52
OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSi 13 Editö rler ERCAN ALKAN OSMAN SACiDARI i SAR Y A ·Y I NLARI uf

OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

  • Upload
    others

  • View
    15

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSi 13

Editörler

ERCAN ALKAN OSMAN SACiDARI

i SAR Y A·Y I NLARI

uf

Page 2: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

iSAR Yayınları 1 15

Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3

Osmanlı'da ilm-i Tasawuf

Editörler

Ercan Alkan Osman Sacid Arı

1. Baskı, Aralık 2018, istanbul

ISBN 978-605-9276·12-2

Yayına Hazırlı k

M. Fatih Mintas

ömer Said Güler

Kitap Tasarım: Salih Pulcu

Tasarım Uygulama: Recep Önder

Baskı·Cilt

Elma Basım

Halkalı Cad. No: 162/7 SefakOy Kücükcekmece J Istanbul Tel: +90 (212) 697 30 30 Matbaa Sertifıka No: 12058

© ISAR Yayı nları

T.C. KOltür ve Turizm Bakar:ılı~ı Sertlfıka No:·32581

Botan yayın hakları saklıdır. Bilimsel araştırma ve

tanıtım icin yapılacak kısa alıı:ıtılar dışında·; yayıncının

yazılı Izni olmadan hicbir yolla çcıga'ttııamaz:

iSAR Yayınla rı

Selamı Ali Mah. Fıstıka~acı Sok. No: 22 Osküdar 1 istanbul Tel: +90 (216) 310 99 23 ı Belgegecer: +90 (216) 391 26 33

www.isaryaylnlari.com 1 [email protected]

Katalog Bilgileri

Osmanlı 'da ilm-i Tasawuf 1 ed. Ercan Alkan· Osman Sacid Arı ı istanbul

2018 (1.bs.) i iSAR Yayınları- 15/ Osmanlı'da Ilimler Dizisi · 3 I ISBN:

978-605-9276-12·2116.5 x 24 cm. - 863 s. 11. Tasawufve Tarlkatler_ Osmanlı Devleti 2 . Sosyal Yasam ve Gelenekler 3. ilimlerTarıhi

Page 3: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

Abdullah Bosnevi'nin Nas Yorumculuğu: Hal'u'n-na'leynfi'l-vüsul ilô. h~zreti'l­cem'ayn Örneği -Metin, Tercüme, Değerlendirme-

ErcanAlkan Dr. Öğr. Üyesi, Marmara Üniversitesi ilahiyat Fakültesi.

Giriş

İslam düşüncesinin genel itibariyle bir yorum (tevil) geleneği olduğu söylene­

bilir. Fakihler ve kelamcılar ile birlikte sulller de doktrinlerini büyük oranda

yorum geleneğinin imkanlan çerçevesinde -kimi zaman da bu imkanı zorlaya­

rak- Şekillendirmişlerdir. Yöntemin adının işfu:i/işaret olduğu bu literatür türü,

öncelikli olarak Iafzın veya ibarenin ötesindeki manayı bulup çıkarma amacı­

m gücler ve delalet bakımından ibare ile işare arasındaki farklılığa odaklanır.

Söze konu çaba tasavvufunı müstakil bir din ilmi olarak kendisini vazetme

sürecinin önemli temalanndan birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim

bununla irtibath olarak Ebu Nasr Serrac'ın (ö. 378/988) tasavvufu "işaret ilmi"2

Serrac tasawufu (ilmü'l-fütüh) "Allah'ın velilerinin kalblerini, [ilahi] ketarnını anlamak

ve [ilahi] hitabından hüküm istinbat etmek üzere üzere açtığı bir ilim." şeklinde tanımlar.

Tanımın odağında "kelam" ve "hitap" vurgusunun yer alması konumuz açısından önem ar­

zetmektedir. Serrac, Lüma', s. 27. Devamında Serrac, süfi Kur'an yorumuna imkan verdiğini

düşündüğü "De ki: Rabbimin sözlerini yazmak için bütün denizterin suyu mürekkep olsa ve bir o kadar daha yardımcı otarak ilave etse k Rabbimin sözleri tükenmeden o denizler tükenir:·

(Kehf, 18/109) ayetine yer verir. Ayrıca bu işari yorumun şer'i delillerinden biri otarak süfıterin

sıkça referans verdiği ayetterden biridir.

2 Serrac'a göre "işaret ilmi" bildikleriyle amel ettikten sonra kişiye bilmediklerini Allah'ın öğ­

rettiği bir bilgi türüdür. Bu bilgi sayesinde kişi Kur'an ve hadisiere dönük bir yorum kabiliyeti

elde eder; Kur'an ve hadislerdeki gizli sır, incelik ve anlamları kavrar ve yorumlar hale gelir. B k.

Serrac, Lüma', s. 149. Kelabazi, konusu ve yöntemini dikkate atarak "hikmet ilmi", "marifet

Osmanlı'da ilm- i Tasavvuf ~ 527

Page 4: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

şeklinde nitelemesi, sfıfilerin nas yorumculuğunun ilmi faaliyetlerindeki yeri­

ni göstermesi bakmınından önem arzetmektedir.

İşari yorum yönteminin sınırlan ve çerçevesinin -dolayısıyla da içerik bakı­

mından zenginliğinin- belirginleştirilmesi nde, literatürde başka pek çok şer'i

dayanak öne sürülmekle beraber,3 "Kur' an' ın zahiri, batını, haddi, matla'1 şek­

linde yediye vanncaya kadar-birrivayette yetmişe varıncaya kadar- batnı [yani

aşamalan] vardır" hadisi etrafında yapılan izahlar, işari tefsir metinlerinde

merkezi bir konuma sahip olmuştur. Bu bağlamda Sehl et-Tı.isteri (ö. 283/896)

ve Hak1m et-Tirmizi (ö. 320/932) ile başlayan İbnü'l-Arabi (ö. 638/ı240) ve Sad­

reddin Konevi'ye (ö. 673/1274) uzanan tarihsel süreçte sfıfilerin Kur'an ve hadis

metninin çokanlamWığı fikri üzerinde özellikle durduklan görülmektedir. İd­

rak araçlanndaki çeşitliliğin metni yorumlamada yol açtığı anlam derecelen­

mesi4, seyrüsülfık aşamalannda kazanılan ahlaki yetkinlik ile ilahi hitaba m u­

hatapolma düzeyinin değişkenlik arzetmesi ve nihayetinde İbnü'l-Arabi'de

açığa çıktığı şekliyle insan başta olmak üzere varlığın tümünün yorumlanacak

bir kitaba dönüşmesi fikri sfıfilerin işan yorum faaliyeti kapsamında ele al­dıklan dikkate değer temel bahislerdir. Sözü edilen bu çerçevede Abdullah

Bosnevi (ö. 1054/1644) XVII. yüzY'J Osmanlısında İbnü'l-Arabi ve Konevi çiz­

gisinde benimsenen nas yorumculuğunu sürdüren isimlerden biri olmuştur.

Her ne kadar Bosnevi Kur'an'ın bütününü yorumlayan bir tefsire sahip değil­

se de yaptığı ayet yorumlan azunsanmayacak bir yekfıne sahiptir. Bu yazıda

Besnevi'nin "Nalınlanru çıkar, muhakkak sen mukaddes Tuva vadisindesin"

(!aha, ıo/12) ayetini yorumladığı Ha/'u'n-na'leyn ji'l-vüsiil ilq hazreti'l-cem'ayn

adlı nsalesinin muhtevasından bahsedilecek, atvar-ı seb'a anlayışının eşlik

ettiği yorumlama çabası değerlendirilmeye çalışılacaktır.

Bosnevi ve nas yorumculuğuna geçmezden evvel, işan tefsire dönük Türkçe

güncel akademik çalışmaların üzerinde yürüdüğü ana hattı belirginleştinnek

yazınm içeriğini ve maksadını kavramaya katkı sunacaktır. Şöyle ki işari tefsir

araştırmaları söz konusu olduğunda büyük bir emek mahsülü olan Süleyman

ilmi", "havatır ilimleri", "müşahede ve mükaşefe ilim leri" şeklinde tasavvuf ilmine verilen çe­şitli isimleri zikrederken bu muhtevayliı ilişkili olarak "işaret ilmi" ni de anar. Kelabazi, Tcarruf. s. 131. ibare-işare ayrımı için ayrıca bk. Hakim Tirmizi, Kalbin Anlamı, s. 51-52_

3 işari tefsirin bir yorum yöntemi olarak kökeni ve varlığını gerekçelendirmek maksadıyla sOfı­ler tarafından dile getirilen delillerin ayrıntılı bir şekilde değerlendirmesi için bk. Ateş, işöri Tefsir Okulu, s. 27-38.

4 Hakim et-Tlrmizi'nin Beyônü'l-fark'taki ana temalarından biri, sadr, kalb, fuad, lüb dereceten­

mesinin yorumdaki etkisi, yani farklı anlam katmanlarını algılayacak farklı id rak araçlarının varlığı üzerinedir. Bk. Hakim Tirmizi, Kalbin Anlamı.

528 ~ Osmanlı 'da Ilm-i Tasavvuf

Page 5: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

Ateş'in İşarf Tefsir Okulu kitabı ilgili literatürdeki belirleyiciliğini halen mu­

hafaza etmektedir.5 Bu bağlamda Ateş'in özellikle adı geçen eserinde yaptı­

ğı işan tefsirin tanımı, kapsamı, tasnif ve dönemlendinne girişiminin genel

kabul gördüğü, yanı sıra sfıfi yorum yönteminin sorunlarına ilişkin öne sür­

düğü genel tezlerin de benimsendiği rahatlıkla söylenebi.J.ir. Tasavvufu arneli

ve nazari olarak kesin çizgiler ile ayıran Ateş, yorumda bu aynının belirleyici

old, uğu kanaatindedir, dolayısıyla sı1fi nas yorumculuğunun "işan sı1fi tefsiri"

ve "nazari sı1fi tefsiri" şeklinde iki ayn başlık-dönem altında değerlendirilmesi

gerektiğini öne sürer. "İşan sfıfi tefsir"de içerik, yorumu yapan kişinin "öncel"

düşüncelerine dayanmaz, yaşadığı manevi halin etkisiyle yarumcu gönlüne

doğan anlamlardan yola çıkarak nassı anlamaya ve yorumlaya özen gösterir.

"Nazari sfıfi tefsir"de ise yorumu yapan kişinin tasavvuf algısında hakim olan

nazariyeler ve felsefi düşünceler ile paralellik arzeden bir yorum faaliyetinin

varlığı söz konusudur. Dolayısıyla ikinci yorum türü ilki ile karşılaştırıldığın­

da bünyesinde pek çok sorunu barındırmaktadır:

Tasavvufu nazari incelemelere, felsefi öğretilere dayandıranlar, Allah'ın

kelammı kendi görüşlerine uyacak biçimde te'vil etmişlerdir. ( ... ) Filozof

mutasavvıf, felsefi fikirlerinin revac bulması için bunları Kur'an'la destek­

lemek zorunluluğunu duymuş, Allah kelammı kendi hayaline göre çek­

miştir. Şöylece bu tefsir genellikle Kur' an' ı asıl amacından çıkarmıştır. Zira

Kur'an'ın amactıyla mutasavvıfın amacı arasında çelişki oldu mu mutasav­

vıf, ayetikendi görüşüne göre yorumlar. Bu suretle Kur'an'ı kendi görüşüne

göre yorumlar.6

Erken dönemde "yorumun çerçevesini zühd" kavramının belirlediği "işan sun

tefsir"in yerini "zamanla çok cüretli nazariyeler taşıyan sfıfi [nazari] tefsir"e7

bıraknğı yönünde katı bir yargıya sahip olan Ateş, bu bağlamda İbnü'l-Arabi

ismini tartışmanın bir parçası halirıe getirir. İbnü'l-Arabi'nin ilgili literatüre

katkısını zikretmekle birlikte tartışmanın yönü -tabir caizse- gelişigüzel bir

vahdet-i vücfıd eleştirisine doğru kayar:

S Kısmen yakın tarihli bir çalışmada (2013) yazar, kendi araştırmasını Süleyman Ateş'in çizdiği çerçeve ile uyumlu olduğunu belirtmektedir: "( ... ) Dolayısıyla Ateş'in çalışması, çeşitli eser­lerde icmalen bahsedilen işaritefsir meselesini ve iş ari tefsirleri tafsilatıyla vuzuha kavuştur­ma gayretinin sonucudur. Aynı şekilde bir icmal-tafsil ilişkisi elinizdeki kitapta da söz konusu olmuştur. Bizim bu çalışmayı yapmamızdaki gaye, Süleyman Ate.ş'in ( ... ) icmalen ele almış oduğu ve kanaatimizce meselenin esasın ı oluşturan, işari tefsirin 'mahiyeti', 'meşrOiyyeti', 'tasavvufla ilişkisi' gibi meseleleri tafsilatıyla ortaya koyma isteğidir." Gördük, Tarihsel ve Me­todolojik Açıdon işôri Teftir, s. 12.

6 Ateş, işôr7Tefsir0kulu, s.19.

7 Ateş, işôri Teftir Okulu, s. 331.

Osmanlı'da Ilm-i Tasavvuf ~ 529

Page 6: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

İşari tefsir en büyük çoşkunluğu İbnü'l-Arabi'de meydana getirdi, çok bü­

yük bir fikir ve keşif adamı olan İbnü'l-Arabl, bazı hayall şeyler söylememiş

olsaydı, bu kadar sevenleri yanında bu kadar da muhalifkazanmayacaktı.

Mamafih onun vahdet-i vi.icud fikrinin arneli bakımdan İslam dünyası için

faydalı olduğu ileri süıülemez.8

Vahdet-i vücüd, keşif, rüya vb konulara ilişkin eleştirilerini sürdürdüğü pasa­

jın son cümlesiyle de ilgili literatüre yaklaşırnma dair yargısını net bir şekil­

de ifadı: eder: "Bizce esas olan kelimenin dış anlarnıdır." Ateş'in genel kabul

gördüğünil söylediğimiz ve kısaca özetlemeye çalıştığımız problematiğinin

dışında, süfilerin nas yorumunun mahiyeti ve yorumda gözlenen dönüşüm

evrelerinin farklı bir perspektifle ele alınması gerekliliği Ekrem Demirli tara­

fından dile getirilmiştir. Demirli ilgili makalesinde Ateş'in çizdiği çerçevenin,

özellikle tasavvufun ameü ve nazari şeklindeki aynmının ve bu ayrımın tefsir

faaliyetindeki karşılığının sorunlu olduğunu ve bunun tasavvuf tarihinde bir

dayanağını bulmanın da güç olduğunu öne sürer. İşclıi tefsir geleneğinin bilgi

değeri ve işclıi yorum yönteminin meşruiyeti tartışmalan Demirli'ye göre ta­

savvufun dini ilim geleneği içindeki yeri ve buna dönük yaklaşımlardaki ge­

nel kabuller ile doğrudan ilişkilidir. Dolayısıyla tasavvufun tümel iddialara

salıip bir disiplin olma sürecinin bir parçası olarak işclıi yorum geleneğinde

görülen dönüşümlerin tahlile konu edilmesi gerekir. Buna göre teşekkül dö­

nemi tasavvufunda (sünni tasavvuf evresi) işaret kavramı, bağlayıcılığı olma­

yan ikincil yorumlann genel adıdır, yani bu dönemde süfiler sünni fıkıh ve

kelarn geleneğinin yorumlannı asıl kabul ederek ayetlerden çıkarılabilecek

ahlaki vurgular üzerinde yoğunlaşmışlardır. Ancak İbnü'l-Arabi ile birlikte

"işaret" ikincil değil birincil anlam düzeyinde görülmüş, fıkıh ve kelam gele­

nekleri nezdinde yorumlan "fer"' olan süfiler yorumlannın "asıl" olduğunu

savunmuşlardır.9 Abdullah Besnevi'nin yaptığı yorum faaliyetini, İbnü'l-Arabi

ve Sadreddin Konevi tarafından benimsenen yorum geleneğine eklemleyerek

anlamlandırrnak, yorumun gayesi, süreçleri ve sonuçlarım çözümlemede mu­

hataplar için daha yararlı çıkarırnlara imkan verecektir.

I. Literatür ve İçerik Hakkında

FusCısü'l-hikem üzerinde yazdığı Arapça ve Türkçe şerh dolayısıyla Abdullah

Bosnevi, Davild-i Kayseri ve Molla Fenari gibi Osmanlı dönemi tasavvufunun

8 Ateş, işari Tefsir Okulu, s. 332.

9 Demirli, Ekrem, "Kuşeyri'den ibnü'L-Arabi'ye Işiiri Yarumculuk Hakkında Bir Değerlendirme: işariYorumdan Tahkike Doğru Kur'an-ı Kerim Yorumculuğunun Gelişimi".

530 ~ Osmanl:'da lım-i T;ısavvuf

Page 7: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

entelektüel tarihinde önemli figürlerden birisi olarak anılmıştır. Sfıfi yazarla­

rın manzum ve mensur metinlerine şerh yazımının dışında Besnevi'nin yo­

rumcu kimliğini görebileceğimiz alanların başında yapmış olduğu müstakil

ayet ve kısa sure tefsirleri gelmektedir.ıo Tefsir risalelerinin tamamına yak.ı­

nı11, hattı müellife aitı 2 Süleymaniye Kütüphanesi Carullah Efendi bölümü

2129 nolu mecmuada yer almaktadır:ı3 Risiile-i Sırr-ı yal..fıı fi tefslr-i kavlilıi teaiii

va'biid rabbeke hattii ye'tiyeke'l-yakln (2129/2, vr. 29b-353)14, Risiiletü Ref'i'l-lıiciib fi ittisiili'l-besmeleti bi-fal'ihati'l-kitab (2129/5, vr. 47b-483)ı5, Ki tabii Tecelli'n-nüri'l-mii­

bln Jf mirati iyyiike ııa'biidü ve iyyake nestain (2129/6, vr. 49b-523)ı6, Kitiibii'l-müs­

teve'l-a'la fi'L-meşrebi'l-alılii Jf tefslri ka vii hi teaiii ve kiine arşulw ale'I-ma (vr. 2129/7,

52b-6ıa)1 i, Ris/2/e fi tefsiri kavlihi tea la hatta ize's-teysere'r-rusiil (2129/9, vr. 703)18

,

Kitiibii Meşriki'r-nihiiniyye ve mağribi'l-cismiiııiyye Jf tefslri kavlihi teiilii lıattii izii

belaga mağribe'ş-şemsi vecedelıii tağnıbii fi ayni n hamietin (2129/ıo, vr. 70b·723)ı9,

Risiile fi tefsiri kavlilıi teiilii ve/ev Id en yekuııe'ıı-niis iimmeteıı vii h ideten ~21 29/ır,

10 Eserlerinin genel bir dökümü için bk. Kartal. Abdullah Bosnevi ve Mercitib·i Vüciid ile ilgili Bir Risci/esi, s. 11-28.

11 Carullah Efendi'deki mecmuanın dışında Besnevi'nin hem Türkçe hem de Arapça yazdığı Adiyat süresi tefsiri vardır. Konuya ilişkin bir değerlendirme ve Türkçe neşri için bk. Alpaydın,

"Abdullah Besnevi'nin Tefsir Risaleleri ve Türkçe Ad iyat SOresiTefsiri". Ayrıca Bosnevi, Bakara, 2/21; A'raf, 7/144-147; Yusuf, 12/24; Kalem, 68/1·4 ayetlerine dair de tefsi r metinleri kaleme

almıştır. Detayları için bk. Alpaydın, "Abdullah Besnevi'nin Tefsir Risaleleri ve Türkçe Adiyat Süresi Tefsiri", s. 374-375.

12 Yazmanın ilk sayfasında Carullah Efendi'nin düştüğü kayda göre, mecmuada otuz yedi adet

[aslında mecmuadaki risale sayısı otuz sekizdir, karışıklık eserin girişindeki tablodan kay· naklanmaktadırl risale vardır ve hepsi de "eş-Şeyh ei-Muhakkik ei-Müdakkik ei-Arif-billah

el-müştehir bi-Abdi Efendi Şarihü'l-Fusüs"a aittir. Yine ilk sayfadaki bir başka kayıt ise şöyle­dir: "Bi·hatti'l-müelllf Şarih-i Fusus fazıl ve kamil, arif ve vas ıl Abdi Efendi."

13 Besnevi'nin tefsir risalelerine ilişkin genel bir değerlendirme için b k. Aydar, "Abdullah Besnevi

ve Tefsir Risaleleri", s. 81-92.

14 1034 (1624) yılı Saferayının sonunda yazılan bu risale "Yakin gelinceye dek rabbine kulluk et."

{Hicr, 15/99) ayetinin tefsiridir. Farsça olarak kaleme alınan bu risalenln tercümesi için bk. Ziyai, "Abdullah Besnevi Efendi ve "Sırr-ı Yakin" Risalesi".

15 Besnevi'nin 1036 (1627) yılı Ramazan ayında iznik'te iken Ömer Ağa isimli bir zatın evinde

yazdığı bu kısa risale Besmetenin Fatiha suresi lle birlikte okunması hakkındadır. Risalenin içeriği hakkında bk. Aydar, "Abdullah Besnevi ve Tefsir Risaleleri", s. 82-83.

16 Fatiha ~Oresinin ilk ayetlerinin tefsiri olan risalenin içeriği hakkında bk. Aydar, "Abdullah Bos­

nevi ve Tefsir Risaleleri", s. 83-84.

17 Hüd, 11/7 llyetinin "O'nun arşı su üzerindedir" kısmının tefsirldir.

18 "Nihayet Peygamberler ümitlerini yitirip de" şeklinde başlayan Yüsuf, 12/110 ayetinin ilgili kıs­

mının tefsiridir. içerik değerlendirmesi için bk. Aydar, •Abdullah Bosrıevi ve Tefsir Risaleleri", s. 84-87.

19 "Güneşin battığı yere varınca, onu siyah balçıktı bir su gözesinde batar {gibi) buldu. Orada bir kavim gördü. Dedik ki: 'Ey Zülkameyn! Ya {onları) cezalandırırsın ya da haklarında iyilik yolunu tutarsın."' (Kehf, 18/86) ayetinin tefsiridir.

Osmanlı'da ilm-i Tasavvuf ~ 531

Page 8: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

vr. 72b-76a)2°, Risale jf tefsiri kavlihi tea la ve hüvellezi halaka's-semavati ve' I-ard fi sitteli eyyam (2129/12, vr. 76a·b)ıı, Risiile jf tefslri kavlihi telila velekad erse/na Musa

bi-ayetina (2129/13, vr. 76b-78b)22, Risiile jf tefslri kavlihi teaiii velein ezekna'l-insii­

ne minna rahmeten (2129/ı4, vr. 78b-79b)23, Kitabü Lübbi'I-lüb fi beyani'I-eki ve'ş­

şürb (2129/ı5, vr. 8ob-83b)24, Kitabü Keşfi's-sırri'l-mübhem fi evveli sureti Meryem

(2129/17, vr. 88b-97b)25, Kitabü Sırri'l-kabz ve'l-asr fi tefslri sureti'l-asr (2129/18,

vr. 98b-1o2b)ı6, Risiiletü Lübbi'n-nüvat jf hakfkati'l-kıyam ile's-saltit (2129/ı9,

vr. I02b~I03a)27, Kitabü'd-dürri'l-manzum jf beyani sırri'l-ma'lum (2129!20, vr.

ıo3b-104bf8, Kitabü Keşfi esrari'l-berere jf tefsiri kavlihi tea la kutile'l-insiin mil el..fe­

rah (2129f22, vr. II3b-ıı7b)29, Kitiibü Ziyiii'l-lem' ve'l-berk min hazreti'l-cem' ve'r-retk

(2129!28, vr. 144b-146b)3°, J(itilbü'I-Keşf ani'l-emr jf tefsiri ahiri sureti'l-haşr (2129/30,

vr. 150b-156a).3ı

Daha öncede belirttiğimiz üzere Abdullah Besnevi'nin bu yazıya konu olan

tercümesiyle birlikte eclisyon kritiğini yapnğımız3l, "Nalınlannı çıkar, muhak­

kak sen mukaddes Tuva vadisin desin" (Taha, 20/ıı) ayeti üzerine kaleme aldığı

20 1030 (1621) yılı Receb ayını n 13. günü yazılan bu kısa risale "Eğer insanlar küfre sapan bir üm­

met haline gelmeyecek olsalardı, biz O Rahman olan Allah' ı inkar eden kimselerin evlerine

gümüşten tavanlar ve üzerine çıkacakları merdivenleryapardık:' (Zuhruf. 43/33) ayetinin tef­siridir.

21 1030 (1620) yılı Muharrem ayının başlangıcında yazılan risale "Gökleri ve yeri altı günde yara­

tan O'dur" (Hud, 11/7) liyetinin tefsiridir.

22 1030 (1621) yılı Saferayının ortalarmda yazılan rislile "Biz Musa'yı ayetlerimiz ile gönderdik"

(Hud, 11/96) ayetinin tefsiridir.

23 "Şayet insana katımızdan bir rahmet tattırır, sonra da onu kendisinden geri alırsak, şüphesiz

o ümitsiz ve nankör bir kimse olur." (Hud, 11/9) ayetinin tefsiridir.

24 1033 (1623) yılı Muharrem ayında yazılan eser "Yiyiniz içiniz fakat israfetmeyiniz" (A'raf,7/31)

ayetinin tefsiridir.

2S 10 Zilhicce 1034 (162S) yılında yazılan risale Meryem süresinin ilk on beş ayetinin tefsiridir.

26 1033 (1623) yılı Rebiülahir ayının başlangıcında yazılan risale Asr süresinin tefsiridir.

27 "Ey iman edenler namaza kalktığınızda yüzünüzü ve dirseklerinize kadar ellerinizi yıkayın"

(Maide, 5/6) ayetinin tefsiridir.

28 "Zaten onlar iman edecek değillerdi" (Yunus, 10/13) liyetinin tefsiridir. B os nevi, ayeti tefsir et~

mezden evvel Kadi Beyzavi'nin tefsirinden ilgili kısmı iktibas etmiş, peşi sıra kendi yorumunu

yapmıştır. Risalede aslında "ilim ma'lüma tabidir" meselesi tart.ı şılmaktadır.

29 13 Ramazan 1039 (1630) yılında yazılan rislile "O kahrolası insan, ne nankördür:' (Abese,

80/17) ayetinin tefsiridir.

