8
^ ^

Kültür Yayınları Dizisi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D250901/2014/2014_BAGLANSZ.pdf · Kültür Yayınları Dizisi Yayın Yönetmeni Lokman ÇAĞIRICI Yayın Koordinatörü

  • Upload
    others

  • View
    26

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

^ ^

Kültür Yayınları Dizisi

Yayın YönetmeniLokman ÇAĞIRICI Yayın KoordinatörüKenan GÜLTÜRK EditörDoç. Dr. Hür Mahmut YÜCER ÇeviriProf. Dr. Süleyman DERİNProf. Dr. Halil İbrahim KAÇAR Tashih ve RedaksiyonDoç. Dr. Hür Mahmut YÜCEREkrem KIZILTAŞ DüzenleyenBağcılar BelediyesiGümüşhane Eğitim Kültür ve Sağlık VakfıBağcılar Gümüşhaneliler Kültür ve Yard. Derneği TasarımAsitane Organizasyon Dizgi ve Baskı Öncesi HazırlıkM. Fatih AKYÜZLÜ Baskı & Cilt Baskı TarihiŞubat 2014İstanbul

1996

RE

KL ÜL LE TN ÜA RH

VEÜ

YM AÜ RG D

.R

DA EL RI NC EAB

104

1996

RE KL ÜL LE TN ÜA RH VEÜ YM AÜ RG D .R DA EL RI NC EABbildirilerULUSLARARASI GÜMÜŞHÂNEVÎ SEMPOZYUMUDOĞUMUNUN 200. YILI HATIRASINA

Gümüşhânevî Dergahının Aksiyonu

SÜLEYMAN ZEKİ BAĞLANKültür Tarihçisi

“Burada çay yok çorba yok, ilim var zikir var.”

“Nakşibendi dergahıdır bu makam-ı dilkûşa,

İşte meydan-ı muhabbet gel azizim merhaba”

Hazret-i Peygamber (sav)’in sünneti müslü-manlar için hayati bir önem taşımaktadır. Ta-savvuf, kişiyi manevi yönden eğitmeyi ve onu iyi bir insan olarak yetiştirmeyi hedefler. Mu-tasavvıflar bidatten sakınmayı ve sünnete tabi olmayı hedeflerler. Hadis ile Tasavvuf ilimleri birçok kıymetli eserin verildiği sahaların başın-da gelmektedir. Tasavvuf erbabının hadisle olan beraberliği hiçbir zaman kesintiye uğramamış, günümüze kadar devam etmiştir. XIX. asrın güzide şahsiyeti Ahmed Ziyâeddîn-i Gümüş-hânevî Efendi de bu geleneği yaşatan alimler-den biridir. Bir Osmanlı alimi olarak Gümüş-hânevî, medrese tahsilinden sonra tasavvufa intisap ederek zülcenaheyn olduğunu ortaya koymuştur. Bir yandan tedrîs ve telîf ile iştigal ederken, diğer yandan tarikat neşrini de de-vam etmiştir. Merhum Mahir İz Hoca Efendi, “Kitap ene’ye götürür, tekke nahnu’ya götürür. Bir kimse medrese tahsili görüp de tekkeye boyun keser-se, o tadından yenmez.” diyordu. Çünkü Ahmed

Ziyâeddin Efendi hadislere çok önem vermiş ve hadisle ilgili eserleri tekkesinin bir el kitabı haline getirmiştir. Yani Gümüşhânevî Dergahı bir dâru’l-hadis olmuştur. Tekkenin girişinde “Burada çay yok çorba yok, ilim var zikir var.” yazıyordu. İlim sahipleri burada Râmûzu’l-eha-dis’i takip ediyorlardı. Sonunda bu kitap onlara bir Râmûz İcazeti ile hediye ediliyordu.

Osmanlı tarihindeki Kadızâdeler mesele-sinde medrese ve tekke sürtüşmesi bir çok can yanmasına neden olmuştu. Bu mevzuda ar-kadaşımız Dr. Necati Öztürk Bey mühim bir doktora çalışması yaptı. Henüz yayınlanmadı. Gümüşhânevî medrese-tekke sürtüşmesi ile Batılılaşma gayretlerinin hızla devam ettiği bir ortamda yaşamıştı. O tedris, telîf, tarikat ve iktisadî meseleleri bir arada götürerek şahısla-rın yetişmesine, toplumun şekillenmesine ve Osmanlı devletinin bekası için ciddi mânâda destek sağlamıştı. Müridlerinin manevî eğitimi için gayret ederek dünyanın dört bir tarafına gönderdiği halifeleri ile irşad sahasını sınırla-rın ötesine taşımış; diğer yandan bi’l-fiil vatan savunmasında 1293 Osmanlı-Rus Harbi’nde

