16
Fransa’da hükümet ile sendika- lar aras›nda yap›lan görüflme- lerden sonuç ç›kmamas› üzeri- ne ülke genelinde eylemler ger- çekleflti. Gittikçe zorlaflan yaflam koflullar›n›n iyilefltirilmesi tale- biyle tüm iflkollar›ndan milyon- larca emekçinin kat›ld›¤› protes- to yürüyüflleri ülkenin 213 ye- rinde ayr› ayr› gerçeklefltirildi. Krizle birlikte halk›n yaflam ko- flullar›n›n vahim duruma sokul- du¤unu ifade eden emekçiler, taleplerinin karfl›lanmamas› du- rumunda eylemlerini büyüte- cekleri uyar›s› yapt›. SAYFA 10 Yerel seçim mitinglerinde ‘övü- nülerek’ aç›klanan 5. paketin marifeti, halk›n al›m› teflvik edi- lerek iç talebi canland›rmay› amaçlayan ÖTV ve KDV gibi vergi indirimleriyle s›n›rl›. Öngö- rülen indirim ise 3 ayl›k süreyi kapsayacak. KOB‹’lerin finans- man s›k›nt›s›n› çözmesi öngörü- len vergi indirimi, halk›n temel ihtiyaçlar›nda herhangi bir indi- rim sa¤lam›yor. Söz konusu pa- kette sermaye sahiplerine ga- rantili kredi verilirken, ev kira- s›n› bile karfl›layamayan asgari ücretliden al›nan vergilerde bir indirim yok! SAYFA 6 Milyonlarca emekçi soka¤a ç›kt› Yoksullu¤a de¤il sermayeye önlem Bursa Kestel’de tutuklanan En- der Bulhaz Aktürk’e Bursa em- niyetinde Guantanamo usulü iflkence yap›ld›. Gözalt›na al›n- d›¤› polis taraf›ndan kabul edil- meyen Aktürk, bu süre içerisin- de gördü¤ü a¤›r iflkenceler so- nucu hastaneye kald›r›ld›. Ak- türk'ün, kaburga kemiklerinin k›r›lmas›n›n yan› s›ra; vücudu- nun pek çok yerinde yara ve ezikler olufltu¤u ö¤renildi. Adli- ye önünde Aktürk’ü linç etmek isteyen kitleye polis alk›fl tutar- ken, ‘vatandafl hassasiyeti’ aç›klamas› yapt›. SAYFA 2 Bursa emniyetinde Guantanamo iflkencesi Sinan Çak›ro¤lu sf9 Kaz›m Cihan sf10 Muzaffer Oruço¤lu Bak›fl Can sf13 Emrah Cilasun sf13 Yüksel Akkaya sf16 5510 say›l› SSGSS kanunu ve di¤er yönetmeliklerde, ö¤- renciler için herhangi bir düzenleme getirilmedi¤inden, ülke genelinde üniversitelerin çeflitli bölümlerinde ya- r›m zamanl› olarak çal›flan 20 bin ö¤renci iflten ay- r›l(t›l)mak zorunda kald›. Çal›flan ö¤rencilerin ald›klar› maafl›n yüzde 2’lik k›sm› prim olarak kesilirken, yeni dü- zenlemeyle birlikte bu oran yüzde 33,5 olacak. Devletin Kürt sorununda hem alg› hem de siya- set de¤iflikli¤i yaflad›¤›n› söyleyen ODTÜ Ö¤re- tim Üyesi Mesut Ye¤en, devletin reform siyase- tinin s›n›rlar›n›n henüz çok dar ve dola- y›s›yla bu siyasetle Kürtlerin talepleri- ni karfl›lamaktan henüz çok uzak ol- du¤unun alt›n› çiziyor. Açl›¤a yatan ‹RA liderlerinden Bobby Sands ve arka- dafllar› kararl› inançl› ve cesaretlidir. Tutuklu bulun- duklar› hapishanede tüm bask›lara ve dayatmalara karfl› eylemdeler. Sands sadece gözlerini oynatabili- yor bedeninde. Gözler ›fl›¤a duyarl› ve yanan lamba- ya bak›yor. Bir çatlak var lamban›n yan›nda. Göz, son enerjisini yakarak izlemekte ve aramakta ta- vanda bafllayan çatla¤›n bafllang›c›n›. 20 B‹N Ö⁄RENC‹ ‹fiS‹Z KALACAK YAfiAMIN BAfiLADI⁄I YER ROPÖRTAJ KÜLTÜR 9 11 12 ‘KÜRT SORUNUNDA DE⁄‹fi‹M YAfiANIYOR’ Yeni sald›r› planlar› görüflülüyor Sömürü sisteminin bir bütün gözden geçirilece¤i G- 20 zirvesine, teknik deste¤in NATO zirvesinde sa¤- lanmas› bekleniyor. Zirvede, emperyalist sald›rganl›- ¤›n derinlefltirilece¤i konsepte uygun bir askeri yap›- lanma sa¤lanmas› için ›srar edilecek. NATO yeni ka- t›l›mlarla çap›n› ve gücünü artt›racak. Rusya’ya karfl› Kafkaslar’da ki bofllu¤u doldurmak ve bölgeyi dene- timine almak için yo¤un çaba sarf eden ABD, ‹srail’le birlikte Gürcistan’› haz›rl›yor. Askeri güçlerini Gürcis- tan’a yerlefltirmeyi amaçlayan ABD, Gürcistan ile ‘Or- tak Güvenlik Anlaflmas›’ imzalam›flt›. Bat›’ya ulafla- cak enerji kaynaklar›nda önemli bir kap› olarak gö- rülen Ermenistan sorununa el atarak Türk devletinin bölgede rol almas›na kap› aral›yor. ABD yeni Afga- nistan stratejisini ‘El Kaideyi yok etmek ve Pakistan’› adam etmek’ yönünde belirledi. Irak’› yap›land›rma- y› sürdüren ABD, PKK’nin tasfiye edilmesi plan›n› ifl- leterek de Ortado¤u’da soluklanmay› istiyor. 15 Günlük Siyasi Gazete •Y›l: 7 •Say›: 152 •3-16 Nisan 2009 • Fiyat›: 1 TL • e-mail:[email protected] • www.devrimcidemokrasi.net GÜNCEL Halk›n örgütlü gücü ve iradesi esas oland›r SAYFA 5 GÜNCEL Bu halk h›rs›zl›k yapmay› bilmiyor SAYFA 15 G-20 ve NATO zirvesinin ard›ndan ABD Baflkan› Obama’n›n 6 Nisan’da ülkeye gelmesi bekleniyor. Emperyalist sald›rganl›¤›n derinlefltirilmesi için haz›rlanan yeni planlarda Türk devletine düflen görevlerin çizilmesini amaçlayan ziyarette baflta Irak’›n gelece¤i ve PKK’nin tasfiyesi olmak üzere Ermenistan, Kafkaslar, Enerji kaynaklar›, Afganistan-Pa- kistan ve Ortado¤u görüflülecek. ABD emperyalizmine daha iyi uflakl›k yap›labilecek ola- naklar›n zorlanaca¤› ziyarette Türk devletine yeni görevler verilecek. Obama yeni görevler vermek için geliyor Demokratik Haklar Federasyonu (DHF), ‘‹fl- sizli¤e, Zamlara ve Yoksullu¤a Karfl› Eme¤i- mize ve Gelece¤imize Sahip Ç›kal›m’ fliar›y- la 1 ayl›k kampanya bafllatt›¤›n› duyurdu. Nisan ay›n›n ilk haftas›ndan 1 May›s’a ka- dar sürecek olan kampanya boyunca esas yönelimi, halk kitlelerini derinden etkile- yen ve derinleflecek olan iflsizlik, yoksulluk, emperyalist sald›rganl›k ve hak gasplar›na karfl› emek cephesinden yükselecek olan mücadele içerisinde yer almak oldu¤unun alt› çizildi. Dersim’deki yerel seçim süreci, Dersim dışında ya- şayanların da yoğun ilgisi ile Dersim’i Kuzey Kürdis- tan’ın en çok tartışılan ili haline getirdi. ‘Beyaz eşya yardımı’ ile Dersimlilerin oylarının AKP’ye gideceği yönündeki ‘kaygılar’ bur- juva basınının da ilgisi ile yaratılmak istendi. Ancak DDHD, düzenin yarattığı dengeleri ve beklentileri alt üst etti. DDHD, yalnız- ca tek bir siyasetin rengi- ni taşımamaya büyük özen göstererek, kapsayı- cı, birleştirici olma kaygı- sıyla hareket etti ve masa başı pazarlıklarına karşı çıkarak, ‘söz, yetki, karar halka’ ilkesini savundu. Genel seçim havasında geçen bir tartışmalı yerel seçimler süreci daha geri- de bırakıldı. Bu süreçte yaşanan gelişmeler, dü- zen cephesindekilerde ol- duğu kadar, demokrasi güçleri arasında da tartış- maları devam ettirecek yoğunluğa sahip. Düzen partilerinin bin bir türlü çirkefliğine tanıklık etti- ğimiz bu süreçte, demok- rasi güçlerinin bir araya gelemeyişi ve bunların se- bepleri ile ilgili de daha net tablolar gün yüzüne çıktı. Tüm ülkede düzen partilerine karşı etkili bir karşı çıkış yakalanamaz- ken, Kuzey Kürdistan’ın birçok ilinde ise düzen partilerinden yalnızca AKP varlık gösterebildi. Kürt ulusal hareketi bu- rada AKP’yi ‘geriletmeyi başararak önemli kaza- nımlar elde etti. Emperyalistler yeni dönemin yol haritas›n› ve sald›r› stratejilerini, somutlaflt›r- mak için G-20 ve NATO zirvelerini toplad›. Obamal› yeni dönemin ilk kapsam- l› toplant›s› olan ve krizden ç›k›fl yollar›n›n aranaca¤› G-20 zirvesi için ünlü spe- külatör Gerge Soros ‘son flans’ derken, zirveye ne derece önem atfedildi¤ine iflaret etti. Emperyalizm karfl›tlar› ise sokaklara dökülerek tepkisini gösterdi BARACK OBAMA TAYY‹P ERDO⁄AN GENÇL‹K DHF’den ‹fiS‹ZL‹⁄E VE YOKSULLU⁄A KARfiI KAMPANYA Dersim halk›n›n iradesini demokratik bir zeminde a盤a ç›karmas›n› sa¤layan Dersim Demokratik Halk Dayan›fl- mas›, demokrasi mücadelesi için büyük bir siyasal kaza- n›m sa¤lad›. Bu ba¤lamda, demokrasi güçleri aç›s›ndan en büyük kazan›m, yanl›fllar›n, kitlelerin iradesinin a盤a ç›kar›lmas› ile afl›lma yoluna gidilmesi oldu. Kitlelerin de- mokrasi mücadelesine olan sempatilerinin, do¤rudan kitlelerin özne haline getirilmesi ile taçland›r›lmas›, kitle- lere tepeden yaklaflan, dayatmac›, bürokratik anlay›fl›n da y›k›lmas›n› sa¤layarak, demokrasi mücadelesine ka- zan›m sa¤lad›. Seçim sonuçland›¤›nda DDHD bir ‘koltuk’ kazanamad›, fakat ilkeli duruflu ve halk›n ç›karlar›n› mer- keze alan anlay›fl›yla DDHD, Dersim halk›yla birlikte bü- yük ve anlaml› bir baflar› kazand›. Do¤ru çizgisi ile DDHD, bugüne kadar AKP ve CHP gibi düzen partileri taraf›ndan dayat›lan burjuva siyasetinin hayat bulmas›na zemin b›- rakmad›, kitlelerin Dersim’de bunlar›n peflinden sürük- lenmesini engelleyen güç oldu. Dersimlilerin, DDHD’ye gösterdikleri ilgi, burjuva medyas›na kadar hiçbir çevre- nin görmezden gelemeyece¤i bir boyut ald›. Dersim halk› kazand› Düzen partileri teflhir edildi Kürt ulusu iradesini ortaya koydu ‘Kriz var’ sald›r›lar›na karfl› kad›nlar mücadele ediyor SAYFA 7 GÜNCEL IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII SAYFA 13 1 MAYIS PLATFORMU’NDAN TAKS‹M ÇA⁄RISI TMMOB'da bir aç›klama gerçeklefltiren Dev- rimci 1 May›s Platformu, bu sene de 1 May›s kutlamalar› için Taksim Meydan›'nda ›srar edilece¤ini belirtti. Platform ad›na aç›klama- y› yapan Melek Alt›ntafl, emperyalist sald›r- ganl›¤a, iflsizli¤e, açl›¤a, yoksullu¤a ve bask›- lara karfl› 1 May›s'›n Taksim'de kutlanaca¤›- n› belirtti. Taksim konusunda net olduklar›- n› söyleyen Alt›ntafl flunlar› ifade etti: “Sorun 1 May›s'›n Taksim'de kutlan›p kutlanmama sorunu de¤ildir art›k. Yer tart›flmas› yoktur. Sorun, emekten ve halktan yana tüm dev- rimci, ilerici güçlerin bir araya gelip Taksim 2009 1 May›s'›n› birlikte örgütlemesi soru- nudur. Bu sorumluluk hepimizindir. Sendi- kalar, meslek odalar›, demokratik kitle ör- gütleri, siyasi partiler, devrimci güçler k›sa- cas› tüm emek güçleri bu sorumlulu¤un al- t›na girip, 2009 Taksim 1 May›s'›n› bir an ön- ce örgütleme çabas›na bafllamal›d›r.” EMEK Liman iflçileri mücadeleyi büyüterek sürdürüyor SAYFA 6

3 - 16 Nisan 2009 - Sayı 152

Embed Size (px)

DESCRIPTION

2001-2010 yılları arasında yayınlanan, Devrimci Demokrasi gazetesi.

Citation preview

Page 1: 3 - 16 Nisan 2009 -  Sayı 152

Fransa’da hükümet ile sendika-lar aras›nda yap›lan görüflme-lerden sonuç ç›kmamas› üzeri-ne ülke genelinde eylemler ger-çekleflti. Gittikçe zorlaflan yaflamkoflullar›n›n iyilefltirilmesi tale-biyle tüm iflkollar›ndan milyon-larca emekçinin kat›ld›¤› protes-to yürüyüflleri ülkenin 213 ye-rinde ayr› ayr› gerçeklefltirildi.Krizle birlikte halk›n yaflam ko-flullar›n›n vahim duruma sokul-du¤unu ifade eden emekçiler,taleplerinin karfl›lanmamas› du-rumunda eylemlerini büyüte-cekleri uyar›s› yapt›. SAYFA 10

Yerel seçim mitinglerinde ‘övü-nülerek’ aç›klanan 5. paketinmarifeti, halk›n al›m› teflvik edi-lerek iç talebi canland›rmay›amaçlayan ÖTV ve KDV gibivergi indirimleriyle s›n›rl›. Öngö-rülen indirim ise 3 ayl›k süreyikapsayacak. KOB‹’lerin finans-man s›k›nt›s›n› çözmesi öngörü-len vergi indirimi, halk›n temelihtiyaçlar›nda herhangi bir indi-rim sa¤lam›yor. Söz konusu pa-kette sermaye sahiplerine ga-rantili kredi verilirken, ev kira-s›n› bile karfl›layamayan asgariücretliden al›nan vergilerde birindirim yok! SAYFA 6

Milyonlarcaemekçisoka¤a ç›kt›

Yoksullu¤ade¤il sermayeyeönlem

Bursa Kestel’de tutuklanan En-der Bulhaz Aktürk’e Bursa em-niyetinde Guantanamo usulüiflkence yap›ld›. Gözalt›na al›n-d›¤› polis taraf›ndan kabul edil-meyen Aktürk, bu süre içerisin-de gördü¤ü a¤›r iflkenceler so-nucu hastaneye kald›r›ld›. Ak-türk'ün, kaburga kemiklerinink›r›lmas›n›n yan› s›ra; vücudu-nun pek çok yerinde yara veezikler olufltu¤u ö¤renildi. Adli-ye önünde Aktürk’ü linç etmekisteyen kitleye polis alk›fl tutar-ken, ‘vatandafl hassasiyeti’aç›klamas› yapt›. SAYFA 2

BursaemniyetindeGuantanamoiflkencesi

Sinan Çak›ro¤lu sf9 Kaz›m Cihan sf10 Muzaffer Oruço¤lu Bak›fl Can sf13 Emrah Cilasun sf13 Yüksel Akkaya sf16

5510 say›l› SSGSS kanunu ve di¤er yönetmeliklerde, ö¤-renciler için herhangi bir düzenleme getirilmedi¤inden,ülke genelinde üniversitelerin çeflitli bölümlerinde ya-r›m zamanl› olarak çal›flan 20 bin ö¤renci iflten ay-r›l(t›l)mak zorunda kald›. Çal›flan ö¤rencilerin ald›klar›maafl›n yüzde 2’lik k›sm› prim olarak kesilirken, yeni dü-zenlemeyle birlikte bu oran yüzde 33,5 olacak.

Devletin Kürt sorununda hem alg› hem de siya-set de¤iflikli¤i yaflad›¤›n› söyleyen ODTÜ Ö¤re-tim Üyesi Mesut Ye¤en, devletin reform siyase-

tinin s›n›rlar›n›n henüz çok dar ve dola-y›s›yla bu siyasetle Kürtlerin talepleri-ni karfl›lamaktan henüz çok uzak ol-du¤unun alt›n› çiziyor.

Açl›¤a yatan ‹RA liderlerinden Bobby Sands ve arka-dafllar› kararl› inançl› ve cesaretlidir. Tutuklu bulun-duklar› hapishanede tüm bask›lara ve dayatmalarakarfl› eylemdeler. Sands sadece gözlerini oynatabili-yor bedeninde. Gözler ›fl›¤a duyarl› ve yanan lamba-ya bak›yor. Bir çatlak var lamban›n yan›nda. Göz,son enerjisini yakarak izlemekte ve aramakta ta-vanda bafllayan çatla¤›n bafllang›c›n›.

20 B‹N Ö⁄RENC‹ ‹fiS‹Z KALACAK YAfiAMIN BAfiLADI⁄I YER

RO

RT

AJ

LTÜ

R

9 11 12‘KÜRT SORUNUNDA DE⁄‹fi‹M YAfiANIYOR’

YYeennii ssaalldd››rr›› ppllaannllaarr›› ggöörrüüflflüüllüüyyoorr

Sömürü sisteminin bir bütün gözden geçirilece¤i G-20 zirvesine, teknik deste¤in NATO zirvesinde sa¤-lanmas› bekleniyor. Zirvede, emperyalist sald›rganl›-¤›n derinlefltirilece¤i konsepte uygun bir askeri yap›-lanma sa¤lanmas› için ›srar edilecek. NATO yeni ka-t›l›mlarla çap›n› ve gücünü artt›racak. Rusya’ya karfl›Kafkaslar’da ki bofllu¤u doldurmak ve bölgeyi dene-timine almak için yo¤un çaba sarf eden ABD, ‹srail’lebirlikte Gürcistan’› haz›rl›yor. Askeri güçlerini Gürcis-

tan’a yerlefltirmeyi amaçlayan ABD, Gürcistan ile ‘Or-tak Güvenlik Anlaflmas›’ imzalam›flt›. Bat›’ya ulafla-cak enerji kaynaklar›nda önemli bir kap› olarak gö-rülen Ermenistan sorununa el atarak Türk devletininbölgede rol almas›na kap› aral›yor. ABD yeni Afga-nistan stratejisini ‘El Kaideyi yok etmek ve Pakistan’›adam etmek’ yönünde belirledi. Irak’› yap›land›rma-y› sürdüren ABD, PKK’nin tasfiye edilmesi plan›n› ifl-leterek de Ortado¤u’da soluklanmay› istiyor.

15 Günlük Siyasi Gazete •Y›l: 7 •Say›: 152 •3-16 Nisan 2009 • Fiyat›: 1 TL • e-mail:[email protected] • www.devrimcidemokrasi.net

GÜNCEL Halk›n örgütlü gücü ve iradesi esas oland›r SAYFA 5 GÜNCEL Bu halk h›rs›zl›k yapmay› bilmiyor SAYFA 15

G-20 ve NATO zirvesinin ard›ndan ABD Baflkan› Obama’n›n 6 Nisan’da ülkeye gelmesibekleniyor. Emperyalist sald›rganl›¤›n derinlefltirilmesi için haz›rlanan yeni planlardaTürk devletine düflen görevlerin çizilmesini amaçlayan ziyarette baflta Irak’›n gelece¤i vePKK’nin tasfiyesi olmak üzere Ermenistan, Kafkaslar, Enerji kaynaklar›, Afganistan-Pa-kistan ve Ortado¤u görüflülecek. ABD emperyalizmine daha iyi uflakl›k yap›labilecek ola-naklar›n zorlanaca¤› ziyarette Türk devletine yeni görevler verilecek.

Obama yenigörevler vermek içingeliyor

Demokratik Haklar Federasyonu (DHF), ‘‹fl-sizli¤e, Zamlara ve Yoksullu¤a Karfl› Eme¤i-mize ve Gelece¤imize Sahip Ç›kal›m’ fliar›y-la 1 ayl›k kampanya bafllatt›¤›n› duyurdu.Nisan ay›n›n ilk haftas›ndan 1 May›s’a ka-dar sürecek olan kampanya boyunca esasyönelimi, halk kitlelerini derinden etkile-yen ve derinleflecek olan iflsizlik, yoksulluk,emperyalist sald›rganl›k ve hak gasplar›nakarfl› emek cephesinden yükselecek olanmücadele içerisinde yer almak oldu¤ununalt› çizildi.

Dersim’deki yerel seçimsüreci, Dersim dışında ya-şayanların da yoğun ilgisiile Dersim’i Kuzey Kürdis-tan’ın en çok tartışılan ilihaline getirdi. ‘Beyaz eşyayardımı’ ile Dersimlilerinoylarının AKP’ye gideceğiyönündeki ‘kaygılar’ bur-juva basınının da ilgisi ileyaratılmak istendi. AncakDDHD, düzenin yarattığıdengeleri ve beklentilerialt üst etti. DDHD, yalnız-ca tek bir siyasetin rengi-ni taşımamaya büyüközen göstererek, kapsayı-cı, birleştirici olma kaygı-sıyla hareket etti ve masabaşı pazarlıklarına karşıçıkarak, ‘söz, yetki, kararhalka’ ilkesini savundu.

Genel seçim havasındageçen bir tartışmalı yerelseçimler süreci daha geri-de bırakıldı. Bu süreçteyaşanan gelişmeler, dü-zen cephesindekilerde ol-duğu kadar, demokrasigüçleri arasında da tartış-maları devam ettirecekyoğunluğa sahip. Düzenpartilerinin bin bir türlüçirkefliğine tanıklık etti-ğimiz bu süreçte, demok-rasi güçlerinin bir arayagelemeyişi ve bunların se-bepleri ile ilgili de dahanet tablolar gün yüzüneçıktı. Tüm ülkede düzenpartilerine karşı etkili birkarşı çıkış yakalanamaz-ken, Kuzey Kürdistan’ınbirçok ilinde ise düzenpartilerinden yalnızcaAKP varlık gösterebildi.Kürt ulusal hareketi bu-rada AKP’yi ‘geriletmeyibaşararak önemli kaza-nımlar elde etti.

Emperyalistler yeni dönemin yol haritas›n› ve sald›r› stratejilerini, somutlaflt›r-mak için G-20 ve NATO zirvelerini toplad›. Obamal› yeni dönemin ilk kapsam-l› toplant›s› olan ve krizden ç›k›fl yollar›n›n aranaca¤› G-20 zirvesi için ünlü spe-külatör Gerge Soros ‘son flans’ derken, zirveye ne derece önem atfedildi¤ineiflaret etti. Emperyalizm karfl›tlar› ise sokaklara dökülerek tepkisini gösterdi

BARA

CK O

BAMA

TAYY

‹P E

RDO⁄

AN

GE

L‹K

DHF’den ‹fiS‹ZL‹⁄E VE YOKSULLU⁄A KARfiIKAMPANYA

Dersim halk›n›n iradesini demokratik bir zeminde a盤aç›karmas›n› sa¤layan Dersim Demokratik Halk Dayan›fl-mas›, demokrasi mücadelesi için büyük bir siyasal kaza-n›m sa¤lad›. Bu ba¤lamda, demokrasi güçleri aç›s›ndanen büyük kazan›m, yanl›fllar›n, kitlelerin iradesinin a盤aç›kar›lmas› ile afl›lma yoluna gidilmesi oldu. Kitlelerin de-mokrasi mücadelesine olan sempatilerinin, do¤rudankitlelerin özne haline getirilmesi ile taçland›r›lmas›, kitle-lere tepeden yaklaflan, dayatmac›, bürokratik anlay›fl›nda y›k›lmas›n› sa¤layarak, demokrasi mücadelesine ka-

zan›m sa¤lad›. Seçim sonuçland›¤›nda DDHD bir ‘koltuk’kazanamad›, fakat ilkeli duruflu ve halk›n ç›karlar›n› mer-keze alan anlay›fl›yla DDHD, Dersim halk›yla birlikte bü-yük ve anlaml› bir baflar› kazand›. Do¤ru çizgisi ile DDHD,bugüne kadar AKP ve CHP gibi düzen partileri taraf›ndandayat›lan burjuva siyasetinin hayat bulmas›na zemin b›-rakmad›, kitlelerin Dersim’de bunlar›n peflinden sürük-lenmesini engelleyen güç oldu. Dersimlilerin, DDHD’yegösterdikleri ilgi, burjuva medyas›na kadar hiçbir çevre-nin görmezden gelemeyece¤i bir boyut ald›.

Dersim halk› kazand›

Düzen partileriteflhir edildi

Kürt ulusu iradesiniortaya koydu

‘Kriz var’ sald›r›lar›na karfl› kad›nlar mücadele ediyor

SAYFA 7

� GÜNCEL IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII SAYFA 13

1 MAYIS PLATFORMU’NDAN TAKS‹M ÇA⁄RISITMMOB'da bir aç›klama gerçeklefltiren Dev-rimci 1 May›s Platformu, bu sene de 1 May›skutlamalar› için Taksim Meydan›'nda ›sraredilece¤ini belirtti. Platform ad›na aç›klama-y› yapan Melek Alt›ntafl, emperyalist sald›r-ganl›¤a, iflsizli¤e, açl›¤a, yoksullu¤a ve bask›-lara karfl› 1 May›s'›n Taksim'de kutlanaca¤›-n› belirtti. Taksim konusunda net olduklar›-n› söyleyen Alt›ntafl flunlar› ifade etti: “Sorun1 May›s'›n Taksim'de kutlan›p kutlanmamasorunu de¤ildir art›k. Yer tart›flmas› yoktur.Sorun, emekten ve halktan yana tüm dev-rimci, ilerici güçlerin bir araya gelip Taksim2009 1 May›s'›n› birlikte örgütlemesi soru-nudur. Bu sorumluluk hepimizindir. Sendi-kalar, meslek odalar›, demokratik kitle ör-gütleri, siyasi partiler, devrimci güçler k›sa-cas› tüm emek güçleri bu sorumlulu¤un al-t›na girip, 2009 Taksim 1 May›s'›n› bir an ön-ce örgütleme çabas›na bafllamal›d›r.”

EMEK Liman iflçileri mücadeleyi büyüterek sürdürüyor SAYFA 6

Page 2: 3 - 16 Nisan 2009 -  Sayı 152

2 3-16 Nisan 2009 güncelEmperyalizm yaflad›¤› ekonomik ve siyasal krizi, dünya halklar›-na ödetmek için yeni sald›r› planlar›n› haz›rlama telafl›nda. Bunuhayata geçirmek için G20 ve NATO zirvesinde bir araya gelen em-peryalist devletler ile onlar›n yeminli uflaklar› devletler, emperya-list-kapitalist sistemin içine düfltü¤ü yaray› iyilefltirmek, sömürüsistemlerinin ömürlerini uzatabilmek ad›na bir dizi kararlar ald›-lar. Bu kararlar do¤rultusunda dünya halklar›na ve ezilen ulusla-ra yeni sald›r›lar› reva görecekler.Di¤er yandan ülkemizde ABD patentli planlar devlet taraf›ndanuygulamaya sokuluyor. ABD’nin öncülü¤ünde haz›rlanan, emper-yalist çözümü öngören tasfiye plan›yla Kürt ulusal hareketi imhaedilmeye çal›fl›l›yor. Tasfiye ve teslimiyet plan›n›n h›z verildi¤i bugünlerde, buna paralel ‘Kürt Konferans›’ gerçeklefltirilecek. Kürtulusal hareketinin tasfiyesi noktas›nda süreç, ABD emperyalizmive ufla¤› Türk devletinin mutabakat›yla örülmüfltür. Devrimci-ko-münist güçlerin önünde duran ilk görev tamamen ikdidara yöne-lik altarnatif politikalar›na var güçüyle sar›lmakt›r. Özelikle ikdidarmücadesindeki kimi politikalar, kimi reformist taleplere kurbanedilmemeli. Devletin giriflti¤i bu türden tasfiye sald›r›lar›na karfl›Maoist önücünün dikkat çekti¤i görev önemlidir; tasfiye süreci-

ne karfl›, halk ikdidar› için genel siyasi çizgimizi daha bir güçlü fle-kilde kitlelerle buluflturmal›y›z. Zira sorunun gerçek çözümü Yenidemokratik devrimidir.Bir di¤er plan ise devletin karanl›k geçmiflinden ‘aklanma’ çaba-lar› dâhilinde yap›lan tutuklamalar. Son ‘temizlenme’ harekât›na göstermelik olarak bu sefer bir ko-rucu bafl› ile albay eklendi. Zira bu tutklamalarda bugüne kadaroldu¤u gibi, devlet yoktu. Üstelik F›rat’›n do¤usuna da geçilmifl-ti(!) Devletin önem verdi¤i katillerinden ikisinin bu flekilde san›ksandalyesine oturtmas› ile kitleler üzerinde yaratt›¤› “derinli¤intemizlenmesi” aldatmacas›n› güçlendirecek bir noktada duruyor.Bu zamana kadar dokunulmayan bu flah›slar, flimdi kamuoyuönünde aç›k bir flekilde tutuklan›yor, suçlan›yor ve hapishaneyegönderiliyor. Son bir kaç ayd›r “F›rat›n ötesinde” tutuklamalar›nyap›lmas› ve “ölüm kuyular›n›n” aç›lmas› ile devlet, “F›rat›n öte-si”e mi geçti? Devlet, ne F›rat’›n ötesinde ne de berisinde halkauygulad›¤› katliamlardan sömürüden ve faflist uygulamalardanvaz geçmifl de¤il. Kamil Atak ve Albay Cemal Temizöz'ün Abdülkadir Aygan'›n“Ölüm kuyular› itiraflar›n›n ard›ndan yap›lan kaz›larda tutukland›”fleklinde bir hava estirilmesi senaryodur. Bilindi¤i üzere Aygan bu

itiraflar› seneler önce bir çok kez kamuoyuna aç›klam›fl ve mu-halif bas›nda bu itiraflar› haberlefltirerek halk›n gündemine tafl›-m›flt›. Ölüm kuyular› bölge halk› taraf›ndan y›llard›r bilinen birgerçekliktir. fiimdi bilinen bu gerçekli¤i devlet, kendi üzerindenatmak için bir kaç tetikçisini feda ederek, geçifltirmeye çabal›yor.De¤iflen siyasi konjonktürel olgularla birlikte devlet yeni dönemeuygun yap›land›r›l›yor, art›k eski silahlar› üzerinde bir dizi de¤iflik-li¤e ve düzenlemeye gitti¤i aç›kça görülüyor. Bölgede devrimcihareketleri özelikle Kürt ulusal hareketini köfleye s›k›flt›r›p etkisizhale getirmek isteyen devlet, bu türden tutuklamalar› yapmayadevam ederek, bölge halk› üzerinde ‘güven kazanma’ya oynaya-cak. Özelikle bölgede devletin, tetikçierini tutuklmas›yla kendisi-ni aklayamayaca¤›n› ve Kürt ulusal sorununu emperyalistlerin veuflaklar›n›n çözemeyece¤i noktas›nda kafalar net olmal›d›r. Ülke genelinde özelde de Dersim’de yaflanan yerel seçim süreci-ne k›saca de¤inmek gerekirse; seçim süreci yerel seçimden çokgenel seçim havas›ndayd›. Hem düzen hem de demokrasi güçle-ri aç›s›ndan yo¤un tart›flmalarla geçen seçim süreci, bir çok yö-nüyle ö¤retici oldu, der ç›kar›lmas› yönünde de y›¤›nca materyalb›rakt›. Düzen partilerinin türlü aymazl›klar›n›, halk› umursamaz-l›¤›n› ve çirkefliklerini gördük. Devrimci, komünist güçlerin düzen

partileri karfl›s›nda halka yeterince alternatif olamad›¤› bu süreç,kuflkusuz halk› düzen partilerine zorunlu b›rakt›. Bir önemli nok-taysa, devlet karfl›s›nda Kürt ulusunun hat›r› say›l›r bir oranda bir-lik ve beraberli¤i yakalamas› ve ulusal talepleri do¤rultusundairadesini koymas› oldu. AKP’yi Kuzey Kürdistan’da istenilen dü-zeyde olmasada geriletmeyi baflarm›flt›r. Yerel seçim sürecindeözel bir yer edinen Dersim oldu. Yo¤un çal›flmalar›n ve tart›flma-lar›n geçti¤i Dersim Seçim süreci her fleyden önce Dersim halk›-na ve demokrasi kültürüne kazand›rm›flt›r. Dersim DemokratikHalk Dayan›flmas› (DDHD)hakl› olarak sürece damgas›n› vurmufl-tur. Dersim halk›n›n iradesini demokratik bir zeminde a盤a ç›kar-mas›n› sa¤layan DDHD, demokrasi mücadelesi için büyük bir siyi-sil kazan›p sa¤lad›. AKP ve CHP gibi grici düzen partilerini teflhiretti. Masa bafl› pazarl›klar, dayatmac› tutumlar ve halk› esas al-mayan anlay›fllara tamah göstermeyerek hem devrimci de¤erle-rin seçim hesaplar›na, k›r›nt›lara feda edilemeyece¤ini gösterdihem de devrim ve demokrasi güçlerine ö¤retici oldu. ‹lkeli duru-fluyla, halk› eses alan ve ‘söz, yetki, karar halka’ anlay›fl›yla DDHD,Dersim halk›yla birlikte kazand›. Dersim’de kazanan koltuk üze-rinden hesaplar de¤il, sadece ve sadece Dersim halk› ve onu ku-caklayan anlay›fl oldu.

’den

YURT‹Ç‹ HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRKYap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 0094208-6‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 1002 30000 1153314

YURTDIfiI HESAP NO:Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 3013710-9‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 1002 301000 1107308Emlak Bankas› ‹st. Atatürk Bulvar› fiubesi: (FRF) 00235699

Abonelik Süresi Yurtiçi Yurtd›fl› 6 AYLIK 12 YTL 35 EURO1 YILLIK 24. YTL 70 EURO

ABONE OL - ABONE BULOKU - OKUT

Hapishanelerde artan iflkence ve tecrit uygula-malar› siyasi tutsaklar›n yaflam koflullar›n› hergeçen gün a¤›rlaflt›r›yor. Tekirda¤ 1 No’lu F TipiHapishanesi’nden DHKP/C, Direnifl Hareketi,MKP, MLKP, T‹KB, TKEP/L ve TKP/ML davas› tut-saklar›n›n ortak olarak yazd›¤› mektup, hapis-hanelerde yaflanan bask› ve sald›r›lar› birincia¤›zdan aktar›yor. Tutsaklar, hapishanelerdekihak ihlalleri ve hak gasplar› devam ederse dire-nifllerini yayg›nlaflt›racaklar›n› bildirdiler. Hapis-hanedeki devrimci tutsaklar›n konuya iliflkinaç›klamalar›n› oldu¤u gibi yay›ml›yoruz19 Aral›k 2000 tarihinde gerçeklefltirilen “Ha-yata Dönüfl” adl› operasyonla aç›lan hücre esa-s›na göre yap›lm›fl olan F Tipi hapishanelerinaç›lmas›yla birlikte tretman uygulamalar› in-faz rejiminin esas›n› oluflturmaya bafllad›. Dev-rimci tutsaklar› ve genel olarak mapuslar›, iyi-lefltirilmesi gereken hastalar olarak gören ve-

ya “iyilefltirmek” ya da “toplumdan tecrit et-mek, olmad›¤› yerde yok etmek” anlay›fl›nadayanan tretman uygulamalar› nedeniyle bu-gün hapishaneler sorunlar yuma¤› haline geti-rilmifltir. ‹nsana ve insanl›¤a ayk›r› olan bu an-lay›flla dayat›lan yapt›r›mlar nedeniyle 2000y›l›ndan günümüze yüzlerce insan hapishane-lerde yaflam›n› yitirdi, sakat kald›, ruh sa¤l›¤›bozuldu. Bu sorun her geçen gün daha da kat-merleflerek ço¤almaktad›r.Tecrit sistemine dayanan bir ve üç kiflilik hüc-relerden oluflan F Tipi hapishanelerde tutuklu-hükümlü ayr›m› gerçeklefltirilmifltir. 13-03-2009 tarihinde hükümlü tutsaklar, istekleri d›-fl›nda kald›klar› hücrelerden zorla al›narak bafl-ka hücrelere götürülmüfllerdir. Bu flekilde mev-cut tecrit sistemi daha da a¤›rlaflt›r›lm›flt›r.Hastalanan tutuklu, hükümlü olmas› nedeniy-le tedavisini gerçeklefltirmeyen tutsaklar te-

davileri için tahliye edilmemekte, adeta ölümeterk edilmektedir. Hapishanelerde tedavileriengellendi¤i, tahliye edilip tedavi olmalar›naolanak sa¤lanmad›¤›, iflkence ve kötü muame-leye maruz kald›¤› nedeniyle 2008 y›l› içinde45 tutuklu, hükümlü yaflam›n› yitirmifltir.Tutsaklar›n ailelerine yak›n olan illerdeki ha-pishanelere sevk talebi vs. gibi nedenlerle bafl-vurular› reddedilirken, istekleri ve iradeleri d›-fl›nda zorla farkl› hapishanelere sürgün sevkle-ri gerçeklefltirilmektedir. Ailelerinin bulundu-¤u flehirlerden yüzlerce km. uza¤a sürgün edi-len tutsaklar›n ziyaret haklar› bu flekilde gaspedilmekte, yaln›zlaflt›r›lmaya çal›fl›lmaktad›r.Dilekçelerin yerine ulaflt›r›lmamas›, kaybedil-mesinden tedavilerin engellenmesine, zorlasürgün sevklerinden tutuklu, hükümlü ayr›m›-na, ziyaret, görüfllerin keyfi olarak engellen-mesinden mektuplar›n imha edilmesi, kaybe-

dilmesine, her hakk›n bir dayatmaya tabi tu-tulmas›ndan keyfi olarak verilen disiplin ceza-lar›na kadar istisnas›z her gün mutlaka keyfiuygulama, dayatma ve bask›larla karfl›laflmak-tay›z. Bu bask›larla, her söylenene itirazs›z ita-at eden, otoriteye koflulsuz boyun e¤en, kim-liksiz, kifliliksiz mahkumlar haline getirilme-miz amaçlanmaktad›r. Kimli¤imiz, kiflili¤imiz,düflüncelerimizi sahiplenmemiz, korumam›zve otoritenin keyfi yapt›r›m ve bask›lar›na ko-flulsuz boyun e¤mememiz karfl›s›nda tüm bubask›lar çok daha sert bir biçimde hayata geçi-rilmektedir.‹lgili mahkemeler taraf›ndan hakk›nda her-hangi bir toplatma karar› verilmeyen onlarcayay›n için “e¤itim kurullar›” sak›ncal› karar›vermekte, tutsaklar›n bu yay›nlar› okumas›keyfi bir biçimde engellenmektedir. Tüm bu yasaklamalara ek olarak son süreçte

a¤›rl›k kazanan bir uygulama da ajanlaflt›rma,itirafç›laflt›rma dayatmas›d›r. Bu amaçla tut-saklara çeflitli dayatmalarda bulunulmakta,tehdit edilmekte, di¤er tutsaklara karfl› kulla-n›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Tutsaklar›n ailelerinede ayn› flekilde bask›lar uygulanmakta, ziya-retlerde “damgalamaya çal›fl›lmakta”, tehditedilmektedir. Bu keyfi uygulama, dayatma ve bask›lara kar-fl› Erzurum E Tipi ve Van F Tipi hapishanelerin-de açl›k grevleri ve farkl› direnifller gerçeklefl-tirilmektedir. Hak gasplar›ndaki bu durum de-vam ettikçe protesto ve direnifl eylemlilikleri-nin yayg›nlaflaca¤›ndan kesinlikle flüphe du-yulmamal›d›r. Tüm bu keyfi dayatma ve bask›lar›n yan› s›rahapishanelerde meydana gelen iflkence olayla-r›nda da ciddi art›fl yaflanmaktad›r. Kand›ra veK›r›klar F Tipi Hapishaneleri’nde yaflanan iflken-

ce olaylar› bas›nda yer ald›. Engin Çeber’e Met-ris Hapishanesi’nde iflkence yaparak ölümü-ne sebep olduklar› gerekçesiyle ErzurumHapishanesi’ne sürgün edilen gardiyanlar›noradaki tutsaklara, “Engin Çeber’i öldürdük,s›ra sizde” dedikleri de bas›nda yer ald›. Tut-saklar›n yaflamlar›n›n tehlikede oldu¤u flart-larda her türlü direnifl yöntemine baflvur-malar› en do¤al ve meflru haklar›d›r.Devrimci geliflmelerin önünü kesmek için FTiplerinde, genel olarak tüm hapishaneler-de yaflanan sald›r›, hak gasplar› ve dayat-malara karfl› baflta demokrat ve duyarl›kesimler olmak üzere tüm halk›m›z› du-yarl› olmaya ve yaflananlar›n takipçisi ol-maya davet ediyoruz.

Tekirda¤ 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’ndenDHKP/C, Direnifl Hareketi, MKP, MLKP,T‹KB, TKEP/L ve TKP/ML davas› tutsaklar›Fikret Akar, Murat Karayel, Ayhan Güngör,Hasan Polat, Erkan Polat, Nurettin Temelve Ulvi Yalç›n

“Hak gasplar›ndaki bu durum devam ettikçe direnifl yayg›nlaflacak”

Gönderdikleri mektupta hapishanede yaflad›klar›sorunlar› aktaran Tekirda¤ F Tipi Hapishane-si’nden devrimci tutsaklar, hak ihlallerinin her ge-çen gün artt›¤›n› bildirdi. Mektupta, hapishanedeyaflanan hak ihlallerine karfl› A¤›r Ceza Mahkeme-si’ne yaz›lan dilekçelerin reddedildi¤ine, idareninbu yolla itirazlar›n önünü kesmeye çal›flt›¤›na dik-kat çekiliyor.

Tutsaklar›n eflyalar›na ‘yasak’ diye el konuluyor Tutsaklar, hapishanenin kantininde sat›lan çeflitlieflyalara daha sonra ‘yasak’ denilerek hapishaneidaresince el konuldu¤unu belirtiyor. Tutsaklar›nkantinden parayla sat›n alarak kulland›¤›, makas,

demlik, çeflitli boya kalemleri, resim malzemeleri,ayna gibi eflyalara keyfi bir flekilde el konulurken,“Hapishane idaresi her defas›nda yeni bir fley içinyasak karar› ç›kar›p uygulamaya koyuyor. Öncesat›yor, sonra ‘yasak’ deyip el koyuyor ve el konu-lan sat›n ald›¤›m›z eflyay› depoya emanete kald›r›-yor…”

‘Su adeta iflkence arac›’Tutsaklar, hapishanelerde suyun uzun zamand›ryaflanan en önemli sorunlardan birisi oldu¤unuifade ediyor. Su sorunu ile ilgili yap›lan suç duyu-rusuna ise Cumhuriyet Savc›l›¤›'ndan, “kovufltur-maya yer olmad›¤›” karar› veriliyor. “Savc›n›n kara-

r› her zamanki gibi yanl› ve sorunu görmezliktengelme do¤rultusunda oluyor. ‘Motor ar›zal›’, ‘yeni-si gelmedi’, ‘tek motor yeterli de¤il’ gibi benzertürden ayn› hikâyeler anlat›l›yor. Çözüm yönündebir giriflim, çaba yok. Bu da mevcut durumunmaksatl› olarak sürdürülmek istendi¤i kan›s›n› ge-tiriyor. En do¤al hak olan suyun adeta iflkence ara-c› olarak kullan›ld›¤›na dikkat çeken tutsaklar,özellikle k›fl aylar›nda so¤uk suyla banyo yapmakzorunda kald›klar›n› dile getiriyor.

Devrimci-muhalif yay›nlar sürekli ‘yasak’ ya da ‘sak›ncal›’Hapishane idaresinin tutsaklar›n taleplerine sürekli

olumsuz yan›tlar verdi¤i, birço¤una da cezalar ve-rildi¤i bildirilen mektupta, çeflitli gazete ve dergile-re yasaklar getirilerek, keyfi bir flekilde el konuldu-¤u, kendilerine ulaflt›r›lmad›¤› ifade ediliyor. Bu ya-saklara karfl› yap›lan itirazlar ise ‹nfaz Hâkimli¤i’ncegeri çevriliyor. ‹flçi-Köylü, At›l›m, K›z›l Bayrak, Dev-rimci Demokrasi, Agos (Ermenice olan k›s›mlar›),Yeni Demokrat Gençlik, Azadi, K›rmanciya Beleke,Partizan fiehit ve Tutsak Aileleri Bülteni gibi gazeteve dergilere ‘sak›ncal›’ ya da ‘yasak’ denilerek tut-saklara ulaflt›r›lm›yor. Baz› kitaplar ile Socialist Wor-ker, Northstar Compss gibi yabanc› dilde yay›n ya-pan dergilere benzer gerekçelerle ya da ‘yabanc›dilde yay›n’ olmas› gerekçesiyle el konuluyor.

Hapishanelerde insan haklar› talebine ‘tolerans’ yok!

Bursa Kestel’de polis vurdu¤u ve MLKP üyesi oldu-¤u iddia edilen Ender Bulhaz Aktürk’e EmniyetMüdürlü¤ü Terörle Mücadele fiubesi’nde Guanta-namo usulü iflkence yap›ld›. Guantanamo kam-p›nda uygulanan ve direk öldürmeye yönelik ifl-kence yöntemleri uygulayan Bursa polisi, yapt›¤›‘gösteri’lerle de iflkenceyi meflrulaflt›rma yöntemiizledi. 18 Mart’ta Bursa polisi taraf›ndan gözalt›naal›nan ve gözalt›na al›nd›¤› inkar edilen Aktürk’egözalt› süresince a¤›r iflkenceler uyguland›. Hapis-hanelerde ve polis karakollar›ndaki “klasik” iflken-ce yöntemlerini yeterli bulmayan polis, Guanta-namo Kamp›'nda uygulanan a¤›r iflkence yöntem-lerine baflvurdu. 20 Mart’ta avukat› ile görüfltürü-len Aktürk'e; ters ask›, falaka, kaba dayak, buzayat›rma, tazyikli su ve direk öldürmeye yönelikolan ci¤erlere su doldurma gibi iflkence yöntem-leri uyguland›¤› ö¤renildi. Adliyeye ç›kar›l›rken yü-zünün tan›nmayacak halde olmas› ve ayakta du-ramayacak bir halde zorla yürümesi Aktürk’e a¤›riflkencelerin yap›ld›¤›n› gösterdi.A¤›r iflkence hastanelik etti: Aktürk, günlerce gör-dü¤ü a¤›r iflkenceler sonucu hastaneye kald›r›ld›.Aktürk'ün, kaburga kemiklerinin k›r›lmas›n›n yan›s›ra, vücudunun pek çok yerinde yara ve eziklerolufltu¤u ö¤renildi. Aktürk’ün sistematik iflkencegördü¤ünü, sa¤l›k durumunun ciddi oldu¤unu be-

lirten avukat› Özlem Gümüfltafl, Aktürk’ün nefesalmakta zorland›¤›n›, dik duramad›¤›n›, ayaklar› veellerinin fliflti¤ini, yürüyemedi¤ini belirtti. Bursa polisi ‘gözalt› yok’ dedi: Bursa polisi, Ak-türk’ün gözalt›nda oldu¤unu iki gün boyunca ka-bul etmedi. Buna karfl›n Aktürk’ün gözalt›na al›n-d›¤› gün Vali fiehabettin Harput, “söz konusu kifli-nin sorgusu sürüyor” aç›klamas› yapm›flt›. Buaç›klaman›n ard›ndan Ezilenlerin Hukuk Büro-su’ndan avukat Özlem Gümüfltafl ile Ça¤dafl Hu-kukçular Derne¤i üyesi baz› avukatlar, Kestel ‹lçeEmniyet Müdürlü¤ü, Bursa Emniyet Müdürlü¤ü’neba¤l› Terörle Mücadele fiube Müdürlü¤ü ve ‹stan-bul Emniyet Müdürlü¤ü TMfi Müdürlü¤ü’ne baflvu-ruda bulunarak, Aktürk’ün durumunu sordu. Herüç polis biriminin yan›t›, “bizde böyle biri yok”fleklinde oldu. Bursa Barosu’na Aktürk için avukattalebinde bulunup bulunmad›¤›n› soran avukatlar,mevzuat gere¤i barodan avukat istemesi gerekenpolisin, bunun için baflvuruda da bulunmad›¤›n›ö¤rendiler. 2 gün sonra (20 Mart) polis, avukatlar›arayarak ö¤le saatlerinde ifadeye gelebilecekleri-ni belirtti. Gümüfltafl, müvekkilinin gözalt›nda ol-du¤unun iki gün boyunca kabul edilmemesinin,‘kötü muamele gördü¤ü’nün bir kan›t› oldu¤unubelirtti. Polis ‘flehidinin’ intikam›n› m› ald›!?: ‹flkenceye ‘s›-

f›r tolerans’, ‘demokrasi’ söylemlerinin, söz konu-su devletin polisinin ‘ölümü’ oldu¤unda hiçbir an-lam ifade etmedi¤i, aldatmacadan ibaret oldu¤uAktürk’e yap›lan iflkence ve verilmek istenen me-sajla aç›kça görüldü. Tutukland›ktan sonra 2 günboyunca iflkence yap›lan Aktürk’e, ‘klasik iflken-celerin’ yan› s›ra “waterboarding” ad› verilen su ifl-kencesi de uyguland›. Bu yöntem, Guantana-mo’nun gizli iflkence merkezlerinde tutuklularauygulanan bir yöntem olup, bu iflkence yönte-minde kiflinin yüzüne sürekli su s›k›larak, nefessizkalmas› ya da nefes almaya çal›fl›rken suyun ci-¤erlerine dolmas› amaçlan›yor. Aktürk’ü kastenöldürmeye yönelik yap›lan bu iflkencelerle gözda-¤› verilmek istendi¤i ve yap›lan bu iflkencenin in-tikam alma güdüleri ile yap›ld›¤› aflikâr. Aktürk,‘polis katili’ olarak gösterilerek, her türlü iflkence-nin mubah say›labilece¤i, buna meflruluk kat›lma-s› hedeflendi.Polis linç giriflimi örgütledi: Trabzon’da ve dahabirçok yerde demokratik haklar›n› kullanarak ey-lem yapan, bildiri da¤›tan kiflilere polisin k›flk›rt-mas›, halk› galeyana getirmesi ile defalarca linç gi-riflimlerinde bulunulmufltu. Gerek Baflbakan, ge-rekse de vali ve emniyet müdürleri yapt›klar›aç›klamada bunu ‘vatandafl hassasiyeti’, ‘milletinduyarl›l›¤›’ fleklinde göstermifllerdi. Benzer bir olay

Bursa Kestel Adliyesi’nde yafland›. Karakolda yap›-lan iflkence sürecinin ard›ndan Bursa Kestel Adli-yesi'ne ç›kart›lan Aktürk, avukat› ile burada 10 sa-at mahsur kald›. Adliyenin önüne Aktürk’ü linç et-mek isteyen kifliler y›¤›lmaya bafllad›, akflamado¤ru ise yaklafl›k bin kifli ‘kan’ istedi! Polis ise du-rumdan gayet memnun bir flekilde seyre durdu.Polis linç giriflimini ‘polis hassasiyeti’ fleklindeaç›klayarak ve kitleyi engellemeye, teskin etme-ye çal›fl›r gibi görünerek ikiyüzlülü¤ünü sergiledi.Bir y›¤›n polisle ve panzerlerle kitleyi ‘bir türlü da-¤›tamayan (zira devrimci-demokratlar yoktu kar-fl›s›nda) polisin uyar›s› flu flekildeydi: “Biz sizinleayn› taraftay›z.” Adliyede 10 saat boyunca mah-sur kalan Aktürk'ü polis d›flar› ç›kartabilmek içinimam getirerek, kitlenin ‘imana’ ve ‘vicdana’ gel-mesi için flov sergiledi. Adliye önüne getirilenimam ‘flehit polis’ için sald›rgan gruba dua okutur-ken, Aktürk d›flar› ç›kart›ld›. Bir k›s›m polis sald›r-ganlarla birlikte imam›n duas›na ellerini açarakefllik ederken, bir k›s›m› da Aktürk'ü hapishanearac›na bindirdi. Kameralar önünde yap›lan bugösteri ise devletin faflist karakterini ve linç kültü-rüne nas›l çanak tuttu¤unu bir kez daha ortayakoydu. Pek al›fl›k oldu¤umuz bu flov ‘be¤enilere’sunularak, geleneksel Türk ›rkç›l›k ve flovenizmfestivali bir kez daha yaflat›lm›fl oldu.

