42
. '-' . . . DINEGITIMI

ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

  • Upload
    others

  • View
    8

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

. '-' . . . DINEGITIMI ARAŞTIRMALARI

DERGİSİ

Page 2: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

fı ~ -ı r, __ E_G_iT_iML __ i_n_iND_ARIN __ s-.-E_RB_E_s_TZ_AMAN_..,...--KUR __ UMU __ -ı

Doç. Dr. Mustafa USTA Yrd. Doç. Dr. M. Said DDOGAN Yrd. Doç.Dr. M. AMMAN

1 f j

BİRİNCİ BÖLÜM

GİRİŞ

A. SERBEST ZAMANIN KURUMLAŞMASI

İnsanlık tarihinin XX. Yüzyılın ortalarından gunumuze kadar uzanan evresi "geç kapitalizm", "ileri endüstri toplumu", "endüstri-ötesi toplum", "programlanmış toplum", "postmodern toplum", "bilgi toplu­mu", "tüketim toplumu" gibi, bi.ı evrenin şu ya da bu niteliğine atıfta bulunan kavramlarla tarumlanmaktadir. Çağdaş dünyaya, baZıları çok tartışılan bu isimlerden başka, yukarıda saydıklanmız kadar olmasa da sıklıkla kullanılan bir ad daha verilmiştir: "Serbest zaman uygarlığı" (civilisation des loisirs·) ya da "serbest zaman toplumu" (societe des loisirs).

İngilizlerin "leisure time", Fransızların "loisir" dedikleri serbest zaman olgusu, günümüz dünyasının karakteristik özelliklerinden birini ifade etmektedir. Endüstrileşmeyle birlikte girmiş olduğumuz dönemi öncekilerden ayırt edebilmek için çözümlemelerini, geleneksel/modem, cemaat/cemiyet gibi ikili kategoriler şeklinde yapma eğiliminde olan sosyologlar, bu iki kategoriyi kesin çizgilerle ayrıştırmayı yararlı bulurlar. Bu tasnif'te serbest zaman, günümüz topluıniarına özgü

Terim, Fransa'da "serbest zamanlar sosyolojisi" çalışmalarıyla tanınan Joffre Dumazedier'ye aittir. Vers une Civilisalion des Loisirs (Serbest Zamanlar Uygarlığına Doğru) isimli kitabını (Paris, Seuil) 1962 yılında yayınlamıştır.

Page 3: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel toplumlarda insanların

'boş vakit'lerinin olmadığını çağrıştıran, bu yilzden de çok da haklı olmayan eleştirilere yol açan sosyolojinin bu kabulü, serbest zaman kavramı tanımlanarak sınırları çizildikten sonra büyük ölçüde anlaşılır hale gelmektedir.

ı. Serbest Zaman Kavramı Serbest zaman, yemek, uyku ve cinsel ihtiyaçların karşılanması

gibi fizyolojik, ev içinde yapılması zorunlu bazı işler gibi ailevi, iş hayatı gibi mesleki faaliyetlerin dışında kalan, tamamen ferdin tercihine bağlı olarak tek başına ya da grup halinde özgürce yapılan faaliyetlere ayrılan zaman olarak tanımlanabilir. 1899 yılında yayınladığı The Theory ofThe Leisure Class (Aylak Sınıf Teorisi) isimli eseriyle tanınan T. Veblen'e göre "serbest zaman" terimi, ne tembelliği ne de istirahati ifade eder. Ona göre serbest zaman, zamanın üretime yönelik olmadan · tüketilmesi 1 demektir'. Veblen'in tanımı çok belirsizlik içermekte, bizim tanımımız ise kavramın sınırlarını yeterince belirgin hale getirememektedir. l

Serbest zamanın kapsamlı sayılabilecek bir tanımını yapmış olan f1 R. Kraus'a göre bu kavramın dar ve geniş olmak üzere iki anlamı vardır:

"Dar anlamda serbest zaman, iş ile ilgili sorumluluklardan, hayatı idame ettirme sorumluluklarından veya diğer emirli görevlerden serbest olunan, mecbur olunmayan zamandır. Geniş anlamda serbest zaman, birçok kültürel ve kamu hizmeti kapsamı içindeki hobiler ve meşguliyetler dizisine katılım suretiyle benlik geliştirmek için serbestçe kullanım hakkı ve fırsatrarını ifade etmektedir.

Fransa'da 1954 yılında, CNRS bünyesinde Serbest Zamanı Araştırma Grubu (Groupes d'Etudes du Loisir) oluşturmuş ve aynı yıl serbest zaman konusunda anket tekniğiyle geniş kapsamlı bir alan araştırması yapmış olan Joffre Dumazedier, serbest zamanı dört kriterle netleştirirl.

E. COIFFIER et all.: Sociologie Basique, Paris, Nathan, 1990, s.214 2 M. BAKJR, Rekreasyon,lstanbul, ı993, s.S; R. KRAUS : Recreation and Leisure in

Modern Society, Santa Monica, 1985, s.S'e atfen. J. DUMAZEDIER, Sociologie empirique du loisir, Critique et contre-critique de la civilisatio11 du loisir, Paris, Seuil, 1974, ss.95-99.

Page 4: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

ı

EGİTİMLİ DİNDARIN SERBEST ZAMAN KURUMU • · Serbest olma

• Yararcı olmama

• Haz sağlama

• Bireysel olma

37

Ona göre herhangi bir faaliyetin serbest zaman faaliyeti olabilmesi için bu dört özelliğin birlikte var olmaları şarttır. Daha açık bir ifadeyle, bir faaliyet zorla ve/veya kazanç elde etmek ve/veya bir inancı ya da ideolojiyi yaymak için ve/veya haz almadan ve/veya 'başkası için' yapılıyorsa "serbest ·zaman" faaliyeti olamaz.

· Dumazedier'nin çizmiş olduğu çerçevede tanım problemi büyük ölçüde çözülmüş görünmektedir. Ama öyle faaliyetler vardır ki, yukarıdaki krite~ler açısından incelendiğinde kesin olarak bir yere yerleşt'irilemez. Omeğin bir faaliyet zevk için olduğu kadar çıkar elde etmek aqıacıyla da yapılıyor olabilir. Dumazedier bu gibi durumlar için "yarı-serbest zaman" kavramını kullanır.4 Ayrıca bir faaliyet, zevk için yapıldığında serbest zaman faaliyetidir; ama aynı faaliyet yükümlülük duyularak yapılırsa serbest zaman faaliyeti olarak kabul edilemez.

Anlaşıldığı üzere bu kavram temelde, 'faaliyetin kişi için ifade ettiği anlam' olarak ifade edebileceğimiz sUbjektif bir kritere dayanmaktadır. Yani bir fıilin serbest zaman faaliyeti olup olmadığı, failin fiiline bakışında belirir. Fail o fiili yapma yönünde kendini ne ölçüde baskı altında hissediyorsa, o fiil serbest zaman faaliyeti olmaktan o ölçüde uzaklaşır. Bu durum, son yıllarda Avrupa ve Amerika'da serbest zamanlarla ilgili çalışmalar yapan uzmanların, niçin "kantitatif' olan geleneksel araştırma yaklaşımını terkederek "kalitatif' araştırma yöntemlerinden yararlanmaya başladıkları sorusuna da bir açıklama

getirmektedir.

2. Serbest Zamanın Tarihi Gelişimi

Serbest zaman 'çağdaş' bir kavramdır. Aristo'nun "loisir" kavramına felsefi düşüneeye dalarak "olma hali, eğitim" anlamını verdiği bilinmektedir. Bu anlamda "loisir" kültürün temelidir. Nitekim okul

4 M. TEZCAN , Bot Zamanlar Sosyolojisi, Ankara, ı 977, s.3.

Page 5: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

38 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARl DERGiSi (ecole) sözcüğü "loisir" kavramının Yunanca'daki karşılığı olan

(skole)den gelmektedir. Buradaki eğitim sözcüğü ile iş hayatı ve özel hayatın serbest zaman kullanımı arasında bir ayırım yapılmamakta ve tamamen kitabi bir eğitim kastedilmektedir. Görüldüğü üzere "serbest zaman" kavramında tarihsel olarak tam anlamıyla bir kırılma söz konusudur. Söz konusu kavramın "iş" (travail) ile çatışan bugünkü anlamı çağımıza özgüdür·.

