100
LICENSET IME MARKA, LİSANS & MEDYA DERGİSİ YIL: 1 SAYI: 4 KIŞ 2013 KDV Dahil: 7.50 TL ISSN 2146-8028 Domo © NHK-TYO 1998 - 2010. Domo Animation © Domo Production Committee. All rights reserved. www.domonation.com

License Time - Kış'13

Embed Size (px)

DESCRIPTION

License Time Kış 2013 Sayısı

Citation preview

Page 1: License Time - Kış'13

LICENSETIMEMARKA, LİSANS & MEDYA DERGİSİYIL: 1 SAYI: 4 KIŞ 2013 KDV Dahil: 7.50 TL

ISS

N 2

146-

8028

Domo © NHK-TYO 1998 - 2010. Domo Animation © Domo Production Committee. All rights reserved. www.domonation.com

Page 2: License Time - Kış'13

Amerika ve Avrupa’da hızla yayılan ve gençler arasında en çok sevilen ikonik karakter Domo şimdi Türkiye’de!

Domo © NHK-TYO 1998 - 2010. Domo Animation © Domo Production Committee. All rights reserved. www.domonation.com

www.domoturkiye.com

Page 3: License Time - Kış'13

Domo © NHK-TYO 1998 - 2010. Domo Animation © Domo Production Committee. All rights reserved. www.domonation.com

LisansMedyabrand, media and licensing agency

Bir yumurtadan çıktığına inanılan

Domo’nun Japonya’da 400’den fazla TV reklamı çekildi.

Domo, 6 milyondan fazla takipçisi ile

“Global Sanal Süperstar” oldu.

Japonya’dan çıkan ve internette hızla artan

hayran kitlesi Domo’yu kucaklıyor ve onu istediği

gibi kişiselleştiriyor.

Izzettinbey Cad. Atalar Sok. No:15/1 34696 - Uskudar, Istanbul - TURKEY

T: +90 (216) 532 78 11www.lisansmedya.com

5 West 19th Street (2nd Floor North)New York, N.Y. 10011

T: 212.604.0064 | F: 212.604.0044www.bigtent.tv

Türkiye lisans hakları

LiSANS MEDYA tarafından verilmektedir.

Page 4: License Time - Kış'13

EDİTÖRDEN

4

YIL: 1 SAYI: 4 KIŞ 2013ISSN: 2146-8028YAYIN TÜRÜ: SÜRELİ YAYIN

BASkI Esen Ofset Matbaacılık San. ve Tic. A.Ş.Tel: +90 (212) 549 25 68

DAĞITIMDünya Süper Dağıtım A.Ş.www.dunya.com

İzzettinbey Cad. Atalar Sok. No: 15/1 34696 Üsküdar - İstanbul - Türkiye

+90 (216) 532 78 11 www.licensetime.com

LICENSETIMEMARKA, LİSANS & MEDYA DERGİSİ

İMTİYAZ SAHİBİ / OWNER

GENEL YAYIN YÖNETMENİ

REDAKSİYON

YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ İÇERİK EDİTÖRÜ

MARKA YÖNETMENİ

REKLAM VE PAZARLAMA MÜDÜRÜ

Lisans Medya Yayıncılık Reklam Pazarlama Dağıtım ve Dış Tic. Ltd. Şti. adına

[email protected]

[email protected]

[email protected] [email protected]

[email protected]

[email protected]

M.Esat YALVAK

M.Esat YALVAK

Kübra UÇAR

İhsan YALVAK Enes AYDEMİR

Ö. Özlem GÜLMEZ

Sezai ÜNYAL

LisansMedyamarka, medya ve lisans ajansı

KIŞ

’13

Günümüz teknolojisinin sunduğu imkânlar ve özellikle de mobil iletişimin ilerleyişi sayesinde çok hızlı değişimler yaşanıyor. Bu değişimlere karşı markalar, artık eskisi gibi ayakta kalmakta zorluk çekiyor. Dijital iletişim ve sosyal medyaya tüketiciler tarafından yoğun ilgi duyulması da, markaları daha fazla yenilik ve fark oluşturmaya zorluyor. Ancak ya inovasyon kültürü olmayan markalar…

Artık bu devirde böyle markalara yer verilmiyor tüketici nezdinde. Ya yenilikçiliği ve farklılığı yakalayacak ya da eski dünyanın eski markası olarak kalacak, hatta marka özelliğini de yitirerek kısa sürede yok olmanın eşiğine gelecekler. Yeniliğe, farklılığa ve her şeyden öte değişime açık olmak en önemli ihtiyaçlar haline geldi.

Bu değişim ise, öncelikle pazarlama iletişimi ve stratejilerinden başlıyor. Günümüz medyasında reklamları ele alacak olursak, kaç yenilikçi projede nasıl reklam kampanyaları yürütülmüş, buna bakmalıyız. Örneğin, bir gıda firması, belki de akıllarda yıllarca yer edinecek, markayı daha da başarılı kılacak bir reklam kampanyası yapıyor.

Medya satın almayı gerçekleştiriyor ve konvansiyonel bir şekilde reklamlarını çıkarıyor. Peki, reklamın son saniyesinde verilen Facebook veya Twitter bağlantısı nedir? Hadi bu bağlantıyı geçelim. Dijitale baktığımızda ise reklam kampanyası ile ilgili hiçbir içerik ve üretim yapılmamış. Entegre iletişim olmazsa etkileşim de beklenmemeli. Yeni tüketici sadakatini yüksek tutmak adına iyi etkileşimi sağlamakta ve yeniliği her an yakalamış olmakta fayda var.

Yeniyi, farklıyı ve hep en iyiyi sunmak adına öncelikli olarak markaların kurumsal iletişim ve pazarlama iletişimi kısmında iyileştirmeye gitmek çok doğru bir seçim olacaktır. Bu sayede tüketici sadakatini yakalamakta zorluk çekmeyeceklerdir.

Kimimiz için başarılı, ama çoğumuz için zorlu geçen 2012 yılını geride bırakırken, biz License Time Dergisi ekibi olarak yeni yılınızda ve sonrasında yeniyi, başarıyı ve mutluluğu yakalamanız adına “Nice Mutlu Yıllar” diliyoruz…

Saygılarımızla,

Değerli License Time okuyucuları, MARKANIZ KARANLIKTA KALMASIN

Dijital İletişim Danışmanlığı

İzleme Raporlama ve Analiz

Mobil ÇözümlerSosyal CRM

Sosyal Medya Yönetimi

Arama Motoru Optimizasyonu

BİZ RENKLENDİRELİM

İŞ ORTAKLARI

Page 5: License Time - Kış'13

MARKANIZ KARANLIKTA KALMASIN

Dijital İletişim Danışmanlığı

İzleme Raporlama ve Analiz

Mobil ÇözümlerSosyal CRM

Sosyal Medya Yönetimi

Arama Motoru Optimizasyonu

BİZ RENKLENDİRELİMLisansMedyamarka, medya ve lisans ajansı

LisansMedyamarka, medya ve lisans ajansı

dijital iletişim danışmanlığı

İzzettinbey Cad. Atalar Sok. No:15/1 34696 - Üsküdar, İstanbul - TürkiyeTel: +90 (216) 532 78 11www.lisansmedya.com

facebook.com/lisansmedya

twitter.com/lisansmedya

lisansmedya.blogspot.com

Page 6: License Time - Kış'13

62

6

İÇİNDEKİLER

DÜNYANIN EN DEĞERLİ 6 TEKNOLOJİ ŞİRKETİ

TÜRKİYE’NİN MARKALAŞMA KARNESİ

2013 YILINDA HANGİ MESLEKLER POPÜLER OLACAK?

6 ADIMDA MARKA LİSANSLAMA

LİSANSTA VE PERAKENDEDE BAŞARININ SIRLARI

2012 YILININ EN İYİ SOSYAL MEDYA KAMPANYALARI

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE SOSYAL MEDYA

Dünyanın 100 en değerli şirketi sıralamasında, teknoloji şirketlerinin baskınlığı sadece bizden önceki jenerasyonları değil, teknoloji ile doğup büyüyen bizleri bile şaşırtabiliyor.

Marka Tescilinde ve Korunmasında Uluslararası Uygulamalar Sempozyumu ülkemizin önemli sorunlarından birisi olan ‘Markalaşma Süreci’ konusunda değerli açılımlara ev sahipliği yaptı.

Gelişen teknoloji ve değişen ihtiyaçlar dünya genelindeki birçok şirketi ekonominin sınırlarını genişletmek ve gelir akışları yaratmak için yeni fikirler üretmeye zorluyor.

Marka lisanslama ile fazla enerji ve yatırım yapmadan pazar çeşitliliği ve ürün çeşitliliğini elde edebilirsiniz. Nasıl mı?

Temel prensipleri uygulayarak, markanızı perakendede ve lisansta daha cazip hale getirebilirsiniz. Bunlardan her biri kendi içinde geliştirilebilir, uygulanabilir metotlardan oluşuyor.

2012 yılı dijital pazarlama şirketlerinin ve markaların takipçi sayısından çok yarattıkları komünite ile anlamlı bir iletişim kurma çabalarına sahne oldu.

Sosyal Medya’nın amacı hep insanlar arasındaki iletişimi kolaylaştırmak yönünde oldu. Bu alandaki ilk adım ise 1971 yılında İsviçre’de bulunan araştırmacıların kendi aralarında iletişimi sağlamak için gönderdikleri e-posta ile gerçekleşti.

8

26

14

66

56

70

80

KIŞ

’13

3210

64

74 92

Page 7: License Time - Kış'13

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

Page 8: License Time - Kış'13

8

DÜNYANIN EN DEĞERLİTEKNOLOJİ ŞİRKETİ

MAR

KA

Dünyanın 100 en değerli şirketi sı-ralamasında, teknoloji şirketlerinin baskınlığı sadece bizden önceki jene-rasyonları değil, teknoloji ile doğup büyüyen bizleri bile şaşırtabiliyor. Marka değeri en yüksek beş şirketin dördü teknoloji üretiyor.

Yüzyılın üzerinde geçmişe sahip kök-lü şirketler kurulduğu zamanları ha-tırlayabileceğimiz teknoloji şirketleri tarafından geçilirken bu baskıya da-yanabilen tek şirket 168 milyar dolar-lık değeri ile The Coca-Cola Company adlı içecek firmasıdır.

Bunun yanında en değerli 20 şirket-ten 11’i teknoloji şirketi. Geçtiğimiz günlerde Interbrand, 2012 yılı için en değerli yüz şirket listesini yayınladı. Aşağıdaki galeride bu sıralamada en üst sırada yer alan 10 teknoloji şirketi ve değerleri yer alıyor.

Dünyanın en değerli şirketleri sıralamasında her geçen gün daha fazla teknoloji üreten firma ile karşılaşıyoruz. Ürettiği yazılım ile dünyanın en zengin insanı ünvanını kazanan ve bu ünvanı uzun süre koruyan Bill Gates’in hikayesi artık hiç birimizi şaşırtmıyor.

DÜNYADANHABER

61 – Apple

603.6 Milyar $ - Dünyanın en değerli ikinci şirketi olan Apple, geçtiğimiz yıla oranla %129 değer kazandı. Asıl yükselişini piya-

saya sürdüğü mobil cihazlar ile gerçekleşti-ren Apple, piyasaya sürdüğü her yeni ürün ile satış rekorları kırmayı başarıyor.

2 – Microsoft258.4 Milyar $ - Dünyanın en de-

ğerli beşinci şirketi olan Microsoft, geçtiğimiz yıla oranla %2 değer kaybetti. Son yıllarda Google, Apple gibi isimler-le baş etmekte zorlansa da Windows 8’in merkezinde bu-lunduğu yeni stratejisi ile 2013 yılında yükselişe geçmesi bekleniyor.

3 – Google

224 Milyar $ - Dünyanın en değerli dördüncü şirketi olan Google, dünya üzerinde internet reklamlarından en çok para kazanan şirket. Geçtiğimiz yıla oranla %26 değer kaza-nan şirket arama motoru pazarlamasının yanı sıra Android markası ile de mobil pazarında varlığını devam ettiriyor.

4 – IBM 222.5 Milyar $ - Dünyanın en de-

ğerli üçüncü şirketi olan IBM, sıralamadaki en eski teknoloji şirketlerinden birisi. Geçen yıla oranla değerini %8 artıran şirket yüz yılı aşkın süredir teknoloji üretiyor. Son yıllarda Lenovo markasıyla kullanıcıya ulaşmaya çalışan IBM, yazı-lım tarafında da dünyanın en güçlü isimleri arasında yer alıyor.

5 – Oracle154.5 Milyar $ - Dünyanın en değerli 188. şirketi olan Orac-le dünyanın üçüncü en büyük yazılım firması. Adını en çok Java ürünü ve Google ile giriştiği patent davasıyla duydu-ğumuz şirket geçen yıla oranla %28 değer kazandı.

6 – Intel124.2 Milyar $ - Dünyanın en değerli se-

kizinci şirketi olan Intel 1968 yılından beri ürettiği çipler ile pazarın en güçlü ismi konumuna ulaştı. Geçtiğimiz yıla oranla %12 değer kazanan şirket tıpkı Microsoft ve Apple gibi, kişisel bilgisayarların yaygınlaşması sonrasında dünya-nın en değerli şirketleri arasında kendisine yer buldu.

*Bilgiler Interbrand’in En Çok Kazanan 100 Marka araştırmasından alınmıştır. Şirket kazançları Google Finans Eylül 2012 verileridir.

KIŞ

’13

Page 9: License Time - Kış'13
Page 10: License Time - Kış'13

10

ÖLÇEBİLİRSEN KONTROL EDEBİLİRSİN,KONTROL EDEBİLİRSEN YÜCELTEBİLİRSİN

MARKA DEĞERİ

MAR

KA

KİTAPTANITIM

İki deneyimli marka otoritesinin kaleminden okurlara ulaşan “Marka Değeri” adlı kitap, değer tabanlı yaklaşımın rekabet üstünlüğüne tahvil edilmesini pek çok örnek ve değerlendirmelerle anlatıyor.

Türkiye’nin önde gelen marka danış-manlarından Muhterem İlgüner ve dünyanın önder marka değerlendir-me şirketi Brand Finance kurucu ve yö-neticisi David Haigh’in birlikte kaleme

aldığı “Marka Değeri” adlı kitap, Türki-ye gündemini sık sık meşgul eden bir konuya ışık tutuyor.

Marka değerini birçok açıdan incele-yen kitap iş âlemi, akademisyenler ve bu konuda eğitim görenler için bir ba-şucu kitabı niteliği taşıyor.

Marka değerinin önemi, stratejik pa-zarlama karar süreçlerine katkısı ve değer tabanlı marka yönetimi konula-rının işlendiği 325 sayfalık “Marka De-ğeri” kitabı, ayrıca bu konuda geliştiril-miş uluslar arası ve ulusal standartlara da yer veriyor. Böylece okuyucunun, bu önemli konuyu geniş bir perspektif içerisinde anlamasına katkıda bulunu-yor.

Hem şirketler, hem ülkeler, küresel rekabet üstünlüklerini sağlama ko-nusunda büyük bir uğraş içerisinde. Marka değeri bu alanda, başarılarının ölçümü için en gelişmiş kavram olarak kabul ediliyor.

Markanın değer oluşturacak şekilde yönetimi, her kurum ve kuruluş için öncelikli konu haline geldikçe mar-ka değeri ve onu ölçecek yöntemler konusunda da bilgi arayışı artıyor. Markanın tanımından değerlendirme yöntemlerine, muhasebeleştirme ve

bilançoya kaydından marka ağırlığına, başarı ölçümlerinden marka lisansla-maya kadar pek çok konudaki arayı-şa cevap verecek şekilde hazırlanmış olan kitap, her iki yazarın da uzun yıl-lara varan deneyimlerinin ürünüdür.

KIŞ

’13

Page 11: License Time - Kış'13
Page 12: License Time - Kış'13

MARKA VE TÜKETİCİ

ETKİLEŞİMİ

MAR

KA

Ürün ortaya koymak, isim bulmak ve tescilini yaptırmak, marka olmak anlamına gelmemektedir. Bu çalışmalar günümüzde küçük işletmeler hatta şahıslar tarafından bile yapılmaktadır. Marka bilinirliğinin ve marka değerinin artırılması çalışmaları zorunlu olmuş ayrıca dijital medya araçları kullanılarak daha kolay hale gelmiştir.

Kullanıcıları tarafından revaçta olan Facebook, Twitter gibi sosyal medya iletişim araçlarına reklam verilmesi, kampanyaların oluşturulması ve yöne-timi, marka bilinirliği açısından büyük firmalar tarafından da en çok tercih edilebilir reklam metodu haline gel-miştir.

Bu bağlamda “Sosyal İş”, “Sosyal Ti-caret” ve “Sosyal CRM” kavramlarının önem kazanması ile kullanıcılar bil-mek istediklerine kısa zamanda ula-şabilmektedirler. Milyonlarca görün-tülemede markanızın / ürününüzün yer alması cüzi miktarlarla mümkün olabilmektedir.

Etkili ve etkin kampanya yönetiminin kullanıcı eğilimlerini takip etmekle doğru orantılı olduğu bilinmektedir, sosyal medya araçlarının reklam / kampanya yönetiminde bu imkânları doğasında barındırması ise büyük fayda sağlamaktadır. Bir parfümün bi-linirliğinin arttırılması çalışması ile bir üniversitenin bilinirliğinin arttırılması temelde aynı yaklaşımla yapılabilir. Ayırt edici nokta ise sosyal medya araçlarının doğru hedef kitleye ulaşa-biliyor olmasıdır.

Günümüzde teknolojik altyapının ve GSM operatörlerinin de bu tip çalış-malara imkân vermesi, doğru hedef kitleye güncel hayat içerisinde de ula-şabilme imkânı vermektedir.

Çifte kodlama tekniği gibi tek bir rek-lam üzerinden farklı katmanlardaki kitlelere ulaşım yolu efektiftir. Tüketici psikolojisine hâkim olma, yerel ve etik değerlere aykırılık taşımama gibi nite-liklere sahip; hedef pazarlara uygun isim / tasarım taşıması, telaffuzu kolay ve akılda kalıcı bir isim temel nicelikle-rinden olmalıdır. Ürünün özelliklerine uyumlu reklam ve tüketiciye uygun kampanyalarla desteklenen markalar daha başarılı olmaktadır.

Önemli Olan Söz Ettirmesi Mi, Satması Mı?Geri dönüşlerin doğru biçimde değer-lendirilmesi noktasında ölçümleme tekniklerinin de seçimi önemlidir. Bir markadan çok bahsedilmesi mi ger-çek ölçüt yoksa çok satıyor olması mı gibi ayrımların belirlenip elde edilen verilerin değerlemesi ve ona göre ya-pılması elzemdir. Bu noktada tüketici seçimlerinin günlük tavan veya taban yapabildiği bir ortamın bulunduğunu göz önünde bulundurarak; marka-zaman değeri vurgusunun varlığını unutmamak gerekmektedir.

Belirlenen ürün / marka yönetim sü-reçlerinden sapmalar ise tutarsızlık-

Seval Yılmaz Marka ve Patent Danışmanı

12

MAKALEKI

Ş ’1

3

Page 13: License Time - Kış'13

lara sebebiyet verebileceği gibi algı yönetimi açısından da yanlıştır. Çok küçük firmaların reklamlara yatırım-ları, bu konuda ısrarları sayesinde ih-racat yapar hale geldiği birçoğumuz tarafından bilinmektedir. Sadık kulla-nıcı oluşturma ise hedef kitle algısının doğru oluşturulması ve yönetilmesiy-le mümkündür.

Markayı Doğru Konumlandırmak Değerini Arttıracaktır!Markalaşmada reklamın ne işe yaradı-ğını hedef kitlenin zihnine yerleştirme ve orada büyütme olarak konumlandı-rabiliriz.

Algı yönetimi ise reklam kavramının şeklini ve içeriğini belirlemede önemli bir noktadır.“Reklamın iyisi kötüsü ol-

maz” anlayışı bu noktada nasıl bilin-diği kısmının atlanmasına sebebiyet vermektedir. Niceliksel ve niteliksel durumların doğru konumlandırılması ise bu süreçte es geçilmemelidir. Bu noktada ilham alınacak gerçek kay-naklardan biri de “Anonim Markalar” dır.

Bunların nasıl algılandığının ve kabul edildiğinin iyi teşhis edilmesi ve ince-lenmesi hedef kitle analizinde iyi bir kaynak olarak kabul edilebilir. Doğru marka ismi, doğru reklam içerikleri ve doğru hedef kitleye ulaşabilmek markayı yukarıya doğru taşıyacak ve değerini artıracaktır. Artan marka bili-nirliği ve marka isminin hazmedilme-siyle ürün kalitesi birleşirse satışları yükselecektir.

Yatırımdan Önce TescilMarka oluşturmadan önce tüm bu de-taylar düşünülmeli ve öncelik mutlaka marka tescili için bir marka danışmanı ile görüşmek olmalıdır.

Planlanan ismin önceden tescilli olup olmadığı kontrol edilmeli, ismin mü-sait olduğu tespit edildikten sonra bu çalışmalar başlatılmalıdır. Aksi halde ismin tüm tanıtım faaliyetlerinden sonra hala tescillenmemiş olması üçüncü kişilerin sizden önce davrana-rak isim üzerinde hak sahibi olmaları-

nı sağlayabilir. Ya da başka biri adına tescilli olan bir marka için yaptığınız bir çalışma olacaktır. Bu durumda size fayda sağlamak yerine hukuki olarak zor durumda bırakabilir. Bunun gibi tatsız maceralar yaşamamak için her şeyden önce, ürüne / hizmete uygun isim belirlenince tescil işlemleri başla-tılmalıdır. Sonrasında tüm reklam, ta-nıtım ve diğer çalışmalar yapılmalıdır.

Markanızın tescil müracaatından son-ra domain adreslerinin de tarafınızdan alınmış olması önemlidir. Özellikle markanın “com ve com.tr” uzantılı do-main adresleri büyük önem taşır. Tüm bu kısımlarda markalaşmanın plan-landığı ismin müsait olması gerekir, dolayısı ile öncelikle ismin araştırılma-sı ve bu tescil işlemlerinin yapılması ve sonra reklam – tanıtım çalışmalarına ve markaya yatırım yapılmasına başla-nılması gerekmektedir.

.com

.com.tr

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

13

Page 14: License Time - Kış'13

2013 YILINDA HANGİ MESLEKLER

POPÜLER OLACAK?

MAR

KA

Gelişen teknoloji ve değişen ihtiyaçlar dünya genelindeki birçok şirketi ekonominin sınırlarını genişletmek ve gelir akışları yaratmak için yeni fikirler üretmeye zorluyor. Dolayısıyla iş dünyasının istihdam gereksinimleri de yıldan yıla değişim gösteriyor.

Career Builder ve Economic Modeling Specialists Intl. (EMSI) tarafından ger-çekleştirilen araştırmaya göre 2013 yılının gözde meslekleri ağırlıklı olarak teknoloji ve mühendislik alanlarından çıkacak.

90’dan fazla ulusal ve devlet istihdam kaynağından alınan çalışan bilgile-ri üzerinde yapılan araştırma, sistem analisti, muhasebeci, denetçi ve pa-zarlama stratejisti gibi mesleklerde yeterliliği bulunan kişilerin 2013 yılın-da şanslı olacağına işaret ediyor. 2010 yılından bu yana eklenen yeni iş ilanla-rından yola çıkılarak hazırlanan listede önümüzdeki yıl ihtiyacın artması ön-görülen 18 meslek yer alıyor.

Listeye göre 2013 yılının en popüler mesleği 70,872 yeni iş fırsatıyla uygu-

lama ve yazılım geliştiriciliği olacak. 2010 yılından bu yana %7 oranında büyüyen bu meslek, 2013 yılında da en çok aranan meslekler arasında başı çekecek. Listenin ikinci sırasında ekle-nen 37,100 iş ile muhasebecilik ve de-netçilik bulunuyor.

Şirketlerin mali kayıtlarının incelenme-si ve vergilerin doğru zamanda öden-mesi konusunda ihtiyaç duydukları bu profesyonellere olan ilgi %3 oranında artmış durumda. İlk üçü tamamlayan diğer meslekler ise pazar araştırması analistliği ve pazarlama uzmanları ola-rak dikkat çekiyor.

Araştırmaya göre geçtiğimiz iki yıl-lık süreçte bu iki mesleğe yönelik ilanların sayısı %10 oranında artarak 31,335’e yükseldi.

Araştırmadan çıkan sonuçlar, istih-dama ilişkin küresel eğilimlerin göz-lemlenebilmesi ve iş arayanlara de-ğerlendirilebilir fırsatları göstermesi açısından önemli. Nitekim raporda yer alan öngörülere göre son yıllarda ama üretim ile ilgili alanlarda, pazarlama, sağlık ve finansal hizmetlerde daha fazla iş fırsatı oluşurken, imalat ve hiz-met sektörlerinde uzman işgücü için rekabet giderek yoğunlaşıyor.

Career Builder ve EMSI tarafından ha-zırlanan listenin tamamını aşağıda gö-rebilirsiniz.

Yazılım GeliştiriciMuhasebeci ve DenetçiPazar Araştırması Analisti ve Pazarlama UzmanıBilgisayar Sistemleri Analistiİnsan Kaynakları, Eğitim ve İş İlişkileri UzmanıAğ ve Bilgisayar Sistemleri YöneticisiSatış TemsilcileriBilgi Güvenliği Analisti, Web Geliştiricileri ve Bilgisayar Ağı MimarlarıMakina MühendisiEndüstri MühendisiBilgisayar ProgramcısıFinansal AnalistHalkla İlişkiler UzmanıLojistikçilerVeritabanı YöneticileriToplantı ve Etkinlik PlanlamaMaliyet Tahmin UzmanıKişisel Mali Müşavir

1.2.3.

4.5.

6.

7.8.

9.10.11.12.13.14.15.16.17.18.

Salih Kural www.sosyalmedya.co

14

ARAŞTIRMAKI

Ş ’1

3

Page 15: License Time - Kış'13

NezihKitapKirtasiye NezihKirtasiye

Nezih İstanbulBağdat Caddesi/Şaşkınbakkal | Kadıköy/Mühürdar Cad. | Marmara Eğitim Köyü/Maltepe Üniv. Kampüsü

Buyaka AVM/Ümraniye | Varyap Meridian/Batı Ataşehir | City’s Nişantaşı | Beşiktaş | Akmerkez Beylikdüzü Migros AVM | Nişantaşı Valikonağı | Göktürk/İstanbul Caddesi

Nezih AnkaraAnkara Cepa AVM | Ümitköy

Aralık 2012’de Akbatı AVM-Bahçeşehir-İstanbul mağazamız AÇILIYOR.

nezih.com.tronline alışveriş

KırtasiyedenOyuncağa

Müzikten KitabaAradığınız Tüm Ürünler İçin

MağazalarımızaBekliyoruz.

YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN

Page 16: License Time - Kış'13

MARKA

16

MARKALAŞMAK YA DA MARKALAŞMAMAK

MAR

KA

MAKALE

Bir ticari malı, herhangi bir nesneyi benzerinden nasıl ayırırsınız? Elbette ‘marka’sı ile…

Post modern toplum ekonomisinin önemli kodlarından birisi de marka. ‘Bir işletmenin yaptığı malları ya da ürettiği ürünleri, başkalarının malla-rından ayırmak amacıyla malın ya da ambalajın üzerine konulan özel işareti’ marka diye tanımlayabiliyoruz. İngiliz-ce karşılığı ‘brand’ olan marka, Oxford American Sözlüğü tarafından ‘kimlik belirlemesi amacıyla sıcak bir demir ile yapılan işaret ve bu amaçla kullanılan demir’ diye tanımlanıyor. Dünyanın en çok satış yapan sitesi amazon.com kurucusu Jeff Bezos ise ‘İnsanların siz odada yokken sizin hakkınızda söyle-diği şeyler.’ diye özetliyor.

Marka, yüzlerce yıl çiftçilerin sahip oldukları sığırların kimin olduğunu belirtmeye yarayan bir aidiyet sembo-lü olarak kullanıldı. Ustalar yaptıkları çömleklerin altına isimlerini yazarak kendilerinden izler bıraktılar. Kuyum-cular altın ve gümüşün ayarını ürünün bir kenarına yazdılar. Ardından marka, bir ürünün diğerinden daha iyi oldu-ğunu anlatmaya başladı. 20. yüzyıl seri üretim markalara altın çağını yaşatır-ken, 21. yüzyıl insanları markalaşarak farklılaşmaya davet ediyor. Bir logo veya amblem beraberinde yaşam tarzı mesajı iletiyor. Maddi ve maddi olma-yan özelliklerin derlendiği bir kültür doğuruyor. Peki, bir firmayı karmaşık ilişkiler bütünü olan ‘markalaşma’ya yönlendiren sebepler neler?

Marka = Kaliteyi Pazarlama StratejisiMarkalaşmanın temelinde alıcıda olu-şan güven duygusu yatıyor. Markayı oluşturan fikir ve uygulamalar, firma-nın tüzel kişiliğiyle alıcı arasında em-

pati kuruyor. Yaşanmış uygulamalar gösteriyor ki kalite ve güven konusun-da kendisini ispatlayan markalar tüm dünyada sadık müşteriler kazanıyor. Ürünü tanınmış ve güvenilir marka imajı oluşturmuş küçük firmalar, ken-dilerinden kat kat büyük ama marka-laşmamış firmalardan daha yüksek kâr marjlarına ulaşabiliyor. Kalite, yöne-tim, pazarlama, finans, müşteri ilişkile-ri gibi kurum stratejileri doğru şekilde bir araya geldiğinde Marka doğuyor.

Markalaşma için stratejik ilk adımlar nelerdir?Hedef Kitle AnaliziÜrünü satın alacak kitleyi doğru analiz etmeden ticari bir başarı bekleneme-yecektir. Markanın sunduğu ürünün hedef kitleye yönelik cazip bir farklılı-ğının olması gerekmektedir. Tüketiciyi ve ihtiyaçlarını iyi anlayan markalar, bu ihtiyaçları karşılayan doğru ürünü de kolayca bulacaklardır.

Marka OluşturmaHer marka bir değer ifade eder. Önce-likle markayı oluşturan zihinlerde bu değer netleşmeli, ardından markaya hizmet edecek tüm çalışanların aynı bilinçle hareket etmesi sağlanmalıdır. Markanın net belirlenmiş tüketici va-adi, konumlandırma ve değeri olma-lıdır.

Ürünün tesciliMarkalar tescillenerek korunmaya alınmalıdır. Tescillenmemiş bir ürün kopyalanmaya hazırdır. Özellikle tes-cillenmeden önce reklam sürecini baş-latmak korsan sektörünü hızla devre-ye sokacaktır.

Marka YönetimiBir markanın temsil ettiği ürün kadar iyi olabildiği hatırda tutulmalıdır. Mar-kanın cazibesini arttırmak için sürekli yeni yöntemler araştırılarak ilerleme yoluna gidilmelidir. Marka portföyü gözden geçirilerek atalet veren ürün-ler gruptan çıkartılmalıdır.

Doğru pazarlama yönetimiDoğru marka ismi seçmekle başlaya-cak bu süreç doğru zamanlama, doğru reklam, doğru ambalaj vs. pazarlama stratejileri ile zirveye ulaşabiliyor.

Başarılı Markaların Karakteristik Özellikleri*Güvenilirlik *Müşteriye Ugunluk*Farklılaşma *Esneklik

IBM, Coca Cola, Microsoft, Nike gibi dünyaca başarısını kanıtlamış marka-ların sırrını birkaç kelime ile özetle-mek mümkünse de uygulamak büyük çaba gerektirmektedir. Yaşanan hızlı teknolojik değişimler ürünleri gitgide birbirine benzetmekte, farlılaşmayı ay-rıntılara taşımaktadır. Ürünün fiziksel özelliklerini kullanarak farklılaşma zor-laşması markaları tüketici ile duygusal bağlar kurmaya yöneltti. İnsan psiko-lojisini yakından tanımayı gerektiren bu süreç markalaşmanın en önemli sırrı haline geldi.

Kaynaklar: markalarbirligi.org kobitek.com

vizyoner.com.tr mustafagulsen.com

platinyaka.com

Ö. Özlem Gülmez Marka Yönetmeni

KIŞ

’13

Page 17: License Time - Kış'13

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

et_ilan_21X28+3mm.pdf 1 9/3/12 3:43 PM

Page 18: License Time - Kış'13

ÇALIŞANLARINIZ MESAİ SAATLERİNDENASIL ve NİÇİN ZAMAN HARCIYORLAR?

MAR

KA

Günümüzde ve çağımızda bilgisayarla o kadar iç içeyiz ki, birçok iş ve meslekte bilgisayar kullanımı gerekiyor, hatta birçoğunda internet bağlantısı var ve çalışanların dikkatini dağıtacak birçok site ve kaynak yer alıyor. Peki, sizce çalışanlar gün içinde işleriyle alakalı olmayan ve tamamen kişisel olarak ziyaret ettikleri sitelerde ne kadar zaman harcıyorlar? Daha mantıklı düşündüğünüzde, sizce bunlar gerçekten birer zaman kaybı mıdır?

Facebook ve aşırı derecede fazla yapılan toplantılar zaman israfı listesinin başında!

Facebook’ta profil güncellemek, bir ha-bere tweet atmak veya Pinterest’ten sü-per bir yemek tarifi bulmak...

İşte 2012 yılı Şubat ve Mart aylarında 3.200 kişi üzerinde yapılan bir araştır-manın sonuçları:

Sürekli bağlı olduğumuz internet alanı, bir laptop, bilgisayar, akıllı telefon veya bir tablet sayesinde her an elimizin al-tında. Aslında bu, işverenler için de bu-lunmaz bir nimet. Çünkü çalışanlar her nereye giderlerse gitsinler işlerini de taşıyabiliyorlar ve bu sayede işlerini ke-sintisiz takip edebiliyorlar. Ancak diğer taraftan, her an dikkati dağıtacak diğer platformlara da kolay ulaşabilmeleri ve işlerini aksatacak içeriklerle oyalanmala-rı söz konusu.

www.salary.com adlı internet sitesinin yaptığı ankette çalışanlarının yüzde 64’ü, mesai saatleri içerisinde işle alakalı olmayan siteleri dolaştıklarını söyledi. Ancak bu oran, daha önce aynı araştır-mayı yaptığı 2008 yılına göre yüzde 10 daha az. Yani bu oranda bir düşüş mey-dana gelmiş. Görünüşe bakılırsa son 4 yılda işsizliğin artmasıyla, kaybedilen işler neticesinde, halen çalışanların iş-lerinde ve sorumluluklarında artışlar olmuş ve bu sayede kişisel internet kul-lanımı yüzde 10 azalmış diyebiliriz.