Bursa ‘Emniyetinde’ Guantanamo uygulamas›

Page 3: 3 - 16 Nisan 2009 -  Sayı 152

Geride b›rakt›¤›m›z yerel seçim süreci ard›nda tart›fl›lmay›gerektiren birçok esasl› konuyu b›rakm›flt›r. Devrimci s›n›fçizgisinin tavr›n›n ne oldu¤u ve ne olmas› gerekti¤i, komü-nistlerin böylesi süreçlerde etkin bir propaganda ve örgüt-lenme sürecine ne ölçüde girebildi¤i ve bunun ne zaman,ne kadar mümkün olabildi¤i gibi tart›flma bafll›klar› ço¤alt›-labilir, ço¤alt›lmal›d›r. Ancak biz bu yaz›m›zda ne yaz›k kibunlara de¤inmekten ziyade “‹flçi Köylü” gazetesinin 3-16Nisan 2009 tarihli say›s›ndaki “Dersim’de yerel seçimler ve-silesiyle ortaya ç›kan tart›flmalar üzerine…” bafll›kl› yaz›s›n-dan hareketle kimi noktalar üzerinde duraca¤›z.

Ne yaz›k ki “‹flçi Köylü”de yay›mlanan yaz›n›n etrafl›ca biryanl›fl aktar›mlardan ar›nd›r›lmas› gerekti¤inden dolay› yaz›-m›z›n esas›n› “‹flçi-Köylü”nün bu yanl›fl ve çarp›tmalar›n› dü-zeltmeye ay›raca¤›z. Bunu da esasta Dersim’de sürecin par-ças›-takipçisi olanlar ya da Dersim halk› için de¤il, Dersim’deyaflanan süreci d›flar›dan takip eden genifl bir kesimi bilgi-lendirmek için yapaca¤›z. Keza Dersim halk› seçim sürecininbafl›ndan sonuna kadar yaflananlara bizzat tan›k oldu¤un-dan ve hangi çevrenin nas›l bir tutuma sahip oldu¤unu gör-dü¤ünden, böyle bir düzeltmeye ihtiyaç da yoktur. Dersimhalk› neyin ne oldu¤unu ve kimin ne zaman ne yapt›¤›n›bizzat görüp, esasen bir hükme varm›flt›r. Dolay›s›yla Der-

sim halk›ndan öte süreci d›flar›dan takip eden ilgili kesimle-rinde sürece iliflkin çarp›tmalardan ar›nd›r›lm›fl bir bilgilen-menin ihtiyaç oldu¤una inanmaktay›z.

Bu çarp›tmalar›n neler oldu¤una birazdan de¤inece¤iz, amaönce biz yerel seçim özgülünde tart›fl›lmaktan kaç›n›lannoktalar üzerinde k›saca dural›m.

Siyasal çizgi siliklefliyorKürt Ulusal Hareketi’nin devrimimizin ve genel olarak yürüt-tü¤ümüz mücadelenin dost gücü oldu¤u bilinen bir gerçek-tir. Ulusal hareketin demokratik muhtevas› da her f›rsattavurgulad›¤›m›z bir konudur. Ancak “‹flçi Köylü”nün ay›rd›n›yapamad›¤› konu; ulusal hareketin demokratik muhtevas›-n›n desteklenmesi ile ba¤›ms›z siyasal çizginin ulusal hare-ketin taktik yönelimine tabi k›l›nmas› aras›ndaki ayr›md›r.Komünist hareketin ulusal sorun karfl›s›ndaki siyasal çizgisive kendini bu sorunun karfl›s›nda muaf görmeyen yaklafl›-m› ba¤›ms›z siyasal çizgimizin do¤rular› etraf›ndaki genelyönelimimizi elden b›rakmamay› gerektirmektedir. Bu, ulu-sal hareketle ittifak kurulamayaca¤›n› de¤il, her f›rsatta buittifak›n ilkeler ›fl›¤›nda kurulmas›n› gerektirir. Ama ne yaz›kki Dersim’de yaflanan süreç daha önce yap›lan aç›klamalar-

dan da bilindi¤i gibi ilkelerin yak›n›ndan geçmeyenbir tutumla bizzat ulusal hareket taraf›ndan balta-lanm›flt›. Bu durumda bizim hareket tarz›m›z el-bette ki bize yap›lan dayatmaya ve örgütsel var-l›¤›m›z› hiçe sayan yaklafl›ma karfl› kendi do¤rula-r›m›za ve kitle çizgimizin esaslar›na dayanarakba¤›ms›z politikam›z› yürütmek olmufltur. Üstelikba¤›ms›z politik çal›flmam›z› yapmam›z yaln›zca“Güç Birli¤i”nin d›fl›nda olmam›zla alakal› bir du-rum da de¤ildir. Biz her koflulda ba¤›ms›z politikçal›flmam›z› önemseriz. Bu bizim varl›k koflulu-muzdur. “‹flçi Köylü”nün, “1 y›l öncesinden baflla-yarak haz›rl›¤›n› yapt›klar› süreç” fleklindeki ifade-leri, tam da anlatmaya çal›flt›¤›m›z fleye iflaret et-mektedir. “‹flçi Köylü” DHF’yi yerel seçim sürecine1 y›l önceden haz›rlanmakla “suç”larken, kendisi-nin genel olarak süreçlere haz›rlanmama e¤ilimi-nin al›flkanl›¤›yla hareket etmektedir. Herhangibir sürece herhangi bir örgütün, de¤il 1 y›l, 5 y›lönceden de haz›rlanmak gibi bir tercihi olabilir.DHF bu haz›rl›¤› (iddia edildi¤i gibi 1 y›l olmamak-la birlikte) yapm›fl olmay› ortak hareket etmeninönüne engel olarak ç›karmam›flt›r. Ayr› hareketetmeyi gerekçelendiren konular› daha önce de-falarca yaz›ld›¤› ve halk›m›z›n da gayet iyi bildi¤iiçin burada tekrarlam›yoruz. “‹flçi Köylü”nün si-yasal çizgisinin gereklerini yerine getirmektenziyade bu çizgiyi ulusal hareketin taktik yöneli-mine kurban etme siyaseti izlemifl olmas›,DHF’nin ise aksini yapt›¤›nda tart›flma konusu ol-mas›, esas›nda “‹flçi Köylü” için tart›flmal›d›r. Kay-pakkaya gelene¤inin parças› olan bir hareketinKuzey Kürdistan co¤rafyas›ndaki hareket tarz›n-da önceli¤i; her türlü dayatma, örgütsel varl›¤›n›yok sayma ve ilkesizlik ortam›nda ulusal hare-ketin taktik politikas›na vermesi, “Güç Birli¤i”ninflu veya bu bilefleni için de¤il, sadece “‹flçi Köylü”için tart›flmal›d›r. Bu tart›flmay› Komünist ideolo-jiden uzak her türlü küçük burjuva revizyonistve reformist çevre için yapman›n gere¤i yoktur.Ancak Partizan gelene¤inin bir parças› olarak butart›flma dostlar›m›z›n önünde durmaktad›r. (Sözkonusu yaz›da “dostlar›m›z” ve “yoldafllar›m›z”ifadeleri garipsenmifltir. Dost ve düflman›n birbi-rine kar›flt›r›lmas› Dersim’de vahim bir flekildeyap›lm›fl, Güç Birli¤i temsilcileri DHF’yi düflmanyönlendirmesi olarak ifade etmifltir. Ayn› hatay›yapmam›z beklenemez.)

“Her fleye ra¤men” ulusal hareketi desteklemeçizgisi de bahsini etti¤imiz siyasal çizginin belir-sizleflmesiyle ilintilidir. “Kendi güçlerine güven-mek esas, dostlar›na güvenmek talidir.” ilkesi birkez rafa kald›r›l›nca, dostlar›m›z “her fleye ra¤-men” desteklenebilmektedir. Hatal› yaklafl›mla-ra karfl› alternatif do¤ru bir yaklafl›m› hayata ge-çirebilme koflulu varken, hatal› yaklafl›m›n göl-gesinde kalmak do¤ru yaklafl›m›n filizlenmesinede ket vurmakt›r. DHF ve bilefleni oldu¤u DDHDDersim’de özetle bu do¤ru yaklafl›m›n yaflat›la-bilmesi için önemli bir deneyim yaflam›flt›r. Halkmeclisi oluflturulmufl, kitleler, söz, yetki ve kararhakk›n› ellerine alm›fl, sürecin her aflamas›ndahalk inisiyatif sahibi olmufl, k›sacas›, y›llard›r sa-vunusunu yapt›¤›m›z ancak uygulama alanlar›yaratamad›¤›m›z bir hareketlilik yarat›lm›flt›r. Busüreçte ne “tart›fl›lmaz parti kararlar›” olmufltur,ne de “her fleye ra¤men”lerimiz…

Bahsini yapt›¤›m›z durum esas›nda politikas›zl›kfleklinde kendini gösteren ve süreçlerin peflindensürüklenen, kendine ve kitlelere güvensizlik du-rumudur. Bu yaln›zca Dersim veya yerel seçimleriçin de¤il, genel olarak söylenebilir. Alan› birçokdevrimci çevreyi kapsamaktad›r ve kendimizi debunun d›fl›nda tutamay›z. Ve bugün tart›flt›¤›m›zfleylerin çok daha önemli bir yan›n› temsil etme-si gereken de budur. E¤er Dersim özgülünde yü-rütülen tart›flmalardan soyutlamalar yap›p bu ek-sende bir tart›flma yürütemezsek yapt›¤›m›z tar-t›flma da gereksiz olacakt›r. Ancak görmek gere-kir ki bu durumu reddeden bir yaklafl›m Der-sim’de yarat›labilmifltir. Buradan hareketle do¤ru-lar daha net ifade edilmeli ve genel bir yaklafl›molarak benimsenmelidir.

Genel Seçim-Yerel Seçim“‹flçi Köylü” gazetesi yaz›s›nda sormufl, DHF’ningenel seçimlerdeki DTP’yi destekleme tavr›n› ye-rel seçimlerde de göstermesi gerekmez miydi, di-

ye. Aç›klayal›m. Öncelikle genel seçimlerle yerelseçimlerin bir ve ayn› fley olmad›¤›n› ve bu ikisiaras›ndaki ayr›m› ayr›nt›lar›yla daha önce ifadeetti¤imizi söyleyelim. 2007 genel seçimlerinde isekomünistler aç›s›ndan genel seçimlere kat›lma-n›n dönem itibariyle gerekli bir taktik politika ol-mayaca¤›n›, ancak Kürt hareketinin toptan tasfi-yeye sürüklendi¤i ve s›n›r ötesi harekâtla yokedilmek istendi¤i bir dönemde DTP’nin parlamen-toda temsilinin önemli oldu¤unu ve buradan ha-reketle Kürt hareketinin ba¤›ms›z adaylar›n›ndesteklenece¤i söylenmiflti ve bu do¤rultuda ha-reket edildi. Parlamentoda temsil edilmenin s›n›fhareketi için dönem koflullar›nda taktik bir yöne-lim olarak görülmedi¤i ve bunun karfl›s›nda ulu-sal hareket için ayn› fleyin söylenemeyece¤indenhareketle ulusal hareket desteklenmiflti. Bugünyaflanan ise daha farkl› bir durumdur. S›n›rl› da ol-sa yerel seçimlerde komünistlerin de faydalanabilece¤i veetkili olabildi¤i alanlarda kitle çizgisine uygun bir zemindeyerel yönetimler yaratabilece¤i ifade edilmifl ve bu taktikpolitika do¤rultusunda hareket edilmifltir. Dolay›s›yla genelseçimler ve yerel seçimler bir ve ayn› fley olmamakla birlik-te, 2007 genel seçimleri ve 2009 yerel seçimleri de bir veayn› fleyler de¤ildir. Strateji ve taktik üzerine uzun uzad›yayazmaya gerek yok, ama belirtmek gerekir ki ayn› stratejikhedefe giderken onlarca de¤iflik taktik politika izlenebilir vetaktik politika de¤il, 2 y›lda (2007-2009) Lenin yoldafl›n dadedi¤i gibi bu gecenin sabah›nda bile de¤iflebilir. Dolay›s›y-la birçoklar›n›n yapt›¤› gibi DTP’yi her koflulda ve her zamandesteklemek tutarl›l›k anlam›na gelmemektedir.

DDHD’yi küçük görme tutumu üzerine“‹flçi Köylü”nün ilgili yaz›s›nda s›ralad›¤› çarp›tmalara de¤ine-ce¤imizi belirtmifltik. Bafllamadan önce bir temennimizin al-t›n› çizmek isteriz. Gazetemizin sayfalar›nda önemli denebi-lecek bir alan›, bu tür çarp›tmalara cevap vermek için ay›r-maktan hoflnut de¤iliz. Meselelerin, yaflananlar e¤ilip bükül-meden ve siyasal çizgiler ortaya konarak bu düzlemde tar-t›fl›lmas› gereklili¤ini bir kez daha hat›rlat›yoruz. ‹lgili yaz›dikkatle okunursa ithamlarla dolu tespitler yap›ld›¤›, ancakbu tespitleri somutlaflt›rma zahmetine katlan›lmadan, söy-lenenlerin havada as›l› b›rak›ld›¤› görülecektir. fiimdi “‹flçiKöylü”den al›nt›lar yaparak belli bafll› yanl›fllar› düzeltelim.

“Bu birlik d›fl›nda duran ve kendisini seçimler özgülündeDDHD (Dersim Demokratik Halk Dayan›flmas›) diye tan›mla-yan DHF…” (‹.K.)

Bu cümleye yabanc› de¤iliz. DTP’li arkadafllar baflta olmaküzere hemen tüm “Güç Birli¤i” bilefleni uzun süre bu argü-man› kitle içerisinde kulland›. DHF, giriflilen çal›flma içerisin-de karar alma organlar›n›, halktan bireyler de dâhil olmaküzere halk saflar›ndaki tüm kesimlerle birlikte geniflletmekiçin çaba harcarken bu ça¤r›ya kulaklar›n› kapatanlar, halk-tan insanlara bu çal›flman›n asl›nda ‘genifl olmad›¤›n›’, ‘sade-ce DHF’lilerden olufltu¤unu’ anlatma yar›fl›na girdiler. “‹flçiKöylü” de bu koroya kat›lmakta gecikmedi. Bu tahammül-süzlü¤ün nedeni nedir? Dersim’de da¤›tt›klar› bildiride deayn› yaklafl›m ortaya konmufltu:

“Demokratik Haklar Federasyonu, Dersim Demokratik HalkDayan›flmas› ad› alt›nda çal›flma yürüterek yerel seçimlereba¤›ms›z aday ile girme karar› alm›flt›r.” (‹.K.)

Yani yoldafllar sürecin bafllar›nda oldu¤u gibi bugün deDDHD’nin asl›nda yaln›zca DHF oldu¤unu kan›tlama çabas›içerinde görünüyorlar. Aç›kças› bu süreçte aktif olarak yeralan binlerce Dersimlinin DHF’li olmas› bizim de arzumuzdurancak ne yaz›k ki mevcut durum bu de¤ildir. Söz veriyoruz,yoldafllar›n da iflaret etti¤i bu durumu yaratmak için çal›fla-ca¤›z. DDHD ad›n›n geçti¤i her cümlede ortaya ç›kan “kü-çültme” çabas›, “küçük görme” tutumu, DDHD içerisinde yeralan ve aylarca yo¤un bir çal›flma temposunun parças› olanDersimlileri görmezden gelmektir.

“‹flçi Köylü” sald›r›, yalan ve iftiralar› sahiplenmekte ›srar ediyor“Yaflanan ayr›flman›n yaratt›¤› olumsuzluk ve gerginlik cid-di boyutlara ulaflm›fl, seçim sonras›na da taflacak bir halalm›flt›r. Bu noktaya gelinmesinde DTP’nin dayatmac›(aday ve parti ismi tart›flmama) tutumu etkili olmakla be-raber esas›nda DHF’nin dayatmac›, benmerkezci, sorum-suz tutumu belirleyici olmufltur.” (i.K.)

Dersim’de yaflanan süreci ve DHF ile DDHD’ye, dahas› gele-ne¤imize dönük pervas›zca sald›r›lar›, yalanlar›, iftiralar› da-ha önce yapt›¤›m›z aç›klamalar ile duyurmufl ve yaflanan-lardan sessiz kalan tüm “Güç Birli¤i” bileflenlerinin sorumluoldu¤unu ilan etmifltik. Beklentimiz bir özelefltiri yap›lma-s›, kurumlar›m›z ve kurumlar›m›zla birlikte olan binlerceDersimliden özür dilenmesi idi. Anlafl›lan “‹flçi Köylü” süre-ci ve bir parças› olduklar› “Güç Birli¤i”nin tutumunu bütün-lüklü olarak sahiplenmekte ve konunun bahsini açmayadahi gerek görmemektedir. Kurumlar›m›z devletle ve AKPile iflbirli¤i içerisinde olmakla, insanlar›m›z ajanl›kla suçlan-m›fl, aday›m›z›n validen para ald›¤› iddia edilerek, “teca-vüzcü” ilan edilmifltir. Bunlar gibi birçok çirkin yalan, DHFve DDHD taraf›ndan teflhir edilmiflti. Susarak tüm bunlar›üstlenmekten çekinmeyen “‹flçi Köylü”, bununla da yetin-meyerek DHF’nin süreç boyunca DTP ile birlikte kendileri-ni hedef tahtas›na oturttu¤unu, karalama ve sald›r›lardabulundu¤unu iddia edecek kadar ç›plak gerçeklerden ka-çabilece¤ine dair özgüven tafl›maktad›r. Neye dayanarak?DHF hangi karalama ve sald›r› prati¤inin mesulüdür, kim,nas›l gerginlik yaratm›fl ve t›rmand›rm›flt›r? DHF’nin “dayat-mac›, benmerkezci, sorumsuz tutumu” hangi somut prati-¤i ile ortaya ç›km›flt›r? Daha önce de söyledik, “‹flçi Köylü”ortaya bir iddia atarken dayana¤a ihtiyaç duymamaktad›r.Bizleri “k›r küçük burjuvazisinin radikal kesimi” olarak ta-n›mlayan yoldafllar›n gerçekleri tersine çevirmedeki buustal›klar›, bahsi geçen “k›r küçük burjuvazisinin en uyan›kkesimi”nin siyaset yap›fl tarz›n› akla getiriyor.

“Arka bahçe” edebiyat›, dostluk, yoldafll›k…“‹flçi Köylü” bir yandan DDHD’yi asl›nda DHF olan bir ‘tabela’gibi sunarken (ki Dersim’de yaflanan süreci d›flar›dan da ol-sa takip edip hala bunu iddia etmek abesle ifltigaldir) di¤eryandan DDHD’yi tam tezat olacak flekilde flöyle suçluyor:

“Gerçek flu ki DDHD denilen oluflum DHF, Dersim Kültür Der-ne¤i ve TUDEF kurumlar›n›n birlikteli¤inden oluflmaktad›r.DHF, Dersim Kültür Derne¤i ve TUDEF’te hangi anlay›fl›n hâ-kim oldu¤u da herkes taraf›ndan bilinmektedir.” (i.K.)

Sadece DHF’lilerden oluflan tabela örgüt DDHD, bir anda ge-niflleyiverdi. Ama tabii ki bu, genifl oldu¤unun, halktan, fark-l› fikirlerden birçok insan›n var oldu¤unun kabul edilmesi veolumlanmas› için yap›lm›yor. Birinci cümledeki hatay› dü-zelterek bafllayal›m. TUDEF, DDHD’nin bilefleni de¤ildir, yerelseçimler gündemi etraf›nda yapt›¤› toplant›da, kat›lan tümbileflen derneklerinin oybirli¤i ile Dersim’de DDHD ile birlik-te hareket etme karar› alm›fl ve bunun gerekçelerini deaç›klam›flt›r. “‹flçi Köylü” kendisinin de yönetim düzeyindeve bileflen derneklerinde var oldu¤u bir kitle örgütüne dö-nük “arka bahçe” anlay›fl›n› ça¤r›flt›ran bu y›k›c› tutumunugözden geçirmelidir.

Ne yaz›k ki “‹flçi Köylü” DHF’nin hanesine yaz›lan her olum-lulu¤u kendisi ad›na olumsuzluk, DHF’nin kazan›m›n› ise ka-y›p kabul etmektedir, pratik tutumu buna tekabül etmek-tedir. Biz ise yoldafllar› elefltirirken her zaman eksiklikleriniaflmalar›, geliflmeleri ve gelifltirmeleri hedefiyle hareket et-tik, ayn› tutumu da onlardan bekledik.

“‹flçi Köylü” geri kitlelerin duygular›na oynuyor“Kimi ba¤›ms›z, örgütsüz, DTP ve Kürt karfl›t› unsurlar› daiçinde bar›nd›ran ve esas›nda Dersim halk› içinde Ulusal Ha-reket’e yönelik tepkili kesimleri bir araya getiren, ‘Der-sim/Zaza kimli¤i’ vb. teorileri savunanlar› da içinde bar›nd›-ran flekilsiz bir birlikteliktir bu. (…) Çünkü dayatmac›, ben-merkezci tutum, yurtsever güçlere karfl› sergilenen taham-mülsüzlük ancak bu flekilde perdelenebilirdi.” (‹.K.)

“‹flçi Köylü” aymazca, DHF’nin, “Kürt karfl›t› unsurlar›” ve“Ulusal Hareket”e yönelik tepkili kesimleri bir araya getir-di¤ini iddia ederek, bir yandan kendisine yönelik tepkile-ri so¤uracak bir alan yaratma gayretine giriflmekte di¤eryandan da daha önce susarak üstlendi¤i “Kürt düflmanl›-¤›” iddias›n›n sözcülü¤üne soyunmaktad›r. “‹flçi Köylü” sa-mimi bir flekilde süreci muhasebe ederek, hatalar›n›n üs-tüne gitmedi¤i sürece bu provokatif, faydac› yaklafl›m de-rinleflecek ve siyasal çizgide onar›lmaz yaralar açacakt›r.DDHD içerisinde birçok farkl› fikre sahip birey vard›r ancakDDHD’nin niteli¤i deklarasyon ve program gibi yay›mlad›-¤› temel belgeler, temsilcileri arac›l›¤› ile ifade edilen yak-lafl›m›, aktif faaliyetçileri ile prati¤i üzerinden de¤erlendi-rilmelidir. Bu çerçevede “Kürt karfl›tl›¤›” örnekleri verebilirmi? DDHD temel ilkelerini kabul eden, program›n› benim-seyen halk saflar›ndaki her bireyle yürümüfltür, bundansonra da yürüyecektir. Bu bireylerin kendi etnik kimlikle-rini nas›l tan›mlad›klar› DDHD aç›s›ndan k›stas kabul edil-memifltir, böyle gereksiz bir tart›flma gündem dahi olma-m›flt›r. Kast edilen, Dersim’in diline, kültürüne, tarihine sa-hip ç›kma vurgusu ise, evet, bu DDHD’nin söylemlefltirdi¤ive arkas›nda duraca¤› bir hedeftir.

“‹flçi Köylü”nün, ‘TKP’nin propaganda CD’lerini da¤›tt›¤›m›zfleklindeki yalanla harmanlanm›fl TKP de¤erlendirmesi iseDTP yönetiminin de¤ilse bile, DTP kitlesinin TKP’ye dönükreflekslerini DHF’yle olan hesaplaflmalar›na malzeme yap-ma kurnazl›¤›ndan baflka bir fley de¤ildir. Öyle ya, “Biz Va-r›z” platformunun kurucu bileflenlerinden biri DTP iken di-¤eri de TKP oldu¤una göre, TKP ile ayn› platformun ilkele-ri zemininde yan yana olmay› DTP’ye ve ezilen ulusun de-mokratik haklar›na karfl› ezen ulus flovenizmini tercih ola-rak sunmak baflka nas›l aç›klanabilir? Sahi, “‹flçi KöylüTKP’yi karfl› devrim saflar›nda m› görmektedir? “‹flçi Köylü”,DHF’nin bütün süreci ‘DTP ve Kürt karfl›tl›¤›’ üzerine kurdu-¤unu kan›tlama çabas›n›n karfl›l›¤› olarak ne ummaktad›r,nas›l bir ödül beklemektedir?

DHF-DTP ‹liflkisiDHF Merkezi Yerel Seçimler Komisyonu temsilcileri aylarönce, ayn› zamanda seçim komisyonunda sorumlu konum-da olan DTP genel merkez yöneticileri ile Dersim yerelini ay-r›nt›l› olarak tart›flm›flt›r. Bu görüflmede, DTP’nin ve Kürt ha-reketinin Dersim politikas›ndaki temel hatalar› kendi yakla-fl›m›m›z içerisinde aç›k olarak ifade edilmifltir. ‹fade edilenelefltiriler, bu elefltirileri somutlayan temel örnekler DTP’liarkadafllarla paylafl›lm›fl, yerel seçim sürecinde herhangi birdayatman›n yap›lmamas›n›n önemine bu çerçevede vurguyap›lm›fl, aday da dâhil sürecin kitlelerin kat›l›m› ile yürü-mesi gerekti¤i savunularak aksi durumda DHF’nin her ko-flulda ba¤›ms›z çal›flmas›n› sürdürece¤i ilan edilmifltir. Ol-dukça samimi ve dostça geçen bu görüflme iyimser bir bek-lenti yaratm›flsa da, ilerleyen süreç tam aksi istikamette ifl-letilmifltir. DHF sorumluluk sahibi flekilde hareket etmifl, an-cak karfl›s›nda ayn› sorumluluk sahibi duruflu görememifltir.

Ba¤›ms›z siyasal faaliyeti olanlar “birlik karfl›t›” ba¤›ms›z siyasal faaliyet öngörmeyenler “birlikçi”“Bir yandan birliktelik sa¤lama söylemleriyle toplant›larakat›l›p görüfl beyan ederken di¤er yandan alternatif güçoluflturman›n çal›flmalar›n› yapm›fllard›r.” (‹.K.)

“‹flçi Köylü” ciddi bir kurumsal haf›za sorunundan muzda-riptir. Zira suçlama olarak dile getirdikleri yaklafl›m (bir yan-dan demokrasi güçlerinin birli¤i için çaba harcarken öteyandan ba¤›ms›z çal›flmas›n› sürdürme yaklafl›m›) Haziran2008’de kaleme al›nan ve herkesten önce kendileri ile pay-lafl›lan “YEREL SEÇ‹MLER, OLANAKLAR VE TAVRIMIZ” bafll›kl›belgede olmazsa olmaz bir ilke olarak ifade edilmiflti. Daha-s› sürece iliflkin merkezi yaklafl›m›m›z kendileri ile paylafl›l›r-ken “demokrasi güçlerinin birli¤i” hedefini gerçeklefltirme-nin en önemli ad›m›n›n yeni demokrasi güçlerinin ortak biryaklafl›m içerisinde sürece yo¤unlaflmas› olaca¤› ifade edil-mifl ve Dersim dâhil olmak üzere her alanda bu sürece bir-likte önderlik etme ça¤r›s› yap›lm›flt›r.

DHF, sadece Dersim için de¤il tüm alanlarda geçerli olmaküzere DDHD niteli¤inde kitle hareketleri yaratma hedefiniyani kitlelerin her aflamada etkin olarak var oldu¤u yerelinisiyatifleri en temel yaklafl›m olarak tart›flt›rm›fl ve bu düz-lemdeki ›srar› sonucu “Biz Var›z” platformunun deklarasyo-nunda bu temel vurgu, adaylar›n demokratik yollarla vehalk›n kat›l›m›yla belirlenmesi de dâhil olmak üzere yer al-m›flt›r. Sürece birlikte önderlik etme önerimiz “‹flçi Köylü” ta-raf›ndan reddedildi¤i gibi, yoldafllar›n “Biz Var›z” platformutart›flmalar›na kat›lmalar›na dönük çabalar›m›z da sonuçsuzkalm›flt›r.

“DHF’nin DTP’li adaylar› T. Kürdistan› illerinde desteklemetavr› konu Dersim olunca neden de¤iflmifltir? Dersim’in öz-günlü¤ü nedir? (‹.K.)

Bütün çabalar›m›za ra¤men “‹flçi Köylü”nün “Biz Var›z” plat-formuna veya tart›flmalara kat›lmad›¤›n› belirtmifltik. Dola-y›s›yla Kürt illerinde DTP’nin desteklenmesi fleklinde DHF’yeatfedilen tavr›n ne flekilde ifade edildi¤ine dair niyetten ba-¤›ms›z bir bilgi eksikli¤i olabilir. Özet olarak aktaral›m… DHF,bilinen yaklafl›m›n› “Biz Var›z” tart›flmalar›nda tüm ülkedegeçerli olmak üzere önermifl ancak DTP’nin tavr› üzerine builkeler sadece ‘bat› illeri’ için geçerli kabul edilmifltir. Bunueksiklik olarak elefltiren DHF, var oldu¤u illeri ve varl›k dü-zeyini ifade ederek bölge illerindeki yaklafl›m›n› flu flekildeilan etmifltir: “Savundu¤umuz ilkeler tüm ülkede bizim içingeçerli olmal›d›r. …Esasta süreçte etkin belirleyen güçlerdenbiri oldu¤umuz alan Dersim’dir. Bu özgülde savundu¤umuzgörüfller paralelinde çal›flmam›z› etkin olarak sürdürece¤iz.”Benzer flekilde DTP temsilcileri de Dersim’de özgün bir du-rum ve baz› s›k›nt›lar oldu¤unu ifade etmifltir. Keza EMEP debenzer bir tutum ifade etmifl ve ortak yaklafl›m olarak Der-sim’in Dersim’de var olan kurumlarca tart›fl›lmas› gereklili¤ikabul görmüfltür. Yani DTP’nin merkezi temsilcileri Der-sim’in özgün durumunu merkezi toplant›larda dillendirir vekabul ederken “‹flçi Köylü” gibi Partizan gelene¤inin önemlibir parças› hiddetlenerek ‘ne özgünlü¤ü’, ‘destekleyecekse-niz her yerde destekleyin’ diyebiliyor. “Destek tavr›, güçlüolunan yerde daha anlaml› ve somut” olur diyor “‹flçi Köy-lü”. Niteli¤i destekçilik olanlar için bu formül geçerli olabilir,ancak bizler kendimizi böyle tan›mlamad›¤›m›z gibi tavr›m›-z› da bu flekilde ifade etmifl de¤iliz. Biz sürece önderlik ede-bilecek gücümüz olan alanlarda ve ba¤›ms›z, siyasal çizgi-mizin tahakküm alt›na al›nmaya çal›fl›ld›¤› koflullarda buformülün tükenifle götürece¤ini söylüyoruz. Dersim özgü-lünde DHF, merkezde ve Mazgirt’te sürece önderlik edebile-ce¤i gücü ve potansiyeli yaratmay› baflarm›fl ve demokra-tik, ilkeli birliktelikler reddedilerek tabi olma ça¤r›s› yap›ld›-¤› için ba¤›ms›z çal›flmas›n› sürdürmüfltür. Hozat’ta da ben-zer bir durum geçerli olmufltur. DHF Hozat’ta da birden faz-la aday önerisi olmas› durumunda kendi aday önerisi netolmas›na ra¤men kitle toplant›lar›nda halkla birlikte sonucagidilmesini ilke olarak benimsemifl ve dillendirmifltir. AncakHozat ile birlikte Pertek’te de geçmifl dönemdeki olumluyönetimler ve halk›n aç›k deste¤i nedeniyle buna gerek du-yulmam›fl, genel olarak tüm kurumlar mevcut yöneticilerinismi üzerinde anlaflm›flt›r. Ovac›k’ta ise DHF, istenen düzey-de varl›k gösterememifl, ilan edilmifl olan iki demokrat ada-y›n ortaklaflmas› için çaba sarf etmifltir. Bu mümkün olma-y›nca bir tercih yapmak ile yüz yüze kal›nm›fl ve kitle tart›fl-malar›nda sonuca gidilerek DTP aday› desteklenmifltir. Bat›illerinde de DHF, pazarl›k fleklinde yürüyen birçok platform-dan çekilmifltir.

Bütün bir yaz›da görüldü¤ü gibi, aday›n halkla birlikte be-lirlenmesi anlay›fl›n› savunan ama bunu uygulamayan “‹fl-çi Köylü” bu yaklafl›m›nda sonuna kadar ve tart›flmas›zolarak “samimi” iken ayn› anlay›fl› savunan ve tek kalma-s›na ra¤men uygulayanlar “samimiyetsiz” olmaktan kurtu-lamam›fllard›r. Söz konusu yaz›da bunlara benzer dahabirçok çarp›tma vard›r. Ne var ki sayfalar›m›z bunlar› dü-zeltmeye yetecek kadar de¤ildir. O yüzden flimdilik bu ka-dar›yla yetiniyoruz…

33-16 Nisan 2009güncel

Yanl›fl do¤runun yerine geçirilerek bir yere var›lamazBiz “‹flçi Köylü” ile daha esasa iliflkin ideolojik bir tart›flma zemini yakalamaya çal›fl›p, seviyeli bir fikir çat›flmas›yakalamak isterken, “‹flçi Köylü” ›srarla tart›flmay› s›¤laflt›rmakta ve bizim siyasal çizgi tart›flmam›z›n d›fl›nda du-rarak, kendince “avantaj” gördü¤ü, idelojik tart›flmada de¤il, ancak genifl kitlelerin reflekslerine oynarcas›na, “‹bo’-nun partisi”, “partizan biziz” ataklar›yla deyim yerindeyse yoldafl Kaypakkaya’n›n kasketi alt›nda siyaset yapmayaçal›flmaktad›r. Oysaki (kendilerini ‘yoldafl’ olarak gördü¤ümüz için bize her ne kadar k›zsalar da) yoldafllar›m›za ha-t›rlatmak isteriz ki, ‘marifet’ yoldafl Kaypakkaya’n›n kasketinde de¤ildi, O’nun MLM çizgisindeydi. Yoldafllar›m›z›bu çizginin referansl›¤›nda, bilimsel bir zeminde ideolojik tart›flmaya ve her birimizde olan hatalardan ar›nmaya-ar›nd›rma gayretiyle yoldafllaflmaya ça¤›r›yoruz

“‹flçi Köylü” DHF’nin “Partizan biziz” yönünde bir ispat-lama çabas›nda oldu¤unu söylemektedir. Böyle bir ‘is-patlama’ gayreti içerisinde de¤iliz. Aksine Kaypakkaya,partizan gelene¤inin esas temsilcilerinden biriyiz. “‹flçi-köylü” ister bunu kabul etsin ister etmesin. Veyahutbu süreçte yapt›¤› gibi ard arda bildiriler yay›mlayarak“Gerçek Partizan biziz” gayretini ne kadar sürdürürsesürdürsün faydas› yoktur. Dolay›s›yla yoldafllar›m›z›nsöyledi¤i gibi “bir ispat” peflinde olan biz de¤iliz kendi-leridir ve bu yine yoldafllar›m›z›n pratiklerinde sabittir.Zira yoldafllar›m›za hat›rlatmak isteriz ki bize karfl› böy-lesi bir “ispat” gayretine gerek yoktur. Biz zaten sizikaypakkaya ve Partizan gelene¤inin önemli bir parças›olarak görmekteyiz. Onun için bize karfl› bu “ispat”tanvazgeçerek kitleleri ikna etmeniz gerekir. Bu ise ard ar-da bildiriler yay›mlayarak olmaz, olmuyor, olmad›. Bu-nun için ba¤›ms›z, paragmatizmden, ve oportinizimdenar›nd›r›lm›fl siyaset yeterlidir. Yoldafllar›m›z as›l enerji-lerini buralara harcarlarsa eminiz ki “gerçek partizanc›biziz” isbat› için ar arda bildiriler yay›mlama küfletin-den kurtulacaklard›r.

Yeri gelmeflken flunu da belirtmek gerekir ki “Partizan”ifadesini dostlar›m›zca bu denli tart›fl›l›r k›lan ve DTP’yide bu ifadeye sar›lmaya iten fley, Partizan gelene¤ininDersim’de tan›nmas› ve halk üzerinde olumlu bir etki-ye sebep olmas›d›r. Ancak ne yaz›k ki sadece bu ismikullanmak, Dersim halk›n›n deste¤ini almaya yetme-mektedir. Çünkü Dersim halk› bu gelene¤i ve ifadesiolan Partizan’› isminden de¤il, siyasetinden tan›makta-d›r. “‹flçi Köylü”nün dedi¤i gibi DHF temsilcisinin “kitleDHF ismine yabanc›” vb. söylemi olmam›flt›r. Kald› ki id-dia edildi¤i gibi böyle bir söylemde bulunulmufl olsa bi-le bunda yanl›fl bir yan görmemekteyiz. Kendi tarihimi-zin bir parças›na, devamc›s› oldu¤umuz bir hareketeiliflkin söz söylemek için bir “olur” almam›z gerekti¤inidüflünmemekteyiz. Yaflananlar› tahrif etmenin gere¤iyok. Partizanc›l›¤›n neye tekabül etti¤ini Dersim halk›iyi bilmektedir. Daha önce söylemifltik, tarihi kendin-den ibaret görmek ve “Partizanc› o de¤il, benim” yar›-fl›na girmek de¤erlerimizin alt›n› boflaltmakta, Partizanalg›s›n› zay›flatmaktad›r. Daha önce bu konu hakk›ndaayr›nt›l› durdu¤umuz için uzun uzad›ya yazma gere¤iduymuyoruz.

Ancak belirtmek isteriz ki, dostlar›m›z benzer bir tart›fl-may› bir dönem “‹bonun Partisi” fleklinde yürütmüfl,isabetli olarak bu söylemden de bir süre sonra vazgeç-miflti. Maoistlerin parti ö¤retisini ayaklar alt›na al›rcas›-na tutturulan bu söylemin geri kitleler üzerinde ne gi-bi bir etkisi oldu, yoldafllar›m›za politik ne getirisi oldu,bilemiyoruz. Bildi¤imiz ise komünist partilerini burjuvapartilerden ay›ran önemli ayr›m noktalar›ndan biriolan, partinin kiflilerin de¤il s›n›f›n oldu¤u gerçe¤ini al-tüst etmesidir. “‹bonun Partisi” söylemi bizzat Kaypak-kaya yoldafl›n “Partimiz, Büyük Proleter Kültür Devri-mi’nin ürünüdür” söylemini dahi çarp›tmaktad›r.

Çarp›tmalarla, meselenin esas›n› tart›flmaktan kaçmak-la var›lacak yer olmad›¤› görülmelidir. “‹flçi Köylü”, me-seleleri ideolojik düzlemde, siyasal çizgiyi esas alaraktart›flmak yerine biçimsel ö¤elere ve tarihin tahrifat›nadayal› kliflelere tutunmay› siyasette bir tarz haline ge-tirmektedir.

fiunu da belirtelim ki, biz “‹flçi Köylü” ile daha esasa ilifl-kin ideolojik bir tart›flma zemini yakalamaya çal›fl›p se-viyeli bir fikir çat›flmas› yakalamak isterken, “‹flçi Köy-lü” ›srarla tart›flmay› s›¤laflt›rmakta ve bizim siyasal çiz-gi tart›flmam›z›n d›fl›nda durarak kendince “avantaj”gördü¤ü idelojik tart›flmada de¤il ancak genifl kitlelerinreflekslerine oynarcas›na “‹bo’nun partisi”, “partizan bi-ziz” ataklar›yla deyim yerindeyse yoldafl Kaypakka-ya’n›n kasketi alt›nda siyaset yapmaya çal›flmaktad›r.Oysaki (kendilerini ‘yoldafl’ olarak gördü¤ümüz için bi-ze her ne kadar k›zsalarda) yoldafllar›m›za hat›rlatmakisteriz ki ‘marifet’ yoldafl Kaypakkaya’n›n kasketindede¤ildi O’nun MLM çizgisindeydi. Yoldafllar›m›z› bu çiz-ginin referansl›¤›nda bilimsel bir zeminde ideolojik tar-t›flmaya ve her birimzde olan hatalardan ar›nmaya-ar›nd›rma gayretiyle yoldafllaflmaya ça¤›r›yoruz.

Bir kez daha “Partizan” ismi üzerine

Page 4: 3 - 16 Nisan 2009 -  Sayı 152

4 3-16 Nisan 2009 güncel

Düzen partilerinin bin bir türlü çirkefli¤ine tan›k-l›k etti¤imiz seçim süreci geride kald›. Tüm ülke-de, düzen partilerine karfl› etkili bir karfl› ç›k›flyakalanamazken, bu ortamdan faydalanan AKP,CHP, MHP gibi partiler, halk›n oylar›na ‘çantadakeklik’, ‘ceketi koysak al›r›z’ muamelesi yapabil-di. Kuzey Kürdistan’›n birçok ilinde ise düzenpartilerinden yaln›zca AKP varl›k gösterebilirken,Kürt ulusal hareketi, burada AKP’yi ‘geriletmeyi’baflard›.AKP hükümetinin ‘beyaz eflya yard›m›’ ile ülke-nin seçim gündemindeki yerini alan Dersim’deise, demokrasi mücadelesi için oldukça tart›fl-mal› bir seçim süreci yafland›. Demokrasi güçle-rinin ülkenin bat› illerinde, baflta ‘Biz Var›z’ plat-formu ile bir araya geldi¤i, ancak ilkesizlikler ne-deniyle parçal› birlikteliklere evrildi¤i 2009 yerelseçimler süreci içerisinde, Dersim en fazla tart›-fl›lan il oldu. DTP ve onun etraf›nda birleflen çev-reler, ülkenin do¤usu için (Kuzey Kürdistan) de-mokratik bir süreç iflletmeyi düflünmedi bile!Kuzey Kürdistan’da neredeyse bütün demokra-si güçleri, genel bir yaklafl›mla, Kürt ulusal hare-ketini destekleme politikas› izlerken, bu genelpolitikaya ra¤men özgül durumlar›n sakl› tutula-ca¤› yönündeki politikalar ise ço¤u siyasi çevretaraf›ndan hayata geçirilemedi.

Dersim halk› DDHD ile ba¤›ms›z duruflunu kazand›Dersim’deki yerel seçim süreci, Dersim d›fl›ndayaflayanlar›n da yo¤un ilgisi ile, Dersim’i KuzeyKürdistan’›n en çok tart›fl›lan ili haline getirdi.‘Beyaz eflya yard›m›’ ile Dersimlilerin oylar›n›nAKP’ye gidece¤i yönündeki ‘kayg›lar’ burjuva ba-

s›n›n›n da ilgisiile yarat›lmak

istendi. An-cak, aylar

öncesin-den ye-rel yö-netimde

birlikteliky a k a l a -mak için

DHF’nin ön-c ü l ü ¤ ü n d e

o l u fl t u r u l a nDersim Demokratik

Halk Dayan›flmas›,‘beyaz eflya

y a r d › -

m›’na oldukça kitlesel bir tepki örgütledi. Dersimhalk›n› yan›na alan DDHD, yaln›zca tek bir siyase-tin rengini tafl›mamaya büyük özen göstererek,kapsay›c›, birlefltirci olma kayg›s›yla hareket ettive Dersim’in yerel seçimlere böyle girmesi içinelinden gelen çabay› gösterdi. Dayatmac›, dargrupçu, halk› dikkate almayan anlay›fllarla mü-cadele eden DDHD, bu çizgisi ile her çevredenDersimlinin sempatisisini kazand›. Birey olaraktüm Dersimlilerin kendi tercihleri için söz söyle-yebildi¤i bir platform haline gelen DDHD’yi, ku-rumlar›n birlikteli¤i sa¤lanamamas› sonucu, gel-gitleri yok sayarsak, DHF, TKP ve TUDEF d›fl›ndahiçbir kurum desteklemedi.

Halk DDHD’ye büyük ilgi gösterdiDersimlilerin, yerelden geliflen bir demokrasi ç›-k›fl› olan DDHD’ye gösterdikleri ilgi, burjuvamedyas›na kadar hiçbir çevrenin görmezdengelemeyece¤i bir boyut ald›. AKP’nin ‘beyaz efl-ya yard›m›’na gösterdi¤i kitlesel tepki ile ilk ey-lemini gerçeklefltiren DDHD, ertesi gün bütüngazetelerin sayfalar›nda genifl yer bularak, tümülkeye sesini duyurabildi. Dersim halk›n›n bü-yük bir coflku ile sahiplendi¤i DDHD, bundansonraki bütün etkinliklerini miting havas›ndagerçeklefltirdi. Dersimlilerin, dayatmac› anlay›fl-lar karfl›s›nda, kendi sözünü söyleyebildi¤i buplatform, demokrasi mücadelesinde, anlay›fl vepratik bak›m›ndan anlaml› bir yol ayr›m› do¤ur-du. Halk›n sahiplendi¤i DDHD, mahallelerde ger-çeklefltirdi¤i kitlesel büro aç›l›fllar›yla, kitelerincoflkusunu gittikçe artt›r›yordu.

‹lkesiz siyaset ayr›l›¤› derinlefltirdiYerel seçimler süreci, anlay›fl düzeyinde anlaml›bir yol ayr›m›n› dayatt›ysa da, pratik olarak daayr›l›klar, dar grupçu yaklafl›mlar nedeniyle kaç›-n›lmaz olarak yafland›. 8 Mart Dünya Emekçi Ka-d›nlar Günü ve 21 Mart Newroz Bayram›’nda ya-flanan ayr›flma, burjuva bas›n›na bile konu oldu.DDHD taraf›ndan, halk için önemli olan böylesigünlerin, seçim gündemine ‘kurban edilmemesi’için çaba gösterilirken, DTP, ESP, Partizan gibigüçlerin içerisinde yer ald›¤› Güç Birli¤i ise, birlefl-me için çaba yürütmek bir yana, ayr›flma ile ilgi-li baya¤› bir aç›klama yapmakla yetindi. Bu tab-lo içerisinde, DDHD’nin 8 Mart kutlamas›, Dersim-lilerin yo¤un ilgisi ile, coflkulu bir mitinge dönüfl-tü. Emekçi Kad›nlar Günü’nü, çevre illerden getir-di¤i partilileri ile 1 Mart’ta erkenden Dersim’dekutlayan DTP ise, 8 Mart’ta Güç Birli¤i ile yapt›¤›‘miting’te, ayn› kitleselli¤i yakalayamad›. New-roz’da ise, mahalle ziyareti gerçeklefltiren DDHD,yine oldukça kitlesel bir etkinlik gerçeklefltirmifl

oldu. Güç Birli¤i ad›na DTP ‹l Baflkan› Murat Po-lat, Newroz’da birleflmeme gerekçelerini,“DDHD’nin teklifini kabul etmeyiflimizin ne-deni, onlar biz de dahil olal›m dediler amabiz kendi aday›m›z› konuflturaca¤›z. Mutla-ka onlar da kendi adaylar›n›n konuflmas›n›isteyecekler. Bu da s›k›nt› yaratacak. Bu ne-denle kabul etmedik” fleklinde bir aç›klamaile savundu.

DDHD’yi karalayanlar, Dersim halk›n› karfl›s›na ald›Düzen partilerinin seçim oyunlar›na yönelik et-kin tav›r al›fl›, dayatmac› ve halk› dikkate alma-yan anlay›fllarla uzlaflmamas›, DDHD’yi halkladaha çok bütünlefltirirken, yap›lan etkinliklerinkitleselli¤i ve etkinliklerde ortaya ç›kan coflku,bunun en somut yans›mas› oldu. Bu coflkuyu vesahiplenmeyi kabul edemeyen kimi geri anlay›flsahipleri ise, DDHD’nin kitleselleflmesi karfl›s›n-da, karalamalara baflvurma yoluna gitti. Ba¤›m-s›z aday Murat Kur için yap›lan karalamalar›n enciddi olan›, ‘düflman yönlendirmesi’ iftiras›yd›.DDHD ile birlikte hareket eden, demokrat, dev-rimci tüm Dersimlilere bu iftiray› atanlara, neyaz›k ki, 2007 y›l›nda bu insanlar›n oylar› ile se-çilmifl olan ‘milletvekili’ fierafettin Halis ve parti-si DTP öncülük yapt›. DDHD için yap›lan karala-malardan birisi de, Murat Kur’un Vali’den paraald›¤› iftiras› oldu. Buna karfl›l›k DDHD’nin ba¤›m-s›z aday› Murat Kur, “Bu iftiray› kan›tlas›nlar, ca-n›mdan vazgeçerim. E¤er kan›tlayamazlarsa isti-fa etsinler” diye tepki gösterdi, ancak karfl› ta-rafta kan›t gösterme yönünde en ufak bir çabagözlemlenemedi. “Çamur at izi kals›n” halk deyi-mi ile birebir özdefl olan bu durum, en çok,DDHD ile ba¤›ms›z iradesi a盤a ç›kan Dersimhalk›n›n tepkisini çekti.

