89
Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG 1 Disleksi ve Ek Akademik Dil Öğrenimi Modül 11 İyi Uygulamalar Türk örnekler Editör: Claire Özel Bu proje Avrupa Birliği Komisyonu’nca desteklenmektedir. Bu yayın [iletişim] yalnızca yazarların görüşlerini yansıtmakta olup, kullanılabilecek bilgilerden Komisyon sorumlu tutulamaz

İyi Uygulamalar Türk örnekler - tatadoma.cz · yana, bu ilk aşamada Türkiye'de disleksi konulu bir 'nabz yoklaması' olarak sunulmaktadır. DysLang projesinin ana hedefi Disleksi,

  • Upload
    hadat

  • View
    234

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

1

Disleksi ve Ek Akademik Dil Öğrenimi

Modül 11

İyi Uygulamalar

Türk örnekler

Editör: Claire Özel

Bu proje Avrupa Birliği Komisyonu’nca desteklenmektedir. Bu yayın

[iletişim] yalnızca yazarların görüşlerini yansıtmakta olup,

kullanılabilecek bilgilerden Komisyon sorumlu tutulamaz

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

2

İçerik

11.1 Giriş 4

11.1.1 Faydalı Terminoloji Kılavuzu 5

11.1.2 Faydalı Terminoloji Türkçe-İngilizce Sözlüğü 6

11.1.3 Faydalı Terminoloji İngilizce-Türkçe Sözlüğü 11

11.2 Ebeveyn Görüşü 16

11.2.1. Sesimi Duyan Var Mı? 16

11.2.2 İngilizce Öğretmeni Bir Anne 18 11.2.3 Biri Görsel, Biri Kinestetik 20 11.2.4 Disleksili Çocuğu Olan İngiliz Anne 21 11.2.5 Disleksik çocukla disleksi üzerine Röportaj 23

11.2.6 8inci Sınıfta Disleksi Tanı Koyulan bir öğrenci 24 11.3 Öğretmen Görüşü 26

11.3.1 Üç Öğrencim 26

11.3.2 Dakikada 8 Kelime 29

11.3.3 Testler 30

11.3.4 Olağanüstü Resimleri 30

11.4 Okulda Derste Disleksi 35

11.4.1 Modüllü Etkinlikler 35

11.4.2 Özel Destek Yöntemi 38

11.4.3 Disleksi Kavramını Öğrenmek 40

11.4.4 Öğretmen Disleksiliyse 40

11.5 Öğretmen- Öğrenciyle Beraber Akrostiş 41

11.6 Özel Öğrenme Güçlüğü - Disleksi Nedir? 44

11.6.1 Kısa Animasyonlar 44

11.6.2 Uzmanlardan Bilgilendirme 44

11.6.3 Eğitim Sisteminde Neler Yapılabilir? 45

11.6.4 Seçil Saygılı’nın Araştırmaları 46

11.7 Araştırma Sonuçları 53

11.7.1 Disleksi e-Anket Çalışması: Anket Soruları 53

11.7.2 Disleksi e-Anket Çalışması: Sonuçları 54

11.7.3 Disleksi e-Anket Çalışması: Bazı Düşünceler 58

11.8 Yabancı Dil – Disleksi 61

11.8.1 Bundan 4 Sene Önce 61

11.8.2 Hiç Israr Etmedim 63

11.8.3 Ders Planı Disleksi Uyarlaması 63

11.9 Üniversitede Disleksili Olmak 66

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

3

11.10 Diskalkuli 67

11.11 Çokdillilik 73

11.11.1 Doğuda Öğretmen Olmak 73

11.11.2 İki Dilli Olmak 73

11.12 Disleksili Kişilerin İfadeleri 74

11.12.1 Sanatsal 74

11.12.2 Ben 21 Yaşında Disleksi 75

11.12.3 Birinci Sınıfta... 76

11.12.4 11 Yaşında Evden Kaçtım 80

11.12.5 Bir Disleksi Masalı 81

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

4

11.1 Giriş

Bu modül DysLang-TR projesinin pilot çalışmasına katılan kişilerden hazırladıklarından

oluşuyor: yazı, anket, değerlendirme, araştırma sonuçları, kullandıkların yöntemler, vs.

Ebeveyn, öğretmen, uzman psikolog ve çalışanlarının katkıları yanı sıra disleksili bireylerin

çalışmalarından örnek ve ağır tecrübeler de bulunur. Konunun hassasiyetinden dolayı

katılımcıların isimlerinin çoğu verilmedi, veya değiştirilip kimlikleri gizlendi.

Ocak 2012'de DysLang çalışmasının başındayken yolumuzu göremezken, sadece bunun ne

kadar önemli bir konu olduğunun farkındaydık. Türkiye'de disleksiyle ilgilenen çok az kişi,

kurum veya merkez biliyorduk. Aklımıza gelen herkese bilgi gönderdik (ilgilenirse, belki

ilgilenir, ya da ilgilensin diye) ve 'kar topu' etkisiyle yaygınlaştı. Şimdi Türkiye'nin 6 şehrindeki

merkezlerle irtibattayız ve bunlarar başkalarının da katılma hazırlıkları içinde olduğunu

öğrendik. 12 ilden katılımcımız oldu. DysLang-TR'nin 11inci modülü kendi motivasyonuyla

katılmaya hazır olan 25 kişinin ürünlerinden ibaret. Sunulanlara ancak formatta

standardizasyon amacıyla editörlük yapıldı. Ancak terminolojinin çeşitliliğine dokunulmadı:

metinlerde Disleksili, Disleksik, Dislektik, Disletik, vs görünecektir. Çünkü bu tartışma

sürecinde olgunlaşıp benimsenecek bir konudur. Bu modülü içeriğinin bilimsel değeri bir

yana, bu ilk aşamada Türkiye'de disleksi konulu bir 'nabz yoklaması' olarak sunulmaktadır.

DysLang projesinin ana hedefi Disleksi, Çokdillilik ve YabancıDil Öğretimi konusunda bir e-

öğrenme programı hazırlamaktı. DysLang konsorsiyumunun en tecrübesiz ortağı olarak

kazandıklarımız oldukça çoktu. İçerikleriyle beraber, yöntem ve yaklaşımlar geliştirirken,

onlardan en temel farkımız hemen hemen hiç bir bağlantımız olmadan işe başlamamızdı. Bu

zorluklarla beraber keşfedilecek hazineler bizi bekliyordu. Sanal ortamındaki bu eğitimi

hedeflerken, sanal ortamında çalışıp Türkiye'nin bir çok bölgesinden bu tarz bir çalışmayla

ilgilenenler işbirliği yapmaya hazır.

Ülkemizin asıl ihtiyaçlarıyla beraber yapılabilenlere bakabileceğiz. Bu beni heyecanlandırıyor.

DysLang-TR'nin koordinatörü olarak, bir ilk çalışmayı size sunuyorum. Ne fazla bilimsel, ne

de tam güvenilir. Çünkü sınırlı koşullarda oluşturuldu; kusurlu ve yetersiz yanlarının

gelecekteki çalışmalar teşvik etmesi umulur.

Fikir ve ilhamlarınızla bizlere yön vermenizi bekliyoruz.

Tüm katılımcılara ve DysLang-TR ekibime teşekkür ederiz. Sayenizde DysLang'in AB

koşullarına uyumlu hale gelirken, çok değerli bir arşivin başlangıcını oluşturduk.

Claire Özel Eylül 2013

ODTÜ

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

5

11.1.1 Faydalı Terminoloji

• Akıcılık : Sözel dilin üretilmesindeki akış/akıcılık.

• Alıcı Dil : Sözel olan ve olmayan iletişimi içeren, ifade edilmek istenilenin ne olduğunu

anlayabilme yeteneği.

• Bellek : Hatırlama, tanıma ve yeniden öğrenirken daha hızlı öğrenme yeteneği.

Uyaranların algılanması, düzenlenmesi ve gerektiğinde hatırlanması, kullanılması süreci.

• Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı : Özel gereksinimli bireyin gelişimi veya ona uygulanan

programın gerektirdiği disiplin alanlarında (akademik beceriler, sosyal beceriler, iletişim v.b)

ve destek hizmetlerden en üst düzeyde yararlanmasını öngören yazılı doküman.

• Dikkat Eksikliği Ve Hiperaktivite Bozukluğu-DEHB: Dikkati yöneltememe, aşırı

hareketlilik ve/veya dürtüsellikle ortaya çıkan ve sıklıkla öğrenme güçlüğü olan bireylerde

görülen bir durum.

• Disgrafi : Yazmada yer alan harflerin ya da sembollerin yazılışını hatırlayamama

durumu ile karakterize öğrenme yetersizliği/güçlüğü

• Diskalkuli: Temel sayısal kavramları anlama, sayısal olguları ve işlemleri öğrenme

zorluğu.

• Disleksi : Geleneksel sınıf yaşantıları olmasına rağmen bir bireyin yazılı harfleri,

rakamları ve sözcükleri tanımada sorunlar yaşaması tersten okuması veya zayıf yazma

becerilerinin olması şeklinde görülen bir tür öğrenme güçlüğü.

• Dispraksi: Belli bir amaca yönelik hareketlerin yapılmasını etkileyen bir bozukluk.

• Engel Grubu : İlerleme göstermek için özel hizmetler ve tedavilere gereksinim duyan

ve zihinsel veya fiziksel olarak belirli bir engeli bulunan bireyler.

• Görsel Materyaller: Öğrencinin bilgiyi görebilmesini ya da öğrenmesini sağlayan tüm

materyaller, makineler ve eylemler. Örneğin, resimler, filmler v.b.

• İnce Motor Beceri : Kontrol edilebilen hareketler için,özellikle nesneleri elle hareket

ettirme, küçük kas gruplarının kullanımı. (örn., ellerimizin yaptığı hareketler, nesneleri nasıl

tuttuğumuz,parmaklarımızı nasıl hareket ettirdiğimiz gibi).

• İnce Motor Zorluğu : Küçük kas gruplarının kullanımında sorun yaşanılması durumu.

• Kaynaştırma Eğitimi : En az kısıtlayıcı çevre/ortam kavramını uygulayarak özel

gereksinimli öğrencileri genel eğitim ortamlarına dahil etme süreci.

• Kod-değiştirme: Dillerarası geçiş yapma.

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

6

• Kod-karıştırma: Bir dili kullanırken bilinen başka bir dilden sözcüklerin/yapıların

kullanılması.

• Komorbidite: Herhangi bir neden-sonuç ilişkisi olmaksızın birden fazla fazla bozukluğun

aynı kişide eşzamanlı bulunması.

• Ölçüt Bağımlı Değerlendirme: Bireyin performansını başka bir grup ile karşılaştırmak

yerine, önceden belirlenmiş olan standart ya da ölçüte göre performansını değerlendirip

yeterliliğini belirlemek amacıyla kullanılan değerlendirme sistemi.

• Tanı : Belirtilerine bakarak bir bozukluğu adlandırma.

• Yapılandırmacı Yaklaşım : Öğrenenin, anlamı deneyim ve diğerleri ile etkileşim

ortamında oluşturduğu ve öğretmenin öğrenenler için deneyimleri anlamlı kıldığı öğrenme

bakış açısı.

Hazırlayan: Dr. Yavuz Kanpolat. Ataturk Üniversitesi.

Kaynaklar:

Sucuoğlu, B. ve diğ.(2010), Özel Eğitim Terimler Sözlüğü, Ankara:Maya

Akademi Yayınevi.

Demirel, Ö.,(2010), Eğitim Sözlüğü, Ankara: Pegem Akademi Yayıncılık.

11.1.2 DysLang Sözlüğü Türkçe-İngilizce

Türkçe English

Aile ortamı Family environment

Ailevi faktörler Family factors

Akıcı Fluent

Algı sistemi Perceptive system

Algısal sözcük dağarcığı Receptive vocabulary

Alıcı dil Receptive language

Ana dili Mother tongue

Anavatan Country of origin

Anlamsız sözcük okuma Non-word decoding

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

7

Anlatım dili Expressive language

Ardışık düzenleme sistemi Sequential ordering system

Asetat Overlays

Asgari Minimum

Ayrıştıran Diverging (Kolb)

Baskının görsel bozukluğu Visual disturbance of print

Bellek Memory system

Biçimbilim Morphology

Bilişsel sistem Cognition system

Bireyselleştirilmiş eğitim planı Individual education plan

Britanya Disleksi Derneği BDA / British Dyslexia Association

Çevresel bileşenler/ uyarı Environmental influences/stimuli

Çevrimdışı Offline

Çevrimiçi Online

Çıkarmalı ikidillilik Subtractive bilingualism

Çoğul dilli / çoğul dillilik Plurilingual / plurilingualism

Çok-bilişsel Multi-cognitive

Çokdilli / çokdillilik Multilingual / monolingualism

Çoklu-duyusal Multi-sensory

Çoktan seçmeli Multiple choice

Değiştiren Assimilating (Kolb)

DEHB - Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu ADHD

Dikkat sistemi Attention system

Dilsel yetersizlik Insufficient linguistic competence

Disgrafi Dysgraphia

Diskalkuli Dyscalculia

Disleksi dostu okul Dyslexia-friendly school

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

8

Dispraksi Dyspraxia

Dokunsal Tactile

Donanım Hardware

Dönüştürme Transcoding

Duyusal algı Sensory perception

Edilgen sözcük bilgisi Passive vocabulary

Edimbilim (Pragmatik) Pragmatics

Eğitim düzeyi Level of education

Eğitim türü Type of education

Ek dil olarak İngilizce (EAL) EAL / English as an Additional Language

Ekip çalışması Team work

Ekran okuyucu Screen reader

Emare Manifestation

Engel grubu Disability

Eşleştirme Matching

Etkileyici konuşma Impressive speech

Etkin sözcük bilgisi Active vocabulary

Geniş Kapsamlı Zeka Testi Wide Range Intelligence Test (WRIT)

Görseller Görsel materyaller Illustrations

Güçlük Difficulty

Hafıza destekcileri Memory aids

His Feeling

İkidilli / ikidillilik Bilingual / bilingualism

İkidillilik geliştirme etkisi Bilingual enhancement effect

İlgisiz Irrelevant

İnce motor beceri Fine motor activity

İnce motor zorluğu Fine motor difficulty

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

9

İşitsel Auditory

İşitsel kısa süreli bellek Auditory Short Term Memory

İşlemleme Processing

İşler bellek Working memory

Kalemi tutma Pen hand grip

Kavram haritalama Concept mapping

Kayıt, Ses kaydı Recording

Kaynaştırma eğitimi Mainstream education

Kazançlı ikidillilik Additive bilingualism

Kelime işlemcisi Word processor

Kısa süreli bellek Short term memory

Kod-değiştirme Code-switching

Kod-karıştırma Code-mixing

Komorbidite Comorbidity

Konuşmadan metne Speech to Text

Kültür ara bulucusu Culture broker

Mekan Space

Metinden Konuşmaya Text to Speech (TTS)

Müdahale programı Intervention program

Müfredat dili Academic language

Okuma-yazma Literacy

Optik Karakter Tanıma Optical Character Recognition (OCR)

Ortak öğrenme Cooperative learning

Ölçüt bağımlı değerlendirme Criteria referenced needs analysis

Özel Eğitim Gereksinimi(ÖEG) Special Educational Needs (SEN)

Özel izin önlemi Dispensatory measure

Özel Öğrenme Güçlüğü (ÖÖG) Specific Learning Difficulty (SPLD)

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

10

Özgüven Self confidence

Özsaygı Self esteem

Özümseyen Converging (Kolb)

Sade İngilizce Plain English

Sağı solu ayırt etme Recognise left/right

Sesbilgisi Phonetics

Sesbilim Phonology

Sesbilimsel (Fonolojik) farkındalık Phonological conciousness

Sınav Exam

Sola yaslama Left-justify

Solda düzenli Ragged right edge

Solgun renkli kağıt Buff coloured paper

Sözcük olmayan Non-word

Sözdizimi Syntax

Tanı Diagnosis

Tanıtım Induction

Tek dilli / tek dillilik Monolingual / monolingualism

Telaffuzları benzer fakat farklı anlamlı sözcükler False friends

Topluluk dilleri Community languages

Tüm fiziksel tepki yöntemi Total physical response (TPR)

Uluslararası Sescil Abece IPA

Uygulama App

Uyumlayan Accommodating (Kolb)

Uzamsal Spacial

Uzamsal düzenleme sistemi Spacial ordering system

Uzun süreli bellek Long term memory

Üst düzey bilişsel sistem Higher order cognitive system

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

11

Üstdil farkındalığı Metalingual awareness

Vurgulamalı öğrenme/ öğretme Exlicit learning/ teaching

Yansıtma Reflection

Yapılandırmacı yaklaşım Format approach

Yardımcı / Destek teknoloji Assistive technology

Yasal Uyarı Disclaimer

Yazı karakteri Typeface

Yazılım Software

Yazım kuralları Orthography

Yazım. Heceleme. İmla Spelling

Yetersizlik Lack

Zihin haritaları Mind maps

Zihinsel beceri Intellectual ability

Zihinsel Kavrama Mental representation

11.1.3 DysLang Sözlüğü – İngilizce-Türkçe

English Türkçe

Academic language Müfredat dili

Accommodating (Kolb) Uyumlayan

Active vocabulary Etkin sözcük bilgisi

Additive bilingualism Kazançlı ikidillilik

ADHD DEHB - Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite

Bozukluğu

App Uygulama

Assimilating (Kolb) Değiştiren

Assistive technology Yardımcı / Destek teknoloji

Attention system Dikkat sistemi

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

12

Auditory İşitsel

Auditory Short Term Memory İşitsel kısa süreli bellek

BDA / British Dyslexia Association Britanya Disleksi Derneği

Bilingual / bilingualism İkidilli / ikidillilik

Bilingual enhancement effect İkidillilik geliştirme etkisi

Buff coloured paper Solgun renkli kağıt

Code-mixing Kod-karıştırma

Code-switching Kod-değiştirme

Cognition system Bilişsel sistem

Community languages Topluluk dilleri

Comorbidity Komorbidite

Concept mapping Kavram haritalama

Converging (Kolb) Özümseyen

Cooperative learning Ortak öğrenme

Country of origin Anavatan

Criteria referenced needs analysis Ölçüt bağımlı değerlendirme

Culture broker Kültür ara bulucusu

Diagnosis Tanı

Difficulty Güçlük

Disability Engel grubu

Disclaimer Yasal uyarı

Dispensatory measure Özel izin önlemi

Diverging (Kolb) Ayrıştıran

Dyscalculia Diskalkuli

Dysgraphia Disgrafi

Dyspraxia Dispraksi

Dyslexia-friendly school Disleksi dostu okul

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

13

EAL / English as an Additional Language Ek dil olarak İngilizce (EAL)

Environmental influences/stimuli Çevresel bileşenler/ uyarı

Exam Sınav

Exlicit learning/ teaching Vurgulamalı öğrenme/ öğretme

Expressive language Anlatım dili

False friends Telaffuzları benzer fakat farklı anlamlı

sözcükler

Family environment Aile ortamı

Family factors Ailevi faktörler

Feeling His

Fine motor activity İnce motor beceri

Fine motor difficulty İnce motor zorluğu

Fluent Akıcı

Format approach Yapılandırmacı yaklaşım

Hardware Donanım

Higher order cognitive system Üst düzey bilişsel sistem

Illustrations Görseller Görsel materyaller

Impressive speech Etkileyici konuşma

Individual education plan Bireyselleştirilmiş eğitim planı

Induction Tanıtım

Insufficient linguistic competence Dilsel yetersizlik

Intellectual ability Zihinsel beceri

Intervention program Müdahale programı

IPA Uluslararası Sescil Abece

Irrelevant İlgisiz

Lack Yetersizlik

Left-justify Sola yaslama

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

14

Level of education Eğitim düzeyi

Literacy Okuma-yazma

Long term memory Uzun süreli bellek

Mainstream education Kaynaştırma eğitimi

Manifestation Emare

Matching Eşleştirme

Memory aids Hafıza destekcileri

Memory system Bellek

Mental representation Zihinsel Kavrama

Metalingual awareness Üstdil farkındalığı

Mind maps Zihin haritaları

Minimum Asgari

Monolingual / monolingualism Tek dilli / tek dillilik

Morphology Biçimbilim

Mother tongue Ana dili

Multi-cognitive Çok-bilişsel

Multilingual / monolingualism Çokdilli / çokdillilik

Multiple choice Çoktan seçmeli

Multi-sensory Çoklu-duyusal

Non-word Sözcük olmayan

Non-word decoding Anlamsız sözcük okuma

Offline Çevrimdışı

Online Çevrimiçi

Optical Character Recognition (OCR) Optik Karakter Tanıma

Orthography yazım kuralları

Overlays Asetat

Passive vocabulary Edilgen sözcük bilgisi

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

15

Pen hand grip Kalemi tutma

Perceptive system Algı sistemi

Phonetics Sesbilgisi

Phonological conciousness Sesbilimsel (Fonolojik) farkındalık

Phonology Sesbilim

Plain English Sade İngilizce

Plurilingual / plurilingualism Çoğul dilli / çoğul dillilik

Pragmatics Edimbilim (Pragmatik)

Processing İşlemleme

Ragged right edge Solda düzenli

Receptive language Alıcı dil

Receptive vocabulary Algısal sözcük dağarcığı

Recognise left/right Sağı solu ayırt etme

Recording Kayıt, Ses kaydı

Reflection Yansıtma

Screen reader Ekran okuyucu

Self confidence Özgüven

Self esteem Özsaygı

Sensory perception Duyusal algı

Sequential ordering system Ardışık düzenleme sistemi

Short term memory Kısa süreli bellek

Software Yazılım

Space Mekan

Spacial Uzamsal

Spacial ordering system Uzamsal düzenleme sistemi

Special Educational Needs (SEN) Özel Eğitim Gereksinimi(ÖEG)

Specific Learning Difficulty (SPLD) Özel Öğrenme Güçlüğü (ÖÖG)

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

16

Speech to Text Konuşmadan metne

Spelling Yazım. Heceleme. İmla

Subtractive bilingualism Çıkarmalı ikidillilik

Syntax Sözdizimi

Tactile Dokunsal

Team work Ekip çalışması

Text to Speech (TTS) Metinden Konuşmaya

Total physical response (TPR) Tüm fiziksel tepki yöntemi

Transcoding Dönüştürme

Type of education Eğitim türü

Typeface Yazı karakteri

Visual disturbance of print Baskının görsel bozukluğu

Wide Range Intelligence Test (WRIT) Geniş Kapsamlı Zeka Testi

Word processor Kelime işlemcisi

Working memory İşler bellek

11.2 Ebeveyn Görüşü

11.2.1 Sesimi Duyan Var Mı?

Sesimi duyan var mı? Bu cümleyi ilk duyduğumda Gölcük’te büyük bir deprem olmuştu. Tüm

manşetlerde bu cümle yer alıyordu, “Sesimi Duyan Var mı?” Bana göre; kurtuluşa ümit,

kurtuluşa çare, kurtuluşa yardım vardı bu sözde.

Yıllar sonra 2009’da böyle bir depremdi bizim yaşadığımız. Biricik oğlumuza, henüz kimsenin

tam olarak bilmediği bir teşhis konuldu. “Disleksi-özel öğrenme güçlüğü-özgül öğrenme

güçlüğü” gibi tabirler kullanılıyordu. Bir sürü test sonucu bir dosya içinde elimize verildiğinde

aynı cümle geçti içimden, “sesimi duyan var mı?”. Bir enkazın altında kalmıştım sanki. Oğluma

bunca testin neden yapıldığını, sonrasında neler yaşayacağını, kimden yardım alacağımızı,

okul hayatında her şeyin çok zor olacağını nasıl anlatacaktım? Nereden başlayacaktım?

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

17

Doktorumuz özel eğitimin yararlı olacağını, dikkatini toplamasına yardım edecek birkaç ilaç

adını ve ömür boyunca bununla yaşayacağımızı söyleyerek gönderdi bizi.

Artık disleksi ile baş başaydık. Bilgisayar başında, neredeyse birbirinin aynı açıklamaları

okumaktan başka yapacak bir şeyim yoktu. Çevremizde kimse disleksiyi bilmiyordu.

Öğretmen olmama rağmen ben bile birkaç kez duyduğum bu kelimeye yabancıydım.

Çevremizde; “oğlunun bir şeyi yok, çok evhamlısın, deli mi bu çocuk canım” diyen insanlar

bile oldu. Okulda hiç kimsenin disleksiyi bilmemesi ne kadar ilginçti. Oysa 16 yıllık meslek

hayatım boyunca bu problemi yaşayan birçok öğrenci ile karşılaşmıştım. Ve yine ben;

haylazlık yaptıklarını, düzenli çalışmadıklarını ve daha gayretli olmalarını söylemiştim

ailelerine. Şimdi bu suçluluk duygusuyla yüküm daha da ağırlaşmıştı. En kısa zamanda bir

şeyler yapmalıydım. Bir öğretmen ve anne olarak disleksik çocuklara yardımcı olmalıydım.

Araştırdım, okudum okudum…

Çabalarım sonuç vermişti, sesimi duyanlar oldu. Denizli Disleksi Derneği’nin verdiği eğitimlere

katıldım. Orada benim gibi çocukları olan arkadaş ve meslektaşlarım oldu. Çok yararlı bilgiler

edindim. Kendi okulumda ve oğlumun okulundaki meslektaşlarıma bu konuda seminerler

verdim. Yılmamam gerektiğini ve enerjimi doğru kullanmam gerektiğini fark ettim.

Artık sınıfımdaki öğrencilerime ve oğluma her anlamda daha farklı yaklaşıyorum. Bir

öğrencime disleksi tanısı konuldu. Ailesini ben yönlendirdim. Bu bile bana göre bir başarıydı.

Ailesi çocuklarını suçlamaktan vazgeçti. İzlettiğim kısa film ve açıklamalarım onları rahatlattı,

fakat hepimiz gibi onların da kaygıları devam ediyor. Çünkü ileride bu konuyu bilmeyen

öğretmenlerle karşılaşacaklarının farkındalar. Her şeye rağmen yalnız olmadıklarını ve

çocuklarının bir suçu olmadığını biliyorlar ve artık daha mutlular.

Oğluma gelirsek, o sorununun farkında. Bu konuyu her zaman konuşuyoruz. Birbirimize karşı

saygılı, sabırlı ve hepsinden önce sevgiyle yaklaşıyoruz. Onu anladığımızı bilmek, ona çok iyi

geliyor. Okul başarısı iyi sayılır. Bazı derslerde sıkıntılar yaşasak da sabırla çalışıyoruz.

Öğretmenleriyle sürekli iletişim halindeyiz. Öğretmenleri de disleksi konusunu bildikleri için

bize her türlü konuda destek oluyorlar.

Gelecek ile ilgili bizim de kaygılarımız var ve hep olacak. Çünkü eğitim sistemimiz bu konuya

hala çok yabancı. İyi niyetli ve gayretli çalışmalarla bir araya gelerek sesimizi daha çok

duyurmalı ve çocuklarımızın hakları konusunda yeterli düzenleme ve çalışmalar için iş birliği

içinde olmalıyız.

Katıldığım eğitimlerden birinin sonunda oğlum karşıma geçti ve bana şu soruyu sordu,

“anneciğim ilacım bulunmuş mu?” O an yaşadığım çaresizlik duygusunu size anlatamam. Ona

bunun ilacının çok çalışmak, sabır ve sevgi olduğunu söylediğimde, yüzünde beliren ifadeyi

asla unutamam.

Paylaştıkça çoğalan şeydir sevgi. Paylaştıkça çoğalıp, ilaç olacağız çocuklarımıza. Sabır ve

sevgimizle her şey daha güzel olacak.

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

18

11.2.2 Ben 24 yıldır İngilizce öğretmeni olarak çalışan bir anneyim. Üniversite öğrencisi olan oğluma Disleksi teşhisi konulunca bu konuyla ilgilenmeye başladım.

İlköğretimi çocuk psikolojisine çok önem verilen bir özel okulda okumasına ve değişik aralarla

psikiyatristlere başvurarak bu farklılığın nedenini anlamaya çalışmamıza rağmen 21 yaşına kadar bir

sonuç alamadık. Bir ara 'Özel Öğretim' konulu bir mesleki seminerde bu konuya da kısaca yer verildi.

Üzerine gidip araştırınca bu sonuca ulaştık. Bu konuda ilköğretimde çalışan öğretmenlerin daha iyi

bilgilendirilmesi gerekir diye düşünüyorum. Şimdiye kadar sınıflarımda çok zeki olduğu ve dersteki

katılımı çok iyi olduğu halde defter tutmayan ve derslerdeki başarısını yazılı sınavlarda gösteremeyen

öğrencilerin disleksik bireyler olabileceği düşüncesi çok ilginç.

Oğlumun 21 yaşındayken Disleksi olduğunu öğrendik. Bebekliğinden itibaren çok erken ve düzgün

konuşmaya başlaması, tüm temel alışkanlıklarını çok kısa sürede kazanması bize zeki bir insan

olduğunu düşündürdü. Ancak ilkokula başladığı zaman daha ilk günlerden anormallikler başladı.

Çünkü oğlum yazı yazmayı reddetti. Ne yazık ki öğretmeni, rehberlik servisi ve bizim çabalarımız tam

olarak sonuç bulmadı. Ama kısa sürede okumaya geçmesi bize moral oldu. Bu arada Matematikte

işlemleri aklından yapıp, sadece sonucu yazmakta ısrar etmesi neredeyse lise yıllarına kadar devam

etti. İlköğretim ve lise yıllarında bütün öğretmenleri dersteki durumundan övgüyle bahsederken sınav

sonuçları aynı oranda iyi değildi. Lise ve üniversite sınavlarına hazırlanırken hemen hemen hiçbir

deneme sınavını zamanında tamamlayamadı. Liseyi özel bir fen lisesinde tamamladı.

