Upload
others
View
13
Download
1
Embed Size (px)
Citation preview
Giriş
f ilmi ve akademik araşbrrna dergisi
tasavvu 26 [2o1o12ı, s. 125-161
Beyzavi Tefsirinde Nefs Tezkiyesi ve Takva
Dilaver SELVİ*
Özet
Dirayet tefsirinin baş temsilcilerinden biri olan Kadi Beyzavi (ö. 685/1286), Envarü't-Tenzil ve Esrarü't-Te'vil isimli tefsirinde, ahlaki konularla ilgili ayetlerin izahında yer yer tasavvufi yorumlara girmekte, açıklamalannda siifice bir dil kullanmakta, özellikle nefs tezkiyesi ve takva konulanndaki yaklaşımlanyla dikkat çekmektedir. Eserlerde Beyzavi'nin ömrünün son döneminde tasavvufla ilgilendiği zikredilmektedir. Onun tefsirindeki bu tür açıklamalannı elde ettiği tasavvufi neşenin ve tecrübenin bir yansıması olarak düşünebiliriz. Bu makalede Beyzavi'nin, Envarü't-Tenzil'de nefsin tanımı, nefs tezkiyesinin önemi, şekli, sonuçlan ve takva konusundaki yaklaşımlan tespit edilmeye çalışılmış, bu tespitler yer yer Beyzavi haşiyeleri ve diğer alimierin açıklamalanyla desteklenmiştir.
Anahtar kelimeler: Beyzavi, Envarü't-tenzil, nefs, nefs tezkiyesi, takva.
Abstract
Spiritual Purification and Piety in the Exegesis of Baidawi
In his Anwar al-Tanzil wa athrar al-Ta'Wil, Qadi Baidawi (d. 685/1286), one of the leading figures of Qur'anic exegesis, sametimes employs Sufi terminology in explaining the ethlcal issues. It is espedally remarkable how he approaches to the concept of spiritual purification and piety. It is stated in the sources that Baidawi was interested in Sufism towards the end of his life. W e may consider his Sufic evaluations expressedin his exegesis as refiections of Sufic experiences. In this articl~ we have tried to find out the definition of self, the significance, methods, and results of spiritual purification, and Baidawi's approach to piety expressed in his exegesis Anwar al-Tanzil. From time to time our findings have been supported by the commentaries of Baidawi and other scholars.
Key words: Baidawi, Anwar al-Tanzil, s elf, spiritual purification, piety
Beyzavi'nin asıl adı Abdullah b. Ömer b Muhammed'dir. Lakabı
Nasırüddin olan Beyzavi, Ebu Said, Ebü'l-Hayr ve Ebu Muhammed künyeleriyle anılır. Hicri 505, Miladi 1189'da İran'ın Şiraz şehrinin el-Beyda kasabasında doğan müfessirimiz, el-Beyzavi, eş-Şirazi ve el-Fansi nisbeleriyle zikredilir, ancak en meşhur nisbesi el-Beyzavi'dir. Şiraz'da baş ka-
* Dr., Araştırmaa, yazar.
'-S ;;.
~ Il
126
Dilaver SELVİ
dılık (kadı'l-kudat) yaptığı için el-Kadi unvanıyla da zikredilen Beyzavf, - mezhepte Şafii' dir. Hicrf 685, miladi 1286 yılında Tebriz'de vefat eden
Beyzavi'nin başta tefsir olmak üzere fılah, usul-i fılah, hadis, kelam ve gramere ait pek çok eseri vardır. 1 O'nun tefsirdeki dirayetini gösteren meşhur eseri, Envarü't-Tenzil ve Esrarü't-Te'vil adlı tefsiridir.
Kadi Beyzavf (685/1286) dirayet tefsirinin baş temsilcilerinden biridir. Beyzavf Tefsiri İslam aleminde kabul görmüştür, senelerce Osmanlı medreselerinde ders kitabı olarak okutulmuş, üzerinde iki yüz seksenin üzerinde şerh, haşiye ve talik2 çalışması yapılmıştır. Bu çalışmaların bir kısmı, tefsirin bazı surelerini, bir kısmı tamamını, bir kısmı bazı konularını içermektedir. Bu çalışmaları, tefsirin özlü bir tefsir olup açıklanmaya ihtiyaç duyulması yanında, daha fazla kitleler tarafından doğru olarak aniaşılıp istifade edilmesi için gösterilen gayretierin bir ürünü olarak görebiliriz.
Beyzavi'yi cazip hale getiren bir diğer yönü de onun zahir ilimlerdeki yüksek payesi yanında tasavvuf ilmine olan ilgisidir. Katip Çelebi onun Envarü't-Tenzil ve Esrarü't-Te'vfl isimli tefsirini, şeyhi Muhammed b. Muhammed el-Kehtai'nin tavsiyesi üzerine yazdığım nakleder. 3 Taceddin
_ Sübld, Beyzavi'yi, ilirnde yüksek paye sahibi, keskin zekalı, salih, ibadet ehli ve zahit bir imam olarak tanıtır.4 İbn Şehbe'nin Tabakat'mda, Beyzavi'yi 'kerbeycan bölgesinin şeyhi"5 diye tanıtınası da onun sufilik yönüne işaret etmektedir. Kaynaklarda Beyzavi'nin tasavvufl.a ilgili et-Tehzib ve'l
Ahlak isimli bir eseri de zikredilmektedir.6
-:
Beyzavf tefsirinin baş kaynaklarından biri Zemahşeri'nin (ö. 538/1143) el-Keşşaf adlı tefsiridir. Beyzavf, el-Keşşaf'ın özellikle i' rab, meanı: ve be-
ı Beyzavi'nin hayab ve eserleri hakkında geniş bilgi için bk. Y. Şevki Yavuz, "Beyzavi", DİA, c. VI, s. ıoo-ı03; Beyzavi, Enviirü't-tenzil, nşr. Muhammed Subhi Hasan Hallak-Muhammed Ahmed Etraş, Dınıaşk, 2000, s. ı vd. Tahkik edenlerin mukaddinıesi.
2 Katip Çelebi bunlardan 46 tanesfum ismini zikrederken bk. Keşfü'z-zunü.n an esiimi'l-kütüb ve'l-fünü.n, Beyrut, 2008, c. I, s. 252-256; Bağdadi, ikisi şerh diğerleri haşiye 69 çalışmayı tarutmış, bk. Hediyyetü.'l-iirifin, Beyrut, 2008,c. I, s. 110-115; Ömer Nasuhi Bilmen, 75 Haşiye ve 39 Taliki müellifierinin ismiyle birlikte saymış, bk. Büyük Tefsir Tarihi (Tabakô.tü.'lMüfessirin), İstanbul, ı974, c. II, s. 597 el-Habeşi (Abdullah Muhammed) ise Beyzavi Tefsiri üzerinde yapılmış 283 kadar haşiye ve talik çalışmasını isim ve müellifiyle birlikte tarubnlşbr. el-Habeşi, aynca Beyzavi'nin iki muhtasarını, hadislerini tahriç eden üç eseri ve içinde de · olarak kullandığı şiirleri toplayan üç çalışmayı tarubnlşbr. bk. Ciimiu'ş-Şurü.h ve'l-Havii ·, 2\bu
3 4 5 6
Dabi, 2006, c. I, s. 354-387. Katip Çelebi, age, c. I, s. 25ı; Bilmen, age, c. II, s. 528. Sübki, Tabakiitü.'ş-Şiifiiyye, Hıcr, ı992, c. VIII, s. ı57. İbnü'l-Imad, Şezariitü.'z-zeheb, Beyrut, ı99ı, c. VII, s. 686. Y. Şevki Yavuz, DİA, VI, s. ıo2
Beyzavi Tefsirinde Nefs Tezkiyesi ve Takva
yanla ilgili açıklamalarından istifade etmiş ve onu içindeki Mu tezili görüşlerden ayıklayarak ihtisar etmiştir. Öyle ki, Taceddin Sübki Beyzô.vf Tefsirini, Muhtasarü'l-Keşşaf diye zikreder.7 Onun, ikinci kaynağı Fahreddin-i Razi'nin (ö. 606/1209) et-Tefsirü'l-Kebir'idir. Beyzavi bu tefsirin özellikle hikmet ve kelam yönlerinden istifade etmiştir. Beyzavi'nin önemli kaynaklarından biri de Rağıb el-İsfehani'nin (ö. 425/1034) Cô.miü't-tefsir (Tefsiru Rô.ğzb) adlı tefsiridir.8 Beyzavi, bu tefsirin iştikak, sırlı hakikatler ve ince işaretlerinden istifade etmiştir.9 Onun işari yarınnlarında istifade etmiş olabileceği muhtemel kaynakları arasında Sülerni'nin (ö. 412/1021) Hakaikü't-tefsir'i, Kuşeyri'nin (ö. 465/1072) Letô.ifü'l-işô.rô.t'ı ve RG.zbihan el-Bakllnin (ö. 606/1209) Araisü'l-beyô.n'ı zikredilınektedir.10
Beydavi, örnrünün son dönernlerinde yöneldiği ve etkilendiği tasavvufi eğitimin irfan, feyiz ve neşesini tefsirine yansıtrnıştır. Öyle ki rnüfessir bazı ayetlerin tefsirini yaptıktan sonra -az da olsa- tamamen işari yorumlara girmekte, sılfilerin makam ve hallerinden bahsetrnekte, irfan ehlinin dilini kullanmakta, tasavvufi tabir ve ıstılahiara yer vermekte ve özellikle nefs tezkiyesi üzerinde durmaktadır. Tefsirin meşhur haşiyelerinden Konevi'nin, Beydavi'nin kernalat peşinde koşan nefsler hakkında yaptığı bir yorumunu, "Bu, mükaşefe erbabının yoluna göre verilmiş bir manadzr"11
şeklindeki değerlendirmesi de, rnüfessirin tasavvufi yönüne işaret etmektedir.
Beyzavi'nin tefsiri incel~ğinde onun dirayet tefsirindeki rnüsellern başarısı yanında, ahlaki-tasavvufi konularda da söz sahibi olduğu ve bunu tefsirinde yansıttığı görülecektir. Beyzavi, Envô.rü't-Tenzil'de nefs tezkiyesi ve takva konusuna geniş yer vermekte, ilgili ayetler üzerinde diğer rnüfessirlerle yaptığı ortak yorumlar yanında orijinal açıklarnalarıyla dikkat çekrnektedir. Bu yorum ve açıklamalar bir makaleyi dolduracak kadar çeşitli ve haciınlidir. Biz de, zahir ilimdeki dirayeti malum olan Beyzavi'nin, çokları için gizli kalan rnaneviyat yönüne dikkat çekrnek ve onun gönlünden eserine akseden hikmetleri istifadeye sunmak gayesiyle bu çalışmayı yaptık ve rnakalernizi "Beyzô.vf Tefsirinde Nefs Tezkiyesi ve Takva" konusuna tahsis ettik.
7 Sübki, age, c. VIII, s. 157. 8 Ö. Kara, "Ragıb el-İsfehiini'', DİA, c. xxxrv; s. 399 el-İsfehiini'nin, el-Müfredat'ı ile Dürretü't
te'vil ve Gurretü't-tenzil isimli eserleri de tefsirle ilgilidir. 9 Kiitip Çelebi, age, c. I, s. 251; Zehebi, et-Tefsirve'l-müfessirun, Kahire, 2005, c. II, s. 255. 10 Celil Kiraz, "Beyzavi Tefsirinde İşiiri Yorumlar ve Muhtemel Kaynakları", Uludağ Üniversitesi
nahiyat Fakültesi Dergisi, sayı: 1, 2009, c. XVIII, s. 365. ll bk. İsmail Konevi, Htişiyetü'l-Konevi alti tefsiri'l-imami'l-Beyztivi, Beyrut, 2001, c. XX, s. 405.
127
Dilaver SELVİ
Çalışmamızın temel konusu tezkiyenin takva ile irtibatı, nefs, nefsin tarifi ve sıfatları, tezkiyenin mana ve çeşitleri, nefs tezkiyesinin önemi,
- tezkiyenin şekli ve sonuçları hakkında Beyzavi'nin ilgili ayetlerin tefsirindeki yorumlarıdır. Beyzavi'nin yorumları ve tefsirdeki usulü bilindiği üzere kısa ve özlüdür. Bu yorumların tespit ve tahlilinde, Beyzavi'nin meşhur haşiyelerinden İbnü't-Temdd (ö. 880/1475), Kazerfmi (ö. 940/1533), Şeyhzade (ö. 951/1544), Haşiyetü'ş-Şihab (ö. 1069/1650) ve Konevi (ö. 1195/1 781) haşiyelerinden de istifade ettik. Ayrıca konular işienirken yer yer bazı alim ve sıltilerin konuyla ilgili açıklayıcı veya tamamlayıcı görüşlerine de yer verdik.
Tezkiyenin Takva ile İrtibatı
Istılahta tezkiye nefsi (kalbi ve ruhu) inkar, isyan ve gafletin zulmetinden, yani manevi kir ve perdelerden temizlemektir. Bu temizlik takva yolunda birinci adımdır. İkinci adım güzel ahiakla süslenmektir. Güzel ahlak, talim, temrin ve terbiye sonucu elde edilecek bir şeydir. Terbiye, fıtratta bulunan veya nefsten kaynaklanan kötü sıfatları giderip onların yerine
_ güzel sıfatları elde etınek ve bunu bir meleke haline getirmektir. Takva da bundan ibarettir. Tezkiye ve takvanın hedefi aynıdır. Hedef, kulun zahiren ve batınen salalı halini elde etıniş kamil bir insan olmasıdır.
128
Tezkiyeyi başlangıç, takvayı sonuç olarak görmek de mümkündür. Takva, içte başlayan manevi temizliğin dışa güzel ahlak olarak yansımasıdır. Takva, tezkiye ile başlar, güzel ahiakla kemale erer, ilisan haliyle yani müşahedeyle taçlanır.
İslam alimlerinin çoğunluğu, insanın mücahede, seyru sülük, riyazet gibi manevi eğitimlerle nefsin kötü sıfatlarının değişebileceği ve yerine güzel sıfatları kazanabileceğt görüşündedirP Çünkü din küfür, şirk ve isyan içinde olan insanları bu sıfatiardan temizleyip iman, ihlas, salih amel ve güzel ahlaka ulaştırmak için gelmiştir.
