Upload
others
View
11
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
ERTUÖRUL GAZİ'Yİ ANMA VE SÖÖÜT ŞENLİÖİ VAKF1 YAYINIARl NO : 5
söGüT ·
İV. ve V.
OSMANLI SEMPOZYUMU
(Eylül 1989 - 1990, Söğüt)
ANKARA ·1991 '
ÖNASYA'YA YÖNELİK ·
MİSYONER FAALİYETLERİ
Dr. Hidayet V AHAPOGLU
Osmanlı sadrazamı Talat Paşa hatıratında "Şark Meselesi gösterildiği gibi bir insanlık ve hınsti.yanlık meselesi değil, bilakis bir nefret ve menfaat meselesidir. Türk devletinin dahili işlerine yapılan müdahaleler hep buna müstenittir'1 demektedir. Osmanlı ülkesi batı dünyası için sürekli ilgi merkezi olmuş, bu özellik devletin yıkılması sonunda ve Cumhuriyet döneminde de devam etmiştir. Kalıcı ve süreklilik arzeden faaliyetler misyoner teşkilatlarınca sürdürülenlerdir. Ancak burada şu önemli hususu belirtmekte yarar olduğuna inanıyorum. Toplumumuz~a misyoner faaliyetlerinden bahsedildiğinde hınstiyanlaştırma fa~liyeti anlaşılmaktadır. Oysa ki misyonerlerce yürütülen faaliyetler, Osmanlı tabiyetindeki hiristiyan ve müslümanlara karşı .farklı amaçlarla yürütülmüştür. Misyonerler; Hınstiyan ancak başka bir mezhebe tabi kişilere yönelik olarak, dini açıdan faaliyet gösterirken, müslümah topluluklar üzerinde ise eğitim, kültür ve hayır müesseseleri yoluyla farklı milliyet şuuru oluşturma, bölgesel yaşayıştaki tarz farklılıklarını, farklı bir kültür gibi empoze etme ve vatandaşlık ile devlete sadakat dµygulannı zayıflatmaya yönelik olarak çalışmışlardır.
Misyoner teşkilatlarının hısistiyan olmayan ülkelerde dinlerini yayma amaçlarıyla teşkilatlandıkları bilinmektedir. Bu teşkilatlar, Hıristiyan ancak farklı mezhebe mensup 'olanları kendi mezheplerine kazandırma gayreti ve istilacı zihniyetlerle dünyanın hemen her yerinde, hatta hıristiyan ülkelerde bile faaliyet göstermişlerdir. Ancak Ortadoğu'daki
l. Enver BOIA YIR (Neşreden) Talat Paşa'nın Hatıralan, İstanbul, 1946, S.9
133
faaliyet alanlan içinde özel önem taşıyan bölge Türk hakimiyetindeki bölgelerdir. Bunun din sebebini kutsal yerler teşkil ederken, diğer önemli sebep Türk devletinin kurulu olduğu bölgenin jeopolitik ve jeostratejik açıdan dünya coğrafyasının kilit bölgelerinden biri oluşudur. Aynca
· ekonomik açıdan zengin yer altı kaynaklarına sahip .bir bölge üzerinde kurulu oluşu ile birlikte Uzakdoğu'ya en kısa şekilde ulaşılabilecek iki kilit noktayı (Akdeniz!den Kızıldeniz'e ve yine Akdeniz' den Basra körfezine giden yollar) elinde bulunduruyor olınası Türk topraklan üzerine olan ilgiyi artırm~tır.
Kutsal yerler meselesi ise, Hz. İsa'nın doğup büyüdüğü, dinini yaydığı ve öldürüldüğü yerin Kudüs ve civan oluşundan kaynaklanmaktadır. Hz. İsa'nın ve Meryem'in bu bölgede yaşamış olması sebebiyle Hıristiyanlar buralara çok sayıda kilise ve diğer dini ayin yerleri yapmışlardır. Bunlarla birlikte Kudüs'ün müslümanlann elinden· alınması projesi çerçevesinde başlatılan haçlı seferlerinde. hayatlarını kaybeden çok sayıda asker ve komutanın hatta hükümdarın mezarları da bu bölgededir. '
Haçlı seferleri projesinin başansızlı$a uğraması yanında Hıristiyanlığın doğu kalesi olarak bilinen Bizans Imparatorluğunun müslüman . ve savaşçı bir millet tarafından yıkılması, kurulan Türk Devletinin hıristiyan dünyadaki birleşme arzusunu ~ngelleyici istikr~rlı . tedbirler ~asi, çok sayıda hıristiyan nüfusun yaşadığı toprak parçalarını sıpırlan içine katması ve hıristiyan dünyasının Orta ve Uzakdoğu'ya yönelik yayılmacı politikalarına eng~l olan varlığı, Osm~nlı Pev.leti'nin bµnyesinde bulunan gayrimüsµın nüfusun adeta davet~§.r tavn Türk topraklarını misyo-ner teşkil_atlarının ilgi merkezi haline getirmiştir. ·
. · Anadolu ve Ortadoğu'da, İfalya'dan İsveç'e, Fransa' dan Amerika'ya kadar çc;ı_k farklı devlet ve cemaatlere mensup misyonlar faaliyet göstermiştir. Orneğin bunlardan Amerikan Bciard of Commissioners for Foreign Mission (Board veya Bord) mensubu 540 misyonerin görev bölgelerine göre dağılımı şöyledir2. . .
