4
Emekçi Hareket Partisi, 6 yıldır yürüttüğü devrimci parti olma sürecini, genel seçimlere katılarak bir başka mecraya sıçratma kararlılığına girmiş bulunuyor. Genel seçimlere katılmak için gerekli olan 41 ilde örgütlenip, parti bayrağımızı dalgalandırarak üretenlerin yöneten olma mücadelesinde daha ileri bir adım atacağız. Birçok ilde örgütlenmiş olan Emekçi Hareket Partisi öncü parti olma yolundaki tarihsel hedefini, genel seçimlerde de ortaya koyacak. Devrim mücadelesinde bir kerte daha yol alacağız. Partinin tüm üye ve dostlarını bu tarihsel görevin bir parçası olmaya davet ediyoruz. Mahirler’in deneyimini bugün de yaratarak, Fatsa gerçeğini yeniden kurarak, oligarşiyi hedef alarak, Ekim Devrimi’nin izini sürerek, liberalizme aman vermeden, gençliği örgütleyerek, erkek egemen kapitalist sisteme karşı kadınların gücünü yaratarak, LGBTT toplumunu kucaklayarak, liseli hareketi var ederek, Cumartesi Anneleri’nin direnişine örgütlü gücümüzü katarak, Genç- Sen’de gençliğin büyük mücadele alanını var etmesini sağlayarak, DESA’da direnerek Kazanan Emine Aslan’ın mücadelesine yoldaş olarak, TEKEL’de, TARİŞ’te, İSKİ’de direnen emekçilerle yolumuzu birleştirerek devrimci parti olmanın kararlığı ile çoğala çoğala geliyoruz. Partimizin seçim çalışmasını yürüttüğü Merkezi Seçim Komitesi hızla tüm illerde çalışmalarına başlamış bulunuyor. Türkiye’nin tüm illerinde örgütlenme katkısını sağlamak ve ilişkileri bu sürece dahil etmek için, 41 İlde Örgütlenme Komitesi’nden arkadaşlarla bağ kurulmasına çağrı yapıyoruz. Bu Düzen İşsizliği Çözemez, Umut Halkların Örgütlenmesinde Sayfa 3 Sayfa 3 Sayfa 2 Sayfa 3 Kadın cinayetlerine son Zonguldak’ta bulunan madenci anıtının temsili Fotoğraf: Ahmet Şık Onur Haftası Sona Erdi Cemil Kırbayır Lenin yazıyor Marks’a Çıktı 18soru 12 Eylül’ün ilk kaybedileni, Devrimci Yol’un Doğu Anadolu Bölge Sorumlusu Cemil Kırbayır’ın abisinin anlatımından derlediğimiz hayat hikayesi. Lenin’in gazetemizde yayınlanacak “Akıntıya Karşı” isimli köşesinin ilk yazısı: “Sosyalistler Demokratik Hakların Öncüsüdür” Her sayıda farklı birini ağırlayacağımız 18 soru köşemizin ilk konuğu Karl Marks. 275. 275. Hafta Hafta Direnerek Direnerek Geliyorlar Geliyorlar Cumartesi Anneleri’nin 15 yıllık eylemine devlet kayıtsız kalamadı. AKP Milletvekili ve TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Zafer Üskül 268. haftada kayıp yakınlarıyla birlikte oturma eyleminde yer aldı. Konuşmasını o da oturarak yaptı. Emekçi Hareket Partililer her zaman olduğu gibi bütün üyelerin ve Genel Başkan Hakan Öztürk’ün katılımıyla, parti binasından Galatasaray Meydanı’na, ellerinde karanfillerle toplu bir şekilde gelerek katıldılar. 41 İlde Partimiz Genel Seçimlerde Emekçi Hareket Partisi diyor ki... Sayfa 2 Sayfa 2 Sayfa 2 Kader değil iş cinayeti 1995-99 1995-99 2010 2010 4ANRÌ 0ERDEYI +ÌPÌRDATÌR -Ì Hakan Öztürk Daima İnsanların çocukken bilinen tipik bir davranışı vardır. Tanrı’yla zaman zaman güçlü bir ilişki kurmak isterler. Sayfa 3 Sayfa 4 15 Günlük Gazete z 1 Temmuz 2010 z Sayı: 1 z 50 Kr ¨UHWHQ EL]L] \¿QHWHQ GH EL] RODFDJå]

Emekçi Hareket - Sayı: 1

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Emekçi Hareket Gazetesi'nin 1. sayısı...

Citation preview

Page 1: Emekçi Hareket - Sayı: 1

Emekçi Hareket Partisi, 6 yıldır yürüttüğü devrimci parti olma sürecini, genel

seçimlere katılarak bir başka mecraya sıçratma kararlılığına girmiş bulunuyor. Genel seçimlere katılmak için gerekli olan 41 ilde örgütlenip, parti bayrağımızı dalgalandırarak üretenlerin yöneten olma mücadelesinde daha ileri bir adım atacağız. Birçok ilde örgütlenmiş olan Emekçi Hareket Partisi öncü parti olma yolundaki tarihsel hedefi ni, genel seçimlerde de ortaya koyacak. Devrim mücadelesinde bir kerte daha yol alacağız. Partinin tüm üye ve dostlarını bu tarihsel görevin bir parçası olmaya davet ediyoruz. Mahirler’in deneyimini bugün de yaratarak, Fatsa gerçeğini yeniden kurarak, oligarşiyi hedef alarak, Ekim Devrimi’nin izini sürerek, liberalizme aman vermeden, gençliği örgütleyerek, erkek egemen

kapitalist sisteme karşı kadınların gücünü yaratarak, LGBTT toplumunu kucaklayarak, liseli hareketi var ederek, Cumartesi Anneleri’nin direnişine örgütlü gücümüzü katarak, Genç-Sen’de gençliğin büyük mücadele alanını var etmesini sağlayarak, DESA’da direnerek Kazanan Emine Aslan’ın mücadelesine yoldaş olarak, TEKEL’de, TARİŞ’te, İSKİ’de direnen emekçilerle yolumuzu birleştirerek devrimci parti olmanın kararlığı ile çoğala çoğala geliyoruz. Partimizin seçim çalışmasını yürüttüğü Merkezi Seçim Komitesi hızla tüm illerde çalışmalarına başlamış bulunuyor. Türkiye’nin tüm illerinde örgütlenme katkısını sağlamak ve ilişkileri bu sürece dahil etmek için, 41 İlde Örgütlenme Komitesi’nden arkadaşlarla bağ kurulmasına çağrı yapıyoruz.

Bu Düzen İşsizliği Çözemez,Umut Halkların Örgütlenmesinde

Sayfa 3Sayfa 3

Sayfa 2

Sayfa 3

Kadın cinayetlerine son

Zong

ulda

k’ta

bul

unan

m

aden

ci a

nıtın

ın te

msi

li

Fotoğraf: Ahmet Şık

Onur Haftası Sona Erdi

Cemil Kırbayır

Lenin yazıyor

Marks’a

Çıktı

18soru

12 Eylül’ün ilk kaybedileni,

Devrimci Yol’un Doğu Anadolu

Bölge Sorumlusu Cemil Kırbayır’ın

abisinin anlatımından derlediğimiz

hayat hikayesi.

Lenin’in gazetemizde yayınlanacak “Akıntıya Karşı” isimli köşesinin ilk yazısı:“Sosyalistler Demokratik Hakların Öncüsüdür”

Her sayıdafarklı birini

ağırlayacağımız18 soru köşemizin

ilk konuğu Karl Marks.

275.275.HaftaHafta

Direnerek Direnerek GeliyorlarGeliyorlar

Cumartesi Anneleri’nin 15 yıllık eylemine devlet kayıtsız kalamadı. AKP Milletvekili ve TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Zafer Üskül 268. haftada kayıp yakınlarıyla birlikte oturma eyleminde yer aldı. Konuşmasını o da oturarak yaptı.

Emekçi Hareket Partililer her zaman olduğu gibi bütün üyelerin ve Genel Başkan Hakan Öztürk’ün katılımıyla, parti binasından Galatasaray Meydanı’na, ellerinde karanfi llerle toplu bir şekilde gelerek katıldılar.

41 İlde Partimiz Genel Seçimlerde

E m e k ç i H a r e k e t P a r t i s i diyor ki...

