Upload
buidien
View
236
Download
4
Embed Size (px)
Citation preview
DANIŞMAN BANU BAYRAKTAR
ÇEŞİTLİ KLİNİK ÖRNEKLERDEN İZOLE EDİLEN BETA-HEMOLİTİK
STREPTOKOKLARIN GRUPLANDIRILMASI VE ANTİBİYOTİKLERE
DİRENÇLERİNİN ARAŞTIRILMASI
( UZMANLIK TEZİ )
T.C.
SAĞLIK BAKANLIĞI
ŞİŞLİ ETFAL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ
FESEM BAŞARI
İSTANBUL-2007
MİKROBİYOLOJİ VE KLİNİK MİKROBİYOLOJİ LABORATUVARI
ii
BEYAN
Bu tez çalışmasının kendi çalışmam olduğunu, tezin planlanmasından yazımına
kadar bütün safhalarda etik dışı davranışımın olmadığını, bu tezdeki bütün bilgileri
akademik ve etik kurallar içinde elde ettiğimi, bu tez çalışmayla elde edilmeyen bütün
bilgi ve yorumlara kaynak gösterdiğimi ve bu kaynakları da kaynaklar listesine
aldığımı, yine bu tezin çalışılması ve yazımı sırasında patent ve telif haklarını ihlal edici
bir davranışımın olmadığı beyan ederim.
iii
TEŞEKKÜR
Gerek tez konumun seçiminde, gerekse Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji
Bölümünde geçen uzmanlık eğitimim süresi içerisinde yakın ilgi ve desteğini
esirgemeyen, bilgi ve deneyimlerini bizimle paylaşan Mikrobiyoloji ve Klinik
Mikrobiyoloji Laboratuvarı Şef Vekili Uzm. Dr. Banu BAYRAKTAR’a, katkılarından
dolayı Uzm. Dr. Mehmet Emin BULUT’a, karşılıklı sevgi, saygı ve anlayış içinde
çalıştığım asistan arkadaşlarıma, Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji laboratuvarının
değerli çalışanlarına, tezimin yazımında emeği geçen ve benden sonsuz desteğini hiçbir
zaman esirgemeyen eşim Yeter BAŞARI’ya teşekkürü bir borç bilirim.
iv
İÇİNDEKİLER
BEYAN……………………………………………………………………………...ii TEŞEKKÜR………………………………………………………………………....iiiİÇİNDEKİLER……………………………………………………………………....ivTABLOLAR LİSTESİ……………………………………………………………....vŞEKİLLER LİSTESİ………………………………………………………………..viSEMBOLLER VE KISALTMALAR LİSTESİ………………………………...….viiÖZET……………………………………………………………………………….viiiABSTRACT…………………………………………………………………….…...ix1.GİRİŞ VE AMAÇ…………………………………………………………………..12.GENEL BİLGİLER………………………………………………………………...2 2.1.Tarihçe........................................………………………………………………2 2.2. Streptokokların Genel Özellikleri……………………………………………..2 2.3.Streptokokların Sınıflandırılması......…………………………………………..3 2.4.Beta Hemolitik Streptokok (BHS)’lar…………………………………....…....5 2.4.1.BHS’ların Toksin ve Enzimleri……….....…………………....................5 2.4.2.BHS’ların Yaptığı Hastalıklar... ……………………………...................8 2.4.3.BHS’ların Antijenik Yapıları.....……………………………....................9 2.5.Önemli İnfeksiyon Etkeni BHS’lar ve Özellikleri............................................11 2.5.1.AGBHS (Streptococcus pyogenes)……………………………..............11 2.5.2.BGBHS (Streptococcus agalactiae)………………………....................17 2.5.3.CGBHS……………………………………................…………………20 2.5.4.GGBHS…………………………………………………………............213.GEREÇ VE YÖNTEM……………………………………………………………22 3.1.Bakteri İzolatları………………………………………………………...……22 3.2.Materyallerin Alımı ve Ekimi………………………………………………...22 3.3.Değerlendirme………………………………………………………………..23 3.4.Katalaz Testi……………………………………………………………….....23 3.5.Basitrasin ve SXT’ye Duyarlılık Testleri………………………………...…..23 3.6.Lateks Aglütinasyon Testi………………………………………………...….24 3.6.1.Streptokok Özgül Grup Kiti…………………………………………….24 3.7.Antibiyotiklere Duyarlılık Testi…………………………………………..…..24 3.7.1.Eritromisin-Klindamisin Çift-disk Testi..................................................25 3.8.İstatistik Analizi................................................................................................254.BULGULAR………………………………………………………………………26 4.1.Bakteri izolatlarının Örneklere Göre Dağılımı ve Gruplandırılması…………………………………………………………...26 4.2.BHS Suşlarının ≤15 yaş ve >15 yaş Gruplarına Dağılımı…………………….27 4.3.Antibiyotik Duyarlılık Sonuçları……………………………………………...27 4.4.Makrolid Direnç Fenotipleri…………………………………………………..30 5.TARTIŞMA……………………………………………………………………….31 KAYNAKLAR...………………….………………………………………………42 ÖZGEÇMİŞ……………………………………………………………………….49
v
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo 4.1.BHS’ların örneklere ve gruplara dağılımı ……………………………………….26
Tablo 4.2.BHS suşlarının ≤15 yaş ve >15 yaş grubuna göre dağılımı……...........................27
Tablo 4.3.120 BHS suşunun çeşitli antibiyotikler için MİK ve disk difüyon
sonuçları*……………………………………………………………………...…28
Tablo 4.4.AGBHS ve GGBHS’ların yaş grublarına göre eritromisin MİK ve disk
difüzyon sonuçları..………………………………………………...………….…29
Tablo 4.5.BHS’ların makrolid direnç fenotiplerinin dağılımı……………………….……...30
vi
ŞEKİLLER LİSTESİ
Şekil 4-1. 120 BHS suşunun örneklere dağılımı………………………………………….....26
vii
SEMBOLLER / KISALTMALAR LİSTESİ
AGBHS: A grubu beta hemolitik streptokok.
AGN: Akut glomerulonefrit.
ARA: Akut romatizmal ateş.
BGBHS: B grubu beta hemolitik streptokok.
BHS: Beta hemolitik streptokok.
CGBHS: C grubu beta hemolitik streptokok.
GGBHS: G grubu beta hemolitik streptokok.
KKA: Koyun kanlı agar.
MİK: Minimum inhibitör konsantrasyonu.
CLSI: Clinical and Laboratory Standards Institute.
ÜSYE: Üst solunum yolları infeksiyonu.
viii
ÖZET
ÇEŞİTLİ KLİNİK ÖRNEKLERDEN İZOLE EDİLEN BETA-HEMOLİTİK STREPTOKOKLARIN GRUPLANDIRILMASI VE ANTİBİYOTİKLERE
DİRENÇLERİNİN ARAŞTIRILMASI
Basitrasin ve trimetoprim-sülfametoksazol duyarlılığı ile yapılan tahmini tanı
yöntemi tüm Beta-hemolitik streptokok (BHS)’ların gruplandırılmasında yetersiz bir
metoddur. Kesin gruplandırma için lateks aglütinasyonu hızlı ve duyarlı bir
yöntemdir. Tedavide ilk seçenek olan penisiline henüz direnç bulunmazken,
eritromisine direnç bildirilmektedir. Penisilin allerjisi olan ve eritromisine dirençli
izolat bulunan hastalarda başka alternatif tedavi seçenekleri gerekmektedir. Bu
çalışmada, çeşitli klinik örneklerden izole edilen BHS’ların gruplandırılması ve
antibiyotik dirençlerinin araştırılması amaçlanmıştır.
Tahmini tanı ve lateks aglütinasyon yöntemleri ile gruplandırılan 120 BHS’un 72’si
(%60,0) A, 23’ü (%19,2) B, 3’ü (%2,5) C ve 22’si (%18,3) G grubu olarak
bulunmuştur. Penisilin G, ampisilin, eritromisin, klindamisin, kloramfenikol,
tetrasiklin, levofloksasin, vankomisin, linezolid ve telitromisin duyarlılıkları disk
difüzyon yöntemiyle çalışılmıştır. Ayrıca, E test yöntemiyle penisilin G ve
eritromisin MİK değerlerine bakılmıştır. Eritromisin dirençli BHS’ların makrolid
direnç fenotipleri araştırılmıştır.
Tüm BHS’lar penisilin, ampisilin, vankomisin ve linezolide hassas bulunmuştur.
Eritromisin, klindamisin, kloramfenikol, tetrasiklin, levofloksasin ve telitromisin
direnç oranları sırası ile; %13,3, %6,7, %1,7, %48,3, %1,7 ve %1,7 bulunmuştur.
16(%13,3) eritromisin dirençli BHS’un 7(%43,8)'sinde KMLSB 7(%43,8)'sinde
İMLSB ve 2(%12,4)'sinde M fenotipi saptanmıştır.
Sonuç olarak, A grubu farenjitlerde en fazla izole edilen serogrup olmuştur. Fakat
çeşitli klinik örneklerden izole edilen diğer BHS’larında nadir infeksiyon etkeni
olmadığı görülmüştür. Bu nedenle, BHS’ların doğru gruplandırılması ve
antibiyotiklere direnç durumunun saptanması ampirik tedavi seçimi,
komplikasyonların önlenmesi ve epidemiyolojik verilerin güncellenmesi açısından
gerekli olduğu kanısına varılmıştır.
Anahtar Sözcükler: Beta-hemolitik streptokok, antibiyotik direnci.
ix
ABSTRACT
GROUPING AND INVESTIGATION TO ANTIBIOTICS RESISTANCE OF BETA-HAEMOLYTIC STREPTOCOCCI ISOLATED FROM VARIOUS
CLINICAL SAMPLES
Susceptibility to bacitracin and trimethoprim-sulfamethoxazole for presumptive
identification is an inadequate method for grouping all beta-haemolytic streptococci
(BHS). Latex agglutination is a rapid and sensitive method for absolute grouping.
Although, there is no resistance detected for penicillin which is first line drug in
theraphy in BHS yet, resistance to erytromycin was reported. Other therapy
alternatives should be considered in patients who are allergic to penicillin and isolate
is resistant to erytromycin. In this study, BHS isolates from various clinical samples
were grouped and susceptibilities to antibiotics were detected.
By using presumptive and latex agglutination tests 120 BHS isolate were grouped as
follows 72 (60.0%) A, 23 (19.2%) B, 3 (2.5%) C, and 22 (18.3%) G. Susceptibilities
to penicillin G, ampicillin, erythromycin, clindamycin, chloramphenicol,
tetracycline, levofloxacin, vancomycin, linezolid, and telithromycin were performed
by disc diffusion method. In addition, MIC values for penicilin G and erythromycin
were detected by E test method. Macrolide resistance phenotypes were investigated
in erythromycin resistant isolates. All of the BHS were susceptible to penicilin G,
ampicillin, vancomycin, and linezolid. Resistance rates for erythromycin 13.3%,
clindamycin, tetracycline, levofloxacin, and telithromycin were 13.3%, 6.7%, 48.3%,
1.7%, and 1.7% respectively. 7(43.8%) CMLSB, 7(43.8%) IMLSB, and 2(12.4%) M
phenotypes were detected out of 16(13.3%) erythromycin resistant BHS.
In conclusion, group A was the most frequent serogroup in pharangitis. However,
other serogroups isolates from various clinical samples were not rare. Therefore,
right grouping of BHS and detection of their resistance pattern for antibiotics are
considered crucial for empiric therapy, prevention of complications, and updating of
epidemiologic datas.
Key Words: Beta-haemolytic streptococci, antibiotic resistance.
1. GİRİŞ VE AMAÇ
Beta-hemolitik streptokok (BHS)'lar başta solunum yolları infeksiyonları
olmak üzere deriyi ilgilendiren ve sistemik çeşitli infeksiyonlara neden olurlar (1).
Lancefield tarafından hücre duvarı karbonhidratlarındaki antijenik farklılığa göre
serogruplara (A'dan H 'ye ve K'dan V'ye kadar) ayrılan BHS’lardan insanlarda en sık
A, B, C, D ve G grupları infeksiyon etkenidirler. Streptokoksik tonsillofarenjit
olgularının çoğundan A grubu beta-hemolitik streptokok (AGBHS)’lar sorumludur
(2). Bununla birlikte, C ve G grupları nadiren; B, D ve F grupları da çok nadir
tonsillofarenjite neden olabilmektedir. Farklı grupların oluşturduğu klinik tablo
aynıdır. Özellikle AGBHS infeksiyonundan sonra gelişebilecek akut romatizmal ateş
(ARA) ve akut glomerulonefrit (AGN) gibi nonsüpüratif sekellerin önlenmesi için
BHS'ların gruplandırılması ve tedavi edilmesi gereklidir. C grubu beta-hemolitik
streptokok (CGBHS) ve G grubu beta-hemolitik streptokok (GGBHS)
infeksiyonlarından sonra da glomerulonefrit geliştiği bildirilmiştir (1-3). BHS'lar
çeşitli yöntemlerle gruplandırılabilir. Grup spesifik antiserumlar ile C antijenlerinin
presipitasyonuna dayalı yöntem, zaman alıcı ve güç olduğundan hızlı tanıda
kullanımı uygun değildir. En yaygın kullanılan, tahmini gruplandırmayı sağlayan
basitrasin ve trimetoprim-sülfametoksazol (SXT) duyarlılık testidir. Ancak
AGBHS’lardan başka B, C ve G gruplarının da %10-20 oranında basitrasine duyarlı
olduğu bilinmektedir. Kesin gruplandırmada tercih edilen lateks aglütinasyonu hızlı
ve duyarlı bir yöntemdir (1-4).
BHS'ların tedavisinde ilk seçenek penisilin ve eritromisindir. BHS'larda
penisiline direnç bulunmazken eritromisine değişen oranlarda direnç bildirilmektedir.
Penisilin allerjisi, çeşitli nedenlerle (β-laktamaz üretimi vb.) tedavide başarısızlık,
ayrıca eritromisine dirençlerin bildirilmesi nedeniyle, alternatif tedavi seçeneklerine
gerek duyulmaktadır (2-6). Çalışmamızda çeşitli klinik örneklerden izole edilen
BHS’ların gruplandırılması, suşların penisilin ve eritromisin MİK50, MİK90
değerlerinin belirlenmesi, penisilin ve eritromisine dirençlerinin E test, disk
diffüzyon metodu ile saptanması; ampisilin, klindamisin, levofloksasin, tetrasiklin,
kloramfenikol, vankomisin, linezolid ve telitromisine duyarlılıklarının ise disk
diffüzyon metodu ile araştırılması amaçlanmıştır.
2
2. GENEL BİLGİLER
2.1.Tarihçe
İlk kez 1874 yılında Billroth yara ve erizipel lezyonlarının pürülan
eksudalarında zincir yaparak üreyen kokları tanımlamış ve Streptococcus olarak
isimlendirmiştir. Aynı bakteri 1879’da Pasteur tarafından püerperal sepsisli bir
hastanın kanından izole edilmiştir. Kızıl hastalığına yakalanmış bir hastanın boğaz
kültüründen de benzer bakteri elde edilmiş ve 1881’de Ogston tarafından cerahat
etkeni olduğu bildirilmiştir. R. Roch ise aynı yılda Streptococci adı verilen bu
bakterilerin erizipel lezyonlarında daima bulunduğunu açıklamıştır. Fehleisen 1882-
1883’de bu bakterilerin saf kültürünü elde ederek, gönüllülerde erizipel
oluşturmuştur. Rosenbach ise 1884’de, “S. pyogenes” olarak isimlendirmiştir.
1919’da Brown, kanlı agardaki aktivitelerine göre streptokokları alfa (α), beta (β) ve
gama (γ) hemolitik diye ayırmıştır (2,3,7-10).
G.R. Dick 1924’de, kızıl hastalığının, hemolitik streptokok infeksiyonu
olduğunu bildirmiştir. Rebecca Lancefield presipitasyon ve Griffith aglütinasyon
yöntemleriyle streptokokların immünolojisini araştırmışlar ve Lancefield 1933’de
patojen streptokokları, hücre duvarında bulunan karbonhidrat antijenlerine göre,
çeşitli serolojik gruplara ayırmıştır (7,11-13).
2.2.Streptokokların Genel Özellikleri
Streptokoklar yuvarlak veya oval şekilli, uzun ve kısa zincirler yaparak
üreyen, sporsuz, hareketsiz, katalaz negatif, gram pozitif kok, çiftler halinde bulunan
ya da özellikle sıvı ortamda üretildiklerinde zincir oluşturmaya eğilimli
mikroorganizmalardır. Streptokoklar kan, beyin veya kalp infüzyon, serum veya
glukozla zengişleştirilmiş ortamlarda daha iyi ürerler. 24 saatten eski kültürlerden
hazırlanan preparatlarda ve klinik örneklerde polimorf çekirdekli lökositlerce
fagosite edilmiş şekillerinde gram negatif boyanabilirler. Türlerin çoğu fakültatif
anaeroptur; bazıları ise anaerop olup, zorunlu anaeroptan kapnofilik koşullara kadar
değişen atmosferik ortamlarda yaşayabilirler. Morfolojik olarak kendilerine çok
benzeyen ve insan infeksiyonlarından sıklıkla izole edilen stafilokoklardan ayıran en
önemli özellikleri katalaz enzimi üretmemeleridir (2,7-10).
3
2.3.Streptokokların Sınıflandırılması
Streptokokların sınıflandırılmasında üç temel kriter kullanılmaktadır. Bunlar
kanlı agar plak kültürlerinde oluşturulan hemoliz, biyokimyasal özellikler ve
immünolojik karekterlerdir. Bu kriterleri temel alan araştırmacıların adlarıyla üç tip
sınıflandırma bulunur (7,10).
A- Brown sınıflandırması
B- Sherman sınıflandırması
C- Lancefield sınıflandırması
A- Brown sınıflandırması
1903'de Schottmüller, 1919'da Brown tarafından yapılan sınıflandırmadır.
Buna göre streptokoklar α, β hemoliz yaparlar. Hemoliz yapmayanlar γ-hemolitik
olarak adlandırılır. Hemoliz oluşmasında besiyerinin kalınlığı, kullanılan
eritrositlerin çeşidi ve miktarı, peptonun çeşidi, ortamın oksijen konsantrasyonu
önemli olan faktörlerdir. Hemolizin belirlenmesinde tercih edilen eritrositler sırasıyla
at, koyun ve insan eritrositleridir (7,9,10).
Brown, streptokokları kanlı agarda oluşturduğu hemoliz tipine göre üç gruba
ayırmıştır. Bunlar:
1- β-hemoliz oluşturanlar: Kolonileri çevreleyen eritrositlerin tamamen
erimeleri sonucu belirgin ve şeffaf bir hemoliz zonu oluştururlar.
2- α-hemoliz oluşturanlar: Kolonileri çevreleyen eritrositlerin kısmi hemolizi
sonucu yeşilimsi bir renk meydana getirirler:
3- Hemoliz oluşturmayanlar: Besiyerindeki eritrositleri eritmezler.
Bunlar içerisinde daha çok β-hemoliz oluşturan streptokoklar insan ve
hayvanlarda infeksiyon meydana getirirler (3,7,9).
