14
^ ^

Kültür Yayınları Dizisi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D250901/2014/2014_KARAI.pdf · 2017-07-24 · lirtilen ve o gün için 800 adet kitabı bulunan Çufaruksa (Uğurlu

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Kültür Yayınları Dizisi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D250901/2014/2014_KARAI.pdf · 2017-07-24 · lirtilen ve o gün için 800 adet kitabı bulunan Çufaruksa (Uğurlu

^ ^

Page 2: Kültür Yayınları Dizisi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D250901/2014/2014_KARAI.pdf · 2017-07-24 · lirtilen ve o gün için 800 adet kitabı bulunan Çufaruksa (Uğurlu

Kültür Yayınları Dizisi

Yayın YönetmeniLokman ÇAĞIRICI Yayın KoordinatörüKenan GÜLTÜRK EditörDoç. Dr. Hür Mahmut YÜCER ÇeviriProf. Dr. Süleyman DERİNProf. Dr. Halil İbrahim KAÇAR Tashih ve RedaksiyonDoç. Dr. Hür Mahmut YÜCEREkrem KIZILTAŞ DüzenleyenBağcılar BelediyesiGümüşhane Eğitim Kültür ve Sağlık VakfıBağcılar Gümüşhaneliler Kültür ve Yard. Derneği TasarımAsitane Organizasyon Dizgi ve Baskı Öncesi HazırlıkM. Fatih AKYÜZLÜ Baskı & Cilt Baskı TarihiŞubat 2014İstanbul

1996

RE

KL ÜL LE TN ÜA RH

VEÜ

YM AÜ RG D

.R

DA EL RI NC EAB

Page 3: Kültür Yayınları Dizisi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D250901/2014/2014_KARAI.pdf · 2017-07-24 · lirtilen ve o gün için 800 adet kitabı bulunan Çufaruksa (Uğurlu

406

1996

RE KL ÜL LE TN ÜA RH VEÜ YM AÜ RG D .R DA EL RI NC EABbildirilerULUSLARARASI GÜMÜŞHÂNEVÎ SEMPOZYUMUDOĞUMUNUN 200. YILI HATIRASINA

PROF. DR. İSMAİL KARAMarmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi

Güneyce / Rize’de Bir Gümüşhanevî Tekkesi

ve Kurucu Şeyhi

Doğu Karadeniz bölgesinde tarikatların ya-yılmaya başlaması Fatih dönemine kadar çıkı-yor. Trabzon’un fethinden (1461) sonra bölgeye iskân edilen birden fazla tarikata mensup şeyh-ler ve dervişler, hem Hıristiyan nüfusun İslâm-laşmasında ve Müslümanlığın kök salmasında hem de tasavvuf / tarikat kültürünün ve mü-esseselerinin bu bölgede yerleşmesinde etkili olmuşlardır.1

Yakın dönemlere gelindiğinde Nakşî tari-katının Halidî - Gümüşhanevî kolunun, böl-gede öne çıktığına şahit oluyoruz. Elimizde doğrudan bu bölgeye gelen halifeler kadar Kı-rım’da, Kafkasya’da bulunan halifelerin de do-laylı yollarla etkili olduklarını gösteren işaretler ve bilgiler var. Hayatından ve faaliyetlerinden bahsedeceğimiz Şeyh Ahmed Ziyaeddin Gü-müşhanevî’nin (1813?-1893) halifelerinden

Şeyh Osman Niyazi Efendi de bu çerçevede kayda değer bir yere ve öneme sahiptir. Bu mer-kezi yerine rağmen yakın zamanlara kadar her-hangi bir araştırmaya konu olmamış, Gümüş-hanevî ile ilgili çalışmalarda da anılmamıştır.

Gümüşhanevî üzerine en önemli ve en ha-cimli menakıbnâmenin yazarı olan, mürida-nından Kâtip Mustafa Fevzi Efendi (öl. 1924), manzum eserinin2 88-93. sayfalarını, “Der Be-yan-ı Hulefa-yı Hazret kuddise sırruhu” başlı-ğıyla halifelerine ayırmıştır. Bu bölümde, Gü-müşhanevî’den sonra merkez tekkeye şeyh olan Şeyh Hasan Hilmi Efendi’den başlayarak 116 halifenin adı zikrediliyor. Bu halifeler listesine baktığımızda;

Trabzon ve Rizeli 15, Kırımlı 3 (Mücteba Efendi, Hoca Ahmed,

Hacı Hasan),

1- Bu konuda geniş bilgi için bk. Heath W. Lowry, Trabzon Şehrinin İslâmlaşma ve Türkleşmesi 1461-1583, İs-tanbul, Boğaziçi Üniversitesi Yay., 1981; M. Hanefi Bostan, “Boyun eğmişti bir görmede ruhban” (XVI. asırda Trabzon bölgesine intikal eden Maraşlı Şeyh Osman hakkında), Tarih ve Medeniyet, Kasım 1997, s. 19-21.2- Hediyyetü’l-Halidîn f î Menâkıb-ı Kutbu’l-Ârif în Mevlâna Ahmed Ziyâeddin..., İstanbul, 1313, 165 s. Gü-müşhanevî, halifeleri, tekkesi ve görüşleri için bk. İrfan Gündüz, Gümüşhanevî Ahmed Ziyâeddin, İstanbul, Seha Neşriyat, 1984 ve Butrus Abu-Manneh, “Shaykh Ahmed Ziya‘uddin el-Gümüshhanevi and the Ziya‘i - Khâlidi suborder”, Shî‘a Islam - Sects and Sûfism (ed. F. De Jong) içinde, Utrecht, M. Th. Houtsma Stichting, 1992, s. 105-17.

Page 4: Kültür Yayınları Dizisi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D250901/2014/2014_KARAI.pdf · 2017-07-24 · lirtilen ve o gün için 800 adet kitabı bulunan Çufaruksa (Uğurlu

407

1996

RE KL ÜL LE TN ÜA RH VEÜ YM AÜ RG D .R DA EL RI NC EABbildirilerULUSLARARASI GÜMÜŞHÂNEVÎ SEMPOZYUMUDOĞUMUNUN 200. YILI HATIRASINA

Kazanlı 1 (Hoca Raşid), Ünyeli 1 (Yusuf Bahri) halife ile karşılaşı-

yoruz.

Trabzonlu nisbesiyle geçenler: Hafız Esad3, Mustafa, Hoca Ahmed, Hacı Hafız Süleyman, Hoca Hafız Osman;

Oflu nisbesiyle geçenler: (Kondulu) Yusuf Şevki4, Hoca Osman, Cafer, Osman Efendi, Hoca Ahmet ve Muhammed;

Sürmeneli nisbesiyle geçenler: Ahmed-i Ki-bar ve Hacı Şaban;

Rizeli nisbesiyle geçenler: Hüseyin5 ve Ali efendiler.

