Upload
erkan-yazarkan
View
613
Download
1
Embed Size (px)
Citation preview
hikmet damlaları
TAM METİN
tebder.tr.gg 1
hikmet damlaları
hikmet damlalarıs e k i z i n c i k i t a p
TEB-DER (TOKAT EHLİBEYT DERNEĞİ)
EĞİTİM YAYINLARIŞİİR SERİSİ
İLK YAYIN TARİHİ: EKİM 2011İKİNCİ YAYIN TARİHİ: MART 2012SERİ: 906.005.201.167
YAZAR: ERKAN YAZARGANDAĞITIM: TEB-YAYIN DAĞITIMİLETİŞİM TELEFON: +90 535 063 84 23
tebder.tr.gg 2
hikmet damlaları
WWW.HİKMETDAMLALARİ.TR.GG
DİZAYN: TEB-DER DİZAY OFİSİKİTABIN ADI: HİKMET DAMLALARIADRESİ: TOKATDAĞITIM ADEDİ: 250.000SAYFA ADEDİ: 200SATIŞ BEDELİ: 50 TL.
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ
ŞİİRLER
tebder.tr.gg 3
hikmet damlaları
SİYAH BEYAZ “O Adama”
HACI HOCA MÜFTÜ “Tanrı bilgisine”
DİLLER “Filolojiye”
BU NE “Derinliğe”
SAKAL “İki ara, bir dereye”
ADAMIN ÖMRÜ “O kendini bilene”
TEK CÜMLE “İpin ucunu kaçırmışlara”
ARI GİBİ “Havada yüzmeye”
ALAKASIZ CÜMLELER “Anı yaşamaya”
ZIRILTI “Zırıltıya”
İNSANIN GÜÇSÜZLÜĞÜ “Sineğe”
BÜYÜDEN İNANCA “Rama ve Şaman’a”
EVİM “Taşa ve duvara”
ALAMUT’TA BİR GECE “Kaynağa”
TOPCUOĞLU BAYIRI “Niksar’a”
HATIRLA BENİ “Dostuma”
FATMA ANA “Kadınlık onuruna”
TERCİH “Kaddafi’nin Şapkasına”
HARİKULADE “Parapsikolojiye”
TEK TANRI “İlahiyata”
ADALET “Olacaklara”
GÜZEL “Güzelliklere”
ASAF “Farka”
tebder.tr.gg 4
hikmet damlaları
ELÇİLER YANSIMALAR “Yansımalara”
İLİŞKİLER “Çevreye”
KALEMİM “Bekleyene”
EMİRLER “Kitaplara”
17 EKİM 2011 “İyi yapmışsın diyene”
SEZON SONU, SEZON BAŞI “Temsilciliklerime”
SALLANAN SANDALYE “Sallanan sandalyeye”
ZÜL Fİ KAR “İşe”
DUYGUSUZLUK “Duygunun sonuna”
ETKİLEŞİM “Kalorifer peteğine”
UÇUŞ “Duman gibi, sis gibi
OYUN “Kur’an-ı Kerime”
DÜNYA DEVLETİ “Geleceğe”
ŞEYH BEDRETTİN “Hakikate”
SAVAŞ CİNAYETTİR “Gözü Dönmüşe”
DELİRİP KURTULMAK
SAVAŞ
ÖYLE Mİ?
KÖTÜ ÖRNEK “Gömleğine kravat yakışmayana”
DÜMBÜK
UYUŞUK
ZİMMET “Ukalaya”
BAKIŞ
tebder.tr.gg 5
hikmet damlaları
212 LÖSEMİ “Yıldız kaymasına”
HAYAT ÖPÜCÜĞÜ “Sinir hücrelerine”
KENDİNİ ANLAT BANA “Sana”
ÇİT SÜT VE SU “Süte”
HANEDAN “Kılkuyruğa”
DAMGALAR “Yola koyulmuş damga oğullarına”
TÖRE DEĞİL
HEZİMET “Düşüncesiz düşünürlere”
YAKMALI YIKMALI “Türk düşmanı Türkçülere”
HANGİ FİLM “O Filme”
ÖZÜR “Anlayamamaya”
DAMLA DAMLA ANLAR “Hatıralara”
KAYIP KİTAP SEMBOLLER “Anlamlara”
YOLCULUK “Dünyamıza”
GEÇEBİLİRİZ (YOLCULUK II) “Ortak bilince”
TÜRKAN HOCA “Hastalıklara”
KARDAVİ “Fetva makamlarına”
NEŞE “Çırpınışlara”
KULE “Modadan yıkıma”
BURALAR “Aynaya”
ÖRGÜT “Yeni masalara”
AH “Zamanında olması gerekene”
SEN MİSİN? “Ümidime”
tebder.tr.gg 6
hikmet damlaları
OLMAZ OLMAZ DEME “Memleketime”
OH “Çınlayası kulaklara”
ÜRETİM “Yük sahibine”
KÖŞE TAŞLARI “Kanepeye”
ANNE “Anne ve yavrusuna”
HIRS “Çakılı kazığa”
SİNSİ “Taş diplerine”
İTFAİYE “Nükleer bilimciye”
DOKUNUŞ VE TEMAS “Ele ve deriye”
CİNSELLİĞİN EVRİMİ “Üremeye”
KÜRESEL ISINMA “Komikliklere”
ILICA “Dört renk dondurmaya”
ZAFER MEYDANI KİLİSE “Konya’ya ve Pazar Konserleri’ne”
GELENEK “Kuru kafaya”
İNZİVA “Dönüşüme”
PEŞİN ÖDEME “Borçlara”
ABİT VE İBADET “Duvara”
KIYMET “Tarihin zalimine”
DERS ALMA “Adamın ölüsüne işerler’e”
İNGİLİZCE ÖĞRENEMEMEK “A.B.’ne”
TEFEKKÜR “Modernlik düşmanına”
AKILDAN AKILA “Akıla”
SUNSET LİMİTED “Samuel’e”
tebder.tr.gg 7
hikmet damlaları
KEMALİZM “Düşmana”
FİKİR SAHİBİ CİMRİ “Kıskanç’a”
BUNDAN “Eleştirilere”
ÖNSÖZ
Tecrübelerime dayanarak ve kendi bakış açımla güncel veya tarihi sorunları analiz ederek cevaplar, dolayısıyla çözümler üretmeye çaba gösterdim. Toplumların içlerinde bulunan kültür katmanları ne kadar çeşitli ise analizlerde bir o kadar zordur. Çözüm için yola çıkan herkesin önceliği, alabildiğine geniş perspektiflerin kullanılması ve ortaklıkların çoğaltılabilmesidir. Matematik veya diğer bilimsel çözüm metotlarının başlangıç alınması akla en yatkın yöntemlerdir kanısındayım.
Daha geniş kitlelere ulaşabilmek için basit, anlaşılır olmayı tercih ediyorum. Bundan sonrada kolay anlaşılır kelimeler kullanmayı sürdüreceğim. Kimsenin anlamadığı sırları paylaşmaktansa herkesin anlayabileceği çözümleri üretmek taraftarıyım. Burada önümüze çıkan sorun, var olan sorunların yeterince anlaşılamadığından çözümlerin bu kadar karmaşık görünmesidir. O halde nasıl çözüm üretebiliriz? Kendimce bulduğum başlangıç noktam sorunun
tebder.tr.gg 8
hikmet damlaları
doğru analizi ile sonrasında ortak gerçek üretebilme, üretilen ortak gerçeklerin yılmadan, cesaretle savunulmasının yaygınlaştırılmasıdır.
Kitaba gelecek olursam, kırk iki yıllık yaşamın bana verdiği veya öğrettiği – şimdiye kadar edinebildiğimce, faydalı, değerli bulduğum özleri bir araya toplamaya çalıştım. Önceki çalışmamda dünya yaşamının, var olan değerlerinin tatmin edici olmadığı, insanlığın hala arayışlar içinde olduğu, süregelen uygulama ve beklentilerin insan ruhunu zedelediği dolayısıyla insanı yıprattığı gerçeğini irdemeye çalıştım. Beşinci şiir kitabım “Bu mu dünya”da bir araya getirdiğim şiirlerimde temel vurgu “dünya” kavramı ile içinde yaşanılan dünya algısı oldu. Eleştirilerim ise, insan davranışları üzerinde yoğunlaştı. Dinsel bağnazlık ve yanlış inanışlar genel olarak bütün şiirlerimde ele aldığım önemli alt başlıklardan birisidir. “Hikmet Damlaları” kitabımda ise daha çok sebepler üzerinde durmaya gayret gösterdim. Sebepler denilince de akla ilk gelmesi gereken, “hikmet” kelimesidir.
Kitabıma kapak olan siyah – beyaz fotoğrafı başlangıç alarak örgüyü sürdürmeye çalıştım. İlk bakışta itici gelebilecek olan sıra dışı bu görüntü daha sonra ilham verici farklı bakış açıları doğurdu. Okuyucularımdan aldığım tepkilerde ise genellikle, “olaya hiç bu şekilde bakmadıkları, daha çok yırtık – pırtık elbiseli adamın üzüntü verici yoksulluğunun göze çarptığı” fakat daha sonra “şiirin okunmasıyla farklı bakış açılarının geliştiği” ifade edilmekteydi. Mantığında söylediği gibi, var olan gerçekten bilemediğimiz başka doğrulara yol alabiliriz. Bu resimden herkesin aynı şeyi gördüğü ve görmediği doğrudur. Önemli olan ortak görüntülerin alabildiğine çoğaltılabilmesi ve okuyucunun da kendi gördüklerini ifade edebilmesine fırsat tanınması, yol açılmasıdır.
Herkes kendini o hamalın yerine koyabilir. Kimi üzülür ve acır, kimi kesinlikle o halde olmak istemez, bunun utanç verici olduğunu düşünür. Oysa burada vurgulamak istediğim, kılık – kıyafetten daha farklı bir değerin var olduğudur. Genellikle insan bakışı ilk gördüğünü, yüzeysel olanı kısaca dış görünüşü ele alarak yorumlar üretir ve beğenmemişse irdemeye gerek duymadan bir kenara iter veya atar. Buradaki gerçeğe; yok saymak veya dışlamak, kabul etmemek de diyebiliriz. O halde, insanların geneline yakını yaşantılarından ve etrafta olup bitenlerden memnun değilseler ki öyledir, bakış açılarımızda küçücükte olsa sapmalara ihtiyacımız vardır. Değerlerimiz
tebder.tr.gg 9
hikmet damlaları
değişmeli, davranışlarımız farklı şekillere evrilmeli, var olana ve geleceğe şimdikinden farklı bakmayı öğrenmeliyiz. Belki yeni bakışlar daha mutlu ve doğru, insana yakışır hayatları şekillendirebilir. Ne dersiniz? Denemenin ne gibi zararları olabilir ki?
“Hacı Hoca Müftü” başlıklı şiirimde, toplumda genel kabul gören, doğruluklarından pek şüphe edilmeyen bazı kişi ve mesleklerin eleştirisini yaptım. Genel kabule göre hacı, hoca veya müftüler hayatlarını dine dolayısıyla fedakârlık ve doğruluğa adamış, kötülüğe asla bulaşmayan, yol gösterici, bağışlayıcı, toplumun önemli dayanaklarından bazılarıdırlar. (Oysa toplum yine yanlış yoldadır, hatalı işler yapmaktadır, bilerek eğrileri doğru gibi göstermeye çalışan baskı grupları vardır. Kendiliğinden oluşmuş veya özenli, planlı – programlı çalışmaların sonucu olarak bu gruplar vardır.)
O halde güvenilen bu meslektaşların hatalarının sebebi nedir, hatalar nereden kaynaklanmaktadır? Şiirimde cevap vermeye çalıştığım, yine kendimce, kendi gördüğümce, -Tanrı - bilgisinin bir yerlerde yanlış anlaşıldığı, bilinmediği veya bilerek istismar edildiği gerçeğidir. Tarih boyunca en fazla istismar edilen, geçim kaynağı haline gelen değerlerin önde geleni yine zannımca bu kavramdır. Şiirime ilham veren gerçek bir olay; müftü efendilerden birisi ile yeni açılan, eskiden Bektaşi Dergâhı olan tarihi bir yerin şimdiki hükümet tarafından Diyanet’e tahsis edilmesinden sonra yapılan açılış sonu aramızda geçen bir sohbettir. Koskoca bir ilin din işlerinin yürütülmesinden sorumlu, uzun yıllar ilahiyat ilimleri okumuş ve sorumluluk almış bir kişi, ilahi hikmet konusunda: ”Ama nasıl, bir türlü anlayamıyorum.” deyince, bu şiiri yazmak bana farz oldu! Evlerine gittim, kütüphanelerine göz attım, karşılıklı sohbet imkânları buldum. Sonuç olarak neredeyse hepsinin veya hepsine yakınının aynı dertten muzdarip, çaresizler olduğunu keşfettim. Ne kadar acı verici değil mi? O halde çulsuz hamal, hükümetin özellikle görevlendirdiği din memurlarından daha çok ilham verici ve doğruları alabildiğine çıplaklığıyla ortaya koyucudur. Bu konuda şiir yazılmaz da hangi konuda yazılır? Eleştirilerin tamamını kabul ediyor ve cevapsız bırakıyorum. İstenildiği gibi anlaşılıp değerlendirilebilir. Tek şikâyetim kapılarına işaret konularak halkın bir kesiminin korkutulmaya çalışılmasıdır. Bildiğim şu ki bu halk yüzyıllar boyu baskılar altında zaten elmas kıvamındadırlar. Onların korkuları şiddetin bas göstermesi ve cehaletin korkunç yüzünün ortaya çıkmasıdır.
tebder.tr.gg 10
hikmet damlaları
Diller konusuna gelince, âcizane birkaç farklı dille temasım oldu. Zaman ayırmak zorunda kalarak veya o zamanki işlerim gereği zorunluluktan dil öğrenmeliydim. Şiirimde de belirttiğim gibi başlangıçta oldukça zorlandım. Yanlış program veya eğitimcilerin elinde baya kıvrandığım oldu. Fakat sonuçta dillerin ilahi birer mucize olduğuna, insanın nasılda üretken olabildiğine, dilin yaşamın sürdürebilmesindeki ve daha önemlisi o anaca birikmiş olan değerlerin tümünün gelecek nesillere, dolayısıyla insanlığa kalmasında etkilerini kavradım. Dil öğrenmek isteyenlere birkaç tavsiyede bulundum. Türkçemizin değeri hakkında bazı değerlendirmelerimi ilettim. Daha sonraki şiirim “Bu Ne?”de ise önceki şiirle de bağlantılı olarak, öğrenme süreçlerine değinmeye çalıştım. Öğrenme isteklisi kişiyi çocuğumla özdeşleştirerek sonuca varmaya çalıştım. Kendim burada haliyle, tecrübeli bir baba, tavsiyelerde bulunan bir öğretmen, zorlamadan kendi başına bırakan bir özgürlükçü konumundaydım.
“Sakal” şiirimde ise yine “Hacı Hoca Müftü” şiirimin de etkisini sürdürmesi ile dış görünüş, toplumsal baskılar, yanlış din anlayışları ve dinsel bağnaz dayatmalara değinmeye çalıştım. Aile yaşantısının önemi ile temizlik vurguları ile birlikte daha geniş bir perspektife geçerek günümüz dünyasının sakala bakışını alabildiğine çarpıcı ve anlaşılır şekilde vermeye çalıştım. Dini söz sahiplerinin, fetva makamlarının aslında ne gibi anlamsız ve komik konularla uğraşıp durdukları da ayrıca değerlendirilmesi gereken konulardır.
“Adamın Ömrü” şiirimde ise “Hoca”dan yola çıkarak hocanın yardımcısı müezzine ulaşmaya çalıştım. İkinci şiir kitabım “Semaha Şiir” de ele aldığım ezan konusu, kısa da olsa etkili olmuştur. “Bayrak inmez, ezan susmaz!” sloganlarının toplumsal transa neden olduğunu, duyan her bireyi bilerek veya bilmeyerek etkilediği fakat bu etkinin zamanla bir çeşit hipnoza yol açarak dinin temeliymiş gibi sunulmasının gerçek dinin anlaşılmasında en büyük engellerden olduğuna değindim. Müezzin efendinin sesini güzelleştirme çabaları, yeni makamlar denemeleri ve ses düzenini sonuna kadar açması zorlamayla başlayarak zamanda özellikle bende itici olmaya başlamıştır. Bu konuda tedavi sunan psikologlara ihtiyacım var! Açık yüreklilikle değinmeden geçemeyeceğim, konuyla bağlantılı Müslümanlık değerlendirmelerinin aslında o kadarda basit olmadığı, kişinin inanç yolunda çaba harcaması gerektiği, ezanla, türbanla, namazla, sakalla veya başka dış – gösterişçi uygulamaların dinin kendisiymiş gibi sunulmasının yakışıksız olduğudur.
tebder.tr.gg 11
hikmet damlaları
“Tek Cümle” ve “Arı Gibi” şiirlerimde ise yine değersiz gibi gördüğümüz ufak, tefek şeylerin aslında ne kadar değerli olduklarını vurgulamaya çalıştım. Özellikle bahar gelince kırlarda veya balkonlarımızda önümüze çıkıveren, gözümüze batıveren arıların, değersiz olmadıkları, hakikatin – hikmetin peşinde olan bir kişinin özellikle ufak tefek şeylerden çok şeyler öğrenebileceğine değindim. “Alakasız Cümleler” de ise, birbirleriyle alakasızmış gibi görünen her şeyin aslında bir bütünün parçaları olduğuna değindim. Bu şiirle bağ kurulabilecek bir diğer şiir “Tek Cümle” başlıklı şiirimdir. Bir bütün şiir, bir tek cümleden oluşabileceği gibi var olan her şey de görülen veya görülmeyen bir olabilirler.
“Zırıltı” şiirimde yine ezan sesinden duyduğum gürültü kirliliği algım devam etmiş ve sürekli şikâyet edip duran insanların ve dolayısıyla her şeyin aslında gürültü kirliliği yaptıklarına değinerek, dinlemenin, dinlenmenin değerine doğru bir yol açmaya çalıştım. Önemli bulur musunuz bilemeyeceğim fakat dinleme duyumuz bence insana has en önemli duyulardan bir tanesidir. Ömrünü dinlemeden geçirenlerin varlığını düşündükçe daha bin şiir yazmak istiyorum. Oysa insan çevresi doğal haliyle o kadar mucizevî, ilham verici, sakindir ki hayret etmemek imkânsızdır. Deney yapılması oldukça kolay bir değerden bahsediyorum. Bir gün özellikle sessiz olduğundan bir gece, çevrenizi dinleyin bakalım neler duyacaksınız? Bahse girerim müthiş şeyler duyacaksınız. Hatta o ana kadar neden bu deneyi yapmadığınıza da hayret edeceksiniz. Düşünsenize çevremizde zaten var olan, şimdiye kadar var olmuş olan, gelecekte de sürekli var olacak olan “sessizlik” ne kadarda güzeldir.
“İnsanın Güçsüzlüğü” şiirimde ise kutsal insanın bir yanı ile mükemmel fakat diğer yanı ile oldukça çaresiz, güçsüz, çelimsiz olduğunu ortaya koymaya çalıştım.
“Büyüden İnanca” şiirim etki bırakan şiirlerimden bir tanesidir. Bunu “kendi yapar, kendi sever” komikliği ile sunuyorum. İlk defa yayınlandığında ki bu şiiri kitabıma almadan önce farklı ortamlarda tek olarak paylaştım. Cesur bulanlarda oldu, eleştirenlerde haliyle ama sonuçta binlerce eleştirisini aldığım şiirlerimden birisidir. Burada başlangıçtan günümüze ve tahmin edilen geleceğe inançların nasıl şekillendiklerini ele aldım. Ninemden gördüğüm üzerlik yakma töreni çocukluğumdan beri sürekli aklımda kalmış bir uygulama idi. “Çocuğun karnı
tebder.tr.gg 12
hikmet damlaları
ağrıyor, hadi bir üzerlik yakalım.” Komşunun midesi bulanıyor, “Hadi bir üzerlik yakalım.” Kısacası doktorların yaygın olmadığı çağlardan kalma bu şifacı geleneği benim çocukluğuma kadar sürmüştür. Eminim ki dünyanın başka yerlerinde hala sürmektedir. Kurşun dökme ve üzerlik yakma bizim toplumumuzda yaygın bir uygulama idi. Kaynağının neresi olduğunu ise tahmin edebiliyorum. Şamancı tür inançlarda ruhların önemli bir yeri vardır. Ruhlar dumana, sise benzetilir. Yaşlı bir kadın - özellikle burada kadın seçilmiştir,- ot yakar ve ruhlarla temas kurar ve dileklerini bildirir. Yanı sıra bir takım takı ve muskalarda iş görür. Eskiden kimlik olarak kullanılan hamaylılar zamanla içine dua yazılıp saklanan muskalara dönüşür. Türbelerdeki duygu yoğunluğu da bununla bağlantılıdır. İnsan kendi öz varlığının farkına vardığı gün şunu çok net bir biçimde anlayacaktır: “Ey insan sen de mucizeler var”. Hatta etrafında olup biten her şeyi bir şekliyle “sen” yapıyorsun. Çevrene yaydığın negatif veya pozitif enerji ve sinyaller çevreni şekillendiriyor. Çoğundan duymuşsunuzdur: “Kimi kınadıysam başıma geldi.” Veya “Mıknatıs gibi belayı çekiyorum, her şey üstüme geliyor!” İşte bütün bu etkileşimlerde senin çekim gücünün etkisi açıkça kendini gösterir.