B- Sherman sınıflandırması
Sherman streptokokları yüksek ısı ve pH derecelerinde üremeleri, hemoliz
yapma ve biyokimyasal özelliklerine göre dört gruba ayırmıştır. Bunlar:
1- Piyojenik streptokoklar: D ve N grubu dışındaki bütün Lancefield
gruplarının tümünü içerir. Bu gruptaki streptokokların hemen hepsi β-
hemolitiklerdir. 45 ºC'lik ısıda ve %6,5 NaCl varlığında üremezler.
2- Viridans streptokoklar: Lancefield'in sınıflandırmasında yer almazlar. α-
4
hemolitiklerdir. 45 ºC'lik ısıda ürerler. %6,5 NaCl varlığında üremezler.
3- Laktik streptokoklar: Lancefield'in N grubudur. α-hemoliz yaparlar,
hemolizsiz olanları da vardır. 45 ºC'lik ısıda ve %6,5 NaCl varlığında üremezler. 10
ºC'lik ısıda ve içerisinde % 0,1 metilen mavisi bulunan sütte ürerler. Sütteki
laktozdan laktik asit oluşturarak pıhtı oluştururlar. Genellikle patojen değildirler.
4- Enterokoklar: Lancefield'in D grubudur. Genellikle α, seyrek olarak β-
hemoliz yaparlar. Hemoliz yapmayan suşları da vardır. 45 ºC'lik ısıda, %6,5 NaCl
varlığında ve pH: 9,6'da ürerler. İnsan ve hayvanların barsağında, süt ve süt
ürünlerinde, çeşitli besin maddelerinde bulunurlar. Bu grupta yer almış olan S.
faecalis (bu günkü adı: E. faecalis ) önemli bir infeksiyon etkenidir (7-10).
C- Lancefield sınıflandırması
1933'de Rebecca Lancefield tarafından yapılan ve β-hemolitikleri içine alan
bir gruplandırmadır. Streptokokların gruplandırılması hücre duvarında bulunan C
polisakkarit maddesi ile bu maddeye karşı tavşanlardan elde edilen bağışık serum
arasındaki presipitasyon reaksiyonuna dayanır. Bu reaksiyonlara göre streptokoklar
A'dan V'ye kadar harfler ile gösterilen serolojik gruplara ayrılmıştır. A, B, C, D, F ve
G grupları genellikle insanlarda sık enfeksiyon etkenidirler. Hemoliz yapmayan ve α-
hemoliz yapan streptokoklar yeterli antijen farklılığı gösteremedikleri için serolojik
olarak gruplandırılamamışlardır. Bu nedenle, S. pneumoniae ve viridans grubu gibi
pek çok streptokok fizyolojik özelliklerine göre sınıflandırılabilirler (1,7-14).
Bergey’in Sistematik Bakteriyoloji El Kitabı’nın (Bergey’s Manuel of
Systematic Bacteriolgy) 1984 baskısına göre Streptococcaceae ailesi on cinse
ayrılmıştır: Streptococcus, Aerococcus, Leuconostoc, Pediococcus, Peptococcus,
Peptostreptococcus, Gemella, Ruminococcus, Coprococcus ve Sarcina’dır (3).
DNA-DNA hibridizasyonu, DNA-ribozomal RNA hibridizasyonu ve
ribozomal RNA’nın küçük alt ünitesi (16S) üzerinde yapılan genetik çalışmalar
sonunda yeni sınıflandırmalar oluşturulmuştur. Bu çalışmalar sonucunda
Streptococcaceae kendi içinde üç cinse ayrılmıştır (8,10).
1-Streptococcus: Piyojenik streptokolar, non enterokok D grubu
streptokoklar, viridans streptokoklar ve pnömokok türlerini içerir.
2-Enterococcus: D grubu enterokokları içerir.
3-Lactococcus: N grubu antijeni içeren laktik streptokok türlerini içerir.
5
Yakın zamanda yapılan çalışmalarla, yeni tanımlanan viridans streptokoklar,
enterokoklar ve diğer katalaz negatif izolatların bu üç türle yakınlıkları saptanmaya
çalışılmıştır (8,10).
Ayrıca streptokok benzeri organizmalar grubu oluşturulmuş olup insanlarda
klinik örneklerden tanımlanmıştır. Bu grup Aerococcus, Leuconostoc, pediococcus,
Gemella, Vagococcus, Tetragenococcus, Glabicatella, Helcococcus ve Allaiococcus
türlerini içerir (8).
Ribozomal RNA'nın küçük alt ünite dizilerini temel alınarak aralarında
genetik bağlantı kurulan önemli insan patojeni Streptococcus cinsi bakteriler yedi
gruba ayrılmıştır. Bunlar; Piyojenik grup, Sanguis grup, Mitis grup, Mutans grup,
Salivarius grup, Anginosus grup ve Bovis grup türleridir (8,9).
2.4.Beta Hemolitik Streptokok (BHS)’lar
Kanlı agarda tam hemoliz oluşturma özelliklerine dayanarak BHS’lar olarak
adlandırılan bu türler, kendi aralarında da hücre duvarı karbonhidratlarındaki
antijenik farklılıklarına göre serogruplara ayrılırlar (7-9).
2.4.1.BHS’ların Toksin ve Enzimleri
BHS'lar hastalık oluşumunda rol oynayan bazı toksin ve enzim oluştururlar.
Özellikle AGBHS'lar tarafından oluşturulan enzim ve toksinlerin en önemlileri
şunlardır (7,8,10).
Streptolizin (Hemolizin)
Todd ismi araştırıcı, streptolizin'in ''O'' ve ''S'' diye bilinen iki ayrı lizinden
oluştuğunu, streptolizin-O (SO)'nun antijenik olduğunu ve anti-streptolizin-O (ASO)
antikorlarını oluşturduğunu bildirmiştir. Bu iki hemolizin de kanlı agardaki β-
hemolizden sorumludur (7-9).
Anti-streptolizin-O (ASO)
Besiyeri yüzeyi altındaki hemolizi streptolizin-O oluşturmaktadır. Bu toksin
ısı ve asitlere dirençli, oksijene duyarlıdır. Atmosferik oksijenle inaktive olduğundan,
besiyerinin derin kısımlarındaki koloniler gösterebilir. Streptolizin-O, ASO ile
kantitatif olarak birleşebilir. Kardiyotoksik etkilidir. Bu etki kolesterol ve kolesterol
6
benzeri maddelerle önlenebilmektedir. Kolesterol, irreversibl olarak, antihemolitik
etki göstermekte ve SO'nun sitolitik, kardiyotoksik etkisini inhibe etmektedir.
Normal serumdaki protein bağlı kolesterolün böyle bir etkisi yoktur. Bu hemolizinin
sülfidril grupları, eritrosit membran sterollerine bağlanarak membran lipidlerinde
mikroskobik delikler açar ve hemoglobin açığa çıkarak hemoliz oluşturur (2,7,9).
ASO akut eklem romatizmasının tanısı, klinik gidişi ve rezidülerinin
açıklanmasında değerli bir laboratuvar tanı yöntemidir. Organizmanın toksinle
karşılaşma süresine, toksin uyarımının devamına ve bireyin tepkisine bağlı olarak,
antikor yapım ve yıkımı ile ilgili değişik süreler açıklanmış olup, genellikle 160-200
Todd ünitesini geçmeyen titreler normal sınırlar kabul edilmektedir. ASO titresi
ARA, BHS tonsiliti, kızıl ve AGN'te yükselmektedir (7-10).
Streptolizin-S (SS)
Oksijene dayanıklı, küçük bir polipeptiddir. Kanlı agardaki yüzeysel
hemolizden sorumludur. Eritrosit, lökosit ve protoplastları eritir. Fagositozu inhibe
eder. Antijenik değildir ve nötralize edici antikoru tanımlanamamıştır. Bazı
streptokoklar hem O, hem de S hemolizinini üretirler (7-9).
Lökosidin
Patojen streptokoklar nötrofil lökositleri öldüren ve bazı hallerde eriten
lökosidin meydana getirir (7,8).
Streptokinaz (Fibrinolizin)
AGBHS'lar tarafından yapılır. İnsan plazmasında plazminojenin plazmine
dönüşümünü katalize ederek fibrinin erimesine ve protein hidrolizine neden olan bir
enzimdir. A ve B olarak iki şekli vardır. Fibrinolitik sistemi aktive ettiğinden
streptokinaz preparatları yüzeyel infeksiyonları debride etmek, yara iyileşmesini
arttırmak için kullanılmaktadır. Fibrinöz eksudaların kaldırılmasında, koroner arter
ve venöz trombüslerin, pulmoner embolinin eritilmesinde de yararlıdır. CGBHS ve
GGBHS'ların bazı suşları da fibrini eritmektedir (7-11).
Streptodornase (Sterptococcal deoxyribonuclease) DNAse
Streptokokun buyyon kültürü filtratının fibrinden başka, cerahatli eksüdayı
7
hızla erittiği görülmüştür. Cerahatli eksudanın akıcılığı, daka çok,
deoxyribonucleoproteine’den ileri gelmektedir. Streptokok kültür filtratında bulunan
ve bu maddenin depolimerizasyonuna neden olan bu enzime, deoxyribonuclease
veya streptodornase denir. Bu enzim tüm AGBHS’larda bulunmakta, immünolojik-
elektroforetik olarak A, B, C ve D şeklinde 4 farklı tipe ayrılmaktadır. B ve D
nükleazları ayrıca RNAse aktivitesine sahipken, A ve C nükleazları yalnız DNAse
aktivitesine sahiptir (3,7-10).
Hyaluronidaz
Doku içinde streptokokların yayılımını sağlayan ve hyaluronik asidi
depolimerize eden bir enzimdir. Bağ dokusunun esasını oluşturan bu maddeyi erittiği
için, yayılma faktörü olarak da anılır. Kapsüllü streptokokların kapsülünde
hyaluronik asit olduğundan, yayılma faktörü oluşturamaz. Antijenik özellikteki bu
faktörü, özellikle AGBHS tip 4 ve 24 streptokoklar yapar (2,3,8-10).
Diphosphopyridine nucleotidase (DPNse)
Nikotinamid nükleotidaz veya nikotinamid adenin dinükleotidaz (NADse)
olarak da isimlendirilen bu enzim, DPN’den nikotinamidi açığa çıkarır. Bu enzim
daha çok nefritojenik streptokoklar tarafından üretilir (7,10).
Proteinaz
Bu enzim M proteinini ve hücre dışı diğer proteinleri tahrip etme
yeteneğindedir. Sülfidril bileşikleri ile aktive olur ve hücreden zimojen şeklinde
salınır. Streptokokkal hastalıkların patogenezindeki rolleri tartışmalıdır.
Streptokoklar bu toksin ve enzimlerden başka fosfataz, esteraz, amilaz, N-
asetil glukozamidaz, nöroaminidaz ve lipoproteinaz gibi enzimlerle, enterotoksin de
oluşturabilmektedir (7,8,10).
Eritrojenik toksin
Lizojenik AGBHS’ların büyük çoğunluğu tarafından oluşturulan eritrojenik
toksin, kızıl döküntülerine sebeb olur. Antijenik olarak birbirinden ayrı A, B ve C
tipleri vardır. Aşırı duyarlılığa sebeb olan ısıya dayanıklı kısmı bütün tiplerde ortak
iken, spesifiklik-pirojenite ve diğer toksik etkilerden sorumlu olan kısım ısıya
8
dayanıksız yerdedir. Eritrojenik toksin antijeniktir ve nötralizan oluşumunu uyarır.
Duyarlı çocuğun derisi içine toksin şırınga edildiğinde, 24 saat içinde lokal
bir eritematoz bir reaksiyona yol açar (Dick testi). Pozitif Dick testi, dolaşan antikor
olmadığını ve kızıla duyarlılığın bulunduğunu gösterir. Kızıl hastalarının derisi içine,
homolog antitoksin şırıngası, döküntünün lokal olarak solması ile sonuçlanır. Bu
sönme olayı toksinin derideki nötralizasyonundan ileri gelmektedir. Eritrojenik
toksini genellikle AGBHS’lar yapar (7-10).
2.4.2.BHS’ların Yaptığı Hastalıklar
Cerahatli (süpüratif) ve cerahatsiz (non-süpütatif) çeşitli hastalıklar meydana
getirirler (2,3,7,8).
1- Anjin, tonsilit ve farenjit: Özellikle AGBHS'lar olmak üzere CGBHS ve
GGBHS'lar da farenjit yapar. Boğaz ve baş ağrısı, ateş, lökositoz ve lenf bezlerinde
büyüme görülür. Cerahatli ve cerahatsiz çeşitli komplikasyonlar ortaya çıkabilir.
2- Sinüzit, otitis media ve mastoidit yapabilirler.
3- Menenjit ve beyin absesi meydana getirebilirler.
4- Peritonsiller abseleri gözlenebilir.
5- Solunum yolunun diğer infeksiyonları (larenjit, trakeit ve pnömoni)
oluşabilir. BHS pnömonileri hızlı ilerleyici ve ciddi bir klinik tablo geliştirir.
6- Septisemi ve buna bağlı osteomiyelit, artrit ve sellülit süpüratif
komplikasyonları ortaya çıkmaktadır.
7- Kızıl: Eritrojenik toksin oluşturan streptokokla meydana gelir. Çene ve
ağız çevresi dışında, kulak arkasında başlayan döküntüler gözlenir. Dil papillaları
geniş ve kurudur (çilek dili). Hastalar iyileştikten sonra deri kavlaması görülebilir.
8- Streptokokal pyoderma (Deri infeksiyonları):
a- Sellülit: Deri altı dokusunun AGBHS'larla meydana gelen infeksiyonudur.
Lenfanjit ve lokal lenfadenopati gelişebilir.
b- Erizipel (Yılancık): Deri ve derialtı dokularının lenfanjitli bir hastalığıdır.
Kırmızı, lokal ısısı yükselmiş ve ağrısız deri lezyonu, normal deriden keskin bir
sınırla ayrılmıştır. Burun üzeri ve her iki yanakta olmak üzere, çoğunlukla yüzdedir.
c- İmpetigo ve fronküloz: Yüzeyel deri lezyonudur. AGBHS veziküler
döküntüsü püstülleşir, üzeri kabukla örtülür. Fronküloz, kıl folliküllerinin iltihabıdır.
Deri veya yara infeksiyonlarında, menstürel tampon kullanımıyla ilişkili
9
olmaksızın, stafilokokal toksik şok sendromu (TSS)'na benzer belirtiler gösteren S.
pyogenes TSS gözlenmiş ve toxic schok-like syndrome (TSLS) şeklinde
isimlendirilmiştir. Bu toksinler ayrı etki mekanizmalarına sahiptir.
10- Puerperal ateş (Lohusalık ateşi): AGBHS ve CGBHS'ların endometriumu
infekte etmesiyle oluşan, asepsinin yetersiz olduğu dönemlerde görülen hastalıktır.
11- Fokal infeksiyonlar: Streptokoklar, fokal infeksiyonların en önemli
etkenlerindendir.
12- Müşterek infeksiyon etkeni olan streptokoklar: Difteri, grip, boğmaca ve
tüberkülozda süperinfeksiyon yapabilir (1-3,7-14).
2.4.3.BHS’ların Antijenik Yapıları
Streptokokların antijenik yapıları oldukça komplekstir. Karbonhidrat ve
protein yapısında antijenler yanında, bazı streptokoklarda hyaluronik asit yapısında
kapsül antijenide bulunur. Fagositozu önleyerek, virülans arttırıcı etki gösterebilen
kapsül N-acetyl-D-glycuronic asit ünitelerinden meydana gelmiştir (1-3,7-9).
Streptokok hücre duvarı M, T, R protein antijenlerini, gruba özgül
karbonhidratları ve peptidoglikanı kapsar. Kapsülden lipoteikoik asit ve tip spesifik
M proteini taşıyan pililer (fimbria) çıkmaktadır. Bunlar streptokokların epitel
hücrelerine tutunmalarını kolaylaştırmaktadır (7,9).
Hücre duvarından izole edilebilen C karbonhidratı, 1933'de R. Lancefield
tarafından bulunan gruba özel bir antijendir. Viridans streptokoklar dışında bütün
streptokokların C karbonhidratı vardır. Streptokoklarla bağışıklanmış tavşan
serumlarıyla, presipitasyon tekniği kullanılarak, birbirinden farklı 20 kadar C
karbonhidratı elde edilmiş ve bunlara göre streptokok grupları belirlenmiştir (1,7-10).
Hücre duvarının karbonhidrat antijeni, mikroorganizmanın kuru ağırlığının
%10 kadarıdır. AGBHS'ların C polisakkaridi L-rhamnose ve terminal N-acetyl-
glucosamine'den oluşmuştur. Bu terminal antijen belirleyicidir. BGBHS'larda
rhamnose-glucoamine, CGBHS'larda rhamnose-acetyl-galactosamine, D grubunda
glycerol teikoik acid, FGBHS'larda glucopyranosyl-N-acetiylgalactoseamin
determinantları saptanmıştır. C karbonhidratının mol ağırlığı 8.000-10.000 dalton
olup rhamnose/N-acetylglucosamine oranı, ortalama 2/1 kadardır. Bu antijene karşı
oluşan antikorlar, AGBHS infeksiyonlarından hemen sonra saptanabilir ve uzun süre
kalıcıdır. C karbonhidratı ile insan kalp kapakçıklarının glukoproteinleri arasında
10
immünojenik kros reaksiyonların varlığı ileri sürülmektedir (7-10).
M, T ve R ise streptokok hücre duvarının yüzey protein antijenleridir.
Streptokokların 3 yüzey antijeninden birisi, M proteinidir. Bu antijen ısı ve aside
dayanıklı, alkolde eriyen, tripsin duyarlı bir proteindir. M proteinli streptokoklar mat
veya mukoid koloniler oluştururlar. M proteini virülansla ilgilidir ve buna göre
AGBHS'ların 80'in üzerinde tipi tanımlanmıştır. M proteini oluşturan streptokoklar
fagositoza dirençlidir. M proteini fimbria ile ilgilidir ve epitel hücrelerine aderansı
sağlar. M proteinsiz streptokokların fimbriası yoktur. M tiplendirimi, tipe özgül
antikorlar kullanılarak, tüpte presipitasyonla yapılabilmektedir. Ferritinle
işaretlenmiş antikorlar kullanılarak, M proteinin hücre duvarının dış yüzeyindeki
fimbrialarda bulunduğu, elektron mikroskopisi ile gösterilebilir. İnsanlarda saf M
proteinin intradermal injeksiyonu ile tipe özgül aşırı duyarlılık ve tipe özgü olmayan
toksik reaksiyonlar meydana getirilebilir (7-9).
T proteini ise pepsin ve tripsin gibi proteolitik enzimlere dayanıklı, asit ve
ısıya duyarlı, alkolde erimeyen, virulans arttırıcı etkisi olmayan bir antijendir. T
tiplendirimi lam aglutinasyonu ile yapılabilmektedir (7-9).
R proteini ise pepsinle harap edilebilmesine karşın tripsinle sindirilemez.
Tipe özel olmayan bu antijenin virülansla ilgisi yoktur. Biyolojik önemleri
anlaşılamamıştır. Pepsin ve tripsinle yıkılabilen 3R ve sadece pepsinle yıkılabilen
28R olmak üzere iki tip R proteini tanımlanmıştır (7-10)
Opasite faktör (OF)
AGBHS'ların bir diğer hücre duvarı antijeni olup, alfa lipoproteinaz
yapısındadır ve at serumu içeren besiyerini opaklaştırma özelliğine sahiptir. Bu
faktör, bilinen 80 M serotipinin 29'u tarafından üretilir. M tipi belirlenememiş veya
spesifik M tipi özelliğini kaybetmiş AGBHS’lar tarafından da üretilmektedir (8-10).
