31
Hipokrat Sonrası Tıp Prof. Dr. Salih Hoşoğlu

Hipokrat sonrası tıp

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Hipokrat sonrası tıp

Hipokrat Sonrası Tıp

Prof. Dr. Salih Hoşoğlu

Page 2: Hipokrat sonrası tıp

• Hipokrat (MÖ. 460-370) tıpta birçok yenilikler ve ilerlemeler getirdi.

• Ancak ondan sonraki dönemde uzun süren bir durgunluk dönemi yaşandı.

• Bu derste Eski Roma, Yunan ve İran tıbbı ağırlıklı olarak işlenecektir.

Page 3: Hipokrat sonrası tıp

Roma’da Tıp

• Roma’da devlet idaresi, hukuk ve askerlik önemliydi ama tıp hiç gelişmemişti.

• Jul Sezar’a (MÖ 101-44) kadar hekimlik ve tıp değersiz ve kölelerin işi olarak addedildi.

• M.S. 1 yüzyılda Pliny’nin yazdığı gibi “Roma halkının 600 yıldan beri tıp sanatı değil, hekimi yoktu”.

• Sezar zamanında özellikle Yunanlı hekimlere yurttaşlık hakkı verildi.

• Halk sağlığı ve hijyen gelişmişti. Zamanla hekimlik önem kazandı ve hekimlerin nasıl yetiştirileceği kurallara bağlandı.

Page 4: Hipokrat sonrası tıp

Roma Dönemi Ünlü Hekimler

• Cesar’ın tanıdığı haklar sonunda, çoğunlukla Anadolu ve Mısır’dan Roma’ya ünlü hekimler geldi.

• Archagatos (MÖ 219) Roma’ya Yunanistan’dan gelen ilk hekimdir. Onun meslek hayatı Romalıarın hekimlere karşı değişen tutumlarına örnek teşkil eder.

• Aslepiades (MÖ 124) Bursa’lı bir atomisttir. Atomister hastaları erken, kuvvetli ve hoşa giden bir şekilde tedavi etmeyi önerirlerdi (güvenli, çabuk ve acısız tedavi). Galen onu bir şarlatan saymıştır, fakat her tabakadan birçok insan onu ”Cennetten bir elçi” olarak kabul etti.

• Onun öğretileri Hipokrat’ın reddi anlamına geliyordu. Hastalığı doğanın değil, hekimin tedavi ettiğine inanıyordu. Dört hümorü reddediyordu.

Page 5: Hipokrat sonrası tıp

Atomistler

• Sağlık, atomları sorun çıkarmayan, pürüzsüz aktivitelere bağlıydı. Hareketler düzensizleştiğinde ise hastalık olurdu.

• Bu daha sora kurulacak olan metodizme temel teşkil etmiştir.

• Diyet, egzersiz, masaj, yatıştırıcı ilaçlar, lavmanlar, müzik ve şarkı söyleme gibi yumuşak metotlar kullandı.

• 1- Otoriteleri bir kenara attı,• 2- Dört Hümörü reddetti.• 3- Teolojik açıklamalardan kaçındı.• 4-Vücut mekanizmalarına materyalist bir yaklaşım

getirerek rasyonalizme giden ilk adımı atmış oldu.• Aslepiades Roma’da özellikle Yunanlı doktorların

yerlerini sağlamlaştırdı

Page 6: Hipokrat sonrası tıp

Metodistler• Metodistler hastalıkların nedeniyle ilgilenmezlerdi.

Onlara göre hastalık, vücut dokularındaki deliklerin çok gergin veya gevşek olmasından ileri gelirdi. Sıhhat bu ikisinin arasındaki dengeydi.

• Temison (MÖ. 143-23 ) Metodist mektebin kurucusudur.

• Soranus (MS 98-138) Efes’ten gelen Soranus Obstetrik, kadın hastalıkları ve pediatri alanında ün salmıştır. Bu konularda birçok doğru gözlem yaptı.

• Abortusa karşıydı ve birçok kontraspsi metodu geliştirdi. Ebeliğe önem verdi, tanımladı

• Hipokrat andına uygun olarak sır tutmayı önemsedi. Anne ile birlikte çocuğun da hayatının korumaya çalıştı. Birçok insan kadavrası teşrih ettiği sanılır, anatomide yeni şeyler söyledi

Page 7: Hipokrat sonrası tıp

Eklektikler• Eklektikler muhtelif mezheplerin en iyi taraflarını kabul

ederlerdi. • Aretaeus; Kapodakyalı bir Eklektiktir. Ona göre sıhhat

katı, sıvı ve uçucuların (ruhların) dengeli bir karışımıdır. Birçok hastalık hakkında gözlemlerde bulundu.

