Upload
others
View
12
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
DHBT-1
1. BÖLÜMİSLAM İNANÇ ESASLARI ..................................................................................................................................................... 9TESTLER ................................................................................................................................................. 35
2. BÖLÜMİSLAM İBADET ESASLARI ..................................................................................................................................................49TESTLER ............................................................................................................................................. 113
3.BÖLÜMKUR’AN-I KERİM ..............................................................................................................................................................125TESTLER ............................................................................................................................................. 165
4.BÖLÜMSİYER ............................................................................................................................................... 177TESTLER ............................................................................................................................................... 229
5.BÖLÜMİSLAM AHLAKI ...................................................................................................................................... 243TESTLER ............................................................................................................................................... 253
İÇİNDEKİLER
DHBT-2
1.BÖLÜMAKAİD ............................................................................................................................................................265
2.BÖLÜMKELAM ........................................................................................................................................................... 293
TESTLER ........................................................................................................................................................... 301
3.BÖLÜMTEFSİR ........................................................................................................................................................... 313
TESTLER ........................................................................................................................................................... 327
4.BÖLÜMHADİS ........................................................................................................................................................... 335
TESTLER ........................................................................................................................................................... 351
5.BÖLÜMFIKIH ........................................................................................................................................................... 363
TESTLER ........................................................................................................................................................... 393
6. BÖLÜMDİNİ HİTABET ........................................................................................................................405TESTLER ................................................................................................................................413
7. BÖLÜMİSLAM TARİHİ ........................................................................................................................417TESTLER .............................................................................................................................. 431
8.BÖLÜMYAŞAYAN DÜNYA DİNLERİ .....................................................................................................435TESTLER ................................................................................................................................449
BU KİTABI NİÇİN HAZIRLADIK?Bu kitabı hazırlamamızın birinci ve ilk gayesi bir nebze olsun Din-i Mübin-i İslâm’a hizmet etmektir. Eğer bu eserimizle fayda ve yarar sağlıyorsak bizleri ziyadesiyle memnun ve mesrur edecektir.
Bir diğer gayemiz ise, yaklaşık on yıldır Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde olan sınavlara yönelik çalışmalar sürdürmekte-yiz. Yeterlik, Dhbt, Mbsts ve buna benzer eserleri hazırlayarak siz değerli dostların istifadesine sunduk. Bunun neticesinde aldığımız çok güzel haberler oldu ve fayda sağladığımızın kanaatine vardığımızdan dolayı bu alanda çalışmalarımızı hem hız-landırdık hem de güncelledik. Hemen hemen her sınav sonrası kitaplarımızı baştan sona kadar kelime kelime, satır satır ve cümle cümle inceleyerek güncelliyor ve eklenmesi gereken yerlere ekleme, çıkarılması gereken yerleri de çıkarıyoruz. Yani kısacası sınavda başarılı olmanız için elimizden gelen tüm gayret ve çabaları sarf ediyoruz.
BU KİTABIN HAZIRLANIŞ ŞEKLİ NASILDIR?Bu alana (Yeterlik, Dhbt, Mbsts) yıllarını veren ve bu alanda tecrübe ve birikim sahibi olan Mustafa UYAN, her sınav sonrası çıkan soruların analizini yaparak ve okuyucularından almış olduğu telefon ve/veya görüştüğü kişilerden tavsiye, eleştiri, ten-kit, tecrübe, bilgi, birikim gibi durumları göz önüne alarak ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tercih ve tavsiye ettiği eserlerden istifade ederek, Ösym’nin sınav stillerini de göz önüne alarak konuların özeti ve oluşturduğu sorularla en kısa yoldan hedefe varma imkânını hazırlamıştır. Konular hazırlanırken titiz bir çalışma ile o konu en kısa bir şekilde ve en güzel akılda kalıcı özelliği nasıl ise fazla cümle ve kelimelere boğmadan hazırlanmıştır.
Her konu arasına kutucuk konularak püf noktalar ve/veya çıkma ihtimalli sorular baz alınarak Teferruat adıyla kısa ve öz bilgi verilmiştir.
TEFERRUAT:Bir şeyin en ufak bölümleri, incelikleri, ayrıntıları, açıklamalarını kısa ve öz cümle ve/veya kelimelerle ifade etmek demektir.
Örnek 1: Teferruat: İslâm’ın inanç, ahlâk ve toplum düzeniyle ilgili hükümleri fıtrat ve tabiatla tam bir uyum halindedir. İslâm inançları çok sağlam esaslar ihtiva eder. İslâm’da hurafe ve zanna asla yer yoktur.
Örnek 2: Teferruat: Peygamber Efendimiz, peygamberlikle ilgili üç temel görevi; kendisine indirilen vahyi insanlara iletmek (tebliğ), vahyi açıklamak (tebyin) ve kanun ve hüküm koymaktır (teşri). Bu nedenle Kur’an’ın tefsiri Peygamber Efendimiz ile başlamıştır.
Örnek 3: Teferruat: Fıkıh ilmi, temel İslâm bilimlerinin yanı sıra matematik, tıp, coğrafya, sosyoloji gibi pozitif ve sosyal ilim-lerden de faydalanır. Örneğin namaz vakitlerinin tayiniyle oruç ve hac aylarının hesaplanmasında, namazda kıble yönünün tespitiyle mirasın taksiminde matematik ve coğrafyadan faydalanır.
Kitabımızda konuların hepsine yer verilmiş ve akabinde konuyla alakalı testler ilave edilerek, çalışırken konudan hemen sonra kendinizi denemeniz ve seviyenizi ölçmek ve/veya belirlemek için sizlere yol gösterilmiştir.
TEFERRUAT KİTAPLARIMIZ HAKKINDATüm adaylar için ortak kitap şeklinde hazırladığımız ve Dhbt 1 ve Dhbt 2’nin tüm konu ve bölümlerini bir arada barındırarak ve siz değerli okuyucuların maddi imkânlarını da göz önünde bulundurarak, iki kitabı ve tüm öğrenim düzeylerine de uyarla-yarak, büyük boy olarak ve göze rahat ve hoş gelmesi için de renkli yaparak istifadenize sunduk. Daha verimli ve pratik olması için bir çok maddeyi kısa kelime ve cümlelerle ifade ettik. Akıcı bir üslup alması için elimizden gelen tüm gayreti sunduk. Bütün bölümlerin analizlerini yaparak, İslâm İbadet Esasları, Akaid ve Kelâm konularında itikadi mezheplerden Maturidi ve Eş’ari başta olmak üzere diğer görüşlerede yer vererek ve aradaki farlılıkları da izah etmeye çalıştık. İslâm İbadet Esasları ile Fıkıh bölümünde Hanefi ve Şafii mezhepleri başta olmak üzere Maliki ve Hanbeli görüşlerine de yer vererek aradaki farklı-lıkları da izah etmeye çalıştık.
Genel itibariyle kitaplarımızda gereksiz bilgilere yer vermemeye ve sınavda çıkan ve/veya çıkma aşamasında ya da çıkma ih-timali olan konu ve sorulara öncelik verdik. Bugüne kadar yapılan Yeterlik, Dhbt ve Mbsts sınavlarının hepsinde bir çok soru tutturmayı başardık. Tüm konu ve sorularımız %100 ÖSYM müfredatına uygun olarak hazırlanmıştır.
Teferruat Serisi diye size sunduğumuz eserlerimiz için iddia ediyoruz ki hepsini elde ederek ve sizlere sunduğumuz çalışma stillerini de baz alarak iddialı bir çalışma sergilerseniz Allah’u Teala’nın izni ve inayetiyle başaracaksınız.
DHBT SINAVINA NASIL ÇALIŞMALISINIZ?Diyanet İşleri Başkanlığı ile Ösym kendi aralarında protokol yaparak 2014 yılından itibaren Ösym aracılığıyla Dhbt sınavı yapılmaktadır. İki yılda bir yapılan bu sınav için yaklaşık 250.000 veya 300.000 kişi civarında bir müracaat olmaktadır. Bu sayı çok ciddi bir rakam olmakla beraber her sınav döneminde rakiplere karşı çıtayı biraz daha yükseltmek gerekir. Çünkü verilen rakamlara göre alıma bakıldığında her sınav döneminde bu rakamların en fazla %10’u göreve girmekte ve %90’ı ise dışarıda kalmaktadır. Bundan dolayı çok ciddi bir çalışma söz konusu olmalı ve yüksek puanlar alınmalıdır.
Çalışmanızı aşağıdaki maddelere göre plan ve program dahilinde yapınız!