Serbest zaman öncelikle bir tüketim faaliyetidir ve her tüketim faaliyetinin bir bedeli vardır. Bu çerçeveden bakıldığında serbest zaman faaliyetinin "boş zaman" (temps libre), "zevklere ayrılan para" ve "çeşitliliğe imkan veren ortam" olmak üzere üç ön koşula dayandığı görUlmektedir. Burada "çeşitliliğe imkan veren ortam" ifadesi ile "birey"in oluşmasını sağlayan toplumsal çevreyi kastediyoruz. Birey (fert) kavramı sosyoloji dilinde "ben bilinci"ne sahip (varlığım gerektiği zaman grup aidiyetinden ayırabilen), kişisel doğruları, çıkarları ve tercihleri olan kimse demektir. "Birey", aktörlere farklı tercihlerde bulunma imkanı veren 'karmaşık toplum 'ların insan tipidir. Boş vakti olup parası olmayan, parası olup boş vakti kalmayan ya da sosyal çevrelerinin değişik seçim yapma şansı vermediği kişiler için serbest zaman faaliyetlerinden söz edilemez. Kısacası serbest zamarun tarihsel gelişim sürecinin "boş zaman", ''yeterli gelir" ve "uygun ortam" faktörlerinden yola çıkılarak incelenİı1esi gerekmektedir. Bu üç faktör aynı zamanda, serbest zaman olgusun ün. ~Için endüstrileşme sürecinde ortaya çıkan bir olgu olduğunu da anlaşılır kılmaktadır.

Konumuz açısından bakıldığında, endüstrileşme sUrecinin önemli olgularından biri işçi sınıfının tarih sahnesine çıkmasıdır. XIX. Yüzyılın başlarından itibaren sayıca hızla artan proletarya o dönemin "vahşi kapitalizm" olarak nitelendirilmesini haklı kılacak ölçüde insanlık dışı, sefil bir hayat sürüyordu. İşçiler günde 16 saat çalışmak zorundaydılar ve karşılığında ancak karınlarını doyurabiliyorlardı. O döneme ait belgeler,

Günümüzde Avrupa gclenegi özellikle "loisir" sozcügOnü benimserken Kuzey Amerika'da daha çok "rekreasyon" (recreation) terimi kullanılmaktadır. Rekreasyon "loisir" gibi tarihsel anlamındon kopmuş görünmemektedir. Çünkü Aristo'nun "loisir" ile "recreation" arasında bir ayınm yaptıgı ve rekreasyonu insanların. iş hayatının dışında gerek pasif (seyirci) gerekse aktif olarak eglendikleri ve dinlenme zamanı olarak tanımladıgı bilinmektedir

Page 6: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

EGİTİMLİ DİNDARlN SERBEST ZAMAN KURUMU 39 günde 12'şer saatlik iki vardiya hakkı kazanıldığında işçilerin büyük bir nimete kavuşmuş olduklarını göstermektedir. Endüstrileşmenin anavatanı olan İngiltere'de Manchester yakınlarındaki bir fabrikada, dokuma işçilerinin 80-84 F derece ısıda bir su içme izni olmadan günde 14 saat çalıştıkları; 7-15 yaş grubundaki çocukların günde 15 saat ayakta çalıştırıldıkları, makine tamiri ya da pamuk yetişmediği için iş durursa, bu zamanın · çocukl.arın çalışma süresine eklendiği ve geceleri fabrikada yerlerde yattıkları bilinmektedir. Bu dönem Batı Avrupa'da sosyalist işçi hareketlerinin ortaya çıktığı ve ciddi sınıf mücadelelerinin yaşandığı bir dönemdir.

Bu mücadeleler XIX. yüzyıldan günümüze uzanan süreç iÇinde mesainin tedricen azalmasını ve çalışma koşullarının düzelmesini sağlamıştır. Örneğin Fransa'da çalışma saatlerini düzenleyen ilk kanun 1841 tarihinde yürürlüğe girmiş; buna göre, 12 yaşından küçük olanların

'günde 8 saatten, 12-16 yaşları arasında olanların ise 12 saatten fazla çalıştırılması yasak:lanmıştır. XX. yüzyılın başında işçilerin emeklilik ve yıllık izin hakkı yoktu ve haftalık çalışma süresi 70 saat idi. 1900 yılında çıkarılan bir kanunla yetişkinlerin mesaisi de 12 saatten 10 saate indirilmiş; 1906'da hafta sonu tatili kabul edilmiş; 1919'da mesai 8 saate indirilmiştir. 1936'da haftalık çalışma süresi 40 saat olarak belirlenmiş ve senede I 5 gün ücretli yıllık izin hakkı verilmiŞtir. 1956'da yıllık izin 3 haftaya çıkarılmış ve izin mecburi hale getirilmiştir. 1969'da yıllık izin 4 haftaya; 1982'de 5 haftaya çıkarılmış ve haftalık çalışma süresi 39 saat olarak belirlenmiştir. 1983 tarihinden itibaren 37,5 yıl çalışmış olanların emeklilik yaşı 60'a indirilmiştir6. Diğer bazı ülkelerde haftalık çalışma süreleri, İngiltere ve İtalya'da 40 saat, Almanya'da 38,5 saat, Belçika'da 38 saattir'· Yüzyıl önce yılda 4000 saat çalışan işçi, günümüzde ortalama 1600 saat çalışır hale gelmiştir.

Bugün Batı'da mesainin yedi saate düşürülmesi (haftada 35 saat olması) ya da iş günlerinin dörde indirilmesi yönünde yoğun bir talep söz

5 L. HUBERMAN: Feodal Toplumdan Yirminci Yüzyıla, (Çev. Murat Belge), istanbul, ı 991, ss.200-202.

6 E. COIFFIER et all., Socio/ogie Basique, Paris, Nathan, 1990, s.2ı4.

7 O. AYTAÇ , "Modern Toplunıda Bot Zaman Olgusu", Dünya 'da ve Türkiye 'de Güncel Sos-yolojik Gelitmeler (1. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildirileri, lzmir, 1993), Ankara, 1994, s.344.

Page 7: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

40 DİN EÖİTfMİ ARAŞTıRMALARI DERGiSi konusudur. Uzmanlar, mesainin bir saat azaltılması durumunda çok

fazla bir şeyin değişmeyeceğini, eve bir saat erken gitmenin bilyük bir çoğunluk için televizyon karşısında bir saat fazla vakit geçirmek anlamına geldiğini; iş günlerinin dörde indirilmesi formülünün ise radikal değişikliklere yol açabileceğini düşünmektedirler. Hafta sonu tatiline bir gün eklenmesinin pek çok serbest zaman projesinin geliştirilmesinden işsizliğin azaltılmasına ve bebek sayısındaki patlamaya (baby boom) kadar önemli sonuçlarının olabileceği konuşulmakta; bu son ihtimal üzerinde özellikle, çiftierin az çocuk sahibi olmalarının, mali sebeplerden değil, iş ile özel hayatları arasındald dengeyi kuramamalarından kaynaklandığını düşünen sosyologlar ısrarla durrnaktadırlar8.

Bu gelişmeler Dumazedier'nin haklı olarak "kültürel devrim" adını verdiği köklü değişmelere neden olmuştur. Çünkü bu süreç bir taraftan çalışma saatlerinin azalması yönünde işlerken diğer taraftan ücretlerio artması yönünde işlemekte; sonuçta "burjuvalaşma" (embourgoisie) adı verilen alt tabakanın hayat şartlarının düzelerek "orta tabaka"ya yükselmesi olgusu ortaya çıkmaktadı r. Bilindiği üzere "alt tabaka" temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çeken toplumsal kesimi; "orta tabaka" ise temel ihtiyaçlarını rahatça karşılayabilen ve bunun ötesinde sınırlı rakamlarla da olsa zevkleri için para harcayabilen kesimi tanımlayan kavramlardır. Toplumun büyük çoğunluğunun orta tabaka şartlarına kavuşması durumuna "orta sınıflaşma" adı verilmektedir. "Zevkleri için para harcayabilen" bu kesimin gelişmesi "kültür endüstrisi" ya .da "serbest zaman endüstrisi" adı verilen ve iktisadi alanda serbest zaman faaliyetlerine yönelik talebi karşılayan yeni bir sektörün ortaya çıkmasını sağlamaktadır.

