Zaman Çarkı Cilt04 Kitap1 Gölge Yükseliyor

5/5/2018 Zaman ark Cilt04 Kitap1 G lge Y kseliyor - slidepdf.com

http://slidepdf.com/reader/full/zaman-carki-cilt04-kitap1-goelge-yuekseliyor 1/45

kkknietzsche'nin etkilendigi $ahislardan biri. (bkz: filozof)(caelumluna, 14.04.2000 09:42 ~ 16.08.2003 10:29)

#137585 paylaþ þikayet et

kant beyden sonra mevzuuya duhul olmuþ, kötümser feylesoflarýn þahýdýr..

formatif batý düþüncesinin aksine, doðu felsefesinden etkilenip, kötülük hadisesiyle uðraþnietzsche bey de en çok bu yönüne vurulmuþtur zaar.. nahif bir kardeþti yani ziyadesiyle;aþkýn metafizik kanunlarýný bulduðunu düþünür, "elbet bulacaðým ben de aþký, ikiz ruhu" di

schopenhauer biraz bedbin bir çocukluk geçirmiþti nitekim.. annesi pek egosantrik ve hafif üþütük olduðu içün pek geçinemezdi onunla.. zaten kocasý öldükten sonra da "bir eve ianlamýnda olmayan) fazla" düsturuyla kaçýp, zamanýn özgür iliþkiler cenneti olan weimar alne akmýþtý.. el kadar çocuðu kýskanmýþ iþte, n'aparsýnýz..(atlantisten gelen zekiye, 20.12.2001 17:28)

aþkýn metafiziði'nin yazarý. ayrýca ayný kitapta, kitabýn çevirmeni selahattin hilav'ýn scer'ýn felsefesi üzerine görüþleri de yer alýyor.

hatta bir de alýntý yapayým kitaptan:

"kendinde ölçüde düzende bulunmayan þeyi, akýlla yönetemezsin."(polyethylene, 20.03.2002 18:55 ~ 26.10.2004 10:34)

celiskilerle dolu olmasi bir yana, karamsarligi, hayati aci dolu ve nahos bir tecrube olarak algilamasiyla da okunmaya deger bir filozoftur. pratikte tam aksiniuygulamasina ragmen, dusunceleri bircok kisinin ilgisini cekmis, nihilizm ve ni

etzsche'nin ubermensch teorisini de dogrudan etkilemistir.(bkz: buyuk muzdaripler)(lostandfound, 21.03.2002 13:58 ~ 13:59)

nietzche'yi derinden etkileyen "yaþam bilgeliði üzerine aforizmalar" ve "aþkýn metafiziði"in yazarý filozof. nihilist ve karamsar bir bakýþ açýsý vardýr. aþýrý derecede bireyciliðisavunmuþtur.(dark tranquillity, 18.05.2002 18:20)

"insanin hayati, yenileceginden hic suphe etmeksizin, varolmaya calismak icin ha

rcanmis bir cabadir."

yýllar sonra gelen edit:

"hmm... sen öyle san." -zdlo(zeenogr delorange, 16.06.2002 02:06 ~ 09.01.2007 04:35)

"erkekler kadýnlarý çiftleþene kadar arzular, hele çiftleþme gerçekleþip de kadýn artýk ansonra erkek baþka diþilere doðru yelken açar" demiþ, dediðinin de arkasýnda durabilmiþ finietzche'nin hocasý olmasýyla da ünlüdür ancak hemen hemen her konuda ayrý düþerler. örnenhauer bir düþünürün uykusun çok iyi almasý gerektiðini ve böylelikle saðlýklý düþünebileczche ise tam tersini savunur ve bir düþünür çok az uyumalý ve bilinçsizlik zamaný olan uyk

erimsizliðinden kurtulmalýdýr der. bu konuda açýkça schopenhauer'e destek verdiðimi itirafeliyim. ikisini en ortak noktasý ise isimlerinin hem yazýlýþýnda hem söyleniþinde pek sýkapýlmasýdýr.



(dikakana bey, 16.06.2002 02:40 ~ 12.04.2007 17:33)

... mutlu olmaya geldiklerini sananlarýn içine mutsuzluk kapýsýný aralayan mutsuz* insan(deli, 16.06.2002 16:27 ~ 16:29)

hegel'le ayný dönemde, ayný üniversitede çalýþtýðý için boþ sýralara ders vermek zorunda klozof.(agile, 02.11.2002 21:56 ~ 21:58)

"dünyanýn özü kötüdür...yapýlmasý gereken en iyi þey yaþam istencini reddetmektir" diyerekntiharý salýk veren, kendisiyse karýlarla kýzlarla gününü gün eden müthiþ tutarlý kiþi...(agile, 02.11.2002 22:03)

kendisi hakkinda degil de kendi yazdigi kitaplar turkiye'de bulunmayan, bulunamayan bu adam hasbelkader buldugum bir 40-50 sayfalik fotokopide beynimi firtinasina sarar, allak bullak edip ayva gibi tikanir yutagimda. pek cetin bir filozoftu

r.cahit tanyol bu ustadin ahlak felsefesini lisans tezinde incelemis ve bizlere sunmustur.(flagg, 31.12.2002 02:13 ~ 27.12.2003 03:09)


acýnýn,insaný özgürleþtireceðine inanan filozof(yoko, 31.12.2002 15:16)

(bkz: yaþam bilgeliði üzerine aforizmalar)(gregor, 01.03.2003 20:14)

insanca pek insancada nietzsche'nin elestirdigi ve görüslerini ayirdigi filozof.(pillow, 16.03.2003 17:12)

"yikmak duzeltmekten,yalan soylemek ispatlamaktan daha kolaydir."(anjelic, 15.05.2003 19:58)

can sikintisiný insanýn en büyük düþmaný olarak görür.(gregor, 28.08.2003 15:34 ~ 16.02.2011 02:03)

temel eserleri "irade ve tasarým olarak dünya" ve "yeter sebep ilkesinin dörtlü kökeni üzene" olan 1788-1860 yýllarý arasýnda yaþamýþ ünlü alman düþünür.(probabilite, 03.10.2003 22:59 ~ 23:00)

'herkes kendinde eksik olani sever'...(miyaf, 04.12.2003 11:31)

kadinlarin cinselligini dogurganlik istegi-hevesiyle aciklamasi da mi annesine olan nefretinden gelir bilinmez, aþkýn metafiziðinde dile gelen düþünceleri havada asýlý an

aflar bütünü deðildir elbet ancak durdugum yerden bakýnca ki buna retrospektif dersek schopenhauer felsefesi nasýl bir anlam taþýr bilemem...(remedios, 13.03.2004 03:32)



"beraberinde getirdikleri umutlar ve korkularla akýn akýn gelen arzulara teslim olduðumuz sürece... kalýcý mutluluða ya da huzura hiçbir zaman kavuþamayýz"

arthur schopenhauer(anoktale, 25.04.2004 12:18)

özgür insaný tüm istemelerini susturup bilgiyi konuþturan insan olarak tanýmlayan filozof.(episteme, 22.05.2004 02:09)


nietzsche'yle beraber, özellikle kadýnlar hakkýndaki görüþlerinin temel felsefesiyle baðdadan ötürü, kadýnlarýn baþýna maksimum aforizmik bela durumlarý açmiþ olan þahsiyet(bezginbekire, 22.05.2004 16:08)

yüzelli sene önce yaþamýþ olmanýn verdiði bir bakýþ açýsýmýdýr ,aþýrý münzeviliðin yarattýilinmez;bu adam, kadýn ve erkeðin ilk bakýþmalarýndaki hoþlanma anýndan itibaren bilinçalt

olan yegane þeyin dünyaya getirilecek üçüncü kiþi olduðu konusunda tutturukludur.(helyumungizi, 23.05.2004 16:56 ~ 22.02.2006 20:09)

"aci cekenler ile aci cektirenler aynidir." diyen insan.

(bkz: varolmanin acisi)(mad jack the pirate, 25.05.2004 13:36)

hayatýn diþilerle zaman kaybedecek kadar uzun olmadýðýný söyleyen þahýs. güzel söylemiþtirakat kendisi söylediklerini uygulamamýþtýr, o karý senin bu karý benim diye peþlerinden kormuþtur. herþeye raðmen o kadar zaman önceden dünyanýn nereye gittiðini sezmiþtir, zira kö

ri günümüzün koþullarýna cuk oturmaktadýr.(fu, 25.05.2004 19:58)

ateist bir insan olmasýna karþýn bir an once hayattan baðlarý koparmak gerktiði gibi bir dsahip olan ünlü alman filozof...hayat güzeldir adlý filimde roberto benigni sýk sýk bu ada gonderme yapmaktadýr...(chainreaction, 28.05.2004 04:03)

kadýn düþmaný filozof. schopenhauer kadýnýn bir çok açýdan aiz bir varlýk olduðunu düþünürr artý iken kadýnýn duygusallýðý ifrittir, acizliktir. (bkz: aþkýn metafiziði) adlý kitabý

kadýnlara.evlenmek istediðimiz kadýný seçerken nelere dikkat ederiz. yüz güzelliði önem taþýr demiþtk için de vücut güzelliði-saðlamlýðý önemlidir. yani kadýn erkekte bir sonraki neslin(çocuinsana ulaþma çabasý- en saðlam/saðlýklý nasýl olacaðýný hesaplarken erkek nasýl "tam" ollýþýr. ayrýca erkekler kalçasý irice kadýnlarla evlenirken ince kadýnlarý sadece güzel bulçünkü geniþ kalça doðurganlýðý, saðlýlý doðacak çocuðu simgeler.ayrýca çocuðun karakterinin babadan geçtiðini söylemiþtir..faþo(kivircik salata, 07.06.2004 15:27)

istencin özgürlüðü üzerine adlý kitabýn yazarý.

insan istencinin özgür olup olmadýðý sorununa verdiði süper cevapla ödül almýþtýr. kitabýeðer istencim özgürse bir doða üstü güç (tanrý, allah vs.) olmalý düþüncesine varmýþýmdýr



türkiye'de daha çok aþkýn metafiziði'nin okunmasý ve bilinmesi (bkz: arthur schopenhauer)aþka meþke düþünmekten daha çok önem verdiðimizin resmidir.(ham meyva, 21.06.2004 00:04)

"trajedinin eðilimi ve son amacý, bizi; razý olmaya yöneltmek, yaþama iradesini olumsuzlayacak hale getirmek olduðu halde, komedi, bunun tam tersine, yaþamaya yöneltir ve yürekle

ndirir bizi. gerçi komedinin de, bütün öteki hayat betimlenimleri gibi, gözlerimizin önüneyýðýn acýyý ve iðrençliði serdiði doðrudur. ama komedi, bütün bunlarý geçici kötülükler g, hepsinin, neþe ile biten þeyler olduðunu, her zaman yengi kazanan umutlar gibi görülmeleri gerektiði anlatýlýr. bundan baþka, hayatýn sayýsýz terslikleri arasýndan sadece gülünebneþelenmeye yol açacak yanlarý seçer. böylece, koþullar ne olursa olsun, sevincimizi ve iyserliðimizi saðlamak ister. bütün olarak ele alýndýðý zaman, hayatýn çok iyi olduðunu ve henilecek garip bir yaný bulunduðunu ileri sürer. ne var ki, daha sonra neler olup bittiðini görmememiz için, mutlu ve sevinçli bir olayla perdeyi kapamak gerekir. oysa trajedi, artýk baþka bir olayýn ortaya çýkamayacaðý biçimde sona erer."(386 dx, 27.07.2004 11:16 ~ 11:19)

(bkz: alain de botton)(bkz: the consolations of philosophy)"iki insanýn birbirini sevmeye baþladýðý an - ingilizlerin deyiþiyle birbirine tapmaya baþyeni bir bireyin ortaya çýkmaya baþladýðý ilk an olarak deðerlendirilebilir" diyen yazar.(sezgi, 27.07.2004 11:35)babasizligin ve sevgisiz kendi hazlarinin pesinde kosan zayif bi anne modelininzulmunden arta kalmis kafasi calisan felsefe insani.hocalik yaptigi kitap yazdigi donemlerde hegelin golgesinde kalmis, olur olmaz asik olmus yuz bulamamis ama unu yakaladiktan sonra kadinlarin ilgisi ile bunyesindeki built in sevgisizligi gidermeye calismis kotumser.(kfg, 27.07.2004 11:47 ~ 19.08.2004 15:39)


hayatý boyunca hazýr yemiþ, çok az bir süre çalýþmýþ böylelikle beyninin mülkiyet haklarýnilde kullanmaya yeterince vakti olmuþ, inanç ihtiyacýný metafizik ve budizmle ilgilenmegibi atraksiyonlarla giderme çabalarý gözlemlenmiþ, ileri derecede pesimist yaklaþýmlarýnan insanlarda izole etse de kendini hep sýcak, samimi ve esprili olduðundan bahsedilmiþ kiþidir kendisi, özellikle iradeyi özgür býrakma konusundaki fikirlerinin yansýmalarý nhe'nin yapýtlarýnda tespit edilebilinir, zamanýnýn bazý yanýlsamalarýna kapýlmýþ olsa da ze bir düþünür.(mariadebonne, 27.07.2004 11:53)

usturayý kullanana güvenmediði için berbere gitmeyecek, "çalýnýr" diye pipo koleksiyonunu

tli bir kasada saklayacak kadar takýntýlý filozof. ahlaki felsefe üzerine oldukça tutucu dler ortaya koymuþ; lakin kendisi, cinselliðe düþkün ve sýradýþý yaþamýþtýr. bu düþünce ve, bir heykeltýraþýn, yarattýðý eser kadar güzel olmasýný istemek kadar saçma bulduðunu söymiþtir. schopenhauer'a göre mutsuzluk, hayat deviniminin sürmesi için þarttýr; çünkü, mutstamamen kurtulmak, benliðin dinginleþmesi ve yaþama isteðinin yitirilmesi demektir. oldukça karamsar olan; ama zannýmca, üzerinde düþünülünce, hayata bakýþý farklý noktalara taþþöyle ki; hayatýn bu þekilde mutsuzluðun yarattýðý devinim üzerine kurulu olduðunu kabullutsuzluðun yükseldiði anlarda bunun arkasýna sýðýnarak rahatlamak mümkün gibi durmaktadýr.yorumumun garip olduðunu ve "karamsar pollyanna" gibi bir oksimoron yarattýðýnýn farkýndaysorgulamaya devam ediyorum. net sonuçlar henüz elime ulaþmadý. ulaþtýðý zaman paylaþmak niim. þimdi uzun bir reklam arasý veriyoruz... (aha, sapýttý adam)(fenman, 04.08.2004 18:00)

insanlar kiþiliði babadan , zekayý anneden alýr diyen filozof(virane, 15.09.2004 15:19)



annesi yeteneði yüzünden kendisinden nefret etmiþ , o da bütün kadýnlardan(virane, 15.09.2004 15:20)

aþk denen þeyi üreme içgüdüsünün bir tür dýþavurumu, hatta doðanýn bireye türün devamýný s

tler için sunduðu bir tür teþvik olarak tanýmlayan filozof. insan da dahil olmak üzere bütlýlarýn dünyaya acý çekmek için geldiðini savunurken hayatýn bütün nimetlerinden faydalanadüþünceleriyle de çeliþkiye düþmüþtür.(savatage7, 30.09.2004 16:07)

nefis bir isim. þöyle aðýzý doldura doldura söyleniyor çok þaane. artur þopenhaaaur. bi ketüyap kitap fuarýnda, bir standda kadýnýn birine sormuþtuk da kadýn da bize daha gençsinizapýcaksýnýz siz onu? gidin baþka biþey okuyun demiþti. manyak kadýn !(travis and tyler durden, 30.09.2004 16:14)

fikirleri ve hayatýnýn çeliþmesi konusunda sýklýkla eleþtirilen filozof, oysa ki felsefe da da ideoloji deðildir, hayatý nasýl yaþamak gerektiðine dair fikirler öne sürse de bu keslarak böyledir ve bu þekilde yaþamak gerekir diye yaptýrýmlar getirmez, bir filozoftan emir deðil fikir alýnýr ve bir filozoftan bedeni ya da yaþamýyla gösteri maymunu haline gelmeni bekleyenler de babayý alýr.(mariadebonne, 30.09.2004 16:17)

þu dünyayý tanrý yarattýysa, onun yerinde olmak istemem doðrusu. çünkü, dünyanýn sefaletiyaratýcý bir ruh düþünülürse, yarattýðý þeyi göstererek ona þöyle baðýrmak hakkýmýzdýr: "baya çýkarmak uðruna, hiçliðin sessizliðini ve kýpýrdamazlýðýný bozmaya nasýl kalkýþtýn?" d(les, 02.10.2004 11:48)

türün iradesi söylemiyle genç dimaðlarýn hayattan ve insanlardan vaktinden çok evvel tiksiine neden olmuþ -büyüyünce geçer-, bulut saçlý ve huysuz ihtiyar ekolünden bir filozoftur.si ayrýca rahmin "dumura uðramasýndan" dem vuran ilk -ve son- filozof olma özelliðini taþýbu tamlamanýn ancak ve yýllar sonra çýktýðýný duyduðum ikinci aðzýn da haydar dümen'e aitpýsý'na konu olacak kadar gizemli ve ürkütücü bir olaydýr.(eowyn, 06.11.2004 20:10 ~ 09.11.2004 04:18)

babasizligin ve sevgisiz kendi hazlarinin pesinde kosan zayif bi anne modelininzulmunden arta kalmis kafasi calisan felsefe insani.hocalik yaptigi kitap yazdigi donemlerde hegelin golgesinde kalmis, olur olmaz asik olmus yuz bulamamis ama unu yakaladiktan sonra kadinlarin ilgisi ile bunyesi

ndeki built in sevgisizligi gidermeye calismis kotumser.(kfg, 27.07.2004 11:47 ~ 19.08.2004 15:39)#5157431 paylaþ þikayet et

hayatý boyunca hazýr yemiþ, çok az bir süre çalýþmýþ böylelikle beyninin mülkiyet haklarýnilde kullanmaya yeterince vakti olmuþ, inanç ihtiyacýný metafizik ve budizmle ilgilenmegibi atraksiyonlarla giderme çabalarý gözlemlenmiþ, ileri derecede pesimist yaklaþýmlarýnan insanlarda izole etse de kendini hep sýcak, samimi ve esprili olduðundan bahsedilmiþ kiþidir kendisi, özellikle iradeyi özgür býrakma konusundaki fikirlerinin yansýmalarý nhe'nin yapýtlarýnda tespit edilebilinir, zamanýnýn bazý yanýlsamalarýna kapýlmýþ olsa da ze bir düþünür.(mariadebonne, 27.07.2004 11:53)

usturayý kullanana güvenmediði için berbere gitmeyecek, "çalýnýr" diye pipo koleksiyonunu



tli bir kasada saklayacak kadar takýntýlý filozof. ahlaki felsefe üzerine oldukça tutucu dler ortaya koymuþ; lakin kendisi, cinselliðe düþkün ve sýradýþý yaþamýþtýr. bu düþünce ve, bir heykeltýraþýn, yarattýðý eser kadar güzel olmasýný istemek kadar saçma bulduðunu söymiþtir. schopenhauer'a göre mutsuzluk, hayat deviniminin sürmesi için þarttýr; çünkü, mutstamamen kurtulmak, benliðin dinginleþmesi ve yaþama isteðinin yitirilmesi demektir. oldukça karamsar olan; ama zannýmca, üzerinde düþünülünce, hayata bakýþý farklý noktalara taþþöyle ki; hayatýn bu þekilde mutsuzluðun yarattýðý devinim üzerine kurulu olduðunu kabull

utsuzluðun yükseldiði anlarda bunun arkasýna sýðýnarak rahatlamak mümkün gibi durmaktadýr.yorumumun garip olduðunu ve "karamsar pollyanna" gibi bir oksimoron yarattýðýnýn farkýndaysorgulamaya devam ediyorum. net sonuçlar henüz elime ulaþmadý. ulaþtýðý zaman paylaþmak niim. þimdi uzun bir reklam arasý veriyoruz... (aha, sapýttý adam)(fenman, 04.08.2004 18:00)

insanlar kiþiliði babadan , zekayý anneden alýr diyen filozof(virane, 15.09.2004 15:19)

annesi yeteneði yüzünden kendisinden nefret etmiþ , o da bütün kadýnlardan

(virane, 15.09.2004 15:20)

aþk denen þeyi üreme içgüdüsünün bir tür dýþavurumu, hatta doðanýn bireye türün devamýný stler için sunduðu bir tür teþvik olarak tanýmlayan filozof. insan da dahil olmak üzere bütlýlarýn dünyaya acý çekmek için geldiðini savunurken hayatýn bütün nimetlerinden faydalanadüþünceleriyle de çeliþkiye düþmüþtür.(savatage7, 30.09.2004 16:07)

nefis bir isim. þöyle aðýzý doldura doldura söyleniyor çok þaane. artur þopenhaaaur. bi ketüyap kitap fuarýnda, bir standda kadýnýn birine sormuþtuk da kadýn da bize daha gençsinizapýcaksýnýz siz onu? gidin baþka biþey okuyun demiþti. manyak kadýn !

