60
1. TC. BARTIN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMENLİĞİ 13010507015 HATİCE KIRBOĞA KONU: ERMENİ SORUNU ERMENİLERİN YAPTIĞI KATLİAMLAR 1

Ermeni̇ sorunu

Embed Size (px)

DESCRIPTION

nn

Citation preview

Page 1: Ermeni̇ sorunu

1. TC. BARTIN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ

SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMENLİĞİ

13010507015 HATİCE KIRBOĞA

KONU: ERMENİ SORUNU

ERMENİLERİN YAPTIĞI KATLİAMLAR

1

Page 2: Ermeni̇ sorunu

ERMENİ SORUNU

Osmanlı Devleti’nin güvenlik sebebiyle 1915’te

Ermenileri Suriye ye sevk ve iskana tabi tutması, bazı

ülkelerce siyasi bir değerlendirmeyle “soykırım” olarak

kabul edilmekte ve bu sorun günümüze kadar gelmiştir.

Pek ki “SOYKIRIM “Nedir? Soykırım: Irk milliyet, etnik

ve din farklılıkları nedeniyle insan guruplarının yok

edilmesidir. Soykırım denilince Nazilerin, Yahudilere ve

diğer etnik guruplara karşı giriştikleri kitlesel yıkım akla

gelir. 1939-1945 yılları arasında 5-6 milyon Yahudi, 3

milyondan fazla Sovyet savaş tutsağı, birer milyondan

fazla Polonya ve Yugoslavya sivil halkı, 200,000

civarında çingene ve 70.000 özürlü insanın canına

kıyılmıştır. İşte soykırım budur. Ermen Sorunu Özellikle

Türkiye’nin AB’ye giriş süreciyle eleştirilerek, bir baskı

unsuru haline dönüştürülmektedir Gerçekten 1915’te

neler olmuştur ve o tarihte meydana gelen olaylar

soykırım olarak adlandırabilir mi? Bu soruların cevabı

Osmanlı arşivlerinden başlayarak bir sürü kaynakta

bulabiliriz. Aslında Türkleri Ermeniler gerek Selçuklu

Devleti, gerekse de Osmanlı devletin de 850 yıl bir

problem olmadan birlikte yaşamışlar. Nitekim Osmanlı

2

Page 3: Ermeni̇ sorunu

döneminde” 29 paşa, 22 bakan 33 milletvekili 7 büyük

elçi 11 başkonsolos gibi pek çok Ermeni yüksek devlet

görevinde yer almıştır1 “bu durum 1915’ekadar devam

etmiştir bununla beraber Ermeniler için 1877-1782 de

meydana gelen Osmanlı Rus savaşı yeni bir dönemin

başlangıcı sayılabilir. Bu dönemde Ermeniler Rusların

kışkırtmasıyla isyan edip, Osmanlı toprağında devlet

kurmak istemişler. Ermenistan delegasyonu Başkanı A.

Aharonian bu durumu şöyle açıklamıştır.”1914.

17.yıllarında dünyanın her yerinden Ermeni gönüllüler

Rus ordusunda düzenli asker olan kendi soydaşlarıyla

birlikte omuz omuza savaşa katılmışlardır. Milletlerin

özgürlüğü için savaşa katılan bu Ermenilerin sayısı

180.000’den fazladır”2 seklinde ifade etmiştir. Zira

Ayestefanos Antlaşması’nın 16’ncımaddesine giren

ermeni ıslahat maddesi, daha sonra İngiltere ve Fransa

‘nın baskısıyla Berlin Antlaşmasının 61. Maddesi olarak

kabul edildi. Aslında bu maddeye Rusya, İngiltere ve

Fransa aralarındaki rekabete Ermenileri de katarak

konuya uluslararası bir nitelik vermişler. Bu durumdan

cesaretlenen ve çoğu misyonerler tarafından kurulan

okullarda eğitilmiş bazı Ermenilerde yurt içi ve dışında

ihtilalci partiler ve dernekler kurmaya başlamışlar. Bu 1( HALAÇOĞLU Yusuf SÜRGÜNDEN SOYKIRIMA S.1) 2( HALAÇOĞLU Yusuf SÜRGÜNDEN SOYKIRIMA S.5)

3

Page 4: Ermeni̇ sorunu

dernekler bağımsız bir Ermenistan kurmayı amaçlayan

birer terör unsuru haline dönüştü. Bu

dernekler :”Van’da kurulan Kara Haç Cemiyeti

Amerika’da ki Clu Clux Clan benzer bir kuruluş olarak

sahneye çıktı” ve Rusya yönetimindeki Ermenistan’da

kurulan dernekler Anadolu Ermenilerine silah

göndermeye başlamışlardı. 1887 de Cenevre’de

Marksist Ermeniler tarafından kurulan Hınçsak Partisi

1890 da ihtilalci Hınçsak Partisi adını aldı3. Partinin

programındaki ilk hedef Anadolu’daki Ermenilerin siyasi

ve milli bağımsızlığını sağlamaktı. Anadolu’da ihtilalle

gerçekleştirilecek hedeflere ulaşmak için takip edilecek

usul; propaganda, kışkırtma, terör, teşkilatlanma

hareketidir. bu dernek ve örgütler teşkilatlanmalarını

tamamladıktan sonra, seslerini duyurmak için eyleme

giriştiler.1895 te çıkan Sason isyanı, ermeni

propagandasını milletler arası boyut kazanmasında

önemli rol oynamıştır. buna karşılık kurulan milletler

arası teşkilat komisyonu ,20 temmuz 1895’te

yayınladığı raporunda Ermenilerin masum olmadığını

açıklamıştır. Ermeniler Sason isyanını Babıali üzerinde

Avrupa’nın fiili bir müdahalesine yol açması üzerine,

aynı yıl içinde, özellikle Hınçsak komitesi üyelerinin

3( HALAÇOĞLU Yusuf SÜRGÜNDEN SOYKIRIMA S.8)

