24
R A M P s i k o HALİLİYE-Şanlıurfa Rehberlik ve Araştırma Merkezi E-Dergi Mart 2015 Sayı 3 Biz Kendimizi Sevgi İle Maskelenmiş Şiddetle Yok Ediyoruz R. D. Laing

PsikoRAM Mart

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Şanlıurfa Rehberlik ve Araştırma Merkezi Aylık E-Dergisi

Citation preview

Page 1: PsikoRAM Mart

R A M P s i k o

HALİLİYE-Şanlıurfa Rehberlik ve Araştırma Merkezi E-Dergi

Mart 2015 Sayı 3

Biz Kendimizi Sevgi İle Maskelenmiş Şiddetle Yok Ediyoruz

R. D. Laing

Page 2: PsikoRAM Mart

ŞANLIURFA REHBERLİK VE

ARAŞTIRMA MERKEZİ

ADINA İMTİYAZ SAHİBİ

İmam Bakır AYDIN / Kurum Müdürü

GENEL YAYIN SORUMLUSU

Bozan DOĞAN / PDR Bölüm Başkanı

EDİTÖR

Aslıhan YILMAZ / Psikolojik Danışman

YAYIN KURULU

Bozan DOĞAN

İbrahim UZUN

Gazi TUNÇ

A.Sinan YILDIRIM

Aslıhan YILMAZ

Hüseyin BENGİ

İNCELEME KURULU

İmam Bakır AYDIN / Kurum Müdürü

İbrahim Halil ERDEM / Müdür Yrd.

Bozan DOĞAN / PDR Bölüm Başkanı

GÖRSEL TASARIM

İbrahim UZUN / Psikolojik Danışman

Şiddetin Anatomisi

Şiddet Sarmalı

Şiddet ve Akran Zorbalığı

Önlemek İçin Okulda Neler

Yapılabilir

Film Önerileri

Güncel Haberler

4

6

20

18

21

16

10

Liselerde Akran Arabuluculuğu

Çocuk Resimlerinde Şiddet

Bu Sayımızda

8

Kadına Yönelik Şiddete

İslam’ın Bakışı

15

23

22

Çizgi Filmler Şiddet Saçıyor

Karikatürler

RAM’dan Haberler

13 Şiddetle İlgili Araştırmalar

Page 3: PsikoRAM Mart

ÖNSÖZ

Merhaba ;

Bir başka sayıyla ve gündemle yeniden bir aradayız. PsikoRAM’ın bu sayısında

okullarda şiddet ve akran zorbalığı özelinde şiddet olayını incelemeye çalıştık. Şanlıurfa

Rehberlik ve Araştırma Merkezi olarak şubat ayı içerisinde okullarımızda görev yapan

psikolojik danışmanlara yönelik, okullarda şiddet ve akran zorbalığı konusunda

seminer çalışmamız oldu ve okullarda uygulanmak üzere RAM PDR bölümümüz tara-

fından şiddet ile ilgili aile, öğrenci, öğretmen ve veli sunumları hazırlandı. Amacımız

şiddet ve akran zorbalığı konusunda farkındalık yaratmak ve şiddet eylem planlarının

uygulamalara dönmesini hızlandırmaktır.

Süreç boyunca çalışmalarda aktif olarak görev yapan arkadaşlarımıza teşekkür

ediyorum. Bir sonraki sayımızda görüşmek dileğiyle…

*Şanlıurfa RAM PDR bölümünde göreve başlayan psikolojik danışmanımız Hüseyin

BENGİ ve Özel Eğitim Bölümünde göreve başlayan özel eğitim öğretmenlerimiz

Mustafa AYDIN, M. Zeki TURAN, K. Arif ALTUNAY ve M. Ali DEMİRKOL’ u

tebrik ediyor aramıza hoş geldin diyoruz .

İmam Bakır AYDIN / Kurum Müdürü

NOT: PsikoRAM Nisan sayısında Çocuk ihmali ve istismar ı konusuna yer

vereceğiz. Katkı sunmak isteyen, paylaşımı olan herkesi dergimizde görmek isteriz.

Page 4: PsikoRAM Mart

Bu durum bize sonuçlar üzerinden konuşmamızın, sebeplere inmeden, incelemeden yol

kat etmemizin zor olacağını gösteriyor. Şiddeti besleyen kaynağı kurutmadan timsah gözyaşı

dökmemizin bireysel bir vicdani rahatlama dışında kimseye fayda sağlamayacağını görmek

zorundayız. Yaşananlardan sonra ,ister hatıra ormanı dikelim, ister okullara ismini verelim, ister

sabunluklarda adını yaşatmaya çalışalım isterse de adına at yarışları düzenleyelim hiçbiri

Özgecan özelinde şiddet olayına kalıcı çözüm getiremez. Toplumsal rehabilitasyonu katledilen

üzerinden değil ,bebekten katil yapan aile ve toplum dinamiklerine ışık tutarak

gerçekleştirebiliriz.

