28
CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE İLİŞKİN BİR LÂYİHASI Prof. Dr. Yahya AKYUZ* GİRİŞ Ahmet Cevdet Paşa (1822-1895), üç kez Maarif Nazırlığı (1873-76 yılları arasında), Adliye, Dahiliye, Evkaf Nazırlıkları, 1850'lerde Darülmuallimîn Müdürlüğü, Encümen-i Dâniş üyeliği... yapmış, okul kitapları, hukuk ve tarih alanında değerli eserler bı- rakmıştır. Yayınladığımız bu belgeyi, Padişah Abdülhamit'in, kendisin- den "mekâtib-i hususiye" (özel okullar) hakkında bir lâyiha isteme- si üzerine hazırlamıştır. 26 Temmuz 1893 tarihli ve İstanbul'da Os- manlı Arşivi'nde bulunan belge, katalogda, "Cevdet Paşa'nın hususî mekteplere dair lâyiha sureti " başlığı ile kayıtlıdır 1 . İmza karalan- mıştır; fakat "kulları Cevdet " şeklinde imzalanmış olduğu sezil- mektedir. Üslûbu, Paşa'nın eserlerindeki üslûbuna çok benzemekte- dir. Ayrıca, lâyihada sözü geçen bazı olaylar (Macar mültecileri meselesi, Kırım Savaşı'nda Fransa, İngiltere ve Sardunya'nın Os- manlı Devleti'nin yanında yer alması, Reşit Paşa'nın 1856 tarihli Is- lahat Fermanına yönelttiği eliştiriler vs.) Cevdet Paşa'nın Tezâkir başlıklı eserinde de çok benzer ve bazan aynı ifadelerle anlatılmış- tır 2 . Yine, lâyihanın 7. paragrafında sözü geçen, yabancı tercüman- ların Osmanlı mahkemelerine müdahalesi sorunu ve Avrupalı dip- lomatların bu meselenin çözümü için mahkemelerin düzene konmasını istemeleri, Cevdet Paşa'nın Maruzat başlıklı eserinde de * Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi. 1. Yıldız Evrakı, Kısım No 18, Zarf No 93, Karton No 39, Evrak No 1868. 2. Tezâkir, 40-Tetimme, s. 28-29; Tezâkir, 1-12, s. 70-85 (Haz. Cavid Baysun, An- kara, 1986).

CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5128/5756.pdf · CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE İLİŞKİN

  • Upload
    others

  • View
    31

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5128/5756.pdf · CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE İLİŞKİN

CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VETANZİMAT EĞİTİMİNE İLİŞKİN BİR LÂYİHASI

Prof. Dr. Yahya AKYUZ*

GİRİŞ

Ahmet Cevdet Paşa (1822-1895), üç kez Maarif Nazırlığı(1873-76 yılları arasında), Adliye, Dahiliye, Evkaf Nazırlıkları,1850'lerde Darülmuallimîn Müdürlüğü, Encümen-i Dâniş üyeliği...yapmış, okul kitapları, hukuk ve tarih alanında değerli eserler bı-rakmıştır.

Yayınladığımız bu belgeyi, Padişah Abdülhamit'in, kendisin-den "mekâtib-i hususiye" (özel okullar) hakkında bir lâyiha isteme-si üzerine hazırlamıştır. 26 Temmuz 1893 tarihli ve İstanbul'da Os-manlı Arşivi'nde bulunan belge, katalogda, "Cevdet Paşa'nın hususîmekteplere dair lâyiha sureti " başlığı ile kayıtlıdır1. İmza karalan-mıştır; fakat "kulları Cevdet " şeklinde imzalanmış olduğu sezil-mektedir. Üslûbu, Paşa'nın eserlerindeki üslûbuna çok benzemekte-dir. Ayrıca, lâyihada sözü geçen bazı olaylar (Macar mültecilerimeselesi, Kırım Savaşı'nda Fransa, İngiltere ve Sardunya'nın Os-manlı Devleti'nin yanında yer alması, Reşit Paşa'nın 1856 tarihli Is-lahat Fermanına yönelttiği eliştiriler vs.) Cevdet Paşa'nın Tezâkirbaşlıklı eserinde de çok benzer ve bazan aynı ifadelerle anlatılmış-tır2. Yine, lâyihanın 7. paragrafında sözü geçen, yabancı tercüman-ların Osmanlı mahkemelerine müdahalesi sorunu ve Avrupalı dip-lomatların bu meselenin çözümü için mahkemelerin düzenekonmasını istemeleri, Cevdet Paşa'nın Maruzat başlıklı eserinde de

* Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi.1. Yıldız Evrakı, Kısım No 18, Zarf No 93, Karton No 39, Evrak No 1868.2. Tezâkir, 40-Tetimme, s. 28-29; Tezâkir, 1-12, s. 70-85 (Haz. Cavid Baysun, An-

kara, 1986).

Page 2: CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5128/5756.pdf · CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE İLİŞKİN

86 Prof.Dr. YAHYA AKYÜZ

aynı ifadelerle açıklanmıştır3. Aynca, görüşlerine başvurduğumuzDevlet Arşivleri Genel Müdürü Prof.Dr. Yusuf Halaçoğlu ve Arşivuzmanı Mustafa Oğuz belgenin Cevdet Paşa'ya ait olduğu görüşün-dedirler.

Lâyihanın iki temel özelliği dikkati çekmektedir:

1. Cevdet Paşa, Padişahın kendisinden "tnekâtib-i hususiye "ile ilgili bir lâyiha istediğini söylemekle beraber, lâyihasında yal-nızca özel öğretim ile sınırlı kalmamış, Tanzimat dönemi eğitimin-den de genel olarak bahsetmiştir.

2. Cevdet Paşa, özel öğretimdeki ve Tanzimat eğitimindeki ge-lişmelerin, esas olarak, Osmanlı Devlet adamlarının Avrupa kamu-oyuna hoş görünme ve kamuoyunu kazanma düşüncelerinden kay-naklandığını söylemektedir.

Aşağıda önce, lâyihanın metni ve anlamı üzerinde durulacak,daha sonra, genel değerlendirme ve tartışma kısmında bazı konularayrıntılı olarak ele alınacaktır.

LÂYİHA METNİ ve AÇIKLAMASI

Lâyiha metni paragraflara ayrılarak eğik harflerle, bugünküdilde öz anlamı ve bazı açıklamalarımız ise dik harflerle verilmiş-tir:

(DLâyiha-i çâkerâne ve kâsırâne

Mekâtib-i hususiyeye dair bir kıt'a lâyiha tahrir ve taktim olun-ması kurenâ-yı hazret-i padişahîden Bekir Bey kulları vasıtasıylave dünkü salı günü telakki ettiğim emir ve ferman-ı hakâyık nişân-ıhazret-i padişahı iktizâ-yı âlisinden olmağla hâtır-nişân-ı çakerîolan malûmat-ı nafıanın berveçh-i âti arzına ictisar olunur.

Cevdet Paşa, Padişahın kendisinden özel okullara ilişkin bir lâ-yiha istediğini, bunun üzerine, hatırında olan yararlı bilgileri aşağı-da sunduğunu söylüyor.

(2)

Beyne 'd-düvel mübadele olunan muahedât ve mukavelât hepmenafı-i mütekabile esası üzere bina olunageldiği halde Devlet-i

3. Maruzat, s. 19S (Haz. Yusuf Halaçoğlu, istanbul, 1980).

Page 3: CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5128/5756.pdf · CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE İLİŞKİN

Cevdet Paşa'nın özel Öğretim Ve Tanzimat Eğitimine İlişkin Bir Lâyihası 87

Aliye ile düvel-i Avrupa meyanelerinde aktolunan muahedeler bukaideden hariç olarak taraf-ı Devlet-i Aliyeden müsaade-i mahsusayolunda yapılmıştır ve Devlet-i Aliyenin en kuvvetli zamanında öylebir yanlış yola gidilmiştir.

Devletler arasında yapılan antlaşma ve mukaveleler her zamankarşılıklı çıkarlar esası üzerine kurulduğu halde, Osmanlı Devletiile Avrupa devletleri arasında yapılan antlaşmalar bu kuralın dışın-da olarak, Osmanlı Devletinden özel izin alınması biçiminde yapıl-mış ve Osmanlı Devletinin en güçlü döneminde böyle bir yanlış yoltutulmuştur.

(3)

Şöyle ki o zaman Avrupa'yı pençe-i tagallüp ve tahakkümünealmış olan Almanya devleti Fransa devletini pek ziyade tazyik et-mekle Fransa kralının vâki olan istirhamı üzerine Sultan SüleymanHan-ı evvel hazretleri Almanya üzerine bir ordu şevkle bahren dahiNice eyaleti sahiline bir donanma gönderip Fransa kralını Alman-ya imparatorunun pençe-i kahr ve tahakkümünden kurtarmıştır.Fi'l-asl Rum kölelerinden iken sara-yı hümâyûnda perverde olarakhem sadrazam hem de damad-ı şehriyarî olan ve han unvanını alanİbrahim Paşa Fransızlara bazı müsaadât ve imtiyazâtı havi birkıt'a ferman-ı âlî ısdar ettirmiştir. O zaman böyle bir ahitnamei'tasına hiç mecburiyet olmadığı halde mücerret Fransızları birmertebe daha memnun etmek üzere öyle bir ferman-ı âlî ısdar olun-du ve bari menâfi-i mütekabile usûlüne riayet lâzım iken bu dakikadahi gözetilmedi. İşte bu ferman-ı âlî ondan sonra düvel-i şâire ileaktolunan ahitnamelere nümûne ittihaz olunmuştur ve bu muahe-dât-ı atîkaya "kapitülasyon" denilip münderecatı fi'l-asl bazı müsa-adâttan ibaret iken sonra düvel-i Avrupa onlara hukuk-ı meksûbenazarıyla baktılar ve sonraları Devlet-i Aliyenin kuvvetine tedenniarız olduğu halde düvel-i Avrupa'nın kuvvetleri müterakki olmağla"kapitülasyon" mevâddını tevsi etmişlerdir.