4

Page 5: Ermeni̇ sorunu

örgütlenmesiyle İstanbul, Trabzon, kayseri, Malatya,

Yozgat, Sivas, Urfa, Bitlis, Bayburt ve Zeytun dahil

Anadolu’nun 27 yerinde olaylar çıkarmayı başardılar. bu

olaylarda Türklerden başka kendilerine katılmayan

Ermenileri de öldürdüler. Anadolu’nun iş yerlerini ve

evlerini kundaklamışlar4 1915 tarihine kadar

Ermenilerin sadece teröre bulaşmış olanları ile Osmanlı

devletinin mücadele ettiği görülüyor. Nitekim bu

mücadeleler bütün batılı ülkelerin diplomatlarınca da

yakından takip edilmiş olmasına rağmen devlet

adamlarına suikast tertip eden, isyan çıkaran ve

bombalamalarda bulunan ermeni örgütlerine karşı

menfi yönde bir tavır takınılmaması, buna karşılık

ıslahat için sürekli baskı uygulanması, bu örgütlerin

faaliyetlerinin bu devletler tarafından destekletildiğini

ortaya koymuştur. Esasen batılı devletlerin Rusya’yla

birlikte bir hedef belirledikleri ve “Türk mezalim “ 5propagandası ile manevi baskıya başladıkları

gözlemlenmiştir. 1. dünya savaşının başladığı yıllarda

Ermeniler yukarıda çerçevesini çizdikleri desteği Ruslara

verirken öte yandan Fransa ile yakın ilişki içine girmişler

ve Osmanlı devletini 3 cephede savaşırken cephe

gerisinde sabotaj faaliyetlerini artırmışlardır. nitekim 4 ( HALAÇOĞLU Yusuf SÜRGÜNDEN SOYKIRIMA S.20) 5 ( HALAÇOĞLU Yusuf SÜRGÜNDEN SOYKIRIMA S.21)

5

Page 6: Ermeni̇ sorunu

Fransız dış işleri bakanlığınca 3 kasım 1914 tarihinde

hazırlanan Asya Türklerinin etik alanlarını gösteren

elle çizilmiş haritalarda Çukurova’dan Van’a uzanan

bir alan Ermenistan olarak belirlenmiştir. Yine 8 ekim

1817’de M.L. Meguerditchian imzasıyla

İskenderiye’den çok gizli olarak ermeni milli

delegasyonu başkanı Boghos Nubar Paşa’ya yollanan

dosyada yer alan “Kafkasya’da oluşturulan gönüllü

ermeni alayları büyük Ermenistan’ı kurmak için

çarpışırken milli hedeflerimiz Büyük ve Küçük

Ermenistan’ın kurulması…” ifadesiyle Ermenilerin iki

yönden hedeflerini açıklamıştır.6

NEDEN SEVK VE İSKAN EDİLDİLER: 7 Osmanlı devleti

aleyhine faaliyetlerde bulunmaları ve arka planda bir

devlet kurmak düşüncesiyle Birinci Dünya Savaşının25 -

30 sene öncesinden başlayarak 20 den fazla örgüt

kurup silahlı mücadeleye girmeleri inde Anadolu’nun

çeşitli bölgelerinde isyan ederek sivil halkı

katletmeleri, suikast tertip edip ordu ikmal yollarına

baskın düzenlemeleri göz önüne alınarak Ermeniler

zorunlu göçe tabi tutulmuştur. Osmanlı topraklarından

olan Suriye’ye nâkili kararı alınmıştır. Bu durum

6 ( HALAÇOĞLU Yusuf SÜRGÜNDEN SOYKIRIMA S.22.23)7 ( HALAÇOĞLU Yusuf SÜRGÜNDEN SOYKIRIMA S.39.)

6

Page 7: Ermeni̇ sorunu

Avusturya - Macaristan diplomatik belgelerinde özetle

şu şekilde yer almaktadır :” Sert tedbirlerin alınmasının

suçu Ermenilerindir. Ermeniler savaş başladıktan

sonra Türk memurlarına ve Türk ordusuna karşı, akla

gelebilecek her türlü düşmanca faaliyette bulundular.8

ayrıca Rusların gelmesinde sonra VAN vilayetinde sevk

ve iskan şeklinde tanımlanan Ermenilerin zorunlu göç

kararının hemen ardından 28. 05.1915 tarihinde

vilayetlere gönderilen talimatnameyle, göçe tabi

tutulanların hangi şartlarda ve nasıl bir uygulamayla

nakil edilecekleri belirlenmiştir. Zorunlu göç, Çanakkale,

Kafkasya ve Suriye’de savaşın Osmanlı ordularını lojistik

destek yollarına yakın yerleri ve bu yolları birbirine

bağlayan üçgen içerisinde yer alan yerleşim

alanlarındaki Ermeniler ile örgütlere destek veren tüm

Ermenileri kapsamıştır. zorunlu göçten ermeni

örgütlerine destek vermeyen Ermeniler sanatkarlar, iş

adamları, askeri personel , yaşlı kadın ve erkekler ile

kimsesiz çocuklar Protestan ve Katolik Ermeniler muaf

tutulmuştur . Bizzat sevkiyat güzergahında görev yapan

ve tehcir hareketini izleyen Amerika’nın Mersin

konsolosu Edward I.Nathan, 11.09.1915 tarihli

raporunda 30.08.1915 tarihi 478 numaralı gönderiyi

8 ( HALAÇOĞLU Yusuf SÜRGÜNDEN SOYKIRIMA S.50)

7

Page 8: Ermeni̇ sorunu

yazdıktan sonra kuzeyden buraya daha binlerce

ermeni ulaştığını ve Halep bölgesine taransfer

edildiğini belirtmektedir . Nathan , Morgennethau ‘ ya

gönderdiği rapora Tarsus’tan Adana’ya kadar bütün

güzergahların Ermenilerle dolu olduğunu ve

Adana’dan itibaren bilet alarak trenle seyehat

ettiklerini , kalabalık yüzünden çektikleri zahmet ve

sefalete karşılık hükümetin bu işin son derece

intizamlı bir şekilde idare etmekte olduğunu şiddete

imtiyazsız lığa yer vermediğini göçlere yeteri kadar

bilet sağladığını, muhtaç olanlara yardımda

bulunduğunu da eklemiştir.9

NE KADAR ERMENİ SEVK EDİLMİŞTİR?

Bugün ermeni diasporasının veya onlara yakın

kimselerin yayınlarında bir milyon ermeni Osmanlı

tarafınadan tehcir edildiği ileri sürülmektedir . Oysaki;

Osmanlı tehcir kayıtlarında , tehcir kapsamında olan

Ermenilerin sayısı 450.000civarında verilmektedir. Bu

sayı Zenop Bezciyan ve Bozhan Nubar Paşa

tarafındandı doğrulanmaktadır. Yine Fransa’nın

Halep eski konsolosu M.Guys,11.09.1915’te Fransa

dış işleri bakanı Delcasse ‘ ye gönderdiği raporda

9 ( HALAÇOĞLU Yusuf SÜRGÜNDEN SOYKIRIMA S.60)

8

Page 9: Ermeni̇ sorunu

“taşrada 700.000 ermeninim sürgüne hedef

olduğunu 400.000 nin kurtulduğunu “ 10 bildirmesi

hemen bütün bu türden bilgilerin birbirini tamamladığı

gösteriyor .

