116
1 BÖLÜM BAŞLIĞI Roland Garros ve PARİS Hayko Cepkin MARSEL İLHAN İLE RÖPORTAJ TENİS MAGAZİN MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK İLE SÖYLEŞİ EFSANEVİ İSİM LLUIS BRUGUERA

Tenisseverler Sayı 2

Embed Size (px)

DESCRIPTION

 

Citation preview

Page 1: Tenisseverler Sayı 2

1

BÖLÜM BAŞLIĞI

Roland Garros ve

PARİSHayko Cepkin

MARSEL İLHAN İLE RÖPORTAJ

TENİSMAGAZİN

MALİYE BAKANIMEHMET ŞİMŞEK İLE SÖYLEŞİ

EFSANEVİ İSİM LLUIS BRUGUERA

Page 2: Tenisseverler Sayı 2

2

BÖLÜM BAŞLIĞI

Bu ilan “TENİS DERGİSİ” için hazırlanmıştır ve Net 21 x 28 cm ve taşma Paylı 21,6 x 28,6 cm ölçülerindedir.

İSTANBUL (SATIŞ • SERVİS • YEDEK PARÇA)KAZLIÇEŞME ABAY CADDESİ, NO: 102 ZEYTİNBURNU - İSTANBULTEL : (0212) 664 80 80 • FAKS : (0212) 664 60 64

ANKARA (SATIŞ • SERVİS • YEDEK PARÇA)KONYA YOLU 8. KM NO: 160 BALGAT - ANKARATEL : (0312) 284 61 10 • FAKS : (0312) 284 61 25

VOLVO V40 CROSS COUNTRY

GRUP LTD. VOLVO OTOMOBİL YETKİLİ SATICISI www.grupvolvo.com

İSKANDİNAV RUH EŞİNSenin için var olacak biri, her zaman hayalindi. Ve şimdi o hayalingerçekleşme vakti. Bu muhteşem İskandinav crossover, göz alıcıtasarımı ve akıllı donanımları ile tıpkı senin gibi. Birlikte gözkamaştıracağınız bu şaheseri çok seveceksin çünkü onun ilhamkaynağı sensin.

Page 3: Tenisseverler Sayı 2

1

BÖLÜM BAŞLIĞI

Page 4: Tenisseverler Sayı 2

2

BÖLÜM BAŞLIĞI

Page 5: Tenisseverler Sayı 2

3

BÖLÜM BAŞLIĞI

Page 6: Tenisseverler Sayı 2

4

BAŞKAN'DAN

TENİSİN GELECEĞİ GENÇLERDE;TENİS, SOKAKTA!Federasyon’umuz Türkiye’nin her yerinde “tenis bilinsin, tenis herkes için bir yaşam tarzı olsun” diye çalışmalarını sürdürüyor.

Bir önceki sayıda “Türkiye’yi bir tenis ülkesi haline getirmek” vizyonumuzu sizlerle paylaşmış, bu vizyon çerçevesinde 2016 yılı sonuna kadar 500 bin kişiyi raketle tanıştırmayı hedeflediğimizi vurgulamıştım.

Hedefimizdeki önceliğimiz, geleceğimizin teminatı gençlerimizdir. Bu noktada, tenis oynamanın bir hayal olmadığını, herkesin tenis oynayabileceğini ve teniste sınırların sadece azim olduğu algısını gençlerimize aktarmayı amaçlıyoruz.

Hedeflerimize ulaşmak için kort içinde ve kort dışında pek çok adım atıyoruz. Kort içi mücadelemizi dergi ve web sitemiz aracılığıyla sizlere ulaştırırken, kort dışında da geçen sene gerçekleştirmeye başladığımız ve bu sene de gerçekleştirmeye devam edeceğimiz bir çalışmayı sizinle paylaşmanın mutluluğunu yaşıyorum.

Tenisi herkese ulaştırmak için kortları sokağa çıkardık. Tenisi tanıtmak, geliştirmek, geniş kitlelerin tanımasına fırsat vermek ve bu harika sporla tanışma temellerini oluşturmak amacıyla her ilimizde düzenlediğimiz, “Sokak Tenisi” etkinliği Mayıs ayında tüm Türkiye ile buluşuyor.

“Sokak Tenisi“ni okulların programlarına koyarak, tenis sporunu tanıtmış ve belki de geleceğin yıldızlarını buralardan bulmuş olacağız. Sokak Tenisi kolay ulaşılabilir ve ekonomik olması nedeniyle de geniş kitlelere ulaşacağından, tenis geleceğimiz için çok iyi bir yatırım olacaktır.

Kim bilir belki bir gün dünya sıralamasında, tenisle Sokak Tenisi projemiz sayesinde tanışan gençlerimizden biri yer alır… Bize de onun başarı hikayesini dergide paylaşmak nasip olur…

OSMAN TURAL

Page 7: Tenisseverler Sayı 2

5

BÖLÜM BAŞLIĞI

Page 8: Tenisseverler Sayı 2

6

BÖLÜM BAŞLIĞI

Yapım

Genel Yayın KoordinatörüNazlı KÜTÜK

[email protected]

EditörBurcu ÇETİNKAYA ÖZTÜ[email protected]

TasarımMahyar M. KALANTARİ

[email protected]

Reklam ve Halkla İlişkilerPolat DALGIÇ

[email protected] 389 80 09

Üretim MüdürüAhmet YILMAZ

[email protected]

Satınalma & FinansBeyhan İNCİ Ö[email protected]

Basım Tarihi: 01.04.2013Basım Adedi: 4000

Yapım: SAGA Dan. Paz. Reklam İmalat Dış Tic. Organizasyon Ltd. Şti.

Uğur Mumcu Cd. No. 101/5 GOP/ANKARAT. 0 (312) 446 73 36 F. 0 (312) 446 73 63

Gümüşsuyu Mah. İnönü Cad. Ulusal Apt.5 / 8 Beyoğlu-İSTANBUL

T. 0 (212) 243 79 07 F. (0212) 243 69 88

www.sagatr.com

Yönetim Yeri: Türkiye Tenis Federasyonu

Basım Yeri: AJANS-TÜRK Basın ve Basım A.Ş. İstanbul Yolu 7. km. Necdet EVLİYAGİL

Caddesi No: 24 ANKARAT. 0 (312) 278 08 24 F. 0 (312) 278 18 95

Sayın Ahmet Güneştekin, Alaaddin Boyar, Defne Olcay, Ergi Kırkın, Erkan İbiş, Hayko Cepkin, İnci

Öğüt, Kaan İrgit, Kaya Göre, Lluis Bruguera, Marsel İlhan, Mehmet Şimşek, Semih S. Yazıcı, Şevket Recep Üstün, Tolgar Mireli ve Yeşim Özdemir Aşti'ye katkılarından dolayı teşekkür ederiz.

Yönetim

İki ayda bir yayınlanır. Nisan 2013 Sayı 02

İmtiyaz SahibiSAGA Dan. Paz Reklam İmalat Dış Tic.

Organizasyon Ltd. Şti. adınaPelin Aydın

Yazı İşleri MüdürüMünevver Polat

[email protected]

Genel Yayın YönetmeniLevent Gürcan

[email protected] 12

1438

44

32

34

26

28

SOKAK TENİSİ

KISA KISA

PROF. DR. SAYINERKAN İBİŞ İLE

RÖPORTAJ

ROLAND GARROS VE PARİS

METAL RAKET

MALİYE BAKANISAYIN MEHMET

ŞİMŞEK İLE RÖPORTAJ

TENİS KURALLARI-2

RÖPORTAJ:LLUIS BRUGUERA

Page 9: Tenisseverler Sayı 2

7

BÖLÜM BAŞLIĞI

50 110

54

100

7058

104

7660

108

9064

94

TENİS MODAMAKALE

RÖPORTAJ:HAYKO CEPKİN

LEZZET

RÖPORTAJ: MARSEL İLHAN

VE 14 YAŞTENİS

MAGAZİN

TENİSTE SIK GÖRÜLEN

SAKATLIKLAR

DÜNYADAN

KİMNE DEMİŞ?

GEZİ-PRAG

TÜRKİYE'DETENİS NASIL BAŞLADI-2

TENİS VE CENTİLMENLİK

AHMET GÜNEŞTEKİN İLE

YÜZLEŞME

Page 10: Tenisseverler Sayı 2

MERHABA,Büyük bir heyecanla karşınıza çıktığımız ilk sayımızın ardından ikinci sayımızda yeniden birlikteyiz. Öncelikle, bize göstermiş olduğunuz ilgi ve yapıcı geri dönüşleriniz için size teşekkür etmek istiyoruz. Baharın kıpır kıpır enerjisinin tenise de yansıdığı şu günlerde, hem Türkiye’den hem de dünyadan ses getiren haberleri sizlerle paylaşıyoruz. Sanat, siyaset ve politika dünyasından ünlü isimlerle ilginizi çekeceğini düşündüğümüz söyleşiler gerçekleştirdik. Sanatçı Hayko Cepkin, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Ressam Ahmet Güneştekin ve Türk tenisine ilkleri armağan eden milli tenisçimizMarsel İlhan ile hayatın tüm renklerine dokunduk.

Grand Slam kentleri yazı dizimize aşıklar şehri Paris ile devam ediyoruz. Paris’te keyifli bir turun ardından, toprak kortta mücadelenin kıyasıya yaşandığı ve tenisin er meydanı olarak kabul edilen Roland Garros’a uzanıyoruz. Dergimizin ilk sayısında, “ülkemizde yaşanan, tenise dair güzel gelişmeleri sayfalarımızda paylaşmak” temennisinde bulunmuştuk. Bu umut verici gelişmelerden biri Ankara Üniversitesi’nde yaşanıyor. Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan İbiş bizi kırmadı, vakit ayırdı. Tenise dair ilham verici başarı hikayelerini bizimle paylaştı. Yazı dizileri, özel haberler ve köşe yazarlarımızın değerli paylaşımlarının yer aldığı yeni sayımızı keyifle okumanız dileğiyle. Güneşli günler dileriz.

BURCU ÇETINKAYA ÖZTÜRK

EDİTÖRDEN

8

Page 11: Tenisseverler Sayı 2

9

BÖLÜM BAŞLIĞI

MERHABA,

Page 12: Tenisseverler Sayı 2

SEVGİLİ TENİS DOSTLARI,

Baharın yüzünü gösterdiği, soğuktan üşüyen açık kortların yeniden cıvıl cıvıl çocuk sesleriyle dolmaya başladığı, top sesinin tüm yurdu sarmaya hazırlandığı günlerde sizlere ulaşmaktan büyük memnuniyet duyuyorum.

Yoğun bir yaz sezonu daha bizleri bekliyor. Bu yaz da kortları sizsiz, sizleri tenissiz bırakmamak için dersimizi iyi çalıştık. Sporun rekabetle güzelleştiğine, rekabetin karşılıklı saygı çerçevesinde olması gerektiğine yürekten inandık. Bu sebeptendir ki; Federasyon’unuz olarak, her haftası dolu dolu bir turnuva sezonu planladık. Ağrı’dan İzmir’e güzel yurdumuzun dört bir yanında her seviyeden tenis gönüllüsünün yarışabileceği doğru kurgulanmış bir müsabaka ağı oluşturduk. Profesyonel olmak isteyen gençlerimizin ihtiyaç duyduğu 10.000$’lık turnuva sayısında 52 hafta erkek, 52 hafta bayan turnuva ile dünya lideri durumundayız. Bu sene itibarıyla üst düzey sporcularımızın dünya klasmanında daha hızlı yükselmelerini sağlayacak, 50.000 $ ve daha yüksek ödüllü turnuva sayılarımızı belirgin ölçüde artırıyoruz. Bundan yakın zaman öncesine kadar hayal bile edilemeyecek bir fırsata sahip gençlerimiz. Bizi mutlu eden ise her geçen gün bu şansın biraz daha farkına varılması ve bu turnuvaları oynayan veya bu turnuvalara hazırlanmak adına gençler serisinde yarışan sporcu sayımızın belirgin biçimde artıyor olması. Peki yeterli mi? Kesinlikle değil. Türkiye gibi büyük bir ülkeden, Anadolu gibi her yönüyle bereketli bir coğrafyadan çok daha fazla tenisçimizi dünya arenasına çıkarmalı ve zaman içerisinde örnek alınan bir “tenis ülkesi” konumuna gelmeliyiz.

Türkiye Tenis Federasyonu olarak güçlü ve zayıf yönlerimizi ortaya çıkarttık, fırsatlarımızı ve tehditleri ortaya koyduk, kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerimizi belirledik. Bizleri göreve layık bulduğunuz dört yıllık süre zarfında ülkemiz tenisine azami katkı sağlayabilmek adına planlı, programlı, tutarlı ve çalışkan olmamız gerektiğinin bilincinde hareket ediyoruz. Bu doğrultuda stratejik planımız hazır, attığımız

CENGİZ DURMUŞ

her adımın sağlam dayanakları mevcut. Elbette sizlerin desteği, camiamızın kenetlenmesi gücümüze güç, hızımıza hız katacaktır. Her türlü eleştirinizi büyük bir dikkatle değerlendiriyor, katkılarınızdan memnuniyet duyuyoruz.

Tenisi tüm yurda yaymak için birinci adım olarak, her ilde tenis antrenörlük ve hakemlik kursları düzenliyoruz. Bu yıl itibarıyla gitmediğimiz il kalmayacak. Turnuvalarımızı mümkün oldukça yurdumuzun farklı illerinde düzenlemeye gayret gösteriyoruz ayrıca bu sene itibarıyla puanlı il birinciliklerini sisteme dahil ediyoruz. Federasyon Başkanı’mız Sayın Osman Tural’ın ve yönetim kurulumuzun kişisel çabalarıyla Ağrı, Batman … gibi illerle kortlar, imrenilecek tesisler kazandırdık, kazandırmaya devam edeceğiz. Kısacası tenise olan ilgiyi kortlara çekebilecek sistemin altyapı hazırlıklarını büyük ölçüde tamamlamış durumdayız. Artık Türkiye’nin bir “tenis ülkesi” olmaya gün saydığını buradan hepinize müjdeleyebilirim.Tüm bunların ötesinde tenis benim için büyülü bir spor olduğu kadar; baskı altında doğru karar almayı, her gün biraz daha iyi olmak adına çabalamayı, özveriyi, disiplini, kurallara ve rakibe saygıyı, iradeyi, strateji geliştirmeyi, planlı olmayı ve birçok önemli değeri kendi doğası gereği geliştiren bir eğitim aracı. Bu sebepten çocuklarını hayata hazırlama gayreti içerisinde tüm ailelere, tenisten destek almalarını şiddetle tavsiye ediyorum.

Bedenimi ve becerilerimi limitlerine kadar zorlarken ruhumu dinlendiren, arındıran tenis; değerli eşim ve çocuklarımdan sonra hayatımın olmazsa olmazı. Ben de sizler gibi bir tenis elçisiyim. Eşsiz sporumuzu tüm yurtla tanıştırmak için Federasyon’unuzun kurumsal çabalarının ötesinde sizlerin bireysel katkılarının bizler için son derece önemli ve saygıdeğer olduğu belirterek huzurlarınızdan ayrılıyorum.

Bol tenisli, sağlıklı, huzurlu günler dilerim.

10

Page 13: Tenisseverler Sayı 2

�������������������������

���������������������

��� ���������������� �������

� ���� � ��� �� ��� ����� � � ��� �� ���� �� � � � � �� ��� ��� ���� ����� �� ��� ��� �� � ������ ������� � �� ���� ­����� �������������������������� � � � � � ������������������������������� ��������������� � � � � � � � � � � � ����������������������� �����������

���������

������������������������������

Page 14: Tenisseverler Sayı 2

BÖLÜM BAŞLIĞI

SOKAK TENISISOKAK TENİSİ, MAYIS AYINDA TÜM TÜRKİYE İLE BULUŞUYOR

12

Page 15: Tenisseverler Sayı 2

TEB’ le Tenis Yine Sokağa İniyor...

Günümüzde binlerce insan, tenis sporunu sevmekte ve yapmak istemektedir. Buna rağmen kort bulmak, ders almak, kulüp üyeliği, turnuvalara katılmak için yolculuk yapmak, tenis sporunun zor, zahmetli ve pahalı bir spor olduğunu düşündürmektedir. Tenise ilgi duyan kişilerin bu sporla tanışmasını zorlaştırmaktadır. Herkesi tenisle tanıştırmak için her ilimizde Sokak Tenisi etkinliği düzenlenecektir.

SAĞLIK İÇİN SOKAK TENİSİ

Günümüzde sporun sağlıklı bir yaşam için ne kadar gerekli olduğunu biliyoruz. Sokak Tenisi, aileniz ve dostlarınızla eğlenceli, aktif ve kaliteli bir zaman geçirmenizi sağlayacak güzel bir organizasyondur.

GELECEĞİN TENİS YILDIZLARINI BULMAK

Sokak Tenisini okulların programlarına koyarak, tenis sporunu tanıtmış ve belki de geleceğin yıldızlarını buralardan bulmuş olacağız. Sokak Tenisi kolay ulaşılabilir ve ekonomik olması nedeniyle birçok kişiye ulaşacağından tenis geleceği için çok iyi bir yatırım olacaktır.

SOKAK TENİSİ GERÇEK TENİS İLE AYNI KARAKTERE SAHİPTİR

Sokak Tenis malzemesi ile yapılan oyun gerçek tenis için iyi bir antrenman şeklidir. En önemli farkı servisi yavaş ve kolaydır; herkesin oynayabileceği bir oyundur. Sokak Tenisi ekipmanı, gerçek oyunun tüm önemli unsurlarını ve özelliklerini göz önünde bulundururken tenis sporunu mini kortta oynamak amacıyla tasarlanmıştır.

SOKAK TENİSİ KOLAY ÖĞRETİLİR / KOLAY ÖĞRENİLİR

Sokak Tenisi topu daha büyük ve yumuşak toptur. Bu sebeple top daha yavaş zıplar ve vuruşu kolaylaştırır. Gerçek tenisin temel tekniklerini (forehands, backhands, slams, lobs, volleys, drop shots) içinde barındırır.

SOKAK TENİSİNİ NERELERDE OYNAYABİLİRİZ?

Sokak Tenisi bir çok alanda oynanabilen bir oyundur. Okullarda, tenis kulüplerinde, parklarda, dinlenme alanlarında, kamp alanlarında ve ara sokaklarda oynanabilir.

SOKAK TENİSİNİN AVANTAJI NEDİR?

Birkaç dakika içinde kurulur ve oynanmaya başlanabilir. Bu sayede ciddi bir zaman tasarrufu sağlar. Gerçek kort ölçülerine göre çok daha küçük alanlara ve bu sayede açık ya da kapalı bir çok yere kurulabilir. Böylece daha fazla insanımız tenis sporu ile tanıştırılabilir.

13

TENİSİ HERKESE

ULAŞTIRMAK İÇİN

KORTLARI SOKAĞA

ÇIKARDIK

Page 16: Tenisseverler Sayı 2

Türkiye'de düzenlenen eleme gruplarında 1. olarak finaldeki 8 takım arasına girmeye hak kazanan 12 Yaş Kızlar Milli Takımı’mız, İngiltere'de düzenlenen finallerde 2 galibiyet, 1 yenilgi alarak Avrupa 5.'si oldu.

Final serisinin ilk gününde Sırbistan'a karşı oynadığımız çiftler maçını 2/1 kaybeden kızlarımız, ardından karşılaştığı ev sahibi İngiltere ve İsviçre karşısında 2/1 galip gelerek, finalleri 5. 'likle tamamlama başarısını gösterdi.

28 Ocak – 3 Şubat 2013 tarihlerinde İsrail'de düzenlenen 75.000 $ ödüllü Vanessa Phillips Women's ITF Turnuvası’na Çağla Büyükakçay, Başak Eraydın ve Pemra Özgen katıldı. Teklerde elemelerde Pemra ilk turda Rus Katsitadze'ye 7/6(5) 6/3 yenilirken, Başak önce İtalyan Caciotti'yi 3-0 ret., daha sonra Rus Katsitadze'yi 6/2 6/4 yenerek elemelerin son turuna çıktı. Son turda ise İtalyan Dentoni'ye 6/4 6/3 yenildi. Ana tabloda yer alan Çağla Büyükakçay, teklerde ilk turda Rus Kudryvastseva'ya 6/1 7/5 yenildi. Çiftlerde de Pemra Özgen ile beraber oynayan Çağla Büyükakçay, rakipleri Kania/Voracova çiftine 6/1 6/4 yenildiler.

12 YAŞ KIZLARIMIZAVRUPA 5.'si

ÇAĞLA, BAŞAK VE PEMRA İSRAİL’DE 75.000 DOLARLIK ITF TURNUVASI'NDA

KISA KISA

14

Çağla Büyükakçay, Pemra Özgen, Başak Eraydın ve İpek Soylu'dan oluşan FED Cup takımımız 6 - 9 Şubat 2013 tarihlerinde Israil'de oynanan FED Cup 2013 Europe / Africa Group I'de mücadele ettiler.

Avrupa/Afrika 1. grupta mücadele eden Fed Cup takımımız Gürcistan'la oynadığı grupta kalma maçını kazanarak önümüzdeki sene yine 1. grupta mücadeleetmeye hak kazandı.

Gruplarda zorlu Romanya karşısında galip gelmemize karşın averajla son sırayı alan millilerimiz, çekişmeli geçen grupta kalma maçında 2-1 lik skorla galip gelmesini bildi. Teklerin 1-1 geçildiği seride son maça çıkan Çağla Büyükakçay, Pemra Özgen ikilisi 7/5 6/2 lik skorla galip gelmeyi başardı.

FED CUP TAKIMIMIZ 1. GRUPTA KALDI…

Page 17: Tenisseverler Sayı 2

BÖLÜM BAŞLIĞI

4 - 10 Şubat 2013 tarihlerinde Antalya'da düzenlenen 10.000 dolar ödüllü Turkey F5 Futures Erkekler ve 10.000 dolar ödüllü Bayanlar ITF Turnuvası’na Deniz Karaca, Cem İlkel, Barış Ergüden, Berk Iliescu, Tülin Dağılmışgül, Deniz Paykoç, İmren Kurt, Milena Zubkov, Sultan Gönen katıldı.

4 - 11 Şubat 2013 tarihleri arasında İzmir Tenis İhtisas Kulübü kortlarında; Şanlıurfa Tenis Kulübü’nden 10 oyuncu 3 antrenör, Aydın Tenis Kulübü’nden 15 oyuncu 2 antrenör ve İzmir Tenis İhtisas Kulübü'nden (İZTİK) 15 oyuncu ve 4 antrenörün katılımıyla "Dostluk ve Antrenman Kampı" düzenlendi. 1 hafta boyunca çift antrenman ve kulüpler arası antrenman maçlarıyla geçen kamp; hem sporcuların performansına hem dostlukların pekişmesine fayda sağladı.

ANTALYA TURKEY F5 FUTURES ERKEKLER VE BAYANLAR ITF TURNUVASI

DOSTLUK VE ANTRENMAN KAMPI

8 Ocak – 2 Şubat 2013 tarihlerinde Umman'da düzenlenen Oman International Junior 1 G4 ITF Turnuvası’nda Mert Adanalı, teklerde ikinci oldu. Mert Adanalı, teklerde ilk turda Endonezyalı Soemarno'yu 6/3 6/0, ikinci turda İrlandalı Bothwell'i 6/4 6/3 yenerek çeyrek finale çıktı. Çeyrek finalde ise Türkmenistanlı Ernepesov'u 6/7(4) 6/4 6/3 yenerek yarı finale çıktı.

Yarı finalde rakibi Lazdins'i de 6/2 6/2 yenerek finale yükselen Adanalı, finalde Belçikalı Veys'e 4/5 4/5 yenilerek turnuvayı tekler ikincisi olarak tamamladı. Çiftlerde ise Mert Adanalı/Cem Hızlıalp çifti ilk turda Suudi Arabistanlı rakiplerini 3/6 6/2 (10-6) yenerek çeyrek finale ve Brawn/Roberts çiftini 1-0 ret. yenerek yarı finale çıktı. Yarı finalde Adanalı/Hızlıalp çifti, Kıbrıslı rakiplerine 1/6 6/4 (10-4) yenildi.

