274
KOD ADI DARBE Zihni Çakır İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ 7 ÇİRİŞ 9 BÖLÜM 1 ERGENEKON’LA İLK TANGO 11 BÖLÜM 2 STK’LAR ÜZERİNDEN BÜYÜME / YAYILMA STRATEJİSİ VE TEKNOLOJİ 36 BÖLÜM 3 SAVCILIĞIN, ERGENEKON OPERASYONU’NDA STRATEJİ HAMLESİ 41 BÖLÜM 4 ERGENEKON’LA İKİNCİ TANGO 51 BÖLÜM 5 ERGENEKON’UN SİVİL KANADI 61 BÖLÜM 6 KURUMLARA HAKİM OLMA FAALİYETLERİ 71 BÖLÜM 7 ERGENEKON’UN YOL HARİTASI, BHK’MIYDI? 83 BÖLÜM 8 AKADEMİSYEN / TEORİSYEN KANADINA YÖNELİK OPERASYON 103 BÖLÜM 9 OPERASYON DALGALARINDA SOL KANAT AÇILIMI 127 BÖLÜM 10 OPERASYON DALGALARININ DEĞERLENDİRMESİ

Zihni Akir Kod Adi Darbe

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Zihni Akir Kod Adi Darbe

KOD ADI DARBE Zihni Çakır İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ 7 ÇİRİŞ 9 BÖLÜM 1 ERGENEKON’LA İLK TANGO 11 BÖLÜM 2 STK’LAR ÜZERİNDEN BÜYÜME / YAYILMA STRATEJİSİ VE TEKNOLOJİ 36 BÖLÜM 3 SAVCILIĞIN, ERGENEKON OPERASYONU’NDA STRATEJİ HAMLESİ 41 BÖLÜM 4 ERGENEKON’LA İKİNCİ TANGO 51 BÖLÜM 5 ERGENEKON’UN SİVİL KANADI 61 BÖLÜM 6 KURUMLARA HAKİM OLMA FAALİYETLERİ 71 BÖLÜM 7 ERGENEKON’UN YOL HARİTASI, BHK’MIYDI? 83 BÖLÜM 8 AKADEMİSYEN / TEORİSYEN KANADINA YÖNELİK OPERASYON 103 BÖLÜM 9 OPERASYON DALGALARINDA SOL KANAT AÇILIMI 127 BÖLÜM 10 OPERASYON DALGALARININ DEĞERLENDİRMESİ

Page 2: Zihni Akir Kod Adi Darbe

VE DEZENEERMASYON HAMLELERİ 151 BÖLÜM 11 ERGENEKON’A HAYAT VEREN İKİ ÖNEMLİ OLAY VE CHP’DEN DAĞLICA’YA ERGEN EKON ZİHNİYETİ 169 BÖLÜM 12 NE İLK SUÇLANIYORLAR? ZABITLARDAN ERGENEKON GERÇEĞİ 185 BÖLÜM 13 SONUÇ 209 ONSOZ Demokrasiler, bütün kurallarıyla işlediğinde; yargı, gerçek anlamda bağımsızlık nefesini soluyabildiğinde ve siyaset kurumu gücünü halk iradesine dayandırdığında toplumsal huzur ve halkın güven duygusu pekişebilir. Ancak o zaman, çağdaş ve bağımsız bir devletin taşıdığı, “laik-sosyal-hukuk” tarzı sıfatlar değer kazanabilir. Aksi halde bu kavramlar tartışılan ve soyutluğun ötesine geçemeyen kavramlar olmaktan kurtulamaz. Öte yandan devletlerin ve rejimlerin tartışılmasına ve yıpratılmasına neden olan “derin” ya da devletle özdeşleştirilmek istenen “gizli” yapılanmalar, ancak demokrasinin ve hukukun evrensel değerlerle işlevsellik kazandığı bir ortamda yaşam şansı bulamaz. Zaten demokrasi ve hukukun evrensel değerlerle yaşadığı rejimlerde, derin ya da gizli yapılanmalara da gerek duyulmaz. Türkiye’nin, geçmişte yaşadığı darbe süreçleri, 1996’da patlak veren Susurluk, 1997’de baş gösteren “balans ayarı”, 2006’da yaşanan Şemdinli ve 201’de üstü örtülüp 20072008’ de sorgulanan Ergenekon gerçekleri, aynı zamanda hukukun ve demokrasinin işlevselliğinde zaaflar bulunduğunu gösteren işaretlerdir.

Page 3: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Bu zaafiyeti ortadan kaldırmak için yapılması gerekense, bu yapılanmalar ve olayların sorgulanması noktasında kararlılık gösterenleri yıpratmak yerine, bu yönde oluşturulacak “ortak akıl” ile topyekun bir mücadeleye yönelmektir. Birileri, rejimin ve huzurun bekaası için tehdit olmaktan, demokrasinin işlevselliğine sekte vurmaktan başka hiçbir fonksiyonu olmayan bu derin yapılanmalara icazet verirken, yarın bu yapılanmaların, kendi tasfiyeleri için bir argüman olarak kullanılabileceği gerçeğini asla göz ardı etmemelidir. Elinizdeki çalışmada, kurumsal/aştırılan Ergenekon yapılanmasının kodlarından yola çıkarak, rejimin, demokrasinin ve hukukun bu bağlamda da toplumsal huzurun nasıl bir tehditle karşı karşıya bırakıldığını analiz etmeye çalıştık. Burada güdülen amaç ise, demokrasilerin “kamuoyunun bilgilendirilmesi” ilkesine hizmetten başka bir şey değildir. GİRİŞ Soruyorum kendime; biz “Ergenekon”u özgürlüğün, bağımsızlığın ve daralmış yaşam alanlarımızdan çıkışın, daha da ötesi dirilişin sembolü bilirdik; şimdi nasıl bir kirli yapılanmanın sistematik adı olarak telaffuz ediyoruz? Ben mi bu tartışmalarda kendime yenik düşüyorum, yoksa beni kendimle kavga ettirecek kadar büyük bir tezgah mı var(?)

Page 4: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Onu anlamaya çalışıyorum! Acaba diyorum; daha 2007 Temmuzunda bu yapılanmaya kimse isim bulmamışken, “Ergenekon” adı vererek yargı ve emniyet makamları üzerinde bir dezenformasyon mu yaptım da, 22 Ocak 2008’de gerçekleştirilen operasyona “Ergenekon”adı verildi? Ama öyle de değil; zira bu operasyonda ele geçen belgelerden de anlaşıldı ki, yapılanmanın adı zaten “Ergenekon”. Yoksa 2000-2001 yıllarında meslektaşlarımla ve haber kaynaklarım da olan bazı istihbarat elemanları ile yürüttüğüm beyin jimnastiklerinde, onların Türkiye’de “derin devlet” olgusundan söz ederken, yapının adına “gladio”ya da “Susurluk”gibi sığ isimler kullanmalarına karşın, benim, “Hayır bu yapının adı ‘Ergenekon’, şimdi araştırma yapıyorum. Şimdilik çok illegal gibi görünmeseler de hücre yapılanmaları onları illegaliteye taşır” tezlerimin kitaba isim verirken tek başına etken olduğu da yok. Ama biliyorum ki; bu küresel çete tiplemesi hain derin yapılanma, “yeniden yapılanma ve organize sürecinde”, “Ergenekon” isminin devamı üzerinde mutabakata varırken, ülkenin en temel değerini, milliyetçiliğin sembolü olan ismi tercih etmiş. Üstelik yapının teorisyen kanadının ideolojik tandansıyla uyuşmadığı bir ismi. Yapının teorisyenlerinin ya da başka bir deyişle karar alıcılarının sol ideoloji (dikkat edin sosyal demokrat değil, marjinal sol) tandansına sahip olduklarını hem defalarca dile getirdim hem de

Page 5: Zihni Akir Kod Adi Darbe

operasyon dalgalarında bu ortaya çıktı. Ancak yapının temel felsefesi olan ve illegal eylemlerinin stratejisinde bulunan operasyonel kanadın, ancak ve ancak milliyetçi ideoloji tandansıyla aktive edilebileceği varsayımından yola çıkan bu karar alıcılar, yapıya güç katan aksiyon ayağını cazip kılmak için “Ergenekon” isminin devamında mutabakata varmışa benziyor. Yoksa bu ismin sadece Özel Harp Dairesi ya da Özel Kuvvetler Komutanlığı bünyesindeki personelin eğitim sürecinde oluşturdukları gruplarda kullanılan “Kürşad, Atabeyler” gibi isimlerden esinlenildiğini kendi başına bir varsayım olarak öne sürmek imkansız sanırım! Ergenekon terör örgütü diye adli kayıtlara da geçen oluşumla ilgili 2 cilt halinde kaleme aldığım “Ergenekon’un Çöküşü” isimli çalışmada, yapının tanımı, bazı eylemleri ve hedefleri açısından bazı tespitlerde bulunmuştum. Bu çalışmada ise küresel çete de diyebileceğimiz ve o kutsal kavram olan “devlet”sıfatıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan illegal yapılanmanın kodlarına yer vermeyi amaçladım. Radikal Gazetesi’nden İsmet Berkan’ın 4 Nisan 2008 tarihli köşesinde ifade ettiği gibi “Cumhuriyet tarihinin en önemli operasyonu” olan “Ergenekon Operasyonu” Türk demokrasisinin ve parlamenter sistemin devamlılığı açısından bir mihenk taşı aslında. Hemen her 10 yılda bir parlamenter rejimin işlerliğini, demokratik sürecin devamlılığını ve milli iradenin üstünlüğünü alaşağı etmeyi amaçlayan fiili, örtülü, post-modern ya da e-fiil askeri müdahalelerin beslemesi olan bu yapılanmaya yönelik çökerteme operasyonunu, objektif bir bakış açısıyla topluma aktarmak, hemen her düşünürün (laik, demokratik, sosyal hukuk devleti değerlerine sahip çıkanların) vatani görevidir.

Page 6: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Zira bu yapılanmaların bilinçsiz halk yığınlarından beslendiği tarihsel bir gerçektir. Zihni Çakır BÖLÜM 1 ERGENEKON’LA İLK TANGO Elinizdeki çalışmanın giriş bölümünde sözünü ettiğim 2 ciltlik çalışmada, Ocak 2008’de başlayan operasyon dalgalarında adli makamlar ve emniyet birimlerinin de hayretler içinde kaldığı derin çete yapılanmasına dikkat çekmiş ve bu yapının demokrasinin yaşatılması açısından mutlaka çökertilmesi gerektiğine işaret etmiştim. Üstelik bu tespitler bazı kesimler tarafından ve özellikle çalakalem Ergenekon kitapları döşeyen kalemler tarafından hafife alınmakla kalmamış; bu zevatların eş-dost sohbetlerinde paranoya içerisinde olmakla suçlanmama bile neden olmuştu. 28 şubat 2008 günü piyasaya çıkan “Ergenekon’un Çöküşü- 2” kitabında, birinci cildinde tespitlerini yapıp şifrelerine işaret edilen Ergenekon örgütünün yeniden yapılanma süreci, eylemleri ve ilişkiler yumağına dikkat çekmiştim. Aynı çalışmada örgütün “1 numara”sının da kodlarını vermiştim. Bazı medya mensupları dışında çoğunluğun, hele o çalakalem Ergenekon yazan aklıevvellerin, bu kodları hiç çözemediklerini gördüm. Oysa o kadar netti ki, yapının en kritik üç toplantısındaki

Page 7: Zihni Akir Kod Adi Darbe

ortak tek ismi nedense kimse fark edememişti! Ergenekon üzerine kitap kaleme alıp bu çalışmayı sadece Atabeyler Operasyonu ve Ümraniye bombalarının menşei ile ilgili resmi yazışmalara dayandırarak bu ciddi ve bir o kadar da tehlikeli örgütlenmeyi hafife indirgeyenlerin niyetleri açısından ilişkilerini incelemek belki yeterli olacaktır. Kod Adı Darbe Bu zevatların, terör örgütü yapılanmasının kontrol kademesi ya da sivilleşen lideri açısından ortaya attıkları kişinin, Ergenekon Operasyonu’na karşı, “taraf” denecek kadar karşı duruş sergileyen medya grubunun öne sürdüğü kişiyle aynı olması bile, bu ilişkilerin amaçları noktasında önemli bir kanıttır. Yani Doğu Silahçıoğlu adı. Açıkça ifade etmek gerekir ki; Ergenekon Terör Örgütü’nün sîvîlleşmîş lideri için Doğu Silahçıoğlu adını öne sürme girişimlerinin altında, iktidar yanlıları açısından Silahçıoğlu’nun İslam’a olan negatif bakış açısı, karşı cenah içinse silahlı kuvvetlerdeki ağırlığını, kendi amaç ve hedefleri için kullanma girişimlerinin sonuçsuz kalması yatmaktadır. Özetle; Silahçıoğlu adını ortaya atanlar, bu zat ile hesaplaşmadan başka amaç gütmemiştir. Ayrıca bu yanılgıyı ortaya atmak, Ergenekon yapılanmasının tarihsel süreci ve dış bağlantıları noktasında eksik bilgi sahibi olmanın da işareti denebilir. Bir diğer acı nokta ise, Ergenekon operasyonunun, iç politika malzemesi yapılması ya da farklı dünya görüşüne mensup

Page 8: Zihni Akir Kod Adi Darbe

grupların birbirlerine yönelik hasmane tutumları ve hesaplaşmalarına alet edilmesi... Bu tutum, ne yazık ki yapılanmanın çözülmesine değil meşrulaşmasına hizmet edecek boyutlara gelmiştir. Ergenekon Terör Örgütü, ne bazı “sivil güçler” arası çatışma ve hegemonya kavgasının malzemesi olacak kadar basit, ne de iç siyasette muhalefet ve iktidar arasında hesaplaşma aracı olacak kadar özneldir. Bu yapıyı bugüne kadarki tüm görüşlerimizde ve kaleme aldığımız çalışmalarda (Ergenekon’un Çöküşü-1 ve 2) iç ve dış tehdit algılaması noktasında en önemli yapılaşma olarak tanımlamıştık. Yapıya yönelik operasyon dalgaları sırasında, Rusya’nın etkin siyasetçisi olarak lanse edilen ve bir dönem Avrasya Hareketi adı altında bir girişimin önderi konumunda olan Aleksander Du- gin’in yapmış olduğu, “Ergenekon Operasyonu Türkiye’deki Moskova yanlılarına bir gözdağı ve Rusya’ya yönelik bir tehdittir” mealinden açıklamaları, buradaki haklılığımızı kanıtlar niteliktedir. Ayrıca Milli Güvenlik Kurulu eski Genel Sekreteri Tuncer Kılç’ın, emekliliği öncesi dile getirdiği, “Türkiye’nin körü körüne batının peşinden koşmak yerine İran-Rusya- Türkiye önderliğinde Ortadoğu ve Avrasya’da ekonomik Zihni Çakır ve siyasal bir birliktelik perspektifine yönelmesi” mealinden

Page 9: Zihni Akir Kod Adi Darbe

açıklamaları ile Dugin’in bu açıklamasının örtüşmesi dikkate alınması gereken bir durumdur. Yine operasyon dalgaları sürerken, ABD’nin ikinci adamı Dick Cheney’in ziyaretinin bu operasyonla ne derece ilintili olduğunu irdelemek gerekir. Bazı Ergenekon sanıklarının yönetiminde oldukları bir yayın organının, önemli yetkililerini bu zevat ya da en yakın adamları ile görüştürme sevdasının, bu ziyaretle operasyon arasındaki olası bir ilişkiyi somutlaştırmadığını kim iddia edebilir? Dugin’in açıklaması ile Cheney’in ziyaretinin aynı döneme denk gelmesi dikkat çekici başka bir noktadır aslında. İşte bu ve benzer varsayımlar eşliğinde, bu çalışmamızda, örgütün kodları ile beraber uluslararası arenadaki endamına, uluslararası istihbarat servisleriyle olan ilişkilerine ve Türkiye’deki yaklaşık 1,5 milyar dolarlık kara para hareketindeki naylon şirketler vasıtasıyla kaptığı payına işaret etmeye çalışacağız. Ayrıca örgütün kodları ile Türkiye’nin Avrupa Birliği perspektifi arasındaki çatışmanın da hiç yabana atılmayacak kadar önemlilik arzettiğine vurgu yapacağız. Tabi Ergenekon’un kendi belgeleri ve söylemlerine dayanarak... İLK OPERASYON Nisan 2006, ülkede AKP iktidarının irticai eğilim içerisinde olduğu, kamu kurumlarında bu ideoloji çerçevesinde hakimiyet kurduğu iddialarının ayyuka çıktığı bir dönemdir.

Page 10: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Demokratik yoldan sandığa giderek, bu tarz suçlamaların hedefi yapılan siyasi iktidarın tasfiyesi ya da indirilmesi yerine, askeri bir müdahale ile devrilmesi tartışmalarıysa daha çok askeri cenah etrafında yoğunlaşmıştır. Özellikle ülkenin daha evvelki demokrasiye müdahale süreçlerinde askeri darbeye alkış tutanların desteklediği bu düşünce, birtakım sansasyonel eylemlerle de güçlendirilmek istenmektedir. İşin hazin yanı, ülkede ana muhalefet de bu yönde hal ve davranışlarda bulunmaktan imtina etmemektedir. Öyle ki; yargı yolu ile parlamentonun işlevselliğini kaybetme girişimlerinin yanında sık sık AKP’nin siyasi tercihlerinin bir darbe Kod Adı Darbe ile yerle bir edileceği imaları hem de ana muhalefet partisinin genel başkanının ifadeleri ile kamuoyuna duyurulmaktadır. İşte bu gergin siyasi ortam içerisinde, 1999 yılında kabuk değiştirerek yeniden yapılanma sürecine girmiş olan bir örgütlenmenin, bazı toplumsal eylemlerde endam ettiği gözlemlenir. Öyle ki; örgütlenmenin ortak söylemlerini dillendirenlerin ideolojik tandansına baktığınızda; marjinal sağ, marjinal sol, ulusalcı sol, eski ülkücüler(l) ve emekli askerlerden oluştuğunu görülmekle birlikte, ilk bakışta aralarında bağ kurmakta zorlanırsınız.

Page 11: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Bunun nedeni de, örgüt yapılanmasının bir kompartıman tarzında oluşturulduğu ve bu ayrı ayrı kompartımanların tek bir vagondan yönetildiği gerçeğidir. Bu nedenle örgütün farklı alt birimlerindekiler arasında bağ kurmak güçleşmiştir. Ama ana eksendeki örgütlenmenin ortak adı Ergenekon’dur. Her ne kadar Danıştay’a düzenlenen kanlı saldırı (2006) sonrasında örgütle ilgili ipuçları ortaya çıkmışsa da, savcılık ve Emniyet birimleri açısından örgüte bu ismi koymak ve soruşturmayı derinleştirmek mümkün olmamıştır. Ancak biz o dönem bu ilişkiler yumağı ve örgütün yapılanması ve adına işaret ederek, kamuoyunu aydınlatmaya çalışmıştık. Ergenekon terör örgütü ile ilgili ilk tango diyebileceğimiz gelişmeler ise, Trabzon İl Jandarma Komutanlığı’na yapılan, “Ümraniye Çakmak muhtarlığının karşısında bulunan tek katlı (önünde büfe olan) bir binanın çatısında, Mithatpaşa Caddesi ile Samanyolu Caddesi’nin birleştiği sokak, KARDAK balıkçısının yanındaki tek katlı binanın yanındaki elektrik direğinin yanında saklanmış vaziyette el bombası ve C-4 tipi patlayıcı madde bulunduğu, söz konusu patlayıcıların belirtilen yere Mehmet Demirtaş isimli şahıs tarafından konulduğu, malzemeleri Mehmet Demirtaş’a bir astsubayın verdiği” ihbarının, İstanbul İl Jandarma Komutanlığı’na bildirilmesiyle başlar. İhbarla belirtilen ve Ümraniye 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2007/959 değişik iş no’lu kararı doğrultusunda İstanbul Ümraniye ilçesi, Çakmak Mahallesi, Samanyolu Caddesi, Güngör Sokak No:2’deki bir gecekondunun bulunduğu adreste yapılan aramada -tek katlı olan bu gecekondunun çatı arasında- yeşil renkli bir askeri mühimmat kasası ele geçirilir.

Page 12: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Operasyonu düzenleyen yetkililerin şaşkınlığı gözlerinden okunmaktadır. Zihni Çakır Zira sanki sivil bir mekan değil bir bölüğün cephaneliğinden bomba sandığı alınmaktadır. Üzerinde, “15.06.1997 tarihli mühimmat istif kartı” bulunan sandık açıldığında, sandık içerisine gizlenmiş olarak; 18 adet MKE yapımı el bombası, 2 adet Alman menşeli el bombası, 7 adet DM41 tipi NATO standartlı el bombası, Yaklaşık (30) adet fünye ele geçirilir. Vietnam Sandığı gibi! Ele geçirilen bu mühimmatla ilgili olarak, gecekondu sahibi Mehmet Demirtaş ile eski kiracısı (aynı zamanda yeğeni) olan Ali Yiğit yakalanarak sorgulanır. Bu arada zanlılardan Mehmet Demirtaş’ın evinde yapılan ara Kod Adı Darbe mada, bu şahsa ait olduğu saptanan bir adet tabanca ve bu tabancaya

Page 13: Zihni Akir Kod Adi Darbe

ait şarjör ile on dört adet mermi elde edilir. Jandarmanın, polisin ve savcıların hayretler içerisinde kalmasına neden olan mühimmatlarla ilgili yakalanan zanlılardan Ali Yiğit’in anlattıkları, Ergenekon Terör Örgütü ile ilgili uzun ve yorucu bir maceranın da başlangıcıdır aslında. Çünkü Ali Yiğit’in sorgusunda dile getirdiği iddialar, Ergenekon’un gazeteciler, emekli askerler, siyasetçiler gibi geniş bir yelpazeye yayıldığını gösterecek ipuçlarını içer mektedir. Ali Yiğit ifadesinde; malzemelerin yakalandığı adreste 7-8 ay kadar oturduğunu dile getirmiş, ancak evi boşaltmadan evvel anne ve babasının da kendisi ile beraber oturduğundan söz etmiş, babasının ele geçirilen malzemeleri gördüğünü, malzemeleri bırakan şahsın astsubay olarak tanıdığı Oktay Yıldırım olduğunu belirtmiştir. Ayrıca, dayısına (Mehmet Demirtaş) ait manav dükkânında, Oktay Yıldırım ile Mahmut Öztürk isimli kişilerin bazen buluştuğunu da iddia etmiştir. Alî Yiğit, bununla da kalmayıp, Oktay Yıldırım’ın, Mahmut Öztürk’ü almaya Muzaffer Tekin isimli bir şahısla geldiğini, Muzaffer Tekinin Çavuşbaşı’ndaki villasında bulunan silahların, Danıştay saldırısı sebebiyle yapılan polis baskınından önce evden çıkartıldığını duyduğunu, ayrıca şahısların sıklıkla kendi aralarında Kuva-i Milliye ruhu, vatanseverler gibi terimlerden bahsettiklerini anlatır. Ali Yiğit’in bu anlatımları üzerine, Danıştay saldırısı sonrasında,

Page 14: Zihni Akir Kod Adi Darbe

tetikçi Alpaslan Aslan’ın azmettiricisi olduğu öne sürülen, ancak daha sonra serbest bırakılan Muzaffer Tekin ismi önem kazanır. Bu arada Mehmet Demirtaş’ın ifadesine de başvurulur. Mehmet Demirtaş ifadesinde; 1993’te askerlik yaparken komutanı olan Oktay Yıldırım ile tanıştığını belirtir. Askerden sonra 1996-97 yıllarında tesadüfen gördüğü Oktay Yıldırım’ın birkaç yıl önce bir otomobil ile el bombalarını getirerek kendisine bıraktığını, el bombalarının o tarihten beri kendisine ait gecekondunun çatısında muhafaza edildiğini anlatır. Ayrıca 2006 yılında Danıştay saldırısıyla bağlantısı olduğu gerekçesi ile gözaltına alınan Muzaffer Tekin yakalandığında, aranan evine birkaç kez gidip geldiğini de itiraf eder. 16 Zihni Çakır Gecekondu sahibi ve yeğeninin ifadeleri, savcıların bile hayretler içerisinde kaldığı gelişmeleri de beraberinde getirir. Mehmet Demirtaş’ın kendisine ait gecekonduda ele geçirilen mühimmat sandığını emekli astsubay Oktay Yıldırım’dan aldığını itiraf etmesinden yola çıkan adli makamlar, Oktay Yıldırım’ı da gözaltına alır. Ergenekon ile ilgili en somut delillere de, ilk kez bu gözaltı sırasında, Oktay Yıldırım’ın ev ve işyerlerinde yapılan aramalarda ele geçirilen belgelerde ulaşılır.

Page 15: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Bu şahsın ev ve işyerlerinde yapılan aramalarda, “Lobi”adlı dokümanlar elde edilir. Soruşturmanın genişletilmesi maksadıyla, ele geçirilen bombalar üzerinde yapılan parmak izi çalışmasında da, Oktay Yıldırım’a ait olduğu iddia edilen iki adet parmak izine rastlanır. Öte yandan, Bomba İnceleme ve İmha Şube Müdürlüğü’nce, 27 adet el bombası üzerinde inceleme yapılır ve bu inceleme sonrasında, bombaların patlamaya haiz ve tahrip gücü bulunduğu tespit edilir. MKEK ile kurulan koordine çalışma sonucu, söz konusu bombaların, Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı’na, 1983 ile 1994 yılları arasında verildiği ortaya çıkar. Bu gelişme, soruşturma savcısı ve emniyet birimleri açısından dehşet vericidir. Zira basit bir ihbar sanılabilecek eylem sonrası gelinen nokta, belki de ülkede, özellikle 3 Kasım 1996 tarihinde Susurluk kazası ile ortaya çıkan kirli ilişkiler yumağının zincir halkalarından biridir. Ya da, 1970’lerde onlarca faili meçhul cinayette adı geçen ama bir savcının öldürülmesi ve bir başbakana suikast girişimi ile devam eden deşifre sürecinin, kapatılmış sayfalarının kalıntısıdır. Ancak savcılık ve emniyet, sonunun nereye gideceğini tahmin ettiği operasyonu sonuna kadar götürme kararlılığını, devam eden operasyon dalgalan ile gösterir. Bu arada dikkat çekici bir ayrıntı daha vardır; Bomba İnceleme ve İmha Daire Başkanlığı’nın 28.06.2007 tarihli yazısı...

Page 16: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Bu yazıya göre, yapılan araştırmalar sonucu, Ümraniye’de elde edilen bombalarla aynı “kafile ve stok numaralı” el bombalarının kullanıldığı, 14 ayrı olay daha adli mevcuttur. Bu söze konu 14 olay içerisinde; 10 Mayıs 2006 tarihinde Şişli’deki Cumhuriyet Gazetesi’nin bombalanması, 26 Mayıs 1999 tarihinde Trabzon’da 1 kişinin ölüp 3 kişinin Kod Adı Darbe yaralanması ile sonuçlanan olay ve 02 Ekim 2006 tarihinde İzmir’de 1 kişinin (Hablemitoğlu’nun katili olduğu sanılan İbrahim Çiftçi) ölüp 12 kişinin yaralandığı eylemlerin de bulunduğu anlaşılır. Artık soruşturmanın gidişatının derin bir yapılanmanın ifşasına varacağı belirmeye başlamıştır. Hele bombalarla ilgili sanıkların, 16 Haziran 2007 tarihinde mahkeme kararı ile tutuklanıp, Bayrampaşa Cezaevi’ne konulmalarından sonra yaşanan gelişmeler, bunu ispatlar cinstendir. Suçlarının nevine göre F Tipi Cezaevine nakilleri öncesinde konuldukları ve karantina koğuşu diye tabir edilen koğuşlarda kalan, Oktay Yıldırım ve Mehmet Demirtaş’ın, Ali Yiğit’e, “yakalanan bombaların babasına ait olduğu ve Oktay Yıldırım ismini polislerin baskısı sonucu verdiğine dair” baskı ve ölüm tehdidiyle üç sayfalık bir yalan beyan hazırlarlar. Bunu Ali Yiğit’e defalarca yazdırarak bu yalan beyanı kafasına sokmasını isterler.

Page 17: Zihni Akir Kod Adi Darbe

İşte Ali Yiğit’in bu yönde verdiği ifadeden bazı bölümler: “... Oktay Yıldırım beni de kendi koğuşlarına almak için sürekli baskı yapar tarzda ısrar ediyordu. Ben de kabul ederek gardiyana söyledim ve onların koğuşuna geçtim. Koğuşa geçtikten sonra Oktay Yıldırım bana hitaben, “Bu olaydan kurtulmanın tek bir yolu var: babanı yakacaksın ve bu olayı ben çözeceğim, sen sadece benim dediklerimi yap” dedi. Hemen akabinde de “Eğer benim dediklerimi yapmazsan ailenden birilerini öldürürüm, yaşatmam; çocuğunu, eşini, babanı aileni düşünmüyor musun?” falan tarzında bir sürü tehdit etti. Hatta “Bun ları bana bırakmazlar, dışarıda olan arkadaşlarım onları hallederler” dedi. Ben de kendisinin bu tehditlerinden korkarak, “tamam senin söylediğin şekilde ifademi vereceğim” dedim. Bu esnada Oktay Yıldırım, yanında olan ajandasının sayfalarını kopararak bir kalemle birlikte bana verdi ve “Söyleyeceklerimi tek tek yazacaksın” dedi. Bende tamam dedim ve Oktay Yıldırım ‘ın söylediklerinin hepsini yazdım. Sanırım toplam üç sayfa kadar olmuştu. “Bu yazdıklarının hepsini mahkemede ifadende de anlatacaksın” diye de bana sürekli baskı yapmaya başladı ve yazdıklarımı bana en az (40) sefer yazdırdı.

Page 18: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Zihni Çakır Genellikle bu yazdığım yazılarda bütün suç babamın üzerine kalması için hazırlanmıştı. Hatta babam için silah kaçakçısı ve ele geçirilen bombaların da babam tarafından Trabzon’dan getirildiğini ve İstanbul’da satacağını bana söyledi ve özellikle yazmamı istedi. İfademi Oktay Yıldırım’ın istediği ve bana yazdırdığı şekilde vermem halinde bana yüklü miktarda para (200 bin dolar) verebileceğini hatta bunu cezaevinde çek olarak veya hesabıma yatırabileceğini söyledi. Bende tehditlerden çekinerek kendisine tamam dedim. Bu arada bana zorla yazdırdığı mektubu cezaevi müdürlüğüne vererek savcılığa ulaştırılmasını söyledim. ... Bu arada cezaevine gelen avukatıma da başımdan geçen bu olayları anlattım” şeklinde ifade veren Ali Yiğit, yarattığı bir gerekçe ile Cezaevi Müdürü’ne ulaşır. Oktay Yıldırım ile Mehmet Demirtaş tarafından ezberlemesi için kendisine verilen yalan beyanın fotokopisini iletir. Cezaevi Müdürü, bu fotokopiyi soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı’na verir. Söz konusu metin incelenmek için kriminal laboratuarına gönderilir; yaptırılan incelemede, Ali Yiğit’in ifadelerinin doğru olduğu anlaşılır. Öte yandan, Trabzon İl Jandarma Komutanlığı’na yapılan ihbarla ilgili soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı’nın yaptırdığı

Page 19: Zihni Akir Kod Adi Darbe

araştırmada da, ihbarın, Ş.Y tarafından yapıldığı tespit edilir. Bu arada sanıklardan Ali Yiğit’in beyanlarındaki başka bir ayrıntı, yeni sanıklara ulaşılmasını sağlar. Ali Yiğit, el bombalarının sahibi olan Oktay Yıldırım ile Emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin ve yine Emekli Astsubay Mahmut Öztürk’ün, kimi zaman bombaların yakalandığı evin sahibi Mehmet Demirtaş’ın işyerinde bir araya gelerek gizli toplantılar yaptıklarını beyan eder. Bunun üzerine projektörler ve operasyonun yönü Mahmut Öztürk ve Muzaffer Tekin’i işaret etmektedir. Bu kişiler de, 15 Haziran 2007 tarihinde yakalanarak gözaltına alınır. Savcılığın soruşturmada izlediği yöntem de dikkat çekmeye başlamıştır. Bir ihbarla başlayan soruşturmanın seyri, “zan”a dayanarak tutuklamaya gitme değil, tamamen delilden “zanlı”ya gitme şeklindedir. Kod Adı Darbe Bu anlamda soruşturmanın hukukiliği üzerine çıkarılması muhtemel spekülasyonlar ve kurulabilecek baskıların da önüne geçilmesi hedeflenmiştir.

Page 20: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Tabi bu yolun izlenme nedenlerinden biri de, sanıklardan birinin ev ve işyerinde ele geçirildiği iddia edilen “lobi” isimli dokümanın içeriğidir. Savcılık, bu belgenin incelenmesi sonrasında ve belge ile ilgili profesyonellerden alındığı söylenen görüşlerle, operasyonun genişlemesiyle derin bir yapılanmanın kollarına ulaşılabileceği kanaatine varmıştır artık. Ergenekon soruşturmasının, ülkeyi sallayan gelişmelere kadar uzanması noktasında bir başka kilit isim olan Muzaffer Tekin’in işyerinde yapılan aramada, “Devletin Yeniden Yapılandırılması Master Plan” başlıklı ve “gizli” ibareli doküman ele geçirilir. Söz konusu doküman içeriği ile “lobi” isimli doküman arasında hedefler açısından bir benzerlik vardır. “Devletin Yeniden Yapılandırılması -Master Plan” isimli doküman; “Devletin ve milletin bekası, yurt içinde ve yurtdışında milli hakların ve menfaatlerin Ulus Devleti anlayışı içerisinde korunmasını temin etmek amacı ile DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI İÇİN ÖNERİLER (Mastır Plan Ön çalışması)” ile başlamaktadır. Yine temel prensipler olarak; “Yapılanmanın temel felsefesi” başlığında;

Page 21: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Dinamikleri bilinmeyen bir işin stratejileri kurulamaz... Aksine durumlar bilimsellikten uzak, “kendiliğinden” uygulamalardır. Bu nedenle tüm uygulamalarımızda; ülkemiz genelinde sosyal, ekonomik, askeri, teknolojik ve tüm diğer yapılarımızın temel dinamiklerini detayları ile bilmek ve bu bilgilere sahip olabilmek için de derinden izlemek çabası içerisinde olmak zorundayız. Bu yüzden yapılanmamızı tümden gelen değil tüme varan sistem içerisinde kurmalıyız... Planlama Yürütme Kurulu üye sayısı (?) dir. Üye sayısı artırılamaz. Üyeler değiştirilemez. Vefat halinde yeni üye oybirliği ile seçilir. Zihni Çakır Kabul töreninde ritüel uygulanır. İhanet ve ayrılmak ancak hakka teslimiyet ile olur. PYK’nın alt birimleri vardır. Alt Kurul (AK), başkan ve alt birim temsilcilerinden oluşur. Yapılanma “Sac Ayağı Diyalogu” şeklinde olur. Yani kendi alt birimleri 3 kişiden oluşan 21 temsilciden oluşur.

Page 22: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Alt birimler uygun sayıda danışman ile çalışırlar. Her alt birimin kendi konularında fikir üreten 3 kişilik grupları vardır. Öneri haline gelen fikirler, temsilcileri aracılığı ile PYK’ya sunulur. (?)+21 kişinin isimleri kesinlikle gizlidir ve deklere edilmez. Kod isim kullanırlar, toplu seyahat etmezler. Toplantıları gizlidir. “Alt Birimler ve görev tanımları” başlığında: Genel Sekretarya Dokümantasyon ve Arşivleme Toplum Bilim Danışmanı (İstatistik, demografik yorumlar, prodüktivite) Ticari ve Sanayi Faaliyetlerden Sorumlu Birim Ekonomi/Finans (Makro ekonomi ve dış ekonomik ilişkiler) Faaliyetlerinden Sorumlu Birim Hukuk Faaliyetlerinden Sorumlu Birim Hakla ilişkiler ve Medya Faaliyetlerinden Sorumlu Birim Siyasi Faaliyetlerden (Hükümeti ve muhalefeti izlemeden) Sorumlu Birim Dış İlişkiler ve Türk Devletleri ile Avrupa Birliği İlişkilerinden Sorumlu Birim Teşkilat ve Örgütlenme Faaliyetlerinden Sorumlu Birim Eğitim Faaliyetlerinden Sorumlu Birim Teknoloji Faaliyetlerinden Sorumlu Birim Kültür ve Sanat Faaliyetlerinden Sorumlu Birim Halkla ilişkiler ve Turizm Faaliyetlerinden Sorumlu Birim Çevre, Orman ve Tarım Faaliyetlerinden Sorumlu Birim

Page 23: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Kod Adı Darbe Milli Savunma / Askeri Güçlerimizle İlintili Faaliyetlerden Sorumlu Birim İçişleri, Emniyet ve İstihbarat Faaliyetlerinden Sorumlu Birim Kolluk Faaliyetlerden Sorumlu Birim Enerji ve Doğal Kaynaklar Faaliyetlerinden Sorumlu Birim Spor ve Gençlik Faaliyetlerinden Sorumlu Birim Sağlık Faaliyetlerinden Sorumlu Birim Planlama Strateji ve Proje Geliştirme Faaliyetlerinden Sorumlu Birim Diyanet ve Dini Teşkilat Faaliyetlerinden Sorumlu Birim “Ön Hazırlık Süreci” baslığında; Planlama ve Yürütme Kurulu’nu oluşturmak Amaçta birliği sağlamak / Bazı kavramların ortak tanımını yapmak Başlangıç sermayesini oluşturmak / Finansman yaratmak Çalışma mekânlarını oluşturmak Sekretarya oluşturmak Uzman kadrolar oluşturmak Birimler arası sağlıklı iletişim sistemleri kurmak Gizlilik mekanizmasını tesis etmek Kontrol ve takip sistemlerini kurmak

Page 24: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Banka ve muhasebe sistemini kurmak Örtülü ödenek sitemini kurmak Pilot sektörler seçmek Şirketler kurmak Satış ağlarını kurmak / Zincir mağazalar oluşturmak Üretici olarak inşaat ve stratejik sektörlere girmek “Sızma ve Denetim Süreci” başlığında; Mevcut devlet işleyişinin analizi yapmak Mevcut kadrolara alternatif adaylar belirlemek ve eğitmek Sızma stratejileri geliştirmek Yargı Emniyet Zihni Çakır Eğitim

Page 25: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Sağlık İstihbarat Ordu Sivil yeraltı örgütleri (mafya) Sivil toplum örgütleri ve meslek odaları, kooperatifler ve birlikler Medya Camiler ve tarikatlar Denetleme mekanizmaları oluşturmak, şeklinde bilgi ve hedeflere rastlanmıştır. Bu belgelerin incelenmesi sonucu, basit bir çete ya da suç örgütüyle değil, devlet içinde devlet olma iddiası güden bir örgütlenme ile karşı karşıya kalındığı ortaya çıkar. Soruşturmanın en kilit isimlerinden olan Muzaffer Tekin, yukarıda detaylarını aktardığımız; “Devletin Yeniden Yapılandırılması Master Plan” başlıklı belgenin kendisine, Kuddusi Okkır tarafından verildiğini iddia edince, Kuddusi Okkır ve olayla bağlantısı tespit edilen, Mehmet Zekeriya Öztürk, Rafet Aslan, Ahmet Erden Aslan, İsmail Eksik de gözaltına alınır.

Page 26: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Kuddusi Okkır daha ilk sözlerinde, Devletin Yeniden Yapılanması isimli belgenin kendisi tarafından Vatansever Kuvvetler Güç Birliği ve Kuva-i Milliye Teşkilatı için hazırlandığını, bu belgeden Muzaffer Tekin’e ve Vatansever(!) Taner Ünal’a birer nüsha verdiğini itiraf eder. Oysa aynı Taner Ünal, bir yandan Muzaffer Tekin ile tanışmadığını iddia ederken, bir yandan da bunların İstanbul ekibi olduğunu ve onların eylemlerini kendisinin de tasvip etmediğini dile getiren beyanatlarda bulunmaktadır. Üstelik elindeki anonim şirketleri devretmek için muhasebecisinin kapısını aşındırmakta ve bu şirketleri devrederek zincir marketler kuracağını, bunu çok ortaklı olarak yapacaklarını da dile getirmektedir. Kuddusi Okkır’ın gözaltına alınmasıyla yapılan ev aramasında elde edilen CD’ler incelemeye alınır. Yapılan bu incelemede, “Özel” başlıklı şifreli dokümanlarda “Danıştay eylemi, Atabeyler Operasyonu gibi” olaylarla alakalı istihbarat içerikli özel bilgilere de ulaşılır. Kod Adı Darbe Bu bilgileri yazdığı tespit edilen şahıslara yönelik yapılan çalışmalar sonucunda, 23 Haziran 2007 tarihinde, Halil Behiç Gürcihan, Gazi Güder ve A.Asuman Özdemir de gözaltına alınır. Bu arada Vatansever Kuvvetler başkanı Taner Ünal ve yardımcılarından Ahmet Cinali de Ankara Emniyet Müdürlüğü’nce

Page 27: Zihni Akir Kod Adi Darbe

yapılan operasyonda tutuklanır. Kuddusi Okkır, emniyette verdiği ifadesinde, Muzaffer Tekin ile 2004 yılında tanıştığı Hüseyin Görüm isimli şahıs vasıtasıyla tanıştığını dile getirir. Öte yandan Ankara’da Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Der- neği’nin yapmış olduğu bir toplantıya, İstanbul’dan kendisiyle birlikte Hüseyin Görüm, Muzaffer Tekin ve Fikri Karadağ’ın da iştirak ettiğini anlatır. Okkır ayrıca; “2004 yılında Hüseyin Görüm isimli şahıs bana Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Derneği’ne ait tanıtıcı broşür verdi. Bana, “Bu dernek Ankara’da faaliyet yürütür”dedi. Bu derneği aktif bir şekilde Hasan Kundakçı Paşa ve ismini hatırlayamadığım bir takım paşaların, akademisyenlerin desteklediğini, bu faaliyetlerini İstanbul’da da geliştirmek istediklerinden ve bu faaliyetlere katılıp katılmayacağımı” sordu. Bende kendisine “ilgi duyabileceğimi” söyledim. Kendisi de bana bu konu ile ilgilenen birçok arkadaş ile tanıştıracağını söyledi. Nitekim günler içerisinde Muzaffer Tekin ile tanıştım. Muzaffer Tekin ile Hüseyin Görüm beni tanıştırdı. Muzaffer Tekin için herhangi bir sıfat vermeden Kadıköy’de tanıştırdı. Zekeriya Öztürk ile tanıştım. Sonrasında Rafet Paşa (Emekli General), Fikret Albay, Can Albay ile tanıştık. Zaman zaman bu şahıslar ile buluştuk. Birçok kez de bu şahıslar ile Hüseyin Görüm “ün Maltepe’de ki işyerinde görüştük.

Page 28: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Görüşmelerimiz de genelde havadan sudan sohbet eder ve Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Derneği hakkında bilgi edinmeye çalışırdık. Hüseyin Görüm bir gün bize dernek başkanı Taner Ünal’ın istanbul’a gelip dernek hakkında bilgi vereceğini söyledi. Bir akşam Taner Ünal ile Zeytinburnu ilçesi öğretmen evinde buluşup yemek yedik. Zihni Çakır Bu toplantıda Taner Ünal dernek faaliyetlerinden bahsetti. Ve Ankara’da yapılacak yönetim kurulu toplantısına davet etti. Bu yemek sonunda kafamda bazı soru işaretleri olmasına rağmen bazı konular ilgimi çekti. Yemek sonunda Taner Ünal’a bu konuda kendimin de bazı yaklaşımlarım olduğunu, Ankara’ya geldiğimizde kendisine sunmak istediğimi söyledim. Nitekim bir müddet sonra İstanbul’daki bir grup arkadaş ile Ankara iline gittik. Bu süreç 1-2 ay sürmüştür. Ankara ‘ya, net hatırladığım Hüseyin Görüm ve Fikret Albay ile beraber yaklaşık 5-10 kişi ile gittik. Tren vasıtası ile gittik. Dernek toplantısı yaptık.

Page 29: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Bizler misafirdik. Taner Ünal faaliyetlerini anlattı. Ankara ilindeki toplantıya yaklaşık 25-30 kişi katıldı. Ben burada kendim için hazırladığım ve bana sordu ğunuz Devletin Yeniden Yapılanması başlıklı yazıyı Taner Ünal’a verdim. Taner Ünal ilgisiz şekilde aldı ve toplantı sırasında hiçbir şekilde gündeme gelmedi. Sonrasında İstanbul iline geri döndük. Bu yazının bir kopyasını da Muzaffer Tekin’e de hatırlamadığım bir tarihte vermiş olabilirim” şeklinde devam eden açıklamaları ile, Ergenekon’un alt kolları ile ana gövdenin nasıl bir piramitsel yapıyı oluşturduğunun da ipuçlarını verir aslında. 0 süreçle ilgili ilginç bir ayrıntıyı daha aktarmakta fayda var: Taner Ünal, Ankara ‘da bazı otellerde tertiplediği toplantılara emekli paşaları davet etmekte ve bu paşaların yarattığı güven ortamıyla derneğe yandaş toplamaktadır. Ayrıca derneği Türkiye’de il ve ilçelerde örgütlendirmekte, amaç olarak da, “ülkenin elden gittiği bir süreçte sivil güç olarak ne pahasına olursa olsun buna engel olacaklarını, gerekirse militan güçlerle örtülü bir mücadeleye girişeceklerini”, 12 Eylül döneminde Adana’da öğrenci iken yaşadıkları ile beraber örneklendirerek anlatmaktadır.

Page 30: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Dermeğin tüzüğünde yer alan milis güç oluşturma prensibiyle de bunu ifade ettiği sanılmaktadır. Gerçekten de derneğin şubelerinin ve taraftarlarının bulunduğu il ve ilçelerde ciddi kıpırdanmalar ve kutuplaşma, kutup Kod Adı Darbe laşmadan çatışma ve sonunda ayrışmaya varacak bir gerilim, lokal istihbaratçılar ile kolluk kuvvetlerinin dikkatlerinden kaçmamaktadır. Bu arada, Kuddisi Okkır’ın ev ve işyeri aramasında ele geçirildiği öne sürülen bir mail yazışma notu da ilgi çekicidir. Asuman isimli bir bayanın yazdığı öne sürülen mailde, yine soruşturma kapsamında gözaltına alınan Behiç isimli şahsın Asuman isimli şahsa, Muzaffer Tekin ile ilgili medyaya yansıyan resim olayı ile ilgili olarak; “Sizi deşifre edecekler. Bir şekilde valilikte çalıştığınızı abartarak da söyleyecekler ve bu yüzden size her türlü yakıştırma yapılacak. Ne derin devletliğiniz kalacak ne sığ devletliğiniz” şeklindeki ifadeleri örgütle ilgili başka ipucu niteliğinde sayılabilir. SIR KÜPÜ: MUZAFFER TEKİNDE “AYIŞIĞI” VE “SARIKIZ” İZLERİ

Page 31: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Gözaltına alınarak sorgulanan emekli asker (Yüzbaşı) Muzaffer Tekin’in ev aramasında ele geçirilen CD’de: 2003-2004 yıllarında Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Aytaç Yalman’ın Milli Güvenlik Kurulu, Yüksek Askeri Şura ve Harp Okulu’nda yaptığı konuşmaların yer aldığı belgeler, Cumhuriyetin temel niteliklerini değiştirme amacıyla, gizli gündemi bulunduğu öne sürülen AKP’nin askeri kanat tarafından izlenmesi ve değerlendirilmesine dair rapor ve tablolar, AKP ile mücadelede kullanılacağı tespit edilen psikolojik harp yöntemleri, AB Ülkeleri ve ABD’yi AKP’ye karşı etkilemeye yönelik Hükümet karşıtı gizli faaliyet planlamaları, Güncel siyasi gelişmeler ile ilgili hükümet karşıtı strateji ve yorumlar içeren yazılar, Dönemin en üst düzey komutanlarının, AKP karşısında yapılması gerekenleri değerlendirdikleri bir toplantıya ilişkin konuşma dökümlerinin kayıtlı olduğu, bol miktarda askeri gizli belge ve dokümanların yer aldığı görülür. Zihni Çakır AKP iktidarının sandık yerine asker müdahalesi ile halledilmesi taraftarlarının bel bağladığı “ayışığı” ve “sarıkız” gibi darbe planları ile bu söz konusu belgeler arasındaki benzeşme, operasyona konu örgütlenmenin, bir nevi darbeye zemin hazırlayıcı

Page 32: Zihni Akir Kod Adi Darbe

gizli yapılanma olduğu tezini güçlendirir. Bu, demokratik süreci tehdit eder boyuttaki belge ve dokümanların ele geçirildiği isim olan Emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin’in anlatımlarına gelince... Kendisine yöneltilen ve cep telefonunda kayıtlı bulunan “AKP, ABD, Talabani, Barzani ve AB el ele seçime gidiyor. Türkiye 22 Temmuz’da buna CHP ve MHP’nin zaferi ile karşılık vermeli. 15 Haziran 2007 17:38:59 Gönderen: Tuncay ÖZKAN” şeklindeki mesaja, “...mesajlar periyodik olarak bütün üyeler gibi bana da geliyor” cevabını vererek, 22 Kasım 2007 seçimleri öncesindeki siyasi tercihini ortaya koyar. Muzaffer Tekin ayrıca; içerisinde ülkenin kimyasını bozan, Nokta Dergisi’nin kapatılmasına neden olan ve Nokta Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Alper Görmüş’ün uzun yargılama sürecine girmesine yol açan “ayışığı” ve “sarıkız” isimli darbe planlarının detayları sayılabilecek bilgileri ve gizli askeri bilgileri içeren CD’yi, arkadaşı olduğunu söylediği Mete Yalazangil vasıtasıyla bir polisten temin ettiğini anlatır. Bu CD üzerinde yapılan inceleme sonucunda, polis memurluğundan atıldığı tespit edilen Aydın Yüksek ve kendisini Genelkurmay Özel Kuvvetler Komutanlığımda görevli subay olarak tanıtan Muzaffer Şenocak isimli şahıslara ulaşılır. Bu şahıslar da gözaltına alınır. Muzaffer Şenocak, söz konusu gizli askeri belgelen, daha önceki yıllarda Ankara’da birlikte özel güvenlik şirketi çalıştırdıkları Emekli Binbaşı Fikret Emek’in bilgisayarından kopyaladığını, bu bilgilerin Aydın Yüksek isimli şahsa kendisinden geçtiğini söyler.

Page 33: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Bu gelişme üzerine soruşturma daha da derinleştirillr. Emekli Binbaşı Fikret Emek Eskişehir’de gözaltına alınır. Ama bu gözaltı sırasında karşılaşılan olay, Ümraniye’yi hiç de aratmayacak cinstendir. Aşağı yukarı bir cephanelik de Fikret Emek’in annesine ait evde bulunur. Emek’in Eskişehir’de annesine ait adreste yapılan aramada; 1 adet 52656 seri no’lu seyyar dipçikti Kaleşnikof marka otomatik silah Kod Adı Darbe 1 adet 42898 seri no’lu Kanas marka silah ile 0585082 seri no’lu Kanas dürbünü 1 adet 928158 veya 4 no’lu 7,65 mm çapında Lama marka tabanca, tabancaya ait susturucu 1 adet numarası okunmayan el yapımı kesik eski tüfek 1 adet deri kütüklük 5 adet Kaleşnikof otomatik silah şarjörü 1 adet Kanas şarjörü 1 adet 20 mm boş kovan 2 adet 7,65 mm çapında fişek 6 adet 9 mm çapında fişek 4 adet 38 kalibre fişek 8 adet M-16 dolu fişek 124 adet dolu Kanas fişeği 12 adet 16’lık dolu av tüfeği fişeği 1 adet sustalı bıçak 73 adet 9 mm boş kovan 102 adet 7,62 mm çapında Kaleşnikof fişeği

Page 34: Zihni Akir Kod Adi Darbe

34 adet M-l 6 boş kovan 4 adet Şırınga 35 adet 43 kalibre dolu fişek 4 adet 43 kalibre boş kovan 5 adet taarruz tipi MKE üretimi el bombası 5 adet savunma tipi MKE üzerimi Mod-44 el bombası 1 adet savunma tipi el bombası üzerinde tapası takılı maşa üzerinde TAPA M 204 A-2 KF-MKE yapımı-911277 kafile ve seri no’lu el bombası 1 adet savunma tipi mavi renkli, ateşleme tapası takılı maşa üzerinde TAPA ME 205 A-2 KF MKE 12 10-84 seri no’lu el bombası 1 adet mavi renkli gaz bombası 10 adet çinko kutu içerisinde el bombası, ateşleme tapası 10X11X16 cm ebadında ağzı lehimli çinko kutu içerisinde üzerinde (10 adet AS.GB.EL bombaları için MO204 A2 tipi tapa 11 kg. orijinal kutusunda C-3 (27,5 libre) kutuları üzerinde (DEMOLITION BLOOK, M3 COMPOSITION C-3) ibareli, alt tarafında HIGH EXPLOSIVE ONE BLOCK EQUIVALENT TO SIX ONE-HALF PAUND TNT BLOCKS) Zihni Çakır ibareleri yazılı malzeme 210 gr ağırlığında 12 adet TNT kağıdına sarılı vaziyette üzerinde (KK-MU-Fb 1950) dairesel çizgi içerisinde harf ve rakam grubu bulunan malzeme 6 adet yabancı menşeli 1 librelik TNT toplam 6 litre TNT

Page 35: Zihni Akir Kod Adi Darbe

üzerinde “HIGH EXP HOSIVE TNT 1 POUND NET DANGEPOUS” ibaresi yazılı bulunan İngiliz menşeli malzeme 3 adet 1 librelik toplam 3 lt. “Patlayıcı madde TNT 1 librelik NET tehlikeli” ibareli MKE imali TNT 1 adet teneke kutu içerisinde 1160 gram ağırlığında üzerinde 3 adet ateşleme yuvası bulunan tahrip kalıbı 1 adet 17 cm metalden mamul imha kiti içerisi patlayıcılı 1 adet 13 cm imha kiti içerisinde patlayıcı 3 adet teneke kutu içerisinde yabancı menşeli “48 FEET OF SAFETY FUZE, NO 11” ibareleri bulunan yaklaşık 75 cm uzunluğunda saniyeli fitil Yaklaşık 200 metre civarında rulo halinde sarı ve turuncu renkte saniyeli fitil. Yaklaşık 50 metre uzunluğunda haki yeşil renkli infilaklı fitil Plastik kutu içersinde orijinal tahrip kalıbı 24 adet çekmeli sistem askeri ateşleme mekanizması 30 adet Amerikan menşeli USA elektrikli infilak kapsülü 83 adet USA menşeli normal kapsül 1 adet siyah renkli 20 cm boyunda sustalı bıçak (otoda bulunan) 1 adet kahverengi saplı 25 cm boyunda üzerinde gömme saat bulunan bıçak (otoda bulunan) 1 adet demiş muşta (otoda bulunan) 1 adet Çin malı ledırman (otoda bulunan) 2 adet baskıdan kurtarma anahtar sistemi (askeri), ele geçirilince, soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz ve ekibi doğru iz üzerinde oldukları konusunda bir kez daha kanaat sahibi olurlar. Zira belge ve bulgudan yola çıkarak yaptıkları her operasyon onlara yeni bir açılım, yeni bağlantılar, yeni alt örgütlenmeler vermeye başlamıştır.

Page 36: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Hele bu cephanelik kanlarını dondurmuştur adeta. Kod Adı Darbe Galiba gizli örgütlenmelerin kompartıman tarzı yapılanma tercih ettikleri iddiası ile anlatılmak istenen de budur. İlk bakışta bağlantısız görünen odakların, aslında tek elden yönetildiği gerçeği. Gözaltına alınan Emekli Binbaşı Fikret Emek’in yakalandığı sırada yanında olan çantasındaki dokümanların incelenmesinde ise, savcılık ve polisler başka bir şok yaşar. Bazı polisler, yapılan operasyonların ve ele geçirilen belgelerin detaylarını görünce ayrılıkçı, ancak adı bilinmeyen bir terör örgütüne yönelik operasyon kanısına bile kapılır. Zira bir yandan cephaneliği andıran silah ve mühimmatlar bir taraftan bir dev Zihni Çakır let kurulmasını andırır dokümanlar ve bu devletin yönetim şeması tarzında çizimler...