Halifeler arasında Oflu nisbesiyle iki “Os-man” yer almaktadır; biri 29. halife (s. 90), diğe-

ri 69. ve 106. halifedir (s. 91, 92. Tekrar olduğu için iki yerde geçiyor). Bugün Rize / İkizde-re’nin bir beldesi olan Güneyce (eski adları Varda ve Hacı Şeyh Köyü) o dönemde Of ’a bağlı olduğundan Şeyh Osman Niyazi Efendi bu iki “Osman”dan biri olmalı idi.

Menakıbnâme’de 29. halife şu beyitle tanı-tılıyor:

“Biri Ûfî Cenabı Hâce OsmanOna bey‘at ederler birçok ıhvan” (s. 90).

Sayfanın derkenarında ise bu zat için “Ce-nabı Pîr-i Destgîr’in [Gümüşhanevî’nin] taş-rada bulunan kütüphaneleri mütevellisi Hacı Osman Efendi hazretleri” açıklaması yer al-maktadır. Vardalı Şeyh Osman Niyazi Efen-di’nin, her sene Gümüşhanevî vakıflarına bağlı

3- Huzur derslerine muhatap olarak da katılan müderris, hattat Hafız Esad Efendi’nin (1856 - 1914) hayatı için bk. İ. Gündüz, age, s. 161-62.4- Doğu Karadeniz bölgesinde etkili olmuş bir zat olan Kondulu Yusuf Şevki Efendi’nin (1840 - 1903) hayatı ve bir eserinin neşri için bk. İmdat Ekşi, Hakkı Ekşi’den Ekşi Ali’ye Ekşioğlu Tarihi, [İstanbul], 2004, s. 118-36; Mehmet Akif Bal, Trabzonlu Ünlü Simalar, İstanbul, Çatı Yay., 2007, s. 800; İsmail Kara - Hür Mahmut Yü-cer, “Trabzonlu (Oflu) Nakşî - Halidî Yusuf Şevki Efendi ve Hediyyetü’z-Zâkirîn Hüccetü’s-Sâlikîn adlı eseri”, Tasavvuf, sayı: 13, Temmuz 2004, s. 323- 62. 5- Bu zat Karadere Sivane (şimdi Hüseyinhoca) köyünden, Karadere Medresesi’nin kurucusu olup 1833-1888 yılları arasında yaşamıştır. Hayatı ve tedris faaliyetleri için bk. İshak Güven Güvelioğlu, Bir Köy Monog-rafisiRize-Kalkandere Hüseyinhoca Köyü, İstanbul, Kaknüs Yay., 2007, s. 107-24.

Page 5: Kültür Yayınları Dizisi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D250901/2014/2014_KARAI.pdf · 2017-07-24 · lirtilen ve o gün için 800 adet kitabı bulunan Çufaruksa (Uğurlu

408

1996

RE KL ÜL LE TN ÜA RH VEÜ YM AÜ RG D .R DA EL RI NC EABbildirilerULUSLARARASI GÜMÜŞHÂNEVÎ SEMPOZYUMUDOĞUMUNUN 200. YILI HATIRASINA

kütüphaneleri6 dolaşarak teftiş ettiği yaygın olarak bilindiği ve böyle bir not diğer halife-lerden herhangi birine düşülmediği için, sözko-nusu edeceğimiz şeyhin menakıbnâmedeki bu zat olduğu bizce kesinlik kazanmaktadır7.

Halifelerden ikinci Oflu Osman Efendi ise Aşağı Ogene (Köknar) köyünden Şeyh Hacı Mustafa oğlu Osman Efendi’dir. Köydeki aile adları “Şeyhefendiler”dir. Bu zat da Güney-ce’deki tekkede halvete girmiş, hatm-i hâce-gânlara riyaset etmiştir.

Gümüşhânevî’nin Vakıf Kütüphaneleri

Şeyh Ahmed Ziyaeddin Efendi’nin çok önemli faaliyet alanlarından biri de vakıf kü-tüphaneler kurmak ve bunları destekleyerek yaşatmak olmuştur. Mustafa Fevzi Efendi me-nakıbnamede şu bilgileri veriyor:

Nihayet onsekizbin kitabı

Tasavvuf hem hadis-i müstetâbı

Vefatından mukaddem kân-ı şefkat

Dedi tullâba vakf ettim o Hazret

Dahî inşa edilmiş üç şehirde

Kitabhâne ki misli yok dehirde

Biri Bayburt kazasında biri Of

Biri de Rize’de ber vech-i mâruf

Mükemmel herbirinde çok kütüb var

Tasavvuf fenn-i hikmet ilm-i âsâr

Vazife tayin etmiş herbirinde

Ne kim tertib edilmiş hep yerinde

Bu yolda beşyüz altun vakfedilmiş

Nemâsından vazife gösterilmiş

Hüseyin Vassaf Efendi de Gümüşhanevî’nin Bayburt, Rize ve Of ’ta kütüphaneler tesis ede-rek 18 bin cilt kitap ve 500 altın vakfettiğini belirtiyor8. Gümüşhanevî’nin ayrıca İstanbul’da kendilerinin de bir müddet kaldıkları Mah-mutpaşa Medresesi’ne ve Kırkçeşme’deki han-gâh kütüphanesine de kitap vakıfları olmuştur.

İstanbul’daki merkez Gümüşhaneli Tekke-si’nin zengin kitaplığı, 1925’te tekke ve zaviye-lerin kapatılması üzerine Süleymaniye Kütüp-hanesi’ne devredilmiştir.

Güneyceli Şeyh Osman Niyazi Efendi’nin vefatından sonra, Bayburt, Çufaruksa ve Ri-ze’deki Gümüşhanevî vakıf kütüphanelerinin mütevelliliğine onun halifelerinden Ferşat Efendi’nin (1886-1929) tayin edilmiş olması da menakıpnamedeki Oflu Osman Efendi’nin kimliği konusunda yaptığımız tesbiti kuvvet-lendiren bir diğer husustur. Ferşat Efendi’ye ait bir kısım evrak arasında hem bu göreve tayin edilişiyle ilgili bilgiler ve yazışmalar hem de Of (Çufaruksa) ve Rize’deki Gümüşhanevî vakıf kütüphanelerinin vakfiyelerinin birer suretleri yer almaktadır.

Muharrem 1285 (1868) tarihli ilk vakfiyede yer alan bilgilere göre; “(...) Vakfiyede muharrer

6- bk. Hediyetü’l-Halidîn, s. 34-35.7- Gümüşhanevî tarafından Rize, Of ve Bayburt kütüphanelerine vakfedilen kitapların İstanbul’daki merkez Gümüşhanevî tekkesinden (Fatıma Sultan Camii’nden) mütevelli Osman Efendi’ye teslimi için düzenlenmiş iki belge için bk. BOA, MF. MKT. 428-22 / 1, 2.8- bk. Sefine-i Evliya, haz. M. Akkuş - A. Yılmaz, İstanbul, Kitabevi Yay.,2006, II, 334; ayrıca İ. Gündüz, age, s. 51.