Ankete katılanların neredeyse üçte iki-si, hergün mesai saatinde bilgisayarda boşa zaman harcadıklarını söylüyor. An-cak bir işveren açısından sorulacak asıl soru, “ne kadar zaman?” harcandığıdır. Ankete katılanların yüzde 39’u, haftada sadece 1 saat veya daha az iş harici si-telere girdiklerini ifade ediyor. Öte yan-dan, yüzde 29’luk bir grup da haftada 2 saat bu şekilde zaman harcıyor ve yüzde 21’lik bir grup ise haftada 5 saat harcadı-ğını söylüyor. Sadece yüzde 3 oranında katılımcı haftada 10 saat veya daha fazla bilgisayarda kişisel olarak zaman harca-dığını belirtiyor.

3.200 anket katılımcısına, işten kop-tukları vakit hangi sitelere daha çok girdikleri sorulduğunda birçoğu, kişisel maillerine baktığını, haber sitelerine baktığını, Google’da arama yaptığını,

sosyal medya sayfalarına girdiğini ve in-ternetten alışveriş yaptığını ifade ediyor. Tabii ki Facebook’un en başta yer alması bir sürpriz değil. Facebook anket katı-lımcılarının yüzde 41’i tarafından ziyaret edilen ve artık dünya çapında yaklaşık 1 milyar kullanıcısı olan bir sosyal medya devi. Facebook’u yüzde 37 ile LinkdIn, daha sonra yüzde 31 ile Yahoo, yüzde 28 ile Google+ ve yüzde 25 ile de Amazon.com takip ediyor. Twitter ise sadece yüz-de 8 ile en alt sırada yerini alıyor.

Son günlerde medyanın dikkatini çeken bir başka site olan Pinterest ise yüzde 4 oranında kullanıcı tarafından takip edi-liyor.

Salary.com gibi bir sitenin kuruluş ama-cı ve çıkış noktası çalışanların ücretlerini daima önemsemesinden kaynaklanıyor.

www.salary.com

18

ARAŞTIRMAKI

Ş ’1

3

Page 19: License Time - Kış'13

Eğer çalışanlar işyerlerinde, mesai saat-leri içerisinde iş harici sitelerde dolaşıp zaman kaybına yol açıyorlarsa ve daha az iş yapıyorlarsa, bunun altında yatan neden, hak ettiklerinden daha az maaş aldıklarını düşünmeleri olabilir mi? Ha-yır.

Çalışma saatlerindeki zaman kaybına ve bunun başlıca 6 nedenine baktığımızda, düşük maaş yüzde 18 ile en son sırada yer alıyor. Çalışanların birçoğu, yaklaşık yüzde 35’i işyerinde yeterince yoğun olmadıkları veya zorlanmadıkları için zaman harcadığını söylüyor. Yüzde 34’ü, çalışma saatlerinin uzunluğundan, yüz-de 32’si yoğun çalışma karşılığında teş-vik veya prim verilmediğinden, yüzde 30’u tatminsizlikten ve yüzde 23’ü de sadece o an sıkıldığı için internette za-man harcadığını ifade ediyor.

Çıkan sonuca göre, iş ortamında erkek-ler bayanlardan daha çok zaman harcı-yor. Katılanlardan, yüzde 62’sini oluş-turan bayanlara oranla, üçte birinden fazlasını oluşturan erkeklerin yüzde 69’u mesai saatinde interneti kendi özel işleri için kullanıyor.

Her ne kadar gençlerin daha çok inter-neti kullandığı düşünülse de, aslında 18-25 yaş arası grubun yüzde 72’si interneti

sık kullanırken, 26-35 yaş arası çalışan grubun yüzde 75’i interneti özel amaç-la kullanıyor. Günlük internet kullanımı ise ileriki yaşlarda biraz daha düşüyor. Örneğin, 36-45 yaş grubunda kullanım oranı yüzde 65, 46-55 yaş gurubunda yüzde 58, 56 ve üzeri yaş grubunda ise yüzde 55 civarında seyrediyor.

İşyerinde haftalık 10 saatten fazla kişisel olarak zaman harcayanlar arasında ise, 18-25 yaş grubu sadece yüzde 15’ini, 26-35 yaş grubu yüzde 35’ini, 36-45 yaş grubu ise yüzde 29’unu oluşturuyor.

Eğitim için harcanan zaman her ne kadar bir zaman kaybı olmasa da, iş yerlerinde zamanı boşa harcayanların çoğunun eğitimli olduğu çıkan sonuç-lar arasında. Katılımcılar içinde doktora mezunlarının yüzde 67’sine oranla, lise mezunlarının sadece yüzde 59’u mesai saatinde boşa zaman harcıyor. Doktora mezunlarını ise yüzde 66 ile üniversite mezunları, bunları ise yüzde 65 ile yük-sek lisans mezunları takip ediyor. Bu eşitsizliğin bir nedeni de aslında kolej ve üzerinde lisansüstü eğitim görenle-rin yönetimsel ve denetimsel mevkilere yükselebilmeleri olabilir.

Her gün bu kadar çalışan iş dışında bir-çok şeyle meşgul olurken acaba işve-

renler ne yapıyor dersiniz? Yöneticilerin yüzde 30’u Facebook ve Twitter gibi bireysel sitelerin işyerinde bloke edil-diğini söylüyor. Kişisel siteleri engelle-yen firmaların bu çabaları boşa gidiyor olabilir çünkü bu durumda çalışanların yüzde 60’ı mesai saatlerinde akıllı tele-fonlarından, tabletlerinden ve dizüstü bilgisayarlarından bu sitelere kolaylıkla girebildiklerini itiraf ediyorlar.

KPMG International denetleme firması, kişisel siteleri engelleyen işverenlerin artışına dikkat çekiyor. KPMG’nin Avru-pa Teknoloji Sorumlusu Tudor Aw, “Kişi-sel sitelerin yasaklanmasının işçi kullanı-mını azalttığına inanmayabilir.” diyor ve ekliyor “Ancak sonuçlar gösteriyor ki ça-lışanlar, engellenen veya yasaklanan bu sitelere girmek için tamamıyla güvensiz ve takibi imkânsız olan kişisel cihazlarını kullanmaya meyillidirler.”

Sosyal medyanın birçok çalışanın haya-tında önemli yer etmesi sonucu, kişisel sitelerin engellenmesi çalışanları ne şe-kilde etkiler? Aslında bu onlar için çok büyük bir problem teşkil etmiyor. Zira katılımcıların yüzde 79’u kişisel sitelerin engellenmesine pek aldırmıyor ve bu, çalıştıkları işyerine devam edip etme-meleri konusunda kararlarını etkilemi-yor.

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

19

Page 20: License Time - Kış'13

MAR

KA

Yüzde 18’lik bir grup, şirketin bu engel-lemesini kalitesizliğin göstergesi olan bir uygulama olarak görürken, yüzde 4’lük bir kesim ise şirketin bu yaklaşı-mının şirketi daha cazip bir işyeri haline getirdiğini iddia ediyor.

Katılımcıların yüzde 70’i işverenin bu tür bir kısıtlama koymadığını söylüyor. Bu-rada firmalar için geçerli bazı korkuların olma ihtimali söz konusu. Ciro maliyet-lerini azaltmak ve çalışanları işte tuta-bilmek için şirketler her yıl milyonlarca dolar harcıyor. Bu yüzden bu firmalar çalışanlarının işyerinde mesai saatin-de başka iş kovalamaları veya başka iş bakmaları ihtimallerini de göz önünde tutuyorlar. Anketlerin birinde çıkan ne-ticede şirkete ait bilgisayarlardan mesai saatinde başka işe bakma veya iş kova-lama oranı ise yüzde 46, bu da neredey-se çalışanların yarısı demek.

Ancak interneti en büyük mesai harca-tan araç olarak suçlamaları, şirketlerin büyük resmi görmelerini engelliyor. Belki de aynadaki asıl görüntüyü kaçı-rıyorlar.

Sadece yüzde 18’lik bir grup interne-ti boşa zaman harcatan bir araç olarak görüyor. Yüzde 47’lik gruba göre aslında en büyük zaman kaybı sık yapılan top-lantılardan kaynaklanıyor. Yüzde 43’ü

ise ofis politikalarının ve uygulamala-rının zaman kaybına neden olduğunu düşünüyor. Bunu yüzde 37 ile diğer çalı-şanların hatalarının düzeltilmesi, yüzde 36 ile çalışma arkadaşlarının problemle-riyle uğraşmak, yüzde 22 ile yoğun çalış-mak ve yüzde 20 ile işten kaynaklanan e-posta trafiğini takip etmek geliyor. Son sırada ise sadece yüzde 14 ile pat-ronlarla uğraşmak geliyor.

Fakat şu soruyu sormakta fayda var: “Facebook’ta gezinme ve iş arkadaşla-rıyla sohbet etme” gibi “zamanı boşa harcayan araçlar” olarak nitelenen ak-tiviteler gerçekten zaman kaybının se-bepleri midir? Araştırma anketimize ka-tılanlara göre durum böyle değil.

Katılanların yüzde 71’i, yani yaklaşık dörtte üçü, gün içinde kısa dinlenme aralarının faydalı olacağına inanıyor. Aynı grup, bu aralarda Facebook ve Twitter gibi sitelere girip bu şekilde din-lenmelerinin, engellenmiş olmalarına kıyasla çalışanları daha verimli hale ge-tireceğini savunuyor.

Salary.com’un kardeş firması olan Ke-nexa İnsan Kaynakları şirketinin CEO’su Rudy Karsan, geçen yıl Salary Talk prog-ramında konuk olduğunda bu konuyla alakalı şunları söylüyordu: “Esasında, genç çalışanlar bize geliyorlar ve di-

yorlar ki, “masamda hazır olacağım, çalışmaya devam edeceğim, sonra bi-raz internetten alışveriş yaparak veya Youtube’da video izleyerek zihnimi da-ğıtacağım, daha sonra işimi yapmaya devam edeceğim”. Hep bu şekilde de-vam eden bir çalışma rutini. Bu şekilde yapmaya başladığımızda iş hayatımız ve sosyal hayatımızı birlikte yaşamış oluyoruz. İkisi de birbirinden kopmamış oluyor. Bu anlayışı ve çalışma modelini alkışlıyorum, çünkü insanın doğasında var bunu yapmak”.

Başka birçok işveren gibi, bir ölçüsü ol-ması kaydıyla kültürel değişimi bilen ve anlayan bir yönetici olan Karsan, bunun “İş ve Hayat”karışımı bir değer olduğunu ve hayatımızda yer edindiğini vurguluyor. Eğer mesai saatinden son-ra çalışanlarınız akıllı telefonlarından e-maillere cevap verip işlerini takip ede-biliyorlarsa, gün içinde de biraz nefes almaları ve zihinlerini kişisel etkinliklere ayırmaları büyük bir sorun olmayacaktır.

İşyerinizde sosyal medya veya internet politikanız ne olursa olsun, önemli olan işveren olarak bunu net olarak ortaya koymanız ve uyumlu bir şekilde yürüt-menizdir. Eğer çalışanlarınız neye ne kadar izin verildiğini veya verilmediğini iyi anlayabilirlerse, birçok problem aza-lacak veya ortadan kalkacaktır.

20

KIŞ

’13

Page 21: License Time - Kış'13
Page 22: License Time - Kış'13

22

SUALTI DÜNYASITURKUAZOO

MAR

KA

Dünya denizlerinde yaşayan balık türlerinin içinde bulunduğu, kendi türündeki akvaryumlarla kıyaslandığında; gezi güzergâhı, temalandırma, interaktiflik, yağmur ormanı ve yeni nesil teknolojisiyle dünyanın en yenisi, en büyük tematik akvaryumu olan İstanbul Akvaryum’u Turkuazoo yetkilileri ile konuştuk...

Öncelikle Turkuazoo ne zaman açıldı?Türkiye’nin ilk dev akvaryumu Turku-azoo, Ekim 2009’da Bayrampaşa’daki Avrupa’nın en büyük alışveriş ve yaşam merkezi olan Forum İstanbul’da kapıla-rını açtı.

Faaliyetleriniz nelerdir?Turkuazoo 7’den 70’e bir ailenin tüm fertlerinin güzel vakit geçirmesi için ta-sarlanmış bir mekan, İstanbul’a gelen yerli ve yabancı turistler için ise tarihi ve doğal güzelliklerin yanı sıra ziyaret edil-mesi gereken önemli bir cazibe merkezi, kurumsal firmalar için ürün lansmanları, şirket içi toplantıları, bayii toplantıları, eğitim toplantıları, şirket yemeklerinin yapılabileceği alternatif bir mekan. Tur-kuazoo ayrıca prodüksiyon firmaları ta-rafından da sıklıkla tercih ediliyor.

Dizi, klip, reklam, film çekimleri için doğal bir su altı platosu diyebiliriz. Ya-pımcıların çekimler için tercih ettiği Turkuazoo’da, sualtı çekimleri başta olmak üzere gezi alanlarında da çe-kimler yapılıyor. Sevilen ve her hafta merakla izlenen diziler Öyle Bir Geçer Zaman Ki, Adını Feriha Koydum, Leyla İle Mecnun, Bir Kadın Bir Erkek, geçmiş sezonda yayınlanan Ezel, Bir Çocuk Sev-dim, Canım Ailem, Ömre Bedel dizileri, Deniz Seki’nin son albümünün çıkış parçası “Suya Hapsettim”, Cem Yılmaz’ın oynadığı Türk Telekom reklam filmi, Halkbankası’nın “Kobiler Hobimiz Değil

İşimiz” sloganı ile ekranlarda dönen rek-lam filminin yanı sıra birçok TV progra-mı çekimleri için TurkuazooAkvaryum’u tercih etti.

Turkuazoo’da ziyaretçiler; 270 derecelik su altı görüş açısına sahip panoramik gözlem salonu ile deniz canlılarını daha yakından izleme fırsatı da yakalıyorlar. Ayrıca 80 metrelik akrilik su altı tüneli-mizde, okyanus tabanında yürüyormuş-çasına veya balıklarla yüzüyormuş gibi bir gezintiye çıkabiliyorlar.

Turkuazoo’da çocuklar için gün içinde yüz boyama aktiviteleri, dalgıç şovları ve balık besleme aktiviteleri gerçek-leştiriliyor. Bunun yanı sıra Turkuazoo maskotu da akvaryumu ziyarete gelen çocukların eğlenceli vakit geçirmelerini sağlıyor.

Turkuazoo’ya okul gezileri düzenleniyor, bunun yanı sıra, su ürünleri mühendis-leri eşliğinde yürütülen, müfredatla uyumlu sunumlar ve eğlenceli olduğu kadar eğitici aktivitelerden oluşan “Sı-nıf Programları”, öğrencilere okyanuslar, denizler ve tatlı suların renkli, gizemli ve şaşırtıcı dünyalarını derinlemesine keşfetme, öğrenme ve anlama imkânı sunuyor. İlköğretim ve Liselere yönelik düzenlenen sınıf programları ile öğ-renciler özel rehberli akvaryum turunu tamamladıktan sonra sınıf eğitimine katılıyorlar. Sınıf eğitiminde öğrenciler ilk önce suyun hayatımızdaki yeri ve su altı canlılarına ilişkin bir belgesel izli-yorlar. Ardından su ürünleri mühendis-leri eşliğinde balık röntgenleri inceliyor mikroskop ile balık hücrelerine bakıyor ve hatta balık pullarından yaş tahmini yapıyorlar.

Okul grupları için sunduğumuz “köpek-balıklarıyla gece yatısı” programında öğrenciler uyku tulumları içinde bir ge-ceyi köpekbalıkları, dev vatozlar ve bin-lerce balık dolu dev akvaryum etrafında geçirebiliyorlar.

RÖPORTAJKI

Ş ’1

3

Page 23: License Time - Kış'13

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

23

TurkuazooAkvaryum’un ziyaretçiler için sunduğu bir diğer aktivite ise kö-pekbalıklarıyla dalış. Yurtdışındaki akvaryumlarda kafes dalışı yapılırken Turkuazoo’da köpekbalıklarının bulun-duğu ana tank diye adlandırdığımız ak-varyumda belirli bir rotayı takip etmek suretiyle geziyorsunuz.

TurkuazooAkvaryum’da dalış yapmanın bir diğer avantajı ise, birbirinden farklı türdeki canlıları bir arada görebilmek için uzak dalış noktalarına gitmenize ge-rek kalmaması. TurkuazooAkvaryum’da bulunan su altı canlıları dünyanın dört bir yanından getiriliyor. Bir dalıcının bu kadar su altı canlısını bir arada görebil-mesi için yurt dışına gitmesi, bunun için vakit ayırması ve de yüksek miktarda para harcaması gerekir. Üstelik yurt dı-şına gidip daldığınızda bile köpekbalığı göreceğinizi kimse garanti edemiyor. Oysa TurkuazooAkvaryum’da 2,5 metre boyunda kum kaplanı köpekbalıklarıyla, dev vatozlarla ve farklı türlerde canlılar-la burun buruna gelerek onlarla fotoğ-raf bile çektirebilirsiniz.

Yani diyebiliriz ki sualtı sevdalısı dalıcı-lar Turkuazoo Akvaryum sayesinde ar-tık dalış yapmak için uzaklara gitmeye gerek duymadan, dalış destinasyonu-na gitmek için günler harcamadan ve yüksek maliyetleri düşünmek zorunda olmadan dalış aktivitesini gerçekleştire-biliyorlar.

Kısaca bahsedecek olursak Turkuazoo nasıl bir yerdir?Turkuazoo, Global Aquarium firmasının Türkiye temsilcisi İstanbul Sualtı Dünya-sı A.Ş. tarafından işletiliyor. Turkuazoo, Türkiye’de yeni bir sektör oluşturduğu gibi aynı zamanda da aile eğlencesi an-layışına yeni bir boyut kattı diyebiliriz. Artık aileler boş zamanlarını eğlenceli geçirmek için yalnızca sinemayla yetin-mek veya AVM’lere kapanmak zorunda kalmıyor. Turkuazoo’da hem eğlenip hem de öğrenirken kaliteli vakit geçiri-yorlar.

Turkuazoo Akvaryum bünyesinde faali-yet gösteren bir de dalış merkezimiz bu-lunuyor. Turkuazoo Dalış Merkezi’nde 6 dalış eğitmeni görev alıyor.

Turkuazoo, Dünya Akvaryumlar ve Hay-vanat Bahçeleri Birliği (WAZA) üyesi olup, dünyadaki ilk ve tek PADI (Profes-sional Association of Diving Instructors) sertifikalı akvaryum dalış merkezi ve özel sektörde Türkiye’nin ilk ve tek Caret-ta Caretta rehabilitasyon merkezi olma özelliğini taşıyor. Yapmış olduğumuz özel çalışmalar, uluslararası kuruluşlarla işbirlikleri, STK’lar ve belediyelerle ortak çalışmalarımız ve çevre duyarlı aktivite-lerimiz neticesinde Turkuazoo, marka yönetimi ve pazarlaması konusunda dünyanın en büyük uluslararası bağım-sız kuruluşu olan Superbrands tarafın-dan Türkiye’nin 2012 yılının en başarılı markalarından biri –SUPERBRANDS- se-çildi.

Turkuazoo’yu canlı tutmak için ne gibi aktiviteler yapıyorsunuz?TurkuazooAkvaryum’daki aktiviteleri günlük ve özel günlerde gerçekleştirdi-ğimiz etkinlikler olarak değerlendirebili-riz. Günlük etkinliklerimiz arasında daha önce belirttiğim üzere; balık besleme seansları, dalgıç şovlar, yüz boyama ak-tivitelerini sayabiliriz.

Page 24: License Time - Kış'13

24

MAR

KA

Ziyaretçiler ayrıca haftanın üç günü vatozların, iki günü ise kum kaplanı kö-pekbalıklarımızın tek tek elle beslenme-sini izleyebiliyorlar.

14 yaş ve üzeri ziyaretçilerimiz köpek-balıklarıyla dalış yapabiliyor. Turkuazoo bir müze olmanın ötesinde dinamik, interaktif ve yaşayan bir mekân ola-rak dikkat çekiyor. Belirli zamanlarda düzenlenen gösteriler ve çeşitli sergi-ler ziyaretçilere her seferinde farklı bir deneyim yaşatıyor. Akvaryum içindeki bölümlerde bulunan rehberlerimiz, bu-lundukları bölgedeki canlılar hakkında ziyaretçilere bilgi veriyorlar.

Bayramlar, yılbaşı, sömestr, yaz tatili, sevgililer günü gibi özel günlerde ise ziyaretçilerimiz için özel aktiviteler, ya-rışmalar, sergiler yapmaya özen gösteri-yoruz. 2011 ve 2012 sömestr ve sevgili-ler gününde sualtında “Denizkızının Aşk Hikâyesi” adlı bir şov gerçekleştirdik. Bu şov, İngiltere Kraliyet düğününde per-formans sergileyen ve 3 sene üst üste Londra etkinlik Ödülleri’ni kazanan, İngiltere’nin senkronize yüzme milli ta-kımı sporcularından oluşan Aquabatix grubu tarafından gerçekleştirildi.

Denizkızının Aşk Hikâyesi yerli ve Çin, İspanyol, Bulgar ve Kanada gibi yaban-cı basın tarafından oldukça yoğun bir ilgiyle takip edildi. Ayrıca 2011 ve 2012 Ramazan Bayramlarında, geleneksel Ramazan etkinliklerimizin gölge oyunu olan Karagöz Hacivat gösterisini ilk defa su altında izleyiciyle buluşturduk.

Dalgıçlarımız tarafından sahnelenen su altı karagöz Hacivat şovu ziyaretçiler ta-rafından ilgiyle izlendi. Ramazan sokak-larının gezici esnafları olan pamuk şe-kerci, Osmanlı macuncusu ve şerbetçiler Turkuazoo ziyaretçilerine nostaljik bir Ramazan yaşattılar. Yılbaşında ise Noel Baba ve Noel Anne kostümlü dalgıçları-mız su altında ağaç süsleyerek sırtların-daki çuvallarla balıklara yılbaşı hediyesi

olarak yem dağıtıyorlar. 23 Nisan bayra-mında yine su altında palyaço kostümlü dalgıçlarımız şov gerçekleştirdiler.

Bunun gibi çeşitli şovlar yaptık ve yap-maya da devam ediyoruz. En son, 2012 Kurban Bayramı’nda Winx Club Türkiye temsilcisi Filma ile çok keyifli bir çalış-ma yaptık. Winx’in yeni sezon filmindeki denizkızı güçleri kazanan Winx Perileri ile köpekbalıkları ile dolu akvaryumu-muzda su altında çok güzel bir şov ser-giledik. Dört gün boyunca yaptığımız bu şovu 18.000’in üzerinde ziyaretçimiz izleme şansı yakaladı, Türk ve yabancı basının ilgisi de çok yoğundu. Bu şov ile Hollywood’daki sektörel mecralarda bile yer aldık.

2013 pazarlama plan ve etkinlikleriniz nelerdir?Ziyaretçilerimiz önceki yıllarda olduğu gibi 2013 yılında da Turkuazoo’da eğ-lenceli gösteriler izleme, aktivitelere ve yarışmalara katılma imkânı bulacaklar.

Özellikle sömestr döneminde oldukça ses getirecek bir etkinliğin çalışmasını yürütüyoruz. Bunun dışında dünyaca bilinen markalarla işbirliklerimiz, dün-yada ilk defa yapılacak, hem çocuklara hem de yetişkinlere hitap eden sürpriz etkinliklerimiz olacak. Yani kısaca diye-biliriz ki Turkuazoo’ya gelmek için her zaman bir nedeniniz olacak.

Sanırım Sosyal Sorumluluk projelerinde de yer aldınız. Bunlar nelerdir ve 2013 yılında nasıl devam edecek?Turkuazoo olarak, doğanın ve denizel canlıların korunması konusunda top-lumsal bilinç oluşturmak amacıyla sivil toplum kuruluşları ile yoğun işbirliği içindeyiz, sosyal etkinliklerin çocukları-mızın ve büyüklerimizin duygusal mo-tivasyonlarını olumlu etkilediğine ina-nıyoruz. Bu bilinçle engelli ve kimsesiz çocuklarımızın eğitim gördükleri kurum ve kuruluşlarla yakın işbirliği içinde bu-lunuyoruz.

Açıldığımızdan bu yana, belediyeler, dernekler, vakıflar, çocuk esirgeme ku-ruluşları ve Halk Eğitim Merkezleri gibi çeşitli kuruluşlarla birlikte çalışarak, kim-sesiz çocuklarımızın ve engelli vatan-daşlarımızın sosyal yaşama tam ve etkin katılımını sağlamak adına birçok sosyal sorumluluk projesine imza attık.

Turkuazoo ziyaretinde edinilen bilgi bu türlerin korunması konusundaki bilinci artırmaktadır. Gerçekleştirdiğimiz bu sosyal sorumluluk projeleri kapsamında bu güne kadar 10.000’in üzerinde en-gelli, kimsesiz, maddi durumu yetersiz, savaş mağduru veya çeşitli nedenlerle rehabilitasyon merkezlerinde tedavi gören vatandaşımız akvaryumu ücretsiz olarak ziyaret etme imkânı buldu.

TURKUAZOO MASKOTLARI ÇOCUKLARIN HOŞÇA VAKİT GEÇİRMESİNİ SAĞLIYOR

KIŞ

’13

Page 25: License Time - Kış'13

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

25

Turkuazoo Dalış Merkezi olarak, Omuri-lik Felçlileri Derneği Üyeleri ve DESSAT (Değirmendere Sualtı Sporları Kulübü) bünyesindeki engelli vatandaşlarımı-za da köpekbalıklarıyla dalış yaptırdık. Günlük hayatlarında karşılaştıkları en-gellerin olmadığı bir dünyanın kapıla-rını açmak için onları sualtının büyülü dünyası ile bir araya getirdik. Suyun altında tekerlekli sandalyeleri olmadan özgürce dalış yaptılar.

2012 Dünya Engelliler Günü kapsamın-da ise engelli sporcularımızla oldukça anlamlı bir etkinliğe imza attık. Engelli milli sporcularımız ve Dünya serbest dalış rekortmeni Şahika Ercümen kö-pekbalıkları arasında dalış yaptı ve ka-muoyuna; “tıpkı suyun altında olduğu gibi günlük yaşamda da engelsiz bir dünya olmalı” mesajını vererek farkın-dalık oluşturduk. Turkuazoo olarak her zaman sürdürülebilir çalışmalara önem veriyoruz, sosyal sorumluluk çalışmala-rımızı 2013’te de sürdüreceğiz. Sosyal sorumluluk çalışmalarımızda bu ça-lışmalara dahil olan çocuklara doğayı koruma bilinci aşılarken aynı zamanda eğlendirmeye de devam edeceğiz.

Turkuazoo’da kaç tür canlı bulunmaktadır?TurkuazooAkvaryum’da birbirinden farklı temalar işlenmiş 50 adet canlı sergi akvaryumunda 10.000’in üzerin-de canlı bulunuyor. Bu akvaryumlarda, çeşitli türlerde 30’a yakın köpekbalığı, leopar desenli dev vatozlar, mavi yen-geçler, ağzına su alarak 120 cm uzaklık-taki böcekleri bile %100 avlama yetene-ğine sahip okçu balıkları, mavi kanlı at nalı yengeçleri, Kayıp Balık Nemo’daki palyaço balıkları, yaptıkları gövde gös-terisi öpüşen iki balığı andıran “öpüşen gouramiler”, tehlikeli türlerden diken-lerindeki zehir ile köpekbalığını bile öldürebilen aslan balıkları, zehirli inek balıkları ve Köpekbalığı Hikâyesi fil-minden ve Sünger Bob çizgi filminden hatırlayacağınız, kendisini tehlikede hissedince düşmanını ürkütmek için ba-lon gibi şişen balon balıkları, mürenler, boyu 3 metre ve dili 1 metre uzunluğa ulaşan, dili yerliler tarafından zımpara olarak kullanılan arapayma balığı, deniz

atı, deniz yıldızı, ahtapot ve hatta Ama-zonlardan gelen dev tatlı su balıkları gibi dünyanın dört bir yanındaki deniz ve okyanuslardan getirilen en özel ve en egzotik deniz canlısı türlerini bir arada da görme fırsatı sunuyoruz.

Tam bir sayı söylemek çok kolay değil, sürekli yeni canlılarımız geliyor. Özellik-le 3 ayda bir büyük ve dikkat çekici bir türü ailemize dâhil etmeye çalışıyoruz.

Sizi diğer rakiplerinizden ayıran özel-likler nelerdir ?Öncelikle Turkuazoo, barındırdığı canlı tür ve adedinin fazlalığı ile Türkiye’deki benzerlerinden öne çıkıyor. Dünyadaki benzerleri ile kıyasladığımızda ise, kö-pekbalıkları ve büyük canlıların bulun-duğu akvaryum olan ana tank içindeki su hacmi dolayısıyla dünyanın 5. Büyük akvaryumu olma özelliğine sahip. Bu-nun dışında Turkuazoo, özel günler ve bayramlarda gerçekleştirdiği su altı gös-terileri ve su altı ile ilgili eğlenceli aktivi-teleriyle diğer akvaryumlardan farklılık gösteriyor. Ayrıca Turkuazoo’ya geldi-ğinizde müze gezer gibi dolaşmaktan ziyade, belirli bölümlerde bulunan reh-berlerimiz sayesinde akvaryumumuz-daki canlılar hakkında detaylı bilgiye de sahip olabiliyorsunuz.

Turkuazoo’nun bir diğer özelliği de uluslararası kurumlarla ve sivil toplum kuruluşlarıyla yaptığı işbirlikleri. Önce de belirttiğim gibi WAZA üyeliği, dünya-daki ilk ve tek PADI sertifikalı akvaryum dalış merkezi olması, Türkiye’nin ilk ve tek üniversite kuruluşu olmayan Caretta

Caretta rehabilitasyon merkezi olması gibi önemli özellikleri sayesinde ve ba-şarılı marka konumlandırması netice-sinde dünyaca tanınan marka otoritesi Superbrands tarafından, Turkcell, TAV, Türk Telekom, THY gibi büyük markalar-la birlikte Türkiye’nin en iyi 159 markala-rı arasına girmeyi başardı.

Müşteri portföyünüz nasıl ve ziyaretçi adetleriniz nedir?Turkuazoo ziyaretçilerini okul grupla-rı, İstanbul’da yerleşik olan ziyaretçiler, yerli ve yabancı turistler olarak söyle-yebiliriz. Hafta içi günlerde okul grup-ları ağırlıktayken, hafta sonu İstanbul’da yerleşik aileler veya arkadaş grupları, uzun dönem tatillerde yerli turistler ve yaz döneminde ise yabancı turistler Turkuazoo’yu ziyaret ediyor.

Turkuazoo, ziyaretçi sayısı bakımından oldukça istikrarlı gidiyor diyebiliriz. Tur-kuazoo, ilk 5.ayının 500.000, 1.senesinin sonunda 1 milyon, 3. senesinin sonun-da ise 3milyona yakın kişi tarafından ziyaret edildi. Turkuazoo aynı zamanda dalış merkezine de sahip olduğu için dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen da-lıcılar ve dalış merkezleri tarafından da tercih edilen bir mekân. Turkuazoo Dalış Merkezi’nde 2 yıl içinde 4000 kişi köpek-balıklarıyla dalış deneyimi yaşadı.

Bu tür bir yer İstanbul’da 2 tane oldu. İstanbul dışındaki insanlara nasıl ulaşıyorsunuz?Turkuazoo olarak basında çokça takip edilen başarılı etkinlikler düzenledi-ğimiz için, basın sayesinde zaten hem şehir hem de yurt dışına kolaylıkla ula-şıyoruz. Ayrıca acentelerle, otellerle ve okullarla irtibat halindeyiz. İnsanlarda, 3 sene gibi kısa bir sürede marka bili-nirliğini oluşturmayı başardık, dolayı-sıyla artık Turkuazoo denildiği zaman, Türkiye’nin dört bir yanından tüm in-sanların aklına geliyoruz. Ziyaretçile-rimizden aldığımız feedbacklere göre Mersin’den, Samsun’dan, Antalya’dan Turkuazoo’nun düzenlediği bir şovu iz-lemeye gelen veya başka bir ülkeden yalnızca Turkuazoo’yu gezmek için ge-len ziyaretçilerimiz olduğunuz görebili-yoruz.

Page 26: License Time - Kış'13

26

TÜRKİYE’NİNMARKALAŞMA KARNESİ

MAR

KA

7 - 8 Aralık 2012 tarihleri arasında, İstanbul Ticaret Üniversitesi tarafından düzenlenen Marka Tescilinde ve Korunmasında Uluslararası Uygulamalar Sempozyumu ülkemizin önemli sorunlarından birisi olan ‘Markalaşma Süreci’ konusunda değerli açılımlara ev sahipliği yaptı. Seminerde Türkiye’nin markalaşmayarak kaybettiği özelliklere değinen Av. Dr. Cahit Suluk, rakamlarla ülkemizin markalaşma profilini sundu.

21. yüzyıl katma değerin ‘marka’ ekse-ninde gerçekleştiği bir çağ. Ülkelerin bile marka değerleri var. Ülkemiz ise marka değerinde önemli başarılara imza atıyor. 2012 yılı itibariyle;

1. Ülke ABD: 15 trilyon $2. Ülke Çin: 5 trilyon $3. Ülke Almanya: 3.9 trilyon $

Türkiye ise geçtiğimiz yıla oranla marka değerini 114 milyar $ arttırarak, 487 mil-yar $ değere sahip 19. ülke oldu. Ama aynı başarıyı ürünleri markalaştırma noktasında koruyamadı.

Dünyanın 17. Büyük ekonomisine sahip ülkemizin GSMH’sı 750 mil-yar $ civarında. Yıllık ihracatı 151 Milyar $ olan böyle büyük bir ekonominin küresel marka sayısı ise 0. Sayın Bakanımız Zafer Çağlayan’ın ifadeleri ile; dünyanın en kıymet-li 500 markası arasında İspanya’nın 10 adet markası var. Türkiye’nin ise 0. Türkiye’de-ki en değerli 100 markanın toplam değeri 27 milyar $. Değeri 1 milyar $’ın üstünde olan sadece 10 tane markamız var. İşte en değerli markalarımız;

1-Türk Telekom: 2.019 milyon $2-Türk Hava Yolları: 1.680 milyon $3-Akbank: 1582 milyon $4-İş Bankası: 1569 milyon $5-Turkcell: 1.539 milyon $6-Efes: 1.509 milyon $7-Garanti Bankası: 1.434 milyon $8-Arçelik: 1.286 milyon $9-Yapı Kredi Bankası: 1.138 milyon $10-Petrol Ofisi: 1.062 milyon $

Peki, dünyadaki rakamlara bakacak olursak sıralamadaki rakamlar dikkati çekecektir.

1-Apple: 70 milyar $2-Google: 47 milyar $3-Microsoft: 45 milyar $4-IBM: 39 milyar $

Türkiye’nin ilk 100 markasının toplam değeri yarım elma etmiyor.

Peki, neden marka değeri bu kadar önemli? Markalaşma olmadan da çok çalışıp kazanamaz mıyız?

Rakamlar gösteriyor ki maalesef bu mümkün değil. Yıllık ihracatımızın

151 milyar $’ı aştığı bu günlerde 1 kg ihracatı ortalama 1 $ 59 cent karşılı-ğında gerçekleştiriyoruz. Almanya

ise 1 kg ihracatı 4 dolara yapıyor.