Batı Trakya'ya Yönelik . 6
Kıbns'a Yönelik 3
Musevilere Yönelik 4
2. Uygur Kocabaşoğlu; Kendi Belgeleriyle Anadolu'daki Amerika, İstanbul, 1989, s. 6:>-64.
134
Batı Anadolu'ya Yönelik
Orta Anadolu'ya Yönelik
Doğu Anadolu'ya Yönelik
227
98 102
Suriye'ye Yönelik 59
Avrupa Türkiye'sine Yönelik 41
Aynı dönemdeki Svenska Missionsförbundet isimli İsveç Misyon Birli~in ve İsveç Misyoner Kadınlar Derneğinin faaliyet alam ise Kaf-kasya, Iran ve Osmanlı Rus sınır bölgeleridi2. - · .
Protestanlığın meydana çıkışı katolik mezhebinde yenileşmeye gidişi zorladı ve protestanlarla daha etkili mücadele edebilmek için Katoliklerce daha teşkilatlı ve destekli tarikatlar meydana getirildi. Fransa Cezvitleri ile Fransıskenler, Osmanlı ülkesinde.yaptıkları propagandalar ile XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti'ni uzun süre meşgul etmişlerdir. Bunun sebebi XIV. LUİ zamanında Fransa'ya karşı takınılan müsamahakar tavırdır. Fransa sefirinin desteğinde faaliyetlerini yürüten Cezvit ve Fransisken misyonerler öncelikle müslüman ah.aliye yönelik olarak çalışmışlar ancak etkili olamıyacaklaruiı anlamaları üzerine dikkatlerini katolik olmayan hıristiyan tebaa :üzerine çevirmişlerdir4• Katolik rniSyonederce sürdürülen faaliyetler içerisinde ibadethane açıldığı da görülniektedir. Nitekim ikinci derecedeki Katolik tarikatlarından olan "Faris Capusin Cemiyeti" vaızı rahip Pacifi.ko 1621 yılında Osmanlı Ülkesi'ne gelerek İstanbul, Rum~li, Kıbrıs, Suriye, Filistin ve Irak'ta Capusen manastırı te-sis etmiştir 5• . · . · ·
Bu dönemde Fransız kralının arzusu üzerine Cezvit rahiplerinin Galata' da oturmalarına izin verilmiş ve daha sonra IV. Henri bunların istanbul'daki Fransız sefirinin himayesi altında bulunmalarını uygun gördüğünden, Cezvitler bu hirnaye :v~ sefirin desteği sonucu İstanbul'la yetinmeyerek Selanik, .İzmir~ Sakız ve'Naksus (Nakşe) adalan ile Atina'ya yerleşerek faaliyet ve propagandaya başlamışlardır. Bu olaylarda Fransız sefiri Filip Harley'in Cezvit misyonerlerine sağladığı desteğin ana sebebi Cezvitleri İstanbul'a sokmak ve Ortodokslar ile Katolikleri birleştirmekti6. ·
3. Svenska Missionsfürbunts ArSberattelse 1905, Utglven May 1906, s. 54 4. i. Hakkı Uzunçarşılı; Osmanlı Tarihi, Cilt 3, 1983, s. 117-119. 5. İ. Hakkı Uzunçarşılı; a.g.e., s. 120. 6. i. Hakkı Uzunçarşıtı; a.g.e., U9.