Page 6: Kültür Yayınları Dizisi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D250901/2014/2014_KARAI.pdf · 2017-07-24 · lirtilen ve o gün için 800 adet kitabı bulunan Çufaruksa (Uğurlu

409

1996

RE KL ÜL LE TN ÜA RH VEÜ YM AÜ RG D .R DA EL RI NC EABbildirilerULUSLARARASI GÜMÜŞHÂNEVÎ SEMPOZYUMUDOĞUMUNUN 200. YILI HATIRASINA

[yazılı] cem‘an 200 cilt basma ve yazma kütüb ve resâil-i mütevvia ve (...) beş bin guruş” vakfe-dilmiş ve iki hafız-ı kütüb (kütüphane görevlisi) tayin edilmiştir. Muharrem 1294 (1877) tarihli ek vakfiyeden ise 136 kitap daha vakfedildiğini öğreniyoruz.

Muharrem 1294 (1877) tarihli Rize kütüp-hanesi vakfiyesiyle vakfedilen yazma, basma ki-taplar 120 cilt, nakit ise yine beş bin kuruştur. Rebiulahır 1299 (1882) tarihli ek vakfiye ile 318; Zilkade 1302 (1885) tarihli olanla da 100 kitap daha vakfedilecektir. Vakfiyesindeki bil-gilere göre Rize’deki Gümüşhanevî kütüpha-nesi Rize merkezdeki Piriçelebi mahallesinde, Semerkandî Seyh Ali Efendi türbesi civarında, Altıkulaç Hacı Ali Efendi Medresesi bitişiğin-de (bugün itibariyle Şeyh Camii’nin üstünde), ashab-ı hayratın müceddeden bina ve inşa et-tikleri muvakkithane üstünde kârgir bir yapı idi ve 1876 yılında kurulmuştu9.

Ferşat Efendi’nin 5 Teşrinisâni 1337 (18 Kasım 1921) tarihinde Şark ordusu kumandanı Kâzım Karabekir Paşa’ya yazdığı mektuptan, Bayburt’taki Gümüşhanevî kütüphanesinin Rus işgali sırasında tahrip edildiği ve kitapların da Tiflis’e götürüldüğü anlaşılmaktadır. Ferşat Efendi’nin kitapların geri getirilmesi ve istifa-deye sunulması konusundaki talebinin yerine ulaşıp ulaşmadığı, ulaştıysa ne cevap verildiği ve

ne tür bir işlem yapıldığı konusunda şimdilik bir bilgimiz yoktur10.

1317 / 1901-1902 yılına ait Salnâme-i Ne-zaret-i Maarif-i Umumiye kitabında (s. 1300) 1282 / 1866-1867 tarihinde kurulduğu be-lirtilen ve o gün için 800 adet kitabı bulunan Çufaruksa (Uğurlu / Çaykara) köyündeki kü-tüphane binası halen duruyor. 1970’li yıllarda Halkevi tarafından işgal edilmiş, 1500 civarın-daki yazma-basma eserin 1200’e yakın adedi ya imha edilmiş veya gelişigüzel halka dağıtıl-mıştır. Vakıflar Bölge Müdürlüğü 1979 yılında mahkeme yoluyla Halkevi’ni binadan çıkarmış. Geride kalan, 127 adedi yazma diğerleri bas-ma olmak üzere 305 adet eser Uğurlu Kültür ve Dayanışma Vakfı binasında Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Mehmed Rüştü Aşıkkutlu Kur’an Kursu’nda muhafaza altına alınmıştır11. Bugün için kalan kitaplar, hırsızlık endişesi ile Trabzon Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne nakle-dilmiştir.

Şeyh Osman Niyazi Efendi’nin Hayatının İlk Safhaları

Yörede “Şeyh Efendi” diye tanınan Osman Niyazi Efendi’nin hayatı hakkında düzenli ve sağlıklı bilgiler bugüne kadar derlenmiş ol-mamakla beraber menkıbeleri ve kerametleri bölgede yaygın olarak halk arasında hâlâ dolaş-maktadır. Şeyh Efendi’nin torunlarından, kö-

9- Bu kütüphane hakkında ayrıca bk. İshak Güven Güvelioğlu, “Osmanlı devri Rize kütüphaneleri”, 1. Rize Sempozyumu, İstanbul, 2007, s. 76-77.10- Kâzım Karabekir’e yazılan bu mektubun müsveddesi, Y. Ş. Yavuz’un yazdığı “Ferşad Efendi” maddesinde verilmiştir; bk. DİA, XII, 416.11- Bu bilgiler için bk. Bizim Zigana, üçüncü devre, 5. sayı, Trabzon 1991, “Kitaplar külliyeye yakışır” başlık-lı haber-yorum. Bu yazıda kitapların, Gümüşhane’de yapımı devam eden Ahmed Ziyaeddin Gümüşhanevî Külliyesi’ne verilmesi tavsiye ediliyor. (Bu gazeteden beni haberdar eden Çufaruksalı arkadaşım Mustafa Ruhi Şirin’e teşekkür ederim); yeni bir çalışma için ayrıca bk. Adnan Cora, “Gümüşhaneli Hacı Ahmed Ziyaeddin Efendi’nin Of (Uğurlu)’da kurduğu kütüphane”, Karadeniz Tarihi Sempozyumu, Trabzon, Karadeniz Teknik Üniversitesi Yay., 2007, I, 505-13. Bayburt’taki Gümüşhanevî kütüphanesinin yeri ve Cumhuriyet devrindeki hikâyesi hakkında fazla bir bilgi edinemedik.

Page 7: Kültür Yayınları Dizisi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D250901/2014/2014_KARAI.pdf · 2017-07-24 · lirtilen ve o gün için 800 adet kitabı bulunan Çufaruksa (Uğurlu

410

1996

RE KL ÜL LE TN ÜA RH VEÜ YM AÜ RG D .R DA EL RI NC EABbildirilerULUSLARARASI GÜMÜŞHÂNEVÎ SEMPOZYUMUDOĞUMUNUN 200. YILI HATIRASINA

yün büyüklerinden ve hocalarından derlediği-miz bilgilerle halen mevcut olan tekke / camide ve kütüphanesinde yaptığımız araştırmalardan şu hal tercümesi çıkıyor:

1244 / 1828 yılında Varda’nın Kolekli (şim-di Kurtuluş) mahallesinde doğdu. Babası Si-pahizâde Molla Hüseyin’dir. (Yörede “Molla” tabiri tam hafızlığı olmayan, medresede biraz Arapça ve dinî ilimler öğrenerek imamlık, ho-calık yapan kişiler için kullanılıyordu). Çocuk-luğu ve gençliği hakkında bildiklerimiz; hafız-lığını tam bitirmediği, bir müddet çobanlıkla meşgul olduğu ve İstanbul’a gitmeden önce evlendiğidir.