• Dioscorides; (MS 1. YY) Anadolu’da doğmuş, İskenderiye ve Atina’da hekimlik tahsilini tamlayıp Roma’da ordu hekimi ve cerrah olarak hizmet vermiştir. Bitkisel ilaçlarla Yunanca yazmış olduğu eser birçok dile (Kitabal-Hasayiş) (Materia Medica) çevrilmiş ve önemini 16 yüzyıla kadar muhafaza etmiştir.Opiumu ilaç olarak hazırladı. 600 kadar bitki tanımlamıştır.

• Celsus (14-37) Hekim veya cerrah olmadığı düşünülür. Kitabının tababete ait kısmı “De re Medicina”dır. Cerrahiyle ilgili çok detaylı tanımları mevcuttur.

• Celsus enflamasyon 4 ana belirtisi olan; kızarıklık (rubor), ısı (calor), sişlik (tumor), ağrı (dolor)’yı tanımladı.

Page 8: Hipokrat sonrası tıp

• Caius Pliny (23-79) Biyologtur. 34 ciltlik bir Tabiat Tarihi (Histoire Naturelle) yazmıştır. Bu eserin tıbbi kısımları özetlenerek Medicina Plini olarak bilinmektedir. Onun farklı konularda yazdıklarından sonraki kuşaklar geçmiş hakkında geniş bilgiler edindiler.

• Ayrıca ışığın sesten daha hızlı yol aldığını ve dünyanın çok hızlı döndüğünü iddia etti.

• Onun çalışmaları ortaçağ boyunca otorite olarak kabul edildi. Vezüv’ün Pompei ve Herkülenyum’u gömen patlamasında öldüğü bilinir.

• Efesli Rufus (110-180) Anatomik gözlemler yaptı. Optik sinirlerin doğru seyrini ve lens kapsülü de dahil olmak üzere göz kısımlarını açıkça tanımladı. Pneuma teorisini (yaşama gücü havadan kaynaklanır) destekledi. Önceki bazı anatomik bilgileri tasdik etti. İyi bir hekimdi.

Page 9: Hipokrat sonrası tıp

GALEN (Claudius Galenus, Calinus-MS 130-200)

• Yunanlı hekim, tüm zamanların en etkili tıbbi yazarı. Geniş bakış açılı acımasız bir eleştirmen, dikkatli ve doğru bir gözlemci, tartışmasız, doğmacı bir otorite ve orijinal bir düşünürdü. Neredeyse 1500 yıl boyunca birçok farklı ülkede tıp çalışmalarında inkar edilemeyecek bir otorite oldu.

• Bergama’da dünyaya gelmiş ve genç yaşta İzmir’e sonrada İskenderiye’ye giderek orada yoğun bir eğitim almıştı. Hastalıkları, tedavileri ve felsefeleri gözledi, İskenderiye’de klinik deneyim kazandı.

• Bergama’ya döndüğünde yerel gladyatörlerin doktoru olarak araştırmalarını ve tecrübelerini artırdı

Page 10: Hipokrat sonrası tıp

• Roma’da anatomi ve fizyoloji dersleri verdi. İmparatorun hekimi oldu. Kendi fikirlerine karşı olan metotlarla dalga geçti, onları gülünç duruma düşürdü. Anatomi, fizyoloji, farmakoloji, patoloji, tedavi, hijyen,diyetetik ve felsefe hakkında Yunanca yazdı.

• Her şeyin amacının önceden belirlenmiş olduğu görüşü bazen gördüklerini çarpıtmasına veya doğanın belirli bir amaç vermiş olması gerektiğini düşünerek, organlara bir fonksiyon uydurmasına yol açtı.

• Hümoral Teoriyi kullandı. Dört temel hümor (balgam, kan, sarı safra, siyah safra) hastalık ve sağlıktan sorumluydular.

• Galen bu kavramı bütün kişilikleri dört tipe ayırmak için genişletti. Ağırkanlı, iyimser, melankolik ve canlı günümüzde hala mizaçları sınıflandırmakta kullanılan terimlerdir.

Page 11: Hipokrat sonrası tıp

• Hipokratın aksine hastalığın kişinin dışındaki bir nedene bağlı olduğuna inandı, tedavinin hastalığının gelişmesine karşı gelmekle yapılacağını savundu. (Contraria contrariis curantur)

• İskenderiye’nin aksine doğrudan insan disseksiyonu artık yoktu, bilgileri başka yollardan aramak zorunda kaldılar.

