325

Bryan Sykes - Havva_nın Yedi Kızı

Embed Size (px)

DESCRIPTION

En yaşlı akrabanız kaç yaşında?Profesör Bryan Sykes’ın yaptığı araştırmalara göre en yaşlısı 45.000 yaşında olabilir!Oxford Üniversitesi genetik profesörlerinden Sykes, 1994’te İtalya Alplerinde keşfedilen 5000 yıllık Buz Adam Ötzi’yi incelerken, sadece anneden çocuğa geçen bir genin nesiller boyunca hiç değişmeden korunduğunu saptadı. Kısa süre sonra Buz Adam’ın bir akrabasının İngiltere’de yaşadığını ortaya çıkardı. Yaptığı araştırmaların sonucunda yerli Avrupalıların hepsinin toplam yedi kadının soyundan geldiğini açıkladı: Katrine, Helena, Ursula, Velda, Jasmine, Tara ve Xenia. En yaşlısı 45 bin, en genci ise 10 bin yaşında!Havva’nın Yedi Kızı’nda Sykes, Buz Adam’la başlayan bu bilimsel macerasını okuyuculara aktarıyor. Rus İmparatorluğu’nun son kraliyet ailesi Romanovlar üzerinde, Pasifik’te, Çedar Adam’la ilgili yaptığı araştırmaları ve yedi kıza ulaşana kadar takip ettiği yolu anlatıyor Profesör Sykes.

Citation preview

  • .

    HAVVA'NIN YEDI KlZI

  • Bryan Sykes: Oxford niversitesi'nde nsan Genetii profesr olan Sykes'n bilimsel kariyeri arpc baar ykleriyle dolu. Arkeolojik kilnllardan DNA elde edilmesine ilikin ilk bilimsel makaleyi yaymiayan Sykes, Buz Adam tzi ve edar Adam gibi nl cesetlerden DNA elde etmesiyle uluslararas ne kavutu. Daha sonra mitokordriyal DNA almalar zerine younlat ve ekibiyle birlikte, sadece anneden aktarlabilen bu DNA'lar karlatrarak insann bugne dek ulalm en uwn soyaacn elde etti. Avrupallarn kkeni zerine yrtt, bu kitaba da kaynak oluturan aratrmalarn ardndan Sykes imdi de J;ponlarn kklerinin izini sryor. Herkesin anlayabilecei popler bilim kit;plar yazan genetiki Bryan Sykes, televizyon muhabiri ve parlamento bilim danman kimlikleriyle de tannyor.

  • .

    HAVVA'NIN YEDI KlZI

    BRYAN SYKES

    Trkesi:

    Gniz By ktr Adnan Tongu

    itlembik Yaynlar 114

  • Aneme

  • TEEKKR ..

    NSZ.

    NDEKLER

    TRKE BASKlYA NSZ.

    1 Buz Adam'n Oorset'teki akrabas

    2 DNA nedir, neye yarar? ..

    3 Kan gruplarndan genlere .. .

    4 zel ulak

    5 ar ve ben ..

    6 Pasifik muammas.

    7 En byk seyyahlar.

    8 lk Avrupallar ..

    9 Son Neandertal

    10 Avclar ve iftiler . .

    11 Ho deil..

    12 edar Adam anlatyor

    .9

    15

    17

    .. 23

    42

    .. 52

    ..... 73

    .. 85

    . . 101

    119

    . . 132

    . 140

    155

    . 170

    193

  • 13 Adem de partiye katlyor

    14 Yedi kz ocuu.

    15 Ursula

    1 6 Xenia

    17 Helena

    18 Velda ..

    19 Ta ra

    20 Katrine

    21 Jasmine .

    22 Dnya

    23 Benlik duygusu

    DIZiN. . ... .... . .

    209

    . .. 219

    .... 225

    ....... 235

    242

    . . 255

    .... 2 64

    . 273

    .. 281

    ...... 292

    .. 308

    . . 319

  • TEEKKR

    Bu kitap birok kiiye m innet borludur. B i r an iin bi le, ki taptaki verilerin tmn kendi laboratuvarmda tek bama elde ettiimi dnmeyin. ada i lmin temelinde takm almas yatar ve bu bakmdan ben, laboratuvarmda yl lar boyunca ok deerli aratrmaclarn alm olmas nedeniyle kendimi ok ansl sayyorum. Birl ikte altmz aratrmac larn hepsi bu hikayenin yaratlmasna farkl ynlerden katkda bulundular. zel likle Martin Richards, Vincent Macaulay, Kate Bendall, Kate Smalley, Jill Bailey, Isabelle Coulson, Eileen Hickey, Emilee Vega, Catherine lrven, Linda Ferguson, Andrew Lieboff, Jacob Low-Beer ve Chris Tomkins'e teekkr etmek isterim. Oxford'da, Radyokarbon Hziandrma Birimi'nden Robert Hedges'a, bu kitab yazmaya baiamam iin beni tevik ettii iin; zamannda Oxford'daki fakltelerin ounda grev yapm olan William James'a, almalarm sresince bana ilham kayna olan nerileri iin; ve Londra Natural History Museum'dan Chris Stringer'a korumas altnda olan fosi l rneklerini delmeme izin verdii iin zell ikle mteekkirim. Antik dnemler konusunda bana rettiklerinden tr Clive Ganble'a ayrca teekkr ederim. Profesr Sir David Weatherall'

  • TEEKKH

    olan bir aratrnay yaparken yalnz hogr gsterdii iin deil, beni cesaretlendirdii iin de minnettarm.

    te yandan, benim aratrma ekibimin dny

  • HAVVA'NIN YEDi KIZI

  • ...___..

    Buz tabakas azami boyutlarda

    Yedi Kz'n yaad yerler

    l:iilliliil 18 bin-20 bin yl nce son buz devri srasnda deniz seviyesindeki ky

  • N S Z

    Ben nereden geliyorum? Kimbilir bu soruyu kendinize ka kere sormusunuzdur?

    Anne-babamz, hatta dedelerimizi tanyor olabiliriz, ancak daha gerilere gitmeye altmzda, biroumuz, takip ettiimiz izin sisler arasnda kaybolduunu grrz. Ancak hepimiz, vcudumuzdaki her hcrede atalarmzdan gelen bir mesaj tarz. Bu mesaj, DNA'mzda, yani nesilden nesle aktarlan genetik unsurlarmzda sakldr. DNA'n n iinde yalnzca bireysel hikayemiz deil, insan rknn btn h ikayesi kaytldr. Bu hikaye, genetik teknoloj isi alanndaki son gelimeler sayesinde artk akla kavumaktadr. Nihayet, gemiten gelen bu mesajlar anlamaya baiayabilecek duruma geldik . DNA'mz eski bir parmen gibi solmuyor ya da uzun zaman nce lm bir cengaverin yeraltndaki kl c g ibi paslanmyor. Rzgar ve yamur onu andramyor; ate ve zelzele onu paralayp ufalayamyor. Hepimizin arasnda yaayan, ta eski zamanlardan gelen bir seyyah o.

    Bu kitap, genetik biliminin aklad ekliyle dnya tarihi hakkndadr. Trmzn, yani Homo sapies'in tari hinin genlerim ize kaytl olduunu ve bu tarihin ok gerilere, i lk yazl

    15

  • N SZ

    belgelerin ya da ta yaztlarn aktard dneml erden b ile ok n ce sine gi t t iin i g stermekted ir. Bu genler, 100 bin y ldan da nce bal am olan ve en son k sm lar hepim iz in hcreler inde sak l duran bi r h ik5yey i anlatmaktadr.

    Bu ayn zamanda ben i m de h ik5yem . Halen faal olarak al an b ir bi l im in san olarak, bu g nleri grebi ldii m ve modern genet ik bi l im inin mmkn k ld gem ie doru bu hari kulade seyahate akt i f bi r ek i lde kat labi ldi i m iin kendimi ok an sl addediyoru m. Binlerce y l l k i skeletlerde DNA bu lmu, sonra arkadalarmda da ayn gen lerin bulunduunu grmt m . Daha da i lg inc i, hep im iz in, anneler im i z va stasyla, on b inlerce y l nce ya am b irka kad ndan tremi

    olduumuzu kefett im . Bu k itap boyunca, bu ke iflerin perde arka snda yatan, nc

    nitel ikteki arat rmalarn geti rd ii heyecan ve znt leri si zlere aktaracam. Bu sayfalarda, b ir geriet ik laboratuvarnda a sl nda neler olup bit t iini grecek sin iz. Hayatn her a lannda olduu g ib i, b il imin de iy i ve kt g nler i, kahramanlar ve kt ada m lar var.

    16

  • TRKE BASKlYA NSZ

    Bir gn bi rka saat hoa vakit geird iiniz ve size ok seviml i gelen bir kiiyle anne ya da baba tara fndan ortak bir atanz bulunabileceini h i dndnz m? Ben dndm.

    Anneannemin annesi olan bykannemi tanma ansm oldu. Anneannemi n kz kardelerin i ve onlarn ocuklarn da b il iyorum. Torunlarn ve torun ocuklarnn arasnda ise, varl klarn bi lsem de h i tanmadklarmn says olduka fazla. Bi rka nesil sonra, a i lemde ayn bykannen in soyundan gelen ik i kii , belki de bu durumun farkna hi varmadan arkada olabilecekler ya da ayn iyerinde al abi lecekler.

    Hatta biraz daha ileri g iderek, yukardaki soruyu, acaba Fat ih Sul tan Mehmet, Rus ar Romanov ya da ngi l tere Kral iesi II. El izabeth i le ortak bir atamz olabi r m i d iye de sorab il i rs iniz . Bu soruyu yksek sesle sorarsan z, em in im etrafn zdaki lerin size phe ve endie dolu baklada baktn fark edeceksiniz . Oysa k i bu tr sorular sormann h i de del i l ik ia ret i olmadn bu k itab okuyunca daha iyi anlayacaksnz.

    nsanlarn byk b ir blm, normal d olarak n i telend i ri lmelerine neden olacak sorular sormasalar da, i lk i nsanlarm nerede doup nerede yaadklar, sonra dnyann eit l i

    1 7

  • I I A V VA ' N I N YEDi n l Z I

    blgelerine nas l da ldklar , hangi g yollarn takip ettikleri, bu gler sras nda balarna neler geldii, kar lat klar dier yerleik ya da gebe dzendeki kavimlerle ne kadar kart klar gibi sorular sormay srdrdler. Amerika'da yaayan yerl i halk n kulland baz kil im ya da kuma desenleri, nka, Maya ve Aztek uygarlkianna ait kalnt l ar bizi heyecanland rd. Uzun y l lar nce yaam bu toplumlar n bireyleri i l e Anadolu topraklar nda yaayan bizlerin bir ekilde akrabal k i l ikilerimizin olup olmad ise bir soru olarak ak l larda kald. Hatta zaman zaman bu benzerl ikleri aklayabi lmek iin yap lan antropolo jik almalar ve ileri sr len tezler gnlk gazete sayfalar nda da yer ald . Bundan eyrek as r nce ise btn bu sorularn cevab n n bir t ck molekln, canl l k iin gerekli tm kal tsal bilgilerin kaydedil ip sakland DNA moleklnn analizi ile veri lebi leceini tahmin etmek hi de kolay deildi . Bu ancak, bir bilimkurgu filminin ya da kitabn n konusu olabilirdi.

    Watson ve Crick taraf ndan 1953 y l nda, DNA'n n birbirini tmleyen baz iftleri ile tutunan iki zincirden oluan ift sarmal yaps n n ortaya konulmas , genetik biliminde en nem li kilometre tala r ndan birini oluturdu. Mutasyonlar n, DNA molekln oluturan drt bazn (nkleotidin) dizi l i s rasnda oluan deiiklikler olduunun ve bu deiiklikleri ieren DNA paralarn n kendilerine zg bir tarihi, bi r gemii bulunduunun gzlenmesi, trlerin tarihinin ania lmasna giden yolu at. Yaayan ya da on bin lerce y l nce yaam olan insanlarda ayn deiiklikleri ieren DNA parac klarn n bulunabildiinin saptanmas ise, ortak atalar m z konusunda nemli ipular na bu yaklamla ula labi leceini hissettirdi.

    Bu konudaki al malar n giderek artmas n, bir tek hcreden bile elde edi lebilen DNA molekl lerin in baz blmlerinin laboratuvar koullarnda, bir deney tp iinde bir mi lyon kez oalt lmas na olanak salayan poli meraz zincir

    18

  • T R I\ E llA S K IYi\ N SZ

    reaksiyonunun (PCR) ve otomatik hzl DNA dizi anal iz tekniklerinin gel iimine borluyuz. Bu teknoloji ler i lk uygulama alanlarn, orak hcre anemisi, ta lesemi gibi tck genden kaynaklanan hastal klarn molekler mekanizmalarnn aydnIat lmasnda ve doal olarak bu hastal klarn doum ncesi tan l a rnn gelitiri l ip uygulanmasnda bu ldu. te yandan, bu hasta l k lara neden olan belir l i mutasyonlarn, deiik corafyalarda yaayan kiilerde daha sk gzlend ii ve grlme sklnn toplumlar arasnda fa rkl l k gsterdii saptand. Ayrca bel irl i mutasyonlarn baz rk ya da etnik gruplarda ok daha sk gzlenmesiyle, bu tr almalar n rk, etnik kken ve toplumlarn tarihi ve gleri konusunda neml i ipu lar oluturabi lecei konusu tartlmaya baland.

    nsanl k tarihinin en iddia l projesi olarak tanmlanan ve bitiri lmesi ngr len tarihten en az iki yl nce, 14 Nisan 2003 tarihinde tamamlanan insan genarn pro jesi kapsamn da, tm insanl n ortak miras olan ve insann tm k al tsa l bi lgisini ieren DNA molek lnn nkleotid d izisi saptand . Yaayan i nsanlarn DNA'lar nn bi rbi rleriyle yzde 99.9 orannda benzerl ik gsterd ii bel irlendi .* Bugn bizi tr ya da birey olarak benzersiz k l an fa rk l l klarn i se, DNA zerinde beli rl i blgelerde bloklar hal inde kmelend ii ve her bi reyin genomunun bu bloklar n bi r mozaii olduunu dnmenin daha doru bir yaklam olaca ne srl ncktedi r.** inde bu dei ik l ik leri barndran her bloun bel irl i bir ta r ihi/gemii olduu ve bir grup ada birey tarafndan ata la rndan kaht ld bi l inmektedir. Afrikal l ar n Avrupa ve Asyal l a ra gre kendi ilerinde daha fazla farkl l k gsterdii saptanmtr ve bu bulgu, bugn baka kta la rda yaayan toplum-

    * Bkz. www.gcone.gov. Ayrcil bkz., ABD Ulusal nsan Genom Aratrma Enstits ad ma Collins F. Green E. D., Guttnacher A. E. ve Guycr M. 5.:(2003) A Vision for the Future of Genomics Research, Nt/11n' 422, s. 835-847.