Karalamalara ve iftiralara binlerce Dersimli’den yan›t: ‘Biz kazanaca¤›z’ mitingiDDHD ve ba¤›ms›z aday› Murat Kur için karala-malar ve bununla birlikte yarat›lmak istenenAKP korkusu tüm mahallelerde aral›ks›z sürdü-rülürken, Dersim halk› bu yap›lanlara en etkiliyan›t›n› K›flla Meydan›’ndaki ‘Biz Kazanca¤›z’ mi-tinginde verdi. Mitingte, DDHD’yi karalayan, kü-çümseyenlere, “Biz, Dersim halk›n› küçümse-yenlere karfl› sessiz kalmamak için Murat Kur’u

aday ç›kard›k. Çal›flmalar›m›zla AKP ve CHP so-ka¤a ç›kamaz hale geldi. Bize kara çald›lar. AKPve Vali ile çal›flt›¤›m›z› söylediler. Ama Dersimhalk›, bugün, burada gereken cevab› vermifltir”diye yan›t verildi. Mo¤ollar›n coflkulu parças› ‘Birfley yapmal›’ eflli¤inde daha da coflkulanan Der-simliler, yafll›s›yla, genciyle adeta ‘yerinde dura-mad›’. Burada ba¤›ms›z aday Murat Kur, “Halkbelirlemez ise Murat Kur hiçtir. Belediyeyi bende¤il, halk meclisleri yönetecek. Tüm belediyegelirleri halk için kullan›lacak. Mahallelerde vali-den para ald›¤›m›z›, halka ihanet etti¤imizi söy-lüyorlar. Sisteme karfl› mücadele verenler, flim-diki politikalar›yla sistem içi olmufllard›r. Paraal›nd›¤›n› ispatlay›n, Murat Kur adayl›ktan çekil-sin, e¤er almam›flsa, siz çekilin” diye konufltu.

DDHD Dersim halk›n›n sorunlar›na sahip ç›kt›“Onlar bir koltuk kazand›, bizse halk›” diyenDDHD, seçim süreci boyunca Dersimlilerin herkesiminden insan› bir araya getirebildi. ‹radesinihayata geçirebilen Dersimliler, bu coflku ile et-kinliklerde göz doldururken, Dersim’in en büyüksorunlar›ndan biri olan ve sistem taraf›ndan da-yat›lan yozlaflman›n bata¤›na düflmüfl Dersimligençler bile, bu umut ›fl›¤›n›n alt›nda yer bulabil-di kendisine. Seçim çal›flmalar›ndaki coflku,DDHD’de birleflen yediden yetmifle tüm Dersim-liler’de böylesine yo¤un yaflan›rken, görüflleriniald›¤›m›z lise ö¤rencisi Sevim, gazetemize flunla-r› söylemiflti: “Ben bu derne¤e ezilen halk içinbir fleyler yapmak için geldim. Tabi-i tek kifliyle olacak ifl de¤il bu. Murat abi ile ya-paca¤›m›za eminim. Buradaki yapaca¤›m›z fleyisadece Murat Abi yapmayacak zaten. Hepimizyapaca¤›z. Murat Abi halkla iç içe olmak içinmadde ba¤›ml›lar›n›n bile aras›na girmifl. Zatenbizim liselilerin ço¤u madde ba¤›ml›s›. Bunlarayard›m etmek gerek, içine girmek gerek.”

Dersim’de koltuk de¤il, ba¤›ms›z irade kazan›ld›

Mazgirt ve Hozat’ta halk yönetimi kazand›

DERS‹M- Dersim Demokratik Halk Dayan›flmas› (DDHD), yapt›¤› ba-

s›n aç›klamas›yla seçim sürecine iliflkin görüfllerini kamuoyuylapaylaflt›. Bas›n aç›klamas›na ba¤›ms›z aday Murat Kur, DHF tem-silcisi Ozan Do¤an, DDHD yürütme üyesi Haydar Beltan, DDHD’ninil genel meclis üyesi aday› Bedri Es ve Grup Munzur’dan ÖzlemGerçek kat›ld›. Dersim Demokratik Halk Dayan›flmas›, seçim süre-cinde yaflanan olumsuzluklara, DDHD’ye yönelik hakaret ve iftiraboyutuna ulaflan karalamalara dair de¤erlendirmede bulundu.

‘Düzen partileri DDHD’nin yaratt›¤› etkiyle kaybetmifltir’Sanat Soka¤›’nda, kalabal›k bir kitle ile birlikte yap›lan aç›klama-y›, ba¤›ms›z aday Murat Kur okudu. Halk›n, yo¤un alk›fl ve slogan-lar› eflli¤inde bas›n metnini okumaya bafllayan Kur, öncelikleDDHD’ye ve ba¤›ms›z adaya sahip ç›kt›¤› için Dersim halk›na te-flekkür etti. DDHD’nin seçimlerde 3.366 oy ald›¤›n› söyleyen Kur,ad›ndaki ‘ba¤›ms›z’ kelimesinden dolay›, DDHD’ye verilmek iste-nen 446 oyun Ba¤›ms›z Türkiye Partisi’ne verildi¤ini ve yineDDHD’ye verilmek istenen 200 oyun mührün do¤ru bas›lmamas›nedeniyle iptal edildi¤ini ifade etti. DTP, ESP, HKM, EMEP, ‹flçi-Köy-lü ve ÖDP’den oluflan ‘Güç Birli¤i’nin 4035 oy ald›¤›n› kaydedenKur, aç›klamas›na flöyle devam etti: “Peki bu sonuçlar nas›l okun-mal›d›r? AKP ve CHP gibi düzen partileri DDHD’nin çal›flmalar›n›nyaratt›¤› etkiyle kaybetmifltir. Bu baflar› DDHD’ye ve onu var edenDersim halk›na aittir. Halka ve kendi programlar›na güvenmeye-rek ‘Güç Birli¤i’ içerisinde ilkesiz ve tutars›z bir flekilde grup-partiç›karlar› için bir araya gelenler de kaybetmifltir. Dersim halk›n›nbeklentilerini ve ç›karlar›n› merkeze alarak kendi program›yla ça-l›flmalar›n› yürüten ve çal›flman›n bütün kaynaklar›n› yine bu sü-reç içerisinde yaratan DDHD ise kazanm›flt›r.”

‘Sand›k bafllar›nda oyunlar oynand›’Sand›k bafllar›nda görevli olan ‘Güç Birli¤i’ üyelerinin belediyeyikazanmak için her yolu mübah gördü¤ünü söyleyen Kur, “Sand›kbafl› görevlisi olma ayr›cal›klar›n› ‘oy’a çevirmek için türlü giriflim-lerde bulunan ‘Güç Birli¤i” görevlilerinin bu tutumlar› nedeniyleneredeyse tüm sand›klarda gerginlikler ç›km›fl, tart›flmalar yaflan-m›flt›r. 29 Mart öncesi yap›lan anti-propagandalar yeterli görül-memifl olmal› ki dostlar›m›z tüm s›n›flar› ablukaya alarak ‘MuratKur’a oy verilirse AKP’nin kazanaca¤›’ propagandas› yapm›fl, seç-menleri bask› alt›na alma tutumu benimsemifllerdir. Okuma-yaz-mas› olmayan yafll›lar›m›za akrabalar›nca yard›m edilmesine izinverilmemifl, sand›k bafl› görevlilerinin DTP’den olmas› avantajaçevrilmeye gayret edilmifltir” dedi.

‘AKP korkusu yaratarak, AKP’yi güçlendirdiler’29 Mart seçiminin sonuçlar›n›n demokrasi güçleri aras›ndaki ay-r›flman›n görülmesi için de önemli oldu¤unun alt›n› çizen Kur,“Dostlar›m›z, halk›n söz hakk›n›n dahi olmad›¤› 5 y›ll›k prati¤in ya-ratt›¤› güvensizli¤i aflmaya dönük ortaya koydu¤umuz tüm öne-rileri reddedip halk›n kat›ld›¤› karar alma zeminlerinden ›srarlakaçmay› tercih ettiler. Ve bir AKP korkusu ve paranoyas› yarata-rak AKP’yi oldu¤undan daha büyük bir güç haline getirdiler, bes-lediler” diye konufltu.

‘Devrimci güçler seyirci kalm›flt›r’Seçim sürecindeki karalama politikas›n›n, belediyenin nas›l yöne-tilece¤iyle ilgili ipuçlar› sundu¤unu söyleyen Kur, “Kendisinden ol-mayan› d›fllamak ve ötekilefltirmek, kendisine benzeyene kadar‘terbiye’ etmek, devletin çok iyi bildi¤i bir politikad›r. Ancak bupolitika halka yabanc›d›r, halk›n güvenini de alamaz. Ama ne ya-z›k ki dostlar›m›z seçim sürecinde farkl› do¤rular› oldu¤u için ken-dilerinden ayr› düflmüfl bir oluflumu tereddüt etmeden ‘öteki’ ilanetmifl ve daha da vahimi ‘devlet yönlendirmesi’ ithamlar›yla ak›l-lara ziyan aç›klamalarda bulunmufllard›r. Ve ne yaz›k ki DTP d›fl›n-daki kurumlar›n temsilcileri ç›k›p olanlara ‘dur’ diyememifl, sessizkalarak devrimci dayan›flmada benzeri görülmemifl gedikler aç›l-mas›na seyirci kalm›fllard›r” dedi.

‘DDHD, önümüzdeki y›llarda Dersim’i yönetmeye adayd›r’DDHD’nin tüm gücüyle çal›flmalar›na devam edece¤ini söyleyenKur flöyle devam etti: “DDHD, Dersim halk›ndan ald›¤› güçle çal›fl-malar›n› kurumsallaflt›rarak, ulafl›lan seviyeyi daha da ileri tafl›ya-cakt›r. DDHD önümüzdeki y›llarda ‘Dersim’in her yerini yönetme-ye aday’ olacakt›r. Halk›m›z, DDHD ve ba¤›ms›z aday› Murat Kurflahs›nda kazanm›flt›r. Halk›m›z, eme¤i ve al›nteriyle yaratt›¤›DDHD etraf›nda daha fazla kenetlenerek, açt›¤› yolun devam›n›getirecek ve yenilemez en büyük gücün örgütlü bir halk gerçek-li¤i oldu¤unu gösterecektir.”

DERS‹M/Hozat/Mazgirt- Hozat'ta, ‘söz, yet-ki, karar’ fliar› ile yola ç›kan Yerel Demokra-si Platformu’nun ba¤›ms›z aday› Cevdet Ko-nak, tekrar belediye baflkan› seçildi. DHF,Hozat Halk Dayan›flmas›, Partizan, DTP veÖDP’nin oluflturdu¤u Hozat Yerel Demokra-si Platformu, Hozat’›n köylerinde, mahallele-rinde yapt›¤› seçim çal›flmas›ndan güçlü birbaflar›yla ç›kt›.

Düzen partilerine tokat gibi yan›tAKP ve CHP gibi düzen partilerinin seçim sü-recinde oluflturduklar› gerici rekabet orta-m›na, karalamalara ra¤men, can bedeli mü-cadeleler ile yarat›lan de¤erlere sad›k kalanHozat halk›, bu mücadelenin taraf› olan ku-rumlar›n ortak aday›n› yeniden seçti.

AKP ve CHP gibi partiler, seçimleri kazana-bilmek için, ifl vaatleri, karalama gibi yön-temlerle halk›n mücadele ile ortaya ç›km›flde¤erlerini yenmeye çal›flt›larsa da, baflar›l›olamad›lar.

Düzen partileri, Hozat gibi, kimli¤i belli olanbir yerelde, ‘devrimcilik’ maskesine de bü-ründüler.

“Bedel ödeyenlerin, devrimcilerin, halk ol-ma bilinci ve onuruyla yaflayan insanlar›nyeri CHP gibi düzen partileri de¤ildir” anlay›-fl› ile hareket eden Hozat Yerel DemokrasiPlatformu, düzen partilerine ciddi bir dersvermifl oldu.

Hozat’ta sand›klar›n aç›lmas›yla birlikte, sa-y›m sonlanana kadar merakla bekleyenhalk, sonuçlar›n gelmesiyle birlikte, Zübey-

de Han›m Lisesi’nden, “Söz, yetki, karar Ho-zat halk›na” sloganlar› eflli¤inde CumhuriyetMeydan›’na yürüdü. Burada Belediye Baflka-n› Cevdet Konak bir konuflma yapt›. Konak,“Kazanan Hozat halk› olmufltur” dedi.

Mazgirt halk› kazand›Dersim’in bu ilçesi, önceki befl y›ll›k dönem-de AKP’li belediye taraf›ndan ‘yönetildi’. Buseçim döneminde Mazgirt Demokratik HalkDayan›flmas›’n›n ba¤›ms›z aday› olan TekinTürkel, ittifak çabalar› sonucunda EMEP’denaday oldu. “Düzen partileri Mazgirt’e bir tekçivi bile çakmad›” diyerek, önceki belediyeyönetimini elefltiren Margirt’teki ittifak, ka-ralama çabalar›na ra¤men, Mazgirt halk›n›ndeste¤iyle belediye yönetimine geldi.

DDHD, seçim sürecini kamuoyuna de¤erlendirdi

Mazgirt Belediye Baflkan›Tekin Türkel

HOZAT

Page 5: 3 - 16 Nisan 2009 -  Sayı 152

53-16 Nisan 2009güncel

‘Mesnetsiz aç›klamalar, karalama ve tehditler gericidir, kabul edilemez’ “Dersim özgülünde ba¤›ms›z belediye baflkan aday› veDDHD flahs›nda Dersim halk› ve DHF, ulusal hareket tara-f›ndan yap›lan karalama, mesnetsiz itham ve tehdit içe-

rikli aç›klamalarla hedef gösterilmektedir. Bu geliflmele-ri kayg› verici buluyor ve kabul edilemez olarak de¤er-lendiriyoruz” denilen aç›klamada, “Halk›n örgütlü dev-rimci güçlerinin düflmanla ayn›laflt›r›lmas›n›n, sorumsuz-ca duygusal bir tepkiden ibaret oldu¤unu ve bunu k›na-d›¤›m›z› beyan ederek, geliflebilecek olumsuzluklardan

sözünü etti¤imiz aç›klama ve tehdit-kâr tutum sahiplerinin sorumlu ola-ca¤›n› belirtelim. Bu tehditlere fluveya bu flekilde destek olan herçevre de ayn› biçimde sorumlu ola-cakt›r” diye belirtildi. Aç›klamada,“Dost güçler aras›nda, karalama,sald›r›, tehdit gibi kabul edilemezyöntemlere son verilmelidir. En kü-çük bir olumsuzluk, ezilen ulus vehalka de¤il, gerici faflist hâkim s›n›f-lara hizmet edecektir. Unutulma-mal›d›r ki halk kitlelerine ve devri-min örgütlü güçlerine karfl› her tür-den bask› ve zor unsuru, kimdengelirse gelsin gericidir ve asla dakabul edilemezdir. Tüm ilgili kesim-leri sorumlu ve duyarl› olmaya da-vet ediyoruz.” denildi.

‘Devrimci yap›lar›n yaklafl›mlar› s›¤’Baz› devrimci yap›lar›n ilkelere ba¤-l› olmadan ve stratejik bak›fl aç›s›n-dan yoksun olarak sürece yaklaflt›-¤› ifade edilen aç›klama, günübirlik

ve anl›k ç›karlarla hareket eden anlay›fllar elefltirilerek,flöyle devam etti: “Dahas›, d›fl›ndaki devrimci yap›lanma-lar›, devrimin ve kendisinin de bir kazan›m› oldu¤unugöremeyecek kadar s›¤ bir yaklafl›m sergilemektedirler.Kendi d›fl›ndaki devrimci-demokrat güçlerin, bütün fark-l›l›klar›yla birlikte ayn› cephenin bileflenleri oldu¤u, dola-y›s›yla bunlar›n güçlenmesinin kendisinin de güçlenme-si anlam›na geldi¤i gerçe¤ini kabul etmeyerek, siyasalaç›dan mücadele edilip zay›flat›lmas› gereken güçlerolarak ele almaktad›r. Hâlbuki dostlar›n›n zay›flat›lma-s›n›n, bizzat kendisinin de zay›flamas› anlam›na gelece-¤ini görememektedirler.”

‘Devrimci politika pragmatizme kurban edilemez’Dersim’de yerel seçimler özgülünde yaflanan ayr›flmahakk›nda baz› devrimci, demokrat çevrelerin, ‘düflmanyönlendirmesi’ yorumu yapt›¤›na dikkat çekilen aç›kla-man›n devam›nda flu elefltirilere yer verildi: “Bu dostlar›-m›z ‘siyasette her fley mubaht›r’ anlay›fl›yla hareket et-tikleri için, bir türlü bu ayr›flmada, kendi yanl›fl politika-lar›ndan kaynaklanan yanlar›n› göremeyerek, devrimci-demokrat güçler aras›nda bir ilke olan devrimci yaklafl›-m›n s›n›rlar›n› aflarak, tan›mlamalar› oldukça hoyrat kul-lanmaktad›rlar. Üstelik bunu da pragmatist, tutars›z birflekilde, ‘dün dündür, bugün bugündür’ anlay›fl›yla sür-dürmektedirler. Dostlar›m›z, Dersim merkezdeki ba¤›m-s›z aday› ‘düflman yönlendirmesi’ olarak tan›mlay›p, bu-nun üzerinden siyaset yapmay› tercih ederlerken, ayn›yeni demokrasi güçlerinin Dersim merkez d›fl›nda birçokalanda kendileriyle birlikte hareket ettikleri gerçe¤iniönemsememektedirler. Bu siyasette tutars›zl›kt›r, ger-çekleri çarp›tarak burjuvaziye ait yöntemleri ilkesizcekullanma çizgisidir.”

‘Tüm ilgili kesimleri duyarl› olmaya davet ediyoruz’“Demokrasi talebiyle mücadele eden Kürt ulusal ha-reketinin, çeflitli yerellerde faflist düzene alternatif te-melde ve ayn› zamanda siyasal olarak ba¤›ms›z inisi-yatif biçiminde ortaya ç›kan halk iradesinin tercihineve bu demokratik hakka tahammül etmeyip sindire-memeleri, karalama, hakaret gibi demokratik normla-ra s›¤mayan tutumlar›n› aç›k tehditlere vard›rarak,Dersim halk iradesi ve halk›n örgütlü güçlerini sindir-meye çal›flmas› kayg› verici ve olumsuz bir geliflmeolarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. Özellikle Kürt ulusal ha-reketinin merkezi düzeyde, komünist ve devrimcihalk güçlerini düflmanla özdefltiren aç›klamalarda bu-lunmas›, ortam› provoke etme de¤erinde olup, nega-tif bir sorumluluk sergilenmektedir. KCK üyesi BozanTekin’in aç›klamas›, sa¤l›ks›z ve duygusal tepkidenibaret, talihsiz bir aç›klamad›r. Halk›n örgütlü devrim-ci-demokrat güçlerini ve Dersim halk› ile belediyebaflkan aday›n› düflmanla ayn›laflt›ran pervas›zl›klahedef göstermesi asla kabul edilir olamaz. Bu olum-suz yaklafl›m› k›nad›¤›m›z› aç›ktan beyan ediyoruz.Komünist ve devrimci güçler, Kürt ulusal hareketininhakl› mücadelesi ve tüm demokratik mücadelesinidesteklemektedir. Devrimci-demokrat ve ilerici güçleraras›ndaki sorunlar›n elefltiri-özelefltiri ve dostane ilifl-kiler içinde çözülmesinden yana oldu¤umuzu, bunuilkesel yaklafl›m›m›z olarak beyan ederiz. Dost güçleraras›nda, karalama, sald›r›, tehdit gibi kabul edilemezyöntemlere son verilmelidir. En küçük bir olumsuzluk,ezilen ulus ve halka de¤il, gerici faflist hâkim s›n›flarahizmet edecektir. Tüm ilgili kesimleri sorumlu ve du-yarl› olmaya davet ediyoruz.”

Halk›n örgütlü gücü ve iradesi esas oland›r

Haber Merkezi- Maoist Komünist Par-tisi (MKP), Obama’n›n ülkemizegelifline iliflkin bir aç›klama yapt›.Emperyalist sald›rganl›¤›n derin-lefltirilmesi için yeni planlar›n ya-p›ld›¤› vurgulanan aç›klamada,

ABD’nin Baflkan› Obama’ya karfl›tepki gösterilmesi ça¤r›s› yap›ld›.

‘ABD emperyalizmi sald›r›lar›n› derinlefltirecek’Emperyalist-kapitalist sistemin derinleflen krizini aflmakiçin farkl› seçenekleri uygulamay› öngördü¤ü belirtilenaç›klamada, “ABD emperyalizmi, son süreçte yapm›fl ol-du¤u seçimler üzerinden daha birkaç ay geçmeden bafl-kanl›k seçiminde galip ç›kan ‘Demokrat Parti’nin temsiletti¤i tekellerin ç›karlar› temelinde Barak Obama’n›n bafl-kanl›¤›nda yay›lmac›, ya¤mac›, ilhakç›, katliamc› kabinesi-ni oluflturur. Sömürgeci ve katliamc› kabine oluflur olufl-maz hemen d›fl politikada ata¤a geçip mevcut boflluklar›doldurman›n gayreti içine girer. Dünya kamuoyuna verdi-¤i beyanlarda da anlafl›laca¤› üzere ABD emperyalizminind›fl politikaya dair bir önceki yöneliminden hiç de farkl›olmad›¤›n› ve aksine mevcut bu yönelimin daha bir derin-lefltirilece¤i gerçekli¤ini de bir kez daha iffla etmifl olur”denilerek, ziyaretin birçok aç›dan halklar›m›za karfl› eko-nomik, siyasi, askeri, kültürel aç›dan sald›r›y› içerece¤ininalt› çizildi.

‘Türk devletinin daha iyi uflakl›k yapmas› sa¤lanacak’Afganistan ve Irak iflgalinde düfltü¤ü bataktan ç›kmak içinTürk devletinden çok daha etkin bir görev almas› sa¤la-naca¤› ifade edilen aç›klama flöyle devam etti: “Yine faflistTürk devletine, Kafkaslara ve orta do¤uya aç›lman›n ba-sama¤› olarak daha etkin tetikçilik misyonu biçeceklerdir.S›kça a¤›zlar›na pelesengek ettikleri ‘Il›ml› ‹slam Modeli’ile faflist Türk devletini bölgede ABD emperyalizmine da-ha iyi uflakl›k yapabilmesinin olanaklar›n› her bak›m›ndanzorlay›p, bu rolü daha etkin icra edebilmesi amaçlan-maktad›r.” Aç›klama flu ifadelerle sonland›r›ld›: “Maoistaktivistler, bafl haydut devletin baflkan› olan Obama’yatav›r al›p tepkimizi ortaya koymal›y›z. Ezilen-sömürülenmazlum halklar›n oluk oluk kan›n› döküp maddi ve ma-nevi de¤erlerini hoyratça talan eden bu kan emici yara-t›klar›n topraklar›m›z› kirletmesine asla izin vermeyelim.Ortaya koyaca¤›m›z tepki, sokaklar› tutuflturup, meydan-larda hesap sorma biçimde olmal›d›r. Halk savafl›n›n par›l-dayan siperlerine güç katmak için üstümüze düflen görevve sorumluluklarla ileri at›lal›m.”

‘Emperyalist haydutun topraklar›m›z› kirletmesineizin vermeyelim’

NATO’ya karfl› halk kurtuluflordular›n› yaratal›m

HABER MERKEZ‹- Maoist Komünist Partisi (MKP)bir bildiri yay›mlayarak, ABD öncülü¤ündekiPKK’nin tasfiyesi plan›na iliflkin de¤erlendir-mede bulunarak, bu plan do¤rultusundaönümüzdeki günlerde yap›lmas› düflünülen‘Kürt Konferans›’ aldatmacas›na dikkat çekti.Kürt ulusal hareketinin tasfiyesini öngören veemperyalist çözümü dayatan bu plan için,bölgedeki uflak devletlerin ABD öncülü¤ündemutabakat sa¤lad›klar›n›n alt› çizilen aç›kla-mada, bu sald›r›lara karfl› PKK’nin tarihten al-d›¤› ulusal devrimci özü ile karfl› koymas› ge-rekti¤i vurguland›. Ulusal ve devrimci hare-ketlere birleflme ça¤r›s› yapan Maoist Parti,aç›klamas›nda, “Emperyalist patentli, bilu-mum uflak, yerli feodal yönetim ve feodal-fa-flist burjuva devletlerin gerçeklefltirece¤i KürtKonferans›n›n kay›ts›z-koflulsuz teslimiyet vetasfiye manevralar›na hizmet etme içeri¤i veamac›na karfl› uyan›k olunmal›d›r” dedi.

‘PKK’nin devrimci niteli¤i emperyalistleri kayg›land›rmakt›r’Aç›klamada flu ifadelere yer verildi: “Kürtulusal hareketinin devrimci niteli¤i, bafltaemperyalistler olmak üzere, onlar›n iflbirlik-çi, uflak rejimlerini kayg›land›rmaktad›r. Çün-

kü y›llarca devrimci silahl› mücadelenin ürü-nü olarak geliflen PKK, bu sömürücü zalimle-rin konseptlerine uymamakta ve kay›ts›z,koflulsuz teslimiyete ve tasfiyeye karfl› di-renmektedir. PKK’nin siyasi alanda kendinimeflrulaflt›rma ya da kabul ettirmeye dönükpolitikalar›n› anlamakla birlikte; emperyalistpatentli, bilumum uflak, yerli feodal yönetimve feodal-faflist burjuva devletlerin gerçek-lefltirece¤i Kürt Konferans›n›n kay›ts›z-koflul-suz teslimiyet ve tasfiye manevralar›na hiz-met etme içeri¤i ve amac›na karfl› uyan›kolunmal›d›r.”

‘Kürt ulusunun emperyalist sisteme yedeklenmesi amaçlan›yor’“Dünya halklar› ve ezilen uluslar›n›n bafl düfl-man› ABD emperyalizminin bafl›n› çekti¤i em-peryalist sald›r› blo¤unun yeni dünya düzenieksenindeki Ortado¤u Projesi kapsam›ndayürüttü¤ü iflgal ve sömürü politikalar› iflbirlik-çi-uflak gerici faflist rejimler eliyle de boyutluolarak gerçeklefltiriliyor. Yeni sald›r› konsepti-ne uygun olarak, Güney Kürdistan’da emper-yalizme biat etmifl Kürt yönetimi ve Türkdevleti aras›ndaki çeflitli senaryolarla gerçek-lefltirilecek ‘Kürt Konferans›’; bilinmeli ki, Kürt

ulusal hareketinin tasfiye edilerek, Kürt ulu-sunun emperyalist dünya sisteminin bir par-ças› haline getirilmesini amaçlamaktad›r.”

‘Kürt Konferans›’na karfl› ilerici güçler biraraya gelmelidir’Aç›klama flu sözlerle sonland›r›ld›: “Yurtseverdevrimci Kürt ulusal hareketi, bugüne kadarbinlerce flehitle ve oldukça zor süreçlerdengeçerek yaratt›¤› de¤erleri, küçük k›r›nt›larafeda etmemelidir. Kanla yaz›lan devrimci Kürtulusal hareketinin tarihi miras› ve tecrübeleri,emperyalist oyunlara peflkefl çekilemez. Ka-y›ts›z-koflulsuz tam köleli¤i hedefleyerek, tas-fiye ve marjinallefltirme politikalar›yla yenimanevra ve senaryo konseptlerine karfl› tümnoktalarda alternatif teorik-pratik politikalargerçeklefltirilmelidir. ABD emperyalizmininorganizesiyle gerçeklefltirilecek olan KürtKonferans›na karfl› bütün demokrat, yurtse-ver, devrimci ve komünistler bu perspektiflehareket ederek, halklar›n kardeflli¤i fliar›ylamücadelesini ortaklaflt›rarak, yeni direniflmevzileri yaratmal›d›rlar. Kürt ulusu özgülün-de Türkiye-Kuzey Kürdistan halklar›n›n dev-rim mücadelesini de hedefleyen sözde ‘KürtKonferans›’na karfl› tüm ilerici güçler ortakideolojik mücadele yürütmelidirler.”

HABER MERKEZ‹-Maoist Komünist Partisi (MKP), Dersim’de yerel seçim sürecinde yaflananlara iliflkin yapt›¤› aç›klamada, “Dost güçler aras›nda karalama, sald›r›, tehdit gi-bi kabul edilemez yöntemlere son verilmeli” dedi. Ba¤›ms›z siyasi çizgiden taviz verilemeyece¤inin ve halk›n örgütlü gücünün esas oldu¤unun alt›n› çizen Maoist Parti,yaflanan olumsuzluklara iliflkin de¤erlendirme yaparak, “Tüm enerjimizle Dersim halk›n›n ba¤›ms›z iradesinin yan›nda oldu¤umuzu aç›kça beyan ediyoruz” dedi.

‘Emperyalist çözüm plan›na karfl› ç›kal›m’

Emperyalizme ve savafl örgütü NATO’yakarfl› halk ordular›n›n yarat›lmas›n›n öne-mine vurgu yap›lan aç›klama flu sözlerlesonland›r›ld›: “Gelinen aflamada sistem içiçözüm aray›fllar›, dünyan›n kapitalist-em-peryalist sistem taraf›ndan düzeltilebilece-¤i hayalleri pratikte tamamen bofla ç›km›fl-t›r. Dünya halklar›n›n tek kurtuluflunundevrimle olaca¤› daha da kan›tl› ve yak›c›hale gelmifltir. Türkiye Kuzey Kürdistanco¤rafyas›ndaki tüm ilerici, yurtsever, de-mokrat, devrimci ve komünistler olarak,görevimiz, dünya halklar›n›n kurtuluflununco¤rafyam›zdaki görevinin üzerimize yük-ledi¤i sorumluluklar› yerine getirebilmekiçin çaba harcamakt›r. Tarih bize, ‘bir halk›nordusu yoksa, emperyalist gerici ordularkarfl›s›nda yenilmekten kurtulamaz’ prati-¤ini kan›tlamaktad›r. Güçlü bir komünistpartisi ve onun önderli¤inde bir k›z›l orduve s›n›f ittifak›na dayal› devrimin dostlar›-n›n birlefltirilmesi NATO vb. tüm iflgalci vekatliamc› güçleri yenerek kazanmam›z›ntek anahtar›d›r. Komünist partileri önderli-¤indeki halk kurtulufl ordular›n› destekle-yerek halk›n kendi kaderini eline alabilme-si için ordulaflmas›n› sa¤lamal›y›z.”

Emperyalistlerin yaflad›¤› krizi halkalara fa-tura etmek istedi¤i, halklar›n örgütlenme-sine karfl› haz›rl›k yap›ld›¤› belirtilen aç›kla-mada flöyle denildi: “Emperyalistlerin yap-t›¤› planlamalara bak›l›rsa flimdiden dünyahalklar› yaflanan yeni krizin sonuçlar›n› da-ha fazla iflsizlik, daha fazla yoksullaflma,daha fazla açl›k, sald›r›, katliam ve yozlafl-ma olarak yaflayacaklard›r. Bu gerici sald›-r›lara karfl› halklar›n hakl› ve meflru tepki-lerinin güçlü olaca¤›n› bilen emperyalistlerbir yandan krizlerini atlatmak için yeniekonomik sald›r› paketleri haz›rlarken biryandan da ilerici güçlerin örgütlenmesiniengelleyecek güvenlik yasalar›n› hayatauygulamaktad›rlar. Uluslararas› alanda ku-rulan di¤er gerici emperyalist kurumlaraek olarak askeri örgütleri NATO vb. kurum-lar› arac›l›¤›yla sürekli tecrübelerini payla-flarak dünya halklar›na karfl› haz›rl›k yap-maktad›rlar.”

Haber Merkezi- Maoist Komünist Partisi (MKP),1-5 Nisan tarihlerinde toplanan NATO zirve-sine karfl› bir aç›klama yapt›. “Emperyalisttekeller yaflad›¤› derin kriz nedeniyle yeniçareler arama pefline düflmüfl durumdad›r-lar” denilen aç›klamada, “Dünya halklar›nasömürü ve katliam politikalar›yla sald›ranemperyalist tekellerin ordusu NATO'yuhalklar›n kurtulufl ordular›n› yaratarak ye-nelim” ça¤r›s› yap›ld›.

‘Bir halk›n ordusu yoksa yenilmekten kurtulamaz’

‘NATO dünya halklar›nakarfl› haz›rl›k yapmaktad›r’

Page 6: 3 - 16 Nisan 2009 -  Sayı 152

6 3-16 Nisan 2009 emek

Krizin etkisi her geçen gün derinleflirken, ifl-sizlik milyonlarla ifade edilirken, yoksulluk ar-tarken hükümetin aç›klad›¤› kendinden men-kul ‘önlem’ paketleri, halkla dalga geçer nite-likte. Baflbakan Erdo¤an ve flürekâs› bir yan-dan ‘Kriz bizi te¤et geçecek’ derken, di¤er ta-raftan krizin etkisini görmüfl olacak ki paketaç›klayarak deli¤i büyüyen ekonomiyi yama-maya çal›fl›yor. 5. paketi yerel seçim mitingle-rinde ‘övünerek’ aç›klayan Erdo¤an, “gerekir-se baflka paketler de” açar›z dedi. Halk›n al›-m› teflvik edilerek iç talebi canland›rmay›amaçlayan paketin marifeti ÖTV ve KDV gibivergi indirimleriyle s›n›rl›. ÖTV ve KDV’de ön-görülen indirim ise 3 ayl›k süreyi kapsayacak.Yani indirimler geçici bir süre için.‹ndirimler KOB‹’lerin stoklar›n› eritmek için: Aç›kla-nan pakete göre mobilya, büro makineleri,bilgisayar, ifl makineleri ve ticari gayrimen-kullerden al›nan KDV 3 ay süreyle yüzde 8’eçekiliyor. Konut, iflyeri ve di¤er tüm emlakal›m sat›mlar›nda al›c› ve sat›c›lardan al›nan

binde 15’lik tapu harc› binde 5’e indiriliyor.KOB‹’lerin ifl makinelerindeki yüzde 18’likKDV, yüzde 8’e indiriliyor. Pakette ayr›ca Ha-zine ve TOBB taraf›ndan KOB‹’lere garantilikredi veriliyor. Bu önlem sayesinde finans-man s›k›nt›s› çeken flirketlerin iflyerlerine im-kân sa¤land›¤› gibi, KOB‹’lerin elindeki stokla-r›n eritilmesi amaçlan›yor.Halk›n arabaya de¤il, ekme¤e ihtiyac› var: Aç›kla-nan paket krizi yamamaya çal›flmaktan biranlam ifade etmemekle birlikte, yoksul halk›nyarar›na yönelik herhangi bir fley yok. Ziraaç›klanan vergi indirimi otomobil, emlak, büromalzemeleri, beyaz eflya, KOB‹’lerin ifl makine-leri vb noktalarda indirim getiriyor. ÖTV veKDV’deki geçici indirim, en temel tüketimmaddelerinde geçerli de¤il. Yani paketin için-de yoksul halk›n, yoksullu¤un, iflsizli¤in esa-mesi yok. Krizle de birlikte iflsizli¤in had safha-da oldu¤u, yoksullu¤un giderek t›rmand›¤› birdurumda arabalara, ifl makinelerine, gayri-menkullere geçici indirim getirilmesi e¤reti

duruyor. Oysa her geçen gün yoksul ve yok-sunlaflan halk›n temel g›dalar› alacak imkâna,ifle, ekme¤e ihtiyac› var.Sermayeye indirim var, asgari ücretten al›nan ver-giye yok!: Yüz binlerce iflçi ve milyonlarca yok-sul günlük yaflam›n› idame etmede zorlan›r-ken, temel g›da ihtiyac›n› karfl›layamazkenaraba ve ev al›m›n› teflvik etmeye çal›fl›lmas›vergi indirim önleminin kimin ifline yarayaca-¤› sorusu oldukça aç›k. Üstelik yüz binlerce ifl-çinin araba ya da ev alma koflulunun imkan-s›z oldu¤u gerçekli¤i ortadayken. Eve, araba-ya vergi indirimi getirilirken, halk›n ödemektezorland›¤› ve onlar için ciddi bir sorun olanelektrik, su, do¤algaz ve temel g›da ürünlerin-de herhangi bir indirim söz konusu de¤il. Sözkonusu pakette sermaye sahiplerine garanti-li kredi verilirken, ihtiyaç al›m› kolaylaflt›r›l›r-ken; ev kiras›n› bile karfl›layamayan iflçilerinbir arpa boyundaki asgari ücretinden al›nanvergilerde bir indirim yap›lm›yor!

Hükümetin ‘önlem’ paketi yoksula de¤il, sermayeyeYüksek Ö¤retim Kurumu (YÖK), 2547 Sa-y›l› Kanunu’nda de¤ifliklik öngören birtaslak haz›rlad›klar›n› belirterek, ö¤retimüyelerinin art›k k›smi statüde çal›flmaya-caklar›n› bildirdi. Tüm ö¤retim görevlileri-ni kapsayacak ve tam gün çal›flmas›n›öngören bu düzenlemeye göre, ö¤retimgörevlileri art›k kendi iflini yapacak. Böy-le bir düzenleme daha önce Sa¤l›k Ba-kanl›¤›’nca düflünülmüfl ve sadece t›p fa-kültelerini kapsamaktayd›. YÖK, ö¤retimüyesinin tam gün statüsüyle çal›flmas›n›sa¤laman›n döner sermaye üzerinden bukiflinin d›flar›ya hizmet verebilmesine im-kân tan›mak ve bu hizmet karfl›l›¤›nda dakendisini tatmin edecek bir ücret alabil-mesi flart›yla ancak mümkün olabilece¤i-ni belirtiyor. Dolay›s›yla ö¤retim görevli-lerinin d›flar›ya hizmet vermesi, dönersermaye iflletmesi üzerinden mümkünolacak. YÖK, ö¤retim üyelerinin sadecemaafla ba¤l› olarak çal›flmayacaklar›n›,performansa dayal› gelir elde etme im-kân›n›n ortaya ç›kaca¤›n› ifade ediyor.Tam gün çal›flman›n dayatma oldu¤unu,ö¤retim sürecinde s›k›nt›lar yarataca¤›n›ifade eden ö¤retim görevlileri, bu uygula-mayla üniversitelerin özellefltirme zihni-yetiyle ticaretlefltirilmek istendi¤inin alt›-n› çiziyor.

‹ZM‹R- Özellefltirilen Erdemir demir çelikfabrikas›, zarara u¤rad›klar› krizden etki-lendikleri bahanesiyle iflçilerin ifline sonveriyor. Türk Mimarlar ve MühendislerOdalar› Birli¤i Makine Mühendisleri Odas›Yönetim Kurulu Baflkan› Emin Korkmazkonuya iliflkin yapt›¤› bas›n aç›klamas›n-da iflten atmalar›n durdurulmas›n› istedi.Korkmaz, Erdemir’in 3 ayda bir y›ll›k za-rara u¤rad›¤›n› ve Erdemir yöneticilerinin‘kriz f›rsatç›l›¤›’ yaparak çal›flanlar› ifltenç›kartt›¤›n› belirtti. Erdemir iflletmesininzarar›n›n ve kötü yönetim faturas›n›n ifl-çilere ç›kar›ld›¤›n›n alt›n› çizen Kormaz,aç›klamas›na flöyle devam etti: “Erdemiryöneticileri, gönüllü emeklilik diyerek 3-5 y›ll›k çal›flanlar›n› bile iflten atmaya ça-l›fl›yor. Erdemir’in özellefltirilmesini en-gellemek ad›na yürüttü¤ümüz hukukimücadelede hakl›yd›k ve gün geçtikçehakl›l›¤›m›z daha çok ortaya ç›k›yor. Yar-g› karar›na karfl›n gerçeklefltirilen Erde-mir özellefltirmesi, ülkemiz sanayi çöküflsürecinde iken durdurulmal›, kamu yö-netimine devredilmeli ve iflten ç›karma-lara son verilmelidir.”

KAYSER‹- AKP’nin en ‘güçlü’ oldu¤u ve ka-lesi olarak görülen Kayseri’de krize vehükümete tepki var. ‘Kriz bizi te¤et ge-çer’ diyen Baflbakan ve hükümetine öf-keli olan iflçiler, geçim s›k›nt›s› çektikleri-ni belirttiler. Baflbakan mitinglerde s›k›l-madan ‘evet yüzde 13 iflsizimiz var’, Ma-liye Bakan› Kemal Unak›tan ise bildikpiflkinli¤iyle, ‘Kriz dünyan›n krizi. Di¤erülkeler inim inim inliyor’ ya da utanmaz-ca ‘torbada yoksa bir fley yapm›yorum’derken, Kayseri’de kendi kat›l›mlar›ylaaç›lan fabrikalar›n iflçileri iflinden oluyor.

‘Hani kriz bizi etkilemeyecekti ey baflbakan’ Krizin kendilerini iflsiz b›rakt›¤›n› ve geçims›k›nt›s› yaflad›klar›n› ifade eden Kayseriliiflçiler, kurduklar› serbest kürsüde hükü-mete tepkilerini dile getirdiler. Baflbaka-na seslenen iflçiler, “‹ntihar m› edelim, h›r-s›zl›k m› yapal›m, hani kriz bizi etkileme-yecekti, ey baflbakan duyuyor musun bi-zi” diyerek öfkelerini dile getirdiler. Ey-lemde konuflan iflçiler, “Art›k ekmek asla-n›n midesinde bile de¤il ki alal›m, aslanyok art›k, bizler ne yapacaksak kendimizyapaca¤›z örgütlenmekten baflka çareyok” diyerek birlik ça¤r›s› yapt›. ‹flçi veemekçi olarak kendilerinin birçok fleyiüretmelerine ra¤men neden bunlar›n sa-hibi olamad›klar›n› ifade eden bir iflçi, “Ozaman birleflip bu haramzadelere dersverelim, hepsi flimdi kap› kap› oy peflin-deler niye flimdi yan›m›zda de¤iller” dedi.Tepkilerini dile getiren iflçiler, eylemlerinedevam edeceklerini belirttiler.

ÖÖ¤¤rreettiimm üüyyeelleerriinneettaamm ggüünn ççaall››flflmmaauuyygguullaammaass›› ggeelliiyyoorr

KKrriizz bbaahhaanneessiiyylleeEErrddeemmiirr ddee iiflflççiilleerriinniiflfliinnee ssoonn vveerriiyyoorr

AAKKPP’’nniinn ‘‘kkaalleessii’’ KKaayysseerrii’’ddee iiflflççiilleerr ööffkkeellii

MERS‹N- Neo-liberal y›k›m politikalar› çerçevesindeegemenler taraf›ndan ülkemizde pervas›zca uygula-nan özellefltirme sald›r›s› her alanda oldu¤u gibi li-manlar› da vuruyor. Her geçen gün artan bu sald›r›lar-da iflçilerin ekonomik-sosyal ve demokratik haklar›gasp ediliyor. Bu sald›r›lardan nasibini alan Mersin Li-man› bunlardan sadece bir tanesi. Sendikal› olduklar›için iflten at›lan Mersin Liman› iflçileri, Ocak ay›ndanberi aileleri ve demokratik kitle örgütlerinin deste¤iy-le demokratik haklar› için, ifllerine geri dönebilmekiçin direnifllerini büyüterek sürdürüyor.

Her sabah liman kaps› önünde bir araya geliyorlar ‹flten ç›kar›lan iflçi say›s›n›n 124’e yükseldi¤i Mersin Li-man›’nda direniflteki iflçiler, her sabah liman kap›s›önünde bir araya gelerek, çal›flmay› sürdüren iflçilerleberaber akflam saatlerine kadar çal›flma haklar› içinmücadele veriyor. Mersin Liman›’n›n 2007’nin May›say›nda özellefltirildi¤ini ve 36 y›ll›¤›na uluslararas› li-man iflletmesi tekeli olan Singapur kökenli PSA ile Ak-fen’in ortakl›¤›nda kurulan MPI adl› firmaya verildi¤inikaydeden iflçiler, yükleme-boflaltma ve nakliye iflleri-ni alan AKAN-SEL adl› bir tafleron firmada çal›flt›klar›n›belirtiyorlar. Çal›flt›r›ld›klar› koflullar› ise flöyle anlat›-yorlar: “Gerçekten AKAN-SEL bünyesinde çal›flan iflçi-ler köle koflullar›n› arat›r derecede çal›flt›r›yorlar. Gece,özellikle floför arkadafllar›n, yedi buçuk saatten fazlaçal›flmalar› yasakken, fazla mesai yapt›rmak bile ya-sakken, 13 saate vard›r›lan çal›flmalar yapt›r›l›yor ar-kadafllar›m›za. Tabii gittikçe iflçiler içerisinde sesleryükselmeye bafll›yor, bir araya gelme ihtiyac› duyma-ya bafll›yorlar ve hatta geçti¤imiz y›l›n Eylül ay›ndayükleme ve boflaltmada çal›flan arkadafllar›m›z koflul-lar›n›n düzeltilmesi ve ücretlerinin yükseltilmesi tale-biyle iki gün ifl b›rakma eylemi yapt›lar.”

‘Sokak sokak, ev ev dolaflt›k’‹fl yerindeki huzursuzlu¤un kendilerini sendikayayönlendirdi¤ini ifade eden iflçiler, sendikal örgütlen-

meye nas›l gittiklerini ve greve gitme nedenleri flöy-le aktar›yorlar: “Sendikam›z ile tan›flmam›z geçti¤imizy›l Haziran ay›nda oldu; iki arkadafl›m›z gidip ifl yerin-deki huzursuzlu¤u sendikam›zla paylaflt›. Bunun üze-rine sendikam›z gerekli çal›flmalar› bafllat›yor. Tabi-i ki liman da bir ifl yeri, bir ifl kolu oldu¤u için ve ileri-de bir sorun yaflanmamas› için öncelikli olarak iflkolutespiti istendi. Bakanl›k incelemesi 25 Eylül’de resmigazetede yay›nlamd›. Yasaya göre itiraz süresini debekleyerek ekim ay› sonlar›na do¤ru burada bir ör-gütlenme çal›flmas› bafllatt›k. Sokak sokak, ev ev do-laflarak arkadafllar›m›z›n mahallelerine öncü arkadafl-lar›m›z› bu iflin örgütleyicileri olarak sorumlu ve gö-revlendirmeler yaparak k›sa süre içinde yasalar›n ara-d›¤› say› ço¤unlu¤unu sa¤layarak 30 Aral›k tarihindeço¤unluk tespit baflvurusu yapt›k.”

‘Sendikal çal›flmay› duyan patron bizi tehdit etti’Sendikal çal›flman›n duyulmas›ndan sonra patronun,önce tehditlerle iflçileri sendikadan koparmaya, ifltenistifa ettirmeye çal›flt›¤›n› söyleyen iflçiler, buna karfl›direndiklerini flu sözlerle anlat›yorlar: “Bunda baflar›l›olamay›nca 5 Ocak tarihinde 61 arkadafl›m›z›-üyemi-zi iflten ç›kard›. 6 Ocak’ta hemen Liman’›n A-Kap›s›önünde, çal›flan, iflten ç›kar›lan arkadafllar›m›z efl veçocuklar›yla birlikte, emek ve demokrasi güçlerininkat›l›m› ve deste¤iyle buradaki örgütlenme mücade-lesine sald›r›y› ve örgütlenme mücadelemizin süreci-ni bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirerek kamuoyu ilepaylaflt›k. Bunun arkas›ndan da burada direnifl baflla-t›ld› ve direnifli kararl›l›kla birbirimizden çok fley ö¤re-nerek sürdürüyoruz.”

‘Ortak hedeflerimiz için yan yana mücadele etmeyi ö¤rendik’ Arap, Kürt ve Türk kökenli iflçilerin oldu¤unu belirteniflçiler, daha önce aralar›nda rekabet oldu¤unu, dire-niflle birlikte ortak hedefleri için yana yana mücadele

etmeyi ö¤rendiklerini alt›n› çiziyorlar. “Bu direniflinkendisine has bir yan› var; birçok ifl yerinde örgütlen-me çal›flmas›, birçok iflyerinde direnifl örgütleyen birsendika olarak burada, özellikle çal›flan üyelerimizin,hala, iflten ç›kar›lan bizlere-üyelerimize sahip ç›k›yorolmas› bu kadar tehdit ve s›rf sahip ç›k›ld›¤› için bu ka-dar arkadafl›m›z›n iflten ç›kar›lm›fl olmas›na ra¤menhala her akflam 17:30’da bizler ve içeride çal›flan üye-lerimiz yumruklar›n› s›karak sloganlarla Liman’›n için-den ç›k›yor, direniflte olan üyelerimizle bulufluyor veburada ortak talepler hayk›r›l›yor ve birlikte da¤›l›yo-ruz. Ayn› fley sabah ifl bafl› yaparken de gerçeklefliyor.Patronun en çok hazmedemedi¤i, ortadan kald›rmayaçal›flt›¤› görüntü bu. Biz de ›srarla ve inatla bunu de-vam ettiriyoruz. Bu kararl›l›¤›m›z› sürdürüyoruz.”

‘E¤er baflar›rsak di¤er limanlara da s›çrayacak’“Bu mücadelede örgütleme sürecini direnifl boyuncasendikam›zla birlikte yap›yoruz; her karar› birlikte al›-yoruz, her fleyi birlikte paylafl›yoruz. Deneyimlerimizi,deneyimlerimizden biriktirdiklerimizi, arkadafllar›m›z-la iflyerinin özgün koflullar›n› birlikte harmanlayaraksorunu çözecek araçlar yarat›yoruz ve mücadeleyibüyüterek sürdürüyoruz” diyen iflçiler, mücadeleninbaflar›ya ulaflmas›n› istiyorlar. Özellefltirilme sonucun-da örgütlülüklerinin da¤›t›ld›¤›n›, direniflle birlikte ör-gütlenme seferberli¤i içine girdiklerini ifade eden iflçi-lere, direnifllerine dair beklentilerini sordu¤umuzda flucevab› al›yoruz. “Atefl buradan yak›ld› ve e¤er baflar›-ya ulaflacaksa bu Mersin’in baflar›s› olacakt›r. E¤er ba-flar› olacaksa bu ilk Mersin Liman›’nda bafllayacak vegiderek di¤er limanlara da s›çrayacakt›r.”

