Upload
others
View
3
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
.uıoo. YILINDA İMAM HATİP LİSELERİ.u '
ULUSLARARASI SEMPOZYUMU
-BİLDİRİLER-23-24 KASIM 2013- İstanbul
Editörler
Recep Kaymakcan, Nuri Tınaz, Z. Şeyma Altın,
Mahmut Zengin, Ahmet Yasin Okudan, Hulusi Yiğit
Değerler Eğitimi Merkezi
©Eserin Her Türlü Basım Hakkı Anlaşmalı Olarak Ensar Neşriyat'a Aittir.
Dem Yayınlan Ensar Neşriyat Tıc. A.Ş. Organizasyonudur.
ISBN : 978-605-4036-64-6
KitabınAdı
100. YILıNDA İMAM HATİP LiSELERİ SEMPOZX'UMU
Editörler Recep Kaymakcan, Nuri Tı.naz, Z. Şeyma Altın,
Mahmut Zengin, Ahmet Yasin Okudan, Hulusi Yiğit
Yayın Koordinatörü Hulusi Yiğit
Redaksiyon Ayşe N uran Cansız
Derya Dinal Esma Bakır HalukDoğan
Elyesa Koytak MineArslan İbrahim Dalar
Çeviri & Tashih Ali Murat Yel
Mehmet Ali Doğan
Kapak & Sayfa Tasarımı Nuray Yüksel
Çeviri ' Ali Murat Yel
Baskı-Cilt
Pasifik Ofset 0212 412 17 00
1. Basım ·
Eylül2015
İletişim Oruç Reis Mah. Giyimkent Sitesi 12.Sok_ No:40-42
Esenler 1 İSTANBUL Tel: (0212) 49119 03 - 04 Faks: 0(212) 438 42 04 www.ensarnesriyat.com.tr e-mail: [email protected]
o
ABD'DE DEVLET OKULLARlNDA DİN EGİTİMİ
.' H. Şııle Albayralc*
Sekülerist ve ilerlemeci tarih anlayışının aksine günümüz toplumları elinin kamusal alana çıkma taleplerinin artb.ğı bir döneme tanık olmaktadırlar. Söz konusu talepler karşısında devletler aynşmacı tutum ile işbirliği yaklaşımları arasında siyasi tecrübeleri, kurumsal egilim ve toplum tasavvurları çerçevesinde tercihler yapmaktalar. Bu durum Bah Avrupa' da din-devlet ilişkilerinde kah ayrışmacı modelden uyuşmacı modele doğru bir yönelime işaret etmektedir (Ferrari 2010: 149-159, Neuberger 2012: 11-26). Bahsedilen yaklaşımın örneklerini İspanya' da devletin dini cemaatleri finanse etme kararında gözlemlemek mümkün olduğu gibi İtalya' da dini azınlıkların haklarının teminat alhna alındığı düzenlernelerin yapilişında ya da Fransa' da laiklik ilkesini tartışmaya açma pahasına dini konularda devletin aracılığının gündeme gelmesinde takip etmek mümkündür. Öte yandan komünist rejim sonrası elinin yeniden kamusallaşmasının gündeme geldiği Rusya ve Doğu Avrupa ülkeleri de benzer süreçlere tanık olmaktadırlar. Örnegin Sovyetler döneminde baskı al"b.nda tutulan dini özgürlükler Gorbach.ev'in .başlattığı
perestroiktz siyasetiyle nefes alma fırsah bulmuş, 1990' da kabul edilen Dini Özgürlük yasasıyla dini gruplar ile devlet arasındaiçi ilişkiler norıİtalleşme yoluna girmiştir ( Simkin 2003:· 262). Aynca 1997' de çıkarılan Vicdan Özgürlüğü ve Dini dernekler yasasıyla Ortodoks kilisesinin Rusya'nın tarihi, manevi varlığı ve kültürünün oluşumundaki rolü tarunnuşbİ. ABD' deyse bir süredir inanç temelli girişimler lfaith based initiatives)' e kaynak sağlanması etrafında süren tartışmalar, sekiller devletin sosyal yardımlar için işbirliği gayesiyle bile olsa dini kurumlara destek olup olamayacağı sorusunu kamuoyunun gündemine getirmiştir.
* Yard. Doç. Dr., Marmara Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi. e-mail: [email protected]
760 100. Yılında İmam Hatip Liseleri
Sekülerleşmeyle birli.kte.dinin özel alana çekileceği iddiasıyla yola çıkan ve yaşanan her tür dini canlanınayı fundamentalizmin yükselişi olarak de
gerlendiren yaklaşım sosyal bilimcilerce eleştirilmiştir. Post-sekiller toplum
dan bahseden Jurgen Habermas'ın da içlerinde olduğu birçok entelektüel ve sosyal bilimci modem demokratik toplumlarda dinin kamusal alanda bazı rollere sahip olduğunu ifade etmişlerdir. Global kapitalizmle mücadelede dini kaynakların motivasyonunun yararlı ve kaçınılmaz olduğunu belirten Habermas, yüksek oranda sekülerleşmiş toplumlarda bile farklı dini gelenek
ve grupların varlıklarını ve geçerliliklerini koroyacaklarına işaret etmiştir (Habermas 2006). Ayrıca demokratik bir katılım için devletin çatışan dünya görüşleri karşİsında tarafsız kalması gerektiğine değinmiş, dinin siyasi
düşüneeye katkısının engellenmemesi gerektiğini vurgulamış ve demokrasi için bir tarafın katkısının diğerinden daha değersiz olmadığını belirtmiştir (Habermas 2011: 15-33).
Dinin kamusal talepleri ve bu talepler karşısında yönetim mekanizma
larının direnç ya da uyumu analiz edilirken karşılaştırmalı çalışmalara gerek duyulmaktadır. Böylece yerel gelişmelerin diğer ülkeler ya da küresel yönelimlerle olan uyumu/uyumsuzluğu tespit edilebilir. Kanaatlınce ülkemizde
süregiden laiklik ve din eğitimi tartışmalan farklı ülke tecrübeleri ve eği- · liınleri de dikkate alınarak yapıldığında daha anlamlı ve verimli bir zemine oturabilir. Örneğin Türkiye' de popüler bir söylem olarak gündemimizde olan laik devletin din eğitimi veremeyeceği yönündeki mülahaza, Avrupa
Birliği ülkelerinin çoğunluğunun devlet okullarında zorunlu ya da tercilıli din eğitimi verdiği gerçeğiyle birlikte değerlendirilmelidir. Örneğin laikliğin fikri ve siyasi formülasyonunu ortaya koyan Fransa' da öğrencilerin %20 'sinin özel okullar kapsamındaki dini okullara gittiğini ve bu özel okulların
%95'inin Katalik okullardan oluştuğunu bilmek; dahası Fransız dini okullarının bütçelerinin yaklaşık %80'inin devlet tarafından karşılandığını gündeme getirmek laikliğin ne olup olmadığı konusundaki sürdürdüğümüz kısır tartışmalara pencere açabilir (Kuru ve Stepan 2012: 98).