O halde şunu tekrar düşünelim, çevremizi olumlu bir şekilde değiştirebilmek için ne yapmalıyız? Cevap veriyorum, pozitif olalım, negatif olandan kaçınalım.
İnançlarımızın oluşmasında güçsüzlüklerimiz en çok etki eden unsurlardır. Şimşekten korkan birinin, şimşeğin hakikatini öğreninceye kadar kendisinden güçlü olana sığınma ihtiyacı doğaldır. Yaşlı bir köylü amca ile aramızda geçen konuşmayı, ilk şiir kitabım “Şiirle Semah” ta ele almıştım. Orada vurguladığım konu ile burada yeniden gündeme gelen bilgi bir birleriyle bağlantılıdırlar. Kasketli köylü amca: “Ay bizim için nurdu, ona göre ibadet eder, ona göre davul çalıp halkı uyarırdık. Gün geçti adamlar Ay’a çıktı, hatta ondan taş bile getirdiler. Artık bizde inanç filan kalmadı.” demişti. Cevap olarak kendisine, “Amcacığım, bu gördüğümüz ay ve yıldızların tamamı sadece bir tek galaksinin yıldızıdır neredeyse, galaksimiz gibi daha milyonlarca galaksi var.” demiştim. Konuyla ilgili sonuç olarak, inançlarımızı şekillendiren unsurlara dikkat çekmek istedim.
“Evim” şiirimde bir ütopyadan “Topçuoğlu Bayırı”nda ise geçen gerçekten bahsettim. “Alamut’ta Bir Gece” şiirimde ise bilginin kaynağı sorusuna tarihsel gerçeklik özlemli efsanelere değinmeyi yararlı buldum. “Güvenilire Sır”da
tebder.tr.gg 13
hikmet damlaları
ayrıntılarını verdiğim, toplumsal sırlar zamanlar nasıl inançsal sırlar haline gelmişse Alamut hikâyelerinin toplum derinliklerimizdeki etkileri, özellikle Hünkâr Hacı Bektaş Veli’nin bir dönem içinde kaldığı hatta bazı rivayetlere göre ciddi bir eğitim aldığı Alamut Kalesi, Moğol tehditleri artıp boşaltılınca, kendisine verilen bir takım emanetlerin olduğu, bu emanetler arasında kutsal emanetler bulunduğu, günümüzde bu emanetlerin hala sır olarak saklandığı belirtilmiştir. Bir hayal kurdum ve kendimi Alamut’ta buldum. Hayalimin başında hemencecik orada değildim. Gece karanlığında bir kervanla ve yüzleri peçeleri ile örtülmüş eli kılıçlı korumalarla birlikte yol alıyorduk. Konuşmaların olmadığı zamanlarda o yalçın kayaların arasında ıslık çalan rüzgârın sesi ile vahşi sesleri birbirlerine karışıp geliyorlardı. Sonunda yorgun argın, kaleye ulaştık. Misafir olarak ağırlandık, yerlerimiz gösterildi, dinlenmemiz için süre verildi. Etrafa bakıp duruyor içerdekileri gözlüyorduk. Ahşap el işleri ile perdeler oldukça ilgi çekici idi. Daha sonra geliş amacımıza yoğunlaştık. Amacımız bilgi almaktı. Neden ve nasıl sorularını tarih boyunca soran binlerce insandan bir kaçıydık. Sorumlu kişiler gelince sorularımızı sorduk ve cevaplarımızı aldık. Sonunda bu şiir size de ulaştı ve umarım bir takım sorularınıza cevap bulabildik.
“Fatma Ana” şiirim ise yine kalıcı etki bırakan yazılarımdan bir tanesi olmuştur. Bir karikatür üzerine çıkan yoğun çatışma üzerine kaleme alınmıştır. Karikatürde kara çarşaf eleştirilmiş ve küçük bir kız çocuğun kara çarşaf yerine normal örtünmesi bile büyüklerince hor karşılanmıştır. Genel yorumcular bu konuda büyükleri eleştirirken birkaç yeni arkadaş, dindarların giyim kuşamıyla bu şekilde alay edilemeyeceği sonucuna ulaşmışlardı. Tartışma büyüyünce hatta bazıları bazılarını dinden çıkarmaya kalkışınca bu şiiri yazdım ve o arkadaşa ithaf ettim. Fatma Ana ve dolayısıyla Ehlibeyt hanımlarının bizim kutsallarımız olduğu, kutsalımıza el uzatılmaması gerektiği, değerlerimiz için tarih boyu ciddi mücadeleler ettiğimizi, bu günlerde başörtüsünün tıpkı mızrağın ucuna asılan kuran sayfaları gibi genel olarak bilgisiz toplumları kullanmak için istismar edildiğini anlatmaya çalıştım. Son söz olarak Fatma Ana’nın “Bu gün artık bütün kadınlar, evlerinin bir köşesine çekilseler, karalar giyinip, karalar sürünseler ve yüzlerini duvara dönüp ölünceye kadar yerlerinden kalkmasalar yeridir.” Sözünü alarak bitirdim. Bu günden kastedilen gün, hükümetin gasbedilip, hak etmeyenlerin hükümet oldukları gündür.
tebder.tr.gg 14
hikmet damlaları
Bağlantılı olarak günümüze ışık tutması bakımından kutsal sözlerde “Âlem kadınlarının efendisi” olarak tanıtılan Fatma Ana’nın daha iyi anlaşılıp değerlendirilmesine gayret gösterilmiştir. Bu konudaki tartışma hale devam etmektedir.
“Tercih”, “Güzel”, “İlişkiler” şiirlerim ise kısa anlatımlı, bilinen okunup geçilecek gündem oluşturmayan, tartışma yaratmayan yazılar türündendir. Güzellikte sanat, tercihte doğruluk, ilişkilerde dürüstlük vurgusu yapılmıştır.
“Elçiler Yansımalar” ve “Emirler” de ise, biline gelen bütün büyük dinlerin ki bunların içinde Budizm ve diğer doğu dinleri de vardır, ana mesajlarının ne olduğuna değinilmiştir. İlk mesajların kayıtlı örneklerinden yola çıkarak dinlere etkisi ile özellikle bu mesajı sunan sunucuların kişilikleri üzerinde kısaca durulmuştur. Okumak, dinlemek, yapmak, anlamak ve söylemek emirlerinin nasıl gün geçtikçe kuşatıcı birer din geliştirdiklerini birer kelimenin bile ne kadar önemli olduğu işlenmiştir. İnsan duyularına gönderme yapılarak bilinen beş duyu organını ile beş hissin yanı sıra düşünme ile felsefeye araştırma ile bilime yol açılmıştır. Genel amacın insan olduğu, bütün çalışmaların insan için olduğu vurgulanmıştır.
“Oyun” şiirimde oyun kelimesi kavramlaştırmaya çalışarak oyun kurucular, oyunculuk, oyun oynamak, oynaşmak, aldatmak, eğlenmek, söz vermek, sözde durmak, sözde durmamak, oyalamak, kandırmak gibi kelimeleri işlemeye çalıştım. “Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden ibaret” ise tarih boyu çekilen sıkıntılar neyin nesidir? Sorusuna cevap aramaya çabaladım.
“Uyuşuk”ta ise, eleştirel bir bakış açısını biraz yakıcı, biraz tepeden bakan gözle vurguladım. Neye şükredilip neden şikâyet etmemiz ile insanın kendi yeteneklerine ve değerine önem vermesi gerektiğine vurgu yaptım. “Zimmet”te ise, tepeden bakanları eleştirdim. Kendisine verilmediği halde ya zorla ya da kandırma ile ele geçirilen imkânların kötüye kullanımını eleştirdim. “Dümbük” şiirimde ise kısaca birkaç cümle ile o çok büyük ihtişamlı makam sahibi kişilerin aslında değersiz olduklarını göstermeye çalıştım. Hakkım olduğunu düşündüğüm, halk adına konuşma hakkımı burada alabildiğine hızlı ve sert kullandım. Hakaret olarak değerlendirilse bile zorbaların daha fazlasını hak ettiklerini düşünüyorum. Bu konuda dili ve kalemi olanların cesur olmalarını öneririm. Ortama uymak ve benim en nefret ettiğim eyyamcılık insanlar
tebder.tr.gg 15
hikmet damlaları
arasında bir davranış olmaktan çıkmalıdır. Maymuna şeker verirseniz çığlıklar atarak sevindiğini gösterebilir fakat bu davranış insana yakışan bir davranış değildir.
“Kendini Anlat Bana” şiirimde ise benlik ve kendilik kavramları ile kişilik üzerinde durmaya çalıştım. Doğrusunu isterseniz bu konuyu işleme arzum bir kitaptan kaynaklandı. Kitabın adını vermeyeceğim fakat konusunda, bir psikolog ile hastası arasında geçen diyalogda, psikolog sürekli şu soruyu sorar:”Kendinden bahset! Sen kimsin?” hasta sürekli cevap verir fakat hiçbir cevap tatmin edici veya doktorun aradığı, duymak istediği türden değildir. Sonunda hasta kızar “Ne istiyorsun be adam, anlatıyorum işte” diyerek tepkisini gösterir. Psikologun son cümlesi: “Söylediğin kelimelerin ne anlama geldiğini biliyorum fakat kim olduğunu hala öğrenemedim. Bahsettiklerinin hiç biri beni ilgilendirmiyor. Bana kim olduğunu anlat!”
“Çit Süt ve Su” da üzerinde fazla durulmayan, günümüzde eskimiş görünen, anlaşılamayan, dolayısıyla paylaşılamayan “TÖRE” kelimesinin bir kısmına değinmeye çalıştım. Hukuk Fakültelerinde veya başka akademik çalışmalarda geliştirilmemiş fakat milletlerin bünyesinde zaten var olan kanun olması ve toplumu düzene koyması bakımından ele alınması gereken, törenin değerine değindim. Türk Töresinin yüzlerce değil, binlerce yıllık bir arkaplanı olduğuna her zaman inanmışımdır. Dede Korkut sadece elinde sazla gezen bir gezgin ozan değil aynı zamanda töreyi toplumun kılcal damarlarına eken kanun adamıdır. Töre ile obalar arasında uyum sağlanır, töre ile hayatta kalınır, töre ile doğru ile yanlış birbirinden ayrılır. En önemlisi töre ile devlet kurulur. Günümüzden geçmişe bakarak değerlendirmelerde bulunmak o günün şartlarına ve değerlerine göre daha kolaydır. Anlıyoruz ki, en güçlü milletlerden birisi olan Türk Milleti tarih boyunca yüzden fazla devlet kurmuş ve bu devletlerden ondan fazlası büyük devlet sınıfında yerini almışsa bunda törenin göz ardı edilemez, büyüleyici, gerçek etkisi artık gözler önündedir. Töreyi cinayetle özdeşleştirenler bilerek veya bilmeden tarihe ve dolayısıyla en güçlü değerlere ihanet etmektedirler. Bağlantılı olarak ele aldığım diğer bir şiirim ise “Damgalar” başlığını taşımaktadır. İlk bakışta hayvan sürüsü sahibi toplulukların hayvanları birbirlerine karışmasın diye buldukları bir uygulama olarak görülen damgalar aslında kelimenin ve dolayısıyla dilin de kurulmasında önemli bir etkendir. Bunun dışında asıl olan toplumların ortak değerleri, geldikleri yerler –
tebder.tr.gg 16
hikmet damlaları
kökleri, tarihe etkiler, medeniyet bilincine katkıları, insanlığa katkılarıdır. İnsanların ayrı ayrı soy ve boylardan olmaları ve boyların daha sonra milletleri oluşturdukları milletlerinde medeniyeti oluşturdukları göz önüne alınırsa önemi ortaya çıkar. Ayrıca nereden geldiğimiz ve tarihte neler yaptığımız gibi önemli soruların cevapları damgalarda gizlidir. Tanrı buyruğunda bu konu: “Sizi boy boy yaratmamızın hikmeti, birbirinizle tanışmanız içindir.” şeklinde belirir.
“Yolculuk” ve “Geçebiliriz” şiirleri birbirinin devamı iki şiirdir. Evrenden, uzayın derinliklerinden bakınca dünyamız bir araç gibi görünür. Bu gemi ile nereden gelip geçmişiz ve daha nerelerden geçeceğiz. Kendi çocukluk yolculuklarıma benzettiğimiz bu yürüyüşü okuyucuma sorular sorarak örmeye ve sonuç almaya çalıştım. Ölülerimizle birlikte nereye gidiyoruz? Yoksa ulaşmamız gereken bir hedef mi var? Yoksa öylesine boşlukta boşu boşuna, başıboş bir şekilde geçip gidiyor muyuz? Bu harekette bizim bir etkimiz var mı? Varsa nasıl?
Ve benzeri sorular ve kendimce cevap hazırlayan ipuçları.
Şahıslarla ilgili kaleme aldığım şiirlerimden bir tanesi “Kardavi” diğeri ise “Türkan Hoca”dır. Birbirinden tamamen farklı olmaları, hitap ettikleri kitleler bakımından ayrılan bu iki şahsı irdelemeye çalıştım.
Tokat Ehlibeyt Derneği bünyesinde uzun zamandır sürdürdüğümüz çalışmalarımızda dini bilgiler ağırlıklı olmak üzere küresel bir eğitim hareketi yürütmeye çalışıyoruz. Dolayısıyla dini bir karakterimizin olduğu doğrudur. Bununla birlikte bu şiirlerde de var olan dini eleştirileri en hassas ve incelikle yapabilmemde bu çalışmaların etkisi elbette olmuştur. Mesajım şudur: dostlar, insanlar, kardeşler, yakın çevrem ve herkes, din adına duyduğunuz, size dayatılan bilgilerin çoğu yanlıştır. Tarih boyunca tortulanarak günümüze gelen bu bilgilerin içinde o kadar saçma, dayatma, zorlama, uydurma vardır ki öğrendiğiniz zaman kendiniz bile hayretler içinde kalırsınız. Birileri çıkıp bu hakikati açıklamak zorundadır. Hıristiyan papazı eleştirirken, Müslüman mollanın yaptıkları onlarınkinden pek geri kalmaz. İnanç içsel bir anlayış olarak başlamakla birlikte zamanla toplumda etki alanları bulabilmekte ve maalesef genellikle kötüye kullanılmaktadır. Bilmeyenler “bilmiyorum” dedikleri gün işler düzene girecektir. Her şeyi bildiğini zanneden, yalan yanlış bilgilerini insanlara gerçekmiş gibi sunan üstüne üstlük kin, nefret, cinayet ve cehennem üretenler tarihin en büyük zorbalarıdırlar. Cehennem zebanisi gibi işi gücü insanları
tebder.tr.gg 17
hikmet damlaları
cehenneme atmak olan din adamları gerçekten iğrenç, gerçekten mide bulandırıcı, gerçekten zorbadırlar. Tarih boyunca işlenen en büyük insan kırımlarının, katliamlarının sorumlusu da bunlardır. Yapmaya çalıştığımız insanımızın korkmadan, çekinmeden kendi öz benlik ve bilgileri ile dini anlayabilecekleri ve uygulayabilecekleri gerçeğini yaygınlaştırmaktır. Bu zorbalara ihtiyacınız yoktur. Lütfen tembelliği bırakın ve ilahi nefes ile sizlere yüklenmiş eşsiz benzersiz aklınızı kullanın ve doğrulara kendiniz ulaşın. Bu yolda giderken dinden çıkarım diye sakın korkmayın. Samimi yürek eninde sonunda hedefine ulaşacaktır. Bu zorbaların akla bu denli düşman olmalarının sebebi de işte budur. Aklın elini ayağını bağlayarak kendi dünyevi, müflis, zavallı arzularını gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar. “Ey insanoğlu akletmez misin?” ne harika bir buyruktur. Hükmedildiğinde dünyayı kurtaracak hüküm bu olsa gerek.
Konumuza dönersek “Kardavi” şiirimde fetva makamlarının günümüzde ve tarihte ne büyük cinayetlere imza attıkları, insanın düşmanı oldukları ve insana düşman olmaları bakımından da şeytanla ortaklaştıklarına yaptım. Sözün ve yazının başında ve sonunda hakikate ve Hakka sığınırım.
“Sen Misin?” şiirimde ise ümidimi canlandırdım ve gördüğüm küçücük bir kız çocuğuna seslenerek hayat boyu biriktirdiğim bütün bilgi ve tecrübelerimin özünü kendisine içtenlikte teslim edebileceğimi belirttim. Geleceğin bu günden ve geçmişten daha güzel olacağı sürekli bir ümittir. Keşke öyle olsa diyorum. Tecrübelere değer verilmesini, ümitlerin canlı tutulmasını, insana güveni özellikle kadının geleceğin kurulmasında üzerine düşen önemli işler olduğuna inanarak işlemeye devam ediyorum. Okuyucularında katkı sunarak kendi pencerelerinden ve prizmalarından harika ışıklar yayacaklarına inanıyorum.
“Zafer Meydanı” ve “Ilıca” şiirlerimde ise yaşanmış anıları yeniden canlandırarak çekilen bazı acıların, hayat boyu kitaplardan, kütüphanelerden, eğitimcilerden kazanılamayacak bilgilere ulaşmamıza sebep olabileceklerine vurgu yaptım. Çocukluk anılarının olabildiğince saf ve canlı kaldığını, istenildiğinde yeniden yol gösterebileceği belirttim. Kilise ve meydan vurgumun nedeni ise günümüzde müze olan bazı yerlerin bir zamanlar canlı bir mekân oldukları bu gün ise canlılıklarını birer belgesel tadında devam ettirdiklerini ayırt etmeye çalıştım.
tebder.tr.gg 18
hikmet damlaları
“İnziva” şiirimi dönüşüme adayarak cesur bir adamın her şeyden sıyrılarak yeniden başlamak için bir adım geri atmasını ve toplumdan arınmasını irdemeye çalıştım. Tarihten bildiğimiz o kadar çok münzevi yaşamlar vardır ki isimlerini saymak bile oldukça uzun bir alacaktır. İlk aklıma gelen Ahmet Yesevi’nin inzivasıdır. Rivayetlere göre, ömrünün sonlarına doğru kendisine sığabileceği kadar bir yer edinir ve iç dünyasına dalar. Düşünmek burada en önemli etkinliktir. Yunan filozofun inzivası ile Yesevi’nin inzivası burada ortaklaşırlar. Günümüzden bakılarak bu tür davranışların komik olduğuna karar verilebilir hatta genç sohbet meclislerinde eğlence konusu edilebilir fakat bir anlık empati bile cesaret ister. Uygulamaktan öte düşünmesi bile zordur. Bu şiirime ilham veren, daha başka birkaç şiirimde de kendisinden örneklerle ismini vererek andığım Celal Baba olmuştur. İnzivaya çekilir. Karışıklıların hat safhaya vardığı kan göllerinin kıyılarının görüldüğü yıllardır. Geçmiş dönemlerden can yakıcı anılar gözler önündedir (Babai İsyanları). Bir türlü dikiş tutmayan bir coğrafya, sürekli sürtüşmeler, gelen gideni aratır anlayışsızlıklar ve zorbalıklar hüküm sürmeye başlamıştır yeniden. Türkmen’in derdi huzurlu bir yaşam sürmek, doğanın kendilerine sunduğu imkânlardan alabildiğine yararlanmak ve nesillerini büyütmektir. Eline kılıç alan ve kılıcı tek çözüm olarak sunan zorba iktidarlar dönüp dolaşıp yine Türkmen’in obasını bulurlar. “Buradan geçemezsin, burada kışlayamazsın, burada konaklayamazsın, kızlarından vermelisin, oğlanlarından vermelisin, haraç vermelisin…” istekler bir türlü bitmek bilmez. Toplanır yirmi dört damganın oğulları ve karar alırlar. “Bu böyle devam edemez, varlığımızı sürdürebilmek için mücadele etmek zorundayız. Aksi halde bu zorbalar bizi kendilerine teb’a etmeye çalışacaklar, haklarımızı ellerimizden alacaklar, inançlarımızı ve değerlerimizi yerle bir edecekler.” İşte bütün boyların temsilcilerinin bulunduğu toplantıdan karar budur. O gün kısa süreli olacağı tahmin edilen kalkışmalar yüz yıllar sürecektir, tıpkı kendilerinden önce başkaldıranlar gibi. İlk bayrak açan Celal Baba’dır. O gerçek bir kahramandır. İnanmayanlar tarihin sayfalarını birazcık karıştırırlarsa bunu göreceklerdir. İspat isteyenler günümüz insan hakları mücadelelerine ve halk ayaklanmalarına göz atabilirler. İftiralar atarlar, “Mehdiliğini ilan etti!” derler. Bu koskocaman bir yalandır. Celal Babanın söylediği: “Ey Halkım, adalete inanıyorsanız, mutlaka bir gün gerçekleşecektir. Adalet için savaşmak zorunda kalırsanız tevekkül en güzel seçenektir. Her türlü baskı ile sizleri yıldırmaya çalışabilir, üzerinize tanımadığınız, bilmediğiniz aşiretleri silahlandırıp
tebder.tr.gg 19
hikmet damlaları
sürebilirler. Yılmayın, inancınızdan taviz vermeyin değerlerinize sahip çıkın. Bizler ölsek bile, bizden sonrakiler mutlaka bu zorbalıklara bir son vereceklerdir” ve dedikleri aynen gerçek olur. Aşiretler silahlandırılıp yüz binlerle ordular kurulur, köşe – bucak Türkmen avı başlar. Türkmen onlar için bir baş belasıdır çünkü. Yok edilmelidirler. Türkmen direnir, öyle bir mücadele verir ki düşmanlar bile şaşakalır. Celal Baba’dan sonra Şah Veli, Baba Zünnun, Kalender Çelebi bayrağı alırlar. Mücadele sürer gider. Onlardan sonra hak arayan küçük topluluklardan, büyük kalabalıklara kadar, düzenli birliklerden, öğrencilere kadar direnişin adı “Celali Ayaklanmaları” olur. Sonunda zorba padişah bir kayığa biner ve defolup gider. Bu bağlamda eğer sonraki direnişleri de Celali olarak kabul edeceksek, “Kurtuluş Savaşı son Celali ayaklanmasıdır” diyebiliriz.