30 7 Şevval1039 (1630) yılında yazılan risale "Ey iman edenler! Sizi, kendinize hayat verecek şeye

çağırdığı zaman Resülü ile Allah'a icabet edin. Bilin ki Allah kişi ile kalbi arasına girer, sonunda siz O'nun katında toplanacaksınız:• (Enfal, 8/24) liyetinin tefsiridir.

31 1040 (1630) yılı muharrem ayında yazılan rislile Haşr süresinin son üç ayetinin tefsiridir.

32 Risale üzerine yapılmış başka bir çalışma için bk. Dreher, Joseph, "'Abdallah ('Abdi) Effendi

Al-BüsnawT (M. 1644 Konya) et son Kitab Khal' al-na'layn fı'l-wusül ila hadrat al-jam'ayn".

532 ~ Osmanlı'da İlm-i Tasavvuf

Page 9: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

tefsiri, Hal'u'n-na'leynfi'l-vüsul ila hazreti'l-cem'ayn33 [İki cem' makamına vuslat­

ta iki nalının çıkanlmasıl adlı risiilesidir. Risale yukanda içindeki tefsir me­

tinlerinin isimlerini andığunız Carullah Efendi bölümündeki mecmuada vr.

105b-n2b arasında yer alan 21. risaledir.34 Risalenin yazılış tarihine eserin ferağ

kaydında yer verilmemiştir. Bununla beraber mecmuadaki risalelerin tarih

aralığı 1030 (1620) ile 1040 (1630) yılları arasını kapsamaktadır. Dolayısıyla yak­

laşık olarak Hal'u'n-na'leyn'in bu tarihlerde yazıldığı tahmin edilebilir. Eserin

telif sebebine ve eserde izlenecek yönteme ilişkin mukaddimede Bosnevi şu

kaydı düşmüştür:

İmdi, ilm-i ilahi ile iştigal eden kardeşlerimizden birisi Hak Teaiii'nın Hz.

Musa hakkında "Nalınlannı çıkar, muhakkaksen mukaddes Tuva vadisin­

desin" (Taha, zo/ız) buyurduğu ayet-i kerimeyi Hz. Peygamber'in "Kur' an' ın

zahiri, batıru, haddi, matlaı şeklinde yediye varıncaya kadar -bir rivayette

yetrnişe varıncaya kadar- batnı vardır" hadis-i şerifinde işaret ettiği yedi

batın üzere tefsir etmemizi bizden istemişti, biz de onun bu isteğine cevap

vererekmezkur ayeti Hak Teaiii'nın inayeriyle tefsir ettik, bütün batınların

manalarını tayin ettik ve o batna münasip manayı verdik. Zira Allah Teaia,

bütün batınların [yani yedi batnın] lisanı ile hitap eder. İnsan atvar-ı seb'a­

dan (yedi tavırdan) hangi makamcia bulunuyorsa, Hak Teaiii o tavra mah­

sus batJim man~sı ile ona hitap eder. [Hal'u'rı-na'leyn, ı. prgrf.]

Devamında Mukaddimede Bosnevi, zahirde-biitında, ezelde-ebedde, dünya­

da-ahirette her halükarda insanın yolcu olduğu motifini dairesel bir süreç ile

açıklamaya çalışır. Tasavvuf literatüründe "devir" nazariyesi olarak bilinen bu

süreci yani insanın seferini Bosnevi, "nefes-i rahmani" olan ama'dan başlatır.

Taayyün-i evvel ve taayyün-i sam ile taayyün eden insan isimler, nurlar, te­

celliler gibi çeşitli oluş mertebelerinden (hazret) geçerek kalem-i a'lii, levh-i

mahfuz, tabiat, heba, külli cisim ve şekil, arş ve kürsi, yedi sema, felekler, dört

33 Tasawuf literatüründe "Hal'u'n-na'leyn" ifadesi ile başlayan bir başka eserin daha varhğın ·

dan haberdarız. Endülüslü süfı ibn Kasi'ye {ö. 546/1151} ait olan ve ibnü'l·Arabi tarafından

şerh edilen bu eserin tam adı Hol'un-no'Jeyn ve iktibiisü'n·nür min mevzii'l·kodemeyn'dir.

Kitapların ismindeki bu benzerlik çeşitli bilgi yanhşlıklarına da yol açmıştır: Bunlardan ilki

Bosnevi'ye ait metnin ibn Ka.si'nin eserinin şerhi olduğu bilgisidir. Diğeri ise Keşfü'z-zünün

gibi bibliyografik çalışmalarda ve yazma eser kütüphane kayıtlarında yer alan her iki kitap ve

yazara ilişkin nlspet sorunlarıdır. Meseleye ilişkin bir değerlendirme için bk. Alkan, "Giriş", s.

104-105.

34 Bunun dışında te.spit edebildiğimiz kadarıyla risiilenin Süleymaniye Kütüphanesi'nde üç nüs­

hası daha vardır: Hacı Mahmud Efendi, nr. 2401/1, 2396; Nafiz Paşa, nr. 503. Son nüshanın ferağ kaydında eserin 17 Rebiülahir 1062'de [28 Mart1652] Perşembe günü öğle vaktinde [yani

Abdullah Bosnevi'nin vefatından sekiz yıl sonra] istinsah edildiği bilgisi vardır.

Osmanlı'da ilm-i Tasavvuf ~ 533

Page 10: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

unsur (toprak, su, hava, ateş), üç mevalid (madenler, bitkiler, hayvanlar) aşa­

malanndan geçerek insani bedende kararkılmasıyla dairenin yarısına ulaş­

mış olur. Burada insanın marifet seferi devreye girer, insan dairenin diğer

yarısını çeşitli amel, hal ve sıfatiara bürünerek kat etmeye ve kendisinden

aynidığı asla erişmeye çalışır. Besnevi'nin yolculuk motifiyle ilişkilendirdiği

"hal'u'n-na'leyn (iki nalını çıkarma)" kavramını ele alış tarzı burada kendini

gösterir. Bosnevi bu süreçte öncelikli olarak bir çıkanna eyleminden ziyade bir

bürünme eylemine gereksinim duyulduğunu öne sürer. Sonrasında "Ey ade­

moğullari, mescide giderken elbiselerinizi (ziynetlerinizi) giyiniz" (~raf, 7/31)

ayetinden hareketle kişilerin bürünmesi gerekli iki ilkeyi açıklar:

Zahir ve batındaki seyrüsülfıkünde kitap ve sünnetten yardım al ve kitap ve

sünnet ile ziynetlen, böylece sülfık sana kolaylaşır ve maksuda erişirsin. Bu

iki nal ın, Hz. Musa'ya çıkarılması emrolunan nalınlar değildir. Salik kitap

ve sünnetten ibaret olan iki nalını giymekle ve çeşitli manalan ve salikin

halleri ve makamlarının göz önünde bulundurularak iki nalını çıkarınakla

emrolunmuştur. [Hal'u'n-na'leyn, 6. prgrf.)35

Hz. Musa'ya "nalınlan çıkar" emrinin verilmesine ilişkin klasik tefsir literatü­

ründeki bilgilerden hareketle yapılan kısa bir yorumla risalenin Mukaddime

kısmı son bulur. Ardından -ileride detaylandıracağımız üzere- ayetin varlık

mertebeleri fikrinin eşlik ettiği yedi barın (aşama) üzere yorumuna geniş bir

şekilde yer verilir. Daha sonra "Fasl" başlığı altında Bosnevi ilahi isimlere iliş­

kin düşüncelerini açıklığa kavuşturur. Burada İbnü'l-Arabi ile birlikte tasav­

vufliteratüründe tanınırlık kazanmış ve bir doktrinin parçası_ haline getirilmiş

olan Endülüslü sufi İbn Kasi'nin ilahi isimler konusundaki "Her bir ilahi isim

diğer bütün ilahi isimler ile isiınlendirilir" cümlesine, Hal'u'n-na'leyn isimli

eserine referansla değinir.36 "Tetmim" (Tamamlama) başlığında ise "nalınlan

çıkar" ayeti Bosnevi tarafından "cem lisam" ile yorumlanmaya çalışılır. "Vasl"

başlığını taşıyan bölümde Bosnevi -biyografisinin yazımına da katkı suna­

cak- bir rüyasını aktanr. Rüyasında Bosnevi'ye, taayyün-i evvelin batını ol~

mutlak gayb ve la-taayyün makamından gaybi harflerin zuhur ediş tarzlan

gösterilmiştir. Hadise, Bosnevi Bursa'da bulunduğu ıoıı (1603) senesi ramazan

ayının son on gününde yani henüz on dokuz yaşında iken gerçekleşmiştir; ilgi­

li tarih şey hi Hasan Kabaduz'un vefatından bir yll öneeye denk düşmektedir.

Nitekim B os nevi rüyasını şeyhine değil de "ilm-i ilahi ehlinin önde gelenlerin-

35 Besnevi bu yorumu ibnü'l-Arabi'den hareketle yapmıştır. Bk. ibnü'l-Arabi, ei-Fütühôtü'I-Mek­

kiyye, ı. s. 582-583 (Fütühöt-t Mekkiyye, ll, s. 100-101]_

36 Konunun etraflıca değerlendirilme.si için bk. Alkan, "Giriş", s . 150-160_

534 r Osman l ı'da ilm-i Tasavvuf

Page 11: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

den, muvahhit dostlann üsvesi, kardeşimiz ve dostumuz" gibi sıfatlarla kendi­

sini andığı -kimliği hakkında bilgi sahibi almadığımız- Şeyh Bedrü'ş-Şanu'ye

anlattığı bilgisine de yer verir. Risa.Ie "Tekmile" başlığıyla, varlık mertebeleri

konusunda öne çıkan bir takım kavramlann açıklanmasıyla devam eder. Bu­

rada mutlak gayb, la-taayyün, taayyün-i evvel, ev-edna, ama', alıadiyer ve kab e

kavseyn kavramlan nüanslar ve birbirleriyle olan ilişkiler bakımından değer­

lendirilmeye özen gösterilir. Risa.Ienin son başlığı "nefes-i rahmanf'ye ait beş

mertebenin açıklandığı "Tekmilenirı Tamamlanması"dır. Bosnevi risa.Iesinin

bütününde kaynak olarak üç kitap ismi zikreder: Bunlardan ilki -yukanda da

değindiğimiz üzere- İbn Kasi'ye aitHal'u'n-na'leyn, diğerleri ise İbnü'l-Arabi'ye

ait el-Fütaluztü'l-Mekkiyye ve Mevakiu'n-nücCtm adlı eserlerdir. Ayrıca her ne ka­

dar ismen zikretmese de Müeyyidüddin Cendi'nirı (ö. 69ı/1292 [?]) Fususü'l-hi­

kem şerhinde geçen bir şiirine de yer vermiştir.

II. Yorumda Çok Katmanlılık:

"Kur'an'ın zahiri, batını, haddi ve matla'ı vardır"

Abdullah Bosnevi, sufilerce benimsenen yorumun aşamalan ve katmanlan

olduğu yönündeki ilkenin temeliendirilmesi bağlamında rivayet edilen hadi­

sin gereğine uygun bir şekilde ayeti yorumlayacağını mukaddimede söylemiş

idi. Burada biz öncelikli olarak işan tefsir literatüründe hadisin içeriğinin ele

alınış biçiminden kısaca söz etmek istiyoruz. Böylelikle Bosnevi'nin yorumda

benimsediği ilkenin kapsamı ve tarihsel süreçteki dönüşümü hakkında fikir edinmiş olacağız. Rivayere ilişkin farklı varyantlar37 bulunmakla beraber Bos­

nevi Hal'u'n-na'leyn'de "Kur'an'ın zahiri, batını, haddi, matla'ı şeklinde yediye

varıncaya kadar -bir rivayette yetmişe varıncaya kadar- batnı (anlam katmanı)

vardır" versiyonunu kullanmışnr.

Tefsirinin mukaddimesinde Sehl et-Tüsteri (ö. 283/896) Kur'an'ın her bir

ayetinin zahir, batın, had ve matla' olmak üzere dörtlü anlam düzeyine sa­

hip olduğunu belirterek -sözü her ne kadar bir hadis şeklinde zikretmez ise

de- kavramlann karşılıklarını vermiştir. Buna göre zalliri Kur'an'ın [ibadet

37 Rivayetin varyantiarı ve hadis ilmi açısından değerlendirilmesi için bk. Yıldırım, Tasawufun Temel Öğretilerinin Hadislerdeki Dayanak/arı, s. 321. ilgili tartışmalar çerçevesinde rivayetin

Hz. Peygamber' e mi yoksa sahabeden veya süfiyyeden bir şahsa mı ait olduğu hususu geniş

yer tutmaktadır. Rivayet Hz. Peygamber dışında Hz. Ali, ibn Mes'üd, Abdurrahman b. Avf,

Hasan-ı Basri gibi isimlere de nispet edilmiştir. Rivayet hakkında genel bir değerlendirme için

bk. Ateş, işôr'i Tefsir Okulu, s. 30-31; Öztürk, Tefsirde Bôtmllik, s. 242-243; Gördük, Tarihsel ve Metodalajik Açıdan lşôr/Tefsir, s. 112-116.

Osmanlı'da lim- i Tasavvuf ~ 535

Page 12: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

maksadıyla) tilavet edilmesi, batını fehm [yani derinlemesine anlaşılması ve

gereğince davranılması), haddi -fıkıh geleneğiyle uyumlu olarak- Kur'an'daki

helal ve haramın belirtilmesi, matla'ı Allah kula ihsan ettiği bir anlayış (fikıh)

olmak üzere ayetin kast ettiği anlam doğrultusunda kalbin yükselmesi-açıl­

ması (işraf) şeklinde yorumlamıştır. Sehl'in hadise getirdiği yorumda "batın"

ve "matla"' anlam düzeyi daha çok tasavvuf geleneğinde öne çıkanlan karşılı­

ğa tekabül etmektedir. Nitekim devamında Sehl et-Tüsteri Kur'an'ın zahirine

ilişkinbilginin umuma özgü bir bilgi (ilmün ammün) türü olduğunu, derin

kavrayışm ise batını na dönük bir çalıayı gerektirdiğini ve bu bilginin daha seç­

kin (hass) bir zümreye ait olduğunu öne sürmüştür.38

Haris el-Muhasibi (ö. 243/857) ise muhkem-müteşabih ve bunların tevili bağ­

lamında ilgili hadise yer verdikten sonra, zahiri tilavet, batını tevil (anlamın

derinleştirilmesi), haddi anlamanın (fehm) ulaştığı son nokta, matla'ı ise an­

lamının aşınlık, derinleşme, ahlaksızlık ve günahkarlıkla aşılması şeklinde

yorumlamıştır. Muhasibi'ye göre tüm bu süreçlere ilişkin insaniann düzeyle­

rinin kemal yada noksanlık derecesi Ailah'a tazim ve bildikleriyle eyleme kıs­

tasına bağlıdır.39 Hadisin İbn Mes'fıd'dan gelen rivayetini nakleden Ebu Talib

el-Mekki (ö. 386/996) ise zahir anlamın Arapça'yı bilen kimselere, batın anla­

mın yakin ehline, haddin zahir ehline, matla'ın da seçkin ariflere özgü olduğu

bilgisine yer vermiştir.4° Sülemi de İbn Mes'fıd'dan gelen rivayeti41 nakletmiş

ve Hz. Ali'den42 hareketle zahlr-batın-had-matla' terimlerinin karşılıklarına

38 Tüsteri', Tefslr, s. 16. Serrac'ın, Tüsteri"den nakline göre ayetlerdeki anlamın çokluğuna dair

Kur'an'ın her bir harfi için Allah kuluna bin tane mana/kavrayış ihsan e:tmiş olsa da kulun Al­

lah'ın bir ayet için vaz ettiği anlamı tüketmesi mümkün değildir. Çünkü der Serrac "Al~ah için

bir nihayet olmadığı gibi ketarnının anlamı (fehm) için de bir nihayet yoktur. Ancak Allah'ın

evliyasının kalbine açtığı anlamlar mikdannca kullar Allah'ın ketarnını anlayabilirler:· Serrac,

Lüma', s. 107.

39 Muhasibi', Fehmü'I-Kur'cin, s. 328. Bu bağlamda ibn Abbas'tan başka bir rivayet ile konu muh­

kem-müteşabih çerçevesinde ayetterin tevilinde otoritenin kini' olduğu sorununa uzanır:

"Kur'an dört vecih üzere nazil olmuştur. ı. Helal ve haram - bu konuda bilgisizlik maze.ret

sayılmaz-, 2. Tefsir -alimler onu bilirler-, 3. Arapça -bunu Arap toplumuna mensup olanlar

bilir-, 4. Tevil -Yalnızca Allah bilir ve ilirnde derinleşmiş olan kimseler "Rabbimiz katından

olana iman ettik derler."

40 Mekki', Kütu'/-ku/üb, 1, 155. Mekki', matta' düzeyinde kavrayışı Allah'ın seçkin kimselere ihsan

ettiğini, ayrıca onlara bir takım özel sırları tevdi ettiğini ve bu sayede de mukarrebler zümre­

sine onları dahil ettiğini söyler.

41 Sütemi'de ibn Mes'üd'dan gelen rivayet şöyledir: "Kur' an yedi harf üzerenazil olmuştur, onun

her bir ayetinin zahiri ve batını, her bir harlinin de haddi ve matla'ı vardır:• 5ülemi, Hakcii­ku't-tefslr, ı, s. 21.

42 Ca biri bu rivayet bağlamında gerek sünni' tasavvuf gerekse şiiler tarafından Hz. Ali'nin bir

tevil otoritesi olarak kabul edildiğini, ayrıca sürecin doğal gidişatının nas seviyesindeki za-

536 ~ Osmanlı'da lım-i Tasavvuf

Page 13: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

yer vermiştir. Buna göre -Tüsteri ile benzer bir biçimde- Kur'an'ın zahiri tilave­

ti, batını fehmi, haddi ibare, işare ve helal-haram hükümleri, matla'ı Allah'ın

kullanndan muradıdır. Ayrıca Kur'an'ın içeriği ve anlam düzeyindeki farklılı­

ğına ve muhatapları n değişkenlik arzedişine ilişkin Sülemi Ca'fer es-Sadık'tan

(ö. 148/765) şöyle bir aktanm yapar: "Allah'ın kitabı dört şey üzeredir: ibare,

işare, letaif ve hakaik. ibare avam, işare havas, letaif evliya, hakaik ise nebiler

içindir."43 Kütu'l-kulüb'daki şekliyle rivayeti aktaran Gazzaü Kur'an lafzının

yalnızca bir anlama delalet ettiğini öne süren kimseleri eleştirerek konuyu

değerlendirmeye çalışmış, Kur'an lafzının çoklu anlam delaletinin derin kav­

rayış sahibi kimseler44 için imkanı üzerinde durmuş ve hadisin bu bağlamda

yorumlanması gerektiğini vurgulaınıştır.45

İbnü'l-Arabi'ye gelince, öncelikle o, Tüsteri ve Mu hasibi de verilen karşılık ile

kısmen uyumlu bir şekilde "Zahiri tefsiri, batını tevili, haddi anlaşılmasının

son sının, matla'ı ise ayetten terakki edilen şey" diyerek ilgili kavramlan açık­

lamıştır. Ancak asıl itibariyle İbnü'l-Arabi'nin yorum anlayışındaki paradig­

matik dönüşüm zahir-batın-had-matla' kavramlarını Kur'an metniyle birlik­

te bütün varlıklara ve evrene teşmil etmesinde görülür.46 Buna göre mevcut

her şeyin bir zahiri, bir batını, bir haddi ve bir mat la' ı vardır.47 Bir şeyin zahiri

onun sureti, batını ise onun manasıdır; haddi mahiyeti, hakikati yada ayn-ı

sabitesidir; matla'ı ise Hakk'ın ondaki vechidir.48 Ayrıca söz konusu yakla-

nir-batın karşıtlığını aşarak "zahir ilmi" ve "batın ilmi" şeklinde anılacak epistemolojik bir

ayrıma ya da karşıtlığa evrildiğini iddia etmiştir. Ci biri, Arap-lslam Kültürünün Akıl Yapısı, s.

37-360.

43 Sülemi, Haköiku't-tefsir, ı, s. 21·23.

44 Gazzali bu kimseler arasında Hz. Ali ismini özellikle anar ve ondan rivayet edilen şu söze yer verir: "istesem yalnızca Fatiha süresi üzere yetmiş deve yükü tutacak denli tefsiryaparım." b k.

Gazzali, ihyô, ll, s. 322.

45 Gazzali, ihyô, ll, s. 320-325.

46 Nasr Hamid Ebü Zeyd'e göre bu durum yani N ass ( Kur'an metni), varlık ve insan arasındaki bu

paralellik yorumun otoritesine Kur'an metni ni anlamada dilin imkanlarının ötesine erişimini

sağlar. Nasr Ham id Ebu Zeyd, Süft Hermenötik, s. 297.

47 Konunun vera kavramıyla irtibatlandırılarak ele alındığı pasaj (Veranın terki makamının bilin­

mesi, başlıklı 92. bab]: "Bütün işlerin (umür} tamamı dört hüküm üzeredir: Zahir, batın, had

ve matta' hükmü. Vera sahibinin zahirve batınında had ile hükmeder. Böylelikle bu amel kişi­

ye her şeyde Ha kk' ın vechini gösterir ki bu da matta'dır:• ibnü'I·Arabi, ei-Fütühôtü'I-Mekkiyye,

V, s. 190 (Fütühôt-ı Mekkiyye, VII, s. 86).

48 Konunun ilahi isimler ile irtibanlandırılarak ele alındığı pasaj: ""Her şeyin bir zahiri, bir batını,

bir haddi ve bir matla'ı vardır. Bir şeyin zahiri onun sOretinin sana verdiği şey iken batını süre­

tin üzerinde tutunduğu şey, haddi onu başkasından ayrıştıran, matla'ı ise onu keşfettiğinde

kendisine ulaşmanın sana kazandırdığı bilgidir. Bu itibarta keşfetmediğin bir şeyin matta'ına

ulaşman söz konusu değildir. Şöyle demiştir: Bu dördünün arasında bir fark yoktur ve her

Osmanlı'da Ilm-i Tasavvuf , 537

Page 14: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

şımın bir uzantısı olarak Kur'an'ı anlayışları ve algılayışlan çerçevesinde de

Allah erenlerini (ricalullah) dört kısma ayınr: Ricalü'z-zahir, ricalü'l-batın, ri­

calü'l-had ve ricalü'l-matla'. Nasr Hamid'in bu aynma ilişkin değerlendirmesi,

İbnü'l-Arabi'nin epistemolojik açıdan insanlan bir yandan varlık mertebele­

rinin bir yandan da kutsal metnin anlam düzeyietine koşut giden bir tasnife

tabi tuttuğu şeklindedir.49

Hadisin ana unsuru olan dört kavrama ilişkin en geniş açıklamalardan birine

hazarat-ı.hams5° anlayışıyla uyumlu bir çerçevede Sadreddin Konevi'de rast­

lamaktayız:

İlahi kelam -ki izah ve ifade mertebeleıini kapsayan sıfatlann ve nispetle­

rin en önemlileıindendir- Hakk'ın hazretinden sadır olmuş, bize zikredi­

len beş asıl mertebenin (hazariit-ı hams) ve bu mertebelerin içerdikleri şey­

lerin hükümleriyle boyanmış halde ulaşır. Bu kelamın Hz. Peygamber'in

belirttiği gibi bir zahiri vardır. İlahi keliimın "zahir"i hissedilir suretler gibi

beyan ve zuhur mertebelerinin nihayetine ulaşan nassı ve açıklığıdır. İlahi

kelamın bir de gizli "batn"ı vardır. O da pek çok idrakten gizli kalan mu­

kaddes ruhlara benzer. İlahi kelamın zahirini ve biitınını ayırt eden "hadd"i

vardır. Bununla zahirden batına terakki edilir. Had, zatıyla ilahi keliimın

zahirini ve batmını birleştiren (cami') bir berzah iken aynı zamanda biitın

ile matla'ı ayırt eden bir ayraçtır (fiisıl~. Bunun bir benzeri mutlak gayb ile

şehiidet mertebelerini birleştiren misal iilemidir. İlahi kelamın "matla'ı"

vardır. Matia', zahirin, batının, onlan birleştiren ve ayırt eden şeyin kendi­

sine dayandığı hakikati bildirir. Binaenaleyh matla', bücl.in bunlann ardın­

dakini insana gösterir. Matla', Hakk'a ait zati-gayb mertebelerinin (menzil)

ilki olduğu gibi gayba ait mücerret hakikatietin ve isinılerin mertebesinin

birisinin ilahi isimlerden isimleri vardır. Birisi ez-Zahir'dir. ez-Zahir delilin verdiği şeydir. ikin­

cisi el-Batın'dır. O da şeri atın Allah'ı bilmek hakkındaki bilgisidir: [Şu halde] el- Evvel varlığa, el-Ahir de bilgiye mahsustur." ibnü'l-Arabi, ei-Fütühôtü'I-Mekkiyye, XII, s. 295-296 [Fütüh_ôt-t

Mekkiyye, XVIII, s. 91]:

49 ibnü'L-Arabi, ei-Fütühôtü'I-Mekkiyye, ı, s. 568-570 [Fütühôt-1 Mekkiyye, ll, s. 86-88]. Nasr

Hamid'e göre "Bu dört seviyedeki arif insanlar ile bilgilerinin konusu arasındaki ilişki ayrıma

değil, iç içelik ve karşılı klı etkileşime dayanır. Arif insanların varlığa dair bilgilerinin kaynağı,

alemterin ruhları, meleklerin ve melekleri şereflendiren peygambelerin bilgileridir. Bu bilgileri

edinme, sufi miraçtaki birleşme (ittisal) yoluyla olur. Arif insanlar bu tür bilgi ile bir yandan

Kur'an metnini anlayabilirken, diğeryandan hi mmetleriyle bu alemiere tesirde buluna bilirler.

ibn Ara bi bu düşüncesini desteklemek için Kur'an metnine başvurur ki, ibn Arabi'deki metin

ile düşünce arasındaki diyalektik ilişkiye dair ileri süreceklerimiz de bunu doğrular." Nasr Ha­

m id Ebu Zeyd, Süft Hermenötik, s . 296.

SO Konevi'de varlık mertebelerinin detayı için b k. Demirli, Sadreddin Konevi Bilgi ve Var/tk, s. 241-256.

