Upload
dinhnguyet
View
239
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
FARMAKODİNAMİK
Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN
• Farmakodinami, ilaçların biyokimyasal ve fizyolojik
etkileri ile onların etki mekanizmalarını inceler
2
İLAÇLARIN ETKİ MEKANİZMALARI
3
• İLAÇLARIN ETKİ MEKANİZMALARI
İlaçların etkileri ile ilgili mekanizmalar; sistem, organ, doku, hücre, subsellüler ve moleküler düzeyde incelenebilir. Sistem, organ veya doku düzeyindeki (makrodüzeydeki) etki mekanizmaları birçok ilaç için incelenmiştir. Buna karşılık hücre veya moleküler düzeydeki(mikrodüzey) etki mekanizmaları kısıtlı sayıdaki ilaç için incelenebilmiştir.
4
İlaçların etki mekanizmaları ve etkileri iki şekilde incelenebilir• 1-invitro: vucut dışında organ, doku, hücre
veya makromoleküller üzerine ilaçların etkisinin incelenmesidir. Organ veya dokular vucut dışında yaşatılarak ilaç etkisi incelenir. Örnek:izole organ çalışması adı verilen yöntemde barsaklardan alınan küçük bir parça özel hazırlanmış solüsyonlarda yaşatılır ve ilaçların etkisi incelenir
• 2-in vivo:Canlı (intakt) organizmaya ilaç uygulanarak ilaç etkisinin incelenmesidir. Canlı organizmaya (insan, deney hayvanı) sistemik veya lokal olarak ilaç verilir ve etkisi araştırılır.
5
Organ düzeyindeki ilaç etkisinin araştırılması her iki yöntemde(invitro ve in vivo) farklı bulunabilir.
İn vivo çalışmalarda organ üzerine etkili fizyolojik düzenleme mekanizmalarının (sinir sistemi veya hormonlar) etkisi söz konusudur .
İncelediğimiz ilacın oluşturacağı etki (primer etki) organı etkileyen sistemlerin etkisi (ikincil etkiler) tarafından modifiye edilmektedir. Örnek:Noradrenalin invivo olarak verildiğinde kalp atış hızını azaltır. Bunun nedeni ise kan basıncındaki artmaya bağlı olarak refleks etkinin oluşmasıdır. Eğer noradrenalin invitro olarak verilirse kalp atım hızını artırmaktadır.
6
Bazı ilaçların etkisinin görülebilmesi için sinirsel ve hormonal düzenleyici mekanizmaların var olması gerekir.
Herhangi bir reseptörü bloke eden ilacın etkisinin gözlenebilmesi için o reseptörün uyarılmış olması gerekir. Bu tür ilaçların etkisi in vitro olarak görülmeyebilir.
Örnek: alfa adrenerjik reseptörleri bloke ederek damarlarda genişleme oluşturan alfa adrenerjik reseptör antagonisleri invitro etkisizdirler.
7
İki ayrı ilaç aynı mekanizma ile etkili ise etki kalıplarının aynı olması beklenmemelidir. Bu iki ilacın dağılımı ile ilgili özellikler farklı olursa etki kalıpları da farklı olabilir.
Örneğin ilaçlardan biri beyine giremeyebilir, bu durumda etkisi sadece periferde görülür. Diğerinin etkisi ise hem beyinde (santral sinir siteminde) hem de periferde görülür.
Bazen ilaçların yapılarında meydana getirilen bazı değişiklikler ilacın dağılım kalıbını değiştirir dolayısıyla etki kalıbı da değişir.8
İlaçların başlıca etki mekanizmaları
• İlaçlar hücrelerde bulunan reseptörleri etkileşerek etki oluşturabilirler.
• İlacın fiziksel veya kimyasal bir özelliğine bağlı olarak etki oluşturabilirler.
• İlaçlar bazı enzimleri inhibe ederek veya aktive ederek etki oluşturabilirler.
• İlaçlar vucuttaki bazı substratların yerini alarak etki oluşturabilirler.
• Hücre membranındaki transport sistemlerini etkileyerek etki oluşturabilirler.
9
İlaçların başlıca etki mekanizmaları
• İlaçlar organizmada eksik/yetersiz olan bir maddenin işlevini görerek etki oluşturabilirler.
