[Etkili ve Çok Okunan
Kişisel Gelişim Kitaplarının Özeti] Bu yazının devamını okumadan önce kendimize sormamız gereken sorular;
Kişisel gelişim nedir
Kişisel gelişim en yalın haliyle; kişinin kendini tüm olumlu özellikler
bakımından tamamlaması anlamına gelir. Benliğini geliştirmesi, potansiyelini
açığa çıkarmada yardımcı olan tüm ilke ve tekniklerin geneline verilen isimdir.
Bu tamamlanmanın yaşla, eğitimle, birikimle hiç alakası yoktur. Bazen 18
yaşında bir gencin gereken olgunluğa eriştiğini görürsünüz, bazen de 70
yaşında bir amcanın hala kişisel gelişiminin tamamlamadığını… Elbette
yaşanmışlıklar, hayatla birlikte gelen tecrübeler buna yardımcıdır ama asıl
olay karakterde bitmektedir.
Kişisel gelişimin bize faydaları nelerdir?
Kişisel gelişim, bizim başka insanlarla daha iyi ilişki kurmamızı sağlar,
olaylara pozitif bakmamızı, kötü şeylerden daha az etkilenmemizi sağlar.
İnsanı sosyal hayatta başarılı kılar. Kendine güvenen, verimli, hedeflerine
odaklanmış bir birey olursunuz. Kişisel gelişimini tamamlamış bir insan
negatif düşüncelerden arınmıştır. Kaybetse bile bunu dünyanın sonu gibi
algılamaz.
İnsan psikolojisi için bu kadar önemli olan kişisel gelişim nasıl sağlanır?
Yapılması gereken şeyleri bir liste halinde sıralayabiliriz. Örneğin; sosyal olun,
kendinize güvenin, motivasyonunuzu düşürmeyin gibi şeyler söyleyebiliriz
size. Ancak bu tarz öğrenim şekli hiçbir zaman faydalı olmaz.
Bu aşamada yapılması gereken Olayları bir kurgu ve hikâye tarzında ele alan
kişisel gelişim kitapları sayesinde, farkında olmadan hayata bakış açınız
değişir, daha pozitif, daha güçlü, daha inançlı biri olursunuz.
Bu tür kitaplar; bir ders kitabı gibi değil de, sıradan roman gibi okunabilirse,
kendinizde oluşan değişimleri keyifle izlersiniz.
Aşağıda en çok okunan listesinde üst sıralarda yer alan bazı kitapların özetini
bulabilirsiniz.
1. Ferrari’sini Satan Bilge- Robin Sharma
Başarılı ve hırslı bir avukatın bir anda değişen hayatı ve aldığı kararların olumlu
etkileri anlatılıyor. Ders ve psikoloji kitapları gibi ağır bir dili yok. Fazlasıyla
alıntıların olduğu kitap sizi öyle kendine alıyor ki, bir solukta okumak
istiyorsunuz.
Ferrari’sini Satan Bilge Kitabının Özeti
Ülkenin en iyi ve en başarılı avukatlarından biri olan Julian Mantle, aynı
zamanda hırslı ve tam bir işkoliktir. Çalışmasının ödülü olarak hayatında hemen
her şeye sahiptir. Güzel bir ailesi, evi, yatı, adası ve tabi ki kırmızı bir Ferrari’si…
Yoğun iş temposunun da etkisiyle bir gün, duruşma esnasında kalp krizi geçirir.
Sonra uzunca bir süre ortadan kaybolur, hatta bazı arkadaşları onun öldüğünü
bile düşünür. Elindeki tüm malı mülkü satarak Hindistan’a bir seyahate çıkar.
Bunlar arasında en sevdiği kırmızı Ferrari’si de vardır.
Aradan üç yıl geçer, Julian bir gün pat diye çıkıp gelir. İlk iş olarak da en sevdiği
arkadaşı John’u ziyaret eder. Fakat John gördükleri karşısında şaşkına döner.
Julian öyle değişmiş, öyle gençleşmiştir ki, onu tanımakta güçlük çeker. 50
yaşında olan Julian, 30 yaşında gibi göstermektedir. Hem bedeni hem de ruhu
değişmiş, müthiş bir zindelik hissetmektedir. Sonra yaşadığı bu değişimi ve
süreci arkadaşı John’a anlatmaya başlar. Sabaha kadar süren sohbet kitabın
bütününü oluşturmaktadır.
Julian Mantle, Hindistan’a doğru yola çıkar, Himalayalar’daki Sivana Bilgeleri ile
tanışır. İlk tanıştığı kişi Yogi Raman adındaki Sivana Bilgesidir. Yogi Raman,
Julian’ı alarak köyüne götürür, oradaki diğer bilgelerle tanıştırır ve üç yıl sürecek
olan bir serüven başlar. Yogi Raman, Julian’a bir hikaye anlatır. Hikâyede; sumo
güreşçisi, fener kulesi, bahçe, pembe kuşak, kronometre, güller ve patika gibi
terimler bulunmaktadır. Bu terimlerin hepsi ayrı bir anlam içerir ve bütününde,
aydınlanmış bir hayatı temsil eder.
Örneğin hikâyedeki bahçe insanın zihnini temsil eder. Bu şu demektir; bir bahçe
ne kadar bakım görürse o kadar verimlidir. Asıl değerli olan çiçeklere zarar
vermemesi için, gereksiz otların bitmesine izin vermezsiniz. Zihin de böyledir
işte. Size zarar veren, huzurunuzu kaçırıp, mutsuz eden düşünceleri aklınızdan
söküp atmalısınız, orası sizin bahçeniz, istemediğiniz hiçbir şey sizin izniniz
olmadan giremez. Kitap bahçe örneğinde olduğu gibi her ilkeyi bu şekilde
anlatarak, anlamlandırıyor.
2. Her Şey Seninle Başlar - Mümin Sekman
Kaybetmenin ve başarısızlığın nedenlerine tek tek değinen kitap, tüm çözümün
sizde olduğunu söylüyor. Dili muhteşem şekilde akıcı ve sade olan kitap sizi
kendine bağlamayı başarıyor. Hayatın içinden verdiği örnekler sayesinde de,
olayları daha iyi anlamanızı sağlıyor. Okuyan birçok kişi tarafından övgü ile
anılan kitap, hayatın sorunlarıyla baş etmenizi sağlayacak gücün, yine sizde
olduğunu hatırlatıyor.
Her Şey Seninle Başlar Kitabının Özeti
Kitabın ana teması başarısızlığın nasıl öğrenildiği ve başarılı olmak için neler
yapılması gerektiği üzerine kurulmuş.
Yani temelde yatan ilk soru; neden başarısız oluyoruz?
Çünkü insan önce neden kaybettiğini ve başarısız olmasına sebep olan faktörleri
tespit ederse; bu engelleri kaldırarak, başarılı olmanın yollarını da açabilir. Yazar
kitabın çıkış noktasını, daha üniversite yıllarında kurduğu bir hayal olarak
anlatıyor. Daha o yıllarda, başarılı olmanın yollarını insanlara anlatmayı hayal
etmiş ve bunu ilerleyen zamanda çok güzel başarmış.
Kitabın genelinde fizikten bilinen atalet yani eylemsizlik kuvvetinin insan
yaşamına nasıl uygulanacağından söz ediyor.
İnsan psikolojisinde atalet şu demektir; bir işin nasıl yapılacağını, yapınca neler
kazanacağınızı, yapmayınca neler kaybedeceğinizi bilirsiniz, ama bir türlü
harekete geçmezsiniz. Bunu da psikolojik atalet olarak değerlendiren yazar,
kaybetmenin sebeplerine bilimsel olarak yaklaşıyor. Ama bunu anlatırken
hayatın içinden aldığı örnekler sayesinde okuyucuyu asla sıkmıyor.
Kitap bize başarılı olmak istersek neler yapmamız gerektiğini, yapınca neler
kazanacağımızı ya da yapmadığımız takdirde neler kaybedeceğimizi anlatıyor.
3. Ufak Şeyleri Dert Etmeyin - Richard Carlson
Amerika’da bir yılda 5 milyondan fazla satan kitap, en başarılı kişisel gelişim
kitaplarından biridir. Öğrenmek isteyen fakat çok uzun kitapları okumakta
zorlanan insanlar için ideal bir kitap. Çünkü bir özet niteliğinde yazılmış ve
içerinde kısa kısa ilkeler yer alıyor. Kitabı okuyan kitlenin çoğu beğendiğini ve
günlük hayatında uygulamaya koyulabildiğini söylüyor. İnsan okurken farkında
olmadan, evet ben de böyle yapmalıyım, neden ben de bunu uygulamıyorum ki
tarzında kararlar alıyor.
Sade ve akıcı bir dili olan kitap, bazı kesimler tarafından basit bulunsa da,
amacına ulaşmak için tercih ettiği biçim bence oldukça başarılı. Bu sayede
okuyan herkes yazarın ne demek istediğini anlıyor, çıkarması gereken dersleri
çıkarıp, kendi hayatı üzerinde de denemek istiyor. Gelelim kitap hakkında daha
net fikir oluşturmanızı sağlayacak özetine…
Ufak Şeyleri Dert Etmeyin Kitap özeti
Yazar ufak şeyleri kafaya takmayın felsefesiyle yola çıkıyor ve okuyan herkesin
bakış açısını değiştirmeyi başarıyor. Günlük yaşamda önemli veya önemsiz
birçok sorunla karşılaşabiliriz. Bunların bazıları hayatımızı gerçekten olumsuz
etkileyecek kadar ciddi şeylerdir. Bazıları ise aslında hiç de kafamıza takmayacak
kadar sıradan şeyler. Yazarımız kitabında bu konuya değiniyor, ufak tefek
sorunları dert etmeyerek daha mutlu bir insan olabilirsiniz diyor.
Yazar kitabında, öncelikle bir insanın kusursuz olmadığını kabul etmesi
gerekiyor. Yazar önce bu sonucu kabul edin ve daha sonra da dikkatinizi bu
sonuçtan çevirin diyor. Yaşamınızda, sadece kendinizdeki eksiklere odaklanan
biri olursanız, sevimsiz ve geçimsiz bir kişi olup çıkarsınız diyor.
Kitapta en etkileyici kısım ise şu; her işi zamanında bitirme gibi bir saplantınız
olmasın, ne de olsa öldüğünüzde hala yapılmamış bir sürü işiniz olacaktır diyor.
Bu harika bir tespittir aslında. Bizler elimizdeki işi zamanında bitirmek için bazen
hastalanmak pahasına da olsa saatlerce çalışırız. Elinden gelenin en iyisini
yapmak, sorumluluk sahibi olmak başka bir şey, ama kusursuz olmaya çalışmak
başka. Önceliğiniz sizin ve sevdiklerinizin mutluluğu olmalı diyen kitap, bize bu
doğrultuda öğütler veren harika bir kişisel gelişim kitabı olmuş.
4. İçimizdeki Çocuk - Doğan Cüceloğlu
İçimizdeki Çocuk kitabı, sizin içinizde yaşattığınız duyguların; düşünce ve
davranışlarınıza nasıl yansıdığını ele alan bir kitap. Bu kitabının özellikle anne ve
babalar tarafından okunması gerektiğini düşünüyorum. Hani doktorlar insan
hayatındaki birçok olayı, psikolojik sorunları çocukluğunda yaşanan bir olaya
bağlar ya… Aynı o şekilde düşünün.
Çocuklukta yaşanan her olay, ilerleyen yıllarda kişiliğe olumlu veya olumsuz bir
şekilde yansıyor. İçimizdeki çocuk yaşamımıza yön veren güçlü bir varlıktır diyen
kitap, okuyan hemen herkes tarafından beğenildi. Kitabı okurken içimizdeki
çocuğu ne kadar tanıyoruz, ona ne kadar söz hakkı veriyoruz tarzında sorular
soruyorsunuz kendinize.
İçimizdeki Çocuk Kitabının Özeti
Kitapta, içimizde bir çocuk bir de anne-baba taşıdığımız, geçen yıllar içerisinde
bu iki varlık arasından çocuğun sesini tamamen duymaz hale gelmemiz
anlatılıyor. İçimizdeki çocuğun sesini duymamaya başladığımızda, bizde olan
eksikliklerden bahsetmiş. Ardından da bu sesi yeniden duymamızı sağlayacak
yöntemleri anlatmış. Kitabın içinde bu yönde oluşturulmuş çeşitli testler
mevcut. Bu testler sayesinde, içinizdeki çocuğa ne kadar kulak veriyor, onu ne
kadar önemsiyorsunuz bunun analizini yapabiliyorsunuz.
5. The Secret (Sır) - Rhonda Byrne
Bu kitabı daha okurken etkisini hissediyorsunuz. Bitirdikten sonra ise artık kötü
düşüncelerden arındığınızı, pozitif düşüncelerin daha yoğun olduğunu
görüyorsunuz.
Yani tamamen motive edici, sizi bütün olumsuzluklardan alıp çıkaracak bir kitap
diyebiliriz.
Bu kitabı okuduktan sonra artık daha olumlu düşündüğünüzü, daha fazla
gülümsediğinizi ve daha mutlu olduğunuzu hissedeceksiniz.
Tabi bunlar içerisinde kitapta önerilen teknikleri uygulamalı, sadece okuyup bir
kenara atmamalısınız. Kitabı okudukça okuma isteği duyuyorsunuz ve gerçekten
açık bir zihinle okuduğunuzda, yazan her şeyin aslında sizin hayatınız için de ne
kadar geçerli olduğunu fark ediyorsunuz.
Eğer artık daha olumlu düşünmek ve mutlu olmak istiyorum diyorsanız, bu
kitabı okuyarak ilk adımı atabilirsiniz.
The Secret – Sır Kitabının Özeti
Kitap paranın, evrenin, ilişkilerin, sağlığın ve ruhun sizin hayatınız üzerinde
oluşturduğu sırlarından bahsetmiş. Yazar aniden zihninde oluşan büyük sırrı
gördüğünü ve bunu anlamak için Eflatun, Einstein, Newton gibi bilim
adamlarına kadar birçok şeyi araştırdığını söylüyor. Zamanla araştırmalarının
derinleştiğini ve bir zincir gibi birbirine bağlı olarak devam ettiğini belirtiyor.
Ona göre hayat “büyük sır” üzerine kuruluydu ve bunu çözdükten sonra tüm
insanlıkla paylaşmalıydı.
6. Alışkanlıkların Gücü - Charles Duhigg
Alışkanlıkların hayatımız üzerinde etkileri olduğu bilinen bir gerçektir. Birkaç
dakikanızı ayırıp alışkanlıkların hayatınızı nasıl etkisi altına aldığını düşünür
müsünüz? Aslında dikkatli bir şekilde düşünmesek alışkanlıklarımızın pek de
farkına varmayız. Düşünsenize sabah yataktan kalkıp direkt banyoya gitmeniz,
çayı şekersiz içmeniz, yatmadan önce kitap okumanız gibi birçok şey aslında
sizin alışkanlıklarınızdır. Bu kitapta, alışkanlıkların neler olduğuna, nasıl
değişeceğine, hayatımıza olan katkılarına ve zararlarına yer vermiş.
Kitabı okuduktan sonra birçok şeyin analizini daha rahat yaptığınızı fark
edeceksiniz. Örneğin başarılı olmak isteyip de bir türlü başarılı olamayan
insanların, başarısız olmalarında yatan etkenin alışkanlıkları olduğunu
anlayacaksınız. Bu sayede kendi hayatınızı oturup gözden geçirebilir,
alışkanlıklarınızı listeleyebilirsiniz. Bunlardan hangisi faydalı, hangisi zaman
kaybı, hangisi olmasa da olur gibi soruların yanıtlarını gerçek bir şekilde
kendinize verdikten sonra, ardından hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını
göreceksiniz. Olmak istediğiniz kişiye ulaşmanızın hiç de zor olmadığını fark
edeceksiniz.
Alışkanlıkların Gücü Kitabının Özeti
Best Seller arasında yer alan kitap, bireylerin alışkanlıkları, başarılı organizasyon
alışkanlıkları ve toplumsal alışkanlıklar gibi kısımlardan oluşuyor. Bu
bölümlerde; alışkanlıklar nasıl oluşur, nasıl işler, en önemli alışkanlıklar
hangileridir, liderlerin alışkanlıkları nelerdir, alışkanlıklarımızdan sorumlu muyuz
gibi sorularla konu en ince ayrıntısına kadar ele alınıyor.
Kitap 34 yaşındaki Lisa Ailen’e yöneltilen bir dizi sorulardan oluşuyor. Nörolog,
psikolog, sosyolog ve genetikçilerin olduğu konferansta Lisa gibi birçok kişi yer
alıyordu. Lisa’ya en son ne zaman sigara içtin diye bir soru yöneltildi. 4 yıl oldu
dedi Lisa. Sigarayı bıraktığından bu yana 30 kilo vermiş, yüksek lisans yapmaya
başlamış ve bir ev almıştı. Lisa gibi birçok kişinin olduğu araştırma listesinde yer
alan isimlerin ortak özelliği; hayatlarındaki bazı alışkanlıklardan vazgeçerek, çok
kısa bir süre içerisinde bambaşka bir hayat kurmalarıydı. Aslında tüm
değişimlerin ana kaynağı beyinde bitiyordu. Beyin gücüyle terk edilen
alışkanlıklar veya yeni edilen alışkanlıklar, hayatınızı yeniden inşa etmenizi
sağlayabilirdi. İşte bu muazzam kitap bize alışkanlıkların gücünü Lisa’nın
hayatındaki örneklerle anlatmış.