‘Çocuklar›m›z o günkü derslerini direnifl çad›r›nda ald›lar’Kundaktaki bebekleriyle, 85 yafl›ndaki dedeleri-nine-leriyle direnifllerini güçlendirdiklerini büyük bir heye-canla ve güvenle ifade ederken; mücadelelerinin nekadar onurlu oldu¤unu flöyle ifade ediyorlar: “Biz hepflunu söylüyoruz. Buradaki baflar› sadece AKAN-SEL ifl-çilerinin, sendikam›z›n bir baflar›s› olmayacakt›r. Bura-daki baflar› demokrasi baflar›s› olacakt›r; buradaki ba-flar› Türkiye iflçi s›n›f›n›n bir baflar›s› olacakt›r; baflar›emek ve demokrasi güçlerinin baflar›s› olacakt›r. Çün-kü gerçekten çok onurlu bir mücadele bu; gerçeklefl-tirdi¤imiz eylemler üyelerimizin kundaktaki bebekle-riyle, 85 yafl›ndaki dedeleri-ninelerinin kat›l›m›yla güç-leniyor. Efllerimiz, ailelerimiz ve bizim ‘küçük general-ler’ ad›n› takt›¤›m›z çocuklar›m›z özellikle direniflin enönünde, en kararl› sloganlar hayk›ran bir tutum içeri-sindeler. Geçti¤imiz günlerde gerçeklefltirdi¤imiz eyle-me çocuklar›m›z önlükleri ile kat›ld›lar. O günkü ders-lerini direnifl çad›r›nda ald›lar. ‹flverene buradan ses-lenmemiz fludur: Bugün buradan bu direniflten ö¤re-niyor çocuklar. Yar›n senin s›rt›ndakilerin yakas›na,burada ö¤renen çocuklar daha güçlü yap›flacaklar! ‹fl-çileri onursuzlaflt›rmaya gücünüz yetmeyecek. Çal›flaniflçi ile iflten ç›kar›lan iflçinin dayan›flmas›n› engelleme-ye gücünüz yetmeyecek. Biz kazanana kadar ki hepsloganlar›m›zla hayk›r›yoruz sendika limana halaylar-la girecek diye. Evet, Liman’a halaylarla girene kadarmücadelemizi devam ettirmekte kararl›y›z.”

Liman iflçileri mücadeleyi büyüterek sürdürüyor

‘Örgütlü emek,özgür bas›n;yaflas›n örgütlümücadelemiz’

‹STANBUL- Sendikal haklar› için 13 fiu-

bat’ta Ahmet Çal›k (Turkuvaz Medya Gru-

bu) yönetimindeki Sabah-ATV’de grev

bafllatan bas›n emekçileri eylemlerini sür-

dürüyor. Türkiye Gazeteciler Derne¤i (TGD)

üyeleriyle birlikte Taksim Tramvay Dura-

¤›’ndan Galatasaray Meydan›’na yürüyüfl

eylemi gerçeklefltiren Sabah-ATV çal›flan-

lar›, Çal›k’›n sendika düflmanl›¤›na dikkat

çekti. Eylemde, “Örgütlü emek, özgür ba-

s›n”, “Sabah’a boykot, greve destek”, “Ya-

flas›n s›n›f dayan›flmas›” sloganlar› at›l›rken,

grup ad›na aç›klama yapan Alper Tunga

Çatal, tüm olumsuzluklara karfl› mücadele

etmenin kazan›mlar›na vurgu yapt›.

‘Emekçilerin dayan›flmas› bize umut verdi’Greve bafllad›klar› zaman patronlardan,

“Di¤er medya patronlar› ile anlaflt›k. Bura-dan sendikal sebeplerle kovulanlar hiçbirgazetede çal›flamayacak” fleklinde tehdit-ler ald›klar›n› dile getiren Çatal, “Bu grevdebize umut veren çok güzel fleyler de ö¤-rendik. Hiçbir medya grubu grevimize teksat›r bile ay›rmazken bizleri yaln›z b›rak-mayan yürekli ‘alternatif medya’ mensup-lar›n›n bulundu¤unu… ‘Turkuvaz iflçisi yal-n›z de¤ildir’ hayk›r›fllar›yla çal›flt›¤›m›z pla-

zan›n önünü inleten emekçilerin dayan›fl-mas›n›n, umutsuzlu¤a kap›ld›¤›m›z günler-de halen çal›flanlara bir umut ›fl›¤› verebil-di¤ini de ö¤rendik” dedi. Çatal, mücadeleettikleri için rahat ve gururlu olduklar›n›söyleyerek flunlar› dile getirdi: “Sonundakazanaca¤›m›za inan›yoruz. Çünkü düzenne kadar aksini dayatsa da baflka bir dün-yan›n mümkün oldu¤una inan›yoruz. Ya-flas›n örgütlü mücadelemiz.”

Mücadelede kararl› olduklar›n› ve sen-dikay› limana halaylarla getireceklerinivurgulayan iflçiler, direniflte yazd›klar›flu marfl› hep birlikte hayk›r›yorlar:

Ya¤mur çamur demeden her gün dire-nece¤izSendika hakk›m›zd›r bunu isteyece¤iz

Vur vur inlesin MPI dinlesinVur vur inlesin AKAN-SEL dinlesinSendika hakk›m›zd›r bunu engelleye-mezsinSendika limana halaylarla girecek‹flçilerin birli¤i sermayeyi yenecekSendika bu limana halaylarla girecek

Vur vur inlesin MPI dinlesinVur vur inlesin AKAN-SEL dinlesinSendika hakk›m›zd›r bunu engelleye-mezsin‹flçiye uzanan eller k›r›ls›n!

‘Sendika bu limanahalaylarla girecek’

Page 7: 3 - 16 Nisan 2009 -  Sayı 152

73-16 Nisan 2009kad›n

‹ngiltere'de yap›lan bir araflt›rma, eviçinde yap›lmas› gereken ifllerin ‘so-rumlusu’ olarak de¤erlendirilen kad›n-lar›n eme¤inin nas›l bir sömürü a¤› içe-risinde oldu¤unu ortaya koyuyor. Ka-d›n›n ‘ikinci cins’ olarak de¤erlendiril-di¤i erkek egemen sistem içerisinde ev-ler, kad›nlar›n ilgilenmekle yükümlüoldu¤u bir alan olarak görülüyor. Budurum kad›nlar›n ev içerisinde harca-d›¤› eme¤i görülmez hale getiriyor. Ka-d›nlar evde yapt›klar› ifller için hiçbirücrete ya da sosyal güvenceye tabi tu-tulmazken, emekleri ise sömürü cende-resine al›n›yor. ‹ngiltere'de yap›lan biraraflt›rmaya göre iflsiz kad›nlar ev iflle-rine haftada 74 saat vakit harc›yorlar.

E¤er bu ifl ücretli olarak bir iflçiye yap-t›r›lm›fl olsayd› bu kifliye 32 bin 812sterlin (yaklafl›k 80 bin lira) ödenmesigerekecekti. D›flar›da tam zamanl› çal›-flan bir kad›n›n ise haftada 55 saati evifli yapmakla geçiyor. Kad›nlar çocukbak›m›na ise haftada 33 saatlerini ay›-r›yor. Araflt›rmaya göre, kad›nlar›nyapt›¤› ev ifllerinin y›ll›k de¤eri ise2005’te yap›lan benzeri bir araflt›rma-dakine göre 8 bin sterlin (yaklafl›k 20bin lira) artt›. Kad›n eme¤inin en çoksömürüldü¤ü dünya ülkelerinden birisiolan ülkemizde yap›lacak olan benzeribir araflt›rma ise, bu rakamlar›n çokdaha üzerine ç›kacakt›r.

Do¤al bir sömürü a¤› “ev han›ml›¤›(!)”Erkek egemen sistem içerisinde a¤›r bask›lara maruz kalan kad›n-lar›n u¤rad›¤› fliddet ve ölümler her geçen gün art›yor. Kad›na uy-gulanan fliddetin neredeyse hiçbir cayd›r›c› cezaya tabi tutulma-d›¤› Federe Kürt Bölgesi'nde fliddete maruz kalan ve hayat›n› kay-beden kad›nlar›n say›s› her geçen gün art›yor. Gerici egemenlerin geleneksel fliddet ve bask› uygulamalar› ilebesledi¤i bölgede kad›nlar bedenlerini yakarak intihar ediyor. Sa-vafl ve katliamlar›n yo¤un yafland›¤› bölgede 'intihar' olarak aç›k-lanan kad›n ölümleri toplu k›y›ma dönüflmüfl durumda. Resmi ra-kamlara göre, geçen y›l›n ilk sekiz ay›nda 215 kad›n gördü¤ü bas-k› ve fliddet sonucu bedenini yakarak hayat›n› kaybetti. Ayn› dö-nemde 80 kad›n ise aileleri veya yak›nlar› taraf›ndan öldürüldü.Resmi rakamlar böyle iken, bölgedeki kad›n haklar› savunucular›ise bu rakamlar›n daha fazla oldu¤unu belirtiyor. Her geçen günart›fl gösteren kad›n ölüm rakamlar›ndaki intihar olaylar›n›n isehastane kay›tlar›na göre intihar olmad›¤› kaydediliyor. Kaynakla-ra göre intihar etti¤i ileri sürülen bu kad›nlar›n ço¤u öldürülerekintihar süsü verilmifl. Yasal yapt›r›mlar›n hayli yetersiz kald›¤› böl-gede hükümet ise artan bu katliamlara karfl› idari hiçbir önlem al-m›yor ve rakamlar her geçen gün art›yor.

Önce yak›l›yorlarsonra intihar deniyor

Her gün bir biri ard›na aç›klanan istatistik veriler, iflçi veemekçilerin derin yoksulluk içerisine girece¤inin sinyalle-rini verirken, iflçiler ise uzun zamand›r duymad›klar› birkavram› hat›rl›yorlar; ‘Direnifl!’ Bir tarafta Baflbakan Erdo-¤an “krizin te¤et geçmeyece¤iz” konusundaki ›srarlar›n›“iflini bilenlere kriz yok!” sözleriyle devam ettiriyor. Ülke-nin birçok yerinde kad›nlar haklar› için, at›ld›klar› ifllerinegeri dönebilmek için, verilmeyen maafllar›n› almak için,sendikal haklar› için mücadele veriyor, verdikleri mücade-le onlar› bir araya getiriyor, direnifllerini büyütüyorlar. DE-SA’da, Günsafl’ta, Simtel’de, K›z›lay’da, ATV-Sabah’ta, ME-HA’da ve daha birçok iflyerinde-fabrikada direnen kad›n-lar, hakl› olduklar›n›n fark›na vararak baflkald›r›yor. Hakla-r› konusunda bilinçlenen kad›n iflçiler, örgütlenmenin, bir-likte mücadele etmenin öneminin fark›na var›yor. Ve mü-cadeleden ö¤renen kad›nlar, sermayenin, sermaye sahip-lerinin, sömürünün, bask›n›n ne oldu¤unu görüyor; dahada önemlisi devletin, egemenlerin yan›nda oldu¤unu, ser-mayeden, patronlardan yana oldu¤unu daha aç›k bir fle-kilde görüyor.

Gülenci MEHA patronu ‘ifli bilenlerden’MEHA Giyim patronu da krizde ‘iflini bilen patronlardan!’Fetullah Gülen'ci ve Gülen dershanelerinden olan Ana-fen’de yönetim kurulu üyesi olan MEHA patronu HabibKuruahmet, “kriz var, iflas ettim” diyerek 117 iflçisini hiçbir

haklar›n› vermeden iflten att›. ‹flten at›lanlar›n 80’i 4Mart'tan buyana fabrika önünde direniflteler. Direniflteolanlar›n büyük ço¤unlu¤u ise kad›n. 50 kadar kad›n›nMEHA patronuna karfl› kararl› ve azimli duruflu ise, ‘sessiz,korkak’ olarak tan›mlanan kad›nlar›n ekme¤i için nas›lmücadele edebilece¤inin ifadesi. MEHA fabrikas›n›n önün-

de kurulan çad›rda haklar›n› almak için direnen evli, be-kâr, çocuklu, türbanl›, bafl› aç›k kad›nlar, erkek iflçilerleomuz omuza verdikleri mücadelede sonuna kadar gitme-nin kararl›l›¤›ndalar. Görüfllerini, direnifllerini yürüttükleriçad›rlarda ald›¤›m›z kad›nlar, bu mücadeleden çok fley ö¤-rendiklerinin alt›n› çiziyor.

‘Hakl› oldu¤um her yerde bafl kald›rabiliyorum’Selma Do¤duay 46 yafl›nda ve MEHA’n›n en eski iflçilerin-den. 14 y›ld›r MEHA’da çal›flan Do¤duay ilk kuruldu¤u y›l-larda MEHA patronunun iflçilere iyi davrand›¤›n›, fakat ya-flad›¤› 1997 ve 1998 sonras›ndaki ekonomik s›k›nt›lar›n›nard›ndan, LC Waikiki ile anlaflt›ktan sonra sömürüyüartt›rd›¤›n› geçti¤ini aktar›yor. “Doktordan istirahat iznimizoldu¤u durumlarda dahi ‘kesinlikle istirahat kabul etmiyo-ruz, çal›flacaks›n›z’ diyorlard›” diyen Do¤duay, ifl yerininyeri de¤ifltirildi¤inde de kendilerine girdi ç›kt› yap›ld›¤›n›söylüyor. Çal›flma koflullar›n›n zaman içerisinde özellikleson dönemlerde a¤›rlaflt›r›ld›¤›n›, 6 ayda bir verilen zamla-r›n da y›lda bir verilmeye baflland›¤›n› söyleyen Do¤duay,“Son zamanda da 3 ayl›k mesailer, 6 ayl›k asgari geçim in-dirimi ve 1 ayl›k maafllar›m›z içerideydi. Biz bunlar› ne za-man alaca¤›m›z› sormaya bafllad›¤›m›zda da toplant› ya-parak bize, ‘‹flas ettim. Kapat›yorum’ dedi. ‹flçiler çal›flmakzorunda olduklar› için 3 ay mesai almadan çal›flma tekli-finde bulundular. Fakat patron bunu 9 aya ç›kartt›. Biz de

kabul etmedik. 4 Mart günü de bizi toplad›lar ve patronbize hakaretler etmeye bafllad›” dedi. 4 Mart günü polistaraf›ndan fabrikadan d›flar› ç›kart›ld›klar›n› ve o gündenbu yana da direniflte olduklar›n› aktaran Do¤duay, “Bu ar-t›k hakk› geçti, onur mücadelesine dönüfltü. 4 Mart'tanberi bekliyoruz, direnifller yap›yoruz. Bizim muhatab›m›z

art›k LC Waikiki’dir” dedi. Do¤duay, bir kad›n olarak bu di-reniflin kendisine hakk›n› aramada daha cesur davranmagücünü kazand›rd›¤›n› belirterek, mücadelesine ve kazan-d›klar›na iliflkin flunlar› söyledi: “14 y›l boyunca çal›flt›m.Fakat bir kez olsun patronlar›ma gidip haklar›mla ilgilihiçbir talepte bulunmad›m. Ama flu an art›k hakl› oldu-¤um her yerde bafl kald›rabiliyorum. Bu çad›rda yakalad›-¤›m›z dostluk ve iliflkiler de çok güzel. Habib Kuruahmetbizim da¤›laca¤›m›z› bekliyordu ama biz da¤›lmad›k, hak-lar›m›z için birbirimize daha da kenetlendik.”

‘Art›k haklar›m konusunda daha bilinçliyim’4 y›ld›r MEHA’da çal›flan ve son süreçte MEHA’da çok zorflartlarda çal›flmak zorunda b›rak›ld›klar›n› söyleyen Nai-me fielen, “Yemeklerimiz bozuk ç›k›yordu, mesailerimiziçok uzatt›lar ve davran›fl flekilleri çok kabayd›. Sabah 8’deifl bafl› yap›yorduk, normalde mesai bitimimiz 6, fakat ak-flam 11’e kadar uzat›ld›¤› oluyordu. Özellikle Ramazan ay-lar›nda çok daha uzun mesailer yap›yorduk” diyor. “MEHA patronu kesinlikle krizden etkilenmedi. Son aylar-da bize sürekli ‘yeni anlaflmalar yapt›m, çok çal›flman›z la-z›m’ diyordu” diye belirten fielen, daha sonra patronunkriz var diyerek haklar›n› gasp etmeye bafllad›¤›na dikkatçekiyor. fielen, kendilerine dayat›lan 9 ay mesai paras› al-madan çal›flmay› kabul etmedikleri için iflten at›ld›klar›n-da polisi ça¤›rd›klar›n›, fakat polisin patronla anla-

flarak kendilerini fabrikadan d›flar› att›¤›n› dile getirdi. Di-renifllerinin ise özellikle kad›nlar için zor oldu¤unu belirtenfielen flu flekilde konufltu, “Evli olan arkadafllar›m›z var.Herkesin efli, ailesi anlay›fll› olamayabiliyor. Çok s›k›nt› ya-flayanlar oluyor. Belki benim ailem de ileride sorun ç›kar-t›r ama flu an destekliyorlar. Ama mücadele bize çok fley

kazand›rd›. ‹fl yerinin içinde herkes tek bafl›nayd›. Hiç kim-se durup birisiyle do¤ru düzgün sohbet etmiyordu. Fakatburada yakalanan iliflkiler çok güzel. Herkes birbirini dahayeni tan›yormufl gibi. Orada 5 senedir çal›flanlar birbirinibilmiyordu ama flu an herkes dost oldu. Erkek bayan fark

etmiyor. Ben de art›k haklar›m konusunda daha bi-linçli ve temkinliyim. Çevremdeki insanlar› dahi ar-t›k uyar›yorum ‘patronunla konufl, sigortan› kontrolet’ diye. Çünkü birçok ders ald›m ve bilmedi¤imfleyleri ö¤rendim.”

‘Devletin zenginden yana oldu¤unu gördüm’Bir çocuk annesi Sevda Özkan ise MEHA’da 3 y›l ça-l›flm›fl. O da MEHA’n›n iflçilerini nas›l sömürdü¤ünüanlat›yor. 460 TL maaflla çal›flan Özkan, saat 11’lerekadar mesailerde kald›klar›n› fakat paralar›n› ala-mad›klar›n›, maafllar›n›n ise parça parça ödendi¤iniifade ediyor. Tüm bunlara karfl› haklar›n› aramakistediklerinde de iflten ç›kart›ld›klar›n› belirten Öz-kan, mücadele etmenin kendine katt›klar›ndan iseflöyle bahsediyor: “Bu mücadelenin bafl›ndan buya-na çok fley ö¤rendim ve gördüm. Polisin bizim ya-

n›m›zda de¤il, patronun yan›nda oldu¤unu anlad›m.Önceden devlet bizden yana diyordum, fakat makinelerç›kart›l›rken onlar patrondan yana olunca anlad›m ki on-lar zenginden yana. Buras› bana çok fley ö¤retti. Kendimiburada gelifltirdim. Burada bütün s›k›nt›lara burada ki ar-kadafllar›m›zla direnmeyi ö¤rendik. Ben bu iflin sonunugetirebilece¤imize inan›yorum.”

‘Kriz var’ sald›r›lar›na karfl› kad›nlar mücadele ediyor, direnerek ö¤reniyor

Demokratik Haklar Federasyonu (DHF), ekonomik krizekseninde ikinci kampanyas›n› bafllad›. Yaflanan ekono-mik kriz sonras›nda iflten at›lan, maafllar› düflürülen,‘kriz var’ tehditleri ile daha fazla sömürülmek istenen ifl-çi ve emekçi kesimlerle daha çok bir araya gelme, dire-nifl alanlar›nda daha etkin bir rol oynama hedefi ile bafl-lat›lan kampanya 1 Nisan tarihinde bafllad›. 1 May›s’tada sona erecek kampanya çerçevesinde; direniflteki iflçikad›nlarla, çal›flan, iflsiz ve köylü kad›nlarla daha yo¤unbir iliflki ve örgütlenme süreci yaratmay› hedefleyenDHF Kad›n Komisyonlar› da kampanya haz›rl›klar› içerisi-ne girdi. Kad›n Komisyonlar› üzerinden yürütülecek olanfaaliyetlerde, kad›nlar› daha derinden etkileyen ekono-

mik kriz ve bunun yans›malar› gündemi; ifl yerlerinde,evlerde, tarlada ulafl›labilecek her yerde kad›nlarla tart›-fl›lmas› ve Kad›n Komisyonlar›’nda örgütlenmeye ça¤r›s›yap›lacak.

‘Kad›n iflçilerin direnifl alanlar›nda bulunaca¤›z’Direniflte olan DESA, Günsafl, Simtel, K›z›lay, ATV-Sabah,MEHA gibi yerlerde mevcut hak gasplar›na karfl› direnifl-teki kad›nlarla buluflmay› öngören Kad›n Komisyonla-r›’n›n, özellikle kampanya süresince önüne koydu¤u he-deflerden birisi de direniflleri sadece desteklemek de¤il,ayn› zamanda yol ve yöntemler gelifltirerek somut

programlar üretmek. Görüfl ald›¤›m›z Kad›n Komisyonuüyesi, direnifl alanlar›ndaki kad›nlarla kad›n komisyonlar›üzerinden iliflkiler kurulaca¤› ve çal›flmalar yürütülece¤i-ni belirterek flu ifadelerde bulundu: “Direnifllerin oldu¤uifl yerlerinin büyük bir k›sm› özellikle emek-yo¤un sek-törler oldu¤undan ve bu sektörlerdeki iflçiler içerisindeiflçi kad›nlar›n yo¤un oldu¤u için iflçi direnifllerine yöne-lik pilot alanlar belirleyerek grevlerin, direnifl alanlar›n›nziyaretleriyle yetinmeden bizzat bu direnifl alanlar›nda,çad›rlar›nda belirli bir süre düzenli olarak kalmay› düflü-nüyoruz. Bu Faaliyetler bize, iflçi kad›nlarla çok güçlü vekal›c› iliflkiler kurmam›z›n yan›nda çok büyük tecrübelerkazand›racakt›r.”

DHF Kad›n Komisyonu direniflteki iflçilerle bulufluyor

Page 8: 3 - 16 Nisan 2009 -  Sayı 152

8 3-16 Nisan 2009 perspektif

Hakim s›n›flar›n düzenleyerek belirledi¤i bir demokrasi oyunu dahasonuçland›. Demokrasinin temel ö¤esi olarak sunulan seçimlerin, na-s›l paran›n ve burjuva ç›kar›n ahlak eflli¤inde yürütülüp tamamland›-¤›na hepimiz tan›kl›k yapt›k. Yerel seçimler, bildik ve beklenen burju-va s›n›f siyaseti kirlili¤inin hükmünde tamamlanarak sonuçland›. Se-çim ve sonuçlar›n› birkaç aç›dan de¤erlendirmek mümkün. Birincisi,hakim s›n›f ve di¤er düzen partilerinin durumu. ‹kincisi Kürt ulusal ha-reketinin durumu, ve üçüncüsü Türkiye-Kuzey Kürdistan devrimci ha-reketinin durumu. Öte yandan yerel yönetimlerin devrimci politikay-la ele al›nmas› da ayr› ve önemli bir meseledir.

AKP emperyalizmin hala tercihiDüzen partilerinden AKP, hükümette olman›n getirdi¤i avantajla bir-çok imkan ve olana¤› istedi¤i biçimde kullan›p, bu avantaj›n›, her tür-lü hile ve çirkef yöntemle de destekleyerek; belirledi¤i hedeflere ula-flamay›p oy kaybetmifl olsa da, birinci parti olarak yerel yönetimlerinezici ço¤unlu¤unu alarak, seçimi kazand›. Di¤er düzen partilerindenözellikle ana muhalefet partisi CHP ve MHP ile di¤erleri ise, her ne ka-dar eski oy düzeylerini bir miktar yükseltmifl olsalar da, hedeflerineulaflmaktan geri kalarak, kaybettiler. Faflist düzen partileri aras›ndakibu boy gösterisi ve güç yoklamas›nda, AKP’nin etkisini pekifltirerekoturttu¤u, yeniden a盤a ç›kmakla birlikte, di¤er partilerin her fleyekarfl›n hezimete u¤rad›¤› ve yerel yönetimlerdeki nüfuzlar›yla hükü-met etme kabilinde ciddi bir varl›k gösteremedikleri rahatl›kla söyle-nebilir. Bu tablodan ç›kan sonuç; emperyalizmin AKP hükümetini ter-cih etti¤i ve bir dönem daha bununla idare edece¤idir. Yan› s›ra, hâ-kim s›n›f kliklerinden AKP’nin iktidara küçümsenemez flekilde oturdu-¤unu da göstermektedir. Yerel seçimlerin, düzen partileri aras› yar›flboyutuyla, AKP için bir güven oyu manas› tafl›d›¤› da aç›kt›r.

Kürt ulusal hareketi talepleri do¤rultusunda iradesini koymuflturAKP’nin ikinci s›navda, yani Kürt ulusunun iradesi karfl›s›nda a¤›r birflamar yiyerek hezimete u¤rad›¤› da bir o kadar kesin ve aç›kt›r. Buda göstermektedir ki, sistem ve iktidar sahibi olmak her fley için yet-memekte ve faflist politikalarla kal›c› sonuçlara ulafl›lamamaktad›r.Hakim s›n›flar›n imha, inkar ve yok saymaya dayal› faflist milli bask›politikas› ters tepmifl, Kürt ulusu birlik ve bütünlü¤ünü ulusal taleple-ri noktas›nda kararl›l›kla ortaya koymufltur.

DTP’nin Kuzey Kürdistan’da ezici oy ço¤unlu¤uyla ald›¤› yerel yöne-timlerle, tart›flmas›z olarak ezen ulus burjuvazisi ve onun düzen par-tilerine gereken dersi vererek ortaya ç›kard›¤› irade son derece sevin-diricidir. Türk hakim s›n›flar›n›n bin bir türlü hile ve sahte aç›l›m poli-tikalar›yla Kürt ulusunu bölerek yedekleme siyasetinin tutmad›¤›, enaz›ndan bu seçimler flahs›nda görülmüfltür. Dolay›s›yla Kürt ulusal ha-reketi bu süreçten baflar›yla ç›km›flt›r.

Devrimci ve komünist güçler altarnatif olmada yetersiz kald›Türkiye-Kuzey Kürdistan devrimci hareketi, Kürt ulusal hareketi d›fl›n-da, esasta varl›k gösteremeyerek müzmin zay›fl›k, keflmekefllik veda¤›n›kl›¤›n› devam ettirmifltir. Birkaç belediyenin kazan›lmas› sonderece yetersiz ve genel anlamda düflündürücüdür. Varl›k göstere-meyen devrimci hareketin kendisini sars›p ö¤renmesi art›k zorunlu-dur. Yeni Demokrasi güçlerinin mütevazi kazan›mlar› diyebilece¤imizaz say›daki ilçe belediyesinin kazan›lmas› ve bir ilde görülen göz al›c›büyük potansiyeli oldukça anlaml› ve küçük de olsa umut vericidir.Bunun yetmedi¤i ise, asla unutulmamal›d›r. Daha çok çal›flman›n ge-reklili¤iyle birlikte, çal›flman›n geliflmelere yol açt›¤› somut tecrübey-le ders edinilmelidir.

Kuzey Kürdistan d›fl›nda kalan yerlerde, faflist düzen partileri esastabirbiriyle yar›flarak yerel yönetimleri güçleri oran›nda paylaflm›flt›r.Oylar düzen partileri aras›nda paylafl›lm›fl, tercihler burada yap›lm›fl-t›r. Halk kitleleri, kendilerini ezip sömüren, her türlü zulmü uygulayanfaflist düzen partilerinin adaylar› ve yönetimleri aras›nda tercih yap-mak zorunda kalm›flt›r. Durum budur. Bundan tüm devrimci ve ko-münist güçler sorumludur.

Ne var ki, hakim s›n›f partilerinin halk düflman› gerçekliklerine ra¤-men halk›n oylar›yla elde ettikleri bu zafer kof olup, devrim ile karfl›-devrimin geçici güç dengesine ba¤l› olarak gündeme gelen kayganmatematiksel bir sonuçtur. Bir taraftan öncü güçlerin zay›fl›k ve ba-siretsizli¤inin, di¤er taraftan halk kitlelerinin çaresizlikle itilmifl oldu¤uve ölümün gösterilerek sürünmeye raz› edilmesi flantaj oyunlar›ylazorunlu b›rak›ld›¤› ehveni fler bir tercih durumudur. Bu bak›mdan,halk kitlelerinin gerçek iradesini yans›tmamaktad›r. Halk kitleleri, dü-zen partilerinden ciddi beklentiler içinde olmasa da, baflka alternatif-lerinin maddi olarak bulunmamas› ile birlikte, manipülasyon ve oyun-larla yapay bir flekilde düzen partilerine yedeklenmifltirler. Böyle olsada seçimleri kazanan faflist düzen partileri bir dönem daha yereller-de, yönetme “hakk›n›” halktan ald›klar› oylarla elde etmifl oldular. Bubir gerçektir. Ama gerçek her zaman do¤rudur anlam›na gelmez. Bi-linmelidir ki bu, pratik bir realite ama s›n›f mücadelesi aç›s›ndan vekarfl›s›nda izafi bir sonuçtur. Bunun kan›t›, devrimci-demokrat ba¤›m-

s›z adaylar›n gösterildi¤i yerlerde ortaya ç›kan lehteki tablodur. Daha-s›, Kürt ulusunun berrak olarak ortaya ç›kan iradesidir. Yani alternatifgüçlerin oldu¤u koflullarda o gerçek tersyüz olmaktad›r.

Demek ki, seçim oyununda ortaya ç›kan tablonun her bak›mdan vederin do¤ruyu yans›tmad›¤›, bu tablonun baflka esas nedenleri veteorik ölçülerinin oldu¤u ve bunlar›n atlanamaz de¤erde oldu¤uönemsenmelidir. Zira gelece¤in kazan›lmas› oralarda sakl›d›r. Olgu vegerçe¤i Maoist felsefeyle tahlil etmek, günü ve gelece¤i do¤ru oku-mak için gereklidir.

Hemen söyleyelim ki, devrimci güçlerin alternatif olmad›¤›-olamad›¤›koflullarda, halk kitlelerinin yönlendirilerek düzen partilerinin peflinetak›lmas› ve tercihlerini bunlar aras›nda yapmas› kolaylaflacak ve hat-ta kaç›n›lmaz olacakt›r. Devrimci alternatifin güven verici yere otura-mad›¤› ve güçlerini birlefltirip umut olamad›¤› flartlarda, yani halk kit-lelerinden kopuk kalan siyaset tarz› ve kitleleri örgütleme yetene¤i-nin c›l›z kald›¤› koflullarda; mesele düzen partileri aras›nda gelip gide-cektir. Devrimcilerin bundan flikayet etme hakk› yoktur-olamaz da.

Yerel yönetimler iktidar mücadelesine tabi olmal›d›rGerici hakim s›n›flar›n belirledi¤i flart ve ölçülerde, yani hakim s›n›fla-ra ra¤men faflist düzen partilerinden kopar›l›p al›nm›fl olan her yerelyönetim kuflkusuz ki, önemli bir baflar›d›r. Hakim s›n›flar›n bilumumavantaj›na ve kendilerinin belirledikleri demokrasi oyununun kuralla-r›na ra¤men, yasa boflluklar›n›n de¤erlendirilerek devrim ve halk ad›-na bunlardan yararlanmak küçümsenemez bir olanakt›r. Tabii ki, ku-rallar›n› gerici faflist s›n›flar›n tayin etti¤i ve ayn› iktidarlar›n flemsiye-si alt›nda bulunan ama belli bir özerkli¤i ifade eden yerel yönetimler-le ve bunlar›n ele geçirilmesiyle, ne tam ba¤›ms›z yönetimler olufltu-rulabilir, ne de halk kitlelerinin en temel sorunlar› ortadan kald›r›labi-lir. Halk kitlelerinin gerçek kurtuluflunu sa¤layacak olan politik iktidarsorunu kuflkusuz ki sistem içinde yerel yönetimlerin ele geçirilmesiy-le olacak bir ifl de¤ildir. Yerel yönetim ve seçimlere daha farkl› anlam-lar yükleyip, daha ileri roller atfetmek, yan›lg›l› dar bak›fl aç›s›d›r.

Faflist düzen partilerinin hangilerinin kazand›¤›-kaybetti¤i elbette kihalk›n ve Maoist Komünistlerin sorunu olamaz. Zira bunlar›n herhan-gi birinin üstünlü¤ü veya yer de¤ifltirme durumu, halk kitlelerinin le-hine bir geliflmeyi ifade etmez. Bunlardan herhangi birinin varl›¤›,halklar›n kurtuluflu aç›s›ndan sadece afl›lmas› gereken koca bir engel-dir. Bunlar›n halk kitlelerinin ç›karlar›n› temsil etmedikleri, tarihsel, s›-n›fsal ve her bak›mdan aç›kt›r.

Öte yandan, egemen s›n›flar›n siyasi egemenli¤i alt›nda da olsa, hal-k›n yerel yönetimlerde söz-yetki-karar sahibi olarak etkin k›l›nmas›,buralar›n halk kitleleriyle buluflman›n araçlar› ve devrimci mücadele-nin birer soluk borusu olarak kullan›lmas› mümkündür. Halk›n yerelyönetimlerde kendi yönetim modellerini ortaya koyarak gelifltirmesi,buralar› gerici faflist düzen partilerinin arpal›¤› olmaktan ç›kararak,halka hizmet eden, halk›n kendi kendisini yönetti¤i öz yönetimlerineçevrilmesi ve düzene alternatif örgütlemelerin gelifltirilerek, politikiktidar mücadelesinin birer arac› olarak kullan›lmas› aç›lar›ndan; yerelyönetim veya seçimler politikas›, devrimci politika aç›s›ndan önemtafl›maktad›r. ‹lgilenmemiz gereken yan bu oldu¤u için, bu hedefleri-mizin önündeki tek engel olan düzen partilerinin her bak›mdan tefl-hir ve tecrit edilmesi, yerel yönetimlerden uzaklaflt›r›lmas› anlam›ndada olsa yenilgilerini sa¤lamak do¤ru politikad›r.

Yerel yönetimlerde ortaya koyaca¤›m›z temel farkl›l›klar›m›zla, siste-mi ve sistem partilerinin gerçek yüzünü somut olarak ortaya koyuphalk kitlelerine pratik olarak gösterebiliriz. Yeni Demokrasi modelininbasit düzeylerde de olsa buralarda gelifltirilerek, daha güçlü tesis edil-mesinin olanaklar›n› güçlendirebiliriz. Yerel yönetimlerde örgütlü çal›fl-malar›m›z› yo¤unlaflt›rarak, düzen partilerini geriletip, sisteme karfl›mücadelemizi halk kitleleriyle birlefltirmenin arac› haline getirebiliriz.

Kuflkusuz ki, bu yerel iktidarlar gerçek halk iktidarlar› de¤ildir. Hakims›n›flarca, ekonomik, siyasi vb. aç›lardan kuflatma ve yasal s›n›rlama-lar alt›ndad›rlar. Yasal düzenlemelerle önemli oranda merkezi yöne-tim ve iktidarlara ba¤lanm›fl olup, özerk yap›lar› da t›rpanlanm›fl du-rumdad›rlar. Devlet, merkezi iktidar ve yönetimin gerici faflist karak-terde oldu¤u flartlarda, yerel yönetimde de olsa gerçek halk yöneti-minin yaflayabilmesi tasavvur edilemez. Tüm bu gerçekliklerden ha-reketle; isterse devrimci-demokrat baflkan ve meclislere sahip olun-sun, bu yerel yönetimler gerçek bir halk iktidar› olmaktan uzakt›r. Do-lay›s›yla mevcut koflullardaki mevcut yerel yönetimlerin devrimci-de-mokrat güçler taraf›ndan ele geçirilmesi, ancak, gerçek halk iktidarla-r› mücadelesinin bir parças› ve araçlar› olarak ele al›nmalar›, de¤er-lendirilmeleriyle olanakl›d›r.

Maoist Komünistler ve Yeni Demokrasi güçleri, yerel yönetimlere bubak›fl aç›s›yla yaklaflmaktad›rlar. Bu bak›fl aç›s›yla yerel seçimlerdedo¤ru ve ilkeli bir politika izlemifl, mütevazi ama güçleri oran›nda tak-tir edilecek bir performans ortaya koymufllard›r. D›fl›m›zdaki devrim-ci güçlerin, Dersim özgülünde ortaya koyduklar›, ba¤›ms›z irademiziçi¤neyen, anti-demokratik ve ilkesiz tutumlar›, tasvip etmedi¤imiz

ama zorunlu hale gelen bir ayr›flmay› gündeme getirmifltir. Buradaaday›m›z›n seçimi kaybetmesini yenilgi olarak alg›lamad›¤›m›z gibi,siyasi sonuçlar› itibariyle önemli kazan›mlar da elde edilmifltir.

Dersim Demokrasi Güçlerinin Mihenk Tafl›yd›Çarp›k ve sahte demokrasinin gere¤i olarak Dersim sokaklar›nda hava-larda uçuflan beyaz eflyan›n gücü, Dersim halk›n›n onurlu duruflunuafl›nd›ramad›. Hakim s›n›flar›n bu edepsizli¤i, karakterlerine uygunolan, anlafl›l›r bir s›n›f davran›fl›yd›. Demokratik, ahlaki ve dürüst bir ya-r›fla girme onlardan beklenemezdi. Zira dayand›klar› tek güç para, hileve gerici faflist zorun gücüdür. Halk kitlelerinden yal›t›k olanlar, onlaragüvenemezlerdi. Halk kitlelerini küçümseyerek onlar›n onur ve irade-sini sat›n alabilece¤ini düflünen burjuvazi, bu tarihsel yan›lg›s›n› Der-sim halk› karfl›s›nda bir kez daha yeniledi. Dersim halk›, ›rkç›-floven, fa-flist düzen partilerine parlak bir yan›t vererek, gösterdi¤i duruflla Der-sim sokaklar›n› nümayifl alanlar›na çevirip, faflist partilere kapatt›.

Unutulmamal›d›r ki, hakim s›n›f partilerinin Dersim sokaklar›na ç›kmacesaretini k›ran ve onlar›n ipli¤ini pazara ç›karan en önemli güç ve et-kinlik rolünün bafl›nda, yeni demokrasi güçleri gelmekteydi. Bu ger-çekli¤in ilgili kimi çevrelerce göz ard› edilerek pervas›zca ve sorum-suzca atfedilen a¤›r ithamlar dostluk s›n›rlar›n› çoktan aflm›fl durum-dad›r. Özellikle Kürt ulusal hareketinin bas›n yay›n organlar›nda ayn›aymaz de¤erlendirmelerin yap›l›yor olmas›, dostluk iliflkilerini yarala-yan tahrikçi ve k›nanmas› gereken bir çizgiyi iflaret etmektedir. Bu so-rumsuz ve gayri ciddi iftiraya dayal› de¤erlendirmelerin devrimci güç-ler aras›nda provokasyonun geliflmesine hizmet eden uygun zeminsundu¤unu önemle hat›rlatmak isteriz. Kendi ad›m›za, devrimci olma-yan bu üslup ve yaklafl›ma girmeyece¤imizi, ayn› flekilde devrimci ol-mayan bu tarz› muhatap almayarak ayn› düzeye düflmeyece¤imizi,bugüne kadarki pratikte ortaya koydu¤umuz gibi, bundan sonra daayn› tutumumuzu Maoist devrimci sorumlulu¤umuzun gere¤i olaraksürdürece¤imizin alt›n› çizmeyi gerekli görüyoruz.

Ne var ki, yap›lan bunca karalama, iftira, politik kimli¤e sald›r›, tahrikve baya¤›laflt›r›lm›fl mücadele yöntemlerini devrimci-demokratik eti-¤e s›¤d›rmad›¤›m›z› da ifade etmeliyiz. Yeni demokrasi güçleri ve Der-sim halk›n›n aç›k iradesini “düflman oyunu” olarak de¤erlendirip ifti-rada bulunmak, bizlere oldu¤u gibi Dersim halk›na da büyük bir say-g›s›zl›k ve haks›zl›kt›r. Tüm kamuoyuna aç›k olarak yaflanan bu bur-juva siyaset tarz› ve tahammülsüzlü¤ün vard›¤› boyut, baflta Kürt ulu-sal hareketinin olmak üzere, onunla ortak hareket eden devrimci ya-p›lar›n demokrasi anlay›fl›n›n ve ilkesel tutumlar›n›n ne oldu¤unuaç›kça ortaya koymaktad›r. Bütün bu kara çalma, iftira, hakaret, teh-dit ve düflmanla ayn›laflt›rma gibi sald›r› siyasetinden dolay› muhatapolan güçlerin, baflta Dersim halk› olmak üzere, isimleri zikredilen kifli,ilgili kurum ve örgütlerimize özelefltiri vermesi gerekmektedir. Öze-lefltiri verilmedi¤i taktirde, devrimci halk kitleleri nezdinde ve taraf›-m›zca, olan sayg›nl›k ve itibarlar›n› yitirmifl olacaklard›r.

Dersim’de ki pratik devrim ve demokrasi anlay›fl›n› s›nam›flt›rEvet, Dersim’de ba¤›ms›z belediye bakan aday› ve di¤er aktivistleribaflta olmak üzere, DDHD ve onun bir bilefleni olan DHF flahs›nda ya-p›m›za yönelik yaflanan ve hala devam ettirilen kirli sald›r› siyaseti,her kesimin peçesini indirerek gerçek demokrasi anlay›fl› ve demok-ratik kültürünü gözler önüne sermektedir. Dolay›s›yla, Dersim, salt de-mokrasiden sahtekarca söz eden faflist düzen partilerinin gerçek yüzü-nü a盤a ç›karan il olarak kalmam›fl, ayn› zamanda, özellikle Kurt ulu-sal hareketi olmak üzere, devrimci-demokrat güç birli¤i flemsiyesi al-t›ndaki yap› ve tek tek kiflilerin, ayd›n kimli¤i ve devrimci demokrasi-nin neresinde olduklar›n›, ayn› flekilde demokrasi kavray›fllar›n›n ne ka-dar s›¤ oldu¤unu bizzat gösteren bir denek tafl› olmufltur. Dersim se-çim prati¤i, tutarl› ve ilkeli demokratlar› da demokrasi mücadelesi yü-

rüttükleri halde demokrasiyi sindirememifl olanlar› da aç›kça iffla ede-rek, kimlerin demokrasi karfl›s›nda nerede durdu¤unu kan›tlam›flt›r.

Demokrasi kültürü sakat ve demokratik de¤erleri zay›f olan ilgili güç-lerin handikap içinde olduklar› somuttur. fiöyle ki, Dersim özgülünde,aciz içine girip dostluk normlar› d›fl›na ç›karak; “düflman yönlendirme-si” dedikleri bizlerle, baflka özgüllerde ortakl›k içinde olmalar›n›n ya-n› s›ra, Dersim somutunda yarat›c›lar› olduklar› ayr›flma yaflanmadanönce ortak çal›flmay› öngörüp yürütüyorlard›. Dahas›, bat› illerinde or-tak çal›flma içinde oldu¤umuz inkar edilemez. Bu durumda sormakgerekir; “düflman yönlendirmesi” dedi¤iniz güçlerle neden bu ortak-l›klar› kabul ettiniz-ediyorsunuz? Ve neden bu güçlerin gösterdi¤i ba-¤›ms›z aday› Hozat ilçesinde destekliyorsunuz? Ayn› flekilde Ovac›k il-çesinde, çirkince itham etti¤iniz güçlerle ortak aday sahibi bulunmak-tas›n›z. Bu çeliflkiniz, ilkesiz ve pragmatist siyaset tarz›n›z› aç›klad›¤›gibi; “her fley benim dedi¤im-belirledi¤im gibi olur” fleklindeki de-mokratik birlik ve ortakl›k de¤erlerine ayk›r›, herkesi ba¤›ms›z siyasiiradelerini çi¤neme kayd›yla kuyru¤una tak›p yedeklemeyi amaç edi-nen ve bunu ortak hareketin olmazsa olmaz ölçütü olarak gören an-ti-demokratik anlay›fl›n›z› da deflifre etmektedir.

Bu noktalarda pratikleflen ve ayr›flmay› koflullayan anlay›fl ve yakla-fl›m›n›zla, varl›k gerekçemiz olan ba¤›ms›z siyasi irademiz ve ilkeleri-mizi bir kenara b›rakarak ya da çi¤neyerek birleflemezdik, birleflme-dik, birleflmeyiz de. Politik iktidar mücadelesi, hedefi ve çizgilerindek›r›lganl›k tafl›yan kimi yap›lar›n (ÖDP, ESP, EMEP, HKM, ‹flçi Köylü), öneç›kard›¤› gerekçelerle ba¤›ml› siyaset gütmeyi benimseyip ve her fle-ye ra¤men uzlaflmac› kalmalar› bizler aç›s›ndan flafl›rt›c› olmay›p, ken-di sorunlar›d›r. Ancak söylemeliyiz ki, küçük hesaplar peflinde kofluppragmatistçe ilkeleri atlayanlar, günü kotarma ad›na siyasi iradelerinigölgeleyerek kaybetmifltirler. ‹lkesizlik ve siyasi basiretsizli¤in utanc›,ba¤›ms›z iradelerini koruyamayanlara aittir. An›n ç›karlar› ve günübir-lik kayg›lar güdümünde do¤rultu belirleyen, maddi kazan›mlar› ilke-lerin üstünde tutan ve kazanmak için her yolu mubah görerek kabuleden politika; oportünizmin takatsiz ve tipik pragmatist politikas›d›r.

DDHD prati¤i önemli bir siyasal kazan›md›r Bizler, politik iktidar mücadelesine kenetli olan devrimci çizgimizi vedevrimci hedeflerimizi, güdük bir ortak hareket ve belediye baflkan-l›¤›na s›k›flt›r›p feda edemez, buraya indirgeyemeyiz. Genel amaç veilkelerimizle uyum içinde olmayan araç, taktik ve yöntemlerdenözenle sak›n›r›z. Devrimci örgütlenme ve amaçlar›m›z› zay›flatan geribirliktelik ve politikalara kay›ts›z-flarts›z dahil olmam›z kesinlikle sözkonusu olamaz. Bunun gibi, ba¤›ms›z irademizi tan›mayan anti-de-mokratik her hangi bir ortakl›k içinde bulunamay›z.

Ba¤›ms›z tutum ve demokratik hakk›m›z› kulland›¤›m›z için haks›zcayad›rganmam›z abes oldu¤u gibi, haks›z ve a¤›r ithamlarla sald›r›yau¤ramam›z, devrimci çizgimizden ödün vermeyi de¤il, ›srarla savun-ma görevini a盤a ç›kararak sahiplenmemizi gerektirmektedir. ‹lkele-re ba¤l› kalarak hareket edip çal›flman›n; at›l ama gerçek dinamikgüçleri nas›l a盤a ç›kararak diriltti¤i, DDHD çal›flma prati¤inde parlakbir flekilde kan›tlanarak ö¤retici olmufltur. Proleter ideoloji ve proleterdevrimci çizgi ›fl›¤›nda, ufkunu küçük kazan›mlarla s›n›rlay›p daralt-madan, stratejik hedef ve genel amaçtan kopmadan halk kitlelerinedayanan politik devrimci çal›flman›n, daha muazzam potansiyele ula-flarak büyük kazan›mlar›n alt›na imza atmas› rastlant› de¤il, kaç›n›l-maz eser olacakt›r. Ödev, iktidar bilinciyle donan›p Halk Savafl›’n›n ge-lifltirilmesi u¤runa ileri at›lma start› alm›fl ayn› çal›flma temposunu,her alan ve tüm çal›flmalar›m›za yay›p süreklilefltirmektir. Sergilenendevrimci çal›flma ruhu daha flimdiden hakl› bir etki yaratarak kaza-n›mlara yol açm›flt›r. Mesele, özlenen ama tabii olan bu kararl› dina-mizmi, bilimsel zeminde kesintisiz k›lmak ve istikrarl› temelde inflaedip oturtmakt›r.

Yerel seçimlerve ö¤rettikleriBa¤›ms›z tutum ve demokratik hakk›m›z› kulland›¤›m›z için haks›zca yad›rganmam›z abes oldu¤ugibi, haks›z ve a¤›r ithamlarla sald›r›ya u¤ramam›z, devrimci çizgimizden ödün vermeyi de¤il, ›s-rarla savunma görevini a盤a ç›kararak sahiplenmemizi gerektirmektedir. ‹lkelere ba¤l› kalarak ha-reket edip, çal›flman›n; at›l ama gerçek dinamik güçleri nas›l a盤a ç›kararak diriltti¤i, DDHD ça-l›flma prati¤inde parlak bir flekilde kan›tlanarak, ö¤retici olmufltur. Proleter ideoloji ve proleter dev-rimci çizgi ›fl›¤›nda, ufkunu küçük kazan›mlarla s›n›rlay›p daraltmadan, stratejik hedef ve genelamaçtan kopmadan, halk kitlelerine dayanan politik devrimci çal›flman›n, daha muazzam potan-siyele ulaflarak büyük kazan›mlar›n alt›na imza atmas› rastlant› de¤il, kaç›n›lmaz eser olacakt›r

Page 9: 3 - 16 Nisan 2009 -  Sayı 152

93-16 Nisan 2009gençlik

‘Mezarda emeklilik yasas›’ olarak bilinen SSGSS(Sosyal Sigortalar ve Genel Sa¤l›k Sigortas›)yasas›, yürürlülü¤e girdi¤i 1 Eylül’den bu yana,etkilerini yavafl yavafl göstermeye bafllad›.SSGSS yasa tasar›s›n›n yürürlü¤e girdi¤i sürezarf›ndan günümüze kadarki süre içerisindezaten normal flartlar içerisinde yaflam›n›sürdürmekte zorlanan insanlar bu yasaylaberaber daha büyük bir y›k›ma u¤ruyor.Egemenler taraf›ndan neredeyse her gün“gelifliyoruz, sanayimiz çok iyi, milli gelirimizart›yor, kriz bize u¤ramayacak’ gibi sözlerleuyutulmaya çal›fl›lan halk, uygulanan zamlarlaberaber büyük bir yoksullu¤a sürüklendi¤ininfark›na varmaya bafllad›. Ülkemiz yoksulemekçi kesimleri üzerinde ciddi tahribatlara yolaçacak bu yasan›n -dünya ölçe¤inde yaflanankriz de hesaba kat›ld›¤›nda- flimdiki hedefindede üniversitelerde yar›m zamanl› çal›flan ö¤ren-ciler var.

5510 say›l› SSGSS kanunu ve di¤er yönetmelik-lerde, bu ö¤renciler için herhangi bir düzenlemegetirilmedi¤inden, ülke genelinde üniver-

sitelerin çeflitli bölümlerinde yar›m zamanl›olarak çal›flan (kütüphane, yemekhane, laborat-uarlarda, meslek yüksek okullar›ndaki çeflitlibölümlerde, ö¤renci ifllerinde, idari yap›n›nbirçok bölümünde, bölüm asistanlar› gibi alan-lar) 20 bin ö¤renci iflten ayr›lmak zorunda kald›.Neden mi?