MERT ADANALI OMAN ITF TURNUVASI'NDA İKİNCİ OLDU

Deniz Paykoç, İmren Kurt, Tülin Dağılmışgül, Deniz Karaca elemelerin ilk turunda kalırken, ana tabloda ilk turda Milena Zubkov Japon rakibine 6/4 6/1, Sultan Gönen Avustralyalı rakibine 6/4 6/1 yenildi.

15

Page 18: Tenisseverler Sayı 2

ÇAĞLA, MORITA'YA DİRENEMEDİ

Türkiye 14 Yaş Erkek Milli Takımı’mız, İtalya’da gerçekleşen ve en başarılı 8 ülkenin katılımıyla gerçekleşen Avrupa Kış Kupası’nı 4. sırada tamamladı.

Gençlerimiz, İstanbul’daki eleme grubu karşılaşmalarını 2. sırada tamamlayarak 2011 ve 2012’de de katıldığı Avrupa Kış Turnuvası’na katılmaya hak kazandı.

Millilerimiz, 14 – 17 Şubat tarihleri arasında İtalya'nın Correggio kentinde gerçekleşen organizasyonun ilk gününde İspanya’yı 3/0’lık bir sonuçla geride bırakarak yarı finale yükselmeye hak kazandı.

Ergi Kırkın, Kaya Göre, Can Kaya ve Rahmi Polat Gülcür'den oluşan kadro, ikinci gün Rusya ile karşı karşıya geldi. Kazanan ülkenin finale çıkacağı seriyi 2/1 ile kaybeden milliler, bu yenilgi sonucu Belçika ile 3./4.'lük maçına kaldı.

Son günkü buluşmanın kaderini ise çiftler mücadelesi tayin etti. Belçika karşısında çiftler maçını üç sette gençlerimiz, bu yaş grubunda Avrupa'daki en iyi sekiz ülkenin katılım gösterdiği finallerde dördüncü sırayı aldı.

GENÇLERİMİZDEN BÜYÜK BAŞARI

4 - 10 Mart arası Güney Afrika’nın Potchefstroom kentinde düzenlenen ITF G2 Nwu Pukke/Rvta Junıor ITF 2 Turnuvası’nda Cem İlkel çiftler ve tekler kategorisinde şampiyon oldu.

Tekler mücadelesinde Çek rakibi Dominik Stary’i 6/1 6/3’lük skorla mağlup eden İlkel, çiftlerde ise Rus partneri Rossouw ile Rublev / Soendergaard ikilisini 6/4 6/3 yenerek mutlu sona ulaştı.

CEM İLKEL’DENÇİFTE ŞAMPİYONLUK

KISA KISA

16

Page 19: Tenisseverler Sayı 2

BÖLÜM BAŞLIĞI

Bu hafta Hollanda’nın Bleiswijk şehrinde gerçekleşen 16 Yaş FOCUS Tennis Academy Open 2013 Turnuvası’na RASEN desteğinde katılan TED Spor Kulübü oyuncusu Berk İliescu, çiftler kategorisinde partneri Portekizli raket Sabugueiro ile şampiyon oldu. Berk İliescu aynı turnuvanın tekler kategorsinde ilk turda ev sahibi Konings’ i 6/0 6/1'lik, ikinci turda ise; İtalyan Balzerani’yi 7/6 4/6 6/3’lük setlerle geçerek çeyrek finale yükselmişti.

5 - 10 Mart tarihlerinde Antalya’nın Belek ilçesinde yapılan 10 bin dolarlık ITF Turnuvası’nda 1 numaralı seri başı olarak mücadele eden milli tenisçimiz Marsel İlhan, finalde Moldovalı Radu Albot'a yenildi. Korta, kariyerinin dokuzuncu ITF birinciliğini almak için çıkan Marsel, 3 saate varan zorlu mücadele yi 6/3 3/6 7/6’lık skorlarla kaybetti.

BERK İLİESCU ÇİFTLERDE ŞAMPİYON

MARSEL İLHAN’DANİKİNCİLİK

17

İstanbul halkına spor sevgisi ve bilinci kazandırarak; çağdaş ve kaliteli yöntemlerle spor yapma alışkanlığını yaygınlaştırmak amacıyla kentin dört bir yanında faaliyetlerine devam eden Spor A.Ş, şimdi de 50.000 dolar ödüllü ITF Tenis Turnuvası için Güzeltepe Gülbahçesi Spor Tesisleri’nde çalışmalarını sürdürüyor.

20 Nisan 2013 Cumartesi günü gerçekleşecek olan organizasyon alanında daha önce halı saha olarak kullanılan ve yeni düzenlemeyle “merkez kort” olarak adlandırılan 1 adet kortun yanı sıra; eleme maçlarının oynanacağı 4 adet kort, antrenaman için ise 2 adet kort yer alacak.

İstanbullular turnuva alanına; 4, 16, 16D, 222, ER1, ER2, GZ1, GZ2 no’lu İETT otobüsleri ve Bostancı-Taksim, Bostancı-Kadıköy hattında sefer yapan dolmuşlar aracılığıyla ulaşabilirler.

23 - 31 Mart tarihleri arasında Portekiz'de düzenlenen 19 Lawn Tennis Club Tournament 14 & Under Turnuvası'nda tenisçimiz Kaya Göre, final müsabakasında Portekizli rakibi Joao Antonio’yu 2/6 6/3 6/4 yenerek şampiyon oldu.

HALI SAHADAN,DEV TENİS TESİSİNE

KAYA GÖRE PORTEKİZ’DE ŞAMPİYON

Page 20: Tenisseverler Sayı 2

Genç Turizmciler Derneği ve Başkan Bulut Bağcı koordinatörlüğünde 2020 Olimpiyat Oyunları'na aday İstanbul'u ve Türkiye'yi tanıtmak amacı ile düzenlenen ''uluslararası Spor Zirvesi'' İstanbul'da yapıldı. Point Otel'de düzenlenen, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç'ın da katıldığı zirvede, Türkiye'nin 2020 Olimpiyat Oyunları adaylık süreci, olimpiyatların sosyo-ekonomik katkısı, Türkiye'de sporun markalaşma süreci ve ivmenin nasıl yükseltilebileceği konuları tüm yönleri ile detaylı bir şekilde sunuldu.

Uluslararası tüm delegasyonların katıldığı ve birçok ünlünün yer aldığı Spor Zirvesi Prof. Dr. Deniz Gökçe'nin moderatörlüğünde yapıldı. Panel kürsüsüne konuşmacı olarak davet edilen Türkiye Tenis Federasyonu (TTF) Başkanı Osman Tural, dünyada tenisin ekonomik önemi ve TTF'nin vizyonu hakkında slayt gösterisinin yer aldığı detaylı bir konuşma yaptı. TTF Başkanı Tural konuşmasının sonunda katılımcılara bir video izletti. Dünya tenis yıldızlarının İstanbul'da turizm alanlarında tenis oynamalarının şovunu izlediler. Spor Zirvesi’ne katılan tüm konuklar bu şov karşısında hayranlıklarını gizleyemediler. Tüm gün profesyonelce sunuculuk yapan TRT Spor Editörü Gökhan Dinç dahi şaşkınlığını gizleyemeyerek "Başkanım hepimize muhteşem bir tenis şöleni izlettiniz, bir televizyoncu olarak yürekten kutluyorum" dedi.

Uluslararası Spor Zirvesi'nde Tenis Federasyonu standını gezen Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, standın yanında yer alan mini tenis sahasını görünce programını değiştirerek antrenör Murat Karabela ile tenis oynadı. Mini tenis sahasında sıkı bir maç yapan Bakan Kılıç, rakibiyle "Hoca burası mini saha ölçüleri iyi hesapla" diyerek şakalaştı. Bakan Kılıç, vuruş teknikleri ve taktikleri ile tenisi iyi oynadığını da göstermiş oldu. Türkiye TenisFederasyonu Başkanı Osman Tural ve Başkan Vekili Cengiz Durmuş spor zirvesi stantlarını gezerek, TTF stanttaki görevliler ve antrenörlerle hatıra fotoğrafı çektirerek programlarına devam ettiler.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI VE TTF BAŞKANI,ULUSLARARASI SPOR ZİRVESİ'NDEYDİ

KISA KISA

18

TENİS DAYANIŞMASITürkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Demirhan Şerefhan, Genel Sekreter Vekili Cengiz Seki ve Denetleme Kurulu Başkanı Mehmet Dülgerkaraoğlanoğlu, Tenis Federasyonu Başkanı ve PTT Genel Müdürü Osman Tural'a makamında resmi bir ziyaret gerçekleştirdiler. Antalya'da yapılacak olan Tekerlekli Sandalye Tenis Dünya Şampiyonası ile ilgili Başkan Tural'a detaylı bilgi vererek Tural'ı şampiyonaya davet ettiler. Başkan Tural, Tekerlekli Sandalye Tenis branşı ve bu tür organizasyonları her zaman destekleyeceğini belirtirken, şampiyonaya katılmaktan onur duyacağını da sözlerine ekledi. Ziyarette Başkan Şerefhan tarafından, ziyaretin anısına Sayın Tural'a plaket takdim edildi.

Page 21: Tenisseverler Sayı 2

“Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı” der Cemal Süreya.

Günün en güzel saatlerinde, hayat taptazeyken zengin serpme kahvaltıyla eşsiz bir lezzet yolculuğuna

çıkmaya ne dersiniz?

Bırakın güzel bir sabah lezzetle ve keyifle Saray’da mutluluğa dönüşsün. Afiyet olsun.

• Beyoğlu • Demirören AVM • Teşvikiye • Osmanbey • Cevahir AVM • Kanyon AVM • İstinyepark AVM • Fatih • Bakırköy Manhattan Pizza • Capacity AVM • Galleria AVM • Güneşli (Merkez Şube) • Marmara Park AVM • Bağdat Caddesi • Feneryolu • Suadiye • Palladium AVM

www.saraymuhallebicisi.com

Saray’dan Serpme Kahvaltı Mutluluğu

Page 22: Tenisseverler Sayı 2

ITF/TENNIS EUROPE DEVELOPMENT CHAMPIONSHIPS’TE TÜRK RÜZGARI

İPEK TARİH YAZDI

ŞAMPİYON MARSEL İLHAN

Antalya’da, 17 ülkenin katıldığı 14 yaş "ITF/Tennis Europe Development Championships Week 1 Turnuvası”nın ilk haftasında milli takım oyuncularımız şampiyonluklar yaşadı ve ülkemize 5 kupa kazandırdılar.

İpek Soylu, Juniors dünya sıralamasında ilk 20'ye girmeyi başaran ilk Türk tenisçi oldu.

12 – 17 Mart tarihlerinde Malezya’da düzenlenen 21. Sarawak Chief Minister’s Cup’ta milli teniçimiz İpek Soylu şampiyon oldu. Herkesin takdirini kazanan genç oyuncu, finalde İngiliz rakibi Katie Boulter’ı 6/7(8) 6/2 6/1 mağlup ederek mutlu sona ulaştı.

İpek Soylu Filipinler'de düzenlenen, ITF G1 "24th Mitsubishi-Lancer International Junior Championships Turnuvası”nda İngiliz Katie Boulter'i 6/2 4/6 6/3’lük setlerle geçerek şampiyon oldu.

Soylu aynı zamanda, çiftlerde de final oynadı. Milli tenisçimiz bu finalde de partneri Nina Stojanovic ile NaikthaBains - Olivia Tjandranulia çiftini 6-3 6-4 eleyerek şampiyonluğa ulaştı.

Soylu, Türk tenis tarihinde ITF Junior Grade1 serisinde şampiyon olan ilk Türk olarak tarihe geçerken; Juniors dünya sıralamasında ilk 20'ye girmeyi başaran ilk Türk tenisçi unvanını da elde etti.

Tennis Organisation tarafından Antalya Belconti Resort Hotel'de düzenlenen 10.000 dolar ödüllü Uluslararası Erkekler Tenis Turnuvası 'nda milli raket Marsel İlhan şampiyon oldu.

Turnuvanın finalinde, elemeden gelen İtalyan tenisçi Matteo Fago'yu 6/2 ve 6/2'lik setlerle mağlup eden İlhan, Antalya'da mutlu sona ulaştı.

Erkekler tekler kategorisinde iki Türk oyuncunun karşılaştığı final müsabakasında, Ergi Kırkın tekler şampiyonu, Kaya Göre tekler ikincisi oldu. Kızlarda ise İnci Öğüt de tekler şampiyon olurken; çift erkekler finalinde Ergi Kırkın ve Kaya Göre çifti şampiyonluğu elde etti. Çift bayanlarda ise; İnci Öğüt ve Defne Olcay ikilisi, yarı final oynama başarısı gösterdiler. Federasyon Başkanı Osman Tural, Başkan Vekili Cengiz Durmuş ve Türkiye Tenis Federasyonu Yönetim Kurulu Üyeleri gençleri ziyaret ederek, onlara olan desteklerini gösterdiler.

KISA KISA

20

Page 23: Tenisseverler Sayı 2

BÖLÜM BAŞLIĞI

Page 24: Tenisseverler Sayı 2

KISA KISA

ÇAĞLA BÜYÜKAKÇAY FRANSA’YA VEDA ETTİ

ERGİ KIRKIN İLK 3'E GİRDİ

Milli tenisçi Çağla Büyükakçay, yaklaşık bir aylık bir aranın ardından çıktığı ilk turnuvasına 2.turda veda etti. Fransa’daki 50 bin dolarlık Croissy-Beaubourg Turnuvası’nda dört numaralı seribaşı olarak raket sallayan Büyükakçay ikinci turda karşılaştığı Çek tenisçi Sandra Zahlavova'ya 6/3 2/6 1/6'lık set skorlarıyla yenilerek elendi.

Avrupa Tenis Birliği Klasmanı’nda daha önce 14 yaş kategorisinde 5. sıraya kadar yükselerek Türkiye rekoru kıran Ergi Kırkın, geçtiğimiz hafta kazandığı şampiyonluklarla yükselişini sürdürerek, 3. basamağa çıktı.

Antalya'da gerçekleştirilen 14 yaş ITF/Tennis Europe Development Championships Week 1-2 Turnuvaları'nda 2 tekler ve 2 çiftler şampiyonluğu elde eden Kırkın, genel klasmanda da 44. sıraya yükseldi.

22

MELİS SEZER FİNALİ KAÇIRDIBaşarılı raket Melis Sezer, 13 – 17 Mart tarihleri arasında Mısır’da düzenlenen 10,000 dolar para ödüllü Sharm El Sheikh Turnuvası’nda yarı finale yükseldi.

Çekişmeli geçen maçın ardından rakibi Lisanne Van Riet’e 3/6 6/3 6/7(2) kaybeden Sezer, final şansını yitirmiş oldu.

MÜGE TOPSEL ÇİFTLERDE ŞAMPİYON!25 - 29 Mart tarihlerinde Katar'da düzenlenen G4 serisi "ITF G4 2nd Qatar ITF Junior Open 2013 Turnuvası'nda tek kızlarda Berfu Cengiz'e yarı finalde elenerek final mücadelesini kaçıran Müge Topsel, çiftlerde şampiyon oldu. Çiftlerde turnuvanın 3 numaralı seribaşı olan Topsel, partneri Jelena Lukic ile birlikte final mücadelesi verdiği Mara Argyriou – Aziza Berriri çiftini 1/6 6/2 ve 10/8'lik setlerle yenerek şampiyon oldu.

MERSİN ATP CHALLENGER TURNUVASI6 – 14 Nisan Tarihleri arasında Mersin Tenis Kulübü tesislerinde 50,000 dolar ödüllü ATP Challenger Turnuvası düzenleniyor.

Page 25: Tenisseverler Sayı 2

23

Page 26: Tenisseverler Sayı 2

GELECEKTE ONLARIN İSMİNİ ÇOK DUYACAĞIZ!

KAYA GÖRE28 Ocak 1999 doğumluyum. İzmir’de yaşıyorum. Ablam da benim gibi tenis oynuyor. Tenise 4 yaşında Karşıyaka Tenis Kulübü’nde başladım. Şu an Avrupa’da 7 numarayım. Tenis hayatımın merkezinde ve ileride dünya sıralamasında ilk 10’da yer almalı amaçlıyorum.

İNCİ ÖĞÜT6 Eylül 1999 doğumluyum. Tenise 6,5 yaşında başladım. Aslında tenise başlama hikayem biraz değişik. Herhangi bir spor yapmıyordum, annem spor yapmam için beni evimizin yakınındaki Pendik Tenis Kulübü’ne yönlendirdi. Bu şekilde başladığım tenisi şu anda çok seviyorum, tenis benim için gelecek demek. Bu gelecekte WTA ilk 10’da yer almak, en az bir Grand Slam kazanmak en büyük amacım.

24

Page 27: Tenisseverler Sayı 2

GELECEKTE ONLARIN İSMİNİ ÇOK DUYACAĞIZ!

ERGİ KIRKIN20 Ocak 1999 tarihinde Ankara’da doğdum. Şu anda Sırbistan, Belgrad’ta yaşıyorum. Benden 4 yaş büyük bir ablam var, o da tenis oynuyor. Kendi yaş grubu kategorimde Avrupa’da 3 numarayım. Tenis benim için geleceği ifade ediyor, bu gelecekte de dünya 1 numarası olmayı hedefliyorum.

DEFNE OLCAY3 Eylül 1999 doğumluyum. Tenise birinci sınıfta başladım. Ailem bir spor yapmamı istiyordu. Tenise onların yönlendirmesiyle bir hobi olarak başladım. Tenis benim için zamanla bir hobi olmaktan çıktı ve profesyonelliğe dönüştü. Tenisi çok seviyorum ve tenis oynamaktan zevk alıyorum, tenis beni mutlu ediyor… Teniste olabildiğimin en iyisi olmayı amaçlıyorum, en çok istediğim şey ise; dünya sıralamasında iyi bir noktada olmak.

13 - 17 Mart 2013 tarihleri arasında gerçekleşen 14 yaş ITF / Tennis Europe Championships Turnuvası’nda Ergi Kırkın, Kaya Göre, İnci Öğüt ve Defne Olcay ülkemizi başarıyla temsil etti. Hepsinin uluslararası platformda büyük başarıları var, bir de ortak hayalleri: “dünya bir numarası olmak”.

Gelecek yıllarda kortlarda isimlerinden çokça söz ettirecek genç yeteneklerimizi yakından tanımak istedik. Bizimle tenise başlama hikayelerini, hedeflerini, tenisin kendilerine ne ifade ettiğini paylaştılar.

25

Page 28: Tenisseverler Sayı 2

KORTTA OLUŞABİLECEK DİĞER ANLAŞMAZLIKLAR:

Sevgili tenis severler, önceki yazımda hakemsiz oynanan maçlarda oluşabilen problemlerden, sert zeminli kortlarda içeride ve dışarıda; toprak zeminli kortlarda ise top izi anlaşmazlıklarından bahsetmiştim.

Bu yazımda ise hakemsiz oynanan maçlarda; kortta oluşabilecek skor, topun iki defa sekmesi, hatalı vuruş, servis tekrarı veya puan tekrarı gibi anlaşmazlıkları ele alacağım.

Altyapı turnuvalarından, performans turnuvalarına, özel düzenlenmiş turnuvalardan, senyör turnuvalarına kadar hakemsiz oynanan maçlarda en fazla karşılaşılan problemlerden biri skor anlaşmazlıklarıdır. Skor anlaşmazlıkları, kazanılan puan veya oyun anlaşmazlıklarıdır.Durum: Oyuncular skor konusunda anlaşmazlığa düşmüşler ve korta hakemi çağırmaktadırlar. A oyuncusu “Skor 40-30 ben öndeyim”, B oyuncusu “Hayır 40 – 30 ben öndeyim” diyor.

BU DURUMDA OLAYIN ÇÖZÜMÜ ŞU ŞEKİLDE OLACAKTIR:Oynanan puanlar birinci puandan itibaren oyunculara sorulur ve oyuncuların anlaştıkları puanlar kalır. Anlaşamadıkları puanlar oynanmamış kabul edilir. Bu durumda her iki oyuncu da rakiplerinin ikişer puan aldığını kabul ettiklerine göre skorun 30-30 olarak devam etmesi gerekir.

Buna benzer bir durumda A oyuncusu “40-15 idi ve son puanı da kazandım ve oyun bitti” diyor; B oyuncusu da “Hayır, 40-30 ben öndeyim”diyor. Anlaşmazlığın çözümü için yine aynı mantıkla oynanan birinci puandan son puana kadar oyuncuların anlaştıkları ve anlaşamadıkları puanlar sorgulanır. Oyuncular toplamda beş puan oynamışlar ve ikisinde de anlaşmazlığa düşmüşler. A oyuncusu B oyuncusunun bir puan aldığını kabul etmiş, B oyuncusu da A’ nın iki puan aldığını kabul ettiğine göre skor A oyuncusu lehine 30-15 olarak düzeltilir.

Durum: Oyuncular yine skor anlaşmazlığına düşmüşler; A oyuncusu “Sette 5- 4 ilerdeyim”diyor, B oyuncusu da “5-4 ben ilerdeyim” diyor.

Çözümleme aynı, yani oyunlar oyuncuların anlaştıkları şekilde kalır, anlaşamadıkları oyunlar yeniden oynanır. Oyunculara skorun nasıl oluştuğu, oynanan birinci oyundan son oyuna kadar kimlerin hangi oyunları kazandığı sorulur. Bu durumda oyuncular bir oyunda anlaşmazlığa düşmüşlerdir ve skor, 4-4 olarak düzeltilir. Oyun bu skor ile yeniden başlar.

Tabii bu tür anlaşmazlıklar, her puan ve oyundan sonra, servis atan oyuncu tarafından yüksek sesle anons edilirse oluşmayacaktır.

Topun içeride, dışarıda veya skor anlaşmazlıkları dışında, topun iki defa sekmesi, hatalı vuruş, servis tekrarı veya puan tekrarı, ayak hatası, zaman ihlali veya diğer ihlaller gibi anlaşmazlıklar da olabilir.

Kule hakemsiz oynanan maçlarda, topun yerde iki defa sekmesi, rakete iki defa vurulması, servis veya puan tekrarının olması durumlarında ise oyuncuların kendi aralarında veya gözlemci hakemlerin oyuncularla konuşarak sorunu çözmeleri gerekir. Oyuncunun, topa raketle iki defa vurması istemli mi değil mi? Topun yere iki defa çarpması açıkça gözlenmiş mi? Yoksa öyle mi hissedilmiş? Servis veya puan tekrarı gerektiren olayın nasıl oluştuğu öğrenilip puanın yeniden oynanmasına veya puanın kalmasına karar verilir.

Ayak hatası, zaman ihlali ve diğer ihlaller: taktik alma, kortu izinsiz terk etme, topla, raketle taşkınlık, sportmenliğe aykırı davranışlar sadece hakem tarafından verileceğinden, maçların hakem tarafından yönetilmesine, en azından gözlenmesine olanak sağlamak gerekir.

Bol tenisli günler dilerim.

TENİS KURALLARI-2

YAZAN: ALAADDİN BOYAR

26

Page 29: Tenisseverler Sayı 2

27

BÖLÜM BAŞLIĞI

27

Page 30: Tenisseverler Sayı 2

28

SÖYLEŞİ

TENISIN USTASI LLUIS BRUGUERA:

“TENIS BENIM HAYATIM” Tenis dünyasının efsanevi ismi ünlü İspanyol antrenör Lluis

Bruguera ile tenis ekseninde yaşadığı hayatın kilometre taşlarını, Türkiye’de tenisi, tenis yıldızlarını ve teniste iyi

olmanın püf noktalarını konuştuk.

SÖYLEŞİ: NAZLI KÜTÜK

Page 31: Tenisseverler Sayı 2

29

Tenis ile nasıl tanıştınız?

Tenise 12 yaşımda başladım. Bu çok heyecan vericiydi, adeta tenis oynamak için yaşıyordum. Tenis bireysel bir spor ve ben çok rekabetçi bir insanım. Eforumun, disiplinimin ve hevesimin bana bagışlanmış bir ödül olduğunu düşündüm.