Bu yıllar içinde pek çok açıdan yaşıtlarından farklı olduğunu gözledik. Belgesellerde izlediklerini bir

kayıt cihazı gibi aklında tutarken haftanın günlerini öğrenemiyordu, öğle yemeğinde ne yediğini

söyleyemiyordu. İlgi alanlarına tutkuyla bağlanıp çok zaman harcıyordu. Çocukluğu sırasında

tutkuyla bağlı olduğu çizgi filmleri zaman zaman İngilizce seslendirmeyle izlemesini sağladık. Ergenlik

süresinde en büyük ilgi alanlarından birisi film izlemekti. Sinemada olduğu gibi evde de izlediği

filmleri orijinal seslendirmesiyle izliyordu. Bunun İngilizce düzeyini çok geliştirdiğini gördük. Aynı

yıllarda Japon çizgi sinema sanatına (Anime) ilgi duymaya başladı. Bunları İngilizce alt yazılı Japonca

olarak izlerken bir süre sonra Japonca öğrenmeye başladığını fark ettik. 16 yaşında Japonya ya üç

haftalık dil kursuna gitti. Üniversitede de Japonca derslerine devam etti. Şu anda iyi derecede

Japonca biliyor.

Liseden sonra yüzde elli burslu olarak Xxxx Üniversitesi Zzzz Mühendisliğine başladı. Yeterlik

sınavında başarılı olarak İngilizce hazırlığı atladı. Ancak çok isteyerek severek girdiği bölümünün

derslerini başarmakta çok zorlanıyor. Sık sık kendisini iyi hissettiği derslerde başarısız olarak hayal

kırıklığına uğruyor. Üç yılını doldurmasına rağmen daha çok az kredi tamamlayabildi. Dinleyerek daha

iyi anlayabildiğini düşünerek MIT gibi yabancı üniversitelerin derslerini internet üzerinden izlemeyi

denedi. Bu disleksik olduğunu öğrenmeden önce kendi kendisine bulduğu bir çözümdü. Ancak

konular tam örtüşmediği için beklenen başarıyı sağlamadı. Bu arada üst üste gelen akademik

başarısızlığın nedeni araştırılırken Disleksi tanısı kondu. Zaten okuyarak değil dinleyerek daha iyi

anladığını, düşündüklerini de yazıyla değil sözel olarak daha iyi ifade ettiğini fark etmiştik. Severek

girdiği bölümünde eğer gerekli koşullar sağlanırsa başarılı olabileceğine eminim. Bu tür öğrenciler için

kendi hocalarının hazırladığı ders sunumları gibi görsel işitsel kaynakların ulaşılabilir olması, ayrıca

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

19

bazı derslerde yazılı sınav yerine hazırlanan sunumlarla değerlendirme hakkı verilmesi büyük ölçüde

sorunu çözecektir.

Duygusal Açıdan Bakınca

Oğlum 0-6 yaş döneminde çok neşeli, hayat dolu bir çocuktu. Ancak okula başlar başlamaz yazı

yazmayı reddetmesiyle birlikte sorunlarımız başladı. Öğretmeni okulda Babası ve ben evde her yolu

deneyerek yazma alıştırmaları yaptırmaya çalışıyorduk. Ama yapabildiği beklenenin ancak onda

biriydi. Bir keresinde öğretmenine “Beni okuma yazma esiriniz zannediyorsunuz” demişti. O

günlerde Özel Öğrenme Güçlüğü hakkında hiç bilgimiz yoktu. Biz bu olayı iç disiplininin düşük

oluşuna, yeterince sorumluluk duygusu kazandıramamış olmamıza bağlıyorduk. Öğretmeni ve

rehberlik servisinin yorumu ise mükemmeliyetçi olduğu için kendi yaptıklarını beğenmiyor ve kötü

yapmaktansa hiç yapmamayı tercih ediyor, şeklindeydi. Evde biz ilgilenmezsek hiç yazı yazmıyor,

birlikte her ders çalışma seansımız bir işkenceye dönüyordu. Böylece ilk sürtüşmelerimiz başlamıştı.

Bu kadar direnmeyi hiç anlıyamıyorduk. Hatta bize inat yaptığını düşünüyorduk. İlerleyen yıllarda bu

sürtüşmeler artarak devam etti. İlköğretim ve lise hayatı boyunca hep dersi derste dinleyerek

öğrendi. Evde hemen hemen hiç tekrar çalışması yapmadı. Öğretmenleri derslerdeki katılımından ve

farklı yorumlarından övgüyle bahsederken zaman zaman dalıp gittiğinden şikayet ediyorlardı. Sık sık

çok akıllı ama hiç tekrar yapmıyor, diye eleştiriyorlardı. Dersleri konusundaki sürtüşmelerimiz ergenlik

dönemini çok daha ağır atlatmasına neden oldu. 8. Sınıf ve Lise son da sınavlara hazırlanırken

yapısına hiç uymayan yarış sistemi yüzünden ciddi zorluklar yaşadı. Bu nedenle dönem dönem

psikiyatristlerden yardım almak zorunda kaldık.

Her zaman çok güzel hayalleri planları olmasına rağmen onları bir türlü hayata geçiremiyor. Kendi

istediği konularda çok istikrarlı ve başarılı olabilirken sorumluluklarını yerine getirmekte çok zayıf

kalıyordu. Lise birinci sınıfta büyük bir istekle tango dans kursuna gitti. O günden sonra da yaş

ortalaması kendisinden çok büyük bir grupla her fırsatta tango gecelerine katılıyor. Ancak

sorumlulukları konusunda onu yönlendirmek için yaptığımız bütün konuşmaların sonu tartışmayla

bitiyordu. Sonuçta hepimiz çok üzülüyorduk.

Üniversite yıllarına gelince akademik başarı çok daha büyük sorun oldu. Üstüste gelen başarısızlıklar

nedeniyle ciddi şekilde ümitsizliğe kapılmıştık. Bölümünü seviyor ve değiştirmek istemiyor. Kendisini

iyi hissettiği derslerde bile başarısız sonuçlar alarak çaresizliğe kapılıyor. Tam bu durumdayken özel

öğrenme güçlüğünü düşünüp araştırmaya başladık. Profesyonel yardım aldık. Kısa sürede Disleksi

tanısı kondu. Bunu duyunca biraz rahatladık. Çünkü oğlumuzun farklı olduğunu görüyor ama bu

farklılığın ne olduğunu anlıyamıyorduk. Şimdi içimizde bir ümit var. Kendisine uyan koşulları

bulduğunda başarabileceğini biliyoruz.

Yabancı Dil Öğrenme Açısından Bakınca

Neredeyse bebekliğinden itibaren çizgi film izlemek büyük tutkusuydu. İzlerken o kadar kendisini

kaptırıyordu ki sanki dış dünyayla bağlantısı kopuyordu. Farklı aktivitelere yönlendirmek için değişik

zamanlarda onu Basketbol, Voleybol, Jimnastik, Yüzme kurslarına yazdırdım ama hep bir süre devam

edip bıraktı. Futbola zaten hiç ilgi duymadı. Oyuncaklarıyla da uzun süre ilgilenmiyordu. Tercihi hep

çizgi film izlemek oluyordu. O zaman dil öğrenmesine faydası olur düşüncesiyle zaman zaman orijinal

seslendirmeyle izlemesini sağladık. İlerleyen zamanlarda çizgi film merakına sinema, belgesellerVE

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

20

animeler eklendi. Orijinal seslendirmeyi her zaman tercih etti ve bu da dil öğrenmesine büyük katkı

sağladı.

İlköğretim yıllarında İngilizce derslerinde işledikleri konuları tekrar edip pekiştirmek amacıyla zaman

zaman birlikte çalışmayı denedik. Ancak benim basitten zora belli bir düzen içindeki anlatımımı o

hiçbir zaman kabul etmedi. Her zaman önce konunun bütününü görmek istiyor, daha sonra konuyla

ilgili ayrıntılara yönelik birkaç soru sorup, anladım diyerek dersi sonlandırıyordu. Hiçbir zaman

gramer kurallarını ezberlemek için uğraşmadı. Bu arada ilköğretim yıllarında okulunda Kanadalı bir

İngilizce öğretmeni vardı. Onunla çok iyi anlaşıyordu. Tüm sosyal aktivitelerde onunla birlikte

çalışıyordu. Bir yıl birlikte fotoğrafçılık klübünde çalıştı. Bu öğretmeniyle öğrendiği dili pratik etme

şansını yakaladı. Lise yıllarında İngilizce dersleri büyük sıklıkla sunumlarla geçiyordu. Bu sunumlarda

Kokteyller, Şarap Yapımı, Şarap Tadımı gibi ilgi duyduğu konularda araştırma yapıp arkadaşlarına

sunmak ona keyif veriyordu. Üniversiteye başlarken İngilizce Yeterlik Sınavını kolaylıkla başarıp, sınıf

atladı.

Japonca öğrenmesine gelince Anime lerle başlayan öğrenme sürecini İzmir’de iki aylık Japonca

kursuyla destekledik. Burada da öğretmeniyle çok iyi bir iletişim kurdu. İzmir’de yaşayan Japon

arkadaşları oldu. Aynı yıl içinde üç haftalığına Japonya’da dil kursuna gidip geldi. Daha sonra

üniversitede iki yıl boyunca Japonca derslerine katıldı. Japon öğretmeni tarafından telaffuzu açısından

sürekli övgüler aldı. Ancak artık kendi seviyesinde başka öğrenci olmadığı için yeni sınıf açılamıyor.

İzlediği filmler sayesinde hem dilini çok geliştirdi hem de Japon kültürünü tanıdı. Bu arada Japon

değişim öğrencileriyle arkadaşlık yaparak pratiğini çok geliştirdi. Şu anda okuduğu üniversitede

Japonca kulübü kurmaya çalışıyor.

Sonuç olarak oğlumun hem dil öğrenirken hem de kendi alan derslerinde klasik öğrenme yöntemlerini

benimseymediğini üzülerek gördük. İstese de mantığını kullanarak zihnini bir konuya

yönlendiremediğini, kuru bilgiyi hiçbir şekilde kayda geçiremediğini, dinleyerek- izleyerek ve öğrendiği

bilgiyi kullanıp, yaşayarak kalıcı hale getirebildiğini gözlüyoruz.

11.2.3 Biri görsel, biri kinestetik

Oğlumun 1. sınıfa başlamasıyla bizim çaresizlik dönemimiz başladı. öğretmenimiz çok iyi bir bayandı ve bütün sınıfın okumayı sökmesine rağmen benim oğlumun okuyamadığını ödevlerini yapmadığını bir çözüm bulmamız gerektiğini söyledi. Kızımda hiperaktivite problemi yaşadığımız için zaten psikiyatristlerle irtibatımız vardı. hemen oğlumu da götürdüm. testler yapıldı. Özel öğrenme güçlüğü çıktı. matematisel zekası 130, dilsel zekası 110 bu kadar fark olursa çocuk tabii problem yaşar dedi. o günden itibaren çözüm arayışlarına başladım. Disleksinin tedavi edilemediğini öğrenince başmdan kaynar sular aktı. fakat incelemelerim sırasında ben de de disleksi olduğunu normal bir insanın 10 dakikada yapacağı işe 1 saat vakit harcayarak bu problemden akademik olarak zarar görmediğimi anladım. İngilizce kelime ezberleme problemimi kitaplardaki okuma parçalarını defalarca okuyarak bilinçaltıma yerleştirmişim. ancak, çok iyi öğrendiğim bütün soruları çözdüğüm

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

21

konuları dahi işim bittiği anda hiç görmemiş gibi unuttuğumun farkına vardım. bu da disleksinin bir özelliği olabilir.(ortak özellik değil bir akrabamız disleksi problemi yaşıyor. resimsel hafızama kaydediyorum ve bir daha unutmuyorum ama öğrenmem uzun sürüyor dedi.) Ben disleksiyi öğrendikten sonra çevremi bilgilendirmeye başladım. malesef özellikle

öğretmenlerin bu problemden haberi olmadığını öğrendim.

gerek öğretmenlerin bilgilendiriilmesi gerekse tedavisi olmadığı iddaia edilen bu problemin

çocuğuma en az zarar vermesi ve hayatını zindana çevirmemesi için ne yaparım diye

düşünürken alternatif tıp(EFT Emotional Freedom Technique), NLP, vasıtasıyla özgüveninin

güçlendirilmesi, ben yapamam düşüncesinden kurtulması, başarabilirim inancının tekrar

yerleştirlmesi .. gibi konularda yararlanırken kaliteli bir öğretmenden özel ders almasını

sağlayarak hem akademik olarak arkadaşlarına yetişmesine hem de notlarının makul bir

seviyeye yükselmesine destek olduk.

Okuma ve yazma problemi tamamen çözüldü. Ancak 8. sınıfı bitirmesine rağmen okuma

alışkanlığı kazanamadı. Okumadıkça kelime bilgisi gelişmiyor . neden okunur ki diye soruyor.

Bu sene hazırlığa göndererek başarıyı tatmasını umut ediyorum. bilmesine rağmen ben

yapamam inancıyla hakettiği notu alamıyor ve inancı pekişiyor. Başarma isteği oluşturmamız

gerekiyor.

Ben bu çocuklara haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Umarım bu projeden sonra disleksinin

tedavi edilebilir bir problem olduğu bu çocukların yetenekleri doğrultusunda başarılı

olacakları ispat edilir.

11.2.4 Bisleksili çocuğu olan bir İngiliz ebeveyn ile yarı-yapılandırılmış röportaj.Çalışma Amacı: Disleksik çocuğu olan ebeveynlerin

duruma bakış açıları ve tecrübelerinin paylaşımı.

Röportaj Yapan ve Türkçe’ye Çeviren: Sinan Mısırlı, ELT Doktora Öğrencisi, ODTÜ.

1. Lindsey, kızına disleksi tanısı koyulduğuna kaç yaşındaydı? Kızım on yaşındayken bu durum fark edildi ve teşhis konuldu.

2. Sence kızına bu teşhis konulmadan önce, kızının onu okuldaki diğer öğrencilerden bir şekilde “farklı” kılan davranışları var mıydı? Aslında çok da farklı değildi diğer öğrencilerden, ama beş yaşına geldiği halde okuldaki kitapları okuyamıyordu. Ayrıca, çok kısa süreli bir hafızası vardı ve sakarlıkları oluyordu.

3. Disleksi sebebiyle kızının hissettiği ve onu okul döneminde etkileyen olumsuzluklar ve/veya zorluklar nelerdi? En basit seviyedeki kitapları dahi okuyamıyordu; ki ben ona çok yardımcı olmaya çalışıyordum. Onu büyük kız kardeşleriyle kıyasladığımda, bunu okulda ona uygulanan metoda bağlıyorum aslında. En basit seviyedeki kitapları dahi okuyamıyordu; ki ben ona çok yardımcı olmaya çalışıyordum. Onu büyük kız kardeşleriyle kıyasladığımda, bunu okulda ona uygulanan metoda bağlıyorum aslında. Okulda şu “flaş kartlar”dan vardı (hani şu üzerinde kelimeler olan ve amacı söylenen kelimeyi öğrenmek, karışık verilen kartları sıraya sokarak cümleler yapmasını sağlayarak öğrencinin özgüvenini artırmak olan kartlar). Ben bu kartları kızıma uyguladığımda, ilerleme kaydetti. Kızıma okulda okuma öğretilen metoda “bak

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

22

ve söyle” *listen and say+ metodu diyorlardı. Ona bir kitap veriyorlardı ve o da resimlerine bakarak onu kelimelere döküyordu. Yazılanların resimlerle eşleşmesi umuluyordu!!!!!

İlkokulda kompozisyon/hikaye yazdığında, kimse bunları okuyamıyordu, daha fenası, kızımın kendisi de bunları okuyamıyordu!

Kızım aynı zamanda tembel ve *dersleri+ aksatan birisi olarak görülüyordu. Fonetik ile ilgili problemleri vardı. Lisedeyken *secondary school+, kızımın disleksi konusunda uzman birinden ücretli özel ders almasını sağladık. Okul da ayda bir grup eğitimi veriyordu, nedense bunun hiç yardımı olmadı.

4. Disleksik olmak kızında herhangi bir şekilde olumlu bir şeye yol açtı mı (hani böyle yetenekli olduğu bir alan gibi mesela)? Kızım şöyle telafi ediyordu: hangi kelimelerde daha çok zorlanma ihtimali olduğunu anlıyor ve onları ezberliyordu. Bir noktada, fotoğrafik bir hafızası vardı. (GCSEs gibi *İngiltere, Galler ve Kuzey İrlanda’da, genellikle 14-16 yaş arasındaki öğrencilerin ortaöğretim sonunda almaları gereken diploma+). Önemli sınavlar için tekrar yapmazdı, konu hakkında hiçbir şey bilmiyorsa, son anda ‘koşuşturmanın’ anlamı olmadığını söylerdi.

Notları gayet iyi oldu ve üniversitede Kriminoloji ve Psikoloji okudu. Üniversitenin son yılına kadar ise disleksiye uygun olan bir değerlendirilmeye tabii tutulmadı. *Son sene+ ona, tezini yazarken, yazı ve imla denetimi yapan bir programın olduğu bir bilgisayar verdiler.

Genelde, birinin disleksisi varsa ve bu (resmen) söylenmişse *teşhis edilmişse+, sınavlarda ekstra zaman verilir o kişiye, ama kızıma böyle bir şey yapılmadı.

Öyle düşünüyorum ki, disleksik olmak kızımı daha güçlü ve diğer insanlara kendisinin anlayışsız olmadığını kanıtlamak için daha gayretli bir insan yaptı.

Aslında, öğretmenleri derdi ki, eğer kızım sınavlara sözlü olarak girseydi, fazlasıyla başarılı olabilirdi. Sonuç olarak, sözlü fikir tartışmalarında çok iyidir kızım.

5. Kızının öğretmenleri ona özel olarak bazı metotlar kullandılar mı? (mesela ona özel hazırlanmış çalışma kâğıtları yaptılar mı?) Hayır. İlkokulda, kızımın disleksik olduğu iddiamı kabul etmeye isteksizdiler. Öğretmenlere, neden kızımın hiç bir yazım hatasını düzeltmediklerini sorduğumda ise, kâğıdına bir sürü kırmızı işaret yaparak kızımı üzmek istemediklerini söylediler. (Bana göreyse, güzel bir şekilde, kızım, bir şeylerin yanlış olduğunun farkında olmuyordu böylece.)

6. Kızının özel olarak sevdiği bir öğrenme etkinliği var mıydı? (mesela resim çizmek, oyun oynamak, kes-yapıştır yapmak gibi) Kızım resim çizmeye bayılıyordu.

7. Kızının özellikle kaçındığı bir öğrenme etkinliği var mıydı? (matematik oyunları, yazım ve imla aktiviteleri gibi) Kızım matematikten nefret ediyordu ve başarısız olacağını hissettiği için yazım ve imla etkinliklerinden hoşlanmıyordu.

8. Kızın bir yabancı dil öğrenmeyi başarabildi mi? (Bana biraz anlatabilirmisin nasıl olup/olmadığını) Kızım okulda Fransızca ve İspanyolca öğrendi. Liseye geçtiğinde *secondary school+, Fransızcayı bıraktı ve İspanyolcayı aldı. Bunun sebebi bir önceki okulundaki Fransızca öğretiminin berbat olmasıydı. Onun için bir başka dil dersi almasının en iyisi olacağını düşündüm, böylece en azından diğer arkadaşlarıyla aynı seviyeden başlayabilirdi.

9. Disleksinin, kızının yabancı dil öğrenmesini nasıl etkilediğini düşünüyorsun? Kızım fonetikle ilgili problemler yaşadı ve bu yüzden derse ilgisini kaybetti. Öğretmeni de zaten onun derse düzenli olarak katılmadığını söylüyordu.

10. Bütün bu süreç boyunca kızını nasıl destekledin? Onun disleksisi için özel ders alması konusunda cesaretlendirdim. Ona değer verdiğimi ve anlaşılmaz olmadığını hissettirdim.

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

23

Sürekli olarak kendisi olması ve herhangi birisi tarafından yıldırılmış hissetmemesi için cesaretlendirdim.

11. Disleksik bir çocuğu olan bir ebeveyn nasıl hareket etmeli sence? Kaygılarınızı öğretmenlere duyurun. Israrcı olun ki uygun değerlendirme *sınav+ yapılsın, bunun bir bedeli olsa bile. Yine de bazı ailelerin bu *parasal+ bedeli karşılayamayabileceğini biliyorum. Çocuklarının başarısızlıkları üzerinde durmak yerine, çocuklarını övsünler. Yardım etmenin yollarını arasınlar. İnternete baksınlar, yardımcı olabilecek yerel dernekler arasınlar. Şimdilerde, benim kızımın zamanındakinden daha çok bilgi var disleksi hakkında.

12. Son olarak eklemek istediğin bir şey var mı Lindsey? Çocuğunuzdan asla ümidinizi kesmeyin. Sadece disleksisi var diye, bu bütün eğitimlerinin sorun olacağı anlamına gelmiyor. Panik olmayın, ben olmuştum. Çünkü doğru düzgün yazıp okuyamıyordu, bütün dersleri bundan etkilenecek ve hepsinde de başarısız olacak diye düşünmüştüm. Ne kadar da yanılmışım!

*...+ içinde verilenler, röportaj yapanın eklemelerdir.

(...) içinde verilenler, Lindsey’in kendi kullanımıdır.

11.2.5 Disleksik Bir Öğrenci İle Disleksi Üzerine Ropörtaj

ÖĞRETMEN: Kendini bize kısaca tanıtır mısın?

ÖĞRENCİ: Ben 11 Yaşındayım.4.sınıfı bitirdim.

ÖĞRETMEN: Disleksi ile ilgili ne anlatmak istersiniz?

ÖĞRENCİ: Hayatımı zorlaştırıyor. Matematik, Türkçe ve Yabancı dil derslerinde kafam karışıyor.Ama en çok Türkçe dersinde zorlanıyorum.Kelimeleri çok karıştırıyorum.Diğer arkadaşlarıma göre zeka bakımından daha düşük olduğumu zannediyordum.Bu durum beni çok korkutuyor.

ÖĞRETMEN: Disleksik olduğunuzu öğrenince ne hissettiniz?

ÖĞRENCİ: Çok küçüktüm 1.sınıfa gidiyordum. İlaç içince geçer sandım. Bir şey yapamayacağımı sanıyordum sonra “ Yerdeki Yıldızlar” filmini izledim ve disleksiyi daha iyi anladım. Yalnız olmadığımı fark etmek beni mutlu etmişti Korkularım azaldı. Benim öğretmenim de arkadaşlarıma bu filmi izletti, onlarda benim durumumu daha iyi anladılar. Disleksi olduğum için bazen mutlu oluyorum ama bazen kafam karışıyor.

ÖĞRETMEN: Disleksi sana ne öğretti?

ÖĞRENCİ: Benim için hayatın zor geçeceğini öğretti. Yalnız olmadığımı anladım. Düzenli ve çok çalışırsam, sorunların üstesinden gelebileceğimi öğretti bana. ”

ÖĞRETMEN: Disleksiden şikâyetin nedir?

ÖĞRENCİ: Ödevler beni çok yoruyor. Dinlenmek için az zamanım var. Çünkü çok tekrar yapmam gerekiyor. Bazen arkadaşlarım beni anlamıyor ve dışlıyorlar, yalnız kalıyorum. Sesli okumayı sevmiyorum. Yazı yazarken elim ağrıyor ve çok hata yapıyorum. “s ve z” “k ve g” “f ve k” harflerini karıştırıyorum. Örneğin: “fil” yazacağıma “vil” yazıyorum. Problem çözmek tam bir işkence, kafam çok karışıyor. Hangi işlemi yapacağımı bilemiyorum. Yabancı dil öğrenemiyorum. İngilizce harfleri, okumak ve yazmakta zorlanıyorum.

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

24

ÖĞRETMEN: Disleksili diğer arkadaşlarına ne tavsiye edebilirsiniz?

ÖĞRENCİ: Anne ve babalarıyla konuşmalılar. Öğretmenlerini iyi dinlemeliler, onların tavsiyelerine uymalılar. Sabırlı olmaları gerektiğini söyleyebilirim.

ÖĞRETMEN: Gelecekle ilgili ne gibi hayallerin var?

ÖĞRENCİ: Ben insanlar için bir şeyler yapmak istiyorum. Ünlü olmak istiyorum. Değişik tasarımlar yapmayı ve yeni şeyler tasarlayıp yaratmayı seviyorum. Daha önce hiç yapılmamış bilgisayar oyunları yapmak istiyorum. Mutlu olmak istiyorum. Herkesin beni anlamasını istiyorum.

11.2.6 8inci Sınıfta disleksi tanı koyulan bir öğrenciyle röportaj[1]

Röportajı yapan: Ortaokul yabancı dil öğretmenleri

1. Disleksi senin için ne demek?

Eğitimimin önünde bir zorluk demek.

2. Ne zaman disleksi ile ilgili zorluklar yaşamaya başladın veya kaç yaşında bunu fark ettin?

8. sınıfta kendim fark ettim, anneme söyledim. Sonra sınıf öğretmenime söyledik. Sınıf

öğretmenim bizi doktora yönlendirdi.

3. Disleksi olduğunu öğrenince nasıl hissettin?

Disleksi utanmama sebep oluyor çünkü belli yaştasın, ama okuma bilmediğini sanıyorlar.

Okurken kelimeleri toparlayamıyorum, kafam karışıyor, her şey birbirine giriyor. Başkaları

disleksi olduğunu, bunları yaşadığını bilmediği için onların gözünde aptal duruma düşmek

istemiyorsun.

4. Ne tür zorluklar yaşadın?

Evde ve özel hayatımda zorluk yaşamadım. Yalnız eğitim hayatımda sıkıntı çekiyorum.

5. Ne tür bir destek gördün?

Ailem beni doktora götürdü ve teşhis koyuldu. Ama doktordan sadece anlayış göstermek

konusunda destek gördüm. Doktor üç test yaptı. Ama testlerin sonuçlarını almak için başka

bir hastaneye gitmem gerekti. Disleksimi düzeltmek, dikkatimi toplamamı kolaylaştırmak için

Tarih kitaplar verdi.

6. Genel olarak gördüğün destekten memnun kaldın mı?

Verilen destek yetersizdi. Kesinlikle memnum kalmadım.

7. Sen nasıl bir destek görmeyi isterdin?

Disleksi ile ilgili okullarda programlar olabilir. Daha fazla çalışmalar yapılabilir.

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

25

8. Hâlâ destek alıyor musun?

Destek diyemem ama onunla yaşamayı bir biçimde öğretmeye çalışıyorlar. Sen de

öğreniyorsun o ya da bu biçimde.

9. Geleceği düşündüğünde disleksi ile ilgili endişe veya korku taşıyor musun?

Hayır. Çok sevdiğim bir arkadaşımda da disleksi olduğunu öğrendim. Benim gibi birini

tanımak beni rahatlattı. Artık daha iyi hissediyorum.

10. Disleksi konusunda Türkiye’deki insanlara seslenebilseydin ne söylerdin onlara?

Seslenebilseydim onlara şunu söylemek isterdim: “Lütfen bu dar kafaları bir kenara bırakın.

Disleksiyi bir çeşit hastalık olarak görün. Disleksi olmak bizim elimizde değil ki. Bizi

dışlamayın. Bize aptalmışız gibi davranmayın” derdim.

11. Türkiye’de disleksi konusunda için neler yapılmasını isterdin?

Türkiye’de şu anda bu konuda yapılan hiçbir şey yok maalesef. Amerika’daki okullarda

disleksilere özel tasarlanmış programlar var. Dersleri disleksi eğitimi almış öğretmenlerle

öğreniyorsunuz. Öğretmenler, öğrenciye daha uzun vakit ayırabiliyor, kitapları okuyor,

öğrenciyle birebir çalışıyorlar ama Türkiye’de böyle bir imkân yok.

Almanca Öğretmeni: Gaye KULA

Öğrenci sene başında ne yazık ki durumu hakkında okula hiç bilgi vermedi. Bu nedenle sınıf

içerisindeki alıngan tavırlarını anlamak bizim içim zordu. Öğrencinin genellikle dersten kopuk

hatta hayal alemine dalıyormuş gibi bir görüntüsü vardı. Sorduğunuz neredeyse tüm sorulara

sözlü olarak cevap verebiliyordu. Ama ödev yapmıyor, sınıfta yazı yazmıyordu. Tahtaya

kaldırdığımızda cevabı tahtaya yazması gibi bir durum asla mümkün değildi. Notları kötüye

gidiyordu. Ben kendisine sınavlara çalışmıyor diye biraz kızıyordum.

Çok kibar, iyi niyetli, kesinlikle sevimli bir öğrenciydi. Öğrencinin durumunu 1. dönemin

sonlarında öğrendik. Kimsenin bunu bilmesini ve bu konuda konuşmasını istemiyordu. Çok

hassastı bu konuda.

Disleksi ile ilgili olarak yeterince yardım alamadığı görülüyordu. Sene sonuna doğru notları

iyice düştü, rehberlik birimiyle yapılan çalışmalar sonucunda öğrencinin güzel sanatlar

üzerine bir okula gitmesinin daha doğru olduğuna karar verildi. Tesadüfen derste yapmış

olduğu resimleri gördüğümüzde öğrencinin güzel sanatlarla ilgili bir okuluna gitmesinin

kendisi için kesinlikle daha iyi olacağına şube kurul toplantısında karar verildi.

Kendisiyle bu konuda röportaj yapılmasına adının kesinlikle geçmemesi, röportajın yüz yüze

yapılmaması şartıyla kabul etti. Bu tavrı disleksi olduğu için hâlâ utandığını göstermektedir.

İngilizce Öğretmeni: Sharon Barrett

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

26

Röportajı yaptığımız kız öğrencimiz 2011 yılında benim derslerime katıldı. Ancak bu sınıfla ile

dersim haftada sadece bir saatti ve bu da, elbette, bir öğrenciye tanıyamayacak kadar az bir

zamandı.