1. Evvela bu işin hakkınızda hayırlı olup olmadığını istihare ve istişare sonucuna bakarak ve eğer hakkınızda hayırlı de-ğilse, hayırlı olmasını Yüce Allah’tan temenni ederek duada bulunun ve her çalıştığınızda mümkün mertebe abdestli olmaya özen gösterin
2. İçinizde büyük bir istek, aşk, şevk ve illa kazanacağım hırsı olmalıdır.3. Karamsar olup ve acaba kazanabilir miyim? kazanamaz mıyım? ikileminde asla olmayın4. Daha önce sınava giren arkadaş, dost ve/veya yakınlarınızdan, mümkünse mahallenizin veya köyünüzün Din Görev-
lisinden sınav hakkında tecrübe ve bilgilerinden istifade edin, sınav taktiklerini öğrenin5. Zaman zaman ilinizde veya ilçenizde bulunan Müftülüklere uğrayın, bilgi ve birikimlerinden istifade edin6. Hasta, halsiz, moralsiz ve bitkin durumlarda çalışmayın ve kendinizi çok iyi hissedince çalışmaya başlayabilirsiniz7. Çalışacağınız ortam sessiz ve sakin olmalı, imkânınız varsa özel çalışma yeri edinerek çalışınız 8. Aralıklarla değil her gün mutlaka çalışacak şekilde sınav için bir zaman ayırın ama genellikle sabahın erken saatlerini
seçerseniz daha faydalı olur.9. Seçeceğiniz zaman dilimi aşağı yukarı her gün aynı saatlerde olursa daha verimli olur.10. Bir gün on iki saat çalışıp da bir iki gün asla ara vermeyin, az da olsa her gün çalışarak bilginizi akılda tutma gayretin-
de olun11. Ezberleme yöntemini asla denemeyin, ezber bir süre sonra unutulur. Mutlaka iyice okuyun ve okuduktan sonra
aklınızda kalanları hafızanızda yoklayın12. Sabır, vakar, sukünet içerisinde sınava en az bir yıl kadar bir zaman dilimi kalınca başlayınız13. Mutlaka namazlarınızı vaktinde kılmaya özen gösterin ve devamında bol bol dua ederek, böyle hayırlı bir yolun yol-
cusu olma gayretinde olun14. Strese götürecek, motivasyonu bozacak ortamlardan uzak durun15. Hafızayı güçlendirecek şeylerle meşgul olun16. Hazırlamış olduğumuz DHBT konu anlatımı, soru bankası, deneme testi ve mülâkat kitabı olmak üzere mümkünse
dört kitabımızı da bir seferde elde ederek çalışmaya başlayınız17. Evvela konu anlatımlı Dhbt kitabımızdan başlayarak, aklınızda kalabilecek ve/veya size rahat gelecek konulara önce-
lik verin ve aklınıza yatıncaya veya aklınızda kalıncaya kadar konuyu okuyun, devamındaki testleri çözerek seviyenizi ölçünüz
18. Kitabımızda bulunan püf noktalara odaklanın ve onlara hafızanızda yer edinin19. Konu anlatımlı kitabımızı bitirdikten ve kendinizi konulara vakıf olarak gördükten sonra soru bankası ile deneme
testimizdeki soruları bol bol çözün ve çözerken mutlaka soruyu anlamaya çalışın, soruyu anlamak %50’sini çözmek demektir.
20. Anlamadığınız soru olduğunda bir diğer soruya geçin ve testteki diğer soruları çözdükten sonra es geçtiğiniz soruya odaklanın ve anlamaya çalışıp çözün
21. Konu anlatımı, soru bankası ve deneme testi şeklinde hazırladığımız sorular 20’şer adet olup Ösym’ye uyumlu oldu-ğundan kendinize bir süre belirleyin ve ona göre hareket edip, kaç dakikada çözebileceğinizi sınayın
22. Hangi konularda eksiğiniz varsa o konuyu birkaç defa daha fazla okuyun23. Soruları çözerken takıldığınız veya çözemediğiniz sorular için tekrar konuyu okuyun 24. Dhbt kitaplarını baş ucunuzdan ayırmayın, kendinize arkadaş edinin25. Seyahata çıktığınızda bile kitaplar sizinle beraber olsun, arada konu tekrarı yapın26. Zamanınızı boş yere harcamayın ve genelde soru çözerek değerlendirin27. Kendinizi sınava tam hazır hissedinceye ve sınava en az birkaç gün kalıncaya kadar çalışarak ara vermeyin28. Dhbt konu anlatımlı kitabımızı, soru bankamızı ve deneme testimizi bitirdikten sonra mülâkat kitabımıza da arada bir
göz atın29. Artık Dhbt sınavına %100 hazırım diyorsanız ve zamanınız varsa mülâkat kitabımızı da baştan sona okuyarak sözlü
sınav için de hazırlıklı olun30. Mülâkat kitabımıza da aynı şekilde ezber yöntemi ile değil, bol bol okuyarak hafızada kalıcılığına odaklanın
Şimdiden başarılar dileriz……
TEFERRUAT SERİSİ
DHBT-1KONU ANLATIMLI SORU BANKASI
9
TEST1
BÖLÜM
1
TEFERRUAT SERİSİDHBT-1
DHBT KONU ANLATIMLI SORU BANKASI
DDY
YAYI
NLAR
I
İSLÂM İNANÇ ESASLARI
İSLÂM DİNİNİN DAYANDIĞI TEMEL ESASLAR
İnsanoğlu öyle zamanlar yaşamıştır ki, o zamanlar din
namına inandığı ve tanıdığı sistem, hiç bir zaman akıl ve
mantıkla bağdaşamayacak birtakım safsatalardan iba-
retti. Bu sistemlerde insan, yaratılışına karşı direnmiş,
kendi öz nefsine azap çektirmiş, akıl ve sağduyusuna
karşı inatta ısrar etmiş ve din diye bunları telkin eden din
adamlarına da boyun eğmişti. Tüm bu çileleri dolduran
insanoğlu, dünyada selameti, ahirette saadeti elde ede-
ceğine inanıyordu.
En sonunda yüce Allah, son elçisi olan Peygamber Efen-
dimiz (s.a.v)’i, insanlığı kurtarmak üzere Peygamber ola-
rak gönderdi. O, biricik gaye-ufuk insan, yüce Allah’ın,
her yana ışık saçan ve iman hakikatine ulaştıran kurtarıcı
Ayetlerini; insanlara okudu. Onlara kitap ve hikmeti öğret-
ti, insanları düştükleri sapıklık bataklığından çıkarıp, ışığa
kavuşturdu.
Yüce Allah’ın son ve en mükemmel dini olan İslâm’ın ilim,
fikir, akıl, vicdan (Hürriyet), eşitlik, adalet ve istiklal dini
olduğunu, insanın ruhu, aklı ve vicdanı üzerinde hiç bir
kişinin saltanat kuramayacağını herkesin insan olmak ba-
kımından eşit bulunduğunu, Peygamberlerin görevlerinin
bile yalnız tebliğ ve yol göstericilik olduğunu, hiç bir kuş-
kuya yer bırakmayacak şekilde açıkça beyan etti.
İslâm dininin dayandığı temel esaslar, Allah ve Rasulü
(s.a.v)’in emirleri ve yasakları doğrultusunda hareket
etmektir.
Teferruat
FITRAT
Fıtrat kelimesi yaratılış, yapı, karakter, tabiat, mizaç an-
lamlarına gelir. Bir şeyi başlangıcında yarmak, kazmak
anlamına gelen ve “fatr” kökünden türeyen fıtrat kelimesi,
ayrıca “ilk yaratılış” anlamında ve mutlak yokluğun yarıla-
rak, içinden varlığın çıkması yani bu yarılma sonucu orta-
ya çıkan ilk varlık hali demektir.
Fıtrat, ilk yaratmak demek olup yaratılışın ilk tarz ve şekli-
ni ifade eder. Bütün insanların insan olmaları bakımından
yaratılışlarında esas olan, hepsinde ortak bulunan genel
yaratılış yasalarıdır. Fıtrat yani yaratılıştır. Her bir canlının
kendisine özgü bir yaratılış özelliği ve yasası vardır. Canlı-
lar bu yaratılış yasasına uygun hareket ederler.
“Yüzünü doğru bir din olarak İslâm’a, insanların fıtratına
uygun olan dine çevir.” (Rum Suresi Ayet 45)
“(Rabbimiz) Her şeye yaratılışını (varlığını ve biçimini) ve-
rip sonra ona yol gösterendir.” (Taha Suresi Ayet 50)
İbn-i Manzur fıtratı, “Allah’u Teala’nın mahlukatını kendi-
sini bilip tanıyacak ve idrak edecek bir hal, bir kabiliyet
üzere yaratması” olarak tanımlar.
İbn-i Arabi “fıtrat” sözcüğüne “bir şey üzerine yaratılmak”
anlamı verir.
Bediüzzaman da Sözler’de konuyu, “Sani-i Hakim her
şey için o şeye münasip bir kemal (Mükemmellik) nok-
tası ve feyz alabileceği ona layık bir varlık derecesi tayin
etmiştir. Her varlığa kendisi için takdir edilen kemal nok-
tasına çalışıp gitmesi için de bir istidat (Potansiyel kabili-
yetler, eğilimler) vermiş ve varlıkları o kemal noktalarına
doğru sevk etmektedir.” ifadesiyle açıklar. (30. Söz, Zerre
Bahsi 3. Nokta)
Kur’an ve hadislerde, insanın, din ve esaslarını anlamaya
ve kabul etmeye uygun fıtratta yaratıldığı çeşitli şekillerde
ifade edilir. Henüz kâinat oluşmadan, hiç bir insan dün-
yaya sunulmadan önce ruhlar aleminde, bütün insanların
ruhu Allah’ın “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” sorusu-
nu,”Evet, Sen bizim Rabbimiz sin” diyerek cevaplar, söz
verirler. İnsanlar, bu şuurla dünyaya gelirler.