• İlaçlar vücutta bulunan bazı maddelerin salıverilmesini sağlayarak etki oluşturabilirler.
• Hücre membranındaki iyon kanallarının geçirgenliğini değiştirerek etki oluşturabilirler.
• İlaçlar bazı maddelerle birleşerek (şelasyon oluşturarak ) de etkili oluşturabilirler.
10
İLAÇLARIN ETKİSİNİ DEĞİŞTİREN FAKTÖRLER
11
12
İLAÇLARIN ETKİSİNİ DEĞİŞTİREN FAKTÖRLER
• İlaçların vücuttaki etkisi çok çeşitli faktörler tarafından değiştirilebilir. Bu faktörlerden bazıları ilacın farmakokinetiğini bozmak suretiyle, onun etki yerindeki konsantrasyonunu değiştirirler.
• Diğer bazı faktörler ise ilacın farmakokinetiği üzerinde bir değişme yapmaksızın hedef organ veya hücrelerin cevap verme yeteneğini değiştirir.
13
Vücut ağırlığı, dağılım hacmi ve ilacın klerensi:
• Vücut ağırlığına göre doz hesap ederken kişinin gerçek ağırlığının değil, "yağsız" (ideal) ağırlığının esas alınması uygun olur.
• İlacın eliminasyonunun hızlı veya yavaş olması onun kandaki ve etki yerindeki konsantrasyonunun hızlı veya yavaş olarak azalmasına yol açar. Eliminasyon hızını belirleyen önemli bir parametre olan klerens vücut ağırlığı fazla olanlarda, düşük ağırlıkta olanlara göre daha fazladır.
14
Yaş
• Yaşın ilaç etkisini değiştirmesi esas itibariyle, yaşa göre vücut cüssesinin farklı olmasından ve kısmen de "uç" yaşlarda (yenidoğan ve bebekler ile yaşlılarda) daha belirgin olmak üzere, ilacın eliminasyon hızının yasa göre değişkenlik göstermesinden ileri gelir.
• Yenidoğan ve bebeklerle eliminasyon mekanizmaları henüz olgunlaşmamıştır, yaşlılarda ise etkinlikleri azalmıştır.
15
Absorpsiyon azalması ve eliminasyon organlarının
hastalıkları
• Böbrek hastalıkları, ilaçların renal itrah hızlarının azalması nedeniyle onların etkinliğinde artmaya yol açar.
• Karaciğer hastalıklarında ilaçların hepatik klerensleri azalır.
• Karaciğer bozukluğu bazı ön-ilaçların aktif şekle dönüşümünü azaltacağından, bu ilaçların karaciğer hastalarında etkisi azalmış olabilir.
16
Cinsiyet
• İlaç metabolizmasının cinsiyete bağlı olarak değişimi konusunda insanlarda yapılan incelemeler erkeklerle kadınlar arasında ilaçların eliminasyon hızı bakımından ilaçların çoğu için belirgin bir fark olmadığını ortaya koymuştur.
• Kadınların antipirini erkeklere göre daha hızlı elimine ettikleri saptanmıştır. Buna karşılık, erkekler süksinilkolin, asetilkolin ve diğer bazı kolin esterleri ile prokaini kadınlardan daha hızlı inaktive ederler.
17
Çevresel faktörler ve diyet
• Çevre kirlenmesine neden olan çeşitli maddelerin, biyotransformasyon yapan enzimleri etkileyerek ilaç etkisinde değişiklik yapması mümkündür. Bu maddelerden tarımsal savaşım aracı olarak kullanılan poliklorlu bifeniller, DDT ve benzeri organik klorlu insektisidler, benzopiren ve benzeri polisiklik aromatik hidrokarbonlar belirli mikrozomal enzimleri indüklerler.
• Bol proteinli diyetle beslenen insanlarda antipirin ve teofilin'in metabolizmasının hızlandığı, karbonhidrattan zengin diyetle beslenenlerde ise yavaşladığı bulunmuştur.
18
Genetik faktörler
• Genetik faktörler, bireylerde ilaçların eliminasyon hızını, ilaç reseptörlerinin ve hedefhücrelerdeki diğer yapıların niteliğini ve niceliğini değiştirerek ilaç etkisinin bireyler arasında ve etnik gruplar ve ırklar arasında değişkenlik göstermesinde önemli rol oynarlar (Bu konuları inceleyen farmakoloji dalı “farmakogenetik”).