(travis and tyler durden, 30.09.2004 16:14)

fikirleri ve hayatýnýn çeliþmesi konusunda sýklýkla eleþtirilen filozof, oysa ki felsefe da da ideoloji deðildir, hayatý nasýl yaþamak gerektiðine dair fikirler öne sürse de bu keslarak böyledir ve bu þekilde yaþamak gerekir diye yaptýrýmlar getirmez, bir filozoftan emir deðil fikir alýnýr ve bir filozoftan bedeni ya da yaþamýyla gösteri maymunu haline gelmeni bekleyenler de babayý alýr.(mariadebonne, 30.09.2004 16:17)

þu dünyayý tanrý yarattýysa, onun yerinde olmak istemem doðrusu. çünkü, dünyanýn sefaleti

yaratýcý bir ruh düþünülürse, yarattýðý þeyi göstererek ona þöyle baðýrmak hakkýmýzdýr: "baya çýkarmak uðruna, hiçliðin sessizliðini ve kýpýrdamazlýðýný bozmaya nasýl kalkýþtýn?" d(les, 02.10.2004 11:48)

türün iradesi söylemiyle genç dimaðlarýn hayattan ve insanlardan vaktinden çok evvel tiksiine neden olmuþ -büyüyünce geçer-, bulut saçlý ve huysuz ihtiyar ekolünden bir filozoftur.si ayrýca rahmin "dumura uðramasýndan" dem vuran ilk -ve son- filozof olma özelliðini taþýbu tamlamanýn ancak ve yýllar sonra çýktýðýný duyduðum ikinci aðzýn da haydar dümen'e aitpýsý'na konu olacak kadar gizemli ve ürkütücü bir olaydýr.(eowyn, 06.11.2004 20:10 ~ 09.11.2004 04:18)

hegel'in felsefesi kadar kiþiliðinden de nefret eder ve ona büyük bir kin besler

(in cold blood, 11.11.2004 17:44)#6270774 paylaþ þikayet et



hakkinda girilen entry sayisina bakinca, acun ilicalidan daha mi onemsiz yani dedirttigi icin buradan sozluge kucak dolusu sitem yolluyorum. tabii ancak 400 entry sonunda buraya yazdigim icin kendime de sitem ediyorum. [gerci bu kistasa gore acun ilicali sozluk cemaatini, bir cok diger buyuk filozoftan da daha cok ilgilendiriyor. baktiklarim icerisinde sadece nietzsche, marx ve mevlana basliklarinda daha cok entry vardi]

buyuk bir hevesle hakkinda yazilanlari okurken farkettim ki, zati muhteremin felsefesi hakkinda bir iki paragraf disinda soyle aciklayici birsey yok. oysa ki tum felsefe tarihi boyunca sistem kurmus az sayidaki filozoftan biri olmakla kalmamis, dogu felsefesi hakkinda en derin bilgiye ulasan batili filozof olarak da tarihe gecmistir.

agzinda puro, elinde sicak sarap, oturdugu entel koltugundan entry sayilarina bakarak ahkam kesen bosbogaz bir schopenhauer hayrani olmamak icin ise once rastlamis oldugum yanlis anlamalari duzelterek baslayim, sonra felsefesine geliriz [bubiraz tersten oldu, konuya yabanci olanlar sonraki entryden baslasinlar]

1) dogu felsefesinden etkilenmesi...

efendim bundan uzun uzun felsefenin oykusunde bahsetmistim. ozetle, schopenhauersistemini cok erken yasta, daha 20lerinde gelistirip yayimlamistir. (fark edilip unlenmesi ise 63 yasinda gerceklesti) bu esnada daha dogu dinlerinin kutsal metinleri avrupada yaygin degildi. schopenhauer ancak 30larindayken, majer isimlibir cevirmen arkadasi sayesinde bu metinlere ulasti. bu esnada farketti felsefesinin dogu felsefesiyle ne kadar benzer oldugu. [aslinda burada butun alkis schopenhauera gitmemeli, zira sisteminin kokleri kanttadir.]

bundan sonra kendi savlarini kuvvetlendirmek icin bu metinlerdeki paralellikleriaradi. zamanla konu hakkinda uzman oldu ve unlenmesiyle beraber, bati dunyasinin dikkati ilk defa (platondan bu yana) dogu felsefesine yoneldi. (bu esnada arti

k yeteri sayida ceviri de mevcuttu)

dolayisiyla felsefesini tamamen ozgun bir sekilde yaratmis, ayrintilarini belirlerken ve insanlari ikna etmeye calisirken dogu metinlerinden faydalanmistir.

2) nietzschenin ubermensch teorisiyle ilgisi...

pek yoktur. nietzsche schopenhaueru okumasi uzerine parlak akademik gelecegindenvazgecip filozof olmus ve ondan cok etkilenmistir. fakat ubermensch kavramininkokleri, nietzschenin schopenhauerdan bagimsizligini ilan etmesiyle atilir. ziraschopenhauer, evrene cok kotumser bakar, butun hayati anlamsiz gorur. biz iradenin kolesiyizdir ve hayat tatminsizliklerle doludur, asla mutlu olamayiz. (budiz

mle paralelligi burada) bu yuzden yapmamiz gereken sey dunyevi seylere sirt cevirerek, bagimliligimizi ve acimizi azaltmaktir.

oysa nietzsche, bunlara katilmakla beraber, tam tersine dunyaya dort elle sarilmayi, tutkulara kapilip gitmeyi ogutler. o tutkular, o dunyevi hazlar, icimizdekigucun (iradenin) disavurumudur ve bunlara dort elle sarilarak, kendimizi gerceklesitiririz (maslov hiyerarsisinin son basamagi) ve ancak boyle mutlu oluruz. bukendini gerceklestirmeyle insan ozgurlesir (ornegin ahlaki deger yargilari veyagelenekler tarafindan baglanmaz) ve ustinsan olur.

3) "munzevi bir hayat yasadigindan eglenceye, diskoya, bara karsiydi..."

schopenhauer munzevi bir hayati savunmus olmasina karsin kendisi oyle yasamamist

ir, munzevi degildir. tam tersine zengin bir ailenin cocuguydu ve zevk icin yaptigi profesorluk disinda, hic calismadi. tum parasini, kurumsal olmayan kendi egitimi icin harcadi, degisik diyarlara yelken acti. ozellikle gencliginde de epey



bohem donemleri oldu, bol bol kadin pesinde kostu. bu bakimdan, oldukca sikici bir hayat surmus olan ve dogdugu kasabadan hic cikmamis olan "hocasi" kanttan cokfarklidir.

asil ilginc olan, bu hayatiyla buddhayi animsatmasidir. buddha da bir prens olarak dunyaya gelmis, gencligine kadar sarayindan cikartilmamistir. hikayeye gore yine de hep icinde bir huzursuzluk mevcuttur ve bir gun gizlice sarayindan kacara

k four sightsi yasar; yani aciyle ve olumle tanistigi dort goruntuyle karsilasir. butun rahatini geride birakarak munzevi bir hayati secer ve insanlik durumunuogrenmek icin yillarca o bilgeden bu bilgeye kosturur, cok uzun bir sure basarisiz olur [bu yuzden onun hikayesini cok severim, "kusursuz" degildir, tanrilastirilmamistir. sonradan aydinlanir] neyse, sonucta schopenhauer da butun rahatligina ve gencliginde yasadiklarina ragmen, arzularin tatmin edilemeyecegini ve dunyevi oldukca gercekten mutlu olamayacagimizi savunmustur. elbette buradaki mutluluk kasti nirvana benzeri bir kayitsiz (indifferent) huzurdur.

4) "schopenhauer kotumserdi ve kadinlari sevmezdi cunku annesi ona kotu davranmisti, mutlu bir cocukluk gecirmemisti..."

bunu bilerek sona biraktim cunku buradan, sonraki entrymde bahsedecegim felsefesine baglayacagim. bir kere modern bir filozofun taninmasi icin savlarini temellendirmesi, nedenler sunmasi gerek. eger kotumserliginin butun kaynagi mutsuz bircocukluk olsaydi, yuzlerce sayfalik kitaplarinda sadece bundan bahsederek butundunyada yanki uyandiramazdi herhalde. onun kotumserliginin nedenini tek cumleyleanlatmak istiyorsak bu, iradenin kisiliksiz, zihinsiz, amacsiz, zekadan yoksunbir guc olduguna inanmasidir.

peki bu ne demek, hatta onu birak irade ne demek? iste bunu da "10 dakika sigaramolasinda schopenhauer" entrymde jet hiziyla anlatacagim.(immanuel tolstoyevski, 11.01.2005 11:31 ~ 13.01.2005 11:28)

5 bilemedin 10 dakikalik sigara molasinda schopenhauer

baslangic noktasi immanuel kanttir. zaten saheseri olan irade ve tasarim olarakdunyaya da kant bilmeyen beni okumasin diyerek baslar. peki kant ne demistir? deneyimler bilgiler yaratir ve bu deneyimlerin icerigi de duyu organlarina baglidir. eger gozumuzun yapisi farkli olsa tum deneyimlerimiz farkli olurdu. bilgilerimizin de icerigi farkli olurdu ve sonucta, olusturacagimiz tum ust duzey kavramlar da bunlari temel alacagindan, bu duyu organlarinin yapisina baglidir. biz biryarasanin dunyayi nasil algiladigini asla hayal edemeyiz, bunu nasil olmasi gerektigini bile bilemeyiz.

fakat kant bir deneyci degildi, o deneyle akili birlestirdi. soyle ki, biz dogus

tan hicbir bilgi getirmesek bile (a priori) yine de tum bilgiler deneyimlerden kaynaklanmaz dedi. ornegin bir zaman anlayisini, zamanin lineer olarak ileriye dogru aktigi anlayisini biz tecrubelerimizden ogrenmeyiz. bu bir nevi beynimize civilenmis bir cercevedir. zira biz zamansizligi dusunemeyiz bile. ayni sekilde mekan, nedensellik, nicelik, varolus da boyledir. onlar dunyaya bakarken firlatipatamayacagimiz gozlukler gibidir. deneyimlerimizin oturdugu kaliplardir. eger bir deneyim bunlara oturmazsa, bilgi haline gelemez. bunlara kategoriler dedi ve bunlarin dogustan geldigini ileri surdu. boylece deneycilikle akilciligi birlestirdi.

bundan hareketle madem dedi deneyimler duyularimiza bagli, demek ki biz bir nesnenin gercek halini algilayamiyoruz. duyu organlarimizi degisik olsa baska sekilde algilardik. hatta onu sadece zaman-mekan ve nedensellik icinde algilayabiliyor

uz. bu katergorilere uymayan kisimlarini bilemiyoruz. iste bizim algiladigimiz dunyaya fenomenler dunyasi dedi, nesnelerin ozlerinin (ding an sich) olusturdugudunyaya da numenler.



daha bircok sey de soyledi ahlak hakkinda falan ama simdilik gerekmiyor. schopenhauer buradan devraldi ve ilk is olarak kantin, numenler dunyasinin fenomenler dunyasinin asil nedeni ve yaraticisi oldugu gorusune saldirdi. zira nedensellik de fenomenler dunyasina ozguydu, bu iki dunyayi birbirine baglayamazdi. bu tutarsizligin hakkindan gelmek icin dedi, anlamaliyiz ki fenomenler de numenler de ayni gercekligin disavurumlaridir. bu gercekligin adina irade dedi. modern fiziktek

i karsiligi enerjidir.

tanri veya din inanci yoktu (aslinda ilk defa acik acik tanriya inanmadigini soyleyen filozof oldu) ve bununla paralel olarak, iradeyi kisiligi veya amaci olanbirseymis gibi tanimlamadi. (iste diger alman idealistlerle en temel farklarindan biri buradadir. yani hegel, fichte ve schellingle) irade tamamen amacsizdi. evrenin olusumu planli birsey degildi, boyle olmasa baska turlu de olabilirdi pekala. yasamimizin oyle ilahi bir planin parcalari olmadigina yurekten inaniyordu.ona gore irade o kadar safti ki, (enerji gibi) her turlu kisisellikten ve insaniozelliklerden, hatta her turlu ozellikten o kadar uzakti ki, insanin onu tahayyul etmesi de olanakli degildi. (kantin kategorileri geregi)

sonucta dedi, bizler bu amacsiz gucun oyuncaklarindan ibaretiz. bilinc diye birsey gelistirmisiz ve bu bizim ozgur irademiz olduguna, secimler yaptigimiza inandiriyordu bizi. halbuki hersey yanilsamaydi, gercek olan tek sey iradenin gucuydu. tipki budizmdeki bu dunyanin yanilsama oldugu, gercegin zaman-mekanin disindabir ve tek oldugu inanci gibi. (gercekten de zaman-mekan sadece fenomenler dunyasina ozguydu, benzerlik epey tutarli)

simdi bu noktada durup sapka cikartiyorum, zira hayatin amacsizligina (daha dogrusu insani bir anlam ihtiva etmemesine) olan inanci birtakim bilimsel teorilerleortusuyor. mesela intelligent design teorisi yerine emergence gibi, memetics gibi, hatta evrim teorisi gibi. bu o zamana kadar ki, bence en iyi ve tutarli panteizm turuydu. (bazi tur budist inanclarda bir farki burada iste, onlar isin icine sevgi saygi birlik beraberlik baris kavramlarini sokarlar. lakin bunu hepsi ya

pmaz, buddha da schopenhauera cok daha benzer gorusteydi]

eger biz iradenin oyuncagiysak ve onun bizim araciligimizla yasantiladigi bu arzular, istekler [bunu memetics iceriginde dusunun, yani amacsiz molekullerin karmasik yapilar olusturmalarindaki ve bunu yaparken "hayatta kalma" konusundaki "israrciliklari"] nihai olarak hep aciya ve tatminsizlige neden olacaksa, dunyevi olandan uzak durmaliydik. yine de budizmin soz verdigi huzuru yakalayamayacaktik,ama kisa sureler icin de olsa (mesela sanatsal yaraticilik anlarinda, ozelliklemuzikte) iradenin pencesinden kurtulabilir, ozgurlesebilirdik. ama uzun vadedehersey nafileydi. iste efendim, kotumserliginin annesiyle falan alakasi yok gordugumuz gibi; bu kadar zeki bir adamin, cok unlenmis felsefi sistemini anne nefreti uzerine kurmamis oldugu asikar.

sonucta alman idealizminin tek kotumser temsilcisidir schopenhauer ve batinin gozlerini acip, doguyu anlamasinin da (ve 19yydan sonra ilk defa dogu felsefesinden daha derinlesmesinin de) baslica sorumlusudur. ayrica bu irade gorusuyle ve bunun ozellikle sahane kitap askin metafiziginde anlatildigi gibi uygulanisiyla sayisiz sanatciya ve bilimadamina ilham kaynagi olmustur. tolstoy, freud, nietzsche, jung, proust, turgenyev en bilinenleridir.

schopenhauerun alman felsefesi ve daha genis acida bati felsefesi surecindeki yerini daha iyi gormek, daha ayrintili bilgi edinmek isterseniz, (bkz: felsefeninoykusu)icindekiler bolumunden bakiniz, kacinci entrylermis, gorunuz. yok bana bu kadaryetti diyor, bitmis sigaranizin izmaritini caktirmadan yere atmak icin gitmemi b

ekliyorsaniz, bir baska sefere kadar hoscakalin diyorum sayin merakli felsefe bocukleri.(immanuel tolstoyevski, 11.01.2005 12:09 ~ 13.01.2005 11:29)



hegel ile cekismesi uzerine....

farkettim ki yukaridaki ozetlerime eklemeyi unuttugum, cok bilinen bir husus varve o da doneminin alman felsefesine hakim olmus ismi hegelle olan zitligi.

anektodlar vermek yerine bu isin neden boyle oldugunu cok kisaca aciklayayim. once anlamaliyiz ki donemin (19yy) felsefe merkezi almanyaydi ve ardarda gelen bunca etkili filozofun onculu kantti.

kantin felsefesini kisaca gorduk. onun bu argumanlarini temel alan, gelecek nesildeki baslica ardillari oncelikle fichte ve schellingtir. bunlarin cagdasi olmasina ragmen hegel, dusunsel gelisimini gec tamamlamis ve bu noktada bu iki filozoftan cok etkilenip, onlarin fikirlerini birlestirmistir.

felsefelerinden teker teker bahsetmeyelim [bahsedelim diyenler felsefenin oykusune gidip pisman olana kadar okusunlar] ortak noktalari sudur: bizden otede olanbir "birlik" ya da bir bilinc var ve bu kendini, bizim araciligimizla ifade ediy

or. benligimiz bu ust-benligin bir parcasi; fakat ozgun hareket eden bir parcasidegil, onun bir disavurumu sadece. iste bu donemin alman idealizmidir.

gorusleri diger iki filozofunkileri kapsadigindan ve iyi baglantilari oldugundan, bu idealizmin en onde gelen simasi hegel oluyor [hatta ondan bir sure sonra ingilizlerin yayilmaciligi sayesinde, bu adamin felsefesi kita avrupasindan, taa hindistandaki universitelere kadar bircok yerde okutuluyor]

simdi schopenhauer da hegelin cagdasidir ve kokleri aynidir (kant). iki dusunurde bireyin onemsizligini, gercekligin herseyi kapsayan, holistic bir guc olduguna inanir. kisinin farkindaligi, bu gucun cisimlesmis halidir bir nevi.

lakin hegel, bu noktada fichtenin etkisiyle, bu gucu iyimser bir havada kabul ed

er. ona gore bu gucun -ki hegel ona geist demistir- farkina varilmasi sevkle karsilanmalidir. en onemlisi, onu rasyonel bir sekilde gorursek (yani ona anlam atfedersek) onun da geri bize bir anlam atfettigini goruruz der hegel. [bu arada geist, turkce karsiligi olan bir kelime degil. ruh ile akil arasinda birsey] yanibu ozelliklere sahip bir "ruh" temelli panteizm ortaya atmistir ki idealizm de budur.

oysa schopenhauer butun ortak koklerine ragmen idealizmi reddeder. aslinda kantin da numenler dunyasinin ozu olan "kendinde sey"in (ding an sich, ayni olmasa dageist muadili diye dusunelim) asla ulasilamayacagi gorusunu de benimsemez. onagore iradenin bizim araciligimizla kendini gerceklestirmesi tam da bu ozun kavranmasidir, onunla temastir.

neyse efendim, asil onemli olan nokta su: schopenhauerun en buyuk numarasi, idealizmini temellendirdigi o holistik gucu zihinsiz ve amacsiz birsey olarak gormektir. kanimca muthis bir zekayla, insanin dogal egilimi olan bir seye anlam atfetme tuzagina dusmemis, bu gucu (kendi deyimiyle iradeyi) bilincin atfedecegi herhangi bir kavramdan veya anlamdan otede, mutlak saf bir enerji olarak yorumlamistir. bizler dis dunyanin ve ozgur irade kavraminin illuzyonuna kapilmis piyonlariz ve tatminsizlik dogamizda var. (ornegin, iradeyi fizik kurallari olarak dusunursek, bizler once fiziksel, sonra kimyasal, en sonunda da biyolojik olarak devamliligini surdurmek isteyen yapilariz. bu bilincsiz hayatta kalma istegimizin, olum gercegiyle catismasi, kokleri derinlerde olan buyuk acilara neden olur. kotumserlige inancinin da kaynagi budur.

iste bu temel farklilik yuzundendir ki hegeli, insanligi yaniltmak, kanta saygisizlik etmek ve skolastik felsefenin sacmaliklarina benzer gorusleri gundeme getirmekle suclar [schopenhauer her zaman kendinden cok emin olmustu. basyapitini 20



lerinde yayimladigi zaman hic dikkat cekmemesini anlayamamisti, ne de olsa hayatin anlamini cozdugunu dusunuyordu. ukalaligini bile seviyorum, "kova"ligi uc gunle kacirmis]

hegelin bu idealizmini eserlerinde cok agir bir dille elestirir ve bu acidan bakildiginda, hegele kiyasla sonsuz kez daha duzgun ve anlasilir yazdigi da gozonune alinirsa (aslinda felsefe tarihinin en etkili yazarlarindan biridir), felsefed

e ayar kavramininin onde gelenlerindendir.(immanuel tolstoyevski, 12.01.2005 11:02)

huysuz ihtiyar kývamýnda feylezof. kendisine saygý duymamak, hürmet etmemek mümkün deðildiuysuzluðu pek yerinde, pek isabetlidir.(catharsis, 12.01.2005 11:10)

hitler'in özellikle içine kapanýk, loser bir genç olarak geçirdiði gençlik yýllarý boyuncaine bir tutkuyla okuduðu, birçok satýrýný ezbere bildiði filozof. "içine kapanýk ve schopetutkunu genç" epey romantik bir imaj. ilginç.

(zenci, 14.02.2005 00:00)

"als die natur das menschengeschlecht in zwei hälften spaltete, hat sie den schnitt nicht gerade durch die mitte geführt." sözünün sahibi.(doga, insan türünü ikiye bölerken cizgiyi ortadan cekmemistir.)

(bkz: uber die weiber)(fasho necati ve adamlari, 05.03.2005 04:49 ~ 05:23)

dünya anlamlý bir dünya deðildir ; bundan dolayý felsefeye dü$en i$ de , anlam yorumlarý a, bu anlamsýz dünya içinde insanoðluna bir $ekilde yolunu buldurmaktýr.. içinde anlam bul

mayan dünya bütünüyle kötüdür ve varolmamak yeðdir.. bu temel görü$üyle hegel' in tam kar$ayý$tadýr kendileri..(mavimor, 16.03.2005 14:19)

bir arkadaþýmýn kendisiyle ilgili olduðunu iddia ettiði bir anekdot þöyle:

"üstad bir gün restoranda yemek yerken bir bayan yanýna yaklaþarak ona bir sorusu olduðunusöylemiþ, ama anlatmasý çok uzun sürmüþ. nihayet üstada "bilmiyorum sorumu anlayabildiniziye sorduðunda cevap þöyle olmuþ:

"hayýr hanýmefendi sizi anlamadým. ama kocanýzý artýk çok iyi anladýðýmý söyleyebilirim"

(ranian, 07.04.2005 15:04)

dehanin ahlak üzerine de çok önemli saptamalari vardir: 'dinsel düsüncelerden dogan her çet hareketin,bir ödül beklendigi için ya da bir cezadan korkuldugu için yapildigini söylemek ve bu çesit hareketlerin tam anlamaiyla ahlaksal sayilmayacagini ileri sürmek kabildir.ama buna karsilik,her yerde her ulusta,hayatin her durumunda,her çesit kargasada ve önemsiz olayda,acima duygusunun iyi sonuçlarini nasil ortaya koydugunu; haksizliklari nasil önledigini ve ödül olma düsüncesi söz konusu olmaksizin iyi davranislara nal yol açtigini gören kimse,katisiksiz ahlak degerinin,bu duyguda bulundugunu nasil kavramaz.'(bkz: hastasiyim)(morphling, 19.04.2005 22:40 ~ 21.04.2005 19:38)

<< / 22 >>



kadin erkek olayini, kadin dogasi geregi annedir; erkek ise dogasi geregi ya$aminin sonuna kadar, dölleyebildigi kadar döllemek ister*, mantigiyla çözmü$ olan ataerkil bir filozoftur.(sophist, 19.04.2005 22:46)


mutlu olmaya çalismak yerine mutsuz olmamaya çalismayi salik vermis asmis insandir.elde edilen mutluluklarin nihayetinde geçici oldugunu ve kaybedildiginde mutuzlugadönüstügünü düsünür. cinsel sevgiden maddiyata, gürültüye dayanabilen insanlardan varoluskonuda asmis düsünceleri bulunan yüce sahis.(ejderya, 25.04.2005 01:37)

asmistir asmasina ama huysuz, cins herifin tekidir. annesi bile mektup yazip "zekisin ama çekilmezsin" tadinda çemkirmistir. hayir adam kendisini annesine karsi "ileride acayip ünlü bir filozof olacak bak" diye öven yari tanri goethe' yi bile kendisine küstürmüstür ki anladigim kadariyla killikta bile asmistir*(ejderya, 25.04.2005 01:40)

transandantalin aþkýn olarak türkçeleþtirilmesiyle bestseller satan kitap sahibi.(bkz: aþkýn metafiziði)

isteme kötüdür; ya istediðine ulaþýp býkarsýn ya da hiç ulaþamayýp acý çekersin demiþ. iyigüneþ belini ýsýtýr aþýk oldum sanýrsýn da demiþ, onu da iyi demiþ.(lyctbtt, 28.04.2005 15:57)

pesimist ogelere dayali felsefesiyle, hitler'e de bir cok alanda esin kaynagi olmus alman dusunur.(onstandby, 29.05.2005 01:08)

johanna schopenhauer'in oglu.(vito genovese, 19.08.2005 04:48)

'düþünceler, sözcüklerle cisimleþtirildikleri anda ölürler' þeklinde bir sözü varmýþ, (bkz(ates, 10.09.2005 00:47 ~ 11.09.2005 05:54)

ask acisindan bolca nasibini almis bir dusunur-yazar. insanlarin evlenme, asik olma gudusunun asil sebebinin onlarin guzel, uyumlu cocuklar dunyaya getirmek old

ugunu idda etmis, hepimizin ortaya bir uyum cikarabilmek adina kendimizdeki eksikleri tamamlayacak esler aradigimizi soylemis, buna da 'yasam iradesi' adini vermistir. en cok etkilendigi insan suphesiz aile dostlari olan goethe'dir. schopenhauer'in askla ilgili yazilarina dair alain de botton'un 'felsefenin tesellisi'kitabindaki 'kirik bir kalbin tesellisi' bolumunu okumaniz tavsiye edilir...(nazmania, 11.09.2005 05:48)

schopenhouer diyor ki "butun hayat etkinliklerinin sona ermesi, bu etkinligi surduren gucun bir yuk altindan kurtulusu gibi gorunuyor. olulerin yuzlerinde gorulen o yumusak durulmusluk belki de bunu dile getirmektedir."(fobix, 12.09.2005 23:47 ~ 23:48)

ayrica dunyayý tanrý yarattýysa, onun yerinde olmak istemez schopenhauer. cunku, dunyanin sefaleti yuregini parcalar.