105

1996

RE KL ÜL LE TN ÜA RH VEÜ YM AÜ RG D .R DA EL RI NC EABbildirilerULUSLARARASI GÜMÜŞHÂNEVÎ SEMPOZYUMUDOĞUMUNUN 200. YILI HATIRASINA

cepheye gitmiştir. Balkan meselesi ve Anado-lu’daki karışıklıklar, düzeni zorluyordu.

Yeniçeri Ocağı kurulduğu günden itibaren Osmanlı devletinin ilerlemesinde ve gelişme-sinde büyük başarılara imza atmış önemli bir kurumdu. Bu ocak Bektaşi tarikatının bir nevi ‘seyfi kolu’ olarak hizmet görmüştür. Zamanla bozulan Bektaşilik tepkilere sebep olmuştur. Bektaşi inançları Nakşibendi prensiplerine zıttır. Bektaşilik Türk-İslam düşüncesinin bir akımını temsil ederken, Nakşibendiler mil-letler üstü bir İslam anlayışını temsil eder. Yeniçeri ocağının kaldırılmasını II. Mahmut düşünmüş, aldığı fetva ile bu ocağı 1826’da ortadan kaldırmıştır. Bektaşi tekkesi Nakşi veya başka kollara geçmeye başlamıştır. İşte bu yıllarda Şam’da irşad faaliyetlerinde bulu-nan Mevlânâ Hâlid-i Bağdadî’nin tesiri Ana-dolu, Kafkaslar, İstanbul ve Rumeli’ye yayıl-maya başlamıştır.

Gümüşhânevî’nin aksiyonu Mevlânâ Hâlid’den gelmektedir. Görüşleri onun ha-reketleri ile mutabıktır. Dergahın bir hadis medresesi gibi faaliyet göstermesinin tesir-

leri günümüzde görülmektedir. Halen Meh-med Zahid Kotku Efendi’nin ve Esad Coşan Efendi’nin Râmûzu’l-ehâdîs dersleri Akra Fm radyosunda sabah ve akşam yayınlanmaktadır. Ayrıca Cevat Akşit Efendi’nin Süleymani-ye Camii’nde Pazar günleri ikindiden sonra yaptığı Râmûz dersleri Kanal 7 ve TV5’den seyredilmektedir. Fatih’teki İskender Paşa Ca-mii’ndeki Râmûzu’l-ehâdîs dersleri de her pa-zar ikindiden sonra devam etmektedir. Milli Gazete’de Râmûz tercümesinin yayını yıllar-dır sürmektedir.

Ahmed Ziyâeddin Efendi’nin, Gümüşhâ-nevî Tekkesi’ni, İstanbul vilayetinin karşısın-da Fatma Sultan Mescidi yanında kurması dikkat çekmektedir. O tarihlerde İstanbul ve civarında tekke için pek çok mekan buluna-bilecekken Cağaloğlu’nda Devletin Bab-ı âli’nin karşısında dergahın icra-i faaliyette bulunması anlamlıdır. Sultan Abdülmecid, Sultan Abdülaziz, Şah-ı Nakş-ı bend Haz-retleri’nin ismini celi sülüs bir istifle yazmıştır. Aslı Topkapı Sarayı’ndadır. (Mayıs 2013’de Ayasofya’da Hattın Sultanları sergisinde ziya-ret edilebildiler). Sultan Abdülhamid ve Sul-tan Mehmed Vahidüddin bu merkeze bizzat

106

1996

RE KL ÜL LE TN ÜA RH VEÜ YM AÜ RG D .R DA EL RI NC EABbildirilerULUSLARARASI GÜMÜŞHÂNEVÎ SEMPOZYUMUDOĞUMUNUN 200. YILI HATIRASINA

gelmişlerdir. Sultan II. Abdülhamid Gümüşhâ-nevî’nin vaazlarında bulunmuştur. Hatta onun cenaze masraflarını bir yaveri vasıtasıyla kar-şılamıştır. Orijinal vesikası, önceki Gümüşhâ-nevî Sempozyumu’nda Ahmed Turhan Arslan tarafından yayınlanmıştır. Sultan Vahidüddin ise tekkeye sık sık gelirdi. Of ’tan Yusuf Şevki Efendi’nin talebesi, müntesibi ve İsmail Necati Efendi’den halvet gören Hacı Ferşad Efendi’ye tekkede Sultan Vahidüddin “Hoca efendi mem-leketinizde medreseleri çalıştırın, memleket zor durumda. İnşallah düzelme olduğunda biz med-reselere destek olacağız” der.