19
Atopi
• Bazı kimselerde ilaçlara bağlı tipik alerjik reaksiyonlar, diğer kimselere göre daha sık görülür. Bunların çoğu aynı zamanda bronşiyal astım, saman nezlesi ve besin alerjisi gibi patolojik durumları olan kimselerdir. Atopi denilen bu durumun en önemli nedeni, böyle kişilerin immünoglobülin E tipi antikor oluşturmaya genetik predispozisyonlarının bulunmasıdır.
20
Gebelik
• Mide suyunun bileşiminin değişmesi ve mide-barsak kanalının motilitesinin azalması sonucu ilaçların absorpsiyonu gecikebilir ve azalabilir.
• Karaciğerde biyotransformasyon yapan enzimlerin etkinliği artar.
• Böbrek kan akımı ve glomerüler filtrasyon hızı artar. • Dolaşan kan ve interstisyel sıvı hacminin artması ve
fötüs içine dağılım nedeniyle ilaçların gerçek ve sanal dağılım hacimleri artar.
21
Biyolojik değişkenlik
• Yukarıda sayılan ve ilaç etkisini değiştirdiği belirtilen çeşitli faktörler bakımından aralarında görünüşe göre fark bulunmayan insan veya deney hayvanı po-pülasyonunda belirli bir dozda ilaç verildiği zaman meydana gelen etkinin derecesi bütün bireylerde aynı olmaz, bireylerarası fark gösterir. Eğer oluşan etki hep veya hiç şeklinde bir cevapsa (örneğin uyuma gibi) ilaç optimal dozda verildiğinde, populasyondaki bireylerin bir kısmında etki oluşur, geri kalanlarda ise oluşmaz.
22
Tolerans, taşifilaksi, desensitizasyon
• Bazı ilaçlar uzun süre devamlı kullanıldıkları zaman, başlangıçtaki dozun etki şiddetinin giderek azaldığı ve etki süresinin kısaldığı görülür. Aynı tesiri idame ettirmek için dozu gittikçe artırmak gerekir. Bu duruma tolerans adı verilir.
• Bir örnek opioid analjeziklerdir; bu ilaçların kesintisiz bir şekilde yinelenerek verilmeleri halinde ağrı kesici etkiyi idame ettirebilmek için dozun giderek artırılması gerekir.
23
Tolerans, taşifilaksi, desensitizasyon
• Aynı farmakolojik gruptan olan ilaçlardan birine tolerans kazanan bir kimse, diğerine karşı da tolerans kazanmıştır; buna çapraz-tolerans adı verilir. Tipik bir örneği, alkoliklerin, alkol gibi santral sinir sisteminin genel depresanı olan uyku ilaçları, genel anestezikler ve anksiyolitik ilaçlara tolerans gösterebilmeleridir.
24
Tolerans, oluşumuna göre; • Biyokimyasal veya farmakokinetik tolerans: İlaç, yinelenen
dozlarda sürekli verildiğinde, kendini vücutta inaktive eden enzim sistemini indükler (otoindüksiyon). Böylece ilacın eliminasyonu zamanla giderek artar; plazmadaki ilaç konsantrasyonu etkinliği giderek azalır.
• Farmakodinamik veya hücresel tolerans: Hücrenin ve reseptörlerin ilaca devamlı olarak maruz kalmaları halinde hücrelerde o ilaca adaptasyon gelişir. Böylece reseptörlerin sayısı ve/veya ilaca duyarlığı ve diğer subselüler yapıların ilaca cevap verme yeteneği giderek azalır. Bu tür toleransta, ilacın belirli bir dozunun plazmada sağladığı konsantrasyon düzeyinde bir azalma olmaz.
25
Taşifilaksi • Toleransın çok çabuk oluşan bir şekli vardır ki, buna
taşifilaksi denilir. İn vivo koşullarda agonist ilaçların verilmesi sırasında çabuk gelişen tolerans yani akut tolerans için genellikle bu deyim kullanılır. Dakikalar veya saatler içerisinde oluşur.
Desensitizasyon• İn vitro ortamda çok kısa sürede gelişen akut
toleranstır.