Beyzavi, "Tövbe eden, iman edip salih amel işleyen kimselerin Allah~ötülüklerini iyilikZere çevirir" (el-Furkan, 25/70) ayetinin tefsirinde, kötülük-lerin iyiliklere çevrilmesinin bir şeklinin de nefsteki kötülük meleke · in
12 Kötü ahialan eğitim ve terbiye ile değişebileceği konusunda geniş bilgi için bk. Gazili, İhyau ulumi'd-din, Beyrut, 2ÖOO, c. III, s. 68-71 Ayrıca bk. Sühreverdi, Avari{ü'l-Mearif, tre. Dilaver Selvi, İstanbul: Semerkand Yay., 2008, s. 353 vd.
Beyzavi Tefsirinde Nefs Tezkiyesi ve Takva
(huy ve sıfatlarının) itaat melekesiyle değiştirilerek olacağını belirterek yukarıdaki görüşe katılır.13
Beyzavi Haşiyelerinden İbnü't-Temdd, nefste itaat melekesinin yerleşmesinin tövbe, iman ve salih amel şartına bağlı olduğunu ancak bunun hemen işin başında hasıl olmayıp güzel hale devam ve alıştırına ile zamanla gerçekleşeceğini belirtir.14
Nefsin Tanımı, Sıfatları ve Mertebeleri
Nefsin Tanımı
İslam alimleri ve süfiler, nefs konusunda farklı görüşler söylemişlerdir; bazıları nefsi zat ve ruh manasma alırken, bazıları nefsi, ruhtan ayrı, kötü sıfatıarın kaynağı, latif bir varlık olarak tanıtmışlardır.
Ragıb el-İsfeharu, "nefs" ile duruma göre ruh, zat ve nefs-i emınarenin kast edildiğini belirtirken15 Firüzabadi, nefsin, ruh, göz, şahsın indi (ind), bir şeyin aynı ve zatı manalarma geldiğini kaydeder ve bu arada İbnü'lArabi'nin nefse azamet, kibir, izzet, himmet ve gurur manalarını verdiğini nakleder.16
Abdülkerim-i Kuşeyri (ö. 465/1072), süfilerin nefse, zat ve beden ınanasının dışında bir mana verdifterini, onların nefsle kulun sahip olduğu bozuk sıfatları ve kötülerren ahlakları kast ettiklerini, bu manada nefsin kötü ahlakların mahalli olarak insan vücuduna konulmuş ve ruhtan ayrı bir varlık olduğunu belirtirP
İmam Gazali, nefsin iki manası olduğunu, birindsiyle, insanda bulunan gazap ve şehvet kuvvetirıin kaynağının kast edildiğini, Hz. Peygamber'in (s.a.v), "Senin en büyük düşmanın, iki kaburga kemiğinin arasında (içinde) bulunan nefsindir'TJ.B hadisiyle buna işaret ettiğini, nefsin ikincisi manasının
13 bk. Beyzavi, Envô.rü't-Tenzil ve Esnirü't-Te'vfl, Beyrut, 1988, c. II, s. ı47. 14 bk. Konevi, age, c. XX, s. 271. ıs bk. Ragıb el-İsfeham, Müfredatu elfô.zi'l-Kur'ô.n, Dımaşk, 2002, s. 818. 16 bk. Firıizabadi, Basô.iru zevi't-temyiz fi letô.ifi'l-Kitô.bi'l-Aziz, Beyrut: el-Mektebetü'l-İlmiyye,
ts., c. V, s. 98-99. ı 7 Kuşeyri, Kuşeyri Risô.lesi, tre. Dilaver Selvi, İstanbul: Semerkand Yay., 2007, s. 323-233. 18 Ahmed b. Hüseyin Beyhaki, Kitabü'z-zühd, Beyrut, 1987, nr. 343; Muhammed b. Ahmed ez
Zehebi, Mizanü'l-itidal, nşr. Ali Muhammed el-Büdivi, Beyrut: Diirü'l-Fikr, ts, c. III, s. 625; ~ İsmail b. Muhammed el-Aclfıni, Keş{ü'l-hafô. ve müzilü'l-ilbô.s, Beyrut, 1985, nr. 412. el-Aclfrni, ~ hadisi Beyhaki'nin zayıfbir senetle rivayet ettiğini, ancak Enes'ten rivayet edilen bir hadiste .§ onu destekleyen bir şahit bulunduğunu kaydeder. ----~
129
130
Dilaver SELVİ
ise onun latif/gizli, sırlı bir varlık olup insanın hakikati, kendisi ve zatı _ manasma kullarulclığını, fakat farklı hallerine göre emmare, levvfune ve
mutmainne gibi değişik sıfatlarla tanınclığını belirtir.19
Ebu Talib-i Mekki de, ruh ile nefsin ayrı birer varlık olduğu görüşünü destekleyen açıklamalar yapmıştır. 20
Sühreverdi, nefsin oluşması konusunda orijinal bir yorumda bulunur. Sühreverdi önce ruhu ~ye ayırır; biri emir alemine ait insani ruh, diğeri ise halk alemine ait hayvani ruhtur. Beşeri olan hayvanı ruh, ulvi olan insani ruhun yeri ve mekanıdır. Hayvanı ruh, kalpten kaynaklanan, his ve hareket gücünü taşıyan latifbir cisimdir. İnsani-ulvi rUhun bu rı1h üzerine gelişiyle hayvanı ruh ayrı bir özellik kazanmış ve hayvanların ruhlarından ayrılmış, başka bir sıfat kazanarak konuşma ve ilhamın mahalli olan bir nefs olmuştur. Allah Teala, "Nefse ve onu (insan sıfatıyla) düzenleyene, son
ra da ona iyilik ve kötülük kabiliyeti verene yemin olsun" (eş-Şems, 91/7-8) ayetiyle bu duruma işaret etmektedir.
Nefsin düzene gelmesi; insani ruhun ona gelmesi ve onun hayvanların ruhlarının cinsinden ayrılması ile olmuştur. Böylece nefs, Allah Teala'nın
- yaratmasıyla ulvi ruhtan oluşmuştur. İnsandaki hayvani ruh olan nefsin, ulvi rUhtan meydana getirilmesi, emir aleminde olmuştur. Böylece Adem (a.s) ile Havva validerniz arasında olduğu gibi; ruh ile nefs arasında da karşılıklı bir aşk ve ülfet oluşmuştur. Onlardan her biri diğerinden ayrılması ile ölümü tatmaktadır."21
Beyzavi'nin, tefsirinde nefsle ilgili yorumuna gelince, Beyzavi nefsi, bir şeyin zatı ve hakikati olarak tanıtır ve değişik yaklaşımlarla ruha, kalbe, kana, suya ve insanın görüşüne de "nefs" dendiğini belirterek bunları şöyle açıklar:
Ruha nefs denmesi, carılı varlıkların kendisiyle hayat bulduğu içindir.
Kalbe nefs denmesi, ruhun mahalli ve bağlandığı yer olduğu içindir.
_ Kana nefs denmesi, nefsin kıvamı (ayakta durması) kendisiyle olduğu / içindir. ~
19 Gazal.i, Hak Yolunun Esas/an, tre. D ilaver Selvi, İstanbul: S em erkand Yay., 2006, s. 86. 20 Ebu Talib el-Mekki, Kü.tü'l-kulü.b fl muameleti'l-mahbub, tre. Yakup Çiçek-Dilaver Selvi,
İstanbul: Semerkand Yay., 2003, s. 487-493. 21 Sühreverdi, age, s. 582-586.
Beyzavi Tefsirinde Nefs Tezkiyesi ve Takva
Suya nefs denmesi, nefsin (zatın) ona ileri derecede ihtiyacı olduğundandır.
Kişinin görüşüne nefs denmesi, insanın müşkül bir durumda sanki karşısında bir zat varmış gibi doğruyu ona danışmasındandır.
"O münafıklar ancak nefslerini aldatzyorlar" (el-Bakara, 2/9) ayetinde kast edilenin, onların zatları olduğunu belirten Beyzavi, bunun onların ruhlarına ve görüşlerine hamledilmesinin de ihtimal dahilinde olduğunu kaydeder. 22
Beyzavi, "Sonra ona ruhundan üfürdü" (es-Secde, 32/9) ayetinin tefsirinde ruhun Allah' a isnat edilmesinin hikmetlerini sayarken, birinci hikmetin, bu şekilde ruhun şerefli ve insanı hayrette bırakan bir varlık olduğuna işaret edildiğini, ikinci hikmetin de, ruhun rubübiyet makamıyla irtibat halinde bir varlık olduğunun bildirildiğini, bunun için, "Nefsini
bilen, Rabbini de bilir" dendiğini zikreder.23 Beyzavi, bu yorumuyla naklettiği sözde nefsin ruh manasında kullanıldığına işaret etmektedir.
/
Nefsin Sıfat ve Mertebeleri
Kur'an-ı Kerim'de, nefsin üç sıfatından bahsedilir. Bunlar, emınare (Yusuf, 12/53), levvame (el-Kıyame, 75/2) ve mutınainnedir (el-Fecr, 89/27). Bunlar nefsin taşıdığı sıfata göre üç ayrımertebesi olarak kabul edilmiştir. 24
Bazıları, "Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip kendisine kötülüğü ve takvayz ilham edeneyemin olsun ki ... "(eş-Şems, 91/7-8) ayetinden hareketle nefsin, mülhime (ilhama mazhar) sıfatına da sahip olduğunu söyleyerek, nefsin mertebelerini dört olarak saymıştır. Yine, mutmainne nefsi anlatan ayette (el-Fecr, 89/27) nefse ait ayrıca zikredilen "radıye" (Allah' tan razı olan) ve "merdiyye" (Allah'ın kendisinden razı olduğu) sıfatlarına bakarak nefsin mertebelerini altıya çıkaran da olmuştur. Aynı ayetin, "Gir salih kullanmzn arasına, gir cennetime" kısmının işaretiyle nefsin yedinci mertebesine "nefs-i kamile" diyenler de mevcuttur.25 Bu
22 Beyzavi, age, c. I, s. 25-26. 23 Beyzavi, age, c. II, s. 234. 24 Sühreverdi, age, s. 587. 25 Eşrefoğlu Rümi, mutmainneye erişen nefse, "Onlann bir kısmı da Allah'ın izniyle hayırlarda
önde alandır" (el-Fatır, 35/32) ayetinden mülhem olarak, "Nefs-i sabıka", bu nefs masİvadan ~ kurtulup yüce Mevla'ya aşık olduğu ona "Nefs-i iişıka" da dendiğini belirtir. bk. Eşrefoğlu ~
. .~ Rümi, Müzekki'n-Nü{üs, İstanbul: Semerkand Yay., 2010, s. 52-53. Isminden de anlaşılacağı .!:: üzere eserde sıfatları ve tezkiyesi hakkında geniş bilgi verilmektedir.
131
132
Dilaver SELvi
yaklaşıma göre nefs, emınare ile kanıile arasında yedi sıfat ve mertebeye ~ahiptir.26
Beyzavi'nin Nefsin Sıfatiarına Ait Yorumlan
Beyzavi, nefsi, taşıdığı sıfatiara göre belli mertebelere ayırmadan onu zikredildiği ayetteki sıfatıyla tanıtınaya çalışır. Bu konudaki yorumları şöyledir:
Nefs-i Bmmare
Beyzavi, nefs-i emmareyi şöyle tarif eder: "Nefs-i emmare, tabiatı icabı şehvetlerine meyledip ona yönelen, bütün vakitlerinde vücudun kuvve ve azalarını şehvetlerinin peşinde kullanan nefstir."
Beyzavi ayetin, "Ancak Rabbimin rahmet ettiği hariç" (Yusuf 12/53) kısmına şu manayı vermiştir: "Ancak Rabbinıin rahmet ettiği vakit hariç yahut ancak Allah'ın rahmet ettiği nefs hariç; O rahmet edince nefsi kötülüklerden korur."27
Nefs-i Levvame
Beyzavi, "Kznayan nefse de yemin ederim ki ... " (el-Kıyame 75/2) ayetinin tefsirinde, kınayan nefsin (Nefs-i levvame) şu beş nefs olabileceğini söylemiştir:
1. Kusurlu nefsleri kınayan muttaki nefs,
2. Kendisini kınayan nefs,
3. Nefs-i emareyi kınayan mutınainne nefs,
4. İyi-kötü bütün nefsler, :
5. Hz. Adem'in (a.s) nefsi.28 Bu arada Beyzavi, iyi-kötü bütün nefslerin kendisini kınamasıyla ilgili şu hadisi nakletıniştir:
. "Kıyamet günü iyi-kötü bütün nefsler kendisini kınar. Eğer nefs hayır ya/
26 Erbili, nefsin yedi sıfat ve mertebesini sırasıyla şöyle zikretnıiştir: Emnıare, Levvame, Mülhime, Mutmainne, Radıye, Merdıyye, Kamile. bk. Muhammed Emin Erbili, Tenvirü'l-kulUb tl muameleti allami'l-guyUb, Beyrut, 2005, s. 375-376.
27 Beyzavi, age, c. I, s. 487. 28 Beyzavi, age, c. II, s. 547.
Beyzavi Tefsirinde Nefs Tezkiyesi ve Takva
mışsa, 'Niçin daha fazla yapmadım!' der. Eğer kötülülük yapmışsa, 'Keşke yapa
masaydım' der."29
Nefs-i Mutmaine
Beyzavi, "Ey mutmain olmuş (Allah'zn zikriyle huzur ve sükuna kavuş
muş) nefs! Sen Allah'tan, Allah da sende razı olarak Rabbine dön!" (el-Fecr, 89/27) ayetin tefsirinde mutmain nefsi, "0, Allah'ın zikriyle huzur ve sükun bulan nefstir" şeklinde tarif eder ve bu nefsin sebepler silsilesi
içinde bütün sebep ve varlıkları yaratan yüce Allah'a yükselerek O'nu tanınınakla huzur bulduğunu, başka bir şeye ihtiyacı kalmadığını, O'nunla bütün korkulardan kurtulduğunu ve böylece huzura erdiğini
belirtir.