(fobix, 12.09.2005 23:48)

<< / 22 >>yaratici bir ruh dusunulurse yarattigi seyi ona gostererek soyle bagirmak hakkidir schopenhauer'in; "bunca mutsuzlugu ve boguntuyu ortaya cikarmak ugruna hicligin sessizligini ve kipirdamazligini bozmaya nasil kalkistin?"

(fobix, 12.09.2005 23:49 ~ 13.09.2005 00:15)#8183302 paylaþ þikayet et

zamanýn agent smith'i... her zaman haklý olan, ama sözünü dinlemememiz gereken kiþi.(wednesday, 12.09.2005 23:49)

görmezden gelmeyi yahut görür gibi yapmayý reddeden þahsiyet.hayatýnýn en mutlu döneminindönemi oldugunu belirtmiþtir."çocukluk hayatýn kayýp cennetidir çünkü beyin hýzla ilerlerellik henüz uyanmamýþtýr."(acheron, 18.09.2005 12:09 ~ 12:11)

einstein en etkilendigi sozlerden biri olarak schopenhauer'in "a man can do whathe wants, bot not will what he wills" (insan istedigini yapabilir ama istedigini isteyemez) ini soyler. bu einstein'in atheist olduguna dair en buyuk kanittir.(horni, 17.11.2005 18:02 ~ 18:05)

aþk hakkýnda kimyasal düþüncelere dalmama neden olan filozof(arbuk, 17.11.2005 18:34)

insanýn herhangi bir olayda hayalgücünün imgelerini deðil, açýklýkla düþünülmüþ kavramlarý

bir eþi benzeri bulunmayan filozof. ayrýca deminki aforizmasýný "ancak genellikle bununtam tersi olur." diyerek sürdürmüþtür. "özellikle gençliðimizde, mutluluðumuzun hedefi, göve genellikle yaþamýmýzýn yarýsý ve hatta tümü boyunca kalan bazý imgeler biçiminde sabitlar aslýnda þakacý hayaletlerdir, çünkü bir kez onlara ulaþtýk mý yok olup giderler." oysarýn kalýcý ve gerçek olduðunu belirtmiþtir schopenhauer.

yanýlgýmýzýn sebebini ise þöyle açýklýyor: "mevcut ve görülebilir olan (yani hayali imgeleve bilinenle karþýlaþtýrýlamayacak ölçüde güçlüdür, çoðun çok az olan maddesi ve kapsamý, ruh haline nüfuz eden ve onun dinginliðini bozan ya da kararlarýný sarsan, görülebilirlive doðrudanlýk biçimi sayesinde. çünkü mevcut ve görülebilir olan, bir bakýþta kolaylýklaolarak tüm gücüyle bir defada etki eder: buna karþýlýk düþünceler ve nedenler, üzerlerinddüþünülmesi için zaman ve dinginlik gerektirirler; bu yüzden her an bütünüyle gözümüzün ön

n sonucunda, düþünce yoluyla kendisinden vazgeçtiðimiz hoþ bir þey, kendisine baktýðýmýzdai çeker." *(adorer and somebody, 01.12.2005 23:28 ~ 18.11.2009 02:31)

felsefe derslerinde felsefe hocamýzýn adýný söylemeye üþenmesi üzerine bir anda "þopi" kýsafýzalarýmýzda yer edinen feylesof.. bir de aþk üzerine detaylý düþünmüþtür.. çok detaylý.(martenit, 25.01.2006 15:14)

"kim ne derse desin, mutlu insanýn en mutlu aný, uykuya daldýðý andýr ve mutsuz bir insanýmutsuz aný, uykudan uyandýðý andýr. insan hayatý, bir tür hata olmalý." schopenhauer(aptallarin pin kodu, 26.01.2006 20:16)

"krallar taçlarýný ve asalarýný geride býraktýlar,kahramanlar da silahlarýný. ama aralarýn



lilikleri dýþlarýna taþan, bunu dýþarýdaki þeylerden almayan büyük insanlar, büyüklüklerin" schopenhauer(efsunlumuska, 06.03.2006 11:53)

"benim gibi insanlar tarafýndan geride býrakýlan fikirler, anýtlar hayattaki en büyük zevkdir. kitaplar olmasa uzun zaman önce umutsuzluða gömülürdüm." schopenhauer

(" en büyük bilgelik þu andan zevk almayý hayatýn en büyük amacý kýlmaktýr, çünkü tek gerçy düþünce oyunudur." schopenhauer(efsunlumuska, 06.03.2006 12:00)


" insanlarýn çoðu hayatlarýnýn sonunda geriye dönüp baktýklarýnda molalarda yaþadýklarýnýeden ve zevk almadan yanlarýndan geçip giden þeyin aslýnda hayatlarý olduðunu gördüklerindschopenhauer(efsunlumuska, 06.03.2006 12:04)

hayat uzerine bilgece sozlere sahip bir filozoftur. gelgelelim bunlari uygulamaya koymanin anlami yoktur. ani yasayacak kadar hedonist, kaliciliga onem vermeyecek kadar umarsiz. felsefesine saygi duydum ama uygulamaktan kacindim. safi mutsuzluk, safi sorgulama. geregi yok.(lizarazu, 31.03.2006 14:03)

böyle bir baþlangýç olmasýný istemezdim, ama kimin sahtekar olduðunu görmekte fayda var:

(bkz: sahtekar yazarlar/@anoktale)(anoktale, 18.04.2006 01:40)

ayaðýný yere en saðlam basan insanlardan biridir.

þu iki sözünü birleþtirelim

1- "insanýn mutluluðunun onda dokuzu saðlýðýna baðlýdýr."2- "kim ne derse desin, mutlu insanýn en mutlu aný, uykuya daldýðý andýr ve mutsuz bir insen mutsuz aný, uykudan uyandýðý andýr. insan hayatý, bir tür hata olmalý."

böðrünüz korkunç derecede aðrýmaktadýr, dünyanýn en mutsuz insanlarýndan birisinizdir, yatsüreliðine aðrýnýz diner yok olur, iþte o an dünyanýn en mutlu kiþilerinden biri olarak ularsýnýz, o an sizin en mutlu anýnýzdýr. sonra, miktarýný bilemediðiniz bir süre geçer vekunç bir acý ile yataktan kalkarsýnýz, aðrýnýz geri dönmüþtür, dünyanýn en mutsuz insanlar

uyanýrsýnýz, o an en mutsuz anýnýzdýr.

bu iki aforizma gerçek hayat tecrübeleri ile anýmsanýnca gülümsenir ve entry borçlanýlýr.u ödüyor, sevgi ve slmlarýmýzý gönderiyoruz, üstad.(anoktale, 10.05.2006 06:38 ~ 06:42)

"kisi zeki oldugu olcude yalnizlasir" demis ve genc dimaglari zehirlemis yazar.

20li yaslardan once bunu, nietzscheyi ve tayfasini okutmamak lazim bireylere.(acilin ben doktorum, 10.05.2006 10:48)

(bkz: felsefenin öyküsü/#6602597)(bkz: felsefenin öyküsü/#6602889)(liquid, 05.06.2006 01:59)



annem gibi bir annesi olsaydý þimdi aþkýn metafiziðinde neler yazardý bilinmeyecek nietzcsnin müridliðini yaptýðý felsefeci. ayný þeyleri bugün bir teolojist söyleyecek olsa kýyamn ama kadýný her türlü yuvarlaklýðýndan ötürü erkek hayatýna seçilmiþ rahat bir televizyonelpak kaðýt mendile benzeten adam. üzgünüm kýzacak kadar bile saygý duyamýyorum çünkü annevaltýlarýnda portakal suyu ve akþam yemeklerinde mantý hazýrlasa ve küçücükken özgürlüðe t

felsefenin temelleri bambaþka olacaktý. ama kendisi için sokakta mendil satan çocuklar kadar da içleniyorum.(seagullineskisehir, 12.06.2006 10:21 ~ 10:23)

en ünlü eseri için;

(bkz: die welt als wille und vorstellung)(firat 1905, 29.06.2006 03:07)

zengin tüccar bir babanýn oðludur. hatta adý da bu yüzden arthur'dur. babasý tanrýdan dile

ki, oðlu da tüccar olsun bol bol paralar kazansýn, bütün sülale zengin olsun, para içindebu yüzden üniversal bir isim olan arthur ismini evladýna koymuþtur. lakin arthur ne zaman ki avrupa'yý gezmiþ görmüþtür, hemen entel havalara girmiþtir. dönemin fýrçalarýndan çýuzun bakmýþ, tefekkürlere dalmýþ, sokaklardaki yoksulluðu, açlýðý görmüþ, kendiyle kýyaslair abandone baþ dönmelerine girmiþtir. zaten annesi pis kokoþ bi kadýndýr. ka ka ka ki kikonken partilerinden, sosyetik davetlere koþturmaktadýr. arthur'un peder de bu sýralarda kafayý yemiþ, fazla paradan delirmiþtir. intihar eder. yani bence öyle. bilmiyorum,belki de kazara düþüp ölmüþtür. sonrasýnda arthur ticaret eðitimi þeysini býrakýr, asýl olince öðrenir, edebiyata dalar, týp eðitimi alýr biraz, sonra bakar týp kasýyo, felsefeye bzaten pederden kalan mirasýn kendine düþen bölümünü de almýþtýr. süperdir, mistir. ekmekn, düþün taþýn arthur, yaz arthur. yazmýþtýr, etmiþtir. bu arada anasýna iyice kýl kapmayalan manyak mýsýn ne bu yazdýklarýn, bi kelimesini bile anlamadým ben" deyince, arthur düþüeyvallahý çekmiþtir valide hanýma. güzel de etmiþtir.

arthur, nedensellik olaylarýna daldýðý yeterli neden önermesinin dört farklý kökeni tezinigoethe amcam hemen genç arthur'u keþfetmiþtir. ama arthur biraz kaçýk olduðundan, goethe'de muhalefet olmaya baþlamýþ, goethe de küsmüþ "ne halin varsa gör be!" deyip, bu genç yeiþirme misyonundan vazgeçmiþtir. aslýnda ezik hissetmiþtir goethe. "götümden çýktýn bana ysun" diyesi gelmiþtir, susmuþtur.

neyse, bu arada devrim vs. oluyor, avrupa çalkantýlý, ama arthur abim -affýnýza sýðýnarak-sallamaz dünyayý. nedensellikle kafayý bozmuþ, yazýmýþ çizimiþtir. hatta diyebiliriz ki,yirmi beþ sene, adam kendini dünyadan soyutlamýþtýr. sadece kendi gibi düþünür kesimiylermuþ, onlara da paso sayýp sövmüþtür. hatta hegel'i o kadar çok sevmiþtir ki, üniversite'derme döneminde hegel'le ders saatlerinin çakýþmasý, ondan daha çok hoþlanmasýna neden olmu

i caizse hegel'in belasý olmuþtur bu adam. zaten birisine bir kafayý taktý mý pis takýp datalýðý. hegel'in mistifikasyonuna dipten daldýrmýþ, artýk yazmýþ olduðu her yazýya, hegel'arak baþlamýþtýr. iþte bu þekilde devam ederken, yavaþ yavaþ schopenhauer beyimiz ünlü olmyatýnýn son on yýlýný da gayet karizma kuul geçirmiþtir. sabahlarý jambon, ekmek, reçelledip, öðlenleri kaniþini gezdirmeye çýkmýþ, parklarda börtü böcek düþüncelere dalmýþtýr.

aydýnlanmaya duyduðu inanç, hayatýnýn son yýllarýnda okkültizme ve dönemin animal magnetiznýlan parapsikolojik olaylarýna duyduðu ilgiye ters düþmüþ denilmektedir. e adam artýk yaþaðarmýþtýr. "hem býdý býdý yapýyosun, hem kendin de öylesin" eleþtirilerine çok maruz kalmktadýr. ama yanlýþtýr tabii, düþünmek ve eyleme geçmek farklý þeylerdir elbet.

evet son yýllarýný da böyle kaliteli geçiren düþünürümüz sayýn schopenhauer 72 yaþýndaakciðerlerinin "yeter artýk" demesi sonucu ölmüþtür. mezar taþýna sadece arthur schopenhau

masýný vasiyet etmiþ, zamanýnda lisedeyken bunu öðrenen, benim de aralarýnda bulunduðum buph olayýna özenen birtakým gence, "evet hocu, benim de mezarýmda sadece adým yazsýn istiyom" dedirtmiþ, çok büyük, çok kaliteli bir insandýr. babam gibi severim.



he unutmadan o yanlardan fýrlamýþ saçlarý çok þekildir bi de.(werther213, 09.07.2006 19:32)baþkalarýný önemsememek, önemsenmeyi getirir diyen bir çoklarýna göre hastalýklý filozof.

restoranda yalnýz yiyebilmek için 2 kiþilik para verdiði söylenir(clypso, 21.07.2006 16:13)


"benim gibi insanlar tarafindan geride birakilan fikirler, anitlar hayattaki enbuyuk zevkimdir. kitaplar olmasa uzun zaman once umutsuzluga gomulurdum." diyenfeylosof kisi. irvin yalom;o gunumuzde yasasaydi, felsefeyi psikoterapiye tasiyan yeni bir ekol yaratirdi iddiasindadir;bugunu yasama arzusu adli romanesk kitabinda.(kitaplarin out, prozacin in oldugu bu dekadansda, kocakari ilaclari tavsiye eden bir samanmiscasina.)(derdest sermest, 31.07.2006 12:13 ~ 12:15)

bu kadar büyük bir zekanýn kadýnlar hakkýndaki düþünceleri insaný ürkütür. acaba yanýbaþýmkadar kötü olabilir mi? bu konuda yapýlan en trajik hata ise schopenhauer'ýn görüþlerini öyatýna, annesine, çocukluðuna vs. baðlamaktýr. felsefi sistem yaratmýþ bir insan kendi þahiklerini aþalý çok olmuþtur. konular hakkýndaki görüþleri de herhangi birinin geçmiþindendünyaya bakýþý deðil, felsefi bir sistemin parçalarýdýr. kaldý ki özel hayatýna bakýldýðýca çapkýnlýk yapan bir kiþilk ortaya çýkar. hatta fikirleri ile yaþadýðý hayatýn uyumsuzluini eleþtirenlere de bir heykeltraþ ile yaptýðý heykel arasýndaki iliþki örneðiyle cevap vma þimdi tam hatýrlamýyorum.(regall, 20.08.2006 10:10 ~ 13:36)

serbest cagirisim: arthur shop and miles

(typhus, 29.11.2006 02:45)

hayati , felsefeyi ,aski , iliskileri kadin ve erkegi matematiksel salt haliyleinceleyen gozlemleyen bir dusunurdur.bu sebeple yaptigi genellemeler teoriden fazlasidir. dogruluk payi; bilimsel acilardan incelenebilecek asamadadir(bkz: .#7090694)(asfaltina, 29.11.2006 03:00 ~ 03:18)

her insanýn hayatýnýn kritik evrelerinde þöyle bir görünür, gelir, yanlarýna oturur ve ''ski dinleyesin'' der. haklýdýr..

(entry ca, 24.12.2006 19:02)

julie delpy'nin hakkinda mr unhappy diye sarki yazdigi alman filozof.ben nasil bir sarki yazacagim hakkinda acaba. pek yakinda gorecegiz.

dus yakamdan be arthur. bu yasta hayatimdan bezdirdin.karamsar, ukala. yeter be.

(bkz: isyanim var ulan)(parallel universe, 02.01.2007 04:24)

(bkz: aþka ve kadýnlara dair)(katil balina, 10.01.2007 17:45)



gürcü yönetmen gela babluani 'nin tzameti 'ndesinde harika bir gönderme yapýlan filozof.

--- spoiler ---düelloda adamýnýn hayatta kalmasýna bahis yapan der ki:you are born and you die. there is nothing else. you are a descendant of schopenhauer, you know this

--- spoiler ---(carlos, 26.03.2007 17:52)

birçok düþünürü etkileyen arthur schopenhauer, sigmund freud'un bazý fikirlerine çok benzerleri de freud'dan çok daha önce ortaya atmýþtýr. fakat freud schopenhauer'u hayatýnýn sonlerine doðru okuduðunu söylemiþtir ve bu iddiadan freud'un benzer fikirlere schopenhauer'i okumadan ulaþtýðý sonucu çýkar. freud'un bilinçli ya da bilinçsiz, doðrudan ya da dolayde schopenhauer'den ne kadar etkilenmiþ olabileceði hakkýndaki ilginç bir makale için:

wikipedia'dan bir referans:young, christopher ve brook, andrew, 1994, "schopenhauer and freud," internation

al journal of psychoanalysis 75:101-18http://http-server.carleton.ca/~abrook/schopeny.htm

tabii schopenhauer freud'u doðrudan ya da dolaylý bir biçimde herhangi bir düzeyde etkilemiþ olsa bile freud çok belirgin bir biçimde psikanalizin kurucusu.((bkz: the schopenhauer cure)(werther213, 07.10.2007 14:26)

"yaþam lanet bir iþ. onu anlamaya çalýþarak harcamaya karar verdim." diyen, sürekli reddedbir filozof.(lotte okur mudur yazar mi, 04.11.2007 16:07)

hayatýn anlamý ve istenç özgürlüðü üzerine adlý kitaplarýn yazarý kaniþ cinsi köpeðine kýzdi dünyanýn ender rastlayabilceði bir zeka ve çirkinlik abidesi(mustagrip dusmani, 27.11.2007 14:17)

aþk metaforu üzerinden gerçekliðin tözüne dair kelamlar etmiþ schopenhauer.

bir erkek ile bir kadýnýn istikbalde izdivaca uzanan birlikteliklerinin parametresio birliktelikten doðmasý muhtemel çocuðun yaþamaya olan tutkusudur. bir varlýktan münezzehece ve sadece bir iradeden bir tutkudan mütevellit olan, o varsayýlan çocuk yaþamayý ne kadar çok istiyorsa o çiftler birlikteliðe o kadar yaklaþýrlar. aksi halde bir nedeni yok ve

ya sorun sende deðil ben de kliþeleri ile daðýlýr gider birliktelik sandýðýmýz muhtemel ço(ahagecekondu, 11.12.2007 14:36)

"there is no doubt that life is given us, not to be enjoyed, but to be overcome;to be got over" diyerek ne de güzel özetlemiþtir mevzuyu.(crimsonoise, 12.12.2007 22:58)

hep karþýlýklý iki duble raký içip "takma abi kafana böyle þeyleri þu ölümlü dünyada" demef. ölmüþ nitekim, kýsmet olmadý.(lykos, 12.12.2007 23:02)

(bkz: istencin özgürlügü üzerine)(mustagrip dusmani, 29.12.2007 21:42)



vaktinde, edebiyat dergilerinde isim kullanmadan eleþtiri yapanlara çok kýzmýþ filozof. "her kim ki yazdýklarýnýn yani düþüncelerinin altýna kendi ismini ve imzasýný koymuyorsa o kde samimi deðildir. dikkate alýnmamalýdýr. o kiþi aþaðýlýktýr, sokak köpeðinden daha deðersözler sarfetmiþtir.

ayrýca isimsiz eleþtirilerin yapýldýðý dergileri finanse eden, bundan kazanç saðlayan kiþida da pek hoþ sözler söylememiþtir. "isimsiz eleþtirilerin yayýnlamasýný saðlayan kiþilerlardan sorumludur. ben kendi hesabýma isimsiz bir eleþtiri barakasý yerine bir kumarhane veya bir kerhane iþletmeyi tercih ederim" demiþliði vardýr.

insanýn aklýna "acaba ekþi sözlük ya da genel baðlamda internet hakkýnda neler derdi" soruelmiyor deðil.(tos ba ga, 15.01.2008 10:18 ~ 14:17)


olum ve ya$am hakkindaki aforizmalarinin yuzunuze tokat gibi carptigi filozof.

