15
Modern Türklük A A r r a a ş ş t t ı ı r r m m a a l l a a r r ı ı D D e e r r g g i i s s i i Cilt 12, Sayı 2 (Haziran 2015), ss. 24-38 DOI: 10.1501/MTAD.12.2015.2.13 Telif Hakkı©Ankara Üniversitesi Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü T T ü ü r r k k m m e e n n T T ü ü r r k k ç ç e e s s i i n n d d e e A A s s k k e e r r î î T T e e r r i i m m l l e e r r - - I I I I : : S S a a v v u u n n m m a a A A r r a a ç ç l l a a r r ı ı G G . . S S e e l l c c a a n n S S a a ğ ğ l l ı ı k k Ş Ş a a h h i i n n Ankara Üniversitesi (Ankara) ÖZET : C'2Lşma, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve *+(/>'92'7L F2G3G /2+ '1'8 /2 *+(/>'9 ;+ #'7ih Bilimsel Araş9L73' 489/9G8GK4G4 579'1 >'>L4L @'ğdaş Türkoloji Araş9L73'2'7LK4*' >'>L42'4'4 I#G713+4 #G71C+8/4*+ 81+7D Terimler- "/2'.2'7J '*2L 3'1'2+4/4 (/7 *+;'3L*L7 A4)+1/ C'2L ş3'*' '*L -+C+4 ('ş2L1 '29L4*' #G713+4 #G71C+8/4*+ *+2/)/ 1+8/)/ '9+ş2/ ;+ '9L2'4 8/2'.2'72' /2-/2/ 9+73/45250/ 579'>' 1543'>' C'2LşL23Lş9L7 : C'2Lş3'*' /8+ ('.8/ -+C+4 8/2'.2'7*'4 157:43'1 /C/4 9'7/. (5>:4)' #G713+42+7 9'7',L4*'4 1:22'4L2'4 '7'C ;+ -+7+C2+7+ '/9 9+73/45250/ +2+ '2L43L ş9L7 Temel kaynak konumunda olan T '*2L +8+7*+ 9'84/, edildi ği ş+12/>2+ 8';:43' '7'C2'7L +2*+ 9'şL4'42'7 -/>/2+42+7 ;+ ('ğ2'4L6 9'şL4'42'7 523'1 G?+7+ -7:69' +2+ '2L43L ş2'7*L7 />/2+4 8';:43' '7'C2'7L /8+ ('ş' -/>/2+42+7 ;+ -F;*+>+ -/>/2+42+7 52'7'1 9'7',L3L?*'4 '29 -7:(' '>7L23L ş9L7 #G713+42+7*+ 85ğuk silahlardan 157:43'1 /C/4 1:22'4L2'4 8';:43' '7'C2'7L4L4 ('şL4*' -'21'4 8/6+78+6+7 9:;:2-' *+3/7 9+26+16'6'. *+3/7 *54 85;:9 1/7+;1+ )F;ş+4 ?/7/.?/7+.?/7+ C'7'>4' *L?2L1 -522:1 butluk, -:ş'1 ;+ C+EC+EE+C 52'7'1 8L7'2'>'(/2+)+ğ/3/? 9'7/./ 9+3+22+7/ 52'4 (/7 '81+7D 8F? ;'72LğL 579'>' CL13Lş9L7 ANAHTAR SÖZCÜKLER #G713+4 #G71C+8/ 81+7D 9+7/32+7 8F? ;'72LğL 8';:43' '7'C2'7L 1'21'4 ABSTRACT This study /8 9.+ )549/4:'9/54 ,57 9.+ <571 9/92+* IMilitary Terms in Turkmen Turkish-I: %+'6548J <./). /8 6:(2/8.+* /4 9.+ 5*+74 #:71525-> !+8+'7). ' )5775('9/54 (+9<++4 41'7' $4/;+78/9> ").552 5, '4-:'-+8 '4* /8957>-+5-7'6.> #:71/8. /'2+)98 '4* /9+7'9:7+ *+6'793+49 '4* .'11'8 '4-:'-+ /9+7'9:7+ '4* /8957> ")/+49/,/) !+8+'7). 489/9:9+ 4 9.+ 67+;/5:8 89:*> 5, 9.+ 3+49/54+* 9/92+ 9+73/4525-> 5, */,,+7/4- <+'6548 ,57 ):99/4- 6:4)9:7/4- ,/7/4- '4* 6750+)9/2+ 9>6+8 <'8 /4;+89/-'9+* 4 9./8 89:*> 9.+

Turkmen Turkcesinde Askeri Terimler II

  • Upload
    ankara

  • View
    1

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

MMooddeerrnn TTüürrkkllüükk AArraaşştt ıırrmmaallaarrıı DDeerrggiiss ii Cilt 12, Sayı 2 (Haziran 2015), ss. 24-38 DOI: 10.1501/MTAD.12.2015.2.13 Telif Hakkı©Ankara Üniversitesi Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü

TTüürrkkmmeenn TTüürrkkççeessiinnddee AAsskkeerrîî TTeerriimmlleerr--IIII:: SSaavvuunnmmaa AArraaççllaarrıı

GG.. SSeellccaann SSaağğll ııkk ŞŞaahhiinn

Ankara Üniversitesi (Ankara)

ÖZET

şma, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve ih Bilimsel Araş

ğdaş Türkoloji AraşTerimler- ş ş

şş ş ş

şTemel kaynak konumunda olan T edildiği ş ş ğ ş

ş şş ğuk silahlardan

şş

butluk, ş ğğ ş

ANAHTAR SÖZCÜKLER ğ

ABSTRACT This study Military Terms in Turkmen Turkish-I:

-

Türkmen Türkçesinde Askerî Terimler-II: Savunma Araçları G. Selcan Sağlık Şahin

2255

Milit a (1989): defense tools

-

şşak and

KEY WORDS se tools

11.. GGiirr iiş

Eski devirlerde, yüz yüze sıcak çarpışmanın gerçekleştiği, tıbbî imkânların ve müdahalelerin, ilâçların kısıtlı olduğu zamanlarda soğuk silah olarak tabir edilen demirden yapılmış kesici ve delici silahlara karşı kendini korumak, savunmak ve bu silahlarla yapılan darbeleri atlatabilmek, geçiştirebilmek esastı. Bunun için de savaş meydanlarında savunma araç ve gereçlerinin yeri ve önemi büyüktü. Tarihte, bir savaş meydanındaki askerin kendini korumak için silahından sonra kullanabileceği en temel savunma araçları vücudunu koruyan zırhı, başını koruyan miğferi ve yine daha çok vücudun üst kısmını koruyan kalkanıydı.