İstanbul’un işgali yıllarında Gümüşhânevî Dergahı’na Sultan Vahidüddin Han’ın gelece-ği söylenir. Hazırlıklar yapılır. Ömer Ziyaüd-din Efendi’nin oğlu Prof. Yusuf Ziya Binatlı anlatıyor: ‘Biz çocuktuk, hepimizi bir araya top-ladılar. Padişah geldi babamla görüşmeler yaptı, gitti. Sonra öğrendik ki, babam Ömer Ziyaüddin

Efendi’ye Şeyhü’l- İslamlık teklif etmiş. O da işgal altında fetva verilmez diye kabul etmemiş’. Yusuf Ziya Binatlı bu vak’ayı TGRT televizyon kana-lında İz Bırakanlar isimli programda da anlat-mıştı. Sultan Abdülhamid Ebu’l-Hûda Efendi ve Şeyh Zafir Efendi ile yakın münasebetleri de olsa Gümüşhânevî Dergahı ile bağlantısı devamlı olmuştur. Hatta 1909’da Selanik’ten Hareket Ordusu İstanbul’a gelirken, tekkeye gönderdiği bir yaveri postnişin İsmail Necati Efendi ile istişare eder. Daha evvel zaten Ah-med Ziyâeddin Efendi 1877-78 Osmanlı-Rus Harbi’nde doğu cephesine bağlılarıyla gitmiş, muharebeye girmiştir. I. Cihan Harbi’nde Rus-lar Gümüşhane’yi işgal ettiklerinde Gümüşhâ-nevî’nin bağışladığı kütüphaneyi Petersburg’a götürürler. Günümüz Gümüşhane vali ve Be-lediye Başkanları da bu konudan haberdardır-lar. Ayrıca Gümüşhânevî’nin Of/Çufaruksa ve Rize’de bağışladığı kitaplar vardır.

Mehmet Zahit Kotku Hoca Efendi

107

1996

RE KL ÜL LE TN ÜA RH VEÜ YM AÜ RG D .R DA EL RI NC EABbildirilerULUSLARARASI GÜMÜŞHÂNEVÎ SEMPOZYUMUDOĞUMUNUN 200. YILI HATIRASINA

Ahmed Ziyâeddin Efendi tekkesinde Karz-ı Hasen sandığı kurmuş, ihtiyaç sahiple-rine yardımcı olunmuştur. Aynı faaliyeti Meh-med Zahid Kotku Efendi, bir ihtiyaç sahibi için merhum Melih Kerman Bey’i vazifelendirmiş böylece Hak-Yol vakfının temeli atılmıştır. Bu hayırlı teşebbüs Esad Coşan Efendi zamanında da devam etmiştir. Hatta bazı yerlerde bu çalış-ma örnek alınarak aynı faaliyetler yürütülmek-tedir.

Gümüşhânevî nasihatlerinde, mektupla-rında yerli malı kullanılmasını hatta dışarıdan gelecek ilaca itibar etmeyip, bizim yapmamız gerektiğini söylemiştir.

1950’li senelerin ortalarında bir Cuma günü Mehmed Zahid Kotku Hocaefendi ‘Elime bir toplu iğne kutusu geçti. Yabancı malı. Daha bunu yapamayacak mıyız?’ der. Cemaatin gayretiyle Necmettin Erbakan’ın çalışmaları ile ilk defa % 100 yerli malı Gümüş Motor imal edilir. 55 senedir bu motorlar çalışmaktadır. Aynı şekil-de Uğur Derman Bey Üsküdar Nakşi Özbek-ler dergahı şeyhi Edhem Efendi’nin yaptığı üç beygir gücündeki buhar makinası hakkında I.Türk Bilim Tarihi Kongresi’nde tebliğ sun-muştur.1

Mehmed Zahid Kotku Hoca Efendi: ‘Siga-ra ve ekmek israfı olmasa göklerimiz tayyarelerle dolar.’ derdi.