"aldigimiz her nefes bizi surekli etkisi altinda oldugumuz olume dogru ceker...nihai olarak zafer olumun olacaktir. cunku dogumla birlikte olum zaten bizim kaderimiz olmu$tur ve avini yutmadan once onunla yalnizca kisa bir sure oynar. bununla birlikte, hayatimiza olabildigince uzun bir sure icin buyuk bir ilgi ve ozenle devam ederiz, tipki sonunda patlayacagindan emin olsak da olabildigince uzunve buyuk bir sabun kopugu uflememiz gibi."(unspokenlies reloaded, 16.01.2008 02:58)

yeryuzunun en ikiyuzlu dusunurlerinden biridir. asceticism den zevk'ten arinmaktan falan bahseder ama omru boyunca tatilden tatile kosmus (1 senelik italya tatili... berlin... can sikintisi... 1 senelik italya tatili daha.) sik sik luks res

toranlarda yemek yemis, genc kizlarla takilmis... bir de para'nin sadece baska birsey ile mutlu olamayan insanlari mutlu edecegini soylemistir. buyuk adamdir veesasinda kendi savunduguklarinin kanitlarindandir."kadýnlar çocukluðumuzun hemþireleri ve öðretmenleri olmaya uygundurlar, çünkü kendileri daptal ve basiretsizdirler, tek kelimeyle, bütün yaþamlarý boyunca büyük çocuklardýr; çocukek arasýnda, ki gerçek insan 'erkek'tir, bi tür aþamadýrlar... ancak cinsel dürtünün gölge erkek zihni bodur, dar omuzlu, geniþ kalçalý ve kýsa bacaklý kadýna cinsi latif diyebili.. daha uygunu... kadýnlarýn estetik zevke uzak cins diye adlandýrýlmalarý olur. ne müzik,e þiir, ne de plastik sanatlardan tat alma duygularý vardýr." diyen filozof.

teoride kadýn düþmaný olmakla birlikte bu düþüncesini pratiðe tam olalrak dökmemiþtir. 182in'de caroline richter adlý bir aktrise aþýk olur, onunla evlenmeyi bile düþünür. 1831 yýl

kolera salgýnýndan kaçtýðý zaman caroline'inde baþka bir adamdan olan çocuðunu býrakýp kenesini ister, kadýn çocuðunu býrakmayý kabul etmeyince bir daha görüþmezler.

sanýlanýn aksine zevk ve sefa dolu bir yaþam yaþamamýþtýr. ömrünün çoðunu katý kurallarlaizleyerek geçirdi.(dunyanin dans eden sarki soleyen pisligi, 01.02.2008 14:26 ~ 25.04.2010 15:23)


"herþey dinin yanýnda: vahiy, kehanetler, hükümetin korumasý, en yüksek deðer ve tanýnmýþlinden öte doktrinlerini çocukluðun körpe çaðýnda zihne kazýma, dolayýsýyla neredeyse doðuþrler gibi görülmelerini saðlama þeklindeki paha biçilmez ayrýcalýk..." gibi harika tespitlsahip filozof.

ayný zamanda insanlardan nefret ettiði, köpeði yaramazlýk yaptýðýnda ona "seni insan" diyeettiði söylenir.dostluða arkadaþlýða inanmayan;



"insanlarý keyifli ruh haline sokmanýn baþýnýza gelen kötü bir þeyi anlatmaktan veya kiþisayýflýðýnýzý açýklamaktan daha baþka yollarý vardýr." diyerek yalnýzlýðý öven, insanlarý "tiriceðini "savunarak karamsarlýðýyla "abi adam aslýnda haklý lan" dedirterek hayattan bezren bi adamdýr ayrýca..(live2gether, 17.02.2008 21:03)

du$uncelerinin ya$adigi cagin cok otesinde olduguna inandigim filozof.zaman gectikce insanlarin daha fazla mutsuz olacagina ve bu yuzden herkesin kendini yalnizligin kucagina birakacagina dair hakli oldugu fikirleri, nasil da cagimizin azili vebasi mutsuzluk ile su yuzune cikiyor.zaten kendisi de $u $ekilde belirtmi$ durumu;

"ben kalabaliklar icin yazmadim...cali$malarimi, zamanin seyrinde nadir rastlanan istisnalar olarak ortaya cikacak dusunen bireylere miras birakiyorum.onlar dabenim gibi ya da gemisi batip issiz bir adaya cikan ve kendisinden once ayni sikintidan ya$ayan birinin izlerinin, agaclardaki butun papaganlardan ve maymunlardan daha fazla teselli sundugu bir denizci gibi hissedeceklerdir."(unspokenlies reloaded, 30.03.2008 21:29 ~ 31.03.2008 11:58)

teknolojinin ve onun yarattýðý sanal gerçekliðin insanlar üzerinde yarattiðý meþguliyeti üer söyleyeceðini merak ettiðim filozof.

bence tekno çaðýný görmediði ve üzerine konuþmadýðý için eksik kalmiþtir. hatta tüm görüþlilmesi gerekmektedir. yok yok küçümsediðim icin deðil aksine filozoflar arasinda en sevdiklerim arasýnda yer aldýgý için. genetiðin, evrimin ne bilinmediði zamanlarda "aþkýn metafiyazmak gerçek bir dehadýr. o dehasi ile günümüzü ve önümüzdeki 50 yýlý masaya yatirmasiniknoloji 300-500 yýl oncesinin dinlerinin yerini, cok daha kuvvetli bicimde almýþ durumda. dinlerin verdiði ölümden sonra yaþam, cennet vaadini bu dünyada gerçekleþtirmiþ durumdatilan sanal dunya kendi icinde bir cennet olusturuyor, isin daha basýnda olmasýna ragmen etkisini bu kadar guclu hissettiriyor.

üzerine konusacak o kadar sey varki diyerek entryi kapatiyoruz.(anoktale, 30.03.2008 21:37)

kendisi hakkinda yazdigi bir yazida, insanlar ile olan ili$kilerini $u $ekilde belirtmi$ olan filozof.

"otuz ya$ima gelene kadar oyle olmayan yaratiklara e$itimmi$ gibi davranmaktan bikip usandim. bir kedi genc oldugu surece kagit toplarla oynar, cunku onlari canli ve kendine benzer bir $ey olarak gorur. insan denen iki ayakli hayvanlar da benim icin ayni $eyi ifade ediyor.

buna benzer "insansevmez" du$unceleri urkutucu boyutlarda olabiliyor bazen.(unspokenlies reloaded, 05.05.2008 00:14)

"kibar ve dostca davranarak insanlarý esnek ve itaatkar yapabilirsiniz: bu yüzden sýcaklýk balmumu için neyse kibarlýk da insan doðasý için odur."(hindirella, 18.06.2008 22:13)

"spinoza*, 'eðer havaya doðru fýrlatýlan taþýn bilinci olsaydý kendi iradesiyle uçtuðunu tedebilirdi.' der. ben sadece taþýn haklý olabileceðini eklerim."(der steppenwolf, 03.07.2008 05:21)

þu düþünceyi ortaya atýp vakti ile birçok tartýþmaya neden olmuþ düþünür....



"...................................kadýn mizacýndaki temel kusurun adalet duygusundan yoksunluk olduðu görülecektir. bu esaibarýyla daha önce sözü edilmiþ olan muhakeme kabiliyetindeki ve düþünme melekesindeki zayaynaklanýr, fakat ayný zamanda kýsmen tabiatýn onlara daha zayýf cins olarak tahsis ettiðionuma kadar götürülebilir. onlar, bu konumlarý gereði kuvvete deðil fakat kurnazlýða baðýmdendir ki, içgüdüsel olarak desise ve kurnazlýða yatkýndýrlar ve yalan söylemeye karþý ifl

ir temayüle sahiptirler.zira, nasýl ki aslanlar pençeler ve diþleri, filler ve domuzlarazý diþleri, boðalar boynuzlarý, mürekkep balýðý suyu karartan mürekkebimsi sývý ile donatdýnlarýda kendi kendini korumasý ve savunmasý için ikiyüzlülük yahut riyakarlýk melekesiyltmiþtir.tabiat, erkeklere fiziki güç ve akli meleke biçiminde bahþettiði kabiliyetin tamamdýnlara bu þekilde baðýþlamýþtýr.

dolayýsýyla, ikiyüzlülük yahut riyakarlýk kadýnlarda doðuþtandýr ve neredeyse kurnaz kadýnahmaklarýn ayýrt ediciði özelliðidir. bundan ötürü, saldýrýya uðradýklarýnda savunma silahhayvanlar için bu durum ne kadar doðal ise, kadýnlarýn da her fýrsatta ve vesileyle bundan yararlanmalarý o kadar tabiidir ve bundan yararlanýrlarken belli bir ölçüde haklarýný kumaktan baþka bir þey yapmadýklarý düþüncesi içerisindedirler. bu sebeple mükemmelen dürüstiki yüzlülüðe yahut riyakarlýða yüz vermeyecek bir kadýn belki de tasavvur edilemez ve yi

sebepten ötürü baþkalarýndaki iki yüzlülük yahut riyakarlýðý bu kadar çabuk görüp fark edionlarla bu konuda uðraþmak tavsiye edilmez. ifade edilen bu temel kusur ve onun beraberinde getirdiði herþeyden, sahtelik, sadakatsizlik, hainlik, kadirbilmezlik ve benzeri niteliklet südur eder."(mobydick, 09.07.2008 15:24)

mutluluk ve mutsuzluk hakkinda yazdigi bir aforizma ile hayatin trajik yuzunu tekrar tekrar hatirlatan* filozof. bana gore akil hocam.

"insan ba$ta hic mutlu degildir, ama butun hayatini kendisini mutlu edecegini sandigi bir $eyin pe$inde cabalayarak gecirir; nadiren amacina ula$ir, ula$tigindada yalnizca du$ kirikligiyla kar$ila$ir. sonunda bir enkaz gibidir ve limana di

rekleri ve donanimlari yok olmu$ bir $ekilde gelir. ondan sonra da mutluluk ya da mutsuzluk aynidir. cunku hayati icinde bulundugu her dakika yok olan andan fazlasi degildir ve $imdi de sona ermektedir."

-arthur schopenhauer-(unspokenlies reloaded, 11.07.2008 02:19)

insalarin, her istedigine aninda ula$tigi, hedefsiz/amacsiz bir dunya icinde birhic olacagini cok guzel bir aforizma ile aciklayan filozof.

"i$, endi$e, didinme ve sikinti neredeyse herkesi hayatlari boyunca etkiler. ama

her arzu ortaya cikar cikmaz doyurulursa, insanlar hayatlarini nasil me$gul edip zamanlarini nasil gecirirler? insan irkinin her $eyin otomatik olarak yeti$tigi ve guvercinlerin rosto yapilmi$ olarak uctugu bir utopya' ya goturuldugunu du$unun; herkesin sevgilisini hemen buldugu ve elinde tutmada zorluk cekmedigi biryere; o zaman insanlar can sikintisindan olur ya da kendilerini asarlardi; ya dadovu$ur, birbirlerini girtlaklar ve oldurur ve dolayisiyla kendilerine $u andadoga tarafindan verilen daha buyuk bir aci verirlerdi."

-arthur schopenhauer-çok basit bir kimyasal deneyle çok rahatlýkla yanlýþlanabilecek filozof: bir þopýnavr buluendisine istediði oranda istediði kadar eroin verin, yemeðini içmesini de sürekli kýlýn. þher istediðinin olduðu, ya da isteyebileceðini dahi bilmediði þeylerin mümkün olduðu, bu dceliyle ölene kadar yaþayacaktýr. yaþayacaktýr yaþamasýna da götünü kaldýrýp da 'ya eroin

mýþ, o eski dediklerimi unutun' diyemeyecektir. demek lüzumu da hissetmeyecektir. o sebepten þu geri dönüþü ile deðerlendiriniz, topluma mutluluk hakkýnda bir þey söylemek ihtidenler gerçek anlamda, tam ve eksiksiz bir öforya yaþamamýþ, böyle bir ihtimali gerçek ola



ceðini tatmamýþ, zamanla 'çok güzelsin gitme dur' tipi tek yönlü diyaloglar kurmamýþ kiþilden de kendi tecrübelerinden, kendisi gibi tecrübe yaþayanlara seslenerek yaþantýlarýnýn brýnýn olumsuzluðuyla onaylanmasýný beklerler.

ve fakat, bu demek deðildir ki çözüm eroindedir. bireyselci materyalist bir bakýþ sýðlýðýsomut dönüþümü birey bazýnda satýn alýnabilir metalarla gerçekleþtirmek olduðundan eroin vekliliði saðlandýðý ölçüde, ve bu süreklilik döngüsü uyarýnca, geri dönüþü imkansýz kýlaca

lar, rasyonel eylem yönelimini de bu somut kazanýmlarla yorumlayarak deðerlendireceklerdir. buna, uyum köküne de dikkat çekerek, uyuþma da diyebiliriz. lakin, bu gerçekliði yaþkararý, bu gerçekliði yaþamaya yönelik kararý almak bilinci ve soyutlamasýndan ayrýþtýrýlcennetler', ancak bu dünyada gerçek cennetlerin imkansýzlýðýna inanmýþ, 'satýn alýnabiliryana tatminsizliðin total bir soyutlama içindeki 'insan doðasý' metafiziðine aykýrý iþleyesayýmýyla gerçek bir opsiyona dönüþtürülebilir.

sahte cennetler'e öykünmeyi sýnýrlamak, ve kontrol etmek adýna gerçekleþtirilen merkezi ikr savaþlarý (bkz: war on drugs) bu sebepten beyhudedir. beyhudedir çünkü savaþ 'kazanma' ttiði olarak gençlere eroin'in zehir olduðu, ya da, onun eksikliðinde krize girileceði, baðlunacaðý evhamýný yükleyerek yapar, yanýlýr. yanýlýr, zira meta baðýmlýlýðý, eksikliðindeda türevi baðýmlýlýk yapan öforya yaratýcý psikoaktifler ile sýnýrlý deðildir; bilakis bu

den baðýmsýz kayda deðer bir meta bulmak, özellikle tüketim toplumu algýsýnda, olasý deðili: afyon, kitlelerin afyonudur.

misal vermek gerekirse, eroin'in eksikliðinde debelenen birisine dair bir imge, kitap veya film handi medyum'dan yayýnlanýyor olursa olsun, eroin'in ne kadar zararlý olduðunu deðil, eroin'e uyumlanmýþ birisi için eroin'in ne kadar hayati olduðuna iþaret ederanlamda, bu daraltýlmýþ materyalist çerçeve'deki 'mutluluk arayýþý' (bkz: the pursuit ofess) uyarýnca, eroin için yerlerde sürünen adam ile sevdiði kýz için, çocuðu için, bir barsürünen adamlar arasýnda nitel bir fark yoktur. (sevdiði kýz için sürünen adamý romantik ökahramanlaþtýrýken, sevdiði eroin için sürünen birini aciz müptelalaþtýrmak çok tutarlý orumda maddenin olasý bir eksikliðini yaþamayacak kadar tuzu kuru, torbacý baðlantýsý saðlabirisi satýn alýnabilir mutluluðun standart olduðu maddeci bir uzamda her zaman bu tipgerçek, somut afyonlara yönelecektir. o sahte cennet dünyasýna da bir kere girdin miiiii

i, kimsenin sorunu, mutluluðu, mutsuzluðu, acýsý, tasasý soyut bir zihin antrenmaný, halüsyonlar arasýna serpiþtirilmiþ serbest çaðrýþýmlar uzamý dýþýnda kimsenin sikkkkkkkkkkinde

þimdi bunu düþün, ama bununla sýnýrlý kalma. tüketim kültürünün ve o kültürü yaratan üretialgýsýný, sosyal uyumluluk, statü, prestij gibi yine gerçekliði ile onanan manevi güvencelde ekle; üzerine tüketim kültürünün verdiði, ve vermeyi vaat ettiði diðer 'sürdürülebilir'sapla; göreceksin ki orta sýnýf konformizmi de, hakim sýnýf kayýtsýzlýðý da bu sahte cenneliðinin sürekliliði varsayýmýna ve güvencesine inþa edilmiþtir.

o sebepten sürdürülebilir tüketim ürünleri ve metayla sürekli bir iliþki içinde olan ve olnan ve olacaðýný da olmuþluktan türeten orta sýnýf ile girilen münazaralarda, orta sýnýf mafýndan, hep o serin, müsterih, soðukkanlý analiz yetisini, o yetiye yönelik fetiþi, ve o

tiþ ile atbaþý giden bir idealler durumlar pakedi, doðru eylem metodolojisinden kuram vekavramlarýn kesin temize çekilmiþliðine kadar bir dizi çözüm ve çözüm'ü sunmaya yetkinliðe iliþkiler sarmalý sebebiyle asla ispatlanamayacak otorite bir konum aranýr. aranýr ki,arayýþýn 'meþru erdemli eylem' olarak kazanýma eklendiði, war on terror'den war on drugs'her türlü bu tip savaþým'da da kesinleþtirilen o muðlak süre zarfýnda 'bulunamayacak olan'bilinemeyecek olan', 'bilinemeyecek olan'dan da yapýlamayacak olan devþirilsin, münzara ve teoride cevval, eylem ve faaliyette 'du bakalým'cý bir durum ahlaký yaratýlsýn. bütünakýþýn içine yerleþtiremediðim burjuva yasallýðý fetiþi'ni de plase geçiyorum.

bu yüzden gerçek cennetlere dair çaðrýlar ne þopýnhavr gibilerin 'ideal evhamý'na, ne de tkültüründen devþirilmiþ bir orta sýnýf iþi yatýrýmcý saik'tek yürütme bir 'risk planlama'apýlýr; bu tip incelikleri, kavramsallýklarý, soyutlamalarý ilke ve erdem edinerek günü kuan modernist kesimin ahlakýný deðil, dönüþtüren ve dönüþtürmek mecburiyetinde olan kesimin

eltmek, gerçeklerle iliþkisi bu sahte cennetlerle çevrili olan orta sýnýfa ve temsilcilerine ise ikna ve ispat deðil, sadece teblið etmek daha isabetli olacaktýr, kanaatindeyim. bunu biraz daha kiþi ve sýnýflardan yukarýya çekersek, emperyalizm'in kendisiyle mücadel



i çevre'den mecburi kýlmasý ile alakalý bir baðlantý da kurabiliriz: merkez'de konuþlanmýþsayesinde kendi iþçi sýnýfýný þýmartabildiðinden, sosyal demokrasi ve libertaryan anarko sst söylemler dýþýnda bir 'radikal' hareketi mümkün kýlamamýþtýr. o hareketin de ederini, on 2008 abd seçimleri çerçevesinde inceleyiniz.(otisabi, 19.08.2008 00:41 ~ 01:33)


"pek çok insan gereðinden fazla þimdiki zamanda yaþar."(juanjuan, 19.08.2008 00:57)

"irade"'den anladýðý bilinçli insan iradesi ya da istenç deðildir. tabii ki schopenhauer'ýsan iradesi hakkýnda da söyledikleri vardýr. ancak felsefesinin temelinde yatan iradebiraz farklý.

bu konuda frederick copleston ve bryan magee arasýnda geçen aydýnlatýcý bir (ingilizce) diyalog (ya da monolog) var, buraya bir kýsmýný yazayým belki faydasý olur:

"copleston: i agree that the term 'energy' would be preferable to 'will', as theword 'will' tends to suggest a conscious process.

magee: his use of the term 'will' was a disaster which has led to endless misunderstanding. he foresaw this misunderstanding and warned against it, but that isnot good enough. he should not have used the term in the first place. for, as herepeatedly says, 'will' in his use of it has nothing to do with conscious energy, life, personality or whatever, and still less to do with aims and goals. there is, he says, as much will in the fall of a stone as in the action of a man. the entire organic cosmos is manifestation of will, and the task of the physical sciences is to discover the regularities and lawlike movements of those manifestations. the conflagration of the sun is the will, the motion of the earth round it is will, the movement of the tides is will. all the go and impulse anywhere an

d everywhere in the universe are will.

the reason why he chose this ill-fated term for it is that the nearest we humanbeings come to having a direct, unmediated experience of go or impulse is in ourcapacity as agents, in so-called willed activity; and also because the deepestof all human impulses is the will to survive. in our experience of these thingswe directly apprehend impulse. this is still only phenomenal knowledge. but because this tiny special case is the one and only instance of a cosmic manifestation that falls within our experience he decided, hesitantly, to give to the wholeconcept the name we give to our little glimpse of it in experience. as i say, ithas created misunderstanding ever since. no term is adequate, as schopenhauer himself insisted, and perhaps any would have caused misunderstanding. but 'energy

' would have caused less. the trouble is, of course, that the noumenon cannot be'like' anything in experience, so whatever term is used for it is going to create confusion between it and what that term normally donates.

...

but as things stand, even quite a lot of people who've written about schopenhauer have made the mistake of supposing that he identified the metaphysical substratum of everything with the human will. it's difficult to see how they could possibly make this mistake, since he warns against it so often, and not just in onepart of his writings but in many different places. but they have. the very impersonality of the term 'energy', its familiar association with the physical sciences, would have made it less damagingly misleading, it seems to me."

magee, bryan. 1987. the great philosophers. oxford university press (2000). ss 220-221.



ayrýca (bkz: arthur schopenhauer/#6655325)(bane, 07.11.2008 17:35 ~ 12.11.2008 23:28)

yasam bilgeligi uzerine aforizmalariyla bireyselciligin doruklarina ulastiran, kendi basimiza tum dunyayi cozebilecegimizi hissettiren, "acil dunya ben geliyoru

m" diyen, duvarlara yazilar yazdiran cok sevdigim filozof.

"nasýl ki en mutlu ulke az ya da cok ithalat yapmasi gerekmeyen ulke ise, ic zenginligi kendine yeten ve eglenmek icin disaridan az ya da cok birseye gereksinmeyen insan da en mutlu insandir.; disaridan alinan pahaliya mal olur; bagimlilik yapar ve tehlike getirir; bikkinliga neden olur ve en sonunda, yerli topragin urunlerinin kotu bir ikamesidir."(fakyu, 27.11.2008 10:40 ~ 03.02.2009 15:09)

kitap okumak isteyenlerden þu yorucu aktiviteyi talep eden filozof: (bkz: bir kitabi iki kere okumak)

(alpergoker, 03.12.2008 21:42)

en az bir edebiyatçý bir roman yazarý kadar güzel bir dille felsefi eserler ortaya çýkarmýan düþünür, en az bir kez okunmasý farzdýr.(rasputinufuk, 21.12.2008 21:54)

dilimize "isteme","istenç" olarak çevrilen kavramý felsefeye kazandýrdýðý en önemli fikriasarým olarak dünya, merhamet falan o kadarda orjinal deðildir bana göre) filozof sayýlamayacak düþünür.

niye filozof deðildir çünkü sonuçta yaptýgý: dilber hala tavrýyla "lafý ben ortaya kodum b

lýrrr, beyenmeyen almazzz" kývamýndadýr. insanlara kendilerini tüm istençden soyutlamalarýgibi yaþamalarýný öðütlemiþ ama sonradan ünlenince bir azgýnlýktýr almýþtýr ki bizim schopsin.

önceden yazýldýðý gibi; kendisine bu çeliþkiye hatýrlatanlara: "heykeltýraþdan eseri kadaristenebilir mi?" diye karþýlýk vermiþtir bu adam. üstüne cebindeki radyodan ankara havasýnsetseydi bari de tam olsaydý.

nietzsche bile filozofça ölmüþtür, sokrates zaten tartýþmaya gerek yok, ulan francis baconi bir anti-idealist bile ampirik bir dava için(soðuk sayesinde, eti dondurup taze muhafaza edilebileceðini kanýtlamaya çalýþýrken zatüre olup) ölmüþtür. schoupenhauer ise "arururken kalp krizi geçirmiþtir.. kahvaltýda ne biçim yaðlý bir þey yediyse artýk hayin þiþ

not:bu mesaj felsefi bir sorumluluktan ziyade ayýca ve habis saiklerle yazýlmýþtýr(bkz: ay(bkz: habis)(nevermind18, 26.12.2008 18:10 ~ 28.12.2008 11:17)

benim için bamyadan sonra ikinci sýrada gelir kendisi.

küçükken annem ilk kez bamya yapmýþtý. daha doðrusu, önceleri de yapmýþtýr ama benim hatýre hiç sevmedim. "yemeycem" dedim anneme. annem de "yavrum bi tadýna bak, valla çok güzel, hem de çok yarayýþlý* dedi. peki dedim. tadýna baktým. aman yarabbi!!! o da nesi! "yeniri bu be" dedim anneme. annem "yemezsen yeme, ne anlarsýn sen, tahtýyaðelesice**. annemseverek yemeye devam etti. hatta babam, ablamlar, hepsi severek yediler, ama hiç öz

enmedim onlara. caným hiç bamya çekmedi. bamya sevenlerin varlýðý da beni rahatsýz etmedi.a göre deðildi o kadar.



iþte dostlarým, benim schopenhauerim, bu hikayedeki bamyadýr. bamya da schopenhauer dir. ama önce bamya gelir.

dediðim gibi, bamya bir, schopenhauer iki...(yay, 20.01.2009 23:54)

bugün 221. yaþýný kutlayan irrasyonel entel.(elma c elma v, 22.02.2009 15:56)

hani olur ya, bir þeyler düþünmüþsündür evveliyatýnda; ama net olarak kendine bile ifadesiamýþsýndýr kafandan geçenlerin ve sonra an gelir okuduðun birkaç satýr ürkütür seni; çünkün aklýndan geçenleri birkaç satýra sýðdýrmýþtýr ya da kendine bulmayý istediðin birkaç ipuk istediðin yolun sonu ile alakalý, iþte o ipuçlarý artýk karþýndadýr! sanýrým schopenhauegeniþ bir izdüþümüne sahip bende... hakkýnda yazmýþken bu kadar, sevdiðim birkaç cümlesindisiyorum:

``herkes baþkasýnda, kendisi olabildiði kadarýný görür; çünkü onu ancak kendi zekasý ölçüs

anlayabilir````her deðerlendirme, deðerlendirilenin deðeriyle, deðerlendirenin bilgi ufkunun bir ürünüd``her türlü sýnýrlandýrma mutlu eder. görüþ, etkime ve dokunma ufuklarýmýz ne denli dar isnli mutluyuzdur; ne denli geniþ iseler , kendimizi o denli sýkýntýlý ya da ensiþeli duyums. çünkü bu ufuklarla birlikte, sorunlar, arzular ve korkular da büyür.``

*yaþam bilgeliði üzerine aforizmalar' dan(iyinin ve kotunun otesinden, 01.05.2009 00:00 ~ 22.12.2010 17:42)

<< / 22 >>"hayatýn, önemsiz þeylerde olduðu gibi, önemli þeylerde de, sürekli bir yalan olduðunu kabek zorundayýz. verdiði sözü tutmuyor hayat; tutsa bile, özlediðimiz þeyin özlenilmeye deðe

an ne kadar uzakta bulunduðunu göstermek için yapýyor bunu. kimi zaman umut, kim zaman da umulan þey aldatýyor bizi. bir eliyle verdiðini öteki eliyle alýyor. uzaklýðýn büyüsü, criyor bize. ama büyülenir büyülenmez, bu cennetlerin uçup gittiðini görüyoruz. demek ki, mk ya gelecekte ya da geçmiþte; þimdiki an, güneþli ovanýn üzerinde dolaþam bi küçük bulutarkasý pýrýl pýrýl bu bulutun; ovaya yalnýz onun gölgesi düþüyor."