İbn-i Manzur fıtratı, “Allah’u Teala’nın mahlukatını ken-
disini bilip tanıyacak ve idrak edecek bir hal, bir kabiliyet
üzere yaratması” olarak tanımlar. İbn-i Arabi “fıtrat” söz-
cüğüne “bir şey üzerine yaratılmak” anlamı verir.
Teferruat
1 1TEFERRUAT SERİSİ BÖLÜM1.
DDY
YAYI
NLAR
I
İSLÂM İNANÇ ESASLARI
10 DHBT KONU ANLATIMLI SORU BANKASI
HİLKAT
Hilkat kelimesi doğuştan gelen özellik ve yaratılış an-
lamlarına gelir. Hilkat ve fıtrat, anlamları birbirine yakın
kelimelerdir. Ancak hilkat kelimesi fıtrat kelimesine oranla
daha genel ve kapsamlıdır. Fıtrat daha çok insanları, hil-
kat ise bütün yaratılmışları içine alan genel bir kavramdır.
Örneğin “göklerin ve yerin fıtratı” yerine “hilkati” ifadesi
daha uygundur.
Kur’an’ın, “Öyleyse sen yüzünü Allah’ı birleyen (bir ha-
nif) olarak dine, Allah’ın o fıtratına çevir ki insanları bunun
üzerine yaratmıştır. Allah’ın yaratışı için hiçbir değiştirme
yoktur. İşte dimdik ayakta duran din (Budur). Ancak in-
sanların çoğu bilmezler.” (Rum Suresi Ayet 30) Ayetindeki
“Allah’ın o fıtratı” ve “insanları bunun üzerine yaratmıştır”
ifadelerinde geçen kelimelerin orijinali “fıtrat’tır.” “Allah’ın
yaratışı” ifadesinde ise “hilkat” kelimesi kullanılmıştır.
“Herkes kendi yaratılışına (Fıtrat tarzınA) göre davranır.
Şu halde kimin daha doğru yolda olduğunu Rabbin daha
iyi bilir.” (İsra Suresi Ayet 84) Ayetiyle, insanların görü-
nümleri gibi fıtratlarının da değişik renklerde olduğu bil-
dirilir.
İnanan insan, Allah’ın yarattığı fıtrat üzerine, kendisini
geliştirmeye, olumlu özelliklerini artırmaya, olumsuz
olanları Allah’ın hoşnutluğu doğrultusunda değiştirme-
ye ve kişiliğini Kur’an ahlâkına uygun hale getirmeye
çalışır.
Teferruat
İMAN
Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in vahiy yoluyla getirdiği
tüm hususlarda tereddütsüz tasdik etmek ve getirdikleri-
ne inanmak demektir.
İmam-ı Maturidi, İmam-ı Eş’ari, Bakıllani, Cüveyri, İmam-ı
Gazali ve Ebul Mün’en Nesefi, imanın kalbin tasdikinden
ibaret olduğunu savunmuşlardır.
Mürcie ve Kerramiyye mezheplerinin iman tanımı: İnanıl-
ması gereken inanç esaslarını kalbin tasdiki olmaksızın
dil ile ikrar etmek yeterlidir.
Cehmiyye ve Neccariyye mezheplerine göre kişinin iman
esaslarını sadece bilmesi Mü’min olması için yeterlidir.
Maturidi ve Mu’tezili alimler ise bunun yeterli olmadığını
ve eğer bu yeterli olsaydı her alimin Mü’min olması ge-
rektiğini söyleyerek onları eleştirmiştir.
İmanın bilgiden ibaret olması halinde her cahilin kâfir her
bilgininde Mü’min olması gerekir diye diğer alimlerden iti-
raz gelmiştir.
İman-amel ilişkisini savunan görüş: Hariciyye, Mu’tezile,
Şia, Zeydiyye ve Selef alimleridir.
İman ve İslâm, İmam-ı Maturidiye göre Kur’an ve Sün-
nette ayrı ayrı zikredilse de İman ve İslâm aynıdır. İman
ve İslâm konusunda İmam-ı Eş’ari İslâmın imandan daha
geniş olduğunu ve İslâmın İmanı kuşattığını söyler.
İMAN BİLGİ İLİŞKİSİ
İmanın, içtenlikle tasdike bağlı olması, onun bilgiyle ala-
kalı olduğunu gösterir. Çünkü bir haber veya bilgi varsa
onu onaylamak veya reddetmek söz konusu olabilir. İnsa-
na sonsuz gibi görünen bu kâinat çok hassas ve muhte-
şem bir denge üzerine kurulmuştur. Bütün varlıkların ya-
ratılması ve varlığını dengeli şekilde sürdürmesi kâinatın
tek hakimi ve sahibince yapılmaktadır. Evrendeki bütün
varlıklar, kendisine yüklenen görevi mükemmel yapmakta
ve insana hizmet etmektedir. Allah bu bilgilerle bir taraf-
tan insanın evrenle ilgili merak ve sorularını cevaplarken,
diğer taraftan onu âlem üzerinden kendisiyle iletişim kur-
maya sevk etmektedir.
Böylece bilimin gözlem alanına yönlendirilen akıl, gerçeği
düşünmeye ve sonrasında inanmaya yol bulabilecektir.
Kur’an-ı Kerim’de eş anlamlılarıyla birlikte beş yüzden faz-
la ayet insanları incelemeye ve düşünmeye çağırmakta-
dır. Bunun amacı akıl sahibi insanları imana ulaştırmaktır.
Gerçeği düşünebilmek ve görebilmek için ilimle geliştiril-
miş ve ön yargıdan arındırılmış salim bir akla ihtiyaç var-
dır. Akıl, fizik ötesiyle ilgili konularda vahye dayandığında
daha da güçlenmiş ve kalbi huzurlu kılmış olur. Böylece
akıl din ile doğruyu bulmuş, din de onun yardımıyla anla-
şılarak yaşanabilir hale gelmiştir.
Taassuptan arınmış akli bilgi, nakli bilginin karşıtı değil,
birbirini destekleyen iki unsurdur. Her ikisi de güvenilirdir,
bilinçli bir fikri faaliyet olan iman için sağlam ve yeterli de-
lillerdir. Kalpteki bilginin imana dönüşebilmesi için istekli
bir boyun eğiş ve teslimiyet taşıması gerekir.
Delile dayalı doğru bilgi ve kalpten bağlılıkla oluşan (tah-
kiki) iman asıldır. Bu iki özellikten yoksun olan taklidi
iman ise eksiktir. Bu sebeple her Mü’min, imanını bilgi,
duygu ve delille besleyerek kökleştirmekle yükümlüdür.
Nitekim İmam-ı Gazali iman hayatının; taklit, ilim ve zevk/
1TEFERRUAT SERİSİ BÖLÜM1.
DDY
YAYI
NLAR
I
İSLÂM İNANÇ ESASLARI
11DHBT KONU ANLATIMLI SORU BANKASI
hoşnutluk aşamalarında geliştiğini, ilim safhasında aki-
deyi destekleyen delillerin sağlanması gerektiğini söyle-
mektedir. Her ne kadar iman gaybi ise de inandığımız en
yüce varlığı anlatan kâinatın/ilmin sesine de kulak vermek
gereklidir.
Her Mü’min, imanını bilgi, duygu ve delille besleyerek
kökleştirmekle yükümlüdür.
Teferruat
TAHKİKİ İMAN
Delillere, bilgiye, araştırma ve kavramaya dayalı imana
denir. Deliller ile kuvvetlendirilen İmana Tahkiki (İstidlali)
İman denir. İslâm, inanç esaslarını araştırıp delil akıl tefek-
kür ve düşünceye dayanarak iman etmesine önem ver-
miştir. Bu imana sahip kişiyede Muhakkik adı verilmiştir.
TAFSİLİ İMAN
Ayrıntılı bir şekilde tek tek iman esaslarına açık ve geniş
bir şekilde inanmaya yani Amentüde geçen İmanın altı
esasına;
1. Allah’a İman
2. Meleklerine İman
3. Kitaplarına İman
4. Peygamberlerine İman
5. Ahiret Gününe İman
6. Kaza ve Kadere İman
Şeklinde olup, hepsine ayrı ayrı iman edip, dil ile ikrar
ederek kalp ile de tasdik etmektir.
TAKLİDİ İMAN
Delillere dayalı olmaksızın sadece çevrenin telkini ile
meydana gelen ve adeta kişinin İslâm toplumunda do-
ğup büyümüş olmasının tabii sonucu olarak gözüken
imana denir. Böyle bir kişiyede Mukallid adı verilir. Yani
anne babadan, hocadan ya da çevreden görerek ve
öğrenerek iman etmeye denir. Cumhura göre bu çeşit
bir iman caizdir. Ancak kişi imanını akli ve nakli deliller-
le kuvvetlendirme yönüne gitmediği için sorumlu kabul
edilmiştir. Halkın çoğunluğunun imanı bu şekildedir. Tak-
lidi İman, inkârcı ve sapık fikirli kişilerin ileri sürecekleri
şüphelerle sarsıntıya uğrayabilir. Bunun içindir ki imanı,
dini ve akli delillerle kuvvetlendirmek gerekir.
Ebu Hanife ve İmam-ı Maturidi mukallidin imanının geçer-
li olduğuna hükmetmiştir. Eş’ari’ye mezhebinde onların
bu görüşüne katılmaktadır. Ancak bu iki mezhebe göre
de mukallid araştırmayı terk etmesinden dolayı sorumlu
görülmektedir.