135
Osmanlı ülkesinde katolik Cezvit ve Fransisken misyonerlerinin en yoğun faaliyet gösterdikleri yerler İstanbul, İzmir, Halep, Suriye, Filistin, Mısır, Irak, Kıbrıs ve Orta Yunanistan idi. Bu eyaletlerdeki misyoner teşkilatlan (misyonlar) Paris, Tourraine ve Britanya'dan idare edilmekteydiler7. Katolik misyoner ve rahibleri Osmanlı ülkesinde hür oldukları ve himaye edildikleri kadar dünyanın hiç bir yerinde hür değillerdi ve himaye görmüyorlardı. Bu durum onların çalışmaları açısından çok iyi bir imkan ve zemin oluştururken Osmanlı Devleti,· misyonerlerce hıristiyan devletlerine de örnek olarak gösteriliyordu. Osmanlı Devleti'nin bir müslüman devleti olarak tanınmasına rağmen yabancılara dolayısıyla misyonerlere sağladığı imkanlar çok genişti. Nitekim bu imkanlardan yararlanan Cezvit misyoner Emile Lagrand, Osmanlı ülkesinde ki durumu hıristiyan devletlerine sitem şeklinde şöyle izah etmektedir. "Gönül isterdiki katolikler Osmanlı padişahının ülkesinde olduğu gibi İngiltere ve Hollanda'da rahat ve serbest olsunlar''8•
Katolik misyonerlerin ana gayeleri Roma ile Bizans kiliselerini birleştirmekti. Bunun için önce hedefleri arasında müslümanların da bulunduğu geniş bir kitleye karşı propaganda çalışmasına girmişlerdi. Müslümanlar üzerinde etkili olamayacaklarını anladıklarında bütün çabalariiıı· özellikle Ermeni ve Rum topluluğu üzerine yöneltmişlerdir. Ermeni ve Rum topluluğu üzerine yönelmiş olan faaliyetlerden. sonuç almışlar ve büyük bir kitlenin katolik mezhebine girmesini sağlamışlardır.
Katolik propogandasının bu ölçüde başarılı qlmasında Fransa ile Osmanlı Devleti arasındaki ilişkiler ile belirli dönemlerde bizzat hamilik yapan Fransız devlet adamlarının rolü çok ol.muştur .. Fransa Osmanlı ülkesinde faaliyet gösteren ·misyonerleri de, diğer yerlerdeki gibi maddi, manevi ve siyasi desteği ile yalnız bırakmamıştır. Bunların yanında ve arkasında Fransa'nın olduğu gerçeği, Osmanlı Devletini tedbirlerinde cesaretsiz, misyonerleri ise yer yer pervasız yapmıştır.
Katolik tarikatlerinin hemen hepsinin arkasında Fransa vardır ve bu teşkilatların faaliyetleri Fransa tarafından personeL maddi ve siyasi imkanlarla desteklenmektedir. Osmanlı ülkesinde misyoner faaliyetlerine hedef olan kesim Rumlar, Ermeniler, Süryaniler, Yezidiler ve kısmende Yahudiler'dir. Katolik propagandası sağlık ve sosyal hizmetlerle
7. i. Hakkı Uzunçarşılı; a.g.e., s.119 8. Emile Lagrand; Relation De L'etablissement des p.p. de la Compagnie de Jesuren Levent, Paris,
1869, s.7.
136
hem kamufle edilmiş hem de desteklenmiştir. Fakir ve kimsesiz çocuklar, yaşhlar bu faaliyetlerin hedefi durumunda olmuşlardır. Çok sayıda yetimhane, fakirhane, sağlık ve bakımevleri kurmak yoluyla burada barındırılan kişiler üzerinde faaliyetlerini yoğunlaştırmışlardır. Değişiksebeplerle kimsesiz kalan çocuklar bu teşkilatlarca himaye ediliyor görüntüsünde ya dininden ya da· mezhebinden uzaklaştırılmıştır. Bu çerçevede sürdürülen faaliyetlerle özellikle Doğu Anadolu'dan getirilen çok sa-yıdaki müslüman çocuk hıristiyanlaştırılmıştır. ·
Osmanlı Devleti'nin siyasi durumundan kaynaklanan imkanlar ve katolik misyonerlerin faaliyetlerindeki artışa engel olma isteği sonucu protestan misyonerler Osmanlı ülkesindeki çalışmalarını 1840'lı yıllarda hızlandırmışlardır. Yapılan çalışmalar ilk anda dinl ve mezhebi nitelikli gibi görülmekle birlikte, gerçekte durum İngiltere'nin Fransa ve Rusya'ya karşı Osmanlı ülkesinde kullanabileceği protestan kitlenin meydana getirilmesi çabasıdır. 1856 Islahat fermaılında yer alan vicdan hürriyeti prensibi mezhep değiştirme imkanı verdiği için protestan misyonerlerin çalışma tempoları daha da artmıştır. Açılan okullar loluyla üzerin-de en fazla durulan azınlık topluluğu Erme!Ü1er olmuştur . .