    Paabo S.: The Mosaic that is our Genome (2003) Nnl11r' 421, s. 409-412.

    19

  • 11/\V VJ\'NIN YEDi K l ZI

    larn kkeninin 50 bin ila 200 bin yl nce A frika'da yaayan 10 bin n fuslu bir topluluktan kaynakland bi lgisine kant oluturmaktad r.*

    Modern genetik ve molek ler biyoloj i teknik ve yakla mlarnn antropoloj ideki uygulamalar, molekler antropoloj i olarak adlandr lan yeni bir bi l im alannn d anas n a ve gel i mesine neden olmutur. nsanl k tari h ini, gleri, rk, kken ve toplumlarn oluumunu anlamak amacyla yap lan almalar, insan genomunun, zell ikle yeniden yap lanman n hi olmad dnlen bir blgesi zeri nde younlamt r. Bu blgelerden birisi , sadece anne tara fndan kalt lan, hcrede enerji ret iminde ilevi bulunan mi tokondri genomunda, d ieri ise sadece baba tara fndan kaltlan Y kromozomu zerinde bulunmaktadr.

    nsanl k tar ihinde ok neml i bi r rol oynayan, fa rkl zamanlarda ei t l i toplumlarn g dalgaianna sahne olan, Trk ve Trk kkenl i toplu mlarn yaamakta olduu Orta ve Gneybat Asya koridoru zerindeki yerleik toplum lar ieren ok geni apl bir ulusl a raras al mada, mitokondriyal DNA (mtDNA) ve Y kromozomu analizi birl i kte ku l lan lmt r. Elde edi len bulgu larn i leri istatistiksel yntemlerle yorumlan mas ve kar latrmal anal izi sonucu, ndus vadisinin bats nda yaayan T rklerin de dahi l olduu toplumlarda Bat Avrasya, Orta Asya'da yaayan toplumlarda ise Dou Avrasya ve Gney Asya kaynakl genetik elementleri n varl saptanmt r. Bu bulgular, farkl fiziksel antropolojik zell ikler gsteren topl u mlarn yaad ve ei t l i dil ai lelerinin birl ikte varl klar l s rd rdkleri bu blgen in karmak genetik ve demografik tarih ine k tutar nitel iktedi r.** Yine benzer yaklam-

    Yu N. v e dierleri: Larger Genetic Differences within Africans than between Africans and Eurasians (2002) Gmelics 161, s. 269-274.

    Quint;n;-Murci L. ve dierleri: Where West Meets East: The Complex nlDNA landscape of the Southwes and Central Asian Corridor (2004) Am. f. 1111111. G

  • T H I\ E B A S I\ I Y A N S Z

    la rn kullan ld b i r baka al mada, bugn Norve, sve, Finlandiya'nn kuzey blgeleriyle Ru sya'n n Kola yarm adasnda yaayan Laponlarn, daha nce dnld gibi Sib irya ve Dou Avrupa kkenl i deil, daha ziyade Bat ve Orta Avrupa kkenl i olduklar saptanmtr. Ayrca toplum larn d il ler i i le genetik altyaplar ara snda dorudan ve ok kuvvetli b i r i l iki bulunmad da ne srl mek tedir. *

    Son on y lda m i tokondriyal DNA' s hakknda yrtlen al malar, geni bir zaman d i l im i gz nne al nd nda A sya ve Avrupa'da yaayan tm b ireyleri n anne tarafndan bir noktada b i r letiini ve tm b ireylerin, anneleri ortak olan ok az saydaki kmeden birin in ye si olduunu g stermektedi r.

    Avrupa'da yed i, Amerika'da drt ve Japonya'da dokuz farkl grubun saptand bu almada, tm kmelerdeki ortak annelerin ve tab i i dolay syla bug n dnya zeri nde yaayan tm bi reyleri n, bundan 150 bin i la 200 bin yl nce yaam, "Mitokondriyal Havva" olarak adlandrlan ortak bi r anneleri olduu sonucu ortaya kmaktadr.

    Bryan Syke s, O xford niver site si Molek ler Tp En st i ts'nde in san genetii alannda profe sr, ayn zamanda, talep

    eden kiilerin kii sel kken ierin i bel ir l i bir cret karl nda bel i rleyen "Oxford Ance stor s" i siml i irketi n ku rucu su. "Havva'nn Yed i Kz" i siml i kitabnn i lk ik i blmnde molekler antropolo jinin gel iim i ve bu alanda m i tokondriyal DNA anal izi ve di er yntemler kullanlarak gerekleti ri len al malar i lg in rnekler vererek, herke sin anlayabi lecei bir di l kul lanarak, bir pol i siye roman tadnda anlatyor bizlere . . . Benim kii sel olarak daha az i lgiyle okuduum son blmde i se, gnmzden 10 bin i l a 45 bin y l nce yaam olan yed i kadnn b i r para b i l imkurgu sal n itel ik tayan yk leri yer al yor.

    Tambets K. ve dierleri: The Western and Eastern Roots of the Saarni- The Story of the Genetic 'Outliers' Told by Mitochondrial DNA and Y Chronosones (2004) A11 j lfulll Ccllcf 74, s. 661-682.

    21

  • H AVVA ' N I N YE D i 1\ l Zl

    Okumas son derece keyifli olan bu kitab n, o zamana kadar pek kabul grmemi bir hipotezi kantlamak iin yaanan bir b i l imsel serveni anlatyor olmas, kitabn en i lgin yanlarndan biri bence. Ve tabii k i Bryan Sykes ve d ier arat rmac larn mitokondriyal DNA 's ve Y kromozomu zerindeki almalarnn sonular, rk ve e tnik kkenin hibi r nemi olmadn ve yaayan tm insanlarn hem anne, hem de baba tarafndan bakldnda, ortak bir ataya sahip olduunu gstermesi bakmndan son derece nemli . Yine de bu kitab okurken, insan genom pro jesinin tamamlanmas sonucu DNA d izisi beli rlenen ve tmnn henz ilevi bi l inmese de varl b i l i ne n yaklak 30 bi n ge n ya da ge nd DNA blgeleri hakk ndaki ulusla raras almalarn sonular n n bu konuya yeni bir boyut katabileceini bilmekt c yarar var.

    A rkeolaj ik bulgu larla birleti rildii nde, insan ln evrim i, gler gibi konularda bize neml i ipular salayan molekler antropolo jiyi herkesin anlayabilecei bir dil kullanarak bizlere bir masal tadnda ileten Bryan Sykes'a ve bu ki tab d i l imize kazandran Prof. Dr. Cniz Byktr'e en iten teekkrlerimi sunuyoru n .

    22

    Betl Krdar 28 Ekim 2004

  • I BUZ ADAM'IN

    DRSET'TEKi AKRABASI

    19 Eyll 1991 Perembe gn, Alma nya' n n Nr nberg kenti nden gele n iki deneyimli dac Erika ve Helmut Simo n, ta lya n Alplerinde geirdikleri trekking tati l inin so nu na yaklamlard . O gece, bir da kulbesi nde, ncede n programlarnda olmaya n bir mola vermiler, arabalar n braktklar yere ertesi sabah d nmeyi kararlatrmlard. Sabahleyi n kalkt k lar nda yle parlak ve g neli bir hava vard ki, geri dnmekte n vazgeip 3 516 metre ykseklii ndeki Fi nai lspitze'ye t rmanmaya karar verd iler. G nn sonunda, srt a ntalarn almak iin kulbelerine dnerken ana patikada n ayrl p, ksme n erimekte ola n buzlarla dolu ufak bir dere boyu nca yrmeye baladlar. te orada, buzlara gml plak bir erkek cesediyle karlat lar.

    Dehet verici olsa da, bu tr keifler, Alplerin yksek ksmlar nda pek de olaa nd deildir; yle ki, Simonlar da i lk bata, bu nu n belki 10 i la 20 y l nce burada ukura dm ola n bir daem n cesedi olabileceini d ndler. Ertesi gn iki baka dac gelerek cesedi dikkatle i nceledi. Cesedi n ya-

    23

  • l l A V V A ' N l N YEDi KIZ!

    knnda bulduklar bir baltann ok eski t ipte olduunu hayretic fark eden de onlar oldu. Baltaya baklrsa, bu kaza ok uzun yl lar nce gereklemi olmal yd . Olaydan haberdar edilen polis, kayp daclarla i lgili geriye dnk bi r a ratrma yaptnda, ilk bata cesed in blgede 1941 yl nda kaybolmu olan Veronal profesr Carlo Capsoni'ye ait olabileceini dnd. Ancak bi rka gn sonra, bunun amza a it bir l m olayna benzemedii herkes tarafndan hayretle fark edi ldi . Balta, tarih ncesine ait bir alete benziyordu. Ayn zamanda, cesedin yaknnda hu aac kabuundan yap lm bir kap da bulunmutu. Bu ceset onlarca veya yzlerce y l deil, binlerce yl ncesine ait olmalyd; ve bu olay uluslararas neme sa hip arkeo toj ik bir buluntu hal ine dnt.

    O zamandan beri "Buz Adam" olarak ba hsedi len bu adamn kurumu ve bozulmu cesedi, Avustu rya'n n Innsbruck kentindeki Adli Tp Ensti ts'ne gnderilip orada dondurularak korumaya al nm, da ha sonra bu esiz buluntu u luslararas biliminsanlarndan oluan bir heyet ta rafndan ayrntl bi r ekilde incelenmeye balamt . nsan kemiinden DNA elde etmeyi baaran i lk grup olan Oxford'daki arat rm a ekihim de, Buz Adam'dan DNA elde etmek zere a rlmt . Bu tr heyecan verici kei flere katlmann dayanlmaz cazibesi, genetik tp kariyerimi brakp, baz meslektalarmn garip ve hatta eksantrik bularak verimsiz olduuna ve bir ie yaramayacana inand, tamamen yepyeni bir bilim dal olan bu alana ynetmeme neden oldu.

    A rkeolaj ik kalntlar a rasnda bulunan ufak ra dyoakti f karbon taneciklerinin bozulma derecelerini lmeye dayanan kar bon tarihie rne yntemi Buz Adam'n gerekten ok yal ol duunu kantlamt . Cesedin ya, yaklak olarak 5000 ila !1:l'i!l ola rak bel irlenmiti. O zamana kadar incelemi olduum is,n kt l n t lar ile karlat rldnda bu tari h ok gem ie i.rl'l l'diyordu. Ama ben yine de iyi bir sonu alacamz

    24

  • BUZ A D A M ' I N D O H SET' T E I\i A K H ABASI

    mit ediyordum. Ceset, DNA'y yava yava olsa bi le nihayetinde kesin olarak ortadan kaldran su ve oksij cnin ulaamayaca bi r eki lde, derin dondu rulmu bir du rumda korunmutu. incelemek zere ceset ten aldmz rnei, patolo jik incelemelerde kullanlan ufak, vidal bir kavanoza koyduk. ok basit bir grnm vard; bir tr gri Iapa. O zamanlar asistann olan Martin Richards i le birl ikte kavanozu ap incelediimizde deri ve kemik paracklar ierdiini grdk. Grn pek bir eye benzemese de, rmeye baladn gsteren hibir iaret yoktu. mit ve evkle almaya balayabi l i rd ik. Oxford'daki laboratuvarmza dnp, bu kem ik parackianna daha nce benzer rneklerde kul landmz DNA elde etme srecini uyguladmzda gerekten bol miktarda DNA bulunduunu grdk.

    Aratrmamzn sonular daha sonra, ABD'nin en neml i bilim dergisi Sciece'da yaymland. Doruyu sylemek gerekirse, almalarmzn en nemli sonucu ceset t e DNA bulmu ol mamz deild i; bu artk sradan bi r yntem haline gelmiti . nemli olan, bu DNA'nn Mni h'teki bir aratrma grubunun bulduu bir DNA ile ayn olmasyd . Bylece, cesed in halen hayatta olan Avrupallar i le ayn DNA'ya sahip olduunu tespit ederek, bu kiinin de Avrupal olduunu kantlam oluyorduk. Bu size alacak bir olay gibi g clmeyebil ir; ancak o zamanlar, Gney Amerika'dan getir i lmi bi r mumyann dere yatana yerleti rilmesi gibi bir numarayla kar karya olup olmadmz tam olarak bilemiyorduk. Gney Peru ve Kuzey il i'deki Atacama l'nde derin o lmayan g n lerde, souk ve ok kuru hava sayesinde bozul madan kalabi len yzlerce ceset bulunmutu. Kafa kartrmak iin oralardan bir ceset bulup getirmek hi de zor deildi . Avrupa'nn ok daha nemli olan havas, cesetlerin hzla iskelete dnmesine neden oluyordu. ayet burada bir oyun oynanmsa, o zaman cesedin baka bir yerden ve byk bir i htimalle de Gney Amerika'dan getiri ]-

    25

  • I I AV\AN 1 N YEDi 1\ I Z I

    mi olmas m mk n olabilecekti. Bu tr kukular size abart l gr nebil i r, fakat byle olaylara daha nce rastla nm tr. Piltdo wn Adam ' n hatrlay n. Berbat bir hrete sahip ola n bu fosil, 1912 y l nda ngiltere' ni n Sussex blgesi nde bir akl oca nda "kefedi lmit i". Maymu na be nzeye n bi r e ne si ve i nsa na be nzeye n bir kafatas vard. Zama n nda, uzu n y l l ardr ka ntla nmaya al la n, i nsa n i le gori l, empa nze ve ora nguta n gibi cssel i maymu nlar aras ndaki "eksik hal ka" n n r nei olarak i lan edi lmiti . A ncak, Buz Adam' n ya n bel irlemek ii n kulla ndmz radyokarbo n a na lizi ni n 1953 y l nda uygul a nm as so nucu, Piltdo wn kafatasn n kes in olarak amza ait olduu a nlalmt . Bu oyu nu oy naya n veya oy naya nlar hibir zama n ortaya karlamad, a ncak olay o k basitti. B ir maymu nu n e nesi bir i nsa n kafatasn n alt na yapt r lm ve kimyasal maddeler ku lla n larak ok da ha esk i b ir gr n ne kavuturulmutu. Pi ltdo wn Adam' n n glgesi g nmze dek uza nd nda n, herkesi n ii nde Buz Adam' n da bir hi le olabi lecei korkusu vard.