Mutezile mukallidin imanını geçerli görmemiştir. İmanda
istisna, alimler inançla ilgili konularda kuşku olmak dü-
şüncesini benimsemişlerdir.
Eş’ariler imanın hakikati ile ilgili değil ama olgunluk hali
ve neticesiyle ilgili olarak imanda istisnayı mümkün gör-
müştür.
İman dil ile ikrar, kalp ile tasdikten ibarettir.
Teferruat
İLMİN DERECELERİ
1. İlmel Yakin: Akıl ve naklin yani nazar ve haberin ifade
ettiği ilme denir.
2. Aynel Yakin: Selim (Sağlam) duyu organlarının, göz-
lem veya deneyin bildirdiği bilgilere denir. Selim yani
sağlam duyu organları beş tanedir. (Duyma, görme,
koklama, tatma, dokunma).
3. Hakkal Yakin: Kalp ile sezilip bizzat duyulan, basi-
retle müşahede olunan, bizzat yaşayarak elde edilen
bilgiye denir.
İMAN VE AMEL İLİŞKİSİ
1. Hariciler: Büyük günah işleyen küfre girer. Hatta ba-zılarına göre küçük günah işleyenler de küfre girer. İblisi’n Allah’a inandığını ve ibadet etmekte olduğunu, acak Allah’u Teala’nın Hz. Adem (a.s’)a secde etme-sini emretmesi üzerine Hz. Adem (a.s)’a secde etme-yerek Allah’u Teala’nın emrinden çıktığını ve böylece Allah’u Teala tarafından lanetlendiğini ve cehennem-de sürekli kalmayı hak ettiğini bidirerek, bunu, büyük günah işleyenin kâfir olduğuna delil getirmektedirler. Delil olarak; “Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, kâ-firlerdir.” (Maide Suresi Ayet 44)
2. Mu’tezile: Ameli yani dini emirlerin yapılması ve ya-saklardan kaçınılması İmanın bir rüknü olarak sayan Mu’tezile’ye göre, büyük günah işleyen yani Ayetlerle
1 1TEFERRUAT SERİSİ BÖLÜM1.
DDY
YAYI
NLAR
I
İSLÂM İNANÇ ESASLARI
12 DHBT KONU ANLATIMLI SORU BANKASI
ve Mütevatir Hadislerle sabit olan dini emirleri yap-
mayanlar ve dini yasakları çiğneyenler İmandan çıkar
ama küfre girmez. İmanla küfür arasında bir yerde bu-
lunur. Tövbe etmeden ölürlerse cehenneme girerler
ve orada devamlı kalırlar. Delil olarak; “Kim de Allah’a
ve Peygamberine isyan eder (Allah’ın) sınırlarını (Çiğ-
neyip) geçerse onu da içinde devamlı kalıcı olarak,
ateşe koyar. Onun için hor ve hakir edici bir azap var-
dır.” (Nisa Suresi Ayet 14) “Hayır, bir kötülük (Günah)
kazanır da suçu kendisini çepeçevre kuşatırsa onlar,
cehennemliktirler. Onlar orada bir daha çıkmamak
üzere kalıcıdırlar.” (Bakara Suresi Ayet 81) “Kim bir
Mü’mini kasden öldürürse cezası, içinde ebedi kalı-
cı olmak üzere cehennemdir. Allah ona gazab etmiş,
onu lanetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırla-
mıştır.” (Nisa Suresi Ayet 93)
3. Ehli Sünnet: Amel, İmanın bir parçası ve rüknü olma-
dığından büyük de olsa günah işlemek kişiyi İmandan
çıkarmaz, küfre götürmez. Günah işlemenin küfür sa-
yılması şu Ayetlere göre mümkün değildir. “Şüphesiz
ki Allah, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz;
bundan başkasını dilediği kimse için bağışlar.” (Nisa
Suresi Ayet 48, 116) “De ki: “Ey kendi nefisleri aley-
hine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit
kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar.”
(Zümer Suresi Ayet 53)
İMANDA ARTMA VE EKSİLME
İman, kemiyeten artmaz ve eksilmez; keyfiyeten ise artar
ve eksilir. İmanın kemiyeten artmaması ve eksilmemesi
şudur:
İman edilecek hususlar olan; Allah’ın varlığı ve birliği,
meleklerin varlığı, peygamberlerin varlığı, ahiretin hak ol-
ması gibi meseleler bellidir. Bunlarda artma veya eksilme
söz konusu değildir. İman edilecek bu hususlara inanma
bakımından, bir peygamber ile herhangi bir Mü’min ara-
sında fark yoktur. İkisi de aynı şeylere iman eder. Zaten
iman edilecek hususlardan birisi inkâr edildiğinde, iman
dairesinden çıkılmakta ve küfre girilmektedir. Demek
iman, kemiyeten artmamakta; birisi daha fazla şeye iman
ederken, diğeri daha az şeye iman etmemektedir. Kemi-
yeten hepimizin imanı müsavidir.
İmanın keyfiyeten artıp eksilmesinin manası ise şudur:
İman, kalite ve kemal bakımından artar ve eksilir. Mese-
la Tahkiki İman, Taklidi İmandan yüksektir. Ayne-l yakin
mertebesi ilme-l yakin mertebesinden, hakka-l yakin
mertebesi de ayne-l yakin mertebesinden üsttedir. Bu tıp-
kı, Kâbe’yi görmeden bilen bir kimsenin, sonradan onu
gördüğünde yakininin ziyadeleşmesine benzer. İman da
kişinin delilleri okuması ve görmesi nisbetinde ziyadeleşir
ve artar.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) imanın keyfiyet cihetiyle ar-
tıp eksilmesine şu hadis ile işaret etmiştir: “Eğer Hz. Ebu
Bekir (r.a)’ın imanı ile bütün Mü’minlerin imanı tartılmış
olsaydı, Hz. Ebu Bekir (r.a)’ın imanı ağır gelirdi.” İşte bu
ağırlık, imanın kemal ve keyfiyet mertebesinde olan bir
ağırlıktır. Bu cihette, ümmetin tamamının imanı Hz. Ebu
Bekir (r.a)’ın imanına yetişememektedir.
İman, delillerin öğrenilmesi ve tefekkür edilmesi ile ziya-
deleşmektedir.
İHSAN
Lugatta; “güzel olmak” manasına gelen hüsn kökünden
türetilmiş bir masdar olup genel olarak “başkasına iyilik
etmek” ve “yaptığı işi güzel yapmak” şeklinde kısmen
farklı iki anlamda kullanılmaktadır. İhsanda bulunan ki-
şiye muhsin denir. Bir insanın gerçekleştirdiği işin ihsan
seviyesine ulaşabilmesi için hem neyi nasıl yapması icap
ettiğini iyi bilmesi hem de bu bilgisini en güzel biçimde
eyleme dönüştürmesi gerekir.
Hz. Ali (r.A) “İnsanlar işlerini ihsanla yapmalarına göre
değer kazanır.” derken bunu kastetmiştir.
“Allah’ın yarattığı her şeyi ihsanla yarattığını bildiren ayet-
te de (Secde Suresi Ayet 7) ihsan kavramı bu anlamdadır.
Ahlâk literatüründe ihsan genellikle, “İyiliklerde, farz olan
asgari ölçünün ötesine geçip, isteyerek ve severek daha
fazlasını yapmak” manasında kullanılır. Ragıb el-İsfaha-
ni’nin diğer İslâm alimlerince de paylaşılan düşüncesine
göre, ihsan adaletin üstünde bir derecedir; adalet borcu-
nu vermek, alacağını almak, ihsan ise üstüne düşenden
daha fazlasını vermek, alması gerekenden daha azını al-
maktır.
Kur’an-ı Kerim’de ihsan kavramı hem Allah’a hem de in-
sanlara nisbet edilerek yetmişi aşkın ayette masdar, fiil ve
isim şeklinde geçmekte, bu ayetlerin bir kısmında “baş-
kasına iyilik etmek”, bir kısmında “yaptığı işi güzel yap-
mak” manasında, çoğunda ise herhangi bir belirlemeye
gidilmeden mutlak anlamda kullanılmıştır.
1TEFERRUAT SERİSİ BÖLÜM1.
DDY
YAYI
NLAR
I
İSLÂM İNANÇ ESASLARI
13DHBT KONU ANLATIMLI SORU BANKASI
Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor:
“İhsan, Allah’ı görür gibi ibadet etmendir; çünkü sen
O’nu görmesen de O seni görmektedir.” (Buhari, İman 1)
Teferruat
KÜFÜR (İNKÂR) VE ÇEŞİTLERİ
Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in Allah’u Teala’dan getirdi-
ği kesinlikle sabit olan şeylerde yalanlayıp, tevatüren bize
ulaşmış bulunan esaslardan birini ya da bir kaçını inkâr
etmek demektir.
KÜFRÜN ÇEŞİTLERİ
Küfri İnkâri: Allah’ı, Peygamber (s.a.v)’i ve O’nun Al-
lah’tan getirmiş olduğu esasları kişinin kalbiyle kabul-
lenmemesi, diliyle de inkâr etmesidir.