Ald›¤› para GSS ödemesine gidiyor,

sa¤l›k hizmeti alam›yorBu yasa tasar›s› yürürlülü¤e girmeden önce,üniversitelerin çeflitli bölümlerinde çal›flanö¤rencilerin maafllar›ndan sadece ‘ifl kazas›’,‘mesleki hastal›k’, ‘sigorta primi’ kesilirken,(maafllar›n›n % 2’si) flimdi bu yasayla berabermaafllar›ndan GSS pirimi kesintisi yap›larak(maafllar›n›n %33,5’i) ö¤renciler ‘iflçi’ statüsüneal›nm›fl olacaklar. Yani ö¤rencinin çal›fl›pkazand›¤› para GSS primini karfl›layacak veelinde hiçbir fley kalmayacak. Yar›m zamanl›çal›flma oldu¤u için; diyelim ki ö¤renci ayda 5gün çal›flt›; GSS yasas› nedeniyle 30 gününalt›nda prim ödedi¤inden, sa¤l›k hizmetlerinden

yararlanmas› mümkün olmayacak. Ö¤rencigeriye kalan 25 günlük a盤› kapatabilmek içinyaklafl›k 6 ay çal›flmak zorunda kalacak ve primgünü doluncaya dek ilaç yard›m›ndan yarar-lanamayacak.

YÖK yasay› uygun görmüfl! Yasa daha tasar› halindeyken YÖK’e yollanm›flve YÖK ne tesadüftür ki yasada hiçbir olumsuzyan bulamam›flt›r. Onlara göre bütün ülkeözellefltirme f›rt›nas› yaflarken, üniversitelerindebundan nasibini almal›. Bundand›r ki üniversiteö¤rencileri üzerinde egemenlerin maflal›¤›n›yapan YÖK, ö¤renci ve asistanlar› bu derece zorduruma düflürecek bir yasa tasar›s›nda olumsuzbir yan bulamam›fl. Bundan sonraki süreçte deegemenlerin ç›kar›n› koruyacak olan her yasatasar›s› YÖK’ten olumlu bir flekilde geçecek.

Amaç özellefltirmekÜniversitedeki kurumsal yürürlü¤ün 4’te 3’lükk›sm›nda yar›m zamanl› çal›flan ö¤rencilerbulunuyor. Söz konusu ö¤rencilerin ifltenç›kmalar› (ç›kar›lmalar›) sonucunda, bu kurum-

sal alanda do¤acak boflluklar olacak. Ve bubofllu¤u doldurmak için devlet, taleplerikarfl›layabilmek ad›na özellefltirmeye gidecek.Yani yasa tasar›s› geçirilirken ifl koluna dairhiçbir ibare konulmuyor, düzenlemeyap›lm›yor, YÖK’e gönderiliyor, YÖK ‘hiçbirsorun yoktur’ diyor. Ard›ndan bu yasadanhareketle do¤acak bask›yla ö¤renciler ifltenç›kar›l›yor. Böylece devlet bunu f›rsata çeviripözellefltirmeye gidiyor. Görüldü¤ü üzere busenaryo oldukça bilindik ve iyi iflletilmekte,amaca ulaflmakta.

Çal›flan ö¤rencilerin haklar› gasp ediliyor Peki, bu düzenlemeyle birlikte yar›m zamanl›çal›flan ö¤rencilerin kay›plar› ne oluyor? Dahaçok haklar›n gasp edilmesi olan bu kay›plarak›saca de¤inelim. SSGSS yasas›yla birlikteüniversitelerin çeflitli bölümlerinde yar›mzamanl› çal›flan ö¤renciler iflçi statüsüneal›nd›klar› için bütün burslar› kesilecek. Ö¤ren-ciler tüm sigorta kollar›na tabi (normal iflçi)olarak çal›flt›r›labilecek. ‹flçi pozisyonunda ifleal›m ve iflçi çal›flt›rmak ise Maliye Bakanl›¤›’n›nizni ile yap›lacak. Ö¤rencinin ifle al›m› Türkiye ‹flKurumu arac›l›¤› ile yap›lacak ve her ö¤renciiçin talep masraf karfl›l›¤› 2008 y›l› için 60 TL.Ö¤renci, iflçi statüsünde göründü¤ü için annebabas› üzerinden sa¤l›k sigortas›ndan fay-dalanamayacak. Yar›m zamanl› çal›flmalar›nedeniyle Genel Sa¤l›k Sigortas› kapsam›naal›nd›klar› için ay içerisinde eksik kalan çal›flmagünlerinin tamamlanmas›, ‹zin, rapor, sosyalhaklar, k›dem tazminat› gibi çal›flma konusuda-ki düzenlemeler, SSGSS yasas›ndaki iflçistatüsüne göre uygulanacak. Yeni prim oran›uygulamas› sonucunda ö¤rencilerin eline geçennet ücret azalacak. Ö¤renciler, prim gününüdoldurmad›¤› takdirde sa¤l›k hakk›ndan yarar-lanamayacak.

Bu yasan›n uygulanmas› ve mevcut haklar›ngasp› sonucunda ö¤rencilerin yar›m zamanl›çal›flma olanaklar› ortadan kald›r›l›yor. ‹stanbulTeknik Üniversitesi, ‹stanbul Üniversitesi, Ege,Marmara Üniversitesi, ODTÜ, Ankara veÇukurova gibi istihdam›n fazla oldu¤u üniver-siteler bu uygulamadan en çok etkilenenüniversiteler. Uygulama nedeniyle birçokö¤rencinin iflten ç›kt›¤› ve maafllar›n› uzunsüredir alamad›¤› da gelen haberler aras›nda.

Üniversitelerde 20 bin ö¤renci iflten ç›kar›l›yor GENÇ YORUM

Sinan ÇAKIRO⁄LU

Dersim Yerel Seçimler Çal›flmalar›ndan Ö¤renelim!

Halk Gençli¤ini, Ekonomik veSosyal Hak Talepleri Mücadelesinde

‹lerletelim, Örgütleyelim!

Dersim’de, bir y›ldan az bir zaman zarf›nda bafllayan vebugün art›k rahatl›kla binlerle ifadelendirebildi¤imiz bir halkgerçe¤ine dönüflmüfl bulunan Dersim Demokratik Halk Da-yan›flmas› (DDHD) prati¤i, bugünden dahi de¤erlendirildi¤in-de, devrimci mücadelemizde bizlere ›fl›k tutacak son dere-ce önemli dersler bar›nd›rmaktad›r.

Halk gençli¤i, bu zeminde kimi de¤erlendirmelerde bu-lunmufl olmas›na karfl›n konu özgülündeki mevcut tart›flma-lar›n daha derinlefltirilmesi ve Dersim özgülündeki somutbaflar›n›n ülke genelinde her yereldeki faaliyetçilerin elindekuvvetli bir kavray›fla dönüfltürülmesi bir gerekliliktir.

Öncelikle DDHD’nin bugün somut olarak tespit etti¤i birgerçe¤i yinelemekte büyük fayda vard›r:

Belediye seçimlerinin kazan›l›p kazan›lmamas›n›n çokötesinde, DDHD flahs›nda, Dersim halk› ve onun ba¤r›ndakiyeni demokrasi güçleri; Dersim’in sokaklar›nda, alanlar›ndave mahallelerinde yüzlerle, binlerle yeni bir dönemi bafllat-m›fllard›r. Bu süreç, esas olarak, kazan›lm›flt›r. Kuflku yok ki,bu kazan›m›n devaml›l›¤›n› sa¤lamak, kitlelerin içerisine gir-di¤i bu özne olma durumunu ileri bir aflamaya tafl›makönümüzde duran ve bu kazan›m› taçland›racak olan esasgörevdir.

Ancak burada, yaz›m›za konu etti¤imiz tart›flmam›z öz-gülünde, bir kitle hareketi içerisinde var olmak ve “destek-çi” de¤il, “örgütleyici” ve “önder güç” konumuna ulaflabil-mek için hangi kavray›fla ve buna denk düflen tutarl› bir fa-aliyete ihtiyac›m›z oldu¤unu irdeleyece¤iz.

DDHD, bugün art›k bir halk gerçe¤idir; çünkü temelindehalk›n acil talepleri ve bu hak taleplerinin devrimci bir bi-linçle bulufltu¤u “programatik” bir belgedir!

Halk gençli¤inin kendi ekonomik ve sosyal haklar› içinortaya koydu¤u mücadelesi içerisinde örgütlenmesinde debu koflul olmazsa olmazd›r.

Her koflul ve özgül durumda temel programatik belge-den kalk›nan ve dönemsel olarak halk gençli¤inin talepleri-ni ele alarak, bu talepleri tek tek maddelendiren ve bunla-r› bildirilere, broflürlere dökebilen, bütünlüklü, örgütlü birmücadele esast›r.

Gençlik hareketi, kendi programatik zemininde, ülkeningüncel somut durumu içerisinde gençlik kesimlerinin aciltaleplerini belirledi¤i ve bu maddelendirilen talepleri içinvarolan veyahut da son derece c›l›z durumda olan halkgençli¤inin kendili¤inden hareketi veyahut taleplerini so-mut eyleme dökebildi¤i oranda gençlik kitlelerinin somutfaaliyetini örebilecektir.

DDHD, bugün art›k bir halk gerçe¤idir; çünkü halk içinbelediyecilik program›n›, halk kitlelerine tafl›yan sebatkârve yarat›c› bir örgütlü güce yaslanmaktad›r.

Gençlik hareketi, var olan örgütlü zeminine ne derecekuvvetle vurgu yapar ve eksikliklerini aflma noktas›nda nederece samimi ve cüretkâr tutum tak›n›rsa, halk gençli¤ininkendili¤inden mücadelesi içerisinde bu mücadelenin belirlibir hedefe kilitlenmifl yürüyüflü içerisinde önder bir siyasigüç olma misyonunu gerçeklefltirmeye muktedir olacakt›r.

As›l olan, örgütsel çizgide tutarl› ve süreklili¤i sa¤lanm›flbir faaliyet ortaya koyabilmektir. Zira, ancak böylelikle do¤-rular›n› ve hatalar›n›, somut faaliyetin içerisinde muhasebeetme ve aflma zeminine sahip olunabilir. Böylesi bir zeminolmada, birkaç senede bir kendisini tekerrür eden, s›¤ birörgütsel ve siyasi çizgiye saplan›p kalan ve kendisini kemi-ren sosyo-kültürel bir yap›dan uzaklafl›lamaz.

Ülke genelinde, belirli özgül bir hedefe kilitlenmifl, dö-nemsel kampanyalar özgülünde, halk gençli¤inin somut ta-leplerini eksene alan bütünlüklü bir faaliyet; orta ve uzunvadede üniversitelerde, liselerde ve mahallelerde halkgençli¤inin kitlesel hareketinin ortaya ç›kar›lmas›nda sa¤la-yaca¤› ortak bilinç aç›s›ndan son derece önemlidir. Bununiçinse gerek bu aflamada gerekse gerçek bir kitle hareketiniteli¤i kazand›¤› aflamada halk gençli¤inin politik öncülü-¤ünü yapabilmek, do¤rudan tutarl› ve süreklili¤i sa¤lanm›flbir örgütsel faaliyetle mümkündür.

DDHD’nin baflar›s›n›n temelinde yatan birincil etmen,yeni demokrasi güçlerinin örgütsel çizgide sergiledikleri tu-tarl›l›k ve bütünlüklü bir faaliyettin siyasal kabiliyetidir.

‹flte bu, en önemli derstir.

Gençlik hareketi, bu iki bafll›kta, ›srar etti¤i ve cüretiniyükseltti¤i ölçülerde, kavgas›n› kitlesellefltirememesininönünde hiçbir engel yoktur.

Yeni demokrasi güçlerinin demokratik haklar için mü-cadelede uzun y›llar› bulan örgütsel da¤›n›kl›¤›n›n afl›lma-s›yla birlikte, flu gerçek art›k bilinçlerde daha rahat tart›fl›la-bilmekte ve görülebilmektedir: halk›n ekonomik ve sosyalhak talepleri ve bunlar için mücadelesi bizim d›fl›m›zda hâ-lihaz›rda var olan bir olgudur. Görev, desteklemek, kuyru¤u-na tak›lmak de¤il, halk›n içerisinde, bu kavgay› siyasal pers-pektifle, halkala birlikte örgütlemektir!

Çanakkale’de ö¤rencilere yönelik sald›r›lar art›yor

HABER MERKEZ‹- Ülkenin birçok üniver-

sitesinde meydana gelen sald›r›larailiflkin aç›klama yapan DemokratikGençlik Hareketi (DGH), gerçeklefltirilensald›r›lar›n halk gençli¤inin mücadele-sini engellemek aç›s›ndan devreye so-kuldu¤unu kaydetti.Mart ay› içerisinde Ankara, ‹stanbul,Çanakkale, Eskiflehir, Adana, Kocaeli,Edirne, Mersin ve Uflak’ta onlarca sal-d›r›n›n gerçeklefltirildi¤i belirtilen aç›k-lamada, “Mevcut sald›r›lar›n, yeni olay-lar olmad›klar› gibi, içerisinden geç-mekte oldu¤umuz süreç ve dahas› ya-k›n gelece¤in tafl›d›¤› ekonomik ve si-yasi çalkant›lar de¤erlendirildi¤inde,varl›klar›n› ve fliddetini artt›rarak ülkegenelinde yayg›nlaflaca¤›n› öngörmekzor de¤ildir” denildi.Halk gençli¤inin, gerçeklefltirilen sald›-r›lar›, kendi programlar›na dayal› faali-yetlerini yükseltmekle gö¤üsleyece¤i-nin alt› çizileni aç›klamada, “Sald›r›larkarfl›s›nda geri çekilmek, geçici süreylefaaliyeti durdurmak veyahut da entehlikeli flekilde ‘gizli mücadele’ yön-tem ve araçlar›na baflvurmak; do¤ru-dan sald›r›lara davetiye ç›karman›n veegemenlerin zor ayg›tlar›n›n temelsizithamlar›na zemin haz›rlaman›n daötesinde; halk gençli¤inin demokratik-meflru mücadele çizgisinin mu¤lâklafl-mas› gibi bir sonuca yol açacakt›r” de-nildi.Halk gençli¤inin tüm dinamizmini kit-leler içerisinde harcamas› gerekti¤ininvurguland›¤› aç›klamada, son olarak fluifadelere yer verildi: “Ö¤renci gençli¤inacil taleplerini örgütlemek ve yerelleri-mizde süregiden emekçi mücadelele-riyle birleflmek için varolan politik yö-nelimimize sar›lal›m. Halk gençli¤inindinamik, at›lgan ve yarat›c› gücünü ör-gütlemek için seferber olal›m!”

DGH: Hakl›mücadelemiziyükseltelim

ÇANAKKALE- Çanakkale On Sekiz Mart Üni-versitesi’nde demokratik hak ve talepleri-ni dile getiren ö¤rencilere yönelik sald›r›-lar art›yor. Ö¤rencilere yönelik üniversiteidaresi-polis bask›s›na; sindirme, tehdit, fi-ziki sald›r› fleklinde sivil faflistlerin sald›r›la-r› ekleniyor. Sald›r›lara karfl› hiçbir önlemyok, faflist gruplar idare ve jandarma tara-f›ndan korunuyor, ma¤dur ö¤renciler üni-versite idaresince ‘ceza’ al›yor.

Programda söz alan ö¤renci sald›r›ya u¤rad›Ö¤rencilerin kald›¤› yurtlar faflist ö¤renciler-ce bas›l›rken, birkaç gün önce fakülte için-de yay›n yapan ‘Genç Bak›fl’ program›ndasöz alan demokrat bir ö¤renci sald›r›ya u¤-rad›. Sald›r› üzerine devrimci, demokrat veyurtsever ö¤renciler fakülte içerisinde top-lanarak tepkilerini dile getirdiler. Devam›n-da, faflist bir grup ö¤renci, küfür ve sözlüsataflmalarla tepkisini dile getiren ö¤renci-

leri tehdit etmifl, ev takibi yapm›flt›.

Bir ö¤renci derste sald›r›ya u¤rad›Benzer bir sald›r› da 24 Mart’ta ders esna-s›nda yafland›. ‹ki ö¤rencinin dersle ilgilitart›flmas›na dâhil olmak isteyen devrim-ci bir ö¤renci, faflistlerin fiziki sald›r›s›nau¤rad›.

Faflistler sald›r›yor, polis-ÖGB koruyorSald›r›n›n ertesi günü fakültede toplananfaflist grup, silah, b›çak ve sat›rlarla dev-rimci-demokrat-yurtsever ö¤rencileresald›rmak istedi. ÖGB ve jandarman›n gö-zü önünde silah ç›karan faflist grup, ö¤-rencilerin tepkisi karfl›s›nda jandarma veÖGB’lerce koruma alt›na al›nd›. Sald›r›üzerine bir araya gelen ö¤rencilerin suürünleri fakültesine yürümek istemelerijandarma taraf›ndan engellendi. Bununüzerine ö¤renciler fen-edebiyat fakültesi-ne do¤ru yürüdü.

Bilinmesine ra¤men idare önlem almad›Fakülte idaresine, sald›r›lar›n olaca¤› yö-nünde defalarca uyar›larda bulunulmas›-na ra¤men hiçbir güvenlik önleminin al›n-mad›¤›n› ifade eden ö¤renciler, faflist gru-bun deste¤ini bizzat fakülte yönetimin-den ald›¤›n› belirttiler. Son zamanlardakendilerine yönelik idare-jandarma-sivilfaflist bask›s›n›n artt›¤›n› vurgulayan ö¤-renciler, onlarca arkadafllar›n›n darp edil-di¤ini, tehdit edildi¤ini ifade ettiler. Bunakarfl› gerek idarenin, gerekse de jandar-man›n hiçbir önlem almad›¤›n›, aksinesald›r›ya u¤rayan ö¤rencilerin ‘ceza’ ald›k-lar›n› belirttiler.Sald›r›lara karfl› tepki gösteren ö¤renciler,demokratik hak ve talep mücadelesindenvazgeçmeyeceklerini, sald›r›lara geçit ver-meyeceklerini ve bu sald›r›lar›n hesab›n›soracaklar›n› vurgulad›lar.

Fransa’da hükümetin e¤itim reformu projeleri-ne karfl› 2 fiubat’ta grev bafllatan ö¤renciler,grevlerinin 8’inci haftas›nda ‘1000 eylem’ ça¤-r›s› yapt›. 25 ö¤renci birli¤inin içinde yer ald›¤›‘Bir Okul, Sizin Gelece¤iniz Kolektifi’ 2 Nisan’daülke genelinde 1000 eylem yapma ça¤r›s›ndabulundu.

FSU, SGEN-CFDT, FERC-CGT, FAEN, SUD, UNSA,UNEF, FIDL, UNL ve FCPE gibi e¤itimci, lise veüniversite ö¤rencileri sendikalar›ndan oluflan“Bir Okul, Sizin Gelece¤iniz Kolektifi’, “Bu krizortam›nda e¤itim ve gençlik formasyonlar› hiçolmad›¤› kadar bir gelecek yat›r›m›d›r, bir fiyatde¤il. ‹flsizli¤e karfl› en iyi kalkand›r” diyerek, 2Nisan Perflembe günü ülke genelinde 1000 ey-lem yapmaya ça¤›rd›.Kolektif, kamu e¤itim hizmetlerini korumak veen iyi ö¤renci baflar›s›n› sa¤layan bir kurumadönüfltürmek için seslerini güçlü bir flekildeyükseltmeye ça¤›rd›. Üniversite iflgalleri sürüyor: Ö¤renci ve e¤itim-cilerin bafllatt›¤› eylemler 8’inci haftas›nda sü-rüyor. Eylemler süresince birçok okul iflgal edi-lirken, birçok flehrin üniversitelerinde e¤itimyap›lm›yor. Perflembe günü 100 kadar araflt›r-mac› ö¤renci, Paris’teki Ulusal Bilimsel Araflt›r-malar Merkezi’ni iflgal etti. Paris’teki birçok

üniversitenin çal›flanlar› ise Sorbonne Üniversi-tesi’ni iflgal etti. ‘Üniversiteler sat›l›k de¤il’: Öte yandan üniver-site hocalar›yla birlikte 300 ö¤renci Bat› Bro-tonya Üniversitesi’ni iflgal etti. ‘Üniversitelersat›l›k de¤il’ diyen ö¤renciler, hükümetin re-formlar›n› protesto etti. Üniversite baflkanlar›-n›n y›ll›k konferans›n› yapmay› planlad›¤› Brestkentinde ise, ö¤rencilerin üniversiteyi iflgal et-mesi nedeniyle toplant› ask›ya al›nd›. Dahabirçok kentin üniversitesinde iflgal sürerken,binlerce üniversite ve lise ö¤rencisi hükümetiprotesto eden eylemler gerçeklefltirdi. Üniver-site ö¤rencileri ve e¤itimciler, 900 ifl alan›n›nortadan kald›r›lmas›n› istiyor; e¤itimci araflt›r-mac› statüsündeki reforma karfl› ç›k›yor. Üni-versitelere ‘otonomi’ sa¤layan projenin geriçekilmesini talep eden ö¤renciler, Ulusal E¤i-tim Bakan› ve Yüksek E¤itim Bakan›’n›n istifa-s›n› da istiyor.

Grevdeki ö¤rencilerden 1000 eylem ça¤r›s›

Page 10: 3 - 16 Nisan 2009 -  Sayı 152

10 3-16 Nisan 2009 dünyaYÖNEL‹M

Kaz›m C‹HAN

Devrim, "seçim hakk›" ve demokrasi

Siyasal iktidar her devrimin temel sorunudur. Devrimci

zor ile sömürücü devlet mekanizmas› paramparça edilme-

den, örgütlenmifl egemen güç olarak proletarya ve emekçi-

lerin iktidar› tesis edilemez. Tarihsel koflullara ba¤l› olarak

her ekonomik yap› özgül bir birikim sürecini ve bu temelde

yükselen devleti ifade eder. Her devlet, içinde bulunulan ta-

rihsel koflullar›n üretim iliflkileri sistemini ifade eder. ‹nsanla-

r›n bunlar› keyfi seçme durumlar› yoktur. Üretim araçlar›n›n

kimin taraf›ndan kontrol edildi¤i önemli bir meseledir. Sö-

mürücü egemen s›n›flar sisteminde kontrolü elde tutan ege-

menlerin demokrasi, hak, hukuk 盤›rtkanl›¤› gerçe¤i gizleme

çabas›d›r ve kitleleri aldatma, yan›lsamalara sürükleme ey-

lemidir. Evet, burjuva düzenler demektedirler ki, bar›nma, gi-

yinme, yemek yeme ve seçimlere girme ve herfley sizin hak-

k›n›zd›r. Üretim araçlar›n›n mülkiyetini kontrol eden ve bu

temelde halk üzerinde bir diktatörlük olan sömürücü devlet

cihazlar›n›n gerçe¤inde seçim ve benzeri hak, hukuk hikaye-

leri kitleleri aldatma araçlar›d›rlar. Sokaklar› evsizlerin, açla-

r›n, metalaflt›r›lm›fl sa¤l›k ve e¤itim durumundan yararlana-

mayan emekçilerin doldurudu¤u gerçekli¤inde demokrasi

örtüsü, gerici diktatörlü¤ün yüzüne geçirilmifl bir maskeden

baflka bir anlam tafl›maz. ‹nsanlar aras› ve s›n›flar aras› iliflki-

ler ve bunlar›n dayand›¤› temel incelenmeden, üretim iliflki-

leri yani üretim araçlar›n›n mülkiyet biçimi, insanlar›n üre-

timdeki yeri ve karfl›l›kl› iliflkileri ve ürünlerin da¤›l›m biçimi

konu edilmeden, gerçe¤i keflfedilmeden hangi demokrasi ol-

tas› durumu kurtarabilir ki? Sömürücü e¤emen s›n›flar siste-

minde gerçek ile temas halinde olan ve onu kavramaya bafl-

layan herkes gericili¤in halk üzerindeki diktatörlü¤ü ile do¤-

rudan yüzyüze gelecektir. Dolay›s›yla devrimin ve devrimci

savafl›n neden zorunlu bir ihtiyaç oldu¤unu, emekçiler aç›-

s›ndan özgürlü¤ün penceresinin aç›lmas›n›n buradan geçti¤i-

ni sebepleriyle anlayacakt›r. Devrim keyfi bir tercih de¤il, ob-

jektif dünyan›n yine objektif kanunlar›n›n gündeme getirdi¤i

bir meseledir. Yaflan›lan maddi dünyan›n hem bir sonucu

hem de onu de¤ifltirmenin eylemidir. Bu bofl bir idealist dü-

flünce de¤il, bizzat gerçe¤in kendi temellerinde yükselen bir

sonucudur. Elbette maddi dünyan›n gerçekleri, bilincin ön-

derli¤ini, öncü partinin rolünü yads›yarak, kendi kendine

devrimci iktidara götürmez. ‹flte burada dünyay› daha deri-

nilkli kavramak için ideoloji ve teorinin rolü meselesi ortaya

ç›kar. Komünist ideolojik rehberlik alt›nda gerçe¤i iki-çizgi

mücadelesi yoluyla kitlelerin keflfetmesine yard›mc› olma-

yan, onu amaçlar›m›z do¤rultusunda dönüfltürmelerinin öz-

nesi durumuna gelmelerine hizmet etmeyen bir önderlik

kitleleri komünizm do¤rultusunda seferber edemez. Bu bir

talimat verme meselesi de¤il, kitleleri do¤ru bir önderlik al-

t›nda bilinçli eylemleriyle seferber etme sorunudur. Belli bir

amac›n (komünizm) rehberlik etti¤i, rastgele de¤il, o amac›n

icra edilmesinin birleflik devrimci bir plan›n›n kitleler içerisin-

de maddilefltirilmesi, kitlelerin, birleflik devrimci bir eylemde

kazanma bilinci ile tüm alanlarda ve tüm biçimlerin merke-

zi bir görev dinamizminin parças› olarak kavran›p seferber

edilmesi hayati bir sorundur. Mesele teorik bir lafazanl›k de-

¤il, rehberlik etti¤i kitlelerin birleflik, politik eyleminin de ya-

rat›lmas›n› kapsar. Burada dikkat edidlecek husus, k›sa vade-

li hesaplar›n, politikalar›n, taktiklerin teoriyi yememesi, te-

orinin dar, küçük hesaplar› örten bir maske olarak kullan›l-

mamas›d›r. Komünist ideoloji ve teorinin bafltan itibaren pra-

ti¤e ve her bir dönemde izlenen politik çizgiye mutlaka reh-

berlik etmesi gereklili¤idir.

Burjuva haklar›n dar ufkunu aflamam›fl bir devrimci ey-

lem, komünizme götürmez, komünist hareket yaratamaz.

Demokrasi bir hakimiyet biçimidir. Bir iktidard›r. Do¤as› gere-

¤i halk ve sosoyalist demokrasi anlay›fl› di¤er ezen-sömüren

demokrasi anlay›fllar›ndan temelden ayr›fl›r. Niteligi ve içeri-

¤i farkl›d›r. Di¤er bir deyiflle ço¤unlu¤un az›nl›k üzerindeki

diktatörlü¤üdür. Bu yan görülmeden hak, hukuk, adalet

eflitli¤inden bahsetmek gerçe¤i çarp›tmakt›r. Meselenin özü

kavranmadan eflitlik, özgürlük, hak ve hukuka tav olanlar

demokrasi denilen diktatörlü¤ün s›n›f içeri¤ini, niteli¤ini, yö-

neldi¤i hedefler ve eylemini karartmakta, haklar lapas›yla

kitlelerin bilincini dejenere etmektedirler. Biz daha az›n› de-

¤il, komünizme gitmek istiyoruz. Yeni demokratik devrim

mücadelemiz bunun hizmetindedir. Yeni demoktratik ikti-

dar, komünizme gitmede proletarya ve emekçi kitlelerin ör-

gütlenmifl egemen güç olmalar› ve parti önderli¤inde iktida-

r› icra etmeleri, toplumu komünizm do¤rultusunda de¤ifltir-

mede bu silah› bilinçli olarak kullanmalar› demektir. Bugün-

den itibaren komünist amaçlar ve buna ulaflmada komünist

ideoloji stratejiye, taktiklere, siyasete yön vermezse gelecek

tesis edilemez. Komünizmi söyleyip, yürürken unutmak ol-

maz. Komünizm do¤ru önderlikle birleflmifl kitlelerin bilinçli

eylemini gerektirir. Bu bir yetenek, uzmanl›k, ihtisas mese-

lesi de¤il, öncelikle k›z›l bir çizgiyi gerektirir. Bizim yönetmek

diye bir ihtiras›m›z, özel bir tutkumuz yoktur. Bir tarihsel zo-

runluluk olarak örgütlenmifl egemen güç olarak proletarya

ihtidar› hedefimiz vard›r. Ama bu iktidar yine bizzat devrimi

devam ettirip komünizme ulaflman›n, bunun için devrimi

sürdürmenin, kitleleri iktidarlaflt›rma ve öncülefltirmenin

arac›d›r. Geleneksel mülkiyet iliflkilerinden ve geleneksel fi-

kirlerden köklü olarak kopufl, insanlar› eflitsizliklere mahkum

eden toplumsal koflullar›n bilinçli devrimci bir eylemle dö-

nüfltürülmesini içerir. Tam da burada nas›l bir devlet ve de-

mokrasi sorununun önemli bir tart›flma konusu oldu¤u orta-

ya ç›kmaktad›r. Tart›flmaya devam edece¤iz.

Le Monde Diplomatique gazetesinde yay›mla-nan makalede, ABD-‹srail ekseninin AKP yöneti-mindeki Türk devleti ile iliflkilerinin kötüye git-me ihtimaline karfl› Gürcistan’› haz›rlad›klar› ve‹srailli uzmanlar›n Gürcistan’da bu yönlü çal›fl-malarda bulundu¤u belirtildi. Makalede yap›lande¤erlendirmeye göre, Washington-Tel Avivekseninin, Kafkas bölgesini ele geçirme husu-sunda ›srarc› olmas›, Orta Asya ve Hazar Denizibölgelerinden gelen petrol ve do¤algaz boruhatlar›n› ele geçirmek istemesinden kaynakla-n›yor. Genel olarak uzmanlar›n tahminlerinegöre Saakaflvili Rejimi, Washington-Tel Aviv ek-seni ile çok büyük güvenlik-askeri yard›mlafl-ma içerisine girmeyi planl›yor. Bununla da Gür-cistan’a Kafkaslar’›n Israil’i olma misyonu verile-ce¤i kaydediliyor. De¤erlendirmede Gürcis-tan’›n gelecekte ‘Karadeniz Polisi’ olaca¤› ifadeediliyor. Öte yandan Türk devletinin, ya ABD-‹s-rail eksenine uç noktada bir yard›m sa¤lamakya da ABD’nin ç›karlar› do¤rultunda Gürcistan’ayönelmek zorunda oldu¤unun alt› çiziliyor.

ABD-Gürcistan Ortakl›k Anlaflmas› imzaland›Rusya ve Gürcistan anlaflmazl›¤›n›n hala sonaermedi¤i, iki taraf aras›nda yeni bir çat›flman›nyak›n oldu¤u belirtilen de¤erlendirmelerdeObama’n›n göreve gelmeden bir hafta öncesin-de Condoleezza Rice’nin Gürcistan’la görüfltü¤üve ‘Ortak Güvenlik Anlaflmas›’ imzaland›¤› kay-dediliyor. “Her ne kadar yak›n gözükmese de,Gürcistan-Rusya iliflkilerine hakim anlaflmazl›kvarl›¤›n› sürdürdükçe, eninde sonunda yeni bir

askeri çat›flma tekrar yaflanacakt›r. Cumhuri-yetçi Bush idaresi 9 Ocak 2009 tarihinde, BarakObama’n›n göreve gelip Beyaz Saray’a yerlefl-mesinden bir hafta önce alelacele zaman›n D›-fliflleri Bakan› Condoleezza Rice’›, Gürcistan D›-fliflleri Bakan› Grigol Vafladze ile bir görüflmeyapmaya gönderdi. Bu görüflmede Amerika-Gürcistan Ortakl›k Anlaflmas›’na imza at›ld›. Bubelge flu maddeleri içeriyor: Gürcistan güvenlikkavram›n›n Amerikan güvenlik kavram›n› dazorunlu olarak kapsayacak flekliyle sa¤lanma-s›... Gürcistan-Amerika Güvenlik ilkesine ba¤l›kal›nmas›... Amerika-Gürcistan aras›nda güven-lik ve savunma alanlar›yla s›n›rl› üst düzeyliözel yard›mlaflman›n sa¤lanmas›...”

‘Stratejik Ortakl›k’ta arac› ülke ‹srailRusya-Gürcistan savafl›ndan önce ‹srail’in Gür-cistan’da rahatça dolaflt›¤›n›, bu ülkeye askerimühimmat, askeri e¤itim gibi destekler nok-tas›nda ABD’nin ‹srail’i kulland›¤› ifade edilende¤erlendirmede flöyle denildi: “Gürcistan-Rusya askeri çat›flmas›n›n patlak vermesiyleTel Aviv, hemen Gürcistan’daki askeri uzman-lar›n› çekti. Eldeki bilgiler gösteriyor ki ‹srail’in‘‹srail-Gürcistan iliflkilerine bak›fl›’, ‘‹srail kuzeys›n›r›n›n güvenli¤inin sa¤lanmas› plan›’n›n ay-r›lmaz parçalar›ndan bir tanesidir. Uzmanlaragöre ‹srailli uzmanlar›n Gürcistan’dan çekilme-leri, ‹srail’in hayati önem tafl›yan kuzey güven-lik alan›nda büyük boflluklara yol açt›. AncakGürcistan-Rusya s›n›r›nda ateflkese var›lmas›-n›n ve muhalefet her ne kadar askeri hezime-

te u¤ram›fl olmas› sebebiyle düflürülmesi içinelinden geleni yapm›fl olsa da Mihail Saakaflvi-li rejiminin, iktidarda kalmay› baflarabilmesi-nin ard›ndan ‹srailli uzmanlar Gürcistan top-raklar›na tekrar döndüler.”

ABD Karadeniz üslerini, ‹srail güvenli¤ini hedefliyor“Tel Aviv, Gürcistan’›n imkânlar›n› kapsaml›olarak elden geçirecek. ‹srailli uzmanlar, Gür-cistan’›n imkânlar›n›n yeniden inflas› için ge-rekli plan› yapacaklar. ‹srailliler, Tiflis-Washing-ton hatt›nda var›lacak antlaflmalar› gözetleye-cek ve Amerikan yönetimini, ‹srail’in kuzey-den stratejik güvenli¤i aç›s›ndan hayati önemtafl›d›¤›, bu hususta temel unsur oldu¤u ge-rekçesiyle Gürcistan’› desteklemesinin zorunluoldu¤una ikna etmeye çal›flacak. Buna ek ola-rak Washington da, Gürcistan’› Rusya’y› ablu-ka alt›na alma plan›nda özellikle de Rusya’n›ndünyaya aç›lan penceresi say›lan Kafkas kap›-s›n› kontrol alt›na alabilmek için esas noktaolarak görüyor. Yine Washington, Gürcistantopraklar›n› Amerikan kuvvetlerini a¤›rlamayahaz›rlamak için u¤rafl›yor. Amerikal›lar Gürcis-tan hava üslerine ve Karadeniz’e aç›lan denizüslerine yerleflmek istiyorlar.”

‘Türk devleti ABD ve ‹srail eksenine yard›metmek zorunda’Gürcistan-Amerika-‹srail aras›ndaki bu strate-jik ittifak›n, kuzey ve güney Kafkas ve Karade-

niz bölgesel durum dengeleri ve ‹srail’in gü-venli¤i aç›s›ndan afl›r› önem tafl›yor. Bu denk-lem ayn› zamanda Ortado¤u stratejisine kilit-leniyor. Yaz›da flu noktalar›n alt› çiziliyor:“Washington-Tel Aviv ekseni, Gürcistan’› Rus-ya ile olas› bir çat›flma için de¤il, asl›nda bafl-ka sebepler için haz›rl›yor. ‹flte bu sebeplerdenen önemlisi Türkiye ile iliflkilerin kötüye gitmeihtimali. AKP’nin varl›¤› devam ettikçe Ankaraile Washington-Tel Aviv iliflkileri kötüye gide-bilir. Washington-Tel Aviv ekseni Ankara’yabask› yapmakta imkânlar›n› zorlayabilir. Böy-lece Ankara’n›n önünde iki seçenek olacak. YaWashington-Tel Aviv ekseni ile en uç noktadayard›mlaflmay› kabul edecek ya da Ameri-ka’n›n stratejik-askeri ve güvenlik ç›karlar› ne-deniyle Gürcistan’a yönelmesi seçene¤iylekarfl› karfl›ya kalacak.”‘Gürcistan ‘Karadeniz Polisi’ olacak’“Washington-Tel Aviv ekseninin, Kafkas bölge-sini ele geçirme hususunda ›srarc› olmas›, OrtaAsya ve Hazar Denizi bölgelerinden gelen pet-rol ve do¤algaz boru hatlar›n› ele geçirmek is-temesinden kaynaklan›yor. Genel olarak uz-manlar›n tahminlerine göre Saakaflvili Rejimi,Washington-Tel Aviv ekseni ile çok büyük gü-venlik-askeri yard›mlaflma içerisine girmeyiplanl›yor. Bu da Gürcistan’a Kafkaslar›n ‹srail’iolma f›rsat› verecek. Yani Gürcistan gelecekte,‘Karadeniz Polisi’ olacak.”

‘Gürcistan Karadeniz’in ‹srail’i olacak’

Günler öncesinde güçlerin Afganistan’a kayd›r›laca-¤›n› dillendirilen ABD’nin yeni dönem Afganistan-Pa-kistan stratejisi, Obama taraf›ndan resmilefltirildi. Bu-na göre Afganistan ve Pakistan yeni sürece uygunolarak yap›land›r›lacak. Afganistan’a 4 bin asker gön-dereceklerini, Pakistan’a ise 5 y›l süresinde 7,5 mil-yar dolar para ak›tarak yap›land›racaklar›n› aç›kla-yan Obama, amaçlar›n›n El Kaide’yi yok etmek oldu-¤unu kaydetti. Afgan polis ve askerinin e¤itimi için 4bin asker daha gönderilece¤ini aç›klayan Obama,amaçlar›n›, “Pakistan ve Afganistan'daki El Kaide'yibölmek, da¤›tmak ve imha etmek ve gelecekte her-hangi bir ülkede yeniden faaliyet göstermesini en-gellemektir” fleklinde belirtti.

Obama’dan ‘ikinci Vietnam’ itiraf›Yeni Afganistan-Pakistan stratejisi aç›klamas›ndasert mesajlar veren Obama, Afganistan’da içine düfl-tükleri vahim durumu itiraf eti. Bölgedeki asker say›-s›n› artt›rarak, ‘bölgedeki El Kaide’yi bitirme’yi amaç-lad›klar›n› söyleyen Obama, yeni stratejilerinin ge-rekçelerini flu flekilde aç›klad›: “Afganistan ve Pakis-tan'daki durumlar, giderek daha vahim bir hal al›yor.Bölgedeki radikal güçler, ABD ve dünyaya büyük birtehdit unsuru oluflturuyor. Bombalar ve kurflunlar El

Kaide ve Taliban’a karfl› mücadelede yeterli olmaz.Bu nedenle, Pakistan'a önümüzdeki befl y›l boyuncatoplam 7,5 milyar dolar kaynak aktar›lacakt›r.”

Pakistan için tedbir!Pakistan’a do¤rudan 1,5 milyar dolarl›k yard›m tasa-r›s›na onay vermesi için Kongre’ye ça¤r›da bulunanObama, söz konusu yard›m›n Pakistan’da ‘demokra-sinin’ gelifltirilmesi ile yol, okul ve hastanelerin yap›-m›nda kaynak olarak kullanmak için oldu¤unu be-lirtti. Daha önceki aç›klamas›nda Obama, Afganistanve Pakistan’› tek bir stratejide toplayacaklar›n› vebuna göre bir plan çizeceklerinin alt›n› çizmiflti. Aç›k-lanan yeni stratejide de Taliban militanlar›na s›¤›nakvazifesi gören Pakistan topraklar›nda istikrar sa¤lan-mas› için ‹slamabad yönetimine ekonomik yard›myap›laca¤› ve baz› hususlarda yap›land›r›laca¤› belir-tiliyor.

17 bin asker daha takviye edilecekAfganistan’a bu y›l içerisinde gönderilecek 4 bin as-ker d›fl›nda, ülkeye 17 bin askerin gönderilece¤i aç›k-land›. Böylece bölgede mevcut olan 38 bin ABD as-keri ile 30 bin NATO askerine 17 bin asker daha ek-lenmifl olacak. Bu güçlerin Irak’taki güçlerin geri çe-

kilmesiyle sa¤lanaca¤› ve çat›flmalar›n en yo¤un ol-du¤u Afganistan’›n güney eyaletleri ile Pakistan s›n›rboylar›nda konuflland›r›laca¤› ifade ediliyor.

ABD destek için bask› yap›yor

Obama aç›klamas›nda, NATO’daki müttefiklerindenAfganistan için destek isterken, birkaç gün önce Türkdevleti Afganistan’a asker takviye edece¤ini aç›kla-yarak Obama’n›n ça¤r›lar›na cevap veren ilk devletoldu. ‹ran ise, nisan ay›n›n bafl›nda ABD’nin organizeetti¤i ‘Afganistan’›n gelece¤i’ konferans›na kat›laca-¤›n› aç›klad›. Afganistan-Pakistan konusunda Rusyave ‹ran’a ihtiyaç hisseden ABD, bu ülkelerin deste¤i-ni almak için ‘s›cak mesajlar’ gönderiyor. Öte yandannisan ay›n›n ilk haftas›nda yap›lacak olan NATO zir-vesinde Afganistan stratejisi etrafl›ca masaya yat›r›-laca¤› gibi, ABD’nin NATO müt-tefiklerine bask› uy-gulamas› bek-leniyor.

Obama: Amaç El Kaide’yi yok etmek

Obama’dan ‹ran’a ‘düflmanl›k bitsin’ mesaj›Obamal› dönemle birlikte ABD’nin ‹ran’a yönelik uz-laflma ça¤r›lar› yüksek sesle dillendirilmeye baflland›.Baflkanl›k seçiminden önce ‹ran’a elini uzatan ve ge-ri çevirmemesi gerekti¤ini belirten Obama, NewrozBayram› öncesinde ‹ran’a yönelik yay›nlad›¤› mesaj-da ‹ran ile aras›ndaki 30 y›ll›k güvensizli¤in ve sorun-lar›n sona ermesi ça¤r›s›nda bulundu. Obama yapt›¤›aç›klamada, ‹ran ile ‘dürüstlü¤e’ ve karfl›l›kl› sayg›yadayal› bir iliflki kurmak istedi¤ini, eski görüfl ayr›l›kla-r›n›n giderildi¤i, daha çok ortakl›¤›n ve daha fazla ti-caretin mümkün oldu¤u bir gelece¤e bakma arzu-sunda oldu¤unu belirtti. Önümüzdeki günlerde do-layl› ya da dolays›z yollardan ‹ran ile s›k› görüflme vepazarl›klar›n yaflanaca¤›n›n sinyalini veren Obama,öte yandan ‹ran’›n uranyum zenginlefltirme progra-m›na son vermesini istedi. Bu konuda Obama’n›n pa-zarl›ktan önce nab›z ölçtü¤ü ve zemin oluflturmayaçal›flt›¤› anlafl›l›yor.

‹ran ça¤r›ya ‘mesafeli’ Obama’n›n aç›klamas›na ‹ran’dan gelen yan›t mesafe-li olup, her zamanki gibi ihtiyatl›. ‹ran Cumhurbaflkan›Ahmedi Nejad’›n üst düzey dan›flman› Ali Ekber Ca-vanfekr yapt›¤› aç›klamada, Obama’n›n mesaj›n›memnuniyetle karfl›lad›klar›n›, bunun yan›nda sözle-rin ötesinde somut ad›mlar›n at›lmas› gerekti¤ini be-lirtti. Cavanfekr, “Baflkan Obama, ‹ran'a uranyum zen-ginlefltirme program› nedeniyle uygulanan yapt›r›m-lar ya da ‹srail'e verilen destek konular›nda ad›m at-maya istekli olursa, ‹ran ona s›rt çevirmez” aç›klama-s›nda bulundu. En üst düzey yetkili Ayetullah Hame-nei ise, ABD’nin ‹ran’a yönelik 30 y›ll›k düflmanl›¤›nadikkat çekerek, ‘de¤iflimin’ sözde de¤il, özde olmas›n›ve bunun sa¤l›ks›z bir niyete dayanmamas› gerekti¤i-ni aç›klad›. Hamenei, ABD gerçek bir de¤iflim peflin-deyse bunu pratikte göstermesi gerekti¤ini belirtti.

Rusya ve AB memnunObama’n›n ‹ran’a dönük ça¤r›s› AB ve Rusya taraf›n-

dan olumlu karfl›land›. AB d›fl politika temsilcisi JavierSolana, Obama’n›n mesaj›n›n çok yap›c› oldu¤unu,‹ran ve ABD aras›nda yeni bir sayfan›n aç›lmas›nado¤ru ad›m at›labilece¤ini, Tahran’›n bu mesaj› dik-kate almas› gerekti¤ini ifade etti. ‹ran’a kanat gerenRusya ise D›fliflleri Bakan Yard›mc›s› Sergey Ryabkov

arac›l›¤›yla yapt›¤›aç›klamada, di-yalogun baflla-mas›n›n, ‹ran'›nnükleer program›n›nbar›flç›l amaçl› ol-du¤u konusundagüveni art›raca-¤›n› söyledi.

ABD ile ‹ran ara-s›nda yeni bir sayfaaç›labilir!ABD ile ‹ran aras›nda 30 y›l-d›r diplomatik iliflki olmamas›-na ra¤men gayr› resmi ve arac›-l›k yoluyla çeflitli iliflkiler yürü-tülüyordu. Son dönemlerdearabuluculuk noktas›ndaABD’nin iste¤iyle Türk devletde devreye girdi, bu para-lelde Cumhurbaflkan› Ab-dullah Gül’ün geçti¤imizgünlerde ‹ran’a stratejikbir ziyaret gerçeklefltirmifl-ti. Obama ile yeni bir dönemegirildi¤ini belirten Gül’ün, ‹ran’danbu süreci de¤erlendirmesi gerekti¤iyönünde telkinlerde bulundu¤u bili-nen bir durum. Sonuç olarak ABDile ‹ran aras›nda yeni dönem-de görüflme, uzlaflmayönünde geliflme-

lerin yaflanma olas›l›¤›yüksek. Nitekim Oba-ma’n›n daha önceki ça¤r›la-r›na Ahmedi Nejad, karfl›l›kl›sayg›ya dayanmas› halinde,ülkesinin ABD ile görüflmeleryapmay› memnuniyetle karfl›-layaca¤›n› aç›klam›flt›.

‹ran Afganistan konferans›na kat›l›yorAfganistan meselesinde ABD taraf›n-dan ihtiyaç duyulan ve uzlaflt›r›lmayadavet edilen ‹ran, 31 Mart’ta Lahey’de ya-p›lacak olan “Afganistan’›n gelece¤i’ konulu kon-feransa kat›laca¤›n› aç›klad›. Konferansta Afga-nistan’da istikrar ve güvenlik sa¤lanmas› konularele al›nacak olup, ABD’nin Afganistan stratejisimasaya yat›r›lacak. Öte yandan konferansta, Af-ganistan’a yönelik somut politikalar noktas›nda

bir tak›m kararlar›nal›naca¤› bek-

leniyor.

Page 11: 3 - 16 Nisan 2009 -  Sayı 152

113-16 Nisan 2009röportaj

ürt sorunu üzerine akade-mik çal›flmalar› olan vekonuyla ilgili kitaplar›,makaleleri bulunan ODTÜSosyoloji Bölümü Ö¤retimÜyesi Doç. Dr. Mesut Ye-¤en’le devletin Kürt soru-nuna yaklafl›m› ve aç›l›m-

lar›, Kürt ulusal hareketi, Abdullah Gül’ün aç›klama-lar›, siyasal konjonktür ve ‘Kürt Konferans›’ üzerinesöylefli gerçeklefltirdik

‘Hem alg›da hem siyasette çift do¤rultulu de¤i-fliklik oldu’

Öncelikle çal›flmalar›n›zdan bahsedelim. “Müstak-bel Türk’ ten Sözde Vatandafla”, “Devlet Söyle-minde Kürt Sorunu” gibi, devletin Kürt sorununanas›l yaklaflt›¤›yla ilgili yo¤un çal›flmalar›n›z oldu.Bildi¤iniz üzere 23 Mart’ta cumhurbaflkan› Abdul-lah Gül Irak’a bir ziyarette bulundu ve öncesinde‹ran’a giderken “Kürt sorununda iyi fleyler ola-cak” aç›klamas›n› yapt›. Sizce Türk devletin Kürtsorununu alg›lama biçimi mi de¤ifliyor? Devlet

Kürt sorununu bundan sonra nas›l tan›mlayacak?

‹lk çal›flmayla yapmaya çal›flt›¤›m devletin Kürtmeselesini Cumhuriyet dönemi boyunca nas›l alg›-lad›¤›n› anlamakt›. ‹kinci çal›flma bir itibarla bunundevam› olmakla beraber, Kürt meselesi etraf›ndatakip edilen yurttafll›k siyasetlerini de çözümleme-yi amaçl›yordu. De¤indi¤iniz üzere, AbdullahGül’ün Ortado¤u gezisi, bir fleylerin de¤iflmekte ol-du¤unu gösteriyor. De¤iflimin ne oldu¤unu k›sacaizah etmeye çal›flay›m. Bütün bir Cumhuriyet dö-nemi boyunca devlet Kürtleri daha ziyade Türklefl-tirilebilir, müstakbel Türklerden sayd›. Bu alg› afla-¤› yukar› 1990’lar›n sonuna kadar devam etti. Bunaefllik eden yurttafll›k siyaseti de tan›m gere¤i asi-milasyonist siyasetler oldu. Bir süredir devlet flunuanlam›fl görünüyor: 70-80 y›l boyunca takip edilenbu alg› ve siyaset Kürt meselesini halletmekte ifleyaramam›flt›r. Bu gerçe¤in kesinkes idrak edilme-siyle hem alg›da hem de siyasette bir de¤ifliklik ih-timali hâs›l oldu. Ancak de¤ifliklik tek do¤rultulu biryola düflmek fleklinde de¤il, çatall› bir yola düflmekfleklinde oldu. Bu çatall› yolun bir taraf›nda, “Kürt-leri farl›l›klar›yla kabul edelim, onlar› farkl›l›klar›ylabu ülkenin yurttafllar› olarak tan›yal›m” patikas›,di¤er taraf›ndaysa “mademki Kürtler Türkleflmeyeniyetli de¤iller, o zaman onlara lay›k olduklar›n› ve-relim; ulusal toplulu¤un d›fl›na sürelim” patikas› yeral›yor. ‹lk patika, çok kültürcülü¤ü esas alan biryurttafll›k siyasetini öngörürken, ikincisi daha çokd›fllamaya, ayr›mc›l›¤a dayanan bir alg›y› ve yurt-tafll›k siyasetini öngörüyor. fiimdi bu iki patika birmüddettir sarmallaflm›fl bir biçimde devletin önün-de duruyor ve devlet de her iki patikaya birdenayak basarak ilerliyor. Ancak son zamanlarda olanbiten; TRT 6, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin mefl-ruiyetinin kabul edilmesi vb. bu iki patikadan ikin-cisinin tercih edilece¤ine iflaret ediyor.