Savaşta korunma amaçlı ilk giysileri (zırhı) İskitlerin (Sakaların) icat ettikleri düşünülmektedir. Deriden hazırlanan, üstünde metal ve altın levhacıklar olan savaş giyiminin İskitler’e mahsus olduğu belirtilir (Gülensoy 2011: 69). Eski Türkler sadece süvarilerini değil, atlarının gövdelerini de madenden yapılmış, hafif pul zırhlarla örtmüşler, hatta atlarının başlarını dahi ucu sivri miğferlerle korumuşlardır (Gülensoy 2011: 196).

Orhan Şaik Gökyay, Dedem Korkudun Kitabı’nda destanlarda geçen “zırh-kalkan-tulga” üçlüsünü savunma silahları olarak adlandırır (2000: CCCLXV). Benzer şekilde Faruk Sümer de Oğuzların başlıca savunma silahlarının “kalkan, sırt zırhı ve ışuk (tuğulga)” olduğunu söyler (1999: 391).

Emel Esin “Selçuklu Devrinde Türkiye’de Yapılmış Üç Alp Tasviri” başlıklı yazısında klâsik Selçuklu alp tasviri olarak Türk-İslam Eserleri Müzesi 2540 numarada yer alan bir taş kabartma eserden bahseder. Bu taş kabartmada ellerinde kalkan ve gürz tutan iki zırhlı ve miğferli alp tasvir edilmiştir. Selçuklu alpının harp giyiminin eski Türk geleneğine sadık kaldığını belirten Esin, Selçuklu alpının cebesinden (zırhından), küçük sivri kubbeli tulgasından, hafif örgülü ağdan zırhından bahseder (2006: 307-308).

Ç. Garacayev’in hazırladığı Türkmen Dilinde Harbı Leksika adlı eserde ise Türkmen Türkçesinin askerî söz varlığında savunma araç ve gereçleri için goranış serişdeleri “korunma araçları” ifadesi kullanılmakta ve bunlar kendi aralarında 3 grupta ele

MMooddeerrnn TTüürrkkllüükk AArraaşşttıırrmmaallaarrıı DDeerrggiissii Cilt 12. Sayı 2. Haziran 2015

2266

alınmaktadırlar (1989: 34-36):

Söveşde elde göterilyän goranış serişdeleri ‘Savaşta elde taşınan savunma araçları’

Geyilen goranış serişdeleri ‘Giyilen savunma araçları’ Dañlıp göterilyän goranış serişdeleri ‘Bağlanıp taşınan savunma araçları’.

22.. TTüürrkkmmeenn TTüürrkkççeessiinnddee AAsskkeerrîî SSaavvuunnmmaa AArraaççllaarrıı

2.1. Elde Taşınan Savunma Araçları

Türkmen Türkçesinde, savaşlarda elde taşınan yegâne askerî savunma aracının galkan ‘kalkan’ (Resim 1) olduğu görülmektedir.

GGaallkkaann – Savaşta kılıç saldırılarından korunmak için elde taşınan, yuvarlak kapak görünüşlü, metalden yapılan eski araç (Hamzayeva 1962: 137):

Galkan däldir önlerine tutyanı, “Kalkan değildir elde tutduğu,

Sarı yağ däldir savaş günü atyanı Sarı yağ değildir, savaş günü attığı”.

Türk kalkanları demirden, bakırdan, fil ve gergedan derisinden, hasırdan, söğüt dalından, kamıştan, ipten, ağaç kabuğu gibi sert veya esnek maddelerden yapıldıkları gibi, şekilleri de yuvarlak, dikdörtgen, göbekli veya düz olabilmiştir (Göksu 2008: 291).

Türkiye Türkçesinde “Eskiden savaşçının, karşı saldırıdan kendini korumak için kullandığı çeşitli malzemeden yapılmış savunma aracı” (ÖTS-III, 2359) olarak tanımlanan kalkan, Türkmen Türkçesinde “metalden edilen, tegelek gapak görünişli, ortası güberçek, gılıçdan, nayzadan goranmak üçin ulanılyan söveş esbabı“ (‘Metalden yapılan, yuvarlak kapak görünümünde, ortası kabarık, kılıçtan ve süngüden korunmak için kullanılan savunma aracı’) (Garacayev 1989: 34) olarak da tanımlanmaktadır. Sözcüğün etimolojisiyle ilgili çeşitli düşünceler mevcuttur. Türkiye Türkçesinde sözcük kalı-mak>kal(ı)-k-mak>kalk-an (ÖTS-III, 2359) biçiminden getirilirken, Soltanşa Atanıyazov Türkmen Diliniñ Sözköki Sözlügi’nde (TDSS) sözcüğü, üzerine vurulan nesneleri kaldırıp geri tepmesi anlamından yola çıkarak kalk- + -an fiilden-isim yapım eki şeklinde açıklamaktadır (TDSS, 153). Clauson, sözcüğün Moğolcadan alıntılandığını ve Kuzey-Doğu Türk lehçeleri haricindeki lehçelerde de g-//k- değişimiyle kullanıldığını ifade eder (ED 621a). Sravnitelno-istoriçeskaya Grammatika Tyurkskih Yazıkov’un Leksika cildinde *qalqan Eski Uygur, Eski Kıpçak ve Eski Oğuz Türkçeleri ile bunların modernlerine Moğolca qalqa biçiminden geçmiş olarak verilmektedir. Yakut Türkçesi için ise xalxa/xaxxa/xaxa biçimleri gösterilmiştir (Tenişev 1997: 579).