Abdulaziz Bekkine Efendi de üniversite gençleriyle bizzat ilgilenirdi. Nureddin Top-çu’yu irşad eden odur. ‘Herkes mektebini bitirecek’ derdi. Mehmed Zahid Kotku ve Esad Coşan Efendiler de gençlerle bizzat alakadar olmuş-lardır. Onların tekamül etmelerini istemişlerdir.

Yabancı dili burada öğrenmelerini kendilerini yetiştirmelerini arzu etmişlerdir. “Görünmeyen Üniversite” olan bu dergahın bağlıları mühim yerlerdedir. İbnu’l- Emin Mahmud Kemal Bey’in Sadrazamlar, Şairler ve Hattatlar ile ilgili kitaplarında ayrıca Ebu’l- ûla Mardin’in Huzur Dersleri’nde ise bir çok ulemanın Gümüşhâ-nevî Dergahı’na bağlı olduklarını okumakta-yız. Süleymaniye Camii haziresinde Çerkes Ferik Ahmed Hamdi Paşa’nın kabir taşında “Gümüşhaneli Dergahına mensuptur” yazmakta-dır. Sicill-i Osmani, 18 cildlik zeyli ve Osmanlı Müellifleri bu konuda kaynaktır. Nakşibendili-ğin Orta Asya’dan, Orta Doğu’ya, Anadolu’ya yayılışı ve Bab-ı ali’nin karşısında bulunuşu müsteşriklerin son derece dikkatlerini çekmek-te ve bu konu hakkında eserler ortaya koyarken açık-kapalı mesajlar vermektedirler.

1- M.Uğur Derman, ‘Mütefennin Bir Şeyh Tipi Hazerfen Edhem Efendi’, Ömrünün Bereketi -1, İstanbul 2011, sh. 347-351

Abdulaziz Bekkine Efendi

108

1996

RE KL ÜL LE TN ÜA RH VEÜ YM AÜ RG D .R DA EL RI NC EABbildirilerULUSLARARASI GÜMÜŞHÂNEVÎ SEMPOZYUMUDOĞUMUNUN 200. YILI HATIRASINA

Gümüşhânevî Dergahı’nın kapısında “Bu-rada çay yok, çorba yok. İlim var, zikir var” yazar-ken dergahın şairi Korvet katibi Mustafa Fevzi Efendi’nin şu beyti de duvarda asılı duruyordu:

“Nakş-ı bendi dergahıdır bu makam-ı dil- kûşa,

İşte meydan-ı muhabbet gel azizim merhaba“

Mustafa Fevzi Efendi manzumeleriyle Gü-müşhaneli Dergahı’nı anlatırken çok büyük de bir İslami heyecanın adamıdır. Mehmed Akif Ankara’daki Taceddin Dergahı’nda İstiklal Marşı’nı nazmederken onun şiirlerini okut-maktadır.

“Uyan ey ehl-i islam uyan, Allah için olsun Uyan

Gözet namusu Kur’an-ı Resullullah için olsun uyan“

Ömer Ziyâeddin Dağıstani, Gümüşhâ-nevî’nin halifesi ve postnişini olup o da eserleri ile Sultan Abdülhamid Han’ı desteklemiştir. II. Meşrutiyet’te emire bağlılık mevzuunda 40 hadis derlemiş; Yıldız Sarayı’na sunmuş-tur. Yazma nüshayı talebeliğim yıllarında İ.Ü Merkez kütüphanesi Türkçe yazmalar kısmın-da bulup okumuştum. “Hukuku Selâtin” adlı bu eser yayımlanmıştır. Yakın zamanlarda da Kadir Mısıroğlu Bey “Hilafet” kitabından La-tinize ederek neşretti. Ömer Ziyâeddin Efendi II. Meşrutiyet Anayasasının İslami kaynakları gösteren eseri “Mir’at-ı Kanunî Esasi” yayın-lanmıştır. Lezgi lisanıyla nazmettiği Mevlidi halen Kafkaslar’da okunmaktadır. İtalya’da bir dil uzmanı bunun üzerinde çalışmakta idi.

Ömer Ziyâeddin Efendi’nin hadis çalışma-larını yazma olarak İ.Ü. Merkez Kütüphane-si’nde talebeliğim yıllarında bizzat görmüştüm. Gümüşhânevî Dergahı’nda bir kütüphane var-dı. 1925’de tekkeler kapatılınca bu kütüpha-neyi Süleymaniye ve Atıf Efendi Kütüphanesi hafız-ı kütüb olan Abdullah Güzelyazıcı son postnişin Mustafa Feyzi Efendi’den teslim alıp Süleymaniye Kütüphanesi’ne getirip “Muhtelit“ kısmına kayıt etmişti. Yıllar sonra Süleyma-niye Kütüphanesi’nde çalışan Bulgaristan’daki Medresetü’l Nüvvab’dan mezun Mehmed ve Hüseyin Efendiler kitapların “Muhtelit”ten çe-şitli bölümlere dağıtıldıklarını bize söylemişti.