Cevdet Paşa, Fransa Kralı I. Fransuva'nın ricası üzerine KanunîSultan Süleyman'ın onu Almanya İmparatoru Şarlken'in kahredicipençesinden ve tutsaklıktan kurtardığını, İbrahim Paşa'mn Fransız-lara bazı izin ve imtiyazları kapsayan bir ferman çıkarttığını söylü-yor. Bu, Fransızca metinlerde "banş, dostluk ve ticaret antlaşması"başlığı ile geçen, Şubat 1535 tarihli ve 17 maddelik bir belgedir veFransa Kralının İstanbul'daki elçisi Jean de la Foret ile Sadrazam

Page 4: CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5128/5756.pdf · CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE İLİŞKİN

88 Prof.Dr. YAHYA AKYÜZ

İbrahim Paşa tarafından hazırlanıp imzalanmıştır4. Osmanlı Devle-ti, bu antlaşmayı, hiç mecbur olmadığı halde, yalnızca Fransızlandaha fazla memnun etmek için yapmış, fakat karşılıklı çıkarları bilegözönünde tutmamıştır. İşte bu ferman, daha sonra, başka devletler-le yapılan antlaşmalara örnek olmuş ve bunlara "Kapitülasyon"denmiştir. Aslında bunların muhtevası bazı müsaadelerden ibarettir.Fakat sonralan Avrupa devletleri onlara kazanılmış haklar gözüylebakmışlar ve Osmanlı Devletinin gücü azalmaya başlayınca, güçle-ri artmakta olan Avrupa devletleri Kapitülasyonların maddelerinigenişletmişlerdir.

(4)

Ve Frenkler bir şeye azıcık tırnak iliştirirlerse uğraşa uğraşabir rahne açmak ahvâl-i mücerrebelerinden olduğuna mebni imti-yazât-ı mezkûre ahitnamelerde muharrer olduğu derecede kalma-yıp bi't-tedrîc husule gelen teamülleri dahi ahde ilhak ile muahedehükmünde tutar oldular. Çünkü muahedenamelerin suretleri konso-loslar yanında mevcut olup vülât ve mutasarrıfın ise onlara vâkıfolmadıklarından ve ecnebi memurlarına karşı ne yolda hareket ey-leyeceklerine dair ellerinde tâlimât-ı kâfiye bulunmadığından ecne:

bî işleri ekseriya konsolosların vech üzre* cereyan eylerdi. Buarada bazı sui'stimâlât vukuu dahi münker değildir. Elhasıl bu tea-mül bahsi de Bâb-ı Âlîce bir mesele-i mühimme şekline girmiştir.

Fransızlar ve diğer Avrupalılar (Frenkler) bir şeye azıcık tırnakdeğdirirlerse, uğraşa uğraşa bir yarık açarlar. Bu onların tecrübe ilebilinen bir özelliğidir**. Nitekim, sözü geçen imtiyazlar, antlaşma-larda yazıldığı kadarıyla kalmamış, zamanla ortaya çıkan örf, âdetgibi şeyleri (teamülleri) de antlaşma içinde imiş gibi kabul ettirmiş-lerdir. Cevdet Paşa, müsaadelerin Avrupalılarca giderek genişletil-mesini, Osmanlı taşra yöneticilerinin, antlaşmaların muhtevasını iyibilmemeleri ve ellerinde metinlerinin bulunmaması, yabancı me-murlarla ilişkiler konusunda yeterli biçimde yönlendirilmediklerigibi Osmanlı Hükümetlerinin kayıtsızlığım gösteren nedenlerle

4. Bkz. Le Baron I.de Testa, Recueil des Traitis de la Porte Ottomane, Paris, 1864-1911 (tümü 11 Cilt), C. 1, s. 15-23; tskender-Ali Reşat (çcv.). Kapitülasyonlar. İstanbul,1330, s. 54-69.

* Cümlede bir kelime eksik görünüyor, zaten az bir boşluk bırakılmış. Muhtemelen,"... istediği vech üzre " olacak (Y.A.).

** Cevdet Paşa burada, Avrupalıların Türklere karşı zaman zaman gösterdikleri birdavranışı belirtiyor ve onlarla ilişkide çok uyanık olunması gerektiğini ima ediyor. Bu,günümüzde de geçerli bir gözlem ve Devlet adamlarımıza, Batı ile ilişkilerde, uyanık bu-lunmaları için değerli bir uyandır (Y.A).

Page 5: CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5128/5756.pdf · CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE İLİŞKİN

Cevdet Paşanın Özel Öğretim Ve Tanzimat Eğitimine İlişkin Bir Lâyihası 89

açıklıyor. Oysa, yabancı konsoloslar, memurlar, antlaşma metinle-rini iyi biliyor, onları her fırsatta genişletmeye çalışıyor ve işlerini"kendi istedikleri biçimde" yürütüyorlardı. Bu arada bazı suistimal-lerin olduğu da inkâr edilemez. Kısacası bu genişlemeler OsmanlıHükümeti için önemli bir sorun şeklini almıştır.

(5)

Fakat kapitülasyonlar münderecatı hep umur-ı ticariye ve adli-yeye dair olup ticarete dair olan mevâddı Devlet-i Aliyenin gümrükhakkındaki serbesti-i hareketine mani olmuştur. Umûr-ı adliye hak-kında olan mevâddı ise mehâkim-i Devlet-i Aliyeyi ecnebilerle karşıtesirsiz bir hale komakla hâlâ Yunan mahkemelerinin bir Fransız[ve]ya İngiliz hakkında icra ettikleri muameleyi mehâkim-i Devlet-iAliye bir Yunanı hakkında yapamadığından dolayı teb'a-i Devlet-iAliye ruz-merre duçâr-ı hasar ve umûr-ı zabıta dahi envâı müşkülâ-ta duçar olagelmiştir.

Kapitülasyonların içinde yer alan hususların hepsi ticaret veadliye meselelerine ilişkindir. Ticaretle ilgili olan maddeler, Os-manlı Devletinin gümrük konusunda hareket özgürlüğünü engelle-miştir. Adliye ile ilgili hükümler ise, Osmanlı mahkemelerini ya-bancılara karşı etkisiz hale koymuştur. Şöyle ki, hâlâ, Yunanmahkemelerinin bir Fransız veya İngiliz hakkında yaptığı işlemi,Osmanlı mahkemeleri bir Yunanlı hakkında yapamadığı için Os-manlı vatandaşlan her geçen gün zarara uğramakta ve zabıta işleride bir çok güçlüklerle karşılaşmaktadır.

(6)

Ama umûr-ı maarife dair kapitülasyonlarda bir şey yoktur. Fa-kat Devlet-i Aliyenin bedhâhı olan devletler lede'l-hâce Devlet-iAliyeyi yalnız bırakmak üzere Avrupanın efkâr-ı umumiyesine karşıTürkleri cahil ve terbiyesiz ve Devlet-i Aliyeyi kanunsuz ve nizam-sız bir halde göstermeyi iltizam ede geldiklerinden ve Avrupa ahali-si Devlet-i Aliye hakkında bedhâhânın ilkaâtına aldanmakta olduk-larından Bâb-ı Alîde dahi Devlet-i Aliyeyi maarifperver ve kanunüzere gider bir devlet olmak üzere Avrupaca ilân ile Avrupa'nın ef-kâr-ı umumiyesini kazanmak usûlüne riayet eylemekte idiler. Cen-net-mekân Sultan Abdülmecit Han hazretlerinin eyyâm-ı saltanatla-rında Darülfünun inşasına mübaşeret ve mekâtib-i umumiyeküşadına himmet olunması işte bu dakikalara mebni idi.

Page 6: CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5128/5756.pdf · CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE İLİŞKİN

90 Prof.Dr. YAHYA AKYÜZ

Kapitülasyonlarda eğitim konularında bir şey yoktur. Fakat,Osmanlı Devletinin kötülüğünü isteyen devletler, gerektiğinde onuyalnız bırakmak amacıyla, Avrupa kamuoyu önünde Türkleri cahilve eğitimsiz, Osmanlı Devletini de kanunsuz ve düzensiz bir top-lum olarak gösterme yolunu tutagelmişlerdir. Avrupa halkı da, buart niyetlilerin propagandalarına aldanmaktadır. Bu duruma karşıOsmanlı Hükümetleri, Devletin eğitimsever ve kanunlara bağlı ol-duğunu Avrupa'da duyurarak Avrupa kamuoyunu kazanma yolunagitmiştir. Abdülmecit döneminde Üniversitenin yapımına başlan-ması ve genel olarak okulların açılması bu düşüncelere dayanır.

(7)

O sırada mülteci meselesi zuhur etti. Rusya ve Avusturya dev-letleri mültecilerin kendilerine red ve teslimini iddia ettiler ve Dev-let-i Aliye ile kat'-ı muhabere derecesine geldiler. Bâb-ı Alî bunamuvafakat eylemeyip Reşit Paşa dinimizin iktizasınca mültecilerinhimayesine mecburuz ve bu babda ma'zuruz deyu müdafaa etti. BirMüslüman devletinin Hıristiyan mültecilerini himaye etmesi Avru-paca pek acîp tesir etti. Avrupa'nın efkâr-ı umumiyesi birdenbireDevlet-i Aliye lehine donuverdi. Binaen alâ-zâlik Kırım muharebesizuhurunda Avrupaca hasıl olan heyecân-ı efkâr üzerine Fransa veİngiltere ve Sardunya devletleri birbirini çiğneyerek Devlet-i Aliye-nin imdadına seğirttiler. Ve inde'l-musalaha Devlet-i Aliyeyi muva-zene-i Avrupa'ya ithal ettiler. Ve Paris Kongresinde Âlî Paşa Der-saadet'teki sefaretler tercümanlarının sui'stimâlâtından ve mesâlihitas'ib ettiklerinden bahs ve şikâyet eylemekle düvel-i fahîme murah-hasları biz de bu tercüman gailelerinden usandık, siz mahkemeleri-nizi âmme-i nâsa emniyet-bahş olacak bir hal-i intizama getiriniz,biz de bu tercüman gailesini ortadan kaldırırız deyû resmen sözvermişler ise de fiiliyat görülmemiştir.