Özellikle İngiltere'nin himayesinde yürütülen Protestan misyoner çalışmalarının odak noktası Ortadoğu ve Anadolu kısacası Önasya olmuştur. Emperyalistlerin meşhur taktiği olan parçala yok et veya parçala hükmet politikası Ortadoğu'daki azınlıklar üzerinde oldukça etkili olmuştur. 1842 yılında Kudüs'te bir Protestan kilisesinin kurulması ile başlayan faaliyetlerin ilk muhatabı bu bölgede yaşayan Dürziler'dir. Dürziler protestanlaştıklan andan itibaren misyonerlerin amaçlan doğrultusunda kullanılmaya başlanmıştır10. O dönemde Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa'nın Suriye'ye hakim oluşu ve oğlu İbrahim Paşa'nın nüfuzunu yabancıların desteğinde sürdürme amacıyla bu bölgede yaşayan yabancılara Osmanhlar'a gösterdiğinden daha fazla müsamahalı davranışı okullaşma faaliyetlerinin hız kazanmasına imkan sağlamıştır. Beyrut'ta Cezvit papazlarınca kurulan St. JÖseph Üniversitesinden başka Amerikan Protestanlarınca da Amerikan Kolejinin kurulması ile bölgede misyonerlere ait üniversite sayısı ikiye çıkmıştır. Bu okullar bölgedeki misyonlarını günümüze kadar sürdürmüşlerdir.
9. Daha geniş bilgi için bkz. Hidayet VAHAPOGLU, Osmanlıdan Günümüze Azınlık ve Yabancı OkuUan , Ankara, 1990
10. Süleyman Kocabaş, Türkiye ve İngiltere, İstanbul. 1985, s. 166.
137
Osmanlı Devleti'nde kalıcı Amerikan bağı misyonerlerce kurulup işletilen eğitim ve hayır kuruluşlarının faaliyetleri şonucunda oluşmuştur. Amerikan misyonerlerinin sahip oldukları mülk varlığının 1879'da 100 milyon Amerikan dolan olduğu tahınin edilmektedir. 1914'lere gelindiğinde Osmanlı ülkesinde lOOO'den fazla Amerikan. mi5yonerin değişik kisveler altında ve çoğunlukla doktor ve eğitmen olarak çalıştı.klan bilin-mektedir11. .
İlk Amerikan misyonu 1820 tarihinde İzmir' de Amerikalı Misyonlar Yönetim Kurulunun yabancı misyonlar bölümü misyonerlerince kurulmuştur. Ancak Osmanlı İmparatorluğunda kurulan ilk kalıcı misyon 1831'de Reverend William Goodell tarafından kurulmuş olanıdır. Reverend William Goodel İncil'i Türkçe ve Ermenice'ye çevirmiştir. Mi.Syon sayısı daha sonralan Bursa'da, Trabzon'da ve Erzurum'da kurulan misyonlarla 1869 yılında 2l'e çıkmıştır12• 1896 yılında Amerika' dan 7, İngiltere' den 4 ayn kiliseye bağlı misyonerlerin Osmanlı ülkesine dağılmasıyla faaliyetler daha da arttırılmış, aynı yıfüirda mahalli yardımqların sayı'.sı da 869'a ulaşmıştır. Bu tarihlerde Anadolu'da Amerikan miSyonu bulunan şehirler şunlardır: Bursa, İzmir, Merzifon, Antep, Maraş, Adana, Haçin, Ankara, Yozgat; Amasya, Tokat, Arapkir, Malatya, Palu, Diyar- -bakır, Urfa, Birecik, Elbistan, Tarsus ve İstanbu113•
Hayırsever teşkilatlar ve bilhassa tıbbı tesisler kunila şekliyle başlatılan ilk hareket başanlı olduğunda faaliyetler okullaşma şeklinde sürdürülüyordu. Nitekim Gaziantep'te 1830 - 1831 yı.l).arında faaliyete başlayan Amerikan misyonerleri de misyoner Dr. Azariah Smith'in teklifi ile tıbbı tesisler kurarak faaliyete başlamışlardır. Ancak bu tıbbı tesislerden Türk nüfusunun yararlandırılma oranı oldukça düşüktür. Bu durumu Gaziantep Amerikan hastanesinde 1910 yılını takip eden yıllarda yapılan 42693 tıbbi müdahaleden sadece 185'inin Türkler'e yapılmış olması bar1z şekilde açıklar niteliktedir14•
Hastane şeklinde teşkilatlanma yanında hayırsever faaliyet olarak nitelendirdikleri kimsesiz· çocukları, yaşhlari, kadinlan koruma faaliyetleri sürdürülürken okullarını açmaya başlamışlardır. O dönemde olduk-