Mutmain nefsi, "hakka ulaşarak yakine kavuşan ve artık hiçbir şüphesi kalmayan nefs" olarak da tanıtan Beyzavi, onun "yakin! imanıyla korku ve hüzünden yana güvende olan nefs" manasma geldiğini de
ekler.30
"Rabbine dön!" hitabında "Nefsler (ruhlar) bedenler yaratilinadan önce
alem-i kudste mevcuttu" diyen görüşe bir işaret bulunduğunu söyleyen Beyzavi, bu nefsin Allah tarafından kendisine verilenden razı olduğunu, ondan da Allah katında razı olunduğunu, ona, "Salih kullarımın arasına veya mukarrabunların zümresine gir" dendiğini, böylece mutmain nefsin (ruhun) onların nuruyla aydınlandığım, çünkü kudsi cevherlerin birbirine
karşı konmuş aynalar gibi olduğunu belirtir.31
Şihab el-Hafad, Beyzavi Haşiyesinde, kudsi cevherlerle, melekut ale
mindeki h ür ruhların kastedildiğini belirtir. 32
Konevi de, Beyzavf Haşiyesinde, bu durumda kudsi ruhlardan birinde olan ilim ve marifetlerin diğerine aks ettiğini, böylece noksan olanın kemale erdiğini ve yüksek dereceler kazandığım belirtmiştir.33
29 Ferra, Meiini'l-Kuriin, c. III, s. 208; Muhammed b. Ahmed el-Kurtübi, el-Ciimi li Ahkami'l-Kuriin,Beyrut,1998,c.X,s.86
30 Beyzavi, age, c. II, s. 595. 31 Beyzavi, age, c. II, s. 596. ';;r 32 bk. Ahmed b. Muhammed el-Hafad el-Hanefi, Hiişiyetü'ş-Şihab (İniiyetü'l-Kiidi ve kifiiyetü'r- ~
radi), Beyrut, 1998, c. IX, s. 492. Ji 33 Konevi, Hiişiyetü'l-Konevi, c. XX, s. 271. ·,.;-:.·
133
134
Dilaver SELVİ
Nefs-i Mülhime
Beyzavi, nefse kötülüğün ve takvanın ilham edildiğini bildiren ayetin (eş-Şems, 91/7) tefsirinde, bunun nasıl olduğunu şöyle açıklar:
"Nefse kötülükleri ve takvayı aniayacak idrak verildi, kendisine bunlar tanıtıldı, ayrıca ona her ikisini yapabilme imkanı (kabiliyeti) verildi."
"Nefsini tezkiye eden kurtulmuştur" (eş-Şems, 91/9) ayetinde, tezkiyeyi artırma ve geliştirme manasında alarak ona, "Onu ilim ve arnelle geliştiren kurtuldu" yorumunu yapan Beyzavi, "Onu kötülükZere gömüp kirleten ise ziyana uğramıştzr." (eş-Şems, 91/10) ayetine ise, "Onu cehalet ve günahlarla noksan bırakıp yani tezkiyesini tam yapmayıp kabiliyerlerini gizleyen/öldüren ziyana uğradı" açıklamasını yapar.34
Görüldüğü gibi Beyzavi nefsin sıfatları hakkında yorumlar getirmiş fakat onlan mertebelere ayırarak zikretmemiştir.
Sufiler, nefs-i mülhimeyi, "kendisine takva ilham edilen nefs" şeklinde tarif ederek onun kendisine saadet takdir edilen müminlere ait olduğunu, kötülüğün ilham edildiği nefsin ise ilahi rahmetten mahrum edilen şakile
- rin (cehenneme ehli kafirlerin) nefsi olduğunu belirtmişlerdir.35 Sufilerin, nefsi, sıfatlarına göre yedi mertebeye ayırdıklarını yukanda zikretmiştik.
Tezkiyenin Anlamı
Tezkiye, kelime olarak artırma ve temizleme manasındadır. 36 Keşşaf sahibi Zemahşeri, tezkiyeye ayrıca takva ile yüceitme manasını vermiştir.37
Kendini veya başkasını kusurdan uzak tutup temize çıkarmaya, hakkında güzel şahirlikte bulunmaya da tezkiye denir. Eti helal olan bir hayvanı, usulünce kesip kanını akıtmaya yani onu pis kandan temizleyerek yenecek hale getirmeye de fıkıh ıstilahında "tezkiye" denir.
Konumuz olan nefsi tezkiye ise, nefsi (kalbi ve ruhu) şirk, inkar ve isyan gibi manevi kirlerden teıniZlemektir. Bu iş iman, tövbe ve takva ile olmak-
~adır. ~~anevi bir temizlik olup ilahi nur, rahmet ve manevi destekle ger/
34 Beyzavı, age, c. II, s. 599-600. 35 b k. Ahmed İbn Adbe, el-Bahrü'-Medid fi Tefsiri'l-Kur'ô.ni'l-Medd, Beyrut, 2002, c. VIII, s. 309;
Ebü Abdurrahman es-Sülemi, Hakô.ikü't-Te (sir, Beyrut, 2001, c. II, s. 398. 36 ei-Hafaô, age, c. IX, s. 501. 37 Zemahşeri, Keşşaf an hakô.iki't-tenzil ve uyuni'l-ekô.vil, Beyrut: Daru'l-Marife, ts, c. rv; s. 259.
/
Beyzavi Tefsirinde Nefs Tezkiyesi ve Takva
çekleşmektedir. İbn Atıyye'nin belirttiği gibi, bu tezkiyenin aslı takvaclır; insaniann içinde kimin en takvalı olduğunu da en iyi Allah Teala bilir.38
Beyzavl'ye göre tezkiyenin aslı, fiil veya söz olarak çirkin görülen şeyi temizleyip gidermektir.39 Şihab el-Hafad, Beyzavf Başiyesinde bunu şöyle açıklar: Tezkiye, nefsi, yapılması çirkin görülen bir işten temiz ve uzak tutmaktır. "Nefsini tezkiye eden kurtulmuştur" (Şems, 91/9) ayetiyle, "Onlann mallanndan sadaka al; bununla onlan (günahlardan) temizlersin, onlan anndznp yüceltirsin" (et-Tövbe, 9/103) ayeti bu tür temizliği anlatmaktaclır. Söylenınesi çirkin görülen şeylerden temizlik (uzak durmak) ise bellidir."40
Beyzavi, tezkiye ile aynı fiilden türeyen zekatın da artma, bereket ve temizlik manasma geldiğini, onun malın bereketini artıracağını, kalpte cömertlik ve ilisan duygularını yeşerteceğini, ayrıca malı kirlerden, nefsi de cimrilik duygusundan temizleyeceğini belirtir.41
Müfessir Bika.I, dinin kalbi kötü düşünce, huy ve sıfatıardan temizleyip güzel ahiakla süsleme üzerine kurulduğunu, "Nefsini tezkiye eden kurtulmuştur" (eş-Şems, 91/9) ayetinde bahsedilen tezkiyenin de her iki manayı (temizlik ve süslenme) içerdiğini belirtir.42
Tezkiyenin Çeşitleri
Tezkiye iki türlü olur. Biri fiili, diğeri sözlüdür.
Fiili tezkiye, nefsin kötü sıfatıarını temizlemektir ki bu övülmüştür. "Nefsini tezkiye eden kurtulmuştur" (Şems 91/9) ayeti bu kısımla ilgilidir.
Sözle yapılan tezkiye de iki kısımdır.
Biri, başkasını temize çıkarmak, onun kusurdan uzak, adil ve salih biri olduğunu söylemektir. Bu, hakikatte doğru ise zararı yoktur. Buna bazen ihtiyaç duyulabilir. Mesela şahitlik, evlilik, ortaklık gibi şahsın sıfatıannın tanınması gerektiği zamanlarda bu tür tezkiye gerekebilir. Bir devlet başkanının, görev verdiği kimseyi sahip olduğu güzel sıfatıanyla halka tanıtması da böyledir. Ancak hiç gereği yokken ve zarar vermesi muhtemelken
38 Abdülhak İbn Atıyye, el-Muharrü'l-Vecfz fi Tefsiri'l-Kitabi'l-Aziz, Beyrut, 1993, c. V, s. 205. 39 Beyzavi, age, c. I, s. 217-218. 40 el-Hafad, age, c. III, s. 286-287. 41 Beyzavi, age, c. I, s. 58. 42 Burhanüddin Bikai, Nazmü'd-dürer fi teniisübi'l-ô:yiiti ve's-süver, Beyrut, 2006, s. 441.
135
Dilaver SELVİ
bir şahsı yüzüne karşı övmek yasaklanmıştır. Aynı şekilde kişinin bir şahsı, şahidi olmadığı sıfatlarıyla övmesi de doğru değildir.
Diğeri ise kişinin kendi nefsini temize çıkarması ve onu güzel vasıfiarla anlatrnasıdır. Bu da iki kısımdır:
Biri yasaldanıp kötülenmiştir;. "Nefsinizi temizi çıkarmayın (en-Necm 53/32) ayetinde olduğu gibi. Beyzavi, bu ayete şu manayı vermiştir: "Nefsinizi, güzel amel ve bol hayır sahibidir şeklinde övmeyin yahut onun isyanlardan ve rezilişlerden terterniz olduğunu iddia etrneyin.43
"Şu kendilerini temize çıkaranlara bakmaz mısın? (Onlar dedikleri gibi değiller); bilakis Allah dilediğini temize çıkanr (Nisa 4/49) ayetide bu kısırnla ilgilidir.
Diğer kısmı ise mubahtır. Bu nefsini övmek için değil, yüce Allah'a şükretrnek, nirnetin O' dan geldiğini dile getirrnek veya insanlara örnek olması için kendisine verilen güzel sıfat, sanat ve halleri zikretrnektir. "Rabbinin nimetine gelince onu anlat" (ed-Duha, 93/11) ayeti buna müsaade etmektedir. Konevi'nin belirttiği gibi bu işte herkesin niyeti önernlidir.44
- Tezkiyede Asıl Aİniller ve Yardımcı Unsurlar
Tezkiye Kur'an'da üç kimseye nispet edilerek zikredilmiştir. Bunlar, Allah Teala, Hz. Peygamber (s.a.v) ve kuldur.
Allah Teala, bazı ayetlerde tezkiyenin ancak kendisinin ilisan ve rahmetiyle olacağını, O'nun rahmeti olmazsa kimsenin ebediyen temizlenemeyeceğini ve Allah'ın dilediğini temizlediğini haber vermiştir. (en-Nfı.r, 24/21; en-Nisa, 4/49). Kulun kalbine hidayet nurunun konması ve hak yolu bulması da yüce Allah'ın izin ve ihsanıyla olmaktadır. Bütün bunlar, işin hakikatine göre zikredilrniştir.
Kur'an'da tezkiye, bazen sebebine nispet edilerek zikredilir. Bu işte en büyük sebep ve vasıta Hz. Peygamber'dir (s.a.v). Cenab-ı Hak, onun gönderiliş gayesini açıklarken, "İçinizden size ayetlerimizi okuyan, sizi kötülüklerden temizleyen, size Kitabı (Kur'an'z) ve hikmeti talim edip bilmediklerinizi 'iiğreten bir resul gönderdik" (el-Bakara, 2/151) buyurmuştur. Önceki pey-
~ gamberlerin görevi de Allah'ın izniyle nefsleri inkar ve isyandan temiz-
~ s 136
43 Beyzavi, age, c. II, s. 441. 44 Konevi, Hiişiyetü'l-Konevi, c. VII, s. 193.
/
Beyzavi Tefsirinde Nefs Tezkiyesi ve Takva
leyip nura ulaştırmaktır. Bunun için Cenab-ı Hak tarafından kendilerine kitap, mucize, hikmet, feyiz, manevi cazibe, ikna gücü gibi özel destekler verilmiştir. (İbrahim, 14/1-5).
Kur' an' ı Hakim'de tezkiye bazen kulun kendisine nispet edilerek zikredilir: "Hiç şüphesiz nefsini tezki.ye eden kurtuluşa ermiştir" (A'la 87 /14; Şems 91/9) ayetlerinde olduğu gibi. Rağıb-ı İsfehamnin belirttiği gibi, bu işte kula düşen iş, manevi temizliğin nasıl olacağını araştınp gereğini yapmaktır. Bunun için tezkiye kesp yönünden kula nispet edilmiştir.45 "Allah çokça tövbe edenleri ve (maddi-mtmevf ki.rlerden) temizlenenleri sever" (Bakara 2/222) ayetinde tövbe ve temizliğin kula nispet edilmesi de aynı şekilde-dir. .
Nefsi tezkiyede yardımcı unsurlar elince, önceki ilahi kitaplar ve son olarak Kur'an-ı Kerim kullan zulmetten nura, şirkten tevhide, batıldan hakka çıkarmak için gönderilmiştir. (bk. el-Maide, 5/15-16; en-Nahl, 16/89; el-İsra, 17 /82; el-Hadid, 57 /9).
Allah Tea.Ia, tövbe edip kendisine yönelen müminlerin manen temizlenmeleri ve istikametlerini korumalanna için meleklerini onlara yardımcı ve duacı yapmıştır. (bk. el-Mümin, 40/7-10; el-Ahzab, 33/43).
Allah Tea.Ia, aynca müminlerin, nefslerini ıslahta, iyilik ve takvada birbirine yardımcı olmalarını emretmiştir. (el-Maide, 5/2). Güzel ve hayırlı işlere davet, kötülükten sakındırma, hakkı ve sabn tavsiye gibi bir yönüyle nefslerin tezkiye ve terbiyesiyle ilgili ayet ve hadisler de her müminin diğer mürnin kardeşine bu işte yardımcı olması gerektiğini vurgulamaktadır. "Müminler, birbirlerini yıkayıp temizleyen iki el gibidir"46 hadisi de bunu hatırlatmaktadır. Bu işte Rabhani alimler, ümmete rehberdir.