O sırada sığınmacılar (mülteciler) meselesi ortaya çıktı. Rusyave Avusturya devletleri mültecilerin- geri verilmesini istediler veOsmanlı Devleti ile ilişkileri koparma derecesine geldiler. OsmanlıHükümeti boyun eğmedi: Reşit Paşa, "dinimizin gereği mültecilerikorumaya mecburuz" diye savunma yaptı. Bir Müslüman devletinHıristiyan mültecileri koruması Avrupa'da şaşkınlık yarattı. Avrupakamuoyu birden Osmanlı Devleti lehine donuverdi.

Cevdet Paşa, lâyihasının bu paragrafında, görüldüğü gibi, önce,1849'da milliyetçilik prensipleri ile ayaklanan, fakat Avusturya veRus ordulan karşısında Osmanlılara sığınmak zorunda kalan Macar

Page 7: CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5128/5756.pdf · CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE İLİŞKİN

Cevdet Paşa'nın Özel Öğretim Ve Tanzimat Eğitimine ilişkin Bir Lâyihası 91

ve Leh mültecileri meselesinden sözediyor ve Osmanlıların onlarakucak açmasının Avrupa kamuoyunu şaşırttığını ve kamuoyununOsmanlıların tarafına dönüverdiğini söylüyor5. Bunun sonucunu daşöyle açıklıyor:

Bu nedenle, Kırım savaşı (1853-1856) çıkınca, Avrupa kamuo-yunun bu tutumu üzerine Fransa, İngiltere ve Sardunya devletleri,birbirlerini adetâ çiğnercesine Osmanlı Devletinin yardımına ko-şuştular ve Barıştan sonra Osmanlı Devletini Avrupa dengesi içinealdılar6.

Cevdet Paşa, bu 7. paragrafın son cümlesinde, Kınm savaşı so-nunda yapılan Paris Kongresinde, Âlî Paşa'nın İstanbul'daki elçiliktercümanlarının suistimallerinden ve işleri zorlaştırdıklarından ya-kındığını söylüyor. Buna cevaben, Avrupa devletlerinin temsilcileri(diplomatları) şöyle demişler: "Biz de bu baş ağrıtan tercüman me-selesinden usandık, siz mahkemelerinizi herkese güven verici birduruma getiriniz, biz de tercüman sorununu çözeriz." Ancak, Avru-pa devletleri bu resmî sözlerini uygulamaya koymamışlardır.

(8)

Ol esnada ısdar buyurulan Islahat Fermân-ı âlîsinde her ce-maat maarif ve hıref ve sanayie dair milletçe mektepler yapmağame'zun olup fakat bu makule mekâtibin usûl-i tedrisiyesi ve mual-limlerinin intihabı, âzası taraf-ı şahaneden mansup muhtelit birMeclis-i Maarifin nezaret ve teftişi tahtında olması fıkrası münde-riç olmağla Hristiyanlar bir çok mektepler küşadına kıyam ettiler.İslahat Fermân-ı âlîsinin münderecatı ahitnamelerde münderiç de-ğil ise de Paris Kongresinde Âlî Paşa bu münderecatı mevzubahsetmiş olduğundan proces verbal'de mukayyet olması tabiîdir. Fer-man-ı mezkûrun bu yolda ısdarına zaten muhalif ve muteriz bulu-nan Reşit Paşa madem ki Ferman-ı mezkûrun bahsi proces ver-bal'de mukayyettir muahede kuvvetini haiz olur deyû Âlî Paşaaleyhine itiraz etmişti. Âlî Paşa dahi Kongrede ondan bahs olun-masa idi münderecatı sarahaten ahitnameye derç ettirilir idi deyûcevap vermişti. Mamafih Ferman-ı mezkûrda ahit kuvveti olmasada ahde karib bir kuvveti olduğu derkârdır.

5. Mülteciler meselesinde benzer bilgiler ve ifadeler için bkz. Tezâkir, 1-12, s. 12,40-Tetimme, s. 28-29.

6. Kırım savaşı konusunda benzer bilgiler ve ifadeler için bkz. Tezâkir, 40-Tetimme, s. 28-29.

Page 8: CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5128/5756.pdf · CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE İLİŞKİN

92 Prof.Dr. YAHYA AKYÜZ

Cevdet Paşa, bu paragrafta önce, Şubat 1856 tarihinde yayınla-nan Islahat Fermanında, özel öğretimle ilgili hükümleri hatırlatıyor.Bunlar, özetle şöyledir: Osmanlı ülkesindeki her toplum, genel eği-tim, meslek ve sanat okulları açmaya izinlidir. Fakat bu okullarınöğretim düzeni ve öğretmenlerinin seçimi, Padişahın tâyin edeceğiüyelerden oluşan karma (azınlıklardan da üyeler bulunan) bir eği-tim meclisinin gözetim ve teftişi altında bulunacaktır. Bu hükümlerüzerine, Hıristiyanlar bir çok okul açmaya girişmişlerdir.

Daha sonra, Cevdet Paşa, Islahat Fermanındaki bu hükümlerinAvrupa devletleriyle yapılan antlaşmalara geçirilmediğini, fakat,Paris Kongresinde (Mart 1856) Alî Paşa'nın onlardan bahsettiğinive bu nedenle tutanaklarda (proces-verbal) kayıtlı olmasının tabiîolduğunu söylüyor. Fermanın bu şekilde yayınlanmasına zaten kar-şı olan Reşit Paşa'nın, Âlî Paşa'ya şöyle dediğini belirtiyor: "Ma-dem ki Fermanın adı tutanaklarda geçiyor, o halde Ferman, antlaş-ma gücünde bir metin olma özelliği kazanır." Âlî Paşa ise, ReşitPaşa'ya şöyle cevap veriyor: "Paris Kongresinde Islahat Fermanın-dan söz etmeseydik, bu kez, onun içindekiler açıkça antlaşmametnine koydurulurdu." Cevdet Paşa'ya göre ise Ferman, OsmanlıDevletini bir uluslararası antlaşmanınkine yakın bir güçle bağla-maktadır.

CeVdet Paşa, bu diplomatik tartışmalara niçin giriyor?

Öyle anlaşılıyor ki Cevdet Paşa, hangi din ve ırktan olursa ol-sun herkesin eşitliğini ve Devlet hizmetlerine, memuriyetlere kabuledileceğini ilân eden Islahat Fermanından Kongre tutanaklanndabahsedilmesinin Osmanlı Devleti için ileride zararlı sonuçlara yolaçmasından korkulduğunu söylemek istiyor. Gerçekten, Reşit Pa-şa'nın da yakınmasının bir nedeni, Hıristiyanlara siyasî ve idarîhaklann "tedricen" değil, birden verilmiş olması idi7.

Ancak, Islahat Fermanı, Paris Kongresinin sadece tutanaklann-da değil, bizzat metninde zikredilmiştir. Dokuzuncu maddede, Sul-tanın bu fermanla Hıristiyan halklanna olan "yüce niyetlerini" (sesgĞneieuses intentions) gösterdiği, Fermanın üstün bir değer taşıdığıbelirtilmekte ve "...pek tabiî, bu belge, hiç bir şekilde, antlaşmayataraf olan devletlere, ne Sultan ile tebaası arasındaki ilişkilere ne deülkesinin iç işlerine topluca ya da ayn ayn müdahale hakkı ver-

7. Tezâkir, 1-12, s. 78.

Page 9: CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5128/5756.pdf · CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE İLİŞKİN

Cevdet Paşanın özel öğretim Ve Tanzimat Eğitimine İlişkin Bir Lâyihası 93

mez..." denmektedir8. Ama, uygulamada her zaman aksi görülmüş-tür.

(9)

Badehu Devlet-i Aliye Avrupa'nın efkâr-ı umumiyesini nazar-ıdikkate alarak maarif-i umumiyenin terakkisine daha alenî ve ciddîsurette ihtimam etti ve Şura-yı Devlet'te tanzim olunan Maarif-iUmumiye Nizamnamesini 24 Cemaziyelevvel 1286 tarihinde ilâneyledi.

Bundan sonra Osmanlı Devleti, Avrupa kamuoyunu gözönün-de tutarak, genel eğitimin gelişmesine daha açık ve ciddî biçimdeözen gösterdi ve Şûra-yı Devlet'te (Danıştay) düzenlenen Maarif-iUmumiye Nizamnamesi, 1 Eylül 1869'da yayınlandı.

Cevdet Paşa, 1867'de Fransa'nın Osmanlı Devletine verdiği,eğitimle ilgili önemli notadan, 1868'de Galatasaray Lisesi'nin açılı-şından hiç söz etmiyor... Bunlara Genel Değerlendirme ve Tartışmakısmında (altbaşlık no. 2) değinilecektir.

(10)

Bu Nizamnamenin 129. maddesinde 'mekâtib-i hususiye yanibazı mahallerde cemaatlar tarafından veya gerek teb'a-i Devlet-iAliye ve gerek teb'a-i ecnebiyeden olan efrad ve eşhastan biri tara-fından ücretli veya ücretsiz olarak ihdas olunan mekteplerdir' deyûmünderiç olmağla gerek cemaatlar tarafından gerek yerli [ve] yaecnebi eşhas tarafından hususî mektepler küşadına izn-i âmm veril-miş oldu.

Maarif-i Umumiye Nizamnamesinin 129. maddesinde, "özelokullar bazı yerlerde toplumlar ya da gerek Osmanlı, gerek yaban-cılar tarafından ücretli veya ücretsiz olarak kurulan okullardır" de-nir. Böylece gerek toplumlara, gerek yerli veya yabancılara özelokul açma izni verilmiş oldu.