Peptidoglikan
L-alanin-D-glutamil-L-lysin-A-alanin yan zincirleriyle bağlanmış olan,
tekrarlayan N-acetyl-D-glucosamin-N-acetyl-D-muramic asit ünitelerinden yapılmış,
streptokoku çevreleyen rijid bir yapı olarak tanımlanmıştır. Bu yapı, farklı birçok
bakteri peptidoglikanına benzer. Bu nedenle immünolojik kros reaksiyonlar için
temel oluşturur. AGBHS peptidoglikanı gram negatif bakterilerin endotoksini ile
11
aynı biyolojik reaksiyonların çoğunu oluşturmaktadır (Ateş, deri nekrozu, eritrosit ve
trombosit erimesi gibi). Peptidoglikan mukopeptid bakteriyofajlar için reseptör
özelliğindedir (7-10).
Glycerol teikoik asitler (lipoteikoik asit)
Streptokokların ağırlığının yaklaşık %1'ini oluşturur. D ve N grubu
streptokoklarda, gruba özel antijen görevi yapar. Virülans faktörüdür (7-9).
Hücre membranı
Protein (%72), lipid (%25) ve glukoz (%2)'den ibarettir. Hücre membranı
memeli miyokardiyumu ve glomerul bazal membranı ile ortak antijenik
determinantlara sahiptir. Romatizmal ateşli hastaların serumunda bulunan, kalp
dokusu ile reaksiyon veren antikorlar, streptokok hücre membran antijeni ile absorbe
edilebilmektedir (7-9).
2.5.Önemli İnfeksiyon Etkeni BHS’lar ve Özellikleri
İnfeksiyon etkeni olarak çoğunlukla AGBHS’lar olmak üzere; BGBHS,
CGBHS ve GGBHS’lar görülmektedir (7-10).
2.5.1.AGBHS (Streptococcus pyogenes)
AGBHS akut farenjitin en sıklıkla rastlanan bakteriyel etkeni olup, kutanöz
ve sistemik infeksiyonlardan da sıklıkla izole edilir ve yol açtığı iki nonsüpüratif
sekel olan ARA ve AGN nedeniyle tıbbı önemi büyüktür (1-3,11-13).
Mikrobiyolojik Özellikler
AGBHS'lar 0,6-1,0 mikron büyüklüğünde, gram pozitif, yuvarlak veya oval
görünüşlü hücrelerdir. Sıvı besiyerlerindeki kültürlerinden yapılan gram boyalı
preparatlarında genellikle uzun kok zincirleri halinde görülürken; katı
besiyerlerindeki kolonilerinden hazırlanan preparatlarda, diplokoklar veya kısa
zincirli koklar halinde görülürler. Optimal üreme ısıları 35-37ºC arasında olup,
zenginleştirilmiş besiyerlerinde (kan, serum vb) oldukça iyi ürerler. β-hemolitik
özellikleri, %5-7 koyun kanı veya at kanı içeren besiyerlerinde gözlenir. Anaerobik
ortamda inkübasyon, bu özelliklerinin çok daha belirgin olmasını sağlar. Koyun
agarda genellikle >0,5 mm büyüklüğünde şeffaf veya yarı şeffaf, S (smooth) tipi
12
veya pürtüklü koloniler oluştururlar. İnkübasyon koşullarına ve üretilen hyalüronik
asit kapsülünün miktarına bağlı olarak, AGBHS kolonileri değişik büyüklükte ve
yüzey yapısında olabilir. β-hemoliz zonu genellikle, koloni büyüklüğünün 2-4 katı
genişliktedir. Sıvı besiyerlerinde çoğunlukla granüllü üreme gösterirler (1-3,7-14).
Epidemiyoloji
AGBHS'lar özellikle 5-15 yaş arası çocuklarda görülen bakteriyel farenjit ve
tonsillitin en yaygın rastlanan etkeni olmakla birlikte, her yaş grubunda
infeksiyonlara neden olabilir. İnsanların iç içe yaşama eğilimi gösterdiği ve
asemptomatik farinks taşıyıcılığının arttığı kış ayları, bu infeksiyonların en sık
görüldüğü mevsimdir. Üst solunum yolu (ÜSY)’ndaki mikroorganizmalar, çevreye
damlacıklar aracılığı ile yayıldığı gibi, direk fiziksel temas ile de bulaşabilir. Bu
nedenle aynı aile içinde veya toplu yaşanan yerlerde kolaylıkla yayılır. Epidemiler
dışında deri taşıyıcılığı yaygın değildir. Streptokokkal pyoderma, ılıman bölgelerde
özellikle kötü hijyenik koşullarda yaşayan küçük çocuklarda görülür ve pyodermanın
yaygın olduğu bölgelerde deri taşıyıcılığı %40'lara çıkmaktadır. Bazı çalışmalar evcil
hayvanların da, AGBHS için kaynak oluşturabileceğini ileri sürmektedir (7-10).
ARA streptokoksik farenjit insidansının en yüksek olduğu 5-15 yaş arası
çocuklarda, en çok sonbahar-kış aylarında görülür. Gelişmiş ülkelerde ARA insidansı
azalırken, gelişmekte olan ülkelerde kalp hastalıklarının en sıklıkla rastlanan
nedenidir. AGN ise daha çok deri infeksiyonları ile ilişkilidir ve deri infeksiyonu
insidansının düşük olduğu gelişmiş ülkelerde daha az görülmektedir (7-9).
Patogenez
AGBHS'ların neden olduğu hastalıkların patogenezi esas olarak, bakterinin
yüzey yapıları ve ekstraselüler proteinleri ile konak hücreleri arasındaki etkileşim
sonucu belirlenir. Gruba adını veren A hücre duvarı antijeninin virülanstaki rolü tam
olarak bilinmemekle birlikte A antijeninin kovalan olarak bağlı olduğu peptidoglikan
tabakanın çeşitli biyolojik aktiviteleri vardır. Bunların arasında ateşi indüklemesi,
hayvanlarda dermal ve kardiyak nekroz oluşturması, eritrositleri ve trombositleri
lizise uğratması sayılabilir. AGBHS'ların majör virülans faktörü M proteini olup
bakteriyi fagositozdan korur. Yapısal olarak miyosin, tropomisin gibi bazı kas
proteinleri ile benzerlik göstermesi, ARA'in patogenezinde rolü olabileceğini
13
düşündürmektedir. Ayrıca, M proteininin süper antijen olarak davranmasının
gösterilmesi de patogenezdeki önemini ortaya koyan bir diğer özelliğidir (3,8-10).
M proteinine ilaveten AGBHS'ların diğer virülans faktörleri arasında
adesinler, hyaluronik asit kapsül, IgG bağlayan proteinler ve çeşitli ekzotoksinler
bulunur. AGBHS'ların epitel hücrelerine adezyonunda rol alan en önemli yüzey
yapıları, lipoteikoik asit ve protein F (F1 protein)'dir. AGBHS'ların M-proteini ile
ilişkili bir diğer hücre duvarı antijeni olan OF’nün pagenezdeki rolü tam olarak
bilinmemekle birlikte potansiyel bir virülans faktörü olarak görülmektedir. M
proteinine karşı gelişen ve koruyucu rolü olan immün yanıt, OF negatiflere göre daha
zayıftır. AGBHS izolatlarında bulunan hyaluronik asit yapısındaki kapsülün de,
opsonizasyonu önleyen bir virülans faktörü olduğu ve yumuşak dokunun temel
komponenti ile gösterdiği yapısal benzerlik nedeniyle infekte konakta bağışık yanıtın
gelişmesini engellediği ileri sürülmektedir (7-10).
AGBHS'ların ürettiği ekstrasellüler ürünlerinden olan streptolizin O'nun
önemli bir virülans faktörü olduğu ve intravenöz injeksiyonun hayvanlarda
kardiyotoksik etki yaptığı gösterilmiştir.Ayrıca mononükleer hücreleri stimüle
ederek, TNF-α, IL-1B salınmasına da neden olmaktadır. Diğer bir ekstrasellüler
enzim olan streptokinazlar (fibrinolizin) fibrin pıhtılarını hidrolize ederler ve fibrin
bariyerini aşarak bakterinin yayılmasına katkıda bulunurlar. Pirojenik ekzotoksinler
pirojenik etkilerinin yanısıra, süper antijen olarak davranırlar, endotoksin
duyarlılığını artırırlar ve IgM türü antikorların sentezini önlerler. Kızılda görülen
döküntülerin ortaya çıkışında da rolleri vardır (7-10).
Klinik
AGBHS'ların infeksiyonları, çok çeşitli klinik sendromların ortaya çıkışıyla
sonuçlanabilir. Bunlar 3 ana başlık altında toplanabilir: Komplike olmayan
süperfisiyal infeksiyonlar, invaziv infeksiyonlar ve poststreptokoksik otoimmün
sekeller (7-9).
Komplike olmayan süperfisiyal infeksiyonlar
Komplike olmayan respiratuvar infeksiyonlar ve komplike olmayan deri
infeksiyonları olarak ayrılır. Respiratuvar infeksiyonlarda klinik spektrum oldukça
geniş olup, asemptomatik formdan eritamatöz farenjite ve gri eksudalı tonsilite kadar
14
bir çeşitlilik gösterir ve bu özelliği nedeniyle viral infeksiyonlardan ayırt edilmesi
oldukça güçtür. Kızıl hastalığı, streptokoksik farenjitin bir komplikasyonu olup,
etkenin pirojenik ekzotoksin üretmesi durumunda çıkar ve boyun, yüz, gövde ve
ekstremitelerde görülen yaygın eritamatöz döküntülerle karakterizedir (7-9).
Komplike olmayan deri infeksiyonlarında ise klinik özellikler etkilenen deri
tabakasıyla ilişkilidir. Stratum korneum’un hemen altında gelişen infeksiyonlar
impetigo (piyoderma) ile sonuçlanırken; epidermisin infeksiyonu ektima. Dermisin
infeksiyonu erizipel veya selülit ile sonuçlanır. Erizipelli bazı hastalarda, deri
nekrozu veya nekrotizan fasiit gibi lokal komplikasyonlar gelişebilir (7-10).
İnvaziv İnfeksiyonlar
Akut Streptokoksik infeksiyon tarafından indüklenen üst solunum yolundaki
inflamasyon sonucu, peritonsiller selülit, peritonsiller abse veya retrofarenjiyal abse
gelişebilir. Bu abselerde, sıklıkla ağız florası üyeleri bulunmakla birlikte, her zaman
AGBHS bulunmayablir. AGBHS’ların komşu yapılara direk geçişi ile akut sinüzit
veya akut otitis media gelişebilir. Streptokokların bakteremik yayılımı sonucu
nadiren sepsis (puerperal sepsis dahil), pnömoni, menenjit, beyin apsesi, lenfanjit,
septik artirit, osteomyelit, endokardit, karaciğer absesi gelişebilir (7-9, 14).
TSLS şok ve organ yetmezliği ile kendini gösteren ağır bir klinik tablodur.
Streptokokal gangren (nekrotizan fasiit), AGBHS’ların derin subkutanöz doku ve
bağ dokusunu infekte etmesiyle oluşan, deri ve altındaki yapıların hızla nekroza
uğramasıyla karakterizedir. Bakteriyemi ve metastatik apseler sıklıkla görülen
komplikasyonlardır. Mortalite oranı, uygun tedaviye rağmen yüksektir (8-10).
Poststreptokoksik otoimmün sekeller
1- Akut Romatizmal Ateş (ARA): AGBHS'ların farenkste oluşturduğu
infeksiyondan sonra ortaya çıkabilen inflamatuvar bir komplikasyondur. Kalp,
eklemler, deri, deri altı dokuları ve merkezi sinir sistem tutulumu sonucu kardit,
artrit, eritama marginatum, deri altı nodülleri ve Sydenham koresi oluşturabilir. Akut
dönemde pankardit tablosu ile kalp yetmezliği ve ölüm gelişirken, daha sıklıkla ve
özellikle iyi tedavi edilemeyenlerde kalp kapak hasarı meydana gelir. Bu durum
gelişmekte olan ülkelerdeki edinilmiş kalp hastalıklarının ve çocuklardaki
kardiyovasküler mortalitenin en önemli nedenini oluşturmaktadır. ARA ile sıklıkla
15
birlikte bulunan AGBHS'lara, ''romatojenik serotipler'' (1, 3, 5, 14, 18, 19, 24, 27
ve 29 tipleri) denmektedir (7-10).
2- Akut Glomerulonefrit (AGN): Streptokokların farenks ve deride
oluşturdukları infeksiyondan sonra gelişebilen, böbrek glomerüllerinin yaygın
proliferatif lezyonları ve inflamatuvar bozukluğu ile karakterize bir tablodur. Klinik
olarak ödem, hipertansiyon, hematüri ve proteinüri ile kendini gösterir. AGBHS'ların
nefritojenik suşları ile oluşan farenjitten 10 gün, deri infeksiyonundan (impetigo) iki-
üç hafta sonra ortaya çıkan bir komplikasyondur. Bilinen nefritojenik M serotipleri 1,
2, 4, 12, 25, 49, 55, 59, 60 ve 61 olup en sık M12, pyoderma sonrası en sık M49 ve
55 AGN'ye yol açmaktadır (7-10).
Tanı
AGBHS infeksiyonlarının doğru tanısı, neden olduğu infeksiyonların
çeşitliliği ve özellikle yol açtığı komplikasyonlar nedeniyle büyük önem
taşımaktadır. Uygun antibakteriyel tedavinin verilmesi, poststreptokoksik
komplikasyonları önlenmesi açısından çok önemlidir ve bu konuda AGBHS
infeksiyonlarının doğru laboratuvar tanısına ihtiyaç vardır (8-10,13,14).
Klinik örneğin gram boyalı preparatında, lökositlerle bibirlikte kısa veya uzun
zincir yapmış gram pozitif kokların görülmesi anlamlıdır. Direk inceleme özellikle
steril vücut bölgelerindeki streptokoksik infeksiyonların tanısında değer taşırken, üst
solunum yolu gibi normal mikrop florası bulunan vücut bölgeleri için pek değeri
yoktur. AGBHS’lar koyun kanlı agar (KKA)’da gayet iyi ürerler ve hemolitik
özellikleri, %10 CO2’li ortanda inkübe edildiklerinde daha belirginleşir. Hatta, klinik
örneğin, KKA’ya inokülasyonu sırasında, özenin besiyerine batırılması da,
oksijenden uzak kalan bakterilerin daha fazla SLO üretmesine ve böylece hemoliz
zonunun daha belirginleşmesine yardımcı olur. AGBHS’ların identifikasyonunda,
koloni morfolojileri, hemolitik özellikleri yardımcı olsa da; doğru identifikasyon için,
çeşitli testlerle konfirme edilmelidir. Tahmini gruplandırma için yapılan Basitrasin-
SXT duyarlılığı yetersiz kalmaktadır. Kesin gruplandırma için majör hücre duvarı
antijeni (A antijeni) saptamak üzere geliştirilmiş ticari antiserumlar kullanılır. Ayrıca
BHS’lar içinde sadece AGBHS, pyrolidonyl arylamidase (PYR) üretir ve PYR testi,
basitrasin testinden daha spesifiktir (4,7-10, 14,15).
AGBHS infeksiyonlarının tanısında her ne kadar kültür, en duyarlı ve özgül
16
ise de, klinik örneklerden direkt olarak grup spesifik A antijeninin saptanması, hızlı
tanı açısından oldukça faydalıdır. Ticari olarak mevcut olan direk antijen saptama
testlerinin özgüllüğü oldukça yüksek olmakla birlikte, duyarlılığı, kültürden daha
düşüktür (%70 ile %90) ve bu testle alınan negatif sonuçların mutlaka kültürle
konfirme edilmeleri gerekmektedir (8,9).
Serumda, immünojenik kapasitesi oldukça yüksek olan SO’ya karşı yüksek
titrede ASO saptanması, yeni geçirilmiş bir AGBHS infeksiyonunu gösterir. Ancak
ASO titresinin tayini farenjit, tonsilit gibi AGBHS’ların geçirilmiş infeksiyonlarının
tanısında değer taşırken deri infeksiyonlarının tanısında bir değeri yoktur. Bunun
nedeni, derideki kolesterol tarafından, SO’nun hemolitik ve immünojenik
aktivitesinin inhibe edilmesidir. AGBHS’ların ürettiği DNAse’lara karşı oluşan
antikorların tesbiti de, hem deri hemde respiratuvar infeksiyonların tanısında
yardımcı olmaktadır. Bu amaçla özellikle çoğu AGBHS izolatlarının ürettiği DNAse
B’ye karşı oluşturulan antikorlar araştırılır (2,3, 8-10).
Tedavi ve Direnç Mekanizmaları
Streptokok infeksiyonlarının tedavisinde oral ya da parenteral penisilin
türevleri ilk seçenek olarak kullanılmaktadır. Bakteriyel tonsilit ve farenjitlerin erken
tedavisi morbiditeyi azaltmakla birlikte esas önemli olan ARA ve AGN gibi ciddi
komplikasyonları önlemektir (7-10).
Son yıllarda AGBHS'ların ÜSY'dan eradikasyonunda %10-30 oranında
başarısızlıklar bildirilmektedir. Bu başarısızlığın nedenleri; ağız ve ÜSY'nun normal
florasını oluşturan aerop ve anaerop bakterilerin β-laktamaz enzimi salgılayarak
penisilini inaktive etmesi, hastanın tedaviye uyum sorunu, tedavi süresinin
gerektiğinden kısa tutulması, penisilinin infeksiyon bölgesine yetersiz penetrasyonu
ve penisiline tolerans sayılabilir. Penisilin kullanılamadığında, alternatif olabilecek
antibiyotiklere karşı gelişen direnç, ayrı bir sorun oluşturmaktadır (2, 7-10,14).
Bugüne kadar yapılan yayınlarda in-vitro penisilin direncine rastlanmamıştır.
Penisilin allerjisi olanlarda eritromisin ve diğer makrolidler sıklıkla kullanılmaktadır.
1950'lerin sonlarında ilk eritromisin direncinin bildirilmesinden sonra giderek
makrolid direncinde artış görülmüştür. Eritromisin direnci farklı mekanizmalarla
gelişebilmektedir. Bakteride erm (ermA, ermB, ermC, ermTR) geni tarafından
kodlanan metil transferazın ribozomal bağlanma bölgesinde sağladığı değişiklikle
17
makrolid, linkozamid ve streptogramin-B (MLSB) grubu antibiyotiklerin hedefe
bağlanması engellenir (MLSB fenotipi). MLSB tipi direnç, in-vitro deneylerde
eritromisin ve klindamisine direncin saptandığı konstitütif (KMLSB) tipte olabilir
veya indüklenebilmektedir (İMLSB). Ayrıca bakteride mef-A geninin kodladığı bir
membran proteini ile 14-15 üyeli makrolidler hücre dışına pompalanabilmekte (M
fenotipi) ve bu dirençten linkozamid ve streptograminler etkilenmemektedir (16-22).