Zemahşerî’nin sözlük niteliğindeki Mukaddimetü’l-Edeb’inde geçen Moğolca unsurlar arasında ḳalḳan sözcüğüne rastlanmakta, eserde sözcüğün Çağataycadaki kullanımına örnekler verilmektedir (Poppe 2009: 115):

Kalḳan casaḳçi – Çağ. Ḳalḳan yasaguçi “kalkan yapıcı”

Türkmen Türkçesinde Askerî Terimler-II: Savunma Araçları G. Selcan Sağlık Şahin

2277

Ḳalḳan ügey ere – Çağ. Ḳalḳansız er “kalkansız erkek”

Sözcük tarihsel Türk dilinde en erken Kutadgu Bilig’de tanıklanmaktadır: Sınama yagıg sen bedük bil ulug “Düşmanını sınama, sen onu büyük ve kuvvetli bil;

Tayaklık yagıka temür kalkan it “Elinde sopa olan düşmana karşı sen demir kalkan hazırla” (KB 4263).

Kutadgu Bilig’de kalkan yanında tura sözcüğü de yer alır: Bilig bil özünke orun kıl töre “Bilgi bil ve yerin başköşe olsun;

Bilig bilse özke idi berk tura Bilgi insan için sağlam bir kalkandır” (KB 6605)

Kalkan yanında tura sözcüğüne Dîvânu Lugâti’t-Türk’te de rastlanır: Yaşnat kılıç başı üze kakkıl yara “Kılıcını düşmanına karşı parlat ki boynu kopsun.”

Bıçlıp anıñ boynı takı kalkan tura “Onun başına vur ki kalkanı dahi parçalansın” (441/344)

Türkmen Türkçesinde Köroğlu destanından Türkmen atasözü-deyimlerine kadar pek çok halk edebiyatı ürününde bu sözcüğe rastlamak mümkündür:

Mustapa Görogla nayza urdı, Göroglam galkan tutdı “Mustafa Köroğlu’na süngü vurdu, Köroğlu’da kalkan tuttu” (Göroglı, TDHL 1989: 34).

Gılıç galkana kär etmez. (TDHL 1989: 34).

Ýele – ýelken, güne – galkan (bolmak) “Sıcak-soğuk demeden çalışmak, zahmet çekmek” (TDS-I, 2010: 363).

Medalıñ yüz tarapında ortarada galkan ve onuñ arkasında 2 sanı gılıç şekillendirlyär “Madalyanın ön yüzünde ortada kalkan ve onun arkasında 2 tane kılıç tasvir edilir” (TED, 120-121).

Eski devirlerde kalkanın bir takım nesneleri ölçmek, belki de taşımak için de kullanılabildiğini Köroğlu destanında görmekteyiz:

Munuñ şu gepine, barıñ hazınadan kırk galkan zer getirip beriñ “Bunun şu sözüne varın, hazineden kırk kalkan altın getirip verin” (Göroğlı 1990: 229).

Türkmen Türkçesinde kalkan anlamında kullanılan bir diğer sözcük Farsçadan alıntı siper/seper’dir.

SSiippeerr // SSeeppeerr (< Far.) – Kalkan (TKES, 342). Sözcük, Anadolu Selçuklularından günümüze kullanılmaktadır. Anadolu Selçuklularında siperger denilen “kalkan yapım ustalarından” bahsedilir (Göksu 2008: 296).

TrkmT. Simin siper “gümüş kalkan” (TKES, ay.)

TrkmT. Siper kıl- “kalkan tutmak” (TKES, ay.) ifadesinin edebî dilde

MMooddeerrnn TTüürrkkllüükk AArraaşşttıırrmmaallaarrıı DDeerrggiissii Cilt 12. Sayı 2. Haziran 2015

2288

kullanıldığı da görülür: Siper kıldı yene gül sınasını “Siper kıldı yine gül sinesini” (Burhaneddin, TKES, ay.).

Türkmen siperlerinin daire şekilli oldukları, genelde üzerlerine birkaç kat deri çekilmiş ağaçtan yapıldıkları, Türkmen yiğitlerinin siperlerinin ortasında ilave olarak kâse biçiminde metal parçaların bulunduğu, daire şekilli bu siperlerin at üstündeyken vücudun sadece üst kısmını kılıç, ok, mızrak ve gürz darbelerinden korudukları belirtilir (Gündoğdıyev 2002: 832).

2.2. Giyilen Savunma Araçları

Giyilen savunma araçlarını başa giyilen ve vücuda giyilen savunma araçları olarak 2’ye ayırmak mümkündür. Türkmen Türkçesinin askerî terminolojisinde vücuda giyilen savunma aracı olarak temelde zırh kavramı ve de zırh kavramını karşılayan birden fazla terim karşımıza çıkmaktadır. Başa giyilen zırh olan miğfer anlamında da birden fazla terim bulunduğu dikkati çeker. Aşağıda, başa ve vücuda giyilen savunma araçları sırasıyla ve tanıklarıyla verilmiştir:

2.2.1. Başa Giyilen Savunma Araçları

Türkmen Türkçesinin askerî söz varlığında başa giyilen “miğfer” anlamında birbirleriyle eş anlamlı olarak tuvulga, cövher kulah, demir telpek/demir papah terimlerinin kullanıldığını görmekteyiz. Garacayev, Türkmen Dilinde Harbı Leksika (TDHL) adlı çalışmasında bu terimlerin anlam bakımından bir olduğunu ifade ederken, diğer terimler üzerinde daha ayrıntılı durmasına karşın cövher kulah “cevher kulak” kullanımı için sadece şair Mätäci’den örnek vermekle yetinmiştir: Cövher külah, demir donı gerekdir (1989: 35). Muhtemelen cövher kulah adından da anlaşılacağı üzere başa giyilip, kulakları da içine alan ve koruyan bir tür miğferin adıdır.