Yani az çalışarak çok kazanıyor. Türkiye 1$’lık ihracat için 82 cent ithalat yapıyor. 2023 hedeflerine ulaşabilmek için, Türkiye’deki alı-

şılagelmiş dengelerin markalaş-madan yana bozulması gerekiyor.

Ö.Özlem Gülmez Marka Yönetmeni

MAKALEKI

Ş ’1

3

Page 27: License Time - Kış'13

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

27

TÜRKİYE’NİN FİKRİ MÜLKİYET KARNESİ

Dünya Ekonomik Forumu’nun 2012-2013 Küresel Rekabet Gücü Endeksinde Türkiye, Fikir Mülkiyet Hakları alanında 144 ülke arasında 86. Sırada. Rekabet in-deksinde ise 43. Sırada. Mülkiyet Hakları Birliği 2012 Raporunda ise, Fikir Mülki-yet Hakları alanında Türkiye, 130 ülke arasında 59. Sırada.

TÜRKİYE’NİN PATENT KARNESİ

Ülkemizde 2005-2011 yılları arasında 559 adet incelemeli yerli patent veril-miş. Patentlerin çoğu Arçelik, Bosch ve Vestel firmalarına ait. Arçelik 2010 yı-lında 55 adet incelemeli patent almış. 2010 yılında ABD firmaları, ABD’de 107 bin patent almış. Sadece IBM şirketi 2010 yılında ve Amerika’da 5.896 adet patent almış.

Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) ve-rilerine göre Türkiye’de yaşayan patent sayısı 7400. Yunanistan’da yaşayan pa-tent sayısı ise 32.000.

Türkiye’de patent yoğunluğu %2.5 iken, Güney Kore’de %102.6. Yerli patent baş-vuru ve onay sayılarının, yabancıya oranla en az olduğu (%8’in altında) ilk 4 ülke arasında Türkiye de var.

1-Ermenistan2-Azarbeycan3-Romanya4-Türkiye.

TÜRKİYE’NİN MARKA TARİHİ

1871-1896: Bu yıllarda yapılan çalışma-ları kayıp olarak değerlendirebiliriz. Gü-nümüze ulaşan bilgi yoktur.

1896-1931: 2.143 adet marka tescili ya-pılmış. Ortalama yıllık 146 adet marka tescili yapılmış. Ortalama yıllık 146 adet marka tescil ediliyor.

1995-2011 arasındaki 17 yıl boyunca toplam 320 bin yerli, 123 bin yabancı marka tescili başvurusu yapılmış. Ya-bancı tescillerin oranı %36.

2011 yılında ülkemizde 117.723 adet marka başvurusunda bulunulmuş. Bu sayı ile Avrupa’da 1. sırada yer alıyoruz.

Bu sayının 104 bini yerli, 14 bini yabancı markalardan oluşmakta.

İş gücü ve üretim maliyetleri dolayısıy-la fason üretim yaparak büyümek için gereken rekabet gücünü Çin ve Hin-distan gibi ülkeler karşısında kaybeden Türkiye’nin markalaşmaya ve patentle-meye gereken önemi vererek istik-rarlı büyümesini sürdürmesi gerekiyor.

Page 28: License Time - Kış'13

HAFTADA 40 SAATTEN FAZLA ÇALIŞMAYIN, ÇALIŞTIRMAYIN!

MAR

KA

Daha fazla çalışarak daha verimli ve çalışkan olduğunuzu düşünebilirsiniz. Ancak yanlış düşünüyor olabilirsiniz.

Google’ın eski yöneticisi ve Facebook’ un şimdiki operasyon direktörü Sheryl Sandberg’in başarı hikayesini anla-tan son zamanlarda çıkan bir yazıda, Sandberg, hergün çocukları ile vakit geçirmek için saat 5:30’da ofisten ay-rılıyor. Anlaşılan, Sanderg bunu yıllar-dır uyguluyor fakat bu gerçeği ancak son zamanlarda itiraf edebiliyor. Garip olan, Sandberg’in yıllarca gizlediği bu su götürmez gerçek, yüzyılın araştır-ması olarak ortaya çıkıyor. Yani hafta-da 40 saatten fazla çalışmak verimliliği ve üretkenliği azaltıyor.

1900’lü yılların başında, Ford Motor firması, çalışanlar üzerinde verimliliği artırmak amacıyla en uygun çalışma saatlerini bulmak için düzinelerce test yapıyor ve çalışmalar sonucunda en uygun çalışma saatinin haftada 40 saat olduğu keşfediliyor. 20 saat fazla-dan çalışıldığında ise çok az oranda bir verimlilik elde ediliyor ancak bu da sa-dece 3-4 hafta sürüyor. Daha sonrasın-da ise verimlilik oranı eksilere düşüyor.

Kurumsal bir ortamda çalışan biri, yüzyıllar önce fabrikada çalışanlar için doğru olan ne ise, günümüzde de ofiste çalışanlar için doğru olanın aynı şeyler olduğunu bilir. Haftalık net 40 saat çalışan kişilerin, 60 saat veya daha fazla çalışanlardan daha verimli ve kârlı getirisi olur.

İş kolikler (ve onların yanlış yönlen-dirilmiş yöneticileri), kendilerinden daha az süre ve daha az hırslı çalışan işçilerden daha çok iş yaptıklarını dü-şünebilirler. Ancak, kişisel olarak göz-lemlediğim her durumda, uzun süreli çalışmalar daima boşa gidiyor veya yeniden başlama ile sonuçlanıyor.

İhsan Topçu Medya ve İletişim Uzmanı

28

MAKALEKI

Ş ’1

3

Page 29: License Time - Kış'13

Tükenmişliğin SiparişiDahası, haftalarca uzun süreli çalışan kişiler, tükenip kendilerini yıpratıyor-lar ve işlerinin sorunsuz olarak devam etmesi gereken süreçte kaçınılmaz su-rette kişisel problemlerle karşı karşıya kalıyorlar. Başka bir deyişle tükenmiş-liğin siparişi veriliyor.

Çalıştığım bir firmada bir kişi, içinde bulunduğu grubun başarı ve verimli-liğini o gruptaki kişilerin boşanma sa-yısı ile ifade ediyordu. Yani ona göre, grupta çok boşanma olması, o grubun üretken ve verimli olduğunu göste-riyordu. İster inanın ister inanmayın, grubun yönetimi de bunun geçerli bir ölçüm yöntemi olduğunu doğrulu-yordu. Asıl ironik olan (ancak sürpriz olmayan) şey ise, sonuçta bu grubun neredeyse hiçbir şey ortaya çıkarma-dığıydı.

Aslında şimdi anlayabiliyorum ki, bu tür absürt ve şeytani bir ölçümleme ancak böyle bir sonucu örtbas etmek için kullanılabilirdi.

Haftalık uzun süre çalışanlar ortalama haftalık çalışma süresinde de daha uzun çalışıyorlar. Tayland, Kore ve Pa-kistan gibi ülkelerde olduğu gibi, daha uzun süreli çalışma haftaları ile reka-bet avantajının daha yüksek olduğu algısı hüküm sürüyor.

Haftalık 50 Saat Mesaiye Avrupa YasağıGerçekte tüm dünyada uygulamaya geçemese de, dünyanın en büyük 6 ülkesinde (İsveç, Finlandiya, Almanya, Hollanda, Danimarka ve İngiltere) iş-çileri haftada 48 saatten fazla çalıştır-mak yasak. Amerikan iş hayatında bazı bölgelerde 50, 60 ve hatta 70 saatlik mesai haftaları zorunlu hale gelmiş olsa da, bu gibi gelişmiş Avrupa ülke-lerinde buna rastlamak imkânsızdır.

Amerikalı yöneticiler aklı başında ol-salardı, çalışanlarına “Cumartesi çalış-mak size zor geliyorsa, Pazar günü de çalışmak zorunuza gitmesin” demez-lerdi. Eğer çalışanlarınızın kısa sürede çok iş yapmasını istiyorsanız, istikrarlı ve kontrollü şekilde onları haftada 40 saat çalıştırmak yeterli olacaktır.

Diğer bir deyişle, hiç kimse akşam saat 5:30’da işten çıktığında halinden şikayetçi olmayacaktır. Ancak, eğer in-sanlar her hafta çok uzun süre çalışırsa doğal olarak şikayetçi olacaktır çünkü bu, muhtemelen içinde bulundukları grubu da daha az verimli hale getire-cektir.

Özetle, hem çok uzun süre çalışıp hem de gönül huzuru ve akıl sağlığı ile işin-de başarılı ve sosyal yaşamında mut-lu olmak uzmanlarca imkânsız olarak görülmüş ve birçok ülkede bu gerçek defalarca ispatlanmıştır.

Elbette ki “önce iş, sonra aş” sözü, iş hayatımızdaki öncülüğümüzü ve öl-çümüzü temsil eden güzel bir söylem. Ancak mesai saatlerinizi uzun tutarak, eşinizi ve çocuklarınızı her akşam ih-mal ederek o aştan bir tat almanız da imkânsız hale gelecektir. Uzun mesai sisteminizi bırakıp hem çalıştığınız şir-ket için dişe dokunur işler yapıp daha faydalı olacak, hem de eşiniz ve çocuk-larınızla daha fazla vakit geçirip sosyal motivasyonunuzu daima korumuş olacaksınız.

Kaynak: Geoffrey James Sales Source / www.inc.com

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

29

Page 30: License Time - Kış'13

30

KORUPARK FARKIBURSA’DA

MAR

KA

HABER

Türkiye’nin en büyük alışveriş merkezlerinden biri olan KORUPARK, farkını her yönü ile Bursalılarla paylaşıyor.

Korupark ile alışveriş alışkanlıkları değişti.

Bursa’da alışveriş alışkanlıklarını değiş-tiren Korupark, mimarisi, lokasyonu, büyüklüğü ve mağaza karması ile far-kını Bursalılarla paylaşıyor. 165.286 m2 toplam inşaat alanı ve 71.267 m2 kira-lanabilir alanı ile hizmet veren Koru-park Alışveriş Merkezi, tekstil, ayakka-bı, elektronik, kozmetik ve dekorasyon başta olmak üzere farklı ihtiyaçlara ya-nıt veren Türkiye ve Dünya’nın seçkin 196 markasını Bursa’da aynı çatı altın-da buluşturuyor.

50’ye yakın marka Bursalılarla ilk defa Korupark’ta buluştu.

196 seçkin mağazasında binlerce mar-kanın ürününe ulaşılabilen Korupark Alışveriş Merkezi’ni farklı kılan özel-liklerden birisi de açıldığı dönemde 50’ye yakın markanın ilk defa Bursa’da Korupark’ta açılmış olmasıdır.

Dünyaca ünlü giyim markası Zara’nın ve Inditex Grubu’nun tüm alt markala-rı Bursa’da ilk defa tüketicilerle buluş-muştur. Türkiye’de ilk mağazasını Bur-sa Korupark’ta açan İngiliz elektronik devi Electro World de 3500 metrekare-lik alanı ile alışveriş merkezinin önemli anchorlarındandır.

Alışveriş merkezi içerisinde 12 bin metrekarelik alanı ile hizmet veren Kipa Hipermarket ve binlerce ürün çeşidi ile Koçtaş Yapı Market de bulun-maktadır.

Beymen, Boyner, C&A, Marks&Spencer, Vakko, Ayakkabı Dünyası, Deco Cen-ter, Mudo, Park Pravo, Douglas, Vero Moda, Jack Jones, Colins, Koton, Mavi Jeans, DKNY Jeans, Sarar, Roman, Polo Garage, US Polo, Esse, Watsons, Gilan, Swarovski, Pull&Bear, Stradivarius, Bershka, Hotiç, İpekyol, Vakkorama, Damat, Ramsey, B&G Store, Forever New, Home Store gibi mağazaları da alışveriş merkezinin önemli markaları arasındadır.

Türk ve Dünya mutfağından farklı al-ternatif tatların yer aldığı food court alanında özel oturma alanlarına sahip restoranlar ve kafeler de yer almakta-dır. Restoranları ve kafeleriyle Bursalı-ların yeni buluşma noktası olan Koru-park eğlencenin de merkezi olmaya devam etmektedir.

En fazla alışveriş kampanyası yapan ve en çok kazandıran alışveriş merkezi…

Açıldığı günden bugüne düzenlediği kampanyalar ile ziyaretçilerine kazan-dıran alışveriş merkezi olarak dikkat-leri çeken Korupark, ev, araba ve tatil çekilişleri, sinema kampanyalarının yanı sıra 50 TL alışverişe 40 TL kazan-ma fırsatı veren “PUANLI” kampanyası ile de ilklere imza atmayı başarmıştır.

Korupark, 2009 yılında gerçekleştirdi-ği ve her gün 5 kişinin mağazalardan 1000 TL değerinde hediye çeki kazan-dığı 1000 Basar kampanyası ile de ba-şarısını taçlandırmayı başarmıştır. Bu kampanya ile AMPD 2010-2011 Ödül-lerinde Yılın Pazarlama Kampanyası dalında düzenlemiş olduğu kampan-ya ile de mansiyon ödüle layık görülen

KIŞ

’13

Page 31: License Time - Kış'13

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

31

Korupark, sektörde önemli bir alışveriş merkezi olduğunu bu ödül ile de ka-nıtlamıştır.

Eğlence Korupark’ta limitsiz yaşanıyor.

Korupark’ta eğlence de sınırsız yaşa-nıyor. Bursa’nın en büyük ve en tek-nolojik sinema kompleksine sahip Ci-netech Korupark Sinemaları, 9 salonu 1321 kişilik koltuk kapasitesi ile vizyon filmleri Bursalılarla buluşturuyor.

Çocuk oyun ve eğlence merkezi Smart Play; 2000 m2’lik kapalı alanda Star Park lunapark ve 650 m2 alana sahip buz üzerinde karting keyfi sunan ICE KARTING hem gençlere hem de ço-cuklara hitap etme özelliği ile büyük ilgi görmektedir.

Engelsiz Alan Bayrağı’na sahip ilk ve tek alışveriş merkezi

Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Derneği’nin (AMPD) “14. AMPD Pera-kende Zirvesi” kapsamında yılın en iyi alışveriş merkezlerini ve peraken-decilerini belirlemek için düzenlediği AMPD 2011–2012 Ödülleri sahiplerini buldu. Bursa Korupark Alışveriş Mer-kezi, “Yılın Sosyal Sorumluluk Projesi” dalında engelsiz alan bayrağı kazandı-ğı “Engelsiz Alan” projesi ile jüri özel ödülüne layık görüldü.

Türkiye’de ilk kez kamu binaları ve hal-ka açık yerlerin denetimi Bursa Kent Konseyi tarafından yapılırken, ‘engel-siz alan’ kavramı da kurumları teşvik etmek amacıyla bu proje ile birlikte ilk kez kullanılmaya başlandı. Bu proje kapsamında Korupark Alışveriş Mer-kezi de denetlenen kurumlar arasında yer alarak, mevcut fiziksel koşulları ile engellilere uygun bir alan olarak “Engelsiz Alan” bayrağını almaya hak kazanan ilk ve tek alışveriş merkezi ol-muştu.

Sosyal yaşamın da merkezi…

Gerçekleştirdiği etkinlikler, yarışmalar, sergiler ve organizasyonlarla Bursa’da sosyal yaşamı sürekli aktif tutmaya çalışan Korupark ziyaretçilerine eğ-

lenceli ve farklı alışveriş deneyimleri yaşatmayı da başarıyor. Bünyesinde bulundurduğu sergi salonlarıyla da kültürel ve sanatsal etkinlikleri destek-lemeye devam ediyor. Alışveriş mer-kezi içerisinde her gün farklı noktalar-da gerçekleştirilen müzik dinletileri de Korupark ziyaretçilerinin büyük beğe-nisini kazanıyor. Bünyesinde bulun-durduğu Uludağ Kültür Merkezi cep tiyatrosu ve drama kursu, Kids Studio Eğitim Atölyesi, piyano kursu da faali-yetlerine devam etmektedir.

Kolay ulaşım…

Korupark alışveriş merkezi, mimarisi, büyüklüğü, mağaza karması, etkinlik-leri, eğlenceleri ve yenilikleri ile fark yaratmanın yanı sıra lokasyonu ve ula-şımı ile de öne çıkıyor.

Şehrin gelişen batı yakasında konum-landırılan Korupark, Bursa kent merke-zine 9 km, Bursa-İzmir-İstanbul-Anka-ra otoyolu çıkış kavşağına 250 metre yakınlıkta olup, deniz ulaşımına, Mu-danya-Yenikapı feribot iskelesine 16 km mesafede, Bursa’nın İstanbul’a en yakın projesi olarak dikkat çekiyor.

Hemen önünde hafif raylı sistemin du-rağı bulunan Korupark, ziyaretçilerini daha kolay ve rahat ulaşılabilir bir alış-veriş merkezi olarak ağırlıyor.

Page 32: License Time - Kış'13

32

MUTLU MİSAFİRİ ORTAYA ÇIKARIYORUZ

MAR

KA

RÖPORTAJ

Türkiye’de birçok sektörle birlikte otelciliğin de hızla gelişmekte olduğu bu günlerde License Time ekibi olarak İstanbul’un en lüks otellerinden “Renaissance Polat İstanbul Hotel” Genel Müdür Yardımcısı Yakup Sertbaş ile otelcilik sektörünün bugünkü durumu ve geleceği hakkında hoş bir söyleşi yaptık…

Önce bize Renaissance Polat İstanbul Hotel’i hakkında bilgi verir misiniz?

414 odası olan Renaissance Polat İs-tanbul Hotel, 15 kişiden 1,500 kişiye kadar düğün, davet, toplantı ve orga-nizasyonlara ev sahipliği yapabiliyor.

Renaissance Polat; konumu, restoran-ları, barları, pastanesi, 2600 metrekare-lik alanda hizmet veren tam donanımlı spor ve sağlık kulübü ve sektörünün lider markalarını kapsayan alışveriş alanları ile konaklayan misafirlerinin yanı sıra tüm İstanbullular tarafından da tercih ediliyor.

Müşterileriniz neden Renaissance Polat İstanbul Hotel’i tercih etmeli?

Otelimiz dünyaca ünlü ve güçlü Mar-riott markasının üst segment bir üye-si. Uluslararası standartlarda ürün ve hizmet, havaalanı ve şehir merkezine yakın deniz kenarında konumu resto-ranları ve spor kulübü ile tercih sebebi oluyor...

Müşteri memnuniyetini nasıl sağlıyorsunuz?

Misafir memnuniyeti konusunda gös-terdiğimiz başarılar sebebi ile Marriott tarafından uzun yıllardır birçok ödü-lün sahibi olduk.

Sanırım bu konuda ki en büyük farkı-mız misafirler otelden ayrılmadan ya-şadıkları sorunu çözmemiz ve onları otelden mutlu bir şekilde uğurlama-mız. ‘Misafir İlişkileri’ departmanımız tüm misafirlerimiz ile birebir ilgileni-yorlar. ‘Navigator’ bölümümüzde mi-safirlerimiz için İstanbul ile ilgili tüm bilgi ve gezi planı hazırlanıyor.

Misafirlerimizi sadece turistik bölgele-re değil keşfedilmemiş ilgili çekici yer-leri de tavsiye ediyoruz. Tüm bu hiz-metlerin sonucunda mutlu misafirleri ortaya çıkarıyoruz.

Renaissance Polat İstanbul Hotel’inde nelere önem verirsiniz, olmazsa olmazlarınız nelerdir?

Daha öncede bahsettiğim gibi misafir memnuniyeti ve çalışan memnuniye-ti bizim olmazsa olmaz değerlerimiz. Renaissance markasının standartlarını uygulamak diğer bir önemli konumuz. Ama en başta eğitimli ve güler yüzlü hizmet veren bir ekip yaratmak vazge-çilmez bir kurum kültürümüz.

Siz bir otele gittiğinizde ne ararsınız, nelere önem verirsiniz?

Hijyen ve temiz bir tesis, çeşitlilik, gü-ler yüzlü ve yardımsever bir ekip ve güvenilir marka standartları.

KIŞ

’13

Page 33: License Time - Kış'13

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

33

Türkiye genelindeki otelleriniz hangileridir?

Renaissance Polat İstanbul, Renais-sance Polat Erzurum ve Renaissance İstanbul Bosphorus Hotellerimiz var.

Türkiye de otelciliğin durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu konuyu birkaç açıdan bakıp değer-lendirmek gerektiğini düşünüyorum. İlk önce deniz kum güneş otelciliği dediğimiz Akdeniz ve Ege otelciliği var. Geçmişten yabancı misafirlerin aksine yerli misafirler yemek ve temiz yatak ararken artık günümüzün bilinç-li tüketicisi yerli veya yabancı markalı tesislerde daha kompleks beklentiler içersinde.

Sorgulayıcı ve ölçümleyen bir misafir bilinci oluşmuş durumda. Bu da bizleri geliştirmekte ve kalite çıtasını daha da yükseltmektedir. İstanbul otelciliği ise çok büyük bir gelişim ve büyüme içer-

sinde. Birçok yeni otel açılıyor ve dün-yaca ünlü otel markaları şehre yatırım yapıyor.

Otelcilikte yönetici adaylarına tavsiyeleriniz nelerdir?

Dünya hızla değişiyor, ülkemiz hızla gelişiyor ve değişiyor bu durumda hızlı gelişime ayak uydurmaları ve sürekli olarak kendilerini yenilemeleri gerekmekte. Ama olmazsa olmazlar arasında sabırlı, yüksek motivasyonlu moralli ve en önemlisi işini severek ka-riyer planı yapmalarını tavsiye ederim.

Sunulan Spor Kulübü hizmetleri nelerdir?

Spor kulübümüz yaklaşık 2600 met-rekare bir alanda; step-aerobik stüd-yoları, aletli salon, açık-kapalı yüzme havuzu, sauna, Türk hamamı, masaj bölümü, squash kortları, spinning ve pilates stüdyolarıyla misafirlerimize spordan çok daha fazlasını vaat ediyor.

Ücret politikanız nasıl?

Bu sektörde hizmet veren kurumlar ile aynı paraleldeyiz. Birçok farklı üyelik gruplarımız var ve günlük giriş olanak-larımız ile spor kulübümüz kullanılabi-liyor.

Renaissance Polat İstanbul Hotel’de konaklayan misafirlerin kullanım şekli nasıldır?

Otelimizde konaklayan misafirlerimiz sabah 06:00 akşam 23:00 arası ücretsiz olarak kulübümüzden istifade ede-biliyor. Yoğun talep olması nedeniyle Masaj ve Kese hizmetlerimizden ise ücret karşılığı randevu almak şartıyla istifade edebilmektedirler.

Bize vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederiz...

Ben teşekkür ederim. Ayrıca License Time dergisi ekibine başarılarının devamını diliyorum.

Page 34: License Time - Kış'13

www.ajiahotel.com

Ahmet Rasim Paşa Yalısı Çubuklu Cad. No 27 34812 Kanlıca / İstanbul / TürkiyeTel: +90 (216) 413 93 00

Boğaziçi sahilinin en güzel mücevherlerinden eşsiz bir Osmanlı Yalısı. Modern iç mimarisi, yüzyıllık tarihi mimari yapısı ile A’jia, etrafına trend ve heyecan yayıyor. Detaylara gösterilen olagandışı ihitimam, özel

servis ve HIP yönüyle A’jia Hotel otelcilik anlayışına yeni bir bakış açısı getiriyor.

Page 35: License Time - Kış'13

Şehrin tarihi ve kültürel merkezlerine kolay erişimi olmasına rağmen, A’jia nefes kesen Boğaz manzaralı 16 odasıyla misafirlerine gündelik hayatın stres ve koşuşturmasından uzak, çok özel bir kaçış olanağı sunmaktadır.

A’jia restaurant İstanbul’un gurme damak tadına hitap eden en güzide mekanlarından biridir. Benzersiz yaklaşımı, yaratıcı fikirleri ve mükemmel mönüleriyle A’jia Otel’de özel davetler ziyafete dönüşür.

A’jia, kendi teknesi ile misafirlerine Avrupa yakasından ücretsiz transfer servisi verirken, muhteşem manzara eşliğinde göz ziyafeti de sunmaktadır.

Birbirinden bağımsız olarak dizayn edilmiş her odasının en modern techizat ve konfor anlayışıyla 1800lerin sonsuz zerafetini harmanlayacak şekilde döşenmiş olması da değerli misafirlerine ayrı bir keyif verir.

Page 36: License Time - Kış'13

36

DREAMWORKSGAMMA LTD.’DE

LİSA

NS

HABERKI

Ş ’1

3

Her birisi dünya çapında tanınmış çizgi karakterleriyle, film endüstrisinde yenilikçi bir akım halini alan DreamWorks’ün lisans hakları Gamma Ltd. tarafından temsil edilmeye başlandı. Türkiye pazar payında açık ara önde olan DreamWorks’ün Shrek, Madagaskar Penguenleri ve sinema filmi ülkemizde 2013’te gösterime girecek Turbo karakterlerinin lisans programı, Gamma Ltd’nin yeni yıldaki pazarlama faaliyetlerinden bir yenisi olarak karşımıza çıkacak.

En son teknolojileri kullanarak hazırla-dığı filmlerle aile dostu içeriği sayesin-de liderliği elinde bulunduran Dream-Works, sinema filmlerinin bu uluslar arası başarısını, her dönemde yenile-nen film kahraman ve karakterleri ile yeni hikâyelere dayandırıyor. Dünya çapında ses getiren filmlere imza atan DreamWorks, “Ejderhanı Nasıl Eğitir-sin”, “Kung Fu Panda”, “Shrek” ve “Ma-dagaskar” gibi filmler ile büyük gişe hâsılatlarına ulaşmanın ötesinde, bu karakterleri günlük hayatın parçaları biçiminde yaşamın içine katarak, güç-lü bir pazarlama yöntemiyle milyon-larca kitleye ulaştırıyor.

2007 – 2012 Türkiye reyting oranla-rına bakıldığında, CG teknolojisi ile hazırlanmış sinema filmleri arasında, DreamWorks filmlerinin %37’lik pa-zar yapısı ile diğer film şirketlerinden açık ara önde olduğunu görüyoruz. 2009 yılında TV yayını başlayan ödüllü dizi Madagaskar Penguenleri, dün-ya çapında bir hit olmayı sürdürüyor. DreamWorks’ün filmin başarısının ar-dından, 2011 senesinde TV animasyon

dizisi olarak lansmanını yaptığı Kung Fu Panda Efsanesi, 2011’de pek çok ülkede televizyon dizisi olarak yayına başladı. Ejderhanı Nasıl Eğitirsin filmi de çizgi dizi haline getirilerek Cartoon Network’de yayına başladı.

“Madagaskar Penguenleri” 12 ülkede 115 milyon seyirciye ulaşıyor. Ülke-mizde ise hem CNBC-e’de hem Nic-kelodeon kanalında yayınlanan ve her yaş grubundan seyircinin seve-rek takip ettiği bir çizgi animasyon. DreamWorks’ün 2013 için en büyük yatırımlarından biri yaptığı Turbo ise hem sinema filmi, hem de beraberin-deki lisanslama ticari başarısıyla yeni dönemin en çok ses getirecek metası olarak görünüyor.

İmkânsız hayallerin ve beklenme-dik bir kahramanlık öyküsünün filme adını da veren baş aktörü “Turbo”... Otomobil yarışları fanatiği, başarmak için hiçbir engel ve korku tanımayan birinciliğe hedefli salyangozun temel öğretisinden çocuklar için alınabilecek dersler var. Turbo’nun DNA’sında aynı zamanda DreamWorks’ün ticari deha-sı ve arkasında yaptığı milyonlarca do-larlık müthiş bir yatırım var.

Gamma Ltd. 2012’nin son günlerine sığdırdığı DreamWorks Lisans Lans-man toplantısıyla çalıştığı lisansiyeleri ile davetli potansiyel firmaları bir ara-ya getirdi. Gamma, DreamWorks lisan-sına Turbo ile Turbo hızında bir start verdi.

Page 37: License Time - Kış'13

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

15

Page 38: License Time - Kış'13

38

DISNEY TÜRKİYE’NİNYILLIK TOPLANTISI BÜYÜK İLGİ GÖRDÜ

LİSA

NS

HABER

Disney Türkiye’nin 1996’daki kuruluşundan bu yana her yıl düzenlenen yıllık değerlendirme toplantısı bu yıl da zengin içeriğiyle lisanslı firma ve perakendecilerin ilgi odağı oldu. Disney’in Türkiye pazarındaki faaliyetlerini birlikte yürüttüğü 58 firma ve 14 perakende zincirinden 150’ye yakın temsilcinin katıldığı toplantıda Disney Türkiye ofisinin gerek iş hacmi gerekse ekip olarak kaydettiği hızlı büyümenin detaylarının yanı sıra geçen sene içerisindeki faaliyetler değerlendirilerek bir sonraki yılın plan ve öncelikleri paylaşıldı.

2012 yılının en önemli gelişmesi 12 Ocak itibarıyla Disney Channel’ı Türksat 2A uydusu aracılığı ile tüm Türkiye’ye açmak oldu! Bu sayede Disney Channel 12 milyon hanede, yani Türkiye nüfusu-nun yaklaşık %65’i tarafından, izlenebilir hale geldi. Disney meraklısı çocuk ve gençlerin aileleriyle birlikte ilgiyle izledi-ği Disney Channel, reklam verenler için de çok özel bir reklam mecrası olarak dikkatleri üzerine çekmeye başladı ve yapılan araştırmalar gösterdi ki Disney Channel uyduya geçişinin 11. ayında en çok reklam alan ikinci büyük kanal oldu.

İstanbul Çocuk Tiyatrosu (ICT) işbirliği ile yerelleştirilen ‘Disney Live! Mickey’nin Müzik Festivali, Türk kadrosuyla Türkiye çapında sahnelenmeye başladı. İlk ola-rak 23 Nisan’da İstanbul Trump Towers Tiyatrosu’nda perdelerini açan gösteri 05 Aralık’ta başladığı Türkiye turnesi kapsamında 10 Şubat’a kadar sırasıyla Bursa, Ankara, Samsun, Trabzon, Konya, Adana, Mersin, İzmir ve Gaziantep’te ço-cuk ve ailelerle buluşuyor olacak.

Toplantıda Disney’in lokal prodüksiyon’a verdiği öneme de dikkat çekildi ve bura-dan hareketle Disney’in bu alanda ger-çekleştirdiği ikinci Disney Channel pro-jesi olan Art Attack’ın tanıtımı yapıldı. Can Sipahi sunuculuğunda yayınlanan programın 2. Sezonu 15 Aralık’ta Disney Channel’da başladı.

Stüdyo tarafında Disney Pixar’ın 7 Eylül’de gösterime giren 3 boyutlu yeni animasyon macerası ‘Cesur’ (Brave) fil-minin ana karakteri Prenses Merida’ya Beren Saat’in sesiyle hayat verdiği ve filmin galasının LG sponsorluğunda ger-çekleştirildiği bilgisi paylaşıldı.

Geçen yılın Disney stüdyoları için ha-rika bir yıl olmasında Marvel’ın büyük payı olduğuna dikkat çekildi. Marvel’in Iron Man, Kaptan Amerika, Hulk ve Thor gibi en çok ilgi gören süper kahraman-larının bir araya toplandığı ‘Yenilmezler’ (Marvel’s Avengers) filminin 4 Mayıs’ta Amerika ile aynı anda vizyona girmesi-nin ardından 1.54 milyar dolar hâsılata ulaşarak dünya genelinde tüm zaman-ların 3. En yüksek hâsılatına sahip filmi; Türkiye’de hem tüm zamanların en bü-yük Marvel filmi hem de tüm zamanla-rın ikinci büyük Süper kahraman filmi olma mertebesine ulaştığı açıklandı.

Stüdyo alanında geçen yılın en önemli gelişmesinin hiç şüphesiz Ekim sonu iti-barıyla Walt Disney Company’nin dünya genelindeki izleyicilere olağanüstü içe-rik sunma stratejisi çerçevesinde dün-yaca ünlü Lucasfilm Ltd.’i efsanevi STAR WARS franchise’ıyla birlikte 4.05 milyar $’a satın alması olduğu vurgulandı.

KIŞ

’13

Page 39: License Time - Kış'13

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

39

Yapılan anlaşma kapsamında Disney; eğlence, yenilikçilik ve teknoloji alanla-rında lider Lucasfilm’i müthiş sevilen ve “her daim güncel” Star Wars franchise’ı-nın yanı sıra canlı film yapımcılığı, tüke-tici ürünleri, animasyon, görsel efektler ve audio post-prodüksiyon alanların-daki operasyonlarıyla birlikte devralmış oldu. Bunun yanı sıra Disney uzun yıl-lardır izleyicileri büyüleyen, gelişmiş bir eğlence teknolojileri portföyünün de sahibi oldu.

Toplantıda ayrıca Disney’in sosyal med-yadaki başarılarına örnek olarak www.disneyturkiye.com.tr adresindeki web sitesi üzerinden hedef izleyici kitlesine en güncel bilgilerin sunulduğu hatırla-tıldı. Disney Channel Türkiye Facebook sayfasının Ocak ayından bu yana geçen süreç içerisinde 450.000’e yaklaşan ta-kipçisiyle Avrupa-Ortadoğu-Afrika böl-gesi genelinde gerek diğer tüm Disney Channel sayfalarından gerekse yerli ra-kiplerin sayfalarından daha fazla takipçi kazandığı açıklandı. Disney Türkiye Fa-cebook sayfasının da 350.000 civarın-daki takipçi sayısıyla markanın sosyal medyadaki güçlü varlığına katkı sağla-dığına dikkat çekildi. Disney YouTube kanalında yer alan videoların ise son 18 ayda 6 milyon’dan fazla kez görüntülen-diği belirtildi.

Toplantıda ayrıca Eylül ayından bu yana Marvel’ın yalnızca mobil cihazlar için hazırladığı ve Marvel karakterlerinin rol aldığı bölümlerden oluşan ilk oyu-nu ‘Avengers Initiative’ı iOS ve Android platformları üzerinden Türk oyun sever-lere ‘Türkçe olarak’ oynama imkanı ile sunulmaya başlandığı duyurusu yapıldı. Marvel’ın diğer bir lokalleştirme yatırımı ise “Avengers Alliance” isimli Facebook

oyunu için oldu. Kasım ayından itibaren Facebook üzerinden Türk oyun severler, bu oyunu da kendi dillerinde de oyna-ma fırsatı bulabiliyorlar.

Toplantıda öne çıkan yeniliklerden bir diğeri de kuşkusuz Örümcek-Adam’ın uzun bir aradan sonra yepyeni çizgi film serisi Muhteşem Örümcek-Adam ile televizyona geri dönmesi haberiydi. Muhteşem Örümcek-Adam’ın eğlen-ce, aksiyon ve serüven dolu içeriğiyle 4 Kasım’dan itibaren Disney Channel’da yayınlanmaya başladığı katılımcılara ha-tırlatılırken Disney Channel’ın tüm Tür-kiye genelinde 12 milyon haneye ulaşan yayın gücüne de dikkat çekildi.