İşte burada ayaklanmalardan önce, Celal Baba bir mağaraya çekilir. Kimseye haber vermeden gitmiştir. Bu gün yeri bilinen, Buzluk Dağları’ndaki bu mağarada on yedi ay inzivaya çekilir. —İnzivanın komik bir davranış olmadığı şimdi anlaşılmıştır kanımca. –
Gerisini ben getirdim ve günümüze taşıyarak mağara ismi vermeden her hangi bir yerde kendisine çekilen bir adamın hikâyesini kaleme aldım. Döndüğünde saçı sakalı uzayan bu adam, haliyle yorgun ve kirlidir. Fakat kazandığı önemli bir şey vardır oda, benliğidir. Kendisini bulmuş, programını yapmış, yola koyulmuştur artık, üstelik eskisinden daha sağlıklı, kararlı ve arınmış olarak. Güzel değil mi?
Ne dersiniz bu tür bir inzivaya kaç kişinin cesareti olabilir. Gidip de gelmemek vardır. Oralarda kalmak vardır. Kurtlara yem olmak vardır. Kendini kaybetmek, delirmek vardır. Hangi cesur hazırdır bu yolculuğa ve geldiğinde bilerek veya bilmeyerek değiştireceklerine? Bilmeye gerek kalmadan fakat yürekten inanarak. İşte budur bahsedilip durulan fakat bir türlü anlaşılamayan Mehdi İnancı. Adalet o kadar kutsal ve o kadar çekicidir ki insanı kasıp kavurur ve içine alıverir. Uğruna ne fedakârlıklar, mücadeleler verilmiştir. Daha önceki yazılarımda da sıkça değindiğim bu konu tazeliğini hiçbir zaman yitirmeden sürdürecektir. Dünyanın en yaygın ve güçlü inancı olan “Zuhur İnancı” diğer ve güncel kullanımlarda, “Adalet” olarak karşımıza çıkar.
tebder.tr.gg 20
hikmet damlaları
Zorbalar her zaman önlerine çıkanları en acımasız iftiralarla yollarından kaldırmaya çalışmışlardır. İftiranın anlamsızlaştığı yerlerde halkın zihnini karıştırmak yolunu tutarlar. Tarihten bildiğimiz o kadar zorba vardır ki bu gün kutsallaştırılmış, neredeyse Tanrının hemen yanında yer edinmişlerdir. Evliyanın anlamı Tanrının hemen yanındaki adamdır. Hayatları ve doğumları bile hile olan zorba sultanlar, taht meraklısı şahlar, padişahlar, halifeler maalesef bu gün kutsal varlıklar olarak tanıtılabiliyorlar. Halka yazık değilse, gerçeğe en büyük ihanet bu olsa gerektir. Nerede dinin sahibi Hazreti Muhammed (selamlar ona olsun) ki gerçek bir fakir olarak yaşayıp, sonra Rabbine kavuşmuştur. Nerede bu; bir emirle binlerce masum insanın kanından sorumlu, kendi kardeşlerine bile merhameti olmayan, devlet yani – taht için tarihin görmediği cinayetleri işleyen ve işlettirebilen zorbalar. Nasıl bir Müslümanlık, nasıl bir inanç, nasıl bir adalet? Bu günün Müslümanlık âleminin durumlarına bakarak, olup bitenlerin sadece günümüze has olduğunu düşünmeyiniz. Peygamber efendimizin vefatından beri bu cinayet ve vahşetler gün be gün devam etmiş ve gözlerimizin önünde halen süregelmektedir. Haçlı saldırıları ile bir alakası yoktur. Haçlı saldırıları sadece “parmağım kör gözüne” tepkilerdir. Yani eğer siz, bile bile doğruyla yanlışı birbirine karıştırırsanız, doğruyu bile bile tam tersini yaparsanız, kurulu olan ilahi evrensel düzen sizi çarpar. Farkında olmadan, anında en feci şekilde acı çekerek, kıvranarak, gözyaşları içinde yok olup gidersiniz. Bunu anlamak zor olmasa gerek. Anlamak kolaydır fakat inat sebebiyle vazgeçmek oldukça zordur. Geleceğe yönelik istekleri olan insan, başlangıçta hata yaptığı anlayınca bile yolundan dönmek istemez, o ana kadar yaptıklarının yanında durmaya devam eder, bunun sebebi emeğinin boşa gideceği korkusudur. Bir dizi cinayete ve dolayısıyla başka bir dizi cinayete neden olan bu yanlışlıklar bu gün kabul edilmeden ne gün, ne güneş, ne aydınlık, ne huzur, ne de mutluluk olamayacaktır. Altını çizerek ve defalarca yazdığım bu gerçek, gerçek yüzleşmeler ve af dilemelerle ters yüz edilecektir. Gerekirse en baştan ve yeniden, eski yanlışlıkları öğrenmenin verdiği özgüven ve bilinç ile başlamak, başlamak, başlamak. Küçücük bir şiirin içinde meğerse neler varmış! Bir dakika bile sürmeyecek okumanın içinde meğerse neler varmış! Katkı sunmanızı bekliyorum ve hala bekliyorum. Yazmaya başlayın, zamanla büyüsüne kapılacaksınız ve ışığı mükemmel biçimlerde yansıtacaksınız inancındayım.
tebder.tr.gg 21
hikmet damlaları
“Abit ve İbadet” başlıklı şiirimde ise kulların Hak’tan istekleri üzerinde durmaya çalıştım. Duanın hakikatine vurgu yaparak kiminin para kimin kızına koca kiminin de şifa dilediğine değindim. İsteklerin genellikle yine menfaatle kendini dışa vurduğunu belirttim. Yine kendimce hikmet arayarak, bilgeliğin değerini ortaya çıkarmaya çalıştım.
Daha sonraki şiirimde “Kıymet” kelimesinin kıymetli ve kıymetsizlerin elinde ne gibi göründüğünü vurgulamaya çalıştım bir önceki şiirle bağlantılı olarak istek bağlamında şekillenen gün ve gelecek hatta tarih etkinliklerinin birleştiği yerleri kısa cümlelerle, okuyucumun kalan kısımlarını dolduracakları tarzda işledim. Zaten sanatta da bu çalışma yöntemlerinden biri bu değil midir? Bin sayfalık bir roman ile hiç var olmamış hayatları canlandırarak, olabilecekleri gösterilmeye çalışılmaz mı? Benim tarzımda daha az sayfa ve kelime harcayarak farklı bir takım canlılıkları kıpırdatma çabası vardır. Kıpırdayan canlılıkları ayağa kaldırmak da okuyucuya kalmış bir görevdir artık. Değersiz bulup, vaktinize acıyıp, “Nerden bulaştım, keşke hiç görmeseydim” de diyebilirsiniz. “Harika, keşke daha önce görseydim” de.
Afganistan’da yaşanan bir olay günlerce televizyon ekranlarından üzeri kapatılarak yayınlandı. Bir grup NATO askeri cesetlerin üzerine çişlerini yapıyorlardı. “Ders Alma” şiirimde ise bu görüntüyü merkeze alarak bir takım tavsiyelerde bulunmaya çalıştım. Bu yazıyı pekiştirmek için daha sonra “Sefil Hayat” şiirimi yayınlamıştım. Genel olarak burada yapmaya çalıştığım vurgu: özellikle ey Müslümanlar genelde bütün insanlık, içinde ben de olmak üzere, eski vazgeçilemezlerimizin üzerinde tekrar düşünelim. Topraklarında yabancı askerlerin devriye gezdiği bir ülkede yaşamayı kim ister? Halkının terörist muamelesi görmesini kim ister? Aşağılanmak özellikle dışlanmak ve horlanmayı kim ister? Hiç kimse istemez. O halde uydurma inançlarımızdan vazgeçelim. İnsanı sevelim, insan merkezli çalışmalara sonuna kadar destek olalım. İnançtan deliller istiyorsanız: “İnsanı yarattık ve ona ruhumuzdan üfledik.” kutsal olmak için yeterli değil midir? İki kelimeyle, geçmiş ve gelecek tüm düşünce, inanç ve dolayısıyla felsefelere bir giriş yapan Hacı Bektaş Veli’ye kulak verelim: “Kabem İnsandır.” Yeterli bulmadıysanız yapacak bir şey yok fakat gerçekten hikmetin peşindeyseniz bu iki cümle yeterde artar bile. Fazla uzağa gitmeye gerek yok, “Her ne ararsan kendinde ara, Kudüs’te Mekke’de Hacda değildir.” Umarım yeterli olmuştur.
tebder.tr.gg 22
hikmet damlaları
“İngilizce Öğrenememek”te Avrupa Birliğine, “Akıldan Akıla” da akıla, “Fikir Sahibi Cimri” de kıskançlığa, “Bundan” şiirimde ise karşı eleştirilere değindim. Son olarak önsözde ele almak istediğim “Tefekkür” başlıklı şiirimde önemli bulduğum düşünce, tefekkür, tedebbür, akıl, felsefe, bilim ve yine akıl kavramlarını işlemeye çalıştım. Düşünce dünyasında hakkında fazlaca yorum yapılan şiirlerimden bir tanesi bu şiirdir. Süregelen fikirlerin dışında burada, felsefe ve biliminde ilahi birer ilham olduklarına vurgu yapıyorum. Sonuca ulaşmak için aklın özgür bırakılmasının şart ve tek ortak değer olduğuna, aklında ilahi veri kaynağı olduğuna değiniyorum. Bağnaz çevrelerin akla karşı tarih boyu yürüttükleri karalama kampanyalarının amacının kendi kirli egemenliklerini sürdürebilmek amaçlı olduğuna vurgu yapıyorum. Akıldan anlamamız gerekenin kurnazlık ve hile olmadığı bilakis ilahi, sapmaz, ortak akıl – aklıselim olduğundan bahsediyorum.
Hikmet dolu günler dileklerimle, dostça selamlarımla
Erkan Yazargan
TOKAT
04.MART.2012
tebder.tr.gg 23
hikmet damlaları
tebder.tr.gg 24
hikmet damlaları
SİYAH BEYAZ “O Adama”
Yan gelip yatmak şöyle, bir eli cepte
Çakırkeyif bir uykuya dalmak
Önünde hamal sepeti,
Günün harçlığı çıkarılmış nasıl olsa
Umurumda mı?
Eve gidince hanıma, canıma
Çocuklarıma hatta
Bir ekmek parası
Anamın ak sütü gibi
Çalınmamış, su katılmamış
Dolandırılmamış, kandırılmamış.
Ne uyuşturucu, ne silah, ne kadın
Ne de başkalarının hakkı
Kul hakkı. Öylesine helal lokma
tebder.tr.gg 25
hikmet damlaları
Var mı ondan lezzetlisi
Oh olsun, ohlar olsun bana
Bakmayın öyle
Yırtık, pırtık kıyafetime
Yüzüme bakın
Yüreğime bakın
Gözlerimi yumuyorum
Utanmayın
Bakın
Para da istemiyorum.
Ne adı belli, ne tarihi hatta semti
Kim çekmiş, nerede çekmiş
Ne önemi var
Hikmetli söz arıyorsan, bağla birbirlerine
“Söyleyene değil, söylenene bakmalı”
Debelenip durma suretlerde
İçinde bir cızırtı hissettin, sıcaklık, akıntı
Hatta derinlere daldın, gözün yaşardı
Kokusu geldi terlemelerin
Ummadığın, beklemediğin
Öyle cesur, öyle mutlu uzanmış adam
tebder.tr.gg 26
hikmet damlaları
Onu da mı kıskandın
Kıskanabilirsen “helal olsun” sana da
Bir gün şöyle “tebdili kıyafet”
Çaput türünden bir şeyler giyip
Kimseye görünmeden tanıdık
Çıkıp, gidip, bulup
Uzanıp öyle bir yere
Ve gelip geçenlere
Bakmak sezdirmeden. Yırtık, pırtık
Delik, deli, deli dolu
Alabildiğine mutlu ve komik
Poz vermek hatta cesurca
Dizlerimi
Sakalımı
Çek, çekebildiğince
Seninde cesaretin varsa
28.08.2011
TOKAT
tebder.tr.gg 27
hikmet damlaları
HACI HOCA MÜFTÜ “Tanrı bilgisine”
Şu etrafında gördüğün, duyduğun
Televizyonlarda, radyolarda
Her yerde hatta minberlerde
Din dersi verip
Anlata duranların var ya
Çoğunluğu inanmıyor Hakk’a.
Evlerini gezdim, baş başa sohbet ettim.
Kitaplıklarında;
Allah var mı?
Allah’ı tanımanın yolları
Özellikleri, sıfatları
Kaza – kader, iman hakikatleri.
Sohbetlerinde;
Ama nasıl, ama niçin!
İşte sır:
İnandığından değil
Bulduğundan, hissettiğinden
Anladığından, anlamaya çalıştığından
Değil
tebder.tr.gg 28
hikmet damlaları
Tam tersine
Bir türlü anlamadığından
Hatta anlamak istemediğinden
Bu sorular.
Kırk senelik namazı
Otuz senelik orucu
Kaçıncı defadır gittiği haccı
Bulduramadı ona
Bu gidişle de bulduramayacak asla
Cesareti yok, itiraf edemiyor
Korkuyor etrafındakilerden
Çocuklarından, kadınlardan, akrabalardan hatta
Parasını oradan kazanıyor çünkü
Çevresini o şekilde oluşturmuş
Kazanmış.
Hepsi, birbirini kandırıyor.
İspatı basit ve kolayca
İnansaydı gerçekten, ne bu konular
Ne bu sorular sorulmazdı.
Ara dur.
tebder.tr.gg 29
hikmet damlaları
Aradığın yerlerde
Şimdiye kadar, bu yolla
Bulamadıysan. Tekrar dene baştan
En baştan.
Neden ve nasıllardan
Cevabın yoksa. İnkâr et!
Nedeni ve nasılı
“Akıl anlamaz” de çık!
Kurtulacak mısın, inkâr ederek
Ezber, taklit ve nakil
Çoğundan çoğu uyduruk
Kabuk elbise görünen
Para, cilalı eşya
Gösteremedi mi sana
Hatta tam tersine
Zayıflattıkça zayıflattı mı inancını
Çeldi mi yoldan
Debelenmelerine devam et, o halde
Belki bulursun öteki dünyada
29.08.2011
TOKAT
tebder.tr.gg 30
hikmet damlaları
DİLLER “Filolojiye”
Bilmediğin bir dil, uğultu gelir
Anlamazsın ne dediklerini.
En az bir sene uğraşmalısın
Başka dili sindirmeye.
Ama bir kez çözersen
Artık bütün farklı diller
Çorap söküğü gibi
Çözülür gelir, art arda
tebder.tr.gg 31
hikmet damlaları
Almanca öğreninceye kadar
Ne zorluklar çekmiştim
Gramer denen bela, ağlatmıştı bazen
İsimler, fiiller, edatlar ve başka kurallar.
Öğrendikten sonra ama
—Ne kadar tuhaf, dillerin bilmecesi
Neredeyse hepsi bir iskelet
Organlar aynı
Kıyafetler rengârenk
İnsan denen mucize, sesleri birleştirip
Ne de güzel şeyler üretir.
Türkçemize gelince, bambaşka bir mucize
Yazıldığı gibi okunan, neredeyse tek ayrıcalıklı dil
O kadar sade, uyumlu, akıcı, üretken.
Gençlik yıllarımda, şikâyet eder dururdum
“Kelime bulamıyorum
Duygularımı ifade edemiyorum.” diye
Olgunlaştıkça dil, gırtlak ve hafıza
Hayret edip kalırsın
Bir kelimeye,
Bin şiir yazarsın.
tebder.tr.gg 32
hikmet damlaları
25.08.2011
TOKAT
BU NE “Derinliğe”
Çocuğumla konuşmalar:
Daha iki yaşında, yeni
“Baba bu ne?” “Ağaç yavrum.”
Araba, hayvan, dağ
Gökyüzü, bulut, güneş.
Biraz daha büyüyünce
Baba bu ne, salkım söğüt
Kamyon, kedi, Tekeli *Dağın adı
Yıldız, Ay
Biraz daha büyüyünce
Baba bu ne, taş yavrum
Ot, insan. İyi ve kötü
Yap, yapma, zararlı.
Dokunmak zorunda mısın, yanmak için
Ateş işte. Görüyorsun odunu.
Evet, zorunda olmasan da
tebder.tr.gg 33
hikmet damlaları
Tatmalısın acısını, kemiklerine kadar
İliklerine, DNA’ya kadar
Hissetmelisin illaki!
O halde, yavrucuğum artık
Daha fazla sorma
Çünkü ben de sorardım babama
O da anlatırdı bana.
Okudum, öğrendim pek çok şey sonra
Biliyordum.
Ama yine de yaşadım
Hüzünlendim, ağladım, güldüm
Hissetmek zorundaydım
Hissettim.
Baba bu ne, gerçek yavrum
Eski dilde, hakikat
Herkes hatta her nefes
Kendi yolunca gider
Eninde sonunda
Kolayca veya zorca
Açık, seçik. Ayan – beyan
Kendisi görür ve
tebder.tr.gg 34
hikmet damlaları
Şaşakalır.
24.08.2011
TOKAT
SAKAL “İki ara, bir dereye”
Mollaya sorarsan, sünnet
Yani peygamberin âdeti
Hatta buyruğu, emri
“Jilet vurmak, yüze haram”
Yani yassak!
Hanıma sorarsan, iğrenç
tebder.tr.gg 35
hikmet damlaları
Kokuyor, batıyor. Hem de pis
Çocuklar bile korkuyor
O yüzden kıl oluyor
Kıldan nefret ediyor
Lavaboda, banyoda görse
Sinirden deli oluyor
E şimdi, molla sorarım sana
Karı ile kocasının arasını açan
Bu çağda hem de
Jilet bedava, tıraş makinesi desen
İki dakika
Pırıl pırıl, sinekkaydı, tertemiz
Dolaşmak varken;
Hanımdan, canımdan, can yoldaşımdan
Sırdaşımdan, hayat arkadaşımdan
Bir tanemden, aşkımdan
Ayrılalım da
Seninle mi yatalım hoca
Bu işte yine var. Bir hinlik
Hatta hinoğlu hinlik
Sen halkın saçıyla, sakalıyla uğraşacağına
Yok, etsene şu zilleti, meskeneti
tebder.tr.gg 36
hikmet damlaları
Rezaleti, cehaleti
Bütün dünya gözüyle değil
Kıçıyla gülüyor, senin bu hallerine
27.08.2011
TOKAT
ADAMIN ÖMRÜ “O kendini bilene”
Adamın ömrü bağırıp, çağırmakla
Geçiyor.
Yeni makamlar deniyor
Uzattıkça uzatıyor
Bildim bileli hep aynı kelimeler
İmkânsızı deniyor, bir türlü değişemiyor
Beyaz şahini olan adam, bizim komşu
Nerede bir mevlit, düğün
Ün yapmış artık, ünlü hoca
tebder.tr.gg 37
hikmet damlaları
Çorbayı içiyor, anlayacağın.
Hakkındaki düşüncelerimi biliyor
Sadece ona değil
Meslektaşlarının tamamına bu yazım
Söyleyip durduğunuz beş cümle
O da anlamadığım dilden
Onun şanssızlığı
Bizim evin camiye yakın olması
Merkezî ses düzeni birde
Bir de yankı yapan
Yandaki yobazın duvarı
—istilacı, hırsız, utanmaz yobaz
Bütün mahalleyi illet eden, kendiyle
Kambur madrabaz.
Camlar sallanıyor
Kuşlar uçuşuyor
Böcekler kaçışıyor
Kulaklarım çınlıyor
Bu bağırtıyı duyunca
Bana yazık değil mi?
Kuşa, böceğe, cama yazık değil mi?
tebder.tr.gg 38
hikmet damlaları
Önceden haber verilen alamet
“Minare yıkma mucizesi”
Anladım şimdi
Bu olsa gerek.