538 r Osmanlı'da ilm-i Tasavvuf

Page 15: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

(hazret) kapısıdır. Keşif sahibi bu kapıdan birlik özelliğindeki gayb mer­

tebesindeki kelamın sırnna muttali olur. Böylece keşif sahibi zuhurun,

batınlığın, haddin ve matla'ın, kela.ma ve başka şeylere ait bu tecellinin

m enzilieri ve isimlendirileninden farklı oluşu cihetinden el-Mütekellim is­

minin hükümlerinin taayyün ettiği menebeler olduklannı öğrenir. Kelam,

konuşan üzerinde zait bir şey olmayışı yönünden beşinci menebedir. Bu

menebe Nefes-i Rah.mani sırrından öğrenilir.5'

Kısacası İbnü'l-Arabi ve beraberinde Sadreddin Konevi'de gördüğümüz ha­

disi anlamadaki bu paradigmatik dönüşüm, yani kademeli varlık anlayışırun

eşlik ettiği yo"rum tarzı, lafzın delalet ettiği anlamdaki katmanlılığa doğrudan

etki etmiş gibi gözükmektedir. Nitekim Bosnevi de yorumda ilke olarak be­

nimsediği hadisi doğrudan naklederek, vücfıd mertebeleri dolayısıyla yorum

mertebeleri (kademeli ve katılımcı tevil) fikri çerçevesinde "nalınlan çıkarma"

ayetirıi yorumlamıştır. Nitekim anlamdaki çok katmaniılığın kavraruşı/açılışı

k.işirıin ahlaki bakımdan yetkinleşmesiyle irtibatlandırılan bir tema olarak de­

ğerlendirilmiş, böylece anlamdaki çok katmanlılıkla birlikte kat edilen süreç

kişiye Kur'an ve hatta varlığın bütününe dair geniş bir anlam haritasını oku­

maya imkan vermiş olacaktır.

III. Hitapta ve AnlamCia Çok Katmanlılık:

"Nalınlan çıkar!" Ayetinin İşan Yorumu

"Nalınlarını çıkar, muhakkak sen mukaddes Tuva vadisindesin" (T'aha, zo/12)

ayetinin Abdullah Bosnevi tarafindan yapılan yedi aşamalı yorumuna geç­

mezden evvel işari tefsir geleneğinde ayete getirilen yorumlara genel tutumla­

n yansıtacak bir şekilde özetle yer verebiliriz.

III. ı.

Sülemi, ayeti erken dönem işan tefsir otoritelerinden biri olarak bilinen

İbn Ara'dan (ö. 309/922) yaptığı rivayetler ile yorumlamaya çalışmıştır: "Na-

51 Konevi, Fôtiha SOresi Tefsiri, s. 320. Ayrıca Konevi, ayetin anlamının sadece nüzul sebebi bağ­

lamında yorumlanması fikrine katılmaz. Örnek olarak Maide suresindeki 93. ayetin nüzul

sebebini zikrederek ayetln "şarap haram olmadan önce şarap içen kimselerin durumu" hak­

kında soran sahabeye cevap olarak nazil olduğunu belirtir. Ancakayetin anlamını yalnızca bu

durum ile sınırlamamak gerektiği ve başka anlamlara da delalet ettiği hususunun altını çizen Konevi, bu noktada söze konu edilen hadisi aktarmıştır. Konevi, Fususü'l-hikem'in Sırları, s.

136-137.

Osmanlı'da Ilm-i Tasavvuf ~ 539

Page 16: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

lınlannı çıkar!" kalbin ile oluş aleminden (kevn) yüz çevirve bu ilalll hitabı

işittikten sonra artık oluş alemine nazar etme anlammdadır. İbn Ata "na'l''

(ayakkabı) kelimesinin nefis, "mukaddes vadi" kelimesinin ise kişinin dini

anlamında kullanıldığını söyler. Buna göre ayetin anlamı "nefsin ile bütün

bağlannı kopanp (huluvv) dinini bizimle beraber ikame etmenin vakti geldi"

demektir. Bir başka yorumunda ise İbn Ata emri, "kendinden fasıl ve vasıl

malıallini kal dır! Çünkü sen mukaddes bir vadiye eriştin, bu vadi seni bütün

hallerden temizleyecek, varlığını yok edecek, sende bir şey bırakmayacaktır"

şeklinde ·anlar. Fasıl (aynşma) ve vasıl (birleşme) kavramlanndan hareketle

İbn Ata ayete başka bir vecih daha verir: "Kendinden ittisal ve infisal güçleri­

ni çekip çıkar! Çünkü sen mukaddes bir vadidesin yani infirad (yalnız olma)

vadisindesin yanımda seninle birlikte benden başka kimse yok!"52 Kuşeyri

ise ayeti ilk başta, nalıniarın çıkanlmasının yüce bir kimsenin huzuruna va­

nlınca yapılması gerekli bir eylem tarzı olarak yorumlar, yani "meliklerin hu­

zuruna varınca yaygıya nalınla basılmaz." Daha sonra Sülem.l'deki yorum­

la benzerlikler taşıyanişan anlam (el-işare fi'l-emr) ise "kalbi iki dünyadan

(dareyn) anndırmak ve infirad vasfı ile Hak için tecerrüd etmek (yani Hak

ile başbaşa kalmak)" tır. Mutlak fena hali ile irtibatlı bir yaklaşım ile Kuşeyri,

nalıniarın çıkanlması emrine farklı bir anlam daha yükl'er: "Sahip olduğun

[ya da yerine getirmekte olduğun] iki tür -emir-nehiy cinsinden- fiilinden

uzaklaş! Kurb-bu'd, vasl-fasl, fena-beka türünden iki hali [yani kendine özgü

ikili nitelikleri] görmeyi silip yok et. Bizim sıfatianınızla ol! Çünkü sen bizim

hakikatimiz ile birliktesin!"53 Sülem1 ve Kuşeyri'de ayetin klasik tefsir lite­

ratüründe yoruınlanış tarzına ilişkin -mesela giyilen ayakkabının yapıldığı

derinin cinsi dolayısıyla çıkarılması gerektiği gibi- herhangi bir görüşe yer

verilmez.

Adı geçen iki işari tefsirci Sülem1 ve Kuşeyri'nin ayet yorumuna yakın bir

tarzı benimseyen isimlerden birisi de Gazzali'dir. Anc!ik onun Mişkatii'l-en­

var'da ayetin yorumuna yer verişinin bağlaını -kısmen daha önceki bölümde

detaylannı aktardığımız- zmir-hatın hadisinin yol açacağı muhtemel sorun­

lar dolayısıyladır. Gazzali'nin burada öncelikli olarak okuyucuyu uyardığım

görmekteyiz. Şöyle ki Gazzali zahiri dışında bir takım sembolik anlamlar ile

ayetin yorumlanmasının zahiri iptal etme gibi bir düşüneeye kapı aralamaclı­

ğını özellikle vurgulamak istemiştir. Çünkü zahiri geçersiz saymak Batınller

ile benzer Kur'an yorumunu benimsernek anlamına gelmektedir. Dolayısıyla

52 5ülemi, Haköiku't-tefslr, 1, 436-437.

53 Kuşeyri, Letöifü'l-işöröt, ll, s. 448.

540 ~ Osmanlı 'da Ilm- i Tasavvuf

Page 17: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

Gazzali ayetin salt zahir anlama sahip olduğunu öne süren Haşviyye ile ayetin

zahir anlamının olmadığım savunan Batmiyye zümrelerinin anlayışlanndan

farklı olarak bir yorum yöntemini kabul ettiğini öne sürmüştür. Buna göre

Gazzali'nin ayete verdiği anlam şudur:

Hz. Musa "nalınlannı çıkar" emrinden her iki dünyayı aa bir kenara at an­

lamını anlam ış, nalınlannı çlkannak suretiyle emrin zahirine, iki dünyayı

bir kenara atarak da emrin batınma uymuştur. İşte i'tibar böyle olur, yani

bir şeyden başka bir şeye geçmek [kı yas yapmak] ve zahirden sırra geçmek budur.54

İbnü'l-Arabi Hz. Musa'ya verilen emrin, "artık menzile ulaştın, dolayısıyla na­

lınlannı çıkar" şeklinde anlaşılması gerektiği husus u üzerinde durmuştur. Hz.

Musa'nın menzile ulaştığının belirtisi ise herhangi bir vasıta ve tercüman ol­

maksızın Allah'ın doğrudan onunla kelarn sıfatı ile konuşmasıdır.55 İbnü'l-A­

rabi klasik tefsir literatüründeki verilen bir bilgi yani Hz. Musa'nın ayakkabısı­

nın ölü eşek derisinden yapılmış olması sebebiyle ayetten anlaşılması gerekli

üç hususu zikreder: Bunlardan ilki ayakkabının derisidir, bu zahir ile irtibatlı

bir konudur. Adeta burada denibnek istenmektedir ki herhangi bir işte asla

zahirle kendini sınırlama! İkincisi eşeğe nispetle ahmaklıktır [yani bu nitelik­

ten uzak d~]- Üçüncüsü ise eşeğin murdar (ölü) olmasıdır ki ölüm cehalettir.

Çünkü ölü kirrise ne ~endisine söyleneni ne de sana söyleneni anlayabilir.56

Bosnevi İbnü'l-Arabi'nin verdiği bu bilgileri tefsirinde zikrettikten sonra "bir

kimsenin zikri geçen bu üç şey ile nitelenmiş olan bir eşya ile kutsal bir vadiye

ayak basmaması" gerektiğini söyler.

İsmail Hakkı Bursevi Ruhu'I-Beyan'ında literatürde yer bulan yorumlan kısaca

özetleyerek ayeti tefsir eoneye çalışmıştır: a) Çıplak ayakla dolaşmak tevazu

işaretidir. Tevazu ve edebe uygunluğu dolayısıyla Allah Teala Hz. Musa'dan

54 Gazzali, Mişkôtü'l-envôr, s. 59. Bu bağlamda ibn KasiGazzali'ci yorumu devam ettirerekşun­

ları söylemiştir: "iki gözü olan kimse nalıniarı çıkarmakla muradın ne olduğunu anlar. Ondan

murat, dünya nalanlarını çıkarmak ve şehvet ve heva elbiselerinden tecerrüt etmek ve hakiki

fakiri n kendisini M eviasının nethalarına arzetmesidir." Alkan, "Giriş", s. 182.

55 Burada ibnü'l-Arabi Ey ademoğulları, mescide giderken elbiseterinizi (ziynetlerinizi) giyiniz"

(A'raf. 7/31) ayeti ile birlikte "nalınları çıkarma" ayetini yorumlar, dolayısıyla giyilmesi ve çıka­

rılması gereken ayakkabılardan bahseder. Sk. ibnü'l-Arabi, ei-Fütiihôtü'I-Mekkiyye, 1, s. 582-

583 (Fütiihôt-ı Mekkiyye, ll, s. 100-1011.

56 ibnü'l-Arabl, e/-Fütiihôtü'I-Mekkiyye, ı, s. 584 (Fütiihôt-ı Mekkiyye, ll, s. 1021. ibnü'l-Arabi'nin

buradaki yorumu Hol'u'n-no'leyn şerhindeki yorumuyla uyumludur. Burada ibnü'l-Arabi ilave olarak, Bayezld-i Bistiimi'nin "Sizler ilminizi ölülerden alıyorsunuz, biz ise hiç ölmeyendiriden

alıyoruz" sözüyle birlikte "emrin zahiriyle yetinme, ilmini de ölülerden alma" şeklinde bir uya­

rıda bulunur.

Osmanlı'da lım-i Tasavvuf , 541

Page 18: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

nalınlannı çıkarmasını emretmiştir. Nitekim Bişr-i Hafi gibi bazı sunler teva­

zuları gereği çıplak ayakla dolaş~ışlar ve Kabe'yi de çıplak ayakla tavaf et­

mişlerdir. b) Hz. Musa'nın ayaklarının vadiyi şereflendirmesi ve yerin bere­

ketinin kendisine ulaşması için bu emir verilmiştir. c) Meliklerin huzurunda

ayakkabıyla bulunmanın yakışık almaması dolayısıyla nalıniann çıkanlması

istenmiştir. d) Hz. Musa'nın nalının tabaklanmamış eşek derisinden yapılmış

olması (Tefsir literatüründe genel kabul gören yorumlardan birisi budur). e)

Hanımını ve çocuklarını aklına getirmemesi için nalınlannı çıkar emri veril­

miştir. Çü'nkü rüyada "nalın" görmek zevceye yorulur. f) Tabiat ve nefsi çıkar

anianundadır (Bu görüş Üftade'ye aittir). Bu bağlamda Bursevi kendi yorumu­

nu da yapar: "Nefsini ve ona tabi olan şeyleri gönlünden çıkar ve öylece gel!" g)

Ayakkabılar ile dünya ve ahiret kast edilmektedir.57

III. 2.

Hal'ıı'n-na'leyn fi'l-viisıll ila hazreti'l-cem'ayn adlı nsalesinde Abdullah Bos­

nevi'ye, yorumda atvar-ı seb'a anlayışı eşlik etmektedir. Mukaddimede Bos­

nevi Hakk'ın hitabındaki çeşitliliğin yorumda belirleyici bir unsur olduğunu

vurgulayarak insan atvar-ı seb'adan hangi makamcia bulunuyor ise, Hakk'ın

o tavra/makama özgü batnın (anlam aşamasının) dili ile kendisine hitap ede­

ceğinin altını çizmiştir. Tıpla varlık mertebelerinde olduğu gibi asıl itibariyle

batınlar yani anlam ve hitap aşamalan yedi ise de fer'leri itibariyle namü­

tenahldir. Dolayısıyla Bosnevi'ye göre nassın anlam aşamalan için herhangi

bir sınırland~aya gitmek pek mümkün değil ise de atvar-ı seb'a ile nas yedi

katmanlı bir anlam aşaması ön görülerek yorumlanabilir. Nitekim BQsnevi

aşağıda özet bir şekilde verileceği üzere, sırasıyla yedi aşamada bitabm kime

dönük ve anlamın neye ilişkin olduğunu belirtmek suretiyle bir yorum dene­

mesinde bulunmuştur:

Birinci batında "nalınlarını çıkar" hitabı, hayvan! niteliklere sahip insan nef­

sinedir. İnsanın bu aşamada konuşması, işitmesi, bakması gibi bütün fiilieri

ahiret değil dünyevi işler ile ilişkilidir. Dolayısıyla "nalınlannı çıkar", duyular­

la sınırlannuş akıldan ayrılmak suretiyle gazap ve şehvet gibi negatif nitelikle­

ri kendinden çıkar, anlamına gelmektedir. Bosnevi burada yukarıda da geçtiği

üzere ibnü'l-Arabi'den hareketle ayetteki emrin mubataba telkin ettiği uyan

malıiyerindeki üç hususu dile getirmiştir: İlki "zahirde kalma!" Aksi takdirde

kalp temizliği ve batının saflığı sebebiyle kişiye lutfedilecek olan rabhani varid

57 Bursevi, RDhu'/-Beyôn, V, s. 370.

542 ~ Osmanlı'da ilm-i Tasavvuf

Page 19: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

ve İhsanlardan mahrum olursun. İkincisi "ahmak olma!" Çünkü ahmaklık ne­

casettir. Sonuncusu "murdar (ölü) olma!" Çünkü ölüm cehalettir.

İkinci batında muhatap şeriat ve iman nuru ile aydınlanmış insan aklıdır. Bu­

rada nalıniarı çıkarmak ile his ve hayal bulanıklarından kurtulmak kast edil­

mektedir. Çünkü his ve hayal ile sınırlanmış bir akıl, Hak'tan perdelidir. Do­

layısıyla insan his ve hayal bulanıklanndan arınmalı kalbine yönelerek iman,

hasiret ve tecelli n uru ile nurlanmalıdır. Bu sayede insan Rabbi ile münacata

hazır hale gelecek ve kalbine düşen ilaru varidieri muhafaza edecektir. Nite­

kim kalp zan ve vehmin barınamadığı mukaddes bir vadi dir.

Üçüncü batında muhatap diğer ruhlardan ayrışması itibariyle ruhlar alemin­

de58 bulunan insan ruhudur. İ zzet otağından (süradikat) ve vahdet sübuhatın­

dan yapti an "nalınlannı çıkar" hitabının anlamı, ruhlar alemine dönüşte şeha­

det ve misal aleminde edinilen niteliklerin terk edilmesidir. Bosnevi üçüncü

batında, bunun dışında iki farklı anlamın daha mümkün olabileceğini belirtir.

Bunlardan ilki, ruhu cisim ve nefsin ve her ikisinin birden sıfatlarından arın­

dırmak, diğeri ise ruhtan ilmi ve arneli gücün çıkarumasıdır.

Dördüncü batında muhatap kurb-i nevafil ile tahakkuk etmiş insan vücudu­

dur. Kurb-i nevafil mertebesine erişen kimse, kendine ait bütün niteliklerden

faru olarak Hakk'ın sıfatlanyla sıfatlanmıştır. "Nalınlan çıkar" ile burada kast

olunan insanın zahir-batın bütün ilişkilerini terk etmesidir. Çünkü bu saye­

de vücudda tevhid açığa çıkar. Ayrıca nalıniarın çıkanlmasıyla cismaniyet ve

riıhaniyetin vücuddan çıkanlması da kastedilmiş olabilir.

Beşinci batında muhatap "Yerim ve göğüm beni kuşatamaz, ancak mürnin

kulumun kalbi beni kuşaor" hadisindeki varlık tecellisini kabul eden insan

kalbidir. Kalp Allah'ın evi, tecellisinin mahalli, ilahi ilimierin madeni ve sır­

lannın hazinesidir. Kalp rabbine yöneldiğinde "Hazret-i kuds" vadisinden ve

vahdet-üns mahallinden ona hitap olunur "akıl ve nefs nalıniarını çıkar!" Ay­

nca "Müminin kalbi, Ralıman'ın iki parmağı arasındadır" hadisinde bildirilen

kalpten iki pannağın hükümlerinin yani celal ve cemal tecellilerinin hüküm­

lerinin çıkanlması da kast edilmiş olabilir.

Altıncı batında muhatap taayyün-i sani59 mertebesinde zuhur eden mutlak

vücuddur -ki sureti insan-ı kamildir-. Burada nalıniarı çıkarmanın anlamı

iki ayndan iki kevni atmak, kabe kavseyn makamından geçmek ve vücub ve

58 Bosnevi, burada ruhlar alemi ile misal ve şehadet alemi arasındaki ilişki üzerinde de durur.

59 Bosnevi burada ilk taayyün ile ikinci taayyün arasındaki ilişkiyi kısaca değerlendirmeye çalışır.

Osmanlı'da Ilm-i Tasavvuf , 543

Page 20: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

imkan hükmünden münezzeh ev-edna makamına yönelmek suretiyle soyut­

lanmaktır (tecerrüd). Ayrıca siiri ve manevi kesretin yok edilmesi anlamı da

verilebilir.

Yedinci batında ise muhatap "ev-edna" makamı olan taayyün-i evvel merte­

besinde taayyün eden zattır. Burada zat için iki hüküm vardır: İlki bizatihi

vahid olıl'\aSı, diğeri de vahidde nisbi taayyünün düşünülmesidir. Dolayısıyla

bu mertebede nalıniarı çıkarmaktan murat, iki hükmün zattan çıkarılmasıdır.

Bununla beraber, isimler ve sıfatiann zattan çıkarılması da kast edilmiş olabi­

lir. Çünkü mutlak zat, isim ve sıfatıardan müstağnidir.

Abdullah Bosnevi, tüm bu hitap-anlam aşamalan kendisinde açığa çıkacak

olan kimsenin, insan-ı kamilin yani tevil otoritesinin veya nassı yorumlamaya

yetkin kişinin kısaca niteliklerine değinerek risalesini sonlandırmıştır:

Zik.ri geçen yedi batnın kapıları ve sırların duvağı kimde açılırsa, manala­

no el değmemişliği kimde tecelli ederse ve bütün batınlar ve hakikatleri­

nin manalan kimde karşılık bulursa, o vücudun sırrı ve vacid-mevcfıdun

kıblesidir. O kişi meselelere mertebelerinde marifet kespeder, makamla­

rında manalan müşahede eder. [Hal'u'n-na'leyn, 44· prgrf.)

Kaynakça

Alkan, Ercan, "Giriş", Şer/w Ha/'i'n-na'leyn [İbnü'l-Arabi], İstan~ul, 2017, s. 17-22ı.

Al pa ydın, Mehmet Akif, "Abd u U ah Bosnevi'nin Tefsir Risaleleri ve Türkçe Ad iyat Suresi Tefsiri",Anıasya Üniversitesi llalıiyııt Fakiilte~i Dergisi, (20ı7), sayı: 9, s. 367-385.

Ateş, Süleyman, Işiiri Tefsir Okulu, İstanbul, 1998.

Aydar, H id ayet, "Abdullah Bosnevi ve Tefsir Risaleleri", Tefsir Araşhmıala: ı Dergisi; (2018),

cilt: Il, sayı: ı, s. 74-99.

Demirli, Ekrem, Sadreddin Konevi'de Bilgi ve Varlık, İstanbul, 20u.

__ , "Kuşeyri'den İbnü'l-Arabi'ye İşari Yorumeuluk Hakkında Bir Değerlendirme: İşari Yorumdan Tahkike Doğru Kur'an-ı Kerim Yorumeuluğunun Gelişimi", Atatürk Üni­versitesi llalıiyat Fakültesi Dergisi, 2013, sayı: 40, s. 121-142.

Dreher, Joseph, "1\.bdallah (1\.bdi) Effendi Al-Büsnawi (M. 1644 Konya) et son Kitab Khal' al-na'layn fi'l-wusül ilii hadrat al-jam'ayn", MIDEO, sayı: 25-26, yıl: 2004, s. ı-63.

Ebu Nasr Serrae, el-Lüma', thk. Muhammed Edi b el-Cad ir, Amman, 2016.

Ebu Talib el-Mekki, Kıitii'l-kıılub, thk. Mahmud İbrahim Muhammed Rıdvlıni, Kahire, 2001.

Ebu Zeyd, Nasr Ham id, SCıfi Henııenötik -İbn Arabi'nin Yorum Felsefesi-, tre. Semih Ceyhan, İstanbul, 2018.

el-Cabiri, Muhammed Abid,Arap·islam Kiiltiirılııiin Akıl Yapısı, tre. Burhan Köroğlu vdğr., İstanbul, 2000.

Gazzali, İhyiiu ulCımi'd-din, thk. Heyet, Cidde, 2011.

544 ~ Osmanlı'da Ilm- i Tasavvuf

Page 21: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

___, Mişkiitii'l-enviir, tre. Mahmut Kaya, İstanbul, 2016.

Gördük, Yunus Emre, Tarilısel ve Metodolojik Açıdan lşiiı1 Tefsir -Miiltiyeti, Meşruiyeti, Bii tm i Yorumdan Farkı-, İstanbul, 2013.

Hakim Tirmizi, Kalbin Anlamı -Beyiinü'l-fark-, tre. Ekrem Demirli, İstanbul2013.

H aris ei-Muhasibi, el-Akl ve Fe/ımii'l-Kuriin, thk. Hüseyin Kuvvetli, Beyrut, 1971.

İbnü'I-Arabi, el-Fürnlıiitü'l-Mekkiyye, thk Abdülaziz Sultan el-~ansub, Kahire, 2017 (Fıitıilıiit-ı Mekkiyye, tre. Ekrem Demirli, İstanbul, 2007-2012.].

İsmail Hakkı Bursevi, Rulıu'l-Beyiin, Beyrut, t.y.

Karta!, Abdullah, Abdulla/ı Bosnevi ve Meriitib-i Vücıid İle ligili Bir Risiilesi (yüksek lisans tezi), Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 1996.

KeHibaz"i, Taarruf -Doğuş Devrinde Tasavvuf-, tre. Süleyman Uludağ, İstanbul, 1992.

Kuşeyri, Letiiifii'l-işdrdt, thk. İbrahim Besyıl ni, Kahire, 2000.

Öztürk, Mustafa, Tefsirde Batml/ik ve Bdtıııi Te'vil Geleneği, İstanbul, 2011.

Sadreddin Konevi, Fiitilıa S tiresi Tefsiri, tre. Ekrem Demirli, !stanbul, 2002.

Sadreddin Konevi, Fust'isii'l-lıikem'iıı Sır/an, tte. Ekrem DemirH, İstanbul, 2002.

Sehl b. Abdullah et-Tüsteri, Tefsini't-Tüsteri, thk. Muhammed Basil Uyıln es-Sud, 8eyrut 2002.

Sülemi, Hakiiiku't-tefsir, thk. Seyyid Umran, Beyriıt, 2001.

Yıldınm, Ahmet, Tasavvııfwı Temel Öğretilerinin Hadislerdeki Dayanak/an, Ankara, 2013.

Ziyai, Ali Ekber, "Abdullah Bosnevi Efendi ve "Sırr-ı Yakin" Risalesi", Misbalı: İslami Vii-şiince ve Araştımıa Dergisi, (2014), cilt: III, sayı: 9, s. 81-96.

Osmanlı"da ilm-i Tasavvuf , 545

Page 22: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

Ekı

Hal'u'n-na'leyn'in Metni

_,... ~ <J .... , .,. , ~'

~ (.S"' _,1 JW .J _,.i .J ~ .)1 ~ 'jl .)1_,_-:. 'jl if ..b-IJ \..;._. Y.:. ...1..4.! ..t.., C.l [2] ,} ~ .,» • , $ ... , ""' , • ,

~1 .J_,i:YI Js- [12/20 ,.J,j ,~\JI <~ı.S~ V'..illl .)\~J4 .!.1;1 ~ 2>-ı.;~~ :()l:JI

~ J'ı ı:U:.:-. I~J- u:;-. ı·:!:. .:.ıı·~iı 51); :.J~ .. )l.:Jı 'ili.~·'! ·,.,, .Jbi - ,, . ~ J •J ..,;-~~, __,_..., .. J " • \ - t_S;:" '-O':".. ~

~ .:.ıuı ~~ ~~ ~\rı G.:,.:i~ j,_,;... ~t 1«~ ~ Jı;> ~~J.J 0) «~r JW ~ı 0~ ~~ ~ ~ ~ 0 G;~j~~ 9--~' cr. ~Lv ıt.; ,~, 0~1 ~ ~ J- , J tl • ... .. ... ' J .,. J ,;J

~ij t~l )_,b'jl if .Jl..;)'l ..b.-) .J_,.b <,ŞI ~ı) J..h.:JI ~ •..:.....JI ı.? o.)\_,.ç- ~\..=s; .; , , - , -.; , ...