Dinde yapılması emredilen bütün ibadetler manevi temizlik, terakki ve takva sebebidir. Beş vakit namaz, zikir, zekat gibi bütün salih arnelIerin dünyadaki kazancı özetle bunlardır. "Namaz bir nurdur" hadisi, onun manevi temizlikteki yerine işaret etmektedir. "Namaz kıl, şüphesiz
~amaz her türlü hayaszzlıktan ve kötü işlerden uzaklaştznr" (el-Ankebüt, / :l9/45) ayeti, ibadetininsanı tezkiye ve terbiye etmesine dikkat çek
mektedir. "Onlann mallanndan sadaka al; bununla onlan (günahlardan) temizlersin, onlan anndznp yüceltirsin. Bir de onlar için dua et; çünkü senin
45 el-İsfeharu, Müfredatu Elf[izi'l-Kur'ô.n, Dımaşk, 2002, s. 381. 46 Muhammed b. Muhammed ez-Zebidi, İthô.fü's-Sô.deti'l-Muttakin, Beyrut, 1989, c. VII, s. 13-14. ___ _____:.,
137
Dilaver SELVİ
duan onlar için sükilnettir" (Tövbe 9/103) ayeti de, hem Hz. Peygamberin tezkiyedeki görevine ve hem de ibadetlerin manevi temizlikteki yerine vurgu yapmaktadır. Bu arada zekatın, artırma ve temizleme manasma geldiğini hatırlatalım. Beyzavi'nin de belirttiği gibi, zekat malın bereketini artırdığı gibi, kalbi cimrilik ve dünya sevgisinden, malı da kirlerden temizler.47
Nefste Tedavi Gereken Hastalıklar
Beyzavi, "Onlann kalplerinde bir hastalık vardır" (Bakara 2/10) ayetinin tefsirinde, nefsin hastalığının cehalet, bozuk akide, haset, kin ve günahların sevgisi gibi nefsin kemalini bozan nefsani anzalar olup, bunların nefsin faziletiere ulaşmasınamani olduğunu ve ebedi hakiki hayat olan ahiret hayatının saadetini yok ettiğini belirtir.48
İnkar ve isyan gibi kötü arnellerinin kendisine süslendiği kimsenin, vehmi hevasına ve aklına galip geldiğini, bundan sonra onun aklının tersine çalıştığını ve bat:Jlı. hak, çirkini güzel gördüğünü belirten Beyzavi, bu kimselerin hakkı ve bat:Jlı. gerçek haliyle tanıyan ve güzele uyup çirkinden kaçan kimse gibi olmadığını hatırlatır.49
Nefsle Mücahedenin Önemi
İnsanın iman dairesine girerek tövbe, istiğfar, zikir, fikir, salih amel gibi mücahedelerle nefsini temizlerneye çalışması Kur'an'ın en çok üzerinde durduğu konulardan biridir.
Beyzavi, "Ey iman edenl~r, Allah'tan korkun, O'na yaklaşmaya vesile arayın ve Allah'ın yolunda dhat edin ki kurtuluşa eresiniz" (el-Maide, 5/35) ayetinin tefsirinde, Allah yolunda ke~disiyle harp edilecek düşmanlann batını ve zahiri olarak iki çeşit olduğunu, onlarla cihat edilerek Allah Teala'ya vasıl olunacağını ve O'nun ikranılarına nail olup kurtuluşa erişileceğini belirtmiştir ."50
Beyzavi, "Allah yolunda hakkı ile dhat edin" (el-Hac, 22/78) ayetinin tefsirinde de, Allah'ın dininin zahiri düşmanlannın hak yoldan sapan kafir-
~ 47 Beyzavi, age, c. I, s. 58. ~ 48 Beyzavi, age, c. I, s. 26. E 49 Beyzavi, age, c. II, s. 278.
___ SO bk. Beyzavi, age, c. I, s. 265. 138
Beyzavi Tefsirinde Nefs Tezkiyesi ve Takva
ler, batıni düşmanlarının ise heva (kötü arzular) ve nefs olduğunu belirterek cihat çeşitlerini zikreden şu hadisi kaydetmiştir: Hz. ResUluilah (s.a.v),
Te bük gazvesinden dönüşünde ashabına şöyle buyurdu:
"Küçük ahattan büyük ahada dönüyoruz.". 51
Hadis şöyle devam ediyor: Ashab,
"Ey Allah'ın Resülü büyük cihad nedir?" diye sordu; ResUluilah (s.a.v)
şöyle buyurdu: "Dikkat edin, büyük cihat, Allah'a güzel kulluk için nefsinizle yapacağınız mücahededir."52
Kazerüni, Beyzavi Haşiyesinde, kendileriyle cihat yapılacak zahiri düşmanların, müslümanlarla harp eden kafirler, batını düşmanların ise de
vamlı kötülüğü emreden hayvani nefs ve şeytan olduğunu belirtmiştir.53
Konevi, heva ve nefse muhalefet için yapılan cihadın, kafirlerle yapılan cihattan daha büyük ve daha meşakkatli olduğunu, Beyzavi'nin Hz. Peygamber'in (s.a.v) hadisini bunu teyit için naklettiğini belirtir.54
Beyzavi, "Bir özrü bulunmaksızın ahattan geri kalan müminlerle Allah
yolunda mallan ve canlanyla ahat edenler bir olmaz. Allah, mallan ve canlan
ile ahad edenleri, (özründen dolayı) cihada gidemeyenlerden bir derece üs
tün yaptı. Gerçi Allah hepsine güzel bir sonuç (cennet) vaat etti. Allah cihada
gidenleri (özürsüz olarak) cihada gitmeyenlerden çok büyük bir earle üstün
kıldı. Onlara tarafından dereceler, bağışlama ve rahmet vermiştir. Allah çok
affedia ve çok merhamet edendir" (en-Nisa, 95-96) ayetlerinin tefsirinde
der ki:
"Bir derece ile üstünlük, kafirlerle cihattadır; derecelerle üstünlük ise
nefsle yapılan cihattadır. Şu hadis bunu göstermektedir: Resülullah'ın
(a.s), bir harp dönüşünde, "Küçük ahattan büyük ahada dönmüş bulunmak
tayız" buyurdu. Ashab, "Ey Allah'ın Resülü büyük cihad nedir?" diye sorunca, Allah Resülü (s.a.v) "Dikkat edin, büyük ahat, (Allah'agüzel kullukta)
Ale yapılan ahattzr"55 buyurdu. 56
eyzavi, age, c. II, s. 97. ey haki, ez-Zühdü'l-Kebfr, nr. 355; Hatib, Tarih-i Bağdat, c. XIII, s. 523-24; Süyıiti, es Sağfr, nr.
6107. 53 Kazerfuıi, Haşiyetü'l-Beyzô.vi, Beyzavf Tefsiri içinde, Beyrut, 1996, c. II, s. 321. 54 Konevi, age, c. XIII, s. 126. 55 Az önce tahrici yapıldı. 56 Beyzavi, age, c. I, s, 232. Burada hadis daha lasa verilmiştir.
139
140
Dilaver SELVİ
Nefsi Tezkiyeye Davet ve Teşvik
Beyzavi, "Ey iman edenler, nefsinizi ve ehlinizi ateşten koruyun" (et-Tahrim 66/6) ayetinin tefsirinde, nefsiateşten korumanın isyanlardan sakınıp taatları yaparak sağlanacağını, ehlini ateşten korumanın ise güzel nasihat ve edeple gerçekleşeceğini belirtir.57
Beyzavi, "Elbiseni temizle!" (el-Müddessir 74/4) ayetinin tefsirinde, beden ve elbisenin teınizliğini zikrettikten sonra, nefsi tezkiye ve terbiye etme konusunda şu yorumu yapmıştır:
"Nefsini kötü huylardan ve rezilişlerden temizle! Ayetebu mana verilince, surenin bir önceki ayetinde verilen ve insanın akli kabiliyerlerinin (kuvve-i nazariyesinin) kemale erdirilmesine yönelik olan "Rabbini yü
celt!" (el-Müddessir 74/3) emrinden sonra, insanın arneli kabiliyerlerinin (kuvve-i ameliyesinin) kemale erdirilmesine yönelik bir emir ve davet olur.
Bir diğer mana: Peygamberlik kisvesini, onu kirleten kin, öfke ve sabırsızlık gibi kötü huylardan teınizle!""58
Konevi, Beyzavi'nin ayetle ilgili yorumunu izah ederken, bedenini kirleten şeylerden sakınan kimsenin, nefsini kirleten şeylerden sakınınasının daha öncelikli olduğunu hatırlatır ve nefsini kemale ermesinin bütün ilahi emirlere sarılıp yasaklanan kötü işlerden sakınınakla gerçekleşeceğini, buna "ameli hikmet" isminin verildiğini, bu yolda kötü ahlaklardan temizlenmenin en büyük bir rükün olduğunu belirtir.59
Şihab ise, Beyzavf Haşiyesinde, ahlak ilminde belirtildiği gibi, meşakkatli salih ameller, mücahede ve riyazet olmadan nefsin temizlenmeyeceğine ve bunun kolay bir iş olmadığına dikkat çekmiştir.
Şihab, Beyzavi'nin, nefsin. nazari kuvvette kemale ermesiyle ilgili söylediği sözün, "Rabbini yücelt" ayetine dayandığını, çünkü Cenab-ı Hakk'ı celal sıfatlarıyla tanımanın ve O'nu zatınalayık olmayan şeylerden tenzih etmenin ancak aklı nazari kuvvette tam ve kamil kimseden meydana geleceğini söylemiştir. 60
Beyzavi, "Sizler kitabı okuduğunuz (gerçekleri bildiğiniz) halde, insanla·ra iyiliği. emredip kendinizi unutuyor musunuz? (Bu yaptığınız işin ne kadar
57 Beyzavi, age, c. II, s. 506. 58 Beyzavi, age, c. II, s. 541. 59 Konevi, age, c. XIX, s. 405-406. 60 Şihab, Hiişiyetü'ş-Şihiib, c. IX, s. 322.
Beyzavi Tefsirinde Nefs Tezkiyesi ve Takva
kötü olduğunu) anlamıyor musunuz?" (el-Bakara 2/44) ayetinin tefsirinde, ayetten maksadın, halka vaazla meşgul olan kimseleri nefslerini kötü ahlaktan temizlerneye (tezkiye-i nefs), onu kemale erditip güzel kulluk yapmaya ve başkasının da güzel kulluk yapmasına sebep olmaya teşvik olduğunu belirtir. Ayetin muradının, günah işleyen bir kimseyi vaaz ve tebliğ işinden men etmek olmadığını hatırlatan Beyzavi, kendisine iki iş (amel ve davet) emredilen bir kimsenin bunlardan birini yapamayışının diğerini terk etmeyi gerektirmediği söyler."61
Beyzavi, "Hiç şüphesiz nefsini tezkiye eden kurtuluşa ermiştir" (eş-Şems,
91/9) ayetinin tefsirinde de, Allah Teala'nın nefsi kemale erdirmeye şiddetle teşvik etmek için bu yeminleri yaptığını belirtir. 62
"İçinizden, size ô.yetlerimizi okuyan ve sizi temizleyen bir resul gönderdik ... "
(el-Bakara, 2/151) ayetinin tefsirinde, peygamberin gönderilmesinden ve ayetlerin okunmasından asıl maksadın, nefsi tezkiye olduğu için onun kitabı okumaktan ve diğerlerinden önce zikredildiğini belirten Beyzavi, ayetin "sizi temizler" kısmına, "Sizi kendisiyle (amel ve sıfat olarak) tertemiz kimseler olacağınız şeylere sevk eder" manasım verir.
İbnü't-Temdt, Beyzavi Haşiyesinde, bu yorumu şöyle açıklar: "O sizi, nefsin cevherini kirleten günah kirlerinden temizleneceğiniz arnellere davet ve teşvik eder. Çünkü peygamberin işi, ümmetini, kendisiyle temizlenecekleri ve nefslerini arındıracakları arnellere davet ve teşvik etmektir. Bu ayette, nefs tezkiyesinin kitabı öğretmekten önce zikredilmesi, onun kitabın ve hikmetin öğretilmesinin nihai gayesi olduğu içindir."63
Tezkiyeye İlk Adım: Tövbe
Beyzavi, "Şüphesiz Allah, Peygamberini, Muhadrleri ve Ensar'ı affetti. On
lar ki, o zorluk anında, içlerinden bir grubun kalpleri nerdeyse kaymaya yüz
tuttu an sonra peygambere tabi oldular. SonraAllah onlan affetti. Hiç şüphe
s· O, onlara karşı çok şefkatlidir, çok merhametlidir" (Tövbe 9/11 7) ayetinin tefsirinde, ayetin ''Allah, peygamberi günahlardan uzak ve temiz tuttu"
manasma geldiğini, "Senin geçmiş ve gelecek günahlannz affetmek için sana
açık bir fetih verdik ... " (el-Fetih, 48/1) ayetinin bunu gösterdiğini zikrettik-
61 Beyzavi, age, c. I, s. 59. 62 Beyzavi, age, c. II, s. 600. 63 İbnü't-Temcid, Hiişiye ala Enviiri't-Tenzfl (Haşiyetü'l-Konevi içinde), c. ıv, s. 365.
141
142
Dilaver SELVİ
ten sonra, ayetin tövbeye bir teşvik olduğunu söyleyenierin de bulunduğ!ınu belirterek der ki:
"Mana şudur: Hz. Peygamber (s.a.v), Muhacir ve Ensar dahil tövbeye muhtaç olmayan hiç kimse yoktur. "Ey müminler, hepiniz toptanAllah'a töv
be edin ki. felaha eresiniz" (en-Nfu, 24/31) ayeti bunu göstermektedir. Çünkü her kul, içinde bulunduğu makamdan daha yükseğine çıkınca, önceki makamında bir noksanlık görür. Onun bir üst makama yükselmesi önceki makamı için bir tövbedir. (Yahut o vakit kul, önceki makamdaki kusuru için tövbe eder). Ayette ayrıca, tövbenin fazileti ortaya konmuştur, çünkü tövbe peygamberlerin ve salihlerin makamıdır."64
Konevi, Haşiyesinde, Beyzavi'nin birinci yorumuna delil olarak zikrettiği "Ey müminler, hepiniz toptan Allah'a tövbe edin ki. felaha eresiniz" (Nur 24/31) ayetinin, tövbenin günahlardan olduğunu gösterdiğini, Beyzavi'nin de bunu, "Hiç kimse kusurdan uzak değildir" sözüyle ortaya koyduğunu, ancak daha sonraki açıklamasında tövbeyi manevi terakkiye hasrettiğini, halbuki bütün tövbe çeşitlerini içermesi için, "Çünkü hiç kimse kusurdan uzak değildir ve her kul, bir makamdan yükseğine çıktığında önceki mak_amını kusurlu bulur, bunun için önceki makamın kusuruna tövbe eder" demesinin daha uygun olacağını belirtir.