26
UYUNÇ
• Uyunç, vücutta etki yapan, biyolojik bir faktör değildir; fakat bulunmadığı takdirde, tedavinin başarısızlıkla sonuçlanmasına neden olan önemli bir faktör olduğu için buraya alınmıştır. Farmakoloji yönünden uyunç (compliance), hastanın, reçetede yazılan ilaçlar hakkında hekim tarafından kendisine yapılan tavsiyelere uyma isteği ve uyma derecesidir.
İLAÇLAR ARASI ETKİLEŞMELER
27
28
-Bir ilaç diğer ilacın etkisini değiştiriyorsa, bu iki ilaç arasında etkileşme söz konusudur.
-Etkileşme, bir ilacın terapötik etkisini diğer bir ilaçla artırmak veya onun yan etkilerini azaltmak için yapılıyorsa; buna yararlı etkileşme denir.
-Etkileşme, ilaçların bilgisizce kullanılması sonucu ya da hastada belirli bir ilaçla tedaviye başlarken onun almakta olduğu ilaçların bilinmemesi istenmeyen etkileşme ye neden olur.
29
I. Farmakodinamik Etkileşmeler: İlacın plazma veya diğer vücut sıvılarındaki konsantrasyonunu, ikinci ilaç değiştirmez.
II. Farmakokinetik Etkileşmeler (ADME tipi etkileşme):Farmasötik Etkileşmeler: Vücut dışında meydana gelen etkileşmedir.
İlaçlar arasındaki etkileşmeler oluş mekanizmalarına göre ikiye ayrılırlar;
30
• Agonist: Bir reseptöre bağlanıp etki oluşturan ilaç.• Parsiyel Agonist: Bir reseptöre bağlanıp
zayıf etki oluşturan ilaç.• Antagonist: Bir reseptöre bağlanıp etki
oluşturmayan ilaç.• İnvers agonist(ters agonist): Bir reseptöre
bağlanıp, reseptörün olağan agonistinin yaptığı etkinin tersi yönde etki oluşturan ilaçtır.
31
FARMAKOD NAM K ETK LE MELERİ İ İ ŞI. Antagonizma
i. Kimyasal Antagonizmaii. Fizyolojik Antagonizmaiii. Farmakolojik Antagonizma
Kompetitif AntagonizmaNon-Kompetitif Antagonizma
-İndirekt Farmakolojik Antagonizma
II. Sinerjizmai. Sumasyon (Additif Etkileşme)ii. Potansiyalizasyon (Supraadditif Etkileşme)
32
Kimyasal Antagonizma:
Agonist ilacın, antagonist ile kimyasal olarak birleşmesi sonucu etkisiz hale getirilmesi olayıdır.
Antidot olarak da adlandırılırlar.
Ör:İlaçların kanda albümine bağlanması,Dimerkaprol x (civa, altın, bizmut, arsenik …)Pralidoksim-Obidoksim x Organofosfatlı
insektisidlerHeparin x Protamin sülfatDigoksin x Digibind
33
Fizyolojik (Ba ımsız) Antagonizmağ :Bir ilacın etkisinin, ayrı bir reseptör veya mekanizma aracılığı ile aksi yönde etki yapan diğer bir ilaç tarafından azaltılması veya ortadan kaldırılmasıdır.
Antagonistler tek başlarına verildiklerinde agonisttirler, ancak etkileri ters yöndedir.
Fizyolojik antagonistler, aynı ilacın farmakolojik antagonistlerine göre daha az spesifik ve daha az selektif etki gösterirler.
Ör:Kolin esterleri, Nitratlar x Noradrenalin, diğer
vazokonstrüktörlerBarbituratlar, Narkotikler x Doksapram, Kafein
Bazı ilaçlar vücutta endojen aktif maddelerin sentez ve salıverilmelerini artırarak indirekt nitelikte etki yaparlar. Ör:
NSAII (Aspirin, İndometazin) x Propranolol, Furosemid
34
Farmakolojik Antagonizma:Aynı reseptörle birleşebilen iki ilaç arasındaki etkileşmedir.
Agonist reseptör ile birleşince etki oluştururken, antagonist direkt etki meydana getirmez.