SURİYE’YE YOLCULUK

İskan ettirilen Ermenilerle ilgili olarak farklı bilgiler

bulunmaktadır. Misyonerlerden aldığımız bilgilere göre

bir milyon ermeninin birçoğunun yollarda açlıktan

öldüğünü belirtirken fahri konsolos Greg young gibi

bazılarıda suriye valisinin izniyle kampları dolaşmış ve

sevk edilenlerle ilgili olayları rapor etmiştir. Bu

roporda Young ,kamplarda hastaneler kurulmuş

olduğu ve hasta Ermenilerin tedavi edildigini

yazmaktadır. 11Osmanlı arşivlerinde ise bu durum

Ermenilerin ziraat yapabilecekleri yerlere

yerleştirilmesi , alet ,sermaye verilmesi gibi bilgiler

bulunmaktadır . Ermeni göçmenlerin ihtiyaçlarının

giderilmesi için Muhaccirin Komisyonu

kurulmuştur. Bu komisyonun görevi Ermenilerin

ihtiyaçlarını temin etmektir. İhtiyaçlarının tespit temini

için Talat paşa tarafından muhaccirin müdürü Şükrü ey 10 ( HALAÇOĞLU Yusuf SÜRGÜNDEN SOYKIRIMA S.65)11 ( HALAÇOĞLU Yusuf SÜRGÜNDEN SOYKIRIMA S.68)

9

Page 10: Ermeni̇ sorunu

bizzat görevlendirilmiştir. Böylece bütün ihtiyaçları

karşılanmıştır.

SEVK VE İSKÂN AMAÇLI YAPILAN HARCAMALAR

Sevk ve iskana tabi göçmenlerin sevk, iskan, masrafları

1915 yılında 25 milyon 1916 da ise 230 milyon kuruş

harcamıştır. göç esnasın da teşekkül ettirilen kadifelere

vasıta veya binek hayvan temil edilmiştir kadın yaşlı ve

çocuklara özel ihtimam gösterilmiştir. O dönemde

salgın bulunan sıtma hastalığına karşı koruna bilmeleri

için kinin dağıtılmış, hastalar için sivil hastaneler in

yanında askeri hastanelerden de yararlanılmış

göçmenlerden ailelerini yitirmiş olan kimsesiz çocuklar

yetimhanelere veya göç edilen mahallelerdeki ailelere

yerleştirilmiş ve bunların iaşedeler sağlanarak meslek

sahibi olmaları için eğitim imkanı sağlamıştır.12

ERMENİ İDDİALARINA KARŞI

YABANCILAR TARAFINDAN YAPILAN İNCELEMELER VE

VARILAN SONUÇLAR

Birinci dünya savaşının hemen sonrasında itilaf

devletleri ordularının İstanbul ve diğer bölgeleri işkal

etmelerini müteakip, birkaç yüz Osmanlı siyasi ve askeri

lideri ile aydını savaş suçlusu oldukları iddiası ile

12 (İsmail ÖZÇELİK İsmail Ermeni iddiaları ve gerçekleri s. 75)

10

Page 11: Ermeni̇ sorunu

İngilizler tarafından malta adasına gönderilerek

hapsedilmişlerdir. İstanbul’da ki hükümet, hem

saltanatın ve kendi varlığının muhafazası, hemde son

on yıl içinde 13imparatrlığu yöneten ve hükümete hakim

olan itihat ve teraki partisinin ortadan kaldırılması

amacıyla, itilaf devletleri ile her konuda iş birliğine

girme konusunda istekli davranmıştır. Sonuç olarak,

gerek itihat ve teraki rejimi gerek İstanbul’da da ve

malta da tutuklu bulunan kişiler hakında suç

kanıtlarının bulunabilmesi için Osmanlı arşivlerinde

geniş çaplı araştırmalar yapılmıştır. Bununla birlikte, ne

zamanın İstanbul hükümeti, nede malta da ki tutuklular

hakında ki suçlamaları ispat edebilecek nitelikte hiçbir

delil mahkemeye sunulmamıştır. İngiliz hükümeti

çaresizlik içinde kendi arşivlerinde ve ABD hükümetinin

Washington’daki arşivlerinde ki raporlar üzerinde de

araştırmalar yapmış, ancak yine hiçbir sonuca

ulaşamamıştır.

ABD arşiv raporlarında Washington’daki İngiliz

büyük elçisi R.C Craigie,Lord Curzon’a 13 temmuz 1921

de çektiği mesajda şöyle diyordu: “malta da tutuklu

bulunan türkler aleyhine delil olarak kullanılabilecek

hiçbir şey olmadığını bildirmekten üzüntü 13 (İsmail ÖZÇELİK İsmail Ermeni iddiaları ve gerçekleri s. 77)

11

Page 12: Ermeni̇ sorunu

duyuyorum… yeterli delil oluşturulabilecek hiçbir

sorun vakit mevcut değildir. Söz konusu raporlar,

hiçbir şiddetle, Türkler hakkında Majesteleri

hükümetinin halen elinde bulunan bilgilerin

takviyesinden yararlı olabilecek delilleri bile ihtiva

eder görünmemektedir.” Sonuç olarak 29 temmuz

1921 de kralın Londra da ki hukuk danışmanları:

dışişleri listesindeki kişilere karşı yönetilen

suçlamaların14 yarı siyasi bir mahiyet taşıdığına ve bu

nedenle haklarında, harp sırasında İngiliz savaş

esirlerine zulüm yapıldığı iddiasıyla İngiliz hukuk

danışmalarının önerisi üzerine savaş suçlusu olarak

tutuklardan Türklerden ayrı işlem yapılması gerektiğine

karar vermişlerdir. Ayrıca, “ şimdiye kadar hiçbir

şahitten tutuklular hakkında yapılan suçlamaların doğru

olduğunu kanıtlayan bir ifade alınmış değildir. Esasen

hiçbir şahit bulunup bulunamayacağı da belli

değildir,zira Ermenistan gibi uzak ve ulaşılması zor bir

ülkede ve özellikle bu kadar uzun bir zaman geçtikten

sonra şahit bulunması ne ölçüde zor olduğunu

belirtmek dahi gereksizdir” ifadeleride Kralın Londrada

ki hukuk danışmanlarına aittir. Sonuç olarak maltada ki

14 (İsmail ÖZÇELİK İsmail Ermeni iddiaları ve gerçekleri s. 80)

12

Page 13: Ermeni̇ sorunu

tutuklular kendilerine hiçbir suçlama yönetilmeden ve

duruşma yapılmadan 1922 de serbest bırakılmışlardır.