TTuuvvuullggaa – Sözcüğe Türkmen Türkçesinin Hamzayev tarafından hazırlanan 1962 tarihli sözlüğünde rastlanmamaktadır. Türkmen Klasıkı Edebiyatınıñ Sözlügi’nde “1. Yılgına benzer bir ağaç 2. Savaşta başa giyilen pirinçten telpek” (TKES 389); Türkmen Dilinde Harbı Leksika’da “başa giyilen, tepesi sivri demir telpek” (1989: 35); Türkmen Diliniñ Sözköki Sözlügi’nde “savaşta başa giyilen demir telpek” (TDSS 2004: 359) şeklinde tanımlanmaktadır. Atanıyazov, TDSS’de sözcüğü “örtü, kap” anlamındaki tuv sözcüğünden getirir: tuv+ul-ga “başı örten” (2004: 358-359). Esasen tuvulga sözcüğünün de kalkan gibi Moğolca’dan alıntı olduğu görülmektedir: Moğ. Dugulga “miğfer, tolga, başlık (Lessing 2003-I: 431).

Osman Ödeyev, Selçuklu hükümdarı Tuğrul Bey’in hanımını konu alan Altıncan Hatın adlı tarihî romanında tuvulga terimini ‘savaşta başa geçirilen ve pirinçten yapılan

Türkmen Türkçesinde Askerî Terimler-II: Savunma Araçları G. Selcan Sağlık Şahin

2299

başgap” olarak tanımlamaktadır (Ödeyev 2013-I: 444).

Ç. Garacayev, sözcüğün Türkmen Türkçesinin eski yazılı kaynaklarında geçtiğini belirterek, destanlardan örnekler verir:

Özi hem sovudın, çaraynasın bağlanıp, tuvulgasın başına geyip, “Dembermez” atlıg almaz suvı berilgen gılıcını bilige dakınıp, “Suluv” atlıg cızasını golıga alıp tayyar boldı “Kendi de gümüş gömleğini, zırhını bağlayıp, miğferini başına giyip, “nefes vermez” adlı elmas suyu verilen kılıcını beline takıp, “sulu” adlı süngüsünü koluna alıp hazırlandı” (Şabende- Gül-Bilbil destanı TDHL, 35).

Orhan Şaik Gökyay, Dede Korkut destanlarında “tulga, demir başlık” anlamlarını verdiği farklı bir kullanıma işaret eder. Kunt ışık “sağlam miğfer, kuvvetli tulga” (2000: 253):

Başumda kunt ışuklar saklar-idüm bu gün içün “Başımda tulga saklardım bugün için” (DK-I, 129/11).

Faruk Sümer de Oğuzlar (Türkmenler) adlı eserinde Oğuzlarda ordudan bahsederken, “savunma silahları ise kalkan, sırt zırhı ve ışuk (tuğulga) idi” der (1999: 391).

Türkiye Türkçesinde de bu savunma aracı için tolga teriminin yanı sıra miğfer sözü de kullanılmaktadır: Tolga: Savaşta askerlerin başını korumak için giydikleri çelik başlık, miğfer (ÖTS-V, 2007: 4855); Miğfer (< Ar.): Savaşta başı silah darbelerinden korumak için giyilen sert metalden yapılmış başlık (ÖTS-III, 2007: 3214).

Türkmen Türkçesinin tarihsel askerî söz varlığında miğfer anlamında kullanılan bir diğer ifade tamlama görünüşündeki demir telpek / demir papah’dır. Bilindiği üzere telpek ve papak Türkmen erkeğinin millî kıyafetleri (Resim2) arasında yer alır. Telpek “deriden dikilip, başa giyilen giyim” (Hamzayeva 1962: 643); papak “Erkek adamların başlarına giydikleri, kumaştan dikilen giyim” (Hamzayeva 1962: 516) olarak tanımlanır.

DDeemmiirr tteellppeekk // ddeemmiirr ppaappaahh – Başa giyilen savunma aracı (TDHL, 14). Olar başlarına demir telpek geyip, ellerine yarag alıp, galanıñ gözaralarında caylaşdılar “Onlar başlarına miğfer giyip, ellerine silah alıp, kalenin ok atma deliklerine yerleştirler” (TDHL, 14).

Hemme bedev atlı, demir telpekli “Hepsi bedev atlı, demir telpekli;

Bozoğlan dayıma tiz salam etir Bozoğlan dayıma tez selam ulaştır” (Andalıp, Yusup- Ahmet’ten, TDHL 35).

Türkmenlerin kullandıkları miğferlerin küremsi (sferik) koni şeklinde olduğu ve böylece kılıç darbelerinin miğferin sathı üzerinden kaydığı ifade edilir (Gündoğdıyev 2002: 832).

MMooddeerrnn TTüürrkkllüükk AArraaşşttıırrmmaallaarrıı DDeerrggiissii Cilt 12. Sayı 2. Haziran 2015

3300

2.2.2. Gövdeye Giyilen Savunma Araçları

Eski devirlerde, gövdeye giyilen savunma araçlarının başında bugün Türkiye Türkçesinde zırh sözcüğü ile karşılanan savaş giyimi gelmekteydi. Türk zırhlarının genel olarak deri ve metal işlemeciliğinin gelişiminden sonra çeşitli madenlerden yapılmış küçük levhaların dik şekilde yerleştirilmesinden oluştuğu görülmektedir (Gökyay 2000: CCCLXV). Tarihsel Türk dilinde “zırh” kavramı için yarık (ED, 962) sözcüğü kullanılmıştır:

Y(a)r(ı)kınta y(a)lm(a)sınta yüz (a)rtuk okun urtı “(Kül Tigin’i) zırhından (ve) kaftanından yüzden fazla okla vurdular” (KT D33; Tekin 2006: 33).