Küfri Cühud: Kişinin, kalbiyle Allah’ın ilah olduğunu
bilmesine rağmen bilerek ve hür iradeyle inanç esas-
larını kabullenmeye yanaşmamasıdır.
Küfri İnadi: Kişinin kalpten Allah’ı ve gerçeği bilip, dil
ile de zaman zaman bildiğini açıklamasına rağmen,
haset, sapıklık, şan, şöhret, makam endişesi gibi se-
beplerle İslâm’ı bir din olarak kabul etmemesidir.
Küfri Nifak: Kişinin inanılması gereken şeyleri, diliyle
söylemesi, fakat kalbiyle tasdik etmemesidir. (Müna-
fıkların küfrü gibi)
Küfri Cehli: Kendi isteğiyle ama küfür olduğunu bil-
meden küfür sözü söyleyen kişinin küfrüdür ki, bazı
alimler cahilliği sebebiyle bu kişinin küfre girmediğini
söylerler
Küfri Hükmi: Allah’ın ve Resulü’nün (s.a.v) yalan-
lama alametleri olarak bildirdiği sözleri söylemek ve
hareketleri yapmak suretiyle İslâm’dan çıkmaktır. O
halde her Müslümanın dinde hangi sözlerin ve fiillerin
küfür sayıldığını bilmesi gerekir
Küfür: Bir şeyi yok saymak, kabul etmemek ve red et-
mek demektir.
Teferruat
ŞİRK-MÜŞRİK
Dini anlamda “şirk”, Allah’ın ortağı olduğunu kabul etmek
veya yaptığı ibadetlere başkalarını da ortak kılmaktır. Bu
da putlara ağaçlara, hayvanlara, kabirlere, göksel cisim-
lere, tabiat kuvvetlerine, ruhani varlıklara ve insanlara ulu-
hiyet vererek tapınmaktır. Hususi anlamda ise şirk, Yüce
Allah’ın uluhiyetinde sıfat ve fiillerinde, eşi ve ortağı bu-
lunduğunu kabul etmektir. İşte Kur’an’ın şirk konusunda
ele aldığı kimseler daha çok bu tür müşriklerdir.
Şirk ile küfür birbirine yakın iki kavramdır. Aralarındaki
fark, küfrün daha genel, şirkin ise daha hususi olmasıdır.
Bu anlamda her şirk küfürdür, fakat her küfür şirk değildir.
Çünkü şirk, Allah’a, zat, isim ve sıfatlarında ortak tanıma
sonucu meydana gelir. Küfür ise, insanı inkâra götüren
bir takım inançların kabulü ile gerçekleşir. Küfür sayılan
inançlardan biri de Allah’a ortak tanımadır.
Şirk, üç şekilde açıklanmıştır:
Başkasını O’na denk tutarak Allah’a eş/ortak koşmak
İbadetten gayrı taatte ortak koşmak
Amellerde şirk (ortak koşmak), riya
Teferruat
MÜNAFIK
Küfrünü gizleyerek kendini Mü’min gösteren veya imanla
küfür arasında bocalayan kimse demektir. Nifak: Ne-fe-ka
kökünden türemiştir. Nefeka kelimesi: Eşyaya rağbeti ol-
mak, tükenmek, azalmak, ruhu çıkmak, ölmek, tünel, tarla
faresinin (köstebek) deliğinden çıkıp girmesi gibi anlam-
lara gelir. İnfak kelimesinin de türediği nefeka kelimesinin
bitmek, tükenmek, azalmak ve ölmek anlamlarından yola
çıkarak; Münafıkların bitmişliğini, tükenmişliğini, imanda
azalmayı ve ölü bir kalbe sahip oluşlarını ifade için bu
kelime seçilmiş olmalıdır. Münafık, nifak kelimesinin ism-i
failidir; yani nifak yapan, nifak sahibi demektir.
Istılah (terim) anlamı ise, bazı sebepler yüzünden İslâm’a
girip zahiren Müslüman görünmek, içten içe ise kâfirliğini
gizlemektir. Yani dıştan Müslüman gözüküp içinden inanç
ve düşünce olarak küfürde olmaktır. Bu tanım ve yargı,
içinde gizlediği şey, iman esaslarına ait bir inkâr ve yalan-
lama olan, itikadi münafıklık içindir; bu kimse, halis Mü-
nafıktır. Eğer içinde gizlediği şey, İslâm inanç esaslarının
inkârının dışında başka bir husus ise, yani sadece amelle
ilgili nifak alametlerine sahip ise, o ancak, Allah’a karşı
işlenmiş bir günah olur.
BÖLÜM
DÜNYA VE AHİRET
417
TEFERRUAT SERİSİDHBT-2
DDY
YAYI
NLAR
I
DHBT KONU ANLATIMLI SORU BANKASI
İSLÂM TARİHİ
DÖRT HALİFE DEVRİ (632-661)
Hz. Muhammed (s.a.v)’den sonra gelen onun gibi din ve
devlet başkanı, İslâm dünyasının baş imamı ve başkomu-
tanı olan kimseye halife, dini kurumuna da halifelik denir.
Teferruat: Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v)’den sonra Hz.
Ebu Bekir (r.a), Hz. Ömer (r.a), Hz. Osman (r.a), Hz. Ali
(r.a) başa geçmişlerdir.
Dört halife, seçim yolu ile işbaşına gelmişlerdir.
HZ. EBU BEKİR (R.A) DÖNEMİ ÖZET
Yalancı peygamberler sorunu çözümlenmiştir.
İslâmlıktan dönen ve zekât vermek istemeyenler itaat
altına alınmıştır.
Kur’an-ı Kerim toplatılarak bir yazı heyeti tarafından
kitap haline getirilmiştir.
Suriye ve Irak’taki karışıklıkları önlemek için Hire se-
feri düzenlenmiştir.
Arabistanı yönetimi altına aldı ve İslâm birliğini sağla-
dı.
HZ. ÖMER (R.A) DÖNEMİ ÖZET
İslâmlık Arap yarımadası dışında yayılmaya başla-
mıştır.
İran, Suriye, Filistin, Kudüs, Irak, Mısır ve Libya fethe-
dildi.
Adalet ve doğruluk hakim olmuştur.
Ordu ve Devlet teşkilatları oluşturuldu.
Hicri Takvimin başlangıcı (622) bu dönemde kabul
edildi.
Suriye, Filistin, Mısır ve Libya, Kudüs Bizanslılardan,
İran, Irak Sasanilerden alındı.
Teferruat
HZ. OSMAN (R.A) DÖNEMİ ÖZET
Kendi soyunu koruması, tüm vali ve memurluklara
Emevi ailesini getirmesi Müslümanlar arasında ilk kez
görüş ayrılıklarının çıkmasına yol açtı.
Tunus, Kıbrıs fethedilmiştir.
Horasan, Harzem yöreleri alındı. Türk-Arap savaşları
başladı.
Kuran-ı Kerim tam ve doğru olarak yazılıp çoğaltılarak
dağıtılmıştır.
Kafkas dağlarını aşan bir Arap ordusu Hazar Türkleri ile
karşılaştılar.
Teferruat
HZ. ALİ (R.A) DÖNEMİ ÖZET
Hz. Osman (r.a)’ın öldürülmesinde Hz. Ali (r.a)’ın rolü
olduğu gerekçesiyle Emeviler ve Hz. Muhammed
Mustafa (s.a.v)’in yakınları Hz. Ali (r.a)’ın halifeliğini
tanımadılar. Hz. Aişe (r.aha), Talha Zübeyr Basra’ya
çekildiler. Hz. Ali (r.a) Basra üzerine yürüdü “Cemel
olayı” ile Hz. Ali (r.a) Irak idaresini ele geçirdi.
Hz. Ali (r.a) bu kez Muaviye üzerine yürüdü. Suriye
yakınlarında Sıffın savaşı (657) sonucundaki “Hakem-
ler olayı” Müslümanlar arasındaki ayrılıkları daha da
arttırdı.
Hz. Ali (r.a) kuvvetlerinin bir kısmı bu durumu beğen-
meyerek ordudan ayrıldılar. Bunlara Hariciler adı veril-
di.
Bu olaylardan sonra Müslümanlar inanç, düşünce ve
siyasal yönlerden farklı üç gruba ayrıldılar.
1. Hz. Ali (r.a) taraflarına Şiiler
2. Muaviye taraftarlarına Emeviler
3. İkisine de karşı olanlar Hariciler
7
418
1 1TEFERRUAT SERİSİ BÖLÜM
DDY
YAYI
NLAR
I
DHBT KONU ANLATIMLI SORU BANKASI
İSLAM TARİHİ 7.Böylece Dört Halife Devri (Hulefa-i Raşidin) sona ermiş
oluyordu. Hz. Ali (r.a) 27 Ocak 661 tarihinde Kufe Mesci-
din’de vefat etmiştir.
Hz. Ali (r.a) dönemi, daha çok iç karışıklıkların sürdüğü
bir dönemdir. Müslümanlar aralarında geniş kapsamlı
savaşları bu dönemde yapmışlardır.