Katil ,yaşantısıyla, aile içi ilişkileriyle, anne-babasına yönelik şiddet

davranışıyla zaten tehlike sinyalini gözümüzün içine tutuyormuş, bizler ısrarla yüzümüzü

çevirmek yerine soruna müdahale etmeyi tercih etmiş olsaydık eminim daha iyi durumda

olabilirdik. Toplumda suça karışan bireylerin geçmiş yaşantılarına baktığımızda, başta aile

faktörü olmak üzere yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğunu rahatlıkla görürüz.

Okulda şiddet, kadına şiddet, aile içi şiddet,

toplumsal şiddet! Ne çok gündemimizde olan bir

olgu değil mi? Üzerine o kadar konuşup da kalıcı

çözüm bulmakta zorlandığımız ne çetrefilli bir

konu….Özelliklede Özgecan Aslan’ın sarsıcı

ölümüyle birlikte medyada çok konuşulur hale geldi.

Özgecan’ın vefatı sonrası medyada ve toplumda var

olan tepkiye baktığımızda, şiddete yönelik toplumun

büyük bir tepki gösterdiğini gördük. Bu denli

rahatsızlığa rağmen neden hala önüne geçilemiyor

peki? Düşünebiliyor musunuz ocak 2015 itibariyle

Türkiye ‘de öldürülen kadın sayısı 56! Bu tablo

kadına yönelik şiddet özelinde ,toplumsal cinnet

halini yeniden düşünmemizi zorunlu kılıyor.

Psikolojik Danışman Bozan DOĞAN

ŞİDDET SARMALI

Page 5: PsikoRAM Mart

Şiddet öğrenme yoluyla edinilen bir

davranış olduğu gerçeğinden yola

çıktığımızda ,ailede ,okulda, medyada ve sosyal

hayatta sağlıklı rol modellerin yaygınlaşması

gerekiyor, şiddet yoluyla istediği sonucu elde

edebildiğini gören çocuk bu davranışı

kopyalayıp hayatında uygulamaya koyuluyor.

Bu bağlamda olumsuz rol modellerin kazanım

elde ettiği sonucunu ortadan kaldırmamız

gerekiyor.

Bugün herkesin yeniden düşünmeye ve

sorumluluk almaya ihtiyacı var. İçinden

çıkılmaz bir noktada olduğumuz şiddet olayına,

ah-vah etmenin, kurullar, toplantılar, programlar

yapmanın, sembolik adımlar atmanın

vicdanımızı rahatlatmadan öteye geçemeyeceği-

ni görmemiz lazım. Aile içi eğitimle başlayıp,

her alanda öfke kontrolü ve şiddet önleme

konusunda adım atmamızın zamanı geldi. Bu

çerçevede okullarda görev yapan tüm

öğretmenlerin özelliklede psikolojik

danışmanların aile içi eğitim programlarına

yoğunlaşıp şiddetten arınmış bir okul iklimi

oluşturmalarında ciddi yararlar var. Bu tarz

toplumsal problemlere sonuç odaklı yaklaşım

yerine önleyici programlarla çözüm bulunabilir.

Şiddet aileden başlayıp, okulda ve so-

kakta beslenmeye devam ediyor maalesef.

Aile içi eğitim programlarını yeniden gözden

geçirip radikal düzenlemelere gitmemiz

gerekiyor. Sevgiyi yitirdiğimiz, nefreti

beslediğimiz ortamlarda şiddet kendini var

etmeye devam edecektir. Sevgisizlik ve

nefretle ,empati duygusunun altına dinamit

koymuş oluyoruz. Bir başkasının acısı önemli

değildir artık çünkü içimizdeki sevgi

açlığını ,öfkeyle ortaya koymaya çalışmaya

başlamışızdır. Sevgisizlikle birlikte şiddete

kaynaklık eden ikinci bir nokta engellenmedir.

Sigmund Freud engellenme-agresyon

hipotezinde ‘‘hedefe ulaşması engellenen

bireyin kızgınlık hissedeceği ve bununda

saldırganlık eğilimi ortaya çıkartacağını ifade

eder.’’ Aile içinde, okulda, toplumsal hayatta

engellenip dışlanan birey öfke duygusu

geliştirir. Öfke kontrolü konusunda

eğitimden ,kültürden yoksun gruplar öfkesini

şiddet yoluyla ifade etme yoluna gider.

Page 6: PsikoRAM Mart

KADINA YÖNELİK ŞİDDETE İSLAM’IN BAKIŞI

İnsanlık tarihi incelendiğinde erkeklerin, sahip oldukları fiziki güç, kuvvet ve diğer bir takım

sebepler nedeniyle kadınları ikinci derece varlıklar olarak gördükleri ve onlara bu doğrultuda

davrandıkları görülecektir. Oysa İslam dini, kadına büyük değer vererek ona gerçek anlamda

hürriyet ve özgürlük imkanı tanımıştır. İnsanlık tarihinin bilinen en eski dönemlerinden itibaren

İslam peygamberlerinin tebliğ ettiği esaslar hariç insanın hak ve hukukunu belirleyen taraf

erkekler olmuştur. Erkek, sahip olduğu fiziki güç ve kuvveti yanlış algılamış, çocukları, kadınları

ve hakları başkaları tarafından belirlenen diğer erkekleri tarih boyu ikinci derece varlıklar olarak

görmeye kendisini yetkili saymış ve bu doğrultuda davranır olmuştur.