    Bas n, arat r ma so nularmz n yaymla nmas nda n so nra bize Buz Adam hakk nda sorular y neltneye balad ve be n de Buz Adam' n Avrupal olduu nu nasl ka ntladmz aklamak zoru nda kaldm. Yi ne bi r numarayla ka r karya olsaydk, DNA bize bu nu gsterecekti . Byle bir du rumda cesette n elde ettiimiz DNA Avrupal lar n deil, G ney Amerikal lar n DNA's i le ay n olacakt. Bu ko nuda e n temel soru S111dny Times muhabiri Lois Rogers'ta n geldi:

    "ada Avrupal larda da tpatp ay n DN A'y bu lduu nuzu sylyorsu nuz. Peki bu Avrupal lar kimler acaba?" Soruyu sorarke nki ses to nu, ya nt gayet iyi bildiimi d nd n ve heme n aklama rn bekledii ni i fade ediyordu.

    "Kim derke n ne demek istiyorsu nuz? Avrupa' n n her kesi n den DNA r nekleri topladk."

    " Evet, ama kimlerde n?" diye srar etti Lois.

    26

  • B U Z i\DAM"I N D O H SET"TEI\ i\1\ H i\ Bi\S I

    "En ufak bir fikrim yok. rnekleri aldmz kii lerin kiml iklerin i zel bir dosyada saklyoruz ve bu rnekleri kiilerin gizl i l ik haklarn kesinlikle korumak artyla topluyoruz."

    Lois'le konumamz sona erdikten sonra Buz Adam'a uyan rneklerin hangisi olduunu grme merak ile bilgisayarm at m . Uyan rnek LAB 2803 olarak tanmlanmt ve "LAB" kodu bunun laboratuvarda alan birine veya bir tanda ai t olduunu beli rtiyordu. Bu kodun kime ait olduunu aratrdm ve cevaba ulatmda ne kadar ansl olduuma ina namadm.

    LAB 2803 Marie Moseley'di ve LAB 2803'n DNA's Buz Adam'nk i i le tpatp aynyd . Buna gre; ilerideki blmlerde ayrntl olarak aklayacam nedenlerden tr , Marie i le Buz Adam'n annesi arasnda 5000 yl boyunca kesintiye uramam genetik bir ban bulunmas gerekiyordu ve bu ba DNA'da btnyle kaytlyd.

    i riandal bir a rkadam olan Marie, ngi ltere'n in gneyinde, Bournemouth'un hemen dnda oturmakta ve yneti m da nmanl yapmaktadr. Kendisi bir b i l iminsa n ol masa da, genetik konusundaki d inmeyen merak nedeniyle, iki yl nce bil im uruna uzun kzl salarndan iki tel vermiti bize. Dncelerini rahata di le geti rebilen, canayakn ve zeki biri olan Marie'n in bu hretin stesinden kolayca geleceinden emindim. Onu arayp da adn Swdry Times'a verip veremeyeceim i sorduumda hi dnmeden olumlu cevap verdi . Bir hafta sonra gazetede, kendisi hakknda "Buz Adam'n Akrabas Oorset'te Bulundu" balkl bir makale yaymland.

    Bunu takip eden birka hafta iinde Marie u luslararas hrete ulat . O gnlerde atlan manetler arasnda en ok houma giden Iris/ Tines'nki olmutu. Iris/ Times muhabiri, Marie'ye hretli atasndan herhangi bir miras kalp kalmadn sormutu. Marie h ibi r miras kalmadn syleme gafletinde bulununca, haberin bal "Buz Adam imizden Birini Bournemouth'ta Be Paras z Brakt" ekl inde atlmt .

    27

  • 11:\VVi\'NlN YEDi l\lZl

    Bu olayn en garip ve ilk bakta artc gelen yn ise, Maric'nin Buz Adam'a kar baz hisler bcslemeye balamasyd . Maric, cesedi n buzlar arasndan derin dondurucuya, oradan otopsi odasna tan rken, ellenip incelenirkcn, yar l rken ve paralar kesi l i rken ekilmi fotoraflarn grmt. Buz Adam onun gznde, gazete ve televizyon larda fotorafla rn grd, ad san bel l i olmayan bi r yaratk olmaktan kp gerek bi r insan ve akraba -ki gerekten de yleyd i- hal i ne gelmit i .

    Mari c'nin bu adamla arasnda hissetmeye balad ba beni de bylemiti . Maric, ile yaznn bulunmasndan binlerce yl nce len biri arasnda genetik bir ba kurulabil iyorsa, ayn eki lde dier insanlar iin de byle balar ku rulmasnn mmkn olabi lecei dncesi yava yava kafamda yer etmeye balad. Belki de gemiin gizemini zmek iin tek yapmamz gereken ey, evremize bakp bugn hayatta olan insanlar incelemekti . Arkeolog arkadalarmdan ou bu fikri pek benimsemediler. Aldklar eitimde, gemii anlamann tck yolunun gemii incelemekten getii ve bu konuda amz insanlarnn onlara herhangi bir k tutamayaca reti lmit onlara. Maric i le Buz Adam arasnda bir balant kurarak, DNA'n n yzlerce nesil ve binlerce yl ncesinden gnmze dek deimeden gelen bi r m i ras olduunu kantladmza gre, bugn hayatta olan insanlarn da, tpk antik bir bronz haner ya da m lek paras gibi gemii aydnlatabileccinden cnindim.

    A rat rmalarmz ada insanlar kapsayacak ekilde genilctmcn in art olduunu d nyordum. nsan fosillerini in celerken elde ett i imiz sonularn anlaml olmas iin halen h

  • BUZ A D A M ' I N DOH Sl:T' T E l\ i Al\H ABA Sl

    ok bilgi toplamak zere ie koyuldum. Gemi hepimizin iinde sakl yd.

    Bunu takip eden on yllk sre boyun ca, Avrupa'da yaayan hemen herkesin ok eski zamanlarda yaam olan yedi kadndan birisiyle kesintisiz genetik bir ba bulunduunu kefett im; tpk Marie i le Buz Adam arasndaki ba gibi. Bugn hayatta olan 650 mi lyon Avrupal, bu yedi kadndan bi rinin soyundan gel iyordu. Bu kadnlara Ursula, Xen ia , Helena, Velda , Tara, Katrinc ve Jasm ine diye birer ad verdii nde neredeyse canlanverdi ler. Bu ki tapta, byle i nanlmaz bir sonu ca nasl ulatn ve yedi kadnn hayatlar hakkndaki ta hminler imi aktara can .

    ahsen ben, Tara'nn soyundan geldiimi bi l iyorum ve onun hakknda bilgi edinmek ist iyorum. Onunla, dierlerine oranla daha fazla ortak noktamz olduunu hissediyorum. Daha sonra aniata cam yntem ler sayesinde, bu yed i kadnn her birinin ne kadar zaman n ce ve nerelerde yaam oldukIarn da ta hmin edebil iyoru n . Tara, yaklak 17 bin yl n ce ta lya'nn kuzey inde yaam olmal . O zaman Avrupa'da son buzul devri hk m srmekteydi ve ktada insan larn yaayabile cei t ck yer en gney alanlard. Tabi i T askana tepeleri bugnknden ok farklyd . Balar, baheler ve i ftl ik evlerin i ssleyen begonvi ller yoktu. Tepeler s k am ve hu ormanlaryla kaplyd . Erkeklerin henz geyik ya da yaban i domuz avlamay baaramad o zamanlarda rmaklar, Tara'n n a i lesini besledii kk alabalk ve kerevi tlerle doluydu. Buzul devrinin hava kou llar yumuamaya bal ayn ca, Tara'n n o cuklar kyy takip ederek Fr

  • HA V VA'NIN YEDi 1\ I ZI

    Aratrmalarnn yaymlanmasndan sonra, tm dnya gazete ve televizyo nlarnda, soyundan geldiimiz bu yedi kad n hakk nda haberler kmaya balad. Yazarlar ve fotoraf lar bu kadnlarn ada benzerler ini bulma konusunda hayal gleri ni kullanyorlard . Brigitte Bardot, Helena i le;

    Maria Call as, Ursula i le; fotomodel Yasmi n le Bon pek tabi i Jasmi ne i le ve Jennifer Lopez de Velda i le elet ir i ldi . Bu kad nlardan hangisinin akrabas olduunu renmek isteyen o kadar ok kii a rad ki bizi, bu insa nlara ya nt verebi lmek iin bir internet si tesi hazrlamak zoru nda kald k. Yen i ye ni anlamaya baladmz ok neml i bir keifle kar karyaydk.

    Kitabmda bu bulularn perde arkas n ve bu nlar n yalnz Avrupal lar iin dei l, tm dnyadaki insanlar iin ne anlama geldii ni anlatacam. Aktaracam hikaye, Birinci Dnya Sava y l larnn Balka n yarmadasnda n, Gney Pasifi k' teki uzak adalara dek uzanan ortak gemiimizin ve atalarmzn hikayesi . Zaman olarak ise, g nmzden balayp tarmn

    icad na ve da ha da gerilere, Nea ndertaller ile bi rl ikte avia na n atalarmzn zamanlar na d neceiz. lgin olan eyse, tm bir tari himizin, ok eski atalarmzdan bize kadar heme n heme n hi deimeden aktarlan ve ei tl i DNA i freleri iere n genlerimizin yapsnda sakl olmasdr. Bizlerden ok farkl bi r hayatlar olsa da, atalarmz, son genetik kei fler sayesinde artk soyut insanlar olmaktan kp, yaam larn srdren ve ocuklarn yetitiren somut kiiler hal ine gelmilerd i r. Genler imiz ok eski zamanlarda da v ard ve bize binlerce yl ncesi nden, karalar, denizleri, dalar ve ormanlar aarak u lat. Gl, zayf, zengi n ya da fakir, ne olursak olal m, hepimiz bu esiz yolculuktan gelen ge nleri tamaktayz. Onlarla ne kadar gurur duysak azdr.

    Genetik profesr olarak al tm Oxford'daki Molekler Tp Enstits'nde ben de bu hikaye ni n bir paras olmaya baladm. Molekler Tp Enstits, gizeml i bir atmosfere sa hip

    30

  • IHJZ A D A M ' I N DOHSET'TEI\ A I\RABASI

    Oxford niv ersitesi koridorlarndan corafi v e ruhani olarak uzakta ol m asna r am en Oxford niv ersit esi'nin bir parasdr. G en etik v e mol ekler biyolojinin y eni t eknikl erini tp al an na uygulayan doktor v e bil iminsanlar doldurur buray. B aklk sist emi uzmanlar, AIDS hastal na kar a g el iti rme ab alarn ; kans er uzm anlar, tmrl eri b esl enn ek iin kullandkl ar k and an m ahrum eder ek ldrm e almalarn; h ematologlar, g el ien dnyada h er yl milyonlarca insann ktrm kalmasna ya da lm esin e yol aan kahtmsal an emil er e ar e bulma gayretl erini; mikrobiyologlar is e, m en enjit hastalnn srlarn zm e almalarn burada srdrrl er. B ens e bu ensti td e, iskcl etle i lgil i kahtmsal hast alklar z erind e, z ellikl e d e, c am k emik hastal diy e bilin en b erbat bir rahatszlk olan osteoge11esis impefecfn z erind e al yordum. Bu hastalkla doan bebekl erin k emikleri o kad ar zay f olabil iyor ki, en ar durumdakilerin i lk nef esl erind e btn kaburga k emikl eri krlyor, n ef es alamaz h al e g elip lyorl ar. Bu f eci hastal n n ed enl erini a ratrrken, t em elind e kolaj en genl erind eki ufak deiikliklerin yattn k ef etmitik. Kolaj en; betonarn eyi d est ekl ey en elik ubuklara benz ey en bir ilev gr en v e k emiklerd e bolca bulunan son d er ec e n emli bir prot eindir. ilgil i g enl erd eki bi r bozukluktan tr kolajcnin kusurlu olm as durumunda k emiklerin kr lmas mantkl grnyordu. Aratrmamz toplumda kolaj en v e i lgil i g enl erin n e gibi d eiiklikl er gst erdiini bu lmay amalyordu; it e bu al malar srasnda, 1986 ylnda Rob ert H edg es i l e tatm.

    Rob ert, Oxford'da arkeolajik bu luntulara yn el ik k arbon t arihlem e laboratuvarn n b and ayd . Laboratuv arnda inc el en en k emikl eri r adyokarbon m etoduyla tarihi ernenin yan s ra, bunl arla i lg il i dah a ayrnt l bilgi l er edinm enin yol larn da arat ryordu. Kol aj en y alnzca canl k emiklerd e d eil, l k emikl erd e d e bulunan balc a prot ein olup, canl kol ajend eki karbon k em ikl erin tarihl enn esind e kullanl r. Rob ert, ok

    31

  • llAV V A ' N lN YED !UZ!

    eski kolajen artklarndan geneti k bilgi edinil ip edini lemeyeceini merak ediyordu; bunun zerine, bu konuda birl ikte alma yrtmeye karar verdik. Bi r protein olan kolajenin yapsnda bel l i bir s rayla dizi imi ei tli amino asit moleklIeri bulunur. Bir sonraki blmde greceimiz gibi, kolajen ve dier btn proteinlerde bulunan amino asi t nolek l leri, genlerdeki DNA'nn ierdii nkleotid dizi l imine bal olarak bel irl i bir dizi l im gsterir. Robert'n aratrmasndan artakalan kemi klerin protein paracklarndaki amino asit dizi l imini beli rleyerek, dalayl da olsa, ok eski kolajen gen lerindeki DN A'nn dizi l imini kefedeceimizi mit ediyorduk. Bu arada l aboratuvara bir aratrma asistan almak iin bi rka kez i lan verd ik. Fakat hi kimse bavurmad. Halbuki, sradan bir genetik al mas iin i lan vermi olsaydk bavuru lar sel gibi akard. lanmza gsterilen i lgisizl iin, projen in olaandlndan kaynaklandn dndk. Maalesef ok az sayda bil iminsan kariyerinin bandayken klasi k aratrma konularndan ayrlma cesaretini gsterebi liyor. Nitel i k l i bir eleman bulamadmz iin pro jeyi bir yl ertelemeye karar verdik. O zaman buna ok zlmtk, ancak byle olmas ok daha iyi oldu, zira projeye balamadan nce yen i bir bu luun haberini aldk. Ka l i forniya'da Kary Mul l is adl bir bi l iminsan, ok ufak m ikta rlarda DNA'y -ideal artlarda tek bir nolekl- deney tp nde oaltma yntemi kefetmiti.