Telitromisin ketolid sınıfı antibiyotiklerin ilk üyesidir ve eritromisinin
semisentetik derivesidir. Ketolidler yapı olarak 14 üyeli makrolid grubundan
geliştirilmiştir. Makrolidlere benzer şekilde bir makrolaktom halkası içerir. Bu
halkanın üçüncü pozisyonunda yer alan L-cladinose şekeri yerine keto grubu
eklenmesi ile ketolidler oluşturulmuştur. Telitromisin ayrıca 6. pozisyonda hidroksi
grubu yerine metoksi grubu ile 11. ve 12. pozisyonda bir karbamat yan zinciri içerir.
Telitromisinin 3. pozisyonda L-cladinose olmaması ve 6. pozisyonda yer alan
metoksi grubu telitromisinin asit stabilitesini artırır. Keto grubu stafilakoklarda ve
streptokoklarda MLSB direncinin indüklenmesini önler. Telitromisin 50 S rRNA'nın
yanısıra 30 S rRNA'ya da etkilidir. MLSB direncine yol açan ribozamlara bağlanma
oranı ise 20 kat daha fazladır. Bu farklılık makrolide dirençli suşlara karşı
telitromisinin daha güçlü etkinlik göstermesini sağlar. KMLSB tipi dirence sahip
AGBHS'larda etkili değilken, İMLSB ve M fenotipindeki dirençten etkilenmez. Akut
tonsillofarenjit, akut sinüzit, toplum kökenli pnömoni ve kronik obstrütif akciğer
hastalığı (KOAH) akut alevlenmelerinin tedavisinde endikedir (18,21-25).
2.5.2.BGBHS (Streptococcus agalactiae)
Mikrobiyolojik Özellikleri ve Laboratuar Tanısı
Streptococcus agalatiae, Lancefield Grup B’ye bağlı, gram pozitif
diplokoklar olup, KKA’da gri-beyaz koloniler oluşturur. Kolonileri çevreleyen
hemoliz zonu oldukça dardır. Nadiren hemoliz oluşturmazlar ya da α-hemoliz
yaparlar. Anaerobik ortamda oranj pigment üretimleri tipiktir. Primer
izolasyonlarında gentamisin ve nalidiksik asit içeren besiyerlerinin kullanımı, normal
flora üyesi bakterilerin üremesini baskılayarak, BGBHS’ların izolasyon şansını
artırır. Streptococcus agalatiae tarafından üretilen ve ısıya dayanıklı bir protein olan
Christie, Atkins, Munc-Peterson faktörü (CAMP faktörü), Staphylococcus aureus’un
ürettiği β-lizinin KKA’da oluşturduğu hemolize sinerjik etki yapar. Streptococcus
18
agalatiae’nın identifikasyonunda kullanılan diğer testler arasında hippurat hidrolizi,
basitrasin ve SXT’ye dirençlilik ve lateks aglütinasyon testi sayılabilir. BGBHS’lar
polisakkarit yapıdaki kapsüler antijenlerine göre çeşitli serotiplere ayrılırlar ve Ia, Ib,
II, III, V ve VIII serotipleri, invaziv BGBHS infeksiyonlarında sıklıkla izole
edilenlerdir. Ayrıca yüzeylerinde protein yapısında çeşitli antijenleri de (C, R ve X)
olup, farklı serotiplerin tanımlanmasında kullanılır (7-10,14).
Epidemiyoloji
BGBHS’lar, sıklıkla farenks, gastrointestinal sistem (GİS) ve vajen florasında
bulunurlar. 15-45 yaş arası kadınların vajen florasında daha sıklıkla görülürler (%5-
40). Sayıları menstruasyon öncesi ve gebelik sırasında (%25-40) artar. Ülkemizde bu
oran %5-14 olarak saptanmıştır. BGBHS’larla vajinal kolonizasyonu olan gebelerin,
doğumda, yeni doğana bulaştırma riski %50-75 olmakla birlikte, infekte olan
yenidoğanların %1’inde invaziv infeksiyon gelişme riski vardır. Anneden bebeğe
vertikal bulaş sonucu yenidoğan sepsisi gelişme oranı ise %0,2-0,35’dir (7-9).
Erişkinlerde en önemli ve en sık rastlanan zeminde yatan neden diabetes
mellitusdur; bunu karaciğer yetmezliği, alkolizm, serebrovasküler bozukluklar,
malignensi, HIV infeksiyonu, streoid kullanımı, splenektomi izler (7-10,14).
Patogenez
BGBHS’ların virülans faktörleri arasında tip spesifik polisakkarit kapsül,
hyalüronidaz, C5a peptidaz sayılabilir. BGBHS infeksiyonlarına karşı korunmada
kapsüler polisakkarit antijenlere karşı geliştirilen antikorların koruyucu rolü olduğu
bilinmektedir. Kapsüler polisakkrit tip Ia, Ib, II, III, V ve VII klinik olarak en önemli
serotipler olup, doğumu takiben ilk haftalardaki infeksiyonlardan sorumludur.
CAMP faktör, hemolizinler, nörominidaz gibi potansiyel virülans faktörleri de
üretmekle birlikte bunların patogenezdeki rolleri tam olarak bilinmemektedir (7-10).
Klinik
BGBHS’lar yeni doğanlarda bakteriyemi ve menenjite neden olurlar.
Doğumu takiben 5 gün içinde ortaya çıkan erken dönem infeksiyonlarının mortalitesi
çok yüksek olup, özellikle erken doğumlarda görülür. Bu infeksiyonlar sıklıklarına
göre bakteriyemi, pnömoni ve menenjit olarak sıralanabilir. Menejit olgularında
19
serotip III predominanttır. Geç dönem infeksiyonları ise, yaşamın 7. günü-6. ayı
arasında ortaya çıkar. Bu infeksiyonlar sıklıklarına göre menejit, bakteriyemi,
osteomyelit, septik artirittir. BGBHS’lar erişkinlerde, bakteriyemi, pnömoni, artirit,
menenjit, osteomyelit, endokardit, deri, yumuşak doku ve idrar yolu infeksiyonlarına
yol açabilir. BGBHS’ların neden olduğu postpartum sepsiste en sık rastlanan klinik
formlar endometrit ya da sezeryan sonrası yara infeksiyonlarıdır (7-10,14).
Tedavi ve Direnç Mekanizmaları
BGBHS'lar invitro olarak penisilin ve sefalosporinlere hassastır ve tanıda
doğrulanmışsa penisilin G tedavide birinci seçenektir. Bu organizmalar ampisilin,
vankomisin ve teikoplanine de hassatır. Meropenem ve imipenemde invitro iyi
aktivite gösterir. Siprofloksasin ve rifampin orta derecede invitro aktivite gösterirler
fakat klinik olarak etkisi değerlendirilememiştir. Eritromisin ve klindamisine artan
direnç invaziv infeksiyon yada intrapartum profilaksi için ampirik tedavi olarak
onların kullanımını seçenek dışı bırakmaktadır. Makrolid dirençli suşlarda bulunan
önemli özellik, MLSB fenotipi erm genlerine bağlı başlıca yapıyı oluşturur.
Tetrasiklin direnci %90'lara kadar artmıştır. BGBHS'lar genel olarak nalidiksik asit,
SXT, metranidazol ve aminoglikozidlere dirençlidir (7-10).
Hastalık kontrol ve önleme merkezi (CDC), 1996 yılında, Amerikan
Opstetrik ve Jinekoloji Akademisi ve Amerikan Pediyatri Akademisi’nin onayı ile
erken neonatal BGBHS infeksiyonundan korunma ilkelerini yayınlamıştır. Buna
göre; 35-37. haftada tüm gebelere anogenital kültür yapılması ve kolonize olan
gebelere intrapartum antibiyotik profilaksisi uygulanması veya BGBHS kültür
sonucu bilinmiyor veya alınmamış ise ve risk faktörü varsa intrapartum
kemoproflaksi yapılması önerilmektedir (26).
BGBHS'lara bağlı kuşkulu neonatal bakterimiya yada menenjitte tanı
kesinlik kazanana kadar, başlangıçta ampisilin ve bir aminoglikozidin invitro
sinerjizmine dayalı olarak geniş spektrumlu antimikrobiyallere yer verilmelidir. Tanı
kesinleştiğinde penisilin G tek başına kullanılarak tedavi tamamlanabilir. Penisilin
toleransı invitro olarak türlerin %4-6'sında bildirilmiştir fakat bu invitro olağandışı
durumun klinik olarak etkisi bilinmemektedir (8-10).
20
2.5.3.CGBHS
CGBHS’lar esas olarak evcil hayvanların, kuşların, tavşanların patojeni olup
insanlarda nadiren infeksiyon etkenidirler ve nazofarenks, deri ve genital sistemin
normal florasında bulunabilirler. Bu grup içinde 4 tür yer almaktadır; Streptococcus
dysagalactiae, S. equisimilis, S. zooepidemicus, S. equi. Bunlardan S. equisimilis,
insan infeksiyonlarından en sıklıkla izole edilen türdür. Streptokinaz ve SO üretir. Bu
türün neden olduğu infeksiyonlarda, serumda ASO titresi yükselir. Endojen kaynaklı
CGBHS infeksiyonları daha çok, altta yatan bir nedeni (diabetes mellitus,
kardiyopulmoner hastalık, malignensi, immünosüpresyon, alkolizm vb) olan
hastalarda görülmektedir. Ekzojen infeksiyonlar daha çok hayvan kaynaklıdır.
CGBHS’lar farenjit, deri ve yumuşak doku infeksiyonları, artirit, osteomiyelit,
pnömoni, endokardit, menenjit, puerperal infeksiyon, neonatal sepsis, bakteriyemi
gibi çok çeşitli infeksiyonlara neden olabilirler. CGBHS’ların neden olduğu farenjit
AGBHS farenjitlerinden klinik olarak ayırt edilemeyebilir. Laboratuar tanısında,
izolatların 1/3’ü basitrasin’e duyarlı olduğundan, SXT diski ile ayırıma gidilmeli ve
hücre duvarı antijeni yönünden test edilmelidir (8-10,14).
Tedavi ve Direnç Mekanizmaları
CGBHS'lar için seçilecek antimikrobiyal ajan penisilin G'dir. İnvitro iyi
aktivite gösteren diğer ajanlar sefazolin, vankomisin, eritromisin, semisentetik
penisilinler ve sefotaksimdir. Vankomisin hariç penisilinlerden başka diğer
antimikrobik ajanların klinik deneyimi fazla değildir. Eritromisine dirençli suşların
rapor edildiği bir çalışmada, mef-A/E genine bağlı ilaç effluks (M fenotipi) sistemine
sahip izolatların %95 direnç gösterdiği bildirilmiştir. Tetrasiklin hassasiyeti
değişkendir. CGBHS'larda penisilin ile yüksek doz gentamisin invitro baktersidal
sinerjisi belirgindir, penisilinin tek başına kullanıldığında tolerans geliştiği
bildirilmiştir. Vankomisin yada bir β-laktam antibiyotiğe rifampin yada gentamisinin
eklenmesi CGBHS'larda bakterisidal etki ile sonuçlanmıştır. Bu bulguların klinik
olarak etkisi kesin olmamasına rağmen, retrospektif araştırmada CGBHS'un neden
olduğu endokarditte penisilinin tek başına kullanımına göre yüksek doz gentamisinle
kombinasyon yapılarak kullanılmasında tedavide daha iyi iyileşme sağladığı
bildirilmiştir. Sefolotine ve vankomisine tolerans da rapor edilmiştir (8-10,14).
21
2.5.4.GGBHS
GGBHS’lar, Lancefield grup G antijenlerine ilaveten, diğer streptokoklarda
bulunan bazı antijenlere de (protein T, M tipleri, polisakkarit) sahiptirler ve S.
pyogenes tarafından salgılanan SO’ya benzer bir hemolizin üretirler. Bu yüzden
GGBHS ile infekte kişilerde, ASO titresinde artış saptanır. GGBHS’lar nazofarenks,
deri, genital ve intestinal sistemde kolonize olabilirler ve farenjit, deri ve yumuşak
doku infeksiyonları, artirit, osteomyelit, menejit gibi çeşitli infeksiyonlara yol
açabilirler. Septik artirite sebep olan BHS’lar içinde ikinci sırada yer alırlar. GGBHS
infeksiyonu olan hastaların %65’inde altta yatan bir malignensi yeralır. Laboratuvar
tanısında, izolatlar basitrasine duyarlı olduğundan, SXT diski ile ayırıma gidilmeli ve
hücre duvarı antijeni yönünden test edilmelidir (8-10,14).
Tedavi ve Direnç Mekanizmaları:
GGBHS'lara en etkili ajanlar penisilin, ampisilin ve sefotaksim iken
eritromisin, klindamisin ve kloramfenikol daha zayıf bakterisidal etkilidir.
GGBHS'larda eritromisine direnç mekanizmasını içeren bir çalışmada dirençli
izolatların %94'ünde erm-TR geni gösterilmiştir. Penisilin, sefotaksim yada
vankomisin ile gentamisin kombinasyonları %80-90 izolatta sinerjik etkilidir (8-10).
Penisilin toleransı GGBHS'larda majör bir özellik değildir ve yüksek doz
inokülasyonu ve organizmanın sabit üreme fazında gösterilmiştir. Türler, sabit faz
hücrelerinin yüksek inokülasyonunda (10 CFU/ml) test edildiği zaman penisilin
G'nin bakterisit etkisinde belirgin bir azalma vardır. Bu zayıflayan bakterisidal etki
logaritmik faz organizmalarının yüksek inokülasyonunda yada sabit faz
organizmaların düşük inokülasyonunda görülmez. İnvitro durumda bu yüksek
inokulum-sabit fazın paradigması endokarditte etkisizdir ki; duyarlı organizmaların
sebep olduğu GGBHS'kal endokarditlerde ortaya çıkan zayıf klinik etkiyle kısmen
açıklanabilir. Vankomisin toleransı rapor edilmesine rağmen laboratuvarın kullandığı
besiyerine ve üreme fazına da bağlı olabilir. Vankomisinle rifampin ya da
gentamisinin ve bir β-laktamla gentamisinin kombinasyonları toleran suşlara karşı
bakterisidaldır. Bununla birlikte, GGBHS'larda yüksek düzey gentamisin direncinin
ortaya çıktığı son zamanlarda rapor edilmiş olduğundan, bu organizmanın neden
olduğu ciddi infeksiyonların tedavisi gerektiğinde sıkıntı yaratmaktadır. Bu yüzden
aminoglikozid direncinin takibi dikkatli bir şekilde yapılmalıdır (8-10,14).
22
3. GEREÇ VE YÖNTEM
3.1.Bakteri İzolatları
Bu çalışmada, Mart 2004- Ocak 2007 tarihleri arasında T.C. Sağlık Bakanlığı
Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi kliniklerinden ve polikliniklerinden ÜSYE
şüphesiyle laboratuvarımıza başvuran hastaların boğaz sürüntü örneği ile çeşitli
klinik örneklerden (yara, abse, steril vücut sıvıları, kateter, balgam, vajen ve serviks
sürüntü örnekleri) izole edilen toplam 120 BHS suşu çalışmaya dahil edilmiştir. Her
hastanın tek klinik örneğinden izole edilen suş çalışmaya alınmıştır. Hasta yaşlarına
göre BHS suşları ≤15 yaş ve >15 yaş olmak üzere iki gruba ayrılmıştır.
3.2.Materyallerin Alımı ve Ekimi
Steril eküvyon ile ışık kaynağı altında sağ ve sol tonsillalar, tonsilla fossaları,
farenks mukozası ve özellikle eksüdasyon olan bölgelerden alınan materyal ağız
mukozası, dile ve tükrüğe temas ettirilmeden Stuart (Transmedia) taşıma besiyerine
alınmıştır. Uygun koşullarda alınan steril vücut sıvıları, ağzı pamuk tıkaçlı steril kuru
tüplerde ya da enjektör içinde laboratuara ulaştırılmıştır. Yara, abse, kateter ve
balgam örnekleride geniş ağızlı burgu kapaklı steril şişelerde laboratuara
gönderilmiştir. Serviks ve vajen örnekleride steril eküvyon ile alındıktan sonra Stuart
taşıma besiyeri ile laboratuara gönderilmiştir.
Laboratuvarımıza ulaşan boğaz sürüntü materyelleri en kısa sürede %5
KKA’a ekilmiştir. Ekim yapılırken, önce KKA plak yüzeyinin bir kenarına taşıma
besiyerindeki eküvyon çevrilerek sürülmüş azaltma yöntemi ile ekim yapılmıştır.
Hemolizin değerlendirilmesi için öze birkaç kez besiyerine dikine batırılmıştır.
Taşıma besiyerindeki eküvyon temiz bir lam yüzeyine çevrilerek direk preparat
hazırlanmış ve gram boyama ile boyanmıştır.
Diğer klinik örnekler, BHS’lardan başka gram pozitif ve gram negatif
bakteriler de üreyebileceğinden KKA yanında çukulata agar, McConkey agar ve
serviks örnekleri için Thayer-Martin besiyerine de ekilmiştir. Cerrahi örnekler için
Nutrient broth (Oxoid) besiyeri de kullanılmıştır. BHS suşları %20 gliserol içeren +
trypticase soy broth besiyeri içerisinde -70ºC’de saklanmıştır (1,15,16, 27).
23
3.3.Değerlendirme
Ekim yapılan KKA besiyerleri %5-10 CO2’li ortam sağlayacak olan mumlu
kavanoza konularak, 37°C etüvde 24 saat inkübe edilmiştir. 24 saat inkübasyon
sonunda petrilerdeki üremeler kontrol edilerek, β-hemoliz oluşturan koloniler
değerlendirmeye alınmıştır. 24 saatlik inkübasyon sonunda β-hemolizin tam
oluşmadığı ya da yeterli üremenin olmadığı petriler 24 saat daha inkübe edilmiştir.
48 saat sonra β-hemolitik koloni saptanamayan kültürler normal boğaz florası olarak
(NBF) değerlendirilmiştir. Üreme olmayan cerrahi örnekler ise, 24 saat inkübe
edildikleri buyyondan steril bir öze kullanılarak KKA’a pasajları yapılmış ve 24 saat
daha inkübe edilerek değerlendirmeye alınmıştır (1,8,10,15).
Gram boyası ile boyanan direk yayma preparatlar lökosit ve bakterilerin
morfolojileri, gramla boyanma özellikleri yönünden değerlendirilmiştir. KKA’da β-
hemoliz oluşturan kolonilerden gram boyama yapılmış ve direk yayma
preparatlardaki gram pozitif bakteriler ile uyumu gözden geçirilmiştir (1,7,15).
3.4.Katalaz Testi
Β-hemolitik kolonilere katalaz testi yapılmıştır. Bu test, katalaz enzimi
bulunduran bakterilerin hidrojen peroksiti katalize ederek, oksijen ve suya
ayrılmasını sağlama esasına dayanır. Temiz bir lam üzerine bir damla katalaz reaktifi
hidrojen peroksit (%3 H2O2) damlatılıp, üzerine steril öze ile alınan koloni
karıştırılmıştır. Gaz kabarcıklarını görülmesi pozitif, görülmemesi ise negatif olarak
değerlendirilmiştir. Katalaz negatif olan kolonilerin Streptokok cinsinden olabileceği
düşünülerek ileri identifikasyona geçilmiştir (15).