Reseptöre reversibl veya irreversibl bağlanmaya göre kompetitif veya non-kompetitif olarak ikiye ayrılır.
İndirekt Farmakolojik Antagonizma: Antagonistin, reseptör dışında endojen bir etkin maddenin etkinliğini veya diğer bir ilacın endojen bir etkin madde ile yaptığı etkiyi indirekt olarak azaltması veya önlemesi. Örneğin;
ACE inhibitörleri, AgI-AgII dönüşümünü reseptör düzeyinde değil enzimi inhibe ederek önlerler…
Aspirinin COX inhibisyonu yaparak antienflamasyon etkisi…
Hormon biyosentezini inhibe eden ilaçlar…
35
Sinerjisma:
Bir ilacın diğerinin etkisini artırmasıdır. Artırmanın derecesine göre 2’ye ayrılır;
Sumasyon (Additif Etkileşim)Potansiyalizasyon (Supraadditif Etkileşim)
Sumasyon:• Aynı etkiye sahip iki ilaç, birlikte verildiklerinde
oluşturdukları etki tek başlarına verildiklerinde oluşturdukları etkinin cebirsel toplamına eşit ise additif etkileşmedir.
Aspirin + Parasetamol
36
Potansiyalizasyon:• İki ilaç bir arada verildiklerinde oluşturdukları kombine
etkinin miktarı, bireysel etkilerinin sumasyonundan beklenenden fazla ise supraaditif etkileşmedir. Örnek;
Asetilkolinesterazlar, kolin esterlerini potansiyalize ederler,
Kokain, Noradrenalinin re-uptake’ini inhibe eder,MAO inhibitörleri- tiramin, efedrin’in etkilerini
potansiyalize eder.
Sinerjisma:
37
FARMASÖTİK ETKİLEŞİMLER
• Aminoglikozid antibiyotik + PenisilinlerÇökelti
• Hidrokortizon Na süksinat + TetrasiklinÇökelti
• Tiyopental + Süksinil kolinÇökelti
İLAÇLARIN YAN ETKİLERİ
38
İlaç etkisinin üç önemli özelliği• 1-geçici olması• 2-doza bağımlı olması• 3-seçici olması
Seçicilik: Bir ilacın sadece kullanış amacı ile ilgili hücre yapı veya fonksiyonları etkilemesidir. Fakat bu şekilde etkili olan ideal bir ilaç yoktur. Bütün ilaçlar hedef hücre veya dokular dışında da etkili olurlar ve sonuçta istenilen etkiler yanında az veya çok istenilmeyen etkiler de oluşturur.
39
İlaçların tesirleri (etkileri) iki gruba ayrılır.
1-istenilen etkiler: yararlı etkiler (terapötik etkiler, tedavi edici etkiler)
2-istenmeyen etkiler
a-yan tesirler: genellikle olağan dozlarda görülür. b-toksik tesirler: yüksek dozlarda görülürler
• Toksik tesir(zehirli tesir): hücre hasarı veya ölümü ile sonuçlanan ilaç etkileridir.
• Zehir: hücrelerin ölümüne ya da hasarına yol açan maddeler.
Zehir ile ilaç arasındaki fark daha çok izafi (görecelidir)dir. Hemen hemen her ilaç belirli bir dozdan sonra toksik etkiler oluşturur. Hatta su, oksijen ve tuz belirli bir dozdan sonra toksik olabilmektedir.
40
• Yan tesirleri olduğu bilinen bir ilacı kullanmaya karar verirken , öncelikle ilacın sağlayacağı faydanın zararından daha fazla olmasına dikkat etmek gerekir. Başka bir deyişle ilaç bize fayda sağlayacaksa kullanmak gerekir.
• Yarar/zarar oranı= tedavi edici tesirler/ istenmeyen tesirler
• İatrojenik hastalık: yanlış ilaç kullanmaya bağlı olarak oluşan hastalıklar
• Hipokratın ilkelerinden birisi: Önce zarar verme
41
• Güven aralığı (terapötik indeks):
Minimal Toksik Konsantrasyon
ile
Minimal Etkin Konsantrasyon
arasıdır.