    Mull is, 1983 yl nda scak bir cuma gecesi okyanusa paralel uzanan 101 numaral otoyolda i lerliyormu. Kendi tarifiyle, "Gece ok nen l iymi ve iek am atkestanesi aalarn n ko kusu her taraf sarm." Bir yandan arabay srerken, dier yandan da kz arkadana yerel biyoteknoloj i labora tuvarndaki iiyle i lgi l i aklna gelen baz fikirlerden bahsediyormu. Genetik yap landrma sektrnde alan herkes gibi, onun da ii deney tpnde DNA kopyalan elde etmekmi. Bu sre, mol ckllcrin tek t ck kopyalanmasn gerekti rdii ii n ok

    32

  • BUZ ADAM'IN DRSET'TEKi AKHABASI

    yava i lerliyormu. DNA'y uzun bir sicime benzett iimizde, kopyalanmas bir utan balayp br uta biter. kinci bir kopyalama iin bu ilemi tekrarlamanz gerekir . Mul l is, tam da bu iin zorluundan bahsettii srada aklna, kopyalamaya bir utan balayp d ier uca gitmek yerine, ler iki utm ayn anda balayp karlkl gidebilmenin mmkn olabi lecei gelmi. Bylece, bir yerine ayn anda iki kopya elde edilebilecekti. Yalnz orij inal DNA'nn kopyalanmas deil, her seferinde sayy ikiye kararak kopyalarn kopyalanmas imkan da olabilecekti . Bylece, her kopyalamada kopya says iki katna kacakt. rnein, alt kopyalamada bir, iki, , drt, be ve alt kopya yerine, iki, drt, sekiz, on a lt, otuz iki ve altm drt kopya elde edilebi lecekti . Yirmi aama sonra ise fark daha da bym olacak ve yirmi kopya yerine elinizde bir m i lyon kopya olacakt. Tam "Evreka "lk bir an! Mull is sevinle ne dndn sormak iin kz arkadana dnm, fakat onun oktan uyuyakalm olduunu grm.

    Kary Mul lis'e, hak ettii zere, 1993 ylnda kimya a lannda Nobel dl kazandran bu bulu gerekten genetik bi l in inde bir devrim yaratmtr. Zira, u fack organik bir kal ntdan, zerinde rahatlkla alabi leceiniz snrsz miktarda DNA elde edebi lmesi imkann yaratmtr. Artk tek bir sa tel inden veya tek bir hcreden bile istediiniz kadar DNA kartmak mmkn olabilecektir. Mul l is'in dah iyane buluunun kemik projemize ok byk katks oldu. ok zor olacan dndm kolajen protein almasndan vazgeip, l'ski kemiklerde kalan DNA kalnt larn aaltmak iin bu yeni yntemi kul lanmaya karar verdim. Bu eki lde DNA'dan l'lde edeceimiz bilgi, kolajenden elde edeceimizden kat be kat daha fazla olacakt. Ayrca, amino asitlerden yola kmak yerine, dorudan DNA'daki nkleotidlerin dizi l i ini aratracaktk. Hepsinden nemlisi, yalnzca kolajen genlerini dei l, /ii tii genleri inceleyebilecektik .

    33

  • I I A\'VA"N I N YE D i K l Z I

    Bu arada aratrma asistan iin verdiimiz i lana nihayet bir yant al abi lmitk ve Erika Hagelberg grubumuza katlmt. ok eski zamanlardan kalma DNA incelemelerinde deneyimli birini bulamayacam z bel liydi, zira bu tr al malar daha nce hi yaplmamt. Erika'nn biyokimya diplom asna ek olarak horneopat alannda yapt aratrmalar ve tp tarihi konusundaki deneyimleri, onun bilimsel eit iminin tam olduunu ve ilgili alanlarda daha nce alt n kantlad iin kendisi projemizde almaya uygun bir adayd. Zaten bavuruda bulunan tek kii de oydu. A rtk geriye, ok eski kemikler bul ma ii kalmt.

    1988 ylnda, Oxford'un birka kilometre gneyinde bulunan Abingdon'da bi r kaz yrtldn duyduk. Yeni bir spermarket inas iin temel kazlrken ortaadan kalma bir mezarlk bulunmutu. Yerel arkeoloji mdrlne bu blgeyi taramas iin iki ay sre tannmt. Sonrasnda inaata devam edilecekti . Erika ile blgeye gittiimizde hummal bir alma yrtldn grdk. Dzinelcrce arat rmac, yar plak bir halde alana yaylm, scak ve parlak gne altnda kk krekleriyle yerleri eeliyor, derin ukurlarn iinde al yor, suyla dolu hendekler iinde i lerliyorlard. zerlerindeki toprak yznden turuncu -kahverengi grnen pek ok iskelet, bulunduklar yeri belirten ipieri c evril i olarak yarl gml vaziyette duruyorlard. Genel grnm h i de mit verici deildi. Daha nce yaptm almalarmdan, DNA'nn son derec c zen gsterilmesi gereken bir madde olduunu biliyordum. DNA rneklerin in her zaman eksi 70 derecede korunnas ve korunduu yerden alndnda hemen buz kovasna konulmas g erek iyordu. Bu yaplmadnda ya da buz erid iinde rnekler zell iklerin i kaybettii iin atlmak zorunda kalyordu . Brakn y ;.l erce yahut binlerce yl yeraltnda kalmay, laboratuvarda od;l s caklnda birka dakika kalnca bile bozuluyorlard.

    Yi e de denemeye deerdi. tane uyluk kemii alp g-

    34

  • BUZ A D A M ' I N DOHSET'TE K i A KH.ABA SI

    t rmemize izin veri ldi . Laboratuvara dndmzde iki eye kara r vermemiz gerekiyordu: Kemikten DNA'y nasl elde cdecektik ve bunun hangi ksmn oaltacaktk? Bi rincisine karar vermek kolayd. Az miktarda da olsa DNA mevcutsa, bunu byk bir olasl kla hidroksiapatit denen, kalsiyumdan zengin ve kemiklerin mineral iskelet ini oluturan bileikten elde edebi l i rdik. Daha n celeri DNA'y emerek elde e tmek iin kalsiyum kullanlmt; eski kemiklerin h idroksiapatit bi leiinde de DNA kalm olabil irdi . Bu duru mda DNA'y kalsiyumdan ayrtrmak iin bir yntem bulmak gerekiyordu.

    Demir bir testereyle kemikten kk paralar kestik, sv nitrojenle dondurduk, toz hal ine gelecek eki lde dverek ufaladk ve bu toza birka gn boyunca kimyasal madde cmdirerek kalsiyumunu salmasn saladk. Neyse ki, kalsiyu mun tamam gidince d ipte gr i l apa grnmnde bi r madde kald . Bunun kolajen ve d ier protei nler, hcre paracklar ve belki biraz da ya ierdiini tahmin ediyorduk. Umudu muz , birka molekl bile olsa DNA'ya u laabilmekti. Enzim kul lanarak

    protei nlerden kurtulmaya karar verdik. Enzimler kimyasal tepkimeleri hzlandrarak biyoloj ik katali zr grevi gren maddelerdi r. nce, kan ve benzeri lekeleri karmak iin kullanlan biyoloj ik temizleme tozu gibi, proteinleri zmleyen bir enzim setik. Tozlam rnei enzim yoluyla proteinlerden arndrdktan sonra, kloroform kullanarak yalar da ortadan kaldrdk. Geri kalan ksm karbal ik sabun ret iminde kullanlan ve ok t iksindi rici bir sv olan fenol ilc temizledik. Fenol ve klorof ormun, sert ki myasal maddeler olmalarna ramen DNA'ya zarar vermedii bi l iniyordu. Btn bu ilemlerden sonra, rnekten el imizde kalan ve teorik olarak, varsa DNA iermesi gereken ey, bir ay kan ancak dolduran ak kahverengi bir svyd . Zaten en fazla birka molek 1 elde etmeyi u muyorduk. Bu yzden, sonraki deneyiere gemeden nce DNA 'y aaltmak gerekiyordu.

    35

  • IIAVVA'N I N YEDi K l Z I

    oaltna ynteminin temel i, hcrelerin kul l and sist emin DNA kopyalamaya uyarlanmasdr. DNA yapm iin gerekli olan hammaddeler tpe konur. DNA'nn kopyalanarak oalmasn salayan ve polimeraz ad verilen bir enzim vardr. Bu enzimin adndan dolay DNA oaltna yntemine polimemz zi11cir reaksiyonu ad veril ir. te, deney t p ne nce bu enzim konur. Sonra, enzimi ynlendirmek iin birka tane ksa DNA parac eklenir. En sonunda da aaltmak istediiniz DNA moleklleri i le birlikte, yen i DNA molekllerini oluturacak olan ve nkleotid baz d iye tanmlanan hammaddeler ve sreci biraz daha hzlandrmak iin magnezyum gibi d ier baz kimyasallar katl r. Biz de bu ilemi, birka molekl bile olsa, ok eski DNA ierdiini umduumuz Abingdon kemik rneine uyguladk.

    Bundan sonra, hangi geni oal tacamza karar vermemi z gerekiyordu. Kemik rneinde ok fazla DNA olmayacan, varsa da miktarnn ok az olacan bildiimiz iin, ansmz a rtrmak adna mitokondriyal DNA'da karar kldk. Mitokondriyal DNA 'y semen zin nedeni, bunun miktarnn genlerdekine gre en az yz kat faz la olmasyd . Daha sonra greceimiz gibi, mitokondriyal DNA baz zelliklerinden dolay gemii yeniden canland rma asndan son derece neml i bir nolekldr. Ama bizim ilk etapta onu semenzin nedeni, dier DNA'ya gre ok daha fazla miktarda bulunmasyd . Abingdon kemiklerinde kalm bir DNA varsa, bunu bulmann en iyi yolu mitokondriyal DNA aramakt.

    Deney tpnze, mitokondriyal DNA'y aaltmak iin gerekl i olan btn maddelerle birlikte, kemik rneimizden de birka damla koyduk. oalt na srecinin balamas iin tpn iindekiler nce kaynatlr, sonra bi raz soutulur, tekrar birka dakika stlr ve bu ilem dizisi en az yirmi kez tekrarlanr. Gnmzde, ada genetik laboratuvarlarnda bu sreci otomatik olarak gerekleti re n ciha zlardan ok sayda

    36

  • BUZ A D A M ' I N D O H S ET'T EK A KHABASI

    bulunmaktadr. Fakat biz bu aratrnay yrt rken bunlar orta da yoktu. Daha dorusu, seksenli y l larda bu ilevi yerine getiren tek bir cihaz vard ve onu satn almak bizim btenizle uzaktan yakndan a lakas olmayan bir servet gerektiriyor du. Bu deneyi gerekletirmek iin kullanabilece i miz tek yntem, elimize bir kronometre alarak , birincisi kaynamakta olan, ikincisi souk ve ncs de l k su ieren ayr su banyosunun karsna gemek ve her dakika da bir, deney tpn birin den brne aktarnakt. Bunu buu k saat boyunca defalarca kez tekrar etmek zorunday dk. Ben bir kere dene dim. Reaksiyon olmad ve fena halde skldm. Bunu yapmann daha iyi bir yolu olmaly d. Acaba elektrikl i bir ay danl k kullansak daha m iyi olur du? Sonraki haftay kablolar, kronometreler, termostatlar, rleler , bakr borular, bir amar makinesi sbab ve evden getirdiim aydanlkla uraarak gei r dim. Btn bunlarn sonucun da, gereken her eyi yapabi len bir cihaz el de ettim. Kaynatyor du. amar makinesi sbab alp bakr boru kvrmlarna souk musluk suyu sa ld zaman ok abuk soutuyordu. Sonra tekrar styordu. Hepsin den neml isi, sonu veriyordu.

    ngi l tere' de, bell i bir yan zerin deki i nsanlarn vazgei lmez bir yatak o das aksesuar olarak gr d ay yapma makinesinin ad olan "Genesmai d" yar dmyla, yalnzca ada DNA kul lanarak yapt mz kontrol amal deney de dei l, Abing don kemik rnei deneyinde de oaltna ilemini gerekleti rebilmitik. Kemik rnekleri n den el de ettiimiz DNA 'nn dizi liini bilimsel aratrmalar da yay mlanan DNA d izil ileriyle karlatrdmz da, bunun gerekten insan DNA's ol duunu kantlamak kolay oldu. Baarmtk. Gzmzn nn de yzlerce y l nce len bir insann DNA's vard. DNA mezardan kp yeni den canlanmt resmen.

    imdi geriye dnp baktm da, Abing don mezarlnda yar gml ve harap duru mda bu lu nan ve i lk gr d mde

    37

  • H A V VA ' N I N Y E D i K IZ !

    hi mit vaat etmeyen o kemiklerden DNA elde edilmesiyle hareketlenen aratrmalarn, daha sonraki y l larda trrozn tarihi ve ruhu hakknda bize derin bilgiler kazandrm olduuna hala inanamyorum. Hikayemi anlattka, bilimsel aratrmalarn pek ounda olduu gibi, bunun da batan bel i rl i bir hedefe ynel ik bir gel ime olmadn greceksiniz. Elde edi len sonular mantkl bir stratej iden ziyade, bir dizi frsat, kiisel i liki, maddi gereksi nim ve hatta fiziksel hasarn rndr. Havva'n n Yedi Kz'nn kefine g iden yol nceden planlanmamt. Aratrmalarmz, hayal meyal grnen bir hedefe doru, baardklarrruzn bil inci ve i leride bizi neyin bekled iinin bil insizl iiyle yava yava i lerledi .