. .ı#' .!.ll~ ır _,~ı ~~ 0w. ~ı..:s; JW -

,~ı Y,'jl ..;.,1~1 ~ l}, ~y.; )Ü ~)) ı.;iJ '~ı) _All Jyi 0i ~ij [3)

-8ı/84 ,Jli.;.;'jl] ~0;. ~ ~ r1 ı_;j ~:; ~t ,._; _,_<Jı ..,_;I}IJ ,Çi:J-1 )}:>~IJ - , - , J:i 'j)i r-lAi 0i ur) J?ı J! ~ J <..?..üı ;L..JJ k.~ ı:,;klı &- ıJIS" 11 J ,rı9 ~ı..t:ı 'jl ı:; ıv ~ L. J J:ıP' 0 ;u. ı J y-.) y._s-J _;..::Jı tPI.:-- J )i r )\SJı 0 J> yı. ı

·C..:~ ;ıı ~4J ,~, ~if

.282/8 ıpll ~ .:./'1 ~ı 1

546 ~ Osmanlı 'da lım-i Tasavvuf

Page 23: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

J)l; ~_r=-T_, (.;.:ı 8.~_, [)6oı]/ I~U:. l~i_, ~) ı:,;L... J.r. ( 0L-i)'l .)j ~~ [4]

d~~ f tt)G~J J)\ft ~~ ~ f ~Ls--]'~~ r <,?lll ~kJI if o).A.J

~ / L) { ,Js:-\11 ~1 dj? L) <.Ş.:> y:-}1 ~~ ~ { ,._:.ıÇk..:JI_, _;1 _ _,/~ı_, ç.l.c-'\11

Jo rl' ~ _r ıJ t ,J-Gı-' j_<Jı ~~-' Ç-~ı_, ~~ ~ _r L! 1 ,.1ı ~~ c )ı' .:> .-<>--J .y ~")\.:ll .,YI_,l.IJ ~J \ft _r>I..:.JIJ !\)~\ıl_, c-JI ...:.ıl.-~1 Jjl.: .. L) f 'LS""' _r<JIJ

ı$ _,.a.:.Jı ~_/ll ~1 1~ L) J j 0i J! ;J? J! ..ı? if J ;_;k J! Jj. if J ; _;>:-) Jl ~-' ·r y.. Js' ol.! ;L.J 'J:!>ıı if ;; ;ı.uı ._ö..,a.j ty r-' Jjl.:.lı e::r. JA--i "'J> <.?llı tJpll Jjl.;,. ~ ı:,;L... Jl_r. ';}~i {,._:.ı_,!.~ ,f-; d.J? Jl o~ if Jji.J.I ~J

~ "". $ J o 6-

ı:,;L.... .:>.) .?- ~ Jl.r. )Ü ..;,:,ı.,._. ).:ı J? Jl { '~~ ~ ;J? Jl ~ 01 Jl -d'~':} L. J!~~I.!.Lil ~ ~J~

u-l..ıi.i\IIJ ,~_yı J~\1~ I~L... jl_r. ';} .J~ ,~.iS" JWI_, J ;Wl t) o~ ı.;tJ [5]

.:/' ~ a_w, Jl Ü-p if) ,J6- Jl J6- if) ,~-Jl ~if ,._~ı.ıı ...:.ı~_.,diJ .,. c ..,. (( )) - a ~ · .,. '

,J_,';Jı ıJ~'-' , l.i::-' _; yü r~..ü ~-' ,;;;1.ıJı if ~';lı J..a.i ~ 01 Jl c..-~ u.. JLü ~ (::' '~ j\.:..1 <,?lll ~)lı J! J; JJ ~.J ~i <.Ş lll :; )'1 Jk.<l~ ~ı_,

. (4/57 ,~..t:ı-ıı ~~ ~i ;-<.;.;. ;..:;r ;lL... )lı .!.lt e::r. L) ' J

L)J ,~._wı J~\1~ _rl,\2.)1 L) !1 _,ı..:JIJ ,<l)l..;_ )ı) .11 Jl _;..:J~ 0L-i)'l _/i UJ [6]

<,?lll j.JliJ !1 pl d.l _r. !1 _,LJI L) ~ LJI ~IJ !I_,..<..:Jı_, t( ~~~~ jt...Y~~ J:>l:JI

~ 4}._ :.U.-J J -~1 if.~ JLü ~~ o~U ~<.:JI J,ıj> t...;... ';}) ,JjJ~ 0.-~ - Y' .. ~J J J

Js' ~j ~ J ,UıJ yt:..<Jı ~ J [3ıt7 "·A~\ıı] ~~ jS' .J.:.ç. (.-~j '-'.ı;_ (;T ... -, , ,

l} ~~ <.Şi ,...J:,~J o_rU:. ı:/' 0l;}~~ V>~\ y..lA.ll>.l\11 if 4. ~ ..b:..-.o

J! J..a.i J !1 _,ı..:JI ~ ~ c.S>- 4. .j :J J , L::.ll J yl:S:J~ J:>l:JI J _rtWI L) !1 ft-'

~Uü ,~LS""' y _ri uJıı r)UI ~LS""' y ~W 0)\.ı..:.!l 01-4-! '.).-...a..ill

y J.? ,)>- ~1 &-J ,~,_, yl;._<ll ı/ 0l; J~ ~ uJıı ~1 U"~ JY't..

,..;L.Lü J ..!..Ut..::JI Jt.-..... i J)b:-1_, L.+.il.....

} .S~ ~u,ı_, ..;~ ~~ <l)! ~ J ';JJ [.bıo6]/ <~.! ~! ~~ Jl.h-i y~ L. .Si ~ı_, [7]

<.ŞJJI J,!jJI J _r:, 0i U ı:.r~- L. ~~ .b:.iJ ~~IJ U.,.. _,ll ı.-~)> U ~J <l)!GU,.:ı L.

1~ ~J ,~1 JJI ~\.ı~~ o.-.j ';}) Jy- ';} <~.! ~~ o).i UL. oG_,ç. }J .o.;.,. Yfo .ki~ Jı ~~ :; <$~ Jıı.:;r ,~, ö ~ Jı J~ )' ~ ~~ &-: J--.k...J.' • , , , -[46124 'J.-dl] ~~·-~:· ~

J ;J-', • , - .. , , , " ... ' ""

,~\ll ~LS ;ı.. u-..till .:>I)J\.ı .!.li! ~ 2>-~r :r)I..:JI ~ LS""' _,1 JLü .;lı\ Jü (8)

Js:- ı,?lil jW .Y', Jı ~\ ~ .)j LJ>.h-i :~} ~~ &- o_rli [12/20 t~] ~ c!->-1 :r )UI ~ LS""' _,l j:.ü ,~ı u"l:J Jl C. b; ';} J _rll Jl ~ J if J J,ı)JI if t:; ts' LS""' Y' ~ 0 i : j:i <) t:ıı_, '.y.,u &- J _;.1.1 Jl j.P J if J J ;J.ı Jl ..;:...Lp J ..w

Osmanlı'da ilm-i Tasavvuf ~ 547

Page 24: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

cJWIJ ,_,..~ı _rll;. rJ ..ı..LJ,..ı ..b-l..~Jı s:~l ,s:Wi ..:-)\7 y ~...; 4 J\.r ..lk. .. .., - 1- -

)~ 'v-..w t?~'J t?~ı_,ıı ıh J ,~.ı. ~ ~ 4ı .~s ..:JwıJ , )~...:Lı J! ~--.....dı ö~)~ı

~ t)\.SJl t) t.r-JJ 'f>l1Jl L>L.JJI y> lhJ ,s:W~I oh j;.c...b-i .ı.#~ '1 ı:ıi .lı 'va,! .~.:ll JJ .11) c~l ı) _,.!:YI

J ./'11 J:ı.:Jı

if o~ y>:-) (,Si L>l-i)'l ~ .y- ~LS' (rJ J)~l ~1 ~ J.s:- ~Wı.; (9]

..t;itı ji.Jı :r~ ~~ 4--~ ı::>- J~ (-' ..:.ı~ı.r.Lı j~ ..:.ı-Li..o .y-~ ( ..Si ..!..::>­

'1 tŞ >'~~ _,..4 V~ Lo ı}>- I~.,...W ~) o )2.;) "-S'l.C") ..Ak; ı).;-~ ~ .;..,~~~ .)_,...4 ö?~l J ~J Q~l ö~l er l~ub 0_;:1:;,, :JW .11 Jı.; 't?J.r:.i) Jlt.S~ J) L>r~ c..:.ı\;l.r-l-1 JL. J ?ı jiJ~ o;J )~\.ı J. (7/30 'iJ)I] <~0_,~ı; ~ ~ ı.SJ.. '1 tŞiJI ..t;itl ~~ ui..WI.y- a··-·11 ..:.ıli..a.ll ~~~i_, Lp ~J~

.~1 ..:.ır· 41 JY ~1 e::r. t) _rl1JI

~~ J.Wı .y- .!.k J./-: ~ ö_, 5 • ıı_, ~~~cl>-'~~ &-ı :J_,~ [ıo]

44) u~\ıiJ ,~1 ı.:.J\.:ı ))1 ,y- t.: J/- 0 y(;j f'lhJI ..L:s- WIJ l.r<.; '1 J _çQ.\.1

,~\>.-..:.ll tf' ô~)~l 0~ ı4. '1) ,J<>L:Jl s:Li..oj yı (j,~J ,~ı ö).~.1 d' ~ı ~ - ,;ı , ..O o , , , 1 ~ .A3 N ,

~ ~ 'lJ (28/9 ,~_pı] ~rı:J-ı ~ıı;fi ')\.! ~ L>_,S_,..:llli!t :JW .:iıl Jı.; ,. "" -,., J, J .;

)~ 'LS"'"L:,.. ..;...;ı) .!.D J~ \... 'lj J..~.A; \... Jkü '1 ~ .:....s- ~~~ j+J:-1 ..:.ı .... .ıı_, J .ı.

r)\.SJı c!'r· ~ ~~ (,F ı:ı __ ~ ,..ı J~ ~_..) J~ Lo Jb.:,;. ~ L>.r<:v ı:ıi .lı . ..:.ı) t~' Jı.; l.lS"' ,~ ~~ if ~~ ı:sJı [JI07]/ ~Wl JJ~ ~ ı_:,,~

ı_..:.ıt;.. _;:All t) .ı.;..:. ..1ı ~) (t0124/~638

. ~ \:.11 .J:ı.:l'

,ıJL()'IJ t_.r-JI J.i-1 J:,J.ı ,ıJl-i)'l jiç- _,..;. ..,_kWü ~\!ll ~1 ~ ~ ı_;j_, [n]

~4 ı-4 ib L. j.WI 0~ ,Jt;ı-IJ ~1 ..:.ıiJJ~ ~ J _;ll ~ .:.ı;k]l ~ ~ J.s:- ~~ t) ~ ~~ ..t;itl .ı..W. ~ L>l-i)'l ı)~ v.J-1 ıY:_ ~ ~ ,Jl)-1_,

~~_, 4-:ll 4:>. _,:.J ,~~ v J s:l.r=-iJ ~ ..:.ılS"J..ı.... .y- 4.$' _,... ~~ öJ.r"' ~ j ~ '1 rj ~~) ~~ ..;. ~) vo.l.kll ~1 ~ ..;i~) ,;; _;.;.11) ö~~ı Lp ~J öbl:,.. t) L>lS" l~j .J .lı )\.! ..:..JWI t) ..SiJ j...<>l:L-1 t) ..Si ~ .... ~ ~~ t) ~..b-i L. ~~ ı_;;-lıJ (o-ll .y-~J Jt).ı_, ~~ ..:.ııJ_,.lS' .y- ı}?- L>i o~..ı")L:. t) k. ..~.....a>- ~J c~~ ,~, Ji J ;;~ı J..~.:, j L>~)'ı h~ ).PJ ~~ J! ..;. ..~~J ,t.....;...~4 .J ;_,~ 'l..S~ \~1 Y,)'l ..:.ıb)}l if .ı.#~;. L. ~J .J J~ \... Jb.:J ~) öL>.-U.

t?~'~ ~ı 0~ ,v-.:i..aı t?~ı_,ı~ ..!..C~~ &-ı :..ı J:i .!.D..ili ~~if~~ ~ı

548 r Osmanlı'da lim-i Tasan·uf

Page 25: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

;if'Jl ~~ ::>.;y .j~ '~~~ a:? }1 ...:.ıi.S'I.;::>'JIJ ,ç_J..\ 4A.J1 ..:ı\..; _,$ll d' V"~ ..1ı), ,obi..; J 4-:.. .u ~~ ..,_bl>- ı:sJl ıs-' Y" ö ~ ~ r· .Sı J. 'ı) "ı) J:.-..::!ı y J

. [46/24 '.;_,JIJ ~r / · ~ .kı~ Jı ~li.; :.; ı$~ ; ~ ; , ,

cJ \;,!ı J:ı.:l ı

~ if 0W'JI (.J.J .J~ Li1 ~~ ~ ..,_bWli ...:.J\!11 ~~ ~ ,)>- L:i_, [12]

'Y C-'.11J '\$P 01.;"'.; ft>- C1J.;~ 1 ft>- 0~ 'C1J.;~ 1 ft>-l) t. 1J.;~ 1 JL. d' o):i 1 ,~t.:... ö .J.Jw? l) ..H J Jl:l.l ( 1.$. Jl 'Y )i .u_?. ~! G. ~ 'Y J '_rl&J.l l) ~~ ~L!.;

.~ . .b ~~4-!- ~..L..>.- ~.JY t) o0._, o~~~ ( ~ J! a.l?,

,~\] ~0;lit.: j.i.:.f ~G";;J f {-_,i; ~f l) 0G~I ~ ~~ :JW .&ı Jü [13] .. ,. ? ; ; , ,

,~()1 J~l>-~1 ~ J ,y_ 'JI ...:.ı'Yl-<Jı ~<.:ı ( Wll.i;; Jl t.J:Jl Jj ~ ,[5-4/95

'~) öb.-W.l_, '.Jt..ö'YI_, J..ill.ı '~Y.)I YW ~ j~Uı_, ~::> ~~ JL.....~ ~~ .:r<s- "} \.i;;) . - -J~\.;.:.~\J ,Y,'JI ...:.ı'YL.....<JI if ~IJ (88/18 ,4] ~l:lko ~J di~_; ,~ıı ~0.JJ J! ~~~ a~:=6iı ~~ tfZr 4~ ~.) "'.J.j ·e ';.u .J~ t.. ,;.L.LAJı ~~) 'ltı ft ı:sJI ...:.ı\.A..,aJı_, J)\.;.:.~1 V"~ ~.J öl..-W. J.t>. J! e::-} 4[28-27/89

/ 4 .;~ _nJ; J ,ö::>Lt-=JI tl>- 0 .;..~~\ 0 ~J ,Jl:l.l t 1.$. J' .JJ·:-ıJI ~ ~ ,.ı.bJ ,~iJ:I:i ~~~ ,;;~)ı ..:ı~_, ,;;_rJı ...:.ıli::>l_,_. if($::> _p t.....pL<.:..i_, [_1;,1o7]

J)l>-~1_, ...:.ı\.A..,aJI ı:.r l-r-ı)\...J Jl:l.ı (t>- ö.J..~...PJ ö::>l-t-~11 (t>- ö.;J-" ~ [12/ıo

.;~1 oh j:.. J' ::> _r-..::!1 ö_,.,a>-J 'V"..lill_, .;_,Jl ö_,.,a>- ö~l oh 0~ \...:.ı'Yl-<JI_,

~ 0i .!.ll~ )Ü '~.) ./~ y 0 l)~ y\.ı ..w:. l)kl.;... () ..:-;i_, ,~, ._r.)\... J

,.!J.;kl>-~ J ,.;.tl.,.\.:.. ~ c?-~ J ,Jiy d' ,; ./: 0 .r<:, J ,a.J..<Jı.ı ~ .~kJI ($::>l.,ç- if ..:-;i 0 7<:, J

JW 1iıı 0~ \c_J]I J' 4Li..o J ~ı_, ~~ cl>- ,~1 ~ ~i \..:;, ::>l.r-J [14]

t.J:Jl ı$~1 (.J].l 0W'JI 0 J.lAlli ,~ .r<JI f ..} rJI f , 'Y )i ı$~1 c_..ı:Jl c..-~ Ö.;-'...P ~ 0i ~;t ,~ .r<JI d..4LQ.. () u-Dı f 'd rJI d..4LQ.. 0 ~\ f ,~..ı..i!l )j\11 Ö _rP>- Ö ..,..a.J-1 oh 0~ \V"..lill_, .;.,JI Ö ~ () ,~\ ..:ıLi..:> J' C~J ~~ ._r.)t.. Y-'i' ...:.ıı~ı if ;;_,.,:=- j_<J 01-! 'C~~~_, rL>..~ı ö ... ~ -y 'C'-'.J~,_, ö ~1 V"t:J ~ 0i .J ~ )ü ,ö ~ J! ö ~ if J .?- 0i 0W)'1 ::>1) '* , _rlk.. J

3.~ı 0_,..~ -y ı.i;, ~ t.W! c.;t>- rJ' ö~ı V"~)>.:.:_, ,4-:--- J? r Jı

.~~~ ~ tj..r. .:; 0.r~ li! Lr.ll c}~ .:..•l...j'i' .ş!' ;J.....::.;.., ._,..~.,.~; J:t-:i' :._r....u.ı .:.?; 3

((.<.:.o)) .~1.!

Osmanlı 'da Ilm-i Tasavvuf ~ 549 1

Page 26: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

Jt..ü .Jıı 0'1 'C.J.JI ı:/ ~1 o:~IJ , a:;.._wı ö_)AJI & 0;L.JI ~ ~i ~ .:ıi.I-J [ı5J "-!..> ; ~>.-Ll .J.LY Jl C-'~.h cr! ,a,;L.s- ö.)i-' ~ öj.i ~.)! .J J=i C-'.}1 J.b:. ll

~ ; .. 4 ~ "'• ,....., ~

01 ~1 .:ıl}~ ,.J 0t:;il.) ~:~ı Ll-~ 0l.ı lil1 ~IJ Ç..WI ...:.ı~L •. S-..ıl ....r.)l.f.. ı.:::;ı:,..

~ ~-' ~ Jl E" .1-J , ~i Jl V; .1- 0i ~ ,~:~ı .!..ili eY CJ:J.I ~ ~ ~ Jl E" JJ ,~f Jl ;;~ı c-'.Jı; ..> 1.)~, ~~i 0 .rC-' 45' .r Jl ö.)i 4-:1 ~

... ... ......... ~ ~ ~

~~ ~) ~\ J! ~~ ...:.ı~L.S-..ıl .!..ili ~ ~ v.JJ:. o.:ı .f"'') c..>\..> J l.!;:o o.:ı .7"' J l} j.

.j.)) ,~\ Jl .:ı .7"' _,ll l) o ) .. öl c.S Y' :~ı J! "-! E'" .1- ~ oi...-A.i l) c.S .1- ~ J .Y! ~~ · .~ _,:ıı J_, iiıı-' '"-! ~~ J.>-i J..,ı-ı Jl ~ ~ .Si ~ c-'.J' .....; ~

tı')' ~' o..l:Z J ~ 0':?- if 0L.J~I .:ı y.-J ~~ JW .S~ ~1.}1 ~1 ~ Js- C:iJ [16]

~ ~ esJI ~L.....<ıl 4 .. :-.. •11 ~L.J~I ~ J! JL,a.ll ~1 o.:ı -'..:>.-) ~ if o.:ı y.-y.

G_, ~G~ ı;._,..> 0_,s:Jı ~~/' l) 4--~'1 ~~J ~ ~'-' ~ J>WI JJI.A.:ll

)L.) ~ J) O..l.!J O ~f, ~~ (::::. 4:! ~~ 0 _r~ J! J!l_,jl y _} ~ ~· ,wi ıJ:?- J! ~d J!I:J4 ~ J! .:.,~ 1~1» :l.S""..WI ~..l:l-1 l) JW Jt,; L.5' [JI08]/ ol_,!

~ 0~:..__ :lı ı~~ ... ıı iJUtdJUü 4,...::.......lJ...ı ,.:.\ ıı «4:.,..>_,- ~~-'- ~-_:.::_,-J - . r . .J L>, "- . ~ J u# ... ..r r-,

.J .:ı-'..:>.-J y ~ if .:ı y.-}ü Jl.ı o.:ı y. J <.Şi ~ .:.,r<ı) 5-til.4> ı:/ ~l; ~1 ...:.ılA..,a.ı . ~

U:.WıJ ö_.rl1.11 o4~ J~lı 0L.J~I .:ı-'.:>.--'~~ ~ı.; 'ubW4 ~-' ..rtkl4 ~

~~Ls>" ~J ~ ,;fi ;.?_, ~ U:.WI ~ıy1ı_, ö..rtk.ll c,;J)WI &' :t$":!

. .:ı ../~4 ~ ...;,..;...(;;-' .:ı y. _,ll l) ~_,:ll

4. ı_a·! ~ Ls>' .:ı~ _,ll .y- ~!.> J)IJ ~~~ & 0;L.JI ~ 4f ~ .:ı\.1-J [17]

0y~J .:ıy.JJJ ~ r-<J..\0../~ J ~c..>_r=-'11 ~~i Js- 4.J.>-i ~ı.s::::.-i ..y ~ ~) 0 -'~-' "-! 0l:...lü ~b-J}J ~L.....J..ı 0 r<.; J ~ ~~ ~~4 Wü .k.-. }1 Jb- l) y

'0...> [ıo/17 '~'-'r"~IJ ~ı:.t.b;. :.,_. ı:.{G) ı:.~~ .ti )\$-~ .:ıy."'Jı if w. .:ı~..ı.,.~l ... , , ,. , , , J - ... o J J '