Teferruat
EMEVİLER DÖNEMİ (661-750)
Hz. Ali (r.a)’den sonra başa Muaviye’nin geçmesiyle İs-
lâm Tarihinde Emeviler dönemi başlamıştır. Müslümanlar
İstanbul’u iki defa kuşatmış ama alamamıştır. Hz. Mua-
viye’nin ölmeden önce oğlu Yezid’i halife tayin etmesiy-
le halifelik babadan oğula geçen saltanata dönüşmüş-
tür. Kerbela Olayında (680), Hz. Muhammed Mustafa
(s.a.v)’in torunu Hz. Hüseyin (r.a)’ın şehit edilmesi Müslü-
manların Şiiler ve Sünniler şeklinde kesin olarak gruplara
ayrılmasına neden olmuştur.
Beni Ümeyye cahiliyye dönemi Mekke’de önemli bir yere
sahipti. Nitekim şehrin kabileleri arasında taksim edilen
önemli görevlerden biri olan Başkomutanlık (Kıyade) bu
kabilenin elinde bulunuyordu.
Cahiliyye dönemi Mekke’sinde Ümeyyeliler ile Peygam-
ber Efendimiz (s.a.v)’in kabilesi olan Haşimiler çeşitli
nedenlerle karşı karşıya gelmişlerdir. Bunlardan ilki Pey-
gamber Efendimiz (s.a.v)’in ikinci kuşak dedesi Haşim ile
Ebu Süfyan’ın dedesi Ümeyye arasında Mekke liderliği
konusundaki anlaşmazlıktır. Taraflar bu konuda kimin
haklı olduğunun tesbiti için Huzaa kabilesinin kâhinine
müracaat etmişler, kâhin bu meselede Haşim’i haklı bul-
muş, Ümeyye’nin ise davalısına elli deve vermesi ve on
yıl Şam’a sürgüne gitmesine hükmetmiştir. İki aile büyü-
ğü arasında gerçekleşen bu hadise, tarih kaynaklarına
göre Beni Haşim ile Beni Ümeyye husumetinin miladı
olarak kabul edilmiştir.
Emeviler devleti, adını hanedanının kurucusu olan Mu-
aviye bin Ebu Süfyan’ın Beni Ümeyye soyuna mensup
olması sebebiyle almıştır.
Teferruat
EMEVİLER DEVLETİNİN KURULUŞU VE DEVA-MI
Emeviler devletinin kuruluşu Hulefai Raşidin döneminden
sonradır. Hicretin 41. yılında Hz. Hasan (r.a)’ın halifeliği
Muaviye’ye devretmesiyle beraber Müslümanlar yeniden
tek bir siyasi birlik haline geldiler. Nitekim bu yıla Amul
Cemaa yani Birlik Yılı adı verilmiştir. Ancak buna rağmen
fiili olarak tam bir bütünlüğün sağlanması mümkün olma-
mıştır. Zira Muaviye, yönetim muhaliflerinin tamamının
itaatini temin edememiştir.
Haricilerin Muaviye’ye karşı ilk isyan faaliyeti Hz. Hasan
(r.a)’dan biat alınmasının hemen ardından Ferve bin Nev-
fel el Eşcai tarafından başlatılmıştır. Muaviye’nin halifeliği
döneminde gerek Küfe gerekse Basra’daki Hariciler böl-
genin güvenliği için en büyük problem kaynağı olmuşlar,
Küfe valisi Muğire bin Şu’be’nin yumuşak tavrından da
istifade ile Havsere bin Veda, Şebib bin Becere el Eşcai,
Ebu Meryem, Ebu Leyla ve Müstevrid bin Ullufe ve Muaz
bin Cüveyn liderliğinde isyan başlatmışlardır. Aynı dö-
nemde Basra’da ise Sehm bin Ğalib bin el Huceymi isyan
etmiştir. Bu faaliyetler de yine Iraklılar tarafından etkisiz
hale getirilmiştir.
Muaviye bin Ebu Süfyan, hayatı safhasında çeşitli fetihle-
re katılmış ve birçok zafer elde etmiştir. Muaviye bin Ebu
Süfyan, Hz. Ömer (r.a) döneminde Şam’a vali olarak ta-
yin edilmiş ve Bizans üzerine düzenli seferler başlatan ilk
Müslüman vali olma ünvanını elde etmiştir. Muaviye hali-
felik görevini üstlendikten sonra Anadolu seferlerini Hicri
42. yılında başlatmıştır.
Muaviye’nin halifeliği zamanında Rumlar ve Ermeniler
üzerine ilk seferler Hicretin 42. yılından itibaren başlatıldı.
Her iki bölgeye giden ordular buralarda kayda değer ba-
şarılar elde ettiler. Hicretin 43 ve 44. Yıllarında da Bizans
üzerine karadan ve denizden seferler devam ettirildi.
Muaviye’nin Şam valiliği esnasında Kelb kabilesine men-
sup Meysun binti Bahdal ile evliliğinden Yezid adlı oğlu
dünyaya gelmiştir. Hicretin 60. yılında Muaviye’nin vefatı
üzere oğlu Yezid yerine geçmiştir.
Emevilerde Yezid bin Muaviye’nin hilafeti döneminde Ker-
bela hadisesiyle doğrudan ilgisi bulunan muhtelif olaylar
meydana gelmiştir. Esasında insanların nefretine sebep
olan Kerbela hadisesi, toplumu Emevilere karşı gerçek-
leştirilecek her türlü teşebbüsü desteklemeye hazır hale
getirmişti.
Emevi hanedanı Yezid bin Muaviye’nin ölümü üzerine 21
419
1TEFERRUAT SERİSİ BÖLÜM
DDY
YAYI
NLAR
I
DHBT KONU ANLATIMLI SORU BANKASI
İSLAM TARİHİ 7.yaşındaki oğlu 2. Muaviye’yi halifelik makamına getirdi.
Ancak dedesi ve babasının büyük bedel ödeyerek elde
ettikleri iktidara Muaviye bin Yezid’in hiç ilgisi yoktu. Nite-
kim biat aldıktan kısa bir süre sonra halifelik görevinden
ayrıldığını açıkladı. Kısa bir süre sonra hayatını kaybeden
2. Muaviye’nin ardından hilafet makamı Ebul As kolundan
gelen Mervan bin Hakem’e geçti.
Hicretin 64 ve 65. yıllarında halifelik yapan ve Emevilerin
Mervaniler kolunun kurucusu olan Mervan bin Hakem,
Hz. Osman (r.a)’ın amcası Hakem bin Ebul As’ın oğlu
olarak Mekke’de dünyaya gelmiştir.
Hakem bin Mervan’ın Hicretin 65. yılındaki ölümü üzere
yerine oğlu Abdülmelik bin Mervan görevi devralmıştır.
Abdülmelik bin Mervan Hicretin 26. yılında Medine’de
dünyaya gelmiştir.
Abdülmelik bin Mervan’ın Hicretin 86. Yılında ölümü üze-
re yerine oğlu Velid bin Abdülmelik görevi devralmıştır.
Velid bin Abdülmelik’in Hicretin 96. yılında ölümü üzere
yerine kardeşi Süleyman bin Abdülmelik geçmiştir.
Süleyman bin Abdülmelik’in birçok kardeşi ve yeğeni var-
ken bu görevi amcasının oğlu olan Ömer bin Abdülaziz’e
devretmiştir.
• Emeviler Döneminde:
• Arapça resmi dil ilan edilmiştir.
• İlk İslâm parası bastırılmıştır.
• İslâm orduları 711 yılında İspanya’nın fethine başla-
mış böylece İslâmiyet Avrupa’da da yayılmaya başla-
mıştır.
• Müslümanlar İspanya’ya Endülüs adını vermiş 732
yılında Puvatya Savaşı’nda Franklara yenilene kadar
Avrupa’da ilerlemişlerdir.
Teferruat
• Emevilerin Yıkılışında Etkili Olan Nedenler:
Devlet idaresinde olan bozuklukların meydana gelme-si.
Emeviler’in Arap milliyetçiliği güderek Müslümanlar
arasında ikilik çıkarmalarının olması. Bu politikaların-
dan ötürü İranlılar ve Türkler Emeviler’e karşı devamlı
ayaklanmışlar ve yıkılmalarında etmen olmuşlardır.
Misal olarak Horasan valisi Kuteybe bin Müslim’in is-
yanını verilebilir.
Halifelerin, fetihlerde başkomutanlığı bırakıp, saraya
kapanmaları.
Abbasoğulları’nın, Emeviler aleyhinde propagandalar.
Muaviye ve Yezid devrinde Müslümanlara ve Hz. Mu-
hammed (s.a.v)’in soyundan gelenlere yapılmış olan
kötü muameleler.
Şii ve Harici grupların aleyhte çalışmaları.
MUAVİYE DÖNEMİ
Muaviye, Emevi Devleti’nin ilk hükümdarıdır. (Hz. Osman
(r.a)’ın akrabası ve Şam valisidir.) Halifelik saltanat ha-
line getirildi. (Ölmeden oğlu Yezid’i halife olarak atadı.)
İstanbul kuşatıldı fakat alınamadı. (Emeviler döneminde
İstanbul 2 defa kuşatılmıştır.)
Muaviye döneminde, İslâm tarihinde ilk kez Emeviler
İstanbul’u kuşatmıştır.
Teferruat
YEZİD DÖNEMİ
680 yılında halife oldu. Kufeliler de Hz. Hüseyin (r.a)’ı
halife seçtiler. Kerbala Olayı; Yezid ve Hz. Hüseyin (r.a)
taraftarları 681 senesinde Kerbela olarak bilinen yerde
meydana gelmiş, Hz. Hüseyin (r.a) ve taraftarları, Yezid’in
adamlarınca öldürüldü.