Sayfa 2

Sayfa 2

Sayfa 2

Kader değil iş cinayeti

1995-991995-99

20102010

Hakan ÖztürkDaima

İnsanların çocukken bilinen tipik bir davranışı vardır.Tanrı’yla zaman zaman güçlü bir ilişki kurmak isterler. Sayfa 3

Sayfa 4

15 Günlük Gazete 1 Temmuz 2010 Sayı: 1 50 Kr

Page 2: Emekçi Hareket - Sayı: 1

Arjantin’de 80’li yıllarda Plaza de Mayo Anneleri gözaltında kaybedilen 40 bin evladının faillerini yargıladı. Onların örneğinden yola çıkarak Cumartesi Anneleri de 1995’te oturma eylemlerine başladı. Eylem 1999 senesine kadar 200 hafta boyunca sürdürüldü. Son 50 hafta polisin çoğu yaşlı ve hasta annelere üst üste saldırması üzerine eyleme ara verildi.

Eylem 31 Ocak 2009’da yeniden başladı. Hrant Dink’in katledilmesiyle oluşan toplumsal tepki, dava süreci ve yüzbinlerin gerçekleştirdiği yürüyüşün ardından, Ergenekon davasının gündeme gelmesi yeniden başlamanın zeminini oluşturmuştu. İlk defa insanları gözaltında kaybeden, faili “meçhul” cinayetlerle yok etmeye çalışan, insanlık dışı işkence yöntemleri üreten ve uygulayan kontrgerilla çetesinin bazı üyeleri yargı önüne çıkmaya başlamıştı. AKP hükümeti kendisini darbelerden korumak, kendi iktidarını sağlamlaştırabilmek için oligarşinin militarist kanadıyla, derin devlet çetesiyle bir çarpışma sürecine girmek zorunda kalmıştı. Davayı kendilerine yönelik darbe girişimleriyle sınırlı tutmak isteseler de, çete aynı çete olduğu için, dava ilerledikçe bizim kardeşlerimizi, yoldaşlarımızı, Cumartesi Anneleri’nin evlatlarını kaybedenlerin kirli tarihleri ortalığa saçılmaya başladı. Bu yüzden ısrarla tekrar Galatasaray Meydanı’na çıkmak ve Ergenekoncuların on yıllardır sürdürdüğü işkence ve zulüm rejiminin sosyalistlere ve Kürt kardeşlerimize uyguladığı vahşetin hesabını sormak gerekliydi.

Önceki yıllarda da her zaman kontrgerillaya karşı sokakta olan Emekçi Hareket Partisi Ergenekon davasıyla başlayan süreçte de “Darbe, Çete, Ergenekon Çöpe İktidar Halka” şiarıyla sürekli alanlardaydı. Cumartesi Anneleri eyleminin yeniden başlamasıyla da hiç tereddüt etmeden Galatasaray Meydanı’nda yerini aldı. Baştan itibaren bu eylemin tarihsel ve konjonktürel önemine dikkat çekerek Genel Başkanı’ndan en yeni üyesine kadar bütün gövdesiyle her hafta annelerin sessiz çığlığına güç katma, eylemin örgütlü ve sürekli öznesi olma kararı aldı. Örgütlü mücadelenin gerekliliğini vurgulamak için her hafta önce topluca parti binasında bir araya gelerek, saat 12’de ellerinde kırmızı karanfi lleriyle, genç, yaşlı, kadın, erkek, LGBTT üyeleriyle kortej halinde meydana girdi EHP’liler.

Sürekli eyleme çağrı yapan Emekçi Hareket Partisi anneler ile birlikte eylemin bel kemiği olmaya devam etti. Eylemin ve örgütlü, sürekli mücadelenin önemi de kendini zamanla göstermeye başladı. Galatasaray Meydanı yeniden kazanılmış bir alana dönüştü, bir çok eylem Cumartesi eyleminin öncesinde veya sonrasında yapılmaya başladı. Eylemin 268. Haftasında ise, sonunda hükümet icra edenlerden birisi o meydana gelmek zorunda kaldı. 268. haftada AKP milletvekili ve meclisteki İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Zafer Üskül eyleme katıldı. O da anneler gibi meydanda oturarak onları dinledi ve konuşmasını onlar gibi oturarak yaptı. Bu onlarca defa şiddetli saldırılarla karşılaşmış, olan Cumartesi Anneleri eylemi için bir ilkti ve kuşkusuz ciddi bir kazanımdı. Hükümet icra edenler bu sürekliliğe ve bu mücadeleye karşı sessiz kalamamışlardı. Anneler de hesap sordular hükümet yetkilisine.

Faillerden hesap sormak için sürekli ve örgütlü mücadelenin devam etmesi gerekiyor. Emekçi Hareket Partisi her cumartesi saat 11’de İstanbul İl binasında buluşarak, saat 12’de eyleme katılmaya devam ediyor ve herkesi bu mücadelede yerini almaya, cumartesi günleri saat 11’de EHP il binasında buluşmaya davet ediyor.

15 G

ünlü

k G

azet

e 1

Tem

muz

201

0 S

ayı:

1 5

0 K

r

İmtiy

az S

ahib

i ve

Soru

mlu

Yaz

ı İşl

eri M

üdür

ü: Ö

nder

Çel

ikBa

sıld

ığı Y

er: E

zgi M

atba

ası S

anay

i Cad

. Alta

y So

k. N

o:10

Ye

nibo

sna/

İSTA

NBU

L Ya

ygın

Sür

eli Y

ayın

em

ekci

hare

ke@

ehp.

org.

tr

2

17 Mayıs 2010’da Karadon Müessese Müdürlüğüne ait kömür ocağında, yerin 540 metre altında çalışan 30 işçi grizu patlaması sonucunda göçük altında kaldı ve günler sonra cansız bedenlerine ulaşılabildi. Daha 30 işçiyi toprağa vermeden Malatya’daki bir maden ocağından başka bir ölüm haberi daha geldi.

Kaza riskinin en fazla olduğu mesleklerden biri olan madencilikte kazalar ancak gerekli önlemler alınmadığı durumlarda ortaya çıkıyor. Bu yüzden bu ölümler kader değil, bir iş cinayeti. Koşulların

Gazze’ye çeşitli ülkelerden yola çıkan, 6 gemiden oluşan yardım fi losuna İsrail askerleri tarafından gece saat 04.30’da kanlı bir operasyon düzenlendi. Saldırıda 16 kişi hayatını kaybederken ölenlerden 8’inin T.C vatandaşı olduğu duyuruldu. Operasyon, açık denizde uluslararası hukuk ihlal edilerek gerçekleşti. İsrail askerleri helikopterlerden gemilere inerek uzun namlulu silahlarla yaşlı, kadın, çocuk demeden silahsız insanlara saldırdı. Gemilerde çeşitli ülkelerden yaklaşık 700

gönüllü ve insani yardım malzemesi bulunuyordu. Emperyalist saldırılar insanlığı katlederken hükümet, göstermelik

tepkilerle ‘one minute’den öteye geçmiyor.

www.ehp.org.tr Yıldız Yumruk 41 İlde Partimiz Genel Seçimlerde bölümünden il ve ilçe örgütlerimiz ile ilgili haberleri öğrenebilirsiniz. Marksizm Okumaları’nı canlı olarak sitemizden takip edebilirsiniz. Mail listemize sitemizden kayıt olabilirsiniz.

Krizin halka dayattığı işsizlik, pahalılık, kredi kartı borcu… Tüm bunlar dayanacak gücü kalmayanları bir arayışın içine götürüyor. Yunanistan hükümeti ise birçok ülkede olduğu gibi krizin faturasını emekçiye çıkarıyor, maaşlardan kesintiler yapıyor, patronlara ise teşvik paketleri çıkarıyor. Yunanistan halkı kapitalizmin derinleşen kriziyle birlikte uygulanmak istenen kemer sıkma politikalarına karşı krizin faturasını ödememek adına “krizi biz yaratmadık, faturasını da

biz ödemeyeceğiz” diyerek haftalardır meydanlarda direniş bayrağını yükseltiyor. Günlerdir sokaklarda direnen, parlamentoya yürüyen emekçiler son olarak 23-24 Haziran’da yeniden genel greve gitti.

Yunanistan’da Direniş

İsrail’den Kanlı Saldırı

ağırlığı ve ekonomik çıkmazlar içinde ezilen maden işçileri ağır ve güvencesiz koşullarda çalışmak zorunda bırakılıyor. Taşeron fi rmaların daha fazla kar etmek amacıyla sağlamadıkları iş güvenliği ve iyi çalışma şartlarını devlet işine gelmediği için denetlemiyor. Bu yaklaşım ise taşeron fi rmalarını cesaretlendiriyor ve devlet maden işçilerini ölüme bir adım daha yaklaştırıyor. Gelin bu duruma aşağıdaki veriler ışığında bakalım:

TTK:Türkiye Taşkömürü Kurumu

Şerzan Kurt Ölümsüzdür!