Kadına bakışın da içinde bulunduğu genel olarak insana bakış noktasında İslâm dininin asıl

kaynağı olan Kur’an-ı Kerim’in ve daha önceki ilâhî kitapların gönderilme nedeni, insana yine

insan tarafından reva görülen haksızlıkların ortadan kaldırılmasını sağlamak, insanın iman ve

ahlâkını tamamlayarak sosyal hayata uyumunu sağlamaktır.

Şunu itiraf etmek zorundayız: Hz. Peygamber’in yaşadığı dönemde Müslüman olan Araplardan

başlayarak daha sonraki dönemlerde Müslüman olan kavimler de dahil, hemen hemen herkeste,

önceden benimsemiş olduğu din ve örflerin etkisi görülmüştür. İslam’ın kadına kazandırdığı

hakların büyük çoğunluğu eski örf veya dinlerin etkisiyle peyderpey onlardan geri alınmış, kadın

hakları noktasında ilerleme değil, gerilemeler yaşanmıştır.

Gelenek-görenek, örf-âdet vs. kabul ve uygulamaları bütünüyle reddetmek elbette hatalı bir

tutumdur; ancak onları sorgulamadan din haline getirmek çok daha hatalıdır Kuşkusuz, kadına

yönelik şiddet, sadece inananlar arasında değil, inanmayanlarda da vardır. Ancak bizler, inananlar

olarak inancımızın gereğini yerine getirmek ve hata yapmamak durumundayız. Bu itibarla hiçbir

olayın haklı gösteremeyeceği “kadına yönelik ayırım ve şiddet” konusunda İslam’ı referans alarak

onun dediklerini doğru anlamak durumundayız.

Kadına şiddeti erkeğe men eden, aslında şiddeti kime karşı işlenmiş olursa olsun lanetleyen

bir dinin mensupları olarak bugün karısını döven, eziyet eden-,öldüren ve hala “Elhamdülillah

Müslümanım” diyen bir toplum haline gelmişiz. Sevgili peygamberimizin bu konudaki tavrına

bakıp belki daha net anlama imkanı bulabiliriz.

Psikolojik Danışman Gazi TUNÇ

Page 7: PsikoRAM Mart

Hz. Muhammed (s.a.v.) kadın haklarına saygı gösterilmesini istemiş, Veda Hutbesi’nde

konu ile ilgili olarak şöyle buyurmuştur: “Ey insanlar! Kadınların haklarına riayet etmenizi ve bu

hususta Allah’a karşı gelmekten sakınmanızı tavsiye ederim." (Müslim, Hac, 147) Hz. Âişe’nin

naklettiği hâdisede: Bir kızcağız geldi: "Ya ResUlallah", dedi "Babam beni istemediğim hâlde

amcamın oğluyla evlendirdi." Hz. Muhammed derhal kızın babasını çağırdı: "Kızını, istemediği

halde bir başkasıyla evlendirmeye zorlayamazsın." dedi. Adam: "Nasıl emrederseniz ya

Resûlallah!" diyerek yaptığından vazgeçti.Kendi öz evladı Fatıma'yı Hz. Ali ile evlendirirken

de; "Ya Ali, kızımı sana cariye olarak veriyorum ama unutma ki bundan böyle sen de onun

kölesisin" buyurmuştur.

Yine Hz. Muhammed (s.a.v.) aile hayatında kadının da sorumluluğunun olduğunu ve söz

hakkının bulunduğunu bildirmiş ve bu hususu şöyle dile getirmiştir: “Kadın; eşinin, evinin ve

çocuklarının yöneticisidir. Hepiniz yöneticisiniz ve hepiniz yönettiklerinizden

sorumlusunuz" (Müslim, İmâre, 20)Ashabına bir tavsiyesinde; “Kadınlarınızı nasıl köle ya da

hayvan döver gibi dövüyor, sonra da akşam olunca utanmadan beraberce yatıyorsunuz?”

şeklinde bir ifade ile seslenirken; Erkeklerin eşlerine karşı katı, kaba, zorba ve merhametsiz

olmamalarını, onlara sözlü ve fiilî şiddet uygulamamalarını, kötü sözlerle tahkir edilmemesini

(Ahmed, V, 5) istemiş ve; “Kadınlara yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin, onlara

vurmayın ve onları kötülemeyin." buyurmuştur.(Ebû Dâvûd, Nikâh, 42)Hz Muhammed (s.a.v.)

asla kadın dövmemiş, dövenleri kınamış, kadınlar hakkında Allah’tan korkulmasını, onlara

haksızlık yapılmamasını ve onlara iyi davranılmasını istemiş, bu bağlamda; “Sizin hayırlınız

kadınlarına/ eşlerine en hayırlı olanlarınızdır." (Tirmizî, Rada, 11) Ya da; “Müminlerin iman

bakımından en mükemmel olanları, ahlâkı en güzel olanları ve eşine en yumuşak

davrananlarıdır." (Nesâî, es-Sünenü’lKübra, Uşratü’n-Nisaî, 66)...