7. Stres Kendine Güven Mücadele Ruhu - Cengiz Erşahin
Stres Kendine Güven Mücadele Ruhu isimli kitap; odaklanmaya, geleceğe dair
kararlar almaya ve hayatı şekillendirmeye yönelik konularda yardımcı oluyor.
Bir günde okunup bitirilebilecek olan kitap, sizi asla sıkmıyor. Diğer kişisel
gelişim kitaplarından farklı olarak, okurken aynı zamanda eğlenmenizi sağlıyor.
Yazar, vermek istediği mesajı okuyucuyu sıkmadan, küçük sevimli öyküler
anlatarak aktarmış. Yazarın anlattığı öyküler içerisinde kendinizden mutlaka bir
şeyler bulduğunuzu hissedeceksiniz.
Bu kitabı okuyan insanların geneli bir çırpıda okuduğunu ve okuduktan sonra
hayatlarının büyük ölçüde değiştiğini söylüyor.
Ancak göz ardı etmemiz gereken bir konuda, kişisel gelişim kitaplarının
yorumlarında genel olarak hayatım değişti, bir mucize oldu tarzında abartılı
cümleler görürüz.
Aslında bu sözler abartılı değildir.
Bu konuda kitap yazanlar o satırlara öyle büyük anlamlar ve sırlar gizliyorlar ki…
Stres Kendine Güven Mücadele Ruhu Kitabının Özeti
Kitap, her biri farklı hikâyelerden oluşan dokuz bölümden oluşuyor.
Bu bölümler:
Yaratıcılık, Hayatınıza Sahip Çıkın, Karar Verin, Ne İstiyorsunuz?
Geleceği Şekillendiren Güç, Odaklanmak, İsteklerinizi Dile Getirin,
Ruh-beden İlişkisi ve İnsan İlişkileri gibi başlıklardan oluşuyor.
Kitap kişisel gelişiminize katkı sağlarken, aynı zamanda eğlenmenizi, zaman
zaman da duygulanmanızı sağlayacak bir güce sahip.
Dili akıcı ve anlaşılır.
Okurken cümlelerin ardında farklı anlamlar aramak zorunda kalmıyorsunuz.
Az önce sıraladığımız başlıklar altında farklı hikâyeler anlatılmış.
Bu hikâyeler sayesinde yazar ruhunuza işlemeyi ve hayatınızda olumlu
değişimlerin olmasını amaçlamış.
8. Mutluluk Bir Alışkanlıktır - Maxwell Maltz’ın
Kitap, mutluluğu dışarıda aramamamızı, kaynağının kendimizde olduğunu
söylüyor. Yazara göre mutluluk varılması gereken bir nokta değildir. Yani
mutluluk gelecekte değil içinde bulunduğumuz andadır.
Mutluluk Bir Alışkanlıktır Kitabının Özeti
İnsanların dış görünümlerinin çok da önemli olmadığını anlatıyor. Düşünme
biçiminizi değiştirerek, hayatınızı da değişebilirsiniz diyor yazar. Mutluluk da,
mutsuzluk da bir alışkanlıktır. Önemli olan hangisini seçtiğiniz ve hangisini
alışkanlık haline getirdiğinizdir.
9. Asla Yalnız Yeme - Keith Ferrazzi
Kitabın vermek istediği mesaj, her zaman birlik içinde olun ve yalnız kalmayın.
Düşünsenize insan en mutlu anında da, en üzgün anında da yanında biri olsun
ister. Sevincini de, hüzünlerini de birileriyle paylaşmak ister. İşte bu kitap bize
insan ilişkililerinin hayatımız üzerindeki olumlu etkilerini anlatıyor.
Sonuç olarak bu kitabın ana teması,
Çok fazla insanla tanışmalı,
Yeni arkadaşlıklar edinmeli ve
Hayallerinize ulaşma yolunda bu kişilerin deneyimlerinden de
faydalanmalıyız.
Asla Yalnız Yeme Kitabının Özeti
Kitapta insanların birbirleriyle olan dayanışmasından, birbirlerine yaptıkları
yardımlardan bahsediyor.
Eğer hayatınıza doğru kişileri seçer ve onlarla dost olursanız, hiçbir zaman yalnız
kalmazsınız. Bu insanlar sizin en zor zamanınızda bile yanınızda olur.
Günümüz dostluklarına baktığımızda, bu o kadar kolay bir durum gibi
görünmese de, siz samimi olduktan sonra eminim doğru insanlar da sizi
bulacaktır.
En azından yazar bunu savunuyor.
Samimi olun, her zaman gülümseyin ve pozitif olun. Herhangi bir arkadaşınıza
arada sırada da olsa yemek ısmarlayın, sinemaya tek başınıza gitmeyin vb.
tavsiyelerde bulunuyor kitap.
10. Beden Dili - Joe Navarro
Hepimizin bildiği gibi beden dili en az konuşma dili kadar etkili ve kullanılan bir
tekniktir. İnsanlar hiç konuşmasa dahi onların beden dilinden, üzgün, gergin,
mutlu veya endişeli olduğu sonucunu çıkarabilirsiniz. Hatta korku, kendine
güven, kibir gibi duygular, kelimelere dökülmeden önce beden diliyle aktarılır.
İşte bu kitapta beden dili ayrıntısıyla ele alınmış. Aslında hepimiz az çok beden
dilini çözebiliriz.
Beden Dili Kitabının Özeti
Yazarımız Joe Navarro eski bir FBI ajanıdır. Bu kitabında, 25 yıllık meslek hayatı
boyunca edindiği tecrübeleri bir araya getirmiş. Bu uzun yolculukta insanların
davranışlarını analiz etmiş ve şifrelerini çözmüş. Eğer gözlem yeteneğiniz
kuvvetliyse ve beden diline ilgi duyuyorsanız bu kitapta aradığınız soruları
yanıtlarını bulabilirsiniz.
Yazar insan vücudunu bölümlere ayırmış ve her bir harekete farklı anlamlar
yüklemiş. Dili oldukça anlaşılır. Bu yüzden her yaştan kesime hitap edeceğini
düşünüyorum. Karşınızdakinin aklından geçenleri, bedenine bakarak
anlayabilirsiniz diyen kitap, beden dilini öğrenerek hayatınızı nasıl kontrol
edeceğinizi anlatıyor.
11. Duygusal Zekâ - Daniel Goleman
Yazar duygusal zekânın IQ’dan daha önemli olduğunu anlatmaya çalışmış bu
kitabında.
Duygusal zekânın varlığına, hayatın hangi kararlarında ona danıştığımıza, nasıl
kullandığımıza değinen kitap, birçok konuda bakış açınızı değiştirebilir.
Duygusal Zekâ Kitabının Özeti
Kitapta, Duygusal zekânın, IQ’dan daha önemli olduğu anlatılmış. IQ’su yüksek
olan insanların, normal yaşamlarında neden başarısız olduğu sorusundan yola
çıkarak duygusal zekânın önemine, hayatımızdaki yerine ve nasıl kullandığımız
gibi konulara değinilmiş.
Kitapta, duygusal zekâ yani EQ dürtüleri kontrol edebilme, başkalarının
duygularını anlama ve paylaşabilme yeteneği olarak ifade ediliyor.
Duygusal zekânın iş yaşamından, toplumsal ilişkilere kadar her alanda büyük
önemi olduğu gösterilmiş.
12. Vermek ve Almak – Adam Grant
İş dünyasını alıcılar, vericiler ve dengeleyiciler olarak üçe ayıran yazar bu
kitapla, kimlerin hangi konumda olduğuna değinmiş.
Vermek ve Almak Kitabının Özeti
Kitabın vermek istediği mesaj ise şu; başarıya sadece alarak değil, bazen de siz
bir şeyler vererek ulaşabilirsiniz. Yani insanların geneli başarıya ulaşmak için
birilerini yenmeleri gerektiğini düşünür.
Hâlbuki başkalarına bir şeyler vererek de başarıya ulaşabilirsiniz. Bu konuda
ciddi araştırmalar yapan yazar çok farklı ve enteresan bir sonuçla karşılaşmış. İş
dünyasını alıcılar, vericiler ve dengeleyiciler olarak üç kategoriye ayırmış. En alt
sırayı oluşturan vericilerin, aynı zamanda zirvede de olduklarını görmüş.
Aslında zirvede alıcıların olması gerekiyor değil mi? İşte yazarın vermek isteği
asıl mesaj bu.
Peki, nasıl verici olan insanlar hem en dipte hem en tepede olabiliyor? Vermek
ve Almak kitabı bu soruların yanıtlarını vererek, başarıya daha çabuk ulaşmanızı
sağlayacak.
13. Dost Kazanma ve İnsanları Etkileme Sanatı – Dale Carnegie
Kitapta, İnsanlarla olan ilişkilerimizde iletişim kurmanın önemine ve tekniklerine
yer verilmiş. Asansörde her gün karşılaştığınız komşunuza günaydın deseniz
veya nasıl olduğunu sorsanız hiçbir şey kaybetmezsiniz değil mi? İşte kitap bize
unuttuğumuz bu davranışları hatırlatarak, dost kazanmanın yollarından
bahsetmiş.
Dost Kazanma ve İnsanları Etkileme Sanatı Kitabının Özeti
Kitap, insan ilişkilerine yer veriyor. Etrafımızdaki herkesi sevmemiz ya da onlarla
iyi anlaşmamız gerekmez. Ancak onlara sevmediğimiz yanlarını söyleyebilir ve
bizi rahatsız eden davranışlarını değiştirmelerini isteyebiliriz.
Bu kitap insanları kırmadan, hoşlanmadığınız yönlerini söylemenizi ve dahası,
onların sizden hoşlanmalarını sağlıyor.
Kazandığınız dostluklar sizi hem özel hayatınızda hem de mesleki yaşamda
zirveye taşıyor.
14. Outliers (Çizginin Dışındakiler) – Malcolm Gladwell
Bu kitaba, hedefi gerçekten zirve olan insanlar için kaleme alınmıştır. Çok
çalışmak ile verimli çalışmak arasındaki farka değinen kitap, sizi adım adım
başarıya götürmeyi amaçlıyor. Okuduktan sonra iyi ki okumuşum diyecek ve
başarılı insanlara karşı bakış açınızın değiştiğini göreceksiniz.
Outliers (Çizginin Dışındakiler) Kitabının Özeti
Başarılı insanlar için genelde çok zeki olduklarına dair bir önyargı vardır. Hâlbuki
çok zeki olmasına rağmen başarıyı bir türlü yakalayamamış insan sayısı,
küçümsenemeyecek kadar çoktur. Bu kitapta başarıya ulaşmak için verimli ve
doğru çalışmanın yeterli olduğu anlatılıyor.
Başarılı insanların hayatını ve zirveye nasıl çıktıklarını araştıran yazar, onların
kendi potansiyellerini nasıl etkili kullandıklarını gözlemlemiş.
Başarının bireysel olmadığını, ancak doğru şartlar dâhilinde mümkün olduğunu
savunan yazar, bu kitap sayesinde bakış açınızı tamamen değiştirebilir.
15. Kendi Kutup Yıldızı’nı Bul – Nüvide Gültunca Tulgar
Kitap her türlü zorluğu kendi içinizdeki güç sayesinde yenebileceğinizi anlatıyor.
Zorluklarla baş edemediğiniz hissettiğiniz, boğulduğunuz anlarda aslında
ihtiyacınız olan tek şeyin, yine siz olduğunu hatırlatıyor ve içinde Mevlana’dan
Leonardo Da Vinci’ye kadar birçok önemli ismin sözlerinden alıntılar yer alıyor.
Kendi Kutup Yıldızı’nı Bul Kitabının Özeti
Her insan zaman zaman içinden çıkılması zor durumlara düşebilir. Bu bir sağlık
sorunu da olabilir, ekonomik çıkmaz da… Ve hemen her insan böyle
zamanlarda bir kurtarıcı bekler.
Bir mucize olsa da şu zor anlardan kurtulsam der. Hâlbuki asıl mucize kişinin
kendisidir. Her insan kendi kahramanıdır aslında. Sizi karanlıktan ve dipsiz
kuyulardan kurtaracak olan tek kişi, yine sizsiniz.
Anlatımı oldukça sade olan kitabı her yaştan insan rahatlıkla okuyabilir.
Kitap, Mevlana, Rahibe Teresa, Epiktetos ve Stendhal gibi değerli isimlerin
sözlerinden de yardım alarak, okuyucuya ışık tutuyor.
16. İletişim Çatışmaları ve Empati – Üstün Dökmen
Adından da anlaşılacağı gibi insanlarla olan ilişkilerde empatinin önemine
değinen kitabın, kişilik üzerinde ciddi anlamda katkısı olacağını düşünülerek
yazılmış.
Ailede, mesleki yaşamda ve arkadaşlıklar arasında iletişiminizi kuvvetlendirerek,
insanlarla daha iyi geçinmenizi sağlıyor.
İletişim Çatışmaları ve Empati (Duygudaşlık) Kitabının Özeti
Başlarda biraz sıkıcı gibi gelse de sakın kitabı yarıda bırakmayın. Sonuna kadar
okuyunca yazarın vermek istediği mesajları daha net bir şekilde anlayacaksınız.
Kitabın bazı kısımlarında akademik araştırmalara yer verilmiş.
Yaşadığımız dünyada tüm sorunların insanlar arasındaki iletişim kopukluğu ve
kimsenin birbirine karşı empati kuramaması olduğunu düşünen yazar, kitapta
bunların önemine değinmiş.
17. Etkili İnsanların Yedi Alışkanlığı – Stephen R. Covey
En çok okunan kişisel gelişim kitaplarından biri olan Etkili İnsanların Yedi
Alışkanlığı, aklımızda oluşan tüm sorulara cevap veriyor.
Nedir bu sorular? Hepimiz illa ki başarılı, ikna yeteneği yüksek, herkes
tarafından takdir edilen insanları gıpta etmişizdir.
Nasıl oluyor da bunu başarıyor diye düşünmüşüzdür. Bu kitap aslında bu
durumun hiç de zor olmadığını anlatıyor.
Etkili İnsanların Yedi Alışkanlığı Kitabının Özeti
Kitapta etkili insanda olması gereken yedi alışkanlık anlatılıyor. Bunlar arasında;
Kişilik ve karakter etiği, ilke merkezli değerler dizisi, gelişim ve değişim
ilkeleri gibi unsurlar yer alıyor.
Örneğin yazarın karakter etiğinden kastı; alçakgönüllülük, sabır, cesaret
ve dürüstlük gibi karakteristik özellikler.
Etkili insanlarda var olan yedi alışkanlık bu şekilde tüm ayrıntısıyla ele
alınıyor.
Ancak kitaptan tam anlamıyla yararlanmak için hepsini okumalı ve
denilen her tekniği kendinizde uygulamanız gerekiyor.
Öneriler; Başarılı İnsanların Günlük Alışkanlıklarından Örnekler
Başarılı insanlar hakkında ne kadar çok şey öğrensek de onların yaşayışlarına
duyduğumuz merakı bir türlü gideremiyoruz, değil mi? Hep daha fazlasını
öğrenmek istiyor, bizde eksik olup da onlarda var olan hangi özellikleriyle bu
kadar parlayabildiklerini öğrenmek için can atıyoruz. Nerede bir başarılı isim
görsek hemen o tarafa doğru yöneliyor, sanki bir açıklarını yakalamak
istercesine gözlerimizi onların üzerine dikiyoruz. Sanki bizden saklamak
istedikleri gizli bir formülleri falan varmış da yaşamlarını iyice öğrenirsek
sırlarını çözebilecekmişiz gibi düşünüyor, bir anlamda başarılı olma yolunda
adım atmaya çabalıyoruz.
Aslında burada hemen hepimiz aynı hatayı yapıyoruz. Tamam, başarılı
insanların yaşayışlarını incelemek elbette mantıksız değil. Ama işi gücü bırakıp
tüm odak noktamızı incelemeye verirsek, o zaman doğal olarak başarılı
olamayız.
Tıpkı iyi bir joker olmak isteyen, ama sadece başarılı jokerleri izlemeyle yetinen
acemi bir binici gibi! Kısacası, başarılı insanların nasıl yaşadıklarını, ne gibi
alışkanlıklara sahip olduklarını öğrenmemizde hiçbir sakınca yok. Sorun sadece
öğrendiklerimizle yetinmeye çalışmamızda!
Diğer bir deyişle, onları hayatımıza uyarlamamız ve başarılı insanların
yaptıklarını yapmamamızda! Kısacası, lafı daha fazla dolandırmadan hemen
şimdi onların günlerini nasıl geçirdiklerini, ne gibi yaklaşımlara sahip olduklarını
ve daha fazlasını sizlerle paylaşacağım. Ve umuyorum ki bu alışkanlıklar sizin bir
şeylerin farkına varmanızı sağlayarak, onları kendi hayatınıza uyarlamanıza
vesile olur.
Başarılı olmak isteyen herkesin öğrenmesi gereken küçük ama önemli günlük
alışkanlıklar:
Düşünmekle Yetinmeyip Harekete Geçmek!