Kuşkusuz din eğitimi politikaları din devlet ilişkilerinden bağımsız düşünülemez. Bir devletin okullarında din eğitimine yer verip vermediği,
okullarda dini uygulama ve ibadetlere yaklaşımı ya da din eğitimi veren kurumlara destek olup olmadığı gibi sorular din devlet ilişkileri tartışmalarının merkezinde yer alır. Devletin vatandaşlarına sunduğu eğitimin içeriği, öngörülen vatandaş algısına dair önemli ipuçları barındırmalda birlikte din
100. Yılında İmam Hatip Liseleri 761
eğitim ve öğretimine yaklaşımı da din devlet ilişkilerinin mahiyetine yönelik önemli işaretler sunar. Böylece okulların dini eğitim verip vermemesi yal.ruz din eğitiminin konusu olmaktan çıkarak siyaset bilimi, hukuk ve sosyoloji
sinin de konusu olmaktadır. Kanımca interdisipliner bir yaklaşunla tüm bu alanların devreye sokularak yapılacağı analizler, gerek di,inyadaki gerekse ülkemizdeki din eğitimi alaruru daha iyi anlamamıza yardıma olacaktır.
Amerikan devletinin sekillerlik tercihini ve J:m minvalde din devlet ilişkilerinin din eğitimine yansıyan boyutunu değerlendirmek yukarıda sö
zünü ettiğim tartışmalara perspektif kazandırmak açısından önemlidir ve bu çalışmanın amacı sözü edilen perspektife katkı sunmaktır. Bu anlamda ABD' de devlet okullarında din konusunu ele alırken tarihten bugüne Ame
rikan toplumunda ve siyasi hayatında çatışma- uzlaşma düzleminde dinamik bir süreç yaşandığıru ve pek çok davanın gündeme geldiğini belirteceğim. Söz konusu davaların bir kısrru din-devlet ilişkileri üzerinde son karar merci olan Yüksek Mahkeme' de görüşülmüş ve böylece dinin okullardaki
varlığı, boyutu ve çerçevesi şekillendirilmiştir (Greenawalt 2005: 7).
ABD, Fransa'yla birlikte anayasasında din devlet ayrımuu benimseyen ilk devletlerdendir. Ancak din devlet ayrımı anlayışı Fransa gibi sekülerist
değildir. Zira Amerikan anayasasındaki din-devlet ayrımı prensibi devletin tümüyle dini niteliklerden arındırılması anlarruna gelmez (Berger 1977: 151). Bundan dolayı birçok araştırmaa tarafından laiklik kavramı ABD' deki
durumu anlatmak için uygun bulunmamıştır. Laiklikten ziyade dini çoğul
culuğun ve bireysel dini özgürlüklerin konu edildiği bu ülkede din devlet ilişkilerini düzene koyan temel prensip anayasanın I. Ek Maddesi'nde belir
tilmiştir. Amerikan siyasi tarihinin önemli isimlerinden olan Thomas Jefferson'a atfen "ayrım duvarı" (wall of separation) olarak da bilinen ve 1791'de
kabul edilen ve halen yürürlükte olan bu anayasa hükmü şöyledir: '{Kongre
bir dini kurumsaliaşmaya yol açan ya da din özgürlüğünü engelleyen yasa yapamaz."1 (Congress shall m~e no law respecting an establishment of religion, or prohibiting the free exercise thereof.)
Amerikan Tarihinde Din-Devlet İlişkileri
Amerikan tarihinde devletin dinle kurduğu ilişki tek yönlü olmamış; tarihi süreç içinde farklı düzeylerde ilişkiler tesis edilmiştir. Ömeğiİı. Monsma
ve Soper, din devlet ilişkileri bağlamında Amerikan tarihini dört döneme
1 The constitution of the United States, New York: Fa ll Ri ver Press, 2002.
762 100. Yılında İmam Hatip Liseleri
ayırrruşb.r. (Monsma ve Soper 1997: 18) 1. Dönem dini kurumsaliaşmaya sahip olan kolaniler dönemidir. Siyasi birlik için gerekli görülen dini birliğin
tesis edildiği bu dönemde kolonllerin benimsediği kiliseler vergilerle desteklenmiş, destek olmayanlara müeyyideler uygulanmıştır. Bunu takip eden 2. Dönem' de (18.yy'ın ikinci yarısı) İngiltere'ye karşı bağımsızlık mücadelesi verilmiş ve daha önceki dönemde kolonilerde kurumsallaştırılan kiliselerin
kalcimlması yönünde bir yaklaşım ortaya çıkmıştır. Bu değişimin aktörleri arasında rasyonalist felsefeden etkilenen çoğu deist kurucu babalar ve yerleşik dini yorumları eleştirerek daha heyecanlı bir din anlayışını benimseyen gruplar bulunmuştur. 3. Dönem I. Ek Maddenin yazılımıyla başlayan, kabaca 1800-1950 yılları arasına denk gelen devletin dini konularda taraf
sız olması gerektiği fikrinin kabul gördüğü ve Hıristiyanlığın devletin değil milletin dini olarak benimsendiği bir döneme işaret eder. ~yrıca bu dönem aynı zamanda Protestanlığın gayri resmi olarak yeniden kurumsallaşması
na tanık olmuş; özellikle n. Büyük uyanış hareketi adıyla bilinen dini yükseliş döneminde Protestanlık kamusal anlamda avantajlı duruma geçmiştir (Marty 2000: 37). Bu dönemde okullarda İncil okutulmuş, Amerikan yerlile
rine yönelik misyonerlik faaliyetleri devlet tarafından desteklenmiş ve Pazar ayinlerini zorunlu hale getiren yasalar yapılmış br. ABD' de din devlet ilişkilerinin analizinde yer verilen 4. dönem ise n. Dünya savaşından sonra
dininikinci defa devletten ayrıldığı döneme işaret eder. Bu süreçte özellikle Yüksek Mahkemenin aldığı kararlarla din-devlet ilişkilerinin niteliği belirlenmiştir. Kısaca söylemek gerekirse, anayasanın kabulünden sonra de facto olarak Protestanlığın milli din olarak benimsendiği ABD' de; 20.yy'ın ikin
ci yarısından itibaren maruz kalınan yoğun göç hareketleriyle dini ve etnik çoğulculuk artmış; böylece post-protestan bir döneme geçilmiştir (Kemeny 2007: 20). Bu süreci devlet okullarındaki din eğitiminin evriminde de takip etmek mümkündür.
D evlet Okullannda D in
ABD' de devlet okullarında din eğitimiyle ilgi üç temel çatışma alanı gözlenmektedir: 1. Dini okullara devletin finansal desteği etrafında süre giden tarbşmalar, 2. Devlet okullarında İncil okuma ve dua etme meselesi ve 3. Devlet okullarında millredata dahil edilen ve inançlı Hıristiyanlarca tepkiy
le karşılanan evrim teorisinin öğretilmesi üzerine yapılan tartışmalar. Evrim teorisi tarbşrnalarını bu çalışmanın sırurları dışında tuttuğurnu ve özellikle
100. Yılında İmam Hatip Liseleri 763
I. ve II. konular üzerinde durmak istediğimi belirtmek isterim. Ancak sözü .edilen tartışmalara geçmeden evvel Amerikan eğitim sisteminde yer alan
okullarla ilgili bilgi vermek gerekir.