Devlet alg›s›nda ‘Kürtleri farkl›l›klar›yla kabul et-me’ yönünde bir de¤iflim oldu¤unu söylediniz. Pe-ki, geçmiflten günümüze Kürt ulusal hareketininKürt sorununu tan›mlama biçiminde bir de¤iflim

oldu mu? Kürt ulusal hareketi ‘ekolojik toplum’,‘demokratik konfederalizm’ flimdi de ‘demokratiközerklik’, ‘demokratik cumhuriyet’ diyor.

Bana sorarsan›z PKK ve DTP çizgisini esas olarak60’lar›n ortas›nda flekillenen sol bir hareket olarakgörmek gerekir. Demem o ki, ulusal bir pazar etra-f›ndan örgütlenmifl ba¤›ms›z bir Kürdistan fikri alt-m›fllardan bu zamana süren Kürt muhalefeti içeri-sinde hiçbir zaman çok güçlü olamad›. Bir sembololarak hep orada oldu; ama daha ziyade güdümle-yici bir sembol olarak. Ba¤›ms›z bir Kürdistan fikri,reel bir programatik hedef olarak ne Kürt kitleleri nede siyasetçileri aras›nda güçlü oldu. Dolay›s›yla, ba-¤›ms›z Kürdistan fikrinden özerklik ya da konfedera-lizme do¤ru bir ‘gerileme’ yafland› fleklindeki bir ka-naatin çok da do¤ru olmad›¤›n› düflünüyorum.

‘Devletin reform siyaseti dar ve Kürtlerin talep-lerini karfl›lamaktan uzak’

Peki, Kürt hareketinin, Kürt sorununu tan›mla-ma biçimiyle demokratik özerklik projesinin kar-fl›l›k geldi¤i çözüm yolu ile AKP hükümetinin so-

runu tan›mlad›¤› çok kültürlülük, çok kimliklilikyani Kürtleri farkl›l›klar›yla kabul etme biçimiaras›nda bir benzerlik ya da çak›flma var m›?

Yok, sanm›yorum. Aradaki makas henüz çok genifl.‹lk sorunuz etraf›nda ilerleyerek yan›t vermeye ça-l›flay›m. Dedim ki, bir tan›ma siyasetinin iflaretlerimevcut. Bu tabi ki yeni bir durum. Fakat beri yan-dan da biliyoruz ki, Milli Güvenlik Kurulu çok uzunzamandan beri bu tan›ma siyasetinin niha s›n›rlar›-n› da belirlemifl durumda. Tan›ma siyasetinin e¤i-tim haklar›na kadar ilerleyemeyece¤i ve bireyselhaklar olarak kalaca¤› söyleniyor. Bu da gösteriyorki, Cumhuriyetin ya da AKP hükümetinin ya da Or-du-AKP ittifak›n›n Kürt meselesi etraf›nda yapmayakoyuldu¤u reform siyasetinin s›n›rlar› henüz çokdar ve dolay›s›yla bu siyasetle PKK-DTP çizgisinintaleplerini karfl›lamaktan henüz çok uzak.

‘Yerel seçimlerin referandum olaca¤› havas›n›devlet yaratt›’

Geçti¤imiz günlerde Bianet’e verdi¤iniz demeçteordu ve de devletin Kürt sorununu tan›mlamakonusunda ilk defa bu kadar ileri gitti¤ini ayn›zamanda yerel seçimlerin referandum niteli¤ikazanaca¤›n› belirttiniz. Bunu biraz açar m›s›n›z?

fiundan eminim: Kürt meselesinde, ilk kez yaflad›-¤›m›z bir durumla karfl› karfl›yay›z. ‹lk kezdir ki, si-yasi iktidar ve Ordu Kürt sorununda reformist birçizgide buluflmufltur. Geçenlerde yap›lan Genelkur-may aç›klamas›nda da gördük ki Ordu TRT 6’y›onayl›yor. Bu da gösteriyor ki, yap›lan reformlarAKP’nin Ordu’ya ra¤men yapt›¤› fleyler de¤il ve fa-kat Ordu’yla uzlaflma içerisinde yap›lan fleyler. Re-ferandum meselesine gelince… Bana sorarsan›z,yerel seçimlerin Güneydo¤u aya¤›n› bir tür refe-randuma çeviren asl›nda Kürt siyaseti olmad›. Esasolarak Türkiye’de düzen ve medya bunu böylekurdu ve bana sorarsan›z flimdi yapt›klar›ndanepey bir piflmanlar. Yerel seçimler ilk kez günde-me girdi¤inde, düzen ve medya AKP’nin DTP’yi ge-

riletece¤i zehab›na kap›ld›. Bu olursa, rejimin mev-cut hali Kürtler taraf›ndan da onaylanm›fl olacakt›.Dolay›s›yla, yerel seçimlerin Güneydo¤u aya¤›n› birreferanduma çeviren evvela düzen ve medya oldu.Hesap basitti: DTP kaybedecek ve AKP dolay›s›ylada rejim kazanm›fl olacakt›. Fakat Baflbakan›n za-man zaman yapt›¤› d›fllay›c› aç›klamalar ama çokdaha önemlisi, DTP’nin kararl› tutumu ve yapt›¤›yo¤un siyasi faaliyet, durumu tam tersine çevirdi.Referandum k›sm› kald› ve fakat referandumu gö-ründü¤ü kadar›yla DTP kazanacak. Durum bu olur-sa flu aç›kça anlafl›lm›fl olacak: Kürt meselesininhallinde ana siyasi aktör DTP’dir.

‘PKK silahs›zlanmaya her zamankinden dahafazla haz›r görünüyor’

Gazetemizin bir önceki say›s›nda Abdullah De-mirbafl’la yapt›¤›m›z söyleflide Demirbafl, ‘De-mokratik Özerklik’ projesini kazand›klar› tümbelediyelerde uygulama gibi merkezi bir kararald›klar›n› belirtti. Çünkü bu projenin Kürt soru-nunun çözümünde temel oldu¤unun alt›n› çizdi.Ancak devletin önerdi¤i çözümün daha çok ulus-

lar aras› boyutun dayatt›¤› bir denklem oldu¤u-nu görüyoruz. Kürtler aç›s›ndan AKP hükümetiile Kürt siyasilerin çözümü karfl› karfl›ya gelme-yecek mi? Siz bu konuda ne düflünüyorsunuz?

fiimdi dedi¤iniz flu aç›dan do¤ru. Asl›nda ortadakiplan, az önce de¤indi¤im 2007’den beri takip edi-len siyasetin uluslararas› aya¤›n› oluflturuyor. ‹kisi-ni birlefltirdi¤imizde yap›lmak istenenin flu oldu¤uanlafl›l›yor: Ulusal düzeyde, AKP’yi Kürt meselesi-nin hallinin esas aktörü k›lmak; uluslararas› düz-lemde ise PKK’yi tasfiye edip Kürdistan BölgeselYönetimini esas aktör k›lmak. fiimdi plan›n ilk aya-¤› ifllemeyecek görünüyor ama henüz vazgeçilmiflde¤il. ‹kinci aya¤›nda ise neler yaflanacak henüzbelli de¤il. Bana sorarsan›z bu ikinci ayak da çoksa¤lam görünmüyor. Birkaç sebepten ötürü. Birin-cisi PKK’nin buna nas›l mukavemet edece¤ini bil-miyoruz. PKK’nin bu plana kolayl›kla uyum göster-meyece¤ini tahmin edebiliriz. Bunun kadar önem-lisi, Kürdistan Bölgesel Yönetimi de PKK’yi buradanzor yoluyla tasfiye etmek konusunda o kadar he-vesli olmayabilir. Kald› ki, ABD’de her ne olursa ol-sun, PKK’yi bölgeden tasfiye etmek gerekir öner-mesini o kadar kay›ts›z koflulsuz desteklemeyebi-lir. Bu flu demek: bir pazarl›¤›n aç›lmas› demek. Ya-ni Kürdistan Bölgesel yönetiminin ve ABD’nin Tür-kiye’nin PKK’nin bölgeden tasfiye edilmesine yö-nelik talebini ya da diyelim ki niyetini destekleme-leri için dönüp Türkiye’ye “sen de biraz esneklikgöster ve PKK’nin silahs›zland›r›lmas› için gereklizemini olufltur” demesi sürpriz olmaz. Bana sorar-san›z bu minvalde gidecektir bu ifl. Ve benim edin-di¤im izlenim, flu ana kadar ald›¤›m iflaretler bununolabilece¤i fleklinde. PKK silahs›zlanmaya ve bir si-yasi harekete dönmeye her zamankinden dahafazla haz›r görünüyor.

‘Kürt sorunun halledilmesinin önü aç›lm›flt›r’

Abdullah Öcalan, Gül’ün aç›klamalar›na atfen“Abdullah Gül’ün ziyaretini önemsiyorum üzeri-

me düflen sorumlulu¤u yerine getirmeye haz›-r›m” dedi. ABD öncülü¤ünde gelifltirilen ve ‘tasfi-yeyi’ öngören ‘Kürt Konferans›’ nisan ay›nda Er-bil’de yap›lacak. Sizce bu konferans Kürtlerinbeklentilerini karfl›layacak m›?

fiimdi ben burada meseleye pozitif taraf›ndan bak-may› tercih ediyorum. Meselenin pozitif taraf› dabir müzakerenin bafllam›fl olmas›d›r. Yani müzake-re halinde olunmas› bence yeterli derecede ön-lemli bir fleydir. Taraflar aras›ndaki mesafe henüzçok büyüktür ama bir yola da girilmifltir. Bu yola gi-rilmesini dayatan çok temel ve acil nedenler var.Nedenlerin ilki tabii ki Irakla ilgili. Bilindi¤i üzere,ABD Irak’tan çekilecek ve çekildi¤inde de KürdistanBölgesel Yönetimi, fiii ve Sünni Araplar›n ve Türki-ye’nin s›k›flt›rmas› alt›nda kalacak. Bu, ABD’nin böl-ge için önerdi¤i ya da düflündü¤ü fley de¤il. ABD,belli ki Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (KBY) yaniIrak’›n federal yap›s›n›n devam›ndan yana. Bu çer-çevede, KBY’nin selametini Türkiye’ye emanet et-mek istiyor. ‹kinci nedense ulusal. Ulusal düzlemdede rejim flunun fark›na varm›fl durumda: Türki-ye’de Kürt meselesini geçmiflte niyetlenildi¤i gibihalletmenin imkân› kalmam›flt›r. Geçmiflte arzu-land›¤› biçimde halletmekte ›srar etmenin bizi gö-

türece¤i tek ihtimalin bir iç çat›flma oldu¤u art›kiyice idrak edilmifltir. Bu iki sebep de, Kürt mesele-sinin hallinde yeni bir evreye girmeyi zorunu k›lm›flolup, bana sorarsan›z, uzun vadede Türkiye Kürtle-rinin meselelerinin demokrasi içerisinde halledil-mesinin önünü açm›flt›r.

Öyle görünüyor ki çok uzak olmayan bir gele-cekte Kürt sorununa dair yeni geliflmeler bekli-yor bizi. TRT fiefl, Silopi’de kuyular›n aç›lmas›, üstdüzey rütbelilerin tutuklanmas› hamleleri sade-ce bir seçim yat›r›m› olarak m› düflünmek gere-kiyor? Devlet, Kürt meselesinin çözümü nokta-s›nda Kürt siyasileri siyasi aktör olarak muhatapalacak m›?

Hükümet, devlet düzeyinde DTP’yi ya da PKK’yi ge-çerli muhatap almama e¤ilimi çok aç›k. Ama öteyandan da medyaya bakarsan›z Kürt siyasetçilermedyada muhatap al›n›yorlar. Yani kamuoyu nez-dinde herkes biliyor ki asl›nda DTP bu iflin meflrutemsilcisi. Bu, uzun vadede muhakkak ki reel siya-sete de aksedecektir. fiimdi Silopi, TRT 6 gibi olgu-lara gelince… Burada 2007’de olan biteni iyi de¤er-lendirmek gerekiyor. Görünen odur ki, devlet ken-di ölçülerinde bir büyük temizlik harekât›na girmifldurumdad›r. Bunu herkesin kabul etmesi ve her-kesin buna göre oyun plan›n› kurmas› gerekiyor.2003-2007 aras›nda zirve yapan ulusalc›l›¤›n asl›n-da cürümünün pek de büyük olmad›¤› anlafl›lm›fl-t›r. Bu aktörün Türkiye’nin gelece¤ini flekillendirmeihtimali kalmam›flt›r. Bütün bu hale, ‹slamc› oldu¤urivayet edilen AKP, Ordu ve ABD aras›ndaki uzlafl-mayla ulafl›lm›flt›r. Bu flu demek: Türkiye’de bun-dan böyle Orduyla AKP aras›nda din ya da laikliketraf›nda bir büyük çat›flma art›k beklememek ge-rekir. Her iki aktör de ötekinin s›n›rlar›n› tan›m›fl,kabul etmifltir. Bununla beraber, yine devlet, esasolarak Kürt meselesinde 90’lar boyunca takip etti-¤i siyasetin yanl›fll›¤›na kani olmufl durumda ve buyanl›fll›ktan bir k›sm›yla vazgeçip Kürt vatandafllarnezdinde yitirdi¤i prestijini yeniden kazanmak isti-yor. Bütün bunlar, eskinin parametrelerinin bir sü-re daha dolafl›mda kalabilece¤ini ve fakat art›k kul-lan›lamayaca¤›n› gösteriyor.

‘Kapsaml› bir genel af kamuoyunun kald›rabilece¤i olgunlukta de¤il’

AKP hükümeti genel siyasi aff›n gündemde ol-mad›¤› yönünde aç›klamalar yap›yor. Sizce ‘ge-nel af’ ya da ‘eve dönüfl yasas›n›n Kürt sorunu-nun ‘çözümünde’ nas›l bir etkisi olabilir?

Bu konuda hem Kürt kamuoyunun hem de Türk ka-muoyunun hassasiyetlerini bir arada düflünmek ge-rekiyor. Ortada konuflulan Kürt meselesi ama bu sa-dece Kürtlerin meselesi de¤il. Dolay›s›yla bu konudagenel af ya da Öcalan’›n durumu gibi meseleleri ko-nuflurken, sadece Kürt kamuoyunun de¤il, Türki-ye’deki genel kamuoyunun hassasiyetlerini gözet-mek zorunday›z. Bu çerçeve içerisinden bakt›¤›m›z-da k›sa vadede Öcalan’› da kapsayan bir genel aff›beklemek gerçekçi görünmüyor. Yak›n vadede kap-saml› bir genel aff› Türkiye kamuoyunun kald›rabi-lecek olgunlukta olmad›¤›n› düflünüyorum.

‘Ergenekon’un F›rat’›n do¤usuna uzanmas› kaç›n›lmaz’Ergenekon ile Kürt sorunu noktas›nda çeflitli

iliflkilendirmeler yap›l›yor. Ergenekon’u Kürt so-rununda nereye koyuyorsunuz? Ya da F›rat’›nöteki yakas›nda geçildi¤inde Kürt sorununa da-ir çözüme daha m› yaklafl›lacak?

Ergenekon tarz› zihniyetin ortaya ç›kmas›n›n teksebebi Kürt meselesi de¤il. Ama Ergenekon’un bukadar büyük bir gövdeye kavuflmufl olmas›n›n vebu kadar pervas›zlaflmas›n›n ard›ndan Kürt mese-lesi var bunu biliyoruz. Dolay›s›yla Kürt meselesietraf›ndaki k›sm›n› deflmeden Ergenekon’la he-saplaflmak mümkün de¤il; bu aç›k. Bana sorarsa-n›z hesaplaflmak imkâns›z da zaten. Kim ne yapar-sa yaps›n, hangi düzeyde engellenmeye çal›fl›l›rsaçal›fl›ls›n, Ergenekon’un F›rat’›n do¤usuna uzanma-s› kaç›n›lmaz.

‘Gerilimli bir süreç olaca¤› aç›k’Bundan sonra sizce Kürt ulusal meselesinde da-ir bizi ne bekliyor, sizce neler olacak?

Falc›l›k yapamam, sonuç flu olacak diyemem; an-cak genel bir e¤ilim analizi yap›labilir. Böyle bir yer-den bakt›¤›m›zda, yeni bir döneme girdi¤imiz aç›k.‹lk kez bu mesele bu düzeyde konuflulabilir halegelmifl durumda ve ilk kez PKK dolayl› yoldan, KBYvas›tas›yla olsa da meselenin konuflulmas›nda mü-zakerenin parças› haline gelmifl durumda. Bu böyleolmakla beraber, meselenin hallinin de epeyceuza¤›nday›z. Bir müddet daha PKK’nin silahs›zland›-r›lmas› iflini konuflaca¤›z gibi. Bütün bu süreç yafla-n›rken flunu unutmamam›z gerekiyor: Kürt mesele-sinin çözümü dendi¤inde, bu meselenin siyasi gün-demin tümden d›fl›na ç›kar›lmas›n› de¤il, aksineKürt meselesinin demokratik müzakerenin konusuhaline getirilmesi anlafl›lmal›d›r. Bu bir kez becerile-bilirse, muhtemelen Kürt meselesi etraf›nda konufl-maya daha y›llarca devam edebiliriz. Yani, çözüm-den anlafl›lmas› gereken esas olarak PKK’nin silah-s›zland›r›lmas›, siyasi bir aktöre çevrilmesi ve Kürtmeselesinin müzakere konusu k›l›nabilmesidir. Buolacak m› diye sorarsan›z, evet umutluyum. Geri-limli bir süreç olaca¤› aç›k. Konuflulmas› gerekenhalledilmesi gereken epey bir mesele var.

Mesut Ye¤en: Orta Do¤u Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Sosyoloji Bölümü ö¤retim üyesidir. Türk milliyetçili¤i, Kürt sorunu ve Türkiye’de yurt-tafll›k meseleleri üzerine çal›flmaktad›r. Yay›mlanm›fl çal›flmalar›: Müstakbel-Türk’ten “Sözde Vatandafla”: Cumhuriyet ve Kürtler (‹stanbul:

‹letiflim Yay›nlar›, 2006), “Yurttafll›¤›n Diyalekti¤i, Yurttafll›¤›n Trajedisi”, Amme ‹daresi Dergisi, c.38, n.1, 2005, “Yurttafll›k ve Türklük”,Toplum ve Bilim, No. 92, Güz 2002, “Kemalizm ve Hegemonya: ?”, Modern Türkiye’de Siyasi Düflünce: Kemalizm, (‹stanbul: ‹letiflim Ya-

y›nlar›, 2001), “Liberal Demokrasiden Radikal Demokrasiye: Geçifl(sizlik)ler”, Toplum ve Bilim, No. 87, 2000, Devlet Söyleminde Kürt So-runu (‹stanbul: ‹letiflim Yay›nlar›, 1999).

‘Devlet, Kürt sorununda hem alg› hem de siyaset de¤iflikli¤i yafl›yor’

Bütün bir Cumhuriyet dönemiboyunca devlet Kürtleri, dahaziyade Türklefltirilebilir, müs-takbel Türklerden sayd›. Birsüredir devlet flunu anlam›flgörünüyor: 70-80 y›l boyuncatakip edilen bu alg› ve siyasetKürt meselesini halletmekteifle yaramam›flt›r.

Cumhuriyetin ya da AKP hü-kümetinin ya da Ordu-AKPittifak›n›n Kürt meselesi etra-f›nda yapmaya koyuldu¤ureform siyasetinin s›n›rlar›

henüz çok dar ve dolay›s›ylabu siyasetle PKK-DTP çizgisinin

taleplerini karfl›lamaktanhenüz çok uzak.

ABD’de her ne olursa olsun, PKK’yi bölge-den tasfiye etmek gerekir önermesini okadar kay›ts›z koflulsuz desteklemeyebilir.Yani Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin veABD’nin Türkiye’nin PKK’nin bölgeden tas-fiye edilmesine yönelik talebini ya da diye-lim ki niyetini desteklemeleri için dönüpTürkiye’ye “sen de zemin olufltur” demesisürpriz olmaz.

K

Page 12: 3 - 16 Nisan 2009 -  Sayı 152

12 17-31 Mart 2009 kültür-sanat

Kimi zaman bir köle oldu insan; özgürlü-¤e kavuflman›n savaflç›s›yd›, kimi zamanbir filozof oldu insan; do¤ru bilginin teksavunucusu, giyotin sehpas›nda. Kimi za-man bir gerilla oldu insan, halk›n sömür-geci devletlerden kurtuluflu için halk or-dusunda. Kimi zaman bir devrimci tutsakoldu insan; gökyüzünün alt›nda kalanla-r›n özgürlü¤ü ve haklar› için, gökyüzününyasak oldu¤u hücresinde karanl›kta tekbafl›na hiç kimse duymadan dövüflen.

‹ç çat›flmaBir anda bafl›n› kald›r›r, düz ovalara bakarve çay›rlar› okflayan rüzgâr› hissedersin.O an, o rüzgâr bütün h›rç›nl›¤› ve geçmi-flin izleriyle yüre¤ine dolmaya bafllar. Vesen, bafl›n› kald›r›p, gökyüzünün oval bi-çiminde saklanan mavi bofllu¤unda birdüfl kurmaya bafllars›n. Zaman derin biruçurumdur; derinli¤ine do¤ru korkmadanyol al›rs›n. Bu yolculukta geçmifl hesapla-nacak, tart›lacak ve gelecekle ölçülecek.

Düfllerin, düflüncelerin, yapabildiklerin,yapamad›klar›n sorgulanacak. Bu birmahkemedir. Yaflam ak›p gitmifltir, soru-lar ve sorgular, korkular›nla yüzlefltirme-ye bafllar seni.

Kurgulu ve bir o kadar da de¤iflken soru-lar, ans›z›n köfleye s›k›flt›r›r seni, kaça-mazs›n ve alg›lar›n çat›rdamaya bafllar.Yüre¤ini parçalayan ve cevaps›z b›raka-mayaca¤›n sorular karfl›s›nda savunma-s›zs›nd›r. Gerçe¤in sorguland›¤› ve cevap-s›z b›rakamayaca¤›n bir düfl metaforundailerlersin. Bu metafor gerçektir.

O an yaflamak, hissetmek, a¤lamak, gül-mek, paylaflmak, sevmek, sevilmek, dö-vüflmek, yenilmek, yenmek, ilerlemek,geride kalmak, üretmek, üretememek,özgürlük, tutsakl›k gibi yaflama dair insa-na ait hislerin yüre¤inde b›rakt›¤› iç çat›fl-man›n neresinde durdu¤unun fark›na va-r›rs›n. Sen her fleyinle yabanc›laflt›¤›n› an-lars›n yaflama, yaflam ise hiç durmadanher fleyiyle sarm›flt›r seni.

Sorular›n› ans›z›n yaflama yöneltirsin. Ne-dir yaflamak ve neresindeyim ben. Bul-maya çal›fl›rs›n bir dal, yaflamda yer edi-nebilecek.

Derinli¤e uzanman› sa¤layan bu yolculuk,kolay kolay b›rakmaz peflini; gitgide içi-ne, yüre¤ine ve oradan bilincine do¤ru,tüm iç çat›flmalar› ateflleyerek ilerler. Ar-t›k önünde duran, yaflama tutunman› en-gelleyen, yaflam içerisinde en büyük en-gelin, körleflen 'vicdan›n', köfleye s›k›fl-m›flt›r. Bilincin, hürriyet kavgas›nda üstü-ne düflen yaflamsal görevleri, kurdu¤unözgürlük düfllerinde seni taraflaflt›rarakyüklenmeni bekler.

Düfllerinin enerjisi tükendi¤inde ve gözle-rini derinliklerden kopard›¤›n an; karfl›n-dad›r gerçekli¤in.

“Açl›k”Yaflam bedende tükenmeye dönüktür,bilinç yaflama s›ms›k› tutunmufltur. Dar,karanl›k, so¤uk bir hücrede geçen ilkgünlerin ard›ndan flimdi bir hastanede...Açl›k ve bilinç çat›flmakta bedende. Be-den bilincin zaferi karfl›s›nda günden gü-ne erimekte.

Açl›¤a yatan ‹RA liderlerinden BobbySands ve arkadafllar› kararl›, inançl› ve ce-saretlidir. Tutuklu bulunduklar› hapisha-nede tüm bask›lara ve dayatmalara karfl›eylemdeler.

Bobby Sands sadece gözlerini oynatabili-yor bedeninde. Gözler ›fl›¤a duyarl› veyanan lambaya bak›yor. Bir çatlak varlamban›n yan›nda. Göz, son enerjisini ya-karak izlemekte ve aramakta tavandabafllayan çatla¤›n inini. Çatlak zik zaklarçiziyor ve göz enerjisini yitirmek üzere.Sonsuz uykuya dalacak göz, çatla¤›nüzerinde ilerliyor, çatlak zik zaklar çiziy-or. Son bir çaba derken duvarda yol alancatllak küçük bir çocuk oluyor. fiimdi oçocuk ormanda ve gelece¤i için koflmak-ta özgürce.

fiimdiki zaman geçmifle ba¤lan›yor ve birköprü oluyor yaflam›n k›y›s›na do¤ru.fiimdiki zaman sorgulardan, suallerdenbafl› dik ç›k›yor. Yaflaman›n anlam›na va-rabilmenin ve sevebilmenin erdemli¤in-de, bask›c›lara, zorbalara karfl› mücadeleeden bilinç, girdi¤i eyleminde düflman ta-raf›ndan bedenini yok ederken, kendinimuazzam bir huzura b›rak›yor. BobbySands ve yoldafllar› bir tarihtir insanl›¤›n

insanca yaflama kavgas›nda. T›pk› ülke-mizde, insanl›k daha iyi bir yaflam koflu-lunda özgürce yaflas›n diye ölüm orucunayatanlar gibi.

Evet, insan'›n körleflen vicdan›nda bir 盤-l›kt›r 'açl›k' filmi. Sars›c›d›r, çat›flmal›d›r,duyguludur, sadedir ve en önemlisi bü-tün öyküsüyle gerçektir. Bu film izleyen-leri koltu¤unda rahat b›rakmaz. Perde-den akan görüntü ‘özgür insan›n’,‘devrimci insan›n’ de¤erini anlat›r size,flimdiki zaman›, durdu¤unuz noktay› vesizi sar›p sarmalayan düflman› sorgulata-

rak. Steve McQueen’in yönetti¤i Açl›kfilmi, insanl›¤› körlefltirenlere, köleleflti-renlere ve sömürenlere karfl› dövüflenle-rin, düflman zindanlar›nda kendilerinedönük yaflam›n tüketildi¤i yerdeyeflertikleri yaflam› aktar›yor. Son olaraksolu¤u güçlü Sands filmde sesleniyor bi-ze: ‹nsan olabilme yolunda, k›rlarda, tar-lalarda, vardiyalarda koflanlar›n önündeözgürlü¤e giden upuzun bir yol var; buyol engebeli, dikenli, düflman pusulu. An-lamal›, zay›fl›¤a yer yok. Mücadele baflla-d› bir kez, durduramazs›n...

‹NSAN VE AÇLIK‹nanç ritüelleri olarak var olan tiyatro, ilk kez MÖ. 6. yüz-y›lda Yunan toplumunda özerkleflebildi. Bugün sanatolarak adland›rd›¤›m›z birçok alan gibi o da çeflitli inançve ihtiyaçlar›n karfl›lanmas› ihtiyac› ile var oldu uzun za-man. Atefl bafl›nda yap›lan ayinlerde kötü ruhlar› kov-mak ad›na yap›lan taklitler, gücüne, büyülü oldu¤unainan›lan hayvanlar›n k›l›¤›na girerek ona yaklaflma, güç-lü olma ya da onu alt etme güdüleri ile yap›ld› ve ben-zer fleylerle yaflam sürdürdü. Ve bu esnada benzemekiçin yap›lan boyamalar, maskeler, posttan k›yafetler, ti-yatronun evrimini iflledi. Estetik ölçütlerle de¤erlendiril-meye bafllayan tiyatro, sanat›n önemli bir kolu halinegelmiflti art›k.

27 Mart ise, Uluslararas› Tiyatro Enstitüsü'nün karar› ile1961 y›l›ndan beri Dünya Tiyatro Günü olarak kutlan›-yor. Ve bu gün vesilesi ile Ezilenlerin Tiyatrosu'nun ya-rat›c›s› Agusto Boal bir bildiri yay›mlad›. Yaflam›n› tiyat-ro ile bütünlefltiren Boal’›n, Dünya Tiyatro Günü için ka-leme ald›¤› bildirideki ifadelerinden özet aktar›yoruz :

“Fark›nda olmasak bile insan iliflkileri teatraldir; mekânkullan›m›, vücut dili, sözcüklerin seçimi, ses tonlar›, duy-gu ve düflüncelerin çat›flmas›, sahnede kulland›¤›m›zher fley yaflant›m›zda da vard›r: insan›n özü tiyatrodur.

Dü¤ünler, cenazeler birer etkinliktir, fakat ayn› zamandason derece aflina oldu¤umuz için fark›nda olmad›¤›m›zgünlük ritüellerdir. Resmi bir devlet töreni, fakat ayn›zamanda bir sabah kahvesi, günayd›nlaflmak, ürkekaflklar, tutkular›n büyük f›rt›nalar›, bir senato toplant›s›,diplomatik bir görüflme, hepsi tiyatrodur.

Sanat›m›z›n temel amaçlar›ndan biri, seyircilerin oyuncuda oldu¤u dünya sahnesinde, insanlar› günlük hayat›netkinliklerine karfl› duyarl› k›lmakt›r. Hepimiz oyuncu-yuz; tiyatro yaparak, bakmaya al›flk›n olmad›¤›m›z içingöremedi¤imiz, asl›nda aflikâr olan fleyleri görmeyi ö¤-reniriz. Kan›ksanm›fl olan fley görünmez olur; tiyatro ya-parak günlük hayat›n sahnesini ayd›nlat›r›z.

Geçti¤imiz Eylül teatral bir oyunla flaflk›na döndük: Uzakve yabanc› diyarlarda ortaya ç›kan savafllara, soyk›r›mla-ra, katliamlara ve elbette iflkencelere ra¤men güvenli birdünyada yaflad›¤›n› düflünen ve sayg›de¤er bir bankayaya da güvenilir bir borsa simsar›na yat›rd›¤› paras›yla gü-venlik içinde yaflayan bizler bu paran›n asl›nda var olma-d›¤›n› ve bunun kendileri hiç de sanal olmayan, üstelikne güvenilir ne de sayg›de¤er olan baz› ekonomistlerinkötü bir icad› oldu¤unu ö¤rendik. Tüm bunlar kimilerininçok kazand›¤›, baz›lar›n›nsa her fleyini yitirdi¤i karanl›kbir öyküden, kötü bir tiyatro oyunundan baflka bir fleyde¤ilmifl. Ve onlar›n kararlar›n›n kurban› olan biz seyirci-ler balkonun en arka s›ras›nda oturuyormufluz.

Etraf›m›za bakt›¤›m›zda tüm toplumlar›n, etnik grupla-r›n, s›n›flar›n ve kastlar›n içinde ezen ve ezilenleri görü-rüz, adaletsiz ve merhametsiz bir dünya görürüz. Baflkabir dünya yaratmak zorunday›z çünkü bunun mümkünoldu¤unu biliyoruz. Fakat hem sahnede hem de hayat›-m›zda oynayarak bu dünyay› kurmak bizim elimizde.

Az sonra bafllayacak etkinli¤e kat›l›n, eve döndü¤ünüz-de arkadafllar›n›zla kendi oyunlar›n›z› oynay›n ve dahaönce göremedi¤iniz apaç›k olana fleye bak›n: Tiyatro sa-dece bir etkinlik de¤ildir, bir yaflam biçimidir.

Hepimiz oyuncuyuz: vatandafl olmak bir toplumun için-de yaflamak de¤il onu de¤ifltirmektir.”

‹nsan sonsuzluk evreninde, sonsuz çeflnide varolan organik türlerden sadece bir tanesidir. ‹nsan›nkendisini evrenin merkezine yerlefltirmesi, evreninen bilinçli ve en üstün yarat›¤› olarak ilan etmesi veevreni kendisine tabi k›lmaya çal›flmas›, onun darl›-¤›ndan ve dizginlenemez korkunç egosundan kay-naklanmaktad›r. ‹nsan›n Tanr›’y› yaratmas›, onunsadece zorluklar ve felaketler karfl›s›nda s›¤›nma,güvenlik arama, kendine olan güveninden kopup,cüceleflerek kullaflma güdüsünden kaynaklanm›-yor; ayn› zamanda ve as›l olarak, onun ölümsüzlefl-me, tanr›laflma e¤iliminden de kaynaklan›yor. Tan-r›n›n, toplum için ne derecede vazgeçilmez bir objeoldu¤unu anlamam›z, O’nun ait oldu¤u toplum sis-teminde gördü¤ü ifllevi anlamam›za ba¤l›d›r. ‹nsanzaten omurgas› ya da hiyerarflisi küçük tanr›larla in-fla edilmifl bir sistemin hücresidir. Bu sadece inançsisteminde de¤il, ekonomik, siyasal, toplumsal, sis-temlerde de böyledir. Ekonominin, siyasetin ve top-lum düzeninin de piramit fleklinde örgütlenmiflkendi tanr›s›, peygamberi, Vatikan’› ve kalabal›k birruhban s›n›f› vard›r.Biçimi nas›l olursa olsun, insan›n sahip oldu¤u ser-maye, insan›n hem d›fl›nda hem de içindedir. ‹nsansermayeye, sermaye de insana üfler kendi ruhunu.Her ikisi de egemenlik ve tebaa aray›fl› içine girer.Bu, insan›n tanr›laflma egosudur. Ezilen, horlanan,soyulan, fakrü zaruret iklimine savrulup at›lan cahilinsan›n tanr›laflma egosu, refah içinde yaflayan bil-gili insan›n tanr›laflma egosundan daha güçlüdür.Birincisinin ölümsüzlük ya da sonsuzluk saltanat›h›rs› daha güçlüdür. Mülke sahip olma, mülk arac›-

l›¤›yla tanr›laflma umudunu gerçek hayatta tama-men yitiren insan, manevi dünyas›nda yaratt›¤›ölümsüzlük iktidar›na, yani tanr›ya sar›l›r ve gerçekdünyan›n mülkünü, mülk iktidar›n› küçümser. Tan-r›laflma arzusunun bu biçimi, mülk aray›fl›ndan bafl-ka bir fley de¤ildir.‹nsan, içinden ç›k›lmayacak derecede karmafl›k,zengin bir yarat›kt›r. Onu tek bafl›na mülk dünyas›-n›n gerçekli¤i ile aç›klayamay›z. Mülk dünyas›ndanönceki insan›n do¤as›n›, karmafl›k iç zenginli¤ini çö-zümlemek, bu iç zenginli¤in mülk dünyas›nda netür de¤iflimlere u¤rad›¤›n› tespit edebilmek. ‹nsan›anlaman›n yolu biraz buradan geçiyor. Mülk dünya-s›ndan önceki insan da, mülk dünyas›n›n insan› gi-bi hem cinsini ve di¤er canl›lar› öldüren bir yarat›k-t›. Mülkü yoktu, y›¤m›yordu. Ac›k›nca gidip öldürü-yor, yiyor, doyunca öldürmeyi düflünmüyordu. ‹n-san›n, tanr›laflma, insanlar üzerinde egemenlik kur-ma, onlar› çal›flt›rma, yönetme diye bir sorunu yok-tu. Modern insan gibi o da ölümsüzlük düflleri kuru-yordu. Ama onun ölümsüzlük düflü, modern insa-n›n, envai çeflit yiyecek ve hizmetlerden ve hizmet-çilerden oluflan görkemli bir cennette sonsuza ka-dar yaflama düflünden daha gerçekçi, daha sadey-di; öldükten sonra de¤iflik hayvan ve bitki biçimle-rinde yeryüzüne dönmekten ibaretti. Egemenli¤i vehizmeti d›fltalayan bu düfl, ilkel insan›n iç dünyas›-n›n bir özetidir asl›nda. ‹lkel insan›n, do¤a ve insanüzerinde egemenlik kurma çabas›n›n hiç olmad›¤›-n› da söyleyemeyiz. ‹nsan›n do¤a üzerinde ege-menlik kurma çabas› ile insan üzerinde egemenlikkurma çabas› birbirine ba¤l› fleylerdir. Üreme, bes-

lenme ve korunma , alet kullanma, güçlü olan› da-ha çok dikkate alma, izleme ve giderek atefli kul-lanma gibi var olufl çabalar›, bilinçsiz ve zay›f da ol-sa egemenlik çabalar›d›r. Anan›n egemen oldu¤uanaerkil toplumu, insan›n insan üzerinde egemenolmad›¤› bir toplum olarak sunamay›z.Komün, köklü bir devrimin ad›d›r. ‹nsan›n insanüzerindeki egemenlik araçlar›na, egemenlik üretençabalar›na, iliflkilerine sald›r›r. Komün, devrimci in-san›n, devrime kat›lan, devrime itaat eden veyadevrilen, suçlanan insan üzerinde kuraca¤› ege-menlik araçlar›na, amaçlar›na ve duygular›na sald›-r›r. Komünün idealleriyle donanan insan›n çabas›,y›¤›nlar›n yarat›c› inisiyatifinin a盤a ç›kmas›, do¤ru-dan demokrasiye dönüflmesi yönünde ifller. Profes-yonel devletin veya kadro örgütlerinin, toplumukendi cemaatleri haline getirmesine karfl› ç›kar. Bi-rey, komünün ana kalesidir. Bireyin özgürleflme se-rüveni, onun mülkten, mülk duygusundan azadeolma, çok yönlü bilgiyle donanma ve yaratma ça-bas›d›r. Üretim, baflta olmak üzere her fley, bireyinözgürleflme serüvenine tabidir.Türkiye’de komünün görevleri, di¤er ülkelere naza-ran daha zordur. Selçuklu, Osmanl› ve Cumhuriyettarihi, dört bafl› mamur devlet tarihidir. 600 y›ll›kOsmanl› devleti, topraklar›n mülkiyet hakk›na sa-hip, sadrazaml›k ve harbiye naz›rl›¤›ndan oluflan,muazzam bir fütuhat, bir savafl makinesidir. Budevletin tepesindeki sultan, Tanr›n›n yeryüzündekigölgesidir. Bu gölgenin azameti karfl›s›nda bendele-flen ahali, gölgeyi ve gölgenin devletini baba veyaata olarak görmüfl, benimsemek zorunda kalm›flt›r.

Ya devlet bafla ya kuzgun lefle kültürünün egemenoldu¤u böylesi bir savafl makinesinin kendi yaz›l›tarihinin anlat›m› veya tahlil örgüsü de, iyi veya kö-tü, dirayetli veya dirayetsiz sultanlar, sadrazamlar,paflalar üzerine bina edilmifltir. ‘Kanuni’nin vefat›y-la ifller…”, “Sokullu Mehmet paflan›n ifl bafl›na gel-mesiyle ifller…” , “Vahdettin’in ihanetiyle ifller…” di-ye bafllayan resmi tarih, deyim yerindeyse, gerçektarihi cin çarpm›fla çevirmifl, tepeleyip geçmifltir. Biz, as›rlar› kat ederek gelen ve bizi sar›p sarmala-yan bu acuze gerçekli¤in rahle-i tedrisat›ndan ken-dimizi ne derecede uzak tutabildik? Proletarya dik-tatörlü¤ü dedi¤imizde, akl›m›za hep, güçlü bir par-tinin yönetti¤i, güçlü bir k›z›l orduya sahip, güçlü birdevlet geldi. Bu yetmezmifl gibi bir de proletaryadiktatörlü¤ünün pekifltirilmesinden, hem de tepe-ledi¤i düflmanlar›n›n tepesinde pekifltirilmesindensöz etmeye bafllad›k. Yenilgileri fark etmeye, y›k›n-t›lar karfl›s›nda geri çekilmeye bafllad›¤›m›zda isekendi tarihimizi yazmaya girifltik. Yöntemimiz, yak-lafl›m›m›z, Naime’den, ‹smail Hakk› Uzun Çarfl›l›’yakadar uzayan tarihçilerin yönteminden pek farkl›de¤ildi. “Stalin’in ölümünden sonra geriye dönüfl…”,“Kruflçev’in ihanetiyle geriye dönüfl…”, “Enver Ho-ca’n›n ölümünden sonra geriye dönüfl…”, “Mao’nunölümüyle geriye dönüfl…”Komünün, güçlü özgürlük ateflini biz Türkiyeli dev-rimcilere dayatmas› güzeldir. Ama bizim bu atefllebiçimlenmemiz oldukça zordur. Güzellik bu zorluk-tan kaynaklan›yor. Kurtar›c›l›k, kahramanl›k ve güç-lü devlet hayali, devrimci ruhumuzun vazgeçilmezmetafizi¤idir. Tahlilci de¤iliz, gelenekçi ve do¤mac›-

y›z. Feda ruhumuz güçlüdür. Dünyaya sa¤›r de¤iliz.Bazen isabetliyiz. Bazen da tek yönlü nedensel et-kilerin su s›zd›rmaz savunucular›, vulger Marksistkurbanlar›y›z. Hegel’in diyalekti¤ini, bütünle parçaaras›ndaki diyalektik iliflki çerçevesinde, ayaklar›üzerine oturtarak devrim atefline dönüfltüren Mark-s›n cesur, y›k›c› maharetini, kendi devrimci geçmifli-mize, idollerimize karfl› göstermeyi akl›m›z›n ucun-dan dahi geçirmeyiz.Devrimin sisteme sald›r›s›n›n çap›n›, sadece özel de-¤il, mülkiyetin tüm biçimlerine; sadece klasik kapi-talist devlete de¤il, devletin tüm sosyalist biçimleri-ne; sadece sistem insan›na de¤il, devrimci insana;sadece muhas›m›na de¤il, ayn› zamanda kendisineyöneltece¤i sald›r›n›n çap› tayin edecektir. Devrim-ci insan, kapitalist sistemin, dinin, en az befl alt› biny›ll›k s›n›fl› toplum geleneklerinin, al›flkanl›klar›n›nflu veya bu derecede malulü olan insand›r. Kendi-mize flöyle bir bakal›m. Sünnet olmadan, nikâhl›dü¤ünlü evlilikler yapmadan, yani canl›lar âlemin-den bir kad›na veya bir erke¤e sahip olmadan, can-s›zlar âleminden ise bir menkule veya gayrimenku-le sahip olmadan; partimize, reisimize, devletimize,bize yol gösteren teorimize, o teoriyi yaratan pey-gamberimize biat etmeden; de¤iflmez en son cen-net ütopyam›z› yani komünizmimizi hayalimizinmerkezine yerlefltirmeden yaflayam›yoruz. Siste-min kendisi oldu¤umuzun ve sistem gibi düflündü-¤ümüzün fark›nda bile de¤iliz.

YÜZ F‹K‹R KOMÜN VE ‹NSAN MUZAFFER ORUÇO⁄LU

‘Tiyatro sadece bir etkinlik de¤ildir, bir

yaflam biçimidir’

Yazar Adil Okay'›n yeni kitab› Yo¤un Yay›nla-r›'ndan ç›kt›. “Valizini kar›s›na haz›rlatan erkek'faflist' say›l›r m›” ismiyle ç›kan kitapta, yazar›nson y›llarda kad›n sorunu üzerine yazd›¤› fliir,makale ve araflt›rma yaz›lar› yer al›yor. Yazar,“Valizini kar›s›na haz›rlatan erkek faflist say›l›rm›”n›n ortaya ç›k›fl fikrini kitab›n›n ön sözündeflu cümlelerle aktar›yor, “Kad›n arkadafllar›m›n,‘kad›n sorununda’ duyarl› oldu¤umu ve bu ko-nuda yazd›¤›m yaz›lar›m› derleyip bir kitap hali-ne getirmenin yararl› olaca¤›n› söylemeleri, ben-

de bu düflünceyi do¤urdu. Asl›nda kad›n sorunu-nu en iyi kad›nlar›n yazaca¤›n› (ve yazd›¤›n›) bili-yordum. Bize, yani erkeklere gelene kadar, sa-dece Türkiye’de adlar›n› sayabilece¤im yüzlercekad›n yazar-araflt›rmac› vard›. Ancak bir erke¤inde bu konuda kelam edebilece¤i, hatta bu çal›fl-man›n kad›n mücadelesine katk› olarak de¤er-lendirilebilece¤i söylendi. Ben de kad›n arkadafl-lar›mdan ald›¤›m bu cesaret üzerine, daha önceyay›nland›¤›nda tart›flmalara yol açm›fl bir ma-kalemin ad›n› tafl›yan bu kitab› haz›rlamaya ka-

rar verdim.” Okay, kitab›n›n erkek okuyucularüzerinde bir fark›na varma durumu yaratmas›temennisini ise flu cümleler ile dile getiriyor:“Belki erkek okuyucular, bir erke¤in yazd›¤› bukitab› okuduklar›nda empati yaparlar ve do¤alsayd›klar› davran›fllar›n›n kad›nlar üzerinde do-layl›-dolays›z bir fliddet oldu¤unun ayr›m›na va-r›rlar. Ya da bu güne kadar suskun kal›p, ataer-kinin nimetlerinden yararlanmaya devam eden-ler, dolayl› suç ortakl›¤›n›n utanc›n› yaflarlar…Hatta yaflamalar› dile¤iyle…”

Valizini Kar›s›na Haz›rlatan Erkek 'Faflist' Say›l›r M›?

www.muzafferorucoglu.com

Page 13: 3 - 16 Nisan 2009 -  Sayı 152

13güncel 20-28 fiubat 2009

Milyonlar Öcalan’›n özgürlü¤ünü istedi

Afla¤›da okuyaca¤›n›z yaz›n›n muahatab› kad›n-lar de¤il, erkeklerdir. Türkiye toplumu, erkekegemendir. Erkek egemenli¤inin siyasi, ideolo-jik tezahürü, erkek flovenizmidir. Kad›n olarak,Türkiye'de yaflamak, bir zulümdür. Kad›n›, so-yan da, kad›n› kapatan da erkek egemenli¤idir.Türkiye'de, kad›n olmak demek, her gün, gözle,elle, sözle ya hakarete veya tacize ya da flidde-tin her türlüsü dâhil tecavüze u¤ramakt›r. Hiçlaf› doland›rmadan, flu gözlemimi paylaflmak is-terim. Böylesi bir toplumun parças› olarak, Kay-pakkaya gelene¤i, muazzam bir erkek egemen-li¤i alt›ndad›r. Bu durum, esef vericidir. Bu du-rum, utanç abidesidir. Ve bu durumun hafifeal›nmas›na zerre kadar tahammül edilemez.Çünkü burjuva-feodal toplum, bask›s›n› çeflitlikanallar yoluyla uygulamaktad›r. Erkek, bu ka-nallardan birisidir. Devlet, sömürü ve bask› dü-zenini, aile içersinde erke¤e uygulatmaktad›r.Sadece aile içersinde mi? Sokakta, iflte, her yer-de, erke¤in sözü geçmekte, erkek her fleyi be-lirlemektedir. Kendine Komünist diyenlerin, budurumun tamamen fark›nda olup, bu konudatavizsiz ve aktif bir bilinçli tavr› benimsemeleriflartt›r. Görüfl ve yaklafl›mlar›n› b›k›p usanma-dan sürekli dönüfltürmedikleri, devrimcilefltir-medikleri takdirde, sömürü ve bask› zincirinink›r›lmamas›na, göz yummufl olurlar. Bunun ad›,suça ortak olmakt›r. Çünkü kad›n›n ezilmesi,parçalanmas› gereken zincirler içersinde enkökleflmifl, en al›fl›lm›fl, en kat› yerleflmifl halka-s›d›r.‹brahim Kaypakkaya, Türkiye'de, komünizminyeni ekolünü oluflturuken, hem cinslerine ve ya-fl›tlar›na oranla, nispeten, kad›n sorunun önemi-ni, bir miktar fark›n› idrak etmekteydi. Enine bo-yuna, kad›n sorununa iliflkin yaz›lar kaleme al-

mad›. Fakat Kürecik araflt›rmas›nda da görülebi-lece¤i gibi, genç kad›nlar›n, gelin ve k›zlar›n ço-¤unun devrimci mücadeleye kuvvetli bir sempa-ti gösterdiklerini, hatta bunlar›n bir k›sm›n›n, ile-ride kat›lmay› düflündükleri devrimci mücadele-ye engel teflkil etmemek için evlenmeyi bile dü-flünmediklerini saptad›.1

Baflka bir halk› ezen halk, nas›l özgür olamazsa,baflka bir cinsiyeti ezen cinsiyet de özgür ola-maz. Bu, diyalekti¤in kanunudur. Kad›n› ezen er-kek, özgür olamad›¤› için, kendisinden güçlüolan›n karfl›s›nda, el pençe duran bir zavall›d›r.Dudaklar›nda, Burçak Tarlas›'n› m›r›ldanan Kay-pakkaya, düflün dünyas›nda, gerçek anlamdaözgür oldu¤u için, Yaflar De¤erli'nin karfl›s›nda elpençe durmam›flt›r. Fakat “Eflref Kolçak'lar›ntemsil etti¤i mülksüz ama mert ve namuslu er-kek tipi”ne hayran olanlar solu¤u Ergenekon'daalm›flt›r.2

Maalesef, Kaypakkaya'n›n, kad›n meselesinderüfleym halinde att›¤› küçücük ad›m›n devam›,Kaypakkaya'dan sonra gelmedi. Ne hazindir ki,kad›n meselesi, Kaypakkaya camias›nda, herzaman devrimden sonraya ertelenen, yan birmesele olarak telakki edildi. Hâlbuki devrimcidemokratl›kla devrimci komünistli¤i b›çak gibibirbirinden ay›ran k›staslar›n en önemlilerindenbirisi de, kad›n›n ezilmesi sorununa tepeden t›r-na¤a tutarl›, komünist bir yaklafl›m›n benimse-nip benimsenmedi¤idir. ‹lginçtir. Halk›n m› yok-sa bütün bir ulusun mu ezilmekte oldu¤u tart›-fl›l›nca, cengaver kesilenler, kad›nlar›n de¤il, sa-dece emekçi kad›nlar›n ezilmesinden bahse-derler. Çünkü devrimci demokratlar, kad›n mes-lesinin, toplumun s›n›flara bölünmüfllü¤ü ilealakal› oldu¤unu, kad›n›n, sadece s›n›fsal olarakde¤il, ayn› zamanda, cinsel olarak da çifte bas-

k› ve sömürüye maruz kald›¤›n› bir türlü kabul-lenmezler. Her ne flart alt›nda olursa olsun, ka-d›nlar›n kendi kaderlerini kay›ts›z flarts›z des-teklemezler. Mesela, kad›n meselesinin bile,neden proletarya diktatörlü¤ünü gerekli ve ka-ç›n›lmaz k›ld›¤›n› kabullenmeye yanaflmazlar.T›pk›, proletarya diktatörlü¤üne ne gerek vardeyip, kapitalizmi restore eden Teng SiaoPing'ler gibi...B›rakal›m devrim sonras›n›, gelelim bugüne.Kaypakkaya camias›nda, ideolojisi, devrimci de-mokratl›kla s›n›rl› olan erkek egemenli¤i, kendiç›kar›na göre 80 öncesi, feodal de¤er yarg›lar›y-la, “bac›” diyerek tahkküm alt›na ald›¤› kad›n›,80 sonras›, modaya uyup, “bayan” diyerek ta-hakküm alt›na alm›flt›r. Asl›nda arada hiç farkyoktur. Kad›na, cinsiyle hitap etmekten dahikorkan, “bac›” derken de bayan derken de, as-l›nda kendi iktidar›n› pekifltiren erkek egemen-li¤i, sadece siyasi yaz›larda de¤il, romanda, fliir-de, müzikte, bir kad›n modeli oluflturmufltur.A¤lamakl› kad›n sesleriyle kad›nlara söyletilendevrimci türkülerde, öptü¤ü k›zlar› hat›rlayanflairin dizelerinde, karlar içinde tasvir edilen se-viflme sahnelerinin yer ald›¤› roman sayfalar›n-da, bilinçalt›nda, derinden infla edilen bir kad›nmodeli yarat›lm›flt›r. Tabii ayn› zamanda bir er-kek modeli de.Pos b›y›kl›, “bac›” diyen devrimci erke¤in yerini,flimdi, saçlar› jöleli, ruhunun derinliklerini, flarapkadehi ve mum ›fl›¤› eflli¤inde, bir “bayan”adökmekle meflgul erkekler alm›flt›r. “Bayan”aflirin gözükmek için büyük bir incelikle hünerle-rini döktüren, fakat terslendi¤i takdirde de bü-tün flirretli¤ini a盤a veren, bu erkekler, ak›llara,Avrupa Yakas›'n›n, Burhan Alt›ntop tiplemesinigetirmektedirler. Zira bir çeflit ‹brahim Tatl›ses

ile Okan Bayülgen kar›fl›m› diyebilece¤imiz Bur-han Alt›ntop, cahildir ama çok ak›ll› oldu¤unusan›r. Feodaldir ama flehir küçük burjuval›¤›naözenir. Kad›n›, son tahlilde de¤il, bafl›ndan itiba-ren, bir sex objesi, mutfak kölesi, ikinci s›n›f birvarl›k olarak görür. ‹fline gelince, ciddiye al›yormufl gibi yapar. Ama asl›nda onun için kad›nla-r›n zerre kadar de¤eri yoktur. El s›k›fl›rken bileonlar›n gözünün içine bakmaktan acizdir. Ac›d›rama gerçektir. Bu erkek ideolojisi, Kaypakkayacamias›n› da çoktan sarmal›na alm›flt›r. Üç maymunu oynamay› b›rakt›¤›m›z takdirde,sicilimizdeki suçlar›n haddi hesab› olmad›¤› gö-rülecektir. B›rakal›m toplumu, bu camian›n için-de, kad›n›n ezilmesini, horlanmas›n›, fliddetemaruz kalmas›n›, evet evet, tecavüze dahi u¤ra-mas›n› görmemezlikten gelmek, adeta bir kuralhaline gelmifltir. fiikâyet s›ras›na giren, sesini ç›-kartmak isteyen, destek arayan nice kad›nlar,sadece suçlu ilan edilmekle kal›nm›yor ayn› za-manda, ya kocalar›n›n ya da babalar›n›n evleri-ne geri yollan›yorlar. Tablo, insan› çilen ç›karta-cak kadar bu denli hazindir. Üçüncü sayfa konusu olmaya isyan eden, ken-di kaderini, kendi eline almaya muktedir kad›n-lara her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyul-du¤u kesindir.Ya erkekler? Onlara, erkek flovenistli¤iyle ko-münistlik aras›nda tercih yapmak düflmektedir.