Yıllar içinde tenis tutkunuz nasıl gelişti ve sizi nerelere taşıdı?

Her gün daha da iyi oynamak istiyordum. Bu sebeple kendime hedefler belirledim. Tenis benim hayatım olmuştu. Junior kategorisinde takımlar arası dünya müsabakasında ve İspanya’da 2 kez çiftler kategorisinde şampiyon oldum. Davis Kupası Kaptanlığı ve İspanya Royal Federasyonu’nda direktörlük yaptım. 28 yıl önce Avrupa’da ilk akademimi kurdum.

2 kere Roland Garros Turnuvası’nı kazanmış ve dünya sıralamasında 2 numaraya ulaşmış olan Sergi Bruguera’nın antrenörlüğünü yaptım. 15’in üzerinde oyuncuyu da dünya sıralamasında ilk 100’ün içine soktum. Kısacası tenis benim hayatım.

Tenis oyununun kaç bileşeni vardır?

Tenisin 4 bileşeni vardır: teknik, taktik, fizik ve mental. Teknik olarak çok iyi olsanız da nasıl oyun kuracağınızı bilmediğiniz anda mentalin, olmazsa olmaz olduğu ortaya çıkar. Eğer mental olarak yeterince güçlü değilseniz, bu oyunu başaramazsınız. Fakat mental güç de eğitilebilir; bu sadece ne kadar ileriye gitmek istediğinize bağlı.

"PROFESYONEL BİR TENİSÇİ OLMAK İÇİN DİSİPLİN GİBİ DÜZENLİ ALIŞKANLIKLAR, SABIR VE AZİM GEREKLİ."

Page 32: Tenisseverler Sayı 2

30

SÖYLEŞİ

Türkiye’de tenisi nasıl görüyorsunuz?

Türkiye’de tenis, çok net bir gelişim gösteriyor. Türkiye’ye ilk geldiğimde istenilen şey Amerika’dan tenis bursu alabilmekti. Fakat; şimdi veliler, oyuncular ve antrenörler için profesyonel tenis kariyerine yönelmek bir seçenek oldu. Türkiye Tenis Federasyonu tenis anlamında çok büyük adımlar attı ve tenisin gelişmesinde çalışmalarını sürdürüyor.

Türkiye Tenis Federasyonu, Avrupa Kış Kupası Takımlar Şampiyonası’nda ve bireysel yarışlarda (Örneğin Başak Eraydın: Avrupa Junior Şampiyonu) çok iyi başarılara imza attı.

TTF şimdi ise; Olimpiyatlar’la ilgili büyük bir adım atmak istiyor.

14 yaşından profesyonel kariyere giden yolda nasıl bir rota izlemek gerekir?

14 yaşından itibaren profesyonel kariyere yönelmek uzun ve birçok şeyden ödün vermeyi gerektiren bir yol. Bu her şeyden önce ne kadar ilermek istediginize bağlı. Profesyonel bir tenisçi olmak için disiplin gibi düzenli alışkanlıklar, sabır ve azim gerekli. En başta uygun bir çevre oluşturmak gerekiyor. Antrenman alanı, farklı yaş gruplarıyla ve seviyelerde turnuvalarda oynamak, sorumluluk sahibi bir antrenör sahip olmak, federasyon ve veli desteği çok önemli.

Bir oyuncu nasıl yetiştirilir?

Bir oyuncu çok küçük yaştan itibaren yetiştirilir. Her yaş ve seviyenin farklı antrenman programları vardır. Fakat duyguların ve ilişkilerin (antrenör, aile, oyuncular) performansta ve oyuncuların tatmin duygularında çok önemli olduğunu göz önünde bulundurmak gerekir. Aynı zamanda oyuncunun sezgisel zekasını geliştirmek çok önemlidir.

Federer, Nadal, Azarenka, Sharapova gibi günümüz profesyonel tenis oyuncularıyla ilgili olarak ne düşünüyorsunuz? Onları tenis dünyasında yıldız yapan nedir?

Günümüzde tenis çok fiziksel. Oyuncular bütün fiziksel ve ruhsal güçlerini ortaya koyuyorlar. Onları farklı kılan şey ise; her maçı kazanmak istemeleri ve bu yolda gerekli olan her şeyi uyguluyor olmaları. Çünkü yenilmekten nefret ediyorlar. Şikayet etmiyorlar ve en iyi olmak için önlerine çıkan her şeyin üstesinden geliyorlar. Yani her şeyden çok şampiyon olmak istiyorlar.

Page 33: Tenisseverler Sayı 2
Page 34: Tenisseverler Sayı 2

Fotoğraf: Fuat Elkatip

METALRAKET

1976 – Metal Raket

Oyunda da rakette de güçlü ve kontrollü olan kazanıyor...

1976 yılında Prince Tenis Ekipmanları çalışanlarından biri olan Howard Head, metal raketi geliştirdi. Metal çerçeve tahta çerçevelerin yerini aldı ve raket başının yüzeyini %50 oranında arttırdı. Ancak tenis profesyonelleri bu metal raketi kontrolsüz bulduğundan bu raketler popüleritesini çok koruyamadı ve yerini grafit raketlere bıraktı.

NOSTALJİK RAKET

32

Page 35: Tenisseverler Sayı 2

33

BÖLÜM BAŞLIĞI

1980 – Grafit RaketProfesyonel oyunculara uygun bir raket üretilmesi ihtiyacından dolayı grafit raketler geliştirilmeye başlandı. Bu yeni grafit raketler oyuna daha fazla güç ve kontrol getirilmesini sağladı. Grafit raketlerin kalitesi o kadar yüksekti ki; yeni tenis raketi gelişimleri neredeyse durmuştu. Küçük uyarlamalar ve çerçeve kalınlaştırılması dışında 1980 yılından itibaren grafit raketler çok az değişikliğe uğradı.

Page 36: Tenisseverler Sayı 2

34

RÖPORTAJ

BAKAN’INGÜNDEMİNDEbu kez “TENİS” vardı

Yoğun çalışma temposunun stresini tenisle atan Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek ile ATK kortlarında bir araya geldik. Kendisiyle tenis tutkusunu, Türkiye’de tenisin bugününü ve ülkemizde tenisin gelişimi için neler yapılması gerektiğini konuştuk...

61.T.C. HÜKÜMETİ MALİYE BAKANI

SAYIN MEHMET ŞİMŞEK

1967 yılında dünyaya gelen Şimşek, 1988 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü’nden dönem ikincisi olarak mezun oldu. 1993 yılında Exeter Üniversitesi’nde finans ve ekonomi dalında yüksek lisans derecesini almaya hak kazandı.

60. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nde Hazine’den Sorumlu Devlet Bakanı olarak görev yaptı. 1 Mayıs 2009 tarihine kadar bu görevi yürüten Şimşek, kabine değişikliği ile Maliye Bakanlığı görevine getirildi. 61. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nde yeniden Maliye Bakanlığı görevine getirilen Bakan Şimşek, halen bu görevi yürütmektedir.

Tenise olan ilginizi medyadan keyifle takip ediyoruz. Peki tenise başlamaya nasıl karar verdiniz, teniste sizi çeken şey neydi?

Öncelikle teniste beni çeken şeyin ne olduğunu anlatayım. Doğrusu bazen çok basit bir detay sizi alıp götürür hiç tahmin etmeyeceğiniz yerlere. Aşk da öyle değil midir?

Teniste raketle topu buluşturma zamanlamanız iyi ise ortaya harika bir ses çıkıyor. Topa vururken çıkan o ses beni çekti desem, diğer sebeplere haksızlık etmiş olurum ama bunun önemli bir yer işgal ettiğini söylemem lazım.

Teniste; refleks, intikal, hız, taktik, zamanlama, uygun saha koşulları, uygun ayakkabı, uygun raket, uygun top, uygun giyim kuşam, uygun eküri ve rakipler... Derken o kadar detay var ki, bütün detayları

başarılı bir şekilde bir araya getirdiğinizde ortaya “muhteşem” bir tablo çıkıyor. Bu manada tenis, insanın planlama ve disiplin konusundaki karakterini biçimlendirmeye kadar uygun psikolojik ortamı yaratıyor.

Tenisle tanışmama gelince; moda deyimle Batman’ın Gercüş ilçesinin Arıca Köyü’nde tenis vardı da biz mi oynamadık!

Kuşkusuz çocukluktan gelen bir alışkanlık ve meleke değil. Hayatımın hiçbir döneminde de ilgi duyduğum bir spor değildi. Ta ki bir gün Şili’de kaldığımız otelin bahçesinde dolaşırken kortta oynayan iki kişi görünceye kadar. Sahanın kenarından oynayanları izlediğimde topun gidiş gelişindeki ahengi, kuvvetli refleksleri ve hakimiyeti görünce merak ettim. Meğer oyunculardan biri milli tenisçi öbürü de hocası imiş. Onlardan tenis dersi vermelerini rica ettim ve ilk dersimi aldım. Döndükten sonra ilgi duyan arkadaşlar buldum, yakın çevremde bazı

arkadaşlara tavsiye ettim, böylece güçlü bir ekip oluşturduk.

Tenis stres atmama yardımcı oluyor. Güne sporla başlamak beni daha verimli kılıyor. Güne erken başlamak hayatımın kalitesini artırıyor.

Çok yoğun bir gündeminiz var. Bu tempoda tenise vakit ayırabiliyor musunuz?

Oldum olası uykuyla aram iyi değildir. Mülkiye’de iken 2-3 saat uyuyarak günü kurtardığımızı hatırlarım. Malum şimdiki hayatımda inanılmaz yoğun bir tempo var. Ben de ağırlıklı olarak tenisi, sabah namazı ile mesaiye gidiş arasındaki zamana sıkıştırıyorum. Oyuncu arkadaşlarımla gün doğmadan çok evvel ısınma hareketleriyle başlıyoruz ve zevkli maçlarla tamamlıyoruz. Maç arasında mandalina-portakal-muz faslı hoşuma gidiyor ve inanılmaz su tüketiyoruz.

RÖPORTAJ: LEVENT GÜRCAN

Page 37: Tenisseverler Sayı 2

35

Tabi yağmurdan çıkmış gibi oluyoruz bu da sağlığımız açısından çok faydalı.

Eşiniz Esra Hanım’la tenis oynayarak topluma örnek oluyorsunuz. Öncelikle hanginizin daha iyi bir oyuncu olduğunu merak ediyoruz… Aranızda tatlı bir rekabet var mı? Bu durum şakalaşmalara sebep oluyor mu?

Esra Hanım daha önce oynamış. O yüzden benden üstünlüğü var ama bu durum hırs yapmama neden oldu. Şu anki seviyem itibarıyla artık denk sayılırız. Ama yakın zamanda yenecek duruma geleceğimden eminim.

Tenisin 70-80’li yaşlarda bile oynanabilen bir spor olması hasebiyle ileride de maç yapabileceğiz. Allah sağlıklı bir ömür versin.

Kortlarda siyaset dünyasından rakipleriniz var mı? Kimlerle maç yapıyorsunuz?

Kabine üyesi arkadaşlarıma anlatıyorum. Zaman zaman çeşitli platformlarda kısa maçlar oluyor. Ama iş temposu nedeniyle maalesef istenen düzeyde bir yoğunluğun oluştuğu söylenemez. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker’le bir iki kez tenis oynadık, kendisi yeni öğreniyor. Önceki Milli Eğitim Bakanı’mız bir kez geldi. Sayın Vahit Kiler, dişli rakip. Bunun dışında maç yaptığımız başka arkadaşlar da oldu.

Benim bir huyum var; iyi ve güzel bulduğum bir etkinliği yakın çevreme anlatıyorum, onları özendiriyorum, yönlendiriyorum. Bu manada tenisle uzaktan yakından alakası olmayan birçok arkadaş şu anda

kortlarda harikalar yaratıyor. Bu tabloyu görünce seviniyorum. Sonuçta güzellikler paylaşıldıkça anlamlı ve kıymetlidir.

Osman Tural’la bir araya gelip tenis oynuyor musunuz? Sayın Tural sizce nasıl bir rakip?

Osman Bey rakibim değil aksine ekürim ve her zaman destekçim. Bir turnuvada Sayın Osman Tural’la birlikte oynadık. Benim henüz diğer oyuncuların seviyesinde olmayışımdan dolayı maçı kaybettik ama Osman Bey’in fizik ve stratejik açıdan çok iyi bir oyuncu olduğunu söylemek mümkün. Bir bürokrat olarak Tenis Federasyonu Başkanı olması hem manidar hem de örneklik teşkil etmesi bakımından fevkalade önemli. Mesleğinde çalışkan olduğu kadar, tenis camiasında da isminden söz ettirmesi birbirini tamamlayan hasletler.

Page 38: Tenisseverler Sayı 2

36

RÖPORTAJ

Federasyon başkanı olduğunda birdenbire başlayan küçümseme ve itibarsızlaştırma kampanyasına en güzel yanıtı, tenise verdiği güçlü destekle, bilfiil kendisi sürecin içerisinde bulunmakla ve köklü sistem değişikliklerine gitmekle verdi. PTT'de sağladığı başarıyı tenisin Türkiye'de yaygınlaşmasında da göstereceğine inanıyorum. Osman Bey’le arada sırada oynamaya çalışıyorum. Ama benim daha kat edecek çok mesafem var, 40 fırın ekmem yemem gerekecek. Kendimi yeterince yetişmiş hissettiğim gün yeni turnuvalarda Osman Bey’le iyi sonuçlar çıkaracağımıza olan inancım tamdır.

Batman’da çok güzel bir projenin temellerini attınız. Desteğinizi eksik etmediğiniz proje sayesinde Batman, uluslararası turnuvalara ev sahipliği yapacak dev bir komplekse sahip olacak. Bu tesislerde dünyaca ünlü tenisçileri izleyebilecek miyiz? Bize biraz bu projeden bahseder misiniz?

İnanır mısınız bugüne kadar Batman’da çok sayıda proje gerçekleştirdik.

Fenerbahçe’yle yerel takımlar arasında maç yaptırmak, bisiklet yarışlarının bir etabını Hasankeyf’te düzenlemek gibi çok sayıda etkinliğe imza attık. Ama bunlar arasında tenis için attığımız adımlar çok farklı bir anlam ifade ediyor. Bir nevi zihniyet değişikliği, bir nevi yepyeni bir ufuk, bir nevi yeni bir özgüven ifadesi. Bölgemizin bu tip adımlara öyle ihtiyacı var ki...

Milli Birlik ve Kardeşlik Projemizin sosyal ve kültürel faaliyetlerle desteklenmesi kalenin içten fethedilmesi anlamına gelir. Bu da meselenin kökünden çözülmesi demektir. Taş atan çocukların, ellerine raket alarak kortlarda tenis topu atmaları... Düşünün, bu o kadar muhteşem bir tablo ki... İnşallah bu hayalimiz gerçekleşecek.

Amacımız Batman’a dünya standartlarında bir tenis tesisi yapmak ve uluslararası bir turnuvayı bu yılın sonuna kadar Batman’da yapmak. Hedefimiz Batman’ın algısını değiştirmek, ki buna o kadar ihtiyacımız var ki... Yaşadığınız çağın nimet ve imkânlarından yararlanamıyorsanız bu üzücü bir tablodur. O halde makus talih

değişecek aydınlık ve güzel günler gelecek. Batman’daki etkinlikler medyaya yansıyacak ve epey ses getirecek. Bu anlamda çok heyecanlı olduğumu söylemeliyim. İnşallah farklı ve güzel bir çalışmaya vesile olursak bundan fevkalade mutlu olacağız.

"Tenis için attığımız adımlar çok farklı bir anlam ifade ediyor. Bir nevi zihniyet değişikliği, bir nevi yepyeni bir ufuk, bir nevi yeni bir özgüven ifadesi. Bölgemizin bu tip adımlara öyle ihtiyacı var ki..."

Page 39: Tenisseverler Sayı 2

37

Kompleksin tamamlanmasının ardından Batman’da tenis adına neler yaşanacak?

Batmanlı gençlerimiz çok çalışkan, hevesli ve istekli. Bunu çok iyi biliyorum. Kendilerine imkân verilmesi durumunda, ileride dünya turnuvalarında boy gösterecek gençlerimizin çıkacağından adım kadar eminim. Bölge insanı hırslıdır, yeter ki inansın ve yeter ki fırsat verilsin. Başında örtüsü, yazması, elinde şişiyle kazak ören annelerin çocuklarını izlemek için tribünde oturduğunu ve tezahürat yaptığını düşünün. İnsanların aileleriyle ve çevreleriyle kaynaşıp mutlu olacakları bir ortam yaratırsanız, marjinal eğilimlerin gittikçe yok olup gittiğini görürsünüz. Bu da mutlu ve huzurlu bir toplumun olmazsa olmazıdır bence.

Tenisin, bulunduğu ortamı bir cazibe merkezine dönüştürme potansiyelini de unutmayalım. Bakınız, bir bölgede tenis kortları mevcut ve insanlar düzenli olarak buralarda tenisle iştigal ediyorlarsa, o bölge hem cazibe merkezi oluyor hem de seviye yükseliyor. Bu avantajlı gibi görünmekle beraber bizim temel hedefimiz, yaygınlaşmayı sağlamak suretiyle bu algıyı da değiştirmek.

Batman’da atılan bu adım gerçekten çok mutluluk verici. Yakın gelecekte Federasyon’la birlikte tenisi başka illere de taşımak için yürüteceğiniz böyle güzel projeler söz konusu mu?

Kuşkusuz ki hayat sadece tenisten ibaret değil. Başka sporlar da var. Ama bakıyorsunuz bazı spor dallarına o kadar ayrıcalık tanınıyor ki kitleler sadece belli dal ve branşlar etrafında kümeleniyorlar. Bu durumda da diğer spor dalları belli kesimlerin tekelinde ve gelişmeye kapalı bir alanda varlığını sürdürmeye çalışıyor. Bu durumun da değişmesi lazım. Gerekirse bazı spor dallarına pozitif ayrımcılık

yapılması da buna dahil. İnsanlara ön ayak olursanız, onları doğru hedeflere yönlendirirseniz, sonuçları itibarıyla uzun vadede çok yararlı çıktılar elde ediyorsunuz. Bu çerçevede elbette ki Batman’la sınırlı olmaksızın bütün vilayetlerimizde bu yönde bir atak gerçekleştirmeyi ümit ediyorum. Gençlik ve Spor Bakanı’mız bu konuda çok gayretli, onun da destek ve himayelerinde çok iyi adımlar atılacağını düşünüyorum.

Birçok ilimizde spor tesisi seferberliği var. Genelde tenis ilk akla gelenlerden değil ama çok fazla masraf gerektirmeyecek tesislerin başında geliyor.

Ülkemizde tenis, ”zengin sporu” olarak görülüyor. Federasyon’umuz bu algıyı yıkmak, tenisi ülkemizin dört tarafına taşımak için çalışmalarını sürdürüyor. Sizce bu algının yıkılması için nasıl bir motivasyona ihtiyacımız var?

Hayatta bütün sivri uçlar törpülenmeye mahkumdur. Yakın zamanda çok moda olan, çok önde tutulan bir kurum veya yapılanma bakıyorsunuz ki tarihin tozlu sayfalarında yerini alıveriyor. Bu çerçevede tenisin zengin sporu olduğuna ilişkin algının bugün itibarıyla geçerliliğini yitirmeye başladığını düşünüyorum. Bu amaçla tesislerin artması hem arzı artıracak hem de fiziki olarak erişme kolaylığı sağlayacak. Yaygınlaşma oldukça, tenisin geniş kitlelere yayılma şansı da artacak. Bir de rol model olacak aktörlere de ihtiyaç var. Toplumda örneklik teşkil eden, tanınmış insanların bu tip sportif faaliyetlerde bulunmaları gençlere ışık ve emsal tutması açısından fevkalade mühimdir. Ben tenis oynarken, bunu özellikle paylaşıyor ve duyuruyorsam aslında temel kaygım insanlara örnek olabilecek bir duruş sergilemek ve fayda sağlamaktır. Tenis deyince toplumda aklınıza gelen isimler kimdir, diye bir soru sorulduğunda ortalama bir insan kaç isim sayılabilir? Ama eğer yaygınlaşma olursa örnek ve flaş isim sayısının artacağını

tahmin ediyorum.

Hedefimiz tenisi Türkiye’nin dört bir yanına götürmek. Federasyon’un desteği ile tenisi her tarafa yayıp ülkemizden de dünya sıralamalarında üst sıralara çıkacak sporcu yetiştirmek.

Türkiye’de tenisin bugününe ve geleceğine dair öngörünüzü bizimle paylaşır mısınız?

Cazip hale getirmek için çaba harcamak lazım. Eğer kitlelerin tenise ilgi duymasını ve bu sporun yaygınlaşmasını istiyorsak, tesislerin sayısını artırmamız lazım. Aslında tenis deyince bir saha, bir raket, bir top yetiyor. Sürekli yenilemek ve iyileştirmek gibi bir sorun da yok. Dolayısıyla tesisler çoğaldıkça yaygınlaşma olacak. Düşünün yaşadığınız sitede bir tenis kortu var, hafta sonu bir arkadaşınızla inip 1-2 saat maç yapıp eve dönüyorsunuz. Bakınız ne kadar pratik ve kolay. Yani istendikten sonra, imkan ve fırsatlar yaratıldıktan sonra tenisin toplumun geniş katmanlarına mal edilme imkan ve ihtimali yüksek düzeyde.

Tenis oynarken ve oynayanları izlerken şunu da gözlemledim. Bu spor hem centilmenliğin yüksek düzeyde tutulduğu bir spor hem de bu sporu yapan insanlar arasında kaynaşma ve dostluk kurma imkanı çok daha fazla. Maç başlamadan önce “iyi oyunlar” diye başlanır, maç arasında iletişim ve oyun ilişkisi çok medeni. Oyun bittikten sonra herkes birbiriyle tokalaşır ve maçla ilgili kritikler yapılır. Tenis oynarken kavga eden rakip gördünüz mü mesela? Bu anlamda tenisin insanın ruhsal ve psikolojik yapısı üzerinde çok olumlu etkiler yarattığını söylemek mümkün. İnsanın bedensel sağlığına yaptığı olumlu katkıları ise dile getirmeye gerek yok zaten.

"Tenis, hem centilmenliğin yüksek düzeyde tutulduğu bir spor hem de bu sporu yapan insanlar arasında kaynaşma ve dostluk kurma imkanı çok daha fazla."

Page 40: Tenisseverler Sayı 2

38

BÖLÜM BAŞLIĞI

38 TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ

ParisROLAND GARROS VE

HAZIRLAYAN: BURCU ÇETİNKAYA ÖZTÜRK

Page 41: Tenisseverler Sayı 2

TENİS AŞIKLARININ KALBİ,HER BAHAR, AŞIKLAR

ŞEHRİ PARİS’TE KIPIR KIPIRKartpostallardan fırlamış gibi sokakları, loş şehir ışıkları altında el ele yürüyen aşıkları, dünyanın en şık kadınlarının, erkeklerinin ayağına bir podyum gibi seriliveren Arnavut kaldırımları, o kaldırımları mesken tutan sokak sanatçılarıyla romantizmin kalbi Paris… Balayıların, romantik kaçamakların ilk adresi olan bu büyülü şehir, her Mayıs ayında tenis aşıklarını ağırlıyor. Grand Slam’lerin bahar rüzgarları, adı tenisle anılan dört dünya kentinden biri olan Paris’in toprak kokusuna karışıyor…

Bir düşü adım adım keşfettiğiniz hissi uyandıran Paris, yaklaşık 2000 yıllık bir tarihe sahip. Dünya tarihinin seyrini değiştiren bir devrime ev sahipliği yapan, nice şaire, ressama ilham veren, günümüzde sinemacıların doğal bir set olarak her fırsatta filmlerine dekor olarak seçtiği gerçek bir hazine.