ABD' de devlet okulları eğitimin önemli kısnuru oluşturur. Bunun dışında devletin mali destek sağlamadığı başta Katolikler olmak üzere diğer dini grupların veya sekiller grupların açıp işlettiği özel okullar bulunmaktadır.
Ayrıca son yıllarda sayıları hızla artmakta olan, devlet tarafından finanse edilmekle birlikte bir sosyal grup ya da organizasyon tarafından yönetilen ve devlet okullarının tabi olduğu yükümlülüklerin bir kısmından muaf olan
sözleşmeli okullardan söz etmek gerekir (Albayrak 2012: 143). Son olarak devlet okullarındaki eğitimin sekiller yapısı ya da örgün eğitime duyulan güvensizlik nedenleriyle Amerikan ailelerinin tercih ·edegeldiği ev okulu (homeschooling) sisteminden bahsedilebilir.
1960'lardan beri düşüş trendi gösteren çoğu Katolik okullarından oluşan özel okullar, 2005 yılında 4.8 milyon öğrenci. yi eğitirken bu sayı 2011' de
4.1 milyona gerilemiştir. 1990'larda başlatılan ve son on yılda sayıları dörde katıanan sözleşmeli okullar ise 2008-2009 itibariyle 1.4 milyon öğrenciyi bünyesinde barındırmıştır. Yirie 1990'latın ikinci yarısında büyüme treneli
gösteren homeschooling sistemiyle eğitim gören öğrencilerin sayısı ise 1999' da 850.000 iken bu sayı 2003'te 1.1 milyona 2007'de ise 2 milyona yükselmiştir (Davis ve Bauman 2013: 6). Böylece,·ABD'de öğrencilerin yaklaşık %10'u
özel okulları tercih etmekte ve bu okullar, bir kısmı bağımsız olmakla birlikte çoğu dini okullardan oluşmakta olan yaklaşık otuz farklı okul tipini ihtiva etmektedir. Bunun dışında devlet okulunu tercih eden öğrencilerin
oranı %87'i bulmaktadır. (Mulvey ve diğerleri 2010: 127) Bu öğrenciler No Child Left Behind Milli Eğitim yasası çerçevesinde devlet işleyişine tabi olan
okullarda okumaktad.ırlar. Geride kalan %3'lük kesim ise ileride üzerinde
duracağımız sözleşmeli okullar ve ev eğitimini takip etmektedir.
Amerikan Eğitim TarihindeDinin Yeri
Bağımsızlık öncesi dönemde Amerikan kolonileri kendi kiliselerini oluşturmuşlar, işleyişlerine uygun düşecek şekilde din-devlet ilişkilerini
şekillendirmişlerdi. New England püritenleri her bireyin Tanrıyl~ arasındaki ilişkiyi kendisinin tesis etmesi gerektiğine inanınıştı (Fraser 1999: 10-11). 1647'de Massachusetts'de çıkan bir yasayla (Old Delııder Satan) zorunlu eği-
. tim, hakkı batıldan ayırmanın bir vesilesi olarak görülmüş; her kasahada açı-
764 100. Yılında İmam Hatip Liseleri
lacak okullarla çocukların okuma yazma öğrenerek kutsal kitabı anlarnaları hedeflenmişti. Bu model 1650' de Connecticut'ta, 1655' de New Heaven' da, 1674'de New York'ta ve 1680'de Pennsylvania'da benimserunişti. Aynı dönemde yükseköğrenimin· şekillenmesinde de elinin önemi dikkat çekicidir. Örneğin 1638' de Harvard College açılırken din görevlisi yetiştirmek amaçlanmıştı (Nord 1995: 65). Bunun dışında Amerikan devrimine kadar kurulan dokuz yüksek eğitim kurumunun sekizi mezhepsel b-ağlara sahipti. Örneğin Han;ard, Ya le ve Dartmoutlı Congregational inanca bağlıyken; William and Maıy ve King's College Anglikan inanç temelinde kurulmuş; The College of New Jerseı; (Princ;eton) Presbiteryen bağlara sahipti. Öte yandan The College of Rhode Isiand Baptist, Queens College ise Hollanda reform kilisesine bağlıydı. Bu dönemde mezhepsel bağları olmayan tek yüksek eğitim kurumuysa The College of Plıiladelphia idi.
Başlangıçta dağınık bir eğitim yapılaşmasına sahipken zaman içinde yaşanan sosyal dönüşümlere {ev merkezli çalışmadan sanayi merkezli istihdama yöneliş, Avrupa' dan gelen göçmenlerle ortaya çıkan sosyal ve siyasi değişimler, oy vermek için mülk sahibi olma kriterinin kaldırılması vb ... ) paralel olarak kitle eğitimi gündeme gelmiş; böylece 19. yy.' da girişilen yaygın örgün eğitim hamlesiyle Amerikan değerlerinin farklı milletlere, inanç-· lara ve sosyal sınıflara aktarunı arnaçlannuşb.. (Walch 1996: 1) 1830'larda Horace Mann elinde şekillenen genel eğitim, belli bir elinin eğitiminden ziyade din eğitiminde genel bir çerçeve öngörmüş ve böylece tüm Hıristiyanların
kucaklanması arnaçlanmışb. (Fraser: 26). Bu doğrultuda okul müfredab. içinde İncil'in farklı yorumlarına yer verilmeden okunınası ve yorum farklılıklarının Pazar okullanna bırakılması kararlaştırılnuştır.
Mann'ın ortaya koyduğu ve uzun yıllar okul yönetimlerince benimsenen bir uygulama olarak süregelen günün başlangıcında İncil okuma uygulaması Yüksek Mahkemenin 1963 School Distı·ict of Abington v. Schempp kararına kadar kamu okullarında devam etmiştir (Deckman 2004: 2). Ayrıca 20.yy.' da kamusal alanın sekülerleşmesine paralel olarak Amerikan eğitim sisteminde Protestanlığın etkisini yitirmesi pek çok Protestan grubun kendi okullarını kurmasına yol açmış; böylece Christian Day School olarak bilinen okullar ortaya çıkmıştır (Carper ve Hunt 2007: 202). Ancak 2000'li yıllardan itibaren Protestan ailelerin ev okulu projesine gösterdiği ilgiye paralel olarak bu okulların kayıtlannda düşüş tespit edilmiştir.
100. Yılında İmam Hatip Liseleri 765
Katoliklerin Eğitime Bakışı
Avrupa' dan artarak gelen Katalik nüfus 1860' da üç milyonun üzerine çıkmıştır. Ancak yerleşik Protestan anlayış karşısında dışlandığını hisseden Katolikler, temel gayesi eğitimi standartlaştırarak ideal vatandaş yetiştirmek olan devlet okullan fikrine bazı nedenlerle karşı çıkmışlardır. Bu tutumun
temelinde kilisenin eğitim üzerindeki etkisini kaybedeceği endişesinin yanı sıra yaygın eğitimin ilk zamanlarından itibaren sahii' olduğu Protestaniçerikten ve Katalik karşıtlığından duyduklan rahatsızlık yer almaktadır (Walch:
2). Her ne kadar ol<ullarda genel bir dini yaklaşırnın benimsendiği belirtiise de Protestan anlayışın ön planda tutulduğuna fark eden Katolikler, özellikle
okul kitaplarının içeriğini ve güne başlarken okunan İı;ıcil pasajlarının İncilin Protestan yorumu olan King James incilinden alındıgma işaret etmişlerdir (Nord: 70). Devlet okullarında inançlarına ters düşmeyecek uygulamalar için mücadele eden Katolikler, çoğunlukla istediklerini elde edememişlerdir.