3.5.Basitrasin ve SXT’ye Duyarlılık Testleri
Katalaz testi negatif olarak değerlendirilen kolonilerden %5 KKA’a pasaj
yapılarak, basitrasin (0,04 IU, Oxoid) ve trimetoprim (1,25µg)+ sülfametoksazol
(23,75µg)= (SXT 25µg, Oxoid) diskleri ile tahmini tanımlama yapılmıştır.
Pasajlar 37°C etüvde 24 saat inkübe edilmiştir. Basitrasine hassas SXT’ye
dirençli suşlar muhtemel AGBHS’lar, hem basitrasine hem SXT’ye dirençli suşlar
muhtemel BGBHS’lar, her iki antibiyotiğe duyarlı veya basitrasine dirençli SXT’ye
duyarlı suşlar AGBHS ve BGBHS dışı BHS’lar olarak değerlendirilmiştir (1,7-
10,14,15).
24
3.6.Lateks Aglütinasyon Testi
İzole edilen tüm BHS’ların, bir lateks aglütinasyon testi olan Streptokok
grup özgül antiserumlarını içeren kitler kullanılarak gruplandırılmaları yapılmıştır
(1,7-10,14). Çalışmada 3 ayrı firmanın Streptokok Grup kiti kullanılmıştır;
1-Streptococcal Grouping Kit, Oxoid UK.
2-AVIPATY STREP OD 014, Omega Diagnostics, Scotland, UK.
3-M47 Microscreen Strep, Microgen Bioproducts, UK.
3.6.1.Streptokok Özgül Grup Kiti
Streptokokların gruba spesifik hücre duvar polisakkarit antijenlerine karşı
antikorlarla kaplanmış lateks boncukları içeren bir aglütinasyon testidir. Ticari olarak
sağlanan bu kitlerin içinde:
1) İki adet 10-12 ml’lik ekstraksiyon enzimi,
2) Polivalan pozitif kontrol reagent,
3) A, B, C, D, F ve G grubu spesifik antikor içeren altı reagent,
4) 50 adet test kartları ve karıştırıcı çubuklardan oluşmaktadır.
Testlerin kullanım prosedürlerine uygun olarak; saf olarak izole edilen 2-5
BHS kolonisi 400µl ekstraksiyon enzimi içinde süspansiyon haline getirilerek 15
dakika 37°C etüvde bekletilmiştir. Her bir grup polisakkarit antijenine karşı antikorla
kaplı lateks boncukları içeren reagentlerden birer damla test kartlarına damlatılmıştır.
Üzerlerine 15 dakika bekletilerek ekstrakte edilmiş olan süspansiyondan 40µl
damlatılıp çubuklarla karıştırılmıştır. Rotasyoner hareketler yaptırılarak, hangi grup
spesifik antikor içeren reagentle aglütinasyon verdiği saptanmıştır.
3.7.Antibiyotiklere Duyarlılık Testi
Duyarlılık testleri, %5 koyun kanlı Müeller Hinton Agarda yapılmıştır.
Suşların 24 saatlik saf kültürlerinden yaklaşık 0,5 McFarland tüpü bulanıklığında
hazırlanan süspansiyonlarından besiyerlerine yayıldıktan sonra yüzeyin kuruması
beklenmiş, daha sonra diskler birbirlerinden yeterli aralıklarla dispenser yardımıyla
yerleştirilmiştir. E test stripleri ise steril bir pens yardımıyla yerleştirilmiştir.
Petri kutuları 37°C etüvde 24 saat inkübe edildikten sonra disk difüzyon
sonuçları, zon çapları ölçülerek değerlendirmeye alınmıştır. MİK değerleri ise; E test
stripleri etrafında oluşan inhibisyon elipsinin E test stribi ile kesiştiği noktalar
25
antibiyotiğin minimal inhibitör konsantrasyonu (MİK) olarak değerlendirilmiştir.
Değerlendirmeler, Klinik ve Laboratuar Standartları Enstitüsü (Clinical and
Laboratory Standards Institute-CLSI) kriterlerine göre yapılmıştır (28).
Tüm örneklerden izole edilen BHS’ların penisilin ve eritromisin MİK
değerleri için E test (AB BIODISK, Sweden) stripleri kullanılmıştır (28).
Disk difüzyon testi; penisilin G (10U, Oxoid), ampisilin (10μg, Oxoid ),
eritromisin (15μg, Oxoid), klindamisin (2μg, Oxoid), tetrasiklin (30μg, Oxoid),
kloramfenikol (30μg, Oxoid), levofloksasin (5μg, Oxoid), vankomisin (30μg,
Oxoid), ve linezolid (30μg, Oxoid) diskleri kullanılarak yapılmıştır (28). BHS’lar
için Telitromisin (15μg, Oxoid) zon çapları Barry AL ve ark. (29)’nın kullanmış
olduğu kriterlere göre değerlendirilmiştir.
Disk difüzyon metodu ile az hassas (orta duyarlı) suşlar da dirençli olarak
kabul edilmiştir.
Çeşitli klinik örneklerinden izole edilen AGBHS ve GGBHS’ların eritromisin
MİK değerleri ve disk difüzyon testi sonuçları ≤15 yaş ve >15 yaş hasta gruplarında
karşılaştırılmıştır.
3.7.1.Eritromisin-Klindamisin Çift-disk Testi
Eritromisin (15μg) ve klindamisin (2μg) diskleri KKA’da kenardan kenara
birbirinden 12mm uzaklığa yerleştirilerek MLSB fenotipi araştırılmıştır.
İnkübasyondan sonra klindamisin zonunda kütleşme görülmeyen mikroorganizmalar
klindamisine duyarlı, klindamisin diskinin eritromisin diskine bakan kenarındaki
zonda bir kütleşme olması ‘‘D’’ zonu olarak, yani indüklenebilir (İMLSB)
klindamisin direnci gösterir olarak tanımlanmıştır. Sadece eritromisin dirençli,
klindamisin hassas ve klindamisin zonunun eritromisin yönünde kütleşme yoksa M
fenotipi, hem eritromisin hem de klindamisin dirençli olanlar konstitütif (KMLSB)
fenotip olarak tanımlanmıştır (17,28).
3.8.İstatistik Analizi
≤15 yaş ve >15 yaş gruplarındaki AGBHS’ların eritromisin direnç farkları ile
AGBHS, BGBHS, CGBHS ve GGBHS’ların aralarındaki antibiyotik direnç
farklarının istatistik analizi Ki-kare testi kullanılarak yapılmıştır. P< 0,05 değerleri
istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir (30).
26
4. BULGULAR
4.1.Bakteri İzolatlarının Örneklere Göre Dağılımı ve Gruplandırılması
T.C. Sağlık Bakanlığı Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Laboratuvarı’na Mart 2004- Ocak 2007'de
başvuran hastaların çeşitli klinik örneklerinden izole edilen 120 BHS suşu
gruplandırılmış ve örneklere dağılımı yapılarak Tablo 4.1’de gösterilmiştir. BHS
suşları basitrasin-SXT duyarlılığı ve lateks aglütinasyon testleri çalışılarak
gruplandırılmıştır. AGBHS ve BGBHS suşlarının gruplandırılmasında basitrasin-
SXT duyarlılığı ile lateks aglütinasyon testleri uyumlu bulunmuştur. CGBHS ve
GGBHS’larda tüm suşlar basitrasine dirençli-SXT’ye duyarlı bulunmuş ve lateks
aglütinasyon testi ile gruplandırma yapılmıştır.
Tablo 4-1: BHS’ların örneklere ve gruplara dağılımı
BHS
(n:120)
Boğaz
n (%)
Yara
n (%)
Abse
n (%)
Vajen
n
Biyopsi
n
Ser
n
Balgam
n
S.sıvı
n
Ka
n
A(n:72) 47(100) 16(37,2) 3(30,0) 2 3 - - 1 -
B(n:23) - 11(25,6) 1(10,0) 6 - 3 1 - 1
C(n:3) - 1(2,3) 2(20,0) - - - - - -
G(n:22) - 15(34,9) 4(40,0) - 2 - 1 - -
BHS: β-hemolitik streptokok, A: A grubu β-hemolitik streptokok, B: B grubu β-hemolitik streptokok, C: C grubuβ-hemolitik streptokok, G: G grubu β-hemolitik streptokok, S: Sinoviyal, Ser: Serviks, Ka: Kateter
120 BHS suşunun 72'si (%60.0) AGBHS, 23'ü (%19.2) BGBHS, 3'ü (%2.5)
CGBHS, 22'si (18.3) GGBHS olarak izole edilmiştir (Tablo 4.1). 120 BHS suşunun
örneklere dağılımı ise Şekil 4.1’de gösterilmiştir.
4,2
Vajen 6,7
Abse 8,3
Yara35,8
Boğaz39,2
0,82,5 1,7 0,8 Boğaz (47) %39,2Yara (43) %35,8Abse (10) %8,3Vajen (8) % 6,7Biyopsi (5) % 4,2Serviks (3) % 2,5Balgam (2) % 1,7S. sıvı (1) % 0,8 Kateter (1) % 0,8
Şekil 4-1. 120 BHS suşunun örneklere dağılımı S: Sinoviyal
27
En fazla BHS suşu boğaz sürüntüsünden 47(%39,2) izole edilmiştir. Bunu
sırası ile; yara 43(%35,8), abse 10(%8,3), vajen 8(%6,7), biyopsi 5(%4,2), serviks
3(%2,5), balgam 2(%1,7), sinoviyal sıvı=kateter 1(%0,8) örnekleri takip etmiştir
(Şekil 4.1).
4.2.BHS suşlarının ≤15 yaş ve >15 yaş Gruplarına Dağılımı
120 klinik örneğin temin edildiği hastaların yaş ortalaması 29,4 (yaş aralığı 0-
83), ≤15 yaş grubundaki 51 hastanın yaş ortalaması 7,6 (yaş aralığı 0-15) ve >15 yaş
grubundaki 69 hastanın yaş ortalaması 45,4’tür (yaş aralığı 16-83). ≤15 yaş ve >15
yaş gruplarında; BHS grup dağılımları Tablo 4.2'de gösterilmiştir.
Tablo 4-2: BHS suşlarının ≤15 yaş ve >15 yaş grubuna göre dağılımı
BHS ≤15 yaş n(%) >15 yaş n(%) Toplam n(%)
A 46 (63,9) 26 (36,1) 72 (60,0)
B - 23 (100) 23 (19,2)
C 1 (33,3) 2 (66,7) 3 (2,5)
G 4 (18,2) 18 (81,8) 22 (18,3)
Toplam n (%) 51 (42,5) 69 (57,5) 120
BHS: β-hemolitik streptokok, A: A grubu β-hemolitik streptokok, B: B grubu β-hemolitik streptokok, C: C grubuβ-hemolitik streptokok, G: G grubu β-hemolitik streptokok
AGBHS suşları ≤15 yaş grubunda daha sık görülürken (%63,9) diğer
BHS’lar ise >15 yaş grubunda daha sık görülmüştür (Tablo 4.2).
4.3.Antibiyotik Duyarlılık Sonuçları
120 BHS suşunun penisilin G ve eritromisin E test sonuçları ile penisilin G,
eritromisin, klindamisin, tetrasiklin, kloramfenikol, levofloksasin ve telitromisin disk
difüzyon sonuçları Tablo 4.3'de gösterilmiştir. Tüm BHS'lar ampisilin, vankomisin
ve linezolid'e disk difüzyon testi ile duyarlı bulunduğundan Tablo 4.3'de
gösterilmemiştir.
28
Tablo 4-3. 120 BHS suşunun çeşitli antibiyotikler için MİK ve disk difüzyon sonuçları*
*Ampisilin, Vankomisin ve Linezolid disk difüzyon sonuçları tüm BHS’larda hassas olduğundan tabloda gösterilmedi. ** CGBHS suş sayısı düşük olduğu için H, A ve D suş sayıları (n) gösterildi. BHS: β-hemolitik streptokok, A: A grubu β-hemolitik streptokok, B: B grubu β-hemolitik streptokok, C: C grubu β-hemolitik streptokok, G: G grubu β-hemolitik streptokok MİK: Minimum inhibitör konsantrasyonu, H: Hassas, A: Az Hassas, D: Dirençli.
120 BHS suşunda en yüksek direnç tetrasikline karşı 58(%48,3) saptanmıştır.
Bunu sırası ile eritromisin 16(%13,3), klindamisin 8(%6,7),
kloramfenikol=levofloksasin =telitromisin 2(%1,7) takip etmiştir. AGBHS, BGBHS
MİK Değerleri (µg/ml) Disk difüzyon (%)AGBHS (n:72)
MİK Aralığı MİK50 MİK90 H A D
Penisilin G 0,002-0,064 0,006 0,012 100 - -
Eritromisin 0,016-8 0,047 0,125 90,3 5,6 4,2
Klindamisin - - - 97,2 1,4 1,4
Tetrasiklin - - - 69,4 4,2 26,4
Kloramfenikol - - - 100 - -
Levofloksasin - - - 98,6 1,4 -
Telitromisin - - - 100 - -
BGBHS (n:23)
Penisilin G 0,002-0,094 0,032 0,047 100 - -
Eritromisin 0,006->256 0,094 3 78,3 - 21,7
Klindamisin - - - 82,6 4,4 13,0
Tetrasiklin - - - 21,7 4,4 73,9
Kloramfenikol - - - 91,2 4,4 4,4
Levofloksasin - - - 95,6 4,4 -
Telitromisin - - - 100 - -
CGBHS** (n:3)
Penisilin G 0,016-0,032 - - 3 - -
Eritromisin 0,032 - - 3 - -
Klindamisin - - - 3 - -
Tetrasiklin - - - 2 - 1
Kloramfenikol - - - 3 - -
Levofloksasin - - - 3 - -
Telitromisin - - - 3 - -
GGBHS (n:22)
Penisilin G 0,002-0,047 0,012 0,016 100 - -
Eritromisin 0,023->256 0,064 6 81,8 4,5 13,7
Klindamisin - - - 90,9 - 9,1
Tetrasiklin - - - 22,7 9,1 68,2
Kloramfenikol - - - 100 - -
Levofloksasin - - - 100 - -
Telitromisin - - - 90,9 - 9,1
29
ve GGBHS’lar arasındaki eritromisin direnç oranları (P= 2,963) ve klindamisin
direnç oranları (P= 3,302) çok gözlü düzenlerde Ki-kare testi ile istatistiksel olarak
anlamlı bulunmamıştır. AGBHS, BGBHS, CGBHS ve GGBHS’ları arasındaki
tetrasiklin direnç oranları içinde çok gözlü düzenlerde Ki-kare testi uygulanmıştır.
Buna göre; AGBHS’larda tetrasiklin direnç oranı (P< 0,05) istatistiksel olarak diğer
BHS’lardan anlamlı düzeyde düşük bulunmuştur. BGBHS, CGBHS ve
GGBHS’larının kendi aralarındaki tetrasiklin direnç oranları (P= 1,784) istatistiksel
olarak anlamlı bulunmamıştır.
AGBHS ve GGBHS’ların yaş grublarına göre eritromisin MİK aralığı, MİK50
ve MİK90 değerleri ile disk difüzyon sonuçları Tablo 4.4'de gösterilmiştir.
Tablo 4-4. AGBHS ve GGBHS’ların yaş grublarına göre eritromisin MİK ve disk difüzyon sonuçları
Eritromisin MİK (µg/ml) Eritromisin disk difüzyon (n)BHS Yaş Grubu (n)
MİK Aralığı MİK50 MİK90 H A D
≤15 (46) 0,016-3 0,047 0,094 44 1 1A
>15 (26) 0,019-8 0,064 2 21 3 2
≤15 (4) 0,064-0,125 0,064 0,125 4 - -G
>15 (18) 0,023->256 0,094 6 14 1 3
BHS: β-hemolitik streptokok, A: A grubu β-hemolitik streptokok, G: G grubu β-hemolitik streptokok, MİK: Minimum inhibitör konsantrasyonu, H: Hassas, A: Az hassas, D: Dirençli
≤15 yaş grubundaki AGBHS suşlarında eritromisin MİK aralığı, MİK50: ve
MİK90 değerleri >15 yaş grubuna göre daha düşük bulunmuştur. ≤15 yaş grubunda
eritromisin direnci de buna parelel olarak >15 yaş grubuna 5(%19,2) göre daha
düşüktür; 2(%4,3), (Tablo 4.4). AGBHS’larda ≤15 yaş ve >15 yaş grubu arasındaki
eritromisin direnç oranları istatistiksel olarak karşılaştırıldığında (P= 2,667) anlamlı
bulunmamıştır.
GGBHS suşlarında da aynı şekilde ≤15 yaş grubunda eritromisin MİK
aralığı, MİK50 ve MİK90 değerleri >15 yaş grubuna göre daha düşük bulunmuştur.
≤15 yaş grubunda eritromisin direnci görülmezken >15 yaş grubunda 4 (%22,2)
olarak bulunmuştur (Tablo 4.4).
30
4.4.Makrolid Direnç Fenotipleri
BHS'ların makrolid direnç fenotipleri (MLSB) Tablo 4.5'de gösterilmiştir.
Tablo4-5. BHS’ların Makrolid Direnç Fenotiplerinin Dağılımı
BHS KMLSв n(%) İMLSв n(%) M fenotipi n(%) Toplam n(%)
A (n:72) 2 (28,6) 5 (71,4) - 7 (9,7)
B (n:23) 3 (60,0) 2 (40,0) - 5 (21,7)
C (n:3) - - - -
G (n:22) 2 (50,0) - 2 (50,0) 4 (18,2)
Toplam(n:120) 7 (43,8) 8 (43,8) 2 (12,4) 16 (13,3)
BHS: β-hemolitik streptokok, A: A grubu β-hemolitik streptokok, B: B grubu β-hemolitik streptokok, C: C grubuβ-hemolitik streptokok, G: G grubu β-hemolitik streptokok, MLSв: Makrolid-linkozamid-streptogramin B, KMLSв: Konstitütif MLSв, İMLSв: İndüklenebilir MLSв
7 eritromisin dirençli AGBHS suşunda 2 KMLSB fenotipi saptanırken 5
İMLSB fenotipi saptanmıştır. 5 eritromisin dirençli BGBHS suşunda 3 KMLSB ve 2
İMLSB fenotipleri saptanmıştır. CGBHS suşlarında makrolid direnci saptanmamıştır.
4 eritromisin dirençli GGBHS suşunda 2 KMLSB ve 2 M fenotipi saptanırken İMLSB
fenotipine rastlanmamıştır. Toplam 16 eritromisin dirençli BHS suşunda %43,8
KMLSB, %43,8 İMLSB ve %12,4 M fenotipi saptanmıştır.
31
5. TARTIŞMA
İlk kez 1874'de erizipel ve yara infeksiyonlarından izole edilen
streptokokların neden olduğu infeksiyonların klinik önemi ve epidemiyolojik
özellikleri, BHS'ların 1933'de Lancefield tarafından yapılan serolojik
sınıflandırmadan sonra giderek açıklık kazanmıştır. Streptococcus cinsi içinde 30'dan
fazla tür tanımlanmıştır ve bunların bazıları saprofit, bazıları normal flora üyesi ve
bazıları da insan için önemli patojenler olarak karşımıza çıkmaktadır (9,10,14).
