genlerinzihinsel bozuklara nas›l yol açt›¤›n› or-taya ç›karabilmek için beyin anatomisive kimyas› üzerine çok ayr›nt›l› araflt›r-malar yap›yorlar. Ancak, Cornell Üni-versitesi’nden hormonbilimci MargaretAltemus, bu farkl›l›klar› inceleyebil-mek için yap›lan çal›flmalar›n henüzçok yeni oldu¤unu söylüyor ve ekliyor:“Kimi çal›flmalar çok çeliflkili ve hâlâhayvanlar hakk›nda bildiklerimiz, in-sanlar hakk›nda olanlardan fazla”.

Duygusal BozuklukAraflt›rmalar, kad›nlar›n erkeklere

oranla, duygusal etkilenmeye yol açanbozukluklara yakalanma e¤ilimlerinindaha yüksek oldu¤unu gösteriyor. Bubozukluklar içinde majör depresyon,anksiyete, panik ve travma sonras›stres bozukluklar›yla fobiler yer al›yor.Depresyon ve anksiyete birbirleriyleilintili bozukluklar; göz k›rpma testle-rindeki güçlü irkilme tepkileri bununbir göstergesi olarak kabul edilebilir.Olumsuz deneyimler, duyarl› kiflilerdeanksiyeteyi de depresyonu da tetikle-yebiliyor. Bu duygularsa, birçok sinir-sel iletici (nörotransmiter) ve cinsiyethormonlar›n›n etkisi alt›ndaki stresmekanizmalar›n› da içeren hormon sis-temlerinin etkinli¤ini art›rabiliyor.

Kad›nlardaki depresyon oran›n›nergenlik dönemi boyunca yükselmeyebafllamas›, kimi biliminsanlar›nca ka-d›nlar›n bu tür bozukluklara yatk›nl›k-lar›nda hormonlar›n rol oynad›¤›n›nbir iflareti. Hayvanlar ve insanlar üze-rinde yap›lan deneyler, cinsiyet hor-monlar›n›n stres tepkilerini etkiledi¤i-

ni ortaya koyuyor. ABD Ulusal Ço-cuk Sa¤l›¤› ve ‹nsan Geliflimi Ens-titüsü’nden (NICND) hormonbilim-ci George Chorous, do¤ru miktar-da östrojenin duygusal dengeyisa¤lamak için yeterli olabilece¤inisöylüyor. Ancak, çok fazla östro-jen de HPA (hipotalamus-hipofiz-böbreküstü bezleri) ekseniyle ge-re¤inden fazla oynayarak yine dep-resyona yol açabiliyor. Bununlabirlikte testosteron, HPA tepkisi

12 Eylül 2005B‹L‹M veTEKN‹K

Sol Sa¤

Normal

fiizofren

C‹NS‹YET VE Z‹H‹

kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 12

Page 12: kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 2 KADIN S · KADIN S kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 2. artmas›yla iliflkilidir. Bu yafllarda, ya¤ dokusu kas dokusuna göre daha az ka-lori

üzerindeki yavafllat›c› etkisiyle depres-yon ve strese karfl› bir koruma sa¤laya-biliyor. ABD Ulusal Zihin Sa¤l›¤› Ens-titüsü’nde yap›lan bir deneyde, cinsi-yet hormonu salg›lamas› bask›lanan10 erkekte, kortikotropin salg›lat›c›hormon (CRH) ile HPA ekseni uyar›l-m›fl. Sonuç olarak, testosteron yerinebaflka bir hormon kullan›lmas›n›nCRH’ye kortizol tepkisini önemli ölçü-de azaltt›¤› görülmüfl. Bir baflka arafl-t›rmadaysa, korkunun kad›nlarda strestepkisini erkeklerdekinden daha fazlaharekete geçirdi¤i, testosteronun er-keklerin ac›ya olan tepkilerini azaltt›¤›ortaya ç›km›fl. Di¤er bir bulguysa, ka-d›nlar›n, negatif uyar›c›l› olanlar da da-hil genellikle her fleye, er-keklere oranla daha fazlatepki vermeleri.