Bu zaman zarfında İngiliz basınında Osmanlı hükümetini

sözde soykırım ile suçlayan bu konuyu ispata yeltenen

bazı belgeler yayınlanmıştır. Söz konusu belgelerin

General Allenby komutasında ki İngiliz işgal kuvvetleri

tarafından Suriye’deki Osmanlı Devlet Daireleri ortaya

çıkarıldığı iddia edilmiştir. Ancak, İngiliz Dışişleri

Bakanlığı tarafından sonradan yapılan soruşturmaların,

İngiliz basınına verilen bu belgelerin İngiliz ordusu

tarafından ele geçirilen belgeler olmayıp, Paris’teki

Milliyetçi Ermeni Delegasyonu tarafından müttefik

delegasyonlara yazılan uydurma belgeler olduğu

anlaşılmıştır.

OSMANLI DEVLETİNİN İDDİALAR

KARŞISINDAKİ TUTUMU

Önceki bölümlerde soykırım iddialarıyla yapılan

gösteriler ve eylemlerin, sözde soykırımın 50. Yılı

nedeniyle 1965 yılında başlatıldığını belirtmiştir.

Osmanlı Devleti Ermeniler gibi 50 yıl beklememiş ve 26

Mart 1919 tarihinde, 2. Dünya savaşında taraf olmamış

olan ispanya, İsviçre, Danimarka, İsveç ve Norveç ‘e

13

Page 14: Ermeni̇ sorunu

gönderdiği notalarla bu ülkelerden, ikişer hukukçu

gönderilmesini istemiştir. Belgelerin son bölümde

verilen bu girişim, İngilizlerin müdahalesi üzerine

sonuçsuz kalmış ve bu komisyonun kurulması,

dolayısıyla konu soruşturması engellemiş.

Bu konu, Osmanlı Devleti’nin icra etmiş olduğu

işlemlerde uluslar arası hukuk çerçevesinde yanlış bir

şeyin bulunmadığını gösteren, kendisine olan ön

güvenin önemli bir göstergesidir.

Adeta, gerçek faillerin ve tasvirlerin ortaya çıkarılması

istemiştir. Eğer bu komisyon kurulsa idi, bugün Türk

milletine yöneltilen asılsız ithamlar gerçek muhatabını

bulacak, ayrıca Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik bu

asılsız iddialar da o gün tarihin derinliklerine

gömülebilecekti.

Osmanlı Devleti’nin girişimleri bununla da bitmemiş ve

Osmanlı hükümeti 7 Mart 1920 tarihli15 telgrafı ile

itilaf devletleri ve Amiral Bristol’den konunun

araştırılmasını, gerçeklerin tespit edilerek dünya

ve Türk kamuoyunun aydınlatılmasını talep

etmiştir. Bu başvurularda “uydurma ermeni katli

meselesinin uluslararası bir komisyon 15 (İsmail ÖZÇELİK İsmail Ermeni iddiaları ve gerçekleri s. 82)

14

Page 15: Ermeni̇ sorunu

oluşturularak yerinde süratle tetkik edilmeli ve

kasıt ve ihtiras ürünü propagandaların

aydınlatarak Türk milletinin kötü ve adli töhmetten

aklanması için… ” yardım istenmiştir. Aynı

tarihlerde, tüm gazetelerde de açık duyuru

şeklinde yayınlanmıştır. Ayrıca 2. Dünya savaşının

sonlarına doğru Ahmet refik başkanlığında bir

gurup yabancı gazeteci mahallinde inceleme

yapılmak üzere doğu Anadolu’ya gönderilmiştir.

SOYKIRIM İDDİALARINA KARŞI BİLİM

ADAMLARININ TAVRI VE KONUMUNUN BİLİMSEL

ALANDA TARTIŞMA DURUMU

Bilim adamları: soykırım iddialarını bazıkonuyu

destek edip, siyasi ve mali kazanca dönüştüren bir

gurubun hezeyanı olarak görmektedirler. Bunu

yapan bilim adamları 1925 ten bugüne kadar bu

konudaki bilgi ve belgelerin orjinallerine ulaşmış,

canlı şahitleri dinlemiş, olay yerlerinde bizzat

gözlemde bulunmuş kişilerdi. Bunlar, 1925 ten bu

yana Osmanlı arşivlerinin yabancı araştırmacılara

açık olduğunu bilen ve belgelere bizzat ulaşan

15

Page 16: Ermeni̇ sorunu

bilim adamlarıdır. Batı Avrupa devletleriyle rusya

destekli ermeni iddiaları ve Ermenilerin ileri

sürdükleri belgelerin doğruluk durumunu

tartışmak üzere türkiye devleti tarafından değişik

zamanlarda çağrılar yapılmıştır. Bu çağrılar

doğrudan ermeni bilim adamlarına yapıldığı gibi

ermeniler adına onların propagandistliğini yapan

şahıslarada yapılmıştır. Ancak bunların önemli bir

bölümünün bu topraklara katılmaktan imtina

ettikleri ve gerekçe göstermeden toplantıya

katılmadıkları bilinmektedir. Bunun son örneği

1990 yılında XI. Türk tarih kongresinde ilk defa

olarak bir ermeni senksiyonu programlanmış ve bu

senksiyon’daki tartışmalara ermeni davası

savunucusu yabancı tarihçilerde davet edildiği

halde her biri çeşitli mazeretler ileri sürerek, bu

bilimsel tartışmalara katılmaktan kaçınmışlardır.