Streptococcaceae ailesi içinde yer alan ve insan patojenitesi yüksek olan bazı
türler (S. pyogenes, S. agalactiae), kanlı agarda tam hemoliz oluşturma özelliklerine
dayanarak BHS'lar olarak adlandırılırlar. BHS’lar kendi aralarında da hücre duvarı
karbonhidratlarındaki antijenik farklılıklarına göre serogruplara ayrılırlar. BHS'lar
içinde A'dan H'ye ve K'dan V'ye kadar bir çok serogrup tanımlanmıştır. Bunlar
arasında insanda en yaygın olanlar; A, B, C, F ve G serogruplarıdır (7-10).
Streptokoksik tonsilit ve farenjit olgularından sorumlu bakterilerin başında
AGBHS'lar gelmektedir. Bunun dışında C ve G gruplarının nadiren; B, D ve F
gruplarının da çok nadir tonsillofarenjite neden olduğu bilinmektedir. Buna karşılık
özellikle AGBHS infeksiyonlarından sonra gelişebilecek ARA ve AGN gibi
nonsüpüratif sekellerin önlenmesi açısından BHS'ların sınıflandırılması ve tedavi
edilmesi gereklidir (1,2,8,14).
BHS'lar çeşitli yöntemlerle gruplandırılabilirler. Grup-spesifik antiserumlar
ile C antijenlerinin presipitasyonuna dayalı yöntem, zaman alıcı ve güç olduğundan
hızlı tanıda kullanıma uygun değildir. En yaygın kullanılan ve tahmini
gruplandırmayı sağlayan basitrasine duyarlılık testidir. Ancak CGBHS ve
GGBHS'ların %10'dan fazlası, BGBHS'ların %5'i oranında basitrasine duyarlı
bulunduğundan, günümüzde AGBHS'ların identifikasyonunda önemini yitirmiş
görünmektedir. SXT duyarlılık deneyi bu testin hata payını azaltır. Tahmini tanı
yöntemi (basitrasin-SXT’ye duyarlılık) aglütinasyona göre daha ekonomik olduğu
için rutin çalışmalarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Ancak bu yöntemin
standardizasyon eksikliği ve/veya SXT direncinin doğru değerlendirilememesi hatalı
sonuç oranını artırmaktadır. Ayrıca basitrasin dirençli AGBHS'ların bildirilmesi ve
AGBHS ile BGBHS dışındaki diğer grupların basitrasin-SXT duyarlılığı ile
32
saptanamaması, lateks aglütinasyon ile serolojik gruplandırılmayı gerekli
kılmaktadır. Kesin gruplandırma için tercih edilen lateks aglütinasyonu testi hızlı
ve duyarlı bir yöntemdir (1-4,14,31).
Çeşitli klinik örneklerden izole edilen BHS serogruplarını belirleyen çok
sayıda yurt içi ve yurt dışı çalışma vardır. Kılıç ve ark. (32) boğaz örneklerinden
izole ettikleri 355 patojen etkenin %43,4 AGBHS, %14'ünü CGBHS, %9,1'ini
GGBHS, %8,73'ünü D ve %7,8'ini F grubu streptokok bulurken %4,5'ini
Haemophilus influenzae tib b olarak bildirmişlerdir. Oğuzkaya ve ark. (33) ilkokul
çocuklarında BHS taşıyıcılığının araştırılmasında incelenen 355 çocuğun 20'sinde
(%5,6) BHS izole etmişler ve taşıyıcılık oranını %4,5 AGBHS, %0,8 CGBHS ve
%0,03 GGBHS olarak bildirmişlerdir. Berkiten ve ark. (34) solunum yolu
infeksiyonlarından izole ettikleri 103 BHS suşunun 62'sini A, 14'ünü F, 12'sini G,
6'sını C, 5'ini B ve 4'ünü D grubu olarak bildirmişlerdir.
Daly ve ark. (27) Lancefield extract-kapiller presipitasyon ve lateks yöntemi
ile serogruplandırma çalışmalarında her iki yöntemle 220 BHS suşun 44'ünü
AGBHS, 43'ünü BGBHS, 42'sini CGBHS, 40'ünü FGBHS buluken, Lancefield
extract-kapiller presipitasyon ile 43'ünü GGBHS bulurken, 8'inide
gruplandıramamışlardır. Lateks yöntemiyle ise 42'sini GGBHS buluken, 7'sini
gruplandıramamışlardır. Lateks yöntemiyle 1 GGBHS yanlış negatif verirken,
gruplandırılamayan 1 suşun FGBHS ve GGBHS grupları arasında yanlış pozitif
reaksiyon verdiğini saptamışlardır. Lateks yönteminin standart yöntemle %99,1
uyumlu olduğunu bildirmişlerdir.
Petts ve ark. ise (35) üç ayrı firmanın lateks ve nitröz asit ekstrat
yöntemleriyle yaptıkları çalışmalarında tüm yöntemlerle 85 AGBHS, 87 BGBHS,
30 CGBHS, 23 FGBHS ve 65 GGBHS suşlarını tam olarak gruplandırdıklarını
bildirmişlerdir. Beck ve ark. (36) ise lateks yöntemiyle 134 BHS suşunun 84
AGBHS, 28 BGBHS, 8 CGBHS ve 11 GGBHS bulurken, lateks yöntemiyle 1
BGBHS ve gruplandırılamayan 2 suş referans metod ile AGBHS olduğunu
bildirmişlerdir.
Çalışmamızda da diğer yayınlarda olduğu gibi, en fazla izole edilen
AGBHS'lar 72(%60,0) olmuştur ve en fazla boğaz sürüntü örneklerinden 47(%65,3)
izole edilmiştir. Diğer gruplar değişkenlik göstermektedir. 23(%19,2)'ü BGBHS,
22(%18,3)’si GGBHS ve 3(%2,5)'ü CGBHS olarak saptanmıştır. 72(%60,0) AGBHS
33
ve 23(%19,2) BGBHS suşların gruplandırılmasında tahmini tanı yöntemi ile lateks
aglütinasyon uyumlu bulunurken, CGBHS ve GGBHS suşlarının
gruplandırılmasında lateks aglütinasyon ile gruplandırılma yapılmıştır (Tablo 4.1).
AGBHS'lar özellikle 5-15 yaş arası çocuklarda bakteriyel farenjit ve
tonsillitin en yaygın etkeni olmakla birlikte, her yaş grubunda infeksiyonlara neden
olabilir. Streptokoksik infeksiyonların sekellerinden biri olan ARA, streptokoksik
farenjit insidansının en yüksek olduğu 5-15 yaş arası çocuklarda görülmektedir.
Streptokoksik infeksiyonların bir diğer sekeli olarak gelişen AGN daha çok deri
infeksiyonları ile ilişkili görülmektedir (3,7-10).
Bizim çalışmamızda da AGBHS’lar ≤15 yaş grubunda daha sık görülürken
(%63,9) diğer BHS’lar >15 yaş grubunda daha sık görülmüştür (Tablo 4.2).
BHS tedavisinde penisilin ve eritromisin ilk tercih edilen antibiyotikler
olarak kullanılmaktadır. Bugüne kadar yapılan yurt içi ve yurt dışı çalışmalarda
BHS’larda penisilin direnci henüz bildirilmemiş olmakla beraber AGBHS
farenjitinde tedavi başarısızlıkları ile karşılaşılmaktadır. Bunun nedenleri olarak;
tedavi sonunda %10 olguda asemptomatik taşıyıcılık, β-laktamaz üreten
Staphylococcus aureus gibi başka bakterilerin varlığı, tonsil kriptlerinde derin
yerleşimde infeksiyon ve tedaviye hasta uyumsuzluğu gösterilmektedir. Bu durum
tedavide diğer antibiyotik seçeneklerini gündeme getirmektedir. 1950’lerin
sonlarında İngiltere’de (16) alternatif tedavi seçeneği olan eritromisine ilk direncin
bulunmasından sonra, bazı ülkelerden bildirilen yüksek eritromisin direnci, yeni
antibiyotik seçeneklerini gündeme getirmiştir. AGBHS’larda eritromisin direnci;
İtalya (16) %42, Japonya (37) %61,8, Tayvan (38) %17-54, Kore (39) %32,9,
Almanya (40) %12,7, Arjantin (41) %6,7, Belçika (42) %13, Doğu avrupa
ülkelerinden 10 tanesinde yapılan çalışmada (21) %1-30 (ortalama 9,7), Amerika
Birleşik Devleti (43) %7,7, Yunanistan (23) %30,8, 2004 yılında Avrupa ülkelerinde
yapılan bir diğer çalışmada ise (44) %1,8-32 olarak bildirilmiştir.
Yurt içi çalışmalarda AGBHS'da eritromisin direnci genel olarak %0-8
arasında bildirilmiştir (4,5,17,32,34,45,46). Bizim çalışmamızda ise AGBHS’larda
eritromisin direnci 72 suştan 7'sinde (%9,7) saptanmıştır. Bu oran diğer
araştırmalarla karşılaştırıldığında; Erdoğan ve ark. (17) %5,8, Eryılmaz ve ark. (5)
%3,6, Kılıç ve ark. (32) %3,8, Çiftçi ve ark. (45) çocuklarda %3,8, Altındiş ve ark.
(46) 2000-2003’de ortalama %8,0, Berkiten ve ark. (34) 62 hastadan birinde, İnan ve
34
ark. (4) 133 suşta eritromisine direnç saptamadıkları çalışmalarından yüksek iken,
Aydemir ve ark. ile Durmaz ve ark. (17-18, Kaynak:4 p. 119) %30-36 oranlarda
bildirmiş oldukları eritromisin direncinden ise oldukça düşüktür.
Bizim eritromisin direnci oranımız diğer ülkelerden İtalya, Japonya, Tayvan,
Kore, Almanya, Belçika ve Yunanistan’dan oldukça düşük iken, Arjantin, Amerika
Birleşik Devleti ve pek çok Avrupa ülkesi ile benzer bulunmuştur.
Bu değişkenlik ülke ve bölgeler arası antibiyotik kullanım farklılıklarına bağlı
olabileceği gibi, hasta populasyonu (çocuk-erişkin) ve suş sayısı ile de ilgili olabilir.
Klinik kullanımda pek yeri olmayan tetrasiklin ve kloramfenikol için değişik
direnç oranları bildirilirken, başka antibiyotikleri de kapsayan çok sayıda çalışmalar
yayınlanmıştır. Eryılmaz ve ark. (5) değişik yaş gruplarındaki hastaların boğaz
kültürlerinde AGBHS’ların antibiyotik dirençliliğini; klindamisin %2,7, tetrasiklin
%7,3 ve kloramfenikol %0,9 olarak bildirmişlerdir. Bozdoğan ve ark. (21) 10 Doğu
Avrupa şehrinden çocuk hastalarda bildirdikleri dirençler ise; telitromisine %0-9,
klindamisine %0-10 olarak bildirirken, levofloksasine direnç bildirmemişlerdir.
Çiftçi ve ark. (46) çocuklarda yaptıkları araştırmalarında AGBHS’ları
penisilin, ampisilin ve vankomisine duyarlı, klindamisin direncini %3 bulmuşlardır.
Jassir ve ark. (47) AGBHS’larda eritromisin direncini 1989-1991’de %23 ve
1995-1997’de %42 olarak bildirirken, Uh ve ark. (48) tetrasiklin %55.2,
kloramfenikol %12.6 eritromisin %16.1 ve klindamisin %9.8 olarak bildirmişlerdir.
Bizim çalışmamızda AGBHS’larda en fazla direnç tetrasiklinde %30,6
saptanırken diğer antibiyotiklerde; eritromisin %9,7, klindamisin %2,8 ve
levofloksasin %1,4 olarak sıralanmıştır. Sonuçlar diğer ülkelere göre daha düşük
bulunmuştur, fakat yurt içi çalışmalarla uyumludur. Ayrıca makrolid direncinin
yüksek bulunduğu çalışmalarda, diğer antibiyotiklere de göreceli olarak yüksek
direnç görülmektedir. Bunun nedeni makrolidlere ilaveten diğer antibiyotiklerin de
tedavide kullanılmasına bağlı olabilir.
Sauerman ve ark. (49) genel olarak AGBHS’larda eritromisin direncini
%13.3, yetişkinlerde %19.1, çocuklarda %11.8 olarak bildirmişlerdir. MİK aralığı ise
0.008->256µg/ml MİK50: 0.06µg/ml ve MİK90: 16µg/ml olarak bildirmişlerdir.
Açıkgöz ve ark. (50) AGBHS’larda eritromisin direncini yetişkinlerde %7,7 ve
çocuklarda %2,3 genel olarak %2,6 olarak bildirmişlerdir.
Bizim çalışmamızda da AGBHS’larda Eritromisin MİK dağılımı ≤15 yaş
35
grubunda 0,016-3 µg/ml ve MİK50: 0,047µg/ml ve MİK90: 0,094µg/ml iken, >15 yaş
grubunda MİK aralığı 0,019-8µg/ml iken MİK50: 0,064µg/ml ve MİK90: 2µg/ml
olarak saptanmıştır. Buna paralel olarak; >15 yaş grubundan izole edilen suşlardaki
eritromisin 5(%19,2) direnci, ≤15 yaş 2(%4,3) grubundaki hastalara göre daha
yüksek saptanmıştır (Tablo 4.4). Bu durum Türkiye’de özellikle streptokokkal
farenjitte makrolidlerin daha az kullanımına bağlı olabilir. Fakat ≤15 yaş ve >15 yaş
grubu arasındaki eritromisin direnç oranı (P= 2,667) istatistiki olarak anlamlı
bulunmamıştır.
İnsanların genitoüriner sistem (GÜS) ve GİS sisteminin flora üyeleri arasında
yer alan S. agalactiae, sepsis ve menenjitin major etkenlerinden biridir. Erişkinlerde
postpartum endometrit, maternal pyolonefrit, peripartum bakteriyemi, üriner sistem
infeksiyonları, poriyoamniyonit ve puerperal infeksiyon gibi maternal peripartum
infeksiyonların başlıca sebebi olarak bilinmektedir (7-10,26).
Gebelerde BGBHS'ların asemptomatik vajinal kolonizasyonu oranı %4,6-
40.6 arasında olup, maternal ve neonatal infeksiyonların en önemli nedenidir.
BGBHS’lar son trimestir gebelerdeki vajinal kolonizasyonun yoğunluğuna göre yeni
doğanda da önemli infeksiyonlara neden olabilmektedir. Anorektal ve vajinal
bölgelerden izole edilen gebelerden doğan bebeklerden vertikal geçiş oranının ve bu
yolla yenidoğanın infekte olma riskinin, annedeki BGBHS taşıyıcılığının yoğunluğu
ile doğrudan ilişkili olduğu gösterilmiştir (2,8,10,14,26,51).
BGBHS’ların tedavisinde ilk seçenek olarak 1940’lardan beri kullanılan
penisilinin başarısızlığının nedenleri ; yetersiz penisilin dozu, yetersiz hasta uyumu,
penisilinlerin mukozal yüzeylere yeterince ulaşamaması ya da flora tarafından
oluşturulan β-laktamazların inaktivasyonu ve ortam pH’sı çoğunlukla penisiline karşı
tolerans gelişmesine neden olmuştur. Bakteri antibiyotiğe tolerans geliştirdiğinde
üremesi durmakta, fakat tamamen eradike edilememektedir. Ancak antibiyotiğin
dozu artırılarak bakteri eradike edilebilmektedir. AGBHS’lar gibi BGBHS’larda da
penisiline direnç bildirilmemiştir. Fakat, son yıllarda alternatif tedavi seçeneği olan
eritromisin ve klindamisine karşı dirençte artış görülmektedir (2,9,10,14,26).
Desjardins ve ark. (52) BGBHS’larda eritromisin direncini %17 klindamisin
direncini %8 olarak bildirmişlerdir. Heelan ve ark.(53) BGBHS’larda hem
eritromisin hemde klindamisin direncini %22 bulurken, 44 izolatın 8’inde MİK
değerini >256µg/ml bulmuşlardır. Tetrasiklin direncini %85 olarak bulmuşlardır.
36
Penisilin ve vankomisini ise hepsine duyarlı bildirmişlerdir. Uh ve ark. (48)
BGBHS’larda eritromisin direncini %25,3 (eritromisin MİK50-90: 0,06-256µg/ml),
klindamisin %28,2, tetrasiklin %95,8 ve kloromfenikol %23,4 dirençli iken penisilin
G ve vankomisine hepsini duyarlı bulmuşlardır. Kawamura ve ark. (54)
BGBHS'larda ilk yüksek düzey kinolon (MİK: >32µg/ml) bildirmişlerdir. Bizim
çalışmamızda da 1 BGBHS suşu levofoksasine orta duyarlı bulunmuştur.
Gonzales ve ark. (25) İspanya'da çok merkezli sürveyans çalışmalarında
BGBHS'larda penisilin, ampisilin, vankomisin ve levofloksasine direnç saptamazken,
eritromisine %12,45, klindamisine %11,8 ve telitromisine %1,8 direnç
bildirmişlerdir. Hsueh ve ark. (55) BGBHS'larda penisiline %6 tolerans saptarken 1
suşun aynı zamanda sefotaksime ve sefepime de toleranslı bulmuşlardır. Aynı
çalışmada eritromisine %46, klindamisine %43 direnç saptarken, penisiline,
vankomisine ve linezolide direnç bildirmemişlerdir.
Açıkgöz ve ark. (56) BGBHS'larda penisiline direnç saptamazken,
eritromisine %22,4 saptamışlardır. Eritromisin dirençli tüm suşlar tetrasikline
dirençli iken, kloramfenikol %44,2 dirençli, vankomisine ve levofloksasine direnç
saptamamışlardır.
Bizim çalışmamızda ise BGBHS suşlarında, eritromisine %21,7,
klindamisine ve kloramfenikole %8,7, tetrasikline %78,3 ve levofloksasine % 4,3
(orta duyarlı) direnç saptanırken penisilin, ampisilin, vankomisin, linezolid ve
telitromisine direnç saptanmamıştır. Diğer çalışmalarda olduğu gibi bizim
çalışmamızda da en fazla direnç tetrasiklinde saptanmıştır (Tablo 4.3). Eritromisin
MİK aralığı: 0,006->256µg/ml ve MİK50: 0,094µg/ml ve MİK90: 3µg/ml olarak
saptanmıştır (Tablo 4.3). Makrolid ve linkozamid direnci diğer çalışmalarla uyumlu
iken, kloramfenikol direnci daha düşük bulunmuştur. BGBHS’larda antibiyotik
direncinin saptanmasında önemli olan maternal kolonizasyonla ilgili risk faktörleri
farklıdır. Bu faktörler genetik, kültürel, sosyal ve infeksiyonun çok çeşitli bulaşma
yoluna bağlı olabilir (51).
CGBHS ve GGBHS’lar nazofarenks, deri, genital ve intestinal sistemde
kolonize olabilirler ve farenjit, deri ve yumuşak doku infeksiyonları, artirit,
osteomyelit, menenjit gibi çeşitli infeksiyonlara yol açabilirler. CGBHS ve
GGBHSların infeksiyona sebep oldukları hastaların büyük bölümünde altta yatan bir
malignensi yer almaktadır (8-10,14).