Görsel sanatlardan eğlenceye, spordan turizme kadar uzanan bu piyasa,-.her geçen gün artarak çeşitlenen ürünleriyle kapitalist sistemin tabir caizse 'motoru' durumundadır·. Kültür endüstrisinin kişilere

8 P. LARROUTUROU , "L'Etat doil se preoccuper du tenıps libre", Liberal/on, ıo.09.ı997.

Konuyla ilgili koçok bir ha~er : "lik Barbie 1959'da ABD'de Oretildi. lık parti Barbie'derı elde edilerı gelir iki trilyorı liraydı. Barbie ve arkadaşlannın Oretimirıde bugorıe kadar ll S milyon metre kumaş kullarııldı. Her Amerikalı kız çocuğurıa ı O Barbie bebek doşoyor. Dünyada her saniyede iki Barbie Oretiliyor. Yalnızca Frarısa'da yıllık Oreıim beş milyon adeL BugOrıe kadar Oreıiıen toplam bebek sayısı 750 milyorıurı

Page 8: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

EÖİTİMLİ DİNDARIN SERBEST ZAMAN KURUMU 41 "kendilerini gerçekleştinne" yönünde sunduğu alternatifler yukarıda tanımını yaptığımız "birey" adı verilen toplumsal kimliğin şekillenmesine yol açan önemli faktörlerden biridir. "Birey"in karakteristik özelliklerinden biri de "ayırdedilme arzusu"dur. Bu arzu bireyi sürekli bir arayışa yöneltmekte ve böylece, arz-talep ekseninde şekillenen iktisadi alanın dinamizmine katkıda bulunmaktadır.

Kuşkusuz, serbest zaman olgusunun ortaya çıkmasında, yukarrda üç temel faktör -"boş zaman", "yeterli gelir" ve "uygun ortam"­ekseninde açıklamış olduğumuz koşullara ilaveten birbirlerinin hem ürünü, hem de üreticisi olan bir dizi faktörün rolünü de unutmamak gerekir. Temel kurumlar bazında söylemek gerekirse, eğitim kurumunda okulların yaygınlaşması ve eğitim süresinin uzaması; aile kurumunda evlilik yaşının yükselmesi, çocuk sayısının azalması, ortalama yaşam süresinin uzaması ve ailenin küçülmesi, ikametgah ile işyerinin ayrılması 've evin çok özel bir anlam kazanması; iktisat kurumunda fordist ve taylorİst üretim modellerinin olumlu (verim artışı) ve olumsuz (yabancılaşma) sonuçları, emek-yoğun üretimden sennaye-yoğun üretime geçiş (otomasyon); ve genel olarak kentleşme, ulaşım ve kitle iletişim araçlarının gelişmesi, vb .... sayılabilir.

3. Serbest Zamanlar Sosyolojisinin Doğuşu ve Gelişmesi

Sosyoloj ide serbest zamanlarla ilgili çalışmaların kökleri XIX. Yüzyıl sonları ve XX. Yüzyıl başlarında aranabilir. Ama ilk ciddi çalışmalar 1920'li ve 1930'1u yıllara rastlamaktadır. R. Lynd ve H. Lynd'ın 1929-1937 yılları arasında yapmış oldukları Middletown ve Middletown in Transition araştırmaları, geleneksel ve modem toplumlardaki serbest zaman faaliyetleri ve bu faaliyetlerin örgüHenişine geniş bir yer veren çok tanınmış bir çalışmadır. G. Lundberg ve arkadaşlarının 1934 yılında yapmış oldukları Leisure: A Suburban Study isimli araştırma da klasik araştırmalar arasında yer almaktadır.9

üstünde. Bunlar yanyana konduğunda dOnyanın çevresini neredeyse dört kere çevirecek bir "Barbie kuşağı" elde edilebilir." (AKTOEL, S: 388,24-30.12. 1998) "Kamuoyu araştırmalarına göre, normal bir Alman ailesi gelirinin beşte birini serbest zamanlan del!erlendirmek için harcıyar ve bu sayı sürekli artış gösteriyor ... Artık bir "serbest zaman endüstrisi" kurulmuş ve ekonominin gittikçe büyüyen bir dalı haline gelmiş durumda ... 1971 yılında kurulmuş olan Alman Boş Zamanlar Derneği de bu konuyla ilgileniyor ... " (Işte Almanya, (Çev. B.Emircan), Societıııs-Verlag, Frankfurt/Main, Germany, 1994, s.379)

9 TEZCAN, a.g.e., s.56.

Page 9: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

42 DİN EGiTM ARAŞTIRMALARI DERGiSi . Serbest zamanlar sosyolojisi (sociologie des loisirs) adını

verebileceğimiz sistematik çalışmalar II. Dünya Savaşı sonrasında hızla artar. Bu yıllar Batı dünyasında savaşın yıkıcı izlerini silme çabalarıyla karakterizedir. Bu dönemde kitle iletişim araçlarının hızla yaygınlaşmasıyla yeni tüketim kalıplarının ortaya çıkmış, sınıf farkJılıkJarı azalmış ve "tüketim toplumu" (societe de consommation) adı verilen yeni bir toplumdan söz edilmeye başlanmıştır. Yine bu dönemde sosyologların konuyla ilgili araştırmalarının birbiri ardınca yayınlanmaya başladığı görülür.

1948 yılında Yalnız Kalabalık (La Foule solitaire) adlı ünlü eserini yayınlamış olan D. Riesman, 1955'de Şikago'da serbest zamanlar üzerinde araştırmaların yapılacağı bir merkez kurarak varoşlardaki kültürü, çalışma ve serbest zaman ilişkilerini ve kitle iletişim araçlarını incelemeye yönelir. Bu merkezde daha .çok serbest zaman faaliyetlerini sosyal sınıfların fonksiyonu olarak ele alan araştırmalar yapılır. Aynı yıllarda M. Mead, rekreasyon ve boş zaman olarak serbest zamandan tüketim için olan serbest zamana geçişten söz eder. M. Loewenstein, yeni bir zevk ahlakının ortaya çıktığının altını çizerek, işin oyuna, oyunun zevke dönüşmüş olduğunu ve artık iş ile serbest zaman arasındaki zıtlığın kalmadığını ısrarla belirtir. Ve bu zeminde endüstri toplumunun yeni bir toplum modeline doğru evrilmiş olduğunu vurgulayan ''tüketim toplumu" kavramı kullanılmaya başlanır. Bu kavram, serbest zaman faaliyetlerinin, yeni insan modelinin yeni toplum modeline uyum sağlamasına hizmet ettiğini ileri . sürerek, konuyla ilgili çalışmaların teorik bir zemine oturmasına katkıda buJunmaktadır10· Aynı yıllarda Fransa'da J. Dumazedier yukarıda temas ettiğimiz çalışmalarını yapmaktadır.

Bu çalışmalar çok fazla bir gecikme olmadan Ülkemize de yansımıştır. 1961 yılında Nermin Abadan, üniversite öğrencilerinin

serbest zaman faaliyetleri üzerinde bir araştırma yapmış11 ve çeşitli uygulamalı çalışmalarda serbest zaman faaliyetlerine de yer ayrılmaya başlanmıştır12· Günümüzde özellikle Mahmut Tezcan bu alandaki çalışmalarıyla tanınmaktadır. ·

10 J.-P. DURAND veR. WElL, Sociologie Contenıporaine, Paris, Vigot, 1990, s.520. 11 N. ABADAN ,Oniversite Oğrencilerinin Serbest Zaman Faaliyetleri, Ankara, ı961 . 12 TEZCAN. a.g.e., s.60

Page 10: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

EGİTİMLİ DİNDARIN SERBEST ZAMAN KURUMU 43 Bugün artık serbest zaman sosyolojisi sosyolojinin alt dalları

arasında yerini almış bulunmaktadır. Serbest zaman faaliyetleri kategorİze edilerek üzerlerinde sayısız araştırmalar yapılmış, bu faaliyetlerin aile, eğitim, iktisat, siyaset ve din kurumlarıyla, çeşitli yaş kategorileriyle, toplumsal cinsiyede ve tabakalaşmayla ilişkileri irdelenmiş ve çeşitli teoriler geliştirilmiştir.