Gerçeğe hü, demine devranına eyvallah
26.08.2011
TOKAT
TEK CÜMLE “İpin ucunu kaçırmışlara”
Her ay düzenli ödemen gereken
Borcunun taksitleri
Mobilya veya yeni araban için
İsmini bilmediğin
Sadece senin bildiğin
Gizli hatta sır içinde sır
Bir şeyler veya şey
Ödeyemezsen birkaç ay
Ev kirası örneğin
Kapının önüne konulman gibi
Düzenin bozulursa yani
Eşin bile terk eder seni
Çocukların bir orada bir burada
tebder.tr.gg 39
hikmet damlaları
İpin orta yerinde
Kala kalırlarsa
Kredi kartlarına mı güvenirsin
Eşe dosta mı sığınırsın
Ne yaparsan, yaparsın artık
Onu sen bilirsin de…
24.08.2011
TOKAT
tebder.tr.gg 40
hikmet damlaları
ARI GİBİ “Havada yüzmeye”
Camda gezen arı
Göstermek için kendini
Kanatlarını
Çok hızlı
Çırpıp çıkarınca o vızıltıyı
İğnesini hatırlatır tadana
“Yaklaşma bana
Çalma balımı
Bozma yuvamı
Düzenimi sarsma”
Küçücükte olsa
Bir vuruşluk canı hatta
Söyler söyleyeceğini
Yapar yapacağını
Yakından baktın mı arının gözüne?
Bizimki gibi değil
Kanatları kol yerine gelse
Ayakları yine ayak
Antenleri de kulak
tebder.tr.gg 41
hikmet damlaları
Peki iğnesi!
Uyuşturan zehri
Balı
Kolonileri
Tüplerin içinde yavruları
Larvaları
Sinek, kuş ve uçak
Uzay gemisi neden gemi
24.08.2011
TOKAT
tebder.tr.gg 42
hikmet damlaları
ALAKASIZ CÜMLELER “Anı yaşamaya”
Kasırgada jet ski sörfü
Suyu görünce aklına gelen gencin
Eskiden o yöne bakmak yasak
Pencereler çivili, diktatör kızı
Havuzuna balıklama dalmaca
Altın kaplama denizkızı salonda
Kaçış tüneli bu çağda
Ortaçağ kalelerinden kalan
İstila, talan. Kaçan, kurtulan
Baba’nın mezarı, kan damlayan balta
Kağnı diye bir araç, öküzlerin çektiği
Gacır, gucur. Hem yavaş
Sarı öküz birde çalışkan
Hem çalışkan hem az yiyen öküz
“Bak hele oğlum, hangisi yan gelip yatan”
tebder.tr.gg 43
hikmet damlaları
Yağı basan sonra ateşlenmiş ok
Düşmanı tutuşturan
İkinci Dünya Savaşı mevzilerinden
Titreyen durmadan, histerik, nevröz
Kimyasal gaz – sarin atılmış
Yüzük kaşında saklı ölüm, siyanür
Acem mantarı, yılan zehrinden zehir
Gürültü en büyük zulüm
Sesleri engelleyen
Zorla güldüren gıdıklanma krizi
31.08.2011
TOKAT
tebder.tr.gg 44
hikmet damlaları
ZIRILTI “Zırıltıya”
Dert yanıp duran adam durmadan
Şükredemez bir türlü
İsteği bitmez, hep dertli
Zırla ha zırla
Tırmala kulakları
02.09.2011
TOKAT
İNSANIN GÜÇSÜZLÜĞÜ “Sineğe”
Bir o kadar zayıf, eksik, kusurlu
tebder.tr.gg 45
hikmet damlaları
Bir o kadar uçsuz, sınırsız, güçlü
Yemeli, içmeli, doymalı, giymeli
Akıl, fikir ve daha neler ile donatılı
Hastalık, bilgisizlik, çaresizlik
Çözüm, çare ve deva
Bu kadar uç. Bu kadar ortada
Açlıktan ölebilen
Soğuktan donabilen
Delirebilen, ağlayabilen, gülebilen
Kahkaha atan örneğin
Bir başka varlık var mıdır?
Sevinç çığlıkları maymunun
02.09.2011
TOKAT
BÜYÜDEN İNANCA “Rama ve Şaman’a”
tebder.tr.gg 46
hikmet damlaları
Büyü ile başlar düğümün başı
Özerlik yanınca dumanı, öyle boğucu
Kokusu farklı
İster istemez başı döner insanın
Kertenkele kuyruğu, at kanı
Atılmış yılan derisi
Olmadık daha neler
Mide bulandıran
Etkileyen değiştiren ve iman
“İnanıyorum”
Tuhaf giysili ve takılarla donatılı
Bazen çıplak bazen boynuzlu
Dişlerden veya başka kemiklerden
Süsleri olan şaman
Büyücü!
Karın veya diş ağrısı dayanılmaz
“Uzan şöylece yere, ellerini koy göğsüne”
Bir dökümlük kurşun
Üstüne, önce beyaz tül perde
Yanmasın bir yerlerin!
Kurşunun rengi ve suda donması
Büyücünün kurşunu ele alması
Ve bakması derin derin
tebder.tr.gg 47
hikmet damlaları
“Büyülenmişsin sen
İçine girmiş kötü ruhlar
Çıkarılmalı.”
Karacaahmet’in kütüklüğü
Çıldırmış saldırganlara hazırlıklı
“Bir gece yalnız ve zorla, hareketsiz kalacak!”
Peygamber mucizeleri
El sürmeleri, asa atmaları, yarmaları
Boyna asılan mumlu muska
Lokman’ın otları
Isırgan, öksüz, dere ve tere. “Balla karıştır!”
Karabiber çekilmemiş.
Nane
Şöyle bir sarsıl, titre de kendine gel!
Yerin altındaki, göktekiler, bilinmedik daha neler
Hayal gücün ne kadar güçlüyse
Biraz da sen uydur;
Nefesi olsun, kuyruğu, dişi
Kabuğu, kamburu
Şaşı bakan gözü. Bir kokusu
İyiyse iyi. Kötüyse kötü.
tebder.tr.gg 48
hikmet damlaları
Görmesen de “Gördüm” de
Duymasan da “Duydum”
Duyan, gören yok nasıl olsa.
Tahtı olsun!
Yelpaze sallayan melekleri
Terliyor ya. Hem de oturmalı
Bu kadar işten sonra!
Kıskansın güzelleri. Öldürsün
Bebekleri alsın yanına erkenden
Kızsın. Deprem olsun. Sel olsun
Sinirlensin haykırsın, bağırsın
Şimşekler kılıcı olsun.
Yaksın ağaçları, kulları
Cehennemi olsun, taş kapılı
İşkencecileri olsun.
Gücü yetmiyor ya, zorla!
Denizleri olsun, uçsuz bucaksız
Dalgaları, fırtınaları, kasırgaları, hortumları
Hepsi Onun olsun!
Sende onun kulu ol!
“Ben Onun kuluyum.” de. Olmasan da, olmazsa
“Resulüyüm.” de!
Sende uydur bir şeyler
tebder.tr.gg 49
hikmet damlaları
İnsanları birbirine kırdır
Düşman et! Baba ile oğlu
Kan girsin, zulüm olsun her yerde
Kılıç olsun
Bomba olsun, ölüm olsun erkenden
Üç günlük! Dünyada
Karın tokluğuna gece gündüz çalışan olsun
Oğulları da kurban olsun.
Zincir olsun. Pranga olsun. Zindan olsun.
Zekeriya ile Yahya’nın
İçinde yakalandığı kurumuş ağaç
Testere ile biçilen içindekilerle.
İsa’yı şikâyet eden din adamları
“Padişahım, sultanım, Ramses’im, imparatorum
Adrianus’um!
Kurtar bizi Bundan
Jarusalim kan ağlar, Kudüs’te öyle
Mabedin üstüne mabet, uyduruk
Kertenkele kuyruğu, yılan donu
Yurdundan kaçan, kovulan Muhammed
Geleceği belliydi geri.
tebder.tr.gg 50
hikmet damlaları
Koyun postunda kurt
Katran karası el
Kırmızı göz, dökük deri, uzun tırnak
Çölde susuz, alabildiğine ıssız torunun
Katledileceği, kılıçlara geleceği belliydi.
“Kun fe yekun! Ve Elest”
Kalacağı birinin, soyu sürdürmek için
Bu gün milyonlarca, olacağı belliydi.
Himalaya’nın zirvesinde, eteklerinde
Hindistan’ın, Ganj’ın kollarında
Kıyılarında, Dönekselerinde
Yarısı taş, kalan üst yarısı ahşap tapınaklar.
Bohemleri, ceviz ağacından putları, totemleri Afrika’nın
Zerdüşt’ün içindeki ateşin dışa vurumu
Şehrin dışında mağara
Olacağı belliydi.
02.09.2011
TOKAT
tebder.tr.gg 51
hikmet damlaları
EVİM “Taşa ve duvara”
Yeşil ırmağın karşında, Karşıyaka’da
Sırtın kıyısında, büyük bir bina
Geçe projektörlerle parlayan duvarları
Sütunlar üstünde ve mermer merdivenleri
Yüz yirmi dört odalı
Bahçesinde hayvanat bahçesi, Vau!
Botanik parkı olan, tropik
Teleferikle karşı tepelere
Ulaşılan. Korumalarca korunan!
Oldukça şatafatlı.
Yirmi hizmetçi, sadece temizlik için
On aşçı sadece yemeğe
Yamaklar, garsonlar, bahçıvanlar
Gecelik huriler, renk renk, ırk ırk
Viagra ve mesir macunu
Köpüklü banyo, sauna
Soğuk, ılık ve sıcak
tebder.tr.gg 52
hikmet damlaları
Cleopatra’nın süt havuzları
Çıplak gezilen, alabildiğine doğal
İran’dan ipek halılar
Rusya’dan antik tablolar
Altın işlemeli, elmas kakmalı yataklar
Döşekler;
Kuş tüyü
Tai masajlar.
Elektriğini, suyunu kendisi üreten
Çöpünü kendisi imha eden
Çevreye duyarlı, akıllı
O ev benim.
Bahçesinde
Çınar altında
Mezarım
Ne yaşam yaşamışım
Soyumu dünyaya yaymışım
Adım her yerde
Ölsem de
02.09.2011
TOKAT
tebder.tr.gg 53
hikmet damlaları
tebder.tr.gg 54
hikmet damlaları
ALAMUT’TA BİR GECE “Kaynağa”
Hoş geldiniz! Beyler
Bu kandillerle ışıl ışıl salon, sizin
Pencerelerinden dağ başları görülen
Ve su kanallarıyla süslü
Gül bahçeleri
İpekli giysiler. Renkli ve parlak
Şerbet, güzel kokular
Kırmızı yanaklar, esintiler
Sizin.
Hizmetinde taze kızlar ve oğlanlar
Ne dilerseniz, dileyin!
Merak ettiğiniz, bilmediğiniz, bilmek istediğiniz
Her şeyi sırasıyla ama akıllıca sorun!
Cevap verilecektir sorularınıza
Bir nehir, göl veya deniz kıyısında
Upuzun, geniş ovalarda
Kurulmak varken, neden
Bu kartal yuvası
Neden bahçe, neden kız, neden
Neden haşhaş ve ipek
tebder.tr.gg 55
hikmet damlaları
Altın kafes, gümüş mihrap
Kırmızı pekiyi başlık. Yeşil sarık
Bu sessizlik bir yanda
Alabildiğine yakın yıldızlara
Gözü bağlı, çıktığımız yollar
Vahşi kuş çığlıkları
Bu gösterinin anlamı ne
Yedi kule. Kulelere çıkan yolların sonu
Gökten sarkan ip merdiven
Kitabın geldiği yer
İşte Ora
02.09.2011
TOKAT
“Kayıp Kitap kitabından”
tebder.tr.gg 56
hikmet damlaları
TOPCUOĞLU BAYIRI “Niksar’a”
Cedit Mahallesinden başlarsak
Topcuoğlu Bayırı’nın ta öbür solu
Arnavut yollar, ahşap binalar
Arası taşla doldurulmuş, yeldirme
Tipik Karadeniz işleri;
Çaprazlamasına çakılır önce kalaslar
Sonra araları taşla doldurulur
Altları genellikle ahırdır.
Topcuoğlu dedelerimden biri
Allahverdiler’in İsmail. Dayım;
Babamın dayısı, daha doğrusu
Hükümet konağının önünde asılan
Duran orada duran çınar ağacına.
tebder.tr.gg 57
hikmet damlaları
Yılanlı Köprü, Maduru sağda
Ayvaz’a giderken
Ninemin o zamanlar kille
Çamaşır yıkamaya.
Gençlik zamanları
“Topuklu kadındım ben.”
Kazanı kaldırıp, kafaya geçiren.
Dereboyu kadın kavgaları.
İp eğiren ihtiyar
Kilim dokuyan kadın. Sokakta.
Mal sürüleri bir de çobana katılan
Salarsın gider
Akşam olunca gelir camızlar
Sütünden Türcihan Hanım’a özel
Tereyağı, yeni moda buzdolabına.
Cağlıkta sülük, kocaman
Kilerin tavana asılı tablası
Farelerden korunaklı.
Bahçece taş fırın
Kadınların kuyruk olduğu
Her fırına, pişirmeye iki ekmek
Yasak bağırıp çağırmak, kavga etmek.
Ceviz sergenleri, genç kızların çeyizi
tebder.tr.gg 58
hikmet damlaları
El işleri, göz nuru, alın teri
“Niksar’ın Fidanları”
Kelkit
Kireç Köprü, Petrol.
Dönekse’de oturup doyasıya
Hayal kurduğum, Ovasına
Kurduğum at çiftliği
Cins at, asil at, ırk
Türkmen, İngiliz, Arap taylar
Vez, calit, yeşil yaprak
İncir kara, dut kara
Orak paslı, ahır yıkık, oyulmuş
Altın sevdasına.
Define hayalleri ceviz diplerinde
Karşı kilise, yıkılan sonra
Sekiz kat apartman tepebaşında
Cehalet, yobazlık.
Çingene, Muhacir yığını.
Melikgazi’den, Hüseyingazi’ye mezarlık
Dilenen ihtiyar kadın, çarşaflı.
Yoğurt sitili
Kuyumcu Hakkı
Kimler gelip geçmiş. Taş Köprü.
tebder.tr.gg 59
hikmet damlaları
02.09.2011
TOKAT
“Kayıp Kitap kitabından”
HATIRLA BENİ “Dostuma”
Duydun, öğrendin, biliyorsun
Hatta anlıyorsun, fakat:
Peygamberin torunları
Nasılda susuz doğranmıştır
Kızgın çöl kumlarında
Dağlanmıştır, parçalanmıştır.
Hissettiğin anda dostum
Beni hatırla
Zangır, zangır titreyince
Aklın başından gidince
Kendini kaybedince
Taht kavgalarındaysa gözün
Hala tarihin çöplüklerinden
tebder.tr.gg 60
hikmet damlaları
Elmas, altın devşirme hevesindeysen
Görmüyorsan gözünün önündekini
Yanı başında duranı her zaman
Anlamak istemiyor, diretiyorsan
Fazla bir şey yapamam senin için
Sunulan bir tepsi baklava
İnce açılmış ötesi görülen
Tereyağlı, hasından
Antep fıstığı dolu içi
Taptaze, tatlımı tatlı
Sunmuyorum, sunmayacağım
Vaat etmiyorum, etmeyeceğim.
Önce titreme sonra gözyaşı
Boğazı boğan.
İnsan içine çıkamama, utançtan
Kimseye söyleyememe derdini
Dost sohbetlerine katılamama
Bir şey anlayamama söylenenlerden
Derbederlik bir çeşit
Dağıtmalar
Deli olmalar, çıldırmalar hatta
Geceleri uyuyamamak bir türlü
tebder.tr.gg 61
hikmet damlaları
Tat almamak yiyeceklerden
Vaat ediyorum sana
Bir tepsi baklava ve benimkiler
Kim tercih eder!
Bende bilseydim ta öncelerden
Upuzun yıllar boyu süreceğini
Bu uzun gecelerin
Sessiz, kimsesiz
Tercih eder miydim?
Bir sır daha vereyim dostuma
Açık, apaçık gün gibi, güneş gibi
Parlak, sıcak ve aydınlık
Görürsün ama
Bütün çetrefilleri
Kimsenin cevaplayamadığı soruları
Anında çözer, bilir, bulursun
İşte o zaman
Evrensel
Evren içinde evrenler
Yemenden ırak O yerde
Savaştaki Düldülü hala
tebder.tr.gg 62
hikmet damlaları
Hatta girersin sende
Kansız ama
Sonu mutlak zafer olan
Savaşlara
14.09.2011
TOKAT
FATMA ANA “Kadınlık onuruna”
Gün Muhammet’in biricik kızı
tebder.tr.gg 63
hikmet damlaları
Alem kadınlarının efendisi
İzzet, onur, mücadele
Haysiyet ve daha çok
Geleceğe mesaj.
Eğer kadına el kalkarsa bir
Ne gülebilirsin artık
Ne de mutluluğu görebilirsin.
Kuma gömülen kadın yavrusu
Sorulacak
“Hangi suçtan öldürüldü?”
İşte sana kıyamet.
Olsa bu yüzden
En büyük lanet, işte bu yüzden
Medine Mescidi
Muhammet’ten sonra
Talan, intikam
Entrikaların tümü, baş gösterir
Toplanır bir araya yobazlar
Hükümet kurup, hükümet olurlar
Buyurur Fatma Ana:
“Bu günden sonra kadınlar
Ömürlerinin sonuna kadar
tebder.tr.gg 64
hikmet damlaları
Kara giyinip
Evlerinin bir köşesinde
Yüzleri duvara dönük
Otursalar yeridir.”
En büyük zulüm
Geleceğe miras kalan
“Kardeşim Bekir’i seçtim
Oyumu Ona verdim, Onu seçtim.”
Sen kimsin!
Büyük yobaz, sahte kabadayı
Kızını gömen adamın tam kendisi
Ezeli zorba
Fatma Ana kan ağlar
Görür önceden, olacakları
Kan gölünde Muhammet ümmeti
Feryat
Durun! Durmazlar
Gidin! Gitmezler
Fatma Ana görür
Ali’nin başına inen kılıcı
Görür
tebder.tr.gg 65
hikmet damlaları
Kerbelayı görür.
Susun! Susmazlar
Kana susamışlar, taş kalpliler
Beyinsizler, ahmaklar topluluğu
Taassup ve cehalet
Hortlar yeniden
Güneş battı ya, Onlarca
Ey! Felek. Çarkın, devranın.
Gece karanlık
Fatma Ana’nın kapısına
Dayanır kalabalık
Önlerinde büyük zorba
Ebedi yobaz.
“Muhammet’in kızının kapısıdır
Bu kapı.”
İçeride Hayber’in kahramanı
Aslanlar aslanı.
Durun! Cehalet
Durun! Yobazlık
Durun! Durmazlar
Tekme
Lanet olsun sana. Alem, sarsılan
tebder.tr.gg 66
hikmet damlaları
Volkanlar fışkırsa sonsuza değin
Her gün, her saat kopsa kıyamet
Yeridir. Olur. Uygundur.
O yara! Yaralayan
Karnındaki çocuğuyla. Muhsin’iyle
Yüreğim sökül artık
Gerek kalmadı atmana.
O yaradan, şehit olur Fatma Ana
Gece karanlık, gözü yaşlı cengaver
Defneder yüreğini, canını. Kimsenin bilmediği bir yere
Sessizce
“Bundan sonra Ya Fatıma
Nasıl yaşarım!”
İşte bunun için
Kan kusuyorum
İğreniyorum
Yobazlıktan, cehaletten.
Çıkmış bu gün bile
Zorbanın zürriyeti
Yine kadını esir eden
tebder.tr.gg 67
hikmet damlaları
Yine atan tekmeyi
Çarşafa dolayan
Aydın Fatma Ana’yı
O günden sonra. Evet
Kadın. Ey! Kadın, Sen
Karalar giyip ölünceye dek
Bir köşede oturup
Yüzünü de duvara dönüp
Kalsan yeridir.
08.09.2011
TOKAT
tebder.tr.gg 68
hikmet damlaları
TERCİH “Kaddafi’nin Şapkasına”
Bir tarafta kıl çadır. Yaylada, dağda
Öbür yanda altın işlemeli saray
Su kıyısında
Merasim taburları, ponponlu botlar,
Yemenin zevkini tekrar
Almak için kusmak yeniden.
Keçiyi sağmak ve ekşimiş süt
Çavdarla karışık buğday
Arpadan başka yememek
Baş dönmesi anlayamamak
Gece karanlık yalnız bir adam
Yüzünü saklayan
Kapıları dolaşıp, ekmek dağıtan
Upuzun zamandan beri
Vakit gelip can uçunca
tebder.tr.gg 69
hikmet damlaları
Anlaşılan kim olduğu
Sırtındaki çuval yarasından
İhtişamlı kapitalizm can çekişir
Gün gelir ölür
Adalet olur
Aç gözler tıka basa doyar
Değerler yer değiştirir
Alt üst olur her şey
Kan dökülmeden
Tercih senin
25.08.2011
TOKAT
HARİKULADE “Parapsikolojiye”
Öğrencilerimden biri ilk kez
Öz enerjisini kullanarak
tebder.tr.gg 70
hikmet damlaları
Yoğunlaşmayı başardı ve
Bir şeyler yarattı.