• Tedavi indeksi(güvenlik indeksi): TD50/ED50
• İlacın güvenirliğini (zararsızlığını) gösteren en önemli kantitatif gösterge tedavi indeksidir
• Bazi ilaçların (kanser ilaçları) yan etkileri sadece ilacı kullananlarda değil ilacı hazırlayan veya uygulayan sağlık personelinde de görülebilir.
42
İLAÇLARIN YAN TESİRLERİ• 1-Yalın toksik tesirler• 2-Özel toksik tesirler• 3-İlaç allerjisi• 4-Aşırı duyarlılık reaksiyonları• 5-İdiosenkrazi veya genetik farklılığa bağlı
reaksiyonlar
43
1-YALIN TOKSİK TESİRLER• En sık görülen toksik tesir• Doza bağımlı• Öngörülebilir.
Kendi içinde üç gruba ayrılır
a-fonksiyonel toksik tesirler
ilaçların dozu artırıldığı zaman normal ilaç etkisinin şiddetlenmiş olarak ortaya çıkması (Atropin.......kabızlık, idrar retensiyonu)
b-Biyokimyasal toksik tesirler
ilaçların etkisiyle organizmadaki iyon ve diğer endojen maddelerin hücre içi veya hücre dışındaki düzeylerinin organizma için zararlı olabilecek düzeylere çıkmasıdır (Aldosteron.....Na düzeyini artması)
c-yapısal toksik tesirler (ytt)
ilaçlara bağlı olarak hücre yapılarının bozulmasıdır. irreversibl niteliktedir. Özellikle eliminasyon organlarında sık görülür.En sık görülen y.t.t ....karaciğer ve böbreklerde ; daha seyrek olarak.....kemik iliği ve kan hücrelerinde
44
Yalın toksik tesirleri en aza indirgemek için
• 1-doz ayarı iyi yapılmalı• 2-mümkün ise ilaç lokal olarak verilmeli • 3-ikinci bir ilaçla birlikte verilmemeli• 4-Vucutta dağılımı daha elverişli bir ilaç
verilmeli
45
2-ÖZEL TOKSİK TESİRLER
Hücre çekirdeği düzeyinde oluşan kalıcı nitelikteki toksik tesirlerdir.
Üç gruba ayrılır• a-mutajenik etki• b-kanserojenik etki • c-teratojenik etki
46
a-Mutajenik etki• Mutasyon: ilaçların, kimyasal maddelerin
veya radyasyonun hücre DNA sında oluşturduğu kalıcı yapı değişiklikleridir.
• Mutajen: mutasyon yapıcı etkisi olan madde• Mutant : mutasyona uğrayan (gen, kromozom,
hücre)• Mutajenik etki(genotoksik etki ): mutasyon
oluşturucu etki• Bütün hücrelerin yapısı, gelişmesi,
fonksiyonları ve çoğalması ile ilgili bilgiler hücre DNA sında bulunmaktadır. Mutasyon sonucu hücre çekirdeğinde(DNA) bozuklar oluşurşa, bu bilgilerde değişikliğe uğrar. Bozulan ve değişikliğe uğrayan bilgiler ise hücrelerin fonksiyonlarına(işlevine ) aykırı ve hücrenin zararına olan sonuçlar ortaya çıkarır.
Mutasyona neden olan ilaç ve diğer maddeler• 1-yüksek doz cinsiyet hormonları• 2-bazı boyalar(tatlandırıcılar)• 3-besinlerin yanma ürünleri• 4-bazı kanser ilaçları
47
b-Kanserojenik etki• kanser (karsinom): hücrelerin
yeterince farklılaşmadan kontrolsüz bir şekilde aşırı çoğalması.
• Kanserojen (karsinojen, onkojen):kanser oluşturan
• onkoloji: kanserin teşhis ve tedavisi ile ilgili bilim dalı
• Ilaçların kendisi kanserojen olabileceği gibi, bazen metabolitleri da kanserojen olabilmektedir.Bazı ilaçların kendisi kanserojen değildir, vucutta açığa çıkardığı maddeler kanserojendir.
• kanser oluşması ile ilgili aşamalar
1-Başlatma dönemi: irreversibldir, kısa sürelidir, hücrede mutasyon oluşur
2-Geliştirme dönemi: reversiibl, daha uzun süreli, hücre ölümü veya çoğalması görülür.