İslâm toplumu bu olay ardından Sünniler ve Şiiler olarak
ikiye ayrılmıştır.
Teferruat
ABDÜLMELİK DÖNEMİ
683 senesinde II. Muaviye halife oldu. II. Muaviye, 685
senesinde halifeliği Abdülmelik’e bıraktı. Kuzey Afrika,
Anadolu ve Hindistan üzerine seferler tertip etti. Bizans-
lar, Kuzey Afrika’dan tamamıyla çıkartılarak sınırlar, Atlas
Okyanusu’na dayandırıldı.
Arapça resmi dil olarak edildi. İlk İslâm parası olan sikke
bastırıldı.
İslâm Devleti’nin ekonomisi Bizans ve Sasani tesirinden
kurtulmaya başlamıştır.
Teferruat
420
1 1TEFERRUAT SERİSİ BÖLÜM
DDY
YAYI
NLAR
I
DHBT KONU ANLATIMLI SORU BANKASI
İSLAM TARİHİ 7.VELİD DÖNEMİ705 senesinde Velid halife oldu. Tarık Bin Ziyad komuta-
sında Septe Boğazı geçilerek İspanya’ya çıkıldı. 711 se-
nesinde Kadisk’de Vizigot krallığı mağlubiyete uğratıldı.
Şarl Martel ile 732’de yapılan Puvatya Savaşı kaybedildi
ve İspanya’ya geriye çekilme oldu.
Puvatya Savaşı (732) ile Müslümanlar’ın Avrupa’daki
ilerleyişi durduruldu.
Teferruat
ÖMER BİN ABDÜLAZİZ DÖNEMİEmeviler döneminde Hicretin 99 ile 101 yılları arasında
halifelik yapan Ömer bin Abdülaziz, hanedanın diğer şah-
siyetleriyle karşılaştırıldıklarında farklı bir şahsi ve siyasi
görünüm sergilemiştir. Anne tarafından Ömer bin Hattab,
baba tarafından Mervan bin Hakem’in torunu olan halife
Ömer bin Abdülaziz, Emevi devletinin meşruiyetine şüp-
heyle bakan pek çok insanın dahi sempatisini kazanmış,
hatta yönetime muhalif grupların bile saygı gösterdiği bir
devlet başkanı haline gelmiştir. Bu sebeple Müslüman ta-
rihçiler, takdir kazanan uygulamaları ve adaleti sebebiyle
onu Hz. Ömer (r.a)’e nisbetle ikinci Ömer olarak adlan-
dırılmıştır. Bazı alimler de kendisini beşinci Raşid halife
olarak kabul etmişlerdir.
Ömer bin Abdülaziz’in babası Abdülaziz bin Mervan,
onun bir devlet adamı değil, alim olarak yetişmesini ter-
cih etmiştir. Medine’deki ilim atmosferinde dini ilimlerin
her alanında eğitim gören Ömer bin Abdülaziz, ayrıca şiir
ve edebiyat gibi Arapların önem verdikleri sanatlarda da
yeterli hale gelmiş, çocukluk ve gençlik dönemlerini Me-
dine’de tamamladıktan sonra devlet başkanı olan amcası
Abdülmelik bin Mervan tarafından Şam’a davet edilmiştir.
Halife daha sonra onu kızı Fatma ile evlendirmiştir.
Ömer bin Abdülaziz dönemi dillere destan olmuş ve
kendi döneminde sayısız icraata ve sayısız güzelliklere
ve hizmetlere öncülük etmiştir.
Teferruat
EMEVİ HALİFELERİ
1. I. Muaviye bin Ebu Süfyan
2. I. Yezid bin Muaviye
3. II. Muaviye bin I. Yezid
4. I. Mervan bin Hakem
5. Abdülmelik bin I. Mervan
6. I. Velid bin Abdülmelik
7. Süleyman bin Abdülmelik
8. Ömer bin Abdülaziz
9. II. Yezid bin Abdülmelik
10. Hişam bin Abdülmelik
11. II. Velid bin II. Yezid
12. III. Yezid bin I. Velid
13. İbrahim bin I. Velid
14. II. Mervan bin Muhammed
ABBASİLER DÖNEMİ (750-1258)
Emevi devletinin yerine Abbasi hanedanının iktidara gel-
diği Miladi 750 yılı, gerek İslâm tarihinin gerekse dünya
tarihinin en mühim dönüm noktalarından birini teşkil
eder. Bu tarihi gelişme, Emevi idaresinden memnun ol-
mayan gurupların ortak faaliyetleri neticesinde teşkilat-
lanan büyük bir kitlenin harekete geçmesiyle meydana
gelmiş, birçok yönüyle ictimai, siyasi ve dini alanda derin
değişmelere ve farklılaşmalara yol açacak bir sürecin de
başlangıcını oluşturmuştur.
İlk Abbasi halifesi olan Ebul Abbas Abdullah bin Muham-
med bin Ali, Hicretin 104. yılında Abbasi hareketinin ilk
merkezi olan Humeyme’de dünyaya gelmiştir. Babası
Muhammed, Emevilerin son dönemlerinde gerçekleşen
ölümüne kadar Abbasi propagandasını başlatan kişi ola-
rak kabul edilir.
İkinci Abbasi halifesi Ebu Cafer Mansur Hicretin 95. yılın-
da Humeyme’de dünyaya geldi. Babası Muhammed bin
Ali, annesi berberi asıllı Sellame adlı bir cariyedir.
Abbasi hanedanının üçüncü halifesi Muhammed Mehdi,
Hicretin 126. yılında dünyaya geldi. Annesi eski Himyeri
hükümdarları ailesine mensup Erva binti Mansur isimli bir
Arap’tır.
Abbasilerin dördüncü halifesi Musa el Hadi Hicretin 147.
yılında Rey şehrinde dünyaya gelmiştir. Babası Mehdi Bil-
lah, annesi Hayzüran binti Ata’dır.
Abbasi hareketi, Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in amca-
sı Abbas’ın torunlarından Muhammed bin Ali liderliğinde
başlayıp 32 yıl kadar süren bir faaliyetin ardından Eme-
vi devletinin ortadan kaldırılmasıyla sonuçlanmıştır.
Teferruat
431
1
DDY
YAYI
NLAR
I
AKAİD - KELAM
DHBT KONU ANLATIMLI SORU BANKASI
1. • Yalancı peygamberler sorunu çözümlenmiştir.
• İslâmlıktan dönen ve zekât vermek istemeyen-
ler itaat altına alınmıştır.
• Kur’an-ı Kerim toplatılarak bir yazı heyeti tara-
fından kitap haline getirilmiştir.
• Suriye ve Irak’taki karışıklıkları önlemek için
Hire seferi düzenlenmiştir.
• Arabistanı yönetimi altına aldı ve İslâm birliğini
sağladı.
Yukarıdaki durumlar, aşağıdakilerden hangi ha-life döneminde vuku bulmuştur?
A) Hz. Ebu Bekir (r.a)
B) Hz. Ömer (r.a)
C) Hz. Osman (r.a)
D) Hz. Ali (r.a)
E) Hz. Hüseyin (r.a)
2. Suriye, Filistin, Mısır ve Libya, Kudüs Bizanslı-lardan, İran, Irak Sasanilerden aşağıdaki halife-lerden hangisinin döneminde alınmıştır?
A) Hz. Ebu Bekir (r.a)
B) Hz. Ömer (r.a)
C) Hz. Osman (r.a)
D) Hz. Ali (r.a)
E) Hz. Hüseyin (r.a)
3. Kendi soyunu koruması, tüm vali ve memurluk-lara Emevi ailesini getirmesi Müslümanlar ara-sında ilk kez görüş ayrılıklarının çıkmasına yol açılan halife dönemi aşağıdakilerden hangisi-dir?
A) Hz. Ebu Bekir (r.a)
B) Hz. Ömer (r.a)
C) Hz. Osman (r.a)
D) Hz. Ali (r.a)
E) Hz. Hüseyin (r.a)
4. Cemel Olayı, aşağıdaki halifelerden hangisinin döneminde meydana gelmiştir?
A) Hz. Ebu Bekir (r.a)
B) Hz. Ömer (r.a)
C) Hz. Osman (r.a)
D) Hz. Ali (r.a)
E) Hz. Hüseyin (r.a)
5. Beni Ümeyye cahiliyye dönemi Mekke’de önemli
bir yere sahipti. Nitekim şehrin kabileleri arasında
taksim edilen önemli görevlerden biri olan Başko-
mutanlık (Kıyade) bu kabilenin elinde bulunuyordu.
Cahiliyye dönemi Mekke’sinde Ümeyyeliler ile Pey-
gamber Efendimiz (s.a.v)’in kabilesi olan Haşimiler
çeşitli nedenlerle karşı karşıya gelmişlerdir. Bunlar-
dan ilki Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in ikinci kuşak
dedesi Haşim ile Ebu Süfyan’ın dedesi Ümeyye
arasında Mekke liderliği konusundaki anlaşmazlık-
tır.
Adını hanedanının kurucusu olan Muaviye bin Ebu Süfyan’ın Beni Ümeyye soyuna mensup olması sebebiyle alan devlet aşağıdakilerden hangisidir?