Beyin görüntüleme yön-temleri sayesinde çok zen-gin veriler elde edilebiliyor.Bu araflt›rmalardan birindekorkunç yüz ifadelerinekorku tepkisi vermeye yolaçan ve kalp at›fllar›n›n h›z-lanmas›, terleme gibi tepki-leri düzenleyici amigdalaadl› beyin merkezinin ka-d›nlarda daha fazla etkinlikgösterdi¤i ortaya ç›km›fl.NICHD araflt›rmac›lar›, ka-d›nlarda HPA ekseninin bir parça dahaetkin oldu¤unu iddia ediyor ve kemir-genlerde ve primatlarda oldu¤u gibi,kad›nlardaki yüksek HPA duyarl›l›¤›-n›n, yavrular›n› korumaya yard›mc›olan evrimsel bir uyum olabilece¤inisöylüyor.

Sald›rganl›k ve Tepkisellik

Kendler cinsellik hormonlar›n›n,cinsiyet farkl›l›¤›na ba¤l› olarak sald›r-ganl›¤› da etkiledi¤ini söylüyor. Erkek-ler, mutsuzluklar›n› daha çok alkol yada madde ba¤›ml›l›¤› ve fliddet gibi yol-larla d›fla vururken kad›nlar, tepkileri-ni depresyon ya da yeme bozuklukla-r›yla sonuçlanabilecek biçimde içlerineat›yorlar. Bunun daha çok testosteron-la ilgili oldu¤unu söyleyen uzmanlar,

testosteron verildi¤inde kad›nlarda dasald›rganl›k e¤ilimi gözlenebilece¤inisöylüyorlar.

Cinsiyetin kiflilik bozukluklar› ko-nusunda da etkili oldu¤u düflünülü-yor. Duygusal karars›zl›k, tepkisellikve kendine zarar verme gibi davran›fl-larda önemli bir rol oynayan s›n›rda ki-flilik (borderline) bozukluklar› genel-likle ergenlik dönemi sonras›ndaki k›z-larda s›k görülüyor. S›n›rda kiflilik bo-zuklu¤u bulunan kiflilerin genelliklekötü bir çocukluk dönemi öyküleri bu-lunuyor. Bir araflt›rmadaysa, s›n›rda ki-flilik bozuklu¤u bulunan 17 erkek ve 9kad›n›n beyni incelenmifl. Erkeklerde

al›n lobunun ön bölgesinde daha az si-nir etkinli¤i oldu¤u gözlenmifl. S›n›rdakiflilik bozuklu¤u bulunan erkeklerin,kad›nlara oranla tepkisel ve sald›rgandavran›fllar göstermeye daha yatk›n ol-duklar›, bu nedenle kad›nlarda tan›n›ndaha kolay oldu¤u, ancak erkeklerinantisosyal davran›fl bozukluklar› gös-terdikleri söyleniyor. Erkeklerde anti-sosyal davran›fl bozukluklar›na kad›n-lardakinden üç kat fazla rastlan›yor.

1997’de Güney Kaliforniya Üniver-sitesi’nden psikolog Adrian Raine, Mo-rityus Cumhuriyeti’nde 1800 çocuküzerinde yapt›¤› bir araflt›rmayla, yak-lafl›k 3 yafllar›nda olan erkek çocuklar-da yavafl kalp ritmiyle ergenlik döne-minde ortaya ç›kan antisosyal davran›flbozukluklar› aras›nda bir iliflki buldu-

¤unu aç›klad›. Ayn› y›l bir baflka arafl-t›rmac› da benzer biçimde, kortizol dü-zeyinin antisosyal davran›fl düzeyininart›fl›na yol açabildi¤ini gösterdi. Bunagöre böyle kifliler, stresi öngöremiyor-lar, planlama ve düzenleme yapmadabaflar›l› olmad›klar› gibi, korkuyu daöngöremiyorlar.