Page 37: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Ancak sanıkların ev ve işyerlerinde yapılan aramalarda ele geçirilen belgelerin açılımını yapmayı sağlayacak bazı ipuçları da yok değildir. Örneğin Ergenekon adının zikredildiği birçok doküman ve mail yazışma çıktıları da ele geçirilen belgeler arasındadır. İşte bu belgelerden çok başka ve herkesi dehşete düşürecek başka bir belge yukarıda sözünü ettiğimiz ve Emekli Binbaşı Fikret Emek’in çantasından çıkan belgedir. Bu belge, Genelkurmay Başkanlığı ile Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı binalarını birleştiren tüp geçidin bombalanmasına ilişkin planlama ve keşif amaçlı “Hedef Kartı ve Hedef Kartı Eki” isimli dokümandan oluşmaktadır. Ne amaçla hazırlandığı ve ne amaçla bulundurulduğu bir türlü anlaşılamayan ancak örgütün by darkmalt1 eylemler yapma prensibi içerisinde bir değerlendirme olabileceği ihtimali kuvvetli bulunan bu belge ile bile, örgütün ne derece bir tehdit yapılanması olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Öte yandan yine bu şahısta ele geçirilen; “Mesaj No.S” başlıklı ve “B-l” imzalı, “Alınan istihbarata göre bir kısım arkadaşlarımızın, karşı koyma tedbirlerine uymadıkları, üzerinde doküman bulundurdukları tespit edilmiştir. Bu durum teşkilatın emniyet ve verimliliğini düşürmektedir. Faaliyetleri... Daha dikkatli bulunulması...” ifadesi bulunan el yazısı notu (bu not, söz konusu kişinin örgüt içerisinde önemli bir kademede görevli olduğunun da işareti sayılabilir), Bursa’da faaliyet yürüten Diyarbakır, Muş, Hakkari / Yüksekova,

Page 38: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Bitlis ve Ağrı kökenli şahıslara ait bazı holding ve işletmeler hakkında; suç faaliyetleri, PKK terör örgütü ile ilişkileri, işletme ve şirketlerinde yürütülen illegal faaliyetlere ilişkin notlamaların bulunduğu doküman, İki üsteğmen, iki yüzbaşı ve bir binbaşı tarafından hazırlanan, Ankara / Dikmen’deki bir alana ait “Mevki Bulma ve Gömme Raporu”, Ulusalcı çizgide ve hükümet karşıtı propaganda yürüten (sözde) terör örgütünün faaliyetlerine engel olmak amacıyla, Kürt vatandaşlarımıza ait ticari kuruluşları hedef gösteren Digi Security Türkiye / Özel Büro isimli mail grubuna üyelik daveti mahiyetine haiz bir yazı, Kod Adı Darbe Askeri ders notları ve askeri konulardaki el yazısı not ve hesaplamalarından oluşan bilgi ve belgeler ile dokümanların ne amaçla bulundurulduğunu düşünmek bile ürkütücü. Fikret Emek’in annesine ait Eskişehir’deki adres ve Ankara’da kendisine ait olduğu belirtilen adreslerde saptanan belgelere gelince... Bu belge ve bulgular karşısında bile 2007 yılı Temmuz ayında kaleme aldığım Ergenekon’un Çöküşü kitabının birinci cildindeki tespitlerimin eksik kaldığını söylemek mümkün. Halbuki o dönem yaptığım tespitler bile bazılarının uykularının kaçmasına yetecek derecede dehşet boyutlardaydı. Ancak Ergenekon’un, devletin en kritik kurumlarına nasıl ve ne derece sızdığını ispat açısından emekli bir binbaşı olan ve aynı zamanda Ergenekon örgütlenmesinin içerisinde olmakla suçlanan Fikret Emek’ten elde edilen şu belgelere dikkat çekmekte fayda var:

Page 39: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Hava Kuvvetleri Komutanlığı subay personeline ait rütbe, görev yeri, mezuniyet tarihlerini kapsayan liste, Adana ve Mersin illerinin demografik yapısı, PKK terör örgütü açısından durumu, bazı ilçe kaymakamları, Belediye Başkanı, Milli Eğitim ve Emniyet Müdürlüğü personeli ile il-ilçe esnafı, avukatları, imamları, doktorları ve vatandaşlara ilişkin GİZLİ ibareli istihbarı’ fişleme bilgileri ve değerlendirme raporları, Hava Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığı tarafından Irak’a yapılacak bir harekâta hazırlık olarak GİZLİ ibareli dokümanlar, TSK Yönetim kademesind e Teğmen ve Yarbay rütbesi arasında yer alan 359 şahsa ait sicil rütbe ve nüfus kayıt bilgileri, ÇOK GİZLİ ibareli dokümanlarda Kars, Ardahan, İğdır ve Erzurum il ve ilçelerine ait Özel Personel, Yardımcı Kuvvetler Personeli, Renk tasnifli (Beyaz, Siyah, Mavi, Yeşil ve Turuncu) şahıs listeleri, şahıslara ait parmak izi örnekleri, yemin belgeleri ve görevlerini içeren bilgi ve teklif formları, Bu illerin Emniyet Müdürlüğü ve Jandarma birimlerinden alınma zararlı ve şüpheli şahısları içerir listeler, “İlçe Mukavemet Liderleri’ne verilecek dokümanlar listesi, Özel Kuvvetler Komutanlığı uhdesine alınacak bazı askeri personelin biyografik bilgi fişleri, Gayrı Nizami Harp ders sunumları, Zihni Çakır

Page 40: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan, Kosova, Rusya, Kazakistan ve Kuzey Irak ile ilgili askeri bilgileri de içeren kapsayıcı etüt çalışma notları, Bazı askeri personel hakkında istihbari çalışmaları içeren “İstihbarat Timi Haftalık İstihbarat Raporu” çalışması, Milli Güvenlik Kurulu ile ilgili 2003 yılına ait yasa tasarısı ve ilgili görüşler, Konrad Adenauer Vakfı ile Başkanı hakkında GİZLİ ibareli ve EK olarak hazırlanmış keşif çalışmaları, takip fotoğrafları ve krokiler, Kilis’te organize suç faaliyetlerinde bulunan şahısların ikamet ve iş yerlerine ilişkin GİZLİ ibareli fotoğraf ve bilgiler, Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın isminin de yer aldığı bazı şahıs ve şirketlere ilişkin istihbarat değerlendirme notlamaları... Şimdi bu belge ve dokümanlarla Ergenekon örgütlenmesinin manifestosunda yer alan “TSK bünyesinde örgütlenme” hedefini bir araya koyunca yapılan çalışmalarla neyin amaçlandığını anlamak daha kolay olmaz mı? Elbette olur. Silahlı kuvvetlerin en kritik makamlarına sızıp bu yapıyı kendilerine kalkan olarak kullanmayı hedeflemişler denilebilir. İşin ürkütücü tarafı, bu belge ve bulgulardan bile hala muazzaf olan bazı aymaz ve gaflet içerisinde olanlardan destek görmüş olabilecekleri varsayımını çıkarmak zor değil. SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLENMELERİNDE ŞOK BASKINLAR

Page 41: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’ün dikkatinden kaçmayan başka bir nokta daha vardır. 0 ana kadar yakalanan sanıklardan ele geçirilen belgelerde, örgütlenmenin sivil tabanlara yayılması maksadıyla kontrollü sivil örgütlenmelere gidilmesi amaçlanmıştır. Yine bu sanıkların bu tarz örgütlenmelere örnek sayılabilecek bazı dernek ve vakıflarda bulunduğu tespit edilir. Kod Adı Darbe Savcı Öz, sanıklardan Oktay Yıldırım’ın Kuvvai Milliye Derneği İstanbul Şube sorumlusu olduğu ve yakalanan diğer şahısların bu dernek ile irtibatlı olmaları gerçeğinden yola çıkarak, 17 Haziran 2007 tarihinde Ankara, Bursa, Konya ve İzmir illerinde bulunan Kuvvai Milliye Derneklerinde aramalar yaptırır. Derneğin Ankara’da bulunan Genel Merkezi’nde yapılan aramada elde edilen, Dell marka ve G2D1XIJ seri nolu dizüstü bilgisayarda kayıtlı bir dosya içerisinde Türkiye’yi sarsacak eylem hazırlığına raslanır. Bu dosyada örgüt tarafından hazırlandığı anlaşılan bir simülasyon yer almaktadır. Bu simülasyona göre, Başbakan Recep Tayip Erdoğan veya AKP’den her hangi birinin Cumhurbaşkanı olması durumunda: RECEP TAYYIP ERDOĞAN CUMHURBAŞKANI

Page 42: Zihni Akir Kod Adi Darbe

VEYA AKP’NİN SEÇTİĞİ BİRİ ÇANKAYA’DA 1. Şok Suikast! Fener Patriği Bartholomeos bir suikast sonucu öldürülüyor 2. Şok Suikast! Ermeni Patriği Mutafyan öldürülüyor 3. Şok Suikast! İshak Alaton (Ki şu anda gerçek başbakandır!) öldürülüyor Türkiye’yi karanlığa sürükleyecek darbeci zihniyetin vardığı son nokta! 1- Öncelikli olarak, Fener Patriği Bartholomeos öldürülecektir. Böylelikle büyük çoğunlukla ve demokratik bir süreç sonunda iktidara gelmesine rağmen antidemokratik ya da gizli gündeme sahip irticai yapılanma olarak tanımladıkları AKP iktidarının arkasından Cumhurbaşkanlığı’nın da bu görüşün eline geçmesi ile irticacıların(!) güçlenerek kendileri gibi düşünmeyenlere saldırmaya başladıkları mesajı verilmiş olacaktır. 2. Suikast olarak, Ermeni Patriği Mutafyan öldürülmesi planlanmıştır. 3. suikast hedefi ise İshak Alaton’dur. Zihni Çakır Bu iki suikast planının da altında aynı amaç yatmaktadır:

Page 43: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Sansasyonel eylemlerle ülkede legal ama gayrimeşru iktidar varlığı iddiasını güçlendirerek, ülkeyi kargaşa ve kaos ortamına sürüklemek. Aynı zamanda da onlara göre siyasal İslam’ın iktidar olması ve bütün kurumları ele geçirmesi ile bu görüş yanlılarının terörist eylem düzenlemekten kaçınmadığı imajı yaratmak... Kod Adı Darbe BÖLÜM 2 STK’LAR ÜZERİNDEN BÜYÜME/YAYILMA STRATEJİSİ VE TEKNOLOJİ Ergenekon sanıklarının bağlı olduğu derneklerin, ülke genelindeki bazı şubelerine düzenlenen baskınlarda ele geçirilen belge ve dokümanlar; örgütlenmenin, internet teknolojisini, sınırlarını zorlar derecede kullandığını da ortaya serer. Dernek ile internet üzerinden temas kurduğu tespit edilen yandaşlarının, derneğin görüşleri doğrultusunda “görev almak” istemlerinin ve irtibat bilgileri ve görüşlerinin yer aldığı verilere rastlanır. Bu verilerde: Ülkem için, vatanım için, bayrağım için birçok gayri

Page 44: Zihni Akir Kod Adi Darbe

resmi oluşum içinde yer aldım... Vatansever ve ülke bütünlüğümüzün yok olmasını istemiyorum... Vatanımız için bana da görev verilirse vatan yoluna canımız feda... Güzel vatanım için canımı hiç çekinmeden vermeye hazırım... Ben Güneydoğu’da boşuna mücadele etmedim, üzerime düşen görev ne olursa olsun yapmaya hazır olduğumu bildiririm... Zihni Çakır Derneğinize üye olma gibi bir müracaatım söz konusu değildir; üye olmadan da resmi olmadan da bu vatan savunulur kanaatindeyim... Şeklinde görüşlerle karşılaşılır. Bu görüşlerden de anlaşılmaktadır ki, bu ve benzeri alt birim örgütlenmeleri bazı kutsal kavramlarla kendilerine körü körüne bağımlı yandaşlar yanında, hayatını illegal yollar ve gayrimeşru yöntemlerle idame ettiren mafya tiplemeli şahıslardan da olağanüstü bir destek almaktadır. Bu arada ele geçen bazı dokümanlarda, derneğin İstanbul’da yaptığı bir toplantıda uygulandığı gözlemlenen bir anket dikkat çekicidir. “Sizce Türkiye bir işgale-yıkıma sürükleniyor mu? Cevabınız “Evet” ise bu durumla mücadele etmek için ne yapılması gerekir?” şeklinde soruların yer aldığı bu anketle birlikte, dernek toplantılarına katılan şahıslar hakkında fişleme çalışması yapıldığı tespit edilir.

Page 45: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Başka bir ayrıntı da, yapılan aramalarda elde edilen dokümanlarda SESAR “imzası”na rastlanmasıdır. .Bu gelişme ile beraber, merkezi Ankara olan SESAR’a (Siyasi Ekonomik Sosyal Araştırmalar ve Strateji Geliştirme Merkezi) İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın izni ve Ankara Emniyet Müdürlüğü tarafından, 18 Temmuz 2007 tarihinde operasyon düzenlenir. SESAR merkezi ve çalışanlarından, İsmail Yıldız, Oğuz Evren Kılıç ve Fuat Ermiş yakalanarak iş ve ikamet adreslerinde arama yapılır. Yapılan aramada, Ergenekon başlıklı şematize doküman ve bazı şahıslara ait özgeçmiş raporları elde edilir. Bunun dışında bu şahıslara ait ev adreslerinde yapılan aramalarda ele geçirilen belgeler ise şaşkınlık vericidir. Görevi sadece kamuoyunu bilgilendirme amaçlı araştırma ve geliştirme raporları ile özel araştırmalar yapmak olan kuruluş çalışanlarının evlerinde ele geçirilen belgeler arasında, yine her zaman olduğu gibi gizli askeri belgeler yoğunluktadır. Hem de bazı komşu ülkeler hakkında hazırlanmış özel istihbari bilgiler ile Genelkurmay Başkanlığı üst kademe personeli hakkında özel bilgi ve belgeler... Örneğin İsmail Yıldız isimli SESAR yetkilisinin ev ve işyerlerinde yapılan aramalarda; Genelkurmay Başkanlığı’nın general ve amirallere ait öz geçmiş bilgilerini içeren resmi yazı ekleri, İletişim Tespit Tutanakları, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi,

Page 46: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Kod Adı Darbe İçişleri ve Başbakanlık Müfettişlerince hazırlanmış bazı inceleme ve teftiş raporları; Aynı şahsın iş yerinde kullandığı bilgisayarda; Özel Kuvvetler Komutanlığı personeli tarafından hazırlanmış, İran askeri kaynak ve potansiyeli hakkında etüt niteliğinde dokümanlar ele geçirilir. Özellikle İran ile ilgili ve çok gizli kalması elzem olan belge dikkat çekicidir. Bu belgede: İran İslam Cumhuriyeti’nin Coğrafi Konumu, İran Silahlı Kuvvetlerinin Kuruluşu, Nizami Ordu KKK Kuruluşu, Nizami Ordu KK Konuş Durumu, DMO KK Kuruluşu, DMO KK Konuş Durumu, İran Silahlı Kuvvetleri Kuvvetli ve Zayıf Tarafları, Deniz Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri, Hava Savunma Sistemi, İran KİS ve TBF Tehdidi, Balistik Füze Durumu ve Savunma Sanayi ve Modernizasyon Faaliyetleri konularını içeren GİZLİ ibareli dijital sunu, İran ‘daki Azeri azınlığa tesir edilerek İran devleti karşısında ayaklanma vb direniş olanaklarını canlı tutma ve Türk devletine karşı halk sempatisi oluşturma amacına yönelik, GNH (Gayrı Nizami Harp) Açısından İran’ın Arazi Yapısının

Page 47: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Değerlendirmesi, GNH Açısından İran’daki Nüfus Dağılımı ve Etnik Yapının Değerlendirmesi, GNH Açısından İran’daki Muhalefet Grup ve Örgütlerin Değerlendirmesi ve Bize Müzahir Hareket Edeceği Değerlendirilen Gruplar, İran’ın Ülkedeki Uyguladığı Asimilasyon Politikaları ve Kontrol Tedbirleri Giderici ve Türk Unsuruna Milli Değerlerine Döndürücü Tedbirlerin Değerlendirmesi, İran Bölge Etüdünün Hazırlanma Esasları Nelerdir ve Hangi Kaynaklardan İstifade Edilebilir, İran’daki GNH Teşkilatlanması, İran’daki Gerilla Teşkilatlanması, GNH Unsurlarının Nizami Kuvvet Harekatını Desteklemeleri İle İlgili Yapılacak Koordinasyon Hangi Seviyede ve Nasıl Olmalıdır, İran GNH Teşkilatlanmasında Personel Tespit-Tahkik İşlemleri ve Eğitim Faaliyetlerinin Yürütülmesi, İran’da Mukavemet Ne Zaman Başlamalıdır, İran’da Yeraltı Faaliyetlerinde Muhabere Vasıtaları, Zihni Çakır İran’da K-K Harekatı Nasıl Planlanmalı ve Uygulanmalıdır, İran’a Yönelik Psikolojik Harekat Uygulaması Nasıl Olmalıdır, İran’da Halkın Kazanılması ve Halkla İlişkiler, İran’da GNH Uygulamasında İstihbarat Faaliyetleri, Hedef Ülkede icra Edilecek GNH Harekatının Hukuki Dayanağı, konularını içeren GİZLİ ibareli dijital sunu, Irak’ta Mukavemet Ne Zaman Başlar başlıklı, Irak’ta Kurulacak Gayrı Nizami Harp (GNH) Teşkilatının Yapısı ve Maksadı, Bölgedeki Halkın Mevcut Yapısı, GNH Teşkilatının Kurulması, Personel Tespit Tahkik İşlemi, Kullanılacak Motifler, Teşkilat Personelinin Eğitimi, Irak’ta Mukavemet Ne Zaman Başlamalıdır

Page 48: Zihni Akir Kod Adi Darbe

konularını içeren GİZLİ ibareli dijital sunu, Kuzey Irak’ta Gelişmesi Muhtemel Statü, Bunun Türkiye ve Diğer Ülkelere Etkisi ile Irak’ın Nüfus ve Etnik Yapısı hakkında HİZMETE ÖZEL ibareli dijital sunum ve bu konuda hazırlanmış GİZLİ ibareli çalışmalar yer almaktadır. ABD’nin kendi amaçlarını gerçekleştirme maksadıyla kimi bahanelerle İran’a yönelik bir operasyon planının dile getirildiği bir süreçte, bu belgelerin, söz konusu şahıslarda ele geçirilmesi, Ergenekon’un dış ilişkileri açısından bir projeksiyondur aslında. Savcılığın, özellikle bu yönde belge ve bulguları incelemede izleyeceği strateji, Ergenekon yapılanmasının uluslararası argümanlarını çözmek için de önem taşıyabilir. GİZLİ TEŞKİLATLANMA Ergenekon örgütü ile ilgili tanımlama yapmakta en önemli delil, örgütün manifestosu olarak adlandırılan belgelerdir. Bu belgelerde, örgütün gizli örgütlenmelere gittiği prensibi ve gizlilik ilkesinin vazgeçilmez olduğu sübutundan yola çıkınca; Ankara Kuvvai Milliye Derneği’nde elde edilen bilgisayar üzerindeki incelemeler neticesinde, bilgisayarın veri tabanında Balıkesir adıyla dosyalanmış olan dokümanda, Tuğrul Derme isimli bir kişinin Kuvai Milliye adına Balıkesir ilinde gizli bir teşkilatlanma kurmak arzusunda olduğunu gösteren veriler elde edilmesini anlamak zor olmaz. Bu belgede adı geçen Tuğrul Derme, operasyon savcısının talimatıyla 18 Temmuz 2007 günü Balıkesir’de yakalanır. Yine

Page 49: Zihni Akir Kod Adi Darbe

fCod Adı Darbe bu donelerden yola çıkılarak Kuvvai Milliye Derneği Başkanı Bekir Öztürk de 18 Temmuz 2007 tarihinde Mersin’de gözaltına alınarak İstanbul’a sevk edilir. Mersin’in önemine işaret edecek olursak; Vatansever Kuvvetler Derneği Genel Başkanı Taner Ünal’ın bu ildeki özellikle Yörük nüfus bazında birtakım kışkırtıcı faaliyetlerde bulunduğunu hatırlarız. Mersin’in göç alan bir il olması ve bu göçün genel olarak Güneydoğu kökenli vatandaşlardan oluşması, provokasyon ve çatışmaya zemin yaratacak demografik bir iklime sahip olması anlamı taşır. Ergenekon’un kodları arasında yer alan en önemli argümanın provokasyon ve kışkırtıcı eylemlerle çatışma yaratmak olduğundan yola çıkınca, Mersin ve benzeri illerin adeta bir üs olarak kullanılmasının, Ergenekon için doğal bir süreç olarak değerlendirmek bile mümkün olur. Zihni Çakır BÖLÜM 3 SAVCILIĞIN, ERCENEKON OPERASYONU’NDA STRATEJİ HAMLESİ

Page 50: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Ergenekon Operasyonu kapsamında gözaltına alınan şahısların anlattıkları, ev ve işyerlerinde ele geçirilen bazı belgelerle, emniyetin teknik takip sonucu ulaştığı telefon dinlemelerinden yola çıkan operasyon savcısı, o ana kadar elindeki bulgu, belge ve anlatıların işaret ettiği odaklarla ilgili hamlesinde de gecikmez. Savcı, 26 Temmuz 2007 tarihli talimat ile; Kemal Şahin, Feridun Refik Nuhoğlu, Mehmet Murat Yücel ve yine Ergenekon ile ilişkili olarak ele geçirilen bilgisayarda yazıları çıkan, Ergenekon oluşumunu öven ve şüpheli Muzaffer Tekin’in evinde bulunan devletin yeniden yapılanmasına ilişkin belge üzerindeki bazı yolsuzluk dosyaları şeklindeki yazı ve diğer bilgisayardaki yazılarla bağlantılı olarak, Hayrullah Mahmut Özgür ve Ergün Poyraz’ın da, örgütsel içerikli bilgi, doküman ve bu şahısların örgüt üyesi olması ihtimallerine dayanarak gözaltına alınmalarını ister. Kod Adı Darbe 0 ana kadar savcının talimatlarında sıfır hata ile operasyon yürüten emniyet ayağı, bu gözaltı ve sorgu talimatı ile 27 Temmuz 2007 günü operasyon yapar. Yapılan bu operasyonla, Kemal Şahin ile Ferudun Refik Nuhoğlu İstanbul’da, Hayrullah Mahmud Özgür İzmir’de, Ergün Poyraz ile Mehmet Murat Yücel Ankara’da yakalanır. Operasyon ülke gündemine bomba gibi düşer. Çünkü Ergün Poyraz ve Hayrullah Mahmud Özgür gazeteci kimliği ile tanınan isimlerdir.

Page 51: Zihni Akir Kod Adi Darbe

ERGENEKON AVUKATI İLE SÜRPRİZ BULUŞMA Bu gözaltıların hemen ertesinde, hafızam beni yanıltmıyorsa 29 Temmuz 2007 tarihinde, Ergün Poyraz’ın avukatı olduğunu 42 Zihni Çakır söyleyen Hüseyin Buzoğlu isimli şahıs, ortak tanıdığımız bir üniversite görevlisi aracılığı ile Ankara’da bir spor kulübü lokalinde benimle bir araya geldi. Bu şahıs, o dönem tamamlamak üzere olduğum Ergenekon’un Çöküşü-1 adlı kitabımın çalışmalarından haberdar olmuştu. Bana, kitabımın içeriği ile ilgili birtakım sorular yanında, Hayrullah Mahmut’un ifadesinde neler söylediğini de büyük bir merakla sormuştu. Önce bu sorularına bir anlam verememiştim. Ancak Ergün Poyraz ile ilgili olarak bazı beyanlarda bulununca, Hayrullah Mahmud ve Ergün Poyraz’ın illegal bir oluşum üyesi olmaktan gözaltında oldukları ve bu yapıda basın ayağı olabilecekleri kuşkumda kanaat sahibi oldum.

Page 52: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Anladığım kadarıyla kitabımda tespitlerini yaptığım yapılanma ile ilgili derin araştırma devam ediyordu ve gözaltılar, operasyonların daha da artacağının işareti sayılırdı. Ancak bu açılıma rağmen kitabı güncellemem imkansız olmuştu, zira askerlik mükellefiyetim başlamadan, yayımlanması ile ilgili işlemlerimi tamamlamam gerekiyordu. Askerliğimin başlamasınaysa sadece 12 gün kalmıştı. Yayıncı ile olan sözleşmemin üzerinden de uzun zaman geçmişti ayrıca. Bu nedenlerle, kitaba yeni açılımları ekleme fırsatım olmadı. Ancak bir şeyden kesin karar sahibi olmuştum; kitaptaki iddialarım ve tespitlerim hiç de yabana atılacak cinsten değildi. Buradan, yazdıklarımla ilgili bir şüphem olduğu sonucu çıkarılmamalı zira; hazırladığım metin veya başka bir deyişle kitap çalışması, yaşadıklarım, tanık olduklarım ve araştırmalarım sonucu ortaya çıkan bir analizdi aynı zamanda. Hal böyle olunca, her düşünen insan ve her üreten insan analizinin cizgiliforum.com moda mot doğruluğu iddiasında bulunamaz, bu şekildeki bir yanılsama, araştırmacıda sorgulamaya dayalı bakış açısını körelttiği gibi, yönlendirilmeye müsait bir fikri temelin oluşmasına neden olur. Karşıma çıkan tablo ve avukatın merak ettiği soruların satır arası cevaplarından tespit ve analizlerimde haklılığımı da görmüş oldum. Bu aşamadan sonra operasyonun gidişatıyla ilgili anekdotları

Page 53: Zihni Akir Kod Adi Darbe

aktarmaya devam edelim. Kod Adı Darbe DEVLETİN GİZLİ ARŞİVİ Mİ “POYRAZ KÜTÜPHANESİ” Mİ? Ergenekon’da medya ayağı olarak lanse edilen bu isimlerin gözaltı operasyonları sonrasında özellikle dikkat çeken şey, Ergün Poyraz’ın evinde ele geçirilen dokümanlardır. Emniyet ve savcılık kaynaklarının yaptığı incelemeler sonucu ele geçirilen belge ve bulguların, yürütülmekte olan soruşturmada adı bir türlü konulamayan örgütlenme yapısının başka ipuçlarını vermektedir. Ergün Poyraz’ın, emniyet kayıtlarına “hükümet karşıtı kara propaganda eksenli” diye tanımlanan çalışmalarını, askeri istihbarat birimleri ile işbirliği içerisinde yürüttüğü, bu çerçevede Poyraz’a Hükümet aleyhine kullanılabilecek çok sayıda GİZLİ ve RESMİ istihbari bilginin servis edildiği anlaşılır. Bu belgelerden GİZLİ ibareli ve 12 Mayıs 2003 tarihli, “AKP’nin Değerlendirilmesi-6” isimli bir belgede; “Laik demokratik rejimi adım adım yıkmak isteyen şeriatçı-gerici akımlara ve oluşumlara karşı mücadele etmekle yükümlü olan kurum, kuruluş ve sivil toplum örgütlerinin, 28 Şubat sürecine sahip çıkılması, geçmişte Refah-Yol Hükümeti döneminde hazırlanan Batı Harekat Konsepti’nin ve eylem planının güncelleştirilmesi gereği” üzerinde durulduğu anlaşılır.

Page 54: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Bu belge ile, 28 Şubat post-modern darbe savunucularının, bu süreç 1000 yıl da devam eder tezleri arasındaki paralellik dikkat çekicidir. Anlaşılan 28 Şubat zihniyeti, yani ülkede on milyarlarca dolarlık ekonomik buhran ile toplum katmanlarında mezhebe dayalı kutuplaşma ve inanca dayalı ayrışmadan nemalanan antidemokratik zihniyet yine faaliyet halindedir. Yine Poyraz’dan ele geçirilen ve GİZLİ ibareli Atamalar, Kadrolaşma ve Kadrolaşma 21.07.2003 isimli üç ayrı tabloda da, toplumun oyu ile iktidara gelmiş bir siyasi örgütlenmenin demokratik açılımlarında kullanacağı argümanları yönetmek üzere bürokrasi kademelerinde uyumlu çalışacağına inandığı bürokrat atamalarının da yine aynı zihniyet tarafından takibe alındığı ve antidemokratik girişimlerine toplumsal kamuoyu yaratmak için bir nevi psikolojik harp unsuru olarak kullandıkları kalemlere bu takibat raporlarını servis ettikleri anlaşılır. Belgenin özetle; AKP hükümeti tarafından 2003 yılı Mart ve 2005 yılı Mayıs ayına kadar, bakanlıkların taşra teşki Zihni Çakır tatlarında gerçekleştirilen 1700’den fazla atama ile merkez teşkilatlarında gerçekleştirilen 800’den fazla atamaya dair bilgilere dayandırıldığı görülür. İşin ilginç tarafı, bu belgenin hazırlanmasında emeği(!) geçen kurum ve kuruluşlardır.

Page 55: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Yapılan inceleme sonucu belgenin, Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Ege Ordu Komutanlığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, 1. Ordu Komutanlığı, 2. Ordu Komutanlığı, 3. Ordu Komutanlığı, EDOK Komutanlığı, 3. Ordu 8. Kolordu Komutanlığı tarafından ve (tıpkı bugün AKP’nin kapatılmasına yönelik iddianamede izlenen yol gibi) medya organlarından haber ve yorumlar kaynak gösterilerek derlenen rapordan ibaret olduğu anlaşılır. Genel Kurmay’ın “Gizli” belgeleri de Ergenekon’un elinde Kod Adı Darbe 12 Mart 2004 tarihli ve GİZLİ ibareli, “28 Şubat 1997 Öncesindeki Durum İle Günümüzdeki Durumun Karşılaştırılması” isimli Kara Kuvvetleri Komutanlığına ait olduğu anlaşılan bir dokümanda ise; İrticai Eğilimli İl Valileri ve Kaymakamlar tespit edilmiştir(l). Bu 17 vali ve 294 kaymakam hakkında Batı Çalışma Grubu tarafından yapılan fişleme çalışmalarının yer aldığı belgenin yanında, Genelkurmaya ve bazı askeri kurumlara ait gizli hizmete özel birçok belge ve çeşitli devlet kurumlarında çalışan şahıslara yönelik istihbari çalışmalar yapıldığını gösterir dokümanların da Ergün Poyraz’a birileri(!) tarafından servis edildiği anlaşılır. Operasyonu yürüten savcı ve emniyet mensupları adeta devletin gizli arşivi gibi oluşturulmuş “Poyraz kütüphanesi” karşısında dehşete düşer. Yukarıda sıraladığımız belgelerin yanında eski ya da yeni tarihli şu

Page 56: Zihni Akir Kod Adi Darbe

belgeler dikkat çekicidir: “Nesim Malki-Erol Evcil-Ahmet Emir Telefon Görüşmeleri, Tapular” başlıklı ve 395 sayfalık klasör. Klasörde özetle Nesim Malki cinayeti ile ilgili yürütülen soruşturma kapsamında müfettişlere sunulan GİZLİ kaşeli belgeler yer almaktadır. “Erol Evcil Ajanda IV” yazan 442 sayfalık klasör. Klasörde, dönemin İzmir İl Emniyet Müdürü Ahmet DEMİR’in 1998 yılına ait kişisel ajandası ve randevu defteri bilgilerinin fotokopileri bulunmaktadır. “GESTETNER” başlıklı, 217 sayfalık klasör. Klasörde, Polis Akademisi’nde açılan idari soruşturmalar ile ilgili resmi yazışma fotokopileri yer almaktadır. “Candan Eren -HİZBULLAH DOSYASI” ibaresi olan, 251 sayfa klasör. Klasörde, İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişlerinden Murat KOCA ve Murat ÖZHAN tarafından hazırlanan Tevdi Raporumun yer aldığı görülür. Devlete ait birçok gizli belgenin Poyraz’da bulunması, onun gazeteci kimliği açısından ilk bakışta normal karşılanabilir. Ancak bu şahsın Ergenekon soruşturması kapsamında tahkikata konu isimlerden biri olması ve bu belgelerle Ergenekon örgütünün kirli amaçları arasında gözlemlenen paralellik, bu durumun normal karşılanmasının ancak ve ancak bir gaflet olacağı yargısına yol açar. Bu arada tahkikatı yürüten savcılığın talimatları ile Ankara’da yapılan bir operasyonla ele geçirilen el yazması bir dokuman dikkat çekicidir. Zihni Çakır

Page 57: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Ergün Poyraz’ın gözaltına alınmasına dayanak oluşturan bilgi ve belgelerden yola çıkılarak, 27 Temmuz 2007 günü İstanbul’da gözaltına alınan Ferudun Refik Nuhoğlu’na yöneltilen soruların dayanağı olan bir belge daha vardır. Örgüt yapısının çözümlenmesi için önemli delil sayılacak bu belge, bazı ilişkilere ışık tutmaktadır. Belgenin detaylarından, 17 Ağustos 2002 tarihinde İstanbul’da düzenlenen bir toplantıya ilişkin bilgilerin yer aldığı görülür. A4 dosya kağıdına el yazısı ile şematik bir biçimde düzenlenmiş belgede; Askeri Personel Kazım Banat, İsrailli General Gabriel Libiradier (MOSSAD), Ali Erkan, Batmanlı Ömer isimli şahısların bir toplantı yaptıkları, bu toplantı içeriğinde Şahinbey kod adlı Ahmet CİNALİ, Emekli General Veli Küçük, Sedat Peker, Hoca kod adlı Kemal Şahin ve Tacikistan Genel Kurmay Başkanının, Ticaret Bakanı Mehmet Eminof’a suikast veya eylem planı yaptıkları tespit edilir. Toplantıya katılan şahıslardan Askeri Personel Kazım Banat’ın ve Hizbullah’ın E.Orgeneral Çevik Bir’in kontrolünde olduğu belirtilen bir işaretleme ve yazım da belge içeriğinde yer alan ayrıntılardır. Bu dehşet verici bulgular üzerine devam eden teknik takip ve soruşturma çalışmalarında, yakalanan şahıslarla ilişkilerinin olabileceği düşünülen ve by darkmalt1 yeterli deliller bulunan, Emin Şirin ve Hakan Şanlı 19 Temmuz 2007 tarihinde Ankara’da, Mete Yalazangil, Zeki Yurdakul Çağman, Saipir Debzlelvidze ve Tuncay Hacıbektaşoğlu 23 Temmuz 2007 tarihinde İstanbul’da gözaltına alınır.

Page 58: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Bu arada o ana kadar yakalanan şahısların ev ve işyerlerinde yapılan aramalarda ele geçirilen belge ve bulgular, birbirini hiç tanımayan şahısların aynı çatı altında ve aynı örgüt şematiğinde ne tür bir ilişkinin parçası olduklarını da açıklar niteliktedir. Örneğin İstanbul Cumhuriyet Savcılarından Zekeriya Öz tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, zanlılar ve şüphelilerin ev ve işyerlerine farklı dönemlerde ancak eş zamanlı düzenlenen operasyonlarda elde edilen önemli dokümanlardan; “LOBİ” isimli doküman; Oktay Yıldırım, Muzaffer Tekin, ve M. Zekeriya Öztürk’ün adreslerinde, “DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI (Master Plan Ön çalışması)”; Muzaffer Tekin ve Kuddusi Okkır’ın adreslerinde, “MAFİA” isimli doküman; M. Zekeriya Öztürk’ün adresinde ele geçirilir. Kod Adı Darbe Bu ve benzer gizlilik içeren ve açılımlarında ülkeyi tehdit eden örgüt yapısının eylem plan ve stratejilerinin bulunduğu belgelerin açılımlarına, çalışmanın ileriki bölümlerinde işaret edeceğiz. Ergenekon’un kodları diyebileceğimiz bu açılımlardan sonra; Ergenekon ile ilgili, duruşu bu örgüt yapısına destek sayılabilecek çevrelerin, hala bu duruşta ısrar edip etmeyecekleri merak konusu; ama bu duruşlarını yapıyı tam anlamamalarına bağlamak da doğru bir tespit olmaz. Belki yapıyı çok yakın(!) tanımalarının bir sonucu olarak böyle bir duruşu tercih etmiş de olabilirler.

Page 59: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Örgüt mensubu zannıyla gözaltına alınan ve bazıları tutuklanan sanıkların ev ve işyerlerinde ele geçirilen materyaller elbette sadece belgelerden ibaret değildi. Önceki bölümlerde bu materyaller arasındaki cephaneliklere de dikkat çekmeye çalışmıştık. İşte bu cephaneliklerle ilgili kafalardaki soru işaretleri bir türlü çözümlenebilmiş değil. Bu soru işaretlerini de ortadan kaldırmaya yönelik bazı veriler ortaya koymakta fayda var elbette. VİETNAM SANDIKLARI MI AÇILDI? Ele geçirilen dokümanların yanında yürütülen operasyonlar kapsamında, belgeler kadar tehlikeli ve dehşetane cephaneliklere de rastlanıp el konulduğunu ifade etmiştik. Sanıklara nereden geldiği halen anlaşılamayan ve kurumlar arasında sahiplenilmeyen bu cephaneliklerle ilgili yaptığım araştırmalarda, çok ilginç bir ize rastladım diyebilirim. * ** Artık bilinen şey Türk derin yapılanmasının, NATO üyelik süreci ile başlayan ve NATO tarafından finanse edildiği resmi kayıtlarca da kabul edilmiş olan Seferberlik Tetkik Kurulu adlı teşkilatlanma ile ortaya çıktığıdır. * * * İşte bu yapının organizasyonu ile birlikte ABD ve NATO müttefiki

Page 60: Zihni Akir Kod Adi Darbe

ülkelerde olası işgal saldırısına karşı koyabilmek için, stay- behind diye adlandırılan ve Türkçe karşılığı “geri çekilme” ya da Zihni Çakır “geri dur” şeklinde tanımlanan stratejinin hayata geçirilebilmesi için, kamuoyunda Vietnam Sandıkları olarak bilinen gizli cephaneliklerin oluşturulduğu da bilinmektedir. Kimi kaynaklar bu gizli cephaneliklerin kapsadığı nokta sayısını 32 olarak telaffuz eder, kimi kaynaklar ise 52. Bu cephaneliklerin kullanımına gelince; rivayete göre ülkedeki işgal kuvvetlerinin giriş yapması muhtemel bölgelerde gizlenen bu cephanelikler, bir işgal sırasında işgale karşı koyacak hamle ve stratejiler geliştirilene kadar özel birliklerin ihtiyaçlarını karşılayacak kadar gıda ve askeri mühimmattan oluşmaktadır. Belirli zaman aralıklarında bu gizli bölmeler açılıp, içerideki nem oranını giderecek özel kimyasal yapım çuvallar kontrol edilir, ayrıca içeride bulunan gıda ve cephanelikler de gözden geçirilir, deforme olanlar ya da korunamamış ve etki gücünü kaybetmiş olanlar değiştirilir. Bazı askeri kaynaklar, 2006 yılında Cumhuriyet Gazetesi’ne bombalı eylem ve Danıştay saldırısı sonrasında ülkenin hemen her bölgesinde www.cizgiliforum.com cephanelik buluntularının ve artık 10 yaşındaki çocukların da ellerine tutuşturulmaya başlanan el bombalarının bu Vietnam Sandığı diye adlandırılan gizli cephaneliklerden alınmış olma ihtimalinden söz ediyor.

Page 61: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Bu iddiayı ortaya atanlar, ele geçirilen el bombalarının MKE yapımı olmasına karşın ve bu kurumdan nereye çıkış yapıldığı belli olmasına rağmen, hedef kurumun envanter kayıtlarında eksik bulunmama nedenini de bu gerekçeye da yandırıyor. Çünkü onların iddiasına göre, kimi zaman aynı seri numaradan ikiz üretim yapılıp bir parçası bu stay-behind stratejisi çerçevesinde oluşturulan savunma amaçlı gizli cephaneliklere paylaştırılıyor. Bu tezi başka kaynaklara teyit ettirememekle beraber, tüm kaynaklarımın bu bomba ve cephaneliklerin çıkış yeri olarak Vietnam Sandıklarını işaret etmesi oldukça kafa karıştırıcı. Çünkü eğer bu iddia doğru ise, bugün ülke genelinde kontrolden çıkmış ve küresel bir çeteye dönüşmüş olan Ergenekon’un elinde, nerede ne amaçla kullanılacağı belli olmayan yaklaşık 7 bin 5 yüz-8 bin civarında bomba daha var demektir ki bu da tüyler ürperticidir. Kod Adı Darbe ERGENEKON’UN İLK AŞAMASINDA ELE GEÇİRİLEN MATERYALLER İstanbul’da,

Page 62: Zihni Akir Kod Adi Darbe

18 adet MKE yapımı el bombası, 7 adet NATO standardı el bombası, 2 Adet Alman yapımı el bombası 5 cm uzunluğunda dinamit lokumu, 13 cm uzunluğunda ateşleme fitil, 1 adet Kalashnikov marka otomatik silah, 1 adet suikast silahı olarak da bilinen ve 5 Kasım 1997 tarihinde TOROS-2/97 tatbikatı sırasında dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Hüseyin Kıvrıkoğlu’na suikast girişiminde de kullanıldığından şüphelenilen cinste Kanas marka silah ve dürbünü, 1 adet 7,65 mm çapında Lama marka tabanca ve susturucusu, 1 adet el yapımı kesik eski tüfek, Çeşitli çap ve markalarda bol miktarda fişek, 12 adet savunma ve taarruz tipi el bombası, 11 kg orijinal kutusunda C-3 (27,5 libre) kutu üzerinde “DEMOLITION BLOOK M3 COMPOSİTİON C-3” yazılı malzeme, 210 gram ağırlığında 12 adet TNT kağıdına sarılı vaziyette (KK-MU-FB 1950) dairesel çizgi içerisinde harf ve rakam grubu bulunan malzeme, 6 adet yabancı menşeli 1’er librelik TNT (üzerinde HİGH EXPLOSIVE TNT 1 POUND NET DANGEROUS yazılı) 3 adet l’er librelik TNT (üzerinde NET tehlikeli yazılı) 1 adet teneke kutu içerisinde 1360 gram ağırlığında üzerinde 3 adet ateşleme yuvası bulunan tahrip kalıbı, 1 adet 17 cm metalden mamul imha kiti içerisi patlayıcılı 1 adet 13 cm imha kiti içerisi patlayıcılı Çok sayıda CD, disket ve dokümanlar, Ankara’da 1 adet 9 mm çaplı tabanca, 30 adet MKE yapımı 9 mm çaplı fişek.

Page 63: Zihni Akir Kod Adi Darbe

BÖLÜM 4 ERCENEKON’LA İKİNCİ TANGO 02 Mart 2001 tarihinde İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nce, hakkında işlem yapılarak tutuklanan, Tuncay Güney isimli şahsın ev ve işyerinde yapılan aramalarda elde edilen belgeler, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz tarafından, Ümraniye operasyonu kapsamında elde edilen belgeler ile karşılaştırılmak üzere Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne gönderilir. Tuncay Güney, kendisinden ele geçirilen belgeleri, Veli Küçük’ün talimatı doğrultusunda Doğu Perinçek ile ortaklaşa hazırladıklarını, 2001 yılında Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nde yapılan sorgulamasında beyan eder. Yani tamı tamına 6 yıl sonra aynı belgeler ve ifadelerin oluşturduğu yapılanma ile karşı karşıyadır Türkiye. O dönem bazı aymazlıklar ve kasıt mı ihmal mi ne tür bir anlayışın ürünü olmadığı bir türlü tespit edilemeyen davranışlar sonucu yarım bırakılan soruşturma, şimdi farklı ve daha devasa bir şekilde emniyet ve savcılık yetkililerinin karşısındadır. Ümraniye Operasyonu olarak adlandırılan soruşturmalarda elde edilen “LOBİ” isimli belgenin, 2001 yılında Tuncay Güney isimli şahıstan elde edilen belge ile aynı olması ve Tuncay Güney’den elde edilen diğer belgelerde de olduğu gibi yasadışı bir örgütlenme modelini içermesi nedeniyle benzerlik gösterdiği anlaşılır.

Page 64: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Kod Adı Darbe Tuncay Güney’den elde edilen “Ergenekon” adlı belge ışığında yapılan değerlendirmede, illegal bir örgütlenme olduğu görülür ve yapılan çalışmalarla bu örgütlenmenin Ergenekon adı altında faaliyet yürüttüğü tespit edilir. Bu tespitler sonrasında, Soruşturma Savcısının talimatıyla, örgütlenme içerisinde yer alanların deşifre edilmesi amacıyla “teknik takip” ve “fiziki takip” çalışmalarına başlanır. Ümraniye Operasyonu’nda gözaltına alınan şahıslarla ilişki içerisinde olan ve Tuncay Güney’in sorgusunda da adı geçen Emekli General Veli Küçük ve bununla bağlantılı olan Avukat Kemal Kerinçsiz, Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın Sözcüsü Sevgi Erenerol, Emekli Binbaşı M.Zekeriya Öztürk, Gazeteci Güler Kömürcü ve irtibatlı oldukları diğer şahıslarla ilgili çalışmalara başlanır. ERGENEKON Ergenekon’un yeniden yapılandırılması prensiplerinin bulunduğu belge! Zihni Çakır

Page 65: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Ergenekon Operasyonu’nun temel taşı kabul edilen ve eylem ve fütursuzluklarının da ipuçlarını veren, “Ergenekon Analiz Yeni Yapılanma Yönetim ve Geliştirme Projesi-İstanbul / 29 Ekim 1999” isimli dokümanda; “...Bu çalışmanın amacı, Atatürk ilkeleri doğrultusunda biçimlendirilmiş, Kemalizm’in tek, gerçek ve içtenlikli koruyucusu Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren Ergenekon’un reorganizasyonuna katkıda bulunabilmektir” şeklinde gözlemlenen ibare, “Ergenekon”isimli dokümanın; varolan aynı isimde bir yapılanmanın yeniden düzenlenmesi çalışmasının bir yansıması olduğunu gösterir. Söze konu yeni yapılanma, yönetim ve geliştirme projesine göre; “Ergenekon”un her meslekten sivillerin oluşturacağı gizli ve yeni bir yapılanmaya giderek, resmi istihbarat kuruluşlarının yanı sıra, legal ve illegal örgütlenmelere karşı mücadele etme zorunluluğu ile karşı karşıya bulunduğu ve bu nedenle Ergenekon’un gözleri her şeyi görmeli, kulakları her şeyi duymalıdır” prensibi doğrultusunda istihbarat faaliyetleri yapmasının zorunlu olduğu ifade edilmektedir. Öte yandan ülkenin bir gerilim senaryosuyla yönetilme arzusunun ürünü olan ve uluslararası terörizm odaklarının en büyük hamlesi diyebileceğimiz terör dünyasına yön vermek amacı ile terör gruplarının kontrol altına alınması gerektiği ve bunun mutlaka yapılabilmesi için de, “naylon terör grupları” oluşturulması zorunluluğundan söz edilmektedir. Ergenekon’un amaç, hedef ve eylemlerine hizmet edebilecek bir parlamentonun içte ve dışta saygın bir etkinliğe kavuşturulabilmesi için ortak ideallere uygun siyasilerin seçim kampanyalarının organize edilmesi amaçlanmıştır. Ergenekon yapılanmasının parlamentoda etkin ve güçlü bir

Page 66: Zihni Akir Kod Adi Darbe

biçimde yer alabilmelerinin sağlanması istenmiş ancak; ortak ideallere uygun olmayan siyasiler için ise, “geriye kalan tek yol suikasttır” prensibi benimsenmiştir. * * * Söze konu belgede yer alan ve “ortak ideallere uygun siyasilerin seçim kampanyalarının organize edilmesi” görüşünün, 22 Temmuz 2007 Genel Seçimlerindeki yansıması, düşündürücü, düşündürücü olduğu kadar da ürperticidir. Kod Adı Darbe Sanıklardan bazılarının cep telefonlarındaki SMS’lerden hangi odaklara destek verdikleri, hangi siyasi yapıların seçim mitinglerinde endam ettikleri tüm kamuoyu tarafından bilinmektedir. Ve bu siyasi örgütlerin, Ergenekon Operasyonu ile ilgili sergiledikleri duruşlarını, ne bu yapılanmanın provokasyon amaçlı tertiplediği bayrak yürüyüşlerine parasal destek sağlamasıyla ne de soruşturmanın siyasi temellere dayandığı tezini savunmalarıyla açıklamak mümkün değildir. Anlaşılmaktadır ki; bunların da ötesinde bir bağ söz konusudur. Çalışmanın sonraki bölümlerinde, Ergenekon yapılanmasına yönelik operasyon sürecinde sergilediği davranışla, Ergenekon’a destek verme gafletine düşen bu ve benzer siyasi yapılanmaların 2000 yılındaki durumuna da dikkat çekeceğiz. Terörle mücadeleye en büyük darbeyi vuran siyasal çözüm çabalarındaki bu yapıya!

Page 67: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Bir nevi Ergenekon projeksiyonu olarak adlandırabileceğimiz bu durumun tespitini yapan kurum kim(?) dersiniz; Genelkurmay İstihbarat Dairesi. * * * Şimdi Ergenekon Anayasası olarak da tanımlanan ve Ergenekon’un kodlarını aktaran, “Ergenekon Analiz Yeni Yapılanma Yönetim ve Geliştirme Projesi-İstanbul / 29 Ekim 1999” isimli dokümanın detaylarını aktarmaya devam edelim. “Ortak ve benzer idealler doğrultusunda faaliyet gösteren ulusal ve uluslararası legal ve illegal örgütler ile işbirliğine yönelmek kaçınılmaz bir zorunluluk” tespitleriyle devam eden belgede, kamuoyunun etki altına alınabilmesi için, “Türkiye’de faaliyet gösteren tüm sivil toplum örgütlerini kontrol altına alma” gerekliliğinden bahsedilerek, “Ergenekon’un kendi kuracağı sivil toplum örgütleri”ne ihtiyacının olacağına işaret edilir. Zaten Ergenekon terör örgütünün piramitsel bir yapılanma olduğu, tepe noktanın Ergenekon adıyla tanımlandığı ve piramitsel yapının alt ayaklarının dernek, vakıf, siyasi örgüt gibi sivil yapılardan oluştuğuna yönelik tanımlamanın altında da görüş yatmaktadır. Örgütün gizlilik prensibinin devamı amacı ile, “kamuo

Page 68: Zihni Akir Kod Adi Darbe

yunda imajı zedelenmiş bir elemanı örgüt içinde tutmak ve korumaya yönelmek çok sakıncalı” olarak görülmüş ve, “... merkez yönetiminde az eleman barındırarak, bu ele Zihni Çakır martlara hiçbir zaman sonsuz bir güven duyulmaması, illegal çevrelerden seçilecek elemanlar, etnik ve siyasal ideoloji açısından, örgüt ideolojisi ve amaçlarına en yakın uygunluk gösterenlerin” tercih edilmesinin benimsendiği görülür. Ergenekon’un sacayaklarından bir olan medya kuruluşlarını kontrol etme amacı ile “kendi medya kuruluşlarını oluşturarak mevcut ulusal ve uluslararası oluşumları, doğal işleyişi içinde örtülü bir biçimde etkileme, denetleme ve kontrol altına alma yöntemini uygulamaya koyma” zorunluluğu anlatır. “Ergenekon ideolojisine uygun ekonomi-politik denge sağlanabilmesi ve finansal ihtiyaçların karşılanabilmesi için, Ergenekon’un doğrudan, kendi örgütüne bağlı holdingler ve bankaları süratle kurup sonrasında -mutlak sahibi olması kaydı ile-üretim tesisleri, ticari holdingler ve bankalar oluşturması” gerekliliği anlatılıp, yüksek kar sağlayan ve para aklanmasının en uygun olduğu iş alanları olarak, “ilaç ve kimya sanayi ile hava kargo taşımacılığı” gösterilir. “Orta ve büyük ölçekli A.Ş. yapılanmasındaki şirketlerden

Page 69: Zihni Akir Kod Adi Darbe

yararlanılması, onların içine sızı/ması, elde edilecek banka işlemleri hesap ve şifre kodları ile yine uluslararası bankalar ile yurtdışındaki çeşitli ülke bankalarına sızdırılmış ajanlar aracılığı ile hesaplardan para aktarımı yapılması ve hazine arazileri üzerinde yeni organize sanayi alanları ile yeni toplu konut alanlarının oluşturulmasından spekülatif kaynaklar yaratması” finansal ihtiyaçların karşılanabilmesi için alternatif yollar olarak belirlenir. Ergenekon’un yukarıda yansıtılan amaçlarının gerçekleştirilebilmesi için ise aşağıdaki şekilde bir yönetim şeması benimsenir: “Ergenekon, örgütün başkanına doğrudan bağlı olan dört daire komutanlığı ile iki sivil başkanlıktan oluşmalıdır. Toplam altı ünitenin komutan ve başkanlarının bir asistanı ile bir de bölüm uzmanından oluşan iki yardımcısı olmalıdır. Ünitelerin iki komutan ve başkanlarının yanında görev alacak bölüm uzmanı, illegal faaliyetlerin yurtiçi ve yurtdışı hukuk platformunda legal gibi gösterilebilmesi düzenlemelerinden sorumlu olacaklardır. Kod Adı Darbe Üniteler arasında enformasyon değerlendirmesinde ayrıcalık tanınabilecek tek bölüm “Operasyon Dairesi Komutanlığı” dır. Bu dairenin varlığından Ergenekon Örgütü Başkanı -

Page 70: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Komutanından başkaca hiç kimsenin bilgisi olmaması kesin bir gerçekliktir. Kontrol Dairesi’nde görevlendirilecek ajanlar, mutlaka Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinden ve özel operasyon ünitelerinden; çok dürüst, güvenilir kişilerden seçilmelidir. Bu ajanlar merhametsiz olmalı ve bağımsız görev yapabilmelidir. Emirleri doğrudan Ergenekon Komutanından almalıdırlar, üst düzey yöneticiler ve örgüt personeli ile ajanları tarafından bilinmemelidirler.” İşte bu tanımlanan yönetim şeklinin, Ergenekon’un mevcut yapılanmasının reorganizasyonu için teklif edildiğini söyleyebiliriz. Operasyon kapsamında ele geçirilen silahlar, bir cephaneliği andırıyor Zihni Çakır HEDEF: İLLEGALİTE POTANSİYEL ÜLKÜ OCAKLARINA BAĞLI GENÇLİK Operasyonlarda elde edilen diğer önemli dokümanlardan, Lobi-Mafia-Devletin Yeniden Yapılandırılması Üzerine-

Page 71: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Analiz-Oluşum-Birleşik Komün isimli belgelerin içeriğinde ise şu ana başlıkları görmek mümkün: 2000 ‘li yılların başı itibariyle mevcut Ergenekon yapılanması yeniden düzenlenmelidir. Bu yapı TSK bünyesindedir ve askeri ataşelerden azami istifade edilmelidir. Naylon terör örgütleri ve mafya grupları vasıtasıyla birçok alanda illegal faaliyetler yürütülmelidir. İllegal örgütler ile işbirliği yapılarak, uyuşturucu ve para akışı kontrol altına alınmalıdır. Yapılanmaya bağlı olarak kurulacak STK’lar üzerinden, ülke genelinde tüm vatandaşlara yönelik etnik ve ideolojik temeldeki fikir ayrılıklarını ön plana çıkaran fişleme çalışmaları yapılacaktır. Ergenekon anlayışı doğrultusunda “Kişisel çıkarlar adına siyasete yönelmiş ve hedefe ulaşabilmek adına her şeyi mubah sayan siyasilerin engellenebilmesi için, gerektiğinde suikast düzenlenecektir. Sokaklardaki başıboş işsiz umutsuz gençler ile Ülkü Ocakları’nın etkisindeki gençliğin eğitilmesi suretiyle Kuva-i Milliye Cephesi oluşturulacaktır. Ergenekon’u ayakta tutmak ve hedef olarak tespit edilen kişi ve tüzel kişilikleri yıpratmak amacıyla medya sektörü ve ticari hayata müdahale / sızmada bulunulması yönünde faaliyetleri gerçekleştiren bir illegal yapılanmaya gidilmesinin amaçlandığı gözlenmektedir. Organize suçun askeri birimlerce yönetilmesi gerektiği, Türk mafyasının çökertilmesi yerine reorganize edilmesinin getireceği yararlardan azami faydalanılmalıdır. Yukarıdaki ana başlıklardan, temel amacı, illegal tüm oluşumları kontrol altına alıp illegal alanda Ergenekon’a geniş yelpaze oluşturmak şeklinde açıklamak mümkün.