Rivayete göre bir gün yine çobanlık yapar-ken hâtiften “ilim tahsiline yönel, bu işler sana göre değil” meâlinde sesler işitir. Korku içinde anne tarafından dedesinin evine sığınır ve bir müddet dışarı çıkmaz. Kısa bir zaman sonra da İstanbul yolcusu olur. İlim ve irfan tahsili için İstanbul’a nasıl ve kimin delâletiyle gittiği bi-linmiyor.

İstanbul’da Şeyh Ahmed Ziyaeddin Gü-müşhanevî’ye intisap etti ve yaklaşık 25 yıl burada kaldı. Seyrüsülûkü sırasında Arapça ve dinî ilimler de tahsil etti; Kabataş / Fındıklı’da-ki bir camide (büyük ihtimalle Fındıklı Ca-mii’nde) görev yaptı. İstanbul’da iken tarikat ihvanıyla birlikte iki veya üç defa hacca gitti. Gümüşhanevî, halifelerinden Hasan Hilmi Efendi’yi İzmit-Adapazarı bölgesini irşad gö-reviyle Geyve’ye gönderirken Osman Niya-zi Efendi’yi de Karadeniz bölgesini irşad için memleketine gönderdi (Yaklaşık olarak 1297-98/1879-80 yılları).

Nakşî halifesi olarak köyüne; Varda’ya dö-nen Şeyh Efendi, Varda Büyük Camii Medre-

sesi müderrisliğini ve caminin imamlığını üst-lendi. Tarikat faaliyetlerine de burada başladı; her cuma günü hatm-ı hâcegân (Nakşî tarikatı üzere oturarak ve sessizce yapılan zikir) yapıldı, fakat burada halvet yaptırmadı. Düzenli olarak Râmûzu’l-Ehadîs ve fıkıh dersleri okuttu. (Kış aylarında çocuklara namaz sureleri, temel dini bilgiler ve namazların kılınışlarını öğretmek için emrine bir yardımcı hoca verilirdi).

Şeyh Efendi medresede “âlet dersleri” (Arap-ça sarf-nahiv, usûl, mantık vb.) okutmadığı için talebeler Of ’a bağlı Hundez (şimdi Güneşalan) ve Çufaruksa’daki (şimdi Uğurlu) medreselere gitmeye başladılar. Bu durum Varda Medre-sesi’nin itibarını ve talebe adedini azaltırken halkın da memnuniyetsizliklerine, şikâyet ve dedikodularına sebep oldu. Şeyh Efendi, bura-dan ayrılması doğrultusundaki isteklere, hatta baskılara direnmek istemedi, biraz kırgın ola-rak kendi doğduğu mahalleye; Kolekli’ye geçti ve günümüze kadar gelen ahşap Cami / tekke-sinin inşasına başladı.

Cami / Tekke10.50 x 7.60 m. ebadındaki cami / tekke-

nin bitiş tarihi iç giriş kapısının üstünde 1304 olarak yazılıdır. İnşasının 5-6 sene sürdüğü söy-lenmektedir (Bu tarih hicri ise 1886, miladi ise 1888’e tekabül etmektedir). Şifahi bilgilere göre binanın vasıflı kestane ve çam kerestesi etraf köylerden toplanmış, Rize, Trabzon, Giresun, Samsun ve Erzurumlu müritlerden maddî yar-dım sağlanmıştır. Zemin katı ile arkası toprağa dayalı batı cephesi taştan (mahalli tabirle ho-rosan duvar), giriş odaları ve harim kısmı ile müezzinlik ve yan galeri kısımları ise bütünüyle kestane ağacından, mahalli tabirle “boğaz” ve “yığma” tarzında yapılmıştır.

Page 8: Kültür Yayınları Dizisi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D250901/2014/2014_KARAI.pdf · 2017-07-24 · lirtilen ve o gün için 800 adet kitabı bulunan Çufaruksa (Uğurlu

411

1996

RE KL ÜL LE TN ÜA RH VEÜ YM AÜ RG D .R DA EL RI NC EABbildirilerULUSLARARASI GÜMÜŞHÂNEVÎ SEMPOZYUMUDOĞUMUNUN 200. YILI HATIRASINA

Binanın Pazar taraflarından gelen ve köyde başka evler ve camiler de yapan “Laz ustalar” tarafından yapıldığı bilinmekle beraber bu us-taların kimler olduğu şifahi ve yazılı kayıtlarda farklılıklar göstermektedir. Köyün yaşlılarından aktarılagelen yaygın şifahi rivayetlerden biri us-taların adını Pazarlı Ali ve Hasan Usta olarak tesbit ederken12 caminin harimine açılan ana kapının üstünde, çift hilal içindeki ahşap kita-bede, tarihle birlikte Bilal Usta’nın adı geçmek-tedir:

“Ru’yet-i vechi şânıdır bu câmiden garaz

Seyr ilellâh silkidir [meslekidir?] pîre ülfet-ten garaz

Âmili Bilal Usta. Sene 1304”.

Bu iki farklı bilgiyi telif etmek yolu seçilirse belki taş işçiliğiyle ahşap işçiliğini veya ahşap süslemeleri yapan iki ayrı ustanın / iki ayrı usta grubunun varlığından bahsedilebilir. Yine de kitabede sadece Bilal Usta’nın adının yer alması bu telif çabasını zayıflatmaktadır.

Taştan yapılan zemin kat hem cami cemaati için oturma mahalli hem de bir tür medrese ve daha sonra hafızlık yapan talebeler için dersha-ne olarak kullanılmıştır.

Kuzeyden iki kapıyla dahil olunan cami / tekkenin hariminin girişinde sağ ve solda iki oda bulunmaktadır. Sağdaki oda anbar ve mut-fak olarak kullanılmış ocaklı bir yerdir. Halvete giren müritlerin ve misafirlerin çorbaları bazan burada hazırlanır, arpa ekmekleri ise aynı ma-hallede bulunan Şeyh Efendi’nin evinin avlu-sunda yapılan fırında pişirilirdi. Daha sonraları

bu oda Kur’an kursunda okuyan misafir (civar köylerden gelen) talebelerin erzaklarını muha-faza için kullanılmıştır.

Sol taraftaki oda ilk zamanlar namazlardan önce cami cemaatinin oturduğu sıralar (kane-peler) için ve ayakkabılık olarak kullanılmış, sonraları müstakil oda haline getirilmiştir. (Ya-kın zamanlara kadar caminin giriş kapısı / dış kapı olarak kullanılan ahşap dış kapı sonradan ilave edilmiş, birkaç sene önce ise eski Büyük Cami’nin işlemeli ahşap kapısı buraya takılmış-tır).

Bu odaların tam üstünde ve müezzinli-ğin arkasında yer alan hemen aynı hacimdeki iki oda ise Şeyh Efendi’ye tahsis edilen özel mekânlardır; odalardan birini kütüphane ve oturma - çalışma için, diğerini ise misafirleri-ni kabul ve istirahat odası olarak kullandıkları bilinmektedir.