Cemil Kırbayır Kars’ın Göle İlçesi’nin Okçu Köyü’nde 1956’da doğdu. 6 nüfuslu ailenin 3. çocuğu olan Cemil, ilk ve ortaokulu Göle’de okudu. Liseyi de Kars’ta okuyan Cemil, askere gidip geldikten sonra Göl-Der’i kurdu.

Göl-Der halk içerisinden bir örgütlenmeydi. Devrimci Yol hareketi içinde yer alan Cemil Kırbayır bölge halkının birçok problemine çözüm buluyordu. Kan davası, başlık parası, orman katliamı ve süt sömürüsü gibi sorunlara hemen el atarak halkın sorunları ile birebir ilgileniyor, sahip olduğu devrimci ahlakı elinden geldiğince fazla insana anlatıyor, öğretmeye çalışıyordu. Bu çabasıyla Kırbayır halk arasında sözüne saygı duyulan sevilen bir devrimciydi.

Cemil Kırbayır Kars Eğitim’de öğrenciyken askeri darbe gerçekleşti ve Kırbayır 13 Eylül günü güvenlik güçlerince evinden alınarak 247. Piyade Alayı’na götürüldü, daha sonra da Kars İli Sıkıyönetim Komutanlığı’nda gözaltına alındı. 7 Ekim 1980’de abisi Mikail Kırbayır Cemil’i ziyaret ettiğinde yüz yüze görüşemediler. Cemil, abisi Kırbayır’ın para ve giysi ulaştırması üzerine kendisinin iyi olduğunu anlatan bir pusula gönderdi. 8 Ekim günü ise baba İsmail Kırbayır Mikail Kırbayır’ın çalıştığı yere gidip askerlerin gece evlerini basarak Cemil’in fi rar ettiğini bildirdiklerini söyledi. Bu cümle, Cemil Kırbayır’ın ailesine 30 yıl boyunca söylenecek olan ilk yalandı.

Sonrasında abi Mikail Kırbayır Cemil’i bulma ihtimali olan her yere gitti, ancak hiçbir sonuca ulaşamadı. Öyle ki dönemin sıkıyönetimi Cemil’in kayboluşunu aileden tek takip edebilecek kişi Mikail Kırbayır’ı da Kars’ta tutmadı.

Cemil ile birlikte sorgulanmaya giden Cengiz Kaya, Çetin Aşule ve Metin Aktaş ifadelerinde Cemil Kırbayır’ın fi rar etmediğini belirttiler. Anlattıklarına göre Kırbayır’a işkence yapılırken onlar da gözleri bağlı bir şekilde oradaydı. Cemil’in işkencelere rağmen hiçbir bilgi vermemesi üzerine işkencenin dozu iyice arttırıldı ve işkencecilere karşı gelen Cemil’in sesi bir anda kesildi. Cemil’in sesi kesildikten sonra ise paniğin hâkim olduğu hissedilen uzun bir sessizlik başlamıştı. Bu kişiler daha sonra Cemil’in orada öldürüldüğüne tüm hisleri ile şahit olduklarını her yer ve zeminde belirteceklerini dile getirdiler.

Ailenin asıl mücadelesi Cumartesi Anneleri eylemi ile oldu. Cumartesi Anneleri eylemi İnsan Hakları Derneği ile kayıp yakınlarının inisiyatifi ve birçok kurumunun katılımıyla 1995

senesinde başlamıştı. O günden beri gözaltında kaybedilenler için gerçekleştirilen eylemliliklere süreklilik göstererek katılan aile işkenceci polislerin adlarına da ulaştı; Kemal Kartal, Mehmet Hayta, Kureyşin Tepeer, Semih Güney ve köse lakaplı Mehmet Ali isimli polisler Cemil Kırbayır’ın gözaltında kaybedilmesinden bire bir sorumluydu. Kırbayır’ın ailesi işkenceci polislerin adlarını duyurarak bulunmalarını isterken hala yaşayan Kenan Evren ve döneminin Deniz Kuvvetleri Komutanı Nejat Tümer’in de yargılanmalarını Galatasaray Meydanı’ndan defalarca talep etti.

Cumartesi Anneleri eylemi gözaltındaki kayıplarla ilgili büyük bir kamuoyu oluşturmuş, belli kazanımlar elde etmiştir. Ancak Mikail Kırbayır, akıbetlerin açıklanması, suçluların yargılanması için hem hukuki yol hem de eylemlilik açısından daha fazla adresi zorlamak zorunda olduklarını, o zaman daha büyük kazanımlar elde edebileceklerinin altını bugün de çiziyor.

Devrimci Yol içerisinde lider ruhuyla ön plana çıkan

Cemil Kırbayır12 Eylül'ün gözaltında ilk kaybedileni...

Kırbayır, Doğu Anadolu Bölge sorumlusuydu. O, devrimci hareketinin tüm gereklerini bütün yüreğiyle yerine getirmişti. 12 Eylül darbesinin ilk gözaltında kaybedileni olan Kırbayır’ın devrimci yolundan geriye bıraktığı fi kirleri bugün bir şiirinde hayat buluyor.

“Anladım hayatın ortak ufku: yolculuk / dağ rüzgârlarını dolaştırmak bedeninde / sonra dile sığmaz bir isyan oldum /ve ölümün yollarını beklediği hayatı / amansız bir tipi gibi yaşadım”

Cemil Kırbayır’ın mücadelesi elbette ki dile sığmıyor, ancak onun gibi yaşamı devrim uğruna feda olan binlercesinin fi kirleri, ürettikleri, sözleri mücadelemize her daim ışık olacak.

Cemil Kırbayır’ın abisi Mikail Kırbayır ve ablası Fatma Kırbayır Cumartesi Anneleri eyleminde.

12 Eylül’ün ilk kaybedileni: Cemil Kırbayır

8,3 %

TaşeronTTK

0,3 %

Mar

tin T

uppe

r - İn

giliz

şai

r. Bu

rjuva

sın

ıfını

n sa

natt

aki t

emsi

lcis

i.D

ider

ot -

Fra

nsız

yaz

ar v

e fil

ozof

.Sh

akes

pear

e -

Dün

yaca

tanı

nmış

İngi

liz ş

air v

e tiy

atro

yaz

arı.

Jenn

y, L

aura

- K

arl M

arks

’ın k

ızla

rı.Go

ethe

- D

ünya

ca ta

nınm

ış A

lman

ede

biya

tçı.

Aesk

hilu

s -

M.Ö

. 4. y

üzyı

lda

yaşa

mış

bir

şair.

Gret

chen

- G

oeth

e’ni

n Fa

ust a

dlı k

itabı

ndak

i bir

kadı

n ka

rakt

eri.

Kepl

er -

Alm

an fi

zikç

i ve

mat

emat

ikçi

.Sp

arta

küs

- An

tik R

oma

Cum

huriy

eti’n

de y

aşam

ış k

öle

ve g

lady

atör

.

Bu anket K. Marks’ın kızları Jenny ve Laura ile oynadığı bir oyundan alınmıştır.

En sevdiğiniz erdem -SadelikBaşlıca özelliğiniz - Amaç kesinliğiMutluluk nedir - SavaşmakMutsuzluk nedir - Boyun eğmekEn kolay hoşgördüğünüz kötü huy - Çabuk kanmakEn nefret ettiğiniz kötü huy - UşaklıkEn sevmediğiniz şey - Martin Tupper*En sevdiğiniz iş - Kitap kurdu olmakEn sevdiğiniz şair - Shakesphare*, Aeskhilus*, Goethe*En sevdiğiniz yazar - Diderot*Kahramanınız - Spartaküs*, Kepler*Kadın kahramanınız - Gretchen*En sevdiğiniz çiçek - DefneEn sevdiğiniz renk - KırmızıEn sevdiğiniz isimler - Jenny, Laura*En sevdiğiniz yemek - BalıkEn sevdiğiniz düstur - İnsani olan hiçbir şey bana yabancı değildirEn sevdiğiniz söz - Her şeyden şüphelen

18 SORUKarl Marks

Siyasal eğitim neyi içermelidir?Bu işçi sınıfının, otokrasiye karşı düşmanlığının

propagandasından ibaret olabilir mi?Elbette ki hayır.İşçilere siyasal bakımdan ezildiklerini

açıklamak yetmez. Onlara, çıkarlarının işverenlerin çıkarlarıyla uzlaşmaz karşıtlıkta olduğunu açıklamanın da yetmeyeceği gibi.