1948 TARİHLİ BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SOYKIRIM

SÖZLEŞMESİ AÇISINDAN ERMENİ SORUNUNA BİR

BAKIŞ

16

Page 17: Ermeni̇ sorunu

Soykırımda planlı, devlet politikası haline gelmiş

eylemler söz konusudur.peki Osmanlı soykırım

yapmış olsaydı Anadolu’daki şeri hükümleri hakim

olduğu dönemde, en eski Hristiyanlık mezhebi

Süryanilik tavus kuşuna ateşe tapan Yezidilik gibi

inançlar yaşatılırken 1980 li yıllarda şer hükümlere

aykırı olmasına rağmen anadoludaki kiliseler

açılmıştır.hatta kardeşlerden biri Osmanlı

sadrazamı sokullu Mehmet paşa iken diğer kardeşi

makarije sırp kilisesine patrik tayin edilmiştir ve

sırp halkını diriltmiştir. Avrupadaki mezhepler

mücadelesi dönemin soykırımlarını, uzak doğuda

dili değişen halkları ( Hindular-peştun ) komple dili

ve dini değişen afrikayı ve güney amerikayı

görüyoruz. Türk geleneğinde kültürlerin

yaşatılması vardır.16 Katliamın veya soykırımın yeri

yoktur.bu konuyu Justin McCarthy’nin “ölüm ve

sürgün “ isimli kitabı açıkça ortaya koymaktadır.

Bu kitapta balkan ve Kafkas halklarının ölümden

kurtulmak için Osmanlı yönetimine nasıl

sığındıklarını görürüz. Yine Osmanlı yönetimini

16 (İsmail ÖZÇELİK İsmail Ermeni iddiaları ve gerçekleri s. 85)

17

Page 18: Ermeni̇ sorunu

soykırımla suçlayanlara sormak gerekir. Bugün

bize soykırım diyenler XXI. Yüzyıla girildiği bir

dönemde Boşnakları, Arnavut asıllı Müslümanları,

Makedonları ve Bulgaristan türklerini yurtlarından

söküp atmışlardır. Bugün bizi soykırımla

suçlayanlar, aylarca süren katliamları görmezlikten

gelmiş, ırzına geçilen her yaştaki kadının feryadına

kulaklarını tıkamıştır. Balkan halkları ile, batılı

kimyasal silah üreticilerinden temin ettiği hardal

gazı ile soykırıma kalkışan Saddam’ın elinden

kaçan ırak halkı, yine türkiyeye sığınmıştır. Türk

insanı sınırlı imkanlarına rağmen, ekmeğini

paylaşmış, mazlum halklara tarihin her döneminde

kucak açmıştır. Türk insanının, Osmanlının ve

türkiye cumhuriyetinin diğer milletlere devletlere

örnek olacak temiz sicili budur.

Prof. Justin McCarthy de ABD temsilciler

meclisinde yaptığı savunma bilgilendirme

konuşmasında, 1.dünya savaşında türklerinde

büyük acılar yaşadığını ancak bu acıları yüreğinde

saklamayı tercih ettiğini şu sözlerle ifade etmiştir:

18

Page 19: Ermeni̇ sorunu

“… savaşlarda her şeylerini kaybedenlerin

akıllarında intikam duygusu yer etmiştir.17 Yeni

türkiye cumhuriyetini bu duyguların yönetmesi

halinde daha çok fazla ölüm olayı yaşanacaktı.

Mustafa kemal Atatürk hükümeti bu nedenle

geçmişteki kayıpları görmezden gelen ve eski

düşmanlarla barış imzalayan bir politika ortaya

koymuştur. Türk hükümeti, Ermenilere ve

diğerlerine karşı türk davasında baskı yapılmasının

eski nefretleri canlandıracağı ve savaşa davetiye

çıkaracağını hissetmiştir. Bu yüzden türkler dertleri

ile ilgili hiçbir şey söylememişlerdir. Bu, o dönem

için alınabilecek en doğru karardı. Hiç kimsenin

türkler adına konuşmaması ise bu noktadaki

olumsuz sonucu oluşturmuştur… yapmadıklarına

inandıkları bir şeyden dolayı haksız yere eleştirilen

türklerin ne düşünmesi gerekiyor … “ elbet bir gün

sağduyulu tarih yazarlarının gün ışığına çıkarıp

sergileyeceği gerçeklerle aydınlanacaktır. Aksi

takdirde Atatürk’ün dediği gibi “değişmeyen

17 (İsmail ÖZÇELİK İsmail Ermeni iddiaları ve gerçekleri s. 87)

19

Page 20: Ermeni̇ sorunu

hakikatler, insanlığı şaşırtacak bir mahiyet

kazanacaktır. “

IX. GÜNÜMÜZ TÜRKİYE’SİNDE ERMENİLERİN

DURUMU

Türkiye’deki Ermenilerin bugün de baskı altında

tutuldukları iddiası zaman zaman gündeme

gelmektedir. Ermeni propaganda çevreleri bu

iddiayı şu amaçlarla ileri sürmektedirler:

a)”Ermeni’ye zulmeden türk imajını” tarih içinde

kesintisiz olarak sürdürerek bugüne kadar

getirmek,18

b) genç ermeni kitlelerine uğruna mücadele

edilecek bir hedef göstermek,

c) propagandaya güncel bir kazandırmak,

d) yabancı ülkelere Türkiye’nin içişlerine müdahale

imkanı sağlayabilmek,

Bu iddia da, diğerleri gibi, hiçbir esasa

dayanmamaktadır.

18 (İsmail ÖZÇELİK İsmail Ermeni iddiaları ve gerçekleri s. 88)

20

Page 21: Ermeni̇ sorunu

Türkiye’deki 40-50 bin ermeni vatandaşımız

bugün hiçbir ayırıma tabi tutulmadan, türk

vatandaşlarının sahip oldukları tüm hak ve

özgürlüklerden eşit şekilde yararlanarak güven,

huzur ve refah içinde yaşamaktadırlar.

Kendi kiliselerinde özgürce ibadet etmekte, kendi

okullarında kendi dilleriyle öğrenim görmekte,

kendi derneklerinde sosyal ve kültürel

faaliyetlerini sürdürmektedirler. Türkiye’deki

ermeni toplumu 30 okula, 17 hayır ve kültür

derneğine, Jamanak ve Marmara adlı 2 günlük

gazeteye ve ayrıca bazı dergilere, şişli ve taksim

adlı iki spor kulübüne, çeşitli vakıflara ve sağlık

kuruluşlarına sahip bulunmaktadır.

Türkiye Ermenilerinin büyük çoğunluğu

Gregoryendir. Dini liderleri türkiye Ermenileri

patriği unvanı taşımaktadır. Bu Gregoryen

çoğunluğun yanında Katolik ve protestan

Ermenilerde vardır,19 bunlar da kendi kiliselerine

sahiptir.