Dünyanın önde gelen kültür sanat merkezlerinden birisi olarak kabul edilen Paris; Seine Irmağı'nın her iki yakasına, gönül çalan iki güzel gibi serilivermiş. Seine üzerinde bulunan 37 adet köprü, ışıkların şehri olarak adlandırılan şehrin iki yakasını birbirine bağlanıyor.

Paris; Seine Nehri kanallar ve akarsular yoluyla Manş Denizi, Akdeniz, Almanya, Belçika ve Fransa'nın öbür bölümlerine de bağlı olduğu için bir liman kenti sayılır. Bu yönüyle “su” teması şehrin DNA’larına işlemiştir. Şehrin armasındaki "Scilicet" , gemiyi anlatmak için kullanılır. Bu gemi, Ortaçağ'da şehri yöneten güçlü "Gemiciler"

(Nautes) ya da "su tüccarları"nın kurduğu birliği sembolize eder. Şehrin koruyucusu ise; Attila'yı şehri yıkmaması için ikna ettiğine inanılan Azize Geneviève'dir.

Her sokağında başka bir hikayenin içinde kendinizi bulacağınız Paris sokaklarını ayaklarınızla arşınlayıp, Paris’in ruhunu içinize çekmeniz şüphesiz bu cazibe merkezini yaşamanın en eşsiz yolu. Paris denince akla gelen meşhur kafelerde keyifli bir mola verebilir, sanat galerilerini, müzeleri ziyaret edebilir, Paris sokakları boyunca uzanan dükkanlarda alışveriş yapabilirsiniz.

Parisliler toplu taşımda metroyu tercih ediyorlar. Dünyanın en eski ve en büyük metrolarından biri olan Paris metrosu sizi çok şaşırtacak. Tüm şehri saran metro, 1900 yılında inşa edilmiş ve bugün tam 16 hattı mevcut.

39

Page 42: Tenisseverler Sayı 2

İLH

AM K

AYN

AĞI

NO

TRE

DAM

E KA

TED

RALİ

BİR

FRAN

SIZ

İKO

NU

EI

FFEL

KU

LESİ

O M

EŞH

UR

BULV

AR

“CH

AMP

ELYS

ES” Adını Yunan mitolojisinde

cennet olarak gösterilen Elysion ovalarından alan, Paris’in ve hatta dünyanın en ünlü, en güzel caddelerinden biri. Meşhur kafeleri, dünyanın en lüks markalarına ev sahipliği yapan görkemli mağazaları, sokak lambaları, “Fransız sokak modası” diye bir akım yaratan şık sakinleriyle Champ Elyses, olanca zarafetiyle pırıl pırıl parlıyor.

Daha şehre girmeden tüm heybetiyle sizi selamlayan Notre Dame Katedrali... Meryem Ana'ya adanarak yapılan, gotik mimarinin en güzel örneklerinden biri olan bu yapıt Seine Nehri üzerinde yer alıyor. Muhteşem vitrayları ve gotik dönemin simetrik / asimetrik özelliklerini mükemmel şekilde yansıtışıyla katedral, Paris'in sembollerinden biri haline gelmiştir.

Katedralin edebiyatla yolu kesişen bir de anısı var: 19. yüzyılın başlarında Paris’teki eski binaların yıkılması kararı alınmış. Katedral de bu binalardan biriymiş. Yıkılmasına kesin gözüyle bakılırken 1831 yılında Victor Hugo tarafından yazılan Notre Dame’ın Kamburu kitabı yayınlanıyor. Notre Dame Katedrali’ne dikkat çeken kitap, kısa sürede büyük popülarite elde edince, halkın da desteğiyle adını aldığı katedralin yıkılmasına engel oldu.

Gustave Eiffel'in firması tarafından, Fransız Devrimi'nin 100. yıl kutlamaları çerçevesinde düzenlenen Paris Fuarı’nın giriş kapısı olarak inşa edilmiştir. Atlantik ötesi haberleşmeye imkan tanıdığından fuar sonrası yıkılmayan ve zaman içinde bir Fransız ikonu haline gelen kule, bugün dünyanın dört tarafından turiste Paris’in eşsiz panoramik manzarasını sunuyor.

PARİS

40

Page 43: Tenisseverler Sayı 2

SANATIN HARİKALAR DİYARI LOUVRE MÜZESİEski Louvre Sarayı, günümüzün Louvre Müzesi… Fransız İhtilâli’nden sonra 1793 senesinde, Fransa'da açılan ilk devlet müzesidir. Harikularde dış görünüşü, avlusunda bulunan cam ve metalden oluşturulmuş piramit yapısıyla etkileyici bir mimari yapı olan Louvre, duvarları arasında misafir ettiği eserlerle sanat adına gerçek bir harikalar diyarı. Paris’te günleriniz sınırlıysa, müzeyi hakkıyla gezebilmek için 2 gününüzü ayırmanız gerektiğini unutmayın.

PONT ALEXANDRE III

OPE

RA N

ATIO

NAL

DE

PARI

SPO

ETRY

RO

OF

Page 44: Tenisseverler Sayı 2

PARİS

TENİSİN ER MEYDANIFRANSA AÇIK TENİS TURNUVASI

ROLAND GARROSAkdeniz'i uçakla geçen ilk Fransız unvanına sahip, tenisçi ve pilot Roland Garros’un 1918'de Akdeniz'i geçerken uçağının düşmesi sonucunda ölmesinin üzerine adına "Fransız Açık Tenis Turnuvası" düzenlenmeye başlanmıştır.

Zaten dört mevsim dünyanın dört yanından aşıkları ağırlayan Paris, her yıl Mayıs sonu – Haziran başı arasında bu sefer tenis aşıklarına ev sahipliği yapar.Tenis dünyasında Paris’in alameti farikası olan Fransa Açık, orijinal ismi ile Tournoi de Roland-Garros (Roland Garros Turnuvası), toprak kortta oynanan tek Grand Slam'dir. Bu sebeple her zaman diğerlerinden daha özeldir.

Çoğu tenis otoritesi Roland Garros’u izlenmesi en keyifli turnuva olarak kabul eder. Zorluk derecesi çim kortlara göre daha fazladır, oyun bir türlü sayı yapmaz.

Halı ya da Wimbledon gibi çim sahalarda, top yere çarpınca hızlanırken, toprak sahada top yere çarpınca yavaşlamaktadır. Bu yüzden top oyunda daha uzun süre kalır, bu da oyuncular için daha yorucu ve efor sarf edicidir.

Turnuvalar boyunca ateşli Fransız izleyicisi, çekişmeli mücadelelere kendini kaptırır. Tutkusuyla tanınan Fransız taraftarların sık sık sibuple ("s'il vous plait – Fransızca lütfen anlamına gelen söz) ve mersi denilerek kibarca uyarıldıklarına şahit olursunuz.

Yüksek performanslı, savaşçı ruhlu tenisçiler için biçilmiş kaftan olan Roland Garros tarihinin son dönem yıldızı ise; 8 yıldır katıldığı Roland Garros’ta sadece 1 mağlubiyet alarak toprak kortun efsaneleri arasına giren Rafael Nadal.

42

Page 45: Tenisseverler Sayı 2
Page 46: Tenisseverler Sayı 2

44

RÖPORTAJ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ’NDEN

TENİSE DAİR BİR BAŞARI HİKÂYESİ

Ankara Üniversitesi’nde tenis adına çok güzel gelişmeler yaşanıyor. Duyduklarımız bizi çok heyecanlandırdı. Bu gelişmelerin mimarı Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sayın Erkan İbiş ile bir araya geldik. Tenis ruhunu gençlerle taşımak için yola çıkan değerli Hoca’mızla tenis tutkusu, Ankara Üniversitesi’nde tenisin gelişimi ve üniversitelerde spor kültürünün gelişmesi için sağlanması gereken destekler üzerine umut dolu bir söyleşi gerçekleştirdik.

Muhteşem bir ekibin azmiyle ortaya çıkan, tenis için ilham verici bir başarı hikâyesini sizinle paylaşıyoruz…

RÖPORTAJ: NAZLI KÜTÜK

Page 47: Tenisseverler Sayı 2

45

değilim ama üniversitemizin hoca ve öğrencilerinden oluşan orkestrasında birçok kez çaldım. Üniversite içinde de dışında da, değişik yerlerde de hobi olarak konser etkinliklerinde bulunduk.

Bir üniversite bazında tenise verdiğiniz önem gerçekten çok etkileyici. Peki siz tenise nasıl başladınız, ne size ilham verdi?

Çok sevdiğim bir hocamızın ısrarı ve deyim yerindeyse zorlamasıyla başladım aslında. Hocamız iyi bir tenis oyuncusuydu ve gerçek bir tenis severdi. O’na; “tamam ben de tenis oynamaya başlayacağım” diye söz vermiştim ama maalesef sözümde duramadım. 2003 yılıydı… O zaman rektör yardımcısıydım burada. Hoca’mız çıktı, geldi. Zorla aldı, götürdü, raketimi satın aldırdı, ayakkabıyı da giydirdi. Beni sahaya aldı ve oynatmaya başladı. Eskiden lisede masa tenisi oynuyordum hatta liseler arası yarışmalara girerdim masa tenisinde. Bu nedenle raketlere sempatim vardı. Ancak açık tenise girince, onun daha keyifli olduğunu gördüm ve devam ettim. Bir dönem bayağı yoğunlaşmıştım, haftanın 2 günü mutlaka oynuyordum. Ama değişik nedenlerle özellikle 2006’dan sonra tempom düştü. İlerleyen yıllarda tenisçi dirseği oldum. O beni iyice duraksattı. Daha sonra diz problemleri çıktı. Şu anda ise; rektörlük görevleri sebebiyle maalesef tamamen duraksamış durumda.

Arkadaşınızın zoruyla başladığınız tenis, sizin için zamanla tutkuya dönüştü diyebilir miyiz?

Kesinlikle. Hala rüyalarımda oynuyorum. Tenis haberlerini dikkatle takip ediyor, fırsat buldukça maçları izliyorum. Tenis kortu gördüğümde uzaktan da olsa backhand / forehand vuruşları yapmak için hemen elim havalanır. Tenis raketini elime alır, dolaşırım evde bazen.

Sayın Rektör, öncelikle bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

1958 yılında Trabzon’da doğdum. 1982 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldum. Ankara Üniversitesi'nde Nükleer Tıp Dalında 1989’da uzman, 1991’de doçent, 1997’de profesör oldum. Halen Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Nükleer Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi'yim. Başhekimlik, rektör yardımcılığı, anabilim dalı başkanlığı görevlerimden sonra geçtiğimiz yıl yapılan rektörlük seçimlerinde üniversitemiz öğretim üyelerimizce rektörlük makamı için birinci sırada tercih edildim ve Cumhurbaşkanı'mız tarafından bu göreve dört yıllığına atandım.

Yoğun çalışma temponuz içerisinde özel zevklerinize vakit ayırabiliyor musunuz?

Vakit bulabildikçe tenis oynamaya çalışıyorum. Bunun dışında doğal taşlarla ilgileniyorum ama bu hobilerimi özellikle rektörlük görevine geldikten sonra iyice ihmal etmeye başladım, umarım ilerleyen günlerde biraz daha vakit ayırabilirim. Müzik dinlemek, kitap okumak, çiçeklerle uğraşmak da yapabildiklerim arasında. Fırsat oldukça ritim sazlarla, özellikle de tumbayla ilgilenmekteyim.

Müzik tutkunuzla ilgili daha detaylı konuşmak için sabırsızlanıyoruz…

Ben müzikte öncelikle iyi bir dinleyiciyim. Her türlü müziği dinlemeyi seviyorum. Türk halk müziğini de seviyorum, klasik Türk müziğini de seviyorum, klasik batı müziğini de seviyorum. Ayrıca, iyi bir caz ve blues dinleyicisiyim. Ama sadece dinleyici olmak yetmedi bana. 40 yaşından sonra, bugüne kadar bir enstrüman çalma becerim olmamasına rağmen, ne çalabilirim diye düşündüm. Dostlarımın teşvikleriyle ritim çalışmaya başladım. Tumba çalıyorum. Profesyonel

Page 48: Tenisseverler Sayı 2

46

RÖPORTAJ

Aileler çocuklarının sağlıklı olmaları ve negatif enerjilerini atmaları için tenise daha bir önem vermeye başladılar, ailenizde tenis oynayan var mı?

Kızım bir süre oynadı maalesef bıraktı. Oğlum 16 yaşında, şu anda tenise meraklı ve istekli. Umarım bu isteği sürer.

Köklü spor kulübünüzün tüm dallarında olduğu gibi tenis branşında da öncüsünüz… Üniversitenizde tenis nasıl gelişti?

Bizim Fen Fakültesi’nin önceki Dekanı Cemal Aydın’la Üniversitede tenis algısı yerleşmeye başladı. Kendisi şu anda emekli. O da tesadüfler eseri tenise başlamış ve ne kadar güzel bir spor olduğunu anlayınca da tenis kortlarının sayısını arttırmayı planlamış. 90’lı yılların sonunda 3 tane tenis kortu yaptırmış kendi çabalarıyla. 2000 yılında ben rektör yardımcısı olunca ve bu dönemde tenise başlayınca tenise olan ilgim ve desteğim çok daha üst düzeye çıktı. Bunun üzerine biz de kort sayısını 2 katına çıkardık, değişik yerleşkelerde kapalı ve açık kortlar yaptık. Bu konuda öğrencileri teşvik etmek için değişik projeler ortaya koyduk.

Şimdi ise çok daha fazla önemsiyoruz. “1000 öğrenci, 1000 raket” gibi bir kampanya yürütmeye çalışıyor, öğrencileri tenis sahalarına çekmeye çalışıyoruz. Yeni bir kapalı kort yapalım diyoruz. Tenis kültürünü topluma, halka yayabilmek için TTF ile de görüşüyor “acaba nasıl daha yoğun işbirliği gerçekleştirebiliriz, nasıl etkili etkinlikler yapabiliriz, bizim Gölbaşı’ndaki arazilerimizde nasıl ortak tesisler inşa edebiliriz” diye düşünüyoruz. Girişimci bulalım, yap - işlet devret modeliyle işletsin… Hem spora katkıda bulunsun; hem

kendi, hem spor dünyası, hem halk, hem de üniversitemiz paydaşları yararlansın. Sponsorluk konusundaki görüşlerinizi alabilir miyiz?

Üniversitelerin kendi bütçeleri bu tür tesisleri gerçekleştirmek için yeterli değil. Bunun için ortaklıklar önemli. Ortaklık, sponsorlukta olabilir, birlikte işletmede olabilir, yap işlet devret de olabilir. Tenisin gelişimine dair fikirlerimizi bir yerlere ulaştırabilmek için sponsorlar çok önemli… Üniversitenin kaynaklarıyla hedeflediklerimize ulaşmamız mümkün değil. Turnuva düzenlemeyi düşünüyor musunuz?

Ben aynı zamanda Üniversite Sporları Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi’yim. Dolayısıyla biz zaten üniversiteler arası yarışmalarda her türlü olanağı, desteği sağlıyoruz. Ama Federasyon’un temel amacı, spor etkinliklerini mümkün olduğunca Türkiye çapında yaygınlaştırmak. Üniversitemiz içinde öğrenciye, çalışanlara ve akademisyenlere yönelik turnuvalar düzenleniyor. Mustafa Çanga hocamız bu konuda yıllardır özveriyle çaba gösteriyor.

Tenis akademisi kurulacak diye bir duyum var. Böyle bir projeniz var mı?

Böyle bir Somut projemiz yok henüz. Bana böyle bir proje getiren de olmadı. Tabiki Akademi büyülü bir kelime, dolayısıyla bu tür tabelalar ilgiyi arttırabilir. Adı ne olursa olsun üniversitemizde bir tenis üssü yaratmak gerekli. Tenis eğitimi konusunda bu tarz yapılanmaların çok faydası olabilir diye düşünüyorum.

Page 49: Tenisseverler Sayı 2

47

Başarılı tenisçilerin çoğu lise yıllarında ve üniversitelerde tenisi bırakıyorlar. Bu sebepten dolayı birçok üniversite ve vakıf kolejleri burs vermeye başladı. Buna yönelik çalışmalarınız var mı? Ankara Üniversitesi, tenis bursu veya herhangi bir spor bursu imkânı sağlıyor mu?

Üniversiteye gelince insanlarda meslek, daha doğrusu gelecek kaygısı başlıyor. Bizim toplumumuzda bu bir sorun. Diğer spor dallarında olduğu gibi teniste de çocuklar lise çağında geriye çekiliyor. Eğer spora devam etmek istiyorsa tek seçeneği kalıyor. Beden eğitimi spor yüksek okuluna gitmek ve öğretmen olmak... Bu dar bir vizyon. Bu dar vizyonun önünün açılması gerekiyor. Ne üniversiteler ne de diğer sivil toplum örgütleri bunu sağlayabilir. Devlet politikası olarak sporun ve sporcunun teşviki ile ilgili yöntemler ortaya konulduğu zaman bu sıkıntılı bakış açısı aşılacaktır. Bunu yapan devletler var. Çocuk hem eğitimini sürdürüyor, hem de sporunu yapıyor. Bir yüzücüyü düşünün. Eğer başarılı bir sporcu yetiştirmek istiyorsanız; günde neredeyse 5-6 saat antrenman yapmak durumunda. O bağlamda bizde bir sistem değişikliği gerekiyor diye düşünüyorum. Kamu üniversitelerinin burs sağlama konusunda elleri-kolları bağlı. Ancak, sporda başarı sağlayan öğrencilerimize üniversite imkânlarından ayrıcalıklı yararlanma olanağı sağlıyoruz.

Ayrıca, milli sporcular doğrudan beden eğitimi yüksekokuluna kayıt olabiliyorlar, orada ilerleme şansını yakalıyor; gerek kariyer gerekse mesleki anlamda avantaj elde edebiliyorlar. Yeterli mi? Kesinlikle yeterli değil. Bununla spor bilinci artar mı? Artmaz. Dolayısıyla sadece üniversitede değil, bence spor bilinci çocuklara ilkokulda yerleştirilmeli. Haftada 2 saat beden eğitimi dersiyle spor bilincini yerleştiremezsiniz. Bana sorarsanız haftada yarımşar gün ayırmak gerekiyor ki bu çocuklar spor konusunda da bilinçlensin.

Şu anda takımlarınız var mı, bireysel sporcularınız var mı?

Bireysel sporcularımız ve takımlarımız da var. Üniversitelerarası ulusal ve uluslararası yarışmalara katılıyorlar. Uzun yıllardır tenis faaliyetlerinizi aynı ekiple yürütüyorsunuz. Ekibinizden memnun musunuz?

Fatih Hoca’mız var. Kendisi gönüllü… O sadece tenis hocası değil, aynı zamanda tesislerin de sahibi. Neredeyse 24 saat orada yatıp kalkıyor. Tesislerin temizliğinden de bakımından da tenis eğitiminden de o sorumlu. Fatih Hoca artık oranın demirbaşı olmuş. Keşke, bir spora, bir branşa gönül vermiş, bu kadar özveriyle çaba gösteren onun gibi 10 arkadaşımız olsa…

Ben Fatih Hoca’nın uzun yıllardır sürdürdüğü çalışmalardan çok memnunum. Gençlere sadece tenis öğretmiyor, onlara disiplin de veriyor, entelektüelite sağlamaya çalışıyor. Onlara konuşma, okuma ve iletişim kültürü sunarken; kişilik ve özgüven gelişimlerine destek veriyor. Tenisin zaten böyle bir önemi vardır.

Genç yeteneklerimiz var. Amatör ruhla tenis hocaları, tenis gönüllüleri yetişiyor. Hatta onları ihraç etmeye de başladık. Onların da gittikleri yerlerde Fatih Hocamız gibi değerli gönüllülerin aşıladığı bilinci yaydıklarına inanıyorum.

Page 50: Tenisseverler Sayı 2

48

BÖLÜM BAŞLIĞI

DÜNYANIN EN İYİ TENİSÇİLERİSPORUN KANALINDA

WTA ve ATP 500 maçları sadece sporun kanalı sportstv’de.

HD 376. Kanal 82. Kanal 84. Kanal 35. Kanal 84. Kanal 2A 11958 V 27500 5/6

WTA_A4_Indian Wells_Final.indd 1 4/3/13 1:59 PM

Page 51: Tenisseverler Sayı 2

49

BÖLÜM BAŞLIĞI

DÜNYANIN EN İYİ TENİSÇİLERİSPORUN KANALINDA

WTA ve ATP 500 maçları sadece sporun kanalı sportstv’de.

HD 376. Kanal 82. Kanal 84. Kanal 35. Kanal 84. Kanal 2A 11958 V 27500 5/6

WTA_A4_Indian Wells_Final.indd 1 4/3/13 1:59 PM

Page 52: Tenisseverler Sayı 2

Geçimişin zarif ve şık çizgileri ile kortlarda tarzınızda farklılık yaratabilirsiniz. Tenis kıyafetlerinde vintage esintisine az çok rastlanıyor. Markaların yeni koleksiyonlarından vintage esintilerini sizin için seçtik.

Altın rengi ve siyahın birlikteliğiyle şık bir sonuç alabilir; kavun içi, siyah ve beyazla enerjik bir şıklık elde edebilirsiniz.

Kortta vintage bir tarzın vazgeçilmezi olan pileli etekler, daha klasik bir görünüm kazanabilirsiniz.

Bu sezon koleksiyonlarda yer alan 70’lerin şık mirası V yakalar ve bordürleri ile vintage tarzı yakalayabilirsiniz.

TATLI BİR BAHARDAISY BLACK EDITIONDaisy Black Edition, Marc Jacobs tarafından 2008 yılında sunulan çekici bir koku. Pembe greyfurt ve menekşe yaprağının baskın olduğu kokuya çilek, şekerli bir tazelik katıyor. Gardenya ve yaseminin bahar rüzgarları estirdiği kokuya, misk ve vanilya romantizm katıyor.

ZAMANSIZ BİR MODA

TENİS MODASI

50HAZIRLAYAN: MAHYAR M. KALANTARI

Page 53: Tenisseverler Sayı 2

YAZIN KOKUSUTOMMY GIRL SUMMERÇiçeksi ve meyveli diye niteleyebileceğimiz koku, 2012’de üretildi. ilk anda kırmızı meyvelerin kokusunu alacağınız parfümde daha sonraları lime limonu ve manolya çiçeğinin tatlı esintisini keşfediyorsunuz. Hindistan cevizi ve ahşap kokuları barındıran koku, yaz tatilerinde deniz kenarında içilen bir kokteyli anımsatıyor.

51

Page 54: Tenisseverler Sayı 2

Bu sezonun tenis kıyafetlerinde vintage çizgilerine bol bol rastlanılıyor.

Maçlarınızda gücünüze güç, enerjinize enerji katmak için eskilerden miras kalan minimal ve geometrik tasırımları tercih edebilirsiniz.

Koyu lacivert ve beyaz kortların artık klasikleşmiş renkleri. Güncel tasarımlarla, harmanlanan bu klasik renklerle kortlarda kendi tarzınızı yansıtabilirsiniz.

Yoğun bir antreman sonrasında soğuk bir içecek kadar ferah ve tatlı kokuya sahip olan bu nostaljik parfüm, 1994'dan bu yana üretiliyor.

Erkeksi ve olgun olmasının yanı sıra aynı zamanda çocuksu yanınızı da ortaya çıkarıyor. İlk anda ardıç, fesleğen, anason, bergamut ve berezilya gül ağacının güçlü kokusunu keşfedeceğiniz parfüm, karanfil, kediotu, gül, yasemin ve lavantanın katkısıyla kimliğini yakalıyor. İris ve vanilya ise; parfümün cazibe noktasını oluşturuyor.

İÇECEK KADAR FERAH VE TATLIVERSUS BLUE JEANS

TENİS MODASI

52

ZAMANSIZ BİR MODA

Page 55: Tenisseverler Sayı 2

KLASİK MODERNEAU DE PREP TOMMY Tommy Hilfiger, klasik görünüşünüze hafif bir koku aracılığıyla modern bir denge katıyor. Ana teması greyfurt ve adaçayı, cazibe noktası ise; sardunya, lavanta, biber, meşe yosunu ve amber olan kokuyla taptaze bir esinti üzerinizde.