Düflünme Bozukluklar› Cinsiyet farkl›l›klar› bellek, dikkat

ve alg›lama gibi biliflsel ifllevlerde dekendisini gösterebiliyor. Erkek beynin-de daha üst düzey kortikal ifllevler bey-nin sa¤ ya da sol yanlar›nda yo¤unlafl-ma e¤ilimi gösteriyor. Buna karfl›l›k

kad›nlar›n beyninde yar›mkü-reler aras›nda daha fazla ileti-flim bulunuyor. Bu da, mer-kezi beynin sol yar›küresindebulunan dil ö¤renme konu-sunda kad›nlar›n erkeklereoranla neden daha yetkin ol-duklar›n›n bir göstergesi ka-bul ediliyor. Kad›n beyninde-ki bu afl›r› etkinli¤inse, k›zçocuklar›n› erkek çocuklaraoranla, dikkat eksikli¤i ve hi-peraktivite bozuklu¤u veotizm gibi zihinsel bozukluk-lara yakalanmaktan korudu-¤u düflünülüyor. Pennsylva-

nia Üniversitesi’nden Raquel Gur’a gö-reyse östrojen, beyin zedelenmeleri,epilepsi ve yafla ba¤l› biliflsel yitimlergibi durumlar için koruyucu bir etkiyesahip. Gur, bu farkl›l›klar›n en karma-fl›k ve zarar verici zihinsel bozukluk-lardan biri olan ve erkeklerde dahafazla görülen flizofreni için de benzeretkiye sahip oldu¤unu düflünüyor. fii-zofreni hastas› olan kad›n ve erkekle-rin beyin taramas› sonuçlar› dikkat,dilsel ifllevler, görsel -uzamsal iliflkilerkurma; ayr›ca koku ve motor becerilergibi beyin korteksince denetlenen ifl-levlerde erkeklerin daha büyük hasargördüklerini saptam›fl. Gur, bu bozuk-luklar›n beyinde cinsiyet farl›l›klar›n›noluflmaya bafllad›¤› do¤um öncesi dö-nemde ortaya ç›kt›¤› düflüncesinde.

E l i f Y › l m a zHolden C., “Sex and the Suffering Brain”, Science, 10 Haziran 2005

13Eylül 2005 B‹L‹M veTEKN‹K

H‹NSEL SORUNLAR

kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 13

Page 13: kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 2 KADIN S · KADIN S kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 2. artmas›yla iliflkilidir. Bu yafllarda, ya¤ dokusu kas dokusuna göre daha az ka-lori

K›rk y›l düflünsek, bir ilac›n kad›n›farkl›, erke¤i farkl› etkileyece¤ini ak›ledemezdik. Ancak araflt›rmalar, bu ko-nudaki cinsiyet fark›n› gözler önüneseriyor. Üstelik bu ayr›m, 1990’l› y›lla-ra kadar belirginleflmemifl! Araflt›rma-c›lar› uyand›ran olaylardan biri ilginç!1989 y›l›nda, ABD’de 39 yafl›ndaki birkad›n akflam yeme¤i s›ras›nda sandal-yesinde y›¤›l›p kal›yor. Acil serviste ya-p›lan tetkikler, kalp krizine neden ola-bilecek tehlikeli bir ritim bozuklu¤unaiflaret ediyor. Hastan›n ilaç kullan›pkullanmad›¤› araflt›r›l›nca, bilinen birantihistaminik ald›¤› a盤a ç›k›yor. Builaç yüksek dozda al›nd›¤›nda kalpteritim bozuklu¤una neden oluyor. Kad›-n›n önerilen dozda ilaç almas›nakarfl›n yüksek doz belirtileri gös-termesi doktorlar› flafl›rt›yor.Doktorlar hastanedeki bir kli-nik farmokolo¤a (ilaçlar›n et-kisini ve kullan›l›fl›n› incele-yen bilimadam›) dan›fl›yorlar; oda konuyu ABD G›da ve ‹laç‹daresi’ndeki (FDA) bir mes-lektafl›na iletiyor. FDA’n›n ilaç-lar›n ters etkisiyle ilgili verita-ban›nda, bu ilac›n ço¤unluklakad›nlarda yüksek doz etkisiyapt›¤›na iliflkin örnekler bulu-nuyor.