1 Bkz. Ethem Direhflan, F›rt›nal› Y›llarda ‹brahimKaypakkaya, Belge Yay›nlar›, ‹stanbul, 1997, s.200-2012 Do¤u Perinçek, Eflcinsellik ve Yabanc›laflma,Kaynak Yay›nlar›, ‹stanbul, 2000, s. 47

Emrah C‹LASUNKaç›n›lmaz Olan Tart›flma Art›k Bafllas›n (4)

Erkek flovenisti misin, yoksa Komünist mi?

UFUK Ç‹ZG‹S‹Bak›fl CAN

Kazananlar›n gerçe¤i‹lkelerde tavizsiz kat›l›k, siyasette esneklik ilkesinin tu-

tarl› savunucular› ve sahipleri oldu¤umuz su götürmez ger-çektir. Hangi bahane ve zorlama izahatla suland›r›lmaya ça-l›fl›l›rsa çal›fl›ls›n bu do¤ru karart›lamaz. Söz konusu olan, il-keler ve ba¤›ms›z siyasi irademizin çi¤nenmesi ise, bayra¤›-m›z›n çekilmesi vazgeçilmez olacakt›r. Siyasi devrim çizgisitayin edicidir, hiçbir ba¤lay›c›l›k bunun üstünde tutulamaz.Ne ad›na olursa olsun, devrim perspektifi zay›flat›l›p fedaedilemez. Her çal›flma, politik iktidar hedefine hizmet etti¤ioranda desteklenir ve bunun için yürütülür. Maoistlere hasolan bu üstün özellik, oportünizm bata¤›nda bocalayan siya-set tarz›ndan beklenemez. ‹lkeyi siyasete/stratejiyi takti-¤e/devrimi reforma ikilemlerinde amac› araca kurban edenideolojik bunal›m ve basiretsizlik hali; Maoist damardan uzakolup, pragmatizme saplanm›fl bilumum oportünist ve burju-va dokunun yetmezlik hüneridir. Güce tapma e¤ilimiyle benmerkezci dayatma ve dikte etme tutumlar›n›n kabul gördü-¤ü, ideolojik-politik-örgütsel inisiyatifin yok say›larak, bunutek taraf›n ele ald›¤› ba¤›ml›l›k iliflkisi biçimi bizlerden fersahfersah uzakt›r.

Geride b›rakt›¤›m›z mevcut yerel seçimlere iliflkin, ‘’hembirlik-hem mücadele’’ fleklindeki özgün tutum ya da duruflu-muz ve genel politikam›z ile her koflulda ve her fleye ra¤-men, ‘’mücadele yok-salt birlik’’ prensibiyle hareket edenuzlaflmac› ve özü teslimiyetçi olan politika sahiplerinin prati-¤i; iki tutum aras›ndaki nitel farkl›l›¤›n iyi bir tan›¤›d›r. Dersimyerel seçimleri özgülünde yaflananlar, bununla kalmam›fl,ulusal hareketin ideolojik doku itibar›yla tafl›d›¤› negatif içe¤ilimini de d›fla vurmufltur. Hiçbir kural ve etik de¤er tan›-madan kirli burjuva siyasetiyle, halka ve kurumlar›m›za yö-nelik hakaret, karalama, itham ve tehditler eflli¤inde haya-s›zca yürüttükleri sald›r› furyas›, büyük bir aczin ürünü oldu-¤u gibi, demokratik kültür ve de¤erlerden ne denli yoksunolduklar›n› da gözler önüne sermifltir. Dersim prati¤i her aç›-dan bir ayna olmufltur.

‹lkeli siyaset; toptanc› yaklafl›m ve tekçili¤i öteleyerek,analize dayal› diyalektik yaklafl›m temelinde do¤ru ile yanl›-fl› bir birinden ayr›flt›rmay› gerektirir. Maoist Komünistler bu-nu önemseyerek ihmal etmez. Ba¤›ms›zl›¤›na gölge düflürenhiçbir ittifak, birlik ve ortakl›ktan yana olmayacaklar› gibi,kendi bayra¤› d›fl›nda yedeklenmeyi asla benimsemezler.Kendi d›fl›ndaki ba¤›ms›z siyasi iradelere karfl› demokratikdavran›p sayg›l› olmay› kabul eder. Siyaseten, anti-emperya-list, anti-faflist, anti-feodal tüm halk s›n›f katmanlar› ve bun-lar›n devrimci, demokrat, ilerici, ayd›n yap›daki siyasal tem-silcileri baflta olmak üzere, ayn› nitelikteki tek tek kiflilerle it-tifak, anlaflma, birliktelik ve ortakl›klar kurmay› aç›k yürekli-likle öngörür ve uygular. Tüm bunlarda, demokratik ilkeyeuygun, karfl›l›kl› sayg›, eflit hak ve ba¤›ms›zl›k ilkesi temelin-de ortak de¤erleri zedelemeden hareket eder.

Halk kitlelerinden beslenen güçlü örgütsel çizgisi ve ba-¤›ms›z devrimci siyasetiyle ilkeli duruflunu kararl›l›kla muha-faza eden Maoistlerin, özellikle Dersim ölçe¤inde ortaya koy-duklar› pratik, son derece e¤itici ve ö¤retici olup, devrimci si-yaset dersi vermifltir. Kazanman›n ölçütü, baflkanl›k kürsüsüya da günü kotaran maddi kazan›mlar de¤il, halk kitlelerinesirayet ederek gelece¤e hükmeden devrimci ruh ve ›fl›¤›nkal›c› tesiridir. ‹flte bundand›r ki, seçimleri matematiksel ola-rak kazananlar, ‘’kim kazand›’’ sorusuna yan›t veremezler.Aç›k ki, tavr›m›za sald›r›p çarp›tmaya çal›flanlar›n, bu haz›m-s›zl›k refleksi yerine, tavr›m›zdan ö¤renmeleri daha do¤ru veyerinde bir yaklafl›m olacakt›r.

Kürt ulusal hareketinin hakl› mücadelesinin ve tüm de-mokratik muhtevas›n›n desteklenmesi konusunda her han-gi bir tereddüdümüz yoktur. Bu, ilkesel olarak böyledir veteorik bak›mdan oldu¤u gibi, göreli pratik aç›s›ndan da flart-l› olarak geçerlili¤ini koruyan bir do¤rudur. Ancak, bu genelve teorik do¤ru, her pratik somutta birebir geçerli kal›r de-nemez. Bilakis, genel do¤ru ayn› kalmakla birlikte, baflka ta-rihsel flart, somut koflul ve de¤iflen pratik süreçler karfl›s›ndafarkl› biçimlere bürünüp özgün haller alarak geçerlili¤ini tar-t›flt›r›r. Mutlak ve kesin do¤ru yaklafl›m›, bilim ve de¤iflimireddeden idealist felsefi mant›¤a aittir.

Kürt ulusal hareketinin genel olarak desteklenmesi do¤-rusu, onun kay›ts›z-flarts›z ve her koflulda mutlak biçimdedesteklenmesi manas›na gelmez. T›pk› ulusun kendi kaderi-ni tayin etme hakk›n›n kay›ts›z flarts›z tan›nmas›na ra¤men,ama ayr›lma tavr›n›n daha farkl› bir fley oldu¤u gerçe¤indenhareketle, bunun desteklenmesinin flartl›-flartlara ba¤l› oldu-¤u gibi… Desteklemenin tafl›d›¤› içerik, onun tarihsel olaraktamamen hakl› ve meflru olan ulusal demokratik taleplerivb. üzerinde yükselen demokratik-devrimci yan› ya da siya-sal olarak tafl›d›¤› devrimci pozisyon ve özellikleridir. Bu des-tekleme, onun geri yanlar›yla uzlaflma ve geri yanlar›n› des-tekleme geniflli¤ine vard›r›l›p burjuva milliyetçi uyuma terfiedilemez. O halde ulusal hareketin desteklenmesinin belliölçüleri ve ilkelerinin oldu¤u; desteklemenin flart ve koflulla-ra ba¤l› oldu¤u; tart›flma götürmez bir do¤ru olarak kabuledilmelidir.

Hele hele ulusal hareketin, ‘’burada benim sözüm geçer,sizler ancak hizmet erleri olabilirsiniz’’, ‘’beni desteklemek-ten öteye geçemez, baflka bir hak iddia edemezsiniz’’ vb. vs.fleklindeki yaklafl›m› asla kabul edilip birleflilemezdir. Dev-rimci halk kitlelerinin örgütlenip devrime seferber edilmesive devrimci kurtulufllar›n›n gerçeklefltirilmesi u¤runa yürü-tülen s›n›f mücadelesine, her ne sebeple olursa olsun ipotekkoymalar›, ‘’Kürdistan benimdir, kimse benim iradem d›fl›n-da burada ad›m atamaz’’ anlay›fl› ve prati¤iyle, ba¤›ms›z dev-rimci çal›flmalar› engelleyip kendisine tabi k›lma e¤ilimi ke-sinlikle uzlaflma noktam›z olamaz. Ezilen Kürt ulusu ve dev-rimci halk›na karfl› sorumluluklar›n›, Kürt ulusal hareketinindesteklenmesiyle s›n›rl› gören ve ora devrimini ay›rarak ken-di sorunu olmaktan ç›kar›p Kürt ulusal hareketine havaleedenler, sosyalist ve Komünist olma iddialar›na karfl›n, darmilliyetçi çizgi ve bunun etkisindeki bak›fl aç›s›na saplanm›flve elbette ki, tek devlet s›n›rlar› içinde geçerli olan ortak s›-n›f devrimi ve proleter s›n›f siyasetinden kopmuflturlar. Ulu-sal hareketin bu çerçevedeki koflullar›n› kabul ederek, mut-lak destekçi rolüyle ortaklaflmalar› yapt›¤›m›z de¤erlendir-meyi do¤rulamaktad›r.

Kim kazand›-kim kaybetti bir kez daha sorulmal›d›r.

Newroz tüm ülkede coflkuyla kutland›. DTP'nin or-ganize etti¤i Newroz kutlamalar›nda 'Öcalan’a öz-gürlük' ça¤r›s› yap›ld›. Amed'de 500 bin Kürt New-roz alan›n› dolduruken, ‹stanbul'da ise 200 bin ki-fli Kazl›çeflme'de bir aradayd›.

‹stanbul'da Kazl›çeflme'de toplanan 200 binin üze-rinde kifli Newroz'u kutlad›. DTP ‹stanbul BelediyeBaflkan Aday› Ak›n Birdal, Esenyurt Belediye Bafl-kan Aday› Tuncer Bak›rhan ve DTP Eflbaflkan› Emi-ne Ayna Newroz kutlamalar›na kat›lan kitleye

seslendi. DTP Eflbaflkan› Emine Ayna yapt›¤› ko-nuflmas›nda, Kürt ulusal sorununun ABD ve AB ileçözülemeyece¤ini, çözümün Abdullah Öcalan'laolaca¤›n› söyledi. Ayna, "Ulusal sorunlar o halk›nliderleri ile çözülür. Güney Afrika'da Mandela ileçözüldü. Daha önce Celal Talabani ve Mesut Bar-zani'ye terörist diyorlard›. fiimdi onlarla masayaoturuluyor. Türkiye'de de sorun çözülecekse Sa-y›n Öcalan'la oturulup çözülmeli. Siz hala bir hal-k›n önderine terörist diyemezsiniz. Çözüm KürtHalk Önderi Abdullah Öcalan'la sa¤lanacakt›r. Mu-hatap Öcalan'd›r. Terörist demekten vazgeçin. Birhalk›n lideri olarak ele al›n›p, bu sorun çözülmeli"dedi. Newroz kutlamas›nda Demokratik Haklar Fede-rasyonu üyeleri de, “Kürt ulusuna özgürlük halksavafl›yla gelecek”, “Newroz piroz be”, “Önderimiz‹brahim Kaypakkaya”, “A¤a patron devletini y›ka-ca¤›z, halk iktidar› kuraca¤›z”, “Kahrolsun faflistKemalist diktatörlük” sloganlar› atarken, ‹brahimKaypakkaya, Muzlum Do¤an, Mustafa Suphi, DenizGezmifl ve Mahir Çayan'›n fota¤raf›n›n bulundu¤upankart› tafl›d›lar.

Amed'de yüz binler Nevroz ateflini yakt›Newroz Park›'nda düzenlenen ve 500 bin kiflininkat›ld›¤› Newroz kutlamas›, çoflkulu bir flekildegeçti. Newroz kutlamas›nda Zozan, Xero Abbas,Diyar ve Aram Tigran sahne ald›. DTP Eflbaflkan›Ahmet Türk ve Amed Büyükflehir Belediye Baflka-n› Osman Baydemir Newroz'a kat›lanlara seslendi.

'Öcalan'›n özgürleflmesi gerekiyor'Newroz kutlamas›nda konuflan DTP Eflbaflkan› Ah-met Türk, "Kürtler bar›fl istiyor. Dünyada ayn› so-runu yaflayan birçok ülke örne¤i var ve bar›flla so-nuçlanm›flt›r. Çözümü Kürtlerin d›fl›nda arayan birmant›kla karfl› karfl›yay›z. E¤er çözüm isteniyorsa,Kürt mücadelesiyle diyalog kurulmal›d›r. Mandelaörne¤i vard›r. Y›llard›r terörist denilerek yarg›lan-

d›. Kürt halk›n›n önderi olan Abdullah Öcalan'›nözgürleflmesi gerekiyor. Ancak o zaman bar›fl di-yebiliriz" dedi.Osman Baydemir ise, “Dünyan›n bütün dikkati bu-gün bu Newroz alan›ndad›r. Washington, Ankara,Brüksel'in kula¤› bu Newroz alan›ndad›r. Dünyabilsin ki bar›fl›n, özgürlü¤ün, yüre¤in att›¤› bualanda dünya bilsin ki bar›fl›n, özgürlü¤ün yüre¤i-dir bu alan, Newroz alan›. Özgürlük yak›nd›r eyhalk›m. Afrin, Hewlêr, Mahabad ve Ortado¤u'nunNewroz'u ve Kürdistan'›n halk›n›n Newroz'u kutluolsun. Halk›m›z›n Newroz'u kutlu olsun” dedi

‘Newroz, bayram de¤il, mücadele günüdür’ ‹zmir’de bir araya gelen binlerce kifli Newroz’ucoflkulu bir flekilde kutlad›. Demokratik Haklar Fe-derasyonu, DTP, ESP, Partizan, SDP, ÖDP, KÖZ, D‹PGiriflimi gibi devrimci, demokrat kurumlar ile siya-si partiler kat›l›m sa¤lad›. Tertip Komitesi ad›na aç›klama yapan Günefl K›r-m›z›gül, CHP’nin, ‘Newroz bayram ilan edilsin’ yak-lafl›m›na tepki göstererek, “Newroz salt bir baharbayram› de¤ildir, bedellerle kazan›lm›fl özgürlükve mücadele günüdür” dedi. K›rm›z›gül, Kürt soru-nu karfl›s›ndaki resmi tutumu elefltirdi.Dersim'de ise Newroz çoflkuyla kutland›. Iki ayr›alanda kutlamalar yap›ld›. Demokratik Halk Daya-n›flmas›, coflkulu bir Newroz kutlamas› gerçeklefl-tirdi. DDHD'nin ba¤›ms›z aday› Murat Kur ve meclisüyesi adaylar›n›n kat›l›m›yla gerçeklefltirilen kutla-malarda, çoflku hakimdi. DDHD seçim irtibat büro-su önünden Yeni Mahalle ve Ali Baba Mahallesi’nedo¤ru yürüyüfle geçen kitle, s›k s›k, “Dersim onur-dur, onuruna sahip ç›k”, “Söz, yetki, karar Dersimhalk›na”, “Newroz pîroz be” sloganlar› att›. Yürüyüflgüzergâh›ndaki kat›l›mlarla iyice kalabal›klaflankitle, Newroz kutlamalar› için, Yeni Mahalle’dekialanda topland›. Alanda ise kitle davul zurna eflli-¤inde halaylar çekerek Newroz'u kutlad›.

Haber Merkezi- Demokratik Haklar Federasyonu(DHF), ‘‹flsizli¤e, Zamlara ve Yoksullu¤a Karfl›Eme¤imize ve Gelece¤imize Sahip Ç›kal›m’ flia-r›yla 1 ayl›k kampanya bafllatt›¤›n› duyurdu.Konuya iliflkin yap›lan aç›klamada, “ekonomikve siyasal planda h›zla derinleflen ekonomikkrizinin genifl kitleleri açl›¤a ve kölelik koflulla-r›na sürükledi¤i dönemde 1 Nisan 2009-1 May›s2009 tarihleri aras›nda yeni bir kampanya bafl-latma karar› alm›flt›r” denildi.

‘Örgütleyici bir niteli¤e kavuflmak hedefimiz’Aç›klamada, daha önce ‘Tan›t›m ve Örgütlen-me’ ad›yla ilk kampanyan›n geride b›rak›ld›¤›,DHF’nin, bu kampanyan›n sonucunda sa¤lananbirikimle demokratik haklar mücadelesinin as›lzemini olan emek eksenli faaliyetlere haz›r ol-du¤u belirtildi. Demokratik haklar mücadele-sinde destekleyici konumdan örgütleyici bir ni-teli¤e kavuflman›n hedeflendi¤i vurgulananaç›klamada flu ifadelere yer verildi: “Bugünönümüzdeki acil görev; Demokratik Haklar Fe-derasyonu flahs›nda bir araya getirilen demok-

ratik haklar için mücadele kuvvetlerinin, s›n›feksenli ba¤›ms›z politikalar kapsam›nda, halk›nekonomik ve sosyal hak talepleri mücadelesi-ne kat›lmas› ve bu mücadeleye siyasi ve örgüt-sel olarak önderlik edebilmesi, ba¤›ms›zl›k veyeni demokrasi mücadelesi içerisinde, halk ha-reketini yaratabilecek siyasi ve örgütsel sevi-yeye tafl›nabilmesidir.”

‘Ezilen kesimler çaresiz de¤ildir’Nisan ay›n›n ilk haftas›ndan 1 May›s’a kadar sü-recek olan kampanya boyunca esas yönelim-lin, halk kitlelerini derinden etkileyen ve derin-leflecek olan iflsizlik, yoksulluk, emperyalist sal-d›rganl›k ve hak gasplar›na karfl› emek cephe-sinden yükselecek olan mücadele içerisindeyer almak oldu¤u kaydedilen aç›klamaya flöy-le devam edildi: “En temel insani haklar›m›zasald›r›ld›¤›, bu sald›r›lar›n uzanmad›¤› hiçbir ya-flam alan›n›n kalmad›¤› koflullarda; genifl halkkitlelerinin en temel demokratik hak ve talep-leri, sosyal hak ve güvenceleri pervas›zca gasp

edilirken, halk›n bu hakl› kavgas›na siyasetenöncülük eden devrimci, ilerici, demokratik ör-gütler hiçbir maddi kan›ta dayanmayan iddi-alarla ve flemalarla örülü ‘terör operasyonla-r›’yla etkisizlefltirilmeye, halktan kopar›lmayaçal›fl›l›rken, ezilen milyonlara, mevcut sorunla-r›na karfl› ‘çaresiz’ olduklar› dayat›lmaktad›r.”

‘Kampanyam›z emekçi kitlelere yönelecek’“Ezilen kesimleri ‘çaresizlefltirmeye’ çal›flanlarakarfl›, genifl halk kitlelerine ‘çare sizsiniz!’ de-menin somut-pratik ayaklar›n› örmek içinkampanyam›z› bu amaç do¤rultusunda ifllevlibir araca dönüfltürmek, faaliyetlerimizin mer-kezine ‘halk inisiyatifini’ koymak için; tüm gü-cümüzü, faaliyet yürüttü¤ümüz her alan›n öz-günlü¤ünü, kendi ba¤r›nda tafl›m›fl oldu¤u di-namizmi ve mücadele zenginli¤ini a盤a ç›kar-mak için seferber olal›m!” denilen aç›klamadakampanyan›n hedefleri flöyle ifade edildi: “II.kampanyam›z›n, öncelikli hedefi gerek gençlikve kad›n hareketlerimizin var olan örgütlülük-lerini kendi özgül siyaset alanlar›nda genifllete-

bilmek gerekse profesyonel faaliyetçiler nez-dinde ilerleyen yerel faaliyetlerimizde iflçi vememur kesimleri içerisinde ‘örgütlü’ ba¤lar ku-rabilmek; toplam sonucunda ise var olan genelörgütlü yap›m›z› yayg›nlaflt›rabilmektir. ‹kincilhedefimiz, kampanya süresince bu temel he-defe ba¤l› olarak, kendi öz-gücümüze yasl› ör-gütsel faaliyetimizi gerçeklefltirdi¤imiz alanlar-da genel kitleyi ifadelendirebilecek imzalar al-t›nda, kampanyam›z›n hedefleri do¤rultusundakitleleri harekete geçirebilmek ve eylemsellikalanlar›m›z› bu genel toplamla birlikte görünürk›lmakt›r. Üçüncü hedefimiz ise, bu iki bafll›ktaortaya ç›kan kitleyi, kampanyam›z›n siyasal veörgütsel çizgisi paralelinde ortaya koyaca¤›m›zittifak zeminini zedelemeyecek flekilde, dost-devrimci kurumlarla birlikte, var oldu¤umuzyerellerde di¤er demokratik kitle örgütlerinikapsayacak flekilde geniflletebilmek ve bu ye-rellerdeki genel emek ve demokrasi mücadele-sini, siyasal öncülü¤ümüzde, ilerletebilmek, ge-lifltirebilmek ve sa¤l›kl›, sa¤lam yereller olufltu-rabilmektir.”

DHF iflsizli¤e, zamlara ve yoksullu¤a karfl› kampanya bafllatt›

Page 14: 3 - 16 Nisan 2009 -  Sayı 152

14 3-16 Nisan 2009 tarih-okur

Ali Uçar- Dersim’in Ovac›k ilçesi Çakperi köyünden olan Ali Uçar,1976 y›l›nda mücadeleye kat›larak aktif görevlerde bulundu. As-keri organlarda görev yapan Uçar, 1. Konferans’tan hemen sonraMaoist Parti’nin üyesi oldu. Do¤u Anadolu Bölge Komitesi’nde gö-rev yapan Uçar, 1982’de Marmara bölgesine askeri komutan ola-rak atand›. ‹stanbul, Bak›rköy’de, kulland›klar› evin polis kuflat-mas›nda oldu¤unu tahmin etmesine ra¤men, parti mal›n› kurtar-ma tavr›yla, evi boflaltmak için gitti¤inde, pusuya düfltü ve 6 Ni-san 1983’te, çat›flarak ölümsüzleflti.

Adil Kaplan- Dersim’in Mazgirt ilçesi Kafltun köyünden olan AdilKaplan, TDKP taraftar› iken, 1988’de Baba Erdo¤an öncülü¤ündegerçeklefltirilen Kand›ra bask›n›ndan etkilenerek, Maoist Parti’ninsaflar›na kat›ld›. Fransa’da kitle faaliyeti yürüttükten sonra ülke-ye geri dönerek, 1994 Nisan’›nda Halk Kurtulufl Ordusu’na kat›ld›.Üç y›ll›k gerilla faaliyetinden sonra Çukurova’ya atanan Kaplan,94’ün sonbahar›nda tutsak düfltü. Edirne F Tipi Hapishanesi’nde,2000 y›l›ndaki ölüm orucu direnifline kat›lan Kaplan, eyleminin170. gününde, 6 Nisan 2001’de ölümsüzleflti.

Celal Alpay- Dersim’in Mazgirt ilçesi, Örs köyünden olan Celal Al-pay, genç yafllarda Maoist Parti ile tan›flt› ve bu do¤rultuda faali-yet yürüttü. Alpay, iflçi olarak ‹zmir’de ve Rusya’da çeflitli ifllerdeçal›flt›. 1998’de ‹zmir’de gözlat›na al›narak, hapse at›ld›. Bergamave Buca hapishanelerinde kalan Alpay, 2000 ölüm orucu eylemi-nin 176. gününde, 12 Nisan 2001’de ölümsüzleflti.

CCeellaall AAllppaayy''››nn kk››zzkkaarrddeeflflii::… Celal'in bana en son söyledi¤i söz, “seni seviyorum, kendine iyibak"; benim ona söyledi¤im son sözlerim, ‘seni seviyorum, görü-flürüz’ olmufltu. Evet, Celal'len bir kez daha görüflme flans›m oldu.Ama görüfltü¤ümüz yer bu sefer çok farkl›yd›. Aram›zda ne tel ör-gü, ne demir parmakl›k, ne de tafl duvarlar vard›. Ve taa... Der-sim'deydik. Evet Celal tek bafl›na direnmiflti. Ve aram›zdaki bütünengelleri parçalay›p y›km›flt›. Yaflam› ve onuru büyütüp, küçült-müfltü ölümü. Evet Celal'i en son Dersim'deki evimizin bahçesin-de, tahta divan›n üstünde uyurken gördüm. Kirpikleri hafif nem-liydi. Burnunun yan›nda hafif bir su damlas› vard›. Yüzünde enufak bir morart› yoktu. Öylece uyuyordu. Onun o güzel yüzünüömrüm boyunca unutmayaca¤›m. Sonra yüzünü kapat›p Celal'iomuzlara ald›lar. Ve sesimin ç›kt›¤› kadar ba¤›rd›m. "Celal Yoldaflölümsüzdür"...

Metin Karatafl- Dersim’in Çemiflgezek ilçesinden olan Karatafl,ortaokul y›llar›nda mücadeleye kat›ld›. Lise döneminde daha daaktifleflti. En son bir köyde çal›flma yaparken, ihbar üzerine yaka-land›. Karakoldayken, bir f›rsat›n› bulup, ba¤l› oldu¤u sandalye ilebirlikte kaçt›. 1979’da Halk Kurtulufl Ordusu’na kat›ld›. Bir ihbarsonucu, Hozat’›n Sövge yöresinde ç›kan çat›flmada yaraland›. Yol-dafllar› çemberi yar›p ç›karken, o yaral› oldu¤u için ç›kamad›. Ya-ral› halde tam bir gece askerleri yan›na yaklaflt›rmad›. Karataflburada kan kayb› sonucu ölümsüzleflti.

Seyit Külekçi- Marafl’›n Elbistan ilçesi, Gücük köyünden olan Kü-lekçi, 1980 y›l›nda faaliyete kat›ld›. ‹flçi komitesi, askeri komitealanlarda faaliyet yürüten Külekçi, 1990 y›l›nda tutsak düfltü.1996’daki ölüm orucu direnifline kat›lan Külekçi, hapishanedenç›kt›ktan sonra T‹KKO’ya kat›ld›. Külekçi, 14 Nisan 1999’da To-kat’ta flehit düfltü¤ünde, TKP/ML üyesiydi.

Do¤an Altun- Erzincan’›n Tercan ilçesi, K›z›lma¤ra köyünden olanAltun, 93 y›l›nda ‹stanbul’da TMLGB ile iliflkiye geçti. 96’da T‹K-KO’ya kat›lan Altun, Seyit Külekçi ile beraber, 14 Nisan 1999’da,Tokat merkeze ba¤l› Arho¤ köyünde girdikleri çat›flmada ölüm-süzleflti.

Nergis Gülmez- “Belki yüzümü parçalayabilirsiniz ama yüzümde-ki tebessümü asla yok edemezsiniz” diyen Gülmez, 92’de baflla-yan birlik döneminde Özgür Gelecek gazetesinde çal›flt›. Ekim1993’te Muzaffer Oruço¤lu’nun Newroz isimli kitab›ndan dolay›yay›nevi sorumlusu olarak tutuklan›r. 94’te Sa¤malc›lar Hapisha-nesi’nden tahliye olan Gülmez, gazetede çal›flmaya devam eder.94’teki ayr›l›ktan sonra, gazeteden ayr›larak, TKP/ML saflar›ndamücadele etmeye bafllayan Gülmez, 96 y›l›nda tekrar tutuklan›r.Ekim 2000’de bafllayan ölüm orucu direnifline, TKP/ML üyesi ola-rak kat›lan Gülmez, 17 Mart 2001’de, eyleminin 123. günündeölümsüzleflti.

Halil Çak›ro¤lu- Marafl’›n Elbistan ilçesinden olan Çak›ro¤lu,1990’da ‹stanbul il askeri komitesinde yer ald›. Birçok eylemdeyer alan Çak›ro¤lu, 3 Ekim 90’da bir kamulaflt›rma eylemi s›ras›n-da ç›kan çat›flmada yaral› olarak yakaland›. ‹flkencehanelerde is-mini bile aç›klamayan Çak›ro¤lu, tutuklanarak Bayrampafla Ha-pishanesi’ne konuldu. 1993 fiubat’›nda hapishaneden firar edenÇak›ro¤lu, daha sonra gerillada siyasi komiser olarak görev ald›.15 Nisan 1995’te, Erzincan’›n Kemah ilçesinde, yoldafllar› SüheylaDa¤deviren ve Munzur Keskin ile beraber ölümsüzleflti.

Süheyla Da¤deviren- ‘Dr. Meral’ kod ismiyle tan›nan Süheyla,hemflirelik mesle¤ini, gerillada sa¤l›kç› olarak sürdürdü. 1990’dagerilla faaliyetine kat›lan Da¤deviren, 94’teki ayr›l›kta TKP/ML saf-lar›nda yer ald›. TKP/ML üyesi olan Da¤deviren, 15 Nisan 1995’te,Erzincan’›n Kemah ilçesinde ç›kan çat›flmada ölümsüzleflti.

Munzur Keskin- Dersim’in Pertek ilçesinden olan Keskin, TKP/MLaday üyesi ve 1 No’lu Gerilla Bölge Komutanl›¤› üyesiydi. 15 Nisan1995’te ç›kan çat›flmada, yaral› yoldafllar›n› çat›flma d›fl›na ç›k-ard›ktan sonra, tekrar kalan yoldafllar›n› almak için çat›flma alan›-na döndü¤ünde ölümsüzleflti.

2000 Ölüm Orucu flehitleri- Bülent Çoban (7 Nisan 2001, DHKP/C),Fatma Ersoy (11 Nisan 2001, DHKP/C), Tuncay Günel (12 Nisan2001, T‹KB), Abdullah Bozda¤ (12 Nisan 2001, DHKP/C), Erol Evcil(13 Nisan 2001, DHKP/C), Murat Çoban (14 Nisan 2001, DHKP/C), Se-dat Gürsel Akmaz (16 Nisan 2001, DHKP/C).

Sözlerime bafllarken zorlan›yorum. Abimianlat›rken nereden bafllasam diye düflü-nüyorum. O, kardefller aras›nda daha fark-l› bir kiflilik ve durufla sahipti. ‹nsanlara ba-k›fl› daha farkl›, daha inceleyici, daha hofl-görülüydü.Devrimci düflünceyle tan›flmas› 1993’tüsan›yorum. O zamanlar biz bilmezdik dev-rim-Partizan mücadele. Fark›nda de¤ildik.‹nsanlar, do¤ar, yaflar, ölür diye bilirdik.Hapishane falan bilmezdik. Onunla bera-ber biz de daha farkl› düflünmeye baflla-

d›k. Ailece, annem, babam, kardefllerim,onunla beraber tan›d›k hayat›, gerçekleri,mücadeleyi, en önemlisi de insan olmay›.Bütün bunlar için ona sonsuz teflekkürlerdiyorum. Bugün hayatta bir o¤lum var,ona daha farkl› bak›yorum, onun ad›n› ta-fl›yor ve temennim o¤lumun da onun gibionurlu, namuslu, hakl›dan yana olmas›d›r.Onun flahs›nda bütün devrim flehitlerimizisevgi ve sayg›yla an›yorum.Sözlerimi, yoldafl›m›z Ersin Kantar’›n,ölümsüzleflen yolafllar›n ard›ndan yazd›¤›

fliiriyle bitirmek istiyorum:

Onlar yüreklerindeki sevdayla geldilerElleri günefle ulaflm›fl

Ve al›p götürdüler bizi bizdenYürüdükçe güzellefltiler

Yürüdükçe enginYürüdükçe coflkun

Geride kalanlara dönüp bakamad›larÇünkü bak›fllar›, tak›lm›flt› günefle

Kardefli Gönül Bakar

Halk Savafl›’ndayitirdiklerimiz

“Elbette ki bir bildi¤i var bu çocuklar›nKolay de¤il öyle genç ölmekYeflil bir yaprak gibi yüre¤iKopar›p atefle atmakPek kolay de¤ilHem öyle bir a¤aç ki flu yaflamak denilen fleyHe bahar yeniden yeniden tomurcuklan›r daYaln›z bir bahar çiçeklenirA benim gülüm”

H. Hüseyin

On dört koca y›l oldu. 95’in 15 Nisan’›nda Erzincan Ke-mah’a ba¤l› T›m›h› köyünde yoldafllar› Halil ve Munzur’labirlikte fethetmiflti günefli. Ailemizin Süheyla’s›, halk›n Dr.Meral’i. On dört koca y›l oldu, fiziken aram›zdan ayr›lal›.Bugün, o günün matemini tutmuyoruz elbette.Ailemizin sekizinci ferdiydi Süheyla’m›z. 1965 y›l›nda Naz›-miye’de do¤du. ‹lk ve orta ö¤renimini Naz›miye’de ta-mamlad›ktan sonra, Diyarbak›r Sa¤l›k Meslek Lisesi’ni1986’da baflar›yla bitirdi. ‹lk görev yeri olan Erzurum Nu-mune Hastanesi’nde dört y›l çal›flt›ktan sonra kendi istedi-¤i ile Ankara Yüksek ‹htisas Hastanesi’nde görevini devamettirdi. Bu arada hem çal›fl›p hem de mesle¤ine olan sev-das›ndan ötürü Yüksek Hemflirelik okulunu bitirerek, Ge-nel Cerrahi alan›nda uzmanl›k kazand›. Bu dönemdeTMLGB içerisinde aktif faaliyet yürüttü. 1990 y›l›nda P. Par-tisi saflar›na kat›ld›.Her zamankinden daha çok, an ve an onlar›n s›cakl›¤›n›,coflkunlu¤unu, a¤›z dolusu kahkahalar›n› duyumsuyor, ya-fl›yoruz. Yaflarken de onlar› yüre¤imizde, yan›bafl›m›zdatafl›yoruz. Hayat› onlarla soluyoruz. Onlar hem geçmiflimizhem de gelece¤imizdir. Gelece¤i kazanma azmi ve and›-d›rlar.Dr. Meral kendi kaleminden mücadelenin do¤as›n›, flehit-lere olan ba¤l›l›¤›n› flöyle ortaya koyuyordu.“Kolay de¤il buz kesmifl ellerle, silah› s›k› s›k›ya kavramak,donmufl parmakla tetik çekmek. ‹flte bütün bunlar› inanç,azim ve davaya olan ba¤l›l›k ile biçimlenmifl, kararl›l›k bi-linci ve mücadele ruhu belirler. S›n›f mücadelesi çetin vekanl›d›r. Kan dökülmeden, bedel ödemeden, hiçbir savaflkazan›lmad›¤› gibi, hiçbir analamda halklar›n kurtuluflugerçekleflmez. ‹flte bundand›r ki, henüz çekirdek duru-munda olan partimiz mücadelesinin ilk basama¤›nday-ken, onlarca, yüzlerce flehit vermifl ve bu flehitler kervan›-na yenileri kat›lmadan ilerleme olmayaca¤›n› iflaret etmifl-tir, devam edecektir. (...) Ve zaten flehitlerimizin mücade-lesini alaml› k›lan fley de onlar›n feda ve özveri ruhuyla ta-

fl›y›p bize devrettikleri bayra¤› daha da yükseltmek veyüksek doruklarda kuraca¤›m›z k›z›l mevzilerde dalgalan-mas›n› sa¤lamakt›r. Bunu yapamad›¤›m›z takdirde, yapt›-¤›m›z fley, flehitlerimizi anmaktan ziyade, onlar›n kemikle-rini s›zlatmak olacakt›r.”Bizim tarihimiz halklar›m›z›n tarihi kadar eski ve köklüdür.Devrimci Kawalar›n, Hallac-› Mansurlar›n, Pir Sultanlar›n,fieyh Bedrettinlerin, Mustafa Suphilerin miras›n› devralankomünist önder ‹brahim Kaypakkaya, proletarya partisini72’nin 24 Nisan flafa¤›nda arma¤an etmifltir halk›m›za.72 Nisan güneflinin k›z›l ›fl›lt›lar›yd› onlar. Meral Yakar’›nça¤r›s›yla Alpler’den Munzurlar’a yürüyen halk›n Kinem’i,Alpler’in asi k›z› Barbara Anna Kistler’den 93’ün zemheri-sinden devralm›flt› k›z›l sanca¤› Dr. Meral. Ne de özdeflleflmifl ismiyle Dr. Meral. Sa¤l›kç›yd›. Ama s›ra-dan de¤il, iflin hakk›n› veren, mesle¤ine afl›k biriydi. ‹nsansevgisiyle yo¤urmufltu yüre¤ini.Erzurum Numune Hastanesi’nde 86/87 y›llar›nda görev ya-p›yordu. Nöbetçi oldu¤u bir gece doktor hastanede yoktu.Apandist sorunuyla gece hastaneye gelen acil bir vakaylakarfl› karfl›ya kalm›flt›. Doktor yok. Hasta ölümle savafl›yor.Dr. Meral meslekten men olma pahas›na iki arkadafl›ylahastay› ameliyata al›yor ve hasta hayata dönüyor. Sonra-ki süreçte birçok soruflturma ve takibat. Tüm bunlar v›zgeliyor Dr. Meral’e. ‹nsan sevgisini bu kadar yo¤un tafl›yor-du yüre¤inde. K›rsal alanda olarca yoldafl›n›n yaras›na merhem olmufltu.Gidilen köylerde halk›n yaralar›n› sarmaktan geri kalma-m›flt›. Ayr› bir taht kurmufltu halk›n gönlünde. Analar, “Al-lah senden raz› olsun k›z›m, iyi ki senin gibi bir yoldafllar›var. Ne mutlu onlara” diyorlard›. “Maflallah, maflallah, Allahvermifl yahu. Okumufl, doktor olmufl, sonra da¤a gelmifl.Bu insanlar bofl de¤il valla. Hiçbir doktor bu kadar becerik-li olamaz” diyordu yafll›lar.Rahats›zl›klar› olanlar, çocuklar› hastalananlar Meral’e ha-ber gönderiyor, onun tedavilerini, yiyecek, giyecek hedi-yeleriyle karfl›lamaya çal›fl›yorlard›r. “Partiye vermelisinizyard›mlar›n›z›. Yaral› yoldafllara sunun yard›mlar›n›z›. Bizkarfl›l›k için halk›m›za bakm›yoruz” diyordu. Bir uçtan biruca uzan›yordu partizan doktora yap›lan övgüler.Yine geçirdi¤i kaza sonucu a¤›r yara alan Cüneyt Kahra-man yoldafl›n›n yaralar›n› o sarm›flt›. Traktörün alt›na dü-flen Kahraman yoldafl›n›n kafa derisi bafltan bafla soyul-mufltu. Tüm k›t imkanlara karfl›, imkans›z› baflar›yordu Dr.Meral. Bir cerrah titizli¤iyle sar›yordu yoldafllar›n›n yarala-r›n› ve sa¤l›¤›na kavuflturuyordu. Bir kad›n›n do¤um serüveni kadar sanc›l›, meflakatli anne

olma umudu ve sevinci kadar büyüktür devrimin bir s›raneferi olmak. Onlar Alt›nça¤’a giden uzun yürüyüflün y›l-maz s›ra neferleriyli. Onlar› bir kez daha sayg›yla anarken,son sözü Dr. Meral’e b›rak›yoruz.“Kolay de¤ildir zora karfl› zoru örgütleyip, difle difl cenklefl-meyi sürdürmek.Kolay de¤ildir, uzun tarihlerden beri, insanl›¤›n üzerine birkarabasan gibi çöreklenmifl, zulme ve sömürüye dayal›,koca bir tarihi bir ç›rp›da söküp atmak. Kolay de¤ildir bu zorlu yolda sa¤a sola yalpalamadan MLMbiliminin bilinçlerde yaratt›¤› enerjiyle sonona dek yürü-yebilmek.Kolay de¤ildir, özgürlük tohumunu ülkenin dört bir yan›naserptirebilmek ve bu mücadeleyi di¤er halklar›n mücade-lesiyle bütünlefltirebilmek.Kolay de¤ildir, Munzurlar›n, Toroslar›n, Caniklerin, Cudile-rin, Nurhaklar›n yak›c› so¤u¤unu iliklerine dek solumak veöylesine mevziye oturmak.Kolay de¤ildir, karl›, f›rt›nal› k›fl günlerinde, buz kesmiflaya¤a leken tak›p yol yürümek.Kolay de¤ildir, açl›¤›n, susuzlu¤un, uykusuzlu¤un yan›ndaölümü yaflamak ve yaflamak için ölümü güzel k›lmak.Kolay de¤ildir, anadan, yardan, o¤uldan, k›zdan ›rak yafla-y›p da özlemini duyumsamak ve bütün bunlar› özgürlüksavafl› için feda etmek...

DA⁄DEV‹REN A‹LES‹

Do¤an Altun’un an›s›na

Bayra¤› Yükselt Doruklara, S›zlamas›n Yoldafllar›n Kemikleri!

UNESCO ve Uluslararas› Biyolojik Bilimler Birli¤i(IUBS) taraf›ndan 2009 y›l›, Darwin Y›l› olarak ilanedildi. Darwin’in do¤umunun 200, Türlerin Köke-ni isimli eserinin yay›mlan›fl›n›n 150. y›l›na denkgelmesinden dolay› 2009 y›l› bu iki kurulufl tara-f›ndan Darwin Y›l› olarak belirlendi.Ülkemizde 2009 y›l›n›n Darwin’e atfedildi¤i peköne ç›kar›lmad›. Daha çok devrimcilerin ve sos-yalistlerin gündeminde Darwin vard›. As›l olarakDarwin’in sosyalistlerin gündeminde olmas›n›nbirçok sebebi var. Bu sebeplerden biri de Dar-win’in fark›nda olmadan Türlerin Kökeni isimlieseriyle diyalektik ve tarihsel materyalizme bü-yük katk› yapm›fl olmas›yd›. Bu sebepledir kiMarks ve Engels bu eseri büyük bir heyecanlakarfl›lad›lar. Darwin ise onlar›n bu heyecan›napek anlam veremedi.fiimdilerde ise tersinden bir heyecan yaflan›yor.Bu heyecana neden olan durum ise, bilimin ye-rine hurafeleri geçirmeye çal›flan anlay›fl sahiple-rinin giderek kendilerini hissettirmeye bafllam›flolmalar›d›r.Egemenler taraf›ndan Darwin Y›l› sessizlik içindegeçifltirilmeye çal›fl›l›rken, ayn› çabalar içine gi-ren TÜB‹TAK, baflvurdu¤u yöntemi eline yüzünebulaflt›r›nca, Darwin’den sözedilmeye baflland›. TÜB‹TAK bünyesinde ayda bir yay›mlanan Bilimve Teknik Dergisi’nin Mart say›s›n›n Darwin’e ay-r›lmas› ve son anda bu yaz›larin iptal edilerek,baflka bir konuyla yay›mlanmas›, tart›flmalar›bafllatt›. Bilim ve Teknik Dergisi’nin Mart say›s›n›

Darwin’in Evrim Teorisi’ne ay›ran derginin genelyay›n yönetmeni Dr. Çi¤dem Atakuman ve eki-binin yaz›lar›n›n iptal edilmesi, bununla da kal-mayan TÜB‹TAK yönetiminin Atakuman’› istifayazorlamas›, tart›flmalar› daha da alevlendirdi.Bu olanlar, Serol Teber’in ‘Do¤an›n ‹nsanlaflmas›’isimli kitab›nda anlatt›¤› bir öyküyü an›msatt› bi-ze. Öykü flöyle: “Ortaça¤’›n, düflün dünyas›na,deneysel bilimler üzerine karabasan gibi indi¤igünlerde, öyküye göre üst düzeyde bir rahip bil-geler kurulu, atlar›n a¤z›ndaki difllerin say›s›n›saptamak amac›yla toplanm›fllar... Tart›flmalaryo¤unlam›fl, çeflitli öneriler getirilmifl, kitaplar ta-ranm›fl, Aristo’nun tüm kitaplar›na yeniden bafl-vurulmufl, fakat sonuç yok. Bu büyük toplant›,böyle bir sonuç ile bitmekte iken, odaya girengenç bir papaz, biraz ürkek ve çekingen bir tav›r-la, flimdiye de¤in bofluna tart›fl›ld›¤›n›, bunu bile-bilmek için d›flar›da duran atlardan birinin a¤z›-n› aç›p içine bakman›n yeterli olaca¤›n› öner-mifl... Do¤aya, deneye baflvurmay› öneren bu‘sap›k düflünce’ karfl›s›nda toplant› odas› kar›fl-m›fl, ustan›n yap›tlar›nda bulunmayan bir fleyiö¤renmek için ‘tanr› yap›s›’ do¤ay› kurcalamayakalkan bu bafltan ç›km›fl papaz›n fliddetle ceza-land›r›lmas›na ve de atlar›n a¤z›nda kaç diflin bu-lundu¤unun bilinemeyece¤ine karar verilmifl...”(age Sf. 20)Ne dersiniz, TÜB‹TAK yönetim kurulu da rahiplerkurulunun genç papaz hakk›nda ald›¤› kararabenzer bir kararla Atakuman’› cezaland›rm›fl ola-

bilir mi? Durum onu gösteriyor. Zira Atakuman’›nistifa ettirilmesi çok fley anlat›yor.Öyle ya, yeri gö¤ü yaratan tanr› varken, ne ge-rek var Türlerin Kökeni’ni ö¤renmeye. Ne gerekvar do¤an›n ve canl›lar›n geçirdi¤i evrimi ö¤ren-meye.‹ktidarda AKP/ Herfley güllük gülistanl›k/ Ruhu-muzu saran bir huzur/ ve hamdolsunlarla geçi-yor zaman...Hal böyleyken, insan›n fliir yazas› gelmiflken, negerek var keyfimizi kaç›ran konular› tart›flmaya.Artan iflsizlik sorunu mevsimlerle alakal›yd›. Bumesele de çok k›sa bir sürede çözülecek. Heleflöyle bahar gelsin, toprak yeflersin, çiçekler aç-s›n, o zaman iflsizlik sorunu da kalmayacak. Davos ç›karmas› baflar›yla sonuçlanm›flken, “OneMinute” takti¤iyle fiimon Perez pes ettirilmiflken,nerden ç›kt› bu Evrim Teorisi ve Türlerin Kökeni.Hassasiyetimizi gözönünde bulundurmayan Dr.Çi¤dem Atakuman da nerden ç›kt›.Neyse... Çek oradan yeni dalga operasyon, dert-ler unutulsun, gündem de¤iflsin.Kuflkusuz bu yaflananlar sonuçlar› öngörülme-den yap›lm›fl hatalar de¤il. Niyetten ba¤›ms›z tu-tumlar hiç de¤il. ‹dealistler bilimin önüne hep setöreceklerdir. Bu tutumlar›n AKP iktidar› dönemin-de yo¤unlaflmas› anlafl›l›r bir durumdur. AKP’ninbilim karfl›t› tutumuna Kemalistlerin büyük tepkigöstermeleri onlar›n bilime sahip ç›kt›klar›n› de-¤il, olsa olsa ikiyüzlülüklerini gösteriyor. AKP iseDarwin’in düflüncelerini sansürlemekle de¤iflme-

di¤ini seçmenine anlatmak istiyor.Zira AKP, yüzeyde durarak tutunamayaca¤›n›nfark›nda. Zihinlerin de derinliklerine inmek isti-yor. O yüzden derinlere nüfuz ediyor. Bir yandanpratikte derinliklere kulaç atarken, di¤er yandanda bu yönelimine uygun bir teoriyi zihinlere afl›-lamaya çal›fl›l›yor. Bu ba¤lamda din faktörünüelden b›rakmayacaklar› kesin, ama politikalar›n›tamamen din olgusu üzerine kurmayacaklar› dakesin. Kendilerine “Muhafazakarlar” denmesin-den pek rahats›z de¤iller. Ama daha çok kendi-lerine “Yeni Muhafazakarlar” denmesinden hofl-lan›yorlar.AKP aç›ktan bir ideolojiyi savunmadan ayaktaduramayaca¤›n›n da fark›nda. “milli görüfl göm-le¤i”ni ç›kard›klar›n› her f›rsatta dile getirenAKP’liler, din, ahlak, hukuk, demokrasi vb. anla-y›fllar›n› netlefltirerek, ideolojik bir çerçeveyioluflturman›n zaman›n›n da geldi¤ini düflünüyor-lar. Çünkü zaman eskiye nazaran bu flekilde or-taya ç›kmalar›na daha müsait. (Tabii ki bu ide-olojik flekillenifl, emperyalistlerin hofluna gide-cek tarzda olacakt›r. Daha da önemlisi ABD’ninOrtado¤u’da tutunmas›na hizmet edecektir.)Ders kitaplar›na yap›lan müdahaleler, TÜB‹TAK’tameydana gelen olaylar ve benzerleri, bu çaba-n›n bir sonucu olarak d›fla vuruyor.Daha da ileri gidip, Bilim ve Teknik Dergisi’ninNisan say›s›n› ‘Cin Ça¤›rman›n Yöntemleri’neay›rabilirler mi? F›rsat›n› bulduklar›nda niye yap-mas›nlar!