Bu öğrencimiz okulumuza geç kayıt oldu. Bu nedenle derslerinde diğer öğrencilere göre geri

kaldı. Öğrencinin dalgın olduğunu, derslerine dikkatini veremediğini gözlemledim. Başlarda

nadiren de olsa dersleriyle ilgili az da olsa çabaladığını gördüm fakat kısa zamanda

çabalamayı bıraktı. Önceleri okula geç başlamadığı için derslerinde zorlandığını düşündüm.

Zamanla sorunun sadece yabancı dil öğrenmekle ilgili olmadığını, derslerde sıkıldığını

anladım.

Yabancı dil öğrenmek kolay değil. Normal bir öğrenci bile derslere geç başlamadığında sınıfın

geri kalanına yetişmekte zorlanıyor. Ne yazık ki öğrencinin durumunu ben fark edemedim.

Dersleri iyice kötüye gidince öğrenci ailesiyle birlikte rehber öğretmenleri durumu açıkladı.

Durumu öğrenildikten sonra öğrenci kendisi için daha iyi olacağı düşünülerek başka bir okula

sevk edildi.

[1] Gizli kalmasını istediği için öğrencimizin ismini vermiyoruz.

11.3 Öğretmen Görüşü

11.3.1 Üç öğrencimden söz edeceğim

Ceren, Vildan ve Mehmet birinci sınıfa, okul tarafından zorla getirtilen öğrencilerdi. Okula

bir ay geç başlamışlardı. Ceren, nine ve dedesiyle yaşayan, anne ve babası ayrılmış, bakımsız,

zayıf fakat özgüvenli bir öğrenciydi. Vildan, anne babası okuma yazma bilmeyen, beş

kardeşten ikincisiydi. Annesi zaman zaman dilencilik yapmaya çıkarken, Vildan'da evde

bırakılan kardeşlere bakan ve öyle günlerde okula gelemeyen öğrencimdi. Mehmet ise anne

babasıyla yaşayan, okula velisinin isteğiyle bir yıl geç başlayan öğrencimdi. Bir yıl geç

başlamasına rağmen annesi o yıl da okula göndermek istemiyordu. Mehmet'in hala kakasını

altına yaptığını bu yüzden okula gelmesini istemediğini söylemişti. Bu öğrenciler okula

başladıklarında, biz okuma yazma müfredatına göre, gereken 3 harfi (e,l,a) ve bununla

yapılabilecek, hece, kelime ve cümle çalışmalarını yapıyorduk.

Ceren, daha ilk günden dersle ilgili sorduğum sorulara parmak kaldırıyor, yanlış cevaplar

vermesine rağmen ısrarla parmağını kaldırmaya devam ediyordu. Bu benim çok hoşuma

gidiyordu. İlk bir hafta sonunda Ceren bu üç harfi ve birleştirmelerini öğrenmiş

yapıyordu. Diğer derslerde de katılımcı olmasına rağmen matematik derslerinde Ceren sınıfta

yokmuş gibi davranıyordu. İlk konularımız geometrik şekillerdi. Sadece isimlerini

öğrenmeleri yeterliydi. Ama bu isimler (kareye-dikdörtgen, daireye -silindir gibi) sürekli

karışıyordu. Aritmetik kısmında işler iyice zorlaştı. Sayıları tanımakta zorlanıyor, bazı

rakamları (2-3-7 gibi) ters yazabiliyordu. Toplama çıkarma işlemlerinde parmaklarıyla basit

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

27

hesapları yapabiliyor, ancak aynı işlemi zihinden yapamıyordu. Örneğin; 2+1=? 3-2=? gibi

işlemleri yapamıyordu. Ailesi yani dede ve ninesi çağırmalarıma rağmen okula gelmiyor,

çocuğun eksik malzemelerini almıyorlardı. Ben de açıkçası evlerine gitmeye

çekiniyordum. Çünkü mahallede istenmeyen sorunlu bir aileydi. Okuma, yazmayı

öğrenebilmesine rağmen matematiği öğrenememesi, oğlumda da aynı sorunu yaşadığım için

ben de disleksiyi (o zamanlar diskalkuliyi bilmiyordum) çağrıştırdı. Fakat profesyonel destek

alabilmesi için tek başıma işe koyulmanın doğru olup olmadığına karar veremedim. Sınıfta

elimden geleni yapmaya çalıştım ama evden tekrar boş olarak bana döndü. Böylelikle 1. sınıfı

bitirdik.2. sınıfa başladığımızda Ceren 'in dedesinin bir adamı yaralamış olması nedeniyle

mahalleden taşınmış olduklarını öğrendim. Fakat o yıl Ceren 'in başka bir okuldan nakli de

istenmedi. Ceren birgün mahallede oturan akrabalarını ziyarete geldiğinde, sınıftan gördüğü

arkadaşlarına okula gitmediğini söylemiş. Biz 3. sınıfa başladığımızda Ceren 'in naklinin başka

bir okula alındığını öğrendim. O, ikinci sınıftan devam edecekti. Biz 3.sınıftayken Ceren yine

birgün bir akrabalarının cenazesine katılmak için ninesiyle mahalleye ve oradan da okula

gelmişti. Hemen sarıldık ve sınıfa gelmesini istedim. Sınıfta ona okuma yaptırdım, çok

gerilemişti. Yazısı kötülemiş, matematik bilgisi yok gibiydi. Ceren için çok üzüldüm. Kendimi

de bu konuda suçladım. Disleksi ile ilgili yeterli donanıma sahip olsam belki onun için

birşeyler yapabilir miydim? Ama ailesinin (anne, baba, dede nine) sahip çıkmadığı bir çocuğa

ne kadar fazla yardım edebilirim ki? gibi sorular hala aklımı kurcalıyor. Ailesinin var ama yok

olması, disleksiyi hiç duymamış öğretmenlerden eğitimine devam edebilmesi ne kadar

sürebilir ki? Ceren kaybedilmiş bir çocuk olsun istemiyorum.

Şimdi de Vildan'ı anlatmak istiyorum.

Vildan aynı zamanda Ceren'in akrabası. O da ailesi sorunlu bir öğrenci. Okula gelen bir

ağabeyi var. Başka da okuma yazma öğrenmesinde yardımcı olabilecek kimse yoktu. Vildan

okuma yazmayı sene sonuna doğru öğrendi. Yazısı bozuktu. Matematik hiç yoktu. Özgüveni

hiç olmadığı için diğer öğrencilere zarar vererek veya küfür ederek dikkat çekmeye

çalışırdı. Birinci sınıfın sonunda okuma bayramı düzenledik. Vildan önce eğlenceye gelmedi

ancak etrafımızda dönüp duruyordu. Onu da zorla eğlenceye aldık. Vildan müzikle uyumlu

çok güzel dans ediyordu. Böyle bir müzik kulağı ve ritm duygusu ben de yine disleksiyi

çağrıştırdı. Bu yönüyle onu hep öne çıkarmaya çalıştım. 3.sınıfa kadar olumsuz davranışlar

düzelmesine rağmen, okul başarısında hiçbir artış gözlemleyemedim. Hep sadece okuma

yazma bilen bir öğrenci olarak kaldı. Fakat müzik derslerinde ve dans konusunda çok

özgüvenliydi. Yine ebeveynleri yaşayan ama olmayan bir çocuk karşımdaydı. Vildan fizik

olarak da, müzik kulağıyla da çok iyi bir dansçı olabilecekken ilgisiz aile yüzünden yok olmaya

yüz tutacak. Çünkü dansçılık, ilgi ve masraf gerektiren bir eğitim süreci. Şehirdeki özel dans

merkezleri çok pahalı ve çocuğunu okula bile göndermek istemeyen bu aile böyle merkezlere

asla gönderemez. Üstelik bu çocuk sanatsal açıdan yetersiz olan ilimizde nereye kadar

gidebilir? Acaba bir zeka problemi var mı, yoksa herşey ilgisizlik mi, disleksi mi? Bir zeka

problemi olsa böyle dans edebilir mi? diye de düşünmüyor değilim. Ama yine de bu yıl (şimdi

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

28

4.sınıfız), ailesiyle görüşüp (ki kabul edeceklerini hiç sanmıyorum), kendim bir sponsor

arayarak onu bir müzik ve dans merkezine yönlendirmek için çalışacağım.

Mehmet de Ceren ve Vildan'la akraba olan bir öğrencim.

Bir yıl gecikmeli olrak okula başlayacak olmasına rağmen annesi tuvalete gitmediği için

okula göndermek istemiyordu. Yasal olarak ise okula gelmesi gerekiyordu. Bu yüzden ve okul

idaresinin ısrarıyla Mehmet 1. SınıfaVildan ve Ceren'le birlikte 1 ay gecikmeli başladı. Ancak

Mehmet o yıl okula düzenli olarak gelmedi. Devamsız olduğu günler, geldiği günlerden

fazlaydı. Doğal olarak o yıl hiçbirşey öğrenemedi. Biz ikinci sınıfa geçtiğimizde Mehmet'te

yine okul idaresinin isteğiyle 2.sınıfa geçti. Ancak biz ikinci sınıf derslerini yaparken Mehmet

çok sıkılıyor ve çevresini rahatsız ediyordu. Öğrencilerin bireysel çalışmaları sırasında ben

Mehmet'le özel olarak ilgilenmeme rağmen bu yeterli olmuyordu. Bu yüzden o yıl 1. sınıf

okutan arkadaşlarımdan yardım istedim ve böylelikle Mehmet 1. sınıfın derslerine katılmaya

başladı. Fakat Mehmet hep bizim sınıfa gelmek istiyordu.1. dönem okumayı çözememesine

rağmen 2.dönem tekrar bizim sınıfa geldi. Ben yine onunla ilgileniyordum. Annesi ise evde

ders çalıştıramadığını, sürekli sokakta oyun oynadığını söylüyordu. Verdiğim ödevlerin hiçbiri

yapılmadan geliyordu.2. sınıfta da çok büyük bir gelişme kaydetmden 3. sınıfa

geçtik. Mehmet 3.sınıfta daha gayretliydi. Ben de disleksi konusunda biraz daha

bilgiliydim. Mehmet sözel olarak anlattıklarımı anlatabiliyor, sorularıma cevap

verebiliyordu. Matematik dersini çok seviyordu. Ama tabii ki ben ona 1.sınıf düzeyinde daha

çok görsel içeren testler ve ödevler veriyordum. Mehmet yavaş yavaş okumaya

başlamıştı. Ama yazısı satırların arasında uçuşuyordu. Dört çizgili defterin orta iki çizgisi

arasına harfleri oturtabilmemiz yaklaşık 2 ay sürdü. Düz çizgili ve kareli defterleri ise hala

kullanamıyordu. Mehmet okuma ve yazma çalışmalarını yapmaktan hiç hoşlanmıyor,

kendisine sürekli matematik çalışması vermemi istiyordu. Fakat okumayı heceleyerek

yaptığı için problemleri anlamıyordu. Aynı problemi ben okuduğumda ise anlıyor ve doğru

çözüyordu. Bu izlenim onun disleksi olduğu şüphesini arttırdı. Çünkü okuma yaparken de

Mehmet heceleri çoğunlukla (al-la, ku-uk gibi) ters söylüyor, ben uyarınca

düzeltiyordu. Ayrıca yine d-b, s-z gibi harfleri hep karıştırıyordu. Dinlediği şeyleri sözlü olarak

anlayıp, anlatıyor ama iş yazıya, okumaya gelince bitiyordu. Annesine de birgün disleksiden

söz ettim. Fakat anne beni boş boş dinledi ve yardım alınabilecek hiçbir kuruma

başvurmadı. Kaldı ki yaşadığımız şehirde disleksi konusunda yardımcı olabilecek kimse de

pek yoktu. RAM'a gönderiyoruz, her çocuk ya normal ya da hiperaktif olarak geri geliyor. Bu

güne kadar kendi okulumda RAM'a gidip de disleksi tanısıyla dönen tek bir öğrenci bile

görmedim. İlimizdeki psikiyatrlarında bu konuda yeterli olmadığını, kendi oğlumun

küçüklüğündeki ve yeğenimin araştırılmaları sırasında gördüm. Bu yıl 31 Mayısta Adana'da

düzenlenen bir sempozyumdan haberdar oldum ve sempozyuma gittim ve orada Oğuzhan

Kırdök Hocam ile tanıştım. Kendisi Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde Özel Eğitim

Öğretmenliği bölüm başkanı ve kendisi de disleksili. İlk defa yardım alabileceğim birisiyle

tanıştığım için çok mutluydum. Bu defa da eğitim öğretim yılının sonu gelmişti. Gelecek yıl

(4. sınıfta) da Mehmet için Oğuzhan Hocamla iletişim kurarak yardım alabileceğimi

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

29

umuyorum. Bu yıl içinde okuma yazma öğrenmiş olması bile herhalde iyi bir adımdır, diye

düşünüyorum. Matematik alanında umarım Oğuzhan Hocam'ında desteğiyle çok daha iyi

oluruz .

Claire hanım, mümkün olduğunca özetleyerek öğrencilerimi anlatmaya çalıştım. Bu

öğrenciler henüz hiçbir şekilde araştırılmadılar. Ben sadece kendi okuduklarım ve

araştırdıklarımla disleksi olabileceklerini düşünüyorum. Çok yeterli bilgim olmadığından

onlara yardım konusunda da yetersiz kaldığımı düşünüyorum. Bu çalışmaların bana, tüm

öğretmenlere, ebeveynlere ve tüm çocuklarımıza bir umut ışığı olmasını içtenlikle diliyorum.

F.E. sınıf öğretmeni

Not: Kimliklerini gizli kalması için çocukların isimleri ve ilin ismi değiştirildi.

11.3.2 Dakikada 8 kelime

Daha önce okuma güçlüğü üzerinde çalışan ve ders veren bir sınıf öğretmeni idim. Sınıfımda

ve okulumda okumaya geçemeyen öğrencilere ders veriyordum. Bunu bilen yakın çevrem ve

arkadaşlarımdan biri çocuğunun 1.sınıfın Şubat ayında bana gelerek öğrencimiz Mustafa 'in

okuyamadığını belirtti. Mustafa Ankara'in en kaliteli kolejlerinden olan Xxx Kolejine

gidiyordu. Baba işletme anne eczacı mezunu idi. Çocuklarına çok ilgililerdi. Ailenin

ekonomik durumu iyi idi. Mustafa duruşu, hareketleri ve konuşması ile 1.sınıf bir öğrenciden

çok 3.4. sınıf bir öğrenci gibi idi. Yani yaşına göre olgun, zeki, akıllı idi. (Bunları belirtmemin

sebebi okul başarısında ailenin sosyo-ekonomik durumu, okur yazarlığı, okuduğu okul, aldığı

eğitim, çevre ve zeka faktörleri etkili olduğu düşüncesi).

Bana ilk geldiğinde Mustafa dakikada 8 kelime okuyabiliyordu. Benzer harflerli karıştırıyordu.

''b''harfini ''d'' şeklinde okuma gibi. Ritmik saymalarda çok kötü idi. Günleri karıştırıyor, hafta

ay kavramlarını bilmiyordu.... Bunları internette aratınca google bizi disleksi ile ilgili sitelere

yönlendirdi. Burada sorunumuzu araştırmaya başladık ancak yeterli bir bilgiye ulaşamadık.

Sonrasında Türkiye'nin çeşitli yerlerinde psikolog, psikiyatri, ve eğitim uzmanlarına danıştık.

Eğitimle ilgili kurumlara bilgi almak için başvuru yaptık ama hiç bir yerden bizi tatmin edecek

bilgilere ulaşamadık. Bu süreçte Mustafa çok yıprandı tabi. ''Ben hasta mıyım ki beni sürekli

doktorlara (psikolog, psikiyatri...) götürüyorsunuz?'' ifadesini kullanınca artık biz bir yerlere

başvurmaktan vazgeçtik ve Mustafa'ya ben haftanın 5 günü özel ders vermeye başladım. Bu

süreçte Mustafa’yla yaklaşık 3 ay ne yaptığımızı bilmeden çalıştık fakat daha sonra

Mustafa’yla çalışırken görselliğe çok fazla önem vermem gerektiğini anladım....

Sonrasında zor bir süreç olsa da Mustafa şuan 2.sınıfı bitirdi ve dakika da 80 kelime okuya

biliyor; daha önce yaptığı hataları örneğin kelimelere harf ekleme, çıkarma, kelime atlama vs.

çok az yapıyor. Tabi Mustafa sınıf seviyesinde ve istenilen bir seviyede olmasa da bence

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

30

Mustafa'yla biz bayağı bir ilerleme kaydettik. Tabi burada bazı öğretmen arkadaşların

tepkileri de oldu hatta kendi sınıf öğretmeni bile disleksi olduğuna inanmadığını ailenin

gereksiz yere özel ders aldırdığını ifade etti. Halen çevremde disleksinin bir safsata olduğu

düşüncesinde olan bir çok eğitimci ve veli bana bunu söylemekte. ''Sen eğitim vermesen de

çocuk yıllar geçtikçe ve eğitim aldıkça okumayı öğrenecektir.'' ifadesini de çok duyuyorum.

Ama ben şunu da görüyorum lise 3.sınıfın da olup okuma yazma öğrenemeyen öğrenciler....

Bu açıdan DysLang projesinin önemi artıyor. İnsanlara disleksi ile ilgili yapılabilecek herşey.

Disleksiyi anlatmak, disleksiyi anlamak, disleksi tanısı koymak..... Doğru ve bilinçli eğitim

verildiğinde her çocuk başarılı olabilir. Yeterki onları anlayabilelim.....

11.3.3 Testler... Ülkemizde özel ve de resmi kurumlarda test yapmaya yetkili

uzmanlardan bazılarında disleksi tanısı nasıl konulur o konuda eksiklik var. Yaşadığım bir

örneği paylaşayım sizinle. ÇANAKKALE bir öğrenciye test yapılıyor. Performans IQ 155 Sözel

IQ 134 çıkıyor. ama bu çocuğun raporuna sadece ÜSTÜN ZEKALI yazılıyor. Çocuğun okuma

performansına bakılmadığından ve sözel IQ performans IQ arsındaki farkı

ANLAMLANDIRMADIĞI için bu çocuk dislekesi olmasına rağmen aile çocuğun uyum

sağlamadığından ve üstün zekalı olduğundan okuma performansının düşük olduğunu sanıyor.

Bu konuda rehberlik araştırma merkezleri ve zeka testi yapaılan kişi ve kurumları

bilgilendirmek gerekiyor.

11.3.4 Ölağan üstü resimleri

2012-2013 eğitim- öğretim yılında bir öğretmenimizin dislektik öğrencisini keşfedişi…

Bununla başlayan süreci aktarmak istiyorum.

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

31

Şekil 1

Bireysel resim çalışmalarında yaptığı resimler çok orijinaldi; farklıydı, yani kesinlikle

birinci sınıf seviyesinde bir öğrencinin yapabileceği bir resim değildi, on yıllık öğretmenim ve

her sınıfı da okuttum bugüne kadar hiçbir ilkokul öğrencisinin böyle resim yaptığını

görmedim. Olağanüstü resimleri vardı; çok ince

ayrıntılar, çok farklı, bir resim öğretmeni bile görse çok

etkilenirdi inanıyorum. Resimleri dikkatimi çekince

rehber öğretmene gösterdim, ilk gördüğünde şok oldu

ve “farklı bir öğrenci” dedi. Sadece resme bakarak

otizmin alt dalı diye düşündü. Olağanüstü bir resim

yeteneği ve hayal gücü var ve onları kâğıda dökebiliyor.

Olağanüstü hayal gücü derken gökyüzünde bir sürü

gezegen çizebiliyor, oradaki füzeleri yapabiliyor

yıldızları yapabiliyor, ayrıca kayan yıldızları yapabiliyor;

çok genel bir bakış açısı var. Tek bir şey, tek bir obje

yapıp bırakmıyor, çok bütüncül. Çanakkale Şehitlerini Anma Haftası’nda 18 Mart’ta sınıfta

konuyu anlatıp bir resim yapmalarını istediğim zaman bana getirdiği resim olağanüstüydü. En

ince ayrıntısına kadar bayraklar, silahlar, mermiler, silahlarda süngüler, miğferler, her yerdeki

o küçük nesneleri öyle bir işliyor ki incelenmesi lazım. Bence resim konusunda yoğunlaşırsa

gerçekten gelecekte iyi bir ressam olur daha birinci sınıftayken böyleyse. Çok müthiş araba

modelleri çiziyor.

Öğrencimin okuma- yazmada farklı olduğunu “e” sesini vermeye başlayınca fark ettim,

uyum ayları bittikten sonra Aralık ayında fark ettim. Başarılı bir çocuk, sözel olarak iyi, cevap

veriyor, boyama- kesme- yapıştırma etkinliklerini yapabiliyor, ancak “e” sesini verdik; çocuk

yapamıyor. Bir ay boyunca çocuk “e” yi zor yaptı. Zor yaptı derken çocuk “e” yi bir türlü

çizemedi; aşağı bakıyor, yukarı bakıyor, sağa bakıyor, sola bakıyor “e” leri hep bu şekilde idi. O

kadar zorlandı ki, normalde vasat dediğimiz öğrenci en geç bir haftada öğrenir, dışarıdan

baktığında parlak bir öğrencinin “e” yi çizememesi çok enteresan, yani yapamadı gerçekten

yapamadı. Ama şu anda ünlü harfleri tanıyor, ancak bir yılda ünlü harfleri öğrenebildik. Bütün

harfleri resimle anlattık; mesela elmanın “e” si, bir ayı çizdik içine ayının “a” sı yazdık bunun

gibi.

Arkadaşlarıyla çok fazla bir arada olmuyor hatta bireysel takılıyor diyebiliriz. İstediği

zaman güzel iletişim kurabiliyor ama istemediği zaman yapmıyor. Geçen yıl önceki senelerde

gittiği kreşten arkadaşı olan bir öğrencimle aynı sınıfta oldukları bir arkadaşı ile çok iyiydi.

Ancak çok fazla hasta oluyordu ve devamsızlığı hafta da 2-3 güne çıkabiliyordu. Bu da okul

başarısını olumsuz etkiledi. Onun haricinde o eski arkadaşı ile beraberdi ama bu yıl grubun bir

üyesi oldu artık. Arkadaşları ile maç yapabiliyor mesela. Benimle olan iletişimi güzel,

diyaloğumuz güzel. Bu yıl daha çok sosyalleşti, geçen yıl daha bireyseldi, istediği arkadaşı ile

iletişim kuruyordu. Mesela geçen gün küçük oğluma şunu anlattı; kar yağmıştı ve oğlum (4,5

yaşında bir erkek çocuğu) bizim evin çatısı var dedi oğlum terasta kartopu oynadıklarını

anlatmaya çalışıyordu. Öğrencim oğluma çok komiksin bütün evlerin çatısı vardır ki dedi;

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

32

Şekil 2

Şekil 3

sanki büyümüş de küçülmüş gibi. Zorlandığı tek şey gerçekten okuma- yazma çalışmaları.

Özel eğitime gidiyor ve orada üç öğretmeni varmış, “ümitliyiz, olumlu gelişmeler var”

şeklinde bahsediyorlarmış. Aslında böyle bir sıkıntısı olmasa birinci olabilecek bir öğrenci.

Mesela bir hikâye oku, resmini yap de sorular sor; çok güzel cevaplar verir, yorum da yapar;

eş anlamlı ve zıt anlamlı kelimeleri söyleyebiliyor, derse katılmak için gayret ediyor. Tek

sıkıntısı okuma-yazma.

Bir süre sonra el yazısında zorlandığımızı fark

ettim. Ünlüleri yazması kolay oldu onun için. Sonra

bana rehberlik için geldiğinde müfettiş, “p,ç,t,k sert

ünsüzlerini verin” dedi, ilk üç harfi yaptı ama “k” yı

biraz girintili çıkıntılı olduğu için “l” gibi yazmaya

başladı. Tek harekette yapılmıyor, yukarıdan aşağıya

iniliyor ve sonra tekrar çıkılıyor bir anda “k”, “e”

oldu. Tahtada, defterde birçok şeyi denedim ama

sonra rehber öğretmenimize sordum düz yazıya

geçtim, “k” harfi ile. Daha rahatladı sanki çocuk,

üstünden bir yük kalktı gibi.

Annesi ona dik el yazısının olduğu hikaye

kitaplarını çokça okuyormuş; yeni yıl kartı yazdırdım ben

yazdım o tahtadan geçirdi çok güzel yazabilmiş, sadece

simgeleri karıştırmış; “Seni yılınız kutlu olsun, yeni çok

seviyorum”. Düz yazıyı zorlanmadan güzel yazıyor. Eğik

yazıda okumada zorlanmıyor, ama yazım kısmında

zorlanıyor.

Yazma öğretimini ise mesela “balon” diyorum elli

tane “b” yapıyoruz bir balon içine, ya da “bebek”.

Günlük hayatından örnekler veriyorum. Sevdiklerinden

örnekler veriyorum; mesela “i” harfinde babasının adını

kullandım, “n” harfinde annesinin adını. Hayatından

parçalar, kesitler alıyorum. “dedeni seviyor musun? En

sevdiğin hayvan hangisi?” gibi sorulara aldığım

cevaplara göre resimleri belirliyorum, küçük oyuncaklarla dersi işliyorum. Kes-yapıştır, resmin

içine ilgili harfi tekrarlayarak yazma ve boyama; ama kendisinin bulması önemli. Ailesi

yayınevlerinin vermiş olduğu renkli, resimli ve ¼ A4 boyutunda harfleri vermiştim, evlerine

asmışlar. Onlarla kodlayarak tekrar yapmış oluyor. Hayat Bilgisi, Görsel Sanatlar, Müzik ile

Oyun ve Fiziki Etkinlikler derslerinde sınıfla beraber ama Türkçe ve Matematik’ te okuma-

yazma çalışması yapıyor.

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

33

Okumada sabah ilk derslerde karmaşıklık yaşıyor, bakıyor mesela harfe bildiği harfleri

sıralıyor, ama o gün tekrar yaptıktan sonra ikinci üçüncü derslerde kolay okuyabiliyor. Yavaş

öğreniyor. İlk öğrendiği ünsüzleri daha iyi hatırlayabiliyor. “m” ile “n”yı “b” ile “p”yı

karıştırabiliyor. Tekrar yaptıktan sonraki derslerde daha rahat okuyor, harfleri karıştırmıyor.

Bazı dönemlerde ilgisi çok dağınık oluyor, mesela defterini getirmesini en az on kere

söylüyorum ama gelmiyor; kendim gidip almak zorunda kalıyorum. Bir süre sonra toparlıyor.

Öyle olduğu zamanlarda rehber öğretmeni ile görüşmelere gönderiyorum sonra toparlıyor

kendisini. Evde de babasını daha çok dinliyormuş. Okulda da erkek öğrencilerle daha iyi

anlaşabiliyor. Onların içinde de en çok ortak yaşantıları olduğu için kreşten arkadaşını tercih

ediyor. Sıkılıyor da olabilir çünkü artık kitap okumak istiyor, arkadaşları ile okuyup yazmak

istiyor. Annesine sürekli bunu soruyormuş; “Ben ne zaman arkadaşlarım gibi

okuyabileceğim?”. Okuma- yazma ile ilgili sıkıntısı olduğunun farkında. Bir yıldır okuma-

yazma üzerine çalışıyoruz, arkadaşlarının üç ayda yaptığını o on iki ayda zorlanarak yapıyor.

Yılın başında aile bana hiçbir şeyden bahsetmemişti. Çocuk ile ilgili değişiklikleri fark

ettiğimde aileye bunu belirttim, onlar çocuğun elini sobada yaktığını ancak yanmasına

rağmen fark etmediğini, canının acısı ile elini çekmediği için etrafı koku sardıktan sonra

onların sobadan uzaklaştırdığını, bir yaşına kadar göz teması kurmayıp ağlamadığını ifade

ettiler. Çocukluğunda da farklı olduğunu belirttiler. Örneğin geçen yıl özel bir günde törende

tüm öğrenciler hazır ol vaziyetinde iken o sağa- sola dönüyordu değişik davranıyordu, müdür

bey onun bu bağımsız ve bireysel hallerine dikkat etmiş, dışardan fark edilecek davranışları

vardı. Öğrencimi takip ettiğim ve gözlemlediğim süre içinde zümre arkadaşlarım ile

belirlediğim değişik davranışları paylaştım. Öğrencinin resimlerini gösterdim. Her öğretmen

nöbetlerinde ve sınıfa gittiklerinde çocuğun farklı olduğunun dikkatlerini çektiğini belirtti. Bir

öğretmen arkadaşım disleksi konusunda bilgisi olduğunu ve çocuğun dislektik olabileceğini ya

da belki de üstün yetenekli olabileceğini belirtti. Öğrencimin ailesini çağırdım ve o öğretmen

arkadaşımla beraber bir görüşme yaptık. Bu sırada öğrencim de yakınlarımızda geziniyordu.

Ancak bu görüşmeden önce öğretmen arkadaşım şöyle bir yol izlemek istedi. Sınıfa sık sık

gelip öğrenci ile selamlaşıp resim çizme faaliyeti

yapmaya başladı. Öğrenciye kendisini benimsetti. Aile

ile görüşme esnasında anne çok paniklemiş bir

şekilde “Öğretmen hanım bana yanımdan kayan

yıldızlar geçtiğini söylüyor. Ben buna nasıl inanıp ne

diyeyim?” şeklinde bu duruma hazır olmadığını ve

çaresizliğini dile getirdi. Baba, anneye göre daha

sakindi, bu konu ile ilgili yapmıştı. Daha çok

çocuğuma nasıl yardım edebilirim, nasıl bilinçli

davranabilirim şeklinde yaklaşıyordu. Öğretmen

arkadaşımla öncelikle anneyi sakinleştirdik ve orada

anneye çocuğunun penceresinden bakması gerektiğini diğer türlü onun içine kapanacağını

anlattık. Öğretmen arkadaşım öğrencinin duyabileceği şekilde çocuğun annesine hitaben

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

34

heyecanla ve yüksek sesle “Bakın yanınızdan nasıl güzel ve parlak bir yıldız geçti! Gördünüz

mü?” diye sordu. Çocuk tam bu anda bizlere baktı ve gülümsedi, annesine sorgulayıcı şekilde

baktı. Öğrencimin tek istediği onun penceresinden bakılabilmesi ve gördükleri ile dalga

geçilmemesi diye düşündüm. Öğretmen arkadaşım bir film tavsiyesinde bulundu ve ara ara

görüşmelerimiz bu şekilde devam etti. Bir sonraki görüşmede baba daha rahat anne ise daha

ılımlı ve sakindi, filmi izlemişlerdi. Ve çocuklarını şimdi daha iyi anladıklarını dile getirdiler.