Söze Walt Disney’in şu ünlü sözüyle başlamak istiyorum. “Peşinden gidecek
cesaretiniz varsa, bütün rüyalar gerçek olabilir.” Walt Disney’i hepiniz
tanıyorsunuz, öyle değil mi? Hani keşfedilmeden önce çaldığı her kapıdan geri
çevrilen, karikatürlerinin kötülüğüyle alay edilen, çok zor şartlar altında yaşasa
da tutkusundan hiçbir zaman vazgeçmeyen dünyaca ünlü başarılı ismi! Yani bu
başarılı ismin de dediği gibi başarılı olacağınız günlerin hayalini kurmak yerine,
ona ulaşmak için elinizden geleni hatta daha fazlasını yapmalısınız.
İnsanlar size gülse de hayallerinize asla ulaşamayacağınızı söylense de kimse
başarılarınızın farkında olmasa da çalışmaya devam etmelisiniz. Çünkü ancak bu
şekilde hayallerinizi gerçeğe dönüştürebilir ve istediğiniz başarıyı
yakalayabilirsiniz.
Güçlükler Karşısında Her Zamanki Gibi Sağlam Durabilmek!
Başarılı insanların yaptıklarıyla çok ilgileniyorsunuz. Ancak bir yere kadar onların
hayatını biliyorsunuz. Sadece yazılanlardan, çekilenlerden, söylenenlerden
yaşamlarını takip ediyorsunuz. Yani onarın da zor zamanları olabileceğini
genellikle görmezden geliyorsunuz. Oysaki herkes gibi onlar da zaman zaman
başa çıkmakta zorlandıkları, üzüldükleri ve toparlamaya çalıştıkları durumlarla
karşılaşıyorlar. Zaten farkların en büyüğünü işte tam da bu noktada atıyorlar.
Çünkü onlar yenilgiler karşısında diğerlerinden çok daha farklı tavırlar
takınıyorlar. İki üç tane zor durumla karşılaştılar diye hemen öyle karaları
bağlamıyorlar. Kısacası güçlükler karşısında her zamanki sağlamlıklarını
koruyarak göğüs geriyor ve genellikle kazanan taraf oluyorlar.
Başarı için Her Gün Uğraşmak!
Başarılı insanların bir diğer alışkanlığı da bu! Onlar istedikleri noktaya
vardıklarını düşünme gibi büyük bir hata yapmıyorlar. Yoksa dünyanın en zengin
insanları neden hala çalışmaya devam etsinler ki? Torunlarının torunlarına
yetecek kadar çok parası olan insanlar neden her gün daha çok başarılı olmak
için uğraşıyorlar sanıyorsunuz? Çünkü onlar başarıyı bir hedef olarak değil, bir
yolculuk olarak görüyorlar. İşte siz de bunu yapmalısınız. Başarılı olmayı
istediğiniz bir şeyi hayata geçirmek olarak değil, daha fazlasını hesaba katarak
istemelisiniz. Zira gerçek başarıyı ancak sınırlarınızı aşmayı öğrendiğiniz zaman
elde edebilirsiniz.
Araştırmayı ve Öğrenmeyi Bir Nevi Yaşamsal İhtiyaç Olarak Düşünmek!
Okumaya ve öğrenmeye fazlasıyla önem veren ne kadar çok başarılı insan
olduğunu biliyoruz değil mi? Bill Gates ve Oprah Winfrey gibi isimler bu
kişilerden sadece birkaçı. Siz de başarının anahtarlarından birini daha öğrenmek
istiyorsanız, araştırmayı ve kendinize yeni bir şeyler katmayı yaşamsal
ihtiyaçlarınızdan biri olarak düşünmelisiniz. Her gün en azından bir tane yeni
şey öğrendiğinizden emin olmalı ve kendinize bir şey katmadığınız bir günün
boş yere yaşandığını anlamalısınız.
Bedenine Saygı Duymak!
Başarılı insanların günlük alışkanlıkları arasında bu da var. Onlar bedenlerine
saygı duyuyor, sağlıklı besleniyor ve spor yapmak için gereken zamanı ayırmayı
biliyorlar. Çünkü sağlıksız bir insanın sağlıklı düşünemeyeceğinin açıkça
farkındalar. Hani biz çoğunlukla spor yapmaya vaktimizin olmadığı gibi
bahaneler üretiyoruz ya, işte dünyanın en meşgul insanları bizim bu yaptığımızı
yapmıyorlar. Örneğin, dünyanın en büyük moda dergileri arasında ön sıralarda
gelen Vogue’nin genel yayın yönetmeni Anna Wintour! Yoğun programı
arasında her gün mutlaka bir saat tenis oynayan bu başarılı kadın spor yapmaya
vakit bulabiliyor, ama nedense biz bulamıyoruz. Ne demek istediğimi anladınız
değil mi? Eğer gerçekten başarılı olmak istiyorsanız, kendinize ve bedeninize
saygı göstermeyi bilmelisiniz.
Strese Yenik Düşmeyi Reddetmek!
Evet, çok çalışmak, başarıyı hedeflemek ve hayallerin peşinden koşmak için
stressiz bir iştir denilemez. Ancak burada yapmanız gereken başarılı insanların
da yaptığı gibi stresle başa çıkabilmenin yollarını aramanızdır. Kendinize uygun
yöntemler belirlemeli ve karşılaşacağınız olumsuz düşüncelerin sizi esir
almasına izin vermemelisiniz. Diğer bir deyişle, yola hazırlıklı çıkmalısınız. Çünkü
stres sayısız insanı başarı yolundan alıkoymuş ve onların yenilgiyi kabul
etmelerinde büyük oranda etkili olmuş bir faktördür. Siz bunun yolunuza
çıkmasına ve havlu atmanıza neden olmasına izin vermemek için stresle başa
çıkmak için yapmanız gerekenlerin farkında olmalısınız.
Yeni Fırsatlara Karşı Gözünü Açık Tutmak!
Dünyanın en zengin ve en başarılı insanlarından biri olan Richard Branson, konu
hakkında ne demiş biliyor musunuz? “İş fırsatları otobüs gibidir, her zaman bir
diğer gelir.” Yani asla umutsuzluğa kapılmayın.
Ne kadar zor durumda olsanız da ne kadar büyük bir çıkmazın içine düşseniz de
her zaman bir çözüm yolu olacağını bilin. Bunun için de yenilgiyi
kabullenmeyerek, gözünüzü karşınıza çıkabilecek fırsatlara karşı açmanız
gerekiyor.
Başarılı olmayı gerçekten istiyorsanız, zirveye giden yolda vereceğiniz
mücadeleden zevk almayı bilin ve şimdi olmasa bile bir gün mutlaka hedefe
varacağınıza yürekten inanın.
Öneri; Daha Mutlu Olmanız için Öneriler
Hayatımızdaki her şeyin ama her şeyin inanılmaz bir hızla değiştiği konusunda
hemfikiriz, değil mi?
Baksanıza; yaşayış biçimleri, insanlar, meslekler, istekler, ihtiyaçlar, düşünceler,
yani aklınıza gelebilecek her şeyde keskin bir değişim söz konusu! Ve tüm bu
farklılaşmalar yaşanırken, alışkanlıklarımız nedense hep aynı kalıyor. Zaten
alışkanlıkları bu kadar güçlü kılan şey de onların kolay kolay değiştirilemeyecek
olması, değil mi? Sonuçta bir kez kazandığınız alışkanlığı bırakmanın zorluğunu
hepiniz biliyor olmalısınız. Peki, alışkanlıkların hayatımızdaki yeri bu kadar
sağlam iken neden onları lehimize değil de aleyhimize kullanıyoruz.
Mutlu Olmak için Hayatınızdan % 100 Çıkarmanız Gerekenler
Evet, bizi hem başarıdan hem de mutluluktan alıkoyan kötü alışkanlıklarımızı
diyorum. Neden onları değiştirip yenisini kazanabilecek şansa sahipken bunu
değerlendirmiyoruz? Hala zamanımız varken neden biz de pek çok kişinin
düştüğü hatalara düşüyoruz? Neticede değişmeyen çok az şeyden biri
alışkanlıklarımızken neden bunun gücünden faydalanmıyoruz? Efendim? Bu
sözlerin sizin alışkanlıklarınızı yansıtmadığını mı düşünüyorsunuz? Yaşamınızı
olumlu ya da olumsuz yönden etkileyecek alışkanlıklardan sadece olumlu
olanları benimsediğinizi mi düşünüyorsunuz? O zaman ne mutlu size!
Çünkü sizi mutlu eden alışkanlıklarınız varsa gerçekten doğru olanı
yapıyorsunuz demektir. Ancak bu konuda çok da emin değilseniz size aşağıdaki
başlıkları incelemenizi öneririm. Çünkü hemen şimdi daha mutlu olmanız için
sahip olmanız gereken alışkanlıklardan bahsedeceğiz. İyisi mi siz bunların ne
olduğunu öğrenin ve hayatınız boyunca sürdüreceğiniz alışkanlıklar arasında
olmayanları bir an önce kazanılması gerekenler listenize ekleyin.
Öneri; Daha Mutlu Bir Hayat İçin Kazanmanız Gereken Küçük Alışkanlıklar;
Erken Kalkmak!
Erken kalkan yol alır, atasözünün ne kadar doğru olduğunu hepimiz biliyor
muyuz? Peki, o zaman neden bildiklerimizle ters düşecek şekilde hareket
ediyoruz? Evet, bildiklerimize ters düşecek şekilde dedim çünkü pek çoğumuz
alışkanlığımız olduğu için değil de öyle yapmak zorunda olduğumuz için erken
kalkıyoruz. Mesela; mesai günlerinizi düşünün. Çoğumuz alarmımızı son
dakikaya kadar erteleyip, sonra koştura koştura evden çıkmıyor muyuz?
Neredeyse her gün “yine mi işe geç kalacağım” diye düşünüp gereksiz yere stres
yaşamıyor muyuz? Ya da tatil günlerinde öğlene kadar yatıp sonra da “yine bir
şey yapamadan geçti tatil” diye üzülmüyor muyuz? Ve bu kötü alışkanlığımız
yüzünden de ister istemez mutsuz oluyoruz. Oysaki erken kalkma alışkanlığını
bir kazanabilsek, hem başarı hem sağlık hem zenginlik hem de mutluluk
yönünden daha kazançlı çıkacağız. Ama ne yazık ki birçoğumuz bu basit
alışkanlığın hayatımızı ne kadar değiştirebileceğini görmek istemiyoruz.
Meraklı Olmak!
Hayatından hoşnut insanları bir düşünün. Ya da en basitinden çocukları
düşünün. Sonuçta hepimiz çocuk sevincinin nasıl bir şey olduğunu biliyoruz, eğil
mi? İçtenlikle attıkları kahkahaları ve gülen gözleriyle hepimiz çocukların
dünyadaki en mutlu varlıklar olduğunu biliyoruz. Peki, sizce çocukların bu kadar
mutlu olmasının altında yatan neden nedir? Olumsuz düşüncelerle henüz
tanışmamış olmaları! Peki, ya başka? Acaba her şeye karşı sonsuz bir merakla
yaklaşmaları ve öğrenme istekleri olabilir mi?
Evet, hiç şüphesiz çocuk mutluluğunda önemli bir yeri olan faktörlerden biri de
öğrenmeye karşı sürekli aç olmalarıdır. Hep bir şeyleri keşfetmek istemeleri,
sürekli bir arayış içerisinde olmaları onları yeni heyecanlara, yeni şeyler
öğrenmenin eğlencesine ulaştırmaktadır. Ve bizim yapmamız gereken şey de
budur! Yani çocukların merakından bir nebze olsun esinlenerek sorgulamayı
adet edinmeli, böylelikle de daha mutlu hayatların kapılarını aramalıyız.
Kendine İnanmak!
Evet, isterseniz bunu da alışkanlık haline getirebilirsiniz. Her sabah kalktığınızda
aynanın karşısına geçip, kendinize inandığınızı söyleyebilir, kararlarınızı bu
yaklaşımla daha cesur bir şekilde verebilirsiniz. Şimdiye kadar göstermiş
olduğunuz cesaretsizliği bir kenara atabilir, hep içinizde olan ama başarısızlıktan
korktuğunu için bir türlü adım atamadığınız yeni yollara çıkabilirsiniz.
Örneğin; sizi mutsuz eden işten hiç korkmadan çıkabilir, hayatınızı severek
yapacağınız bir işte çalışarak geçirebilirsiniz. Ya da “onsuz yapamam” diye
düşündüğünüz ama sizi üzmekten başka bir şey yapmayan sevgilinizden
ayrılabilir, onsuz da iyi olabileceğinize pekâlâ kendinizi inandırabilirsiniz.
Sonuçta; hayatımız inandığımız doğrultuda akıp gitmiyor mu? O halde kendinize
ne kadar çok inanırsanız başarılı olma ihtimalinizi de o kadar arttıracağınızdan
rahatlıkla emin olabilirsiniz.
Başkalarının Değil Kendi Hayatınıza Odaklanmak!
Daha mutlu mu olmak istiyorsunuz? O zaman hemen şimdi kendi hayatınıza
odaklanın. Başkalarının başarılarına değil kendi başarılarınıza göre hareket
etmeye başlayın. Takım arkadaşınız terfi aldı diye üzülmekten vazgeçin.
Komşunuz yeni bir ev satın aldı diye kendi evinize lanetler yağdırmayın. Sizinle
aynı yaşta çocuğu olan dostunuz manken gibi bir vücuda sahip diye
bedeninizden nefret etmeyin.
Arkadaşınızın eşi sizinkinden daha yakışıklı veya daha zengin diye yoldaşınıza
kötü davranmayın. Sizden daha sonra iş hayatına atılmış ama sizinkinden çok
daha iyi bir arabası olan kardeşinize kıskançlıkla bakmayın. Kısacası, ne biliyor
musunuz? Herkesin birbirinin yaşamından haberdar olduğu şu zamanda
ömrünüzü başkalarının hayatlarını izleyerek geçirmeyin.
Çünkü bir başkasının sahip olduklarıyla kendinizinkileri kıyaslamak size sadece
ama sadece yetersiz hissettirecektir.
Affetmek!
Affetmenin mutluluğunuz üzerinde ne kadar etkili olacağını biliyor musunuz?
Bu büyük erdemin size ne kadar iyi hissettireceğinin, affettiğinizde ne kadar
hafifleyeceğinizin sahiden farkında mısınız? Evet, diyorum ki daha mutlu bir
hayata ulaşmak için yapmanız gereken bir diğer şey de affetmeyi öğrenmek!
Affetmek derken bir tek başkalarını değil aynı zamanda kendinizi affetmeniz
gerektiğini de söylüyorum. Yani şimdiye kadar yapmış olduğunuz hatalardan
dolayı, vermiş olduğunuz yanlış kararlardan dolayı kendinizi affetmelisiniz.
Affetmenin hayatınıza katacağı olumlu etkileri düşünerek bunu içtenlikle
yapmalı, yolculuğunuza kin, nefret ve intikam gibi olumsuz duygulardan arınmış
bir şekilde devam etmenin keyfini yaşamalısınız.
Harekete Geçmek!
Daha mutlu olmak için benimsemeniz gereken alışkanlıklardan bir tanesi de bu!
Aslında şöyle de söyleyebilirim. Başarılı ve mutlu bir hayat için pek çok kişinin
sahip olduğu erteleme alışkanlığından vazgeçmeli ve istediğiniz şeyi yapmak için
harekete geçme alışkanlığı kazanmalısınız. Çünkü pek çoğumuzu mutsuzluğa
sürükleyen erteleme alışkanlığı bize en büyük hazinemiz olan zamanımızdan
kaybettirmektedir.
İsteklerimizi ertelemek, hayatımızın yoğunluğunu bahane edip hayallerimizi hep
bir sonraya bırakmak bizden sadece zamanımızı değil, bunun yanında paramızı,
gücümüzü, inancımızı ve daha bir sürü değerli şeyimizi de çalmaktadır. Neticede
her ne mazeretle olursa olsun hayat hiçbir şekilde ertelenebilecek bir şey
değildir. İşte bunu anlamalı ve aklımızda olanları yapmak için uygun zamanı
kollamak yerine hemen o an harekete geçmeyi öğrenmeliyiz. Yoksa daha sonra
yaparım diye düşündüğümüz şeyleri yapacak fırsatı hiçbir zaman bulamayız.
Öneri; Hayatınızı Olması Gerekenden Zor Bir Hale Getiren Bazı Alışkanlıklar
Günlük alışkanlıklarınız, genellikle hayatın giderek monotonlaştığını hissettirir.
Bu nedenle, onları mümkün olduğunca eğlenceli bir hale getirmeniz
gerekmektedir. Zaten tekrarlanan şeylerin bir de sıkıcı olduğunu düşünsenize?
Alışkanlıklar; hayatınızda ne kadar büyük bir yer kaplıyor! Belki henüz bunun
farkında değilsiniz. Ancak bir gününüzü ele alırsanız, yapmaktan sıkıldığınız veya
bıktığınız alışkanlıklarınızı fark edebilirsiniz. Kimi alışkanlıklarınız, sizleri gün
içerisinde zor duruma düşürebilir.
Yeterli uyumamanız, geç kalmanız gibi…
Güne böyle stresli şeylerle başlamak, zaten kötü değilmiş gibi bir de moral
bozucu olması sizleri daha fazla etkiler. Yani, bu durum; yeni bir güne 10 adım
geriden başlamanıza sebebiyet verir. Aslında bu akışkanlıklar, tamamen sizlerin
oluşturduğu ve bir türlü vazgeçemediğiniz şeylerden kaynaklıdır.