Manevi yükselmenin bir makam da karar kıldıktan sonra değil, belki her gün ve her saatte olabileceğini hatırlatan Konevi, bazı hadis şarihlerinin Hz. Peygamber'in (s.a.v), "Kalbimi (nurdan bir takım) perdeler kaplar ve bu
sebepten dolayı Allah Teala'ya günde yüz defa istiğfar ederim"65 hadisini bu manada yoruınladıklarını belirtir. 66
Tövbenin, peygamberlerin makamı olarak tanıtılmasının, tövbe için bir övgü olduğunu belirten Konevi, Beyzavi'nin ayet hakkındaki yoruınlarının mana olarak zirvede olduğunu ancak ayetin sibak ve siyakına uygun düşmediğini, çünkü ayette Tebük savaşına katılanların ve savaştan geri kalanların hallerinin konu edildiğini hatırlatır. 67
Beyzavi, "Ey müminler, hepiniz toptanAllah'a tövbe edin ki. felaha eresiniz"
(en-Nür, 24/31) ayetinin tefsirinde de, kimsenin kusurdan hali olmayacağınİ, özellikle kulun şehvetlerinden (aşırı düşkünlük gösterdiği şeylerden)
64 Beyzavi, age, c. I, s. 423. 65 Müslim, es-Sahih, Zikr, 41; Ebu Davud, Sünen, Vitr, 26. 66 Konevi, Hiişiyetü'l-Konevi, c. IX, s. 356. 67 Konevi, age, c. IX, 356.
Beyzavi Tefsirinde Nefs Tezkiyesi ve Takva
el çekme konusunda kusurlarının bulunduğunu, bunun için iki cihan saadetine ulaşma yolunun topluca tövbe olduğunu belirtir.68
Nefsi Öldürmenin Anlamı
Beyzavi, "Musa kavmine dedi ki: Ey kavmim, bizler buzağıyı ilah edinmekle
kendinize yazık ettiniz; gelin yaratammza tövbe edin ve nefslerinizi öldürün!"
(el-Bakara 2/54) ayetinin tefsirinde, nefsi öldürmenin değişik birkaç şeklini belirtir ve bu arada nefsin kötü sıfatlanm temizleyerek onu manen öldürmeyi de zikrederek der ki:
"Ayetin bir manası da şudur: Nefsin şehevi arzularım keserek onu öldürün! Çünkü denilmiştir ki: Nefsine azap etmeyen onu manevi nimetiere ulaştırmaz; onu öldürmeyen de (manen) diriltmiş olmaz."69
Konevi, Beyzavi'nin bu yorumunu izah ederken, nefsi, onun şehevi arzulanm keserek öldürmenin mecazi bir ifade olduğunu, birinci görüş (onu fiilen öldürmek) ise hakiki manada olduğu için ona itimat edildiğini belirtir. Bu arada Konevi, Ebu Mansur Maturidlden, onun birinci görüşü kabul etmekle birlikte, nefsin şehvetlerinin kesilerek öldürülmesini de makul ve makbul gördüğünün nakledildiğini belirtir.70
Konevi, (tezkiye ve terbiye için) nefsine azap etmeyen kimsenin, onu ilahi varidatlarla gelecek manevi nimetiere ulaşmamayacağını ve nefsin şehvetlerini keserek onu öldürmeyen kimsenin de onu ebedi hayatla ve nurani müşahede ile diriltemeyeceğini söyler.71
Beyzavi, "Yoksa siz, sizden önce yaşayanlann durumu başımza gelmeden
cennete gireceğinizi mi sandımz? Onlara öyle yoksulluk ve sıkıntı dokunmuştu,
öyle sarsılmışlardı ki, nihayet peygamber ve onunla birlikte inananlar: "Allah'zn
yardımı ne zaman?!" diyecek hale gelmişlerdi. İyi bilin ki Allah 'zn yardımı yakındır" (el-Bakara 2/214) ayetinin tefsirinde der ki:
"Bu ayette Allah'a ulaşmanın ve O'nun katında değer sahibi olabilmenin ancak heva ü hevesleri ve lezzetleri reddedip zor durumlara göğüs germekle ve riyazetle mümkün olabileceğine dair bir işaret vardır. Nitekim
68 Beyzavi, age, c. II, s. 122. 69 Beyzavi, age, c. I, s. 62. ';;r 70 İmam Maturidi'nin ayet hakkındaki değerlendirmesi için bk. Maturidi, Te'vilô.tı Ehli's-Sünne, ~
Beyrut, 2005, c. I, s. 462-463 _E 71 Konevi, age, c. XIX, s. 405-406. ..-:.-
143
144
Dilaver SELVi
Hz. Peygamber "Cennet hoşa gitmeyen şeylerle, cehennem ise insanın arzula-dığı şeylerle çevrilidir"72 buyurmuştur."73
Beyzavi, İsrailoğullarının inek kesme olayını anlatan ayetleri (el-Bakara 2/67-73) tarihi seyrine göre zahiri manası üzere tefsir ettikten sonra der ki:
"Kim, kendisini (imansız bırakıp kalbini) gerçek manada öldürmeye gayret eden en büyük düşmanı nefsini tanımak isterse, bunun yolu, şehevi kuvvetlerden ibaret olan nefsi (boş adet, kötü alışkanlık ve hevasından) kesmektir. Bu işi, gençliğin azgınlığının gittiği ve kendisine henüz yaşlılığın zayıflığı ulaşmadan (olgunluk yaşında) yapmalıdır. Bu dönem, nefsin en parlak ve görünüşü hoş döneınidir. Bu dönemde nefs dünyayı talep peşinde zelil olmamıştır, onun kirinden temizdir ve üzerinde dünyanın çirkinliklerinden bir iz yoktur. Nefsini bu şekilde kurban etmenin eseri (bereket ve nimeti) ona ulaşır, böylece nefs (terbiye ve tez ki ye ile ulaştığı bu hal içinde) manen hoş bir hayat yaşar, müşahede nurlarıyla gerçeği görür, işin hakikatini söyler, kapalı hal ortaya çıkar, böylece (kalp yakine ulaştığı için) akılla vehim arasındaki niza ve çekişme ortadan kalkar."74 Çünkü kalpte hakikat güneşi parlayınca gerçekler gün gibi ortaya çıkar, vesvese
_ kesilir, şüpheler gider; kul, aklı, vicdanı ve hissi ile hakka teslim olur.
İsrailoğullannın kesmesi istenilen ineğin sıfatları şunlardır:
1. Ne yaşlı ne de körpe, ikisi arası bir yaşta.
2. Rengi, sapsarı olup bakanların içini açacak güzellikte.
3. Çift sürmek ve su çekmek için boyunduruk altında ezilmeıniş.
4. Renginde hiç alaca bulunmayan kusursuz bir hayvan.
Beyzavi, yukarıdaki yorumunda, riyazet bıçağı ile kesilerek ilahi huzura girmeye layık hale getirilecek nefsin de bu sıfatiara sahip olması gerektiğine işaret eder.
Şeyhzade, Beyzavi haşiyesinde, insanın en büyük düşmanının, onu gerçek ölümle öldürmek için. çalışan nefs olduğunu, gerçe~ ölümün, kalbin ölmesi olup nefs bunu, insanı iman ve itikattan mahrum ederek gerçekleştirdiğini, öyle ise bu nefsi her yönüyle tanımak, onu riyazetle terbiye etmek, düşmanlık ve zararını ortadan kaldınp ondan yana güvende olmak
72 Müslim, es-Sahih, Cennet, 1; Ebii Daviid, Sünen, Sünnet, 22; Tirmizi, Sünen, Cennet, 21. 73 Beyzavi, age, c. I, s. 116. 74 Beyzavi, age, c. I, s. 70.
Beyzavi Tefsirinde Nefs Tezkiyesi ve Takva
gerektiğini, bunun için bu hayvani nefsin kötü arzularını ve şehevi hislerini kalpten söküp atarak onu kötü adet ve hevasından kesmesi gerektiğini belirtir.
Şeyhzade, Beyzavi'nin yukarıdaki işarl yorumu hakkında, bu manaların, ayetin zahirine bakılarak açıklanacak cinsten şeyler olmadığını fakat onların okuyucu ayetin manasını derince düşünürken aklına gelecek ve zihnin intikal edeceği şeyler olduğunu belirtir.75
Nefsi Tezkiye Etmenin Sebepleri
Beyzavi, "Onlardan her biri Nafm cennetine sakulacağını mı umuyor? Ha
yır bu olmaz! Biz onlan kendilerinin de bildikleri şeyden (meniden) yarattzk"
(Meme 70/38-39) ayetlerinin tefsirinde, nefsin cemali görmesi için önce kemale ermesi gerektiği konusunda der ki:
"Onlar, (maddeleri itibariyle) kudsi aleme münasip olmayan belden atılmış pis bir nutfeden (meniden) yaratılmıştır. Kim, iman ve taat ile kemale ermezse ve meleklerin alılakıyla alılaklanmazsa oraya girmeye hazır bir hale gelmez. Yahut sizler, bildiğiniz bir şey için yaratıldınız ki o, nefsi ilim ve arnelle kemale erdirmektir. Bunu gerçekleştiremeyen kimseler, kamil insanların makamlarında oturtulmaya layık değildir."76
İbnü't-Temcid, insanın malum maddeden (belden atılan pis bir meniden) yaratıldığını, bununla onların istediği cennet arasında bir münasebetin bulunmadığını, ilmi ve arneli kuvvetlerini kemale erdirmeyen ve nefsin (ruhun) cevherini kirleten şeylerden onu temizlemeyen kimselerin bu münasebeti kurup hedefine ulaşamayacağını belirtir. 77
Konevi de, kemale ermek için sahih ilmin ve salih arnelin şart olduğunu, bunların ikisini değil, birini terk edenin kemale ermeyeceğini belirtir.78
İbn Acibe, el-Bahrü'l-Medid'te ayetin tefsirini yaparken Beyzavi'nin bu yorumlarını mana olarak zikreder ve bu arada ikinci temel kaynağı olan Ebü's-Suud Tefsirinden 79 şu yorumu nakleder: "Onlar, kudsi aleme münasip
75 Şeyhzade, age, c. II, s. 109-110. 76 Beyzavi, age, c. II, s. 528. 77 İbnü't-Temdd, age, c. XIX, s. 312. 78 Konevi, age, c. XIX, s. 312. 79 Ebü's-Süüd, İrşiidü'l-Akli's-Selim, Beyrut, 1999, c. VI, s. 304
145
146
Dilaver SELVi
olmayan pis bir nutfeden yaratıldılar; bu durumda kim iman ve taat ile kemale ermez ve meleklerin ahlala. ile ahlakianınazsa oraya girmeye ehil
olmaz."80
Nefsi Ezmenin Yolu
Beyzavi, "Allah'zn yardzmz ve zafer geldiği vakit, ve insaniann bölük bölük Allah'ın dinine girmekte olduklannı gördüğün zaman, Rabbine hamd ederek O'nu tesbih et ve O'na istiğ(ar et; hiç şüphesiz O, tövbeleri çok kabul edendir" (en-Nasr 110/1 -3) suresindeki "Tesbih et" emrine, "Sübhanellah diyerek hayretini dile getir", "Namaz lal'', "Rabbini tenzih et", "O'nu sena yapıp yü
celt" manalarını vermiş, "O'na istiğ(ar et" emrine de şu yorumu yapmıştır:
"Nefsini kınp ezmek için, arnelini noksan ve kusurlu görerek ve O'ndan
başkasına iltifat etmek gibi kusurların için istiğfar et!"
Beyzavi, bu yorumuna delil olarak şu hadisi nakleder: "Şüphesiz ben, Allah 'a günde yüz defa tövbe ediyorum. "81
Beyzavi'nin yorumlarında, "nefsini ezme", "aroelini kusurlu görüp telafiyle uğraşroa", '~ah'tan başkasına iltifattan sala.nroa" ve "başkası için
istiğfar etme" gibi tasavvufi kavram ve tabiriere yer verroiştir.82
Beyzavi şarihlerinden Konevi, nefsin larılıp ezilroesinin manevi bir şey olduğunu, Rabbine karşı arnelini kusurlu görme konusunda, Hz. Peygamber'in (s.a.v), "Ya Rabbi, sana hakkı ile ibadet edemedik"83 buyurduğunu zikretroiş ve Hz. Peygamber'in (s.a.v) istiğfarla telafi edeceği kusurla
nn, eviayı terk cinsinden olduğunu belirtmiştir. Bu durumun, "Hesenatü'lebrar seyyiatü'l-roukarrabin=Salihlerin (bazı) iyilikleri mukarrabı1n
makamındaki zatlar için kusur sayılır" sözüyle dile getirildiğini belirten Konevi, Hz. Peygamber'in (s.a.v), günahlardan masuro olmasıyla birlikte, günde yüz defa, Buhari riv'~yetinde84 yetmiş defa istiğfar etmesinin hikmetlerini şöyle açıklar:
"Üroroetine istiğfan talim etmek, terk-i evla cinsinden yaptığı işlerin kusurunu gidermek, nefsini ezmek yani tevazuyu elde etmek ve devam-
80 İbnAdbe, el-Bahrü'l-Medid, c. VIII, s. 141. 81 Müslim, es-Sahih, Zikr, 42; Ebıi Davud, Sünen, Salat 362 (h. no. 1515) 82 Beyzavi, age, c. II, s. 628. 83 Hadiste sözün meleklere ait olduğu zikredilmektedir. bk. Heysemi, ez-Zeviiid, c. I, s. 51-52. 84 Bubil.ıi, es-Sahih, Deavat 3.