Page 72: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Bu illegal yelpaze içerisindeki kontrolsüz güçlerle hedeflenen eylemler için, gerektiğinde dezenformasyon, gerektiğinde yan K.ocl Adı Darbe daş kamuoyu oluşturmak için medyada etkin olmanın gerekliliğine işaret etmeleri ile bugün bazı medya kuruluşları ile örgüt arasında ortaya çıkan ilişkiyi doğru okumak daha kolay olmaktadır. Örgütün illegal oluşumlar için potansiyel olarak gördüğü Ülkü Ocakları gençliği ile ilgili muamma hala ortadan kalkmış değildir. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin kararlı tutumu, Ergenekon’un ülkücü gençlerden oluşan suç mangaları kurma amacına büyük darbe vurmuştur. Ancak, Ülkü Ocakları’nda hala etkin olan bazı eski yöneticilerin, Ergenekon’la ilişkili bazı eski askerlerle olan irtibatları, gelecekte bu hedefe ulaşılamayacağı anlamına gelmediği gibi, bu ilişkinin sadece birkaç parti içi genelgeyle ortadan kaldırılacağını düşünmek de ihmal olacaktır. MAFYA LİDERİNE “DERİN DEVLET(!)” TEKLİFİ

Page 73: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Bu arada “Organize suçun askeri birimlerce yönetilmesi gerektiği, Türk mafyasının çökertilmesi yerine reorganize edilmesinin getireceği yararlardan azami faydalanılmalıdır” prensibi ile ilgili ilginç bir anekdot aktarmakta fayda var. Ergenekon soruşturması kapsamında cezaevinden getirilerek ifadesine başvurulan ve Kocaeli bölgesinde etkinliği ile tanınan bir mafya babasının çevresine anlattığı bir anısı ilgi çekicidir. 2004-2005 yıllarında gerçekleştiği sanılan olaya göre, Kolordu Komutanlığı’nda görevli üst düzey bir yetkili, H.Ö. isimli mafya liderini arayarak bir toplantıya davet eder. Mafya lideri, illegal faaliyetlerden uzak durmak istediği için bu toplantı davetini, kendisine yakın gördüğü bir dışişleri istihbarat mensubuna aktarır. Bu kişi, kullanılmasına yönelik plan olabileceği kanısıyla toplantı davetine icap etmemesi telkininde bulunur. Bu telkinlere uyan H.Ö. toplantıya icap etmez. Ancak davette bulunan, bu olumsuz durum sonrasında davet üslubunu sertleştirir ve işlerinin hepsine darbe vurulabileceği imasında bulunur. Çaresiz kalan H.Ö. zamanı değişen toplantıya katılır. Toplantının amacı daha buluşma başlar başlamaz belli olur. H.Ö’ den istenen, devletin bazı gizli operasyonlarında görev almasıdır. Zilini Çakır Bu teklifi kabul etmesi halinde devletin tüm birimlerince destekleneceği,

Page 74: Zihni Akir Kod Adi Darbe

bazı yasadışı eylemlerine göz yumulacağı vaadinde bulunulur. H.Ö şaşkınlık içerisinde dinlediği teklifi, kurulan sofrada yemeğini yerken düşünerek reddetme kararını verir; ancak orada bunu ilan etmesinin başına sıkıntı açacağı endişesi ile sessiz kalır. Toplantıdan ayrılır ayrılmaz da söz konusu dostunu arayarak durumu aynen aktarır. Dostu H.Ö’ ye, böyle bir şeye asla evet dememesini, evet demesi durumunda kullanılıp posası çıkarıldıktan sonra yok edileceğini anlatarak fikir verir. H.Ö teklife yönelik olarak, net bir şekilde hayır deme cesaretini gösteremez; ancak, herhangi bir eylem ya da görev verilecek düzeyde bir ilişkiye yanaşmamaya gayret eder. Daha sonra da cezaevine girer ve irtibat bu vesileyle kopar. Bu lokal bir olay gibi görünse de Ergenekon Anayasası’nda yer alan hedef ilkeye birebir uygunluk gösteren bir ayrıntıdır. Zihni Çakır BÖLÜM 5 ERGENEKON’UN SİVİL KANADILOBİ- ÇOK GİZLİARALIK 1999 İSTANBUL

Page 75: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Yapılan operasyonlarda ele geçirilen belgelerden, Ergenekon örgütlenmesinin sivil yapılanmasına “LOBİ” adı verildiği anlaşılır. Bunun belgelerdeki tanımlaması ise, “Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren Ergenekon’a bağlı olarak, sivil unsurların örgütlenmesi zorunluluğu” şeklinde Ergenekon belgelerinde yapılmıştır. Bunun adı da “Lobi Çok Gizli-Aralık 1999 / İstanbul” isimli dokümanda ortaya çıkmaktadır. Ergenekon’un askeri yapılanmasının aksine sivil yapılanmasının faaliyetlerinin mevcut hukuk plâtformunda olacağına dikkat çekilen belgede, “Lobi’nin, örgütlenme-yapılanmafaaliyetlerinde, legal sınırlar içinde kalacağı” belirtilir. Belgeye göre; “Bir merkezde toplanacak olan bilgiler ışığında analiz ve değerlendirme yapacak, teori ve senaryolar üreterek, iletişim ve propaganda yoluyla ulusal çıkarlara aykırılıklar karşısında sivil direnç” oluşturulması ve bu faaliyetleri, “Lobi adı verilen gizli örgütsel yapının üstlenmesi” tasarlanır. Kod Adı Darbe Ergenekon’un sivil yapılanması Lobi yapılanmasının, “Ergenekon örgütünün amaçları doğrultusunda Türkiye Cumhuriyeti’nin mevcut yasal faaliyetlerini kullanarak (sivil toplum kuruluşları, dernekler,

Page 76: Zihni Akir Kod Adi Darbe

vakıflar, şirketler, internet siteleri vb.) örgüt lehine propaganda, taraftar ve örgüt elemanı toplama, maddi kazanç elde etme, bilgi-belge elde etme, istihbarat faaliyetlerini yürütme, uluslararası girişimlerde bulunma, doğrudan doğruya hiçbir toplumsal eylemde yer almaksızın sivil toplum kuruluşlarını kontrol ve organize etme, Mafia örgütlerini denetim ve kontrol altına alma faaliyetlerini göstererek; Ergenekon örgütünün sivil kanadını oluşturması” hedeflenir. Zihni Çakır “Lobi hiçbir zaman doğrudan doğruya toplumsal eylemler içinde yer almamalı; oluşturacağı sivil toplum kuruluşlarının etkinlik ve eylemler düzenlemesini organize ve kontrol eden güçlü bir mekanizma olarak kalmalıdır” şeklinde düzenlenen gizlilik prensipleri doğrultusunda, “Lobı’nin siyasetten tümüyle uzak bir şekilde hiçbir girişim ve eylemin içinde yer almaması, tümüyle yasal düzenleme içinde hareket etmesi ve tüm çalışma ve faaliyetlerinde gizlilik prensiplerine sadık kalınması” istenir. Öte yandan belgede “Lobi”nin yapısal açılımına da rastlanır. Bu açılım; “Organizasyonu gizlilik, prensiplerine sadık kalarak sağlıklı biçimde yönetmek ve her alanda gelişim ve tekinliğini de arttırmak amaçlı Merkez Departmanı; istihbarat verileri toplamak, arşivlemek ve merkeze sunmak amaçlı Araştırma ve Bilgi Toplama Departmanı; elde edilen istihbarat verilerinin analiz raporlarının hazırlanmak amaçlı Analiz ve Değerlendirme Departmanı; ticari koşulları yakından izlemek, ticari faaliyet ve yatırım alanlarının belirlenmesi çalışmalarını yürütmek amaçlı Finans ve Ticaret Departmanı; bilimsel ve kültürel gelişmeleri yakından izlemek ve ülke çıkarlarına aykırı kültürel

Page 77: Zihni Akir Kod Adi Darbe

faaliyetleri tespit ederek karşı argümanlar üreterek, kamuoyunu ve sivil toplum kuruluşlarını karşı bilinçlenme ile gereğinde karşı eylemlere yöneltmek amaçlı Kültür ve Bilim Departmanı; ihtiyaç duyulması halinde elde edilen analiz raporlarından yararlanarak, kontra teori ve senaryolar üretmek amaçlı Teori ve Senaryo Departmanı; amaçlara uygun olarak medya kuruluşlarını bilgilendirmek, yönlendirmek ve bu yolla kontrol altında tutmak amaçlı İletişim ve Propaganda Departmanı; organizasyonun girişim ve faaliyetlerinin mevcut yasaların hukuksal temeline dayandırılabilmesi çalışmalarını yürütmek amaçlı Hukuk Departmanı; organizasyonun uluslararası alanlardaki faaliyetlerini sağlıklı biçimde yürütülmesini sağlamak amaçlı Uluslararası İlişkiler Departmanı” olmak üzere toplam dokuz departman şeklinde tanımlanır. * * * Kod Adı Darbe KORKU KÜLTÜRÜ ÜZERİNE GERİLİM STRATEJİSİ Ergenekon örgütünün gizli ve korku kültürü temelinde gerilim üzerine oluşturduğu stratejilerini uygulama alanlarını gösteren bu belgeler, Türkiye’nin 1940’ların sonunda başlayan derin devlet yapılanmasının son aşamasının yani küresel çeteye dönüşmesinin bir göstergesidir. Pragmatik davranışlar ve kaotik düzen taraftarlarının tavır

Page 78: Zihni Akir Kod Adi Darbe

ve davranışları sonucu bu noktalara gelen yapı, ne acıdır ki, dönemsel amaçları doğrultusunda belirlediği hedeflerindeki eylemlerinde, kendisine siyasi örgütlenmeler açısından destek bulabilmiştir. Düşünün; 70’li yıllarda bu yapılanma ülkücüleri kullanıp sol ideoloji yandaşları üzerinde katliam ve faili meçhul cinayetler işlerken, milliyetçi ideoloji sahipleri yapının deşifresinin ve tasfiyesinin önündeki en büyük engeli oluşturmuştu. Daha da öte bu cenah, yapıyı meşru ve devletin sahib-i aslisi gösterecek her türlü gayreti sarf etmişti. 1980 sonrası süreçte, yapının paradigmasına göre yeni destekçileri belirmişti. Statükocu, değişim ve demokrasinin yerleşmesini kendi varlığının devamı için tehdit gören bir siyasi parti zihniyeti, Ergenekon yapılanmasının 80’lerdeki versiyonunu devletin bekçisi, rejimin koruyucusu olarak görmüştü. 3 Kasım 1996 tarihinde Susurluk’ta bir kaza ile başlayan ve yapının deşifre süreci olarak tanımlayabileceğimiz gelişmeler, dönemin iktidarının “birkaç mafya bozuntusu” yaklaşımı altında yapının tasfiyesini engelleme girişimi ile yine kendine destek bulmuştur. Oysa yapı, sadece 1 yıl sonra, siyasi iktidarın, halkın oyu ile seçilip iktidar olmasına karşın tank yürütüp balans ayarı yaparak, iktidardan kaçma sürecini başlatmıştır. Ve 1999’dan bu yana... Özellikle CHP etrafında kümelenen bir grup, yapının bu günlere kadar büyüyerek gelen değişim sürecine göz yummuştur. Hazin olan, bu kesim, bu yapıyı laik rejimin bekçisi görecek kadar aymazlığa ve gaflete düşmüştür. Aslında bu kesimle yapının ortak paydada buluştuğunu söylemek abes olmaz. Zira CHP etrafında kümelenen siyaset kemirgenleri de, tıpkı bu yapı gibi siyasette başarısızlığı askeri

Page 79: Zihni Akir Kod Adi Darbe

müdahaleye davetiye çıkarıp, olası bir cunta ile iktidar olma hırsıyla örtmeyi marifet bilmiştir. Zihni Çakır Burada örgüt olarak, CHP’ye elbette bir suçlamada bulunmuyorum. Mustafa Kemal’in temellerinde emeği olan bu parti, ülkenin Cumhuriyet sonrası değişim ve çağdaşlaşma hamlelerinin baş aktörüdür. Ancak 1940’lardan sonra CHP’ye hakim olmaya çalışan siyaset kemirgenlerinin bu örgütü antiparlamenterist ve baasçı rejim heveslilerinin kontrolüne sokarak, Mustafa Kemal’in mirasına ihanet ettiklerini söylemek mümkündür. Bu kemirgenlerin CHP’ye tam hakimiyet çabalarının altında yatan özel amaç da budur zaten. Umarız CHP yöneticileri ve genel başkanı bu girişimler karşısındaki sessizliğini ve duyarsızlığını terk ederek oyunun figüranı olmayı reddeder. Siyasetin demokratik teamüllerle ve evrensel değerlerle yapılması gerektiği gerçeğini asla göz ardı etmez. * * *

Page 80: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Bu kısa değerlendirme ve hatırlatmadan sonra Ergenekon’un kodlarını aktarmaya devam edelim. Siyaset arenasındaki korku ve sindirme kültürü ile gerilim stratejisine dayalı politik hamlelerde başarı sağlama argümanlarına da sahip olan Ergenekon yapılanmasına yönelik olarak, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 18 Ocak 2008 tarih ve 2007/1536 sayılı talimatı ile; “Ümraniye’de ele geçirilen bombalarla ilişkili olarak yapılan çalışmalar sonucu ortaya çıkartılan Ergenekon örgütü içerisinde yönetici ve üye konumunda oldukları şüphesine ilişkin yeterli deliller bulunan şüpheliler, Veli Küçük, Mehmet Zekeriya Öztürk, Sevgi Erenerol, Kemal Kerinçsiz, Asım Demir, Atilla Aksu, Güler Kömürcü, Sami Hoştan, Ali Yasak, Mehmet Fikri Karadağ, Ümit Oğuztan, Ahmet Ceylan, Özer Korkmaz, Abdullah Arapoğlu ve Erdal İrdem, Murat Özkan, İlhan Göktaş, Hüseyin Gazi Oğuz, Kahraman Şahin, Erkut Ersoy, Recep Gökhan Sipahioğlu, Oğuz Alparslan Abdulkadir, Raif Görüm, Hüseyin Görüm, Yaşar Aslanköylü, Tanju Okan, Muhammet Yüce, Ali Kutlu ve bu şahıslarla irtibatlı şüphelilerin işyerleri, ikametgahları, varsa örgütsel amaçla kullandıkları mekanlar, dernekler, vakıflar ve büroların açık adreslerinin tespiti, belirtilen adreslerde arama yapmak ve örgütsel içerikli delillerin temini ve tespiti için karar talep edilmesi, şüphelilerin dosya KoılAdı Darbe daki mevcut deliller çerçevesinde ifadelerinin alınması, gerektiğinde bu şüphelilerle alakalı gözetim kararının talep edilip, soruşturmanın dosyadaki tüm delillerle mukayesesinin yapılarak yürütülmesi, ayrıca yapılacak olan arama işlemleri esnasında dosya kapsamında örgütle ilişiği

Page 81: Zihni Akir Kod Adi Darbe

tespit edilen açık kimliği şu ana kadar tespit edilemeyen diğer şüpheliler hakkında da gözetim kararı talep edilmesi, bütün işlemlerin 3713 sayılı kanun kapsamındaki hükümlere göre yürütülmesi, Ergenekon örgütünün mafyavari yapılanma içerisinde de örgütlendiği, bu konuyla alakalı Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ‘nce yapılan teknik takip soruşturmalarının çalışmaları ile birlikte arama ve diğer işlemlerin; işin hacimli olması, şüpheli sayısının çok olması, delillerin toplanmasındaki güçlükler, işin hassasiyeti göz önüne alınarak eş zamanlı koordinasyon kurulmak suretiyle birlikte hareket edilmesi, arama kararları müteakip elde edilecek delillerle alakalı olarak her türlü bilgi ve belgenin CMK’taki hükümlere göre gerektiğinde imajlarının alınıp incelenmesi, şüpheliler içinde özel hukuki durumları olan şahısların açık adres ve kimlik bilgilerinin temin edilip, bu konudaki gerekli prosedürün bitirilmesi için Cumhuriyet Başsavcılığı’yla koordinenin sağlanması, her türlü acil kararın savcılıktan, vakit geçirmeksizin talep edilmesi ve talimatın çok acele ikmal edilip, şüphelilerin ifadelerinin alınıp savcılıkta hazır edilmesi” istenir. Savcılığın özetle yukarıdaki metne dayalı soruşturma emrine bağlı olarak, 22 Ocak 2008 tarihinde operasyon başlatılır. Ülkede şok etkisi yaratan bu operasyonla; Sami Hoştan, Sevgi Erenerol, Kemal Kerinçsiz, Veli Küçük, Mehmet Fikri Karadağ, Müzeyyen Şen, Ayşe Ceylan Geçyol (Kıyak), Cemal Yiğit, Yılmaz Kartal, Yusuf Görüm, Erdal İrten, Ahmet Ceyhan, Murat Özkan, Mehmet Boğazkaya, Ali Yasak, Engin Zorba, Ümit Oğuztan, Satılmış Balkaş, Fuat Turgut, Asım Demir, Atilla Aksu, Raif Görüm, Emin Caner Yiğit, Yaşar Arslanköylü, Tanju Okan, Anatoli Mad- jar, Güler Kömürcü, Recep Gökhan Sipahioğlu, İhsan Göktaş, Mehmet Zekeriya Öztürk, Kahraman Şahin, Erol Ölmez, Muhammet Yüce, Erkut Ersoy, Oğuz Alpaslan Abdülkadir, Hüseyin Görüm, Hüseyin Gazi Oğuz, Abdullah Arapoğulları isimli şahıslar gözaltına alınır.

Page 82: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Bu arada zanlılara yönelik eş zamanlı yapılan operasyonlarda, yapılan ev ve işyeri aramalarında bazı sanıklarda ele geçirilen bilgi ve belgeler dikkatlerden kaçmaz. Zihni Çakır Kaotik düzen yanlısı ve statükoyu koruma paradigmasına sahip, diktatöryal düzen ve oligarşik yapı heveslisi Ergenekon örgütünün, yöneticisi ya da üyesi olmakla suçlanarak gözaltına alınan sanıklardan; Veli Küçük’ün adreslerinde yapılan aramada “Ergenekon”, “Reaksiyon”, “Fabrikatör”, “Mafia”, “Ulusal Medya 2001”, “Şirket Gizli Gerçekler” ve buna benzer dokümanlar, Sevgi Erenerol’un işyerinde yapılan aramada “Lobi” isimli doküman, Ümit Oğuztan ‘ın ikamet ve işyerinde yapılan aramada “NBC Silahları Üretim Analizi”, “Redaktör Casuslar”, “Panzehir” ve buna benzer dokümanlar, ele geçirilir. Bu dokümanların incelenmesi sonrasında yakalanan şahısların bir örgüt bağlantısı içerisinde olduklarını gösterir ilk bulgular şunlardır: 1-Belgeler, belirli bir tarih sırasına göre yazılmıştır. 2-Belgelerdeki kapak tasarımları birbirlerinin aynısıdır ve tek odaktan çıktığı açıktır. 3-Belgelerin yazı dili, yani ifade tarzı ve karakteri birbirlerine

Page 83: Zihni Akir Kod Adi Darbe

benzerlik göstermektedir. 4-Belgelerin tümünde bir üst makama yazılır şekilde ifade dili kullanılmıştır. 5-Tüm belgeler, “saygılarımızla” ibaresi ile sona ermektedir. 6-Belgelerin tamamının İstanbul’da yazıldıkları ve/veya sunumlarının yapıldığı anlaşılmaktadır. TOZLU RAFLARDAN İNEN İFADELERDEKİ GİZLİ GERÇEK Yukarıda sıralanan ve belgelerin örgütsel bir yapılanmaya yönelik olarak hazırlandığını gösteren tespitlerle birlikte, Veli Küçük’ün eski mutemedi olduğu söylenen ve eski bir gazeteci olan Tuncay Güney’in 2001 yılında Organize Suçlarda vermiş olduğu ifadeler ve ondan ele geçirilen belgeler, soruşturmada yeni bir perspektif oluşturur. Kod Adı Darbe Emekli General Veli Küçük’ün Ergenekon yapılanmasının yöneticisi olduğunu ifade eden Tuncay Güney’in 2001 yılındaki anlatımlarına göre örgüt yapılanmasını teşkil eden “Ergenekon Analiz, Lobi, Reaksiyon, Oluşum, Birleşik Komün” gibi dokümanların orijinal (adli birimlerce ıslak imzalı diye tanımlanan) nüshalarının Veli Küçükte olması da, onun yönetici olmasına

Page 84: Zihni Akir Kod Adi Darbe

bağlı bir gerekçedir. Tuncay Güney’in, bu belgelerin kendisi tarafından redakte edildiği ve asıl nüshalarının Veli Küçük’te olduğu şeklindeki beyanları bu belgelerin orijinal nüshalarının Küçük’ün evinde bulunmasıyla da teyit edilmiş sayılır. Veli Küçük’ün evinde ve işyerinde yapılan aramalarda ele geçirilen orjinal belgeler Emniyet operasyonları sonrasında dikkat çekici bir başka durum da, Veli Küçük’ün kendisi hakkında kamuoyuna yansımış iddialara ilişkin (Ergenekon, Danıştay saldırısı vb.) açık kaynak arşivi oluşturduğu, bu iddiaların tarafı olarak gördüğü, kamu görevlileri hakkında bir ileri hamle de diyebileceğimiz “koz” elde etmek amacıyla bilgi ve belge topladığıdır. Ayrıca; Danıştay saldırısı ile ilgili soruşturma sürecinde bazı gerçeklerin ortaya çıkması ile birlikte, ulusalcı çizgideki ve Veli Küçük ile yakın ilişki içerisinde olduğu gözlemlenen İşçi Partisi tarafından kamuoyuna yansıtılan ve İstanbul Valisi Erol Çakır tarafından şerh düşülen 2001 tarihli Ramazan Akyürek’e (Emniyet İstihbarat Daire Başkanı) ait sicil raporunun suretini temin ettiği görülür. 2001 YILINDA BAŞLATILAN OPERASYONU KİM ENGELLEDİ? Ergenekon Operasyonu ile ilgili soruşturma savcısı Zekeriya Öz ve iki çalışma arkadaşının üzerinde soruşturmayı eksik tamamlamaya yönelik bazı baskıların kurulduğu dile getirildi.

Page 85: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Zihni Çakır Bununla ilgili Öz ve arkadaşları sessizliği tercih ettiyse de, soruşturma evraklarına hakim olan her gazeteci, soruşturma ile ilgili aceleye getirilmiş iddianame hazırlığında bu baskıların etkisi olduğunu düşünmekte. Çünkü örgütlenmenin ana argümanı olan ordu içerisindeki uzantılarının varlığına dair hukuki prosedürün işletilmediği, örneğin örgüt yöneticisi olarak suçlanan Veli Küçük’ün operasyon günü yaptığı bazı telefon görüşmelerinin (muazzaf olduğu iddia edilen şahıslarla) sümenaltı edildiği gibi iddialar ortalıkta gezmekte. Ergenekon Operasyonu ile ilgili bazı ilişkilerin somut deliller üzerinde çözülmesine neden olan ve bugünkü ilişkileri bile çok net olarak çözümlenemeyen ve yeni yaşam tarzı tercihi, araç kullanılarak, bugünkü Ergenekon Operasyonu’nda soruşturmanın seyrini değiştirme ve soruşturmayı lekeleme eylemlerinin argümanı yapılan Tuncay Güney’in, 2001 yılında dile getirdiği beyanları doğrultusunda, dönemin Organize Suçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan’ın soruşturma talebine, DGM Başsav cısı Aykut Cengiz Engin’in, “soruşturma başlatılmaması ancak; iddialarda adı geçen şahıs ve kurumların yıpratılmaması için yalnızca ön çalışma yapılması” yönünde tali mat verdiği ortaya çıkar.

Page 86: Zihni Akir Kod Adi Darbe

BAŞSAVCI İLE ALEMDAROĞLU’NUN AVUKATI AYNI DERNEKTE Mİ? 2001 yılında araştırılmasına gerek duyulmadan raflara kaldırılan Ergenekon yapılanmasının o dönemki ilişkilerin devamıyla ve genişleyerek ortaya çıkması sonrasında, o dönem soruşturmada yeterli hassasiyeti göstermediği öne sürülen Başsavcı Aykut Cengiz Engin’in yine soruşturma savcılarının amiri konumunda olması bile kendi başına soruşturmanın selameti açısından soru işaretleri doğurabilecek kadar ciddi bir vakadır. Ayrıca İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin’in Ergenekon sanığı olarak gözaltına alınıp adli takip şartıyla serbest bırakılan Kemal Alemdaroğlu’nun avukatı, emekli hakim Avukat Metin Çetinbaş ile Türk Ceza Hukuku Derneği adlı sivil kuruluş içerisinde yer alması tesadüfü bile, gelecekte suiistimale dayalı söylemlerin argümanı yapılabilir. Çünkü Ergenekon sanıklarının son demine kadar kullandıkları internet teknolojisinin en basit kullanıcısı bile, Türk Ceza Hukuku Derneği’nin internet Kod Adı Darbe sitesine girdiğinde, Başsavcı Aykut Cengiz Engin’in üyeler listesinde 52. sırada, Avukat Metin Çetintaş’ın ise 55. sırada olduğunu rahatlıkla görebilir. Listede hakim olarak görülen Çetintaş’ın emekli olup avukatlık yapmaya başladığı iddia edilirken, bu tarz dernek ve vakıflarda görev alan üyelerin ortak noktasının, her türlü birliktelik amacıyla ve bu birliktelikten ortak güç yaratma düşüncesiyle örgütlendiği bilinirken; bu iki ismin aynı dernek çatısında yer alması, her türlü spekülasyonun yaratılmasına neden olacaktır. Hakimlerin, savcıların ve avukatların aynı dernek ya da vakıflarda örgütlenmeye gitmesinin sorgulanması bu kitap konusu değil elbette; ama bu ikili arasındaki tersten işleyen bağlantı, ikisinin aynı demek çatısında yer almasını sorgulamayı gerektirecek kadar önem arz etmektedir.

Page 87: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Yine iddiaya göre, operasyonlarda sanıkların ev ve işyerlerinde yapılan aramalarda ele geçirilen dokümanlar, polisin sağlıklı inceleme şansı olmadan adli emanete gönderilmekte. Başsavcılığın bu uygulaması, emniyet sorgulamasında sanıklarla sorguda bulunan polisler arasındaki görüşmelere de etki etmekte. Örneğin Doğu Perinçek’in ifadesinde bu sıkıntıyla karşılaşıldığı gözlenmekte. Perinçek’e bir belgenin içeriği ile ilgili soru yöneltildiğinde, belgeyi göremediği için belge konusunda net bir şey söyleyemeyeceği şeklinde beyanda bulunduğu tespit edilmekte. Oysa bu bilgi ve belgeler savcılığın iddianamede daha verimli sonuca gitmesi açısından Organize Suçlar ve Terörle Mücadele Şube Müdürlükleri’ndeki profesyoneller tarafından tahlil edilip, bir rapor şeklinde savcıya iletilerek eksik soruşturma tartışmalarının önüne geçilebilirdi. Zihni Çakır BÖLÜM 6 KURUMLARA HAKİM OLMA FAALİYETLERİ

Page 88: Zihni Akir Kod Adi Darbe

KURUMLARDAKİ UZANTILARLA YÜRÜTÜLEN İLLEGAL FAALİYETLER, ŞANTAJ VE SİNDİRME İLE SORUŞTURMAYA YÖN VERME ÇABALARI! Başka şaşırtıcı durum ise, Adil Serdar Saçan hakkında rüşvet ve yolsuzluk iddialarına ilişkin istihbari bir çalışma sonucu hazırlandığı anlaşılan özet bir dokümanın, Veli Küçük’e ait aynı arşivde ele geçirilmesidir. Bunun açıklaması, Ergenekon yapılanmasına yönelik muhtemel adli / ‘istihbari çalışmaları şantaj vb. yollarla engellemeye dönük bilgi ve belge arşivlemesi şeklinde yapılabilir. Bazı kamu kurumlarında, Veli Küçük ile irtibatlı şahısların istihdamının yakından takip edildiği, bu bağlamda Emniyet İstihbaratı ve MİT’e de atama yapılması yönündeki girişimler de dikkat çekicidir. Kod Adı Darbe KURUMLARDA ERGENEKON İZLERİ Ergenekon yöneticisi olmakla suçlanan Emekli General Veli Küçük’e, kurumlardaki uzantısı olduğu sanılan kişilerce MİT Müsteşarlığına ait “Çok Gizli” bazi yazışmaların da servis edildiği, bu çerçevede, Küçük’ün adresinde yapılan aramada ele geçirilen ve 02 Şubat 1993 tarihli ve 01.789.0879/435 sayılı Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından başbakanlık makamına hitaben yazılmış Sönmez Koksal imzalı “ÇOK GİZLİ” ibareli raporun dikkat

Page 89: Zihni Akir Kod Adi Darbe

çektiği gözlemlenir. Bu raporda, “Türkiye’nin dini yönetime kaymasını önlemek için, inançlı kesimleri töhmet altında bırakmaya yönelik bir eylemin gerçekleştirilmesiyle görevlendirilen ve MİT Müsteşarlığının haber kaynağı(l) olan Uğur Mumcu ve Mehmet Ali Birand’ın öldürülmesini amaçlayan İsrail kaynaklı ve OEDNA birliklerinde eğitilmiş bir timin ülkeye giriş yaptığı” ifade edilmektedir. “ABD’nin Ortadoğu’yu kontrol altına alıp Türkiye’nin dine dayalı bir yönetim altına girmesini önlemek amacıyla, ABD haber alma servisi CIA denetiminde, İsrail kabine görevlisi Haim Barlev kontrolünde, İsrail “OADNA” birliklerinde eğitim gören altı kişilik özel timin, “HA YRE” deniz üssünden botla Türkiye’ye giriş yaptıkları; bahse konu timin hedefinin gazeteci Uğur Mumcu ve Mehmet Ali Birand’ı öldürtmek olduğu; gazeteci Uğur Mumcu’yu öldüren tim elemanlarının, Mehmet Ali Birand’ı öldürmek olan ikinci görevleri için ülkemizden çıkış yapmadıkları; tim elemanlarının İsrail Hükümeti’nin Ankara temsilciliğinde kaldıklarının” tespit edildiğine dair bilgilerin yer aldığı belgenin Veli Küçük’te olması manidardır. Belge ve içeriği ile ilgili yaşanan tartışmalarda, belgeyi düzenlediği iddia edilen dönemin MİT Müsteşarı Sönmez Koksal, belgeyi doğrulamazken; aynı belgenin o yıllarda (1993-1994) Meclis Araştırma Komisyonu’na da gelmiş olması ve o dönem belge ile ilgili kriminal inceleme talebinde bulunulmamış olması, belge ile ilgili soru işaretlerini flulaştırmakta, belgenin doğruluğu üzerinde kanaat oluşmasına neden olmaktadır. Sönmez Köksal’ın belgeyi doğrulamasını beklemek elbette yanlış olurdu; zira bu belge, başbakanlık makamına yazılmış bir belge olduğundan, iki muhatap dışındaki odaklarda olması Sönmez Köksal’ın suç işlediği gerçeğini gösterirdi. Ama belgenin doğruluğu / yanlışlığı tartışmaları bir yana, bu belgenin Veli Küçük arşivinde ne amaçla bulunduğu ya da belgenin kurumlar

Page 90: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Zihni Çakır içerisinde tesir etmek için hangi yöntemlerle malzeme yapıldığı daha önemli sanırız. Öte yandan, yapılan araştırmalar ve istihbarat çalışmalarına göre, Veli Küçük’ün talimatları doğrultusunda, muvazzaf bazı askerlerin “organize milli bir refleks oluşturma”yolunda bir takım faaliyetler yürüttükleri de tespit edilir. En can alıcı ve açıklanması zor olan ise, ele geçirilen belge ve dokümanların incelenmesinden, Ergenekon örgütünün kendi görüşlerine yakın subayların terfi ettirilmesiyle ilgili tavsiye notları hazırladıkları gerçeğidir. Örneğin bu dokümanların birinde; Veli Küçük’ün bazı kurumlardaki uzantıları hep onun emrindedir. “Sayın Paşam; Hatay ve İskenderun’da, emrettiğiniz yapılanmanın ve organize milli bir refleks oluşturma çalışmalarımıza sessiz ve dikkatli bir şekilde devam ediyoruz. Himmetleri

Page 91: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Kod Adı Darbe nizle daha iyiye gidiyoruz. Özellikle irtica ve terörün faaliyetlerine göz yuman AKP’nin Hatay teşkilatının marifetleri günlerdir basında yazılmaktadır. Bundan sonraki iç ve dış gelişmeler ileriye dönük sağlam adımların titizlikle atılmasının lüzumunu ortaya koymaktadır” şeklinde dile getirilen ifadelerde, Ergenekon’un kurumlardaki uzantılarının yapıyla ilgili stratejilerini de gözler önüne sermektedir. Ergenekon’un kurumlara sızarak birtakım yasadışı faaliyetlerde bulunduklarını gösteren belgelerde özetle şu ayrıntılar dikkat çekicidir: AK Parti yöneticileri başta olmak üzere siyasi parti temsilcileri, kaymakamlar ve üst düzey yöneticiler hakkında istihbari çalışmalar yapılır ve görev hitamı olarak algılanan bu çalışmalar bir rapor halinde Veli Küçük’e sunulur. Ümraniye Operasyonu’yla açığa çıkan askeri istihbarat birimleri kara propaganda çalışmaları ilişkisinin, muvazzaf olduğu anlaşılan bir askerin; sicil, soy isim ve imzası ile Küçük’e verdiği raporda, “Hatay bölgesinde AK Parti aleyhine tespit edilen hususların basına servis edildiği”nin ikrarı ile teyit edilir. Selçuk Üniversitesi, Harran Üniversitesi ve Türk-Kazak Ahmet Yesevi Üniversitesi kadrosunda (Ulusalcı görüşe uymayan akademik personelin) “AKP yanlısı”, “Cemaatçi”gibi ibarelerle fişlenmesi ya da haklarında dezenformasyon çalışmaları yapılmasına ilişkin çalışmalar yapıldığı ortaya çıkar. Üniversite kitlelerini de kapsayacak biçimde gençlik örgütlenmelerine

Page 92: Zihni Akir Kod Adi Darbe

gidilmesi ve bu örgütlenmelerin yurtdışında Türklerin yaşadığı önemli şehirlerde de yapılanması kararının alındığı gözlemlenir. KARA PARA TRAFİĞİNDE ERGENEKON Ergenekon sanığı olarak tutuklanan Veli Küçük’ün, emniyet dinlemesine takılan bazı görüşmelerinde, ülkede MASAK raporlarına yansıyan yaklaşık 1,5 milyar dolarlık kara para hareketindeki pasta payına işaret edercesine fahiş rakamlardan söz etmesi, başlı başına soruşturma konusu olabilecek bir vaka. Ordudan emekli olup, buradan aldığı maaş ve bazı özel sektör firmalarındaki pozisyonu dışında milyon dolarlar kazanma ihtimali düşük görünen ve adına bu rakamlardan doğacak bir Zihni Çakır vergilendirme ya da finansman kaydı olmayan Veli Küçük’ün, aşağıda aktarılan konuşmadaki para miktarlarını nereden ve nasıl temin ettiği muamma. İşte “Küçük”ün “büyük” oynadığını gösteren 16 Kasım 2007 tarihli telefon konuşması: X Şahıs Müsait misin Paşam? Veli Küçük Ha müsaidim. X Şahıs Ha biz akşam bi toplantımızı yaptık, onlarla konuştuk... Veli Küçük Ha, X Şahıs Kadirler geldi, dedim ki ya kardeşim burada sen 250 bin dolar para istiyorsun,

Page 93: Zihni Akir Kod Adi Darbe

neye istinaden istiyorsun, bunu bunu bi kaldır buradan... Veli Küçük Ne istiyor kim istiyor 250 bin dolar? X Şahıs Onlar, karşı taraf 250 bin dolar para falan. Veli Küçük Niye? X Şahıs Bunları kaldırdık Paşam. Veli Küçük Niye istiyor 250 bin dolar? X Şahıs Yani işi yapacak diye. Veli Küçük 5 kuruş vermem ben onlara. X Şahıs Ben de onu söyledim Paşam. Veli Küçük Bak ben onu baştan söyledim ben... X Şahıs Hı hı... Veli Küçük Ben baştan söyledim, benim önüme getirirler koyarlar tapu bi tarafa parayı vereceğim 10 milyon dolar, hemen vereceğim ama önce tapuyu getirir koyarlar, sakın ha öyle 250 bin dolar... X Şahıs Yok yok girmedik Paşam, kaldırdık sözleşmeden, kardeşim siz Paşam madem 30 milyon dolar demiş, sen buradan daha ne düşersin bunu söyle dedim, ıııı Kadir beyler dedim bunun... Veli Küçük Ben, bak Mehmet konuştum ben dedim ki ben her şeyi çözersiniz getirirsiniz, ben 30 milyon dolar parayı veririm size, onun Kod Adı Darbe dışında kesinlikle devreye ıı yok onlan görüş bunlar görüşelim yok kaparo ver hiçbir şey kabul etmem dedim... X Şahıs : Yok yok hepsini kaldırdık Paşam, Ankara’da ki adamla da görüştüler, ihaleye çıkartacaklar, ihaleye siz gireceksiniz ve ya sizin tayin ettiğiniz kişi girecek orda yüzde 7,5 teminat mektubu var, geçici teminat mektubu veriyorsunuz ihaleye ... Veli Küçük : 7,5 milyon mu?

Page 94: Zihni Akir Kod Adi Darbe

X Şahıs ; Yüzde 7,5 Paşam. Veli Küçük : 7,5 milyon dolar vereceğiz... X Şahıs : Hayır hayır m şey... Veli Küçük : Anladım anladım. X Şahıs : 21 milyon 22 milyon takribi değer biçtiler YTL. olarak, onun 7,5 milyonu geçici teminat mektubu ihaleye girmek için... Veli Küçük : Tamam veririz teminatı, veririm yani X Şahıs : Ha ben de onu söyledim zaten, şimdi sözleşmeleri hazırlıyorum Paşam, ben ıı dedim firma girecek buraya firma kim sizi ilgilendirmiyor dedim ben dedim Paşamla konuşuruz arkadaşım şartlarımız burda ben öğrenirim dedim, milli emlağın yüzde 7,5 dedim maksimum yüzde 6 da minimum değer geçici teminatı var, biz bunları veririz Paşam, girer ihaleye alınır kaç paraya alınıyorsa, siznen anlaşma ne yapılmışsa Paşam, ııı 30 milyon demişse 30 milyondur kardeşim, bu 30 milyondan siz bu masrafları bazı masrafları siz bize geri ödeyeceksiniz. Kadir Beylerin komisyonunu ödeyeceksiniz. Kadir Bey’e ek bir komisyon ödemesi söz konusu değil, dedim. Veli Küçük : Kadir var mıydı toplantıda? X Şahıs : Geldi Paşam Kadir, dedi ki ben Paşamla konuştum. Kadir Bey dedim, kusura bakmayın dedim, bu fiyat... Veli Küçük : Ben konuşmuş mu? Ne konuşmuş ki Kadir? 76 X Şahıs Veli Küçük

Page 95: Zihni Akir Kod Adi Darbe

X Şahıs Veli Küçük X Şahıs Veli Küçük X Şahıs Zihni Çakır Ha diyo ki yani Paşam dedi ki komisyonu nu senin hallederiz falan dedi dedim. Böyle bir şey yok dedim. Paşam demişse de burada komisyonunu şimdi siz ödeyeceksiniz kardeşim, 30 milyonun içinde 3 milyon 5 milyon... Ya ne demek ya, burada arsanın değeri 22 milyon dolar, bunlar benden 30 milyon dolar istediler. Tamam dedim, ben 30 milyon dolar veririm, onlar da şey yaptılar yalnız dedim; 22 milyon doların üzerinde 8 milyon doları ayrıca onun hesabını kendimiz yapacağız dedim. Anladım Paşam, ben konuştum ben sizin bilginiz olsun diye söylüyorum; dedim ki bu 30 milyon doların içersinde 500 bin dolarını bize masraf ücreti olarak iade edeceksiniz. Kadir Bey’in de komisyonunu siz ödeyeceksiniz. Iıı önce biraz şey

Page 96: Zihni Akir Kod Adi Darbe

yaptı böyle (Anlaşılmıyor) dedim, ya dedim Paşamın parasıyla siz bu işi yapıyorsunuz bir de 100 bin dolar kazanmaz, 100 bin dolar 500 bin dolar kazanmaz 500 bin dolar. Siz neyin hesabını yapıyorsunuz dedik anlaştık Paşam. Yani 500 bin dolar masraf ödeyecekler, 30 milyon içinden iade edecekler bize 500 bin dolar masraf bir de Kadir Bey’in bütün komisyonlarını onlar ödeyecekler, anlaştık haberiniz olsun... Komisyona benimde komisyonum var bizimde şeymiz var, ben ordan 8 milyon dolardan en azından 4 milyon dolarını biz alacağız, ben onu peşin söyleyeyim yani. Onu zaten o şekilde söyledik. Yani burada kalanı neyse dedik, yarısını Paşam alacak, onun 1 milyon kalıyorsa 500 bin dolar alacak, 2 milyon kalıyorsa 1 milyon dolar alacak söyledim Paşam. Tamam oldu oldu. Hani siz söylemezsiniz diye ben söyledim, sizin adınıza diye bir şey söylemedim. Kardeşim bu bizim masrafımız 11 Kod Adı Darbe dedim, yarı yarıya yapıyoruz dedik, eğer

Page 97: Zihni Akir Kod Adi Darbe

1 milyon kalıyorsa 500 binini vereceksiniz, 2 milyon kalıyorsa 1 milyonunu vereceksiniz, ııı hani orda 3-4 kişilerdi Paşam hani Paşam istiyor demedim ben, bizim masrafımız dedim Paşam. Veli Küçük : Tamam tamam. X Şahıs : Tamam mı Paşam. Veli Küçük : Adamların tutumu nasıl? X Şahıs : Paşam çok şeyler, o Ankara’da ki çocuk lara konuştum ben, o baya başarılı bir adam. Iıı Milli Emlak’ta da baya şey KARAYEL, bu istihbaratta olan Halil KARAYEL’in (Anlaşılmıyor) Paşam sağlamlar. Veli Küçük : Yapabilirler mi bu işi? X Şahıs : Evet Paşam, bu çocuk 4-5 tane böyle iş yapmış; durumu da iyi, parası da var. Veli Küçük : İyi tamam ben 30 milyon olar vereceğim. X Şahıs : Tamam Paşam ben sözleşmeleri hazırlı yorum. Size göstereceğim imzalamadan önce, göstereceğim ondan sonra sözleşmelerini yapacağız onlarla ön ödeme mön ödeme hiçbir şey yok artık. Veli Küçük : Tamam, ön öneme falan ben söyledim zaten ön ödeme 250 bin dolar para istediler vermem dedim para.

Page 98: Zihni Akir Kod Adi Darbe

X Şahıs : Tamam oldu Paşam, biz zannediyorum şöyle zannediyorum Paşam, biz burayı 22-23 milyon YTL. ye alırız diye düşünüyorum. Veli Küçük : Dur bakayım neye çıkacak. X Şahıs : Ya neye çıkacağını göreceğiz Paşam ama... Veli Küçük : 23 milyon dolar vereceğim yani oraya kadar çıkarım tamam oldu. X Şahıs : Tamam Paşam hayırlı akşamlar diliyorum. Veli Küçük : Hadi... 78 Zihni Çakır Konuşmadan Veli Küçük ve ekibinin yüklü meblağlarla piyasa oyunculuğu yapmanın yanında, kurumlardaki “adamları” vasıtasıyla zor işleri çözecek “kudrete” de sahip oldukları görülüyor. 28 ŞUBAT ÜRÜNÜ ASKER REKTÖRLER Ergenekon yapılanması kapsamında üniversitelerle ortaya çıkan ilişkiler de kamuoyu tarafından bilinmekte. Özellikle 28 Şubat sonrasında çıkarılan bir yasa ile, kurmay olduktan sonra doktora yapmış saylanların üniversiteyi tercih etmeleri durumunda kolaylıkla akademik kariyer yaptıkları üniversite çevrelerinde de rahatsızlık yaratan bir kolaycılık. İşte bu kapsamda,

Page 99: Zihni Akir Kod Adi Darbe

üniversite camiasına girdiği öne sürülen Giresun Üniversitesi Rektörü Osman Metin Öztürk ile Veli Küçük arasında 31 Aralık 2007 tarihinde gerçekleşen konuşma, Ergenekon’un üniversitelere nasıl sızdığını da gösterir nitelikte. Rektör Öztürk’ün konuşmada Küçük’e yönelik abartılı saygı ifadeleri kullanması, ikili arasındaki ilişkiyi çözmeye yardımcı olacak türden. İşte söz konusu konuşmanın detayları: X Şahıs : Efendim ben Osman Metin Öztürk Komutanım. Veli Küçük : Ha (evet anlamında) merhaba. X Şahıs : Bilmiyorum hatırladınız mı Komutanım? Veli Küçük : Hatırladım hatırladım. X Şahıs : Ben siz Giresun ‘da görevli iken efendim, Kırıkkale Üniversitesi’nden Doçent olarak gelmiştim. Veli Küçük : Doğru hatırladım. X Şahıs ; Sizin güzel bir jestinizle iki gün orada kaldım efendim, şimdi de Allah nasip etti Giresun Üniversitesi’nin rektörü oldum efendim. Veli Küçük : Öyle mi? X Şahıs : Evet. Veli Küçük : Ciddi mi, o hatırladım ha ha... (gülüyor) X Şahıs : Ha ha (gülüyor) şimdi... Veli Küçük : Nasılsın hocam iyi misin? Kod Adı Darbe X Şahıs : Sağ olun efendim, dedim kendimi bir unutturmayayım size takdim edeyim. Veli Küçük : Hay Allah, ben şey yapacam Giresun’a gelecem, burada Karadeniz’deki Trabzon’a falan gitmem lazım, orada şirketin şubesi var, bir türlü şey yapamadık orayı,

Page 100: Zihni Akir Kod Adi Darbe

görmedik, bir gidip oraları görecem. X Şahıs : Ee... (evet anlamında) Veli Küçük : Ben size uğrayacam, ben hatırladım. X Şahıs : Ha ha (gülüyor) Veli Küçük : İyi hatırladım. X Şahıs : Efendim biz bu 20 Mayıs öncesinde... Veli Küçük : Evet. X Şahıs : Gününü sizinle de ayrıcada koordine edeceğiz, bu bizim şenliklerimiz var, Üniversite şenliği, o şenliğin içerisinde bir boyut Osman Ağa Sempozyumu düzenleyeceğiz. Veli Küçük : Ha (evet anlamında) çok güzel. X Şahıs : Oradanızı benVeli Küçük ; Vallahiprensip sizin arzu ben olarak konuşmacı olarak yer almaediyorum. çok sevinirim hocam, ben basına masına gitmem, Osman Ağa deyince... X Şahıs : Evet. Veli Küçük : Kesinlikle gelecem.

Page 101: Zihni Akir Kod Adi Darbe

X Şahıs : Ben o konuda sizin izniniz olmadan bir adım atmayım dedim. Veli Küçük : Estağfurullah ne demek canım, olur mu? X Şahıs : Çünkü ben arkadaşlara talimat verecem. Veli Küçük : Tamam ben... X Şahıs : Komutanım burası sizin emrinizde ve hizzetiniz de, onu özellikle arz edeyim. Veli Küçük : Allah bin kere razı olsun. X Şahıs : Sağ olun. Veli Küçük : Çok naziksiniz çok sağ ol. X Şahıs : Benden ne emrederseniz? Veli Küçük : Estağfurullah estağfurullah... Zihni Çakır X Şahıs : Her zaman emrinizde, hizmetinizdeyim. Veli Küçük : Estağfurullah. X Şahıs : Bizi burada unutmazsanız seviniriz komutanım. Veli Küçük : Ben gelince mutlaka sizin yanınıza... X Şahıs : Şeref verirsiniz. Veli Küçük : Mutlaka ziyarete gelecem. X Şahıs : Şeref verirsiniz, şeref verirsiniz. Veli Küçük : Hocam çok teşekkür ederim. X Şahıs : Sağ olun, var mı bir emriniz efendim? Veli Küçük : İstirham ederim. X Şahıs : Hürmet ediyorum.

Page 102: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Veli Küçük : Sağ olun, çok teşekkür ediyorum. X Şahıs : Kendinize iyi bakın efendim. Veli Küçük : Sağ olun. X Şahıs : Sağ olun sağ olun. Rektör Öztürk, Veli Küçük’ün emekli bir asker olduğunu unutup “paşam” diye hitap ederken, aynı zamanda üniversitenin, Küçük’ün emrinde ve hizmetinde olduğunu aktarmayı da ihmal etmiyor. Şimdi üniversitelerdeki kaosa yönelik eylemlerin kaynağının ne olduğu daha net anlaşılıyor gibi. Öyleyse aşağıdaki soruların cevabının muhatapları tarafından verilmesi ya da adli makamlarca araştırılması kaçınılmaz olur sanırız: 28 Şubat sonrasında çıkarılan yasa ile kaç “kurmay” rütbesine haiz olmuş asker, üniversitelere geçmiştir? Bu şahıslardan kaçı rektör ya da dekan düzeyinde görevlere atanmıştır? Asker kökenli rektör ve dekanların sorumluluk alanlarında olan fakülte ve yüksekokullarda provakatif eylemler olmakta mıdır? Olmakta ise bu eylemlerin çıkış noktası neye dayanmaktadır, milliyetçilik mi irtica karşıtlığı mı? Ordu kökenli rektör ve dekanların sorumluluk alanlarındaki fakülte ve yüksekokullarda hizmet ve imalata Kod Adı Darbe

Page 103: Zihni Akir Kod Adi Darbe

dayalı ihalelerin şeffaflığı ve hakkaniyete dayalı olup olmadığı araştırılmış mıdır? Bu üniversitelerde Ergenekon’un uzantısı olan sivil toplum kuruluşları ya da şahısların herhangi bir faaliyeti olmuş mudur? Siyasi iktidara yönelik söylem ve eylemlerin, hukukun ve demokrasinin sınırlarını çiğnediği gizli ya da açık faaliyetlerin sadece bu kişilerin bulunduğu üniversitelerde gerçekleşmesi tesadüf müdür? Söze konu şahısların rektörü olduğu üniversitelerdeki öğrencilerin tümü diğer öğrencilerle eşit şartlarda mı giriş yapmıştır bu üniversitelere? Yine söze konu şahısların görev yaptığı üniversitelerdeki öğrenci yapısının, bölücü örgüt sempatizanlarının ağırlıkta olduğu şeklinde çıkan dedikodular araştırılmış mıdır? Bu üniversitelerdeki öğretim üyesi ve öğretim görevlisi tercihlerinde bilimsel kriterler dışında başka kriterler aranmakta mıdır? Bu üniversitelerde akademik kariyer yapmak için aranan niteliklerde, bilim adamlığı dışında özellikler aranmakta mıdır? Doktora, doçentlik ve daha yukarı akademik unvanlar için her bilim adamına eşit davranılmakta mıdır? Bu soruların cevabını verecek olan elbette adli makamlar ve YÖK’tür. Tabi YÖK’ün bu üniversitelere yönelik “özel” bakış açısı hala devam etmekte midir(?) sorusunun cevabı verilmeden, YÖK’ten bu sorulara verilebilecek cevabın da muteberliğinden söz etmek mümkün olmaz. Öte yandan, bugün üniversitelerde etkili konumda olan ve

Page 104: Zihni Akir Kod Adi Darbe

28 Şubat ürünü diye tanımlanan bir düzenleme ile üniversitelerde akademik unvanlarını sürdürme fırsatı tanınan asker kökenli isimlerin, 28 Şubat konseptinden ne kadar uzaklaştıkları tartışılabilir. Zihni Çakır BÖLÜM 7 ERGENEKON’UN YOL HARİTASI, BHK’MIYDI? Ergenekon örgütlenmesinin de, 28 Şubat’ı yaratan Batı Hareket Konsepti ile aynı paralellikte bir yapılanma olup olmadığı tartışmalarına işaret etmek gerekir. Çünkü yaygın olan kanı, Ergenekon’un yeniden yapılanmasını yaratan şartların, 28 Şubat’tan beslendiğidir. Gerek asker kökenli rektörlerin Ergenekon yapılanmasına akademik destek verme ihtimalini, gerekse Ergenekon yapılanmasının beslendiği konsepti açıklamak bakımından, 28 Şubat’ta Genelkurmay Başkanı adına, dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir imzası ile hazırlanarak karargahlara dağıtılan metne işaret etmek kaçınılmazdır. Ergenekon’un tutuklanan sanıklarından Ümit Sayın’ın arşivinde de bulunan Genelkurmay Başkanlığı, “Batı Harekat Konsepti” üst başlıkları ile hazırlanan belgeye yönelik bazı bilgiler, çeşitli kaynaklarda neşredilmişti. Ama Ergenekon’un, gerek “Ergenekon” belgesi, gerek “Lobi” belgesi gerekse Ergenekon

Page 105: Zihni Akir Kod Adi Darbe

sanıklarının ev ve işyerlerinde ele geçirilen başka bazı belgelerinden, Batı Hareket Konsepti ve Batı Çalışma Grubu prensiplerini rehber edindiği anlaşılıyor. Bu bağlamda söz konusu belgeyi, okuyucunun karşılaştırma yaparken sağlıklı sonuç çıkarması amaçlanarak, bu çalışmada da aktarmayı zorunluluk bildik. Kod Adı Darbe Belge’nin “DURUM” başlıklı giriş kısmında, irticai faaliyetlerin durumu hatırlatılarak şu tespitlerde bulunuyor: 1) Türkiye Cumhuriyeti hali hazırda kuruluşundan bugüne kadarki en büyük irticai tehdit ile karşı karşıya bulunmaktadır. Milli görüşçüler, radikal İslamcılar ve tarikatlar gibi bütün irticai grupların müşterek amacı; şeriata dayalı İran benzeri bir “İslam Cumhuriyeti” kurmaktır. 2) Bu gruplar hedeflerine ulaşmak yönünde büyük bir kararlılıkla ve inançla ilerlemekte, toplum içinde ekonomik, sosyal, siyasi, eylemsel ve psikolojik etkinlik sağlayarak önemli mesafeler kat ettikleri gözlenmektedir. 3) Anılan kesim, halen stratejileri gereği ülkemizde laikliği dinsizlik olarak algılayan bir kitlenin oluşumuna yönelik bir propagandaya, kurumlaşma ve kadrolaşma faaliyetlerine ağırlık vermiş bulunmaktadır.

Page 106: Zihni Akir Kod Adi Darbe

4) Hedeflerine ulaşmak için insan ve finans faktörlerinin önemini çok iyi kavramış olan irticai grupların, amaçları doğrultusunda insan gücünün yetiştirilmesi ve bu insanların, devletin kilit noktalarında görev alarak kadrolaşma gayretlerini organize etmesi, aldıkları mesafe dikkat çekmektedir. Diğer taraftan bazı İslam ülkelerinin desteği ile birlikte tesis edilen ortaklıklar ve yurtiçinde kurdukları şirketler ve bazı belediyelerin desteği ile toplanan bağışlarla büyük bir ekonomik güce sahip olmuşlardır. 5) İrticai kesim; ülkedeki mevcut ortamdan azami derecede istifade ederek daha da güçlenmekte ve böylece kendi ideolojisi doğrultusundaki icraatını, gittikçe artan bir kasıt ve cüretkarlıkla gerçekleştirme imkanı bulmaktadır. 6) Anayasa’nın temel ilkelerinden laiklik ilkesinin konulmasında önemli bir yaptırım niteliği taşıyan Türk Ceza Kanunu’nun 163. maddesinin yürürlükten kaldırılması ve mevcut yasaların uygulanmaması irticai kesimin önünün açmış, böylece irticai akımların büyük bir ivme kazanmasına neden teşkil etmiştir. 7) Bugün önemli birçok devlet kadrosu, irticai kesimin eline geçmiş bulunmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı ve emniyet teşkilatına sızılmış, birçok mahalli idare ve kamu iktisadi teşebbüslerinin büyük bir bölümünde altyapı tesis edilmiştir.