Verdiğiniz Sözleri Uygulamamak
Evet, bu; bir alışkanlık. Hem de kötü bir alışkanlık. Gerek tembellik gerek
hatırlamamak gerekse de unutmak diyelim. Bu, sunduğunuz bahaneye göre
farklılık gösterebilir. En basitinden; “ilgileniyorum, çöpü çıkaracağım, evi
temizleyeceğim” gibi günlük aktivitelerden yapacağınızı söyleyerek
kaçabilirsiniz. Kısacası, ne olursa olsun kaçmak yerine olaylara dâhil olursanız,
kendinizi çok daha hayatın içinde hissedersiniz.
Uyumaya Pek Zaman Ayırmıyor Olmak
Birçok insan bunu olumlu bir şey olarak görüyor; çünkü “ben senden çok çalışıp,
az uyuyorum” demeyi kendilerine bir artı olarak görüyorlar. Aksine; çok çalışıp,
az uyumak oldukça sağlıksızdır. Evet, uyguluyor olabilirsiniz; ama ne kadar
verimli olduğunuz tartışılır. Uykunuzu bir düzene sokup, çalışmak için en verimli
saatleri bulmak çok daha önemlidir. Kimse masa başında çalışırken
uyuyakalmak istemez, öyle değil mi?
Tartışmalarınızda Her Zaman Haklı Olmaya Çalışmak
Yalan söylemeye gerek yok. Birçoğunuz tartışırken, kendinizi haklı çıkarmaya
çalışıyorsunuz. Tabii, bu durum; bir süre sonra sinire dönüşüyor ve ağzınızdan
çıkan cümleler de pek mantıklı hale gelmiyor. Buna karşılık yine de haklı
olduğunuzu göstermek için elinizden geleni yapıyor ve yanlışlarınızı kabul
etmiyorsunuz. Karşı tarafın da sizin kadar inatçı olduğunu düşünürsek, aman
aman… Bazen yalnızca karşınızdaki kişinin doğruyu anlayamayacak olduğunu
görmeniz ve “tamam” deyip geçmeniz gerektiğini söylemeye çalışıyorum.
Asırlar boyunca bir şey hakkında tartışmaya gerek yok.
Fazla Şeker ve Kahve Tüketmek
Sabahları güne enerjik başlamak için fazla şeker tüketiyor olabilirsiniz. Yalnız
dikkatinizi çekmeyen bir şey var. Sabahları aldığınız o yüklü miktardaki şeker;
ancak bir veya iki saat sizi enerjik tutar. Sonrasında ise uykunuzu getirebilir.
Aynı şekilde sabah içtiğiniz kahve de tam olarak ayılmanıza yardımcı olmaz.
Yakın zamanda yapılan bir araştırmaya göre, sabahları kahve içmek modunuzu
olduğu gibi tutar. Yani, ayılma gibi bir şey söz konusu değildir. Bu, biraz daha
psikolojik bir durumdur. Kahve içmenin sizi ayıltacağını düşünürseniz, ayılırsınız;
ancak aynı şeyi suyla bile yapmak mümkündür. Kahve hakkında her şeyi
öğrenmek isterseniz, bu yazımızı okuyabilirsiniz.
Bir Seferde Gereğinden Fazlasını Yapmaya Çalışıyor Oluşunuz
Zamanı düzenli kullanmak aslında bir sanattır. Maalesef, ülkemizde bunu
başarabilen insan sayısı oldukça azdır. Bu konuda yalnız değilsiniz. Ülke olarak
işleri son dakikaya sıkıştırmayı ve hepsini bir arada yapmayı oldukça seviyoruz.
Ancak zamanınızı mümkün oldukça düzenli kullanarak, kendinize fazlasıyla
zaman ayırabilirsiniz.
Sevdiğiniz Şeyleri Yapmamak
Çoğul olarak konuşsam yanlış olmaz, sanırım. Birçoğunuz, öncelikle çalıştığı
işten memnun değil. Ya mecbur olduğunuz için ya da getirisi iyi olduğu için o işi
yapmak zorunda kalıyorsunuz. Genellikle, bu durum; iş sonrası aktivitelerde de
baş gösteriyor. İstediğiniz ve sevdiğiniz şeyi yapmak yerine çoğunluğun yaptığı
şeyi yapmayı tercih ederek kendinizi mutsuz ediyorsunuz. Ara sıra kendinize
zaman ayırarak ve sevdiğiniz şeyleri yaparak, kendinizi şımartabilirsiniz.
Başkalarının Söylediklerine Kulak Asmamak
Dediğim gibi insanların söylediği şeylere takılmayın, moralinizi bozmalarına izin
vermeyin.
Fakat bunlarla beraber söylediğimiz bir şey daha var; en azından karşınızdakini
dinleyin.
Çünkü her insanın farklı hayat tecrübeleri olur.
Denileni yapmak zorunda değilsiniz; ama en azından dinleyerek konuşulan konu
hakkında fikir sahibi olabilirsiniz. Bu nedenle, insanları dinleyin. Anlattıkları
hikâyelere kulak verin.
Bunlar günlük alışkanlıklarımızın yalnızca bir kısmı. Yorgun ve bitmiş
hissettiğinizde kendinizi insanlardan uzaklaştırmayın.
Çünkü yalnız kalmak, modunuzu bir hayli düşürecektir. Mümkün oldukça
insanlarla beraber olmaya çalışın.
Bir bakarsınız, ortamdaki bir kişi hiç bilginiz olmadığı ve dikkatinizi çeken bir
şeyden bahsetmeye başlayabilir.
Bir fincan kahvenin sizi toparlamasını beklemeyin. Düzenli şekilde uyuyarak da
bunu yapabilirsiniz.
Ayrıca düzenli olmak, size sevdiğiniz şeyleri yapmak için de çok güzel bir fırsat
kazandırır.
18. Ben Dünyanın En Akıllı İnsanıyım – Erdal Demirkıran
Özgüven insanın karakterinde mutlaka olması gereken bir özelliktir.
Fazlası kibir ve kendini beğenmişliğe girse de, dozunda özgüven kişiyi her zaman
başarıya ulaştırır.
Ben Dünyanın En Akıllı İnsanıyım Kitabının Özeti
Yazar özgeçmiş kavramı yerine öz geleceğe inanıyor ve kitabında okuyucusuna
bunu anlatıyor.
Doğu felsefesinden de etkilenen yazar, ben dünyanın en akıllı insanıyım derken,
aslında her şeyin üstesinden gelebilecek gücün sizde olduğunu hatırlatıyor.
Kitap size her alanda en iyi olabilecek yetenekte olduğunuza inandırıyor.
19. İrade – Roy F. Baumeister, John Tierney
İrade aslında bir kontrol mekanizmasıdır.
İnsan sinirlendiğinde öfkenize söz geçirerek, rejim yaparken nefsine söz
geçirerek aslında iradesinin kullanıyordur.
Başarıya giden yol zekâdan ve iradeden geçer.
İrade Kitabının Özeti
Psikoloji konuları genelde insanı sıkar.
Çünkü insanların karakterleri ilerleyen yaşla da birlikte oturur, değiştirmesi de
güçleşir.
İrade konusu da tıpkı bunun gibidir.
İradesi ne zayıf insan deriz.
Bazen de yaşına göre ne iradeli çocuk deriz.
Ancak her konuda olduğu gibi irade konusunda da insan kendini geliştirebilir.
İrade, bizi başarıya yönlendiren iki faktörden biridir.
20. Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır – Ahmet Şerif İzgören
Olumlu düşünce, idealler, sevgi ve hayat üzerine kurulu olan kitap; bize başarılı
bir geleceğe nasıl sahip olacağımızı anlatıyor.
Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır Kitabının Özeti
Kitap içerisinde altı çizilecek sayısız alıntı cümle içeriyor.
Temsili kapılardan ve onu açan anahtarlardan bahsederken, aynı zamanda sizin
de kapalı sandığınız kapıların açılmasını sağlıyor.
Hayatın her alanında başarıya giden yola ışık tutuyor.
Birkaç saat içerisinde okuma imkânı olan bu kitap, hayatınızı tekrar gözden
geçirmenizi sağlıyor.
Yazar kitabı yazmasındaki ilham kaynağının, İngiltere’de tıpkı bizim Güzin Abla
benzeri bir köşeye yazılan mektup olduğunu belirtiyor.
Yazar, tamamen konuşma dilini kullanmış. Nasıl konuşuyorsam öyle yazdım
diyor.
21. Üstün Başarı – Acar Baltaş
Yaşamınızda aşağıdaki sorular varsa bu kitap okunacak kitap olarak tanımlanır.
Çalışmak istediğiniz halde çalışamıyorsanız
Sıkıntı ve kaygılarınızdan ötürü dikkatinizi toplayamıyorsanız,
Yaklaşan sınavların baskısı altında eziliyorsanız,
Öğrendiklerinizi hatırlayamıyorsanız.
Bu sorularla ilgili çözümleri bu kitapta bulabilirsiniz.
Bu kitabı okursanız size katacağı özelliklerden bazı örnekler;
Öğrenmenin özünü ulaşarak başarılı olmanın yolarını
Çalışma davranışınızı, sınav kaygınızı ve stres düzeyinizi ölçmek için
özel testleri,
Hızlı okuma ve bilgiyi özümleme tekniklerini,
Unutmayı önleme ve hafızayı geliştirme için özel yöntemleri,
Öğrenmenin bilimsel esaslarını ve ÜSTÜN BAŞARI ’ya ulaşmanın
anahtarlarını bulacaksınız.
Başarılı olmak konusunda en önemli ölçüt (ölçüt) “Başarılı olmak için hedefinizi
(amacınızı) tespit edin olmalıdır.
Başarı için, öğrencinin, kişinin hayattan ne beklediğini ve amacının ne olduğunu
şuanda bilmesi gerekir.
Başarılı olmanın tek ve mutlak ölçüsü iyi bir üniversiteye girmek, herkesin gıpta
ettiği bir mesleğe sahip olmak değildir.
Bu sonuç elbette önemlidir ama insan, yetenekli olduğu çok değişik alanlarda,
severek yapabileceği çeşitli işlerde kendini ortaya koyabilmişse, yaşamdan zevk
alan biri ise, başarılı olmuş demektir.
Hayatta en büyük amaç mutlu olmaktır.
Her şey bunun uğruna yapılmaktadır.
Ancak herkesin mutlu olmak için kullandığı araçlar farklıdır.”
Önemli olan kişinin kendini mutlu edecek araçları araması ve bulduğunda elde
etmek için çalışması ve mücadele etmesi gerekir.
22. Savaşçı – Doğan Cüceloğlu
“Seni diğerlerinden farksız yapmaya tüm gücüyle gece gündüz çalışan bir
dünyada kendin olarak kalabilmek, dünyanın en zor savaşını vermek demektir.
Bu savaş başladı mı artık hiç bitmez.”
Bedenen büyüdüğü halde, duygu ve heyecanları bakımından gelişip
olgunlaşamayan insanlara psikologlar yetişkin çocuk adını verirler.
Yetişkin çocuğun içinde, kendinin de bilmediği, doldurulamayacak bir boşluk
vardır.
Bu boşluk kişinin davranışlarında kendini belirtir.
Kişi mutsuzdur ve mutsuzluğunun kaynağını dışarıda bir nesne, olay ya da kişide
bulur.
Örneğin, mutsuz olan kişi “Bir arabam olsa (nesne), Avrupa gezisine çıkabilsem
(olay), patron beni takdir etse (kişi), ne kadar mutlu olurum” diyebilir.
Fakat olanaklar ve koşullar el verip arabayı alınca, Avrupa’ya geziye gidince, ya
da patron kendini takdir edince mutluluğu uzun sürmez.
Bu defa mutsuzluğunun nedeni olarak daha başka nesneler, olaylar ve kişiler
bulur.
23. Eşitler Evi – Üstün Dökmen
Ailede, işyerinde baskıcı tavırları açıklarken, eşitler evinin oluşturulması için
bireylere düşen sorumlulukları da anımsatıyor. Evimizde, insan temel ölçüt
olarak alınıyorsa, herkes birbirine eşitse, evimiz eşitler evi oluyor. Evin beyi,
kendini reis olarak görüyorsa esirler evindesiniz demektir.
Tüm sorun, esirler evini, eşitler evine çevirmek.
“Sözgelimi; kadın eşine: ”Bana bir gün göstermedin” diyorsa, burada, eşitsiz
karı-koca ilişkisi vardır.
Toplumda, erkeğe abartılı değer verilmesi, eşitler evini bozan bir olgudur.
Erkeğin kadına öfkesi, baskısı da eşitler evini, esirler evine çeviriyor.
Öfkenin oluşmasında, “model alma”, “eski senaryolar”, “beklenti yoğunluğu”,
“bastırılmış korkular” vb. etkili oluyor.
Çocuklar, büyüdüklerinde ailede gördüklerini yansıtıyor!
24. Negatif Limanlardan Pozitif Sulara – Oğuz Saygın
“Beyninizdeki zincirleri kırın” adlı ilk bölümde, yazar verdiği seminerler
neticesinde insanlarda meydana gelen değişimin çok ilginç örneğini
anlatmaktadır. Ayrıca hayatındaki büyük değişikliklere, topluluk önünde nasıl
konuşmayı öğrendiğine, adanmak denilen kelimenin hayatından canlı
örneklerle tarifine ve başarıyı anlatırken kendisinin nasıl başardığına
değinmiştir.
İkinci bölümü NLP varsayımları ile ilgili. “Hedefe doğru” adlı üçüncü bölümde,
bizlere hedef merkezli yaşamanın insanlara kazandırdıklarından söz etmektedir.
“Sorular cevaplardır” adlı dördüncü bölümde, bizleri biraz düşünmeye sevk
etmek için başarı ve motivasyonla ilgili güzel sözleri düşündürücü bilmecelere
dönüştürerek anlatmaktadır.
“Bir şeyi gerçekleştirmeye olan arzumu üç basamakta incelenebilir. En alt
basamağın adı dilektir. Eğer biz arzu ettiğimiz şeye, bir sinemaya gitmek kadar
önem veriyorsak bunun gerçekleşmesi çok zordur. İstek basamağına çıkmış olan
bir arzu artık bizim tarafımızdan ciddi ciddi gerçekleştirilmesi düşünülen bir
hedeftir. Bu mertebeye yükselmiş bir hedefin gerçekleştirilmesine tarafımızdan
yatırım yapılmaya başlanır. Üçüncü basamağın adı adanmaktır. Adanmanın en
basit tarifi bir işin delisi olmaktır. Bir işin delisi oldunuz mu, artık o sizin
damarlarınızda dolaşmaya başlar. Günde 24 saat onunla meşgul olursunuz.”
25. İnsan Olma Yolculuğu – Osho
Osho yirminci yüzyılın en ilham veren spiritüel (Spiritüel Fransızca kökenli bir
kelime olup, tinsel, ruhsal anlamına gelmektedir) öğretmenlerinden biridir.
“İnsan, hayvan ve kutsal olan arasında bir köprüdür ve tabiatımızın bu ikili
niteliğine dair farkındalığımızdır bizi insan yapan” der Osho.
Bizi huzursuz yapan, çatışmalarla dolduran ve genelde bencillikle cömertliğin,
sevgiyle nefretin, kırılganlıkla gücün, umutla çaresizliğin kavşaklarında bırakan
da budur.
Kırılganlıkla gücün, umutla çaresizliğin kavşaklarında bırakan da budur.
İnsan Olma Yolculuğu, bu çelişkiler arasında seçim yapmak yerine, onları nasıl
hayat yolculuğunun her zorluğunu olmamız gereken bireye dair yeni bir keşfe
dönüştürmenin anahtarı olarak kabulleneceğimizi anlatır.
“Mutlu olduğunda sıradan olursun, çünkü mutlu olmak doğal olmaktır sadece.
Mutsuz olmak sıra dışı olmaktır. Mutlu olmanın hiçbir özel tarafı yoktur…
Varoluş, mutluluk denen şeyden oluşur.
Mutsuzluk seni özel kılar. Mutsuzluk seni egoist yapar. Mutlu bir insana kıyasla,
mutsuz bir insanın daha yoğun egosu bir vardır. Mutlu bir insanın egosu
olamaz, çünkü insan ancak ego olmadığında mutlu olabilir… Mutlulukla bir
arada var olamazsın; yalnızca mutsuzlukla var olabilirsin. Mutlulukta çözünme
vardır.”
“Ford ilk arabasını ürettiğinde geri vitesi yoktu. Eve dönmenin çok zor olduğunu
uzun zaman sonra fark etti. Uzun dönüşler yapmak, gereksiz kilometreler kat
etmek zorundaydın geri gidebilmek için. Bunun üzerine geri vites eklendi.
Ama zamanda geri vites yoktur, geri dönemezsin.”
26. Beynine Format At – M. Barış Muslu
“Pozitif düşün, hayallerin gerçek olsun” diyen, kişisel gelişim kitaplarından farklı
olarak, Neuro Format yöntemiyle, bütün korkularınızdan, fobilerinizden, sigara
bağımlılığından, kilolarınızdan kurtulmanızı, kronik ağrılarınıza, hayatınızı
zorlaştıran yanlış inançlarınıza son vermenizi sağlıyor Barış Muslu bu kitabıyla.