Paul Lafargue'ın "Tembel/ik Hakkı" isimli broşürü yayınladığı 1883 tarihinde, "bütün kötülüklerin anası ve kaynağı" olarak görülen serbest zaman, günümüzde evrensel bir "insan hakkı" olarak kabul edilmektedir'3· "Çalışmaya ayrılan zamanın insan yaşamındaki göreli yerinin hızla önemini yitirdiği14" modem toplurnların en karakteristik özelliklerinden birisinin, serbest zamanın insanlar için "hayat gayesi" haline gelmesi olduğunu söylemek yanlış olmaz·. Sosyologlar arasında "çalışmanın sonu" (fin du travail) tartışmaları yapılıyor. ıs Serbest zaman

' çalışmalarının Kuzey Amerika üniversitelerinde yavaş yavaş bağımsız bir bölüm çatısı altında incelenecek ölçüde geliştiği görUlüyor. Örneğin Ottowa Üniversitesi'nde İngilizce ve Fransızca olmak üzere iki dille eğitim veren Serbest Zaman Çalışmaları Bölümü (Department ofLeisure Studies) mevcuttur. Bu Bölümde dört yıllık bir eğitim programı çerçevesinde, serbest zaman bir sosyal olgu olarak felsefi, psikolojik, sosyolojik, iktisadi ve siyasi yönleriyle incelenmekte; eğitim, yönetim, programlama ve geliştirme ekseninde teorik ve uygulamalı çalışmalar yapılmaktadır. Bu bö!Umden mezun olanlar belediyelerin serbest zaman hizmetleriyle ilgili birimlerinde, mahalli ve milli parklarda, turistik hizmetlerde, okullarda, askeri kurumlarda, sağlık hizmetlerinde, rekreatif amaçlı kuruluşlarda "rekreolog" (recreologue) olarak çalışmaktadırlar.

13 TEZCAN, a.g.e., s.S. 14

AYTAÇ , a.g.b., s.34.

"Avrupa toplumlarının "yükselen değerler"i üzerine yapılan bir araştırma Almanlar'la ilgili yerleşik yargıları sarsıyor. Buna göre, her beş Alman'dan biri için çalışmak vazgeçilmez değil. Almanlar'ın yazde 40'ı için stressiz bir yaşam işıen daha önemli. Almanlar Avrupa'nın en çok tOkeıen toplumu; yOzde 78'i her yıl yurtdışında tatile çıkıyor ve bundan vazgeçmeyi dOşOnmüyor. Almanlar işten arta kalan zamanlarda ya arabalarıyla ilgileniyor ya da bahçeleriyle. Her ikisine de zaman ayırmak için alışveriş saatinden tasarruf yapmaları gerekiyor. Bu nedenle, Avrupa'da mektup ve interneıle alışverişin en yaygın olduğu O lke Almanya." (AKTÜEL, S: 393, 28.0ı-03.02. ı999)

ıs J.-P. LE GOFF, "Le travalf n'a pas defin", Liberaıion, 06.05.1997.

Page 11: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

44 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ B. DİN ve SERBEST ZAMAN KURUMU

Kurumlar normlar çerçevesinde davranışların teşkilatianmış halidir. Daha açık bir ifade ile sosyal kurumların temelinde sosyal normlar bulunur16

• Bu nedenle serbest zaman kurumunu dinle ilişkilendirebilmemiz için; dinin etkisinde dindarın serbest zaman davranışlarını anlamak ve açıklayabilmemiz için dini narıniara ait kısa bilgi vermemiz yerinde olacaktır.

1. Din ve Dini Normlar

Tarihi ve sosyal varlık alanı içerisinde dinin rolü inkar edilemez. Hatta sosyologlar ve antropologlar arasında genel kabule göre diğer bütün sosyal normlar ve kurumlar dinden doğmuşlardır11. Bu nedenle toplum

hayatını düzenleyen esaslar içerisinde din kurallarının toplamı bugün dahi oldukça fazladır. · ······ ·· ··-·· ·

Dinler insanlar için b;r takım hareket ve davranış kuralları koyar ve bunları bazı müeyyidelerle destekler. Dinin müeyyidesi günah ve sevap şeklindedir. Dindar dinin kurallarına uyduğu takdirde sevap kazanacağını ve mükafatlandırılacağını, uymadığı takdirde de günahkar olacağına ve tanrı tarafından cezalandırılacağına inanır. Böylece din hem Tanrı'yla kul arasında ve hem de insanlar arasında bir sistem meydana getirir. Gerçekten din, kendisine tabi olanların tavır ve hareketleri yönünden ahenkli bir sistemdir. Bir dinin sahipleri değişik derecelerde olmakla beraber gerek özel ve gerekse sosyal hayatlarında bu sistemin gereklerini göz önünde tutar ve uygularlari s.

İnsan inanan bir varlıktır ve objelere; olaylara, olgulara ve nesnelere karşı olumlu veya olumsuz değer yönelimlerine sahiptir. Din de bu inanma duygusunun aşkın varlığa karşı eğiliminin fenarneni olarak ortaya çıkar. Kişinin Tanrı 'yı inkarı durpmunda bile bu eğilim vardır. Bu nedenle ister inanma şeklinde olsun, isterse inkar şeklinde olsun din insanların hayatını belirleyiCi rol oynar. Ancak sosyoloji birinci durumdaki gibi dini, mahiyeti itibariyle değil, ikinci şekliyle, yani din

16 Zeki Arslantilrk, M. Tayfun Arnman, Sosyoloji, s.299. 17 KOSEMİHAL, Sosyoloji Tarihi, ss272-300. 18 Bkz. ünver GüNA Y, Din Sosyolojisi,lstanbul 1998.

Page 12: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

EÖİTİMLİ DİNDARIN SERBEST ZAMAN KURUMU 45 kurallarının sosyal davranışa etkisi itibariyle ele alır. Diğer bir ifade ile sosyolog, dini inançların ve bunların gereği olan kuralların doğiuluğu veya yanlışlığı ile değil, insanların inançları . dolayısıyla, birtakım kurallara uymaları veya diğerlerinden farklı davranmaları nedeniyle ortaya çıkan olay, olgu ve kurumlarla ilgilenirı9.

Sosyal normları gerçekte birbirinden ayırmak mümkün değildir; birbirlerinden soyutlanmaları zilıni bir işlemdir. Onlar bir yumak halinde sosyal kurumları ve toplumu oluştururlar. Sosyal normlar, birbirleriyle ·olan fonksiyonel ilişkileri yönünden ele alındığında görülecektir ki, hepsinin kendilerine özgü belli görevleri vardır. Dinin en önemli görevi ferdi huzuru ve toplumsal bütünlüğü sağlamaktır. Bunu yaparken tabiat üstü bir inanç sistemi ile, grup amaçları ve bunların üstünlüğü hususunda bir açıklama getirir. Ortak ayinlerle inananları bir araya getirir; ortak

, duyguların güçlenınesini ve güçlü kalmasını sağlar. Belirlediği kutsal şeyler vasıtasıyla değerler yaratır ve bu değerler etrafında insarıları bütünleştirir. Sınırsız ödül ve cezalar sistemi vasıtasıyla vicdarıları kontrol altında tutar; sosyal sapmaları önler ve sosyal bütünleşmeyi sağlarıo.

2. Dini Serbest Zaman Davranışlarının Kururnlaşması

Davranış fertte gözlenir, ferdidir. Davranışlar fertten çıkıp fertler arasında bir olgu haline gelir; yapı oluştururlarsa norm ve kurum haline gelirler. Serbest zaman içinde bu zamanı serbest davranışlarla geçiren ferttir. Bu davranışların belli ihtiyaçlar ve normlar çerçevesinde bir yapı kazanması ile serbest zaman kurumu oluşur.

Sanayileşme çağı öncesinde de insanın serbest zamanı vardı.

Ancak ferdi olan bu serbest zaman davranışları kuruıniaşmış değildi. Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi serbest zaman davranışlannın kururnlaşması çağımızda vuku bulmuştur, yenidir.