Page 107: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Zihni Çakır 8) İrticai kesim; amaçlarına ulaşmada en büyük engel olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’ni görmektedir. Bu nedenle Türk Silahlı Kuvvetleri’ne sızma girişimlerini büyük bir gizlilik içersinde inatla sürdürmektedir. İrticai kesim belirlenen hedefin tahakkuku amacıyla; bir taraftan İmam Hatip Okulu mezunlarının Harp Okulları’na girmesi yönünde, yasa değişikliği dahil çeşitli alanlarda mücadele verirken, diğer taraftan Askeri Lise, Harp Okulları ve üniversitelerdeki askeri öğrencilerle, astsubaylara ve uzman erbaşlara el atmaktadır. 9) Küçük rütbeli asker kişilere öncelikle ulaşmak isteyen irticai kesim; bir taraftan yıllar sonra kendisinin arzuladığı şeriata dayalı devletin silahlı kuvvetlerini komuta edecek ordu mensuplarını elde etmeyi, diğer taraftan da nihai amacına ulaşmadaki en büyük engeli oluşturan Atatürkçü ve Laik Türk Silahlı Kuvvetleri’ni kendi amaçlarına hizmet eder hale getirmeyi düşlemektedir. 10) İrticai gruplar, belirtilen bu girişimlerine ilaveten Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde çeşitli problemlere sahip değişik rütbelerdeki askeri personele yaklaşarak, bunları Nurcu, Süleymancı, Nakşibendi ve Kürtçü-İslamcı subaylar ve astsubaylar olarak bölmek suretiyle, tarikatlar bazında ele geçirerek kendi saflarına katılmaları yönünde yoğun girişimlerde bulunmakta, böylece Türk Silahlı Kuvvetleri’ni içeriden parçalayarak birlik ve beraberliğini ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır. 11) Anılan kesim, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni dine karşı

Page 108: Zihni Akir Kod Adi Darbe

bir kuruluş olarak göstermeye yönelik girişimlerini sinsi bir şekilde aralıksız devam ettirmekte ve böylelikle halk ile TSK’nin karşı karşıya gelmesine neden olacak ortamı arzulamaktadır. 12) İrticai kesim, gençliğe verdiği önem çerçevesinde yoğun bir şekilde eğitim ve öğretim kurumları açmakta, açtığı birçok özel okul vasıtasıyla Atatürk düşmanı binlerce gencin yetişmesini sağlamaktadır. Diğer taraftan camilerdeki imamlar vasıtasıyla din duyguları sömürülerek irticai bir toplumun süratle büyümesine ve halk desteğinin kazanılmasına büyük önem vermekte, dini eğitim veren kurumların vasıtasıyla tabana ulaşma ve var olanı genişletme avantajını kaybedeceği korkusu ile kesintisiz 8 yıllık temel eğitime karşı çıkmaktadır. Kod Adı Darbe 13) İrticai gruplar İslam’ı yaşama geçişi sağlamak maksadıyla dini eğilimlerin güçlü olduğu bölge ve beldelerde uygun ortam hazırlamak için girişimlerde bulunmakta, kılık-kıyafet kanununa aykırı, çağdaş giysilerden uzak insanların serbestçe dolaşmasına müsaade etmekte ve böylelikle bir taraftan da bu kesime motivasyon kazandırmakta, diğer taraftan da kendileri gibi olmayanları etkilemeyi ve soyutlamayı hedeflemektedir. 14) Ayrıca ülkemizdeki özgürlük ortamı irticai kesim tarafından en üst düzeyde kullanılmak suretiyle, amaçları doğrultusunda yayın yapan görsel ve yazılı basın vasıtasıyla halkın dini duyguları istismar edilmekte ve

Page 109: Zihni Akir Kod Adi Darbe

kitleler etki altına alınmaya çalışılmaktadır. 15) Diğer taraftan, Atatürk ilke ve inkılaplarının bu ülke insanına ait değerlerden kaynaklanmadığını, bunların Yahudi profesörlerinin Türk toplumunu kendi inançları doğrultusunda yönlendirme gayretlerinin ürünü olduğunu ileri sürmek suretiyle, milletin güvenini yıpratmaya, Atatürk düşmanlığını körüklemeye ve Atatürk îlke ve inkılaplarının mimarının Yahudiler olduğunu topluma empoze etmeye çalışmaktadır. 16) Bu gruplar, toplum tarafından kabullenilmiş birçok kutlamalara alternatif olarak, amacı ve gerekçesi belli olmayan ve genelde “Fetih Gecesi” olarak isimlendirilen kutlama günleri düzenlemek suretiyle irticai duyguları güçlendirmeyi, toplumda var olan müşterek değerleri ortadan kaldırmayı ve insanları çağdaş yaşamdan soyutlamayı amaçlamaktadır. 17) İrticai kesim, kendisine kaynak olarak oluşturulan tarikatların ve radikal İslam’ı grupların faaliyetlerine nihai amaçtaki birliktelik nedeni ile bir taraftan göz yumarken, diğer taraftan toplumsal tepkilerin boyutlarına paralel olarak bu kesimlerle ilgilerinin bulunmadığını veya bu kesimlerce yaratılan ve toplumu rahatsız eden olayların kendilerine mal edilemeyeceğini ifade ederek, kendilerini aklamak için çaba sarf etmektedir. 18) Bahse konu gruplar, iktidarın silahla ele geçirilmesi gerektiğinde ihtiyaç duyacağı silahlı gücü yaratma ve silah temin etme yönünde büyük atılımlar göstermekte

Page 110: Zihni Akir Kod Adi Darbe

ve bu maksatla başta radikal İslami gruplar olmak üzere hızla silahlanmakta, irticai görüşü benimseyen personelin bu konuda eğitilmesi için Milli Gençlik Vakfı Zihni Çakır tarafından inşa ettirilen öğrenci yurtları içerisinde atış poligonlarına yer vermekte ve “Özel Koruma Timleri” teşkil ederek irtica ordusunun altyapısını oluşturmaya gayret etmektedir. 19) Bu kesim kendi ideolojisini ülkeye yerleştirmek ve hakim kılmak doğrultusunda halihazırda ülkenin en hassas konusunu oluşturan “Güneydoğu Sorunu” na “Kürt Benliği” olgusundan hareketle çözüm olarak “Müslüman kardeşliği” ilkesini önermekte, bu çerçevede Bölücü Terör Örgütü ile ilişkiye girmekten kaçınmamakta ve örgütü kendi amaçları için kullanmanın yollarını aramaktadır. 20) İrticai kesim, bir devleti devlet yapan, ulusu birbirine kenetleyen ortak hasletlerden dil birliği, yurt birliği ve ülke birliği gibi temel değerleri “Din birliği” bazınca ele alıp işleyerek, Türk halkının bu müşterek değerlerini ortadan kaldırmayı ve Türkiye Cumhuriyeti devleti toprakları üzerinde bir ulus bilinciyle yaşayan halkımızı, bu hasletlerden koparıp ümmetçilik temelinde yapılandırma amaçlanmaktadır. 21) Bugün için; halkı maddi ve ahlaki açıdan sömüren,

Page 111: Zihni Akir Kod Adi Darbe

ümmet toplumu oluşturma yönünde onların dini duygularını istismar eden, onları kul mantığı ile emellerine hizmette kullanan irticai kesim; teşkilatlarının ve üyelerinin çoğalması yönünde azami gayret göstermekte ve lehlerine sonuç verecek her türlü toplumsal olayı istismar etmektedir. Yukarıda sıralanan tespitler, “Atatürk’ ün kurduğu laik Türkiye Cumhuriyeti tarihinin hiçbir döneminde görülmeyen irticai bir tehdit ile karşı karşıya bulunmaktadır. Ülkenin içinde bulunduğu durum, tehlikeli bir gidişin sinyallerini vermektedir. Ülkemiz sonu belli olmayan bir karanlığa doğru hızla yol almaktadır” şeklinde devam eden cümlelerle bağlanıyor. Bu tespitler üzerine, 28 Şubat sonrasında iç tehdit sıralamasının ilk sırasına taşınan irtica ile mücadele olgusu, PKK terörünü 3. sıralara iteklemişti. Birinci sırada irtica ikinci sırada ise radikal milliyetçilik yer almıştı. Ancak o dönem etkin görevlerde bulunan bazı üst düzey komutanların, emeklilik sonrasında, gizli-açık örgütlenmelere gidilmesini dile getirdikleri kimi toplantılarda bu gizli Kod Adı Darbe örgütlenmelerde, ülkücü kesimin ve Ülkü Ocakları potansiyelinin değerlendirilmesi amaçlarını alenen dile getirmeleri arasındaki ters ilişki dikkat çekicidir. Daha vahim olan ise, o dönem irtica ve milliyetçilik öncelikli tehditler olarak algılanırken, PKK terörünün 3. sıraya

Page 112: Zihni Akir Kod Adi Darbe

atılmasının, PKK terörü ile mücadelede rehavet yaratması ve son dönem yaşanan büyük çaplı terör olaylarına zemin hazırlamış olmasıdır. Bu yapılması gerek zorunlu detaylandırmadan sonra, Ergenekon yapılanmasına yol haritası olduğu saptanan Batı Hareket Konsepti belgesinin irdelemesine devam edelim. TOPLUMUN ÖRFÜ TEHDİT SAYILMIŞ Batı Hareket Konsepti belgesinin, “İrticai faaliyetlerin yakın gelecekteki durumuna dair değerlendirme” başlığı altında öne sürülen bazı gerekçelerle, irticanın büyüme gösterdiği öne sürülür. Bunda, nüfusu göre gelir dağılımı, ekonomik istikrarsızlık gibi başlıklar sıralanırken; milletin örf, adet, gelenek ve göreneklerinin de gerekçe olarak sıralamadaki yerini alması ilgi çekicidir. “Türk milletinin dinine, örf ve adetlerine bağlılığından kaynaklanan tehdit” başlığı altında, hedefin, milletin temel değerleri olduğu açık ve net olarak görülmektedir. İşte belgede yer alan o bölüm; a) Osmanlı İmparatorluğu geniş toprakları üzerinde yaşayan değişik tebaadaki halkın birlik ve beraberliğini sağlamak için dine büyük önem vermiştir. İmparatorluğun parçalanmasını müteakip kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkeleri Anayasa ile belirlenmiş ve hukukun üstünlüğüne dayandırılarak, dinin yönetim üzerindeki etkisine son vermiştir ancak, asırlarca sürdürülen dini yönetimin etkileri, hala varlığını sürdürmektedir. b) Demokrasiye geçişi müteakip her dönemde halkın dini inançlarını, örf ve adetlerini kendi çirkin emellerine

Page 113: Zihni Akir Kod Adi Darbe

alet eden din istismarcısı irticacı unsurlarla karşılaşılmıştır. Bunlar fakir, eğitimsiz ve cahil halkı çeşitli dini masallarla, hurafelerle ve batıl düşüncelerle kolayca kandırarak demokratik ve laik devlete zarar vermişlerdir. Diğer taraftan halkın dini duyguları istismar edilerek Zihni Çakır Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ da isyanlar başlatılmış ve Cumhuriyet yönetimi ve ülke bütünlüğü ciddi şekilde tehdit edilmiştir. 28 Şubat konseptinin 28 Şubat’ın temel felsefesi olarak gördüğü diğer bir argüman ise eğitim sistemidir. Oysa bu sistemin, Kemalizm ve laiklik adı altında kendi oligarşik yapıları ve statükocu laik aydınlar tarafından yaratıldığı ve korunduğu gerçeği göz ardı edilmiştir. Belgede yer alan “Eğitim sisteminden kaynaklanan tehdit” başlığında; a) 1990 nüfus sayımına göre: Türkiye’de 6 ve daha yukarı yaş grubunda okuma yazma bilmeyenler, nüfusun yüzde 19.6’sını teşkil etmektedir. Okur yazar erkek nüfusun yüzde 73.6’sı ilkokul mezunu veya herhangi bir eğitim kurumunu bitirememiştir. Kadınlarda bu oran yüzde 81.6 ‘dır. b) Bu tabloyu değerlendirdiğimizde, temel eğitimi 8 yıl kabul edersek, nüfusun yüzde 35’i temel eğitim görmemiştir. Bu grubun tamamına yakın kısmı, milli gelirden

Page 114: Zihni Akir Kod Adi Darbe

en az payı alan birinci ve ikinci dilim içindedir. c) Nüfusun yüzde 85’ini teşkil eden bu eğitimsiz gruba yaklaşmak ve onları kandırmak çok kolay olacaktır. Bu gruptaki insanları kandırmak için kullanılacak en etkili yöntem de halkın dini duygularını istismar etmektir. d) Ayrıca irticacı çevreler, çocuklarımızı kendi istekleri doğrultusunda eğitmek için büyük gayret içerisindedirler. Bu kapsamda, 610 İmam Hatip Lisesi’nde; kabiliyetli, zeki, çalışkan ve fakat çoğu yoksul ailelerin çocuğu yaklaşık 600 bin öğrenci, şeriat esaslarına göre yerleştirilmektedir. Bu okullardan mezun olanların sayısı 1.100.000 (bir milyon yüz bin)’dir. Bu, mevcut ihtiyacın 13 katıdır. Okullarda ve yurtlarda çocuklara açıkça Atatürk düşmanlığı aşılanmaktadır. Şeriatçı görüşü benimseyen bu personel, kamu kurum ve kuruluşlarına yerleştirilerek devlet kuşatılmaya çalışılmaktadır. e) Mevcut seçim yasası ve eğitim sisteminin devam etmesi halinde: 2000 yılı milletvekili genel seçimlerinde, milli görüşçü partilerin din eğitimli seçmenin etkisiyle toplam oyların yüzde 34 ile tek başına iktidara gelerek, ülkede dine dayalı devlet düzeni kurabilecek her türlü Kod Adı Darbe değişikliği yapabilecekleri; 2005 yılı milletvekili genel seçimlerinde ise yaklaşık 6.500.000 ilave din eğitimli seçmenin etkisiyle toplam oyların yüzde 67’sini alarak her konuda mutlak çoğunluğu elde edebilecekleri değerlendirilmektedir.

Page 115: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Şeklinde devam eden maddelendirmelerle, kendi içinde bile çelişki yaratan kanaatler ortaya atılmıştır. Belgenin en komik ve tutarsız olan tarafı ise, “Diğer devletlerin rejim ihraç gayretlerinden kaynaklanan tehdit” başlığı altında yer alan tespitleridir. Bu tespitler; a) İslam ülkeleri, özellikle İran planlı olarak şeriat esaslarına dayalı bir rejimin Türkiye’ de kurulması için maddi ve manevi her türlü desteği sağlanlaktadır. b) Diğer taraftan; S.Arabistan, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Libya, Cezayir ve Mısır da Türkiye’deki legal ve illegal İslam’ı kuruluşlarla İslam’ı rejim ihraç çalışmalarına katılmaktadır. Ayrıca Bosna-Hersek, Çeçenistan ve Afganistan’daki İslam’ı örgütler de rejim ihracı konusunda dolaylı olarak araç olmaktadır. c) Bu ülkeler, İslami rejim ihracı konusunda hedef kitle olarak gelir seviyesi çok düşük halkı seçmektedir. Özellikle büyük şehirlerin çevresindeki varoşlarda ve gecekondu bölgelerindeki fakir halka maddi yardım sağlamaktadır. Bu yardımlar tarikat, vakıflar, dernekler, belediyeler ve siyasi partiler vasıtasıyla yapılmaktadır. Şeklinde genişletilirken, yukarıda sıralanan Türk milletinin örf ve adetleri, gelenek ve göreneklerinin göz ardı edildiği açık ve nettir. Çünkü bilimsel bir gerçektir ki; Türk gelenek ve görenekleri, İslam dinini algılayış biçimi ve yaşam felsefesi, Ortadoğu’da yaygın olan İslam inancı algılamasıyla uyuşmaz. Uyuşmadığı gibi Türk-İslam felsefesiyle yoğrulmuş inanç ve yaşam biçimi, Arap kültürü ile dejenere olmuş İslami yaşayış

Page 116: Zihni Akir Kod Adi Darbe

tarzını reddeder. Ergenekon yapılanmasının da içine düştüğü bu aymazlığın, 28 Şubat gibi Türk demokrasi tarihine kara bir leke olarak postmodern darbeye argüman yapılması, demokrasimizin, pamuk ipine bağlı olduğunun da göstergesidir aslında. Batı Hareket Konsepti belgesinin, Ergenekon yapılanmasının yol haritası olduğu tezini güçlendirecek başka bir bulgu ise “İr Zihni Çakır ticacı örgüt, tarikat, vakıf ve derneklerin mali gücünden kaynaklanan tehdit” başlığı altında aktarılan görüşlerdir. Ergenekon yapılanmasının, burada sayılan tarzda sivil örgütlenmelere ağırlık vermesi ile 28 Şubatçıların temel argümanları arasında yer alan bu sivil örgütlenme tespitlerindeki benzeşme gerçekten dikkat çekicidir. Sözü edilen benzeşmeyi gösteren bir diğer veri ise belgede yer alan, “Yazılı ve görsel basın ve yayın organlarından kaynaklanan tehdit” başlığı altında yer alan tespitlerdir. Burada; a) İrticacı unsurlar, taraftar kazanmak ve yandaşlarını eğitmek maksadıyla geniş bir medya grubu oluşturmaya çalışmaktadır. Hemen hemen her şehirde irticayı

Page 117: Zihni Akir Kod Adi Darbe

destekleyen gazete ve mecmua çıkarılmakta, radyo ve televizyon istasyonlarından yayın yapılmaktadır. b) İrticacı medya, adil düzen safsatası ile, fakir halkın dini duygularını, örf ve adetlerini istismar ederek, görüşleri doğrultusunda kamuoyu oluşturmaktadır. Şeklinde dile getirilen görüşlerle, Ergenekon yapılanmasının basın-yayın organlarında etkin olma, bazı basın yayın organlarının tek bir çatı altına alıp toplumsal kamuoyu yaratma girişimleri, Batı Hareket Konsepti belgesinde çizilen yolun izlenmesi olarak açıklanabilir mi acaba? “Anayasal ve Yasal Mevzuat” başlığıyla aktarılan aşağıdaki tespitlere gelince: a) Anayasa ‘da, Türkiye Cumhuriyeti laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak tanımlamakta ise de; son yıllarda seçim sistemi ve siyasi partilerin yaklaşımlarından kaynaklanan nedenler, diğer taraftan seçmenin ekonomik sıkıntısından yararlanacak biçimde oyların ekonomik çıkar karşılığı satın alınması olaylarının çokça yaşanması, bugünkü parlamentonun ve bu seçim sistemiyle seçilecek yeni parlamentoların demokratik kurallara uygunluğu ve demokrasi açısından meşruluğunu tartışılır hale getirmektedir. b) Cumhuriyetimizin niteliklerinden en önemlisi olan laiklik karşıtı görüşler, milli iradenin üstünlüğü aldatmacası altında topluma özümsetilmeye çalışılmaktadır. Şeriat propagandası ve din örgütlenmesine demokrasi ve özgürlük adına gösterilen hoşgörü sonucu, bugün şeriat yandaşları Anayasa’nın laiklik ilkesinin bile tartışabile

Page 118: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Kod Adı Darbe ceği bir ortamı hazırlama çabasındadırlar. Bunlar halkın iradesi kavramını istismar ile cihat dedikleri şer’i devrimi öncelikle bir seçim başarısı ile gerçekleştirme peşindedirler. c) Demokrasinin nimetlerinden istifade ederek iktidar olduklarında, aynı yöntemle iktidardan uzaklaştırabileceklerini ummak ise gaflettir. Toplumu baskı altında tutacak, kendi görüşleri dışındaki fikirlerin gelişmesini her türlü zorbalıkla engelleyebilecek militan güçleri şu an bile vardır. d) Gerici çevrelerin emellerine ulaşması ancak Silahlı Kuvvetlerin etkisiz hale getirilmesi ile mümkün görülmektedir. Bu eylemin iki türlü yapabileceği değerlendirilmektedir. Bunlardan birincisi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içerisine sızılması suretiyle pasifize edilmesi; ikincisi ise, tam iktidara gelindiğinde yasal düzenlemelerle Silahlı Kuvvetlerin yetkilerinin kısıtlanmışıdır. Diye devam eden görüşlerle, ne olursa olsun halk iradesinin, halkın siyasal tercihlerinin kabul edilmeyeceği, kendileri gibi düşünmeyenlerin çeşitli yakıştırmalarla yasal olsa da demokratik meşruiyetlerinin tanınmayacağı aktarılıyor. Bugün Ergenekon sanıklarının, mahkeme kararlarına dayanılarak elde edilen telefon görüşmeleri ve mail yazışmalarında, mevcut siyasal iktidara yönelik darbe planlarının ve beklentilerinin altında da aynı argümanların var olması, enteresan bir

Page 119: Zihni Akir Kod Adi Darbe

benzeşme sayılabilir. Belgenin, “Mücadele Esasları” başlıklı bölümünde; ülkede, mezhebe ve inanca dayalı çatışma, bu çatışmanın yaratacağı ayrışma ve sonrasında bölünme amaçlandığı şüphesi uyandıran, toplumun tamamının yaşam felsefesini tehdit olarak algılayan ve (Ergenekon örgütünde de benzer algıya rastlanmaktadır) bu yaşam felsefesinde dejenerasyon yaratmayı amaçlayan görüşlerini aynen aktaralım: a) Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısına, ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne yönelen terör tehdidi; Türk Silahlı Kuvvetleri’nin başarı ile sürdürdüğü iç güvenlik harekatı sonucu büyük çapta etkisiz hale getirilmiş ve baskı altına alınmış, buna karşılık devletin laik ve demokratik yapısını hedef alan irticai faaliyetler ciddi bir Zihni Çakır tehdit oluşturmaya başlamış ve terörle mücadelede olduğu gibi bu tehdide de Türk Silahlı Kuvvetleri’nin birinci önceliği vererek, bilinçli ve kararlı bir mücadele başlatma ve ısrarla sürdürme zarureti doğmuştur. b) İrtica faaliyetlerinin daha fazla gelişmesini önlemek ve ulaştığı bu seviyeden daha alt seviyelere çekerek Cumhuriyetin temel nitelikleri olan Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olma özelliklerini ilelebet muhafaza etmek maksadıyla, köklü tedbirler alınmasına ihtiyaç duyulmuştur.

Page 120: Zihni Akir Kod Adi Darbe

c) Türk Silahlı Kuvvetleri, Türkiye Cumhuriyetinin temel niteliklerini koruma ve kollama yükümlülüğünün bilincinde olarak, siyasi çatışma ve polemiklerin üstünde kalmak suretiyle yüce Türk milletinin büyük çoğunluğunun beklentileri ve duyarlılığı paralelinde, bütün ağırlığını irticanın daha fazla mesafe kat etmesini önlemede kullanacaktır. d) İrtica olaylarının önlenmesine yönelik tüm çalışmalarda, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ülke ve ulusal birliğimizin teminatı, sembolü ve aziz milletimizin büyük ekseriyetle güvendiği tek kurum olduğu hiç hatırdan çıkarılmayacak ve bu misyona zararı dokunabilecek tüm davranışlardan titizlikle kaçınılacaktır. e) Bu tehdide karşı alınacak tedbirleri güçleştiren, sınırlayan ve risk oranını artıran iki önemli sebep mevcuttur. Bunlardan birincisi, halkımızın yüksek ve temiz dini duygularının istismar eden grupların, alınacak her tedbiri çarpıtarak karşı bir silah olarak kullanabilecekleri; ikincisi ise, Cumhuriyetimizin temel nitelikleri olan laik, sosyal ve hukuk devleti özelliklerini Türk Silahlı Kuvvetleriyle müştereken korumak ve kollamak durumunda olan resmi kurum ve kuruluşlara irtica unsurlarının sızmış olmasıdır. Bu nedenle, kullanılacak temaların çok titiz olarak seçilmesi suretiyle halkın manevi duygularının incitilmemesi ve işbirliği yapılacak diğer unsurların seçimi büyük önem arz etmektedir. f) İrticai unsurlar ve onların sözcüsü durumunda olan basın ve yayın organları ile doğrudan tartışma ve polemiğe girmek yerine, Atatürkçü çizgide olan kurum, kuruluş, dernek, basın ve yayın organlarının devreye girmesini sağlamak ve onlara destek vererek halkın bilinçlenmesine katkıda bulunmak bir yöntem olarak tercih edilmelidir.

Page 121: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Kod Adı Darbe g) Terörle mücadele de uygulanan ve olumlu sonuçları görülen “köy uygulamaları” benzeri uygulamaların başlatılması ve halkla bütünleşerek desteğinin tam olarak sağlanması en önemli husus olarak çalışmalarda dikkate alınmalıdır. h) İrticai unsurların hedeflerine ulaşmada en büyük engel olarak gördükleri Türk Silahlı Kuvvetleri’ni günlük siyasi çekişmelerin içine çekerek yıpratmaya ve halkın Türk Silahlı Kuvvetleri’ne olan güvenini sarsmaya çalışacakları mevcut uygulamalarından da görülmektedir. İrticai unsurların ve yayın organlarının bu tür yıpratıcı faaliyetlerine karşı bütün ülke sathında infial ve tepki uyandıracak projeler geliştirilmeli ve bir aksiyon planı hazırlanarak, Silahlı Kuvvetler temsilcilerinin dışındaki Atatürkçü kişi ve kurumların neler yapabileceği planlanmalıdır. i) Fikir ve düşünce yapısı olarak gericiliğe şiddetle karşı olan, ancak ilmi yetersizlik ve yol yöntem bilmeme nedenleriyle tepkisini gösteremeyen veya yanlış yöntemlerle hareket ederek fayda sağlamak yerine irticanın daha fazla değer kazanmasına sebep olan kişi, kurum ve kuruluş temsilcileri ile basın ve yayın mensupları aydınlatılmalı ve yönlendirilmelidir. j) Gericiliğe karşı din aleyhtarı propagandalar yapmak, duygusal ve aşırı sert tepkiler vermek ve şov yapmakla bir yere varılamayacağı kesin olarak bilinmeli; bu yanlış metotların, gericileri kahramanlaştırmaktan ve sanki İslamiyet’in temsilcisi onlarmış havasına sokmaktan başka işe yaramayacağı, tüm Atatürkçü kesime, özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri personeline çok iyi

Page 122: Zihni Akir Kod Adi Darbe

anlatılmalıdır. k) Basın ve yayın organları ile laik Türkiye Cumhuriyeti’nin yetiştirdiği mümtaz bilim ve din adamlarının yönlendirilmeleri ve yüreklendirilmeleri halinde mücadeleye çok büyük fayda sağlayacakları ve irticacıları kendi silahlarıyla vuracakları değerlendirilmektedir. Bu nedenle, mahalli basın ve yayın organları da dahil olmak üzere üniversite öğretim üyeleri, aydın din adamları ve halk arasında itibar sağlamış değerli şahsiyetlerle samimi ilişkiler içinde bulunulmalı ve onlardan yararlanma yolları araştırılmalıdır. I) Ülkenin sürüklendiği karanlığı gören laik kesim, Türk Silahlı Kuvvetlerinin varlığından ve bir gün mutlaka l)4 Zihni Çakır bu gidişata dur diyeceğinden emin olmanın rahatlığı ve uyuşukluğu içindedirler. Türk toplumuna, bir taraftan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin anayasa ve kanunlarla kendisine verilen Türkiye Cumhuriyeti’ni koruma ve kollama görevini yapacağını doğal bir şekilde izah ederken, özellikle irtica ile mücadeleyi Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ihale eden bu laik kesime de toplumsal görevlerini yerine getirmeleri ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ni siyasi polemiklerin içine çekmenin sakıncaları hatırlatılmalıdır. m) Emekli Silahlı Kuvvetler personelinin şahısları adına da olsa, basın ve yayın organlarında açıklama yapmaları önlenmeli veya en azından kontrol altında bulundurulmalıdır.

Page 123: Zihni Akir Kod Adi Darbe

n) Devlet organlarındaki irticai yapılaşma ve kadrolaşma dikkatle izlenmelidir. Kilit makamlara getirilen insanların faaliyetleri takip edilmeli ve tespit edilen usulsüzlüklerin güvenilir şahıslar marifetiyle adli makamlara intikal ettirilmesi sağlanmalıdır. o) İrticai faaliyetlerin beşiği durumundaki okul, dershane ve kursların kontrol altına alınabilmesi için subay/astsubay ve güvenilir devlet memurlarının öğretmen eşlerinin gönüllü olarak bu okullar ve dershanelerde görev almaları sağlanmalıdır. p) İrticai örgütlerin kontrolü öğrenci yurtları, özel okullar, dershaneler takip edilmeli; Cumhuriyet ilke ve niteliklerine aykırı tutum ve faaliyetleri mutlaka yargıya intikal ettirilerek, en azından takip ve kontrol edildikleri izlenimi uyandırılmalıdır. q) Türk Silahlı Kuvvetleri personeli büyük çoğunluğu ile kışlaların içinde veya hemen yakınındaki lojmanlarda oturmaktadır. Kısıtlı olan boş zamanlarını değerlendirmek ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla genellikle askeri tesislerden (orduevi, ordu pazarı, askeri gazinolar vb.) istifade etmektedirler. Bu yaşam tarzı personelimizi bazı dış etkilerden korumak gibi bir fayda sağlamakla beraber, halk tabakasıyla araya bir mesafe sokmakta ve halkın nabzını tutmayı ve omları birebir etkilemeyi ve yönlendirmeyi önlemektedir. Terörle mücadelede olduğu gibi irtica ile mücadelede de önemli olan, halkın destek ve güveninin sağlanmasıdır. Bu maksada matuf bazı projelerin geliştirilmesinde fayda mütalaa edilmektedir.

Page 124: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Kod Adı Darbe r) Üst kademelerde yapılan bazı çalışmalar ve düşünce sistemi, alt kademlere kadar ya aktarılmamakta ya da sadece icra ile ilgili hususlar aktarılmakta, neden ve niçin sorularının cevabı personelin kendisine bırakılmaktadır. Bu uygulama ile çok önemli olan bazı konularda inanç birliği sağlanması güçleşmekte ve sanki küçük rütbeli personel ile komuta katı arasında iletişim eksikliği ve görüş farklılıkları olduğu gibi bir izlenim çıkmaktadır. Bu mahsuru giderici tedbirler “bilmesi gereken prensibi” çerçevesinde sıralı komutanlıklarca alınmalıdır. s) Er ve erbaşlar ile yedek subayların Atatürk ilkeleri, laik ve demokratik hukuk devleti normları doğrultusunda yetiştirilmesi büyük önem arz etmektedir. Bu imkan, Türk Silahlı Kuvvetleri için çok büyük bir fırsattır. Ancak bu konuda beyni yıkanmış olarak kıtaya gelen bir personelin vasat eğitimcilerle eğitilmesi de mümkün görünmemektedir. Bu nedenle özel tedbirler alınmalı ve bu konudaki eğitim faaliyetlerinin seçilmiş, konusunda uzman personel tarafından yapılması sağlanmalıdır. t) İrtica ile mücadelede kullanılacak en güçlü öğe, psikolojik harekattır. Batı Çalışma Grubu’nda ve konuyla ilgili görevlerde, çalıştırılacak personelin bir plan dahilinde psikolojik harekat kursunda geçirilmeleri sağlanmalıdır. u) Şeriat düzenini yaşama geçirmek isteyenler, Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sının din devleti kurulmasına kapalı olduğunu bildikleri için, gerçek amaçlarını açıkça ifade etmek yerine yine İslam’dan aldıkları güçle takiye yapmaktadırlar. Bundan dolayı halkın şeriat düzeni veya başka bir deyişle Siyasal İslam’ın amaçları konusunda

Page 125: Zihni Akir Kod Adi Darbe

bilgilendirilmesi gerekli görülmekte, bu görev de laik düşünceye inanlara düşmektedir. Bu aşamada Türk Silahlı Kuvvetleri’nin rolü ise, bu kişileri bularak devreye sokmaktır. v) Ekonomik istikrarsızlık özellikle teröründe devreye girmesiyle hız kazanmıştır. Ekonomik istikrarsızlığın sosyal dengeleri de olumsuz etkilediği açıktır. Türkiye terörle mücadelenin yanı sıra, ekonomik ve sosyal hayatını düzene sokacak siyasi istikrara da muhtaçtır. Türk Silahlı Kuvvetleri bir taraftan terörle mücadeleyi sürdürürken, diğer taraftan ekonomik ve sosyal hayatın iyileştirilmesi için siyasi mekanizmayı devreye sokmaya çalışmaktadır. Bu konudaki faaliyetler ısrarla sürdürülmelidir. Zihni Çakır w) Türk aydınının halktan kopukluğuna karşılık din elitinin halka yakınlığı da İslami hareketin güç kazanmasında önemli bir etkendir. Laik aydınların halkla paylaşılacak ortak temalar bulması, yakınlaşması ve onun hizmetinde olduğunu hissettirmesi son derece önemlidir. Şüphesiz ki eğitimdeki atılımlar, fikri paylaşımı ve dolayısıyla bütünleşmeyi hızlandıracak ve Türk insanının bu milletin ferdi olmaktan onur duymasını kolaylaştıracak bir yoldur, fakat yeterli değildir. Eğitimin yarattığı sınıf farkının, halka hizmetle dengelenmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Özellikle laik düşünceyi benimsemiş sivil toplum örgütlerinin bu bütünleşmeyi sağlayıcı yoldaki faaliyetlerine hız vermeleri sağlanmalıdır. x) Bu konuda basiretli davranması gereken bir diğer kurum ise medyadır. Medyanın kamuoyunu bilinçlendirmedeki rolü son derece önemlidir. Ancak laiklik ilkesine

Page 126: Zihni Akir Kod Adi Darbe

olan bağlılığından asla kuşku duyulmayacak olan bazı büyük medya kuruluşlarının, laiklik ve demokrasiye olan bağlılıklarını, rating savaşlarının önünde tutmayı da ulusal bir görev kabul etmeleri gerekmektedir. İslami hareketin oyun alanı içinde sürdürülen ve hukuk devletinde yaşanıldığını neredeyse unutturacak boyuta gelen fikir tartışmalarında, Türk halkı çoğu halde tarikatçılarla şeriatçıların görüşleri arasında bir tercih yapmaya itilmektedir. Laikliği savunan aydınların İslamiyet konusundaki bilgisizlikleri ise hemen her programda irticacıların tartışmadan zaferle ayrılmalarına yol açmaktadır. Türkiye’nin içinde bulunduğu durumun hassasiyeti, medya kuruluşlarının da maddi çıkarların önüne milli çıkarları almalarını zorunlu hale getirmiştir. Bu konuda medya patronlarının ve çalışanlarının yönlendirilmesi büyük önem arz etmektedir. y) Dini ahlakla özdeşleştirilen bir anlayışın yaygınlığı nedeniyle, irticai görüşün daha dürüst bir topluma kapı açacağı inancı, halkın oylarını yönlendiren en önemli sebeplerden birini teşkil etmektedir. Bu nedenle demokratik süreç içinde halkın siyasal iradesi İslami görüş lehine bir artış gösterirken, bu tercihin din devletine değil, dürüst ve refah içinde bir toplum özlemine yöneldiği çok açıktır. Ancak, halkın iradesinden güç alan siyasal İslam ‘ın, bu iradeyi İslam devleti lehine kullanacak bir çoğunluğa kavuşması halinde, Türkiye antidemokratik bir sürece adım atma tehlikesiyle yüz yüze gelebilir. Bu sebeple “temiz toplum” yolunda başlatılan mücadelenin Kod Adı Darbe kamuoyunu tatmin edecek biçimde sonuçlandırdması büyük önem taşımaktadır. Türk halkının demokratik rejimin temiz bir topluma ulaşmayı sağlayacak güçte olduğuna inanması, alternatif rejimlere özenmemesi

Page 127: Zihni Akir Kod Adi Darbe

bakımından büyük önem taşımaktadır. z) EMASYA ve sıkıyönetim planlarının uygulamaya konulması halinde takip edilecek hareket tarzları kontrol altında tutulması gereken kritik noktalar ve topluluklar iyi analiz edilerek, muhtelif harekat tarzları belirlenmeli ve harekat tarzlarının hepsinde bu gruplar, Silahlı Kuvvetleri mazlum halkla ve İslam’a karşıymış pozisyonuna düşürmeyi, bu sürede halkla karşı karşıya getirmeyi planlayacakları bir faraziye olarak dikkate alınmalıdır. aa) Batı Çalışma Grubu oluşturulan her kademede, irticai olay ve faaliyetlerle bir bilgi bankası oluşturulmalıdır. Bu bilgi bankasını oluşturmak ve cari faaliyetleri takip etmek maksadıyla çok iyi bir istihbarat ağı kurulmalı ve bu sistemde görev yapacak personel, irtica yanlılarının ve irtica karşıtı güçlerin dezenformasyon faaliyetlerine karşı eğitilmelidir. bb) Atatürk’ün Türk ulusu için söylediği “asıl olan iç cephedir”sözü Türk Silahlı Kuvvetleri için de, kendi bünyesi için de esas alınmalı ve irticai görüşe sahip olmuş veya eğilimli personel derhal temizlenmelidir. Kendi iç cephemizi sağlam tuttuğumuz sürece, bütün tehditlerin üstesinden gelineceği inancı beyinlere istenmelidir. Belgenin en can alıcı ve Ergenekon’un 1946’da başlayan çok partili parlamenter rejim yerine antiparlamenter-baasçı rejim amacıyla da örtüşen ve ülkeyi demokratik değerlerden mahrum bırakarak, ABD ve AB konseptinden koparıp, Moskova konseptine taşımayı amaçlayan eylem ve söylemleri ile paralellik içeren sonuç bölümüdür aslında. Belgenin sonuç bölümünde, “1946 yılından itibaren çok partili demokrasiye geçiş ile birlikte, din yeniden siyasete alet edilmeye başlanmış ve bugünün çağdaş Türkiye’sinde ihmal edilmeyecek bir konuma gelmiştir” tespitleri ile, tamamen çok partili parlamenter rejim hedef alınmıştır. Bu hedefe ulaşmak için izlenecek stratejiler ise aşağıdaki şekilde belirlenmiştir:

Page 128: Zihni Akir Kod Adi Darbe

İrticai kesim gayesine ulaşabilmek için birçok alanda planlı ve sistemli faaliyet içindedir. 60 yıllık bir süreç içersinde planlı olarak ideoloji haline getirilmeye çalışılan “dini esaslara dayalı devlet anlayışı’nın ancak kısa, Zihni Çakır orta ve uzun vadeli çözüm tarzları içeren devlet politikaları ile önlenebileceği tartışılmaz bir gerçektir. Ancak yaşanan sorunun özünde, irticanın, devletin bir kısım unsurlarının göz yumması ile mesafe kat etmesi bulunmaktadır. Sorun bir yanıyla bir siyasal iktidar meselesidir. Bu nedenle soruna halkın sahip çıkması ve geniş cephe oluşturması gerekmektedir. Bu hususta, Türk Silahlı Kuvvetleri, gereğinden çok fazla öne çıkmadan ve günlük siyasi mücadelenin içerisinde görünmeden, Atatürkçü güçlere gereken desteği vermelidir. Alıntı yapılan belgenin son kısmı ise ilgi çekicidir. “Türk Silahlı Kuvvetleri gereğinden çok fazla öne çıkmadan ve günlük siyasi mücadelenin içerisinde görünmeden, Atatürkçü güçlere gereken desteği vermelidir” şeklinde kaleme alınan ifadedeki güçler, eğer bugün Ergenekon yapılanmasındaki paramiliter güçler ise; vay Türkiye’nin haline. ERGENEKON’DA TİT İZİ İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü 2007/1536 sayılı soruşturma ile ilgili bir gelişme de, Çanakkale Emniyet Müdürlüğü’nün 01 Şubat 2008 tarihli yazısıyla ortaya çıkar.

Page 129: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Çanakkale Emniyet Müdürlüğü’nün 1 Şubat tarihli yazısında, “Türk İntikam Tugayı (TİT) olarak bilinen örgütün, Çanakkale’de yapılandığı, bu yapılanmanın başında Vatan Bölükbaşoğlu isimli şahsın bulunduğu, bu şahsın çok miktarda silah temin etmeye çalıştığı, ayrıca Gürbulak Sınır Kapısı ile Yüksekova ilçesinden Türkiye’ye yüksek miktarda patlayıcı madde girişinin yapıldığına dair bilgisinin olduğu ve bu patlayıcıları bulmaya çalıştığı” ifade edilir. Ayrıca, Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek’e yönelik bir eylem hazırlığı içerisinde oldukları, Vatan Bölükbaşoğlu’nun, yakın çevresine, “Veli Küçük Paşa”nın emrinde hareket ettiğini söylediği de ilgili yazıda dile getirilen istihbarat bilgileri olarak göze çarpar. Çanakkale Emniyet Müdürlüğü’nün bu çalışması üzerine, Vatan Bölükbaşoğlu isimli şahısla irtibatlı oldukları tespit edilen Haydar Özçelik, İzzet Yılmaz, Abdurrahman Kurban ve Mehmet Samet Karşanbaş isimli zanlıların Çanakkale, Ankara, Antalya ve Trabzon illerinde bulundukları tespit edilir. Kod Adı Darbe Bu tespit çalışması sonrasında, İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü, 1 Şubat 2008 tarihinde operasyon başlatır. Bu operasyonla, Vatan Bölükbaşoğlu, Haydar Özçelik, Hakan Kurban, İzzet Yılmaz ve Mehmet Samet Karşanbaş yakalanır. Yakalanan şahıslardan elde edilen belgeler, mail yazışmaları

Page 130: Zihni Akir Kod Adi Darbe

ve telefon konuşmalarından bazı suikast hazırlıklarında olduklarına dair bulgulara ulaşılır. Özellikle örgütün lokal lideri olarak gözlemlenen Vatan Bölükbaşoğlu’ndan elde edilen bulgular dikkat çekicidir. Vatan Bölükbaşoğlu’nun bir görüşmede, “Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Şube Başkanına suikast yapacağız. Bazı bilgiler lazım, ileri doğru. Zamanı geldi. Veli Paşa içeri alındı. Bu şart oldu” şeklinde beyanlarda bulunduğu tespit edilir. Bu beyanı ile ilgili kendisine yöneltilen soruya alınan cevap ise neredeyse bütün Ergenekon sanıklarının verdiği cevaplarla benzerdir: “Görüşme tamamen gırgır amaçlı yapılmış bir görüşmedir. Herhangi bir ciddiyeti asla yoktur” ya da, “görüşme tamamen hayal ürünüdür, ben bu konulara meraklı olduğum için görüşmeye gizem katmaya çalıştım v.s...” Yine Bölükbaşoğlu’nun sanal ortamda yapmış olduğu 31.01.2008 tarihli başka görüşmede, “Konu mühim. Veli Paşa’nın emri ile devlet sırrıdır. Veli Paşa şu an içeridedir” şeklinde beyanlarda bulunduğu tespit edilir. Yine Veli Küçük’ün tutuklanmasından sonra yaptığı başka bir görüşmede, “Bizim birilerine sıkmamız lazım. Bunun acısını çıkarmamız lazım. Ama kime? O çok bilen abın bize bir hedef göstersin. Aklımızı yiycez” beyanlarına devam ettiği, kod isim kullanan karşısındaki şahsın ise “Sorayım. Daha dün gelip odasında ağlamış, 21 yaşında bir genç. Göster birini diye” şeklinde cevap verdiği tespit edilir.

Page 131: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Ayrıca görüşmede ifade edilen şu görüşler, Ergeneken örgütüne üyelikte ya da mensubiyet arasında hangi ütopik düşüncelerin hakim olduğunu ortaya koymak açısından güzel bir örnektir: “Veli Paşa’nın emridir. Bir kişi kaldırılacak. Dev let sırrı. Bu devlet operasyonunda görev alacak mısın? Başarırsak... Gün bizim günümüz, devlet bizim devletimiz, kanun bizim kanunumuz olacaktır.” Karşıdaki şahsın cevabı ise, “O dediğin anca k Başbakan’ı kaldırırsak olur” şeklinde gelişirken, Bölükbaşoğlu kararlıdır: “2. hedef Başbakan zaten.” Bölükbaşoğlu’nun mail yazışmaları ve telefon görüşme kayıtlarına göre, başka bir hedef de Gazeteci Mehmet Ali Birand’dır. Ergenekon’un TİT kanadının Birand’ı neden hedef seçtiği anlaşılmamakla beraber, 1990’lı yıllarda Uğur Mumcu ile aynı operasyonda öldürülmesi planlanan Birand’ın, bugün de TİT’in hedefi olması manidardır. Zihni Çakır BÖLÜM 8

Page 132: Zihni Akir Kod Adi Darbe

AKADEMİSYEN / TEORİSYEN KANADINA YÖNELİK OPERASYON Yürütülen operasyonlar ve bunlardan elde edilen veriler üzerinde tüm engelleme girişimlerine rağmen yapılan incelemeler sonrasında, şüpheli şahısların örgüt içerisindeki hiyerarşik yapının ortaya çıkartılması amacıyla, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, 05.11.2007 tarih ve 2007/1536 sayılı soruşturma, 2007/911 teknik-takip kararıyla takiplerine başlanan 8 şahıs ve 1 vakıfla ilgili operasyon düzenlenir. İstanbul’da 12, Balıkesir/Bandırma’da 1, Antalya’da 2, Bilecik’te 3 olmak üzere toplam 19 adrese yönelik 22 Şubat 2008 günü sabahın erken saatlerinde eş zamanlı olarak operasyonel çalışma başlatılır. Bu çalışmalar sonrasında Habip Ümit Sayın, Emin Gürses, Vedat Yenerer, Hayrettin Ertekin, Hande Erol, Orhan Tunç, Muammer Karabulut, Coşkun Çalık isimli şahıslar yakalanır. Burada en dikkat çeken isimler Habip Ümit Sayın, Emin Gürses, Vedat Yenerer şeklinde belirir. Ergenekon’da teorisyen olarak tespit edilen H. Ümit Sayın ile ilgili yapılan teknik takip sonucu birçok subayla irtibatlı olduğu, hazırladığı raporlarla askeri makamları yönlendirmeye çalıştığı anlaşılır. Kod Adı Darbe H. Ümit Sayın’ın 23 Aralık 2007 tarihinde yaptığı bir telefon

Page 133: Zihni Akir Kod Adi Darbe

görüşmesini aktaralım: H. Ümit Sayın : Dün Paşalara mesaj çektim; yapacaksanız bir şey yapın 17. Türk Devleti tasfiye ediliyor. TURGAY(?) : Evet evet. H.Ümit Sayın : Bayram kutlama mesajında. TURGAY(?) : Evet. H.Ümit Sayın : Osman PAMUKOĞLU Paşa hemen aradı. TURGAY(?) : Ne dedi? H.Ümit Sayın : O baya çalışıyor, yani şuanda bir hareket yaptı. TURGAY(?) : Ama emekliler çalışıyor, muvazzaflar da yok bir şey. H.Ümit Sayın : Muvazzaflar da yok yani ee her gün demeç vermekle elektronik olarak ortama yazmak olmaz ki. TURGAY (?) : Tabi. H.Ümit Sayın : Bu deli saçması bir iş. Darbe yapması için yüz tane neden var. TURGAY(?) : Doğru. H.Ümit Sayın : Yani el koyma. TURGAY(?) : Kötü. H.Ümit Sayın : Çok kötü vaziyet, yani durum çok kötü. Türkiye bitti ve parçalanıyor bence. TURGAY(?) : Evet. H. Ümit Sayın : Yani ee şeyde, benim okulda seçimlerle ilgili makalemde gelmiştir size. TURGAY (?) : Geldi geldi. H.Ümit Sayın : Yani korkunç bir sahtekarlık yapıldı o seçimlerde. TURGAY (?) : Evet. H.Ümit Sayın : Neye güvenceğiz artık neyse. TURGAY(?) : Peki çok teşekkür ederim. Ergenekon Operasyonu kapsamında gözaltına alınan en kilit isimlerden biri olan Sayın’ın faaliyetlerinde nasıl bir strateji iz

Page 134: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Zihni Çakır lediğini ortaya koymak açısından, Kemal Alemdaroğlu ile yaptığı şu telefon görüşmelerine de işaret etmekte fayda var: H.Ümit Sayın : Durum çok kötü. Kemal Alemdaroğlu : Evet. H.Ümit Sayın : Nereye gidiyor belli değil. Kemal Alemdaroğlu : Ama ne olduğunu anlamak da mümkün değil. Kim ne yapıyo onu bile anlamıyom artık. H.Ümit Sayın : Valla hiç bir şey anlamıyoruz biz de. Yani, paşa ııı... emekli paşalarla konuşuyoruz, onlar da anlamıyorlar. Kemal Alemdaroğlu : Evet, evet artık, artık bu iş ııı... Onları aştı bence; burdan bişey çıkmaz. H.Ümit Sayın : Yok, şeyden bişey çıkmaz. BÜ- YÜKANIT, artık kümbet bile olamadı, Anıt’ı bırakın. Kemal Alemdaroğlu : Iııı... H.Ümit Sayın : Rezillik yani. Kemal Alemdaroğlu : Küçük, küçük oldu. H.Ümit Sayın : Çok küçük oldu. Yani, nası oldu, önüne dosya mı koydular? Kemal Alemdaroğlu : Minyatür, minyatür. H.Ümit Sayın : Minyatür oldu, minyatür. Kemal Alemdaroğlu : Evet. H.Ümit Sayın : Yani bu bu, olacak iş değil. Yani... Kemal Alemdaroğlu : Dimi, o yapılan, yapılan da galiba (alaycı gülümseme tarzı ses titremesi var) H.Ümit Sayın : Palavra, palavra. Kemal Alemdaroğlu : Bomboş... H.Ümit Sayın : Boş yerleri bombalıyorlar. Kemal Alemdaroğlu : Değil mi? H.Ümit Sayın : Gaz alma operasyonu bunlar.

Page 135: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Kemal Alemdaroğlu : Evet yani. Kod Adı Darbe H.Ümit Sayın Kemal Alemdaroğlu H.Ümit Sayın Kemal Alemdaroğlu H.Ümit Sayın Kemal Alemdaroğlu H.Ümit Sayın Kemal Alemdaroğlu H.Ümit Sayın Kemal Alemdaroğlu H.Ümit Sayın Kemal Alemdaroğlu H.Ümit Sayın Kemal Alemdaroğlu H.Ümit Sayın Kemal Alemdaroğlu H.Ümit Sayın

Page 136: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Kemal Alemdaroğlu H.Ümit Sayın Kemal Alemdaroğlu H.Ümit Sayın : Yani akıl alacak gibi değil hocam. Yani, ıı... bi de insanları kandırıyolar, yani tonlarca bomba atılıyo boş yere... : Yazık. : Yazıktır. : Paraya da yazık. : Paraya da yazık emeğe yazık, her şeye yazık. : Heyecana da, emeğe de, her şeye yazık ya hayret. : Mahvettiler ki... : Bi tane, bi tane ııı., yani yönetim kadrosundan bi kişi hiç değilse bilmem ne bi yeri desinler dimi yok yok. : Yok evet. İşte bu Ergun Saygun şeyin Hilmi’nin (ÖZKÖK) adamı; ııı... dolayısıyla ııı... Atamaların çoğunu da ikinci başkan yapıyo, ııı... Dolayısıyla demek ki yukarıda bütün 4 yıldızlı 3 yıldızlıları

Page 137: Zihni Akir Kod Adi Darbe

pasif ize ettiler. : Ama, : Yani İrak’ta olduğu gibi. : Iııı... Hilmi’nin adamı niye oluyo Hilmi’nin adamı? : Hilmi zamanında da İkinci Baş kan’dı : Öyle miydi? : Tabi. Ondan kalma. : Çok ilginç, ıııı... Tekrar aynı kişi nin orda durması. : Hiç normalde o öyle olmazdı. : Evet ben de onun için, şimdi sen deyince biraz tabi... : Kili... Kilit adam o bence. : Hm... : Zaten Reha paşayı çevirip, sor gulayıp görevden alan da o. Kemal Alemdaroğlu

Page 138: Zihni Akir Kod Adi Darbe

H.Ümit Sayın Kemal Alemdaroğlu H.Ümit Sayın Kemal Alemdaroğlu H.Ümit Sayın Kemal Alemdaroğlu H.Ümit Sayın Kemal Alemdaroğlu H.Ümit Sayın Kemal Alemdaroğlu H.Ümit Sayın Kemal Alemdaroğlu H.Ümit Sayın Kemal Alemdaroğlu H.Ümit Sayın H.Ümit Sayın Kemal Alemdaroğlu Zihni Çakır : O zaman Tayyip’e Tayyip’le şeye, Bush’un konuşmasında bulunan da o. : Tabi. : Ne derece bulundu onu da bilmi yoruz ya. : Valla yani ben... : Beraber gittiler ya. : Evet beraber gittiler. Ama yani çok enteresan tabi yani gelinen noktada ıııı... Deniz Baykal’la ıııı... Şey de tamamen karşı tarafın

Page 139: Zihni Akir Kod Adi Darbe

adamı çıktı. : Onlar da onlar da ne yaptıkları belli değil canım. : Hiçbir şey belli değil. : Onlar nereye karşılar ne? Sarı muhalefet, sarı sendika... ; Yok, Bahçeli’nin, karşı tarafın, Amerikan adamı olduğu belliydi başından beri de. : Tabi canım o. : Yani o... çok belliydi de. Baykal çok kötü milleti aldattı. Yeni bir parti oluşumu var biliyorsunuz, Şener Paşa da içindeymiş. Kemalist Parti. : Bir yere varamazlar da artık bilemiyorum. : Ben de inanmıyorum bir yere varılacağına. Yani, kitaplarımda yazdıklarımın hepsi doğru çıkı yor hocam. : Evet tabi. : Dünyayı yöneten gizli güçler çoktan tedbirlerini almışlar. : Artık çok yazık. Yani alttan birileri bir şey yapar bari. : Eh bir o kaldı ama o da pek yani gerçi işaret verilmez ama yani hiç bir koku da alınmıyor yani.