• Hayvan disseksiyonu Galen’i özellikle iç organlar konusunda yanılttı. Bazen teorilerine uyması için olmayan yapıların var olduğunu savundu.

• Galen’in anatomi bilgileri tehlikeli, fizyoloji bilgileri çok doğru idi. (“Anatomi bilgisi olmayan hekim, planı olmayan mimara benzer” demiştir)

• Sonrakiler onun söylediklerine körü körüne inandılar. “Calinos şöyle der, Calinos yanılmaz” diyerek anatomi 16 yüzyıla kadar hiç gelişmedi.

Page 12: Hipokrat sonrası tıp

• Hipokrat’ın aksine çoğunlukla başarılarını saydı ve kişisel tatmininin ifadelerini de ekledi.

• Duyu ve motor sinirleri ayırt etti. Spinal kordun kesisinin etkilerini izah etti, göğüs kafesinin fizyolojik hareketlerini inceledi, nabza önem verdi.

• Hipokrata uyarak tedavide doğaya, dinlenme, egzersiz gibi hafif metotlara önem verdi, hijyenik rejimlerle hastalıkların önlenmesini amaç ediniyordu.

• Geniş kapsamlı ilaçlar kullandı. Poliformasiyi aşırıya kaçırdı. Adı ile anılan ‘Galenik Preparatlar’ hazırladı.

Page 13: Hipokrat sonrası tıp

• Hümorleri sıcak, soğuk, kuru ve nemli gibi özelliklerine göre sınıflandırdığı ajanları karıştırıp harmanlandı.

• Örneğin, Sıcak olarak sınıflandırılan bir hastalık, soğuk sınıfından bir ilaç gerektiriyordu.

• Sırdaşı bir farmakolojik bileşimi olan “Theriac”ı hazırladı. Önceleri yılan zehiri antidotu idi zamanla herşey kullanıldı.

• Cerrahideki ameliyatları iki başlık altında toplamıştır. Ayırma ve yaklaştırma.

• Cerrahide Laudablepus görüşünü öne sürdü. Yaraların kapanması için önce irin teşekkülü gerekir dedi. Bu yanlış görüşün etkisi uzun zaman sürdü.

Page 14: Hipokrat sonrası tıp

Galen’in çalışmalarının 1500 yıl kadar ağırlığını koruyabilmesinin nedenleri

• Ortaçağın henüz oturmamış şartları otoriteye ve katiyete özlem duyuyordu.

• Galen’in dogmatik, didaktik ve hatta pedantik stili ve hiçbir soruyu cevapsız bırakmaması mutlakıyete olan bu özlemi giderecek biçimdeydi.

• Teolojik fikirleri Hıristiyan kilisesi tarafından benimsenmesini kolaylaştırdı. Vücudu ruhun durak yeri olarak kabul ediyordu.

• Ruhun ölümsüzlüğüne inanması Yahudi-Hıristiyan-Müslüman dünyasında sevilip tutulmasına neden oldu.

• Ansiklopedik düzenlemeleri tıbbi bilgi için hazır kaynak teşkil ediyordu.

• 16. yy.’da Rönesans’ın anatomisti Vesalius otoritenin temellerini sallayıncaya kadar hiç kimse ona eşit olamadı.

Page 15: Hipokrat sonrası tıp

Cundişapur Tıp Okulu• Cundişapur şehri (Ahvaz-Kuzistan Eyaleti, İran) Sasani Kralı I.

Şapur tarafından 260 yılında kuruldu.• Cundişapur tıp ve diğer bilim dallarının gelişmesinde tarihi bir rol

oynadı. • Mezopotamya medeniyetinin gelişmesinde de büyük rolü oldu. • Kurulmasından 50 yıl sonra II. Şapur tarafından Sasani başkenti ilan

edildi. • Daha sonra başkent Medain’e taşınsa da önemini bilim ve kültür

şehri olarak korudu. • Özellikle I. Hüsrev şehrin bu özelliğini kuvvetlendirdi. Çağdaşı olan

Atina gibi özgürlüklerin olduğu bir şehirdi. • Farklı din ve ırkları barındırıyordu. En kalabalık Romalılardı.• Jüstinyen 529’da Atina Akademisini kapatınca buradaki akademisyenler de

Cündişapur’a geldiler.• İkinci kalabalık grup Pehlevilerdi. Ancak zamanla en kalabalık grup oldular.

