58
www.yuruyus-info.org [email protected] [email protected] Haftalık Dergi Sayı: 40 12 Kasım 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) www.yuruyus-info.org FAŞİZMİN AÇMAZI, HALKI SİNDİREBİLECEĞİNİ DÜŞÜNMESİDİR! OYSA HALK YENİLMEZ BİR YUMRUK KALKAR HAVAYA, BİR SLOGAN PATLAR, BİR İNSAN ÇIKAR MEYDANA! Faşizm halk için avukatlık yapmayın diyor. Faşizm halk için düşünmeyin diyor. Faşizm tutsaklıkta halk için direnmeyin diyor. Faşizm bir ideolojiniz, bir siyasi kimliğiniz olmayacak diyor. Faşizm bütün tarihimizi, direngenliğimizi hapishane duvarlarına gömmeyi dayatıyor. ENGİN GÖKOĞLU DİRENİYOR. ENGİN GÖKOĞLU ve HALKIN AVUKATLARI İDEOLOJİLERİNDEN, SİYASİ KİMLİKLERİNDEN, DİRENME HAKLARINDAN VAZGEÇMİYORLAR! HİÇBİR FAŞİST BASKINIZ, İŞKENCENİZ DEVRİMCİLERİ TESLİM ALAMAYACAK! Ne avukat, ne sanatçı, ne memur, ne mahalleli, ne gençlik, işçi, köylü ne savaşçı, ne milis, ne gerilla... HALK İÇİN SAVAŞMAYA DEVAM EDİYORUZ. İDEOLOJİMİZ VE POLİTİKALARIMIZLA DÜNYANIN TÜM SÖMÜRÜCÜLERİNE VE KATİLLERİNE MEYDAN OKUYORUZ FAŞİZMİ VE EMPERYALİZMİ YENECEĞİZ! HALKIZ BİZ BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA BİTMEYiZ! FAŞİZMİ YENECEĞiZ!

BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

  • Upload
    others

  • View
    9

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

www.yuruyus-info.org

[email protected]

yu

ruy

us

.biz

@g

ma

il.co

m

Haftalık DergiSayı: 40

12 Kasım 2017Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

ww

w.y

uru

yu

s-in

fo.o

rg

FAŞİZMİN AÇMAZI, HALKI SİNDİREBİLECEĞİNİ DÜŞÜNMESİDİR!

OYSA HALK YENİLMEZBİR YUMRUK KALKAR HAVAYA,

BİR SLOGAN PATLAR,BİR İNSAN ÇIKAR MEYDANA!

Faşizm halk için avukatlık yapmayın diyor.Faşizm halk için düşünmeyin diyor.

Faşizm tutsaklıkta halk için direnmeyin diyor.Faşizm bir ideolojiniz, bir siyasi kimliğiniz olmayacak diyor.

Faşizm bütün tarihimizi, direngenliğimizi hapishane duvarlarına gömmeyi dayatıyor.ENGİN GÖKOĞLU DİRENİYOR.

ENGİN GÖKOĞLU ve HALKIN AVUKATLARI İDEOLOJİLERİNDEN, SİYASİ KİMLİKLERİNDEN, DİRENME HAKLARINDAN VAZGEÇMİYORLAR!

HİÇBİR FAŞİST BASKINIZ, İŞKENCENİZ DEVRİMCİLERİ TESLİM ALAMAYACAK!Ne avukat, ne sanatçı, ne memur,

ne mahalleli, ne gençlik, işçi, köylüne savaşçı, ne milis, ne gerilla...

HALK İÇİN SAVAŞMAYA DEVAM EDİYORUZ.İDEOLOJİMİZ VE POLİTİKALARIMIZLA DÜNYANIN TÜM SÖMÜRÜCÜLERİNE VE KATİLLERİNE

MEYDAN OKUYORUZFAŞİZMİ VE EMPERYALİZMİ YENECEĞİZ!

HALKIZ BİZ BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA

BİTMEYiZ! FAŞİZMİ YENECEĞiZ!

Page 2: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

www.yuruyus-info.org [email protected]

Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Elif ERSOYAdres: Bozkurt Mah. Baysungur Sok.Muratoğlu Çarşısı 14 D Şişli - İSTANBULOfset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

Çakmak Cad. 1297. Sokak No: 1 Daire: 1

Sultangazi / İSTANBUL

Tel: (0-212) 536 93 45

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi Matbaacılık Sanayi Cad.

Altay Sok. No: 10 Çobançeşme /

Yenibosna / İST.

Tel: (0-212) 452 23 02

Haftalık Süreli

Yerel Yayın

Siyasi Dergi

Fiyatı: 1 TL

Eğer düşman açıkta ve görünürde ise,onu hemen seçebiliyorsak bu birşanstır. Ancak emperyalizmin bu

aşamasında düşman kendiniprofesyonelce gizliyor. Bu sebeple

düşmanı tankından, topundan,kıyafetinden değil, ideolojisindenayırdetmek gerekiyor. Bu çağda

ezilenler her zamankinden daha çoksınıf bilincine ihtiyaç duymaktadır.

Emperyalizm ile girişilen askeri,ekonomik, siyasal, kültürel ilişkiler

halktan gizlenmektedir. Emperyalizmideolojik hegemonya araçları ile halkısömürüye alıştırmakta, sınıf bilincini

çarpıtarak, dost düşman ayrımınıbelirsizleştirmektedir.

Sessizce geçti, ömrümüzden Merhaba dedi yalnızcaBir haber anlattı sakin Hatırımızı sordu usul usulSırtımızı sıvazladı dostça...

SessizdiSessizliği, Ağaçtaki en yeşil dalınYatağında coşkun akar ırmağınGöz menzil kilitli turnanınVe namluya sürülü kurşunun sessizliğiydi.

Sessizdi;SessizliğiYarına yön verecek İnanç’ın sessizliğiydi.

Ve sessizce geçti ömrümüzden;Hapislerin sokaklarda atan yüreği,İki kişilik pankartların iki elinden biriToprağın altına sessizliğe gömülenlerin diliydi.

Sessizdi;Sessizliği,Soframızdaki ekmeğin Dizlerimizdeki dermanın Bileğimizdeki kuvvetin İnanç’ıydı.

Sessizce geçti ömrümüzden Haziran yükünü bırakıyorduGüneş saflara çağırıyorduGüne bakanları Ve güneşe koşacak canlar...

Dağıldı, yağmur yüklü bulutlar Güneşin katarında İnanç’ın sessizliği ilk sırada...Ferman buyurmuş.Soysuz düzenin çanağını yalayanlarAğızlarının suyu aka akaKanımıza ekmek doğrayanlar!Ant vermişler Nerede – İnanç’a sarılı el varsa, Omuzdan koparmayaBunca keskinken öfke, iki sınıf arasındaGüneşin katarında İnanç’ın sessizliği ilk sırada...

İnanç’ın sessizliği, Aylardan Ölmek Zor!Öfke göğüs kafesindeKanadı kınalı bir kuşUçuyor semalarındaMeydanların / caddelerin / hapislerin...İnanç’ın sessizliği Dili oluyor dilsizlerin Sesi oluyor duymazlarınGözü oluyor görmezlerin...İnanç’ın sessizliği Müjdesidir ;Bahar dalında tomurcuğunKarnı doymuş çocuğunYarını kuracak umudun!

Dağıldı yağmur yüklü bulutlar Güneşin katarında İnanç’ın sessizliği ilk sırada...

ÖZGÜR TUTSAKLAR

İNANÇ’IN SESSİZLİĞİ

Page 3: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

ii ç i n d e k i l e r23 Zehirde Şifa Kahpede Vefa

Yoktur: Ajan-provokatörEngin Kaya’nın itirafları

25 Halklar, emperyalist işgalcilerive emperyalizmin tümişbirlikçilerini yeryüzündensilecekler! Çünkü, halklarınAlişan Şanlılar’ı, YahyaAdnanlar’ı, İssamZahreddinler’i var!

27 Halk Meclisleri: Mücadeledesüreklilik ve canlılık

29 Mahalleler: Kişiye değil,örgütlülüğe bağlı çalışmatarzı

31 Milisler, MahalleninŞahanlarıdır: SovyetDevrimi’nde milisler

33 Kondumuzu Yıkanın VillasınıYıkarız: Saraya şatafat,gecekondulara yıkım!

34 Savaş ve Biz: Zafer kazanmakiçin savaşın yasalarını öğren-1

35 Sloganlarımız-Geleneklerimiz

36 Devrimcilik AkılTamirciliğidir: Yoldaşlık,zafer uğruna birlikte el eleölüme yürüyebilmektir!

37 Gençlik Federasyonu’ndan:Dünden bugüne, bugündenyarına, gençlik geleneklerinesarılarak güçleniyor!

8 Devrimciliğin Köşe Taşları:Objektivizm, devrimciliğindüşmanıdır

9 Kürdistan’da Tek Yol Devrim:Katil ABD’yi dost tutanlarınellerine halkın kanı,boyunlarına mazlumhalkların vebali dolanacaktır.Hiçbir “özgürleştirme”,“insan haklarını savunma”demagojisi bu gerçeği tersineçeviremez

14 Halkın Hukuk Bürosu:Halkın avukatları Anadoluhalkının bağrında gelişti,devrimci avukatlık birgelenek haline geldi. Halkınavukatlarını işkencelerinizle,dayatmalarınızla teslimalamaz, geleneği yokedemezsiniz!

17 Kökleri halkın içinde 30 yıllık

bir gelenek: HHB 7. bölüm

21 “Bırakın” diyen yok! “Zorla

müdahale”yi savunan yok!

4 Halkız biz! Baskın, gözaltı,tutuklamayla bitmeyiz! Faşizmiyeneceğiz! 17 Kasım’da Nuriyeve Semih’in mahkemesinekatılmak, faşizmi yargılamaktır!

HALKIZ BİZFAŞİZMİ YENECEĞİZ!

38 Liseliyiz Biz: Gençliği

ne TEOG, ne de başka bir sistem

kurtaramaz!

Çözüm daha çok cesaretle, daha

çok inançla örgütlenmektedir!

39 Kelimelerimiz: Mevzi

40 Halkın Sanatçıları: Kalemi

diyalektik, sözleri materyalist

42 Sorunlar-Çözümler

43 Yeni İnsan: Emek ve mücadele ile

ulaşacağız

44 1900’lerden 2000’lere Kurtuluş

Savaşımız: İpsiz Recep

47 Halkın sanatçılarına, halkın

avukatlarına özgürlük!

48 İki Sınıf - İki İdeoloji:

Sınav sistemi, at yarışı veya “bir

kabus” olamaz

50 TAYAD’lı Ailelerden:

Onurlu yaşadı, mutlu kapattı

gözlerini sonsuzluğa...

51 Avrupa’da Yürüyüş

54 Avrupa’daki Biz: Eğlenceyi

yozlaştırmanın bir aracı olarak

alkol

56 Yitirdiklerimiz

58 11’lerimiz...

Mehmet Amcamız,Küçükarmutlu da, Feridun Osmanağaoğlu Numune Hastanesi önündeNURİYE VE SEMİH İÇİNSÜRESİZ AÇLIK GREVİNDE...Mehmet Amca: 0553 169 14 78Feridun Osmanağaoğlu: 0537 815 38 09ARAYIP DİRENİŞE DESTEK OLALIM

Page 4: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

Direnişi Zafere Dönüştürmek İçin"Herkesin Yapabileceği Bir Şey Vardır!"

Binlerce kamu emekçisi, Nuriye veSemih gibi, AKP faşizminin OHAL baha-nesiyle KHK'lar ile mesleklerinden ihraçedildi. Nuriye ve Semih 1 yıldır işleri,emekleri ve onurları için direniyorlar. İş-lerine geri dönebilmek için AnkaraYükselCaddesi’nde direnişe başladılar. Gözaltınaalındılar, ama direnmekten vazgeçmediler.Açlık grevine başlayıp direnişi büyüttüler.Nuriye ve Semih direnişe başladıklarıandan itibaren faşizmin saldırılarının hedefioldu. Faşizm direnişi bitirmek, halktanuzaklaştırmak için elinden geleni yaptı;ama başaramadı. Direniş halklaştı... Nuriyeve Semih'i tutukladılar; fakat ne direnişi,ne de direnişin halklaşmasını engelleye-bildiler. Nuriye ve Semih faşizmin zin-danlarında direnmeye devam etti, yeni di-renişçiler ve halk, Yüksel direnişini devamettirdi. Her gün gözaltına alındılar; amadireniş mevzisini terk etmediler, terk et-miyorlar.

AKP faşizmi gözaltılarla, tutuklamalarladirenenleri yıldırabileceğini, direnişi biti-rebileceğini sandı. Bunun için direnenleresaldırıyor. Bunun için Nuriye ve Semih'itutukladı, Yüksel'de direnenleri gözaltınaaldı. Ancak ne direnişi bitirebildi, ne dire-nenleri yıldırabildi. Cephe’nin direniş ge-lenekleriyle büyüdü ve halklaştı. Faşizm

bundan dolayı Cephe'ye saldırıyor. Göz-altılarla, tutuklamalarla bitirmeyi umuyor;ama nafile.

Direniş AKP faşizmini teşhir etti, halkdüşmanı faşist yüzünü açığa çıkardı. OHALve KHK’ları yerle bir etti. AKP, OHALve KHK'lar ile bütün halkı teslim almaya,yıldırmaya yöneldi. Düzeniçi muhalefetedahi tahammül edemedi, saldırmadığı he-men hiçbir kesim kalmadı. AKP'nin busaldırılarının karşısına direnişle çıkan veAKP politikalarını boşa çıkaran, Cephe'nindireniş çizgisi oldu ve bu çizgi bugünhalkın birçok kesiminde yankısını buluyor.AKP'nin korkusu ve saldırılarının nedenide budur. Yasaklama, baskı, işkenceli göz-altı, para cezası, tutuklama, terör demagojisi,hükümetin en yetkili ağızlarından yapılankaralamalar, çıkarılan kitapçık, avukatlarınbürolarına polis baskını yapılarak 15'inintutuklanması, tecrit, direnişçilerden birinitahliye ederek direnişi bölmeye çalışma...Hiçbir şey kar etmedi, etmiyor... Direnişikıramayan AKP faşizmi, çareyi yine eylemyasaklamakta arıyor. Ankara Valiliği hertürlü gösteriyi yasakladığını duyurdu. Amabu şekilde de direnişi bitiremeyecekler.Faşizm bu direnişin bitmesini istiyorsa ta-lepleri kabul etmekten başka bir yolu yok!Direnişi siyasi olarak boşa çıkarmanın isemümkünü zaten yok. Çünkü bu direniş si-yasi olarak zaferini çoktan kazanmıştır.

Halkız BizBaskın, Gözaltı, Tutuklamayla Bitmeyiz

Faşizmi Yeneceğiz!

17�KASIM'DA�NURİYE�VESEMİH'İN�MAHKEMESİNEKATILMAK�FAȘİZMİ�YARGILAMAKTIR!

Nuriye ve Semih tümhalk için direniyorlar. Halkonların direnişini sahiple-nerek, direnişi her alandasürdürüyor. Nuriye ve Se-mih'i tutukladılar, halkYüksel Caddesi’ni boş bı-rakmadı. Nuriye'nin kaçı-rıldığı Numune Hastanesiönünde Halk Cephelilernöbete başladı. Halk, mah-kemelerde, hastane önün-de, onlar yokken de YükselCaddesi’nde Nuriye ve Se-mih'e sahip çıktı. Onlarınsesi olmaya, adaletsizliğekarşı yattıkları açlıklarınınseslerini duyurmaya veadalet istemeye devam edi-yor halk.

Mücadelenin meşrulu-ğuna, düşmanın haksızlı-ğına ve halkın gücüne ina-nıyoruz. Bu yüzden halkda Cephe'nin hiçbir eyle-minin meşruluğunu tartış-maz. Cephe'nin eylemlerihalkın sempatisini ve des-teğini kazanır. Faşizminhalk düşmanı politikaları-na, Cepheliler karşı çıktı,direndi. Asla bedel öde-mekten kaçmadı, ve diren-işlerin en önünde yer aldı.Bundan dolayı her zamanemperyalizmin ve faşizminhedefi oldu.

HALKIZ BİZ4

Page 5: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

Faşizmin Baskısı, Nuriye veSemih'in DirenişiniBitiremez

Nuriye ve Semih'in direnişi meşruve haklı bir direniştir. İşi, emeği veonurları için direniyorlar. Kararlılar, "Bizişimizi istiyoruz! İşimiz iade edilsin,açlık grevini bitireceğiz!" diyor SemihÖzakça. “Beni burada tutarak ‘boyuneğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimiverene kadar boyun eğmeyeceğim, bu-rada en temel hakkımı savunuyorum,yaşam hakkımı savunuyorum. Ekmeğimiistiyorum, başka bir şey istemiyorum”diyor Nuriye Gülmen.

Sadece Nuriye ve Semih değil, on-binlerce insan, OHAL dönemi boyuncaçıkan Kanun Hükmünde Kararname-lerle, yıllarca emek verdikleri işlerindenihraç edildiler. Onlar haklarına sahipçıkmak için alanlara çıktılar. NuriyeGülmen 9 Kasım 2016 tarihinden beri,Semih Özakça ise 23 Kasım 2016 ta-rihinden beri direniyorlar. Bugüne ka-dar faşizmin her türlü saldırılarınakarşı kararlılıkla sürdürdüler direniş-lerini.

Direniş büyüdükçe, faşizmin sal-dırıları da arttı. Faşizmin saldırılarıarttıkça, Nuriye ve Semih'in direnişleridaha da fazla büyüdü. Çünkü faşizminvarlığı, halklar açısından sinip köşeyeçekilme nedeni değil, direnme nede-nidir.

Nuriye ve Semih Tüm Halkİçin Direniyorlar

Polis, Yüksel Caddesi’ni kuşattı,Nuriye ve Semih'in adını haykırankim varsa saldırdı gözaltına aldı, iş-kence yaptı. Halk, bunları bile bileher gün meydanlara çıktı. Nuriye veSemih'e, direnişe sahip çıktı. Ankara'nınher yerinde eylem yapmayı yasakla-dılar, Türkiye'nin her yeri eylem yerinedönüştü. Açlık grevi direnişi halkaumut oldu. Bu umudu yok etmek içinpervasızca saldırıyor faşizm. Bununiçin destek açlık grevi yapanlara da

saldırdılar. Çanakkale'de destek açlıkgrevine başlayan Ceren Öztemiz'i göz-altına aldılar. İstanbul'da destek açlıkgrevi yapanların evleri basıldı. Nuriyeve Semih'in açlık grevi halka umutoldu. 2 kişinin başlattığı direniş fa-şizmin politikalarının önünde engeloldu. Direniş yaygınlaştıkça faşizmpervasızlaştı. Nerede Nuriye ve Semihdiyen biri varsa saldırdılar.

Nuriye ve Semih tüm halk için di-reniyorlar. Halk onların direnişini sa-hiplenerek, direnişi her alanda sürdü-rüyor. Nuriye ve Semih'i tutukladılar,halk Yüksel Caddesi’ni boş bırakmadı.Nuriye'nin kaçırıldığı Numune Hastanesiönünde Halk Cepheliler nöbete başladı.Halk, mahkemelerde, hastane önünde,onlar yokken de Yüksel Caddesi’ndeNuriye ve Semih'e sahip çıktı. Onlarınsesi olmaya, adaletsizliğe karşı yattıklarıaçlıklarının seslerini duyurmaya veadalet istemeye devam ediyor halk.

Bugün Nuriye ve Semih demekbedel ödemektir. Halkımız AKP'denkorkmadığını, direnişi zaferle sonuç-landırmak için gösterdiği sahiplenmeyleortaya koyuyor. Zorla müdahele ede-bilmek için, Nuriye ve Semih'i hasta-neye kaçırdılar. Zorla müdahale, iş-kenceli ölümdür. Büyük Direniş sıra-sında direnişi bitirmek amacıyla yüz-lerce tutsak sakat bırakıldı. Faşizmzorla müdahale ile direnişçileri sakatbıraktı. Faşizm bunu elbette biliyor,direnişi engellemek için 2 direnişçiye,Nuriye ve Semih'e zorla müdahaleederek sakat bırakmak istedi. Halksahip çıktı. Hastane önünü direniş ala-nına çevirdiler. Nuriye ve Semih yalnızdeğildir dediler. Hastane önünde on-larca insan gözaltına alındı ve işkencegördü, nöbet devam ediyor.

Faşizmin Baskıları Cephe'yi Bitiremez

OHAL ilan edildiği günden beriher türlü eylem yasaklandı, sokaklara,meydanlara kim çıkıyorsa işkence gör-dü, gözaltına alındı. Herkes meydanları

Faşizmin terörü; gücünündeğil güçsüzlüğünün gösterge-sidir. Faşizmin yenilmesi bizimhalk olarak faşizme karşı bir-likte mücadele etmemize ve sa-vaşmamıza bağlıdır.

Faşizm halkı bitiremez, halkıyenemez.

Faşizme karşı birleşelim. Fa-şizme karşı herkesin yapacağıbir şey vardır.

Cepheliler; Faşizm yalanlar-la, demagojilerle, ırkçılıkla halkıkandırıyor.

Kampanyamızla faşizmi tümçıplaklığıyla, halkın gözlerininönüne serelim.

12 Kasım2017

Yürüyüş

Sayı: 40

5FAŞİZMİ YENECEĞİZ

Dergimizin 40. sayısının yayınlandığı 12 Kasım 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 249. günündeler

*Yüksel Direnişi 369. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 174. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 265. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 134. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 91. gününde*Ankara Numune Hastanesi önünde süren nöbet 49. gününde

Page 6: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

terk ederken, Cepheliler kararlılıklameydanlara çıktılar, bulundukları heryeri direniş alanına çevirdiler. Bugünfaşizmin karşısında direnen tek güçCephe'dir. AKP faşizmi gözaltılarla,tutuklamalarla önündeki direnen tekengel olan Cephe'yi bitirebileceğinisanıyor.

Faşizm var diye, OHAL var diyebiz mücadeleyi tatil etmeyiz. FaşizminOHAL uygulamaları; ancak savaşmanedenlerimizi arttırır. Her gün halkadaha fazla baskı ve zulmün olduğuyerde, biz her gün mücadeleyi büyüt-mek zorundayız. Bunun için bir anbile mücadele alanını terk etmiyoruz.Bunun için direnişleri büyütmeye de-vam ediyoruz. Nuriye ve Semih'inadını her yerde haykırmaya devamediyor ve bedel ödüyoruz.

Mücadelenin meşruluğuna, düş-manın haksızlığına ve halkın gücüneinanıyoruz. Bu yüzden halk da Cep-he'nin hiçbir eyleminin meşruluğunutartışmaz. Cephe'nin eylemleri halkınsempatisini ve desteğini kazanır. Fa-şizmin halk düşmanı politikalarına,Cepheliler karşı çıktı, direndi. Aslabedel ödemekten kaçmadı, ve diren-işlerin en önünde yer aldı. Bundandolayı her zaman emperyalizmin vefaşizmin hedefi oldu.

Faşizm ve emperyalizm geliştir-dikleri politikaları uygulayıp halkı is-tedikleri gibi yönetebileceklerini dü-şündüler. Halkı teslim alıp istediklerigibi at koşturmak istediler. Cephe'ninpolitikaları, onları hareketsiz kılmış,her aklına eseni yapamayacaklarınıgöstermiştir. Attıkları her adımda Cep-he'nin politikalarını hesap etmek zo-rundalar. Çünkü halk Cephe'nin ön-derliğinde direnirse oligarşinin yeni-leceğini biliyor.

Cephe, faşizmin hiçbir saldırısınıcevapsız bırakmadı. Faşizmin tüm po-litikalarına karşı politika üretti. BugünAKP faşizmi baskınlarla, tutuklama-larla Cephe'yi halkın gözünde umutolmaktan çıkarmak istiyor. Bunun içinher gün operasyonlar yapıyor, insan-larımızı gözaltına alıyor, işkence ya-pıyor, tutukluyor. Hapishanelerde deişkence devam ediyor, halkın avukatlarıfarklı hapishanelere sürüldüler. Kitap

s ın ı r lamas ı ,ayakta sayımdayatması, al-dıkları disiplincezaları sürer-ken, avukatEngin Gökoğ-lu'nun dahaönce polis ta-rafından kırılankolu, gardiyan-lar tarafındantekrar kırıldı.Halkın avukatları da müvekkilleri deteslim alınamıyor.

Faşizmin baskıları ne Nuriye veSemih'in direnişini, ne halkın direnişini,ne de Cephe'yi bitirebilir.

Halkız biz, faşizmi yeneceğiz.

Halkız biz, baskınlarla bitmeyiz.

Halkız biz, gözaltılarla bitmeyiz.

Halkız biz, tutuklamakla bitmeyiz.

Faşizmi yeneceğiz.

İrademizle Her GünFaşizme KarşıZafer Kazanmaktayız

Nuriye ve Semih kazanacak, zaferdirenenlerin olacak. "İrademizle her günfaşizme karşı zafer kazanmaktayız."diyor Nuriye Gülmen. Onlar çoktan ka-zandılar. Faşizm Nuriye ve Semih'iniradesini kıramadı, onlar iradeleri ileher gün faşizme karşı zafer kazanmak-talar. Faşizm irademizi kıramadıkçakaybetmeye devam edecektir.

Bu iradeyi hep birlikte güçlendi-receğiz. Direnişi zafere ulaştırmakiçin hepimiz iki kat emekle çalışma-lıyız. Bugüne kadar ne yaptıysak budireniş için, kendi onurumuzu ve ge-leceğimizi savunmak için, iki kat faz-lasını yapalım. Bir adım daha öne çı-kalım, bir adım daha fazla atalım,dünden daha hızlı koşalım ki bu direnişzafere ulaşsın.

Ankara Valiliği eylem yasaklarıile neyi amaçlamakta? Nuriye ve Se-mih'in açlık grevi direnişi meşru birdireniştir. Bu direnişin büyümesine,yayılmasına engel olmak istiyor. Açlıkgrevi direnişi bir hak alma biçimidir.Ankara Valiliği açlık grevini bir hakalma biçimi olmaktan çıkarmak istiyor.

Ama halk direnmeye devam etti. Hergün Yüksel Caddesi’ne çıkıp direnmek,faşizmin karşısında her gün zafer ka-zanmaktır.

Ülkemizde faşizm, emperyalizmve oligarşinin yönetememesinin birsonucudur. Halkı faşizmle yönetmeyedevam etmek istiyor, yönetememe kri-zini bastırmak istiyorlar. Türkiye halk-ları faşizme teslim olmuyor. İşte tekbir direniş bile faşizmin politikalarınıengelleyebiliyor. Tek bir direniş, fa-şizmle yönetilen bir ülkede halklarınörgütlenmesinin, mücadelesinin, saf-laşmasının önünü açıyor.

Tek bir direniş ile faşizme karşı zaferkazanıyoruz. Nuriye ve Semih'in direnişibize, 16 yıldır tek başına yöneten hü-kümetin aczini gösteriyor, faşizmin gay-ri-meşruluğunu ve tutunacak dalı ol-madığını gösteriyor. Nuriye ve Semih'indirenişi faşizmin karşısında birçok zaferelde etti bile. Zalimin karşısında boyuneğilmeyeceğini gösterdi. Nuriye ve Se-mih dünyayı ayağa kaldırdılar ve herkesedirenmenin onurunu yaşattılar. Tümdünya halklarına direnişin, direnmeninmeşruluğunu gösterdiler. OHAL'e karşıdirenilmez, bekleyelim diyenlere, di-renmenin mümkün olduğunu gösterdiler.Sevdayı yeniden tanımladılar. Eşler bir-likte açlığa yattı. Yoldaşlar birlikte açlığayattı. Anneler, babalar, kardeşler direnişeomuz verdi, direnişi omuzladılar. Buzaferle ilerliyor direniş, taleplerininkabul edilmesiyle de sonuçlanacaktır.

Direnişi Zafere Dönüştürmekİçin "Herkesin YapabileceğiBir Şey Vardır"

Nuriye Gülmen "Herkesin yapa-bileceği bir şey vardır" diyerek halkı

Yürüyüş

12 Kasım2017

Sayı: 40

HALKIZ BİZ6

Page 7: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

direnişe çağırıyor. Nuriye Gülmen'eşantaj yapıyorlar, refakatçi vermiyorlar,ışık görmeyen koğuşlara koyuyor,güneş yüzü göstermiyorlar. Bunlar onuteslim olmaya değil, direnişi büyütmeyegötürüyor. Nuriye Gülmen bugün küçükbir hastane odasından umut olmayadevam ediyor. Nuriye aylardır açlıkgrevinde. Sadece kendisi açlık greviyapmakla kalmıyor, açlık grevi yapıpdurup beklemiyor, Nuriye kendi içindedirenişi örgütlüyor ve büyütüyor. Nuriyedirenişe önderlik ediyor.

Nuriye'nin de dediği gibi "Herkesinyapabileceği bir şey vardır." Biz direnişibüyüttükçe faşizmi yenebiliriz. Nuriyeve Semih'in direnişini zafere dönüştü-rebiliriz. İşkenceci, katil, faşist polis,Nuriye ve Semih'in adını duyduğuyerde saldırıyor. Bu bizim için korkupsinme nedeni değil, direnişi büyütmenedenidir. Nuriye ve Semih'in adı nekadar çok yasaklanırsa biz onlarınadını o kadar çok yaymalıyız.

Bugüne kadar farklı kesimlerden bir-çok insan direnişe destek verdi. Eylemlerekatıldı, imza topladı, bildiri dağıttı, heryere Nuriye ve Semih'in adını yaydı.Onların haberleri yaymak bile bir des-tektir. Arkadaşlarımıza, eşe dosta Nuriyeve Semih'ten bahsetmek bile bir destektir.Ama bugün bundan fazlası gerekiyor.Bir adım daha atarak direnişi omuzla-malıyız. İki kat emek harcamalıyız.

Nuriye ve Semih'e sahip çıkarak, on-ların direnişini büyüterek, birbirimizekenetlenerek ve asla pes etmeyerek budirenişi hep birlikte zaferle taçlandıracağız.Bu direnişin tek bir hedefi vardı, o dazafer! Zafere hep birlikte ulaşacağız,zaferi hep birlikte kazanacağız.

Faşizmin MahkemeleriTiyatrodan BaşkaBir Şey Değildir

Bugüne kadar halkın Nuriye ve Se-mih'i sahiplenmesini engelleyemediler.Nuriye Gülmen'i mahkemeye getir-mediler ama yüzlerce insan Nuriye

olup mahkemeye akın etti. Faşizminmahkemelerinde adaletin sağlanama-yacağına bir kez daha tanık olduk.AKP faşizminin tiyatro oyunundanibaretti duruşmalar.

20 Ekim'de yapılan son duruşmayaSemih Özakça tekerlekli sandalye ilegelirken, Nuriye Gülmen yine getiril-medi. Bu mahkemede de yine görüldüki faşizmin mahkemeleri adaleti sağ-layamaz. İftiracı itirafçı Berk Ercan,SEGBİS ile duruşmaya bağlanarak ifa-de vermeye başladı. İftiracı itirafçıBerk Ercan'ın verdiği ifadelerdeki çe-lişkiler yalanlarını bir bir ortaya çıka-rıyordu.

Semih Özakça "Tanık Berk Ercan’ınyaptığı düşkünlüktür, alçaklıktır. Yaptığıitirafçılık değil, iftiracılıktır. İstanbul’abir kez gittim. Ama ne tanığı gördüm,ne o parka gittim. Berk Ercan’ın benigördüğünü söylediği tarihte askerdim."diyerek Berk Ercan'ın ifadesinin yalanolduğunu ortaya koymuştu.

Mahkemede Nuriye ve Semih'indosyalarının ne kadar boş olduğu gö-rüldü. Onları halktan uzaklaştırmakiçin tutukladılar. Dosyayı doldurmakiçin Semih Özakça'nın hapishanedeyazdığı günlüğü, Yüksel Caddesi’ndeyapılan basın açıklamasını koymuşlarsuçlama olarak. Başka hiçbir suçlamave kanıt yok.

20 Ekim tarihinde görülen duruş-mada Semih Özakça’nın adli kontrolşartıyla tahliye edilmesine, Nuriye Gül-men’in ise, tutukluluk halinin devamınakarar verildi. Verilen bir başka kararise, 17 Kasım tarihinde yapılacak olanbir sonraki mahkemeye Nuriye Gül-men'in de getirilmesiydi.

Adalet mücadelemiz sürüyor. Ada-let, mahkemede Nuriye Gülmen'in ser-best bırakılması değildir. Adalet SemihÖzakça'ya verilen ev hapsi cezasınınkaldırılması değildir. Adalet, Nuriyeve Semih'in taleplerinin koşulsuz veşartsız yerine getirilmesidir. Onun içinadalet mücadelemiz sadece mahkemeye

katılmak değil, Nuriye ve Semih'in ta-leplerinin yerine getirilmesi için mü-cadeleyi büyütmektir.

Tüm Halk Cepheliler'e, TümHalkımıza Çağrımızdır!

Halkız Biz; Faşizmi Yeneceğiz!

Halkız Biz; Baskın, Gözaltı, Tu-tuklamakla Bitmeyiz!

Faşizmi Yeneceğiz!

Faşizmin baskın, gözaltı, tutukla-malarına boyun eğmeyeceğiz. Faşizm80 milyon halkımızın düşmanıdır.

Faşizmin baskın, gözaltı ve tutuk-lama terörüne karşı yeni bir kampanyaile savaşacağız.

Faşizmin terörü; gücünün değilgüçsüzlüğünün göstergesidir. Faşizminyenilmesi bizim halk olarak faşizmekarşı birlikte mücadele etmemize vesavaşmamıza bağlıdır.

Faşizm halkı bitiremez, halkı ye-nemez.

Faşizme karşı birleşelim. Faşizmekarşı herkesin yapacağı bir şey vardır.

Cepheliler; Faşizm yalanlarla, de-magojilerle, ırkçılıkla halkı kandırıyor.

Kampanyamızla faşizmi tüm çıp-laklığıyla, halkın gözlerinin önüne se-relim.

Tek bir direniş...

Nuriye ve Semih...

Kamu Emekçileri Cephesi...

Halk Cephesi...

Faşizmi çaresiz bırakmıştır. Faşiz-min OHAL'ini, Kanun Hükmünde Ka-rarnamelerini yerle bir etmiştir.

Tek kişiyle başlayan direniş adımadım, bedeller ödeyerek bütün dünyanıngündemine girmiştir.

Faşist Tayyip'in deyimiyle "dünyayıayağa kaldırmış"tır.

Bir de bütün halkın birleştiğini dü-şünün... Faşizme karşı direndiğini, sa-vaştığını düşünün...

Faşizmi yerle bir edecek güç halkın

12 Kasım2017

Yürüyüş

Sayı: 40

77FAŞİZMİ YENECEĞİZ

Dergimizin 40. sayısının yayınlandığı 12 Kasım 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 249. günündeler

*Yüksel Direnişi 369. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 174. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 265. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 134. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 91. gününde*Ankara Numune Hastanesi önünde süren nöbet 49. gününde

Page 8: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

gücüdür. Faşizm halktan onun içinkorkuyor, onun için saldırıyor.

Kampanyamızla faşizme karşıhalkı birleştirecek, halkı savaştıra-cağız. Faşizmi yerin dibine göme-ceğiz.

Nuriye ve Semih İçin, Adalet İçin, Faşizme Karşı17 Kasım'daMahkemeye Katılalım

17 Kasım tarihinde AKP faşiz-minin tiyatrosu devam edecek. Mah-keme tarihi belli olduğu andan iti-baren mahkemeye çağrı çalışmalarıbaşladı. Semih'i aldık Nuriye'yi dealacağız şiarı ile başladı çalışmalar.Ülkemizin dört bir yanında mahke-meye katılım çalışmaları sürüyor.Çünkü halk Nuriye ve Semih'i yalnızbırakmayacak.

17 Kasım gününe kadar dişimizle,tırmağımızla kazmalıyız engelleri.Nuriye ve Semih'in taleplerinin ye-rine getirilmesi için gecemizi günd-üzümüze katmalıyız.

17 Kasım'da görülecek olan mah-keme sadece Nuriye ve Semih mah-kemesi değildir. Tüm halkın mah-kemesidir. Burada yargılanmak is-tenilen halkın direnen damarlarıdır.Bundan dolayı 17 Kasım'daki mah-kemeye katılmak ve katılımı ço-ğaltmak hepimizin görevidir.

Semih'i aldık, 17 Kasım'da hepbirlikte Nuriye'yi de alalım faşizminelinden.

17 Kasım'da mahkemeye katıl-mak, Nuriye ve Semih'in direnişinisahiplenmektir. Nuriye ve Semihiçin adalet istemektir. Faşizme teslimolmadığımızı, direndiğimizi göster-mektir. 17 Kasım'da tüm halkı yar-gılamak istiyorlar, hep birlikte oradaolalım ve faşizmi yargılayan bizolalım.

Halkız Biz; Faşizmi Yene-ceğiz

Halkız Biz; Baskın, Gözaltı,Tutuklamakla Bitmeyiz

Faşizmi Yeneceğiz!

-Bir devrimcinin somut olarak elealdığı her şey onu gerçeğe götürür. Abar-tıcılık düşüncelerine ve devrimci kişiliğinezarar verir.

Objektivizm yani nesnel gerçeklikleyaklaşmak doğru düşünmeyi engeller.Gerçeklerden uzaklaşmadan, abartıcılığakarşı ısrarlı bir eğitimle objektivizmlemücadele edilmelidir.

-Bir devrimci objektif baktığındaadaletli olamaz. Yanlışla doğru arasında"objektif" olunmaz. Objektivizm, idea-lizmdir, metafiziktir, burjuvacadır.

-Bir devrimci, nesnelliğin devrimcidüşünce tarzıyla, bilimsel bakış açısıylataban tabana zıt olduğu anlamını çıkar-mamalıdır. Marksist-Leninistler objektiflikadına savunulan anti-bilimsel tarafsızlıkçarpıklığına karşıdır.

- Bir devrimci ya halktan yanadır,ya da burjuvaziden. tarafsız kalanlar ob-jektif olarak mevcut durumda üstün olansınıftan yana olurlar ki bu durumdainsan kendine yabancılaşmış olur. Sınıflarsavaşının en vahşi ve acımasız bir şekildesürdüğü günümüzde, sınıflar üstü kal-manın maddi zemini yoktur.

-Bir devrimci düzen güçlerinin bizikitlelerden tecrit etmek için her türlüyöntemi kullandığı bir ortamda kitle ça-lışmasına zarar verecek objektivizmigörmezden geldiğinde, düşman güçlerininişini kolaylaştırır ve devrimin çıkarlarına

zarar verir. Objektif olarak düşmanayardım etmek anlamına gelir. Çünküobjektif kafa halkı saflaştırmaz, uzlaş-macıdır.

-Bir devrimci sömürene, ezene, so-yana, zulmedene aynı ölçülerle, aynıdeğer yargılarıyla bakamaz. “Aynı öl-çüleri” uygulamak, daha doğru bir deyişleuygulamaya kalkmaktır. Ortada “objektif”olan bir şey yoktur. Ama bir sapmavardır. Bu sapma, ideolojik bir sapmadır.Bir devrimci, sınıfsal bakış açısına sahipolmak durumundadır.

-Bir devrimcinin örgütlenme ve ça-lışma tarzını belirleyen şey- ekonomik,demokratik taleplerle mücadele ederken,bu mücadeleyi düzenin icazet sınırlarınahapsetmemesidir. Onun için yalnızcadevrimin meşruiyet sınırları önemlidir.Kazanılacak haklar, kazanımlar halkındevrimci mücadeleye katılmasının önünüaçmak içindir. Silahlı mücadeleyi temelalmalıdır. Demokratik mücadeleyi deaynı militanlık, cüret ve fedakarlıklasürdürürler. Ve devrimciler örgütlülük-lerini yasal çerçeve içine hapsetmez,emperyalizm ve faşizmin gerçeğinde si-lahlı mücadeleyi örgütleyecek ve sür-dürecek şekilde oluşturmalıdır. Oysa ob-jektivistler için silahlamak gayri meşrudur.Bunun karşısında tavır alırlar. Onlar içintek belirleyici olan faşizmin yasalarıdır.

Objektivizm, devrimciliğin düşmanıdır....

AKP’nin katil kiralık polisleri İs-tanbul Okmeydanı’nda, halkın mat-baasına işlenmiş olan umudun slogan-larını, yazılamaları silmeye devamediyor. Konuyla ilgili ise, OkmeydanıHalk Cephesi 4, 5 ve 7 Kasım’dayazılı açıklamalar yayınlayarak şu söz-lere yer verdi;

“AKP’nin katil polisleri son iki haf-tadır Okmeydanı’nda her gün gece sa-

atlerinde gelerek halkın matbaası olanduvar yazılamalarını siliyor. Ne kadarsilerlerse silsinler sabahında yine aynıyazılamalarla karşılaşıyorlar… Halkı-mızdan alıyoruz biz gücümüzü halkımızalıyor bize spreyleri, boyaları... Benimduvarıma şunu yaz diyen de halkımızyani, sizin o çömez polislerinizin sildiğiyazılamalar bize işlemez, tekrar yaparız,hem de en güzelini.”

Yürüyüş

12 Kasım2017

Sayı: 40

HALKIZ BİZ8

İrademizi Sınamayın!Duvarlarımızdan Umudun Sloganları Eksik Olmayacak

Page 9: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

GEÇİCİ OLARAK “GÜÇLÜ” GÖ-RÜNENLER DEĞİL “TARİHSEL VESİYASAL OLARAK HAKLI OLAN-LAR” KAZANACAKTIR

ÇÜNKÜ GERÇEK ANLAMDAGÜÇLÜ OLANLAR TARİHSEL VESİYASAL OLARAK HAKLI OLAN-LARDIR.

YANİ DEVRİMCİLER, MARK-SİST-LENİNİSTLERDİR.

YANİ SİLAHLI MÜCADELE-DEN, SOSYALİZMDEN VAZGEÇ-MEYENLERDİR.

EMPERYALİZMLE UZLAŞMA-YANLAR, ANTİ-EMPERYALİSTÇİZGİLERİNDEN TAVİZ VERME-YENLERDİR.

MAO’NUN DEDİĞİ GİBİ “DÜŞ-MANIN SAVAŞTIĞI HER ŞEYİ DES-TEKLEMELİYİZ, DÜŞMANIN DES-TEKLEDİĞİ HER ŞEYLE SAVAŞ-MALIYIZ.”