.[4/33 ,yl_r-'11) ·~J:?I <$~ -~J J.:l.-1 J-'~ ..:lılj~

~~~ J:.:ll ı.p y. }1 J>.dl JWI ~ 0L.J~I if ~Wü ı.r'IJ-1 ~~ ~ Js- L.iJ [ı8]

0i t$":! 6<;w-:jlı <$~ ~ ~) G-~1) ~~ ~) ~~f ~)C» :.J~ ~~ , , ,

.38 Jl.i)l < ı$J~..,.l1 ~ 4 ,,,,,~, •J, ..

" • .ı.:.." .[93/3 ,.:ıı~ Ji] ~.:ı li 11 l_,.ü:;.:;.; flJ11}l:i J~ :JW .J .-.;~\h J :_;....V.ı ıJJ s , , 1' ,

ı?~~ aJL..ı J ıJ rJ .ı~~~~ •.? i" :Jw.iJ (204/2) ı:.l.Qj..ı ~ ıJ t?.-..k..Jı ·~ .)); 6

<J "<.-"""1.J ~h ,A.J;~ ıJ <$..i,. _;ll •1J.J l,. .ı.:.. y ftJ .. ..,~.) ~ yı:..~ 'J ..:...! ) J" :..li.Al.ı

550 ~ Osmanlı'da Ilm-i Tasavvuf

Page 27: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

öl>.-lf ..;. .J.; ı.)ı o )., .... i a.;ı_r=-J v ~ .:ı..u...,.) ~) o J2.i ~ J ..:U ı ~ r <.,Ş ll ı ~~ :~\11) Ö.k>-_,ll ~J d..I.AJI ö ~ <.,Ş->IJ .y <.,Ş-> j ~\.) ..:...~) ~~....W:> )yi ~tk .:;.J

,) ~ ,..:,..\ll\J ç.I.J:."\11 J.j ~) ..:...\.A..,a.JI )yi <.,Ş->IJ ~ ..!.1;\1 ~~~J j.WI ~ &ü ç.I..Lp ,f) ~ ~.J~ .!.l;i_,.,. 4.:>:-J ~~J ,l_p~iJ j.WI->~J ~1 ::_,ı....w:, .y-

1)1.)1$. rlA.. J 1)\5'1.5!. ~.,. ~ ..;...;i ~) 1)'.) ;ı.J..;i ~ ~ ~.S>- .:ı~..ı.J-ı ıJ...J) .:ıı_,.s-\lı ~ J 4-WI ..:...~_,:ll .y- ~L,:. 4L..iJ1 ..:...lA..all .y- 1; fi 0 ~ .:ıiJ ~ ~ if _;il ~

,J ca, ' •

Y!» :ı-L) ~ ..311 J...:ı ~~ Jü ~\.) )j\) ~\ 4.:>:-) <..>;: ç.~ ö.J.r<" .y ~ t)WIJ 0-'Jll 4~ ~ .k>-1}1 ~'jü 7,«;-:~ı (:!k.i d ~1:;;. ifjıl ... ... , ... , , .,.,

, .4\.:.-)J'.

~')\hı ..:;..l,k--=lı & ~i ,~, .:r ~'i' r~l & ~ ~~ &= .)'~ [ı9J ~ }JI 0;! e::J.-1 ~..~.;>-~ JA.>~ ~ 4\.J.J..:.ll 4\.:.-))\ ~l.J:.\ ..:...l:b.:JIJ 4L...1J::J1

~ ~.k>- i J-f" ı}>- ~_,:-lı if 'i' <$.k>-\lı ~~ Jt-<Jı ı)>-dJ Ct; ı~ .:ı .J .... ~J ~~ rJ yw.ı o> ..3ı J ,._,o .J )ııJ [J;,ıo8]/ ..:...1-'.........Jı ...,.__; ( 0?- ~) <.,Ş.ilı ~~

:c_,...;.) rP' t:!'Y' ~ Jts ~ ..:Uı ~.) .;$~'

U"'.)L..JI ~~

~~ t)lr )1 ı...~\ .>_,c>:-}1 ._,...kt;s: JW ~ü d.>LJI J41 ~ ı}>- t...iJ [ıo]

t)lr )1 J>-dl ~ ~ ~1 ö _,..a;ll if J t)\!Jl ~4 ~ pll 4WI ~)ı ~ rlkJl

~ J5') ı)~ )lı o..i..:ı .y .:#- J.-~ .:.r.AJ ._... )..ı...J.\ ..:...L:...<...J.I .:ı~i ı}>- (Wl <.,Ş.> .Jc>:-.JJ\

.J.J..o ~),'+.-->-ı}>- 0~\11 ~ j,.=ıı ö.J.J...., ~),~Illi ~'jl ~~~~if

Osmanlı'da ilm-i Tasavvuf , 551

Page 28: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

~ ~.lı;j) '._,.<u.ı ,f ~ ~t_,.;.\11 ~J 9,~ ~)=:lı li.A 0 ~i ıJY:.\11 ıJtS:li Ö~l o.L:. 0 ~ ,..G:._,.:JIJ c_L...li)l\0 J)\Jı ~~...,_li J='~ 0 ..:..i\S" Lo

ıJıs:..,.'f' r~i ..!.ili J , ~ _rılliu. '-:i~)ı ~lklıJ y, 'i' ~ır \lı ~ yY"" _,Jı r~f ..!.ili .ı_;-=; )1 ~~.;>-'i' .:.r LJ>..L>-i .!l~ı.:r<s.. )IJ ~ ~ır\lı ~ '-:iıs:..,.'i' r~\lı ~ r<.:... .:r ..ı.; )ü ..!.ll..iS' u-<....ı'J ıJ p )~ 4,Al~ıJ Y Y..r )~ ~y.)IJ o _,ıl. ~ ~}\lı )') t.r..L>-\1 ~ )IJ i.,i .;>-'YI 0J-'-! \.J'..L>-i ~ ':/ ı)~L.a:\.1 ~~~~~Wl ı) ıs:_,. 'i'J. yy>.-}' r~i ~ t.:...L>. t.-: j; ö ~~ oh ..:..i~ \~.lıi) ,; y.-J ? 'Jı t: '-:i y-<ll ..:..ı~\) y.J-1 ~y- .-JI Y, 'fl ..:..ı~l cr. ~ ~~ ~\ oh Ô )jP)

ıJ\.....j)'l ~ f J y }\ll ~ /-~ }1 o.L:. ~ J-LS::.ll ı)\.....j'jl ~ J' d' ~1 '-:il5::.. 'fl ~; yl! ru...J .E~' ;T.rJ J-~' ~J ~~~ ~- ~~ ~J J-LS::.ıı

·J-~1 ~ j..oUJI .l.:LIJ

c> tV .ı.-"""' J-tS::.ıı ıJ\.....j'f' ..JI.S' t,> .ı.ıı L....ı.w.ı ~ y-}' ~ J' 0 ~~ &- .:r ~ı)ü [2ı] ~0-ı J-h .:.r ~ .r=JıJ t )\.....j)lı_, "~.; yl.i" rw .:.r .ı~'J ~ı.y tP.:i _,..<lı ~'J ö _;..<lı .:.r o? r t,>..Uı ı.:pl } rw J! ...,. _,:ı~ ..JlS:..')'IJ Y r-)ı r<.:... ı.Yi ı;~~:; ıJ(o~i! J~ı;. :,;4p :.Jj c.) JW ~~ ) . .=.iJ ,~)IIJ ..L>-1)~ ~.u::ıı ,y ~ ./:J

, , , \.:..... J " "' ...

~ .:.r c.~· J J.~' c.r '.?..uı J-tS::.ıı Jl [ıo-ı9l55 '.:?" )'J ,~~~ )1 t.ı:; J _,.::.i .y ..~..., t,>..UI ~\11 rü.... .y LP J ~ j yl.i rw ,f [Jıo9]1 jJ\i.J ~ }JI

" i"'· . .1. , ., . ı.:P )\ o~ __ ...,) '4...ı....>'\ ..:..ıLouul

..:..ıi..UI J! 4J4:il .J.:s. ~--..:.ıv ô _? J ~.J:"""' ô )S' j:li ~1 ~ ~~ ~ ~If-) [22)

~L4'J ~.ıWI ..:..ıli..2JIJ '-:i_,.s:Jı ..,...._JI ,y t)\.....j)'\ ~i ~l.r-J J)\11 ~~ ~\ .rJ ,~y.)J ..ı..tS::Jı ~~ ~~ "-4\.i.. .ı.PJ J.Lilı <)ıs:..,. 'i' ..:..ı~~ .r · t,>..Uı j..:=>\ıı ~

·L.~ _,::jl JJ ...1ııJ ,~, 0 -)t=ll .!l')4:--)ll.'"\.4..

tıWI~I

J)\11 ~1 ~ J' 0 ~~ ~Vb ~LS; JW ~ü c:ıUI ~1 ~ ~ LoiJ [23]

:.:.r:-o-<.:... JJ\Iı ~~ ~~ ..L>-1}1 L.<>.ll 0\1 0~i Ji ru.... r <-::>..uı

r<.:... Ji ~ Ji ~~ Ji ..ı ...w, ö..L>-_,Jı 01 j..; J.J. .:r ~ ı~ıJ <li __ .s- LJ>..L>-i [24]

J)\lı ~~ ~ u-:1 """"}''~ ........ ~ ..~ .... ..;_ç ~-J ~rj)' )i d' .ı~} ..ı -=-:ı;

.)s- y ..~.>-1_, js' ~-' <_r)U ;i/ 0~\Jı_, j,ı.ı j;: .;r ..~.>-1_, J5' 0.-~ :.;..-ı..ı.ı ıJ.ı 9

ıj 1 _..J:.; 0~)U ;;i_,.. .j-,..:11 .;IS'~~~ ,yı~ 0_,..~ li! ,~ı.? js' o:,_f$" yı~ ~~~;;i/ .:ı~ \ıl ..:..;IS''~!; ,:;).ı..::...~ ~ J .j..:ıı ~ .)~~\ • ._,;.

(( ·~·.'' :..l:l-1 ..:..tL...... ·;;~..., .1.:. • .:.ı~~\ • •t,; · U~ ..

552 ~ Osmanlı'da lım -i Tasavvuf

Page 29: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

ıo .~1 ~ pi:- J) ~')UI_, l.-ölkll ~~ U:!J (.$J.>-\rı ls-' \rı

.......Ai ~ ~ ç r _, .y ~~ .)..Lt:Jı J.W r J.>-I_,Jı Jl Ju.tı ? \lı r<.:L1_, [25]

t..:._<>.) .J ~~ ~ llo.J.>-_,ll 0 Ç) ~ ..J"") -.j.J.>-) ~) .:J.I~ ~ d ~J ~ if .J.>-I_,ll r<>- if> Wl oh J oi_,...J C~ '1 J ~ !l J~ '1 ~ _,i .J ı.; j'1 } ~~ o ;-<.!4 .)..Lt:Jı_, ~~ .)..Lt:Jı .._,.....,. _r. J.>-I_,Jı ..:..r• o ;-<.ıı ...:..l.:.:;ı w ı o..i.:. ~ "-:--i ~

-~' .).Lt:!\ #i ~1

( 0lJ Jj\rı ~4 ~1 ...:..I.UI rf 0:---<.:ll Lr-h &'- l:.A ~~c!>: .)l)ü [26]

c.;..üı 4J.Pi Jl ~ ~~ tY JJ ~~ J~4 '11 ...:..ı..w l.flw 0:---<.:Lı J.>-i .:..r~ ~-' ,.__ö...p y. ._i...,.:ı _,; '1 ~~ ö.J.>-)1_, c; ;-<Jı ü.,... rf ~ _rlı ~~ ~~ i..A.lh.l.ı ..:..ıı...uı _,..;.

·~ırı ~ .:s-~ '1) ,;; JL.;.~ 4:11 J~ '1) 'r-"4 ~

~ ül,bl\ ...:..ı:Uı 0\r ~u~:Uı rf ç.l.c-'\11_, ...:..l.ıi...dl &- ~i l:.A ~\ c!>: .)\_r-) [27] ' 0\J J~4 ...:..I..ÜI rf J-J§' .lll 0:---<.:ll &'- t) j>-b .....,. _,lll..i.:. J ,..;...~\) ~u;..\fı rf

.Jj\rl ~4 '11 ~ '1l).JI ...:..l4..,a.IIJ ~~ ç.lc-'\JI

J.>-1_, J5') ~, d~ .:.r? ~, ..;...\~ t) 4-)':>~1 J~4 ~"i' ç.l.c-'\11 e::r. 0i ~~ [28) , . .

u. .:r-i J~4J by.) '1) ~ ~ jl.::--1 '1) J} '1 4.:..- J.>-1_, J5' .:.r? ~l.c-''11 if

~ı:Uı ~.Hz.lı if .;;,.i. 4~ [J;ıo9]1 ~ lp .J.>-1-' J-<.ü ~ı..üı ~~ o~l t)

~ 0\r ~Lc--\rı ;u J_,.....;Jı_, ~'-' ~t:.. "i' tJ ~ if c:" _,i_, y-i ~ ...:..\...ô..,a.ll ~le-'i ~J d..ÜI ~le-'i~ .J ıji;J ~c:!\; ~J ~ J_,~\JlS"'

J-<.ı J ~.,p:-i rf 4-ı .) .};3 ~le-'i a..'")\!11 ...,_;1)1 oh if ~ / J-<.ü Jw\11 ı:. le-'i ~)

~ ..,~ ~Y.JJ o pi:- rf 4-ı ~ i._. .... -' ~ Jl.S" a..'")\!11 ...,_;ıJı ~~le-'i if r-"' - # ' #

~ pi1 ı.r-l Lo ç.l.c-'\11 ~ ~_,? J ~l>-l .:/"" )1 r-",'1 J .:iıl r-" ~ 0i )~ o pi:- 0 J.) .J

.(IIO/ı7 ,~l.r"fl] <~~~ ~ı;\JI j; i;x ı_; 4i ~'\ i;;ı _,i .11 i;;ı j~ - ,

~'1.) r-"1 J-<.l 0\r or.-:11 ~ _, ~~ ~ ~l...:..I..ÜI tP- j~ '1 r-"1 J-~ [29]

0 _,.~ '1• J~'1ll-4-:-! .yb._, .J ı>:-- c.;...UI ~~tP- 41'1.) J 4.4> J~4 ...:..I..ÜI tP- 41'1.)

•r-J'J ~~J ~tJ\5" ._; J)-10" ~.;,.., t.. ~ı;_ j.r. ö _;..A~ ~..,-dt .:ı _,.(5" :._;....UI lJJ 10

ı..~ O.r. ö_;..AıJ ~jıJIJ .;.._:ı,~ ~\:1:.! * .~ r.J.S.J ..;~ı..:......>- 0" ........o; ~J ". ~, . .U~lJ y. ..:......>- 0" ..,-cı ı ~J ._; ))-1 0" .o.J .;,..,

0" -.# p "'· ..ır. js- JA.ci ,..ır. ..LA.ı ..ır. Ö..b-}' r~i ~ L:.A J :._;....uı ıJ J ıı ö..b-}' !lJ4=...-ı r ıh J '.b-'}' .) y.-_,.u ;;.).!..dı ;; _r..<:ı.ı ...:.ı')\.ü:lı .!.ll.J ;; Jr" ıJ .:sl' ...:.ı~Uı

(( .~" .• _;S:Jı cj

Osmanlı'da ilm-i Tasavvuf ~ 553

Page 30: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

J.>- d~.> ..ı~\.ı ı...iJ ,d..iJI 0:>- ~J ~10:>- r-"~10./~ ~J _r'-':.110:>- {""""'\ j5"" J~~ll.i~J ~\ıl r-"~10y~J ~ -:..4 ~1 ~J.:>..\1 s:.Lc--\11 if .J.; ui..ÜI

rY y>) liii51/~546 .u) ~ .:.r. {""""'\,; ıJi ~.i. JOJ!> W' ~1 0:>- {""""' ~1 ı) J~ s:.Lc--\11 ~ ~ J>l r-"' y 0i ~1 ~ ~1 d.ı\5 J ~:, y _;11 t./~ _;.lS'i

- .f J

~\ı ~oy>. }1 if .y y> \.... J~\J .ı.;.;. y IlA J ui..ÜI J.>- J-4 6..i~ ~ ~) ~'il J~ ~ ~ J~\.ı ul..iJI J.>- J~ {""""'\ j5"" J .y.s:. 4;:!~-> J~lı 1iıı s:. le--i s:.~ \ıl if 0[) s:.l.c--~1 ~~ 6..iı,.; r-L) .y;:. 1iıı ~ .LoS- (~_~<- J-l5:.!1 0L...i'il JJI.S: i.o.ıUu il~.) ~fo l? ~ y<J s:.l.c--~1 if ~ ;J~.) ~1 ~d~.> 0\ı ~tb ;J~.) ~1 J.>- .d~.) cı; ı~ 6..i7<ı .ı.....ij J.>- Jb" ~~ ;J~.) ~ı:. ;J~.) ~~ J.>- d~.> J s:.~.c--\ıı ~ .y.s:. 0~~ V"JlS' J .y.s:. j.ol5:.!1 ;J~.> ub <.:.-.-,) ~1 J.>- ~UI ;J~_ıj ,y }~1 ul..iJ

J ,~)b~ J s:.l.c--~1 ~~~..iS' ul..iJI J.>- d). 'il s:.Lc--\11 ;J~.> rJ u JU::lü

~ LA J# J ul..iJI )i. J~\.ı :;)._\ d":. 0:>-J ~1 0:>- d). 'il s:.l.c--~1 if 0} : J ~ ul..iJI ~ _p? .> J.:>:-; IJ, ~ ~b ~ J d).!0 JY s:.l.c--~1 0'J uUJJ ~ f-~ i...~>-J

~~ J.>- {""""' ~1 ;J~ .> J ~ {""""'\ J-.~ d..iJI ~ Jl?lı LA p? J ~ ~ 4-:! LA J-*" J

. [46/ı4 , JJ.Jıı ~r / · ~ .ı. ı~ Jl ;~ :; ~~ ~~J~' ,~ü o pi- .y- d.ı .) _,Ail ~..uı ,; 1$ , , ,; .

r-d' cJ=-10W [12/ıo ,..k]<~~ &li~ :Jb" .J_,; ıS-"~ t) d.ı J_,;i ~..iJIJ [3o]

J ~.> y>. JJI J j-IJ ~~ 0 _}-1 ~~ ı.:r.j _}-1 cl> ~ LJ;kll (JIIO)/ ~ .>1)1 0i

V"IJ.:>-1 ~ı.:r.j fi )110 .r~ ~ LA.> J.:>:-JJ s:.~ \11 .JJ~ 0i ~:, J ui..Ü\.ı ~1 4..4.lk11 ul..iJI

-~Js &.).f>.J J .r t.+t;_, ~if! 0 .r

J~~ öi_,Jit) ö ~lS' y J~l ~ t) .yl5:.!1 <)I..ÜI0Ul r ~~ if 'ii J .}-Iy [3 ı]

~~ tW <)I..ÜI ~ t) s:.~)U 6..iJ~ ~~J ~1 •. :A.;~ ...,_.;IJ"' J.>-1 120J_r:JI 0§'

;; J..ts .u ı ~~ ~ ....,. ji_,J c: .u.w J~lıJ ~ ü .r 4.;... 0G y ~ ~.) y. _,.ıı ~ ...... jl} 0 ).) .y;:. ~ r-<>- yl>.......iıJ d.ı J.,Lı J# )~lı) y ~ ~ .~.) .f>.) ~ ~ ...... jl} Js-) .y;:. ~ı ~:, r-<>- yl>-........iı J~lı) ç.) .f>.) ü .r

13öi_,..Jit) ;; _r-...:JI 0 .r« L..;;Lı d":. 0:>- ı./' ~ı:, G Jt.:;. 4i ç ..ı~lı • ___ ;.11 J J.J-ü [32]

s:.~~ı ~Li>- 4-i_,S) ~ı .>M\.ı LA.>..WJ ~ı ~lı ~ J~lıJ öı_,Jı ıJ:?

<JÇ ;~lı_, .:;A~I ~L.<.:l-1.: ;;_, __ L:JI ~;;_,_;..:.ll~ ı) ...:..>l..iJI ;_nJ;. ;~Y :J---U.I ıj) 12

".•..:,." -~J.s:ıı ._..:L<.:l-1; ~ 4<.)~ J_,i_, ,~t,..;.~l J_, .... ; 0JJ-:..ll

.>} JS' ı) <$i ~...:.>lr=JIJ dl;_,\!ı_, 0~\!\.ı ö.J.>-1-'.JI öl-'..:.ll ı) ö.r-,..!..llo...u.L:...._, :._r....U.I lJJ 13

ıj ~1 o...u>L:.... .J J~ ~4JI ~ J! Li..~ ,J_,~I öl_,..:.ll ıj L. j!.o ...:.ılr=JI ~ .>l)i .y

« . """"'» . ÖJ.>-JJı <J ö _r..<.il .!1)1_;.;....\.: J...o:.ll

554 ~ Osmanlı'da ilm-i Tasavvuf

Page 31: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

~~~_;..::ll ..:..ıliJI .y- j:.-• j_J-1 ..:..ıl~~~,/" -.:..ilS' ~ J 4J~ J}J U. __,o.4>iJ

4i. \'-'(.,. ~IJ 4-! j_J-1 ~ b~"~ ~1 ..:.ı~ ts.)y J J_}-1 ~c)./~ p-1

"~ J-<:3 .) y>:-}lı ~ "~ ~1 ..:....A.....::IJ ~.) y>:-J J Jfi ~ 4-o jly c) y 0:-; J ~ J )-IJ ~1 J )-1 ~~ ~ )-1 0!~ -jı j,.:.-1:! t ~ ._A..,aj\J .) y.-_,ll ö )b tj j,.:..)

~J .) ~J ~ ~ .:ıiJ ~ ~ ~ )-1 v.ıh ~ if ~1 .) y.-_,lU ı.p .:>'"_,ll

-l:AJı .y- Wk... J ı;.~ J.ü:liJ '4~1 ~ Jj~l ~ tj .:ılS' w-- .:ı _,~J v..y .y-

15.cJI_?~IJ t ~ ~IJ ö..L:>-}IJ ö_;..<:J\; J~~~ .y- ~.? J cJ)\.b)'IJ

~ c.liü .,;b ..:...Alk;l J. ~ı ~?) .J..,..i Jl ~ ~J _;.....11 lh dJ~ ~J l33] t J cıb~)'IJ Jw~IJ cıWIJ cıi.,.Li\.IJ cıL4zJIJ JI~\JIJ a,;tS:..)'I rt5:.:..~1 .)__,~

ı5' esi' "~ ~~ ~~ tj .) .:>'" }1 04_,.... '-if' § t) ...;1.,4 ı.S ~ 4.:-- "~ ıj ~~ ~W c) .r~ ')ü "-:)) rt5:.:...~ ~..lıf ~~~~Ir' ..:..ıL<.JI ~W:, öı.:...JI ~I..UI c) JJ..:JI

~lkll JJ-1 .:ıl!. J JJ-1 ö;_,..., Js- r,;. 0G ı.L~ ,~ ~J ~~tP- ~ııh )~1) ~\.::ll c)~~\.ı ~IJ ;__,~l.y- ..:..ıi..U\; ~ _r\.1 ülkil ~_,..;. J ~ o~ Js-

; ~ ,a,; _,..<JI J-'..,al\; ~IJ ,} ...... ,, ))

~Li! .:ı j.l "Ll. ı .:ı j.l .:ı __,J ft [J;,rıo]/ ,, , ,

~j

~')\JIJ Jlkil ~\ r ı.Ş..UI J)~l ~~ ~lı ıY ~1 J J)-1 J~ .. : ... JJJ [34]

? ı.Ş.)ll\ 4..:.... .:ıt...,a...) if ..f?'-~\ ~1 t) ~ JJ. ~ J_,.,....s. ~ ~ tj ı!JJ~ J

. ._i!iJ

J J)-1 )__,~ a4 ö~L.::.... ~ :;;. ;~:~ ~.M lo-~)> tj Ç;.ı... J ~ts" ~ı) l35l .) . . 1\ .·~ l...!.~ .._jı..S" · -- .ıkil ........-JI . L..JI J )-1 .ı.:.~ ..j..S' ·,J".i L..J\ y.-.Y '-:? ı..r- - J ~ J t..:: • - if -·- J fi""" - 1.>~ -·-

it ~ ) ,. ..

\h ıj li\ ı.;:..b:...lı Jı;LI tj f ~1 c! J 1.15' .:.r<.ı J ~~~ ıY t$.) ~ [eY] .:ı lS' La lh

"~ ö"lj ıj cl,:..) J ı..Ş-1:! ıj ~ )_:;...<.; ı.S _r-::-11 ı..Ş-1:! tj "L:y i; JJ ~i; ~..l:>- tj .) }JJ\

ö.)\s. Y' LS' ı.>_r-::-11 Js- ~1 ı..Ş-1:! ~Lp~ 4). .. ,0 ..:..5 J ~IJ ç.l:A.I\; y _,..ll~ ıf ........... .

~;.i; G) ~; .:r (J.Z ı.:;~~ iıJ A, :JLü ..ı_,;~~~ r ıh J :._;...u.ı ı:;J 14 'r:>LJI ~ ~ J} y ı_S.ill ~1 J )-1 (J..A; tŞ.ill ..,_.;.ili ıJ' .)\)ü '[2/48 'C....:.ill]

J>-.)) ~~' .) J-}lı ~ı "ı ı_S.ill ~.) ~ }1 ....; )-1 .r=-li ı_S.ill ..,_.;.ili .:.rJ , • .) ~ J ~iJ " .• .: . ..'' .~)b .:;

J! Wlı Wb... J _rl.klı Jl ~lı lı:.lıJ •.)4--!-Jı J! ~lı Y. .:. __ s rJ :._;...u.ı tJJ 15

".~" .~1 J! ~lı~ 'YJ ~ı

.375 ı./' ,tŞ..ı.:...ll ~~ı d'~ c..r- 16

Osmanlı'da ilm-i Tasavvuf ~ 555

Page 32: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

J _;}1 olA J .J..,.,_ ıJ ü ~ ~..Lll ~\...p~ y ~J ~\.ı _r-:jl if ~ J _,A! JIJAJI

4-p.-) ı)>- Ö .J }1 olA if ...:.ı~ Jj .k.i:JI if ~ ~t5:..!. i 4-:i ~i j <.Ş~ ıJ Ö .J _p:iı ~ ıı...- -~-~- - d..AU-ı. ·ı·.~-~- - -no;;ı...ı.:...,."ıcJ·d..ALlıı·.~-~- ~ Cr J ı..r--- ~J ~ ı...J" ~J .J J - ı...J" ~

. .J J·tliıll ıJ J _rJI j.:.. J t5:..!. ~1 ch ıJ .>_,_ll .k.A.JI

0 J.f-1 .J~ Jl!.o r li! Jt5:..!. 'Jı oh ıJ .k.i:JI o..lıı .J-*" 0~ ~ ı)>- ..:..S J (36]

.J.-<·t12lı ~ :~ J ı:p-~ :~ Ls>- ~~ )2.:Jı ,y-~ ~./'u ~ .r J d.). 'i' ., __ ;ıı Lo) ıS _r-:11 J>- ~ı <.?~ c:ıL>~ ~.Jlp ..:J j Lo) 4S~\) f 'Jı lh ili! ıJ 4 _) ~ts'

;""'. - , - lı ...,... _rdt.ı .:..o.>.> jl L..L~ ')\...pl ıJ.J...P F' ı...) ...:.ıl.UJt.ı .... .....!Jı ıh ös:.ı; ,y- ~~ ..:J j

--:' .,.,ajl ıJ ._»_,:;ll c} J _,ü .hAJI oh .J~ .>ljJ ~ _f-1 ıJ ö _;}1 c.;~ ~\.ı J_,AJIJ ~j .hAJI cJ. .ı~ıl 0~ ·i -1 • \.;~ J ~11 ..._, ·-11 . s:J .hAJI .. ı:.. . t...;;::J J ~11 - • .J .... ~ ~.r" rJ . .r- ı...r J J~c- rJ

di _;)1 oh J .J..:>:- ıJ ~i ..; ~) J .J~I) y .,.,ajl .y 0~ .hAJI oh J.J~ 0{5::; .!JJ..lS'

~~ J! s:.ı? Lp J_r. .:.ı .,.s' WS"" d.i_;}l ıJ Jl5:..!.'Jı olA ıJ c.J. ~1 .k.i:JI ~~) ')~.J.b ~\.... j f 'J1 ..l:.oii.L~ _;~1 j.:.. }>JI Jl s:.~ lp ~J ~J .f .J ~1 J>-~J J.,~~ J~ 1..:.1.! LS ~ J ö ~ Js- -=...:5" J ~jJI if J'~l ~?.- Jl .!JJ.iS"" Jlj Lo)

4.:.. ~ c.ŞjjiJ ~ 'Jı ~1 J J)-1 J.J~ ~ y li[ ö J_,) .lll ~1 ı)>- .k.i:JI o..lıı .) 7"" _,.ıı ıJ J>-~J ~~ -..;-~J ~~~ ~~ r<>- J J>-~ <$jjı r ; •··1J J' _) ~~ Jı:-

. J>-~ı ~~ r<-- ,y- 4.:>.-.Jt;ı.ı ..,ıwı )j'ıl r _,wı Jl 4.:.--~ t?jj'J ~~ [Jml/

ıJ J~ J _r-:jl lh U Jti ..:..S J ı) U ıJ J _,~1 lh 0~ 4j)l if , · \:. •-- .. ı l~l! !37]

,j:::), 'il 0\y-'JI Ö J..W ~j)l oh '· a a ii; <.Ş }ol>- ,Y Jlj { tJ-_,k 0\... j Jl <.Ş _):.1.>­

c.Şjjl t.; _?~ LS ~~ y. Jw ifl!JI J..ı.Jı t~l 1.:.:>-L> J 1.:.;>-i ..:r-~ }1 0')~1 ö _,_.i .r _,.wı J! 4.:.a ~ t?jj'J.) 7"" _,ıı 0 J>-~J ~~ ~ t?jj' r JU' Jl 4.:.-- J.r. oh J 'i ')Lll ~i.> i .> ~ f _,~ t ~\ j-<ll j.WI r<>- ,f 4.:>.-Jl;L\ ~1 C.IJ~ 'Jı IJ.L>. Ir. ~l.:....iıU 1 • ~ •<' :/ '-~l..a.ıl · 50; :/o •<"' 1 i ~ ö L:.:... •• • • V)\ ~ - . '+"'-' J 'T'" .• c.r • .fr"' J .r' J - _) . ~ -J

. 4-:i \Al; .U,\..:. ~~ Ö _,.aj-1 oh 0

~ .J" J 13,; _,i ~ .)"') J/~1 ~~ ~ .J") ~~ı_, Jlkll ~' 0~ ~ ~~ .~j yi!~/')~~~' Ö~J s.~\

..?" 'Jı ö f yl>...>- 0 J11... ..1.>-1}1 ):ı..:..ll =..:r-_,h..;. Jı:-~ ı} 'i' ~\ 0i ~' [38]

~J J~'il Jklll...ı;:. Lo !lJ . .UI .:..ıl.A.l..üJ i~~IJ .>r-AJIJ .:.ı _,....:ll ,y- o.).I...!I..S_, - . . ,. "' <~;.,o L;:dü j...:>:/1 -.j:J .ı.#- ')~.:).> r J\...p _,k.;. <~;.,o ~ ll J o~ J ~ c.r-1 17\)z.!.