11. N. Howard Harry, "Tiıe Bicentennial in American Turkish Rclations•, Middl~ East J. Sayı. 3Q (3) 1976. s. 296.
12 N. Howard Harry; a.g.e., s. 295. 13. M.Bliss Edwin, Turkey and the Armenian Atrocities, Philadelpia, 1986, s. 313. 14. Uğurel Barlas, Gaziantep Tıp Fakültesi Tarih~ ve Azınlık O kullan, Karabük, 1971, s. 9 -~
138
ça modern tarzda bir yapıya ve eğitim öğretim imkanlarına sahip olan okullar oldukça geniş bir kitleyi etkilemiştir. Özellikle 1863 yılında kuru~an Robert Kolej, 1871 yılında kurulan İstanbul Kız Koleji, 1903 yılında Izmir'de kurulan Enternasyonal Kolejler misyonerlerce gerçekleştirilen birer eğitim abidesi olarak değerlendirilmişlerdir.
İstanbul'da 1863 yılında kurulan Robert Kolej ile Beyrut'ta bulunan Amerikan Protestan Kolejinin Osmanlı tarihinde oynadıkları rol hemen hemen aynıdır. Robert Kolej Bulgar komitacılarına lider yetiştirirken Beyrut Amerikan Protestan Koleji de Arap milliyetçiliği fikrini geliştiren ve Arap milliyetçilik hareketinin liderliğini yapan kimseleri yetiştirmiştir. Misyoner okulları batılı emperyalistlerin emellerini gerçekleştirme yolunda kullandıktan en güçlü silah olmuş ve bu okullar Osmanlı Devleti'ni yıkmak yolunda en verimli şekilde kullanılmışlardır. Bu devletler köylere kadar yayılan okulları ile bu bölgelerde nüfuz sahibi oldukları gibi bu okullarda gerçekleştirilen Türk düşmanlığı fikrinin empozesi ile yüzyıllarca bir arada yaşamış, kültürel yönden pekçok ortak değer geliştirmiş ,ve hatta akraba Türk toplulu.klan bile birbirlerine düşman yapılmış, ülke bağımsızlık mücadelelerinin verildiği kamplar diyarına dönüşti,irülmştür. Hu faaliyetlerin doğurduğu sonuçların tipik delili Arap bölücü hareketinin liderlerinden Refik Rızzık Sellum'un Osmanlı Divan-ı Harbi huzurunda verdiği ifadesidir. Refik Rızzık Sellum; "Ben Fransız mekteplerinde okudum. Bugün Suriye, Irak ve Lübnan 'da eşraf ve ağalann evlat/an Cizvit me~eplerinde okur. Öteki Arap diyarlannda ise İngilizce hakimdir. Onlar ya Ingiliz mekteplerinde, ya Amerikan Kolejlerinde okurlar. Hepsinin gayesi, Türkler ha.klanda benim sahip olduğum bilgileri telkin etmektir. Hepsi için müşterek düşman Türklerdir. Bu itibarla Araplar'ı malam, hatta gayri malam gayelere sevketmek emelinde olanlann ele alacak/an yegane mevzuu Türk düşmanlığıdır. Zannefj>'_orum ki, bizim hatamıza bizden sonrakilerde ister istemez düşeceklerdir. 11 demektedir.
Bu faaliyetler ve sonuçlan bugün de devam etmekte midir sorusu mutlaka cevaplandırılması gereken ve önemini yitirmemiş bir sorudur. Anadoluda Misyoner faaliyetlerinin yoğunlaştığı diğer bölgelerle yukarıdaki ifade sahibinin liderliğini yaptığı mücadelenin ürünü olan devletlerin, Türk yönetiminden koptuktan sonra günümüze kadar süren istikrarsız durumları ve hala batılı devletlerin bu bölgelerde kendilerine maşa
· · olacak kişiler bulmaları yapılan faaliyetlerin günümüze kadar gelebilmiş ve daha uzun yıllar devam edeceği tahmin edilen bir uzantısıdır.
15. Süleyman Kocabaş, a.g.e., s. 172 - 173
139