KÜRT MİLLİYETÇİLERİ DÜŞ-MANIN DESTEKLEDİKLERİYLEDOST, DÜŞMANIN SAVAŞTIKLA-RIYLA DÜŞMANDIR.

EMPERYALİZME DİRENEN SU-RİYE HALKLARINA KARŞI veONUNLA “STRATEJİKDÜŞMAN”DIR.

IŞİD’İ YARATIP ORTADOĞU

HALKLARININ ÜZERİNE SÜRENABD EMPERYALİZMİ İLE DOSTVE “STRATEJİK İTTİFAKTIR”

ANTİ-EMPERYALİST DAMAR-LARI GÜÇLÜ ANADOLU HALK-LARI KARŞISINDA GAYRİ-MEŞ-RULUKLARINI UCUBE TESPİT-LERLE AÇIKLAMAYA ÇALIŞMAKBOŞUNADIR.

KATİL ABD’Yİ DOST TUTAN-LARIN ELLERİNE HALKIN KANI,BOYUNLARINA MAZLUM HALK-LARIN VEBALİ DOLANACAKTIR

HİÇBİR “ÖZGÜRLEŞTİRME”,“İNSAN HAKLARINI SAVUNMA”DEMAGOJİSİ BU GERÇEĞİ TER-SİNE ÇEVİREMEZ.

Savaş; bir tarafın, savaşın diğer ta-rafını yok etmesine kadar sürer. Bu ne-denle dost ve düşman safları çok nettir,net olmalıdır. Muğlaklık tarihsel yenilgidemektir. Muğlaklık güçlü ve güçsüzünsavaşında güçlünün;ezen ve ezilenin sa-vaşında ezenin yenmesi ; güçsüzü veezileni yok etmesi demektir.

Kürt milliyetçi hareket açısındantarihsel handikapı, dost ve düşman ay-rımındadır. Elbette dost ve düşmanayrımı yapabilmek dostu da düşmanıda tanımaya bağlıdır.

Sınıfını bilmen, ezilen sınıfın safındaisen onun ideolojisiyle donanmana bağ-

lıdır. Kürt milliyetçi hareket karakterigereği sınıfsal değil, ulusal mücadeleverdiğinden tekellere tavır almamıştır,toprak ağalarına tavır almamıştır, uyuş-turucu taciri mafyaya tavır almamıştır...Hatta ulusal olması yanıyla bağımsızlıkiçin savaşması, bağımsızlık için de anti-emperyalist olması zorunludur. AmaKürt milliyetçi hareket oluşumundanbu yana hiçbir zaman anti-emperyalistde olmamıştır. Bağımsızlık için yolaçıksa da bağımsızlığın bir gereği ve so-nucu olarak anti-emperyalist bir tavıriçine girmemiştir. Bunun için dost vedüşman anlayışı da net değil, süreklideğişkendir.

Ezilen Halklar ileEmperyalizm Arasında Dostu Düşmanı SürekliDeğişenler En SonundaEmperyalizmin KullandığıBir Güç Olurlar

ABD ve Avrupa düşman mıdır?Dost mudur, belli olmamıştır Kürt mil-liyetçi hareket açısından.

Ve belli olmayan her konu; ideolojiksaldırıların, diğer tüm saldırıların önün-de olduğu, emperyalizmin tasfiye veuzlaşma politikalarını halklara karşıimha silahı olarak kullandığı bir dö-

GEÇİCİ OLARAK “GÜÇLÜ” GÖRÜNENLER DEĞİL“TARİHSEL VE SİYASAL OLARAK HAKLI OLANLAR” KAZANACAKTIR!

ÇÜNKÜ GERÇEK ANLAMDA GÜÇLÜ OLANLAR,TARİHSEL VE SİYASAL OLARAK HAKLI OLANLARDIR.

KATİL ABD’Yİ DOST TUTANLARIN ELLERİNE HALKIN KANI ,BOYUNLARINA MAZLUM HALKLARIN VEBALİ DOLANACAKTIRHİÇBİR “ÖZGÜRLEŞTİRME”, “İNSAN HAKLARINI SAVUNMA”

DEMAGOJİSİ BU GERÇEĞİ TERSİNE ÇEVİREMEZ!

Tek Yol DevrimTek Yol DevrimKKürdistan’daKürdistan’da

12 Kasım2017

Yürüyüş

Sayı: 40

9FAŞİZMİ YENECEĞİZ

Dergimizin 40. sayısının yayınlandığı 12 Kasım 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 249. günündeler

*Yüksel Direnişi 369. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 174. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 265. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 134. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 91. gününde*Ankara Numune Hastanesi önünde süren nöbet 49. gününde

Page 10: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

nemde düşman lehine sonuçlanır.

Bugün Kürt milliyetçi hareket açı-sından Kobane ile başlayan , Rakkaile devam eden sürecin aslında özüözeti budur.

Emperyalizme ilişkin her olaylafarklı değerlendirme yapan ideolojikkarmaşa; asıl olarak emperyalizmdenbeklenti içine girmiş ve soluğu ABD'ninkara ordusu olarak Rakka'da almıştır.ABD dünyada insan haklarının temelsavunucusu, IŞİD düşmanı bir halkdostu gibi propaganda ediliyor bizzatKürt milliyetçi hareket tarafından.

Ancak her şeye rağmen ABD öylebir katil, öyle bir halk düşmanı, öyle birişgalci, öyle bir sömürgen, öyle bir na-mussuz, ahlaksız düşmandır ki, onunpeşinden gitmeyi göğsünü gere gere sa-vunamıyor. Utangaç savunmalar ile ABDkatili, başta Kürt halkı olmak üzere Araphalklarına benimsetilmeye çalışılıyor.

Nitekim Demokratik Birlik Parti-si'nin (PYD) eski Eşbaşkanı Salih Müs-lim ABD ile ilişkilerini:

"Şüphesiz ABD Rojava'ya girdiğinde'Ben IŞİD ile savaşmak için girdim'dedi. Teröre karşı savaşta biz deABD'yle birlikte hareket ettik, birbiri-mize yardımlar ettik, ortak hareketettik. Fakat ABD büyük bir devlettir,çıkarları olabilir. ABD'yle aramızdakiilişki sadece teröre karşı mücadeledeişbirliği, başka bir işbirliğimiz yok,olmamıştır. ABD ile siyasi ilişkilerimizvar ancak Cenevre çerçevesinde oldu.Birçok ABD yöneticisi Rojava'ya, Rak-ka'ya gelerek görüşmeler yaptı. Fakatilişkiler bizim istediğimiz aşamada de-ğil" diye tanımlamak zorunda kalmıştır.(ETHA-24 EKİM 2017)

Yine Selim Ferat köşe yazısında;“Aynı dönemde, Kobanê eksenli politikmücadele Reqa’da zafer kazandı.

Kobanê düşmedi, Reqa kazandı.

Reqa, “yabancı yer”.

Reqa’da yaşayanların büyük bir ke-simi, Arap ve Kobanê’den gelen birKürdistanlıya göre, YPG’ye sempatiduymayan bir kitle.

Ancak Reqa’nın kurtuluşundan son-ra, bu demografyadaki bilincin kesinbir dönüşüme uğrayacağından şüpheduymuyorum.

Reqa, mahallelilerin her sokaktayaşayanların, kendilerinin yaşamlarıkonusunda karar verebilecekleri insanlarolduklarını keşfettikten sonra, başkabir dünyevi/toplumsal yaşam başlaya-cak.

Kobanê’de onlarca insan çoğalarak,o kente yaşayanları nasıl hücreler ha-linde örgütlenmesini başardı ve nasılo kentin düşmesini engellediyse: Po-litikleşecek Reqa nüfusu da kendi ka-derine sahip çıkmak için, direniş mev-zileri kuracak.” sözleriyle Rakka top-raklarında bir “yabancı” olarak var ol-duklarını itiraf etmek zorunda kalıyor.(Özgür Politika 24 Ekim 2017)

YPG, Rakka’da HalklarınAvucuna Özgürlüğü Değil, ABD Yapımı Esareti Bıraktı

Elbette ABD gibi bir katil emper-yalistle işbirliklerinin üzerini örtmekiçin laf cambazlığına soyunuyor. İşgalciABD’nin işgal ordusu olarak kendininolmayan topraklara özgürlük, demokrasigötürdüklerini iddia ediyor, Rakka hal-kının bundan memnun olması gerek-tiğini satır aralarından hissettirmeyide unutmuyor.

Tamam madem özgürlük ve de-mokrasi götürdün Rakka’ya…Rakkahalkıyla dayanışma için can bedeli sa-vaştın. O halde derhal toprakları meşrusahibine yani Suriye’ye teslim et veçık. Madem kendi kaderlerine sahipçıkmalarını savunuyorsun, o halde okaderi onlar tayin edecek ..Meşru birortamda..Ve o meşruiyeti şu an sadeceSuriye temsil ediyorsa, bırak ve çık.Senin görevin sona erdi. Gerisi halkınöz iradesi, öz kararı...

Ama milliyetçilik ile halklara öz-gürlük, dünya halklarıyla dayanışmabilinci yan yana duramaz. Milliyetçilikbenmerkezciliktir…Milliyetçilik böl-mek, parçalamaktır. Milliyetçilik bur-juva ideolojisidir ve bugün YPG nez-dinde emperyalizmin bölgedeki uzan-tısına dönüşmüştür.

Yoksa niye YPG’den önce bir ABD’litemsilci Rakka’nın “özgürleştiğini” du-yursun. Ne zamandan beri halkların ka-zandıkları zaferi ABD duyurur oldu. Vene zamandan beri halkların zaferineABD böyle ağzı kulaklarında mesajlar

yayınladı. Her gün Venezüella’yı, KuzeyKore Demokratik Halk Cumhuriyeti’ni,İran’ı tehdit ederken niye RAKKA’yave YPG’ye selama duruyor.

Diyor ki, ABD’nin bölgedeki ÖzelTemsilcisi Brett McGurk, “YPG ağır-lıklı Suriye Demokratik Guçleri’nin(SDG) Rakka’nın "Eski Şehir" olarakbilinen tarihi bölgesinin kurtuluşunutamamladı. “Brett McGurk, Twitterhesabından “Bir dönum noktası daha.SDG son 48 saatte uzun bir sure IŞİD’inkalesi olan, Rakka’nın eski şehrininkurtuluşunu tamamladı ve binlercesivili tahliye etti” mesajını paylaşıyor.”(03.09.2017 Odatv.com)

ABD’nin müjdeleri halkların karagünleridir her zaman.

Bunun için ilk iş oraya bir Amerikanüssü kurulur, orada milis gücü oluştu-rulur, yönetim ve kolluk güçleri bizzatişgalci ABD tarafından organize edilir.Selim Ferat’ın Kobane’yi örnek modelolarak sunduğu özyönetim hücrelerioldu size ABD’nin bölgedeki saldırıkolları…

“ABD öncülüğündeki koalisyongüçleri, YPG’nin ana omurgasını oluş-turduğu DSG’ye, ‘IŞİD sonrası Rak-ka'da güvenliğin sağlanması’ için ‘asayişeğitimi’ veriyor.

Sputnik, ABD öncülüğündeki koa-lisyon güçlerinin, YPG’nin ana omur-gasını oluşturduğu DSG’ye, asayiş eği-timi verdiği Ayn İsa’da bulunan kampıgörüntüledi. Rakka’nın IŞİD’den ta-mamen kurtarılmasından sonra, kentteasayişi sağlamakla görevli olacağı be-lirtilen DSG grupları, ABD’nin öncü-lüğündeki koalisyon güçleri tarafındaneğitilip donatılıyor.

Türkiye’nin, PKK’nin Suriye’dekiuzantısı olarak tanımladığı YPG’ninağırlıkta bulunduğu, DSG Rakka AsayişGüçleri Sorumlusu İdris Mihemmed,Sputnik’e yaptığı açıklamada, ‘IŞİDsonrası Rakka’da güvenliği sağlaya-caklarını söyledi.

Rakka’nın güvenliğini sağlamakamacıyla kurulduğu iddia edilen, RakkaSivil Meclisi'ne bağlı Rakka AsayişGüçleri’nin çoğunluğu Rakka kökenliAraplardan oluşuyor. Silahları ve araç-ları da koalisyon güçleri tarafından

Yürüyüş

12 Kasım2017

Sayı: 40

HALKIZ BİZ110

Page 11: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

karşılanan asayiş birliğinin her üyesineaylık 150 dolar maaş ödeniyor.” (17Kasım)

Şimdiye kadar hangi vatansever,hangi devrimci ABD tarafından maaşabağlandı. Hiç insan kendi topraklarınıişgalden kurtarıyorken maaş ister mi,maaş kabul eder mi? Bu bile YPG’ninve DSG’nin orada işgalci olarak varolduğunun göstergeleridir.

Silahını ABD’den alıyor, ABD maa-şa bağlıyor ve sonra özgür oluyor YPGve DSG. Baskılanma o kadar derin ki,Türkiye ve Kürt halklarından ve elbettedünya halklarının sarsılmaz adaletletarihteki değerlerini biçmesinden öylekorkuyorlar ki, tarihi çarpıtma dahilher yöntemle kendilerini savunuyorlar.Tarihteki tüm direnişlerin, kahraman-lıkların adını kullanarak dünya halk-larını yaptıkları işbirliğine ikna etmeyeçalışıyorlar.

Diyor ki Özgür Amed, Şeyh Bed-reddin ve hakikat yolundan bahsettiktensonra yazısında;

“Şu an içinden geçtiğimiz dehşe-tengiz bir adaletsizlik ortamında de-mokrasi ile milliyetçilik, sağ ile sol,cinayet ile yaşam, özgürlük ile kölelikaynı potada eritilebiliyor. Her şeyineşitsiz olduğu şartlarda her türlü bas-kının sembolik – yapısal tonunda “öz-gür” olduğumuz söyleniyor.

Geçen hafta anlatmaya çalıştığımkısa hikâyeler ile bu yazıda bahsi ge-çenlerin ortak özelliği tarihin dışındaitilmiş varoluş mücadelelerinde yeri gel-diğinde hayır diyebilme, zorbalığa karşıdurma, durabilme cesaretleridir. Özgür-lüğün tanımına sadık kalmaları, içininboşaltılıp hiçleştirilmesine izin verme-meleridir. Söyledikleri ve yaptıkları şeylergayet ahlakidir. Hakikatin ölmediğineşahidiz. Gönüllü kulluğun insanın özüile ilgili olmadığına tanığız.

(…)

Ama lütfen bakın gerçek özgürlüksevdalılarına.

Reqa’da kimin dans ettiğine, ölüme

tilili ile gittiğine, bakın hangi kadınlarınzafer ilan ettiğine, Kerkük’e, Şengal’eilk kimin koştuğuna, modern havariiken tevazu gösterdiğine…

Ama lütfen bakın!

Gerçekten kimin geleceği ve halkıkendi bedeninden önce düşündüğüne,para pul peşinde değil saf özgürlük veinsanı hakları peşinde olduğuna. An-lamlı bir yaşam kurmak istediğine.Tek kişilik kurtuluşa değil, toplu kur-tuluşa inandığına…

Özgürlük geleneğini kimin gerçek-ten takip edip, bedel ödediğine. Ba-kın…” (24 Ekim)

Tarihsel ve siyasal olarak haklı ol-manın göstergesi, ödenen bedel değildir.Ne kadar ölündüğü değildir. 2. PaylaşımSavaşında faşist Hitler ordusu sosyalistlerimilyon milyon öldürürken sosyalistlerde onlara milyonlarla bedel ödettiler.Ama nedir bu milyonlarca ölümdentarihe kalan. Sosyalizmin faşizmi yenmeonuruna sahip olduğu gerçeğidir.

Peki YPG-PKK’nin Kobane’yi dün-ya halklarına devrim diye propagandayapıp, aslında 10 adet ABD üssünükurumlaştırmak için tanınmış bir “öz-gürlük” olduğu gerçeği mi kalacak ta-rihe? Ya da başka bir halkın toprağınagirmek için işgalcinin önüne düşenkekliğe dönüşmelerini mi?

Kurulan ABD üslerini tarihe vedünya halklarına nasıl bir “özgürlük”ve nasıl bir “insan hakları” merkezleriolarak açıklayacaklar.

Daha şimdiden Rakka’nın yerle biredildiği, beyaz fosfor gazı kullanıldığı, IŞİD ile savaşma adına çok fazla sa-yıda sivil halkın ABD bombalarıylakatledildiği açıklanıyor. Özgür Amed’intarif ettiği özgürlük ABD için özgür-lüktür. Dünyayı sömürme özgürlüğü,dünya halklarını istediği gibi bölme-parçalama, istediği yere sürme, onlaradirenme ve savaşma hakkı tanımayanbir özgürlüktür. Ve Özgür Amed’inadeta ilahi bir şekilde kutsadığı dadünyanın katilinin çıkarları için verilen

hayatlardır.

Özgür Politika’da yayınlanan ya-zısında Ahmet Kahraman ise “Suri-ye’de, Irak’ta emsaline tanıklık ettiğimizüzere, onuru çiğnenen, hak ile hürri-yetleri ayak altı edilmiş kavminin kur-tuluşu için savaşırken, öte yandan ben-zerine nadir rastlayan bir hümanizmaörneği ile başka halk ve dini topluluk-lara da kol, kanat geren kurtarıcıdır.”diyor.

Kürt milliyetçi hareketi daha Kürthalkının özgürlüğünü kazanamamışkenbaşka halklara özgürlük dağıtıyor. Bubir hayal alemi midir, yoksa pis piskokan, çürümüş bir milliyetçiliği, halklarakabullendirme manevraları mıdır? Elbettebunlar, bulundukları topraklarda ABD’ninişgal güçleri olarak bulunmanın getirdiğigayri-meşruluğu halklara kabul ettirmesenaryosudur.

Kürt milliyetçi hareketi, çıkışında or-taya koyduğu stratejik hedefinden, yanibağımsız Kürdistan hedefinden uzak-laştıkça, attığı her adıma abartılı değer-lendirmeye, halklara yaptıkları her geriadımı “zafer” diye propaganda yapmayabaşlamışlardır. Her Mart ayı kesin zaferoluyordur, her yıl zafer yılıdır, her hamlezafer hamlesidir. İşte bugün de aynı po-litikaları sürüyor. Emperyalizmle işbir-likleri ve bu yolda elde ettikleri, ve yinebu yolda terk ettikleri, kaybettikleri herşeye zafer diyorlar.

Karakteri BelirleyenEylemdir. YPG Halk İçinDeğil, Emperyalizm İçin“Savaşıyor”

“Herhangi bir örgütün karakterinidoğal ve kaçınılmaz olarak tayin edenşey, o örgütün eyleminin muhtevasıdır.”diyor Lenin.

Nasıl ki ülkemizde PKK’nin halkıhedef alan eylemleri, PKK’nin körmilliyetçi karakterini ortaya koyuyorsa,YPG’nin Rakka’ya girişi de onun ka-rakterini ortaya koyuyor. Binbir uğraşlaKürt milliyetçi hareketin yazarları bunu

12 Kasım2017

Yürüyüş

Sayı: 40

111FAŞİZMİ YENECEĞİZ

Dergimizin 40. sayısının yayınlandığı 12 Kasım 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 249. günündeler

*Yüksel Direnişi 369. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 174. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 265. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 134. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 91. gününde*Ankara Numune Hastanesi önünde süren nöbet 49. gününde

Page 12: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

ne denli gizlemek için uğraşsalar da,bu karakteri belirleyen asıl olarak ken-dilerine ait olmayan bir toprağa girmişolmalarıdır.

Aslında YPG’nin sözcüsü NuriMahmud’un anlattıkları bizim karaktertahlili yapmamıza yeter de artar bile;

- “Suriye’de nerede terörist varsaorada savaşacağız”

DÜNYADA TERÖR VE TERÖ-RİST TANIMLAMALARINI YAPANABD’DİR… DÜNYA HALKLARI-NIN KURTULUŞ MÜCADELELERİTÖRÖRİZM, KURTULUŞ SAVAŞ-ÇILARI TERÖRİSTTİR. ŞİMDİABD’NİN TERÖRİST İLAN ETTİĞİÇOCUKLARIYLA SAVAŞAN YPG,ABD KİME TERÖRİST DERSEONUNLA SAVAŞABİLECEK BİRGÜÇTÜR. EMPERYALİZMİN DE-NETİMİNDE VE YÖNLENDİRME-SİNDEDİR.

İDEOLOJİK VE ÖRGÜTSELOLARAK BAĞIMSIZ BİR ÖRGÜTDEĞİLDİR

- “Rusya devleti ile iyi ilişkilerimizvardır. Birçok yerde bir strateji çerçe-vesinde özellikle Afrin bölgesinde oluş-muştur. Afrin bölgesinde Rusya, Türki-ye’nin yürüttüğü Fırat Kalkanı operas-yonu sırasında, bizimle Türkiye destekligrupların arasında çatışma çıkmasınaengel oldu. Rusya önemli bir devlettir.Rusya’nın bölgede ve dünyada iyi birmisyonu vardır. Rusya’yla daha da iyiilişkiler kurmayı arzu ediyoruz.”

YPG’NİN DOSTLARI ÇIKAR-LARININ ORTAKLAŞTIĞI HER-KESTİR. EN ÇOK DA EMPERYA-LİSTLERDİR. BÜYÜK GÜÇLERDİRYPG’NİN SIRTINI DAYADIKLARI.

KIBLESİ EMPERYALİZM OLANBİR ÖRGÜTTÜR YPG

- “ABD'nin YPG'ye silah yardımkararı var. Kaç TIR silah geldiği ko-nusunda sayı veremeyiz. Bize verilensilahlar ile Musul operasyonu için IrakOrdusu’na verilen silahları karşılaştı-rırsak, bize verilen silah basit kalır.Az geldiğini söyleyebilirim."

YPG BÜYÜK GÜÇLERE OLDU-ĞU GİBİ BÜYÜK SİLAHLARA TA-PAN BİR ÖRGÜTTÜR. YPG KENDİDEĞERİNİ HALKLAR NEZDİNDE

ÖDEDİĞİ BEDELLERDE, NEOLURSA OLSUN HALKLARIN KA-DERİNİ EMPERYALİZME TESLİMETMEMESİNDE DEĞİL, EMPER-YALİZMİN EN BİRİNCİ İŞBİRLİK-ÇİSİ OLARAK EN ÇOK SİLAHA,ARTIKLARDAN EN ÇOK FAYDA-LANAN OLMAKTA GÖRÜYOR

- “ABD ‘stratejik ittifak’mızdır.”

STRATEJİK İTTİFAKINI HALKGÜÇLERİNDEN DEĞİL, EMPER-YALİSTLERDEN SEÇEN YPG, KEN-Dİ HALKININ DA BAĞIMSIZLIĞI,KADERİNİ TAYİN HAKKI VE ÖZ-GÜRLÜĞÜ İÇİN SAVAŞAMAZ.ABD’DEN STRATEJİK İTTİFAK BE-LİRLEYEN, KENDİ HALKININ DAKATİLİ OLAN İŞBİRLİKÇİ BİR ÖR-GÜTE DÖNÜŞÜR.

- “ABD bizim olduğumuz yerlerdeüslerini kuruyor. IŞİD ile mücadeleiçin ABD üsleri vardır fakat üs sayısıne kadardır, rakam olarak vermemizegerek yok. Ayrıca bu konu bizim açık-layabileceğimiz bir konu değildir. Bizimkonumuz değildir. Savaş stratejisi de-vam ediyor. Bu konuda ABD ile or-taklaşıyoruz.”

ABD ÜSSÜNÜN NE OLDUĞU-NU DÜNYANIN DÖRT BİR YANIN-DA ABD TARAFINDAN KUŞATI-LAN, İŞGAL EDİLEN, SÖMÜRÜ-LEN, İŞKENCELERDEN GEÇİRİ-LEN DÜNYA HALKLARI BİLİYOR.YPG DE BİLİYOR AMA MİLLİYET-ÇİLİĞİN PRAGMATİZMİ ÖYLE KA-RAKTER YARATIR Kİ GERÇEK-LERİ ALT-ÜST ETMEKTE DE BİRSAKINCA GÖRMEZ. MİLLİYET-ÇİLİK BENCİLLİKTİR. DÜNYANINNERESİNDE OLURSA OLSUN EM-PERYALİZMDEN BİR TOKAT Yİ-YEN HALKLARIN ACISINI YÜRE-ĞİNDE HİSSEDEN ENTERNASYO-NALİST CHE , SOSYALİST CHEMARSİST-LENİNİST, ANTİ-EMPER-YALİST OLMANIN GEREKLİLİĞİ-Nİ VURGULUYOR.

İŞBİKLİKÇİLİĞİNİ PAZARLA-MAK İÇİN EKİM DEVRİMİ’Nİ KEN-DİNE VİTRİN YAPIYOR YPG. AMAHAYATIN GERÇEĞİ BAMBAŞKA.YPG’NİN KARAKTERİ İŞKENCE,KATLİAM, İŞGAL MERKEZLERİNİSAVUNMANIN ÖTESİNDE VARLI-

ĞINA BUNU KOŞUT OLARAKGÖRMEKTİR. OLDUKLARI YERDEABD ÜSSÜ KURULUYOR. BUAÇIKLAMADA HALKTAN YANAHİÇ AMA HİÇBİR ŞEY YOKTUR,OLAMAZ. BU BİR UTANÇ BEL-GESİ OLABİLİR. O DA UTANANA.ÇÜNKÜ UTANMAK DA BİR DE-ĞERLER SİSTEMİ GEREKTİRİR.YPG HALKTAN YANA TÜM DE-ĞERLERİNİ KAYBETMİŞTİR.

- “ABD ihtiyaçlara göre bize silahveriyor. Koalisyon güçleri dışında bizedestek veren yok. Fakat Türkiye med-yasının söylediği rakamlar doğru de-ğildir. Kaç TIR'ın geldiğini söylememizdoğru değildir. Biz umut ediyoruz kidaha fazla silahlar gelsin, güçlerimizdaha da genişlesin, başka bölgeler deterörden temizlensin.”

EMPERYALİZMİN VERDİĞİ Sİ-LAHLARLA, EMPERYALİZMİNVERDİĞİ GÖREVLERİ YERİNE GE-TİREN YPG HALKININ KURTU-LUŞUNU SAĞLAYAMAZ.

VE Lenin’in tespitini en karakteristikhaliyle DSG Dış İlişkiler sorumlusudile getiriyor:

“ABD'nin çıkarı bizimledir. ABD'ninçıkarı olduğu için bizimle hareket edi-yor. ABD daha önce ÖSO ile hareketetti ancak sonuç alamadı. Kobani'denbu yana ABD ile ortak hareket ediyoruzve ikimiz de sonuç alıyoruz. ABDbizim güçlerin iyi savaştığını gördü.”(Sputnik/ Hikmet Durgun -25.10.2017)

YPG KULLANMA-KULLANIL-MA HATTINDA BİR İLİŞKİDENRAHATSIZ OLMADIĞI GİBİ BUNUDEVAM ETTİRMENİN PEŞİNDE

ARKADAŞI, ABİSİ EMPERYA-LİZM, ABD OLAN, ARKASINI DÜN-YA HALKLARINA DÖNMÜŞ DE-MEKTİR. HALKTAN YANA DEĞİL,EMPERYALİZMDEN YANA DE-MEKTİR. HALKLARIN KOLEKTİFÇIKARLARININ DEĞİL, KENDİMÜLKİYETÇİ ÇIKARLARININ PE-ŞİNDEDİR.

Ki aslında Özgürlükçü Demokra-si’de yayınlanan şu haber söyledikle-rimizin sağlaması gibidir:

“ QSD savaşçılarının Dêra Zor’dakiilerleyişi sürerken, Baas rejiminin QSD

Yürüyüş

12 Kasım2017

Sayı: 40

HALKIZ BİZ112

Page 13: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

güçlerine karşı DAİŞ çetelerine yolaçtığı ve özgürleştirilen alanlara saldırıyapılması yönünde anlaşma yaptığı or-taya çıktıb

Demokratik Suriye Güçleri (QSD)Dêra Zor’da birçok köy ve petrol sahasınıözgürleştirip ilerleyişini sürdürürken, birsüredir hiçbir ilerleme sağlayamayanSuriye Baas rejiminin QSD güçlerinekarşı DAİŞ çeteleriyle yaptığı kirli ittifakıortaya çıktı.” (3Kasım 2017)

Nasıl bir hırstır ki bu kendi ülkesindekendi topraklarının peşindeki Suriye’yi,ABD’ye boyun eğmemiş Suriye’yi ken-disi işgalci konumundayken karalıyor.Üstelik bahsedilen Suriye toprakları….birçok köy ve petrol sahasını özgürleş-tirdiğini iddia ettiği topraklar Suriye top-rakları. O petroller de , o köyler de Suri-ye’nin. Irak işgali ile birlikte genişlettiğiya da emperyalizmin armağan ettiği top-rakları tek bir referandumla kaybeden,üstelik iktidarından olan Barzani’den dealdığı bir ders yok. Milliyetçinin emper-yalistlerce ne zaman doruklara çıkarılıpne zaman uçurumdan yuvarlanacağı belliolmaz.

Çünkü onun ipleri kendi beyninde,kendi bağımsız düşüncelerinde, ideo-lojisinde değildir. Emperyalizm tuttuğuipleri ne zaman bırakır belli değildir.Kullanma ve kullanılma ilişkisinde sözve yetki sahibi güçlü olandır. Ancakbağımsız devrimci ilişkilerde ve M-Lkarakterdeki örgütlerde geleceği ön-görmek mümkündür. Geleceğini kendiyapanların yarınları nettir, bellidir.Oysa milliyetçilik çıkmazdır. Neredeçıkar varsa, orada “özgürlük”, “insanhakları” görüp peşine giderler ama git-tikleri yer siyasi olarak bataklıktır.

Emperyalizm barıştan bahsediyorsabundan daha çok katliam ve saldırıyıanladık bugüne kadar. EmperyalizminSuriye’deki, Rakka’daki izdüşümüYPG için de artık farklı düşünmekiçin bize siyaseten bir alan bırakma-mıştır Kürt milliyetçiliği.

Rakka özgürleşmiş midir? Yerle bir

edilen, girilir girilmez bir ABD üssüinşa edilen, ABD’nin işgal ordusunadönüşen ve ABD tarafından eğitilipdonatılan DSG ile “korunan” Rakkaiçin Suriye Enformasyon Bakanı Mu-hammed Ramiz Tercüman, Suriye or-dusu girmeden hiçbir bölgenin kurta-rılmış sayılamayacağını söylemiştir.Emperyalizm baş düşmanı ise dünyahalklarının, Suriye halkları teslim ol-madığı için saldırmışsa emperyalizmSuriye’ye, Suriyeli bakanın söyledikleridoğrudur. Suriye ordusunun emperyalistsaldırıdan önceki tüm topraklarına Su-riye ordusu girmeden özgürleşmiş sa-yılamaz. Bu topraklarda var olanlarancak işgalci olabilir.

Başkasının toprağında ABD silahlarıve eğitimiyle var olmayı hiçbir halktanyana teoriyle, halkın tarihiyle açıkla-yamazsınız.

SONUÇ OLARAK:1- YPG Kobane’yi dünya halklarına

devrim diye, Kürtlerin özgürleşmesidiye gösterebilir. Nihayetinde Kürtlerinyaşadıkları topraklardır. Sosyalist anlamdabir devrim olması mümkün değilken(her ne kadar Ekim devriminin tezahürüdiye lanse ediliyor olsa da), emperya-lizmin hangi politikalarına orada yataklıkettikleri ortadayken Rojova’da var ol-malarına kimse bir şey diyemez. AncakRakka Kürt toprağı değildir. Rakka’daYPG sadece işgalcidir.

2- İşgalci olduklarının Kürt milli-yetçileri de farkındadır. Bunun için Rak-ka’ya girmelerinden bu yana halka oradabir işgalci olarak bulunmadıklarını is-patlamanın peşine düşmüşlerdir. Rakka’yıözgürleştirmeden, Rakka’ları çoğalta-caklarından, terörle (Kürt milliyetçilerinindilinde “terör”, “terörist” ne olduğu bel-lisiz, hedefsiz bir kavrama dönüşmüştürki bu hızla gittiklerinde buradan kasıtlarıemperyalizmin hedefleriyle birleşecektir)ABD silah verdiği müddetçe savaşa-caklarına kadar utanmadan tarihi, veAnadolu halk kahramanlarını da şahitgöstererek söz veriyorlar. Bu Türkiye

ve Ortadoğu halkları nezdinde düştükleriişgalci konumunu gizlemek, Arap halk-larının topraklarındaki varlıklarını meşrugöstermek içindir. Ancak hiçbir demagojiRakka’daki varlıklarını meşrulaştıra-maz.

3- Bir örgütün kendisini nasıl ta-nımladığı değil nasıl bir pratik sergi-lediği yani eylemleri belirler. YPG Su-riye’de Kürtlerin var olmadıkları top-raklara ABD’nin emperyalist hedefleriniyerine getirmek için giriyor. Bu nedenleYPG bu topraklara “özgürlük” taşıyıcısıdeğil ABD’nin işgal gücü olarak giri-yor.

Bunu, Ekim devriminin, yani sos-yalizmin dünya üzerindeki prestijiniharcayarak gizleyemezler. Sosyalizminprestiji milliyetçilerin elinde bir mükdeğeri değil, bir inanç sistemi, ABD’yiimha edecek bir ideolojidir.

4- Kürt milliyetçilerinin can hıraşSuriye’nin petrol zengini, verimli top-raklarındaki varlıklarını açıklama telaşıhalklara karşı duydukları sorumlulukya da utanma duygusundan olduğunudüşünmek bir yanılgıdır. Bu sadecegirdikleri yolda önlerine halklar engelolarak dikilmesin, Kürt halkının sa-hiplenmesini kaybetmemek için uy-guladıkları bir “taktik”tir. Utanma duy-gusu halk ve sosyalist değerlere sahipolanların yaşayabilecekleri bir duygu-dur. ABD’nin silahlarını ve giysilerinikuşanıp yola düşenler utanma duygu-larını çoktan şehit düşen gerillalarınmezar taşlarında, ya da mezar sahibibile olamayan toplu mezarlarda gömülükemiklerde bırakmışlardır.

5- Suriye ancak ABD emperyalistlerisilahlarını, üslerini, giysilerini, heli-kopterlerini, zırhlı araçlarını da alıp otoprakları terk edince özgür olacaktır.YPG özgürlük timsali değil bugünkükonumuyla işgal katalizörüdür. Em-peryalist işgali kolaylaştırıcı bir güçtür.Tarih de , dünya halkaları da bu suçuasla affetmeyeceklerdir.

12 Kasım2017

Yürüyüş

Sayı: 40

113FAŞİZMİ YENECEĞİZ

Dergimizin 40. sayısının yayınlandığı 12 Kasım 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 249. günündeler

*Yüksel Direnişi 369. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 174. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 265. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 134. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 91. gününde*Ankara Numune Hastanesi önünde süren nöbet 49. gününde

Page 14: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

12 Eylül operasyonu ile gözaltınaalınan ve tutsak edilen halkın avukatla-rının tutuklanmasının üzerinden nere-deyse iki ay geçti. Tutsak edilen halkınavukatları; işçilerin kanını emerek zen-ginleşen patronlardan, bir göz konduyuhalkın başına yıkanlardan, devrimci tut-sakları tonlarca bomba ve kimyasal gaz-larla yakan cellatlardan, Kürdistan'dave Anadolu'nun dört bir yanında, dağlarıyangın yerine dönüştüren katillerdenhesap soranlardır. Anaların yüreğini dağ-layan, gençlerin beyinlerini sokaklaraakıtanlardan hesap soran, " halkın katil-lerine bir ceza istiyoruz" diyen avukat-lardır. Bugüne kadar gözdağı, tutuklama,tehdit, hedef gösterme gibi faşizminpespaye yöntemleriyle yollarından geridönmeyen avukatlardır. Tarihin bilgeliği,haklılığın bilinci ile hesap soran avu-katlar...

"Bu ölülerin, bizim ölülerimizin adına,

bir ceza istiyorum.Memleketi kanla

lekeleyenlerden bir ceza istiyorum.Bu ölüm emrini veren cellattan bir ceza istiyorum.Böylesi bir cürümle yükselen ha-

inden bir ceza istiyorum.Bu ölüm savaşı için

emir verenden bir ceza istiyorum.Bu cürmü savunanlardan bir ceza istiyorum.Onların bana,

kanlarımızı emmiş ellerini uzatmalarını istemiyorum. bir ceza istiyorum. Onları evlerinde

güven içinde otururken ya da Büyükelçi olarak

görmek istemiyorum, burada görmek istiyorum

onları, bu meydanda, bu yerde, yargılanmışlarken.bir ceza istiyorum" diyen avukat-

lar. Bu nedenle halk adına hesap soran

avukatlardan rahatsızdı uzun süredirAKP faşizmi. 2013 yılında yapılanbaskın ve tutuklamalarla hizaya sok-maya çalışmışlardı avukatları. Başa-ramadılar. 12 Eylül 2017 tarihindeyaptıkları "büyük operasyon" ile aynışeyi denediler. 5 ilde onlarca evdeyaptıkları arama ve talanla 16 avukatıişkence ile gözaltına aldılar. Avukatarkadaşlarımız, 9 gün boyunca gözal-tında tutuldular. Her şey önceden ha-zırlanmıştı oysa.

Bunu bir hapishane müdürü itirafetmişti açıkça. Aynı dosyada yargıla-nacak olan avukatlar, 8 ayrı hapisha-neye dağıtıldılar ve bu hapishanelerinmüdürlerinden birisi "Sizin geleceğinizi3 gün önce öğrenmiştik" demiştir. Bu-nun anlamı şudur: Avukatlar daha ha-kimin karşısına çıkmadan tutuklan-malarına önceden karar verilmiştir.Tutuklanacakları ve sevk edileceklerihapishaneler önceden belirlenmiş veilgili birimler bilgilendirilmiş. Savcıifadeleri, hakim önüne çıkmak sadecebir prosedür gereği olarak yerine ge-tirilmiştir.

Avukatlara Yönelik SaldırılarBizzat Süleyman SoyluTarafından Yönetilmektedir

Halkın 16 avukatı, Nuriye ve Semih'indavasından iki gün önce yapılan ope-rasyonla gözaltına alındılar. Nuriye veSemih'in direnişi Türkiye halklarınaumut oldu, faşizmin, OHAL’in etkisiniyıktı. Ve o günden sonra avukatlar tekrarhedef haline geldi. Direnişin görkemini,etkisini ve coşkusunu dağıtmak için İç-işleri Bakanlığı tarafından "Bir TerörÖrgütünün Bitmeyen Senaryosu-NuriyeGülmen ve Semih Özakça Gerçeği"başlıklı 54 sayfalık kitapçık yayınlandı.Kitapçıkta asılsız bir dizi bilgi ile birlikteavukatlar da hedef gösterildi. Kitapçıktaavukatlar için, "Hücrelerine gelen sağlıkgörevlileriyle görüşmeleri, kilolarının

takibi amacıyla tartışmaları avukatlarınınonayına bağlı. Yaptıkları her şeyi, avu-katlarının talimatıyla ve onayıyla yap-tıkları biliniyor. Sağlık için gerekli kritikseviyeyi korumak üzere verilmesi elzemolan birtakım gıdaların alınması da yineavukatlarının iznine bağlı... Ancak mü-vekkilin hayatı söz konusu olduğu birdurumda avukatın daha ziyade müvek-kilin sağlığı yönünde tavsiyelerde bu-lunması beklenir. Ölüm tehlikesine rağ-men avukatın gıda aldırmaya çalışma-ması, durumun tıbbi açıdan izlenmesinisağlayacak kontrolleri zorlaştırıcı tav-siyelerde bulunması, hayat hakkı üze-rinden böyle bir tasarrufta/pazarlıktaısrar etmesi acaba bir danışmanlık hiz-meti midir yoksa birileri adına bir “göz-lemcilik” midir?" denilmekteydi.

Nuriye ve Semih'in avukatları İçişleriBakanı tarafından kurye olarak ilan edil-melerinden çok değil 50 gün sonra göz-altına alındılar. Evler basıldı, bürolararandı, büyük operasyon havası vermeyeçalıştılar. Herkes operasyonun asıl ama-cının Nuriye ve Semih’in davası nede-niyle olduğunu anladı. Bu nedenle "Nu-riye ve Semih onurumuzdur, onları avu-katsız bırakamayacaksınız" dedik. Öylede oldu. Avukatsız kalmadılar, Türki-ye’nin her yerinden avukatlar gelip onlarısahiplendi.

Bu öfke ile avukatlara saldırılardevam etti. Nuriye ve Semih'in avukat-larında Engin Gökoğlu gözaltına alın-dığında, Nuriye ve Semih için açlıkgrevindeydi. Açlık grevinde olduğu vesağlık sorunu yaşadığı halde, "Gel ba-kalım direnişçi avukat, direnmek neymişgörelim" denilerek kendisine diğerle-rinden daha fazla işkence yapıldı.

Halkın AvukatlarınaHapishanelerde SaldırıDevam Ediyor

Tutsak halkın avukatları, yargılan-maları İstanbul'da yapılacak olmasınarağmen, 6 kentte 8 farklı hapishanedetutuluyorlar. Bu keyfi uygulama yet-

HHALKIN AVUKATLARI ANADOLU’NUN HALKININ BAĞRINDA GELİŞTİ,DEVRİMCİ AVUKATLIK BİR GELENEK HALİNE GELDİ.

HALKIN AVUKATLARINI İŞKENCELERİNİZLE, DAYATMALARINIZLATESLİM ALAMAZ, GELENEĞİ YOK EDEMEZSİNİZ!

Faşizmle Yönetilen Ülkemizde Bağımsız Yargı, Tarafsız Hakim,Hukukun Üstünlüğü Gibi Kavramlar Safsatadır, Aldatmacadır

Halkın HukukBürosu

Yürüyüş

12 Kasım2017

Sayı: 40

HALKIZ BİZ14

Page 15: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

mezmiş gibi kitap sınırlaması, görüş ya-sakları, iletişim kısıtlamaları ve ihtiyaç-larının alınmaması gibi keyfi uygulamalarve yasaklarla birlikte işkenceye de maruzbırakılıyorlar.