53

Page 56: Tenisseverler Sayı 2

54

Hayko CepkinBir arı gibi her şeyin tadındanbir parmak çalmaya çalışıyorum

RÖPORTAJ

İLLÜSTRASYON: MAHYAR M. KALANTARİ

Page 57: Tenisseverler Sayı 2

5555

“Tiyatral bir okuma kültürü” olarak tanımladığı farklı vokal tekniğiyle; her tür müziğe kendi imzasını atan Hayko Cepkin, müzikteki başarısını sinema ve televizyon ekranlarına da taşıdı. Bu yoğun temposunda sporu da ihmal etmeyen Hayko Cepkin, gerçek bir paraşüt tutkunu. Savunma sanatları ve motorsikletle de ilgileniyor. O’nun muhteşem enerjisi bizi cezbetti. Cepkin ile müzik ve spor ekseninde keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Sizi bir rock müzik sanatçısı olarak tanıyoruz. Nilüfer’le arabesk tarzdaki “Aşk Kitabı” şarkısında düet yaptınız, Yavuz Bingöl’le “Dersini Almış da Ediyor Ezber” türküsünü seslendirdiniz, TRT için bir ilahi söylediniz. Farklı tarzlardaki şarkılara, kendi yorumunuzu katıyor ve beğeni topluyorsunuz. Neye elinizi atsanız başarıyorsunuz… Bunun bir sırrı var mı?

En büyük sır, müziğin evrensel melodilerden oluştuğunu iyi bilen biri olmamdır. Yapmaya ve de bulunmaya kanaat getirdiğim her projeye de gönülden katılıp en iyisini sunabilme arzum beni başarıya sürükledi.

Farklı bir vokal tekniğiniz var. Vokalinizi nasıl nitelendirirsiniz?

Pek çok vokal tekniğini birleştirerek daha tiyatral bir okuma kültürü edindim. Bu da bana tonlayarak seslendirmek ve anlatmak istediğim her melodiyi gerektiği yerde naif, gerektiği yerde hırçın, üzgün ya da korkak ya da agresif anlatımların bütününü tam duygusu ile sunabilme şansı tanıdı.

Son albümünüz dinleyicileriniz tarafından yine tam puan aldı. Bu albümde ne anlatıyorsunuz?

Aşkın hep klişe olarak duyduğumuz halleri yerine hastalıklı bir durum olduğuna dair daha farklı bir bakışını sundum. Aşk hep aynı klişelerde anlatılmak zorunda değil çünkü. "Sadece bir miktar hayal gücü yeterli" nin kanıtı.

Albümünüzün kapağı da çok dikkat çekici. Diliniz dışarıda, kendi boğazınızı sıkıyorsunuz. Sizin bütün şarkılarınız gizli göndermeler, alt metinler barındırıyor… Peki bu fotoğraftaki metafor nedir?

Albümün içeriğinde anlatmış olduğum tüm hikayeler neredeyse dilimizin sebep olduğu hatalar ya da durumlar zinciri. Bu sebeple dil, yaralanmamıza en büyük sebep olan organımız. Dil yarası temasını anlatabilmekti amacım.

RÖPORTAJ: LEVENT GÜRCAN

Page 58: Tenisseverler Sayı 2

56

RÖPORTAJ

Müzik çalışmalarınızın yanı sıra, oyunculuktaki yeteneğinizle de beğeni topladınız. Üstelik sunuculukta da kendinizi gösterdiniz. Bu farklı alanlar sanatçı kişiliğinizi ne şekilde besliyor?

Farklı karakterlere bürünebilmek, o hayatları da yaşayabilip algılamanıza veyahut bir nebze daha empati kurabilmenizde bir araçmış gibi görüyorum.

Bu yoğun temponun arasında spora vakit ayırabiliyor musunuz?

Haftanın 3 ya da 4 günü nefesimi yüksek tutabilmek adına aksatmadan devamlılığımı koruyorum.

Bir paraşüt tutkunu olduğunuzu öğrendik. Gökyüzündeyken neler hissediyorsunuz?

Korku, heyecan, adrenalin, boşluk hissi, aidiyetsizlik. Malumunuz kuş değiliz. Ve her yere iniş bir başarı hikayesi gibi.

Hiç uçarken yakaladığınız ve bize ulaşan bir melodiniz oldu mu? Bir de en büyük hayalinizin paraşütle sahneye inmek olduğuna dair bir haber okumuştum. Bu doğru mu? Bize biraz bu hayalinizin kurgusundan bahseder misiniz?

Gökyüzünde başka hiçbir şey düşünülmiyor. Ama neticede son albüm bu atlayışlar sonrası kaydedildi. Bana yaşattığı huzur

Page 59: Tenisseverler Sayı 2

57

hissiyatı üretmeme araç olmakta. Sahneye inme projesi de hedef atlayışlarında başarı göstermemin gazı ile ortaya çıktı. Bu vesile ile dünya çapında hiç gerçekleşmemiş bir sahne şovuna imza atabilme ve tüm dünyanın gözünün üzerimizde olacağı bir festivale ya da organizasyona imza atabilme şansımız olacak.

İlgi duyduğunuz başka sporlar var mı? Bize Hayko'nun sporcu kimliğinden bahseder misiniz?

Belirttiğim üzere genel olarak nefes çalışmalarım vardır. Bunların yanı sıra motor sporları ve savunma sanatları konularında da oldukça meraklı ve katılımcıyım. Sayabileceğim pek çok sporu da denediğimi söyleyebilirim ama onlarda lisans sahibi değilim. Bir arı gibi her şeyin tadından bir parmak çalmaya çalışıyorum.

Bildiğimiz kadarıyla tenis oynamıyorsunuz, neden?

Gözüktüğü kadar kolay bir spor olmadığını iyi biliyorum. Bir de boynumda sağ olsunlar yapmış olduğum pek çok spor aktivitesi sebebiyle 3 adet fıtığım bulunmakta. Bu sebeple benim için daha da zorlayıcı konumdadır. Masa tenisi ile idare ediyorum.

Beşiktaşlı olduğunuzu ve tribünlerin sizi çok sevdiğini biliyoruz. Fanatik misinizdir? Bu yoğunlukta maçları takip edebiliyor musunuz?

Fanatizm geçmişte kaldı. Artık en lezzetlisinden maç seyretme taraftarıyım. Maçları takip ederim. Ama stada mümkün mertebe gidebiliyorum.

Page 60: Tenisseverler Sayı 2

58

Vogue Australya, geçenlerde Maria Sharapova ile bir style one on one röportaj gerçekleştirdi. Derginin girişimci bir tenis şampiyonu diye nitelediği Sharapova, röportajda Maria markasını kortların dışına taşıyacak ve moda işine sürükleyecek özgün stilinden bahsetti. Sharapova röportajda, kendi gibi uzun kadınlar için moda ipuçları verdi, özel etkinliklerde nasıl bir kıyafet seçilmesi gerektiğini ve ideal kol saatini nasıl seçtiğini anlattı.

WTA İstanbul’un gözde isimlerinden, çiftler şampiyonu Rus tenisçi Maria Kirilenco; ülkesinin en başarılı ve en çok kazanan sporcularından Alex Oveçkin ile nişanlandı.

Tenis dünyasında güzelliğiyle adından söz ettiren Kirilenco’nun teklifi kabul etmesi sorası ünlü buz hokeyci Ovaçkin, nişan haberini twitter’dan duydu.

Kortların önemli isimlerinden olan Andy Murray İskoçya’da bir otel satın aldı. Cromlix House Hotel isimli yeri, 15 odalı ve 5 yıldızlı bir mülke çevireceğini açıklayan Murray “Büyüdüğüm bölgeye bir hizmet sunmaktan minnettarım” dedi.

2010 yılında Murray’nin kardeşi Jamie’nin, Alejandra Gutierrez ile evlendiği bu otelin yeni projesinin 2014’de bitmesi planlanıyor.

MARIA SHARAPOVA AUSTRALIA VOGUE İLE STYLE ONE-ON-ONE KONUŞTU

MARIA VE ALEXDÜNYAEVİNE GİRİYOR!

MURRAY OTEL ALDI!

TENİS MAGAZİN

Page 61: Tenisseverler Sayı 2

59

BÖLÜM BAŞLIĞI

22 yaşındaki Kanadalı profesyonel tenisçi Rebecca Marino, ağır bir depresyonda olduğunu ve bu sebepten dolayı kortlardan uzaklaşacağını açıkladı. Bazı günler yatağından bile kalkmakta çok büyük güçlük çektiğini söyleyen genç tenisçi, kimi insanlar tarafından “zayıf” olarak nitelendirildi.

Ruhsal hastalığını açıkça dile getiren Kanadalı raket, sosyal hayatına eğilerek hayatını düzene sokmaya çalışacağını belirtti.

Kim Clijsters twitter hesabında ikinci çocuğuna hamile olduğunu duyurdu. Kariyerinde 4 Grand Slam Şampiyonluğu bulunan güzel tenisçi, ailesini büyütmek istediğini söyledi. Kocası Brian Lynch ile 5 yaşında bir kızı olan Clijsters, birkaç ay sonra ikinci çocuğunu kucaklayacak.

CLIJSTERS’İN İKİNCİ ÇOCUĞU YOLDA!

Ünlü golfçü Rory McIlroy ile birlikte olan Caroline Wozniacki, BMW Malaysian Open Turnuvası’nda muhabirlerin “Ne zaman evleneceksiniz?” sorusuna şakayla karışık “Bu soruyu Rory’e yöneltmeniz daha doğru olur” diye cevap verdi.

Ünlü tenisçi “Şu an olan ilişkimden ve ilişkimin durumdan çok mutluyum. Evliliğe gelince…Daha çok genciz ve önümüzde uzun yıllar var” dedi.

REBECCA MARINO

DEPRESYONLA SAVAŞIYOR

WOZNIACKI EVLENİYOR MU?

Page 62: Tenisseverler Sayı 2

KİM NE DEMİŞ?

Başarımın şansla hiç bir alakası yok. Bana ne zaman kullanmam gerekeceğini bilmediğim bir hareket için kortta saatlerimi harcıyorum. Serena Willams

Oynadığım tenisin her şeye cevap olmasını istiyorum.Maria Sharapova

Bütün kariyerim boyunca hep çok çalışan biri oldum.Andy Roddick

Eğer antreman yapmazsan yenmeyi haketmiyorsundur.Andre Agassi Nereden bugünlere

geldiğimi unutmamam, gelişimim için çok önemli.Anna Kournikova

60

Page 63: Tenisseverler Sayı 2

Kaybetmeye olan nefretim, kazanmaya olan aşkımdan daha büyük.Jimmy Connors

Tenisin hayatımda çok olumlu bir etkisi olmuştur.Gabriela Sabatini

Tenis kişiliğimi bulmamda bana yardımcı oldu ve beni özel biri hissettirdi.Chris Evert

Kortta hızlı ve güçlüyüm.Asıl fark yaratan da bu zaten.Novak Djokovic

Kazanmayı seviyorum ama kaybetmeklede başa çıkabilirim. En önemlisi tenis oynamayı seviyorum.Boris Becker

Bir çok sporcu piskolojik danışmana başvuruyor.Andy Murray

Ben kortta çok ama çok duygusal biriyim.Rafael Nadal

61

Page 64: Tenisseverler Sayı 2

62

BÖLÜM BAŞLIĞI

Page 65: Tenisseverler Sayı 2

63

BÖLÜM BAŞLIĞI

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

haattan-renk-ilan.pdf 1 4/2/13 4:23 PM

Page 66: Tenisseverler Sayı 2

64

BÖLÜM BAŞLIĞI

64

TENİS VE CENTİLMENLİK…

HAZIRLAYAN: ŞEVKET RECEP ÜSTÜN

MAKALE

Page 67: Tenisseverler Sayı 2

Centilmenlik hayatımızın her anında olması gereken düşünce ve davranış biçimidir. Tenis içinse centilmenliğin en iyi temsil edildigi spor dalı denmektedir. Tenis maçı sırasında rakipler birbirlerine kötü sözler söyleme ve kavga etme gibi davranışlar içerisinde bulunmaz fakat; bu demek değildir ki tenis maçları esnasında tansiyonun yükseldiği anlar olmaz. Elbette ki olacaktır.

Tarafların maç içerisinde birbirlerinin sinirlerini bozucu hareketlerde bulunduğunu zaman zaman görüyoruz. Kimi zaman bililinçsiz, kimi zaman taktik icabı kimi zaman da maçın o anki tansiyonu bu tip davranışların sebebi olarak görülmektedir.

Ben bir tenis sever olarak bu tip davranışları tenis sahalarında pek

görme taraftarı değilim ama kendim de tenis oynarken zaman zaman bu tip davranışlarda bulunduğum olmuştur veya olacaktır. Sonuçta adrenalin her sporun olmazsa olmazı. Haliyle maç esnasında tansiyon zaman zaman yükselecektir. Rakibini etkilemeden başka bir deyişle rakibi bozmadan yapılan ve kendini motive etme amaçlı her davranış bu sporda centilmenlik dışı sayılmaz. Unutmayalım ki tenis seyircisi de diğer spor dallarının takipçilerine göre biraz daha farklıdır. Tenisin daha bilinçli ve oyunu adap kurallarına göre takip eden bir izleyici kitlesi vardır. Tenis maçı puan esnasında sessizlik içerisinde takip edilmesi gerekir, oyuncuların dikkatini dağıtacak her türlü hareketten kaçınılır. Maç esnasında ayağa kalkma, yer değiştirme alkış, tezahurat gibi davranışlarda bulunan seyirci profili burada olmamalıdır. Son yıllarda bazı tenis kortlarında, futbol maçı edasıyla oynanan

maçlara da rastlamaktayız. Bunlar daha çok Davis Cup mücadelelerinde yani ülkeler arası müsabakalarda karşımıza çıkmakta. Bu tip durumlarda oyuncular karşılıklı etkilenmekte, tenisin kalitesi düştüğü gibi seyir zevki de azalmaktadır. Sonuç olarak tenis kendinizle mücadele ettiginiz ve rakibinize de saygı duyduğunuz, başta da belirttiğim gibi centilmenliğin en iyi temsil edildiği spor dalıdır ve olmalıdır.

Oyuncuların saha içinde ki davranışları maç esnasında ki tutumları her kortta farklılık gösterebilir fakat; seyirciler her zaman tenis adabına uygun hareket etmelidir. Bu tarz kaliteli seyirciye örnek olarak Wimbledon seyircisini verebiliriz. Unutmayalım ki insan her yerde insandır...

65

Page 68: Tenisseverler Sayı 2

Tenis gerek bayanlarda gerek erkeklerde inişlerin bolca yaşandığı fakat; çıkışların çok zor gerçekleştiği, her an ayağınızın kayabileceği, rekabetin çok yoğun olduğu bir spordur. Profesyonel anlamda olsun ya da amatörce olsun hiç farketmez, bulunduğunuz seviyeyi korumanız için sürekli idman yapmanız, fiziksel ve zihinsel olarak hazır bulunmanız gerekir. Aksi takdirde seviye kaybı kaçınılmazdır.

Bu sporun diğer sporlara nazaran biraz daha nankör olduğu söylenmektedir. Profesyonel seviyede her an her oyuncu biribirini yenebilir, tabiki de bir maçın favorisi olacaktır fakat bu sporda sıkça rastladığımız sürpriz sonuçlar vardır. Bayanlarda erkek tenisiniyle kıyaslarsak daha çok sürpriz sonuca rastlarız. Bunun sebebi; kadınlar tenisinin sert iniş ve çıkışları...

Tenis sporunda sporcunun gerek profesyonel gerekse amatör olarak, iyi calıştığı kendini iyi hissetiği, başka bir deyişle formda olduğu

İNİŞLER VE ÇIKIŞLAR

dönemler vardır ve 1 yıllık zaman zarfında bu dönemler değişkenlik gösterebilir. Sürekli formda kalmayı başarmak, sakatlanmamak çok az oyuncuya kısmet olmuştur ve tahmin ettiğiniz gibi bu oyuncular gelmiş geçmiş en iyi oyuncular arasında tarih sayfasındaki yerlerini almışlardır.

Sakatlık her sporda olduğu gibi bu sporda da kaçınılmazdır. Saha içinde verilen uzun mücadeleler, arka arkaya yapılan maçlar, haftalarca süren turnuva maratonları ve aylarca devam eden seyahatler, farklı kort zeminleri, farklı iklimler vs. gibi faktörler tenisçilerin form durumlarını birebir etkilemekte ve bu oyunlarına yansımaktadır. Onun içindir ki aynı oyuncular farklı zamanlarda ve farklı kortlarda farklı farklı sonuçlar almaktadır. Bu sporu güzel kılan taraflardan biri de budur.

66

MAKALE

Page 69: Tenisseverler Sayı 2
Page 70: Tenisseverler Sayı 2

BAYANLAR İLK 100 ÇIKIŞTAKİLER

1-SLOANE STEPHENS2-ANA IVANOVIC3-CARLA SUAREZ NAVARRO4-LARA ARRUBARRANE VECINO5-GARBINE MUGURUZA

BAYANLAR İLK 100 DIŞI İNİŞTEKİLER

1-ALEXANDRA PANOVA 2-IRINA FALCONI 3- VANIA KING 4-GRETA ARN 5-ANNE KEOTHAVONG

BAYANLAR İLK 100 DIŞI ÇIKIŞTAKİLER

1-LUKSIKA KUMKUM2-MALLORY BURDETTE3-MICHELLE LARCHER DE BRITO4-ANDREA PETKOVIC5-VALERIA SAVINYKH

ERKEKLER İLK 100 ÇIKIŞTAKİLER

1-JUAN MARTIN DEL POTRO2-MARIN CILIC3-GRIGOR DIMITROV 4-ERNEST GULBIS 5-CARLOS BERLOCQ

ERKEKLER İLK 100 DIŞI İNİŞTEKİLER

1-DAVID NALBANDIAN2-IVO KARLOVIC 3-MALEK JAZIRI 4-PABLO ANDUJAR5-DUSTIN BROWN

ERKEKLER İLK 100 DIŞI ÇIKIŞTAKİLER

1-JAN-LENNARD STRUFF2-JACK SOCK3-ILYA MARCHENKO 4-ADRIAN MANNARINO5-CARLOS SALAMANCA

ERKEKLER İLK 100 İNİŞTEKİLER

1-JANKO TIPSAREVIC2-JOHN ISNER3-FERNANDO VERDASCO4-RYAN HARRISON5-MATHEW EBDEN

BAYANLAR İLK 100 İNİŞTEKİLER

1-ANGELIQUE KERBER2-CHRISTINA MCHALE 3-DANIELA HANTUCHOVA4-KAIA KANEPI5-PETRA MARTIC

68

2013 yılı teniste inişler ve çıkışlara sahne olacaktır. Sezonun 3. ayını bitirdiğimiz bugünlerde dikkatimi çeken tenisçileri sizlerle paylaşmak istedim:

MAKALE

Page 71: Tenisseverler Sayı 2
Page 72: Tenisseverler Sayı 2

70

RÖPORTAJ

MARSEL ILHANTürk tenise pek çok ilki armağan etmiş bir sporcu, kortlarımızın gelmiş geçmiş en başarılı isimlerinden biri... Genç yeteneklerin idolü Marsel İlhan ile hem sportif hayatının hem de özel yaşamının ekseninde bir söyleşi gerçekleştirdik.

R Ö P O R T A J : N A Z L I K Ü T Ü K

Page 73: Tenisseverler Sayı 2

71

Tenise başlama serüveninden ve Türkiye'ye gelişinden kısaca bahseder misin?

Tenise 6 yaşında, Özbekistan’da başladım. 2004’te Türkiye’ye geldim. Bütün yaş gruplarında şampiyonluluklar elde ettim. 2006’da Türkiye şampiyonu oldum. 2008’de ilk kez milli takıma girdim. Bir Türk tenisçi olarak dünya sıralamasında ilk 200’e girdim. Aynı zamanda bütün Grand Slam Turnuvaları’nda yarışan ilk Türk oldum.

Türkiye'de ve uluslararası turnuvalarda birçok başarıya imza attın. İlkleri yaşatmak nasıl bir duygu?

Bu çok güzel bir duygu. Umarım Türk tenisine bir şey katmışımdır. Şu anda birkaç tane daha hedefim var onlara ulaşmaya çalışıyorum. Umarım Türkiye’yi en iyi şekilde temsil etmeye devam edeceğim.

Profesyonel tenisçi olmak elbette zor bir kariyer. Bu yolda hayatından ödün vermen gereken şeyler oldu mu?

Tabii ki ödün vermem gereken çok şey oldu. Her zaman uzaktayım, devamlı yurt dışındayım. Ailemi çok az görüyorum. Bu çok kolay bir şey değil tabii ki... Fakat; kazanma duygusu bambaşka bir şey, size her şeyi unutturuyor.

Bize, maça çıkmadığın, rutin bir antrenman gününden bahseder misin?

Genellikle 7’de kalkıyorum. 1 saat geçtikten sonra kahvaltı ediyorum. Evden 9 gibi çıkıyorum. 10.30 – 11.00’de antrenmana başlıyorum. Yaklaşık iki buçuk saat antrenman yapıyorum. Öğlen arası verip yemek yiyorum. 3 buçuktan 5 ‘e kadar tekrar tenis antrenmanı yapıyorum. Bazı günler bunların üstüne kondüsyon antrenmanı da yapıyorum.

Antrenman ve turnuva programın çok yoğun. Sosyal hayata zaman ayırabiliyor musun?

Yoğun antrenman ve maç programımdan dolayı çok zamanım yok. Bu sebepten dolayı, sosyal hayatıma az zaman ayırabiliyorum. Fırsat buldukça annemle zaman geçiyorum.

Düşünün çocukken bir hayaliniz var. En büyük düşünüz o turnuvalarda yer almak... İnanın bana, bu düş gerçekleştikten sonra hissettikleriniz daha da güzel duygular oluyor. Organizasyonlar çok büyük, seyirci çok güzel. Her açıdan star gibi hissediyorsun.

Page 74: Tenisseverler Sayı 2

72

BÖLÜM BAŞLIĞI

72 TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ

Page 75: Tenisseverler Sayı 2

73

BÖLÜM BAŞLIĞI

73

Page 76: Tenisseverler Sayı 2

RÖPORTAJ

7.Kortta soğukkanlılığınla dikkat çekiyorsun. Günlük yaşamında da bu denli soğukkanlı mısındır?

Sakin bir yapım vardır. Gürültüden ve karmaşadan hoşlanmıyorum.

Hayatında tenis olmasaydı hangi spor dalıyla ilgilenmek isterdin?

Futbol oynamayı seviyorum. Futbolcu olmak isterdim. Önceden çok oynadım, tenis antrenmanlarında da kondisyon amaçlı oynadık.

Son yıllarda Türkiye'de oldukça fazla uluslararası turnuva düzenleniyor. Kendi evinde, kendi seyircilerinle oynamak sana baskı yaratıyor mu? Neler hissediyorsun?

Kendi evimde oynamak üzerimde yoğu bir baskı yaratıyor. Biliyorum ki; herkesin benden büyük beklentileri var. Kazanma isteğimin üzerine bir de bu beklentilerin yarattığı baskı ekleniyor.

Grand Slam Turnuvaları'nda oynamış bir tenisçisin. O atmosferi solumak nasıl bir duygu?

Büyük turnuvalarda her saniye çok önemli. Bu, mücadeleyi daha da heyecanlı hale getiriyor. Bu duyguyu tadabilmek çok güzel, tarif edilemez... Düşünün çocukken bir hayaliniz var. En büyük düşünüz o turnuvalarda yer almak... İnanın bana, bu düş gerçekleştikten sonra hissettikleriniz daha da güzel duygular oluyor. Organizasyonlar çok büyük, seyirci çok güzel. Her açıdan star gibi hissediyorsun. Muhteşem bir deneyim... Bu müthiş deneyimi, benim gibi en büyük hayali bu turnuvalarda yer almak olan tüm arkadaşlarımın tatmasını temenni ederim.

Dünya çapında tenisin yıldızlarıyla aranda hiç bir anı yaşandı mı? (Federer, Djokovic,vs..)