Ajitasyon, bu baskının her somut örneği ele alınarak yürütülmelidir. Tıpkı iktisadi baskının somut örnekleri etrafında ajitasyon yürütmeye başlamış olmamız gibi.

Bu baskı, toplumun çeşitli sınıflarını etkilediğine göre, kendisini yaşamın ve eylemin en çeşitli alanlarında -meslek, kamu, özel, aile, din, bilim vb. alanlarında- ortaya koyduğuna göre otokrasinin siyasal teşhirini bütün yönleriyle örgütlemeye girişmezsek, işçilerin siyasal bilincini geliştirmeyiz.

[Lenin, Ne Yapmalı?, s. 66 ] İktisadi mücadelenin, genel olarak, yığınları

yasal mücadeleye sürükleyebilecek "en geniş uygulanabilirliğe sahip araç" olduğu doğru mudur?

Tamamıyla yanlıştır.Yalnızca iktisadi mücadeleyle olan bağlantısı

bakımından değil, polis zorbalığının ve otokratik zulmün bütün belirtileri, yığınları çekmekte hiç de yetersiz bir araç değildir.

Kırsal yöneticiler ve köylülerin kırbaçlanması; memurların rüşvetçiliği; polisin kentlerde "sıradan halka" karşı davranışı; açlığa karşı mücadele; halkınaydınlanma ve bilgi için olan çabasının baskı altına alınması; vergilerin zorla tahsili; dinsel mezheplerin ezilmesi; erlere karşı aşağılayıcı davranışlar; öğrenciler ve liberal aydınlara kışla yöntemlerinin uygulanması.

Bütün bunlar ve zorbalığın buna benzer binlerce örneği, "iktisadi" mücadeleyle doğrudan doğruya bağlantılı olmamakla birlikte, siyasal ajitasyon için ve yığınları siyasal mücadeleye çekmek için yetersiz fırsatlar mıdır?

Hayır.O halde sosyalistler olarak, hiç de yetersiz

olmayan öteki araçlara da sahip bulunmamız gerekirken, araçlardan yalnızca birini "en geniş uygulanabilirliğe sahip araç" ilan ederek, siyasal ajitasyonun kapsamını niçin sınırlandıralım?

[Lenin, Ne Yapmalı?, s. 68]

Biz sadece "iktisadi" siyaset lapasıyla beslenecek çocuklar değiliz.

İşçiler, ötekilerin bütün bildiklerini bilmek istiyor. Siyasal yaşamın bütün yönlerini ayrıntılı olarak öğrenmek ve tek tek her siyasal olaya aktif olarak katılmak istiyor.

Bunu yapabilmek için: aydınların işçilerin pekiyi bildiği şeyleri tekrarlamayıp; henüz bilmediği şeyleri, fabrikadaki "iktisadi" deneyimin hiç bir zaman öğretmeyeceği şeyleri yani siyasal bilgileri biraz daha fazla vermeleri gerekir.

[Lenin, Ne Yapmalı?, s. 84]

Kısacası, her sendika sekreteri "işverenlere ve hükümete karşı iktisadi mücadeleyi" sürdürür ve bu mücadelenin yürütülmesine yardımcı olur. Bu henüz sosyalistlik değildir.

Bir sosyalistin, keyfiliğin ve baskının kendini gösterdiği her yerde, halkın sözcüsü olması gerektiği iyice vurgulanmalıdır.

[Lenin, Ne Yapmalı?, s. 91]

Sosyalistlerin her devrimci hareketi desteklediklerini ve bundan ötürü sosyalist inançlarımızı bir an bile gizlemeksizin, bütün halk önünde genel demokratik görevlerimizi kimse, sosyalist olamaz.

Her türlü genel demokratik sorunun ortaya atılmasında, öneminin belirtilmesinde ve çözüme bağlanmasında herkesin önüne geçme yükümlülüğünde olduğunu pratikte unutan kimse,sosyalist değildir.

Eser: V. İ. Lenin, Ne Yapmalı?, Sol Yayınları, 2008

[Lenin, Ne Yapmalı?, s. 94]

Kader Değil İş Cinayeti

11 Mayıs akşamı Muğla’da Akyol Caddesi’nde polisle işbirliği içinde gerçekleşen faşist saldırı sonucu Muğla Üniversitesi öğrencisi Şerzan Kurt ağır yaralanarak yoğun bakıma kaldırıldı. Bir hafta yaşam mücadelesi veren Şerzan Kurt, 19 Mayıs günü hayatını kaybetti. Şerzan’ın hayatını kaybetmesiyle birlikte olaya gösterilen tepkiler büyüdü ve Şerzan’ı katleden tabancanın sahibi olan polis tutuklandı.

www.ehp.ogr.tr sitesinden canlı yayın ile

Kapital [1. Cilt]K. MarksAdam Smith Pekin’deGiovanni ArrighiTeorik YazılarMahir Çayan

Proleter Devrim ve Dönek KautskyV. İ. LeninUlusların Kaderlerini Tayin HakkıV. İ. LeninNisan TezleriV. İ. Lenin

Marksizm-Leninizm

Okumaları

Page 3: Emekçi Hareket - Sayı: 1

Partisi olarak kader ortağı olduk. Fabrikayı egemenler kapatmıştı sonra da utanmadan “yatıyorsun bu nedenle işten çıkarıyorum” demişlerdi. Bu lafl ar doğduğumuzdan beri bildiğimiz annemize “aslında o senin annen değil” denmesiyle aynı anlama geliyordu. Tekel’de Direnen Emekçiler yönetenlerin akıllarını kaçırtacak muhteşem bir direnişi tarihe kazıdılar.

Erdoğan özel sektöre topu atıp “her biriniz bir işçi alsa işsizlik azalır” diyerek sorunu çözüyormuş havası vermeye çalışıyor. Patronlarda topu tekrar Erdoğan’a atarak şunları diyor: “Hepimiz 1 kişiyi işe alabiliriz ama 1 işçiyi işten çıkarmamız gerekir” o ona o ona, rezillikleri diz boyu. Yani patronlar borç batağında ama hala sömürüyor, devlet koltuğunun derdinde sorunu sadece geçiştirmesi gerekiyor. Özel istihdam bürolarına iş bulmayı transfer ederek tüm sorumluluğu üzerinden atmaya çalışan devlet kimi kandırdığını sanıyor? Esnek istihdam diyerek göz boyamaya çalıştıkları şey tüm halkımız için kaskatı bir gerçek, katılaştıkça katılaşıyor. Hep emekçilerin özlük haklarından çalarak maliyetleri düşürmenin peşindeler, hiç bir zaman milyarder patronların kemerini sıkarak maliyetleri düşürmüyorlar. Bu duruma halkımız tabiki sessiz kalmayacak, kah evinde, kah sokakta öfkesi zalimlere karşı durmadan birikecek.

Zonguldak’ta kaybettiğimiz 30 emekçi kardeşimizin katilleri, maskelerini almayan, uyarı sistemini koymayan patronlar ve patronlara tek kelime söylemeyen, ucuz yollu ihalelerle bu vicdansız taşeronlara işi veren yönetenlerdir. Yakınlarının gözü yaşlı öfkesini bile “ölüm maden işçilerinin kaderidir” “güzel öldüler” diyerek vicdansızca susturmaya çalıştılar. “Kendilerine güzel yaşam emekçilere ve halklarımıza güzel ölüm” zikirleri de fi kirleri de bir işte.

Kriz, işsizlik tüm dünyayı sarıyor. Yunanistan ifl astan kurtulmak için aynı yöntemleri uyguluyor: işten çıkarmak, fabrika kapatmak, emekçilerin kemerini sıkmak, memurların ücretlerini düşürmek, halkın borçlarının faizini artırmak. Avrupa Birliği’nin en gözde ülkeleri krizdeki ülkeler kervanına karışıyor: Portekiz, İspanya, Almanya, İrlanda ve İngiltere ekonomisinin sallandığı gündeme geliyor. Avrupa Birliği Komisyonu bu ülkeler için şunu ifade ediyor: “borç batağına saplanan Yunanistan, İspanya, Portekiz kamu harcamalarını karşılayamaz hale geldiğinde askeri darbelere kurban gidecek”. Avrupa Birliği demokrasisinden medet umanlara duyurulur, Avrupa emperyalizminin başvurduğu yöntem, tüm emperyalizmlerle aynıdır. Kriz varsa direniş de var elbette, İspanya’da grev dalgası büyüyor, Yunanistan halkının öfkesi büyüyor, sokakları kucaklıyor, grev direnci tüm hayatı kilitliyor.