19 (İsmail ÖZÇELİK İsmail Ermeni iddiaları ve gerçekleri s. 89)

21

Page 22: Ermeni̇ sorunu

Ermeni vatandaşlarımızın çok büyük ekseriyeti

istanbul’da oturmaktadır. Bu nedenle

kurumlarının büyük çoğunluğu da İstanbul’da

bulunmaktadır.

Hiçbir baskıya maruz kalmadıklarını, türkiye’de

yaşamaktan büyük bir memnunluk duyduklarını ve

türk vatandaşı olmakla iftihar ettiklerini her vesile

ile dile getiren ermeni vatandaşlarımız,

yurtdışındaki türk diplomatlarını hedef olan

ermeni terör örgütlerinin saldırılarını başta patrik

olmak üzere, her fırsatta şiddetle kınamışlar, bu

terörün açtığı acıları diğer Türklerle birlikte aynı

ortak duygularla paylaşarak ermeni propaganda ve

terör odaklarına en etkili yanıtı bizzat vermişlerdir.

1 kasım 1981 günü İstanbul’daki ermeni

patrikhanesinde şehit Türk diplomatlarının

anasına düzenlenen ve patrik tarafından yönetilen

dini ayin Türkiye Ermenilerinin ermeni terörü

karşısındaki kararlı tutumlarının açık bir örneğini

teşkil etmiştir.

22

Page 23: Ermeni̇ sorunu

Avrupa konseyi’nin türkiyedeki azınlıklara baskı

yapıldığı yolundaki kararı üzerine 1982 şubatında

ermeni patrikliğince yapılan açıklamada “Türkiye

Ermenilerinin birer Türk vatandaşı olarak

Türkiye’de huzur içinde yaşadıkları ve her türlü

inanç hürriyetinden yararlanarak dini ayinlerini

serbestçe yaptıkları” vurgulanmış,20 Los Angeles

başkonsolosumuz kemal Arıkan’ın 28 ocak 1982

günü ermeni teröristlerce şehit edilmesi üzerine

patrik verdiği demetçe “Türk Ermenilerinin bu

cinayeti her Türk vatandaşı gibi büyük bir

üzüntüyle karşıladıklarını” ifade ile, “dışarıdaki

Ermenileri bütün yasa dışı eylem ve cinayetlere

karşı çıkmaya” çağırmıştır.

Böylece ermeni propagandasının bu iddiası hak

ettiği cevabı Türkiye Ermenilerinden almış

olmaktadır.21

20 (İsmail ÖZÇELİK İsmail Ermeni iddiaları ve gerçekleri s. 90)21 (İsmail ÖZÇELİK İsmail Ermeni iddiaları ve gerçekleri s. 90)

23

Page 24: Ermeni̇ sorunu

TÜRKİYE-ERMENİSTAN İLİŞKİLERİNİN PSİKOLOJİK

SAVAŞ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

Dünya tarihinde 30 yıllık, 100 yıllık savaşlar

yaşanmış, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları

milyonlarca insanın ölümüne ve yaralanmasına

neden olmuştur. Karşı cephelerde bulunan halklar

veya devletler savaş bittikten sonra tekrar normal

ilişkilere dönmek için arayış içinde bulunmuş ve

kısa sürede bunu başarmışlardır.

Savaş yıllarında yaşanan bütün olumsuzluklar,

acılar ve kayıplar unutulmaya çalışılmış, ilişkileri

ileriye götürmek için yeni projeler geliştirilmiştir.

Ancak Ermenilerin Türkiye'ye yönelik görüşleri 20.

yüzyılın başlarından itibaren değişmemiş, aksine

Türk düşmanlığı görüşleri daha da artmıştır. Bu

gelişmede Ermeni milli kimliğinin oluşmasında

Türk düşmanlığının esas alınmış olması vardır.