(11)

Onun üzerine yerli Hıristiyanlar ve ecnebiler taraf taraf hususîmektepler küşadına başladılar ve eğerçi yine madde-i mezkûrede

8. Testa, age., C. 4, s. 232-237. Islahat Fermanının Paris Antlaşmasında anılması ko-nusunda yine bkz. Ed. Engelhardt, Tanzimat, İstanbul 1976, s. 95-98 (Çev. A. Düz).

Page 10: CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5128/5756.pdf · CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE İLİŞKİN

94 Prof.Dr. YAHYA AKYÜZ

bu nevi mekteplerin tesisine evvelâ muallimlerinin yedinde MaarifNezareti canibinden veyahut mahallî maarif idaresinden şehadet-name bulunmak ve saniyen bu mekteplerde âdaba ve politikaya mu-gayir ders okutturulmamak için talim olunacak derslerin cetveli vekitaplar Maarif Nezaretinden yahut mahallî maarif idaresinden tas-tik edilmek üzere taşrada ise vilâyet maarif idaresiyle valisi tarafın-dan ve Dersaadet'te ise Maarif Nezareti canibinden ruhsat-ı resmi-ye verilir. Bu üç şart kamilen mevcut olmadıkça mekâtib-i hususiyeküşadına ve devamına ruhsat verilmez ve hilâfında hareket vukuun-da men' ve sed olunur deyû kuyûd-ı lâzıme derç olunmuş ise dehükümetçe bu kuyûd-ı ihtiraziyenin arkası aranmayıp hayli vakitboş bırakılmıştır. Sonra işin takibine kıyam olundukta dahi bazı se-faretler tarafından ika'-ı müşkülât edilmiştir.

Bu paragrafta içice girmiş üç konu var:

a) 1869 tarihli Maarif-i Umumiye Nizamnamesinin yayınlan-ması üzerine yerli Hıristiyanlar ve yabancılar her yerde özel okullaraçmaya başladılar.

Kanımızca, Cevdet Paşa'nın, "azınlıklar ve yabancılar, zatenyüzyıllardır mevcut ve açageldikleri okullarını 1869 düzenlemesiile, nicelik ve nitelik yönünden geliştirmeye başladılar" demesi da-ha doğru olurdu.

b) Nizamnamenin 129. maddesine göre özel okulların kurulma-sı şartlan şunlardır: 1-Öğretmenlerinin ellerinde Maarif Nezareti yada mahallî maarif idareleri tarafından verilmiş şehadetname (diplo-ma) bulunması, 2- Terbiye ve ahlâk kurallarına ve Devletin politi-kasına aykın ders okutturulmaması ve bu amaçla ders programlanve kitaplannm Maarif Nezareti ya da mahallî maarif idaresi ve valitarafından tasdik edilmesi, 3- Maarif Nezareti ya da mahallî maarifidaresi ve vali tarafından açılış izni verilmesi. Bu üç şart tam olarakbulunmazsa özel okullann açılmasına ve çalışmasına izin verilmez;aksi halde engellenir ve kapatılır.

c) Ancak, Hükümetleî uygulamada bu şartlan aramamış vemeydan uzun süre boş bırakılmıştır. Sonra, bu iş izlenmek istendi-ğinde, elçilikler güçlükler çıkarmışlardır.

(12)

Ve Berlin ahitnamesinin 62. maddesinde her milletten Avrupave Asya memâlik-i Osmaniyesine seyahat eden ruhban ve züvvâr

Page 11: CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5128/5756.pdf · CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE İLİŞKİN

Cevdet Paşa'nın Özel Öğretim Ve Tanzimat Eğitimine İlişkin Bir Lâyihası 95

ayni hukuk ve fevâid-i imtiyaziyeden müstefit olacaklardır. Memâ-lik-i Osmaniyede mukîm konsolosların ve politika memurlarının ge-rek bâlâda zikrolunan eşhas ve gerek mahall-i mübareke ve sâiredekâin tesisat-ı diniye ve hayriyeyi resmen himaye etmek hakları ta-ahhüt olunmuştur deyû münderiç ve hayriye tabirinde mekteplerdahil olmağla hususî mektepleri ecnebilerin ahden himaye edecek-leri derkârdır.

Berlin antlaşmasının 62. maddesinde şu hüküm vardır: "Hermilletten Avrupa ve Asya'daki Osmanlı ülkelerine seyahat eden dingörevlileri (ruhban) ve ziyaretçiler aynı hukuk ve imtiyazlardan ya-rarlanacaklardır. Osmanlı ülkelerinde oturan konsolosların ve poli-tika memurlarının gerek yukarıda sözü geçen şahıslan, gerek kutsalyerlerde vs. bulunan dinî ve hayır kurumlarını resmen koruma hak-lan taahhüt olunmuştur." Bu hayır kurumlan (müessesât-ı hayriye)deyimine okullar girdiği için özel okullan yabancılann antlaşmagereğince koruyacaklan açıktır.

Bilindiği gibi, Berlin antlaşması 13 Temmuz 1878'de imzala-nan ve kısaca Osmanlı-Rus savaşı (1877-78) veya "93 Harbi" de-nen savaş sonunda, Batılı devletlerin araya girmesi ile, kendi istek-leri doğrultusunda hazırladıktan bir belgedir. Bu belgenin 62.maddesindeki "müessesât-ı diniye ve hayriye" teriminin Fransızcasışöyledir: "...les etablissements religieux de bienfaisance"9.

Cevdet Paşa'nın, lâyihasında, 1876 tarihli Kanun-i Esasîde(Anayasa) özel öğretimle ilgili olarak getirilen 15. ve 16. maddeler-den söz etmediği görülüyor... Bu, lâyihanın Padişaha sunulduğu1893 tarihi düşünülürse, anlaşılabilir: Padişah, 1876 tarihli Kanun-iEsasîyi kısa bir süre sonra "rafa kaldırdığı" için, artık ondan bahse-dilmesi mümkün değildi...

Kanun-i Esasinin 15. ve 16. maddelerinin bugünkü dille anlamışöyledir:

15- Öğretim işini herkes özgürce yapabilir; belirli kanuna uy-mak şartıyla her Osmanlı genel ve özel öğretim yapmaya izinlidir.

16-... [Ülkedeki] toplumlann din ve inanışlanna ilişkin öğre-tim usûlüne dokunulmayacaktır.

9. Gabriel Noradounghian, Recueil d'Acten internationaux de l'Empire Ottoman, Pa-ris, 1897-1903 (tümü 4 Cilt), C. 4, s. 192.

Page 12: CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5128/5756.pdf · CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE İLİŞKİN

96 Prof .Dr. YAHYA AKYÜZ

(13)

Elhasıl bu maarif- i umumiye işi Kırım muharebesinden sonrao kadar ileri götürülmüştür ki geriye ric'at kabil görünmüyor vegünden güne terakki etmekte bulunuyor. Teb'a-i gayr-i müslimeninehl-i ırz takımından bazıları biz ticaret ile geçinir bir halkız bu ci-hetle evlâtlarımızı ecnebi mekteplerine vermeye mecbur oluyoruz.Yoksa fünûn-ı lâzımeyi mekâtib-i İslâmiyede tahsil edebilseler omekteplere verirdik. Hem mâlûmât-ı lâzımeyi tahsil ederler hem degüzel Türkçe öğrenirler ve daha kolay taayyüş edecek iş ve hizmetbulurlar ve Frenkleşip de başımıza belâ olmazlar diyorlar. Bazılarıise tam alafranga olmak için ecnebi mekteplerini tercih ediyorlar.Teessüf olunur ki ehl-i İslâmdan dahi bu yanlış yola sülük edenlervar. Artık Maarif-i Umumiye Nizamnamesinin berveçh-i bâlâ 129.maddesinde münderiç olan şurût-ı selâse dairesinde tesviye-i mas-lahat ile mehâzir-i melhuzanın def ve refi çaresine bakılmak lâzı-me-i hal ve maslahattan görünür ise de bunlar hep mütâlaât-ı kâsı-ra kabilindendir. Hakâyık-ı ahval ancak mir'ât-ı kalb-i ilham celphazret-i hilâfetpenâhiye sânih^olan mütâlaât-ı mülhemiyet-âyât-ıhümâyûndan ibarettir. Çünkü Âlî Paşa'dan sonra makâm-ı sadare-te geçen Mahmut Paşa'nın muamelât-ı nâma'kûlesi üzerine dahilenve haricen efkâr-ı umumiye saltanat-ı seniye aleyhine münkalip ol-mağla Rusya muharebe-i âhiresinde düvel-i Avrupa Devlet-i Aliye-yi yalnız bıraktılar. Ondan sonra zât-ı hakâyık -ı iktinah -ı hazret-ipadişahîleri deâim-i devleti yeniden ikame ederek Devlet-i Aliyele-rine Avrupaca yeniden itibar vermiş olduğundan işte bu sayede neyapılabileceği muhât-ı ilm-i âlemşümul -i hazret-i hilâfetpenâhî ol-duğu lisan-ı ihlas ile ma'ruzdur.

12 Muharrem 1311

13 Temmuz 1309

Lâyihanın bu son paragrafındaki görüşleri maddelere ayırabili-riz:

a) Devletin eğitim meselesi Kırım savaşından sonra o kadarileri götürülmüştür ki, artık geriye dönüş mümkün görülmüyor veeğitim günden güne gelişiyor.

b) Hıristiyan tebaadan bazı namuslu kimseler şöyle demekte-dirler: "Biz ticaretle geçinen bir halkız; bu nedenle çocuklarımızıyabancı okullara veriyoruz. Yoksa, gerekli bilimleri Müslüman

Page 13: CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5128/5756.pdf · CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE İLİŞKİN

Cevdet Paşa'nın Özel Öğretim Ve Tanzimat Eğitimine İlişkin Bir Lâyihası 97

okullarında öğrenebilseler çocuklarımızı bunlara verirdik. Böylecehem gerekli bilgileri kazanırlar, hem de Türkçeyi iyi öğrenip dahakolay yaşayabilecek bir iş bulurlar ve Frenkleşip başımıza belâ ol-mazlar." Hıristiyan tebaadan bazıları ise tam Avrupalı (alafranga)olmak için yabancı okulları tercih ediyorlar. Teessüf olunur ki,Müslümanlardan da bu yanlış yolu tutanlar vardır.