Page 140: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Kod Adı Darbe H. Ümit Sayın : Yok o konuda hiçbir koku yok, bize aslında tasfiye koku haberleri geliyor. Kemal Alemdaroğlu : Evet yani öyle sanıyorum, ben de öyle sanıyorum. H. Ümit Sayın : Yani sıkıntıları ulusalcıları tasfiye ediyorlar. Kemal Alemdaroğlu ; Her yerde olduğu gibi. H. Ümit Sayın : Hiçbir şey yazmıyor, hayretle izliyorum, şaşırarak izliyorum. Türk Silahlı Kuvvetleri bu kadar zavallı hale gelirmiydi şaşırarak izliyorum Kemal Alemdaroğlu : Evet evet. H. Ümit Sayın : Aziz ERGEN Paşa da (şaşırıyor) Albay da aynı şeyi söylüyor o da yani. Kemal Alemdaroğlu : Mutlaka, yani aklı olan her şeyi görüyor dimi yani? H. Ümit Sayın : Görüyor tabi. Kemal Alemdaroğlu : Daha başka söylenecek bir laf var mı ya. H. Ümit Sayın : Akıl alacak gibi değil, şeyler Fenerbahçe’deki paşalar görüşemiyorlar bile utançlarından. Ümit Sayın’ın başka bir şahısla yaptığı telefon görüşmesinde

Page 141: Zihni Akir Kod Adi Darbe

ise, darbeye gerekçe sayılmasını beklediği anayasal maddeye işaret etmesi, darbe açısından ne kadar kararlı olduklarını gösteriyor. İşte o konuşma; H. Ümit Sayın : Sosyal Devletin olması için de, derin devletin olması lazım. Devlet yapısının olması lazım. Türkiye’de devlet yapısı yok ki, tasfiye ediliyor şu anda. Zihni Çakır Bayan Şahıs Evet H. Ümit Sayın Transforme ediliyor devlet. Devlet şeye dönüştürülüyor, yani başka bir devlete dönüştürülüyor. Bayan Şahıs Bilemiyorum artık. H. Ümit Sayın E buna da kimse ses çıkarmıyor yani. Bayan Şahıs Kim çıkaracak ki? (gülüyor) H. Ümit Sayın Yani ıı... malum ti. 35. maddeyle bizi korumak zorunda olanlar. İç tüzük maddesiyle. Kollamak ve korumak zorunda olanlar. Ben mi ıı... şey yapıyorum yani eğitimini görüyorum bu işin? DEVLETE SIZMA GİRİŞİMLERİ

Page 142: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Sadece telefon konuşmaları değil, Ümit Sayın tarafından 18.07.2004 tarihinde illegal örgütlenmeye ilişkin hazırlanan aşağıdaki rapor, Genelkurmay Başkanlığı Psikolojik Harp Dairesi ve Özel Kuvvetler Komutanlığı’na verilir. Ergenekon Operasyonu kapsamında elde edilen raporlarla şekilsel olarak benzerlik göstermesi de dikkat çekicidir. Raporun diğer bir özelliği de “Kişiye Özel ve Gizlidir” ibaresi taşımasıdır. Öte yandan raporun sunulduğu makamlar olarak da Genelkurmay Başkanlığındaki yetkili birimler, Genelkurmay Başkanlığı Psikolojik Harp Dairesi ve Jandarma İstihbarat Teşkilatı’ndaki yetkili birimler işaret edilir. Raporun konusuna gelince; konu: “Türkiye’nin ulusal güvenliğinin ve bölünmez bütünlüğünün korunması konusunda daha ilerideki dönemlerde üzerinde çalışılması düşünülen konularda sunum” şeklinde ifade edilir. İşte Raporun ana başlıklarından bazı kesitler ve değerlendirmeler: Kod Adı Darbe KUVAYI MİLLİYECİ AYDINLAR HAREKETİ

Page 143: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Genel Durum: Türkiye Cumhuriyeti 21. yüzyıla 1923 yılında sahip olduğu temel Cumhuriyet Devrimi niteliklerini sağlayan ilkeleri yitirme tehlikeleriyle karşı karşıya kalarak girmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlüğüne, laik, demokrat ve Kemalist Cumhuriyetçi temel yapısına karşı saldırılar ve tehditler, Cumhuriyetten bu yana hiç bu kadar büyük olmamıştır. Ülkenin ekonomik, siyasi ve politik bağımsızlığı çökertilmiş; Atatürkçü Cumhuriyet Devrimi yasaları Anayasa ihlal edilerek bir bir delinmiş ve devletin ulusal güvenlikle ilgili stratejik pek çok birimi, şeriatçı bir hilafet devleti kurmaya yemin etmiş, yıllarca bu amaçla hizmet vermiş tarikatçı kişiler tarafından işgal edilmiştir. Bu duruma, sistemli bir uluslararası operasyonla gelinmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkeleriyle belirlenmiş olan laik, demokratik, cumhuriyetçi, bağımsız, sosyal eşitlikçi, devletçi, halkçı yapısı ortadan kaldırılmaktadır. Ayrıca biz Türklere pek de dostça yaklaşımlar beslemediklerini net olarak kanıtlayan Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) ve bazı Avrupa Birliği ülkelerinin etkisiyle Sevr koşullarının gerçekleştirilmesini sağlayıcı, ülkenin bölünmez bütünlüğünü tehdit eden yasalar Anayasa’nın pek çok temel maddesi ihlal edilerek çıkarılmaktadır. Anayasamızın varlığı ve güvenilirliği artık tartışılır olmuştur; Anayasayı korumakla görevlendirilmiş olan Türk Silahlı Kuvvetleri son gelişmeler karşısında sessiz kalmaktadır. Ayrıca küreselleşme ve Yeni Dünya Düzeni ‘Yeni Bir Sömürü’ düzeninin aldatıcı ve kandırıcı bir görüntüsüdür; ülkemiz de tüm mazlum uluslar gibi bu akıntıya kapılmış, ekonomisi yok edilerek, borçlandırılarak bir sömürgeleşme sürecine doğru sürüklenmektedir. Son olarak ‘Mütareke Hükümeti’; Üniversiteleri ve

Page 144: Zihni Akir Kod Adi Darbe

eğitimi çökertmek ve kendi kontrolleri altındaki bir medrese yapısına dönüştürmek için Türk tarihindeki en Zihni Çakır büyük kıyım ve kadrolaşma operasyonunu gerçekleştirmeye başlamışlardır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kültürü, ekonomisi, bağımsızlığı, siyasi özerkliği, stratejik kurumları, üniversiteleri kaybedilmek üzeredir. Biz aydınlar, bilim insanları ve milli güçler ülkemizi sahiplenmek ve kaybettiğimiz ana nitelikleri tekrar kazanmak için Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türk Genelkurmayı ile koordine olunarak örgütlenmek ve ülkemizi ‘iç ve dış düşmanlara’ karşı korumak, yitirmekte olduğumuz bağımsızlığımızı tekrar kazanmak istiyoruz; çünkü halen en sağlam, en güvenilir ve Kemalist kurum olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’ni görmekteyiz; ayrıca milli güçlerin halen bir ordusu olduğuna ‘Mütareke Güçleri’nin’ ise bir ordusu olmadığına inanıyoruz; onların arkasındaki ordu, onları her an terk edebilecek işgalci Amerikan ordusudur, Amerikan ordusu ise gerçekte sadece kağıttan bir kaplandır! Bu nedenle Türkiye’nin pek çok yerinde filizlenerek çoğalacağına inandığımız bir Kuvayı Milliye hareketi başlatmak istiyoruz. Eğer biraz daha geç kalınırsa, bu veya benzeri hareketler bile Türkiye’yi kurtaramayacaktır; ülkemiz tamamen elden gitmekte, içten ve dıştan düşman işgali altına girmektedir. * * * Yukarıdaki değerlendirme ile, Ergenekon manifestosu olarak

Page 145: Zihni Akir Kod Adi Darbe

hazırlanan doküman içerisinde yer alan yapılanmanın, TSK bünyesinde örgütlenmesi prensibi arasındaki benzeşme, tesadüf olarak değerlendirilebilir belki, ancak Ergenekon üyelerinin TSK üzerindeki amaç ve hedeflerinin düzeyine ışık tutmak açısından somut bir done sayılabilir. Ümit Sayın’ın hazırlamış olduğu ve demokratik işleve müdahale amacı güden eylemlerle ilgili ipuçlarının bulunduğu raporda, dikkat çeken başka bir nokta ise, “Kuvayı Milliye Hareketleri Neden Gerekli?” olduğu sorusuna yanıt aramasıdır. Bugün Ergenekon’un sivil ve topluma yayılma ayağı diye de tanımlanan ve 20 civarında irili ufaklı örgütlenme olarak gözlemlenen ve ortak adı “Kuvayı Milliye Hareketi” olan yapılanmaların zorunluluğuna işaret eden Sayın, “Acilen tüm Türkiye’ye yayılan Kuvayı Milliye hareketleri gerekmektedir” şeklinde kesin bir kanıda bulunuyor. İşte raporda bu yönde dikkat çekici görüşler: Kod Adı Darbe 1) Atatürk Devrimleri, Laik ve Demokratik Türkiye Cumhuriyeti çok büyük bir tehdit altındadır. Türkiye çok yakında Hilafet’in ilan edileceği ve Atatürk Devrimlerinin ortadan kaldırılacağı, Anayasa’nın ise tamamen değiştirilip yok edileceği bir noktaya gelecektir. 2) Sevr koşullarının alt yapısı sözde Avrupa Birliği’ne iştirak yasaları ile hazırlanmaktadır. İkiz yasalar ve diğer uyum paketleri ile kabul edilen yasalar tamamen son 50-60 yıldır hazırlanan planlı uluslararası bir hareketin son halkalarıdırlar. Türkiye’nin üniter yapısı ve bölünmez bütünlüğü tehdit altındadır. Sonuçta varılmak istenen ve planları yapılan nokta şudur: Doğu Anadolu’daki topraklarımızın Irak ve İran’ın toprakları üzerine kurulacak olan Kürt devletine ilave edilmesi;

Page 146: Zihni Akir Kod Adi Darbe

İstanbul’da Vatikan benzeri bir Fener Patrikhane Devleti’nin kurulması; bugünkü İstanbul’un Konstantinopolis’e dönüştürülmesi; Karadeniz’de bir Rum Pontus Devleti’nin kurulması; Etnik diğer azınlıkların aynı Yugoslavya örneğinde olduğu gibi ayrı devletçikler kurması; Megalo İdea’nın gerçekleşip, Trakya’nın ve Ege topraklarımızın bir kısmının tamamen Yunanistan’a verilmesi; “sözde Ermeni katliamı’nın uluslararası düzeyde kabulüyle Doğu topraklarımızın bir kısmının Ermenilere verilmesi. Açıkça pek çok uluslararası yayın ve kitapta belirtildiği üzere, hedef, işgal edilmek üzere olan Türkiye’dir. Son yıllardaki gelişmeler de bu hipotezi kanıtlamaktadır. 3) Dış servisler hesabına çalıştığı su götürmeyen 2. Cumhuriyetçi yazar ve akademisyenlerin aktiviteleri dikkatli bir biçimde izlenip, araştırılmalıdır ve bu yapılanmaların faaliyetlerine son vermeleri sağlanmalıdır. Bu iç vatan hainlerinin ve etki ajanlarının oluşturduğu liste yazmakla bitmez; hepsini, kurmayı düşündüğümüz çalışma gruplarıyla ortaya çıkarmayı ve detaylı olarak araştırmayı hedefliyoruz. Hiç bir sistem demokrasiyi alet ederek, demokrasinin ortadan kaldırılmasına müsaade edemez; Türkiye’de demokrasi ve insan hakları bahane edilerek demokrasi ortadan kaldırılmak ve ülke bölünmek istenmektedir. Kemalist Cumhuriyet ilkelerini korumak için tüm ülke ve millet seferber edilmelidir. Zihni Çakır 4) Türkiye’deki ulusal ekonomi veya ulusal olan her şey çökertilmek üzeredir. Sistemli planlarla, Yeni Dünya Düzeni’nin entrikalarıyla Türkiye’de ekonomik krizler yaratılmış, Türkiye’nin stratejik, hassas ve kritik noktaları yabancılara veya yabancılarla işbirliği içindeki kişilere

Page 147: Zihni Akir Kod Adi Darbe

peşkeş çekilerek satılmış ve Türkiye IMF’nin ve çok uluslu şirketlerin kölesi haline getirilmiştir. 5) Bu gidişe bir ‘Dur!’ demezsek, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı çok yakında kaybedilecek ve köle bir ulus haline dönüşeceğiz. Bu durumda Mustafa Kemal Atatürk’ün ünlü sözünü tekrarlamak istiyoruz: “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Ya İstiklal, Ya Ölüm!” Ne Yapılmalı? 1) Vatan haini iç düşmanlar ve onların işbirlikçileri bu günlere yaklaşık 55 yıllık bir hazırlıkla ve örgütlenme ile geldiler. Bu süreçte Türk halkını laik-anti laik, sağcısolcu, komünist-faşist vb. diye bölerek kamplara ayırdılar ve ülkeyi bir kan gölüne dönüştürdüler; sonra da hazırladıkları kaçınılmaz durumlarla ülkede tam bir hakimiyet sağlayıp örgütlenmelerini güçlendirdiler. Bu koşullarda ilk hedefimiz birbirimizi bulmak, bir araya gelmek ve düşmana karşı örgütlenmek tir. Artık bu ülkede sağcı-solcu ikilemi ve çelişkisi yaşanmamalıdır. Bir tarafta bu ülkeyi sevenler, diğer tarafta ise bu ülkeyi satmak için düşmanlarla işbirliği yapmış vatan hainleri vardır. Ya bu ülkeyi sevenler ve kurtarmak isteyenler, ya da bu ülkeyi çökertenler ve yok edip, emperyalist devletlerin kölesi haline sokmak isteyenler tarafında olmak söz konusudur artık! 2) Kuvayı Milliye hareketimizin temel hedefi, ulusalcı tüm güçleri kısa sürede bir çatı altında toplamaktır. Bu amaçla en küçük birimler olan ve periyodik toplantılar yapan 8-10 kişilik çalışma grupları ile işe başlamak istiyoruz. Bu çalışma gruplarının hedefleri ve aktiviteleri ulusalcı pek çok konuda fikirsel platformda çalışma yapmak ve zincirin halkalarının sayısını arttırmaktır. Bu konuda ADD gibi sivil toplum kuruluşlarıyla direkt ve güçlü koordinasyon da şarttır. Bilgi ve fikir kuvvettir, o nedenle önce bilgi ve fikir üretilmesi ve bunların hızla topluma

Page 148: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Kod Adı Darbe yayılması gerekmektedir. Ayrıca eylem ve teorimizi pratiğe aktarmakta kaçınılmaz hedefimizdir! 3) Kuva-i Milliye hareketinin en temel hedeflerinden birisi düzenli olarak toplanan bu çalışma gruplarının ulusal güçleri aktive etmesi ve düşmana karşı gerek siyasi, gerekse hukuki bir mücadele verilmesi; bir işgal altında da silahlı mücadeleyle ülkenin iç ve dış düşmanlardan arındırılmasıdır! 4) Kuvayı Milliye hareketine; ülkesini seven ve ulusalcı, bu uğurda emeğini, beynini ve gerektiğinde canını ortaya koymaya kararlı herkes davetlidir. Bu hareketin bir lideri yoktur ve olmayacaktır; harekette herkes liderdir ve Mustafa Kemal’in askeridir. Bu nedenle liderlik, yönetme, ele geçirme, kontrol etme kavramları da bizim hareketimiz içinde boş kavramlardır. En önemli parolamız “Hızla birbirini bul, örgütlen, büyü, ama parçalanmadır!” 5) Temel ideolojimiz KEMALİZM’dir. Bu konudaki düşünceler, teoriler, stratejiler, yorumlar ve hedefler zamanla yayınlanacak; hareketin gelişimi içinde yerini bulacak ve topluma ulaştırılacaktır. Hedeflerden birisi bir sivil toplum kuruluşu (dernek ve/veya vakıf) altında örgütlenmek ve temel detaylı bir tüzük hazırlandıktan sonra eylemlere başlamaktır. 6) Ülkemizin ve Kemalist prensiplerin korunması için espiyonaj ve kontr-espiyonajın önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır. Türkiye’de çok yoğun bir etnik bölücülük

Page 149: Zihni Akir Kod Adi Darbe

ve espiyonaj faaliyeti mevcuttur. Kuvayı Milliyeci bir alt taban oluşturmak için gelecekte bir vakıfa veya derneğe dönüşmesi olası Kuvayı Milliye hareketi olarak bütün çalışmalarımız, listelerimiz ve aktivitelerimiz, hedeflerimiz T.C. Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanlığı’na gizli raporlarla duyurulacaktır. Bu çalışma, bilgi toplama, takip ve kontr-espiyonaj gruplarının oluşturulması sivillerin de konulara ciddi olarak eğilmesine ve bilgi toplamasına, Cumhuriyeti ve Atatürk prensiplerini koruyucu çizgide örgütlenmesine imkan sağlayabilir.” Zihni Çakır Bu arada raporun sonuç bölümünde, raporda işaret edilen hedefin ve eylemin ülke savunması ile ilintilendirilerek, TSK’ya görev hitamında bulunması dikkat çeken başka bir noktadır. Raporun sonuç bölümü, “Bu eylemin ülke savunmasındaki rolü göz önüne alınarak, çalışmalarımıza destek verilmesi bizleri hem güçlendirecek, hem de mutlu kılacaktır” şeklinde ifadelerle gelişirken, yapılan çalışmanın sadece bir ön rapor olduğu da vurgulanır. Ayrıca, “Bu konuları irdeleyen rapor daha detaylı olarak sunulacak ve bildirilen kanallar aracılığı ile Genelkurmay Başkanlığına ulaştırılacaktır” şeklindeki beyanlarla hangi kanalları kullandıkları rapordaki “Kişiye Özel” ibaresindeki kişiler tarafından bilinen bir kanal olduğunu gösterir. Bunun yanında Ümit Sayın’ın 1. Ordu İstihbarat Başkanlığımdan kendisine yardımcı olunması için eleman istemesi de başka bir ayrıntı olarak göze çarpıyor. Kendisine teknik istihbarat desteği verilmesi için 28.06.2005 tarihinde 1. Ordu İstihbarat Başkanlığı’na hitaben yazdığı rapor özetinde, “BİLGİ

Page 150: Zihni Akir Kod Adi Darbe

TOPLAMA KONUSUNDA GEREKLİ DESTEK” başlığı altında “Türk Silahlı Kuvvetleri’ne daha önce üzerinde konuşulan konularda istihbari desteği sağlayabilmek için aşağıdaki imkanların temin edilmesine ihtiyaç vardır” görüşüne yer verilerek, bu konular şu şekilde sıralanıyor: 1) İstihbarat elemanı desteği; Bu konularda sadece bir üst teğmen veya teğmen düzeyinde istihbarat eğitimi almış subayın tahsis edilmesi ve bir süre bu konu üzerine çalışması yeterlidir. Teknik istihbaratla da sadece bu subayın ilgilenmesi, bilgi alışverişinde bulunması yeterlidir. İstanbul içi ulaşım desteğinin bu subayla birlikte temin edilmesi. 2) İzin konusu; İstanbul Üniversitesi’ndeki yeni yönetim, acımasız ve yıkıcı bir psikoloji ile pek çok öğretim üyesine saldırmakta ve haklarında soruşturma açmaktadır. Bu nedenle rahatlıkla hareket edebilmem için, ‘özel bir konuda ‘Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yardım etmek ve danışmanlık yapmak için benimle ilgili bir izin yazısı yazılması uygun olabilir. Şu anda iki Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsü yüksek lisans öğrencisinin tez danışmanıyım. Bu üsteğmen öğrencilerim de bana destek olmaktadırlar. Onların tez konularıyla ilgili bir gerekçe de yazılabilir. Kod Adı Darbe 3) Teknik istihbarat desteği:

Page 151: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Konu hakkında adı geçenlerin tüm telefonlarının (Türk Telekom, Turkcell, Telsim, Avea diğer) son 3 (veya 6 ay) içinde hangi numaralarla, kime ait numaralarla, hangi tarih ve saatte, ne kadar süre görüşmüş oldukları. (Bu kayıtlar telefon şirketlerinden temin edilebilmektedir) Konu hakkında adı geçenlerin tüm telefonlarının savcılık kararıyla dinlenmeye alınması. Bu konuda görevli bir istihbarat subayının, gerek bu konuda diğer konularda bize desteğinin sağlanması. Konu hakkında adı geçenlerden bazıları hakkında GBT, özgeçmiş ve benzeri araştırmalar (örneğin şahısların dosyaları hakkında bilginin jandarma istihbaratı ve emniyet istihbaratından temin edilmesi, MİT’ten hiç bilgi alınamadığı anlaşılmaktadır.) Eğer gerekirse çok kritik şahıslarla ilgili oda dinleme veya ev dinleme gibi teknik istihbaratın sağlanması. Bilgisayar tabanlı teknik istihbaratın sağlanması. (Örneğin gerekli olan bazı kişilerin ttnet.net.tr’deki tüm yazışmalarının ve bilgisayarındaki bilgilerin sağlanması, bilgisayarların hacklenmesi. Jandarma istihbaratı bu konuda yeterli donanıma sahiptir.) Diğer gerekli olan teknik istihbarat desteği. * * * Yukarıdaki satırlar, Ümit Sayın tarafından kaleme alınan metinden alınmıştır. Bu metin, Ergenekon yapılanması çerçevesinde, TSK’da yaratılmak istenen lobi faaliyetleri için önemli bir bulgudur. Muhattap alınan kurum ve kuruluşlar TSK içerisinde birinci derecede öncelikli kurum ve kuruluşlar olunca, Ergenekon Operasyonu’nun 14 Nisan 2008 tarihine kadarki sürecini, yapının

Page 152: Zihni Akir Kod Adi Darbe

deşifresi açısından devede kulak diye tanımlamak zor olmaz. Ergenekon teorisyeni olarak gözaltına alınıp tutuklanan Ümit Sayın’ın eylemleri bunlarla da sınırlı değil. Sayın’ın, Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı’na hazırladığı ve bazı odakları belgelere dayalı olarak fişleme talebi içeren raporu da ilgi çekici. Dr. Ümit Sayın imzasıyla Haziran 1997’de hazırlandığı anlaşılan, (28 Şubat’ın izlerinin bellekleri kemirdiği süreç), W: Dep. Of Neurology, H6/574, U.W. Hospital and Clinics, Highland Ave Zihni Çakır nue, Madison, WI, 53792 şeklindeki adresinden, yurtdışından yazıldığı belirlenen rapor, Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı’na hitaben kaleme alınmış. Rapor’un başlangıç bölümünde yer alan, “Gelişen bilgisayar teknolojisinin ve bilgi çağının bir nimeti olarak internet, uluslararası birçok haberleşme ağının gelişmesine yol açmıştır. Dünyada bu ağ, bilgi alışverişi amacıyla kullanılırken, son zamanlarda Türk vatandaşlarının kullanımına açık internet alanları, Atatürk Devrimlerini ve Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak isteyen birçok rejim aleyhtarı, şeriatçı veya PKK militanının propaganda alanı haline gelmiştir” tespitleri, Sayın’ın hazırlamayı vaat etiği “belgelere dayalı raporlar”ın da niteliğine yönelik ipuçları veriyor. 28 Şubat BÇG raporları tarzı...

Page 153: Zihni Akir Kod Adi Darbe

28 Şubat’ı getiren nedenlerin, medya organlarındaki haber ve yorumlara dayandırıldığı, hafızalarımızdan silinmiş değil hala. Sayın, raporun ilerleyen bölümlerinde, bazı odakların, internette açık açık şeriatçılık yaparak Cumhuriyet rejimini aşağıladığını, Atatürk’e, Genel Kurmay ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne küfrettiğini iddia ediyor. Sayın, raporunda kendini takdim ederken bazı hasletlerine işaret etmeyi de unutmuyor. Ona göre kendisi, “Demokratik ve laik, Atatürk Cumhuriyeti’nin korunmasından yana olan bir vatansever”dir. Bu gerekçeden yola çıkarak rapora devam eden Sayın, “Sizi bu konuda bilgilendirmek ve bazı odaklar hakkında size somut olgulara dayanan kaynaklar ulaştırmak istiyorum. Amerika’dan bu insanları takip etmek, bilgiye ulaşmak daha kolay. Pek çok işimin arasında sizinle işbirliği yapıp, gönüllü çalışmaya ve vaktimin bir kısmını bu işe ayırmaya razıyım. Eğer bu hizmetimi kabul ederseniz beni mutlu kılarsınız. Bu vatanı Mustafa Kemal bölücü eşkıyaya, teröriste, şeriatçıya bırakmadı; biz de bırakmayacağız; Kuvayı Milliye ruhu ile mücadele etmemin sizce bir önemi varsa, lütfen bu mektubumu cevaplayın” şeklindeki talebiyle de gönüllü raportör olma hevesini ortaya koyuyor. Ayrıca bu işlemlerle ilgili olarak Genelkurmay İstihbarat Başkanlığından irtibatlaşabileceği noktaların tespit edilmesini istiyor. İşte Sayın’ın o cümleleri: “Bana dairenizde temas kurabileceğim -en az-iki subayın veya elemanın ismini, faksını (varsa e-mailini) ve temas kurma, belge yollama adresini bildirirseniz minnettar kalırım. Benzer bir raporu

Page 154: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Kod Adı Darbe ASA (Atatürk Society of America) için hazırlayıp Genel Kurmay’a sunmuştuk. Eyleme geçmek için cevabınızı bekliyorum, Saygılarımla”. Bu arada devletin gerek güvenlik birimleri gerekse istihbarat birimleri tarafından raporlarına itibar edilip, bu raporlar paralelinde bazı uygulamalara gidildiği belli olmamakla beraber; TSK ve istihbarat birimlerine hazırladığı düzmece raporlarla sızmayı hedefleyen Ümit Sayın’ın başka maarifetlerine de dikkat çekmekte fayda var. Ergenekon teorisyeni olarak kendini taktim etmekten haz duyan Sayın’ın bilinç altının dışa vurumu mudur bilinmez ama, ev ve işyerindeki aramalarda ele geçirildiği öne sürülen ve her türlü melanetin olduğu porno cd’ler çok da şaşırtıcı gelmedi. Çünkü Ümit Sayın’ın bazı mail yazışmalarında pornografinin sınırlarını zorlamaktan haz alan bir karakter yapısına sahip olduğu gözlemlenebiliyor. Ayrıca, bazı dergilerde pornografi üzerine yazılar yazdığı, kendi kaleme aldığı mektuplardan anlaşılıyor. Örneğin Madison’dan Cosmopolitan Dergisi’ne yazdığı 27 Mayıs 1995 tarihli mektubun içeriğinde, bilimadamlığını(!) “Grup Seks Teypleri” konulu bir makale ile sergilemek istediği anlaşılıyor. İşte o mektuptan ilgili bölüm: “Yaklaşık 2.5 yıldır COSMOPOLITAN dergisinde her ay “Biraz Daha Cinsellik’ isimli köşede kendi ismimle ve Erinç Sevgen takma ismiyle diğer yazılarda cinsellik konusunu işliyordum.

Page 155: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Daha önce birlikte çalıştığım Elif Dağıstanlı’nın dergiden ayrıldığını öğrendim. Yeni genel yayın yönetmenini tanımıyorum. “Biraz Daha Cinsellik’ köşesinin ve diğer yazılarımın sürüp sürmeyeceği konusunda bilgi edinmek istiyorum. * * * Eğer benimle çalışmayı sürdürmek istiyorsanız size buradan yazılar yollamaya devam edebilirim. En son olarak dergiye yollanan ‘Grup Seks Teypleri’ isimli yazı Mayıs ayında çıkmadı. Kopyasını Yasemin size yollamıştı, orijinali halen onda. Normalde her ay iki yazım çıkıyordu, bu bazen iki bazen bir olarak devam edebilir. Ayrıca ilk planda Shere Hite’in erkekler için hazırlamış olduğu Hite Raporu’nu bir ekte hazırlamak istiyorum; makale olarak aklımda ilginç konular var, ama sizden gelecek talepleri de değerlendirebilirim...” Zihni Çakır Sayın’ın MSN yazışmalarında da benzer eğilimlerde bulunması onun ruhsal durumu ile ilgili bir kanaat oluşturuyor aslında. Öte yandan bazı dergilere yazdığı ve içeriğinde “lezbiyenliği” meşrulaştıran, “çok eşliliği özellikle kadınlar açısından kaçınılmaz olarak tanımlayan” ve eşler arasındaki “ters ilişkiyi” meşru ve denenmesi gereken bir fantazi olarak sunan görüşlerini bu kitaba koymak imkansız. Ama merak edenler açısından onun 2003-2004-2005 yılları arasında Cosmopolitan dergisinde yazdığını iddia ettiği makalelerde bulmak zor değil.

Page 156: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Bu yazılarında, kendi adı dışında Erinç Sevgen ismini kullandığı da bizzat Sayın’ın kendi ifadesi olarak göze çarpıyor. Nasıl tanımlarsanız tanımlayın, ister pornocu Ergenekoncu deyin, ister taocu Ergenekoncu. Ama ortadaki gerçek, bu tiplerin hem Ergenekon örgütü içerisinde kendilerine bir yer edinip bu yeri, orduyu siyasilere karşı kışkırtmaya kullandığı hem de sadece siyasetin ve yargının evrensel ilkelerle devam etmesinin engellenmesine değil, toplumsal ahlakın ve dini değerlerin de yozlaşmasına hizmet ettiğidir. Ergenekon yapılanmasında yeralan bireylerin teker teker bu tarz; hem gayrimeşru hem de illegal ve gayri ahlaki eylemleriyle, topyekün bir dejenerasyon uyguladıkları hala görülebilmiş ya da sorgulanmış değildir. Ümit Sayın ve benzeri tiplemelerin, Ergenekon örgütlenmesinin hedefi olan demokrasiyi al aşağı edip, oligarşik düzende kendi devletlerini yaratma heveslerine destek veren uzantılarının, “üst’lerine bile henüz ulaşılabilmiş değildir. Bu halde hazırlanacak bir iddianame ile soruşturmaya nokta konulması, 2001 yılında izlenen stratejiden sadece bir adım ileri gitmekten başka bir anlam taşımaza benziyor. Doğal olarak da Ergenekon yapılanmasının yakın bir zamanda yeniden reorganize olmasının ve demokratik hukuk devleti açısından daha büyük bir tehdit olarak faaliyetlerini sürdürmesinin önüne geçilmesi imkansız olabilir. EMİN GÜRSES: BİRÇOK TOPLANTIYA GİTTİM!

Page 157: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Ergenekon’da akademisyenler olarak görülen isimlere yapılan operasyonda gözaltına alınan Emin Gürses’in ilişki ve ey Kod Adı Darbe lemleri de Ergenekon operasyonunda elde edilen kodlar açısından önemlidir. Örneğin Gürses’in kendisine yönelik bir operasyon yapılacağı duyumlarını aldığı teknik takip dinlemelerinde gözlenirken, bunların devlet görevlileri olması akıllara durgunluk vericidir. Bir akademisyen olarak Ergenekon yapılanmasının teorisyeni olmakla suçlanan Emin Gürses’in, emniyet sorgusunda ortaya çıkan ilişkileri de dikkat çekicidir. İşte Gürses’in sorgulamasından bazı anekdotlar eşiliğinde ilişkileri... Gürses dinlemeye takılan birçok görüşmesinde, Türk Ortodoks Patrikhanesi’nde birçok toplantıya katıldığını beyan eder. Hatta gizli yapılan toplantılara bile katıldığından bahseder. Bu dinlemelerle ilgili yöneltilen, “Söz konusu toplantıların içeriğinin ne olduğu, gizli yapıldığı belirtilen toplantıların ne amaçla yapıldığı, kimlerin katıldığı ve ne tür konuların konuşulduğu”sorusuna cevaben; “Ben Sevgi Hanım

Page 158: Zihni Akir Kod Adi Darbe

‘ın orda yapılan ve memleket meselelerinin konuşulduğu, kapalı olarak yapılan, herkesin katılmadığı bir sohbete katıldım. O toplantıya Kırım Meclis Başkanı Mustafa Cemiloğlu’da katılmıştı. Bu nedenle o programa herkes çağrılmadı. Gizli olarak tabir edilen toplantı bu olabilir. Ancak herkese açık olan programlara birkaç defa katıldım” açıklamasını dile getirir. Gürses, Veli Küçük ve diğer sanıklarla ilgili yapılan operasyon (Ocak 2008) sonrasında 22 Ocak 2008 günü kimliği tespit edilemeyen bir şahısla yapmış olduğu telefon görüşmesi yüzüne karşı okunup, görüşmede Veli Küçük ve diğer şahısların yakalanmasında bahsettikten sonra, “Birçok toplantıya ben gittim. Hiçbir zaman Güler Kömürcü’yü orda görmedim. Bunlar gizli toplanıyorlar diyor. Gizli toplantılarda bile görmedim Güler Kömürcü’yü” dediği hatırlatılarak, “gizli toplantı” olarak bahsettiği konunun ne olduğu, kimlerin katıldığı ve nelerin konuşulduğu sorulur. Gürses’in cevabı, “Gizli olarak bahsettiğim toplantıyı yukarıda size açıklamıştım. Ancak şivem nedeniyle çoğul ifadesini kullanıp toplantılar demiş olabilirim. Görüşmeden de anlaşıldığı üzere bu tür toplantıları eleştiren bir yaklaşımım vardır” şeklinde tezahür ederken, bir şeyler gizleme gayreti dikkatlerden kaçmamaktadır. Zihni Çakır Emin Gürses’in dinlemeye takılan başka bir görüşmesi de “ERGENEKON” ismini ilk kez telaffuz ettiği iddia edilen ve asker kökenli olarak bilinen yazar Erol Mütercimler ile yaptığı görüşmedir. ERGENEKON’UN

Page 159: Zihni Akir Kod Adi Darbe

İSİM BABASI(!) İLE ERGENEKON SANIĞININ MUHABBETİ! 22 Ocak 2007 günü Erol Mütercimler ile yapmış olduğu telefon görüşmesi yüzüne okunan Gürses’e, bu görüşmede, “Şimdi Muzaffer Yüzbaşı ‘nın o astsubayla bombacı astsubayla hiçbir ilişkisi yok. Muzaffer Yüzbaşı’yı ben çok iyi tanırım. Muzaffer Yüzbaşı’ya herkes gider gelir. Muzaffer Yüzbaşı’nın Veli Paşa’yla da arası açıktı. Hep gazetede resimleri gösteriyorlar elini öperken. Ama araları açıktı. Çünkü Veli Paşa, Muzaffer Yüzbaşı için dedi ki; ADAM OLSAYDI KAFASINA SIKARDI. Bunun üzerine Muzaffer Yüzbaşı bize dedi ki; benim için nasıl böyle bir şey söyler? Yani araları iyi değildi...” dediği hatırlatılarak, Veli Küçük’ün neden bu şekilde beyanlarda bulunduğu, bu beyanı kendisinin nerede ve ne zaman duyduğu sorulur. Emin Gürses’in bu soruya cevabı da kaçamaktır: “Beyanlarımı bizzat Veli Küçük’ten duymadım. Ancak bir ortamda ya da bir basından duymuş olabilirim. Veli ve Muzafferin aralarının bu olaydan dolayı bozuk olduğunu herkes biliyor.” Yine dinlemeye takılan bu görüşmede Ergenekon’u ilk kez telaffuz ettiği söylenen yazar Erol Mütercimler’in, “Emin burada ilginç olan nokta, bu Ergenekon terör örgütü diye bir örgütü Emniyetin tanımlamış olması” şeklinde ifade kullandığı, Emin Gürses’in de cevaben, “...Bunların zaten resmi olarak güvenlik şeyi kurmuşlar, güvenlik biri Narkotik üstüne...” dediği hatırlatılıp, resmi olarak kurulduğunu beyan ettiği konunun ne olduğu sorusuna, “Medyadan duyduğum kadarıyla vali, eski Narkotik Şube Müdürü ve Veli Küçük’ün ortak bir güvenlik şirketi yapmışlar. Görüşmede bundan bahsetmekteyim. Burada beyanlarım

Page 160: Zihni Akir Kod Adi Darbe

anlaşılmamış olabilir. Görüşmede narkotik üstüne derken, burada şirketin üç kişinin üzerine (adına) yapıldığını söylüyorum” şeklinde cevap vermesi, yapı ile ilgili kaçamak cevaplarına başka bir örnek sayılabilir. Kod Adı Darbe GÜRSES, HARP AKADEMİLERİ’NDE DERS VERMİŞ Emin Gürses’in başka bir özelliği de yine polis sorgularında dile getirilen bir bilgide ortaya çıkar. Polis’in Gürses’e yönelttiği “Harp Akademileri’nde ders verip vermediği, verdi ise hangi dersleri verdiği, ders vermesi konusunu kimin talep ettiği ve herhangi bir ücret alıp almadığı” sorusuna alınan cevap, Gürses’in bilinmeyen bir yönünü daha ortaya çıkarır. Gürses’in bu soruya cevabı aynen şu şekildedir: “Harp Akademileri’nde ders vermekteyim... Harp Akademileri’nde Globalleşme ve Güvenlik dersi vermekteyim. Talep, Harp Akademileri’nden Sakarya Üniversitesi’ne gelmiştir. Harp Akademileri’nde yüksek lisans ve doktora dersleri vardır. Bu konularda ders vermekteyim. Sakarya Üniversitesiyle resmi olarak bir ücret sistemi vardır. Kesintilerden sonra bu ücretin bir kısmı bana verilmektedir”. Akademisyen Gürses’in Harp Akademileri’nde ne tür ders verdiği ve burada izlediği strateji açısından 23 Ocak 2008 günü yapmış olduğu bir telefon görüşmesindeki “...Şimdi ben komutanlara Harp Akademisi’nde söyledim. Ben olsam başörtüsü maşörtüsü serbest, ister g...ü açın ister a...ı açın başınızı ne ederseniz edin serbest. Ondan sonra derim ki

Page 161: Zihni Akir Kod Adi Darbe

ekiplere, kardeşim kavgayı başlatın. Millet birbirlerini yesinler, bir bunu yaparım. Bak tam zamanıdır. Bırakacaksın birbirini yesin millet” şeklinde tespit edilen görüşleri, yeni nesil subaylardaki gelişmesi muhtemel anti demokratik eğilimin kaynağını gösterir niteliktedir. Ayrıca Harp Akademileri’nde ders vermek için gerekli kriterler ve liyakat açısından daha seçici olunmasının zorunluluğuna işaret etmektedir. Emin Gürses’in başka bir görüşmesinde, “Beni” aradılar bugün. Hoca seni almadılar mı içeriye. Alanında a... koyayım almayanında a... koyayım. Ama dedim beni alırlarsa içeriye, biliyorlar ki Amerikan ve İsrail büyük elçilerini havaya uçurmak için bizimkiler her şeyi yapacak. Ben de dedim telefonlarım dinlensin dedim. Bunu da kayıt etsinler dedim” şeklinde beyanlarıyla devlete meydan okuması akıllara durgunluk vermektedir. Yine aynı görüşmede, “...Muzaffer Yüzbaşı’y ı içerden çıkarmak için biz bir girişimde bulunduk. Çıkaracaktık. Muzaffer Yüzbaşı’yı içerden tam çıkarma girişiminin içine girdik, bu operasyon patladı” ifadeleriyle operasyona müdahale girişimlerinde bulunduğu gözleniyor. Zihni Çakır Emin Gürses’in bir başka görüşmede avukatı olduğu sanılan Mehmet Taşdelen ile ilgili bir takım bilgiler verdikten sonra, karşısındaki Nazmi isimli şahsın, “Şeyde Mehmet’in yanındaydı. Danıştay saldırısını yapan” şeklinde beyanlarda bulunduğu, Gürses’in de, “Mehmet’in adamıydı tabi” şeklindeki ifadeleri, Danıştay saldırısındaki ilişkilere başka bir boyut kazandıracak niteliktedir. Emin Gürses’in dinlemeye takılan en kritik konuşmasına gelince... Gürses, 13 Şubat 2008 günü saat 11.56’da avukatı olan Mehmet Taşdelen isimli şahısla yapmış olduğu telefon görüşmesinde, avukatı Mehmet Taşdelen’in kendisine, “Hocam

Page 162: Zihni Akir Kod Adi Darbe

şimdi bu Alparslan’ın babası aradı. Dedi ki, Mehmet Bey, tutuklu sanıklardan birisi yeni ifade verecekmiş dedi. Dedim valla haberim yok. Şunu diyecekmiş; Danıştay saldırısından önce gazeteci aramış söylemiş, taraf gazetesinden. Danıştay saldırısından 20 gün önce Ataşehir’de toplantı yaptık, toplantı yapıldı. Danıştay saldırısının talimatını Veli Küçük verdi” şeklinde beyanlarda bulunduğu tespit edilir. Medyaya da yansıyan olay, Ankara Sincan F Tipi Cezaevi’nde yatan sanıklardan Osman Yıldırım’ın, Ergenekon soruşturmasını yürüten savcı Zekeriya öz’e de verdiği ifadedir. Ancak Danıştay davası kapsamında bu ifadeyi vermesinin engellendiği iddia edilen Osman Yıldırım’ın, bu eksik ifadesinden dolayı, davanın Ergenekon soruşturması kapsamına dahil edilmesinin önü kesilmiş, sanki, “AKP ile ilgili kapatma davası istemiyle iddianame hazırlayan Yargıtay Başsavcısının iddianamede delil olarak gösterdiği ve Danıştay saldırısının iktidarın irticai faaliyetlerinin odağı olmasından güç alan irticacı kesim tarafından işlendiği” iddiası güçlendirilmek istenmiştir. OPERASYONLA İLGİLİ AN BE AN BİLGİ ALMIŞLAR Gürses’in aşağıda yer alan iki ayrı görüşmede, Ergenekon operasyonunun gidişatı ile ilgili sürekli takipte olduğu, bazı odaklar tarafından da uyarıldığı gözlemlenmekte. Örneğin yapmış olduğu bir görüşmede, “... Bana haber verdiler. Seni de alırlar ortadan kaybol diye. Alanın da anasını almayanın da anasını dedim...”dediği hatırlatılarak ifadesi sorulur. Verdiği ifade ilgi çekicidir: “...Benim alınmam talimatını Amerikan, İngiliz ve İsrail Büyükelçiliklerinin verdiklerini düşündüğüm için bu şekilde küfürlü konuşmuş olabilirim”.

Page 163: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Kod Adı Darbe Yine 29 Ocak 2008 günü Metin Külünk (Başbakan’ın akrabası olduğu söyleniyor) isimli şahısla yapmış olduğu telefon görüşmesi yüzüne karşı okunur ve görüşmede, “Beni dün aradı bir emniyet müdürü. Bugün 6-7 kişi aradı. Sen hala dışarıda mısın diye. Emniyet Müdürü arıyor beni. Dedim ki Sayın Müdürüm, sen kimden talimat alıyorsan, sen ona söyle ben buradayım, kaçtığım bir yer yok. Gelsin savcı mavcı. Ama bu işlerin zamanı gelirse, dönerse sonra üzülmeyin dedim ona ben. Emniyet Müdürü’ne beni arattırıyorlar, zavallı adam” şeklindeki beyanları hatırlatılır. Emin Gürses’in geçmiş ilişkileri nedeniyle düştüğü hezeyanı ortaya koyarcasına Ergenekon Operasyonu’nu yakın takip ettiği ve operasyonlar öncesi tüm gelişmelerden haberdar olduğu kanısını güçlendiren şu iki görüşmesi de dikkat çekicidir: 29 Ocak 2008 günü saat 14.03’te Ahmet Aker adına kayıtlı telefonu kullanan şahısla yapmış olduğu telefon görüşmesi yüzüne karşı okunur ve bu görüşmede, “Emniyet Müdürü arıyor bir tane Emniyet Müdürü. Konuşursan diyor, alırız seni içeriye diyor.” “Veli Paşa’nın şeyinde, telefonunda adın var diyor” dediği hatırlatılarak, “Bu bilgileri aldığı Emniyet Müdürü’nün kim olduğu” sorulur. Gürses burada Emniyet Müdürü olarak bahsedilen şahsın ismini hatırlamadığını aktardıktan sonra telefonda konuştuğu şahsın kimliğini açıklar.

Page 164: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Gürses’in ifadesine göre bu şahıs Ahmet Aker’dir. Aker, Genelkurmay Strateji Araştırmalar Merkezi’nde öğretim üyesi bir Yarbaydır. Konuşmaları da, yapılan operasyon (Ergenekon Operasyonu) ve gündemle ilgilidir. Ayrıca 16 Şubat 2008 günü saat 14.15 sıralarında Nazmi Çelenk isimli şahısla yapmış olduğu görüşme yüzüne karşı okunan Gürses’e, görüşmede Nazmi Çelenk’in, “Hocam şeyi unuttun söylemeyi; şimdi bu hani birinin yerinde buluşuyorlar dedim ya. Malum şahıs yani. Hatırladın değil mi? Şimdi yaklaşık altı ay içersinde bu operasyonda dört yüz tane eve gitmişler bir gecede. Şimdi bundan sonrası operasyon, gene aynı şey. Akademisyen tipleri ve o dediğim yerlere”şeklindeki beyanlarıyla düzenlenen operasyonlar hakkında bilgiler verdiği hatırlatılarak, bu şahsın bu bilgileri kimden nasıl temin ettiği sorulur. Gürses cevaben, “Nazmi Çelenk, Yeniçağ’da köşe yazarıydı. Şu anda Vatan Televizyonu’nda haftalık program yapmaktadır. Yukarıda bu konuyla ilgili açıklama yaptım. Ancak konuşmanın içeriğini tam olarak hatırlayamadım” Zihni Çakır der. Aynı görüşmede Gürses’in Çelenk’e cevaben, “... Bana dediler işte, senin üzerini çizmişler ama yani listede varmışın. Sonra biri herhalde listeden bunu çıkarın demiş. Yeni bir dalga geliyor” şeklinde beyanlarda bulunduğu tespit edilir.

Page 165: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Zihni Çakır BÖLÜM 9 OPERASYON DALGALARINDA SOL KANAT AÇILIMI Ergenekon Operasyonu kapsamında 21 Şubat 2008 tarihine kadar yapılan çalışmalarda; örgütün tetikçi, akademisyen ve bazı medya ayaklarına yönelik çalışmaları dikkat çekmişti. Oysa Ergenekon yapılanmasında “teorisyenler” ya da “karar alıcılar”olarak tanımlanan kanat içerisinde “marjinal sol” ideoloji çevresinde toplanan ve “ulusalcı sol akım” olarak tanımlanan kesimin varlığı yaygın bir kanaatti. Hatta Ergenekon yapılanmasının şematiğini oluştururken ve sacayaklarını sayarken, bu kanadın ağırlığı hissedilir bir biçimde önem taşıyordu. Soruşturma kapsamında yakalanan şahısların beyanlarından ve elde edilen dokümanlardan da bu kanada ulaşılacağı görülebiliyordu. Bu çerçevede yapılan çalışmalarda ve incelemelerde, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ve Cumhuriyet Gazetesi Başyazarı ve İmtiyaz Sahibi İlhan Selçuk ile ilgili bilgi ve belgeler elde edilir. Bunun üzerine de, “İstihbarat Birimleri ile kurulan ko

Page 166: Zihni Akir Kod Adi Darbe

ordine sonucunda, Ergenekon Örgütü’nün içerisinde yönetici ve üye konumunda olduklarından şüphelenilen bazı kişilerle, irtibatlı oldukları ve bu örgütsel yapı ile Kod Adı Darbe bağlantılı olarak toplumsal mutabakatı ve güven duygusunu bozan siyasi kamplaşma ve çatışmaları boyutlandırabilme potansiyeli taşıyan ve bu tür teşebbüslere zemin hazırlayan, teşvik eden ve tahrik içerikli provakatif çalışmalar yaptıkları yönünde bilgiler edinilmesi üzerine” şahıslar hakkında teknik takip çalışmalarına başlanır. Bu yönde yapılan çalışmalar düzenli olarak ve aciliyet içerisinde soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcılarına bilgi olarak aktarılır. Yapılan teknik takip çalışmalarında, Doğu Perinçek, Kemal Alemdaroğlu ve Ferit İlsever isimli şahısların yurdu terk edecekleri anlaşılır. Bunun üzerine, bu şahısların yakalanabilmesi için, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 20.03.2008 tarihli kararına dayanarak 21.03.2008 günü İstanbul ve Ankara’da eş zamanlı operasyonlar başlatılır. Ülkede, Ergenekon Operasyonu’na taraf olanların duruşlarının da en net bir biçimde ortaya çıkmasına vesile olan bu ope

Page 167: Zihni Akir Kod Adi Darbe

rasyonla, aralarında İlhan Selçuk, Doğu Perinçek, Kemal Alemdaroğlu ve Ferit İlsever’in de bulunduğu 12 kişi yakalanıp adli makamlara sevk edilir. Bu şahıslardan, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bolluk, Aydınlık Dergisi eski yazarlarından Mehmet Adnan Akfırat ve İşçi Partisi Genel Sekreteri Ferit İlsever tutuklanır. İstanbul Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu ve Cumhuriyet Gazetesi başyazarı ve imtiyaz sahibi İlhan Selçuk 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, “adli kontrol altında tutulmalarına” karar verilerek serbest bırakılır. Yapılan operasyonlar sırasında ev ve işyeri aramalarında ele geçirilen belgeler üzerinde yapılan incelemeler sonucu ortaya çıkan tablo, yine dehşet vericidir. Devletin birçok gizli belgesine haiz olan sanıkların, ayrıca; Yargıtay’a suikast hazırlığında oldukları şüphesi yaratan bir kroki çalışmasına sahip oldukları da ortaya çıkar. Yine İzmir Şirinyer’de 2007 yılı ilkbaharında düzenlenen bir bombalama eylemine yönelik olduğu sanılan dokümanlar ile bazı MİT raporları da ele geçirilir. İşçi Partisi binasında ele geçirilen belgeler üzerinde yapılan incelemelerde, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın 14 Mart 2008 günü AKP’nin kapatılması için Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na verdiği iddianamenin bazı bölümlerinin, burada ele geçen CD’nin içerisindeki bilgilerle aynı olduğu anlaşılır.

Page 168: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Zihni Çakır AKP’yi kapatma hazırlıkları 2004’te başlamış Yapılan çalışmalarda, 24 Nisan 2007 tarihinde hazırlandığı tespit edilen CD’nin hazırlayıcı bilgilerinin, Yazan: Başsavcılık Şirket: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı şeklinde olduğu ve söz konusu CD içeriğinde, “A.GÜL” isimli klasörde bulunan, “Abdullah Gül (Danıştay’ın türban kararına tepkisi)” isimli dijital dokümanın, 14 Mart 2008 tarihli iddianamede yer alan “c-Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün laik devlet ilkesine aykırı eylem ve demeçleri” başlıklı bölümünün, genel yazılımındaki maddelendirmelerle bile aynı olduğu tespit edilir. Yani bu kapatma davası iddianamesinin Anayasa Mahkemesi’ne ulaşmasından önce oluşturulan dosyadaki bilgiler, biri ya da birileri tarafından hukuki süreç başlamadan Perinçek’e servis edilmiş anlamı taşımaktadır. 129 Kod Adı Darbe Aynı yerden elde edilen CD’ler içerisinde bulunan “Yargı- Nusret Senem’den” isimli klasörde, Yargıtay binasına ait, rakamlı ve işaretli olarak çizildiği renkli bir kroki tespit edilir. Bu krokinin okunması için KROKİNİN AÇILIMI isimli bir dijital dokümanın hazırlandığı anlaşılır.

Page 169: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Krokide, Yargıtay’ın protokol, avukat, posta, vatandaş, mutfak ve garaj girişleri ile bloklara ait yan girişler ve Başbakanlık güvenli giriş yerleri belirtilip, bu krokinin açılımının hazırlandığı başka bir dokümanda anlatımının yapıldığı tespit edilir. Bina içerisinde polisin ve güvenlik görevlilerini durduğu noktalar, x-ray cihazının yeri ve polis noktası harf ve işaretlerle kodlandığı anlaşılır. Krokinin açıklama bölümünde; “Sarı ile işaretli bölgeler rahat, buralarda güvenlik, polis, görevli yok. 6 no’lu kapı tünel gölgesinde kalıyor. Gece için uygun.3 no’lu kapı, kilitli ancak açılabilir. Buradan A blok zemin altına inilir. Burası Milli Eğitim Bakanlığı ile A blok arasında kalıyor ve araba park yeri. Tenha. C blok 8 no’lu kapı çok müsait. Girince bazen kapı arkasında bir güvenlik çıkabilir. Burada lavabolar var. Oraya geçilebilir. Her zaman yok. 9 no’lu kapı kilitlidir. Ama açılabilir. Ön taraftaki ışıklar oraya ulaşmıyor ve ulaşsa da arabalar park ediyor, görünmüyor. Karargâh kameraları da orayı görmüyor. 10 no’lu kapı kullanılmaz, ön taraftaki ışıklar burayı iyi görüyor. Ön tarafta 2 kamera var. Ön taraftaki sarı alan, ağaçların altında kalıyor. Işıktan da geriye kalıyor. Orayı güvenlik kulübesi görmüyor. Arkada camları yok. O nedenle kör bir nokta oluşuyor. Karargah kameraları görse de, karanlık olduğundan sıkıntı olmaz. Ancak fazla beklenmemeli. Karargah önünden hemen ikaz gelebilir” ifadelerinin yer aldığı tespit edilir. AKP’ye kapatma davası açıldıktan sonra, AKP yandaşları ile demokrasinin devamından yana olanların ve evrensel hukuk ilkelerinin uygulanmasından yana tavır koyanların gösterdiği tepkiler üzerine Yargıtay’a düzenlenecek muhtemel bir saldırının kime yarayacağını ya da kimi zan altında bırakacağını anlamak zor değil elbette. Burada hedeflenen eylemle, Danıştay saldırısındaki eylem tarzı arasındaki benzerlik aslında Danıştay saldırısı davasını geri başa döndürecek kadar önemliyken bu yönde

Page 170: Zihni Akir Kod Adi Darbe

tartışmaların üstünün örtülmesi dikkat çekicidir. Zihni Çakır YARGITAY’DA LOBİ ÇALIŞMALARI Yapılan operasyonda ele geçirilen belgeler arasındaki, “Yargı-Nusret Senemden” isimli klasörde “Yargıtay ile ilgili notlarım” adında bir dijital doküman göze çarpar. Bu dikkat çekici dokümanda; “AKP dosyasını Eminağaoğlu’na iletelim, görüşünü alalım. Limandaki yemeğe yetiştirelim. Yemeğe Eminağaoğlu dışında E.Poyrazla Levent Ersöz Paşa da gelecek” İfadeleri ilgi çekicidir. Ayrıca, “Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya’nın babasının durumuna bakılsın. Acil Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanının babasının durumuna bakılacak. Acil” ifadelerinin yer aldığı görülür. Buradan da anlaşılmaktadır ki, İşçi Partililer ile Yargıtay Başsavcısı arasındaki ilişki öyle kamuoyunda iddia edildiği gibi ideolojik temele değil, yakın ahbaplık temeline bağlıdır. Böyle bir bağla bir insanı mesleki anlamda ne derece etkileyebileceğinizi ise siz düşünün. Elde edilen belge ve dokümanların incelenmesinden, Nusret Sanem’in Yargıtay üyeleri, daire başkanları, hakkında rapor tuttuğu görülür. Kod Adı Darbe

Page 171: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Örgütün, Yargıtay’da ince hesap çalışmaları Ayrıca hedef olarak gördüğü şahıslar hakkında “uçuş bilgilerine bakılacak”, “Sivas’tan bakılsın”, “kızı Adana’da Tekfen’de mühendis. Duygusal ilişkileri var. Görüntü var. Çivrilli Paşa ile iyi görüşür”, “Tunceli’den oldukları bilinmiyor” gibi bilgi ve ibareler ile Yargıtay üyelerine ait telefon numaralarının bulunduğu tespit edilir. Aynı CD’lerde, Ümraniye bombaları kapsamında tutuklanan Ergün Poyraz’ın Jandarma İstihbaratından para aldığına ilişkin tutanaklar ile daha önce yapılan operasyonlarda da ele geçirilen Birleşik Komün, Dinamik Antitez, Dinamik Ulusal Güç Birliği, Güvenlik Şirketi, Faks, İllegal Yapılanmalar Hakkında Rapor, Lobi, Oluşum, Perinçek-Devletin Yeniden Yapılandırılması, Ulusal Medya, Yeni Yapılanma Yönetim ve Geliştirme, Genelkurmay’a ait gizli ibareli belgeler ve Ergenekon isimli belgeler olduğu tespit edilir. Doğu Perinçek ile birlikte gözaltına alınan Adnan Akfırat’tan ele geçirilen belgeler arasında ise, Milli İstihbarat Teşkilatı’na ait muhtelif tarihlerde hazırlanmış gizlilik dereceli rapor ve yazılar, istihbarat kurumlarından resmi bilgi akışının dışında bazı sorgulama tutanakları da ele geçirilir. Zihni Çakır MİT’in sorgu tutanakları da Ergenekoncularda

Page 172: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan Ümit Oğuztan’dan ele geçirilen ve üzerinde el yazıları bulunan Ahmet Cem Ersever ve ilişkileri ile ilgili bir doküman Adnan Akfırat’ tan da ele geçirilir. Öte yandan, bazı generallerin görev yerlerine ilişkin bir liste çalışması yapıldığı görülür. Doküman üzerinde el yazısı ile bazı karalama ve notların yapıldığı, dokümanın en üstünde yine el yazısı ile acele ibaresi düşüldüğü tespit edilir. Aralarında Jandarma Albaylarının da bulunduğu telefon görüşme çözümlemeleri ise ele geçirilen belgeler arasındaki ilginç olanlardan biridir. Kod Adı Darbe Ergenekon, jandarmayı bile dinlemeye almış Zihni Çakır YEKTA GÜNGÖR ÖZDEN, ÇEVİK BİR VE RIDVAN BUDAK CIA AJANIYMIŞ?