Yüzyıllar boyunca Türk devletlerinin tebaası

konumunda bulunan Ermeniler, gayet rahat ve

sorunsuz bir hayat yaşamıştır. Ancak 19. yüzyılın 24

Page 25: Ermeni̇ sorunu

sonu, 20. yüzyılın başlarından itibaren Osmanlı

Devleti için ciddi sorun çıkaran Ermeniler, özellikle

Birinci Dünya Savaşı'nda Kafkasya cephesinde Rus

ordusu ile işbirliği içinde bulunarak, Osmanlı

Devletinin güvenliğini tehdit etmiştir. Bu durum

karşısında Osmanlı Hükümeti 1915'te Doğu

bölgelerinde yaşayan ve Ruslarla işbirliği yapan

Ermenileri cephe bölgesinden alarak daha iç

bölgelere göç ettirmiştir. Yaklaşık 90 yıldır

Ermeniler dünya kamuoyunu 1915 tehcirinin

kendilerine karşı yapılmış "soykırım" olduğuna

inandırmaya çalışmaktadır. Öteki merkezli, mistik-

oryantalist zihniyetli bu yaklaşım tarzı kin

psikolojisini tetiklemektedir. Bağımsızlık sonrası

Türkiye'nin Ermenistan ile ekonomik ve diplomatik

ilişkiler kurmaya yönelik bütün iyi niyet

girişimlerine rağmen, Ermenistan sözde soykırım

propagandasına devam etmiş, Türkiye'nin toprak

bütünlüğünü tanımamış ve Kars Anlaşmasının iptal

edilmesi için propaganda faaliyetlerini

sürdürmektedir. Ermenistan'ın soykırım

25

Page 26: Ermeni̇ sorunu

propagandasına devam etmesi ve Türkiye'nin

toprak bütünlüğünü tanımaması, sınır anlaşması

yapmaması üzerine, Türkiye Nisan 1993'te Akyaka

Sınır Kapısını kapatmak zorunda kalmıştır. Ermeni

diasporası olmak üzere, Ermenistan Hükümeti ABD

ve Avrupa'daki çeşitli sivil toplum kuruluşları

aracılığı ile Türkiye'den sınır kapısını açmayı talep

etmektedir. Bunu talep ederken de, Ermenistan'ın

ekonomik sorunlarından daha çok, "Batı

Ermenistan" diye telakki ettikleri Türkiye'nin doğu

illerinin ekonomik sorunlarını öne çıkarmakta, sınır

kapısının açılması halinde özellikle Kars ve diğer

illerin ekonomik açıdan ciddi bir gelişme

kaydedeceğini dile getirmektedirler. Bu konu

zaman zaman Ermenistan ve Türkiye basınında da

gündeme taşınmaktadır. Ermeniler, Türkiye'deki

bazı medya kuruluşlarında sınır kapısının

açılmasının gerekliliği konusunda kendi

perspektiflerinden haber ve makaleleri rahatlıkla

yayınlatabilmektedir. Türkiye'de bazı köşe

yazarları da bu konuda Ermenilerin görüşlerini de

26

Page 27: Ermeni̇ sorunu

savunan yazılarla Türk kamuoyunu etkilemeye

çalışabilmektedirler. Bu arada medya organları bu

konuda Türk-Ermeni İş Geliştirme Konseyi'nin de

görüşlerini de yansıtmaktadır. Akyaka Sınır

Kapısının açılması konusunda Agos gazetesi Genel

Yayın Yönetmeni Hrant Bink'in Birgün gazetesinin

15 Temmuz 2004 tarihli sayısında "Medzamor

kapatılsın...Sınır açılsın" adlı yorumu

yayınlanmıştır. Dink, Türkiye ve Ermenistan

arasındaki sorunları sadece Metsamor Nükleer

Santrali ve sınır kapısına endekslemekle çok daha

ciddi sorunlar olan "soykırım" propagandasını,

Ermenistan'ın Türkiye'nin toprak bütünlüğünü

tanımamasını ve 1921 Kars Anlaşmasının iptal

edilmesi için yönünde propaganda çalışmalarını

göz ardı ettirmekle, Türk kamuoyunun görüşlerini

etkilemeye çalışmaktadır. Metsamor güvensizliği

tescil edilmiş Ermenistan'ın zayıf karnıdır.

Mevcudiyeti Ermenistan için bir koz değil,

zafiyettir, nakizedir.

27

Page 28: Ermeni̇ sorunu

Sınır kapısının açılması için Türkiye'de lobi

çalışmaları yapan çevreler, gruplara, romantik,

turistik bazı imkanlar sağlamakta böylece

gündeme getiricisi Ermeniler olması halinde

diplomatik, Kafkasya dezavantaja yer açabilecek

hususları Türk aydınının! Ve halkının talebi

imişcesine Türklere yaptırılmış olmaktadır.

Türkiye yapacağı açıklamalarla Ermenilerin kabul

etmedikleri Türk-Ermeni sınırındaki kapının

açılmasını anlatabilmelidir. Ermenistan Türkiye'nin

bu bölgesini "Batı Ermenistan" olarak

nitelendirirken, açılması üzerinde durulan kapının

Türk-Ermeni sınır kapısı değil, Ermenistan'ın iki

yakası arasındaki işgal edilerek geçit vermesi

engellenen Ermenilere ait kapının açılmasını

istemektedirler.22

22Yaşar Kalafat, Kafkasya Araştırmaları Masa Başkanı, Türkiye-Ermenistan İlişkilerinin psikolojik savaş açısından değerlendirilmesi

28

Page 29: Ermeni̇ sorunu

TÜRKİYE’NİN DIŞ POLİTİKA ÇİZGİSİ

Yukarıda da ifade edildiği üzere, Türkiye,

Ermenistan ile ilişkileri geliştirmek için belli

talepler ileri sürmüştür. Bu taleplere baktığımızda

29

Page 30: Ermeni̇ sorunu

birisi dışındakilerin nitelik itibarıyla “negatif

talepler” olduğunu görmekteyiz. Yani Türkiye, bu

talepleriyle Ermenistan’dan bir şey yapmasını

değil, yapmamasını istemektedir. Türkiye,

Ermenistan’ın yayılmacılıktan, işgalcilikten, dünya

genelinde Türkiye’ye karşı politikalar

geliştirmekten ve geliştirilmesine yardımcı

olmaktan vazgeçmesini istemektedir. Türkiye,

Ermenistan’dan kendisine yönelik toprak

taleplerinden vazgeçmesini istemektedir. Türkiye

gibi en azından bölgesel açıdan önemli bir

devletin, kendisine karşı sürekli saldırgan davranan

ve politikalarının uygulanmasına engel teşkil eden

küçük bir komşusuna yönelik ileri sürdüğü “negatif

talepler”in bile hiçbirisi gerçekleşmeden ve ciddî

bir ekonomik çıkarı yokken, bu devletle ilişki

geliştirmesi beklenmemelidir. Hatta, bu bağlamda,

hava koridorunun açılması ve uçak seferlerinin

başlatılması bile karşılıksız tavizler olarak

değerlendirilebilir. Türkiye, zaten ambargosunun

üç boyutundan ikisinden taviz vermiştir. Türkiye,

30

Page 31: Ermeni̇ sorunu

hava koridorunu açmış, uçak seferlerini

başlatmıştır. Buna karşın hiçbir olumlu adım

atmayan, tam tersine saldırganlığını artıran

Ermenistan ile sınır kapılarını açması olanaksızdır.

Ayrıca, son dönemlerde de sık-sık görüldüğü

üzere, konuyu sürekli olarak Azerbaycan boyutuna

indirgeme çabaları, aslında bilimsel temellerden

uzak nitelikte olup kamuoyunu yanlış

yönlendirmeye hizmet etmektedir. Nitekim

yukarıda da ifade edildiği gibi, Türkiye’nin

Ermenistan ile sınırları açmak için ileri sürdüğü

şartlar öncelikle kendisi ile ilgilidir. Tüm yukarıda

ifade edilenler ışığında, Türkiye’nin mevcut şartlar

altında Ermenistan ile sınır kapılarını açması,

tamamen mantık ve ihtimal dışı bir durum olarak

değerlendirilebilir.23

23 Araz ASLANLI TÜRKİYE’NİN DIŞ POLİTİKA ÇİZGİSİ

31

Page 32: Ermeni̇ sorunu

ERMENİSTAN SÖZDE SOYKIRIM KONUSUNDA

'KANITLAR PAKETİ' HAZIRLAMAK ÇABASINDADIR

Sözde Ermeni soykırımını meselesini Ermeni

halkının milli birlik ve beraberliğinin, dayanışma,

işbirliği ve Ermenistan dış politikasının köşe taşı

olarak gören hükümet, iddialarının uluslararası

kamu oyu tarafından kabul edilmesi için verdiği

destekle Ermenistan Milli Bilimler Akademisi ve

Dünya Ermenileri Organizasyonu 'Kanıtlar Paketi'

hazırlama çalışmalarına başlamıştır.