Bireysel ilgi olması onu okula bağlıyor, okulu

sevdiğini ve okuma- yazma öğrenmek istediğini

belirtiyormuş, bu yıl daha az devamsızlık yapıyor,

öğrenme bozukluğu, davranış bozukluğu olan

kuralsız çocukların olduğu bir sınıfta herhangi bir

sorunu bulunmayan öğrencilerin olduğu gruba bir

üye ve sevilen çocuk olmaya başladı.

Öğretmenimiz zorlu bir süreçte olduğunun

ve bul yolda öğrencisini yalnız bırakmaması

gerektiğini farkında. Her dersinde mevcut

öğrencilerinin yanında özel bir zaman ayırıp

dislektik öğrencisi ile ilgilenmesi, okul rehber öğretmeni ile işbirliği yapması ve veli ile

arasındaki iletişimi güçlü tutması sonucu; öğrencinin etrafındaki yetişkin grubunu olumlu bir

şekilde aktive etmiş ve öğrencinin kaybolup gitmesine engel olabilmiştir. Her dislektik

çocuğun bu kadar şanslı olabilmesi dileğiyle… Disleksi bir hastalık değildir. Dolayısıyla tedavisi

de yoktur, onlara yardımcı olmak tüm toplumun borcudur. İçimizdeki cevherleri fark edip

destekleyelim…

Tuğba HARMANKAYA

Kaynakça

Resimlerin alındığı internet sayfaları bağlantıları aşağıda verilmiştir.

Başlık Resmi: http://www.inploid.com/t/disleksi-icin-en-iyi-tedaviler-nelerdir-/30152/

Şekil1: http://andredindisyan.com.tr/ogrenme-guclugu-ve-disleksi/

Şekil 2: http://medulamedula.com/cocuklarda-disleksi-belirtileri-ve-yapilmasi-gerekenler

Şekil 3: http://www.birdolapkitap.com/2010/09/14/bende-disleksi-var/

Şekil 4: http://sehrengizdergisi.wordpress.com/2011/10/22/531/

Şekil 5: http://www.birdolapkitap.com/2010/09/14/bende-disleksi-var/

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

35

11.4 Okulda derste disleksi

11.4.1 OKUMA GÜÇLÜĞÜ VE DİSLEKSİ: Modüllü etkinlikler

Disleksi yaşıtları ile aynı veya yaşıtlarından daha üstün zekaya sahip olan bireylerin genellikle okuma

alanında güçlük yaşaması ile kendini belli eden bir tür farklılıktır. Bu farklılık sadece okuma güçlüğü

olarak değil, yazma, heceleme vb. güçlükler olarak da karşımıza çıkabilir. Projenin konusu disleksi fakat

ve disleksi bir tür özel öğrenme güçlüğüdür. Burada disleksik özellikler göstermeyen fakat okuma

problemi olan çocuklarla yaptığım bir çalışmayı paylaşmak istiyorum:

Okuma Güçlüğü çeken öğrencilerle örnek bir çalışma:

Geçen sene yeni bir okula tayinim çıktığında 4. Sınıfları okutmuştum. Sınıf mevcudu 16 idi.

Sınıfın seviyesini belirlemek için sene başında bir seviye belirleme sınavı yaptım. Genel olarak iyi

öğrenciler olmasına rağmen birçok öğrenci okuma konusunda zayıftı. Bütün derslerin temeli okuma,

yazma, okuduğunu anlama ve yorumlamaya dayandığı için bu öğrenciler diğer derslerinde de

başarısızdı. 8 öğrenci dakikada 80 kelimenin altında okuyordu (1 dakikada okuduğu kelime sayısını

ölçmemim nedeni öğrencinin okuma durumunu sayısal verilere dökmek ve ilerlemenin ne aşamada

olduğunu görmektir). Hatta 3 öğrencinin dakikada okuduğu kelime sayısı 20-30 civarındaydı. Bu

öğrencilerin okuma seviyesini yükseltmek için 7 modül hazırladım.

Her bir modül bir sayfadan oluşmaktadır. İlk modülde 4 sütun halinde yukarıdan aşağıya

kelimeler bulunmaktadır. Bu kelimeler ortalama 3-4 harften oluşmaktadır. İkinci ve üçüncü modüldeki

harfler birinci modüle göre biraz daha artarak devam etmektedir. Dört ve beşinci modüller basit

metinlerden oluşmaktadır. Altı ve yedinci modüllerde ise metinlerin sonunda metin ile ilgili sorular

bulunmaktadır. Yani artık okuduğunu anlama da ölçülmeye başlandı. Her modülün başında ise o

modülün okunduğu süre ve okunan yanlış kelime sayısının yazılacağı küçük bir çizelge yer almaktadır.

Şimdi geldik işin uygulama aşamasına. 1 haftada ortalama 1-2 modül bitiyordu. Bu modüller

seviye sırasına göre teker teker dağıtılmaktadır. İlk modül önce öğrenciye okutulmakta öğrencinin

okuduğu süre ve yaptığı yanlış sayısı çizelgeye yazılmaktadır. Öğrenci aynı sayfayı belirli sayıda (3-4-5

ya da 10 kere) okuyarak tekrar okuduğu süre ve yaptığı yanlış sayısı yazılır. Öğrenci metne aşina

olduğu için okuduğu süre ve yaptığı yanlış sayısı azalacaktır. Bu azalış da (her ne kadar bildiği metin

olsa da) öğrenciyi motive etmektedir. Diğer modüller de bu şekilde uygulandı. Fakat uygulamaların

sadece küçük bir kısmını ben yaptım. Diğer bütün uygulamaları mesaisinin saat 1 de bitmesi

nedeniyle anasınıfı öğretmeni yaptı. Yani çocukları son saatte onun yanına gönderdim. Okutma işini

anasınıfı öğretmeni yaptı. Ben sadece sayısal sonuçlara baktım. Yaptığım haftalık kontrollerde ise

öğrencilerin dakikada okuduğu kelime sayılarının arttığını gördüm. Modüllerin hepsi bittiğinde 8

öğrenciden 6’sı bir dakikada 80 kelimeyi geçti. 2 öğrenci ise 50 kelime civarında kaldı.

Burada vurgulamak istediğim iki nokta var. Birincisi: Okuma güçlüğü çeken birçok öğrencinin

okumalarını geliştirmek için yanlış uygulamalar yapılmakta ve öğrenci okumadan soğumaktadır. Bazı

okullarda okuma güçlüğü çeken öğrencilere “hızlı okuma teknikleri” uygulamaları yapılmaktadır. Bu

tamamen yanlış bir uygulamadır. “Okumayı hızlandırma” ve “hızlı okuma” birbirinden farklı

kavramlardır. Okuma güçlüğü çeken bir öğrencinin önce yaşadığı güçlüğün nedenini belirlemeli ve

buna göre iyileştirici bir uygulama yapılmalıdır. Vurgulamak istediğim diğer nokta ise okuma güçlüğü

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

36

çeken öğrencilerin tespiti ve okuma güçlüklerinin giderilmesi için okullarda okuma uzmanları istihdam

edilmelidir. Çünkü okulda sınıf öğretmeni zaman ve emek bakımından okuma güçlüğü çeken

öğrencilerle uğraşma konusunda genel olarak başarılı olamamaktadır. Şu an Avrupa’daki ülkelerinin

%44’ünde öğrencilerin sınıf öğretmenleri dışında çalışabileceği destek personel bulunmaktadır. Fakat

bu personellerin hepsi okuma alanında uzman kişiler değillerdir. Okuma güçlüklerini gidermede

birebir ve küçük gruplarla çalışmanın önemi göz önünde bulundurulduğunda okuma uzmanlarının

gerekliliği öne çıkmaktadır.

Bahattin ERKUŞ

Hazırlaması ve uygulaması basit bu etkinliğin iki örnek modül ekte. En büyük yararı öğrencinin okuma

geliştirme çalışmaları için programlı hareket etmesi ve kendi gelişimini görmesidir.

Örnek kelime okuma modülü: Etkinlik no: 1

Adı soyadı - sınıfı

1. okuma 2. okuma 3. okuma

Okuduğu süre

Yanlış okuduğu kelime sayısı

kavak

kavuk

kovuk

keten

tekin

tekne

kalem

kelam

kilim

Melik

Melike

alaca

araba

baraka

kabare

bardak

çardak

yavan

yatan

tavan

vatan

tavşan

Tarzan

asma

tasma

taşıma

Asım

asır

Aslı

arsa

asla

asalak

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

37

alsak

kazak

kozak

kızak

kazık

kazma

kaçak

kaçık

koçan

koşan

koşma

koçum

yelek

yalak

kalay

kalak

kabak

Nazım

Nizam

mizan

mazi

masal

Maslak

makas

maske

mezure

menteşe

meşe

neşe

eşen

eşme

çeşme

şemsiye

Şemsi

Şener

neşter

şeker

teker

keser

resim

Rasim

Ramazan

maraz

maya

yama

Örnek metin okuma modülü: Etkinlik no: 4

Adı soyadı - sınıfı

1. okuma 2. okuma 3. okuma

Okuduğu süre

Yanlış okuduğu kelime sayısı

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

38

KÜÇÜK KEDİ

Emel okuldan eve dönerken yolun kenarında küçük bir kedi yavrusu

gördü. Kedicik yağmurda ıslanmış ve çok üşümüştü. Emel yavru kediyi alıp eve

götürdü. Emel annesine yavru kediyi nasıl bulduğunu anlattı. Sonra hemen

yavru kediyi kurutup sobanın yanına koydular. Emel’in annesi yavru kediye biraz

süt verdi. Karnı doyan minik kedi mışıl mışıl uyudu.

Emel bu sevimli yavru kediye Pamuk adını koydu. Pamuk’a evde bakmak

için annesinden izin istedi. Annesi de Pamuk’a bakması için Emel’e izin verdi.

Emel hemen Pamuk’a eski bir sepetten yuva yaptı. Artık Pamuk’un mutlu bir

şekilde yaşayacağı sıcak bir yuvası olmuştu.

11.4.2 Özel destek yöntemi - disleksili bir öğrenci ile çalışma

2011 yılı eylül ayında arkadaşım, kardeşine (takma isim olarak Barış kullanacağım) ilkokul

başlarında disleksi ve DEHB teşhisi konduğunu söyledi. Barış, ilkokul dönemi boyunca çok

başarısız bir öğrenci olmuş, aile içinde de diğer kuzenleriyle karşılaştırılmış. Yani kısacası, kötü

bir çocukluk geçirmiş. Özellikle, Türkçe ve İngilizce dersleri kötü durumdaymış. Benimle özel

derse başladığında 7. Sınıfa başlamak üzereydi. Ebeveynleri ve başka mentor hocalarla da

çalışmış, fakat bir faydası olmamış.

Disleksi ile ilgili hiçbir bilgim yoktu Barış’la tanışana dek. Üstelik eğitim fakültesinde de bu tür

özel öğrenciler için öğretim metotlarını da bilmiyordum. Fakat hem disleksi hem de DEHB

olan bir öğrenciye öğrenci merkezli teknikleri uygulamamın daha yararlı olacağına karar

verdim. “Anlatım” yöntemi gibi klasik yöntemleri kullandığım zaman normal öğrencilerin bile

dikkati çok çabuk dağılıyordu. Bu yüzden derslerde genel olarak Barış’ın aktif olarak yer

alabileceği yöntemleri seçtik ve derslere başladık.

Barış ilk olarak çekingen başladı çünkü onun için bir öğretmenle çalışmak çok eziyetli bir işti.

Fakat daha sonra derslere daha istekli katılmaya başladı. Haftada 6 saat ile başlayan ders

saatlerimiz daha sonra 8-9 saate çıktı. Annesinin söylediğine göre Barış 15 dakikadan fazla

masa başında oturamıyormuş ama benimle günde iki saat, daha sonra üç saat ders çalışmaya

başladı.

Derslerde genel olarak “questioning, analogy, discovery, multiple intelligence,

argumentation” gibi teknikleri kullandım. Sayısal dersleri daha fazla seviyordu, bu yüzden dil

derslerinde hep sayısal konuları entegre ederek çalıştık (e.g. Türkçe ve İngilizce derslerinde

bilim insanları, elektriğin hayatımızdaki önemi gibi konularda paragraf yazma gibi).

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

39

Derslere başladığımız günden itibaren derslere olan ilgisi ve başarısı arttı. Disleksi olduğu için

okuma ve yazmayı hiç sevmiyordu. Fakat haftada 5-6 saati dil derslerine ayırınca, konuşması

düzeldi, daha kompleks cümleler kurmaya başladı, elyazısı daha iyi oldu, okuma hızı da gözle

görünür bir biçimde arttı. Normal bir öğrenci kadar olamadı tabii ki ama kendisi için

gerçekten güzel gelişmeler kaydetti. Zaman tutarak soru çözmeye ve paragraf yazmaya

başladık. Eskiden 45-50 dakikada tamamladığı yazılar 20-25 dakikaya düştü. 10 soruluk bir

sayısal testi 13-15 dakikada, 10 soruluk Türkçe testlerini 15-17 dakikada çözmeye başladı.

Fakat aşamadığımız bazı sıkıntılarımız hala var.

Fen ve Matematik derslerindeki notlarındaki yükselme dil derslerindeki gibi

olmadı.

Sözlü anlatımda hemen hemen bütün soruları doğru cevaplarken yazılı

notlarda aynı başarıyı gösteremiyor.

Sınıf içinde kendini gösteremiyor, hala öğretmen ona okuma yaptıracak ve sınıf

onunla dalga geçecek diye korkuyor.

Okulda sınavlarda daha düşük alması normal çünkü yavaşa yazıyor ve dikkati

dağılıyor. İlginç olan, sözlü olarak da çok başarılı değil okulda.

Okuldaki öğretmenler ve yöneticiler disleksi konusunda yeterli bilgiye sahip

değil, bu yüzden Barış’ı kötü bir öğrenci olarak görüyorlar (özellikle dil öğretmenleri)

Seçmeli ders olarak Fransızca alıyor ve mentor hocası yok. Notları çok kötü

Sesli okurken daha hızlı, fakat içinden okurken dikkati çok çabuk dağılıyor.

Sadece benimle ders çalışıyor, kendi başına uzun süreli ders çalışmıyor.

Beraber tartıştığımız soruları çok kolay çözerken, süre tutup kendi başına

yaptığı zaman yanlış yapabiliyor.

Kısacası, hala iyi bir öğrenci olabileceğine inanmıyor. İnansa bile çok kısa

sürüyor.

7. sınıfta onunla çalışmaya başladık, 8. Sınıfta da devam ettik, fakat okulun son iki ayı çalışma

fırsatı bulamadık ve Barış annesini ikna edip SBS 2013 sınavına girmemiş. Şu an ODTÜ

Koleji’ne devam edecek ve İngilizce hazırlık okuyacak. Yukarıda bahsettiğim sıkıntılar için

Barış’a psikoloğa gitmesini önerdim çünkü bu benim uzmanlık alanım değil. Ama ikna

olmuyor çünkü yararlı olduğunu düşünmüyor.

Sonuç olarak, iki senedir düzenli olarak Türkçe, Matematik, Fen ve İngilizce çalışıyoruz.

Aslında tek yaptığım onunla iletişim kurmak, doğru yöntemi seçmek ve derslere ve okuma

yazmaya karşı pozitif tutum (attitude) geliştirmesine yardımcı olmak. Benimle beraber

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

40

çalıştığı dönem boyunca kendisini çok iyi geliştirdi, fakat okulda hala bu başarısını

gösteremiyor. Bunun sebebinin okul şartlarının (kolej olsa bile) farklılıklara uygun olmaması

ve öğretmenlerin bu konu hakkında bilgi sahibi olmaması olduğunu düşünüyorum.

Sinem DEMİRCİ

ODTÜ Eğitim Fakültesi

Araştırma Görevlisi

11.4.3 Disleksi kavramını öğrenmek, gerek öğrencilik gerekse öğretmenlik

hayatımdaki pek çok paradoksun zihnimde oluşturduğu (toplamı bir kâbusa benzeyen) anılar ve

izlenimlerin bütününü adlandırmamı sağladı. Önce “neden öğrenemiyorum?”un, ardından da “neden

öğretemiyorum?”un cevabını bulmamı, anlamamı sağladı.

Eğer öğretmenlerim bu durumun farkında olsalardı çok daha güzel çocukluk, öğrencilik

anılarım olacaktı. Aynı şekilde öğretmenken disleksik öğrenciler konusunda bilgi ve duyarlık sahibi

olsaydım, öğretememenin verdiği (ancak bir öğretmenin anlayabileceği) vicdani sızıyla uğraşacağıma

enerjimi yeni yöntemler ve materyaller bulmaya ve geliştirmeye harcayacaktım.

Bundan dolayı Dyslang projesinin tüm öğretmenleri kapsayacak şekilde yaygınlaştırılması

gerektiğini düşünüyorum.

Kurtuluş İlikçi, Öğretmen, Van

11.4.4 Öğretmen disleksiliyse...

Disleksili öğretmen olur mu? Evet olur. Hem de sınıf öğretmen ve İngilizce öğretmeni. Biri

Özel Öğrenme Güçlüğü yaşayan çocuklarla çalışır, diğerlerden biri ise üniversitede bölüm

başkanıdır.

İkisi ayrı yerde kendi kurtarma çözümü geliştirdi. Manchester’da sınıf öğretmeni olan

öğrencilere disleksiyi anlattı; herkes aynı olmadığını ve bu farklar bir zenginlik olduğunu

anlattıktan sonra sınıfça anlaşma yaparlar. “Tahtada veya defterlerinizde bazen doğru

yazmayabilirim. Hep birlikte hatalarımı bulup düzeltiriz” der. Çocuklar verilen sorumluğunu

ciddi alıp yazım hatası düzeltme faaliyeti seve seve yapar; hoca bile kusursuz olunca, herkes

yapabileceği kadar yapar. Bu alçak gönüllü öğretmen çocuklar ve ailelerinde sevilen birisi.

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

41

Türk bir üniversitede İngilizce öğreten kişiler bu kadar şanslı değildi. Çünkü disleksi ne

olduğunu başta bilmezdi; öğrendiğinde başkalar bilmeyince zor anlatırdı. Biri “Sözlüklerinize

bakın” der, diğeri “Bazen yanlış yazabilirim, sizi denetlemek için! Uyanıp olanlar yanlışlıklarını

farkedip söyler” diyip öğrencilere top atar.

11.5 Öğretmen-disleksili öğrenciyle beraber

Akrostiş – Baş harflerden yazılmış şiirler: Disleksi, Diskalkuli ve Disgrafi

Dahi miyim, deli mi?

İlginçlik beynimde mi?

Sorup duruyor kalbim,

Lütfen bulun çaremi.

Empati yapın biraz

Kabul edin bizleri

Sabır, saygı ve sevgi

İlacımdır her biri

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

42

Ders matematikse eğer;

İşlemleri çabucak anlamak,

Sayıları sıkılmadan okumak,

Kitaba öylece bakakalmak,

Alıştırmaları kolayca yapmak,

Logaritmada kaybolmak,

Klasik yazılıdan korkmamak,

Uçmak uçmak uçmak

Limitsiz hızlanıp kaçmak

İçinden kaybolmadan çıkmak isterim.

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

43

Dans ederken her bir harf

İlgim ilgim oluyor

Satırlar uçuşurken

Gözlerim yaşarıyor.

Rüyadayım yazarken

Alfabe peşimdeyken

Fırtınalar kopuyor.

İçim fenalaşıyor.

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

44

11.6 Özel Öğrenme Güçlüğü - Dişleksi nedir

11.6.1 Kısa Animasyonlar

AkademiDisleksi http://www.youtube.com/watch?v=voJa3Xpaz0o

Kübra Yazıcı (ODTÜ Yabancı Dil Öğretmenliği

3.sınıf) http://www.youtube.com/watch?v=sbYOBkSzb5M

11.6.2 Uzmanlardan bilgilendirme

Mine Gür’ün Kanal 35 Deki Disleksi Programindan:

Disleksi nedir - http://www.youtube.com/watch?v=XgDUKiuC5eY

http://www.youtube.com/watch?v=f_ZweZzsQic

Disleksinin tipleri - http://www.youtube.com/watch?v=t4IymHN219w

Dil becerikleri - http://www.youtube.com/watch?v=PSUJBvJZVRM

Disletik Çocuklarda Simetrik Farkindalik: http://www.youtube.com/watch?v=Td20vRuwFg8&ns=1

Disletik Çocuklarda Sözel Bellek-İşitsel Algi Eğitimi Örneği:

http://www.youtube.com/watch?v=Ci5dOMIG2QM

Disletik Çocuklarda Dokunma Duyusu İle Kavratma Etkinliği:

http://www.youtube.com/watch?v=9NHHyFrbY-8

Disletik Çocuklarda Motor Koordinasyon Ve Denge Algisi Eğitimi Örneği:

http://www.youtube.com/watch?v=1B1upiWDY3A

Disletik Çocuklarda Organizasyon Becerileri Eğitimi Örneği:

http://www.youtube.com/watch?v=uHjFNWaM9-g

Disletik Çocuklarda Doğru Heceleme Materyali A.D Doğru Heceleme Materyali Eşliğinde Ad Metodu

Uygulamasi: http://www.youtube.com/watch?v=FAFQshw0h5c

Disletik Çocuklarda Fonem Farkindaliği Eğitimi Örneği:

http://www.youtube.com/watch?v=kDmA1OYcT6c

Disletik Çocuklarda Kelime Çağirmayi Kolaylaştirici Resimleme-Somutlaştirma Kelime Resim

Özdeşleştirme Çalişmasi Örneği: http://www.youtube.com/watch?v=uvwKyHkiDHs

Disletik Bir Çocuğun Okuma Performansi Örneği:

http://www.youtube.com/watch?v=7dCS9hacDBI

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

45

Disletik Çocuklarda İşitsel Bellek Algi Çalişmasi Örneği:

http://www.youtube.com/watch?v=EFwwYprHS8c

11.6.3 Eğitim sisteminde neler yapılabilir

Şu ana kadar hep sistemle uğraştım ama sınıf içi uygulamalara ve ebeveynlere de önerilerim olacak.

11.modül ülkemizde ki eğitim sistemin de neler yapılabilir hususunda öneriler ve işbirlikleri getirmek

olabilir.

1. Disleksisi olan çocukalrın okuyacağı metinlerin ilk ve son harflerini / heceleri renkli kalemler

yuvarlak içine alarak ilk ve son harfi / heceyi belirginleştirmek.

2. Ev ödevleri yapılırken parçlara bölerek yapmak

3. Ev ödevlerinde okuma bölümlerinin ebeveyn yada biri atarfından okunarak sadece cevabın

çocuk tarfından söylenmesi / yazılması sağlanabilir. bu durum ödev süresini kısaltabilir ve konunun

öğrenilmesini sağlar. çünkü bu çocuklarda okumayı hızlandıralım ve hataları azaltalım derken

konuların anlaşılması ve sınıf düzeyinden geri kalmaması sağlanabilir. çünkü burada amaç konunun

öğrenilmesi.

Özelikle ev ödevleri anne ve babalarla yapmak tam bir karmaşaya ve ilişkilerin bozulmasına neden

oluyor. bu konuyu bizzat ailerimde yaşadım ve bu önerilerle özelllikle imkanı olan aillelerle ödev

konusunda bi eğitimden yardım almalarını sağlayarak ilişkileirnin düzeldiğini gözlemledim.

4. Okuma düzeyi sınnıf düzeyine ulaşana kadar sınıf içinde sesli okuma yaptırılmamalı.

bunu yerine bu çocukların fıkra, tekerlem ve şiir gibi sözel performans gerektiren konular vererek

başarmaları sağlanabilir ve özgüvenleri arttırılırken diğer çocuklarından övgüsü kazanılıp tutumlar

olumluya çevrilebilir.

5. Disleksisi olan çocuğun iyi yapabilidiği bir beceri bulunarak sosyal kabülü sağlanabilir. ki

mutlaka özgün bir yönü var bu çocukların.

6. Sesli okuma yapılırken hata yaptıklarında durdurulmamalı ve hata ANIINDA düzeltilmeye

çalışılmamalı. çünkü hız kesilince kaygı artıyor ve dolayısıyle kaygı artınca öğrenme olumsuz

etkileniyor.okuma bitince hatalı okunan kelimelrin renki fosforlu kalemle çizlebilir yada boş bir sayfada

yazılarak okuma tekrarı sadece yanlış olunan kelimeler için yapılabilir ve sonra metin bir kez dah

okutulabilir.

MEB'de çalışan ve ayrıca disleksi konusunda çocuklarla çalışan bir eğiitmci olarak sistemde ve eğitim

tekniklerinde sunacağım katkı için her zaman yanınızdayım.

Çok teşekkür ediyorum iyi çalışmalar.

izmirden selam ve sevgiler

VELİ DERİN

ÖZEL EĞİTİMCİ - İZMİR

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

46

11.6.4 Seçil Saygılı’nın araştırmaları

ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ

Tanım: Çocuğun bireysel ve standart test uygulaması sonucunda saptanan okuma, matematik veya yazılı anlatımı; yaşı, okul durumu ve zekâ düzeyinden beklenene oranla düşüktür. Çocuğun öğrenme problemleri akademik başarısını veya okuma, matematik ya da yazma becerisi gerektiren günlük etkinliklerini olumsuz olarak etkilemektedir (APA, 1994, akt. Korkmazlar 1999). DSM IV’ de öğrenme güçlüğü; okuma, matematik, yazılı anlatım bozuklukları ve sınıflandırılamayan öğrenme güçlükleri olarak gruplanmaktadır. Öğrenme güçlüğünün bu türleri bir arada görülebildikleri gibi tek başlarına da görülebilmektedir (Şenel, 1998)

Ülkemizde en çok kabul gören tanım ise Korkmazlar tarafından yapılan tanımdır. Korkmazlar öğrenme güçlüğünü; � Normal ya da normalin üzerinde zekâya sahip (IQ > 85), � Primer psişik bir hastalığı olmayan, � Belirgin bir beyin patolojisi olmayan, � Duyusal özrü olmayan, � Dinleme, konuşma, okuma, yazma akıl yürütme ile matematik becerilerinin kazanılması ve kullanılmasında önemli güçlükleri olan, � Sekonder olarak kendini idare etme, sosyal algılama ve etkileşim sorunları yaşayan, � Standart eğitime rağmen yaşına ve zekâsına uygun başarı gösteremeyen bireylerdeki durum olarak tanımlamıştır. ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜNÜN GÖRÜLME SIKLIĞI

Amerika, İngiltere, Kanada, Avustralya ve İskandinav ülkelerinde özel okuma bozukluğu %10–15 arasındadır. Zor okuyan alt grup, okul çocukları arasında %1-4 oranında saptanmıştır. Literatürde Öğrenme güçlüğünün sıklığı okula devam eden nüfusun % 1 (Çin) ile %33’ ü (Venezüella) arasında değiştiği ve sıklıkla medyanın %8 olduğu bildirilmektedir. Yine ABD’de Öğrenme güçlüğünün %1 ile %40 oranında olduğu (Hallahan ve Kauffon, 1988). Bu oran okul nüfusunun %3-4’üdür (Mash ve Tendal, 1988). ABD Eğitim Dairesi istatistiklerine göre 1985–1986 öğrenim döneminde öğrenme güçlüğü olan çocuk ve gençlerin oranı %4–73 olarak belirlenmiştir (Korkmazlar, 1994). Arnold (1990) ilkokula giden çocukların %20’sinde, tüm çocukların %10’unda özel öğrenme güçlüğü bildirmiştir.

Türkiye’de bu oran %1 ile %30 arasında değişmektedir. Ayrıca daha çok ilk çocuklarda

görüldüğü araştırmalarda bulunmuştur (Whirter ve Acar, 1985). CİNSİYET FARKLILIĞI

Literatür bilgilerine bakıldığında, öğrenme güçlüğü erkeklerde kızlara oranla 3–10 kat daha fazla görülmektedir. Finucci ve Childs erkeklerde kızlardan 2:1 ile 5:1 oranına kadar daha fazla özel öğrenme güçlüğü bildirmiştir. Yine başka bir çalışmada Öğrenme güçlüğünün erkeklerde kızlara oranla 4–6 kat daha fazla görüldüğü bildirilmektedir (Korkmazlar, 1994). NEDENLERİ

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

47

Çok sayıda araştırmanın ortak noktada buluştuğu bazı etiyolojik etmenler şunlarıdır: -Beyin Hasarı: Hamilelik, doğum ve ya doğum sonrası oluşan hafif düzeyli hasar -Genetik -Nörolojik fonksiyonlardaki bozukluk: Input(görsel-işitsel-mekansal-dokunsal algı bozukluğuna yol açabilir) Entegrasyon(Gün ay ve alfabe sırasını karıştırma) Bellek( Kısa süreli işitsel-görsel bellek bozukluğu) Output (kendini ifade etme, yazma, ip atlama, bisiklete binme) -Hemisfer arası iletişim sorunları -Fonolojik işlevlerde bozukluk -Algısal bozukluklar -A tipik beyin asimetrisi -Metakognitif gecikme EĞİTİMLERİ

Öğrenme güçlüğü gösteren çocukların birbirinden çok farklı özellikler gösterdiklerine değinilmiştir. Öğrenme güçlüğü gösteren çocuklar için desenlenmiş olan öğretim yaklaşım ve stratejileri de birbirinden çok farklı özellikler göstermektedir.