    Elde ett iimiz sonu byk bir baar olmasna ramen, ne gariptir ki o zamanlar bize hi yle gelmiyordu. Sanrm, Erika ve ben ayrntlara o kadar gmlmtk ki, elde et tiim i z sonucun nemini kavrayamamtk. Ayrca o sra lar aramz da hi iyi deildi . il ikimiz giderek gergin leiyordu; her nedense Erika ile etkin bir eki lde birlikte a lamyorduk. Geimsizli imizin yalnz bilimsel ynden deil, tarihsel olarak da neler yaratabileceinin bi lincine ancak ok sonrala r varabildim. O sra lar bizi megul eden daha acil sorunlar vard. Kulama, baka aratrmaclarn da eski kemiklerde DNA arad dedikodular gelmiti . Bu nedenle, d ier arat rmaclar bizden nce davranmadan, sonularmz byk bi r hzla yaymlamamz gerekiyordu. Bil imsel alanda neml i ola n, bir deneyi nce yapm olmak deil, deney sonularn daha nce yaymlanaktr. B ir bakasn n bir gn nce bile ol sa sizden nce sonularn yaymlamas d ln ona gitmesi anlamna gel ir. Neyse ki, bir bilimsel dergi olan Nnturc'n yaz ileri ndrn aratrma sonula rmz rekor denebi lecek bi r hzla basmas iin ikna edebildik ve sonular 1989 Noel'inden hemen nce yaymland.

    Sonrasnda gelien olaylara ise tamamen hazrlksz yaka-

    38

  • BUZ A DA M ' I N OO R S ET' T E K i A I\ R ABA S I

    landm. Cam kemik hastalyla i lgi l i daha nce gerekletirdiim aratrmalarma, yerel ve hatta bi r-iki kere de ulusal gazetelerde yer verildii halde, bunlarn medyada ok geni bir yank uyandrd sylenemezdi. Bu nedenle, ertesi gn ie gitt irnde bilgi a lmak iin arayan gazeteciler yznden telefonumun srekli almas benim iin yeni bir deneyimdi. Bu olaydan birka yl nce, ngiltere'deki bell ibal televizyon kanal larnn haber programlarn yapan ITN'in muhabiri olarak Londra'da ay gei rmitim. Bu deneyimin, kraliyet n bi l im ve medya arasnda kpr kurmak amacyla dzenlemi olduu programn bir paras olarak gereklemiti . Bu ie girimemin nedeni ise, bana ta nnan olanaklar sonucu nda bankaya olan borcumu demekti. Fakat hi de yle olmad; tam tersine, zengin meslek sahipleriyle bar ve lokantalarda harcadm paralar yznden bankaya olan borcum artt ka artt . Bir gece, nl bir sunucuya iki smarlamay nerdim. Adamn yant, "Teekkrler olum, bir ie Bol l inger alaym," oldu. Talebini karlamaktan baka ne yapabi l i rdim? Neyse, byk boyutta mali bir felaket yaamama ramen, o birka ay iinde medya i le ilgili ok ey rend im. Sorulan sorulara, isted ikleri ekilde basit cmlelerle yant vermek gerekiyordu.

    Bi l imsel aratrmalarm z hakk nda soru lanlar yantlamakla gei rdiim bir sabahn sonunda, DNA'nn ne olduunu tek bir cmleyle an latmaktan ve benzeri soru lardan bkmtm. Observer'n bilim muhabiri a radnda artk sabrn tamt. Standart sorular ynelttikten sonra, arkeolaj ik kalnt lardan DNA elde edilebildiine gre bundan sonra neler yaplabileceini sordu. Ben de, "Yapabi leceimiz eyler arasnda Neandertal nesiinin tkenip tkenmediini a ratrmak olabi l i r," diye yant verdim. Bu tmyle mantkl bir yantt ve zaman da doruluunu gsterdi . O anda dayanarnayp bir de "Tabi i, I I . Ramses erkek mi, yoksa kadn myd gibi asrlardr bi l iminsaniarn megul etmi olan sorulara da yant bu la-

    39

  • I I A VVA'N I N YEDi K l Z I

    bileceiz, " d edim. Aslnda byl e dn en t ek bir bil iminsan bil e olmadna emindim. Hi kims enin bu byk firavunun erkek olduundan ph e ettiini duymamtm. Fakat, ert e

    si pazar gn gaz eted e baslan fi ravunun r esminin altnda "Kral /Krali Il. Rams es " yaz lmt.

    Y l lar sonra, Londra'daki British Museum'un y en i alan Msr M ed eniy eti gal erisinin al trenine dav et edilme mutluluunu yaadm. O akam, muht eem Msr Heyk el leri Salonu'nda v eril en y em ekt e, t esadf en, Ramses'in muhte em granit h eykel inin tam karsna oturtuldum. Gzn bana dikmi, cesar etimi kran m erham etli v e her eyi bi l ir grn en bir bakla beni szyordu. Yaptm akadan hab eri olduu v e ahir ette b end en bunun h esabn soraca kesindi.

    Eski k emiklerden DNA eld e etmenin en zor yan, g ereinc e titizl enmediinizd e, fosilin DNA'sn oaltacanz yerd e, k endinizinki d e dahil olmak z er e ada DNA'lar eld e etm e olaslnzdr. Eski DNA var olsa bil e, daima harap durumdadr. ou zaman, oksij enin n ed en olduu kimyasal d eiim DNA'nn yapsn yava yava d eitirir v e gid erek kk paralara blnm esine n ed en olur. oaltn a ilemini yaptnz tpn iin e m inicik bir tan ecik bi l e olsa ada DNA kar rsa, eski DNA paracklarn aaltmak ist ediinizi anlamayan pol im eraz kopyalama enzimleri tm dikkatl erini bu ada DNA'ya yn eltir v e onun mi lyonlarca kopyasn r etirler. Den ey baarl olmu gibi grnr. Balangta tp e koyduunuz bir damla DNA'dan bir sr DNA eld e ettiinizi sanrsnz. Ancak yakndan incelediinizde, bunun fosi l in deil, sizin DNA'nz olduunu fark ed ersiniz .

    Abingdon k emikl eriyl e yaptmz deneylerd e byle bir ey olmadndan emin olmamza ramen, bunu kontrol etm enin bir yolunun bu DNA'y eski hayvan k emikl erinden elde ed il en DNA i l e karlatrmak olduunu dndk. oaltlan DNA'nn hayvana m, yoksa insana m ait olduunu anlarsak,

    40

  • BUZ AOAM"IN O O lt S ETTEK Al\HABASI

    yanllkla sisteme bulaan bir DNA'y oaltma dmz da n emin olmu alacaktk. Mnry Rose'un batk enkaz n n bi ze yeteri nce eski hayva n kemii salayabilecek bi r kay nak ol duu gel di aklmza. Bu muhteem kalyon, Fra nsz filosuyla arpma so nucun da, 1545 yl nda Portsmouth aklarnda batmt. Mrettebat ndan pek az kurtulan olmutu. Gemi, 400 y l aan b ir sre boyu nca on drt metre derinlii ndeki sular da amur iinde yatmt. Nihayet 1982 yl nda karlp, sergile nrnek zere Portsmouth lima n n da bir mzeye ko nnutu. O zama ndan beri de, rk tahtalar parala nmas n diye devaml olarak su ve a ntifriz karmyla y ka nyordu. Enkazda, talihsiz mrettebatn iskeletleri nin yan sra yzlerce hayva n ve balk kemii de bulunmutu. Kalyon battn da, sr, domuz eti ve tuzla nm morina dolu varillerle ykly d. Mze mdr n, deneyierinz de kullanmak zere bize bir domuz kaburgas vermeye ikna ettik. Al dmz kaburga, lmn den sonraki "mr"nn ou nu Sole nt Krfezi'n i n dibin de, oksijen den yoksu n amur ii nde gml olarak gei r dii ii n ok iyi durumdayd; bu sayede, fazla uranadan bol miktarda DNA el de etmeyi baar dk. Bu DNA 'nn anal izini yaptk; hi phesiz k i bir i nsana dei l, bir domuza aitti .

    Btn bunlar yaznamn ne deni size tek tek deneylerimizi a nlatmak deil, so nularn yaymianmasnn ar d nda n gelen tepkileri bel ir tmektir. Bir dolu telefo n ve bir dolu ma net. . . Bunlarn arasn da e n ok houma g i den l11depe11de t 0 11 Smdny'inki olmutu: "DNA iin Jambo n Domuzlarda n Geld i". Bu i ele nceli olacaa be nziyor du.

    41

  • 2 DNA NEDR, NEYE YARAR?

    ocuklar n ge nel l ikle a nne-baba lar na be nzed ii ni ve bi r bebei n ci nsel birlemede n dokuz ay sonra d nyaya geldii ni bi nlerce yldr bil iyoruz. Kahtm meka nizmas n n nasl al t sorusunu n cevab so n zama nlara kadar gizem i ni korumusa da, i nsa nlar bu konuda eit eit teoriler retmekten geri kalmamlard. Aile bireyleri aras ndaki be nzeri ikiere Klasik Yu nan edebiyatnda ok sk yer veri lmi, i lka fi lozoflar bu ko nuda fikir retmeye ok merakl gr nmlerdi . Aristo, M 335 yl nda yazd bir yazda, he nz domam bebei n zel l ikleri ni babada n ald n, a nne ni n ilevi ni n ise yal nzca bebei ra hmi nde tayp, doumda n so nra o na bakmak olduu nu i leri srmt. Bu gr, o adaki bat medeniyeti ni n ataerkil yaklarnma so n derece uygu ndu. ocuu n refah dzeyi ni ve toplumsal ko numunu belirleye n babann, ay n zama nda o nu n mizac n ve fiziksel zel l ikleri ni de ekil le ndirmesi ok ma ntkl gr nyordu. Hi kukusuz bu tespi t, baba nn kendisine uygun bir e semesini n de nemli olduu gerei ni ortadan kald rmyordu. Ne de olsa, iyi topraa eki len tohumlar verimsiz topraa eki le ne gre daha iyi

    4 2

  • DNA N ED R , N EY E Y A R A R ?

    sonu verirdi. Ancak bu savda bir sorun vard ve bu sorun kadnlarn bana epey bir dert aacakt .

    ocuklar ekil lendiren baba lar ise, nasl oluyordu da erkeklerin kz ocuklar olabil iyordu? Tm yaam boyunca kendisine meydan okuyan bu geree Aristo'nun verdii yant, "Ana ra hminde 'mda hale ed i lmedii' srece btn bebekler erkek olur ve tpk babalarna benzer," olmutu. Bebei n ana ra hminde karlaaca "mda hale" zayf ise, babayla farkl l da -babas gibi siya h dei l de kzl sal olmak gibi- o oranda azalmaktayd. te yandan, "mda hale"nin ar olmas durumunda bebek babadan ok farkl olmakta; sakat ya da kz olabilmekteydi . Bu yaklam tari h boyunca bi rok kadn a sndan ok kt sonulara yol at. Erkek ocuk sa hibi olamayan kadnlar diand ve yerlerini baka kadnlara brakmak zorunda kaldlar. Antik aiara ait bu teorinin yerin i, da ha sonralar, cinsel i l ik i srasnda kadnn bedeni ne alanan ok ufak bir yaratk olan /ommculus dncesi a ld. 18. yzyl n ba kadar yakn bir tari hte da hi, mikroskop ku l lannada nc olan Ant hony van Lee wen hoek, spermin tepesinde, kvrk durumdaki minicik Jomwculi'y i grdn zannetmiti .

    Adn, doktor adaylarn n bir zamanlar etti i yemine (baz yerlerde bu pratik hala uygulanmaktad r) veren H ipokrat'n bu konuya yaklam Aristo gibi arya kamyordu. O, kadnlara da bir rol bimi ve hem kadnn, hem erkei n sperm rettiini ve bu spermler birbirine kartktan sonra karmn baskn olan ksmlarnn bebein zel l iklerini tayin ettiini ne srmt. Bu yzden, bebein gzleri babasna benzerken, burnu annesin i andrabiliyordu. Karm n annebabadan gelen ve basknlklar eit olan ksmlar i se bebee bir miktar annenin, bir m iktar da babann zelliklerini i letiyordu. rnein, bebei n, anne-babasn n sa renklerin in karm bir sa rengine sa hip olmas mmknd.

    H ipokrat'n teorisi gerek yaamdaki gzlemlere ok da ha

    43

  • I I AVV A ' N I N Y E D i 1\ I Z I

    yaknd . "Ayn babasna benziyor," y a d a "Tpk annesi gibi glmsyor," gibi szler btn dnyada her gn milyonlarca kez tekrarlanmaktadr. Anne-baba zel l iklerinin b ir eki lde kararak ocuklara aktanld dncesi, 19. yzyl n sonuna kadar bi l iminsanlar a rasnda ok yaygn olarak kabul grmt. Darwin'in doal seleksiyon teorisi ni aklayan bi r mekanizma bulamaynn bir nedeni de, onun da bu konuda baka bir gr olmamasyd. Bir ocuk anne-babadan gelen zel l iklerin karmn n ortalamasn a l yorsa, o zaman yeni ve iyi olan zell iklerin hibi r zaman tan olarak ekil lenememesi, devaml olarak sulandr l yor olmas gerekirdi. Her ne kadar gnmzde genet ik bi l imiyle uraan bil iminsanlar eski meslektalarnn cehaletini kmseseler de, bence annebaba zel l iklerinin karm teorisi bugn bile, gzlerimizle grdklerimizi ok iyi aklamaktadr.

    Nihayet, 19. yzylda yaanan iki faydal gelime, gerein ne olduu konusunda nemli ipular salad . Bunlardan ilki, tekstil endstrisinde kullan lan yeni kimyasal boyalarn icad; ikincisi de mikroskoplarn yeni mercekler sayesinde ok i leri bir gel iim yaamasyd . Bylece, grntler ok daha fazla bytlebildii iin tek bir hcre bile izlenebilmi ve yeni boyalarla boyanan bir hcrenin i yaps incelcnmiti . Bu sayede, tek bir byk dii yumurta hcresi ile tek bir kk ve kararl sperm in bi rlemesiyle gerekleen dl lenme sreci gzlenebilmiti . Hcreler blnrken, ipliims bi rtakm yapla rn nce bir a raya topland , sonra da oluan iki yeni hcreye eit olarak dald tespit edilmiti . Yl lar nce, i nsanlk bunlarn neye yarad hakknda en ufak bir bilgiye sahip deil ken, yeni boyalada ok parlak bayandklar ii n bu ilgin yaplara kromozom (Yunanca "renkli yap lar") ad verilmiti .