Beynimizin ve bilinçaltımızın ne kadar güçlü olduğu sürekli söylenir. Ancak
bilinçaltı çok güçlü olsa da, ne yazık ki çok da akıllı değil. Yaptığımız en büyük
yanlış, onun mükemmel bir bilge olduğunu ve bir anda son haline geldiğini
düşünmek.
Ancak bu doğru değil. Beynimiz yenilenmeden, şu anki ihtiyaçları planlanmadan
bu hale gelmiş. Ek yazılımlar, yamalar daha eski programlara eklenmiş.
Milyonlarca yıl önceki ihtiyaçlara cevap veren yazılımlar hala çalışmaya devam
ediyor. Bir başka deyişle yeni programlar eskilerle beraber çalışıyor.
“Bilinçaltımız negatifleri işleyemiyor. Bir başka deyişle, aklımıza her ne geliyorsa
o bilinçaltımız tarafından “istediğimiz” ya da karşı karşıya kaldığımız bir durum
olarak algılanıyor.
İşte sırf bu yüzden, iyiyi düşünenler daha iyi, kötümserler daha kötü hayatlar
yaşıyor.
Bilinçaltımız, genel kural olarak, bize neye odaklanırsak bize onu yaşatıyor.”
27. Güzel ve Etkili Konuşma Sanatı – Emin Özdemir
Kitap, birbiriyle bağıntılı beş ana bölümden oluşmaktadır.
Birinci bölümde konuşmanın günlük yaşamımızdaki yeri ve işlevi üzerinde
durulmuştur.
Ayrıca güzel ve etkili konuşma sanatı açısından kendi konuşmamızı
değerlendirme, kendimizin bir özeleştirisini yapma işi, eleştirel nitelikli kılavuz
sorularla gösterilmiştir.
İkinci bölümde bir konuşmayı yapılandıran temel öğeler, bu öğelerin belirleyici
nitelikleri işlenmiştir.
Üçüncü ve dördüncü bölümlerde de konuşmaların hazırlanış evreleri, sunuluş
biçimleri ele alınmıştır ayrı ayrı.
Son bölümde ise konuşmanın değişik türleri topluca sergilenmişti
Kitabın Genel özeti olarak Güzel ve Etkili Konuşmanın İlkeleri Nelerdir:
İyi Bir Konuşma, Yıkıcı Değil, Yapıcıdır.
Yapıcı konuşma, dinleyicilerin inançlarını, değer yargılarını,
düşüncelerini olumlu bir yönde değiştirmeyi amaçlar.
İyi Bir Konuşma, İlginç ve Değerli Konuları Kapsar.
İyi Bir Konuşma, Konuşmacının Kişiliği İle Bütünleşir.
İyi Bir Konuşma, Belli Bir Amaca Yönelir.
İyi Bir Konuşma, Konuşmayı Etkileyen Etkenleri Çözümleyerek Oluşur.
İyi Bir Konuşma, Sağlam Bir Konuşma Yöntemi Üzerine Kurulur.
Genellikle konuşmalarda dört ana amaç ve bu amaçlara yönelik dört
ana yöntem vardır:
1.Tartışma,
2.Savunma,
3. Öğretme ve
4. Duygulandırma.
İyi Bir Konuşma, Dinleyicilerin İlgi ve Dikkatini Toplar.
28. Güçlü Hafıza – Ahmet Yıldız
Güçlü Hafıza beyni etkili ve doğru kullanmak için yazılmış bir kişisel gelişim
kitabıdır. Çok zeki diye gözüken kişilerin aslında bizden hiçbir farkının olmadığı,
sadece bilerek ya da bilmeyerek beynini doğru kullandıkları araştırılmıştır. Eğer
her insanın beyin yapısı aynıysa, neden bazıları hafızalarını etkili kullanıyor da,
bazıları kullanamıyor, diye bir soru aklınıza gelebilir. Cevap, herkesin beyin
yapısı ve hafıza gücü aynı olabilir, ama herkes onu tanıyıp, bu gücü
kullanamıyor. Kullananlar ise bunu nasıl kullandıklarını bilmiyorlar.
Herkesin güçlü hafızası olması için bir formül olabilir mi?
Beynimizin (Hafıza) Çalışma Prensibi+Güçlü Hafızaya Ön Hazırlık+Hafıza
Biyolojisi+Hafıza Destek Sistemleri+Güçlü Hafıza Tekniklerinin
ilkeleri+Güçlü Hafıza Teknikleri= GÜÇLÜ HAFIZA
“Unutkan insan yoktur, hafızasının nasıl çalıştığını bilmeyen insan vardır.”
“Dünyadaki en hızlı ve güçlü bilgisayarlardan birisi: NASA’nın kullandığı
CRAY’dır. Yaklaşık olarak 7 ton ağırlığında olan bu bilgisayar, saniyede
yarım milyona yakın işlem gerçekleştirebilmektedir.
CRAY’in “100 sene” çalışarak gerçekleştirebileceği toplam işlem sayısını,
iki kilogramdan hafif beynimiz ise sadece “iki saatte”
gerçekleştirebilmektedir.”
29. Her Şey Seninle Başlar – Mümin Sekman
Kitabın içinde yerel ve evrensel örneklerle, başarısızlığın nasıl öğrenildiği ve
başarılı olmanın nasıl öğrenilebileceği anlatılıyor.”
Çaresizlik öğrenilmiştir ve başarılı olmak da öğrenilebilir.
Sende sandığından fazlası var! Gelebileceğin en iyi yerde değilsin.
Yeni bir hayat için gereken, yeni bir akıldır.
Doğru şeyi yapmak için yanlış zaman yoktur. Rüzgârı suçlamayı bırak,
yelkenleri kullanmayı öğren. Seyirci koltuğundan sıkıldıysan sahneye çık.
Zirvede her zaman bir kişiye yer var. Başkaları yapabildiyse, sen de
yaparsın. Her şey seninle başlar”
“Hayatta ya tozu dumana katarsın, ya da tozu dumanı yutarsın. Seçim
senin!”
30. Bir Tek Şey – Gary Keller, Jay Papasan
Hayatınızı baştan aşağı değerlendirmeye çalışın.
Hızlı davranmayın yavaş yavaş gidin.
Sağlığınız, iş hayatınız, ilişkileriniz ve diğer tüm alanlarda tek bir şeyi düşünün.
Düşündüğünüz bu şey elde etmek istediğiniz hedef olmalıdır. Sağlığınız ile ilgili
hedefiniz daha fit bir vücuda sahip olmak olabilir. İş hayatınızda en tepeye
tırmanmak istiyor olabilirsiniz. İnsanlarla ilişkileri belirli düzeye getirmek
isteyebilirsiniz.
Düşündüğünüz hedefler ne olursa olsun önünüze birçok engel çıkacaktır ve bu
engellerin ilk diğerleriyle bağlantılı olacaktır.
Buna domino etkisi de denebilir.
Yazarlara göre Bir Tek Şey‘ in en önemli yanı bu domino etkisini size en iyi
şekilde anlatmalarıdır. Onlara göre devireceğiniz tek bir engel veya domino taşı
ile önünüze çıkabilecek engellerden kurtulup hedefinize ulaşmanız mümkündür.
31. Çizginin Dışındakiler – Malcolm Gladwell
Bu kitap başarı ile ilgilidir. Çizginin Dışındakiler ise başarıya ulaşan kişilere
verilmiş isim olarak görülebilir. Çok çalışmak ile akıllıca çalışmak arasında
önemli farklılıklar vardır. Bu önemli farklılıkları anlayabildiğiniz sürece başarılı
insanların arasına adınızı yazdırabilirsiniz. Aksi takdirde kural dışı davranıp
oyunun dışında kalmış olursunuz.
32. İrade – Roy F. Baumeister, John Tierney
Başarıyla bağlantılı iki unsur bulunmaktadır.
Birisi sahip olduğunuz zekâ, diğeri ise kendinizi kontrol edebilmektir.
Roy F. Baumeister ve John Tierney imzalı İrade isimli kitabın verdiği en anlamlı
mesaj budur.
Her ne kadar zekâ ile ilgili net ve kesin çözümler söz konusu olmasa bile
kendinizi kontrol edebilmek için belirgin yöntemlerden yararlanabilirsiniz.
İrade, kişisel gelişim fikirlerinin ve yöntemlerinin çoğu zaman unuttuğu kendini
kontrol edebime yani irade sahibi olabilme unsurunu derinlemesine ele almakta
ve bu konuda size çözümler sunmaktadır.
İradenize sahip çıkmaya hazır mısınız?
33. İş Bitirici – David Allen
Düşünün. Evet düşünün. Siz hep düşünün ama asla harekete geçmeyin. Sizce bir
şey kazanabilir misiniz? Sadece para olarak algılamayın, başarı anlamında da bir
şey kazanabilir misiniz? Bunu da bir düşünün. Ama artık düşünmeye son verin
ve harekete geçin. Kafanızdaki fikirleri uygulamaya koymaya başlayın. Hayata
geçiremediğiniz fikirleri tozlu raflardan kaldırıp tekrar masaya yatırın ve bunları
gerçekleştirmeye çalışın. Zorlanıyor musunuz?
34. İçinizdeki Devi Uyandırın - Antony Robıns
Kitabın temelini oluşturan ve kendimize sormamız gereken sorular;
İnsanların hayat kalitesi arasındaki farkı yaratan nedir? İnsanlar nasıl oluyor da sıfırdan zirveye tırmanabiliyorlar? Hayatın kontrolünü nasıl bir anda kendi elime alabilirim?
Sorulara vereceğimiz yanıtlara göre yapılması gerekenlerin genel özeti;
Hepimizin bir yeteneği, kapısının açılmasını bekleyen bir dehası var. Bu yetenek belki resme veya müziğe yönelik bir yetenektir. Belki de sevdiklerimizle arkadaşlarımızla çok özel şekilde ilişki
kurabilmektir. Belki bir satış dehası, bir onarım dehası, içinizde ya da mesleğinizde
ileriye doğru uzanma dehası olabilir. Ben bizi yaratan Gücün kimseyi kayırmadığı inancını seçmiş bir insanım. Hepimiz farklı yaratılmışızdır ama hepimize hayatımızı dolu dolu
yaşayacak eşit fırsatlar verilmiştir.
Eğer Kendimizde Bazı Değişikler Yapmak İstersek Ne Yapmalıyız?
Standartlarınızı yükseltin: Bir değişiklik yapmayı gerçekten istediğiniz zaman, ilk yapmanız gereken şey, standartlarınızı yükseltmektir.
Bunun anlamı (standart değiştirmenin anlamı) düşüncelerinize, hayallerinize, geleceğinizi yönlendirirken kendinize koyduğunuz standartları değiştirin.
Diğer bir tanımla, kendinizden beklentilerinizi değiştirin ve yükseltin. Gelecekte sizi bekleyen yaşam hakkında kararlar verin Bu kararları verirken sizi engele olabilecek düşünce yapınız varsa artık
kabul etmek istemediğiniz düşüncelerinizle ilgili her şeyi bir liste halinde yazın.
Kabul etmeyeceğim. Tahammül edemeyeceğim düşüncelerimi yazmam gerekir diye yola çıkın.
Geleceğinizde nasıl bir yaşam içinde olmak istediğinizi de yazmayı unutmayın.
İzlemeye karar verdiğiniz yolun hayali ve gerçekleştirilebilir olup olmadığını anlamak için araştırın.
Bunun için, kendi standartlarını yükselten ve sonra o yeni standartlara göre yaşayan, daha azını kabullenmemeye karar veren bir yığın kadın ve erkeğin başlattığı hareketlerin ne gibi sonuçlar getirdiğini araştırın ve hayal olmadığını görün.
Bu gerçekleri görmek için tarih bize bunun listesini sunuyor. Leonorda da Vinci, Abraham Lincoln, Helen Keller, Gandi, Martin Luther King, Rosa Park, Einstein, Cesar, Chevez, Soichira Honda ve Mustafa Kemal Atatürk
Eğer bu insanların yaptığı, başardığı olaylar sizi etkilemezse karar sizin. Hayatı sadece para kazanmak için gören insanların sonuçta mutsuzluğa
mahkûm olduğu ile ilgili olarak tarihte birçok yaşanmış örnekler vardır. Bu kitapta Size sunulmak istenenler;
o İçimizde var olan bir güç vardır. o Bu güç sizin kontrolünüze geçtiği zaman geleceğinizin kontrolü de
size ait olur. o Tek yapılması gereken ve sizden beklenen sonuç, ancak siz onu ele
alma cesaretini gösterirseniz kullanabilirsiniz.
Stratejinizi değiştirin:
Karar verdiniz içinizdeki gücü açığa çıkarıp kullanmak istiyorsunuz. Bunun için size gerekli sonuç elde edebilmek için gerekli olan stratejilerin
en iyisine ihtiyacınız vardır. Her durumda uygulanabilecek stratejilerin en iyisi, kendinize bir rol
modeli bulmaktır. Sizin istediğiniz sonuçları şimdiden elde etmiş birilerini bulup, onlardan
bilgi edinmektir. O kişilerin neler yaptığını, kilit inançlarının neler olduğunu, nasıl
düşündüklerini öğrenin. Bu sizi etkin kıldığı gibi size zamanda kazandıracaktır. Hayatta ne yapacağını pek çok insan bilir, ama bildiğini yapan insanların
sayısı çok azdır. Bilmek yetmez, eyleme geçmeniz gerekir.
Duygusal Hâkimiyet Konusunda Kendinizi Geliştirin
Niçin kilo vermek isteriz? Sağlık için mi? Vücudumuzda daha az yağ olsun diye mi?
Yoksa o kiloları atınca kendinizi nasıl hissedeceğinizi düşünerek, kendinize daha çok enerji ve canlılık kazandırarak başkalarına daha cazip göründüğünüzü hissederek güveninizi ve özsaygınızı göklere yükseltmek için mi?
Sonuç: Yaptığınız her şey, kendimizi nasıl hissedeceğimiz konusunda değişiklik yaratmak içindir.
Fiziksel Hâkimiyet Konusunda Kendinizi Geliştirin.
Nasıl mı? Sigara, alkol, ilaçlar, televizyon karşısında kontrolsüz olarak oturma kavramlarına bir göz atın ve ne - ne kadar sizin kontrolünüzde anlayın.
İnsanlar Arası İlişkilerde Hâkimiyet Konusunda Kendinizi Geliştirin.
Kişiler arası ilişkiler bizim için çok önemli olmalıdır. Kişileri manevi yönlerden kırarak, inciterek ve değersizleştirerek gidilen
yolda kazanılanlar bu kitabın konusu dışındadır. Bu konuda bencil olmamak için,
o Önce neye en çok değer verdiğinizi, Kişilerden beklentilerinizin neler olduğunu,
o Oynayacağınız hayat oyununu hangi kurallara göre oynadığınızı, Bunun diğer oyuncuları nasıl etkilediğini düşünmeniz duygudaşlık kurmanız gerektiğiniz öğreneceksiniz.
Kendimizi geliştirmede, içimizde gücü açığa çıkarıp kullanma aşamalarında kullanabileceğimiz en büyük kaynağımız ve enerjimiz kişiler arası ilişkilerden geçer.
Çünkü ihtiyacınız olan her kaynağın kapısını açan odur.
Finansal Hâkimiyet Konusunda Kendinizi Geliştirin.
Finansal konularda yaşanmış gerçeklerden ortaya çıkan genel bir sonuç vardır.
Ne kadar çok paranız varsa baskıyı o kadar çok hissedersiniz. İşin kilidi yalnız servet peşinde koşmak değildir. Eğer para her şey değildir diyorsanız bu konudaki inanç ve tutumlarınızı
değiştirmeniz gerekir.
Zaman Hâkimiyeti Konusunda Kendinizi Geliştirin.
Size yararlı gözüken şeylere sarılın, onları hemen uygulamaya koyun. Güven düzeyinizi yükselterek eyleme geçme yeteneğinizi arttırın Ölçülebilir sonuçlar elde etmeye çalışınki size örnek olsun. Unutmayın farklı eylemler farklı sonuçlar getirir.
Eğer hayatımızı kendimiz yönetmek istiyorsak, sürekli eylemlerimizin kontrolünü kendi elimize almamız gerekir.
Unutmayın hayatımızı biçimlendiren ara sıra yaptığımız şeyler değil, sürekli yaptığımız şeylerdir.
Verilen Kararların Gücün bağlı olarak Oluşturacağı Sonuçlar Konusunda Kendinizi Geliştirin
Hayatımızda olan her şey – çok sevdiklerimizde çok zorlandıklarımızda dâhil olmak üzere her şey- bir kararla başlamıştır.
Şu anda her gün vermekte olduğunuz kararlar, hem bugün kendinizi nasıl hissettiğinizi hem de daha sonra kim olacağınızı biçimlendirir.
Geçtiğimiz on yıla baktığınızda, belli bir anda vermiş olabileceğiniz kararın, bugünkü durumunuzu kökten değiştirebilecek güçte olduğu noktaları görebiliyor musunuz?
Bugünkü hayatınızı çok daha iyi ya da çok daha kötü yapabilecek karar noktalarını?