Dîvânu Lugâti’t-Türk’te yarık sözcüğü için iki ayrı kullanım görülür: Yarık zırh ve göğüslüğe (cevşene) verilen genel bir isim. Aralarındaki farkı belirtmek için zırha küpe yarık, göğüslüğe (cevşene) sāy yarık denir (DLT, 451/354).

İlk defa Orta Türkçe döneminde rastlanmaya başlanan küpe sözcüğünün Çağatayca dönemine ait bir Kur’an Tefsirinde de “savaşta giyilen örme zırh” anlamında geçtiği görülmektedir (Teres 2009: 2113).

Türkmen Türkçesinde “zırh” anlamında demir don, sovut, kirevke, cövşen ve zereh/zireh terimleri karşımıza çıkar. Bunların yanı sıra Gündoğdıyev cebelerden bahseder (2002: 832). Cebe sözcüğü ne Türkmen Diliniñ Sözlügi’nde ne de Türkmen Dilinde Harbı Leksika’da geçer. Gündoğdıyev’in zereh “zırh” ile eşanlamlı kabul ettiği cebe ve bundan türemiş cebeci sözcükleri, S. Ataniyazov’un Türkmen Diliniñ Sözköki Sözlügi’nde sırasıyla “Eski Türk ve Moğol dillerinde savaş aleti, silah” ve “silah yapan, silahçı” anlamlarında bulunur (2004: 212). Tuncer Gülensoy da Ataniyazov gibi, cebe “zırh, silah” (<Moğ. cebe) ve cebeci “silahçı” (Moğ. cebe+Trkç. ci) sözcüklerine Köken Bilgisi Sözlüğü’nde yer vermiştir (2007: 200).

DDeemmiirr ddoonn – Zırh. Tarihsel Oğuz Türkçesinde Dede Korkut ve Köroğlu destanlarında geçer:

Eğni bek demür tonum saklar-idüm bu gün içün; Güni geldi “Omuzu pek zırhımı saklardım bugün için; Günü geldi” (DK-I, 129/9).

Demir donlım Göroğlı ağam gelmedi “Zırhlı Köroğlu ağam gelmedi” (TDHL 1989: 36).

SSoovvuutt – Savaşta silahların delici gücüne karşı direnmek amacıyla giyilen demir giysi, zincir zırh (Resim 1). S. Atanıyazov, sözcüğü sova- (TrkmT.) “yönünü değiştirmek, saptırmak” fiiliyle ilişkilendirir. Bu zırhın giyilerek, silah darbesinin yönünün değiştirilebileceğine vurgu yapar (TDSS 2004: 308). TDHL’de sovut “Süngü ve kılıç

Türkmen Türkçesinde Askerî Terimler-II: Savunma Araçları G. Selcan Sağlık Şahin

3311

darbelerinden korunmak için omuzlardan giyilen, gümüş veya çelikten örülen gömlek” şeklinde tanımlanır (1989: 35).

Türkmen klâsik edebiyatında sovut’un çeşitlerine ait kullanımlar görülmektedir: Tuvulga, çarayna, boz sovut bile (Kemine, TKES 343).

Sovut saba geyip çun hoşlaşıban (Ceñname, TDHL 36).

Batır bolan geyer sovut (Şasenem-Garıp, TKES 343).

Ç. Garacayev, TDHL’de “sovutun kısa kollusu” anlamında kolcuk sözcüğüne de değinir:

Yiğitleri mestdir sap arap atlı, “Yiğitleri mesttir, saf Arap atlı, Çarayna, tuvulga, kolcuk sovutlı Çarayna, tolga, kısa sovutlu” (Dövletyar, TDHL 1989:36).

KKiirreevvkkee – Savaşta giyilen giyim, zırh (TKES 179); savaş giyimi (Ödeyev 2013-II: 482) olarak karşımıza çıkar:

Ak kirevke, kesgir gılıç-zülpükar “Ak zırh, keskin kılıç- Zülfikar” (Dövletyar, TKES ay.)

Kirevke eğninde, tuvulga serde “Zırh omuzda, miğfer başta” (Seydi, TKES ay.).

CCöövvşşeenn – (< Ar. Cevşen “örme zırh, savaş elbisesi” Devellioğlu 1995: 138) Dîvânu Lugâti’t-Türk’te yarık “zırh” madde başında sāy yarık “göğüslüğe (cevşene) denir” (DLT, 354/451) ifadesinin geçtiğine daha önce de değinilmiştir. Buradan yola çıkarak cevşen’in “göğse takılan ya da göğsü korumak için takılan zırh” olduğu söylenebilir. Türkmen Türkçesinde cövşen “Demir halkalardan örülen kadim savaş giysisi” olarak tanımlanır ve eş anlamlıları zirih, sovut ve demir don olarak verilir. Sözcüğe Türkmen klâsik edebiyatının önemli temsilcisi olan Mahtumkulu’nun şiirlerinde rastlamak mümkündür:

Cüpbe, cövşen, zirih, sovut, “Cübbe, cevşen, zırh, Keserli gılıç, arap at. Keskin kılıç, Arap at. Söveş güni gider uyat, Savaş günü gider utanç, Gayratı bolman yiğide Gayreti olmayan yiğide” (MDS-I: 333).