Page 173: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Ergenekon sanıklarının daha evvelki operasyon dalgalarında muhafaza ettikleri belge ve dokümanlarında, bazı gazetecilerin ajanlıkla suçlandığı, bazı kamu personeli hakkında benzer fiş leme çalışmalarının yapıldığı ortaya çıkmıştı. İşçi Partisi’nde ele geçirilen belgeler arasında da benzer do kümanların bulunması, bunun Ergenekon’a yönelik bir çalışma prensibi olduğunu gösteriyor. Örneğin; Ergenekon’un sol kanadı ile ilgili yapılan operasyon dalgasında ele geçirilen belgeler arar sında yer alan ve bazı isimleri CIA ajanı olmakla suçlayan rapor, ilgi çekicidir. Öyle ki; bu raporda, Yekta Güngör Özden, Çevik Bir ve Rıdvan Budak’ın CIA ile ilişkili oldukları iddiasında bulunul muş ve bu kurumdan aldıkları kod isimlerin bile yazıldığı göz

Page 174: Zihni Akir Kod Adi Darbe

lemlenmiştir. Hazarfen 6 Nisan 2001 Yekta Güngör Özden, Çevik Bir ve Rıdvan Budak 1994 yılının başında CIA türkiye masası eski şeflerinden Direktör Albay W. Bob tarafından teşkilatla irtibata geçirilmişlerdir. Laik ve çağdaş Türkiye’nin küreselleşen dünya koşullarında alması gereken yer planına göre yönlendirilmektedirler. Çevik bir’in CIA kayıtlarındaki kodu: ONEC 4-88 Rıdvan Budak’ın: WOB 1 3-79 Yekta Güngör Özden’in; EC-7-97 Üçüncü derecede güvenilir olarak tanımlanmakta oldukları ifade edilmektedir. 2000-2005 programında görevlendirilebilir olarak not var. * * *

Page 175: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Rıdvan Budak’ın ara rejim hatırlatması, çalışan emekçi sınıfının direnişini kırarak, yapılan ve yapılacak eylemlerin ABD ve AB çıkar politikalarına uygun hale getirip, başlatıp bitirmektir. Nihai sonuç dış çıkar çevrelerinin planlarına uygun hareket ederek sonuç oluşturmaktır. (Budak, Amerikancı Alevi politikasını benimsiyor ve bu uygulamalara karşı çıkmayı uygun bulmuyor.) 25 Ocak 2001 CIA istihbarat notu: Rıdvan Budak’ın, Küba’da CIA mensubu oryantal bayan Julia Rower ile görüşmesindeki konuşmaları anlatılıyor. Rıdvan Budak’a Türkiye’de demokratik gelişme neden yavaş yürüyor sorusuna verdiği cevapta Türkiye’nin demokratikleşme gibi özgüvenini görmek fazım. Var mı, yok mu onu tartışmak lazım. Yenileşme ve gelişmeyi kabul etmeli, çağdaşlık kabul edilmeli. Küba çok iyi bir ülke. Yönetim kendi artı ve eksilerini görmüştür. İnsan sevgisi herşeyin üstündedir. Gelişmelere tahammül etmek lazım. İnsan sevgisi herşeyin üstüne geçer. Sevginin siyasisi olmaz” diyerek ABD’leşme ve AB’leşmeye yönelişi benimseyen mesajı çıkarılmıştır. Not, Bu görüşme bilgi notu olarak ClA’nın Küba görevlilerince merkeze ulaştırılmıştır.

Page 176: Zihni Akir Kod Adi Darbe

28 Şubat sürecinin baş aktörü Çevik Bir, CIA ajanı mı? Kod Adı Darbe Rapor Özetle; Yekta Güngör Özden, Çevik Bir ve Rıdvan Budak’ın 1994 yılı başlarında CIA Türkiye masası eski şeflerinden Direktör Albay W.Bob tarafından CIA ile irtibatlandırıldıkları, bu irtibat/andırmada, söze konu şahısların üçüncü derece güvenilir ajanlar statüsünde bulundukları ve bunlardan Y.Güngör Özdenin EC-7-97, Rıdvan Budak’ın WOB 1379, Çevik Birin ise ONEC 4-88 kod numaralarıyla kayıtlarının resmileştirildiği iddia ediliyor. Peki bu isimler kim? Biri yargı sisteminin en tepesinde görev almış Özden, biri sol ideolojide etkinliği ispatlanmış bir lider adayı (o dönem) Budak ve diğeri 28 Şubat post-modern darbesinin en kudretli askeri. Yorumsuz! Yorumsuz çünkü okurun yorumu bizim yapacağımız yorumdan daha etkili olacaktır kanısı taşımaktayım. MİT MÜSTEŞARI TANER’İ BİLE FİŞLEMİŞ, SABANCI SUİKASTİNİ DE ÇÖZMÜŞLER! İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’ten ele geçirilen dokümanlar üzerinde yapılan incelemelerde, MİT Müsteşarı Emre Taner hakkında yazılmış doküman ele geçirilir. Bu belgede Taner’in AKP yandaşı olduğu ifade edilerek üzerinin çizildiği gözlenir.

Page 177: Zihni Akir Kod Adi Darbe

MİT müsteşarı Emre Taner’i bile fişlemişler Ayrıca bir zarfla gönderildiği tespit edilen ve MİT Müsteşarlığına ait GİZLİ ibareli bir resmi yazı olduğu anlaşılan belgede, Zihni Çakır Sabancı suikastı eylemini, eylemin gerçekleştirildiği katta bulunan Yüzbaşı Hüseyin Pepekal ile Emniyet Müdürü Hüseyin Kocadağ ve Abdullah Çatlı’nın organize ettiği ifadelerinin yer aldığı görülür. Sabancı suikastiyle ilgili hazırlanan MİT raporu Belgenin okumasında, Hazırlık No: 1996/144, Esas No: 1997/443 ve İddia No: 1997/396 olarak görülmekte, ayrıca 3005 S.K. şeklinde kodlama yapıldığı gözlenmektedir. Belge içeriğinde özetle, 9 Ocak 1996 günü gerçekleştirilen ve Özdemir Kod Adı Darbe Sabancı, Haluk Görgün ve Nilgün Hasefe’nin ölümü ile sonuçlanan

Page 178: Zihni Akir Kod Adi Darbe

saldırının detaylarına yer verilirken, bu detaylar ile Tuncay Güney’in 2001 yılında İstanbul Organize’de verdiği beyanları arasındaki benzerlik de dikkat çekicidir. Söz konusu MİT raporunda yer alan ve suikastın nedenlerinden biri olarak Sabancı Holding’e ait Ak Çimento tesislerinde Emniyetçe yakalanan uyuşturucuların imhası işlemindeki hesaplaşma şeklinde tespit ile, Tuncay Güney’in bu yöndeki beyanları birebir uyuşmaktadır. Bu anlamda Güney’in beyanlarındaki Doğu Perinçek ilişkisine bunun bir delil sayılıp sayılamayacağı şüphe taşısa da, dikkatlerden kaçmaması gereken bir ipucudur. Doğu Perinçek’ten ele geçirilen belgeler de aynı zamanda Ergenekon’un kodlarını çözmek açısından birer kripto niteliğindedir. İşte Perinçek’in arşivindeki bazı belgeler: AK Parti’nin kapatılması için Fikret Kazancı’nın, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına bir dilekçe ile müracaat ettiği, bu dilekçenin İşçi Partisi’nin açtığı kapatma davasına eklenmesinin istendiği, dilekçe ekinde Aydınlık Dergisi yazıları, Ergün Poyraz’ın “Patlak Ampul” isimli kitabının bir bölümü ve İlhan Selçuk’un bir köşe yazısının yer aldığı belgeler, Paramiliter örgüt yöntemi de var! İP’nin iktidara giden yol haritası Zihni Çakır

Page 179: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Şiddet eylemlerine ilişkin temaların işlendiği el yazması dokümanlar, İşçi Partisi örgütlerinde yer alan bir şahsın el yazısı ile tuttuğu notlarda, Doğu Perinçek’in örgütüne 5-6 yıl içerisinde ordu ile birlikte iktidar olma sözünü verdiğini ifade eden doküman, Üzerinde el yazması Batı Çalışma Grubu yazan GİZLİ ibareli ve 19 Şubat 1997 tarihli resmi yazı, Doğu Perinçek’in Tunceli Sıkı Yönetim Bölgesi Komutan Yardımcısı J.Tuğgeneral Osman ÇİTİM imzalı 11 Ocak 1986 tarihli Müdahale Planı belgesine ulaştığını ortaya koyan belge. Bu belgede terör örgütüne yönelik yapılacak müdahalelerle ilgili bilgiler ve özel talimatlar yer aldığı tespit edilir. Kod Adı Darbe Yukarıda sıralanan belgelerin hepsi dikkat çekici olmakla birlikte, son maddede yer alan belge ilginçtir. 1986 yılında, Doğu Perinçek’in PKK terörü karşısındaki duruşu malumken ve PKK lideri Abdullah Öcalan ile ilişkileri ayyuka çıkmışken, terörle mücadele kapsamında çok özel ve gizli bilgilerin ona sızdırılmasından kasıt nedir? Bu sorunun cevabını bulmak için belgeyi Perinçek’e sızdıranların ilişkileri elbette önemli ancak aynı Perinçek’in bugünkü ilişkileri ile o dönemki ilişkileri arasında bir kopukluk ya da tezatlık olacağını sanmıyorum.

Page 180: Zihni Akir Kod Adi Darbe

İLHAN SELÇUK’UN İKAMETİNDE ELE GEÇEN BELGELER Ergenekon sanıklarına düzenlenen operasyonlarda elde edilen belge ve dokümanlar, aynı zamanda şahısların örgüt içerisindeki konumlarını da gösterir nitelikte tezahür etmiştir. Yönetici konumundakilerde elde edilen doküman ve belgelerde örgütün gizli belge ve bilgilerine ulaşılırken, örgütün lobi çalışmalarında görevleri olanlarda da aynı yönde belgeler ele geçirilmiştir. Ergenekon zanlısı olarak gözaltına alınıp “adli kontrol” ile serbest kalan İlhan Selçuk’tan ele geçirilen şu belge onun örgütteki konumu için açıklayıcı bir done sayılabilir: El yazısı ile yazılmış bir notta; “M.Pamukoğlu, Erol Mü tercimler, Erdal Avukat, Mustafa Has” yazdığı, devamında; “M.Pamukoğlu bir ekip kurdum. Sana yardımcı olacak. Büyük Kulüp’te Pamukoğlu, M.Has ve ...,’lar Mütercimler de geliyor. Oral Çelikle birlikte İzmit Gölcük’te toplandınız. M.Pamukoğlu o toplantıda yok. Erol Mütercimler, Erdal’a kalk gidelim. Erol Mütercimlerle arada beş yüz bin dolar verirse bu işi yaparız” yazmaktadır. Olayı daha ilginç kılan ise Selçuk’un ifadesinde kendisine bu belge ile ilgili olarak yöneltilen soruya cevaben, bu dokümanı kendi el yazısı ile yazdığını, fakat toplantıyı ve içeriğini hatırlamadığını beyan etmesidir.

Page 181: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Aynı İlhan Selçuk’un teknik takibe takılan telefon konuşmaları da Ergenekon içerisindeki konumunu açıklar niteliktedir. Örneğin ülkede kargaşa ve kaos arzusunu büyük bir zevk Zihni Çakır içerisinde açıkladığı aşağıdaki görüşmesinde, siyasetin hukuk ve demokrasi dışı müdahalelere maruz kalmasına da destek veriyor. İşte 83 yaşındaki demokrat(!) aydın Selçuk’un sözleri: ibrahim Y. Bugün YÖK Genel Kurulu toplanıyor. Bugüne kadar toplamadılar, işte başkan atadılar, yeni üyeler atadılar ve Genel Kurul toplanıyor bugün. İ.Selçuk Evet, YÖK elden gidiyor. İbrahim Y. Evet. İ.Selçuk Gidiyor, yani her şey elden gidiyor, tuhaf bir durum var, bakalım ne olacak, şimdi yalnız 2 tane şey var; eğer kapatma davası açılırsa... İbrahim Y. Evet. İ.Selçuk Bir de üstüne ekonomik kriz gelirse, Türkiye biraz karışırsa belki bir umut doğabilir, yani... İbrahim Y. Yoksa bu devam eder. İ.Selçuk Çünkü normal yollardan bunları mümkün değil yani, artık... İbrahim Y. Doğru doğru abi. İ.Selçuk Çok açık görünüyor, bir kere adam kararlı; geri adım falan atmıyor. İbrahim Y. Kararlı. Yok abi atmaz ya. İ.Selçuk Mesela Emre bir öneri getirdi şeyde ee... İbrahim Y. Televizyonda mı? İ.Selçuk Bu Barlas’la olan şeyde, o da şu; diyor ki, garanti versin diyor bilmem ne falan, bugün bazı şeylerde yazmışlar onu, eee yani kardeşim ee güven duygusu da vermiyor,

Page 182: Zihni Akir Kod Adi Darbe

yürü yürüyü yürüyüşüne açık bırakıyor bütün kapıları. İbrahim Y. Evet. İ.Selçuk Tuhaf bir hali var, Mehmet Barlas’ta da bir küçük değişim var, biraz böyle yalpalanıyor gibi. İbrahim Y. Hııı... İ.Selçuk Yalpalanıyor gibi, neden kulağına kar suyu kaçtıysa. 141 Kod Adı Harbe Yine başka bir görüşmede; İ.Selçuk Efendim işte bu Koç müthiş ilgi gösteriyor, Koç grubu. Onlarda şimdi anladılar anyayı konyayı... Mehmet Geç kaldılar ama. İ.Selçuk Cumhuriyet’in ne demek olduğunu. Fakat bu iktidar sermayeyi dincileştirmek, İslamlaştırmak için alıp yürüyor yani. Mehmet Evet çok akıllıca götürüyorlar işi abi. Kurnaz, su altından her şeyi hallettiler. İ.Selçuk Vallahi sonu ne olacak, akıllıca mı yoksa berhava mı olacak Türkiye, o ayrı konu... Mehmet Hayır yani bu herifleri berhava etmek lazım, Türkiye olduktan sonra neye yarar yani. Ama artık iç savaştan başka bir şeyde temizlemeyecek bu işi, öyle görünüyor yani. İ.Selçuk İç savaş olmaz da, yani bir nokta da eğer ortalık karışırsa, hem ekonomik hem siyasi olarak belki asker gelirse bir şey olabilir. Mehmet Asker gelebilir mi artık İlhan? İ.Selçuk E mecbur olacak. Mehmet Hayır yani gelse becerebilir mi? Bu adamlar çok şey yav.

Page 183: Zihni Akir Kod Adi Darbe

İ.Selçuk İşte ortalık birbirine girdi mi çok şey gibi görünen adamlar... Mehmet Sinerler mi diyorsun. İ.Selçuk Evet. Mehmet İnşallah tabi. İ.Selçuk Yani bir noktada her şey çok zor. Çünkü Türkiye’yi şey yaptılar. Yani bir noktada dinci egemenlik, tarikatlar ve cemaatler... Mehmet Evet o hale getirdi. İ.Selçuk Medyayı da ele geçirdiler. Aptal Aydın Doğanla aptal Turgay Ciner ve aptal 142 Zihni Çakır Mehmet Karamehmet birbirleri ile uğraşırken adamlar aldılar ele şimdi. İşte Sabah grubu da bir adama geçti, o da Tayyip Erdoğan ‘ın adamı falan. Mehmet : Maalesef, yani bu işi seyretti millet. Kendi aralarında didiştiler ve adamlar alıp götürdü işi, hiç olacak şey değil. Olacak şey değil. İ.Selçuk : Amerika yaptı Mehmet, Amerikayaptı... Konuşmasında, Türkiye’deki gelişmeleri ABD güdümüne bağlayan İlhan Selçuk’un aynı zamanda Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay ve Amerika muhabiri Elçin Poyrazlar’ı Türkiye’de yeni siyasi yelpazede Tayip Erdoğan’ın yerine kimin düşünüldüğünü öğrenmesi için görevlendirmesi başlı başına bir çelişki olarak çıkıyor karşımıza. Bakın bu yönde talimatla yürütülen çalışmaları kendi ağzından nasıl aktarıyor ulusalcı, bağımsızlık sevdalısı(l) İlhan Selçuk:

Page 184: Zihni Akir Kod Adi Darbe

“Amerika hem bizim Cumhuriyet’in Washington ‘dahi muhabirini orada çağırdı, hem burada Balbay’ı çağırdı, hem bilmem ne falan. Bütün bu istihbarat böyle bir şey arıyorlar. Ve ne yapacakları belli değil”. Yani anlaşılan ABD, AKP hükümeti ve Erdoğan ile ilgili birtakım istihbarat arayışı içerisindeymiş ve bu istihbarat için Cumhuriyet Gazetesi elemanlarından destek istemiş. Ulusalcılık ve bağımsızlık sevdalısı her Türk’ün şiddetle reddetmesi gereken bu durumdan İlhan Selçuk’un vazife çıkarması akıllara durgunluk verici aslında. Öte yandan İlhan Selçuk’un, Ergenekon’un asker kanadı olarak tanımlanan karar alıcılarının da özlemi olan antiparlamenter- baasçı rejim sevdası, onun bugün Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınıp, hukuki denetimle salıverilmesinin ana nedeni sayılabilir. Selçuk’un siyasi krizleri askeri müdahalelerle çözme hecesinin altında yatan gerekçe, parlamenter rejimi bir karşı devrim olarak algılamasına dayanır. Bu tezleri en güçlü bir şekilde anlatabilecek olan elbette onun “yoldaş”ları olacaktır. İşte İlhan Selçuk’un 1971’de dava arkadaşı da olan Ertuğrul Alatlı’nın pişmanlık içeren itirafları... Kod Adı Darbe ERTUĞRUL ALATLI: “SOL HAREKETLER, ÖZELLİKLE ORTADOĞU’DA MEYDANA ÇIKAN NASIR VE BAAS YÖNTEMLERİNDEN ESİNLENMİŞTİR”

Page 185: Zihni Akir Kod Adi Darbe

“Belgeleriyle, 9 Mart 1971 Darbe Girişimi” adlı kitabında, o dönem Yön Hareketi etrafındaki herkesin amacının, parlamenter rejimi alaşağı etmek olduğunu itiraf eden Ertuğrul Alatlı, bunun için ordu ile işbirliğine gittiklerini de anlatıyor. Söz konusu kitabın 34. sayfasında, “1961 Anayasasının getirdiği ortamda biçimlenen sol hareketler, özellikle Ortadoğu’da meydana çıkan Nasır ve Baas yöntemlerinden esinlenmiştir. Bu kesim, klasik şema içinde biçimlenen Kemalist Devlet’e son müdahalede bulunmak istemiştir. Özellikle Yön Dergisi ve Doğan Avcıoğlu-Mümtaz Soysalİlhan Selçuk çizgisi bu düşüncenin öncülüğünü yapmış; devletçiliği, merkeziyetçiliği esas alan böyle bir yapının düşünsel zeminini hazırlamıştır fakat onunla kalmamış, ordu içinde bazı irtibatlar ve ittifaklar oluşturularak, düşünceyi eyleme dönüştürmeye çalışmış, bunda da bir hayli yol almıştır. Bu nedenle 12 Mart ortaya çıktığı haliyle beklenmeyen bir hareketti; 09 Mart 1971 ‘de Aydınlar- Ordu işbirliği ve dayanışması içinde yapılması kararlaştırılmış...” şeklinde tezahür eden görüşler, İlhan Selçuk’un siyasal perspektifini tanımak açısından iyi bir örnektir, Tayyip Erdoğan’a bir insanın değişmesinin mümkün olmadığını söyleyerek gizli gündem yürütmekle suçlamalarda bulunan İlhan Selçuk’un, kendisinin de değişmeylp eski alışkanlıklarına dayalı gizli gündeme sahip olması, onların tanımladığı “tehlike” den az mı tehlikelidir ki? İlhan Selçuk’un bu zihniyeti koruyor olması ihtimali ve elemanlarını ABD ile kulis yapmaya zorlayan ihtirasını göz önünde bulundurduktan sonra, ülkedeki ulusalcılığın ve bağımsızlık söylemlerinin kimlerin himayesine girdiğini acı bir gerçek olarak görmek mümkün. İşte bu aymazlıkların hepsine dur demek için yürütülen Ergenekon Operasyonu’na tekrar dönelim.

Page 186: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Zihni Çakır DELİL”DEN “SANIĞA” ULAŞILAN BAŞKA BÎR OPERASYON DALGASI Ergenekon örgütüne yönelik operasyon dalgalarında, savcılığın ve emniyet birimlerinin delilden sanığa ulaşma yöntemini benimsediğini, çalışmanın önceki bölümlerinde aktarmıştık. Soruşturmada siyasi ya da kişisel hesaplaşmaya dayalı bir etki olmadığını da gösteren bu soruşturma yöntemi sonucunda, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin teknik takip kararı ve daha önce yakalanan şahıslardan elde edilen dokümanların incelenmesiyle birbirleri ile irtibatlı olduğu değerlendirilen şahısların yakalanabilmesi için, İstanbul Organize Suçlar Müdürlüğü ve Ankara Emniyet Müdürlüğü tarafından 21 Mart 2008 tarihinde başlatılan operasyon neticesinde, Ankara’da İşçi Partisi Genel Merkezi’nde yapılan aramada elde edilen; 1) Üzerinde “ELBA HIGH QUALITY CD” yazılı CD’nin, “yargınusret senemden” klasörü içerisinde “A: Yargıtay ana bina, B: Yargıtay bitişik ek bina, 1: protokol kapısı (güvenlik çok sıkı), 2: avukat giriş kapısı, 3: Posta giriş kapısı, 4: Vatandaş kapısı, 5: Garaj kapısı (sürekli görevli bulunur, güvenlik yok), 6: Mutfak kapısı, 7: A blok yap kapı, 8: C blok yan kapı, 9: C blok arka kapı, 10: C blok ön yan kapı, 11: C blok ana giriş kapı, 12: C blok garaj kapısı, 13: Başbakanlık güvenli girişi, 14: A blok giriş, X: Güvenlik var, X: Polis var, x-ray cihazı var, P polis noktası var” şeklinde dosyaların olduğu, 2) Üzerinde “CD 3 PRINCO” yazılı, CD’nin; “1.Hikmet Çiçek’e

Page 187: Zihni Akir Kod Adi Darbe

ulaşanlar”, “2 Hikmet Çiçek’e ulaşanlar” klasörleri içerisinde “Gizli Askeri Bilgiler” olduğu, 3) Bahse konu yerde elde edilen ve ekli tutanakta belirtilen ve ekli inceleme tutanağında belirtilen CD’nin; “İzmir’den Hayati Özcan’m gönderdiği belgeler”, “C.Başbuğ Bnb.den”, “Casusluk ve Sabotaj”, “01.Dosya kapak etiketi master”, “02.Arşiv fihristi”, “03.İmha edilecek malzeme listesi”, “Casusluk ve yabancılarla ilişkiler”, “2-\Ege Ordu Gizli Gider Ödenekleri” isimli klasörler içerisinde “Gizli Askeri Bilgiler” olduğu tespit edilir. Kod Adı Harbe Bu CD’lerin içeriğinde bulunan dosya klasörlerinde isimleri yazılı bulunan şahıslar 25 Mart 2008 tarihinde başlatılan operasyonlar sonucu, Ankara’da Nusret Senem ve Hikmet Çiçek, İzmir’de ise Hayati Özcan isimli şahıslar yakalanarak İstanbul’a getirilir. Yakalanan zanlılardan Hayati Özcan’ın iş ve ev adreslerinde el konulan birbirlerinin aynı iki CD’de “hizmete özel” ibareli askeri içerikli bilgiler, bazı şahıslara ait fotoğraflar, bir bölgenin çok sayıda fotoğraflı krokisi, kroki üzerinde patlama ve eylem yapılacağına dair notlar elde edilir. Bu bölgenin İzmir Şirinyer’deki bir askeri alana benzerliği dikkat çekicidir. Zihni Çakır

Page 188: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Patlama Baslangıcı Eğer burası İzmir Şirinyer ise felaketin eşiğinden dönülmüş Kod Adı Darbe Bu arada Ergenekon’un kodlarını görebileceğimiz Doğu Perinçek’in ifadelerindeki bazı bölümlere göz atmakta fayda var. Perinçek, Ergenekon oluşumu ile ilgili yöneltilen bir soruya, “Naylon terör örgütleri kurmak, bizim bazı istihbarat örgütlerimizin ABD, CİA ve MOSSAD’dan öğrendiği vahim uygulamalardır. PKK’yı 1975 yılında acıdır ki MİT kur muştur. Ve yine acıdır ki Hizbullah denen örgütü kullandıklarını, MİT Müsteşarı kamuoyu önünde açkılamıştır ve basında yer almıştır. Peki nerede kullanmışlardır? Bu örgütlere binlerce insanımızı öldürtmüşlerdir” şeklinde cevap verirken, Ergenekon’un tarihsel eylemlerine de ışık tutuyor sanki. Perinçek’in, “Zaten şu anda Ergenekon Operasyonu, bir İşçi Partisi ve T.S.K operasyonuna dönüştürülmüştür. İlk tutuklananların hedefe ilerlemek için seçilmiş oldukları görülmektedir” şeklindeki polis ifadelerinde sarf ettiği sözler, Ergenekon Operasyonu’nda delilden sanığa gitme yolunda yapılan operasyonlar arasındaki bağlantıyı da doğrular nitelikte sayılabilir.

Page 189: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Zira Perinçek, beyanıyla, hukukta zımni kabul olarak adlandırılan yöntemi sergilemekte ve ilk tutuklananların hedefe ilerlemek için seçilmiş olduklarını dile getirmektedir. İlk tutuklananlar yani Ümraniye bombalan sanıkları ve doğal olarak da Danıştay saldırganları ile gelinen yolun ilişkilere dayanarak kendilerine ulaşmasını zımnen kabul etmektedir. Zihni Çakır Öte yandan Tuncay Güney’den elde edildiği iddia edilen ve Doğu Perinçek tarafından yalanlanan bir belge, Perinçek’in PKK ile ilişkisi olduğu kuşkusu yaratacak cinstendir. “İşçi Partisi Genel Başkanı Sayın D. Perinçek’e” şeklinde başlayan ve “parti önderliği adına, Garzan eyaleti karargah komutanlığı” şeklinde sona eren, terör örgütünün mührü bulunan el yazısı ile yazılmış belge içeriğinde; “Öncelikle parti önderliğimizin size karşı duyduğu güvenin içtenliğini belirterek, önderliğimizin devrimci selamlarını iletmek isteriz. Gerçekten de zorlu dava inanç ve mücadelemiz içerisinde sizin göstermiş olduğunuz özveri ve gerek silahlı, gerek siyasi, gerekse de ekonomik yönden partimize yapmış olduğunuz katkıları kelimelerle ifade etmek mümkün değildir. Yıllardır sömürülen ve faşist T.C ordusunun katliamlarına maruz bırakılan Kürt halkının, sizin gibi insan haklarına saygılı, cesur ve bağımsızlık mücadelesini yürüten; partimize çekinmeden destek çıkan, yiğit fertlere ihtiyacı vardır. Zaten sergilemiş olduğunuz pratiksel icraatlarınız, parti önderliğimiz ve Garzan eyaleti karargah komutanlığımız tarafından da büyük bir memnuniyetle takdir edilmiştir. Bundan sonraki dönemlerde de partimiz sizinle sırt sırta çalışmaktan şeref duyacaktır. Partimiz adına çalışmalarınızda başarılar diler, saygılarımızı sunarız... Devrimci, selamlar” satırları yer almaktadır.

Page 190: Zihni Akir Kod Adi Darbe

OPERASYON DALGALARININ DEĞERLENDİRMESİ VE DEZENFERMASYON HAMLELERİ Aylar süren Ergenekon Operasyonu dalgalarında elde edilen bilgi ve belgelerin birbiriyle en ufak bağlantısı olmayan şahısları bile birleştiren ortak değerler olduğu tespiti, Ergenekon yapılanmasındaki ustalığın göstergesi sayılabilir. Ayrıca, Ümraniye’de ortaya çıkan bombalarla, İzmir’de bir eylemde, Trabzon’da bir eylemde, İğdır’da bir eylemde, Eskişehir’de bir adreste rastlanması, örgütün ortak eller tarafından yönlendirildiğini de gösterir. Öyle ki; operasyon kapsamında elde edilen el bombaları ile ilgili olarak, Türkiye çapında meydana gelen bombalı saldırı olaylarının mukayesesinde, Ümraniye’de el konulan ve Emekli Binbaşı Fikret Emek’ten çıkan el bombalarının, Cumhuriyet Gazetesi’ne atılan el bombalan ile aynı türden olduğu, Necip Hablemitoğlu cinayeti azmettiricisi konusunda ifade veren İbrahim Çiftçi’nin, İzmir’de el bombası ile öldürülmesi olayında kullanılan bombalar ile de benzerlik gösterdiği; ayrıca, Türkiye çapında farklı bölgelerde elde edilen el bombaları ile de benzerlik gösterdiği anlaşılır. Kod Adı Darbe Ergenekon örgütünün, kendi deyimleri ile polis ve adli makamlarca kayıt altına alınan amaçlarına göre; “Yazılı, gerçekleştirilebilir,

Page 191: Zihni Akir Kod Adi Darbe

belirli ve amaca giden kurallar çerçevesinde, TSK mensubu ve sivil şahısları kullanarak, ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün adını, ilke ve inkılâplarını maskeleme yaparak; illegal kazanç, gizli istihbarat, legal ve illegal faaliyetler, terör dünyasına yön vermek amacı ile naylon terör örgütü kurmak, mafyayı reorganize ederek kullanmak, naylon şirketler oluşturmak, suikast ve propaganda gibi yöntemler vasıtası ile bir örgütlenme oluşturup, gizlilik prensipleri altında, Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm devlet kademelerini ele geçirip, örgütün amaçları doğrultusunda bir gizli devlet yapısı kurmak, lümpen gençlik olarak tabir edilen başıboş gezen şahısları amaçları doğrultusunda kullanmak, medyayı ele geçirerek gizli devletin yeniden yapılanması çerçevesinde kullanmak, oluşturulacak sivil toplum kuruluşları vasıtası ile propaganda yapmak, Kuva-i Milliye, Ulusal Güç Birliği adı altında faaliyet yürüten dernekler ve güvenlik şirketleri kurarak bunlar vasıtası ile istihbarat toplamak, gibi yöntemler ile, sözde derin devleti yeniden yapılandırarak amaçları doğrultusunda reorganize etmek faaliyet yürüttüğü” tespit edilir. Ergenekon örgütünün bu amaçlar doğrultusunda, istihbarat topladığı, çeşitli kuruluşlara ait krokiler hazırlattığı, patlayıcı madde ve silah temin ettiği, dernek ve vakıflar kurduğu, medya kuruluşu sahip olma yoluna gittiği, ticari ve güvenlik şirketleri kurduğu, topladıkları istihbaratlar neticesinde eylemler düzenledikleri emniyet ve adli kayıtlara not düşülür. Bu tanımlamanın bile zayıf kalacağı Ergenekon yapılanması ile ilgili bu denli belge, bulgu ve cephanelik ortadayken, yapılanmanın deşifre sürecinde bazı medya gruplarının destekleyici tutum sergilemesini anlamak ya da anlamlandırmak neredeyse imkansız. OPERASYONA YÖNELİK DEZENFERMASYON HAMLELERİ

Page 192: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Ergenekon terör örgütü ile ilgili kamuoyunda çeşitli değerlendirmeler ve yorumlar yapıldı. Bu yorumlarda, yapılanmayı tehdit olarak algılayanlar, örgü Zihni Çakır tün sadece birtakım iç siyaset malzemesi yapılacak provakatif eylemlerle ülkeyi kargaşa ve kaos ortamına sürükleme amacı güttüğünü ve bu süreç sonunda ülkede askeri bir müdahaleye zemin hazırlamak gibi nihai bir hedefe sahip olduğunu ileri sürdüler. Yapılanmanın fotoğrafına bakmaktan ziyade, yürütülen operasyonu siyasi otoritenin (AKP) rejimle ve laik kesimle hesaplaşma malzemesi yaptığını ileri sürenlerse, ülkede laik rejimin marjinal bir siyasi örgütlenme ve kamu hizmetini kendi çıkarları için kullanmaktan imtina etmeyen asker emeklilerinin düzeyine indirgeme aymazlığına düştüler. Oysa yapılanmanın kodlarında gizli olan gerçek, Ergenekon terör örgütünün ne siyasi malzeme yapılacak kadar küçük çaplı bir çete yapılanması, ne de laik rejim açısından koruyucu unsur sayılabilecek meşruiyet zeminine sahip olmadığıdır. Ergenekon örgütünü belki bir derin devlet yapılanması olarak değerlendirmeyebiliriz / değerlendirmeyebilirsiniz. Yapının, özellikle, 1999’da başlayan yeniden yapılanma süreci,

Page 193: Zihni Akir Kod Adi Darbe

onu “derin devlet”tanımlamasının dışına çıkararak, tipik bir “küresel çete” boyutuna taşımıştır. Belki de bunda önemli etki, yapının “1 numara” olarak adlandırabileceğimiz en üst derece yöneticisinin, alışılagelenden farklılık arz etmesidir. Danielle Ganser, NATO’nun Gizli Orduları adlı kitabında, “Türk ordusu generalleri çok gizli özel harp dairesi komutanlığına getirilmeden önce kural olarak ‘resmen’ emekli ilan ediliyordu. Böylelikle gizli komutanlık görevini görünmezlik zırhı altında sürdürebiliyorlardı” ta nımlamasına işaret ederken, aynı zamanda 1999 öncesi Ergenekon yapılanmasının başındaki liderin tarifini de yapıyor aslında. 1999 sonrasında yeniden yapılanma sürecinde ise örgütün lider kadrosunun niteliksel değişime uğradığını görüyoruz. O güne kadar yapılanmanın önderi olarak belli bir bünyeden resmen emekli edilenler tercih edilirken, 1999 sonrası süreçte, bu bünyede bir değişiklik yaşandığına, hatta liderin emekli olmadan örgüt üzerinde tahakküm kurmaya başladığına tanık oluyoruz. Ergenekon soruşturması kapsamında kilit sayılabilecek 3 kritik toplantıda, (Bkz: Ergenekon’un Çöküşü-2, s.163-172) toplantının etkin ismi olarak karşımıza çıkan bu şahsın (F.T) örgütteki bu değişimde önemli rol oynadığı söylenebilir.

Page 194: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Kod Adı Darbe Örgütün birtakım gizli operasyonlar ve illegal faaliyetlerinde, devlet birimleri tarafından varlığı hep inkar edilen ve bu nedenle de yasadışı örgüt olarak tanımlanan JİTEM’in imzasının bulunması da, örgütün lider kademesinde yaşanan bu değişmenin sonucudur aslında. Elbette örgüt üyesi olduğu iddiası ile halen tutuklu bulunan üst düzey bir komutanın görev sahası içerisinde ve 1999 öncesinde bu yapıyı kullanmış olabileceği istisnasını göz ardı etmiyoruz. Ancak; net bir biçimde ve istisnalar kaideyi bozmaz sözüyle beraber, Ergenekon yapılanmasının, JİTEM ile sıkı fıkı ilişki içerisine girmesi ile bu yapılanma üzerinde tahakküm kuran emekli askerlerin vasfının değişmesi, aynı döneme denk gelir; yani 1999 ve sonrasına. Örgütteki 1999 sonrası değişimin bir diğer özelliği de, yapının bir derin devlet vasfına sahip derin yapılanma kimliğini terk edip, küresel çete tanımlamasına uygunluk arz eden gelişmelerin yaşanmasıdır. Öyle ki özellikle bu tarihten sonra, örgütün uluslararası faaliyet gösteren hemen tüm istihbarat servisleri ile ilişki içerisinde olduğunu görüyoruz. Ancak bu ilişkinin tek yönlü olması; daha açık bir deyimle, yabancı istihbarat servisleri tarafından taşeron olarak kullanılması, yapılanmayı iç ve dış tehdit algılaması noktasında ön saflara çekmiştir. Yapının, dönemsel çıkarlar ve bu çıkarlara dayalı hedefler açısından, kimi zaman Rus istihbaratının, kimi zaman CIA’in, kimi zaman MOSSAD’ın, kimi zaman da Alman BND’sinin kolları arasında sarmalandığını görüyoruz.

Page 195: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Örgütün üst düzey yöneticisi suçlaması ile gözaltına alınıp sorgulanan ve aynı gerekçe ile tutuklanan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in, Ocak ayı başlarında Çin Halk Cumhuriyeti’nden gelen bir heyetle gizli bir toplantı yaptığı ve bu Çinlilerin Çin İstihbarat Servisi elemanı olduğu iddiaları, örgütün son dönemlerde bu istihbarat birimi tarafından da kullanılmış olma ihtimalini güçlendirmektedir. Bu ülke istihbaratının (ÇİN) (Soğuk Savaş dönemi), Sovyet Rusya’daki KGB’den daha profesyonel ve daha acımasız olduğu gerçeği göz önüne alındığında, ülkeyi nelerin beklediğini anlamak zor olmayacaktır. Peki bu denli tehlike arz eden ilişkiler sarmalındaki örgütlenmenin, polis ve savcılık sorgulamalarına yansıyan dehşet verici eylemler planladığı, ortaya çıkan çetenin bazı yerli medya gruplarından destek görmesinin ya da sükut ikrardandır deyi Zihni Çakır mine uygun hareket eden tavırlarla karşı karşıya kalmasının açıklamasını nasıl yapacağız? İşte burada ülkedeki medyanın ne derece dejenere olduğunu, hangi odakların kontrole girdiğini görebiliyoruz. Bu yapıya yönelik operasyona tu-kaka diyenlerin, operasyonu AKP iktidarı ile ilintilendirerek böyle bir davranış sergilediklerini sakın düşünmeyin. Zira bal gibi biliyorlar ki bu ülkede yargı bağımsızdır ve polis 1999 evvelinden daha-çok vatanı koruma zihniyetine bürünmüştür.

Page 196: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Polis teşkilatının, askerler kadar laik, demokratik, sosyal hukuk devleti anlayışı ve vazgeçilmezliğinin bekçisi olduğunu inkar edebilecek zihniyet olabilir mi? Öyleyse operasyonun boyutlarına neden sessiz kalınıyor ya da neden dezenformasyon amaçlı yayınlar yapılıyor? Bunu açıklaması, sadece çıkara dayalı ilişki ve kontrollü güç olmak şeklinde yapılabilir. Bu kontrollü güç kavramını elbette medyada kontrolsüzlük savunucusu olarak kullanmıyorum; kontrol eden mekanizma açısından, güdümlülük açısından ortaya koyuyorum. Bakın operasyon dalgalarının en şiddetlisi olan ve İlhan Selçuk, Doğu Perinçek, Vedat Yenerer, Hikmet Çiçek gibi isimlerin gözaltına alındığı dönemde bazı yayın organlarında neler yer almış: İlk örnek Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün kaleme aldığı yazı. ÖZKÖK: “ANTİ-LAİK ÇETE ÇÖKERTİLDİ” Sakın Ertuğrul Özkök’ün yazısını ilk örnek olarak aktarmamın altında, medya çevrelerinde ayyuka çıkan ve Sayın Özkök’ün bir dönem Harp Okulları ve TSK’nın özel birimlerinde psikolojik harp dersleri verdiği gibi absürt iddiaların yattığı kanısına kapılmayın.

Page 197: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Ertuğrul Özkök Kod Adı Darbe Özkök’ü ilk örnek yaptım zira, onun tarafından kaleme alınan yazı Doğan Medya Grubu’nun Ergenekon’a yaklaşımını en net ortaya döken yazıydı bana göre. Ertuğrul Özkök, söz konusu yazısında, “Siz Ergenekoncuiara çete derseniz, ben de size laik çete derim” demeye getiriyor. Sanki Deniz Baykal’ın aynı süreçte yaptığı, “AKP hükümeti bu operasyonla kendi derin devletini yaratıyor” mealimden açıklamalarla operasyonun hedefindeki yapının bir yerlerin derin devleti olduğu, ama AKP’nin bunu yıkarak kendi namına yenisini ihdas etmeye çalıştığı gafıyla paralel gibi bir tespit Özkök’ün tespiti. Demem o ki, “Siz bize göre derin devlet olan Ergenekon’a çete derseniz, ben de size anti-laik çete derim” mealinden anlaşılabilecek ifade tarzı. “Anti-laik çete çökertildi” başlığı ile kaleme alınan yazıyı aynen aktarmakta fayda var: * * * ÖNCEKİ gün gazetenin birinci sayfasını hazırlarken, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Ergenekon” ile ilgili sözleri önümüze geldi.

Page 198: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Habere göre Erdoğan, milletvekillerine “Biz Ergenekon çetesini çökerttik, AKP davası ondan açıldı” demiş. “Ne mantıksız ve kendileri açısından ne kadar talihsiz bir açıklama” diye düşündüm. Tabiikararı Başbakan aldık. söylediği için birinci sayfaya koyma Yazımı yazdıktan şına gittim. sonra aşağıya, birinci sayfanın ba Erdoğan’ın Ergenekon sözleri birinci sayfada yoktu. Arkadaşlar, “AKP Grup Başkanlığı o sözleri yalanladı” dediler. Ya “Tarlalarımıza bereket ekiyorlar” sözleri? Onların teyidini aldıklarını ilettiler. Ancak dün birçok gazete aynı sözleri Ertuğrul Gü nay’ın ağzından manşetlerine taşımışlardı. * * * Dün haberleri okurken kendi kendime düşündüm.

Page 199: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Zihni Çakır Acaba bu Ergenekon ilişkisinden ne gibi medet umuluyor? Anayasasında “hukuk devleti” yazan bir ülkenin başbakanı bu sözleri söylemez. Çünkü o bunu söylerse, karşısındaki de çıkar şunu söyler: “Sayın Başbakan, Ergenekon dediğiniz davanın daha iddianamesi bile yok. Siz kalkıp, hukuki sürecin daha başlamadığı bir olay için ‘Çeteyi çökerttik’ derseniz, bir başkasının da şunu söyleme hakkı doğmaz mı?: O zaman, Cumhuriyet Başsavcısı da, anti-laik çeteyi çökertti.” Diyebilir mi? Hayır diyemez. Çünkü iddianame hukuki sürecin ilk adımıdır. Yani, yazımın başlığı, ciddi bir yanlışa provokatif bi çimde dikkat çekmekten başka anlam taşımıyor. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, AKP hakkında iddiasını ortaya koymuştur. Dolayısıyla bu aşamada kimse çıkıp, “Anti-laik çete çökertildi” gibi bir lafı telaffuz edemez. Peki, Ergenekon? Dikkat... Orada daha iddia bile yok. AKP Grubu’nun o sözleri yalanlaması, bu mantıksız ve hukuk dışı sözlerin sorumluluğunun Ertuğrul Günay’ın

Page 200: Zihni Akir Kod Adi Darbe

belagat sanatına kalması iyi olmuştur. Neticede bu hezeyanın müellifi, başbakan değil, sadece bakandır. * * * O sözlerin mantık sıralaması da doğru değildir. Eğer, “Ergenekon çetesi çökertildiği için AKP’yi kapatma davasının açıldığı gibi” bir mantık sıralaması yapılıyorsa, bir başkası da aynı saçmalıkta şu iddiayı ortaya atabilir. Ergenekon operasyonu daha 6-7 ay önce ortaya çıktı. Yargıtay Başsavcılarının AKP ile ilgili delil toplamaya başlaması ise 2003 yılına uzanıyor. Yani geride aynı yolda çalışma yapan iki başsavcı daha var. Yargıtay AKP’yi kapatmak üzere çalışmalara başladığı için, hükümet de Ergenekon iddialarını ortaya attı. Kod Adı Darbt Bu iddia ortaya atılabilir mi? Ertuğrul Günay’ın mantığından gidersek atılabilir. Ama benim mantığıma göre kesinlikle atılamaz. Bunları Ergenekon’u savunmak için mi yazıyorum?

Page 201: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Nesini savunacağım ki? Son 10 yıl içinde üç ayrı gruptan tehdit mesajları alıyorum. Aşırı dinciler, aşırı Marksist örgütler ve aşırı milliyetçiler. Koltuğunu devraldığım insanı dinci fanatikler öldürdü. Ulusalcı televizyonlarda bana ne hakaretler edildiğini, o kanalları izleyen herkes biliyor. Ergenekon olayında beni hem şahsen hem de ülkem adına ürküten iddialar var. O yüzden gittiği yere kadar gitmeli diyorum. Ama bazı AKP’lilerin bu kadar mantıksız hezeyanlardan medet ummasına şaşıyorum. Son günlerdeki en mantıksız hezeyanları, en dengesiz suçlamaları partiye yeni gelenlerin ağzından işitmemizi de hayretle karşılıyorum. Galiba yeni çevreye yaranma hevesi, o taklit belagat sanatını, tehlikeli bir belagat şehvetine dönüştürüyor. İşte yukarıdaki satırlar. Tek bir oynama yapılmadan aynen aktarıldı. Ertuğrul Özkök’ün Ergenekon soruşturmasında, bakış açısını, mensubu olduğu medya grubu adına bu denli şiddetli bir

Page 202: Zihni Akir Kod Adi Darbe

biçimde ortaya koymasıyla; Cumhuriyet Gazetesi ve bu grup arasındaki ilişkiye elbette dayandırmamak gerekir. Ancak Ergenekon operasyonu için Türkiye’nin en etkin tabir edilen medya grubunun başındaki bir ismin “daha iddia bile yok” gibi aşağılayıcı ifadeler kullanmış olması, elbette bu şahsın gazetecilik seviyesini göstermez. Bellik ki operasyondan ve varması muhtemel sonuçlardan ülke ve kendisi açısından bazı çekinceleri var. Yoksa neredeyse yerel basın muhabirlerinin bile elinde çarşaf çarşaf sorgu tutanakları varken ve burada iddialar dile getirilirken, Özkök’ün iddia bile olmadığı gibi bir gaf işlemesi beklenemez. Zihni Çakır Başka dikkat çeken bir yön de Ergenekon operasyonuna karşı duyarsız kalmaktan öte alaycı bir yaklaşım sergileyen Özkök’ün, bu yapı ile birebir benzerlik gösteren Yunanistan’daki 17 Kasım Örgütü ile ilgili içtenlikle kaleme aldığı yazısıdır. 19 Şubat 2002 tarihinde Hürriyet Gazetesi’ndeki köşesinde Yunanistan’da deşifre edilip tasfiye sürecine giren 17 Kasım Örgütü’nün bizdeki Susurluk benzeri yapı olduğunu ifade eden Ertuğrul Özkök, “... Ama biz şu soruyu sormadan da edemiyoruz: Onlarca diplomatı öldüren 17 Kasım Örgütü’nden bugüne kadar tek kişinin dahi yakalanmamış olması sizi şaşırtmıyor mu? Dünyada böyle bir örgüt örmeği daha yok.

Page 203: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Bu soruyu sormanızda yarar var...” şeklinde kaleme aldığı yazısında, sanki bugünkü Ergenekon’u tarif ediyor. Özkök’ün o gün hedef aldığı 17 Kasım Örgütü ile bugünkü Ergenekon örgütü hem de öylesine benziyor ki, 17 Kasım Örgütü’nde kontrol asker kökenlilerde, Ergenekon’da da durum aynı... 17’Kasım Örgütü muhalefet partilerinden bile destek almış, Ergenekon’un Cumhuriyet mitinglerinde arz-ı endam etmek için muhalefetten bayrak parası, yol parası diye aldığı meblağlar ortada. 17 Kasım Örgütü kontrolden çıkmış bir derin devlet yapılanmasının küresel çete dönüşümü, Ergenekon için de yapılabilecek tek tanım bu. 17 Kasım örgütü kompartıman tarzında yapılanmayı tercih etmiş, bu nedenle örgütün alt birimleri ve elemanları arasında irtibat kurmak zor; Ergenekon’da da irili ufaklı yapılanmalar kompartıman tarzı oluşturulmuş bir yapı ve tepe noktasının adı Ergenekon; örgüt elemanları arasında birbirini tanıma oranı az. Bugün Ergenekon örgütü karşısında acze düşen Özkök, o günkü 17 Kasım’ın Türkiye benzeşmesiyle karşılaşacağını bile düşünmemiş. Ergenekon terör örgütü ile ilgili dezenformasyon sürecini elbette bunlarla sınırlı tutmak doğru değil. Örneğin yine Ertuğrul Özkök’ün 22 Şubat 2008 tarihinde Hürriyet Gazetesi’nde yer alan köşe yazısında, “Ya İlhan Selçuk konuşursa” başlığı ile kaleme aldığı görüşlerini aktarmak elzemdir.

Page 204: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Kod Adı Darbe Yaklaşık 18-20 yıldır bu zevatın bütün yazılarını okuma gayretinde olan bir kişi için, yazının satır aralarına sıkıştırılmış mesajları bulmak zor olmaz. Özkök, İlhan Selçuk’un Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınmasına öyle bir posta koyuyor ki, tam anlamıyla bir tehdit yazısı. İşte o yazısından bazı alıntılar: * * * Dün sabah saat 04.00 sularında İlhan Selçuk’un gözaltına alındığını öğrendiğimde, aklıma babamın sözleri geldi. Aklıma gelen ikinci şey ise, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının AKP’ye kapatma davasını açtıktan sonra orada burada işittiğim o söz oldu: “Laiklerin AKP’ye karşı darbesi.” O durumda, dün İlhan Selçuk ve Kemal Alemda roğlu’nun gözaltına alınması nedir?

Page 205: Zihni Akir Kod Adi Darbe

“Anti-laiklerin karşı darbesi mi?” Ne alakası var mı diyorsunuz? Alakayı kuran ben değilim. AKP yanlısı gazetelerin manşetleri. Denklem öyle kurulunca, başka denklemler de böyle kurulur. Siz böyle bir fotoğrafı içinize sindirebiliyor musunuz? Yani bir tarafta “laikler”... Öteki tarafta “anti-laikler”... Sizce bu fotoğraf doğru mudur? Doğru değilse, AKP neden rahatsızlığını kuvvetli bir ifadeyle dile getirmiyor? Günlerdir bazı kesimlerce gözümüze sokulan bu terazinin “anti-laik” tarafında gösterilmekten rahatsız ol duklarını dile getiren bir açıklama bekliyorum. Tek kelime yok... Sonunda iş bu noktaya geldi. “Kapatma davası laiklerin...” “Ergenekon da anti-laiklerin...” Zihni Çakır Ben diyorum ki... O da Cumhuriyet Savcısı, bu da Cumhuriyet Savcısı. İkisi de bu ülkenin hukuk fakültelerinden mezun olmuş.

Page 206: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Birincisininkine nasıl bakıyorsam, ikincisininkine de öyle bakıyorum. Tek diyeceğim, 83 yaşında, daha yeni ağır hastalıktan kalkmış bir insana sabahın 04.00’ünde terörist muamelesi yapılması içimi burktu. Sonunda kararı yargı verecek. Beyler, Türkiye kötü bir yere götürülüyor. Çok kötü bir yere götürülüyor... Kimsenin kontrol edemeyeceği bir yere gidiyor. Aklı başında insanlar, kulaklarını savaş tamtamlarına tıkayıp makul insanlara açmalıdırlar. Herkes kendine dönüp şu soruyu sormalıdır: “Ben nerede hata yaptım?” Bugün ihtiyacımız olan adalet, önce kendi vicdanımız daki yargılamayla başlamalıdır. İlk duruşma da AKP’lilerin vicdanında yapılmalıdır. “22 Temmuz gecesinden sonra ne oldu da memleket bu hale geldi?” * * *

Page 207: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Ertuğrul Özkök’ün yukarıda bazı alıntılarla verdiğimiz yazısının ana teması, İlhan Selçuk’un gözaltına alınışı. 83 yaşında birinin gözaltına alınış biçimi. Peki sırf 83 yaşında diye bir insanın demokrasi ve millet iradesine müdahale şakşakçılığına, askeri darbe girişimlerine zemin hazırlayacak eylemler içerisinde yer almış olmasına, ülkede kargaşa ve kaos yaratacak eylemler için sinsi planlar yapan bir terör örgütü yapılanmasına fikir babalığı yapmasına göz mü yumulması gerekiyor? Diyelim ki bunlar asılsız ve sadece iddia, neden bu iddiaların hesabını alnı ak bir adam olarak yargı karşısında vermesinden bu kadar ıstırap duyuluyor? Yargı ne zamandır yaşa ve sınıflara göre muamele yapılmasını emrediyor, ya da yargı ne zamandır “solcu / darbeci ih Fikret Bila Kod Adı Darbe tiyarlara” toleranslı, “sağcı / irtica(!) yanlısı ihtiyarlara” gaddarca davranmayı yasalara uygun sayıyor? FİKRET BİLA: İZAHA MUHTAÇ MUAMELE

Page 208: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Ergenekon operasyonuna yönelik dezenformasyon girişimlerini sadece Ertuğrul Özkök İle sınırlandırmak mümkün değil elbette. Fikret Bila’nın 22 Mart 2008 günü Milliyet Gazetesi’nde yayımlanan yazısının başlığı enteresan. “İlhan Selçuk’a yapılan muamele” başlığı ile kaleme alınan yazıda, Selçuk’un operasyona konu örgütle ilişkisi değil, yaşı ve gözaltına alınmasıyla bu eylemin biçimi sorgulanıyor. İşte yazıyı yorumsuz olarak aktaralım: Ergenekon soruşturması çerçevesinde dün 12 kişi daha gözaltına alındı. Aralarında İlhan Selçuk, Doğu Perinçek, Kemal Alemdaroğlu gibi kamuoyunun yakından bildiği isimler de vardı. AKP’ye kapatma davası açan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, ağır suçlamalara, hakarete varan ölçüde eleştirilere maruz kalmıştı. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, kapatma davası ile Ergenekon soruşturması arasında bağlantı imasında bulunup, “Türkiye’nin ilerlemesini istemeyenler, devletin çok önemli yerlerine sızmış” demişti. Ağır suçlamalar, eleştiriler ve imalar karşısında, Başsavcı Yalçınkaya’nın anayasal yetkisini kullandığını, gö

Page 209: Zihni Akir Kod Adi Darbe

revini yaptığını, nihayet bir iddianame hazırladığını ve sağduyu içinde yargı sürecinin beklenmesi gerektiğini belirtmiştik. Bağımsız yargı için söylenmesi gerekenler bunlardır. Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Zihni Çakır Savcısı Zekeriya Öz de yetkisini kullanıyor. Savcı Öz, uzunca bir süredir Ergenekon soruşturmasını yürütüyor. Soruşturmasını tamamladığında dava açmaya yeterli kanıt bulunduğu kanaatine varırsa, iddianamesini hazırlayıp davayı açacaktır. İddiaları ve kanıtları mahkemede ortaya çıkacaktır. Bu soruşturmayla ilgili olarak de söyleyeceğimiz aynıdır: Sağduyu içinde yargı sürecini beklemek... Gözaltına alınış biçimi Savcı Öz, yürüttüğü soruşturmada İlhan Selçuk’u da gözaltına almaya yetkili ama İlhan Selçuk’un götürülüş biçimi yakışık almadı... İlhan Selçuk, Cumhuriyet Gazetesinin başyazarı. Yarım asırdır her gün yazı yazan, 80 yaşını aşmış, ev ve iş adresi belli bir isim. Ayrıca, bu yaşında sürekli ölüm tehdidi aldığı için resmi korumalarla işine gidip geliyor. Her zaman, rahatlıkla ulaşılabilecek koşullarda yaşıyor. 80 yaşını aşmış İlhan Selçuk’un sabaha doğru saat 04.30’da baskın gibi bir operasyonla yatağından kaldırılıp gözaltına alınması rahatsız edici olmuştur. Meslek kuruluşlarından, vatandaşlardan gelen tepkiler kamuoyunun da rahatsız olduğunu göstermiştir. Bu yaşına gelmiş

Page 210: Zihni Akir Kod Adi Darbe

bir yazarın sabaha doğru evinden götürülmesi, AB’yle müzakere eden ülke konumuyla övünen Türkiye’nin imajını hem iç hem dış kamuoyunda zedeleyecek bir durumdur. İzaha muhtaç muamele İlhan Selçuk, daha uygun bir saatte davet edilseydi savcılığa gelmez miydi? Kaçar mıydı? Türk basınının yaşayan ve hâlâ çalışan en kıdemli birkaç yazarından biri olan İlhan Selçuk’un bir teröristin gözaltına alınması gibi götürülmesi izaha muhtaçtır. İlhan Selçuk, sabaha doğru evine yapılan baskınla götürülürken herhalde, 12 Mart’ta Ziverbey Köşkü’ne götürülüşünü anımsamıştır. O tarihten 37 yıl sonra herhalde daha farklı bir yöntemle savcılığa götürülmeliydi. Bu görüntüler, Türkiye’de zaten gerilmiş olan ortamı yumuşatmaya, yükselmiş siyasi tansiyonu düşürmeye, sağduyuyla düşünüp hareket etmeye katkıda bulunmuyor. Kod Adı Darbe Aksine, yangına körükle gidecekler için ortam hazırlıyor. Türkiye gerildikçe geriliyor, tehlikeli biçimde kamplaşıyor. * * # GÜNERİ CIVAOĞLU: “ERGENEKON’DA MED-CEZİR”

Page 211: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Ergenekon’un sol kanadına yönelik operasyon olarak algılanan 21 Mart 2008 tarihli hamle ile ilgili, Güneri Cıvaoğlu’nun kaleme aldığı 22 Mart 2008 tarihli Milliyet Gazetesi’nde yayımlanan yazısı da, İlhan Selçuk’un gözaltı işleminin eleştirilmesine dayandırılmış. “Ergenekon’da medcezir” başlığı ile kaleme alınan yazıda, “Ergenekon öyle bir Güneri civaoğlu dava süreci ki, tepkilerimize “med” ve “cezir” savrulmaları yaptırıyor. Örneğin... Trabzon’da Jandarma Başçavuş Okan Şimşek ve Uzman Çavuş Veysel Şahin’in “Ermeni asıllı bir gazetecinin öldürüleceğini 7 ay önce üstlerimize haber verdik. Toplantıda konuşuldu. Sonra da bize hiçbir şey bilmediğimize dair ifade vermemiz emredildi” itirafıyla allak bullak olduk. Hrant Dink’e suikastın arkasında çok vahim karanlık tezgâhların varlığı kuşkularının altını çiziyor bu söylemler...” şeklindeki girişle kafa bulandırılmaya çalışılıyor. Hatta daha da öte Hrant Dink suikasti ile ilgili jandarma görevlilerinin itirafı bile “doğruluğu araştırılacak sözler olarak” değerlendirilip, Ergenekon Operasyonu’na yönelik mesafe ile ilgili işaret verme ve haklı çıkma gayreti sergileniyor. İşte yazının kalan bölümlerinde, “İllegaliteye bulaşanlar bendense, legaldir” mantığının yansımaları: Doğruluğunu henüz “kesin” bilmiyoruz ama bir yalanlama da gelmiş değil. Doğruysa, dehşet verici bir durum.