Öğrenme güçlüğü olan çocuklar için izlenen eğitim yaklaşımları bilişsel süreçlerin öğretimi, çok duyuya dayalı öğretim, yapılandırma ve uyaranların azaltılmasına dayalı öğretim, bilişsel davranış değiştirmedir.

Erken tanı gerek eğitim, gerekse de sağlık, açısından önemli bir yere sahiptir. Pek çok sağlık sorununda erken tanı ve tedavi hayat kurtarıcı olmaktadır. Özel eğitimde de erken eğitimin rolü yadsınamaz. Erken eğitim için en önemli görev, ebeveynler, çocuk ruh sağlığı uzmanları ve okulöncesi öğretmenlere düşmektedir. BELİRGİN DAVRANIŞLARI Korkmazlar (1999) öğrenme güçlüğü olan çocuklarda en sık görülen özellikleri şu şekilde özetlemektedir: • Zekâ düzeyleri normal ya da normalin üzerindedir

• Hiperaktiftirler, el ve ayakları kıpır kıpırdır. Bazıları ise hipoaktiftirler, çok yavaş hareket ederler

• Dikkatleri kısa sürelidir, çabuk dağılır

• Motor ve el-göz koordinasyonları zayıftır

• Görsel algı sorunları yaşarlar. Görsel figür-zemin ayırt etmede zorlanırlar

(Örneğin, harf ve satır atlama) • İşitsel algı sorunları yaşarlar. • Bazı harfleri karıştırırlar (b-d-p) • Yönergeleri unuturlar

• Organizasyon bozukluğu vardır

• Dağınıktırlar ve zamanı iyi kullanamazlar

• Dil gelişimi bazı çocuklarda gecikmiştir, kendini ifadeleri yetersizdir

• Yön bulmada zorlanırlar, sağı-solu ayırt edemezler

• Zamanı karıştırırlar, saati zor öğrenirler

• Sosyal-duygusal davranış sorunları yaşarlar. Düşünmeden davranırlar. Arkadaşlarıyla geçinemezler. Değişikliğe zor uyum sağlarlar. İletişim sorunları vardır

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

48

• Akademik beceri bozuklukları göstermeleri kaçınılmazdır. Okumayı zor öğrenirler, yavaş veya hatalı okurlar. Okuduklarını anlayamazlar. Yazı bozuklukları vardır. İmla ve noktalama hataları görülür. Matematikteki zorlukları, çarpım tablosunu öğrenememe ve sembolleri birbirine karıştırma olarak görülür

Öğrenme güçlüğü gösteren bireyler, bu davranışların bir kısmını ya da tamamını gösterebilir. SINIFLANDIRMA

Öğrenme güçlüğünün tanımı, terminolojisi, tanısının ardından sınıflandırılmasında da karmaşalar yaşanmaktadır. Bazı araştırmacılar, her çocuğun sorununun farklı gelişim alanlarda, farklı yoğunlukta olabileceğini belirtip, öğrenme güçlüğünün sınıflandırılamayacağını ileri sürmektedirler. Bir vakada hem okuma hem yazma bozukluğu varken, diğerinde yalnızca aritmetik bozukluk olabilmektedir. Amerikan Psikiyatri Birliği’nin tanı sınıflandırma sisteminde (DSM-IV) öğrenme güçlükleri için şu sınıflama ve kavramları kullanmıştır: • Matematik güçlüğü (dyscalculia), • Yazılı anlatım güçlüğü (dysgraphia) • Okuma güçlüğü (dyslexia), • Başka türlü adlandırılamayan öğrenme bozukluğu olmak üzere dört başlık altında sınıflandırılmaktadır Dislektik bireylerde görülen okuma güçlükleri, disleksi türlerine ve yaşa göre değişmekle birlikte genel olarak dislektik bireylerde görülen davranışlar şu şekildedir: • Yönleri karıştırma, • Saat, hafta, gün ve mevsimleri öğrenme ve kullanmada güçlük, • Uzunluk ve büyüklük kavramlarını sıkıntı, • Rakam ve matematiksel sembollerin öğrenilmesinde güçlük, • Rakamları okuma ve yazmada güçlük, • “b” ve “d” ve “p” harflerini karıştırma, • “E” harfi ve “3” sayısını karıştırma, • Cümleye büyük harfle başlamama, • Akranlarına göre okumayı geç öğrenme, • Yazarken harf atlama, • Ayna hâli yazı yazma, • Tutuk konuşma, • Okunaksız yazma, • Yavaş okuma, • Yazılı ödevlerden kaçınma, • Yazarken noktalama hataları yapma, • Sınav korkusu, • Okula gitmede isteksizlik, • Kelimeleri/harfleri/sesleri öğrenmede güçlük, • Verilen talimatları takip etmede güçlük, • Kelimeleri harflere veya hecelere ayırmada güçlük, • Organize olamama, • Davranış bozuklukları,

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

49

• Asabiyet, • Harf ve kelimeleri tanıyamama, • Kendi ismini bile yazamama, • Kafiye yapan kelimeleri tanıyamama, • Harfleri kelimelerle bağdaştıramama, • Heceleri yan yana koymakta güçlük çekme, • Tek heceli kelimeleri okuyamama, • Okumaktan nefret etme görülebilir, • Çocuğun ifade edebildikleri bildiği ve düşündüklerinin çok gerisindendir

Disgrafiye sahip bireylerin gösterdiği davranışlar ise şu şekildedir: • Okunaksız el yazısı, • Kalem tutmada zayıflık, • Yazarken oransız boşluk bırakma, • Kelime yazımında hata, • Yetersiz paragraf bilgisi, • Cümle kurumunda yetersizlik, • Dilbilgisi kurallarına uymadan yazma, • Yanlış sözcük kullanımı, • Yavaş yazma, • Fikirlerini ifade edememe • Ayna hâli yazma, • Kelimeyi ters yazma, • Devrik cümle kurma

Diskalkuliye sahip bireylerin gösterdiği davranışlar ise şu şekildedir: • Sayıların sembollerini tanımada güçlük, • Rakamları öğrenememe

• Matematiksel kavramları anlamada güçlük, • Matematik dilini anlamada güçlük, • Matematiksel olguları öğrenmede ve hatırda tutmada güçlük, • Matematiksel yöntemleri öğrenme ve hatırda tutmada güçlük, • Yetersiz problem çözme becerisi, • Görsel-uzamsal karışıklık

• Matematik terimlerini ve kavramlarını isimlendirmede güçlük, • Yazılı problemleri matematiksel problemlere dönüştürebilmede güçlük, • Yazmada olumsuzluk, • Sayıları ve sembolleri tanımada güçlük

• Şekil kopya etmede güçlük, • Eldeli sayıları toplamayı unutma, • Tek haneli sayıları toplamada başarısızlık

• Matematiksel adımları sıraya koyma

• Operatör işaretlerinin yeniden organize edilmesinde ve bir problemin parçalarını ayırmak için çizgiler kullanmada başarısızlık, • Objeleri saymada güçlük, • Çarpım tablosunu öğrenme, hatırlama ve kullanmada güçlük, • Çarpma ve bölme sayılarının uygun sıralanmasında güçlük

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

50

TANI VE DEĞERLENDİRME YÖNTEMLERİ Öğrenme güçlüğü tanı ve değerlendirilmesinde kullanılan testler:

WISC-R zeka testi

STANFORD- BINET zeka testi

BENDER- GESTALT görsel ve motor algı testi

FROSTĠG gelişimsel algı testi

PEABODY resim kelime testi

QUICK NEUROLOGICAL SCREENING TEST (QNST)

GISD sayı dizisi testi

WRAT geniş kapsamlı başarı testi

BENTON V.R.T

HEAD kendi bedeninde sağ sol tayini testi

HARRIS lateralleşme testi

OKUMA- YAZMA değerlendirilmesi

GESELL figürleri

Uzmanlar çocuklardaki öğrenme güçlüklerinin 7 yaşından önce belirlenebileceğinde hemfikirdirler. Bununla birlikte, bu problemlerin okul öncesi yaşta öğrenme güçlüğü olarak görülmesine de karşıdırlar. Birçok uzman, okul öncesi çocuklarının öğrenme sistemine henüz yabancı olduklarından tanının zor olduğunu ileri sürerken, bazı uzmanlar, ise çocuklardaki öğrenme güçlüğünün okul öncesinde hatta 3-4 yaşlarında bile belirleneceği kanaatindedirler Tanı sırasında izlenmesi gereken adımlar şunlardır (Korkmazlar, 1999) : 1. Tıbbi değerlendirme ile öğrenmeyi etkileyen herhangi bir bedensel sorun olup olmadığı belirlenmelidir. 2. Psikiyatrik değerlendirme ile herhangi bir psikopatoloji olup olmadığı ve varsa bu sorunun öğrenme güçlüğüyle ilişkisi saptanmalıdır. 3. Psikolojik değerlendirme ile bilişsel, akademik ve nöropsikolojik süreçler incelenip, hangi alanlarda sorun olduğunun belirlenmesi amacıyla testler uygulanmalıdır. 4. Aile değerlendirmesi ile ebeveyn tutumları, davranış ve beklentilerinin, eşler arası sıkıntıların ve aile içi sorunların öğrenme güçlüğüne etki edip etmediği belirlenmelidir.

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

51

Bannatyne, WISC-R alt testlerini gruplandırarak, öğrenme güçlüğü için başka bir yorum tekniği geliştirmiştir.

• Mekânsal (Spatial) yetenekler puanı= Resim Tamamlama+Küplerle Desen+Parça Birleştirme: Bu kategori, çok boyutlu mekânda obje ya da sembolleri manipüle edebilme yeteneğini gerektirir. •Kavramsal (Conceptual) yetenekler puanı=Yargılama+Benzerlikler+Sözcük Dağarcığı: Dil işlevleri ile ilgili yetenekleri kapsar. • Sıraya koyma (Sequencing) yetenekler puanı=Sayı Dizisi+Resim Düzenleme+Şifre: Kısa süreli bellekte depolanan görsel ve işitsel uyarıcıları ardı ardına koyabilme yeteneğini kapsar. • Kazanılmış bilgi kategorisi (Acquired Knowledge) =Genel Bilgi+Aritmetik+ Sözcük Dağarcığı: Bilgi kazanma ve kullanabilme yeteneği bu kategoride yer alır.

Bu kategorilerin her birinde elde edilecek ortalama puan 30 dur. Buna göre bireyin zayıf ve güçlü yönlerini belirlemek mümkündür YAPILABİLECEK ÇALIŞMALAR İÇİN ÖNERİLER

Yapılan çoğu çalışmada öğrenme güçlüğü olan çocuklar, WISC-R testinin sayı dizisi, genel bilgi, aritmetik, şifre, küplerle desen, alt testlerinde tutarlı olarak normal gruplara göre düşük performans göstermiştir. Bu tutarlılık, bu alt testlerin ayırt edici özelliğinin yüksek olduğu olarak yorumlanabilir.

WISC-R en yaygın olarak kullanılan testtir ancak dilimize ve kültürümüze özgü revizyonunun gerektiği düşünülmektedir. Diğer taraftan ülkemizde, bölgesel dil ve kültür farklılıkları göz önüne alındığında, WISC-R ın yeni revizyonunda bölgesel norm tablolarının oluşturulması uygun olabilir.

WISC-R 6-16 yaş arası için uygun bir test olduğu için, okulöncesi dönem çocuklarının değerlendirilmesinde kullanılamamaktadır. Weschler zekâ testinin (WIPPSI) okul öncesi yaş dönemi için hazırlanan formunun Türkçeye uyarlanma çalışmaları yapılmalıdır.

WISC-R zekâ testlerinde sadece sözel puan, performans puan ve toplam puanlara yer verilmekte, bu durumda normal yâda normalin üstü zekâya sahip öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların, tanılanmasını geciktirmektedir. Yapılan testlerde, bu puanların yanında, WISC-R paternlerine, Bannaytne kategorilerine ve alt test puanlarına da yer verilmesi uygun olacaktır.

Öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların, erken dönem tanılanabilmesi için yeni testlere ihtiyaç duyulmaktadır. Yapılacak yeni çalışmalarda erken dönem tanı ölçütlerini kapsayacak yeni testler geliştirilmelidir. Okul öncesi ve sınıf öğretmenlerinin bu konuda yetiştirilmesi erken tanı için önemlidir. Yetiştirme projeleri-kitapçıkları hazırlanabilir.

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

52

Disleksi, disgrafi ve diskalkuli için yurtdışında kullanılan pek çok yabancı yazılımın Türkçeye çevrilmesi ya da geliştirilmesi yararlı olabilir. Örneğin,

Dragon Naturally Speaking : Konuşma tanıma yazılımı Disleksisi olan birçok kişinin faydalı bulduğu teknolojik destekler arasında heceleme için TextHelp , text to speech Zihin haritalaması için Inspiration Zihin Haritaları, zihnin tüm bölümlerinin birlikte çalışmasını sağlamak ve dolayısıyla disleksi kısıtlamalarını aşmak için beynin diğer bölümlerinin canlandırılmasına yardımcı olabilir

Not tutmak için Live scribe- Smart Pen DYS 2.0 – İşitsel-görsel-uzamsal alıştırmalar yaptıran internet sayfası Okumayı-yazmayı-matematiği geliştirici bilgisayar programları hazırlanabilir. Yurtdışındaki örnekler incelenerek yada belli kurallara uyarak bunlar yapılabilir: Bilgisayar programları öğrenme güçlüğü çeken çocuklar için olmazsa olmazlardır. Çünkü bilgisayar güdüler, endişeyi azaltır, başarıyı garanti eder, rahat bir ortam sağlar-çatışmasız, çoklu ortamda bilginin sunumu öğrenmek için önemlidir, el yazısı kötü olan çocuklara yardımcı olabilir vb. Bu programlarda açıklamalar kısa ve anlaşılır olmalıdır, zaman kaybetmeden alıştırmalara geçiyor olmalıdır, herhangi bir anda kayıt özelliği olmalıdır, yardım seçeneği olmalıdır, küçük adımlar yöntemi ile eğitim verilmelidir, alıştırmalar tekrarlanabilir değiştirilebilir olmalıdır, öğrenim hızına göre ayarlanabilmelidir, konuşma hızı ayarlanabilir olmalıdır, zorluk seviyeli olmalıdır, ses kalitesi iyi olmalıdır-kulaklık için de. Bu programlar eğitmenler ya da ebeveynler ile yapıldığında yararlı olabilecektir, karıştırılan sözcükler-yazma alıştırmaları-matematik işlemleri-problemler vs. her konuda yardımcı program hazırlanabilir. Disleksik çocuklara yönelik okuma kitapları farklı seviyeler için hazırlanabilir. Az yazılı bol resimli akıcı ve yaşa uygun bilgilerle dolu kitaplar ülkemizde yok denecek kadar azdır. Okuma alıştırması yapmadan disleksik çocuğun okumasının ve kelime haznesinin gelişmesi zordur. Kitaplar sesli ve görsel olarak cd şeklinde de hazırlanabilir, kendi okuduğunu kaydederek yanlışlarını görmesi-düzeltmesine yardımcı olunabilir.

Seçil Saygılı, Matematik öğretmeni ve ÇOMU Eğitimi Fakültesi Doktora öğrencisi

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

53

11.7 Araştırma sonuçları

11.7.1 Disleksi e-Anketi:

15 Temmuz-8 Ağustos 2013 tarihleri arasında,

https://docs.google.com/spreadsheet/viewform?formkey=dEJLc3FTUmpCMjFCSFZGSEt5V2s1NGc6M

A#gid=0 linkinden internet ortamından çeşitli mail grubu ve sosyal medya kanallardan paylaşıldı.

Aşağıdaki anketi dolduran 450 kişiden üçte biri 15.soruya cevap yazdı.

Bu anket Türkiye’de disleksi farkındalığını ölçmek için hazırlanmıştır. Anket sonuçları Dyslang Projesi kapsamında

kullanılacaktır. Dyslang Projesi amacı, bir uzaktan eğitim kursu geliştirip uygulamak ve öğretmenler ile veliler için bir iyi

uygulama rehberi hazırlayarak çok dilli disleksik bireyleri ilave bir müfredat dili öğrenmeleri konusunda desteklemektir.

Katılımınız ve katkılarınız için şimdiden çok teşekkür ederiz. Proje sahibi: British Dyslexia Association (İngiltere) Web Adresi:

http://www.dyslang.eu/ ODTÜ Öğr. Gör. Claire Özel - Mehmet Güner (raportör) DysLang TR koordinatörü E-posta:

[email protected] * Required

Mesleğiniz *

• Öğrenci

• Öğretmen

• İşçi

• Memur

• Other:

Yaşınız *

• 0-15 16-25 26-35 36-49 50+

1. Disleksiyi daha önce duydunuz mu? *

• Evet Biraz Bilmiyorum Hayır

2. Disleksi bir hastalık mıdır? *

• Evet Olabilir Bilmiyorum Hayır

3. Disleksi ilerleyen yaşlarda geçer mi? *

• Evet Olabilir Bilmiyorum Hayır

4. Disleksi kalıtsal mıdır? *

• Evet Olabilir Bilmiyorum Hayır

5. Disleksi tedavi edilebilir mi? *

• Evet Bazen Bilmiyorum Hayır

6. Disleksik bir bireyle daha önce karşılaştınız mı? *

• Evet Farkında değilim Bilmiyorum Hayır

7. Disleksik bir birey dışarıdan anlaşılabilir mi? *

• Evet Bazen Bilmiyorum Hayır

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

54

8. Çevrenizde disleksik bir birey var mı? *

• Evet Olabilir Emin Değilim Hayır

9. Tanıdığınız ünlü bir disleksik bir birey var mı? *

• Evet Hatırlayamıyorum Bilmiyorum Hayır

10. Avrupa’da nüfusunun yaklaşık yüzde 10’unun disleksik olduğunu biliyor muydunuz? *

• Evet Şaşırdım Bilmiyorum Hayır

11. Disleksili bir çocuk sınıfta ve sınavlarda farklı uygulamaya başvurma hakkını olduğunu biliyor musunuz? *

• Evet Kısmen biliyorum Bilmiyorum Hayır

12. Çocuğunuzun ya da kendinizin disleksik olduğunu öğrenirseniz ne yapmanız gerektiğini biliyor musunuz? *

• Evet Kısmen biliyorum Bilmiyorum Hayır

13. Disleksi konusunda bilgi sahibi olmak ister misiniz? *

• Evet Belki ileride Bilmiyorum Hayır

14. 13. soruya evet diyorsanız, e-postanızı verirseniz size bilgi göndeririz.

15. Disleksi ile ilgili düşünceleriniz?

11.7.2 Anketin ilk 13 sorusunun analizi (464 cevaptan)

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

55

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

56

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

57

S.11 Öğretmenlerin cevapları, Ve tüm cevaplayanlara göre

S.12 Öğretmenlerin cevapları, Ve tüm cevaplayanlara göre

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

58

11.7.3 “Disleksi ile ilgili düşünceleriniz?” 150 cevaptan bazıları 1. Bu konu hakkında fazla bilgi sahibi değilim. Çevremdekilerin de bilgi sahibi olduklarını

düşünmüyorum. İnsanları bilgilendirmek için bir şeyler yapılmalı.

2. Önceden çok sevdiğim bir ünlünün küçükken disleksi olduğunu öğrenmiştim ve sonra

bu kişi ileride şarkıcı olmuş. Çok şaşırmıştım.. Bütün bildiğim bu.

3. Anketinizle aslında bu konuda bilgi sahibi olmadığımı anladım. Anketten sonra

araştırmayı hedefliyorum.

4. Bu konu hakkında fazla bilgi sahibi değilim. Çevremdekilerin de bilgi sahibi olduklarını

düşünmüyorum. İnsanları bilgilendirmek için bir şeyler yapılmalı.

5. Önceden çok sevdiğim bir ünlünün küçükken disleksi olduğunu öğrenmiştim ve sonra

bu kişi ileride şarkıcı olmuş. Çok şaşırmıştım.. Bütün bildiğim bu..

6. Onlara bayılıyorum. Çok ama çok özeller... eğitim sayesindegerçekleştirilen

gelişmelere bizzat şahidim ve zaten bu eğitimi veren uzmanlardan biriyim. çalışmalarınızda

her türlü desteğe hazırım. teşekkürler...

7. "Disleksi nörolojik bir farklılık, buna hastalık demeyi doğru bulmuyorum, bu yüzden

aslında ""tedavi"" de kulağıma hoş gelmiyor. Onlar farklı düşünen, dünyayı farklı gören, uygun

koşullarda herkesten parlak çiçekler açan, ama eğer anlaşılmazlarsa solup giden, sıra dışı

insanlar.. Muhabbetleri her zaman zevkli, bakış açıları hep çok çarpıcı.. Bu yüzden disleksiye

müdahalede yaptığımız şey aslında sadece onları ""çoğunluğun"" müfredatına uyum sağlar

hale getirmek, adaptasyonu arttırmak.."

8. Mesleğimden dolayı öğrencileri ilgilendiren bir konu olduğu için disleksi konusunda

başta öğretmenler olmak üzere kamuoyunun bilgilendirilmesi gerekir

9. Eğitim ile disleksi olan öğrencilerin çok iyi bir seviyeye geleceğine inanıyorum.Bu

konuda hem öğretmen hem veli hemde idarecilerin bilgilendirilerek disleksi olan çocuklara

faydalı olacağımıza inanıyorum

10. Öğrenme güçlüğü çeken bireyler toplumdan dışlanmamalı

11. Eğitimin daha yayğın olması gerektiğini düşünüyorum

12. bir öğretmen adayıyım ve disleksiyi son bir yıla kadar neredeyse hiç bilmiyordum.

Bence bu büyük bir kayıp. Disleksinin bir hastlık olmadığını düşünüyorum ancak disleksili

bireylern özel bir ilgiye ihtiyaçları var. Bu nedenle öğretmen adayları ve aileler bu konuda

daha fazla bilinçlendirilmeli.

13. bir öğretmen olmama rağmen ben bile tam bilgi sahibi değilim. bu konuda herkesin

bilgilendirilmesi gerektiğini düşünüyorum

14. Disleksi ve türleri konusunda Turkiyede sinif öğretmenlerinin ciddi bir kısmının bilgisi

eksiktir. Hizmetiçi egitime ihtiyaclari olduğu nu dusunuyorum.

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

59

15. Disleksik bireyin özellikle eğitim faaliyetinde sıkıntılı durum ile karşı karşıya kaldığını ve

bazen içinde bulunduğu durum sebebiyle potansiyeli iyi bile olsa başarılı olamadığını

biliyorum.

16. Türkiye'de yüksek lisans programının açılmasını ve bu alanda uzman yetiştirilmesini

arzu ediyorum.Açılacak olan seminer ve eğitimler hakkında bilgi edinmek istiyorum

17. Son bir yıldır oğlumla ilgili çok fazla sıkıntılarım var. Ona nasıl ulaşacağımı bilmiyorum.

Öğretmenlerinden her defasında farklı şeyler öğreniyorum.Ama bazen oğlum acaba disleksi

mi diye düşünüyorum.

18. 41 yaşında disleksi olduğumu öğrendim. Yaşadığım bunca sıkıntını sebebini bilmek

beni rahatlatırken disleksi olmakta beni üzdü geçen yıllarım için çok üzüldüm.

19. kızım disleksi olabilir özel eğitim öğretmeniyim ama yinede çok panik içindeyim

20. 2 çocuğumda da olduğundan şüpheleniyor doktorlar .Özellikle yazı ile ilgili olan

türünden fakat bir türlü kesin teşhis konulamadı .Fakat öğretmenlerin hiç bilgisi yok bu

konuda özellikle öğretmenler bilgilendirilmeli diye düşünüyorum.

21. samimi olarak; bende de bir oranda olabilir mi diye düşünmeden geçemedim :)

22. Bir öğretmen ve disleksili çocuğu olan bir anne olarak yardıma herzaman hazır

olduğumu belirtmek isterim.Dislektik bireylerin eğitim hayatında karşılaştıkları zorlukları en

aza indirmek, avantajlı oldukları alanların erken yaşta tespitinin sağlanmasını ve yabancı dili

öğrenmeleri konusunda onlara özel bir müfredat hazırlanmasını isterdim.Çevremizde ve

okullarda disleksi zeka geriliği sanılmaktadır.Disleksi konusunda yapacağınız çalışmaları

şimdiden canı yürekten kutlar , kolaylıklar dilerim..

23. disleksili çocukların gidebileceği onların ajite olmadan eğitimlerini tamamlayacakları

her şehirde en azından bir okul olması gerektiğine inanıyorum.abu çocuklarının kaderi

olmamalı, bilinçli aileler başetmek için çabalıyor ya eğitimsiz insanların çocukları.....çocuğumu

götürmediğim yer kalmadı evde bireysel eğitim ilaç tedavisi halen devam ediyor ancak

umutlarım tükenmek üzere...biz olmadan kendi başına hayatını nasıl sürdürebilir endişesi

taşımaktayım...çözüm aramaktayım

24. dikleksiyi bilmeden ve tanımadan devam eden hayatın ne kadar zor olduğunu ve

disletik bireye yaşamı bir kabusa dönüştüreceğimizi, fakat bilinçli alınan

eğitimlerle,desteklerle bunu azaltabileceğimizi düşünüyor ve umut ediyorum...

25. Bireyin yaşam kalitesini arttırmak için önemsenmesi gerekmektedir.

26. oğluma disleksi tanısı kondu çok endişeliyim :( oğluma evde nasıl yardımcı olacağımı

bilemiyorum...

27. Disleksinin farklı bir öğrenme şekli olduğunu düşünüyorum. Ben iki yıl önce kızımın

disleksi olduğunu öğrendiğimden beri bu konuyla yakından ilgileniyorum. Türkiye de

eğitimcilerin çoğu bu konuda bilgisiz olduğu için anne babalar ve çocuklar çok sıkıntı

çekiyorlar. Bence her okulda eğitimcilere yönelik seminerler verilmeli,çocuklara uzman kişiler

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

60

tarafından testler yapılmalı aileler bilinçlendirilmeli ve çocukların özel eğitimleri okul

ortamında yapılabilmeli. Disleksili çocukların bir ülke için çok değerli olduğunu düşünüyorum.

İyi bir eğitimle sonsuz hayal güçleri ve yetenekleriyle dünyayı değiştirebilecek bir güce

sahipler yeter ki onları anlayabilelim. Özellikle disleksili çocuklar için ingilizce eğitim

verebilecek bir uzman bulmak çok güç. Projenizi çok beğendim böyle bir program çalışmaya

başldığında haberim olursa çok sevinirim.

28. Disleksi olan kişilerin ailede veya toplumda dışlanması beni çok rahatsız ediyor. Onlar

için daha iyi imkanlar oluşturulmalı.

29. Türkiye'de disleksi alanında çalışan uzmanların sayısının oldukça az olduğunu

biliyorum. Umarım bu sayı artar, farklı disiplinlerden uzman kişiler (psikolog, özel eğitim

uzmanı, dil ve konuşma terapisti, aileler, öğretmenler ) disleksi üzerine bilgi ve deneyim

paylaşımlarında bulunur ve disleksik bireylerin yaşam kalitelerinin artmalarına yardımcı

olabilirler.

30. Disleksinin bir kişisel özellik olduğunu düşünüyorum.Fakat aileleri ikna etmek çok

zor.Bunu söylediğiniz zaman kendisine hakaret edilmiş gibi davranıyorlar.

31.

32. Yerdeki Yıldızlar filmini izledikten sonra bilgi sahib oldum.İmkansız diye bir şey

yoktur.Her birey eğitilebilir.

33. Disleksi ile '' Taare zameen par '' filmi sayesinde tanışmıştım. Daha sonra bu konuyu

biraz okudum. Doğru yaklaşımlarla müthiş sonuçlar alınabileceğini düşünüyorum.

34. Disleksiyle ilgili etkili iletişim dersini almadan önce bir bilgi sahibi değildi o dersin

sonucunda öğrendim ve daha sonra "Her Çocuk Özeldir" filminde bu tip öğrencilerle nasıl bir

iletişim kurulması gerektiği hakkında biraz bilgi sahibi oldum.

35. Disleksiyi bir filmden duymuştum ve fark edilmediği takdirde pek de hoş olmayan

sonuçları olabileceğini fark ettim. Eğitim fakültesi öğrencisi olduğum için, bu durumla

karşılaşmam muhtemel. Disleksi problemi olan çocuklara yardımcı olabilmek açısından bu

konuyla ilgili detaylı bilgi sahibi olmak istiyorum.

36. Disleksi konusu ülkemiz için tamamen yeni bir konu. Eğitim düzeyimiz yükseldikçe

hayat kalitemiz artacaktır. Bu da farkındalığın artırılmasıyla başarılacaktır.

37. disleksinin bir öğrenme bozukluğu olduğunu biliyorum. zeka geriliği değil yani. hatta

tam tersine disleksi olanlar dahi oluyor çoğunlukla,einstein gibi.

38. Disleksisi olan bireylerin erken yaşta fark edilip buna göre desteklenmesi gerektiğini

düşünüyorum.

39. Disleksi diyebileceğimiz bireyleri kestirmek zor. Bununla ilgili mutlaka bilgi sahibi

olmalıyız. Uygun yöntem ve yaklaşımlarla bunun üstesinden gelinebileceğini düşünüyorum

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

61

40. Araştırılması gereken önemli bir konu olduğunu düşünüyorum. Çocukken

yaşanılan öğrenme ve ifade güçlüklerinde çocukların "anlamıyor""gerizekalı" gibi

yakıştırmalarla toplum ve aile tarafından damgalanması çocuğun kişiliğinin olumsuz

gelişmesine neden olmaktadır.