Disney, toplantısında klasikleşen karak-terlerine de yaptığı yenilikleri katılım-cılarla paylaştı. Bunlardan bir tanesi de “Disney Prenses” markasıydı. 2012 yı-lında Cinderella ile başlayan yenilenme sürecinin 2013 başından itibaren pren-seslerin tamamını kapsayacağı anlatılır-ken Disney Prensesleri’nin yeni imajları da tüm detaylarıyla tanıtıldı. Firma 2013 yılında özellikle Küçük Deniz Kızı hikaye-sinin prensesi Ariel’i ön plana çıkaraca-ğının da altını çizdi.

Önümüzdeki yılın özellikle altı çizilerek vurgulanan önceliklerinden birinin de Minnie Mouse olduğu açıklandı. Geçen yılın en önemli projelerinden ‘Inspired by Minnie Mouse’ kapsamında projenin Türkiye’de dünyaca ünlü tasarımcı Di-lek Hanif işbirliğiyle hayata geçirilmesi çerçevesinde yapılanlar da katılımcılar-

la paylaşılırken bu stratejinin devamı niteliğinde markanın çocuk, genç ve yetişkin konumlandırması anlatılırken Disney Channel’da sunulacak sürpriz içeriklere de yer verildi.

Disney Channel’in en popüler animas-yonu Fineas ve Förb ise 2013 yılında şirketten en çok yatırımı alacak karakter gruplarından biri olarak lanse edildi. Ha-ziran ayında Disney Channel’da 4. sezo-nu çok kuvvetli bir pazarlama desteğiy-le gelecek olan dizi için şirketin birçok farklı projesi de bulunuyor. Bunlarla Fi-neas ve Förb markasını popüler kültüre de sokarak ebeveynlerin de diziyi en az çocukları kadar keyif alarak takip etme-leri amaçlanıyor.

Toplantının açılış konuşmasını yapan The Walt Disney Company Türkiye, Yu-nanistan ve Kıbrıs Ülke Müdürü Sinan Ceylan tüm katılımcı firma ve peraken-de zinciri temsilcilerine teşekkür ederek: “Bu yılki toplantının zengin içeriğinde aktarılanların 2012 yılının Disney’in fa-aliyet alanlarının tümü açısından olduk-ça verimli ve renkli bir yıl olduğunun önemli bir göstergesidir. Lucasfilm’in bünyemize katılışı ve güçlü ekip yapı-lanmamızın da etkisiyle 2013 yılı için planladığımız projelerde hep birlikte büyük başarılara imza atmaya devam edeceğimize inanıyorum.” dedi.

Page 40: License Time - Kış'13

40

NICKELODEON’DAGAMMA RÜZGARI

LİSA

NS

RÖPORTAJ

Türkiye’nin en önemli lisans acentelerinden olan GAMMA LTD.’nin Genel Müdürü “Zeynep Ataman” ile lisans faaliyetleri, lisanslı karakterler ve lisanslamada dikkat edilmesi gereken önemli husular hakkında bir söyleşi yaptık.

Nickelodeon ile anlaşmanız ne zaman yapıldı?

1990 yılında basın, yayın, telif ve lisans hakları alanında faaliyete geçen GAM-MA Ltd. 1996 yılından bu yana çizgi film karakterlerinin ve markaların lisans hak-larını pazarlamakta. Nickelodeon karak-terlerini temsil eden ABD’li Viacom In-ternational Inc. ile ilk lisans anlaşmamızı 2004 yılında yaptık ve dünyaca tanınıp, sevilen Sünger Bob ile başlayıp, başarı-larla devam eden lisans programlarında bugünlere geldik.

Nickelodeon’u temsil eden karakterler nelerdir?

Nickelodeon, dünyanın en hızlı gelişen bir numaralı çocuk kanalı olma özelli-ğini halen sürdürüyor. 24 saat devamlı yayınlarıyla ABD’de 100 milyondan fazla hane halkına ulaşıp, 17 yıldır ABD’nin en iyi temel kablo ağı seçiliyor.

Kendi iç yapılanmasında Nick TV, Nick JR. Nick@nite, TeenNick, NickToons, NickMom kanallarından oluşuyor. Ül-kemizde Digiturk platformunda yayın-lanan Nickelodeon TV, Nick Jr ve Nicke-lodeon HD kanalları yanında, CNBC-E

kanalında hafta içi ve sonunda gösteri-len Nickelodeon kuşağında izleyici en sevdikleri çizgi karakterlerle eğlenceli saatler geçiriyor.

Nickelodeon kanallarında en çok izle-nen animasyon çizgi karakterler arasın-da Sünger Bob, Kâşif Dora, Umi Zoomi Takımı, Bupple Guppies ( Kabarcık Ço-cuklar) Go Diego Go, Fun Boy Chum Chum, Madagaskar Penguenleri geliyor. Çocuk ve yetişkinlerin çok sevdikleri Ninja Kaplumbağaları yeni serüvenleriy-le 25 Kasım’dan itibaren Digiturk Nicke-lodeon kanalında izleyicileriyle yeniden buluştu.

Yeni eklenecek karakterleri kısaca tanıtır mısınız?

Sünger Bob, Kâşif Dora ile devam et-mekte olan Nickelodeon lisans progra-mımıza 2013 yılıyla birlikte UmiZoomi Takımı, Fan Boy Chum Chum, Bupple Guppies (Kabarcık Çocuklar) ve Ninja Kaplumbağaları’nı da katmış bulunuyo-ruz. Çocuk izleyicilerin yanında yetişkin-lerinde bir hayli sevecekleri bu sevimli çizgi karakterlerle lisansiyelerimizi daha da arttırmayı hedefliyoruz.

TV ve sinemanın lisanlı ürün satışındaki etkileri nelerdir?

Lisans programının çok iyi işlemesi için çizgi karakterin TV, sinema ve dergi un-surları ile desteklenmesi planlamanın olmazsa olmazıdır. Yaratılan bir çizgi karakteri milyonlara ulaştırıp, tanıtmak, sevdirmek için öncelikle TV’lerde çiz-gi film yayını, sinema filmi, dergi ya da kitap gibi yayınların olması lisanslı ürün satışlarıyla direkt ilişkilidir. Çocuk beğe-nir, severek izler; ebeveynler onaylar. Tüm bu ortak beğeniler, saydığımız un-surların da yarattığı etkileşimlerle talep-leri doğurur.

Lisanslı ürünlerde yurtdışı ile paralel mi gidiyor, ürün farklılıkları var mı?

Lisanslı ürün almak bir tüketici bilincidir. Bu kavram ülkemizde giderek gelişip,

KIŞ

’13

Page 41: License Time - Kış'13

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

41

yerleşiyor. Lisanslı ürünlerin yurt dışın-daki gelişimi, yaygınlığı, ürün çeşitliliği, satış hacmi ülkemizden çok daha ileri boyuttadır. Çizgi karakterler farklı tasa-rımlar ile artık yetişkinlerin de günlük hayatlarında.

Pek çok temel ya da özel tüketim ürü-nünde tanınmış bir çizgi karaktere rast-lamak mümkün. Kırtasiye, ev tekstili, iç ve dış giyim, kişiye özel temel ihtiyaç ürünlerinde hızlı yol alıyoruz. Tasarım-lama, yaratıcılıkta farklılık olsa da; ürün kalite mukayesesi bakımından dışarısıy-la yarışan, övgüyü hak edecek işlerimiz var.

Nickelodeon Dünya pazarında Türkiye’nin konumu nedir?

Türkiye, Nickelodeon için Avrupa böl-gesinin çok önemli bir pazarı. Ülkemi-zin çocuk ve genç nüfusunun çokluğu hemen her büyük global şirketin dikkat

ve ilgisini çektiği gibi, gelişip, büyüyen ekonomisiyle de Türkiye, Nickelodeon için gelişmek ve kalıcı olmak adına stra-tejik bir değere sahip.

Pazarlama ve tanıtım etkinlikleri için neler planladınız ve bunun satışlardaki etkileri nelerdir?

Lisansiyelerimizin tanıtım etkinliklerin-de müştereken yer aldığımız gibi, sene içerisinde büyük alışveriş merkezlerine düzenlediğimiz perakende aktiviteleri, ürün odaklı hediye promosyonları, der-gi ilanları, mağaza içlerinde kullanılabi-lir görsel materyaller, basın bültenleri, duyurularla desteğimizi sürdürüyoruz. Saydığımız etkinliklerle kaydedilen satış artışlarının geri dönüşü lisansiyemiz ile aramızdaki iletişimi daha da kuvvetlen-diriyor, daha farklı projeler için sinerji yaratıyor.

Bir firmaya lisanslı ürün verirken nelere dikkat ediyorsunuz, kriterleri nelerdir?Pazarlanan lisansın tanınırlığı, küre-sel satış gücü kadar, lisansiye firmanın ülkemizdeki bilinirliği, üretim tesisi, ürünlerinin kalitesi, pazara hâkimiyeti, geçmiş iş tecrübesi, dağıtım kanalları, tasarım departmanı, üretim kapasitesi, kurumsallığı, firmanın tanıtıma verdiği önem gibi her detay titizlikle incelenip, araştırılır. Tasarım bu işin ilk önemli aya-ğıdır. İlk ürün numuneleri, üretim süreci, sezon planlaması, satış hedefleri, pazar-lama yetisi, raporlama, projeye uyarlılık, yeniliklere açıklık ve daha ötesi marka ve lisansa verilen önem dikkat ettiğimiz hususlardır.

En iyi satışta TOP 5 hangi kategorilerdir?

Okul kırtasiyesi ve okula dönüş progra-mı ürünleri, anaokul ürünleri, ev tekstili, iç ve dış giyim, basılı ve görsel yayın ve medya ürünleri.

Kaçak ve sahte ürünler konusunda söylemek istedikleriniz nelerdir?

Kaçak ve sahte ürünle mücadelede yü-rürlükteki ilgili kanunların uygulama-cı ve takipçisiyiz. Bu alanda ülkemizin önde gelen hukuk ofisleri ile süre giden müşterek çalışmamız bulunuyor. Kaçak ürüne karşı gelen ihbar ve şikâyetler değerlendirilerek, periyodik piyasa de-netimleri sürdürülmekte, tespit edilen kaçak ürünlerle ilgili toplatma, yargıya sevk işlemleri medya kanalıyla da üretici ve tüketiciye duyurulmaktadır.

Page 42: License Time - Kış'13

42

DOMOTÜRKİYE’DE

LİSA

NS

HİTHABER

Lisans Medya, Japonya’nın en çok izlenen kanallarından NHK TV’nin resmi maskotu DOMO’nun Türkiye Marka ve Lisans Hakları temsilcisi oldu .

Japon NHK televizyonunun 10. Yıldö-nümü için hazırlanan DOMO, ilk defa 1998’de stop-motion animasyon tekno-lojisiyle seyircileriyle buluştu. 30 saniye ve 1 dakikalık gösterimleri yapıldıktan sonra kısa bir süre içerisinde Japonya’da bir fenomen haline geldi. Özellikle sosyal ağlarda oldukça yoğun hayran kitlesine sahip olan DOMO’nun şu ana kadar 6 Milyonun üzerinde Facebook, 20.000’in üzerinde Twitter takipçileri ve hayranları var.

Youtube’da 10 Milyon’un üzerinde iz-lenme oranına sahip kısa süreli animas-yon ve hayran videoları bulunmakta. Özellikle 15-24 Yaş arası hedef kitleye hitap eden DOMO’yu, diğer karakterler-den ayıran özelliği ise kişiselleştirilebilir olması. Yani herkes DOMO’yu istediği şekle sokabiliyor. Birisi gözlük takarken diğeri bıyık yapıyor, başka biri tek gözü-nü kapatırken diğeri uzun bir saç ekliyor yani kişiye özel…

Ancak tüm bu özgün tasarımları yapar-ken karakterin genel yapısı ve orijinalli-ğini bozmamak da çok önemli.

Japonlar DOMO’yu, “sushiden sonraki en büyük Japon icadı” olarak tanımlıyorlar

DOMO tüm dünyada moda canavarı olarak tanınıyor. Amerika, Avrupa ve Uzak Doğu’da onlarca lisansiyesi bulu-nan DOMO’nun Türkiye’deki lisans dağı-tım haklarını temsil edecek olan Lisans Medya, 2013 yılı ve ilerleyen dönemler için yoğun bir lisans programına başla-dı.

Yakın zamanda basın bültenleri, sosyal etkinlikler ve birçok mecrada görme-ye başlayacağımız ve bağlanacağımız DOMO, özellikle genç ve yetişkinlerin hayatlarına farklı bir renk katacak.

KIŞ

’13

Page 43: License Time - Kış'13
Page 44: License Time - Kış'13

10

LİSA

NS

44

LİSANSLI ÜRÜNKALİTELİ ÜRÜNDÜRÜretim konusunda kaliteye oldukça önem veren ve Türkiye’nin önde gelen oyuncak üreticisi ve ithalatçısı olan Furkan Group Genel Müdür’ü Ali Yüksel ile Oyuncak ve Lisans Sektöründeki deneyimlerini konuştuk...

Furkan Group ne zaman kuruldu ve lisans işine başlama kararını nasıl aldınız?

Furkan Group Ticaret hayatına 1994 yı-lında Gamestar markası ile başlamıştır. 2000 yılında oyuncak sektörüne girip, ülkenin bu sektörde en büyük ithalatçı-larından olmayı başardık.

2003 yılında da kendi fabrikamızı kurup %100 yerli üretim olan ürünlerin ima-latına girip, sektörde söz sahibi imalat-çı haline geldik. 2005’Ii yıllarda isimsiz ürünler üretmektense lisanslı ürün satışı hedefleyen Furkan Group; Marvel, Dis-ney, Warner Bros, Mattel, Hasbro, Nicke-ledion ve benzeri şirketlerin lisanslarını alarak bu ürünlerin üretimine başlamış-tır.

Şu an bünyenizde kaç adet karakter bulunduruyorsunuz?

Mattel, Hasbro, Marvel, Nickelodeon, Warner Bros. ve Beyblade lisanslarında üretim gerçekleştirmekte-yiz.

Size göre tüketicilerin lisanslı ürün tercih etmelerindeki etken sebepler nedir?

Lisanslı ürün demek kaliteli ürün de-mektir. Ebeveynlerin tercihleri çocuklar doğrultusunda şekil alır. Günümüzde medyada yer alan karakterler ve çocuk-ların bu karakterlerle hayal güçlerinin ötesinde bir dünya kurmalarıyla birlikte oyuncaklar, burada eğlenceli ve eğitici bir köprü görevi görmektedir.

Furkan Group olarak tüm ürünle-rimizde özgün endüstriyel tasa-rımları, estetik ve kaliteyi İSO ve CE

standartlarında tüketicilerin hizme-tine sunmaktayız.

Ürettiğimiz ve ithal ettiğimiz tüm ürünlerde anti kanserojen olma özelli-ğinin yanında gıda sertifikası dâhil tüm kalite kontrol aşamalarını ürünlerimize uygulayıp, çocuk sağlığı ile güvenliğine son derece önem vermekteyiz.

Lisans sektörüne girmeniz iş hacminizi hangi oranda arttırdı?

Lisans sektörüne girmemiz, oyuncak sektöründe bir adım daha öne çıkmamı-za ve biraz daha ilgi çekmemize neden oldu. Hal böyleyken beklentiler daha çok arttı ve bizler de beklentilere yö-nelik çalışmalar yaptık. Buna karşılık biz de ürünlerimizin farklılığı ve kalitesiyle lisansların birleşmesinden memnun ka-lan bir tüketiciyle karşılaştık.

Ürünlerimizi geliştirdikçe ve lisansla-rımızı arttırdıkça oyuncak sektörünün öncü kuruluşlarından olduk.

Pazarın en büyük kısmını hangi ürünler kapsıyor?

Sektörümüzü tabii ki de lisanslı ürünler kapsıyor. Bunu da hem ürettiğimiz hem

RÖPORTAJKI

Ş ’1

3

Page 45: License Time - Kış'13

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

1545

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

de ithal ettiğimiz ürünlerden; eğitici lap-toplar, masa sandalye setleri, yazı tahta-ları, oyun çadırları, scooterlar, bisikletler, çay-mutfak setleri satışlarından, müşte-rilerimizin ve tüketicilerimizin teşekkür maillerinden anlıyoruz.

Bir karakterin lisansını alırken nelere dikkat ediyorsunuz?

Oyuncaklarımızın yaş kitlesi 3 ile 9 yaş aralığında olmasından dolayı o yaşlara hitap edecek lisans karakterlerini tercih ediyoruz. Her ne kadar lisansın çok se-vilmesi ve ilgi çekmesi bizim için önemli etkenlerden biri olsa da, oyuncaklarımı-

za uyumlu karakter, öğretici görseller ve renkler olmasına da çok dikkat ediyor, önemsiyoruz.

Türkiye’de lisans sektörünün geleceğine ilişkin beklentileriniz veya görüşleriniz nelerdir?

Teknoloji ilerledikçe görsel efekt prog-ramları da gelişiyor, dolayısıyla çizgi film karakterleri de çoğalıyor. Bunlardan sa-dece bir kaçı diğer karakterlerden sıyrı-lıp sevilip beğeniliyor.

Bu karakterler ise yurtdışın-da can buluyor ve ilgi dalgasının ülkemize kadar yayılmasın-dan dolayı bu karakterler, biz üretici firmaların da ilgisini çekiyor ve lisanslarını almamızı sağlıyor.

Hal böyleyken bizlerin de lisanslara kar-şı beklentileri daha çok artıyor. Ülkemiz-de birçok alanda gelişme olduğu gibi umarım kısa zamanda lisans alanında gelişmeler olur.

Lisans sektörüne girecek yeni firmalara tavsiyeleriniz nelerdir?

Lisans sektörüne girmeyi düşünen fir-malar öncelikle lisansını almayı

düşündüğü karakteri ta-nımalıdır. Karakter han-gi yaşa hitap ediyor, ne kadar seviliyor, ürünleri

ne kadar ilgi çekiyor vs. gibi...

Bunların yanı sıra firmanın ürünlerinin yaş kitlesi ile karakterin yaş kitlesinin uyması gerekiyor.

Kaçak ve sahte ürünler konusunda söylemek istedikleriniz nelerdir?

Gelişen Türkiye’mizde ailelerin daha bi-linçli, orijinalliğe ve kaliteye daha çok önem verdiğini görüyoruz. Söz konusu çocuklar olduğunda ise bu önem daha çok artıyor.

Artık ebeveynler çocuklarına oyuncak alırken özellik ve işlevlerinin yanı sıra oyuncağın kalitesine, nerede üretildi-ğine ve orijinalliğine daha çok dikkat ediyor. Dolayısıyla sahte ürün üretimi yapan firmalar da gün geçtikçe kaybo-luyor, kaliteli ürün üreten firmalar ise daha çok öne çıkıyor.

Bu sebepten dolayı Furkan Group olarak kalitemizden ödün vermeden çalışmalarımızı sürdürüyo-ruz.

Son olarak eklemek istedikleriniz veya düşünceleriniz nelerdir?

License Time dergisinin her sayısını takip ediyor ve beğeniyle okuyoruz. Başarılarınızın devamını diler, teşekkür ederiz...

Page 46: License Time - Kış'13

46

TÜRK MARKALARINADÜNYA MARKASI OLMA YOLU AÇILIYOR

LİSA

NS

HABER

Kaynak Holding bünyesinde yer alan Kaynak Telif Hakları ve Lisans A.Ş, dünya genelinde uluslararası marka, lisans ve sertifika programlarının çatı kuruluşu olan Uluslararası Lisans Ticaret Birliği “LIMA” arasında anlaşma imzalandı.

Eğitim, kültür, kitap, perakende de sek-törün lider markalarını bünyesinde bu-lunduran Kaynak Holding çatısı altında yer alan Kaynak Telif Hakları ve Lisans A.Ş., dünya genelinde uluslararası mar-ka, lisans ve sertifika programlarının çatı kuruluşu olan ve merkezi ABD’de bulunan Uluslararası Lisans Ticaret Bir-liği “LIMA”nın (International Licensing Industry Merchandisers’ Association), Türkiye Temsilcisi oldu. Temsilcilik an-laşması LIMA Yönetim Kurulu Başkanı Charles M. Riotto ile Kaynak Telif Hakları ve Lisans Ajansı Şirket Yöneticisi Hakan Tungaç’ın katılımıyla Londra’da imza-landı. Anlaşmanın imzalanmasının ar-dından bir açıklama yapan Kaynak Telif Hakları ve Lisans Ajansı Şirket Yöneticisi Hakan Tungaç, dünya genelinde 200 milyar doların üzerinde bir ticaret hacmi bulunan lisans sektörünün çatı kuruluşu olan LIMA ile işbirliğinin önemini vurgu-ladı.

Türkiye Lisans Sektörünün Ticaret Hacmi 250 Milyon Lira LIMA gibi uluslararası bir kuruluşun ken-dilerini tercih etmesinin önemine dikkat çeken Tungaç, Türkiye’de halen 250 mil-yon liranın üzerinde bulunan Türkiye Lisans sektörünün ticari hacminin de artacağını söyledi. Tungaç, anlaşma ile yabancı dizilerin Türkiye’deki haklarının yanı sıra son dönemde yurtdışında bir-

çok ülkede ilgi gören Türk yapımlarının da haklarını savunacaklarını, Türkiye’nin markalarını LIMA kanalı ile dünya mar-kası haline getirmeyi hedeflediklerini söyledi. Lisans sektörü konusunda üni-versiteler ve ilgili kuruluşlarla iş birliği yapacaklarını, fuarlar ve sektör buluş-maları organize edeceklerini anlatan Tungaç, korsana karşı kültür oluşturmak, lisanslı ürün kullanımını yaygınlaştırmak ve bu konuda kalifiye insanlar yetiştiril-mesini sağlamak için eğitim programla-rı da düzenleyeceklerini bildirdi.

LIMA modeli Türkiye’de Uygulanacak LIMA Yönetim Kurulu Başkanı Charles M. Riotto da, Kaynak ile yapılan işbirliği sayesinde Türkiye’de önemli işler yapa-caklarını belirtti. 1985 yılında kurulan LIMA’nın dünya genelinde 1100 şirketi temsil ettiğini belirten Riotto, her biri saygın ve seçkin bu firmalar arasında bundan sonra Türkiye’nin önemli mar-kalarını da göreceklerine inandığını söyledi.

Dünyada Lisans Sektörü Lisans veya lisanslama, hukuki anlam-da ve ticari terminolojide, sahip olunan veya hukuki olarak korunan bir ürünün ve markanın (isim, isim dizgisi, logo, ka-rakter, görsel veya tasarım olarak) tica-ri kullanım (telif ) hakkının kiralanması veya kiraya verilmesi anlamına geliyor. Bu kiralamaya konu olan marka; bir ürün, hizmet veya promosyon şeklinde piyasada yer alıyor. Ürünleri ön plana çıkarma, geniş alıcı kitlelerine ulaştırma ve iş hacimlerini arttırma potansiyelin-den dolayı firmalar lisanslı markaları tercih ediyor.

Lisanslı marka kullanımı ile firmalar markalarının ‘‘bilinirlik’’ fonksiyonların-dan istifade ediyor. Piyasada aynı özel-likte ve hacimdeki ürünler lisanslı bir marka ile birlikte sunulduğunda pazara avantajlı giriş gerçekleştirmiş oluyor. Markaların kalite standartları ve güven verici özellikleri tüketicilerin markalaş-mış ürünlere yönelme eğilimini artırıyor.Lisans sektörünün dünya pazarında-ki hacmi 200 milyar doların üzerinde. Uluslararası piyasada lisanslı ürünler, “Karakter ve Film”, “Ticari Markalar”, “Moda”, “Spor”, “Sanat, Müzik ve Yayıncı-lık” şeklinde sıralanıyor.

Türkiye’de DurumTürkiye’de lisans sektörü son yıllarda artan korsanla mücadele çalışmalarıyla birlikte gittikçe önem arz ediyor. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda (FSEK) ve ilgili tüm kanunlarda yapılacak düzen-lemeler önümüzdeki yıllarda Türkiye’de korsan ürünlerin çok ciddi oranda azal-masına yol açacak ve lisanslı ürünlerin kullanılmasının önünü açacak. Türki-ye’deki genç nüfus, artan eğitim oranı ve civar ülkelerin Türk kültürüne olan ilgisi gibi durumlar göz önünde bulundurul-duğunda Lisans Sektörü, Türkiye’de çok ciddi hacimli bir sektör olacak ve Türkiye Lisans Sektörü açısından bölgede lider konuma ulaşacak.

Şu anda Türkiye’de lisans sektörü hac-mi 250 milyon TL’nin üzerinde. Türkiye pazarında lisanslı ürünlerin sektörlere göre, “Oyuncak”, “Kırtasiye”, “Tekstil”, “Basılı Yayın”, “Video”, “Hediyelik Eşya& Aksesuar ve Asortik Ürünler” şeklinde sıralanıyor.

KIŞ

’13

Page 47: License Time - Kış'13
Page 48: License Time - Kış'13

48

DOĞRU KARAKTER İÇİNDOĞRU ARAŞTIRMA ŞART

LİSA

NS

Winx Club, Poppixie gibi dünyaca ünlü Lisanslı Karakterlerin Türkiye Temsilcisi Filma Ltd.’nin Genel Müdürü Karaca Sarıoğlu ile Lisans Sektörünü ele aldık...

Filma Ltd. ne zaman kuruldu ve lisans işine başlama kararını nasıl aldınız?Filma Ltd. 1982 yılında yurtdışından program tedarik etmek üzere kuruldu. Zamanın tek kanalı olan TRT ile belgesel, çizgi film ve pembe dizi çalışmaları de-vam ederken sonradan gelen kanallar için de program kaynağı olarak çalışma-larına devam etti. Şeker Kız Candy’den Köle Izaura’ya kadar zamanına damga vurmuş birçok programın ithalatçısıydı.

2000’li yıllarda Digimon karakteri ile li-sans işine başlayan Filma, daha sonra çizgi filmlerini kanallara dağıttığı Rain-bow S.p.A firmasının da lisans acentesi oldu ve 2004 yılından beri Winx Club, PopPixie, Huntik gibi karakterlerini tem-sil ediyor. Yıllar içerisinde Küçük Prens gibi yeni lisansları da bünyesine ekle-miştir.

Şu an bünyenizde kaç adet karakter bulunduruyorsunuz?Şu an bünyemizde Rainbow S.p.A’den Winx Club, Poppixie, Huntik ve Küçük Prens bulunmaktadır.

Size göre tüketicilerin lisanslı ürün tercih etmelerindeki etken sebepler nedir?Türkiye aile yapısı olarak çocuk merkezli işleyen bir sistem içerisindeyiz. Ebeveyn-ler çocuklarını mutlu görebilmek için ellerinden geleni yapıyorlar ve çocuklar da çizgi filmini seyredip oyuncakları ile oynadıkları karakterlerle kurdukları bağ neticesinde lisanslı ürünleri kullanmak istiyorlar. Daha önce de söylediğim gibi çocuklarını mutlu etmek adına da ebe-veynler bu ürünleri alıyor.

Lisans sektörüne girmeniz iş hacminizi hangi oranda arttırdı?Biz zaten uzun yıllardır film ve program işi ile çalışan bir firma olarak, çizgi filmini pazarladığımız bir markanın lisans işini de yapmamız kaçınılmaz olmuştu.

Türkiye gibi lisanslı ürünler açısından son derece gelecek vaat eden bir ülkede aslında lisans gelirlerimiz bu işe başlar-kenki tahminlerimizin çok üzerindeydi.

Tabi biz de elimizdeki karakterleri des-teklemek adına elimizden gelen her tür-lü pazarlama desteğini veriyoruz; haliyle bunun geri dönüşü de hem lisansiyele-rimizi hem lisansörlerimizi hem de bizi hayli memnun ediyor.

Pazarın en büyük kısmını hangi ürünler kapsıyor? Pazarın en büyük kısmını tabii ki okul gereçleri kapsıyor. Lisans işinin aslın-da birçok bacağı var ama çocuk işini kapsayan ‘Eğlence Lisansı’ dediğimiz segmentte okul gereçleri açık ara pazar lideri konumunda. Bundaki asıl neden ise; çocuklarının sevdikleri ürünleri kul-lanarak okulları ile daha derinden bağ kurmalarını isteyen ebeveynler.

Bir karakterin lisansını alırken nelere dikkat ediyorsunuz?Aslında bu sorunuz hem bizim gibi acenteler hem de lisans alan üreticiler için çok önemli. Daha önceki birçok rö-portajımda üzerine basarak söylediğim üzere doğru lisans yatırımı insanlara çok para kazandırabileceği gibi araştırılma-dan alınan karakterler ise kişileri hayli zarara sokuyor.

Bir lisansın ne kadar farklı mecrada desteklendiği çok önemlidir. Örneğin çizgi filmi televizyonda oynamayan ya da oyuncağı bulunmayan hiçbir çocuk lisansına kimsenin yatırım yapmaması gerekmektedir. Biz gerçekten aldığımız lisansları titizlikle seçip tüm gücümüzle karakterlerimizi destekliyoruz. Aldığı-mız lisanslarda bunlara öncelikle dikkat ediyoruz. Bunun dışında tabii ki kendi hayat anlayışımıza ve dünya görüşümü-ze de uygun olması gerekiyor temsil et-tiğimiz karakterlerin.

Bu yıl gerçekleştirdiğiniz Winx Club Aktivitelerinden bahseder misiniz?Biz Winx Club ile her zaman ülkemizde yapılmamışları yapmaya çalışıyoruz. Bu sebeple 2012 yılında ülkemizde ilk defa %100 yerli ekiple hazırlanan bir müzikal gerçekleştirdik. Senaryosu, dekoru, kos-tümleri ve oyuncuları tamamıyla Türk olan bu oyunumuz ile çok gururlandık ve muhteşem bir gişe başarısı yakaladık.

Bunun dışında yine 2011 ve 2012 yılları-nı kapsayan ve Türkiye’nin 9 ilini gezen bir ‘Çizgilerle Winx Club’ sergisi organize ettik. Çocuklara çizgi film tekniklerini tanıttığımız ve sergi gezme alışkanlığı kazanmalarını hedeflediğimiz sergimiz de çok başarılı oldu. Her ilde binlerce ço-cuk sergiyi gezdi ve toplamda 50.000’in üzerinde çocuğa ulaştık. Onların ileride yetişkin olduklarında sanata farklı bir gözle bakabilmelerini sağladıysak ne mutlu bize.

Ayrıca yine bu sene Winx Club karakte-rinin ‘su altında’ geçecek 5. Sezon bö-lümlerinin lansmanı için ‘Senkronize Su

RÖPORTAJKI

Ş ’1

3

Page 49: License Time - Kış'13

49

Altı Balerinleri’ ile bir gösteri düzenle-dik. Türkiye’nin ilk kapalı akvaryumunda gerçekleştirdiğimiz bu gösteri de 4 gün sürdü ve hem akvaryum hem de bizler ziyaretçi akını karşısında çok memnun olduk.

Çocuklarımızda doğa bilinci ve denizle-rimizi koruma bilinci geliştirmek amaçlı yaptığımız bu etkinlik de hayli ilgilerini çekti.

Yeni bölümler çıkacak mı?Winx Club’ın biraz önce bahsettiğim gibi şu anda Nickelodeon ve Show TV kanallarında yayınlanan 5. Sezon bö-lümleri bulunuyor. Bunların dışında 2013 yılı sonbaharında yayınına başla-nacak 6. Sezon çizgi dizilerinin de hazır-lığı devam ediyor.

Pazarlama stratejileriniz nelerdir?Pazarlama stratejilerimiz her zaman temsil ettiğimiz karaktere maksimum destek şeklinde özetlenebilir. Öncelikle asla TV satışı gerçekleşmeden karakte-rin lansmanını yapmayız. Akabinde ana kategori satışları olmadan da tüm kate-gorilerde lansman yapmayız.

Her zaman ürünlerin beraber yarattı-ğı sinerjiden yanayızdır ama bunlarda ürün sıralaması çok önemlidir. Ayrıca biz farklı mecraların bir arada çalışmasının da çok iyi sonuçlar verdiğine birçok kez tanık olduk. Örneğin mutlaka bir takım yarışmalarla TV dizilerini, yerel internet sitesini de çok önemli mecralardan biri olan dergiyle birleştiririz.

Çocuklar için sevdikleri karakterle dört bir yandan sarıldıkları dünyalar meyda-na getirip, onların aldıkları keyfi artırma-ya çalışırız. Her zaman bir mesaj vermek isteriz; doğayı korumak olabilir, kendine

güven olabilir, farklılıklarını sev olabilir... Sonuçta biz de çocuğu olan ebeveyn-leriz ve kendi çocuklarımız için nasıl en iyiyi istiyorsak ülkemizdeki çocuklar için de aynısını isteriz.

Türkiye’de lisans sektörünün geleceğine ilişkin beklentileriniz veya görüşleriniz nelerdir?Türkiye’yi sadece lisans sektörü açısın-dan değil, gelişen ve notu yükselen ekonomisi ile de gelecekte çok güzel günlere gebe diye düşünüyoruz. Kriz-deki Avrupa ve Amerika’dan sonra böyle gelişen pazarlar her türlü yatırımcı için gelecek vaat ediyor. Bizim de özellikle içerisinde bulunduğumuz sektör özelin-de konuşmamız gerekirse; lisans sektö-ründe önümüzde daha gidilecek birçok yol olduğunu düşünüyoruz.

Kendimizden ve lisansiyelerimizden ör-nek verirsek artık çalıştığımız birçok fir-ma ellerindeki karakterlerimiz ile ulus-lararası işler yapıyorlar. Birçok sektörde ithalatçı olarak hizmet veren lisansiyele-rimiz artık ihracat oranlarını da artırarak ülke ekonomimize daha da katkı sağlı-yorlar. Daha önce de söylediğimiz gibi üreticiler doğru lisansa yatırım yaptıkla-rı sürece ülkemizde lisans sektörü daha hayli büyüyecek.

Lisans sektörüne girecek yeni firmalara tavsiyeleriniz nelerdir?Lisans sektörüne girecek firmalara tavsi-yemiz yatırım yapacakları karakteri iyice araştırmalarıdır. Hangi mecralarda görü-nür olduğunu takip etmeleri, acentenin veya lisans firmasının karakteri ne gibi pazarlama aktiviteleri ile destekleyece-ğinden haberdar olmaları ve hedef kit-lelerini doğru belirleyip ona göre üretim ve dağıtım yapmaları dikkat edecekleri en önemli hususlardır.

Yeni sezonda çıkarmayı planladığınız karakter veya ürünleriniz nelerdir?Winx Club olarak konuşursak; bu sene daha çok gıda anlaşmaları göreceksi-niz. Market raflarında birçok Winx Club ürünleri olacak. Ayrıca henüz hangi li-sans olduğunu söylemeyeyim ama bir de Türk gençlerinin severek takip ettik-leri bir karakter de yine uygun ürünlerle raflarda yerini alacak.