ZZiirriihh//ZZiirreehh//ZZiirree (<Far. Zireh) – Kısa kollu gömlek ölçüsünde küçük metal halkalardan yapılan, eski devirlerde savaş zamanı kumaş giysinin üzerine giyilen giysi, zırh (MDS-II, 363); Ok vb. silahlardan korunmak için kullanılan savaş giyimi (TKES 144). Mahtumkulu’nun dizelerinde diğer zırh adları ile birlikte geçer (Bkz. cövşen).

2.3. Bağlanıp Taşınan Savunma Araçları

Bağlanıp taşınan, bir başka deyişle takılan diyebileceğimiz savunma araçlarının vücudun genelini korumaya yönelik olmaktan çok, belirli bir bölgesini korumaya yönelik, daha küçük parçalar halinde olduklarını ifade edebiliriz. Bu sebepledir ki,

MMooddeerrnn TTüürrkkllüükk AArraaşşttıırrmmaallaarrıı DDeerrggiissii Cilt 12. Sayı 2. Haziran 2015

3322

Türkmen Türkçesinin askerî söz varlığında bu araçlar dañlıp göterilyän goranış serişdeleri “bağlanıp taşınan savunma araçları” (Garacayev 1989: 36) olarak adlandırılmışlardır. TDHL’de bağlanıp taşınabilen savunma araçları dızlık/dizçek, butluk/baldak, golluk/golçak, guşak, çeñ/çeññeç ve çarayna olarak sıralanmaktadır.

ÇÇaarraayynnaa – (< Far.) TDHL’de “Göğüs, sırt ve iki böğrü kapamak için birbirine bağlanarak sağlamlaştırılan dört parçadan oluşan demir ya da çelik zırh” olarak tanımlanır (1989: 37). Ancak bu aracın diğerlerine göre daha büyük olduğu düşünülebilir. Çünkü çarayna insanın ana gövdesine giydiği bir zırh olarak karşımıza çıkmaktadır. Mahtımgulınıñ Düşündirişli Sözlügi’nde çarayna, eski devirlerde savaşta ok delmesin diye giyilen demir giysi olarak tanımlanır ve göğüs, sırt ve iki dize takılan dört parçadan oluştuğu ifade edilir. Aşağıda Mahtumkulu’nun dizelerinden çaraynanın ince zincir zırh diyebileceğimiz sovutun üstüne takıldığı anlaşılmaktadır:

Çarayna bağlayıp, geygen sovutlar, “Çarayna bağlayıp giyilen zırhlar; Yer goynuna girdi münüp tabıtlar Yer koynuna girdi binilen tabutlar” (MDS-III, 1002).

Çarayna teriminin Özbek ve Kırgız Türkçelerinde de kullanıldığı görülür: Kırgız Türkçesinde Çokan Valihanov’un Kökötöydün Aşı eserinde:

Çarayna menen çaptatıp, “Zırh ile sardırıp, Bulgaarı menen kaptatıp, “Deri ile kaplatıp” (Kulamshaeva 2008: 159) Özbek Türkçesinde Çora Eşmirzaoğlu’nun Mellesevdegar Destanı eserinde

çarayna ile birlikte qollik “ellik”, dubulğa “tolga, miğfer”, qalqan “kalkan” terimleri de dikkatleri çeker:

Belide bellik, qolida qollik, başida dubulğa, töşide çarayna, cevrinide qalqan bir mehman kelib tohtabdi. “Belinde bellik, elinde ellik, başında miğfer, göğsünde zırh, kalkan olan bir misafir gelmiş bekliyordu.”1

DDıızzllııkk – Dizi koruyan ve diz arkasından bağlanarak takılan, kalın metal plakadır (TDHL 34). Sözcük Dede Korkut’ta dizçük “dizcik, diz bağı, dizlik” şeklinde geçer:

Geyimin geydi, dizçük karuçuk bağlandı “Zırhını giydi; dizlik, kolluk bağlandı” (DK-I, 261/2).

Orhan Ş. Gökyay, yukarıdaki örnekte görülen geyim/giyim sözcüğünün de tek başına “zırh” anlamını ifade ettiğini belirtir (2000: CCCLXV). Bununla birlikte giyim için herhangi bir niteleme yapılmamıştır. Giyimler savaşa ve akına giderken giyilir, dinlenme zamanı çıkarılırlar (Gökyay 2000: CCLXVI).

1 Çora Eşmirzaoğlu, Mellesevdegar Destanı, http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/Eklenti/12147,coraesmirzaoglupdf.pdf?0, 26.11.2014 /21.00.

Türkmen Türkçesinde Askerî Terimler-II: Savunma Araçları G. Selcan Sağlık Şahin

3333

Dızlık, bugün Türkmen Türkçesinin standart türünde “gelin alırken, devenin dizine süs için takılan saçaklı kumaş” olarak karşımıza çıkar (Hamzayeva 1962: 283). Türkiye Türkçesinde ise dizlik “1. Diz eklemini korumak için kullanılan esnek iplikten dokunmuş yumuşak sargı” (ÖTS-II, 1253) temel anlamında kullanılmaktadır.

GGoolllluukk – Dirsek ile bilek arasına dış yüzeyden giydirilip, takılan demir plaka (TDHL 37); savaşçının kolunu kılıç kesmesin diye dirsek ile bilek arasına dış yüzden giydirilip, iç yüzden bağlanıp sıkılaştırılan yassı demir (TDS-I, 2010: 423).

Kırk müñ golluk, kırk müñ nayza ibersin “Kırk bin kolluk, kırk bin süngü yollasın” (TDHL 37)

Dede Korkut’ta karuçuk sözcüğüyle karşılanmıştır (Bkz. dızlık).