Volga-Ural bölgesinin son büyük Nakşiben-di şeyhi Zeynullah Kazanî’nin müridi ve hali-fesi, bizim İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fa-kültesi’nden tarih hocamız Ahmed Zeki Velidi Togan Bey’in babasıdır. Şeyh Efendi’nin bizim hocamızı çocuktan itibaren okumaya teşviki ile başlayan eğitim süreci sonucunda Togan Bey

Nurettin Topçu

109

1996

RE KL ÜL LE TN ÜA RH VEÜ YM AÜ RG D .R DA EL RI NC EABbildirilerULUSLARARASI GÜMÜŞHÂNEVÎ SEMPOZYUMUDOĞUMUNUN 200. YILI HATIRASINA

2- - Togan, Zeki Velidi, Hatıralar, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları1999.

daha sonra Ordinaryüs Profosör olur.2 Zeynul-lah Kazanî Efendi, bölgesinde İslami canlan-maya sebep olunca; Ruslar onu hapsettiler.

Gümüşhânevî’nin İslam coğrafyasının bir çok bölgesine, hatta Komor adalarına kadar ya-yılan halifeleri oralarda halka İslamî terbiye ve-riyorlardı; hanımları ise tesettüre uyarak halka örnek oluyorlardı.

Ahmed Ziyaüddin Efendi için hatm-i ha-cegana uymak çok mühimdir. ‘Bir kimse Trab-zon’dan İstanbul’a hatm-i hacegan için gelse za-rara girmiş olmaz’ diyor. Hatta Kafkaslar’dan İstanbul’a gelen Nakşi Hâlidî Şeyhi İmam Şa-mil’e “Siz orada Hatm-i haceganı terk etmeseydi-niz, Ruslar sizi söküp atmazlardı’ der.

II. Meşrutiyet idaresi muhalifi olduğu için Ömer Ziyâüddin Efendi’yi Medine’ye gön-derdiler. Sonra oradan Mısır’a geçer. I. Dünya Harbi yıllarıdır. Oğlu Yusuf Ziya Binatlı, İs-kenderiye’de doğar. Ömer Ziyaüddin Efendi, Mısır halkına bildiriler yayınlayarak ‘Osmanlı devletine karşı muharebe etmeyin’ der. İngilizler onu hapsederler.

Gümüşhânevî’nin müntesiplerinden bir kısmı üstün seviyede ilim adamları olup, Huzur hocalığı vazifelerinde bulunmuşlardır.

Gümüşhânevî’nin bir mühim tarafı da Mec-muatü’l- azhab’ı hazırlamasıdır. Bir cildi Nakşi, ikinci cildi Şazeli, üçüncü cildi Muhyiddin-i Arabi’ye aid virtlerden meydana gelir.

Mehmed Zahid Kotku Efendi’nin de ha-zırladığı Evrad’ında her gün için dualar vardır. Bu kitapta Mehmed Efendi’nin, Ali Rüşdü

Oran’ın, Saim Özel’in ve Hamid Bey’in hatları vardır.

Gümüşhânevî’nin halifelerinden olan Os-man Necati Efendi’nin de Prof. Dr. Sabahad-din Zaim ve kardeşlerine çok tesiri olmuştur.

Nakşilik hakkında Kasım Küfrevi’nin ha-zırladığı doktora tezi İ.Ü. Türkiyat Enstitüsü’n-de 337 numarada kayıtlıdır. Burada Gümüşhâ-nevî Dergahı hakkında kıymetli bilgiler vardır.

Râmûzu’l-ehadis’in baskısında kullanılan Litografya taşları Kasımpaşa Deniz Hastane-si’nin mahzeninde imiş. Bir deniz subayı olan Mustafa Fevzi Efendi mi bu işe vesile olmuştur, bu konu araştırılmalıdır.

Gümüşhânevî Dergahı’nın tarihçesi, ak-siyonu doğru şekilde anlaşılıp anlatıldığı tak-dirde hem psikolojik hem de sosyo-ekonomik gelişim kaçınılmazdır.

Ömer Ziyâeddin-i Dağıstani