~ jlJI <,?.iJI ~1 r .;...,)U4 .:s. ~t.:...<JI ~ } \~ .;~...,...,..... ~ :._;....U.I cJJ 17

". ·•.:..'' . .;..., )UI J _}..!J4 .;- <..!ll .lı .;...; J

556 ~ Osmanlı'da ilm-i Tasavvuf

Page 33: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

Jj~ı ~~ .r /\'ı~,_, J}.ı.lı_, j)..Uı .r .:>l5:3 ~~..;i~ ,y .s.# J=l.) .o..:.bt; .:>:.Y ~'Lc:--~ı o.,.a>- ct:A.. rJ Jlklı c.} 'i'~~ .:.r jL:ı J_,i rJ <.?..1.>-:.Yı ~ll' 4J.5' ..;..ıl...i..a.ll_, ~'l.c:-"~1 ö ~ .J~ J ~..1.>-~1 ...1..:..:-j .Y! <.Ş .lll Jli--)' ~~ y <.Ş.l.JI~'\..o.JI

• c. - F c

~~~ wı .r _, ~~ ıJ)tk'i' J! <.?..u' ..,..__yı ~.;..1.>-ı ~Lr-)z..;. Js-~ ~-a.:ı .r _, <.Ş.l.Jl ~~ Js- <~:N.)) oj~~"-! <.Ş.l.Jl _rlkll r-')11 ub~ ~if~~ L)..:..

elhı _,.~ı ,y o_,~.:>- 4I~ ~~ı 0" JL..a.ii)ll ~ ll 8:.~1 wı o~ J ub~ı r .:.r ıs J-a.dı _pı ~- Lr-~ı ~ J..ol..ilı .:i.J-ı ı./'_, L.-41klı ubWı_, ~~ _rlklı ~ _,~ .:i.J-1 .!Jj.) ...:...A.i ~..1.>-~l ..:...;ts'_, jl::-ol!l_, ~ı~ 4,;..Ço ~~ lr . .)l.i)JIJ c_I_?)Jl

ll~<>--~ li! Lf.f~ı ~rJ: J..ot.! J5' ı.L~_, ,)~...<>i 0":!- .J J~ ll~ J_,.w " 1 c ..

ıJ)tk'il rJ ub~' ı}! ..,.._ JJ .)..u::ıı_, ..y;ll rJ _rlkll ı}! ..,.._ J 1-a.:l wı .!.Ll:!)~

J..o~' rJ Lr-~' .)l.iı ~ ,y _,_,s .uı ~~ 4,;..Ço ~~ esJı ~yı.ı ~t ,~,_,

-.b ll-ı ~ı ~ <.?.) ~ _, ~i ll ~..\>. ~ .r _, jl::-o ll~ ~! .:.r~ 1 .;.~.Adı 0 _ç _, ülklı ..:.;l.l.JI ~~ ~ elhl j.S~ı j.-I.5:Jı 0Li'il ~ .1" ı./' [Ji,m]/ Lr-P' ~

........ c c c #-

~~if '-:1-<vı ..;-L:..; L) ts.Jw)lı_, ..;..ı~ı_, ~'Lc:--l!ı --=~ ~-' j_,l!ı sıı~ ıJ)tk\ı

~ 4:,! ~ oi_,. ~~ if> J Jı_<Jı_, ~IJ ~1 .y ~~ rJ \s:} JI~)JIJ if> ~ ~- 4:,! ~1 ..;..ıLi..a.lı_, ~..1.>-~1 Lp; J ~'l.o.JI ~ )1 r-'IJ o.)l:-JIJ o.) -'~1

..;..ı~IJ 4-o~iJ ~LA:il ~lt-"~\ .!1.li t_,~ if a.:.ll-1 ~-'..Wl o _,_ra.JIJ ~\.lll ~l.c:-"~1

.y_,l~l o.J.r-<' ı./' 4-i_,~ ~if U. ~j)\.ll ._ri.J.::I-1_,

ub~ if J.ü:!' L) ~~ .)..u::ıı .)~' .r _, _rll:Jı ~ t?..uı ..,..__yı Jl.:lı ~ı_, l39ı

-;,_;; / L) _rll:JI r-' ':ll jbl U .!ll.> J ~1 .)..u::l\ ~ -'~ ~1 ö _;S:J~ .)~\ J J J ~1 ~~ oy ~.~.A....ll ~ı ;;;..<Jı o_,-'...P )L.b_ v~ı ~1 y tS.l.JI Jj~l ~1 J>~ ,y ~l.o.JI

• J

~ ~ ?1 ~ .Y! öjWI vji.JJJ ~lj )L. ~~ı_, .J\S:.,.'i~ ~ ;...tı

r-~ ~ _rll:JI ~~~ ~) ~l.l.JI .uLc:--4 .J ..;\.) ..;..ıR J j_,~ı ~.r\.1; -;,_;; / L)

o.r-<Jı ...!.ll; L) .)..u::ıı ~_,i J_,~ı ~~ .r t?..uı ~~~ı_, c)ı..Uı <.?..1.>-~ı ri.A.lı

-;,.;;_,.if .rlklı r--~ \)wı ~' ~ij ~~ .).ı.::.ı, ~~~~ı_, ~.~..w.ı wı .• .Ul.c:-"~1 ~..Wl .....Jı u...:.~ı ----Jı ..;..ı .L:.. ,,u ~..Wl ----Jı 1.-. J'~ı . -·1\ ~ - J ->.~ J . . ~ . J • ~ J ıJ'::"-' . .

Osmanlı'da lim-i Tasavvuf ~ 557

Page 34: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

• • .~ı cf} ~_,i Jl ~~ ~~ ~)Wl ~~ L) .y -..1 _,.w. ı ö ~~ ö .JY JJ~ .J~4 19 }z..:JI

~i ~ rJ 0~ ~' cf _,i J ~4)1 ~'J 4!. ~~ ç.l..c"\ıı ı? ~ rJ ..,., y.-_,ıı 0 J.A; I..J'>..t.>-i .J~ 'Y 0L. j:>b J 0\.A.ll...,a:.. \..J'> J ~ı.s::_..~ı .J_,..,.JIJ ~ _,.s:JI JSI..i:LI ı}Y . . -

.l.r-...l.Qj J by.-J ? 'YI

• • /ı ~.,;>.-_,ll ~l..i:LI J.!l..i:LI ~~ı ~6:- ı.:,~ .... ~1 ..:r.h ~ ıo~1 j.-\Svl 0U~IJ [40]

~ .... ~ ~1.::--<.11 0~\fiJ ~~~~ v.;l..i:LI ~J ~_y.)IJ ~~~ ç.l..c"\fiJ Jw\fl ..,._.;J

wiJ:.I ~_,All ..:r.h ~ ~1 ~ )1 oh ~ J ~Wl L) L. cJ.- j.-L;. J ~4

~ ~ 0ı4j:>\.:.:J.l ~ ~ ~1 ~)lj "~.;yü"~~- 4~\1 .kı~ J1 ;li; :; <$~ .!ı ı)~ ,~ _, ~Jj lj)Ull ı.>;~ [Jnı]/ 4-i Y' J 4J ~ J • , , , . (46/24 '.J~I] ~l' -~~ • ~

• :u-<:.u ~1

~~ ~ ~ L) ~L...lilj .JLr.-1 ~ /' ~..l>-i ~....,._;1/' l)lr )1 ~ 0i ~~ [41]

Jj~l ~~ ~4 if ~~~ ~ /' ~Wl) ,.q..t.>-iJ .ü:>l.b!J ~ 'Y ~ /' _r) 2IJ_j\fl

,J_,\11 ~~ ~ -...;;/' ~\!llj ,a;,~l 4 ___ ~ 11 ..,_;1)1 if ~.r- ~ l.ı_,.) 4;... o.>l.x:..l_,

~ ....; §"if ~:>U ı_, ~1 ~ .qJ~ ~ J JJ \lı ~ı L) ~ j.r. .J~ı ~I)IJ ,örJ.ıJ ._pj\fl5"" _r\.1 ~,_, "-:..b4 J_,\11 ~~~ı ~ı 0'1 ~~wıj .rl1JılP,?J

-~'~)-ı ..,_;1)1 ;~ ~J J}~l ~1 if d..t:..l 4-;i/' a.........t:liJ

JJ'Jı ~ı~~ ıf j~4 l)lr )1 ~ı u~ .:.r ~ J}J JJ'Jı ~~ ~ [42]

..:..~4 ~~ ~4 ıf jl::.l J? JJi ~ örJ.ı I)U~ı ~~ L) JJ)-1 ~~if ç.\.-ll ö J-'O.Ô _n.k.. Y' ._pj'JıJ .:..ıL..L~IJ J J)-1 J~ .Y ~1 <,?~1 I)U~I ~1 d.> .... ~ _,J.I JL. J_,t..ô ~ J u.l.ı oy J 41.! <,?JJI ~1 1)1-l>-_,ll l)lr )1 ~1 r '?jjl

_rlhll Y,...\11 ~~J .;;ı..iJı ~lr'\14 _rlhll j_,)ıı ~~ _r\.1; yo _,k.!JI lh J :._;....U.I oj) 19

~~ J! <..,-:l4 J~ı ._,..;ı_,.. J_,l ~.;J ,J_,'Jı ~ı_, ~l..iJI ı$..~:>-\11 (Wl r-V: t.o-·:.; ".t.J" . .;;_,..<Jı_, ~)'1 .._,...;1)1 Lr' o~ L. J! <..,-:l4 ~ .,~ lllJ ''-'ill..ll ~l..iJI

j.-ıs::JI.JL..i)'l ~J _,b.!.lllh oj ~_,..<ll~~\ j.-ıs::JI 0L..i)'l ~ l3_)ll_, :._;....ıJ.l oj_, 20

• ).,........ıı .rU:. ~ ... ...ilı ~ .:.~ı j.-ıs:Jı <.ıL..i)'ı r _, J _,\lı _,k.!Jı .; <$i _,k.!Jı ~ .;.~ı Lr'.J ,~ 0_,...~ ~)1..!)..1; tJJ ,)\..15' 0L..i)'l .:ı_,..~ "ı tŞ..iJI Jı......<ıı ~/ J! t:_l4 ~)'1 .Jıı ~ ~ ı.:;,; 0t.. J J! r.)i 0.;J .:r ı~ .:r...uı J--)!., ~t,;\115' '"'..u..ı Jı t ~ 0 ...... ~ .:.r~ r ~)ı oh Jl J-aı t ~ ,~L,l.J \ll .; J) r .:r...iJl ~w.:ı.ı_, ~v }J\5' J ~) ~ JJ\11 )z..!Jl oj .:_,u_..s'.lll .:r._,k.!.ll ~ ~~ j.-ıs::JI ıJL..i)'I.J lj)I.,;J.I :~ t J ,)\..\5'

J! 0L..i'f1 Jı......<ıı ~ _,.. .J ~.;._:._;i yıj~ ~ _,.. y- H0 ı;..uı J.-5'\ıı j.-ıs::Jı .:ıL..i)'l ... ~ ,:ı_,.<.;~~~~~ JSlA.:LI .:r'ı.r_, <[?/53 <r--JIJ ~;);i ji~; ~.r'~ ~~~ ?--S\11 <.,;)1

".-.;.." -~')) J L.\3..1 ~)}) ..ıw.i ı--L .J ~ .Jıl ~ ~

".-.;..." .~)'- )1! .U fi )1 ~}:- ıJLJ lh ,..,1}..:;,.; J,j y J.J\Iı.;..:ıı c_L...li\5' :._;....U.Ioj.J 21

558 ~ Osmanlı"da ilm- i Tasavvuf

Page 35: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

... :: . .ıt. .. .L<.JIJ ..._; J_,:ll ~ W" ı:. le"'~\ ı:.lc"'iJ ı:.lc"'~IJ '-). 'jl .:...ıL...L<.JIJ ..._; J_,:ll if' ~~

..J.>-I_,lı ~ .r <:>.il' JJ~4 ~! l.#- .....; J.rl' if ı:.~ ~ Jü 0L..;'jı ~ ~L..;'i'

..J.>-I_,liJ ö..J.>-_,ll .v\.A.. 0~ ~{>~1 i..;/ ı.) l.#- tl:ll j)\i:..... ~~ ~ Js- JJ)U ~ ~ J

..1:2.Alll rj r ~ ~) oly -.).)~ ~ l.#- o pAl'+-!~~~~ ~lj) ~..l.>-) i..; f ı.)

~ 0 J~ ~1 ub4 if ~~') ~' ~ı...ı.:..ı .:/' ö .)~ -.j~ ~~ )1 ı.) ~ J. ~1 ~) ~ J.rl' (..J~ ı.) (:. -. -.j ç ı..S Y' .uw .....; )_,:lı (..J~ if ~? ı.) u"'\.>. ~· ~~ 6~4 4>--? l) ö _;iı .;.ı~ L......<(; "-! ~! ~ ~ J 4>--.)~ l) .....; J.rl' # .:...ıl..ilı.J~ ~li! JJ~ı ~~~~ ,.!.I.LiS'-.;.;. oj~IJ ~IJ:>4 if~~~ ~L..;'jl

~ ü~,~.;·)UI Y'J JJ~I ~~ ~ J:>4 if ~1 <,?lr)l ~4 ~.J JJi ı.) l) ~f ~1 <)l.l.>-_,ll <)lr )ı~~ Lf.:.'ÜJ ~lr )1 ~~ JJ~I ~1 i..;/ l) d..ill

.)_;:14 <)LA>-)1 ~1 ~1 l~p 22~J) ~ı ~~ ~ ub4 if ...;~4 J) ~ı ~1 ~ f

~~ .ys. <$ .... ~ \.,.cr. t;JL>.. JJ~I ~1 ~ J:>4 if<$~ _,hi ....,a.:AJIJ <$~ y-__.JI

~...w-.) .J...y; 0l5:..'jl ö.r<=- Y.,.l) JLU;~\J j.UJI [-li>m]/ ~\»- cJ.- ~l>...J JJ~I ~t....,JI .J_,.all .:...ı.U.Uü J.I.A.lıJ ~I.A.ll ~ Z,p ~~ll# ı.) es-JI ~~~ J.I_,J.ll ö~ Jf.

ı:.lii Js-~1 ı:._,....:.JI ..l.:...ı { _pS"~I ~t....,J\ ı:...~....:.JI # <$.J~.JI <,?yrll .J~I 1..~ l)

~1 JSI.i:LI e;:r. ~~ l.#- ı.) ~ J ~ jJ. <,?.l.>-i ~ ~ JJ ı)-L J <$ )>' ._;)~ cr. J h:l.l ~1 .:) 0::ci y y.)l ı:. W. .J y )1 ı:. W. ~t....,J\ ö ;_,.....::> .:..ı~ 4\....ii~IJ

ı:.l.J. * ~lA>: ~-~~) u~) ~4.J Y.! 1~.)...> ~.J_,..JI -..1~1 Ö J jll '-). 'jl v~ti:LI ~ti:LI cr. 4LU;~I ~_iihll ~ti:LI Js- ı.$ _,k.:il j.LJI J! ~1 ~1 l) Lf.:.'Ü J y )1

.y y.}l ı:.l.J. ..~..:> _, ~ıs::_.! ~~ y-J u~ J ~t$' ı~_,..., 4LU;~\ ö ;liı ~1

Js-~1 ~~ ~ .... .s:Jı ı:.J-JI \~ JJiJ ~1 t WIJ <)y<.ıı ı:. _,.;.jl ~~ WU [43]

~ti:LI.J y~l ö) _;ll '-). 'jl ~I.A:...U ~l>... ~ jpll t..$..l.>-~\ ~~ uk--!' ı:. __....:.JIJ

y r-}IJ J:>L:JıJ _rll:JıJ ~ ~~J Js-~~ ~ e:--lhıJ ~ı )ı __...,_! yLU;~ı ö )8.1 ~1 0L..;'jl y. ~ LP.,ıdıJ ~ ~ J ~ ~.l.>-i rJ. ~~)dı ,y- jl=l y;. 0tS:..'jıJ

.j.PI.A.ll e:--lhl Jol(Jı

.)~;) L:. ).ri v-S'f" ~ -=.ii.) ö ;_,S' .ll ı ~ı 0 .... ..b.:Jı yıy.i .u ~ ~ [44]

~ ... ~.J.liJ ..ı....,.ı_,ll a_yJ ~y- .... ~1 .r ~ ~1»-J 0_,4:)1 e;:r. <,?lıv ,Y ~IJ ~lA..

.11~ J! ~~ :_; <$~ .Jııjt ,~Iy ı.) uWI ~~J ~1_,... l) .J.Y~I ..._; fi

js-.. -.. : .. J~ ,J:>l:JIJ .rlWIJ .;>" )IIJ JJ~I ..;..;i ~ı ..!.1;'--:-- '(46/24 ';_,JI] ~~· f •: ...l....:lıJ ,~ı~~ .ilı4 ~1 öi ~J Jy~· ~J ,~ı:.~ J-~ ..;...;iJ '.1-...u ı:.~-Jr

.. .. ) ,~w,·..,..) .iıı

ı,>llı -.,...L<Jı Jl W4 e:l'Lilı y ;i .,#~ı ; ;..Alı .jj~ı -.,; / ..;_; ._,...wı .;.p- :,_;....ı..ı.ı ..;_; _, 22 «.""-'» .<ti~ J)IJ ._,...wı t_ .... ~ r

Osmanlı'da ilm-i Tasavvuf ~ 559

Page 36: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

~ı ~ı.r J )~L..a.o

~J.:il..ı'ııj 1:?\.ıtlı tY tJ:, j.ı ~ Ll. ~ı

·(il07I/~463 .ü) (,S_r-Jı _r.JI ..Y:. J. ~ J. Jıı ..Y:. J. ._A...... J~ c.J-..Uı J~ _r>- y.i

0 J_;.:JıJ J\.i J :Yı i J~ o )jJ 'ı$ .r<-:Jı ;::-<JI ..y:. ~ - ı,? J.WI ...LG-i J. ~ :c.-~ .~1387 y fll ,y')L..~ı

~~ı d' _r:ıj c.fı

(i1292/-t>691 . ü) ı,?..ı.J:.ı ~ J. :> J....S. J. c.J-..UI ..~:__;... Jı1 _y:. _,'!i

-~1423 ~ ,..,...tS 01.;..... y. '<)1.._;:..;. ':,lı c.J-..UI j')\.:.,. :c.-~

J..r--ıJ JYi 4.J.4 ~ı c_~l J.:....J.ı ~Y:-ı ~1) ':?Jt;;yı ~ ~(<1.4~ij .ı.:.:....ı J ~ J ~ .&ı ~ .&ı

·(i870/-t>256 .ü) ı$J'->-~ı j:,Yl..c-'! J. ~ .11 ..y:. _,-ıi

·i200I/---OI422 ol>.-.JI J_,k ):> '.r"'IJI .r"'Li J. p j ~ :<--~

Jl J..Wı ,f J..Wı J~ ~ı ~....a.lı J.:....J.I ~ı ~ ~ ~ı-LJ ~.&ı~ .&ı J..r--ıJ

·(i874/~ı6ı . ...:.ı) ı$Jy.W1 ı,?~l cl>.-J-1 J. ~~ı y.i

·il955/-t>I374 ,...:.ı J..f:'. 'ıJ_r}l ...::...I_,:JI ç.~j ):> 'JWı ..Y:. :>1_;.9 ~ :c.-~

~~ı ~1>-_r4jl

.(i1240/~638 . ...:.ı) ~...l..i:YI Jl.kJI <JI..:ll ı,>._rll J. ~ J. t)s- J. U c.J-..UI ~

·i20l7 o .rlAll ,~\..W Js':YI u-kJ-1 ''-:-' J...,a.J.\ 0LkL .;._rJI ..y:. :<--~

~~~ı ı..A.::5

·(ii749/~II62 .ü) ~..lll <)J.k...JI if"l_f.-1 (,S:>t..!.l ..Y:. J. ~ J. j:,Y~j

·i2000/-t>f420 ö_r-lAJI ,~~~~<ll 'ı.?JI...~..;.t> J. ._A...... y. J. ...LG-i J. ~l..y:. :c.-~

560 ~ Osmanlı"da ilm-i Tasavvuf

Page 37: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

Ekı

Hal'u'n-na'leyn'in Tercümesi

[ı] Hamd Allah'adır; o Allah iki veche sahip, iki kavsi müştemil, iki kısma tak­

sim edilmiş, iki ayn parçaya aynlmış vücfıd dairesini iki harf ile icat etti (ya­

rattı) ve insanı iki nüshayı şamil şekilde iki sCıret olarak halk etti. İnsanı iki

kemal ile zahir, iki vasıf ile muttasıf, iki zıd arasını cemetmek ile men'ut (va­

sıflanmış) olarak iki deniz için cami bir berzah yap n. insanın kalbinin yüzünü

(vech) pas ve şüpheden arındırdı. İnsandaki kesret, bu'd ve gayn izlerini yok

etti. İnsanı iki hazreti mukabil, iki hükmü ızhar edici ve iki parmak arasında

döndürülen olarak var etti. Muhammed1 kemal ise bu iki emrin ötesindedir.

İki denizin birleştiği ve iki tarafın birleştiği yere doğru seyrüsefer eden ariflere

"kabe kavseyn" hazretine vardıklarında, Allah'tan başka iki ilah edinmesin­

ler diye ayaklarından nalıniarını çıkarmalarını ve gözlerinden iki ke~i [yani

dünya ve ahireti] fırlanp atmalarını emretti. Ariller "ev-edna" hazretine yani

cem' ve ayn hazretine adım adım ilerlediler. Nitekim orası mukaddes vadidir,

bu vadi kesretten ve noksanlıktan mukaddes ve ikilik ve kusıır noksanlığından

münezzehtir. Allah'ın salan ise iki hazretin kı b lesi, iki Iablenin imamı, iki cem'

hazretinin vasılı Hz. Muhammed'in ve iki nalını giyrnek ve iki hilade süslen­

mek ile emrolunan al ve ashabının üzerine olsun.

[2] imdi, ilm-i ilahi ile iştigal eden kardeşlerimizden birisi Hak Teala'nın Hz.

Musa hakkında "N alınlarını çıkar, muhakkak sen mukaddes Tuva vadisinde­

sin n (!aha, ıo/ıı) buyurduğu ayet-i kerimeyi Hz. Peygamber'in "Kur' an' ın zahi­

ri, bannı, haddi, madaı şeklinde yediye varıncaya kadar -bir rivayette yetmişe

varıncaya kadar- batnı vardır" hadis-i şerifinde işaret ettiği yedi batın üzere

te fs ir etmemizi bizden istemişti, biz de onun bu isteğine cevap vererekmezkur

ayeti Hak Teala'nın inayetiyle tefsir ettik, bütün batınların manalarını tayin et­

tik ve o batna münasip manayı verdik. Zira Allah Tea.Ia, bütün batınların [yani

yedi batnın] llsanı ile hitap eder. İnsan atvar-ı seb'adan (yedi tavırdan) hangi

makamda bulunuyorsa, Hak Tea.Ia o tavra mahsus batnın manası ile ona hitap

eder.

[3] Bilesin ki, hannların asıllan yedidir; fer'leri ise ilahi-gaybi hazretler, ah­

Iili (huluki) tavırlar ve kevni mertebeler -"tabaka tabaka [yani biri diğeri ile

irtibadı] olan bu mertebelere onlara ne oluyor da iman etmiyorlar"- (İnşikak,

84/19-20) hasebince namütenahidir. Nalınlan çıkarmak menziline eren yol­

cuya mahsus olduğu için, meseleye dalmazdan evvel seferin ilk prensibini ve

yolarevan olmanın keyfıyetini ve yolculuğun başlangıçında yapılması gerekli

Osmanlı·da Ilm-i Tasavvuf , 561

Page 38: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

olan nalın giyme halini mukaddime kabilinden belirtmemiz gerekir. Tevfik

Allah'tandır.

[4) Bilesin ki, insan, ezelen ve ebeden, zahiren ve batınen, dünya ve ahiret­

te daima yolcudur. Onun ilk seferi, nefes-iralımani olan ama'dandır; sonra

taayyün-i evvel ve taayyün-i sani ile taayyün etmesi; sonra isimler, nurlar ve

tecelliler hazreti ile taayyün etmesi; sonra kalem-i a'la menzilesinde vücfıdi

taayyün ile taayyün etmesi; sonra levh-i mahfCız mertebesinde, sonra tabiiat,

heba, cism-iküll ve şekil m ertebesinde, sonra arş ve kürsi mertebesinde, sonra

yedi sema, felekler, dört unsur [toprak, su, hava, ateş) ve üç mevalid [ madenLer,

bitkiler, hayvanlar] menzilesinde, vücı1ddan vücuda, tavırdan tavra, menzil­

den menzile bu garip-unsun cisimde karar kılıncı ya kadar taayyün etmesidir.

Garip-unsun cisim bütün menzillerin esfelidir. Bu ise yol dairesinin yansına

ulaşmaktır. Gece-gündüz bu yolda sefer eder, menziller kat ederek ölüm ola­

rak isimlendirilen menzile varır; yolculuğuna devam ederek berzah menzille­

rini kat eder, nihayetinde ba's olarak isimlendirilen menzile varır. Sonra son­

suza kadar saadet yurdu ile "misk-i ebyaz kesibi" [kes!b Adn cennetinde bir

mekanın ismidir, misk-i ebyaz denilmesinin nedeni beyaz miskten yaratıld1ğı

içindir] arasmda seferini s ürdünneye devam eder.

[5) İnsanın marifet ve manalardaki seferide benzer şekilde bedeni arneller ve

kalbi teveccühler ile arnelden am ele, halden hale, sıfattan sıfata aşama aşama

dairenin diğer yansını kat edinceye kadar devam eder. Ve "kabe kavseyn" ve

taayyün-i evvel makanuna erişir ve ehil kılındığı ilahi kemaller ile muttasıf

olur, kendisindı;:n ayrıldığı -her ne kadar ayrılmış olsa da "Nerede bulunursa­

nız bulunun O daima sizinle beraberdir" (Hadid, 57/4) ayeti gereğince büı:ün

bu seferlerde hakikatte Allah onunla beraberdir- asla vasıl olur.