Son on yıl içinde acı ve çaresizlik duyguları hissettiniz mi? Size haksızlık edildiği duygularına kapıldığınız, umutsuzluğa düştüğünüz
oldu mu? Siz bu konularda ne gibi kararlar verdiniz? Kendiniz sınırlarınızın ötesinde zorladınız mı? Yoksa vaz mı geçtiniz? Bu kararlar şimdiki hayat biçiminizi (yolunuzu)nasıl biçimlendirdi? İmtiyazlı doğmuş bazı insanlar bulunduğunu siz de ben de biliriz. Genetik avantajları, çevresel avantajları, aile avantajları ya da ilişkilerden
doğan avantajları vardır. Ama bunları nasıl kullanıyorlar? Bunları sıfırdan elde eden insanlar yok mu? Karar gücünü kullanmak, ilişkilerinizi, çalışma ortamınızı, fiziksel sağlamlık
düzeyinizi, gelirinizi ve duygusal durumunuzu değiştirecektir. Mutlu yâda üzgün oluşunuzu, kaygılı yâda heyecanlı oluşunuzu,
koşullarını esiri ya da özgürlüğünüzün şampiyonu oluşunuzu o saptayacaktır.
O bireyin de ailenin de, topluluğun da, dünyamızın da içindeki değişim kaynağıdır.
Şimdi şu anda bir karar verebilirsiniz. Eğer gerçekten karar verirseniz, yapamayacağınız şey yoktur. Demek ki şimdi şu anda içinde bulunduğunuz durumdan memnun
değilseniz, onu değiştirme kararını şimdiden verin. İşinizi sevmiyorsanız değiştirin. Kendinizle ilgili duygulardan memnun değilseniz onları da değiştirin.
SONUÇ Nedir? NİHAİ BAŞARI FORMÜLÜ Var mıdır?
Yanıt evet vardır; Ne istediğinize karar verin. Eyleme geçin. Hangi eylemlerin iyi sonuç verip vermediğini kontrol edin. Elde etmek istediğinize ulaşıncaya kadar, yaklaşımınızı değiştirin. Bir sonuç üretmeye karar vermek, olayları harekete geçirir.
35. Büyük Düşünmenin Büyüsü - Dr. David J. Schwartz
Bu kitabın hedefi kişiye; EMERSON cümlesi “Büyük insanlar dünyayı düşüncelerin yönettiğini görenlerdir.” Sözünün ne anlama geldiğini anlatmak olmuştur.
Özet olarak;
Aklımızı Sadece bilgi depolamak için değil, düşünmek içinde kullanmalıyız. Böylece,
o Nesnelere, insanlara ve kendimize değer katabiliriz. o Önemsiz ayrıntıları aşarak düşünmek ve önemli olana konsantre
(yoğunlaşmak) olabiliriz. o Ortaya çıkan fikirlerden yararlanarak onları geliştirebiliriz. o Yaptığınız her şeyde birinci sınıf olma şansımız olur. o Yaşamımızda canlı ve coşkulu olma şansımız artar. o Diğer insanların desteğini sağlayabiliriz. o Girişimciliğimizi geliştirebiliriz. o Önümüze çıkan her problem ve her engelden bir kazanç
sağlayabiliriz. o Sonuç olarak aklımızı sadece bilgi depolamak için değil, düşünmek
içinde kullanabilirsek, kesin hedefler belirleyerek yaşam ve mücadele enerjimizi katlama şansımız olacaktır
İnanç Gücünü Geliştirmek İçin Ne Yapmalıyız?
Başarıyı düşünün, başarısızlığı düşünmeyin. Kendinize hep düşündüğünüzden daha iyi olduğunuzu anımsatın. Büyük düşünün.
36. Evet, Dedirtme Sanatı - Roger Fısher- William Ury
Kitap, müzakerelerde, toplantılarda, pazarlıklarda nasıl davranılması ve hangi metotlar uygulanması gerektiğini anlatıyor.
Birçok pratik uygulamalar veriyor ve bunların tahlillerini de yapıyor.
Hoşunuza gitsin veya gitmesin sizde bir tartışmacısınız.
Tartışma hayatın bir gerçeğidir.
Tartışma, başkalarından istediklerinizi elde etmenin temel yoludur.
Her gün çeşitli konularda tartışılmasına karşın, bunda başarılı olmak o kadar kolay değildir.
İnsanlar tartışırken iki yol kullanırlar; yumuşak ve sert davranmak.
Yumuşak davranan taraf, kişisel zıtlaşmayı gidermek ister ve bu nedenle anlaşmaya varmak için hemen ödün verir. Dostça bir karar verilmesine çalışır; ne var ki sonunda sömürülür, acı çeker.
Sert davranan ise tartışma ortamını bir irade yarışması olarak görür. Mutlaka kazanmak istediği için sonunda sert bir karşılık bulur.
Tartışmanın üçüncü bir yolu da ne yumuşak ne sert fakat hem yumuşak hem de sert tartışmadır.
Harvard Tartışma Projesi diye anılan çalışma içinde geliştirilen yöntem, pazarlıkların ilkeler üzerinde yapılmasını öngörmektedir.
37. Hızlı Düşünme Ve Cevap Verme Yöntemleri - Ken Kooper
Bu kitap; hızlı düşünüp hazır cevap olabilmek için ve bunun için uyulması gereken bazı hususlar anlatılıyor.
Atlatma, yanlış yöne sevk etme, inandırıcı konuşma, sorular ve türleri, heyecanlandırıcı sözcükler kullanma, bedenin dilini iyi kullanma ve yöntemleri anlatılıyor.
Bu kitapta kendi potansiyellerinizin anahtarını elinde tutmanın anahtarını bulacaksınız.
Ancak bu kitap size sadece siz onun gösterdiği yolda ilerlerseniz yardımcı olacaktır. Eğer kitapta gösterilen alıştırmaları harfi harfine uygularsanız, ayaküstü düşünmeyi kesinlikle öğrenirsiniz.
“Deneyimli insana soru sormak genellikle deneyim kazanmanın ilk adımıdır.”
Kişiler Arası İletişimde Karşımıza Çıkabilecek Bazı Terimler ve Anlamları;
Blarneycilik(yaltaklanma):
Blarneycilik kendi söylediklerine kendinizde inanıyormuş gibi görünme ve konuşma sanatıdır. Bununda ayaküstü düşünmeyle biraz ilişkisi var.
Hazırcevaplık:
Yaşlıca bir adam genç bir bayana mağazaya girerken kapıyı tutmuş.
Genç bayan adamcağıza öfke dolu bakışla şöyle demiş; ”Bu davranışınızın sebebi sadece ve sadece bayan olmam.”
Yaşlı adamın yanıtı ise; “Yanılıyorsunuz bayan bu davranışımın sebebi kibar bir insan olmam.”
Hazır cevaplı olmak demek karşınızdakine anında haddini bildirme sanatı ayaküstü düşünmeyle alakası var.
Atlatma:
Atlatma laf kalabalığı yapıp aslında hiç bir şey söylememe sanatıdır.
Bununda ayaküstü düşünmeyle alakası var.
Yanlış Yöne Sevk etme:
Yanlış yöne sevk etme, bir söz söylerken aslında o sözün anlamının çok dışında bir şeyler anlatma sanatı.
Kişisel gelişim Kitapları Kimin İçindir? Nedeni Nedir?
Bu kitap bir şeyler başarmayı isteyenler içindir.
İnsanlarla kurulan ilişkilerin, kendisini hızla yukarı çıkaracak bir yol olduğundan gizli gizli şüphelenenler için.
İnsanları ne yapıp edip ikna etmenin, aslında hırslı olmaktan çok daha önemli olduğu yolundaki o basit gerçeği anlayan insanlar için.
İşverenleri, müşterileri kendinden üst düzeydekileri, seyircileri ve benzeri kişileri etkileyen şeyin bilginiz değil de bildiklerinizi aktarma şekliniz olduğunu anlayacak kadar zekâsı olan insanlar için.
38. Kendime Engel Olamıyorum - Recep Şükrü Apuhan
Başkalarıyla olan ilişkilerimiz, onları tanımak için olan iştiyakımız, bizim, bizdeki olan kapıları çalmak, aralamak yani kendimizi tanımaya başlamak demektir. İnsanlarla tanışmak için aradaki engelleri kaldıralım. Müdürün de işçisinden öğreneceği çok şey vardır. Duvarlara kapı açmaya çalışırken, kapı duvar olmasın.
Descartesin “Düşünüyorum öyleyse varım” sözüne Arif Nihat Asya: “O yanlış” demiş, “Düşünülüyorum, öyleyse varım”.
Mızrağın ucundaki dikiş iğnesi Elias Hawe dikiş makinesindeki iğne deliğini rüyasında görmüştür. Kendilerini bir amaca adayanlara rüyaları da hizmetkâr olur. Eserlerinin doğum sancıları rüyalarına sıçramamış olanlara, rüyalarında yeni eserler gösterilmez. Artık bana karışma
Her başarısızlık başarıya doğru atılmış ilk adımdır. Yolumuzdaki aksilikler bizler için birer öğretmendir.
Bal, arılara aittir. Arılar, acı çiçekleri, tatlı bal olmaya mecbur kılar.
Eğer içinizde, karşılaştığınız her yeni durumu olumsuzluk, bezginlik olarak karşılayan ikinci bir şahıs varsa, ona “Artık bana karışma” deyip yolunuza devam edin.
Tufan Demek Nuh Demektir.
Fırsatlar hazır bulunanlar içindir. Fransız Milli Kahramanı Napolyon için Fransız ihtilali bir fırsattı. O, bu fırsat için her yönüyle hazırdı. Bir Çin atasözü şöyle der: “Rotası olmayan geminin yelkenlerini
dolduracak rüzgâr yoktur”. Goethe, kendisine engel olmayan insanlar için de en güzel örnektir. Yeteneklerini sonuna kadar zorlayan bu insan, sanatta, bilimde, siyasette
ve daha birçok dalda güzel eserler vermeye çalışmıştır. Bizler de yeteneklerimizi bilip, hedeflerimizi saptayarak ve imkânlarımızı
kullanarak yapacağımız işi hakkıyla yapmalıyız.
Gerçekten İstiyor muyuz? Yoksa Olmasa da olur mu?
Hayal etmek, gerçekle ilişkisini kaybetmediği sürece işe yarar. Düşündüğümüz bir işi yapmak istiyorsak, ona büyük bir aşkla inanmalıyız. “Ne yapalım, olmasa da olur” anlayışı, inanmamış gönüllerin lafıdır.
Kış, Kendisini Naza Çeken Bahardır.
Her kavuşma ayrılıkla başlar. Meşakkatin sonunda sevinç vardır.
Hiçbir zaman korkmayalım ve ümidimizi kaybetmeyelim. Dağına Göre Kar... Eğer bir şeyi istiyorsak, onun getireceği bütün sıkıntılara razıyız demektir
ve gücümüzün dışında bir yük de omuzlarımıza yüklenmez.
Bağımsızlığı, İdeallerine Esir Olmakta Bulanlar
Hayatlarını sadece hedeflerine kilitlemiş, ideallerinden ödün vermeyen insanlar, başarıya ulaşabilirler.
Sultan Murad Hanın oğullarına vasiyeti iki kelimelik: o “Attan inmeyesiniz” lafıdır.
Peşinden milyonları sürükleyen büyük düşünür Said Nursi, servet olarak geriye bir cep saati bırakmıştır.
Evet! İdeallerinin esaretinde yaşamayı bilenler ideallerindeki hürriyeti bulmuşlardır.
Ayıdan Dost Olmaz...
Dostlarınızı kendi cinsinizden ve akıllı olanlardan seçin. Ahmak dostların bize kaybettirdiği zaman az değildir. Ahmak dostu olanın, ayrıca düşmana ihtiyacı yoktur. Olumlu Programlar Yüklenin Yapacağınız işlerden galip ayrılmayı istiyorsanız, kendinizi galibiyet için
programlayın. Başarıya programlanmış her insan başarıyı yakalayacaktır.
Siyasetimiz Güzel Olsun
Her zaman peşin hükümlü olmaktan kaçınmalıyız. Bunun hem bize zararı hem de başkalarıyla olan ilişkilerimize zararı olur.
Karşılaştığımız bir kişiye hoşlanmadığımız bir hareketine karşılık peşin hükümlü davranmamız belki de sonradan kazanacağımız bir dostluğu önceden baltalamak olur.
Bazen de halledebileceğimiz bir işin ilk denemesi başarısız olunca onun hakkında peşin hükümlü davranıp o yeteneğimizin körelmesine neden olabiliyoruz.
Sizin Kaybettiğinizi Sizin Gibi Aramazlar.
Kazanırken çevremizde bulunan dostların çoğu biz kaybederken çevremizden kaybolurlar.
İşimizin başkası tarafından iyi bir şekilde yapılmasını beklemek saflıktır. Önemli olan kaybetmemek olmalıdır. Kaybettiğini da tek başına arayacak gücü kendinde bulabilmektir.
Hiç Bilenlerle Bilmeyenler Bir Olur Mu?
Başladığımız bir işi, bilgili bir şekilde yaparsak bitirebiliriz. Bilgisizce körü körüne yapılan bir işten hayır beklenmez. Burada bize düşen en önemli şey kitap okuyup, bilgi dağarcığımızı
genişletmemizdir.
Çizmeden Yukarı Çıkılırsa Ne Olur...
Başkalarına karşı tavırlarımızda her zaman ölçülü davranmalıyız. Nerede başlanıp, nerede durulacağını bilmek bir fazilet işidir. Ya kendimizi kontrol altına alacağız, ya da şahsımızın kontrol altına
alınmasına izin vereceğiz. Sizce hangisi daha onurlu?
Hesabınızı İyi Bilmelisiniz.
Hesabını bilen, dengeli yaşamayı da bilir bu nedenle Gelir ve giderimiz dengeli olmalıdır.
Ya gelirimiz kadar harcayacağız, ya da harcadığımız kadar gelir elde etmek için çalışacağız.
Bu dengeyi kuramayan insanların çoğunlukta olduğu bir ülkenin durumunu düşünebiliyor musunuz?
Haklarımızı Savunacağız
Yaşantımızda birçok problemle ya da iş hayatımızda birçok rakiple karşılaşabiliriz.
Kendi kuvvetlerimizi kullanırken karşı kuvvetleri de lehimize çevirebilmek için uzlaşma yoluna gitmeliyiz.
Tedbir bir uzlaşma metodu dur, bir zafiyet değildir. Uzlaşma teslim olma anlamına da gelmez. Aslında uzlaşma tam anlamıyla kendimizi savunmadır. Ve bunu yapmak
bizim hakkımızdır.
İlkeli Olmak Büyük Bir Plan Yapmaktır
İlkelerini tespit eden, onlarla yaşamasını bilen, ilkeleri ile bütünleşen insanlar yaşadıkları çevreyi de kendi renkleri ile renklendirirler.
İlke sahibi insanlar doğrudan hiçbir zaman ayrılmamalılar. Başkalarına saldırmak ilke sahibi insanların yapacağı bir iş değildir. İlke sahibi olmak büyük bir plan yapmak ve bu plana ısrarla uymaktır.
Kendimizle Hesaplaşmanın Filmi: İç Dilimiz.
İç dilimiz ne kadar güzelse, dış görünüşümüz de o kadar iyi olur. Jest ve mimiklerimiz, bakışlarımız, yürüyüşümüz, davranışlarımız hep iç dilimizi yansıtır. Hayattan ne istediğimizi hep iç dilimiz karar verir.
Kapasiteniz, Ulaşmak İstediğiniz Hedeftir
Kapasitemiz nedir? Ulaşmak istediğimiz hedef “kapasitemizdir. Belirlediğimiz hedefe ulaşmayı ne kadar şiddetle istiyorsak kapasitemizin sınırları da o kadar geniş olur.
Güçlü inanç basit bir netice elde etmez.
Yaptığımız işlerde ne kadar inançlı olduğumuzu ortaya koyan gösterge neticelerdir. Güçlü bir inanç, basit bir netice ile son bulmaz. Herkes inandığı gibi yaşamalıdır. Bu örnek bir yaşam biçimidir.
Kökünden Sökülmeyen Her Bitki Yeniden Yeşerir.
Hemen hemen her insanın kötü bir alışkanlığı vardır. Kötü alışkanlıklarımızdan kurtulmak istiyorsak onu tamamen içimizden söküp atmalıyız. Geçici çözümler hiç bir zaman sonuç vermez.
Bir Sıkıntı Kaynağı: Mutlu Olmayı Bekleyen İnsan
Gerçek mutluluk, insanın kendi üzerine düşen görevleri eksiksiz yerine getirmesiyle olur. İnançları doğrultusunda yaşayan her insan kendisini rahat ve huzurlu hissedebilir. Böyle yapmadığı halde kendisini mutlu hissedenler vurdumduymaz insanlardır.
Eleştirilmek İsteyenler, Başarmak İsteyenlerdir.
Kişiler kendi eserlerinde yanlış bulmak istemezler. Böyle bir durumda başkası tarafından eleştirilmek isteyen, başarıya ilk adımı atmış demektir. Bundan da önemlisi kişinin kendisini eleştirebilmesidir. Eleştiri istemeyenin en büyük engeli kendisidir.
Gözlem Yapmak Teknik Bir Mecburiyettir.
Bir konuda başarılı olmak istiyorsak, yapacağımız en iyi şey, o konuda başarılı olmuş insanları gözlemlemektir. Bu gözlemleme metodu kendimizdeki doğruyu, yanlışı bulmamızı da sağlayacaktır.
Zamanınıza Karşı Kıskanç Olun.
“Hayata yeniden başlasaydım saniyelerin nabzını tutardım” diyor Dostoyevski... Yahya İbn-i Hubeyse’de “Korunması için gayret göstermen
gereken en değerli varlığın zamandır. Fakat görüyorum ki en kolay kaybettiğin şey de odur” diyor zaman için. Zamanımızı herkes parça parça götürebilir ama hiç kimse geri veremez. Onun için zamana karşı kıskanç olmalıyız.