Ya da;“Sizin hayırlınız, eşi ve aile fertlerine hayırlı olanınızdır. Ben sizin, eşi ve aile

fertlerine en hayırlı olanınızım." (İbn Hıbbân,Nikâh, IX, 484) buyurmuştur.Yine peygamberimiz

kadınların görüşlerine önem vermiş, onlarla istişare etmiştir. Mesela ilk vahiy aldığı zaman, içinde

bulunduğu sıkıntılı durumu hanımı Hz. Hatice ile istişare etmiştir.Peygamberimizin, dinî ve

dünyevî en ciddi konularda eşleriyle istişare etmesi, kadınlara ve onların görüşlerine verdiği

önemi ifade eder.Zaten evinde zamanının bir kısmını ibadete, bir kısmını ailesine, bir kısmını da

kendisine olmak üzere üçe ayırırdı. Kadınların ibadetlerine önem verir, beş vakit namaza, cumaya

ve bayram namazlarına katılmalarını (Buhârî, VI, 160)teşvik eder, kadınların camiye gelmelerine

engel olunmamasını isterdi.

Sonuç olarak; Peygamberimiz, “Kadınlarla iyi geçinin."(Nisa, 19)ayet-i kerimesinin

gereğini hakkıyla yerine getirmiş, ashabını da bu yönde eğitmiş, Müslümanlara da gerekli

tavsiyelerde bulunmuştur.

Bu itibarla insanlık aleminin olmazsa olmazı konumunda olan kadına gereken değeri ve

önemi vermiş, kadını onurlu bir kul, salih bir insan, kendisi ile cennetin kazanıldığı bir anne

(Süyûtî, Câmi’u’s-Sağir, I, 42, No: 3657),güven ve huzura erildiği bir eş (Rum, 21),adalet ile

davranılması gereken bir evlât (Müslim, Hibât,13)olarak görmüştür.

Kız çocuklarının diri diri gömüldüğü ve kadının bir meta gibi kolayca alınıp satıldığı el

değiştirdiği bir çağda, kadınların itilmesine,aşağılanmasına, haklarının gasbedilmesine,sözlü ve

fiili şiddet uygulanmasına şiddetle karşı çıkmıştır.

Sonuç olarak; Kadınlara iyi davrananları insanların en hayırlısı olarak zikretmiştir.

Page 8: PsikoRAM Mart

Yapılan kapsamlı araştırmalarda; kadınların

yüzde 42’si fiziksel ve cinsel şiddete maruz

kaldığını ifade etmekte. Şiddetin en net

biçimde kendini gösterdiği alanlardan bir

tanesi kadına şiddet. Okullarda fiziksel şidde-

te uğrayan çocukların oranı ise yüzde 25.

Psikolojik şiddeti de eklersek, neredeyse

toplumda şiddetle karşılaşmayan kesim yok

gibi. Mahalle baskısı, çevre baskısı, aile

baskısı, ideolojik baskılar. Kısacası herkes bu

tür baskılarla, şiddetin bir türüyle mücadele

etmek durumunda. ‘Cinayete ses çıkarmayan

caninin suç ortağıdır.’ Cemil Meriç böyle

izah ediyor toplumsal duyarsızlığı. Şiddet

sarmalına sessiz kalan kişi şöyle düşünüyor;

şiddet bana uğramadığı sürece sorun yok.

Hem ben ne yapabilirim ki? Bu düşünce tarzı

duyarsızlığı besliyor ve ‘toplumsal

izleyicilik’ yaygınlaşıyor. Toplumsal sorum-

luluklar, özellikle şiddet konusunda çok

yetersiz ve suç ortaklığımız giderek artıyor.

ŞİDDETİN ANATOMİSİ

Psikolojik Danışman Muharrem EROĞLU

Kayseri RAM

‘Yaşam yaratmak, güçsüz insanda bulunmayan

birtakım nitelikleri gerektirir. Yaşamı yok

etmekse yalnızca bir tek niteliği -şiddete

başvurmayı- gerektirir. Güçsüz insan, tabancası,

bıçağı ya da kuvvetli bir bileği olduğu sürece

başkalarının ya da kendisinin içindeki yaşamı

yok ederek onu aşabilir. Böylece, kendisini

yadsıyan yaşamdan öç almış olur. Ödünleyişi

şiddet, güçsüzlükten doğan ve güçsüzlüğü

ödünleyen bir şiddet türüdür. Yaratamayan bir

insan, yok etmek ister’ Bu sözler Erich Fromm’a

ait. Yani güçsüz ve çözümsüz insan şiddet

uyguluyor. Sorunlar karşısında alternatif tepkiler

geliştirilemediğinde, şiddet bir çözüm olarak

devreye giriyor. Engellenmiştik şiddeti besliyor.