    Bu garip ipi ikierin bir ksm dllenme srasnda babann sperminden, d ier ksm ise annen in yumurtasndan geliyor gibi grnyordu. ek Cumhuriyeti'nin Brno kasabasn-

    44

  • D N A N E D H . N E Y E Y A H A IP

    da rahiplik yapmakta olan, genetik bi l iminin babas saylan, dnyac nl Gregor Mendel'in ngrm olduu ey de tam olarak buydu. Mendel, 1860'l y l larda manastrnn bahesinde gerekletirdii bezelye yetiti rme deneyleriyle genetik bil iminin temelini atmt. Ona gre, kaltm beli rleyen ey ne ise, bu ey anne ve babadan eit olarak ocuklara aktarlmaktayd. Ne yazk ki Mendel tek bir kromozom bile gremeden ld; ama dncelerinde hakl yd. Mitokondriyal DNA (bununla i lgili i leride ok ey anlatlacaktr) ve cinsiyeti tayin eden kromozomlar dnda, genler (yani kromozomlarda bulunan zel genetik ifreler) anne ve babadan kahtm yoluyla eit olarak gelmektedi r. Kahtm konusunda kromozom larn oynad neml i rol ve bunlarn kendi ilerinde kal tnn srrn tad gerei 1903 ylnda artk bil inir hale gelmiti . Ancak, kromozomlarn yaplarn ve bunlarn kahtrnn fiziksel tayclar olarak nasl bir grev stlendiklerini anlamak iin aradan el l i yl gemesi gerekecekti .

    1953 y lnda Cambridge'de alan iki gen bilimi nsan, James D. Watson ve Francis Crick, uzun sredir bil inen, ama pek fazla ki inin ilgisini ekmeyen ve nemsiz saylan bir maddenin molekler yapsn zmeyi baardlar. Bu maddeye, anlalmazln vurgulamak istercesine uzun bir isim vererek dcoksiriboll kleik nsit dediler; neyse ki bugn ksaca DNA demekteyiz. Baz deneyierin sonular DNA'nn kahtm rnekanznasnda rol oynadna iaret etmi olsa da, deneyimli bi l iminsanlar kahtrnn temelde proteinlere bal olduunu dnyorlard. Karmak bir yapya sahip olan proteinler, yirmi eidi bulunan ve amino asit denen molekllerden meydana geliyordu. Bunlar mi lyonlarca ekle brnebil iyordu. O zamanki dnceler, dllenmi tek bir yumurtay gerek eklini alm ve ilevini yerine getiren bi r insana dntrebilecek denli muazzam bir grevi stlenebi lecek olan eyin ok karmak bir yap olmas gerektii noktasnda younlayor-

    45

  • l l AVVA ' N I N Y E IJ i K l Z I

    du. Bu ey, yalnzca drt bileene sahip olan DNA olamazd elbette! Evet, DNA doru yerde, hcrenin tam eki rdeindeydi; ama kepein suyu emnesi gibi basit bir grevi ol malyd.

    Meslektalarnn byk bir blmnn bu maddeye gsterd ii i lgisizlie karn, Watson ve Crick bunun kahtm mekanizmasnn anahtarn oluturduundan eminlerd i . ok daha cazip olan proteinlerin yapsn zmek iin kullanlan bir teknii, DNA'nn yapsn zmek iin kullanmaya karar verdi ler. Bu teknik, arndrlm DNA'dan, uzun, kristal l i fler elde etmeyi ve bunlarn zerine X-nlarn tutmay gerektiriyordu. DNA'ya gnderi len X-nlarnn ou dmdz bir yol izleyerek, bi r taraftan girip dier taraftan kyordu. Ancak az bi r miktar da DNA'nn molekler yapsndaki atomlara arparak yana doru sekiyordu. Yana doru seken nlar, krk bir kem iin fil m i nasl eki liyorsa, ayn bu ekilde fi lmle grntleniyordu. Bu sayede, fi lmin zerinde oluan desene bakarak, DNA'nn ierdii atomlarn yerleri tam olarak bel i rlendi .

    Watson ve Crick, ubuk, karton ve metal levhalar kul lanarak, DNA'nn ierd ii atomlarn elde edilen fi lme uyacak ekilde nas l dizilebi leceini haftalarca aratrd lar. Nihayet bir gn, filmde grnen desene tpatp uyan bir model elde etmeyi baardlar. Bu basit ve harika modele bakarak DNA'nn genetik mekanizmasnn ne olabileceini hemen tahmin etmek mmknd. Bulularn akladklar bil imsel makalede bunu net bir zgven le di le getirdi ler: "Mo!ekln yapsnda bulunduunu varsaydmz zel i ftlemelerin, genetik maddenin kopyalama mekanizmasnn nasl olutuunu ortaya koyduu dikkatimizden kamad." Watson ve Crick tamamen haklydlar ve 1962 y lnda Tp ve Fizyoloji dal nda Nobel dl'ne layk grldler.

    Genetik maddenin defalarca ayn eki lde kopyalanabi lmesi onun en nemli zel l iid ir. Bir hcre blnd zaman

    46

  • D N A N E D H , N EY E Y A H A IP

    oluan iki yeni hcreden ("karde hcreler") her birine den eki rdek kronozom says eittir. Kromozomlardaki genetik madde, her hcre blnnde kopyalannazsa ksa bi r sre sonra tkenecektir. Ayn zamanda, hcrelerin ilevini tam olarak yerine getirmesi iin kopyalamann da ok kaliteli olmas gerekir. Watson ve Crick, her DNA molek lnn, tpk birbi rinin etrafnda dnen iki spiral merdiven gibi ok uzun iki kvrmdan ("iki l i sarmal") meydana geldiini kefctmiti . Kopyalama srasnda ikili sarmaln iki spiral merd iven i birbirinden ayrlyordu. DNA, kimyasal ad larnn ba hart1eri ile tanmlanan drt bileenden oluur: A, aden in; C, sitozin; G, guanin; T, t imin. Bunlara niiklcotid baz veya ksaca baz denir. Bu noktada kimyasallar bir kenara brakp, yalnzca drt sembol ("/\', "C", "G" ve "T") hatriarnanz yeterli olacaktr.

    DNA yapsnn zlmesi srecinde devrim yaratan adm, Watson ile Crick'in, "iki l i sarmal" oluturan iki zincirin birbi rine yalnzca tek bir biimde tam olarak oturabi idiini kefetneleriyle atld: Zincirlerden birindeki "A"larn tam karsna dier zincirdeki "T"lerin gelmesi gerekir. "A" i le "T" tpk yapboz paralar gibi birbirine tam olarak yerleebi l i r, fakat "N'nn karsna "G", "C" veya baka bi r "/\' geli rse bunlarn arasnda bir ba oluamaz. Ayn ekilde, kart zinci rlerdeki "C" ilc "G"ler de yalnzca birbirlerine tam olarak oturabi l i r. Bu ekilde, lcr iki zinci r de kar l kl olarak tamamlayc dizil i i fresi tar. rnein, bi r zincirdeki "ATTCAG" dizi l imin in karsnda, d ier zincirde "TAAGTC" dizi l imi olmas gerekir. Bu iki zinci r birbirinden ayrlp kopyalanaca zaman, bi rindeki "ATTCAG"nin karsnda, yine "TAAGTC" ve d ierindeki "TAAGTC" karsna da yine "ATTCAG" yaplanr. Bu ekilde orij inalin tpatp ayns olan iki yeni "iki l i sarmal" elde edi l i r. Her seferinde iki mkemmel kopya. Bu kopyalamalarda drt kimyasal harfin dizil i sras korunur. Peki bu d izi l i ne anlama gelmektedir? Bu sorunun yant, bunun basit ve

    47

  • H A V VA ' N I N Y E D i 1\ I Z I

    ak b i r bilgi kayna olduudur. DNA'nn kendi bana bir fiziksel ilevi yoktur. Nefes alp vernemize veya yediklerimizi sindi rmemize yardmc olmaz. Yalnzca, dier maddeleri ne yapacaklar konusunda ynlendirir. Hcrelerde ynlendirdii maddeler ise proteinlerdir. Bunlar tamamen DNA'nn em ri altnda alrlar.

    Hcre, doku ve organizmalarn nefes kesici karmaklna karl k, DNA'da yazl ifre artc derecede basittir. Lisan, rakam ve bi lgisayardaki iki l i kodlama gibi d ier bilgi verme sistemlerine benzer ekilde, burada da nemli olan ey semboller deil, bunlarn dizili eklidir. rnein, "gezi" ve "ezgi" keli meleri gibi ayn harflerden, deiik anlaml kelimeler (anagram) elde edil ir. Benzer biimde, 476.021 ve 104.762 saylarnda ayn rakamlar olmasna karn bunlar tamamen farkl saylardr. Bi lgisayardaki ikili kod lama sistemine gre 001010 i le 100100'n anlamlar da tamamen farkldr. Btn bu rneklerde olduu gibi, DNA'daki drt kimyasal sembol n dizi ! ii de beli rl i bir ifre oluturur. Birer DNA anagram olan "ACGGTA" ve "GACAGT"nin her biri hcre iin tamamen farkl anlamlar tar.

    Peki, bu ifreler nasl yaz l r ve nasl okunur? DNA, hcre ekirdeinden asla dar kmayan kromozomlarda bulunu r. zerinde asl ilev grdkleri maddeler ise protein lerdir. Onlar bedenimizin gerek yneticileridir. Yediklerimizi sindiren ve metabol izmamz altran enzimler ve bedenimizin eitli ksmlarnn grd ilevleri dzenleyen hormonlar birer proteindir. Deri ve kemiklerimizdeki kolajenler, kandaki hemoglobinler ve enfeksiyonlara kar savaan a ntikorlar da proteindir. Uzun lafn ksas; bunlar her eye mukted irdir. Bunlarn bazlar kk, bazlar da muazzam byklkte maddelerd i r. Deiik proteinlerin ortak noktas ise, hepsinin amino asit ad verilen a lt birimlerden olumasdr. Bunlarn birbirinden farkl olmalarnn nedeni ise, ierdikleri bu amino

    48

  • D N A N E D i R . N EYE Y A R A R ?

    asitlerin deiik bir srayla dizi imi olmasd r. Bell i bir srayla d izilen ve bir sicim oluturan amino asitlerden, sicimin bell i bir ksmnda bu lunanlar, dier ksmndaki amino asi tleri kendine doru eker ve dz olan sicim kvrlp top hal ine gel i r. Fakat bu top son derece zel bir ekle sahiptir; bu eki l, proteinin ilevini yerine getirmesine imkan sunar: Enzim, biyolojik tepkimelerde katalizr olarak; kas proteini, kaslarn retiminde; antikor ise, vcuttaki bakterilerle mcadelede alacaktr. Toplam yirmi adet amino asit vardr. Bunlar arasnda, !izin ya da fenilalanin (aspartam ad verilen tatlandrcnn ierdii maddelerden biri) gibi bazlar daha ok tannmaktadr. Sistein ve t i rozin gibi amino asit trlerini ise birok kii hi duymam olabilir. Bir protein moleklnn ierdii amino asitlerin dizil ii ona son eklini veri r ve ilevinin ne olduunu belirler. Bir proteinin ierdii amino asitlerin nasl dizileceini belir leyen ifre ise, DNA moleklnde sakl dr. Hcre ekirdei nde bulunan DNA'nn ierdii protein ifrelerinin, hcrede proteinlerin yapland blgeye bi r ekilde aktarlmas gereklidir.

    Kyabi l irsen iz, san zn bir tel ini ekerek kk nden koparn. Dibi ndeki yar effaf kabarck, fol ikl dediimiz sa kkdr. Her fol iklde yaklak bir mi lyon hcre bulunur ve bunlarn yaamdaki tek amalar, sa oluturan ve keratin ad verilen proteini retmekt ir. Siz sa ekerken bu hcreler ilevlerini srdrr. Bir an iin, bu hcrelerden birinin iinde olduunuzu hayal edin. Her biri keratin retmekle megul . Peki ama bunu nasl yapacaklarn nereden bil iyorlar? Keratin de dahil olmak zere, her proteinin yapmnda nemli olan ey, amino asitlerin dizil iinin doru olmasdr. Peki doru olmas iin bunlar nasl dizilmelidir? Bunun yant iin, hcre ekirdeindeki kromozomlar zerinde bulunan DNA'ya bavurun. nsan vcudundaki btn hcrelerde olduu gibi, sa lcreleriidc de vcutta bulunan her proteinin DNA ifresi

    49

  • I I AVVA ' N I N Y E D i K l Z I

    sakldr; fakat sizin renmek istediiniz ey yaln zca keratinin nasl retildiidir. Sa hcreleri kemik veya kann nasl olutuuyla i lgi lenmezler, bu yzden de DNA'nn bu ksm lar kapaldr. Yal nzca, keratinle i lgil i bilgi lere sahip olan kerat in ge11 i danmanlk hizmeti vermektedir. Keratindeki arnina asitlerin srasn belirleyen ey DNA sembollerinin dizi l iinden baka bir ey deildir.

    Keratin gen indeki DNA i fresi yle balar: ATGACCTCCTTC. . . (vs. vs.). Bu ifrenin ne ifade ettiini bilmediimizden, drt DNA sembolnn rasgele dizildiini dnebiliriz. Bizim iin anlalmaz olsa da, sa hcresi bakmndan durum hi de yle deildir. Yukardaki sra keratin yapm iin gerekl i olan ifrenin ufak bir blmdr ve deifre edilmesi kolaydr. Hcre bu ifreyi ncel ikle er sembollk gruplar hal inde alglar. ATGACCTCCTTC onun iin ATG-ACC-TCC-TTC'dir. Bu l sembol gruplarndan her biri ayr bir arnina asidin ifresini oluturur. rnein, ATG metiyonin, ACC treonin, TCC serin ve TTC fenilalanin ad verilen arnina asidin ifresidir. Her arnina asidin i fresi bakadr. te, btn hayvan ve bitki trlerinin hcre ekirdeklerindeki genlerin ku lland genetik kodlama bu eki ldedir.