37
Uh ve ark. (48) 1990-2001’de CGBHS'larda penisilin G ve vankomisine
direnç saptamazken, eritromisine %9.1 ( MİK50-90: 0,06-0,2µg/ml), klindamisine
%4,5, tetrasikline %50,0 ve kloramfenikole %18,2; GGBHS’larda penisilin ve
vankomisine hepsi duyarlı iken, eritromisine %9,0 (MİK50-90: 0,03-0,25µg/ml),
klindamisine %1,5, tetrasikline %70,1 ve kloramfenikole %43,3 olarak
bildirmişlerdir. Kim ve ark. (39) 2001-2002 yıllarında aynı ülkeden CGBHS ve
GGBHS’larda tüm izolatlara penisilin G, kloramfenikol ve vankomisne duyarlı
bulurken, CGBHS’larda eritromisine %33,3 (MİK50-90: 0,06-256µg/ml), klindamisine
%11,1 ve tetrasikline %77,8 dirençli bulmuşlardır. GGBHS’larda ise eritromisin
%12,5 (MİK50-90: 0,06-0,5µg/ml), klindamisin %6,3 ve tetrasiklin %50,1 dirençli
olarak bildirmişlerdir. Baquero ve ark. (57) CGBHS’larda β-laktam antibiyortiklere
ve siprofloksasine direnç saptamazken makrolidlere %11,7 direnç bildirmişlerdir.
Woo ve ark. (20) çalışmalarında 100 GGBHS ile bakteriyemiyeli tüm izolatlara
penisilin MİK:<0,016µg/ml ve vankomisine duyarlı bulurken eritromisin %7,0 (MİK
aralığını 0,5->256µg/ml) ve klindamisin %2,0 dirençli olarak bildirmişlerdir. Jeric ve
ark. (58) Arjantin’de çok merkezli çalışmada GGBHS’larda tetrasiklin %39,1 ve
CGBHS’larda ise %20 dirençli olarak bildirmişlerdir.
Bizim çalışmamızda CGBHS’larda penisilin, ampisilin, eritromisin,
klindamisin, kloramfenikol, levofloksasin, linezolid, telitromisin ve vankomisine
hepsi duyarlı iken, 1 hastada tetrasikline direnç bulunmuştur (Tablo 4.3).
CGBHS’larda penisilin G MİK aralığı: 0,016-0,032µg/ml ve eritromisin MİK:
0,032µg/ml olarak bulunmuştur. Diğer çalışmalarda önemli oranlarda direnç
saptanırken bizin çalışmamızda tetrasiklin dışında direnç saptanmaması suş sayısının
az olmasına bağlı olabilir.
GGBHS’larda penisilin G MİK aralığı: 0,002-0,047µg/ml ve MİK50-90: 0,012-
0,016µg/ml bulunmuştur (Tablo 4.3). ≤15 yaş grubunda eritromisin direnci
bulunmazken MİK aralığı ve MİK50-90: 0,064-0,125µg/ml bulunmuştur. >15 yaş
grubunda eritromisin direnci 4(%22,2) bulunurken MİK aralığı 0,023->256µg/ml ve
MİK50-90 :0,094-6µg/ml) bulunmuştur (Tablo 4.4). Penisilin G, ampisilin,
kloramfenikol, levofloksasin, linezolid ve vankomisine direnç saptanmazken,
eritromisin %18,2 klindamisin %9,1, telitromisin %9,1 ve en fazla olarakta
tetrasikline %77,3 saptanmıştır (Tablo 4.3). Çalışmamızda GGBHS’larda diğer
çalışmalara benzer şekilde en fazla tetrasikline direnç saptanırken, eritromisin ve
38
klindamisin direnci daha fazla bulunmuştur. Kloramfenikole oldukça fazla dirençler
bildirilirken bizim çalışmamızda görülmemesi sevindiricidir. Eritromisin ve
klindamisin direncinin yüksek saptanmasının nedeni; hastalarımızın daha önceki
tedavilerinde tercih edilen antibiyotiklerin makrolid-linkozamid grubu yönünde
olmasına bağlı olabilir.
AGBHS ve GGBHS’larda hem eritromisin MİK değerlerinin, hem de direnç
sayısının >15 yaş grubunda daha yüksek (Tablo 4.4) saptanmasının nedeni, ileri
yaşla birlikte antibiyotik kullanımının artmasıyla BHS suşlarının dirençli hale
gelmesi veya ileri yaştakilerin dirençli suşlarla infekte olması ile açıklanabilir.
Çalışmamızda 120 BHS suşunun hiçbirinde penisilin, ampisilin, vankomisin
ve linezolid direnci saptanmamıştır. 120 BHS suşunda genel direnç dağılımı ise; en
yüksek dirençle tetrasiklin 58(%48,3) yer alırken, bunu sırası ile; eritromisin
16(%13,3), klindamisin 8(%6,7), kloramfenikol=levofloksasin =telitromisin 2(%1,7)
takip etmiştir (Tablo 4.3). AGBHS, BGBHS ve GGBHS’ları arasında eritromisin
direnç oranları (P=2,963) ve klindamisin direnç oranları (P=3,302) istatistiki olarak
karşılaştırıldığında gruplar arasında bu iki antibiyotiğe karşı gösterdikleri direnç
açısından anlamlı fark bulunmamıştır. AGBHS, BGBHS, CGBHS ve GGBHS’ları
arasındaki tetrasiklin direnç oranları istatistiki olarak karşılaştırıldığında ise;
AGBHS’larda tetrasilin direnç oranı (P<0,05) diğer üç BHS grubundan anlamlı
düzeyde daha düşük bulunmuştur. BGBHS, CGBHS ve GGBHS’ları arasındaki
(P=1,784) tetrasiklin direnç oranları karşılaştırıldığında ise fark istatistiki olarak
anlamlı bulunmamıştır.
BHS’lar disk difüzyon yöntemiyle eritromisine karşı orta duyarlı veya
dirençli saptandığında, sonucun eritromisin MİK değerleri belirlenerek doğrulanması
gerekmektedir (4). Bizim çalışmamızda da disk difüzyon yöntemiyle eritromisine
orta duyarlı bulunan 1 AGBHS suşu (MİK: 3 µg/ml) ve 1 GGBHS suşu (MİK: 6
µg/ml) E test yöntemiyle dirençli bulunmuştur.
BHS’larda makrolid direnci farklı mekanizmalarla gelişebilmektedir(19).
Bakteride erm (ermA, ermB, ermC, ermTR) geni tarafından kodlanan metil
transferazın ribozomal bağlanma bölgesinde sağladığı değişiklikle makrolid-
linkozamid-streptogramin B grubu antibiyotiklerin hedefe bağlanması engellenir
(MLSB fenotipi). MLSB tipi direnç, in-vitro deneylerde eritromisin ve klindamisine
direncin saptandığı konstitütif (KMLSB) tipte olabilir veya bu direnç indüklenebilir
39
(İMLSB) tipte olabilir. Bakteride mef-A/E geninin kodladığı bir membran proteini ile
14-15 üyeli makrolidler hücre dışına pompalanabilmekte (M fenotipi) ve bu
mekanizmayla gelişen dirençten linkozamid ve streptograminler etkilenmemektedir
(17,19-22,25,38).
Bozdoğan ve ark. (21) 10 doğu Avrupa ükesinin merkezini kapsayan çocuk
hastalarda yaptıkları çalışmalarında; AGBHS’larda genel eritromisin direncini %9,7
olarak saptarken ermB+ermA %72,3, M fenotipini %25,7 ve bir suşta ise hem 23S
rRNA ve hem de ribozomal protein L22’deki değişiklerle makrolid direnci
saptamışlardır. Telitromisin direncini %0-9 saptarken, eğer ermB prevalansı yüksek
değilse, penisilin allerjik hastalarda S. pyogenesin ampirik tedavisinde telitromisinin
kullanılabileceğini bildirmişlerdir.
Schlegel ve ark. (59) AGBHS'larda eritromisin duyarlılığını %90,4 ve
klindamisin duyarlılığını %94,5 buldukları çalışmalarında KMLSB %41,2, İMLSB
%23,5 ve M fenotipini %29,4 olarak bulmuşlardır. Zachurrado ve ark. (60)
AGBHS'larda eritromisin direncini %21 saptadıkları çalışmalarında KMLSB %3,
İMLSB %36 ve M fenotipini %61 olarak bulmuşlardır. Hasenbein ve ark. (43)
AGBHS'larda eritromisin direncinin %7,7 olduğu çalışmalarında KMLSB %1,5,
İMLSB %2,6 ve M fenotipini %3,6 olarak bulmuşlardır.
Erdoğan ve ark. (17) AGBHS'larda eritromisin direncini %5,8 bulurken
klindamisin direncine rastlamamışlardır. Eritromisin dirençli suşlarda İMLSB %29 ve
M fenotipini %71 olarak bulurken KMLSB fenotipine rastlamamışlardır. Açıkgöz ve
ark. (50) AGBHS'larda eritromisin direncini %2,6 saptadıkları çalışmalarında
KMLSB %8,3, İMLSB %44,4 ve M fenotipini %47,2 olarak bulmuşlardır.
Bizim çalışmamızda ise; AGBHS'larda eritromisin direncinin %9,7 ve
klindamisin direncinin %2,8 bulunduğu suşlarda KMLSB %28,6, İMLSB %71,4
bulunurken M fenotipine rastlanılmamıştır. Diğer çalışmalarda en fazla M fenotipi
bildirilirken bizim çalışmamızda en fazla İMLSB fenotipi görülmüştür (Tablo 4.5).
Bu durum diğer çalışmalarla çelişmekle birlikte MLSB fenotipi belirlemede D-testi
yapılmasının önemini ortaya koymaktadır.
Desjardins ve ark. (52) 338 BGBHS suşunda 55'inde (%17) eritromisin ve
26'sında (%8) klindamisin direnci saptadıkları çalışmalarında 26 KMLSB , 22
İMLSB ve 7 M fenotipi saptamışlardır. Kim ve ark. (39) BGBHS’larda eritromisin
direncini %41,3 ve klindamisin direncini %48,6 buldukları çalışmalarında,
40
klindamisin direncini eritromisin direncinden daha yüksek olduğunu bildirmişlerdir.
Aynı çalışmada KMLSB %87,7 (50 suş), 1 İMLSB ve 6 M fenotipi bulmuşlardır.
Hsueh ve ark. (55) BGBHS’larda eritromisin direncini %46 saptadıkları
çalışmalarında KMLSB %85,5 , İMLSB %0,8 ve M fenotipini %13,7 olarak
bulmuşlardır. Gonzales ve ark. (25) çalışmalarında 79 BGBHS suşun 69’u KMLSB,
4’ü İMLSB ve 3’ü M fenotipi saptarken, 3 suş ise klindamisine dirençli fakat
makrolidlere hassas bildirmişlerdir. 69 KMLSB fenotipine sahip suşların 11’inde ise
telitromisine dirençli bulmuşlardır. Açıkgöz ve ark. (56) 156 eritromisin dirençli
BGBHS’da %22,4 MLSB fenotipi (KMLSB %80, İMLSB %20) saptamışlardır.
Bizim çalışmamızda 5(%21,7) eritromisin dirençli BGBHS’larda M fenotipi
saptanmazken bu 5 suşun 3’ünde KMLSB ve 2’sinde İMLSB saptanmıştır (Tablo
4.5). 1 suşta klindamisine orta duyarlı iken eritromisine duyarlı bulunmuştur. Fenotip
dağılımı açısından diğer çalışmalarla uyumlu olmakla birlikte, diğer araştırmacılarda
KMLSB fenotipi oran olarak daha fazladır (bizim çalışmamızda %60 KMLSB > %40
İMLSB). Diğer çalışmalarla uyumlu olarak en fazla %21,7 MLSB fenotipi
BGBHS’larda saptanmıştır. Bu durum; AGBHS, CGBHS ve GGBHS’lar daha çok
solunum sisteminin üst kısmında yer alırken BGBHS’ların GİS ve GÜS’de lokalize
olarak MLSB rezistan bakterilerle daha çok bir arada olması nedeniyle, dirençli
genlerin S. agalactiae’ye transferiyle açıklanabilir (56).
Uh ve ark. ise (48) 1990-2000’de 22 CGBHS’un 2’sini (%9,1) eritromisine
dirençli buldukları çalışmalarında; 1’ni KMLSB ve 1’nide İMLSB bulurken 67
GGBHS’tan 6’sında (%9,0) eritromisin direnci saptamışlar ve bunlardan 1’ni
KMLSB, 1’ni İMLSB ve 4’ünüde M fenotipi olarak bildirmişlerdir. Yine aynı ülkeden
Kim ve ark. (39) 2001-2002’de 9 CGBHS suşunun 3’ünde eritromisin direnci
saptarken, 1’ni KMLSB, 1’ni İMLSB ve 1’inide M fenotipi olarak bulmuşlardır. 32
GGBHS’tan 4’ünde eritromisin direnci saptamışlar ve 2’sini KMLSB, 2’sinide M
fenotipi olarak bildirmişlerdir. Woo ve ark. (20) 100 CGBHS’tan 7’sinde eritromisin
direnci saptamışlar ve 7 suşun 2’sinde KMLSB ve 5’inde M fenotipi saptamışlardır.
Bizim çalışmamızda da 3 CGBHS’da eritromisin ve klindamisin direnci
saptanmaması sevindiricidir, ancak bu durum suşların sayısının az olmasına bağlı
olabilir. 4 eritromisin dirençli GGBHS suşun 2’sinde KMLSB ve 2’sinde de M
fenotipi saptanırken İMLSB fenotipine rastlanmamıştır. Ayrıca M fenotipi sadece 2
GGBHS’da görülmüştür. Bizim çalışmamızda da diğer çalışmalarda olduğu gibi
41
GGBHS’larda KLMSB ve M fenotipi daha fazla görülmüştür (Tablo 4.5).
16 eritromisin dirençli BHS suşunda ise %43,8 KMLSB, %43,8 İMLSB ve
%12,4 M fenotipi saptanmıştır (Tablo 4.5).
Sonuç olarak; AGBHS’lar farenjitlerde en sık izole edilen serogrup olarak
önem taşımakla birlikte diğer klinik örneklerden izole edilen BHS gruplarınında
azımsanmayacak ölçüde çeşitli infeksiyonlara neden olduğu görülmektedir. Bu
nedenle BHS’ların gruplandırılmasının doğru yapılması daha da önem taşımaktadır.
Kesin gruplandırmada tercih edilen lateks aglütinasyon testi rutin kullanımda hızlı ve
güvenilir bir yöntem olarak kullanılabilir. Ayrıca ülke veya bölge genelinde makrolid
direnç fenotipinin belirlenebilmesi çok sayıda suşla yapılacak çalışmalar ile mümkün
olacaktır. Direncin yüksek olduğu bölgelerde yapılan çalışmalarda, makrolid
kullanımının kısıtlanması ile direncin azaldığı bildirilmektedir. Bu nedenle
BHS’larda olası penisilin direncinin ve artacak makrolid direncinin izlenmesi ve
epidemiyolojik verilerin güncellenmesi açısından olduğu kadar, gelişebilecek
nonsüpüratif komplikasyonların önlenmesi açısından da büyük önem taşımaktadır.
42
KAYNAKLAR
1. Forbes BA, Sahm DF, Weissfeld AS, editör. Streptecoccus, Enterococcus, and
Similar Organisms. Bailey&Scott’s Diagnostic Microbiyology. 11th ed. St. Louis:
Mosby, 2002: (20); 298-315
2. Bisno AL, Rijn IVD. Classification of Streptecocci. Bisno AL, Stevens DL.
Streptecoccus pyogenes (Including Streptecoccal Toxic Shock Syndrome and
Necrotizing Fasciitis). Bisno AL .Nonsuppurative Poststreptecoccal Sequelae:
Rheumatic Fever and Glomerulonephritis. İçinde Mandell GL, Bennett JE, Dolin
RI editör. Mandell, Douglas and Bennett’s Principles and Practise of Infectious
Diseases. 5th ed. Churchill Livingstone, Philadelphia. 2000:(186-188);2100-2128.
3. Koneman EW, Allen SD, Janda WM, Schreckenberger PC, Winn WC, Jr editör
The Gram-Positive Cocci Part II: Streptecocci and Streptecoccus-like Bacteria.
Color Atlas and Textbook of Diagnostic Microbiology. 4th ed. J.B.Lippincott
Company, Philadelphia. 1992: (11); 431-466
4. İnan C, Erdoğan H, Berkiten R. Çeşitli klinik örneklerden izole edilen beta-
hemolitik streptokokların gruplandırılması ve antibiyotiklere direnci. Klimik
Derg, 2003:16(3); 118-120
5. Eryılmaz M, Akın A, Akan ÖA. Boğaz kültürlerinden izole edilen A grubu beta-
hemolitik streptokokların antibiyotik duyarlılıkları.ANKEM Derg,2006;20(1):10-2
6. Kafetsiz DA, Liapi G, Tsolia M, Aoudi H, Mathioudakis J, Paraskakis I, Bairamis
T. Failure to eradicate Group A B-haemolytic streptococci (GABHS) from the
upper respiratory after antibiotic treatment. Int J Antimicrob Agents,2004:(23):
67-71.
7. Cengiz AT. Streptococcus, S.pneumoniae. İçinde Ustaçelebi Ş, editör. Temel ve
Klinik Mikrobiyoloji. Güneş Kitabevi; Ankara. 1999: 349-369
8. CW Winn, Allen S, Janda W, Koneman E, Procop G, Schreckenber P, Woods G,
editör. Gram-Positive Cocci Part II: Streptococci, Enterococci, and the
“Streptococcus-Like Bacteria”. Koneman’s Kolor Atlas and Textbook of
Diagnostic Microbiology. 6th ed. J.B.Lippincott Company, Philadelphia. 2006;
(13): 672-764
43
9. Söyletir G, Çerikcioğlu N. Streptokokların Genel Özellikleri. Söyletir G, Ülger N.
Viridans Streptokoklar. Söyletir G, Över U. Beta Hemolitik Streptokoklar. Büke
AÇ, Büke M. Poststreptokoksik Komplikasyonlar. İçinde Wilke Topçu A,
Söyletir G, Doğanay M, editör. İnfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyolojisi Cilt 2
Etkenlere Göre İnfeksiyonlar. 2002:1467-1497.
10. Mandell GL, Bennett JE, and Dolin R, editör. Principles and Practice of
Infectious Diseases. 6th ed. Churchill Livingstone, an imprint of elsevier 2005:
2361-2457.
11. Kayser FH, Bienz KA, Eckert J, Zinkernagel RM, editör. Streptococcus and
Enterococcus. Medical Microbiology. 2005: 234-244.
12. Pratt-Rippin K and Pezzlo. Catalase-Negative Aerobic Gram Pozitive Cocci.
İçinde Isenberg HD, editör. Clinical Microbiology Procedures Handbook.
1992: (1): 1.20.12-1.20.27
13. Lehman DC, Mahon CR, Suvarna K. Streptococcus, Enterococcus, and other
Catalase-Negative Gram-positive Cocci. İçinde Mahon CR, Lehman DC,
Manuselis G, editör. Text Book of Diagnostic Microbiology.Third ed. Saunders,
an imprint of elsevier inc. 2007; 382-395.
14. Ruoff KL, Whiley RA, Beighton D. Streptococcus. İçinde Murray PR, Baron EJ,
Jorgensen JH, Pealler MA, Yolken RH, editör. Manual of Clinical Microbiology.
8th ed. ASM Press, Washington. 2003; 405-421.
15. Bilgehan H. Klinik Mikrobiyolojik Tanı. Fakülteler Kitabevi Barış Yayınları,
İzmir. 3.Baskı, 2002; 506-523.