İpliği pazara çıkan yönetenler emeklinin maaşını kesmeyi, kamu çalışanlarının ücretlerini en alt seviyelere çekmeyi ilan ediyor. Büyük sermayeli şirketler için üretim yapan fi rmalarda çalıştırılan emekçiler çalışma

Halkımızın işleri bir gün olsun açılmıyor. Hep kıt kanaat, hep mallar depolarda tıklım tıklım, hep işten atılma korkusu, daha fazla mezun ama işsiz, işsizlikten intihar eden emekçiler. Hiç bir zaman iş yaratan yatırım yok, verimli topraklar üretim yapmıyor, fabrikalar kurulmuyor, teknoloji o kadar ilerledi yeni üretim alanları asla ve asla açılmıyor. Bu düzende ağlayanların yüzü hiç bir zaman gülmüyor, gülmeyecek.

Yepyeni bilgisayar, cep telefonu modelleri gibi zamane tüketimlerle “yok canım görmüyormusun herkes alış verişte” yanılsaması yaratılmaya çalışılıyor. Bugün üç kuruş maaşı olanlar, şükrettiriliyor, cep telefonu modeli, kredi kartları yarışıyor ama yarınının ne olacağı, çocuğunun geleceği ne olacak belli bile değil. İşsizlik ve güvencesizlik yüzünden 14 öğretmen kardeşimiz intihar etti. Öğretmen isteyen öğrenciler çoğalıyor, ataması yapılmayan işsiz öğretmenler çoğalıyor. Bir de utanmadan “kriz teğet geçti”, “sorun yapısal değil sanal ve insani bir sorun” diyorlar.

Emekçi Hareket Partisi olarak kuruluşundan itibaren temel politikalarımız arasında olan “Kriz” değerlendirmesini, işsizlik üzerinde durarak politik eylemlilik hattı ile taçlandırdık. 2009 yılında bir çok kesimin yazın sıcağı bahanesiyle kabuğuna çekildiği dönemde her gün sokakta eylemdeydik. Halklarımız çoluğu çocuğu ile kendini bu geleceksizlik cenderesinden nasıl kurtaracağının derdindeydi. 15.06.2009’da sekiz ilde İŞ-KUR binalarının önünde aynı anda “15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi”nin mirası ile “İŞSİZE İŞ BULUN YA DA DEFOLUN” diye haykırdık.

İşsizlikten çaresiz bırakılan halklarımızın üzerine bir de gözü dönmüş faizci tefeci bankalar yıkılıyordu. Bin türlü yöntemle kaktırdığı kredi kartları, borç batağına sürüklüyor, yuvaları darma duman ediyor, intiharlara neden oluyordu. 17.07.2009 de sekiz ilde aynı anda Yapı Kredi Bankalarının önünde “KREDİ KARTI BORCUNDAN FAİZİ KALDIRIN” sloganıyla eylemlilik sürecimize devam ettik.

Gençlerin üniversitelerdeki harçlarına %500 zam yapacaklarını söylediklerinde partimiz gençleri, velileri ile sokaklara döküldü. %500 lere kadar çıkaracakları harçları %8 lerde tutmak zorunda kaldılar bizlerin ve GENÇ-SEN’in kararlı öfkesi karşısında.

Binlerce Tekel işçisi işsiz bırakıldığında Ankara kara kışında, sokaklara dökülen emekçilerle Emekçi Hareket

3

Emekçi Hareket Partili LGBTT’ler olarak örgütleyicileri arasında bulunduğumuz Trans Onur Haftası’nda özellikle son bir yılda artan nefret cinayetlerine, LGBTT toplumuna yönelik

Öfkeliyiz;

Kadın Cinayetlerini Durduracağız!

Krizin de etkisiyle kadın cinayetleri gün geçtikçe artıyor. Bir kadının öldürülmesi için; “boşanmak istemesi”, “yeni elbise alması” ve hatta “güzel kokması”

ayrımcılığa karşı LGBTT örgütleri, sosyalist partiler ve demokratik kitle örgütleriyle bir aradaydık.

Türkiye’de ilk kez düzenlenen Trans Onur Yürüyüşü’nün ardından EHP’li LGBTT’ler adına konuşan Emekçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Elif Karan; “Birinin hemcinsini sevmesi, birinin doğduğu cinsiyette değil de hissettiği cinsiyette yaşaması öldürülmesine, işsiz bırakılmasına, işyerlerinden kovulmasına, para karşılığı cinsel ilişkiye zorlanmasına gerekçe olamaz! Erkek egemen heteroseksist kapitalist sisteme karşı bir araya gelen bizler, öldürülen kardeşlerimizin hesabını sorana kadar, bu düzeni değiştirene kadar mücadelemize devam edeceğiz!” diyerek politik hattımızı bir kez daha dile getirmiş oldu.

bahane olabiliyor. Kadınların art arda katledilmeleri karşısında ise katillere verilen cezalar caydırıcı değil. Artan kadın cinayetleri karşısında öfkeliyiz! Erkek egemen kapitalist sistemin karşısında yalnız değil örgütlüyüz! Ancak kararlı ve sürekli bir mücadele ile kadın cinayetlerini durdurabiliriz. Emekçi Hareket Partili Kadınlar olarak, omuz omuza mücadele yürüttüğümüz tüm kadın örgütleri ile birlikte eylemli bir sürece giriyoruz. Tüm kızkardeşlerimizi kadın cinayetlerini durdurmak, “haksız tahrik indirimi” gibi ceza indirimlerini kaldırmak ve kadın cinayetlerinde verilen cezaların ağırlaştırılması için birlik olmaya çağırıyoruz.

Genç Hareket’in 3. sayısı çıktı. İl Örgütlerimizden temin edebilirsiniz.

Kadın Cinayetlerine Son

koşulları yüzünden birer birer intihar ediyor. HP, Sony Ericson gibi fi malar için çalışan Tayvan’daki bir fi rmada bu yıl 11 emekçi intihar etmiş. Şirket intihar düzeyine gelen koşulları ancak bu noktadan sonra “intihar etmeyenlere %70 zam sözü” vererek durdurmaya çalışıyor. Düşünebiliyormusunuz büyük kapitalistler için zam almamız için ölüm çizgisine gelmemiz gerekiyor. Ve ünlü milyarder, spekülatör Soros’dan bir açıklama geliyor dünyanın yaşamış olduğu kriz ile ilgili “Dramanın ikinci sahnesine henüz giriş yaptık.” Bakın, felaketi kendi ağızlarından tekrarlıyorlar, korku fi lmlerinin en çirkin en kötü karakteri fi lmin en korkunç anlarında kötü bir kahkaha atar ve “kabus yeni başlıyor” der ya Soros işte bu karakter. Kapitalist sistem tarihte her kriz dönemecinin sonunda dünyayı savaşlara sürükledi. Hepimizin ağzından düşüremediği “sorun sistemde” lafı son derece doğru ama eksik olan şey hasta ve yere kapaklanmaya yakın bu sistemi değiştirmek.

“Ne Yapmalı?” ya verilecek çok net cevabımız var. Dünyaya beş para etmez düzenlerini dayatanları, silkeleyip atmanın zamanıdır. Birleşe birleşe devrim olma, sosyalizmde karar kılma zamanıdır. Onlarca ilde yüzlerce eve girme, örgütlenme zamanıdır. Öfkemiz bilendi, fabrikaları kapanan Tekel İşçisi ile, Tariş İşçisi ile, gençlerin harç mücadelesi ile, mezun olan ama atanmayan öğretmenlerin mücadelesi ile, toplumun her kesiminden türlü türlü işsiz bırakılan açlığa terk edilmeye çalışan ezilenleri ve sömürülenleri ile.