BBuuttlluukk – TrkmT.’de Dizlikten yukarıda kalan kısmı bütün budu kapamak için kullanılan, kenarları içe doğru eğimli demir plaka (TDHL 37). Türkiye Türkçesinde butluk “1. Eskiden elbise üzerine giyilen şalvara verilen ad. 2. Zırhın şalvar kısmı” (ÖTS-I, 710) olarak tanımlanır.

GGuuşşaakk – Ç. Garacayev TDHL’de TrkmT.’de “belin dışından bağlamak için, çoğunlukla tek parça halinde dokunan kumaş” anlamındaki guşak sözcüğünü bağlanıp taşınan savunma araçları arasında saymıştır (1989: 37). Guşak’ın burada yer almasının sebebi, onun hem beli sıkıca kavrayıp, onu dış darbelere karşı biraz olsun koruması hem de arasına bıçak, kama, hançer gibi delici-kesici savaş aletlerinin konulup taşınmasını sağlamasından dolayıdır.

ÇÇeeññ////ÇÇeeññññeeçç –– Kolluğun altına, elin üstüne takılan ve bileğe bağlanan demir plaka olarak tanımlanan sözcük için Ç. Garacayev Türkmen ağızlarında yaşadığını belirtmiştir (TDHL 37).

44.. DDeeğğeerrlleennddiirrmmee

Oğuzlar (Türkmenler) tarih boyunca düşmanla mücadele için gerekli teşkilata ve savaşçılık ruhuna sahip bir kavim olarak tanımlanmışlardır (Sümer 1999:2). Silahları gibi hafif zırhları ile de düşmanlarına üstünlük sağlamışlar ve binlerce yıl vatanlarını savunabilmişlerdir. XVII. Yüzyılda Ebulgazi Bahadır Han Şecere-i Terakime’de zırh giyimli Türkmen ordusunu tasvir ederken, giydikleri cevşen zırhlardan, miğferlerden, diz levhalarından savaşçıların neredeyse gözleri dışında açıkta hiçbir yerlerinin kalmadığını ifade etmiştir (Gündoğdıyev 2002: 832).

Türkmen Türkçesinde askerî savunma araçları ile ilgili terminoloji incelendiğinde,

MMooddeerrnn TTüürrkkllüükk AArraaşşttıırrmmaallaarrıı DDeerrggiissii Cilt 12. Sayı 2. Haziran 2015

3344

zengin bir tarihsel söz varlığı karşımıza çıkmaktadır. Bunlar içerisinde elde taşınan savunma araçları için kullanılan söz varlığı sınırlı iken, giyilen savunma araçlarını ifadede bir çeşitlilik olduğu dikkati çekmektedir. Elde taşınan savunma aracı olarak Moğolcadan alıntı kalkan sözcüğünün ağırlıklı bir kullanıma sahip olduğu görülür. Bunun yanına bir süre sonra Farsça’dan seper “siper” sözcüğü alıntılansa da, sözcüğün galkan’ı yerinden edemediği ve seper sözünün daha seyrek kullanıldığı söylenebilir.

Övez Gündoğdıyev, “Türkmenlerde Savaş Sanatı ve Silahlar” adlı makalesinde ortaçağ Türkmen savaşçılarının giyim-kuşamını tasvir ederken, demir donlardan (zırh), siperlerden ve demir telpeklerden (miğfer), çaraynalardan bahseder. Bunun yanı sıra, fakir Türkmen savaşçılarında bunların tamamının bulunmadığına işaret ederek, onların savaşta korunmak için zırh yerine öküz derisinden yapılmış kalın yelekler, miğfer yerine de koyun derisinden yapılmış yüksek telpekler giydiklerini söyler (2002: 832). Muhtemelen kullanıldıkları yüzyıllar boyunca zırhlar, bir sosyal statü göstergesi de olmuşlardır.

Ç. Garacayev, bu çalışmada ele alınan askerî savunma araçlarının 1800’lerde Türkmenler arasında yaygın olarak kullanıldığını belirtmektedir. Günümüzde bu terimlerin günlük konuşma dilinden ziyade, destanlarda geçtiğini görmekteyiz2. Halil İbrahim Şahin, Türkmen Destanları ve Destancılık Geleneği adlı çalışmasında Türkmen destanlarında kahramanın akına hazırlanmasının ayrıntılı ve kalıplaşmış bir şekilde tasvir edildiğini ifade eder (2010: 241):

Altın yakalı sovut, golçak, tuvulga, çarayna, gıyak-hemmesini baglap çar perre almaz suv berlen nayzanı da goluna alıp Gırat’a atlandı.” (Mämmetyazov 1990a: 360’tan Şahin 2010: 242).

Türkmen Türkçesinin söz varlığında savunma araçları için kullanılan sözcüklerin daha çok Türkçe ve kısmen Moğolca, Arapça, Farsçadan alıntı oldukları, Rusça sözcüklerin ise askerî terminolojinin bu alanında silah adlarında (Bkz. Sağlık Şahin 2014) olduğu kadar yer edinemediği ifade edilebilir. Bununla birlikte Türkmen Türkçesinde Rusça alıntılamanın fazla olduğu diğer bir askerî terminoloji alanı rütbeler olarak dikkati çekmektedir. Türkmen Türkçesinde ordu bölümlerine verilen adlar ve rütbelerle ilgili askerî terminoloji ise başka makale(ler)de ele alınacaktır.

2 Bununla birlikte bugün çarayna sözcüğünü sanal ortamda bir arama motoruna yazdığımızda karşımıza sözcüğün askerî terminoloji ile ilgili olduğunu gösteren bilgiler içeren Türkiye Türkçesinde sayfalar ve görseller çıkabilmektedir.