Tamamen kendine has
Mutluyum.
İlk dersimiz nokta
Sonsuz boyut içinde, bir nokta
Kendinden ona, noktaya
Bir sinyal göndermeyi öğreninceye
Kadar neredeyse
Bir sene geçti.
Başardı
Sonunda.
Daha sonra nokta yerine
Tanıdığı birisini koymayı öğrendi
Denedi. Denedi. Denedi.
Korktu, çekindi, oldu.
Sevgilisini seçti.
Çağırdı
Bağsız, bağlantısız. Bilinen dışında
Bir bağ kurdu. Oldu.
Hayret etti. Şaşırdı. İnandı.
Sonra çoğalttı noktaları
Birden çok kişiye, bir sinyal
tebder.tr.gg 71
hikmet damlaları
Göndermeyi öğrendi.
Çağırdı. Geldiler.
En son dün, oluşturdu bir yoğun
İstediği yere, gidip gelebilen
İstediği yerde duran
Koskocaman evren içinde.
Şimdi yoğunun içini doldurmayı
Öğreniyor, gönlünce
İster radyo, ister, kamera veya kulak.
Daha sonra öğrenecek
Kendi evrenini kurmayı
Öğretebilirim size de.
25. 09 .2011
TOKAT
TEK TANRI “İlahiyata”
Tanrılar kurultayı
Baş tanrı, yardımcı tanrılar
Rüzgâr, deniz, fırtına, ateş tanrıları
tebder.tr.gg 72
hikmet damlaları
Masanın etrafı oldukça kalabalık
Aşk ve güzellik tanrıları oldukça alımlı
Ölüm ve yıkım tanrıları kızgın
Bazen anlaşamıyorlar
Yağmur yağmalı. Olmaz!
Güneş açmalı.
Toprağın suya ihtiyacı var
Olmaz! Önce kurumalı toprak
Sonra çatlamalı çekirdek.
Sen benim işime karışma
Baş tanrıda olmasa
Giriverecekler birbirlerine
Saç saça, baş başa
Olmaz!
24.09.2011
TOKAT
tebder.tr.gg 73
hikmet damlaları
ADALET “Olacaklara”
Adalet, hani
Hak edene, hak ettiğini vermek
Bilineni, en kolayı, basiti
Neden sakat doğar
Pırıl pırıl gözleri gülen bebek
Veya gürbüz çocuk
Kör
Zenginlik, fakirlik
Babadan miras kalan
Peki, babasız çocuk
Zenci, beyaz veya sarı ırk
Kısa çöp, uzun çöp hani
Diller, kültürler, dinler
Rengârenk, çepçeşit
Karanlık ve aklık
Bin yıl önceden kalan
Alınması gerekli intikam
Yerini bulması tuğlanın
tebder.tr.gg 74
hikmet damlaları
Taş binalar, yıkılıveren
En hafif bir sarsıntıda ve
Olduğu günden beri yıkılmayan mağara
O çağa dönmek yeniden
Yoksa
Apaçık. Adalet işte bu
Olduğu gibi, olduğunca
Neyse, oysa O
Kütlen, yoğunluğun kadar
Öğrendikten sonra bile
Öğrendiğin kadar
Kabul etmek istemesen de
Son söz teselli olsun
İpin ucu sende aslında
Tutabilir, çekebilirsen
Değiştirirsin olacakları hatta
23.09.2011
TOKAT
“Ben güzele güzel demem, güzel benim olmayınca”
GÜZEL “Güzelliklere”
tebder.tr.gg 75
hikmet damlaları
Al yanak, güzel kaş, parlak dudak
Gülen göz, tatlı dil, şirin nefes
Gül kokusu, temizlik ve incelik
Benim, senin, onun
Bizim, sizin, onların güzellikleri.
Güzel çiçek, ağaç, böcek
İnsan, huy, kanun
Sanat işte, güzeli bulmak
Güzeli sunmak, tanıtmak
Duyulmayanı duyurmak
Görülmeyeni göstermek
Tek kelimeyle estetik
Çok kelimeyle güzellikler
21.09.2011
TOKAT
“Kayıp Kitap kitabından”
ASAF “Farka”
O gün, bende oradaydım
Süleyman’ın sarayında
tebder.tr.gg 76
hikmet damlaları
Karışmıştım kalabalığa
İzliyordum olup bitenleri
Bilemezdim ki
Bu kadar meşhur olacağını
Büyücüler, tılsımcılar, kahinler
Vardı o zamanlarda
Sopadan yılan yapan
Soğan kabuğu dumanından
Güvercin, beyaz güvercin uçuran
Karman çormandı her şey
Konuşmalar anlaşılmaz
İstekler bilinmez
İşaretleydi her şey
Açlığı gidermek tek dertti
Bir de susuzluk
Asaf, kısa boylu adam
Sarı işlemeli atkısı sırtından
Önüne doğru uzanan
Etekleri yerde, başında yine sarıdan
Bir tuhaf başlık taşıyan
Güler yüzlü adam
Sizde duydunuz, biliyorsunuz
Belkıs’ın Tahtı’nı
tebder.tr.gg 77
hikmet damlaları
Göz açıp kapayıncaya kadar
Getiririm, getirebilirim diyen
Ve getiren
Karman çormandı
Yeleğinin içinde sakladığı
Beyaz güvercini
Soğan kabuklarını yaktıktan sonra
Kimseye söylemeden
Çıkarıveren ve salıveren
Hokkabaz sandılar Onu
Yılan zaten kile bulanmış, kurumuş toprak
Kaskatı. Sopa gibi!
Hızla yere çarpılınca kırılırdı kil
Yılan başlardı yine sürünmeye
Oysa Asaf
Hokkabaz değildi
Gizli odalarında tılsımlar bulan
Yeni göz boyamalar
Bağlamalar uyduran.
Belkıs bile şaşa kaldı önce
Kraliçeliğine yediremedi de
“Tıpkısının aynısı
tebder.tr.gg 78
hikmet damlaları
Aynı benim tahtım gibi
Sadece üzerindeki
Minderler farklı”
O gün bende oradaydım
Kalabalığın arasındaydım
Gördüm, olup bitenleri
Duydum tüm konuşulanları
Hemen kapının sağında duran bendim
Hatta sunulan şaraptan da içtim.
Asaf’ın Kitabı
Kuzeninden miras kalan
Kapağında taht olan
Deri kaplanmış, kalın kitap
Kapağı açılınca
Bilmediğim işaretlerle dolu
Ama anladığım
Zihnimde, beynimde benimle konuşan
22.09.2011
TOKAT
tebder.tr.gg 79
hikmet damlaları
ELÇİLER YANSIMALAR “Yansımalara”
Bir an gelir, duramaz olur
Halkın arasında artık
Kendini dağlara, mağaralara vurur
Uzun, upuzun geceler
tebder.tr.gg 80
hikmet damlaları
Ayaz, sabah ve akşamlar
Sevr veya başka kuytular
Sessizlik ve ıssızlık alabildiğine
Çölde İsa, dağın karanlığında Musa
Yıldızlardan ve kendinden başka
Fark etmez. Himalayalar olur
Singapur’un engin ormanları da
Yine öyle bir mağara
Kayalıkların arasında sessiz,
Görünür Cebrail
“Oku” der
“Ben okuma bilmem”
“Oku”
Seni eğitenin adıyla oku
Bir titremedir tutar adamı
Yürekten başlayıp, vücudu kaplayan
Yerleştirmeye çalışır gibi içindekileri
Dışarı atmak ister gibi
Tir tir. Zangır zangır
Nereye sığınmalı
Ey örtüsüne bürünen
tebder.tr.gg 81
hikmet damlaları
06.10.2011
TOKAT
İLİŞKİLER “Çevreye”
Anlatıldığına ve yazıldığına göre
Ölüm nedir, nasıl bir şeydir
Neden ölür insan, nereye gider sonradan
Ve daha benzeri acayip sorular
tebder.tr.gg 82
hikmet damlaları
Atar prensi saraydan dışarı *Budha
Doğaya vurur kendini
Yılanla, kurtla dost olur
Korkmazlar ondan, oda onlardan
Sırtını ağaca, yüzünü göğe verir
İç dünyasına gezmeler
Öyle hoşuna gider
Dinlemeyi öğrenir önce
Dost olmayı her şeyle sonra
Farksızlığı, aynılığı
Musa toplar halkını
Kırk yıl gezdirir çölde
İsa toplar göl kenarına
İşaret eder parmağıyla
Ey insanlar iman ederseniz
Şu dağı bu göle indirirsiniz
Ve kendinden sonraki
Kurtları, koyun postuna bürünen
Çiftçiyi, bereketli topraklı
Köleyi, efendiyi, din adamlarını
Kendini, kendi dışında olanı
Geleceği, adaleti
tebder.tr.gg 83
hikmet damlaları
İlk taşı sen at, suçsuzsan
06.10.2011
TOKAT
KALEMİM “Bekleyene”
“Benim Mehdim
Benim Canım” diyen adam
Babasının malı veya
Gömleğim, kalemim, defterim gibi
Fark etmez sevgilisi gibi.
Methiyeler düzüp
Söylüyor ha söylüyor
Benim, benim, benim
Kimsenin değil
tebder.tr.gg 84
hikmet damlaları
Sadece benim
Daha çok beklersin
06.10.2011
TOKAT
EMİRLER “Kitaplara”
Tevrat’ın ilk emri “yap”
Zebur “anla”
İncil “söyle”
Kuran “oku”
Budha ne der: “dinle”
Bilim “araştır”
Filozoflar “düşün”
Yap, doğruyu yap
Anla, hakikati anla
tebder.tr.gg 85
hikmet damlaları
Söyle, gerçekleri söyle
Oku, her şeyi oku
Dinle, dışını ve içini dinle
Araştır, hikmeti araştır
Düşün, soruları düşün
Yap ve bırak geleceğe miras
Anla ve anlat anlatabildiğince
Söyle korkmadan, çekinmeden
Oku cesaretle ve hikmetle
Dinle sessizce, duy
Araştır bıkmadan, usanmadan
Düşün, düşünebildiğince ve
Yaz, bulduklarını
Öğret
Dil söylemek, kulak dinlemek için
Akıl anlamak, düşünmek için
Göz görmek, okumak için
El yapmak için
Ele, göze, kulağa ve dile
Gerçeğin demine
Hakk’ın devranına, düzenine
tebder.tr.gg 86
hikmet damlaları
Kaleme ve kitaba
Her şeyden önce insana
Hü
06.10.2011
TOKAT
“Kayıp Kitap kitabından”
17 EKİM 2011 “İyi yapmışsın diyene”
Bugün
Sıyrıldım bir kez daha
Bir kıyafetten, başka kıyafete
Anladım ilk kez
Daha önce farkına varmadığım
tebder.tr.gg 87
hikmet damlaları
Bir şeyi
Meraklısıydım önceleri haberlerin
Sıkılmışım artık.
Kim ne demiş, ne yapmış
Umurumda değil bundan sonra
Sinir krizlerine girmeye gerek kalmadı artık.
Anladım
Yine benim hatammış
Kendime haksızlık etmişim anladım
Bunca yıl – kırk yıl boyunca
Bana ne ki bundan sonra
Sildim yüreğimin oralardan bir yerden
Yer edinen kendine
Yukarılarda durma hissini
Karışıyorum artık toprağa, aramayın yükseklerde
Hava imiş tutan, boşluk anlayacağın
İlk günümün heyecanı içindeyim
Bundan sonra
Neler bekler beni
Daha neler göreceğim, meraklısıyım
Dondan dona, kıyafetten kıyafete
Duraktan, basamaktan, aşamadan
tebder.tr.gg 88
hikmet damlaları
Yörüngeden yörüngeye
Salınmak yine
Geçmek geçmediğim yerlerden
Farkına varmak
Bu adam da kim
Görmedim hiç buralarda
Kıyafeti tanıdık değil
Oturup kalkması, tavırları başka
Kaç durak daha var
Durulması, tanınması gereken
Meraklandım.
Şikâyetim yine belki
Herkese bildiğince, asıl bilmediğince
Elimi çektim, bana ne
Umuyorum artık
Rahat uyumalar
Ağrısız bir baş
Dertsiz, tasasız hatta gamsız
Dinmeli, dinginleşmeli
Kurtulmalı halkta benden
Keskin kılıç dilimden
Acı sözlerimden, yazımdan
Hor görmeler, tepelerden bakmalar
tebder.tr.gg 89
hikmet damlaları
İğrenmeler, yerinde duramamalar
Haber dinlemiyorum artık
Aynı yüzleri görmeye dayanamıyorum
Size de dinlemeyin demiyorum
Sizi de, bizi de, beni de sildim defterden
Bana ne
İyi yapmış mıyım?
17.10.2011
TOKAT
SEZON SONU, SEZON BAŞI “Temsilciliklerime”
Yorucu yolculuktu, uçakla da olsa çoğu
Geçen haftalar içinde
Binlerce kilometre, dolaştım temsilcilikleri
Yorgun ama mutluyum bir o kadar
tebder.tr.gg 90
hikmet damlaları
Sezon sonu değerlendirmeler
Geçen sene New Orleans’a ait
Tek hatıram yokken
Bu sene gezime, oralardan başladım
Ne de güzel insanlar.
Washington’dan Moskova
Moskova’dan St.Petersburg
Oradan da Almatı
Bakü ve sonra Tebriz
İstanbul ve Pekin
Oradan en son Paris
Paris’ten Berlin
Berlin’den Ankara
Sezon sonu değerlendirme raporları
Üç kapı: Hünkâr kapı, Ata kapı, Can kapı
Bu sene on
Seneye yüz tanrı isterse
Dedelere ve hizmetlere
Bekçilere emir verildi
Kovulmayacak kimse
tebder.tr.gg 91
hikmet damlaları
Varsa verilecek
Arsalarınız, binalarınız kendinizin olsun
Zorlu yol bu
Entrikalara kapanmalıyız.
Üzerine düşeni yap
Başkasının işine karışma
Zor değil dostum, korkma
İnsanda var ilahi nefes
Sen ona üfle, onu kokla
17.10 2011
TOKAT
SALLANAN SANDALYE “Sallanan sandalyeye”
tebder.tr.gg 92
hikmet damlaları
Yüksek ahşap girişin üstünde
Boyası eski, ahşap, sallanan sandalye
Dört ayaküstünde yine
Farkı
İki ayağına çakılı
Yarım çember, sağlam
Ahşap veya demir bambaşka bir ayak
Ustalık işte.
Dengeli, simetrik olmalı
Yoksa bozulur oturanın, iskelet sistemi
Emekli adam işi birde
Sallanan sandalye
Uykusunu getirir adamın
Şekerlemelik tam
Tahttan özenti olduğu belli
Mücevher kakmalı taht
Oturanın oturulan yerleri yumuşak
O kadar insan içinde bir insan
Oturacak
El ve etek. Yüzük öpme törenleri yapılacak
Boyun enseye basmalı
Dik durmalı kafa
tebder.tr.gg 93
hikmet damlaları
Gözüne bakmak haram
Yüzün yerde olacak
Yoksa yüzülür derin.
Saklı sarayın ortasında bir taht
Yaklaşamazsın on kilometre kadar
Ok atımı, mızrak atımı
Atış mesafenin dışı.
Bırak gebersin
Kendi eceliyle
Bulaştırma elini. Pis kanına
17.10.2011
TOKAT
“Kayıp kitap kitabından”
ZÜL Fİ KAR “İşe”
Zülfikar
Keskin kılıç
Zül çift
Zülfi değil zülfü
Kâr, iş – güç
Fikar farklı figardan
Zülfe gelince bir tutam
Bileğe bak sen
tebder.tr.gg 94
hikmet damlaları
Hatta bileğin sahibine
Sahibinde içine
Bak bakabilirsen
Kuş ol, rüzgâr ol
Adam olamazsan
Hava ol
Bul onu ve bak
Gözünden içeri derinlere
Kılıcı tutan el
Çeken kılıcı yine kılıçla
Kızma İsa’ya
Zaman bu, olan bu
Önceden dedi diye
17.10.2011
TOKAT
tebder.tr.gg 95
hikmet damlaları
DUYGUSUZLUK “Duygunun sonuna”
Duygusuzluğu buldum bugün
Önce yazdıklarımın kimi
Ya acıma, ya ağlamaya dair
Dayak yesem ağlarım, bundan sonra
Canım yandığından oda.
Açlıktan ölen çocuklar filan
Yanı başında akbabası bekleyen
İlham veren beyni dumanlı fotoğrafçıya
Ölüme atlayan gelinlikle
Şehrin en yüksek binasından
tebder.tr.gg 96
hikmet damlaları
Kendini yakan idealist, benzinle
Tarihin derinliklerinden
Zamanı delip gelen
Ölüme biçili insan hikâyeleri
Yetim veya öksüz kalan
İtilip kakılacak olan
Miras bırakılan bakılmaları, gözetilmeleri
Allah aşkına.
Vücudunun içinden, dışından
Bir yerlerinden yakalanmış hastalığa
Virüsü günden güne yayılmakta
Sonunu getirecek. Eninde, sonunda
Kamyonun ezip geçtiği
Babaannesinin ümidi, gürbüz çocuk
Hepsi ama hepsi birer kişi
Yakınımda, uzağımda, çağımda
Çağlar öncesinde veya sonunda
Hatırası kalmayanlar hatta
Adı bilinmeyenler bile
Bir uğura ölmemişler, bilinmeyenler.
29.10.2011
TOKAT
tebder.tr.gg 97
hikmet damlaları
ETKİLEŞİM “Kalorifer peteğine”
Yine biri bir şeyler söyler
Dinleyeni var, ne de olsa
Beklenilen veya umulmadık cümleler
Harekete geçiren. Olmazsa durduran
Durun
Yürüyün
Kim, kime, neden
“Rahat bıraksana beni!”
İdare ettiğini sanıp durman var ya
Canımı sıkmaya devam ediyor
Yor canım yor
Şimdi ve genelde
Sıcak oda. Kalorifer peteği
Kömür, doğal gaz
Nerden çıktı bu konu
Boşalma arzusunun böylesi
Bana aitti.
Paylaştım. Duyan herkesin oldu.
Anladığın kadar.
29.10.2011
tebder.tr.gg 98
hikmet damlaları
TOKAT
UÇUŞ “Duman gibi, sis gibi
Buhar gibi, ses gibi
Yörüngesinde dönen
Elektronu döndüren
Enerjisi gibi
Bir şeylere”
Bedenin var ya. Etin, kemiğin
Organların var ya. Kalbin, beynin
Seslerini duyuyor musun?
Senin olsalar bile
tebder.tr.gg 99
hikmet damlaları
Yerlerini değiştirebiliyor musun?
Bırak bu işleri
Hepsini birbirine bağlayan
Damarlar, sinirler, sistemler
Farkında mısın?
Ölen adamda da var!
Sende olan organlarının tamamı
Tek farkla
Ölü ve diri yeni
Kokmaya başlayan zamanla
Sineklenen, kurtlanan, çürüyen iki günde
Kurt ısırığı nasıldır? Hisseder misin?
“Çekil git!” der misin?
Dinletir misin?
O halde
Korkma artık
Nasıl olsa
İyi haber
Öldükten sonra uçup gidecek
Seni sen yapan
Nereye uçacağını sen bul
Hatta
Uç
tebder.tr.gg 100
hikmet damlaları
29.10.2011
TOKAT
OYUN “Kur’an-ı Kerime”
Oyun, eğlenceden bahis
Gelip geçici olması
Akşam olunca doğrusu
Işık olmadığından
Oyunun yarına kalması
Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden
İbarettir.
tebder.tr.gg 101
hikmet damlaları
Hangi soru önce gelir
Bu bahiste. Bence
Öyle ise neden?Kumar peki, sonunda kaybetmekte olan
Hayatını ve her şeyini
—Zaten benim değildi
Çalmıştım.
Başkalarının malıydı
Fark etmez yani kaybetsen de
Sen sonuna ateş koy
Sen başına sözleşme
Sonra çıkar ansızın
Hiç beklenmedik yerde
Üstelik bağla yollarını, ellerini
Sonra, “yap!” de
Yapınca da “niye yaptın?”
Sahipsizim ya
Kimsesizim ya
Ne sırtımı dayayacak bir duvar
Ne akran, akraba, dost
Bir yakın, tanıdık hatta
Sen de sür devranını
Sürebildiğince
tebder.tr.gg 102
hikmet damlaları
Oyunbozansın. Oyunbozan
İşine gelmeyince.
29.10.2011
TOKAT
DÜNYA DEVLETİ “Geleceğe”
En geniş organizmaysa devlet
Vatandaşları arasında kanun koyan
Uygulayan
tebder.tr.gg 103
hikmet damlaları
Mutlaka bir gün olmalıdır
Dünya devleti
Bütün insanları kuşatan
Herkesin vatandaşı olduğu
Ne güzel
Dinler, kavimler, tarihler, kültürler
Daha neler ve neler
Bir yerde, ortak
Olacaktır. Kurulacaktır.