Cevdet Paşa'nın burada ileri sürdüğü görüşler üzerinde GenelDeğerlendirme ve Tartışma kısmında (altbaşlık no. 3) özellikle du-rulacaktır.

c) Özel öğretim işi, Maarif-i Umumiye Nizamnamesinin 129.maddesindeki üç şartın çerçevesi içinde yürütülmeli ve akla gelebi-lecek sakıncaların giderilmesi çaresine bakılmalıdır.

d) Cevdet Paşa, tevazu ifadeleri ile, bütün bunların kendi "ye-tersiz düşünceleri" olduğunu, gerçekleri ancak Padişahın bileceğinisöylüyor ve böylece, lâyihasında dişe dokunur öneriler getirmeme-sinin nedenini açıklıyor. Sonra da, isabetsiz önerilerin zararlı olaca-ğını aşağıdaki gibi belirtiyor:

e) Âlî Paşa'dan sonra Sadrazam olan Mahmut Paşa'nın uygunolmayan düşünceleri üzerine, içerde ve dışarda kamuoyu OsmanlıDevletinin aleyhine döndüğü için, son Osmanlı-Rus savaşında(1877-78) Avrupa devletleri Osmanlı Devletini yalnız bıraktılar.Bundan sonra, Padişah Abdülhamit Devleti yeniden sağlamlaştıra-rak ona Avrupa'nın gözünde tekrar saygınlık kazandırdı. Bu neden-le, özel okullar konusunda da ne yapılabileceği Padişahın bilgisidahilindedir.

Cevdet Paşa'nın sözünü ettiği Mahmut Nedim Paşa, iki kez Sa-daret makamında bulunmuştur: Önce, Âlî Paşa'nın ölümü üzerine,Eylül 1871'de Sadrazam olmuş ve 11 ay bu görevde kalmıştı. Ağus-tos 1875-Mayıs 1876 arasında tekrar bu makamı işgal etti. Rusyayanlısı idi. Keyfî ve kötü yönetimi ile Devletin saygınlığını sarsıpBatı Avrupa kamuoyları ve hükümetlerinin Osmanlı Devletine kar-şı düşmanca tavır almalarına ve 1877-78 savaşında Osmanlı Devle-tini Rusya karşısında yalnız bırakmalarına sebep olmuştu10.

10. Bkz. tbnülemin Mahmut Kemal tnal, Son Sadrazamlar, İstanbul, 1982, C. 1, s.259-314.

Page 14: CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5128/5756.pdf · CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE İLİŞKİN

98 Prof.Dr. YAHYA AKYÜZ

GENEL DEĞERLENDİRME ve TARTIŞMA

Cevdet Paşa'nıu lâyihasında, üzerinde durulması gereken bazıönemli konular yer almaktadır. Bunlan şöyle sıralayabiliriz:

1. Tanzimattan önce azınlıklar ve yabancılar okullarını neyedayanarak açmışlardır?

2. Tanzimat dönemi Devlet eğitiminin gelişmesinde Avrupakamuoyuna hoş görünme düşüncesinin rolü nedir?

3. Tanzimat dönemi eğitiminde Osmanlılık politikası ve azın-lıkların buna ilişkin tutumu nedir?

Böylece, lâyiha, Osmanlılarda azınlık ve yabancı okulları ile,Tanzimat dönemi Osmanlı eğitiminin bazı yönlerini ele alıp üzerin-de düşünmemize ve yukarıda belirlenen soruların tartışılması ilebazı konulara açıklık getirmemize fırsat vermiş olmaktadır.

1. Tanzimattan önce azınlıklar ve yabancılar okullarınıneye dayanarak açmışlardır?

Cevdet Paşa, lâyihasının ilk beş paragrafında, Kapitülasyonla-rın nasıl ortaya çıktığım genel olarak açıklıyor ve 6. paragrafta,"Kapitülasyonlarda eğitim konularında bir şey yoktur" diyor. Gerçi,zamanla Kapitülasyonların genişletildiklerini söylüyorsa da, Os-manlı ülkelerinde yabancı okulların eskiden beri nasıl açıldıklarıhakkında somut bilgi vermiyor ve yine, özel okul sayıldıkları haldegayrimüslimlerin okullarına değinmiyor. Kanımızca bu konular bi-raz açıklanmadan Osmanlılarda azınlık ve yabancı özel okullarınnasıl ortaya çıktığı ve geliştiği iyi anlaşılamaz.

Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u alır almaz, tek taraflı iradesiy-le, bir ihsan olarak, Rumlara ve Galata Latinlerine geleneklerini ko-ruyabilmelerine, inanış ve ibadetlerini sürdürebilmelerine imkânveren bazı hak ve imtiyazlar vermiştir11. O çağlarda, dinsel faaliyet-lerin içinde veya yanında kabul edilen okullar da böylelikle varlık-larını sürdürmüşlerdir.

Başta Fransızlar olmak üzere, yabancıların Osmanlı ülkelerin-de okul açmalan ise daha değişik bir yoldan gerçekleşmiştir. Cev-

11. Yavuz Ercan, Kudüs Ermeni Patrikhanesi, Ankara, 1988; Mahmut H. Şakiroğlu,Fatih Sultan Mehmed'in Galatalılara verdiği Fermanın Türkçe Metinleri, DTCF TarihAraştırmaları Dergisi, 1981-1982, C. 14, Sayı 25, s. 211-225.

Page 15: CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5128/5756.pdf · CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE İLİŞKİN

Cevdet Paşanın Özel Öğretim Ve Tanzimat Eğitimine İlişkin Bir Lâyihası 99

det Paşa'nın dediği gibi, Kapitülasyonlar, ticarî ve adlî konularda-dır. Buna rağmen Fransa, 1535 tarihli ilk Kapitülasyonla beraber,Osmanlı ülkelerindeki Katoliklerin ve hatta tüm Hıristiyanların ko-ruyuculuğu gibi bir hak iddia etmeye başlamış ve isteklerini İstan-bul'daki elçisi kanalıyla uygulamaya koymuştur. Örneğin, Fransızkaynaklarının belirttiğine göre, 1540'da Galata'daki Saint-Benoîtkilisesinin camiye çevrilmesi söz konusu olmuş, Fransız elçisi ara-ya girip bu binayı Kralı için Padişahtan istemiştir. Padişah da bina-yı Krala hediye etmiştir12. Yine, sayılan çok azalmış olan GalataLatinlerinin Papa'dan ricası ve Fransız elçisi Germigny'nin aracılığıile 1583'de 5 Cezvit (Jesuite) rahibin İstanbul'a gelmesi sağlanmışve bunlar Galata'da Saint-Benoît kilisesine yerleşmişler ve hemenbir okul açmışlardır. İlk açılan yabancı okul budur.

İşte, ilk önce Fransızlar ve 1824'lerden itibaren Amerikalılar vediğer Avrupalılar tarafından Osmanlı ülkelerinde okulların açılma-ya başlanması, Avrupalı ve Amerikalı din adamlarının misyonerlikfaaliyetleri içinde gerçekleşmiştir.

Böyle bir gelişmenin nedeni açıktır: Misyoner faaliyeti yalnız-ca dinsel bir olgu değildir. Misyonerlik, dinsel amaçlan taşan, eko-nomik, kültürel, siyasî... boyudan bulunan bir nüfuz etme aracıdır.Bu, dinî bir amacın gölgesinde, misyonerlerin kendi ülkelerine eko-nomik, kültürel, siyasî çıkarlar sağlama gibi dünyevî amaçlan ger-çekleştirme aracıdır. Bu durum gözününe alındığında, misyonerfa-aliyetleri içinde okul açma ve eğitim işlerinin neden çok önemli biryer tuttuğu anlaşılabilir13.

Osmanlı ülkelerindeki Fransız okullanna dönersek, Kapitülas-yonlarda hüküm olmadığı halde bu kurumlann açılıp gelişmeleribaşta misyonerlerin aşın gayretleri ve kurnazlıklan, bunun yanında,Fransız elçilerinin sürekli çabalan ve girişimleri ile gerçekleşmiştir.Tüm bu çabalar, girişimler, zamanla bir fiilî durum oluşturmuş vedaha geniş istek ve uygulamalara dayanak sayılmıştır. Bütün bunla-ra bakarak bir Fransız diplomat ve yazar, o zamanki Türkiye'yi bir"çelişkiler ülkesi" olarak niteler14. Bazan misyonerler gayretkeşlik-lerinde o kadar ileri gitmişlerdir ki, Fransa hükümeti ve İstan-bul'daki elçisi onlan frenlemeyi gerekli görmüşlerdir(!) Kral XV.

12. F. Charles-Roux, France et Chritiens d'Orient, Paris, 1939, s. 34.

13. Uygur Kocabaşoğlu, Anadolu'daki Amerika Misyoner Okulları İstanbul, 1989, s.24.

14. Charles-Roux, age, s. 68.

Page 16: CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5128/5756.pdf · CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE İLİŞKİN

102 Prof.Dr. YAHYA AKVÜZ

ülkelerinde mülk sahibi olmaları, ...Beyoğlu'nda yerli ve ecnebi hersınıf ahali çocuklarından oluşan Mekteb-i Sultanî (Galatasaray Li-sesi) adıyla bir büyük okul açılması .konulan uygulamaya konul-du"20. Bu kurumun özellikle Fransa'ya gösteriş olarak siyasî düşün-celer ve baskılar altında açıldığının bir kanıtı da şudur: 1870'deFransa, Almanya'ya yenilip uluslararası saygınlığından çok şeykaybedince, Osmanlı Devleti, Liseyi kapatmamakla beraber, destekve ilgisini geniş ölçüde çekmiş ve kurum bir bocalama döneminegirmiştir21.