Page 212: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Zihni Çakır Öte yandan... 2 kez kalp krizi geçirmiş 83 yaşındaki İlhan Selçuk ve İstanbul Üniversitesi eski rektörü Prof. Kemal Alemdaroğlu gibi adresi, toplumdaki yeri, kariyeri belli iki isme, sabahın karanlığında “gözaltı” ile bir başka savrulma daha yaşıyoruz. Normalde Selçuk ve Alemdaroğlu çağrıyla gelir, medeni bir saatte ifadelerini verirlerdi. Eğer... Gözaltının uzatılması gerekiyorsa, bu süreç sorgudan sonra başlatılırdı. Sabahın 4 ‘ünde onların yataklarından alınarak apar topar sorguya götürülmeleri, bu kez de başka “kuşkular” üretiyor. “Normali makulde aramak” ve “bulmak”, demokrasilerin yazılı olmayan ama en güçlü kuralıdır. Anormalliklere, makul olmayan koşullarda tanıklık ederek, “med” ve “cezir” hareketleriyle savrulmak, toplumda kolektif beyin sarsıntılarına neden oluyor. * * * Doğan Medya Grubu’nda operasyonla ilgili (tam olmasa bile)

Page 213: Zihni Akir Kod Adi Darbe

tarafsızlığa yakın tavır sergileyen tek kalem Radikal’den İsmet Berkan oldu. 22 Mart 2008 günü Radikal’deki köşesinde kaleme aldığı ve “Küçük-Büyük Ergenekonlar” başlığını verdiği yazısında, Ergenekon örgütünün operasyonda ulaşılan odaklardan daha büyük odaklara uzandığına işaret ederken, İlhan Selçuk’un yaşından dolayı gözaltına alınış şeklini eleştirmeden de edemiyor. Berkan yazısında sınırları aşmaktan çekindiğini belli eder bir üslupla, Ergenekon’un Cumhuriyet tarihindeki en önemli soruşturmalardan biri olduğunu da kaleme alıyor. İşte Berkan’ın satır aralarına gizlediği Ergenekon gerçeğine farklı bir bakış açısı. En azından bağlı bulunduğu grubun dezenformasyon girişimlerinden bir nebze de olsa arındırılmış bir üslupla: Sabah erken saatlerde haberi Murat Yetkin’den aldım: İlhan Selçuk, Kemal Alemdaroğlu ve Doğu Perinçek Ergenekon soruşturması kapsamında başkalarıyla birlikte gözaltına alınmışlardı. Polis sabah 04.30’da evlere girmiş, arama yapmış, kendince bazı şeylere el koymuş, sonra da İlhan Selçuk’u, Doğu Perinçek’i, eski İstanbul Üniversitesi rektörlerinden Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu’nu emniyet müdürlüğüne götürmüştü. Kod Adı Darbe Ergenekon soruşturmasının genelde neyle ilgili olduğunu biliyoruz; mevcut yayın yasakları ve hukuka saygımızdan ötürü pek çok şeyi de yazmıyoruz ama açıkçası İlhan Selçuk’un tam olarak hangi deliller uyarınca ‘şüpheli’ olduğunu bilmiyoruz. Eğer savcı cesaretle işin sonuna kadar gidebilirse Ergenekon ‘un uzun yılların en önemli soruşturması olduğuna kuşkum yok ama yine de insanın içi cız ediyor elbette. 83 yaşındaki İlhan Selçuk’a daha ‘şık’ bir yöntem

Page 214: Zihni Akir Kod Adi Darbe

uygulanabilir, en azından sabah kendi kendine uyanması beklenebilirdi. Ama maalesef bizim polisimizin ve savcılarımızın bütün ‘şüphelilere muamelesi, onların suçlu olduğu varsayımıyla daha gözaltına alınma anından itibaren cezalandırılması şeklinde olduğu için, İlhan Selçuk da bu artık vazgeçilmesi gereken muameleden payını aldı. Daha önce bu köşede Ergenekon ‘la ilgili çıkan yazılarımdan birinde, o sıralar sansasyona yol açan gözaltı ve tutuklama kararlarından hareketle, “Bu aslında küçük Ergenekon, bir de bunun büyüğü var” demiştim. Hâlâ da bunu demeye devam ediyorum. ‘Büyük Ergenekon’a, esas beyin takımına, esas yürütme ekibine, esas tepedeki isimlere hâlâ ulaşmış değil soruşturma. Ulaşacak mı? Umarım. Ama soruşturmanın çok yavaş gittiğine, aradan neredeyse bir yıl geçmesine rağmen hâlâ dava açılmadığına, ‘demokratik hukuk devletini koruma adına’ yapılan soruşturmanın uzamasının hukuka zarar vermeye başladığına da dikkat çekmek isterim. * * * ‘Ergenekon’adlı devletin içinde gizlenmiş örgütün kökeni ve kuruluşu ne zamana dayanıyor bilmiyorum. Eldeki spekülatif ‘bilgi’ kırıntılarına göre bu örgüt, daha önce İtalya’da ortaya çıkarılan ‘Gladio’nun Türkiye’deki adı, kuruluşu da 5O’li yıllara kadar gidiyor. Bu böyle midir, değil midir bilemeyeceğim ama şurası kesin: Türkiye, özellikle 2003’ten itibaren çok zorlu bir süreçten geçiyor. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidara

Page 215: Zihni Akir Kod Adi Darbe

gelmesi, bu partinin AB üyeliği yolunda hızlı adımlar atıp Milli Güvenlik Kurulu dahil bazı yapılarda reformlara girişmesi, hele hele Kıbrıs sorununu kökünden çözmek için Zihni Çakır zamanın BM GenelSekreteri’nin adıyla anılan “Annan Planı’nı kabule yönelmesinin ardından askeri darbe tehlikesi neredeyse elle tutulur hale geldi. 2004 yılında önce ‘Sarıkız’ sonra ‘Ayışığı’ kod adlarıyla darbe planları yapıldığı artık biliniyor. Bu darbeler yapılmadı veya yapılamadı. Ama AKP’yi demokrasi dışı yöntemlerle devirme arzusu sona ermedi. Ardından strateji değişti ve Türkiye’nin 27 Mayıs 1960 darbesi öncesindeki gibi bir ortama sokulması, en sonunda halkın askeri yönetime el koymaya davet edecek duruma gelmesi hedeflendi. Geçen yıl bu vakitler Cumhuriyet mitingleriyle neredeyse o noktaya yaklaşıyorduk ama sonra gelen gece yarısı muhtırası ve Anayasa Mahkemesi’nin 367 kararı imdada yetişti; seçime gidildi, AKP seçimi yüzde 47 ile alınca da suskunluk ve hayal kırıklığı dönemine girildi. Tam bu aşamada da Ergenekon soruşturması, sürpriz şekilde Ümraniye’de bir evde bulunan bazı patlayıcılar sayesinde başladı. Bu adli soruşturma başlangıçta çok yavaş gidiyordu. Ama seçim sonrası kurulan hükümette Abdülkadir Aksu’nun değil de Beşir Atalay’ın İçişleri Bakanı olmasının işleri hızlandırdığı, polisin elindeki bilgileri savcılarla daha fazla paylaşır olduğu iddiasını temellendiren hızlı gelişmeler yaşandı. Fakat ben yine

Page 216: Zihni Akir Kod Adi Darbe

de, savcının elinde “Büyük Ergenekon’a ulaşmasını sağlayacak kadar bilgi olduğunu, şimdilik, sanmıyorum. Bu bilgiler ve belki de delillendirilebilecek bazı şeyler “devlette birilerinde var ama herhalde bizim şimdi bilemediğimiz, göremediğimiz bazı sebeplerle veya bir büyük pazarlığın parçası olarak savcıya iletilmiyor, onun eli rahatlatılmıyor. Ama dünden itibaren, İlhan Selçuk gibi bir simge ismin gözaltına alınmasıyla savcının soruşturması ilginç bir dönemece girdi ve eğer soruşturmada sona yaklaşılmadıysa korkarım Türkiye çok tehlikeli bir hesaplaşmaya doğru gidiyor. Bir yana ‘Büyük Ergenekon’u, bir yana da AKP hakkındaki kapatma davasını koyduğunuzda, ne demek istediğimi daha kolay anlayabilirsiniz. Zihni Çakır BÖLÜM 11 ERGENEKON’A HAYAT VEREN İKİ ÖNEMLİ OLAY VE CHP’DEN DAĞLICA’YA ERGENEKON ZİHNİYETİ Devletin hem Milli İstihbarat Örgütü hem de son dönem hamleleri ve teknolojik ilerlemesi ile bir o kadar güçlenmiş Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı’nın bile, şifrelerini çözmekte acze düştüğü Ergenekon yapılanmasının bu denli gizemini koruyucu unsur olmasında gözlerden kaçan iki önemli gelişmenin

Page 217: Zihni Akir Kod Adi Darbe

payı göz ardı edilemez. Bu iddia sahiplerine göre birinci gelişme, askerlik şubelerindeki yapısal değişimdir. Askerlik şubelerinde yedek subayların şube başkanı pozisyonunda görev yapması uygulamasına da son veren değişimle birlikte, bu kurumun bilgi ağı, aynı zamanda bölgelerin sosyolojik iklimi için de çetele tutulmasını sağlayacak hale gelir. Burada bir olguya dikkat çekmek gerekir ki, bilindiği gibi askerlik şubeleri nüfus hareketinin nüfus müdürlükleri ile eş zamanlı yürüdüğü birimlerdir. 1940’larda stay-behind (geri çekilme) da denilen ve Seferberlik Tetkik Kurulu adlı teşkilatlanmaya dikkat çekmeden, bu Kod Adı Darbe nüfus hareketliliğinin art niyetli ve kurumlara sızmış maşalar tarafından kontrol altına alınmasının net bir izahını yapmak mümkün olmayacaktır. Bugünkü kontrgerilla ya da Türk Gladio’su olarak da tanımlanan ve aslında küresel bir çete yapılanmasından farksız olan Ergenekon yapılanmasının bu denli gizem içerisinde kalabilmesi ve deşifresinde üstün teknolojiye rağmen istihbarat birimleri ve kolluk kuvvetlerinin yetersiz kalması, işte bu stay-behind yani geri çekilme stratejisine bağlı kontr yapılanmanın iyi analiz edilmesinden ve yapıda eksiksiz uygulanmasından kaynaklanmaktadır.

Page 218: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Örgütlenmeyi kontrol altında tutan teorisyenler, çözülmesini zorlaştırmak için örgütü hücreler şeklinde yapılandırmıştır. Başka bir ifade ile örgüt kompartıman usulü yapılandırılmıştır. 1999’da hazırlanan ve örgütün manifestosu da diyebileceğimiz “Ergenekon Analiz-Yeniden Yapılanma” doktrini çerçevesinde, örgütün, faaliyetlerini birbirinden bağımsızlaştırılmış hücreler aracılığıyla yürüttüğüne, çalışmanın önceki bölümlerinde detaylarıyla işaret ettik. Bu faaliyetler çerçevesinde bu hücrelerin oluşumunda da sözünü ettiğimiz ve 1940’larda başlayan stay-behind (geri çekilme) stratejileri ile askerlik şubelerine sızmış olma ihtimali yüksek olan örgüt elemanlarının, nüfusun sosyolojik iklimine yönelik verileri baz almaları önemli rol oynamıştır. Öte yandan 28 Şubat sürecinde Batı Çalışma Konsepti ve Batı Çalışma Grubu’nun asli görevlerini icra maksadıyla sunduğu “günlük emir’lerin etkisi de büyüktür. Çevik Bir önderliğindeki bir heyetin hazırladığı bu emirlerle, aynı zamanda olası bir müdahale sırasında hangi bölgelerde ve hangi noktalarda mukavemetle karşı karşıya kalınacağı, hangi noktalarda kitlelerin müdahaleye destek vereceği tespit edilmiştir. Bu verilerin de yine sözünü ettiğimiz askerlik şubelerindeki demografik yapıya yönelik istatlstiki bilgilerle somutlaştırıldığı iddia edilebilir. 28 Şubat post-modern darbesi olarak adlandırılan süreçte yine dikkatlerden kaçan önemli bir nokta vardır. Bu da Batı Çalışma Konsepti ve Batı Çalışma Grubu sarmalında

Page 219: Zihni Akir Kod Adi Darbe

asıl hedefin sokağa, müesseseye ve milli iradeye hakim olunması yönündedir. Bu gerçekleştiği andan itibaren bir darbenin yapılması zor olmayacaktır. Zihni Çakır İşte bu noktada el yordamıyla çıkarılmış bir kanunun uygulaması dikkat çekicidir. Kurmay Subay olmak demek, doktora yapmış anlamına gelmektedir. Sokağa demografik yapının tahlili ile hakim olmayı planlayanların müesseseleri de tahakküm altına almaları için bu değişiklik önemli bir adımdır. İşte bu değişiklik sonrasında doktora yapmış sayılan bazı kurmay subayların, bugün birçok üniversitede rektör ve dekan pozisyonuna gelmiş olmaları manidardır. Hele rejim krizi tartışmalarında üniversitelerin taraf olması ve mevcut siyasi otoriteyi laik rejim için tehdit olarak göstermeleri böylesine bir sürecin planlı sonucu mudur acaba? Özetle müesseseler de hakimiyet altına alınmıştır. Milli İradeye gelince; sokağı ve müesseseleri elinden alınmış bir milletin iradesindeki tecellisinin ne kadar itibar göreceği bugünkü ortamda net bir fotoğraf olarak karşımızda durmaktadır. Şimdi bazıları stay-behind ile bu gelişmeler arasında ne paralellik var(?) diyecek. Stay-behind, işgal durumunda ya da olası işgal için içerideki işbirlikçilerin, devletin bütün kurumlarını ele geçirmesi durumunda faaliyete geçirilecek bir stratejidir. Türkiye’nin birçok bölgesinde oluşturulan ve adeta bir köstebek ağı gibi bir ucundan bir ucuna uzanan yeraltı mekanlarının, işgal ya da işgal kuvvetleri ile işbirliğindeki yerli örgütlerin devleti ele

Page 220: Zihni Akir Kod Adi Darbe

geçirmeye başlamasıyla kullanılacağı; Seferberlik Tetkik Kurulu adlı teşkilatın faaliyet alanını oluşturmaktadır. İşte 1940’larda kurulan bu hücre yapılanması bugünkü gelişmelerin temeli sayılabilir. Ergenekon yapılanmasında tanımladığımız ve hücreleri diyebileceğimiz ana gövdenin alt birimleri olan sivil toplum örgütlerinin hemen hemen tamamının ülkenin işgal tehdidi ile karşı karşıya olduğu söylemini kullandığına çok değil daha bir yıl evvelinden beri tanık olmuyor muyuz? Yine bu yapılara bağlı medya kuruluşlarının, bir yandan darbe çığırtkanlığı yaparken bir yandan da ülkenin irticacı işgali altında olduğu tezleriyle beyinlerimiz bulanmıyor mu? ERGENEKON ZİHNİYETİ CHP’Yİ DE FİŞLEMİŞ Ergenekon yapılanması ile ilgili ana muhalefet partisi CHP’nin duruşu, yapılanmaya yönelik deşifre operasyonlarından tavrı hep yapılanmanın lehine olmuştu. Ancak, Ergenekon zihniyeti ni Kod Adı Darbe

Page 221: Zihni Akir Kod Adi Darbe

nin kurumlardaki uzantılarının, Ergenekon örgütünün yeniden yapılandığı yıllarda (2000), CHP’nin faaliyetlerini istihbarat çalışmaları ile takip ederek, “bölücü faaliyetlere destek veriyor” anlamına gelecek raporlar hazırladığı anlaşılıyor. Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı, İKK ve Güvenlik Daireleri tarafından hazırlanan rapor, Nisan 2000’de düzenlenen, “CHP’nin Halkla Birlikte Çözüm Projesi” kapsamında Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinde yapılan toplantılar ve kapalı görüşmelerini içeriyor. “GİZLİ” koduyla hazırlandığı görülen raporda, dönemin CHP Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Seyman’ın toplantı öncesi yaptığı temaslarında; “CHP’nin Kürt sorunu konusunda programlarının geçmişte olduğu gibi bugün de belli olduğunu” dile getirdiği tespit edilmiş. Ayrıca, CHP’nin yeni döneminin en önemli özelliklerinden birinin, söylem ve eylem birliği olduğu, Diyarbakır İl Başkanı’nın söylediğinin İstanbul ve Ankara’daki İl Başkanları için de geçerli olduğu rapor edilmiş. Dönemin CHP Genel Başkanı Altan Öymen’in 8 Mart 2000 tarihinde yaptığı bir konuşmada, “Partilerinin, Kürt realitesini kabul etmiş ve Kürt Enstitüsü, Kürt Araştırması çalışmalarının yapılmasını öneren bir parti olduğunu” dile getirdiği de rapora eklenmiş. İşte Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı’na bağlı birimlerce “gizli” koduyla hazırlanmış 2000 yılı “CHP raporu”:

Page 222: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Zihni Çakır CHP Genel Başkanı Altan Öymen’in konuşmalarında, TERÖRLE MÜCADELE KANUNUNUN 125, 146, 159 VE 312. MADDELERİ VE İDAM CEZASININ KALDIRILMASI İÇİN TBMM’YE KANUN TEKLİFİ VERDİKLERİNİ, YILLARDIR BUNLARI SÖYLEDİKLERİNİ, ANCAK PARTİ İÇİ ÇEKİŞMELER NEDENİYLE HAYATA GEÇİREMEDİKLERİNİ, BÖLGEDEKİ SORUNUN ÇÖZÜLMESİ İÇİN GENEL AF, KÜRTÇE TV VE KÜRTÇE EĞİTİM İÇİN KÜRT ENSTİTÜ- SÜ’NÜN KURULMASINI ÖNERDİĞİNİ, BÖLGEDEKİ BARIŞ ORTAMININ DEMOKRATİKLEŞMENİN EN ÖNEMLİ PARÇASI OLDUĞUNU VE BÖYLE BİR DÖNEMDE “KALICI BARIŞIN SAĞLANMASI” İÇİN; GENEL AF İLAN EDİLMESİ, KÖYE DÖNÜŞ PROJESİNİN GERÇEKLEŞTİRİLMESİ, MAĞDUR OLAN VATANDAŞLARIN MASRAFLARININ KARŞILANMASI GEREKTİĞİNİ, İNSANLARIN ÖZGÜRCE KÜRT KİMLİĞİNİ AÇIKLAYABİLMESİ, KÜRT KİMLİĞİNİN YASAKLANMAMASI VE ANAYASAYI DEĞİŞTİRMEK İÇİN BİRLİKTE ÇALIŞILMASI GEREKTİĞİNİ, BUNU BAŞARMAK İÇİN AŞAMA AŞAMA İLERLEME KAYDEDİLMESİ VE BİRLİKTE İKTİDARA GELİNDİĞİNDE BU ÇALIŞMAYI YAPACAKLARINI, BURADA SÖYLENEN HUSUSLARIN HER YERDE DİLE GETİRİLECEĞİNİ, TOPLANTI ESNASINDA KONUŞMA YAPAN CHP İL BAŞKANLARI VE SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ TEMSİLCİLERİNİN KONUŞMALARINDA DİKKAT ÇEKEN HUSUSLAR İSE;

Page 223: Zihni Akir Kod Adi Darbe

BÖLGENİN TEMEL SORUNUNUN “KÜRT SORUNU” OLDUĞUNU, SORUNUN ÖNCELİKLE TÜRKİYE’DE ÜLKE BÜTÜNLÜĞÜ İÇİNDE ÇÖZÜLMESİ GEREKTİĞİNİ, BUNA AB’NİN KATKISININ OLACAĞI VE ÖNCELİKLE ANAYASA’NIN DEĞİŞTİRİLMESİNİ, KÜRTÇENİN ANA DİL OLARAK KABUL EDİLMESİ, ÖZEL ARAŞTIRMA ENSTİTÜLERİ KURULMASINI, YÖK VE RTÜK’ÜN BASKISININ, OHAL, ÖZEL TİM VE KORUCULUĞUN KALDIRILMASI İLE GÜVENLİĞİN POLİS VE ASKER TARAFINDAN SAĞLANMASINI, Kod Adı Darbe ÖNCELİKLE YARDIM VE YATAKÇILIK SUÇUNDAN HAPİSTE OLANLARA AF ÇIKARTILMASINI, 20 MİLYON KÜRDÜN 13 MİLYONUNUN BATIDA YAŞADIĞI VE KÜRTLERİN TÜRKİYE’DEN AYRILMA GİBİ BİR DÜŞÜNCELERİNİN BULUNMADIĞINI, BÖLGE İNSANININ ŞİDDETE MARUZ KALMAMASI, BATIDAKİLER İLE AYNI HAKLARA SAHİP OLMASI, EKONOMİ VE EĞİTİM KONUSUNDA BÖLGENİN KALKINMASI, MERKEZİ KÖYLERİN İNŞA EDİLMESİ VE YENİ BİR KALKINMA PROJESİNİN UYGULANMASI GEREKTİĞİNİ, TERÖRİST BAŞININ KONU İLE İLGİLİ AVUKATLARI İLE YAPTIĞI GÖRÜŞMELERDE; AVUKATLAR TARAFINDAN; CHP GENEL BAŞKANI ALTAN ÖYMEN’İN PKK BAŞKANLIK KONSEYİNDEN BARIŞ PLANI DOĞRULTUSUNDA BİR MEKTUP ALDIĞINI, DİYARBAKIR’DAKİ BASIN AÇIKLAMASINDA KABUL ETTİĞİNİ,

Page 224: Zihni Akir Kod Adi Darbe

ALTAN ÖYMEN’İN CUMHURİYET GAZETESİ’NE YAPTIĞI BİR AÇIKLAMADA, CHP’NİN ÖDP VE HADEP İLE BİR İTTİFAKA GİTME VE DEMOKRATİKLEŞME DOĞRULTUSUNDA ÇABA HARCAMA KONUSUNU BUGÜNE KADAR SÖYLEDİKLERİNİ VE İTTİFAKIN GELİŞEBİLECEĞİNİ İFADE ETTİĞİ BİLDİRİLMİŞTİR. TERÖRİST BAŞI TARAFINDAN; KONU İLE İLGİLİ KENDİSİNİN DE BİR ÖNERİSİNİN OLACAĞINI, KURULACAK İTTİFAKA SENDİKALARIN, SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİN DE DAHİL EDİLMESİ HALİNDE BU İTTİFAKIN %30 OYLA İKTİDARA GELEBİLECEĞİNİ, HADEP İÇİN ÖNEMLİ OLANIN MİLLETVEKİLİ ÇIKARMAK DEĞİL, İKTİDARA GELEBİLMEK OLDUĞUNU, BU YÖNDE DEMOKRATİK ÖRGÜTLENMELERİNİ GELİŞTİRMESİ GEREKTİĞİNİ BELİRTTİĞİ HUSUSLARI TESPİT EDİLMİŞTİR. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME: CHP’NİN “HALKLA BİRLİKTE ÇÖZÜM PROJESİ” ÇERÇEVESİNDE YAPTIĞI TOPLANTILARDA DİLE GETİRDİĞİ HUSUSLARIN, TERÖRİST BAŞININ CEZAEVİNDE BELİRLEDİĞİ SÖZDE “BARIŞ PLANI” İLE PARALELLİK ARZ ETMEKLE BİRLİKTE YENİ OLMADIĞI, Zihni Çakır CHP’NİN, GEÇMİŞTE DE ERDAL İNÖNÜ, MURAT KARA- YALÇIN VE DENİZ BAYKAL’IN LİDERLİK YAPTIĞI DÖNEMLERDE DE BENZER TARZDA PROJELER GELİŞTİRDİĞİ, SON OLARAK, CHP MYK ÜYESİ ALGAN HACALOĞLU TARAFINDAN 01 OCAK 2000 TARİHİ İTİBARIYLA “DEMOKRATİKLEŞME VE DOĞU-GÜNEYDOĞU ANADOLU KALKINMASI TEMEL POLİTİKALARI” ADI ALTINDA

Page 225: Zihni Akir Kod Adi Darbe

HAZIRLANAN BİR ÇALIŞMANIN MEVCUT OLDUĞU BİLİNMEKTEDİR. Ülkenin kuruluş harcında çimentosu bulunduğunu iddia eden ve Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve inkılaplarının savunucu olmakla övünen bir siyasi örgütlenmenin, bu tür bölücü faaliyet içerisinde olmakla ima edilen raporlara konu olması, Türk demokrasisinin geldiği nokta açısından önemlidir. Her ne kadar bu raporun hazırlandığı tarih 8 yıl öncesini gösterse de, hali hazırda bu tarz fişlemeye dayalı ya da “andıç” tarzı raporların hazırlanmadığını iddia edebilecek birileri çıkar mı? İşte CHP’nin bugün siyasi yelpazeyi asker postalına emanet etmek isteyen şer odaklan ile İlişkisini, bir gün demokrasinin kendisinin de ihtiyaç duyacağı bir değer olarak görüp yeniden gözden geçirmesi gerektiği tartışma götürmez bir gerçek sayılabilir. Belki kurumsal olarak CHP’yi böyle bir eleştiri ile muhatap etmek doğru değerlendirilmeyecektir ama CHP tabanının örgütü temsil noktasında, demokrasiye ve evrensel hukuk değerlerine inanmış isimlerde karar kılması kendi hür iradesidir elbette. DAĞLICA’DA, ERGENEKON ZİHNİYETİ: “GERİLİM STRATEJİSİNE DAYALI POLİTİK HAMLE EYLEMİ Mİ?” Ergenekon örgütü ile ilgili öne sürdüğümüz tespitlerde, yapının kodlamalarını verirken aynı zamanda bazı provakatif eylemlerine de işaret etmeye çalıştık. Kargaşa ve kaos ortamı yaratarak belli odakların yürütmeye müdahalesine, siyasi bürokrasiyi askeri oligarşiye teslim etme amaçlı provokasyonlarda boy gösterdiklerine dikkat çektik.

Page 226: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Kod Adı Darbe 21 Ekim 2007 tarihinde yaşanan ve Türk askeri tarihine acı bir hatıra(!) olarak yazılan Dağlıca baskınının gerçekleştirildiği konjonktüre dikkat çekecek olursak, birincisi; TBMM’den, artan terör eylemleri de bahane edilerek çıkardan Sınır Ötesi Hareket tezkeresinin kabul edilmesinin hemen aka- bine denk gelmesi, ikincisi; neredeyse rejim tartışmasına döndürülen Cumhurbaşkanı’nı halkın seçip seçmeyeceğini belirleyecek olan anayasal değişikliğin, referandumla belirlenmesi süreciyle eşzamanlı olmasıdır. Bu noktada her iki gelişmenin de bazı provokasyon kokan eylemlerle gündemden düşürülmesi kaçınılmazdı; ya da bazı gözdağı veren eylemlerle sindirilmesi sürpriz bir gelişme olmazdı; çünkü Türkiye, özellikle Mustafa Kemal’in vefatından sonra siyaset sahnesinde ve oligarşik bürokraside yer alanların sığ tezgahları ve provokasyona dayalı eylemlerine yabancılık çekmez hale gelmişti. Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra, onun isminin gölgesinde kalmayı kendine yediremeyen odakların başlattığı, ülkenin sadece uluslararası değil, yerel politikalarını da yabancıların tekelinde bırakma aymazlığını hatırlarız ve hala yaşamaktayız. İktidar mücadelesini, -milli iradenin teveccühüne değil- güçlü olan iradenin icazetine terk etme eğilimi, yukarıda işaret ettiğimiz siyaset yozlaşmasının, korku kültürü üzerinden politika yapma gafletinin temel nedeni olmuştur. İşte bu çerçevede politika yapmayı 70 yıldır meşru görenlerin, siyasi arenadaki rakiplerini yenmek için, proje üretip toplumsal gerçeklere dayalı çözüm programları ortaya koymaktan aciz kaldıkları tarihsel bir vakadır.

Page 227: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Bu gerçek, bu siyaset anlayışı, gerilim stratejisi üzerinden güç kazanma hırslarına teslim olmaları, asla son olmayacak; Dağlıcaların, Ergenekonların, Susurlukların, 28 Şubatların daha sayamayacak kadar çok anti demokratik eylemlerin topluma dayatılmasına neden olacaktır. Dağlıca baskınındaki ihmal ya da gaflet (bu tanımlamayı tarih yapacaktır), adına ne derseniz deyin ama biz ihmal diye geçiştirelim(l) temelinde de bu zihniyetin yattığını söylemek mümkün. Öyle ki, müttefikiniz olan ABD ile anlık istihbarat paylaşımı yapıyorsunuz. Bu anlık istihbarat paylaşımını, hem de Ankara’nın kalbinde, Genelkurmay, Kara Kuvvetleri ve askeri okulların arasında bir mekanda konuşlandırdığınız TLO (ABD) merkeziyle yürütüyorsunuz. Zihni Çakır Kurduğunuz sistem, hedef grup, örgüt ya da devletlerin saldırı ihtimaline karşı en son teknoloji ile donatılıyor. Düşman hedeflerin, iletişim görüşmelerinin tespitinin sapma payını 3.2 kilometre gibi bir alana hapsediyorsunuz. Telsiz dinleme kayıtları Üstelik, ciddi kaynakların öne sürdüğü iddiaya göre saldırıyı düzenleyen terörist grupların, saldırıdan 3 gün evvelki telsiz görüşmeleri TLO vasıtasıyla çözümlenip size teslim ediliyor.

Page 228: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Ama siz buna rağmen böyle bir saldırı karşısında acze düşüyorsunuz. Daha acı olan ise; alınan duyumlara göre, operasyonu düzenleyip 8 askeri esir alarak kaçıran grubun lideri ve avenesi olan teröristlere, terör örgütü, sözde yasalarına dayanarak dava açıyor. Hem de niye dersiniz! Saldırıda 48 asker getirecektiniz, neden 8 getirdiniz diye! Kod Adı Darbe DAGLICA’NIN YANSIMALARI Yukarıdaki tespitler çerçevesinde, Dağlıca baskını ile ilgili yansımalara işaret etmek elzemdir. Zira olayın provokasyon ve gerilim stratejisine dayalı politik hamle olduğunu açıklamak bakımından bu yansımaları mutlaka aktarmak gerektiği inancındayız. Terör örgütü PKK/KONGRA-GEL’e bağlı teröristlerce, 21 Ekim 2007’de gerçekleştirilen Dağlıca baskını, TBMM’nden sınır ötesi operasyon teskeremin çıkarılmasının hemen akabinde ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin halkoyu ile yapılıp yapılmayacağının belirleneceği eşzamanlı süreçte meydana gelmesi nedeniyle manidardır.

Page 229: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Olayın kendi başına vahameti bir yana, özellikle 8 askerin kaçırılması nedeniyle kamuoyu nezdinde geniş yankı yaratır. Çok sayıda askerin şehit edilmesi, yaralanması ve kaçırılması gibi sonuçlar nedeniyle, bölücü terör örgütü, olayı hemen üslenir ve çeşitli açıklama ve değerlendirmelerde olayın niteliğine, amacına ilişkin bilgiler verir. Meydana gelen olay, aynı zamanda Türkiye’nin bir sınır ötesi operasyon için yurt içinde ve uluslararası düzeyde gereken kamuoyu desteğini olgunlaştırır! Zihni Çakır OLAYIN MEYDANA GELİŞİ, KAPSAMI VE NİTELİĞİ Terör örgütünün Dağlıca baskını öncesinde gerçekleştirmiş olduğu çeşitli eylemlerin kapsamı ve niteliği incelendiğinde, Dağlıca’da meydana gelen olayın beklenen bir durum olduğu değerlendirilebilir. Dağlıca baskını öncesinde, terör örgütü, 30 Eylül 2007’de Beytüşşebap / Beşağaç köyü minibüsünü pusuya düşürerek 13 vatandaşı katleder. 08 Ekim 2007’de Şırnak / Gabar dağında operasyondan dönen 13 askerimizi şehit eder.

Page 230: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Yüksekova / İkiyaka Dağları kırsalında faaliyet gösteren ÇİYA-KOBANİ (K) ve AGİT-CİVYAN (K) Vahiyettin KARAY sorumluluğundaki 60-70 kişilik grup ile birlikte, Irak’ın kuzeyinden hareket eden kalabalık bir terörist grubu, 21 Ekim Kod Adı Darbe 2007 günü Hakkari / Yüksekova Dağlıca 3. Motorlu Piyade Tabur Komutanlığı’na bağlı üstlenme bölgesinde bulunan askerlerimize yönelik gerçekleştirilen baskın/eylem sonucu 12 askerimiz şehit edilir, 17 askerimiz yaralanır ve 8 askerimiz kaçırılır. Kaçırılan askerlerden Ramazan YÜCE’nin, 21 Mart 2002 tarihinde Mersin’de Nevruz olaylarında korsan gösteriye katıldığından dolayı gözaltına alındığı, 25 Mart 2002 tarihinde tutuklandığı ve 12 Eylül 2002 tarihinde tahliye edildiğine dair adli kayıtlar bulunmaktadır. Bu sicilde bir askerin bu derece kritik bir birlikte görevlendirilmesinin izahını yapmak mümkün olmaz. Diğer askerlerin arşiv kaydındaysa herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığı gözlenir. Terör örgütü mensupları, kaçırdıkları 8 askeri, 4 Kasım 2007 tarihinde Federal Kürdistan Bölge Hükümeti İçişleri Bakanı, Uluslararası Tolerans Vakfı Başkanı ve DTP’li milletvekillerinden oluşan heyete imzalatılan bir belgeyle teslim

Page 231: Zihni Akir Kod Adi Darbe

eder. Zihni Çakır Olay, dönem itibarıyla terör örgütünce gerçekleştirilen bir dizi eylemin sonuncusu olarak, son derece vahim ve kamuoyunda infial uyandırıcı nitelik taşır. Örgüt üst yönetimi, gerçekleştirilen kanlı eylemi örnek gösterip, örgüt yandaşı kitleye yakın medya organları aracılığıyla verilen eylem talimatlarında motive unsuru olarak kullanır. Meydana gelen olayın sınırda gerçekleşmesi, 8 askerimizin kaçırılarak sınır ötesine götürülmesi gibi hususlarla, sınır ötesi operasyonların yapılmasına zemin oluşturur. OLAYIN ÖRGÜT AÇISINDAN MEYDANA GETİRDİĞİ SONUÇLAR Terör örgütü, Eylül-Ekim 2007’de gerçekleştirdiği eylemlerle diğer nedenlerin yanı sıra, bir sınır ötesi operasyon ihtimaline karşılık, yurt içinde varlığını ispat ederek, sınır ötesi operasyonun çare olmadığını göstermeyi hedeflemiştir. Dağlıca baskını ise belirtilen amacın yanı sıra, Meclis’ten çıkan operasyon kararına karşılık ABD’nin, Irak yönetiminin, Bölgesel Kürt Yönetimi’nin (BKY) desteğiyle devleti bir an önce sözde- çözüme zorlamayı amaçlamıştır.

Page 232: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Askerlerin kaçırılarak Irak’ın kuzeyine götürülmesi, buradan serbest bıraktırılması, aslında ABD, Iraklı yöneticiler, BKY sorumları ve DTP’lilerin birlikte aracı kılınması -sözde- soruna meşruiyet kazandırılması ve çözülmesine zemin hazırlamaya dayalı bir eylem olarak anılacaktır. OLAYIN ÜLKEMİZE VE BASINA YANSIMALARI Dağlıca baskını, olayın hemen öncesinde 17 Ekim 2007’de TBMM’de çıkarılan sınır ötesi operasyon izninin uygulanmasında uluslararası kamuoyu desteğini arttırdığı gibi, uygulamasını da çabuklaştırdı denilebilir. Meydana gelen olayın niteliği ve kapsamı itibarıyla, ulusal basının terör ile Irak’ın kuzeyi arasındaki bağlantıyı kamuoyunun gündemine taşımasına, DTP-PKK ilişkilerinin alenileştirilmesine de zemin hazırlanmıştır. Kod Adı Darbe Olay, terör örgütüne karşı verilen mücadelede ulusal yaklaşımı daha da pekiştirmiş ve bir sınır ötesi operasyon açısından ulusal düzeyde bir mutabakat meydana getirmiştir. Olay ülkemizin terörle mücadelesine, bu mücadele açısından Irak’ın kuzeyinin oynadığı role ve başta ABD, Irak Yönetimi ve BKY’ye düşen görev ve sorumluluklara dikkat çekmesi açısından önemli bir işlev görmüştür.

Page 233: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Yine olay, Türkiye’nin terörizme ilişkin uluslararası tezlerine ve yaklaşımlarına, mücadelesine de haklılık kazandırmada rol oynamıştır. Terör örgütünce Dağlıca’da gerçekleştirilen eylem, bölücü örgütün bu ve benzeri eylemlere dayanarak gerçekleştirmeye çalıştığı açılımların ters tepmesine neden olmuş; sebep olduğu askeri kayıplara rağmen, terörle mücadelede ülkemize ulusal ve uluslararası düzeyde büyük avantajlar sağlamıştır. Ayrıca, baskın sonrasında basına yansıyan haberlerde; Terör örgütü tarafından gerçekleştirilen Dağlıca eyleminde, TSK’nın kurumsal olarak ihmali varmış gibi kamuoyuna lanse edilmiş, müebbet hapisle yargılanan Er Ramazan Yüce’nin avukatları aracılığıyla aktardığı iddialar/bilgiler, komutanlarını suçlayan ifadeler basın-yayın organlarında gündeme gelmiştir. Kurumsal olarak TSK’yı yıpratmaya yönelik bir gelişme olan Dağlıca baskınında, varsa ihmali olanların cezasını bağımsız yargı verecektir elbette. Ancak terörle mücadele kapsamında uluslararası destek sağlama, iç konjonktürde meşru zemini arama amacıyla böyle bir eylemle, TSK’nın aciz gösterilmek istenmesi sadece ve sadece Ergenekon soruşturması kapsamında şekillenen örgüt yapısının projeksiyonunda kabul edilebilecek bir durumdur. Bu bağlamda sorgulanması gereken bu bakış açısı, bu projeksiyonun doğruymuş gibi algılandığı kadrolar olmakla birlikte, bu tarz eylemlere kısır hesaplarla göz yumma ihtimali bulunanların tasfiyesi de kaçınılmazdır. Dağlıca ile ilgili yaşanan acı gelişmelerin esas kaynağı ile ilgili çeşitli spekülasyonlar yapıldı. Çeşitli argümanlar ortaya atıldı. Biz bu yönde kurumların töhmet altında kalmasının önüne geçilmesi için yanıtlanması gereken bazı soruları aktarmayı faydalı görüyoruz. Özellikle terörist grupların yer tespitlerinin yapıldığı merkezin sistemi ile ilgili bir çok soruya dikkat çekeceğiz.

Page 234: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Zihni Çakır Bu sistemin, Türkiye’nin 13 yerine konuşlanmış DF istasyonlarından ibaret olduğu iddia ediliyor. Bu istasyonlar sayesinde teröristlerin yaptığı telsiz konuşmalarından, Ankara’da bulunan Ges Komutanlığı DF Merkezi sayesinde yer tespitinin yapıldığı öne sürülüyor. Bu sisteme göre, yapılan yer tespitleri, 3.2 km.lik bir alan içerisinde yani çok hassas bir şekilde yapılıyor. Buradan çıkan sonuçlar, ilgili bölgedeki birliklere anında bildirilip teröriste veya terörist gruplarına operasyon yapılması sağlanıyor. Bütün bu imkanlara rağmen Dağlıca’ya birileri ellerini kollarını sağlayarak gelmiyor elbette, ama cevaplanması gereken birçok soruyu da peş peşe sıralıyor Dağlıca baskını... İşte bu yönde cevap arayan sorular: DF’lerin toplandığı yerde bir DF operatörünün en az 2-3 DF’yi komuta etmeye başladığı iddia ediliyor, bu bir görev zafiyetine yol açıyor mu? Bütün DF merkezlerinin uzak komuta olması, sistemde aksaklıklara yol açmakta mıdır? DF nöbeti tutan personelde, DF cihazından hiç anlamayan, hayatında Walkman kulaklığı dışında kulaklık kullanmayan kişilerin, PKK’nın en yoğun intikal yaptığı zamanlarda gece nöbeti tuttuğu iddiaları doğru mu? Asıl görevi kuru temizlemecilik, boyacılık, marangozluk, kalorifercilik,

Page 235: Zihni Akir Kod Adi Darbe

fotoğrafçılık olan sivil memurların, DF nöbeti tuttuğu iddiaları doğru mu? GES Komutanlığı’nın verdiği DF sonuçlarının yanlışlığı nedeniyle, yapılan operasyonlarda şehitler verildiği gibi ürpertici iddiaların doğruluk payı var mı? DF kestirme sonuçlarına göre hedefler çok yakın tespit edilebilmekteyken, operasyonlar neden başarılı olmuyor? GES sonuçları bölgeye iletmiyormu, yoksa sanal sonuçlar mı iletiyor? DF’teki aksaklıkların sadece iç güvenlik ile sınırlı olmadığı, örneğin; Rusya kısmının DF isteğinde bulunduğu bir geminin bazen karada, kara görevlerinin ise denizde çıkmaya başladığı, bir gemiyi karada çıkaran sistemin Hakkari’deki bir grubu Şırnak’ta çıkarabileceği iddiaları doğru mu? Ağustos-2004’ten sonra GES Komutanlığı’nda görev değişiklikleri kapsamında DF personelinin sürekli değiştirilmesi doğru bir uygulama mıydı? Kod Adı Darbe PKK ile mücadelede böylesine aktif rol oynayan bir komutanlıktaki bu çapta bir değişikliğe neden müdahale edilmedi? Genelkurmay 2. Başkanı’nın 2006’da, DF sonuçlarının sağlıklı olmadığı iddiaları üzerine GES Komutanı’ndan brifing istediği öne sürülüyor. İstenmişse, alınan brifing sonrasında burada derinlemesine bir inceleme yapıldı mı? DF’te nöbet tutan sivil memurlar, devlet memuru kanununa göre atandıkları kadroların dışında bir yerde nöbet tutmalarının yasal olmadığı yönünde dilekçe müracaatında bulunmuş mudur, bulunsalar bile bu dilekçelerin daha GES Komutanı’na çıkmadan engellendiği iddiaları doğru mu?

Page 236: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Yaptığı işe inanmayıp ve bu sorumluluktan kurtulmak üzere müracaatta bulunduğu öne sürülen personelin istekleri neden kabul edilmedi? TÜBİTAK tarafından çağırılan teknik ekip ve GES Komutanlığı’nın teknik ekibi DF’ler üzerinde çalışmalar yaparak, DF’lerin 50 km gibi korkunç derecede hatalı yer göstermeler yaptığını tespit ettiğine dair rapor hazırlanmış mıdır, hazırlanmışsa bununla ilgili önleyici çalışmalar yapıldı mı? 21 Ekim 2007 saat 00.20’de yapılan Hakkari-Dağlıca baskınında, DF, 3 gün öncesinde baskınla ilgili yer kestirmeleri yapmış mıdır, yapmışsa buna rağmen baskın nasıl gerçekleşmiştir? Baskın günü bilgisayar üzerinde oynama yapılıp yapılmadığını tespit amaçlı herhangi bir çalışma yapıldı mı, yapıldıysa nasıl bir sonuca varıldı? Terörle mücadele kapsamında, her ne kadar bazı açılımlara uluslararası destek sağlanması anlamında etkili olduysa da, Dağlıca baskını, Irak’ta askerlerimizin başına çuval geçirildiğine dair spekülasyonların yarattığı onur kırıcılıktan daha az değildir. Zira terörist grupların, Avrupa’nın en büyük ordularından biri sayılan TSK’nın hem de 25 yılı aşan bir terörle mücadele tecrübesine rağmen, böyle bir baskını düzenlemesi ve askerlerimizi kaçırabilmesi, getirdiği kazanımlardan daha büyük kayıplara neden olmuştur. Bu kayıptan kazanç çıkarma zihniyetini ise, Cumhuriyet tarihinin en önemli operasyonuyla deşifre edilen Ergenekon yapılanmasının bireylerinden başka kimsede göremiyoruz. Zihni Çakır BÖLÜM 12

Page 237: Zihni Akir Kod Adi Darbe

NE İLE SUÇLANIYORLAR? ZABITLARDAN ERGENEKON GERÇEĞİ Ergenekon Operasyonu ile ilgili yaşanan süreçteki gizli kalmış kodlarını kendi belgelerinden aktardık. Soruşturma savcısının iddianame hazırlamakta olduğu bir zaman diliminde bu çalışmayı ortaya koymanın birçok eleştiri getireceğini tahmin etmek zor değil. Ama Ergenekon gerçeğini kabullenemeyenler için bir de Ergenekon sanıklarından bazılarına belgelere dayalı olarak isnat edilen suçları sergilemek kaçınılmaz oldu. Açıkçası bu belgelere dayalı suçlamalar, bir gün herkesin böyle bir yapının hedefi olabileceği ihtimali göz ardı edildiği sürece algılanamaz ve anlaşılamaz. Ama Türkiye gibi demokrasinin işlevselliğinin tam olarak sağlanamadığı, tüm yönetsel kurumların demokratik denetim altına alınmadığı toplum yapılarında her an bu tarz yapılarla yüzleşmek ya da onların hedefi olmak mümkündür. Bu bağlamda, Türkiye’de siyasi yelpazede kendine bir hedef biçen, bu hedefi demokratik tercihi olan sandıktan sandığa kullananlar için bile her zaman için tehdit olabilecek çeteleşmiş derin yapıların, faaliyet tarzları, hedef ve temel amaçlarına işaret edecek bilgileri, bazı yasal risklere rağmen aktarmayı bir görev sayıyoruz. Kod Adı Darbe

Page 238: Zihni Akir Kod Adi Darbe

VELİ KÜÇÜK, ERGENEKON BELGELERİNİ NEDEN MUHAFAZA EDİYORDU? “İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin tarafından 16.03.2001 tarih ve hazırlık no: 1997/894 no’lu Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’ne yazmış olduğu ve Çok Gizli ibaresi bulunan 2 sayfadan oluşan talimat yazısı, 15.03.2001 tarih ve 2001/adli202 sayılı Dr. Adil Serdar Saçan (Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü ) tarafından DGM Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazılan Çok Gizli ibaresi bulunan 3 sayfadan oluşan üst yazı” olduğu ve bu gizli belgelerin Tuncay Güney isimli şahısla ilgili oldukları, ayrıca belgelerin yazıldığı yerin arşiv dosyasında kalması gereken paraflı suretleri olduğu tespit edilmiştir. Çok Gizli dereceli bu evraklar neden Veli Küçükte? Acaba 1999’da takibe alınıp 2001’de soruşturma çalışmasının engellenmesinde bu belgeleri elde etmesinin bir rolü olmuş mudur? 22.01.2008 tarihinde, Veli Küçük’ün ikametinde görevlilerce yapılan aramada elde edilen doküman içeriğinin; “Organize Suçlar Şube Müdürlüğü’nün 6136 SKM suçundan ruhsatsız tabanca bulundurmak konulu ve 17.02.2003 günü Reina barda Mahmut Tüylüoğlu ve yanında bulunanların yakalanarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na sevk yazısı, yazının alt kısmına el yazısı ile “Adil Serdar Saçan ile Mahmut Tüylüoğlu çok yakın arkadaşlar. 17 Şubat günü de Reina’da berabermişler, aralarında ne olduğu belli değil. Telefon ederek ekip isteyen Adil, Mahmut tutuklandı” şeklinde olduğu tespit edilir. Bu sevk yazısını ne amaçla ya da kimlerden elde etmiştir? “Adil Serdar Saçan ile ilgili derlenen bilgiler diye başlayan, “hiç kimse tarafından bilinmemektedir” diye biten, 2 sayfadan oluşan ve içeriğinde Adil Serdar Saçan ‘ın mali, ailevi ve diğer ilişkilerinin detaylı bir biçimde yazıldığı “bilgi

Page 239: Zihni Akir Kod Adi Darbe

notu” olduğu tespit edilir. Adil Serdar Saçan, 2001’de soruşturmada görevli Organize Suçlar Amiri’dir. Onun hakkında hazırlanan bu bilgi notu, ne amaçla ve kim tarafından hazırlanmıştır? Veli Küçük’e nasıl geçmiştir? 22.01.2008 tarihinde Veli Küçük’ün ikametinde yapılan aramada, “Ergenekon Analiz Yeni Yapılanma Yönetim ve Geliştirme Projesi İstanbul / 29 Ekim 1999” başlıklı do Zihni Çakır kuman elde edilir. Dokümanın, 02.03.2001 tarihinde İstanbul Organize Suçlar ve Silah Kaçakçılık Şube Müdürlüğü’nce hakkında işlem yapılan ve tutuklanan, Tuncay Güney isimli şahıstan elde edilen dokümanın aynısı olduğu tespit edilir. Bu dokümanın yapılan incelemesinde; TSK bünyesinde faaliyet gösterdiği iddia edilen ve ERGENEKON ismi verilen gizli bir örgütlenmenin olduğu, Ergenekon örgütünün, Ergenekon Başkanlığıma bağlı 5 (beş) daire komutanlığı, 2 (iki) daire başkanlığından oluştuğu, 5 (Beş) daire komutanlığının TSK mensupları, 2 (iki) daire başkanlığının sivillerden oluştuğu, Sadece Ergenekon Başkanı tarafından bilinen Operasyon Dairesi Komutanlığı altında bir yapılanmanın olduğu, Ergenekon örgütünün yazılı ve belirli amaca giden kurallar çerçevesinde faaliyet yürüttüğü, Ergenekon örgütünün yazılı ve belirli amaca giden kurallar çerçevesinde yürütülen faaliyetlerinin gerçekleştirilebilir olduğu,

Page 240: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Ergenekon örgütünün amacının: TSK mensubu ve sivil şahısları kullanarak, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk”ün adını, ilke ve inkılâplarını maskeleme yaparak, illegal kazanç, gizli istihbarat, legal ve illegal faaliyetler, naylon terör örgütü kurmak, naylon şirketler oluşturma, suikast ve propaganda gibi yöntemler vasıtası ile bir örgütlenme oluşturup, gizlilik prensipleri altında Türkiye Cumhuriyetimin tüm devlet kademelerini ele geçirip, örgütün amaçları doğrultusunda bir devlet yapısı kurmak olduğu tespit edilir. Küçük, Ergenekon örgütü üyesi midir? Üyesiyse bu örgüt içerisindeki faaliyetleri, konumu, ilişkide bulunduğu şahıslar- konumları nelerdir? 22.01.2008 tarihinde Veli Küçük’ün ikametinde yapılan aramada ele geçirilen; “Kemalist model, ulusal gençlik hareketi, dinamik ulusal güç birliği & Kuva-i Milliye cephesi araştırma / gözlem / analiz / teori İstanbul / 29 Ekim 2000” başlıklı dokümanın, 02.03.2001 tarihinde İstanbul Organize Suçlar ve Silah Kaçakçılık Şube Müdürlüğü’nce hakkında işlem yapılan ve tutuklanan, Tuncay Güney isimli şahıstan elde edilen dokümanın aynısı olduğu tespit edilir. “Dinamik” adı verilen bu çalışmada, Türkiye Ulusal Güç Birliği, Gençlik Dinamik Unsur olarak değerlendirildiği, Kod Adı Darbe Ulusal Güç Birliği’ne bağlı olarak faaliyet gösterecek olan yerel ve bölgesel Kemalist örgütlerden başkaca, Milli Mücadele yıllarında kurulan örgütlerin günümüzde yeniden kurulması ve faaliyete geçirilmesi uygun görüldüğü,

Page 241: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Ulusal Güç Birliği’ni, Kemalist ideolojiye gönül vermiş ve liderlik yeteneklerine sahip bir Türk kızının üstlenmesinin uygun görüldüğü, Ulusal Gençlik Hareketi çatısı altında faaliyet gösterecek olan çeşitli derneklerin, dünyanın bu beş önemli kentinde kurulması ve ulusal gençlik hareketi merkezinin yönetiminde faaliyete geçmelerinin gerekliliği, Ulusal Güç Birliğimin, kuruluş aşamasında, kurucuları tarafından uygun görülen ve liderlik vasıflarına sahip, genç bir Türk kadınını başkan yapmayı uygun bulduğu, Lümpen gençliğin, il ve ilçelerde hızla tırmanan bölücü Kürt ulusalcılığının hakimiyetinin önünü keseceği, İstanbul’un pek çok semti, cadde ve sokakları ayrılıkçı Kürt ulusalcılığının kontrolüne geçmiş durumdadır. Ayrılıkçı hareketler radikal fundementalist gelişmeler, lümpen gençlik kitlelerinin, Kemalist örgütlenme çatısı altında harekete geçmesi dinamik ulusal enerjinin korunmasında başarıya ulaşacak en sağlıklı yöntemdir. Lümpen gençliğin her mahallede örgütlenmesi, yukarıda ifade edilen gelişmelerin engellenmesinde başvurulabilecek tek realist çözüm olduğu şeklinde ibarelerin bulunduğu tespit edilir. Ulusal Gençlik Hareketi, Dinamik Ulusal Güç Birliği, Kuva-i Milliye Cephesi nedir? Faaliyetleri-üyeleri hakkında Veli Küçük ne bilmektedir? “Ulusal Güç Birliği kuruluş aşamasında, kurucuları tarafından uygun görülen ve liderlik vasıflarına sahip, genç bir Türk kadınını başkan yapmayı uygun bulmuştur” ifadesindeki Türk kadını kimdir? Faaliyetleri nelerdir?