1843'te Philadelphia okul idaresi tarafından Katalik öğrencilerin kendi İncillerini okumalarına izin verildiğinde Bostan ve New York'ta Katalik karşıh
yürüyüşler gerçekleşmiş; iki Katalik kilise yakılırken on üç kişi hayahnı kaybetmiştir (Nord: 73). 1859'da Bostan'da gazetelere konu olan bir olayda ise Thomas Wall adındaki Katalik bir öğrenci, öğretmeni tarafından On Emir'in King James versiyonunu okumaya zorlanrruş; öğrenci bunu reddedince elleri kanayıncaya kadar şiddete maruz kalmıştır (McGreevy 2003: 7-14).
Devletin sunduğu eğitimin Protestan maneviyatıyla yoğrulmuş olması,
Katalik ruhunu korumak ve gelecek nesilleri kendi inançları çerçevesinde yetiştirmek isteyen Katalikleri ayrı okullar kurmaya itmiştir. İlk Katalik okul 1640'ta Maryland'de açılmış; bunu diğer bölgelerde açılan okullar takip et
miştir (Walch: 41). Devletten mali destek alabilmek için yapılan gi;işimler çoğu zaman akim kalmış; ancak bazı bölgelerde kısa süreli devlet yardımları elde edilebilmiştir. Bu yardımlar Massachusetts' de 1832' den 1852'ye;·George Savanah'da 1870'den 1916'ya ve New York'ta 1873'ten 1898'ye kadar devam
etmiştir.
Sosyo-politik alana hakim olaı::ı. Protestan inancinın etkilerinin hisse
dildiği 19.yy.'da Katalik okulları için söz konusu edilen devlet desteğinin engellenmesi için hukuki düzenlemelere de gidilmiştir. Bu girişi?Uerin başında gelen 1875 Blaine Amendment yasa teklifi, eyalet ve federal kaynakların
hiçbir dini veya din karşıh mezhep ve organizasyona bağlı okul veya eğitim kurumları için tahsis edilemeyeceğini hükme bağlamak istemiştir (Fraser:
766 100. Yılında İmam Hatip Liseleri
106-107). Cumhuriyetçi paı:tinin desteğine rağmen yeterli oyu alamadığı için federal düzeyde yasalaşamayan teklif, eyalet yönetimlerince benimsenmiş ve 1877' den 1917'ye kadar yirmi dokuz eyaJet söz konusu teklifi anayasalanna dahil etmiştir.
Katolik okullaşmasırun engellenmesi için yapılan düzenlemelerden bir diğeri, devletin eğitim alanında tekelleşrnek istemesi nedeniyle tüm öğrenci
lerin devlet okullarına gitmesini zorunlu kılan yasaların çıkarılması olmuştur. Örneğin lllinois'de 7-14 yaş aralığındaki çocukların devlet okullarına ve yerel okul idarelerince tanınan okullara gitmelerini zorunlu kılan bir düzenleme gündeme gelmiştir (Walch: 64). Yine 1922' de Oregon' da benzer bir yasa 8-16 yaşları arasındaki çocukların devlet okullarına gidişini zorunlu kılmış; sadece devlet okullarından uzak olan ve fiziksel engele sahip olanların özel eğitimden faydalanabileceği belirtilmiştir. Ançak bu kararlar karşısında Yüksek Mahkeme dahil tüm yargı süreçleri düzenlernelerin aleyhine görüş belirtmiş; çocuklarının gideceği okul konusunda devletin velileri zorlama hakkına sahip olmadığına karar vermiştir. Yüksek Mahkemenin 1925' de karara bağladığı Pierce v. Society of School Sisters davasında devlet okullarıru zorunlu kılan Oregon yasasırun anayasa (14. madde) aykırı olduğu belirtil~ miştir (Walch: 158). Kararda özgürlük fikrinin zorunlu devlet eğitimiyle bağ-· daşmayacağıru savunan Yüksek Mahkeme üyeleri, çocuğun sadece devlete ait bir varlık olmadığım; bundan daha çok onu yetiştiren ve büyütenlere ait bir varlık olduğunu savunmuşlard.ır. Bu karar ABD' de bir taraftan devletten bağımsız özel okulların varlığmın meşruluğunu teyit ederken diğer taraftan eğitimle ilgili söz söyleme hakkırun devletten çok ailede olduğu fikrini önemli bir yasal prensip olarak kabul etmiştir (Heft 2011: 24).
Katolik Okullanna Dolaylı Destek
Katolik okullarının talep ettiği devlet yardımı kitap ve taşımacılık hizmeti gibi kısıtlı çerçevede kalmıştır. Söz konusu yardımlar Yüksek mahkemede konu edilmiş, ancak mahkeme uygulamaların anayasaya uygun olduğuna karar vermiştir. Örneğin 1928' de Louisina'da kamu okulu-özel okul aynmı yapılmaksızın öğrencilere ders kitabı yardımında bulunan devlet uygulaması, yardımı alanın kurum değil öğrenci olduğu gerekçesiyle Yüksek Mahkeme tarafından anayasanın I. Ek maddesine uygun bulunmuştur. Bu kararla Ka to lik okullar ve diğer dini okullar için devletin dalaylı yoldan sağladığı desteğin önü açılnuştır (Walch: 160). Yine benzer bir durum 1947' de
100. Yılında İmam Hatip Liseleri 767
Everson v. Board of Education davasında görüşülmüş; New Jersey"Ewing'de
. özel okul ve devlet okulu ayrınu yapılmaksızın öğrencilerin devlet taşıma
alığından faydalanması Yüksek mahkemece anayasarun I. Ek maddesine
uygun bulunmuştur (Gaustad 1999: 105).
20.yy'ın ikinci yarısında ABD'nin ilk Katelik başkanı olarak göreve ge
len Demokrat Partili John F. Kennedy, beklentilerin aksine Katelik okulları
na devlet desteğinin sağlanması için hiçbir girişi:ııtde bulunmamıştır. Ken
nedy' deri sonra başkan olan Lyndon Johnson ise 1965'de çıkardığı ilk ve
ortaöğretim yasasıyla okulun türüne bakılmaksızın yoksul öğrencilere dev
let desteğini sağlayan bir yasa çıkarmış; böylece devlet okulu öğretmenleri
nin dini okullardaki öğrencilere eğitim vermesinin önü açılımştır (Mulvey
ve diğerleri: 122). 1985'te Aguilar v. Felton davasında Yilksek Mahkeme tara
fından anayasarun I. Ek maddesine aykırı bulunan yasa, 1997' de Agostini v. Felton davasında yeniden görüşülmüş; devletin dini okulları kimi yardım ve
destek programları çerçevesinde takviye etmesinin anayasaya aykırı olma
dığına hükmedilmiştir. 2000 yılındaki Mitchell v. Helms davası ise dini okul
lara kütüphane, bilgisayar ve iletişim araçları türünden yardımların önünü
açmıştrr (Mulvey ve diğerleri: 123).