1869 tarihli Maarif-i Umumiye Nizamnamesinin hazırlanış veyayınlanmasında da yine Fransa'nın etkisi görülür: Fransa, 1856 ta-rihli Islahat Fermanının uygulanması için neler yapılması gerektiğihususunda 22 Şubat 1867 tarihli olarak Bâb-ı Alîye bir nota ver-mişti22. Bu notanın II. paragrafında altı madde halinde eğitim konu-su üzerinde duruluyordu. Bu maddelerin ana fikri, Osmanlı Devle-tinin, ilk, orta ve yüksek düzeyde bir eğitim sistemi geliştirmesi,okullarına Hıristiyanlan da alması, kızların eğitimine de önem ver-mesi gerektiğidir. Notanın uygulanmasına ilk somut örnek, Galata-saray Lisesinin bir yıl sonra, 1868'de açılmasıdır. 1869'da yayınla-nan Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ise, 1867 Fransız notasınıgeliştirip sistemleştirerek ifade eden bir belge olmuştur.

1876 tarihli Kanun-i Esasinin ilânına bakarsak, onun da Avru-pa'ya gösteriş şeklinde yapıldığını görürüz23.

1876'da, Osmanlı Hükümeti Rusya'nın savaş çıkarmak için fır-sat kolladığını anladığından, İngiltere'nin Balkanlarda ıslahat yapıl-ması için bir konferans toplanması önerisini kabul etti. Konferansİstanbul'da toplanacaktı. Fakat, konferansta Devletin bağımsızlığıile bağdaşmaz kararlar alınmasından korkulduğu için, bu tehlikeyekarşı Kanun-i Esasînin ilân edilip kalkan gibi kullanılması düşünül-dü. Önce, yerli ve yabancı kamuoylarında takdir edilen Mithat Paşasadrazamlığa getirildi (Aralık 1876). Mithat Paşa, Kanun-i Esasînin

20. Mahmut Celâlettin Paşa, Mir'at-i Haktkaı, Dersaadet, 1326 (1910), C. 1, s. 29.21. Galatasaray Lisesi hakkında bkz. De Salve, L'Enseignement en Turcjuie, Revue

des Deıuc Mondes, 15 Octobre 1874, s. 836-853; İhsan Sungu, Galatasaray Lisesinin Ku-ruluşu, Belleten. 1943, Sayı 28, s. 315-347; Adnan Şişman, Galatasaray Mekteb-i Sultanî-sinin Kurulusu ve İlk Eğitim Yılları. İstanbul, 1989.

22. Testa, age, C. 7, s. 413-422.

23. Karal, age, C. 8, s. 27-30.

Page 17: CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5128/5756.pdf · CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE İLİŞKİN

Cevdet Paşanın Özel Öğretim Ve Tanzimat Eğitimine İlişkin Bir Lâyihası |Q3

ve Avrupa'nın yıllardır istediği ıslahatın hararetli taraftan idi. Fa-kat, bu ıslahatın Avrupa'nın hiç bir karışması olmadan yapılmasıgereğine de inanmıştı. 23 Aralıkta Osmanlı, Rus, İngiliz, Alman,Avusturya delegeleri İstanbul'da toplandılar.

Gündem maddeleri ele alınmak üzere iken, dışandan dehşetlitop sesleri gelmeye başladı. Osmanlı Dışişleri Bakanı Saffet Paşaayağa kalkarak, Padişahın meşrutiyeti ilân ettiğini, bu yeni rejimdetüm Osmanlıların şahsî hürriyetlerinin sağlandığını vs., bu durumkarşısında Konferansın varoluş gerekçesini yitirdiğini... söyledi.Delegeler şaşırdılar. Fakat ilginçtir ki, Rus delegesi "böyle gösteriş-lere önem verilmeyip gündeme geçmek gerektiğini" söyledi. Teklifkabul edildi. Bunun üzerine Osmanlı delegeleri kalkıp gittiler, fakatkonferans çalışmalarını sürdürdü. O sırada Mithat Paşa, Kanun-iEsasinin ilânının yabancı delegelerce nasıl karşılandığını öğrenmekiçin Saffet Paşa'yı sabırsızlıkla bekliyordu. O gelince, sordu: "-Nedediler, ne dediler?" Saffet Paşa: "-Ne diyecekler; çocuk oyuncağıdediler!" cevabını verince, Mithat Paşa fena halde kızdı24.

Konferansın toplandığı günde ve saatte meşrutiyetin herkestenhabersiz, adetâ baskın gibi ilânı psikolojik bir hata idi. Hükümet buhareketi ile Avrupa'ya bir sürpriz hazırlamak ve konferansı gerek-siz kılmak istemişti25.

Ancak, Osmanlılarda, birtakım askerî, idarî, sosyal ihtiyaçlarınzorlaması ile eğitime Tanzimattan önce el atıldığı ve yeniliklere gi-rişildiği de bir gerçektir. Tanzimat döneminde bu süreç hızlanmış,eğitimdeki yenileşmelerin kapsamı genişlemiştir.

Eğitimde yenileşmeler 1773'de askerî okulların (Mühendisha-neler) açılması ile başlamış, III. Selim'in yenileşme çabalarındansonra II. Mahmut döneminde Askerî Tıbbiye, Harbiye açılmıştır.Yenileşmeler yalnızca askerî eğitim alanına özgü değildir. Avru-pa'ya öğrenciler gönderilmiş, 1831'de ilk Türkçe gazete (Takvim-iVekâyî) yayınlanmış, 1839 başında Rüşdiye ve başka sivil okullaraçılmıştır. Bütün bu çabalar, orduyu ve idareyi düzene sokmak içinDevlete gerekli olan askerî ve sivil yetişmiş elemanları sağlama ih-

24. İbnülemin Mahmut Kemal İnal, Son Sadrazamlar, İstanbul, 1982, C. 1, s. 349.25. Karal, age, C. 8, s. 29.

Page 18: CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5128/5756.pdf · CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE İLİŞKİN

104 Prof.Dr. YAHYA AKYÜZ

tiyacından ve artık kaçınılmaz olarak Batıyı ve dünyayı tanıma ge-reğinden doğmuştur.

Tanzimat döneminde ise Devlet adamlarının yeni yeni eğitimkurumlan açılmasında önemli çalışmaları olmuştur. Bunların başın-da Padişah Abdülmecit ve uzun süre Sadrazamlık... yapan Reşit,Âlî, Fuat Paşalar gelir.

Abdülmecit, Ocak 1845'de Bâb-ı Âlîye giderek Meclis-i Vâlâyıziyaret etmiştir. Bu ziyareti sırasında Sadrazam ve tüm vekillere hi-taben okunan bir Hatt-ı Hümâyûnu, kendisinin eğitime içtenlikledeğer verdiğini gösterir26. O, bu çok önemli belgede, o ana kadargirişilen çabalarda, askerî olanlar hariç, "hiç biri esaslı ve etraflı tu-tulmadığından mıdır nedir", olumlu sonuç alınamadığını söyler.Abdülmecit'e göre, asıl ilerleme, ülkenin mamur olması ve halkınrefaha kavuşmasıdır. Oysa bizde bu henüz gerçekleşmemiştir; budurum kendisini gece gündüz üzmekte, huzurunu yok etmektedir.Konuyla ilgili düşünce ve uyarılarını vekillere daha önce de zamanzaman ilettiğini fakat nedense olumlu sonuçların alınmadığını belir-tir. Bir kez daha Sadrazam ve vekillere şöyle uyanda (tenbih) bulu-nur:

"En önemli ideal ve amacımız olan ülkenin ve halkın mamuri-yetini (bayındırlığı, gelişmesi, refahı) sağlamak için ne türlü tedbir-ler gerekli ise bir an önce alınıp uygulansın (...) ve tüm vekillerinyekvücut görüşleriyle mesele düşünülsün. Böyle bir amacın gerçek-leşmesi din ve dünya işlerinde halkın bilgisizliğinin giderilmesinebağlıdır. İlimlerin ve fenlerin kaynağı ve sanayinin meydana çıktığıyer olan gerekli okullann icadı (düşünülüp bulunması) ve yapılma-sı, benim için işlerin en önemlisidir (akdem-i umur). Bu nedenle ül-kenin uygun yerlerinde gerekli okullar açılarak halkın eğitilmesiçaresine bakılsın (...)" İşte, Rüşdiyelerin geliştirilmesine, Darül-fünunun kurulma teşebbüslerine vs. Abdülmecit'in bu uyansındansonra gidilmiştir.

Değerli eğitim tarihçimiz Osman Ergin, Darülfünunun 1863'deaçılışı konusunda der ki: "Gerek Darülmaarif denen mektepte, ge-rek diğer mekteplerde yetişenler, gerekse özel olarak orta tahsiliedinenler arasında daha üst düzeyde bilgiler elde etmek isteyenkimseler sayıca oldukça fazlaydı. İşte bunlan tatmin ve aydınlat-mak amacıyla... Darülfünun açıldı."