O güne kadar ilaçlar›n kad›nvücudundaki etkileflimininfarkl› olabilece¤inin anlafl›la-mamas›n›n nedeniyse inan›lmaz!

‹laçlar›n etkileflimiyle ilgili olarak yap›-lan klinik deneylerde, daha çok erkekdenekler yer alm›fl. ‹ki cinsi de kullan-man›n araflt›rmay› güçlefltirece¤i, er-keklere uygulanan tedavinin kad›nlar-da da ifle yaraca¤›na inan›lm›fl. Asl›ndakad›nlar›n denek olarak kullan›lmama-s›n›n, geçmiflteki ac› deneyimlerle de il-gisi var. Do¤urganl›k ça¤›ndaki kad›n-lar›n yer ald›¤› klinik deneylerde so-runlar yaflanm›fl. Bu nedenle, FDA buça¤daki kad›nlar›n klinik deneylerdekullan›lmas›n› yasaklam›fl. Di¤er yan-dan deneylerle ilgili veriler kad›n er-kek fark› gözetilmeden incelenmifl. An-cak, ola¤and›fl› olaylar›n alarm verme-siyle birlikte araflt›rmalar art›yor ve ki-

mi tedbirler al›nmaya bafll›yor. FDA,do¤urganl›k ça¤›ndaki kad›nlar›n kli-nik deneylere kat›lmamas›yla ilgili ka-rar›n› yürürlükten kald›r›yor. ABDUlusal Sa¤l›k Enstitüsü, klinik deney-lerde kad›n deneklerin de yer almas›n›sa¤l›yor. 1990’da “Kad›n Sa¤l›¤› Arafl-t›rmalar› Derne¤i” bir sivil örgüt ola-rak kuruluyor. 2001 y›l›nda yine FDA,kad›nlar üzerinde yan etkisi oldu¤u or-taya ç›kan dört ilac›n piyasadan geriçekilmesi karar›n› al›yor.

Kad›n ve Erkek Metabolizmas› Farkl›!

Cinsiyet fark›n›n ilaç etkileflimindeoynad›¤› rolle ilgili ortaya ç›-

kanlar, tart›flmalarla bir-likte iki yöne kay›yor.

Biri, ilaçlar›n meta-bolize edilme (en-zimler arac›l›¤›ylaparçalanma) ve

emilme h›z›. Di¤e-riyse, ilaçlar›n kan

dolafl›m›na girdiktensonra vücudu nas›l et-kiledi¤i. Araflt›rmac›-lar, bir kad›n ya da er-ke¤in kan dolafl›m›n-daki güvenli ve etkiliilaç düzeyini belirleme-

nin zor oldu¤u konu-sunda hemfikirler. Yine

de ellerinde kimi net sonuçlar var.

14 Eylül 2005B‹L‹M veTEKN‹K

‹LAÇLAR DA C‹NS‹YET

kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 14

Page 14: kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 2 KADIN S · KADIN S kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 2. artmas›yla iliflkilidir. Bu yafllarda, ya¤ dokusu kas dokusuna göre daha az ka-lori

Önceki araflt›rmalarda toplanan veri-lerle yeni veriler birlefltirilince, kad›nve erkeklerde ilac› metabolize eden ka-raci¤er enzimlerinin etkinli¤indekifarkl›l›k göze çarp›yor. Örne¤in, tedaviedici ilaçlar›n yar›s›ndan fazlas›, kara-ci¤er enzimlerinden biri (CYP3A4) ta-raf›ndan kad›nlarda daha h›zl› metabo-lize ediliyor. Ancak, kimi araflt›rmac›-lar da farkl›l›¤›n enzim etkinli¤indende¤il, enzimin karaci¤erden tafl›n›m›n›sa¤layan moleküllerin (P-glikoprotein-ler) daha yavafl ifllemesinden kaynak-land›¤›n› savunuyorlar. Nedeni neolursa olsun, kimi ilaçlar›n etkili olma-s› için kad›nlar daha yüksek doza ge-reksinim duyuyorlar.