Page 16: Hipokrat sonrası tıp

• Önemli bir grup Süryanilerdi. Bir kısmı şehrin kuruluşundan gelmiş olsa da 5. yy. da Urfa (Edessa)’dan gelenler önemli bir gruptu.

• Çünkü bunların arasında doktorlar da vardı. • Nasturi Hırıstıyanların İstanbul’daki kardinali 431 tarihli

Efes Konsülü sonrası Urfa’ya yerleşti. • 489 yılında İmparator tarafından ülkeden kovulunca

taraftarlarıyla beraber Sasanilere sığındılar ve Nusaybin’e yerleştirildiler.

• Bunların bir kısmı Cundişapur’a yerleşti. Urfa Okulu Nasturilerin en önemli bilim ve kültür okuluydu.

• Böylece bu okul da Cundişapur’a taşınmış oldu. Burada yeni ve yüksek bir entelektüel oluşum başlattılar.

• Süryanilerin çoğu hıristiyandı. Bunlar özellikle tıp alanında önemli katkılarda bulundular. Sasani, Emevi ve Abbasi zamanında önemli bir rol üstlendiler.

Page 17: Hipokrat sonrası tıp

• İlk tercüme projesi burada başlatıldı. Cundişapur’da yerleşmiş bir Hint topluluğu da vardı.

• Kaynaklara göre I. Hüsrev, veziri Berzevah’ı Hindistan’a göndermiş ve dönüşte satranç, Kelile ve Dimne dahil bazı kitaplar ve muhtemelen bazı aileler getirmişti.

• Birçok Sanskritçe kitap Pehlevi diline çevrildi. Menke adlı Hindu Zehirler Kitabı dahil birçok kitabı çevirdi.

• Zehirler Kitabı uzun zaman ders kitabı olarak okutuldu. Daha sonra bu kitaplar Arapça’ya da çevrildi.

• Bölgede yaşayan Huzlar da şehirde Nilat yada Nilab adıyla anılıyorlardı ve bilimsel hayata katkıda bulundular.

• Yazı dilleri olmadığı için Süryaniceyi kullandılar. Şiryaşu bin Kutrub ve Şapur bin Sehl önemli bilim adamlarıdır.

Page 18: Hipokrat sonrası tıp

• Komşu bölgede yaşayan Luri’ler de Cundişapur’da yaşadılar ve 2. Hicri asırda şehrin yıkılmasında büyük rol oynadılar.

• Luriler yakın bölgede daha önceden yaşıyorlardı. Luristan ile Cundişapur arasında ciddi ticari ve sosyo-ekonomik ilişki vardı.

• Cundişapur sakinlerinin hemen tamamı çok dil konuşuyordu. Pehlevi, Yunan, Süryani, Luri, İbrani ve Huzi bunlardandı.

• Bu çok dilli ve çok ırklı yapı birlikte yaşayarak zengin bir kültür oluşturmuşlardı.

Page 19: Hipokrat sonrası tıp

Cundişapur Tıp Okulu

• Tıp okulunun şehirle birlikte kurulduğunu iddia edenler de vardır ancak II. Şapur zamanında kurulduğu kabul edilir.

• Cundişapur’un kuruluşunda Romalılarla birlikte esir olan Antiokan’lı doktorlar, felsefeciler ve sanatçılar da vardı.

• Cundişapur’da özellikle fizik, kimya, biyoloji ve matematik gibi pozitif bilimler kuvvet kazandı.

• Özellikle Yunanlı Filozof Theodor’un göçmesinden sonra şehir tıp ve felsefe alanında meşhur oldu.

• Theodor II. Şapur’un doktoru idi. Tıp alanında birçok kitap yazdı ve bunlar daha sonra Arapçaya tercüme edildiler.

Page 20: Hipokrat sonrası tıp

• II. Şapur Cundişapur’u başkent yapıp yedi yılda büyük bir okul/üniversite kurdurdu. Bunun içerisinde Tıp okulu da vardı.

• Kısa zamanda İran, Roma, Yunanistan, Suriye, Arabistan ve Hindistan’dan 5000 kadar öğrencisi oldu.

• Cundişapur tıpta önemli bir merkez haline geldi. I. Hüsrev felsefeye meraklıydı.

• Atina Akademisinin kapatılmasının ardından buranın Damaskius, Siplisius, Eulamius, Priskianus, Isidor, Hermias ve Diogen gibi meşhur akademisyenleri I. Hüsrev tarafından kabul edilerek Cundişapur’a yerleştiler.