Bolu T Tipi’nde bulunan arkadaş-larımıza, haftada bir gün ve bir saatavukat görüşü yapabilecekleri, görüş-melerin de dinleneceği, kayıt altına alı-nacağı söylendi önce. Tartışmalar so-nucunda bu uygulamalardan vazgeçtiler.Ancak bu hapishanede Özgür Tutsaklarslogan attıkları, keyfilikleri protesto et-tikleri için iletişim, görüş yasağı, mektupgönderme yasağı gibi disiplin cezasıile cezalandırılmaktadırlar. Disiplin ce-zalarına yaptıkları itiraz dilekçeleri kay-bolmakta, böylece itiraz edilmediği ge-rekçesiyle cezalar kesinleşmektedir.

Örneğin Av. Barkın Timtik her gün,iki kez attığı sloganlar nedeniyle (hergün için) 6 ay disiplin cezası ile ceza-landırılmaktadır. Bu güne kadar aldığıtoplam disiplin cezası 231 ayı bulmuştur.Yani yaklaşık olarak 20 yıl. Bununanlamı şudur: Barkın Timtik tutuklukaldığı süre boyunca mektup göndere-meyecek, yakınları ile görüşe çıkama-yacak, telefon açma hakkını da kulla-namayacaktır. Bununla birlikte, hiçbiryasal dayanağı bulunmayan, ayakta sa-yım vermeyi kabul etmedikleri için,havalandırma hakları gasp edilmekte.Arkadaşlarımız günde iki saat hava-landırmaya çıkıyor, daha sonra robo-coplu gardiyanlar tarafından zorla hüc-relerine sokuluyorlar.

Düzce T Tipi Hapishanesi’nde bu-lunan avukat arkadaşımız Ayşegül Ça-ğatay ise katılmadığı eylemler nedeniylehakkında tutanak tutularak disiplincezası ile cezalandırılmaktadır.

Edirne F Tipi Hapishanesi’nde tu-tulan Av. Ahmet Mandacı ve ÖzgürYılmaz tekli hücrelerde tutulmakta veçevrelerinde hiçkimse bulunmamaktadır.Tekli hücreler ağırlaştırılmış müebbethapis cezası alan hükümlüler için sözkonusu olan bir uygulamadır. Arkadaş-

larımız ise tutuklu bulundukları haldeaynı hücreye alınmamakta, keyfi olaraktek başlarına tutulmaktadırlar.

Süleyman Soylu’nun HedefGöstermeye, O HedefGösterdikçe SaldırılarArtmaya Devam Ediyor

Süleyman Soylu, 19 Ekim tarihliTBMM Genel Kurulu konuşmasında,avukatları yeniden hedef gösterdi. Soylu,"DHKP/C denilen bir örgüt var. Savcı-ları öldüren, milletvekillerini tehditeden, ona yön veren, yol veren birörgüt var. Bu örgüt, Türkiye'de bir ta-raftan herkesi tehdit etmeye çalışıyorve avukatlar üzerinden bu örgütü yö-netiyor, gerekli bütün alt yapısını veiletişimini kuruyor. Bu, tespit edildi,yargıya verildi, yargı da tutukladı. Bukadar basit." ifadelerini kullandı. Soylutespit etmiş ve iş bitmiş.

Bu konuşmasının hemen arkasındanTekirdağ 2 No’lu T Tipi Hapishanesi’ndebulunan Av. Engin Gökoğlu, aynı koğuştabulunan müvekkilleri ile birlikte 30Ekim'de saldırıya uğradı. Av. Engin busaldırı konusunda, "Her şeyi göze alarakgelmişlerdi, bizi sakat bırakmayı, katlet-meyi göze almışlardı. Kolumun kırık ol-duğunu biliyorlardı" dedi. Ve Engin ha-pishane idaresinin kitap yayın yasakları,alınan dilekçelerin kayda alınmamasıüzerine suç duyurusunu teslim ettiğigünün gecesi saldırıya uğradı. En sertsaldırıya uğrayanlardan biriydi.

Saldırı 30 Ekimde bitmedi elbette.Bulundukları koğuştan alınıp başka yerekonuldular, eşyaları kendilerine verilmedi.Yerleştirildiği koğuşun pencere camı kı-rıktı. Cam takılmadı, soğukta tutulmayadevam ediliyorlar. Arkadaşımız Engin’inkolu kırık olmasına rağmen, tedavisi geçyapıldı. Aradan geçen onca zamana rağ-men hala sağlıklı bir tedavi sürecindengeçmiş ve işkence izleri tespit edilmişdeğildir.

Elbette saldırı, tutsak avukatlarlasınırlı değil. Henüz tutsak olmayan,

dışardaki avukatlar da sürekli saldırılarınhedefi olmaya devam ediyor. İstanbulSiyasi Şube polisleri durmuyor,"görev"lerini layıkıyla yerine getiri-yorlar(!) Bu defa büroda çalışacak stajeravukatların, öğrencilerin ailelerini ara-yarak aileleri korkutmaya çalışıyorlar."Çocuğunuzun geleceği yok, tutuklanır"diyerek büroda çalışacak avukatları en-gellemeye çalışıyorlar. Çalışan büroavukatları sürekli takip altında, gözaltıtakibi için emniyete giden avukatlartehdit ediliyor, mesleklerini yapmalarıengelleniyor.

Halkın avukatları ilk kez baskı ilekarşılaşmıyorlar elbette. Halkın tarafındaolan, ekmek, adalet ve özgürlük müca-delesinde yer alan her avukat bugünekadar bir şekilde faşizmin saldırısıylakarşılaştı, karşılaşıyor.

AKP faşizmi de saldırdıkça halkınavukatlarının geri çekileceğini, terörizeederek sindirebileceklerini sanıyorlardı.Halkın avukatlarına saldırınca NuriyeSemih direnişi bitecek, halkın adaletmücadelesi bitecek, devrimciler, yok-sullar, öğrenciler avukatsız kalacaktı.Beklentileri buydu. Böyle olmadı. Çün-kü hayatın ve tarihin yasaları baskıvarsa, direniş de olur der. Direniş varsadirenenlerin avukatı da her zaman olur.

Halkın avukatları faşizmin karşısındabarikattır. Barikatı yıkarak halkı teslimalmak istiyorlar. Nuriye ve Semih'indirenişi halka umuttur. Direnişi kırarakumudu bitirmek istiyorlar. Bunun kolayolmadığını da biliyorlar. Bu nedenleçaresizlikle, acizlikle her türlü oyunuoynuyor, sahte belgeleri toplamaya, ya-lan ve tehditlerle gözaltına aldıklarınıitirafçılaştırmaya çalışıyor, hainlerdenmedet umuyorlar.

Başaramadılar, başaramayacaklar!Direniş devam ediyor. Nuriye ve Se-mih'in avukatlarını teslim alamadılar.Halkın avukatları yılmadan, aynı ka-rarlılık ve coşku ile çalışmaya, büyü-meye, geleneği yaygınlaştırmaya, da-yanışma ile umut olmaya devam ediyor.

12 Kasım2017

Yürüyüş

Sayı: 40

115FAŞİZMİ YENECEĞİZ

Dergimizin 40. sayısının yayınlandığı 12 Kasım 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 249. günündeler

*Yüksel Direnişi 369. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 174. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 265. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 134. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 91. gününde*Ankara Numune Hastanesi önünde süren nöbet 49. gününde

Page 16: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

HALKIN AVUKATLARININ GÖZÜNDENİKİ HUKUK/İKİ ADALET veSORUNLAR VE ÇÖZÜMLER---"Sınıf devletinin çizgileri adalet sorununda net olarakbelli olurlar. İlkin şunu kaydedelim ki, adalet verilmez,teslim edilmez, burjuvazi tarafından satılır: Teorik olarakparasız olan adalet, gene de ancak bir davanın giderleriniüzerine alabilecek kimselere verilir; bir emekçi, bir işkazası için nasıl zarar-ziyan tazminatı elde edebilir? Biridari eşitsizliğe karşı, devlet konseyinden nasıl yardımisteyebilir?"

I- Sorun: "Burjuvazinin adaleti" de her şey gibi parasıolana vardır. Paran kadar sağlık, paran kadar eğitim venihayet paran kadar adalet... Parası olmayanın burjuvahukukunun sınırları içinde bile adalete ulaşması mümkündeğildir. Gerçek adalet zaten hayaldir.

Çözüm: Gerçek adaleti sağlamanın yolu, "paran kadaradalet" düzenine son verileceği, hukukun bir avuçasalak burjuvanın değil halkın çıkarlarına hizmetedeceği sosyalizmin kurulmasıdır.

---"Adalet, ta burjuvazinin ilk zamanlarına kadar gidenve halk yığınlarınca anlaşılmaz olan bir ifadeyle dağıtılır.

Ensonu ve özellikle adaleti yöneten ilkeler, mülkiyetin, ser-mayenin savunulması üzerine kurulu burjuva hukukun il-keleridir; kişisel malları çalanlara, hırsızlara karşı yapılanönleme ve bastırma, sömürücülerine karşı savaşım verenemekçilere karşı baskıya bir özür oluşturur; siyasal işlerdeburjuva devletin yüksek yargıçlar üzerindeki baskı araçları,kendilerine karşı şantajdan, kışkırtıcı ajanların yaptıkları,zarzor maskelenebilen tehditlere kadar çok çeşitlidir; hattacinayetler konusunda bile, burjuva ideolojisinin, bunları,cinayetin bahtsız bir düşkün ya da bir "şerefli" aileninçocuğu tarafından işlenişine göre çok farklı biçimde de-ğerlendirdiği bilinen bir şeydir: En sonu çöküş halindekiburjuvazinin ahlakça düşüşü, adaleti, pratik bakımdan,toplumun "yüksek" çevrelerinin soygununu yapan büyükişler peşindeki kaçakçı, karaborsacı ve gangsterleri karşısındagüçsüz bir hale getirir."

(G. Politzer Felsefenin temel ilkeleri-Sayfa: 469)

II- Sorun: Hukuk, sadece yasaların varlığı değildir. Ta-nımsal olarak dahi “hak” kavramının çoğulunu ifade

eder. Bu düzen halkınhakkını yok etmiş, bü-tün hak arama yollarınınkarşısına zorbalıkla çık-mıştır. Halk her konudaadaletsiz bırakılmıştır

Çözüm: Halktan yanahukukçular ve emekçihalk, oligarşinin bu da-yatmalarına boyun eğ-memelidir. Beynimize,düşüncelerimize veadalet isteğimize vurul-mak istenen bu zincirikırmak, en meşru haktır.

--- “Yunanlıların ve Romalıların adalet anlayışı, köleliğiadaletli buluyordu. 1789'un burjuva adalet anlayışı isefeodalizmi adaletli bulmuyor ve ortadan kaldırılmasınıistiyordu. Prusyalı Junker'in (toprak sahibinin) gözündeo miskin Kreisordnung (toprak reformu) bile ebedîadalete aykırı bir şeydi. O halde, “ebedî adalet" kavramıyalnızca zamana ve yere göre değil, fakat aynı zamandainsanlara göre de değişen ve herkesin başka türlüanladığı kavramlardan biridir. (ENGELS: Konut Sorunu,587)

III- Sorun: Sınıflı toplumda mutlak Adalet yoktur. Bunedenle kimin için adalet sorularını sormak gerekir.Sınıflı toplumda ezenler halka adalet veremez.

Çözüm: Gerçek adaleti sağlayacak olan halkın kendisidir.Adalet, halkın örgütlü gücü ile, sınıfsız, sömürüsüzdüzen kurulduğunda sağlanacaktır..

Sonuç: Mutlak adalet diye ifade edilen kavram safsatadanbaşka bir şey değildir. Adalet de diğer kavramlar gibi sı-nıfsaldır. Burjuva sınıfı için adaletli olan şey emekçihalk için mutlak suretle adaletsizdir. Ebedi adalet ya damutlak adalet kavramını, egemen sınıf kendisi için adaletliolan şeyi tüm topluma kabul ettirmek için kullanır.Örneğin burjuva için, günde 12 saat çalışan bir işçininasgari ücretle yetinmesini ister. Oysa işçiye çalışmasınınçok az bir kısmı ödenmekte geriye kalan kısmına el ko-nulmaktadır, burjuva bunu daha çok fabrika açmak vedaha çok işçi çalıştırmak ve böylece topluma faydalı birnedenle yaptığını açıklamaktadır.

Hasan Ferit Gedik Uyuşturucuyla Savaş veKurtuluş Merkezi (HFG)Halk Toplantılarına Devam Ediyor

HFG, madde bağımlılığına karşı mücadelesini azimle sürdü-rüyor. Merkez çalışanları 5 Kasım'da İstanbul Sarıyer'de maddebağımlısı olan insanların aileleriyle halk toplantısı yaptı.Toplantıda merkezin tanıtım filmi izlendi. Çalışmalar ve yapı-lacakların konuşulmasının ardından " Hasan Ferit Gedik Komi-teleri'yle bataklığı birlikte kurutacağız. Çocuklarımızın yok ol-masına izin vermeyeceğiz" denilerek toplantı sonlandırıldı.

Yürüyüş

12 Kasım2017

Sayı: 40

HALKIZ BİZ16

FOSEM Kursları BaşladıFotoğraf ve Sinema Emekçileri (FOSEM) 5 Ka-

sım'da, İstanbul Okmeydanı'nda bulunan İdil KültürMerkezi'nde kurslara başladığını duyurdu. Kursun ilkgünü FOSEM Kimdir, halk için sanat, fotoğraf maki-naları tanıtımı ve iso-diyafram-enstantene ilişkisidersleri alındı. Son olarak FOSEM emekçileri bir çağrıyaparak, kursların her hafta Pazar günü saat 12.00 -14.00 arası yapılacağını ve tüm halkımızı faşizmekarşı mücadelede yanlarında olmaya çağırdılar.

Page 17: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

12 Mart ve 12 Eylül DönemlerindeSiyasi Avukatlık

Konuya girmeden önce, önceki bö-lümde ele aldığımız "siyasi avukatlık"kavramına bir ek yapalım. Siyasi avu-katlığın, siyasi dava avukatlığını dakapsayan ama ondan daha geniş birkavram olduğunu ifade etmiştik. Bununnedeninin, avukatın -yazı dizimizinbaşında ifade ettiğimiz- "aydın kimliği"olduğunu belirtmiştik. Bu kimlik ne-deniyledir ki avukatların hiç değilsebir bölümü toplumsal mücadelenin şuveya bu ölçüde içinde yer almıştır. An-cak şunu da eklemek gerekir ki, ülkemizhukukçularında ağır basan, aydın kim-

liği değil yargıç, savcı, avukat veyahalktan ve hayattan kopuk "akademis-yen/üniversite hocası" kimliğidir.

İşte bu "halktan ve hayattan kopukkimlik", bu olumsuz gelenek, hukukçu-ların birer aydın olarak ülkedeki devrimcimücadeleye katkılarının önünde bir engelolmuştur. Bu olumsuz gelenek, 1960'lar

sonrası başlayan toplumsal hareketlilikiçinde belirli ölçülerde aşılsa da gelişensüreçte bu gelenek yine egemen olmuştur.1960'lardaki toplumsal gelişime aktif ka-tılım çabaları 12 Mart muhtırası ilegiderek yok olmuş, hukukçularımız yineüniversite kürsülerine, mahkeme salon-larına dönmeye başlamıştır.

Sevgili okurlarımız; AKP fa-şizminin, Halkın Hukuk Büro-su’nu hedef alan, 15 avukat ve 1stajyer avukatın tutsak edildiği“operasyon” sonrası başladığımız,halkın avukatlığının tarihsel vesiyasal temellerini ele aldığımızyazı dizimizin 7. bölümü ile devamediyoruz.

Önceki bölümde; egemenlerintarih boyu düşman olarak gör-düğü bir avukatlık biçimi olaraksiyasi dava avukatlığını ve avu-katlığın siyasi bir faaliyet olarakkavranmasını ele aldık. Bir yenisömürge ülke olan ve faşizmle yö-netilen ülkemizde, bu gerçekliğeuygun olarak siyasi avukatlarınsıklıkla faşizmin örtülü ya da açıksaldırılarının hedefi olduğunu ifa-de ettik. Siyasi avukatların çoğuzaman avukat olarak yer aldıklarısiyasi davalarda bazen de –özel-likle 12 Mart ve 12 Eylül gibicunta dönemlerinde ve bugün ol-duğu gibi OHAL dönemlerinde-“sanık” olma onuruna sahip ol-duklarını hatta bazen katliamlarınhedefi olduklarını anlattık. Bupratiğin, siyasi ceza davalarında,bu davaların niteliğine uygun ola-rak, nasıl şekillendiğini gördük.Siyasi avukatları siyasi yapanınyalnızca girdikleri davaların siyasiolması değil, asıl olarak ezen ileezilen arasındaki tarihsel kavgadaezilenin yanında taraf olmalarıolduğunu tespit ettik.

Bu bölümde de siyasi dava-larda avukatlık konusuna devamedeceğiz. 70'lerden bugüne siyasidava avukatlığının geçirdiği dö-

nüşümü ele alacak, devrimcilerinavukatlığından devrimci avukat-lığa doğru olan değişimi ortayakoymaya çalışacağız. 12 Mart ve12 Eylül döneminde ete kemiğebürünen siyasi avukatlığın, 12 ey-lül sonrası süreçte, Devrimci SolAna Davası ile birlikte yeni birniteliğe kavuşmasını, devrimciavukatlığın tohumlarının atılma-sını ve Halkın Hukuk Bürosu'nun30 yıllık yolculuğuna başlamasınıele alacağız.

Yazıya başlamadan önce, hal-kın avukatlarına yönelik devameden saldırılara kısaca değinmekistiyoruz. Zira yazıyı hazırladığı-mız günlerde, AKP faşizmininhalkın avukatlarına yönelik sal-dırıları da sürüyordu.

Bir yandan AKP faşizmininavukatları hedef alan keyfi gözaltı,tutuklama, taciz, tehdit terörü sü-rüyor; diğer yandan faşizm, tutsakettiği avukatlara "talimatla" gar-diyanlarını saldırtmaya, "özel ola-rak" işkence yapmaya devam edi-yor. Bu saldırı ve işkenceler ne-deniyle Tekirdağ 2 Nolu T TipiHapishanesi’nde tutsak olan Avu-kat Engin Gökoğlu'nun kolununkırıldığı, Bolu T Tipi Hapishane-si’ndeki Avukat Barkın Timtik veNaciye Demir'in havalandırmave haberleşme haklarının gaspedildiği ortaya çıktı. Diğer avu-katların da benzer saldırı ve uy-gulamalara maruz kaldığını dabiliyoruz.Yani faşizmin halkınavukatlarına düşmanlığı değişikbiçimlerde kendini göstermeyedevam ediyor.

KÖKLERİ HALKIN İÇİNDE

30 YILLIKBİR GELENEK:

HALKIN HUKUK BÜROSU

7

DEVRİMCİLERİNAVUKATLIĞINDAN

DEVRİMCİ AVUKATLIĞA12 Kasım

2017

Yürüyüş

Sayı: 40

17FAŞİZMİ YENECEĞİZ

Dergimizin 40. sayısının yayınlandığı 12 Kasım 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 249. günündeler

*Yüksel Direnişi 369. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 174. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 265. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 134. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 91. gününde*Ankara Numune Hastanesi önünde süren nöbet 49. gününde

Page 18: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

"12 Eylül döne-minde ülkemiz baskıve terörün egemen ol-duğu bir karanlığa gö-mülürken, hukukayaklar altına alınır-ken, en büyük hukuk-

çu kitlesini oluşturan avukatlarımızıntavrına damga vuran ise, sağlanan "hu-zur" ve "güven" ortamında rahat bir"hukuk ticareti" faaliyetini sürdürme-leridir. Özetlersek, ülkemiz hukukçu-larının çok büyük bir bölümü, "huzur"ve "güven" uğruna, halkın baskı vesömürü altında ezilmesine, işkence vekatliamlara, hukukun katline ya destekolmuşlar ya da sessiz kalmışlardır.

Hukukçularımızın çok az bir kısmıtüm bu uygulamalar karşısında sessizkalmamış, seslerini yükseltmişlerdir,istisnai ve örgütsüz olan bu tavırlar daacımasızca cezalandırılmıştır. Bunlar;yaptıkları savunmalardan ötürü hertürlü baskı ve işkencelerle karşılaşan,cezalandırılan, özellikle sıkıyönetimmahkemelerindeki tavırlarından ötürü

kelepçelenenler, tutuklananlardır." (Dev-rimci Mücadelede Avukatlar Broşürü,Mücadele Yayınları, 1991, Syf. 10-11)

İşte bu son grupta yer alan az sayı-daki avukatlar yani "yaptıkları savun-malardan ötürü her türlü baskı ve iş-kencelerle karşılaşan, cezalandırılan"lar,siyasi avukatlar olarak tarif ettiğimiz,eksik gedik de olsa aydın kimliğinesahip olan avukatlardır.

"Hukukçu onurunu korumanın bi-linciyle hareket eden, her türlü anti-demokratik yasa ve uygulamalara karşımücadele eden bu kişiler, gerek örgüt-süzlükleri ve gerekse toplumsal mu-halefetin düşük düzeyi nedeniyle hepezilmek istenmiş, cezalandırılmışlardır."(Age, Syf. 11)

Devrimci Sol Ana Davası veYeni Bir Avukatlık Geleneğinin Doğuşu

12 Eylül 1980'de gerçekleşen Ame-rikancı askeri faşist darbenin ardındankurulan, yasa ve hukuk tanımayan cunta

mahkemelerinde ilericiler, yurtseverlerve devrimciler hakkında en ağır ceza is-temleriyle davalar açıldı. Sorgusuz sualsiztopluca cezalara çarptırıldılar.

Faşist generallerin hüküm sürdüğübu dönemde, yüzbinlerce insan hakkındadavalar açıldığı için avukatlık kurumuönemli bir ihtiyaç haline gelmişti. Ancak"devrimci" veya demokrat avukatlarınbu ihtiyaca olması gerektiği gibi cevapverebildiğini söylemek çok güçtü.

İşte bu davlardan biri de 1243 "sa-nık"lı Devrimci Sol Ana Davası'ydı.Bu dava, önceki bölümlerde niteliğiniortaya koyduğumuz siyasi davalarınen ileri örneklerinden biriydi. Bu davadada yargılayan ve yargılananlar yer de-ğiştirmiş, teorik olarak yargılanan ko-numundaki ve "sanık" sıfatına sahipdevrimciler gerçekte yargılanan değilyargılayan olmuş, emperyalizmi ve fa-şizmi bütün suçlarını ortaya koyarakyargılamışlar ve tarihe "Haklıyız Ka-zanacağız" başlığıyla kitaplaştırılan,külliyat niteliğinde bir savunma örneğibırakmışlardı.

SARICA ARILARLABAL ARILARI

"İşçi işinden belli olur*Sahipsiz, ortada kalmış bir petek

vardı.Sarıca arılar : «Bu bize ait» dedi.Bal arıları itiraz etti.

«Sen karar ver,» denildi, eşek arısına gidilerek.Davayı halletmek kolay değildi pek...

Dinlenen tanıklara göre: Girip çıkmıştı bazı hay-vanlar bu peteklere, kanatları vızıltılı, renkleri sarı,

yani, belki de bal arıları...Fakat sarıcalar da olabilir,çünkü onlar da aynı biçimdedir.Eşek arısı şaşırdı. Hakkı da var.Yeni tanıklar dinlendi.İncelemeler, araştırmalar,fakat iş aydınlanmadı gitti. Nihayet söz alıp dedi

ki bir bal arısı :«— Çok rica ederim, bu davaaltı aydır sürüyorve başlanılan yerdeyiz hâlâ.Halbuki petekte bal çürüyor.Yargıcın da artık işi çabuklaması lazım.Zaten yetişmez mi zıkkımlandığı?Hem boşuna uzatılıyor mesele.Sarıcalar da çalışsın biz de çalışalım,

bir görelim hele, o tatlıların tatlısını,o kutu kutuları hangimiz yapabilirmişiz?»Sarıca arılar yanaşmadı bu teklife, herhalde bu,

anlamadıkları bir iş olmalı. Eşek arısı da karşıtarafa verdi balı.

Keşke hep böyle görülse davalar.Türklerin bu işte tecrübesi var.Yani kara kaplı kitap bırakılıphalkın aklı bize mihenk olsaydı eğer,«Bugün git, yarın gel,» deyip uzatılmazdı işler,ortada fır dönmezdi para.İstiridyenin içini yargıçlar yeyipkabukları kalmazdı davacılara.Nazım Hikmet

KISSADAN HİSSE: Egemenler, emperyalizm ve işbirlikçisi oligarşi

hukuku da kendi sınıf çıkarlarına göre düzenle-mişlerdir. Düzenin adaletinde, mahkemelerindehalk adaleti bulamaz. Bu saddece siyasi davalariçin değil adli davalar için de geçerlidir. Basit birboşanma davası bile mahkemelerde taraflarınkavga edip çıktıkları, yıllar süren, sinirleri bozanbir dava haline gelir. Oysa halk, her sorununukendisi çözer. Adalet sorununu da en iyi halkçözer. Halk kendi adaletini hem de en hassasşekilde uygular. Çünkü halkın adaletinde halkınçıkarları ve ihtiyaçları gözetilir.

Yürüyüş

12 Kasım2017

Sayı: 40

HALKIZ BİZ118

Page 19: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

Bu dava, avukatihtiyacının kendinien fazla hissettirdiğiancak zamanın"devrimci", "demo-krat" olarak bilinenavukatlarının bu ih-

tiyacı karşılayamadığı davalardan bi-riydi aynı zamanda.

Bunun iki nedeni vardı: Birincisi;bu avukatların önemli bir kısmı, bukimliklerinin arkasında bir "tüccar avu-kat" kimliği saklıyordu. Yani aslındabu avukatlar, avukatlığı "ticari bir iş"olarak görüp devrimcileri "müşteri"olarak görüyor ama aynı zamandabunu "devrimci avukatlık", "siyasi avu-katlık" kimlikleri ile gizliyorlardı. Vebu durumu meslekte profesyonellikolarak teorileştiriyorlardı.

12 Eylül Cuntası yargılamalarındakitutuklu ailelerin avukatlar hakkındakianlatımları şöyleydi; “Metriste sık sıkgörüşlerimiz kesildiğinden, böylesigünlerde avukatları dolaşır, ‘Biz gö-rüşemiyoruz, bari sizler gidin, en azın-dan sorunlarını öğrenin’diye rica eder-dik. Gitmedikleri halde gittik diyenleroldu, hem de sıkça... Gitmediklerinidaha sonradan öğrenip, kendilerinesöyleyince türlü bahaneler uydurur-lardı.... Evet, avukatların büyük birçoğunluğu Türkiye'nin ödlek, basit çı-karlar peşindeki ‘aydınlar’ının bir par-çası durumundaydılar. Gerçek bir aydın,hukukçu kimliğine sahip olmaktan,

haksızlıklara, zulme karşı mücadeleetmekten hep uzak duruyor, tehlikesizama kendilerini "şöhret" yapabilecekişler peşinde koşuyorlardı. Yüzlerindekisahte ilericilik maskelerini yakındangördük ve öğrendik.”(12 Eylül ve TA-YAD; syf 14-15)

İkincisi; bu avukatların içinde ger-çekten iyi niyetli olan, devrimcilereyardımcı olmak, onların savunmalarınıüstlenmek isteyenler de vardı ancakörgütsüzdüler, bu nedenle faşizminbaskıları karşısında direnebilecek du-rumda değillerdi. Bu durum onları git-tikçe mücadelenin daha da dışına itiyor,bu da onları gittikçe daha fazla şekildebirinci grupta yer alan avukatlara ya-kınlaştırıyordu.

Ve Halkın Hukuk Bürosu(HHB) Kuruluyor

İşte Halkın Hukuk Bürosu örgüt-süzlüğün esas olduğu bu olumsuz tabloüzerinde kurulmuştur. Ve kurulmasıylabirlikte, cuntanın en büyük yargıla-maları olan 1243 kişinin yargılandığıDevrimci Sol davasının savunmanlığınıüstlenmiştir. Savunmayı hazırlayanavukatların bir kısmı, yeni mezun ol-muş, bir kısmı stajer avukattır.

Davanın yüzlerce sanığı idam suçla-masıyla yargılanırken, bu genç avukatlarınsorumluluklarına uygun olarak davra-nacaklarından şüphe duymadılar. Küçükburjuvazinin bütün hastalıklı ruh halleriniüzerlerinde taşıyan "üstat" avukatları

deyim yerindeyse ellerinin tersiyle itipözgürlüklerini hatta hayatlarını (çünkübu davada "sanık"ların bir kısmı idamlayargılanıyordu) bu "çömez", "çaylak"*avukatlara emanet ettiler.

İşte Halkın Hukuk Bürosu'nu kuran,aralarında Devrimci Sol önderi DursunKarataş'ın da bulunduğu davanın "sa-nık"larının avukatlığını üstlenen "çö-mez" avukatlardı. Ve Halkın HukukBürosu'nu dünyada bir eşi daha bu-lunmayan örgütlü bir siyasi avukatlıkbürosu yapan şey de "çömez" avukat-lara duyulan bu sınırsız güvendi.

Devrimci avukatlığın ete kemiğebüründüğü bir geleneğin temelleriniatan bu deneyimsiz ama kendilerinegüvenli genç avukatlar, devrimci avu-katlığın da en özlü tanımını yaptıklarısavunmalarına şöyle başladılar: “Dev-rimci Sol Davası savunmasını üstlenenbiz avukatlar; birkaç söz söylemek is-tiyoruz. Önce şunu belirtelim Türki-ye'nin en büyük ve önemli siyasi da-valarından biri olan Devrimci Sol Da-vası'nın savunmasını üstlenmektenonur duyuyoruz.

Bizlere hukuk fakültesinde süreklihukuk-hukukdışı, haklı-haksız, kanu-nilik-meşruluk kavramları öğretilmeyeçalışılırdı. Ama bunlar o yıllarda soyutkalıyordu. Belki de bu davanın savun-masını üstlenmeseydik bu soyutluksürecekti. Ne zaman ki Devrimci Solsiyasi dava sanıklarının savunmalarınıüstlendik; işte o zaman bu kavramlar

"İşte, çok pratik bir adalet: Herkeseaynı şey. Ama gerçekte, hiçbir şeyböyle yürümüyor!

Beşinci sınıfın öğretmeni, Fransızfutbol takımının kalecisinin kazandığıkadar para kazanır mı? Hayır.

Kaleci, öğretmenin yüz katı kazanır. Oysa, öğ-retmenin önemli bir mesleği var: Çocuklara, birömür boyunca işlerine yarayacak şeyler öğretiyor.Fransız futbol takımının kalecisiyse yalnızca gelentopları tutuyor!

Bütün çocuklar yazın deniz kıyısına tatile gidermi? Hayır. Bir sürü çocuk hayatında hiç denizgörmemiştir, bazılarıysa her yıl denize gider.

Herkesin yeterli yiyeceği var mıdır? Hayır. Milyonlarca insan ne isterse onu, hatta daha

fazlasını yer; milyonlarca başka insansa hepaçtır, hatta açlıktan ölenler bile vardır. Öyleyse?Paylaşma nerede? Bu “herkese eşit” meselesi,pasta konusunda işe yarıyordu, ama diğer konu-larda gerçekten de durum hiç böyle değil!" (ÇITIRFELSEFE, Adalet ve Haksızlık, Syf. 8-9)

12 Kasım2017

Yürüyüş

Sayı: 40

19FAŞİZMİ YENECEĞİZ

Dergimizin 40. sayısının yayınlandığı 12 Kasım 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 249. günündeler

*Yüksel Direnişi 369. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 174. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 265. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 134. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 91. gününde*Ankara Numune Hastanesi önünde süren nöbet 49. gününde

Page 20: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

bir anlamve bir so-mutluk ka-z a n m a y abaşladı.

Bu da-vada bir

müvekkilimiz, siyasi mü-cadelenin kişiyi olgunlaş-tırdığı ve tecrübesini artır-dığını söylemişti. Siyasibir dava ile uğraşmak da,bir avukatı olgunlaştırıyorve tecrübesini artırıyor.Çünkü, avukatlık mesleğiartık, halkın çıkarlarındansonra geliyor, hukukçu so-rumluluğu artıyor. Ve el-bette, sorumluluğun yarat-tığı bedelin boyutu da yük-seliyor. Evet sayın yargıç-lar; Bu dava siyasal dava-dır. Siyasal dava ise siyasalamaçlıdır ve taraflar vardırBir taraf kurulu düzeni sa-vunur, diğer taraf düzeniyadsır. Bu durum, savunmamakamına da tarihsel birsorumluluk yükler. Bu ne-denle savunmanın da siyasi

bir kişiliği olmak zorun-dadır...”diyerek 305 say-falık savunmalarını oku-dular.

Bundan böyle sadecesiyasi davalarda değil hak-sız olarak işten atılan, di-renen işçiler; grevli-toplusözleşmeli sendika müca-delesi veren memurlar;YÖK cenderesi altında kış-la disiplinine sokulmak is-tenen öğrenciler; kondusuüzerine yıkılmak istenengecekondu halkı; hapisha-nelerde kimlik ve onur mü-cadelesi veren devrimcitutsaklar; çocukları işkencegören, gözaltında "kaybe-dilen", katledilen aileleromuz başlarında hep Hal-kın Hukuk Bürosu'nu gör-müşlerdir. O günden bu-güne HHB'nin hedefi dai-ma daha güzeli, daha iyiyiyaratmak oldu. Böyle ol-maya da devam edecek.

(* Çaylak: Mecaz an-lamda; toy, tecrübesiz, ace-mi)

Herhalde dünyada bir hak vardır. Ve hak kuvvetinüstündedir.Marks, Ekonomi Politiğin EleştirisineKatkı isimli eserinde “Araştırmalarım, devletbiçimleri kadar hukuki ilişkilerin de ne kendile-rinden, ne de iddia edildiği gibi insan zihniningenel evriminden anlaşılamayacağı, tam tersine,bu ilişkilerin kökenlerinin Hegel’in 18. yüzyılİngiliz ve Fransız düşünürlerinin örneğine uyarak‘sivil toplum’ adı altında topladığı maddi varlıkkoşullarında bulundukları... sonucuna ulaştı.”

Nitekim, Marks bu sonuca ulaştıktan sonra,hukuk üzerine araştırmalarına devam etmez,çünkü o bir sonuçtur, araştırmalarını o sonucuyaratan esas kaynağa, yani üretim ilişkileri üze-rinde yoğunlaştırır. Ve toplumları böylece çözümler.

Marks, aktardığımız alıntıda şunu gösteriyorbize; herhangi bir toplumu, yasalarını değiştirerekdeğiştirmek, düzeltmek mümkün değildir. Veyabaşka bir şekilde ifade edersek; insanlığın, top-lumun gelişimi, hukukun gelişimiyle sağlanmaz."

O halde şunu söyleyebiliriz, bizde toplumunmaddi gerçeğine uygun bir hukuk sistemi ku-rulmalıdır. Eğer kurulmazsa ki bu düzendemümkün değildir o zaman hukuk ve maddi ger-çek hemen birbiriyle çelişmeye başlar. Dev-rimcinin görevi de bu çelişkinin üzerine gitmekve onu açığa çıkarmaktır.

AKP’nin Eli Kanlı Katillerine Sesleniyoruz:Mahallelerimizden ve KurumlarımızdanDefolun!

Dev-Genç, katil ve işkenceci polisin terör estirmesiyleilgili 5 Kasım günü açıklama yaparak şunları söyledi:

Kokuşmuş düzenin katil bekçileri, Okmeydanı’nda 3gündür sürdürdüğü terörüne devam ediyor. Yazılamalarıbahane ederek onlarca zırhlı araç ve özel harekatla tümmahalleyi ablukaya almakta, duvarlardaki yazılamaları ka-ralarken de kendi -akıllarının- yettiği kadarı ile duvarlarafaşist söylemler ve işaretler çizmektedirler.

Tüm Anadolu topraklarında olduğu gibi bu mahalleninasıl sahipleri olan devrimcilerin, boya dolu şişelerinin kar-şısında aciz kalmıştır. Gençlik Federasyonu’nda yapılan

müzik dinletisini,sirenlere basarak,faşist şarkılar aça-rak bastırabileceği-ni sandılar.

AKP'nin katilpolislerini uyarıyo-ruz! Mahallemizde

bunlara geçit vermeyeceğiz. Her seferinde cevabınızımisliyle alacaksınız.

���

Berkin'in Hesabını Sormadan,Katiller Yargılanmadan Bize Uyku Yok

İstanbul Okmeydanı Halk Cephesi 7 Kasım'da mahallede,umudun çocuğu Berkin Elvan'ın mahkemesine çağrı amaçlıyazılama yaptı. Yapılan çalışmada birçok yere "Berkin İçin16 Kasım'da Çağlayan Adliyesi'ndeyiz! Berkin Elvan Ölüm-süzdür! Halk Cephesi" imzalı çağrı ve sloganlar işlendi.

İşten Atılan İzmir Belediye İşçileriİşlerini, Aşlarını Geri İstiyor

İzmir Devrimci İşçi Hareketi (DİH) 6 Kasım’da, İzmirBüyükşehir Belediyesi şirketlerinde çalışırken kadro davasıaçan yaklaşık 200 işçinin uydurma gerekçelerle işten atıl-masına ilişkin yazılı açıklama yayınladı. Açıklamada kısacaşu sözlere yer verildi; “… Bu insanlar aileleriyle birlikteaçlığa mahkum edilmiştir. İzmir Büyükşehir Belediyebaşkanı ve bürokratları haksız, hukuksuz ve adaletsizhareket etmiştir. İşimizi, ekmeğimizi kazanana dek müca-delemize devam edeceğiz.”

Yürüyüş

12 Kasım2017

Sayı: 40

HALKIZ BİZ20

Page 21: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

Bu, Büyük Direniş’in ve Nuriye-Semih Direnişi'nin İdeolojik Zaferidir

7 yıllık Büyük Direniş, emperyalizmeve oligarşiye karşı bir ölüm kalım savaşıolduğu kadar, büyük bir ideolojik mü-cadele süreci idi. İdeolojik mücadeleninbir yanı, burjuvaziye karşı, bir yanı ise,direnişe inanmayan, zafer kazanılacağınainanmayan, her şeye inancını kaybetmiş,yılgınlaşmış küçük burjuva kesimlere,reformist, oportünist kesimlere karşı idi.

Öyle ki zaman zaman solla olanideolojik mücadele öne çıktı.

Küçük burjuva reformist kesimler,Büyük Direniş'le ilgili her ağızlarınıaçışlarında, her açıklama ve yazılarında,"bırakın" diyorlardı bize; bırakın, bırakın,bırakın...

19 Aralık'ın öncesinde de bunu yap-tılar.

Direnişe karşı en koyu sansüre, FTipi hücrelerindeki işkencelere rağmendirenişin sürdürüldüğü 2001-2002 yıl-larında da, bunu söylediler.

Bıkmadık, her seferinde cevap verdikbu çağrılara. Bıkmayan bir ideolojikmücadele sürdürdük. Bu direnişe ilişkinyayınlanan 4529 sayfalık 13 kitap, bumücadelenin yoğunluğunu yansıtan ra-kamlardır.

Bu satırlar suya yazılmadı.

İnsanların beyinlerine ve yüreklerineyazıldı.

122'lerin hiçbiri boşuna ölmedi.

122 şehidin verildiği 7 yıl boyuncayazılan tek bir kelime boşa gitmedi.

BIRAKALIM DA NE YAPALIM?

"Bırakın" çağrılarını ideolojik, politikboyutlarıyla eleştirirken, aynı zamandahep bu soruyu sorduk:

"Bırakın diyorsunuz, peki ne yapa-lım?"

“Bırakıncılar”ın işte bu soruya verecekhiç ama hiç cevapları yoktu.

19 Aralık öncesi, "siz bırakın, biz ta-kipçisi olacağız" demişlerdi.

Katliam oldu, seyrettiler.

122 şehit verdik, seyrettiler.

Bu cümleyi bir daha kuracak ne güç-leri, ne yüzleri kalmadı.

Bırakın çağrısına karşı ideolojik mü-cadelemiz, esasında devrimle düzen ara-sındaki mücadeleydi.

Bırakıncılar, düzen içiydi. Bizi dedüzen içine çağırıyorlardı.

Düzenin "demokratik" olduğuna veyademokratikleşeceğine inanıyorlardı.

Düzen, demokratikleşeceğine görebu kadar BEDEL ödemeye gerek yoktu.

Bu kesimlerin, o günden bu yana,TÜM BEKLENTİLERİ VE POLİTİ-KALARI ÇÖKMÜŞTÜR.

AB üyeliğine bel bağlamışlar, o hayalde suya düşmüştür. Güvendikleri tümdağlara kar yağmıştır.

Güvendiği dağlara kar yağmayan,yalnız devrimcilerdir.

Çünkü devrimciler olarak biz;

Kendimize güvendik.

Direnişe güvendik.

Halkımıza güvendik.

Ve biz kazandık.

Hiçbiri Büyük Direniş’ten sonra bukonularda bir özeleştiri yapmadı; fakatgerçeği tümüyle reddetmeye de cesaretleriyoktur; biliyor ve görüyoruz ki, ideolojikzafer de bizimdir.

NURİYE SEMİH DİRENİŞİ'NDEBIRAKINCILAR

Nuriye Semih direnişinde reformizmve küçük burjuva aydınlar, "bırakın"çağrılarına pek başvurmadılar.

Direniş 100'lü günlerine ulaştığında,sınırlı bir kesim, bırakın çağrıları yaptı,"takipçisi olacağız" söylemini tekrarladı.

Bırakın çağrılarına hemen cevap ver-dik:

"BIRAKIN" ÇAĞRILARI,

MÜDAHALEYE, KATLİAMAÇAĞRIDIR!

19 ARALIK'TAN DERS ALMAYIPHALA BU ÇAĞRIYI YAPANLARINELLERİNE ZULMÜN KANI BULA-ŞIR!

(Yürüyüş Sayı: 22, 9 Temmuz 2017)

FAŞİST KALEMŞÖRLERLE BİR-LİKTE ZORLA MÜDAHALE ÇAĞ-RISI YAPAN "AKILLI SOLCULAR"

Çok daha sınırlı sayıda birkaç, artıkaydın diyemeyeceğimiz yazar, tarihtenders almasını bilmeyen eskiler, faşistAKP'li kalemşörlerle birlikte "zorla mü-dahale" çağrısında bulundular.