[ 6] İnsan zahirde bedeni am eller, batında ise nefs i arneller ile Allah' a sefer, O'na

teveccüh ve seyrüsülfrk -seyrüsüluk esnasında ortaya çıkan ş_ek ve şüpheler yol­

da karşılaşılan diken ve engebeler gibidir- ile emrolunduğu için Hak Tea.Ia "Ey

ademoğullan, mescide giderken elbiselerinizi (ziynetlerinizi) giyiniz" (~raf,

7/31) ayeti gereğince insana iki nalını giymeyi emretmiş tir. Bu iki ziynet kitap ve

sünnettir. Bu ikisi her ınescidin ziynetidir. İnsan zahir ve beltın olan ayaklannı

eziyetlerden bu iki ziynet sayesinde korur. Adeta ayetin anlamı şudur: Zahir ve

batındaki seyrüsülı1künde kitap ve sünnetten yardım al ve kitap ve sünne.tle

ziynetlen, böylece sülfrk sana kolaylaşır ve maksuda erişirsin. Bu iki nalm, Hz.

Musa'ya çıkanlması emrolunan nalınlar değildir. Sa.Iik kitap ve sünnetten iba­

ret olan iki nalını giymekle ve çeşitli manalan ve salikin halleri ve makamlan­

nın göz önünde bulundurularak iki nalını çıkarınakla emrolunmuştur.

562 ~ Osmanlı'da ilm-i Tasavvuf

Page 39: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

[7] Bilesin ki, bir kimsenin Halclc'a kurbiyeti ancak Hak iledir; Hakk'a vuslatı

ise ancak Hakk'ın kuvveti ve yardımı iledir. Zira Hak Tea.Ia bizi kendisine da­

vet etmeseydi ve vuslat ve kurbet tarikini bize açıklamasaydı ve nasiyemizden

kavramasaydı, Hakk'a yaklaşacağımız yolu bilemezdik Bilseydik bile, ancak

Hakk'ın sayesinde bilmeye güç yetirirdik. Güç ve kuvvet-ancak aliy ve azim

Allah'ın yardımı il edir. Bu satırlan Hal'u'n-na'Ieyn fi'l-vusı11 ile'l-hazreti'l-cem'ayn

diye isimlendirdim. Allah dilediği kimseyi sırat-ı müstakime eriştirir.

(8) Allah Teala Hz. Musa'ya -aleyhi's-selam- "Nalınlarını çıkar, muhakkak sen

mukaddes Tuva vadisindesin" (T'aha, 20/12) buyurdu. Hakk'ın ona iki nalını çıkarmasını emri iki vecihten ötürüdür: ilki, nahnları giyrnek yolda yaya yü­

rüyen kimse içindir, menzile erişen kimsenin nalın giymeye ihtiyacı yoktur.

Nitekim Hz. Musa'ya "nalınlannı çıkar, menzile eriştin, menzile erişen kimse

nalınlanru çıkarır" denildi. O da nalınlarını çıkardı. Rivayere göre ikinci veeili

ise şudur: Hz. Musa'nın nalıniarını çıkannalcia emrolunmasırun nedeni, bu

nalında şu üç şeyin bir arada bulunması dolayısıyladır: Birincisi emrin zahiri

olan deri, ikincisi eşeğe nispet edilen ahmaklık, üçüncüsü ise eşeğin murdar

olması. Vadi ise mukaddes bir vadidir, bir kimsenin bu üç şey ile nitelenmiş

olan bir eşya ile böyle bir vadi ye ayak basmaması gerekir. İşte bu zahir lisandır.

Şimdi yedi batın üzere söze başlayalım. Muvaffakiyet Allah'tandır.

Birinci Batın

(9) Birinci batnın müktezasınca muhatap, insan nefsidir. Yani diğer hayvan­

ların sıfatlarından kurtulamamış ve hayvanların nefislerinden terneyyüz

edememiş olması itibariyle insan vücududur ve insan ancak dünyevi işler ile

mukayyet aklın zahiriyle onlardan terneyyüz edebilir. Şöyle ki insanın konuş­

ması, işi tmesi, bakması ve eylemesi, dünyevi işlere taalluk etmekle sınırlı kalıp

uhrevi işlere geçmemiş tir. Allah Teala "Onlar dünya hayatının zahirini bilirler,

ancak ahiret konusunda büsbütün gafildirler" (Rum, 30/7) buyurmuştur. Üs­

tüne üstlük insan, diğer hayvanlardan hissi akıl ile terneyyüz etmesi itibariyle

hayvandan daha alt bir derecede olur; her meselede sadece zahiri görmekle

mukayyet hissi akıldan neşet eden bazısıfatlar sebebiyle daha da aşağıda olur.

Bu akıl, cehaletin ölümü ile ölecek olan bir akıldır.

[ıo] Allah Tea.Ia "Nalınlarını çıkar" buyuruyor. Yani mukayyet hissi akıldan ay­

rılmak suretiyle gazap ve şehvet sıfatlarıru, kendinden çıkar. Zahirde kalma!

Şayet zahirde durursan, kalp temizliği, mahallin boşaltılması ve batının safa­

sından neşet eden gaybi variderden ve rabbani ilisanlardan mahrum olursun.

Ahmak olma! Zira ahmalclık, necasettir. Allah Teala "Müşrikler necistir. Bu

Osmanlı"da lım-i Tasavvuf , 563

Page 40: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

yüzden Mescid-i Haraın'a yaklaşmasınlar." (Tevbe, 9/28) buyurmuştur. Mur­

dar da olma! Zira ölüm cehalettir. Rabbin le münacat halinde iken ölü olursan

söylediğini ve sana söylenileni akledemezsin, şu halde söylediğini ve kendi­

sine söylenileni akleden kimsenin vasfında olmalısın. Böylece de kalbin diri

olur, kelamm mevkini idrak eder ve münacatta olduğun zatın kast ettiği mana

incilerine dalıp ulaşırsın. Şeyh'in Fütiihat'ta söylediği gibi durum budur.

İkinciBann

[n] İkinci batnın müktezasınca muhatap, şeriat ve iman nuru ile münevver

insan aklıdır. Buna göre burada nalınlan çıkarmak ile kastedilen şey, his ve

hayal bulanıklıklanndan terakki etmektir. Zira akıl his ve hayal ile mukayyet

olduğu sürece Hak'tan perdelidir. Çünkü insan, his ile mukayyet aklı gereğin­

ce zihninde zannınca hissi olarak id rak edilen ve vehmi-hayaü cüzlerden mü­

rekkep olan bir sılret inşa eder ve o surete teveccüh edip ona ibadet eder. Şu

halde insan aslında zihninde kendi ihdas ettiği şeye ibadet etmektedir. Onun

var olduğunu zannetse de o aslında yok hükmündedir [(veya) O dış dünyada

var olduğunu ve maksadına erdiğini zarıneder (?)]. Rabbine münacatı esnasın­

da özellikle de namazda insan. kesinlikle his ve hayal bulanıklıkların dan ann­

malı; his ve hayalin hükümlerinin tekayyüd ve takyidinden sıynlmalı; kalbe

teveccüh e tm eli; iman, hasiret ve tecelli n uru ile nurlanmalıdır. Ancak böylece

rabbine münacatı için hazır hale gelir; kendisine söylenileni akleder ve kal­

bine gelen ilahi varideri muhafaza eder. Zira, feyz kalpten varit olur. İşte bu

yüzden ona "Nahnlarım çıkar, sen mukaddes bir vadidesin" denildi. Nitekim

kalp, akli-hissi ~anlardan ve vehmi-hayali idraklerden mukaddes bir vadidir.

Çünkü kalp, ilahi feyzin varit olduğu yer ve rabbam tecelli mahalli dir. Dahası

o, Musa'nın ağacına benzer, Hak o ağaçtan Musa'ya hitap etti ve onu çağırdı.

Allah dilediğini sırat-ı müstakime hidayet eder.

Üçüncü Batın

[12] Üçüncü batnın müktezasınca nalınlan çıkarmanın muhatabı ise, ruhlar

aleminde diğer ruhlardan terneyyüz etmesi itibariyle insan ruhudur. Zira ruh­

lar alemi, nuraru-ulvi bir alemdir. Ruh ancak mazharlarda müşahede olunur

ve ruhun his olarak zuhuru evvela misal alemirıe tenezzülü ve misali surette

temessülü, sonra şehadet alemine ve cesedi-şehadi-tabii surette tecessüdü ile gerçekleşir.

[13) Allah Teala "Biz insanı alısen-i takvim üzere yarattık, sonrasında onu

esfel-i safiline dönderdik" (Tın, 95/3-4) buyurmuştur. Ruh, ilahi kemaller He

kemal bulmak ve rabhani ahlaki tahsil etmek üzere -ilahi kemaller ile kemal

564 ~ Osmanlı'da ilm-i Tasavvuf

Page 41: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

bulmak ve rabhani ahlakı tahsil etmek ancak ubudiyetin kemali, zillet ve if­

tikar içerisinde rububiyet kapısında durmak ve rabbine münacat etmekle

mümkün olur- bu a.Ieme nüzul ettiğinde iman eder, salih amel işler ve kendisi­

ne takdir edilmiş olan ilahi kemaller ve fazıl ahlakı kesp eder. Daha sonra rab­

binin nidasını işitir: "Ey mutmain nefs, rabbine dön!" (Fecr, 89/ı7-28) Bu nida

üzerine ruh, rabbine münacatta bulunmak için, tahalluk ettiği ahlak libası

ve bir kısmına misal a.Ieminden geçtiği (ubur) esnada bir kısmına da şehadet

a.Iemindeki zuhuru esnasında boyandığı sıfatlar libası ile a.Iernine döner. İki

alemin suret ve ahkamı ile zuhur eder; izzet süradıkatından ve vahdet sübu­

hatından nida olunur: "N alınlarını çıkar!" Yani şehadet ve misa.I a.Iemi suretle­

rini ve sıfatlar, ahlak ve kema.Iler şeklindeki elbiseleri çıkar. Çünkü bu hazret,

nur ve ku ds hazretidir ve bu suretierin mislinden ve his li haslanndan tecerrüt

hazretidir. Sen, benim münacanmda ve hazretirnin kapısında, ubudiyetimin

mahallinde iken sen, her şeyden sıynlmalısın! Benden gayrı her şeyden hatta

kendinden bile tecerrüt etmelisin! Böylece münacatın kabul görür, hacetin gi­

derilir ve salih kullar zümresine ilhak olursun.

[14] N alınlan çıkarmak ile burada cisim ve nefsi ve sıfatiarını ruhtan hal' etmek

anlamı da kast edilmiş olabilir. Zira Allah Tea.Ia, evvela Muhammed! ruhu,

sonra arşı, sonrasında ise kürsiyi yarattı. insanda Muhammed! ruha mukabil

olan şey kudsi ruhtur; insandaki cisim arşın mukabili, nefs ise kürsinin muka­

bilidir. Allah insana nur ve kuds hazretinde cismin suretini çıkarmayı, nefsin

sıfatianndan sıynlmayı emretti. Çünkü bu hazret, cisimler ve eşbah hazreti

değil, nurlar ve ruhlar hazretidir. Zira ilahi hazretlerden her biri için melabis

ve mazharlar vardır. İnsan bir hazretten diğerine terakki etmek istiyorsa geri­

de bıraktığı hazretin libasıru çıkarmalı, uruç ettiği hazretin li basım bezenme­

lidir. Bu [ikisi bir arada] asla olmaz. [Yani insanın uruc ettiği hazretin libasını

bezenınesi ancak iki hazret arasındaki berzahta olur. Fefheml]

[15] N alınlan çıkarınakla burada, ruhtan ilmi ve arneli kuvvetin çıkanlması da

kast edilmiş olabilir. Zira Allah Tea.Ia, ruhu yarattığı z~an. ona ilmi kuvvet ve

arneli kuvvet olmak üzere iki kuvvet ihsan etti, böylece ruh, rabbine münacat

etmek için, ilmi ve amell kema.I elbiseleri ile bürünerek ve ruh iki kuvvetin zati

olduğunuzannederek kendi a.Iemine uru c etti. Hak Tea.Ia ruhun bu iki kuvvet­

ten sıyrılmasını murat etti. Yani ruhun bu iki kuvveti aslına vermesini, ruhun

kendisine dönmesini ve ruhun kendisinde hareket ve sükCına dair bir kuvvetin

kalıp kalmarlığına atf-ı nazar eylemesini murat etti. Ruh, kuvveti kendi aslı­

na geri gönderdiği zaman ve ruh kendi nefsine rücu ettiği zaman vücudunda

hiçbir şey görmez hatta vücudunu adem olarak görür. Böyle olduğu zaman,

Osmanlı'da Ilm-i Tasavvuf ~ 565

Page 42: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

bu kemalleri yalnızca Hakk'a izafe eder ve yalnızca ona isnad eder, vücudda

Hakk'a olan iftikar ve zilleti dışında kendisi ile Hakk'a rücu edeceği hiçbir şey

görmez. İşte o zaman ruh anlar ki, bir kimse Hakk'a ancak Hak ile vasıl olur.

Muvaffakiyet Allah' tand ır.

Dördüncü Batın

[16] Dördüncü batnın müktezasınca Hak Teala., hakikatierin hakikati olan

insaru-gaybi-kemali hakikatına izafe ve ifaza olan ve bu hakikatle mukayyet

olan ve rfıhen, misalen ve hissen kevn mertebelerinde ahkamını ızhar eden

ayni vücudu itibariyle vücudu ile taayyün ve takayyüd vaktinden, Allah'ın

Teala'nın hadis-i kudside "Kulum bana nafile ibadetler ile yaklaştığı zaman

ben onun kulağı, gözü, eli ve ayağı olurum" buyurduğu üzere Hakk'ın kulun

kulağı, gözü, eli, ayağı ve diğer kuvveleri olduğu kurb-i nevafil menebesi ile

tahakkukuna kadar insanın vücudunalıitap etmektedir. Kurb-ı nevalil merte­

besine erişen salik, kendi sıfatlarından fani olarak Ha kk' ın sıfatları ile muttasıf

olur. Ancak onun aynı yani vücudu balôdir. Varlık olmak bakımından varlığın

hem zahir hem de batına taalluku vardır. Hak zahir ve batı n bakiyyeleri itiba­

riyle insanın varlığına hitap etınektedir. Yani zahir alaik ve batın avaik.leri ken­

dinden çıkar! Kendinden ve onlardan mücerret ol! Böylece vücı1dda tevhid

senin için h asıl olsun ve şühud ile gözün keşf olunsun.

[17] Nalıniarın çıkarılması ile cismaniyet ve ruhaniyetİn vücı1ddan çıkarılması

da kast edilmiş olabilir. Ta ki varlık onlarla mukayyet olmasın ve birinin hük­

mü diğerine galip olmasın. Bilakis hüküm her ikisinde de varlığa ait olsun.

Vücı1d ilahi mazhar ile kaim olarak vasatın ortasında olsun ve cismaniyet ve

ruhaniyet vücı1d ile kaim olsun, meded ü inayet her ikisine vücuddan olsun.

"Herkese senin rabbinin ihsan ü inayerinden veririz." (İsra, 17/ıo) Allah hakkı

söyler ve doğru yola eriştirir.

Beşinci Batın

[ı8] Beşinci batın müktezasınca, vücCidi tecelliyi kabul eden insanın kalbi mu­

hataptır. "Yerim ve göğü m beni kuşatam az, ancak mürnin kulum un kalbi beni

kuşatır" hadisinde kast edilen bu kalptir. Yani Allah'ın evi ve onun nazarının

ve tecellisinin mahalli ve ilahi ilimierin madeni ve onun sırlarının hizanesi

olan kalptir. Kalp rabbine, onun sıfatlarının nurlarıru ve zatının tecellilerini

talep ederek münacaat için yöneldiğinde kuds hazreti vadisinden ve vahdet

ve üns mahallinden kalbe nida olunur: Akıl ve nefs nalırılanru çıkar! Çünkü

sen sıfatıarın nurlan vadisinde ve isimlerin tecelli mahallindesin. Nefsin sı­

fatlarından, aklın kayıtlarından ve nefis ve aklın hükümlerinden tecerrüt et

566 ~ Osmanlı'da Ilm- i Tasavvuf

Page 43: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

Nefis ve alaldan, ekvanın pasından, muhdesarın kirinden, mir'atının yüzünü

temizle ki zanmın nurlan sende tezahür etsin ve mühakat (benzerlik/uyum)

mertebesinde ve mühazat (paralellik) makamında sen baki kalasın. Mürnin

kalbi nefsani sıfatiardan mücerret ve akli ve himlerden hali olmalıdır. Hakk'ın

vechi ve zannın nurları dışında kalpte hiçbir şeyin sureti zuhur etmemelidir.

Hz. Peygamber "Müminin kalbi, Ralıman'ın iki parmağı arasındadır." Parmak­

lardan birincisi, müminin cismliniyetine, ikincisi ise ruhaniyetine mahsustur.

[19] Nalıniarı çıkarmakla, kalpten iki parmağın (cismaniyet ve ruhaniyet) hü­

kümlerini çıkarmak kast edilmektedir. Yani iki tarafın arasını cem etmenin,

alıadiyetinin tahakkuku için celali-cismani-zülmani tecellileri ve cemill­

ruhani-nuraru tecellileri kalpten çıkarmak kast edilmektedir. Böylece kalp,

ahadi-kemill-cem'i-ilahi tecelli için tam bir mazhar olur. Bu kalbi cem'in aha­

diyer arşı üzerine istiva eden tecellidir ki, bu tecelli gökler ve yer kuşatamaz

iken Hakk'ı kuşatan kalbi tecellidir. Söyleyen ne de güzel söylemiş! eŞ-Şey­

hü'l-Ekber Mevakiu'n-Nücum'da şöyle buyurmuştur (Şiir):

Muhakkikin kalbi, ruhlan ve suretleri var edenin zanna nazar eden

kimseye aynadır

Zira ekvlinın pası onun kalbinden zail olmuştur ve onun sıfatları Hakk'ın sı­

fatları ile bir olmuştur; işte buna nazar eden ibret alır. İzzet kendisi ve resulü

için olan Allah Teala da şöyle buyurmuştur: "O günde ne mal-mülk ne de ço­

luk-çocuk fayda verir insana, ancak Allah'a kalb-i selim ile gelen müstesna."

(Şuara, 26/88-89) "Şüphesiz bunda kalb-i selim sahibi olan ve şühlıd halinde

Hakk'a kulak veren kimse için öğüt vardır." (Kaf, 50/37)

Altıncı Batın

[20] Alıtıncı bann müktezasınca, Hak Teala taayyün-i sani diye tabir olunan

ikinci mertebede zuhıir eden cem'i-ruhani vücud-ı mutlaka hitap etmektedir.

Bu, umumi rahrnaru-vücudi tecellinin ma'dum mümkinatın a'yanı üzerine

inbisat ettiği hazrettir. Bu a'yandan her bir ayn ile ve zati-ilmi-ilahi nispetler­

den her bir nispet ile umumi ruharu-vücudi tecelli taayyün eder. ~yana göre

a'yanda tecelli sfueti zuhura gelir; a'yanın suretleri de bu tecellide tecelliye

göre zuhlır eder; eşya biri diğerinden terneyyüz eder. Taayyün-i evvelin kalbi­

nin batınında, eşya iç içe girmiş ve bir olmuş bir halde iken çağalır ve iki felek

hazretinde taayyün eder. Bu iki felek ise ilahi isimlerio ve rabhani hakikatierin

mazharlanyla taayyünü sayesinde olan vücup hükümleri feleği ve kendisinde

isiınierin tecellisi ile imkan hükümlerinin taayyünü sayesinde olan imkan hü­

kümleri feleğidir. Bu iki feleğin birinin diğerinden ayrılması mümkün değil-

Osmanlı'da lım-i Tasavvuf , 567

Page 44: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

dir. Çünkü uluhiyet, me'lı1hsuz; rububiyet merbubsuz; ha.Iık:iyet de mahluk­

suz tasavvur olunamaz. Aksi de böyledir. İkisi arasındili tezayüfhükmünden

dolayı böyle olmak zorundadır. Çünkü mütezayif, biri olmadan diğeri asla

düşünülemeyen ve ancak biri diğeri ile olursa [yani baba-oğul arasındaki iliş­

ki gibi] vücuden ve takdiren tahakkuk edendir. Dolayısıyla bu hazret, vücup

ve imkan hükümlerini canıi' bir berzahtır; hak.ki-vücubi-ilahi cemiyederin

ve halki-irnkani-kevni cem'iyetlerin tamamını cem' eden bu cem'iyetin sureti

insan-ı karnil mertebesidir. Nitekim bu mertebe, u!Cıhiyet mertebesi ve insan-ı

karnil m ertebesi yani haklkat-i muhammediye mertebesi olarak isimlendirilir.

Ve iki tarafın ve iki denizin birleştiği yer, iki hazretin mir'an, .kabe kavseyı1 ma­

kamı, iki parça arasını ayıran had olarak isimlendirilir.

[21] Sureti insan-ı kamil olan mutlak vücCıd mertebesinde, nalmlan çıkarmak­

tan murat, iki ayndan iki kevni atmak, kabe kavseyn makamından geçmek ve bu

iki hükümden - yani vücup ve imkanhükmünden- aralık (mesafe) ve kesretten

münezzeh olan "ev edna" makamma teveccüh (yönelmek) suretiyle sıynlrnak

ve tecerrüt etmek, bir ve iki gibi taaddüdden (çoğalmaktan) mücerret olmaknr.

Hak Teala "O iki denizi birbirleri ile kavuşmalan için salıverdi, fakat aralannda

bir berzah vardır birbirlerine kanşmazlar" (Rahman, 55/ı9-20) ayeti ile insan-ı

kclırıile işaret etti. İnsan-ı kamil ise iki denizi salı veren, iki tarafın birleştiği yer­

den uru c eden, kab e kavseyn makamını aşan, muhammed! makamların en şe­

reflisi olan -bu ise ev-ed na hazretidir- ekmeliyyet makamına yaklaşandır.

[22] Burada nalınlan çıkarmakla, nihai olarak taayyün-i evvel ile mütaayyin

zata varması ile sCıri ve manevi kesretin tahlili (yok edilmesi} murat edilmiş

olabilir. Kevni nispetler ve anı! sıfatiardan sıynlıp asıl üzere baki kalmak

murat edilmiş olabilir. Asıl ise, nura mukabil imkani sübuttur ki, rubCıbiyete

mahsus karnil ubCıdiyece mukabildir. Bu ise Hak'ta ikinci istihlak makamıdır.

Muvaffakiyet Allah'tandır.

Yedinci Batın

[23] Yedinci batnın müktezasınca, Hak Teala ev-edna makamı olan taayyün-i

evvel m ertebesinde taayyün eden zatma hitap etmektedir. Zira taayyün-i evvel

ile taayyün eden vahid Hak için iki hüküm vardır:

[24] İlk hüküm, O'nun bizatihi vahid olmasıdır -vahdetin Hakk'n sıfatı, ismi,

na'tı ya da Hak için sabit, anı, lazım bir hüküm olduğu düşünülmeksizin-;

bilakis, kendi zan için ne ise O'dur manasında Hak vahiddir. Bu veeili itiba­

riyle, taayyün-i evvel, esna ve alıadi ile gayb- ı mutlak ve la-taayyün arasında

taayyün dışında bir fark yoktur.

568 ~ Osmanlı 'da Ilm-i Tasavvuf

Page 45: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

[25] Vahid'e izafe olunan diğer hüküm ise, vahidde nisbi taayyünün taakkülü­

dür (düşünülmesidir). Bu ise Hakk'ın zatını zatı ile bilmesi, bunu böyle bildi­

ğini bilmesi, Hakk'ın vahdetini, kesretini, mertebesini, vahdetin kendisine ait

sabit bir nispet ve lazım yada sabit bir hüküm olduğunu bilmesi, ya da müş­

tereğinin olmadığı ve başkası için sahih olmayan sıfatı bilinesidir. Bu nispet,

nispeti itibariyle vahidin hükmüdür, kesretin vahidden neş'eti nisbi taaddüt

mucibince bu nispet dolayısıyladır. Nisbi kesret ile taaddüt ayni taaddüdün

en açık (zahir) halidir.

[26] Burada nalıniarı çıkarmaktan murat, iki hükmü n taayyün-i evvel ile taay­

yün eden zattan çıkarılmasıdır. Gerçi her ne kadar bu iki hükümden herhan­

gi biri zata mugayir değilse de, mugayeret ancak taayyün itibariyledir. Zattan

tecelli yine zatın aslına rücu etmek suretiyle olur. Zatın aslı ise, mutlak-gay­

bi-müstağni ve kesret ve val1detten münezzehtir ki, herhangi bir vasıfla va­

sıflanmaz, herhangi bir isimle isimlenmez, herhangi bir şey ile de kendisine

işaret olunmaz, herhangi bir şey ile ondan kinaye olunmaz.

[27] Burada nalıniarı çıkarmaktan murat, zattan sıfat ve esmanın çıkarılması

da olabilir. Çünkü mutlak zat, isimlerden ve sıfatiardan müstağnidir. Bu vecih,

zattan mezkur iki hük..mün çıkarılmasına dal1ildir, şöyle ki esrna-i hüsna ve

sıfat-ı ulya sad~ce taayyün-i evvel ile taayyün eder.

Fas I

[28] Bilesin ki, Hakk'ın zatında yok olmalan itibariyle ilahi isimlerin tamamı

Hakk'ın zatının aynıdır ve isimlerden her biri birbirinin aynıdır. Nispet ve vü­

cud olarak aralarında bir fark ve imtiyaz yoktur. Zati-ilmi hazrette esmanın

terneyyüzü itibariyle, her bir ismin zat! mazhariyyetten kendisine has belirli

bir payı vardır. Esmanın bir kısmı, ihata, genişlik ve şumül bakımından bir kıs­

mından daha geniş ve daha şümullüdür. Çünkü esmanın bir kısmı diğer bir

kısmırun aslı gibidir, bir kısmı ise diğer bir kısmının tabii gibidir, bir kısmı da

diğer bir kısmının talisidir. Esrnan ın bir kısmı zat, sı fat ve ef'al isimleridir. Bu üç

mertebeden her bir mertebe için diğer cinsinden aynidığı isimler vardır. Bu üç

mertebeden her bir ismin kendine has bir kema.Ii ve diğerinden terneyyüz ettiği

hakikati ve diğerlerinde olmayan kendine mahsus bir rububiyeti vardır. Mesela,

Allah ve rallman isminin, diğer es maya yönelik bir şümul ve ihatası vardır ki bu

ikisi dışındaki diğer isimlerde yoktur: "İster Allah isterse Ralıman diyerek dua

edin, hangisini derseniz deyin en güzel isimler O'nundur." (İsra, I?IIIo)

[29] Her bir isim kendine ait muayyen bir sıfat ve mütemeyyiz bir hakikat ile

zata delalet eder. Çünkü her bir ismin sıfat itibariyle zata delaleti ve ismi ön-

Osmantı•da ilm-i Tasavvuf , 569

Page 46: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

celeyen manaya delaleti olmak üzere iki tür delaleti vardır ve onu talep eder.