-arthur schopenhauer-(infamis, 09.05.2009 17:47)


"schopenhauer'in yaptigini yap, dedigini yapma"

-bi arkadas*

ayrica size bir siirimi okumak istiyorum sevgili sozlukculer:

canimdan bezdirdin beni arthur

yeri geldi hegel'in sakalina sovdunyeri geldi ilinegi ozdek yaptinher seyin temeline kor istemeyi kodunsok ettin falan ettin beni arthur

sustine et abstine'i salik verdinsapere aude dedin gaza getirdin

tefekkure davet, cileye niyet dedinyumusak karnima hamle ettin arthur



askin metafizigiyle yiktin hayallerimizideterminizmle sildin ozgur irademizineyse ki ahlakin temeline merhameti kodunaz da olsa sevindirdin bizi arthur

isteme kendi basina nedensiz, ozgur iseama delicesine kor ve kendini bilmez ise

neyleyim napayim ben oyle istemeyicanimdan bezdirdin beni arthur

(powered by vulpius, #16241617)(flexi, 31.05.2009 18:45 ~ 09.06.2009 19:45)

uðruna bir dünya savaþý çýkan danzig(gdansk) þehrinde doðar. o doðduktan sonra bir hansastserbest þehir olan danzig'in prusya hakimiyetine geçmesi sözkonusu olunca tüccar babasý ppýrtýyý toplar ve prusya vatandaþý olacaðýma göçmen olurum daha iyi diyerek ren yöresine ganlýk denilen kavramdan o kadar nefret eder ki küçük arthur'a almanca yerine fransýzca öðrrir. prusya devletspor forveti hegel'den nefreti aile geleneðidir.

ama bu adamýn öznelliði yaþamýn üstündeki perdeyi kaldýrýp anlamsýzlýðý, çýrýlçýplak anlamndýrýlmasý realist dememek içindir. insanýn tarihi boyunca evreni veya yaþamý anlama- kavrarzusu, kendi varlýðýný anlamlandýrmak çabasý ile paralel gitmiþtir. bu uðurda ruhani dinsardan materyalist bilimsel görüþlere kadar pek çok þeyden medet ummuþtur. determinizm dediz nedensellik bile sýklýk anlam yerine ikâme edilen bir rahatlatýcý olmuþtur. þimdi bir adrtaya çýkýyor: irade ve tasarým olarak dünya anlamsýzdýr, götünüzden anlam uydurmayýn diyovar ama bu sizin sandýðýnýz gibi ne her boka karýþan ne de baþlama vuruþunu yapýp ortadananlam yüklemeye müsait ilahi bir irade diyor.

seni, diðerlerini, tüm canlýlarý basit bir aktarýcýya, hemide hiçbir anlam veya neden içerin, bir iradenin aktarýcýsýna indirgeyen bir görüþü kabul etmek mümkün deðil tabii. boru maç bin yýllýk uygarlýk, onca din, insan odaklý bilimsel teoriler ve akýl fikir var yahu. n

yapýyoruz arthur emmiyi yalanlamak için? kadýnlarý sevmezdi, hatta annesinide sevmezdi.hem öyle dedi ama böyle yaþadý gibi her biri diðerinden etkili ve konuyla baðlantýlý görüþini. allahtan o irrasyonel bir filozoftu, bizse rasyonel insanlarýz da rahatça rasyonalize edebiliyoruz dünyayý, anlamlandýrabiliyoruz kendimizi. ha bu rasyonalizasyon süreci zaten o amaçsýz iradenin kendi varlýðýný devam ettirme kaygýsýnýn apaçýk niþanesi deðilsen, biliyormusun schopenhauer var ya çok çok kötü bir insanmýþ derim.(ebedi olur, 22.07.2009 11:13)

"soðuk bir kýþ sabahý çok sayýda kirpi donmamak için hep birlikte ýsýnmak üzere bir arayaa kýsa süre sonra oklarýnýn birbirleri üzerindeki etkilerini görüp yeniden ayrýlýrlar. ýsýimi onlarý bir kez daha bir araya getirdiðinde oklari yine kendilerine engel olur ve

iyi kötü arasýnda gidip gelirler, ta ki birbirlerine katlanabilecekleri uygun mesafeyi bulana kadar. bunun gibi insanlarýn hayatlarýnýn boþluðundan ve tekdüzeliðinden kaynaklatoplum gereksinimi onlarý bir araya getirir, ama nahoþ ve tiksinti verici özelliklerionlarý bir kez daha birbirinden ayýrýr.

fakat iç ýsýsý yeterince fazla olanlar sýkýntý ve kýzgýnlýk yaratmamak veya hissetmemek içkaçacaktýr."

*(projektor kumandasindaki kirmizi tus, 14.10.2009 10:39 ~ 13:24)

''bu dünya mümkün dünyalarýn en kötüsüdür.'' schopenhauer

(enola gay, 18.10.2009 21:32)



"dünya, 15 yaþýndan küçük çocuklara din dersi vermeyecek kadar dürüst olursa, belki o zamaut besleyebiliriz."(oylum, 10.11.2009 01:35)

"look at the animal nearest to us, look at your dog, how nobly and quietly he stands before you. many thousands of dogs have had to die before it came to this o

ne's turn to live. but the death of these thousands has not affected the idea ofthe dog, which has not been in the least disturbed by all that dying... what, then, has died during these thousands of years? not the dog it stands unscathed before us, but merely its shadow." demiþ.

(bkz: archeus)(patlicangil, 26.12.2009 01:57 ~ 20.01.2010 20:21)

(bkz: arthur shoppin'hour)(cruelclown, 26.12.2009 02:11)

berlin üniversitesinde öðretim görevlisi olarak baþvurduðunda, dönemin en ünlü filozoflaregelin de içinde bulunduðu komite tarafýndan kabul edilmiþ.

schoppenhauerun felsefe alanýndaki en önemli baþarýlarýndan biri, ateizm ve bilinçaltý soa eðilerek niezsche ve freuda zemin yaratmasý olmuþ bi de.

schopenhauer, idealizm okuluna ve bunun baþýný çeken hegelin düþüncelerine karþýydý, ancariyerine yansýdý.çünkü karþýsýna aldýðý kiþi, onun gençliðinden beri alman felsefesinin tartýþýlmaz liderienhauer, üniversitedeyken derslerinin hegelinkilerle ayný saate konmasýný teklif etmiþ ank, fakat onun öðrencilerinden hiçbirini kazanamadýðý için ünevirsite kariyeri bitmiþti.

hegel kadar hiçbir zaman ünlenemese de, sayýsýz çalýþmasýyla bir filozf olarak tarihteki yaldý. onun felsefesinin etkileri de, ünlü alman filozof ve þair friedrich wilhelm nietzchenin ilk çalýþmalarýnda, alman besteci richard wagnerin müziklerinde ve 20. yüzyýlýn pei ve sanatsal çalýþmalarýnda görülür.

sivil sözlük alýntýsý(doxa, 26.12.2009 02:17)

"önemsememek, önemsenmektir" mottosunu dövme yaptýracaðým feylesof.*(bosforlu cevriye, 26.12.2009 19:47)

"aklýmýzýn meþalesi çevremizi ne derece aydýnlatýrsa aydýnlatsýn ufkumuz daima koyu karanllacaktýr.""can sýkýntýsý öyle bir derttir ki birbirini sevmeyen insanlarý birbirine aratýr.""hayat uykuya karþý bir savaþtýr""hayatýn kýsa rüyasýna karþýlýk, sýnýrsýz zamanýn gecesi ne kadar uzun.""þu kafalardan ne bekleyelim ki her biri saçma sapan rüyalarýn at oynattýðý yerdir.""hayatýn birinci yarýsý, mutluluða karþý duyulan yorulmak bilmez bir özlem olduðu halde, ibölümü acý dolu bir korku duygusuyla kaplýdýr. ""insanlarýn çoðunun hayatý öylesine sefil, öylesine önemsizdir ki, öldükleri zaman herhangkaybettikleri söylenemez.""zeki insan öncelikle acýsýzlýða, kötü muameleye maruz kalmamayý, dinginliði ve boþ zamaniecektir. bunun sonucunda, sessiz, mütevazi, ama olabildigince rahat býrakýldýðý bir yaþamacak, buna uygun olarak da, sözüm ona insanlarla birkaç tanýþýklýtan sonra yalnýzlýðý, hat

sözkonusu ise inzivayi seçecektir. çünkü kiþi bizzat kendinde ne denli çok þeye sahipse, do denli az seye gereksinim duyar ve diðer insanlar da ona o denli az þey ifade edebilirler."



"hayat ýstýrapla can sýkýntýsý arasýnda bir danstýr."

arthur schopenhauer(haiku, 04.01.2010 07:37)


"nesnelerin çekiciliði bize dokunmadýklarý ölçüdedir.hayat hiçbir zaman güzel deðildir;güzt üzerine yapýlmýþ betimlemelerdir sadece."(siraktan, 29.01.2010 04:22 ~ 04:25)

anlayýp özümsemek istemediðim bir filozof. sebebi þudur ki insaný karamsarlýða itmekten çon gereksizliðini yüzümüze vuruyor ve hiçliðin gerekliliðini söylüyor. buradan onun felsefesavvufla olan baðýnýda çýkarabiliriz aslýnda. tasavvufla benzeþtiði diðer bir nokta da iradeyi erdemlerin en ügörmesi. schopenhauer'e göre insan iradeyle çektiði acýlardan kýsmen kurtulabilir ve kalýluluða ulaþabilir.

mutluluk kalýcý bir þey midir bilemem fakat hareketsizliðin insaný mutsuzluða ittiði bir gher yerde bir doðruya rastlamak ve seçim aþamasýnda bu doðrularý bütünleþtirmek de bu hariðin çýkýþ noktasý.schopenhauer'in karamsarlýðýnýn nedeni de onun bu çok yönlü hayat görüþü bence.(aieul, 07.02.2010 14:01)

amcanýn bugün dahi adýndan bahsettirecek denli önemli oluþu hepimizin ne kadar sefil yaratlar olduðumuzu deþifre etmesi deðil gerçekliðin kurgulanýþý üzerine atýp tutan psikanaliti-new age-evrimsel/bilimsel-obskürantist vs ekollerin her birine önayak oluþu ve zatenbinlerce yýldýr mevcut olaný yeniden diriltmesidir. kadýnlar iðrençtir, arkadaþlarla geyikak aþýk olmak hobi bulup uðraþmak falan boþ iþlerdir, hepsi sonuçta evrensel irade'nin* (ei, aura, monad meyil partikülleri vs) saða sola hallenmesinden ibarettir, bundan kur

tulmanýn tek yolu da yaþama istencinin reddidir. iyi güzel de bunu nasýl okuyalým? ciddi ciddi hayat prensibi olarak mý alalým, yoksa bunu hayat prensibi bellemenin getirisini götürüsünü psyche-realite içindeki fonksiyonuna falan mý bakalým? ikincisi daha felsefeyr tutum zira felsefe hayat dersleri cýmbýzlanan motive edici "günün sözleri" arþivine indienebilir bir þey deðil.

schopenhauer herhangi bir þeyin bayaðýlýðýndan bahsederken bastýðý zemin wille metafiziði.afiziðini de en kabaca doðu mistisizmi+alman idealizmi diye özetleyebileceðimizden karamsarlýðý evrenselleþtiriþinde hem akýlcý hem otantik bir týný yakalanabilir. çok özetle schhiçbir boku beðenmeyen tutumu her þeyin gelip geçiciliði, ölüm karþýsýndaki beyhudeliði ini kendisi fazlasýyla pro-biyolojik takýlsa da varlýk düþüncede midir yoksa dýþarýda mýdýrayrý mýdýr, beden nerde biter zihin nerde baþlar falan gibi sorulardan önce bunlarý sorma

dahi beyhudeliðine odaklanmýþ. rasyonel olarak kaçýnýlmaz ölüm karþýsýnda hiçbir þeyin yetsöylenemezdir: aþkýn deðerler-gerçekler yoktur, motivasyonlar vardýr, bunlar da gelip geçir ve hayal kýrýklýðýyla sonuçlanmaya mahkumdurlar zira irade böyle bir þey iþte, seni kulltmin olmamýþ þekilde bir kenara atar.

ne yaptý schopenhauer burada, "iradenin yönettiði kendisi" ile bunun farkýna varýp dile getiren kendisi arasýnda bir mesafe kurdu. istediði kadar aþmaya çalýþsýn bunu, "benim kendiirade tarafýndan yönlendirildiðimi söylemem de irade tarafýndan yönlendirilmiþ bir þey, hada, hatta bu da" desin, söyleyen ses söylenen þeyin hep bir adým ötesinde. bunu formülizeden kiþi de baþ düþmaný hegel'den baþkasý deðil.

neyse, schopenhauer örnekler falan veriyor savýný desteklemek için. diyor ki matematik sýðmantýk banal, estetik keyiften uzak falan, halbuki kendisi bu estetik keyfin keyfi

liðini gözler önüne sermiþti. estetik ilgi keyfiyse ilgisizlik de keyfidir, dolayýsýyla matiðin mantýðýn banal olduðunu söylemek de (ve bir yandan müziðin aþmýþ süper bir þey olduð) paþa gönülden baþka yere temellenemez. bu noktada schopenhauer'ýn "yanlýþ düþündüðünü" s



kadar muhteþem ve sanatsal olabileceðini anlatmak boþa kürek çekmek olacaktýr zira sanats-estetik haz, þeylerin mistik özyapýlarýndan iç dinamiklerinden önce onlara bakan gözdedirni ben bir bacon tablosunda estetik hazlardan hazlara gezinirken baþkasý bakýp "bu nelan olm boya dökmüþ resmen tuvale ehuehue" deyip geçebilir, gidip fener-bursa maçýnda estek haz bulabilir. bunun evrensel bir kriteri yok, olmasýn da. schopenhauer'ýn mahallenin þom aðýzlý artisti duruþunun da iþaret ettiði esas olarak budur. her þeyin gerzekçe vea varýþýnýn sonrasýnda tüm bunlarýn kaynaðý olarak o irade'yi iþaret ediyor, onun insandak

n yaþama istencini ayýklýyor ve bunun reddediliþi ile insanýn özgürleþeceðini söylüyor.

sapýna kadar olmasa da epey bir kýsmýna kadar hegelci duruþtur bu. bunu fark etmek için schopenhauer'ýn baba tarafý olduðu psikanaliz geyiklerine bakmak yeterli: psikanalizdekiesas tedavi þemasý bir möbius þerididir. bant üstünde bir noktadaki hasta derdini tasasýntýr, analist onu bir çember ve kendi median çizgisi etrafýnda döndürür, baþa gelindiðindekoordinat denk dahi olsa hasta yepyeni bir yerdeymiþ gibi hisseder, zira þeylere atanan fantezi altyapýsý deðiþmiþtir, artýk ölen çocuk için kendini pek suçlamýyordur, kaybetcýngar çýkarmýyordur vs. iþte schopenhauer'ýn yaþama istencinin reddi ile yaptýðý da bir na denktir: hayal kýrýklýklarý tatminsizlik falan içinde kaybolmuþ adam depresyon kuyularýnschopenhauer ile terapi seansý ardýndan tatminsizliðin hayatta oluþun kaçýnýlmaz sonucu oa hükmeder, bunu bir noktada kabullenir ve kuyudan çýkmaya baþlar. yani yaþamýn boktan bir

epresyon çukuru olduðunu kabul ettiði noktada depresyondan çýkmaya baþlar. iþte bu da antielcilerin paradoksal olarak pro-hegelci iþler çýkarmasýnýn bir baþka örneði. ne derdi hegeatta bir noktaya kadar kant? varlýðýn-kurgulanýþýn özü "arkada býrakýlmak"týr, þeyler ekstanti-þeyleri ile el eledir, sonsuz güç en sonsuz olduðu noktada cýlýzdýr. iþte hayatýn þaktiriboktan bir tecrübe olduðunu, her þeyin gelip geçici olduðunu, hiçbir þeyin kalýcý olmiddia etmenin ayaklarý yere basan hiçbir argümaný olmadýðýný söylediðimiz noktada paradoksyler arkasýna anlam kurgulamaya baþlayabiliriz. depresif nevrozun karamsarlýðýn formülü hen boktan bir tiyatro olduðuna sonunun da iðrenç tatminsizlikler ve dev boþluklarla biteceðine inanmak deðil, buna dahi inanamamak, "ne oluyor lan burada, niye acý çekiyorum lanben" diye ortalýkta dolaþmaktýr. o yüzden schopenhauer karamsarlýðýn bokunu çýkartarak bia karamsarlýðý bitirmiþtir, çünkü son noktalara doðru karamsarlýðýn kendisi en karanlýk hada sýrf bunun dile getiriliþi karamsarlýðý orta yerinden çatlatmakta, onu tahammül edilebikýlmak bir yana umutlu yarýnlara dönüþtürebilmektedir, ki bu sayede schopi de ortamlarýn y

bi takýlabilmiþ.

kendisini bu açýdan sevmeliyiz. bize insanlarýn maske takan ibneler iki yüzlü hainler oldunu, aþkýn yalan dolan "hormonal" bir mesele olduðunu, matematiðin mantýðýn banal kifayetsinç uðraþlar olduðunu gösterdiðinden deðil; sýrf bunu yaparken sergilediði hegelci tablodanyiz. sýrf sýð psiko-indirgemeci yaklaþým için bile alýnacak çok ders var eserlerinde.

tatlý dinci chesterton'dan*:

"man can understand everything by the help of what he does not understand. the morbid logician seeks to make everything lucid, and succeeds in making everythingmysterious. the mystic allows one thing to be mysterious, and everything else b

ecomes lucid."(heatseeker, 23.02.2010 18:20)

biraz karamsar, biraz kadýnlara düþman, biraz insanlara içerlemiþ ve kýzmýþ ama kesinlikleler düþünmüþ insan. okumak, yazmak ve yaþamak üzerine diye bir kitabý vardýr ki okuyacak oe bir tavsiyede bulunabilirim: beðendiðim yerlerin üzerinden fosforlu kalemle geçerim diye düþünüyorsanýz hiç boþuna uðraþmayýn direk fosfora batýrýn. her kelimesi insaný sarsýyoaðýtlarýndan bahsettiði bir bölüm var ki iki haftadýr batak oynayamýyorum.

edit: schopenhauer oturup böyle bir kitap yazmamýþtýr, bu kitap yazýlarýndan derlemedir ank yine de böyle bir kitap vardýr.(partofspeech, 06.03.2010 23:17 ~ 23:30)

"dinler ateþböcekleri gibidir: parlayabilmek için karanlýða gereksinim duyarlar. tüm dinle



n koþulu yaygýn olan belirli bir derecede cehalettir. ki sadece bu havada yaþayabilirler ancak. "(silver apple, 29.03.2010 00:55)

"ölümden sonra doðduðundan önce neysen o olacaksýn."(silver apple, 29.03.2010 01:04)

nietzsche, schopenhauer'in öðretilerinden çok etkilenmiþtir, iyi de etmiþtir.(mesopotamian, 29.03.2010 01:06)

"canayakýn olan herkesin ölümünde hissedilen derin acý, her bireyin içinde var olan kelimere dökülemeyecek, tamamen kendine özgü olan bir þeyin tamemen, geri döndürülemez bir þekildilmiþ olduðu hissinden kaynaklanýr."

sona eren hayatlarýn dünyadan götürüsü bundan daha iyi açýklanamaz benim için.(northern darkness, 29.03.2010 01:14)

(bkz: obit anus abit onus)(frankiegoestohollywood, 29.03.2010 01:44)

<< / 22 >>insanoðlunun aþký sadece soyu devam ettirmek için yaþadýðýný öne süren filozof*(hassasmanda, 29.03.2010 01:47)


bir gün elbet hesaplaþýlýr.