Kendini ifade edemeyiş ve benliğin sağlıklı

gelişememesi, şiddetin en büyük kaynağı. Sınıf

ayırt etmiyor bu durum. Eğitim seviyesi ve

sosyo ekonomik düzeyi ne olursa olsun kişilik

gelişiminde ve olayları algılama biçiminde

problem varsa şiddete başvurabiliyor. Yani

engellenmeyle şiddet öp öz kardeşler…

Page 9: PsikoRAM Mart

Son on yılda, tıp dünyasında en sık kullanılan

kelime ‘farkındalık’. Yani meseleleri ve kendini

tanıma, idrak etme. Şiddet konusunda da en

temel amaçlardan birisi bu olmalı. Toplumsal

duyarsızlığı en aza indirerek, insanların tepki

verebilirliğini arttırmak. Aynı şekilde öğretim

dışında, değerlerin eğitimini de bu amaçlardan

biri haline getirmek şiddeti belli oranda

azaltacaktır. Dikkat edilmezse bencil bir neslin

tahakkümü altında kalabiliriz.

Çocuk ve gençlerin eğitiminde belki de en

önemli hedef; sorunlar karşısında alternatif

çözümler üretebilen ve her türlü ortamda

kendini ifade etme çabasında olan bireyler

yetiştirmek olmalıdır. Aksi takdirde, her şey

çok yolunda görünse bile engellenmiş ve

kendini ifade edememiş birey şiddet

yöntemlerine her an başvurabilir. Ekonomik

durumu çok kötü iki kişiden birisinin

çalması ya da gasp etmesi ama diğerinin

hayatın olumlu tarafında kalarak, mücadele

etmesi ancak bu durumla açıklanabilir…

Page 10: PsikoRAM Mart

ÇOCUK RESİMLERİNDE

SAVAŞ ve ŞİDDET

Abd al-Rahman (13)

“Ben vadide koyunları güderken silahlı

süvariler geliyor. Ateş ederek “şu kara

köleleri öldürün” diye bağırıyorlar. Bir sürü

insan ve hayvan öldü. Kanla içinde

kalmışlardı. Çocukların peşine düştüler.

Bazılarını bir daha hiç görmedik.

Hayvanlarımızı aldılar. Bütün develeri,

keçileri, koyunları, her şeyi… Sonra uçaklar

geldi ve köyü bombaladı. Sayfanın alt

kısmında gördüğünüz kırmızı şey bir roket.”

Taha (13)

“Öğleden sonra eve dönerken uçakları gördük

ama aklımıza bir şey gelmedi. Bahçeye bir

bomba düştü. Sonra dört tane daha… Toplam

altı kişi öldü. Bir oğlan çocuğu, kucağında

oğlunu taşıyan bir anne, bir de kız sanki…

Bahçenin bir köşesinde kucağında bebeğini

taşıyan bir anne var, biraz sonra o da ölecek…

Gecelerim çok zor geçiyor, çünkü bir evimiz

bile yok. Geceleyin kaçarken yanan evlerin

görüntüsünü unutamıyorum.”

Page 11: PsikoRAM Mart

Doa (12)

Burada develer üzerinde silahlı adamlar. Bir

adam bir kadını zorla alıkoymaya çalışıyor.

Kadının başının hemen yanında bir telefon

var. Çünkü yardım çağırmak istiyor.

Musa (15)

Bu resmi tüm ailesini kaybeden Musa çizmiş

ama hikayeyi amcası anlatıyor. “Sabahın

altısında askerler geldi. Bizim civarda 3-4 köy

vardır. Ortalama 1200 kişi yaşardı. Bomba ve

tüfekle ölüm yağmuruna tutulduk. Neyimiz

varsa yağmalandı. Köy yakıldı. Akşama doğru

köyü bir de uçaklar bombaladı. Askerler evlerin

içinde kalan, hasta ve yaşlı insanları teker

toplayıp öldürdü. Biz zor kaçtık”

Mustafa (8)

“Askerlerden kaçıyoruz. Uçaklar ve süvariler

peşimizde. Şunlar kadınlar, bunlar da

erkekler. Vadiye doğru kaçtık. Oradan da

Çad’a geçtik.”

Page 12: PsikoRAM Mart

Magda(9)

“Yanan evlerden kaçıyoruz. Tüfekler ve bombalarla peşimizden geliyorlar. Ateş ediyorlar.

Amcam vuruldu. Kızları alıkoyduklarını gördüm. Ailecek el ele tutuşarak –ve çığlıklar atarak”

vadiye kaçtık. Birbirimizi kaybetmemek için ele ele tutuştuk. Burada güvendeyiz ama babamı

kaybettik.

Cemal (12) ve Enver (10)

“Ben hala korkuyorum. Uçakları ve bombaları unutamadım.”

“Eve dönmek istiyorum”

http://www.egitimpedia.com/’ dan alınmıştır.

Page 13: PsikoRAM Mart

ŞİDDET İLE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

ÇOCUKLU AİLELERDE!