Kaçak ve sahte ürünler konusunda söylemek istedikleriniz nelerdir?Bu uzun zamandır üzerine basa basa ve çok çaba sarf ederek uğraştığımız bir konudur. Maalesef ülkemiz yasalarında bu konuda o kadar çok açık var ki mü-cadelelerimizde iyi sonuçlar alsak bile sahte ürün işinin önünü %100 kesemi-yoruz. Ama özellikle okul gereçleri ve tekstil sektörlerinde olan sahte ürünleri hem pazardan gelen hem de lisansi-yelerimizden gelen ihbarlarla yerinde baskınlar ve mahkemeler ile bir hayli en-gelledik. Örnek vermem gerekirse 2011 yılında okul sezonundaki 1 ay içerisinde bitmiş ve yarı mamul olarak 80.000 çan-ta yakaladık. Ve bu bahsettiğim rakam sadece İstanbul için geçerlidir. Hapis veya para cezası ile neticelenen birçok davamız mevcut. Bu konudaki çalışma-larımız da her zaman devam ediyor.

Son olarak eklemek istedikleriniz veya düşünceleriniz nelerdir?Daha önce söyledim aslında tamamı-nı ama özetlemem gerekirse; biz Filma olarak temsil ettiğimiz lisansları zaten titizlikle seçiyoruz sonrasında her türlü pazarlama desteği ile karakterlerin uzun ömürlü olmaları için elimizden geleni yapıyoruz. Raf alanları kısıtlı olan satış kanallarına ürünler çıkmadan önce de üreticilerden araştırarak ve düşünerek lisans almalarını istiyoruz.

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

Page 50: License Time - Kış'13

50

MARKA DEĞERİ VELİSANSLAMA

LİSA

NS

Dünyanın en önemli marka değerlendirme kuruluşlarından Brand Finance’ın Türkiye Direktörü ve Brand Assist Marka Danışmanlık şirketinin kurucusu olan Muhterem İlgünler ile Türkiye’de markalaşma, marka değeri artırımı ve lisanslama konuları ile ilgili bir söyleşi yaptık.

Sizi tanıyabilir miyiz?Ekim 2006 tarihinde halen yöneticili-ğini üstlendiğim Brand Assist Marka Danışmanlık şirketini kurdum (www.brandassist.com.tr). Türkiye’ye ve Türk markalarına küresel rekabet avanta-jı kazandırmaya katkıda bulunması amacıyla kurduğum bu şirket, kısa sürede markalara derinlik kazandı-ran birçok hizmeti ülkemize getirerek markalara öncülük eden bir kuruluş haline geldi.

Aynı zamanda 2006 yılından bu yana, dünyanın önder marka değerlendir-me kuruluşu Brand Finance’in Türkiye Direktörlüğü’nü yürütüyorum (www.brandfinance.com).

Bu süre içinde marka değeri kavramı üzerine yaptığım çalışmalar arasında, “Türkiye’de Marka Yaratma ve Yaşat-manın Altın Kuralları” (Rota Yayınları, 2006), “Marka Şehir” (Markating Ya-yınları, 2011) ve “Marka Değeri” (Mar-kating Yayınları, 2012) adlı kitaplar da mevcut.

Dünya’nın önder marka değerlendir-me kuruluşu Brand Finance’ın faali-yet konuları nelerdir? Ne tür araştır-malar yapar?Merkezi Londra’da olan ve 20 ülkede faaliyet gösteren Brand Finance, te-melde gayri maddi varlıkların sayısal-laştırılması ve yüceltilmesi konularına odaklanırken, müşterilerinin faaliyet-lerine ve markalarına yön veren unsur-ları anlamalarına yardımcı olur.

Değerin nerede ve nasıl oluştuğunu anlamak, sürdürülen faaliyet ile ilişki-lendirmek, stratejik kararlar için hayati önem taşır. Bu nedenle Brand Finance

olarak markaların etkin kararlar ala-bilmelerini sağlamak amacıyla pazar-lama ekiplerine yol haritası çıkarırız. Değer tabanlı pazarlama hizmetimizle de, şirketlerin en iyi fırsatlar için bütçe tahsis etmeleri konusunda markalara rehberlik ederiz. Tabii en önemlisi, bu süreç sonunda uygulamanın sonuçlar üzerindeki etkisini ölçebiliyor ve mar-ka yatırımının geri dönüşünü açıklaya-biliyoruz.

Tüm bunların yanı sıra, sürdürülen faa-liyetler kapsamında markanın önemi-nin anlaşılması için çeşitli araştırma-lar yürütüyor, forumlar düzenliyoruz. Dünyanın en değerleri 500 markasını “Global 500”, dünyanın en değerli 500 banka markasını “Banking 500”, dün-yanın en değerli 500 telekom mar-kasını “Telecom 500” ve dünyanın en değerli ülke markalarını “Nation Brand Index” ile belirliyoruz. Şirketler tarafın-dan yatırımcı ilişkilerinde referans ola-rak kullanılan bir diğer önemli araştır-mamız ise “Türkiye’nin En Değerli 100 Markası”dır.

Avrupa ve dünya ile Türkiye marka atmosferini karşılaştırdığımızda ül-kemiz nasıl bir konumdadır?Türkiye’nin çağdaş pazarlama kavramı ile tanışması henüz çok yeni olmasına rağmen 2005 yılından sonra “ne üretir-

RÖPORTAJKI

Ş ’1

3

Page 51: License Time - Kış'13

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

51

sem satarım” anlayışı artık yavaş yavaş terk edilmektedir. Yine de onca üretim tesisine ve yetişmiş insan gücüne rağ-men ülkemiz, henüz marka açısından çok zayıf durumdadır. Pazarlama sü-reçlerini yıllar önce tamamlayan ülke-lerde ise markanın önemi “sözde” değil özde kabul görmekte, şirket stratejileri ona göre biçimlendirilmektedir.

Size göre tüketicilerin markalı-lisans-lı ürün tercih etmelerindeki etken ve sebepler nedir?Marka güven tesis ettiği için markalı-lisanslı ürünler birçok kişi için tercih nedenidir. Hiç kimse yaptığı seçimin, verdiği satın alma kararının yanlış ol-masını istemez. Bu nedenle, arada fi-yat farkı olmasına rağmen genellikle markalı ürünler tercih edilir. Bununla birlikte zaman zaman statü sahibi ol-mak veya farklı kişiliklere bürünmek gibi insani duygularımız da marka ter-cihlerimize yön verir.

Ülkemizde Marka Değeri’nin artırıl-masında gösterilmesi veya uygulan-ması gereken strateji nedir? Başarı ölçümlemesi nasıl yapılmalıdır? De-ğerlendirmeler yapılırken nelere dik-kat edilmelidir?Markaya değer veren unsurların sap-tanması ve bu unsurların yönetilme-sini sağlayan bir strateji mutlaka gere-kecektir. Bu bağlamda, pazarlama ve marka yönetiminin başarısını ölçmede gelinen son ve en gelişmiş nokta, mar-ka değeri ölçümüdür. Değerlendirme yapılırken dikkat edilmesi gereken en önemli unsurlar; markanın yasal ola-rak korunması, değerlendirmecinin tarafsız olması ve değerlendirme için yeterli ve güncel verinin temin edil-mesidir.

2011’in marka değeri en yüksek şir-ketler Apple, Google, IBM ve McDo-nalds. Hızlı tüketim ürünleri yanında artık hayatımızın vazgeçilmezleri arasında en tepede teknoloji marka-ları yer alıyor. 10 yıl öncesinde en de-ğerli markaların başında Coca-Cola başı çekiyordu. Değişen nedir?Marka değeri, markanın gelecekte elde edeceği kazançlara göre hesap-lanır. Bazı iş kolları zaman içerisinde olgunlaşmakta, kazançları belli bir oranın üzerine çıkamamaktadır. Ancak teknoloji markaları kısa bir süre içinde yüksek kazançlar sağlama kabiliyetin-de olduğu için marka değerleri de hız-la yükselmektedir.

Ülkemizde Marka ve Lisans sektörü-nün geçmişi, şimdiki durumu ve ge-leceği ile ilgili yorumlarınız ve bek-lentileriniz nelerdir?Markanın sadece tescil edilmiş bir isim olarak görülmesi büyük bir ya-nılgıdır. Marka, ancak akılcı stratejiler doğrultusunda yüceltilebilir ve değer kazanır; markanın biliniyor olması yeterli olmayacaktır. Marka sahibinin markasını iyi yöneterek kazanç elde etmesi ve bu kazancın ilerisi için sür-dürülebilir olması gerekir. Fiziki (mad-di) varlıkların gittikçe değer yitirdiği bir dünyada, fiziki olmayan değerli bir varlığa sahip olmak bir tutku haline gelmedikçe, ülkemizin marka gelece-ği hakkında umut taşımak zor olacak-tır. Kısa dönem kazançları tercih eden

bir topluluk ne yazık ki uzun dönem kazançları heba etmektedir.

2011 yılında Türkiye’de en değerli markalara bakıldığında Türk Tele-kom, İş Bankası ve Turkcell listenin başındaki isimler. Peki bu şirketlerin ortak özellikleri nedir?

Marka değeri yüksek şirketler, marka-larını başarılı şekilde yönetebilen ve yüksek kazançlar vaat eden şirketler-dir. Bu anlamda liste başı şirketlerinin en temel ortak özellikleri budur. Özellikle Lisans sektöründe dünyaca bilinen yabancı marka ve çeşitli çizgi karakterlerin lisanslaması yapılmak-ta, ülkemizde de yabancı karakterleri ve markaları görmekteyiz. Neden bir Türk Markası ve karakteri henüz dün-yaya lisans vermemiş? Niçin bir Türk Markasının lisans hakları yurtdışında başka bir ülkede sergilenmemiş? Bu konudaki eksikler ve hataları irdele-yecek olursak neler söylemek istersi-niz?Ne yazık ki henüz bir dünya markasına sahip değiliz. Sahip olmadıkça da li-sans ihraç etmemiz mümkün olmaya-caktır. Dünya çapında lisanslı ürünleri incelediğimizde, özellikle fast-food, moda, film-müzik gibi iş kollarının daha yaygın olduğunu görürüz. Bu alanlarda dünyanın kabul edeceği marka ya da markalarımız olduğu gün biz de lisans ihraç eder hale geleceğiz.

Page 52: License Time - Kış'13

52

YAYGANBAYİİ VE DİSTRİBÜTÖRLERİYLE BULUŞTU

LİSA

NS

HABER

Lisanslı çanta ve kırtasiye sektöründe Türkiye’nin önde gelen üreticilerinden olan Yaygan, bayii ve distribütörleriyle bir araya geldi.

Double Tree by Hilton otelinde dü-zenlenen toplantı ve gala yemeğinde, Yaygan’ın Türkiye’nin dört bir yanındaki bayileri ve distribütörleri bir araya gel-di. Yaygan Çanta ve Kırtasiye Yönetim Kurulu Başkanı İ.Recep Yaygan’ın açılış konuşmasını yaptığı etkinlikte Yaygan Çanta ve Kırtasiye Tasarım Grup Başkanı Aziz Yaygan ile firmanın Türkiye çanta ve kırtasiye lisansiyesi olduğu markala-rın lisansörleri; Disney, Hasbro, Cordo-ba, Lisans A.Ş. ve Filma Ltd. yetkilileri Yaygan bayilerine 2013 koleksiyonları,

yeni lisanslar ve markalar hakkında bil-giler verdi. 2013 yılı okul koleksiyon-ları ile ilgili detaylı bilgi veren Tasarım Grup başkanı Aziz Yaygan; Türkiye’de 17 markanın çanta ve kırtasiye lisansiyesi olduklarını ve her marka için titizlikle birçok farklı koleksiyon tasarladıklarını dile getirdi.

Daha sağlıklı bir gelecek için zararlı kim-yasallardan arındırılmış ürünler üret-tiklerini belirten Aziz Yaygan, üretilen ürünlerin uluslararası standartlara uyan, pazardaki en güvenilir ürünler olduğu açıklamasını yaptı.

Aziz Yaygan, “7’den 70’e herkesin seve-rek kullanacağı ürünlerden oluşan 2013 koleksiyonlarında; Sırt Çantasından ayakkabı çantasına, cüzdandan iPad kı-lıfına, spor çantalarından şemsiyeye, kır-tasiyeden tıraş çantasına kadar onlarca farklı ürün yer alıyor” dedi. 1934 yılında faaliyetlerine başlayan sektörün lider firması Yaygan, ağırlıklı olarak çocuklara yönelik tasarladığı lisanslı ürünlerinin yanı sıra diğer ürünleriyle de gençlere ve yetişkinlere hitap ediyor.

Lisanslı markaları arasında Barcelona ve Juventus Futbol kulüpleri, Winx Club, Cille, Redakai, Snoopy, Minnie ve Mic-key Mouse, başta olmak üzere pek çok çocuk kahramanının bulunduğu tasa-rımlarla çanta üretimi yapan şirket 17 markanın lisansına sahip. Aynı zamanda gençlere ve yetişkinlere hitap eden, ara-larında Paul Frank, Replay, Esprit, O’Neill ve MTV gibi dünya çapında beğeni gö-ren 12 markanın da Türkiye distribütör-lüğünü yapıyor.

YAYGAN, sektörde 80 yıla yaklaşan geç-mişiyle, çanta ve kırtasiye alanında, lisanslı markaları ve kendi markasıyla, Türkiye’ye en son moda trendlerini yan-sıtan binlerce kaliteli ve sağlıklı ürün çeşidi sunarken, 40’a yakın ülkeye de ihracat gerçekleştiriyor.

Tasarımlarında dünya modasını ve trendlerini takip eden YAYGAN Çanta’nın, hem yetişkinlere hem ço-cuklara hitap eden; Bulgaristan’da 1, İstanbul’da 5, Bursa ve Trabzon’da birer tane olmak üzere toplam 8 konsept ma-ğazası bulunuyor.

KIŞ

’13

Page 53: License Time - Kış'13
Page 54: License Time - Kış'13

54

LİSANSLI KARAKTERİNPOPÜLER OLMASI ŞART

LİSA

NS

Ev tekstilinin önde gelen kuruluşlarından olan ve özellikle de ihracata verdiği önemle bilinen Ozanteks/Hobby Home Collection Genel Koordinatörü Mehmet Durmaz ile Lisanslı karakterlerin önemini ve Lisans sektörünü ele aldık...

Ozanteks / Hobby Home Collection ne zaman kuruldu ve lisans işine başlama kararını nasıl aldınız?

Ozanteks 1973 yılında kuruldu. 1995 yılından beri Türkiye’deki ilk 500 sanayi devi firmaları arasında yer almaktadır. 200.000 m2 bir alan üzerinde 3.000 çalı-şanı ile havlu, bornoz, nevresim, pike ve yatak örtüsü üretimi yapmaktadır. İpliğin girdiği tesislerimizden entegre bir şekilde bitmiş mamul ürün çıkmak-tadır. Üretimimizin %80’lik bölümünü ihracatlar oluşturmaktadır. Yıllık yaklaşık 100.000.000 USD’lik bir ciro yapılmakta-dır.

Lisans işine 2006 yılında başlama kararı aldık. Her geçen zaman biraz daha bü-yüyen ve gelişen Hobby Home Collecti-on markamızın, alacağımız güçlü lisans karakterleri ile daha da hızlı büyüyüp gelişeceğini düşündük ve öyle de oldu. Lisanslı ürünler, markamızın gücüne güç, hızına hız kattı.

Şu an bünyenizde kaç adet lisanslı karakter bulunduruyorsunuz?

Ben10, Caillou, Batman, Max, Puppy in my pocket, Chuck and Friends, LPS Mi-nişler ve Redakai olmak üzere sekiz adet lisanslı karakterimiz bulunmaktadır.

Size göre tüketicilerin lisanslı ürün tercih etmelerindeki etken sebepler nedir?

İnsanlar, özellikle çocuklar; sevdikleri karakterlerin üzerinde bulunduğu ürün-leri almayı seviyorlar. Marka lisansların-da ise güçlü ve yaygın olan markaları kullanmak, sahip olmak onlara ayrı bir zevk ve üstünlük hissi tattırıyor.

Lisans sektörüne girmeniz iş hacminizi hangi oranda arttırdı? Daha çok hangi ülkelerle çalışıyorsunuz?

Biz, ağırlıklı olarak Avrupa ile çalışıyoruz. Ama Hobby Home Collection markamız ve lisanslı ürünlerimiz ile Türkiye’nin dı-şında Doğu Avrupa ülkeleri (Romanya, Sırbistan, Bulgaristan, Yunanistan, Le-

tonya, Estonya, Polonya), Rusya ve CIS ülkeleri (Ukrayna, Azerbaycan, Beyaz Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Moldova, Özbekistan, Tacikistan, Türkmenistan, Ermenistan), Irak, İran, Körfez ülkeleri (Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlik-leri, Bahreyn, Katar, Kuveyt, Umman, Lübnan), Kuzey Afrika Ülkeleri (Cezayir, Tunus, Fas, Libya, Mısır, Sudan) ile ça-lışmaktayız. Bütün bu ülkelerde distri-bütörler aracılığı ile oldukça iyi satışlar gerçekleştirmekteyiz.

Bir karakterin lisansını alırken nelere dikkat ediyorsunuz?

Bir karakterin lisansını alırken, öncelikle popüler olmasına dikkat ederiz. Bu ka-rakterin daha önce çıkmış oldukları ül-kelerdeki performanslarını inceleriz.

RÖPORTAJKI

Ş ’1

3

Page 55: License Time - Kış'13

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

55

Almaya karar verdikten sonra ise o karakter için lisansı dağıtan firmanın ne yatırımlar yapacağını, TV kanallarında oynayıp oyna-mayacağını ve ev tekstilinin dışında hangi sektörlere lisans verildiğini mutlaka göz önünde bulundururuz. Çünkü ürünlerin eş zamanlı ve birlik içinde piyasaya girmesi güçlü bir sinerji oluşturur.

Türkiye’de lisans sektörünün geleceğine ilişkin beklentileriniz veya görüşleriniz nelerdir?

Türkiye, lisans konusunda son yıllarda çok hızlı ilerledi, lisansın gücünü herkes an-lamaya başladı. Gelecek yıllarda bu hızın daha da güçlenerek devam edeceği görü-şündeyiz.

Yeni sezonda çıkarmayı planladığınız karakter veya ürünleriniz nelerdir?

Yeni sezonda çıkarmayı planladığımız güç-lü lisans karakterlerimiz olacak. Cartoon Network’ten Ben 10’in yerini dolduracağını düşündüğümüz Redakai, futbol kulüple-rinden Barcelona ve Real Madrid ve bütün dünyayı peşinden sürükleyen çılgın oyunun lisansı Angry Birds.

Kaçak ve sahte ürünler konusunda söylemek istedikleriniz nelerdir?

Bir lisanslı ürün ne kadar popülerse o kadar çok sahte ve kaçak ürün yapılıyor. Her ne kadar taklitler her zaman aslını yüceltse de, lisans sahiplerine bu haksız kazancı yapan insanların çok büyük zararları oluyor. Önce-likle bunu yapan insanlara şu mesaj veril-meli: “Siz piyasa fırsatlarını değerlendirmi-yorsunuz, başkasına ait olan değerleri gasp ediyorsunuz, çalıyorsunuz.” Sonrasında bu insanlara verilebilecek en ağır cezalar veril-meli ki, bu hırsızlığı yapmanın bedelini ağır ödemiş olsun, hem kendisi bir daha yapma-malı, hem de başkalarına örnek olmalı. Sah-te ürünlerle ilgili kanunlar her geçen gün düzeltilse de cezaları henüz caydırıcı değil.

Ayrıca lisans dağıtım firmaları, yurt dışı an-laşmaları yaparken, kaçak ürün müdaha-leleri ile ilgili tam yetkiyi de almalı. Çünkü müdahalenin yurt dışından gelmesi, hem gecikmelere yol açıyor hem de yaptırımları zorlaştırıyor.

Page 56: License Time - Kış'13

LİSANSTA VE PERAKENDEDEBAŞARININ SIRLARI

LİSA

NS

Evet yapabilirsiniz! Bu temel prensipleri uygulayarak, markanızı perakendede ve lisansta daha cazip hale getirebilirsiniz. Bunlardan her biri kendi içinde geliştirilebilir uygulanabilir metotlardan oluşuyor.

Birincisi marka bilinirliği ve marka değe-ri. Müşteriler markayı tanıyorlar mı, on-ların gözünde markanın bir değeri var mı? Marka ile kendi hayatları arasında bir bağlantı kurabiliyorlar mı veya mar-kanız onların hayatlarına değer katabili-yor mu? Bu değer hedef üründe kendini gösteriyor mu?

İkincisi ise bir lisansiye ailesine katılımın getirdiği avantajlar. Ortak reklam ve ta-nıtım havuzunda yer alma, ticari bağ-lantıların ve iyi fikirlerin paylaşımı, ortak satış katılımı, markalı ürününüzün de-ğerleneceği perakende kullanım alanını genişletme gibi fırsatlar ve avantajlar. Bunların her biri markanın kendisi kadar önemli ve değerli faaliyetlerdir.

Üçüncüsü ise lisansör faktörü. Li-sansiye (lisans alan) olan herhan-

gi bir firma mutlaka daha verimli, daha kolay anlaşılabilir ve daha po-

zitif ilişki kurabileceği bir lisansörle (marka sahibi) çalışmayı tercih eder.

Hiçbir firma, tam tersi yapıya sahip olan bir lisansör firma ile uzun süreli iş ilişkisi içerisinde olmak istemez.

Zaten mevcut pazarda rakiplerle mü-cadele etmekle uğraşırken öte yandan bir de lisansörle uğraşmak katmerli bir çileye dönüşür. Bu durumda fırsatçı bir zihniyetle lisansörün, firmadan royalty (telif ) bedeli koparmaya çalışması yara-ya tuz biber eker. Buna göre, marka sa-hibi bir lisansör olarak, markanızın veya markalı ürününüzün lisanslanabilirliği-ni arttırmanız için şu 4 önemli konuya önemle eğilmeniz gerekir.

Tüm bunları uygulamanız, daha verimli, daha çalışılabilir, daha kârlı lisansiyeler ve bu suretle daha güçlü bir pazar başa-rısı olarak size geri dönecektir:

1- Ödevinizi yapın.

Kendinizi daima lisansiyelerinizin veya lisanslı ürünlerinizi satan perakende müşterilerinizin yerine koyun ve onların

perspektifinden bakmaya çalışın. Onla-ra markanızın, diğer markalar arasındaki farkını ve değerini anlatmaya çalışın, ne şekilde daha kazançlı bir yol izleyebile-ceklerine dair yol gösterin, iş yaptıkları ürün grubunda daha fazla kazanmaları için yöntemlerinizi ve tecrübelerinizi paylaşın.

Üçüncü şahıslar tarafından yürütülen pazar araştırma sonuçları genelde mar-kanızın değerini ön plana çıkarmada daha yararlı olur ve bu sayede lisansi-yelerinizin satışları ciddi anlamda artış gösterir.

2- Marka lisanslamanın her iki gücünü de kullanmaya çalışın, sadece tek yönlü kullanmayın.

Marka bilinirliğinin yanında, lisansın daha etkin tanıtımı için ilişki kurma veya bağlantı gücünüzü kullanın. Teknolo-ji transferi, çeşitli ticari fuar katılımları, ortak perakende tanıtımları, ortak satış etkinlikleri, ortak reklam girişimleri gibi birçok alternatif yolu lisansiye firmalara ve perakende yöneticilerine sunmaya ve organize etmeye çalışın. Bu tür etkin faaliyetler, markanızın bilinirliği ve de-ğeri kadar satışları da güçlendirecektir.

Allan Feldman Total Licensing 2010

56

MAKALEKI

Ş ’1

3

Page 57: License Time - Kış'13

Karşılıklı bir şekilde marka bilinirliği sa-tışı, etkin ve artan satışlar da bilinirliği destekleyecek, bunların hepsi lisansta devamlılığı garantileyecektir.

3- Daha uzun vadeli lisanslar sunmaya çalışın.

İkonik, yani sadece bir görseli temsil eden markalar zirvede uzun süre kal-mazlar. Bunlar daha çok sabit ancak uzun vadeli markalardır. Eğer yeni lisan-siyelerinize güven ve cesaret vermek is-terseniz onlara markanızın uzun soluklu devamlı gelir kapısı olabileceğini göste-rin ve onları bu yönde motive edin.

Uzun süreli ve performansa dayalı mar-kalar, doğru lisansiyeleri bulmak adına çok önemlidir. Şu an dünya çapında bazı lisansörlerin neredeyse 20 yıl önce imzaladığı ve halen devam eden lisans anlaşmaları mevcut.

Bu anlaşmalar yıllar boyunca markaya inanmış ve güvenmiş, güçlü ve kendini daima yenileyebilen, teknolojiye yatırım

yapan ve onu etkin kullanabilen, marka-yı kendi markasıymış gibi benimseyen katılımcı lisansiyeler sayesinde günü-müzde de devam etmektedir.

Siz de markanız için yeni lisansiyeler ararken markanızı daima ileriye taşıya-cak, yeni ürünler sunabilecek ve sürekli-liği sağlayacak bu tür firmaları bulmaya çalışın. Bunun yanında lisansör ve lisan-siye arasındaki finansal beklentileri kar-şılama gücü ve kültürel uyum markayı daha canlı ve güçlü kılacaktır.

4- Lisansiyelerinize karşı duyarlı ve saygılı olun.

Siz kendi işinizde iyi olduğunuz ka-dar, lisansiyeleriniz de kendi işlerinde iyi olmalıdırlar. Ürettikleri ve sattıkları ürünlerde birer uzman olmalıdırlar. Bir-çok ortaklıkta taraflar her ne kadar eşit olmasa da, uzun vadeli ve gerçek bir iş ilişkisi sağlayacak karşılıklı saygı ve ile-tişim düzeyi bağlamında lisansörler ve lisansiyeler birbirleriyle ortak paydalara sahip olmalıdırlar.

Eğer markanız ve markanızın lisans gücü yetersizse burada işin büyük bir kısmı lisansiyelere düşer. Bu durumda karşılıklı anlayış ve empati çerçevesinde piyasadaki zorlukları ortakça göğüsle-meli ve başarıyı elde etmelisiniz. Çünkü lisansiyelere ailenin önemli bir bireyi gibi davranılması, iş kalitesinin ve per-formansının devamını sağlayacaktır.

Şüphe yok ki, bu kriterlerin iyi okunması ve uygulanması neticesinde, hem lisan-sör, hem lisansiye, hem perakendeci hem de lisans yöneticisi olarak herkes kazanacaktır. Bu tür lisansiye ve müşteri katılım programlarının uygulandığı ve büyük başarı sonuçları elde edildiği de-falarca kanıtlanmıştır.

Temsil ettikleri markalarla 15-20 yıl veya daha uzun süreli çalışan firmalar, bu prensipleri uygulayarak aynı istikrarla başarılı satışlar elde etmeye devam edi-yorlar. Siz de yapabilirsiniz...

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

57

Page 58: License Time - Kış'13

58

HAYATA DAİRTERTEMİZ FİKİRLER

LİSA

NS

Türkiye’nin ilk milli markalarından biri olan ve özellikle de Ağız Bakımı ve Kişisel Bakım ürünlerinde köklü kuruluşlardan olan Banat ile Marka ve Lisans konusundaki tecrübelerini dinledik...

Banat firması ile ilgili öncelikle kısaca bir bilgi verebilirmisiniz?

Banat, 1947 yılında Türkiye’nin ilk diş fırçası üreticisi olarak %100 Türk ser-mayesi ile kurulmuştur. 65 yıl önce ku-rulan Banat’ın Türkiye’nin ilk milli mar-kalarından biri olması bizler için büyük bir gurur. Ancak asıl gurur kaynağımız, markamızı yarım asrı aşkın sürede yeni-likçi yaklaşımlarla daha da büyümüş ve uluslararası rekabette önemli bir konu-ma taşımış olmak.

Bugün; en ileri teknolojilerle donatılmış tesislerimizde ‘Ağız Bakımı’, ‘Kişisel Ba-kım’, ‘Ev Bakımı’ ve ‘Endüstriyel Ürünler’ olmak üzere 4 farklı kategoride üretim yapıyoruz. En üst düzey kalite anlayışıy-la da dünya standartlarında 400’ü aşkın ürünümüz var. Avrupa Fırça Üreticileri Birliği (FEIBP) Yönetim Kurulu üyesi olan firmamız 1998’den bu yana ISO 9001 Kalite Yönetim Sistem sertifikası ile bel-gelidir.

Banat olarak, her dönemde tüketici-lerin değişen ihtiyaçlarına, dönemin getirdiği yeni trendlere ve dinamikle-re uyum sağlayarak ve “Tertemiz bir dünya, sağlıklı bir hayat çalışarak” tek-nolojilerimizi ve iş yapış biçimlerimizi bu doğrultuda geliştirip; “Hayata dair tertemiz fikirler” üretiyoruz. Bunu ya-parken de ürünlerimizin tasarımlarına da büyük önem veriyoruz. Özellikle ta-sarımlarımızın sadece estetik değil aynı zamanda sloganımızda da belirttiğimiz şekilde ürünlere fonksiyonellik katmak

konusunda titizlik gösteriyoruz. Bugün ürün tasarımlarımızın uluslararası bir çok tasarım ödülüne layık görülmesi bu konuda başarı sağladığımızın en önemli göstergesi.

Banat olarak her zaman hedeflerimiz doğrultusunda sürekli kendimizi geliş-tirerek aynı titizlikle çalışmaya devam ediyoruz. Bizi bu sektörde başarılı kılan en büyük özelliğimizin de bu olduğuna inanıyoruz.

2009 yılında Turquality marka destek programına seçilen fir-mamız bu misyon doğrultusun-

da yurtdışında da marka tanıtım faali-yetleri yürüterek; ekonomiye de katkıda bulunmaktadır.

Kısacası; üretim ve depo dahil 20.000 metrekarelik bir alanda, en ileri tek-nolojilerle donatılmış tesislerimizde ‘Ağız Bakımı’, ‘Kişisel Bakım’, ‘Ev Bakımı’ ve ‘Endüstriyel Ürünler’ olmak üzere 4 farklı kategoride üretim yapıyoruz ve en üst düzey kalite anlayışıyla da dün-ya standartlarında 400’ü aşkın geniş bir ürün yelpazesine sahibiz. Kalitemiz ve gücümüz ile 40 ülkeye ihracat ile dünya çapında markamızın yaygınlığını sağlı-yoruz.

RÖPORTAJKI

Ş ’1

3

Page 59: License Time - Kış'13
Page 60: License Time - Kış'13

Banat lisans sektörüne girme kararını nasıl ve ne zaman aldı? Lisans sektörüne ilk adımı hangi ürünle attı?

Biz, markaların lisanslı ürünlerle işbir-liğinin güzel sonuçlar elde ettiğini ön görerek; uzun yıllar önce bu çalışmala-ra ülkemizin önemli kulüpleri ile baş-ladık. Yaklaşık 12 yıl önce Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonsporile anlaşma yaparak; lisanslı diş fırçaları üretmeye başladık. Halen, Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş ile çocuk ve yetişkin diş fırçaları anlaşmamız devam etmektedir.

Lisanslı ürünlerinizin piyasadaki durumuyla beklentileriniz doğru orantılı ilerliyormu?

Elbette... Zaten, kulüplerle anlaşmaları-mız 12 yıl gibi uzun bir süredir devam ediyor. Tüketiciler sevdiği kulüplerin ve karakterlerin bulunduğu ürünlere ilgisi sayesinde bu işbirlikleri güzel sonuçlar vermeye devam edecektir.

Yapmış olduğunuz lisanslı ürünler konusunda şuanda sizin için artı ve eksilerini söyleyebilirmisiniz?

Lisanslı ürünler özellikle doğru şekilde eşleştiğinden hem üretici marka hem de lisans sahibi anlamında algıyı yüksel-tici bir etken oluyor. Bizim, ürünlerimiz ağız sağlığına yönelik olduğundan; her iki taraf içinde artı değer katan bir çalış-ma oluyor.

Yeni lisanslarınızla ve ürünlerle ilgili bilgi verebilirmisiniz?

Şimdiye kadar 4 lisanslı ürünümüz oldu ama bu lisanslı ürünler hem çocuk hem de yetişkinler için ayrı ürünleri olduğun-dan; çeşit anlamında çok daha fazla gö-rünürlükte ürüne sahibiz.

Son olarak, henüz çok yeni ama çocuk-ların en çok sevdiği karakterlerden biri olan ilk Türk çizgi film kahramanımız Pepee’nin eğlenceli dünyasını diş fırça-larımıza taşıdık. 6 farklı tasarımlı Pepee serisi diş fırçaları; 5 yaş ve üstü çocuk-ların hassas diş ve diş etlerine uygun bir fırça yapısına sahip. Yumuşak fırça yüzeyi, ağız yapısına uygun ölçüleri ve koruma başlığı ile 15 Kasım’dan itibaren raflarda yerini aldı.

Lisans alırken nelere dikkat ediyorsunuz?

Ürünlerimiz sağlık ve temizlik ile ilgili olduğundan; lisans iş birliğinde ürün-lisans eşleşmesinin birbirini tamamla-masına dikkat ediyoruz. Aynı zamanda, 65 yıllık bir Türk markası olarak bize gü-venen tüketicilerimizi mutlu edecek bir işbirliği olmasına dikkat ediyoruz.

Türkiye’deki lisans sektörünün geleceğine ilişkin beklentileriniz veya görüşleriniz nelerdir?

Doğru ürün-lisans eşleşmesi ile tüketi-cilerin sevdiği takım veya karakterlere ulaşması olumlu neticeler verecektir.

Röportaj için çok teşekkür ederiz son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Biz de teşekkür ederiz. Röportajımızın sonunda ağız sağlığının önemi konu-sunda yaptığımız sosyal sorumluluk ça-lışmalarından da bahsetmek istiyoruz.Banat olarak, misyonumuz doğrultu-sunda, 1947’den beri ağız bakımı bilin-cine sahip sağlıklı nesiller oluşturmak amacıyla sosyal sorumluluk projeleri geliştirmekte ve uygulamaktayız.

Bugün hala yeterli düzeye ulaşmamış olan ağız bakımı alışkanlığını yerleştir-mek amacıyla, “ağaç yaşken eğilir” dü-şüncesiyle, diş hekimleri, üniversiteler, MEB, sivil toplum kuruluşları ve akade-misyenlerle birlikte çeşitli çalışmalar yapmakta, okullarda eğitimler vererek küçük yaşlardan itibaren bu bilincin oturması için çaba göstermekteyiz.

Banat olarak ağız ve diş sağlığı bilincinin kazandırılmasına dair çalışmalarımızın yanı sıra, gelecek nesillerin çağdaş bir eğitimle büyümesine de çok önem ve-riyoruz ve bu doğrultuda Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı ile 3 yıldır ürün işbir-liği çalışmasını devam ettiriyoruz. Bu proje kapsamında da satın alınan her Banat ürününden elde ettiğimiz gelirin bir kısmını TEGV’e bağışlıyoruz. Eğiti-min önemine inanan bir marka olarak; Tertemiz bir dünya ve sağlıklı bir hayat için çalışmayı sürdürmeyi ve insanların “Hayata dair tertemiz fikirler” katmayı amaçlıyoruz.