Hepimize bir şekilde “aman siyasetten uzak dur” öğüdü verilmiştir. Çünkü halklarımızın içine, düşünceden, siyasetten, direnmekten, örgütlenmekten, “üretenlerin yönettiği bir dünya mümkün” fi krinden uzak durması için her türlü zulmü yağdırmışlardı. Gerçeklerin gün yüzüne çıkmaması için her türlü melaneti halklarımıza reva görmüşlerdi. Bu yüzden bir çok anne çocuğunun siyaset yapmasını istemez. Annelerimize, geleceğimizi karartanlardan tüm dünyayı kurtarmak için, ögütlenmek ve sürekli olarak mücadele etmenin hayat memat meselesi olduğunu anlatmalıyız. İşte o zaman tüm anneler çocuklarının onurlu bir örgütlü mücadele içinde olmasını isteyecektir ve kendisi de mücadelede yerini alacaktır.

Emekçi Hareket Partisi “41 İlde Örgütlenme” diyerek tüm kapıları çalıyor ve bu toprakların asıl sahibi, siyasetin asıl sahibi halkı ile bir araya gelmenin her çaresini arıyor. İşsize İş Bulun Ya da Defolun! sloganını en güçlü, en coşkulu halimizle atabilmek için, 41 ilde yıldız yumruk olmanın yolunu bulmak için. Bu düzen hiç bir zaman işsizliği çözmeyecek, tek umut halkların örgütlenmesinde. Bozuk düzeni yönetenler, destekleyenler, sesini çıkarmayanlar, kendini kurtarma derdine düşenler, komşusunun açlığının umurunda olmayan alçaklardır. Alçaklar hesap versin biz 41 ilde buluşarak “İŞSİZE İŞ BULUN YADA DEFOLUN” diye haykıralım. Bakalım o zaman devam edebileceklermi işsiz bırakmaya?

www.ehp.org.tr İşçilerden, gençlerden, LGBTT’lerden, kadınlardan yazılar köşemizi sitemizden okuyabilirsiniz.

Genel Başkanımız Hakan Öztürk’ün Bugünün Eylemi İçin Mahirlerin

Deneyimi kitabını İl Örgütlerimizden temin edebilirsiniz.

Sitemizden yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz. Hakan Öztürk

Daima

İnsanların çocukken bilinen tipik bir davranışı vardır. Tanrı’yla zaman zaman güçlü bir ilişki kurmak isterler. Fakat bunu çocukça bir şarta bağlarlarlar. Eğer Tanrı varsa ve kendisiyle birazcık ilgileniyorsa, örneğin perdeyi çok hafif bir kıpırdatsın isterler. Şayet böyle bir olay olsa korkudan bir ay kendilerine gelemeyeceklerine eminim ama hadi neyse. İsterler bunu. Eğer Tanrı böyle bir işaret verir ve kendini ispatlarsa, yine mesela “iyi bir çocuk” olacaklardır. Erken uyuyacaklardır bundan sonra. Sütlerini içeceklerdir ve derslerine çalışacaklardır. Bir de bir de karıncaları öldürmeyeceklerdir. Ne vaatler ama. Sıkı pazarlık. İnsanların çocukça davranmaya devam edenleri, büyüyünce devrim ve demokrasi mücadelesi için de böyle düşünmeye meyil ederler. Devrim mücadelesine dalacaklardır ama emin değillerdir. Gerçekten bu işte bir ilerleme olur mu? Bir kazanım elde edilir mi? Tarihte hep böyle olmuş mu ya da böyle olmuş bir olay var mıdır? Boşu boşuna uğraşmayalım? Devrimin olacağını, demokrasinin kazanılacağını belirtmek için perde kıpırdayamaz mı acaba? Ne var bize bir işaret verilse? Yoksa gönlümüz başka başka yerlere kayıyor. El etek öpüyoruz, her yerde ikbal arıyoruz. Bir emin olsam olacağına, ah bir emin olsam? Girmez miyiz hiç, sebat etmez miyiz hiç? Perde bir kıpırdasa “iyi bir devrimci” olacağım, sana söz Tanrım. Fakat aksi gibi devrimin perdesi hiçbir zaman kıpırdamaz. Devrimin olabilme ihtimalini perdeden anlamaya çalışanlar hep yok oluş vadisinde kalır. Dünyayı değiştirme mücadelesinde, ilk yola çıkanların önünde başarılı olacaklarına dair neredeyse hiçbir açık belirti yoktur. Doğru adım atıldıkça bazı belirtiler ortaya çıkar ama o da yine perdede değil. Cumartesi Anneleri 269. kez Galatasaray Lisesi’nin önündeydiler. Bir değil, on değil, yüz değil, iki yüz değil, 269. kez. Annelere ve perdelere değil annelerin gözlerinin içine bakanlar, aynı yere oturdular. Meclisteki, İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül de eyleme gelmişti. O da konuşmasını yaparken annelerin oturduğu gibi oturdu ve öyle konuştu. Hükümet icra edenler tarafından biri, annelerin karşısına çıkmak mecburiyetini hissetmişti. Çünkü 268 hafta hissettirilmeye çalışıldı. Sadece güneşli ve önemli şahsiyetlerin geldiği havalarda değil, her hafta. Zafer Üskül iyi insandır ama diyor ki: Bazı şeyleri yapmaya çalışıyoruz ama yavaş ilerliyor. Koşmak isteriz ama koşarak yapamıyoruz. Kameralar koyduk ihlalleri tespit etmeye çalışıyoruz. Evet kameralar var. Engin Çeber için yavaş çalışıyor. Serdar Tanış ile Ebubekir Deniz için hiç çalışmıyor. Festus Okey için çalışmıyor. Cemil Kırbayır, Süleyman Yeter ve Metin Göktepe için hiç çalışmadı. Çalışmış olsa, kayıtları bulunamıyor. Bulunmuş olsa, kayıtlar yanlışlıkla siliniyor. Katliamcılar, işkenceciler ve infazcılar için yavaş çalışan, yanlış yerde çalışan ya da çalışmayan kameralar başka yerlerde maşallah şakır şakır çalışıyor. Başbakan, başkalarının özel hayatlarını kaydetmiş kamera görüntülerini görünce çok üzülüyor ve hicap duyuyor. Ama karakollardaki görüntü kayıtlarına hiç o kadar üzülmüyor. Karakollardaki görüntülerin kaybedilmesine doğru dürüst üzülmüyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bir kayıtsa, orası tarafından defalarca suçlu bulunmamıza, mahkûm edilmemize de üzülmüyor. Kayıtsız kuyutsuz, 17 bin faili meçhule de üzülmüyor. Sessiz sedasız gözaltında kaybedilenlere üzülmüyor. Sorgusuz sualsiz infazlara üzülmüyor. O sadece özel hayat görüntülerini görünce üzülüyor. Ne hassas bir kişilik. Merak etme Tayyip Erdoğan, o meydana 269 kere gelmiş olan yüzlerce yürek o kayıtları tutuyor. Sizin kameraların kaydını boş ver. Bu kayıtlar hata yapmaz. Yakında yüreklerindeki bütün kayıtlarla tam karşına dikilip hesap soracak o anneler, eşler, kardeşler ve yoldaşlar. Demokrasi mücadelesi kıpırdıyor, perdeler değil.

Onur Haftası Sona Erdi

Krizin derinleştiği günümüzde en büyük sorun işsizlik. Geçmişten bugüne işsizlik kuyrukları uzamaya devam ediyor. En ufak bir iş ilanı için binlerce kişiyi sırada görebilirsiniz.

BU DÜZEN İŞSİZLİĞİ ÇÖZEMEZUMUT HALKLARIN ÖRGÜTLENMESİNDE

Page 4: Emekçi Hareket - Sayı: 1

YILDIZ YUMRUK BOLU’DA Köroğlu’nun yürüdüğü yolları; artık partili devrimciler yürüyor. 1980 öncesi Bolu’da yaratılan devrimci değerlerin takipçisi olarak yolumuza devam ediyoruz. 1980 yılında faşistler tarafından vurulan Aykut KAYNAR, 19 Aralık Bayrampaşa cezaevinde yakılarak katledilen Nilüfer ALCAN yoldaşlarımızla aynı havayı soluyoruz. Tekel sürecinde Ankara’ya toplu halde yaptığımız gidiş gelişlerle emekçi halkımızın yanında saf tuttuk, Bolu’da da TEKEL eylemleri gerçekleştirerek direnişin sesini yükselttik. 6 Mayıs’ta, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın katledilişlerinden sokaklarda “Mahir, Hüseyin, İnan, Savaşa Devam” diyerek hesap sorduk. Bolu’da sokaklarda olmaya, faaliyet yürütmeye büyüyerek devam edeceğiz.