11.8 Yabancı Dil ve Disleksi

11.8.1 Bundan 4 sene önce, üniversiteden yeni mezun olduğumda evimize gelen bir

misafir sayesinde ‘disleksi’ terimini öğrenme fırsatım oldu. İngilizce Öğretmenliği’nden mezun

olduğumu öğrendiğinde 2 çocuğu olduğunu ve ikisinin de ülkemizde pek bilinmeyen ‘asperger ve

disleksi’ hastaları (ben artık hastalık olmadığını biliyorum) olduğunu ve okulda çocuklarının sıkıntı

çektiğini ve dolayısıyla eşinin ve kendisinin de bu durumdan çok rahatsız olduğunu söyledi.

Yaşadığımız ilde (Çanakkale) çocuklarının içinde bulunduğu durumla ilgili herhangi bir uzman olmadığı

için onları İzmir’e en az ayda bir kez götürdüğünü ve bunu da onun maddi durumunu çok zorladığını

anlatmıştı.

Bütün bunların ötesinde, çocukların öğretmenleriyle aralarında olan diyaloglar onu çok üzmüştü.

Öğretmen bireylerin farklılığına saygı duymayan, öğrenemiyorlar diye onları azarlayan bir kişilikmiş.

Misafirimiz çocuklarının diğer çocuklar gibi normal bireyler olmadığını, onlara farklı davranılması

gerektiğini ve onların durumuyla ilgili öğretmene birçok bilgilendirmelerde bulunduğunu ama ısrarla

öğretmenin kendi bildiğini okuduğunu, çocuklara aptal, gerizekalı muamelesi yaptığını anlatmıştı. Bu

şekilde davranılan bireylerin durumlarının, motivasyonlarının nasıl olacağını tahmin edersiniz. Bu gibi

durumlar modüllerde de açıkça anlatılmıştı. Ama misafirimiz olmuyor diye boşveren, çocuklarından

umudunu kesen biri değildi. Evdeki bütün zamanını onların gelişimi için harcayan, onlara motor

becerilerde yardımcı olan biri. Ve ayrıca çocukların resim becerileri, sportif etkinlikleri, bilgisayarı

kullanmaları inanılmaz düzeyde. Bir bireyin okumasında ve yazmasında sıkıntı var diye onu göz ardı

etmek tamamen yanlış. Bu bizim çocuğumuz, yeğenimiz, kardeşimiz de olabilirdi. Özetle, misafirimiz

bana o öğretmen gibi bir öğretmen olmayayım diye, bireysel farklılıkların her daim karşıma çıkacağını

ve çocuklara bir beceriyi yapamıyorlar diye onları aptal muamelesi yapmamam gerektiğini çok güzel

anlatmıştı.

Bütün bunları öğrendikten sonra ‘disleksi ve asperger’ ile ilgili internette kısa bir gezinti yapmıştım.

Maalesef çok fazla bir bilgiye ulaşamadım. Sadece çok az bir bilgiyle yetinmek zorunda kalmıştım.

Ondan bir yıl sonra Şırnak’a atandım. Orada çocuklara İngilizce öğretmemin zor olacağını az çok

tahmin ediyordum. Ama derslere başladığımda durumun bu kadar da vahim olacağı aklıma hiç

gelmemişti. Zaten Türkçe’yi yeteri kadar bilmiyorlardı, anadilleri Kürtçe nihayetinde. Benim

kelimelerimi anlamak o kadar zordu ki. Tane tane, yavaş yavaş konuşuyordum ama bilmedikleri çok

kelime vardı. Tabi bunu normal karşılıyordum çünkü kalabalık bir ailede yaşıyorlar. Evde en az 25

kişinin yaşadığı aileler var ve kendi aralarında tabi ki anadillerini konuşuyorlar. Yanı sıra bu kadar çok

bireyin yaşadığı ailede ders çalışmak, ödev yapmak çoğuna göre zordu ve onlar için iyi bir bahaneydi.

Ben bu yüzden müfredat dilini geliştiremediklerini düşünüyordum. Keza öyle de.

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

62

Ama bir de adını bile zor yazan öğrencilerim oldu. Okuma deseniz sıfır. 6. veya 7. sınıfa gelmiş ama

deftere yazı yazmıyor sadece çiziktiriyor. Ben bunu görünce şaşırıp kalmıştım bu nasıl olur diye. İlkokul

1. sınıftaki öğretmenlerine çok kızmıştım. Onlarla ilgilenmeden, onlara bir şey öğretmeden sürekli

sınıfı geçmelerini sağlamışlar ve kimse de bunun nedenini sormamış. Ya da belki sordular veya

yönlendirmeye çalıştılar da ebeveynler karşı çıktı. İşte bu şekilde ‘8. sınıftan mezun olsun da’

dediğimiz çok birey oldu. Biz onları hep geçirmek zorunda kaldık. Özel eğitime göndermek

istediklerimiz de oldu ama ebeveynler karşı çıktı. Daha 1. sınıftaydı, belliydi çocuğun farklı olduğu

(ama disleksi terimini yeteri kadar bilmediğimiz için ikna edemedik). Buna rağmen, anne-baba

çocuklarına arkadaşları arasında aptal lakabı takılacak diye ısrarla diğer çocukların içinde olmasını

istediler.

Okuma yazma becerileri gelişmeyen bireylerin yanı sıra, tahtadan baka baka yanlış yazan çok ama çok

öğrencim oldu. Tek tek sınıfı dolaşıp nerde yanlış olduğunu ve onu nasıl yazması gerektiğini, daha

dikkatli olmalarını söyledim.

Başta İngilizce’nin onlar için zor olduğuna verdim bu durumu ama Türkçe defterlerinde de benzer

yanlışlıkların olduğunu gördüm. Nedenlerini araştırdım. Tamam İngilizce’ye alışana kadar yanlış

yazabilirler ama ya Türkçe? Aklıma takılan her bir soruyu meslektaşlarıma sordum ama beni tatmin

eden ya da beni bilgilendiren bir yanıt bulamadım. O sırada Rehberlik ve Psikolojik Danışman

Öğretmenimiz de yoktu. Ben de bu farklılığı akraba evliliği yaptıkları için bireylerde nörolojik

eksiklikler olarak değerlendirdim.

2.5 sene boyunca hep aynı öğrencilerimin dersine girdim. Elimde büyüdüler resmen. Onlar bana, ben

onlara o kadar çok alıştık ki... Bu süre zarfında tahtaya yazdığım kelimelerin çoğunda gelişmeler

kaydettim. Eskisi kadar çok yanlış yazmıyorlardı. Sürekli onlara ‘Baka baka yanlış yazmayın, dikkat

edin.’ diye diye bir nebze olsun onlara yardımcı olabildiğime inanıyorum. Böyle bir şey olabilir mi

bilmiyorum. Eğer o öğrenci disleksik bir bireyse (ki ben bu çalışmaya başladıktan sonra onların

disleksik olabileceklerini düşündüm), benim hiç bıkmadan söylediğim o cümle onların dikkatlerini

yoğunlaştırmalarına yardımcı olmuş mudur? Tek tek dolaşıp defterlerini kontrol etmem ve yanlışlarını

göstermem, onlarla ilgilenmem onlara cesaret vermiş demek ki. Bence bazı öğrencilerim gerçekten

disleksikti. Bu şekilde davranarak biz bu farklılığın üstesinden gelmişiz demek ki. Büyük oranda

disleksiyi yenmişiz farkında olmadan.

Bu çalışmaya başladığımda artık öğrencilerime ders anlatmayı bitirmiş olduğum zamanlardı. Doğuda

çocuklar sınavlar ve konular bittikten sonra asla okula uğramazlar. Modül 1’e çalışmaya başladığımda

o kadar çok hayıflandım ki neden bu çalışma için geç kaldım, neden daha önceden böyle bir çalışmaya

katılmadım diye kendime kızdım. Çünkü disleksiyle ilgili bilgiler öğrendiğimde benim bazı öğrencilerim

dislektikmiş. En azından aileleriyle görüşüp ayrı bir eğitim almasını sağlayabilirdim, ikna edebilirdim

onları.

Bazı öğrencilerimin sadece İngilizce’ye karşı ilgisi yoktu. Matematik becerileri süperdi mesela. İşte

onları göz ardı etmeyip ‘Senin hakkında şunu duydum …… öğretmeninden, aferin sana’ dediğim

öğrencilerim, sportif etkinliklere yönelttiğim çocuklarım oldu. Onları o konuda motive ettim. İyi ki de

öyle yapmışım. İyi ki disleksik olduğunu bilmeden öğrencilerimi İngilizce konusunda

cesaretlendirmişim, yanlışlarını uygun dille göstermişim. Ama artık disleksinin ne gibi belirtileri

olduğunu biliyorum ve eğer öyle bir bireyle karşılaşırsam yeni okulumda hemen Rehber Öğretmenle

görüşüp ebeveynlerle iletişime geçmek konusunda geç kalmayacağım ve gerekeni yapacağım.

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

63

Son olarak, bu eğitimi almamı sağlayan arkadaşıma ve bizleri bilgilendiren siz değerli hocalarıma

teşekkür ediyorum.

Ş. Esra Ceylan Keklik

11.8.2 Hiç ısrar etmedim.

Benim öğrencilerimden birisi disleksi sorunu yaşıyordu. Babası hem kendisinde hem de

çocuklarında bu sorunu yaşadıklarını, Amerika'da çocuğunu disleksikler için özel bir okula

gönderdiğini ancak Türkiye'de bu şans olmadığı için benim görev yaptığım devlet okuluna

kayıt yaptırdığını söylemişti. Çok zeki olan bu öğrencime İngilizce öğretmeni olduğum halde

yazı yazması konusunda hiç ısrar etmedim. Gördüm ki yazamamak, harfleri ters ya da eksik

yazıyor olmak onun sınıftan dışlanmasına, kendisini kötü hissetmesine sebep oluyordu. Yazı

konusunda ona daha fazla cesaret vermek özel zaman ayırmak isterdim ama verilen iş

yükümü düşününce bunun imkanı yok. Bu konuda özel eğitim almış bir öğretmenle

ilerleyebileceğini ve biraz daha özgüven kazanabileceğini düşünüyorum ancak aile de bu

konuda umutsuz. Onu pratik el becerisi gerektiren alanlara ve okçuluğa yönlendirmişler. Spor

konusunda çok iyi, elektronik aletleri tamir etme becerisi çok yüksek ve bu ona arkadaşları

arasında itibar kazandırdığı için de diğer sorunu görmezden gelebiliyorlar.

11.8.3 Ders Planın Disleksi Uyarlaması

Dersin Adı İngilizce

Sınıf 4. sınıf

Konu Kırtasiye Malzemeleri (Stationery Items)

Süre 40 dk.

Öğrenci Kazanımları

· Sınıfta var olan kırtasiye malzemelerini ifade eder.

Hedef Kelimeler

a rubber, a pencil, a pen, a pencilcase, a pencil sharpener, a ruler, a notebook, a book, a notebook, a pencil

case

Süreç Materyal Çoklu

zekâ

Süre

Dikkat çekme/ Öğretmen, çizerek veya PPT yoluyla tahtaya yansıtarak ders

boyunca ne işleneceğini, ne tür etkinlikler yapılacağını ve bunların

Dersin taslağı Görsel 5

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

64

Güdüleme öğrenmeleriyle ilişkilerini anlatır.

Giriş Bu aşamada öğretmen, elindeki flash kartları tahtaya

yapıştıracağını ve bunları tekrar edeceklerini söyler. Tahtaya flash

kartları birer birer yapıştırır. Öğrencilere doğru telaffuz konusunda

model olmak için İngilizce ifadeleri kullanır. Örneğin: “a pencil”,

“rubber”, “pen” gibi.

Çift taraflı

yapıştırıcı

Sınıf tahtası

Görsel

İşitsel

Sözel

5

Gelişme Öğretmen tahtada göstereceği resmin ifadesini söyleyeceğini,

kendisinden sonra öğrencilerin tekrar etmesini istediğini söyler.

Defalarca kelimeler tekrar edilir. Her seferinde öğretmen,

öğrencilere olumlu pekiştireç verir.

Karikatürize

flash kartlar

Görsel

İşitsel

Sözel

10

Alıştırma Bu etkinlikte öğretmen her nesne için tahtaya iki kelime

yapıştıracağını söyler. Kendisinin söyleyeceği kelimenin resmini

çıkarıp öğretmen masasına koymalarını ister. Doğru olan resimdeki

nesneyi telaffuz etmelerini söyler.

Karikatürize

flash kartlar

Çift taraflı

yapıştırıcı

Sınıf tahtası

Görsel

İşitsel

Sözel

Kinestetik

15

Öğrenme sürecini

değerlendirme

Öğretmen, alıştırma aşamasında öğrencileri gözlemler ve yapılan

telaffuz hatalarını açıkça değil, onları anladığı mesajını vererek

doğrusunu söyleyerek düzeltir.

5

Uyarlamanın Dayanakları

Hedef Kelimeler: Bir ders saatinde öğrenilecek kelime sayısının 10’u geçmemesi sebebiyle kelime sayısı

azaltılmıştır.

Hedef Kalıp: Bu ders süresinde sadece kelime düzeyinde öğrenim gerçekleştirmek amacıyla hedeflenen kalıp

bilgisi kaldırılmıştır.

Dikkat çekme/Güdüleme: Derse başlamadan önce konunun ana hattını öğrencilerle paylaşmak onların

öğrenme sürecini olumlu yönde katkıda bulunacaktır.

Giriş: Her etkinlikten önce, etkinlik ve etkinliğin amacı üzerine konuşmak disleksik öğrencilerin dikkatlerini diri

tutmayı sağlayacaktır. Böylece yerine getirilecek etkinlik kolaylıkla yapılacaktır.

Gelişme: Bu ders saatinde kelimelerin yazımına geçilmez. Özellikle ilkokul düzeyinde sözel ağırlıklı derslerin

işlenmesi disleksik öğrenciler için daha uygundur.

Sık tekrarlar genel olarak dil öğretiminde yararlıdır. Ancak disleksik öğrencilerin yeni kelimeleri öğrenmesinde

hayati önem taşır. Dolayısıyla öğretmenin kendisi olabileceği gibi ses kaydı da tekrarlar için kullanılabilir.

Resimler, İngilizce öğretiminin vazgeçilmez parçasıdır. Özellikle disleksik öğrencilerin bulunduğu sınıflarda yeni

kelimeleri öğretirken karikatürize, abartılmış, komik figürlerin kullanılması daha çok akılda kalacaktır.

Öğrenme sürecini değerlendirme: Sözel yanlışları düzeltirken açıkça düzeltme üslubundan ziyade mesajın

öğretmen tarafından anlaşıldığına dair bir imaj sergilenmelidir. Üstü kapalı bir şekilde söylenilen cümle veya

kelimenin mutlaka doğrusu telaffuz edilmelidir.

Not: Bu plan, 4. Modül’deki bilgilerden yararlanılarak hazırlanmıştır.

Yağmur Adal, İngilizce Öğretmeni, Hatay.

Orijinal ders planı:

Dersin Adı İngilizce

Sınıf 4. sınıf

Konu Kırtasiye Malzemeleri (Stationery Items)

Süre 40 dk.

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

65

Öğrenci Kazanımları

· Sınıfta var olan kırtasiye malzemelerini ifade eder.

· Sahip olduğu kırtasiye malzemelerini söyler.

· Arkadaşının sahip olduğu eşyayı sorar.

Hedef Kelimeler Hedef Kalıp

a rubber, a pencil, a pen, a pencilcase, a pencil

sharpener, a ruler, a notebook, a book, a notebook, a

pencilcase, a coloured pencil, a paperclip, crayons.

I have got …

Have you got …?

Yes, I have. / No, I haven’t.

Süreç Materyal Çoklu

zekâ

Süre

Dikkat çekme/

Güdüleme

Öğretmen, elinde bir kocaman bir poşetle sınıfa girer.

Öğrencilerin ilgisini çekmek, meraklarını artırmak ve

İngilizce konuşmaya teşvik etmek için sorular sorar.

(Örneğin, What is this? What are there in it? Can you

make some guesses?) Soru-cevap yaptıktan sonra küçük

ipuçları vererek öğrencilerin poşetin içindeki kırtasiye

malzemelerinden haberdar olmaları sağlanır.

İçinde silgi, kurşun kalem,

tükenmez kalem, açacak,

cetvel, defter, kitap,

kalemlik, renkli kalem gibi

gerçek materyallerin

bulunduğu büyük bir poşet.

Görsel

Sözel

5

Giriş Öğretmen, poşetten tek tek çıkardığı eşyaları sınıfa

göstererek İngilizce ifadelerini kullanır. Öğrencilerin

tekrar etmesini ister.

Örneğin: “a pencil” “It’s a pencil.”

İçinde silgi, kurşun kalem,

tükenmez kalem, açacak,

cetvel, defter, kitap,

kalemlik, renkli kalem gibi

gerçek materyallerin

bulunduğu büyük bir poşet.

Görsel

İşitsel

5

Gelişme Bu aşamada flash kartlar kullanılır. Sözel ifadeye ek

olarak öğrencilerin kelimelerin yazımına aşina olması

sağlanır. Bununla beraber, her nesne için hedef kalıp

kullanılarak öğrencilere model olur. Öğretmen elindeki

flash kartlarla sürece şu şekilde devam eder: “What is

this? It is a pencil. I have got a pencil.”

“Have you got …?” hedef kalıbıyla istekli veya gönüllü

öğrencilerin bu sürece katılması sağlanır.

Flash kartlar Görsel

İşitsel

Sözel

10

Alıştırma 1. Gönüllü öğrencilerden flash kartları İngilizce

ifadeleriyle eşleştirip tahtaya yapıştırmaları istenir. 2. Sınıf 4’er kişilik gruplara ayrılır. Her grup birbirlerine

sahip oldukları kırtasiye malzemeleriyle ilgili sorular

sorarak alıştırma yaparlar. Öğretmen, öncelikle model

olarak etkinliği başlatır. “-Have you got a pencil?” “-Yes,

I have”.

Flash kartlar

İngilizce ifadeleri

Çift taraflı yapıştırıcı

Sınıf tahtası

Görsel

İşitsel

Sözel

Kinestetik

15

Öğrenme sürecini

değerlendirme

Öğretmen, alıştırma aşamasında öğrenci gruplarının

yanlarına giderek onları gözlemler ve yapılan telaffuz

veya gramer hatalarını not edip alıştırma sonunda

bunları sınıf önünde bunları düzelterek derse noktayı

koyar.

5

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

66

11.9 Üniversitede disleksili olmak

Durum Çalışması: İranlı yüksek lisans öğrencisi Türkiye’de Erasmus değişim programı sırasında

disleksik olduğunu keşfetti.

Giriş: İranlı bir öğrenci, Erasmus-Mundus programıyla iki dönem boyunca Türk bir

üniversitede eğitim aldı. Çoğu öğrenci ders aralarında ve dışında Türkçe konuşmasına

rağmen, üniversitenin öğretim dili İngilizceydi. Anadili Farsça olduğu için Mehtap, pek alışkın

olmadığı bir yazı sisteminde dersler alıyordu. Üstelik İran’da disleksi hakkında farkındalık

olmadığı için Mehtap da İran’daki eğitimi sırasında yaşadığı zorlukların bir açıklaması

olabileceğini bilmiyordu.

Durum: Öğrenci yüksek lisans düzeyinde dersler alıyordu (dersleri takip etmek, okumaları

yapmak, araştırma yapmak ve ödevleri tamamlamak zorundaydı) ve tez yazması gerekiyordu.

Öğrencinin deneyimleri: Üniversiteye girebilmek için GRE’nin matematik kısmını ve IELTS ya

da TOEFL sınavını geçmek zorundaydım. Hayatımın şu ana kadar yaşadığım en kötü

zamanıydı. Matematiği oldukça kolay geçebildim (iki aylık çalışma sonrası). Ancak İngilizce

sınavını geçmek için dört kez denemek zorunda kaldım. Okuma ve yazma bölümlerinde

aldığım puanlar her seferinde kabul edilebilir puandan daha düşüktü.

Eğitimime İngilizce olarak başlar başlamaz derslerde sınıf arkadaşlarımla kıyasla oldukça

geride olduğumu fark ettim. Sorunun dille ilgili olmadığını biliyordum çünkü hemen hemen

her şeyi iyice anlayabiliyor, kendimi ifade edebiliyor ve diğer öğrenciler gibi başarılı sunumlar

yapabiliyordum. Ancak makale ve kitap okumaya gelince benim için asla yeterli zaman

olmuyordu, okumada çok yavaştım ve yazmada daha da kötüydüm. Böylece sorunun

gözlerimden kaynaklandığı sonucuna vardım çünkü her günün sonunda başım ağrıyor ve

metinler, sözcükler gözlerimin önünde hareket ediyordu. Bir göz doktoruna gittim, ama

doktor gözlerimde hiçbir sorun olmadığını söyledi.

Bu aşamadan sonra yapabileceğim tek şey, çalışmaya çok daha fazla zaman harcamak ve daha

fazla çabalamaktı. Derste bir makale, bir sayfa bile okumamız ve fikirlerimizi paylaşmamız

gerekse bu, benim içim için bir kabus oluyordu. Bir metne göz gezdirmek için diğerlerine göre

iki kat daha fazla zamana ihtiyaç duyuyordum.

Olaylar: En kritik zamanı yüksek lisansımın sonunda yaşadım. İlk iki jüriyi de geçemedim.

Tezim için çok çalıştım, çok çabaladım; buna rağmen, jüri özellikle “yeterince çalışmadığım ve

elimden geleni yapmadığım” için beni eleştirdi. Onların gördükleri sadece yazım hatalarıyla

dolu ve hiçbir yapısı olmayan bir yazıydı. Jüri üyeleri “Aceleyle ve dikkatsizce yazılmış”, “Hiçbir

yapı yok, tezini gözden geçirip düzeltmelisin”; fakat ne istediklerini bildiğimi sanmalarına

rağmen, ben jüri üyelerinin dediklerinin nasıl yapacağımı bilmiyordum. Gerçek yeteneklerimi

gösteremediğim için çok mutsuz ve öfkeliydim. Yazım hatalarım, gerçekte ne yaptığımı

görmelerine izin vermedi. İkinci tez savunmamda da başarısız olunca eğitimime devam

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

67

edemeyeceğimi sandım. Nasıl hissettiğim hakkında bana tavsiyeler veren Engelsiz ODTÜ

Koordinatörüyle konuşunca biraz umutlandım ve yalnız olmadığımı hissettim. Daha sonra

Manchester’a taşındım ve Manchester Üniversitesi’nde başka bir yüksek lisans programına

kaydoldum. En azından yeni bir başlangıç yapıyordum ve buradaki insanlar başarısızlıklarımı

bilmiyordu.

Çözüm Yolları: Manchester University Engelli Destek Ofisinde değerlendirmeye tabi

tutuldum ve disleksik olduğuma dair bir belge aldım. Bu kendime olan güvenimi yeniden

kazandırdı. Ayrıca, okumama, yazmama ve düşüncelerimi yapılandırmama yardımcı olan

yazılımlar edindim. Bence tüm üniversitelerin bu yazılımlara erişimi olmalıdır. En güzel kısmı

ise, danışmanımla tanıştığımda ona nasıl disleksik olduğumu söyleyeceğim konusunda

endişelenmiştim. “Ben de disleksikim” dediğinde şaşırdım ve çok mutlu oldum; benim rol

modelim oldu ve disleksik bir bireyin neleri yapabileceğini gösterdi!

Bundan sonra: Diğer disleksik öğrencilerin, özellikle de benim hissettiklerimi hissedenlerin,

ne olduğunu veya kime soracağını bilemeyenlerin sorunlarını azaltmak için bir şeyler yapmak

istiyorum. Benim için zafiyet sistemin içindeki bireylerden değil bizzat sistemden

kaynaklanıyordu. Akademik bir bölümdeki profesörün disleksiyi anlaması veya disleksik bir

öğrenci için uygun şartları nasıl sağlayacağını bilmesi beklenemez; bu, Engelli Birimi’nin

sorumluluğudur. Yurtdışı Eğitim ofislerinde çalışan insanların disleksi gibi olası durumların

farkında olması ve öğrencinin sadece yeni öğrendikleri dille ilgili güçlükler yaşamayabileceğini

ve tembel ya da aptal olmayabileceğini anlaması çok önemlidir. Yabancı bir öğrenci, yeni ülke

ve kuruma uyum sağlama zorunluluğunun yanında, disleksik olduğundan dolayı anadiliyle

ilgili güçlükler de yaşayabilir.

Notlar: Mehtap’ın disleksik olduğu netleştiğince, kardeşi ve annesi de disleksik olduklarını

anladılar.

11.10 Diskalkuli

Seçil Saygılı (Matematik Öğretmeni ve Doktora Öğrecisi) tarafından asağıda verilen

kaynaklardan derleme bir yazıdır.

KAYNAKÇA

1. http://www.dyscalculia.org/thesis.html

2. http://www.dyscalculia.org/accessibility

3. http://scotens.org/sen/resources/dyslexia_leaflet_maths.pdf

4. http://www.unicog.org/docs/Dyscalculia.html

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

68

5. http://www.nald.ca/library/research/ccl/childhood_learning/lse_disabilities/lse_disabilities

.pdf

6. http://www.ldonline.org/article/Dyscalculia

7. http://www.ldonline.org/article/Strategies_to_Facilitate_Math_Concepts_and_Homework

8. http://marcialmiller.com/wordpress/2011/01/playing-with-cuisenaire-rods/

9. http://www.dyscalculia-maths-difficulties.org.uk/knowledge-centre/dyscalculia-mld-

newsletter/newsletter-no-1

Diskalkuli Öğrencilere Nasıl Yardım Edebiliriz?

Matematik derslerinde diskalkulik öğrencilere yardımcı olmak için bilmemiz gereken

ilk şey onun matematik terimlerini anlayamadığıdır. Bu terimleri oldukça somutlaştırarak

hatta çarpıcı, ilgi çekici komik resimlerle anlatmak ona yardımcı olacaktır. Öğrenmesini

istediğimiz terimlerin birkaçını öyküleştirerek anlatmak onun beyninde bunları

canlandırmasına yardımcı olacaktır. Dört işlemin ayırıcı özelliklerini konuşmak da faydalı

olacaktır. Bunun yanında işlem sembollerini farklı renklerle göstermek karıştıran öğrenciler

için faydalı olabilir (Çıkarma kırmızı, toplama siyah, çarpma mavi, bölme yeşil). Toplama

işleminin birbirine eklemek-ileriye saymak vb şekillerde resmetmek iyi bir fikir olabilir.

Toplama ve çıkarma işlemlerinde iki cetveli kullanmak faydalı olur. Örneğin 3+4 için birinci

cetvelde 3e ikinci cetvelin 0ını koyup 4e denk gelen sayıyı okuyacağız.

3+4 işlemi

Çıkarma işlemi için ise tam tersini yapacağız. 7-3 için 7nin üzerine ikinci cetveli ters koyup 3ün

denk geldiği sayıya bakılır. Çıkarma ve toplama için renkli kolonları deneyebiliriz, özellikle

eldeli işlemlerde ve basamak öğrenmede işe yarayabilir.

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

69

Çarpım tablosu için öncelikle ritmik saymayı iyi öğretmeliyiz. Bunun için renkli sayma kartları

hazırlayabiliriz. Bu kartları yere sırasıyla dizerek öğrencinin zıplayarak yüksek sesle saymasını

isteriz. Aynı şekilde bu oyunu sevdiği bir melodi ile söyleyerek hatta ritimler ile yapmasını

isteyebiliriz. Çarpım tablosu için bol tekrar gerekeceğini unutmamalıyız.

Çarpma işlemlerindeki kısa yolları öğreterek çarpmanın zevkli ve kolay olduğuna onu

inandırabiliriz.

10*7=70

11*3=33(11 ile çarpmanın aynı sayıyı iki kez yazmak olduğunu) vb

Çarpma işlemlerinde parmaklardan yararlanmasını da öğretebiliriz. 9 lar için parmak kapatma

yöntemi oldukça zevklidir. 9*3=27 için 10 parmağımızdan üçüncüsünü kapatacağız soldaki ve

sağdaki parmak sayılarını birleştirip okuyacağız 2-7 yirmiyedi.

http://www.youtube.com/watch?v=xVYcKtE2v_4

Ayrıca 6-7-8-9 için

http://www.youtube.com/watch?v=0EYfeC1mIA0

http://www.youtube.com/watch?v=BW_xUTaL-U0

Flash kartlar ve matematik oyunlarının olduğu siteler onun için oldukça eğlenceli olacaktır.

http://www.thenumberrace.com/nr/home.php bu sitedeki iki oyun bedava olup öğrencilerin

saymasını ve toplama işlemlerini güçlendiren etkinliklerden oluşmaktadır.

Koordinatları öğretirken amiral battı oyunu, parayı öğretirken kendi paramızın olduğu

monopoly oyunu, strateji ve planlama yeteneği için 4ünü birleştir oyunu(connected four) ya

da Tic-Tac-Toe mastermind satın alınabilecek yardımcı oyunlardan bazılarıdır.

Matematik derslerinde öğrencinin en çok zorlanacağı diğer konu ise problem çözmedir.

Bunun için öncelikle problemi anlamasını sağlamalısınız. Problemi canlandırarak anlatma ya

da çizim ile anlatma iyi birer yoldur. Bunu yaparken yine içinde mizah unsurlarının bulunması

onun dikkatini yoğunlaştırmasına yol açacaktır. Problemdeki işlemsel ipuçlarını fark etmesi

için flash kartlardan yardım alabiliriz. Toplama işaretinin altına kullanılan problem kelimeleri

resimle gösterilerek eşleştirilebilir. Bunu oyun haline de getirebilirsiniz. Problem için günlük

yaşantıdan seçilecek örnekler onun problem çözmeyi algılamasına yardımcı olacaktır.