İki Hayatın Ortasındaki Değişim Nasıl Olur?
Madem ölüm var zamanımız kısıtlı demektir. Ölüm gelmeden hayatı iyi kullanmalıyız. Ölümden sonraki hayatımızın iyi kullanmalıyız. Ölümden sonraki hayatımızın iyi olmasını istiyorsak ölümden öncesini iyi kullanmalı, insan olmamızın hakkını vermeliyiz.
Düşüncenin Yeniden Yapılandırılması
Bir adama kırk gün deli derseniz deli olur. Edison da sınıfında geri zekâlı diye bilinirdi. Ama annesinin onu samimiyetle savunması Edison’u yüzyılın en büyük mucidi yaptı.
Hayallerinizde engeller olmasın. Bazen “Korktuğum başıma geldi” deriz. Aslında başımıza gelen belanın tüm iç şartlarını biz hazırlamış ve belayı
mıknatıs gibi çekmişizdir. Çoğu insan bazı işlerde kendisinin kabiliyetsiz olduğunu düşünür. Aslında
o, bizim zihnimizde bulunan olumsuz resmimizdir. Bu olumsuz resmi ortadan kaldırıp yeni olumlu resmimizi koymamız gerekir. Doğrusu da budur.
Her şeyi mümkün gören, her mümkünü gerçekleştirebileceğini inanan insan o mümkünü fetheder. Odasındaki Osmanlı Devleti haritasını “ufkumu daraltıyor” diyerek kaldıran ve yerine dünya haritasını asan düşünce ve eylem adamının sınırlarını tespit etmek çok güçtür.
Problemlerin Pişirildiği Ocak
Zihninizi geliştirmeyi istiyorsanız, sabırlı davranmalısınız.
Onu dinlendirmeyi bilmelisiniz.
Bilinçaltınızın düşünme ve bulma gücünün, bilincinizin dinlendiği sıralarda çalışmaya devam etmesi, zihnin dinlendirilmesi kavramını yeni bir açıdan görmenize yol açacaktır.
Bulma, Kendi Kendinize Özel Bir Yolda İlerlemenizdedir.
Aklımıza gelen çoğu fikir, bilinçaltımız sayesinde hiç beklemediğimiz bir anda gelir.
Mozart, Hyden, James Watt, Walter Scott gibi birçok insan eserlerini onlarla uğraşmadıkları anda meydana getirmiştir.
Kendini gevşetmek, dinlendirmek elzemdir.
Uyurken vücudun bütün enerjisinin dörtte biri beyne gider.
Belki de bu, yeni düşüncelerin doğmasını sağlamaktadır.
İnsanların Aktığı Meydan
İnsanlarla olan iletişimde ne kadar başarılıysak, kendi kendimizi yönetimimizde de o kadar başarılıyız demektir.
İletişime hâkim olduğumuzda başkalarının olumsuz müdahalelerini en aza indiririz.
İletişimde alacağımız mesafeler ne olacağımızı bize gösterecektir.
Sözlü iletişimde, ses tonunuz, konuşma tarzınız, kelimeler üzerindeki vurgulamalarınız, iletişim yönünüzü etkiler.
Bazıları fıkra anlatır, insanları ağlatabilirler.
Sözlü iletişimde hataların bedeli bazen o kadar ağır olur.
Birisi bir şirkette genel müdür olan kardeşini ziyarete gitmiş. Bir odada beraber oturup sohbet ederlerken kendisine doğru gelen tüm ziyaretçilere kardeşini göstererek “Genel müdür o” diyormuş.
Bunun sebebi kendisinin kardeşinden daha şık giyinmesiymiş. Evet, iletişimde imaj da bazen çok şey anlatır.
İletişimde gözlerin de önemi büyüktür.
Bazen gözler çok şeyler anlatabilir.
Farkların Önünde Duraklamak
John Powys, “Anlaşılma arzusu sevilme arzusu kadar şiddetlidir” der.
Her şeyden önemlisi ilişkilerde samimi olmaktır.
Samimiyet, davranışlarımıza istikrar kazandırdığı gibi, bizi beklenmeyen tepkiler gösteren çekinilecek bir insan olmaktan da korur.
Sizi Kim Yönetiyor?
Kendi dışınızdaki herkesi ve her şeyi kontrol edebilmeniz önce kendi kendinizi yönetiyor olmanızla mümkündür.
Korku içinde kaçan insan güçsüzdür.
Kovalayan insan ise, koştukça güçlenir ve kaçanı mutlaka yakalar.
Kendi kendini yönetmeyen insan “kaçan insan” gibidir.
Kendi kendini yöneten insan “kovalayan insan” gibidir. Kararlı ve sakindir.
İçinizdeki Aslandan Haberiniz Var Mı? Herkesin İçinde Bir Arslan Vardır.
Önemli olan ona emirler yağdırabilmektir.
Emir vermek için güçlü, emri uygulamak içinde disiplinli olunmalıdır.
İçimizdeki aslanı, aslan gibi yönetmeye başladığımız zaman çok şey değişmeye başlayacaktır.
Gümüş Mangalın Maşasını Soranlara Aldırmayın. Her insan tenkide maruz kalabilir.
Önemli olan tenkitler karşısında sakin olabilmektir. Dikkatli bir ayıklama ile işe yarar olanları alıp, diğerlerini bir köşeye süpürelim. Böyle davranırsak tenkitler suratımızda patladığında afallamayız.
Son Peygamber Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle diyor: “Çok övgü dinlemekten sakının. Zira çok övgü boğazlamaktır”.
Övgülerin tesiri altında alınan kararlar sağlıklı olmaz.
Yaptığımız işler karşılığında bize övgüler yağdırılıyorsa daha yapacak çok şey olduğunu düşünüp sakin olalım. Ve bize yardımcı olanları da unutmayalım.
İnsanın Gücü
İnsanın gücü olgunluğundadır.
İnsan olgunluk noktasına akan kuvvetlerinin önünü kesmezse, kâinat gibi olacaktır:
Güçlü, düzenli, güzel.
Kâinatın en “özenli” yaratığı insandır.
Kâinat insanın emrine verilmiştir.
Sonuç: Kime Gidiyorsanız Onunla Gidiyorsunuz
39. Başarı Yolunda 70 Altın Kural - Recep Ş. Apuhan
Tırmandığınız kaya ile kertenkele kadar bütünleşmelisiniz.
Hedef, titremeyen bir el ister.
Engellere, ne kadar ısrarlı olduğunuzu, ancak ne kadar fedakârlık yaptığınızı göstererek anlatabilirsiniz.
Fedakârlık, hedefinizle bulunduğunuz nokta arasındaki mesafede yolunuza çıkacak her engele bedelini ödemektir.
o Sizden uykusuz geceler mi istiyor? Vereceksiniz.
Bilgiyi, kaynağına bakarak küçümsemeyin.
Size koltuk değnekleri verebilirler ama yürüyecek olan yine sizsiniz.
Kar, dağına göre yatar.
“ Bütün umudum kendimde. ” diyebiliyorsanız.
İnsana insan olduğu için değer verin.
İşinizi en mükemmel şeklide yapın.
Gerçek sakatlık, gaye yokluğu, sorumsuzluk ve uyuşukluktur.
Hiç kimsenin gücü mükemmel bir işi görmemezliğe gelmeye yetmez.
Marka ne kadar değer verilen bir markaysa, parçalardaki hatalar da o kadar çok göze batar, o kadar vazgeçirici olur.
İki insan olmayın.
Güçlükleri göze alamayanların kolaylıklarla karşılaşması mümkün değildir.
Doğrudur, her arayan bulamaz. Ama aramadan bulan hiç olmamıştır.
Yumruğunuz demirleştikçe, eldiveninizin ipeği kalınlaşmalıdır.
Her saniyeniz gayenize kilitlenmelidir.
Bütün bütün elde edilemeyen, bütün bütün terk edilemez.
Kendi dilinizi konuşan insanlardan ayrılmayınız.
İçinde bulunacağınız toplumu, dilinizi konuşan toplumlardan seçiniz. Yâda her sürprize hazır olunuz.
Topluluğun eritme gücü vardır.
Topluluk ( Toplum / Kitle ) insana kolayca kendi rengini verebilir.
İnsan iyi ve kötü alışkanlıkların çoğunu topluluk içinde kazanır.
Öyleyse dostlarınızı, içinde yer alacağınız topluluğu seçmek büyük ölçüde hayatınızı seçmek manasına gelir.
Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.
Affedici olun.
Sözünüzün eri olun.
Sabır, zamanı lehimize çevirme sanatıdır.
Eğitilmemiş her kuvvet zayıflığa dönüşür.
Sabır bir bekleme dönemi olmadığı için, sabırlı insan bir yandan neticelere katlanırken bir yandan da yeni girişimlerini sürdürür.
Kararlı olmanız hedefi yıldırır.
Kendinizi hedefe kilitleyeceksiniz ve o kilidi açması muhtemel bütün anahtarları ortadan kaybedeceksiniz. Kararlılık işte buna denir.
Korkunuz, korktuğunuza güç verir.
Korkaklık iyi hazırlanamamanın ürünüdür.
Kuvvetlerinizi iyi komuta ediniz.
Komuta gücü, kuvvetleri oranında iyi bir komutan olabilen herkes, büyük zaferler kazanır. Kötü komutan mevcut kuvvetlerini de elden çıkarır.
Samimi pişmanlık, gelecekteki hataları da önler.
Danışma, mesele üzerindeki aydınlığın arttırılmasıdır.
Başkalarının gayretlerini, bilgilerini, tecrübelerini, fikirlerini kendi gayret, bilgi, tecrübe ve fikirlerimize katma faaliyeti olan danışma, yakın dostlarımızdan biri olarak yanımızdan hiç ayrılmamalıdır.
Anahtar aramak yerine, anahtar olabilmelisiniz.
Kendinizi ifade etmekten kaçınmayın.
Tribündeki seyircilerden futbol tarihine geçmiş kimse yoktur.
Zamanında yapılmayan iş, yapılmamış iştir.
Küçük ikazların, büyük değeri vardır.
İnsana yaklaşmak önemlidir.
Onları tanıma sanatını öğreniniz. Güçlerini nereden alıyorlar? Bunu anlayınız. İnsanı doğru değerlendirmenin bir yolu da, görüşmenin doğru zaman ve zeminde yapılmasıdır. Her insan bir limandır, usta kaptan bekler.
Toplumu şekillendirenler, önderlik yapanlar, güç elde edenler eylem adamlarıdırlar.
İnsanlara anlayış derecelerine göre hitap ediniz.
Başarı herkese kaldırabileceği ağırlığı kaldırtmaktır.
Doğal olunuz.
Kibir emeği kirletir.
Küsmeyeceksiniz.
İstisnalara karşı istisna hareket etmelisiniz.
Her zaman daha iyisini yapmaya çalışınız.
Unutmak, ilmin afetidir.
Merhamet edin, fakat merhamet beklemeyin.
Bana bin söz edeceğine bir şekil göster. Bir şekil bin sözden daha iyidir.
40. Dolu Dolu Yaşamak - Prof Dr. Özcan Köknel
YAŞAMIN ANLAMI Nedir?
Sözlük karşılığı yaşamak hayatta olmak, varlığını sürdürmek, oturmak, eğlenmek, geçinmek, belirli bir durumda ve konumda olmak, ve bunu sürdürmek, hoş vakit geçirmek, keyif sürmek, keyifli ve mutlu olmak anlamlarını içerir.
Yaşamanın sözlük karşılıklarının dizilişi bile, keyifli ve mutlu olmak anlamına son sırada yer vererek, bu kavramın oluşmasında ötekilerin gerekli olduğunu belirtmeye çalışmış.
Bu kitapta, insanların keyifli ve mutlu yaşamayı ‘dolu dolu yaşamak’ olarak da dile getirdikleri belirtilmektedir.
Dolu Dolu Yaşadım Diyebilmek için Ne gerekir?
* ‘Mutluluğun Hayata Bakış Açısında Olduğunu Hatırlamaktır.
İnsan ve insanın içinde yaşadığı doğal, toplumsal ortamın koşulları birdenbire değişmediğine göre, değişiklik insanın bunlara bakışında bunları yorumlayışında olmuştur. Yaşam, bir anlamda mutluluğu arayış olduğuna göre, bakış açısı çok önemlidir.
Mutluluk, insanın yaşadığı andan haz duyması, geçişte haz duyduğu bir yaşantıyı anımsaması ya da gelecekte haz duyacağı bir yaşantıyı ümit etmesidir. Mutluluk ‘iyi yaşamaklarla doğru orantılıdır.
İyi olma, iyi yaşama durumuna kavuşmak kimine göre bireysel, kimine göre dinsel, kimine göre toplumsal yaşayışla, olur. Kimi alabildiğine özgürlüğü, kimi ilke ve kurallara sıkı sıkıya bağlılığı iyi olma ve yaşamanın tek çıkar yolu olarak kabul eder.
Doğrunun, güzelin, iyinin aranması, elde edilmesi de insanda mutluluk yaratır.
* ‘An’ı Yaşamak Gerek
Yaşanılan an geri gelmeyecek; bu günler hiç ama hiç geri gelmeyecek; yaşam akıp gidiyor. Bu nedenle yaşadığı ana, zamana sıkı sıkıya sarılmak gerek. Bir bütün olarak...
*Yaşamı Sevmek Gerek
Bütün hazların temelinde yaşama sevinci yeter. İnsanlar yaşamdan zevk almak için, insanlara, nesnelere ilgi ve sevgi göstermeli, ufak ufak sevgi köprücükleri kurmalıdır. Bu köprücükler insanları dünyaya bağlayan büyük yaşama sevincini oluştururlar.
DUYA DUYA YAŞAMAK Gerekir.
*Önce Ses Vardı
İnsanın yaratılışından itibaren en soyut, en özlü anlatımı olan ses ve müzik, işlevlerinin çok ötesinde bir anlam yoğunluğu ve etki gücü taşır.
Dinsel törenlerle başlayan müzik, kötü ruh ve cinlerden korunmada bazen bir ara unsur bazen sığınak noktası olmuştur.
Şamanizm’deki Şaman’ların söylediği şeylerden, Bursa’lı Süleyman Çelebi’nin Mevlid’ine kadar müzik ve ritmik sözler insanlara yaşama hissi vermiştir.
‘Daha dün annemizin kollarında yaşarken...’ diye söylediğimiz, söylendiği zaman çocukların hoşuna giden, onları birleştirip bütünleştiren, coşturan bu şarkı basit ama güzel bir örnektir.
‘Toplum Güven Üstüne Kurulmuştur’.
Kendisine güvenen kişi, karşılaştığı engelleri kolayca aşabilir, sorunlara gerçekçi çözümler bulabilir, sağlıklı ilişkiler kurabilir.
South’un dediği gibi ‘Toplum güven üstüne kurulmuştur’.
Kendine güven duymanın neticesinde muvaffakiyetler olunca kişi toplumda saygınlık gereksinimini de bedensel ya da zihinsel gücüyle doyurmaya çalışır.
*Çağdaş Aşk Kavramı Nedir?
Çağımızda artık ölümsüz aşk öykülerinde olduğu gibi kavuşamamanın getirdiği trajik sonlu hikayeler yok.
Aşka iki özgür insanın düşünsel, duygusal, Bedensel bütünleşmesi olarak bakan görüş çağımızda git gide egemen olmaktadır.
İnsan ne kadar özgürleşmişse o kadar sınırsız, çıkarsız bir sevgiyle sevebilir; böylesi bir aşk ise insanı yüceltir, dünyayı güzelleştirir.
*Uğrunda Devrimler Yapılan Değer Nedir?
1789 Fransız Devrimi insanların eşit, kardeş ve özgür olduklarını kabul etmiş ve bunları doğal özgürlük olarak nitelemiştir; artık çağımızda özgürlük anlamlı ve dolu dolu yaşamın temel şartıdır:
*Özgürlüğün Toplumsal Sınırları Nedir?
Ailenin genel tutumu, anne babanın ayrı ayrı tutumları; Çocuğun ve gencin kız ya da erkek oluşu; eğitim biçimi, gelenek, görenek, töre, dil, din, kamu düzen, egemen ideoloji gibi temel toplumsal yapılar göreli olarak önce çocuğun, gencin, daha sonra erişkin insanın davranışlarını, tutumların, eylemlerini etkiler.
Çocuklara ve gençlere, jean-Jacques Rousseau’nun ‘Emile’ adlı kitabında yazdığı gibi alabildiğine özgür ve özerk davranma olanağı tanınmak da insanın toplumsallaşmasını başkalarıyla bağlantı kurmasını engelleyebilir.
*Evlilik: Özgürlükten Gönüllü Özveri Demektir?
Kişisel özgürlüklerin beraberlik adına gönüllü olarak kısıtlandığı, ama mutluluğun temel kaynaklarından biri olan toplumsal kurum, aile ve evlilik yaşamıdır. Ailesiyle birlikte, eşiyle evinde mutlu olan insan yaşamın en önemli ve temel haz, mutluluk kaynağını ele geçirmiş demektir.
Evlililikten önceleri ‘Ben’ ve ‘Sen’ yerine, evlilikte ‘Biz’ yaşantısı ortaya çıkar. Biz yaşantısı gücünü eşlerin kişiliğinden alan grup olgusudur.