YILDIZ YUMRUK TEKİRDAĞ’DA Tekirdağ’da başladığımız parti faaliyetleri direnişlerden aldığı güçle devam ediyor. Tekirdağ-Çorlu’da bulunan Yeşil Kundura fabrikasında sendikalı olduğu için işten atılan 3 işçi grevlerine başladıklarında Emekçi Hareket Partisi olarak onların yanındaydık. RENTA, TEKEL, TARİŞ işçilerinde olduğu gibi işçi direnişlerinde onlarla yoldaş olmaya devam edeceğiz. Ayrıca Çorlu ilçesinde görüşmelerimiz devam ediyor. Mücadelemizi Tekirdağ ve ilçelerinde büyüteceğiz.

YILDIZ YUMRUK MERSİN’DE Mersin’de İŞ-KUR binası önünde “İşsize İş Bulun Ya Da Defolun” diyerek halkımızın desteği ile birlikte işsizliğin, yoksulluğun hesabını sorduk. Ardından sendikaya üye oldukları için taşeron şirket tarafından işlerinden atılan Mersin Liman İşçilerinin grevi başladı. Grevde işçilerle birlik olmaya gittiğimiz Liman Önü’nde, işçi kardeşlerimiz “İşsize İş Bulun Ya Da Defolun” sloganlarıyla karşıladılar bizi. 60 günlük direnişin ardından zafer direnen Liman İşçisi’nin oldu. Liman direnişinde kazandığımız yoldaşlar, mücadelemizi bir adım daha ileriye taşıdı. İşçi sınıfından aldığımız bu güçle, 41 ilde örgütlenecek olan partimizin yıldız yumruklu bayrağını Mersin’in ilçelerine ve beldelerine de taşımak üzere, yolumuza güçlü, kararlı, yılgınlığın olmadığı bir mücadeleyle yürümeye devam ediyoruz.

YILDIZ YUMRUK AYDIN’DA 1 Nisan’dan itibaren parti binamızın bulunduğu Aydın’da çalışmalarımız tüm hızıyla devam ediyor. Aydın’dan İzmir’deki TARİŞ işçilerinin eylemlerine, Ankara’daki TEKEL işçilerinin 72 günlük şanlı direnişine, 1 Mayıs’ta fethettiğimiz şanlı 1 Mayıs alanı Taksim’e, KESK’in düzenlediği genel greve katıldık. İlimizdeki önemli eylemlerin örgütleyicisi olurken Adnan Menderes Üniversitesi’nde öğrencilerden alınan kayıt parasının hukuksuzluğu, yemekhane ücretlerine yapılan zamları, Besyo’nun Nazilli ilçesine taşınması kararına karşı

yaptığımız eylemler ile üniversite gençlik mücadelesinin nabzını tuttuk. Şimdi ise mücadelemizi liseli alanına da taşıyoruz ve liselilerle gerçekleştirdiğimiz görüşmelerle Liseli Hareket’in temellerini atıyoruz. Yıldız yumruğu Aydın’da daha fazla ilçe ve beldeye taşımaya devam edeceğiz.

YILDIZ YUMRUK ÇORUM’DA Emeği ve emekçileri iktidara taşıma hedefi mize, 41 ilde örgütlenme kararımızla birlikte bir adım daha yaklaşıyoruz. Bu adımın bir parçası olarak Çorum il örgütümüzü kurup Türkiye halklarına ve emekçilerine seslenme kararlılığımızla

Çorum’da da örgütleneceğiz. Öncü parti olma hedefi yle genel seçimlere girme kararı alan ve bunun için örgütlenme çalışmalarına başlayan Emekçi Hareket Partisi’nin tüm üye ve dostlarını Çorum’da da sesimizi duyurmaya ve çalışma yürütmeye davet ediyoruz.

YILDIZ YUMRUK KOCAELİ’DE TEKEL işçilerinin Ankara’da 78 gün boyunca yaktığı direniş ateşini Kocaeli’ye de taşıdık. Kocaeli’de de yüz binlerce işsiz yaratan sistemin karşısında hep bir ağızdan “İşsize İş Bulun ya da Defolun” diyoruz. Gençliğin hiçbir geleceğinin olmadığı, mezunların ise işsiz olduğu bu düzene karşı mücadelemizi yazın sıcağında da sürdürüyoruz ve Emekçi Hareket Partisi’nin açtığı Devrimci Yol’da bizimle yürümeye herkesi davet ediyoruz.

YILDIZ YUMRUK ESKİŞEHİR’DE Partimizin kurulduğu ilk günden beri faaliyet yürüttüğü illerden biri olan Eskişehir bu yıla RENTA direnişi ile başladı. İşten atılmalara karşı 43 gün boyunca direnen RENTA işçileriyle birlikte yürüttüğümüz mücadelede onlarla yoldaş olduk. RENTA direnişinin kazanımıyla ivme kazanan mücadelemizi; ekmek fi yatına yapılan zamları geri çektirerek, faşist saldırılara karşı yüzlerce öğrenci olup sokağa çıkarak, Osmangazi Üniversitesi’nde açılan soruşturmaların peşini bırakmayarak ve bu sayede ceza alınmamasını sağlayarak, İki Eylül Kampüsü’nde öğrencilerin en büyük problemi olan ulaşım zorluğunu yenerek, Anadolu Üniversitesi’nin baskılarına karşı kitlesel eylemler örgütleyerek yükseltiyoruz. Partimiz, Odunpazarı ilçesine bağlı Gültepe Mahallesi başta olmak üzere; Tepebaşı ilçesi, Seyitgazi ilçesi ve bu ilçeye bağlı Doğançayır beldesinde emekçi halkımızla çalışmalarını yürütüyor. Buralara açacağımız ilçe ve belde teşkilatlarıyla devrimci görevlerimizi büyüterek devrimci yolumuzda, 41 ilde örgütlenme hedefi nde kararlı ve emin adımlarla ilerlemeye devam edeceğiz.

YILDIZ YUMRUK İSTANBUL’DA İstanbul İl Örgütü olarak her hafta Cumartesi Anneleri’nin sessiz çığlığına Galatasaray Meydanı’nda güç katıyoruz. Sürekli yürüyüşlerle kazanımlar elde ettiğimiz İstiklal Caddesi’ndeki eylemlerde, gerek Genç-Sen’in harç zamlarına karşı mücadelesinde, gerekse kanser hastası Güler Zere’nin serbest bırakılmasını sağlayan eylemlerde her

zaman tüm üyelerimizin katılımıyla en ön safta yer aldık. İşçiler TEKEL direnişinden aldığı güçle direniş ateşini İstanbul’da da yaktılar. İtfaiye İşçileri, Marmaray

İşçileri, ATV-Sabah İşçileri ve İSKİ İşçileri’nin direnişlerinde hep işçilerle omuz omuzaydık. Geçen yaz başlattığımız kriz ve işsizlikle ilgili eylemler ve çalışmalar önce Küçükçekmece İlçe Örgütü’nü

açmamızı sağladı, şimdi ise Kadıköy ilçemizi açtık. Diğer ilçelerdeki hazırlıklarımızsa devam ediyor. İstanbul İl Örgütü önümüzdeki aylarda yıldız yumruğu 11 ilçeye daha

taşıyarak İstanbul sokaklarını sosyalizme hazırlamaya devam edecek.

yaratılan n vurulan

mızla aynı

HATAY

İSTANBUL İL ÖRGÜTÜ

KÜÇÜKCEKMECE İLÇE ÖRGÜTÜ KADIKÖY İLÇE ÖRGÜTÜİZMİR İL ÖRGÜTÜ

KARABÜK

KIRKLARELİ

KOCAELİ İL ÖRGÜTÜ

MALATYA

MERSİN İL ÖRGÜTÜ

SAMSUN

SİVAS

TEKİRDAĞ

Kocatepe Mah. Feridiye Cad. No: 41  Beyoğlu 

Teyfik Bey Mah. Kiraz Sk. Gül İş Merk. No:7 K:3

Yasa Caddesi Yasa Han No:24 Kat:3 Daire:31

856. Sk. Asil İş Hanı No: 7 K: 2 D: 208 Konak     

Tepecik Mah. Çeltik Geçidi Sk. Seymen Apt. No: 2 D: 5   

Mersin Çarşısı K: 1 No: 113-114

[email protected]

[email protected]

[email protected]

[email protected]

[email protected]

[email protected]

[email protected]

[email protected]

[email protected]

[email protected]

[email protected]