26. Takvtm-i Vekâyî, 12 Muharrem 1261 (21 Ocak 1845), Defa 280.27. Ergin, age, C. 1-2, s. 550.

Page 19: CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5128/5756.pdf · CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE İLİŞKİN

Cevdet Paşa'nın Özel Öğretim Ve Tanzimat Eğitimine İlişkin Bir Lâyihası 105

Darülfünunun kurulması ile ilgili olarak yapılan son bir araştır-mada, bu kurumun ortaya çıkma nedenleri şöyle gösterilmektedir:

"Türkiye'de Darülfünun kurma teşebbüsleri 19. asnn ortalarınadoğru başlamıştır. 19. asnn başlarından itibaren Osmanlılarda görü-len, bilimde Doğudan Batıya yöneliş, bilim ve eğitim anlayışındameydana gelen değişmeler, Tanzimat döneminde medrese dışındayeni bir yüksek eğitim müessesesinin kurulması yolunda böyle birteşebbüsün doğmasına vesile olmuştur (...) Darülfünun fikri, Tan-zimat döneminde başlayan halkın eğitimi meselesi içinde ele alınıpgelişmiştir (...) Darülfünun her ne kadar Batı etkisiyle ortaya çık-mış bir fikir ise de, kuruluşu ve faaliyetleri Osmanlının o dönemde-ki kendine has üslubuyla gelişmiş ve bir kaç başarısız teşebbüstensonra, nihayet 1900 yılında İstanbul Üniversitesinin temelini oluş-turan Darülfünûn-ı Şahanenin kurulmasıyla başarıya ulaşmıştır."

Darülfünunun 1869-70'de ikinci kez açılma teşebbüsünü M.AliAynî şu nedenlere dayandırır:

"Zamanın ihtiyaçlarının baskı ve gereklerine karşı konamadı-ğından ve zihinler biraz daha açıldığından..."29

Tanzimat Devlet adamlarından Reşit, Âlî, Fuat Paşalara gelin-ce, onlar da, Paris, Londra, Viyana'da elçilik vs. görevlerinde bulu-nurken, bu ülkelerdeki siyasî ve hukukî kurumlan ve eğitime veri-len önemi hayranlıkla gözlemişler ve Osmanlılardaki durumlakarşılaştırmalara gitmişlerdir. Tarih-i Lûtfi'de şöyle deniyor: "ReşitPaşa Avrupa'da bulunduğu zamanlar, devletlerin siyasî durumunugörmüş, Osmanlı Devletinin, Avrupalılarca tasvip edilmeyen yön-temlere bağlı kaldıkça, gelecekte ciddî tehlikelerle karşılaşacağını,öteden beri önüne çıkan maddî ve manevî güçlüklerin hep bu yol-suz gidişten kaynaklandığını çok iyi anlamıştı."30 Halil Paşa da,1830'da Rusya dönüşü şöyle dememiş miydi?: "Avrupa'yı örnek al-makta gecikirsek toptan Asya'ya göç etmemiz gerekeceğini şimdidaha iyi anlıyorum."31

Tanzimat Devlet adamlan, Avrupa'yı tanıdıklan için, Devletinsiyasî, idarî, hukukî düzen ve kurumlannda yenileşmeler yapılması,

28. Ekmeleddin Ihsanoğlu, Darülfünun Tarihçesine Giriş, İlk İki Teşebbüs, Belleten,Ağustos 1990, Sayı 210, s. 699-738.

29. Mehmet Ali Aynî, Darülfünun Tarihi, İstanbul, 1927, s. 19.30. Ahmet Lûtfi, Tarih-i Lûtfi, Dersaadet, 1302, C. 6, s. 59.31. Engelhardt, age, s. 10.

Page 20: CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5128/5756.pdf · CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE İLİŞKİN

106 Prof.Dr. YAHYA AKYÜZ

medrese dışında yeni ve etkin eğitim kurumlan açılması gereğineinanmışlardı. Ülkede azınlık ve yabancıların gözönündeki okullan-nın durumu ve Devletin bir vilâyeti olan Mısır'da vali Mehmet AliPaşa'nın giriştiği ıslahat hareketi ve bunun içinde eğitim alanındakiyenilikler ve kendisinin bu nedenlerle Avrupa kamuoyunda topladı-ğı sempati de Osmanlı Devlet adamlarını uyancı oldu32.

Cevdet Paşa da Tezâkir 'de, Reşit, Âlî ve Fuat Paşalann eğiti-me ilişkin düşünce ve niyetlerini aşağıdaki gibi belirtir; Cevdet Pa-şa'nın bu görüşleri ile lâyihada ileri sürdüğü görüşler birbirleriylepek tutarlı değildir:

"Reşit Paşa ve arkadaşlannın düşünce ve niyetleri, bilgileri ya-yıp eğitimi yaygınlaştırarak Devleti Avrupa'nın yeni usûllerine gÖFedüzenlemek idi."33

Reşit Paşa, 1851'de Encümen-i Dânişin açılışında, halkın eğiti-mine önem veren devletlerin iyi bir düzene sahip ve güçlü, halkları-nın da güvenlik ve huzur içinde olduklarını söylemiştir34.

Âlî Paşa da, 1867'de Padişaha sunduğu bir lâyihada, "bir büyükbora ufukta belirmekte" der ve eğitimsizliği bunun nedenleri arasın-da görür. Ona göre, milletin eğitim ve bilgi düzeyini yükseltmekkaçınılmazdır; yoksa, "her ne etsek ve etrafımıza Çin duvan gibihisarlar çeksek, yine bilgili toplumlar bize galip gelirler ve giderekher şeyi elimizden alırlar."35

Sonuç olarak denilebilir ki, Devlet adamlan eğitimde yenileş-meyi Tanzimat hareketinin başansı ve Devletin felâkete gidiştenkurtanlması için gerekli görüyorlardı. Ancak, eğitimde yeterincebaşanlı olamadılar. Cevdet Paşa bunu, Tezâkir'de "binaya orta ka-tından başlanılması" yani ilköğretime el atılmadan öteki düzeylerdeıslahata girişilmesi ile, eğitimde bazan "yeteneksiz ve câhillere gö-rev verilmesi" olarak iki temel nedenle açıklar36. Zaman zaman dış

32. Bkz. Cemil Bilsel, Tanzimatın Haricî Siyaseti, Tanzimat I, 1940, s. 661-701;Sabri Esat Siyavuşgil, Tanzimatın Fransız Efkâr-ı Umum iyesinde Uyandırdığı Akisler,Tanzimat I, s. 747-756; Enver Ziya Karal, Gülhane Hatt-ı Hümâyununda Batının Etkisi,Belleten, Ekim 1964, Sayı 112, s. 581-601; Reşat Kaynar, Mustafa Reşit Paşa ve Tanzi-mat, Ankara, 1985; Yahya Akyüz, Tanzimat Dönemi Eğitiminin özellikleri, Tanzimatın150. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu, Ankara, 1991, s. 389-401 (Millî Küt.).

33. Tezâkir, 40-Tetimme, s. 23.34. Takvim-i Vekâyi, 7 Şevval 1267 (5 Ağustos 1851), Defa 453 (Nutk-ı MUrettep).35. M. Cemal, Vesâik-i Siyasiye, İstanbul, 1327 (1911), s. 66-68.36. Tezâkir, 40-Tetimme, s. 38-41; Maruzat, s. 50.

Page 21: CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5128/5756.pdf · CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE İLİŞKİN

Cevdet Paşa'nın Özel Öğretim Ve Tanzimat Eğitimine tlifkin Bir Lâyihası \Çff

baskılar da eğitimi yönlendirdi. Tanzimat Devlet adamları, siyasî,idarî alanlarda olduğu gibi, eğitim alanındaki girişimlerinde de Av-rupa kamuoyundan destek beklediler ve bundan genel siyasî yarar-lar umdular. O dönemde İstanbul'da bulunmuş bir yabancı yazarındediği gibi, Tanzimat Devlet adamları, Osmanlı Devletinin Avrupakamuoyunda "zorba bir yönetim" şeklinde değerlendirilmesindenve bunun yol açacağı zararlardan korkuyor ve ihtiyatlı bir siyasetizliyorlardı37. Günümüzde bir yazarın dediği gibi de, Reşit Paşa,1821-27 isyanı sırasında Avrupa kamuoyunun Yunanlıları nasıldesteklediğini, basının bu konuda oynadığı önemli rolü görmüş,çok etkilenmişti. Bu nedenle o da daha sonra Osmanlı basınının ge-lişmesine önem verdi38 ve Avrupa kamuoyunu gözönünde tuttu.

3. Tanzimat döneminde eğitimde Osmanlılık politikası veazınlıkların buna ilişkin tutumu nedir?

Cevdet Paşa, lâyihasının son paragrafında (no: 13/b), Hıristi-yan Osmanlılardan bazı "namuslu" kimselerin eğitimle ilgili görüşve önerilerini dile getiriyor. "Namuslu" sözcüğü ile pek tabiî, bukimselerin "Devlete sadık" oldukları anlatılmak istenmiştir. Bu Hı-ristiyan Osmanlılar, çocuklanni istemeye istemeye yabancı okulla-ra verdiklerini, Müslüman okullarında gerekli bilimler (fünûn-ı lâ-zime) yer almış olsa, çocuklanni buralara göndereceklerini vebunun kendileri için de daha iyi olacağını söylemektedirler. Lâyiha-da yer alan böyle önemli bir konu üzerinde durmak gerekir.

a) Eğitimde Osmanlılık politikası

Tanzimat döneminde Devlet, çeşitli ırk, din ve mezhepleremensup toplumları birarada tutabilmek için "Osmanlılık" idealininkaynaştmcı bir güç olabileceğini düşünmüş ve bunun için eğitim-den de yararlanmaya çalışmıştır.

Meclis-i Vâlânın Temmuz 1846 tarihli bir mazbatasında, açıla-cak Darülfünuna "Osmanlı tebaasından her kim olursa olsun" gelipbilim öğrenebileceği belirtilmiştir39. Avrupa devletlerinin de etkisive baskısı ile, gerek 1856 tarihli Islahat Fermanında, gerek 1869 ta-rihli Maarif-i Umumiye Nizamnamesinde Müslümanların ve Hıris-

37. M.A. Ubicini, Türkiye 1850, C. 1 ,s. 205, Istanbu l(tarihsiz) (Çev. C. Karaağaçlı).38. R. Mantran, Prelude au Tanzimat: presse et enseignement, deux domaines de

reTormes de Mahmut II (Türk Tarih Kurumu'nun düzenlediği, Tanzimatın 150. Yılı Ulus-lararası Sempozyumunda sunulan bidiri: 1 Kasım 1989).