TANRIYA BAŞKALDIRANLAR YA DA SIĞINANLAR Ne Düşünür?
Bu bölümde yazar dinle alakalı konuları hatalı ve sübjektif yansıtmıştır.
İnsanın Tanrının buyruğuna, düzenine dengesine karşı çıkarak mutluluk arayışı (!) Adem ile Havva’nın öyküsüyle başlar.
Şans Oyunları ve Paraya Düşkünlük Ne Getirir? Ne Götürür?
Şans oyunları ‘Ya kazanırsam’ düşüncesinin verdiği umutlarla günlük yaşadığımız kederleri, kaygıları unutma ve hayal dünyasında gezintiye çıkarmak için bir kaçış yoludur.
Para, insanların temel ihtiyaçlarını karşılamanın yanında insanların eksik yönlerini kapatma bahanesidir.
Küçüklüğünde ezilmiş bir insan erişkinliğinde bunu para kazanma da hırs göstererek kapatmaya çalışır, ve her zaman her daha fazla, fazla, fazla...
2000’li YILLARA DOĞRU Bizi Bekleyen Yeni Bir Dünya Düzenine Doğru
Yeni bir uluslarüstü hukuk doğacak ‘insan hakları’ yeni anlayışının egemen olduğu bir düzene doğru geçilmeye başlanacaktır.
2000’li yılların ilk 20 yılından sonra insanların ilgi, sevgi, güven özgürlük, özerklik, saygınlık, yaratma, üretme, kendini gerçekleştirme arayışları; etkilerin tepkilerin oluşturduğu birleşme bütünleşme içinde, bireysel ve toplumsal sınırları belirgin yeni amaçlar, beklentiler, değerler, duygular, düşünceler ilkeler, kurallar oluşturacağını öngörüyoruz.
Aile ve toplumdaki olumsuz gelişmeler nedeniyle 2000’li yılların ilk on beş yirmi yılında günümüz gençleri ve bunların yarattığı sorunların artıp yayılacağı, ancak zaman içinde aile ve toplumda bunlara çözüm getirecek yolların, yöntemlerin bulunacağı söylenebilir.
Gelecekte sayılan, sayılamayan birçok nedenle bağlı olarak çocuğun ve gencin aile ve toplumla ilişkilerinde köklü değişmeler olacak.
Ortak yaşayan ailelerin dışında kalanlar ailelerle toplumun ortak amaçlarını ve ilkelerini çocuğa ve gence aktarmada zorluk çekeceklerdir.
41. Güzel Ve Etkili Konuşma Sanatı - Emin Özdemir
KONUŞMA GÜÇLÜĞÜ ÇEKİYOR MUYUZ?
Varlığımızı kanıtlamada, dış dünya ile bağlantımızı kurmada konuşmanın bize sunduğu olanaklardan yararlanırız. Acaba bu olanakları gerektiği gibi kullanabiliyor muyuz? Nasıl konuşuyoruz? Konuşma güçlüğü çekiyor muyuz?
Konuşma güçlüğü çekip çekmediğimizi, düşünce ve duygularımızı rahatça anlatıp anlatamadığımızı, karşımızdakilerle doğal bir iletişim kurup kuramadığımızı anlayabiliriz. Konuşurken hangi türden yanlışlıklar yapıyoruz? Söylemek istediklerimizi tam verebiliyor muyuz?
Konuşma sırasında yaptığımız yanlışların ayrımına varamayız. Bunları ancak karşımızdakiler, bizleri dinleyenler bilebilir. Belki amacımızı tam karşılayacak uygun sözcükleri seçemiyor, aşınmış kullanımdan düşmüş sözcükler seçiyoruz. Belki el, kol, yüz hareketlerimizi bedensel davranışlarımızı konuşmanın akışına uyduramıyoruz.
Hiç birimizin konuşması tıpatıp birbirine benzemez. Çünkü düşünsel ve dilsel yetkinleşmemiz tam bir özdeşlik göstermez. Bunda yetiştiğimiz, içinde bulunduğumuz toplumsal ortamın da payı büyüktür.
42. Dost Kazanma Ve İnsanların Gönlünü Fethetme Sanatı Yrd. Doç.Dr. Fatih Bayraktar
Çoğu defa hayatta kendimizi yalnız, yapayalnız hissederiz. Birçoğumuz, çok sıkıldığımız anlarda bile, bir dostumuza telefon açıp da "ocağa çayı koy, birazdan ailecek size geliyoruz" deme rahatlığına sahip değiliz.
Veya arkadaşımıza "bu akşam yemeğe bize davetlisiniz" diyemeyiz. Hele hele "yarın akşam yemeğe size geliyoruz" demeği aklımızın ucundan bile geçirmeyiz. Hayatta karşılaştığımız ferdi", sosyal, meslek" hattâ ailevi" problemlerimizi, canımızı sıkan bir yığın olayı, çok içten bir şekilde anlatacak ve bizi çok samimi" bir şekilde dinleyecek, dertlerimizi paylaşacak dostlar arar durur da, fakat bir türlü bulamayız.
Halbuki büyük kentlerde yaşamaktayız ve belli bir sosyal statüye sahibiz. Etrafımızda görünüşte bir çok meslektaşımız, arkadaşımız, dostumuz ve bir yığın yakınımız, akrabamız var. Ama onlarla münasebetlerimiz hep, bir resmiyet içinde geçer ve daima aramızda geniş bir mesafe bulunur.
Zaman zaman candan bir arkadaşımızın, bir aile dostumuzun veya her an yanına gidip her şeyimizi anlatabileceğimiz hürmete lâyık bir büyüğümüzün olmadığını acı acı fark ederiz.
Bütün bunların sebebi nedir? 21. yüzyıla girerken bir çok problemine çözüm üreten insan, acaba niçin bu hayat" önemi hâiz konuda cidd" bir mesafe kat edememiştir? Bizi birbirimize karşı bu kadar resmi", soğuk ve mesafeli yapan sebepler nelerdir?
Aslında bütün bu soruların cevapları, bizim insanlarla münasebetlerimizde, söz ve davranışlarımızda gizlidir. Yani insanları hayatta bu kadar yalnız hâle getiren yine kendileridir. Eğer insanlar, hayatta öğrendikleri bir çok konu için ayırdıkları zamanın belki yüzde birini, bu soruların cevaplarını bulmak için harcasalar, bunun karşılığını hayatları boyunca fazlasıyla görürler ve çok büyük ve önemli bir problemi çözmüş olurlar.
İnsan" münasebetlerde, insanları birbirlerine yaklaştıran, onları çok samimi" dost, vefakâr bir arkadaş, candan bir yoldaş hâline getiren birtakım altın kaideler vardır. İşte biz bu yazımızda bu kaideler üzerinde durmak istiyoruz.
Birinci Kural:
Arkadaşlarınızı, dostlarınızı, yakınlarınızı, hattâ hiç kimseyi tenkit etmeyiniz.
İkinci Kural:
İnsanları takdir ediniz, onlara önemli bir kişi olduklarını hissettiriniz, onlara yalana kaçmadan iltifatta bulununuz.
Üçüncü Kural:
İnsanlara karşı gülümseyiniz. Yüzünüzü ekşitmeyiniz.
Dördüncü Kural:
İnsanlara karşı cömert olunuz. Küçük menfaatlere tenezzül etmeyiniz.
Beşinci Kural:
İnsanlardan selâmı esirgemeyiniz.
Altıncı Kural:
İnsanlara karşı açık ve doğru sözlü olunuz, fakat bu sizin her doğruyu, hem de katı ve kırıcı bir üslûpla söylemenizi gerektirmez
43. On Günde Kusursuz Bellek - Dr. Joyce Brothers, Edward P.F.Eagon.
Gerekeni, gerektiği anda ve yerde hatırlamanız için, belleğin (hafızanın) sihirli gücü olarak tanımlanır.
Hiç kimse unutkan biri olmak istemez. Çoğu kez ‘Dilimin ucunda’ deyimini kullanmak durumunda kalmışsınızdır. Her zaman, hatta şu anda bile, bellek aksamalarınızı giderebilirsiniz.
Dilerseniz hatırlama gücünüzü on gün içinde on katına çıkartabilirsiniz. Aslında bu yetenek herkeste mevcuttur. Bu eşsiz yeteneğin tam kapasiteyle işletilmesi, onu kullanmayı istemeye bağılıdır ve ‘istemek’ yeterlidir. Her alanda veriminizi artırmak ve aklınızdan geçirdiğiniz en olmayacak umutları bile aşacak hedeflere erişmek sizin elinizde.
Sıradan bir insan, belleğinin sadece % 10’unu kullanabilir. Bununla birlikte içimizde zihinsel gücümüzden % 100 yararlanmamızı sağlayacak bir yetenek uyumaktadır.
Hafıza, hiç ara vermeden, sürekli çalışan zihinsel bir mekanizmadır.
*Verimli bir hafıza yoksa, çok şey yapılmadan kalır.
*Verimli bir hafıza yoksa, birçok önemli hedefe ulaşılamaz.
*Verimli bir hafıza yoksa, hayatın değerli diye sunduğu şeylerin büyük kısmı yitirilir.
Her şeyden önce bellememiz gereken bir gerçek: Kötü Bellek Yoktur! İyi ve kötü diye bilinen belleklerin tek farkı, hatırlama teknikleridir. Bu kitapta da anlatılan hatırlama tekniklerinden başka bir şey değildir.
Belleği yaşanmış, işitilmiş ve okunmuş olan her şeyi sayısı hesapsız çekmecesi bulunan dev bir dolaba benzetebiliriz. Kullanacağımız bilginin çekmecesini açar, yardımcı bilgilerle destekleyebiliriz. Bir şey zihinde ilgi alanına göre kalır veya kalmaz. Mesela, dün veya herhangi bir zamanda sokağa çıkmışsınızdır.
Yolda tanıdık bir kimseye rastladınız mı?
Rastladıysanız, bu tanıdığınız nasıl giyinmişti?
Yolda bir kimseyle konuştunuz mu?
Ne üzerine konuştunuz?
Herhangi bir mağazanın önünden geçtiniz mi?
Vitrinine neler konmuştu?
Vereceğiniz cevapları iyice düşünün ve her ayrıntıyı hatırlamaya çalışın. Beyninizin ilginç bir işleme tarzı açığa çıkacaktır. Beyninizde kalan ilgi alanınıza giren olaylar olduğunu göreceksiniz
44. Etkili Sunuş - Christian E. BINGAMAN
İletişimin öğelerinden konuşma, ses hacmi, ses perdesi, stil, tonlama, telaffuz, hız, beden dili vb. konular inceleniyor. Ayrıca sunuşun planlanması, konuşmacının hedefleri, dinleyicinin rolü, sunuş ortamı, sunuşun 9 tane aşaması ve dinleyicileri sunuşa katmak ile ilgili konular ele alınıyor.
İLETİŞİMİN ÖĞELERİ
Sözlü sunuşların yapılmasında yer alan iletişim öğeleri konuşma, dinleme, geri besleme (sözlü veya sözsüz) ve soru sormaktır.
Konuşma: Sesiniz tutumunuzu, duygularınızı ve iç durumunuzu yansıtır. İç dünyanızın bir aynasıdır. Sesli anlatımın başlıca öğeleri ses hacmi, ses perdesi, tonlama, kalite, hız, lehçe ve stildir.
Ses Hacmi: Yüksek ses, fikirleri vurgulamak amacıyla etkili biçimde kullanılabilir. Buna karşılık, gereksiz yere sesi yükseltmek mesajdan çok şey götürebilir ve dinleyicileri kızdırabilir. Öte yandan bazı insanlar çok yumuşak konuşur. Sanki odada dinleyicilerin olduğunun farkında bile değildirler. Ses hacmi ya da tonunda hiçbir değişiklik olmadığından bunların konuşma biçimleri monotondur. Sonuç olarak dinleyiciler hayallere dalıp uyuklayabilir ya da sinirlenebilir.
Ses Perdesi: Etkili konuşmacılar anlamı güçlendirmek ve kullandıkları sözcüklere canlılık kazandırmak amacıyla seslerini alçaltır ya da yükseltir. Ses perdesinin uygun kullanımı anlamı berraklaştırır.
Hız: Konuşmacının sözcükleri söyleme hızının farkında olması ve bunu kontrol etmesi gerekir. Konu karmaşık olduğu zaman konuşma hızı düşürülmelidir.
Kalite: Kalite, kişinin sesinin kendine özgülüğünü anlatır. Ama duygusal ve fiziksel durumlarda etkide bulunur.
Tonlama ve Telaffuz: Tonlama, konuşma seslerinin yapısını anlatır. Telaffuz ise seslerin sözcükler içinde kaynaşmasıdır.
Stil: En çekici stil sohbet biçiminde olanıdır. Bu, ezbere, kendiliğinden konuşmak demek değildir. Tam tersine dinleyicilerden her birine sanki kendisine konuşuluyormuş duygusunu veren bir konuşma tarzıdır.
Dinleme: Etkili iletişim hem dinlemeye hem de konuşmaya bağlıdır. İki tür -pasif ve aktif- dinleme vardır. Pasif dinleme dikkatli suskunluğu ve en az yanıt
vermeyi kullanır. Diğer kişinin fikirlerini istediği gibi ifade etmesine izin verir. Konuşmacı uzunca bir sözlü etkileşim beklemez. Suskunluk ya da tek bir sözcük yeterli olabilir. Bazen sözsüz bir karşılık daha uygun düşer.
Aktif dinleme daha zordur. Dinlerken karşımızdaki kişinin dilini, hızını ve konuşmasının içeriğini izlememiz gerekir. Aktif dinleme karşınızdakinin duygularını paylaşarak dinlemektir.
Geri Besleme: Geri besleme kişiye başkalarını nasıl etkilediği konusunda bilgi verir. İki tür geri besleme vardır.
Sözlü geri besleme ses perdesi, ses tonu ve konuşma hızıyla birlikte kullanılan sözcükleri kapsar. Sözlü anlatım konuşmacının başlıca mesajını dinleyicilere aktarır. Sesin kontrol edilmesi ses hacmi, ses perdesi, hız, nitelik, telaffuz ve stil üzerinde yoğunlaşarak başarılır.
Ses perdesi değişmesi bir sözcüğe genel anlamından daha güçlü bir anlam verir.
Sözsüz geri besleme, yani beden dili; yüz ifadelerini, göz temasını, duruşu, jestleri, fiziksel mekanı ve zamanı kapsar. Konuşmacının vücut hareketleri dinleyiciye gönderilen ikinci dereceden mesaja katkıda bulunur.
Yüz kasları ve gözler belki de vücudun diğer kısımlarından daha fazla sözsüz mesaj iletir. Örneğin, bir kaşın havaya kalkması şaşkınlık, gözlerin açılması hayret, tavana bakma derin düşüncelere dalma, yere bakma günlük hayaller kurma anlamına gelebilir. Yüz ifadeleri ve göz hareketleri dinleyenlere konuşmacının onlarla iletişim kurmak isteyip istemediğini ve mesajı anlamalarına ilgi duyup duymadığını anlatır. Dinleyenlerin mesajı anlamadığını düşünüyorsanız, konuyu yeniden anlatmanız ya da tekrar etmeniz veya karışıklığı düzeltmek için belki de bir örnek vermeniz gerekir.
Beden Dili: Konuşmacı kürsüye ya da podyuma yaklaşırken dinleyicide ilk izlenimini oluşturur. En iyi strateji emin adımlarla yürümek, notları hızlı bir şekilde düzenlemek, dinleyicilere bir göz atmak ve derin bir nefes alarak konuşmaya başlamaktır.
Öne arkaya sallanmak, ağırlığı bir bacaktan ötekine vermek ve gereksiz yere podyumun gerisine doğru gitmek dinleyicinin dikkatini dağıtır. Jestler el ve kollarla yapılan vücut hareketleridir. Genellikle konuşmacının kendini konuya kaptırması sonucu kendiliğinden ortaya çıkar. Örneğin, dinleyicilerden biri konuşmacıya bir soru yöneltirken konuşmacı kollarını göğsüne kavuşturarak durursa, dinleyiciler konuşmacının soruyu önemsemeyerek, savunmaya geçtiğini ya da başka sorular dinlemek istemediğini düşünebilir.
Poz. konuşmacının duruş biçimidir. Dimdik durmak ya da kendini koyuvermek dinleyiciye ayrı ayrı mesajlar verir. Konuşmacı fiziksel olarak rahat edebileceği şekilde, gergin olmayan bir çeviklik ve kontrol duygusu yaratarak durmalıdır. Ayaklar birbirine yakın olmalı ve ağırlık iki ayağa da eşit olarak dağılmalıdır.
Oturma Düzeni: Bir sunuş için oturma yerlerinin fiziksel düzenlenmesi bir mesaj verir ve dinleyicilerde bir tepki yaratır. Konuşmacının niyeti hazır bulunan herkesin aktif katılımını sağlamaksa, bu durumda oturma düzeninin bu mesajı vermesi gerekir.
Sunuş Programı: Dinleyicilerin zamanının en az sizinki kadar değerli olduğunu unutmayın. Başlangıç ve bitiş zamanları en küçük noktasına kadar belirlenmelidir. Ne olursa olsun, programa bağlı kalınmalıdır. Konuşmaya geç başlarsanız ya da önceden belirtilen zamanlarda ara verilmezse, bu durum konuşma konunuzu gölgede bırakabilir.