Türkmen Türkçesinde Askerî Terimler-II: Savunma Araçları G. Selcan Sağlık Şahin

3355

RReessiimmlleerr

Resim 1

MMooddeerrnn TTüürrkkllüükk AArraaşşttıırrmmaallaarrıı DDeerrggiissii Cilt 12. Sayı 2. Haziran 2015

3366

Resim 2

Türkmen Türkçesinde Askerî Terimler-II: Savunma Araçları G. Selcan Sağlık Şahin

3377

KKııssaallttmmaallaarr

Eser Adı Kısaltmaları: DK: Dede Korkut Kitabı DLT: Dîvânü Lugâti’t-Türk. ED: An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth-Century Turkish KT D: Kül Tigin Yazıtı, Doğu yüzü. MDS: Magtımgulınıñ Düşündirişli Sözlügi. ÖTS: Ötüken Türkçe Sözlük. TDFS: Türkmen Diliniŋ Frazeologik Sözlügi. TDHL: Türkmen Dilinde Harbı Leksika. TDS: Türkmen Diliniŋ Sözlügi. TDSS: Türkmen Diliniñ Sözköki Sözlügi. TED: Turkmen-English Dictionary. TKES: Türkmen Klassıkı Edebiyatınıñ Sözlügi. Diğer Kısaltmalar: ay.: Aynı yer. Far.: Farsça Krş.: Karşılaştırınız. TrkmT.: Türkmen Türkçesi TTü.: Türkiye Türkçesi

KKaayynnaakkllaarr

ALLEN, F. – TACHMURADOVA, Ceren (1999) Turkmen-English Dictionary, Kensington: Dunwoody Press.

CLAUSON, G. (1972). An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth-Century Turkish, Oxford: Clarendon Press.

DEVELLİOĞLU, Ferit (1995). Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Ankara: Aydın Kitabevi. ERGİN, Muharrem (1997). Dede Korkut Kitabı I-II, 3. Baskı, Ankara: TDK Yay. ESİN, Emel (2006). Türklerde Maddi Kültürün Oluşumu, İstanbul: KabalcıYayınevi. GARACAYAEV, Çarıyarberdi (1989). Türkmen Dilinde Harbı Leksika, Aşgabat: Ilım. GÖKSU, Erkan (2008). Türk Kültüründe Silah, İstanbul: Ötüken Yay. GÜLENSOY, Tuncer (2007). Türkiye Türkçesindeki Türkçe Sözcüklerin Köken Bilgisi Sözlüğü, Ankara:

TDK Yay. GÜLENSOY, Tuncer (2011). M.Ö.4500 - M.S. XIII. Yüzyıllar Arasında Barbar Türkler (Dil-Din-

Kültür-Bilim-Sanat-Uygarlık), Ankara: Akçağ Yay. GÜNDOĞDIYEV, Ovez. A. (2002). “Türkmenlerde Savaş Sanatı ve Silahlar (VI-XVI. YY)”, Türkler

Ansiklopedisi, 19. Cilt, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, s.828-834. GÖROĞLI, (1990). Türkmen Gahrımançılık Eposı, Aşgabat: Türkmenistan. HACİB, Yusuf Has (2006). Kutadgu Bilig, Çeviren: Reşit Rahmeti ARAT, İstanbul: Kabalcı Yay. HAMZAYEVA, Y. (1962). Türkmen Diliniŋ Sözlügi, Aşgabat: İzdatelstvo Akademi Nauk

Turkmenskoy SSR. LESSING, F. (2003). Moğolca-Türkçe Sözlük, 2 Cilt, Çeviren: Günay KARAAĞAÇ, Ankara: TDK

Yay.

MMooddeerrnn TTüürrkkllüükk AArraaşşttıırrmmaallaarrıı DDeerrggiissii Cilt 12. Sayı 2. Haziran 2015

3388

MAHMUD, Kâşgarlı (2014). Dîvânü Lugâti’t-Türk, Giriş-Metin-Çeviri-Notlar-Dizin, Hazırlayanlar: Ahmet B. ERCİLASUN, Ziyat AKKOYUNLU, Ankara: TDK Yay.

ÖDEYEV, Osman (2012). Altıncan Hatın, 2 Cilt, Aşgabat: Türkmenistan Dövlet Neşriyatı. POPPE, N. (Haz.) (2009). Zemahşeri, Mukaddimetü’l-Edeb, Moğolca-Çağatayca Çevirinin Sözlüğü,

Çeviren: Mustafa S. Kaçalin, Ankara: TDK Yay. SÜMER, Faruk (1999). Oğuzlar (Türkmenler), Tarihleri-Boy Teşkilatları-Destanları, 5. Baskı, İstanbul:

Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı. ŞAHİN, Halil İbrahim (2010) Türkmen Destanları ve Destancılık Geleneği, Konya: Kömen Yayınları. TEKİN, Talât (2006). Orhon Yazıtları, Ankara: TDK Yay. TENİŞEV, E. (Red.) (1997). Sravnitelno-istoriçeskaya Grammatika Tyurkskih Yazıkov-Leksika,

Rossiyskaya Akademiya Nauk, İnstitut Yazıkoznaniya, Moskva: Nauka. TERES, Ersin (2009) “Orta Türkçede ‘Zırh, Kalkan’ Anlamı Taşıyan Bazı Sözcükler”, Turkish

Studies, Volume 4/3, Spring, p.2112-2118. Türkmen Diliniñ Sözlügi, (2005) I-II Tom, Türkmen Dövlet Neşriyat Gulluğı, Aşgabat: Magtımgulı

Adındakı Dil ve Edebiyat İnstitutı.

E-Kaynaklar

EŞMİRZAOĞLU, Çora Mellesevdegar Destanı, http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/Eklenti/12147,coraesmirzaoglupdf.pdf?0, 26.11.2014 /21.00.

GG.. SSeellccaann SSaağğll ııkk ŞŞaahhiinn

ğdaş mü ğretim Üyesi

Adres: Ankara Üniversitesi DTCF ÇağdaşAnkara

e-

Yazı bilgisi: ğ 4

ği tarih: Ş E- 31 6 Ç