Do¤rusu, kad›n ve erkek vücudu-nun büyüklük bak›m›ndan farkl› olma-s› da ilaç etkilefliminde bir etken. Ka-d›nlarda ilaçlar›n emilimi ve böbrekler-den d›flar› at›l›m› daha yavafl gerçekle-fliyor. Üstelik, kad›n vücudundaki ya¤oran› daha fazla; ya¤da çözünen ilaç-lar onlar›n vücudunda daha uzun sürekal›yor. Bu arada hormonlar›n etkisinide hesaba katmak gerekiyor. Adet, ha-milelik ve menopoz dönemlerinde ilaç-lar›n etkisi farkl› oluyor. Örne¤in, adetdönemi, depresyona karfl› kullan›lanilaçlar›n etkisini de¤ifltiriyor. Tüm buetkenler nedeniyle erkeklerle ayn› do-zu almalar›na karfl›n, kad›nlar›n kandolafl›mlar›ndaki ilac›n düzeyi farkl›olabiliyor; ya ilaç dozu yeterli gelmiyorya da yüksek doz etkisi görülüyor. Birdi¤er sorun da, kan dolafl›m›na girdik-ten sonra kad›n ve erkek vücudununilaçlara verdi¤i tepkideki farkl›l›k. Bu-nunla, farmokolojinin farmakodinamikdal› ilgileniyor. Ancak, araflt›rmac›larbu alanda da çal›flman›n zor oldu¤unusöylüyorlar. Elde edilen en iyi bulgu,kimi antihistaminik, antibiyotik, anti-aritmik ve antipsikotik ilaçlar›n, kad›n-larda yan etki olarak kalp ritminde bo-zuklu¤a neden olmas›. Bu ilaçlar kalp-te bulunan potasyum kanallar›n›n ça-l›flmas›n› önleyerek kalp ritmini etkili-yorlar. Üstelik, sözü edilen ilaçlardankaynaklanan kalp ritmi bozukluklar›-n›n üçte ikisi kad›nlarda rapor edilmifl.Bu önemli, çünkü kad›nlarda iki kalpat›fl› aras›ndaki “QT aral›¤›” olarak ad-land›r›lan zaman daha uzun. fiu an pi-

yasada bulunan 30’dan fazla ilac›n,kalp ritmi bozuklu¤una neden oldu¤ubiliniyor. (Bu ilaçlar, ABD Arizona Üni-versitesi Sa¤l›k Bilimleri Merkezi’neba¤l› bir bölümün web sayfas›nda ya-y›mlan›yor. http://www.qtdrugs.org/)

Görünen o ki kad›nlar›n vücudu,kalp hastal›klar›yla ilgili tedavi edici veönleyici ilaçlara da farkl› tepki gösteri-yor. Bununla ilgili çarp›c› bir örnek,aspirinle ilgili olarak yap›lan araflt›rma-dan elde edilmifl. Bu araflt›rmadan er-kekleri felce de¤il kalp krizine karfl›koruyan düflük doz aspirin al›m›n›n 45yafl ya da üstü kad›nlarda, 10 y›ll›k sü-rede kalp krizini azaltmad›¤›, ancakfelç geçirme oran›n› %17 düflürdü¤übulunmufl. Bu sonuç, kad›nlarda kalpkas›n› besleyen damarlar›n erkeklerin-kinden daha küçük olmas›na ve meno-pozdan önce östrojen hormonununkalp ve damarlar üzerinde koruyucuetkisine ba¤lan›yor. ‹flin ilginç yan›, ös-trojen hormonunun bu ifllevinin ilaçlartaraf›ndan önlenebilmesi. 2004 y›l›ndayap›lan bir araflt›rmada kalp yetmezli-¤ine karfl› kullan›lan bir ilac›n, bir en-zimin (COX-2) etkinli¤ini durdurdu¤u,bunun da östrojen hormonunun kalpve damarlar üzerindeki koruyucu etki-sini önledi¤i bulunuyor. Sonras›nda,