1999-2003 yılları arasında KA-MER'in acil yardım hattını arayan kadınlardan

yüzde 57'si fiziksel şiddete, yüzde 46.9'u cinsel şiddete, yüzde 14.6'sı enseste ve yüzde

8.6'sı tecavüze maruz kalmıştı.

1995'te Ankara'daki gecekondularda yaşayan kadınlar arasında yapılan bir araştırma,

kadınların yüzde 97'sinin kocalarının saldırısına uğradığını ortaya koydu.

1996'da orta ve yüksek gelir gruplarında yer alan ailelerle yapılan bir araştırmada,

soruların başlangıcında kadınların yüzde 23'ü kocalarının kendilerine karşı şiddet

kullandığını söyledi, fakat belirli şiddet tipleriyle ilgili sorular sorulduğunda bu oran

yüzde 71'e yükseldi.

Kadınların yüzde 58'inin yalnızca kocalarından, nişanlılarından, erkek arkadaşlarından ve

erkek kardeşlerinden değil, kadın akrabalar da dahil olmak üzere kocalarının ailesinden de

şiddete gördüğü tahmin ediliyor.

Bir grup orta ve üst sınıf kadının yüzde 63,5’unun cinsel tacizin bir türüne maruz kaldığı

bulgusuna ulaşıldı.

Bir araştırmaya göre, şiddet sonucu ölen 40 kadından 34'ü evde öldü, 20'si asıldı ya da

zehirlendi, 20'sinde öldürüldüklerine dair kesin belirtiler görüldü ve 10'u da ölmeden önce

aile içi şiddete maruz kaldı.

Page 14: PsikoRAM Mart

Bursa'daki halk sağlığı merkezlerinde yapılan bir araştırma, kadınların yüzde 59'unun

şiddet kurbanı olduğunu ortaya koydu.

Mor Çatı'nın 1990–1996 yılları arasında bin 259 kadın arasında yürüttüğü bir araştırma,

kadınların yüzde 88,2’sinin bir şiddet ortamında yaşadığını ve yüzde 68'inin kocaları

tarafından dövüldüğünü gösterdi.

Güneydoğu bölgesinde 599 kadın üzerinde yapılan bir araştırma, yüzde 51'inin evlilik

içi tecavüze ve yüzde 57'sinin de fiziksel şiddete maruz kaldığını buldu.

Başbakanlık Aile Kurumu tarafından yapılan araştırmaya göre; şiddet türlerinin başında

% 84 ile sözlü, % 70 oranında fiziksel şiddet gelmekte.

Kadınlar şiddet gerekçelerini, aile sırrı olarak gördükleri için açıklamakta zorlanmakla

birlikte kocalarına itaat etmedikleri için şiddet gördüklerini vurgulamakta.

Şiddet gören kadınların sadece % 25’i hastane ve sağlık kuruluşlarına başvurmakta.

Şiddete uğrayan kadınların %91’i etkin bir çözüm düşünememekte, yalnızca %15’i evi

terk etmekte,% 8’i terk etmeyi düşünmekte, % 5’i boşanma davası açmakta, % 2’si ise

intiharı düşünmektedir.

Page 15: PsikoRAM Mart

Kanada’daki Ottawa Üniversitesi ve İngilte-

re’deki University College Londontarafından yapılan

bir araştırma, çocuklara yönelik çizgi filmlerin

yetişkinler için çekilen filmlerden daha

fazla şiddet içerdiğini ortaya çıkardı. Araştırma

kapsamında 1937 ile 2013 yılları arasında çekilen ve

gişede başarılı olan 45 çizgi film incelendi. Bilim

adamları, 1937 yapımı Pamuk Prenses ve Yedi

Cüceler ile başladıkları incelemelerini, 2013

yapımı Karlar Ülkesi’yle tamamladı.

ÇİZGİ FİLMLER ŞİDDET SAÇIYOR !!!

DAHA FAZLA ÖLÜM VAR

Sonuçlara göre, çizgi filmlerdeki ana karakterlerin ölme oranı, yetişkin filmlerindeki

karakterlerin ölme oranından 2.5 kat fazla. Çizgi kahramanların ‘cinayete kurban gitmesi’ ise yine

yetişkin filmlerin 3 katı. Çizgi filmlerin üçte ikisinde ana karakterlerin ölüm sahnesi ekrana

gelirken, bu oran yetişkin filmlerinde yüzde 50’de kalıyor.

Araştırma ekibinde yer alan Dr. Ian Colman ve Dr. James Kirkbrid,

“Anneler çocuklarına korku, aksiyon, polisiye filmi izletmek istemez ama animasyonların daha

fazla yıkım, şiddet, ölüm, kargaşa içerdiğini gözlemledik” diyerek, “Bu sahneler çocuklar

üzerinde uzun süre kalabilecek travmalar yaratabilir” uyarısında bulundu.

Page 16: PsikoRAM Mart

Lisede "Arabuluculuk" Projesi

Projenin hazırlayıcısı Dokuz Eylül Üniversitesi

Anlaşmazlık Çözümü Araştırma ve Uygulama

Merkezi Müdürü Prof.Dr.Abbas Türnüklü, Buca’daki

lisede 2006 yılında başlatılan projenin,

örnek sonuçlara ulaştığını belirtti.