Bilgime karşı sizden
İsteğim, vasiyetim
Çürümüş kemiklerimden veya
Bıraktığım saç kıllarımdan
Yeniden olmak istiyorum
Kendi DNA’mdan
Birleşmiş Milletler gibi
Ama vetosuz
Ama adil
Ama eşit
Ama herkese
Olmaz mı?
tebder.tr.gg 104
hikmet damlaları
İstiyorum.
O zaman
Unutmayın beni.
Geleceği çok merak ediyorum.
29.10.2011
TOKAT
ŞEYH BEDRETTİN “Hakikate”
Varidat’ bilirsiniz
Fusus’a methiye
Şeytanı kovdum, gelmemecesine.
Şeyhe göre
İlk söyleyen kendisidir
Altı yüz yıl önce.
Siyaset günleri gelip çatınca
Kır sakal
tebder.tr.gg 105
hikmet damlaları
İnce boyun bulur
Urganın ucunda kendini
Bahanesi:
“Peygamberliğini ilan etmişti.”
Hayır! Yalan
Ben tanırım kendisini
Çocukluğundan asıldığı güne kadar
Hep yanındaydım
Hiç duymadım
Asmak için, yok etmek için
Önlerinden kaldırmak için
İftira ettiler
O’nun söyledikleri bambaşkaydı
“Din dersi seni Hak’tan uzaklaştırır.”
Cümlesinin başında
Hakk’ı tanımıyorsan, vardı
Cennete ve cehenneme dair söyledikleri
Misallerden birer misal
“İnsanoğlu yeniden olabilir topraktan”
Derdi.
Başkasına da inanmazdı.
Cahillerden nefret ederdi.
Okumadığı ilim kalmamıştı.
tebder.tr.gg 106
hikmet damlaları
Her şeyi biliyordu.
Fukahaydı.
Müçtehitti nerdeyse.
Güler yüzlü olmadığı doğruydu
Hatta sinirliydi biraz
Anlayışsızlığa kızardı
Yüzü kızarırdı kızınca, kulağına kadar.
Keşif ehlinin hallerinden haber verirken
Sırtını yaslamıştı duvara
Yüzü odun, meşe odunu yanan
Ocağa dönükken
Düşündü ve buldu
Uzun düşüncelerden sonra.
Semah felsefesine inanırdı
“Bir tıkırtı coşa getirir aşığı.”
Kendi sonunu da biliyordu.
En çok çocuklara acıyordu.
Hakkında söylenenlerin çoğu yalan.
İftira yani asmak için
“Yok” etmek, önlerinden kaldırmak için.
Tam gönülden
Bütün benliğiyle inanırdı.
Kendi aklımca
tebder.tr.gg 107
hikmet damlaları
Suret konusunda hata yapmış olsa da
Dosdoğru bir adamdı.
Hatası, hata bile sayılmaz
O çağda o zekâ ve bilgelik
Bu çağda yaşasaydı
Kim bilir neler söylerdi.
29.10.2011
TOKAT
“Kayıp kitap kitabından”
SAVAŞ CİNAYETTİR “Gözü Dönmüşe”
Dünya ekonomisinin beşte biri
İstatistiklere göre
Silah tüccarlarının elinde
Teknoloji harikaları,
Bilim dâhileri
tebder.tr.gg 108
hikmet damlaları
Milyar dolarlık alış verişler
Gözü dönmüş caniler
Birde, bir türlü anlamayanlar
Bilgisizler
Dünyayı kaç defa yok edebilecek güçte
Biriktirilmiş bombalar
Yakın, yıkın, öldürün, yok edin
17.11.2011
TOKAT
“Bu mu Dünya kitabından”
DELİRİP KURTULMAK
Ölüp kurtulmak, delirip kurtulmak
Bitip, yok olup, eriyip kurtulmak
17.11.2011
TOKAT
“Bu mu Dünya kitabından”
tebder.tr.gg 109
hikmet damlaları
SAVAŞ
Saçları tutuştu önce
Ne kadar çırpındıysa da söndüremedi
Küçücüktü elleri
Anlayamadı
Ne yapacağını bilemedi
Telaşlandı
Kız çocuğu yine, kadın veya adam
İnsan
İlk kez başına geliyordu
Böyle bir şey
tebder.tr.gg 110
hikmet damlaları
Evi yıkıldı. Oyuncakları bozuldu
Toz duman oldu ortalık
Gözüne duman doldu
Çığırdı. Bağırdı. Yandı
Babası gördü sonra
Ezilen annesini
Parçalanmıştı bedeni
Masanın üstünde çiçek
Kırılmıştı.
Kardeşi çıktı dışarı
Baktı
Her yer. Yerle bir olmuştu
Koynuna sakladığı bebeğiyle ölen anne
Organları ortalığa dağılan bir başkası
Uçuşun ruhlar uçuşun!
Durdursanıza insanlar
Ölmeden önce
Yatın sokaklarına, parklarına, meydanlarına şehrin
Kırmızılar sürün yüzünüze, elbisenize
Protesto edin. Ölmeden
Pankartlarınız olsun
“Savaş Cinayettir.”
“Cani! Nasıl öldürdün beni?”
tebder.tr.gg 111
hikmet damlaları
Gözün doydu mu?
Kokmuş kokona karına
Elmas kakmalı yüzükler, mücevherler
Metresine yeni döşenmiş odalar
Açmak için veya
Koltuğunda kalmak için sonsuza değin
Boyun eğdiğin alçağa
Yaranmak için
Oldu mu?
Kovmuştuk şeytanı gelmemecesine
Çağırdınız geri
17.11.2011 TOKAT
“Bu mu Dünya kitabından”
tebder.tr.gg 112
hikmet damlaları
ÖYLE Mİ?
“On sekiz saat çalışıyorum ağabey!
Karnımı doyurmak için
Bir gün çalışmazsam
Ölürüm açlığımdan”
Sendeki de ne mideymiş birader
Ben hiç çalışmıyorum
Açlığımdan da ölmüyorum
Sen kimi kandırıyorsun
Ya yeni evin taksitleri
Ya yeni arabanın
Vızıltıyı duydunuz mu? Bir füze
Geliyor üstünüze
tebder.tr.gg 113
hikmet damlaları
Birazdan patlatacak beynini
Karnı doymaz. Karadelik
Gözü doymaz. Karadelik
Kapak olsun “Time” dergisine
Aptallar sürüsü
Suriye dümdüz edilsin
Lübnan yakılsın baştan ayağa
İran paramparça edilsin
Azerbaycan da batsın bu arada
Zeki adam!
Er du gan, er du gan
17.11.2011
TOKAT
tebder.tr.gg 114
hikmet damlaları
KÖTÜ ÖRNEK “Gömleğine kravat yakışmayana”
Hey gidi Kaddafi
Kanlı yüz. Kan gerçek
Saç baş dağınık
Delikten çıkarılan sakallı Saddam
Esat! Korkmuyor musun?
Petrol şeyhi demokrat krallar
Kâbe’nin etrafı lüks otel dolu
Bağıran adamlar sokaklarda
Tankı ele geçirmiş ehliyetsiz genç
Şehrin meydanında cemaat namazı
Satılık politikalar
Seni bakan ilan ediyorum
Seni müdür, seni yardımcı
Senide cemaat lideri
Delik deşik edilir cesedin.
Zalime musallat zalim
tebder.tr.gg 115
hikmet damlaları
Dönüp dolaşan adalet ve
Bostancı başını tanıyan, yakından vezir.
Takım elbise, ipek kravat
Alışkın olmayan yerde durmayan don
Seni bakan ilan ediyorum
Bu koltuk senin. Sen otur
Öncekileri boş ver, keyfini sür!
Çay söyle, kahve söyle!
Ebedi esaret söyle
İmzala önüne konulanları
Emirler yağdır veya
Gülenlere bakma sen
Onlar seni kıskanıyorlar
Hah hah ha
TOKAT
17.11.2011
tebder.tr.gg 116
hikmet damlaları
DÜMBÜK
Curcuna. Durun. Sirenler
Makam arabası geçer gider
Dikkat! Selam Dur!
Arabadan dışarı sarkar korumalar
Etrafa tuhaf, tuhaf bakarlar
Buyurun.
Ulan dümbük, dürzü. Daha neler…
Kafadan kontak manyak
Yaktın ya dünyayı
17.11.2011
TOKAT
tebder.tr.gg 117
hikmet damlaları
UYUŞUK
Efendim! Bir şey mi dedin?
Bana mı dedin? Ne dedin?
Elhamdülillah iyiyim
Allah zeval vermesin efendim
Böyle lider bin yılda bir gelir
Allah razı olsun
Karnımızı doyurdu
Açlıktan geberiyorduk önceleri
17.11.2011
TOKAT
tebder.tr.gg 118
hikmet damlaları
ZİMMET “Ukalaya”
Yazmazsam olmaz. Çoktandır içimde
Zimmet konusu
Mikrop mollaya göre
Halkın, vatandaşın bir kısmı
Başka inançtandır diye
Birilerinin zımmında imiş
Kendini, kendine
Kendi kendine. Eden adam
Bir şeyler eden adam
Sana böyle bir hak tanımıyorum
Sen neredesin, hangi zamanlardasın
Kim getirdi buralara
Sen kimsin?
Erkan Yazargan
17.11.2011
TOKAT
tebder.tr.gg 119
hikmet damlaları
BAKIŞ
Bakışından bellidir
Kimin ne olduğu
Bakmasını bilene
Erkan Yazargan
17.11.2011
TOKAT
tebder.tr.gg 120
hikmet damlaları
212 LÖSEMİ “Yıldız kaymasına”
Bence kayan yıldız. Dilek tut
Yıldızca kendi yörüngesince
Yörüngece, yolunca gitmek
Adım atmaktan öte
Basmadan bir yerlere
Fırlamak değil, zaten olan
Dönüp dolanan
Bir damla his. Irgalayan. Sarsan
Kaymış yerleri yerine getirmek
Tutturmak veya kırılan kemikleri
tebder.tr.gg 121
hikmet damlaları
İki yüz on iki
İlik, lenf – akkan
Laboratuarda üretilen lösemi
Tarzım değil. Tutturamam
Açıklık benim yolum
Zorlamayın!
Gereksizdir bence kendini ispat
Loca kararları değil, denge değil
İki ayağında birer duba
Dubalarsa birbirine bağlı
Çelik gövde durur
Kürek değil, motor yüzdürür
Bulan kim pervaneyi
Rüzgar gülü ne güzel
Papatya toplayan kırdan, çocuklar
Kraliçe tacı birde sarı, yeşilli
Entarisi havalanan dönünce
Değiştirmek olup biteni
25.11.2011
TOKAT
“Sanata İzin kitabından”
tebder.tr.gg 122
hikmet damlaları
HAYAT ÖPÜCÜĞÜ “Sinir hücrelerine”
Uzanmış yatan, hareketsiz beden
Gözler kapalı.
Sağ el sol kola. Nabzını yokla
Almasa da bir öpücük
Üflemek burundan, boynu kaldırıp.
Tam kalbin üstüne
Avuç içiyle, kırmadan kaburgaları
Ritmik baskı.
Satılık şiirler, kelimesi elli lira
Şairin midesi
Tıpkı seninki gibi ciğerleri
Beslenmeli
Toprak versin otunu, buğdayını
Güneş doldursun içini
Suyunu emsin.
Göze güzellik
Buruna güzel koku
Ele yumuşaklık
Sinir hücreleri uyarılmalı
Anlasın diye
25.11.2011
tebder.tr.gg 123
hikmet damlaları
TOKAT
KENDİNİ ANLAT BANA “Sana”
Sabahın altısı. Alarm. Tam zamanı
Yola koyulmalı erkenden. Trafik
Kıyafetini düzelt. İnsana saygı
Sabah tıraşı olunamazsa, kesmeden suratı
Gülebilir, gülüp geçebilirsen
tebder.tr.gg 124
hikmet damlaları
Delirtmek isteyenlere
Normalsin dostum.
Dostum diyorum çünkü, seni de tanıyorum
Kendini anlat bana
Memleketin, yaşın, mesleğin, cinsiyetin
Eğitimin, sosyal çevren değil
Sorduğum
Kendini anlat bana
Sen kimsin
Hangi yemekleri istediğin veya hobilerin
Sevdiğin kitaplar veya filmler değil
Merak ettiğim
Geçmişinde neler olduğu
Nelere inandığın, inandığını sandığın
Umurumda değil
Lütfen
Kendini anlat bana
tebder.tr.gg 125
hikmet damlaları
25.11.2011
TOKAT
“Sade Yazılar kitabından”
ÇİT SÜT VE SU “Süte”
Bizce toprak ağaları
Onlarca derebeyleri, voyvodalar
Uçsuz bucaksız toprak
tebder.tr.gg 126
hikmet damlaları
Lortlar kamarası, babadan miras vekâlet
Sermayenin gücü
Koç oğulları, bir telefonluk uzaklık
Yani ilişkiler ağı
Denge ve karşılık. Paylaşım veya
Ayakkabıcının oğlu ayakkabıcı olacak
Hırsızlar kralı, kayıp prens
Göçebe Türkmen’e anlatamazsın
Toprağın etrafına çit çakmayı
Onun ördüğü taş duvar
Keçileri kaçmasın diye
Alabildiğine geniş bozkır
Sür sürebildiğince atı
Nerede dilersen, orada kur obanı.
Su katmayı anlatamazsın süte
Süt süttür. Su ise sudur
Karıştırmak hem ayıptır, hem de günahtır
Anlaşılmaz
tebder.tr.gg 127
hikmet damlaları
Yapılamazdır.
25.11.2011
TOKAT
“Semaha Şiir kitabından”
HANEDAN “Kılkuyruğa”
tebder.tr.gg 128
hikmet damlaları
Elizabet, bilmem kaçıncı
Birincisi olsun o zaman, birinci değilken
Victoria, Victoria iken
Hanedanlara kızlar, oğullar doğurmamışken
Nil’in kaynağı değilken daha
Genç, güzel ve hırslı.
Tahmasb, on yaşından önce
Babası da sağken henüz
Ve tam elli dört yıl
Otururken koltuğa
Kırılamaz bir rekor
Fars vezir, aklına girer
Unutur kendini Tahmasb
Riyaset sevdası yani liderlik
Emir yağdırmalar sağa, sola
Osman oğullarıyla anlaşma
“Türkmen belasına karşı alınacak tedbirler!”
Göz açtırmamalı bunlara
Dizginlenmeli
tebder.tr.gg 129
hikmet damlaları
Dizginlenilemezlerse
Araya alıp tam anlamıyla
Güzelce bir tepelenmeli
25.11.2011
TOKAT
“Bu mu Dünya kitabından”
DAMGALAR “Yola koyulmuş damga oğullarına”
Yola koyulmuş obalar
tebder.tr.gg 130
hikmet damlaları
Farkları damgalarından belli
Tanış olmak ve tanımak için
Okumsu, yayımsı, atımsı, keçimsi
Çadır, dağ, gök, güneş, günümsü
Damgalar
Beyaz, yeşil, siyah veya boz
Keçeye işlenmiş hatta
Hayvanın baldırına yakılmış damgalar
“Pirim o dağın, o ırmağın, o ormanın
Doğuya bakan yönünde uygun
Yaşam alanları var. Bize
İdareciler zayıf veya adildir.”
Yola koyulur obalar
Hepsi damgasından belli
Ok ile yay o dağa doğru
Gün ile ay bu ırmağa doğru
Unutmayın birbirinizi!
En az senede bir gidin – gelin
Sorun hallerinizi
Omuz verin işlerinizde birbirinize
Sulha ulaştırın sorunlarınızı
Diliniz bir, töreniz bir
tebder.tr.gg 131
hikmet damlaları
Varsıl veya yoksul kalsanız bile
En değerlisi
Değerleriniz
Sizi siz yapan
Unutmayın birbirinizi
25.11.2011
TOKAT
“Hikmet damlaları kitabından”
tebder.tr.gg 132
hikmet damlaları
TÖRE DEĞİL
Kadın cinayetinin adını, töre koymuşlar
Ne büyük haksızlık
Ne büyük cehalet
Cinayetin adı ne zaman töre oldu?
Töre adına işleyen cani
Asıl töreyi katletti
Kendini, benliğini, varlığını yok etti
Cinayetler, yanlış inanç kaynaklı
Bir de erkeğin bencilliği
Ne alakası var töreyle
tebder.tr.gg 133
hikmet damlaları
Cehaletin adını koymuşlar, töre
Anlaşamıyorsan dostum karınla
Adilce ayrıl
Ne onu, ne de kendini rezil et
Zorla birlik olmaz
İşkence etmenin birbirine
Ne anlamı ne de gereği var
25.11.2011
TOKAT
“Gülümsemeler kitabından”
HEZİMET “Düşüncesiz düşünürlere”
tebder.tr.gg 134
hikmet damlaları
İslam ümmeti
Yokluk, yoksulluk, sefalet ve rezalet
Çukurlarında bulunca kendini
Dünya savaşlarından sonra
Cemalettin Afgani, Abduh, El Benna
Mevdudi, Seyit Kutup, Nursi ve diğerleri
Bir araya getirebilmek için yeniden
Yeniden uyanış, yeniden doğuş
Hareketleri.
Taassubu, cehaleti, yozluğu, yobazlığı
Yok etmek yerine
Suçu yine
Karşıdakinin üzerine atıp;
Düşülen bu haller hep
Sömürgecilerin oyunu,
Siyonistlerin entrikaları,
Haçlıların saldırıları
Amerikancı İslam zırvaları
Felaket üstüne felaket
Hezimet üstüne hezimet
Kurtulabilir misin? Zor
Batılılar şöyle, batılılar böyle
tebder.tr.gg 135
hikmet damlaları
Bir avuç kozmopolit, şom ağızlı
Başımıza gelenlerin suçlusu onlar
Öyle mi!
Sütten çıkmış ak kaşık
Dünya zaten zindan
Bir tokat yetmedi, bir tokat daha
Tokat yetmez tekme, yumruk hatta
Akıllanmayacaksın
Taassuptan kurtulmadan
Suçu kendinde aramadan
25.11.2011
TOKAT
tebder.tr.gg 136
hikmet damlaları
YAKMALI YIKMALI “Türk düşmanı Türkçülere”
Anıtkabiri yıkalım. Helenistik
Projeleri tek partinin eseri.
Cumhuriyeti yıkalım
Bize ne gerek. Kulluk varken
Heykelleri yıkalım. Put bunlar
Büyük Türk’ün mezarı
Göklere açılan çadır şeklinde olmalı.
Orduyu dağıtalım. Dinsiz bunlar
Atatürk’le uğraşıp durmalı
Asrı Saadet değildi ya
Bunları isteyen
Türk Ocakları’ndan bir Türkçü
Onunda tükürdüm suratına
Ocak deyip ocakları yıktınız
Türklük deyip, türkün sırtına bindiniz
Sizin ne töreyle, Türklükle
Yok, hiçbir alakanız.
Osmanlı, Türk devletiymiş, hakanı Türk
tebder.tr.gg 137
hikmet damlaları
Ortadoğu’yu beş yüz sene idare etmişler
Kafalarına girmiş emperyalistler, çekilmişler
Eleştiriyorum diye beni
Türklükten de çıkardılar. Dinden de
Bin yıllık köyüm belli.
Anam belli, babam belli
Konuştuğum, yazdığım dil belli
Şimdi sen misin Türkçü?
Tahta kafalı, Türk olmayan, Türk düşmanı Türkçü
Türk’e en büyük zulmü reva gören
Biri Emevi, öbürü Osmanlı.
Mide bulandırmayı bırakın artık!
25.11.2011
TOKAT
“Bu mu Dünya kitabından”
tebder.tr.gg 138
hikmet damlaları
HANGİ FİLM “O Filme”
Ahşap çit duvar
Domates soslu makarna
Siyah – beyaz Eiffel Kulesi tablo
Çizgili gömlek, ince – kalın
Otel odası.
Alış - veriş çantası
Burnunu çeken adam
Kötü yola düşmüş! Genç kadın
Bedavadan orman odunuyla ısınan ev
Tarlada kuru ot, el arabası
“Salak, salak” gülen genç
Marketten alış – veriş, kasalara dolu ıspanak
“iyi ki doğdun” la elini yıkayan dahi
tebder.tr.gg 139
hikmet damlaları
Gece yürüyüşü ormanda, gecenin karanlığında
Köpek sesleri, yeni tıraşlı polis
Rus, Polonyalı kaçak göçmenler ve
Sonunda bir insan öldü.
Sürekli bunları düşünüp duran
“Maden suyu” da tükenmiş
Nasıl bir adam olduğunu biliyorum!
Silvia’nın tatlı ikizleri
Gerçeği bilmek, hayli zor görünür
Sorun Robert’te
Şömineye kesilen odun, hızarla
Kendini işine veren hırsız
Bil bakalım hangi film?
29.11.2011
TOKAT
“Gülümsemeler kitabından”
tebder.tr.gg 140
hikmet damlaları
ÖZÜR “Anlayamamaya”
Bunadığını bilseydim
Bu kadar üstüne gelmezdim
Hiç belli etmedin
Özür dilerim
Ben de oldukça meşguldüm
Fark edemedim.