2011 yılında Federer ile birlikte Monte Real’de antrenman yapmıştık. Bu benim için oldukça güzel ve önemli bir anıydı.

Geçen sene antrenörünü değiştirdin ve Erhan Oral'la yoluna devam etmeye başladın. Bu birliktelikten bahseder misin?

Erhan Oral, ülkemizin çok büyük ve önemli bir oyuncusu… Ben Erhan Ağabey’i çok uzun yıllardır tanıyorum. Daha önce Davis Cup’ta milli takım antrönörüm oldu. 1 yıldır beraber çalışıyoruz. Erhan Oral bana çok şey kattı. Daha uzun yıllar inşallah çalışacağız ve umarım birlikte hep başarılı olacağız.

Son yıllarda TTF oldukça başarılı etkinliklere imza atıyor. Sen ülkemizde tenisin gelişimi hakkında neler düşünüyorsun?

Ülkemizde uluslararası çapta turnuvaların sayısı artıyor. Bunun da tenisi geliştirdiğini, tenise ilgiyi artırdığını düşünüyorum. Ülkemizde turnuvalar arttıkça, başarılı tenisçilerimizin de artacağına inanıyorum.

Seni idol olarak gören küçük tenisçilere nasıl bir mesaj iletmek istersin?

Tenisi çok sevmelerini tavsiye ediyorum çünkü; sevmeden bu iş olmuyor. Sevmek şart. Doğru hedefler belirlemek gerekiyor. Çok çalışıp iyi antrenman yapmaları gerekiyor. Bu iş gerçekten kolay değil. Bir şeyler vereceksin. Ondan sonra bir şey kazanıyorsun.Herkese başarılar diliyorum.

Page 77: Tenisseverler Sayı 2

75

PETRA KVITOVA 8.

Page 78: Tenisseverler Sayı 2

Çeyrek finalde Avustralyalı Bernard Tomic ile karşılaşan Tsonga, kozlarını son setindeki tie-break oyununda beş maç puanı çevirerek galibiyeti elde etti.

Vatandaşı Gilles Simon'u rahat bir şekilde geçen Tsonga'nın finaldeki rakibi ise bir numaralı seribaşı Tomas Berdych'ti.

Berdych, ev sahibi Tsonga karşısında ilk seti kazandı. Tie-break'e uzayan ikinci sette 6/5 öne geçerek büyük ödüle çok yaklaştı. Ancak Tsonga, maçı final setine taşıdı.

Rakibine servis kırma şansı dahi tanımadığı son setin üçüncü oyununda eline geçen servis avantajını maçın sonuna kadar kullanan dünya sekiz numarası; 3/6 7/6(6) 6 /4'lük skorla korttan galip ayrıldı.

Fransız Jo-Wilfried Tsonga, ülkesinin Marsilya kentindeki turnuvada zirveye çıktı.

TSONGA FIRTINASI!

Star Power tarafından, New York Madison Square Garden ve Hong Kong AsiaWorld-Arena’da tenisin en iyilerinin katılımıyla BNP Paribas Showdown Gösterileri düzenlendi. Madison Square Garden’da, Rafael Nadal ve Juan Martin del Potro gösteri maçı yaparken; kadınlarda Serena Williams ve Victoria Azarenka karşı karşıya geldi AsiaWorld-Arena’da düzenlenen gösteriden çok memnun kalan katılımcılar ve taraftarlar oldukça eğlenceli vakit geçirdiler. Wozniacki twitter hesabında “Teşekkür ederim Hong Kong! Bu gece çok güzel vakit geçirdim. Tekrar görüşmek üzere” dedi. Tenisin yaygınlaştırılması ve genç oyuncuların katılımlarını sağlamak amacıyla düzenlenen gün boyunca sosyal medyada tenis tutkunlarının oldukça ilgisini çeken olaylar yaşandı.

DÜNYA TENİS GÜNÜBirçok ülke, 4 Mart Dünya Tenis Günü’nü kutlamak için el ele verdi.

DÜNYADAN

76

Page 79: Tenisseverler Sayı 2

Sezona olumsuz bir başlangıç yapan Çek tenisçi, Fed Cup Serisi’nde elde ettiği iki galibiyetle şeytanın bacağını kırdı, Dubai'deki Premier seviye WTA Turnuvası’nda şampiyonluğu elde etti.

Victoria Azarenka'nın sağ ayağındaki problem nedeniyle turnuva öncesinde çekildiği, Serena Williams'ın ise sırt ağrılarından dolayı ikinci turda bıraktığı Dubai Duty Free Tenis Şampiyonası'nda zorlu bir kura çeken Kvitova, açılış turunda Daniela Hantuchova'yı geçtikten sonra Ana Ivanovic'e şans tanımadı.

Çeyrek finalde dünya dört numarası Agnieszka Radwanska'yı deviren Çek tenisçi, önceki maçlardaki çift set tarifesini Caroline Wozniacki önünde de uygulayarak adını finale yazdırdı.

Petra Kvitova, kötü istatistiklerini Dubai'deki WTA Turnuvası’nda geride bıraktı. Finalde Sara Errani'yi 6/2 1/6 6/1'lik setlerle mağlup ederek, kariyerinin onuncu tekler şampiyonluğuna ulaştı.

Şampiyonluk mücadelesine parlak gibi giriş yapan Kvitova, 6/2 kazandığı ilk setin ardından ikinci sette de 1/0 öne geçti. Ancak bu noktada kimsenin beklemediği bir çıkış yapan Errani, üst üste altı oyun alarak 6/1'e ulaştı ve maçı final setine taşıdı. Heyecan dolu finalin üçüncü setinde Kvitova, kazanma vuruşlarındaki yüzdesini yine yukarıya çekti ve 6-1 ile sonuca gitmesini bildi.

100 dakika süren maçtan galip çıkan, Ağustos 2012'deki New Haven birinciliğinden bu yana ilk, toplamda ise 10. tekler zaferini tadan dünya sekiz numarası Kvitova, kendisinin bir sıra üstündeki Errani ile olan maç kaydını da 4-0'a taşıdı.

KVITOVA, DUBAİ'DE PARLADI!

77

Page 80: Tenisseverler Sayı 2

Dizindeki sakatlanma yüzünden sıkıntılı günler geçiren Rafael Nadal, Sao Paulo’daki turnuvanın finalinde David Nalbandian'ı 6/2 6/3'lük setlerle mağlup etti.

Yaklaşık yedi ay süren diz sakatlığından ötürü tenisten uzak kalan Nadal, rahatsızlığını atlattıktan sonra Şili'de çıktığı ilk turnuvada teklerde ve çiftlerde ikincilik elde etmişti. Bu kez şampiyonluk konusunda kararlı olan Rafa, çeyrek ve yarı finalde Arjantinli rakiplerini üç sette geçti. Finaldeki rakibi ise yine bir Arjantinli olan tecrübeli raket David Nalbandian'dı.

İlk seti, kırdığı iki servis oyunu neticesinde 6/2 ile kazanan Nadal, ikinci sete ise şaşırtan bir giriş yaptı. Kaptırdığı iki servis oyunuyla 3/0 geriye düştü.

Bu şanssız başlangıcı,üst üste hanesine yazdırdığı altı oyun ile atlatan Rafa, 6/3'lük set ile galibiyete ulaştı. Nadal, bu galibiyet sonrası toprakta 37., toplamda ise; 51. şampiyonluğunu elde etti.

DÖNÜŞÜ MUHTEŞEM OLDU!

DÜNYADAN

78

Page 81: Tenisseverler Sayı 2

79

Martina Hingis: Beş Grand Slam kupalı eski 1 numara Martina Hingis, 32 yaşındayken bu büyük onura layık görüldü. Thelma Coyne Long: Usta Oyuncu Kategorisi’nde ödül alan 94 yaşındaki Thelma Coyne Long'un ismi daha önce de açıklanmıştı. 1950'lerde iki kez Avustralya Açık tekler zaferi yaşayan Long, aynı turnuvada tam 13 kez çift kadınlarda mutlu sona ulaşarak rekor kırmıştı. Charlie Passarell: Yaptığı organizasyonlarla tenisin gelişimine

Tenis sporunun gelişimine katkıda bulunan efsane isimlerin belirlendiği Newport'taki Tennis Hall Of Fame'in 2013 yıldızları açıklandı. Efsaneler Kulübü’ne bu sene dahil olan yeni üyeler: Martina Hingis, Thelma Coyne Long, Charlie Passarell, Cliff Drysdale ve Ion Tiriac.

destek veren isimlerden olan Passarell de Efsaneler Kulübü’nün bir üyesi oldu. Cliff Drysdale: Drysdale, yıllardır ESPN yayınlarında tenise verdiği destekle, katkıda bulunanlar kategorisinde onore ediliyor. Rumen Ion Tiriac: 73 yaşındaki Rumen Ion Tiriac ise, koçluktan organizasyona, menajerlikten oyunculuğa kadar her alanında bulunduğu tenise getirdiği yeniliklerle ön plana çıkan gerçek bir tenis ikonu.

1973 yılında bir tenis idolü olan Billie Jean King’in kurduğu; tüm dünyada milyonlarca insana ulaşan profesyonel kadınlar turunun merkezi WTA, yeni yaşını kutluyor.

WTA, 40. yaşı için 40 – LOVE isimli bir tanıtım kampanyası hazırladı. Dünyaca ünlü tenis yıldızlarının yer aldığı kampanyanın reklam filmi, Kaliforniya’da düzenlenen İndian Wells Turnuvası’nda basına gösterilirken, birbirinden çekici afişler de billboard’larda yer almaya başladı.

40. YAŞINA GİREN WTA’DEN, 40 – LOVE KAMPANYASI

EFSANELER KULÜBÜ

Page 82: Tenisseverler Sayı 2

Rafael Nadal, dizinden yaşadığı sakatlık nedeniyle geçtiğimiz yıl kortlardan uzun bir süre uzak kalmıştı. Sakatlığını atlatan İspanyol tenisçi, Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılan Indian Wells'in finalde Del Potro'yu geçip, şampiyonluğu elde etti.

Sakatlığı sonrası Brezilya Açık ve Meksika Açık'ta kazandığı şampiyonluklara üçüncüsünü ekleyen Nadal, "Gerçekten inanılmaz. Bu şampiyonluk kariyerimin en duygusal zaferlerinden biriydi" dedi. İspanyol tenisçi, "Gerçekten çok mutluyum. Bana verdikleri destek nedeniyle herkese çok teşekkür ediyorum. Bu destek bana pozitif enerji ve çalışma motivasyonu sağladı. Sıralamada ilk 10'da yer alan 3 tenisçiyi peş peşe yenip, uzun bir aranın ardından sert zeminde şampiyon olduğum için çok mutluyum. Bu zafer benim için çok özeldi" diyerek sözlerini tamamladı.

Rafael Nadal, Brezilya ve Meksika'nın ardından Indian Wells'te de şampiyon oldu.

INDIAN WELLS’TE NADAL ZAFERİ

80

DÜNYADAN

Page 83: Tenisseverler Sayı 2

81

BÖLÜM BAŞLIĞI

Page 84: Tenisseverler Sayı 2

DÜNYADAN

Indian Wells finalinde iki eski dünya 1 numarası karşı karşıya geldi. Sharapova, kırdığı servislerle daha maçın başlangıcında kontrolü ele geçirirken, Danimarkalı raket Wozniacki elde ettiği iki servis kırma puanından yararlanamadı. Maria, kısa sürede ilk setteki galibiyetini ilan etti.

İkinci sete de servis kırarak hızlı bir giriş yapan Sharapova, rakibine hiç fırsat vermedi. Maç boyunca çok üstün oyun sergileyen Sharapova 32 winner üretirken, Wozniacki yaptığı 2 winner'la finalde çok kötü bir performans sergiledi.

Geçen sene finalde Victoria Azarenka'ya mağlup olan 2006 şampiyonu Rus tenisçi, sıralamada Belaruslu rakibini geride bırakarak iki numaraya çıkmayı başardı.

Maria Sharapova, Indian Wells’in finalinde Caroline Wozniacki ile karşılaştı. 6/2 6/2’lik iki setle korttan galip ayrılan Sharapova, sıralamada bir basamak daha yükseldi.

SHARAPOVA, INDIAN WELLS’TE ESTİ!

Page 85: Tenisseverler Sayı 2
Page 86: Tenisseverler Sayı 2

84

DÜNYADAN

WTA’nın 1 numaralı raketi Serena Williams, 2 numarada yer alan Maria Sharapova ile yaptığı final mücadelesinden galip gelerek Miami Açık Turnuvası’nda altıncı kez şampiyon olmayı başardı.

Miami Key Biscayne'de yer alan Sony Açık Tenis Turnuvası'nda Serena Williams üstün bir performans göstererek Sharapova’yı 4/6 6/3 6/0’lık setlerle mağlup etti.

2004’ten bu yana Serena Wiliams karşısında galibiyet alamayan Sharapova, Miami’de beşinci finalini oynamasına rağmen yine başarılı olamadı.

SONY AÇIK'IN KRALİÇESİ

SERENA WILLIAMS

Page 87: Tenisseverler Sayı 2

BÖLÜM BAŞLIĞI

Page 88: Tenisseverler Sayı 2

DÜNYADAN

Sezonun ikinci masters turnuvası olan Miami'de final mücadelesinde Andy Murray ile David Ferrer karşı karşıya geldi. Başarılı raketi Murray, rakibi Ferrer’i 2/6 6/4 7/6’lık setlerle yenerek Sony Açık Turnuvası’nda mutlu sona ulaştı ve kariyerinin 9.masters zaferini elde ederek, dünya sıralamasında 2 numaraya yerleşti.

MIAMI’de MURRAY ŞAMPİYON Miami Masters Turnuvası finalinde Andy Murray, David Ferrer'i 2-6/6-4/7-6'lık setlerle 2-1 yenerek şampiyon oldu.

Page 89: Tenisseverler Sayı 2

BÖLÜM BAŞLIĞI

Page 90: Tenisseverler Sayı 2

88

DÜNYADAN

Sony Açık Turnuvası sona erdi. Muhteşem bir mücadelenin ardından tenisçiler, kazanıp kazanmamalarını bir kenara bırakıp, Miami’nin eşsiz atmosferinin tadını çıkardılar.

SONY AÇIK SONRASI MIAMI KEYFİ

Page 91: Tenisseverler Sayı 2

89

BÖLÜM BAŞLIĞI

Page 92: Tenisseverler Sayı 2

TÜRKİYE'DE TENİS NASIL BAŞLADI-2

HAZIRLAYAN: BURCU ÇETİNKAYA ÖZTÜRK

GEÇMİŞTEN

90

Page 93: Tenisseverler Sayı 2

91

AZMİN MUCİZELERİYLE KAT EDİLEN UZUN BİR YOL...

Tenis Türkiye'de 1900'lü yılların başında, İngiliz diplomatlar aracılığıyla tanındı. İngilizler, işgal altındaki İstanbul’un dört yanında yoğun kort faaliyetlerinde bulundu. İstanbul’daki bu kort faaliyetlerinin yanı sıra, İzmir’de de çalışmalar sürdürülüyordu. Giraud ve Charnot aileleri Bornova’da tenis oynayan öncüler oldular. 1905'te İzmir, Bornova ve Karşıyaka'da İngilizler arasında tenis oynandığı biliniyor.

Türkler tenis oynamaya başladıklarında tarih, 1915’leri gösteriyordu. Bu tarihten itibaren Amerikan Kolejleri’nde tenis kültürü yerleşmeye başladı. Fenerbahçe'de tenis kulübünün kurulmasıyla Fuat Hüsnü Kayacan ilk Türk tenis hareketinin öncüsü oldu.

Galip Kulaksızoğlu, Zeki Rıza, İsmet Uluğ, Tevfik Taşçı, İbrahim Cimcöz, Mehmet Reşat Pekelman, Muhsin Yeğen ve Ekrem Rüştü Cumhuriyet Dönemi’ne kadar ilk tenis oynayan kişiler oldular.

1923 yılında Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’nın bünyesinde Türkiye Tenis Federasyonu kuruldu. Federasyonun ilk başkanlığına ise Servet Bey getirildi.

Kortlarda özgürlük rüzgarları

Aynı tarihinden itibaren Fenerbahçe’de beton kortun en hararetli dönemi 1923 yaşanmıştır. O tarihe kadar işgal orduları subaylarının kendi malları gibi kullandıkları kort, o yıl özgürlüğe kavuşmuş ve yeni gençlerin yetişmelerine olanak doğmuştur.

Türk kadını kortta

Türk kadınlarının tenis çalışmaları da işte ilk kez bu kortlarda görüldü. Vecihe Taşçı, Mediha Baydar, Adriyel Sadak ve Hidayet Karacan gibi bayanlar spor sahalarında ilk kez 1923 de bu kortta göründüler. Kadıköy, en ileri görüşlü semtlerden olmasına karşın, bu atılım yine de kolay olmamış.

Korta önce musevi bayanlar çıktıktan sonra, Türk kadınları da cesaretlenip tenis oynamışlardır.

Suat Subay rüzgarı

İngilizler, İstanbul’da Challange Kupası denen ve 3 yıl üst üste oynan bir turnuva düzenlemişlerdi. 1924 yılında Suat Subay isimli oyuncumuz, bir İngiliz subay ile birlikte çiftlerde şampiyon olarak Challenge Kupası’na ismini yazdırdı.

Ankara’nın tenisle tanışması

Cumhuriyet’in ilanı ile merkezi yönetimin Ankara’ya kaymasıyla, yabancı diplomatlar da Başkent’e taşındı. Böylelikle de Ankara tenisle tanışmıştır. Ankara’daki tenis çalışmaları, Federasyon Başkanlığı da yapmış olan Prof. Dr. Süreyya Genca ve arkadaşlarının 1929’da kurduğu Kavaklıdere Sporting Tenis Kulübü ile ilerledi.

Fenerbahçe'nin Balkan Şampiyonu raketleri: Suat Subay, Sedat Erkoğlu, Tevfik Taşçı ve E. Ohenesyan.

Page 94: Tenisseverler Sayı 2

92

GEÇMİŞTEN

Sektöre kattığımız yeniliklerimiz taze bir fidan,sektördeki yerimiz köklü bir çınar gibi.

Çetin Emeç Bulvarı No: 60/4 06520 Balgat/ANKARA Tel: 0 312 286 90 75 Faks: 0 312 286 90 [email protected] www.fidanlarinsaat.com

Fikirlerimiz taze, köklerimiz derin...1937 yılında temelleri atılan ve şampiyon tenisçiler yetiştiren Ankara Tenis Kulübü 1947 yılında kurulmuş ve Türk tenisine büyük katkılar sağlamıştır.

Uluslararası arenada ilk başarı

Kortların en iyileri arasında yer alan 3 Fenerbahçeli tenisçi Suat Subay, Sedat Erkoğlu ve Vahram Şirinyan'dan oluşan tenis milli takımımız; 1930 yılında Atina’da düzenlenen Balkan Şampiyonası'nda Sedat Erkoğlu ve Vahram Şirinyan’ın çift erkeklerde gösterdiği olağanüstü başarı ile birinci oldu.

Sedat Erkoğlu ve Vahram Şirinyan ikilisi 1931 yılında ise; Balkan Şampiyonası'nda çift erkeklerde 3.’lük elde etmişlerdi.

Ve Türk tenisinde yeni dönem…

1942'de "Tenis, Eskrim, Dağcılık" (TED) Kulübü’nün Muhterem Sökmen, Avni Şaşa, Cihat Tegin, Mecdi Serdengeçti, Rıza Arseven, Memduh Moran gibi isimlerin öncülüğünde kurulmasıyla birlikte Türk tenisinde yeni atılımlar başlamıştır…

ATATÜRK, İsmet İnönü ile birlikte Karşıyaka Tenis Kulübü'nde tenis izlerken…"Karşıyaka Spor Kulübü'nde karşı karşıya bulunduğum gençlik iftihara çok şayandır. Bu gençlik muvacehesinde istikbalin kuvveti, saadeti ne bariz görülmektedir." M. K. ATATÜRK

Page 95: Tenisseverler Sayı 2

BÖLÜM BAŞLIĞI

Sektöre kattığımız yeniliklerimiz taze bir fidan,sektördeki yerimiz köklü bir çınar gibi.

Çetin Emeç Bulvarı No: 60/4 06520 Balgat/ANKARA Tel: 0 312 286 90 75 Faks: 0 312 286 90 [email protected] www.fidanlarinsaat.com

Fikirlerimiz taze, köklerimiz derin...

Sektöre kattığımız yeniliklerimiz taze bir fidan,sektördeki yerimiz köklü bir çınar gibi.

Çetin Emeç Bulvarı No: 60/4 06520 Balgat/ANKARA Tel: 0 312 286 90 75 Faks: 0 312 286 90 [email protected] www.fidanlarinsaat.com

Fikirlerimiz taze, köklerimiz derin...

Page 96: Tenisseverler Sayı 2

94

RÖPORTAJ

Bu yolculuğa başlarken kendinizden yola çıkıyorsunuz doğal olarak. Kendinizden başlıyorsunuz o sorguya ve geçmişinizden elbette… Öncelikle aklıma ilk gelen soru, bugüne kadar kime haksızlık etmiş olabileceğinizi düşünüyorsunuz, sanık sizsiniz ve davalı olabilecekleri yokluyorsunuz kişisel tarihiniz içinden. Anılarınız içinden kişilere, tek tek olaylara yoğunlaşıyorsunuz; ama sonra bireysel olandan toplumsal alana genişletiyorsunuz bakışlarınızı; yerelden evrensele genişliyor pencereleriniz. İnsan ve doğa ilişkilerimde adil olup olmadığınızı sorguluyorsunuz. Bu yüzleşmede muhakkak ki acı çekiyorsunuz; çünkü mutlaka pişmanlıklar ve keşkeler çıkıyor karşınıza. Bir insansınız ve hatalı bir varlıksınız. Sergilediğiniz anda size şüphesiz doğru gelen bir davranış,

Bir zaman sonra şüphesiz bir yanlış olabiliyor! Bu davranışlarınız size acı veriyor; hele ki onun mağduriyeti sürekli ise. Dikkatsizliğinizden dolayı sebep olduğunuz bir trafik kazası ya da insani ilişkilerde yıktığınız hayaller, yok ettiğiniz umutlar gibi. Karşısında sessiz kaldığınız ve ölümlere, öksüzlüklere, sakatlıklara, yoksulluklara, yalnızlık ve derin acılara sebep olmuş bir savaş gibi. Tüm bunlarla yüzleşmek büyük bir acı veriyor işte. Yine de zamanı geri getirip telafi edemeyeceğiniz hatalarınızı bundan sonraki yaşantınızda tekrarlamamak için müthiş bir bilince kavuşuyorsunuz bu yüzleşmeden sonra ve bu sizin teselli kaynağınız, umudunuz oluyor. “Acı, geçmişin; umut, geleceğindir.” derim hep ve acıdan umut yaparım kendi kendime.

Murathan Mungan “Yalnız Bir Opera” şiirinde “Ben sende bütün aşklarımı temize çektim.” der. Bu yüzleşmede bütün ilişkilerinizi temize çekebilirsiniz. Hristiyanlıktaki “günah çıkarma” ya da İslam’daki “tövbe” ritüeli gibi, kendinizi yargılayıp o hataları bir daha tekrarlamama ödülü verebilirsiniz kendinize.