Cami içindeki minber, vaaz kürsüsü, mü-ezzinlik, mihrap etrafı, alt ve üst yan kordon süslemeleri, mahallî ahşap (kestane) işçiliğinin güzel örnekleri olarak varlıklarını ve canlılıkla-rını hâlâ sürdürüyor.

Yapıyı bizzat tetkik eden sanat tarihçisi Ha-şim Karpuz cami / tekkenin mimari hususiyet-lerini şöyle anlatmaktadır:

“Ana plan bir giriş bölümü ve bir harim kıs-mından meydana gelmektedir. Giriş tadil edil-miştir. Kalıntılardan cephede diğer camilerdeki gibi içeriye bağlı bir fevkani mahfil vardı (...).

“Harimin girişinde mahfil bulunur. Mahfil U şeklinde kıble duvarına kadar uzanır. Düz

12- Sanat tarihçisi Haşim Karpuz da “Pazarlı Ali ve Hasan” ustanın adını kaydetmektedir; bk. Haşim Karpuz, Rize, Ankara, Kültür Bakanlığı Yay., 1992, s. 63.

Page 9: Kültür Yayınları Dizisi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D250901/2014/2014_KARAI.pdf · 2017-07-24 · lirtilen ve o gün için 800 adet kitabı bulunan Çufaruksa (Uğurlu

412

1996

RE KL ÜL LE TN ÜA RH VEÜ YM AÜ RG D .R DA EL RI NC EABbildirilerULUSLARARASI GÜMÜŞHÂNEVÎ SEMPOZYUMUDOĞUMUNUN 200. YILI HATIRASINA

tavanın ortasında birkaç kademeden oluşan dıştan kare, içten sekizgen planlı ahşap oyma bezemeli bir göbek kısmı bulunmaktadır.

“Camide çok zengin ve kaliteli bir ahşap süsleme ile karşılaşırız. Kapı söğelerinde, min-berde burma zincir - zencerek ve örgü motifi yer alır. Minberin yan yüzlerinde taksimatlan-dırılmış panolar içerisinde stilize ağaçlar, barok S ve C kıvrımları değişik kartuşlar bulunmak-tadır. Ayrıca burada altı köşeli yıldızlar ve ro-zetler de bulunmaktadır. Ahşap minber nişinin çevresi bir çeşit hayat ağacı motifi ile süslen-miştir”13.

Şeyh Efendi’nin İrşat Faaliyetleri ve Sos-yal Hizmetleri

Şeyh Efendi 1327 / 19 Mart 1325 (1 Nisan 1909) tarihinde vukubulan vefatına kadar her sene (14 yıl) bu cami / tekkede halvet yaptırdı. Halvet üç ayların ilki olan Recep’in ilk cuma (Regaip Kandili) gecesi başlar, 40 gün devam ederdi. Doğu Karadeniz’in hemen bütün şehir-lerinden, Erzurum ve Bayburt’tan, hatta Tekir-dağ ve Adapazarı’ndan gelip halvete girenler de olurdu. Halvete girenler arasında şeyhlik mertebesine yükselmiş, hilafet almış kişiler, hatta bizzat Gümüşhanevî’nin terbiyesinde ye-tişmiş zevat da vardır. Halvete giren müritler, bu müddet içinde oruç tutar ve caminin içinde kalırlardı14.

Halvetin nihayetinde, civar bölgelerden de gelen cemaat, hoca ve ehl-i tarîk insanların iştirakiyle bir dua merasimi (dua cemiyeti) dü-zenlenirdi. Civar köylerin de iştirakiyle büyük ve canlı bir toplantıya dönüşen bu dua mera-simlerinde köye çocuk, yaşlı birçok hasta da şifa bulmaları niyeti ve ümidiyle getirilirdi. Halvet, hatme, hatim ve dua mekânlarında şifa için içil-mek üzere dolu su kapları bulundurma geleneği de vardı.

Varda’dan halvete girenlerin sayısı bilebildi-ğimiz kadarıyla çok az olmuştur. Bilinenlerin sayısı sekizdir. Halvete girenler arasında Of-lular hep ağırlıkta olmuştur. Şeyh Efendi’nin Nakşî tarikatı üzerine hilafet verdiği bilinen 4 zat da Ofludur ve onlar vasıtasıyla meşrebi ya-yılmıştır. Bunlar;

1. Holayisalı [Yeşilalan] müderris Hacı Fer-şat Efendi (3 dönem Varda /Güneyce Büyük Camii’nde ve Medresesi’nde imamlık ve mü-derrislik yaptı), Vefatı: 1929;

2. Hundez (Güneşalan) müderrisi Hacı İl-yas Efendi [Eroğlu], Vefatı: 1950 (Bu zat da Varda / Güneyce Büyük Cami Medresesi’nde müderrislik yapmıştır);

3. Mapsinolu (Gürpınar) müderris Hacı Ahmed Efendi, Vefatı: 1958;

4. Karadere müderrisi Zisinolu Mahmud Efendi, Vefatı: 193015.

Şeyh Efendi hem Varda Büyük Camii’nde

13- Karpuz, age, s. 64. Kitapta cami / tekkenin hariminin çizimi (s. 100) ile dıştan umumi görünüşü ve dış kıb-le tarafında iki pencere kafesi, mihrap, minber süslemelerini veren dört fotoğraf (s. 169-72) bulunmaktadır.14- Elimizde 1326/1908 yılı üç aylarında tekkede halvete girenlerin tam listesini veren kıymetli bir belge bulunmaktadır. Bir köy tekkesinin çevresini veren bu döküm için bk. İsmail Kara, Gümüşhanevî Halifelerinden Şeyh Osman Niyazi Efendi ve Güneyce/Rize’deki Tekkesi, genişletilmiş 2. bs., İstanbul, Dergâh Yay., 2009, s. 67-79.15- Halifelerin hayatları için bk. İsmail Kara, age, s. 47-55.

Page 10: Kültür Yayınları Dizisi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D250901/2014/2014_KARAI.pdf · 2017-07-24 · lirtilen ve o gün için 800 adet kitabı bulunan Çufaruksa (Uğurlu

413

1996

RE KL ÜL LE TN ÜA RH VEÜ YM AÜ RG D .R DA EL RI NC EABbildirilerULUSLARARASI GÜMÜŞHÂNEVÎ SEMPOZYUMUDOĞUMUNUN 200. YILI HATIRASINA

hem de Kolekli (Kurtuluş) mahallesinde yap-tırdığı cami / tekkede düzenli olarak Râmû-zu’l-Ehâdîs dersleri okuttu. Tekke kütüphane-sinde yaptığımız araştırmada Ahmed Ziyaeddin Gümüşhanevî tarafından Şeyh Efendi’ye ve-rilmiş veya Şeyh Efendi’nin halifelerine ver-diği hadis yahut en azından Râmuz icazetine tesadüf edemedik. Buna karşılık kütüphanede Ahmed b. Mustafa el-Halidî tarafından Şeyh Efendi’nin ilerigelen müridanından Vardalı Araboğlu Osman Efendi b. Yusuf, Hacımeh-medzâde Abdülhamid (Molla Hamid) Efendi b. Ömer, Avcıoğlu Memiş Efendi b. Hüseyin ile Samri (Ağaçseven) köyünden Kadızâde Mehmed Efendi’ye verilen, aynı tarzda düzen-lenmiş, tarihsiz fakat mühürlü 4 hadis icazeti bulunmaktadır.