ADANA

ANKARA İL ÖRGÜTÜ

MAMAK İLÇE ÖRGÜTÜADIYAMAN

AYDIN İL ÖRGÜTÜ

BALIKESİR

BARTIN

BİLECİK

BOLU

BURSA İL ÖRGÜTÜ

ÇANAKKALE

ÇORUM

DİYARBAKIR

ESKİŞEHİR İL ÖRGÜTÜ

Konur 2 Sk. No: 59/5 Kızılay/Çankaya  

Tuzluçayır Mah. 584. Sk. No:7/A Mamak   

Zafer Mh. 123 Sokak No:7

İnönü Cad. Ersan İş Hanı No:6/33 Heykel

Cumhuriye Mah. Sakarya Cad. Birlik İş Hanı No:19/13 K:5

[email protected]

[email protected]

[email protected]

[email protected]

[email protected]

[email protected]

[email protected]

[email protected]

[email protected]

[email protected]

[email protected]

[email protected]

[email protected]

YILDIZ YUMRUK ADANA’DA İşçi ve emekçilerin yoğun olarak yaşadığı Adana’da faaliyetlerimiz sürüyor. Önümüzdeki günlerde emekçi semtlerinden biri olan

Namık Kemal Mahallesi’nde çalışmalarımıza başlıyoruz. Yeni dönemde Çukurova Üniversitesi’nde de yer alacak olan EHP’liler olarak örgütlenme çalışmalarına hız katarak öğrenci hareketini Adana’dan da yükselteceğiz. Adana’da devrimci yolumuz açık olsun.

YILDIZ YUMRUK ANKARA’DA Ankara, her mevsiminde devrimcileri farklı deneyimlerle sınar. Partimiz de bu sınavlardan tek tek başarıyla geçmiştir. Geçtiğimiz

yaz aylarından bu zamana kadar aralıksız bir çalışma içerisindeyiz. Bu deneyimlerden en önemlisi tüm toplumu yakından ilgilendiren TEKEL direnişiydi. EHP Ankara İl örgütü olarak ilk gününden bu güne kadar TEKEL işçilerinin yanından

bir kez olsun ayrılmadık. Tüm yoldaşlarımızla beraber direnişin her bir saniyesini organize ettik. TEKEL işçileri ise partimize üye olarak bizleri onurlandırdılar. TEKEL işçileriyle kurduğumuz kopmaz bağları bir adım öne taşımakta kararlıyız. 41 ilde örgütlenecek olan partimizin Ankara ayağında güçlü, kararlı, yılmayan bir mücadeleyi örgütleyeceğiz. Bir fısıltıyı değil, gür bir sesi örgütleyeceğiz. Mamak İlçe örgütü ile başlattığımız çalışmayı, Ankaralı emekçilerle buluşturacağız. Partimizin yolu açık olsun.

YILDIZ YUMRUK BARTIN’DA Partimizin genel seçimlere katılma kararıyla birlikte daha da büyüyen ve somutlaşan umudumuzla, Bartın’da da örgütümüzü büyüteceğiz.

YILDIZ YUMRUK BİLECİK’TE İlimizdeki halkımızın siyaset yapmasının ve örgütlenmesinin önündeki tüm geri unsurlara rağmen 41 İlde Örgütlenmenin bir halkası olarak, Bilecik’te de Emekçi Hareket Partisi bayrağını yükselteceğiz.

YILDIZ YUMRUK ÇANAKKALE’DE 6 yıldır yürüttüğümüz mücadeleyi artık Çanakkale’ye de taşıyoruz. Çanakkale’de il ve ilçe örgütlerini kurarak yıldız yumrukla yarının umudu olmaya başlıyoruz.

YILDIZ YUMRUK HATAY’DA 41 ilde örgütlenme politik hattımızla ulaştığımız yeni bir il, Hatay. Hatay’ın Samandağ ilçesinde başladığımız çalışmalar parti politikamızı kapı kapı anlatmak ile başladı. Ziyaret ettiklerimiz sistem partileri tarafından yıllardır umutlarının köreltildiğini dile getirirken Emekçi Hareket Partisi’nin Yıldız Yumruğu ile yola koyuluyorlar . Tüm yoldaşlarımızın yolu açık olsun.

YILDIZ YUMRUK KIRKLARELİ’DE Mahirlerin sarp ve dolambaçlı yolundaki Emekçi Hareket Partililer olarak partili mücadelenin

6. yılında Kırklareli’de de mücadele ateşimizi yaktık. İl ve ilçe örgütlerimizi kurarak partimizi genel seçimlere taşıyoruz.

YILDIZ YUMRUK SAMSUN’DA Devrimci-Yol’dan günümüze getirdiğimiz inancımızla,

TEKEL direnişinden aldığımız güçle Yıldız Yumruğumuzu Karadeniz’in sarplığında da parlatacağız.

YILDIZ YUMRUK SİVAS’TA Umudun düşmanlarına diz çöktüreceğimiz günlere olan inançla ve devrimci kararlılıkla yıldız yumruk Sivas’ta. Pir Sultan diyarından; Mahir’in, Özenç’in, Mine’nin yoldaşları, partimizin 41 ilde örgütlenme faaliyetlerini, Sivas ve ilçelerinde yürütmeye başladı ve emin adımlarla ilerliyor.

ĞĞ

y

YILDIZ YUMRUK İZMİR’DE Ekonomik kriz gerekçe gösterilerek bir yıldır üretimin durdurulduğu TARİŞ İplik ve Dokuma Fabrikası işçileri, açılmasını bekledikleri fabrikanın kapatılıp, kendilerinin de kapının önüne konduğunu öğrendiler ve TEKEL’den aldıkları güçle direnişe başladılar. Emekçi Hareket Partisi İzmir İl Örgütü olarak, TARİŞ direnişine tüm gücümüzle omuz verdik. 46 gün boyunca direnen işçilerle birlikte attık sloganlarımızı. Direnişlerin bir sonuca ulaşmayacağı yalanına inanmamızı bekleyenlere karşı birlikte haykırdık: “RENTA, TEKEL, TARİŞ, Zafere Kadar Direniş”. TARİŞ direnişinden de aldığımız güçle, direnişin kazanımla

sonuçlanıp işçilerin tazminatlarının ödeneceği güvencesinin söke söke alındığı günlerde parti büromuzu tutarak, Emekçi Hareket Partisi İzmir İl Örgütü’nü kurduk. Yıldız yumruklu bayrağımızı, İzmir’in ilçelerine de taşımak üzere yolumuzda yürümeye devam ediyoruz.

YILDIZ YUMRUK BURSA’DA Geçtiğimiz aylarda kurulan Bursa İl Örgütümüz kurulduğu günden itibaren merkezi ve yerel tüm çalışmalarına güç katıyor. 78 gün boyunca Ankara’ da direnen TEKEL işçisi yoldaşlarımız zaferle Bursa’ ya döndükten sonra, yoldaşlarımızla

birlikte ataması yapılmadığı için intihar eden Fikret öğretmene sahip çıktık ve Bursa’ da KPSS mağdurlarına dair sözü söyleyen ilk örgüt olduk. Bursa İl Örgütü olarak direnişin zaferiyle ve örgütlü gücümüzle mücadelemizi ilçelere taşımaya devam ediyoruz.

YILDIZ YUMRUK DİYARBAKIR’DA Emekçi Hareket Partisi olarak geleneğimizden aldığımız kararlılıkla Cumartesi Annelerinin kayıplarının faillerinden hesap sorarak, halkı işsizliğe sürükleyenlerin karşısında durarak mücadeleyi direnişin kenti Diyarbakır’a taşıyoruz. 41 il ve ilçede örgütlenerek yıldız yumruğu Diyarbakır’da yükseltip çalışmalarımıza başlıyoruz.

YILDIZ YUMRUK BALIKESİR’DE Emekçi Hareket Partisi olarak 41 ilde örgütlenme hedefi nden yola çıkarak ulaştığımız bir ilimiz de Balıkesir. Emekçi Hareket Partisi Balıkesir’de Mutaf işçilerinin yanında bulunduğu gibi, TEKEL işçilerinin de yanındaydı ve 1 Mayıs’ta da merkezi olarak Taksim Meydanı’ndaydı. Ayrıca Balıkesir Üniversitesi Merkez Kampüs ve İdari Bilimler Fakültesi öğrencileri ile Bandırma’dayız. Mücadeleyi Balıkesir’in her noktasında büyütmeye devam edeceğiz.

haltümhalkyüks