Öte yandan, 1971' de Pennsylvania ve Rhode Island' daki Ka to lik okulla
rında görev yapan öğretmenierin maaşlarının devlet tarafından ödenmesiy
le ilgili davayı görüşen Yüksek Mahkeme, bundan sonra benzer konularda
izleyeceği yöntemin prensiplerini ortaya koymuştur. Söz konusu uygulama
ları anayasarun I. Ek Maddesine aykırı bulan Yüksek mahkeme, Lernon test
olarak tanımlanan üç prensip çerçevesinde dini okullara devletin yapabile
ceği finansal desteğin suurlarını belirlemiştir. Buna göre dini okullara yar
dım yapılabilmesi için öncelikle, yardınun sekiller bir amaç taşıması gerekir.
İkinci olarak verilen desteğin bir dini yüceltmek ya da yasaklamak gayele
rini taşımaması gerekir. Son olarak söz konusu yardım devlet kUIUJll].arıy
la dini kurumların birbirine kapştırılmasına yol açmamalıdır (Walch: 216).
Dolayısıyla dini okullara yapılacak söz konusu destek, çoğunlukla öğrenci
yardınu ve kitap desteğinin dışına çıkmayacaktır (Heft: 27).
Eğitim Çeki (Voucher)
Dini okullara devlet desteği sağlamak için girişilen mücadeleler çoğun
lukla kısıtlı araç gereç ve taşuna hakkı dışında karşılıksız kalırken, devletin
ihtiyaç sahibi ailelere sağladığı eğitim çeki imkanı bu konuda yeni tartış-
768 100. Yılında İmam Hatip Liseleri
maların başlamasına yol aç_mıştır. Zira ailelere sağlanan devlet yardımından dini okulları tercih edenlerin de faydalanabiliyor olması dini eğitime devlet
desteğinin yolunun açıldığına dair görüşlerin ortaya çıkmasına rieden olmuştur (Ferreyra 2007: 789-792). İlk defa 1990'larda uygulamaya başlandığında Wisconsin ve Ohio' da dini okulları tercih eden aileler eğitim çeki yardınu kapsamının dışında bırakılmış; ancak 1995'ten sonra dini okulları tercih edenler de eğitim çeki uygulamasına dahil edilmişlerdir. Böylece çocuğunu devlet okullarındaki sekiller yapıdan korumak isteyen aileler devlet desteğiyle dini okulları tercih edebilir hale gelmişlerdir.
2002 yılında Zelman v. Simons-Hards davasıyla Yüksek Mahkemeye taşınan eğitim çeKi uygulaması 5' e karşı 4 oyla anayasaya uygun bulurunuş; dini okulları seçen ailelerin söz konusu uygulamadan faydalanmasının anayasanın I. Ek maddesine aykırı olmadığına h~edilmişP! (Dilulio 2007: 75). Aynca kararda yardımın devlet eliyle değil, söz konusu okulları tercih eden aileler yoluyla ulaştığına dikkat çekilerek devletin dini okulları desteklediğine ilişkin argüman reddedilmiştir (Mulvey ve diğerleri: 16 ).
Sözleşmeli Okullar ve Din
1990'lardan itibaren hızla yaygınlaşan bir okul türü olarak gündeme ge-· len sözleşmeli okullar, bir grup ya da organizasyon tarafından yönetilir ve devlet tarafından finanse edilirler. Bu okulların temel özelliği yapılan sözleşmeyle bir yandan devlet tarafından finanse edilirken diğer yandan özel bir yönetim anlayışıyla yönetilmelen ve devlet okullarının sahip olduğu kimi sorumluluklardan muaf tutulmalandır. Mevcut devlet ve özel okul sektörlerine alternatif olarak görülen sözleşmeli okullar, sağladığı devlet kaynakları ve özel yönetim imkanlarıyla özellikle başarısız okulların reforme edilmesi için fırsat olarak görülmekte; bu bağlamda özellikle Obama yönetimi tarafından desteklenmektedir.
Sözleşmeli okullar, her ne kadar devlet okullarının kalitesinin yükseltilmesi ve eğitimde rekabetin arttırılması gibi sekiller amaçlar çerçevesinde tasarlanmış olsalar da; maddi kaynak sıkıntısı çeken kimi dini okullar için devlet desteğinin sağlanması noktasında fırsat olarak değerlendirilmiştir. Sözleşmeli okul fikri özellikle 1965'ten itibaren öğrenci kaybeden Katalik okullarının yöneticileri tarafından çıkış yolu olarak görülmüş; okullarının sözleşmeli okullara dönüştürülmesiyle uzun zamandır süregelen düşüş trendinin tersine çevtileceği düşünülmüştür. (Mulvey ve diğerleri: 128). Böylece
100. Yılında İmam Hatip Liseleri 769
devlet mevcut okul binalarını kiralayacak; okul yönetimleri dini sembol ve din derslerinin kaldırılması dışında fazla bir efor harcamadan devlet kay
naklarına erişimi sağlayabilecektir. Ayrıca öğrenciler alıştıklan ortamlarda alıştıklan öğretmenleriyle ders işlemeye devam edebilirken devlet okullarında yasaklanan din eğitimi okul saatleri dışında verilebilecektir.
Günümüzde Katalik gruplar dışında özelikle evanjelik Protestanlar ve diğer dini gruplar (Yahudiler, Müslümanlar) da .sözleşmeli okul tercihine yönelmişlerdir (Mulvey ve diğerleri: 126). Bunlardan Idaho'daki en büyük sözleşmeli okullarc:l.an biri olan Nampa Charter School İncili Batı medeniyeti
nin ana kaynaklarından biri olarak okutınakta; Florida' daki evanjelik Protestanlara ait olan Palmetto Christian School ise sözleşmeli okula dönüşürken oluşturulan yeni yönetirnde eski müdüre ve okul kilise~inin din adarnma da
yer vermiştir (Mulvey ve diğerleri: 126). Öte yandan Minnesota'nın 1991'de açılan ilk sözleşmeli okulu olan Tarek ibn Ziyad Academy diğer sözleşmeli okullar gibi devletten yardım almış; ancak bu konuda American Civil Liberties Union'ın itirazları nedeniyle büyük tartışmalar yaşanmıştır. Özellikle okulda Müslüman öğrencilerin ağırlıkta olması, okul içinde helal yiyecek
satınuİun yapılması ve kız öğrencilerin zorunlu olmadığı halde İslami giyim tarzına sahip olmalan devletin bir dini yapıyı desteklediğine dair tartışmalara neden olmuş, bu durumun Amerikan anayasasına aykırı olduğu iddia edilmiştir.