72. intifada. 45. enternasyonal. 300 yýl sonrasýna öpücükler. sadakte.(sofestai, 29.03.2010 01:48)

" karþýndakinin sizi sevdiðini bilmek, ona sahip olamamanýn getirdiði tatminsizliði asla germez." diyerek beni hayranlýklara sürükleyen zat.(nefti, 03.04.2010 23:06)

kitaplarýndaki her pasajý çerçeveletip duvarlara asmak istediðim insan. en fazla sevdiklerimden birisi de þudur:

"... birçok insan baþkasýný gerçekte nasýlsa o þekilde görmüþ olsaydý dehþete kapýlýrdý. .iyakarlýk, gösteriþ, sahtecilik ve hilekarlýðýn örtüsünü de -ki her þeyin üzerine örtülmüþlüðün ne kadar nadir rastlanýlýr bir þey olduðunu ve en az umulduðu yerde bile, zahiren ergörünen bütün iþlerin arkasýnda, gizlice ve en iç derinliklerinde, günahkarlýðýn, ahlaksýzni göstermek! ne azim bir mesele! sýrf bu sebepten ötürü birçok iyi insan dört ayaklýlardalar edinmiþlerdir: çünkü dürüst yüzlerinde herhangi bir güvensizlik kýrýntýsý taþýmaksýzýnamýþ olsaydý, insanlarýn sonu gelmez riyakârlýklarýna, sahtekârlýklarýna ve garazkârlýklardebilir, ne ile teselli bulabilirdi insan?"(air canada, 09.04.2010 22:35 ~ 22:41)

insan sýrtýnda güneþ ve önünde yeryüzü olan bir miktar buluttur ki içinde bulunduðu her an

. biraz ileri gitse gölgeden kurtulacaðýný sanýr veya ardýný hep aydýnlýk görür. insan içian her daima rezildir ve geçmiþ güzeldir-gelecek umutludur. insan asla mutlu olamaz geçmiþi ve geleceði arzularsa, zira böyle bakarsan hep sýçarsýn. aný yaþa der, daha ne desi



.(dembedem, 09.04.2010 23:29 ~ 07.09.2010 00:29)

nam-i diger frankfurt munzevisi. hesaplasma zamani geldiginde o sari sari biblos'lari kafasina kafasina atmazsam namerdim. signatura rerum, selamun aleykum.(flexi, 12.04.2010 04:37)

romancý olarak ün yapan annesinin verdiði bir davette, goethe'nin övgüsüne mazhar olunca,anç annesi tarafýndan merdivenlerden itilerek yuvarlanan guççük emrah. gelecek nesillerinancak kendisi dolayýsýyla annesini hatýrlayacaðýný söyleyerek egosunu mastrübe etmiþ. annendisine yazdýðý bir mektuptan:"çekilmez ve kasvetli bir insansýn; kendini beðenmiþliðin, bütün iyi niteliklerini gölgelibaþka insanlarda kusur bulma eðilimini önleyememen de, bu nitelikleri iþe yaramaz þeylerhaline getiriyor."

ne anne!

bi de bu yavrumun babasý intihar etmiþ, babaannesi de kafayý sýyýrýp ölmüþ.

yavrum dediðim de þu(kaoss, 12.04.2010 05:16 ~ 14:59)

irade der schopenhauer:

istek ya da ihtiyaç duyulan þeyden kaynaklanýr. isteðin yahut ihtiyacýn kendisi hoþ olmayabr duygudur. o bir þeyin yokluðu ya da yoksunluðu anlamýna gelir ve bu acý vericidir. dolayýsýyla bir anlamda irade en azýndan istemenin kökeni acýdadýr ve edimsel isteme acýdan kumaktýr. ve istediðimiz þeye eriþtiðimizde ve belki de uzunca bir mücadeleden sonra, duyulatatmin ya da haz geçici ve menfidir. ve söz konusu ihtiyaçlardan biri tatmin edildiðinde

ayný türden bir baþkasý, er ya da geç, ayný geçici ve menfi neticeyle ortaya çýkar. bu þeyaçlarýn ardý arkasý kesilmeyen zinciri ardnda sürüklenir görünürüz, nasýl ki açýklama arabeplerin kaçýnýlmaz ve sonu gelmez ardýþýklýðýna kapýlýrsa. schopenhauer her iki ardýþýklýe bezdrici olduðunu düþünür.

eðer bir an için yeni bir ihtiyaç ortaya çýkmazsa, daha da mutsuz bir duruma düþeriz, hiçbizi meþgul etmediði için bir boþluk duygusuna, can sýkýntýsýna kapýlýrýz, bir þey yapabiliacak bir þey yoktur. bu ihtiyacýn kendisinden de katlanýlmaz bir durumdur. ve öyle anlarolur ki ondan kurtulmak için alýnan önlemler beyhudedir. ve böylece irade bu ikisi arasýnda salýnýp durur; bir yandan ihtiyacýn ve acýnýn ateþi içinde, diðer yandan bezginlik ve cpençesinde kývranýr.

çýkýþ yolu intihar deðildir schopenhauer' a göre. çünkü bir kimse dindirilemeyen bir mutluayat özleminden dolayý ölürse o zaman baþka bir varoluþ tarzý içinde ister istemez buradaknzer yanýltýcý araþtýrma ve çabalamayý sürdürecektir. gerçek çýkýþ yolu, doyurulmaz bir iþrýnýn peþinde koþan, arzu ve istekle dolu irademizin bu bakýþ açýcýný bütünüyle terk etmekdüþünen anlayýþ haline gelmektir. bu dünyanýn olaðanüstü ve çok çeþitli manzaralarýný keybunlarý ister sanat ister edebiyat olarak yeniden üretmeye çalýþtýðýnda insan iradenin buve acý verici niteliðini terk eder ve ona huzur ve yücelme gelir. platon'un da dediði gibi bütün hazlar geçicidir, ikisi hariç; ruhi neþeler ve hoþ kokular.

insaný mücadele ve sýkýntýyla dolu bir hayata sürükleyen güdüler, iradenin bu bencil niteleden birisi için o zaman iþlemez hale gelir. o yüzden bir aziz yaþama iradesinin en yoðunformu olan ve diðer hazlar gibi tatmini geçici olan cinsel dürtüyü reddeder. sadece baþkarýna yardým etmek için deðil, fakat arzularýn tatmini, hayatý tatlý hale getiren dünyevi þ

sahipliði iradesini yeniden ayartýp yoldan çýkarmamasý için yoksulluðu ve daðýtmayý seçer.erk edip özgürlüðüne kavuþmuþ güçlü ruhlularýn tasvirine devam eder schopenhauer; o baþkalrþý haksýzlýkta bulunduðunda ya da bir kusur iþlediðinde mücadele etmez, yaralanmýþ kibir,



rur artýk onu heyecanlandýrmaz. dýþarýdan bakýldýpýnda durumu fakir, neþesiz ve çoðu þeydegörünüyorsa da içi neþeyle ve göklerin gerçek huzuruyla doludur. ona artýk hiçbir þey sýkýþey canýný sýkmaz, çünkü o bizi dünyaya sýký sýkýya baðlayan arzu, korku, haset ve öfke gda sürekli acý ve ýstýraba sürükleyen iradenin bütün baðlarýný kesip atmýþtýr. biz kurturýgereksinimlerimizi ve arzularýmýzý tatmin etmek için deðil der. o yüzden onu güçlendirip dcek sonunda iradesini yeniden uyandýrmamasý için bedenini ancak ayakta kalacak þekilde besler, yaþama iradesini kýrýp yok etmek için daha çok oruç tutar ve onun tezahürü olan bed

zalandýrýr. ve ölüm kapýsýný çaldýðýnda o ýstýrap da hayal kýrýklýðý da deðil fakat kurtul

kaynak:arthur schopenhauer,parerga und paralipomena/din üzerine, say yayýnlarý.(air canada, 18.05.2010 23:04 ~ 10.04.2011 04:21)

schopenhauer baþyapýtým dediði ve bütün felsefesinin ana hatlarýný belirlediði istenç ve tk dünya adlý kitabýný büyük bir hevesle daha otuzuna bile gelmeden 1818 yýlýnda yayýnlatýrtam bir hüsran olur onun için. kitabýn yüzüne bakan olmaz. yayýncýsý "kitabýn kopyalarýn çrak deðerlendirmekten baþka çarem kalmadý, hem bu sayede kitabýn bir kýsmýný da deðerlendi

z" diyerek dalgasýný bile geçer. olup bitenlerden sonra schopenhauer umudunu yitirmezve þöyle der:

"bir kitabýn yayýmlanmasý ile onun tanýnmasý arasýnda geçen yýllarýn sayýsý yazarýnýn çaðýolduðunun ölçüsünü verir. eserimin karþý karþýya kaldýðý aldýrmazlýk ve ihmal ya benim çaða da çaðýmýn benim için deðerisiz olduðunu gösteriyor. hayat hýzla geçip gidiyor ve sizinbu yüzden þöhretimi görecek kadar yaþamayacaðým: ödülün kayýptýr"

1853 yýlýna gelinir schopenhauer 65 yaþýndadýr ve haklý çýkar. uzun süren sessizlik bozulular felsefesiyle ilgilenmeye baþlar. 1857 yýlýnda bonn ve breslau'da felsefesi üzerine ilk dersler verilir. leipzig üniversitesi görüþleri üzerine ilk bilimsel yarýþmayý düzenlerci doðum gününde pek çok yerden kutlama mektuplarý, telgarflar vb. alýr. 27 yýl bir münzevak yaþadýðý frankfurt'ta 1860 yýlýnda yapayalnýz ölür.

(air canada, 23.06.2010 00:15)

(bkz: schopenhauer paradokslar üzerinde raks)(bkz: senail özkan)(ne ol(bkz: barbaros þansal)(radioheadbanger, 23.06.2010 00:21)


kant'in fenomen-numen ayrimindan girip schopenhauer'in temsil ve istem ayriminda

n cikip oradan varolus, insanlik durumu gibi mevzulara atlayan, arada hume, locke, berkeley, spinoza, enerji, guc, evrim, uzay, zaman ve bilimum baska konularada deginen, ucuk kacik felsefi jargon yerine olabildigince ayaklari yere basan bir dilde, eglenceli, dusundurucu, renkli bir yazi icin bkz:

http://www.prensesemektuplar.com/...rolus-ustune.html(marcel, 09.07.2010 18:42)

"gerçekten insanlarýn çoðu, her ne kadar bunun açýkça farkýnda olmasalar da, kalplerinin enlerinde düþünceye hayatlarýnda mümkün olduðunca az yer vererek idare etme kararýndadýrlarnlarýn davranýþlarýna yön veren en temel düsturdur, çünkü onlar için düþünme en zahmetli yuðraþtýklarý iþin gereklerinin kendilerini baþka çýkýþ yolu býrakmaksýnýz düþünmeye zorla

i eðlence türlerinin, her ikisinin de en asgari düþünceyle idare edilebilecek þekilde düzemiþ olduðuna hükmedebileceðimiz gerek oyunlarýn gerekse çene çalmanýn zorladýðý kadar düþüki boþ vakitlerinde böylesi imkanlardan mahrum kalacak olurlarsa ellerine düþünce güçleri



orlayan bir kitap almak yerine, cam kenarýna kurulup en önemsiz olaylarý saatlerce aðzý açeyredecekler ve böylelikle bize ariosto'nun cahilin can sýkýntýsý deyiþinin canlý örneðinilardýr."

seçkinlik ve sýradanlýk üzerine, say yayýnlarý.(air canada, 13.07.2010 23:52)

"müzik, hiçbir zaman fenomeni (görünüþleri) dile getirmez. müziðin dile getirdiði þey, bütn iç özü ve kendinde varlýðýdýr; yani iradenin ta kendisidir. bundan ötürü, müziðin bellida bu hüznü, þu ya da bu tutkuyu, içrahatlýðýný dile getirdiði söylenmez. müzikte dile gelruhsal dürtünün ve koþulun dýþýndaki genel ve soyut özdür. ve müzikte, bu soyut özü, kolayz bir biçimde kavrarýz."

"melodinin yaratýlmasý, insan duyarlýðýnýn ve iradesinin en derin sýrlarýnýn keþfedilmesi,erçekleþtirdiði temel iþtir. dehanýn çalýþmasý, burada her yerdekinden daha baðýmsýz, dahadaha biliçsizdir. burada gerçek bir esin söz konusudur. olumlu ve soyut þeylerin önceden edinilmiþ bilgisi, yani fikir, sanatýn her alanýnda olduðu gibi, müzikte de yetersizdir. çükçinin dile getirdiði þey, dünyanýn en iç özü ve en derin bilgeliktir. müzik bunlarý kendi

avrayamadýðý bir dille anlatýr. bu bakýmdan, uyandýðý zaman hakkýnda hiçbir þey bilmediðisorulanlara þaþýrtýcý cevaplar veren bir uyurgezere benzer. müziðin özü üzerine uzun zamaa, artýk, bu sanattan zevk duymanýn en tatlý bir haz olduðunu söyleyebilir ve bu hazzý tatnýzý öðütleyebilirim size. insanýn ruhunu daha dolaysýz ve daha derin biçimde etkileyen bisanat yoktur. çünkü hiçbir sanat, dünyanýn gerçek özünü, müzik gibi dolaysýz ve derin biriremez. güzel ve yüce melodiler duymak, ruhu yýkamak gibidir; insaný bütün pisliklerden, bavallýlýklardan ve bayaðýlýklardan arýtýr."(oylum, 19.07.2010 19:25 ~ 19:30)

"...schopenhaeur bu yalnýzlýk olasýlýðýný seve seve kabul etti. "dünyada tek bir seçim varyalnýz olmayý ya da kabalýðý seçer" diyor, gençlere, yalnýzlýkla nasýl baþa çýkýlacaðýnýnu ýsrarla: "çünkü insan ne kadar az baþkalarýyla iletiþim kurmak zorunda kalýrsa o kadar i

umda demektir." schopenhaeur'e göre aklý baþýnda herkes insanlarla bir süre yaþadýktan vesonra "toplumsal yaþamdan elini eteðini çekmek isteyecektir; bir okul müdürü, etrafýný sare yaygaracý çocuklarýn oyununa katýlmak konusunda ne kadar niyetsizse, o da etrafýndakilerle iletiþim kurmak konusunda o kadar niyetsiz ve isteksiz olacaktýr." **(canon in d, 19.07.2010 19:35)

"varoluþ - bu müphem, esrarengiz, azap verici, rüya gibi gelip geçici varoluþ- meselesininbizim için ne kadar büyük ve yakin bir mesele olduðu düþünülecek olursa, bir kimse onun deseleleri ve amaçlarý gölgelediðini derhal fark eder; -ve birkaç nadir istisna dýþýnda bütrýn bu mesele hakkýnda açýk bir fikre sahip olmadýðý, hatta ondan tamamen habersiz göründüilerini bunun dýþýnda her þeyle meþgul ettikleri; ya meseleyi doðrudan gözardý ederek ya d

revaç bulmuþ bir metafizik sistemin yardýmýyla onu kabule hazýr vaziyette ve tatmin olmuþlarak, günlerini gün etmekten baþka bir þeyi düþünmeksizin ve önlerindeki daha uzun günlern hesaba katarak yaþadýklarý düþünülecek olursa- insanýn ancak en uzak anlamda düþünen birikrine ulaþýlabilir ve insanýn düþüncesizliðinin yahut budalalýðýnýn emareleriyle karþýlaþbilakis sýradan bir insanýn zihinsel yahut düþünsel görüþ ufunun, ne geçmiþ ne gelecek bilip, bütün hayatlarý deyiþ yerinde ise sürekli bir þimdiden ibaret olan hayvanlarýnkinden çileride olmadýðýný, arada öyle zannedildiði gibi geniþ bir aralýk bulunmadýðýný bilir."(air canada, 01.08.2010 15:46)

ben ki orta zekalý, az çok okuduðunu anlayan biriyim [aslýnda mütevazi davranýyorum, köpeki zekam var zehir gibi] ama þu adamýn yazdýklarýnýn tek bir satýrýný bile anlamadým amk. vde kendisiyle ilgili þöyle bir þey yazýyor;

"...ve dünyanýn anlaþýlmaz, akýlsýz prensipler üzerine kurulu nedenselliklerinin olduðunuek dikkatleri çekmiþtir."



kendisini örneklemiþ aslýnda. tahminimce onu okuyanlarýn çoðu da bi skim anlamamýþtýr amabi görünmemek için saðda solda "ooo þofbenhaur mu çok severim. özellikle de "insan tabi kiediðini yapabilir, ama istediðini isteyemez." lafýna hastayým" diyorlar.

bu ne ki þimdi? "insan tabi ki istediðini yapabilir, ama istediðini isteyemez." dahasý da var:

"herkes kendinde eksik olaný sever."

"merhamet ahlakýn temelidir."

"tarih hep aynýdýr, yalnýz hep farklý."

"saðlýk her þey deðildir, ama saðlýk olmadan her þey bir hiç."

"evlenmek, haklarýný ikiye bölmek ve görevlerini ikiye katlamak demektir."

... daha da gidiyor böyle. hayýr benim anlamadýðým bu sözleri ben hemen hemen her gün çevr

insanlardan duyuyorum. yani herkesin aðzýndan çýkabilecek günlük, sýradan laflar. peki amfben abi söyleyince neden kýymete biniyor?

ne yazmýþtým baþlangýçta vikipedi'den alýntý yaparak?

"...ve dünyanýn anlaþýlmaz, akýlsýz prensipler üzerine kurulu nedenselliklerinin olduðunuek dikkatleri çekmiþtir."

ee yukarýdaki özdeyiþleri söyleyen adamýn bu lafý söylemesinden daha doðal ne olabilir ki?ir adam için elbette dünyada bi ton anlaþýlmaz nedensellikler vardýr.

"insan tabi ki istediðini yapabilir, ama istediðini isteyemez." sözünün orijinali þöyleymi

der mensch kann wohl tun was er will, aber er kann nicht wollen was er will.(darth maul, 07.08.2010 13:28 ~ 13:57)

"insan istekleri doðrultusunda yaþayabilir ama isteklerini seçemez" demiþ bence. ben çevirsem böyle çevirirdim.(dark horse, 07.08.2010 13:29)

sýkýntýlý zamanlarda okunduðunda depresyon derinliðini arttýran; ancak insanýn zihnine yenlar getiren alman filozof. ki zaten mutlu, neþeli zamanlarda okunacak, okunduðunda ne anlattýðý anlaþýlacak bir adam deðildir.

(scorpeo, 07.08.2010 13:42 ~ 13:43)

(bkz: schopenhauer in pesimist olarak tanitilmasi)(anshar, 07.08.2010 13:49)mezari frankfurt´ta (hauptfriedhof) bulunan filozof.mezar tasinda istedigi gibi salt "arthur schopenhauer" yaziyor.(autumns monologue, 14.08.2010 14:23)


istisnasýz her okuduðum cümlesi ile beni þiddetle sarsan, hayatýmý*** alt üst eden adam.kendisini resmeden tüm görüntüler, öfkeli ve umutsuz bir adam portresi benim için. baktýkç

mlerine hem ona, hem de kendime üzülüyorum... bütün yalnýz ve mutsuz zamanlarýmýn iç kararkusursuz cümlelere aktarmýþ, bir bir yazmýþ sanki. aklýna, eline - koluna rahmet.böyleleri daha çok mu olsaydý acaba, intihara meylimiz artar mýydý ki o zaman???



(laysamina, 17.08.2010 10:04)

iyilik kavramýnýn sevgiye deðil merhamete baðýmlý olduðunu iddia eden karamsar olarak biliyazar ve filozof. temelleri olmayan ve sadece öðüt olduðu için kulaklarýmýzý dolduran birduygusunun etkisinin kayda deðer olamayacaðýný söyler. dünyayý devamlý olumsuza meyleden batmaz olarak kabul eder ve kendi karamsarlýðýný dünyaya borçlu olduðunu düþünmemizi ister.

karamsarlýðýn adýnýn karamsarlýk olmamasý gerektiðini, gerçek karamsarlýðýn ölümün kendisie karamsarlýk eþiðini biraz daha aþaðý çekersek, onun anlattýðý her þeyi kabul etmesek de,ullenebileceðimizi düþündürür.(mum dibinde taslar cakan, 31.08.2010 15:02)

yuvarlaklardan feyiz alarak dairesel bir hayat anlayýþý getiren felozof. filozofisi geliþtirilemeden günümüze deðin gelmiþ. sonra ortaya bbg felozof eray çýkmýþ ve akýþý sonsuz(klikup, 01.10.2010 17:07)

"akýllý adam her þeyden evvel ýstýraptan ve tacizden [harici sýkýntýdan] azâde olmak için

sessizliði ve boþ vakti, dolayýsýyla mümkün olan en az sayýda beklenmedik ve tehlikeli kale birlikte sakin, mütevazý bir hayatý arayacaktýr; ve böylelikle sözüm ona hemcinsleriylez bir ortak tecrübeyi paylaþtýktan sonra, münzeviyane bir hayatý tercih edecektir, hatta er büyük bir ruha sahipse büsbütün yalnýzlýðý seçecektir. çünkü bir insan ne kadar kendi kebaþka insanlara o denli daha az gereksinim duyacaktýrhaddizatýnda baþka insanlar da onao kadar az tahammül edebilecektir. yüksek bir zihin düzeyinin bir insaný toplum dýþýna iteesinin nedeni budur. doðrudur, eðer zihnin niteliði nicelikle telafi edilebilseydi, buinsanlarýn büyük dünyasýnda bile yaþama zahmetine deðerdi; fakat þükür ki yüz tane ahmaklse bir tane akýllý adam etmez."(kiri, 06.10.2010 21:15)

klima çalýþmýyor. zaten kýþ geliyor diyorlar. kin akacakmýþ damý sývamayý unutmuþlar. bir

r. yapmayýn dedim sonra kendi kendime konuþtuðumu farkettim. halbuki çok ayýp. konuþana dekonuþturana bakacaksýn. ne demiþler? salak avukatýn olacaðýna, yakýþýklý savcýn olsun. böya çok da üstüne gitmemek lazým. klima diye bir þeyin olmadýðýný bir türlü idrak edemiyoruzlatsalar dinlerdim. ne gelir elimizden, dinlemekten baþka. elimi kýrayým dedim geçen gün sonra vazgeçtim. dursun bir kenarda lazým olur. bulantý yapýyor hem. ama anlatmýyorlar. anlatmadýklarý gibi, özel davetiye de çýkarmýyorlar sevgili kedi, bu satýrlarýn bir hamisi ol

abi dediydim sanki, biz halden anlarýz, anlamasak bile anlamýþ gibi yaparýz. geceleri buralara konmak lazým. ama çok yanlýþ yapmýþým, daha yeni anlýyorum. hani onlar vardýr ya, oepsizdir. onlar acýyý hoþ görürler, acýtandan ötürü. o da var tabi, ama zemin eþeleyince yet arayýþý çýkýyor. kimisinde ona da rastlanýlamýyor, maþukun ne menem biri olduðunu anladini israf etmeye devam edenler var. gerçi kimisinin baþka çaresi yok, tüm anlamýný borçlu

n sözleþmeyi tek taraflý ihlal etmek aðýr bir yük, herkes kaldýramýyor, nitekim eziliyor vhale geliyor. sonra aþaðýlayýnca aþaðýladý oluyor. e aþaðýlýksýnýz, ben ne yapayým? yoksakaybediyorum. baþýmda bir tatlý nur halesi, içimde bir taze patlýcan haresi, ama param yok. bir köze kaç aura ödenir ki? üç deyince çakralarýmýzý kaþýyoruz, fakat rica ederim yelleinatýn huzurundayýz. huzur dediysek lafýn geliþi, hemen havaya girmeyin. üç deyince merteken katýrýna atlayýp geliyor. dingonun ahýrý mý lan burasý? kime sordunuz? ahah þaka yapýyon lütfen yanlýþ anlamayýn sonra sizi anlayamýyorum. bazýlarý da var elemelerden geçmiþ, amuyor bu neyin fesidir diye. fes devrimi abicim, sen niye varsýn? sözleþmeyi imzalamýþsýn,la laga luga yapýyorsun. ayýp deðil mi? bence de.

fakat ben onlarý da anlýyorum abi. ben aslýnda biraz düþününce herkesi anlýyorum. artýk kilamak istemiyorum. yok öyle üç kuruþa beþ köfte. üstelik þoför mahalli. sonra niye taciz edeyince cevap veremiyoruz, o bana çok koyuyor. cevabýný bilmediðimiz sorular sormayýn kar

deþim, sözleþmede böyle bir þey yoktu. sýranýz gelmiþ dediler biz de þey yaptýk noldu yanialýn sizin olsun mahalliniz. alla alla ya.