Varlıklar meydana getirdikleri kurumlar vasıtasıyla yaşarlar ve toplumda fonksiyon i cra ederler. Din de böyledir. Dinin temel inde

19 Bkz. Yomni SEZEN, Sosyoloji Açısından Din, Istanbul 1998.

20 DÖNMEZER, a.g.e., ss.261-264.

Page 13: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

46 DİN EÖİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi Tanrı'yla kulun kurduğu iletişimden doğan davranışlar bulurunasına

rağmen dinin kururnlaşması bu ferdi davranışların inananlar arasında bir benzerlik ve büti.lnlük oluşturmasını ifade eder.

Dindarı "dini veeibeleri (emir ve yasakları) yerine getiren veya getirmeye çalışan kişi" olarak tanımladığımızda, onun bu davranış

sürecindeki dini ifaları serbest zaman davranışı olarak ifade edilemez. Zira bu davranışların gerçekleşmesinde dindar açısından bir zorunluluk

vardır. Herhangi bir faaliyetin serbest zaman faaliyeti olabilmesi için şu dört özelliğin birlikte var olmaları şarttır. Dumazedier'in ifadeyle, bir faaliyet zorla ve/veya kazanç elde etmek ve/veya bir inancı ya da ideolojiyi yaymak için ve/veya · haz almadan ve/veya 'başkası için' yapılıyorsa "serbest zaman" faaliyeti olamaz.

C. ARAŞTIRMA YÖNTEMİ

-- Bu ·aşamada şu soru- ·karşımıza çıkmaktadır: "Dindar inancı

etkisinde serbest zamanını nasıl geçirmektedir? '1 Bu soru aynı zamanda araştırmanın problemini oluşturmaktadır.

Sosyal olayları tek sebebe indirgemek ve açıklamak mümkün değildir. Bu sebeple dindarlık ölçeği ile dindarlık seviyesini ve buna etki eden olgusal yapıları araştırdık İddiamız şu idi: "Sosyo-kültürel şahsiyet yapısı ile dindarlık arasmda anlamlı bir ilişki vardır". Yine şu iddiayı da denemek istedik: "Serbest zaman değerlendirmesi kişinin Tanrı katındaki yeri ve sosyal tabaka/aşma üçgeninde işgal ettiği statüsü ile doğru orantzlıdır".

Araştırmanın modeli iki metodla gerçekleştirilmiştir. Teorik bilgiler dökümantasyon metodu, uygulamalı araştırma ise· tarama modeli çerçevesinde tasvir metodu ile elde edilmiştir.

Araştırmanın ana kitlesinin sınırlarını çizmek mümkün değildir. Zira böyle bir araştırma için ana kitle bütün Türkiye' dir. Ancak yukarıda "dindar kimdir?" sorusuna verdiğimiz cevap çerçevesinde İstanbul'da dindar kesim diye tanımlayabileceğimiz kesimlerden elde edilen örneklem üzerinde yaptığımız gözlem ve anket uygulaması ile bilgiler elde edilmiş ve tasvir·edilmiştir.

Anket formu Prof.Dr.Zeki Arslantürk başkanlığında Doç.Dr. Mustafa Usta, Yrd.Doç.Dr. M."Said Doğan ve Yrd. Doç. Dr. M.Amman

Page 14: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

EGİTİMLİ DİNDARIN SERBEST ZAMAN KURUMU 47 ve M. ü. ilahiyat Fakültesi Din Sosyolojisi Anabilim Dalı Doktora Öğrencileri ile birlikte tartışılarak ölçek haline getirilmiş, Doç.Dr. Mustafa Usta ve Yrd.Doç.Dr. M. Said Doğan tarafından örnekiemi oluşturan birimlere kota örneklemesi ile uygulanmış ve toplanan veriler· SPSS programı istatistik teknikleri ile yorumlanmıştır.

İKİNCİ BÖLÜM

UYGULAMALI ARAŞT~

A. ÖRNEKLEM GRUBUNUN OLGUSAL DURUMU

·Olgusal durumun tespitinden amaç, denekierin sosyal ve şahsi karakterleri ile ilgili özelliklerini ortaya çıkarmaktadır. Olgusal yapı ile ilgili sorular üç şeyi tespit etmeye hizmet ederler: l.Acaba elirnizdeki örnek kitlenin (örneklemin) bileşimi, inceleme konusu yaptığımız ana kütlenin bileşimi ile aynı mıdır? 2. Araştırma sonucu ortaya çıkan verileri incelediğimizde çeşitli kategoriler arasında bir farklılaşma var mıdır? 3. Tasvir etmek istediğimiz tutum ve davranışları belirlemedeki rolü ve güçleri nedir?2ı

Denekierin olgusal durumları onların bilgi, görüş-kanaat ve davranışiarına etki eder ve belirleyici rol oynarlar. Araştırmada şu olgusal durumlar tespit edilmeye çalışılmıştır: Cinsiyet, yaş, fiziki ve sosyal çevre, eğitim, meslek, ekonomi, din.

1. Örneklem Grubunun Nüfus ve Cinsiyeti

Biyolojik ve fizyolojik yapı insan davranışiarına etki eden faktörlerden biridir. Cinsiyet ayırımından hareketle insan, kadın ve erkek diye iki cinstir. Kadının biyolojik ve fizyolojik yapısı erkeğinkinden

21 Zeki Arslantürk, Kuısalın Dön Oş U, s.66

Page 15: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

48 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi . farklıdır. Bu farklılık insanın psikolojik ve sosyal davranışiarına da

yansımaktadır. Aynı etkileme serbest zaman faaliyetleri için söz konusudur. Cinsiyetin serbest zaman algılayışı, görüş-kanaat ve davranışiarına etkisine daha sonra değinilecektir. Aşağıdaki tabloda örneklern grubunu oluşturan kadın-erkek birimleri hakkında bilgiler mevcuttur

Seçenekler f % Kadın 155 38 Erkek 250 62 Toplam 405 100

TABLOı: ÖRNEKLEM GRUBUNUN NÜFUS ve CINSiYETi

Tablodan da tespit edileceği gibi örneldem grubunun nüfusu 405 kişidir. Bu populasyonda kadınlar %38 oranında, erkekler de %62 oranında temsil edilmektedir.

1. Örneklem Grubunun Yaş Durumu Yaş olgusu bir yandan cinsiyetİn diğer yandan zamanın ve sosyal

ortamın determinasyonundadır

Seçenekler F % Erkek Kadın

18-21 162 40,0 91 70

22-25 199 49,1 122 77

25-30 21 5,2 18 3

30-40 16 4,0 12 5 40 ve yukarısı 7 1,7 7 . Toplam 405 100 250 155

TABLO: 2 ÖRNEKLEM GRUBUNUN Y AŞI

Sosyal varlık alanı için zaman üç boyutludur; bütün sosyal olay ve olgular bir zaman sürecinde vuku bulur. Daha açık bir ifade ile dün­bugün ve yarın süreci bütün insan davranışlarını yönetir. Zira insanlar arasında olup biten bütün olaylar; insan başarıları bu üç zaman boyutu içerisinde yer alır.

Zamanın bu Uç boyutu birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Yarın ve öbür gün bir yandan geçmiş, öte yandan şimdi boyutunda vuku bulan olayların, hal ise hem dünün ve bem de geleceğin etkisi altındadır.

Page 16: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

EÖİTİMLİ DİNDARIN SERBEST ZAMAN KURUMU · 49 İnsan için yaş olgusu zaman içinde biyolojik büyürneyi ifade

eder. Halbuki insan bir yandan biyolojik ve fizyolojik büyümesini sürdürürken aynı zamanda belli yaş dönemlerinde belli psikolojik olgunlaşma ve sosyal gelişme süreçlerini de yaşar.

İnsan ana rahminde ve çocukluk dönemlerinde biyolojik ağırlıklı ve benlik merkezli (ego-santrik) bir yapıya sahiptir. Bu yapı algı, öğrenme ve düşünme süreçleri vasıtasıyla sosyal merkezli (sosyo-santrik) bir yapıya .kavuşur. Bu sürece sosyalleştirme süreci ve sonuçta meydana gelen yapıya sosyalleşme olgusu adını veriyoruz. Demek ki sosyaİleşme olgusu zaman boyutunun etkisi altındadır.