bu enzimin etkinli¤ini durduran ilaçla-r›n genç kad›nlarda kalp krizi ve felçriskini art›rd›¤› duyuruluyor.

Yaln›zca Cinsiyet Fark›De¤il, Genetik Farkl›l›klar da Önemli!

Tüm bu ciddi sonuçlara karfl›n arafl-t›rmac›lar, ilaç etkilefliminde kad›n-er-kek fark›yla ilgili kimi noktalara dadikkat çekiyorlar. 1995-2000 y›llar›aras›nda piyasaya ç›kan ve yar›s›ndanfazlas›nda cinsiyetle ilgili verilerin al›n-d›¤› 300 ilaç var. Bunlar›n yaln›zca11’inde cinsiyetle ilgili farmakokinetik(ilaçlar›n emilim, da¤›l›m, metabolizeedilme ve at›l›mla ilgilenen dal›) farkl›-l›k %40’tan fazla. Bu bulgu, kimi arafl-t›rmac›lar taraf›ndan “cinsiyet fark›önemli de¤il” fleklinde yorumlan›yor.Kimileri de bunun önemli oldu¤unu,ancak ilaç flirketlerinin vücut a¤›rl›¤›gibi etkenleri hesaba katarak farkl›dozlarda ilaç üretmeye yanaflmad›kla-r›n› söylüyor. Kan inceltici ilaçlar, kan-ser ilaçlar› ve ba¤›fl›kl›k sistemini bas-k›layan ilaçlarda kad›n ve erkek meta-bolizmas›n›n farkl›l›¤› nedeniyle, dozönemli. Ancak, doktorlar bu ilaçlardadozu zaten bireysel olarak ayarlad›kla-r›n› söylüyorlar. Genetik alan›ndaki ge-liflmelerle birlikte t›pta bireysel tedavie¤ilimleri de ortada. Buna uygun ola-rak, kimi araflt›rmac›lar da genetikfarkl›l›klar›n cinsiyet fark›ndan dahaönemli oldu¤unu savunuyorlar. Sonuçolarak, ilaç etkilefliminde kad›n-erkekfark›yla ilgili k›rm›z› bayrak çekildik-ten sonra elde edilen bulgular alt altatopland›¤›nda, araflt›rmac›lar durumunbeklediklerinden daha iyi oldu¤unusöylüyorlar. Bu konuda flimdilik ilkad›mlar at›lm›fl durumda. ‹laçlar›n etki-lefliminde cinsiyet, genetik vb. farkl›l›k-lar›n etkili oldu¤unu gösteren araflt›r-malar›n dev ilaç endüstrisine yans›ma-s› nas›l olacak, hep birlikte görece¤iz.

T u ¤ b a C a n

KaynaklarKaiser J. “Gender In The Pharmacy: Does It Matter” Science, Tem-

muz 2005 http://www.womenshealthresearch.org/hs/facts_dat.htm

15Eylül 2005 B‹L‹M veTEKN‹K

ET FARKI GÖZET‹YOR!

Günümüzde, yaln›zca ABD’de her y›l yaklafl›k 100bin hasta, kulland›klar› ilaçlar›n ters etkileri nede-niyle yaflamlar›n› kaybediyor, yaklafl›k 2,5 milyonhasta ilaçlar›n yan etkisi nedeniyle ciddi tehlikeler

yafl›yor ya da ilaçtan yarar sa¤layam›yor.

kadinsagligi 8/27/05 11:36 AM Page 15