aman. yesinler. sanki bizim mahallimiz yok. ya böyle herkeste bir hava, bi biþey. sizin adýnýz ne lan? hem laf dinlemiyorsun hem de tazminat istiyorsun. anlatamýyorlar sonra burda biz muhatap olmak zorunda kalýyoruz. kalori kaybediyoruz. irtifa filan zaten kalmadý üstümde martýlar seviþiyor. martý demiþken, jennifer lopez götünü sigortalatmayýp oluyor biliyorum, fakat bunun benim ayýbým olduðuna emin deðilim. beni ikna etmelisiniz, evet. beni niçin ikna etmeniz gerektiðini de sorgulamamalýsýnýz, ben sizin umrunuzda olmalýyým. beni kafanýza takmalýsýnýz, yoksa ben üzülebilirim. ben üzülünce size bir þey ol

i bana bir þeyler olur. benim üzülmemi de kafanýza takmayabilirsiniz, yani tabi size birþey diyemem. ama ölürsem yazýk olur mu? gerçi boþuna uðraþmayýn, beni ikna edemezsiniz. osoðanýmý sigortalattým, baþýna bir iþ gelirse cücüðünden tanýsýnlar diye. arada bir bu tipbazýlarýnýn, mesela iþ bitip herkes bir köþeye daðýldýðýnda, ya da yok, liseyi yatýlý okuldaþým bahsetmiþti zamanýnda, demiþti ki, ailesinden uzakta, baþka bir þehirde okumanýn, yabütün bunlarýn ergenlik dönemi gibi ultra buhranlý bir dönemde gerçekleþmesinin tadýna bakbir hisse kapýldýðýný söylemiþti, dersler bitip de okuldan çýkýp yurda doðru yürümeye baþuran, okuldan güle eðlene çýkýp evlerine ya da gezmeye giden öðrencilere bakýp, ''niye buinsafsýzsýnýz abicim? insanlar nasýl bu kadar vicdansýz olabiliyor? ben burda bu kadar yalnýzým, bu kadar acý çekiyorum, ve kimsenin umrunda deðilim ulan! nasýl ben bu haldeyken siokuldan güle oynaya çýkabiliyorsunuz? nasýl umrunuzda olmayabiliyorum??'' diye avazý çýktýaðýrmak istediðini anlatmýþtý bana arkadaþým. yýllar önceki o halini düþündükçe, kendisine

i çocukluðuma da ne kadar acýdýðýmý fark etmiþtim. yýllar önce, o saçma sapan ruh hallerinrimin önüne getirmiþ, aðlamaklý olmuþtum, ben bazen aðlamaklý olurum biraz. sonra bi espriyaparýz geçer o hal.

iþin garibi, arkadaþým bana bunlarý anlatýrken, hala ayný þekilde sinirleniyor gibiydi, yýesine dönmüþtü, ve döndükçe ayný þekilde sinirlenmiþti.

bunda garip olan nedir diye soracaksýn belki, yani tamam sakinleþeyim de, çok da mezarlýða gitmemek lazým be abi. biz sanki bu mezar taþlarý için aðladýk. aðlayýnca taþlar tekldiler bizim bütün olayýmýz o abicim. biz elimizdekini bile elde edemiyoruz, çok ayýp oluyoniye onu da bilmiyoruz. kýzlarýn sözleþmesinde ek bir madde arýyorum fakat yaðmur akmýþ onolmuyor. tablo filan hani manzara recmi. bu rejim yemek yemeli. þeytanirrecimden uzak durmalý. bir manzara resmi, bir manzara olmadýðý gibi, bir manzara da, bir manzara d

eðildir. manzaranýn aslý da ding an sich deðildir. kant da vacibul vücud deðilmiþ zaten. kyokmuþ o zamanlarda ondan þey olmuþ. ama ben sanki sözleþmelerden bahsediyordum, sen yinelafýmý unutturdun, alacaðýn olsun.

adamýn biri de kaçak sözleþme çýkmýþ ama sonra elinden almýþlar. gemide filan yakalýyorlara saklanýyorsun, rücu ediyorsun. bir klima nelere kadir. sözleþme mafyasýyla hiç aþým derdedi kendimi çok duru hissediyorum. sahte pasaportla filan olmuyor, yani vize vermiyorlar bu sefer sap gibi kalýyorsun. yine gelip alakasýz bir yerde patlýyorsun. ailenin tahakkümü ne kadar da stockholm geliyor senin yanýnda bir bilsen. ve ben aslýnda istesem çok güzel aþk mektubu yazarým ama yazdýrmýyorlar. henüz yeteri kadar nietzsche çekmedinfazla üremen lazým. en az üç aile yapmalýsýn, ki onlar da üç tane yapýnca altýncý kuþaktauz aile olur. böyleliklen yumurta horozdan çýkar. tekamül mütekamilin sorumluluðundadýr. d

fazla patlýcan yiyerek inkiþaf etmeliyiz. o noktada da, iþkencecimize aþýk olduðumuzun hattýlmasýndan hiç hoþlanmayabiliriz, biz bunu hep yapýyoruz çünkü. sen yenisin galiba? alýþmor musun? siktir git. burasý küçük engizisyoncularýn mekaný.

abi iþte bu yüzden, bak bu noktayý unutma, çok serumluluðumuz var sincaplara karþý. yarýna radyoaktif serpintiden mürekkep bir toz bulutu býrakýp bilimkurgu olunca, elbet bunun hesabýný da bize soracak sincap yumurtalarý. sincap memeleri olsaydý seksi hayvanlar sýndan belki bir nebze kurtarabilirdi, fakat kontenjan dolunca ne yazarsan yaz öpmüyorlar. bu dilekçeyi müdüre imzalat gel ben burdayým, hiçbir yere gitmem korkma. ne zaman baþýa bil ki burada birileri vardýr, bi sikime derman olmazlar fakat burda olmalarýný bilmek bile insana huzur verir. bir berber o yüzden berber olamaz. sanki az önce bir noktayý unutma demiþtim ama gördüm ki unutmuþsun. biz eþeriz aþarýz sel vururuz evlerimize. kcek baþka bir þeyin yok diye, zincirlerine aþýk olmak da neyin nesidir? züðürtün tesellisi

nin ahýný sorarmýþ. desem de bilirim, metrekare baþýna yeteri kadar eþþek düþmemektedir, gilli sefalet bu kadarýný kestirememektedir, neyin yeri gelir bilinememektedir.



abi ben insan olmak istiyorum artýk. kesin karar verdim, bundan sonrasý ondan öncesinidüþünsün. milat her daim hicridir, çünkü kaçaklýk her devir geçer akçedir. kaçýþ edebiyaturdum korteksimdir, ben loblarýmla barýþtým artýk. ciddiyim. insan olmayan her ne var isemeli yurdumda. sanýrým kimse sað çýkamayacak. hayýrlýsý olsun. bundan sonra loblarýmýn piçmzalayacam. imza ve menzil ve inzal ve nuzül ve inme gelir hani o yüzden frontal lobbiraz saða yaktýndýr. yakýp durmayýn burda hidrojen var.

bir eþek yeri geldiðinde çok trajik olabilir. misal bir kedi hiçbir zaman olamaz. kediyeen fazla iþkence edilebilir, kedi varoluþun yükünü sýrtlanamaz. kedilerin sözleþmesi basikedilerin hukuku da iptidaidir. bir kedi öldüðü zaman mangalýn köze mahcubiyeti patlar. fat eþeðin kendi içinde bir makyajý vardýr. temiz olan her yerde tanrý'dan taahhüt istenebilbir eþek ancak istediði zaman çarpýlýr, onun dýþýnda kimse zorla tuzu temizleyemez. hastalldir, siz hastalýk görmemiþsiniz. kediler eþeklerden daha sýk iþkenceyle öldürülür, tam olen eþeklere varoluþçu olma fýrsatý doðar.

eþekler ve kediler ayný soydan gelmiþlerdir. yalnýzca eþekler ve kediler deðil, tüm varoluen gelmiþtir. dolayýsýyla böyle bi garip özdeþlik filan olur, vicdan diye bir þey doðabilifakat size acýmak ne büyük kibirdir, ben daha yeni anlýyorum. ben pek çok þeyi daha yeni aorum, gözlerim açýldý dediysem ýþýk yükseklerden geldi diyedir, soðan doðradýysam gözüm ke

sin diyedir.

vicdan en büyük kibirse, aðlamak en korkunç edimse, ve evet önceden programlanmýþlýðý birndimizi iyi hissetmemizi saðlayamaz, ne diyordum, edim diyordum, dayakla alakasý yok. vicdan elimizde olmadýðý gibi, ol vakit ben yarýn olmasam da siz yarsýnýz. ol masamda olakit bilsek de içeriz, bir sek de içeriz, bir sekde vuran olur bil mesekde içeriz. mesek oldukça geniþtir her türlü çöpün sözleþmesini barýndýrýr gözeneklerinde. mesel dediysekoðmadan ayrýlýr ölmeden kesilir. hesabý ödemeden kaçmanýn bir eþþeðe yakýþan tarafý yokturrýlýp aðlamak içindir, fakat eþþeklerin sevilecek bir tarafý yoktur. yeterince eþþek olurlþans elde edebileceklerini düþünebilirsiniz, sizi temin ederim yanýlýyorsunuz. sizi nerdetemin edebileceðimi bilemiyorum, müdür üst katta beni bekliyor.

eþeklerin özgür iradesi vardýr, sizin inanýp inanmamanýz inanýn hiç sikinde deðildir hiçbi

iradeleriyle tutkularýnýn peþinden koþarlar, tutkularýn peþinden koþmak önemlidir, böylelan olursunuz, ''kendi''niz olursunuz, birey olursunuz. fakat dediðim gibi, bu koþuþturmacayý özgür iradenizle yapmalýsýnýz. ve özgür iradenizin ''kendi'' özgür iradeniz olduðun. bugüne kadar filozoflar özgür iradeyi anlamaya çalýþtý, halbuki yapýlmasý gereken özgürn bir fiyata elden çýkarmaktýr. biz sanki eþeklerde kalmýþtýk, evet, eþeklerin farký, tutkden koþmayý ve tutkularýn engelsizce tatmin edilebilmesini özgürlük sanmalarýdýr. onun dýþne gibi tutkulara sahip olabilir derseniz, orasý da biraz muallaktýr. bir eþþeðin çok farkutkularý olabilir, mesela þedde çok latif bir istismar mevzusu addedilebilir. bazý eþeklerdiðerlerinin haline üzülürler, bunlarýn katli vacip, kaný þerbettir. aha bu benim etim, bnim kaným. ne duruyorsunuz? biz açlýktan mý yiyoruz? istenç mi kalmadý? çok mu itici geliybunlar, bu yüzden mi ikna edemiyorsunuz? gerçi bu kýsmý ben de bilemiyorum.

fakat hiçbir eþþek çýkýp da baðýramaz doya doya, hiçbirinin canýna tak edip de isyan etmesolmaz.''ben burda acý çekiyorum ulan? nerdesiniz siz? bana acýmalýsýnýz! benimle ilgilenmelisinibana acýmak z o r u n d a s ý n ý z!!!''

hiçbir eþþek baðýramadýðý gibi, hiçbir kedi de baðýramaz.

her þeye raðmen, kimi eþekler diðerlerini karþýlýksýz sever, her türlü zaafýyla, yüküyle,demek deðildir ki, birbirlerini mutlu görmek istemezler. elbette isterler, zaten tam olarak bu yüzden yardýmcý olmak isterler. bu da onlarýn en hassas noktasýdýr, böylelikleeþeði ensesinden tutarak kaldýrabilirsiniz. ideal eþþek, senden daha güzel bir sen inþa eeþþektir. en azýndan etmeye çalýþan. fakat bazýlarý kucaklaþmak istemez, zorla kucaklamakde çok feci aþaðýlarlar. iþte burasý, sevgili kedi, ne zamandýr burdasýn unutmuþtum ben s

farkediyorum kusra bakma, evet iþte burasý, eþeðin eþþeðe dönüþtüðü yerdir, burayý unutmagöçtüðü yerdir. bu noktayý geçtin mi, artýk bir daha eski eþek olamazsýn, sen artýk bir eþullenmelisin. kedi olmanýn da kendine has dezavantajlarý vardýr biliyorum, fakat eþekler



arasýnda çok ciddi farklýlýklar vardýr. kediler arasýndaki eþitsizlikler daha rahat gözleiliyor, kimi kediler daha doðar doðmaz eþitsiz doðuyor, hayata beþ sýfýr yenik baþlýyor. besi yalan yanlýþ doldurulmuþ oluyor, bu gibi durumlarda elimizden pek bir þey gelmiyor,kediler bu tip durumlardan habersiz yaþarlar. eþþekler de bu tip durumlara kayýtsýzdýr. yide içten içe, bazen içlerinde bir sýkýntý hissettikleri olur, öyle zamanlarda hemen birili bulup sevmeye baþlamalarý gerekir. mümkünse niyeti kötü birilerini bulmalýdýr, palyaçolaiþlevlidir, verimlidir. fakat daha önce de dediðim gibi, eþeklerin sevilecek hiçbir tarafý

oktur. aklý baþýnda hiç kimse, bir eþþeði sevmenin pek mantýklý olmadýðýný itiraf etmektenn ki, bazen mantýksýz da sevilebilir. haklý olabilirsin, fakat eþþeklerin bunu hakettiðineair ciddi þüphelerim var. ancak üzülmesinler diye bir müddet baþlarý okþanabilir, sonra hene gücüne geri döner. ne yapalým, kara yazý yazýldý sanma, iþin ötesi de böyle..

olur da bir eþþeðin mýzýka çalarken çok sevimli olduðunu farkedersen, ona hiçbir þey söyleedi, takýl peþine, belki bir anlam bulursun.(sofestai, 13.10.2010 01:21)

(bkz: size baba diyebilir miyim)(kafkavis, 13.10.2010 01:25)

72 saati, ambulans þoförüyle bir ambulansýn içinde geçirmek zorunda kalmam vesilesiyle tandýr. ilk saatler geçer dedim sonra uyumakta buldum çareyi olmadý çýkardým çantamdan açtýmm. her cümlenin altýný çizdim notlar aldým vs ikinci günün sonuna doðru böyle bi derin bigibi hissetmeye baþladým kendimi. tam bu esnada bizim þoför yanýmýza park etmiþ ambulanstae döndü ve aðzýndan þu cümleler döküldü : " hacý bu uçaklar nassý uçuyo, o motoru bu ambulda öyle uçar mý" ..tanrým dedim ne iþim var benim burda, gerçeklik algým altüst oldu. benya ait deðildim, kafamdan neler geçiyordu yanýmdakiler neler söylüyordu.. neyse aradýn yýlgeçti þimdi tekrar düþününce þunu soruyorum kendime; "o motoru o ambulansa taksalar ambulaa uçar mýydý o uçak gibi".(tearif, 13.10.2010 01:44)

22 þubat 1788 yýlýnda doðmuþ olan alman filozof.(esosia, 13.10.2010 02:18)

"eðer dalaverecilerin oyuncaðý ve soytarýlarýn maskarasý olmak istemiyorsak, ilk kural içiapanýk ve ulaþýlmaz olmaktýr."(yin yang, 29.10.2010 14:35)doða bilimlerindeki ve dinlerdeki nedensellik yasasýný sorgulayan ünlü düþünür. ona göre nyasasý sadece fenomenlere özgüdür, ama bununla açýklayamayacaðýmýz bir yer vardýr ki o da(nest, 02.11.2010 19:44)


keþke hiç okumasaydým diye düþünmüyorum ama okumasaydým iyi olurdu diye düþünüyorum.çünkür oldum.(komuncu, 23.11.2010 20:50)

bekarlýk sultanlýktýr demiþtir. insaný evlendirtmez de bu adam.(bkz: #10413646)(exponential, 23.11.2010 20:59)

"individuality is a far more important thing than nationality,and in any given m

an deserves a thousand-fold more consideration.and since you cannot speak of national character without referring to large numbers of people, it is impossible to be both loud in your praises and honest.national character is only another nam



e for the particular form which the littleness,perversity and baseness of mankind take in every country. if we become disgusted with one, we praise another, until we get disgusted with this one too. every nation mocks at other nations, andthey are all right."

zöge:sevgili milliyetci, dini butun sozlukculerin hosuna gitmemis anlasilan.(seker sey, 10.12.2010 05:34 ~ 10:45)

ingilizce yazmazdý herhalde bu adam. ben mesela almanca metinlerini anlayacam diyegötüm çýkardý lisansým münasebeti ile.

tabi ben çok süper ingilizce biliyorum ayaðý yapanlarýn da konuþtuklarýnda siirt aksanýylaizce konuþtuklarýna þahit oldum.

neyse bakalým. kendini biþey zannettirme çabalarýnýnönüne bir perde insindir.

neydi o perde

maya perdesi maya!!!(katil balina, 10.12.2010 05:40 ~ 05:43)

valla ben filozoflarý sevmem, bu pezevengin de derdi neydi bilmem ama saç modeli harika. ilerleyen yýllarda saçlarýmýn orta kýsmý dökülünce kafayý þopenaur modeli yapmakta kaþuna bak amk.http://www.aqurette.com/...22/arthur_schopenhauer.jpg(donjuandemarco, 10.12.2010 06:56 ~ 07:07)

"aþýk olan herkes sonunda zevke ulaþtýktan sonra olaðandýþý bir düþ kýrýklýðý yaþayacaktýre arzuladýðý þeyin diðer cinsel tatminlerden daha fazla bir þeye neden olmadýðýný görüp þa

endisini bu iliþkiden fazla yararlanmýþ olarak görmeyecektir."(killer queen, 12.12.2010 16:27)

nietzsche'nin kendisinden esinlendiði söylenir...

-ki ben kabul etmem.-

zirâ kendisi varoluþa bu kadar kafayý takýp, anlamsýz bulurken; hem delirmemiþ, hem de eceni beklemiþtir.(hietzsche, 21.12.2010 01:04 ~ 17.05.2011 00:11)

"istediðimizi yapmakta özgürüz fakat ne isteyeceðimizi biz seçemeyiz"isteme ve tasarým olarak dünya kitabýnda bu özetin geniþ bir incelemesini yapar yazar.bence schopenhauer'i psikanalizin baþlatýcýlarýndan biri olarak da okumak gerekir özellikle aþkýn metafiziði kitabýnda buna dair iþaretler bulmak mümkündür.dipnot: schpenhauer berbere sakal týraþý olmaz hayatýný bir berberin eline vermekten korktuðu söylenirdipnot2: aþkýn metafiziði kitabýnýn son bölümündeki eþcinsellik üzerine yazdýklarýna bakýli de zannederim heteroseksüellikten yana deðil, üstelik kadýnlar hakkýnda söyledikleri denki bi kýskançlýk içeriyor*(iktisadiaklinelestirisi, 23.12.2010 13:09 ~ 13.03.2011 00:40)

bi gün aðzýndan hayýrlý biþey çýksýn insaný.(rasseneur, 28.12.2010 23:28)evliliklerin bir süre sonra evlenen kiþilere üzüntü vereceðini belirterek evliliðe karþý ç



bir tanesi kendinden çok küçük yaþta olmak üzere üç kiþiye evlenme teklifi yaparak her nendisiyle çeliþse de okunasý yazar.

"dikensiz gül yoktur ama gülsüz diken vardýr."(gogu delen adam, 03.01.2011 20:11)


"insan, kendi vizyonunun sýnýrlarýný dünyanýn ufku zanneder."(us and them, 05.01.2011 16:26)

beyin zýmparasý.

acýtýr ama pürüzleri giderir.(annakarenin, 05.01.2011 16:28)

"bilginler dâhi deðildir, onlar ancak bildiklerini, yani baþkasýndan öðrendiklerini öðreti

deha ise öðrettiklerini kimseden öðrenmemiþtir. bir nesnenin aynada yansýmasýyla, dünyanýnin zihninde yansýmasý benzetilebilir. ancak dehanýn bu noktada en temel ayýrt edici özellitikelde tümeli görmesidir; sýradan insan tikelde ancak tikeli görebilir."(us and them, 07.01.2011 02:26)

"hayatýn kýsa rüyasýna karþýlýk, sýnýrsýz zamanýn gecesi ne kadar uzun!"(silver apple, 07.01.2011 16:01)

ömer hayyam'la kendisini bir araya getiren bir oyun, hikaye filan yazýlmýþ mýdýr deyu düþüa birileri daha olabilir ikisinin yanýnda, bana þimdilik gelenler bu kadarcýk geldiler...

(bal ozu, 07.01.2011 16:41)

"yanlýþ bir görüþü geri almak onu savunmaktan daha çok kiþilik gerektirir."