Page 242: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Lümpen gençlik olarak ifade edilen grup ne tarz insanlardan oluşmaktadır? Dünyanın 5 önemli kenti olarak tabir edilen şehirlerde bahse konu dernekler kurulmuş mudur? Kuruldu ise üyeleri kimlerdir? İsimleri nedir? Lümpen gençliğin örgütlenmesinde yapılmış olan faaliyetler nelerdir? Zihni Çakır Lümpen gençliğin örgütlenmesinde yapılmış olan herhangi bir eylem var mıdır? 22.01.2008 tarihinde Veli Küçük’ün İkametinde; “şirket gizli gerçekler gözlem & analiz Aralık 2000 / İstanbul” başlıklı doküman ele geçirilir. Bu dokümanın da Tuncay Güney isimli şahıstan elde edilen dokümanlarla aynı konularda benzerlik gösterdiği tespit edilir. Bu dokümanın yapılan incelemesinde; MİT Müsteşarları ve çalışanları olan Şenkal Atasagun, Miktad Alpay, Emre Taner, Sadi Sağlam, Hiram Abbas, Mehmet Eymür, Cevat Öneş, Cem Koca ve Orgeneral Teoman Koman’ın MİT’teki çalışmalarından ve atandıkları görevlerle ilgili eleştirel içerikli konularla, MİT müsteşarlarının son dönemlerde yapmış olduğu açıklamalar ve bunların kamuoyundaki yansımalarından bahsedildiği tespit edilir. Bu doküman kim tarafından ne amaçla hazırlanmıştır? 22.01.2008 tarihinde Veli Küçük’ün ikametinde; “Televizyon Analiz Yönetim ve Geliştirme Projesi; Türkiye’de televizyon yaşlılar için çok yeni gençler için çok eskidir-İstanbul / Temmuz 2000” başlıklı 39 sayfalık bir doküman elde edilir. Bu dokümanın da Tuncay Güney isimli şahıstan

Page 243: Zihni Akir Kod Adi Darbe

elde edilen dokümanlarla aynı konularda benzerlik gösterdiği tespit edilmekle birlikte, bahse konu dokümanın yapılan incelemesinde; SUNUŞ kısmında; Temmuz 2000 tarihli Televizyon Analiz Çalışması, Kanal/6 televizyon kanalı ele alınarak hazırlandı. Şimdi ise hedef televizyon kanalı ULUSAL TV’dir Cumhuriyet Gazetesi ile Ulusal TV’nin hisselerini elinde bulunduracak olan yeni bir anonim şirket kurulmalıdır. Bu şirketin Yönetim Kurulu Başkanlığı ‘na ve Yönetim Kurulu Üyeliği’ne getirilecek olan kişiler önemlidir ve özenli bir seçim yapılmalıdır. GENEL DEĞERLENDİRME VE ÖNERİLER kısmında; Mevcut kurumun yeniden düzenlenmesi, kamuoyundaki imaj ve düşünce değişiminin sağlanması, yayın hayatına yeni atılan Ulusal TV’nin yeniden yapılandırılması gereklidir. Ulusal TV ile Cumhuriyet Gazetesi’nin bir anonim şirket çatısı altında birleştirilmesi, hedeflenen başarıya ulaşmasını Kod Adı Darbe sağlayacağı gibi, mevcut medya kuruluşları ile rekabet olanağı sağlanacaktır. Bu analizi hazırlayan araştırma grubumuzun ortak görüşü

Page 244: Zihni Akir Kod Adi Darbe

ise; bir başka çözüm yolu olmadığı görüşünde birleşmesi... konularını içerdiği tespit edilir. Bu doküman kim tarafından ne amaçla hazırlanmıştır? Bu, Ergenekon’un medya yapılanması mıdır? İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 2007/1536 sayılı soruşturma dosyası kapsamında; 02.03.2001 tarihinde İstanbul Organize Suçlar ve Silah Kaçakçılık Şube Müdürlüğü’nce, hakkında işlem yapılan ve tutuklanan, Tuncay Güney isimli şahıstan elde edilen ve incelemesi yapılan “Birleşik Komün Girişimİstanbul/ 27 Haziran 2000-06 Operasyon” isimli 5 sayfalık dokümanın; 2. sayfasında, Sayın Ali YASAK ibaresi ile başladığı ve içeriğinde, “Ticari şirket girişim önerileriniz kurumumuza bir rapor olarak sunulmuştur... Ek’te bilgilerinize sunulan “LOBİ’ kodlu doküman ‘Birleşik Komün’ ün amaçlarını açıklıkla ortaya koymaktadır” ibaresinin bulunduğu, “Saygılarımızla, Birleşik Komün” ibaresi ile bittiği tespit edilir. 3. sayfasında: “Ulusal çıkarların gereği olarak, lobi faaliyet yapılanması içinde yer alması uygun görülen ve Birleşik Komün adı ile kodlanan program içinde yer alması planlanan girişim” önerileriniz: 1) Uluslararası Özel Güvenlik A.Ş (Security A.Ş) 2) Uluslararası Protokol ve Halkla İlişkiler A.Ş Örtülü faaliyetlerde azami hassasiyet ve dikkatin gösteril mesi esas alınarak, süratle, ciddi, özenli olarak faaliyete geçirilmesi uygun görülmüştür. Uluslararası Özel Güvenlik A.Ş (Security A.Ş.)

Page 245: Zihni Akir Kod Adi Darbe

21. yüzyılda giderek artış gösterecek olan terör ve MAFİA (yasadışı organize suç örgütleri) grupları, ülkelerin en önemli sorunları arasında yer alacaktır... Bilinen bir gerçektir ki özel güvenlik şirketleri, istihbarat birimlerinin arka bahçesi olacaktır... Güvenlik şirketinin yönetim kurulu başkanlığına, istihbarat birimlerinde uzmanlaşmış emekli bir albay getirilecektir. Şirket bünyesinde yer alacak tüm personelin, subay kadrolarından oluşturulması uygun görülmüştür. Temel prensip ka Zihni Çakır rarlarının gereği olarak, şirket personeli içinde emniyet birimlerinde görev almış kişilere yer verilmeyecektir. Uluslararası Protokol ve Halkla İlişkiler A.Ş. Birleşik Komün faaliyetleri içerisinde yer alması planlanan protokol ve halkla ilişkiler şirketi, yatırımcıların henüz çok yabancı olduğu bir faaliyet alanıdır... Şeklinde bilgiler olduğu ve Ergenekon örgütü bünyesinde faaliyet yürüten Lobi yapılanmasının amacı ile Birleşik Komün’ün amaçlarının aynı olduğu tespit edilmiştir. Aynı dokümanın 3. sayfasının 11. ve 12. satırlarında “...güvenlik şirketinin yönetim kurulu başkanlığına, istihbarat birimlerinde uzmanlaşmış emekli bir albay getirilecektir...” ibaresinin bulunduğu tespit edilir.

Page 246: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Bu ibarenin altı el yazısı ile çizilip, sol tarafına yine el yazısı ile “ Veli Kü..” ibaresi ile not düşüldüğü görülür. Bu ibarede geçen el yazması notta kastedilen “ Veli Kü..” Veli Küçük müdür? 22.01.2008 tarihinde Veli Küçük’e ait ikamette yapılan aramada ele geçirilen; “Octobus (state organized erime) Mafia (la cosa nostra) İstanbul / Eylül 2000” isimli dokümanın, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 2007/1536 sayılı soruşturma dosyası kapsamında; Mehmet Zekeriya Öztürk isimli şahsın adresinde yapılan aramada ve 02.03.2001 tarihinde İstanbul Organize Suçlar ve Silah Kaçakçılık Şube Müdürlüğü’nce hakkında işlem yapılan ve tutuklanan Tuncay Güney isimli şahıstan elde edilen dokümanların aynısı olduğu tespit edilir. Bu üç şahısta da çıkan dokümanın yapılan incelemesinde; “...Bu çalışmanın hazırlayıcısı, ömrünün 15 yılını MAFİA gerçeğini araştırmaya ve Türkiye’nin kriminoloji arşivini hazırlamaya adamış aynadır. MAFİA tanımlaması ile anılan state-organized-crime (Devletçe örgütlenmiş) güç odaklarının reorganizasyonu için hazırlanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tüm kurum ve kuruluşlarını reorganizasyondan geçirmek zorundadır. ...Şu halde önce yapılması gereken, bir zamanlar Pentagon’un yaptığı gibi Türk Genel Kurmayı’nın denetiminde yepyeni bir MAFİA örgütlenmesinin gerçekleştirilmesidir.

Page 247: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Kod Adı Darbe ...Türkiye’de yapılması gerekli ve zorunlu olan doğrudan Genel Kurmay’a bağlı sivil bir kurul tarafından oluşturulacak MAFİA yapılandırılmasıdır. Oluşturulacak sivil kurulun üye sayısı 3 kişiden oluşturulmalıdır. Bu üyelerden 1. kurye 2. teorisyen, 3. ise Amerikan kriminoloji tarihinde önemli bir yeri olan Luciano örneğinde olduğu gibi Ulusal MAFİA liderliği rolünü üslenecek kişi olmalıdır. Bu kişi kısa zamanda yer alabilmelidir” şeklinde bilgiler olduğu tespit edilir. Bu dokümanı kim ve ne amaçla yazmıştır? “...Türkiye’de yapılması gerekli ve zorunlu olan, doğrudan Genelkurmay’a bağlı sivil bir kurul tarafından oluşturulacak mafia yapılandırılmasıdır...” ibaresi, Ergenekon’un hayat felsefesi midir? 22.01.2008 tarihinde Veli Küçük’ün ikametinde yapılan aramada ele geçirilen doküman içeriğinin; “Toplantı: İstanbul17 Ağustos 2002, Toplantıya Katılanlar, askeri personel olduğu söylenen Çevik Bir kontrolünde Kazım Anat, İsrailli General Gabriel Libraider (MOSSAD), Ali Erten, Batmanlı Ömer, Murat Ursavaş. Aşağıda isimleri belirtilen kişilere çeşitli yöntemlerle SUİKAST / EYLEM düzenleneceği... Planın CİA-MOSSAT Türk işbirlikçileri ile müştereken yapılacağı: Ahmet Cinali (Şahin Bey), Emekli General Veli Küçük, Sedat Peker, Kemal Şahin (HOCA), Tacikistan Genel Kurmay Başkanı, Ticaret Bakanı Mehmet Eminof, (dokümanın alt kısmına farklı el yazısı ile düşülen notta: “Ahmet Cinali getirdi. (Giresun’dan) Bu bilgileri veren Murat Ursavaş’ın arkadaşı imiş, benimle görüştürecekler, Ahmet Cinali’ye telefon edeceğim” şeklinde olduğu tespit edilir.

Page 248: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Dokümandaki olay nedir ve adı geçen şahıslar kimlerdir? Vatansever Kuvvetlerdeki Ahmet Cinali ile burada adı geçen şahıs aynı kişi midir? Toplantıda MOSSAD diye kodlanan şahısla hangi ortak noktalarda buluşulmuştur? 22.01.2008 tarihinde Veli Küçük’ün İkametinde yapılan ara mada ele geçirilen dokümanlar içerisinde; “2. Sınıf Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek’e ait 2001 yılına ait sicil raporu” olduğu tespit edilir. Zihni Çakır Yine başka bir dokümanda, dönemin “İstanbul Valisi Erol Çakır’ın Ramazan Akyürek’e 2001 yılında verdiği sicil notu” olduğu tespit edilir. Ergenekoncuların hedefinde olduğu ve suikast hazırlığı yapıldığı bazı telefon ve mail kayıtlarında da tespit edilen Ramazan Akyürek ile ilgili bu özel bilgilere Veli Küçük’ün ilgi göstermesinin nedeni nedir? Yine Veli Küçük’ün ikametinde yapılan aramada ele geçirilen bir doküman içerisinde; “Atabeyler grubunun, Özel Kuvvetler Komutanlığı içerisinde bulunan 300’den fazla gerilla eğitim mangasından biri olduğu, emniyetin bu oluşumu 6 aydır takip ettiği, amacın, TSK’yı yıpratmak olduğu, Özel Kuvvetler

Page 249: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Komutanlığı içindeki bu hareketin emniyet içindeki MI6, CIA ve NURCU operasyon gücünü deşifre etmek için bilerek bırakılmış bir paket olduğu, emniyetin mevcut kanunlara rağmen askerleri sorgulaması, emniyet içindeki ihaneti ve kanunsuzluğu gösterdiği, Başbakan’ın adamlarının 4 yıldır bizzat İngiliz istihbaratı tarafından korunmayı isteyecek kadar Türkiye’den korktuklarını, Başbakanlık danışmanlarının kendi güvenliklerini böyle sağlamak istemelerinin, ihanetin derinliğini gösterdiğini, bu yılın sonunda da emniyet istihbarat şefi olan Fethullahçılıktan fişli Emniyet Müdürü’nün görevinin değişeceğini, Şemdinli-Danıştay-Atabeyler operasyonlarında Jandarma Genel Komutanlığı ve doğrudan Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı olan Özel Harp Dairesi’nin yıpranmasının tesadüf olmadığı, Nurcuların ve MI6-CIA’in en büyük handikabı olan Jandarma Genel Komutanlığı ve T.S.K.’yt temsilen Genelkurmay başkanının zor duruma düşürülmek istendiği, İngiltere Büyükelçisi Wesma cott’un üst düzey bir ‘ROSE AND CROSS’ (kızıl haç) şövalyesi olduğu ve MIG’in Denizaşırı İlişkiler Dairesi eski başkanı olduğu ve sonunda Edelman gibi olacağı, yıllardır MİT tarafından İngilizler hesabına casusluk faaliyetleri nedeniyle takip edilen Dışişleri Bakanı’nın AKP’yi İngiltere’de JİNSA ile görüşmeler ertesinde kurduğunun unutulmaması gerektiği, Başbakan’ın ve Nurcu bakanların durup dururken Avustralya ve Yeni Zelanda’ya gitmelerinin tesadüf olmadığı, 1960’lardan bu yana soğuk savaş şartlarında peydahlanan Fethullahçı-Nurcu hareketin bizzat İslam karşıtı İngiliz ve Amerikan istihbarat birimlerince yerleştirilmiş bir 5.kol faaliyeti olduğu ve bu faaliyetin eğitim kurumları vasıtasıyla devletin karar or Kod Adı Darbe çanlarına sızdığı; ayrıca tüm siyasi partilerle ilişki kura

Page 250: Zihni Akir Kod Adi Darbe

rak mecliste mümkün olduğunca geniş bir alan hakimiyeti kurmaya çalıştıkları ve yurt dışı finansörünün Chasemanhattan ve Amro Bank olduğu, Danıştay baskını ve Şemdinli olayının, MI6’nın Nur hücrelerini kullanarak yaptığı bir proaktif operasyon olduğu, Şemdinli duruşmalarını sadece İngiliz elçilik görevlilerinin izlemesinin tesadüf olmadığı, aynı MI6’nın bu sefer laik-Atatürkçü görünüşlü ajanlarını aktive ederek toplumdaki gerilimi arttırmak için 2. faza geçeceği, temel amacın İngiliz güdümlü bir Ortadoğu-Amerikan etkinliğini azaltmak-muhtemel bir İran operasyonunda Türkiye’nin gücünü kırmak, 2010-2015 yılları için planlanan Türkiye işgali öncesinde Türkiye’nin askeri-psikolojik savunma omurgasını pasifize etmek olduğu, Nur Cemaati’nin büyük ekseriyetle Türkmen-Yörük kökenli etnik Türklerden oluştuğu ve Uşak, Denizli, Kastamonu, Giresun, Antalya, Yozgat, Nevşehir, Konya, Erzurum ve Balıkesir gibi Türk şehirlerinde yoğunlaştığını...” diye devam eden bilgiler olduğu tespit edilir. Bu bölücülüğe ve provokasyona dayalı metin kim tarafından yazılmış ve Veli Küçük’te hangi amaçla bulunmaktadır? Veli Küçük’e ait ikamette yapılan aramada ele geçirilen bir başka doküman da, “2005 YILINA AİT ERENKÖY ÜLKÜ OCAKLARI AJANDASI”dır. Bu ajandada, 22 Mart tarihli sayfasında; Korkmaz Yiğit’in K.Cabioğlundan aldığı yerler İstanbul Avcılar Firuzköy Pafta 11 Parseller 2786-2787-2798 25 Haziran Cumartesi tarihli sayfasında; Behiç Aşçı, Avukat,

Page 251: Zihni Akir Kod Adi Darbe

F tiplerinin kalkması için ölüm orucunda 45 kg düştü. Devreye girilirse vazgeçecek. 18 Temmuz Pazartesi tarihli sayfasında; Danıştay saldırısı sırasında (akşamı) Fenerbahçe Orduevi’nde Muzaffer Yüzbaşı’nın yanında İsmail Paker varmış. Zekeriya Öztürk tanıyor. Teslim olmamasını istemiş. (Mahmut Ast.) 08 Eylül Perşembe tarihli sayfasında; İsmail Sayan, Pilot E, Binbaşı, Sami Hoştan ile görüşmek istiyor. 03 Kasım Perşembe tarihli sayfasında; Sedat’ın dosyası Yargıtay 6. Daire’de 07 Kasım Pazartesi tarihli sayfasında; Eylül sonunda Necabettin Ergenekon İle görüşeceğiz. Zihni Çakır 10 Kasım Perşembe tarihli sayfasında; Ziya Bandırmalıoğlu’nun duruşması... şeklinde notlar ne anlama gelmektedir? Danıştay saldırısı ile ilgili bu merak nasıl bir ilişkiden kaynaklanmaktadır? Hakkında yapılan tahkikat sonucu elde edilen bir telefon tespitinde, Veli Küçük’ün, Mehmet Gülkanat isimli şahsa, “...Ben baştan söyledim, benim önüme getirirler koyarlar tapu bi tarafa parayı vereceğim 10 milyon dolar hemen vereceğim ama önce tapuyu getirir koyarlar sakın ha öyle 250 bin dolar... ...Ben bak Mehmet konuştum ben, dedim ki ben her şeyi gözersiniz getirirsiniz, ben 30 milyon dolar parayı veririm size onun dışında kesinlikle devreye ıı yok onlan görüş bunlar görüşelim yok kaparo ver hiçbir şey kabul etmem dedim...”dediği tespit edilir. Bu dönen rakamların, ülkede 1,5 milyar doları aşan kara para trafiğindeki rolü nedir?

Page 252: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Veli Küçük’e ait evde ele geçirilen şu belge her ne kadar eski tarihli olsa da yapıyı da tarif eder gibi. 1987 YILINA AİT AJANDA da; 21 Ekim Çarşamba ibareli sayfada; Asayiş Komutanımın emirleri; 1- Susturuculu tabanca lazım, 2- Uzaktan kumandalı patlayıcı lazım, 3- İllegal faaliyetlerde kullanılan orijinal malzemeye ihtiya cımız var, 4- Ödenek kısıtlanmamalı... şeklinde ibareler olduğu gözlemlenir. Bu notların, yasallığı kabul edilmeyen JİTEM ile bir bağı var mıdır? Tuncay Güney, Ergenekon ve Lobi isimli belgelerle ilgili beyanlarında ERGENEKON’un yeniden yapılandırılması için söz konusu ERGENEKON belgesinin Veli Küçük’ün talimatıyla Doğu Perinçek, Hasan YALÇIN,

Page 253: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Deniz BİLGE, Emekli Albay Suphi Karaman tarafından Bilecik’te hazırladığını söylemiştir. Bu iddia doğru mudur? Tuncay Güney, “LOBİ” isimli belgenin ise yine Küçük’ün talimatıyla Doğu Perinçek, Ümit Oğuztan, Adnan Akfırat ve kendisi tarafından hazırlandığını, son şeklinin ise Küçük tarafından verildiğini söylemiştir. Bu iddia doğru mudur? Kod Adı Darbe Ergenekon belgesinin içeriği incelendiğinde, söz konusu örgütün politikalarının; Naylon terör örgütü oluşturmak, Ülke çıkarları ve mevcut rejim ilkelerine aykırı ideolojilere sahip siyasilere suikast yapılması ya da dezenformasyon yöntemlerinin kullanılması, Türkiye’de faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerinin kontrol altında tutulması, Ergenekon’un medya kuruluşlarını kontrol altına alması ve kendi medya kuruluşlarını oluşturması, Uyuşturucu ticaretinin kontrol altına alınması, Örgüte gelir temin etmek için naylon şirketler kurulması ve uluslararası banka dolandırıcılığı yapılmasının gerektiği şeklinde belirdiği gözlenmiştir. Ergenekon belgesi içersinde belirtilen bu politikaları kim ya da kimler, hangi amaçla belirlemiştir? Böyle bir yapılanma ile ne amaçlanmaktadır? Bu yapının kurucuları ve yöneticileri kimlerdir?

Page 254: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Veli Küçük ve Muzaffer Tekin’in MAFİA olarak adlandırılan suç örgütü mensupları ile olan ilişkilerine bakıldığında, aynen LOBİ belgesinde belirtildiği gibi MAFİA gruplarını kontrol altına almaya ve yönlendirmeye çalıştığı tespit edilir. Buradaki amaç nedir? UYUŞTURUCU VE SİLAH KAÇAKÇILIĞI FAALİYETLERİ Küçük’ün mutemedi diye bilinen Tuncay Güney, Kuzey Irak’ta yaşayan Kerküklü Hüsamettin Türkmen’in Kuzey Irak’ta topladığı uyuşturucuyu İskenderun’da Serbest Bölge Limanı’na getirdiğini; burada polis tarafından durdurulduğunu; bunun üzerine Hüseyin Türkmen’in Veli Küçük’ü aradığını; onun da Diyarbakır’dan bazı subaylar göndererek malı aldırıp İskenderun ‘a sevk ettirdiğini; bu uyuşturucunun Sami Hoştan’a ait olduğunu; Küçük’ün, Sami Hoştan için “Ömer Lütfü Topal’ın yerine koyarak hata yaptık” dediğini beyan eder. Tuncay Güneyin bu iddiaları doğru mudur? Zihni Çakır Tuncay Güney, arkalarında silah yüklü araçlarla Kuzey Irak’a geldiklerinde Barzani’ye 12.000, Talabani’ye 12.000 adet silah verildiğini, bu silahların içinden 6.000 adetinin ayrılarak Talabani’nin adamları ve binbaşı Tamer....’le birlikte Kale Dizar isimli Komünist Parti binasındaTuncay PKK’lı Güneyin Cemilbu

Page 255: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Bayık’a iddiaları teslim doğruedildiğini mudur? beyan eder. Tuncaysi’nin, ması ve Güneyin beyanına Ergenekon-Lobi faaliy satın alınması için göre, etleri Veli Cumhuriyet çerçevesinde Küçük’ün Gazetekazanılgirişimlerde bulunduğu, bu çerçevede Ulusal Sanayiciler ve iş Adamları Derneği ile Çırağan Sarayı’nda gizli bir toplantı yapıldığı iddia edilir. Bu doğru mudur? Ergenekon ve Lobi belgelerinin içeriğinde, Ergenekon’un medya kuruluşlarını kontrol altına alması ve kendi medya kuruluşlarını oluşturması amaçlanmıştır. Tuncay Güneyin anlatımları ve Veli Küçük’ün irtibatlı olduğu gazeteciler birlikte değerlendirildiğinde, yine Ergenekon ve Lobi belgelerinde yazıldığı şekilde davranışlar gösterildiği anlaşılır.

Page 256: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Ergenekon ve Lobi belgesindeki yazdığı şekliyle medya kuruluşlarını kontrol altında tutmanın ne gibi bir amacı vardır? 16.11.2007 günü saat 18.11’ de Sadettin isimli şahısla Veli Küçük arasında geçen telefon görüşmesinde; Rus Uyruklu Mitaks- Miraks gurubunun Antalya’da aldığı otelin satışının 145 milyon dolar olarak gösterildiği, aslında 450 milyon doları bulduğu, 145 milyon dolarlık kısmından sonraki rakamın İsviçre banka hesaplarına yattığı, kara kapara aklaması yapıldığından bahsedildiği tespit edilir ve kara para aklamayla nasıl bir bağlantısı olduğu merak edilir. DOĞU PERİNÇEK ULUSALCI TEORISYEN MI? Ergenekon Operasyonu kapsamında tutuklanan sanıklardan biri de kamuoyunun her türlü provakatif harekette ismini işittiği İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’tir. Perinçek, Ergenekon Örgütü Yöneticisi olmak zannıyla gözaltına alınıp, aynı gerekçeyle de tutuklanmıştı. İşte doğu Perinçek üzerinden Ergenekon’a yönelik suçlamalar: 197 Kod Adı Darbe Tuncay Güney, Ergenekon isimli belgenin, örgütün (ERGENEKON) yeniden yapılandırılması için Veli Küçük’ün talimatı ile Doğu Perinçek, Hasan Yalçın, Deniz Bilge, Emekli Albay Suphi Karaman tarafından Bilecik’te hazırladığını beyan eder. Perinçek bu belgeyi kimlerle birlikte ne şekilde hazırlamıştır, böyle bir yapılanma

Page 257: Zihni Akir Kod Adi Darbe

ile neyi amaçlamaktadır, bu yapının kurucuları ve yöneticileri kimlerdir? Tuncay Güney ‘LOBİ’ isimli belgenin, Veli Küçük’ün talimatı ile Doğu Perinçek, Ümit Oğuztan, Adnan Akfırat ve kendisi tarafından hazırlandığını, son şeklini ise Veli Küçük’ün verdiğini beyan eder. Doğu Perinçek, belgeyi kimlerle birlikte ne şekilde hazırlamıştır, böyle bir yapılanma ile neyi amaçlamaktadır, bu yapının kurucuları ve yöneticileri kimlerdir? Tuncay Güney’den el konulan, 03.04.1998 tarihli, “İşçi Partisi Genel Başkanı Sayın D.Perinçek’e” şeklinde başlayan ve “Parti önderliği adına, Garzan Eyaleti Karargah Komutanlığı” şeklinde biten, terör örgütünün mührü bulunan el yazısı ile yazılmış belge içeriğinde; “Öncelikle parti önderliğimizin size karşı duyduğu güvenin içtenliğini belirterek, önderliğimizin devrimci selamlarını iletmek isteriz. Gerçekten de zorlu dava inanç ve mücadelemiz içerisinde sizin göstermiş olduğunuz özveri ve gerek silahlı, gerek siyasi, gerekse de ekonomik yönden partimize yapmış olduğunuz katkıları kelimelerle ifade etmek mümkün değildir. Yıllardır sömürülen ve faşist T.C. ordusunun katliamlarına maruz bırakılan Kürt halkının, sizin gibi insan haklarına saygılı, cesur ve bağımsızlık mücadelesini yürüten, partimize çekinmeden destek çıkan yiğit fertlere ihtiyacı vardır. Zaten sergilemiş olduğunuz pratiksel icraatlarınız, parti önderliğimiz ve Garzan Eyaleti Karargah Komutanlığımız tarafından da büyük bir memnuniyetle takdir edilmiştir. Bundan sonraki dönemlerde de partimiz sizinle sırt sırta çalışmaktan şeref duyacaktır. Partimiz adına çalışmalarınızda başarılar diler, saygılarımızı sunarız... Devrimci Selamlar” yazdığı tespit edilir Bu belge Perinçek’e nasıl gelmiştir? Perinçek, PKK terör örgütüne silahlı, siyasi, ekonomik yönden nasıl destek vermektedir? Ergenekon Operasyonu kapsamında yakalanan şahıslardan

Page 258: Zihni Akir Kod Adi Darbe

bulunan belgeler arasında, Ümit Sayın başlıklı, 4 Mart 1997 tarihli Perinçek’e hitaben yazılmış yazıda, Perinçek’in yazdığı yazıların İngilizceye çevirerek, ABD deki bazı demokratik Zihni Çakır kurumlara yollandığı ifade edilir. Aynı belgede, Cumhuriyet devrimlerinin uygulanmasıyla ilgili, “Yeni Kemalist bir devrim yapılması gerektiğine ve bu yeni Kemalist ideolojinin aksiyonlarının ve teorisinin bir an önce yazılı hale getirilmesi gerektiğine inanıyorum” şeklinde notların yer aldığı tespit edilir. Bu belge kim tarafından gönderilmiştir? Ümit Sayın “yeniden Kemalist bir devrim yapılması” sözüyle neyi kastetmektedir, bu devrimi kim yapacaktır, böyle bir devrime neden gerek görülmektedir, bunun için ne gibi hazırlık yapılmıştır, Kemalist ideolojinin aksiyonlarının ve teorisinin çıkartılması konusu nedir? İşçi Partisi’nde yapıları aramada, Ergenekon terör örgütü soruşturması kapsamında yakalanarak tutuklanan Veli Küçük ve Ümit Oğuztan’ın yanı sıra, Tuncay Güney’de de ele geçirilen, örgüte ait “KEMALİST MODEL-ULUSÂL GENÇLİK HAREKETİDİNAMİK” adlı doküman ele geçirilir. Söz konusu dokümanlar kimler tarafından ne amaçla hazırlanmıştır? Ergenekon terör örgütü üyelerinde de bu belgelerin aynısının çıkmasının izahı nedir? Bu doküman başka kimlere verilmiştir? İşçi Partisi’nde bulunan dokümanlar arasında; “SON BİLGİ (SAĞLAM)” başlıklı yazıda, “İsmail Paker ve Zekeriya Öztürk, Balta Limanı’nda Doğa Balık Restoranına (eski Şaziye Bar’ın bitişiği) sıkça birlikte gidiyorlar. Orada bir Dr. Yüzbaşı, bir Üsteğmen ve başka subaylarla birlikte MİT mensuplarıyla da birlikte oluyorlar. Restoran’ı n sahibi

Page 259: Zihni Akir Kod Adi Darbe

(adı bilinmiyor, öğrenilecek) ve işletmecisi Ahmet adlı şahıs yeraltı dünyasıyla ilişkili. Ahmet ve adamları Sedat Peker’le silahlı çatışmaya girmiş (bu olay gazetelere de yansımış). Ahmet artık restoranda çalışmıyor. Söz konusu subaylardan biri, restoran sahibine bir adet glock satmış. İsmail Paker’in çocukları Alparslan Aslan’a amca diyor (M.Tekin tanık olmuş). İsmail Paker’in Bulgar uyruklu Osman adında çok yakın bir arkadaşı var. 18 Mart kapsamında Çanakkale’ye yapılan bu geziye (bu yıl), İsmail Paker, Zekeriya Öztürk ve M. Tekin birlikte katılıyorlar. Çanakkale Garnizon Komutanı ya da etkinlikleri yöneten kişi olan Albay, üçlüye çok yakın ilgi gösterip, birçok kolaylık sağlıyor. Nedeni, İsmail Paker’î tanıması. Paker bu durumu “Asteğmenken komutanımdı” diye açıklıyor. M. Tekin, Paker’in verdiği bilginin doğruluğundan şüphelenip, sonradan Albay’ı arıyor ve 1985’te Güneydoğu da aynı birlikteydik yanıtını alıyor” şeklinde istihbari bilgi Kod Adı Darbe nin amacı ve Perinçek’te bulunma nedeni nedir? Danıştay sanıkları ile bir bağlantısı var mıdır? Ayrıca Perinçek’in ofisinde, “Öncü Gençlik, 30 Ocak 2000 İst.” ile başlayan el yazısı ile alınmış notların bulunduğu, notların içeriğinde; “İtirazlara”, “Eğitimlerde göstereceğiz”, “Devrimden sonra hatıra”, “Basın işliyor (Akşam, 1.10.1997”, “Genel Başkan’a TEM’de soruluyor (Eylül 1998)”, “Eylül 1998”, “Evdeki özel şeyleri getir saklayalım”, “Geçmişe döndük baktık”, “P’den ayrı örg. Gökçe”, “Hiçbir arkadaşın

Page 260: Zihni Akir Kod Adi Darbe

kolektif iradenin dışına çıkacağını düşünmüyorum (G, s.4)”, “Sadık’a=ÖG’in iradesini dışlamaya başladım (s.4)”, “AYRI ÖRGÜT”, “Sadık, Gökçe’ye”, “Başbakanlıktan ayrı bir MİT oluşturmuşsunuz. (Sadık, s.1)”, “ÖG merkezine (G.s.2), ÖG Anadolu, İST’da bölücü”, “Araştırma”, “Sorgu”, “İzah yok Beşiktaş”, “Vahim hatalar”, “Ağlıyor”, “İstifa”, “P disiplini alışı”, “Görevi red.”, “Gizli toplantı vb.”, “MK Rica ettim” “ Disiplini red”, “MK iki yol”, “Disipline uy P ile Birleş!”, “Defol - Çatlak”, “Pazarlık”, “Özsoy: Gelecekte de P ile birlikte olmak istiyorum”, “İSTEMİYORUZ! EĞİTECEĞİZ”, “DÖRT DENEY”, “Erdal Gökyüzü, Fehmi E???Ş”, “Nahit TÖRE; Deniz GEZMİŞ, Atilla SARP, Cihan ALPTEKİN, Doğan ÖZ öldürüldü!!!”, “Muzaffer KÖKLÜGİLLER”, “Olumlu örnek = MK”, “Talimat, Sonuç / Kararlar”, “Artık Gökçe değil”, “GÖKÇE: Soruşturma bitecek, kazanılacak tekrar P’ye eğitilecek”, “TEBLİGAT: Gökçe ile Kes toplanma, birleşme ??liği dağıtın!”, “G ile P görüşecek!!!”, “P ile birleş Disipline uy”, “MZD”, “R’i değil M’i uygulayın”, “Bölünmeyin, birleşin”, “Hile ve tertiplerle uğraşmayın, açık yürekli ve dürüst olun”, “MK’ya götürdüler İst’a gelip HİZİP”, “P. tarihinde ilk”... şeklindeki notlamaların ne anlama geldiği, ne zaman notlama yapıldığı cevap aranan en önemli sorular içerisindedir. “Milli Hükümet Bakanlar Kurulu” başlıklı “Doğu Perinçek- Başbakan, Ferit İlsever-Başbakan Yardımcısı...” gibi başbakanlık ve bakanlık kadrosunun oluşturulduğu belgeyi kimin ne amaçla hazırladığı da başka bir muammadır. Perinçek’in, Bedri isimli bir şahısla yaptığı telefon görüşmesinde, Bedri isimli şahsın “şimdi o bir biri geçen güne bir önceki akşam” “ Tümep bir yemekli toplantıya davet etti” dediği, kendisinin de “Kemal Alemdaroğlu seni görmüş orda ...” “Senin yanında kim vardı ?” dediği, Bedri isimli şahsın “Bizim partide Karanlık vardı, Nusretle gidecektik

Page 261: Zihni Akir Kod Adi Darbe

söyledim ben, Nusrete hafta sonu bana telefon açmıştı’ “Ya şimdi aslında çok benim beklemediğim bir katılımdı , herkes vardı orda” “İlhan Selçuk, Hurşi t Tolon, Şener Eruygur, YASAV Başkanı, bu Danıştay, Yargıtay, üniver sitelerden bayağı seçkin bir topluluktu, 70 kişi vardı. Şener Eruygur bayağı da uzun sürdü, yedide başladı on birde bitti. Dört saat süren toplantı oldu” “Şener Eruygur yani bir araya gelmek gerekir, ulusalcıların birleşmesi gerekir diye özeti bu olan, biraz da halkı suçlayan bu Cumhuriyet mitinglerinde toplandı bu kadar kalabalıklar ne oldu, bir şey çıkmadı, öyle bir konuşma yaptı” dediği, Perinçek’in de, “Keşke şeyi esas söyleseydin, o gün indirmek ve milli bir hükümet kurmak mümkündü, ona yanaşmadı Şener Eruygurlar, Cumhurbaşkanı istifaya davet etseydin ...”dediği tespit edilir. Görüşmenin içeriği ile darbe senaryoları ve kapatma davası arasında ne gibi bir bağ vardır? İşçi Partisi’nde ele geçirilen, “ELBA HIGH QUALITY CD” yazan M4-C524-B-R2-09:40 seri numaralı CD’nin yapılan incelemesinde; içersinde (3) adet klasör ve (1) adet Word sayfası olduğu görülür. “Yargı-Nusret Senemden” adlı klasör açıldığında, içersinde (4) adet Word belgesi, (7) adet PDF belgesine rastlanır. “Yargıtay” adlı PDF dosyası açıldığında, elle çizilmiş basit bir krokiyle karşılaşılır. Kroki içersinde, Yargıtay Binası’nın bölümlerini gösterir şekiller bulunduğu; bu şekillerin üzerine A, B, C yazıldığı; binalara giriş çıkış olan noktaların işaretlendiği ve bu noktaların üzerlerine değişik işaretler ve şekiller yapıldığı ve numaralandırıldığı anlaşılır.

Page 262: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Ayrıca “Krokinin açılımı” isimli Word belgesi açıldığında, şu yazıların yer aldığı görülür. KROKİNİN AÇILIMI A:Yargıtay ana bina B:Yargıtay bitişik ek bina C:Yargıtay ek bina 1-Protokol kapısı (güvenlik çok sıkı) 2-Avukat giriş kapısı 3-Posta giriş kapısı 4-Vatandaş kapısı 5-Garaj kapısı (sürekli görevli bulunur, güvenlik yok) 201 Kod Adı Darbe 6-Mutfak kapısı

Page 263: Zihni Akir Kod Adi Darbe

7-A blok yan kapı 8-C blok yan kapı 9-C blok arka kapı 10-C blok ön yan kapı 11-C blok ana giriş kapı 12-C blok garaj kapısı 13-Başbakanlık güvenli girişi 14-A blok giriş X Güvenlik var X Polis var X Ray cihazı var P Polis noktası var. “Sarı ile işaretli bölgeler rahat; buralarda güvenlik, polis, görevli yok. 6 no’lu kapı tünel gölgesinde kalıyor. Gece için uygun. 3 no’lu kapı kilitli ancak açılabilir. Bura

Page 264: Zihni Akir Kod Adi Darbe

dan A blok zemin altına inilir. Burası Milli Eğitim Bakanlığı ile A blok arasında kalıyor ve araba park yeri. Tenha. C blok 8 no’lu kapı çok müsait. Girince bazen kapı arka sında bir güvenlik çıkabilir. Burada lavabolar var. Oraya geçilebilir. Her zaman yok. 9 no’lu kapı kilitlidir. Ama açılabilir. Ön taraftaki ışıklar orayı görmüyor. 10 no’lu kapı kullanılmaz, ön taraftaki ışıklar burayı iyi görüyor. Ön tarafta 2 kamera var. Ön taraftaki sarı alan ağaçların altında kalıyor. Işıktan da geriye kalıyor. Orayı güvenlik kulübesi görmüyor. Arkada camları yok. O nedenle kör bir nokta oluşuyor. Karargah kameraları görse de karanlık olduğundan sıkıntı olmaz. Ancak fazla beklememeli. Karargah önünden hemen ikaz gelebilir.” Elde edilen kroki ve krokinin açılımını anlatan Word sayfasındaki yazılar incelendiğinde; Yargıtay binasında bir suikast ya da bombalı saldırı düzenlenebilmesi için, binadaki güvenlik zafiyetlerinin de içinde bulunduğu tüm noktaların belirtildiği, dolayısıyla Yargıtay Başkanlığı’nda, üst düzeydeki yargı mensuplarından birisine yönelik eylem hazırlığı yapıldığı değerlendirilir. Bu kroki ve kroki açılımının kim ya da kimler tarafından hazırlandığı merak konusudur. Zihni Çakır

Page 265: Zihni Akir Kod Adi Darbe

NUR EVLERİNİ İHANET YUVASI GÖREN PERİNÇEK’TE KARARGAH EVLERİ BELGESİNİN İŞİ NE? İşçi Partisi Genel Merkezi’nde yapılan aramada 4.katta “Çok gizli” ibareli 5 sayfadan oluşan, “Konu: İP / Karargah Evleri” başlıklı yazının içeriğinde, “İşçi Partisi ve Alevi kesimin yanı sıra bazı TSK mensupları ve memurların da katılı mıyla, emperyalistlerle Cumhuriyet karşıtları-yıkıcıları ile mücadele amacıyla bir harekat başlatıldığı yönünde hassas kaynaktan bilgiler intikal etmiştir. Yürütülecek bu ça lışmalarda hiçbir kurum ve oluşumun zarar görmemesi için karargah evleri adı altında, çekirdek kadroların oluşturulmasının öngörüldüğü alınan bilgilerdendir” yazdığı; devamında, karargah evleri hakkında bilgiler verildiği, yazının sonlarına doğru faaliyet içersinde yer alan şahısların değişik başlıklar altında isim listelerinin yazdığı, son sayfa’sında ise karargah evleri başlığı altında bir şema yapıldığı, şemanın en üst kısmında İbrahim ASLAN yazdığı, buna bağlı olarak (İ.Yaşar Hacısalihoğlu- Türkiye’m Topluluğu), (Askeri kesim-Albay Cengiz Köylü), (Alevi kesim-Dede) yazdığı; Askeri kesimin altında iki ayrı ok çıkartıldığı, bunlardan birisinin Harp Akademisi ve diğerinin Hava Harp Okulu başlıklarına ayrıldığı, Harp Akademisi başlığı altında, Albay Cengiz Köylü, Albay

Page 266: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Yavuz Göker, Albay Turan Toker, Fırat Kaymakçıoğlu, Hasan Günay Aktaş, Osman Şen, Mahmut Melih Başdemir, ... Turan, Kemal..., Y.Selim Özmen, Rıza Okur yazdığı; “Hava Harp Okulu” başlığı altında; Binbaşı Bülent... yazdığı; bunun hemen altında, “Öğrenciler” başlığı altında Ozan Nizam, Gökhan Gülsen, Cihan Akyol, Alper Özkan, Emre Yılmaz, Çağdaş Doğan, Onur Sönmez, İbrahim Polat yazdığı; “Hava Harp Okulu” başlığı altında bir ok çıkartılmış olduğu; bunun altında “Destek Sağlayan” başlığı altında Albay Sinan Kesici”, Doktor Rıza Kurna yazdığı; bunun hemen altında “Memur Kesimi başlığının olduğu ve Gönül Temiz, Neslme Akbulut isimlerinin yazdığı; İbrahim ASLAN ismi altında bir ok uzantısında, İşçi Partisi başlığının olduğu, bu başlık altında, M.Bora Perinçek, M.Bedri Gültekin, Hikmet Çiçek ve Zerrin Öztürk yazdığı, İşçi Partisi başlığından uzatılan okun altında, bölge sorumluları başlığının olduğu, bu başlık altında, Ali Doğan (İst / Bayrampaşa), Mevlüt Usta (İst / Bayrampaşa), Hıdır Hokka (İst / GOP), Zerrin Öztürk (İst / GOP), Mustafa Ozan (Tekirdağ), Sait Zorlu (Kırklareli), Ab Kod Adı Darbe durrahman Taşçı (Kurye) yazdığı; “Alevi kesim” başlığı altında iki ayrı ok olduğu, bunlardan birisinin Yenibosna Cem Evi, diğerinin Balaban aşireti yazdığı görülür. Belgede belirtilen Karargâh evleri” nedir? Hangi amaçla bu evler oluşturulmuştur? Bu evler nerelerde bulunmaktadır ve kimler kalmaktadır? Bu evlerle İP arasında nasıl bir ilişki vardır?

Page 267: Zihni Akir Kod Adi Darbe

İşçi Partisi Genel Merkezimde yapılan aramada; çok sayıda CD bulunarak el konulur. Bu CD’lerle ilgili yapılan ön incelemede, üzerinde “CD 3 PRINCO” yazılı P420281107130821 seri numaralı CD’nin içeriğinde; 3 adet klasör olduğu, çok sayıda Word belgesi, çok sayıda PDF belgesi ve çok sayıda resim dosyasının olduğu görülür. Bu dosyalardan birinde, “Ergün Poyraz’ın Jîtem’den aldığı para” isimli klasör içersinde 5 adet Word belgesinin yer aldığı tespit edilir. Bu belgeler ayrı ayrı incelendiğinde, Ergün Poyraz’ın değişik tarihlerde ve değişik miktarlarda Jandarma İstihbarat Başkanlığı kasasından paralar aldığına dair tutanakların olduğu anlaşılır. Tutanak içersinde İstihbarat Başkanlığı kasasından verilen paranın miktarı ve tarihinin olduğu, alt kısmında teslim eden, hazır bulunan ve onaylayan jandarma görevlilerinin isimlerinin yer aldığı, ayrıca; teslim alan bölümünde “Ergün Poyraz Araştırmacı-Yazar” yazdığı görülür. Söz konusu belgeler nereden, ne şekilde ve kimler tarafından temin edilmiştir, bu belgeler herhangi bir amaç için şantaj unsuru olarak kullanılmış mıdır? Yine ele geçirilerek incelenen “CD 3 PRINCO” yazılı P420281107130821 seri numaralı CD’de; bugüne kadar yakalanan şahıslardan ele geçirilen örgüt dokümanlarından, “Devletin Yeniden Yapılandırılması”, “Dinamik-Antitez”, “Dinamik Ulusal Güç Birliği”, “Birleşik Komin”, “İP Türk ve Kürt’ü Birlikte Örgütlenme Tasarımı”, “Lobi”, “Oluşum”, “Ulusal Medya 2001” isimli dokümanlar ile, şimdiye kadar sadece Tuncay Güney ve Veli Küçükten elde edilen “Ergenekon” isimli belgelerin olduğu tespit edilir. Bu belgelerin tamamı, Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan, özellikle örgütün yönetici kadrosundaki şahıslarda da bulunur. Dolayısıyla Perinçek’in bu şahıslarla birlikteliğinin ve ortak noktalarının olabileceği savları güçlenir. Bir siyasi parti genel başkanı olan Doğu Perinçek, bu belgeleri nereden ne şekilde temin etmiştir?

Page 268: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Zihni Çakır BÜYÜKANIT DA MI HEDEFTEYDİ? İşçi Partisi Genel Merkezi’nde yapılan aramada; ele geçirilen ve üzerinde “VERSATİLE” yazan 411509A102B4 seri numaralı CD’nin yapılan incelemesinde; 2005 yılı Şubat ayı İçersinde, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın İzmir ve Balıkesir illerine yapacağı ziyaretlerle ilgili koruma planını gösteren 9 sayfalık belge bulunur. Bu belgeleri nereden ne şekilde temin ettiler? Yaşar BÜYÜKANIT’a ait koruma planını hangi amaçla kullanmak için temin ettiler ve bu planları başkalarıyla paylaştılar mı? KEMAL ALEMDAROĞLU, SARIKIZ’DA FİKİR BABALARINDAN MIYDI? M.Zekerlya Öztürk’ün bilgisayarında yapılan incelemede, Özden Örnek’in darbe planı olarak ifşa edilen ve iki yıla yayılmış günlükleri içerisinde Sarıkız Operasyonu kapsamında rektörler ile yapılan görüşmelerin önemli yer tuttuğu, 7 Kasım 2003 tarihinde İstanbul Üniversitesi rektörü Kemal Alemdaroğlu ile gö rüşme yapan Örnek’in, Alemdaroğlu’ndan, “Artık sizin de sesinizin çıkması lazım. Çok yalnız kalıyoruz” şeklinde sitem geldiğinden söz edilir. Günlükte ayrıca, 19 Kasım 2003 tarihinde Kocaeli Üniversitesi rektörü ile ilgili de notlar düşüldüğü görülür. Bu notun: “Karargaha döndüğümde Kocaeli Üniversitesi rektörünü beni bekler buldum. S Aralık günü YÖK Başkanı seçimi yapılacak.

Page 269: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Bu nedenle acaba ben de aday olsam mı diye gelmişti. Kendisine diğer komutanlar ile bu konuyu konuştuğumu ve bu aşamada yeterli desteği almayacağı için aday olmamasını telkin ettim ama bu arada bir gelişme olursa bayram haftası kendisini arayacağımı söyledim” şeklinde beyanlarla sürdüğü tespit edilir. Özetle; Özden Örnek’in darbe girişimlerinde Alemdaroğlu ve benzeri kişilerin de etkisinde kaldığı anlaşılır. Alemdaroğlu’nu Ergenekon Operasyonu kapsamına taşıyan gerekçelerde bu temele dayanıyor. Alemdaroğlu’nun konuşmama hakkını kullandığı sorgulamasında, kendisine yöneltilen soruların hemen hemen tamamının, darbeye davetiye çıkarıcı, demokrasi ve hukuk yerine askeri müdahale beklentisi ve destekçisi olmakla suçlandığı gözleni K.OÜ Adı Darbe yor. Ayrıca Alemdaroğlu’nun dinlemeye takılan konuşmalarının da bu yönde konuşmalar ve planlarla geçtiği gözleniyor. ÜMİT SAYIN’IN GARİH MERAKI! Yazdığı bazı raporlarla orduyu siyasi iradeye karşı kışkırtma eğilimi, ev ve iş yerinde ele geçirilen belgelerde ortaya çıkan Doç. Ümit Sayın’ın, Üzeyir Garih cinayeti ile ilgili olarak da büyük merak(!) içerisinde olduğu anlaşılıyor. Sayın’ın evinde yapılan aramalarda ele geçirilen ve Üzeyir

Page 270: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Garih’in öldürülmesi ile ilgili tahkikat evrakları olduğu anlaşılan bazı belgelerin, Sayın’da ne işinin olduğu, onun Adli Tıp Kurumu görevlisi olunca daha ilginç bir hal alıyor. Zira bu cinayetle ilgili olarak ceza alan sanığın, sadece Üzeyir Garih’e ait kan örneklerinin olduğu gömleklere dayalı bir delille cezalandırıldığı biliniyor. Ergenekon sanığı olarak tutuklanan Ümit Sayın’ın, bu dokümanları ne zaman nereden temin ettiği, bu dokümanları saklamaktaki amacı anlaşılabilmiş değildir. Öte yandan Sayın’ın, polis dinlemesine takılan birçok konuşmasında ve ele geçirilen mail yazışmalarında darbeye zemin hazırlamaya dayalı çalışmalar ve görüşler beyan ettiği de ortaya çıkmıştı. Yani atfedilen suç; darbeyi meşru görme ve darbeye zemin hazırlayacak faaliyetlerde bulunmak... ORHAN PAMUK’A SUİKAST PLANI Ergenekon Operasyonu kapsamında, teknik takibe takılarak gözaltına alınan sanıklardan Coşkun Çalık’ın, Muhammet Yücemin kendisine, Orhan Pamuk’un Kurban Bayramı’nda Türkiye’ye geleceğinden, Orhan Pamuk’u o zaman öldüreceklerinden, talimatı Kuvayı Milliye Derneği Genel Başkanı Mehmet Fikri Karadağ’ın verdiğinden, Orhan Pamuk’un öldürülmesi sonrasında herkese 2 trilyon para verileceğinden bahsettiği ortaya çıkar. Bu, Ergenekon’un, Necip Hablemitoğlu, Hrant DİNK ve Danıştay saldırısı gibi toplumda korku ve endişe yaratıcı başka eylemler peşinde olduğunu da ortaya koyar. Üstelik suikast planlarının sadece bununla da sınırlı olmadığı anlaşılır.

Page 271: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Zihni Çakır Örgütün; Osman Baydemir, Nebahat Tunçel, Ahmet Türk, Fehmi Koru, Erdal Şimşek, Fener Rum Patriği Bartholemous, Ermeni Patriği Mutafyan ve işadamı İshak Alaton gibi isimlerin de sansasyonel eylem için hedef seçiği, Ergenekon’un gizli kodları arasından ortaya çıkan dehşet verici gerçekler olarak göze çarpar. ERGENEKON’UN KİMYASAL SİLAH PROJESİ Ergenekon sanıklarından Ümit Oğuztan’dan elde edilen, “disket -11” olarak adlandırılan dosya içeriğinde, “NBC Silahları Üretim Analiz” başlıklı yazıda, “Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet göstermekte olan Ergenekon’un dikkatlerine sunulan bu analiz ve öneri çalışmasının amacı, kimyasal ve biyolojik silah üretimine yönelmenin kaçınılmaz gerekliliğine olan inancımızdır” şeklinde yazıldığı tespit edilir. Kimyasal ve biyolojik silah üretmenin Türkiye açısından gerekliliğinin vurgulandığı, raporun Ergenekon örgütüne sunulmak üzere hazırlandığı anlaşılır. Hazırlayan kısmı incelendiğinde, raporun, strateji grubu tarafından hazırlandığı görülür. Oğuztan da strateji gurubunda çalıştığını beyan etmiştir. Bu raporun hazırlanmasındaki amaç nedir? Rapor, Ergenekon örgütünden kimlere sunulmuştur? Oğuztan’da ele geçirilen belgelerin, diğer önemli sanıkların ev ve işyerlerinde de çıkmış olması ve bu şahısların bazılarının yüz yüze dahi gelmediğinin anlaşılması üzerine Ergenekon yapılanmasının,

Page 272: Zihni Akir Kod Adi Darbe

elinizdeki çalışmanın üst bölümlerinde de söz edildiği gibi, birbirinden ayrık ancak tek çatıda toplanmış bir örgütlenmeyle organize olduğu anlaşılmaktadır. Zihni Çakır BÖLÜM 13 SONUÇ Elinizdeki çalışma piyasaya çıktığında, belki de Ergenekon iddianamesi tamamlanmış ve dava açılmış olacak. Belki de bazılarının salya sümük beklediği gibi dağ fare doğurtulacak, ya da iddianame ile Türk demokrasisinin üzerindeki Demokles Kılıcı alaşağı edilecek. Belki de Ergenekon yapılanmasında, yapının ayrık otları temizlenip, yeni bir reorganizasyonun yolu açılacak. Hatta daha da ötesi, bugünkü manzara ile Türkiye’yi ABD ve AB konseptinden saptırıp; İran, Moskova sarmalına hapsetmeyi amaçlayan ve Moskova güdümünde hareket eden Ergenekon’un bir kanadı tamamen tasfiye edilerek, karşılıklı anlaşmalarla, yürütülen soruşturma sadece durumdan vazife çıkaran birkaç patavatsızın fütursuz eylemi olarak da lanse edilebilir. Bunlardan daha da acı olanı ise; soruşturma sonucu deşifre edilen yapı, organize ettikleri naylon şirketler, vakıflar ve dernekler vasıtasıyla çıkara dayalı suç örgütü kurmak şeklinde lanse edilerek dosyanın kapatılması ihtimalinin de bulunması.

Page 273: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Bunların hepsi olası ihtimaller içerisinde. Asla yargının güdümlü karar alacağı şeklinde yorumlanmamalı bu iddialar. Ancak şu gerçek de göz ardı edilmemeli: Yargı önüne gelen belge ve bulgulara, ifadelere ve delillere göre hareket eder. Kod Adı Darbe Bu belge ve bulgular, bu tarz yapılanmalarda devletin istihbarat birimleri ile koordineli çalışmalarla elde edilebilir. Susurluk ve Şemdinli’yi kadük bırakan, eksik soruşturma şeklinde hafızalara yerleştiren bu istihbarat birimleri ile yargı ararsındaki koordinasyonsuzluk değil miydi? Düşünün, hemen Türkiye’nin her bölgesinde, birbiri ile ilişkili bombalama eylemleri ve terkedilmiş bombalar ortaya çıkacak, bu eylemlerdeki malzemeler aynı seriden olacak, sanıklar arasında her türlü irtibat kurulabilecek, ama ülkenin istihbarat örgütünün bu ilişkilerden haberi olmayacak ve haberi olmadığı için de Ergenekon diye bir raporu olmayacak. Üstelik bu isimde bir örgütlenmenin olduğu, bundan 10 yıl evvel 1999 yılında anlaşılacak ve 2 yıl süren bu soruşturma eksik bırakılıp, aynı yapı bugün de ortaya çıkacak ve istihbarat teşkilatı bu yapıyı bu zamana kadar merak edip de araştırmayacak. Allah aşkına hayıflanmayalım, batıda neden işler bizimki gibi Arap saçı olmuyor diye! Neden batı kültüründe devletin ana kurumları arasında rejime dayalı tehdit noktasında kurumsal mutabakat sağlanıyor da, bizde bu sağlanamıyor diye de sormayalım lütfen.

Page 274: Zihni Akir Kod Adi Darbe

Ergenekon yapılanması ile ilgili eğer devletin istihbarat birimlerinde tek satır bir bilgi yoksa; bu yapının mail yazışmaları çarşaf çarşaf gazetelerde çıkarken, o istihbarat kurumları buna haiz olamamışsa buna ihmal falan denmez. Buna gaflet denir, ya da makama ihanet denir? Tehlike tehlikedir, çete çetedir. Benim çetem, senin onun çetesi olmaz. Yarın senin çeten onun eline geçer maazallah, sonra avazın çıktığı kadar bağırırsın, “Heyhat bunlar devlet içinde devlet olmuş” diye.