Devlet okullarında İncil ve Dua
ABD'nin kuruluşundan 1940'lara kadar Yüksek mahkemenin din-devlet ilişkileri ve din eğitimiyle ilgili verdiği kararlar oldukça sınırlıyken; bu
tarihten sonra mahkeme I. Ek maddeyi eyaletlere yoğun şekilde uy~amaya başlanuş; böylece devlet okullarında din eğitiminin sınırlan belirlenmeye çalışılmıştır (Marty ve Moore 2000: 40). Kolaniler döneminden beri eğitimde
dininetkisi hissedilmiş, 20. yy.' ın ilk yarısına gelindiğinde devlet okullarında yaygın şekilde din dersi uygulamasına gidilmiştir. Örneğin New York'ta yapılan bir uygulama çerçevesinde 1941 yılında din dersinden faydalanan öğrenci sayısı 4500 iken 1942' de bu. sayı 100 bine ulaşmıştır (Zimmerman
2002: 139). Aynı dönemlerde New York City' deki devlet okullarında haftada bir gün öğrencilerin en yakın kilise ya da sinagoga giderek din dersi almaları sağlanmış (dismisşed time); lllinois'de ise 1940'tan itibaren dışarıdan gelen
.din adamları tarafından verilecek olan 45 dakikalık din dersi uygulaması
770 100. Yılında İmam Hatip Liseleri
tasarlannuşb.r (released time) (Gaustad 1999: 85). Bu uygulamalardan yairuzca Protestan öğrenciler istifade etmemiş; aynı zamanda Katelik öğrenciler de inançlarına uygun eğitimi alma imkanına sahip olmuşlardır. Din eğitimi almak istemeyen öğrencilere ise okulda serbest çalışma imkanı sağlannuşb.r.
lllinois' deki uygulama Yüksek Mahkemeye intikal ettiğinde din adamları tarafından verilen derslerin anayasaya uygun olup olmadığı görüşülmüş; 1948' de ele alınan McCollum v. Board of Edu ca tion davasında okul saatleri sırasında öğrencilerin din adamlarından eğitim almalarının anayasanın I. Ek maddesine aykırı olduğu kararına vanlmışb.r. İlgili kararda yargıçların çoğu kamu okullarının dini etkiden uzak tutulması gereğine dikkat çekerken hakim Robert J ackson millredatta din bilgis{ dersinin yer almasının önemine değiruniş; fakat bu derslerin bir din.in propagandasına dönüştürülemeyece
ğini belirtmiştir. Bu karardan sonra devlet okullarında verilen din dersleri önemli ölçüde kaldınlnuş olsa da uygulamanın tümüyle ortadan kalktığını söylemek mümkün değildir. Zira karardan sonra yüzlerce kilise ve okul yönetimi uygulamayı devam ettireceğini belirtirken, birçoğu din derslerini dışlamayacak şekilde bir müfredat çalışması içine girmiştir (Zimmerman: 150).
Devlet okullannda 19.yy'dan beri yerleşik hale gelen bir diğer dini uygulama derse başlangıç duası ve İncil okuma geleneğidir. İlk dönemlerde. İncil okurunasını gerektiren yasalar yapmaya yönelmeyen eyalet yönetimleri 20.yy'a gelindiğinde bazı düzenlemeler yapmaya başlarnışb.r. İlk olarak Massachusetts' de çıkarılan sabah duası yasası 1910' da on bir eyalete yayılmış; 1946'da on üç eyalette benzer yasalara rastlanmıştır (Reichley 1985: 145). 1960' a gelindiğindeyse okulların üçte birinde güne duayla başlarurken, %42' sinde İncil okumak zorunlu hale getirilmiştir.
Devlet okullannda İncil ve dua okunmasıyla ilgili Yüksek Mahkemenin aldığı en önemli kararlar 1962 Engel v. Vitale ve 1963 Abington SChempp davalannda ortaya çıkmışb.r. New York Eğitim Müdürlüğü'nün okullarda her gün okunmak üzere bir dua belirlemesinden sonra duaya katılmayan iki Yahudi kardeşin sınıf arkadaşlarının ve öğretmenlerinin tavırlarıru gerekçe göstererek mahkemeye başvurmalan sonucunda (Engel v. Vitale} Yüksek Mahkeme devlet okullarındaki duaların kaldırılmasına karar vermiştir. Çoğunluk kararını yazan Hakim Black, söz konusu kararla ilgili olarak " ... Bu ülkede dini kurumsallaşmayı yasaklayan yasaların bir gereği olarak resmi dualan oluşturmanın hükümet görevi olmaması gerektiğini düşünüyoruz" ifadelerini kullanmışb.r (Nussbaum 2008: 239}.
100. Yılında İmam Hatip Liseleri 771
Bu davarun ardından genel olarak okul yönetimleri tarafından öğrencilere belli bir duarun empozesinden vazgeçilmiş olsa da kimi eyaJetlerde güne başlarken dini bağlılık ifadeleri -duaya katJ.lmak istemeyenierin muafiyet hakları ve duaya katılan fakat farklı inançlara sahip öğrencilerin kendi kutsal metinlerini okuma hakları saklı tutularak- devam ettirilmiştir. Ancak Schempp ailesinin 1959 yılındaki başvurusuyla başlayan bir diğer yargı süreci, ruhayet 1963 yılında Yüksek Mahkemenin devlet okullarındaki tüm dua ve İncil okuma uygulamalarının kaldırılmasıyla sonuçlannuştır (Abington Schempp) (Nord: 116).
Yüksek Mahkemenin okullardaki duayı kaldıran kararı birçok eyaJette 1980'lere kadar göz ardı edilmiştir. Özellikle inanç ~akımından homojen olan bölgelerde okullarda duaya karşı çıkışların olmayışı uygulamarun devam etmesini sağlamış; rahatsız olan veli ya da çalışanların bulunması durumdaysa mahkeme kararı dikkate alınıruşb.r (Fraser: 71}. Öte yandan devlet okullarında toplu duanın kaldırılışı, dersin konusu olması bakımından bir dinin tarihi ve kültürel özellikleriyle ele alınmasına mani olarak görülmemiş; bunun yerine bir dinin tercihen yüceltilmesi anlamına gelen dini eğitime karşı çıla.lmışb.r. Hakim Tom Clark bu durwnu şöyle ifade etmiştir: " ... Bir kimsenin eğitimi karşılaştırmalı dinler tarihi ve dinin medeniyet gelişimine katkısını çalışmadan tamam olmaz. Kesin olarak söylenebilir ki İncil, tarihi ve edebi özellikleriyle çalışılmaya değerdir." (Moore 2007: 4):.
Schempp davasırun ardından 1971' de Chicago' da bir araya gelen dini grup temsilcileri, eğitimeller ve yüksek eğitim kurumları National Council on Religion and Public Education oluşumunu kurarak kamu okullarında dinin
öğretilmesi meselesini gündemlerine alıruşlardır. Bu ve benzeri konularda kitap ve metinleriyle en çok dikkat çeken grup ise American Academy of Religion olmuştur. (Kniker: 8) Söz konusu çalışmalar 1970-1980'lerde Cciıifornia ve Florida gibi bazı eyaJetlerde İncil'in edebiyat derslerinde okutulmasını sağlamış; Wisconsin başta olmak üzere kimi eyaJetlerde ise dini bilgilerin sosyal derslerde ele alınmasına neden olmuştur.