Örneğin, 18 kalemi anne baba ve kendine eşit paylaştır. Bırakın bu problemi istediği yoldan

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

70

çözsün ama elinde 18 kalem ve karşısında da siz olun. Ortamın yine neşeli bir oyunmuş gibi

gözükmesine dikkat edin.

Somut-görsel materyallerin ve oyunların olduğu bazı yabancı siteler:

http://nlvm.usu.edu/en/nav/vlibrary.html

http://www.visualmathlearning.com/Exercises/practice_exercises.html

http://www.littlefingers.com/

http://brainconnection.positscience.com/brain-teasers/

http://mumathstudy.missouri.edu/mathactivites.shtml

http://www.fisme.science.uu.nl/rekenweb/en/

http://illuminations.nctm.org/

http://www.karismath.com/

http://www.ixl.com/

Ben lisede çalışan ama ilköğretim ikinci kademesinde de bir süre çalışmış olan 15 senelik

matematik öğretmeniyim. Disleksi teşhisi konmuş arkadaşımın çocuğu ile 1.sınıftan beri

matematik çalışıyoruz. Ona matematikte anlamadığı herşeyi pek çok yöntemi

deneyerek(yukarıda anlattığım gibi) anlatmaya çalışıyorum. Her ne kadar başlangıçta bu dersi

çok seviyor olsa da 5.sınıfa gelene dek bu sevginin azaldığını söyleyebilirim. Okulda

matematik dersi ile baş etmesi oldukça zor oluyor, problemleri anlaması, öğretmenin

söylediklerini aklına yazmasını çok zor oluyor. Evde çalışırken elimizden geldiğince eğlenmeye

çalışıyoruz çünkü diğer türlü kafam patlayacak gibi oldu diyor. Sık sık mola veriyoruz,

anlamadığında yöntem değiştirip tekrar anlatıyoruz. Oldukça sabırla onu beklemek çok

önemli cevapları hemen vermek istediğinde de durdurmak yerinde oluyor. Özellikle problemi

anlamadığında sırasıyla dört işlemi söylemeye başlıyor: Topluycaz, çıkarcaz, çarpacaz,

Bölme konusunda hala sıkıntımız büyük. Bölmeyi yapmak ona zor geliyor çünkü çarpma tam

olarak oturmadı. Çarpım tablosunu ezberlemesini beklemiyoruz, odasında büyük bir tablo var

silip tekrar yazabiliyor ya da oradan çarpmanın sonucuna bakabiliyor. Çarpmanın kısa yollarını

çabuk öğrendi. Yarım-bütün çeyrek kavramları zor oturdu. Bunun için fazlası ile somut

materyal ile çalıştık. Grafik konusunda çok iyi ve bir de geometri. İnanılmaz bir uzamsal

yeteneğe sahip. Görerek ve müzik ile çok iyi öğreniyor. Örneğin ritmik saymalar için you tube

dan müzikli slaytlar bulduk ve çok iyi aklında kaldı.

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

71

Bütün, yarım ve çeyrek kavramları için yukarıdakine benzer bir çalışma uygulanabilir. Bu

çalışma kesirler için de faydalı olacaktır. Çalışma somut bir materyal ile yapmak uygun olur(

Örneğin ekmek-elma).

Sayıları öğrenirken internetten bulduğumuz number race oyunu çok yardımcı oldu.

Başlangıçta 6 rakamını öğretmek için herşeyi denedik. En sonunda altına yapmış altı

birden ileriye saymaya başlıyor. Paraları ve saati öğrenmesi için günlük alıştırmalar yapıyoruz.

Saat için internetten oyun ve vücudu ile göstermesinden yararlandık. Saati üç yap dedik

mesela yere uzanarak karşıdaki saat 3 iken o da 3 oldu. Para için ise mümkün olduğunca

küçük paralarla alışveriş yaptırmaya çalışıyoruz.

Matematiği öğretirken ona kendisine inanması gerektiğini söyledik. Hatta matematikte

zorlandığı anda çikolata yemesinin faydalı olacağını söyledik ve bu da tuttu. Çikolata

yediğinde zihnen rahatladı keyfi yerine geldi ve biz de zorlanmadan devam edebildik. Sırada

5. Sı

Matematik Öğretmenine Öneriler

1. Öğrenciye sınav esnasında müsvedde kağıt kullanmasına izin vermeli. Çizim

yapması için çizgili kağıt kullandırmalı.

2. Sınav esnasında problem çözerken eğer hata yapmışsa küçük ipuçları ile

hatasını görmesine fırsat vermeli.

3. Sorular kağıtta çok sıkışık durmamalı öğrenci okurken karıştırabileceği için özen

ile ve boşluklar bırakarak hazırlanmalıdır.

4. Sadece gereken becerileri ölçen sınavlar yapın, öğrenciyi çok büyük sayılarla ve

gereksiz hesaplamalarla uğraştırmayın.

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

72

5. Sınav için öğrenciye normalden daha fazla zaman verin, zamanın kısıtlı

olduğunu öğrenci düşündüğünde panik yaparak yapabileceklerini de yapamayacaktır.

6. Eğer mümkünse öğrencinizin sizinle baş başa sınav olmasına izin verin, bu onu

daha çok rahatlatacak ve sınavda size daha çok danışma imkanı sağlayacaktır.

7. Matematiğin öğrenciniz için kimi zaman çok karışık anlaşılmaz gözüktüğünü

problemlerde mantık yürütemediğini ve bunun da onu üzdüğünü, paniklettiğini hatta

ağlattığını unutmayın. Ona acımak yerine onunla bire bir ilgilenin ona sabır gösterin.

Unutmayın ki öğrenciniz anlamak için herkesten çok çaba harcıyor daha çok hata

yapıyor ve matematik gittikçe onun için tramvatik bir hal alıyor. Ona matematik zor

geliyor ve beyninde sanki matematik bankasının içi boşaltılmış gibi hissediyor. Bunu

8. Kimi zaman onunla 1 saatten az da olsa birlikte çalışın, birebir anlatıldığında

inanın çok daha iyi anlayacaktır.

9. Ona pratik yaptıracak fazladan soru çözdürecek bir özel öğretmene ihtiyacı

olduğunu söyleyin.

10. Öğrencinizle çalışmak sizin için çok sinir bozucu olabilir çünkü onun yaptığı

hataların bir mantığı olmayacaktır. Bazen 9 u 4 diye okuyabilecek bazen y için 7

diyecek bazen 6x(3-x) işlemini 6(3-x) olarak yazabilecek.

11. Pek çok materyal ile çalışmadan öncesinde soruların hepsini hatalı yapıyorken

5 dakika sonra tahtada hepsini doğru yaptığı görebilirsiniz, şaşırmayın ve sakın

öğrencinizden vazgeçmeyin ona inanın.

12. Yeni bir terim, işlem, materyal vb. anlatırken onun anladığından emin olmadan

geçmeyin kendi cümleleri ile ne olduğunu anladığı görün.

13. Gelecek ders öncesi konuyu onunla bolca tekrar etmek onun bir sonraki

derste üzgün ve anlamaz bir halde oturmasına engel olabilir. Unutmayın öğrencinizin

bol tekrar yapmaya ihtiyacı vardır.

14. Öğrenciniz asla aptal değildir hatta kendini oldukça zeki görmesine rağmen

matematik dersinde kendini kötü-aptal hissetmektedir. Kendisi de bu dersin ona niçin

bu kadar zor geldiğini anlamamaktadır. Ancak zamanla bol tekrar bol ilgi ve sabırla

ortalama bir öğrenci hatta daha da iyisi olabilir.

15. Yönergeleri öğrenciniz anlayamayacağından tekrar açıklamanız gerekeceğini

unutmayın.

16. Ritmik saymaları yapamayan öğrenciler için 100lük kart ya da sayma kartları

kullanın.

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

73

17. Öğrenciniz tahmin konusunda pek iyi olamayacaktır. Büyüklüklerin

sıralanışından örnekleri görebilirse tahmini daha iyi yapabilir.

9. http://www.dyscalculia-maths-difficulties.org.uk/knowledge-centre/dyscalculia-mld-

newsletter/newsletter-no-1

Cuisenaire rod kullanımı ile ilgili Ronit Bird tarafından hazırlana slaytların Türkçesi:

http://www.youtube.com/watch?v=dsHAoy8oYW4

Seçil Saygılı, Matematik öğretmeni, Çanakkale

11.11 Çokdillilik

11.11.1 Doğuda öğretmen olmak

Ben 1999 2003 yılları arasında Şırnak-Cizre'de Matematik Öğretmenliği yaptım. İlk başta herşey çok

zor gözüküyordu. Öğrencilerin beni dinlemesi için mutlaka kabul etmesi sevmesi gerekiyordu. Ayrıca

Matematik onlar için üçüncü bir dil gibiydi. Anlayamıyorlardı. Pes etmeden savaştım. Önce kendimi

sevdirdim sonra nasıl yazılı yapar ders anlatırım başarırlar diye düşündüm. Matematik evrensel bir

dildir dedim ve metinsiz işlemsel sorular daha kolay anlaşılır dedim. Derste tahtaya bol bol şema

resim çizdim oyunlar oynattım. Onlarla arkadaş gibi sohbet ettim Matematiğin dünyasını

anlamalarına yardım ettim. Sonuç daha başarılıydı artık hem beni hem dersi seviyorlardı.

Matematiksel dil ile tanışmış ve ona alışmışlardı. Mutluluk. O öğrencilerimizin çoğu şimdi öğretmen

mühendis... Hala konuşuyoruz :))

11.11.2 İki dilli olmak

İki dilli olmak her ülkenin kendine has tarihsel, siyasi ve sosyolojik bir takım farklılıklarından

dolayı aynı parametrelerle ele alınamayacak bir durum olduğu için bunun eğitim ile ilgili kısmı da yine

paralellik arz etmemektedir. Söz gelimi Avrupa’nın herhangi bir ülkesindeki iki dillilik o ülkenin başka

ülkelerden (farklı dil ve kültürlerden) insanların göç etmesi sonucu ortaya çıkarken, dünyanın başka bir

yerindeki iki dillilik asimilasyon politikalarının, kültürel baskının gölgesinde ortaya çıkan bir çok dillilik

olabilir. İkinci olarak andığım çok dillilik kendi anadilini reddetme, hâkim dile ve kültüre hayranlık

duyma ya da tam tersi anadile karşı fanatik bir bağlılık oluşumuna sebep olabilir. Ortaya çıkan her iki

durumun da gerek bireysel gerekse toplumsal açıdan olumlu sonuçlar doğuramayacağını

düşünüyorum.

Hiç kimse kendi dilinden, kültüründen utanmadığı gibi gökten inmiş kutsal bir nimetmiş gibi

de davranmamalı. Mutlu olan ve mutlu eden insanlar yetiştirmek istiyorsak kendi özkültürüyle barışık

ama aynı zamanda diğer kültürlere karşı merak ve saygı duyan insanlar yetiştirmeliyiz.

Kurtuluş İlikçi, Van

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

74

11.12 Disleksili kişilerin ifadeleri

11.12.1 Sanatsal

Maske

Duygular

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

75

Saat Çizimi

11.12.2 Ben 21 yaşında disleksik bir hedonistim. Bu yazıyı size yazmadan önce

birçok kez aklımdan tasarladım fakat bu tasarımlarımdan hiç birini düzgün bir metin halinde

toplayamadığım için yazıp yollamam zaman aldı. Daha açıklamak gerekirse yazıya dökmek

istediğim birçok düşüncem olmasına rağmen hepsi aklımın içinde dönüp duruyor.

"Düsüncelerimi kontrol edemiyorum". Bu konuda çevremdekilerle kendimi karşılaştırmak için

yaptığım ufak bir deney var. Arkadaşlarıma akıllarından düz bir çizgi düşünmelerini

söylüyorum. Bunu yapmakta arkadaşlarım hiç zorluk çekmesede ben hiç başaramadım.

Kendimi anlatmakta motive olmakta yazı yazmakta program yapmakta hep zorluk çektim.

Aynı zorluğu ders çalışmaktada çekmeme rağmen İngilizce yada Japonca öğrenirken hiç zorluk

çekmedim izlediğim okuduğum yabancı mataryeller (anime manga dizi çizgi film) ben

zorlamadanda bu dillerin aklımdan geçmesini sağladiği için daha az zorlanarak daha çok şey

öğrenmemi sağladı. Bunun yanında düşündüğüm şeyi kontrol etmem zor olsada nasil

düşündüğümü kontrol etmek oldukça kolaydı. Bir kelime bir kelimede olsa yavaş yavaş

zihnimi önce İngilizceye sonra Japoncaya çevirdim. İlk Japonca öğrenmeye başladiğim

sıralarda 3 dilde birden düşünüyordum. Şu anda da Türkce İngilizce yada Japonca düşünmek

arasında hiç fark hissetmiyorum.

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

76

11.12.3 Birinci sınıfta...

I. Epizod

1981 Ağustos ayı… Antakya…

Çocuk oldukça heyecanlıydı. Babaannesi ile büyük gri bir kapının önünde bekliyorlardı.

Babaannesi pek belli etmiyordu ama biraz sıkıntılı görünüyordu. Çocukla göz göze gelince her zaman

keyiflendiği gibi değildi gülüşü. Keyifsiz zamanlarında Almanya’daki çocukları arayınca telefonda zoraki

gülümserdi. Bütün yüzü gülmezdi ama sesi gülerdi sadece kısık kısık. Gene aynı ifade vardı yüzünde.

Yüzüme ara ara bakıp gülümsüyordu. Benimse içimdeki heyecana merak ve endişede eklenince

yerimde duramaz olmuştum.

Ne zaman oturduğum yerden kalksam babaannem “Oğlum rahat dur, otur yerine, bak burası

devlet dairesi atarlar bizi, seni de almazlar” diyordu.

Almazlar, almazlar, almazlar….

Bu kelime içimde o kadar büyüdü ki ağırlığıyla oturduğum yere çakılı kaldım. Kıpırdamadan öylece

bekliyordum. Bir müddet sonra odadan bir çocukla annesi ve babası çıktı. Babası “Aslanım benim

okula da yazılmış be. Ne kadar da büyüdü benim oğlum, söyle bakalım ne alayım sana” dedi. Çocuk

“dondurma, dondurma al baba” dedi. Çok mutlu görünüyordu. Kıskanmıştım galiba ve arkalarından

bir müddet öylece izledim onları. Babaannem “Hadi oğlum gel bakalım” dedi. Elimden tutu. Gene dua

ediyordu. Girdik içeriye.

Sonradan müdür olduğunu öğrendiğim adam “Hoş geldiniz gelin buyurun bakalım. Oğlumuz

bu mu? Kâğıtları hazırladınız mı?” dedi. Babaannemde çantasından çıkarttığı kâğıtları adama uzattı.

Adam kâğıtlara şöyle bir baktıktan sonra “Olmaz teyze bu çocuğu kaydedemeyiz, yaşı tutmuyor” dedi.

“Daha altı buçuk yaşında yedi yaşından gün alması lazım” gibi bir şeyler daha anlattı. Ben bir an için

dondum kaldım. Gözlerim sulandı sulanacak ama tutuyorum kendimi. Titrek bir sesle “Ama amca ben

dışarıda hiç yaramazlık yapmadım. Sor babaanneme, sor. Hiç yerimden kalkmadım” deyip

babaannemin gözünün içine baktım.

“ -Sen dur oğlum, bekle” dedi.

Müdüre dönüp “-Bak müdür bey, bunların anası babası Almanya’da dört kardeşler ben ve iki kızım

bakıyoruz bunlara. Kızlarımın biri on dört diğeri on altı yaşında. Amca çocukları da var. Onlarında ana

babası Almanya’da, çalışmaya gittiler. Anlayacağın kızlarımla beraber on bir çocuğa bakıyoruz evde.

Hepsi de okula gidiyor. Bir bu kaldı. Buna da bir senedir okula gideceksin diyoruz. Yap bir babalık. Geri

çevirme bizi” dedi.

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

77

Müdür bir müddet düşündükten sonra “-Ne diyeyim Allah yardımcınız olsun… On bir çocuk

ha… Madem öyle yapalım kaydını da bir yardımımız olsun size” dedi.

Bana dönüp gözümün içine bakıp

“-Bak oğlum babaannenin kıymetini bil, üzme kadını, derslerine çok çalış, başarılı ol” diye nasihatlerde

bulundu. İçim içime sığmıyordu. Müdürün bir an önce susmasını istiyordum. Hazır olda bekliyordum.

O an en çok istediğim şey bu odadan çıkıp çıldırasıya sevinmekti. Zor tutuyordum kendimi.

Babaannem müdüre teşekkür edip bana döndü “hadi oğlum sende teşekkür et bakalım müdür

amcana öp elini” dedi. Ben hızlıca müdürün yanına gidip, elini öpüp, teşekkür ettim. Odadan çıkar

çıkmaz babaannemin eteklerine yapıştım. Gülüyor seviniyordum. Babaannemde boynuma sarıldı.

Başımdan öptü. Artık sadece yüzü değil sesi de dünyası da gülüyordu “- Hadi oğlum eve gidelim artık”

dedi. Elimden tutu ve öylece evin yolunu tuttuk.

II. Epizod

1981 Eylül ayı… Antakya… Ve okul başlar…

Çocuk okula başlıyordu. Çok heyecanlıydı. İçi içine sığmıyordu. Arkadaşlarını, öğretmenlerini,

nasıl vakit geçireceğini çok merak ediyordu. Yeni siyah önlükleri, beyaz yakası, çantası, gıcır gıcır

ayakkabılarına bakıp yüzünde beliren tebessüme engel olamıyordu. O sabah erkenden, kalkar kalkmaz

giyinmişti. Aynada kendine defalarca bakmış

“Yakıyorsun be oğlum, yakıyorsun” diye kendini şımartıyordu. Bugün neredeyse kendini bildi bileli

gitmek istediği okula başlıyordu. Bu büyük bir özlemin sonuydu.

Niyet okuldaydı. Babaannesi ile gitmişti okula. Çok kalabalıktı. Allaaah ne kadar çok çocuk var.

“Yaşasın bir sürü arkadaşım olacak” diye geçirdi içinden. Bir sınıftan içeriye girdiler beraberce. Diğer

çocukların çoğu da annesi ile gelmişti. Derken öğretmenleri de girdi içeriye. Teker teker çocuklar ve

aileleri ile tanıştı. Güler yüzlü, tonton orta yaş üstü sevimli bir kadındı ilk görünüşte.

O gün, okulda neler yapacağımızı, uymamız gereken kuralları, nasıl davranmamız gerektiğini

anlattı. Bazı arkadaşlar ağlıyordu. Anlam verememiştim. Ben ne zamandır bu günü bekliyordum

onlarsa ağlıyordu. Herhalde babası kızmıştır ya da dövmüştür diye düşündüm. Okul kapanıncaya kadar

ailelerimiz bizimle kalmıştı. Ama babaannem sınıfta benim yanımda sadece ilk gün kaldı. Bazı

arkadaşların anneleri bayağı uzun bir süre sınıfta kaldılar. İlerleyen günlerde annelerimiz bizi sadece

okula getiriyor, bırakıp gidiyor ve okul kapanınca almaya geliyorlardı.

Okulun ilk günleri oldukça eğlenceliydi. Günler, okul ve sınıf kurallarını tekrarlamakla ve oyun

oynamakla geçiyordu. Halimden çok memnundum. Birkaç hafta sonra çizgi çizmeye başladık. Bir

taraftan da sayıları öğreniyorduk. Ödevler yavaş yavaş fazlalaşmaya başlamıştı. Öğretmenimiz de ilk

günlerdeki gibi değildi daha fazla bağırıyordu.

Bazen çok kızıyordu, birkaç arkadaşımıza da vurduğu bile olmuştu. Üst sınıftaki çocuklar

öğretmenimizin adını duyunca korkudan yollarını değiştiriyorlardı. Neden olduğunu anlamıyorduk

ama korkarım ki çok yakında anlayacaktık.

Öğretmenimiz bir müddet sonra harfleri öğretmeye başlamıştı. Ödevlerimi günü gününe

yapıyordum. Eve gelir gelmez ilk işim daha önlüğümü çıkartmadan oturup ödevlerimi yapmak

oluyordu. Öğretmenimin aferin demesi, iyi bir şey söylemesi, yıldız vermesi anlatılamaz bir

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

78

mutluluktu. O sıralar daha önemli bir şey yoktu. Beğenilmek ve takdir edilmek hissi o yaşlarda

başlıyor, farkında lığımız arttıkça da hayatımızda daha büyük bir yer kaplıyordu sanki.

Ödevler iyice artmıştı. Okuma çalışmalarımız hızlanmıştı. Harfleri çok çabuk öğreniyordum.

Öğretmenimiz yazımı da beğenirdi. Gel gör ki sayılar, ritmik saymalar, toplamalar çok zorlamaya

başlamıştı beni. Çok az anlıyordum. Anladıklarımı da sonradan çabucak unutuyordum. Belli

etmiyordum ama bir korku büyümeye başlamıştı içimde. Ne kadar uğraşsam hep bir şeyler eksik

kalıyordu. Bu eksikliği okuma ile gidermeye çalıştım. Bir süre sonra fark ettim ki okuma yazma

derslerini daha çok önemsiyor, bu konu ile ilgili ödevlerimi daha istekli yapıyordum. Durmadan okuma

çalışması yapıyordum.

III. Epizod

O aralar çok sevgili öğretmenimiz bizleri sıra dayağı ile tanıştırdı. Tanıştığımıza sevindiğimizi

hatırlamıyorum. Öğretmenimiz gözyaşı şirketi ile ortak mı çalışıyor? Nedir bilemedim ki. Ödevleri

kontrol ediyor yapmayan birkaç kişiden fazla olunca haydi buyurun sıra dayağına, yaramazlık yapan

birkaç kişiden fazla mı oldu buyurun sıra dayağına, başka sınıflardan şikâyet mi var buyurun sıra

dayağına. Bağımlısı yaptı bizi diyeceğim ama sanırım şiddet ve dayak o yıllarda daha bir hayatın,

eğitimin içindeydi. Normalleştirme çabası değildi. Dayak zaten normal bir şeydi. Anneler babalar “eti

sizin, kemiği bizim” nidalarıyla öğretmenleri coştururlardı. Bu zamanla yerini “eti de kemiği de sizine”

bıraktı. Hatırlıyorum da bizim öğretmen ne çalıştı bunu yerine getirmek için. Bu sözleri doğrulamak

için yaşıyordu sanki.

Avcısına mahkûm bırakılmış avlar gibiydik.

Okullar açılalı iki buçuk ay olmuştu. O yıllarda okuma yazmayı sökenleri öğretmen tahtaya

kaldırır, alfabedeki harfleri, değişik cümleleri okuturdu. Başarılı olanlara sınıf arkadaşlarının alkışları

eşliğinde, önlüğünün üst cebine kırmızı kurdele takardı. Bizim sınıfta iki buçuk ayın sonunda (sonradan

öğrendiğim üzere okuma yama öğrenmek için kısa bir süre imiş) o kırmızı kurdeleyi ilk bana takmıştı

öğretmen. Havalardaydım. Uçuyordum. O an okul hayatımda ayaklarımın yerden kesildiği ilk andır hiç

bitmesin istediğim. Tabi ki kuş değiliz. Her havalanmanın bir inişi olacak illaki. Bu iniş bende sevgili

aşkım matematik yüzünden oldu. Sınıfın çok gerisindeydim. Anlamıyor, anlamıyor, anlamıyordum.

Evde ödevlerimizle ilgilenecek kişide yoktu, ortamımızda müsait değildi zaten.

İlk dönem iyi kötü geçti. Karnem iyi. Evde pek bir karşılığı yok. Anlatmıştım ya onlarda haklı,

bir yerde yaşam gayesi.

İkinci dönemin başladı. Bir ay geçti, geçmedi. Matematik ödevimi yapmadığım bir gün.

Herhalde gözyaşı şirketi, hani bizim öğretmenin anlaşmalı olduğu şu şirket, öğretmenimizi ortak

yapmış olacak ki

—Yapmadın mı ödevini?

—Yapamadım öğretmenim.

—Neden?

Ne yalan söyleyeyim, o an yalan söyleyemedim. Dilim tutuldu sanki.

-…

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

79

Daha gür ve artan bir sesle

—Neden dedim sana? Susma cevap ver.

-…

Bağırarak – Neden dedim? Neden?

—Yapamadım öğretmenim.

—Yapamadın ha, yapamadın. Peki.. dedi

Odunu eline aldı. O yıllarda çok moda olan avucunu açıp, parmakları yukarıda birleştirip, parmak

uçlarına vurma tekniği ki bu konuda ihtisas yapmış bir kişidir kendisi. (Üniversitelerde bölümü olsa

kürsü bile alırdı herhalde)

Yönergeleri verdi.

Ve, ve vurdu. Parmaklarım uyuşmuştu, hiç birini hissetmiyordum. Hala başımın ucundan ayrılmıyordu.

“Yap o zaman, şimdi yap, yap dedim sana”. Diye bağırıyordu.

Kalemi tutmaya çalıştım parmaklarımı hissetmiyordum. Ağlamaklı bir ses tonuyla

“Kalemi tutamıyorum öğretmenim.” dedim.

Şiddetle ısrarını sürdürünce zaten gözümün hemen arka duvarında olan gözyaşlarımı tutamadım.

Büyük bir öfke ile ayağa kalkıp öğretmenime kendimi dayaktan bayıltıncaya kadar dövdürecek küfürler

ettim. Ben küfre sığındıkça o da oduna sığındı. Bayılmışım.

Ayıldığım an sayılara küstüğüm andır. Akşamda evde de bir araba sopa, öğretmene küfür

edilir mi len? Hani ette kemikte onun ya. Döverde severde.

Olan matematikle ilişkime oldu. Zaten geçim sıkıntısı var matematikle aramızda. Boşanmak isterim

devlet izin vermez. Ne yapalım, ayrı yaşamaya karar verdim bende.

İlkokul hayatım boyunca geçer notla geçtim matematikten. Ortaokuldan lise sona kadar birinci

ve ikinci dönem tek zayıf dersimdi matematik.

Eğitim hayatımın özeti: Müzmin bir matematik ağrısı

IV. Epizod

Çok net hatırlıyorum. O yıllar kendime içimden en çok söylediğim şey salak ve geri zekâlı

olduğumdu. Gerçi, bu kelimeler benim icat ettiğim kelimeler değildi. Kulaklarıma söyleneni ben

içimde kendi kendime tekrar ediyordum. Bir taraftan dersler artıyor bir taraftan da bir birimizle

yarışıyorduk. Çok serttik ve çok acımasızdık. Maksatlı değildik elbet. Sonraları daha iyi anladım. Ama

sonuç olarak okuma yazma, matematik veya okulda öğrendiğimiz herhangi bir konuyu yapamayan,

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

80

eksik yapan veya az yapan çocukların vay haline. İnsan canlısı öğretmenimiz yetmezmiş gibi hemen o

çocuğun yanında biter.

“-Baak benimki daha güzel…. Benimki daha iyi… Salak, salak… Tembel teneke çöp teneke… Tembel

teneke çöp teneke… Yapamıyor… Yapamıyor… gibi sözlerle hırpalıyorduk birbirimizi.

Sanırım burada kilit kelime “yapamıyor”.

Bir düşünelim şu an en yetişkin halimizle, yaptığımız bir işin, etrafımızdakiler tarafından sürekli

yapamıyorsun, olmamış, beceremedin gibi sözlerle eleştirilmesine ne kadar katlanabiliriz veya

dayanabiliriz. Çok uzun süreceğini sanmıyorum. Hemen alırız gardımızı, kendi üslubumuzda veririz

cevabını. Kimimiz tatlı, kimiz sert.

Ancak o yıllar en çocuk halimiz, sistemle ilk yüzleşmemiz.

Bir çocuğun bir gün, iki gün, üç gün, dört gün, beş gün…

Bir hafta, iki hafta, üç hafta, dört hafta…

Bir ay, iki ay, üç ay, dört ay, beş ay, altı ay, yedi ay, sekiz ay

Aylarca, yıllarca maruz kaldığı yapamıyorsunlar, beceremiyorsunlar… Bir düşünün bunun karşısında o

çocuktaki özgüven kaybını, kişilik erozyonunu, sevgi yitimini daha nelerini, nelerini… Ve kim geri

getirebilir o zamanı? O zamanın içinde o çocuğun yitirdiklerini…

Şairin dediği gibi “kapanmaz yağmurun açtığı yaralar çocuklarda.”

11.12.3 11 yaşında evden kaçtım

İlkokula dair çok az şeyler hatırlıyorum. 5 yıl okuduğum ilkokul belkide 5 hatıram var. Çünkü

şimdi biliyorum ki beyin istemediği bilgileri bilinç altına atıyor. Gitmek istemediğim bir

randevuyu unutmam / geç kalmam gibi....... Okul heyecanımı çok iyi hatırlıyorum. Önlüğü

giymiş babaannemin elinden tutmuş okula gidişim :)......

Sonra okuyamadıkca ve başarısız olunca öğretmenin bana bakışı, bağırması, aşağılaması,

arkadaşlarımın bana gülüşü......

Hatırladıklarım!!!.... Neden okuyamıyorum, neden çok kolay olan matematiği

yapamıyorum!!! Çevremin senden bi b-- olmaz görüşleri.......

Ve sonra hatırladığım 5. sınıf bitince babamın beni orta okula yazdırması...... Ve ısrarla

okumayacağım (okuyamayacağım) dememe rağmen ailemin baskısı ile İmam Hatip okuluna

yazdırılmam....... Ve evden kaçmam..... Beni tekrar eve getirdiler, okula devam

ettirildim. Taki 9 dersten 8'inde kalıncaya kadar ve okulun tastikname verinceye kadar ki

süreç..... Ailem anladı ki bu çocuk okumayacak!!.......

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

81

Ve 6-7 yıl süren çıraklık ve serbest meslek maceram... İlk çıraklık kaportacıda başladı 6 ay

sonrasında 3 ay simit satma, 5 ay matbaa da çalışma 5 yıl kadar reklam tabelacılık işinde

çalışma ve ne iş bulursam çalışma örneğin hamallık..vs.