Tarihten ders almasını bilmeyen vefaşist AKP kalemşörlerinin bile gerisinedüşenlerden biri olan Işıl Özgentürk,gerçekleri bile bile çarpıtarak şunlarıyazdı:

"Ölecekler. Ama bilinçleri kapandı-ğında anneler "müdahale etme'' haklarınıkullanabilir. Bu uluslararası kabul edilmişbir hak. Bir anne için en zor karar. Ço-cuğuna yeni bir yaşam hakkı tanımak.Tercih onlarındır."

...

"Şimdi Nuriye ve Semih ölümüneşiğinde bu zamandan sonra kararlarındanvazgeçmezler, ama bilinç yittiğindeailerin tıbbı yardım isteme hakkı doğar.Anneler size sesleniyorum bu hakkı kul-lanın."

(25, 27 Haziran 2017 Cumhuriyet)

Bu bir "uluslararası hak" meselesideğil, emperyalizmin ve faşist diktatör-lüklerin direnişleri kırmak için gündemegetirdikleri bir "hak"tı.

Ama Özgentürk gibileri, bunu bil-miyorlar mı? Pekala biliyorlar. Ama on-lara bu satırları yazdıran, direnişe, dev-

“BIRAKIN" DİYEN YOK!“ZORLA MÜDAHALE"Yİ SAVUNAN YOK!

12 Kasım2017

Yürüyüş

Sayı: 40

221FAŞİZMİ YENECEĞİZ

Dergimizin 40. sayısının yayınlandığı 12 Kasım 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 249. günündeler

*Yüksel Direnişi 369. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 174. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 265. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 134. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 91. gününde*Ankara Numune Hastanesi önünde süren nöbet 49. gününde

Page 22: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

rimcilere düşmanlaşmış olmalarıdır.

Fakat şunu tesbit etmeliyiz ki, bukez Özgentürk gibileri, yalnız kaldılar.

Nuriye Semih direnişi bugün 250'ligünlere gelmiştir ve ortada "bırakın"diyen kimse yoktur; "zorla müdahaleyi"sol adına savunan yoktur.

Tabip odaları, barolar bile, bu noktadazorla müdahaleye açık tavır alma nok-tasındadırlar.

Bu kesimler ideloojik olarak dündençok farklı yerdeler mi? Hayır;

Birincisi, direnmekten başka yol ol-madığını, en kör gözlerin bile gördüğü,görmek zorunda kaldığı bir dönemdeyiz.

İkincisi, bu sonuç, Büyük Direniş’inideolojik kavgasının yarattığı bir sonuçtur.

Üçüncüsü, bu sonuç, Nuriye-Semihdirenişindeki devrimci politikanın doğ-ruluğunun sonucudur.

TÜM KESİMLERE SESLENİYO-RUZ:

İNANCINIZI BÜYÜTÜN!

122 ŞEHİT

VE ONLARIN ÖĞRENCİSİ NU-RİYE VE SEMİHLER, HER KOŞUL-DA DİRENİLEBİLECEĞİNİ VE KA-ZANILABİLECEĞİNİ ÖĞRETİYOR-LAR

Bugün bırakın çağrıları yok; Direnmegeleneği açısından büyük bir kazanımdır.

Direnme savaşının ideolojik bir za-feridir.

Neden böyle düşünüyorlardı?

Çünkü;

- Ölmeden, öldürmeden bu müca-delenin sürdürülebileceğine inanıyorlardı.

- "Boşu boşuna" ölündüğünü düşü-nüyorlardı.

Bu düşüncelerin temelinde inançsızlıkvardır.

Devrimin mümkün olabileceğineinanmıyorsanız, devrim yolunda ölmek,tabii ki "boşu boşuna"dır.

Sosyalizme inanmıyorsanız, sosya-lizm uğrunda ölmek, "boşu boşuna"dır.

O gün "Bırakın" çağrılarının başınıodalar ve konfederasyonlar çekiyordu.Bu kurumlar bir dönem boyunca, ken-dilerini siyasi hareketlerin, direnenlerinüzerinde gördüler. Her konuda kenditavır ve politikalarını dayatabileceklerinidüşündüler. Fakat öyle olmadığını gör-düler. Bugün kendi güçleri ortadadır;kendilerine yönelik saldırılar karşısındaen küçük bir direniş örgütleyecek güç,dinamik, ruh ve politikadan uzak veyoksundurlar.

Gerçek dün de bugün de onların dü-şündüğünün tersinedir; devrimci müca-dele ne kadar güçlüyse, onların gücü deo kadardır. Kendilerini devrimci müca-deleden kopardıkları durumda, giderekeriyecekleri kesindir. Tıpkı bugünkügibi.

Tüm küçük burjuva kesimler, refor-mist, oportünist gruplar, aydınlar, faşizminTürkiyesinde inançsızlık değil, inancımızıgüçlendirmek için, teslimiyeti değil, di-renişi büyütmek için her türlü koşulvardır.

Devrimsiz demokrasi olmayacağı birkez daha görülmedi mi?

Faşizmin saldırılarına karşı diren-mekten başka yol olmadığı görülmüyormu?

DİRENİŞ İÇİN BİRLEŞELİM!

Korkmadan direnme kararı alın.

Bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm,ancak halkın kendi savaşıyla gelir. Bununiçin birleşelim.

Başka tüm yollar, çürütür.

Başka tüm yollar, çıkmazdır.

Düzene götürür.

DİRENİŞLERİ YAYGINLAŞTIRA-LIM!

Direnmek, zaferin kendisidir.

Tenekesiz asla yapamazlar, kar maskesiz asla!Geçen gece yine yazılama avına çıktılar. Duvarı silerken sırtları bize

dönük, yüzleri maskeli, maske de yetmiyor kafalarına kapşongeçirdiler, o da yetmedi silahları ile yüzlerini kapatmaya çalıştılar.

Menfez paşaları var, bunlar da menfez polisleri... Savaş çıksa 5. dakikada silah bırakırlar, ortadan kaybolurlar.

Yürüyüş

12 Kasım2017

Sayı: 40

HALKIZ BİZ22

Page 23: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

İHANET DÜNYANINEN AŞAĞILIK DAVRANIŞI

HAİN DÜNYANIN ENAŞAĞILIK YARATIĞIDIR

HAİNÖnce halkını sattısonra onurunuönce vatanını sattısonra şerefiniönce yoldaşlarını sattı

sonra kişiliğiniönce düşüncelerini sattısonra ruhunusonrasonrave sonrası kör karanlıkve sonrası irin bataklığıve sonrası uçurumun dibi.Onun yeri bundan sonraruhsuz bedenlermezarlığıdıro hiçtir artıkhiçliktirhalktan değildir vatanı yoktur artıkdik bir başı yokturyoktur geleceğiyüreği yoktur

onuru ve şerefielinin tersiyle bir kenara ittihepsinihepsini her şeyi düşmanın eline geçtiğindeher şeyi itti elinin tersiyleve yaşamıve kendini artık kendi değil celladın elinde oyuncak

sümsük ve sünepe.Yüzü gülmeyecek bundanböyleruhu coşmayacak şarkılar söyleyemeyecek

çocuklarla mutlu olamayacak

gözleri hiç parlamayacakyüreği kabarmayacakonun yeri karanlıktır bundanböyleonun yeri sisli ve pusluhavalardıronun yerionun yeri yoktur bundanböyleve olmayacakolamayacakhalkın sofrasındaekmeğini paylaşamayacaksevincini ve hüznünüyaşayamayacakonun yeri yoktur bundanböyleyaşamında ve kavgasında....Onun adı Hain!

31 Ekim 2017

(...)Satılmışlığın, kahpeliğin,

riyakarlığın, adiliğin ve her çeşitaşağılık ve her çeşit

yabancılaşmanın karışımı olanKaranlık Denizi'nin ortasında,

Güneşi batmayan bir ada.Ben ne şuralıyım ne buralı,

Adalıyım adalı,Adam ormanlıktır.

Dostluk yoldaşlık, mertlik ormanı,bütün Ada'mı kaplar.

Erdemin güneşi yirmidört saataydınlatır adamı

Biz ada sakinleri bilmeyiz karanlığı.Ben adalıyım ey kahpe hücre, Ada'lı

(...)MAHİR ÇAYAN

ZEHİRDE ŞİFA

KAHPEDE

VEFA YOKTUR

DÜNDEN BUGÜNE İBRET OLSUN DİYE HAİNLERİN LANETİ, UFUK OLSUN DİYE

KAHRAMANLARIN DESTANLARI ULAŞIR

12 Kasım2017

Yürüyüş

Sayı: 40

23FAŞİZMİ YENECEĞİZ

Dergimizin 40. sayısının yayınlandığı 12 Kasım 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 249. günündeler

*Yüksel Direnişi 369. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 174. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 265. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 134. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 91. gününde*Ankara Numune Hastanesi önünde süren nöbet 49. gününde

Page 24: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

Yürüyüş

12 Kasım2017

Sayı: 40

HALKIZ BİZ224

Engin Kaya, TKP-ML içinde faaliyet yürüten birdevrimci iken, 1983 yılında askere gider. Kendi ifadesiyle,askerliği sürerken, ordudaki yakınlarından birinin aracı-lığıyla MİT ile ilişki kurar. Halkına, örgütüne, devrimeihanet eder. Bundan sonra artık MİT'e çalışmaktadır.MİT'e verdiği bilgilerle, 4 devrimcinin katledilmesine,gözaltılara, işkenceli sorgulara, tutuklamalara neden olur.

Engin Kaya, MİT içinde çalışmaya devam ederken,ismi deşifre olur. Bunun paniği ile hareket eden EnginKaya, rastlantıyla iki Devrimci Sol'cu ile karşılaşır.

Bu rastlantı, Engin Kaya isimli hainin Devrimci Soltarafından gözaltına alınması ve sorgulanıp, suçları sabitbulunduktan sonra ölümle cezalandırılmasını sağlar.

Bu durum Devrimci Sol tarafından, Engin Kaya'nınsorgusunu içeren broşürde şöyle anlatılır; "İşte,büyükbir raslantı, devrimci uyanıklık ve pratik insiyatifçilikile bir ajan provokatör ele geçmişti. Gerekli önlemlerialıp MİT'in, Siyasi Polisin ulaşamayacağı bir yerde sor-gulamaya başlandı."

Hain, halkına, vatanına, yoldaşlarına ihanet edendir.

Hain, halkının, yoldaşlarının sevgisine, kendine verdiğideğere, emeğe ihanet edendir.

Engin Kaya, bu kişiliksiz, halk düşmanı hainlerdenbiridir. Halkına ihanet ederek, yoldaşlarını düşmanasatarak, katlettirdiği devrimcilerin kanı üzerinden rahatbir hayat yaşayabileceğini sanan bir zavallıdır. Buhayalleri ancak Halkın Adaleti ile karşılaşana kadar sür-dürebilmiştir.

Engin Kaya'ya ilk işbirliği teklif edildiğinde doğrudankabul etmez, ama açık olarak ihanetin kapısını kapatannet tavır da almaz. İkircikli bir kişiliktir Engin Kaya,aldığı tavır da ikircikli olur. Bir yandan devrim saflarındaiken, diğer yandan kendi ifadesiyle "bir tarafta, partiyekarşı içten içe bir nefret gelişiyordu." (AJAN-PROVO-KATÖR ENGİN KAYA'NIN İTİRAFLARI)

Safını netleştirmemiş bir kişilik, bir ayağı devrimde,diğer ayağı düzende bir kişilik Engin Kaya, hainleşme,ihanet koşulları ile karşı karşıya geldiğinde ihanetiseçiyor ve 12 Eylül cuntası sonrası kopan örgütselbağlarını tekrar giderek kuruyor, ama bu sefer bir MİTajanı olarak.

O artık bir MİT ajanıdır. O artık, bir devrimci değil,halkına ve vatanına ihanet etmiş bir haindir. Kendi ifa-desiyle emperyalizmin işbirlikçilerinin halka karşı kul-landığı bir paçavradır. Kullanılıp, atılacaktır.

Engin Kaya'nın TKP/ML örgütünden aktardığı bilgi-lerle, 7 Ekim 1988 tarihinde, 4 TKP/ML örgütü üyesidevrimci katledildi.

Engin Kaya, bu ihanetiyle artık halkın içinde gölge-sinden korkan bir haindi. "Tedirgin bir halde, etrafını sıksık kontrol eden Engin Kaya bir müddet sonra tanıdığıyoldaşımızı fark ediyor. Başlangıçta, amaçları EnginKaya'nın kaldığı yeri tesbit etmek olan yoldaşlarımız,bunun üzerine düşüncelerini değiştirip, süratle haini

teslim alıyorlar." (AJAN-PROVOKATÖR ENGİN KA-YA'NIN İTİRAFLARI)

Tüm hainler kişiliksizdir. Dün nasıl ki, devrimi vehalkını satmışlarsa, Halkın Adaleti ile karşılaştıklarındada can derdine düşer ve bu sefer de kendisini kullananhalk düşmanlarını da satar. Engin Kaya da Devrimci Solsavaşçılarının sorgusunda, önce canını kurtarma ümidiylesınırlı bilgiler vermekle yetinmiş, halka karşı işlediğisuçları gizlemeye çalışmıştır. Bunun kendisini kurtar-mayacağını, suçlarının bilindiğini gördüğünde ise busefer canını bağışlatmak için MİT'e ait bilgileri vermeyebaşlamıştır.

Hainlerin bu özellikleri faşizm tarafından da bilinir.Bu nedenle hainlere halkına ve yoldaşlarına ihanet ederekgittikleri halk düşmanları da güvenmezler. Bilirler ki,bugün halkını ve yoldaşlarını satanlar, yarın kendilerinide satarlar. Bunun için, halka karşı, devrime karşı kul-landıktan sonra işi biten haini bir paçavra gibi bir kenarafırlatırlar.

Engin Kaya'nın sonu, asılarak idam edilmek olmuştur.Biz arkasından kimsenin ağlamadığına eminiz. Çünkü,hainler yalnızdır. Kimseyi sevemezler, kimseye güvene-mezler, onları seven kimse de olmaz. Hainlerin kişiliğisevilmez. En yakınları bile hainlere güvenmez, seve-mez.

AJAN-PROVOKATÖR ENGİN KAYA'NIN İTİRAF-LARI kitapçığının girişinde deniyor ki; "Burada, birajan provokatörün karmaşık iç yapısını, dengesiz kişiliğinide göreceksiniz. Devrimci Sol'un bu çabası; çevremizdekiEngin Kayaları açığa çıkarma ve yeni yeni E.Kayalarıntüremesini engelleme mücadelesine katkı olarak görül-melidir."

Page 25: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

İdam mangasının önündeydi.

IŞİD'li katiller, "çok yaşa halife"diye bağırmasını istiyorlardı. O sonsözlerinde şöyle dedi:

"VALLAHİ SİZİ SİLECEĞİZ!"

Adı Yahya Adnan el Şuğri idigenç Suriye askerinin.

Onun dediği çıktı. Suriye halkı,emperyalizmin beslemesi IŞİD'i di-renişiyle silip attı.

Suriye halkı, üç yıl boyuncaIŞİD kuşatması altında teslim ol-mayan Deyr Ez Zor gibi, direnişleryarattı. Suriye halkı, Yahya Adnanel Şuğri gibi, İssam Zahreddin gibikahramanlar yarattı.

*

Tarih bir kez daha tanık olduki; direnen ve savaşan halklar ye-nilmez.

Tarih defalarca tanık olacaktırki; zafer direnen ve savaşan halk-ların olacaktır.

*

Aşağıda, İssam Zahreddin'leilgili bir köşe yazısını aktarıyoruz.Yazarı Mustafa K. Erdemol.

Emperyalizmi unutan reformiz-min gazetelerinden birinde, emper-yalizme karşı direnişin kahraman-larını yazdı.

Yazısında IŞİD için "cihatçı grup-lar" gibi, doğru bulmadığımız kimiifadeler de var; IŞİD gibi örgütler,işbirlikçi halk düşmanlarıdır. Katli-amcıdırlar. Zaman zaman karşı gibigöründükleri emperyalizmin besle-mesidirler ve her an tekrar onlarınemrine amade olmaya hazırdırlar.

*

El Şuğri, Sünni asıllı, Zahreddinise, Dürzi asıllı. Direniş onları bir-leştiriyor.

İslamcılık, mezhepçilik, milli-yetçilik ise, halkları, farklı din vefarklı mezhepten halkları birbirinedüşürüyor.

El Şuğriler kendi vatanı için sa-

vaşıyor; Suriye ordusu, halktan in-sanların askerlik yaptığı bir ordu.İslamcı veya milliyetçi etiketlerleo topraklarda işgalci olarak bulu-nanlar ise, "paralı asker" duru-mundadırlar.

Kimi Amerika’dan para alıyor,kimi Suudlar’dan, kimisi el koyduğupetrol kuyularının gelirinden ödüyor.Ama esası PARALI olması.

*

Hiçbir işbirlikçi örgüt, halklarıyenemez.

Zafer, Alişanlar’ı, Adnanlar’ı,İssamlar’ı olan halklarındır.

IŞİD'in sonu da, onu besleyip,donatıp, gelişmesine yol verip em-peryalizme boyun eğmeyen ülke-lerin üzerine salan sahiplerinin sonuda aynı olacak: İŞGAL ETTİK-LERİ TOPRAKLARDAN DE-FOLUP GİDECEKLER!

DEFOLUP GİDECEKLER!

DEFOLUP GİDECEKLER!

Halklar, Emperyalist İşgalcilerive EmperyalizminTüm İşbirlikçilerini

YERYÜZÜNDEN SİLECEKLER!

ÇÜNKÜ, HALKLARINAlişan Şanlılar'ı,Yahya Adnanlar'ı,İssam Zahreddinler'i Var!

12 Kasım2017

Yürüyüş

Sayı: 40

25FAŞİZMİ YENECEĞİZ

Dergimizin 40. sayısının yayınlandığı 12 Kasım 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 249. günündeler

*Yüksel Direnişi 369. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 174. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 265. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 134. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 91. gününde*Ankara Numune Hastanesi önünde süren nöbet 49. gününde

Page 26: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

Tarihin görüp görebileceği enbüyük emperyal çullanmayla karşıkarşıya kalan Suriye’nin kurtuluşsavaşında ailesinin en az bir ferdinikaybetmeyen aile yok neredeyse.İleride daha ayrıntılı yazılacak bü-yük bir varoluş mücadelesi veriyorbu ülke. Altı yıldır süren savaşboyunca ölümler neredeyse yaşa-mın bir parçası haline gelmiş deolsa bazı kayıpların ülkede şok et-kisi yarattığına tanık oluyoruz.Tuğgeneral İsam Zahreddin’in kay-bı bu tür kayıplardan. 18 EkimÇarşamba günü Deyr ez Zor’unHevice Sukkar bölgesinde mayınpatlaması sonucu hayatını kaybet-ti.

Yaşarken efsane olmuş bir as-kerdi Zahreddin. Artık ondan Tuğ-general değil, Tümgeneral olaraksöz edeceğiz. Çünkü Suriye ordu-sunda bir adet var. Bir subay öl-düğünde bir üst rütbeye terfi edilmişsayılıyor, adının önüne de “şeref”sözcüğü ekleniyor. Yani o artıkŞerefli Tümgeneral İssam Zahred-din’dir. Bundan sonra hep böyleanılacak.

Gerçekten büyük kayıp. ÇünküŞerefli Tümgeneral, Deyr ez Zor’daIŞİD çetesine dünyayı dar etmesiylebiliniyordu. İnanılmaz bir stratejistolduğu, hız kabiliyetiyle düşmangüçlerini şaşırttığı bilinen özellik-leri. Böylesine yetkin bir komutanınaracıyla bir mayına çarparak ya-şamını yitirmesine akıl sır ermiyordoğrusu.

Şerefli Tümgeneral’in Dürzioluşu, bir mezhepler, milletler mo-zaiği olan Suriye’de çok doğal ol-duğundan dikkat çekmez ama bizimgibi tek mezheplilerin birçok alandaçok daha şanslı olduğu bir ülkeiçin şaşırtıcı olabilir. Şerefli Tüm-general ülkenin kuzeyinde bulunanSwaida kırsalındaki El-Suvra El-Kubra kasabasında 1961 yılında

doğmuştu. Eski Suriye SavunmaBakanı Abdülkrim Zahraddin’intorunuydu. Ailesinin birçok ferdiSuriye ordusunda görev almıştı.Tümgeneral Zahraddin, SuriyeCumhuriyet Muhafızları saflarındabir subay olarak görev yaptı. AdınıSuriye’de 2011 yılında patlak verenolaylar sırasında duyurdu.

Deyr ez Zor Askeri Havaala-nı’nda IŞİD tarafından üç yıl bo-yunca kuşatılmış durumda olankuvvetlerin komutanıydı. Dahasonra Zahraddin liderliğindeki as-keri kuvvetler kuşatmayı kırmayıbaşarmıştı. Şerefli Tümgeneral,IŞİD unsurlarını Deyr ez Zor Ha-vaalanının duvarlarına “yapıştıra-cağı” sözünü vermişti. Bu sözünütuttuğunu tüm dünyaya kanıtladı.

Sadece emirler, talimatlar yağ-dıran bir komutan değildi, asker-lerinin önünde savaşan bir askerdi.Çatışmalarda yaralanan askerlerinisırtında ateş hattının gerisine taşı-dığını gösteren fotoğraf kareleriunutulur gibi değildir.

Yakından bilenler Şerefli Tüm-general’in en çok Suriye dışınakaçanlara büyük öfke duyduğunusöylüyorlar. “Kaçanlar sakın geridönmesin. Devlet affetse de bizaffetmeyceğiz” dediğini söylerler.Bu sözleriyle mültecileri değil, suçişleyenleri, cihatçı gruplara katılıpülke dışına çıkanları kast ettiği be-lirtiliyor. Belki de bir zamanlaryardımcılığını yaptığı Menaf Tlass’ıda kast ediyor olabilir. Menaf Tlass,Başkan Beşar Esad’ın çocuklukarkadaşıydı, babası da ünlü müünlü eski Savunma Bakanı MustafaTlass’tı. Menaf Tlass, daha sonrasaf değiştirerek yurtdışına kaçmış-tı.

Deyr ez Zor’daki Vatan Hasta-nesi’nin doktorlarından biri ŞerefliTümgeneral İsam Zahreddin’e iliş-kin bazı anılarını paylaşmış. Çok

ilginç bilgiler var: “En küçük as-kerden en büyük subaya kadar tümyaralıların durumunu takip ederdi.Hastanedeki hiçbir yaralıyı tek birgün ihmal etmedi. Hatta bir defa-sında çok yaralı gelmişti. Yaralılarınarasında oturmuş, saçı sakalı bir-birine karışmış, tozla kaplı bir as-kerin başını okşuyordu. Yaralı iseannesinin koynundaymış gibi ge-neralin koynunda uyuyordu. Has-tanemizin üzerine bir havan mer-misi düşmüş, bir arkadaşımız ya-ralanmıştı. Hastanenin müdürü biledaha duymamışken General İsam,hemen gelip bizi ziyaret etti. İşteo an, olmaması durumunda Suri-ye’nin tüm doğu bölgesi kaybedi-lecek olan, o olmasa IŞİD’inŞam’ın kapılarına ulaşması kolay-laşacak olan komutan bize bakıp‘Siz olmadan biz hiçbir şey değiliz’dedi. Daha sonra bir latife olarak,yaralanan doktorun Sünni olmasınaişaret ederek, ‘Yahu burda bu kadarNusayri, Mecusi ve Rafızi doktorvarken IŞİD ne istedi bu Nası-bi’den?’ dedi. Gülmeye çalıştı amaiçinden üzgün olduğu belli olu-yordu.

Devamlı soğukkanlı, sesi de-vamlı derin ve içtendi. Sesinin hiç-bir defa titrediğini, korktuğunu vehatta kısıldığını duymadım. Birsürü kez çatışmalar, kendisi mü-dahale eder etmez ordunun lehinebiterdi.”

Suriye savaşına nasıl bakarsınızbilemem. Ama bu savaşta gerçekbir destan yazılıyor. Onlarca ülke-den binlerce cihatçıya karşı çokbüyük bir mücadele veriliyor. Bumücadelede anıtlaşmış isimler, kah-ramanlaşmış her rütbeden askerlervar. Şerefli Tümgeneral İssam Zah-reddin bunların en önde gelenle-rindendi.

Tabutunu, ateş hattınının geri-sine sırtında taşıdığı askerleri omuz-ladı mezara kadar.

“Şerefli” olmayı onun kadarhak eden çok az insan var.

Yürüyüş

12 Kasım2017

Sayı: 40

HALKIZ BİZ26

IŞİD’i durduran kahraman öldüMUSTAFA K. ERDEMOL, BirGün - 20.10.2017

Page 27: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

Mücadelede süreklilik ve canlılığınkaynağı, halkın sorunları doğrultu-sunda politika geliştirmek ve çözümlerüretmektir. Bunu arada bir değil,birkaç soruna ilişkin değil, sürekliyapmaktır.

Bu nedenle, Halk Meclislerimizinher zaman ve her koşulda, gündemindebir konu, bir sorun olabilmelidir.

Herhangi bir meclisin, belli birkampanyası, belli bir soruna yönelikbir yoğunlaşması, ilgilendiği ve çöz-meye çalıştığı bir gündemi yoksa, omeclisin çalışmalarından verim vesonuç elde etmek zordur.

Böyle bir meclis, etkili bir kitleçalışması da yapamaz. Çünkü, kitleleriçağıracak bir mücadelesi, kampanyası,belli bir kitleye yönelecek bir zeminiyoktur.

Gündemsiz, kampanyasız, hedefsizbir kitle çalışması sonuç getirmez.Kitle çalışması, belli bir konu üzerinde

yürütüldüğünde sonuç alıcıdır.

Bu nedenle, her meclisin bir anagündemi, kampanyası, ele aldığı temelbir sorunu olabilmeli diyoruz.

Ortak Sorunlar Olduğu Gibi, Özgül Sorunlar da Vardır

Her meclis, aynı konularla ilgile-necek, aynı eylem biçimlerine, aynıçalışma tarzına başvuracak diye birdurum olmamalı. Konular, eylem veörgütlenme biçimleri, o mahalleninözgünlüklerine göre şekillenebilir.Ancak esas olan, meclislerin süreklibir gündeminin, her dönem yoğun-laştığı bir kampanyasının olmasıdır.

Meclislerin halkla bağı, bu çalış-malar üzerinden kurulacaktır.

Birçok yerde yozlaşma sorunu önplanda. Ama kimisinde yıkım var;kimisinde çeteler sorunu var. KimindeAKP faşizminin terörü ön plana çıkı-

yor. Kimisinde çöp sorunu, kimisindeyol sorunu var.

Sonuçta yoksul gecekondu ma-hallelerinde sürekli sorunlar vardırve olmaya devam edecektir.

Sorunları yaşayanlar, kendi çö-zümlerini üreteceklerdir. Mesele, buortamı yaratmaktır. Yani insanlarınüreteceği, yaratacağı, bir ortam oluş-turmaktır. Meclisler bunu sağlayacaktek güçtür.

Meclislerimizin Yoğunlaştığı Belli Konular, Sorunlar Olabilmeli

Mahalle halkın her kesiminin ya-şadığı yerdir. Meclisler de her kesiminsorunlarını vakıf olabilmelidirler. Herkesimin sorununu dikkate alabilmekgerekir. İşsizin, esnafın, Alevilerin,göçmenlerin, gençlerin, ev kadınla-rının, yaşlıların... herkesin sorunlarıvar; bunların ortak yanları da var,

Mücadelede Süreklilik ve Canlılık

Çaldığımız her kapıda, AKP yöneti-cilerinin soygunlarını ve sefahatlarınıanlatmalıyız.

Hepsinin oğlu, damadı, fabrikatör,şirket, holding sahipleri... Üstelik başkaülkelerde açıyorlar şirketlerini. Kendiülkelerinden ve halklarından gizliyorlar.Sarayın lüksü ve şatafatı için, milyarlarıdöküyorlar.

Halka ise, yoksulluk ve ölüm.

Fabrikalarda, madenlerde ölüm, ha-pishanelerde ölüm..

Halkımız bilsin ki, hesabı sorulacak.Çaldığımız her kapıda, kulaklara bunusöyleyelim.

- 17 Kasım’da Nuriye ve Semih’inmahkemesi var. Çaldığımız her kapıda ha-tırlatmayı ve çağırmayı unutmamalıyız.

- 26 Kasım’da Grup Yorum’un Kartalkonseri var. Kapısını çaldığımız her evi,

konsere davet etmeli, bilet almasını öner-meli ve hatta mümkünse, bilet satışıyapmasını istemeliyiz.

- Halk Cephesi’ne yönelik tutukla-malar devam ediyor. Sessiz kalmayaca-ğız. Bunu söylemeliyiz her kapıya. Bizibugüne kadar yenemediklerini, bundansonra da yenemeyeceklerini anlatalım.

Son sözü direnenler söyler. Bunubilir, bunu söyleriz diyelim.

Soygun düzeni... Mahkeme... Konser...

12 Kasım2017

Yürüyüş

Sayı: 40

27FAŞİZMİ YENECEĞİZ

Dergimizin 40. sayısının yayınlandığı 12 Kasım 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 249. günündeler

*Yüksel Direnişi 369. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 174. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 265. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 134. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 91. gününde*Ankara Numune Hastanesi önünde süren nöbet 49. gününde

Atasözü:Bir yıllık varlık istersen buğday,

on yıllık varlık istersen ağaç, yüz yıllık varlık istersen insan yetiştir.

(Çin atasözü)

Çat Kapı Her Eve GirmektirÇat Kapı tüm halkı devrime katmaktır

Haftanın Çat KapıGündemi

Page 28: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

ayrı yanları da... Meclisler, bunlarınhepsiyle birlikte ilgilenemez, ilgi-lenmeye kalksa, sonuç alıcı bir pratikgeliştirmek en azından bugünkü ör-gütlülük düzeyiyle zordur.

Fakat her meclis, kendi mahalle-sinde belli bir soruna, belli konularayoğunlaşmalıdır.

Bu yozlaşma olabilir. Bir grupgencin yozlaşmadan kurtarılması ola-bilir. Aile içi sorunlar olabilir. Mahallehalkı arasındaki çeşitli küslükler, hu-sumetler olabilir.

Ve ya depremle ilgili çalışmalarolabilir. En yoksullarla dayanışmayayönelik çalışmalar olabilir. Fakat so-nuçta belirlenmiş bir veya birkaç so-run ve hedef olmalıdır.

Değilse, halk toplantıları yapılır,

konuşulur konuşulur kalkılır... Meclistoplanır, bir şey üretemez.

Politikleşme ve ÖrgütlenmeSorunlar Doğrultusunda Mücadeleyle Başlar, Sonuç Aldıkça Gelişir, Pekişir...

Kitleler somut, günlük ve sade dü-şünür. Somut sorunları çözmeye yönelikbir mücadeleye evet der. Bunun içinhalkı mücadele ve örgütlenmeye ça-ğırırken, somut bir amaç ve hedef sun-malıyız. Şu konuda şunu yapmaya ça-ğırıyoruz diyebilmeliyiz. Bunun içinde meclisin gündeminde sürekli olarakböyle konular olabilmelidir.

Sorun bulma sıkıntısı yoktur hiçbiryerde. Mesele bunlar doğrultusundabir mücadele örgütlemek, organize

etmek, takip etmektir. Günlük so-

runları siyasi sorunlarla birleştirmek

de buna bağlı olarak gelişecektir.

Ülkenin gündemi de, kitlelerin

talep ve sorunları da değişkendir.”

Biz de bu dinamizmi göstermeliyiz.

Politika üretmek, bir yanıyla da budur.

Gelişen, değişen durumlar karşısında,

bir; gelişmeyi, değişmeyi tesbit ede-

bilmek; iki, bu değişme ve gelişme

karşısında yeni bir politika üretebil-

mektir. Yani politikasız, gündemsiz

kalmamaktır. Meclisler somut gün-

dem ve hedeflerle çalıştığı sürece,

halkımız için bir çekim merkezi ola-

bilecektir.

Baskılar, operasyonlar,gözaltı ve tutuklamalar sü-rüyor. Fakat ne direnişi kı-rabiliyorlar, ne alanlardakiçalışmaları durdurabiliyor-lar.

Aşağıdakiler, bir meclisi-mizin iki hafta içindeki faa-liyetleridir.

- Meclis üyeleri, bir sa-londa yapılan kınaya katıl-dılar; kınada söz alarak Nu-riye-Semih’in direnişini an-latarak Ankara’da mahke-meye çağrı yaptılar.

- Sondurağa Ankara’yaçağrı pankartı asıldı.

- 30 adet yazılama yapıl-dı.

- Kurulan cumartesi paza-rında el ilanı dağıtılıp ko-nuşmalar yapıldı.

- Sondurak bölgesinde120 pullama, 2000 kuşlamayapıldı.

- Aynı gün 14 kişi ile Anka-ra mahkemesi için birebir ko-nuşma yapıldı, iki kişi gelece-ğini belirtti.

- İki kişi, nalbur bölgesin-de 40 pullama, 3000 kuşla-ma yaptı. Kuşlamaların birbölümü bölgedeki liseyeatıldı. 100 adet de el ilanıdağıtıldı.

Bu bölgede de Ankaramahkemesi için birebir ko-nuşmalar yapıldı; 4 kişidaha kesin geleceğini belirt-ti.

- Karayolları Mahalle-si’nde 200 el ilanı dağıtıldı.Ankara mahkemesi için ko-nuşmalar yapıldı. Gelecek-lere bir kişi daha eklendi.

- Bölgeden Ankara’yamahkemeye gideceklerintoplamı 15 oldu.

- 4 arkadaşımız, caddede100 adet el ilanı dağıttılar.

- Ankara mahkemesi için10 kişi ile birebir konuşul-du, iki kişiden olumlu cevapalındı.

Bir şeyi yapmayakararlıysak, bizehiçbir şey engel

olamaz.

Meclis Çalışmalarından“İhanet halk içinde hangi biçimiyle olursa

olsun insanın işleyebileceği en büyük kö-tülük, çirkeflik olarak yadırganmış, benim-senmemiştir.

Tüm güzellikler ve erdemler gibi ihanetde insanlar arasında sosyal, siyasal ilişkilerinbir sonucudur.

"İnsanoğlu çiğ süt emmiştir" sözüylehalk bu çirkinliği anlatır.

Tabii ki, ezenle ezilen arasındaki kavgadayaşanan ihanetler, en sarsıcı, etkisi enyaygın olanlardır.

Halkın belleğinden asla silinmez, unu-tulmazlar. Çünkü bu ihanetler bir ya dabirkaç kişinin değil, yüzlerce, binlerce, mil-yonlarca halkın aynı duyguları beslemesine,aynı öfkeyi duymasına neden olur.

Çünkü hain olan, bir halkı satmıştır, oana kadar kendine duyulan güveni boşaçıkarmış, düşmanın safına geçmiştir.

Hangi dönemde olursa olsun ihanetinbeslendiği kaynak aynıdır.

Bu kaynak; çıkar güdüsünü büyüten, in-sanı insanlıktan çıkaracak,vicdansızlaştı-racak, tümdeğerlerinden koparacak arsızbir bencilliği büyüten egemen sınıfların dü-zenidir, ihanetin beslendiği bu kültür halkındeğil, çıkar üzerine yükselen egemen sınıfınpis kültürüdür.” (Kurtuluş, 22 Ağustos 1998)

Eğitim: İHANET

Yürüyüş

12 Kasım2017

Sayı: 40

HALKIZ BİZ28

Page 29: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

Mahalleler, onyıllardır örgütlü ol-duğumuz yerlerdir. Diğer alanlarlakıyaslandığında “insan sorunu”nunolmayacağı, olmaması gereken yer-lerin başında mahalleler gelir.

Çünkü, onyıllardır her direnişinde,acısında, sevincinde, doğumunda ce-nazesinde olduğumuz yerlerdir oralar.Her mahallede onbinlerce insan, şuanki durumları ne olursa olsun, mü-cadelemizin ve örgütlenmemizin birdöneminde, şu veya bu eylemde yeralmışlardır.

Kolektif bir örgütlenme, hayatınher alanına uzanan bir örgütlenme,bu insanları da seferber etmeyi ba-şarabilir. Ancak kolektivizm işletil-diğinde, her insanı değerlendirebiliriz.Tek kişi, herkesi göremez bile. Fakather şeyin birkaç kişinin etrafındadöndüğü bir yerde, bütün bu ilişkileri

kucaklamak, yönlendirmek,uygun istihdamlar bulmak,mümkün değildir.

Örgütlenme ve mücadele, tek tekkişilere bağlı olmaktan çıkar. Böyleolmazsa, işler tek tek kişilere bağlıolarak sürerse, onlardaki her türlüeksiklik, her türlü aksama, doğrudanmahalleye yansır.

İşlerimiz, sorunlarımızın çözümü,insanların eğitimi, ancak onların “ayı-rabildiği zamana” bağlı hale gelir.Bunun anlamı açıktır; bölgede tekkişilik bir çalışma tarzı hakim olurve “kişiler” de her şeye yetişemeye-ceği için, ne işler hallolur, ne de okişiler, verimli bir çalışma yürütebi-lirler.

Bir MahalleÖrgütlenmesi Nedir?

Bir mahalle örgütlenmesinin on-larca yönü vardır. Bunların her birini

mahallelerdeki kadınlar, çocuklar,eskiler, yeniler, esnaflar, gençlerüstlenir. Bunları kurumlaştırabildi-ğimiz ölçüde ise, mahalle örgütlen-memiz, faşizmin tüm saldırılarınakarşı dayanıklı hale gelir.

Mahalle örgütlenmesi, onlarcaörgüt demektir. Onlarca komite de-mektir. Önümüzdeki her temel ça-lışma konusunda örgüt kurmak, kar-şımıza çıkan her sorunda, her işte,ona yönelik bir komite kurmak de-mektir.

Her işimizi “örgütlü” halletme-liyiz. Mahallelerde yapmamız gerekenbudur. Bu, işlerin, tek tek arkadaşla-rımızın koşturup koşturmamasınabağlı olmaktan çıkması demektir.

Komite, Komite, KomiteDerginin bir komitesi olur, mec-

lisin bir komitesi olur, yozlaşmayakarşı mücadelenin bir komitesi, şehit

Kişiye Değil,Örgütlülüğe Bağlı

Çalışma Tarzı

Devrimci kişilikKesintisiz bir savaş ve

yenilenme halidir. İdeolojimize ve iddiamıza

uygun devrimcilik yapmak vebu devrimciliği geliştirmek,devrimin düşmanı olan her

şeyle uzlaşmaz şekildesavaşmaktır.

Gazetelerden bir haber: 

“Annelerden bebek arabası eylemiManisa’da toplu ulaşımda be-

bek arabalarının açık şekilde halkotobüslerine bindirilmesinin ya-saklanması üzerine bir grup kadın,bebek arabasındaki çocuklarıylabirlikte eylem yapıp kararı protestoetti.” (Cumhuriyet, 6 Kasım 2017)

Hayatın içindeki sorunlar veeylem biçimleri gerçekten de sa-yılamayacak kadar çoktur. Çev-remize bu gözle baktığımızda bir-

çok sorun görürüz. Büyük ihtimalle, ülkemiz ta-

rihinde yukarıdaki gibi bir eylemyoktu daha önce.

Önemli olan, sorunları takipetmek, halkın nabzını elimizdebulundurmak, sorunlar çıktığındainisiyatifli ve yaratıcı davranarak,doğru yöntemleri, doğru araçlarıbulmaktır.

Bu noktada statükocu, kalıpçıolmamalı, halkın ve mücadeleninihtiyaçları temelinde cüretli ol-malıyız.

Yöntem ve Araç

12 Kasım2017

Yürüyüş

Sayı: 40

29FAŞİZMİ YENECEĞİZ

Dergimizin 40. sayısının yayınlandığı 12 Kasım 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 249. günündeler

*Yüksel Direnişi 369. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 174. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 265. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 134. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 91. gününde*Ankara Numune Hastanesi önünde süren nöbet 49. gününde

Page 30: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

ve tutsak aileleri komitesi, esnaf ko-mitesi, gençlik komitesi olur... geçiciolarak şu veya bu kampanya komitesi,eylem komiteleri... olur. Kağıt üze-rinde kalmıyor, asgari bir iş yapıyorsa,ne kadar çok komitemiz varsa, okadar örgütlüyüz demektir.

Bunu başarabildiğimizde, müca-dele ve örgütlenme kişilere bağlı ol-maktan çıkar. Sorunların çözümü,birimdeki yöneticilerin “zaman ayı-rabilmesi”ne bağlı olmaktan çıkar.Eğitim ve kadrolaşma, bir mekaniz-maya kavuşmuş olur.

Yapmamız gereken de budur: Heriş için bir örgüt, bir komite ve birsorumlu belirlemek; onları eğitmek...

Tek Başına Örgüt Olmak Doğrudur; Fakat...

Evet, gerektiğinde tek başına örgütolmalıyız. Gerektiğinde bir alandadergisinden kitle çalışmasına, yazı-lamasından gösterisine, derneğinekadar her şeye oflayıp puflamadankoşturmalıyız.

“Tek başına örgüt olabilmek” doğ-ru ve güzel bir geleneğimizdir. Bizi

saldırılar karşısında yenilmez kılan,düşmanı irademiz karşısında çaresizbırakan bir yanımızdır. Fakat komi-teler kurabildiğimiz veya kurabile-ceğimiz bir yerde, tek başına örgütolup, diğer insanları işin içine kat-mamak, yetiştirmemek, kolektif birçalışmayı hayata geçirmenin imkan-larını zorlamamak, doğru değildir.

Tek başına örgüt olmakla, “tekbaşına davranma”yı birbirine karış-tırmamalıyız. Birincisi devrimci vegeliştirici, ikincisi gerici ve gerileti-cidir.

Her zaman söylediğimiz gibi,“Bireysel çalışma işi hızlandırsabile bireyle sınırlıdır. Kolektif çalışmaise yirmi dört saat çalışan bir makinegibidir ve daimidir..

Dediğimiz açıktır:

Kapitalizm bireycileştirir.

Sosyalizm kolektifleştirir.

Biz sosyalist olduğumuza göre,kolektivizmi tercih edeceğiz. Onunkoşullarını zorlayacağız.

Bu bizi faşizmin saldırıları, tu-tuklamaları karşısında çok daha güçlükılacaktır.