"Adalet Bakanlığı’nın davaları azaltma, arabulucu-

luğu yaygınlaştırma hedefi varsa, okullarda akran

arabuluculuğu ve müzakere kültürünün yaygınlaştı-

rılması gerekir" diyen Prof.Dr. Türnüklü, bu

kapsamda her yıl öğretmenler ile 9. sınıf

öğrencilerine anlaşmazlıkların doğasını,

anlaşmazlığın kötü olmadığını, iletişim becerilerini,

öfke yönetimini, akran arabuluculuğunu anlattıklarını

ifade etti.

Öğrencilerin, anlaşmazlık yaşadığında kendilerinin

belirlediği arabulucuya başvurmayı benimsediklerini

anlatan Türnüklü, "Okulda oluşturulan tarafsız bir

odada oturdular, problemin kaynağı ve çözümünü

konuştular. Arabulucu onlara asla nasihat vermedi.

Sadece ne istediklerini, nasıl sorun aşabileceklerini

görmeyi sağlayacak sorular sordu. O görüşmede

konuşulanların saklı kalacağını bildiklerinden çok

rahat konuştular, sorunlarını çözdüler" dedi.

http://www.milliyet.com.tr/’ den alınmıştır.

Page 17: PsikoRAM Mart
Page 18: PsikoRAM Mart

ŞİDDET VE ZORBALIĞI ÖNLEMEK İÇİN

OKULDA NELER YAPILABİLİR?

Okul, çocukların yaşama hazırlanabilmeleri

için oluşturulmuş özel bir çevredir. Her ne kadar

özel tedbirler alınmaya çalışılsa da istenmeyen

durumların ortaya çıkmaktadır. Okullarda şiddet

ve zorbalık denilen olgu bunların başındadır.

Şiddet ve zorbalığın yıkıcı etkileri ölümle

sonuçlanmaya kadar varmıştır. Çocukların

yaşama hazırlanabilmeleri için okulların güveni-

lir ve tehlikesiz ortamlar olması gerekir. Bu

sebeple okullarda şiddet ve zorbalığı önlemeye

yönelik bazı önlemler almak gerekir. Okullarda

zorbalığı önlemek için öncelikle bunu bir sorun

olarak görmek, gerekli önlemleri almak ve

uygulanabilecek müdahale programları

geliştirmek gerekmektedir. Bu programları

geliştirirken izlenebilecek stratejileri şöyle

sıralanabiliriz;

1.Öncelikle veli-öğretmen işbirliği iyi

sağlanmalı. Veli, öğretmen ve öğrenci okullarda

yaşanan şiddetin oranı, sebepleri ve sonuçları

hakkında kapsamlı olarak bilgilendirilmelidir.

2.Okulda zorbalık sorununun yaygınlığı

saptanmalı, zorba ve kurban öğrencilerin

zorbalığa ilişkin tutum ve inançlarının ne olduğu

belirlenmelidir. Ek olarak öğrencilerin, okulda

zorbalıkla ne ölçüde etkili mücadele edildiği

konusundaki algıları ile ne tür önlemlerin

alınması gerektiğine ilişkin düşünceleri belirlen-

melidir.

3.Zorbalığa yönelik toplumda ve okullarda

yanlış inançlar olabilir. (Kavga etmek ve

saldırganca davranmak, büyüme ve gelişmenin

doğal bir parçasıdır; zorbalığa uğrayanlar belki

bir süre acı çekerler ama bunu daha sonra

unutacaklarından pek de büyütülecek bir şey

değildir; başkalarını kızdırmak bazen

eğlencelidir; bazı öğrenciler zorbalığı hak

ederler; zorbalıktan şikâyet eden öğrenciler ana

kuzusudurlar; zorbalık yapanları görmezlikten

gelirseniz sizi bırakırlar; zorbalık yapıldığında

bunu yetişkinlere anlatmak ispiyonculuktur; bir

zorbayla baş etmenin en iyi yolu onunla kavga

etmek ve intikam almaktır) vb. Bu tür yaygın

inançların doğru olmadığı başta öğrenciler ve

öğretmenler olmak üzere tüm okul personeline

anlatılmalı ve bu yanlış inançlar ortadan

kaldırılmalıdır.

4.Zorbalıkla baş edebilmek için okul

kuralları belirlenmelidir. Bu kurallar

belirlenirken öğrenciler de sürece dahil

edilmelidir. Çünkü kendi oluşturduğumuz kurala

en çok biz uyarız.

5.Şiddet ve zorbalığın daha çok hangi

bölgelerde gerçekleştiği saptanmalı ve bu

yerlerde ekstra önlemler alınmalıdır. Güvenlik

kamerası ve nöbetçi öğretmen gibi.

Psikolojik Danışman Gazi TUNÇ

Page 19: PsikoRAM Mart

6.Öğretmenlerle işbirliği sağlanmalı ve gizli müfredatın bir parçası olarak ara ara gündeme

getirilmelidir.