• Burada çok sayıda yeni kitap yazıldı ve yoğun bir eğitim faaliyeti başladı. Bu kitaplar daha sonra Latinceye de çevrildi.

Page 21: Hipokrat sonrası tıp

• Romalılarla I Husrev arasında barış yapılınca bu akademisyenlerden isteyenler ülkelerine döndüler.

• Cundişapur önemli bir eğitim merkezi olmaya devam etti. Öğrencilerin eğitim süresi 4 yıldı.

• O dönemde felsefe ile tıp kesin olarak ayrılmamıştı. Birçok hekim filozof idi.

• I. Husrev Cundişapur’u ülkenin en önemli tıp merkezi yaptı. Yılda bir kere ülkedeki doktorları toplayarak tıp kongresi yaptı.

• Bu kongrelere başka ülkelerden de katılanlar oluyordu.

Page 22: Hipokrat sonrası tıp

• Bu dönemde Hicaz’daki bedevi Araplar arasında bile bu okulda tıp eğitimi alıp ülkesine dönenler vardı.

• Bunlardan biri İslam öncesi yaşayan felsefeci ve doktor Haris bin Kelede idi. Oğlu Nadir de Cundişapur’da eğitim alarak Hicazın en meşhur doktoru oldu.

• I. Husrev sonrası Sasanilerde işler bozuldu. Bizansa karşı ciddi yenilgilere uğradılar. Bu dönemde birçok kurum bozuldu ve dağıldı.

• Cundişapur okulu imparatorluğun sonuna kadar devam etti. Müslümanların İran’ı fethi sonrası bu okulun önemi kısa zamanda anlaşıldı.

• Bütün kısımları (hastane, kütüphane, tıp okulu ve tapınaklar) korundu. Burada eğitim alan tüm doktorlara iş verildi.

• Mesela Ibni- İsal el-tabib el-Nasrani Muaviye’nin doktoru idi. Ebu Hakem Dimaşki ve Teyazuk da işe alınmıştı.

• Abbasiler zamanında okul önemini kaybetti, çünkü doktorlar Bağdat’a göçtüler. Orada benzeri bir oluşum meydana geldi.

Page 23: Hipokrat sonrası tıp

Cundişapur Okulunun Bölümleri

• Günümüzdeki yapılanmaya benzer şekilde hastane (bimarsitan), farmakoloji laboratuvarı, tercüme evi, kütüphane ve gözlem evi şeklinde yapılandırılmıştı.

• Hastane ve Tıp Okulu• Günümüzde tıp okulunun fiziki yapısı hakkında bilgi

yoktur. • Bimaristan’ın bir Başhekimi olduğu (dürüstbid veya İran

dürüstbid) biliniyor. Bu hekim aynı zamanda tıp okulunun da başı idi.

• Tüm ülkedeki en itibarlı doktor idi ve Kralın da kişisel doktoru idi.

Page 24: Hipokrat sonrası tıp

• Başhekim sadece Krala karşı sorumlu idi.• Personel ve finans konularında tam bir özerkliğe sahipti. • Bu doktorların bazen siyasi işlere de karıştığı biliniyor. • Burada ileri bir ihtisaslaşma oldğu bilinmektedir.

Kaynaklar her hekimin uzman olduğu alanda çalıştığını kaydetmektedirler.

• Şayet birden fazla uzman gerekiyorsa konsultasyon yapılmaktaydı.

• Bu sistem daha sonra Bağdat Bimaristanında Cebrail adlı hekim tarafından uygulandı.

• Hastalar için odalar ve 24 saat tıbbi hizmet vardı. • Hastanede bir çeşit rotasyon sistemi vardı. Farklı din ve

kökenden doktorlar birlikte çalışmaktaydı.

Page 25: Hipokrat sonrası tıp

Eğitim Programı

• Eğitim Nusaybin tıp okulundaki gibi ortalama 3 yıldı.• Daha sonra İslam Dünyasında kurulan tıp okulları da

bunu esas alarak 3 yıl oldular. • İlk yıl eğitimi temel bilimleri öğretme şeklindeydi.

Matematik, geometri, mantık ve diğer konular veriliyordu.• Daha sonraki dönemde Hipokrat’ın 11 külliyatındaki 11

kitabı, Galen’in 9 kitabını ve Diskorides’in Haşhaşlar Kitabını okuyorlardı.

• Her hekim matematik, geometri ve eczacılığı bilmek zorundaydı. Kendi ilacını hazırlayacak ve hastanesini kuracak bilgilerle donatılıyordu.