Bu itibar ile, her bir isim diğerinin aynı olmaz ve isim müsemmanın ve zatın

aynı olmaz. Zata delaleti itibariyle bütün isimler müsemmanın alladiyetin­

den dolayı onundur. Hak bütün isimler ile vasfedilir ve bütün isimler ism-i

a'zam olur. Bu itibarla da isim müsemmanın aynı olur. Nitekim Mağrib şeyh­

lerinin büyüklerinden olan Ebu Kasım b. Kasi'nirı görüşü budur. Bu hususta

Hal'u'n-na'leyn isimli eserinde şunu söyler: "Her bir ilahi isim diğer bütün ilahi

isimler iJe isimlendirilir ve vasıflandınlır." Çünkü isim zata delalet eder. Bu

bir vecih itlbariyledir, bütün vecihler itibariyle durum böyle değildir. Çün­

kü eşyanın tamamı ismin Allah'a delaleti itibariyle Allah'ın isimleridir. Her

bir isim sıfat itibariyle zata delalet eder, mutabakat delaleti [yani bir nesneyi

nitelernek üzere kullanılan lafzın o nesnenin bütün varlığına ve unsurlanna

delalet etme biçimi] ile delalet etmez. İnsan-ı kamil bunun hilafınadır. Mesela

Peygamberimiz Muhammed'de olduğu gibi. Hz. Muhammed ism-i a'zamdır.

Onun Hakk'a delaleti mutabakat delaletidir. Çünkü mazhariyeti itibariyle bü­

tün isimler o olduğu için onun Hakk'a delaleti bütün isimleri kuşatan cami bir

delalettir. Hatta Hz. Muhammed'in Hakk'a delaleti, Hz. Muhammed'in uluhi­

yerin zatına tam bir mazhar OL"'llası açısından Hakk'ın zatına delaleti gibi zati

bir delalettir. Nakısın Hakk'a delaleti, karilin Hakk'a delaleti gibi değildir.

Nakıs da kamil de Hakk'a delalet eder, ilahi isirolerin zata delaleti ise esmarun

kuşatıcılığı ve isimler dairesinin genişliğine göre farklıdır. Hatta deriz ki, ilahi

isimlerin tamamı müsemmanm aynıdır ve zatm tecelli ve zuhuru itibariyle ve

esmanm zattan mugayir olmarnası itibariyle zatın aynıdır. Çünkü isimler ilahi

şe'nler ve zati nispetlerdir. Kendilerinde Hakk'm zuhur ve tecellisi dışında

isimlerin vücudu yoktur. Bu sebeple de isimler zatın hem aynıdır hem de gay­

ndır; zatın bütün isimlerle ile mukayyet olması itibariyle isimler zatm aynıdır;

fakat her bir ismin kendisine has bir manaya delalet etmesi açısından ise isim­

ler zatın gayndır. Bunu böylece anlayasın. Allah dilediğini sırat-ı müstakime

hidayet eder.

Tetmim

[3o] Cem' lisanı ile Hak Teala'nın "nalınlarmı çıkar" ayetinirı manasının haki­

katine dair görüşüm şudur: Burada nalmlan çıkarmaktan murat, iki harfi yani

gaybi harf ve vücudi harfi kendi zatı ile müstağni mutlak zattan çıkarmaktır.

Şöyle ki eşyanın zuhCıru ve vücudu ancak iki harf iledir. Birincisi, ilahl-gaybi

harf, ikincisi ise vücCıdi kevni harftir.

[31] İlahi-gaybi harf, tohumda ağacın gizlenmesi gibi gaybü'l-guyfıb da giz­

lenmiş zat! şe'ndir. Hakk'ın taayyün mertebelerinirı en yücesi olması ve zati

570 ~ Osmanlı'da lım- i Tasavvur

Page 47: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

ilminde eşyaya Hakk'ın taakkülatının en yücesi olması itibariyle şuuna vücı1-

di boya/sıbga denilmiştir ve şuundan her biri gaybi harf olarak isimlendiril­

miştir. Levazımı [yani zatın/hakkın zorunlu olarak gerektirdiği zat dışındaki

şeyler] ile birlikte Hakk'ın taakkulü itibariyle, vücı1di sıbğa gaybi kelime ola­

rak isimlendirilir. Hakk'ın zuhuru itibariyle ve levazımına-değil de yalnızca

Hakk'ın kendisi üzerine olan tecellinin hükmünün yayılması itibariyle vücı1di

harf olarak isimlendirilir. Hak ve levazımı üzerine olan tecellinin hükmünün

yayılması itibariyle vücı1di kelime olarak isirnlendirilir.

[32] Gaybi harflar ise zati şe'nler olması itibariyle ağacın tohumda tohumun

aynı olması gibi Hakk'ın zatının aynıdır. ilmi taayyün ile taayyünü ve nisbi

taaddüt ile taaddüdü itibariyle ve eşyanın hakikatleri, asıllan ve mebdeinin

evveli olması açısından ise gaybi harfler Hakk'ın zatının gayrı olur. Gaybi

harfler, zattan hakiki değil nisbi bir terneyyüz ile ayrılırlar. Böylece bu harfler

eşyanın taayyünü için mebdeler olurlar. Hak onlar ile zuhur ettiğinde ve zati

şu un üzerindeki tecellisi yayıldığında ve levazırnlan dışında taayyün ettiğinde

vücı1di harfler olarak isimlendirilir. Burada eşya vücı1d ile muttasıf olur. Vt.i­

cı1d dairesine dahil olan ve vücı1d ile vasıflanan her bir şey ancak iki harf ile

yani gaybi harf ve vücı1di harfile [vücı1d dairesine] dahil olur. İki harf arasında

taayyün etmiş vücı1d ise bu iki harften sıyrılmalı ve bu ikisinin kaydından te­

cerrüt edip ayrılmalıdır. Taayyünden ve taakkulden önce ezel gaybında nasıl

kayıt ve ıtlaktan uzak ve mutlak ise ve kesret ve vahdet, cem' ve fark vasıfların­

dan münezzeh ise öyle olmalıdır.

[33] Zatı ayrılan ve imkarn hükümlerin, hallerin, sıfatlann, makamlann,

neş'etlerin, fiilierin ve irikadiann kayıtlanndan kurtulan ve bunların hiç biri­

si ile münhasır olmayan kimse müstesna bu seferi hiç kimse zevk edemez ve

aslına ve birliğine eremez. O kimse, eşyanın hakikatlerinde -eşyanın hakikat­

leri zati şuunlardır ki mümkinatın hakikatleri olarak isirnlendirilir- varlığın

sereyanı gibi zatıyla, sari, zati ve ebedi bir şekilde ezeli hükümler ile her şey­

de sereyan eder. Bu meşhedin sahibinin ayn-ı sabitesi ve hakikati yoktur. Hak

sı1reti üzerinde olanın şe'rıi budur; hatta Hakk'ın şe'ni de budur ki Hak kendi

mazharında aynı ve mutlak hüviyeti ile zahirdir. Hakk'ın mutlak hüviyeti ise

zuhurdan, a'yan-ı sabite ile taayyünden ve kevni suretler ile zuhur ve takay­

yüdden münezzeh zattır. Şiir:

Diyorlar ki suyun rengi kabının rengidir

Ben şimdi renksiz bir kabın suyundanun

Osmanlı'da ilm-i Tasavvuf ~ 571

Page 48: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

V asi

[34] Mutlak gayb ve la-taayyün olan taayyün-i ewelin batınından gaybi harf­

lerin zuhCırunu gördüm. Bu, büyük bir meşhedde Bursa şehrinde ıoıı (1603)

senesi ramazan ayının son onunda vaki buldu.

[35] Şehrin yollannda kendimi yürüyor olarak gördüm; kalbime gaybi harf­

lerin zuhurunuri keyfiyetinin müşahedesi -yani gayb-ı mutlaktan gaybi harf­

lerin nasıl zuhur ve taayyün etmekte olduklan keyfiyeti ve vücuda nasıl da­

hil olduklan keyfiyeti- varit oldu. Bu durumun histe gerçekleşmiş olduğunu

söylemiyorum, fakat bu durum hayal mertebesinde vaki olmuştur. Varit es­

nasında bir bahçeye girdim. Sol elimde beyaz bir varaka gördüm, o varakayı

elimde dürüverdiın ve Arap şiirinden terennüm ve nağmeli bir şekilde bazı

şeyler okumaya başladım, tıpkı nağme ile şiir söyleyip ellerini d efe vuran kav­

vallerin adeti gibi sağ elimin parmaklanru sol elime vuruyor bir halde idim.

Elimde dürülmüş olan varakanın içine baktım. Orada bu varakanın üzerinde

zuhur etmiş noktadan çeşitli şekiller gördüm. O şekillerden bazılan daire gibi

yuvarlak, bazılan yanın daire şeklinde bazıları da düz çizgi şeklinde idi. Bu

şekillerde ter gibi kağıttan kara noktalar çıkıyordu.

[36] Arıladım ki bu şekilde noktalann zuhCır etmesi gaybi-ilahi harflerin zuhı1-

runun misalidir. Hatta tam da aynıdır. Nazanm değip de zuhur kesilmesin

diye gözlerimi o varakaya bakmaktan alıkoydum. Bu durumun tamamlanma­

sını ve son bulmasını istiyor gibiydim. Arıcak bununla beraber, sağ elimin par­

maklannı sol elim e vurmaya ve nağme ile şiir okumaya da devam ediyordum.

Sesimi asla kesmed im. Vurmayı ve nağme ile şiiri söylemeyi aitırdıkça varaka

da hareket oluyor ve bu noktalann zuhuru artıyordu. Vurma ve nağme ile-şiiri

söyleme d ursa bu noktalann zuhuru da dururdu. Arıcak vurma ve nağme ile

şiir söyleme devam ettiği için noktalardaki zuhur da devam ediyordu. Adeta

bu noktalann zuhuru vurma ve nağme ile şür söyleme~en kaynaklanıyor­

du. Bu varakanın içine tekrar baktım, varakadaki bu şekillerden noktalann

çıkoğını gördüm. Büyüdükçe bunlardan bazı parçalar aşağıya iniyar ve yere

düşüyor ve orada toplanıyor. Bir kısmı da toz gibi yükseklere çıkıyor. Bu du­

rum uzun bir müddet devam etti. Ben rüyadan uyanıncaya kadar aynı şekilde

sürdü. Bu noktalann anlatılagelen sıfatlar üzere zuhuru, asli-gaybi harflerin

zuhurunun aynı olduğu konusunda söylediğimiz gibi hasiret ve ilim sahibi

idim. Onlardan bir kısmı yere düşüyor ve orada toplanıyor, işte onlar kalem-i

a'lanın hükmü altına dahil olanlar ve kalemin yazdıklan ve vücı1di ayniye gi­

renlerdir. Onlardan yükselenler ise kalem-i a'lanın hükmünün dışında kalan

yüce nurlardır.

572 ~ Osmanlı'da Ilm-i Tasavvuf

Page 49: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

[37] Rüyadan uyandığımda bu söz dilimde idi ve hala bu şüri okumakta idim.

Bu şiir uzun süre aklımda kaldı, daha sonra aklımdan çıkn. Bu rüyayı, ilm-i

ilahi ehlinin önde gelenlerinden, muvahhit dostlann üsvesi olan, kardeşimiz

ve dostumuz Şeyh Bedrü'ş-Şami'ye anlattım. Bizim zikrettiğimiz gibi şeyler

söyledi: Aşağıya inenler kalemin yazdıklandır ve vücuda dahil olanlardır.

Yükseğe çıkarılar ise akl-ı küllün hükmünün dışındaki müheyyem ruhlardır

ki bq ruhlar Adem' e s ecd e etmekle emrolunmamışlardır. Bu rüya, büyük müj­

deleri ve pek çok sırrı içermektedir. izahı ve keşfi mümkün değildir. Müşahede

ettiğimiz hazretteki o hal üzere bu sırları bıraktık.

Gayb-ı mutlak, la-taayyün, taayyün-i evvel mertebesi, ev-edna mertebe­

si, ama' m ertebesi, ahadiyet hazreti ve kiibe kavseyn mertebe.sinin beya­

nı hakkında bir tekmile

[38) Bilesin ki ilahi gayb iki şatra (parça) aynlır: Birinci şatr (parça), izzetin en

koruyucu perdesinde mutlaktır ve icmali taallukun dışında kalan idraklerin

taalluklarından, hükümlerden, kayıtlardan ve sıfatiardan münezzeh ilahi gay­

bın kemiilinde mutlaktır. Şatr olarak isimlendirilmesi, taayyünü ve takayyüdü

açısından olmayıp şu itibarladır: Şatr ilahi gaybdan taayyün ettiği zaman ilahi

gayba delil olur. Çünkü ilahi gayb asıldır. Ordarı taayyün eden bu şatrda mü­

teayyin olmadığı için ona delil olur. Böylece hem delil hem de medlül olmuş

olur. Diğer şatr ·ise ismi-ahadi taayyün-i evveldir. Bu ise mutlak ilahi gaybdan

ayrılan ilk şeydir ve o esma hazretinin miftahıdır. Çünkü taayyün-i evvelin

batını ama'dır, o ise ahadiyetin kendisine istinat ettiği nefes-i rahmanidir. O

bütün isim ve sıfatiarın hazretidir. O da iki parçaya (şatr) ayrılır. Onlardan

ilki mutlak gaybı takip eden vecihtir. Bu vecih, zahir isminin batını itibariyle

ondan baki kalan gaybtaki nispettir. Zahir ismin batınıyla, onun batın olan

müseınmaya delaleti ve bekası mümkün olur. Bu bann nispet gaybdan ayrıl­

mayı kabul etmez. Çünkü bann nispet, zahir mukayyet ile ha tın mutlak arasını

cami' bir emirden ibarettir. Batın nispet iki şatr arasını ayıncı çizgidir ve taay­

yün ve imtiyazdan sonra ayrılmış olan şatnn ayrılmış olduğu bölümle imtizac

ve ittihaclma mani olur. Ahadiyet bu çizginin sıfatıdır. O gaybi bir makuldür,

onun için bir ayn asla zuhura gel~ez. Aynı şekilde, her bir fasıl iki emir ara­

sına mani olur. Böyle fasıliann hükmü değil aynı zuhur eder. Bu nispetin za­

hiri takip eden bir vechi daha vardır ki o takayyüd ve taaddüddür ve batını

takip eden bir vechi vardır ki o ıtlak ve gaybdır. Asılda iki şatrın bir olması

itibariyle ve tegayürün sadece imtiyaz suretiyle gerçekleşmiş olması itibariy­

le hüviyyet kendisinden ayrılan mezkur şatra benzer. Bu ademi bir nispettir,

vücCıdi bir emir değildir. İki şatr arasını muhafaza eden bu hakikat, "insan-ı

Osmanlı'da ilm-i Tasavvuf , 573

Page 50: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

ka.mil-i ekmel"in mertebesidir. İlk kabiliyetinin ıtlak olması yönüyle mutlak

zatın mazhariyeti ile esma, sıfat ve ef'al mazhariyeti arasını insan-ı kii.milin

külll neşetİndeki cem'iyyet ve i'tidal vasıflan olması ve insan-ıkiimilin mazha­

riyerindeki kapsamlılık, genişlik ve kemal olması nedeniyle insan-ı kii.mil cem'

eder. İnsan-ı kamil mertebesi bir mirattır, orada ubudiyet (kulluk) ve siyadet

(efen d ilik) hakikati ortaya çıkar. Bu mertebenin ismi ama', na'tı ise ahadiyettir.

Burada mecmuu itibariyle taayyün eden sıfatlar, esrna-i zatidir ve bu müteka­

bil isirolerin mecmuundan, ahkii.mından, sıfatlarından ve biitınları itibariyle

esmiinın ayrilmaz (levazım) hususiyederinden hasıl olan makul suretlerdir.

İnsan-ı kamil mertebesi, uluhiyet suretidir.

[39] İkinci şaur ise, zahiri takip eden vecihtir ve o, taayyün-i evvelin batının­

da taakkülde nisbi taaddüd itibarıdır. Nisbi kesret ile taaddüd, ayni taaddüdü

gerektirir. Şöyle ki zahir ismi, ama' mertebesinde mutlak gayb olan taayyün-i

evvelin batınından imkan olarak ifade edilen makul nisbi kesretin suretini ta­

şıyarak aynldığında; kendisine izafe edilen diğer tevabi' ve levazımı da infisal

ettiğinde; sonra da Hak, zahiriyetinin ilk mertebesinde zatını zatı ile müşahe­de ettiğinde, zati isimleri ve zaô alıadi makamın ve taayyün-i evvel olan cem'i

taayyün hükmüyle taayyünü zahir olan asli ruspetler ile zatı kendisine zuhur

ettiğinde, taaddüd bu nisbi makul kesrette ve asli nispetlerde ayni taaddüdü

icap ettirdi. Böylece, taayyün-i evveldeki makul nispetler üzerine taayyün-i

evvel mertebesinden ziihir ismi ile ikinci tecelli vuku buldu. Bu tecellide asli

nispetler ve makul esmiii suretler zuhura geldi. Nispetlerin bazısı bazısından

temayüz etti. Zat ikinci mertebesinde zuhura geldi. Bu ise taa~n-i siinidir.

Makul kesret suretinin zuhuru itibariyle taayyün-i sanlde bu şatr vü_cup kavsi

ve imkan kavsi olmak üzere iki kavse aynlır. Vücup kavsi, ilahi isimleri ve rab­

hani nispetleri şarnildir. imkan kavsi ise kevni hakikatleri ve imkarn suretleri

müştemildir. Her iki kavs bir birinin mütezayıfı ve mütelazımıdırlar. Vücud ve

takdir itibariyle biri olmadan diğeri tasavvur olunamaz.

(40] Bu iki kavs arasında taayyün etmiş olan insan-ı ka.mil de vücubi hakkani

hakikatler, ef'al nispetleri, ilahi ve rabbiini isimler ile imkani hakikatler ve

kiyiini aynlar arasını cii.mi'dir. İnsan- ı kii.mil iki hakikat ile muhittir ve iki alem­

de olan bütün şeyleri şiimildir. Bu iki kavs arasında taayyün eden ve ikisinin

hükümlerini cem' eden bu mertebe "kab e kavseyn" mertebesi olarak isimlen­

dirilir. Bu mertebede taayyün eden insan ise hilafete müstehakur. Kendisin­

den daha alt mertebede olan biri halife olarak nasp edilirse (tayin olursa), o

kimsenin hilafet iddiası batıldır ve telbistir. Allah dilediği kimseyi sırat-ı müs­

taklme hidayet eder.

574 ~ Osmanlı'da ilm-i Tasavvuf

Page 51: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

Telanilenin Tamamlanması

[41] Bilesin ki, nefes-i rabmaninin mertebeleri vardır. Birincisi, taayyün-i ev­

velin kalbinin gaybında nefes-i ralımaninin icmali ve kapsamı mertebesidir.

Bu nefes-i ralımaninin la-taayyünü, ıtlakı ve alıadiyeri mertebesidir. İkincisi,

gaybi-ilahl mertebelerden taayyün etmeksizin nefes-i rahıriamnin taayyün-i

evvelin batınından yayılması (inbias) ve uzaması (imtidad) mertebesidir.

Üçüncüsü, nefes-i ralımamnin taayyün-i evvel ile taayyün etmesi mertebesi­

dir. Dördüncüsü, nefes-i ralımamnin taayyün-i evvelde berzahiyetinin itibarı

ve taayyün ve la-taayyününün, zahirve hannın aynı olmasından dolayı nefes-i

rabmaninin taayyün ve la-taayyünü hüviyyeti ile cem' etmesinin itibarıdır.

Zira taayyün-i evvel ile taayyün etmiş ayn batındır, taayyün ise zahirdir. Bu­

nun misali elifve hemzedir. Beşincisi, nefes-i ralımamnin taayyün-i evvelden

uzaması-yayılması (imtidad) ve diğer harfi ayn1 mertebeler ile taayyün etmesi

mertebesidir.

(42] Taayyün-i evvelin ve nefes-i ralımamnin taayyünlerinden ilk taayyünün

benzeri, insaru nefesteki harfler aleminden taayyün-i evvelin batınından ay­

nlması itibariyle hemzedir. Şöyle ki, suretler, harfler ve kelimelerin kendisi ile

meydana geldiği insaninefesin yayılması ile kalbin batınından aynlan ilk harf

hemzedir. Elif ise nefes-i rahmani ve vahdani olan ama'nın suretinin mazha­

ndır. Elif öyle bir vasıftır (na't) ki, harfler ve insani kelimelerin insanın nefesi

ile taayyün etmesi gibi harfler ve ilahi kelimeler, isimler ve isimlerin isimleri

olan diğer mevcudatın suretleri onun vasıtasıyla onda açığa çıkmış ve taay­

yün etmiştir. Zira harflerin hiçbirinden, hiçbir ayn e lif olmaksızın zuhfıra gel­

mezdi. Elif vahidin mazharıdır ve tam bağımsız bir halde kelam m ertebesinde

elif için bir ayn zuhura gelmezdi. Çünkü elifin makamı vahdettir. Vahid (bir)

başkasına zuhur etmediği nezahet ve vahdet mertebesinde ondan başkasının

idrak ederneyeceği bir ayndır. Kendisinden başkası elifi idrak edemez ve elif,

nefese ait lafiz da taayyün etmez bilakis elif rakamda (yazı) zuhur eder. Çünkü

elif, kendisine has bir mahreç mahalli olmaksızın n efesin uzaması-yayılmasın­

dan ve kalbin batınından yayılmasından ibarettir. Elifin tek sahip olduğu şey

meharic-i hurfıfta taayyün ed işidir. Kendi mahreçlerinde harfler ancak elif ile

zuhura gelir ve taayyün eder. Kalbin batınından insani-elifi n efesin yayılması

ve insaru nefesten ayrılması ile kendi mahrecinde hemzenin açığa çıkması da

benzer şekildedir. Taayyün-i evvel de böyledir. Yani taayyün-i evvelin kalbinin

batınından yayılan nefes-iralımani ile kendi ilk mertebesinde zatın zuhuruy­

la tayyün eder. Bu la-taayyündür. Zat, taayyün-i evvel mertebesinde nefes-i

rahmani ile taayyün eder. Vahdaniyet nitelikli nefes-i ralımamnin taayyünü

Osmanlı'da Ilm-i Tasavvuf ~ 575

Page 52: OSMANLI'DA iLiMLER DiZiSiisamveri.org/pdfdrg/D271840/2018/2018_ALKANE.pdfiSAR Yayınları 1 15 Osmanlı'da ilimler Dizisi ı 3 Osmanlı'da ilm-i Tasawuf Editörler Ercan Alkan Osman

de taayyün-i evvel mertebesindedir, taayyün-i evvelin kalbinin batınından

yayılmak suretiyle gerçekleşir. Taayyün-i evvelin kalbinin batınından vücfıdi

nur ve cudi feyz ile, taayyün-i evvelin içerdiği her şeyi ihtiva ederek ve imkan

hazreti havasında fiil ve infial hakikatlerininin tamamını cem' ederek nefes-i

rahmani ya}'lldığı zaman nefesin aynında bulunan mazhariyet kabiliyederi­

nin bürudeti (soğukluk) nefesi kayıtlar ve bağlar. Çünkü bu mazhariyetlerde

failiyet ve kabiliyer vardır. Bu manevi ve nuri buharda ama'ya ait suretler bir

araya gelir. Böylece ama'ya ait en büyük neşet zuhura gelir. Daha sonra nefese

ait neş'et ulvi-süDl-vasati ve cem'i-ahadi-berzahi olan üç yönden ortaya çıkar. N efesin aynında fi'll ve infiali hakikatler taayyün eder ve iki suretin ama'sı or­

taya çıkar: Rabbin ama'sı ve merbubun ama'sı. Mütea.J.i nefeste, ilahi, mües­

ser, fa'a.J. ve nuri hakikatierin tamarnı ilahi-rabbant suretler ve vücubi hakkani

taayyünler olarak ortaya çLkar. İşte bu rabbin ama'sıdır. Aşağı doğru uzanan,

infıa.J.i-mazhari hakikaderi ihtiva eden bu nefeste, halkl, müteessir, infiili ha­

kikatleri n tamamı kiyani silretler imkani-vücudi taayyünler olarak ortaya çı­

kar. İşte bu da merbubun ama'sıdır.

(43] Kevni n eş' et ve halkl alem de neş'et etti. Kevni neş'etin ilki kalem-i a'ladır.

Vasati, cem'i, ahadi, berzahi neşet, ilahi-müessir-fa'a.J. hakikatler ile halkl-mü­

teessir-infiali hakikatler arasını cem' eder. Bu, a'la-esfel, zahir-batın, vücup-im­

kan arasını cem' eden ve bağlayan şeydir. Bu bağlayan şey (rabıta) iki taraftan

da ayrı değildir. Bilakis o bu ikisinin cem'inin alıadiyeri ve bu ikisinin aynın

cern'iyyetidir. Orada taayyün eden ise cami' ve fasıl olan insan-ı kamildir.

(44] Zikri geçen yedi batnın kapılan ve sırların duvağı kimde açılırsa, mana­

lann el değmemişliği kimde tecelli ederse ve bütün batınlar ve hakikatlerinin

manalan kimde karşılık bulursa, o vücudun sım ve vacid-mevcudun lable­

sidir. O kişi meselelere mertebelerinde marifet kespeder, rnaka..niıarında ına­nalan ınüşahede eder. Allah dilediği kimseyi sırat-ı müstaklme hidayet eder.

Ey Allah'ıın seni tesbih ederim. Sen evvel ve ahirsin, za~ir ve batınsın. Sen

herşeye kadirsin. Sen her şeyi muhltsin. Güç ve kuvvet yalnızca yüce ve azim

Allah ile elde edilir. Hamd a.J.emlerin rabbi içindir.

ı 576 ~ Osmanlı'da Ilm-i Tasavvuf