7. Programlarda davranış kontrolü, kendi kendini denetleme stratejileri, kişilerarası sorun

çözme becerileri, çatışma çözme becerileri, atılganlık eğitimi ve sosyal beceri eğitimi gibi

konulara yer verilebilir. Koruyucu ve müdahale edici stratejileri bünyesinde birlikte barındıran bir

programa tüm okul personelinin eğitimden geçirilerek katılmaları gerekir. Bu programlara sadece

öğretmen ve yöneticiler değil, aynı zamanda bakıcılar, hizmetliler, kantin görevlileri ve servis

araçlarının sürücüleri gibi diğer personelin de katılımı sağlanmalıdır.

8. Okul zorbalığı konusunda aileler bilinçlendirilmeli, müdahale sürecine anne ve babaların

katılımı sağlanmalıdır. Okulda öğretmenlerin çocukla yaşadıkları sorunun benzerini

anne-babaların da evde yaşadıkları ve genellikle evdeki kurbanın okulda zorba olduğu

unutulmamalıdır.

9. Zorbalar ve kurbanları için gerektiğinde bireysel ya da grupla psikolojik danışma

hizmeti sunulmalıdır. Bu hizmetlerin, saldırgan davranışların yerine daha uygun davranışları

yerleştirecek becerilerin geliştirilmesi ya da kaçınma ve geri çekilme davranışlarının yerine daha

medeni ölçüler içerisindeki atılgan davranışların yerleştirilmesi üzerinde durulduğu zaman daha

etkili sonuçlar verdiği unutulmamalıdır.

10. Sorununun gerçekçi bir resminin ortaya çıkması için zorbalık sorunları, yaşanan

sorunlara karşı alınan önlemler ve elde edilen sonuçlar düzenli aralıklarla değerlendirilmeli,

toplanan bilgiler öğretmen, yönetici, öğrenci ve velilerle paylaşılmalıdır. Bu süreçte zorbalar ve

kurbanlar saptanmalı ve müdahale programına alınmalıdır. Verilerin düzenli olarak öğretmen,

öğrenci ve velilere iletilmemesi durumunda, bu kişilerin duyarlılığının ve müdahale programını

destekleme güdülerinin azalabileceği unutulmamalıdır.

11.Okul panosu şiddet ve zorbalığı önlemeye yönelik düzenlenebilir.

12.Emniyet güçleri ile işbirliği yapılarak okul çevresinde güvenli önlemleri alınabilir.

13.Çeşitli STK, vakıf veya gerekli birimlerle işbirliği yaparak şiddet ve zorbalığa karşı

kampanyalar yürütülebilir.

Page 20: PsikoRAM Mart

Yaşamınızın Bir Oyun Olduğunu Öğrendiğinizde Ne Tepki Verirdiniz ?

Jim Carrey’ nin başrolünü oynadığı The Truman Show sinema tarihinin en yaratıcı senar-

yolarından birine sahip.

THE TRUMAN SHOW

BLACK

Siyah Sizin İçin Ne Anlam İfade Ediyor ? Gün Işığını Görmeden Yaşamak ?

Çaba ? Hayata Yeniden Tutunmak ?

Bir Başarı Öyküsü..

Page 21: PsikoRAM Mart

Çocuğa Yönelik Şiddetin Önlenmesi

Projesi (IPA), MEB- Özel Eğitim ve Rehberlik

Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından

oluşturuldu. Projenin genel amacı ‘Çocukların

esenliğinin, refahının ve sosyal bütünlüğünün

yüksek düzeyde gözetilmesi amacıyla fiziksel,

duygusal, sözel ve psikolojik her türlü şiddetten

korunmasına katkıda bulunmaktır. ‘

GÜNCEL HABERLER

http://siddetinonlenmesi.meb.gov.tr/

Page 22: PsikoRAM Mart

RAM’ DAN HABERLER

Okul Psikolojik Danışmaları (Rehber

Öğretmenler) ile RAM’da 2. dönem toplantısı

yapıldı. Haliliye ve Karaköprü’de görev yapan

Psikolojik Danışmanların katıldığı toplantımızın

gündemi okul rehberlik hizmetleri ve özellikle

şiddet ve akran zorbalığı konularıydı.

Not: Sunulara Ulaşmak İçin : http://mebk12.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/63/01/205760/dosyalar/listele_dosya_1164294.html?CHK=b26c8431ba38d4c01b6e1273b568325b

Kaynaklara Ulaşmak İçin : http://mebk12.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/63/01/205760/dosyalar/listele_dosya_1164323.html

Page 23: PsikoRAM Mart

KARİKATÜR

Page 24: PsikoRAM Mart

Adres : Kamberiye Mah. No:57 Akbank Karşısı Haliliye/ŞANLIURFA

Telefon : 0414 216 91 00

http://sanliurfaram.meb.k12.tr/

[email protected]

facebook.com/ŞANLIURFA PsikoRAM

@PsikoRAM

ŞANLIURFA

REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