• Felsefe de öğretilmekteydi. Bu Galen’in önem verdiği bir konuydu.

• Burada okutulan derslerde Hipokrat’a çok önem verildiği görülmekteydi. Cundişapur bir Hipokrat şehri haline gelmişti.

Page 26: Hipokrat sonrası tıp

Eğitim Dili

• Cundişapur Okulundaki eğitim dili tartışmalıdır. Aramice veya Yunanca olduğunu ileri sürenler de vardır. Ancak Pehlevice olduğu daha yaygın kabul görmektedir. Süryanice olduğu da iddia edilmektedir.

• Tıp eğiticilerinin çoğu Yunanca konuşurken Farmakoloji eğitimi verenler daha çok Pehlevi dili konuşmaktaydılar.

• Hindistan’dan gelenlerin Pehlevice veya Sanskritçe eğitim verdiği biliniyor.

• Daha çok ders esaslı olarak farklı dillerde eğitim yapıldığı anlaşılmaktadır.

• Temel Tıp, felsefe, matematik vs. Yunanca, nadiren Süryanice, Farmakoloji Pehlevice/Sanskritçe okutulmaktaydı.

Page 27: Hipokrat sonrası tıp

Öğrenciler

• Öğrencilerin farklı yerlerden geldiği bilinmektedir.

• Barınmaları için okulun hemen yanında yerler hazırlanmıştı.

• Eğitim tam gündü ve katılmak mecburi idi.• Öğrenciler hocaların tüm aktivitelerine katılarak

bilgilerini artırmaktaydılar. • Rotasyonla farklı hocalardan ders almaktaydılar.• Okulda Nasturi Hıristiyanlar, Mazdeki İranlılar,

Budist ve Hindular vardı ve dini alanda tam bir özgürlük mevcuttu.

Page 28: Hipokrat sonrası tıp

• Okuldan mezuniyet için iki aşamalı zorlu bir sınav yapılmaktaydı.

• Daha sonra bu sistem tüm İslam Dünyasında da uygulanacaktı.

• Öğrenciler birinci sınavda temel bilgilerden ikincide ise uzmanlaştıkları alandaki bilgilerden sınava giriyordu.

• Buradan mezun olan doktorlar Sasani topraklarında ve daha sonra İslam topraklarında en makbul doktorlar olarak kabul edildiler.

• Burada yetişen İbn-i Mesavih dervinin en büyük farmakoloğu kabul edilir. Yazdığı Akrabasin adlı kitap yüzyıllarca ders kitabı olarak okutuldu.

Page 29: Hipokrat sonrası tıp

Bilgi Evi ve Tercüme Evi

• Cundişapur’un kuruluşunda Sasani kralı adamlarını Bizans, Hindistan ve Suriye’ye yollayarak kitaplar getirtti ve bunları Pehleviceye çevirtti.

• Bu eserler arasında eski Yunanlı filozofların kitapları da vardı.

• Bu dönemde Pehlevi dili yapılan tercümelerle gelişti ve zenginleşti.

• Özellikle Nusayri Hıristiyanların misyonerlik amaçlı tercümeleri buna katkı sağladı.

Page 30: Hipokrat sonrası tıp

• Nusayriler Pehleviceden Arapçaya da ilk tercümeleri yaptılar ve bu dili zenginleştirdiler.

• 636 yılındaki Kadisiye Savaşı sonrası İslam İran’da hakim oldu. Sasani hakimiyeti bitti.

• Pehlevicenin yerini Arapça aldı. Sadece Pehlevice kitapların zayıf Arapça çevirileri yapıldı.

• Pehleviceye çevrilen meşhur kitaplardan bazıları Kasyanus Bassus

• Skolasticus’un (6. yy) tarım üzerine bir kitabı, Vettius Valens’ in 2. yy’dan astroloji kitabı, Ptolemi’nin El-Mecid’i, Galen’in İlaç Hazırlama Kitabı sayılabilir.

Page 31: Hipokrat sonrası tıp

Cundişapur Kütüphanesi

• Kütüphanin çok zengin olduğu, farklı dillerden binlerce kitap içerdiği biliniyor.

• Tercüme ile oluşan kitaplar da burada kullanıma sunuluyordu.

• Buradaki kitapların kopyaları alınarak başka şehirlere de gönderilmekteydi.

• Bu kitapların çoğunun daha sonra Bağdat’taki Dar-ül Hikmet kütüphanesine götürüldüğü bilinmektedir.