İcazetleri veren Ahmed b. Mustafa el-Ha-lidî, Ahmed b. Süleyman el-Ervadî’nin (öl. 1858) talebe ve mürididir. Ervadî ise Halid-i Bağdadî’nin (öl. 1826) halifelerinden ve Gü-müşhanevî’nin şeyhidir. Şeyh Osman Niyazi Efendi şeyhinin arkadaşı olan Ahmed b. Mus-tafa el-Halidî’yi muhtemelen tanımış ve mü-ritlerine hadis dersi ve icazet vermesini talep etmiş olmalıdır.

Şeyh Efendi bölgenin hem mânevî büyüğü hem de en itibarlı insanı idi. Trabzon valisi Sırrı Paşa’nın 1880 yılında hayırlayıp İstanbul’a gön-derdiği “Kıdem ve haysiyet ve emlâk ve servetce ahali-i sâireden mümtaz olanların isim ve şöh-retleri” başlıklı listede Şeyh Efendi için kullanı-lan “servetce üçüncü derecede ise de haysiyetce birinci derecededir” ifadesi de bu gerçeğe işaret

etmektedir.16 Belgedeki kullanımdan anlaşıldı-ğına göre “haysiyet” kelimesi şahsiyetten ötede sosyal statü ve cemiyet içindeki maddî-mânevî etkinlik ve itibar mânasında kullanılmaktadır.

Yaygın rivayetlere göre Şeyh Efendi İstan-bul’da iken II. Abdülhamit’in kızı (veya cariye-si) sara hastalığına yakalanmış ve uzun müddet şifa bulamamış. Özellikle saralı hastalar için nefesi etkili olan Şeyh Efendi’nin okuması ne-ticesinde iyileşince padişahın iltifatına mazhar olmuş. Varda’ya döndükten sonra da Saray’dan kendisine tebrikler gelirmiş. Bu şöhreti dolayı-sıyla İstanbul’a gidiş gelişlerinde veya kütüpha-neleri teftiş için yolculuğa çıkacağı zaman Rize mutasarrıfı tarafından uğurlanır ve karşılanır-mış. Şimdi Güneyce beldesinin ortasında ka-lan tarihî taş köprünün yapımı için hazineden yardım almış; yaptırdığı cami / tekkenin yanın-daki çeşmeye içme suyu getirmek için gereken ve yörede ilk defa kullanılan madeni borular da resmi tahsisatla gelmiş.

Rize’ye gittiği zamanlarda ilim ve irfan sahi-bi bir zat olan Mataracı Hacı Mustafa’nın evin-de kaldığı17 ve her seferinde Orta Cami’de vaaz verdiği de bilgilerimiz arasındadır.

Şeyh Efendi’nin halk arasında hâlâ yaygın şekilde dolaşan kerametleri ağırlıklı olarak tayy-ı mekânla yani uzun mesafeleri göz açıp kapayıncaya kadar kısa bir zaman içinde kat et-mekle alakalıdır. Yanında bulunan kişiye “gözü-nü kapa, ayağıma bas / sırtıma çık” der ve birkaç dakika sonra gidilecek uzak mesafeye intikal edilirmiş. Anlatılan hadiselerden biri Hicaz’dan

16- bk. Ayhan Yüksel, “Trabzon valisi Sırrı Paşa’nın 1880 tarihli bir raporuna göre Doğu Karadeniz’in önde gelen aileleri”, Türklük Araştırmaları Dergisi, sayı: 16, 2004, s. 190. Bu makale yazarın şu eserinde de yer al-mıştır: Doğu Karadeniz Araştırmaları, İstanbul, Kitabevi Yay., 2005, s. 43-58.17- 1501 nolu Rize Şer‘iye Sicili’nde yer alan bir belgeye göre (s. 181, nu. 659) Mataracı ailesiyle ilgili bir miras davasında Şeyh Efendi şahitler arasında yer almaktadır.

Page 11: Kültür Yayınları Dizisi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D250901/2014/2014_KARAI.pdf · 2017-07-24 · lirtilen ve o gün için 800 adet kitabı bulunan Çufaruksa (Uğurlu

414

1996

RE KL ÜL LE TN ÜA RH VEÜ YM AÜ RG D .R DA EL RI NC EABbildirilerULUSLARARASI GÜMÜŞHÂNEVÎ SEMPOZYUMUDOĞUMUNUN 200. YILI HATIRASINA

Anadolu’ya, bir diğeri ise köyden yaylaya kısa zamanda intikal şeklinde gerçekleşmiştir. Ruh-sal hastalıkları (mahalli tabirle sarı maraz) okuyarak iyileştirmede de hususi bir mahareti varmış. Okuyarak iyileştirme konusuyla alakalı üç kitabı kızından torunu Hacı Hayrullah Atay tarafından dağıtılmış; Komes Camii imamı ile Samri Camii imamına verilen ikisi camilerde yanmış, üçüncüsü ise Oflu müderris Çalekli Dursun Efendi’ye (Güven) emanet edilmiştir.

Şeyh Efendi’nin Vefatı ve TürbesiŞeyh Osman Niyazi Efendi Kolekli’de yap-

tırdığı cami / tekkenin yakınına defnedilmeyi vasiyet etmişti. Fakat vefat ettiği zaman (hic-ri 1327 / rumi 19 Mart 1325 / 1 Nisan 1909) Güneyce Büyük Cami’de müderris ve imam olan halifelerinden Hacı Ferşat Efendi, şeyhi-nin defin yeri ve ziyaretçilerin rahatı açısından Büyük Cami’nin arkasındaki mezarlığa defne-dilmesini daha uygun gördü. İleri gelenlerin de muvafakatıyla buraya defnedildi. Tekfin ve tedfin işlerini bizzat Hacı Ferşat Efendi yaptı, cenaze namazını o kıldırdı. Üstü demir kubbeli açık türbesi ise Samsunlu bir müridi tarafından daha sonra yaptırıldı. Nakit mirasını halifele-rinden Karadere müderrisi Mahmut Efendi taksim edip varislerine dağıttı.

Şeyh Efendi’nin türbesi o günden beri bir ziyaret yeridir. Nahiyenin Ruslar tarafından iş-gali sırasında (1916-17) muhtemelen Tatar ve Müslüman olan Rus zabitleri türbenin yanın-dan geçerken bandoyu sustururmuş. Yıkadığı çamaşırlarını türbenin üzerine asan Rus askeri-nin zabitinden ağır sözler işittiği de anlatılanlar arasındadır.