Beyzavi Tefsirinde Nefs Tezkiyesi ve Takva
lı terakki halinde olduğu için, yükseldiği yeni makamda gördüğü önceki makamın kusurunu telafi etmek. Hadis şarihlerinin belirttiği85 gibi bu sonuncusu, peygamberlik makamına en uygun yorumdur. Bir diğer hikmet de, yüce Allah'a istiğfarla manen lezzetlenmek ve bu şekilde kulluk yapmaktır."86
Beyzavi şarihlerinden İbnü't-Temcid, Keşşaf'tan87 naklen, Hz. Peygamber'in (s.a.v) günahlardan korunduğu halde kendisine tesbih ve istiğfarın emredilmesinin ümmeti için bir lütuf olduğunu, ayrıca istiğfarın Allah için bir tevazu, nefsi ezmenin ise kendi başına bir ibadet olduğunu zikretmiştir. 88
Nefsi Güzel Ahlaldarla Süsleme
Beyzavi, "İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl
iyilik, şu kimselerin yaptığzdır: Onlar, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitap
Zara ve peygamberlere inanırlar. Sevdiği. maldan (Allah nzası için) yakınlara,
yetimlere, yoksullara, yolda kalmış Zara, dilenenZere ve kölelere verirler. Namazı
kılar, zekatı verirler. Bir antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir, sıkın
tı, hastalık ve savaş zamanlannda sabrederler. İşte onlar, sadık kimselerdir ve
muttakiler de ancak onlardır." (el-Bakara 2/1 77) ayetinin tefsirini yaptıktan sonra der ki: "Gördüğün gibi bu ayet, bütün insanı kemalatlan içinde toplamakta, onlara açıkça veya zımnen delalet etmektedir. Bu kemalatlar pek çok olup onun değişik kısımlan bulunmakla birlikte, hepsini şu üç başlıkta toplamak mümkündür:
1. Sahih itikat,
İnsanlar la güzel geçim,
3. Nefsi güzel ahiakla süslemek (tehzibü'n-nefs).
Ayetin, sahih itikada, insanlarla güzel geçime ve nefsi güzel ahiakla süs
lemeye işaret eden kısımlarını belirten Beyzavi, sonuç olarak der ki: "Bunun için onları bünyesinde toplayan kimseler, iman ve itikatlan yönüyle sadık, ~alkla güzel geçimieri ve Hakk'a karşı güzel kulluklan yönüyle de
85 Hadisin şerhiiçin bk. İbn Hacer, Fethü'l-bô.ri bi şerhi sahihi'l-Buhô.ri, Beyrut, 2000, c. XII, s. 380; Ayni, Ümdetü'l-kô.ri şerhu sahihi'l-Buhô.n~ Beyrut, 1998, s. 413. '"tr
86 Konevi, age, c. XX, s. 477. ~ 87 Zemahşeri, el-Keşşô.f, c. Iv, s. 290. ~
88 İbnü't-Temdd, Hô.şiye (Hô.şiyetü'l-Koneviiçinde), c. XX, s. 477. ----147
148
Dilaver SELVİ
takva sahibi olarak tanıbldılar. Hz. Peygamber (s.a.v) şu hadisiyle bu du- ruma işaret etmiştir:
"Kim bu ayetle amel ederse, imanını kemale erdirmiş olur."89
Tövbe ve Takva ile Nefsten Temiztenecek Sıfatlar
Yukarıda geçtiği gibi, nefs tezldyesinin aslı takvadır. Beyzavi'nin yorumuyla takva, nefsi ona ahirette zarar verecek şeylerden korumaktır. Beyzavi, azaba uğramamak ve Hak'tan perdelenmemek için sakınılacak
şeyleri üç maddede özetler:
ı. Şirk,
2. Günahlar.
3. Kalbi perdeleyen, sırn meşgul eden masiva ve ga:fl.et.
Beyzavi, gerçek takvanın, kulun sırnnı Cenab-ı Hak'tan meşgul eden her şeyden uzak durup bütün varlığı ile Allah'a yönelmek olduğunu söyler ve bunun, "Ey iman edenler, Allah'tan hakkı ile korkun" (Al-i İmran 3/102)
- ayetiyle istenen takva olduğunu belirtir. 90
Beyzavi, "İman edip salih amel yapanlar, Allah'tan korkup imanlannda
seb~t ederek salih am el yaptzklan, sonra Allah 'tan korlaip iman üzere devam
ettikleri ve sonra Allah'tan korkup ihsan halinde bulunduklan sürece, daha
önce yediklerinden dolayı kendilerine bir günah yoktur. Allah, ihsan sahiplerini
sever." (Maide 5/93) ayetinin tefsirini yaptıktan sonra, ayette takvanın üç kere tekrar edilmesinin hikmetlerini sayarken, ayette takvanın, sakınılacak şeyler nazar-ı itibara alınarak üç defa tekrar edilmiş olabileceğini, bu sakınılacak şeylerin de haramlar, şüpheli şeyler ve bazı mubahlar olduğunu, nefsi azaptan, hararndan ve düşük hallerden korumak için bunlardan sakınılması gerektiğini, yüce'Allah'ın muhsinleri sevdiğini, onları bir şeyle hesaba çekmeyeceğini söyler.91
Beyzavi, "Hani bir zaman İbrahim Rab bine, "Ey Rabbim! Ölüyü nasıl dirilt
tiğini bana göster" demişti. Rabbi ona, "Yoksa inanmadzn mı?" dedi. İbrahim, ""Hayır! İnandım, fakat kalbimin mutmain olması için (görmek istedim)" dedi.
Bunun üzerine Allah, Öyleyse dört tane kuş yakala, onlan yanına al sonra (ke-
89 Beyzavi, age, c. I, s. 102. 90 Beyzavi, age, c. I, s. 16. 91 Beyzavi, age, c. I, s. 282.
Beyzavi Tefsirinde Nefs Tezkiyesi ve Takva
sip) her dağın başına onlardan bir parça koy. Sonra da onlan kendine çağır; koşarak sana gelirler. Bil ki Allah azfzdir (hiçbir şey O'nu aciz bzrakmaz) hakfmdir (her yaptığında büyük hikmet sahibidir )"dedi. (Bakara 2/260) ayetinin tefsirini yaptıktan sonra, "Bunda nefsi eb edi hayatla diriltıneye biri ima vardır; bu da ancak şu huylan öldürmekle gerçekleşir" der ve nefsteki (manen temizlenerek) öldürülecek huylan şöyle sayar:
1. Şehvetlerin ve dünyevi süslerin sevgisi. Bu, tavus kuşunun sıfatıdır.
2. Saldırganlık ve kendini güçlü görme hırsı. Bu, horozun sıfatıdır.
3. Nefsiniçine düştüğü basit işler ve uzun emel. Bunlar karganın özellikleridir.
4. Büyüklenme ve hevasının peşinde koşma. Bu, güvercinin huyudur."92
Beyzav1 ayrıca, dört kuşun Hz. İbrahim'in emrine hemen uyznalanyla ilgili şu yorumu yapar:
"Ayetin bu kısmında, nefsini ebedi hayatla diriltmek isteyen bir kişinin, bedenin sahip olduğu kuvvelere (kötü sıfatlara) yönelip bunlan öldürmesi ve bu kuvvelerin güçlerinin azalması ve onlan akıl veya dinin davetiyle çağırdığı zaman kendisine hemen icabet etmeleri için, birbiriyle (dengeli bir halde) mezcetmesi gerektiğine bir işaret vardır."93
Konev1, ilisan bedenindeki öldürülmesi gereken bu kuvvelerin, şehvet, gazap ve vehim kuvvetleri olduğıınu, nefsini (ruhu) ebedi hayatla diriltmek isteyen kimsenin bu huyların ifrat ve tefritinden kurtularak dinin tediği itidal halini bulması gerektiğini belirtir.94
yhzade, ayette özellikle kuşlardan dört tanesinin seçildiğini, çünkü er birinde eb edi hakiki hayata ulaşınaya mani bir özelliğin bulun
duğıınu, Allah Teala'nın bununla insanın nefsinden bu huyların, sıfat ve aderlerin kesilmeden onun hakiki hayata ulaşamayacağına işaret ettiğini belirtir ve kuşların özellikleri hakkında geniş bilgi verir.95
İbn Acibe, bu ayetin tasavvufi işaretlerinde, "Kim, ruhunun ebedi bir hayatla hayat bulmasını ve ilmel yakinden aynel yakin haline geçmeyi isterse onun, nefsini şu dört ölümle öldürmesi gereklidir" diyerek Beyzavl'nin yorumuyla ortak sayılacak açıklamalar yapmış ve sözünü şöyle tamaznlamıştır:
92 Beyzavi, age, c. I, s. 137. 93 Beyzavi, Envarti't-Tenzil, c. I, s. 138. 94 Konevi, age, c. V, s. 422, 425. 95 Şehyzade, Hiişiyetü Şeyhziide, c. II, s. 643.
149
ıso
Dilaver SELVİ
"İnsan nefsini bu huylardan kesince, ruhu dirilir, nefsi süslenir ve itaate hazır hale gelir; sahibi onu ne zaman bir taata çağırsa, hemen koşarak
-gelir, itaat eder."96
Nefsi Cimrilikten Temizleme
Beyzavi, "Allah'zn nzasznz kazanmak ve nefslerini yakin üzere tespit etmek için mallannz hayra sarf edenlerin durumu, bir tepede bulunan güzel bir bahçeye benzer ki, o bahçeye bol yağmur yağmış ve iki kat ürün vermiştir. Ona bol yağmur yağmasa da bir çiseleme iner (bu da onun meyve vermesine yeter). Allah, yaptıklannzzz görmektedir" (Bakara 2/265) ayetinin tefsirinde, Allah için malını ve canım verenlerin kalplerinde iman ve yakinin sabit hale getirdiğini zikrettikten sonra, infakın hikmeti hakkında der ki:
·ı.yette, infakta bulunmamn hikmetinin, nefsi cimrilikten ve mal sevgisinden temizlemek olduğuna dair bir uyan vardır."97
Şeyhzade (ö. 951/1544), Beyzavf Haşiyesinde, bu yorumu değerlendirirken şu güzel tespiti yapar: "Her ne kadar nefs, mal sevgisi ve bedeni taatlara karşı ağırdan alma cibilliyetinde yaratılmışsa da o, infak ve ibade
- te alıştırılınca, alışır. Bu konuda Bürde Sahibi (İmam Büsm) demiştir ki: "Nefs, çocuk gibidir onu kendi haline bırakırsan süt emme aşkıyla yanar; sütten kesersen kesilir."98
Şeyhzade, nefsin de böyle olduğunu, kendi haline terk edilirse, her tür
lü hayırdan yüz çevirip tembelliğe yöneleceğini, bedeni ve mali ibadetleri yapmaya zorlamnca ise insana boyun eğip tabiatındaki çirkin huylardan temizleneceğini belirtir. 99
Kazertini (ö. 940/1533) Beyzavf Haşiyesinde, Beyzavi'nin infakın hikmetiyle ilgili yoruİnunu biraz kapalı bularak demiştir ki: "Eğer Beyzavi ayette geçen nefsi tespit etJ::qeyi, onu sahip olduğu malı infak etmeye ve hak olan yerlere harcamaya alıştırmak şeklinde tefsir etseydi mana daha açık olurdu."100
Konevi, Beyzavi'nin ayetle ilgili yorumunu izah ederken, nefse en ağır
96 İbn Adbe, el-Bahrü'l-Medid, c. I, s. 261. 97 Beyzavi, age, c. I, s. 139. 98 Beyti.n açıklaması için bk. İbn Hacer el-Heytemi, el-Umde fi Şerhi'l-Bürde, Duba, 2003, s.
158. 99 Şeyhzade, age, c. II, s. 650. 100 Kiizerüni, Haşiye (Tef.;irü'l-Beyztiviiçinde), Beyrut, 1996, c. I, s. 567.
Beyzavi Tefsirinde Nefs Tezkiyesi ve Takva
gelen şeyin mal infak etmek olduğunu, malını infak eden kimsenin diğer meşakkatli işlerde ve imanda sabit olacağını, bunun ayrıca nefse imanda ve yakinde sebat kazandıracağını, aksi durumda nefsin azıp helake gideceğini belirtmiştir. 101
İbn Adbe, ayetin işari tefsirinde, nefsin sehatını safiyet ve yakine ulaşması manasında alarak deıniştir ki: ·~ellerin (sevap ve derecesinin) artması, hallerin safiyeti ölçüsünde olur. Hallerin safiyeti ise, yakin makamlarının tam olarak elde edilmesi ruspetinde gerçekleşir. Her kim, yakin makamlarına ulaşır102 ve ayağı orada sabit kalırsa, bütün arnalleri büyük olur, sevabı kat kat fazlalaşır. 103
Nefsin Saldırılarına Karşı Sabır ve Kontrol
Beyzavi, "Ey iman edenler, sabredin; sabırla düşmanlanmza galip gelin, sınzrlan gözetin ve Allah'tan korkun ki kurtuluşa eresiniz" (Al-i İmran 3/200) ayetinin maddi ve manevi düşmaniara karşı sabır, direnç ve kontrol istediğine dikkat çekerek, ayete şu manaları vermiştir:
"Taatların meşakkatine ve başınıza gelen sıkıntılara sabredin.
Harbin şiddetine sabrederek Allah'ın düşmaniarına ve hevaya (kötü arzuarına) muhalefete sabırla en azılı düşmanınıza (nefs-i emmareye) galip gelin.
Savaş için, düşmanı gözetleyerek sınır boylarında bedenierinizi ve atiabağlayın ve nefslerinizi taatta sabit tutun.
Ger k kurtuluşa ulaşmak için, Allah'ın dışındaki her şeyden uzaklaşın. Yahut kö üklerden sakının; umulur ki aşağıda zikredilen üç makama ulaşarak kurtulursunuz."
Beyzavi, ayetteki "rtıbıtil= sınırlan gözetin" emrinin, ilahi emir ve hudutları yani dini veeibeleri güzel korumak manasma da geldiğini delillendirrnek için şu hadisi nakletmiştir:
"Bir namazdan sonra gelecek namazı beklemek var ya, işe asıl nbat budur."104
101 Konevi, Hiişiyetü'l-Konevi, c. V, s. 435. 102 Ebü Talib-i Mekki, yakin makamlannın aslının dokuz tane olduğunu söyler ve bunlan şöyle
sayar: Tövbe, sabır, şükür, reca, havf, zühd, tevekkül, nza ve muhabbet. bk. Kiitu'l-Kuliib, ';? tre. Yakup Çiçek-Dilaver Selvi, İstanbul: Semerkand Yay., 2003, c. II, s. 183 vd. ~
103 İbn Adbe, el-Bahrü'l-Medid, c. I, s. 265. ~ 104 Buhan, es-Sahih, Vüdu, 6; Müslim, es-Sahih, Taharet, 34-41; Tirmizi, Sünen, Taharet, 39. ----.
151
152
Dilaver SELVİ
Beyzavi, ayetin sonunda müjdelenen kurtuluşun şu üç şeyi başarmaya bağlı olduğunu belirtir:
1. Taatlann acılığına ve zorluğuna sabretmek.
2. Nefsi kötü adet ve alışkanlıklarını terk etmede sabra alışbrmak. (Yani haramlan ve boş işleri terk etmek).
3. Cenab-ı Hak tarafından gelen manevi varidatlan alabilmek için sırrı beklemek. (Yani, kalbi ilahi nzaya aykın ve feyze mani bütün düşüncelerden anndırmak).