29.11.2011
TOKAT
tebder.tr.gg 141
hikmet damlaları
DAMLA DAMLA ANLAR “Hatıralara”
Malağın ağzına zorla çorba
Ayran çorbası nohutlu
Tahta kaşıkla
Tıkıştırıldığını gördün mü?
Öncelikle malak: camız yavrusu
Bunu bil!
—Camız mı kaldı?
Pekiyi, at arabasıyla taşınan saman,
Koçanları toplanmış mısır sapları,
Dereye yuvarlanan at arabası,
Komşunun tarlasında yetişen mükemmel
Leziz kara incir, taze
Sonradan “Hakkını helal et! Komşu” denilen
Cevizin dibinde öpülen kız,
Cevizin dallarında koşan sincap,
Kafeslenmiş sincap.
Yeni tanıştığın kuzenin ile yokuş aşağı
tebder.tr.gg 142
hikmet damlaları
Çocuk yaramazlığı ile koşarken
Virajı alamayıp, aşağı
Toprak yığına düşüp, kol üstü
Kol kırılınca iki yerinden,
Ana dayağından korkup
Babaannenin evine sığınmayı, kırık kolla
Ortopedistlerin olmadığı zaman
İlçeye kadar gidip, kırıkçı bulmayı
Balla sarılan kolu
Daha çocukken
Yeni olgunken, ilk günlerinde ergenliğin hatta
Eve doğru giderken okuldan
Alacakaranlığa doğru
Kavak ağaçlarının orada, ıssız
Yüreğine gökten inen o damlayı,
İlk kez sormayı
“Ben kimim?”
29.11.2011
TOKAT
tebder.tr.gg 143
hikmet damlaları
KAYIP KİTAP SEMBOLLER “Anlamlara”
Papa. Bizdeki tam karşılığı baba
Sanıldığı gibi Hint dinlerinden değil
Tam da özümüzden Rama’dan beri
Abi, baba, dede
Ayrı, ayrı makamlar. Kutsallıklar
Tıpkı çırak, kalfa, usta gibi
Hıristiyanlıkta “Papa”ya dönüşür
İnanmışların kendisinde birleştiği temsilci
Bana sorarsan bu gün;
Tuhaf giysili, aklı karışık, büyülenmiş gibi duran
Yaşlı bir adam, teferruatlarda boğulan
Milyarlarca inanmışı, eyyamcılıkla oyalamadan
Söyleyiver Papa, korkma!
“Ey insanlar! Kutsal ruh, istisnasız hepinizde var.”
Kızıl Nehir. Tarot’tan hatta
Ölüler kitabından hatta Tevrat’tan
Fışkırıp gelen.
Bana sorarsan; Kızıl Irmak, isim isabetli
Berisinde bir nehir daha lazım
tebder.tr.gg 144
hikmet damlaları
Batısında Yeşil Irmak
İşte anlam: Tüm tarihin düğüm noktası
Sırların birleştiği yer.
Yeterince anlaşılır mıyım?
Sembol deyip sizi dolandırıyor muyum?
Yeni şehir. Nostradamus uzmanları
Bunu doğru bildiler. Aynen tahmin ettikleri gibi
Çark. Zaman döngüsü
Bu sembole semah deyip
Uzun uzun irdeledik
Hatta adına bir şiir kitabı dizdik
Bir uçtan bir uca yolculuğu güneşin
İki yüz elli milyon yıl
Çark şeklinde galaksiler döner ha döner
On üçüncü gizli burç, yay ile oğlak arası
Çinli astronomlar buna Tao
Sümerler başak ucu
Türkler, “Nokta” adını koydu.
Kum saatine gelince
Dolan zaman, dairenin içinde on iki nokta
tebder.tr.gg 145
hikmet damlaları
“O Adam” da yanıldılar
Zannettikleri gibi “Yanlış Kişi” değil O
İsa’nın haber verdiği adil
Hatta “O insanoğlu benim” dediği İsa’nın
Onun sembolü
Gizlemeden, saklamadan açıvermesi örtüyü
Herkesin hatta çocukların bile
Anlayabileceği kadar, basit anlatması
Teferruata dalmadan
Sapmalara aldanmadan
On ikinin tam ortasını hedef alan
Eli tutulamayan
Kahramanların, bilgelerin, velilerin
Erenlerin, peygamberlerin
Kendisiyle övündüğüdür.
Yeterince açık olmuştur umarım
Buraya kadar okuyabilenler de
Yazılmıştı ta önceden.
29.11.2011
TOKAT
tebder.tr.gg 146
hikmet damlaları
“KAYIP KİTAP” Kitabından
YOLCULUK “Dünyamıza”
Yolcu, yolcular, yol ve menzil
Azık, kıyafet ve ışık
Harita ve rehber
“Çok geldim gittim. Bilirim oraları”
Köyden yürüyerek şehre
Dağ yollarından giderdik
Gide gele, patika etmiştik yolları
tebder.tr.gg 147
hikmet damlaları
Alacakaranlıkta bile geçebilirdik köylerden
Tanırdı köylüler
Hatta şehirden bir şeyler ısmarlardılar
Yaya gider, yaya gelirdik.
Mehmet emminin kaya dibindeki
Ahşap evi
Köpeği tanır bizi
Söylendiğine göre, şimdi bile
Ot yatakta yatarmış
Su yatakları var iken
Arka bahçeye domates, biber fidanları
Dört çeker jeepler var şimdi
Ayak, katır – at, dört çeker jeep
Helikopter, uçak ve jet
Uzay istasyonu, uzay gemisi
Bu şiirin sırrı;
Asıl araç dünyamız
Hepimizi birden, ölülerimizle hatta
Uzayın derinliklerinde yüzdüren
Geçebilecek miyiz?
Bir sonraki şiirde!
tebder.tr.gg 148
hikmet damlaları
29.11.2011
TOKAT
“KAYIP KİTAP” kitabından
GEÇEBİLİRİZ (YOLCULUK II) “Ortak bilince”
Dünya denen araçla bir yolculuktayız
Gündüz, gece. Binlerce yıldan beri
Kıyametle uyarıldık, binlerce defa
“Yoksa! Anlamazsan! Anlamazlıktan gelirsen!
Denizler kaynayacak
Dağlar dümdüz olacak.” Dediler
Yaşamın imkânı kalmayacak!
Ama anlarsak
Ortak bilince ulaşırsa insanlık
Sarsılmadan, çarpmadan sağa sola
Başka gezegenlere veya
Yoğun enerji kütlelerine
Geçivereceğiz ince delikten
tebder.tr.gg 149
hikmet damlaları
Yarasız, beresiz.
İşte sana kayıp kitap
İşte sana mucize
Cennet cennet deyip durdukları
Yer
İşte orada
İnandın mı bana?
İnanmana ihtiyacım yok
Anlamanı istiyorum
İnsan denilen mükemmele
Verilen mucizeler
İçinde durup duran
Seni, göz açıp kapayıncaya
An içinde
Uçsuza ve sonsuza daldıran
Boşuna mı varsın?
Ölüp, yok olacak mısın?
Bir kaos – karmaşa mı hükmediyor
Evrene. Evrenlere. Bildik veya keşfedilmeyen
Asla!
Korkma
Ortak bilinç. Geçirecektir insanlığı
Yarasız, beresiz, yıkılmadan, dağılmadan
tebder.tr.gg 150
hikmet damlaları
Diğer tarafa
Az kaldı.
29.11.2011
TOKAT
TÜRKAN HOCA “Hastalıklara”
Neyine lazım hocam!
Kızları okutmak senin neyine lazım?
Aydınlatmak,
Cehalete kılıç vurmak,
Karanlıkları kaldırmak.
Beyaz Türk müymüşsün ne imişsin
Çağdaşçı mıymışsın ne imişsin
Sonunda sende geçirmişsin kafana türbanı!
tebder.tr.gg 151
hikmet damlaları
Galiba sen
Din düşmanı mıymışsın ne imişsin?
Sen kalk köylerini, kasabalarını dolaş yurdun
Sen kalk fonlar oluştur, dernekler kur.
Kızlar henüz on beş yaşında, kocaya verilmesin
Kızlar okusun, toplum ilerlesin,
Neyine lazım hocam
Akıllıyım diye geçinirsin birde
Tutsana bir ucundan türbanın sende
Çekiştirsene kadını. Bir o yana, bir bu yana
Neyine gerek
Aklını kullansana
Kıl bedava, koy ver gitsin sakalı
Cübbenin modası mı var, at omzuna
Bunca sene okumaya
Göz nuru dökmeye, dirsek çürütmeye
Ne gerek var?
Sal gitsin
Koy gitsin.
Bir de bayrak asmak kapıya
Türkiye değil sanki yobazistanlardan
tebder.tr.gg 152
hikmet damlaları
Bir yobazistan.
Sen kalk
Neyine gerek
Tedavi etmek hastalıkları
03.01.2012
TOKAT
KARDAVİ “Fetva Makamlarına”
“Yeni sorulara, sorunlara karşı
Nass doğrultusunda yeni kanun koymak.”
Diyelim kısacası.
En son fetvalardan biri:
“NATO bombalayabilir Suriye’yi.”
Önceki fetvalarda tuhaftı. Bunun gibi
“Kanı, malı, namusu helaldir.”
Oturduğu yerde duramayan
Hemoroitli molla, titreyerek
Elleriyle işaretler ederek
tebder.tr.gg 153
hikmet damlaları
“Kahret! Yok et! Mahvet!”
Tanrı sanki bunların emir eri
Ey Tanrı! Bu beni dinlemiyor. Felç et!
Dediğimi yapmıyor. Kör et!
Kökünü kurut!
Hikmet:
Şeytan apaçık düşmanıdır insanın.
O halde
Bu düşmanlıkları körükleyenler
Hepsi, tamamı
Kafasındaki takkesine
Sarığına bakmadan
Apaçık şeytanın askerleridir.
02.01.2012 TOKAT
NEŞE “Çırpınışlara”
Bir kıpırtıdır içerde
Göğse yakın bir yerlerde
Yavru kuşun kanat çırpması,
Mum ışığının dalgalanması gibi
Bir şey.
Ruhunu yitirmemiş her yerde
tebder.tr.gg 154
hikmet damlaları
Çırpınır ha çırpınır
Göstermek için kendini
Mucizeyi ispata çalışır
Kararmamışsa vicdan
Uçmamışsa, kaçmamışsa insanlık
Kutsal ruh
Sevinç.
Hadi gör, hadi tut, hadi bul
Yanağına koy
Göğsüne bastır
Avucunda tut
Bak uzun, uzun
Unutmamak için hatta
Ezberle her halini
Ayırma yanından, yörenden
Sen gibi, kendin gibi
Hatta dağıt başkalarına da
Korkma! Ne tükenir, ne azalır
Hatta paylaştıkça çoğalır
Mucize dedik ya
Gökten inecek, ayan – beyan
Melekler mi bekliyorsun?
Yoksa kurtarıcı
tebder.tr.gg 155
hikmet damlaları
“İşte benim” diyen birisi
Dokunduğu yeri altına çeviren
Hayır
Gözden yaşı silen
Olgun, tam, pişkin, demli
Tam tadında. Tam damağında
Kanat çırpan, yıkmayan fırtına.
01.01.2012
TOKAT
KULE “Modadan yıkıma, kefenin cebine”
tebder.tr.gg 156
hikmet damlaları
Beyaz önlük, inci gerdanlık
Paris’in moda günlükleri
Doha örnek
Bahreyn deniz üssü
Hürmüz
Pürümüz değil, kraliçe de.
Ne yedi koca, ne hovarda
Arnavutla, lazı dolaba
Doktor civanım.
Gırtlağını tutmak gibi
Sıkmak gibi
Dilini dışarı çıkarırcasına
Kan damlayan dişlerini sökmek
Doymak bilmez gözüne, midesine
Saman doldurmak hatta.
Adam Smitt neredesin
Ekonomi sistemin
Sürekli rekabet, sürekli üretim
Komünist Çin.
Uyandın mı şimdi?
Sırf laf olsun diye
tebder.tr.gg 157
hikmet damlaları
Kefenime
Cep, diktirmeyi vasiyet edeceğim
Cebi yok ki kefenin diyenlere inat.
Karışmadı
Yanlış anlamayın
O dirhem. Bedenine yapışacak ateş.
Yoksa kırıp dökeceğim bende
Hem de
Kökünden bütün kuleleri
31.12.2011
TOKAT
BURALAR “Aynaya”
Mahallenin delisine sorarsan
Bütün çikolatalar, cipsler, kuruyemişler
Bakkallar, çocuklar bile
Onun.
“Buralar hep benim, önemli birisiyim.”
Mahallenin delisiyle oturup, kalkan
Mahallenin bakkalına göre
Ebesi bellenecek
Hatta kendisi belleyecek
tebder.tr.gg 158
hikmet damlaları
Yapacağız, edeceğiz, göreceksiniz!
Öncekileri de. Olup bitenleri de
Mahalleliler yapmıştı
Bizim hiç haberimiz olmadan.
Ayna, ayna güzel ayna
Yağ çekmiyorum sana
Söyle bana
Nedir bu haberler
Var mı?
Bundan daha delisi
30.11.2011
TOKAT
ÖRGÜT “Yeni masalara”
Nerde o eski örgütler
Gecede devlet yıkıp, devlet kuran
Sınıf çatışmaları, kavgalar, hırslı adamlar
Alabildiğine gizli çalışmalar.
Adımı sorma! Ne iş yaptığımı da
Sana da sorarlar sonra
Başın belaya girer
tebder.tr.gg 159
hikmet damlaları
Takibata uğrarsın
Adam takarlar peşine.
Eğil, ayakkabını bağla
Çöplükten al zarfı,
Emaneti bırak ağaç altına,
Susmayı bil. Konuşmamayı da
Zaman değişti dostum, çalışma da
Alabildiğine açık şimdi her şey
Hatta bütün sırları yayınlasan
Kimsenin umurunda olmaz
Takan yok. Korkma!
İnanıyorsan bir davaya
İdeallerin varsa, kahrolası idealler
Bulaşmışsa bu hastalık
Kendinden nefret etsen bile
Kurtulamazsın artık
Yıkık, kayıp, yırtık – pırtık nesiller
Provokatörlerin, işbirlikçilerin
Ajanların hepsi bedava
Planın varsa. En kral sensin
Bilgi alabiliyorsan,
tebder.tr.gg 160
hikmet damlaları
Geleceği kurabiliyorsan.
Sokağın kaldırımı
Yeni, demir örgü kapı
Elektrik kabloları, yeraltı
Doğalgaz, kanalizasyon, fareler.
Gel katıl bize
Bizde her şey ama her şey
Yer üstünde
Hırs yok. Kavga yok
Arayadursun düşman
Bulabilirse.
28.11.2011
TOKAT
tebder.tr.gg 161
hikmet damlaları
AH “Zamanında olması gerekene”
Bir demet papatya
Yeşil gövde, beyaz yaprak, sarı ten
Ne tuhaf, kokusunu hatırlamak
İtina ister, suya konulmalı
Koparılmışsa topraktan
Taç olmuşsa başa veya
Keşke her zamanında olsaydı, kaybetmeden
Ah nenem.
Hocam, pirim, üstadım, öğretmenim
Keşke zamanında, o zaman
Bilseydim kıymetini
Acılarını hiç olmazsa paylaşsaydım
Anladım, anlıyorum, seviyorum deseydim
Yardım etseydim. Dişimle, tırnağımla
tebder.tr.gg 162
hikmet damlaları
Nedendir ölünce kıymete biner insan
Neden bu kadar acımasız, anlayışsızdır dünya!
Yamalı çarık. Ah!
Yamalı fistan
Ölmeden, yok olmadan
Bağra basılamaz mı?
Acıların en büyüğü aslında
Susuz bırakmak
Açlığa terk etmek
Öyle meşgul, habersiz, gamsız
Keşke zamanında olsaydı her şey.
Öldüm artık.
Artık hiçbir şeyin
Kıymeti yok benim için.
27.11.2011
TOKAT
SEN MİSİN? “Ümidime”
tebder.tr.gg 163
hikmet damlaları
Bir umut, bir ışık
Gel yavrum! O sen misin?
Mirasımı bırakacağım
Bildiklerimi söyleyivereceğim
Emanetlerimi vereceğim
Senden sonrakilere.
Sen misin?
Bence o kadar değerli
Ömrümü verdiğim
Bana da verilen
Senin gibi
Benden öncekilerden
Ta öncelerden
Oldukça önceden
Gelen.
26.11.2011
TOKAT
tebder.tr.gg 164
hikmet damlaları
OLMAZ OLMAZ DEME “Memleketime”
Kahire’den dostlar gelmiş
Şam’dan, Kosova’dan
Yahu buralar
Kan gövdeyi götürür cinsten
Alabildiğine karabulutlar
Eller cepte
Kimin eli, kimin cebinde yerlerdir
Buralar entrika, cinayet
Tecavüz ve vahşet
Hoş geldiniz! Demeye varmaz dil
Ya Hu
New Orleans neresi, Fransız caddesi
tebder.tr.gg 165
hikmet damlaları
Pekin’de ne işin var
Var mı hamburger, ekmek arası köfte?
Petersburg – Leningrad fark etmez
Soğuk yerlerdir
Putin Amca, kızmasın sonra
Ya Hu
Çok para ister bu işler
Doğal gazın, petrolün var mı?
Altın dolu odaların
Yardım sever bağışçıların
Hem Hu, hem vallahu.
Bilgiyle çıkmıştık yola
Babamız bile inanmamıştı bize
Gülüp geçmiş hatta dalga geçmişti
Karnını da kaşımıştı hatta.
Gel gör bizi
Aşk neyledi.
25.11.2011
TOKAT
tebder.tr.gg 166
hikmet damlaları
OH “Çınlayası kulaklara”
Çulsuzlar meyhanesinin
Karanlık köşesinde, fıçının yanı
Fıçı sarhoş, küp sarhoş, kadeh sarhoş
Saki sarhoş
Gönül hoş
Bir elim yar göğsünde
Bir elimde yine kalem
tebder.tr.gg 167
hikmet damlaları
İçimde yine bir
Göğsümün oralarda
Orta yerlerinde, kemiğimde
Bir sızı
Sızı hoş, sırta vurur ağrısı
Ölüm kanserimin
Yaraları yayıldıkça yayılsın
Diyeceğimi dedim
Yapacağımı yaptım
Oh! Olsun bana
Ne gören oldu, ne duyan
Ne bilen, ne anlayan
Kimdi ki, buralardan geçen
Geçip giden. Kokusu kalmış
Bir hoş
İzi var
Eli var
Kalemi, defteri, yazısı var
Çınladı mı seninde kulakların?
24.11.2011
TOKAT
tebder.tr.gg 168
hikmet damlaları
ÜRETİM “Yük sahibine”
Üret
Zamanla düzelir
Çekinme birilerinin sözlerinden
Ne kadar erken başlarsan
O kadar iyi
Sonradan geçeceğin yerlerden
Geç şimdiden.
tebder.tr.gg 169
hikmet damlaları
Neden şimdiye kadar geçmedim diye
Üzüleceğine.
Geri kalanları boş ver
Öndekilere yetiş
Ağaç kovuklarından, dallarından
Islıklayanlara, alkışlayanlara bakma
Ulaş! Ulaşacağın yere
Vakit varken erkenden
Ayakların tutuyorken
Ellerin boşken
Hürken, senken, isterken
Bekleme hadi!
Üret bir şeyler
Geçmişin hikâyelerini şimdi boş ver
İnsanlarını da
İster peygamber olsun
İster ne olursa olsun.
Yanlış anlama
Dürtükledim diye yine
Kendi yükünü, o azizlerin üstüne atma
Diye yazıyorum bunları
15.01.2012/ 02:45
tebder.tr.gg 170
hikmet damlaları
TOKAT
KÖŞE TAŞLARI “Kanepeye”
Köşeyi döndün
tebder.tr.gg 171
hikmet damlaları
Göremezler artık seni
Saklan, kaç veya tırman
Dört köşe, dörtte yukarda sekiz
Köşe taşları.
Görünmeyen adam
Görünmez adam, yalnız, inzivada
Kendi dünyasında, âleminde hatta
Misafir oturmaları
Oturma odası
Tahtvari kanepeler üçlü, beşli
Sehpalar yemiş, meyve tepeli
Konuşmalar havadan sudan
İşten – güçten, paradan.
Başka âlemlere dalgın
İnsan kalabalığı içinde
Hem huzurlu hem mutlu
Duymaz konuşulanları
Çocukların kavgaları veya televizyon
Borç istenmeler
Dönüver
Köşeyi
Oracıktan, az kaldı.
tebder.tr.gg 172
hikmet damlaları
14.02.2012
TOKAT
ANNE “Anne ve yavrusuna”
Anneciğim, beni doğuran
İlk yavrusuyum bayağı zorladım.
Her şeyi benden öğrendi
Gıdıklanmaları, “anne” denilmeleri
Kardeş kıskanmaları
tebder.tr.gg 173
hikmet damlaları
Eşi benzeri olmayan doğum ağrıları
Karında kıpırtılar, tekmeler
Taşımalar
Ümitler, sahiplenmeler
Mahalle kavgası hatta yüzümden
Doyurma, gözüne bakma
Yere düşünce diz üstü, içi cızlama
Yaralarımı sarma
“Böyle olmasaydılar”, gece gözyaşları
Garantisi olmayan, mutluluk özlemleri
Ağaran saç
Uğruna uykusuz
Geceler
Hastalıklarına, ağrılarına ağlama
Çorabını giydirme
Donunu çekme, yıkama
Saçını tarama.