Yaş 17. Mücadeleme başlamam..... Dünyanın zorluğunu görünce ve birazda bilinçlenince

okumaya karar vermem ve uzaktan eğitimle orta okulu ve liseyi bitirmem..... En büyük hayali

öğretmen olmak olan ben...... Sebeb açık; ben sınıf öğretmeni olacağım ve çocuklarıma

bakışımla bile şiddet uygulamadan eğitim vereceğim..... Şimdi Milli Eğitim’de sınıf

öğretmeniyim. Şimdi bütün öğrencilerimi çok seviyorum ama zor öğrenen, öğrenme güçlüğü

çeken öğrencilerimi daha çok seviyorum!!! :)))) Çünkü onların daha çok sevgiye ihtiyacı var.

Nerden mi biliyorum...... :)))

Bundan 7 yıl öncesinde disleksiyi duymamıştım ama zor öğrenen çocukların daha iyi bir nasıl

eğitim verilir araştırması yapıyordum.... Son 3 yıldır disleksiyi biliyorum, benim de dislektik

bir birey olduğumu düşünerek Türkiye'deki disleksi çocuklara yardım için elimden geleni

yapmaya çalışıyorum. Hiç bir şey yapamasam bile farkındalılık yaratmak benim

misyonum......

11.12.4 Bir Disleksi Masalı: “Her Şeyi Bilenlerin Ülkesi”

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde beş tarafı denizlerle çevrili çok

güzel bir ülke varmış. Ülke dev bir yüzen ada olduğu için altında da deniz varmış. Okyanusun ortasında

oradan oraya sürüklenip duran bu ülke ne doğulu, ne batılı, ne kuzeyli, ne de güneyli sayılıyormuş.

Dışardan bakanlar gibi bu ülkede yaşayan insanlar da oldum olası fikir birliğine

varamıyorlarmış. Kimisi “biz doğuluyuz” derken, kimisi “hayır, batılıyız” diyormuş. Her kafadan bir ses

çıkıyormuş.

Ancak yüzen ülkenin doğası kadar güzel olan bir özelliği daha varmış. Herkes birer bilginmiş.

Herkes her şeyi kendiliğinden bildiği için kimse kimseye soru sormaya gerek duymazmış. Yüzen ülkede

soru sormak ayıpmış ama “ben bilmiyorum” demek adeta yasakmış. Herkes her şeyi bilirmiş. Bir tek

öğretmenler soru sorabilirmiş. Tabi ki bilmedikleri için değil, sadece çocukları sınamak için.

Bu güzel ülkenin uzak köylerinden birinde yaşayan bir çoban varmış. Eşi ve küçük kızı ile bu

doğulu-batılı tartışmalarından uzakta yoksul ama mutlu bir hayat sürüyormuş.

Ancak o çobanın öyküsünü bilenler gençliğinde yaşadığı büyük utançtan haberdarlarmış. O da

bazen o günü hatırladığında kendisinden nefret eder, utançtan kıpkırmızı kesilir, eşinin ve kızının bile

yüzüne bakamazmış.

Yıllar önce bir gün aylık alış-veriş için şehre inmiş. Şehir meydanındaki heykelin yanından

geçerken elinde fotoğraf makinesi olan bir turist ona heykelin oraya neden konduğunu ve anlamını

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

82

sormuş. Heykeli dikilen kişinin kim olduğunu sorsa hemen cevap verecekmiş. Sanatçısını sorsa

çaktırmadan aşağıdaki yazıya bakıp, söyleyecekmiş. Ne zaman dikildiğini de biliyormuş. Ancak neden

konduğunu ve anlamını sorunca bir süre öylece kalakalmış ve şu sözü ağzından kaçırıvermiş:

— Bilmiyorum.

Bu söz söylendiği anda, tüm şehirde bir sessizlik olmuş. Bu sözün sahibini merak eden

insanlar meydana akın etmiş. Hiç kimse ona bir şey söylememiş ama insanların küçümseyen, acıyan

bakışları zavallı çobana yetmiş.

Zavallı cahil çoban o günden sonra şehre hiç inememiş.

Ancak kızı Âlime çok bilge birisi olsun diye hiçbir fedakârlıktan kaçınmamış. Onu şehirdeki en iyi

yatılı okullardan birine yollamış. Gece gündüz çalışarak onun tüm masraflarını karşılamış.

Fakat Âlime için katlandığı tüm eziyetler boşa gitmiş. Çünkü Âlime okulda hiç başarılı değilmiş.

Sınavlardan hep düşük notlar alıyormuş. Âlime her ne kadar bu duruma çok üzülse de yaz tatilinde

kırık bir karneyle eve dönmek zorunda kalmış.

Babası:

— Kızım üzgünüm ama artık şehirdeki okula gidemeyeceksin. Çünkü okul masraflarını

karşılamakta çok zorlanıyorum. Başarılı bir öğrenci olabilsen, tüm zorluklara katlanırdım ama bence en

doğrusu eğitimine köyde devam etmendir.

Âlime’nin gözleri dolmuş:

— Çok üzgünüm babacığım. Sizlere layık bir evlat olamadım, demiş.

— Hayır, kızım, demiş babası. Sen çok iyi bir evlatsın. Senin bir suçun yok. Tek suçun benim

kızım olman. Sen bana çekmişsin işte. Ne yapabilirsin ki?

— Lütfen kendini suçlama babacığım. Bence de köydeki okula gitmem çok daha iyi olur. O okulu

zaten hiç sevmemiştim. Hem sizleri çok özlüyordum, diyerek babasına sarılmış.

4. sınıfın çok zor derslerle dolu olduğunu duymuş. İlk üç sınıfta başarısız olan Âlime’yi

öncekilerden daha zor bir yıl bekliyormuş. Yaz tatilinde matematik alıştırmaları yapmaya çalışmış ama

başaramadığını görünce umudu kırılmış.

Yüzen ülkenin öğretmenleri hep kitap okumayı öneriyorlarmış. Aslında ülkede herkes herkese

kitap okumayı öneriyormuş. Âlime de çok kitap okumuş. Kitap okumayı zaten çok seviyormuş.

Kitaplardan çok şey öğreniyormuş. Böylelikle her şeyi kendiliğinden öğrenecek, kimseye bir şey

sormasına gerek kalmayacakmış.

Tatil çok çabuk geçmiş. Köy okulu açılmış. Okuldaki ilk günü çok güzel geçmiş. Güler yüzlü Umut

Öğretmen’le tanışmış. Onu çok sevmiş. İlk günden itibaren ders çalışmaya başlamış.

Yüzen ülkede ders çalışmak demek, ezberlemek demekmiş. Başarılı bir öğrenci olmak için ders

kitaplarını ezberlemek gerekiyormuş. Kitapların ilk sayfalarından itibaren ezberlemeye başlamış.

Ancak bir türlü olmuyormuş. Evet, aynı satırları yüzlerce kez okuduktan sonra ezberlemeyi

başarıyormuş ama birkaç saat geçmeden çoğunu unutuyormuş. Hele hele çarpım tablosuyla arası hiç

mi hiç iyi değilmiş.

İkinci gün sabah uyandığında okula gitmek istememiş.

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

83

“Hastayım” diyerek bahane bulmuş ama annesi onu çok iyi tanıdığı için bahanesine

kanmamış. Çantasını, beslenme çantasını hazırlayarak kızını kapının önüne koymuş.

Köyün bir tarafı babasının koyunlarını otlattığı, yemyeşil kocaman bir ovaymış. Bir tarafı ise

uçsuz bucaksız gibi görünen bir ormanmış. Ormanın bittiği yerde sırlar vadisi varmış. Belki de yokmuş.

Çünkü Sırlar Vadisi’nin varlığını herkes kabul ediyormuş. Hiç kimse oraya gittiğini itiraf etmiyormuş.

Ama herkes yüzen ülkede yaşayan insanların çoğunun da oraya mutlaka gidip geldiğini biliyormuş.

Âlime’nin ayakları onu ormana doğru götürmüş. “Evet, orman tehlikeli ama okuldan daha

kötü olamaz” diye düşünmüş. Ormanda biraz zaman geçirip, akşama doğru evine dönmeye karar

vermiş.

Ormanda ilerlerken bir süre sonra takip edildiğini fark etmiş. Durduğunda arkasında kendini

takip eden ot, yaprak hışırtıları da kesilmiş. Yürümeye başladığında yeniden aynı sesleri duymuş.

Aniden arkasına dönüp bakınca bir koyunla göz göze gelmiş.

Koyun hemen açıklamaya girişmiş:

— Ben babanın koyunlarından biriyim. Başım önümde otlanırken kaybolmuşum. Ormanın

girişinde seni gördüm. Biz koyunlar daima birilerini takip ederiz. O nereye giderse peşinden gideriz.

Kusuruma bakma. Kötü bir niyetim yoktu.

Âlime de ona kendi durumunu anlatmış. Koyun buna çok üzülmüş. Az önce yalan söylediğini

itiraf etmiş:

— Aslında ben kaybolmadım. Bilerek sürümden ayrıldım, demiş. Sen nasıl diğer insanlar gibi

ezberleyemiyorsan ben de arkadaşlarımdan farklıyım. Sürüye ayak uyduramıyorum. Sürü belli bir

yönde ilerlerken sağda solda ilginç bir şeyler görünce dayanamıyor, gidip inceliyorum. Ortalarda

görünmediğimi fark eden çobanımı ve sürümü çok endişelendiriyorum. Buna çok üzülüyorum ama ne

yapayım. Ben böyleyim. Seni izlememin sebebi de sadece meraktı. Bu kız okula gideceğine neden

ormana doğru gidiyor, diye merak ederek peşine takıldım.

Kendisine bir arkadaş edinen Âlime çok mutlu olmuş. Beraberce yola devam etmişler.

Bu sırada çoban, sürüsüyle okulun yakınlarından geçiyormuş. Koyunlarından birinin

kaybolduğunu fark etmiş. Ama hiç şaşırmamış.

Merak edip okulun bahçe duvarından teneffüs yapan çocuklara bakmış. Alime’yi göremeyince

öğrencilere sormuş. Okula gelmediğini öğrenmiş. Koyunları köylü bir arkadaşına emanet edip, telaşla

eve koşmuş. Evde olmadığını da öğrenince kızını aramaya koyulmuş. Köyde ve köyün etrafında her

yere bakmış, karşılaştığı herkese sormuş. Yaşlı bir nine küçük bir kızın ormana girdiğini gördüğünü

söylemiş. Bunun üzerine çoban hiç düşünmeden ormana dalmış.

Âlime ile koyun geri dönmeye çalışmış ancak başaramamışlar. Kaybolduklarını anlamışlar. Yine

de rasgele herhangi bir yönde ilerlemeye devam etmişler.

Karşılarına bir ceylan sürüsü çıkmış. Ama onlara köyün yolunu soramadan hepsi birden

korkuyla kaçışmış. Bir süre sonra uzakta tek başına onlara bakan küçük bir ceylan görmüşler. Bu ceylan

onlardan kaçmamış. Tersine onlara doğru yaklaşmaya başlamış.

Âlime sormuş:

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

84

— Sen neden diğer ceylanlar gibi bizden korkup kaçmadın?

— Küçük bir kız ve yanındaki koyundan neden korkayım ki?

— Ama öteki ceylanlar bizden korktu, demiş koyun.

— Ben onlar gibi değilim. Aslında korkmalıyım. Biliyorum; neyin, ne zaman zarar verebileceği

hiç belli olmaz. Kendimi tehlikeye attığımın farkındayım. Ama elimde değil. Korkamıyorum. Bu yüzden

arkadaşlarımı da tehlikeye sokuyorum. Onlara zarar gelmesin diye sürümden uzak duruyorum.

Gülmeyi de çok seviyorum. Şakalar yapıyorum ama arkadaşlarımdan hiç biri bana gülmüyor. En iyisi

onlardan uzak durmam.

Âlime:

— Anlaşılan sen de bizim gibisin. Bize katılmak ister misin? Demiş.

— Çok isterim, demiş küçük ceylan.

Bir süre daha birlikte köyün yolunu aramışlar. Güneş batmak üzereyken Âlime ağlamaya

başlamış.

Arkadaşları:

— Neden ağlıyorsun? Diye sormuşlar. Korkma biz yanındayız, diye onu sakinleştirmeye

çalışmışlar.

— Korktuğum için değil, üzüntümden ağlıyorum. Annemle babam eve dönmediğimi görünce

çok üzülmüşlerdir. Hiçbir zaman onlara layık bir evlat olamadım, demiş.

— Merak etme, demiş ceylan. Köyünün yolunu er geç bulacağız.

Geç saatlere kadar ormanda dolanıp durmuşlar. Ancak köyün yolunu bulamadıkları gibi

yorgunluktan bitkin düşmüşler. Küçük bir derenin yanına geldiklerinde susuzluklarını gidermişler.

Âlime beslenme çantasındaki yiyecekleri çıkarmış. Peynirli sandviçini arkadaşlarıyla paylaşmak istemiş

ama kabul etmemişler. Zaten habire otlandıkları için karınları tokmuş.

Bu sırada zavallı çoban da ormanda yolunu kaybetmiş. Üzüntüden ve yorgunluktan bitkin bir

halde bir ağacın dibine kıvrılarak uyuyakalmış.

Üşümeye başlayan Âlime, bir ağacın gövdesine yaslanarak oturmuş. Hemen yanına çöken

koyuna sarılmış. Babasını düşününce yine gözleri yaşlarla dolmuş. Koyun:

— Şimdiye kadar yüzlerce kez kayboldum. Çoban beni hep buldu. Bekle bak bizi mutlaka

bulacak, demiş.

Ceylan:

— Bence geceyi burada geçirelim. Sabah ola hayrola, demiş.

Bulutsuz, bol yıldızlı çok güzel bir yaz gecesiymiş. Ay her zamankinden daha büyük görünüyor,

ışıl ışıl parlıyormuş. Birbirlerine sarılarak gözlerini yummuş, uyumaya çalışmışlar. Âlime gözleri kapalı

halde, sayıklar gibi:

— Bir koyun, bir koyun, bir koyun… derken arkadaşları gözlerini açmışlar.

Koyun:

— Ne oluyor, ne diyorsun? Diye merakla sormuş.

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

85

Âlime gülümsemiş:

— Ben uyuyamadığımda gözlerimi kapatıp koyun sayarım, demiş. Hayalimdeki çitten koyunlar

atlasın istiyorum. Ama olmuyor. Tek bir koyun sürekli çitin bir o tarafına bir bu tarafına atlayıp duruyor.

— Yoksa o koyun ben miyim? Demiş koyun ve hep birlikte gülüşmüşler.

Bu sırada ağacın tepesinden gelen bir gürültü duyulmuş. Yukarı baktıklarında iki kocaman

gözün onlara baktığını görmüşler. Hemen ayağa kalkarak ağaçtan uzaklaşmışlar. Kocaman gözlerden

cesur ceylan bile ürkmüş.

Bu bir baykuşmuş. Üç arkadaşa bakıyormuş.

— Bu ağaç galiba sizin yuvanız. Gürültü yapıp sizi rahatsız ettiysek özür dileriz, demiş Âlime.

Baykuş her biri Âlime’nin boyunun iki katından bile uzun olan kanatlarını sırasıyla açarak

esnemiş:

— Gece aydın! Demiş. Ne kadar güzel bir gece.

Dev baykuş, üç arkadaşın ürkmüş halini görünce:

— Özür dilemenize gerek yok, ben zaten geceler uyumam. Aslında uyanmak için geç bile

kalmışım, demiş. İri gözlerini ovuşturarak:

— Sizin ne işiniz var burada? Ormanda kayboldunuz herhalde, demiş.

— Evet, demiş Âlime. Benle koyun köyümüzün yolunu arıyorduk. Ceylan da bize eşlik ediyordu,

diyerek başlarından geçenleri kısaca özetlemiş. Baykuş:

— Siz yoksa Bilge Çoban’ın köyünden misiniz?

— Ben hiç Bilge Çoban diye birini duymadım.

— Duymamış olmana şaşırdım. Çünkü sen de bilge bir çocuğa benziyorsun, diyerek devam

etmiş:

— Bilge Çoban yıllar önce şehir meydanında “bilmiyorum” diyebilen adamdır, deyince Âlime

neredeyse küçük dilini yutacakmış.

— O benim babam, demiş.

— O benim çobanım, diye eklemiş koyun.

Ceylan dayanamamış, haylaz bir ifadeyle:

— O benim arkadaşlarımın birinin babası, birinin de çobanı, demiş.

Ceylanın şakasına hep birlikte gülümsemişler. Baykuşun gülüşü kısa sürmüş, son derece ciddi

bir ses tonuyla:

— Ciddisiniz değil mi çocuklar? Şaka yapmıyorsunuzdur umarım. Çünkü Bilge Çoban benim gibi

öğrenmeye meraklı kişiler için çok önemli biridir.

— Evet, demişler hep bir ağızdan.

Yaşlı baykuş, heyecanla Bilge Çoban’a ne kadar hayran olduğunu anlatmaya başlamış. Söz

dönüp dolaşıp, köylerine gelmiş. Köye bu yıl gelen Umut Öğretmen’i tanıdığını söylemiş. Âlime, onu

nerden tanıdığını sorunca:

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

86

— Benim gizli bir görevim var, demiş. Sırlar Vadisi’ne okunmadan atılan kitapları gerçek

kitapseverlere ulaştırmaya çalışırım. Umut Öğretmen de bir kitapseverdir.

Âlime duyduklarına çok şaşırmış:

— “Gerçek kitapseverler” diyorsun. İyi ama ülkemizde kitabı sevmeyen yok ki… Sırlar Vadisi

kitapların gizlice atıldığı bir yer mi?

Baykuş gülümsemiş:

— Bu ülkenin en büyük sırrı Sırlar Vadisi’nde. Ülkemizin en büyük sırrı; kitap okumamak ama

kitapları çok sevdiğini söylemektir. Böylelikle herkes hem kendini hem de başkalarını kandırmaya

çalışır, demiş.

— Neden?

— Çünkü kitap okumayı bilmiyorlar. Kitapları kelimesi kelimesine ezberlemeye çalışıyorlar.

Ezberleyemeyince de okumaktan sıkılıyorlar.

— Aynı benim gibi mi yani? Ben de çok okuyorum ama ezberleyemiyorum. Derslerimde hep

başarısız oluyorum. Ama yine de ben kitap okumaktan hiç sıkılmıyorum.

— Sen de gerçek bir kitapseversin de ondan. Yüzen Ülke insanları bilginin ezberlenen bir şey

olduğunu zannediyorlar. Ezberi kuvvetli olanlara hayranlıkla bakıyorlar. Oysa gerçek öyle değil. Bilgi,

insanın beyninde ürettiği bir şeydir. Kitaplar da beynimizin gıdasıdır.

— Nasıl yani? Anlayamadım, demiş. Sonra da utanarak:

— Özür dilerim, size yine soru sordum. Ben biraz geç anlarım da.

— Önemli değil, demiş baykuş. İnsan sorular sormadan öğrenemez ki. Bilmemek ayıp değil,

merak etmemek ayıptır. Üstelik herkes her şeyi aynı anda öğrenmek zorunda değil ki. Her insan farklı

şekillerde öğrenir.

— Teşekkür ederim efendim. Çok iyisiniz, demiş Âlime.

— Yemek yedikten sonra vücudun besinleri hazmeder. O besinler kanına karışır, senin bir

parçan olur değil mi?

— Evet

— İşte kitaplar da öyledir. Kitapları okurken ezberlemeye değil, anlayabildiğimiz kadar

anlamaya, kafamızda canlandırmaya çalışmalıyız. Böylelikle edindiğimiz yeni bilgiler eski bilgilerimizle

kaynaşır. Biz de yepyeni bilgiler üretiriz. Kendimize ve başka insanlara sorular sorup aldığımız

cevaplarla hep yeni şeyler öğreniriz. Öğrenmek doğumdan ölüme kadar sürer.

— Çok şaşırdım, sayenizde o kadar yeni şey öğrendim ki, demiş Âlime.

— Öğrendiğin her yeni şeyden sonra oturup biraz düşünmelisin. Eski bilgilerinle yeni bilgilerini

karşılaştırmalı, yepyeni düşünceler oluşturmalısın. Gerçek bilgi budur. Hadi bakalım sen şu köşeye otur

bu bilgileri hazmet. Ben biraz da arkadaşlarınla ilgileneyim, demiş. Ceylana dönerek:

— Arkadaşlarından uzak durmamalısın. Eminim onlar seni çok seviyorlar ve yanlarında olmanı

istiyorlardır. Seni anlayamıyorlar sadece. Sürü alışkanlıklarını değiştirmek kolay değildir. Onlara zaman

vermelisin. Sabırlı ve anlayışlı olmalısın. Bence onlar senden daha sabırlılar. Belki sen de biraz

değişmelisin. Ne dersin?

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

87

Ceylan, onu onaylayarak, başını sallamış. Baykuş, koyuna dönmüş:

— Sen de tanıdığım en akıllı koyunsun. İyi ki seninle tanıştım. Öğrendiğin yeni şeyleri sürüyle

paylaşmalısın. Mümkün olduğunca onları üzmemeye çalışmalısın. Onlara karşı sabırlı ve hoşgörülü

olmalısın. Sabredersen az da olsa bir değişiklik göreceksin. Hiçbir topluluk bir anda değişmez.

Âlime’ye dönerek:

— Benimle küçük bir gezintiye çıkar mısın? Demiş.

Bilmem ki, diyerek omuz silkmiş. Ama yine de önünde eğilen dev baykuşu kıramamış, sırtına

çıkmış. Baykuş bir iki kanat çırpma egzersizinden sonra:

— Hazır mısın? Diye sormuş. Âlime’den “evet” cevabını alınca kanat çırpmaya başlamış.

Yükseldikçe yükselmiş.

Dünya, gökyüzünden bakınca çok farklı görünüyormuş. Ülkenin tamamı görüldüğü gibi

denizlerin ötesindeki başka ülkeler de görünüyormuş. Ufuk çizgisinin yuvarlaklığını görünce dünyanın

gerçekten de yuvarlak olduğunu anlamış.

— Dünya ne kadar da büyükmüş Bay Baykuş. Keşke benim gördüğümü ülkemin tüm insanları

da görebilse, demiş.

— Onlar da mutlaka bir gün görecekler, demiş baykuş. O sırada Sırlar Vadisi’nin üstünden

uçuyorlarmış.

— Aşağıya baksana. Sırlar Vadisi burası, demiş baykuş.

Orası sanki bir vadi değil de kitaplardan oluşan bir denizmiş. Aşağıda karınca gibi görünen bazı

insanlar birbirlerine görünmemeye çalışarak vadiye birkaç kitap daha atıp suçlular gibi kaçmışlar.

— Bu vadi her geçen gün biraz daha büyürken, maalesef ormanımız küçülüyor. Kitaplar

kâğıttan, kâğıtlar ise ağaçtan yapılır, demiş.

Baykuş havada birkaç daire çizerek alçalmış. Sonra da kitap denizinin tam ortasına konmuş.

Umut Öğretmen’in sipariş ettiği birkaç kitap varmış. Onları bulmaya çalışmış. Âlime de ona yardım

etmiş. Bu sırada Umut Öğretmen hakkında konuşmuşlar. Âlime onun güler yüzlü biri olduğunu

söyleyince, baykuş:

— Gerçekten okuyan insanlar güler yüzlü, hoşgörülü ve sabırlı olurlar. Şiddeti sevmez, kavga

etmez, kimseyle alay etmezler. Bilgi bakımından çok yukarılarda olmalarına rağmen kimseye tepeden

bakmazlar. İnsanları küçümsemezler. Umut Öğretmen de öyle biri, hem de tam bir disleksi dostudur,

demiş.

— Disleksi nedir?

— Disleksi bir öğrenme güçlüğüdür. Anlattıklarına bakılırsa. Hele hele Umut Öğretmen gibi

başarısız öğrencileri aşağılamayan, onlar için özel teknikler uygulayan bir öğretmenin muhtemelen sen

de bir dislektiksin. Bunun için üzülmene hiç gerek yok. Dislektik olup da hayatın bir çok alanında çok

önemli ürünler ortaya koyan birçok insan var. Sen de çok başarılı biri olacaksın varsa başarısız olman

imkânsız.

Aradıkları kitapları bulduktan sonra tekrar havalanmışlar. Baykuş gece çok iyi gören gözleriyle

uzakta bir ağacın altında uyuyan çobanı fark etmiş. Hemen oraya doğru uçup, yanına konuvermiş.

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

88

Gürültüye uyanıp gözlerini ovuşturan çobanın önünde saygıyla eğilirken, Âlime de bir çırpıda inip

babasına sarılmış.

Bilge Çoban:

— Rüya mı görüyorum yoksa? Diyerek bir kızına bir de yaşlı baykuşa bakıp duruyormuş.

— Hayır babacığım. Rüya görmüyorsun, diyerek başından geçenleri ona anlatmaya koyulmuş.

Baykuş da ona saygısını sunmayı ihmal etmemiş.

Sonra ikisini birlikte sırtına bindirip koyunla ceylanın yanına getirmiş. Meğer ikisi de Âlime’yi

merak ettikleri için zaten uyuyamamışlar. Hemen ayağa kalkmışlar. Âlime büyük bir mutlulukla

arkadaşlarına sarılmış.

Baykuş:

— Sabah olmak üzere. Benim bu kitapları yerine ulaştırmam gerekiyor. Sizi hemen köyünüze

götürmemi ister misiniz?

— Hayır, teşekkür ederiz Bay Baykuş, demiş Bilge Çoban. Sizi işinizden alıkoymayalım.

— Fakat efendim, yolunuzu bulabilecek misiniz?

— Elbette, demiş Bilge Çoban. Bu küçük dere kesinlikle ırmakla birleşiyordur. Irmağa kadar

takip edersek gerisi kolay. Irmağın tersi yönünde ilerleyerek kolaylıkla köyümüzü bulabiliriz. Hem

güneş de doğmak üzere. Irmağı takip etmesek bile sürekli kuzeydoğuya doğru giderek köyümüze

ulaşabiliriz.

— Çok haklısınız efendim, demiş. Alime’ye dönerek:

— İşte gerçek bilgi budur. Bilge Çoban bilgilerini birleştirerek yeni bir bilgiye ulaştı ve köyün

yolunu rahatlıkla buldu.

Koyunla ceylana dönerek:

— Hoşçakalın arkadaşlar. Lütfen dediklerimi unutmayın, dedi. Tam havalanacakken Bilge Çoban

ona:

— Biraz durun lütfen Bay Baykuş. Size bir şey sormak istiyorum. Bana neden “Bilge” dediğinizi

halen anlayamadım. Lütfen açıklayabilir misiniz?

— Tabi ki efendim. Öğrenmenin sonu yoktur. Bildikleri artan kişinin bilmedikleri de artar. Bilge

insan, her şeyi bilmenin mümkün olamayacağını bilen insandır. Dolayısıyla “bilmiyorum” sözünü daha

çok kullanır. Yüzen ülkede “bilmiyorum” diyebilen ilk kişi sizsiniz efendim. Yüzen ülkede ilkyardımı

bilmediği halde kazalarda yaralılara müdahale eden insanların sayısı çok. Bu yüzden her yıl yüzlerce

insan ölüyor. İnsanlar doktormuş gibi birbirlerine ilaçlar, otlar tavsiye ediyor. Herkes hemen her

konuda ahkâm kesiyor. Herkes her şeyi bil(diğini zanned)iyor. Güzel ülkemizin mutluluğu için sizin gibi

bilmediğini bilen insanlara ihtiyaç var.

Baykuşun bu sözleri üzerine babasıyla (zaten) gurur duyan Âlime, Bilge Çoban’a sımsıkı sarılmış.

Bu arada baykuş:

— Hoşçakalın efendim. Size bundan sonra sık sık uğrayıp kitap siparişlerinizi alacağım. Meraklı

koyun, cesur ceylan ve bilge kız sizler de kendinize çok iyi bakın. Görüşmek üzere! Diyerek kanatlarını

Modül 11 – İyi Uygulama – Türk Örnekleri ___________________________________________DYSLANG

89

çırparak yükselmeye başlamış. Pençesinde taşıdığı içi kitap dolu fileyle birlikte kısa bir süre sonra

gözden kaybolmuş.

Güneş doğmak üzere olduğu için doğuyu kestirebilen Bilge Çoban yönünü kolayca bulmuş.

— Şu taraftan gitmeliyiz çocuklar, demiş. Bir süre sonra uzaktan onları merak ve kaygıyla

izleyen ceylan sürüsünü görmüşler. Cesur ceylan onlara veda ederek gidip sürüsüne katılmış.

Köye sabaha doğru varabilmişler. Gece boyunca gözüne uyku girmeyen Âlime’nin annesi köyün

girişinde merakla onları bekliyormuş. Kızını ve eşini görünce sevinçten bir çığlık atmış.

Koyun onlardan önce koşarak annenin kucağına atlamış. Şaşkın anne, koyunu yavaşça bir

kenara bırakırken Âlime ile babası kahkahalar atarak ona yaklaşmışlar. Anne eşine ve çocuğuna

sarılırken bir yandan da koyuna:

— Seni hınzır seni! Diyormuş.

Alime:

— Sanırım şakacılık bulaşıcı bir hastalıkmış. Bize bu hastalığı Ceylan bulaştırdı, demiş.

O günden sonra Âlime onları hiç üzmemiş. Sadece kitaplardan değil, ömürlerinin sonuna

kadar herkesten ve her şeyden yeni şeyler öğrenmeye devam etmişler. Soru sormaktan hiç

utanmamışlar. Öğrendikçe de mutlulukları artmış. Çünkü anlamışlar ki, mutluluk her zaman yeni

şeyler öğrenmekmiş. Ve öğrenmek sadece “bilmiyorum” diyebilenlerin hak edebileceği bir

mutlulukmuş.

Kurtuluş İLİKÇİ