Beyzavi, şeriat, tarikat ve hakikat denen üç mertebenin, özetle bunlardan ibaret olduğunu bildirir. 105
Konevi, Beyzavi'nin belirttiği en azılı düşmanın, devamlı kötü işleri emreden nefs olduğunu belirtir ve bununla ilgili şu hadisi nakleder:
"Senin en azzlz düşmanın, iki yanın arasındaki (içindeki) nefsindir."106
Konevi, diğer bir hadiste belirtildiği gibi,107 nefsle cihadın, en büyük cihat olduğunu söyler. 108
Ayette geçen murabatayı (sınırda nöbet tutmayı) iki kısma ayıran Konevi, bunlardan birinin, sınırlarda (İslam beldesine girmek isteyen düşmanı) .gözetlemek, diğerinin de (İslam. edebinin .dışına çıkmak isteyen) nefsi gözetlernek olduğunu söyler, namaz vakitlerini gözetip takip etmenin de bu ikinci kısma girdiğini belirtir.109
İbnü't-Temcid de Hô.şiyesinde, nefsin hevasına muhalefet etmenin nefse, düşmanla savaştan daha meş~tli geldiğini, bunun için Hz. Peygamber'in, "Küçük ahattari büyük dhada (Allah'a itaatte nefsle mücahe
deye) döndük" buyurduğunu kaydetmiştir. 110
Şihabü'l-Hafad, Konevi ile ortak sayılacak açıklamalarda bulunduktan sonra, Beyzavi'nin zikrettiği üi mertebeyi şöyle açıklar: "Taatlara sabretmek birinci mertebe olup bu, şeriattır. Nefsin adetlerini terk etmek ikinci mertebe olup bu, tarikattır. Sırrı (kalbi ve ruhu) Cenab-ı Hakk'ın huzuru-
105 Beyzavi, Envarü't-Tenzil, c. I, s. 198. 106. Hadis için bk. Beyhaki, Kitabü'z-Zühd, nr. 343; Aclüni, Keşfü'l-Hafa, nr. 412. 107 Beyhaki, K. Zühd, h. no. 355; Hatib, Tarih-i Bağdat, c. XIII, s. 523-24; Süyiiti, es Sağir, h. no.
6107. 108 Konevi, age, c. VI, s. 468. 109 Konevi, age, c. VI, s. 469. 110 İbnü't-Temdd, Haşiye, (Haşiyetü'l-Koneviiçinde), c. VI, s. 468.
Beyzavi Tefsirinde Nefs Tezkiyesi ve Takva
na bağlamak üçüncü mertebe olup bu, hakikattir."ııı Kazerüni de üç mertebeyi aynı şekilde açıklamıştır.112
Beyzavi'nin ayetle ilgili yorumlanna kısaca değinen Şeyhzade, en azılı düşmanın devamlı kötülüğü emreden nefs olduğunu, onunla mücahedenin şiddet ve zorluğundan dolayı bir de bu işin daha kamil ve faziletli olması sebebiyle ayette sabnn ikinci kez zikredildiğini belirtir. 113
Nefsi Kalbe Perde Olan Şeylerden Temizleme
Beyzavi, "Ey iman edenler! Siz sarhoş iken ne söylediğinizi bilineeye kadar namaza yaklaşmayzn. Yolculuk hali hariç, cünüp iken de gusül etmedikçe namaz' kzlmayzn" (en-Nisa, 4/43) ayetinin zahiri tefsirini yaptıktan sonra, nefsi kalbe perde olan şeylerden temizleme konusunda der ki:
"Bu ayette, namaz kılan kimsenin, kendisini namazdan alıkoyacak ve ondan meşgul edecek şeylerden sakınınasma ve nefsini, temizlenmesi farz olan şeylerden temizlernesi gerektiğine dair bir ikaz vardır."114
Ko nevi, Beyzavf Hô.şiyesinde, bu yorumu şöyle açar: "Ayet, zahiri ibaresiyle namaz kılan kimsenin sarhoşluktan sakınması gerektiğini, işaret yoluyla ise ndisini namazda meşgul eden bütün şeylerden sakınması gerektiğini göste ektedir. Yine bu ayet, zahiri lafzıyla, namaz kılanın büyük hadesten (cün · lükten) temizlenmesinin farz olduğunu ifade etınekte, işaretiyle ise nefsin ötü ve rezil ahlaklardan temizlenmesini istemektedir."115
Şeyhzade, ô.şiyesinde, Allah Teala'nın ayette nehyettiği asıl şeyin, namaz kılanın Rabbine münacatında söylediğini bilmeye mani olan sarhoşluk olduğunu, bunun değişik sebeplerle olacağını, heva ve dünya sevgisinin de aklı örten bir çeşit sarhoşluk sebebi olup namazda kalbi meşgul ederek onu ilahi huzurdan engellediğini, bunun için onlardan da sakınınanın ve nefsi gaflete düşürüp Allah'tan uzaklaştıran her şeyden temizlemenin gerektiğini belirtmiştir. 116
Şihab ise, Beyzavi'nin ikaz yorumunu şöyle izah eder: Namaz için bedeni temizlemek farz olunca, kalbin temizlenmesi daha evla ve öncelikli
111 Şihab, Haşiyetü'ş-Şihiib, c. m, s. 189. 112 Kazerüni, Hiişiye (Tefsirü'l-Beyziiviiçinde), Beyrut, 1996, c. II, s.137. 113 Şeyhzade, Hlışiyetü Şeyhziide, c. m, s. 243. 114 Beyzavi, age, c. I, s. 198. 115 Konevi, age, c. VII, s. 173. 116 Şeyhzade, age, c. m, s. 329-330.
~
j ----.... 153
154
Dilaver SELvi
olur. Yahut kendisinde pislik olan kimse namaz mahalline yaklaşmadığı gibi, Ralıman'ın arşı olan kalbe de temiz olmayan bir düşüncenin yaklaşmaması daha önceliklidir."117
Nefs Tezkiyesinde Dua ve İstiğfarın Yeri
Beyzavi, "Bizi (sana götüren) doğru yola hidayet et" (el-Fatiha, 1/6) ayetinin tefsirinde der ki: "Ayette yüce Allah'tan istenen şey, ya ihsan edilen hidayet halinin artması ve onda sabit kalmak, ya da henüz elde edilmeyen diğer hidayet mertebelerinin ele geçmesidir. Hakk'a vasıl olmuş bir arif, "Bizi (sana götüren) doğru yola hidayet et" diye dua ettiğirıde şunu demek ister:
"Ya Rabbi, bizi sana götüren yola sevk et; beşeriyet icabı hallerimizde arız olan zulmederi temizle, ruhumuzu müşahededen perdeleyen şeyleri gider, böylece kudsi nurunla aydınlanıp senin nurunla seni görelirn."118
Hz. Peygamber (s.a.v) dahil bütün müminlerin günde beş vakit farz ve diğer nafile namazlarında süreklibuduayı yapması, yani Allah Teala'dan kendisini hidayet yolunda sabit tutmasım, hidayet halini artırmasım,
-onun güzellik, nimet ve müjdelerine ulaştırmasım istemesi, bu işte dua, tazarru, talep ve tevazunun önemini anlatmaya kafidir.
Beyzavi, "Şuayb dedi ki: "Ey kavmim! Ben sadece gücümün yettiği kadar
ıslah yapmak istiyorum. Hem benim muvaffakiyetim ancakAllah'ın yardımı ile
dir. Ben ancak O'na dayandım ve (her işimde) O'na dönüyorum" (Hud 11/88) ayetinin tefsirinde, der ki: "Hz. Şuayb'ın sözlerinde, onun yaptığı ve terk ettiği her işte hakka isabet etmek için Allah Teala'nın özel desteğini talep, bütün işlerinde O'nun yardımını isteme ve her şeyi ile Allah'a yönelme vardır."119
Beyzavi, "O takva sahipleri, 'sahreden, (özü ve sözü) doğru olan, Allah'a ita
at eden, (malını hayırlarda) harcayan ve seher vakitlerinde istiğfar eden kimse
lerdir . ... " (Al-i İmran, 3/17),ayetinin tefsirinde,
"Bu ayetlerde salikin makamları en güzel şekilde tertip edilmektedir" dedikten sonra, kulun Allah Te ala ile muamelesinin tevessül veya talepten oluştuğunu, tevessülün nefs veya badenle geçekleştiğini, talebin ise istiğ-
117 Şihab el-Hafad, age, c. III, s. 277-278. 118 Beyzavi, age, c. I, s. 10-11. 119 Beyzavi, age, c. I, s. 467.
Beyzavi Tefsirinde Nefs Tezkiyesi ve Takva
farla yerine geldiğini belirtir ve istiğfarın yerini şöyle belirler: "Mağfiret, yüce Allah'tan talep edilecek en büyük şeydir; hatta o, istenecek her şeyi içinde toplamaktadır."
Beyzavi, ayette istiğfar için özellikle seher vaktinin zikredilmesinin hikmetini de şöyle açıklar:
"Ayette özellikle seher vaktinin zikredilmesi bu vakitte yapılan duanın kabul edilmeye daha yakın olmasıdır; çünkü bu vakitteyapılan ibadet daha zordur, nefs daha safidir ve kalp daha derli topludur. Bu durum özellikle ibadette ciddiyet ve gayret içinde olanlar için geçerlidir."120
Beyzavi, bu açıklamasıyla takvayı hedefe alan hak yolcularının Cenab-ı Hak'tan talep edecekleri en büyük şeyin mağfiret olduğuna, onu talebin en güzel vaktinin de seher vakti olduğunu dikkat çekmektedir. Büyük veli Beyazid-i Bistami de, ariflerin son noktaya ulaştıktan sonra tek isteklerinin a:ffedilmek olduğunu belirtir.121
Nef i Tezkiye ve Terbiyede Sabır
Be avi, "Sabır ve namaz ile (Allah 'tan) yardım isteyin. Şüphesiz o, (Allah 'a yönelmiş huşu sahiplerinden başkasına ağır gelir. Onlar, muhakkak Rablerine kavuşaca nnz ve O'na döneceklerini bilirler (ve buna yakinen inanırlar)." (elBakara, 2/4 46) ayetinin tefsirinde, bu ayetin önceki ayetlere bağlı olduğunu ve onunla İsrailoğullarının hastalığına tedavi uygulandığını belirtir. Bu hastalık onların kendilerine emredilen şeyleri yapmakta zorlanmaları ve bu işlerin nefslerine ağır gelrnesidir. Beyzavi, ayetler arasında kurduğu bu irtibatla, haramları terk ve farzları eda gibi nefs e ağır gelen işlerde sabır ve namazla Allah'tan yardım isteneceğine işaret etmektedir.122
Beyzavi'nin, "Allah Teala'ya tevekkül ederek yardım isteyin" sözünü, Konevi, "Çünkü sabrın kaynağı Allah Teala'ya tevekküldür" şeklinde açıklayıp sabır ve oruçla nefs tasfiye olunca ibadetleri yerine getirmenin ve kötülükleri terk etmenin kolay olacağını hatırlatır.123
Şeyhzade de Beyztl.vf Haşiyesinde, namazla birlikte sabır ve orucun kalbi marifet nurlarıyla aydınlatacağım, o zaman kalpten mal ve makam şevki-
120 Beyziivi, age, c. I, s. 152. 121 Hiirü, el-Kevô.kibü'd-dürriyye ala hadô.iki'l-verdiyye, Dımaşk, 1997, s. 323. 122 Beyzavi, age, c. I, s. 59. 123 Konevi, age, c. III, s. 259.
155
Dilaver SELVİ
nin gidip bütün arzusunun Allah'ın nzası olacağını, nefsin Allah Teala'nın
_dışındaki varlıklara bağlılıktan kaynaklanan karışık hallerden arınacağım,
sabır ve namazın kalbin hastalığına en güzel ilaç olduğunu belirtir.124
Beyzavi, "Ey iman edenler, sabır ve namazla Allah 'tan yardım isteyin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir." (Bakara 2/153) ayetinin tefsirinde der ki:
"Günahlara ve nefsin haziarına karşı sabırla ve bir de ibadetlerin özü,
müminlerin miraa ve alerolerin Rabbine münacat olan namazla Allah'tan
yardım isteyin."125
Konevi, Beyzavi'nin nefsin hazalarına karşı sabır yorumuna şu ilaveyi
yapar: "İnsan, şehevi kuvvetten ibaret olan nefs ineğini kesince ve nefs ona boyun eğince, ibadetler kendisine kolay gelir hatta kul bütün halaveti
iyiliklerde görür. Namaza geliiıce o, bütün ibadet çeşitlerini içinde topladığı için, namaziara devam eden kimse bütün ibadetlerin tadım alır ve yapıl
ması emredilen her şey kendisine kolay gelir."126
Tezkiye ve Takvanın Sonuçlan
Beyzavi, Bakara 71-73. ayetlerinin tefsirinde nefsi tezkiyenin sonucu
söyle özetler: "Nefsin şehvet kuvveti kesilir, dünyayı talep zilletine düş
mez, nefs isyan kirlerinden temizlenir ve üzerinde (bozuk itikat, batıl görüş ve kötü ahlak gibi)127 sevimsiz bir hal kalmazsa, bu tezkiyenin eseri
nefs e ulaşır; nefs (ilahi marifetler ve hayırlar içinde)128 hoş bir hayat bulur, içindeki saklı gerçeği ortaya kor, işin iç yüzü keşfolur; hakikat ortaya çıkar
(kalp yakine ulaşır) akıl ile vehim arasında çekişme ortadan kalkar."129
"Şüphesiz Allah, çokça tövbe edenleri ve güzelce temizlenenleri sever" (el
Bakara, 2/222) ayetinde, tövbenin günahlardan, temizliğin ise çirkin işlerden ve pisliklerden olacağım, bunları yapanları Allah Teala'nın sevdiğini
belirten Beyzavi,130 "Allah, ihs~n sahiplerini sever" (el-Maide 5/93) ayetinin
tefsirinde de, takva ilisan s~plerininAllah'ın sevgilisi olduğunu zikreder.131
124 Şeyhzade, age, c. II, s. 32. 125 Beyzavi, age, c. I, s. 95. 126 Konevi, age, c. rv; s. 368. 127 Şeyhzade, age, c. II, s. 110.
';? 128 Konevi, age, c. III, s. 417. S 129 Beyzavi, age, c. I, s. 69-70. ~ 130 Beyzavi, age, c. I, s. 1120.