60

LİSA

NSKI

Ş ’1

3

Page 61: License Time - Kış'13

26 x 11‘ episodes High Definition

5.1 Dolby Surround

Entwurf#03_Layout 1 30.08.12 14:11 Seite 1

VIPO Türkiye Lisans Hakları Temsilciliğini Miya Lisans yapmaktadır.

www.vipoland.com [email protected]

Page 62: License Time - Kış'13

62

ŞİMDİ YERLİ KAHRAMANLAR

ZAMANI

LİSA

NS

TRT Çocuk’ta yayınlanan “Cille” adlı çizgi filmin yapımcısı olan Cordoba Animasyon Stüdyosu Genel Müdürü “M. Musab Gündüz” ile ülkemizdeki çizgi film ve animasyon sektörünü irdeledik...

Bize kendinizden bahseder misiniz?Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunuyum ve şu anda Cordo-ba Animasyon Stüdyosu’nun Yapımcılı-ğını ve Genel Müdürlüğünü yapmakta-yım. Cordoba ne zaman kuruldu? Firmanız ile ilgili bize bilgi verir misiniz?Cordoba Animasyon Stüdyosu 2007 yılı sonlarında kurulmuş olup, yaklaşık 4 yıl-lık bir süreçte de özellikle TRT Çocuk ile Çizgi Film ve Çocuk dergisi kapsamında çalışmış ve birçok başarılı projeye imza atmış bir stüdyodur. Genel anlamda görsel efekt, çizgi film, TV, belgesel ya-pımları ve yayıncılık ile uğraşmakta olan genç dinamik bir ekibe sahiptir.

TRT Çocuk’ta yayınlanan “Cille” TV-Dizisinin serüveninden bahseder misiniz? Nasıl bir karar aşamasından geçti? Neleri hedeflemeyi düşündünüz? İlk izlenimleriniz ne oldu? Cille yaklaşık 3 yıllık bir projedir. Proje-nin serüveni TRT Çocuk ile belirlemiş ol-duğumuz, piyasadaki 9-12 yaş grubuna hitap eden çizgi filmler arasındaki boş-luğu görmemiz ve bu noktada beraber çok uyumlu bir çalışma sürdürdüğü-müz, sevgili TRT Çocuk yönetimi ile ön hazırlıklarını yaptığımız bir proje olarak başladı. Proje genel anlamda ayağı bu coğrafyaya basan bütün değerleri, yar-gılarını ve alt metinlerini bu coğrafya-dan yani İslam öncesi ve sonrası Türk-Arap-Farisi mitolojilerinden ve edebi

eserlerinden oluşmuş, bu noktada çok hassas davranan bir metin hazırlama sü-reci ile başladı. Sadece metin ve efsane hazırlama çalışması yaklaşık 8 aylık bir süreyi bulan Cille’nin ilk bölümünün ya-pımı 4 aylık bir periyodu kapsamaktadır.

Yönetmenlerimiz Gökhan Aşık, Çağrı Bayraklı ve Özgün Zümrüt’ün derin ve geniş içerikli animasyon bilgileri saye-sinde, teknik anlamda Türkiye şartla-rında hazırlanması zor bir proje olan Cille’nin, zengin metni ve senaryosu liderliğini Arif Sağlam’ın yaptığı, Mecit Güven, Murat Özyer ve Ali Hakan Kaya tarafından hazırlanmıştır.

Proje hazırlanma aşamasında TRT Çocuk ile birebir görüşmeler ile geçti. Bu kap-samda TRT Çocuk yönetiminin vizyonu projenin kabul ve hayata geçmesinde çok önemli bir yer kaplamıştır. Projenin

ilk harfi yazılıp, hazır hale geldiği bütün bir çalışma aşamasında hep aynı hedef ve ilke ile hareket edildi. Yüzü bize dö-nük, kökleri bu coğrafyadan beslenen ve temellenen projenin küresel bir anla-tım dili ile tüm dünyaya pazarlanabile-cek bir yapıt olması hedeflendi. Bu ilke ve çalışma ile aslında projenin gelecek vizyonu da hazırlanmış oldu. Bize ait değerleri küresel bir anlatım dili ile tüm dünyaya sunabilmek...

Hazırlandığı ve sunuma başladığı ilk andan itibaren projeye gelen tepkiler genelde “Japonlar yapmış!” veya “Biz neden böyle bir iş yapamıyoruz?” yö-nündeydi. Yaptığımızı anlatana kadar hakikaten ilk sene çok uğraştık.

RÖPORTAJKI

Ş ’1

3

Page 63: License Time - Kış'13

Ülkemizde TV’lerde yayınlanan Türk çizgi filmleri ile ilgili düşünceleriniz ve beklentileriniz nelerdir? Küresel anlamda başarılı işler haline ge-lebilmeleri en büyük hayalimiz. Bu başa-rıya ulaşabilmenin bir kaç aşaması var. Öncelikle yapılması gereken televizyon kanalları bağlamında çizgi dizilerimizin yayınlanacağı platformların çoğalması-nı sağlamaktır. Ve en önemlisi yurtdışın-daki rakiplerimiz ile mücadele edebil-meleri için başarılı lisans programlarına ihtiyaçları var.

Bu kapsamda biz Cordoba ailesi olarak “Cille ve Nane ile Limon” projelerimizin lisans alışmalarını devam ettirmekteyiz. Çünkü bir çizgi dizi projesinin en önemli ayaklarından biri ve açıkçası o projenin mevcudiyetini devam ettirebilmesi li-sans başarısına bağlıdır. Bu aşamalarda başarılı olan yerli yapımlar ne kadar ço-ğalırsa, biz de o kadar sınır tanımayan projelere imza atmaya başlayacağız. Medeniyet tasavvurlarımızı küresel ak-törler ile yarışarak sunabileceğiz.

Cille ile ilgili nasıl bir lisans programınız var? Lisanslamaya başlamadan önce nasıl bir hazırlık süreci oldu?Cille ile ilgili lisans programımızı 3 aşa-maya bölmüş vaziyetteyiz ve ilk aşamayı tamamladık. Bu aşamalardan ilki oyun-cak, kırtasiye, aksesuardan ve yayıncılık-tan oluşuyor. Bu noktada bizler Cille’nin lisans aşamalarından ilkini tamamlamış vaziyetteyiz. Aslında Cille’nin özellikle ilk 52 bölümünü hazırlamak bizler için en önemli hazırlık aşamasıydı. Fakat li-sans alışmalarının asıl hazırlık çalışması bünyemiz dâhilinde lisans programımı-zı hazırlayan ve hayata geçiren Lisans müdürümüz Şule Şişman hanımefendi tarafından hazırlandı.

Ülkemizdeki Lisans sektörünün geçmişi, şimdiki durumu ve geleceğini nasıl yorumluyorsunuz? Sizce karakter lisanslamasında özellikle çocuk çizgi filminin önemi nedir?Şu, çok açık bir gerçektir ki önümüzdeki yıllarda Türkiye’de yerli yapım çizgi film kahramanları ile ilgili bir araştırma yapıl-dığında sormuş olduğunuz bu sorunun

aynısı sorulacaktır. Biz bu soruya daha çok TRT Çocuk kanalının varlığından öncesi ve sonrası diye cevaplıyoruz. Yani yerli yapımlardan önce ve sonra demek doğru olur.

Geçmişinde tamamen yabancı karak-terlerden oluşan bir lisans dünyası artık yerli aktörlerin ve kahramanların var ol-duğu bir lisans dünyası haline gelmek-tedir. Düşünsenize, artık Cille yabancı lisanslarla aynı raflarda ve onlarla yarış-makta, Transformers’lar ile veya Ben10 ile yarışmakta...

Çocuk çizgi filmleri karakter lisansla-manın en önemli parçalarından birisini oluşturmaktadır. Elbette sadece çizgi filmlerden oluşmamakta ama pastanın

çoğunluğu çizgi filmlerdir diyebiliriz. Ve çizgi filmler aslında lisans ile çocukların hayal dünyalarından çıkıp gerçek hayat-ları ile buluşuyor ve bu çocukların gele-cekteki tüm dünya tasavvurlarını inşa ederken en önemli unsurlarından biri haline geliyor. Bu noktada çok dikkatli ve planlı hareket edilmeli.

Son olarak yapmayı planladığınız projeleriniz ve eklemek istedikleriniz? Tabi biz de her yapım evi gibi uzun met-rajlı çizgi filmler yapmayı hayal etmek-teyiz ve bu noktada çalışmalarımız de-vam etmekte. Aslında bizlere, sizler gibi ekiplerin vermiş olduğu desteklerin de-vamını dilemekteyiz. Bizlere bu fırsatları sunduğunuz için teşekkürler. Nice yeni kahramanlar ile görüşmek dileği ile...

63

Page 64: License Time - Kış'13

64

DISCOP WEST ASIAKAPILARINI AÇIYOR

LİSA

NS

FUARREHBERİ

DISCOP West Asia Dijital İçerik Fuarı ve Ortak Prodüksiyon Forumu bu yıl üçüncü kez 5-7 Mart 2013 tarihleri arasında Türkiye’nin ilk ve tek Marka, Lisans ve Medya dergisi olan LICENSE TIME’ın yayıncısı ve lisans acentesi olan LISANS MEDYA’nın medya sponsorluğunda İstanbul Intercontinental Ceylan Hotel’de düzenlenecek.

Düzenlendiği ilk yıla oranla, geçen sene %25 oranında katılım artışı olduğu gö-rülmüştür ve 2013 yılında da en az bu oranda artış beklenmektedir. DISCOP WEST ASIA’nın bu başarısı, dijital içe-rik prodüksiyon ve dağıtımı alanında düzenlenen bu forumu, tüm Akdeniz, Ortadoğu, Kafkaslar ve Orta Asya böl-gelerindeki ülkeleri kapsayan en bü-yükmerkezi etkinlik ve ilgi odağı haline getirmiştir. 600 Milyon nüfusluk bir hacmi kapsayan ve birbirine yakın kültür geçmişlerine sahip bu bölgeler, televizyon-eğlence sektörüne oldukça açık ve her geçen gün dizi film yapımlarına ilgi göster-mektedir. Ortak bölgesel yapımlar da giderek artış göstermektedir. Bu bağlamda, 60 ülkeden gelecek 750‘nin üzerinde sektör temsilcisini 3 gün boyunca ağırlayacak olan DISCOP WEST ASIA 2013, katılımcı ve profesyo-nel ziyaretçilerine aşağıdaki program ve etkinlikleri sunacaktır:

• Uluslar arası programlar, TV formatları, TV kanalları ile Batı Asya ül-kelerinde üretilen program ve içerikler, bağımsız üreticiler ve dağıtıcıların yer alacağı bir dijital içerik pazarı.

• 3 gün boyunca sürecek olan farklı ve özel konferans programları ise şunlar:

1. Latin Amerika’da popülerliği artan drama-dizi yapımlarında Ortak Girişim Fırsatları

2. Orta Doğu’da üretilen sınır ötesi başarılı TV Format Konseptleri

3. Televizyon dünyasında yeni gelir kapı-ları oluşturacak iş modelleri: Lisanslama, Ürün Yerleştirme ve Markalı İçerik Üretimi

• DISCOPRO™ Vitrininde, Batı Asya’da üretilen orijinal, bütçelenmiş, yatırım yapılmış ve yatırım ortaklığına açık Formatlar ve hazır TV projeleri yer alacak.

• Birçok sosyal etkinlik, kokteyl-ler ve kutlamalar!

Katılımcı olmayan profesyonel temsilci-ler aşağıdaki opsiyonlarla kayıt yaptıra-bilirler:

İçerik Satınalmacısı olarak kayıt ücre-ti 400 USD’dir. Toplantı organizasyon hizmetleri kapsamında sadece “satıcı” konumundaki firmalarla bağlantı kura-bilirler.

İçerik üreticisi - yapımcı olarak kayıt üc-reti 650 USD’dir. Toplantı organizasyon hizmetleri kapsamında tüm “katılımcı ve ziyaretçi” firmalarla bağlantı kurabi-lirler.

Ziyaretçi olarak kayıt ücreti 400 USD’dir. Bu fiyata herhangi bir toplantı veya ikili görüşme kaydı dâhil değildir.

Aynı firmadan 2 kişi katılım olması ha-linde, avantajlı başvuru formunu kul-lanarak 1 adet fiyatına, 2 adet katılımcı olmayan temsilci / ziyatetçi kaydı yaptı-rabilecekler. Daha fazla bilgi almak, reklam ver-mek, sponsorluk imkânları ve prog-rama ilişkin tüm sorularınız için lüt-fen LISANS MEDYA’nın yönetimi ile [email protected] e-mail adresin-den irtibata geçiniz.

KIŞ

’13

“İŞİ MEDYA VE TELEVİZYON OLAN HERKES BU FUARA AKIN ETMELİ”

Page 65: License Time - Kış'13
Page 66: License Time - Kış'13

6 ADIMDAMARKA LİSANSLAMA

LİSA

NS

Marka lisanslama, bir markanın büyümesi ve yayılması için gerekli en önemli adımdır. Marka lisanslama ile fazla enerji ve yatırım yapmadan pazar çeşitliliği ve ürün çeşitliliğini elde edebilirsiniz. Nasıl mı?

Diyelim ki bir markanız var ve herhangi bir ürünle bu markayı ön plana çıkardınız, ancak diğer birçok alanda lisans çalışma-nız yok, yani piyasada aynı marka ile baş-ka bir ürün yer almıyor.

Aynı marka ile birçok ürünün üretimine ve dağıtımına yatırım yapmaktansa, mar-ka değerine ve bilinirliğine yatırım yapıp, ürün çeşitlendirme ve pazar büyütme aşamasında lisanslama faktörünü kulla-nabilirsiniz.

Firmanız ve markanız için marka lisans-laması yapmak üzere aşağıdaki adımları takip etmelisiniz:

1. Öncelikle güçlü bir marka ortaya çıkarın, onu koruyun ve etkin şekilde tanıtın. Dışarıdan bakıldığında bir anlamı, değeri ve cazibesi olmayan, gelecek vaat etmeyen bir markaya hiçbir üretici yatırım yapıp onun için ürün üretmek istemez ve peşin lisans bedelleri öde-mek istemez.

2. Lisans rotanızı ve programınızı belirleyin.Markanızla hangi sektörlere girmek istediğinizi, yani markanız altında üretilecek ürün kategorilerinizi, önceliklerinizi, fiyat aralıkları ve fiyatlandırma stratejilerinizi ve dağıtım kanalları-nızı belirleyip planlamanızı yapınız.

3. Markanızın lisans haklarını sadece iyi yönetilen, saygın ve sağlam finansal gücü olan firmalara veriniz. Bu sayede markanız, lisansı verdiğiniz firmanın toplam gücü ile birleşip piyasadaki marka gücünü ve cazibesini oluştura-cak.

4. Lisans ortaklarınızı sınırlayın. Lisans hakları verdiğiniz firmaların ürün kategorilerini alt ka-tegorilerle ve coğrafi dağıtım alanlarını dağıtım kanalları ve bütçeleri oranında sınırlayınız.

5. Kapsamlı ve etkin bir “lisansiye eğitim programı” gerçekleştirin. Lisans verdiğiniz firmalara yönelik yürüteceğiniz bu program, lisansını verdiğiniz tüm ürünlerin marka standartlarınıza uy-gun şekilde üretilip dağıtılmasını sağlayacak. Aksi halde bir yandan çalışırken aynı anda onları eğitmek zorunda kalacak-sınız ve bu durum lisanslama sürecini çok yavaşlatacaktır.

6. Lisanslı markanızın, üretilen ürünler üzerinde doğ-ru ve eksiksiz şekilde temsil edilip edilmediğini mutlaka kontrol ediniz. Marka kimliğine zarar verecek, uygunsuz ve onaysız kullanıma dikkat ediniz, bunların olmaması için her türlü önlemi alınız.

Hülya Gören Lisans Uzmanı

Kaynak: Branding for Dummies

66

MAKALEKI

Ş ’1

3

Page 67: License Time - Kış'13
Page 68: License Time - Kış'13

MARKALAR İÇİNTWITTER GERÇEKLERİBlog dünyasını mikro-blog dünyasına dönüştüren ve herkesi birer blogger yapan Twittter oldu! 2006 yılında San Francisco’da doğan Twitter, o günden beri de yükselen trend olmaya devam ediyor. Özellikle mobil refleksi ile kullanıcıları yakalayan Twitter, birçok sosyal mecradan sıyrıldı ve kendine has bir dünya yaratmayı başardı.

2010 yılından itibaren birçok blogger, blogları yerine Twitter’ı kullanmaya baş-ladı, birçok Twitter ünlüsü ortaya çıktı! Klavye kahramanı Türk kullanıcı yapısı buna gayet uygun olduğundan, herkes içinde bulunduğu duyguyu çekinme-den paylaştı. Türkiye’de de Blog dünya-sını mikro-blog dünyasına dönüştüren ve herkesi birer blogger yapan Twitter oldu.

Türkiye’de Facebook gibi tabandan tavana değil, tavandan tabana yayıldı!2004’te kurulan ve özellikle 2007 yılın-dan itibaren Türkiye’de de hızla kullanıl-maya başlayan Facebook’u, önce halk kullanmış, markalar ve ünlüler sonrasın-da Facebook’a gelerek halkla Facebook üzerinden buluşmaya çalışmışlardı.

Twitter’da ise tam tersi oldu, önce sanat-çılar, gazeteciler gibi daha entelektüel bir kesim ve ünlülerden oluşan bir top-luluk arasında kullanılan Twitter, sonra-sında halka yayıldı.

Twitter markaları nasıl etkiledi?Sense Social Media Monitoring To-ol’unun 2.000.000 içeriği analiz ederek çıkardığı sonuçlara göre; Twitter, “mar-kalar hakkında en fazla içerik oluşturu-lan mecra” ünvanını koruyor. Ancak bu konuşmaların sadece %30’u olumlu!

Twitter içerik sayısında da en yakın ra-kibi Facebook’u solluyor. Twitter’da oluşturulan içerik sayısı, Facebook içe-riklerinin tam 3 katı! Twitter’da dakikada markalarla ilgili 2 tweet atılıyor.

Türk Twitter kullanıcıları, özellikle şikâyet ve yorumlarını içtenlikle paylaşıyor. O nedenle fikir liderlerinin Twitter’da bu kadar aktif olması ve markaların/kişile-rin geri dönüşlerini Twitter aracılığı ile yapması bu mecrayı hayatımızda çok önemli bir yere getirdi.

Ayrıca en önemli özellik olarak, kitleleri çok kısa sürede örgütleme özelliği saye-sinde birçok marka-topluluk için başarılı vaka örnekleri oluşturmak çok kolay bir hal aldı. Bunun iyi yanları olduğu gibi, zaman ilerledikçe ve kalabalık arttıkça süreci zorlaştıran yanları da oluştu.

O nedenle olaya iki taraftan da bakmak daha uygun olacaktır. “Arap baharı” ya da geçtiğimiz sene Van depreminde yaşadığımız felaket örneğinde olduğu gibi, istediğiniz kitleyi çok kısa sürede bir araya getirip projelerinizi duyurma şansınız var.

Şirketler için Twitter fırsatları!Sense Social Media Monitoring Tool’u-nun 2.000.000 içeriği analiz ederek çı-kardığı sonuçlara göre; Twitter, “marka-lar hakkında en fazla içerik oluşturulan mecra” ancak bu konuşmaların sadece %30’u olumlu!

Müşterileri markaları için Twitter’da fikir ve önerilerini paylaşıyor. O zaman en önemli konu gerçek bir müşteri mem-nuniyeti hizmet merkezi olarak Twitter’ı kullanabilmek ve daha da önemlisi ise bunu Twitter’ın yapısına uygun olan mi-nimum zamanlarda yapabilmek.

Promoqube olarak iki sene önce Tür-kiye’deki Twitter üzerinde ilk destek hattını kurduğumuzda, uzun süre müş-terilere bu servisin gerçek olduğuna ikna etmeye çalıştık. Şu anda neredeyse sosyal medyayı aktif kullanan tüm mar-kalarımıza bu hizmetin alt yapısını oluş-turuyoruz. Birçok marka ve ajans da bu #destek konseptini başarı ile uyguluyor.

Korhan Kurt Promoqube

68

MAKALEM

EDYA

KIŞ

’13

Page 69: License Time - Kış'13

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

69

Twitter’da başarılı olanlar her zaman ilk-leri denemekten korkmayanlar oluyor.Artık kullanıcılar günler veya saatler içe-risinde değil, dakikalar içinde geri dö-nüş yapılmasını ve markanın kendisini dinlediğini görmek istiyor. Markalar bu konuşulmaları dinlemeli ve doğru kişiye doğru zamanda ulaşmayı atlamamalı.

Twitter’da Trending Topic yalanı!Bizim ajans olarak en çok inandığımız şey verimli, efektif ve hesap verebilir olmak. Takipçi/Hayran sayıları üzerine savaşmak çoktan 2010’larda kaldı. Ar-tık günümüzde, “Takipçi/Hayranlarımız ile neler yapabiliriz?” “Markaları doğru kişilerle nasıl buluşturmalı, hem mar-kanın hem de tüketicinin kazanmasını nasıl sağlayabiliriz?” sorularına cevap-ların arandığı kampanyalar kurgulayan ve hesap verebilir şirketlerin kazanacağı günlerdeyiz.

Özellikle Promoqube olarak yaptığımız Twitter/Facebook kurguları/kampanya-

ları ile markalara sadece “trending to-pic” olduklarını söylemek yerine atılan hangi tweet’ten sonra ne olduğunu, kliklenen hangi linkten sonra satışın/engagement’in gerçekleştiğini söyleye-biliyor ve müşterilerimize hesap verebi-liyoruz.

Twitter’da Fenomen diye adlandırılan takipçisi fazla kişilerin içinde olduğu “Celebrity Seeding Paketi” fiyat listele-rinin havalarda uçuştuğu, 50.000 TL’ye Trending Topic garantisi verildiği hat-ta bu şekilde TT olmuş projelerin ödül aldığı dönemlerden geçtik. Yapanın da yaptıranın da bir fayda görmediğini öğrendik.

Trending topic olmak için markalar genelde konuşulması muhtemel, je-nerik etiketler seçiyorlar. Ancak, jenerik etiketler, Twitter’da insanlar tarafından konuşulsa da, insanlar bunu çok az oranda markaya bağlıyorlar. İnsanlar, bu etiketleri görseler bile, marka amacına

yönelik bir mesaj almıyorlar. Yapılan iş-lem, tamamen, markaya faydadan uzak şekilde insanları eğlendirmekten öteye gidemiyor.

Sosyal medya en zor sınavlarından bi-risini ölçülebilir olmak/verimlilik cep-hesinde veriyor. Markalar Twitter’daki hedef kitleleri arasından fikir liderlerini bulup doğru iletişimi kurduğu ve müş-teri memnuniyeti sağladığında bu işi başarmış olacaklar.

Page 70: License Time - Kış'13

2012 YILININ EN İYİSOSYAL MEDYA KAMPANYALARI2012 yılı dijital pazarlama şirketlerinin ve markaların takipçi sayısından çok yarattıkları komünite ile anlamlı bir iletişim kurma çabalarına sahne oldu. Bu süreçte sosyal ağlar birçok yeni özelliği kullanıcılara sunarken, birçok marka kampanyalarında inovasyon yakalama çabası içindeydi.

2012 yılında sosyal medyada temsil edilmeye başlanan marka ve bu alan-da faaliyet gösteren dijital ajansların sayısında ciddi bir artış yaşandı. Sosyal medya ve internet kullanıcıları 2011 yılından bu yana video, oyun, afiş veya uygulama gibi pazarlama öğelerinden

oluşan sayısız kampanya ile buluştu-ruldu. Ancak bu kampanyalardan ba-zıları tüm dünyada markaya sağladık-ları fayda ve insanları etkileme gücü bakımından öne çıktı. Yatırım getirisi (ROI), yeni hayran kazandırma, payla-şılma, izlenme sayısı, yeni marka avu-

katları oluşturma ve çok sayıda kişiye ulaşma gibi kriterler göz önünde bu-lundurularak Econsultancy.com edi-törleri tarafından hazırlanan 2012’nin en iyi sosyal medya kampanyaları lis-tesini aşağıda sizlerle paylaşıyoruz.

Salih Kural www.sosyalmedya.co

Dollar Shave Club Nike at the Olympics

Erkek bakımı alanında yıl içinde çok sayıda kampanya görmek mümkün oluyor. Bu alanda 2012’nin farklılaşan işleri arasında Dollar Shave Club girişimi oldu.

Erkeklere aylık üyelik mantığıyla çalışan ve 1 dolar karşı-lığında tıraş bıçağı tedariki sağlayan Dollar Shave Club’ın video çalışması büyük ilgi gördü.

Zekice hazırlanan video, esprili içeriğiyle 7 milyondan faz-la izlenirken, çok sayıda kişiyi siteye üye yapmayı başardı.

Bu yıl uyguladığı gerilla pazarlama taktikleriyle adından söz ettiren Nike, Londra Olimpiyatları’nda uyguladığı billboard çalışmasıyla organizasyonun resmi sponsoru Adidas’ı gölgede bırakmayı başardı.

Ünlü atletler yerine sıradan sporcuları ön plana çıkaran Nike, bu duruşunu şehrin dört bir yanına yerleştirdiği #findgreatness hashtagi yer alan görsellerle destekledi. Sonuç ise oldukça etkileyici. Socialbakers CheerMeter ve-rilerine göre 27 Temmuz ila 2 Ağustos tarihleri arasında Olimpiyat ile Nike’ı ilişkilendiren 16 binden fazla tweet gönderilirken, Adidas 9,295 tweette kaldı. Kampanya son-rası yeni takipçi sonuçları: Nike 166,718. Adidas 80,761.

70

MED

YA

ARAŞTIRMAKI

Ş ’1

3

Page 71: License Time - Kış'13

Dumb Ways To Die

Old Spice

Cadbury

Prometheus

Listeye son anda giren kampanyalardan biri olan Dumb Ways To Die, Melbourne’ün demiryolu servisi Metro tara-fından hayata geçirilmiş bir proje. 14 Kasım’da Youtube’a yüklenen kampanya videosu kısa bir süre içinde milyon-larca kişi tarafından izlenerek başarılı bir virale dönüştü. Bir haftada 26 milyon izlenme sayısına ulaşan video şu an 30 milyon rakamını geçmiş durumda.

Demiryolu emniyeti konusunda insanları bilinçlendirme amacıyla hazırlanan Dumb Ways To Die, ilgi çekici olma-yan konularda dahi başarılı olma yollarını göstermesi ba-kımından takdire şayan bir kampanya.

Başarılı reklam filmlerinden tanıdığımız Old Spice, bu yıl da en iyi kampanyalar arasına girebilecek bir çalışmaya imza attı. Old Spice Guy karakteri olarak bu kez NFL oyun-cusu Terry Crews’e yer veren deodorant markası akıllar-dan silinmeyecek bir video sundu.

Old Spice Muscle Music adlı video farklı platformlarda milyonlarca kez izlenirken, “önce izle sonra sen de müzik yap” konseptli interaktif yaklaşım kampanyanın en beğe-nilen yanlarından biri oldu.

En ilginç sosyal kampanyalardan bir diğeri ise yine en-teresan reklam filmleriyle ünlenen Cadbury tarafından Facebook’ta 1 milyon hayrana ulaşması şerefine gerçek-leştirildi.

Bir stüdyoda yapılan çalışmada canlı olarak bir Cadbury ekibi çikolatalardan üç boyutlu “like” heykeli oluşturdu. Ekip aynı zamanda gelen yorum ve mesajları da cevap-ladı.

Cadbury bu kampanya neticesinde 40 bin yeni hayran daha kazandı ve 350 binden fazla kişi sürece katıldı.

Ridley Scott’ın son filmi Prometheus, bu yılın merakla beklenen filmlerinden biriydi. 20th Century Fox, Mayıs ayında bilimkurgu filmin tanıtımını teşvik etmek için Twit-ter kaynaklı bir viral çalışma düzenledi. Film için yeni bir üç dakikalık fragman aynı anda hem online hem de offli-ne platformda gösterildi.

Beraberinde sunulan #areyouseeingthis ile birlikte kul-lanıcıların düşünceleri bir sonraki reklam arasında Kanal 4’ten yayınlandı. İnovatif bir proje olmasa da kampan-yanın gerçekleştirildiği sırada 4.000 tweet gönderimine ulaşıldı ve Prometheus filmi bu sayede yaklaşık olarak 15 milyon kişiye ismini duyurdu.

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

71

Page 72: License Time - Kış'13

TNT

Heinz

Mini USA

Heineken

TNT Belçika’nın Flemish kentinde yaptığı mükemmel rek-lam çalışmasını yansıtan reklam filmi, bu yılın en çok pay-laşılan ve beğenilen viral projelerinden biriydi.

“Heyecan bizim işimiz” tarzı sloganıyla sonlanan video 40 milyon izlenme sayısına ulaştı.

Ketçap ve mayonez gibi hızlı tüketim ürünleri markası Heinz, lansmanlardaki başarısıyla biliniyor. Yeni ürünü Five Beanz’in tanıtımı için Facebook’ta bir kişilik sınav uy-gulaması hazırlayan Heinz, kullanıcıların kendi karakterle-rine uygun fasulyeleri belirlemesini sağladı.

Heinz aynı zamanda insanların kampanyaya katılmasını ve uygulamayı paylaşmalarını sağlamak için her saat başı beş kişi seçerek kişiselleştirilmiş fasulye maskotlarını he-diye olarak gönderdi. Ayrıca hayranların yeni ürünü de-neyebilmeleri için Facebook aracılığıyla kuponlar sunul-du. İki hafta süren kampanyadan çıkan sonuçlar dikkate değer. 22 binden fazla kullanıcı kampanyaya katılırken, 10 binden fazla kişi uygulamayı paylaştı. Kampanya 10.8 milyon kişiye ulaşırken, Heinz 30 bin yeni hayran kazandı.

Mini USA’in yüksek bütçeli otomobil tanıtımı, yüksek iz-lenme rakamlarına ulaşamasa da fikrin ilginçliği bakımın-dan anılmaya değer bir projeydi.

İnsanlardan en iyi test sürüşü için 6 farklı kelime söyleme-lerini isteyen Mini, kampanya sonucunda çıkan kelimeler-le bir test sürüşü gerçekleştiriyor. Ancak ilginç kısım bu-nunla sınırlı değil. Zira 6 kelimelik test sürüşü için bir talihli seçiliyor ve çekimler onun seçimleriyle yapılıyor.

Pazarlama kampanyalarında havuç kullanmak tüketiciyi ikna edebilmek için uygulanan temel yöntemlerden. An-cak Heineken’in bu yıl uyguladığı balon kampanyası, sıra-dan “Bizi Facebook’ta beğen, indirimi kap” fikrinin ötesine geçen bir proje.

Brezilya hayran sayfasında gerçekleştirilen kampanyada şirket, hayranlarından her “like” için ofislerinde bir balon şişirmeyi vaat etti. Bu sayede en güzel interaktif kampan-ya örneklerinden birini gerçekleştiren Heineken, kullanıcı isimlerini de çektiği videolarda dile getirerek markayı da ön plana çıkarmış oldu.

Heineken kampanya sonunda binlerce yeni hayran kaza-nırken, marka bilinirliğine önemli bir katkı sağladı.

72

MED

YAKI

Ş ’1

3

Page 73: License Time - Kış'13
Page 74: License Time - Kış'13

74

ARANINCA BULUNURSUN,BULUNUNCA ARANIRSIN!Marka sahiplerine olduğu kadar küçük ve orta ölçekli iş yerleri için yerel arama, lokasyon bazlı pazarlama, içerik paylaşımı ve yönetimi ile lokasyon bazlı etkileşim konularında çözümler sunan Türkiye’nin lider markası Yellow Medya’nın Genel Müdürü Trevor Nadeau ile Sosyal Medya ve bulunabilirlik üzerine konuştuk...

Yellow Medya ne zaman kuruldu? Hangi alanlarda faaliyet göstermektedir? Bize bahseder misiniz?

Yellow Medya, Kasım 2007’den beri Türkiye’de. Amacımız Türkiye’nin ve dünyanın her yerindeki tüketicilerin müm-kün olan en fazla sayıdaki Türk işyerine sorunsuz ulaşabil-mesi. Şimdiye kadar oluşturmuş olduğumuz veri banka-sında 800 binin üzerinde işyeri kaydı mevcut. İşimiz, bu iş yerlerinin olabildiği kadar çok internet, mobil ve haritalama platformunda bulunabilmelerini sağlamak.

Tüketici grubu artık ürün ve hizmet alımında dijital ve mobil platformlara öncelik veriyorlar. Peki, bu önceliğin sebebini irdeleyecek olursak son zamanlarda dijital ve mobil platformlarda ne gibi gelişmeler oldu?

Tüketicinin ürün ve hizmet bulmada ilk önce cep telefonu-nu kullanmaya başlamış olması, marka ve küçük ölçekli iş yeri sahiplerini satış noktalarının mobil aramalarda buluna-bilir olmasının önemi konusunda ikna etmiş bulunuyor. Bu Yellow Medya için çok büyük bir fırsat.

Son zamanlarda Markaların dijital ve sosyal medyadaki görünürlüğü ve bilinirliği çok önemsenmeye başladı. Markaların dijital pazarlama konusundaki yeterliliği hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Bence markalar ürünleri için arzu uyandırma konusunda müthiş işler çıkarıyorlar ama satış noktalarının bulunabi-lirliği konusunda hala çalışmaları gerekiyor. Marka mü-dürlerinin, ürünleri için arzu yarattıktan sonra ürünü satan mağazanın da dijital platformlarda bulunabilir olmasını sağlamaları gerekir.

Sosyal medyayı daha çok bir reklam aracı olarak mı görüyorsunuz yoksa bir müşteri ilişkileri platformu mu?

Şimdilerde sosyal medya her tür ve şekilde çıkıyor karşımı-za. İnanıyorum ki pazarlama ve yorumlar açısında en doğru mecra ancak tüketicinin ürünü satın almak için başka yere gideceğini düşünüyorum. En azından öngörebildiğimiz ka-darıyla.

Trevor Nadeau

RÖPORTAJM

EDYA

KIŞ

’13

Page 75: License Time - Kış'13

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

75

Dijitalde ve mobilde bilinirliğin yanında bir de bulunabilirlik var. Peki, nedir bu “aranınca bulunursun, bulununca aranırsın!” ?

Kısaca şu demek oluyor: Eğer işiniz internette, mobil plat-formlarda ve harita platformlarında yoksa gerçekte de yok-tur…

SoLoMo nedir? Markalar ve firmalar için ne tür çözümler üretiyor?

SoLoMo çok yakından tanıdığımız üç kelimenin bir araya gelen ilk hecelerinden oluşuyor: Sosyal, Lokal ve Mobil.