Sosyalleştirme süreci sonucunda ulaşılan sosyalleşme olgusu ferdin sosyo-kültürel şahsiyetini oluşturmaleta ve fert bütün olayları ve olguları bu sosyo-kültürel şahsiyeti çerçevesinde değerlendirmektedir2•

Yukarıdaki tablodan da anlaşılacağı gibi ömeklem grubunu oluşturan birimlerin yaş yığılması (%89) 18-25 kategorisi arasındadır.

Burada araştırma ömekleminin önemli bir özelliği ortaya çıkmaktadır. Araştırma örneklemini oluşturan birimlerin çoğu gençtir. Her yaş kategorisi gibi bu grubun da kendine özgü nice! ve nitel özellikleri vardır. Bu dönem biyolojik ve fizyolojik yapının sabitleştiği, belli sosyal süreçler vasıtasıyla olgunlaşma ve gelişme dönemlerine ulaşılmaya çalışıldığı yaş dönemleridir. Kişiliğin sosyo-kültürel kısmı bu dönemde teşekkül eder ve istikrara kavuşur. Davranışlar, duygulann etkisinden çıkarak aklın ve düşünmenin etkisine girer; bu dönemle birlikte davranışlar real bir yapıya kavuşur3•

Aynı şekilde din olgusu da bu dönemde istikrara kavuşur ve bir yapı oluşturur. Artık kişi dinle ilgili tutum ve zihniyet sahibidir ve dinle ilgili olarak çizdiği izafet çerçevesine göre davranışlarını düzenleyecektir24

• Kişi dindar ise davranışlarında di nin etkisi görülecektir. Bu durum aşağıda ele aldığımız serbest zaman davranışları için de geçerlidir.

22 Arslantürk, Amman, a.g.e., ss.l71-187. 23 Arslantürk, Kutsalın Dönüşü, s.68. 24 Arslantürk, a.g.e., s.68.

Page 17: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

50 DİN EÖİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi . 2. Örneklem Grubunun Doğum Yeri

Aşağıdaki tabloda araştınnaya ·giren birimlerin, yukarıda ifade ettiğimiz kavramla söylersek sosyo-kültürel şahsiyetlerin coğrafi bölge itibariyle doğum yerlerini gönnekteyiz.

Tek sebep olmasa da fiziki ve coğrafi mekan ve olayların sosyal olay ve olgulara dowudan veya dalaylı olarak etki ettikleri bir gerçektir.

Mekan ister istemez insanın hayatı; dünyaya bakış açısı ve başarıları üzerine etki eder. İklim, toprağın yapısı; bereketli olup olmaması o yerde yaşayan insan gruplarını etkiler. Özellikle sosyo­kültürel ve ekonomik yapılar coğrafyanın etkisi altında şekillenir. Mesela yiyecek-içecek, giyim-kuşam, barınma gibi tabii ihtiyaçlar arasında ilişki olduğu kadar, aile biçimi, politik örgüt, din ve hukuk sistemleri, edebiyat, bilim anlayışı arasında dalaylı da olsa bir ilişki vardır. Aynı şekilde coğrafi şartlar ile zenginlik, coğrafi şartlar ile endüstri, coğrafi şartlar ile ekonomi, coğrafi şartlar ile sağlık ve insan verimi arasında anlamlı ilişkiler mevcuttur5

İnsanın üzerinde yaşadığı mekan, yalnız bir madde değildir. O, insanın her türlü maddi ve manevi eylemlerinin cereyan ettiği, bazen mutluluk, bazen hüzün ve göz yaşlarıyla sulandığı, bazen kanının aktığı, atalarının mezarının bulunduğu, muhtemelen kendisinin gömüleceği psikolojik bir objedir, yerdir. ·Böylece ferdin ve sosyal grubun zihniyet dünyası yaşadığı fiziki ve coğrafi çevrenin etkisi altına girerek bir izafet çerçevesi oluşturur, onlara bir hayat nizarnı sunar.

Ülkemizdeki bölgeler arasındaki farklılıklar göz önüne alındığında, yukarıda ifade ettiğimiz gibi fiziki ve coğrafi çevrenin bu farklı bölgelerde kendine özgü bir sosyo-kültürel ortam meydana getirdiğini görürüz. Örnekleme giren sosyo-kültürel şahsiyetlerin büyük bir çoğunluğu Mannara, Karadeniz ve İç Anadolu bölgelerindendir (%81). Bu bölgelerin gelişmişlik durumu farklılık arz etmektedir. Dolayısıyla bu farklılık, onların zihniyet dünyalarını; dünyaya bakış açılarını, din algılayışını ve serbest zaman faaliyetlerini de etkileyecektir.

25 Bkz., Takiyyettin Mengüsoğlu, Felsefeye Giriş, İstanbul 1988.

Page 18: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

EGİTİMLİ DİNDARIN SERBEST ZAMAN KURUMU 51 Seçenekler f % Erkek Kadın

Marmara 144 35,6 82 62

Ege 30 7,4 15 15

Karadeniz 97 24,0 58 39

Iç Anadolu 56 13,8 31 24

Akdeniz 20 4,9 16 4

Doğu Anadolu 34 8,4 31 3

G.D. Anadolu 16 4,0 13 3

Y. Dışı 7 1,7 4 3

Cevapsız 1 0,2 - 2

Toplam 405 100 250 155

TABL0:3 ÖRNEKLEM GRUBUNUN DOGUM YERİ

Tablo:3 de görüldüğü gibi araştınnanın ömeklemi Türkiye'nin her bölgesinden örneklerden oluşmaktadır. Ege, Akdeniz ve Batı Bölgelerinin hayat nizamlarının Karadeniz, İç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerine nazaran daha seküler olduğu varsayıldığmda, araştınna sonuçlarının anlamlı olduğu görülecektir. ·

4. Örneklem Grubunun Doğum Yeri (Nitelik)

Her insan dünya hakkında ferdi bir tasavvura sahiptir. Bir ferdin diğer şahıslara ve objelere karşı reaksiyonları, kendi görüşüne göre şekil alır. Diğer bir ifade ile her insanın zihniyet yapısı ayrıdır ve kendine özgü bir yapısı vardır. Bu farklılık, insanlar arası biyol9jik ve psikolojik farklılıklar, fiziki ve coğrafi çevre, geçmişe ait tecrübeler ve gelec.eğe ait ideallerden; istek, hedef ve amaçlarından ve ferdin sosyq-kültürel çevresinden doğa?6 .

Her insanın sosyal davranışı, kendisi için en müsait olan noktadan dünyayı algılama tarzına bağlı olarak şekillenmektedir. Algı (idrak) olayı bir yandan algılayan sujenin, diğer yandan algılanan objenin yapısına bağlıdır. İnsan her şeyden önce bio-psişik bir varlıktır. Fert bu bio-psişik yapısı ile toplumda yer alır. Bir sosyal grup, üzerinde yaşadığı mekan ile

26 Bkz., Krech-Crutcfield-Ballachey, Cemiyet İçinde Fert, Çev., Mümtaz Turhan, istanbul 1970.

Page 19: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

52 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ . karşılıklı etkileşimi yanında, bu sosyal grubun nüfusu ve bu nüfusun

bio-psişik özellikleri sosyal grubu oluşturan nüfusun cinsiyet (kadın­erkek) kategorileri, yaş kategorileri, sağlık-hastalık durumları, kabiliyetleri, zeka-akıl ve düş9nme yetenekleri, biyolojik ve psikolojik kahtım özellikleri, bilhassa huy ve mizaçlan, karakter ve şahsiyetleri, istek arzu ve ihtiyaçları bu sosyal grubun içinde cereyan eden, olup biten olaylar ve başarılarta doğrudan ilişkilidir. Temelini insanın tabii varlığında bulan bu yetenekler ve özellikler, onu etkilemekten geri kalmazlar.