Erdal GÜLER-Amasya HapishanesiDarwin de nerden ç›kt›?

Page 15: 3 - 16 Nisan 2009 -  Sayı 152

15güncel 3-16 Nisan 2009

edya en genel anlam›ylabir temsil sistemidir. Ve-rili bir co¤rafyada ve za-manda medyan›n neyi,neden, nas›l temsil etti¤isorusu ise, yayg›n olarakyap›ld›¤› gibi s›n›rl› bir

"iletiflim" çözümlemesinden ziyade, kapsaml› birpolitik analizle yan›tlanabilir. Bu ba¤lamda, 2008 y›-l›nda bafllayan "Ergenekon" yarg›lamalar›n›n med-yadaki görünümleri, günümüz koflullar›nda Türkiyesiyasetinin genel yap›s›yla do¤ru biçimde iliflkilendi-rilerek çözümlenmelidir. Peki ama nas›l? Bu k›sa ya-z›da bir güncel politika analizi yapmam mümkünde¤ilse de, bu "iliflkilendirme" ile neyi kastetti¤imi,Ergenekon bahsinde yo¤unluk kazanan liberal yak-lafl›mlar üzerinden aç›klamaya çal›flaca¤›m.‹lk olarak, yine en genel anlam›yla bu olay›n sa¤danya da soldan temsilinde güçlü bir liberal söyleminhâkim oldu¤unu görüyoruz1. Gerek AKP yanl›s›, ge-rekse karfl›t› (?)2 medya organlar›nda devlet, hükü-met, ordu, sermaye, vb. gibi hâkim güçlerin birbirin-den hakikatte apayr› oldu¤u ve olmas› gerekti¤i ef-sanesi sürdürülüyor. Hal böyle olunca da, bu güçle-rin tarihsel olarak bir tür symbiosis iliflkisi, yani biriolmadan ötekinin olamayaca¤› içsel bir iliflkiyle varolduklar› gerçe¤i perdeleniyor3.Hükümetin kendili¤inden müdahil oldu¤u Ergene-kon soruflturmas›n› bütün sorunlu taraflar›na ra¤-men savunan liberallerin ortak yan›lg›lar›ndan birikan›mca, bu simbiosis iliflkisini hak etti¤i ölçüde de-¤erlendirmelerine almamalar›nda, "hiç olmazsac›"bir tav›rla ilk kez "omzu kalabal›klar›n" mahkemeheyetlerinin karfl›s›na ç›k›fl›n› tek bafl›na önemli say-malar›nda. Gerçekten de harika olurdu, gündelik ha-yat›nda bunca ezilen, afla¤›lanan, hor görülen, yaniiktidar›n bir biçimde parças› ol-a-mayan insanlare¤er gerçekten onlar› yoksullaflt›ran, çaresizlefltiren,en küçük isyanlar›nda bellerini büken iktidar›n göl-gesini art›k içlerinde hissetmeyecek olsalard›... Bü-tün arzumuz budur, insanlar›n özgürlü¤ü salt bir fi-kir olarak de¤il, bir yaflam biçimi olarak içlerindehissedebilecekleri, "generalsiz" bir dünya... Oysa ogenerallerle devlet erkân›n›n kalan k›sm› ve elbettesermayenin irik›y›mlar› aras›nda öteden beri varolan ortak ç›karlar, flimdi suyu ç›km›fl olan sola veiflçi s›n›f›na karfl› yükselmektedir hâlâ. Ve hâlâ bu

kesimlerin en ufak isyan›nda kafalar›na ayn› balyoziner, tek bafl›na ne ordunun ne de hükümetin bal-yozudur bu, o alanda "meflru tekel sahibi devlet"infliddetinden baflka bir fley de¤ildir... Bütün bunlara ra¤men, a¤›rl›kl› olarak Kürtleri hedefalan kontrgerilla faaliyetlerinin ortaya ç›kmas›, top-lumda dokunulmazl›k imaj›yla konumlar›n› pekiflti-ren yüksek rütbeli subaylar›n, generallerin yarg›önüne ç›kar›lmas›, yak›n geçmiflin cinayet flebekele-rine, planlad›klar› yeni cinayetleri ifllemeye f›rsatkalmadan dokunulmas› insan›n içini rahatlat›yor.Ama bilimsel çal›flma, geçmiflte bir sol partinin he-defleri aras›nda sayd›¤› "kendini iyi hissetmek" içinyap›lmaz, esas motivasyonu bu de¤ildir en az›ndan.Tam da tersine, baz› bilimsel aç›klamalar, insan›nkendisini feci flekilde kötü hissetmesine neden ola-bilir. Ünlü sosyal bilimci Anthony Giddens'›n devletedair baz› gözlemleri bu cinstendir örne¤in. Giddens,bir So¤uk Savafl ideolojisi olarak "totalitarizm"i irde-lerken, bu terimin "herhangi bir devlet tipine verim-li flekilde uygulanabilecek bir s›fat olmad›¤›n›" söy-ler ve ekler: "Totaliter terimi bir yönetim tipine gön-derme yapar. Tüm ulus-devletler totaliler yönetiminuygulamaya geçirilmesi potansiyeli tafl›r. Totaliteryönetimin bafll›ca ö¤esi ise, devlet otoritelerinin acilsiyasal seferberlik gerekti¤ini varsayd›klar› siyasalhedefleri gözetme amac›yla toplumu gözalt›ndatutma üzerinde afl›r› bir yo¤unlaflmay› içerir."4

Ne yaz›k ki ülkemiz, gözle görülen ve zihinlerdemeflru k›l›nan çeflitli derecelerde iflkence metotlar›-n›n hâkim oldu¤u bir yönetim tipine sahiptir. Ancakbu durum, flu yal›n gerçe¤in üzerini örtmemelidir:‹ster Bat›l› demokrasiler olsun, isterse bizimki gibiDo¤u ile Bat› aras›nda duran, ordunun ve zor ayg›t›-n›n daha görünür oldu¤u yerlerde olsun ulus-devletyap›sal olarak, Weber'in "meflru fliddet tekeli" tan›-m›na uygun davran›r. Konjonktürel olarak devletin"toplumu gözalt›nda tutma" görevi daha fazla orduya da daha fazla hükümet eksenli yürütülebilir,bunlar›n birinin ya da di¤erinin daha fazla görülürolmas› apayr› kendilikler olduklar› anlam›na gelmez.Temel hedefleri ortakt›r, egemenli¤i paylafl›rlar, "is-tisnalar›" belirlerler, egemenin tan›m› budur5. Birbaflka deyiflle, liberallerin iddias›n›n tersine, yöne-tim tipinin farkl›l›¤›, ulus-devletin özsel niteli¤ini bü-tünüyle de¤ifltirmez. E¤er "halka", "halk iradesine" karfl› antidemokratik

müdahalelerden yak›n›l›yorsa (ki AKP'liler ordu'yu,di¤erleri ise AKP'yi "antidemokratik müdahale"oda¤› olarak iflaretliyor!), kapitalist devlet ve ordu-nun esas gayesinin bu ulvi prati¤in (halk iradesi) te-sisiyle alakas› olmad›¤› hat›rlanmal›d›r6. Baz› kav-ramlar yerli yerinde kullan›lmal›d›r, demokrasiye ih-tiyac› olanlar, bizler, burjuvazinin de¤il, emekçilerindemokrasisi için mücadele etti¤imizi an›msamakdurumunday›z, ötekisi bize yetmez, ne epistemolo-jik tutarl›l›k, ne de pratik politika bak›m›ndan iflimi-ze yarar... Bu ba¤lamda örne¤in "burjuva demokra-sisi" kavram›n›n yeniden solun diline yerleflmesin-de sonsuz fayda var... Demokrasi isteyenlerin ço¤uliberal yazar› tatmin eden, iflte bu tip bir demokra-sidir. Üstelik bizimki gibi ülkelerde kolayca eriflilebi-lir bir durum da de¤ildir, ama sanki mümkünmüfl gi-bi üzerine bolca belagat ürettirir. ‹flte medya, Türkmedyas› tam da bu belagatin hegemonik bir yap›y-la eklemlendi¤i özgül bir temsil sistemi olarak an-lam kazan›r. Türk medyas›nda liberallerle AKP kar-fl›tlar›n› ayn› söylem düzene¤inde birlefltiren fley,devlet merkezcilik ve s›n›ftan kaç›flt›r. Burada sorun,devlete karfl› ya da devletçi olmak de¤il, analizi saltdevlet denilen soyutlama üzerine infla etmeninkendisidir. Ergenekon merkezli tart›flmalara kimlerin kat›ld›¤›n›yak›ndan izlerseniz, bunlar›n tekelleflmifl ve siyasetoyununun özsel bir parças› olmufl medya gruplar›n›nbir biçimde onay verdi¤i, "sen konuflabilirsin" dedi-¤i bir seçkinler grubuyla karfl›lafl›rs›n›z. Haber zatenakredite kaynaklara ba¤›ml› bir söylem oldu¤undan,toplumdaki birtak›m yönetici seçkinlerin, bürokrat-lar›n, vb. "ad›m›za" konuflmas› da do¤ald›r. Amamedyan›n kendisine bakt›¤›n›zda köfle yazarlar› buseçkinlerin önemli bir yüzdesini oluflturur. Öncelikligörevi haber vermek olan gazetelerin, aktif r›za üre-timi için ihtiyaç duydu¤u fleyin haberden ziyade kö-fle yaz›s› olmas›, bu seçkin grubun misyonunu orta-ya koyar. Fark›nda olsunlar ya da olmas›nlar, bugünTürk bas›n›nda öne ç›kan baz› köfle yazarlar›n›n, bü-tün muhalif tutumlar›na ra¤men medya holdingleritaraf›ndan istihdam edilmesi, Türk medyas›n›n de-mokrasiyi içsellefltirmesinden de¤il, bir ölçüde "ço-¤ulculuk" yan›lsamas›na hâlâ ihtiyaç duyuyor olma-s›ndand›r. Bu ihtiyaç ortadan kalkt›¤›nda o muhalifyazarlara da yol verilece¤ini düflünmek mümkün-dür, daha önce örnekleri çokça görülmüfltür.

12 Haziran 2007'de Ümraniye'deki bir gecekonduda27 el bombas›, TNT kal›plar› ve fünyelerin ele geçi-rilmesiyle birlikte bafllayan Ergenekon soruflturma-s›, önemli gerçeklerin günyüzüne ç›kmas› için birf›rsat yaratm›flt›r. Bu ülkede sivillerin ilk kez darbegiriflimini yarg›lamas› önemlidir7. Ama onun kadarönemli olan baflka bir fley, bu yarg›lama sürecininkimler taraf›ndan ve hangi saiklerle yürütüldü¤ü-dür. AKP, di¤er cephe olarak kurgulanan Türk ordu-sunun da benimsedi¤i ölçüde, buz gibi neoliberaldirve gerçekte "sadece kendine" demokrasi istemek-tedir (E¤er bunun "karfl› cephesine" bir önerme ya-zacaksak o da flöyle olabilirdi: "Türk Ordusu da sa-dece kendine vatanseverdir") Öyle olmasayd› üçkuruflluk güvenli¤in sa¤lanmay›fl› yüzünden ekmekparas› u¤runa can veren Tuzla iflçisine, Güneydo-¤u'da hiç u¤runa ölenlere, en küçük hak talebindecoplarla karfl›laflan eski ve yeni iflsizlere, sadeceanadilini konufltu¤u için zindanlara mahkum edi-lenlere, sokakta ya da kimsesizler yurdunda siste-matik iflkence gören binlerce çocu¤a, bununla ilifl-kili biçimde çocuk ve/veya seks makinesi olarakgörülen kad›nlara, iflsizli¤in cenderesinde mafyan›n,cinayet flebekelerinin ucuz emek gücüne dönüflenbinlerce genç insana, kendisine sunulan tek "e¤-lence" ve haber kayna¤› olarak televizyon ekran›-na m›hlanan yoksul milyonlara daha özgürlükçü veeflitlikçi bir yap› önerir ve haz›r iktidardayken bun-lar u¤runa radikal ve samimi ad›mlar atard›...

1 Bu tip temsillerin son tipik örneklerinden biri, Ahmet‹nsel'in flu yaz›s›d›r: "Ergenekon, teflhir ve yüzleflme",Radikal, 22 Mart 2009. Yak›n zamanda kaleme al›nm›flbenzer bir yaz›, Oral Çal›fllar’a aittir: "Solculuk, devrim-cilik, liberallik" Radikal, 25 Mart 2009. Çal›fllar'›n bu ya-z›s›, Ergenekon davas›yla birlikte yeni bir çehre kaza-nan "solcu prototiplefltirmesinin" bir örne¤i olarak daokunabilir. Bu yaklafl›ma göre Türkiye'de sol, üç afla¤›befl yukar› ayn› politik çizgidedir ve bu çizgide meselaorduculuk önemli bir yer kaplar ve e¤er birisi Ergene-kon süreciyle ilgili bir elefltiride bulunuyorsa, onun Ke-malist ve gerici solu temsil etti¤ini söylemeye 5 kalm›fl-t›r... Türkiye'de hâkim siyaset bugün yo¤un biçimdedost-düflman tan›mlar›na dayand›r›l›yor. ‹slamc›-laik gi-bi ikili z›tl›klar üzerinden kurulan egemen söylem, de-mokrasi isteyen bu çevreler taraf›ndan da yeniden üre-tilmifl oluyor. Böylelikle Türk siyasetinin açmazlar›n›

çözmede, belki de hiç niyetlenmedikleri halde Çal›fllarve ‹nsel gibi liberal solcular önemli bir kulvar aç›yor...Bu kesimlerin, egemen medyada temsil olana¤› bula-mayan ama gerçekten de demokrasi isteyen az›nl›kla-r›n sesinin k›s›lmas›na hiç katk› sa¤lamad›¤›n› söyle-mek mümkün mü?2 Bu yaz› boyunca da kullan›lacak olan ikili karfl›tl›klar(laik-islamc›, orducu-AKP’li, vb.), egemen blo¤un oldu¤uölçüde hakim medya söyleminin de temel besin kayna-¤›d›r ve temelde manifleist ideolojiye dayan›r. Perslereait dinsel bir inanç sistemi olan manifleizm, dünyay› iyiile kötü aras›ndaki mücadeleden ibaret sayar. Manifle-izm, sosyal bilimlerde de hayat› bütün karmafl›k iliflkile-rinden ve çeflitlilikten ç›kar›p basitçe ikili karfl›tl›klarla(iyi-kötü, güzel-çirkin, siyah-beyaz, do¤u-bat›, liberal-to-tatiler, vb.) aç›klayan yaklafl›mlar için de kullan›lmakta-d›r. (Örne¤in Umberto Eco'nun James Bond romanlar›n-daki so¤uk savafl söylemini irdeledi¤i 1965 tarihli çal›fl-mas› böyledir.) Ergenekon süreciyle birlikte Türkiye'demanifleizm, hakim medya kanal›yla gerçek hayattakiolas› çeflitlili¤e geçit vermeyen, dünya görüfllerini, yarg›-lama sürecine yaklafl›mlar› tam ortas›ndan ikiye bölenhâkim bir ideoloji olarak ivme kazanm›flt›r. Bu ba¤lam-da okundu¤unda, "‹slamc›" ya da "liberal" yazarlar›ndarbe-demokrasi (askerler-demokratlar) ikili¤i de, özel-likle Cumhuriyet Gazetesinde kümelenen zevat›n alt›n›çizdi¤i ‹slamc›-laik (hatta AKP-CHP) karfl›tl›¤› da ayn› ide-olojinin yans›malar› olarak görülebilir.3 Grekçe "ortakyaflam" anlam›na gelen symbiosis teri-mi, "farkl› biyolojik türler aras›ndaki yak›n ve uzun dö-nemli etkileflim" olarak tan›mlan›yor. Bu etkileflim çe-flitli biçimlerde yaflanabiliyor. Elbette bütün metaforlarve benzetmeler için oldu¤u ölçüde bu biyoloji terimiiçin de, sosyal hayatta tam bir denklik arama kolayc›l›-¤›na düflmemek gerekti¤ini belirtmek isterim...4 Giddens, 1985: 303'ten aktaran: Philip Schlesinger(1994) Medya, devlet ve ulus. Siyasal fliddet ve kolektifkimlik, çev. M. Küçük, ‹stanbul: Ayr›nt›, s.385 Carl Schmitt (2005) Political Theology, Four Chapters onthe Concept of Sovereignty, çev. George Schwab, Chica-go: University of Chicago Press, s. 5. http://pdflibrary.fi-les.wordpress.com/2008/02/schmitt_polittheology.pdf 6 Mustafa Kemal Coflkun'un bu konuda kaleme ald›¤› ya-z›n›n bafll›¤› bu bak›mdan çarp›c›d›r: "Ergenekon devlet-tir" (Radikal, 18 Ocak 2009)7 "Siviller ilk kez darbe giriflimini yarg›l›yor", Radikal, 26Mart 2009, http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aTy-pe=RadikalHaberDetay&Art ic le ID=928053&Da-te=30.03.2009&CategoryID=97

"Ergenekon terör örgütü", devlet, medya ve liberal söylemYrd. Doç. Dr. Gülseren Adakl›Ankara Üniversitesi ‹letiflimFakültesi, Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü Ö¤retim Üyesi

M

“Kriz var, iflsizlik t›rman›yor, halk yoksullafl›yor” diyenle-ri “kriz 盤›rtkanl›¤› yap›yorlar” diyerek azarlayan, bir sü-re sonra ise “Bu kriz bizi hakikaten vurdu” diyerek ‘u’dönüflü yapan Baflbakan Recep Tayyip Erdo¤an, seçimçal›flmalar›nda ibretlik yeni aç›klamalara imza att›. Parti-si AKP'nin Bolu'da düzenledi¤i yerel seçim mitingindeyapt›¤› konuflmada, “Kriz bizi te¤et geçecek” söyleminielefltiren ve kapanan ifl yerlerinin çoklu¤una de¤inenmuhalefet partilerine yüklenen Erdo¤an, “Yine söylüyo-rum; kriz bizi te¤et geçecek. Krizi en az zararla atlataca-¤›z. Kapanan iflyerleri, ifli bilmeyenlerin yerleri” diyerek,kendisini bir kez daha yalanlamay› baflarman›n yan› s›-ra, “ifli bilenler kim, bilmeyenler kim” tart›flmas›n› dabafllatm›fl oldu.

Büyük bir tepkiye hedef olsa da Erdo¤an’›n bu tespiti,ülkemiz için oldukça isabetli bir tespittir!!! Öyle ya; iflibilenlerin devlet ve hükümetle güçlü ba¤lar› var, ifli bi-lenlerin p›rlanta dükkanlar›-gemicikleri-likit yumurtafabrikalar›-dan›flmanl›k firmalar›-halk›n paras›yla al›nm›flmedya kurulufllar›-hayali asfalt flirketleri var. ‹fli bilenle-rin bankalarda trilyonlar› var ve bu trilyonlara yenilerinieklemeye devam ediyorlar. ‹fli bilenler, bin bir hile vedevlet-hükümet deste¤i sayesinde deveyi hamuduylagötürüyor. ‹fli bilmeyenler; çalmay›, ç›rpmay› bilmeyen-ler, Baflbakan’›n, Cumhurbaflkan›’n›n, bakanlar›n çocu¤u,efli, akrabas› olmayanlar, Fetullah Gülen’in çana¤›n› ya-lamayanlar, halk›n paras› ile vole üzerine vole vurma-yanlar ise iflyerlerini ayakta tutma mücadelesi veriyor-lar. Bilecek bir ifli olmayanlar ise ya iflsizli¤in ve açl›¤›npençesinde k›vran›yorlar ya da günlük bir simit paras›nacanlar›n› difllerine takarak, ifli bilenlerin servetlerini artt›-rarak yaflamaya çal›fl›yorlar. Böylesine bir manzaran›nve ülkemiz gerçekli¤inin ç›plak, ç›r›lç›plak bir tarifi ve iti-raf›d›r, Tayyip’in sözleri…

“‹fli bilmeyen” 4 bin flirket iflas bayra¤› çekti“Hamdolsun bizi te¤et geçecek” dense de kriz, te¤etgeçmek flöyle dursun, yoksul ve orta halli kesimin üze-rinden bir silindir gibi geçiyor. ‹flçisinden iflsizine, yoksulve orta halli üretici köylüsünden memuruna kadar hal-k›n hemen tüm kesimlerini vuran ekonomik kriz, küçükve orta ölçekli iflletmelerin de birbirinin ard› s›ra iflasbayra¤› çekmelerini beraberinde getiriyor. TÜ‹K’in 2008y›l›nda aç›lan ve kapanan flirketlere iliflkin haz›rlad›¤› ra-pora göre, sadece 2008 y›l›n›n Ekim ay›nda “ifli bilme-yen” 1930 flirket kapand›. Baflka bir deyiflle 2008 y›l›ekim ay›nda kapanan ticari flirketlerin say›s› bir öncekiy›l›n ayn› ay›na oranla yüzde 64.5 artt›. 2009 y›l›n›n fiu-bat ay›nda, 2008'in ayn› ay›na göre kurulan flirket ve ko-operatif say›s› yüzde 30.8 azalarak 4900'den 3392'yedüfltü. Kapanan ticaret unvanl› iflyerlerinin say›s› ise ge-çen y›l›n ayn› ay›na göre yüzde 45.1 oran›nda artarak,2479’dan 4516'ya yükseldi. Baflka bir deyiflle fiubat2008’den fiubat 2009’a kadar geçen sürede 2037 flirketkepenk indirdi.

“‹fli bilenler” ald› yürüdüKapanan flirketlere iliflkin Tayyip Erdo¤an’›n söylemleri ve“ifli bilenlerin” hayali flirketlerle vole üstüne vole vurma-lar›, vurgun üstüne vurgun yapmalar›, ticarette çokça kul-lan›lan bir sözü an›msat›yor: “‹fli bileceksin, ifle gitmeye-ceksin”! Sorumlusu olmad›¤›m›z, sistemin yaratt›¤› birekonomik kriz nedeniyle iflsiz kal›yor, simit paras›na çal›-fl›yor, küçük dükkânlar›m›z› kaybediyoruz. Devleti ve hü-kümetiyle büyükbafllar ise, bizlerin omuzlar›na basarakve bizlerin emeklerini yutarak krizi kendileri için karlar›n›artt›rman›n bir f›rsat›na dönüfltürmeyi baflar›yorlar.

Serdar Kepenek Olay›: Ofisinde kimsenin bulunmad›¤›, kap›-s›nda sadece ad› yazan Kepenek’in ‘uzman’ flirketi Euras-falt, tam da ‹salt’›n ‘dan›flman’ arad›¤› 2007’de kuruldu.Melih Gökçek’in o¤lunun sahibi oldu¤u Berlin Ankaras-por’a yöneticilik yapan Kepenek, Ankara Büyükflehir’e de‘asfalt dan›flmanl›¤›’ yapm›fl!

‹stanbul Büyükflehir Belediye’sine ba¤l› ‹sfalt A.fi.’nin,Serdar Kepenek’e ait hayali Eurasfalt flirketine bir y›lda 3milyon 785 bin 500 Euro’luk dan›flmanl›k hizmeti verdi-¤i belgeleriyle a盤a ç›kt›. Ancak Kepenek’in, dan›flman-l›k hizmetinin, ‹stanbul ile s›n›rl› kalmad›¤› anlafl›ld›. ‹s-tanbul Büyükflehir Belediyesi’ne ba¤l› ‹sfalt A.fi.’den 1

y›lda 3 milyon 785 bin 500 Euro alan Eurasfalt fiirketi’ninsahibi Serdar Kepenek’in, GRC adl› bir baflka flirketiylede, Ankara Büyükflehir Belediyesi’ne ait Belko firmas›naasfalt konusunda dan›flmanl›k hizmeti verdi¤i ortayaç›kt›. Ankara Belediyesi’nin, ayn› Eurasfalt flirketi gibi Al-manya merkezli görünen GRC’ye, bu hizmet karfl›l›¤› kaçpara ödedi¤i ise meçhul! Sivas katliam› san›klar›ndanYalç›n Kepenek’in kardefli olan Serdar Kepenek’in dan›fl-manl›k hizmeti verdi¤i –en az›ndan flu an bilinen- iki be-lediye olan ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi ile AnkaraBüyükflehir Belediyesi’nin Fetullahç› ve AKP’li olmalar›tesadüf olmasa gerek!

Albayraklar: 28 fiubat sürecinde mimlenen “yeflil serma-ye” aras›nda yer al›rken, AKP hükümeti döneminde “ya-kalad›¤› f›rsatlarla” önemli bir s›çrama yapan Albayrak-lar Grubu, 2001’de 150 milyon dolar olan cirosunu2007’de katbekat artt›rarak 750 milyon dolar seviyesineyükseltti. Holdinge dönüflen Albayraklar Grubu, inflaat-tan traktör sanayine, tekstilden filoculu¤a kadar 20’denfazla flirketi bünyesinde bulunduruyor. Albayraklar ka-l›plar›n› öyle k›rd› ki, ordu ihalelerini bile alabiliyor. Ordu-nun askeri k›yafetleri Ere¤li Tekstil’de dikiliyor. Ere¤liTekstil iflletmesini Albayraklar, Sümer Holding’den sat›nalm›flt›. Albayraklar Grubu’nun ‹cra Kurulu Baflkan› Mus-tafa Albayrak, ayn› zamanda Baflbakan Erdo¤an’›n yak›narkadafl›.

Çal›k: AKP hükümeti döneminde y›ld›z› parlayan bir di¤erisim Ahmet Çal›k. En son Sabah ve ATV ihalesini alan Ça-l›k, birkaç y›l öncesine kadar çok fazla ad›ndan söz etti-ren bir iflveren de¤ildi. Son y›llarda kat›ld›¤› kamu ihalele-rini pefl pefle alan Çal›k’›n sahibi oldu¤u Çal›k Holding’in2.5 milyar dolarl›k ciroyu kontrol etti¤i belirtiliyor. Tekstil,enerji, inflaat, bankac›l›k ve pazarlama gibi sektörlerde fa-aliyet gösteren Çal›k Grubu, Ceyhan-‹srail boru hatt› fizi-bilite çal›flmalar› için ‹srail’de kulis yürütmüfltü. Çal›k Hol-ding’in Kürt illerindeki faaliyeti ise, tekstil üzerine. GAPGüneydo¤u Tekstil ‹flletmeleri, Çal›k Grubu’na ait. Baflba-kan Erdo¤an’›n damad› Berat Albayrak, Çal›k Holding’deGenel Müdür.

TAfiYAPI: AKP iktidar›n›n omuz verdi¤i bir baflka isim iseTAfiYAPI ‹nflaat’›n sahibi Emrullah Turanl›. Turizm, enerjiinflaat sektöründe faaliyet gösteren TAfiYAPI’n›n 250 mil-yon dolar ciroyu yönetti¤i belirtiliyor. Turanl› ayn› zaman-da Baflbakan Erdo¤an’›n hemflehrisi. Turanl› Türkiye’nin enzenginleri aras›nda 34. s›rada bulunuyor. ‹stanbul Mecidi-yeköy’deki ikiz kule inflaat›n›n sahibi yine Turanl›. TAfiYA-PI ‹nflaat’›n yat›r›m faaliyetlerinin uzand›¤› bir baflka adresde Güney Kürdistan. Turanl›’n›n Güney Kürdistan’daki enbüyük inflaat ihalelerini almas›nda AKP’nin Kürt yöneti-miyle olan ba¤lant›lar›n›n etkili oldu¤u belirtiliyor.

Rixos Grup: Milli E¤itim Bakan› Hüseyin Çelik’in hemflehri-si ve Rixos Grup’un sahibi olan Vanl› Fettah Tamince’ninbugün 500 milyon dolarl›k bir ciroya ulaflt›¤› kaydedili-yor. Turizm ve inflaattaki h›zl› büyümesiyle dikkat çekenRixos Grubu’nun sahibi Tamince’nin ismi Antalya Beldi-bi’nde, Kazakistan Devlet Konukevi yap›ls›n diye D›fliflle-ri’ne verilen 50 bin metrekare orman arazisine otel kur-mas›yla gündeme gelmifl ve Say›fltay Raporu’na girmiflti.Baflbakan Erdo¤an Antalya’ya gitti¤inde kamu ihalelerinegirerek AKP’nin nimetlerinden yararlanan Tamince’ninBelek’teki 7 Y›ld›zl› Rixos Premium Oteli’nde tatil yap›yor.

KC Grup: ‹nflaat sektöründe AKP’nin deste¤iyle yükselenbir baflka isim ise KC Grup. En son Ankara Eryaman TOK‹ihalesini alarak s›çrama yapan KC Grup’un patronu H›z›rDemir, 2004’te 50 milyon dolar olan cirosunu 2007’de600 milyon dolara yükseltti. KC Grup, “Kurtlar Vadisi” di-zisinin sponsorlar› aras›nda da yer almas›yla tan›n›yor.

Abdullah Unak›tan: Maliye Bakan› Kemal Unak›tan’›n o¤luAbdullah Unak›tan, g›da sektöründen sonra flimdi deotomotive girdi. Unak›tan, distribütörlü¤ünü Do¤ufl Oto-motiv’in yapt›¤› Alman otomotiv devi Volkswagen’inyetkili bayii oldu. VW Grup bünyesindeki Volkswagen,Audi ve Seat marka otomobil ve hafif ticari araçlar›n ‹s-tanbul Giyimkent bölgesindeki yetkili sat›c› ve servisiolan Abdullah Unak›tan, AVEK Otomotiv flirketini Kare ‹n-flaat ile birlikte kurdu. Kare ‹nflaat, Giyimkent, Halkal›Olimpiyat Park›, ‹zmir Atatürk Organize Sanayii gibi infla-at projelerinin müteahhitli¤inin yan› s›ra ‹stanbul Gazios-manpafla’da Do¤ufl Otomotiv Afi yetkili bayili¤ini yürütü-yordu. Yeni kurulan AVEK Otomotiv’in, ‹stanbul At›flalan›bölgesinde yeni yap›lan tesislerinde her marka için araç-lar›n ayr› ayr› sergilenece¤i show roomlar, yine her mar-ka için farkl› servis istasyonlar› ve elemanlar bulunuyor.Tamamen cam cepheli dev kompleks, Volkswagen’inflart kofltu¤u mimariye sahip. Sat›fl, sat›fl sonras› hizmet-ler ve yedek parça bölümlerinin farkl› bölümlerde top-land›¤› AVEK Plaza, 15 milyon dolarl›k bir yat›r›mla ger-çeklefltirildi.

Abdullah Unak›tan, daha önce pastörize yumurta ticare-ti, m›s›r ticareti ve fosforik asit yat›r›m› gibi alanlarda fa-aliyet gösteriyordu. Son olarak otomotiv sektörüne girenUnak›tan, ticari yaflam›nda büyümeye devam ediyor. M›-s›r ithalat›yla ifl yaflam›nda ilk önemli ad›m› atan o¤ulUnak›tan, 2005 y›l› may›s ay›nda da rafine fosforik asityat›r›m› için yüzde 100 Gümrük Vergisi teflviki veKDV’den muafiyet gibi avantajlar elde etmiflti. Unak›-tan’›n pastörize s›v› yumurta pazar›na girmesinin ard›n-dan likit yumurtada KDV oran› yüzde 18’den yüzde 8’eindirilmiflti.

Bütün bu isimlere Koç, Sabanc›, Zorlu, Tara, Özye¤in, fia-henk, Özilhan, Il›cak gibi holdingleri ve ismini sayamad›¤›-m›z daha nicelerini de eklemek mümkün. ‹fli bilenler al›pyürürken, “ifli bilmeyen”lerin rahats›zl›klar› da büyüyor.

Maalesef halk h›rs›zl›k yapmay› bilmiyor

Ahm

et Ç

al›k

Emru

llah

Tura

nl›

Fett

ah T

amin

ce

Abdu

llah

Unak

›tan

Page 16: 3 - 16 Nisan 2009 -  Sayı 152

ntep, bütünça¤larda dikkatçeken bir kültürve sanat mer-kezi. F›rat'›nyerleflim havza-

s› üzerinde bulunan kent, kimleri a¤›r-lamam›fl ki, verimli topraklar›nda:Asurlular, Persler, Makedonlar, Sele-ukoslar, Kommanege Krall›¤›, Romal›-lar, Bizansl›lar, Emevîler, Abbasîler, Sel-çuklular, Eyyûbiler, Haçl›lar, Memlûklerve Osmanl›lar. Bütün bu imparatorluk-lar, kendileriyle birlikte farkl› kültürelformlar ve iliflkiler getirmifller Antep'e.Antep'teki mimarî yap›lar da, onun ta-rihsel serüveniyle ilgili olarak flekillen-mifl. Bu yap›lar, de¤iflik kültürlerdenharmanlanm›fl “özgün” bir kültürle ta-sarlanm›fl. fiehrin göbe¤inde Romal›-lardan kalma dev Antep kalesi ve bukalenin etraf›nda, daha çok yoksullar›nyaflad›¤› betonarme, derme-çatma bi-nalar... Ancak bunlar›n aras›nda, art›ktek-tük kalsalar da direnebilen, müthiflmimarisiyle göz kamaflt›ran eski yerle-flim alanlar› dikkat çekiyor. Farkl› din-lerin ibadet yerleri, meflhur Antep ha-mamlar›, konaklar ve daha birçok tari-hî, özgün yap›...

Tarihî Antep evleriBütün bu yap›lar›n içinde, en fazla olanve en dikkat çekenleri, tarihî Antepevleri. Hakk›nda pek araflt›rma bulun-mayan Antep evleri'yle ilgili en sistem-li araflt›rma, Ali Atalar'a ait. “Osmanl›Dönemi Antep evleri” adl› kitapta, An-tep evlerinin tarihi, sanatsal de¤eri vemimarîsi hakk›nda, ayr›nt›l› bilgilereyer verilmifl.Antep'in MÖ 4000 y›l›ndan beri, birbi-rinden farkl› uygarl›klara ev sahipli¤iyapm›fl olmas›, Antep evlerinin yap›-s›ndan da anlafl›labiliyor. Antep evleri,bütün bu uygarl›klardan az veya çokbir fleyler kapm›fl. Öyle ki, Zeugma ka-z›lar› s›ras›nda gün ›fl›¤›na ç›kar›lan vebugün sular alt›nda kalan Roma villa-lar›nda görülen pencere demirlerinin,çat› kiremitlerinin, banyo kurnalar›n›nve avlulu ev mimarisinin benzerleri,yüzy›llar sonra Antep evlerinde dekarfl›m›za ç›k›yor. Antep evlerinin bafllarda genifl bahçeliolmas›, flehrin de genifl bir alana yay›l-

mas›n› sa¤l›yor. Ancak buna ra¤men,Antep'in eski yerleflim yerlerinin so-kaklar› dar. Bir de bu sokaklar aras›n-da dinsel bir gruplaflma söz konusu.Bir mahallede ‹slam, bir mahallede H›-ristiyan kültürüne ait, baflka bir ma-hallede -çok s›n›rl› da olsa- Yahudilereait motiflere rastl›yorsunuz. Bu dinler...insanlar onlar üzerinden savaflt›r›l›yor-du. ‹nsanlar›n sadece dinleri yüzündenolmaz ac›ya muhatap b›rak›ld›¤›, sa-bun yap›ld›¤›, iflkence tezgâhlar›ndangeçirildi¤i dönemlere bu kadar yak›n-ken, böyle bir tablo hüküm sürüyor-mufl Antep sokaklar›nda. Oysa flimdi-lerde gözümüzde bile canland›ram›yo-ruz bu kardefllik ortam›n›. Dahas›, buortam› gözümüzde canland›rmak bile,“aleyhimizde delil olarak” kullan›l›yor.

Yüzüstü b›rak›ld›larDaha pek çok fley s›ralanabilir Antepevleri hakk›nda. En baflta da içlerindebeslenen umutlar, heyecanlar, sevda-lar... Fakat flimdilerde bu evler, çürü-meyle baflbafla. Bu evler S‹T alan› ol-mas›na ra¤men, gerekli özen gösteril-miyor. Son zamanlarda baz› giriflimler-de bulunuluyorsa da, bunlar da ticarîfaaliyetler amaçlanarak yap›l›yor. Ha-len Antep'te 500 civar›nda tarihi ev var.Ancak ev sahipleri bir an önce bunlar›y›kman›n derdine düflmüfl. Çünkü evle-ri y›kabildikleri takdirde, yerlerineapartmanlar, ifl merkezleri dikme flan-s›na sahip olacaklar. ‹flte böylece kos-koca bir tarih, paran›n, ticarî iliflkilerinönünde diz çökmek zorunda b›rak›l›-yor. Tabii Anteplinin evlere sahip ç›k-may›fl› da tuz biber oluyor buna. ‹nsa-n›n do¤as›nda m› vard›r bilinmez, An-tep insan›, M›s›r Piramitleri'ne, Efes'e,Kapadokya'ya merakla yaklafl›rken,yan›bafl›ndaki evleri görmezden geli-yor. Bu, Antep'teki ayd›n camia için degeçerli. Sular alt›nda b›rak›lacak olanHasankeyf'e gösterilen duyarl›l›¤a, bu-gün, Antep evleri de muhtaç. Böylece yitip gidiyor koskoca bir tarih.Ve y›llarca “kahr›n› çekti¤i” bizden,halktan yard›m bekliyor. Birileri kur-tarmal› onlar›. Peki, kim gösterecek buduyarl›l›¤›? Komflu flehirlerin, komfluülkelerin insanlar› m›?

KARDELEN BASIM-YAYIM REKLAM GÖSTER‹ ORGAN‹ZASYON L‹M‹TED fi‹RKET‹ Sahibi ve Yaz› ‹flleri Müdürü: Hakan ERTEN Yay›n Türü: Yayg›n Süreli

YYöönneettiimm YYeerrii:: Katip Mustafa Çelebi Mah. Tel Sok. No:20 Daire:2 Beyo¤lu/‹stanbul Tel: (0212) 243 91 92

‹‹ZZMM‹‹RR:: 853. Sok. Bilen ‹flhan› No: 27 Kat:8/802 Konak/‹zmir Tel-Fax: : (0232) 482 01 63 l KKAARRTTAALL:: ‹stasyon Cad. P›nar ‹flhan›Kat:2 Daire:38 KARTAL Tel-Fax: (0216) 389 65 63 l MMEERRSS‹‹NN: Hastane Cad. 5111 Sok. Ekrem Örkün ‹flhan› No:71/8 Kat:3 l MMAA--LLAATTYYAA:: Dabakhane mah. Boztepe Cad. Babacan ‹flhan› Kat:4 No:28 Tel: (0422) 323 06 97 l KKOONNYYAA:: B. Hekim Mah. Kale ÖnüSokak NO:2-7 Meran Tel Fax: : (0332) 351 59 55 l AAMMEEDD:: ‹skender Pafla Mah. ‹nönü Cad. MA-GÜL ‹flhan› Kat:4 No:109 Da¤-kap›/Amed l AATT‹‹NNAA:: Spiro trikoupi 21 10683 eksarxia GREECE/Yunanistan e-mail: [email protected] l YYDD TTEEMMSS‹‹LLCC‹‹LL‹‹⁄⁄‹‹:: Kaiser-Wilhelm Str. 275 47169 Duisburg/DEUTSCHLAND e-mail: [email protected]

TTeekknniikk HHaazz››rrll››kk:: Kardelen Yay›mc›l›k Adres: Mahmut fievket Pafla Mah. Sivas Sok. No:2 Kat:3

Okmeydan›/‹STANBUL Tel:(0212) 238 37 76 Faks:(0212) 238 37 96 BBaasskk››:: SM. Matbaac›l›k

Adres: Çobançeflme Mah. Sanayi Cad. Altay Sokak NO:10 ABlok Yenibosna Bahçelievler-‹ST. Tel ( 0212) 654 9418

BBÜÜRROO

LLAARR

Kültürleri sentezleyen kent

Antep ve evleri

Antep evlerinde kullan›lan tafllar›nuzunluklar› yar›m metreye kadarulafl›yor. Bahçe duvarlar› bunlara “sü-yük” deniyor) en az üç metre oluyor.Hatta bu baz› evlerde yedi metreyekadar yükseliyor. Bu durum, mahre-miyet kavram›yla birebir iliflkili. Herailenin kendine ait kona¤›n›n oldu¤ubu dönemde, “mahrem”in gizlenme-sine büyük önem veriliyor. Kullan›lantafllar›n yap›m› ve yerlefltirilmesi debir hayli zor. Bu tafllar bölgedeki taflocaklar›ndan ç›kar›l›p, Antepli ustalartaraf›ndan iflleniyor. Sonra da bin birzahmetle evlere yerlefltiriliyor.Antep evlerini incelerken önemle ele

al›nmas› gereken bir konu da, üzerle-rindeki kitabelerdir. Hemen hemenbütün konaklarda, evin yap›l›fl tarihi-nin, sahibinin, sahibine ve içinde otu-ran aileye dair bilgilerin yaz›ld›¤› kita-beler bulunuyor. Bu kitabeler, döne-min sosyolojik/kültürel yap›s›, eko-nomik durumu ve hatta edebiyat›ylailgili baz› ipuçlar› veriyor.Antep evlerinin giriflinde (flimdilerdekafe veya restoran olarak kullan›-lan) büyük bir bahçe bulunur. An-tepliler bu bahçelere “hayat” derler.Bu hayatlar›n çevresi, kona¤›n bö-lümleriyle, odalar›yla çevrilidir. Birde komflu evle s›n›r› çizen yüksek

duvar bulunur. Bu duvar iki s›ra ha-lindedir. Yan yana olan iki evin du-var› ayr›d›r ve aralar›nda bir tafl ara-l›¤› boflluk vard›r.“Hayat”lar, Antep evlerinin belki deen önemli bölümleridir. Hayat›n bü-yük olmas›, evin de büyük ve ihti-flaml› olmas› anlam›na gelir, “ele kar-fl›” bu ayr›nt›ya çok önem verilirdi.Bu hayatlarda çamafl›r y›kamak, ek-mek yapmak gibi günlük ifller yap›-l›r, ayr›ca yaz günlerinde misafir a¤›r-lan›rd›. Mevsimi geldi¤inde ise pek-mezler, üzüm flireleri, salça, f›st›k ku-rutmas› gibi ifller bu bahçelerde gö-rülürdü.

AAnntteepp eevvlleerriinniinn bbaazz›› mmiimmaarrîî öözzeelllliikklleerrii

Türkiye’nin kapitalistleflme sürecine ba¤l› olarak kentlerinve kentlerde yaflayanlar›n say›s› h›zla artt›¤› için kapitaliz-min yaratm›fl oldu¤u tüm çeliflkiler ve eflitsizlikler buralar-da daha yo¤un yaflan›r, tüm ç›plakl›¤› ile görünür. Bu çelifl-kilerden en çok etkilenenler kent yoksullar› ile emekçilerolur. Türkiye’nin son çeyrek yüzy›lda yaflad›klar›, bu süreç-lerin daha belirgin olarak ortaya ç›kmas›ndan baflka bir fleyde¤ildir. Böylesi bir ortamda toplumsal yaflam›n merkezihaline gelen kentlerde hizmet veren yerel yönetimlerin deönemi ve görevi artm›flt›r. Bu durum, kentlerde yerel yöne-timlere yeni roller yüklemektedir. Toplumsal s›n›f ayr›mla-r›n›n iyice a盤a ç›kt›¤›, ezilenler ile kent yoksullar›n›n yenitehlikeli kesimler olarak ortaya ç›kt›¤› kentsel mekânlar,ayr›mc›l›¤›n da ç›plak gözle görüldü¤ü yerler olma özelli¤i-ni her geçen y›l daha da pekifltirmifltir. Zenginlerin ve yok-sullar›n yaflad›¤› semtler, s›n›fsal farkl›l›¤›n belirgin olarakay›rt edildi¤i yerler olman›n yan› s›ra, çat›flman›n a盤a ç›k-t›¤› yerlerdir. Özellikle günümüzde kentlerin çeperlerine tu-tunmufl olan yoksullar›n, yeni rant merkezleri olarak de-¤erlendirilerek, eski kent halk›n›n buralardan püskürtülme-¤e çal›fl›lmas› bu durumun en önemli göstergesi olarak kar-fl›m›za ç›kmakta, bar›nma hakk› üzerinden yeni bir müca-dele hatt› için olanaklar yaratmaktad›r.Yerel yönetimlerin bugüne kadar zengin semtlere götür-dükleri alt yap› hizmetleri ile, burada yaflayanlar›n e¤itim,sa¤l›k, ulafl›m ve di¤er hizmetlerden dilediklerince yarar-lanma olanaklar› sa¤lan›rken, kent nüfusunun büyük ço-¤unlu¤unu oluflturan emekçiler ve kent yoksullar›n›n yafla-d›¤› semtlerde tersine bu hizmetler en alt düzeyde, ancakçal›flabilmelerini sa¤lamaya yeterli, kelimenin tam anlam›ile en asgari düzeyde yerine getirilmektedir. Böylece,emekçiler ve kent yoksullar›ndan, farkl› adlar alt›nda topla-nan paralar ile zenginlere lüks düzeye varan hizmet sunu-lurken, emekçilere asgari düzeyde mal ve hizmet sunulma-s› ile merkezi siyasal iktidara ek olarak yerel yönetimlerarac›l›¤› ile de sömürü üst düzeye ç›kar›lmaktad›r. Emekçi-ler ve kent yoksullar› devlet harcamalar›n›n da büyük ölçü-de yükünü çekerek çifte sömürüye tabi tutulmufltur. Dünoldu¤u gibi bugün de sermaye kentlerin bugünkü yap› vedurumlar›ndan büyük ç›kar sa¤lamaktad›r. Bugünkü yap›ve iflleyiflleriyle yerel yönetimler küçük bir az›nl›¤›n de¤ir-menine su tafl›maktan baflka bir fley yapmamaktad›r. H›z-la ilerleyen kentleflme ve kurulan yeni belediyeler onlar›nbu olanaklar›n› daha da artt›rmaktad›r. Kentlerin ve yerelyönetimlerin say›s›n›n artmas› ve bunlar›n büyümesine pa-ralel olarak buralarda yaflayan emekçiler ile kent yoksulla-r›n›n da say›s› artmakta, buralar›n en kalabal›k toplumsalkesimini oluflturmaktad›r. Böyle oldu¤u için de yerel seçim-ler, buralarda yaflamakta olan kent yoksullar› ile emekçile-rin toplumsal mücadeleye, politikleflmeye elveriflli ortamyarat›r. Kuflkusuz, devrimciler ve sosyalistler için de ola-naklar yarat›r. Bu nedenle seçim sürecide kentsel çeliflkiler,yerel yönetimlerdeki ayr›mc›l›klar a盤a ç›kar›lmal›, bu ya-p›lar›n emekçilerin sorunlar›n› çözemeyece¤i, ihtiyaçlar›n›karfl›layamayaca¤› gösterilmelidir. Bu nedenle seçimler bo-yunca her türlü talepte bulunmaktan kaç›n›lmamal›, ancak,burada, bu sistemin, bu yap›lanman›n bu talepleri karfl›la-yamayaca¤› da gösterilmelidir.

KONUK YAZARYerel Yönetimler, Yerel

Seçimler Ve Kent Yoksullar›

YÜKSEL AKKAYA

Marx’›n Kapital’i müzikal oluyor!

Yaflanan ekonomik krizlebirlikte Marx'a da ilgi büyü-yor! Kitaplar› raflara dizilen,

tiyatro oyunu yap›lan Marx,son olarak da bir müzikale konu

oluyor. Daha do¤rusu meflhur kitab› “Ka-pital”. Krizin tart›flmalar› ve yans›malar›n›n sürdü¤übu dönemde Çinli prodüktörler de Marx'›n “Kapi-tal”ini müzikal yapma karar› ald›. Komünist ustaKarl Marx'›n kapitalizmin elefltirisini yapt›¤› Kapi-tal'den bir bölümü müzikal olarak sunacak olanÇinli podüktörler, haz›rl›klara bafllad›lar. Oyunla ilgi-li bir aç›klama yapan fianghay Fudan ÜniversitesiEkonomi Profesörü Zhang Jun, oyunun, sokaktakiinsanlar›n ekonomik krizin neden ortaya ç›kt›¤›n›daha iyi anlamalar›na yard›mc› olaca¤›n› dile getir-di. Kendi rolünü, Marx’›n düflüncelerine sayg›l› kal›n-mas›n› sa¤lamak olarak aç›klayan Zhang, bu ifli ya-pacak olan ekibe haz›rl›k toplant›s›nda bilgiler ver-di¤ini ve ekibin hala yaz›l› metin üzerinde çal›flt›¤›-n› belirtti. Komedi müzikal olarak uyarlanan oyun-da; bir büroda çal›flan bir grup iflçinin patronlar›n›nkendilerini sömürmekte oldu¤unu keflfetmelerisahnelenecek. Haz›rl›klar› devam eden oyununönümüzdeki y›l›n bafl›nda fianghay’da gösterilmesibekleniyor.

A