Emekçilik İyidir;Daha İyi OlanKolektif Emekçiliktir

Koşturan arkadaşlarımız, çokemekçi, çok fedakar olabilir; bunakimsenin bir diyeceği yoktur. Fakato emek, örgütleyemez, her işe koş-turmaya çalıştığı için, insan yetiştir-meye zaman ayıramaz. Boğulma ka-çınılmazdır. O zaman işler tamamenortada kalacaktır.

Evet, komiteleri işletmek zamanalıcıdır. Evet, birçok insana görevvermek risklidir, hata yapma ihti-malleri büyüktür.

Fakat bu ihtimalden korkup “Benyaparsam en azından hata olmaz”diye düşünüp yine kendisi koşturanlar,orada örgütlenmemizin oluşmasının,gelişmesinin önünde engel olmuşolurlar.

Sonuç olarak, mahallelerimizde“insan yok” değil; insan vardır. Bütünmeselemiz, onları bulmak, bulduk-larımızı veya zaten bildiklerimizikorkmadan, güven duyarak istihdametmektir.

Son bir ay içinde Halk Cephesi’nden 80’i aşkın in-

sanımız tutuklandı. Gözaltına alınmaların haddi hesabı

yok. Yoksul gecekondu mahallelerindeki tutsak ailelerinin

sayısı da artmış durumda.

Mahallelerdeki evlerin büyük bölümü, gözaltını, iş-

kenceyi, hapishaneleri, tutsaklığı veya tutsak yakını

olmayı bilir. Fakat tutsak ailelerini bir örgütlülük içinde

bir araya getirmekte yetersizliklerimiz vardır.

Meclisler olarak, oğlu, kızı, eşi, nişanlısı tutsak düşen

her aileye, her insanımıza vakit geçirmeden ulaşabilme-liyiz.

Devlet, ziyaret yasaklarıyla, hapishane kapılarındaçıkardığı zorluklar ve eziyetlerle, sürgün sevklerleailelerin oğullarına, kızlarına, eşlerine, sahip çıkmasınıengellemeye çalışıyor.

Biz de tersini örgütlemeliyiz. Yani SAHİPLENMEYİÖRGÜTLEMELİYİZ.

Bunun yolu da her mahallede Tutsak Aileleri Komitesikurmaktır. Bu komitede, tutsak aileleri de olabilir, tutsakailesi olmayanlar da.

Sorun, tutsaklarla ve tutsak yakınlarıyla paylaşmayıve dayanışmayı örgütlemektir.

Oğlunun, kızının bulunduğu yeri takip etmek, ihti-yaçlarını öğrenmek, karşılamak, bunlar hep sorun. Yoksulmahallelerimizdeki ailelerimiz, bunları tek başına yapamaz.

Bir komitenin olması, tutuklama, sevk vb. durumlardahem ailelerin anında haberdar olmasının sağlanması,hem de vakit geçirmeksizin ziyarete gidebilmeleri açısındanözellikle önemlidir. Tutsakların ihtiyaçlarının karşılanması,ama en önemlisi de, tutsak yakınlarının manevi olarakgüçlendirilmesi ve örgütlülüğün gücünü görmesi açısındanönemlidir.

HER MAHALLEDE TUTSAK AİLELERİ ÖRGÜTLENMEMİZİ

OLUŞTURMAYIHEDEFLEYELİM!

ÖNCELİKLERİMİZ

Yürüyüş

12 Kasım2017

Sayı: 40

HALKIZ BİZ30

Page 31: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

Sovyet Devrimi’nde

MilislerGeçen haftaki yazımızın başında

şöyle demiştik:

“Milislerin tarihini öğrenmek de,şahanlar için bir ihtiyaçtır. O tarihi öğ-rendiğimiz ölçüde, Şahanlar olarak id-diamız büyür, ufkumuz genişler, yara-tıcılığımız artar.

... burada amacımız, şahanlarındikkatini tarihe, milislerin tarihineçekmektir. Şahanlar bu yoldan ilerleyip,o tarihin görkemini görecek, ayrıntı-larına ulaşacaklardır.”

Böyle demiş ve geçen sayımızdaAnadolu Kurtuluş Savaşı’nda milislerinrolünden örnekler vermiştik. Bu haftada Sovyet Devrimi’ndeki milisler üze-rine kısa bazı bilgiler ve örnekler ver-mek istiyoruz. Bu örnekler de şahan-ların iddiasını büyütecek,ufkunu genişletecek, ya-

ratıcılığını arttıracak-tır.

***

Sovyet Devri-mi’nde milisler yaygın olarak 1917yılının başından itibaren oluşturulmayabaşlandı. 1917 Şubat Devrimi’ndensonra ise, milislerin kurulması hızlandıve yaygınlaştı.

Proleter Milisleri OluşuyorRusya’nın özelliklerinden biri, Çar-

lık iktidarı da “devlete bağlı” bir milisoluşturmuştu. Bu milis, bizim anladı-ğımız anlamda değerleri uğruna sa-vaşan bir milis değil, ÜCRETLİ birmilisti. Ancak özel herhangi bir eğitimgerektirmeden yer alınan bu örgüt-lenme, milis olarak adlandırılıyordu.

1917 Şubatında kurulun burjuvahükümet, bu milisleri canlandırarakkendini güçlendirmek istedi.

Bolşevik Parti, buna prole-tarya milislerini oluşturarak

cevap verdi. Çünkü, devrimi, ancak,ordusuyla, polisiyle eski iktidar araç-larını yok ederek ilerletmek mümkün-dü.

Lenin, o günlerde şunu yazdı: "Öz-gürlüğün ve ÇarIığın yıkılmasının bi-ricik garantisi, proletaryanın silah-lanmasında yatar." (*)

Lenin’in çağrısı ve Bolşevik Par-ti’nin kararıyla birlikte, proleter milisler,bütün ülkede kurulmaya başladı. Özel-likle fabrikaların yoğun olduğu veyaBolşevik Partisi'nin güçlü olduğu yer-lerde, milis örgütleri, Lenin'in saptadığıplan gereğince kuruluyordu.

Örneğin, Bolşeviklerin güçlü ol-duğu Kanavino'da, 30 bin işçi çalıştıranon yedi fabrikadan her birinde miliskuruldu.

Milisler, hayatın her alanına müdahale ediyor

Burjuva iktidar, bu milislerin gör-evini sırf fabrikaları korumakla sı-

Proletermilis, çok sayıdaişçi için politik birokul olmuştur. Silah kullanmakonusunda halkıneğitilmesi ile yenimilis kuvveti, birsınıf ordusu,Sovyet iktidarı içinmücadeleedebilecek bir orduniteliğine büründü.

Şahanlar, şehitlerimizin size diyecekleri var:İSMAİL AKARÇEŞME:

“Ne kadar ağır silahın olursa olsun; eğer onu, niçin, ne amaçla,hangi inançla kullanacağını bilmezsen, bir işe yaramaz.Tamam, tekniği çok iyi kullanmalıyız, ... ama o silahtan çıkankurşunun nereye gidecek, iyi bilmek lazım. Karşındakinin düşmanolduğunu ve yok etmen gerektiğini bildikten sonra, kurşun tamadresini kendisi buluyor. Hem büyük olsa, daha büyük eylemleryapsak; ama şimdiye kadar yapılan eylemlerimiz tabancalarla ger-çekleşti. Daha önceki yoldaşlarımız anlatıyorlar; üzerlerinde tabanca,diğerlerinde bıçak ve tornavidalarla kamulaştırmalar, eylemler ger-çekleştirmişler. Demek ki; elimizdeki silahı kullanabildikten sonra,en büyük eylemi, mevcut silahlarımızla yapabilirmişiz. Bir de; tekbaşına askeri bilgiler yetmiyor. En önemli yan olan politikliktir.”

Şehidimizden Şahanlara

MİLİSLER MAHALLENİN ŞAHANLARIDIR

12 Kasım2017

Yürüyüş

Sayı: 40

31FAŞİZMİ YENECEĞİZ

Dergimizin 40. sayısının yayınlandığı 12 Kasım 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 249. günündeler

*Yüksel Direnişi 369. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 174. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 265. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 134. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 91. gününde*Ankara Numune Hastanesi önünde süren nöbet 49. gününde

Page 32: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

nırlandırmak istediler. Ama milisler,güvenlik görevinin yanısıra, yerelotoriteyi oluşturarak, üretimi dene-timleri altına aldılar, yiyecek dağıtı-mını düzenlemeye başladılar.

Milis, sadece askeri işlevin öte-sinde görevler üstlenecekti.

“Proleter milis, her şeyden önce,silahları proletaryanın eline verecekve sonuçta, emekçilerin genel olaraksilahlanmasına yol açacaktı.

Milis, halkın desteği ile,

- Yaklaşan kıtlık ve açlığı bertarafedecek önlemler alabilir,

- Ekmek ve diğer yiyeceklerin da-ğıtımını denetleyebilir,

- Atölyelerin, fabrikaların ve de-ğirmenlerin kesintisiz çalışmasınısağlayabilirdi.”

Kanavino işçilerinin milis pratiğiüzerine Lenin şunları yazdı: "Bu gü-venilir yöntem, çalışan kitlelerin ken-dileri tarafından benimsenmiştir. Vebu örnek, bütün Rusya'da izlenmelive uygulanmalıdır."

Örnek Yayılıyor: Bu örnek, Orehovo-Zuyevo işçileri

tarafından izlendi.

Şubat Devrimi'nin daha ilk gün-lerinde, güçlü bir Bolşevik örgüt-lenmenin olduğu Orehovo-Zuye-vo’da, işçiler, burjuvazinin deneti-minde oluşan sivil milisi kısa za-manda ele geçirdiler.

Bolşevik örgütlenme, işçilere yö-nelik askeri eğitim başlattı.

Burada oluşturulan milis, sokaksavaşlarında kullanmak üzere, şehirplanının incelenmesini üstlendi. Böl-gedeki karşı-devrimcilere yönelikolarak bir haber alma ağı kurdu.

Savaş Hilesiyle SilahlanmaBu bölgenin milis örgütlenmesinin

ilk silahlanması da ilginç bir biçimdegerçekleşti. Silahı düşmanlarındanaldı milisler. Ancak askeri bir ope-rasyonla değil, savaş hilesi yoluyla.

Kentte karargah kuran alayın su-baylarına, "işçiler ile yakın bir bağkurulması amacıyla" davetiye gön-derildi. Orehovo-Zuyevolu işçi Pet-rokov, devamını şöyle anlatıyor: "Busubayları iyice yedirdik içirdik, ayrıcagüzel kumaşlar armağan ederek si-lahlarını elde ettik; üç yüz silah ile61 bin manevra mermimiz oldu.Bütün bunlar bir gece içerisinde ger-çekleşti."

Milis, Her Yerde Farklı Gerekçeler ve Farklı Biçimlerde Örgütlendi

= SAMARA ÖRNEĞİ: Silahlanmanın ilk başladığı yer-

lerden biri Samara oldu. Mayıs ba-şında, halkı rahatsız eden sarhoşlarlabaşa çıkmak için bir İşçi Milisi ku-ruldu.

= PETROGRAD ÖRNEĞİ:Bin işçiye yüz kişilik milis! Petrograd proletaryası da daha

devrimin ilk günlerinden başlayaraksilahlanmaya başladı. 28 şubat'ta,Sovyet Yürütme Komitesi'nde şu ka-rar alındı: "Atölyeler ile fabrikalardakiişçiler, her bin işçi için yüz kişıidenoluşan bir milis örgütleyeceklerdir."

= ÇARİTSİN ÖRNEĞİ:Alay Deposundan SilahlanmaÇaritsin’de işçilerin silahlanması

Ekim Devrimi’nden çok önce başla-mıştı. Bu konudaki öncüleriki önemli fabrikada çalışanişçilerdi: Silah fabrikası veFransız tesisleri. Çaritsin’deyayımlanan burjuva gazetesiVolgo-Donskoy şöyle yazı-yordu:

“30 Ağustos’ta, bir grupRSDİP üyesi, işçileri silahlan-dırmak maksadıyla 93. Alay’ınbirliklerinden birinin deposundanvagonlar dolusu tüfek ve cepha-

nelik aldılar. Aynı gece, bu silahlar Fransıztesisleri ve bıçkı imalathanesindeki işçileredağıtıldı.” Çaritsin milisleri 750 kişidenoluşuyordu.

= TROİTSK ÖRNEĞİ:Hapishane Basan MilislerUrallar'da proleter milis, karşı-

devrimci hareketler ile mücadele sı-rasında doğdu.

Örneğin, Troitsk'te şarap mahze-nini koruyan Kazakların mahzenlerinkilitlerini ve mühürlerini kırıp votkaiçip sarhoş olarak etrafı kırıp dökmeyebaşlamaları ve ırkçılık yaparak halkı"Yahudileri dövmeye" çağırmalarıüzerine, Bolşevikler derhal toplanıpTroitsk halkının korunması için silahlımilisler oluşturdular.

İzleyen günlerde, çapulculara vekarşı-devrimci hareketlere karşı, partiüyesi olmayanlara da çağrı yapılarak,milis örgütlenmeleri genişletildi.

Troitsk'teki milisler, yerel toprakağalarının, karşı-devrimci subaylarınsaldırılarına cevap verdiler, toplan-tıların, mitinglerin güvenliğini aldılar.Ancak bunların ötesinde Troitsk mil-islerinin en önemli eylemlerindenbiri de, Bolşevik siyasi tutuklularınıhapishaneden kurtarmak oldu.

Sonuç olarak; Rusya’da devrim sürecinde pro-

leter milisler, çok sayıda işçi içinpolitik bir okul oldu.

Milisin yaygınlaşması ve halkınsilah kullanma konusunda eğitilmesiile bu milis kuvveti, bir sınıf ordusu,Sovyet iktidarı için mücadele edebi-lecek bir ordu niteliğine büründü.

Çarlığın, ardından burjuva hükü-metin yıkılıp, iktidarın emekçiler ta-rafından alınmasında, milislerin, onunbir biçimi olan Kızıl Muhafızlarınçok önemli bir rolü oldu. ŞahanlarınAnadolu İhtilali’ndeki rolü de bun-dan farklı olmayacaktır.

(*) Bu yazıda, Gorkiy, Molotov,Voroşilov, Kirov, Jdanov ve Stalintarafından yazılan "1917 Sovyet Dev-rimi" adlı kitabın 1. ve 2. cildindenyararlanılmıştır.

Yürüyüş

12 Kasım2017

Sayı: 40

HALKIZ BİZ332

Page 33: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

“Kentsel dönüşüm” aldatmacasınıhalka yutturmak için “gecekondularıniyileştirilmesi” kavramını kullanıyor-lar.

İyileştirme, devletin kesesindenpara çıkması demektir. Fakat düzenpartilerinin iktidarları, sömürü, soygun,yağma ve talan iktidarlarıdır. Dolayı-sıyla halka tek kuruş vermezler, vermekistemezler. Tersine halktan alırlar,daha doğrusu çalarlar ve gasp ederler.

Halk için yaptıkları bazı zorunluharcamalar da zaten yine halktan çal-dıklarıdır.

Bu nedenle gecekondular söz ko-nusu olduğunda ortada bir iyileştirmeyoktur. Tersine, halkın elindekini, avu-cundakini alma vardır.

Yoksul gecekondu mahallelerininyolunu, suyunu, elektriğini bile doğrudürüst yapmayan soyguncuların kendiyaşamlarına bakın:

AKP faşist iktidarının liderinin ya-şadığı Beştepe’deki saltanat inininmasraflarına bakın:

“1.3 milyara mal olan Saray, biryılda neredeyse aynı miktarda harcadı.

Saray’ın 2016 yılı har-caması 1 milyar 292 mil-yonu geçti.

Saray’ın sadece temizliğiiçin harcanan tutar ise 5.5 milyonlira oldu.” (6 Kasım 2017, Basın)

Bu rakamlar, devletin kendi ra-kamları. TBMM Plan ve Bütçe Ko-misyonu’nda kabul edilen “Cumhur-başkanlığı 2019 Yılı Bütçe GiderleriKesin Hesap Cetveli"nde yazıyor.

Gecekondular için cebinden tekkuruş çıkarmayan devlet, saltanatözentisi içindeki saraya her türlü har-camayı yaptığı gibi, halka karşı savaşiçin de kesesini sonuna kadar açıyor:

İşte bir rakam daha:“5 milyar dolarlık savaş projeleri...

Savunma Sanayii İcra Komitesi top-lantısında 5 milyar dolar bedelli 22proje masaya yatırıldı.” (Cumhuriyet,3 Kasım 2017)

Faşist AKP iktidarı, kendi şatafatıve halka karşı savaşı için bu kadarparayı nereden buluyor? Bir kısmınıhalktan alıyor, bir kısmını da “dışborç” olarak emperyalistlerden. Cum-huriyet tarihinin en büyük dış borcuoluşmuş durumda. Bunu da yine elbettehalkın sırtına yükleyecekler.

Bunun çeşitli yolları var; gecekon-

du semtlerinde yıkım ve gecekonduhalkına yönelik terör, bu faturayı halkayüklemenin iki yoludur.

YOKSUL MAHALLELER-DE YAŞAYAN HALKIMIZ!

KEPÇELER ŞİMDİLİK OR-TADA GÖRÜNMÜYOR DİYEYANILMAYALIM;

SOYGUNCULAR, SÖMÜ-RÜCÜLER VAZGEÇMEYE-CEKTİR!

YIKIM SALDIRILARINAHAZIR OLALIM. HAZIR OL-MANIN YOLU, ÖRGÜTLEN-MEKTİR.

Bir gün gelecekler. Yoksul evleri-mizi kurduğumuz ve artık “değerli”hale gelen arsalarımıza el koymakiçin, bizim örgütlülüklerimizi dağıtmakiçin mutlaka gelecekler.

Ellerinden gelse, halkın direnişindenve örgütlülüğünden çekinmeseler, hemenbugün gelip yıkıp geçerler. Ama yoksulhalkın onyıllardır devrimciler önderli-ğindeki direnişlerini ve yoksul mahal-lelerdeki halkın devrimci örgütlenmesinide yok sayamıyorlar. Bunun için “zam-anlama” yapıyor, planlar geliştiriyorlar.

Hangi zamanlamayı, hangi planı ya-parlarsa yapsınlar, bizhep direnmeye hazır ol-malıyız. Hazır olmak,örgütlenmektir, direnmekararlılığıyla kuşanmak-tır. Örgütlenelim. Yıkımekiplerini durduracaktek şey örgütlülüğümüzve direniş kararlılığı-mızdır.

(*) ŞATAFAT: Süsve gösteriş:

Lüks ve müsriflik...

SARAYA ŞATAFAT (*)

GECEKONDULARA YIKIM!

12 Kasım2017

Yürüyüş

Sayı: 40

33FAŞİZMİ YENECEĞİZ

Dergimizin 40. sayısının yayınlandığı 12 Kasım 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 249. günündeler

*Yüksel Direnişi 369. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 174. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 265. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 134. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 91. gününde*Ankara Numune Hastanesi önünde süren nöbet 49. gününde

Page 34: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı

Savaşımızda Teorik VePratik Bilgimizi ArttıralımSavaş Kültürümüzü Geliştirelim

"Hem savaşların, hem devrimlerinyüzyıllar içinde ortaya çıkmış ve sa-vaşçının, devrimcinin asla kaçına-mayacağı yasaları ve kuralları vardır.Bu tarihsel yasa ve kurallar, güncelanlamdaki sayısız ilke ve kuralla ta-mamlanırlar. Savaşın yasalarını, ku-rallarını bilmek ve uymak, bir nok-tadan sonra savaşın sonucu üzerindede en önemli belirleyicilerden birihaline gelir."(Devrimci Sol dergisi12. Sayı-"Kuralların Mantığını Kav-ramalıyız" yazısından)

Savaş, hasımlardan birinin diğeriniyok etme mücadelesidir. Biz de fa-şizme ve sömürü düzenine son ver-mek ve emperyalizmi ülkemizdensöküp atabilmek için savaşın bu ya-salarını öğrenmek, savaşımızda uy-gulamak zorundayız.

Nedir savaşın yasaları?

Savaşın yasaları, insanlığın yüz-lerce yıllık savaş deneyimlerindenedindiği birikimdir. Bu tarihsel biri-kim çok kapsamlıdır. Biz bu yazımızkapsamında savaşın 4 temel yasasınıele alacağız. Bu maddeleri öğrenipuygulamak, savaşta bizi düşman kar-şısında güçlü kılacaktır.

1-Düşmanı tanı, kendini tanı, sa-vaşta YENİLMEZ OL!

Savaşın en temel yasalarındanbiri budur. Düşmanını tanıyanlar düş-manın güçlü ve güçsüz yanlarınıbilir, düşmana vurmak için düşmanınzayıflıklarını değerlendirebilir.

Kendini tanıyanlar, kendi güçlüve güçsüz yanlarını bilirler, stratejive taktiklerini bu gerçeklik üzerineinşaa edebilirler.

Tanımak bilmektir; düşmanın po-litikalarını, eğitimini, askeri gücünü,kurumlarını, yerel örgütlenmelerini,

gizli örgütlenmelerini, silah gücünü,moral ve motivasyonunu, birliklerininkonumlanmasını, halkla olan ilişki-lerini, kendi içindeki çelişkileri, kul-landığı teknolojiyi bilmektir.

Tanımak bilmektir; silahlarımızı,kadrolarımızın siyasi-askeri yetkin-liklerini, savaşma isteğini, savaşçıolarak tek tek yeteneklerini, zaaflarını,örgütlenmelerimizi, halkla olan iliş-kilerimizi, düşman saldırıları karşı-sında taktik geliştirme yeteneklerimizibilmektir.

Halk kurtuluş savaşçısı, düşmanıve kendini tanıyarak savaşacak vezafer kazanacaktır.

2- Zorunluluklar ve kurallar karşıkarşıya getirilemez. Asla kuralsızlıkyapma: Hedef olursun. Kurallar veilkeler bizi düşmandan koruyan Sİ-PERLERİMİZDİR !

Savaş kurallarla yürür. Düşmanbugün MOBESE’leriyle, İHA'ları,SİHA'larıyla ellerinde bulundurduk-ları en ileri teknolojileriyle savaşımızıbitirmek istiyor. Bugün için düşmanbizden teknik ve askeri olarak dahagüçlüdür. O halde biz bu düşmanıyenmek için çok daha ilkeli ve kurallıolmalıyız. "Bir savaş örgütünün nekadar çok ilke ve kuralı varsa okadar güçlüdür." diyor Dayı. Düşmançoğu zaman bizden üstün olduğuiçin değil, bizim bıraktığımız boş-luklardan girmiş ve darbe vurmuştur.O halde kurallı ve ilkeli savaşarakdüşmana karşı kendimizi koruyabilirve düşmandan daha güçlü oluruz.

3- Sadece deneylerden değil, bi-lincimizden de öğreneceğiz. Mark-sizm-Leninizm dünya halklarınınCEPHANELİĞİDİR !

Hata yapmamanın yolu doğru dü-şünmektir. Marksist-Leninist bilgibirikimi ve düşünce yöntemi doğrudüşünmemizi, doğru değerlendirme-mizi, doğru strateji ve taktikle sava-şabilmemizi sağlar. Savaşı, doğrupolitikalar ve taktiklerle savaşan ka-zanır. Onun için savaşı zafere kadartaşıyabilmemiz için Marksist-Leninist

teoriyi öğreneceğiz.

4- Denenmemiş bilgi bilgi değildir.

Önce kendin DENEYECEKSİN-YA-

PACAKSIN !

Savaşta atılan her adım düşünü-

lerek atılmak zorundadır. Çünkü sa-

vaşta ilk hata son hatadır. Sonucu

kayıplar vermeye, imha olmaya neden

olabilir. Savaşta hata yapmamak için

attığımız adımlar somut bilgiye da-

yanmalıdır. Yanlış bilgi kesinlikle

hata yaptırır. Doğru bilgi edinmek

için, kendimiz bizzat denemeliyiz

ve görmeliyiz. Eğer bir bilgi pratikte

denenip doğrulanmışsa kesin bir bilgi

haline gelir. Onun dışında kulaktan

dolma bilgiler, duyumlar, yorumla-

rımız, bizi subjektivizme ve hataya

götürür.

O halde, savaşta zafer kazanmak

için, savaşımızı savaşın yasalarına

uygun yürüteceğiz. Savaşın yasalarını

öğrenecek ve uygulayacağız.

ZAFER KAZANMAK İÇİN SAVAŞIN YASALARINI ÖĞREN-1

Savaşın yasaları:1- Düşmanı tanı, kendini tanı,

savaşta YENİLMEZ OL!2- Zorunluluklar ve kurallar karşı

karşıya getirilemez.Asla kuralsızlık yapma: Hedef

olursun.Kurallar ve İlkeler bizi düşmandan

koruyan SİPERLERİMİZDİR3- Sadece deneylerden değil,bilincimizden de öğreneceğiz. ML klasikler Dünya Halklarının

CEPHANELİĞİDİR!4- Denenmemiş bilgi, bilgi değildir.

Önce kendin deneyeceksin,yapacaksın...

“Devrimci mücadele ve savaşta belirleyici olan kadrolar ve siyasi çizgidir. Tayin edici güç halk kitleleridir”

Savaş ve Biz

34

Page 35: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

Sloganlarımız:FAŞİST DÜZENİNİZİN YERİNE HALKIN İKTİDARININ

ALMASINI ENGELLEYEMEYECEKSİNİZ; - Baskı ve Terörle Halkı Teslim Alamayacaksınız,Çünkü Halkın DHKP-C'si Var!

- OHAL ile Halkı Sindiremeyeceksiniz,Çünkü Halkın DHKP-C'si Var!

- Halkın Kurtuluş Mücadelesini Bitiremeyeceksiniz,Çünkü Halkın DHKP-C'si Var!

- Halkın Direniş Ruhunu Yok Edemeyeceksiniz,Çünkü Halkın DHKP-C'si Var!

- Halkın İktidar Yürüyüşünü Durduramayacaksınız,Çünkü Halkın DHKP-C'si Var!

MAHALLELERİMİZDEKİ SORUNLARI BİZ ÇÖZMELİYİZ;

- Halkın Sorunu Bizim Sorunumuzdur, Sorunlarımızı ÇözümsüzBırakmamalıyız!

- Halkın Sorunlarının Çözümü, Sorun Çözme Komiteleridir!- Halkın Sorunlarını Çözmek, Halkı Örgütlemektir!- Halk Meclisleri, Halkın Her Sorununa El Atmalı, Sorunları

Çözümsüz Bırakmamalıdır!- Halkın Sorunları Çözmek, Devrimi Büyütmektir!

ARMUTLU MAHALLESİ BİZİMDİR; TARİHİMİZİ,GELECEĞİMİZİ, EVLERİMİZİ YIKTIRMAYACAĞIZ;

- Yoksul Halkın Ranta Kurban Edilmesine İzin Vermeyeceğiz!- AKP Faşizminin Yıkım Saldırılarına Karşı Direnecek, Evlerimizi

Yıktırmayacağız!- Mahallemizi, Halk Çocuklarını Katledenlere Teslim Etmeyeceğiz!- Emeğimizle Kurduğumuz Mahallemizi, Kan-Can Pahasına

Koruyacak, Evlerimizi Yıktırmayacağız!- Defalarca Geldiniz, Eli Boş Döndünüz, Yine Öyle Olacak!

İŞÇİDEN, EMEKÇİDEN KOPANLAR, HALKTAN KO-PANLAR YOZLAŞIR, SOYSUZLAŞIR, AHLAKSIZLAŞIR;

- İşçilerin, Emekçilerin Aidat Paralarını Pavyonda KonsomatrislereHarcamak Ahlaksızlıktır!

- Patron Sendikacılarının Yaptıkları Sendikacılık Değil, PatronlarıGibi Saltanat Sürmektir!

- Sendikacılık Eğitim Seminerleri Adı Altında Dansöz OynatmakDeğil, İşçilerin-Emekçilerin Hakkını Savunmak, Direniş Örgütle-mektir!

- İşçilerin Hakkını Aramayanlar, Direniş Örgütlemeyenler, İşçiSınıfının Önderi Olamazlar!

- Kendi İşçisine Saldıranlar, Her Türlü Ahlaksızlığı Yapar,İşçilerini Patronlara Satarlar!

Geleneklerimiz:ÖZGÜR TUTSAKLIK GELENEĞİMİZ

Tarih boyunca egemenler kendi çıkarlarını, dü-zenlerini korumak, halkın kurtuluş mücadelesini yoketmek için yasalar çıkartmış, yasaklar koymuştur.Egemenler düzene karşı çıkan, düzeni değiştirmekiçin mücadele eden herkesi, kendi çıkardığı yasalaradayanarak tutuklamış, uzun yıllar tutsak etmiştir. Bututsaklık sürecinde amacı, baskı ve işkencelerle tut-sakların beyinlerini teslim almak, tutsakları kendi dü-şünce ve değerlerine ihanet ettirmek, düzene zararsızhale getirmek, halka gözdağı vermekti. Bugün deaynı şekilde, faşizm çıkardığı yasalarla, yalan vekomplolarla devrimcileri gözaltına alıp tutuklamaktadır.Devrimciler tecrit işkencesiyle, her türlü ve baskı veişkenceyle teslim alınmaya çalışılmaktadır. Düzen,hapishaneleri devrimcileri öğüttüğü, düzene zararsızhale getirdiği bir değirmen olarak görmektedir. Ancakbizim için hapishaneler bir mücadele alanıdır. Devrimcibulunduğu her yerde ve koşulda halk için, devrimiçin çalışmaya, üretmeye, örgütlemeye, mücadele et-meye devam eder. Yani hapishaneler yan gelip yatmayeri değildir. Biz devrimciler için, Parti-Cephelileriçin hapishaneler devrimimizi, kendimizi geliştirdiğimizbir okuldur. Bu okulun öğrencileri Özgür Tutsaklardır.Özgür Tutsak düzenin teslim alma politikalarına karşıdirenendir. Faşizmin fiziki, psikolojik saldırılarınakarşı, halk ve vatan sevgisiyle, devrim ve sosyalizminancıyla direnen, düşüncelerini ve değerlerini düşmanasatmayandır. Özgür Tutsak yan gelip yatan değil,üretmeye devam edendir. Üretilen bazen zeytin çe-kirdeklerinden tespih olur, bazen şehitlerimize yazılmışbir şiir, bazen örülen bir patik. Özgür Tutsak örgütlüyaşamı sürdüren, ilkeli ve kurallı yaşayan, disiplinliolandır. Özgür Tutsak kendini ve yanındakileri eğitenve geliştiren, örgütleyendir. Örgütlenmeye her yerde,her koşulda devam edendir. Özgür Tutsaklık geleneğiniyaratan ve bugüne kadar sürdüren Parti-Cepheliler’dir.Parti-Cepheliler, hapishanelerde her dönem baskı vezulme karşı direnmiş, bedel ödemiş, ancak hiçbirdönem teslim olmamıştır. Devrimci sorumluluk vegörevlerinin bilinciyle hareket etmiş, devrimci so-rumluluk ve görevlerini her zaman yerine getirmişlerdir.Özgür Tutsak ürünleri, ölüm oruçlarında verilenşehitler, yaratılan direnişler, ödenen bedeller bununen somut göstergeleridir.

Sloganlarımız Tank Kadar Güçlüdür Geleneklerimiz Yıkılmaz Bir Kaledir

SLOGANLARIMIZ//GELENEKLERİMİZ

12 Kasım2017

Yürüyüş

Sayı: 40

35

Dergimizin 40. sayısının yayınlandığı 12 Kasım 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 249. günündeler

*Yüksel Direnişi 369. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 174. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 265. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 134. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 91. gününde*Ankara Numune Hastanesi önünde süren nöbet 49. gününde

Page 36: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

Aynı karından doğmadık ama bizdenöte kardeş yoktur! Sınıf kardeşliğinin,

ideolojik birliğin ötesinde bir bağ yoktur. Annenin çocuğuna,kardeşin kardeşe düşman edildiği bu düzende çıkarsız birilişki kalmamıştır. Yoldaşlık ise yoldaşının kalbini kendi kalbinbilmektir. Hüseyin Çukurluöz ve Bekir Baturu (*) gibi birlikteel ele korkusuzca halkı ve vatanı için kendini feda edebilmektir.İki yoldaşın son anlarını başka bir yoldaşları anlatıyor:

“Uzandı, sessizce yattı. Kafasında günlerdir, belki deaylardır değerlendirdiği düşünceler olgunlaşmış, “vaktin gel-diğine” karar vermişti. Bekir’in durumu da kötüleşiyor, zorlamüdahale için cehennem zebanilerinin hastaneye kaldırıp di-renişini kırmak için kollarına zorla serum bağlamaları an me-selesiydi. “Gece yapacağız” dedi kendi kendine. Kalkıp ölümorucunda olmayan yoldaşını yanına çağırdı.

“Bir kağıt, bir kalem al gel yanıma otur.” Kağıdı kalemi alıp yanına oturdu. Sincan’daki, 1996 Ölüm

Orucu Gazisi olan yoldaşlarına tek tek neleri vereceğininlistesini çıkardı. “Şu montu da 11. ekipte ‘96 gazilerinden biriçıkarsa ona verirsin. Bunda el emeğim çok. Alıp kışın giysin.”dedi.

Soğukkanlıydı ama coşkulu. Yeniden ranzanın üzerine çıktıve oturdu. Yoldaşına, “sen yat dinlen biraz, ben uyumayacağım”demeyi de ihmal etmemişti. Gözlerini küçük hücrenin dört biryanında gezdirdi, birkaç saniyesini bile almamıştı üç adımlıkhücrenin her karesini dolaşması. “Yıkacağız seni” diyemırıldandı. Hüseyin’in mırıldanmasını duyan Bekir, yanınageldi ve sabaha karşı yapacakları eylemi konuşmaya başladılar.Bu arada diğer yoldaşı da konuşmalarını duyup yanlarınageldi. Şekerli su istediler. Plastik bardakta gelen şekerli suyuBekir’e uzatırken, “Haydi iç, bu son içeceğin olacak” dedi.Sonra diğer yoldaşına dönerek konuşmaya başladı Hüseyin:

“Bu gece çok düşündüm, eylemi bugün yapacağız... Partiyeyazmak isterdim. Sen söylersin, zamanım yok buna. Partiyeselamlarımı söyle. Özellikle ‘96 Gazilerinin tümüne özelselamımı söyle. Bu bizim için de bir nokta, senin için de birnokta olmalı. Ölümün gölgesinde mutluluk olmaz. Mutlulukölümü alt ederken yakalanır. İnanç ve iradeyi asla elden bı-rakmayacaksın. İnanç ve irade her şeye galip gelir. Tüm yol-daşlara selamımı söylersin. Şuradaki sigaraları bizim tümhücrelere birer paket dağıtırsın....”

Sonra Bekir’e döndü. “Bugün büyük ihtimalle durumunu fark edecekler. Buna

müsaade edemeyiz. Bu durumda ne yapılır?”“Feda.” dedi Bekir. “Evet Feda, bugün birazdan feda eylemi yapacağız. Benim

kararım net. Son kez soruyorum, hazır mısın, yapamıyorumdiyorsan açıkça söyle.”

“Hazırım ben. Seninle her şeye varım. Bu gece sabahakadar düşündüm. Hazırım.”

“İyi şimdi şekerli suyunu iç, uyu, ben kaldırırım seni.”Bekir uyudu. Hüseyin, “ne zaman” diye soran yoldaşına

“06.30” dedi. 22 Haziran sabahı direnişin iradesine bir kezdaha tanık olunacaktı. 05.30’da kalktılar. Üçü plastik masanınetrafına toplandı. Yoldaşına döndü, “250 gündür yanımızdasın,tanıksın, bizi yoldaşlarımıza olduğumuz gibi anlat. Anlat kiarkadaşlar dersler çıkarsınlar.” dedi.

Bekir ile eylemlerini nasıl yapacaklarını konuştular. Hapishaneidaresinin müdahale etmemesi için ilk on dakika alevin içindesessizce kalacaklar, sonra sloganlarını atacaklardı.

“Burada, bu hücrenin içinde yapacağız” dedi, Hüseyin.“Bu hücrede bitireceğiz. Buradan ölümüz çıkacak...”

Kararının netliğiyle “tamam” demekle yetindi Bekir. Bedenlerini tutuşturmak için gerekli tüm malzemeler ha-

zırlandı. Gülerek yoldaşına baktı Hüseyin. Bekir sabırsızca“başlayalım” dedi. Hüseyin, “acele etmeyelim, saatimizi bek-leyelim” diye cevapladı onu. Savaş alanında düşman taarruzunupüskürtmek için en uygun anı bekleyen komutan gibiydiHüseyin. “Sessiz yapacağız bu işi.” diye tekrarladı.

Battaniyeyi alt katta köşeye serdiler, üzerine nevresimlerikoyarak oturdular. Gözleriyle sevdiler birbirlerini son kez,zaferi biz kazanacağız diye sessizce haykırdılar, bakışlarıyladokundular birbirlerinin yüreklerinin en derin yerine. Hüseyinkızıl bantını taktı alnına. Bekir arandı, bir an bulamadı. Bandıalnındaydı, heyecandan fark etmemişti. Kızılyıldızını eliyleokşayıp düzeltti. Bekir’in çoktandır cebinde taşıdığı kırmızıbir beze işlenmiş Cephe yıldızı vardı. Nereye yerleştireceğinekarar veremeyince Hüseyin elinden alıp kalbinin üzerine yer-leştirdi. “Buraya yakışır” diye onayladı Bekir. Geride kalanyoldaşlarını kucakladılar. Sonra birbirleriyle kucaklaştılar.

İlk önce daire şeklindeki öbeği tutuşturdular. HüseyinBekir’in elinden tuttu. El ele yürüdüler ateş çemberinin ortasındakiyoldan. İçlerine çektiler ateşi. Ateş bağrına bastı iki yiğidi.Öbeğin ortasındaki boşluğa oturdu Bekir. Hüseyin yanına dizkırdı. Bir yılan başı gibi raks eden alevleri tutup tutup bedenlerinesürüyorlardı. Elyafların en korlaşmış yerinden avuçlayıp göğüskafesine dolduruyordu Bekir. Üzerindeki eşofman tutuşup etineyapıştı. Bu dayanılmaz acı karşısında sesleri çıkmıyordu, sadeceyüz hatlarında o büyük acının kaçınılmaz gerginliği oluşuyordu.‘Saatleri gelmemişti’ sloganlarını haykırmanın.

Hüseyin, Bekir’in elinden tutarak ayağa kaldırdı. Yan yanadimdik, el ele durdular. Hüseyin sağ kolunu kaldırıp zaferişareti yaptı. Bir anda alevler içinde kaldılar. Zafer işaretiylebirlikte alevleri de şaha kalktı. İlk slogan Hüseyin’den duyuldu:“Yaşasın feda eylemimiz”, “Yaşasın ölüm orucu direnişimiz”...

Çakmağı 06:26’da çakmışlardı. Saatler 06:37’yi gösterirken,önce Hüseyin’in hafif bir inleme sesi duyuldu. Sonra Bekir’in...Eridiler ateşte...

(*) Hüseyin Çukurluöz ve Bekir Baturu, F Tiplerinde, tecrit zulmünekarşı 10. Ölüm Orucu Ekibi’nde yer alan iki Cepheli direnişçiydi. 22Haziran 2004 günü, ölüm oruçlarının 249. günündeyken tecrit, sansür vezorla müdahaleyi protesto ederek bedenlerini tutuşturdular. Bedenlerinitutuşturan tutsaklardan Hüseyin Çukurluöz aynı gün, Bekir Baturu ise 23Haziran’da şehit düştüler.

YOLDAŞLIK, ZAFER UĞRUNA BİRLİKTE EL ELE ÖLÜME YÜRÜYEBİLMEKTİR!

Yürüyüş

12 Kasım2017

Sayı: 40

HALKIZ BİZ336

4+3

aklımızdİyalektİk

materyalİzmdİrDEVRİMCİLİK AKIL TAMİRCİLİĞİDİR

Page 37: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

Ülkemizde 47 yıldır bir kavga sürdürüyoruz. Bu kavgaacılarla, sevgiyle, öfkeyle coşkun ya da durgun ama hep sürdü.Yüzlerce şehit verildi bu kavgada; bir tarih, bir gelenek, birörgüt yaratıldı bu kavgadan.

Mücadelemiz halkın içinde doğdu. Halkın içinde büyüdük,düştük, kalktık, dövüştük. Dövüşmeye devam ediyoruz. Hergeride bıraktığımız gün birer deneyim, birer adım oldu büyükhedefimize varmada bize. Oligarşi düzenine sadık bireyleristiyor, biz ise onların düzeninin altına dinamit koyup patlatmakistiyoruz.

Bizim olan tam bağımsız bir vatan hasretiyle; parasız,bilimsel, demokratik eğitim özlemiyle çıktık yola. Bu uğurdagün oldu Hamiyet olduk tek bir afiş sökmeyi eylem bildik. Günoldu Seher olduk tek bir masayı açmayı mevzi savaşı bildik.Gün oldu Şafak olduk öğrenci kulüplerinin kapatılmaması içindövüştük. Gün oldu bir pankart astık. Gün geldi, boykotlar ör-gütledik. Gün geldi, Ali Rıza olduk tek başına bir pankartınbaşında eylem yaptık. Binleri harekete geçirdik, faşist saldırılarakarşı işgaller örgütledik. Ne bir tek afiş asmayı gücümsedik nebir masayı savunmayı, ne parasız eğitim istiyoruz diye onlarcadefa açtığımız çadırları tekrar tekrar açmayı.

Çünkü biz bir tarih yarattık büyüklü küçüklü zaferlerden. 47 yıldır gençliğin akademik demokratik talepleri için

mücadele ediyoruz. Bu alanda karşımızda düzeni temsil edenen temel kurum YÖK’tür. YÖK faşizmdir. YÖK 12 Eylüldür.YÖK katil oligarşidir.

Ülkemizde eğitim, toplumsal yapımız gibi çarpıktır. Eğitimsistemi, eğitim kurumları ülke gerçeklerine ve halkın ihtiyaçlarınagöre planlanmamıştır. Eğitim sistemi, ders programı sınavlaröğretilen bilgiler her şey egemen sınıflar tarafından planlanmış,programlanmış ve halka dayatılmıştır. Halkın eğitim sistemiüzerinde hiçbir etkisi yoktur. Halk çocukları oligarşinin çıkarlarınauygun bir ideolojiyi, kültürü ve ahlakı öğrenmek zorunda bıra-kılmıştır.