(bkz: arthur schopenhauer)(gothicwitch, 07.01.2011 17:09)

kitap okumak konusunda keskin hatlý görüþleri olan düþünür.nitekim ona göre: "bir insan bir þey bilmediði için bir þey okur. ancak zamanla okunanlaro kiþinin kendi görüþü haline gelir ve bunlarýn kendine ait olduðunu sanmaya baþlar."

buradan anlaþýlýyor ki, belki yaþadýðý dönem itibarý ile okumaktan ziyade salt düþünceninduðunu düþünüyordu, kim bilir.(grimfandango, 07.01.2011 19:47)

"iki ayaklý hayvanlarýn sýradan sohbetleri kadar kýsýr ve sýkýcý bir sohbeti sürdürmektensak daha iyi."(us and them, 08.01.2011 02:50)

ne bir alex'tir ne de bir wittgenstein'dýr. arafta kalmýþ bir vasattýr.(qausa sui, 08.01.2011 02:53)bütün kitaplarýný alýnacaklar listeme eklediðim, sözlük'te yazan alýntýlarýndan pek çok et

lbeþer. roman okuyarak kýsýk ateþte ahlak piþirmenin baygýnlýk vermeye baþladýðý son zamani geleceðini düþünüyorum.(popara, 10.01.2011 02:31)




philalethes ve demopheles adýnda iki kiþinin diyaloðu üzerine kurulu "din üzerine" adlý kibýnda dinin suçlarý engellediði tezine karþýlýk philalethes þöyle der:

bir istatistikçi çýksa da bize önce her yýl ne kadar suçun dini, ne kadarýnýn da baþka sai

endiðini söyleyebilseydi keþke; ilkinin hanesine çok az þey yazýlýrdý herhalde. eðer bir kdan çýkýp da bir suç iþlemeye meyletse aklýnda gelecek ilk þeyin (ceza kanunlarýnda) onunirlenmiþ ceza ve(kolluk güçlerince) yakalanma ihtimali olduðu kesindir. düþüneceði ikincidüþüneceði ikinci nokta saygýnlýðýnýn karþý karþýya kaldýðý tehlikedir; eðer yanýlmýyorsambirisi aklýnýn köþesinden geçmezden evvel, saatlerce bu iki engel üzerine düþünecektir. orþý koruyan bu iki duvardan yakasýný kurtarmayý gözüne kestirirse eðer, tek baþýna dinin oemekten nadiren alýkoyabileceði görüþündeyim.(ariental, 10.01.2011 02:42)

"en büyük bilgelik þu andan zevk almayý hayatýn en büyük amacý kýlmaktýr, çünkü tek gerçekdüþünce oyunudur. ama bunun en büyük budalalýðýmýz oldugunu da söyleyebiliz, çünkü yalnýzc

olan ve bir rüya gibi kaybolan içinde bulunduðumuz bu an asla ciddi bir çabaya deðmez."(silver apple, 16.01.2011 12:54)

çok okumak çok yemek gibidir sözünün sahibidir. bu bakýmdan benim için kýymet arz eder. siemem.(akustik cinayet, 18.01.2011 20:17)

askin sadece neslin devaminin gerceklestirilmesi icin kadina olan ilginin maskelenmis hali oldugunu soyler.(tribute, 18.01.2011 20:39)

hur irade konusunda, afaik, bagdasirci (compatibilist), siyasette (ve hatta ekonomide?) ise liberal. sinirli (noktasiz i) ve fakat gerekli (fazla uc noktalari 'torpuleyen') devlet anlayisina inanir:http://en.wikipedia.org/...litical_and_social_thought

(...in occasional political comments in his parerga and paralipomena and manuscript remains, schopenhauer described himself as a proponent of limited government. what was essential, he thought, was that the state should "leave each man freeto work out his own salvation"...)(flexi, 26.01.2011 13:46)

"tek tanrýlý toplumlarda ateizm ya da allahsýzlýk, ahlak yoksunlugu ile eþ anlamlý olmuþtudiyerek beni gülümsetmiþtir. insan gerçekten yalnýz deðil(miþ).(popara, 31.01.2011 00:12)

"das geld gleicht dem seewasser. je mehr davon getrunken wird, desto durstiger wird man."

para, deniz suyu gibidir. insan ne kadar çok içerse o kadar çok susar, demiþtir.(heidi yanak oldum, 02.02.2011 19:49)

çektiði aþk acýlarý açýsýndan deðerlendirildiðinde, filozoflarýn en hassasý olmaya adaydýr(lhasa, 24.02.2011 00:00)



þu dünyayý tanrý yarattýysa, onun yerinde olmak istemem doðrusu. çünkü, dünyanýn sefaletiyaratýcý bir ruh düþünülürse, yarattýðý þeyi göstererek ona þöyle baðýrmak hakkýmýzdýr: "brmak uðruna, hiçliðin sessizliðini ve kýpýrdamazlýðýný bozmaya nasýl kalkýþtýn?"'arthur schopenhauer' - düþünceleri ;

schopenhauer'in eserlerinde, özellikle de "istenç ve tasarým olarak dünya"da ilk göze çarp

detay üslûbudur. döneminde etkisi tartýþmasýz büyük olan kant ve hegel'in üslûblarýna oraalýn, çok da açýk ve net bir üslûb ile kaleme alýnmýþtýr schopenhauer'in eser(ler)i. aynýaþýrýya kaçacak derecede bir "açýk sözlülük" damgasýný vurmuþtur. bu ilk yayýmlandýklarýnlgi toplamamasýnýn baþlýca nedenlerindendir; schopenhauer fazlasýyla açýk sözlü idi, kesink gönüllü veya mütevazi deðildi, düþünceleri devrim niteliðindeydi, ve zamanýn belki de feitesi olan hegel için hiç de hoþ lafýzlarda bulunmuyordu.

kant'ýn "görüngüsel dünya üzerine algýladýklarýmýzýn dýþýndaki gerçekleri kavrayamadýðýmýzvücutlarýmýzýn görüngüsel dünyanýn gerçek birer parçasý olduðunu ve vücutlarýmýz yoluyla gklaþabileceðimizi düþünüyordu. zaten, vücutlarýmýza dair bilgilerimiz algýsal olmaktan öteden kaynaklanan, içimizden kendiliðinden gelen bilgilerdir. schopenhauer'e göre içimizdeki gerçeklik bilincimiz tarafýndan bastýrýlýr. fakat, bastýrýlan bu biliçdýþý gerçekler (i

anat yoluyla kavramsallaþtýrýlmadan, sözcüklerle kýsýtlanmadan, yeterli oranda dýþa vurula

schopenhauer'e göre bilinçdýþý gerçekler, yani istenç, bilincin altýnda bastýrýlmýþ bir þeistem, hayatî bir güçtür; ayak direyen, zorlayan. her türlü eylemimizin kökü bastýrýlmayaurulmaya çalýþýlan bir istence dayanýr. istenç, bütün doðada bulunan, doyumsuz hayatî güçther türlü duygu durumunu istenç kavramýyla açýklayabiliyordu. acý çekmek, istençin amacýnlun engellenmesi iken mutluluk ve sevinç istençin baþarýya, yani amacýna ulaþmasýdýr. bilihopenhauer'in kendi sözleriyle tanýmlarsak: "biliçdýþýlýk, her þeyin baþlangýçtaki ve doðaolayýsýyla, ayný zamanda bir temeldir, ki ondan belli varlýk türlerinde, en yüksek olgunlaolarak bilinç doðar. bu yüzden bilinçdýþýlýk daima baskýn olmaya devam eder."

açýkça görüldüðü gibi, bugünkü düþünce ve bilim dünyasýnýn temelinde yatan bir çok görüþünhauer'di. özellikle, freud'e ve dolayýsýyla, psikoanalize olan katkýlarý kuþkusuz çok büyü

schopenhauer'in özellikle hayat ve varolmak üzerine düþünceleri genel karamsarlýðýndan çokansýz bir karamsarlýða sahiptir. bu yüzdendir belki de, hayat üzerine olan karamsar düþüncle çok ünlüdür. ayný zamanda fazlaca ünlü olduðu bir konuda insansevmezliði idi. insanlaraaklý hayvanlar" diye hitab ediþinden insansevmezliði fazlasýyla aþikârdýr. ayrýca, o insanliði ve kiþinin kendisini insanlardan izole etmesini, eksiklikten öte bir erdem olarakgörmekteydi. zaten schopenhauer'e göre, erdemli ve olgun bir insan baþkalarýndan hiçbir þistemeyecek kadar tamamdýr, kendi kendine yeterdir, bu yüzden de insanlarla birlikte olmaya veya onlarla çeþitli iliþkiler kurmaya gerek görmez.

schopenhauer'in kadýn, hayat, ölüm ve cinsellik üzerine bir çok farklý görüþü vardýr. herri önemli ve düþünce serüvenimize damga vurmuþ görüþlerdir.

orhan hançerlioðlu, "düþünce tarihi", remzi yayýnlarý.will durant, "the story of philosophy", 1991.(rojam, 24.02.2011 16:47)


http://farm3.static.flickr.com/...60960acb_z.jpg?zz=1(silver apple, 25.02.2011 01:01)

"insan istediðini yapar ama istediðini isteyemez" sözü ile beni benden almýþ filozof.(proradii, 26.02.2011 12:12)

''en deðersiz gurur, milli gururdur. bu, onunla gurur duyandaki bireysel özellikleri



n yoksunluðunu ele verir. çünkü insan neden milyonlarca insanla paylaþtýðý bir özelliðe tuduyarbilirki baþka türlü? dikkate deðer kiþisel niteliklere sahip olan, sürekli göz önündurduðu ülkesinin hatalarýný açýkça görebilecektir. ama dünyada gurur duyabilecek hiçbir þeer zavallý aptal, gurur duyabilmek için son çare olarak ait olduðu ülkesi ile gurur duyar.''

diyerek sözlükteki ulusalcýlara selam çakmýþ filozof.

(perer, 26.02.2011 12:19 ~ 12:22)

* þunu hatýrdan çýkartmayýn, ahmaklar için yazanlar her zaman karþýlarýnda geniþ bir dinlesi bulurlar;okuma zamanýnýzý sýnýrlamaya dikkat edin ve okumak için ayýrdýðýnýz zamaný da münhasýran bin büyük kafalarýnýn eserlerine tahsis edin, onlar insanlýðýn geri kalanýný yukardan seyreetleri onlarý zaten bu hüviyetleriyle tanýr. okunmasý halinde sadece bunlar gerçekten biryler öðretir ve insaný eðitir

* dil insaný çarpar. o halde þarlatanlara parlatýlanlara deðil, düþüncelerin gerçek çocuklbiricik sevgilisi olan hakikatin hakiki aþýklarýna itibar etmeliyiz.

böylece dilin kendilerini çarpmýþ olduðunu göstererek dile de sadakatimizi göstermiþ oluru

* cehalet ancak zenginlikle bir arada bulunduðu zaman soysuzlaþtýrýcýdýr.sefalet ve ihtiyaç yoksul insaný sýnýrlar; onun iþi ya da uðraþý bilgisinin yerini alýr veiþgal eder.fakat cahil olan zenginler sadece zevkleri peþinde koþarak ömürlerini tüketirler ve vahþiyvanlara benzerler.

* küçük bir düþünceyi anlatmak için çok sayýda sözcük kullanma her zaman her yerde vasatlý;buna mukabil çok sayýda düþünceyi birkaç sözcüðe giydirmek seçkin kafalarýn hiç bir zamanerisidir.

okumak, yazmak ve yaþamak üzerine / schopenhauer(rojam, 01.03.2011 18:54 ~ 18:55)

bir kirlenmiþlik var. hani diyor ya bir semptom sezdim, bir kýrýlmýþlýk var. çok çýlgýn bisýnda, herkes eðlenirken, minarenin birinden bir kuþ düþmüþ. tanýþmak zor deðildir, ama taona çýkýp, biraz nefes almak? merhaba.. siz de mi dünyadan sýkýldýnýz? hayýr, biraz baþým, tansiyonumuz kýrýlmýþ olabilir, biraz daha kibar olmalýyýz. buyrun oturun, ben size mevzar açayým. þimdi misal, yani diyelim ki, bilinç sahibi, var olduðunun farkýnda olan bir rot, ve de kör, ve fakat kör olduðunun farkýnda deðil, ve kýrmýzýyý deneyimleyememenin bir suðunu da düþünmüyor. bu robotun bilincinden bahsederken, görme ediminden baðýmsýz geliþmiþir zamazingodan bahsediyoruz, o yüzden ki bizim üzerine konuþmaya pek hakkýmýz olmuyor. di

yorlar. amma lakin ki robotu ahlaki açýdan yargýlayabilmemize meþru kapý açmamýzýn önündemý, kýrmýzý buna muktedir midir, orada bir arkadaþa bakýp çýkamayabiliriz. hani þiirdir, devgilinin dudaklarý hokka, saçlarý sýrça, yokuþlarý fatiha.. sizi sýkmýyorum deðil mi? ricdevam edin lütfen.. ama beni biraz daha yaratýcý tasvir edebilirsiniz. güzel olduðumu duymaya ihtiyacým olduðunu biliyorsunuz, öyleyse niçin bana zulmediyorsunuz? zulüm? üzgünüm, fdeðildim. bir dahaki sefere daha dikkatli soyacaðým. hem farkýnda olmak..

tamam deðiþtirelim, biraz da sizin gözünüzden bakmalýyým. hayýr, bakamazsýnýz. nasýl yani,bileceðinizi mi zannediyorsunuz? hiç kýrmýzý görmeden, sadece kitaptan okuyarak, kýrmýzýnýu bilebilir misiniz? yýllarca kitap okuduktan sonra, bir gün baþýnýzý kaldýrýp, karþýnýzdap sizi izleyen, çatlamýþ dudaklarla karþýlaþtýðýnýz zaman, kýrmýzýya dair daha önce bilmedr misiniz? hayýr, bir dudaktan öpmediðiniz sürece, bir kirazý yýkamadýðýnýz sürece, bir bidiðiniz sürece, kýrmýzýnýn ne olduðunu hiçbir zaman tam olarak bilemezsiniz. bilemeyeceðim

n ne? bütün bunlar, nöronlarýmýn seviþmesinden ibaret deðil mi? nöronlarýma kýrmýzýyý gördi öðretebilirim. çok afaki konuþuyorsunuz. hayýr, gayet açýk. bir erkek, bir kadýn olmanýnk olduðunu hiçbir zaman bilebilir mi? qualia'nýn da bir borsasý vardýr, hani küçükken oyna



er gibi. bazý bilyeler diðerlerinden daha deðerlidir, mesela beþlik vardýr, onluk vardýr.nun nasýl belirlendiðini bilmezdim çocukken, sorgulamazdým da. bir borsasý olmalýydý elbetbi ya, serbest piyasa. yýllar sonra ekonomi okudum biraz. ama regl sancýsýný hiç deneyimleyemeden ölüp gitmek koyacak bana. sahi, hala burdasýnýz, unutmuþum sizi. tansiyonunuz sakinleþti mi? kesin sesinizi, daha benim kim olduðumu deneyimleyemiyorsunuz. ama siziniçin üzülebilirim? hayýr, kesmez. yetmez. ayný bilinci paylaþmýyoruz, ama ayný vicdaný payz? çok iyimsersiniz. beni güldüren erkeklerden hiç hoþlanmam. bana hayallerinden bahset, n

asýl bir acý mesela, ya da nasýl bir güzellik.. bu kadar vicdansýz bilinç olur mu? bu kadafarkýnda olmayan bir vicdan olabilir mi? ama üzülme, sen de bir yarasa olmanýn ne demekolduðunu hiçbir zaman bilemeyeceksin.

conscious ve conscience ayný kökten ise, bize þöyle güzel bir zýmpara lazýmdýr. diyecekkenndim, beni temizleyiniz. ama aþk? evet, ben de sizi gözlerdim, anahtar delikleri bizler içindir. ne kadar da güzel tasvir ediyorsunuz maþukunuzu.. öyle mi, teþekkür ederim. ra ederim, öyle güzel tasvir ediyorsunuz ki, bana aþýk olmanýzý isterdim. inanýr mýsýnýz, bva da ne kadar soðuk. derimi paylaþmak ister misiniz? ben týrnaklarýmý içime çekebiliyorumun olmuyor. sanýrým burada sarýlmalýydýk? bana utangaç bir þekilde bakýp beni mutlu etmekizden gelmiyor? ama ama ben istemez miyim lucifer'e gitmeyi? ben krallýktan hoþlanmam, lütfen böyle kýrýcý konuþmayýn. ilk bakýþýmýz ne kadar da farklýydý halbuki.. rica etse

kesip, neyse boþver, unut gitsin. ince dilimler halinde kucaklaþmalýyýz. do you mind ifi.. demiþ kansýz adam. efsane söylemiþ, sonra komaya girmiþ. öyle ya, var olduðunun farkýnn bir bilgisayar, varoluþuna bir anlam katma uðraþýna girmeden önce, fiþinin çekilmemesinealize olur. fiþinin çekilmemesi için elinden gelen her þeyi yapmak ''ister'', ve bunu özgüiradesiyle yaptýðýndan bir an bile þüpheye düþmez. yeter ki fiþimi çekmeyin, icabýnda baþklarla seviþip yeni bilgisayarlar üreteceðim sizin için. benden daha anlamlý olduðunuzu mudia ediyorsunuz? hayýr, benden daha anlamsýz olmadýðýnýzý iddia ediyorum.

sonra nietzsche baþýný kaldýrmýþ kitaptan, ''hayýr!'' diye haykýrmýþ. ama bayým siz çok..nuz? ama ben sizi öldürebilmeliyim? ama bana bu hakareti reva görmemelisiniz?

merhamet mi? ahahahahahaha! ahlakýný siktiminin köleleri sizi. sizin neyinize merhamet? siz köpeklikten baþka neye layýksýnýz?

hayýr, size kendimi ezdirmeyeceðim. benim gibi bir yeraltýna yakýþmaz, sizin gibi binlerceyýl maðara gölgelerine sarýlýp aðlamak. ben kendimden utanmayacaðým. ben kendimi çok sevedimin kim olduðunu bilsem iþim daha kolay olacak ama bunu biliyorum, çünkü zerdüþt biliyorler biliyor. ve ben kendime çok yazýk ettim. ''yýllardýr, öyle olmayan insanlara eþitimmiþi davranmaktan býktým usandým.'' nice aynalara hor gördüm kendimi. ''tanrým, ben nefsime zmettim.. rica etsem beni affeder misin?'' bol kesenin derinliði hacme dahil deðil tabi. hep haybeye anasýný satayým, ya beni kim affedecek? uzatmayalým, senin saçmalýklarýnafazla katlanamayacaðým. ben yükseleceðim, yükseldikçe beni küçük göreceksiniz. içimden taip geçecek, beni kýskanacaksýnýz. haybeden atýp tutayým, belki sizi de yanýma alabilirdim,bem küçük olmasaydý. bu saçmalýklarla mutlu olabilmen ne kadar zavallýca.. kim? ben mi zavhiç de deðil bi kerem, bence ben zavallý deðilim. hem sen.. nereden biliyorsun ki? bir

zavallý olmayý deneyimleyebileceðini mi zannediyorsun? ama benim de bazen kendi kendime yazdýðým olmuþtur.

iþte o zaman, þurda bi yatak olsun, yeri geldiðinde ölmesini bilelim. diyedir bütün duvarl. mahalle boþluðuna denk geldiðin vakit kýymetini daha iyi anlýyorsun. herkesin yeteri kadar can çekiþmeye hakký olmalý. herkesin yeteri kadar debelenmeye hakký olmalý. herkesin heesi itham etmeye zaten doðuþtan bir devredilemez bila kaydü þart egemenliði olmalý. buralayi ayarlamalýyýz. yoksa baþýmýza iþ açarlar. ben baþýmý ellerimle muhafaza ediyorum kimsenolmuyor. gazetenin ekmek kýrýntýlarý belki. ha burasýymýþ, ha öbürsüymüþ, kim farkeder.

baþýnýzý iyi tutmalý, sabah ereksiyonunuzu kaybetmeden kahvaltý yapabilmeyi baþarabilmelis. ancak o zaman bana layýk olacaksýnýz, size nice kýrmýzýlar yaþatacaðým. þimdilik basit bdare edin. canýnýz sýkýldýðý zaman önünüzdeki lambayý ovun, içinden beyaz dilekler çýkacak

ayaðýn sakýnarak basma ey sultaným, dökülen mey, kýrýlan þiþe-i rindan olsun.(sofestai, 03.03.2011 12:17)



þofben markasý gibi soyadýyla filozof olunamayacaðýnýn kanýtý. ayrýca; buderus. iyi marka.(entry ca, 03.03.2011 12:19)

* bir düþünce ancak sözcüklerin sýnýr çizgisine ulaþtýðý ana kadar gerçekten yaþar;ondan sonra derhal donar ve hayatiyetini kaybeder; hal böyle iken yine de eski zam

anlarýn fosilleþmiþ hayvanlarý ve bitkileri kadar uzun ömürlüdür. gerçekte çok kýsa olan öalleþiveren bir billur tanesi ile mukayese edilebilir.bir düþünce ifade edilir edilmez içimizdeki varlýðýný yitirir, yahut en derin anlamýyla keve ciddiyetini kaybeder.baþkalarý için var olmaya baþlarsa içimizdeki hayatiyetten kesilir; nasýl ki bir çocuk dünelmesiyle anasýndan uzaklaþýrsa.

* en mutlu insan içindeki zenginliði kendisine yeterli olan ve varlýðýný idame için dýþarýeya hiçbir þeye ihtiyaç duymayan insandýr.

* büyük zihinsel yetenekler, sahibini baþka insanlara ve onlarýn yaptýklarýna yabancýlaþtýi içerisindedir;

çünkü bir insan ne kadar kendisine ve kendisine olana sahipse baþkalarýnda o kadar az þeylabilecektirve onlarýn haz duyduklarý yüzlerce þey ona yavan yüzeysel gelecektir.þu halde belki de kendisini her yerde hissettiren telafi yasasýnýn bir baþka vehçesi burada da hükmünü yürütür.dar kafalý insan aslýnda en mutlu insandýr.

okumak, yazmak ve yaþamak üzerine / schopenhauer(rojam, 08.03.2011 16:13)

ona göre dünya 'mutluluk' deðil 'ödev' yeriydi ve 1860'da ödevini verip gitti, geride þöylr söz býrakarak;

'hayatýn kýsa rüyasýna karþýlýk, sýnýrsýz zamanýn gecesi ne kadar uzun!'(mercan hatun, 17.03.2011 14:55)

çok basit bir þey anlatmýþtýr, serbes'in yazýsýnda söylediði gibi: "dünyaya hoþ geldiniz o. zaten felsefesi içinden çýkýlmaz, anlaþýlmaz olan isimlere de saðlam giydirmiþtir, tam hmýyorum ama bir hegel tartýþmasýnda galiba.... o yüzden orospu çocuðu gibi net ifadeler kumasýna þaþmamak lazým.(ebed, 18.03.2011 01:59)

acýdan kurtulmak için umut etme paradoksuna sýðýnmayan cesur bir insanmýþ kendisi. varoluþ

edyasýný kabullenmiþ en azýndan. hiçliðin bilincinde yaþamýþ. bu hayatýn iki yüzü varsa, dnanmayý ve yaþamayý tercih etmiþtir. bu tercihinden dolayý da mutlu olmuþ olduðuna eminim,uçta çoðu insan inandýðý þeyi yaþamaya bile cesaret edemiyor. insanlarý sevmeme konusuna or olmasam da yaklaþtýðýmý farkettiðim þu son bir kaç yýlda kendisini daha da iyi anlýyorumde yatsýn demiyorum. ne hali varsa görsün kendileri. çünkü bir insan kendisinden fazla sevez kimseyi, sevdiðini sanýr ve en ahmak hali, karþýsýndakini de buna inandýrmaya çalýþtýrdnanýn halini düþünmek bile istemiyorum.(lustrals, 28.03.2011 01:37)


''yahudiler yalancýlarýn üstadlarýdýr'' demiþliði vardýr. bir yere not edelim.(bal dok yala beni, 31.03.2011 00:47)

(bkz: aþkýn metafiziði/@sinirliyim)



(sinirliyim, 05.04.2011 12:53)

an itibariyle studies in pessimism adlý kitabýnýn audio sunu edindiðim þahýstýr. daha giriitiren amca:

"unless suffering is the direct and immediate object of life, our existence must

entirely fail of its aim"(jasonic, 25.04.2011 16:26)

"erkekler güzel bir yüze tutulurlar ama kendilerini, nefret dolu bir yabancýya, hayatboyu baðlanmýþ bulurlar. sonsuza dek iþyeri ile bir cadýnýn mutfaðý arasýnda mekik dokurla(holywitch, 05.05.2011 16:15)

nietzsche'nin neredeyse tüm eserlerinin türkçe'ye çevrildiði günümüzde, baþyapýtý henüz çelozoftur.(stalkerthefilm, 24.05.2011 01:12 ~ 01:41)

seviþtikten hemen sonra çiftleri etkisi altýna alan bezginlik ve keder, yaþam iradesinin, bizim mutluluðumuzdan çok kendi çýkarlarýnýgözettiðini açýkça göstermektedir. 'arthur schopenhauer(killer queen, 31.05.2011 02:36)

"tüm sýnýrlamalar kiþiyi mutlu kýlar. görme, etki ve temas alanýmýz ne denli dar ise o denlu oluruz; ne denli geniþ ise o denli ve o sýklýkta kendimizi azap içinde ya da ürkütülmüþrýz. "(silver apple, 05.06.2011 18:34)

<PIXTEL_MMI_EBOOK_2005>2 </PIXTEL_MMI_EBOOK_2005>

Documents

Zaman Çarkı Cilt04 Kitap1 Gölge Yükseliyor