A) Abbasi Devleti
B) Emevi Devleti
C) Karahan Devleti
D) Tedmür Devleti
E) Fatımi Devleti
TEFERRUAT SERİSİ TEST
Lorem ipsum
İSLÂM TARİHİ -1
432
DDY
YAYI
NLAR
I
AKAİD - KELAM
DHBT KONU ANLATIMLI SORU BANKASI
6. Emeviler devletinin kuruluşu Hulefai Raşidin dö-
neminden sonradır. Hicretin 41. yılında Hz. Hasan
(r.a)’ın halifeliği Muaviye’ye devretmesiyle beraber
Müslümanlar yeniden tek bir siyasi birlik haline gel-
diler. Nitekim bu yıla…………..yani Birlik Yılı adı ve-
rilmiştir.
Yukarıdaki boşluğa aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?
A) Senetül Hüzün
B) Amile
C) Senetül Vüfud
D) Ehlul Cemaa
E) Amul Cemaa
7. I. Arapça resmi dil ilan edilmiştir.
II. İlk İslâm parası bastırılmıştır.
III. İslâm orduları 711 yılında İspanya’nın fethine
başlamış böylece İslâmiyet Avrupa’da da yayıl-
maya başlamıştır.
IV. Müslümanlar İspanya’ya Endülüs adını vermiş
732 yılında Puvatya Savaşı’nda Franklara yeni-
lene kadar Avrupa’da ilerlemişlerdir.
Yukarıdakilerden hangisi veya hangileri Emevi-ler Döneminde meydana gelmiştir?
A) Yalnız I
B) Yalnız II
C) I, II ve IV
D) I, II, III ve IV
E) Yalnız IV
8. Emevi Devleti aşağıdakilerden kimin dönemin-de ilk defa İstanbul’u kuşatma altına almıştır?
A) Yezid
B) Abdülmelik
C) Muaviye
D) Velid
E) Ömer bin Abdülaziz
9. Emevi Devletinde aşağıdakilerden kimin döne-minde dillere destan olan ve bu dönemde sa-yısız icraata, sayısız güzelliklere ve hizmetlere öncülük edilmiştir?
A) Yezid
B) Ömer bin Abdülaziz
C) Muaviye
D) Velid
E) Abdülmelik
10. Abbasi Devleti’ni Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v)’in
amcası Abbas’ın soyundan gelen Ebu’l Abbas 750
tarihinde kurdu. Abbasiler Emeviler gibi Arap milli-
yetçiliği yapmadılar. Ebu’l Abbas, Haşimiye ilini baş-
kent yaptı, iç karışıklıklarla uğraştı, kanlı bir biçimde
birliği sağladı.
Ebu’l Abbas’a Seffah denilmesinin sebebi aşa-ğıdakilerden hangisidir?
A) Kan dökücü
B) Savaşçı
C) Baş Kadı
D) Devlet İdarecisi
E) Baş Komutan
11. Harun Reşid’in halifeliği, ilk asrının en parlak döne-
mi olarak kabul edilir.
Aşağıdaki devletlerden hangisinde halifelik gö-revi yapmıştır?
A) Abbasi Devleti
B) Emevi Devleti
C) Karahan Devleti
D) Tedmür Devleti
E) Fatımi Devleti
TEFERRUAT SERİSİ TEST
Lorem ipsum
İSLÂM TARİHİ -1
433
1
DDY
YAYI
NLAR
I
AKAİD - KELAM
DHBT KONU ANLATIMLI SORU BANKASI
12. Abbasi devleti sınırlarının en geniş olduğu za-man ve onun idaresinde ülke içinde diğer hali-felerle karşılaştırıldığında oldukça güvenli ve huzurlu bir sosyal ortamın tesis edildiği halife aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ebu Cafer El Mansur
B) Harun Reşid
C) Me’mun
D) Mu’tasım
E) Ebu’l Abbas
13. Büyük Selçuklu Devleti’ne adını veren Selçuk
Bey’in torunlarından……………………………tara-
fından kuruldu. Kendisi Malazgirt Zaferi’nin ardın-
dan Anadolu’nun fethiyle görevlendirilmişti.
İç karışıklar yaşayan Bizans’ın zayıflığından ya-rarlanarak İznik’e kadar ilerledi ve burayı baş-kent yaparak Türkiye Selçuklu Devleti’ni kuran kişi aşağıdakilerden hangisidir?
A) I. Kılıç Arslan
B) II. Kılıç Arslan
C) Kutalmışoğlu Süleyman Şah
D) Alaaddin Keykubad
E) II. Mesud
14. Avrupa’nın farklı devletlerinin bir araya gelerek
oluşturdukları kalabalık Haçlı ordusu Anado-
lu’yu kolayca geçebileceklerini düşünüyordu. An-
cak……………………….Danişmentlilerin de des-
teğini alarak Haçlı ordusuna büyük kayıp verdirdi
(1097) Fakat başkenti İznik’ten Konya’ya taşımak
zorunda kaldı. Haçlı ordusu buna rağmen Anado-
lu’yu geçerek Kudüs’e ulaştı ve şehri ele geçirdi.
Yukarıdaki boşluğa aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?
A) Alaaddin Keykubad
B) II. Kılıç Arslan
C) Kutalmışoğlu Süleyman Şah
D) I. Kılıç Arslan
E) II. Mesud
15. Türkiye Selçuklu Devleti………………….hüküm-
darlığı zamanında en güçlü dönemini yaşadı. Ana-
dolu’da ticaret, sanat, bilim ve kültür merkezi olan
büyük şehirler inşa edildi. Bu şehirleri kale, cami,
konut, han, hamam, medrese ve türbe gibi mimari
eserlerle donattılar.
Yukarıdaki boşluğa aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?
A) II. Mesud
B) II. Kılıç Arslan
C) Kutalmışoğlu Süleyman Şah
D) I. Kılıç Arslan
E) Alaaddin Keykubad
16. Son Selçuklu hükümdarı……………………ölümü
ile Türkiye Selçuklu Devleti 1308 yılında son bul-
muştur.
Yukarıdaki boşluğa aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?
A) II. Mesud
B) II. Kılıç Arslan
C) Kutalmışoğlu Süleyman Şah
D) I. Kılıç Arslan
E) Alaaddin Keykubad
TEFERRUAT SERİSİ TEST
Lorem ipsum
İSLÂM TARİHİ -1
DÜNYA VE AHİRET
434
DDY
YAYI
NLAR
I
AKAİD - KELAM
DHBT KONU ANLATIMLI SORU BANKASI
17. I. Büyük Selçukluların yıkılmasıyla koruyucuları
ortadan kalktı.
II. Şiilerin ve Emevilerin olumsuz çalışmaları.
III. Zayıflama devrinde fetihlerin durgun geçmesi
nedeni ile ekonomi zayıfladı.
IV. Moğol Hükümdarı Hülagu’nun Bağdat’ı istilasıy-
la Abbasi Devleti ortadan kalktı.
Yukarıdakilerden hangisi veya hangileri Abbasi Devleti’nin yıkılma nedenlerindendir?
A) Yalnız I
B) Yalnız II
C) I ve II
D) I, II, III ve IV
E) III ve IV
18. I. Devlet idaresinde olan bozuklukların meydana
gelmesi
II. Emeviler’in Arap milliyetçiliği güderek Müslü-
manlar arasında ikilik çıkarmalarının olması. Bu
politikalarından ötürü İranlılar ve Türkler Emevi-
ler’e karşı devamlı ayaklanmışlar ve yıkılmala-
rında etmen olmuşlardır. Misal olarak Horasan
valisi Kuteybe bin Müslim’in isyanını verilebilir
III. Halifelerin, fetihlerde başkomutanlığı bırakıp,
saraya kapanmaları
IV. Abbasoğulları’nın, Emeviler aleyhinde propa-
gandalar
V. Muaviye ve Yezid devrinde Müslümanlara ve
Hz. Muhammed (s.a.v)’in soyundan gelenlere
yapılmış olan kötü muameleler
VI. Şii ve Harici grupların aleyhte çalışmaları
Yukarıdakilerden hangisi veya hangileri Emevi-lerin yıkılışında etkili olan nedenlerdir?
A) Yalnız I
B) I, II ve III
C) II, III ve IV
D) III, IV ve V
E) I, II, III, IV, V ve VI
19. Harun Reşid’in ölümünden sonra önce Emin sonra
diğer oğlu…………….halife oldu. Mu’tezile Mezhebi
bu dönemde meydana çıktı. Bu dönemde Antik De-
vir Yunan yapıtları Arapçaya çevrildi.
Yukarıdaki Abbasiler dönemindeki halife aşağı-dakilerden hangisidir?
A) Ebu Cafer El Mansur
B) Ömer bin Abdülaziz
C) Me’mun
D) Mu’tasım
E) Ebu’l Abbas
20. İspanya aşağıdaki komutanlardan hangisinin döneminde İslâm topraklarına katılmıştır?
A) Ebu Cafer El Mansur
B) Ömer bin Abdülaziz
C) Me’mun
D) Mu’tasım
E) Tarık bin Ziyad
TEST -1
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
A B C D B E D C B A
11 12 13 14 15 16 17 18 19 20
A B C D E A D E C E
TEFERRUAT SERİSİ TEST
Lorem ipsum
İSLÂM TARİHİ -1