16. Varaldo PE, Debbia EA, Nicoletti G, Pavesio D, Pipa S, Schito GC, Tempera G,
and the Artemis-Italy Study Group. Nationwide Survey in Italy of Treatment of
Streptococcus pyogenes Pharyngitis in Children: Influence of Macrolide
Resistance on Clinical and Microbiological Outcomes. Clin Infect Dis,1999;29:
869-73.
17. Erdoğan H, Özgen B, Öksüz L, Gürler N, Töreci K. A grubu beta-hemolitik
streptokoklarda antibiyotik direnci ve makrolid direnç fenotipinin saptanması.
Ankem Derg. 2003;17(1);85-87.
18. Leblebicioğlu H. Telitromisin. ANKEM Derg, 2004; 18(Ek 2): 170-173.
44
19. Kataja J, Seppala H, Skurnik M, Sarkkinen H, Huovinen P. Different
Erythromycin Resistance Mechanisms in Group C and Group G Streptococci.
Antimicrob Agents Chemother, June 1998; 1493-1494.
20. Woo PCY, To APC, Tse H, Lau SKP, Yuen K. Clinical and Molecular
Epidemiology of Erythromycin-Resistant Beta-Hemolytic Lancefield Group G
Streptococci Causing Bacteremia. J Clin Microbiol, Now. 2003; 5188-5191.
21. Bozdogan B, Appelbaum PC, Kelly LM, Hoellman DB, Tambic-Andrasevic A,
Drukalska L ve ark. Activity of telithromycin compared with seven other agents
against 1039 Streptococcus pyogenes pediatric isolates from ten centers in central
and eastern Europe. Clin Microbiol Infect, 2003; 9: 741-5.
22. Bemer-Melchior P, Juvin ME, Tassin S, Bryskier A, Schıto GC, Drugeon HB. In
Vitro Activity of the New Ketolide Telithromycin Compared with Those of
Macrolides against Streptococcus pyogenes: Influences of Resistance
Mechanisms and Methodological Factors. Antimicrob Agents Chemother, Nov.
2000: 2999-3002.
23. Ioannidou S, Tassios PT, Zachariadou L, Salem Z, Kanelopoulou M, Kanavaki S
ve ark. In vitro activity of
telithromycin (HMR 3647) against Greek Streptococcus pyogenes and
Streptococcus pneumoniae clinical isolates with different macrolide
susceptibilities. Clin Microbiol Infect, 2003; 9: 704-707
24. Shortridge VD, Zhong P, Cao Z, Beyer JM, Almer LS, Ramer NC ve ark.
Comparison of In Vitro Activities of ABT-773 and Telihromycin against
Macrolide-Susceptible and -Resistant Streptococci and Staphylococci. Antimicrob
Ajents Chemother, Mar. 2002; 783-786.
25. Gonzales JJ, Andreu A, and the Spanish Group for the Study of Perinatal
Infection from the Spanish Society for Clinical Microbiology and Infectious
Diseases. Multicenter Study of the Mechanisms of Resistance and Clonocal
Relationships of Streptococcus agalactiae Isolates Resistant to Macrolides,
Lincosamides, and Ketolides in Spain. Antimicrob Ajents Chemother, June 2005;
2525-2527.
26. Ardıç N, Sezer O. B Grubu Streptokoklar (Streptococcus agalactiae). Klimik
Derg, 2003; 16(3): 101-105.
45
27. Daly JA, Seskin KC. Evaluation of Rapid, Commercial Latex Techniques for
Serogrouping Beta-Hemolytic Streptococci. J Clin Microbiol, Nov. 1988; 26(11):
2429-2431.
28. Clinical and Laboratory Standards Institute. Performance Standards for
Antimicrobial Susceptibility Testing. Sixteenth Informational Supplement. CLSI
Document M100-S16, Wayne, Pennsylvania: CLSI, 2006.
29. Barry AL, Fuchs PC, Brown SD. Interpretstive criteria and quality ontrol
parameters for telithromycin disc diffusion susceptibility tests. J Antimicrob
Chemother, 2001; 48: 121-125.
30. Daniel WW. Biostatistics, A Foundation for Analysis in the Health Sciences. 8th
ed. John Wiley & Sons, Inc. New York, 1998; 12: 503-541.
31. Özgen B. A Grubu Streptokok İnfeksiyonlarında Bakteriyolojik Tanı. ANKEM
Derg, 2004; 18 (Ek 2): 45-50.
32. Kılıç A, Başustaoğlu AC, Aydoğan H, Saraçlı MA, Özyurt M. GATA
Hastanesinde İzole edilen Solunum yolları İzolatları ve Direnç Dağılımları.
Klimik Derg, 2000; 13(3): 106-110.
33. Oğuzkaya Artan M, Artan C, Baykan Z. Kayseri İli'nde İlkokul çocuklarında
beta-hemolitik streptokok taşıyıcılığının araştırılması. İnfeksiyon Derg (Turkish J
Infect), 2005; 19(3): 319-321.
34. Berkiten R, Gürol SD. Solunum yolu infeksiyonlarından izole edilen beta
hamolitik streptokoklarda çeşitli antibiyotiklere direnç. İst. Tıp Fak. Mecmuası,
2003; 66(4): 1-4.
35. Petts DN. Evaluation of the Oxoid Dryspot Streptococcal Grouping Kit for
Grouping Beta-Hemolytic Streptococci. J Clin Microbiol, Jan.1999; 37(1): 255-7.
36. Beck R, Etzion R, Sandler S, Kohn L. Evaluation of the Rapid Patho Dx Latex
Strep Grouping Kit. J Clin Microbiol, Feb. 1990; 28 (2): 398-399.
37. Spach DH, Black D. Antibiotic resistance in community-acquired respiratory tract
infections: current issues. Ann Allergy Asthma Immunol, 1998; 81: 293-303.
38. Hsueh PR, Teng LJ, Lee CM, Huang WK, Wu TL, Wan JH ve ark. Telithromycin
and Quinupristin Resistance in Clinical Isolates of Streptococcus pyogenes:
SMART Program 2001 Data. Antimicrob Ajents Chemother, Juny 2003; 2152-7.
46
39. Kim HY, Uh Y. Macrolide Resistance B-Hemolytic Streptococci: Changes after
the Implementation of the Seperation of Prescribing and Dispensing of
Medications Poliy in Korea. Yonsei Medical J, 2004; 45 (4): 591-597.
40. Arvand M, Hoeck M, Hahn H, Wagner J. Antimicrobial resistance in
Streptococcus pyogenes isolates in Berlin.J Antimicrob Chemother,2000;46:621-3
41. Lopardo HA, Hernandez C, Vidal P, Vazquez M, Rosaenz L, Rubinstein G ve
ark. Erythromycin-Resistant Streptococcus pyogenes in Argentina. Medicina
(Buenos Aires), 2004; 64: 143-145.
42. Malhotra-Kumar S, Lammens C, Chapella S, Wijdooghe M, Piessens J, Herck
KV ve ark. Macrolide- and Telithromcin- resistant Streptococcus pyogenes,
Belgium, 1999-2003. Emerging Infect Dis* Erişim tarihi: 08.01.2007;
www.cdc.gov/eid * June 2005; 11(6): 939-942.
43. Hasenbein ME, Warner JE, Lambert KG, Cole SE, Onderdonk AB, McAdam AJ.
Detection of Multiple Macrolide- and Lincosamide - Resistant Strains of
Streptococcus pyogenes from Patients in the Boston Area. J Clin Microbiol,
Apr.2004;1559-1563
44. Lamagni TL, Efstratiou A, Vuopin-Varkila J, Jasir A, Schalen C. The
Epidemimiology of Severe Streptococcus pyogenes Associated Disease in
Europe. Eurosurveillance, Erişim tarihi: 08.01.2007; www.eurosurveillance.org
Vol.10 Issues 7-9 Jul - Sept 2005;179-184.
45. Çiftçi E, Doru Ü, Güriz H, Aysev AD, İnce E. Antibiotic susceptibility of
Streptococcus pyogenes Strains Isolated from Throat Cultures of Children with
Tonsillopharyngitis. J Ankara Medical School, 2003; 25(1):15-20
46. Altındiş M, Aktepe OC, Çetinkaya Z, Arslan F, Çetinkol Y, Yumlu Y. Boğaz
Kültürlerinde Saptanan A Grubu Betahemolitik Streptokoklar ve Eritromisin
Direncinin Yıllara Göre Değişimi. Kocatepe Tıp Derg, 2003; 2: 29-32.
47. Jasir A, Tanna A, Noorani A, Mirsalehian A, Efstratiou A, Schalen C. High Rate
of Tetracycline Resistance in Streptococcus pyogenes in Iran: an Epidemiological
Study. J Clin Microbiol, June 2000; 2103-2107.
48. Uh Y, Jang IH, Hwang GY, Lee MK, Yoon KJ, Kim HY. Antimicrobial
Susceptibility Patterns and Macrolide Resistance Genes of B-Hemolytic
Streptococci in Korea. Antimicrob Agents Chemother, July 2004; 2716-18.
47
49. Sauermann R, Gattringer R, Graninger W, Buxbaum A, Georgopoulos A.
Phenotypes of Macrolide resistance of Group A Streptococci Isolated from
Outpatients in Bavaria and Susceptibility to 16 antibiotics. J Antimicrobial
Chemother, 2003; 51: 53-57.
50. Açıkgöz ZC, Göçer S, Tuncer S. Macrolide Resistance Determinants of Group A
Streptococci in Ankara, Turkey. J Antimicrobial Chemotherapy, 2003; 52:110-12.
51. Tsolia M, Psoma M, Gavrili S, Petrochilou V, Michalas S, Legakis N, Karpathios
TH. Group B streptococcus colonization of Greek pregnant women and neonates:
prevalance, risk factors and serotypes. Clin Microbiol Infect, 2003; 9: 832-838.
52. Desjardins M, Delgaty KL, Ramotar K, Seetaram C, Toye B. Prevalance and
Mechanisms of Erythromycin Resistance in Group A and Group B Streptococcus:
Implications for Reporting Susceptibilty Results. J Clinical Microbiol, Dec. 2004;
5620-5623
53. Heelan JS, Hasanbein ME, McAdam AJ. Resistance of Group B Streptococcus to
Selected Antibiotics, Including Erythromycin and Clindamyin. J Clin Microbiol,
Mar. 2004; 1263-1264
54. Kawamura Y, Fujiwara H, Mishima N, Tanaka Y, Tanimoto A, Ikawa S, Itoh Y,
Ezaki T. First Streptococcus agalactiae Isolates Highly Resistant to Quinolones,
with Point Mutations in gyrA and parC. Antimicrob Ajents Chemother, Nov.
2003; 3605-3609.
55. Hsueh PR, Teng LJ, Lee LN, Ho SW,Yang PC, Luh KT. High Incidence of
Erythromycin Resistance among Clinical Isolates of Streptococcus agalactiae in
Taiwan. Antimicrob Ajents Chemother, Nov. 2001; 3205-8.
56. Açıkgöz ZC, Almayanlar E, Gamberzade S, Göçer S. Macrolide Resistance
Determinants of Invasive and Noninvasive Group B Streptococci in a Turkish
Hospital. Antimicrob Agents Chemother, Apr.2004; 48(4):1410-12
57. Baquero F, Garica-Rodriguez JA, Lomas JGD, Aguiler L, and The Spanish
Surveeillance Group for Respiratory Pathogens. Antimicrobial Resistance of 914
Beta-Hemolytic Streptococci Isolated from Pharyngeal Swabs in Spain: Results of
a 1-Year (1996-1997) Multicenter Surveillance Study. Antimicrob Ajents
Chemother, Jan. 1999; 178-180.
48
58. Jeric PE, Lopardo H, Vidal P, Arduino S, Farnendez A, Orman BE ve ark.
Multicenter Study on Spreading of the tet(M) Gene in Tetracycline-Resistant
Streptococcus Group G and C Isolates in Argentina. Antimicrob Agents
Chemother, Jan. 2002; 239-241.
59. Schlegel L, Merad B, Rostane H, Broc V, Bouvet A. In Vitro Activity of
Midecamycin Diacetate, A 16-Membered Macrolide, Aganist Streptococcus
pyogenes İsolated in France, 1995-1999. Clin Microbiol Infect, 2001; 7: 362-366.
60. Zachariadou L, Papaparaskevas J, Paraskakis I, Efstratiou A, Pangalis A, Legakis
NJ, Tassios PT. Predominance of two M-types among erythromycin-resistant
group A Streptococci from Greek children. Clin Microbiol Infect, 2003; 9:310-14.
49
ÖZGEÇMİŞ
Kişisel Bilgiler
Adı Fesem Soyadı BAŞARI
Doğ.Yeri Feke Doğ.Tar. 21.04.1974
Uyruğu T.C. TC Kim No 13198294120
Email [email protected] Tel 0 505 8080629
Eğitim Düzeyi
Mezun Olduğu Kurumun Adı Mez. Yılı
Yük.Lis. Ç.Ü. Sağlık Bilimleri Enstitüsü Parazitoloji ABD 2002
Lisans Ç.Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü 1998
Lise Ankara-Keçiören Çevre Sağlık Meslek Lisesi 1993
İş Deneyimi (Sondan geçmişe doğru sıralayın)
Görevi Kurum Süre (Yıl - Yıl)
1. AsistanŞ.E.A.H. Mikrobiyoloji ve Klinik
Mikrobiyoji2003-2007
2. Bilim UzmanıÇ.Ü. Parazitoloji ABD- Adana Numune
E.A.H. Mik. Lab.2002-2003
3. BiyologÇ.Ü. Parazitoloji ABD- Adana Numune
E.A.H. Mik. Lab. 1998-2002
Yabancı Dilleri
Yabancı
Dilleri
Okuduğunu
Anlama*Konuşma* Yazma*
KPDS/ÜDS
Puanı
(Diğer)
Puanı
İngilizce İyi İyi İyi - Tıbbı İngilizce:70
*Çok iyi, iyi, orta, zayıf olarak değerlendirin
Bilgisayar Bilgisi
Program Kullanma becerisi
Word, Excel, PowerPoint İyi
50
Yayınları/Tebligleri Sertifikaları/Ödülleri : Y. L. Tezi, makale ve posterler.
Y. L. Tezi:
Gebelik Döneminde Geçirilen Toksoplazmozun Serolojik Tanısında ELISA IgG
Avidite Testinin Önemi. Yüksek Lisans Tezi. Danışmanı: Yard. Doç. Dr. İ. Soner
KOLTAŞ. Ç.Ü. Sağlık Bilimleri Enstitüsü Parazitoloji AD, Adana-2002.
Makale:
Banu BAYRAKTAR, Nuran ÖZCAN, Songül BORAHAN, Fesem BAŞARI, Emin
BULUT. Yatan ve Ayaktan Hastalardan İzole Edilen Üriner Sistem İnfeksiyonu Etkeni
Gram Negatif Çomaklarda Antibiyotiklere Direnç. ANKEM Derg 2004;18(3):137-140.
Sertifikaları:
1. 7. Antimikrobik Kemoterapi Günleri. 13-15 Nisan 2006, İstanbul.
2. Androlojide Yeni Uygulama Alanları ve Teknikler Sempozyumu. 20-22 Nisan 2006,
İstanbul.
3. Androlojide Yeni Uygulama Alanları ve Teknikler Kapsamında, Sperm Fonksiyon
Testleri Kursu. 20 Nisan 2006, İstanbul.
4. 32. Türk Mikrobiyoloji Kongresi. 12-16 Eylül 2006, Aksu/Antalya.
Posterler:
1. Özcan K,Koltaş İS, Maytalman E, Başarı F, Aktaş H. Adana İlindeki Kasaplarda
Kistik Ekinokokkoz Antikorlarının Dağılımı. Ç.Ü. Tıp Fak. Parazitoloji ABD-
Balcalı/Adana.1. Ulusal Hidatidoloji Kongresi. P6;S41, 8 Haziran 2001. Kuşadası.
2. İ. Soner KOLTAŞ, Gülnaz ÇULHA, Erkan MAYTALMAN, Pınar TEMURTAŞ,
Hanifi AKTAŞ, Fesem BAŞARI, Kadri ÖZCAN. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi
Parazitoloji AD Laboratuvarına Ocak 1999/Temmuz 2001 Yılları Arasında Başvuran
Kişilerde Bağırsak Parazitlerinin Dağılımı. Çukurova Üniversitesi, Tıp Fakültesi
Parazitoloji AD, Adana. 12. Ulusal Parazitoloji Kongresi. P73;S186, 24-28 Eylül 2001,
Elazığ.
51
3. Erkan MAYTALMAN, Murat E. ÖZEN, Fesem BAŞARI, Gülnaz ÇULHA, Pınar
TEMURTAŞ, İ. Soner KOLTAŞ, Kadri ÖZCAN. Adana’da Dört İlköğretim Okulunda
Bağırsak Parazitleri Araştırması ve Bu Okullardaki Parazit Oranının On Yıl Önceki
Durum İle Karşılaştırılması. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi, Parazitoloji AD,
Adana. 12. Ulusal Parazitoloji Kongresi. P74;S187, 24-28 Eylül 2001, Elazığ.
4. Banu BAYRAKTAR, Nuran ÖZCAN, Fesem BAŞARI, Emin BULUT. Üriner
Sistem Enfeksiyonu Etkeni Enterobacteriaceae suşlarında Genişlemiş Spektrumlu Beta
Laktamaz (GSBL) Oranları. Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Mikrobiyoloji ve
Klinik Mikrobiyoloji Laboratuvarı, İstanbul. 31. Türk Mikrobiyoloji Kongresi.
P248;S340, 19-23 Eylül 2004, Aydın.
5. Banu BAYRAKTAR, Nuran ARSLAN, Fesem BAŞARI, Emin BULUT. Üriner
Sistem İnfeksiyonu Etkenlerinde Genişlemiş Spektrumlu Beta Laktamaz (GSBL)
Oranları. Şişli Etfal Eğitim veAraştırma Hastanesi Klinik Mikrobiyoloji Laboratuarı.
P25; 18.05.2005, Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Poster Günleri’nde
sunulmuştur.
6. Fesem BAŞARI, İsmail Soner KOLTAŞ. Gebelik Döneminde Geçirilen
Toksoplazmozun Serolojik Tanısında ELISA IgG Avidite Testinin Önemi. Çukurova
Üniversitesi Tıp Fakültesi, Parazitoloji AD, Adana. 14. Ulusal Parazitoloji Kongresi.
P143;S259-260, 18-25 Eylül 2005, İzmir.
7. Banu BAYRAKTAR, Fesem BAŞARI, Emin BULUT. Nosocomial Surgical Wound
Infection Caused by Serratia marcescens. Şişli Etfal Training Hospital Deparment of
Microbiology and Clinical Microbiology, İstanbul, Turkey. Sixth congressof the
International Federation of Infection Control. PP49;101-102, October 13-16, 2005,
İstanbul, Turkey.
Aldığı Atıflar:
Zeynep GÜLAY. Gram Negatif Basillerde Antibiyotik Direnci: 2003-2005 Yılında
Ülkemizdeki Durum. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi, İzmir. 7. Antimikrobik
Kemoterapi Günleri. K20;S161-176. 13-15 Nisan 2006, İstanbul.
Özel İlgi Alanları (Hobileri):
Kitaplar, spor, resim, seyahat.