Şeyh Efendi üç defa evlenmiş ve ikisi er-kek sekizi kız on çocuğu olmuştur. Çocukla-rının adları: Hasan, Hakkı, Halime, Rahime, Asiye, Havva, Hatice, Ayşe, İlve, Gülsüm. Kızı Halime’nin eşi, ilk Rize Müftüsü M. Hulu-si Alemdar’dır. 18 Eylül 1924’te Rize’yi ziya-ret eden Mustafa Kemal Paşa’ya medreselerin açılması veya onlardan maarif için yararlanıl-masının lüzumunu vurgulayan dilekçeyi veren bu zattır. “Rize Vakası” diye de anılan bu olay üzerine Hulusi Efendi görevden alınmış, Şeyh Efendi’nin damadı olması hasebiyle hadisenin Nakşibendîlikle ilgili olup olmadığı da araştı-rılmıştır.18

Güneyce 1945 yılında kaza olunca kayma-kamlık Şeyh Efendi’nin de medfun bulunduğu caminin arkasındaki mezarlığın resmi toplantı ve merasim yeri (hükümet meydanı) yapılması için mezarların kaldırılmasına karar verdi. Bu karar halk tarafından büyük tepki ile karşılan-dı. Bunun üzerine bir gece yollar jandarmalarca tutuldu, mahalledeki evlerden dışarıya çıkmak yasaklandı ve Şeyh Efendi’nin kabri tahrip edildi. Ertesi gün veresesi, mezarı toprağı ve demir şebekesiyle birlikte Kolekli’deki şimdiki yerine, cami / tekkenin bitişiğine nakletti; böy-lece Şeyh Efendi’nin vasiyeti de yerini bulmuş oldu (1946).

Şeyh Efendi’nin iyi bir hatla yazılmış tarikat taclı mezartaşında şu ibare yazılıdır:

Hüve’l-Hayyu’llezî Lâ-yemût

Basîretle nazar eyle makâm-ı ilticâdır bu

Huzur et kalbine cânâ ki makbûl-i Hüda’dır bu

18- Hulusi Efendi ve Rize Vakası hakkında bk. İsmail Kara, İlk Rize Müftüsü Mehmet Hulusi Efendi-Rize Hadisesi-Hac Hatıraları, İstanbul, Dergâh Yay., 2004.

Page 12: Kültür Yayınları Dizisi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D250901/2014/2014_KARAI.pdf · 2017-07-24 · lirtilen ve o gün için 800 adet kitabı bulunan Çufaruksa (Uğurlu

415

1996

RE KL ÜL LE TN ÜA RH VEÜ YM AÜ RG D .R DA EL RI NC EABbildirilerULUSLARARASI GÜMÜŞHÂNEVÎ SEMPOZYUMUDOĞUMUNUN 200. YILI HATIRASINA

Tarîk-ı Nakşibendin rehnümâsı Ziyaüddin Ahmed’den

Hilafet tâcını giymiş reis-i evliyâdır bu

Ederdi zâhir u bâtın müzeyyen ilm u irfanla

Harîm-i kudsiyandır vâris-i hem enbiyadır bu

Tarikat-ı aliyye-i Nakşibendiye-i Hâlidiye

meşâyıh-ı kirâmından şeyhu’l-meşâyıh

ârif-i billâh el-Hac Osman Niyazi

Efendi hazretlerinin ruh-i şerifine

el-Fâtiha

1327

Tekkenin Vakıf Kütüphanesi

Gümüşhanevî vakıf kütüphanelerinin mü-tevelliğini ve müfettişliğini yapmış olan Şeyh Osman Niyazi Efendi, Güneyce’deki cami / tekkede sağlığında kendisinin kullandığı bir vakıf kütüphane de tesis etmiştir. Kitaplar üze-rindeki 1315/1897-98 tarihli mühürde şu ibare yer almaktadır:

“Tarikat-ı Nakşibendiye’den Vardalı eş-Şeyh Osman Niyazi b. Hüseyin’in evlâdiye şar-tıyle kütüb-i mevkûfesinin mührüdür. 1315”

Kitaplar arasında Şeyh Ahmed Ziyaeddin Gümüşhanevî’nin vakıf mührünü taşıyan ki-taplar da vardır. Kütüphane defterinde “Gü-müşhanevî Hoca Efendimizin vakıflarından” başlığı altında isim ve adetleri verilen kitaplar şunlardır:

– 8 adet Garâib

– 7 adet Şerh-i Garâib

– Trabzon’dan sandık ile gelen Râ-

muz[u’l-Ehâdîs] ve şerhleri.

Bu kitapların hepsi Gümüşhanevî’nin ken-di telifleri olan eserlerdir ve adetlerine bakılırsa Râmuz ve hadis dersleri sırasında, katılanlar-dan Arapça bilenlerin takibi için ve müridâna dağıtmak maksadıyla gönderildikleri tahmin edilebilir. Bu kitapların üzerindeki mühürde ise Arapça şu ibare yazılıdır:

“Hâzâ vakfu’r-râci feyze’s-samedânî Ahmed Ziyâeddin b. Mustafa el-Halidî. Fe-Men bed-delehû ba‘de mâ semi‘ahû fe-innemâ ismuhû ‘alellezîne yübeddilûnehu”.

[“Bu Samed olan Allah’ın feyzini isteyen Ahmed Ziyaeddin b. Mustafa el-Halidî’nin vakfıdır. Kim vasiyeti işittikten sonra onu de-ğiştirirse şüphesiz günahı değiştirenlerin üzeri-nedir”. Metnin ikinci cümlesi Bakara suresinin 181. âyetinden alınmadır].

Şeyh Efendi’nin vefatından sonra halifesi ve Varda Büyük Cami İmamı ve Müderrisi Hacı Ferşat Efendi, 1911 yılında kütüphane ile ilgili bir defter düzenlemiştir. Günümüze ulaşan ve halen cami / tekkedeki kütüphanede muhafa-za edilen bu defterin ilk sayfasında Hacı Ferşat Efendi’nin elyazısıyla şöyle yazılıdır:

“Tarikat-ı aliyye-i Nakşibendiye meşâyıh-ı kiramından Rize’nin Kurâ-yı Seb’a nâhiyesi Varda karyesinden Sipahizâde eş-Şeyh el-Hac Osman Niyazi b. Hüseyin Efendi kaddeselâhu teâlâ sırrehu hazretlerinin evlâdiyye kütüb-i mevkûfesinin [vakıf kitaplarının] defteridir”.

Daha sonra her ilim dalına veya konuya bir sayfa tahsis edilerek, kaydedilen kitabın kaç adet olduğu, adı, yazma olup olmadığı belirtil-miştir.