131 Beyzavi, age, c. I, s. 282.
156
Beyzavi Tefsirinde Nefs Tezkiyesi ve Takva
Şihab el-Hafad, Beyzavf Başiyesinde ayette takvanın üç kez tekrar edilmesinin hikmetini incelerken, Şeretüddin-i Tib1den güzel şu yorumu nakleder: "Müminlerden istenen şey, lezzetli şeylere karşı zühd sahibi olmak ve helal şeyleri kendine haram etmek değildir, onlardan asıl istenen şey takva ve iman basamaklarında ihlas ve yakin mertebelerinde ulaşmak, kudsi makamlar~ ve kemal haline yükselmektir. Bunun yolu da, istikametinelde edilmesi için iman ve takvada sabit olmak ve salih arneller işlemektir. Böyle yapılırsa müşahede mertebesine ve Allah Teala'ya O'nu görüyor
gibi kulluk etme derecesine yükselrnek mümkün olur."132
Beyzavi, "Allah hikmeti dilediğine verir. Kim hikmet verilmişse, ona pek ha
yır verilmiştir. Ancak safi akıl sahipleri düşünüp ibret alır" (el-Bakara 2/269) ayetinin tefsirinde, hikmete, kalp karışıklığından temizlenmiş ve hevaya
uymaktan kurtulmuş kimselerin ulaşacağına dair yorumlar yapar. 133
Konevi, Haşiyesinde, kulun ilmi ve arneli kuvvette kemale ermeden hikmet hli olmayacağını belirtir, ayrıca hikmeti elde etmede kulun çaba ve ame · · bir katkısı olmakla birlikte onun Allah Teala'nın bir lütfu ve hibesi oldu· u; hikmeti elde etmede muvaffak edilmenin, onun kula sev
dirilmesinin, a karşı kalbe şevk verilmesinin ve zevkine ulaştırılmasının yüce Allah'tan ol uğunu hatırlatır. 134
Görüldüğü gibi Başiye sahipleri de, hikmete ilahi yardımla birlikte yakin, kalp safiyeti ve istikamet üzere arnelle ulaşılacağına işaret etınişler
dir.
Beyzavi, Tövbe suresi 112. ayetindeki "Seyahat edenlerin"bir manasının
da oruç tutanlar olduğunu ve bunun bir hadiste geçtiğini belirtir; peşinden orucun ne tür bir seyahat şekli olduğunu şöyle açıklar: "0, kendisiyle mülk ve melekutun gizliliklerine ulaşılan nefsani bir riyazettir."135
KoneVi, Beyzavi Haşiyesinde, nefsani riyazetin seyahatle irtibatını şöyle açıklar: "Seyahatle uzak belde ve mekanlar öğrenildiği gibi, manevi bir yolculuk olan nefs tezkiyesi ile de (daha önce bilinmeyen) gizli ilimler öğrenilir."136
132 Şihab, age, c. III, s. 543. 133 Beyzavi, age, c. I, s. 140 134 Konevi, age, c. V, s. 446-447. 135 Beyzavi, age, c. I, s. 422. 136 Konevi, age, c. IX, s. 348.
157
Dilaver SELVİ
Hakk'a ve Hakikate Vuslat
Beyzavi, "Bizim uğrumuza mücahede edenleri, biz mutlaka (nza ve likamıza ulaştıran) yollanmıza sevk ederiz" (el-Ankebüt 29/60) ayetinin tefsirinde, ayetin "yollanmıza sevk ederiz" kısmına, "Onları bize götüren ve huzurumuza ulaşman yola sevk ederiz" manasını vererek, sufilerin, "Mücahedenin sonu müşahededir" görüşüne kat:ılı:nışhr. Ayetin bir diğer manasının, "Onların hayır yolundaki güzel hallerini artınnz ve kendilerini o yolda gitmeye muvaffak ederiz" manasında olduğunu kaydeden Beyzavi, salih arnelin ve güzel halin meyvesinin daha fazla marifet olduğu konusunda şu hadisi zikretmiştir:
"Kim bildiği. ile amel ederse, Allah ona bilmediklerini öğretir."137
Beyzavi, "Eğer kendilerine verilen öğüdü yerine getirselerdi, şüphesiz bu, onlar için daha hayırlı ve (imanlannz) daha pekiştirid olurdu. İşte o zaman kendilerine tarafımızdan büyük bir mükafat verirdik ve onlan dosdoğru bir yola iletirdik" (en-Nisa, 4/66-68) ayetlerinin tefsirinde, nefsine muhalefet ederek ilahi öğütleri dinlemenin meyvesini şöyle özetler:
"Onlar ulaştıkları dosdoğru yola sülük ederek Cenab-ı Hakk'ın kudsi _ huzuruna ulaşırlar ve kendilerine gaybın kapları açilir. Hz. Peygamber
(s.a.v) bu hale işaret olarak, "Kim bildiği ile amel ederse, Allah ona bilmediklerini öğretir" buyurmuştur.
158
Beyzavi, Enfal suresi 29. ayetinin tefsirinde Allah'tan hakkı ile korkan mutlakilere verilen ilahi ikramları şöyle sayar: "Hak ile batılı ayıran hidayet, ilahi yardım, şüphelerden kurtulma, iki dünyada korkulan şeylerden kurtuluş, hayırla anzlma, kötülüklerin örtülmesi, günahların affedilmesi." Beyzavi, burada özel bir not olarak Bedir savaşına katılanların önceki ve sonraki günahlarırı:n affedildiğini kaydeder.138
Beyzavi, Yunus suresinin:62-64. ayetlerinin tefsirinde de iman ve takvada zirveye ulaşan Allah dostlarına verilen nimetleri şöyle sayar: "Kendilerinden korku ve hüzün kaldırılır. Kendilerine Kitap ve sünnette vaat edilen bütün müjdeler veiilir. Salih rüya ve keşifler ikram edilir. Vefatları anında melekler kendilerine müjde verir. Ahirette melekler kendilerini se-
'lamla karşılayıp kurtuluş ve keramet müjdesi verir."139
137 Hakim Tirmizi, Beyanü'l-Fark, s. 50; Ebü Nuaym, Hilyetü'l-Evliya, c. X, s. 15; Adilni, Keşfü'lHafô., c. II, s. 347.
138 Beyzavi, age, c. I, s. 381. 139 Beyzavi, age, c. I, s. 440
Beyzavi Tefsirinde Nefs Tezkiyesi ve Takva
Beyzavi, Fussilet suresinin 30-31. ayederinin tefsirinde de, iman ve istikamet ehline verilen nimederi şöyle zikreder: "Üzerlerine melekler iner; onlann göğüslerini (kalplerini) genişletecek ve kendilerinden korku ve hüznü giderecek şeyleri indirir. Kendilerine cenneti müjdeler, ayrıca dünyada onlara hakkı ilham edip kendilerini hayra sevk eder. Ahirette kendilerine şefaat edip kerameder sunar ve onlara nefslerinin çektiği her şeyin cennette mevcut olduğunu müjdeler."140
Beyzavi, takva ehline birçok müjde vaat eden ve sonu, "Allah büyük ihsan sahibidir" (el-Enfal, 8/29) şeklinde tamamlanan ayetin tefsirinde şu önemli notu düşer:
"Ayetin bu kısmında şuna dikkat çekilmektedir: Allah'ın takvaya karşılık olarak vaat ettikleri kendi tarafından bir lütuf ve ihsandır, yoksa bu, onlara takvalarının gerektirdiği bir şey değildir!"141
Sonuç
mada tespit edebildiğimiz kadarıyla Kadi Beyzavi, Envarü't
Tenzil ve E arü't-Te'vil adlı dirayet alanındaki meşhur tefsirinde, eserin ismine uygun larak, ayederin hakikaderini ortaya koyarken, aynı zamanda onun ince v sırlı yorumlarından da örnekler sunmuş; böylece akılla gönlü, ilirole irfanı, zahirle batını bir derece mezcetmiş, bu meyanda bazı tasavvufi yorumlara girmiş, özellikle nefs tezkiyesi konusunda güzel tespit, tahlil ve tavsiyelerde bulunmuştur.
Nefs tezkiyesi ve takva konusunda, orijinal fikirlere sahip olan Beyzavi, insanın kurtuluşunu nefsi tezkiye ve terbiyeye bağlarken, onu dinintemel bir rüknü görecek kadar önemli bulmuştur. Nefsin, cehalet, gaflet, şirk, kin ve haset başta olmak üzere çeşitli manevi hastalıklarla hasta olduğuna, bu hastalıklar yüzünden kabiliyetini, safiyetini ve sıhhatini yitirdiğille dikkat çeken Beyzavi, tefsirinde bu hastalıklardan temizlenenlerin kurtulduğunu, bunun yolunun vahiy ve sünnete uymak olduğunu, kulun kalbi selim, nefsi ıslah olmadan gerçek huzura eremeyeceğine dikkat çekmiş, tövbe ile başlayan tezkiyenin, güzel ahiakla ulaştığı kemale ve ilisan haline "takva" ismini vermiştir.
Takvayı, kulu ahirette zarara ve azaba sokan şeylerden sakınmak ola-rak tarif eden Beyzavi, takvanın, şirkten, isyandan ve kalbi müşahededen <;r
~ 140 Beyzavi, age, c. II, s. 353. S 141 Beyzavi, age, c. I, s. 381. ---
159
160
Dilaver SELVİ
perdeleyen masİvadan temizlemek şeklinde üç derecede gerçekleştiğini, sonuncu takva derecesinin en yüksek mertebe ve hakiki takva olduğunu belirtmiş, böylece manevi tezkiyenin şeklini ve hedefini özetlemiştir.
Nefsin manen öldürülmesi için mücahede gerektiğini vurgulayan Beyzavi, mücahede zahmetine sabredenlerin müşahede nimetine ulaşacaklannı belirtmiştir.
Bu makalede Beyzavi'nin nefs tezkiyesine bakışı özetle tespit edilmeye çalışıldığı gibi, onun ilgili ayetlere getirdiği tasavvufi yorumlardan da örnekler sunulmuştur. Beyzavi'nin tefsirindeki diğer tasavvufi yorumlar geniş bir çalışmayı gerektirecek kadar çeşitli ve zengindir.
Beyzavi'nin nefs tezkiyesi ve takva konusundaki yorumlarında kendisinden önceki müfessirlerden Razi, Rağıb-ı İsfehanı:, Kuşeyrl, Süleınl ve Ruzbihfuı-ı Baklı: eş-Şirazi'nin etkilerini görmek mümkün olduğu gibi, onun bu yorumlarının Nesefi, Ebü's-Suud, Hatib Şirbını:, Bursevı:, Aıus1, İbn Acibe, Kasımı ve Elmalılı Harndi Yazır gibi kendisinden sonraki millessirler tarafından sıkça paylaşıldığını söylemek de mümkündür.
Kaynakça
Abdullah b. Ömer b. Muhammed Beydavi, Envarü't-tenzfl ve esrô.rü't-te'vil, c. I-II, Beyrut, 1988.
Abdulvehhab b. Ali el-Kafi Sübki, Tabakatü'ş-Şafi.iyye, c. I-X, Hicr 1992.
Alıdülkerim Kuşeyri, Kuşeyri Risô.lesi, tre. Dilaver Selvi, İstanbul: Semerkand Yay., 2007.
Abdülmedd Muhammed b. Muhammed Hani, el-Hadô.ikü'l-verdiyye fi edllô.i's-Sô.dô.ti'nNakşibendiyye, Dımaşk, 1997.
Ahmed b. Ali el-Askalfuıi İbn Hacer, Fethü'l-Bô.ri, c. I-XV, Beyrut, 2002.
Ahmed b. Muhammed el-Hanefi Hafaô, İnyô.yetü'l-Kô.di ve kifô.yetü'r-rô.di, c. I-IX, Beyrut, 1997.
Ahmed b. Muhammed İbn Adbe, e,l-Bahrü'l-medid fi tefsiri'l-Kur'ô.ni'l-Medd, c. I-VIII, Bey-rut, 2002. '
Burhanüddün Ebü'l-Hasan İbrahim b. Ömer el-Bikai, Nazmü'-dürer fi tenô.sübi'l-ô.yô.ti ve'ssüver, c. I-VII, Beyrut, 2006.
Ebu Abdurrahman Muhammed b. Hüseyin b. Musa el-Ezdi Sülemi, Hakô.ikü't-tefsir, c. I-II, . Beyrut, 2001.
Ebıi Talib el-Mekki, Kiitu'l-kuliib, tre. Yakup Çiçek-Dilaver Selvi, c. I-IV; İstanbul: Semerkand Yay., 2003.
Hüseyin b. Muhammed b. Müfeddal Rağıb-ı İsfehfuıi, el-Müfredô.t fi ğaribi'l-Kur'ô.n, Dımaşk, 2002.
İsamüddin İsmail b. Muhammed Konevi, Hô.şiyetü'l-Konevi alô. tefsiri'l-İmam Beyzô.vi, c.
Beyzavi Tefsirinde Nefs Tezkiyesi ve Takva
I-XX, Beyrut, 2001.
İsmail Paşa b. Muhammed Emin Bağdadi, Hediyyetü'l-ari(fn esmaü'l-müellifi.n ve asarü'lmusanni(fn min Keşfi.'z-Züm1n (Keşfü'z-Züniln'Ia birlikte), VII, Beyrut, 2008.
Mahmud b Ömer Zemahşeri, el-Keşşaf an-hakii.iki.'t-tenzil ve uyilni'l-ekii.vfl, c. I-IV; Beyrut, ts.
Muhammed b. Ahmed Ayni, Umdetü'l-kari, XVI, Beyrut, 1998.
Muhammed b. Ahmed Kurtübi, el-Cami li ahkami'l-Kur'ô.n, c. I-X, Daru'l-Fikr, 1993.
Muhammed b. Muhammed b. Mustafa el-İmadi Ebü's-Suıld, İrşadü'l-akli's-selim ila meztiye'lKitabi'l-Kerim c. I-VI, Beyrut, 1999.
Muhammed b. Muhammed Gazali, İhyau ulilmi'd-din, c. I-V, Beyrut, 2000.
Muhammed b. Musluhiddin Şeyhzade, Haşiyetü Muhyiddin Şeyhzade ala tefsiri'l-Ktidf Beyzavf, c. I-VIII, Beyrut, 1999.
Muhammed Hakim et-Tirmizi, Beyanü'l-fark beyne's-sadr ve'l-kalb ve'l-fuad ve'l-lübb, Kahire, 1957.
Ömer b. Muhammed Sühreverdi, Avarifü'l-Maarif - Gerçek Tasavvuf, tre. Dilaver Selvi, İstanbul: S em rkand Yay., 2008.
161