Okula göndermeler
Yolunu beklemeler
“Gözümün nuru, ümidim, geleceğim
Yarınım”
Ölmeden önce
Elim, dilim, göğsüm
tebder.tr.gg 174
hikmet damlaları
Hatta sırtım, dayanağım, direğim
Rezil etmez bizi
13.02.2012
TOKAT
HIRS “Çakılı kazığa”
Sıkılı diş, gerili sinir
Zıplamalar, halının ortasında
İs ti yo ruum.
Benim malım
Kimseye vermiyorum
Korkuyorum yalnızlığımdan, yokluklardan
Fakirliklerden, selamsızlıklardan, kimsesizliklerden
Elimin altında durmaları
Emirlerime uymaları
İsteklerim
tebder.tr.gg 175
hikmet damlaları
Yapılmalı
Ben neyim?
Hırs küpü
12.01.2012
TOKAT
SİNSİ “Taş diplerine”
Taşın ardından gözleri görülen
Dikizleyen yolu
tebder.tr.gg 176
hikmet damlaları
Gelip geçenleri
Geçmesi gerekenleri. Ay ışığında
Başı sarılı
Elleri görülmeyen, elindekiler de
Sinsi
Planlamış, önceden bir şeyler
Duruma uyma, fırsat değerlendirmeler
Kollamalar
Tetikte gibi eli
Feda etmeye hazır geçmişleri
Önemlisi gelecekleri
Geçmişler, gelecekler onun olmalı
İstediği gibi kullanmalı
İster kuyuya, çöpe veya atmalı bir yerlere
İster saklamalı tavan arasına, bodruma
Kasalara, sandıklara kalmalı kalacaklar
Önce kıstırmalı, sıkıştırmalı
Sonra olmalı, yapmalı
Konuşmamalı bir daha
İşte
Böyle yaparım adamı
Sonra kıs kıs bir yerlerde gülmeli
tebder.tr.gg 177
hikmet damlaları
İçinden, sezdirmeden
Korkuyla, endişeyle karışık
Bıyık altı, deri altı, diş dibi
İçerilerde bir yerlerde
Gizli ve sinsi
11.02.2012
TOKAT
İTFAİYE “Nükleer bilimciye”
Söndür söndürebilirsen, mahirsen
Eğitimliysen. Ateşten
Korkmuyorsan yangından, ölümden
İtfaiye binası
Belediyenin, diyanetin arkası
Önünde kırmızı kamyonlar, su dolu
Birde kayarak inilen borular
Yanmaz üniforma
Talimatnameler, dünden kalan yarına
Bir çocuğun bilmeyerek tutuşturması
Kibritle oynamalar.
Yangın var
Savaş çığlıkları ve önceden imzalanmış
tebder.tr.gg 178
hikmet damlaları
Yaparsan Belgeleri.
Yak! Ben söndürürüm
Yolumu bulurum
Güvenliksiz, sokak ortası
“Peykan canı it canı”
Manyetin C4, kumandalı
Daldan toplanan araç parçaları
Koruyamayan, saklayamayan
İtfaiye! Söndür Yangını! 10.01.2012 TOKAT
tebder.tr.gg 179
hikmet damlaları
DOKUNUŞ TEMAS “Ele ve deriye”
Parmak uçları, dudaklar
Alt alta, üst üste dokunuşlar
Uyarılmış sinirler, haz dolu
Fışkırmak isteyen dağdan, su birikintisi
Yeşerteceksin kuru yaprakları
Uyaracaksın, uyandıracaksın
Yani, var olanı canlandıracaksın
Dokun parmak ucunla, parmak ucuna
Temas ve değmeler
Alış veriş, akım
Yine güle gelir söz yine kırmızıya
Çeker yine kendine
Kurtulamayacağım bu gidişle
Gülden ve gülüşten
Bu ritmi içime kazıyan
Eken, tohumlayan
Kırmızı yanak mıdır?
tebder.tr.gg 180
hikmet damlaları
Dudak mı?
Anlamadım gitti!
Dokunamadığımdan mıdır bu çekim?
Kurtulamadığım bir türlü, etki
Dokunamadım, beceremedim
Sen dokun bari
Hiç olmazsa uyurken, kıyısından
Hayatımın, o anımın oralardan
09.01.2012
TOKAT
CİNSELLİĞİN EVRİMİ “Üremeye”
tebder.tr.gg 181
hikmet damlaları
Canlının her türü
Otu, kuşu, böceği
Döllenmeler, zevkine değil
Türünün devamına
Erkeğil çıkıntı, dışarı
Dişil çukur, içeri
Açık ve gizli
Salgılar
Tam yerini bulmalı
08.01.2012
TOKAT
KÜRESEL ISINMA “Komikliklere”
Hinliğin böylesi son zamanlarda
tebder.tr.gg 182
hikmet damlaları
Yılları kapsayan, meşgul eden
Parfüm kullanmayı bıraktım, bu yüzden
İşin aslı;
Dünya zaten
Güneş yörüngesinde
Bu salınımla
Birkaç bin yılda bir
Yaklaşırmış meğer güneşe
Benim parfümümün suçu ne?
08.01.2012
TOKAT
tebder.tr.gg 183
hikmet damlaları
ILICA “Dört renk dondurmaya”
Hastalığa şifa, derman tıkanıklığa
Tepelerin bir yerlerinden fışkıran
Su ama sıcak oldukça
Bolluk zamanı boşa akıp giderken
Kadınlar ılıcada çamaşır yıkarken
Çocuktuk, bizde evden
Sokak arkadaşları
Toplanır giderdik
Havuzun deliğine, çorap içinde taşla ot tıkardık
Ne eğlenceli günlerdi
Uzak olmasaydı, her gün çimerdik
Aklımıza geldikçe
Ayda bir belki yazları
Dönüşte dut toplardık, dallardan
Ne kadar yeşillikti o zaman her yerler
Ve ne kadar sessiz
Kuş seslerini duyardık hatta
Arı vızıltılarını
Bağın sahibi veya köpeği
tebder.tr.gg 184
hikmet damlaları
Bağırırsa başka. Kaçın! Topuklaması
Dondurmacının önünde buluşma
Ucuz o zaman, tanıtım amaçlı
Yirmi beş kuruşa, dört külah
Sıcak sudan, duttan ve koşudan sonra
Kahverengi, sarı, beyaz, pembe dondurma
Doktor lojmanlarının havuzunda
Bikinili kızları dikizlemek
Tel örgülerin ardından
Sonra
Gülücük
07.01.2012
TOKAT
tebder.tr.gg 185
hikmet damlaları
ZAFER MEYDANI KİLİSE “Konya’ya ve Pazar Konserleri’ne”
Alâeddin Tepesi’nde kubbesi yarı yıkık
Selçukoğulları’ndan kalma
Adından anlaşılan.
Dörtgen düz çizgili yapı
Beri yanı zafer caddesi ve meydanı
Kardeşim altı veya yedi yaşında
Tam tersi yönde yolun kıyısı
Ziyarete açık şimdi müze. Kilise
Sigorta hastanesine yaya
Elinden tutup götürdüğüm kardeşim
Babam hastanede yatıyor o zaman
Yolu bir tek ben biliyorum.
tebder.tr.gg 186
hikmet damlaları
Babamda yürütmüştü beni
Onun için yürüttüm kardeşimi
Ayakları şişmişti çocukcağızın
Suç babamın.
Ama onun öyle yatar görünce
Tuhaf olmuştu çocuk, hissediyordum
Dönüşümüz yine yaya!
Yolda kulak misafiri olduğum gençler
“Pazar Konseri’nde bu hafta
Klasik müzik konserleri ne harika”
Müptelasıyım
Bir anlık misafirlikten
Pazar Konserleri’ne
Delirmiş mi bu çocuk!
06.01.2012
TOKAT
tebder.tr.gg 187
hikmet damlaları
GELENEK “Kuru kafaya”
Kurtulamadık gitti şundan
Ne faydasını gördüysek
Elimizi, kolumuzu bağlamaktan başka
Bakma, yapma, etme! Hep yasak
Oldum olalı yasaklara karşıyım
Nefret ederim, kendince kural koyuculara
Kuru kafa gelir, ceset hatta iskelet
Ölmüş gitmiş, bırak artık peşini
05.02.2012
TOKAT
tebder.tr.gg 188
hikmet damlaları
İNZİVA “Dönüşüme”
Kaçıp insanlardan habersizce, gizlice
Kimsenin bilmediği bir yerlere
Ağaç kovuğu veya taş dibi
Oyuk veya dağ başı
Bir hırka, üşümemeye
Bir asa kurda, çakala
Bir torba kuru ekmek, kuru üzüm
Bir ırba yani matara
Alıp başını çıkmak, gitmek
Kendi başına. İçine girmek
Dönmek yine içine doğru
Yalansız. Kendince. Ne de olsa
Kandıramaz insan kendini
tebder.tr.gg 189
hikmet damlaları
Ağlamak veya bitene kadar
Düşünmek veya sonuna kadar
Ermek veya çekirdeğince
Dolmak veya ağzına kadar
Kurtulmak veya pisliklerden
Sıyrılmak isteklerden
Bulmak kendini, kendi içinde
Dönüp gelmek saçı başı karışık
Kirli, kokmuş, dağınık
Çekilmek odaya, banyoya
Doldurmak küveti sıcak suyla
Saçı sakalı tıraşlamak yeniden
Yeni elbiseler giymek yeniden
Aynada yüzüne gülmek
Doğmak yeniden
05.01.2012
TOKAT
tebder.tr.gg 190
hikmet damlaları
PEŞİN ÖDEME “Borçlara”
Nakit ödedim. Peşin
Kimseye tek kuruş yok, borcum
Ödedim bedellerin hepsini
Ölünceye kadar bana yeter
Gerisini boş ver
Minnet eder miyim bundan sonra
Eyvallahım olur mu?
Pes eder miyim?
Bırakır mıyım? Asla. Zannetmem
İsteyecek yüzü varsa istesin
Peşin ödedim.
04.01.2012
TOKAT
tebder.tr.gg 191
hikmet damlaları
ABİT VE İBADET “Duvara”
Transa geçmiş - kendinden geçmiş. Nerde?
Divana durmuş, hesap veren
Helalleşen
Çul parası isteyeni, koy deli yerine
Kızına koca, oğluna gelin isteyeni de.
Beddualarla dolu cebi ve ağzı. Âbidin!
Kul yani Türkçesi
Kim kimi kandırır
Onun ibadeti mi ağır
Ağırlığı var mı, kaç kilo?
Yüzüne mi çarpılacak yoksa
03.01.2012
TOKAT
tebder.tr.gg 192
hikmet damlaları
KIYMET “Tarihin zalimine”
Ederi budur. Kov gitsin! Boğ gitsin!
Tatlı değil, acı ve ıstırap vaat ediyor
Kıymeti yok. Değer mi?
Seksen yıllık hayatın ancak on yılı dolu
Gerisi uyku, çocukluk, hastalık
Değer mi on yıla!
Hayatını yaşa nasıl istersen
Bırak konuşmaları, niyazları, kandırmaları
Zorlamaları, dayatmaları
Kurtaracaksa, kaldıysa kurtulacak
Yeni bir esarete kıymet
Kıymetli kardeşim!
Kardeşimin kürkü, yüzüğü, küpesi
tebder.tr.gg 193
hikmet damlaları
Kraliyet hazineleri
Fakir halkın patatesi, tavuğu, yumurtası
Öküzü bir de el konulan
Dediği olacak, ispatı kendisinin
Haklılığını ortaya çıkaracak. Blöf
Kaybetti
Uzun bağırmalar kuyulara
Derdini ciğerinden dökmeler
Vacip olmaktan çıkardım. Olmasaydı
Hesabı görmeyeceğim
Kim yarattıysa, yaptıysa O görsün
Dert benim derdim değil
Bana ne
Ne hali varsa görsünler, görmezler
Görüp anlamazlar, anlamazdan gelenler
Ne
Halleri
Varsa
Görsünler
Dürdüm defterlerini
İnanmazsan bak çevrene!
04.01.2012
tebder.tr.gg 194
hikmet damlaları
TOKAT
DERS ALMA “Adamın ölüsüne işerler’e”
Çatlayan dudak soğuktan, stresten
tebder.tr.gg 195
hikmet damlaları
Şeker hastalığından belki de
Un, tuz ve şeker tüketilmemeli!
Özürlü çocuklar, akraba evliliklerinden
Üretilmemeli
Ömür boyu başına dert almak
Bilerek, isteyerek hatta zevkle
Zevk yüzünden belki dertler
Etiyopya’nın halkı üstünde susuzdur
Altı Nil’i besler. Hayret
Hayret etmemek mümkün mü?
Petrole doyuk toprakların
Üstünde halkı katledilir bebeğine kadar
Cesedinin üstüne işer zorba
Hakaret edip, kırmak için dişini
“İnatçı zorbanın sürtülmelidir burnu yerlere”
Ders almayı bilmeyen
Kendinin zaten bildiğini sandığındandır
Diğer adı bilmemek yani cehalet
İnsanlığın baş belasıdır.
Usanmadan öğretmek
Bıkmadan anlatmak
Üstüne işenmesin diye
tebder.tr.gg 196
hikmet damlaları
14.01.2012
TOKAT
İNGİLİZCE ÖĞRENEMEMEK “A.B.’ne”
Mahmut öğretmen yakın köylü
Branşı değil İngilizce
Din dersi anlatır derste
Neyimize lazım İngilizce
Türkçeyi öğrendikte o mu kaldı
Anlayacağın
Ne öğretmenin arzusu öğretmek
Ne öğrencinin öğrenmek
Müfredat, okul, müdür, program
Hep yalan
“Programımızda var” demeler
Kanmalar, kandırmalar
Ya zaman kaybı?
Avrupa Birliği
Giremedik bir türlü
Girip de, oranında içine
tebder.tr.gg 197
hikmet damlaları
Edemedik bir türlü
02.01.2012
TOKAT
TEFEKKÜR “Modernlik düşmanına”
tebder.tr.gg 198
hikmet damlaları
Tefekkürden önce tedebbürü
Tavsiye eder mütefekkirler.
Mukaddimesi felsefenin mantık
Doğruları birbirine bağlayıp
Yeni doğrular bulmak
Kıyas kabul etmeyiz inançta. Yani
“Ahmet böyle inanıyor, bende
İnanayım onun gibi.” Olmaz
İnançta taklit batıldır.
Herkes, her birey kendi bulmalıdır Hakk’ı
Gerisi yalan
Dinimizden olmayandan bilgi almayız”
Demek yanlıştır.
“İlim inananın malıdır” der peygamber
Dini olmaz yani anlayacağın ilmin
Hakkını ver
İnsana hizmeti kutsal bil
Karıştırma birbirine
Kıyasla inancı
tebder.tr.gg 199
hikmet damlaları
Başkaları keşfetmiş olsa da
Felsefe de, bilim de
İlhamlardan bir ilham
04.01.2012
TOKAT
AKILDAN AKILA “Akıla”
Hile, kurnazlık değil akıl
tebder.tr.gg 200
hikmet damlaları
Aklıselim, mükemmel akıl
Bahsettiğimiz
İlahi – evrensel akıl
Buldurur sana doğruları
03.01.2012
TOKAT
SUNSET LİMİTED “Samuel’e”
Bırak masal anlatmayı
Kandırmayı kendini
Filmin sonunu gördüm,
tebder.tr.gg 201
hikmet damlaları
Kıvranıyor adam içinden, derinlerden
Kendini asmayı denemiş kalorifer borusuna
Onu da becerememiş
O kadar kötü, o kadar beceriksiz
Her şey boğup, üstüne
“Hücum!” naraları
“As kendini, bileklerini kes, gazı aç!
Becer işte, yap bir şeyler!
Aklına ne gelirse, gebert kendini!”
Kundakta bebek, ana kucağında
Ana yağmur altında, karda
Gelip geçenden dilenir, garda.
Adaletten, mutluluktan bahsedersin
Bırak masal anlatmayı
İnsan denen mahlûk veya varlık
Kendi elleriyle, kendi gözünü nasıl oyar
Nasıl dinamitler, geleceği yok eder
İnançları, iyi niyetleri sömürür
Saflığını alaşağı eder, el değmemişliğin
Öyle bir eller ki, sonsuza kalır izi
Yara açar, kanatır durmamacasına
tebder.tr.gg 202
hikmet damlaları
Güçlüyse ezer, güçsüzse bekler güçlenmeyi
Güçlenince de dişlerinin dibi doyar kana
Nerde adalet! (*HAYRET GERÇEK)
Bir yere kadar doğrusun, bir yere kadar
Filmin sonunu iyi takip etmemişsin bence
Sessizliği, kıvranmaları, sıkıntısı beceriksizin
Yanlışı doğru sanmasından bence
İyi niyette diyebilirsin.
Sen kendince, cehenneminden dünyanın
Sıyrılıp çıkmışsın, hatta
İyilikler dağıtmaya bile başlamışsın
Masanın üstünde kalın, kutsal kitap
Sıkıştıkça, bunaldıkça, pes etmeye yaklaştıkça
Kendini onda yıkarsın.
Spinoza ne der:
“Kutsal kitap, bu olamaz
Hikâyelerle dolu, bundan bana ne?”
Korkutulur sonra, kaçmak zorunda kalır.
Adam haklı, buradan bakınca
Dayanamaz, yaşayamaz, nefes alamaz
Tutar titremeler, kıvranmalar olduğu yerde
Kimse anlamaz, O da anlatamaz;
tebder.tr.gg 203
hikmet damlaları
Kokusunu almıyor musun cesetlerin?
Ortalık yerlerde yatan çürüyen
Sen ne anlatıyorsun Samuel, kendine gel!
İçindeki ateşi bir Leyla’nın;
Kendi kayıp oğlu işkencecisiymiş, tecavüzcüsüymüş meğer
Anlayacağın, ikizlerin babası hapisten
16.01.2012
TOKAT
“Bu mu Dünya” kitabından
tebder.tr.gg 204
hikmet damlaları
KEMALİZM “Düşmana”
Yobazın anlayamadığı:
İsmin önemi yok, kemalcilik.
İnatçı, yobaz! Debelenmelerine devam et
Bilim, ilerleme, insanlık, adalet, milli şuur
Ne anlarsın sen. Sana
Bir metre türban, bir karış sakal
Yüreğine kazıdığın nefret, çıkmamacasına
Kuşattığını sandığın
Ele geçirdiğini düşündüğün
Bıyık altından güldüğün;
Çöplük, izbelik, hurdalık
Al! Senin olsun, kullan tepe tepe
Ülkemde Atatürk düşmanlığının
tebder.tr.gg 205
hikmet damlaları
Birinci kökü, Türk olmayan muhteris kırolar
İkinci kökü, din tüccarı şeytanlardır
Saltanata, sultan severliğe, köleliğe
Öztürkçesi; eşekliğe, hizmetkârlığa
Yobazlığa, cehalete, gericiliğe, sahtekârlığa
Tarihin en büyük ve hızlı darbesini indiren Kemal
Senin anlayamayacağın yerlerdedir,
Kıymet bilir, vefakâr halkının gönlündedir.
17.01.2012
TOKAT
tebder.tr.gg 206
hikmet damlaları
FİKİR SAHİBİ CİMRİ “Kıskanç’a”
Cimri! Biriktir de biriktir
Sonunda bağırsağından bulacaksın belanı.
Mollier! Ne büyük adamsın, müneccim gibi
O zamandan görmüşsün olacakları
Yoksa
Cimrilerin hepsi kardeş mi?
Benzerler hep birbirlerine.
Dölleyen kim, yumurtlayan kim?
Bu cimrileri.
Kara üzüm misali
Görüntü kara
Kimince olgunca
Kaliforniya şarabı döner beyaza sonra
Sarımtırak, soğan sarısı, saman sarısı olsa da
Adı çıkmış.
tebder.tr.gg 207
hikmet damlaları
Paris koridorları, İspanyol piçi
Arjantin şarapları
Melez der kimi. At, eşek kırması
Katır anlayacağın. Kemikleri sağlam
Ödülü kim kapar. Lobilerden sonra
Oyunu çömeze veren, teşvik için
Gençlerin önü açılmalı.
Söyleyemiyorsun bari yaz!
Yazda bilelim
Konuşup durma artık karnından.
15.01.2012
TOKAT
“Gülümsemeler” kitabından
BUNDAN “Eleştirilere”
Neden bu kadar pervasız
Bu kadar keskin
Yırtıcı, sert ve imkânsızım?
Zülfikar
Başka türlü yollar bulsaydım
Anne şefkati gibi
tebder.tr.gg 208
hikmet damlaları
Öğretmen sabrı, doktor şifası gibi
Neden be kardeşim?Anlamıyor adam da ondan
Başka türlü konuşmalar, yazmalar
Ararsan kütüphaneler;
Sevgi yolu, aşk yolu
Letafet - incelik doludur.
Anlamıyor kardeşim
Hepsi bundan.
13.01.2012
TOKAT
“Kayıp Kitap” kitabından
SON
tebder.tr.gg 209