Kanserojen ilaçların bazıları bu devrelerin her ikisini oluşturur, bazıları da sadece birisini oluşturur. bazı kanserojen maddeler sistemik olarak uygulanmadan da (lokal uygulandığında) kanserojen etki oluşturmaktadırlar. (kömür katranı)
Kanserojen etkisi olduğu bilinen ilaç ve diğer maddeler
-kanser ilaçları ,cinsiyet hormonları , hava kirliliği oluşturan maddeler, besin katkı maddeleri , sigara dumanı , tarımsal mücadele ilaçları, besinlerin yanma ürünleri, posası az gıdalar, yağlı ve kolesterolü yüksek diyet
48
c-Teratojenik etki• Embriyo: döllenme ile 2. ay sonu
arasındaki gebelik ürünü• fetus: 2. ay sonundan doğuma kadar
olan gebelik ürünü• Teratogenezis: Bazı ilaçlar veya
kimyasal maddelerin gebe kadınlar tarafından alınması ile embriyo veya fetusda oluşan gelişme bozukluklarıdır.
• teratojen: teratojenik etkisi olan• teratoloji: bu konu ile ilgili bilim dalı
teratojenik etki üç şekilde sonuçlanabilir.
1-Düşük(abortus) 2-Ölü doğum 3-malformasyonlu doğum
• Teratojenik etki açısından gebeliğin ilk
üç ayı (birinci trimestr) daha önemli. Özellikle döllenmeyi takibeden 13. gün ile 56. gün arasında organların şekilenmesi (organogenezis) söz konusu olduğu için daha da önemlidir.
teratojenik etkili maddeler
kanser ilaçları , talidomid, lityum, bazı hormonlar, aspirin, sigara, alkol, kafein, yüksek doz A vitamini
49
3-İLAÇ ALLERJİSİ• Allerji: vucudun belirli bir ilaca veya kimyasal
maddeye karşı hassa olmasıdır.İmmunolojik bir reaksiyondur
İlaçlara karşı oluşan allerjik reaksiyonlar antijen-antikor birleşmesi şeklinde olmaktadır.
İlaç allerjisinin başlıca özellikleri• 1-Doza bağımlı değildir• 2-öngörülemez• 3-bireyler arasında duyarlılık farkı vardır• 4-genellikle bazı deri belirtileri eşlik eder.• 5-ilaç kesilince reaksiyon kaybolur
50
Allerjik reaksiyon belirtileri :
deri döküntüleri, ödem, eozinofili, anaflaksi
• Çapraz allerji: Yapıca birbirine benzer maddelerden birisine karçı allerjisi olan bir kimsenin, diğerine de allerjisinin olmasıdır.
Allerjinin iki dönemi vardır• 1-ilk karşılaşma dönemi (duyarlılık oluşur)• 2-duyarlı kimsenin allerjen madde ile ikinci kez
karşılaşması
• Anaflaksi: Allerjik reaksiyonların en ağır şekli olup, 1-2 dakika veya yarım saat içinde gelişir. Hipotansiyon, şok, bronkospazm, bilinç kaybı ve ölümle sonuçlanır.
Allerjik reaksiyonların en sık görüldüğü organlar
Deri, kan hücreleri, solunum sistemi, karaciğer, böbrekler
51
4-DAYANIKSIZLIK REAKSiYONLARI• (aşırı duyarlılık reaksiyonları)• Kişide mevcut bir hastalığa bağlı olarak yalın
toksik tesirlerin abartılı olarak ortaya çıkmasıdır.
Astımlılarda..............Histamin, kolinerjik ilaçlar, Beta blokerler
Hipertiroidizm...........adrenalin
52
• 5-İDİYOSENKRAZI VE GENETİK FARKLILIĞA BAĞLI REAKSIYONLAR
• Genetik defekt nedeniyle meydana gelen enzim ve metabolizma ile ilgili değişiklikler bazen ilaçların beklenmedik bir şekilde toksik olmasına neden olur.
G-6-P dehidrogenaz enzimi............ Eğer genetik olarak eritrositlerde eksik ise , sıtma ilaçları (primakin) aldıklarında hemoliz oluşur.
• İdiyosenkrazi: yukarıdaki gruplardan hiç birisine girmiyor ve genetik bozukluk da yok ise buna idiyosenkrazi denilir.
53