Bir Dakika Sessizlik
İncil ve dua okumarun yasaklanmasına dair Yüksek MahkemE;! kararlarımn ardından devlet okullarında dine alan açabilecek başka yöntemler uygulannuşb.r. Örneğin okullarda duayı yasaklayan karardan yirmi yıl sonra 22
· eyalette öğrencilerin dua etmesine imkan veren "sessizlik" ve "gönüllü dua"
772 100. Yılında İmam Hatip Liseleri
uygulamalan yasal hale getirilmiştir. Böylece özellikle kırsal alandaki devlet okullarında dini uygulamaların devamı saglanabilmiştir.
İlk olarak 1978' de A:Iabama' daki devlet okullarında tefekkür ve isteğe baglı dua için bir dakika sessizlik (a moment silence) uygulaması başlatılmışbr. Ardından Massachusetts' de benzer bir yasa gündeme gelmiş; her ders gününün ilk saatinde sınıfta bulunan ögretmenlerin tefekkür ya da dua için bir dakika sessizlik ilan etmesi gerektiği belirtilmiştir. 1982' de benzer bir yasa çıkaran Kentucky' de ise yerel mahkeme uygulamayı anayasanın I. Ek maddesine aykırı bularak iptal etmiştir. 1980'lere gelindigindeyse Amerikan eyaIetlerinin yarıs:qıda benzer uygulamalar gündeme gelmiştir. Ancak 1985'te Alabama' daki yasayı görüşen Yüksek Mahkeme, Wallace v. Jaaffree davasında söz konusu uygulamanın sekiller bir amaç taşımadığını ve bu nedenle anayasaya uygun olrnadıgma hükmetıniştir (Gaustad: 93). Fakat Hakim Sandra O'Connor, yasama rnerô tarafından kanunun sekiller bir amacının oldugunun gösterilmesi durumunda söz konusu uygulamanın yasalaşabilecegini ifade etmiştir (Merriam 2008).
Devlet okullarındaki dua uygulamasının devarnı olarak benimsenen ''bir dakika sessizlik" uygulaması 2008 yılında 36 eyalet tarafından benimsenrniş ve açılan davalar uygularnanın lehine sonuçlanmışbr. Ömeğiri 2007' de ateist bir aktivist tarafından bir dava açılnuş; 2010 yılında verilen kararda lllinois yasalarındaki ''bir dakika sessizlik" uygulamasının sadece dua edenlere has kılınmadığı belirtilmiştir. Zira uygulama yeni güne başlayan öğrencilerin gün içinde yapacaklan sekiller ve pratik uygulamaların düşünülrnesine de imkan vermektedir (Malone ve Grimrn 2010). Öte yandan, söz konusu uygulama Amerikan toplumunun önemli bir kısmı tarafından desteklenrnektedir. GaZlup Poll'un 2005 araştırmasına göre Amerikan toplumunun %69'u devlet okullarındaki sessiz dua ya da tefekkür uygulamasını sesli ya da toplu duaya tercih etmektedir. Dikkat çekici bir diğer bulgu, 13-17 yaş arası gençlerin %84'ünün söz konusu uygulamayı destekliyor olmasıdır (Merriarn 2008).
Devlet Okullannda Dini Özgürlük
Amerikan eğitim sisteminin dini unsurlarını yitirmesi muhafazakar toplum kesimlerinde endişe yaratmış, eğitim sistemi içinde dini özgürlüklerin güvence altına alınması yönündeki taleplere bir dizi düzenlerneyle karşılık verilmiştir. Bunlardan ilk dikkat çekeni 1984'te Başkan Ronald Reagan
100. Yılında İmam Hatip Liseleri 773
yönetimi tarafından çıkarılan Eşit Erişim Yasası (Equal Access Act) olmuştur. . Öğrencilerin bir araya gelerek İncil okumalanna ya da dua etmelerine izin
veren söz konusu yasa, öğrencilerin kurduğu dini içerikli kulüpleri diğer kulüplerden ayırmamış; bunların diğerleri kadar meşru olduğunu savunmuştur. Eşit Erişim Yasası 1990'da Yüksek Mahkeme tarafından değerlendirilmiş (Baard aJEducation v. Mergens) ve hakimierin çoğu tarafından anayasaya uy-gun bulunmuştur.2
o
Ayrıca 1993'te Dini Özgürlükleri iyileştirme Yasası (Religiaus Freedam Restaration Act) çıkarılmış; 1995'te Clinton yönetimi tarafından öğrencilerin inanç özgürlüğünü güvence altına almak üzere devlet okullannda dini sernbollerin kullarumına izin veren bir yönebuelik yayınlanmıştır. Bu çerçevede
t
okul saatleri sırasında öğrencilerin bir araya gelerek dua ve dini toplantılar gerçekleştirmelerine izin verilmiş ancak okul yönetimlerinin dua ve dini aktivitelere müdahalesi engellemiştir (Fraser: 206). 1998' de revize edilen söz konusu düzenleme, devlet okullarında okuyan öğrencilerin okul yönetimi ve öğretmenierin müdahalesi ve yönlendirmesi olmaksızın dini faaliyetler gerçekleştirebileceklerini ortaya koymuştur. Benzer şekilde 2001 yılında yapılan bir diğer düzenlemeyle öğrencilerin ders saatleri dışında öğretmenierin kontrolü olmaksızın dua edebileceklerini belirtmiştir.
Sonuç
Devlet okullarında din çerçevesinde ele aldığımız Amerikan tecrübesi net bir din-devlet ayrınuna sahip olan bir modelin dini talepler karşısındaki tutum, tercih ve çelişkilerini ortaya koymaktadır. Baştan beri eğitim sisteminden dışlanan Katalikler ve Protestan olmayan unsurlara ek olarak eğitimin sekülerleşmesi ve Protestan niteligini kaybetınesiyle bu alan!=laki etkinliklerini yitiren Protestan kitleler, uzun mücadele ve müzakere süreçleri sonucunda Amerikan devletinden tatmin edici olmaktan uzak olsa da bazı tavizler alabilmişlerdir. Bu anlamda kurumsal yardımİarın reddedildiği ancak öğrenci temelli yardımların kabul edildiği eğitim çeki uygulaması dikkat çekicidir.
ABD' de geçmişten günümüze dini konularda herhangi bir ihtilaf olduğunda başvurulan anayasal ilke I. Ek Madde olmuştur. Bireysel 4ini özgürlükleri teminat altına aldığı gibi devletin bir dini anlayışa kurumsal desteğini yasaklayan bu yasal prensip, dini eğitimle ilgili konularda da gündeme
2 Lee,2002; 29S
774 100. Yılında İmam Hatip Liseleri
getirilmiştir. Yukarıda sözüilü ettiğim eğitim çeki uygulaması da kurumsal . desteğin olmadığı gerekçesiyle meşru kabul edilmiştir.