Ziyaretçiler benden daha şanslılar; neyle, nasıl yüzleşeceklerinin yolunu gösteren muhatapları var sergide. Yıllarca düşünüp hazırladığım binlerce sayfalık iddianameyi bir resimde, bir heykelde, bir halıda ya da video’da özetlemiş bir sanatçı olarak ben varım orada muhatapları olarak. Ziyaretçinin o salondaki kısacık zamanda bütün geçmişini sorgulama, bu sorguda kendini ifade etme, aklama ya da mahkûm etme şansı yoktur; aylar hatta yıllar gerek buna. Bilinen olaylar üzerinden ele aldığım konular ve onlar üzerinden elde edebileceği saf paradigmalar sayesinde o uzun süreci o gün kısaltabilir; yetmezse başka bir gün daha gelip devam edebilir. Sonuçta orada o arınmayı gerçekleştirebilir. Sanatın önemli bir işlevi de bu değil midir zaten? Aylar sürecek bir düşünce yolculuğu sonunda elde edebileceğin güzelliği-bilgiyi, o yolculukta daha önce bulunmuş birilerinin sana sunması işte. Ziyaretçi, Halepçe’yi anlamak, oradaki sorumluluğuyla yüzleşmek için ansiklopediler arasında kaybolmak zorunda değil. “Yüzleşme” tablosuyla 5-10 dakika zaman geçirerek o sorgusunu gerçekleştirebilir. Aç ile tok arasında, güçlü ile zayıf arasındaki savaşı ya da Bulgar’la Türk, Yahudi’yle Müslüman arasındaki kavgayı anlamak için üniversiteler bitirmek, tezler hazırlamak zorunda değil. “Paradoks” tablosunun karşısında biraz zaman geçirerek bu okumaları ve anlamaları gerçekleştirebilir.

Burada önemli olan, ziyaretçinin kin, nefret ve öfke duymadan, bu yüzleşme eylemini cesurca sürdürebilmesi! Hangi değerlerin, hangi yasaların, hangi toplumsal-ahlaki kuralların karşısında hesap vereceğini iyi bilmeli. Bu ritüelde, ırk, cinsiyet, milliyet, dil dışında, herkesin doğarken sahip olduğu değerleri “saf” değerler olarak kabul etmeli başta. Bunların dışındaki değer ve yargılarını saf olanlardan tamamen ayırarak o sanık sandalyesine oturtabilmeli kendisini. Yani KürT’ü sorgularken Türk olmamalı! Bakın burada çok hassas iki tanımı telaffuz ettim: Kürt ve Türk. İşte bunlara karşı bizi hassaslaştıran her neyimiz varsa o salonun kapısına bırakmalı ve öyle başlamalı o yüzleşme. Bunun dışında bir yöntemle kimse boşuna çaba göstermesin beni-kendisini anlamak için!

Ünlü ressam Ahmet Güneştekin ile yerelden evrensele genişleyen pencerelerini, içine açılan kapıları, yüzleştiği gerçekleri konuştuk. Bu derin denizi besleyen akarsulardan bahsettik. Sanatçı hassasiyetiyle Türkiye’de tenisin gelişmesi adına neler yapılabileceğini sorduk O’na…

İlki İstanbul'da gerçekleşen "Yüzleşme" başlıklı uluslararasısergi dizinizin ikincisi şu anda Ankara’da devam ediyor. Sergide yer alan eserler aracılığıyla derin bir yolcuğun ayak izlerine ulaşıyoruz. Siz bu yolculukta nelerle yüzleştiniz?

Peki, ziyaretçiler sizin serginizde neyle, nasıl yüzleşiyor?

AHMETGÜNEŞTEKİNİLE YÜZLEŞME

RÖPORTAJ: NAZLI KÜTÜK

Page 97: Tenisseverler Sayı 2

95

1997 yılından beri dolaşıyorum. Gittiğim yerler hakkında ilk merak ettiğim şey, efsaneleridir. O yerde hangi kahramanlar, hangi destanlar yaşanmış yazılmış, ne zaman ve nerede meydana gelmiş diye merak ederim ve peşine düşerim o öykünün. O izi sürerken başka birçok şeyin izine de rastlıyorsunuz. Mesela ne yediklerini öğreniyorsunuz o tarihte yaşamış insanların. Ne giydiklerini, nasıl geçindiklerini, nasıl evlendiklerini, nasıl gömüldüklerini; ölüm sonrası inanışlarını öğreniyorsunuz. Mezopotamya ve Anadolu toprakları da hem medeniyetlerin doğum yeri hem de üzerine kurulmuş diğer yerlerdeki uygarlıkların ilham kaynağı olarak çok zengin bir birikime sahip. Gezilerimde bazen çok kısa bir öykünün peşinden çıktığım yoldan dönerken o kadar çok şey bulurum ki neyi nereye koyacağımı, nasıl taşıyacağımı bilemem! Tarihi öylesine zengin ve öylesine ham ki bu toprakların, her taşın altında koca tapınaklar, köyler çıkabilir.

Elbette vardır. Ben hiçbir ressamdan istemsiz de olsa etkilenmediğimi rahatlıkla söyleyebilirim ama bir yazardan, Yaşar Kemal’den etkilendiğimi de yine o rahatlıkta iddia edebilirim. Dr. Berlin Akademie Der Künste Direktörü ve yakın dostum Johannes Odenthal, “Kesişmeler-Dönüşümler” sergimin açılışında, “Yaşar Kemal’in yazıda yaptığını o resimlerinde yapıyor.” demişti benim için. Hakikaten de sonrasında kendimi onunla karşılaştırdığımda benzer bir sonuca ulaştım diyebilirim. Yaşar Kemal’i henüz çocukluğumda tanıdım ve evimizin kitaplığında özel bir yeri vardı. Bir gün gelip de onunla tanışacağım, birbirimize “baba, oğul” diyebileceğimiz ve ünlü bir sanat tarihçinin ikimiz hakkında öyle bir söz söyleyeceği aklımın ucunun ucuna bile gelmezdi; öyle diyeyim yani.

İçimdeki kapılar… Sanırım çoğunun nereye açıldığını henüz ben de bilmiyorum. Sonuçta insanız ve hayatımız her şeyden önce kendimizi keşfetmekle geçiyor. Bu keşifte daha çoğu kapıyı henüz aralamış değilim. Ama bildiklerim arasında aşka açılanlar daha çok sanırım; e ne de olsa Âdem’in çocuğuyum ben de... Sonrasındaki kapılar sanata ve en çok da resme açılıyor diyebilirim. Özgürlük, sonsuzluk ve huzur, birçok insanda olduğu gibi bendeki kapıların ortak karakterleri… Ana kapı, ilki…

Mezopotamya ve Anadolu uygarlıklarının gizli kapılarını aralıyor; efsanelerini, masallarını bulup eserlerinize taşıyorsunuz. Bu kaynaklara nasıl ulaşıyorsunuz?

Sergi açılışınızda onur konuğunuz değerli yazar Yaşar Kemal'di. Eserlerinizde edebiyatın etkisi var mı?

Çalışmalarınızda en fazla dikkat çeken temalardan biri de kapılar. Sizin içinizdeki kapılar nerelere açılıyor?

Eserlerime taşıdığım efsaneler de bazen öyle bir taşın altına bakarak çıkıyor ortaya. O taş bir kapıya, o kapı bir yaşama götürüyor beni. Ve o yaşam, binlerce ömre…

Page 98: Tenisseverler Sayı 2

96

Tenisle ilk buluşmam, çocukluk yıllarıma dayanır. Batman’da TPAO tesislerinde tenis kortları vardı. Babamın orada çalışıyor olması, tenisle erken yaşlarda tanışmama vesile oldu. Zaman zaman fırsat buldukça oynamaya çalışırdım. Uzun yıllar tekrar oynama şansı bulamadım. Son yıllarda ise arkadaşım ve dostum olan eski bir profesyonel tenisçi olan ve son yıllarda sanat piyasasında önemli bir art dealer olarak yer alan Mithat Köksal tenisle yeniden buluşmamı sağladı. Uzun yıllar ara verdiğim bu spor, ciddi bir istikrar gerektirdiğinden kendimi iyi bir tenisçi olarak asla göremem. Ama Mithat Köksal gibi usta bir tenisçi karşısında durabilecek seviyeye gelince arada bir ters köşe yapabiliyor. İşin şakası bu tabi; ama doğruyu söylemek gerekirse iyi bir tenisçi olmak şimdilik bana çok uzak.

Doğduğum şehir Batman’da bu tesislerin kurulacak olması çok sevindirici tabi. Sanırım Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki ilk tenis kortu 60’lı yıllarda Batman’da yapılmıştı. Batman son yıllarda ekonomi başta olmak üzere birçok alanda gerçekleştirdiği atılımlardan sonra bu sportif alandaki projeyle de bölgenin sosyal yaşamına farklı bir heyecan getirecektir. Tabi burada önemli olan, o tesislerin tam kapasiteyle faaliyet göstermesi ve bu alanda üstlendiği misyonunu yerine getirebilecek projeler hazırlaması, etkinlikler düzenlemesi. Bu kapsamda, uluslararası turnuvalara ev sahipliği yapması da çok önemli ve bu da yeni neslin spora olan ilgisini önemli derecede artıracaktır diye düşünüyorum.

Tenisle tanışmanız nasıl oldu? Memleketiniz Batman'a dünya çapında tesis alanları kazandırmak için büyük projelerin temelleri atıldı. Bu heyecan verici gelişmeyle ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz?

Hayatıma kattıkları ölçü ve kapsamda sanatıma da etkisi oluyor doğal olarak. En başta, vücudun fonksiyonlarını yerine tam getirmesine yardımcı ve çalışmalarımda iyi bir motivasyon kaynağı oluyor spor. Bedenin sağlığı ile düşüncenin sağlığı herhalde birbirlerinden bağımsız değildirler. Sanatın zihinle olan ilişkisi ne kadar çok ise spora da o kadar ihtiyaç duyuyorum tabi.

Spor sanatınıza neler katıyor?

Aslında bundan birkaç yıl öncesi için bana “sportif” diyebilirdiniz ama sanırım ben de metropol yaşamının rehavetine kapıldım. Ya da miskinlik de diyebiliriz. Seyahatlerim esnasında çok fazla yürüyüş yapardım ve gittiğim yerlerin yöresel sporlarına katılırdım. Cirit, rafting, dağcılık, kayak, yüzme vs. birçok spor etkinliğine katılırdım. İstanbul’da da açık hava koşuları yapardım, spor salonlarına giderdim. Ama sergiler bu düzeni biraz sarsmış durumda. Dikkat ederseniz uzun zamandır tenis bile oynayamıyorum. Özel bir spor-sağlık merkezine üyeyim şu an ve çok yakınımda olmasına rağmen düzenli gidemiyorum. Ama bu durumun da geçici olduğunu iyi biliyorum ve yakın zamanda ne olursa olsun o düzeni tekrar sağlayacağım. Kısacası, spor hayatımın merkezinde ama ben o merkezden biraz uzaklaşıyorum bazen!

Sanatçı yönünüzün yanı sıra sportif yönünüzle de ön plana çıkıyorsunuz. Spor hayatınızın neresinde acaba?

RÖPORTAJ

Page 99: Tenisseverler Sayı 2

97

Bunun için ne yapılmalı? Tenis kortlarının etrafı filelerle izole edilmeli ki bu tuhaf problem de bir dezavantaj olmaktan çıksın mesela; bunun gibi çözümler, kolaylıklar. Yine de esas konu, bu uygulamaları hayata geçirebilmek için maddi kaynaktır bence. E burada da iş zenginlere düşüyor artık.

Bazı sporların zengin sporu olarak değerlendirilmesi bana çok doğru gelmiyor. Anadolu’nun birçok yerinde bir ata sporu olarak bilinen ciritin, batı aristokrasisinin kendisine özel kıldığı sporlarından biri olan polodan pek farklı olmadığını biliyoruz. Hatta, Bitlis ve çevresinde dedelerden oğullara geçmiş ve günümüzde de oynanan “Kürt beysbolu” da bu kategoride değerlendirilebilir. Beysbol, cirit ve polo gibi sporlar, farklı coğrafyalarda benzer kurallarla oynanabiliyor. Çocukluğumuzda oynağımız birçok sokak oyunu, dünyanın farklı coğrafyalarında neredeyse her kesimin farklı araçlar veya farklı kurallarla oynadığına tanık olmuşuzdur. Bu farkların da genelde pahalı olmasından değil, icra alanından yani fiziki şartlardan kaynaklandığını rahatlıkla söyleyebilirim.

Tenisi “zengin sporu” olduğu algısından kurtarmak için halkın geniş kesimlerinin çok rahat ulaşabileceği alanlarda icra edilmesini sağlamak gerekiyor. Madem pahalı bir spor değil, o zaman ona ucuz (!) bir imaj verelim. Çoğu basketbol sahası nasıl ki voleybol sahası olarak kullanılabiliyorsa tenis oynamaya uygun da tasarlanabilir, hatta mevcut olanlar buna uygun dönüştürülebilir. Okulda, sokakta, parkta hatta evde; tüm kurallarıyla olmasa bile futbol oynanabiliyor mesela. Tabi futbol ya da basketbol rahatlığında oynanabilecek alanlar yaratmak tenis için zor görünüyor ama bu amaca yönelik projeler üretilmeli bence. Örneğin; biraz komik de gelebilir ama tenis topunun çok uzaklara gidip onu geri getirememe gibi bir durumu da var. Futbol ya da basketbol topu en çok nereye kadar uzaklaşabilir ki; ama tenis topu ile beysbol ya da golf topu gibi özel bir durumu da var.

Bugün tenisi, zengin sporu algısından çıkarıp, tüm halka ulaştırmak adına pek çok çalışma yapılıyor. Bir sanatçı olarak, hassasiyetiniz bizim için çok önemli, sizce bu yolda neler yapılmalı?

Page 100: Tenisseverler Sayı 2

98

173 yıllık tarihi ile Türkiye’nin en köklü kurumlarından biri olan PTT, PTTCell markasıyla mobil iletişim sektörüne giriş yaptı.

PTT’nin telefonu simgeleyen “T”si mobil olarak geri döndü. İlk aşamada faturasız tarife ile PTT merkezlerinde satışa sunulan PTTCell’in, Mart ayı sonunda tüm PTT merkezlerinde satılması ve Faturalı hattının da sunulması hedefleniyor.

PTT bu yeni ürünü ile posta, banka ve lojistik hizmetlerine ek olarak PTTCell markası adı altında mobil iletişim hizmeti de sunmaya başladı. PTT’nin telefonu simgeleyen “T”sini mobil olarak geri döndüren PTTCell’in, mobil şebeke ve teknik alt yapısı ise AVEA tarafından oluşturuluyor.

Ocak ayında Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Sayın Binali Yıldırım’ın katılımlarıyla düzenlenen bir toplantı ile kamuoyuna duyurulan tanıtımında, “Türkiye’yi seviyoruz, hesaplı hattı sunuyoruz” sloganıyla yola çıkan PTTCell’in mobil iletişimde yaratacağı “değerin” yanı sıra hedefleri de açıklandı.

PTT’nin telefonu simgeleyen “T”sinin, PTTCell ile mobil olarak geri döndüğünü ifade eden PTT Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür Osman Tural yaptığı açıklamada;

“PTT Genel Müdürlüğü olarak, ülkemiz insanına fayda sağlayacak çalışmalar yapmaya devam ediyor, bilim ve teknolojik gelişmeleri takip ederek, hizmetlerimizin gelişimini ve sürekliliğini sağlamayı hizmet politikamızın temeli olarak kabul ediyoruz.

Bu ilkemiz doğrultusunda önemli bir projeyi daha uygulamaya alıyor, PTTCell hizmetini başlatıyoruz. PTTCell ile 1995 yılında Türk Telekom’un bizden ayrılması sürecine kadar içerisinde olduğumuz bir alana farklı bir şekilde tekrar adım atmış oluyoruz. Faturasız tarife ile 200 PTT merkezinde satışa sunulacak olan PTTCell’in, Mart ayı sonunda tüm PTT merkezlerinde satılmasını hedefliyoruz. Sloganımız; Türkiye’yi seviyoruz, hesaplı hattı sunuyoruz. Siz istersiniz de biz yapmaz mıyız…

Amacımız ise; PTT güvencesini ve hizmet anlayışını hesaplı, hızlı, güvenli hatla birleştirmek. Aşina olduğumuz bir alanda piyasa

şartlarına göre makul özellikler taşıyan PTTCell hizmeti inanıyorum ki müşterilerimizi memnun edecektir” dedi.

Daha sonra yaptığı konuşmada, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, artık 4 bin 507 tane PTT noktasında vatandaşa anlık telefon hizmeti verileceğini, vatandaşların PTTCell'e ne kadar yükleme yaparsa o kadar konuşacağını belirtti.

Bakan Yıldırım, yaptığı konuşmada amaçlarının milletin birbiriyle buluşması olduğunu belirterek, vatandaşların yaşadıkları yer farketmeksizin iletişimlerini en hızlı şekilde kurabilmesinin Türkiye'nin geliştiğinin bir göstergesi olacağını ifade etti. Bunun için yapılması gereken birkaç işin olduğunu söyleyen Bakan Yıldırım, "Kapsama alanını geliştirmek yani köylerde de şehirlerde de insanların haberleşmesini sağlayacak altyapıyı kurmak" dedi.

PTT'nin 173 yıllık bir kuruluş olduğunu hatırlatan Bakan Yıldırım, PTTCell’in altyapı desteğini sağlayan AVEA'nın aslında bir anlamda PTT'den doğma yeni nesil haberleşme şirketi olduğunu dile getirdi. Bakan Yıldırım, 1994-1995'te PTT'nin 'T'sini aldılar diye PTT'ciler çok üzülmüştür. Posta, telefon, telgraf diye bilinen PTT'nin 'T'si geri geliyor. Telefon gitmişti, şimdi geri geliyor. Bu dönüş muhteşem bir dönüş" şeklinde konuşmasını tamamladı.

PTTCell müşterilerinin tek seferde 20 TL ve üzerinde yapacakları yüklemelerde kendi aralarında ayda 3000 dakikaya kadar ücretsiz olarak konuşmalarına imkan verecek olan tarife kapsamında; her yöne yapılabilecek 5 dakikalık aramalar 30 kuruş, her yöne

gönderilebilecek 2000 SMS 9 TL, 1 GB’lık internet paketi ise sadece 14,5 TL olarak ücretlendiriliyor.

PTTCell'li olan ve 600 dakika kampanyasına kayıt yaptıran herkese yurtiçi aramalarında 3 ay boyunca ayda her yöne 200 dakika olmak üzere toplamda 600 dakika konuşma hediye ediliyor.

Faturasız PTTCell’liler PTT işyerlerinden, PTTMatik’lerden, www.pttcell.com.tr adresinden ve 444 6 788 (444 6 PTT) PTTCell Müşteri Hizmetlerinden 7/24 kredi kartı ile TL yüklemesi yapabilmektedir.

PTT’NİN TELEFONU SİMGELEYEN T' Sİ PTTCELL İLE MOBİL OLARAK GERİ DÖNDÜ…

Page 101: Tenisseverler Sayı 2

99

BÖLÜM BAŞLIĞI

Page 102: Tenisseverler Sayı 2

LEZZET

Çocukluğumdan beri yemek yapmaya ve damak zevkine meraklıydım.Küçük yaşlarda bile yemek tarifleri çok ilgimi çekiyordu.

Oldukça sorunlu geçen ilk ve orta öğretimimden sonra, Bilkent Üniversitesi Siyaset Bölümü ve Kamu Yönetimi Bölümü’nü kazanıp, 2 sene hazırlık okudum ancak; bu mesleği yapmak istemediğimi ve bana göre olmadığına kanaat getirerek Almanya’ya gitmeye karar verdim. Çift vatandaşlı olmam da buna karar vermemde etkendi.

Almanya’da Bremen Hochschule’de Turizm İşletmeciliği okudum. Turizm sektöründe de ilgimi en çok çeken bölümün mutfak olduğu için eğitimimi bu yönde tamamladım.

Ancak ailevi sebeplerden dolayı Türkiye’ye dönmem gerektiği için Ankara’da AH-LA’da Turizm Otelcilik’e devam ettim. Bu süre zarfında Yonca Bistro, Ankara Hilton, Ankara Sheraton’da staj gördüm.

Daha sonra İstanbul’da bulunan MSA’ya (Mutfak Sanatları Akademisi) kayıt olup, profesyonel aşçılık eğitimi aldım. MSA’dan mezun olduktan sonra, dünyadaki tek Michelin yıldızlı Türk şefimiz Ali Güngörmüş Hamburg’ta Le Canard isimli muhteşem restoranında bana staj ve eğitim görme fırsatı sağladı.

Ardından dünyanın en lüks oteli olan 7 yıldızlı Dubai’de Burj Al Arab’ta Al Muntaha adlı restoranda 2 Michelin yıldızlı Alman şef Björn Alexander Panek’le çalışma şansım oldu, bu sayede de farklı lezzetler ve sunumlarla tanıştım.

Sanat eseri gibi her biri ayrı ayrı göz zevki ve damak tadına hitap edilecek şekilde düzenlenen tabakların o süslü görüntüsünün ardında, kulislerde yaşanan çok meşakkatli yorucu, yıpratıcı uzun çalışma saatleri vardır.

Tüm o lezzetler, her gün 17-18 saat süren ve ayakta çalışarak, çok fazla emekle hazırlanır. Ancak; misafirlerimizin memnuniyeti ve takdiri ile tüm yorgunluklar unutulur.

15 ay gibi bir süre çalıştığım Burj Al Arab’ta, haftalık izin günümü kapsamlı bir şarap eğitimi alarak değerlendirdim.

Avusturya’da bulunan ve dünyanın en iyi 100 restoranından biri olan Hubertus isimli restorandan iş teklifi aldım. Ardından beni, hakkımda bilgi sahibi olmak için ve deneme yemeği yapmam için Avusturya’ya davet ettiler. 7 farklı lezzetle kendimi kabul ettirdim.

Dünyaca ünlü lezzet ustamız Tolgar Mireli damak tadına adanmış kariyer hikayesini bizler için kaleme aldı.

LEZİZ BİR YAŞAM ÖYKÜSÜ...

Bir süre önce Türkiye’de bulunduğum 1 aylık süreyi de değerlendirebilmek, bana faydalı olacak bir getiri elde edebilmek, kendimi daha da geliştirmek, kasaplık ve et kesimini yerinde öğrenmek için bir mezbahada çalıştım.

Avusturya’da yeni işime başladım. Burada elde ettiğim ve edeceğim deneyimlerin bana daha da güzel kapılar açmasını ümit ediyorum.

100

Page 103: Tenisseverler Sayı 2

101101 TÜRKİYE'NİN TENİS DERGİSİ

Sporcuların besin ihtiyaçlarını etkileyen faktörler arasında fiziksel koordinasyon, yapılan spor, yaş, cinsiyet ve irsi özellikler önemli yer tutar. Sporcuların yapacağı diyetler ve beslenme şekilleri, kişiye özel takip edilerek düzenlenmelidir. Aynı sporu yapıyor olsalar da, kiloları aynı olsa da, kadın ve erkekler arasında, vücudun kilo dağılımında önemli farklılıklar vardır. Örneğin; erkeklere önerilen yağ oranı %15 iken, kadınlara önerilen %26’dır.

Kalori bir enerji ölçüsüdür. Besinlerin verdiği enerji ve vücudun harcadığı enerji kalori cinsinden ölçülür. Sporcuların kalori harcamaları yaş, cinsiyet, vücut ağırlığı, vücut yapısı, metabolik oranları ve fiziksel aktivite düzeylerine göre değişir. Vücut ağırlığı başına kalori ihtiyacı çocuklarda daha yüksektir, çünkü dokuların gelişimi ve büyüme kalori gerektiren işlevlerdir. Yaş ilerledikçe kalori ihtiyacı düşer. Vücut ağırlığı, kalori ihtiyacını etkiler, çünkü daha ağır bir vücutla çalışmak, daha çok kalori gerektirir. Erkekler kadınlardan daha az yağ oranına sahip olduklarından, daha fazla kaloriye ihtiyaç duyarlar. Vücudumuzun en önemli, enerji deposu yağlardır. Yağların yakılması, yani bu depodan kullanılması, idmanla kazanılan bir yetenektir. İdmansız durumlarda, yalnızca karbonhidratlar yakılır.

İnsan vücudumuzun %60-70’i sudan oluşur. Egzersiz sonrası su kaybının mutlaka yerine konması gerekmektedir. Genellikle su gereksimi günlük 2500-3000 kaloriye karşılık her bir kalori için 1 milimetre hesabıyla 2,5-3 litredir. Vücudun susuz kalması derecesine göre dikkat dağınıklığı, halsizlik yapmaktadır. Isının vücuttan atılması ve vücut ısısının ayarlanması suyla yapıldığından (akciğer solunum ve terleme) mutlaka kaybedilen su yerine konmalıdır.