    Hcre, bir kitabn birka sayfasn kopyalar gibi, bu kodun geici bir kopyalamasn yapar ve bunu hcrede proteinlerin yapland baka bir blme gnderir. Genetik kod yerini bulur bu lmaz mekanizma harekete geer. lk l, metiyonin olarak dei fre edi l ir ve raftan b i r molekl metiyonin alnr. kincisi treonindir; raftan bir molckl treonin alnr ve met iyoninin yanna getiril ip ona balanr. Bunu serin ve fenilalann izler. Bu ekilde, keratin gerrindeki DNA'nn d izilii tarafndan ynlendirilen drt arnina asit doru olarak sralanm olur: metiyonin-treonin-serin-fenilalanin. Daha sonra gelen arnina asitler de ayn yolla birbirine balanr. ifrelerin okunmas, deifre edilmesi ve arnina asitlerin doru ekilde

    so

  • D N A N E D i H , N EY E YA H A R i'

    sralanmas tm protein yaplanana dek devam eder. Sonunda, sentezlenen yeni keratin molekl azat edi l ir ve banzda yeni kacak bir sa tel in i oluturmak zere dier yz milyonl arca kardeine katlr. Tabi i s iz o sa telini ekip koparmadysanz!

    s

  • 3 KAN GRUPLARlNDAN GENLERE

    Bir insan dierlerinden ayrt eden zel likler arasnda sa kadar bel i rleyici olan pek az ey vard r. Yeni doan bi r bebei, tanmadmz bi rini veya aranan bir suluyu tanmlamaya al tmzda ilk sorduumuz eylerden biri sadr. Esmer mi, sarn m, kvrck m, dz sal m, salar gr m, dklm m? Btn bu olas l klara dayanarak daha nce hi grmediimiz birini gzmzde canlandrabi l iriz. Tabii, artk samza istediimiz grnm verebi liyoruz. Kuafrler san ekillendirrnek iin para veren bi r sr mteriyle dolup tayor. Marketlerde samzn rengini amak, koyulatrmak, samz dzletirrnek veya kvrmak iin kullanabileceimiz rnler raflarda sral halde duruyor. Hepimiz doutan sahip olduumuz salarmz en iyi ekle sokmaya alyoruz; ancak san asl hammaddesi genler tarafndan salanyor. Sa doal olarak kzl olan biri ile sarn olan biri arasndaki fark, DNA'larndaki farkl lktan ibarett ir. Keratin oluumunu salayan genler ile san uzamasnda rol oynayan dier genlcrin DNA dzeninde kk farkl l klar bulunur. San kendine zg rengini ve yapsn bunlar bel irler. Bu gcnlerin ou henz tann lanman

    52

  • K A N G R U P LA R l N DAN G EN LE H E

    olmakla beraber, dorudan olmasa da dolambal bir ekilde, kesin olarak anne ve babamzdan kahtm yoluyla aktarlmtr. Kahtm yoluyla aktarlan zell iklerin bazen dorudan ortaya kmyor ol mas nedeniyle, yeni doan bir bebein anne-babasnn sa rengine sahip olmad gr lebilir.

    Kiiyi d ierlerinden bariz olarak ayrt eden zell ik, aka gr lebi lmesi itibariyle sa ise de, kahtm yoluyla oluan farkl l klarn pek ok ou dikkatimizi eken bir durum olumad srece gzlerden uzak ve sakl kalr. Dardan bakldnda gr nmeyen, ancak kahtm yoluyla edinilen zell ikler a rasnda kolayca ortaya karlan ey ise kan gruplarndaki farkl l klardr. Bir insana bakarak onun hangi kan grubundan olduunu bilemezsiniz. Hatta, bunu bir damla kann incelemekle bile anlamak mmkn olmaz. Her insann kan grnm olarak ayndr. Ancak iki insann kan kartr ldnda fark ortaya kmaktadr; yle ki, kan nakli yaplmazdan nce insanlarn birbirinden kan almak iin bir nedenleri olmadndan, kan gruplar arasndaki farklar da uzun sre bil inmezliini korumutur.

    Kaytla r, i lk kan nakli ilemlerinin 1628 ylnda talya'da gerekleti ri ldiini gsterir. Fakat birok kimsenin bnyesi buna kar ok ciddi ve lmcl bir tepki gsterdiinden, bir sre sonra talya'da olduu gibi Fransa ve ngi ltere'de de bu uygulamalara son verilmitir. 1660'l yllarda ngi l iz tp doktoru Richard Lower, insanlara kuzu kan naklini denemi, ancak pek baarl sonular alamadndan kan nakli uygulamalarndaf1 birka as r vazgeilmitir. Doum sonras ortaya kan kanamalarta mcadele edebi lmek amacyla, kan nakli 19. yzyln ortalarnda yeniden denenneye balanm ve 1875 ylna gel indiinde 347 adet kan nakli ilemi kaytlara gemitir. Buna ramen, hastalarn bi rounda kan nakli sonucu ortaya kan ve bazen lme de yol aabilen iddetl i tepkiler gr lmeye devam etmitir.

    53

  • I I AVVA' N I N Y E D i K l Z I

    Bu yl larda bil iminsanlar kan nakil lerindeki problemin kan gruplarndaki farklardan doduunu kefetmeye balamlardr. ki farkl kan grubu arasndaki tepkimenin doas, ilk ola rak 1875 yl nda, Fransz fizyolog Leonard Lalois tarafndan, farkl trden hay vanlarn kanlarn birbirine katarak yapt deneyler sonucunda kefedilmitir. Lalois, birbirine kartrlan kan hcrelerinin bir a raya gelerek kmeler oluturduunu ve ou zaman yarlarak aldn fark etmitir. Fakat, biyolog Karl Landsteiner'n bu olayn neden ini anlamas ve insanlar kan gruplarna gre A, B, AB ve O olarak tanmlamas 1900 yl n bulmutur. Kan veren kiinin ABO olarak tanmlanan kan grubu a lcya uyum saladnda ters bir tepki gr lmemekte ancak gruplar arasnda uyum olmad zaman, kan hcreleri bir araya gelerek kmeler oluturmakta, atiayp al makta ve bnyenin ok iddetli tepkiler gstermesine neden olmaktadr. Gney Amerika'da yaam olan nkalarn baarl kan nakilleri yaptklarna dair tarihsel kant lar bulunmaktad r. Gnmzde, Gney Amerika'da yaayan insanlarn ounun ayn kan grubuna (Grup O) sahip olduu bi l inmekted ir; bu nedenle de, verici ile a l cnn ayn kan grubundan olma olasl yksek olduundan, gemite nkalarn yapt kan nakil lerinin Avrupa'da uygulananlardan daha az tehl ike arz etmesi doaldr.

    Kahtm yoluyla edindiimiz, samzn doasnda bulunan ve henz tam olarak anlamadmz karmak genetik unsurlarn aksine, ABO kan gruplarnn nesilden nesle aktarlmas n yne ten kura l l a r ok basittir. Bunun genetik yn net bir biimde bel l i olup, anne-babadan ocuklarna ne ekilde aktanld bilinmektedir. yle ki, son zamanlara kadar ocuun babasnn kim olduunu kantlamak iin kan gruplarna baklmaktayd. Gnmzde ise genetik parmak izlerinin belirlenmesi ok daha hassas bir yntem olarak kullanlmaktadr. Hikayemiz asndan kan gruplarnn nemi, bunlarn an la-

    54

  • K A N G H U PLA R I N D AN G E N L E H E

    lmasyla birlikte genetik bil iminin insann evrim teorisinde i lk kez dnya sahnesine km olmasdr. Bu balang konusunda, Birinci Dnya Sava gn lerine dnmek ve 5 Haziran 1918'de Selanik Tp Cemiyeti'ne gnderilen bilimsel bir makaleden bahsetmek gerekir. Bu makale ertesi yl tercme edilerek "Deiik rklarn kanlarnda grlen serolaj ik farklar: Makedonya blgesinde yaplan aratrmann sonular" bal a ltnda nde gelen bir ngiliz tp dergisi olan The La11cet 'ta yaymlanmtr. O gnlerde Tle Lmcet'ta kan yazlar hakknda bir fiki r edinmeniz iin, bu makalenin, zamann seki n cerrahiarndan Sir John Bland-Sutton ile srngen hayvanlarn nc gzkapa konusunda yaplan b ir rportajla, Msr'a ve Fransa'ya gnderilen hemirelerin Kral tarafndan sertifika ile onurlandrlacan belirten bir Harp Dairesi b i ldirisi arasna sktr lm olduunu beli rtmek ister im.

    Kan gruplaryla i lg i l i makalenin yazarlar Ludwik ve Hanka Herschfeld, Alnanlara kar savaan Mt tefik Kuvvetler'e bal Srp Kral iyet Ordusu'nun kan testlerin i yapan merkez kan grubu test laboratuvarnda alan bir karkocayd . Birinci Dnya Sava, kan nakli uygulamalarn ada standartlara u latrmakta etken bir rol oynamtr. Savatan nce doktorla r, ihtiyac olan bir hastaya kan nakli yapmak iin akraba ve arkadalarnn kan gruplarn tespit ettikten sonra uygun bir verici bulur bulmaz kan derhal al p, zaman kaybetmeden hastaya vermekteydiler. Avrupa'da sava alanlarnda kan nakline byk ihtiya duyulmas, balanan kanlarn gerektiinde ku l lanlmak zere kan bankalarnda muhafaza edilmesine ynel ik birtakm yollar aranmasn gerektirdi. Btn askerlerin kan gruplar tanmland, kaydedildi ve bylece ciddi yararlanmalar nedeniyle acil kan nakli gerektiinde kan bankasndan uygun kan temin ed i lebi l i r hale geldi .

    Savatan birka yl nce, Ludwik Herschfeld A ve B kan gruplarnn Gregor Mendel'in temel genetik yasalarna uydu-

    55

  • H A V VA ' N I N Y E D i K lZI

    unu ortaya koymutu. Emin olmad iin O kan grubu konusunu bir kenara brakmsa da, daha sonra bu grubun da Mendel yasalarna uyduu beli rlenmiti r. Herschfeld, kan gruplaryla i lgil i yeni bulular gerekleti rmek ve zel l ikle dnyann eitli blgelerinde kan gruplarnn ne gibi farkllklar gsterdiini incelemek iin sava bir frsat olarak deerlendirmiti r. Mttefik ordularnda deiik lkelerden askerlerin bulunmas, Herschfeldlere mmkn olduu kadar farkl ulustan askerlerin kan grubu sonularn karlatrlmal olarak inceleme olana salamtr. ok youn bir almay gerektirse de, bu incelemenin sava zamannda yaplmas, sonrasnda yaplmasna gre daha kolayd ve onlarn ifade ettii ekliyle, "Byle bir al ma daha sonraya braklsayd yllar boyu seyahat etmek gerekecekti." Kar tarafta olduklar iin, hal iyle, ellerinde Almanlara ait veriler yoktu ve Tle Lmcet 'ta yaymlanan eki l ler sadece "aklda kalm olanlard."

    Herschfeldler almalarnn sonularn tekrar incelediklerinde, kendi deyileriyle, deiik "rk"tan gelen askerlerde A ve B kan gruplarnn sklnda byk farklar bulunduunu grdler. Avrupal lar arasnda oran yzde 15 B ve yzde 40 A grubu olarak ortaya kyordu. B kan grubunun yzde oran Afrika ve Rusya'dan gelen askerlerde daha yksek olup, ngilizlerle birlikte savaan Hint Ordusu'nda yzde 50 olarak en st dzeye ulayordu. B grubunun oran artt ka A g rubu azalyordu.

    Herschfeld ler vardklar sonularn geni lekte ne byk neme olduunu bel irtmekten ekinmediler. nsanlarn ayr kkeniere sahip iki farkl "biyokimyasal rk"tan olutuuna hkm getird i ler: kan grubu A olan Irk A ve kan grubu B ola n Irk B. Hintlilerde en sk grlen kan grubunun B olmas nedeniyle, "Hindistan'n beeriyetn bir blm n oluturan beik" olduu sonucuna vardlar. Kan gruplarnn ve i nsan nfusunun nas l yay ldn aklayabilmek iin "Hintlilerin

    56

  • 1\ A N ( I IUJ P LA H I N D A N G E N L E H E

    hem doudaki inhindi'ne, hem de batya doru gen i k itleler hal inde g ettiklerini, bu glerin giderek azaldn ve sonunda Bat Avrupa'da younlatn" ileri srdler. Irk A'nn kkeninden ise emin dei l lerdi; bunun, Avrupa'nn kuzeyinden ya da orta kesimlerinden gelebi leceini dnyorlard. Gnmzde, vardklar bu sonularn tamamen sama olduunu bi l iyoruz, fakat bu tr yorumlar bize genetiki lerin, imdi olduu gibi o zamanlarda da gsteril i ve etki leyici fikirler i leri s rmekten ekinmediklerini gstermektedir.

    Herschfeldlerin kan gruplarndan elde ettikleri sonularn evrimsel anlam, deiik kan gruplarna ayn oranda sahip olan "rk" ve "toplum"larn muhtemelen ayn gemii paylatdr. Bu akla yatkn bir karmdr ve Avrupa'da farkl ordulara ait askerlerde grlen benzeriikiere mantkl bir aklama geti rmektedir. Fakat baz srprizlerle de kar lalmtr. rnein, Madagaskar ve Rusya'dan gelen askerler a rasnda farkl kan g ruplarnn dalm orannn tamamen ayn olduu grlmtr. Bu, imdiye kadar duyulmam bir olay olan ve Madagaskar'n bir zamanlar Rusya tarafndan igal edildiini gsteren kahtmsal bir bulgunun Herschfeldler tarafndan ortaya kar lmas anlamna m gelmektedir; yoksa tam tersine, Rusya'nn bir zamanlar Madagaskar'n smrgesi olduuna ynel ik bir kant mdr? Ya da, kan grubu dalmlar bakmndan neredeyse ngilizlerle Yunanlar a rasndaki kadar muazzam bir benzeme gsteren Bat Afrikal Senegal l iler ile Ruslar bir dnn; bu manzara, en hafif deyile, olaand bir durum sergilemekted ir. Burada olay udur: Btn veriler yalnzca tek bir genetik sistemle -Herschfeldlerin el inde bulunan yegane sistem- allarak elde edi lmitir, yle ki, yaplan bu analizler deiik toplumlar arasnda hem ok mantkl grnen birtakm karlatrlmalar yaplmasn salam, hem de bazen ok garip sonular retmitir.