Fertleri ve toplumları birbirinden ayıran ve farklı yapan bu faktörlerle birlikte, yine onları birbirine benzer yapan ve benzer davranışlara sevk eden onların müşterek tasavvurları da vardır. Her fert, insan olma bakımından belirli bir sinir sistemine sahiptir. Her insanın duyu organlarına sahip olması, az veya çok bir aklının bulunması, ortak fiziki ve sosyal çevrede yaşamak zorunda olmalan onları benzer, ortak kognitif yapıya da sahip kılar. Fertleri ve toplumları ortak bir şuura sahip kılan ve ortak benzer davranışlara sevk eden özellikler arasında en önemlisi kültür birliğidir. Aynı kültüre sahip insan ve insan toplulukları her ne kadar birbirinden farklı görünse. de kültür birliğinden dolayı zihni­yet dünyaları büyük ölçüde birbirinin aynıdır. Aynı kültür grubuna mensup şahısların istek, arzu, ihtiyaç ve amaçlarının aşağı yukarı aynı olması, fiziki ve sosyal çevrelerinin birbirine benzemesi, aynı öğrenme tecrübelerine sahip olmaları dolayısıyla zihniyet dünyalarında bir birlik meydana gel_i?7

Her insanın objelere (maddi-manevi) karşı pozitif veya negatif bir tutumu, yani sevgi veya nefret şeklinde bir eğilimi mevcuttur. Anc·ak bu eğilimin güç derecesi farklı olabilir. Ancak bilim objelere karşı tarafsız tutuma sahiptir. Zaten bilimi bilim yapan özellik de, bu objektif tutumdur. Buna rağmen bir obje, bir fert veya toplum için psikolojik bir obje halini almış ise, o ferdin o obje hakkında. tarafsızlığını koruması zor olur. Yüzde yüzlük bir objektif olma durumu pozitif (tabiat) bilimleri için söz konusu olsa da, manevi ilimler için mümkün olmaz. Grup ruhunun teşekkülü de bu ortak eğilim ve düşünce birliğinden çıkar.

27 Krech ve Arkadaşları, a.g.e.,

Page 20: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

EGİTİMLİ DİNDARIN SERBEST ZAMAN KURUMU 53 Fert, toplumda rol, statü ve yetkisi ile yeralır. Diğer bir ifade ile

ferdin rol, statü ve yetkileri şahsi yetenekleri ve içinde bulunduğu toplum normlarına (kurallar) göre şekillenir. Toplum normları, kişinin eline verilmiş senaryolara benzer. Kişi bu senaryoya göre rolünü ifa eder ve toplumda bir statü kazanır. Ancak ister formel normlar (hukuk normları: kanun, tüzük, yönetmelik, yönergeler) olsun, isterse informel (gayri resmi) nortiılar (örf, adet, töre, gelenek, ahlak, din) olsun statik değil dinamik bir yapıya sahiptirler. Sosyal değişme de, norm değişmesi ve buna bağlı olarak rol, statü ve yetki değişmesi olarak ele alınabilir8 • Her davranışın bir hareketliliği içermesi tabiidir. Sosyal değişmede de bir hareketlilik vardır. Ancak, hareketi meydana getiren sebepler (motivler), hareketin yönü ve derecesi farklı farklı olabilir. Aynı etkilerle aynı derecede değişmeler benzer yönde vuku bulabilir ve tipleşmiş bir yapı oluşturabilir. Böylece tarih içerisinde tipleşmiş sosyal yapılar ve sosyal

• yapı değişmeleri ortaya çıkar.

Normlar kategorisi oluş prosesi içerisinde sosyal olay ve olguları birlikte belirler. Sosyal varlık alanındaki oluş, hiçbir zaman ve herhangi bir şekilde kendiliğinden meydana gelmez. Bu oluş yönetilen ve belli bir amaç güden bir oluştur. Burada insanların olaylara karışması, onlara bir yön vermesi söz konusudur. Fakat insan başarılarıyla insan olayları

birbirinden kopuk bir durumda değildir. Olaylar başimiarı etkiler; başarılar olaylarla şekil kazanırlar. Bu da bir sosyal yapı içerisinde oluşur ve nesilden nesile taşınır. Bir kuşağın içinde bulunduğu olaylara şekil

kazandırması ve bu şekil kazandırmanın gücü, onun bu belli zamandaki insan başarılarına katılıp katılınamasına ve ne ölçilde katıldığına bağlıdır. Bu durum kültür yaratma ve kültürü kuşaklar arası aletarınada önemli bir husustur9

Köylülük, şehirlilik, kasabalılık bir hayat biçimidir, kendilerine özgü bir sosyo-kültürel yapıları vardır. İnsaniann kognitif dünyaları (dünyayı değerlendirme şekli) bu yapının etkisinde teşekkül eder. Diğer bir ifade ile bir ferdin zihniyet dünyasını tespit edebilmek için onun içinde bulunduğu soyo-kültUrel yapıya başvurmak lazımdır.

28 Bkz Orhan Türkdoğan, KültUr ve Sağlık-Hastalık Sistemi, İstanbul I 991. 29 Bkz., Mehmet Taplamacıoğlu, Genel Sosyoloji, Ankara 1969.

Page 21: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

54 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi Cemaat (Gemeinschaft) yapısı arzeden köy ve kasabalara

karşılık, şehirlerde cemiyet (Geselschaft) yapısı hakimdir. Cemaat içerisinde insanlar ortak kOltürleri çerçevesinde ortak düşüncelere sahip olurlar ve ortak davranışlar sergilerler. Bu homojen yapıyı sağlayan manevi kültürdür. Halbuki şehirlerde maddi kültür ağırlıklı bir yapı vardır. Bu nedenle de cemaat yapısı içerisinde sosyal bütünleşme ve bu bütünleşmeyi sağlayan inançlar kuvvetlidir. Aynı şekilde cemiyet yapısında sosyal çözülme ve yabancılaşma sözkonusudur; insanların inançlarında, dinle ilgili tutumlarında negatifyönde değişmeler ortaya Çı­kar3o

Seçenekler F % Erkek Kadın

Sehir 277 68,4 166 110

Kasaba 75 18,5· 54 21

Köy 49 12,1 28 21

Yurtdışı 3 0,7 1 2

Cevapsız 1 0,2 ı -Toplam 405 100 250 155

TABLO: 4 ÖRNEKLEM GRUBUNUN DOCDUCU SOSYO-K0LTÜREL ORT AM

Elde mevcut araştırmada köy ve kasaba doğumlu örneklerin nüfusu % 3 ı, şehirde doğanların ise %67 dır. Böyle bir sonuç örnek! em grubunun cemiyet hayatının ifadesi (fenomeni) olan modern serbest zaman kurumlarına eğilim göstermesi gerektiğini akla getirmektedir. Halbuki elde ettiğimiz bulgulara göre dindar hangi kesimden olursa olsun din onun davranışlarını etkilemektedir. Her ne kadar cemaat hayatından farklı bir serbest zaman değerlendirmesi mevcut olsa da dindar pür seküler bir serbest zaman faaliyetine yönelmiş durumda değildir.

5. Örneklem·Grubunuo Ekonomik Durumu

insan aynı zamanda ekonomik bir varlıkdır. Hayatını devam ettirebilmesi ve toplumda belli bir yer (s~tü) ede edebilmesini ekonomik yapısı etkilemektedir.

30 Mehmet Fikret Gezgin Sosyal Yapı Açısından Genel Sosyoloji-Köy Sosyolojisi ilişkisi, İstanbul 1997

Page 22: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

EGİTİMLİ DİNDARIN SERBEST ZAMAN KURUMU 55 ifade edilen şekliyle ·insanın ve toplumun refahı ve mutluluğunda

ekonomi bağımsız değişken olarak rol oynamaktadır. Zira bütün ekonomik faaliyetler sonuçta insanlar arası ilişkilerin yapılaşmasına etki etmekte ve fertler bu yapılarıyla, toplumlar da ekonomik gelişmişlik­leriyle değer (prestij) kaz~aktadırlar.