YÖK emperyalizmin ve işbirlikçisi Türkiye faşizminin hiz-metindedir. Görevi halk çocuklarını susturmak, sindirmek, top-lumuna yabancı düşünmeyen kişiliksiz bireyler yaratmaktır.Anti-demokratik uygulamalarla, gerici eğitim sistemiyle gençliğiapolitikleştiren, robotlaştıran, düşünmekten dahi geri koyansistemin düzenleyicisi olarak YÖK düşmanımızdır.

Bu yüzden her sene 6 Kasımlar’da YÖK’ü teşhir ediyoruz.YÖK’ün halk düşmanı bir kurum olduğunu vurguluyoruz. Buyıl da “YÖK Gençliği Teslim Alamaz” şiarıyla 6 Kasım’dapankartlarımızla, sloganlarımızla eylemlerdeydik. Bugüne kadarbu büyük düşmana karşı sayısız eylem gerçekleştirdik. Gözaltınaalındık, işkence gördük, tutuklandık, ancak bugünün koşullarında,kimsenin OHAL koşullarında direnmekten yana olmadığı ko-şullarda biz Dev-Genç’liler direnmekten, mücadele etmekten

vazgeçmiyoruz. Gücümüz oranında ne yapabiliyorsak, ne kadar yapabiliyorsak

kavgayı, geleneklerimizi sürdürmeye devam ediyoruz. Biz Dev-Gençli’yiz. Kavganın ateşinde dövüştük. Halkımızın

gözünde gönlünde yer ettik. Şanlı bir tarih yazdık. Bugün herşart ve koşul altında geleneklerini ve mücadeleyi sürdürme ka-rarlılığını göstermeye devam ediyoruz. Kurumlarımız basılıyor.Dev-Genç’li arkadaşlarımız sürekli tutuklanıyor. Biz ise “şimdizamanı değil” deyip geriye çekilmektense Dev-Genç geleneklerineuygun olarak halkın yaşadığı her süreçte, her zorlukta kavgayasavaş meydanında devam ediyoruz. Bu yüzden kimi zamanonlarca okulu 6 Kasımlar’da boykota sokar, binlerce öğrenciyikapsayan boykot yaparız, kimi zamansa sadece bir pankartasarız. Faşizme karşı verdiğimiz mücadele içinde kimi zamanbinlerin boykotu ön açar, kimi zaman tek bir pankart bilegeleceğe kurulan köprü olur.

Bizim için önemli olan zorluklarda yılmamak, vazgeçmemek,direniş geleneklerine, mücadele simgelerine sahip çıkmaktır.

Her 6 Kasım'da boykot dedik. Bu yıl da dedik. Hem de tümbedellerine rağmen. Biz bugüne kadar hiç vazgeçmedik. Hiçterk etmedik halkımızı, halk çocuklarını faşizmin sömürüsükarşısında. Okullarımızda faşist saldırılar olduğunda, üzerimizebombalar atıldığında biz mevzilerimizi terk etmedik. Ölümügöze alarak, yurtları faşist çetecilerden canımız pahasınatemizledik. Kayıp katliam süreçlerinde, işkencehanelerde onu-rumuzu savunduk. Bugün OHAL koşullarında onurumuzu, ta-rihimizi savunmaya devam ediyoruz. Ne gözaltı, tutuklamaterörü, ne de baskınlarla yıldırma politikaları bizi pes ettiremez.Biz uzun bir yoldan geldik ve bu yol şehitlerimizin adımlarıyladolu. Yolumuzu geçmişimizden bakıp buluyoruz. Şehitlerimizinadımlarına kendi adımlarımızı ekliyoruz.

Şimdi kimsenin direnilemez, bir şey yapılamaz diyerek sessizliğebüründüğü bu süreçlerde atılan bir adımın bile gürültüsününöneminin farkındayız. “YÖK Gençliği Teslim Alamaz” yazan birpankartın bugün bizi geleceğe bağladığını biliyoruz. Bildiğimiziçin inançla, coşkuyla yapıyoruz. O pankartlar olmasaydı bizyarına yürüme güveni taşıyamazdık. Bugün asılan pankart yarınbinlerle yapılacak boykotun ön hazırlığıdır, duyurusudur.

Bundan sonrası da bizim elimizdedir. Katil oligarşinin sömürüdüzenine karşı savaşacak yeni şahanlar yaratacağız. Örgütlülü-ğümüzü güçlendireceğiz. Gençlik Dev-Genç geleneğini sahiplenerekkazanacak. Bu yüzden dört bir yanı örgütleyeceğiz. Gençliğifaşizmin eline teslim etmeyeceğiz. Bir kişi bile kalsak, okullarımızdageleneklerimize uygun davranacağız. Örgütlenerek güçleneceğiz,örgütsüz milyonlarca halk çocuğu bizim sorumluluğumuzdur.Faşizmi yeneceğiz. İnançlarımıza, geleneklerimize sarılarak, dahacoşkun daha hırslı örgütlenme azmiyle faşizmi yeneceğiz. YÖK’üde YÖK’ü yaratan sistemi de yerle bir edeceğiz.

DÜNDEN BUGÜNE, BUGÜNDEN YARINA, GENÇLİK GELENEKLERİNE SARILARAK GÜÇLENİYOR!

Ülkemizde Gençlik

Gençlik Federasyonu’ndan

12 Kasım2017

Yürüyüş

Sayı: 40

337FAŞİZMİ YENECEĞİZ

Dergimizin 40. sayısının yayınlandığı 12 Kasım 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 249. günündeler

*Yüksel Direnişi 369. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 174. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 265. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 134. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 91. gününde*Ankara Numune Hastanesi önünde süren nöbet 49. gününde

Page 38: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

Liseliyiz Biz

Katil Erdoğan’ın tek bir sözü ile aceleyle kaldırılan TEOGsisteminin yerine yeni bir sistem getirildi. Adrese Dayalı Yer-leştirme Sınavı. Gelen gideni aratıyor deyimi tam olarakAKP’nin eğitim politikalarını ifadeediyor. Bir eğitim bakanı diğerindendaha kötü kararlar alıyor bir sistemdiğer sisteme deyim yerindeyse duaokutuyor. Şimdi de halk çocuklarınınönüne “Adrese Dayalı Yerleştirme Sı-navı”nı getiriyorlar. Kendileri bile iknadeğiller bu sisteme. “En iyi sistemTEOG’tu” ama deyip neden kaldır-dıklarının teorisini anlatıyorlar. Yenisistem de halk düşmanı politikalarınahizmet ediyor. Yine ne öğrenciler nede veliler düşünülmüş bu sistemi ha-zırlarken. Halk çocukları bu sistemile mahallelerindeki okullara gönde-rilmeye zorlanıyor. Yani paran kadareğitim alırsın, fakirsen mahallendençıkamazsın deniliyor. Neredeyse tümmahallelerde liselerin imam hatipleredönüştürüldüğü düşünülürse gençliğeimam hatiplere gidin deniliyor.

Eğitim; insanın zihinsel, fizikselmanevi olarak yetiştirilmesi, yaratıcı,üretici hale getirilmesidir.

Bir insanı eğitmek, ona kişilik ka-zandırmak, onun bedenen ve zihinselolarak sağlıklı olmasını sağlamak,kendi kendini aşmasını, yaratıcı ol-masını teşvik etmektir. Gençlik nasıleğitilirse toplum ona göre şekillene-cektir, toplumun geleceği gençliğinalacağı eğitime bağlıdır. Bu nedenle,her toplumsal düzende eğitim, egemenolan sınıfın çıkarlarına göre biçim ka-zanır.

Eğitim sınıflar üstü bir olay değildir.Devlete hakim olan sınıf, kendi dikta-törlüğünü sağlamlaştıracak bir eğitimanlayışını da o topluma yerleştirir.

AKP de bunu yapıyor. Halka sun-duğu eğitim programları, eğitim poli-tikaları ile kendi sınıfına uygun nesilleryaratmak için en iyi sistemi arıyor.

Amaç halk çocuklarını daha fazlasisteme zararsız hale getirmek, apoli-tikleştirmek, yozlaştırmak, düşünmeyensorgulamayan bireyler haline getir-

mektir. Bu onların sınıfının gereğidir. Düşman oldukları sınıfa

karşı önlem alıyor, silahlarını ona göre kullanıyorlar. Bu noktada bizlere Liseli Dev-Genç’lilere

daha fazla halk çocuğunu örgütleme görevi dü-şüyor. Liselileri örgütlemeliyiz. Reva görüldükleribu sistemi sorgulatmalı yaşadıkları tüm haksız-lıklara karşı örgütlemeli, savaştırmalıyız. Bizefakirseniz et yemeğin böcek yiyin demişti em-peryalistler. Şimdi de fakirseniz kaliteli okullardane işiniz var mahallenizde okuyun diyorlar.

Fırsat eşitliğinin olmadığı anti-demokratik,anti-bilimsel eğitime mahkum ediliyoruz. Busistemde hangi okulda okursak okuyalım biliyoruzki halk için bir eğitim alamayacağız. Kapitalizminhüküm sürdüğü bir sistemde biz gençleri onlarınihtiyaçlarını karşılamak için varız diye görüyorlar.Çözüm ne TEOG’da ne de yerine gelebilecekbaşka bir sistemde. Faşizmin eğitim anlayışındahalk çocukları için bir çözüm yoktur.

Liseli Dev-Genç’liler! Fakirlik kaderimizdeğil! Halk çocukları niteliksiz bir eğitime mah-kum değil! Hak ettiğimiz sistem için örgütlen-meliyiz.

Bu noktada ihtiyacımız olan şeyi Leninşöyle ifade ediyor:

“Gençliği örgütleyin! Genç kuvvetlere ih-tiyacımız var, insan olmadığını söylemeyecüret edenlerin hemen orada kurşuna dizilmesiniöğütlerdim. Rusya’da yığınlarla insan vardır;gerekli olan daha çok sayıda ve daha çok ce-saretle, daha çok cesaretle ve daha çok sayıda,tekrar daha çok sayıda ve daha çok cesaretlegenç insanları saflarımıza katmak ve onlardankorkmamaktır! Gençlik, öğrenci gençlik vedaha çok işçi gençlik mücadelenin sonucunakarar verecektir…”(LENİN)

Evet ihtiyacımız olan şey örgütlenmektir.Daha fazla kuvvetle, daha fazla coşkuyla,daha fazla cüretle daha çok sayıda genç ör-gütlemektir.

İnsan yoksa örgütleneceğiz. İmkan yoksaörgütleneceğiz. Baskılara maruz kalıyorsakörgütleneceğiz.

Tüm sorunlarımızın çözümü insandadır. Ör-gütlenmededir. Bu yüzden her Liseli Dev-Genç’li-nin okuma grubu olmalı. Bu yüzden çalışmayürüttüğümüz her yerde komitelerimiz olmalı.Planımız, programımız olmalı. Örgütlenmeliyiz.Örgütlenmeliyiz. Örgütlenmeliyiz.

GENÇLİĞİ NE TEOG, NE DE BAŞKA BİR SİSTEM KURTARAMAZ!ÇÖZÜM DAHA ÇOK CESARETLE, DAHA ÇOK İNANÇLA ÖRGÜTLENMEKTEDİR!

Bu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen, katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz varız!

Biz Liseli Dev-Genç’lileriz

� Çürümenin içindebüyümek istemiyoruz.

� Uyuşturucu bataklığın-da büyümek istemiyoruz.

� Üniversite kapılarındaadaletsizlik istemiyoruz.

� Büyüdüğümüzde işsizlikbataklığında boğulmakistemiyoruz

� Bunun için, demokratikbir lise istiyoruz.

� Demokratik bir lise için,özgür, bağımsız bir ülkeistiyoruz.

� Bunun için, bu yaşta,

BU KAVGADABİZ DE VARIZ!

� Liseliyiz biz... Genciz,çok genç... Ama yürekleri-miz büyük.Erken olgunlaşıyoruz biz.Bu ülke, bu düzen erkenbüyümek zorundabırakıyor bizi.

� İşte bu yüzden,BU KAVGADABİZ DE VARIZ!

Bu Kavgada Biz de Varız!

Yürüyüş

12 Kasım2017

Sayı: 40

HALKIZ BİZ38

Page 39: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

Mevzi, askeri bir kavramdır. Birsavaş kavramıdır. Her savaş, yüzlercemevzi çatışmasını içerir.

Sözlüklerde şöyle tanımlanıyor:“Mevzi: Bir askerî birliğin yeri veyabu birlik tarafından ele geçirilen böl-ge.”

Savaşın içinde, düşmanla politikveya askeri olarak çatıştığımız heryer, bir mevzi özelliği kazanabilir.Demokratik kurumlarımız için, di-rendiğimiz yerler için, halkın örgüt-lenmesini oluşturduğumuz mahalle-lerimiz için, mevzi kavramını kulla-nıyoruz. Neden? Çünkü bir savaşiçindeyiz ve bu sayılanlar, savaştabizim için önem taşıyor.

Açık bir savaşta, bir askeri birliğincan pahasına savunduğu stratejik birtepe, nasıl hayati bir mevzi ise, ör-neğin Yüksel de böyle bir mevzidir.

AKP faşizminin işkencecilerininonlarca kez bastığı, yakıp yıktığıGençlik Federasyonu, İdil KültürMerkezi birer mevzidir.

Reformizm ve oportünizm, mevzikavramını kullanmaz pek. Zamanzaman geçmiş günlerden dillerindekalmış bir kelime olarak kullandıklarıolsa da, gerçekte beyinlerinde vepratiklerinde bu kavram yoktur.

Mesela dernekleri için onlar daeski alışkanlıkla “demokratik mevzi”kavramını kullanıyor olabilirler. Amabu sadece dillerindedir.

Mevzi de-diğin savunu-lur.

Uğrunda savaşılır.

Mevziyi terk etmemek uğrundadirenilir. Bedeller ödenir.

Onlarca yıldır, yüzlerce kez der-nekler basılmıştır bu ülkede. HalkCepheliler’in derneklerinin dışındatek bir dernekte bir direniş, bir sa-vunma örgütlenmemiştir.

Çünkü biz bu kurumlarımıza, oli-garşiyle halk arasındaki savaşın mev-zileri olarak bakıyoruz. Bir yeri mevzihaline getiren, mücadelemizi büyüt-me, örgütlenmemizi güçlendirme,ideolojimizi savunma ve devrimdekikararlılığımızdır. Mevzilerimize birsaldırı olduğunda da bedelleri gözealarak savunuruz.

Bu nedenle, bu kelime solda sa-dece bizim dilimizde vardır ve birtek bize denk düşer.

Mevzileri savunmak, düşmanakarşı ideolojik ve politik olarak dikdurmaktır. Uzlaşmamaktır. Direnmeve savaşma kararlılığıdır.

Düşman bizim bir mevzimize sal-dırdığında, tamam burası olmasınbaşka yere geçelim, tamam eylemböyle olmasın, biçimini değiştirelim,tamam burayı terkedelim... denildiğinoktada, mevzi kaybedilmiş demektir.Mevzilerini savunmayanlar, süreklimevzilerini terk edenler, asla savaşıda kazanamazlar.

10 günlüğüne Ankara Abdi İpekçiParkı’nda Büyük Direniş’e destek

için çadır açılmaya gidildi. Orası birmevziye dönüştü ve bu eylem 3 yıldört ay devam etti... Bugün Yükselaynı durumdadır... Gençlik, Edirne’yebir açıklama yapmak için gitmişti.TEM otoban gişelerinden şehre girişeizin verilmeyince, o giriş bir mevziyedönüştü; beş gün gişelerde direnişdevam etti... Bazen bir cenaze demevzi savaşına dönüşür; tıpkı SibelYalçın’ın, Hasan Ferit’in, Günay’ıncenazesinde olduğu gibi.

Cevahir önündeki birçok eylem,bir mevzi çatışmasına dönüşmüştür.Türkan Albayrak’ın çadırı bir mevziyedönüşmüştür. Onları mevziye dön-üştüren, direnme kararlılığı ve sal-dırılara, gözaltılara boyun eğmemek-tir.

Mevzi savaşında en önemlisi,GERİ ADIM ATMAMAK ve DÜŞ-MANA GERİ ADIM ATTIRMAK-TIR.

Stalingrad direnişi diye adlandır-dığımız direniş, bazen bir sokağın,bazen bir evin aylarca yüzlerce şehitlesavunulduğu mevzi savaşlarındanoluşur. Bu nedenle kim ki, savaştatek tek küçüklü büyüklü mevzilerinsavunulmasını küçümser, önemse-mez, o savaş gerçeğini anlamıyordemektir.

�DİLİMİZİGÜÇLENDİRELİM, ZENGİNLEŞTİRELİM!

�Mevzi savaşı

�Mevzilerimiz

�Mevzilerimizi savunacağız.

�Mevzilerimizi çoğaltacağız.

Tarihi, AKP Faşizminden Değil,Alternatif FilmlerimizdenÖğreneceğiz

Hatay Halk Cephesi 3 Kasım’daAntakya’da film gösterimi yaptı. Yapılangösterimde “Kasabanın Sırrı” isimlifilm izlendi. Filmin ardından, değer-lendirme yapıldı ve verdiği mesaj hak-kında konuşuldu. Gösterime 13 kişikatıldı.

12 Kasım2017

Yürüyüş

Sayı: 40

39FAŞİZMİ YENECEĞİZ

Dergimizin 40. sayısının yayınlandığı 12 Kasım 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 249. günündeler

*Yüksel Direnişi 369. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 174. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 265. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 134. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 91. gününde*Ankara Numune Hastanesi önünde süren nöbet 49. gününde

kavganın ve hayatınSAVAŞÇILARI

MEVZİ

Page 40: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

Halkın sanatçısı bir şarkı sözüveya bir şiir yazdığında yazacağıkonu hakkında önce geniş bir araş-tırma yapar. Bu araştırmayı yapar-ken kullandığı yöntem hayatın heralanında olduğu gibi "NEDEN" so-rusudur. Bir işe yoğunlaşmak o işebütün düşünce, dikkat ve duygusunuvermektir. Yoğunlaşmak soru sor-maktır. Soru sorarak tahlil etmektir.Tahlil ederek ve sorular sorarakana halkaya kadar gitmektir, çünküana halkada gizlidir bilginin gücü.

Materyalizm madde,

Diyalektik çelişki demektir.

Yani bilgi ve yöntemdir.

Yani hayat ve kavgadır.

Halkın sanatçısının kalemininmürekkebi hayat, kelimeleri kav-gadır.

Bilgiye ulaştığımızda bu bilgiyihalk için değerlendiririz.

Halka ne yararı var, ne zararıvar.

Tek ama tek ölçüt budur.

Değerlendiririz ve diyalektik dü-şünerek bu bilgiyi halkın yararına,halkın sorunlarını nasıl çözeceğinianlatmak halkı direnmeye ,savaş-maya çağırmak çözümün sadece vesadece kendi ellerinde olduğunu an-latmak için çağrı haline getirmektirçözüm.

Sorunun çözümü çelişkiyi buluptersine çevirmektir. Yanlışı doğruya,kötüyü iyiye örneğin. Her sorun çö-zümünü de içinde barındırır, ya iştebu nedenle tersine çevirince sorunçözülür. Basit sade ve bir o kadarda güçlüdür bu formül. Bu nedenledevrimciler her sorunun nasıl çö-züleceğini BİLİRLER.

Halkın sanatçısı kapitalizmin çe-lişkilerini yakalar ve sanatı aracılığıile çözümüyle beraber halka sunar.Sömürünün neden ve nasıl oluştu-ğunu anlatır. Kapitalizm bizi üretime

katar, evet, çünkü ürettiği ürünlerinbirilerinin tarafından üretilmesi ge-rekir. Bunu halk yapar, yani biz.Ezilenler. Üretimden elde edilenkarda ise halkın bir kazancı yoktur,sadece mal sahipleri kazanır. Biziçalışabilmemiz için karın tokluğunaçalıştırır. Yani kapitalist sistemdebir taraf sahip olarak var olur, diğertaraf ise bütün işi kendisi yapmasınarağmen çalışarak var olur. Sahipolarak var olanlar her geçen gündaha da zenginleşirken ve azgınla-şırken, çalışarak var olanlar her ge-çen gün daha da fakirleşir ve açlıkiçinde yaşamak zorunda bırakılır.Çelişkiler burada başlar, çünkü te-keller ürettikleri ürünleri satmakzorundadırlar. Aynı zamanda işçininücretini daha çok kar için düşürürve de yine kar için ürünleri dahapahalıya satar. Bu şu demektir, iş-çinin üretilen ürünleri alma gücüyoktur yani çelişkisini kendisi ya-ratır. Tutmaya çalıştığı bu çubuğuniki ucu da pislenmiştir. Satamadığıürün elinde kaldığı için sürekli birkriz içindedir. Bu yüzden yeni pa-zarlar için yayılmaya başlar. Bununadı emperyalizmdir.

Savaşlar çıkarır, çünkü emper-yalizm için yıkım demek, yenidenüretmek demek. Emperyalizminayakta kalma savaşıdır bu. Onuniçin kanlı savaşlarıyla halk çocuk-larını katleder ve bu yap-boz oyu-nunu oynar. Bu onlar için bir oyungibi görünsede, bu oyunda ölenlerbizleriz. Ortadoğu’da bizi katledi-yorlar, bizim kardeşlerimizi, bizimhalklarımızı... Çünkü biz aynı sınıfıninsanlarıyız. Hepimiz eziliyoruz vehepimiz onların bu kirli oyunlarıtarafından sömürülüyoruz. Satılansilahlardan ele geçirilen petrollerekadar her şeyimize göz dikmiştirbu katiller. Halkın sanatçıları bugerçeklerle düşünüp ele almalıdırkalemini ve sorunun kaynağını an-

latmalıdır. Sorun düzenin kendisidirve yaptığımız her işte, bu iş her neolursa olsun bu düzeni yıkıp yerinesosyalizmi inşa etmek amacı ile ol-malıdır. Devrim için, halk için, cepheiçin olmalıdır.

Sosyalizmde bütün bunlar nasılbir de buna göz atalım. Sosyalizmdetemel insandır. Sosyalizmde üretimdeve paylaşımda eşitlik söz konusudur.Herkes emeğinin karşılığını alır.Ağır sanayi dediğimiz büyük fabri-kalar özel mülkiyetten çıkartılıp or-tak mülkiyet haline getirilir, çünküüreten halktır ve kazanan da halkolmalıdır. Yani emeği geçenler. Sos-yalizmde emek en yüce değerlerdenbirisidir. Sosyalizmde ihtiyaca göreüretilir, yani gereğinden fazla üret-mek akıl dışıdır ve plansız bir eko-nomidir. Gereksizdir. Sosyalizmdeher şey planlı, programlıdır. Bütünhalk beraber düşünür ve çözümlerüretir. Neyi, nasıl daha iyi yapabilirizdiye bütün halk katılır. Sosyalizmdeaçta açıkta hiç kimse bırakılmaz.Eğitim, sağlık, toplu ulaşım araçlarıparasızdır. Herkese bir ev verilirve toprak dağıtımı yapılır. A’danZ’ye bütün verilen kararlarda halkınönerileri alınır. İşçilerin iktidarıdırsosyalizm ve savaşa ihtiyacı yoktur.Her ulusun kendi kaderini tayinetme hakkını savunur, çünkü ken-dine güvenir. Düzenine, ahlakına,adaletine güvenir. Sömürünün bittiğiyer sosyalizmdir.

Sonuç olarak

- Emperyalizmin ve işbirlikçile-rinin kültürel saldırılarının ayrın-tılarına hakim olmalıyız.

"Söz ya da dil, düşüncenin ey-leme geçmiş halidir" der ustalarımız.Bu nedenle halkın sanatçılarınındili, üslubu vurucu ve net olmalıdır.

Dil, ses, söz ve düşünce arasındakidiyalektik birlik, teorinin, kitlelerinelinde bir silah haline gelmesini

HALKIN SANATÇILARI

KALEMİ DİYALEKTİKSÖZLERİ MATERYALİST

40

Page 41: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

sağlar. İşte sanatçı bunları yapmalıdır.İşte halkın sanatçıları bunu yapıyor.

Bizim şarkılarımız eylem yapar,direnir, savaşır. Bu nedenle halkınsanatçısının KALEMİ DİYALEK-TİK, SÖZLERİ MATERYALİSTolmalıdır. Yani hayatı ve kavgayıanlatmalıdır. Materyalizm hayattır,diyalektik kavgadır. “Üslup benimkarakterimdir” demişti Marks. Dev-rimci üslubu yaratan, devrimci ya-şam biçimidir. Halkın sanatçılarınınkaleminin diyalektik, sözlerinin ma-teryalist olmasının nedeni de budur.Onların yedikleri içtikleri halktanayrı gitmez. Onların karakteri onedenle dillerine, sözlerine yansır.

KALEMİMİZ NASIL DİYA-LEKTİK SÖZLERİMİZ NASILMATERYALİST OLACAK? Dev-rimci bilinmeyen sözleri bilinen söz-cüklere dökmelidir der ustalarımız.

İşte halkın sanatçıları bunu yapıyor,bilinmeyen sözleri halkın hissediptediyemediklerini diyor. İsteyip de,hissedip de dediklerini savaş çağrısı,mücadele çağrısı haline getiriyor.Bu nedenle kalemleri diyalektik,sözleri materyalisttir.

- Halkın sanatçısının dili, halkındili olmalıdır.

- Halkın sanatçısının dilinin he-defi halkı örgütleyip, savaştırmakolmalıdır.

- Dilimiz elbetteki bilimsel dünyagörüşümüzün yansıması olacaktır,burada kıstas dünya görüşümüzühalkın diliyle ifade etmektir.

-Teori halktan kopuk değilse üs-luba yansıması da halktan kopukolmaz.

-----------------------------

- Bu yüzden devrimcilerin, sos-

yalizmin/sosyalistlerin dili ve söylemihalkçıdır.

-Sosyalist kültürü ve üslubu hal-kın gelenekleriyle buluşturduğu-muzda dil ortaklaşır.

Halkın sanatçıları bunu yapma-lıdır.

-------------------------------

Halkın sanatçıları düzenin çar-pıklıklarını dile getirir, bu çelişkilerinasıl çözeceğimizi anlatır. Bize yolyöntem gösterir, yapılan katliamla-rın, var olan sömürünün asıl nede-nini söyler ve nasıl değiştireceğimizigösterir. Bu adaletsizlik karşısındaörgütlenmeliyiz ve bu akıl dışı sis-teme karşı savaşmalıyız. Bu düzeniyıkmanın başka yolu yoktur. Tekyol devrim, tek yol örgütlenip sa-vaşmaktır.

KIZIL MASKELİLER

Dağların, ŞehirlerinŞahanlarının İradesi İle GençlikMücadeleyi Sürdürüyor

Yarım asırlık gençlik mücadelemizboyunca birçok zorluklarla, bedellerlebugünlere gelebildik, daha da ileriyehedeflerimizle devrim mücadelemizisürdüreceğiz. Bu mücadelemizde yolu-muza ışık olan yoldaşlarımız dağlarınşahanı Bünyamin’in, İstanbul’un yoksulhalkın içinde mahallelerde tanıdığı Sı-la’nın ısrarı ve bağlılıklarıyla devamediyoruz. Genel olarak Nuriye ve Se-mih’in direnişinin zaferini yakınlaştırmakve daha çok insanı katmak için yaptığımızçalışmalardan ve 12 Eylül Amerikan as-keri darbesinin uygulamalarıyla gelenYÖK’ü boykot çalışmalarından derle-diklerimiz şu şekildedir:

Ankara: Dev-Genç’liler 1 Kasım’daDikmen’de Nuriye Gülmen’i sahiplen-mek için Numune Hastanesi’nin önünenöbete çağrı bildirisi dağıttı. Sonrasındaozalit asılıp direniş ateşi yakıldı. 2 Ka-sım’da ise ODTÜ’de öğrencilerin ye-mekhane bölümünde Numune Hastane-si’ne çağrı bildirisi dağıtımı yapıldı. Ça-lışmalarda toplam 300 bildiri dağıtıldı.

Eskişehir: Dev-Genç’liler 2 Ka-sım’da Gültepe Mahallesi’nde Nuriye

ve Semih’i duyurmak amaçlı birçokyere yazılama yaptı. Yapılan çalışmadaduvarlara “Nuriye Semih Yaşasın! Nuriyeve Semih’in Talepleri Kabul Edilsin!”sloganları işlendi.

Ayrıca Dev-Genç’liler 6 Kasım’da,Anadolu Üniversitesi Şirintepe Mahal-lesi’nde YÖK’e karşı üzerinde “YÖKGençliği Teslim Alamaz!” yazılı pankartasıldı.

Hatay: Dev-Genç’liler 25 ve 26Ekim’de Nuriye ve Semih için, MustafaKemal Üniversitesi’nde 8 bölgede kuş-lama yaptı. Yapılan çalışmada toplam520 kuşlama dağıtıldı. Ayrıca Nuriyeve Semih’in mahkemesine çağrı amaçlıhalk otobüslerinde ve dolmuşlarda 30adet “Nuriye ve Semih İşe Geri Alınsın!Halk Cephesi – Dev-Genç” imzalı ya-zılamalar yapıldı.

Ayrıca Dev-Genç’liler 6 Kasım’daYÖK’ün kuruluşunu boykot etmek içinbir araya geldi. Mustafa Kemal Üniver-sitesi’nde yoğun polis ve ÖGB ablukasınarağmen çalışma yaptı. Çalışmada 1000adet kuşlama üniversitenin 4 bölgesindeatıldı. Çalışmalar boyunca Dev-Genç’li-leri takip eden polis ve özel güvenlikkuşlamalar karşısında paniğe kapılaraktelaşla ve çaresizce kuşlamaları yerlerdentoplamaya çalıştı.

MSGSÜ: Dev-Genç’liler Mimar Si-

nan Güzel Sa-natlar Üniver-s i t e s i ’ n d eYÖK’ü protes-to etmek amaç-lı 6 Kasım’daüniversite önü-ne boykotaçağrı pankartıastı.

Armutlu:Liseli Dev-Genç'liler 6Kasım YÖK'ünkuruluş tarihin-de, "AKP'yi de OHAL'ini de Tanımıyoruz6 Kasım'da Boykottayız!" yazılı pankartıBaltalimanı yolu üzerine astı.

Okmeydanı: Liseli Dev-Genç’liler6 Kasım’da YÖK’e karşı, OkmeydanıİTO Lisesi önüne, üzerinde “6 Kasım’daTüm Gençliği YÖK’ü Boykot EtmeyeÇağırıyoruz!” yazılı pankart astı. Ar-dından slogan ve ajitasyonlarla, İTO Li-sesi önünde bekleyen katil polisleri teşhiretti.

Gazi: Liseli Dev-Genç’liler 6 Ka-sım’da, Şair Abay Konanbay Lisesi’ne,“6 Kasım’da Boykottayız!” yazılı pankartasarak liseli gençliği boykota çağırdı.

41

Page 42: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

Sorun: Tembellik... Çözüm: EMEKÇİLİK Tembellik iş yapmamak, emek harcamaktan kaçmak,

çalışmamak, yavaş yavaş hareket etmek, sorumluluk al-mamaktır. Biz bir bütünün parçasıyız, biz işimizi yap-mazsak sadece kendi işimiz değil birçok iş aksayacaktır.Tembellik amacı olmayan insanların özelliğidir. Oysainsan emeği ile vardır, emek harcamak insan için bir zo-runluluktur. Devrimciler tembel olamazlar. Yaptığımızişi sahipleneceğiz, inanacağız. Yapılması gereken işlerdeğersiz değil, biz gereken değeri verirsek emek harcarız..

Sorun: Statükoculuk... Çözüm: Yeniliklere, Gelişmeye,

Eğitime Açık Olmak Statükoculuk kendini sınırlamaktır. Devrimcilik tüm

statükoları parçalamaktır, büyük düşünmektir. Biz ken-dimizi sınırladığımız yerde, değişimin, gelişimin önünegeçeriz. Biz devrimciyiz, büyük düşünmeliyiz, en baştakendi kafamızdaki sınırları silip atmalıyız. Kafamızdakoyduğumuz sınırlar bizim her işimize engel olur. Yap-tığımız işleri yeterli görürüz, daha fazlası için çalışmayız.Sürekli bir adım öne çıkmalıyız, her gün bir adım daha,statükoları parçalayarak her gün daha fazlasını yaparak...

Sorun: Unutkanlık... Çözüm: Önlem AlmakZamanında yapılmayan işlerimiz veya hiç yapmadı-

ğımız işlerimiz için gerekçe olarak unuttuk diyebiliyoruz.İşlerim çoktu, yoğundum, şu işi unuttum diyemeyiz,unutmayı masumlaştıramayız. Unutmak asıl olarak işimiziyeterince önemsememektir. Önemsemediğimize emekvermeyiz, baştan savma iş yaparız. İlla ki kimi şeyleriunutabiliriz, bunlar olabilir ama biz buna karşı önlemleralmalıyız. Planlı, programlı çalışırsak ve işlerimizi de-netlersek unutmaya karşı önlem alabiliriz. Yanımızdakileridahil ederek, bize hatırlatmalarını isteyebiliriz mesela,veya yapılacak işlerimizi bir şekilde not etmek ve bunudenetleyerek unuttum demenin önüne geçebiliriz. Ken-dimize göre unutmamak için bir çok yöntem bulabiliriz...

Sorun: Emekten kaçmak... Çözüm: Her işimizden sonuç almak için emek vermek zorun-

dayız. Emek vermeden sonuç alamayız. Bir etkinlikveya bir eylem düzenlediğimizi düşünelim, sadece birçağrı yapmak yetmez. Halkı katmak için emek harca-

malıyız. Kapı kapı dolaşıp çağırmalıyız. Bir şeyi öğrenmekiçin emek vermeliyiz. Araştırıp okumalıyız, emekvermeden öğrenemeyiz. Her işimizde emekçi olmalıyız.

Sorun: Olmazcılık... Çözüm: Yapılması gereken bir işimiz var. Bu konuda yeterince

bilgi sahibi değilsek, yapılabilir olduğuna inanmıyorsakbu iş olmaz deriz. Olmazcılığın nedeni kendine güven-memektir. Biz her sorunu çözebiliriz. Bir konuda bilgimizeksikse bilgimizi arttırmalıyız, sorunu nasıl çözeceğimizibulmalıyız. Kafamızdaki olmazları böyle silip atabiliriz.Kendimize güvenerek, araştırıp bilgi edinerek sorunlarımızıçözebiliriz. Her sorun çözülebilir, yeter ki o konu hakkındabilgi edin ve doğru yöntemi kullan.

Sorun: Esnaf ilişkilerimizipolitikleştirmek...

Çözüm: Kimi esnaf ilişkilerimizi sadece iş yerinde görürüz.

Onlarla olan ilişkimiz iş yeri ile sınırlıdır. Sadece birdergi ilişkisi olarak sınırlı tutuyoruz veya kimi işlerimizihalledebiliriz vs. Bu şekilde esnaf ilişkilerimizi politik-leştiremeyiz. Onunla bir eğitim çalışması yapamayız.İşini bırakıp yanımıza gelse bile o an gözü ve aklıişindedir. Bu şekilde biz o ilişkimizin tüm ailesi ile ilişkikurmuş olmuyoruz. Bu ilişkileri genişletmeliyiz. Evinegidip gelmeli, orada kalmalı, eğitim çalışması yapmalıyız,daha ileriye taşımalıyız.

Sorun: Eğitim çalışmasınıaksatmak

Çözüm: Bölgede eğitim çalışmasını yapmamanın gerekçesi

olarak pratik işlerimizin yoğunluğunu gösteririz. Bizplanlı-programlı çalışırsak, zamanı doğru değerlendire-biliriz. Eğitim bizim temel ihtiyacımızdır, ekmek gibi,su gibi bir ihtiyaçtır. İlk erteleyeceğimiz işimiz değildir.Biz mücadeleyi bir ömür boyu sürdürmek için eğitimimizisürekli kılmalıyız. Kendimize hedefler belirlemeliyiz,günde kaç sayfa kitap okuyacağız, hangi konulardaeğitim çalışması yapacağız, kimlerle eğitim çalışmasıyapacağız, kimlerle okuma grupları oluşturacağız. Ön-celikle bunun programını yapmalıyız. Bu ilk erteleyece-ğimiz iş değil, ilk yapılacak iştir. Diğer programımızı

buna göre düzenleyebiliriz.

SSORUNLAR / ÇÖZÜMLERSORUNLAR / ÇÖZÜMLER

Yürüyüş

12 Kasım2017

Sayı: 40

HALKIZ BİZ42

Page 43: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

Her düzende ekonomi, politika, ya-salar, din, eğitim birbirine bağlıdır. Birbütün parçası gibi bir aradadırlar ve bir-birlerini etkilerler. İçlerindeki en belir-leyici, en temel olanı ise ekonomidir.Üretim ve paylaşım sistemi diğerlerinide belirler. Bunu Marks'ın FeuerbachÜzerine Tezleri'nin üçüncü maddesi ilebirleştirirsek eğer, kişiliklerdeki dönü-şümü sağlamak, yeni insana ulaşmakiçin, koşulları yani yaşadığımız düzenideğiştirmek gerektiğini görürüz: "İnsanıbelirleyen, koşullar ve aldığı eğitimdir.Ama daha da önemlisi, koşulları belir-leyen, koşulları değiştirme gücüne sahipolan da yine insandır, insanın pratiğidir.Koşulların ve insanın pratiğinin değiş-tirilmesi diyalektik bir bütündür."

Yeni insana ancak devrim sonrası,sosyalist toplumda ulaşılacaktır. Ancak,böyle olacak diye bugünden düzen ki-şiliğini reddetmeyecek miyiz?

Reddetmekten de öte, koşullar insanıbelirliyorsa o zaman o koşulları biz de-ğiştireceğiz. Yani devrimi yapacağız.Devrimci kişilik, yeni insan ancak emekve mücadele içerisinde şekillenecektir.

İnsan nasıl insan oldu sorusunaverilen cevap da budur: EMEK VEMÜCADELE!

Yani sömürüye dayalı, sınıfların ol-

duğu bir düzenin verdiği kişilikleri kabuletmiyoruz. Fakat yenisini inşa etmekiçin de cüretle, kararlar alarak kendimiziyeniden yaratmalıyız. Tek başımıza ya-pamayız bunu. Kolektif bir güçle yara-tabiliriz ancak.

Henüz koşulları değiştiremediğimiziçin, içimizdeki düzen ile devrimin savaşıkeskin bir şekilde sürüyor. Uyanık olmakgerekiyor. Çünkü düzen ile devrim, iyiile kötü, tembellik ile çalışkanlık, yalanile dürüstlük bir aradadır. Biz kendimizieğitmezsek eğer, düzenin şimdilik galipgelmesi mümkündür. Bu nedenle yeniinsan olmak için çok çalışmalı, çokokumalı, çok düşünmeli ve çok isteme-liyiz.

İçimizdeki düzene savaş ilan etme-liyiz.

En zayıf yanlarımıza, eksiklerimizebir bakalım. Örneğin iş yapma tarzımızailişkin bir çırpıda saydığımız eksiklernelerdir:

ProgramsızlıkErtelemecilikYoğunlaşmamakDenetlememekSonuç AlmamakUnutmakİdealize EtmekDikkatli bir gözle bakarsak eğer, bu

özelliklerin içinde yaşadığımız düzeneait özellikler olduğunu görürüz. Düzeninbizdeki yansımalarıdır bunlar. Çünkü

biz bu düzende yaşıyoruz ve bu düzeninkirini, pasını taşıyoruz.

Sosyalizm planlı bir ekonomi iken,kapitalizmde program yoktur. Akıldışı,müsrif ve verimsizdir. Kapitalizm so-runları çözmez, erteler, üzerine düşün-mez... Kapitalizm halkın çıkarı içinsonuç almaz. Bu kadar da değil, reka-betçilik, ikiyüzlülük, düzenbazlık, sah-tekarlık, yalancılık... ve daha bir doluolumsuzluk kapitalizmin özüdür. Bunedenle de kapitalist düzenin yetiştirdiğiinsan, bu bozulmalardan nasibini alır.

Düzenin olumsuzluklarını kişilikle-rimizden arındırmak içinse yüksek birirade, devrimci irade gerekir. Koşullarıaşmanın yolu koşulları değiştirmeksebiz de bunu yapmalıyız.

Yeni insan olmanın yolu bu nedenledevrimcilikten geçer.

Tüm kötülüklerin anası olan bu dü-zeni yıkıp yerine yenisini koyarken, bumücadele içerisinde yeni insanı da ya-ratacağız.

Yeni insan uzakta değil.

YENİ İNSAN, HALK DÜŞMAN-LARIYLA SAVAŞIN İÇİNDEDİR.

YENİ İNSANA EMEK VE MÜ-CADELE İLE ULAŞILACAKTIR.

Topraktan,ateşten,ve denizden,doğanlarınen mükemmeli doğacak bizden.

YENİ İNSANA EMEK VEMÜCADELE İLE ULAŞILACAKTIR

Ankara Valili�iEylem Yasa�ınıÜç Ay Daha Uzattı!

Kamu Emekçileri Cephesi (KEC),Ankara Valiliği tarafından eylem yasa-ğının 3 ay daha uzatılmasına karşı 2Kasım’da yazılı bir açıklama yayınla-yarak şunlara değindi:

Yalnızca Türkiye’de değil, dünyadakendisini duyuran Nuriye ve Semih’inhaklı direnişlerini engellemek için OHALkapsamında Ankara Valiliği'nin süreklihale getirdiği eylem yasağı; 1 Kasımitibariyle üç ay daha uzatıldı. DirenişinAKP faşizmini teşhiri, OHAL veKHK’ları yerle bir etmesi AKP faşizminikorkutmaya, acizleştirmeye devam edi-yor. Direnişi hiçbir şekilde kıramayan

AKP faşizmi, çareyi yine eylem yasak-lamakta buldu.

Aylardır süren yasağa rağmen direnişsürüyor, gücünden bir şey kaybetmeden.Nuriye ve Semih'in bedeni gün gün erir-ken; küçülen ve zavallılaşan AKP ikti-darıdır. Hiçbir yasaklama engelleyeme-yecek. Kazanan ekmeği ve onuru içindirenenler olacaktır.