Her ne kadar kurumsal sekillerlik üzerinde titizlik gösteriise de Amerikan kamusal hayatı dinsel unsur ve sembollerle bezelidir. Amerikan banknotunun üzerinde "Tanrı'ya inanıyoruz" ibaresi bu sembollerin sadece küçük bir ömeğidir. Kamusal alanda dini kıyafet ve sembol kullarunu serbestisi yasal süreçlerle desteklenmiş; günümüzde Amerikan ordusunda bile dini
sembol kısıtlamaları önemli ölçüde kaldırılmıştır. Bilindiği gibi Amerikan kongresi dua ile açılır. Öte yandan, okul başlangıç zamanlarında, özel gün ve törenlerde topluluk halinde içinde Tanrı'ya referans olan bir ''bağlılık yemini" söylenir. Metinde geçen "Tanrı huzurunda" ifadesine yönelik süre giden tartışmalar ve mahkeme süreçleri göstermiştir ki Amerikan toplumu dinselliğin kamusal göstergelerini önemsemektedir. Newdow davası olarak bilinen yargı sürecinde ateist bir vatandaşın şikayeti üzerine bağlılık yemini içindeki "Tanrı huzurunda" ifadesinin çıkanlma teşebbüsü, ivedilikle Amerikan kongresinden karşılık bulmuş ve Kongre'nin her iki kanadı da ezici çoğunlukla söz konusu ifadeyi yeniden kabul etmiştir (Gunn 2006: 9). Ardından topluca bağlılık yemini eden Kongre üyeleri Amerikan toplumunun "Tanrı'ya sahip çıkışını" sembolleştirmişlerdir.
Kısaca, kamusal alanda dini sembollerin teşhiri Amerikan devlet sekülerizmi tarafından sorun olarak görülmemiş, aksine kimi dini unsurlar Amerikan toplumunu birleştirici olarak kabul edilmiş ve Amerikan sivil dinine katkı sağlamışlardır. Bunun yanında devletin bireysel dini özgürlükleri savunması bir ödev olarak görülürken; dini kurum ve gruplara yardımı din-devlet arasındaki ayrımı zedeleyici bir durum olarak değerlendiri.l.miştir.
Kaynaklar
Albayrak, Ş. (2012). Amerika Birleşik Devletleri'nde Din-Devlet İlişkileri: Sosyolojik
Bir Analiz. Yayınlanmamış Doktora tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi SBE.
Berger, P. (1977). Facing Up to Modernity. New York: Basic Books.
Carper, J. C., Thomas, C. H. (2007). The Dissenting Tradition in American Education.
New York: Peter Lang.
Davis, J., Kurt, B. (2013). "School Enrollment in the United States: 2011" United States
Census Bureau: www.census.gov/prod/2013pubs/p20-57l.pdf(22 Ekim 2014)
Deckman, M. M. (2004). School Board Battles. Washington D.C: Georgetown University Press.
Dilulio, J. J. (2007). Godly Republic. California: California Uojversity Press.
Ferrari, S. (2010). "Law and Religion in Europe", Religion in the 2lst Century. Ed.
Lisbet Christoffersen, Hans Raun Iversen, Hanne Petersen ve Margit Warburg.
Famham, Surrey: Ashgate: 149-159.
Ferreyra, M. M. (2007). "Estimating the Effects of Private School Voucbers in Multi
district Economies", The American Economic Review. Vol. 97. No. 3: 789-817.
http://www.jstor.org/stable/pdfplus/30035020.pdf?acceptTC=true (3 Temmuz o
2012)
Fraser, J. W.l999. Between Cburcb and State. New York: St. Martin's Press.
Gaustad, Edwin S. (1999). Church and State in America. New York: Oxford University
Press.
Greenawalt, K. (2005). Does God Belongs in Public Schools: New Jersey: Princeton
University Press.
Gunn, J. (2006). Din Özgürlüğü ve Laisite. Çev. Hüseyin Bal ve Ömer Faruk Altun taş.
Ankara: Liberte Yayıncılık.
Habermas,J. (2006). "Religion inthePublic Sphere",EuropeanJournalofPrulosophy 14:1.
ISSN: http://onlinelibrary.wiley.com/doi/1 0.1111/j.1468-03 78.2006.00241.x/pdf
(23Mart 2012)
Habermas, J. (2011). "The Political: The Rational Meaning of a Questionable Inberi
tance of Political Theology", The Power of Religion in the Public Spbere. Ed.
Eduardo Mendieta ve Jonathan Van~twerpen. New York: Columbia University
Press: 1-14.
Heft, J. L. (2011). Catholic Higb Schools. New York: Oxford University Press.
Kemeny, P.C. (2007). "Introduction", Church, State and Public Justice. Ed. P. C. Ke
meny. Illinois: Intervarsity Press.
Kniker, C. R. (1997). "Religious Pluralism inthePublic School Curriculum", Religion
and Schooling in Contemporary America. Ed. Thomas C. Hunt ve James C. Car
per. New York: Garland Publishlng.
Kuru, A., Alfred S .. (2012). Demo~racy, Islam and Secularism. New York: Columbia
University Press.
Lee, F. G. (2002). Churcb State Relations. Connecticut: Greenwood Press.
Malone, T., Andy G. (2010). "Illinois 'Moment ofSilence' Law Upheld", The Pew Fo
rum on Religion and Public Life: http://www.pewforum.org/Religioo-News/Chi
~ago-Tribune-Illinois-moroent-of-silence-law-upheld.aspx (2Temrouz 20 12)
Marty, M. (2000). Education, Religion, and the Common Good. San Francisco: Jos-
sey-Bass.
Marty, M., Jonathan, M. (2000). Education, Religion, and the Common Good. San Fran
cisco: Jossey-Bass
McGreevy, J. T. (2003). Catholism and American Freedom. New York: W. W: Norton & Company.
Merriam, J. (2008). "Courts NotSilenton Moments of Silence", The Pew Forum on
Religion and Public: http://www.pewforum.org/Church-State-Law/Courts-Not
Silent-on-Moments-of-Silence.aspx (2Temmuz 2012)
Monsma, S. V., Christopher, S. (1997). The Challenge ofPluralism. Oxford: Rowman &
Littlefield Publishers.
Moore, D. L. (2007). Overcoming Religious llliteracy. New York: Palgrace Macmillan.
Mulvey, J. D., Bruce S. C., Arthur T. M. (2010). Blurring the Lines: Charter, Public,
Private and Religious Scbools Coming Together. Charlotte, NC: Information Age
Publislıing.
Neuberger, B. (2012). "Cooperation between Church and State in Liberal Democracies",
Religion, Politics, Society and the State. Ed. Jonathan Fox. Boulder, CO: Para
digm Publishers: 11-26.
N ord, W. A. (1995). Religion and American Education. London: The University ofNorth
Carolina Press.
Nussbaum, M. C. (2008). Liberty of Conscious. New York: Basic Books.
Reichley, A. J .. (1985). Religion in American Political Life. Washington: The Brookiogs
Institution.
Simkin, L. (2003). "Church and State in Russia", Law and Religion in Post-Communist
Europe. Ed. Silvio Ferrari ve W. Cole Durham, Jr. Leuven: Peeters.
The constitution of the United States. (2002). New York: Fall River Press.
Walch, T. (1996). Parish Schools. New York: ACrossroad Herder Book.
Zimmerman, J. (2002). WhoseAmerica: Culture Wars in Public Schools, Massachusetts:
Harvard University Press.