Bu amaçla Dünya Ermenileri Organizasyonu,

Ermenistan Milli Bilimler Akademisi salonunda 6-7

Mayıs 2004 tarihinde 'Ermenistan-Türkiye

İlişkilerinin Normalleşmesinde Soykırım Faktörü'

adlı konferans düzenlemiştir. Dünya Ermenileri 32

Page 33: Ermeni̇ sorunu

Organizasyonu Başkanı Ara Abramyan düzenlediği

basın toplantısında konferansa Ermenistan,

Almanya, Yunanistan, Fransa, İtalya, ABD, Rusya,

Avusturya, Kanada ve İsviçre'den "soykırım"

konusunda uzman olan kişilerin katılacağını

açıklamıştır.

Konferansın başlıca amacı Ermenilerin i9ddiasını

uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde

tanımlamak ve dünya kamu oyuna duyurmaktır.

Bu amaçla, konferans sonucunda konunun daha

geniş bir şekilde öğrenilmesi için çeşitli ülkelerde

bu konuda uzman olan kişilerden oluşan özel bir

komisyonun kurulmasına karar verilmiştir. Bu

komisyon çalışmaları sonucunda elde edilen

belgeler ve hukuki değerlendirmeler Ermenistan'ın

sözde soykırımın uluslararası alanda tanıtılması

için resmi belge ve kaynak teşkil edecektir. Bu

kaynaklara dayanarak yapılan çalışmalar

sonucunda uluslararası alanda ciddi baskılarla

karşılaşan Türkiye'ye sözde soykırımın kabul

ettirilmesi amaçlanmıştır.

33

Page 34: Ermeni̇ sorunu

Konu ile ilgili görüşlerini açıklayan tarih Profesörü

Andranik Migranyan, bu konferansın

düzenlenmesinin Ermenistan'a uluslararası alanda

destek sağlayacağına inandığını bildirmiştir.

Ermeni 'soykırımının' uluslararası alanda

tanınmasının, Türkiye'nin de 'soykırımı' tanıması

yönünde ciddi etkisi olacağını ifade eden

Migranyan, Türkiye'den toprak ve tazminat taleb

edilmesi gerektiğini de savunmuştur. Ancak bu

konuda hem Ermeni diasporası hem de

Ermenistan devletinin değişik görüşleri olduğunu

ve henüz ortak paydaya gelinmediğini dile getiren

Migranyan, Devlet Başkanı Robert Koçaryan'ın

sözde soykırım konusunda 'Bizim için soykırımın

kabul edilmesi önemlidir. Toprak ve tazminat

talebi ise Ermenistan devletinin değil, diasporanın

talebidir' şeklinde yaptığı açıklamayı doğru

bulmadığını bildirmiştir.

Ermenistan ile diplomatik ilişkilerin kurulması için

Türkiye'nin ön koşulları olduğunu ifade eden

Migranyan, Ermenistan'ın ise sözde soykırımın

34

Page 35: Ermeni̇ sorunu

Türkiye tarafından kabul edilmesi politikasının

doğru olduğunu bildirmiş, iki ülke arasında

diplomatik ilişkiler kurulduktan, sınır kapısı

açıldıktan ve ekonomik ilişkiler geliştikten sonra

bile Ermenistan hükümetinin 'soykırım'

propagandası ve Türkiye'den 'soykırımı' tanıma

talebinden bir saniye bile olsun vazgeçmemesi

gerektiğini özellikle vurgulamıştır.

Ermenistan hükümeti sözde soykırımın uluslararası

alanda ve Türkiye tarafından tanınması için

çalışmalarına hız verdiği, toprak ve tazminat

taleplerine, 1921 Kars Anlaşmasının feshedilmesi

için özellikle Rusya ve Avrupa'da yaptığı

propagandaya devam ettiği bir dönemde,

Türkiye'de bazı siyasi ve akademik çevrelerin iki

ülke arasında sınır kapısının açılması yönünde

görüş bildirmeleri Türkiye'nin ulusal güvenliğini

tehlikeye sokmaktadır. Migranyan'ın yukarıda

ifade edilen görüşleri, Ermenistan'ın iki ülke

arasında ilişkilerin normalleşmesi döneminde bile

sözde soykırım propagandasına devam edeceğini

35

Page 36: Ermeni̇ sorunu

göstermektedir. Bu durumda Türkiye'nin sınır

kapısını açması ve diplomatik ilişkiler kurması

Ermenistan devleti ve kamu oyu tarafından zafer

olarak tanımlanacak ve mücadelelerinin haklı

olduğuna inanacaklardır. Ayrıca bugün iç

politikada yaşanan sorunlar nedeni ile ciddi

zorluklarla karşılaşan Koçaryan rejimi, Türkiye'ye

karşı baskılarının sonuç verdiğini ileri sürerek

konumunu güçlendirmeye çalışacaktır. Her hangi

bir nedenle olursa olsun (Sınır kapısının kapalı

olması veya Ermenistan ekonomisinde yaşanan

yolsuzluklar) Ermenistan hükümetinin ekonomik

ve sosyal sorunları halledememesi, Türkiye'ye

karşı düşman tavır takınan Koçaryan rejiminin

zayıflamasına ve hatta iktidardan gitmesine neden

olabilir ki, bu tür bir gelişme Türkiye'nin yararına

olacaktır.24

24 Hatem CABBARLI Ermenistan sözde soykırım konusunda 'kanıtlar paketi' hazırlamak çabasındadır

36

Page 37: Ermeni̇ sorunu

37

Page 38: Ermeni̇ sorunu

KAYNAKÇAHALAÇOĞLU Yusuf Ermeni İddiaları

ISBN-ISSN 97584869

Yayın Bilgisi İstanbul 69

Babiali Kültür Bakanlığı 2006

Yer Numarası: DR 435A7/H157

ÖZÇELİK İsmail Ermeni İddiaları ve Gerçekler Ankara 2007

YAMAN Abdullah Ermeni Meseleleri ve Türkiye İstanbul 1973

KÜÇÜK Cevdet Osmanlı Diplomasisinde Ermeni Meselesinin Orteya Çıkışı 1878-1897 İstanbul 1987,sayfa 3,8

www.ermenisorunu.gen.tr/turkce/makaleler/makale37.html

www.orhancekic.com/makale.asp?id=457

www.academia.edu/.../Ittihatci_Belgelerinde_Ermeni_Sorunu_Makale

Referans: www.HABERANALIZ.com

38

Page 39: Ermeni̇ sorunu

39