SoLoMo konsepti en basit tanımıyla öngörülü bir iş sahi-bi veya marka pazarlama profesyonelinin, satış noktaları-nın hem fiziksel ve sanal satış noktalarının geniş bir sosyal paylaşım ağları bütününde, lokal ve mobil arama platform-larında ve internet ve mobil haritalama uygulamalarında, bağlı veya bağlantısız araç-içi navigasyon sistemleri, kişi-sel navigasyon cihazları ve navigasyon uygulamalarında kolayca bulunabilir olması için kullanacağı bir detaylı bir check-list gibi düşünülebilir.

Gelecekte planladığınız farklı bir platform, ürün veya hizmetleriniz nelerdir?

Gelecek için planlarımız Yellow Medya Türkiye’deki işyeri listeleme veri bankasını geliştirmeye devam etmek ve içe-rik paylaşabileceğimiz yeni firmalarla anlaşmak.

Bunları yaparak ülkedeki her türlü şirkete bulunabilmek ve dolayısıyla daha başarılı olmak konusunda destek olabile-ceğiz.

Page 76: License Time - Kış'13

DİJİTALTÜRKİYEHızla büyüyen ve yakın gelecekte de dikkatleri üzerine toplayan bilişim sektörünün masaya yatırıldığı 5. Bilişim Teknolojileri Zirvesi’nde önemli sayısal verilere dikkat çekildi.

Bilişim sektörünün ülkemizdeki bü-yüklüğü 66,7 milyar TL. Bunun 62 mil-yar TL gibi önemli bir kısmını mobil teknoloji (telekomünikasyon) sektörü oluşturuyor ve 125.847 kişiye istihdam olanağı sunuyor.

TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) ve-rilerine göre ülkemizde 19,3 milyon internet kullanıcısı var. Mobil internet kullanımı 9 milyon 685 bin. Türkiye’de-ki her 100 evin 48,7’sinde bilgisayar var. Türkiye’de internet kullanım raka-mı 35 Milyon. İş kullanımının yanı sıra her 100 evin 47,2’si evlerinde internet erişimine sahip.

İnternet kullanım oranımız geçtiğimiz 8 yılda %860 arttı. 2011 yılı verilerine göre internete girenlerin %96’sı bir

sosyal medya platformuna üye. Türk halkı günde ortalama 10,2 saatini sos-yal medyada geçiriyor. Türkiye bu sayı ile sosyal ağlarda en çok zaman geçi-ren ülkeler sıralamasına 4. sıraya yer-leşti. Birinci sırada 11,1 ile İsrail, ikinci sırada 10,7 ile Arjantin, üçüncü sırada 10,4 ile Rusya var.

Artık hayatımızın ortasında internet ve onun mobilleşmesi var. Bugün dünya nüfusunun %77’si mobil cihazlar kul-lanıyor. Bu cihazlar arasında çok eski modeller de var, Android’ler de.

Önemli bir araştırma kuruluşu olan Morgan Stanley’in tahminlerine göre 2014 yılında 15 yıllık geçmişe sahip olan mobil telefon sayısı, 50 yıllık geç-mişe sahip PC sayısını geçecek.

JuniperResarch tarafından yapılan araştırmaya göre ise 2014 yılında in-sanların %50’si mobil ticarette bulu-nacak. Ürün alıp satmak, ürün ile ilgili araştırma veya yorum yapmak da mo-bil ticaret aktivitesi olarak adlandırılı-yor.

Gartner tarafından yapılan bir başka araştırmada ise 2015 yılında medya-daki reklam payının %24’ünün mobil yapılara kayacağını işaret ediyor. Rek-lam verenlerin, 2015 yılında mobil rek-lam bütçelerini %5 oranında arttırma-ları bekleniyor.

Mobil sektörde yapılanma tamamlan-mış değil. Bu durum içerik sağlayıcılar ve yatırımlar için yeni fırsatlar sunuyor.

Avrupa’da internette en çok zaman geçiren 3. ülke Türkiye. 2012 Şubat ayı verilerine göre:

* Toplam mobil kullanıcı - 63,8 Milyon* Facebook kullanıcısı - 31 Milyon* Google+ - 1 Milyon* Twitter - 6 Milyon* Foursquare - dünyadaki kullanıcıların %2,1’si

* Akıllı telefon sayısı - 4,8 Milyon* İstanbul 9,6 Milyon Facebook kullanıcısı ile sitenin en kalabalık 2.şehri.* Mobil kullanıcılar günde 45 dakika, ayda 43 kez Facebook’a göz atıyor.

Ö. Özlem Gülmez Marka Yönetmeni

76

MAKALEM

EDYA

KIŞ

’13

Page 77: License Time - Kış'13

ULAQ Dağıtım ve Lojistik HizmetleriHürriyet Mah. Eski Beşiktaş Cad. Elyaf Sok. No: 3/1 Kağıthane, İstanbul - TÜRKİYE

T: +90 (212) 210 30 00 F: +90 (212) 210 30 19www.ulaq.com.tr

Page 78: License Time - Kış'13

78

AYAKLARI YERE BASANPROJELER GELİŞTİRİLMELİ

MED

YA

Sosyal medya ve dijital platform gündemini ve nabzını tutan içerik ve haber portalı SosyalmedyaPort.com’un kurucularından “Bahadır Çakar” ile sosyal medya ve markaların dijital iletişimi üzerine konuştuk...

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?2002 yılında Anadolu Üniversitesi İle-tişim Bilimleri Fakültesini kazandım ve o yılın yaz tatilinde, Kanal D Haber servisinde staja başlayarak profesyo-nel iletişim sektörüne adım attım. Okul boyunca ve sonrasında 2 yıl kadar te-levizyon sektöründe çalışmaya devam ettim. Daha sonra stratejik iletişim ve reklam alanında, iletişim ajanslarında görev aldım. Son 1 yıldır kurucularından olduğum SosyalmedyaPort ve dijitalde iletişim hizmetleri veren bir sosyal med-ya ajansı olan “Prbucks” oluşumunda yer almaktayım.

Sosyalmedyaport ne yapar ne eder? Faaliyet alanları ve kuruluş amacı nedir? SosyalmedyaPort dijital pazarlama dün-yasında olanının bitenin, yeniliklerin ve özgün fikirlerin yazılıp, çizildiği özgür bir platform. Ağırlıklı olarak sosyal med-ya hakkında haberlerin ve yorum içe-ren makalelerin paylaşıldığı bir portal diyebiliriz. Amacı iletişim sektöründeki profesyonelleri bir araya getirerek fikir alışverişi sağlamak, sektör içinde bir si-nerji yaratmak.

Özellikle de sosyal medya’da güncel kalmak çok önemli. Peki, bu güncelliği nasıl sağlıyorsunuz? Bilgi akışı ve gündemi nasıl takip ediyorsunuz?

İçerikle ilgili; “kraldır” benzetmesine sık sık rastlarız. Aslında bu ironik yaklaşım içeriğin ne kadar önemli olduğunu bize göstermekte. Sosyal medya çok hızlı dö-nen bir dünya! İnternet araçlarından ya-yılan ve sürekli değişen bu alanda gün-cel kalmak gerçekten zor diyebilirim. Ancak SosyalmedyaPort yazarları, bu hıza oldukça etkileyici bir şekilde ayak uydurmaktalar. Her biri kendi alanında uzman ve en önemlisi bildiklerini payla-şabilecek kadar bilgi konusunda cömert ve vizyonerler.

Yazmak, paylaşmak ve en önemlisi bunu istikrarlı bir şekilde yapmak ger-çekten kolay bir mevzu değil! Herkesin profesyonel olarak yaptığı işin yanı sıra bu şekilde bir tempoya ayak uydurmak, güncel olmak ve bilgi akışına katkı sağ-lamak SosyalmedyaPort yazarlarının en büyük farklı diyebilirim. Gündemi dünya genelinde takip ediyoruz ve hemen her konuda bir bilgimiz, bunun neticesinde fikrimiz ve söyleyecek sözümüz oluyor.

Bu kadar hızlı büyüyen rekabetçi bir pazarda sosyal medyanın önemini nasıl tanımlarsınız?Fark yaratmanın değil, artık iletişimde olmazsa, olmazın bir mecrası sosyal medya... Önemli olduğunu hepimiz bi-liyoruz, az çok bizi ön plana çıkaracak fi-kirleri de! Ancak bu bir maraton, kendini yenileyebilen, hakkını vererek iletişim sürdüren, insanların kalbine dokunabi-len ve itibarını yöneten her marka bili-nirliğini sürdürecek.

Sosyal medyayı daha çok bir reklam aracı olarak mı görüyorsunuz yoksa bir müşteri ilişkileri platformu mu?Aslında ikisi de değil, ben sosyal medya-yı adından da anladığım kadarıyla, salt bir kitle iletişim aracı olarak görüyorum. Nasıl kullanacağımız biraz markaya bağ-lı, marka ister reklam yapar, isterse sade-ce müşteri ilişkilerini yönetir. Neticede bu bir iletişim kanalı, bu iletişimi nasıl ve ne şekilde sürdüreceğimize biz karar veririz.

Facebook, Twitter, Instagram, Foursquare, forum, blog… Bu platformların her birinin marka iletişimi için olan önemi nedir?Her birinin ayrı kullanıcısı, kullanım ref-leksleri ve alışkanlıkları olduğunu bili-yoruz. Hepsi her marka ve iletişim şekli için ayrı ayrı önem arz eden araçlarıdır. Bu araçları kullanma ihtiyacı, her marka-nın ürün, hizmet türüne ve hedef kitlesi-ne göre farklılık gösterir. Her markanın en temel işi insana ulaşmak! Çünkü her markanın iddiası, ürettiği ürün ya da hizmeti insanlara ulaştırmak ve ticari bir kazanç elde etmektir. Önemli olan mar-kanın sosyal ağ kullanımını, doğru ve hedefe yönelik iletişim stratejisi olarak görmesi. Bu vizyona sahip her marka-nın, her tür sosyal ağı çok güzel ve ve-rimli bir şekilde kullandığını biliyoruz.

RÖPORTAJKI

Ş ’1

3

Page 79: License Time - Kış'13

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

79

İletişim açısından sosyal medya bulunmaz Hint kumaşı, evet. Peki, sosyal medyanın satın alma sürecinde nasıl bir rolü var sizce?En temel rolü markaya bilinirlik sağ-laması... Ancak nasıl bilindiğiniz çok önemli! Ürettiğiniz ürün ya da hizmet kalitesizse, müşteri ilişkilerini iyi yönete-miyorsanız bu vitrine çıkmak pek man-tıklı değil. Burada olabilmek demek, özgüvene ve belirli bir kaliteye inanmak anlamına gelmektedir. Reel hayatta neyseniz, buraya yansıyacak resimde budur!

Satın alma süreci başlı başına iş ve farklı olasılıklara sa-hip bir denklem. Sosyal medyadan doğrudan sa-tış bekleyeceğimiz koşul-lar da var muhakkak ama her markanın sattığı ürün ya da hizmete göre farklılık gösterir. Örneğin fiyat rekabeti-ne göre ürün satıyorsak, sosyal med-ya üzerinden bunun satışa dönüşmesi çok daha hızlı olur. Çünkü bir marka indirimli ürün satıyorsa ve sosyal med-yada doğru bir kitle üzerinde yapıyorsa, satmaması imkânsız gibi bir şey...

Sosyal medya içerisinde yer alan markaların karşı karşıya kaldığı zorluklar nelerdir? Marka değerini yükseltmek adına yapılan yatırımlar sonrasında karşılaşılan olumsuz geri dönüşler veya karalamalar nasıl bertaraf edilmelidir?Zaman zaman amatör ellerde yönetilen, markalara ait sosyal ağ hesaplarının linç edilmesiyle başlayan krizlere şahit ol-maktayız. Birde tahammülsüz ve eleştiri kabul etmeyen markaların, içine düştü-ğü zor durumları görmekteyiz...

Burası insanları susturmak için değil, onlara kendimizi anlatmak için, profes-yonel iletişim yapmak için var olan ka-nallardır. İnsanların en samimi ve rahat olduğu bir alanda, markamızın insanlar tarafından kayıtsız şartsız övülmesini beklemek en büyük hata. Kitlenin di-linden konuşmayarak insanların bizi desteklemesini ve hakkımızda olumlu konuşmasını beklemek de, en sık yapı-lan hatalardan biri...

Sosyal medyada şirketler marka değerlerini korumak için neler yapmalı?Tutarlı, istikrarlı ve samimi olmalı... Markalar sürdürülebilir bir ekonomi

vizyonuyla müşterilerine bakarlarsa, karşılarındaki insanlara değer katmaya çalışırlarsa, sosyal medyadan da o den-li güzel faydalanırlar. Marka değerlerini korumaları için, insanlara değer verip, insanlara değer katmalılar...

Son olarak Türkiye’de sosyal medya araçlarını kullanarak marka yaratmak yurtdışı ile kıyaslandığında sizce ne düzeyde? Neler yapılabilir, yapılmalı?Medyanın her alanında olduğu gibi, önce gözlemleyip başkaları ne yapıyor izliyoruz. Daha sonra en pratik, bize para kazandıracak yöntem neyse, yarım yamalak onu alıyoruz ve uygulamaya

çalışıyoruz. Günü kurtarmak için yapılan sosyal medya yönetim şekilleriyle bu iş-ler zor ve tehlikeli. Bu işin vatanı Amerika’dır. Türkiye, Avrupa ülkeleriyle kıyas-

lanırsa daha iyi bir noktada diyebiliriz ancak Türkiye’de-

ki en büyük problem altyapısız ve hızlıca

başlayıp çok çabuk tüketmek.

Ne yapmalı diye dü-şünecek olursak; her

marka ve kurumun sosyal medyayı çok iyi içselleştirmesini sağlamak gere-kir. Bu bir iletişim kültürü olmalı, yapılan işlerin, bir tweet ve ileti yazmaktan iba-ret olmadığını kurum çalışanları bilmeli. Daha uzun vadede, ayakları yere basan projeler geliştirmeli!

Bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz...Ben de teşekkür ederim. License Time dergisinin de başarılarının devamını di-lerim.

Page 80: License Time - Kış'13

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZESOSYAL MEDYA’NIN DEĞİŞİMİSosyal Medya’nın amacı hep insanlar arasındaki iletişimi kolaylaştırmak yönünde oldu. Bu alandaki ilk adım ise 1971 yılında İsviçre’de bulunan araştırmacıların kendi aralarında iletişimi sağlamak için gönderdikleri e-posta ile gerçekleşti.

Sosyal Medya, dünyasına sürekli ka-tılmakta olan yeni uygulamalar saye-sinde, insanların birbirleri ile sürekli iletişim ve etkileşim içinde kalmalarını sağlıyor. Artık fiziksel sınırların bir öne-mi kalmadı. Dünya’nın her yerinden ve hatta uzaydan bile insanlar birbir-leri ile kolaylıkla konuşup, iletişime ge-çebiliyorlar.

Dolayısı ile Facebook, Twitter, Linke-din ve benzeri diğer sosyal medya mecralarının arkasındaki konsepte ba-kıldığında çok yeni bir şey olmadığını rahatlıkla görebilirsiniz. Ancak, günü-müzün teknolojisi sayesinde tüm bu uygulamalar daha çekici, daha seksi ve çok daha kolay kullanılabilir hale geliyor.

Peki, internet nereye gidiyor? Aslın-da bu sorunun cevabını hepimiz ga-yet iyi biliyoruz. Son hızla büyüyor ve yeni teknolojiler sayesinde daha kolay yaygınlaşıyor. Ancak, internetin nere-ye gittiğini daha rahat algılayabilmek için CopyBlogger’ın son derece güzel hazırlamış olduğu tarihsel infografiği incelemenizde büyük fayda var.

1971 İsviçre’de bulunan araştırmacıların kendi aralarında iletişimi sağlamak için gönderdikleri e-posta ile gerçekleşti.

1980 Usenet’in ortaya çıkışı; tasarlanan ortak bir pano ile kişiler kendi aralarında her türlü bilgiyi (bilim, müzik, spor ve daha pek çok şey) paylaşabilir hale geldi.

1991 Bu yıl, CERN çalışanları tarafından (Tim Berners) WWW-world Wide Web keşfedildi. Amaç, basit bir şekilde iletişimi kolay hale getirmekti.

1994 Swarthmore Koleji öğrencisi olan Justin Hall ilk kişisel blog sayfasını yayımladı, dolayısı ile BLOG konseptininde başlangıcı oldu. Bu konsept, Sosyal Medya’nın da öncüsü oldu diyebiliriz.

1995 Classmates.com ortaya çıktı. Amaç, eski sınıf arkadaşlarının bulunması, grupların kurulması ve iletişim halinde kalmaktı.

1996 ASK.com ortaya çıktı. Bu uygulama ile insanlar bilmedikleri sorular sorabiliyor ve cevaplarına ulaşabiliyorlardı.

Fuat Türker ft.fuatturker.blogspot.com

80

MAKALEM

EDYA

KIŞ

’13

Page 81: License Time - Kış'13

1997 Bu yıl ise AIM sayesinde insanlar birbirleri ile gerçek zamanlı ve online olarak sohbet etme imkanına kavuştu.

1997 Aynı yıl, ortaya WEBLOG konsepti ortaya atıldı. (Jorn Barger)

1998 Bu yılda ise internet üzerinden paylaşılabilen OpenDiary (açık günlük) uygulaması oluştu. Bu sayede, kişiler özel ya da gizli bilgilerini birbirleri ile paylaşabilir hale geldi. Kullanıcıların bunu yapabilmesi ise HTML bilgisinede ihtiyacı yoktu. Kullanıcılar yine bu sayede ilk defa birbirlerinin yazdıklarına notlar/Yorumlar ilave edebilir hale geldi.

1999 97-98’den sonraki bu gelişmelerin hemen ardından LiveJournal ve Blogger’ın ortaya çıkması ise daha büyük gelişmelerin ve BLOG’ların yaygınlaşmasına sebep oldu.

2000 Geniş bant internet kullanıma hazır hale geldi. Hemen ardından ise Jimmy Wales ve Lary Sanger dünya’nın ilk açık kaynak kodlu ve online kullanılabilir sözlüğünü geliştirdi. Bu küresel bir sözlüktü. İlk yıl 20,000’den fazla bilgi içeriyordu.

2001 Önce MEETUP ortaya çıktı, bu uygulama ile insanlar aralarındaki paylaşımları ve buluşmaları internet üzerinden yapabiliyorlardı. Hemen arkasından StumbleUpons (Üye oylama sistemi) geldi. Bu yıl dünya için ayrı ama çok acı bir önemi vardı; 11 Eylül’de NewYork ikiz kulelere saldırı olmuştu.

2002 Bu yıl Friendster aktif oldu, kullanıcı sayısı 1 milyon olmuştur. Kullanıcılar kişisel profillerini oluşturabiliyor ve gerçek zamanlı bağlantılar kurabiliyordu.

2003 MySpace ortaya çıktı ve genç jenerasyon içinde daha ilk ayında 1 milyondan fazla kullanıcıya ulaştı. Yine bu tarihte WORDPRESS hayatımıza girdi.

2004 Diğer bir dönüm noktası olan Facebook ortaya çıktı ve şu an neredeyse 1 milyar kullanıcıya ulaştı.

2004 Flickr hemen ardı sıra geldi, kullanıcılar artık istedikleri imajları birbirleri ile rahatlıkla paylaşabiliyordu.

2005 Ortalığı kasıp kavuran YOUTUBE hayatımıza girdi ve kullanıcılar yüksek hacimlerde kişisel videolarını paylaşmaya başladı.

2006 140 karakterlik kısıtlı mesaj hakkı ile TWITTER vazgeçilmemiz oldu. Kısa mesajlar yazılabiliyordu ancak çok hızlı ve etkindi. Halen saniyede 4000’den fazla tweet atılıyor.

2006 Spotify geldi, şimdi de kullanıcılar kişisel müzik listelerini oluşturabiliyor ve paylaşabiliyorlardı.

2007 Groupon, gerçek zamanlı alışveriş imkânını farklı pazarlama tekniği ile kullanıcıların hizmetine sundu.

2008 Tumblr, blog konseptine yeni bir hava getirdi. Ana White bir yazı yayımladı ve 1 ay içinde sayfası 3 milyon görüntülemeye ulaştı.

2009 Lokasyon bazlı servislerin şu an ki en önemli oyuncusu Foursquare kuruldu.

2010 Google, BUZZ ile sosyal Medya alanına giriş yaptı ama yeterli ilgiyi ve başarıyı yakalayamadı.

2011 PINTEREST’in hızlı girişi ve yükselişi.

2012 Google’ın 2010’daki BUZZ ile başarısızlığın ardından piyasa yeni konsepti olan Google+ ile muhteşem bir geri dönüş yaptı.

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

81

Page 82: License Time - Kış'13

82

MARKALARIN YENİ HEDEF KİTLESİ:“Z KUŞAĞI” ve “MOM Z”

MED

YA

X, Y derken ne zaman çıktı bu Z Jenerasyonu demek hiç de tuhaf olmaz herhalde... Karmaşık cep telefonlarımızı bizden daha çabuk kavrayabiliyor, okuma yazma bilmeseler bile internette istedikleri oyun sitelerini rahatlıkla açabiliyor, özetle teknolojiyi bizden daha iyi kullanabiliyorlar. Markalar açısından onları bu denli önemli kılan şey ne diye düşünmüyor değil insan.

Geçtiğimiz aylarda İstanbul, teknoloji ve iletişim açısından oldukça önem taşıyan İstanbul Bilişim Zirvesi’ne ev sahipliği yaptı. Birbirinden ilgi çekici konu ve konuşmacılar, bilişimin bugü-nünü ve geleceğini masaya yatırdılar.

Dinleyicileri arasında yer aldığım MOM Z paneli, iletişim dünyasının son dönemlerde gündeme getirdiği “Z Je-nerasyonunu” konu alıyordu. Panelde, Z Jenerasyonu ve onların annelerinin (MOM Z) markalar açısından önemi tartışılıyor, konuşmacılar bu jeneras-yona ulaşabilmenin markalar açısın-dan neden bu denli öneme sahip ol-duğunu açıklıyorlardı.

Z Jenerasyonu, diğer adıyla minik tüketiciler…

İçinde bulunduğumuz dijital çağın tam da içine doğmuş bu yeni nesle Z jenerasyonu deniliyor. 2000 yılı sonra-sı dünyaya gelen bu kuşak internetsiz zamanları bilmiyor bile. Karmaşık cep telefonlarımızı bizden daha çabuk kavrayabiliyor, okuma yazma bilmeseler bile inter-nette istedikleri oyun site-lerini rahatlıkla açabiliyor, özetle teknolojiyi ebeveyn-lerinden bile daha iyi kulla-nabiliyorlar…

Z jenerasyonunun markalar için anla-mıysa, teknolojiyi ve interneti çok iyi kullanabilen genç hatta minik tüketi-ciler olmaları. Evet, markalar bu küçük insanlara tüketici olarak bakıyor. Onla-ra yönelik iletişim-pazarlama strateji-leri oluşturuyorlar. Kısacası markaları-nı geleceğe taşımak isteyen kurumlar, onları kazanmak için büyük bir çaba sarf ediyorlar. Aslında markalar bu ko-nuda çok da haksız sayılmazlar.

Z kuşağına giden yol annelerinden geçiyor

Teknolojiyi çok iyi kullanabilen Z çağı çocuklarının, satın alma kararlarında ebeveynlerini önemli ölçüde yönlen-direbildikleri artık kocaman bir ger-çek. Aileler; tatil planlarını, teknolojik ürün alımlarını ve daha birçok satın

alma kararını bu akıllı kuşakla birlikte veriyor. Hatta bu minik tüketiciler ai-lelerini doğrudan yönlendirebiliyorlar. Hal böyle olunca markalar, geleceğin de tüketicisi olan bu gizli karar verici-leri gözden kaçırmak istemiyor.

MOM Z panelistlerinin hemen hepsi bu konuda hemfikirdi. Bu minik tüke-ticiler ailelerinin satın alma kararlarını hiç de küçümsenmeyecek ölçüde etki-leyebiliyorlar. O halde markalar haksız mı? Onların sadece birer çocuk olduğu duygusallığını bir yana bırakırsak as-lında markalar doğru yolda ilerliyorlar.

İşte markalar bu noktada, hem bu mi-nik tüketicileri yakalamak hem de son kararı veren ebeveyne ulaşmak için büyük bir çaba içindeler. Markalar bili-yorlar ki bu akıllı nesli yakalamak onla-rın annelerinden geçiyor. Panele adını veren “MOM Z” bundan dolayı oldukça önemli.

Z kuşağı anneleri daha seçici ve araştırmacı

Eskiden, yani çocukların tüke-tici olarak bu denli önemli ol-madığı zamanlarda anneleri

yakalamak çok daha kolay-dı. Belki bir TV reklamı, tüm tüketim kararlarını yönlen-

Zeynep Alpdoğan Medya İlişkileri Uzmanı

MAKALEKI

Ş ’1

3

Page 83: License Time - Kış'13

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

83

dirirdi. Peki ya şimdi? İnterneti bu ka-dar iyi kullanabilen Z kuşağı anneleri, artık daha araştırmacı daha seçici, daha dikkatli. Onları yakalayabilmek eskisinden çok daha farklı yollardan geçiyor.

Panelin onur konuğu olan, “ABD Mom Central Consulting” firmasının kuru-cusu ve başkanı Stacy DeBroff’un vur-guladığı gibi Z kuşağı annelerini gele-neksel iletişim yolları artık etkilemiyor.

Z kuşağı anneleri bir ürün satın alır-ken interneti çok daha aktif bir şe-kilde kullanıyor. Bu kuşağın anneleri sosyal medyayı dikkatle takip ediyor, ellerindeki akıllı telefonlar ya da minik

tabletlerle zaman mekân ayırt etmek-sizin bilgiye istedikleri zamanda kolay-ca ulaşabiliyorlar. Geleneksel tanıtım mecraları bu kuşağın annelerini çok da etkilemiyor. Z kuşağı anneleri bir ürün satın alırken, o ürünü deneyimle-miş insanların düşüncelerine oldukça önem veriyor. Bu sebeple, forumlara danışıyor, sosyal ağları ve blogları ta-kip ediyor, kullanıcı yorumlarını ve tec-rübelerini büyük bir dikkatle inceliyor. Ve belki de, en önemlisi Z kuşağı an-neleri internetin sağladığı imkânlarla hızlı ve inanılmaz bir karşılaştırma ola-nağına sahip.

“Mom Z” sosyal medyada!

İnterneti bu kadar iyi kullanabilen Z jenerasyonu anneleri elbette ki sosyal medyayı da es geçmiyor. Markaların da Z jenerasyonu ve onların anneleriy-le buluşabildikleri en samimi en şeffaf platform sosyal medya...

MOM Z Panelistleri arasında bulunan TEKNOSA COO’ su Bülent Gürcan; Z jenerasyonu annelerine ve bu jeneras-yona daha yakın olabilmek için sosyal medyada Facebook ve Twitter’a yük-lendiklerini söylerken aslında bu ger-çeğin altını koyu koyu çiziyor.

Z kuşağı anneleriyle samimi ve şeffaf iletişim şart!

Z kuşağı annesinin sosyal medyada bulunması bir tesadüf değil. Çünkü “Mom Z” şeffaf, samimi ve interaktif bir iletişim istiyor. Geleneksel iletişim metotları, Z kuşağı annesini doyurmu-yor. Sosyal medya bu noktada tam da istenileni sağlıyor aslında. Tek taraflı ve formel iletişim anlayışlarını çok çok geride bırakan soysal medya, adları-nı gelecek kuşaklara iletmek isteyen markalar açısından da oldukça değer-li. Bu değerin farkına varan markalar, Z çağı çocuklarına ve onların anneleri-ne bu platformdan ulaşmak istiyorlar. Bu noktada elbette ki sosyal medyayı “doğru şekilde” kullanmak kilit nokta-dır.

Sadece bir Facebook ya da Twitter he-sabı açmakla mucizenin gerçekleşme-diğini bilen markalar, sosyal medyaya özgü iletişim stratejileri ve doğru içe-rikle hedef kitlelerine doğrudan doku-nabilme avantajına sahipler. Bu gücü etkili bir şekilde kullanabilen markalar, hem Z kuşağı annelerini hem de bu jenerasyonu yakalayarak kendilerini geleceğe taşıma yolunda belki de en doğru adımı atmış olacaklar…

Page 84: License Time - Kış'13

84

GİRİŞİMCİLERİN TWEET’LEMESİ GEREKEN

10 ŞEYGirişimciler markaları için yarattıkları Twitter hesabına ek olarak, kişisel Twitter hesabı da açmalı. Çünkü çoğu tüketici, bir markanın arkasındaki ismi daha yakından tanımak istiyor ve sosyal medya onlara bu istediklerini

vermek için girişimcilere eşsiz bir fırsat sunuyor.

Sosyal medya aracılığıyla girişimciler, kendi hayat-larından bir kesit suna-rak ya da bakış açılarını göstererek müşterileriy-le markalarından bağımsız bir şekilde yakın ilişki kurma şansı yakalayabilirler. Bunu ya-parken tabii ki amaçlarının müşte-rinin markaya bağlılığını artırmak oldu-ğunu unutmamalılar.

Müşterilerinizin sizin farklı yönlerinizi görüp sizi gerçek bir insan olarak gö-rebilmesi için hakkında tweet atmanız gereken 10 şey:

1. Kişisel haberler: Kişisel hayatı-nızın büyük olaylarını paylaşın. Tatiller, düğünler ve doğumlar gibi yakın arka-daşlarınızla paylaşabileceğiniz konular-dan bahsediyoruz. Bu takipçilerinizi size yakın hissettirecektir. Ayrıca bu sayede benzer deneyimler yaşamış takipçileri-nizle yakın iletişim kurma şansı da yaka-layabilirsiniz.

2. Hatalar ve dersler: Hatalarınızı ve onlardan çıkardığınız dersleri pay-laşmak gelişme göstergesidir, zayıflık değil. “Bu hafta ne öğrendim” gibi bir tweet postu paylaşın ve takipçilerinizin nasıl cevap verdiğine bakın.

3. Soruları cevaplayın: Eğer birisi size Twitter’da bir şey soruyorsa ve siz de cevabı biliyorsanız, paylaşmaktan

çekinmeyin. Bu sonra sizi sektörünüze ilişkin “Çok sorulan sorular” gibi bir yazı derlemeye itebilir ve daha sonraki takip-çilerinizle bunu da paylaşabilirsiniz.

4. Makale linki paylaşma: Makale paylaşırken, kendi görüşünüzü belirt-meyi de unutmayın. Diğerlerini neden bu makaleyi beğendiğiniz ya da be-ğenmediğiniz konusunda bilgilendirin. Ancak paylaşacağınız makaleyi seçip düşüncelerini paylaşırken düşünceleri-nizin sizin toplumsal imajınıza katkı sağ-ladığını da göz önünde bulundurun.

5. Gördüğünüz sıradışı şeylerin fotoğrafları: Eğer bir şey dikkatinizi çeki-yorsa, bu diğerlerinin de dikkatini çeke-bilir. Peki, öyleyse neden onu Twitter’da paylaşmayasınız? Gördüğünüz etkileyici bir ürünü, yemeği ve mimari yapıyı Twit-ter hesabınızda paylaşabilirsiniz.

6. Okuduğunuz kitaptan bir alın-tı: Okuduğunuz kitapta altın değerinde bir sözle karşılaştığınız zaman, bunu takipçilerinizle paylaşın. Bu sadece sizin iyi bir okuyucu olduğunuzu göstermek-

le kalmaz, aynı zaman bilgeliğe önem veren biri olduğunuza da işaret eder.

7. İlginç reklam: İlginç bir reklam panosu veya farklı bir reklam içeriği dik-katinizi çektiğinde, onun fotoğrafını çe-kip paylaşın. Herkes zeki bir pazarlama örneğinden bir şeyler öğrenebilir.

8. Küçük eğlence alışverişleri: Yeni aldığınız müzik CD’si, video oyun-ları veya spor malzemelerini paylaşmak, benzer bir ilgi alanına sahip olan ta-kipçilerinizle aranızda sıcak bir iletişim oluşmasını sağlayabilir.

9. İş dünyasının dışından içgörü-ler paylaşın: Başarılı sporcuların, askeri liderlerin ve sanatçıların değerli sözleri, bize iş dünyasında başarı için gerekli olan liderlik ve yenilik konularında eşsiz ipuçları verebilir.

10. Ortaya koyduğunuz ürünler: Yaptıklarınızla ilgili de linkler paylaşabi-lirsiniz ancak bunu sadece profesyonel ürünlerinizle sınırlamayın. Eğer bir ho-biniz ya da yaratıcı bir şey için tutkunuz varsa paylaşın.

Marjinal Porter Novelli marjinal.com.tr

MAKALEM

EDYA

KIŞ

’13

Page 85: License Time - Kış'13
Page 86: License Time - Kış'13

KÜÇÜK İŞLETMELER SOSYAL MEDYADA ÇOK ÖZEL FIRSATLAR YAKALIYOR

Küçük bir işletme olarak büyük şirket-lerin asla sahip olamayacağı bir şeye sahipsiniz: Samimiyet.

Markanızı, sektörünüzü ve müşterileri-nizi iyi biliyorsunuz. Kendi ürününüzü veya servisinizi satmanız, bu konuda diğer herkesten daha çok fikriniz oldu-ğunuz anlamına geliyor. Ve ilgi alanı-nız üzerindeki bu uzmanlığınız, sosyal medyada kendini inanılmaz bir şekilde belli eder. Yakın zamanda yapılan bir araştırmaya göre küçük işletmelerin yüzde 50’si sosyal medyadan yeni iş fırsatları ve müşteriler getiren fırsatlar elde ediyor. Anlaşılan iş demek küçük işletmeler için sosyal olmak anlamına da geliyor. Peki, sosyal medyayı küçük işletmelerle bu kadar uyumlu kılan, bü-yük işletmelerin bile özendiği bir başarı elde etmelerini sağlayan şey ne?

Güven etkileşim ile kurulurKüçük bir işletme olarak menü seçenek-lerinden oluşan otomatik bir telefon sisteminiz yoktur ya da pazarlamanızı başkalarına yaptırmıyorsunuzdur.

İşte bu sizin hâkimiyet alanınızdır: An-lamlı, kişisel ve gerçek etkileşim. Müş-terileriniz size kolayca ulaşabilir; siz de onlara büyük markaların yapamayacağı şekilde hizmet verebilirsiniz. Bu anlam-da sosyal medyadaki etkileşiminiz, sizin hâlihazırda yaptıklarınızın bir devamıdır.

Gerçek hayattan bir örnek: Dave’le tanışınŞef Joe, panini ızgarasını neden büyük bir zincirden değil de küçük bir işletme olan Bakertowne Supply’daki Dave’den alır? Çünkü Dave’e ızgaralarıyla ilgili her şeyi sorabilirsiniz. O, harika bir Küba usulü panininin kaç derecede pişmesi gerektiğinden hangi markanın bir diğe-

rinden daha iyi olduğuna kadar her şeyi bilir. Hatta yakınlarda bir yerdeyseniz, ürünleri doğrudan ev ya da restoranını-za getirir.