39. Takvim-i Vekâyi, Tl Recep 1262 (21 Temmuz 1846), Defa 303.

Page 22: CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5128/5756.pdf · CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE İLİŞKİN

108 Prof.Dr. YAHYA AKYÜZ

Uyanların resmî eğitimden bazı düzeylerde "birarada" yararlanacak-ları hükme bağlanmıştır. Örneğin, bu son belgeye göre, toplumlarayrı ayrı ilkokul ve Rüşdiyeler kuracak, fakat Idadî (Lise)lerde bü-tün çocuklar "muhtelit", yani birlikte olarak öğrenim göreceklerdir.Hatta, açılacak olan Darülmuallimînde, gayri müslim Rüşdiyeleriiçin öğretmenler yetiştirilecektir.

Tanzimat eğitimini şekillendiren ve eğitim yoluyla Osmanlılıkidealini gerçekleştirmek isteyen Devlet adamlarından Âlî Paşa,1867'de Padişaha sunduğu lâyihada, halkın eğitimi için gerekli yol-ların bulunmasını Devletin "en birinci işi" olarak görür ve gayrimüslimlerin yabancı devletlerin zararlı etkileri altında yetiştiklerinive bunun tehlikelerini gösterir: Rum ve Bulgarların Türklere düş-man yetişmelerinde Rum çocuklarının Yunanistan'da ve Bulgargençlerinin Rusya'da öğrenim görmelerinin büyük payı vardır. Busakıncaların önlenmesi için "bir dakika önce okulların düzenlenipyaygınlaştırılması, İslâm ve Hıristiyan çocuklarının beraberce öğre-nim görmelerinin sağlanması şarttır".40 İşte Alî Paşa'ya GalatasarayLisesini açtıran, Maarif-i Umumiye Nizamnamesini hazırlatan -Fransa'nın baskısı yanında- bu düşüncelerdir.

Namık Kemal de 1872'de şu görüşü savunur: "Her cins vemezhepten çocukların birarada bulunduğu okullar yapmalıyız. Va-tan çocuklan bu tür okullardan çıkınca aralanna bölücülük sokmakmümkün olmaz. Nitekim, daha fidanken birbirine sarılan iki ağacı,büyüdükten sonra ayırmak, ikisini birden köklerinden çıkarmaktandaha zordur."41

b) Azınlıkların Osmanlı eğitimine ilişkin tutumu

Tanzimat döneminde azınlıklar, Devletin eğitim yoluyla Os-manlılık politikası gütmesine ve açtığı okullara nasıl bir gözle bak-tılar? O dönemde, İstanbul ve başka yerlerde yaşamış, doğrudangözlemlerde bulunup yayınlar yapmış bazı yabancılann yazdıklanbizi yeterince aydınlatmaktadır:

Ubicini, Türkiye'den Mektuplar başlıklı ve 1851'de Paris'te ba-sılan kitabında, Rumlann okullannda çocuklanna, Osmanlı Devle-tinin yıkılması gerektiği fikrini aşıladıklannı, buna rağmen OsmanlıHükümetinin bu okullara dokunmadığını yazar42.

40. M. Cemal, age.41. Namık Kemal, İmtizaç-ı Akvam, İbret, 20 Haziran 1288 (1872).42. Ubicini, age, s. 205.

Page 23: CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5128/5756.pdf · CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE İLİŞKİN

Cevdet Paşa'mn Özel Öğretim Ve Tanzimat Eğitimine İlişkin Bir Lâyihası 109

1853'de Atina'da Fransızca olarak basılan, Tanzimat reformlarıile ilgili Yunan ve Rum görüşünü yansıtan bir kitapçıkta şöyle de-nir: "Rumlar ve tüm Hıristiyanlar, cemaat yönetiminde ve dinî alan-da Türklerin tanıdığı serbestî ve ayrıcalık sayesinde millî benlikle-rini koruyup bugünkü gelişme düzeyine ulaştılar. Din, dil,gelenekler, aralarında ebedî bir engel oluşturup dururken, Hıristi-yanlarla Müslümanların bugün aynı potada eritilip birleştirilebile-ceğini ummak mantıkî bir düşünce midir? Kur'an ile İncil'i uzlaştır-mayı, dörtyüz yıl boyunca, İstanbul'un fethinden beri aynen, hiçdokunulmadan duran Hıristiyanlan şimdi birliğe sokmaya çalışma-yı ummak hiç mümkün müdür?.. Böyle bir şey ancak, Hıristiyantoplumların karakter özelliklerini feda etmeleriyle sağlanabilir; amaonlar, yaşayabilmelerinin temel gücünü oluşturan bu özelliklerin-den neden vazgeçsinler?"43

Galatasaray Lisesinin ilk yıllarında bir süre müdürlüğünü ya-pan De Salve, 1874 tarihli bir yazısında şöye der: "Avrupa'nın hiçbir başkentinde, aynı şehir halkını oluşturan çeşitli gruplar, İstan-bul'daki kadar birbirlerinden bıçakla kesilmiş gibi zıt özellikler taşı-maz. Eğitim, her ülkede çocukları ve gençleri ortak kurumlardatoplayıp, onların fikir ufuklarını genişleterek, aralarında yavaş ya-vaş birlik ve kardeşlik bağlan kurarken, burada eğitim şimdiye ka-dar, daha ziyade her türlü yakınlaşmadan uzaklaştırmaya yönelmiş-tir; çünkü her toplum, parası ile kendi okullarını kuruyor ve eğitimkendi ana dilleri ile veriliyor, dinî gelenekler ile siyasî art niyetlerinsürüp gitmesine çalışılıyor." Yazar, Galatasaray Lisesi gibi "libe-ral" bir okulun kurulmasında bile, Hıristiyan azınlıklara ve Katolik-lere bu okula gitmemeleri için baskı yapan Papanın sayısız engellerçıkardığını belirtir ve Rumların zaten, Osmanlı Devletine birlik vegüç getirecek her şeye karşı öteden beri iyi gözle bakmadıklarınısöyler44.

Nihayet, Engelhardt, Türkiye ve Tanzimat (Paris, 1882) başlıklıeserinde, Rum, Ermeni... din adamlarının, kendi toplumlarının sos-yal durumlannda Tanzimatın siyasî, hukukî, eğitimsel uygulamalanile olumlu yönde değişiklikler görüleceğinden korktuklannı, çünküböyle bir değişikliğin kendi "sömürülerinin" sonu olacağını bildik-lerini söyler45.

43. Une reformepraticable en Turquie, Athenes, 1853, 34 s.

44. De Salve, agm, s. 843, 846.

45. Engelhardt, age, C. 1, s. 141.

Page 24: CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5128/5756.pdf · CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE İLİŞKİN

110 Prof.Dr. YAHYA AKYÜZ

Hıristiyan azınlıklar, resmî Osmanlı okullarına hiç gitmedilermi?

Onlar, resmî eğitimden kısmen yararlandılar. Önce 1840'lardaTıbbiyeye, sonra Eczacılık ve başka teknik okullara girdiler. İlktepkilerine rağmen, gecikmeden Galatasaray Lisesine de rağbet et-tiler. Azınlıklar, meslek, sanat ve ticarette kendilerine somut yaranolacak resmî okulları tercih ettiler. Türkler ise, daha çok, memuryetiştiren okullara yöneliyorlardı. Ayrıca azınlıklar, bir yandan ken-di eğitimlerini geliştirirken, öte yandan çocuklarını ülkedeki yaban-cı okullara ve dışarıya da gönderiyorlardı46.

Özetle, bazı "namuslu" Hıristiyanların, Cevdet Paşa'ya Osman-lı okulları hakkında söyledikleri kısmen doğru görünebilir. Başkadeyişle, azınlıklar çocuklarını bir kaç resmî okula gönderdiler, butür okullar çoğaltılsaydı onlardan da yararlanmak isteyebilirlerdi.Ancak, azınlıkların gerçek amaçlarına bakmak gerekir: Onlar, Os-manlı eğitiminden yararlansalar da, Osmanlılık idealini benimse-miyor ve ayrılıkçı emellerinden vazgeçmiyorlardı: Bulgar ihtilâlci-leri ve liderlerinin çoğu Galatasaray Lisesinde okuyan öğrencilerarasından çıkmamış mıydı?

Şu halde, bazı "namuslu" Hıristiyanların Cevdet Paşa'ya söyle-dikleri samimî değildi.

46. Ergin, age, C. 1-2, s. 725-734.

Page 25: CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5128/5756.pdf · CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE İLİŞKİN

Cevdet Paşa'nın Özel Öğretim Ve Tanzimat Eğitimine İlişkin Bir Lâyihası

\

Page 26: CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5128/5756.pdf · CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE İLİŞKİN

112 Prof.Dr. YAHYA AKYÜZ

•* 3 -• -V v •* -ı

:.« X̂ •* . ~: ,3 :r. -s

Page 27: CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5128/5756.pdf · CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE İLİŞKİN

Cevdet Paşa'nın Özel Öğretim Ve Tanzimat Eğitimine İlişkin Bir Lâyihası j 13

•I 2 v 'V V ^

3 s . " > .«ı. "» J- • » ^ » -- ^ V v "3 -

'*. x

?- ̂ î İ 7V- 4 '̂ *' "v" • ^ 3 \ O ^ İi^:5-- ^ :j •l-i ^ ^ ^ İ -I J ı t "* î• ^ 1 - ^ ^ "'J -^ 1 - s -̂ A ?• * .i 1 •»• ^ ?•

Page 28: CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/5128/5756.pdf · CEVDET PAŞA'NIN ÖZEL ÖĞRETİM VE TANZİMAT EĞİTİMİNE İLİŞKİN

114 Prof.Dr. YAHYA AKYÜZ

j s