YENİYENİİNSANİNSAN

12 Kasım2017

Yürüyüş

Sayı: 40

43FAŞİZMİ YENECEĞİZ

Dergimizin 40. sayısının yayınlandığı 12 Kasım 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 249. günündeler

*Yüksel Direnişi 369. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 174. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 265. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 134. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 91. gününde*Ankara Numune Hastanesi önünde süren nöbet 49. gününde

Page 44: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

Kurtuluş Savaşı’ndaİsimsiz Bir Kahraman

İpsiz Recep 1862 yılında Rize'de doğ-muştur. Anadolu Kurtuluş Savaşı’na katılan,kahramanlıklar gösteren, çevresinde İpsizRecep olarak bilinen Recep, henüz KurtuluşSavaşı’na katılmadan önce, çocukluğu vegençliği Rize'de geçmişti.

Zaman içinde say-gının bir gereği olarakkendisine "emice" de-nilerek ismine eklemeyapılmıştır. Ama Kur-tuluş Savaşı’ndakimücadelesinden do-layı "Milis YüzbaşısıRecep" olarak çağrıl-mış ve bu isim kalıcıolmuştur.

Anadolu'nun Rize'sinde yaşayan halk dadiğer Anadolu illerindekiler gibi yoksulluklariçinde yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Bunlardanbiridir İpsiz Recep. Zenginlikler Osmanlı’nınsaraylarındadır. Halkın sırtından toplananparalarla Osmanlı sultanları saraylarındazevk-i sefa içinde yaşamaktaydılar.

İpsiz Recep Rize'deki yoksulluktan kay-naklı yöre insanının yaptığı gibi yaşının birevresinden sonra gurbetin yolunu tutup İs-tanbul'a gitmiştir.

İpsiz Recep İstanbul'da çeşitli işlerdeçalışır, ezilir, horlanır, hakkı gasp edilir amao bu yaşama teslim olmaz, onurlu yaşamınısürdürmeye devam eder.

İstanbul'daki yaşamdan umduğunu bula-maz ve memleketi Rize'ye döner. Bir takaalarak Rize ve Rusya şehirleri arasında çeşitlimalları götürüp getirerek satar ve geçimini

sağlamaya çalışır. Rusya'da 1917 devrim ön-cesi yıllar yaşanmaktadır. İpsiz Recep Ba-tum'da olduğu bir sırada tutuklanır ve Sibir-ya'ya sürgüne gönderilir.

Sibirya'da Yaşam ve Kaçışİpsiz Recep Sibirya'ya gönderildikten

sonra orada ağır koşullar altında hem yabancıbir ülkede hem de sürgün yeri olan Sibirya'dayaşam mücadelesi verirken bir yandan daSibirya'dan kurtulmak için kaçış planları yap-maktadır. Sonunda kaçacak bir yol bulur vehem Sibirya'dan hem de Rusya'dan kaçarakülkesine geri döner. Rus askeri Karadeniz’ekadar gelmiştir. Rusya'da 1917'de gerçek-leştirilen Bolşevik devrimle iktidarı ele geçirensosyalistler, askerlerini Türkiye'den geri çe-

kerler.

Birinci Emperyalist Pay-laşım Savaşı’nın bitimiyle bir-likte dönemin Osmanlı hane-danları ittifak yaptıkları ülke-lerle birlikte yenilgiye uğrarve ülkeyi terk ederler. Yenive son Osmanlı Sultanı Vah-dettin, sarayında damadı olan

Damat Ferit Paşa'yla birlikte ülkeyi yönetirken,İngilizler’i yardımlarına çağırırlar. BöyleceOsmanlı sarayının işbirliği sonucu İstanbul,İngilizler’in işgali altına girer. Osmanlı Sarayıyine yoksul halktan alınan vergilerle sefasınısürdürür ama Anadolu halkı yine yoksulluktankıvranmaya devam eder.

Birinci Emperyalist Dünya Savaşı’nınbitmesiyle imzalanan Mondros Anlaşmasıylaülkemiz emperyalistler tarafından işgal edilerekbölüşülmeye başlanır. Anadolu'nun güneyineİngilizler, Fransızlar gelmeye başlar. Ege deemperyalistlerin desteğiyle Yunan ordusuncaişgal edilir. Ege’ deki işgal Yunan işgali gibigörünse de asıl olarak emperyalist bir işgaldi.Çünkü Yunan ordusu emperyalizm adına ha-reket ediyordu. İstanbul İngiliz işgali altındaydı.İşte böylesi koşullar altında Anadolu toprak-larında emperyalizme karşı bir kurtuluş savaşıbaşladı.

Sınıf bilinci, halk sev-gisi, tarih bilinci ise vatansevgisidir.

Vatan, büyük evimizdir.

Vatan, tarihimiz, isyan-larımız, bağımsızlık ve öz-gürlük şiarımız, namusu-muz, onurumuz, şehitle-rimiz ve mezarlarımız, yer-altındaki ve yerüstündekizenginliklerimiz, türküle-rimiz ve oyunlarımız, ye-diğimiz yemek, içtiğimizsu, içimize çektiğimiz ha-vadır.

Peki ne kadar tanıyo-ruz vatanımızı? Tarihinine kadar tanıyoruz? Han-gi zenginliklere sahip ol-duğumuzu biliyor muyuzgerçekten?

Bu vatanın vatan ol-masındaki önemli döne-meçlerden biri, 1919-1923Anadolu Kurtuluş Sava-şı’dır.

Vatanımız bugün yineemperyalist işgal altında.KURTULUŞ SAVAŞIMIZsürüyor.

1900’lerde ve 2000’ler-de, bu savaşın her ikisin-de de, kahramanlarımızvar, kahramanlıklar var.Bu sayfada işte onları an-latmaya devam ediyoruz.

1900’lerden 2000’lere

KURTULUŞ SAVAŞIMIZ

Destan Destan Anadolu

İPSİZ RECEP:"Savaşı ülkemizin

kurtulması için,namusumuz için yaptık

madalya için değil"

Yürüyüş

12 Kasım2017

Sayı: 40

HALKIZ BİZ44

Page 45: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

Kurtuluş Savaşı’nda İpsiz RecepÜlke işgal altındayken İpsiz Recep de ilgisiz kalamadı bu

işgale. Ülkeyi işgal eden emperyalistlere karşı durdu, savaştı.İpsiz Recep Anadolu'nun yetiştirdiği yiğit kişilerden biriydi,korkusuzdu, cesurdu. Anadolu'nun isimsiz bir kahramanı olarakkatıldı bu savaşa yanındaki adamlarıyla birlikte. Bir çetesi vardıve yandaki çetecileriyle birlikte düşmanla savaşıyordu.

Kurtuluş Savaşı başladığında İpsiz Recep çetesiyle birlikteSakarya taraflarındaydı. Buradan gizlice İstanbul tarafına geçipbaşta Beykoz olmak üzere çeşitli semtlerden İngiliz kuvvetlerinesaldırarak onları yıldırmaya çalışıyorlardı.

Bir seferinde İstanbul'da Şile'ye oradan da Keften Adası’nageçerler. Orada bulunan bir Fransız gemisini çetesiyle birlikteteslim alırlar. Bunu duyan Osmanlı hanedanlarından DamatFerit çok bozulur. Ve buna kayıtsız kalmayarak bir gemiyi İpsizRecep'in üzerine gönderir. Giden gemidekiler adayı kuşatır veİpsiz Recep'in adamlarıyla birlikte teslim olmasını isterler.Teslim olmaması durumunda öldürüleceklerini belirtirler. Böyleceya ölüm ya da ihanetten birini tercih etmesi dayatılır İpsizRecep ve adamlarına. Teslim olmaz ve çatışırlar. Her şeyi gözealmışlardır, ölmek var ama teslim olmak yok diye.

Çatışma akşama kadar sürer. İpsiz Recep ve adamları akşamolunca karanlıktan yararlanarak adadan ayrılıp uzaklaşırlar.Sakarya tarafına geçerler. Karasu'da karagahını kurar İpsizRecep. Bu döneme kadar İpsiz Recep kendi çetesiyle birlikte

hareket eder. Saflarına katılan yeni in-sanlarla birlikte sayıları artar, yüzlercekişiye ulaşan bir çeteyi yönetir hale ge-lir.

Daha sonra işgalcilere karşı savaşanKuvayi Milliye’ye katılarak çeteci sıfatınıkaldırır ve savaşı artık Kuvayi Milliyeadına sürdürür. İpsiz Recep'e milis ko-mutanlığı verilir ve o günden sonraKocaeli Birinci Taburu adını alır. Böyleceİpsiz Recep de yüzbaşı rütbesiyle birliğiniyönetir. İzmit'in kurtuluşundan sonra AliFuat Cebesoy'un denetiminde Eskişehir'deişgalcilere karşı savaşmayı sürdürür. Emperyalizmin desteğiylekarşı saldırıyı sürdüren Yunanlıları Kavaklı Köyü’nde yenerekperişan eder. Ardından Yunan kuvvetlerinin Keskin'deki karargahınıbasarlar.

İpsiz Recep denetimindekilerle birlikte verilen görevleri la-yıkıyla yerine getirmeyi sürdürür.

Anadolu’ da sürdürülen savaşa silaha ve İstanbul'dan gelipkatılacak insanlara ihtiyaç vardır. İpsiz Recep'e bu görev verilir.İşgalci emperyalistlere, onların işbirlikçilerine karşı savaşı sür-dürmek için İstanbul'dan silah ve insan nakliyatını sürdürmeyebaşlar. Osmanlı’da silahlar esas olarak başkent İstanbul depola-rındadır. Bu silahları bir biçimiyle depolardan gizlice çıkarıpAnadolu’ya taşımak gerekiyor. Yine İstanbul'dan Anadolu

İPSİZ RECEPLER'İNBİZE GÖSTERDİKLERİ

İpsiz Recep bir Anadolu insanıdır. Namusludur,dürüsttür,va-tanseverdir.Yokluklar,yoksulluklar yaşamıştır ama halkının ma-lına,canına zarar veren hiçbir şey yapmamıştır. Onuruylaçalışmış,yaşamıştır. Günün birinde emperyalistler ülkeyi işgalettiğinde buna kayıtsız kalmamış Anadolu Kurtuluş Savaşı’nakatılmıştır. Halktan biri olmasına rağmen güçlü vatanseverliğiyleülkesinin, halkının genel çıkarlarını düşünmüştür. Nasıl kiülkeyi emperyalizme peşkeş çeken dünün ihanetçileri SultanVahdettinler,Damat Feritler en büyük vatansever geçinmişlerse,bu-günün ihanetçi işbirlikçileri de aynı yolu izlemişlerdir.

Dünün emperyalist işbirlikçisi yöneticiler İstanbul saraylarını,önemli mekanlarını mesken edinmişlerdi. Bugünün emperyalistişbirlikçileri de Ankara'nın saraylarını önemli mekanlarınımesken tutmuşlar ve ülke halklarına kan kusturuyorlar. İpsizRecepler o günün emperyalistlerine ve işbirlikçilerine karşı sa-vaştılar. Bize de emperyalistlere,bugünün işbirlikçisi oligarşive oligarşinin temsilcisi kan emicilere karşı savaşmayıöğrettiler.Dünün Osmanlı saraylarında Vahdettinler,DamatFeritler vardı. Bugünün aynı pozisyonunda olanlar oligarşinin

temsilcileri Erdoğanlar, AKP iktidarıdır. İsimsiz bir kahramanolan İpsiz Recep nasıl ki, emperyalizme, işbirlikçilerine karşısilaha sarılma cesaretini gösterdiyse bugün de bu cesaret gös-terilmek durumundadır. İpsiz Recepler'in mücadelesi bize yolgösteriyor. İpsiz Recep belirttiğimi gibi halktan biriydi,müslü-mandı. Ama o Müslüman geçinen İstanbul'daki işbirlikçi yö-neticilerine çok kızıyordu. Çünkü Osmanlı hanedanları Vah-dettinler,Damat Feritler ve diğerleri Müslümanlık kisvesiyleMüslüman halkın onurunu ayaklar altına alarak işbirlikçi ol-malarını istiyorlardı. O işbirlikçiler için Müslümanlık,ülkeyiişbirlikçi hale getirmek,onuru,namusu her şeyi emperyalizmesatmaktı. İpsiz Recepler bu kişiliksiz,onursuz,çıkarcı sahtekarlarakarşı tavır alıp emperyalist efendileriyle birlikte ülkedenkovdular. Bundan almamız gereken net bir mesaj var. Bugünde Müslüman geçinen ve halkımızın inançlarını sömürerekonları işbirlikçiliğe,hırsızlığa,yozlaşmaya,ihanete itmeye zorlayanemperyalizmin işbirlikçisi zalimleri Erdoğanlar ve şurekasıvardır. İpsiz Recepler'in bugünkü takipçilerinin de oligarşinintemsilcisi,işbirlikçi faşist AKP'ye,iktidarlarına karşı mücadeleetmesi şarttır. İpsiz Recep'in mavzeri bize yadigardır,o silahduvarda asılı kalamaz. Bugünün savaşçıları o silahı alıpsavaşmaya devam etmelidir. İpsiz Recepler'in bize öğrettikleribudur,almamız gereken ders budur.

12 Kasım2017

Yürüyüş

Sayı: 40

45FAŞİZMİ YENECEĞİZ

Dergimizin 40. sayısının yayınlandığı 12 Kasım 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 249. günündeler

*Yüksel Direnişi 369. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 174. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 265. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 134. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 91. gününde*Ankara Numune Hastanesi önünde süren nöbet 49. gününde

Page 46: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

savaşına katılmak isteyen çeşitli savaşa gerekli insanlar var,bunların da güvenlik içinden götürülmesi gerekiyor. İngilizişgali altındaki başkent İstanbul'daki depolardan gizlice silahlarıalıp Anadolu’ya götürmek. Bunun için İpsiz Recep ve adamlarıİstanbul Rumeli Feneri’ne kadar gidip, burada İstanbul’dakisilah depolarından gizlice çıkarılan cephaneyi yükleyerek Ka-radeniz sahilleri yoluyla Anadolu’ya ulaştırıyorlardı.

İstanbul'dan Anadolu'ya silah ve insan taşımada stratejikolan bölge Sakarya bölgesiydi. Ki burada İpsiz Recep'inönemli bir çevresi, ilişkileri vardı. Bu anlamda bu bölgedefazla zorlanmadan yapmaları gerekenleri yapıyorlardı.

Savaş Sonrası İpsiz Recep'in Yaşamıİşgalci emperyalistlerin ülkeden kovulması, Kurtuluş Sava-

şı’nın zafere ulaşmasından sonra İpsiz Recep'e başarılarındandolayı madalya verilmek istenirse de o bunu kabul etmez."Savaşıülkemizin kurtulması için, namusumuz için yaptık, madalyaiçin değil" der. İpsiz Recep hiçbir şeyi gösteriş, maddi çıkariçin yapmaz. Her şeyi onuruyla, halkı için yapar.

Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Sakarya Nehri’nin kenarındakiiki göz evinde çiftçilik yaparak yaşamını sürdürür İpsiz Recep.Mavzeri ve fişekleri günün birinde lazım olur diye sürekli du-varında asılı durur. 66 yaşında 1928 yılında vefat etmiştir. Ölü-münden sonra İpsiz Recep adına dikilen bir anıt bulunmaktadır.

Nuriye ve Semih'in TalepleriKabul Edilinceye Dek Susmayacağız!

Nuriye ve Semih'in sesini herkese duyurmak ve talep-lerinin kabul edilmesi için İstanbul ve Anadolu'da yapılançalışmaları yayınlıyoruz.

Ankara: Kamu Emekçileri Cepheliler, Ankara Eği-tim-Sen 2 No’lu Şube’de 27 Ekim’de direniş dostlarıNuriye ve Semih için bir araya geldi. Programda Düzcedirenişçisi Alev Şahin konuşma yaptı, Semih’in savunma-sının olduğu videolar izlendi. Semih ve Esra Özakçaetkinliğe canlı bağlantı ile katıldılar.

SES (Sağlık ve Sosyal Hizmetler Emekçileri Sendikası)yöneticileri, 1 Kasım’da Semih Özakça’yı evinde ziyaretetti. İşini, ekmeğini istediği için açlık grevi yapan, aylarcatutsak kalan direnişçi Semih Özakça’yı ziyaret eden SESEş Genel Başkanı ve MYK üyeleri, açlık grevinin 238.gününde olan Semih Özakça’ya, birlikte mücadeleninönemine değinerek dayanışma mesajlarını ilettiler.

Nuriye ve Semih’in yalnız olmadığı yapılan çalış-malarla dosta düşmana bir kez daha duyuruldu.

Sokullu Mehmet Paşa Caddesi, Ahmet Arif Parkı veSeyranbağları’nda “Nuriye ve Semih’in Talepleri KabulEdilsin” ve “Zorla Müdahale Cinayettir - Halk Cephesi”İmzalı 7 adet ozalit ve 50 adet “Nuriye ve Semih İşe GeriAlınsın” yazılı afiş ve İlker Caddesi ve Feyzullah ÇınarParkı’nda “Halk Cephesi” imzalı 3 adet ozalit asıldı.Ankara Anıtpark’ta yapılan konserde Nuriye ve Semihiçin Numune Hastanesi’ne 24 saat nöbete çağrı içerikli250 adet bildiri, Batıkent’te de aynı içerikte 200 bildiridağıtıldı. Sokullu Caddesi Ahmet Arif parkı ve Balgat’tada ozalit pankartlar asıldı.

Ayrıca Ankara Halk Cepheliler, 7 Kasım'da NatoyoluTek Mezar Parkı ve Tuzluçayır Feyzullah Çınar Parkı’ndaNuriye Semih için ozalit ve pankart astı.

Dikmen Sokullu Ahmet Arif Parkı, İlker Sondurak,Ümitköy, Etimesgut İstasyon Caddesi, Eskişehiryolu Zırh-lıbirlikler, Hacettepe Üniversite mevkii, Anadolu BulvarıNumune karşısı ve Batıkent’te Nuriye ve Semih’in talep-lerinin kabul edilmesi için ve zorla müdahale işkencesiniteşhir eden pankart ve ozalit afiş çalışması yapıldı.

Kamu Emekçileri, Demetevler’de 2 Kasım’da Nuriyeve Semih için ateş yakıp “Zorla Müdahale Cinayettir,Nuriye ve Semih İşe Geri Alınsın” yazılı pankart asıldı.

DİH, Ankara Tuzluçayır Meydan ve Natoyolu’nda 2 Ka-sım’da açlık grevindeki kamu emekçisi Nuriye Gülmen içinNumune Hastanesi’ndeki nöbeti sahiplenmeye çağıran 400adet bildiri dağıttı. Çalışma sırasında AKP’nin polisleri 'ihbarvar' diyerek DİH’lileri tehdit etti ve bunun sonucunu alamayanfaşistler çalışma sonuna kadar DİH’lileri uzaktan taciz etti.

Hatay: Armutlu ve Elektrik mahallelerinde 27 Ekim’deNuriye Gülmen ve Semih Özakça için 20 adet HalkCephesi imzalı pul duvarlara yapıştırıldı.

Hatay Samandağ’da 4 Kasım'da bir araya gelen Tekebaşımahalle gençleri yaptıkları futbol turnuvasında Nuriye veSemih’i anarak “Nuriye ve Semih İşe Geri Alınsın”dövizleri açtı.

İzmir: Halk Cepheliler, 3 Kasım’da Nuriye ve Semih’inaçlık grevinin 240. günü, Kıbrıs Şehitleri, Türkan SaylanKültür Merkezi önünde bir basın açıklaması yaptı. Birhafta boyunca OHAL Komisyonu’na faks çekilerek, Nuriyeve Semih’in durumunun acil olarak karara bağlanması ge-rektiği ifade edildi. 17 kişinin katıldığı açıklama, Ye kapıTiyatrosu, Barış adlı oyunu sergilemesi ile son buldu.

İzmir Halk Cephesi 6 Kasım’da Kemeraltı girişinde 9Mart’tan itibaren açlık grevinde olan Nuriye Gülmen ileSemih Özakça için, Armutlu’dan Gazi’ye, Gazi’den Ankara’yaZaferi Açlığımızla Kazanacağız! temalı 200 adet bildiridağıtımı yaptı. 17 Kasım 2017’de Nuriye ve Semih’i sahip-lenmeye Sincan Hapishanesi önüne halkımız çağrıldı.

Doğançay’da 200 adet ‘İzmir Halk Cephesi’ imzalıbildiri dağıtımı yapıldı. 4 kişinin katıldığı çalışmada“Nuriye ve Semih’in Talepleri Kabul Edilsin – HalkCephesi” yazılı ozalit asıldı.

İstanbul: Esenyurt ve Yeşilkent’te 3 Kasım’da “BerkErcan Devletin Sümüklü Mendilidir-Halk Cephesi” ,“Özgür Tutsaklara Yapılan İşkencenin Hesabını Soracağız”,“Semih’i Aldık Sıra Nuriye’de” ve “17 Kasım’da Nuriyeiçin Mahkemeye” yazılamaları yapıldı. Halk Cepheliler;katiller yazılamaları sildikçe, kendilerinin daha fazlasınıyazacaklarını vurguladılar.

Yürüyüş

12 Kasım2017

Sayı: 40

HALKIZ BİZ46

Page 47: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

HALKIN SANATÇILARINA ÖZGÜRLÜK

“Hiçbir hakyoktur ki

mücadele ile kazanılmış olmasın.Bugüne kadar egemenler zorunlukalmadıkça hiçbir hakkıtanımamıştır.Faşizm koşullarındahukuksal vesiyasal bütünkazanımlarısadecedirenerek eldeedebilir vekoruyabiliriz.”

HALKIN AVUKATLARINA ÖZGÜRLÜK

Bizim sanatımız canla başla yeni hayatı inşa eder.Coşku hakimdir, çünkü yaratır, yaratıcıdır.

TUTSAK GRUP YORUM ÜYELERİ VE İDİL KÜLTÜR MERKEZİ ÇALIŞANLARI: Meral Gökoğlu,Özgür Gültekin, İlyas Kazan, Bahar Kurt, Dilan Ekim, Dilan Poyraz, Bergün Varan, Betül Varan, Helin Bölek,

Sultan Gökçek, Fırat Kıl, Taylan Gültekin

TUTSAK HALKIN AVUKATLARI: Şükriye Erden, Ebru Timtik, Barkın Timtik, Özgür Yılmaz, Behiç Aşçı,Ayşegül Çağatay, Süleyman Gökten, Aycan Çiçek, Naciye Demir, Yağmur Ereren, Aytaç Ünsal, Didem Ünsal,

Engin Gökoğlu, Ahmet Mandacı, Naim Eminoğlu

Page 48: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

Geçen hafta, eğitim sistemindekiyeni değişiklik tartışıldığı günler bo-yunca. TEOG kaldırıldı ve “yeni”bir sisteme geçildi. Yenisinin hükmüne kadar sürer; belli değil.

“Yeni” sistemde, yoksul gençler,kötü liselerde okumaya mahkum edil-di.

Kimi aileler, “iyi” liselerin olduğusemtlerde ev bakmaya başladı...“Yeni” sisteme, aileler oturduğu ma-hallesinden göçmek zorunda kalacakdiye itiraz edenler oldu.

Fakat niye bu ülkenin bazı liseleri“iyi”, bazıları “kötü”; bu pek tartı-şılmadı.

Orta öğretimde, AKP iktidarı bo-yunca, küçük değişiklikler hariç, tamaltı kez, büyük değişiklikler yapıldı.

AKP’nin Eğitim Bakanları, altıdeğişikliğin altısını da “devrim”diye, “büyük reform” diye sundular.

Altısının da devrimle, reformlailgisi yoktu. Çünkü faşist eğitim sis-temi tüm değişikliklerde temelde aynıkalmıştır. “Kökten” değişiklik, zatenancak devrimle olur.

Bugünkü eğitim sistemi, kapitalistbir ülkedeki faşist eğitim sistemidir.

*

Eğitim de sınıfsal bir niteliğe sa-hiptir. “İki Sınıf”ın, “İki İdeo-loji”nin, iki ayrı eğitim sistemivar.

Eğitim, kapitalizmde başka, sos-yalizmde başka.

*

Kapitalist-faşist eğitim sistemininiki amacı vardır:

Bir: düzene uygun gerici, meta-fizik, ırkçı, faşist, bireyci insanlaryetiştirmek.

İki: Eğitimden kar etmek.

*

Okulların kalitesi, sınav sistemi,meslek seçme ve yönlendirme, hepsibuna göre şekillenir.

Eğitim Öğretim, Ne AtYarışıdır, Ne Kabus!

Ülkemizdeki eğitim sisteminde,zayıf almak, sınıfı geçememek, sınavıkazanamamak, bir felaketle eşde-ğerdir.

Zayıf karne getirmiş bir delikanlı,kendini intiharın eşiğinde bulur. Üni-versite sınavını kazanamayan bir öğ-rencinin evi, o gün cenaze çıkmışbir ev gibidir.

Kapitalizmin eğitim sistemindeçocuklar, gençler, yokedici bir “atyarışı”na sokulmuş gibidirler. Öğ-retmenler ve anne-babalar jokey ro-lünde, öğrenciler at konumundadırlar.Öğretmenler ve anne-babalar, dahahızlı koşsunlar diye boyuna öğrencilerikırbaçlamaktadırlar.

Eğitimin gerici, faşist müfradatınagirmiyoruz burada. Ama yukarıdakitablo, nasıl bir eğitim ve sınav anla-yışıyla karşı karşıya olduğumuzugöstermeye yetiyor. Sosyalizmde, herşey kapitalizmde olduğunun tersine-dir.

Çünkü eğitimin amacı ve hedefifarklıdır.

*

Eğitim Herkesin Hakkıdırve Yüksek OkulBir Ayrıcalık Değildir

SSCB daha 1938-39 yılında genelöğretim okullarında okuyan öğrencisayısı bakımından dünyada birincisıraya YÜKSELDİ.

Bu sosyalizmin tüm halk çocuk-larını okutma iddiasının gerçekleşmesisonucunda oldu.

Rakamın öneminin görülmesi açı-sından şöyle diyelim: SSCB okulla-rında okuyan öğrencilerin sayısı, İn-giltere, Almanya, Fransa ve İtalyabir arada alındıkları zaman oralardakiöğrenci sayısına oranla 1,2 misli dahafazlaydı. (Kalinin, Devrimci EğitimDevrimci Ahlak, s. 131-132)

Yalnızca bir tek Leningrad’ta, sa-vaştan önce tüm faşist Almanya’dandaha fazla üniversiteli vardı.

Evet, kapitalist faşist ülkelerde,yüksek okula gitmek, sayısız engellezorlaştırılmıştı. Sosyalizm ise yüksekokulu da ayrcalık olmaktan çıkar-mıştır. Halkın çocukları, rahatlıklayüksek okullara gidebiliyorlardı.

Sosyalist ülkelerin tümünde, genelve zorunlu eğitim düzeyi yükseltil-miştir. Bazı ülkelerin daha yakın za-manlarda yaptığı zorunlu eğitimin 8yıla yükseltilmesi, Sovyetlerde 60yıl önce yapılmıştır.

Halkın İhtiyaçları veÖğrencinin Tercihleri

Herkes çevresinden bilir; bir çoköğrenci, aslında sevmediği, istemediğibir alanda okumaktadır. Çünkü sis-temin yönlendirme mantığı, insanlarıniisteklerini ve halkın ihtiyaçlarını de-ğil, tekellerin ihtiyaçlarını esas alır.Fakat sosyalist eğitim şöyle der:

“Kişinin karakterini olabildiğikadar erken belirlemesi ve kendineçetin bir dünya görüşü biçimlendir-mesi gerekir. Eğer ben zoolog ola-cağım derse, mutlaka olmalıdır.”(Kalinin, Devrimci Eğitim DevrimciAhlak, s. 65)

Çünkü, sosyalistler, bunun yetenek,zeka işi değil, emek ve eğitim işi ol-duğunu bilirler. Her çocuk, bilgisayarmühendisi olabilir, her çocuk doktorolabilir... Kapitalist sistemin daha

Sınav Sistemi, At Yarışı veya“Bir Kabus” Olamaz!düzen devrim

kapitalizm sosyalizmgeçmiş gelecek

Yürüyüş

12 Kasım2017

Sayı: 40

HALKIZ BİZ48

Page 49: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

çocuklar 10-12 yaşlarındayken yaptığıelemeler bilim dışı ve ırkçıdır.

Peki bu eleme nasıl ve neye göreoluyor kapitalizmde?

YukarıdakilerAşağıdakiler

“Kapialist ülkelerin çoğunda, yaygınbir ilk öğrenime karşın, orta öğrenimkurumlarına ilk öğrenimi görmüş olan-ların ancak % 20'si devam edebilmek-tedirler.

Örneğin, Fransa'da liselere, varlıklısınıfların, mutlu azınlığın çocuklarından% 94'ü devam ederken, işçi çocuklarının% 45'i, köylü çocuklarının da ancak% 32'si gidebilmektedir.” (Nasıl birEğitim İstiyoruz, Server Tanilli, s. 25)

Eğitim süresi boyunca da, işçi veköylü çocukları sürekli dökülmekte;ve bu dökülme oranı, son sınıfa gelin-diğinde İngiltere'de %40'ı, İsviçre'de% 50'yi, Federal Almanya'da % 80'ibulmaktadır.

Bütün kapitalist ülkelerde orta öğ-retimden mezun olabilme oranı, doğ-rudan doğruya gelir düzeyine bağlı-

dır.

Örneğin Fransa'da, teknik üniversiteve yüksek öğretmen okullarında işçiçocuğu oranı yalnızca % 2'dir.”

Evet, eğitim sistemi emperyalist ül-kelerde, faşist ülkelerde temelde böy-ledir. Sistem, ilkokuldan üniversiteyekadar aynı zamanda bir «sınıfsal ayık-lama ve ayrıcalıklar» sistemidir. Bazıyoksul halk çocuklarının okuyup “yük-seklere” çıkabilmesi, bunu değiştirmez.Bunun nedeni de, zengin çocukları,sistemin öğretmen, doktor, mühendisihtiyacını karşılamaya yetmez; bu ne-denle, yoksul halk çocuklarına da kıs-men, kontrollü bir biçimde bu yolaçılır.

Oysa sosyalizmde farklıdır. İsteyentüm öğrenciler, yüksek okullara devamedebilir. Çünkü sorun, insanların halkaen iyi hizmet edebilecek şekilde bil-giyle donanmasıdır. Bunu isteyen heröğrenciye bu imkan tanınır. Yüksekokul için parası var mı yok mu diyebakılmaz! KAPİTALİZMLE SOS-YALİZM ARASINDA EN TEMELFARK BUDUR.

Mehmet Güvel Nuriye veSemih’in KararlılığıylaDirenişini Sürdürüyor

70 yaşındaki TAYAD'lı MehmetGüvel, Nuriye ve Semih’in direnişinibüyütmek ve zafere daha yakınlaştır-mak için başlattığı Süresiz Açlık Gre-vi’ni kararlılıkla sürdürüyor. MehmetGüvel’in günlüklerinden derledikle-rimiz:

20 Ekim: Merhaba dostlar bugünAnkara’da Nuriye ve Semih’in faşizmikendi mahkemelerinde yargılayacağıgün biz inanıyoruz ki bugün Nuriyeve Semih’i zulmün elinden alıp zaferikazanacağımız gün. Haklıyız Kaza-nacağız! Bizler de mahkemenin he-yecanı ile her zaman olduğu gibi

coşku ve kararlılıkla direnişteki ye-rimizi aldık. Ankara’dan gelecekolan haberleri bekleyecek ve gelecekolan ziyaretçilerimizi ağırlayaca-ğız… Şimdi gelen bilgiye göre Se-mih’in adli kontrolle tahliye, Nu-riye’nin tutukluluk halinin devamınakarar çıktı bir sonraki mahkeme17 Kasım’da.

25 Ekim: Nuriye Semih 231, Meh-met Güvel 117, Feridun Osmanağaoğlu74 açlık gününden tüm Nuriye Semihsevenleri yürekten merhabalar. Nuriyeve Semih’in talepleri kabul edilenekadar bizler önlüklerimizi çıkarma-yacak ve direnişimizi sürdüreceğizdirene direne kazanacağız. Hava yağ-murlu ve soğuk olduğu için direnişi-mizi evde içerde sürdürüyoruz. Mi-safirlerimizi de orda ağırlıyoruz…

Bugün sloganlarımızı mahalleden ge-len ailelerimizle attık. Mehmet amcaile bugün vefa evine kadar bir yürüyüşyaptık sonrada TAYAD’lılarla Nagehanablaya bir faks çektik.

29 Ekim: Refakatçim Sezai sabahgünlük sağlık kontrollerimi yaptı. Bu-gün tansiyonlarım normal dünden beriishal durumum da yok ve güne dahasağlıklı başlayabileceğimin işaretinide almış olduk…

- Kapitalizmde enyüce değer, kardır..

Sosyalizmde en yücedeğer emek.

- Kapitalizmde bireyvardır. Sosyalizmdetüm halk

- Kapitalizm “ben”iyüceltir. Sosyalizm“biz”i.

- Kapitalizm, bütünpisliklerin kaynağıdır.

Sosyalizm, değerleryaratır.

- Kapitalizmsömürüdür. Sosyalizmsömürüsüz dünyadır.

- Kapitalizmadaletsizliktir.Sosyalizm adalettir.

12 Kasım2017

Yürüyüş

Sayı: 40

49FAŞİZMİ YENECEĞİZ

Dergimizin 40. sayısının yayınlandığı 12 Kasım 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 249. günündeler

*Yüksel Direnişi 369. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 174. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 265. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 134. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 91. gününde*Ankara Numune Hastanesi önünde süren nöbet 49. gününde

Page 50: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

Mesude Ana TAYAD'nın kurucula-rından ve onuru ile başı dik bir anaolarak yaşanlardandı.12 Eylül darbesin-den bu yana hapishane kapılarından ay-rılmayan mücadelenin haklılığına vemeşuruluğana inanan analarımızdandı.

Mesude anamızın büyük direniş sü-resinde oğlu ve şehidimiz Serdar Demirelile konuşmaları dünya ör-nek:

Serdar annesine, gö-nüllü ölüm orucuna ba-şıladığını söylüyr ve anaise oğluna şöyle cevapverdi:“Direnişe başlıyor-sun oğlum, iyi düşündümmü? Sonuna kadar sür-düreceksen, bana hainanası dedirtmeyeceksin,başım dik yürüyeceksem,yolun açık olsun oğlum!”

Sedar ölüm orucunabaşlarken mesude anaserdar ile ilgili düşüncelerive yaşadıklarını şöyle ifade etmişti;kendikararının, kendi sevgisinin, kendini dü-şüncesinin arkasından gitti. Hiçbir zamanengellemek için de en ufak teşebbüstedahi bulunmadım, söyleyenlere de terscevap verdim. Oğlumun gururunu ko-rumak için elimden geleni yaptım. Oğ-lumu toprağa verdim, şehit ettim, bundansonra da ölünceye kadar oğlumun arka-sındayım. Annelik görevimi yapacağım.

O benim gurur kaynağım.Serdar fedaeylemi yapmak için kendini yakmak is-temişti ama gardiyanlar ‘bunu fark ederekSerdar’a müdahale etmişler. Ben deSerdar’ı hapishaneye ziyarete gittiğimdeSerdar elini orada betona bir vurdu."Başaramadım" dedi. Ben de deli misindedim. Sen başarılısın. Sende kalburkadar yürek var, her babayiğit giremezo yükün altına dedim. Sen yoluna devamediyor musun ondan haber ver dedim."Ediyorum" dedi. Tamam o zaman de-dim. Yanık yarası geçer, leke geçmezdedim. Bir süre sornra Serdar’ın karar-lığını gördü düşman ve zorla müdahaleiçin hastahane kaldırdılar. Serdar’ı has-tahaneye gittiğimde beni gördüğünde

hemen şunu sordu "ben ölüm orucun-daymışım, doğru mu?" dedi. Evet dedim."Zorla müdahale edilmişim doğru mu?"dedi. Doğru dedim. Eğildim dedim, "senbu mücadeleye devam et, ne olduğunuunutma" dedim. Başını salladı. Başkabir şey konuşmadı. Sonra önümden alıpgötürdüler.Serdar sonra zorla müdaha-leden dolayı şehit düştü.

Bu ifadeler Mesude ananın nasıl biranne ve yoldaş olduğunu anlatıyor.

Çünkü ülkesi için mücadele etmeyen,onuru ile yaşayanların anasıydı büyükdirenişte şehit düşenlerin hepsi onunyoldaşı, evladıydı.

Bütün şehitlerimizi, yoldaşlarımızıSerdar kadar sahiplendi. Serdar şehitdüştükten sorna direnen yoldaşlara sözüise;;

“Hepsinin yolu açık olsun, gönülleriferah olsun. Dileğim mücadelelerindebaşarılı olsunlar. Göğüsleri açık, alınlarıdik gezsinler. Gezeceklerine de inanı-yorum. Hepsinin arkasındayım.”

Serdar şehit düştü "Ciğerimiz YandıAma Gururumuzla Yaşıyoruz diyendirMesude ana.

Uzun bir süre Sevgi Erdoğan Vefaevinde kalan Mesude ana sağlık sorun-larının ağırlaşmasından sonra hastahanegözlerini kapattı sonsuzluğa. Son çağrısıise Nuriye ve Semih'ti. Yoldaşların omuz-larında gömüldü toprağa.

Analar ki onurlu evlatlarını sahip-lendiler

Analar ki evlatlarını kendi elleri iletoprağa gömenlerdir

Başı dik düşmanın karşısında

ve son olarak bakandır o gözeler122’lerin resmine

Biliyordu analarımız

özgürlüğümüzün nerden nasıl gele-ceğini

Biliyordu bedel ödeme-den kavuşacak adaletin ol-madığını

Sahiplendiler düşünce-lerini evlatlarının

Kavgaları oldular düş-man karşısıda

Aciz değildi analarımız

25 mevsim 7 yıl.

Hayat doluydular elin al-tında 1230 gün

Birlikte beraber omuz-ladılar

umudun bayrağını.

Dergimiz Emekçisi Yılmaz ViranerSerbest Bırakılsın!

Yürüyüş dergisi emekçisi Yılmaz Vi-raner bir haftadır AKP’nin işkencecipolisleri tarafından gözaltında tutulmak-tadır. 31 Ekim günü, İstanbul Gazi Ma-hallesi’nde polislerce gözaltına alınanemekçimiz Yılmaz Viraner, bir haftadırişkence altındadır ve derhal serbest bı-rakılmalıdır. Ülkede bir polis terörü,devlet terörü estiriliyor… dergimizin ba-sımı ve dağıtımı sürekli engellenmek is-tendi-isteniyor, gönüllü dağıtımcılarımızgözaltına alınıyor ama Yürüyüş’ümüzdevam ediyor ve devam edecek.

Yürüyüşümüzü durduracaklarını dü-şünmeleri ahmakçadır. Çünkü Yürüyüşhalktır. Halkın adalet sesidir. Halkın öz-gürlük çağrısıdır. Halkın iş, ekmek, onur-luca yaşama isteğidir. Biz gerçeğin sesiyiz.Bizi ne gözaltına alarak ne baskıyla, iş-kenceyle susturamazsınız. Devrimci birbasın olarak mücadelemizi daha da bü-yüteceğiz.

Yürüyüş Halktır Susturulamaz!Yürüyüş Dergisi

ONURLU YAŞADI,

MUTLU KAPATI GÖZLERİNİ SONSUZLUĞATayad’lı Aileler

Yürüyüş

12 Kasım2017

Sayı: 40

HALKIZ BİZ50

Page 51: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

5 Kasım2017

Yürüyüş

Sayı: 39

551DHKP-C’NİN BASKISINDAN KURTARAMAZSINIZ!

Dergimizin 39. sayısının yayınlandığı 5 Kasım 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 242. günündeler

*Yüksel Direnişi 362. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 167. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 258. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 127. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 84. gününde*Ankara Numune Hastanesi önünde süren nöbet 42. gününde

Av ru pa’da

�ALMANYAAachen:Aachen’da uyuşturucuya ve kumara

karşı kampanya 2 Kasım Çarşambagünü başladı.

Aachen merkezi ve Türkiyelilerinyoğun yaşadığı ve çalıştığı mahallelerdebildiri dağıtıldı. HFG merkezinin açı-lacağı, uyuşturucu ve kumar bağımlı-larına yardım edileceği anlatıldı.

Duisburg:Grup Yorum Gönüllüleri olarak 2

Kasım Perşembe günü konser ve mitingçalışması düzenlendi. Almanya’nınDuisburg şehrinin merkezi yerlerinecumartesi günü Nuriye ve Semih içindüzenleyeceğimiz mitingin ve 19 Ka-sım Duisburg konserinin afişleri asıl-dı.

Uyuşturucu ve Kumar Bağımlılığına Karşı SöyleşiHFG çalışanları, bağımlılık ile mü-

cadele için söyleşilere Duisburg’dabaşladı.

5 Kasım’da Duisburg RheinhausenAlevi Derneği’nde düzenlenen panelde3 HFG çalışanı “Düşmanımızı NasılTanıyacağız ve Ona Karşı Nasıl Mü-cadele Edeceğiz“ sloganıyla söze baş-

ladı. Söyleşide tedavi ve ikna yön-temleri anlatıldı. Bu sorunun da ör-gütlülük ile çözülebileceğine vurguyapıldı.

Essen Üniversitesi’ndeGrup Yorum Konser Çalışması3 Kasım Cuma Günü Almanya Es-

sen Üniversitesi’nde 19 Kasım’da ger-çekleşecek olan Grup Yorum konserininafişleri asıldı.

Stuttgart:2 Kasım Perşembe günü Dev-

Genç’liler olarak 239 gündür açlıkgrevinde olan ve şu an tutsak olanNuriye Gülmen’e ve tutsak Grup Yo-rum üyelerine mektup yazıldı.

Film Akşamı2 ve 4 Kasım akşamlarında Stuttgart

Dev-Genç’liler olarak film akşamındabir araya gelindi. Bizim Gençlik Dergisi Dağıtımı

4 Kasım günü Bad Canstatt ve Fe-uerbach bölgesinde Dev-Genç’liler ta-rafından Bizim Gençlik dergisi dağıtımıyapıldı.Dev-Genç’liler 11’leri Pankart Asarak Selamladı

7 Kasım 2016’da oligarşinin havasaldırısı sonucu şehit düşen DHKC

gerillalarının 1.ölüm yıllında Dev-Genç’liler tarafından 7 Kasım 2017günü Stuttgart’ın Bad Canstatt Böl-gesinde merkezi bir köprüye “DER-SİM’DE ŞEHİT DÜŞEN GERİLLA-LAR ÖlÜMSÜZDÜR” (DEV-GENÇ)ve önderlerimiz Che’nin, Mahir Ça-yan’nın ve Dayı’nın resmi olan Hak-lıyız Kazanacağız yazılı pankart asarakDersim şehitleri selamlandı.