    Bi rinci Dnya Sava'n takip eden y l larda, dnyann drt

    57

  • I I A V VA ' N I N Y E D i K l Z I

    bi r yanndan elde edilen bol miktardaki kan grubu veri lerini bir araya toplama grevi, Amerikal doktor William Boyd'a dt. Boyd bu verileri derleme srecinde, Herschfeldler tarafndan defalarca di le get iri lmi olan Rusya-Madagaskar benzerl iindeki tutarszl klarn farkna vard; yle ki, bu tutarszl klarn okluu nedeniyle Boyd, antropologlar kan gruplarnn benzerl iklerini gz nne alnamalar konusunda uyarmak zorunda kald. Boyd, hayal krklna uram bir meslektann yazd bir mektuptan u al nty yapmtr: "Kan gruplarnn eski insanlar hakknda neler anlattn anlamaya altm; fakat sonular beni hayal krklna urat t." Kan gruplarna dayanarak insann kken ini anlamaya ynelik baarsz almalar, ak fikirli Boyd iin yine de faydal olmutur. Boyd, "Dnyann baz yerlerinde ;nsanlar, rnein siyah ten l i olduklar iin aal anabi l ir, ancak bi r insann kan grubunun A olmas, hibir yerde onun en iyi topluluklara girmesine engel olamaz," d iye yazmtr.

    kinci Dnya Sava'ndan sonra, kan gruplar verilerini derleyen Boyd'un grevini ngiliz Arthur Mourant stlendi . Channel Adalar'nda yer a lan Jersey'n in yerl isi olan Mourant, esasen jeolog olsa da, ald eitimi meslee dntrememiti . ok koyu bi r Metodist olarak yetitirilmesi duygusal adan olduka mutsuz olmasna neden oldu ve buna zm olarak psikanalist ol maya azmetti . lk nce tp okumaya karar verdi ve Londra'da St Bartholomew Tp Fakltesi'ne, otuz drt g ibi ge saylabilecek bir yata kayt yaptrd. Yl 1939, k inci Dnya Sava'nn balamasndan hemen nceydi. Alman bombalarndan kamak iin okulu Londra'dan Cambridge'e tand ve ite Mourant burada, zamann en etkin genetik uzman olan R. A. Fisher i le tant . Fisher, kefedilmektc olan yeni kan gruplarnn genetii zerinde alyordu ve bunlardan zellikle bi ri, kahtm yoluyla aktarm anlalmayacak derecede kark olan Rhesus kan grubu ilgisini ekmekteyd i. Bu yeni

    58

  • K A N G H U I' L A l{ l N D A N G E N L E lt E

    grup, 1940 ylnda Karl Landsteiner ve meslekta A lexander Wiener tarafndan, Rhesus maymunundan (ismi de buradan gelmektedir) alnan hcrelerle alanm olan tavan larn kannn insan kanyla kartrlmas sonucu kefedilmiti . Fisher, bu kan grubunu n ierdii farkl alt gruplarn anne-babadan ocuklarna kahtm yoluyla nasl getiini aklamak iin karmak bir kurarn oluturmutu; ancak Wiener buna iddetle kar kyor ve daha basit bir aklama geti riyordu. Yeni gelen Arthur Mourant'n on iki kardeten oluan byk bir a i le bularak Fisher'n kuramn kantlamasnn Fisher' ne derece mutlu etmi olacan dnebil iyor musunuz? Fisher ona derhal bir i buldu ve ok titiz olan Mourant, yaamnn geri kalan ksmn kan gruplarnn da l m frekansn olduka ayrntl bir ekilde gsteren haritalar derley ip yorum lamakla geirdi . Hibir zaman psikanalist olamad.

    Rhesus kan gruplar, Arthur Mourant'n i bulmasna yardmc olmann yan sra, insan larn ada Avrupal larn kkeni hakkndaki dncelerini de etkilemi ve Avrupa ktasnda hangi kkenden gelen insanlarn hakim olduunu -Kuzeybat spanya'da yaayan ve son derece zgr olan Bask toplumu ve Gneybat Fransallar g ibi- bel i rlemede balca rol oynamtr. Bask kabilelerinin ortak di l i olan ve onlar birl ik iinde tutan Euskara di l inin zamanmzda kullanlan di l lerden hibi riyle balants bulunmamaktad r. Bu dil in Kastilya spanyoleast ve Franszca g ibi ada rakipleri karsnda varln srdrebiimi olmas dikkate deer. Ancak, 2000 y l nce Roma mparatorluu'nun o blgedeki ynetim gevcklii Euskara'y, Dou spanya ve Gneydou Fransa'da kullanlan fakat imdi tamamen ortadan kalkm olan berya dili gibi Latince tarafndan silinmekten kurtarmtr. Bu kitabn i lerleyen ksmlarnda greceimiz gibi, Basklar bize tm Avrupa'nn genetik tarihiyle i lgil i deerli ipular vermiler, fakat genetik adan zel bir toplumsal duruma ykselmeleri

    59

  • I I A V V A ' N I N Y E D i 1\ IZI

    Arthur Mourant'n Rhesus kan gruplarn yakndan incelemesi neticesinde olmutur.

    Yeni doan bebeklerde gr len ve "mavi bebek sendromu" ya da tbbi adyla "yenidoann hemolitik hastal " denilen rahatszl pek ok kii duymutur. ok ciddi ve ounlukla lmcl olan bu hastalk "Rhesus negatif" - veya alyuvar hcrelerin in yzeyinde Rhesus antijeni olmayan-kan grubuna sahip annenin ikinci veya daha sonraki hami leliklerini etkilemektedir. Olay u ekilde gereklemektedir: Rhesus negatif kan grubuna sahip bir anne, Rhesus pozit if (a lyuvar hcreleri Rhesus antijeni tnym) kan grubuna sahip bi r babann ocuunu tayorsa, ceninin kan grubunun Rhesus pozitif olma olasl yksektir. lk ocuk iin bu bir sorun oluturmaz; a ncak i lk bebek doarken alyuvarlarndan birka hcre annenin kan dolamna szabi l i r. Annenin bakl k sistemi, Rhesus antijeni tayan bu hcreleri yabanc bir ey olarak alglar ve bunlara kar antikor retmeye balar. A nne ikinci ocuuna hamile kalncaya kadar bu durum bir sorun yaratmaz. Eer ikinci hamilelikte de cenin Rhesus pozitif olursa, o zaman annenin kannda oluan anti-Rhesus antikorlar plasentadan geerken cenin i n kanna sald rr. Bu saldrdan etkilenen ve kanlarnda yeterli oksijen olmad iin mavi bir grnm sergileyen bebekler bazen kan nakli ile kurtarlabi lmekteyse de, bu olduka tehl ikeli bir uygulamadr. Neyse ki, "mavi bebek sendromu" bugn artk ok cidd i bir klinik sorun teki l etmemektedir. Gnmzde kan grubu Rhesus negatif olan tm annelere, Rhesus pozitif kan hcrelerine kar koyan antikorlar rnga edi lmekte ve bylece Rhesus pozit if hcreler annen in i lk doumunda kana karsalar bi le, baklk sistemini harekete geirip antikor oluturmadan yok edilmektedirler.

    Mourant'n tek bir insan topluluunda iki ayr Rhesus kan grubu olmasnn evrimsel adan bir anlam olmad kansna varmas, Avrupa'nn tarih ncesi durumuyla ilgili dn-

    60

  • 1\ A N GHl1 1' LAH I N IJ :\ N ( i E !\ LEHE

    ccler bakmndan nem tar. En basit hesaplar bile, bu kadar ok bebek kaybnn istikrarl bi r dzen sergi lemediini ortaya koymaktadr. Herkesin Rhesus kan grubu ayn olsayd hibir sorun yaanmazd. Rhesus kan grubu tek bir grup olduu srece, bunun Rhesus pozitif veya Rhesus negatif olmas nem tamazd. Konu edi len ciddi sorunlar ya lnzca Rhesus kan grubu farkl olan kimseler redike ortaya kmaktayd. Gemite, kan nakilleri yaplmadan ve Rhesus negatif anciere antikor rnga edi lmesi uygu lamasna balanmadan nce, kan hastalklarndan len ok sayda bebek olmutur muhakkak. Evrimsel adan ar bir yk oluturan bu dengesizliin olas neticesi ise, zamanla Rhesus kan gruplarndan bi rinin yok olaca ekl indedir. Bu, Avrupa dnda dnyann her yerinde aynen bu ekilde gereklemit ir. Avrupa dnda d nyann tm blgelerinde Rhesus pozi tif k

  • H AV VA ' N I N YEDi K l Z I

    Rhesus negati f kan grubunun eski kaynan oluturuyor olabil ir m iydi? Mourant, 1947 ylnda, Londra'da yaayan ve bir eyalet ynetimi kurmay amalayan iki Baskl yla bulutu; bu Baskl lar, genetik esizliklerini kantayacak her trl giriimi desteklemeye hazrlard. Tm Baskl lar gibi onlar da Fransz Direnii'ni destekiernekte ve faist Franco rej imine btnyle kar kmaktayd lar. Kan rnekleri verdi ler ve her ikisinin de Rhesus negatif olduu beli rlendi . Mourant bu tr i likiler kanalyla Fransz ve spanyol Basklarndan oluan bir grubun kan gruplarn inceledi ve umduu gibi, bunlarn ounun dnyada grlen en yksek oranda Rhesus negatif olduunu saptad . Mourant bu bulgulardan, Basklarn Avrupa'daki i lk toplumlarn neslinden geldiine; buna kar l k d ier Avrupal larn, yani ktaya gelen ilk insanlarla daha sonra buraya g eden lerin, kendi dncesine gre Yakndou'dan gelen i lk iftilerin b i r karm olduu sonucuna vard.

    O andan itibaren Basklar, Avrupa'nn tarih ncesi genetik yapsyla ilgili her konudaki karar srecinde dikkate a l nan en nemli toplum haline geldi; gnmzde de bu durum halen devam etmektedir. Basklarn, tm Bat Avrupa'da yalnzca kendilerine has bir dil konumalar ve bunun btn Bat Avrupa di l lerinin temel i olan Hint-Avrupa dil ai lesine ait olmay, durumlarn daha da zel bir hale sokmaktadr.

    Bi r sonraki adm ise, farkl kan gruplar gibi bel irl i sistemler zerinde yaplan ve onlarca yl sren aratrmalar sonucu biriken ok fazla verinin matematiksel bi leimi ilc atlmtr. Bunu baaran biliminsan, son otuz yldr bu alanda ta rtlmaz bir uzmanlk srdren Luigi Luca Cavall i-Sforza'dr. Kendisiyle i lerleyen sayfalarda da karlaacaz. statistik uzman Anthony Edwards i le bi rl ikte Cambridge'de alan Caval li-Sforza, bu matematiksel bileimi o zamanlar yeni bi r bulu olan del ikli kart hesaplayc makineleri kul lanarak baarmtr. Birka genetik sistem zerinde ayn anda bir ortalama bu larak, antro-

    62

  • K A N G IHJ I' LA IU N D AN c; N I . E H E

    poloj ik uygulamalarda tek tek ele al nan kan gruplarnn incelenmesinde ortaya kan garip ve sezgi yolu ile anlalan veya renilenlere aykr den sonularn ounu ortadan kaldrmay baarmtr. Bu sistemin tek zayf yn, Ruslar ve Madagaskarllar gibi farkl uluslardan gelen kiilerin, ayn kkenden olmasalar bile, tesadfen ayn gen frekansn gsterme olaslnn bulunmasyd. Tek deil de birka gen bir arada karlatrldnda, bu genlerden birinden elde edilen aldatc bir verinin etkisi dierleri tarafndan sulandrlp sil inebilmekteydi . Bundan byle Madagaskar'n Ruslar tarafndan istila edilme tehlikesi yoksa da, temelde yatan prensip ayn kal yordu; evrimsel anlamda, benzer gen frekans gsteren toplum larn birbi riyle balantl olma olasl, genleri ok farkllk gsteren toplurnlara gre daha fazlayd.

    Anthony Edwards, dncelerini, ok akll ve ustaca yazlm bir makaleyle 1965 yl nda New Scimtist dergisinde aklad. Bu makalede Edwards, zerinde sralanm halde 100 adet siyah ve beyaz disk bulunan bir srk tayan bir kabi leyi rnek verir. Her yl srktaki disklerden biri rasgele karlp, yerine karlan diskin renginin aksi renkte olan yeni bir disk konur. Gnn birinde kabile iki gruba ayrldn da, her bir grup o anda tanmakta olan srn aynsn tamaya devam eder. Ertesi yl bu iki kabilcden her biri rasgele bir diski dier renkten bir disk ile deiti ri r. Bir sonraki yl ve ardndan gelen yl lar boyunca bu olay ayn ekilde, rasgele bir diskin dier renkteki bir diskle deitirilmesi biiminde devam eder. Diskler tamamen rasgele deitirildiinden, iki kabilenin tad srklarn. zerindeki disklerin s ralanmalar her yl birbirine daha az benzeyecektir. te yandan, her iki kabilenin tad srklardaki siyah ve beyaz disklerin sralanndaki farkiara gre bunlarn bi rbirlerinden ne kadar zaman nce ayrldklarn tahmin etmek de mmkn olabilecektir. Yaln zca gen frekans veri lerine bakarak kesin bi r tarih saptamak ok zordur, ancak iki kabilc arasnda-

    63

  • II AVVA'N ! N YEDi K l Z I

    ki geetik uzaklk diye bilinen karlatrmal farklar, bunlarn ortak sayiuluunun iyi bir lmn verebi l i r. Birbi rlerinden ne kadar uzun zaman ayr kalrlarsa, aradaki genetik uzaklk da o kadar byk olacaktr.

    Bu rnek, ge11etik sii riikleme ad verilen ve nesi lden nesle genlerin tesadfen srmesi ya da yok olmas sonucunda oluan geneti k deiim srecini son derece zekice canlandrmaktadr. Bu deiim sreci, zaman getike, gen frekanslarnda giderek artan farkiara yol aar. Aynen Edward'n diskler in sralanmasnda iaret et tii gibi, gen frekanslar geriye dn yapmak ve i ki ayr toplumun ne kadar zaman nce tek bi r toplum olarak bir arada bulunduunu anlamak iin kullan labil i r. Burada toplum olarak tanmlanan bir ky, bir kabile veya tm dnya toplumlar olabil i r ve bu eki lde incelenecek olan toplum saysnda herhangi bir kstlama yoktu r. ayet bunu tm dnyay kapsayan bir eki lde yaparsanz ortaya ekil l 'de veri len bir grnm ortaya kar.

    KK -

    -

    -

    Mbuti l'igncsi} i.__ ________ H.bc Al'R1I

  • K A N G H U I' L i\ H I N D A N G E N L E H E

    ekil l 'in sa tarafnda baz "toplumlar" yer almakta (btn ktalardan ikier rnek a ldm) ve alt ksm yatay olarak genetik uzakl k/zaman' belirtmektedir. Buna evrim aac ad veri l ir ve soldan saa grlen izgi ler, birok farkl genin frekans zmsemesinden elde edi len "toplumlarn" evrimi ve birbirinden ayrlnn tahmini srasn vermektedi r. Bunlarn birounun gruplan i lk bakta olduka mantkl grnr. ki Avrupal toplum olan ngil izler ve talyan lar, aata iki ksa "dal" i le birbirlerine ok yakn durmaktad rlar. ki yerli