Kalori nedir?Suya önem verin!

YAZAN: TOLGAR MİRELİ

SPOR VEBESLENME ÜZERİNE…

Page 104: Tenisseverler Sayı 2

102

BÖLÜM BAŞLIĞI

www.sagatr.com

Page 105: Tenisseverler Sayı 2

103

Diş çürükleri oral bakterilerin yol açtığı yiyeceklere bağımlı enfeksiyöz bir hastalık olarak tanımlanmaktadır. Belli bazı oral bakteriler yiyeceklerdeki fermente edilebilen karbonhidratları metabolize ederek ağız boşluğunda organik asitlerin oluşumuna yol açmaktadır. Ağız içinde oluşan bu asidik yapı, yine bu bakterilerin kolonizasyonu için ideal ortamı sağlamaktadır. Ayrıca oluşan organik asitler de diş yüzeyinin demineralizasyonunda (mineralize diş yapısının çözünmesi) rol oynamaktadırlar. Dolayısıyla tüketilen yiyeceklerin tipleri çürük oluşumunu artıcı (karyojenik etki) veya azaltıcı (antikaryojenik etki) olabilmektedir.

Çürük oluşumunda basit şekerler ve diğer fermente edilebilen karbonhidratlar en büyük etkiye sahip besin faktörleridir. Karyojenik etkisi olan bu besinlerin tersine bazı besin öğeleri ise ağız içinde oluşan asidik ortamı nötralize etmeleri, tükürük akışını artırmaları ve diş mine dokusunun yeniden yapılandırılmasına katkıda bulunmaları nedeniyle antikaryojenik etkiye sahiptirler.

Süt ve Süt Ürünleri:İnsanlar ve hayvanlarda yapılmış birçok çalışma, sütün şekerli gıdaların çürük oluşturma potansiyellerini azaltmada etkin olduğunu göstermiştir. Sütün diş mine dokusu üzerindeki bu koruyucu etkisinin, içeriğindeki kazein proteinine bağlanmış olan kalsiyum ve fosfor ile sağlandığı düşünülmektedir.

Bebeklerin beslenmesinde emzirme nedeniyle süt, diş dokularıyla uzun süre temasta kalmaktadır. Sütte bulunan laktozun (%5 şeker) erken dönem süt dişi çürüklerine neden olduğu da düşünülmektedir. Bu sebeple, dişlerin fırçalanamayacağı kadar küçük bebeklerde emzirme sonrası dişlerin temiz bir tülbentle silinmesi de önerilmektedir.

Süt gibi peynir de mükemmel bir antikaryojenik yiyecektir. Özellikle şekerli yiyeceklerden sonra tüketildiğinde tükrük akışını stimüle ederek asidik ortamın tamponlanmasını ve nötralizasyonunu sağlamaktadır. Ayrıca yapısındaki kazein fosfopeptidleri sayesinde minedeki demineralizasyonu azaltıp, remineralizasyonu (diş mine yapısının yeniden mineralize formasyon kazanması) hızlandırmaktadır.

Alternatif Tatlandırıcılar:Xylitol, sorbitol ve mannitol gibi besleyici şeker alkolleri sükroza göre %40-75 oranında daha az kalorik içeriğe ve daha düşük çürük oluştucu potansiyele sahiptirler. Mısır, yulaf, çilek ve muzdan elde edilebilen xylitol içeriğiyle insanlarda yapılmış bazı çalışmalarda, çürük oluşumunun %30-60 oranında azaldığı gösterilmiştir. Xylitollü sakızların, şekerli yiyeceklerin tüketilmesi sonrası çiğnenmesi çürüklerin azaltılmasında etkili olabilmektedir.

DİŞ ÇÜRÜKLERİNİN ÖNLENMESİNDE BESLENMENİN ÖNEMİ

Bitkisel Gıdalar:Tahıllı yiyecekler ve sebzeler antikaryojenik etki gösteren doğal koruyucu faktörlerdir. Bu sınıftaki lifli yiyecekler tükürük akış hızını artırarak çürük oluşumunu azaltıcı bir ortam sağlamaktadırlar.

Diğer Besin Öğeleri:Yeşil ve siyah çayın florid, polifenol ve flavonoid içerikleriyle oral bakteriyel büyümeyi ve sükrozun asit oluşturucu potansiyelini azalttığı gösterilmiştir. Laboratuvar ortamında gösterilen bu sonuçlar, hayvanlar üzerinde de düzenli çay tüketimiyle çürük oluşumundaki azalma ile desteklenmiştir. Ancak özellikle siyah çayın dişi çevreleyen dokulara, dişetine ve sistemik duruma olumsuz etkilere yol açan başka bileşenlere de sahip olduğu unutulmamalıdır. Kakao çekirdeğindeki oleik ve lenolik yağ asitlerinin çürük oluşumunda etkin olan bazı bakteriler üzerinde öldürücü etkiye sahip oldukları görülmüştür. Bu sonuç, çikolatanın bir miktar çürük önleyici etkiye sahip olabileceğini gösterse de çikolatalı yiyeceklerdeki sükrozun çürük oluşturucu etkisi daha yüksektir.

Dr. Çağdaş ONATÖzel TOBB ETÜ Hastanesi

Diş Hekimi, Protez Uzmanı

ADVERTORIAL

Page 106: Tenisseverler Sayı 2

104

SAĞLIK

Sporcuların, uğraş gösterdikleri sporlarda en sık karşılaşılan yaralanmalar ile ilgili bilgi sahibi olmaları hem korunma hem tedavi açısından büyük önem arz eder.

Teniste yaralanmalar temel olarak iki mekanizma ile meydana gelebilir. Birincisi makrotravmalar (büyük yaralanma); bunlar daha çok alt uzuvlarda ve bir defada oluşan yaralanmalar ile olur. Akut (Akut kelimesi genelde 3 haftadan yakın zamanda oluşmuş anlamında kullanılır); burkulmalar, akut eklem yaralanmaları, eklem çıkıkları veya kas ezilme ve yırtıklarına bağlı durumlardır. Mikrotravma yaralanmalar ise tendinit (tendonun zorlanmaya bağlı iltihabi reaksiyonu), kronik kas yaralanmaları ve eklemlerde oluşan gevşekliklerdir. Mikrotravma hem alt hem üst uzuvlarda olabilir ve aynı şiddette, tekrarlayan benzer küçük yaralanmaların uzun dönem bir sonucu olarak ortaya çıkarlar.

Tenis bir takım sporu olmamasına rağmen, normal tenis aktiviteleri içinde yer alan ani hızlanmalar ve hareketler nedeniyle şiddeti yüksek bir spor olarak kabul edilir. Hesaplara göre bir sayı için ortalama 8.7 kere

oyuncunun yön değiştirmesi gerekmektedir. Vuruşlar esnasında değişik yönlere yapılan bu tekrarlayan koşular, ani duruş ve hareketlenmeler sonucunda özellikle alt uzuvlarda çeşitli zorlanmalar ortaya çıkabilir. Zaman içinde vücutta kas, tendon ve eklemlerde bu sporu çok yapanlarda bir takım yanlış adaptasyonlar meydana gelebilir. Örneğin sırt kaslarında, bel kaslarında ve omuz kaslarında esneklik kaybı oluşabilir. Bu nedenle germe egzersizleri ile vücudun bu bölümlerinin esnetilmesi çok önemlidir.

Araştırmalar 18 yaş altı yüksek seviye oyuncularda her oynanan 1000 saat tenis için 2 ila 20 arasında yaralanma meydana geldiğini gösterirken, tüm yaş grupları için bu oranın 0.04 ile 3 arasında olduğunu gösterilmiştir. Tenis kas-iskelet sisteminin herhangi bir bölgesinde yaralanmaya sebep olabilir. Tahmin edilebileceği gibi daha çok alt uzuvlarda (kalça ekleminden aşağısı), takiben üst uzuvlarda (omuz ekleminden parmak uçlarına) ve daha sonra gövdede meydana gelir. Alt uzuvlarda en sık ayak bileği ve uyluk düzeyinde yaralanma meydana gelir. En sık görülen ayak bileği burkulmalarıdır.

TENİSTE SIK GÖRÜLENKAS-İSKELET SİSTEMİYARALANMALARI VE RİSK FAKTÖRLERİ

Üstte ise omuz ve dirsek en sık yaralanan bölgelerdir ve lateral epikondolit (tenisçi dirseği) en sık görülen yaralanmadır. Genel olarak bakıldığında oyuncuların en sık maruz kaldığı akut yaralanma ayak bileği burkulması iken, yaşanan sık kronik problem ise bel ağrılarıdır.

Yaralanmalar için risk faktörlerine kısaca bakacak olursak: Yasa veya cinsiyete göre yaralanma tipleri ve sıklığı farklılık göstermez. Her ne kadar teknik açıdan daha gelişmiş olsalar da yüksek seviye oyuncular kendilerini daha çok zorladıklarından ve daha uzun süreler oynadıklarından daha ağır yaralanmalar ile karşı karşıya kalabilirler. Elbette oynanan süre ile yaralanma riski daha da artar. Araştırmalar haftada 3 saatten fazla tenis oynayanların yaralanma riskinin belirgin şekilde arttığını göstermiştir.

Değişik “grip” tutuş pozisyonları darbe biyomekaniğini ve üst ekstremiteye olan yük aktarımını etkileyerek yaralanmalara yol açabilir. Klasik olarak 4 tip forehand tutuşu vardır (continental, eastern, semiwestern ve full western) ve değişik tutuş şekilleri ön kolda farklı tendonların zorlanmasına sebep

Öncelikle spor yaralanması tarifine bir açıklık getirmek gerekir. Sportif faaliyetler sırasında maruz kalınan ve genellikle geçici olarak spordan uzak kalmaya sebep olan

tıbbi durumlara spor yaralanması denir. Medya ve kamuoyunda sık ve yanlış kullanılan şekli ile “sakatlanma”; İngilizce karşılığı “disability” olan ve kalıcı fiziksel, duyusal, mental,

duygusal, gelişimsel veya kognitif durumlar veya bunların kombinasyonudur ve spor yaralanmaları ile uğrasan hekimler tarafından kullanılması tercih edilmemektedir.

HAZIRLAYAN: KAAN İRGIT

Page 107: Tenisseverler Sayı 2

105

Berard Metodu ile işitme dinlemeye dönüşür…

olabilir. Raketlerin mekanik karakteristikleri vuruş esnasında kola giden titreşimleri değiştirebilir. Raket başı büyüdükçe ve raketin titreşim sıklığı (esnekliği) arttıkça kola giden titreşim azalır. Ancak kola giden titreşim ile oluşabilecek yaralanmaların şiddeti arasında nasıl bir ilişki olduğunu ortaya koyan bir bilimsel veri henüz yoktur.

Kort yüzeyleri ile tenis yaralanmaları arasındaki ilişki incelendiğinde, çim ve sert zeminde yaralanmalar toprak korta göre daha sık görülmektedir. Kimi çalışmalara göre sert zeminde çime göre daha çok yaralanma olduğu gösterilmiştir.

En sık görülen tenis yaralanmaları tenisçi dirseği, omuz eklem yaralanmaları, kalça sorunları, diz sorunları, tenisçi bacağı, sırt ve bel problemleri, ayak bileği yaralanmaları ve stres kırıklarıdır. Ortalama bir tenis oyuncusunun acil durumlar için, burkulma, basit cilt kesisi, basit tendon zorlanmaları ve kas yaralanmaları ile ilgili tedavi yöntemleri konusunda bilgi sahibi olması gerekir.

Daha önemlisi yaralanma yaşamamak için gereken önlemler konusunda da kendini eğitmesi ve bu konularda bilinçli olması gerekir. Sporun sağlıklı olmak için yapılması değil, sağlam ve sağlıklı bir vücutta yapılması daha önemlidir. Oyuncunun kas iskelet sisteminin herhangi bir yerinde meydana gelen ağrının tekrarlayan zorlamalara bağlı olabileceğini düşünüp üzerine gitmek yerine, sebebini öğrenmeye çalışması gerekir. Umuyorum önümüzdeki dönemde bu yaralanmaları teker teker ele alıp, daha yakından inceleyeceğiz. Sağlıklı ve spor dolu günler dilerim.

Page 108: Tenisseverler Sayı 2

Çankırı’nın tanınmış iş adamlarından İbrahim Körhüseyin’de bahara girerken ünlü diyetisyen Bahar Demirkıran ile form tutarak 3 ayda 20 kilo yağ yaktı . Aslında onunki de birçok kişi gibi sadece form tutma hikayesi değil aynı zamanda bir iyileşme hikayesiydi. Tip 2 diyabetin öncüsü olan insülin direnci, yüksek kolesterol ve ciddi D vitamin eksikliği olan İbrahim Bey ile sağlığına, yaşına ve yaşam koşullarına uygun

bir diyet takip ettik. Her hafta, kar kış demeden disiplinli bir şekilde Çankırı’dan Ankara’daki seanslarına katılarak, sıkı takip altında 3 ayda 20 kilo vererek koruma programına geçti.

BESLENME

Bu programı 7 gün uygulayın.

UYANINCA; 2 adet ceviz , bir bardak ılık su

KAHVALTI; 1 adet haşlanmış yumurta + 2 yemek kaşığı yağsız lor peyniri + söğüş mevsim sezeleri & bol yeşillik 1 dilim tam buğday ekmeği

Ara;1 fincan limonlu beyaz çay + 2 ince dilim taze ananas

ÖĞLE;1 kase az yağlı sebze çorba

ARA;100 gr ev yoğurduna 2 yemek kaşığı yulaf kepeği + 1 orta boy yeşil elma doğrayın .

AKŞAM;1 porsiyon ızgara somon +zeytinyağlı bol yeşil salata

Akşam 19:00'dan sonra sadece 1 fincan limonlu beyaz çay için. Başka birşey tüketmeyin.

İLKBAHARIN BAŞARI ÖYKÜSÜ; 3 AYDA 20 KİLO

İLKBAHAR DETOKSU;

106

Page 109: Tenisseverler Sayı 2

107

BÖLÜM BAŞLIĞI

Page 110: Tenisseverler Sayı 2

108

GEZİ

Uzun geçmişiyle hep savaşlara ve işgallere maruz kalmış olan Prag, Hitler’in de ilk işgal ettiği şehirdir aynı zamanda. Ama Hitler’in bu işgale bir direniş olmadığı ve hatta şehre hayran kaldığı için üzerine bombalar yağdırmadığı rivayet edilir. Bu yüzden de Prag’da tarih olması gerektiği gibi tüm görkemiyle dikilir karşınıza. Şehri keşfettikçe neden 1992’den bu yana UNESCO’nun dünya mirası listesinde olduğunu da anlarsınız.

Kentin tüm profiline yayılmış çan kuleleri nedeniyle “Kuleler Kenti” unvanını taşıyan şehrin en belirgin yüzlerinden birisi şüphesiz Hardcany Kalesi’dir. Kalenin kente bakan surlarının üstüne kondurulmuş “Altın Sokak”, Prag’ın en şirin köşelerinden biridir. Bu köşeden nehrin kıyılarına inmek yerine kalenin giriş cephesine yönelerek Kraliyet Bahçesi’ni keşfe çıkabilirsiniz. Yapımı 600 yılda tamamlanan St.Vitus Katedrali tüm görkemiyle sizi karşılayacaktır. Kraliyet Bahçesi’nden sonra Küçük Mahalle’ye ulaştığınızda zamanın 18. yy ’da durmuş olduğuna tanıklık edebilirsiniz. Ayrıca barok

ROMANTİZMİN VE TARİHİN İÇİNİZE İŞLEDİĞİ ŞEHİR PRAG

sarayların, cepheleri birbirinden ilginç süslemelerle bezenmiş evlerin birer biblo gibi süslediği Küçük Mahalle’den, yeni ve eski şehri yukarıdan seyredebilirsiniz.

Tuna’nın en önemli kollarından Vltava Nehri’nin içinden geçtiği Prag’da bu nehir üzerine kurulmuş birçok köprü görebilirsiniz. Bu köprülerden en önemlisi ve en etkileyicisi şüphesiz 520 metre uzunluğundaki Charles Köprüsü’dür. Kral 4.Charles tarafından 13. yy 'da şövalye turnuvaları için yaptırılan bu köprü çok sayıda heykelleri, birbiri ardına sıralanmış sokak müzisyenleri ve seyyar satıcılarıyla Prag’ın tarihle kopmayan bağının en güzel tanıklarından biridir.

Şehrin en önemli simgelerinden sayılan ve “Old Town” bölgesinde bulunan Astrolojik Saat Kulesi de mutlaka görülmesi gerekenler arasında yer almaktadır. Astronomikliği saatin bir şekilde güneş, ay ve gezegenlerin konumlarını da gösteriyor olmasından kaynaklanan bu

YAZAN: DR. DT. SEMİH S. YAZICI / AĞIZ, DİŞ, HAST. VE CERRAHİSİ UZMAN DİŞ HEKİMİ

Çek Cumhuriyeti’nin başkenti ve en büyük şehri olan Prag’ın tarih kokan sokaklarında yürümeye başladığınız anda bu şehrin sizde unutulmaz izler bırakacağını hissedersiniz. Prag, Avrupa’nın en nadide çiçeklerinden biri olduğunu vurgularcasına kendini sunar size.

Page 111: Tenisseverler Sayı 2

109

tarihi saat kulesinde her saat başı çanların çalmasıyla ufak çaplı bir gösteriye tanık olabilirsiniz ve on iki havarinin küçük pencerelerden geçişini diğer meraklı ziyaretçilerle beraber izleyebilirsiniz.

20. yüzyıl dünya edebiyatında kalıcı etkiler bırakan Franz Kafka’nın izlerine Prag’da rastlamak hiç de şaşırtıcı değildir ve yaşadığı ev şimdilerde kafe olarak sevenleriyle buluşmaktadır. Kafka’nın evinin bulunduğu sokak ise tam bir maket sokak görünümünde sizleri karşılamaktadır.

Alman, Macar ve Polonya mutfağından etkilenmiş olan Çek mutfağının çok özellikli bir mutfak olduğunu söylemek zor olsa da yine de kendilerine özgü lezzetleri barındıran ve özellikle av hayvanlarından (tavşan, geyik, ördek, kaz) yapılan yemeklerini deneyebilirsiniz.

Ayrıca krem soslu biftekleri de denemeye değerdir. Prag’da bira kültürü çok gelişmiş olduğundan çok çeşitli ve ucuza bira bulmanız mümkündür. Yerel mutfağın yanı sıra Prag’da çok sayıda pizza restoranı da mevcuttur. Bunlardan en meşhuru ödüllü pizzaları ve inanılmaz lezzetteki makarnalarıyla ünlü Don Giovanni’dir.

Tenisin Avrupa kıtasındaki lokomotiflerinden olan Çek Cumhuriyeti, erkekler ve kadınlarda ilk 10'da yer alan başarılı oyunculara sahiptir. Tomas Berdych ve Petra Kvitova gibi başarılı tenisçilerle Davis Kupası’nı alan Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag önemli müsabakalara da ev sahipliği yapmaktadır.

Kafka’nın kasvetli tasvirleri, Seifer’in dokunaklı şiirleriyle, ince, hassas ve kendini çok iyi gizleyebilen Prag’dan ayrılırken bu şehrin yüreğinizin derinliklerine çoktan yerleştiğini duyumsarsınız…

Page 112: Tenisseverler Sayı 2

KADIN OLMAK,YAZAN: YEŞİM ÖZDEMİR AŞTİ

Kadına şiddetin her zaman gündemde olduğu bu dünyada aslında zordur ve hatta bazen suçtur kadın olmak… Geçmişten bugüne ne acılar yaşamıştır kadınlar, savaşlarda en çok acıyı kadınlar çekmemiş midir? Dinler hep kadınların önüne engeller koymamış mıdır? Kadınların, özgürlüklerinin nerede başlayıp nerede bittiğine hep başkaları karar vermemiş midir? Eminim bilinenler sadece buz dağının görünen kısmıdır. Kadınlar fedakardır, doğasında vardır bu özellik. Doğurgandır, Yaradan’ın mucizevi elidir bir nevi, canından canlar doğurur. Dünyanın varoluşundan beri kadınların yaşadığı belki de en doğal ve katlanası acıdır doğurmak. Annedir, bunun için fedakardır. Kaç kadın çocuğu için kendinden vazgeçmiştir kim bilir. Aynı duygudur aslında kadını cesur, dayanıklı, çözüm odaklı ve güçlü yapan. Hiçbir kadın inandığı yolda pes etmez. Kadını kadın yapan en temel özelliğidir “doğurganlık”. Ne kadar mucizevi bir özellik aslında, tarihte, dişiliğin, üremenin, hayatın sürmesinin dolayısı ile bereketin sembolü haline gelmiş tanrıçaların varlığı bundandır.

Kadın bu özelliğinden dolayı anatomik olarak da güçlüdür, her doğum kadına yenilenme ve gençleşme fırsatı verir, acıya dayanıklılığı, uzun ömürlü olması da bu özelliğinin sonucudur. Anne olmak ise en güzel hediyesidir…

Her zaman kadını Yaradan’ın özenle yarattığını düşünmüşümdür. Çünkü kadın estetiktir, güzeldir, narindir… Hep birilerinin gözleri onun üzerindedir. Kadın her zaman istenendir. O seçer eşini. Kadın aslında erkeklere verilmiş bu dünyadaki en güzel hediyedir. Kadının önce ruhunu beslemek gerekir, istisnasız her kadın sevgi arsızıdır, yedisinden yetmişine doyurulmaz bir beğenilme arzusu vardır. Erkeğe göre fiziksel açıdan güçsüzdür, belki de tek zayıf yönü budur bana göre. Erkeklere gücü, kadını korusun kollasın diye verilmiştir, ona şiddet uygulasın diye değil.

Kadınların iş hayatında, ev hayatında ya da sosyal hayatta her şeyi yapabildiklerini gördüm. Kariyer yapmadaki en büyük engellerden birisi tahmin edebileceğiniz gibi erkekler, diğeri de kadını kadın yapan, tüm güçlü özelliklerinin temelini oluşturan anneliktir. Ama kadın gene ekstra efor göstererek istediğini elde eder. Hayatta hiçbir şey kolay değil, kadın olmak ise hiç kolay değil. Modern hayatın yaşam şartları ne kadar zor olsa da, biz kadınlar çocuk da yapıyoruz, kariyer de ve hatta her zaman fit ve bakımlı da oluyoruz. Önümüze engeller konsa da birer birer aşmaya devam ediyoruz, keyifle :). Ve gün geçtikçe güçleniyoruz. Her alanda maddi özgürlüğüne kavuşmuş özgüveni yüksek güçlü kadınlara, yani annelere ihtiyacımız var. Neden derseniz önümüze engeller koyan erkekleri bizler yetiştirmiyor muyuz?

Kadına şiddetin olmadığı, güzel bir dünya için kadına yönelik olarak pozitif ayrımcılığa destek vermeliyiz. Geçtiğimiz Kadınlar Günü’nüz kutlu olsun.

Ne güzel bir duygudur kadın olmak. Hayatın en güzel rengidir, elinin değdiği her şey bir başka görünür kadının. Enerji verir, dokunduğu her şeyi

güzelleştirir bir kadın. Girdiği ortamın havası, kokusu bile değişir.

MAKALE

110

Page 113: Tenisseverler Sayı 2

111

BÖLÜM BAŞLIĞI

Page 114: Tenisseverler Sayı 2

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

isik_hep_sahibini_bulur_21x28_CM.pdf 1 18.03.2013 17:15

Page 115: Tenisseverler Sayı 2

113

BÖLÜM BAŞLIĞI

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

isik_hep_sahibini_bulur_21x28_CM.pdf 1 18.03.2013 17:15

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

Damat_22x30_AltBantsiz.pdf 1 03.04.2013 14:56

Page 116: Tenisseverler Sayı 2

114

BÖLÜM BAŞLIĞI

TEB2012_sponsor_213x283.indd 1 01.04.2013 11:04