Mannheim:Her Pazartesi saat 18.00’da Hei-

delberg Bismarckplatz´da gerçekleş-tirilen NuSe eylemi, bu hafta 30 Ekim’de yine yapıldı.

Bizim Gençlik Dergi Dağıtımı4 Kasım Cumartesi günü Mann-

heim’da Bizim Gençlik Dergisi dağı-tımı yapıldı. Mannheim’ın merkeziMarktplatz’da yapılan dergi dağıtı-mında 10 Bizim Gençlik dergisi hal-kımıza ulaştırıldı.

Karlsruhe:2 Kasım günü Karlsruhe Konso-

losluğu önünde Nuriye ve Semih içineylem yapıldı. Yapılan eylemde kon-solosluk çalışanlarına ve konsolosluğagelen halka, Nuriye ve Semih´in nedenaçlık grevinde oldukları ve bugüne

Nuriye ve SemihBu Direnişi Duymayan Kalmayacak!

Page 52: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

Yürüyüş

5 Kasım2017

Sayı: 39

FAŞİST POLİTİKALARINIZI552

kadar yaşadıkları süreç anlatıldı. Kon-solosluğa gelen halkın konsoloslukbahçesinde toplanması, açıklamayıdinlemelerinin ardından konsoloslukiçinde birkaç kişinin saldırı girişimioldu.

Dortmund:Nu-Se İçin Toplu Açlık Grevi

17 Kasım 2017 günü Nuriye Gül-men ve Semih Özakça’nın haklı ta-lepleri için bizde Dayev’liler olarakbir günlük açlık grevinde olacağız.Köln Dom Kilisesi önünde bütün günbir arada, onların açlığını paylaşacağız.Gelebilen herkesi oraya bekliyoruz.

Ulm:Her hafta olduğu gibi 3 Kasım

günü de yaklaşık 50 kişilik katılımlaUlm çarşı merkezindeydik. Semih’ifaşizmin zindanlarından aldık şimdisıra Nuriye’de. Onu da faşizmin zin-danlarından söküp alacağız ve işlerinegeri dönene kadar her hafta Cumagünleri aynı saatlerde eylemimiz devamedecek çağrısı yapıldı.

Frankfurt:22 Ekim Pazar günü Frankfurt`ta

gösterimi yapılan Zer filminin Almanyagalasında açtığımız stantta Nuriye veSemih`i anlatmaya devam ettik. Stan-dımızda direnişi anlatan bildirilerinyanı sıra Grup Yorum`a yönelik bas-kıları ve yasaklamaları dile getirenbildirileri de filmi izlemek için gelenlereulaştırdık.

Alzey:Alzey Halk Meclisi (AHM) 05 Ka-

sım 2017 günü Alzey Cemevi´nde Ha-san Ferit Gedik her türlü bağımlılıklamücadele üzerine yapılan panelde;madde kullanımı üzerine animasyonizlendi.

Dünyada, Almanya’da resmi veri-lerle özellikle uyuşturucu bağımlılığıngeldiği boyuta değinildi. Bağımlılığınaile içindeki yansımasını anlatan kısa

bir tiyatro gösterisinden sonra bağım-lılık üzerine ayrı ayrı panellerin veri-leceği duyurusuyla bitirildi.

Alzey Halk Meclisi ikinci bölümdekendi toplantısını gerçekleştirdi. Yakınzamanda kurulan AHM, çocuk komitesiyaratılması programlanmasına kararverildi. 17 Kasım Nuriye ve Semih´inmahkemelerinin olduğu gün Alzeymeydanda, Alzey Halk Meclisi olarakyapacakları eylemin duyurusuyla top-lantı sona erdi.

Gülaferit Ünsal Bir Kez Daha Kazandı!

Bundan birkaç hafta önce ÖzgürTutsağımız Gülaferit Ünsal kaldığıBerlin Lichtenberg Hapishanesi’nde,ırkçı-mafya artığı Alman kadını tara-fından saldırıya uğramıştı. Bu saldırıyıprotesto eden alman solcular ve HalkCephelilerin oluşturduğu 100 kişilikkortejle hapishane önüne bir yürüyüşdüzenlemişti. Ayrıca 1 Kasım günüGülaferit Ünsal süresiz açlık grevinebaşladı. 3 Kasım günü Özgür Tutsa-ğımız Gülaferit Ünsal’ın talebi kabuledildi ve ırkçı-mafya artığı kadın, Gü-laferit’in kaldığı bloktan uzaklaştırıldı.

�FRANSANuSe Güney Almanya-Fransa Dayanışma Komitesi AİHM Eylemi

2 Kasım günü Avrupa İnsan HaklarıMahkemesi önünde gerçekleşen ey-lemde Almanca, Fransızca, Türkçeaçıklamalar okundu, sloganlar atıldı.CPT’ye İngilizce, Fransızca dosyalarverildi. Avrupa İnsan Hakları Mahke-mesiyle yapılan görüşmede AİHM’inbürokrasi dayatması teşhir edildi. Nu-riye ve Semih’in başına gelmiş ve ge-lecek olan her şeyden sorumlu olduklarıifade edildi. AİHM temsilcisi çalışanmemurların özelde konuyu takip et-tiklerini ve bu konuda özel bir duyar-lılığın olduğunu da söyledi.

�AVUSTURYA

Page 53: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

5 Kasım2017

Yürüyüş

Sayı: 39

553DHKP-C’NİN BASKISINDAN KURTARAMAZSINIZ!

Avusturya Umudun ÇocuklarındanGrup Yorum’a Destek

Avusturya’nın çeşitli şehirlerindençocuklar Grup Yorum'a destek ve sev-gilerini göstermek için resim, el işlerive tuzlu hamurla yıldız, araba, çiçekgibi farklı şekiller yaptılar. Özelliklemüziği ve müzik aletlerini çok sevençocuklar da müzik aletlerinin resim-lerini yaptılar. Grup Yorum’dan ÖzgürGültekin’i tanıyan çocuklar yaptıklarıresimleri abileri Özgür’e hediye etmekistediklerini söylediler.

�İSVİÇREZürih’te Sevgi Erdoğan Vefa EviFutbol Turnuvası Çalışmaları

2 Kasım günü Zürih’in farklı böl-gelerinde futbol turnuvası çalışmasıyürütüldü. Uğranılan iş yerlerine afişlerasıldı ve Sevgi Erdoğan Vefa Evi an-latıldı.

3 Kasım günü, Basel şehrinde es-naflar dolaşılarak Sevgi Erdoğan VefaEvi anlatıldı. Futbol turnuvasına ka-tılmaya çağrı yapıldı.

Çalışma esnasında gündem ve Nu-riye ve Semih’in açlık grevleri ve tu-tuklanan avukatlara dair sohbetler edil-di. Sevgi Erdoğan Vefa Evi’nin sadecebir bakım yeri olmadığını anlattık.Düzenin yaşlılara bakış açısını anla-tıldı.

�YUNANİSTANYunanistan Selanik’te Nuriye veSemih İçin Dayanışma Gecesi

2 Kasım akşamı Selanik’te Nuriyeve Semih’le dayanışma ve sürdürülenkampanyanın ekonomik giderleri için

bir gece düzenlendi. Anarşist bir lokaldedüzenlenen geceye gerek anarşistleringerek solcuların katılımı geniş oldu.

Gecenin düzenlendiği yere komiteimzalı büyük bir pankart ve NuriyeSemih’in direnişinden fotoğraflar asıldı.Gece direnişin tarihini anlatan Yunancasinevizyon gösterimi ile başladı. Sondurum hakkında bilgilendirme ve ey-lemlere katılım çağrısı yapıldı. Solcuve anarşistlerden yaklaşık 10 müzis-yenin hep beraber çaldıkları Yunanhalk müzikleriyle gece, geç saatlerekadar sürdü. Katılımın yoğun olduğugecede, mahkemeye ve eyleme çağrılaryinelendi.

Selanik’te Konsolosluk ÖnündeEylemler Sürüyor

3 ve 4 Kasım günleri öğlen 12.00’daSelanik’teki Türkiye Konsolosluğuönünde Nuriye ve Semih’in kararlılıkve inançla sürdürdükleri açlık greviyledayanışma amacıyla eylemler yapıldı.Komite imzalı açılan pankartımız, da-ğıtılan bildiriler, yapılan 600 kuşla-mayla ve Türkçe, Yunanca atılan slo-ganlarla eylemler tamamlandı.

Turlarla Türkiye’den gelenlerin elsallamaları, eylemi selamlamaları veilgiyle takipleri dikkat çekti.

�BelçikaAvrupa Konseyi Önünde NuSe Eylemi

25 Ekim tarihinde 9 Avrupa Parla-menteri ortak bir mektup ile Nuriyeve Semih’in direnişi konusunda birçağrı yapmışlardı.

Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Gü-venlik Politikası Yüksek Temsilcisi

Federica Mogherini’ye seslendiklerimektupta, iki eğitimcinin direnişininartık Türkiye’de haksız yere iştenatılan tüm insanlar için bir sembol ol-duğu belirtilmiş ve yaklaşık bir senedirsüren bu sürece ilişkin bilgiler akta-rılmıştı. Parlamenterler mektuplarında,

“Avrupa Konseyi bir an önce ikieğitimciden yana diplomatik girişimdebulunmalı” çağrısını yaptılar.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek TemsilciliğiÖnünde Eylem

Belçika’da Nuriye Semih kampan-yası yürüten OHAL’e Karşı MücadeleKomitesi üyeleri Cuma 3 Kasım günü,Brüksel’de eylemler gerçekleştirerekMogherini’ye seslendiler. İlk olarakAB Dış İlişkiler ve Güvenlik PolitikasıYüksek Temsilciliği önünde, ellerindeİngilizce “Türkiye’de iki eğitimci Nu-riye ve Semih, işlerine geri dönebilmekiçin açlık grevindeler, ölmek üzereler.Herhangi bir reaksiyon Bayan Mog-herini?” yazılı dövizlerle bir arayageldiler. Binadan çıkan görevlilere,zarflar içinde Mogherini’ye yönelikyazılan mektup dağıtıldı. Bir görevliile yapılan görüşmede de aynı şekilde,kendisine ulaştırılmak üzere mektupbırakıldı ve randevu talebinde bulu-nuldu. Ardından Avrupa Konseyi binasıönüne giden grup, burada da kapıönünde dövizlerle dikilerek bildiri da-ğıtımı yaptılar. Oldukça ilgi çeken ey-lem esnasında çeşitli parlamenterlerile konuşuldu, bilgi verildi. Kimi Kon-sey çalışanları ve parlamenterler zarflarıalarak içeriye ulaştırmaya çalışacak-larını bildirdi.

Dergimizin 39. sayısının yayınlandığı 5 Kasım 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 242. günündeler

*Yüksel Direnişi 362. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 167. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 258. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 127. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 84. gününde*Ankara Numune Hastanesi önünde süren nöbet 42. gününde

Page 54: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

Bugünki konumuz, eğlence anlayışımıztemelinde asıl olarak alkol olacak. Önü-müzde bizi bekleyen yeni yıl var. Yeniyıla merhaba derken neyi, nasıl yapacağız?Düzenin yeni yıl kutlamalarına karşı, bizimalternatiflerimiz ne olacak ve asıl önemliolan, biz neye, nasıl bakacağız?

Bu konuya girmeden önce ara ara bazıtanımlamaları tekrar yapmak, hatırlatmakistiyoruz.

Bunlardan biri sınıflar gerçeğidir. İki sınıf var. Biri proletarya ve diğeri

burjuvazi. Yani halk ve emperyalistler ileonların işbirlikçileri. Yani ezen ve ezilen.

İki sınıf var ve her iki sınıfın da kendiideolojileri var.

Birisi idealizmden beslenir böyle halk-ları uyutup, yönlendirip, sömürürken.

Diğer taraftan biz, halkların felsefesiise diyalektik materyalazimdir.

Yani biz dünyaya böyle bakar, onuböyle değerlendiririz.

İdeoloji kısacası yaşam şeklidir. Yanikültür sanattan, hukuka her şeye yön verir,tüm politikaları belirler.

O zaman bizim de oturuşumuzdan kal-kışımıza, konuşmalarımıza, tercihlerimizebu yön verir.

Yani biz bu ailenin fertleri olarak, buailenin ideolojisine göre, ezilen halklarınideolojisine göre hareket ederiz. Düzeninetkisine, yönlendirmesine karşı ayaklarımızısıkı sıkı kendi değerlerimize, kendi tarihi-mize, şehitlerimize, geleneklerimize basarız.Çünkü bu ideolojinin yarattığı sonuçlardır;değerlerimiz, tarihimiz, şehitlerimiz, ge-leneklerimiz.. Hem bu ideolojiden bes-lenmiş hem de bu ideolojinin ete kemiğebürünmesini, sağlamlaşmasını sağlamış-tır.

İdeoloji kelimesini açıkladık.Hayatımızı belirleyen bir başka kelime

ise ideolojilerin yön verdiği politikalardır.Politika nedir peki; ilkelerle-kurallarla

sorun çözmektir.. Yani hayatı bu ilke-ku-rallarla örmektir, şekillendirmektir.

Peki uzatmadan kendi konumuza ge-

lelim; peki bu noktada bizim eğlence po-litikamız ne olacak?

Biz düzenin eğlence anlayışı gibi iç-meden eğlenilmez diye mi düşüneceğiz?

Veya düzenin yarattığı eğlence anlayı-şına karşı, kendi eğlence anlayışımızı ya-ratmada ısrar mı edeceğiz?

Düzenin eğlence anlayışına karşı dire-necek miyiz, yoksa teslim mi olacağız?Böyle gelmiş, böyle gider anlayışının birparçası mı olacağız. Veya “içmeden deeğlenilir mi hiç, sanki her gün içiyoruz,şunun şurasında bir gün içeceğiz” deyipdüzenin yozlaştırma konusunda en önemlipolitikasını içimize sokup, bunun yanlışolduğunu bile bile savunacak mıyız?

Ne yapacağız?Düzendeki insanların ne yapacağı bizim

gücümüzle alakalı elbette. Bizim örgütle-diğimiz, anlatabildiğimiz, içmeden de eğ-lenilebileceğini bizzat pratikte göstererekikna edebileceğiz. Ama peki bizim ailemizinfertleri açısından nasıl olacak? Onlarınikna olma çabası neye, neden ikna olmakistiyorlar tüm bunları bilirken?

Alkolün sonuçlarını, devrimcilerin nasılbaktığını bilirken, dünya devrimler tarihindeiçkinin nasıl egemenler, faşist diktatörlüklertarafından kullanıldığını bilirken nedenikna olmazlar?

Neden illa ki böyle olmalı diye kendinidayatırlar?

Bu noktada yanlış üzerine doğru ku-rulmaz. Yanlış olduğunu bile bile ısraredilemez.

Evet gerekirse az kişi olacağız, gerekirseistediğimiz katılımı sağlayamayacağız.Ama önemli olan doğruyu oluşturanakadar, yani devrimi yapana kadar yanlışlauzlaşmamaktır..

Bugün Bolşevik Partisi Sovyet devri-mini yapmıştır. Bolşevik azınlık anlamınagelir. Azlardır ama devrimci ideolojideısrar etmişlerdir ve bu onları devrime,milyonlara götürmüştür.

Bugün Nuriye-Semih direnişi de, evettek kişiyle başlamıştır ama o Semih’i

yanına katmış ve şimdi milyonları arkasınaalmıştır. Karanlığa karşı aydınlıktır, tesli-miyete karşı direniştir, halkların sesidir.

Doğrunun peşinden gitmişlerdir. Kaçkişi olduklarına bakmadan, yarın kaç kişiolur diye de bakmamışlardır. İşimiz, ek-meğimiz onurumuz deyip, bu doğrununpeşinden gitmişlerdir.

Biz de eğlence anlayışımız konusundaaynı bakmalıyız. Doğru nedir; içmedende eğlenilebileceğini göstermek, yeni bireğlence anlayışını yaratmak, yarattıklarımızıbüyütmek.

O zaman tüm büyük ailemiz fertleribunun peşinden gitmelidir.

Düzen zaten karşımıza yeterince sorunçıkarıyor, çalışma tarzımız zaten yeterincebizi engelliyor.. Ama ayrıca biz kendi ken-dimize bilerek bu engeli koymamalıyız.

Ailemize ve ailemizin politikalarınagüvenmeliyiz. Düzenin politikalarına değil.Düzenin politikalarının bir parçası olmakdeğil, bizim yerimiz buna karşı her alandaolduğu gibi bunda da doğru politikanın,ailemizin politikalarını desteklemek, büyükailemizin yanında yer almaktır.

En Güzel Şarkıyı DirenenlerNasıl Söylerse, En Güzel deDirenenler Eğlenir!

Alkole neden insan ihtiyaç duyar? Bukonuda elbette temel olan artık bir alışkanlıkhaline gelmesidir. "İçki olmadan olmaz"Ama asıl olarak alkol, içki bir kaçıştır, ra-hatlamadır.

"Çilingir sofrası" denilir alkol-içki sof-ralarına. Neden, çünkü çilingir yani anah-tardır alkol. Rahatlayacaksın ve derdinianlatacaksın..

İşte bizim buna ihtiyacımız da, dostsofralarımız da yok. Kendimizi ifadeetmek, anlatabilmek için içkiye ihtiyacımızyok.

Diğer bir yanı ise alkolün, rahatlamave kaçıştır, unutmaktır sorunları. Yok bizsorunlarımızı unutmayacağız, biz sorun-larımıza çözümler üreteceğiz. Ve sorunların

EĞLENCEYİ YOZLAŞTIRMANIN BİR ARACI OLARAK ALKOLAVRUPA’dakiBİZ

Her Sınıf Kendi Eğlence Anlayışını da Yaratıyor!Biz Halkız, Biz Halk Çocuklarıyız!Biz Yeni Bir Geleneceği Yaratmaya Çalışanlarız,Büyük Ailemizin Bir Parçasıyız!

Onlar Gibi, Onların İstediği Gibi Hem de "Kendi Rızamızla" Yapmayacağız!Beynimizi de, Bedenimizi de, Çocuklarımızı, Ailelerimizi de, Geleceğimizi de Koruyacağız!

Yürüyüş

5 Kasım2017

Sayı: 39

FAŞİST POLİTİKALARINIZI554

Page 55: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

hafiflemesi, ayağımıza bağ olmamasınıancak dünyanın sorunlarıyla birleşti-rirsek küçültebilir, ezebiliriz. Alkol birkaçıştır sorunlardan ve o sorunlar oradaduruyordur. Alkol sadece o sorunlarıdaha da büyütüp, daha da içinden çı-kılmaz hale getirecektir..

Kaçmayacak, sorunlarımızı çöze-ceğiz..

Almanya'daki Tablo:- Yalnızca 2008 yılında 23 bin Alman genci, uyuşturucu

ve aşırı alkol yüzünden hastanelik oldu.- Federal Hükümetin açıklamalarına göre (2009) her 10

gençten biri alkol bağımlısı.- 2011 Bağımlılık Raporu’na göe de alkolden zehirlenip

hastaneye kaldırılan 15 yaş ve altındaki çocuk sayısı 26 bin349’a çıktı.

- Yetişkin erkeklerin yüzde 44,6’sı ve kadınların yüzde32,4’ü sağlıklarını tehlikeye düşürebilecek düzeyde alkol tü-kettikleri belirtildi. Almanya’da 9,5 milyon kişi hayatlarınıtehlikeye atacak derecede alkol tüketiyor. Bunların 1,3 alkolbağımlısı.

- Alkol tüketiminden ölenlerin sayısı yılda 74 bin. Alkoltüketiminden oluşan zarar 36,7 milyar Euro. Bunun 7,4milyar eurosu sağlık sigorta sistemine yansıyor.

- 2013 yılında ülkede kişi başına 135 litre alkol tüketildiğive 1,8 milyon kişinin alkol bağımlısı olduğu beldirildi.

- Her yıl alkol ve tütün ürünleri tüketimine bağlı nedenlerle74 bin kişinin hayatını kaybettiği kaydedildi.

- Bağımlılık sorunları merkezi, sigara ve alkolle mücadelekapsamında vergilerin yükseltilmesini ve satış saatlerine sı-nırlandırılmasını istiyor.

- Alkol tüketiminde Ekonomik kalkınma ve işbirliğiörgütü (oecd) ülkeleri arasında en ön sırada.. İlk 5’te..

5 Kasım2017

Yürüyüş

Sayı: 39

555DHKP-C’NİN BASKISINDAN KURTARAMAZSINIZ!

Dünya Sağlık Örgü-tü’nün aralarında Türki-

ye’nin bulunduğu 30 ülkede yap-tığı araştırmalara göre;Dünyada;cinayetlerin yüzde 85,tecavüzlerin yüzde 50,şiddet olaylarının yüzde 50,ölümcül trafik kazalarının yüzde65,

aile içi kavga ve geçimsiz-liklerin yüzde 70 ve

sonradan görülen akıl hasta-lıklarının yüzde 60 oranında et-kili olan unsuru ya da sebebi al-koldür.

Nasıl Bir Dünya İstiyoruz?Böyle Bir Dünya İstemiyorsakO Zaman Üzerimize DüşeniYapacak ve Yeniyi YaratmaMücadelemizde Kendi Yerimizi

Alacağız! Her şeyden Önce Kendimizi, Çocuğumuzu,Ailemizi, En Sevdiklerimizi Koruyacağız!

İçki, iradeyi ortadan kaldırır; insanlarıpolisin yönlendirmesine açık hale ge-

tirir.1905 devriminden bu yana polisin kul-

landığı yöntemlerden başlıcalarından birisi"zayıf kişiliği olan insanları ajanlantırmak"olmuştur.

Zayıf kişiliğin temel özelliklerden birisi"içki içmeye ihtiyaç duymak"tır.

İçki içmek bağımlılıktır.Bağımlı insan, iradesini karşı-devrimin

her türlü saldırısına ko-laylıkla teslim edebilir.

İçki içtiği için o kişiNE BİZİM NE DE KEN-Dİ KENDİNİN DENE-TİMİ ALTINDADIR.

GÜVENİLMEZDİR.İNSAN HAYATI

EMANET EDİLEMEZ.

Hiçbir halkın kendi özkültüründe içki bu

şekilde yoktur, olamaz da.Bulundukları dönemin ege-menleri tarafından halkı uyut-manın bir aracı olarak halkınyaşamına sokulmuş ve bü-yütülmüştür. Çünkü kendisorunlarını çözmeleri yerinekendi sorunlarından kaçma-ları, rahatlamaları döneminiktidarlarının her zaman işinegelmiştir. Bu şekilde kendiiktidarlarına yönelik öfkeyiazaltmaya, sorunlarının asılnedenlerini bulmak yerinearabeskleşmelerini istemiştir.Örneğin, en çok içki içen vevotkasıyla bildiğimiz Rushalkının, Sovyetler dönemin-de en temel mücadele ettiklerisorunlardan biriydi alkol…Hiçbir halk içkici olmadığıgibi biz de içkici değilizdir.

İçki düzenin halkı yoz-laştırma araçlarından birisidir.İçki olmadan eğlenilemeye-ceği, sorunlardan kurtulama-yacağı düşüncesi aşılanır.Yani insanlar, en güzel gün-lerinde de, en kötü günlerindede içki içmenin meşru oldu-ğuna inandırılırlar.

İçince vücudumuz gev-şeyecek, dilimiz rahatlaya-cak, keyfimiz gelecek, dem-leneceğiz gibi... Bizi bun-larla ikna etmeye çalışırlar.Ama gerçekte olan beyni-mizin uyuşmasıdır.

İçki içen bir insanındikkati dağılır. Düşüncelerive vücudu dinçliğini kay-beder. Refleksleri ve algısızayıflar. Beyninin hâkimi-yetini kaybeder. Bir yandan,düzen beynimize şu düşün-celerle girer: "Bir bardaktanne olur canım.", "Tek benmi içiyorum, herkes içiyor.","İnsanlar içki içtikleri za-man manevi yoğunluklarıartar, ilham gelir.", "İçkiiçmezsek hakla bağ kura-mayız", "İçki içmezsek halkbizi yasakçı, dar kafalı ola-rak görür."... bu örneklerçoğaltılabilir.

Halkımızın olumsuz,yozlaşmış yanlarını değiş-tirmekle yükümlüyüz. Yoz-laşmaya karşı mücadeleederken, her gittiğimiz evde,her oturduğumuz masadaiçki içmemeliyiz, içmeyiz.

Çözmenin yolu kanımızaalkol karıştırmak değil, bey-nimizi kullanmaktır, devrim-ci-bilimsel düşünmektir. So-runları yaratan koşullarla mü-cadele etmektir.

Çözmenin yolu, kendi-mizi zayıf düşürmek değil;birlik beraberlik içinde pay-laşarak, dayanışma ile birarada olmaktır. Oyunlarla,türkülerle, halaylarla, fık-ralarla... yani zengin halkkültürümüzle eğleneceğiz.

Dergimizin 39. sayısının yayınlandığı 5 Kasım 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 242. günündeler

*Yüksel Direnişi 362. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 167. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 258. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 127. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 84. gününde*Ankara Numune Hastanesi önünde süren nöbet 42. gününde

Page 56: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

“Telaşa gerek yok, en iyi rehber halkımızdır.” Ümit Doğan Gönül

20 Kasım - 26 Kasım

Ayhan PEKTAŞ:1962 Malatya doğumludur. Liseye başladığı

yıl devrim kavgasına girdi. İzmir Liseli Dev-Genç'in yöneticilerinden biri oldu. Çalışkan,dinamik, yokluklardan, baskıdan yılmayanbir yoldaşımızdı. Faşist Teröre Karşı SilahlıMücadele Ekipleri içinde yer aldı. Faşistlereve emperyalistlere karşı gerçekleştirilen birçok

eyleme katıldı. Cunta işbaşına geldiğinde, en küçük birtereddüt göstermeksizin, hiçbir kaygı duymaksızın müca-delesini sürdürdü, görevlerini eksiksiz yerine getirmeyedevam etti. İzmir Alsancak’ta, emperyalist bir kuruluşakarşı gerçekleştirilen bir eylem sırasında, elinde bomba pat-laması sonucu 22 Kasım 1980’de şehit düştü.

Ayhan Pektaş

Onu ilk olarak, Mücadele Gazetesi İzmir Temsilciliği'ndegörmüştüm. Sessiz, utangaç, çocuksu bir duruşu vardı. Ve ışılışıl parlayan gözleri. Sonraları konserlerde, eylemliliklerdeyanında sayıları gittikçe artan liselilerle birlikte görüyordum.Çocukluğu, utangançlığı gün geçtikçe kaybolsa da, sessiz vesakin yapısı ışıl ışıl gözleriyle liselilerin önderliğine soyunmuştu.Aynı günlerde bir arkadaşla birlikte Kemeraltı'nda limonatasatarken görmüştüm. Gülümseyen ışıl ışıl gözleriyle tezgahın

önünden geçen insanlara "soğuk limon, almaz mısınız" diyordu.İnsanlar onun sıcakkanlılığını, tebessümle dolu yüzünü görünce"böyle sıcakta senin elinden limon içilmez mi" diyorlardı. Birkeresinde de Körfez krizi döneminde sırtımızda taşıdığımız ikiçuval pirinci kısa bir sürede pazarda satmıştık. Kısa süredepirinçleri satmamızda yine onun payı büyüktü. İlerleyen günlerdegelişen bir operasyonla aranmaya başladığını duymuştuk.

1992 yılı yazında, bir arkadaşın evinde 12 Temmuz şehitlerimizianma çerçevesinde hazırlıklar yapıyorduk. Ev tam bir atölyegibiydi. Arkadaş bu hararetli çalışma içinde "görüşmemizgereken sorumlu bir arkadaş gelecek" diyerek bizi bir başkaodaya almıştı. Kapının sesinden sözü geçen arkadaşın geldiğinianladım. İşimize devam ediyorduk. Saat 21.00 sularında kapınıntekrar açıldığını duyduk. Evin etrafına karşı duyarlılığımızdan

Bir Yoldaşı Anlatıyor:"Umut, Çok Çabuk Büyümüştü”

Erol YALÇIN, Selma DOĞAN:Halka ve devrimcilere yönelik sal-

dırıların boyutlandığı, kayıp ve katliampolitikaları ile devrimci hareketin ku-şatılmaya çalışıldığı bir dönemde, 26Kasım 1993’te, İstanbul Hasköy’desilahsız, savunmasız bir şekilde katle-dildiler.

Erol Yalçın, 1965 Kırşehir doğumludur. Çiftçi bir ailenin oğluydu.Devrimci mücadeleyle 1988 yılında üniversitede tanıştı. Yıldız TeknikÜniversitesi Öğrenci Derneği’nde çalışmaya başladı. Devrimci tutsaklarınyaşamının Erol üzerinde bıraktığı izlenim siyasi tercihinde önemli roloynadı. Yıldız Teknik Üniversitesi Öğrenci Derneği’nde, gençlik ey-lemlerinde, bir Dev-Genç’li olarak cüreti ve kararlılığı ile en öndeoldu. Şehit düştüğünde İstanbul Dev-Genç siyasi sorumlusuydu.

Selma Doğan, 1975 doğumludur. Bir yandan öğrenimini sürdürenSelma, diğer yandan genç bir emekçiydi. Devrimci harekete yürektenbağlanan bir dost, bir sempatizandı. Olanakları elverdiği ölçüdedevrimci harekete yardımcı olmak için çırpındı. O devrimin binlerceemekçisinden biridir. Onlar devrimimizin asıl kahramanları ve ya-ratıcılarıdır.

Erol Yalçın Selma Doğan

Ümit Doğan GÖNÜL:1975 Muş doğumludur. 90 Atılımı sonrası İzmir’de

mücadeleye başladığında lise öğrencisiydi. Kısa süredeLiseli Dev-Genç’in yönetici kadrolarından biri oldu.Tutsak düştüğü 1992 yılına kadar militanlığı ve çalış-kanlığıyla hep örnek bir Dev-Genç’li oldu. Aydın Ha-pishanesi’nde rahatsızlandı. Oligarşinin “sessiz imha”politikası sonucu 24 Kasım 1995’te şehit düştü.

Ümit Doğan Gönül

Soner PEKTAŞ:Denizli doğumludur. Isparta Gençlik Der-

neği kurucu üyelerindendir. Yükseköğrenimiiçin geldiği Isparta’da, gençliğin akademik-demokratik mücadelesi içinde yer aldı. GençlikDerneği çalışmalarına katıldı. Gençliğin birçokeyleminde yer aldı, defalarca gözaltına alındı,polis onu yıldırmak, sindirmek için komplolar

kurmaya çalıştı. Irak'ın işgaline karşı Gençlik Derneği öğ-rencilerinin imza kampanyasına polis saldırmış ve aralarındaSoner Pektaş'ın da olduğu birçok öğrenci yaralanmıştı. Amao mücadelesini sürdürdü. Pektaş, bir süredir böbrek yetmezliğinedeniyle tedavi görüyordu. Ölümünden üç-dört gün öncerahatsızlandığında başvurduğu SSK’da gerekli bakımı ya-pılmadı. 24 Kasım 2003 tarihinde aramızdan ayrıldı.

Soner Pektaş

KAYBEDİLDİ:Hayrettin EREN: Kafkasya’dan Biga’ya göç

etmiş Çerkez kökenli bir ailenin çocuğuydu. 1954yılında Çanakkale’de doğdu. İstanbul, Hasköy veOkmeydanı’nda anti-faşist mücadele içinde yer aldı.12 Eylül faşist cuntası koşullarında da halka ve mü-cadeleye bağlı kaldı. 20 Kasım 1980’de İstanbul’dagözaltına alındı. İşkenceciler tarafından kaybedildi.

Gözaltında kayıpların ilklerinden biriydi Hayrettin EREN.

Hayrettin Eren

Anıları Mirasımız

Page 57: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

dolayı dışarıdan gelen seslere kulak kabartıyorduk. Arkadaşodaya gelerek bana sözü geçen sorumlu arkadaşın beni sokaktabeklediğini, ona gideceği yere kadar refakat etmemi söyledi.Sokağa çıktım, ilerlemeye başladım ve şok oldum. Arkadaşın"sorumlu bir arkadaş" dediği insan Ümit'ti. Sessiz, sakin yapısıylasıcak bir merhaba diyerek hal hatır sormaya başladı. Ben şaşkın-lığımın verdiği bir halde sorularına kısa cevaplar veriyordum.Yolumuz epeyi uzundu ve yürüyerek gidecektik. Bir yandansokağın gereklerini yerine getiriyor, bir yandan da konuşuyorduk.Daha doğrusu o anlatıyor ben dinliyordum. Sakin, ince biranlatım ve akıcı bir sesi vardı. Bir ara dalgınlıkla yanlış bir yolasapmıştık. Ben "şimdi nasıl olacak, şuradan mı çıksak, buradanmı?" diyerek paniklerken o, soğukkanlı "telaşa gerek yok en iyirehber halkımızdır" diyerek evinin önünde oturan orta yaşlı birteyzeye yalın bir dille yolu sordu. Teyzede aynı yalınlıkla yolutarif etti. Tekrar yola koyulduğumuzda en iyi öğretmen halkımızdırdemiş ve tekrar anlatmaya başlamıştı. 16 yaşındaydı ama gerçekbir yönetici olmuştu.

'92 sonbaharında memleketten geldiğimin ilk günüydü. Geceşehitlerimizden Uğur Sarıaslan'la birlikte kalıyorduk. Gece 02.00sularında ev basılmış ve gözaltına alınmıştık. Gözaltı sürecindehücreler arası seslensem de bizim dışımızda kimlerin olduğunu

bilmiyordum. Bir ara "tak tuk" diye sürekli koridorda yankılananbir ses duydum. Mazgal deliğinden baktım. Ümit'i gördüm. Birayağında ayakkabı, diğerinde yok. Gömleği parçalanmış, yüzügözü şişmiş çok kötü bir haldeydi.

Gözaltının beşinci gününde mahkemeye çıkarılıyorduk. Em-niyette merdivenlerden indirilirken onu en öne almışlardı. Biraradurdu ve "kemerim, kemerimi verin" dedi. İşkenceciler "tamam,tamam arkadan getirirler. Hakim, savcı sizi bekliyor” dediler. O"hayır kemerimi almadan şurdan şuraya gitmem" diyordu. Birişkenceci "bak oğlum, mahkeme bizi beklemez senin kemerinibulmaya kalkarsak bir iki gün daha burada kalırsınız. Kendinidüşünmüyorsan arkadaşlarını düşün" demiş, o yine "kemerimialmadan tek adım atmıyorum" demişti. Bunun üzerine işkencecilerpes ederek kemeri bulup getirdiler.

Polis minibüsünde yan yana oturuyorduk. Cebinden jeton,para çıkararak "bunları al, ben tutuklanırım sizleri bırakırlar.Bunları kullanırsınız. Baki'ye çok selam söyle. Ayrıca Demet'e(Taner) de dikkatli olmasını söyle. Şerefsizler benden tek kelimealamadılar." demişti. Onu son görüşümdü. Uğur'la birlikte tu-tuklanmışlardı.

Aydın Hapishanesi’nde şehit düştüğünde Kurtuluş gazetesindeonun için "umut" diye yazıyordu. "Umut" çok çabuk büyümüştü.

Armutlu Katliamı’nda Şehit Düşenler 16. Yılında AnıldıArmutlu Şehitleri Ölümsüzdür!5 Kasım 2001'de İstanbul Armutlu Katliamı’nda

şehit düşen Bülent Durgaç, Arzu Güler, Barış Kaş veSultan Yıldız katledildikleri yerde anıldı. Halk Cephe-si’nin çağrısı ile, direnişçilerin katledildikleri evinönünde toplanan halk, hep bir ağızdan Armutlu’daşehit düşen 4 direnişçinin ölümsüzlüklerini sloganlarlabir kez daha ilan etti. Halk Cephesi adına yapılanaçıklamada, Armutlu direniş tarihine değinilerek, Ar-mutlu’nun farklı iktidarlar döneminde direndiğini, bugünde AKP döneminde hala direnmeye devam edildiğibelirtildi. Açıklamanın ardından sloganlar atılarak,şehit düştükleri yere çiçekler bırakılan anmaya 40 kişikatıldı.

Anma sonrasında AKP’nin katil polisleri mahalledeterör estirdi. Önce Boğaziçi Pir Sultan Abdal Cemevi’ninetrafını zırhlı araçlarla kuşatıp mahalle halkına silahlardoğrultan katiller sürüsü daha sonrada Cemevini bastı.Kuşatma ve baskın sırasında Cepheliler ellerinde nevarsa AKP’nin katil polislerine direndi. Havai fişeklerle,taşlarla, şişelerle, AKP’nin katil polislerine mahalledeterör estiremeyeceklerini gösterdiler. Saat 00.15’e kadarsüren çatışmalar, katil polislerin, Cemevi ve mahalledençekilmesi üzerine bitirildi.

Saldırı ve direnişe ilişkin kısa bir açıklama yapanArmutlu Halk Cephesi şu sözlere yer verdi; “AKP’ninkatil polislerine sesleniyoruz; Burası Armutlu. BuradaCepheliler var. Burada genci ile yaşlısı ile direnen birhalk var. Öyle ellerinizi, kollarınızı sallayarak geze-mezsiniz bu sokaklarda. Kanlı ellerinizi mahallemizdenve halkın ibadethanelerinden çekin.”

Tek Tip Elbiseyi Kabul Etmeyeceğiz,Giymeyeceğiz!

İstanbul TAYAD’lı Aileler 4 Kasım’da, Taksim GalatasarayLisesi önünde hapishanelerde Tek Tip Elbise (TTE) saldırılarıöncesi yapılan işkence, tecrit, sürgün sevkler ile ilgili basınaçıklaması yaptı. “Suçlu Değil Devrimciyiz, Tek Tip Elbise Giy-meyeceğiz!” pankartının açıldığı ve 9 TAYAD’lının katıldığıaçıklamada kısaca şu sözlere yer verildi;

“… Hapishanelerde yaşanan tecrit, sürgün sevkler ve işkencelerbunun içindir. 28 Ekim tarihinde Tekirdağ T-2 Tipi Hapishanesi’ndetutsaklara robokoplar saldırıp ağır işkenceler yapmıştır. Bu saldırıdaAvukat Engin Gökoğlu’nun kolu kırılmış Ali Dilmen’in bacağındadelik açılmıştır. Yakın zamanda Edirne Hapishanesi’nden Kandıra’yasürgün edilen Fikret Kara, Mehmet Ali Aslan, Gökhan Atay buseferde İzmir Şakran Hapishanesi’ne sürgün edilmişlerdir. YineGüven Usta, Gökhan Kaya, Servet Göçmen, Ali Önay İzmirŞakran Hapishanesi’ne sürgün edildiler. Silivri Hapishanesi’ndenBalıkesir L Tipi Hapishanesi’ne sürgün edilen Aysun Kaşdaş bu-lunduğu hücrenin kaloriferleri yakılmayarak soğuk hücrede bek-letilerek işkence edilmektedir, arkadaşlarıyla görüştürülmeyerektecrit edilmektedir. Yine Silivri’den Şakran’a sürgün edilen RojdaYalınkılıç daha varmadan bir sürgün daha yaşamış… Aynı şekildearkadaşlarıyla görüştürülmeyip tecrit edilmektedir.

Bizler biliyoruz ki tecrit, işkence ve sürgün sevkler ne ilktir nede son olacaktır. İktidarlarını ayakta tutmak içindir bunca zulüm.TTE öncesi yapılan bu saldırılarla tutsakları yıldırmak bezdirmekistemektedirler. Nafile, o sözler ki bir kez çıktı ağzımızdan deyipuğruna ölümlere gidenlerin soyundan geliyoruz. TTE giymekonursuzluktur, giymeyeceğiz. TTE giymek, halka ihanet etmektir,etmeyeceğiz. TTE giymek Amerika’ya teslim olmaktır, olmayacağız.Amerika’nın kurbanı değil celladı olacağız…”

Page 58: BASKIN, GÖZALTI, TUTUKLAMAYLA İDEOLOJİMİZ VE ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY040.pdf · Özakça. “Beni burada tutarak ‘boyun eğ’ diyorlar, boyun eğmeyeceğim, işimi

7 Kasım 2016 tarihinde DHKC İbrahim Erdoğan Kır Gerilla Birliği’nebağlı bir grup gerillanın bulunduğu sığınak, oligarşinin faşist ordusutarafından uçaklarla bombalanmıştı. Bombardımanın ardından sı-ğınakta bulunan gerillalardan; Kenan Günyel, Naciye Yavuz, HünkarDerya Güneş, Mustafa Doğru, Hüseyin Gülmez, Tuncel Ayaz, MuratGün, Aysun Saban, Bünyamin Kılıç, Melih Işık ve Tarık Demir şehitdüşmüştü.Alçak düşman yakıp küle çevirmişti yoldaşlarımızı, toprağa kanlarıdeğil külleri karışmıştı ve düşman o külleri bile vermek istemiyordu.70 yaşında bir baba… direniş savaşçısı oldu evlatları için. O ‘benimbir oğlum var’ demedi, 'hepsi benim yavrum, hepsinin mezar hakkıolsun istiyorum' dedi. 90 gün açlığa yattı… ve… Zafer!165 adet kömürleşmiş kemik parçası. Bir tabut, bir mezar, 11 yoldaş, 11 kardeş…İşte bu ‘üç silahsız gerilla ne yapabilir?’ sorusunun cevabı. ‘Üç silahsız gerilla ne yapabilir?’ diyen yoldaşları olduğu için 11’lerinbir mezarı var.Bir avuç kemik için tüm dünyayı yakacak bir ideolojiyle donanmışörgütleri olduğu için, 11’lerin mezarı var.70 yaşında bir şehit babasından, bir yoldaş, bir savaşçı yaratabilentarihin, hareketin çocukları oldukları için 11’ler Dersim’de bir anıtadönüştü.Şimdi ise 11’ler halkın kahramanı oldular. Küllerinden yeni savaşçılar yarattılar. Daha da yaratacaklar.Rahat uyuyun yoldaşlar… Sizler yandınız, yandınız ve yolumuzu aydınlattınız.Sizler külleştiniz, külleriniz Anadolu’ya savruldu, bizlere güç verdi.Kinimizi biledi.Sizler kömürleştiniz, savaşma nedenimiz kat kat arttı.