Page 13: Kültür Yayınları Dizisi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D250901/2014/2014_KARAI.pdf · 2017-07-24 · lirtilen ve o gün için 800 adet kitabı bulunan Çufaruksa (Uğurlu

416

1996

RE KL ÜL LE TN ÜA RH VEÜ YM AÜ RG D .R DA EL RI NC EABbildirilerULUSLARARASI GÜMÜŞHÂNEVÎ SEMPOZYUMUDOĞUMUNUN 200. YILI HATIRASINA

Defterin sonundaki kayıt daha önemli; vakıf kütüphanelerinin ülkemizdeki kaderi açısından ve günümüz için belki biraz da hazindir:

Sahife-i sâbıkalarda [önceki sayfalarda] ya-zılmış olan kitaplar ve âriyeten [emanet olarak] ulema ve talebe yedinde [elinde] bulunup da gerûye gelince [gelenler] bilumum Hacı Os-man Niyazi Efendi b. Hüseyin Efendi hazret-lerinin vakıflarıdır. Şöyle ki evlâd-ı evlâdından kıyamete kadar ulema ve okuyanlara meşrûta olup Hüda ne-kerd [Allah göstermesin] ilmiye silsilesi kesilirse Gümüşhanevî eş-Şeyh el-Hac Ahmed Ziyaeddin b. Mustafa kaddesellâhu teâlâ sırrehu hazretlerinin [İstanbul’daki] kü-tüphanesine gideler. Böylece kendim şehadet ederim. Başka bilenler mühürlerini buraya darb etsinler [vursunlar]. Vesselâm. Fî Rebîulâhır sene 1329 [1911].

ed-Dâî

Of kazası Holayisa karyesinden

Ferşadzâde İbrahim Hakkı b. Hasan

Efendi ‘afâ anhüma Rabbuhuma

(mühür)

Ben dahi şehadet eylerim. Fî Rebîulâhır sene 1329

Rize’nin Kurâ-yı Seb’a nahiyesi

Varda karyesinden Sipahîzâde Hüseyin b. el-Hac Hüseyin Efendi

(mühür)

Mühürden ve son sayfadaki ifadelerden açıkça anlaşıldığına göre kütüphane tipik bir vakıf tekke kütüphanesidir. Fakat Şeyh Efen-di’nin tekke ve kütüphanesi için yazılı ve tasdik edilmiş bir vakfiye düzenleyip düzenlemediği

konusunda bir bilgiye ve belgeye ulaşamadık; Ferşat Efendi’nin düzenlediği kütüphane def-terinde de bu konu hakkında açık bir bilgi ma-lesef bulunmamaktadır. Kitapların “evladiye” usulüyle vakfedildiği ve soyundan âlim kalma-dığı zaman kitapların İstanbul’daki Gümüşha-nevî Tekkesi kütüphanesine intikal edeceği ise açıkça tasrih edilmiştir.

Yukarıda da bahsettiğimiz gibi Ferşat Efen-di, şeyhinin vefatından sonra, onun yerine Bayburt, Of ve Rize’deki Gümüşhanevî vakıf kütüphanelerinin mütevelliliğine tayin edilmiş olduğundan Güneyce’deki Şeyh Osman Niyazi Efendi kütüphanesini de bu çerçevede mütalaa etmiş olabilir.

Bugün cami / tekkenin zemin katındaki oturma yerinde muhafaza edilen kitaplıkta 183 cilt halinde 142 yazma-basma kitap bulunmak-tadır. Eski deftere göre 50 civarında kitap ka-yıptır. Bunlar okunmak için emaneten alınmış fakat iade edilmemiş kitaplar olmalıdır. Defter düzenlendikten sonra kitaplıktan emanet kitap alanlar, defterin boş ön sahifelerine tarihle bir-likte not düşer, iade ettiğinde de bunu tarihle belirtirdi. Sonraları bu usulün terkedildiği an-laşılmaktadır.

Mevcut kitaplıkta medrese kitapları, sarf-nahiv, tasavvuf, hadis ve fıkıhla ilgili eserler ağırlıktadır.

Şeyh Efendi’nin Bir Diğer Faaliyeti: Ko-lekli Kur’an Kursu

Şeyh Osman Niyazi Efendi İstanbul’da iken zaman zaman köye gelir giderdi. Bu gelişlerin-den birinde Komes’te (Şimşirli) Deli Hafız diye meşhur bir zattan hafızlık yapmakta olan kar-deşinin oğlu Yusuf ’u yanına alarak İstanbul’a götürdü. Yusuf burada hafızlığını tamamladı, talim ve kıraat okudu.

Page 14: Kültür Yayınları Dizisi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D250901/2014/2014_KARAI.pdf · 2017-07-24 · lirtilen ve o gün için 800 adet kitabı bulunan Çufaruksa (Uğurlu

417

1996

RE KL ÜL LE TN ÜA RH VEÜ YM AÜ RG D .R DA EL RI NC EABbildirilerULUSLARARASI GÜMÜŞHÂNEVÎ SEMPOZYUMUDOĞUMUNUN 200. YILI HATIRASINA

Daha sonraları Hacı Hafus diye tanınacak olan Hafız Yusuf Efendi (1271 / 1855 - 9 Zil-hicce 1347 / 1929), izinli olarak geldiği köyden İstanbul’a dönmek arzusunda olmasına rağmen amcası Şeyh Efendi’nin ısrarlı isteği üzerine, yeni yaptırılan cami / tekkenin zemin katın-da hafız yetiştirmeye başladı (1304 / 1886’dan sonra). Böylece civarda hafızlık merkezi olarak tanınan ve halen de devam eden bir müessese-nin temeli atılmış oldu. Hacı Hafus bu görevi vefatına kadar 40 yılı aşkın bir süre ifa etti ve 200’den fazla tam hafız, 400’den fazla da bitire-meden ayrılan talebe yetiştirdi19. Talebeleri ara-sında müftülük, müderrislik, hakimlik, imam-lık, Kur’an kursu hocalığı, öğretmenlik yapan, dolayısıyla da hem Güneyce’ye hem de civar

köylere ve şehirlere hizmet veren birçok insan vardır.

Onun vefatından sonra görevi Şeyh Efen-di’nin kızı Asiye’den torunu ve Hacı Hafus’un talebesi Hacı Hayrullah (Atay, 1895 - 1952) devraldı ve vefatına kadar 23 yıl sürdürdü. Kur-sun üçüncü hocası Şeyh Efendi’nin mahallesin-den, yine Hacı Hafus’un talebesi Hacı Hızır’dır (Akgüneş, 1918 - 1973). 1970’ten günümüze Kolekli Kur’an Kursu’nda hocalık yapanlar: H. Abdullah Demirdağ, H. Kemal Okuyan, H. Mehmet Kara (Kutuz Hoca), H. İbrahim Atay, H. Mustafa Atay, H. Cemil Amil, Hanife Gü-dük, Havva Atay, Emine Akgüneş, Asiye Dağ-lı, Havva Aydın, Sümeyye Amil.

19- Hacı Hafus hakkında daha fazla bilgi için bk. Kutuz Hoca’nın Hatıraları - Cumhuriyet Devrinde Bir Köy Hocası, haz. İsmail Kara, İstanbul, Dergâh Yay., 2001, s. 36-45.