Peki, Bakertowne bu avantajları sosyal medyada nasıl kullanabilir?Bakertowne Suppy yaptığı her satışta, kolaylıkla kişisel ilişkiler geliştirme fırsa-tına sahip. Dave ona verilen siparişlerin çoğunun sevkiyatını kendisi yapıyor. Bu da demek oluyor ki her sevkiyata eklediği küçük bir notla müşterilerine ulaşabilir. Bu notta müşteriden Dave’in Facebook ve Twitter sayfalarını takip etmeleri istenirken, onu takip etmenin avantajları anlatılır.

Facebook kullanıcılarının yüzde 51’i ve Twitter kullanıcılarının yüzde 64’ü takip ettikleri markalardan alışveriş yapma eğiliminde olduğuna göre, Dave’in sü-rekli müşterilerinin de artış göstereceği-ni varsaymak yanlış olmaz.

Bunun yanı sıra Dave’in “tweet”lerini “retweet”leyen ya da sayfasını arkadaş-larıyla paylaşan biri ücretsiz kargo, indi-rim kuponu ya da bu paylaşımının tak-dir edildiğini gösteren herhangi başka bir ödül almalı.

Gerçek hayattan bir diğer örnek: Meesch ile tanışınMeeschNY gelecek vaat eden, kartpos-tal tasarımı şirketlerinden biri. Meesch müşterilerini daha çok nereden bulu-yor? El sanatları fuarlarından. Peki, in-sanlar bu fuarlardan nasıl haberdar olu-yor? Meesch’den Michelle, sayıları her geçen gün artan takipçilerine nereye ve ne zaman gittiğini duyurma konusun-da iyi iş çıkarıyor. Her fuardan sonra da takipçileriyle etkileşime geçiyor ve fuar-dan fotoğraflar paylaşıyor.

Meesch’in iyi yaptığı şey: Yerele ulaşmakMeesch en iyi müşterilerinin düzenli olarak el sanatları fuarlarını takip etti-ğini biliyor. Michelle aktif olarak yerel etkinliklere sayfasında yer veriyor ve takipçilerini de kişisel profillerini paylaş-mak konusunda yüreklendiriyor.

Meesch ve Bakertowne Supply gibi kü-çük işletmeler, her satışta müşterileriyle kişisel düzeyde etkileşim kurmak gibi eşsiz bir imkâna sahip. Çünkü yereller ve içinde bulundukları topluluğa katılım gösteriyorlar.

Hallmark gibi büyük bir kartpostal fir-masının, el işleri fuarında nasıl yağmur yağdığı, herkesin tentelerin altına sığın-dığı ve bir müşteriyle birlikte buna nasıl güldüğüyle ilgili bir hikâye paylaştığını göremezsiniz. Zaten müşterilerin büyük markalara kişisel cevaplar verdiğine na-diren şahit olursunuz.

Daha küçük işletmeler daha kişisel bir deneyim yaratabilirlerKüçük işletmeler kişisel bağlantılara ve ağızdan ağza yayılmaya dayanır ve sosyal medya da bunun doğal bir uzan-tısıdır. Ning adlı sosyal site, bir online topluluğun belli düzeyde etkinlik göste-rebilmesi için gereken anlamlı etkileşimi 20 kişinin sağlayabildiğini ortaya koydu. Hemen her işletme bu sayıyı yakalaya-bilir!

Küçük işletme sahibi olarak böyle bir avantajınız var. Daha kişisel bir deneyim yaratabilirsiniz ve kullanıcıların çoğu za-man istediği ancak bir büyük markalarla bir türlü yakalayamadığı sıcak iletişimi onlarla kurabilirsiniz. Sonuç olarak sos-yal medyada daha aktif olun ve müşteri-lerinizle yakın ilişkiler kurmanın avantaj-larından yararlanmaya başlayın!

Tammy Kahn Fennell marjinal.com.tr

86

MAKALEM

EDYA

KIŞ

’13

Page 87: License Time - Kış'13

25

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

87

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

Yellow Medya tarafından sunulan ve akıllı telefon kullanıcılarının hayatını kolaylaştıran ücretsiz mobil uygulama ‘Kim Arıyor?’, 365 bini aşan kullanıcı sayısı ile en çok indirilen mobil uygu-lamalardan biri oldu.

Yellow Medya tarafından sunulan ve sahip olduğu benzersiz özelliklerle akıllı telefon kullanıcılarının hayatı-nı kolaylaştıran ‘Kim Arıyor?’, 365 bini aşan kullanıcı sayısı ile en çok indirilen mobil uygulamalardan biri oldu.

Telefonun rehberinde kayıtlı olma-sa da, arayan firmaların kimliklerinin otomatik olarak telefonun ekranında görüntülenmesini sağlayan ‘Kim Arı-yor?’ uygulamasını kullananlar, kim ol-duğunu öğrendikleri firmayı dilerlerse tek bir tuşa dokunarak geri arayabili-yorlar.

Türkiye’nin en büyük firma rehberi Yellow.com.tr’nin veritabanını kulla-nan Kim Arıyor Uygulaması üzerinden Ağustos ayında firmalara yönelik 6 bin 500’den fazla telefon araması gerçek-leşirken, toplamda yapılan arama sayı-sı ise 44 bine yaklaştı.

Sadece Ağustos ayında 31 binden faz-la Android, BlackBerry ve Nokia kulla-nıcısı tarafından indirilen ‘Kim Arıyor?’, aranan firmanın telefonu yanıt verme-diğinde veya meşgul sinyali verdiğin-de kullanıcılara aynı bölgedeki benzer firmaları otomatik olarak da öneriyor.

Uygulama, kullanıma sunulduğu gün-den bu yana geçen 14 ay içinde, ula-şamadıkları firmalara alternatif olarak, kullanıcılarına 250 binden fazla oto-matik öneride bulundu.

Ağustos ayında, telefonlarının meşgul ya da yanıtsız olması nedeniyle ula-şılamayan firmalara alternatif olarak sunulan öneriler arasında ilk sırada bankalar yer aldı. ‘Kim Arıyor?’un en çok öneri sunduğu diğer kategoriler ise pizzacılar, otobüs firmaları, kargo ve kurye hizmetleri ile restoranlar ola-rak sıralandı.

Facebook entegrasyonu bulunan ‘Kim Arıyor?’, kullanıcıyı arayan arkadaşı-nın o anki Facebook profil fotoğrafını ve en son paylaştığı durum mesajını da görüntülüyor. ‘Kim Arıyor?’, Sam-sung ve HTC gibi Android işletim sis-temi kullanan cihazlar için Google Play Store’dan, Nokia cihazlar için Ovi Store’dan, BlackBerry cihazlar için ise BlackBerry App World’den ücretsiz in-dirilebiliyor.

‘KİM ARIYOR?’ UYGULAMASI KULLANICILARININ SAYISI

400 BİNE YAKLAŞTI

BRAVE “CESUR” ŞİMDİ DVD ve VCD’deOyuncak Hikayesi 3’ün yaratıcısı, Pixar Animasyon Stüdyoları sizi, gi-zemli ve geleneklerine bağlı tarihi topraklarda, sürpriz dolu bir macera-ya davet ediyor. Unutulmaz karakter-ler ve Pixar’ın ünlü mizahıyla süslen-miş Brave, Rolling Stone dergisinden Peter Travers’a göre, “heyecan verici ve harika bir şekilde hayata geçiril-miş bir film.” Kral Fergus ve Kraliçe Elinor’un inatçı kızı, yetenekli okçu Merida’ya, bu kahramanca yolculu-ğunda siz de katılın!

Hayatta kendi yolunu çizmeye karar-lı Merida, asırlık bir kutsal geleneği kullanarak, toprağın asi ve şamatacı sahiplerine meydan okur ve onun bu davranışı krallıkta yanlışlıkla kaosa neden olur. Merida, bütün yeteneği-ni, kaynaklarını ve son derece akıllı, yaramaz üçüz erkek kardeşlerini de kullanarak, çok geç olmadan şeytani laneti geri almaya çalışırken, gerçek-ten cesur olmanın ne demek olduğu-nu öğrenecektir.

Diller: Türkçe 5.1, English 5.1

Altyazılar: Türkçe, English, English For The Hearing Impiared

Özel Seçenekler:•Kısa Film: La Luna•Mor’Du Efsanesi•Yönetmen, Yardımcı Yönet-men, Hikaye Süpervizörü ve Editör’den Sesli Yorumlar

Süre: 100 dk

Yapım Yılı: 2012

Görüntü Formatı: 2.35:1

Page 88: License Time - Kış'13

88

ESKİMOLAR TÜRK OLSAYDI

HABER

Kültür sanat alanındaki çalışmalarına toplumu bilinçlendirmek için bir yenisini daha ekleyen Ferroli’nin Eskimolar Türk Olsaydı isimli karikatür kitabı, Sanatçı Serkan Altuniğne tarafından hazırlandı.

Isıtma-soğutma sistemleri alanında 57 yıldır pek çok ülkede yenilikçi çözümler sunan, Türkiye’de ise 23’üncü yılını dol-duran ve 5 yıldır üretim yapan Ferroli, Eskimolar Türk Olsaydı projesiyle, doğru ısınma ve enerji verimliliği konularında tüketiciyi bilgilendirme misyonunu bu sene mizah ve karikatürle birleştirdi.

Proje kapsamında Penguen Dergisi Çizeri Serkan Altuniğne’nin usta çiz-gileriyle hayat bulan Eskimolar Türk Olsaydı Karikatür Kitabı, Alaska soğu-ğunda, kendine özgü komik yaratıcılık-larıyla ısınmaya çalışan bir Türk Eskimo Dünyası’nı anlatıyor. Kitapta, bu dünya-nın temsilcisi iki Türk ailesi Kombililer ve Donbililer’in komik maceralarının yanı sıra, doğru ve tasarruflu ısınmanın yolla-rı ve ne gibi önlemler alınması gerektiği yine mizah yüklü manilerle veriliyor.

Eskimolar Türk Olsaydı tasarruflu ürün satışlarını yüzde 35 artırdıEskimolar Türk Olsaydı karikatür kitabı ile enerji verimliliği gibi teknik bir konu-yu tüketiciye mizahla daha rahat anlata-bildiklerini belirten Ferroli Türkiye Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Çetin Çakmakçı “Ferroli Türkiye olarak son 10 yıldır, tüketicimizi tasarruflu ısınma ve enerjiyi doğru kullanma gibi konular-da sürekli bilinçlendirmeye çalıştık. Bu amaçla daha önce “Kombi Hakkında 50 Soru – Cevap” ve “Enerji Verimliliği Hak-kında 20 Soru – Cevap” kitapçıklarımızı yayınlamıştık. Son projemiz Eskimolar Türk Olsaydı ile bilgilendirmenin yanı sıra sanata ve kültüre yaptığımız deste-ğe bir halka daha eklemiş olduk.

Bu projeyle enerji verimliliği gibi teknik bir konuyu mizahın gücüyle tüketici-lerimize daha rahat iletebildik. Projeyi hayata geçirdiğimiz 2012 yılında yük-sek tasarruflu ürün satışlarımızda yüzde 35 civarında bir artış oldu. Bu ürünlerin sektördeki genel satışlarındaki payımız ise yüzde 25 yükseldi. Bu da tüketicileri-mize enerji tasarrufunu doğru anlatabil-diğimizin bir göstergesi.

Türkiye nüfusunun büyük bölümünü oluşturan gençler artık ekonomik öz-gürlüklerini kazanınca kendi evlerinde yaşamaya başlıyorlar. Onlara ulaşmak için onların diliyle konuşmanız gereki-

yor, bu yüzden karikatür ve mizah genç-lere de doğru ürün kullanımını ve enerji tasarrufunun püf noktalarını anlatmak-ta büyük fayda sağladı. Projemizin yine gençlere yönelik bir diğer sosyal ayağı ise üniversitelerde düzenlediğimiz se-minerler. Kitabımızın çizeri Serkan Al-tuniğne ve mizah dergisi yazarı Kaan Sezyum önderliğinde öğrencilere kari-katür mesleği ile ilgili yol göstermeye çalışıyoruz. Önümüzdeki yıllarda benzer çalışmaları sürdürmeye devam edece-ğiz” dedi.

Projeyi sosyal medya üzerinden başla-tan Ferroli, Eskimolar Türk Olsaydı ile yaklaşık 20.000’e yakın tüketiciye ulaştı. Facebook’ta yapılan ve yaratıcı mizah çalışmalarını ortaya çıkarmayı hedefle-yen Eskimolar Türk Olsaydı konulu yarış-manın galipleri arasında, iglosunu kırıp rakısına buz yapandan, Ferroli’sini Satan Bilge’ye ve iglosuna kat çıkan müteah-hide kadar Türk insanının çeşitli halleri yer aldı. Serkan Altuniğe’nin çizdiği 50 karikatürün bulunduğu kitapta, derece-ye giren 11 karikatür, fıkra ve görsel ça-lışma da sahiplerinin isimleriyle yer aldı.

Eskimolar Türk Olsaydı karikatür kitabı, Türkiye’deki 500’ü aşkın Ferroli yetkili satıcı ve servislerinde tüketicilere ücret-siz olarak dağıtılacak. Türkiye’deki tüm Ferroli noktaları için www.ferroli.com.tr’den detaylı bilgi alınabilir.

KIŞ

’13

Page 89: License Time - Kış'13
Page 90: License Time - Kış'13

A.B.D157 milyon üye

Birleşik Krallık31 milyon üye

Brezilya47 milyon üye

Meksika33 milyon üye

Fransa24 milyon üye

Almanya24 milyon üye

Endonezya42 milyon üye

Türkiye31 milyon üye

Hindistan46 milyon üye

Filipinler27 milyon üye

42 milyon üye

30

30

28

26

157 milyon üye%17

En Global Markalar

En İyi 10 Ülke

901milyon üye=

ÜYE SAYISINA GÖRE SIRALAMA

GLOBAL DÜŞÜNGLOBAL DAVRAN

MED

YA

Fotoğraf paylaşma programı Instagram ve 140 kelimelik mikroblog Twitter arasındaki rekabet görüntünün zaferine doğru ilerliyor. Ekim 2010’da kurulan ve hızla büyüyen ücretsiz fotoğraf paylaşma programı Instagram, çekilen fotoğraflar üzerinde dijital filtre kullanma ve bu fotoğrafı sosyal medyada paylaşma alanında hizmet veriyor. Paylaşımcılarına bir fotoğraf sanatçısı deneyimi yaşama imkânı sunuyor.

Nisan 2012’de 13 çalışanı ile birlikte Facebook tarafından 1 milyar dolara satın alındıktan sonra popülaritesini arttırdı.

Önceleri sadece iPhone, iPad ve iPod Touch uygulaması olan Instagram, Android sürümü-nün yayınlanmasıyla birlikte kullanımı hızla yayılarak, gün-lük yarım milyon mobil ziyaret-çi ile Twitter’ın önüne geçti.

Bağımsız araştırma şirketi ComScore’un verilerine göre Instagram, Ağustos ayında ABD’de günlük 7.3 milyon mo-bil ziyaretçiye ayda ortalama 257 dakika ev sahipliği yaptı. Aynı dönemde Twitter’ı 6.8 milyon ziyaretçi tarafından 169 dakika kullanıldı.

Ülkemizde Twitter’ın 29 mil-yon, Instagram’ın da 22 mil-yonun altında mobil ziyaret-çisi var. İlerleyen günlerde Instagram’ın büyümesinin de-vam ettirmesi bekleniyor.

Büyük Markalar, Pazarlamada Facebook Baskısını Arttırıyor

İstatistiklere göre dünyada toplam 901 milyondan fazla Facebook kullanıcısı var. Glo-bal marka müşterilerinin sade-ce %17’si Amerika’da yaşıyor. Bu markalar dünya çapındaki %83’lük müşteri portföyüne ulaşmak için sosyal medyadan yararlanma çalışmalarını arttı-rıyor. Türkiye en çok kullanımı olan 5 ülke arasında yer alıyor. Facebook ile edinilen bilgilere güveni yüksek olan Türk halkı ise potansiyel müşteriler ara-sında önemli bir yer tutuyor.

Marka gönüllülerinin, ürün-lerin reklamını yaparak sadık alıcılar olmalarını hedefleyen bu çalışmalarda en önemli he-def ‘fan’ sayısını arttırmak. Her ülkenin favori markası değişse de dünya çapında en yüksek fan’a sahip marka CocaCola. Ardından Starbucks ve Conver-se geliyor.

A.B.D157 milyon üye

Birleşik Krallık31 milyon üye

Brezilya47 milyon üye

Meksika33 milyon üye

Fransa24 milyon üye

Almanya24 milyon üye

Endonezya42 milyon üye

Türkiye31 milyon üye

Hindistan46 milyon üye

Filipinler27 milyon üye

42 milyon üye

30

30

28

26

157 milyon üye%17

En Global Markalar

En İyi 10 Ülke

901milyon üye=

ÜYE SAYISINA GÖRE SIRALAMA

90

ARAŞTIRMAKI

Ş ’1

3

Page 91: License Time - Kış'13

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

91

FLEETCORP’TAN YOL YARDIM UYGULAMASI:

“iFleet”Ülkemizin önde gelen filo kiralama şirketlerinden Fleetcorp Türkiye,

müşterilerine akıllı telefonlara uyumlu, sektörde ilk olacak bir Yol Yardım Uygulaması sunuyor.

Filo kiralamada dünya standartlarını Türkiye pazarına taşıyan ve bilgi tekno-lojilerine yaptığı yatırımlarla ön plana çı-kan öncü filo kiralama şirketi Fleetcorp, InterPartner Assistance ile yaptığı stra-tejik iş birliği çerçevesinde Mobil Acil Yol Yardım Uygulamasını hizmete sunuyor.

iPhone ve Android işletim sistemli cep telefonlarına Appstore ve Google Play Store’dan ücretsiz olarak indirilebilen “iFleet” uygulaması ile Fleetcorp müş-

terileri, yolda ihtiyaç duydukları arıza, kaza, hırsızlık bildirimi, çekici, yedek araç talebi gibi acil müdahale gerektiren yol yardım hizmetlerine artık tek bir tuş-la, çok daha kısa sürede ulaşabiliyorlar.

İhtiyaç durumunda cep telefonlarından yol yardım uygulamasını başlatan Fle-etcorp müşterileri, bir kaç saniye içinde durum bildirimini seçerek InterPartner Assistance servisine ulaşabiliyorlar. Sü-rücü, bulunduğu mevkiyi tam olarak bil-mese dahi, uygulama üzerinden uydu aracılığıyle aracın konumu belirlenerek gerekli yardım en kısa sürede ulaştırıla-biliyor.

Uygulama üzerinden yetkili servis nok-talarının irtibat bilgilerine, hasar tespit tutanağı, kullanıcı el kitapçığı gibi dökü-manlara da erişim mümkün. Kullanıcıla-rın yolda karşılaşabilecekleri tüm sorun-ları minimum sürede çözme ve anında müdahale etme amacıyla hazırlanan bu uygulama, ülkemizdeki teknolojik yatı-rımların da güzel bir örneği.

“Filonuz teknolojiyle buluşsun!”

Uygulamanın işleyişi ve müşterilerine sağladığı katma değerlerle ilgili olarak Fleetcorp Operasyon Direktörü İbrahim Tan şunları söylüyor: “Fleetcorp olarak, müşterilerimizin beklentilerini en üst dü-zeyde karşılamak ve hizmet kalitemizi artırmak için teknolojinin her alanında faaliyet göstermeye gayret ediyoruz. Sek-törde ilk olan mobil uygulamamız ile filo-muzu teknolojiyle buluşturuyoruz.

Uygulamayı telefonlarına yükleyerek araç ve profil bilgilerini tanımlayan müşterile-rimiz, arıza, kaza, hırsızlık bildirimlerini, lastik, yedek araç, anahtar, çekici taleple-rini tek bir tuşla ulaştırabiliyorlar. Ayrıca, akıllı telefonlardaki GPS sistemiyle araç-ların bulunduğu mevkiiyi tespit edebili-yoruz, böylece özellikle şehir dışında seyir halinde bulunan araçlarımıza çok daha hızlı müdahale edebiliyoruz.”

“Filo kiralamada ilk mobil uygulama”

950’den fazla iş ortağı ile 9 bin 500’ü aş-kın araçlık bir filoyu yöneten, Türkiye’nin en büyük filo kiralama şirketlerinden biri olan Fleetcorp’un sunduğu “iFleet” uygulaması, filo kiralama sektöründeki ilk mobil uygulama olmasıyla da dikkat çekiyor.

Çağımızın en popüler gereklerinden biri haline gelen mobil cihazlar ve uy-gulamalar ile tüm sektörlerde bu alan-da hareketlilikler başladı. Fleetcorp’un öncü girişimleri ile birlikte filo kiralama sektörü de ilk mobil uygulama ile tanı-şarak, yenilikçi sektörler arasında yerini almaya başlamış durumda.

Page 92: License Time - Kış'13

92

UNICEF’İN YENİİYİ NİYET ELÇİLERİ

MED

YA

HABER

UNICEF Türkiye Milli Komitesi, yeni İyi Niyet Elçileri olarak katılacak, Türk ve dünya çocuklarının korunması ve gelişimi için projelerde destek olacak değerli isimleri kamuoyu ile paylaşmak üzere Kasım ayında Hilton İstanbul Otel’inde basın toplantısı düzenledi.

Dünyada “İyi Niyet Elçiliği” misyonunu başlatan ilk kuruluş olan UNICEF, bu görevi ilk olarak 1954 yılında Danny Kaye ile başlattı. Sir Peter Ustinov, Audrey Hepburn gibi her biri kendi alanında üstün başarısı bulunan “İyi Niyet Elçileri”ne ülkemizden de bir çok ünlü sanatçı destek vermektedir.

UNICEF’in Türkiye İyi Niyet Elçileri ara-sında Türk sinemasının Sultanı Türkan Şoray, değerli yazarımız Ayşe Kulin, Devlet Sanatçısı Yıldız Kenter, usta ti-yatrocu Müjdat Gezen, son yıllarda herkesin gönlünde taht kuran ünlü oyuncu Kıvanç Tatlıtuğ, Devlet Sa-natçısı Gülsin Onay, gazeteci Tayfun Talipoğlu, eski milli basketbol oyuncu-muz İbrahim Kutluay ve Bilkent Senfo-ni Orkestrası bulunmaktaydı.

İstanbul Hilton Otel’de düzenlenen ve “Yeni İyi Niyet Elçileri”nin açıklanacağı basın toplantısında ‘İyi Niyet Elçiliği’ misyonunu Ferhat Göçer’in yanısıra usta tiyatrocu Ali Poyrazoğlu, Kültür Bakanlığı tarafından Türkiye’nin tanı-tım yüzü ilan edilen Tülin Şahin ve Flüt Solisti Şefika Kutluer gibi büyük isim-ler aldı.

Bir hayli keyifli geçen basın toplantı-sında, iyi niyet elçileri, Türk ve dünya çocuklarının korunması ve gelişimi için UNICEF’in projelerine destek ola-caklarına dair ant içip, amaçladıkları projeleri anlattılar.

Ferhat Göçer “ Elimden geleni yapaca-ğıma, çocuklar yararına çalışırken her türlü istismara ve tepe tepe kullanıl-maya razı olduğuma basın mensubu

arkadaşlarım ve diğer iyi niyet elçisi arkadaşlarımın önünde ant içiyorum.” cümleleriyle çocuklara bağlılık sözü verdi.

Göçer’in 3 yıl önce Darüşşafakalı öğ-renciler ile kurmuş olduğu koronun çok özel görüntüleri basın toplantısı sırasında misafirlere izletildi. Usta yo-umcu bu görüntülerin üzerine “Haya-lim: Unicef çocuk korosu kurmak ve okullarda müzik odaları oluşturmak. Çocukları müziğin koruyucu kanatları altına almak istiyorum” dedi.

UNICEF Türkiye Milli Komitesi Başkanı Talat Halman da “UNICEF’de emekli ol-mak yok emek vermek var. Amacımız fon oluşturmak, kaynak bulmak, bağış sağlamak”dedi.

KIŞ

’13

Page 93: License Time - Kış'13
Page 94: License Time - Kış'13

‘NEGATİF’ NİTELENDİRİLEN HABERİNİZGERÇEKTE TÜM PAYDAŞLARINIZ İÇİNNEGATİF MİDİR?

MED

YA

Ekonomi ile ilgili gelişmeleri takip et-mek için girdiğim itibarlı bir haber si-tesinde, ABD finansal piyasalarında günlük yaşanan gelişmelerin aktarıldığı 24 Ekim tarihli bir haberde yalın anlatı-mıyla şöyle bir bilgilendirmeye yer veril-mişti: ABD’nin en büyük kimyasal şirketi 20 imalat fabrikasını kapatmak ve 2.400 çalışanını işten çıkartmak suretiyle yıllık 500 milyon dolarlık kazanç sağlayaca-ğını açıklamasının akabinde aynı gün hisselerinde %5 düzeyinde değer artışı yaşıyordu.

Dow Chemical Co.’nun işten çıkarma ve bazı imalat fabrikalarını ka-patma haberi yatırımcılar tarafından pozitif algılan-mış ve yatırımcılar bu pozi-tif haberi fiyatlamıştı.

Üstelik bu fiyatlama günlük bazda en büyük hisse değer artışlarından biri olmalıydı ki, ABD’de borsaya kote 5.000’in üzerinde şirket arasından bu artış gün-lük piyasa yorumu içerisinde kendine yer bulabiliyordu. Dolayısıyla söz konu-su işten çıkarma haberi yatırımcılar nez-dinde pozitif yönde çok güçlü bir algısal değişime neden olmuş olmalıydı.

Öte yandan sektörümüze dönersek halkla ilişkiler performansının ölçümü için alınan medya analiz raporlarında işten çıkarma haberleri ‘negatif algıya sebep olacak haber’ olarak sınıflandırır.

Haberin bizim servis ettiğimiz basın bülteni eşliğinde bizim cümlelerimizle basında yer alması bile haberin negatif olarak sınıflandırılmasının önüne geçe-mez. Peki, medya analiz raporunu hazır-layanlar hata mı yapmaktadır?

Bir işletme ile ilgili yansıyan her haberi gerçek gazete okuyucularına göstere-rek algısal değişimini ölçmek çok ma-liyetli olduğundan, günümüz medya analiz sektöründe haberlerin analizini okuyucu grupları gerçekleştirir.

Haberi analiz eden okuyucu kendisine ‘bu haber sıradan bir gazete okuyucu-sunda kurum ile ilgili pozitif yönde mi yoksa negatif yönde mi bir algı oluştu-rur?’ sorusunu sorarak, haberin niteliği-nin pozitif mi yoksa negatif mi olacağı kararını vermektedir. Yani paydaş olarak halk nazarında yaratacağı etki çerçeve-sinde haberler sınıflandırılmaktadır.

Yapılan birçok araştırma, toplumun kazandığının bir bölümünü halka geri veren şirketlerle arasında duygusal bağ kurduğunu ortaya koymaktadır. Ülke içinde üretilen ürünleri satın almaya yönelik halkın gösterdiği bilinç, kriz yönetimindeki başarının “tek bir kişiyi bile işten çıkarmadık” anlatımıyla ifade edilmesi gibi istihdam sağlamanın halk nazarındaki değerine yönelik örnekler arttırılabilir.

O yüzden işten çıkarma haberinin med-ya analiz raporuna ‘negatif haber’ sınıf-landırması ile yansıması doğaldır.

Ufuk Aydın AVD Araştırma Yönetici Ortağı

94

MAKALEKI

Ş ’1

3

Page 95: License Time - Kış'13

Dolayısıyla sorunun kaynağı farklıdır. Bir işletmenin faaliyet gösterdiği, işletme-nin başarısını etkileyen bir çevre vardır: Çalışanlar, rakipler, müşteriler, resmi kurum ve kuruluşlar, kredi verenler, te-darikçiler, yatırımcılar, hisse sahipleri işletmenin iş yaptığı bu çevreyi oluştu-rurken, bu çıkar sahiplerinin hepsinin birbirinden çok farklı hatta çelişen bek-lentileri vardır.

Örneğin; müşteriler en az ödeyerek maksimum tatmin olmayı isterken, ya-tırımcılar ve hisse sahipleri işletme geli-

rinin yükselmesini istemektedir. İşletme bir yandan tüketici tatminini sağlarken diğer yandan yatırımcılar ve hissedarlar için en kazançlı yatırım fırsatını sunmak zorundadır.

İşletme ile bağı olmayan bir gazete okuyucusunun haberi, Dow Chemical Co.’nun yıllık kârını arttırmak uğruna 2.500 kişiyi işten çıkarması olarak yo-rumlayıp negatif bir tutum takınma-sı bu sebeptendir. Yine aynı sebep-ledir ki, hisse sahipleri 2.500 kişinin işten çıkarılmasını verimlilik bağlamında

olumlu bir yönetim hamlesi olarak ad-dedip yıllık 500 milyon dolarlık kazanca odaklanarak haberle ilgili olumlu bir tu-tum takınmaktadır.

Sonuç olarak, haberin niteliği (negatif mi pozitif mi olduğu) her zaman işlet-menin tüm paydaşlarınca aynı yönde algılanmamaktadır. Dolayısıyla yansıyan haberlerin niteliğini paydaş bazlı analiz etmeden toplam bazda sunan medya analiz raporları, 360° iletişim çalışma-larının doğru şekilde ölçümlenmesi ve planlanması aşamalarına ışık tutama-maktadır.

İşletmenin nasıl algılandığını paydaşları nazarında ortaya koyan itibar araştırma-ları ürünleriyle pazar araştırma sektörü-nün ihtiyaçları karşılar seviyede olduğu-nu söylemek mümkündür.

Ancak haberlerin her bir paydaşta farklı algı yaratacağını göz ardı eden günü-müz medya analiz sektörünün ihtiyaç-ları karşılamaktan çok uzak olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

O yüzden yansıyan haberlerinizin ne kadarının negatif, ne kadarının pozitif olduğunu gösteren medya analiz so-nuçları elinize ulaştığında siz en iyisi bir kez daha düşünün...

MARKA, LiSANS ve MEDYA DERGiSi

95

Page 96: License Time - Kış'13

Lüks, hiç bu kadar ulaşılabilir olmamıştı...

facebook.com/luxislove

Lux is Love; lükse tutkun, lüksten vazgeçemeyen, lüksü bir yaşam tarzı haline getirmiş kişilerin keyifle okuyacağı bir e-dergi. Kendini özel hissetmeyi seven herkes,

bu lüks yaşam rehberinin her sayfasında lüksün büyüsünü hissedecek.Lux is Love; lüks dünyadan haberlere, etkinlik ve yenliklere ilişkin tüm

detaylara herkesten önce ulaşmanızı sağlıyor. Lüksle yaşamlarını özdeşleştirmiş profesyonellerin deneyim ve görüşlerinin de okuyucuyla buluştuğu, lüks

ve aşkı birleştiren bu özel rehber yeni yaşam rehberiniz olacak.

Lux is Love’a ulaşmak için tek yapmanız gereken...

www.luxislove.com

twitter.com/luxislove pinterest.com/luxislove

www.luxislove.com

Viale Umbria, 20135 Milano İTALYA+39 388 564 29 [email protected]

facebook.com/ luxislovetwitter.com/ luxislovepinterest.com/ luxislovegplus.to/ luxislove

Page 97: License Time - Kış'13

Lüks, hiç bu kadar ulaşılabilir olmamıştı...

facebook.com/luxislove

Lux is Love; lükse tutkun, lüksten vazgeçemeyen, lüksü bir yaşam tarzı haline getirmiş kişilerin keyifle okuyacağı bir e-dergi. Kendini özel hissetmeyi seven herkes,

bu lüks yaşam rehberinin her sayfasında lüksün büyüsünü hissedecek.Lux is Love; lüks dünyadan haberlere, etkinlik ve yenliklere ilişkin tüm

detaylara herkesten önce ulaşmanızı sağlıyor. Lüksle yaşamlarını özdeşleştirmiş profesyonellerin deneyim ve görüşlerinin de okuyucuyla buluştuğu, lüks

ve aşkı birleştiren bu özel rehber yeni yaşam rehberiniz olacak.

Lux is Love’a ulaşmak için tek yapmanız gereken...

www.luxislove.com

twitter.com/luxislove pinterest.com/luxislove

www.luxislove.com

Viale Umbria, 20135 Milano İTALYA+39 388 564 29 [email protected]

facebook.com/ luxislovetwitter.com/ luxislovepinterest.com/ luxislovegplus.to/ luxislove

Page 98: License Time - Kış'13

TOKYO ANIME FAIRTokyo Uluslararası

Animasyon Fuarı21- 24.03.2013

TOKYO BIG SIGHT JAPONYA

FUARTAKVİMİ

98

LONDON TOY FAIR 2013

Londra Oyuncak Fuarı22 - 24.01.2013

LONDON OLYMPIAİNGİLTERE

SPIELWARENMESSE’13Nürnberg Uluslararası

Oyuncak Fuarı 30.01 - 04.02.2013

NURNBERG ALMANYA

NEW YORK TOY FAIR 2013

New York Oyuncak Fuarı10- 13.02.2013

JACOB K. J. CON. CENTERNEW YORK

BOLOGNA CHILDREN’S BOOK FAIR 2013

Bologna Çocuk Kitapları Fuarı

25- 28.03.2013İTALYA

TOYS & GAMESHong Kong

Oyuncak ve Oyun Fuarı07- 10.01.2013HONG KONG

İSTANBUL KIRTASİYE OFİS 201319. Uluslararası İstanbul Kırtasiye, Kağıt, Okul ve Ofis Ürünleri Fuarı03 - 07.04.2013İFM - İSTANBUL

IMOB 20139. İstanbul Mobilya Fuarı 29.01 - 02.02.2013CNR EXPO - İSTANBUL

TEXBRIDGEİstanbul Tekstil ve Aksesuarları Fuarı 06 - 09.03.2013CNR EXPO - İSTANBUL

İSTANBUL JEWELRY SHOW36. İstanbul Uluslararası Mücevherat Fuarı 21 - 24.03.2013CNR EXPO - İSTANBUL

ANNE, BEBEK, ÇOCUK24. Uluslararası Anne, Bebek ve Çocuk Ürünleri Fuarı 17 - 20.01.2013CNR EXPO - İSTANBUL

ZOW 2013Mobilya Endüstrisi, İç Tasarım, Aksesuar ve Ekipmanları Fuarı 17 - 20.01.2013CNR EXPO - İSTANBUL

YURTİÇİ FUARLAR YURTDIŞI FUARLAR

KIŞ

’13

Page 99: License Time - Kış'13
Page 100: License Time - Kış'13

3F Meiwa Bld. 4-1-3 Hongo, Bunkyo-ku,Tokyo 113-0033, Japan

Tel: +813 3815-7901 Fax: 3815-8395www.tact.com.jp

İzzettinbey Cad. Atalar Sok. No:15/134696 - Üsküdar, istanbul - TÜRKİYE

Tel: +90 (216) 532 78 11www.lisansmedya.com

Türkiye Lisans Hakları LİSANS MEDYA Tarafından Verilmektedir.