Sosyal tabakalaşma piramidinde fertler sosyo-kültürel yapılarını ekonomik güçleri ile destekler ve piramit içerisinde kendilerine bir hareketlilik (mobilite) sağlarlar. Ancak fert, sosyal tabakalar arasındaki hareketülikte gücünü sırf ekonomiden almaz. Daha açık bir ifade ile, fer­din toplum içinde işgal ettiği yerin (statünün) değeri (prestiji) sırf ekonomik değildir. Ferdin şahsi (biyolojik ve psikolojik) yapıs~,

toplumun sosyo-kültürel normlarını benimseme durumu, sosyo-kültürel şahsiyeti, rol benimseme ve ifa gücü, eğitim durumu, olaylar ve olgular

,arasındaki ilişkileri keşfetme yeteneği onun statüsüne etki etmektedir3 1•

Seçenekler f % Erkek Kadın

Alt gelir seviyesi 53 13,1 38 15 Ota gelir seviyesi 308 76,0 184 123 Yüksek gelir 9 2,2 5 5 seviyesi

Cevapsız 35 8,6 24 12

Toplam 405 100 250 155 TABLO:S ÖRNEKLEM GRUBUNUN EKONOMiK DURUMU

Sosyal ~tatüyü belirleyen faktörlerden biri de ekonomidir. İhti­yaçların giderilmesinde; kendini gerçekleştirmede ekonomik gücün rolü büyüktür. Ekonomik güç birtakım insanlara özel eğitim imkanları sağ­larken, çok zeki ve yetenekli gençler eğitim dışı kalabilmektedir. Kısaca ekonomi eğitimin yönü ve şeklini de etkilemektedir.

Ömeklem grubunu oluşturan örneklerin ailelerinin ekonomik güçleri tablodan anlaşıldığı kadarı ile orta üstü, orta ve orta altı tabakaya denk gelmektedir (%89). Böyle bir aile yapısında hedonizme yönelmek-

31 Arslantürk, a.g.e., ss.171-187.

Page 23: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

56 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi ten çok, asgari ihtiyaçlar ve temel ihtiyaçların rahatça giderilmesi

sözkonusudur.

Yapılan araştırmalara göre toplumda dindar kesimi orta tabakadaki insanlar oluşturmaktadır. En üst ve en alt tabakada yer alanların dinle ilgilerinin daha az olduğu ve hatta toplumdaki dinsizler grubunun bu tabakalardan çıktığı tespit edilmişti~2•

Din 21. yüzyılın yükselen değerleri arasında yer almaktadır. Buna etki eden faktörler arasında modernizmin madde merkezli bir hayat dayatması yanında toplumlarda orta tabakalaşma olgusunun gelişmesi önemli bir faktördür. Türkiye'deki dine karşı pozitif eğilimleri de bu tür bir tabakalaşma olgusunda aramak lazımdır33 •

6. Örneklem Grubunun Eğitim Durumu

Sosyal vailık alanı bilirnından önemli bir deü~fminasyon ilkesi de eğitimdir. "Eğitim, önceden belirlenmiş kurallar vasıtası ile ferde iradi davranış kazandırma, davranış geliştirme ve davranış değiştirme süreci" veya "kişiliğin gelişmesine yardım eden ve onu temel alan, onu yetişkin hayatına hazırlayan, gerekli bilgi beceri ve davranışlar elde etmesine yarayan bir süreç"34 olarak tanımlanabilir.

Birinci tanıma göre eğitimin üstlendiği üç önemli görev vardır. Bunlardan biri davranış oluşturma, diğerleri ise davranış geliştirme ve davranış değiştirmedir. Hem davranış oluşturma, hem de davranış geliştirme ve değiştirme, bir süreç içinde ve belli prensipler çerçevesinde belli amaç ve hedefe yönelik yapılardır. İnsan doğduğu andan itibaren ilk önce resmi olmayan (informal) normlarla sosyalleşme/sosyalleştirme sü­recine girer ve bu normlara uygun davranış oluşturmaya başlar. Önerme halinde söylersek, kognitif sistemimizin meydana gelmesine etki ettikleri için bilhassa dikkatimizi çeken özellikler, ip uçlan, büyük bir ölçüde kültürümüz tarafından tayin edilmiş.tir. Resmi olmayan normlar (örf, adet, gelenek, töre, ahlak, din kuralları) aynı zamanda toplumun manevi kültürünü meydana getirirler. Bu gayri resmi kurallar, maddi yatırım gücü elde ettiklerinde resmi (formal) kurallar haline dönüşürler. Bu nedenle

32 Ramazan Karaman, Sanayileşmenin Di ne Etkisi, Konya 2000. 33 Bkz., Zeki Arslantürk, Kutsalın Dönüşü, İstanbul I 998. 34 Mahmut Tezcan, Eğitim Sosyoloj isi, Ankara l 992.

Page 24: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

EGİTİMLİ DİNDARIN SERBEST ZAMAN KURUMU 57 formel hukuk kurallarının temelinde, informel toplum kurallan bulunur. Bu şu demektir, zihniyet ve şahsiyet oluşturmada formal ve informal kurallar birlikte fonksiyon görürler5

İnsanın zihniyet dünyasının (kognitif yapının) değişmesinde eğitimin önemli bir rolü vardır. Zihniyet değişmesi tipik bir şekilde, ferdin malumat ve isteklerinde meydana gelen değişmelerin eseridir. Bu değişme, kısmen önceden mevcut zihniyet sistemlerine ait özelliklerin,

kısmen de şahsiyet faktörlerinin etkisi altındadır24. Bir taraftan zihniyet yapısının oluşumu, diğer taraftan bu oluşumla birlikte değişimi eğitimi; eğitim ilkesinin deterrninasyonunu hem olumlu, hem de olumsuz yönde etkiler. Eğitim sistemi bozuk, geri bir düzen içinde bulunan bir toplum, sadece ·bitkisel bir hayat sürer. Ancak eğitim sisteminde belli bir amaç, bir hedef güden, böylece belli bir görüş tarzı kazanan bir toplum, kendi tarihi oluşumuna olumlu bir yön kazandırabilir. Düşünrneliyiz ki, bütün i'nsan başarılarının temelini bilim, felsefe, teknik ve sanat oluşturmakta­dır. Bilim, felsefe, teknik ve sanat alanlarının içine girmeyi ve bu alanlarda üretken olarak çalışmayı, ancak bizi buna hazırlayacak bir eğitim sistemi sağlayabilir. Bu nedenle eğitim problemi, bütün sosyal problemierin başında gelir. Çünkü her şey onunla verimli olmaktadır; onsuz kalan bir topluluk, ancak donmuş "statik" bir durumun içinde bitkisel yaşayabilir; fakat asla üretken olamaz36

Seçenekler f % Erkek Kadın Okula gitmedim 1 0,2 - 1 lıkokul 12 3,0 7 5 Ortaokul 2 0,5 2 -Use 37 9,1 28 9 Yüksek Oğretim 339 83,7 203 135 Di~er 8 2,0 5 3 Cevapsız 6 1,5 5 2

Toplam 405 100 250 155

TABLO: 6 EGİTİM DURUMU

Sosyo-kültürel yapı ile eğitim arasında, eğitimle kognitif dünya arasında anlamlı bir ilişki vardır. Aynı ilişkiler d ine karşı tutumlar için de

35 Arslantürk, Sosyoloji, ss-267-282. 36 Bkz., A. Kurtkan Bilgiseven, Eğitim Sosyoloji, İstanbul 1992.

Page 25: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

58 DİN EÖİTİ11İ ARAŞTIRMALARI DERGiSi söz konusudur. Örnekleme giren nüfusun %3'ü ilkokul, %9.6'sı

ortaokul ve lise mezunudur. Buna karşılık örneklerin %83,7'si yüksek öğrenim gençliğidir.

Yukarıdaki tablo ile aşağıdaki 7. tablo arasında örnekleme giren birimlerin eğitim durumları ve meslekleri bakımından bir benzerlik vardır. ·

7. Örneklem Grubunun Mesleği

Sosyal olay ve olguları etkileyen önemli süreçlerden birisi de eğitimdir. Eğitim insanda bir zihniyet ve davranış dünyası meydana getirmede rol oynar. Aile ve toplumda alınan normlarla (kültür) birlikte okulda alınan eğitim zihniyet dünyası bir bütün oluştururlar, daha doğ­rusu oluşturmalıdırlar. Ancak resmi normlarla resmi olmayan normların farklılık arz ettiği, .çatışma balinde bulunduğu geri kalmış/gelişmekte olan toplumlarda örgün eğitimle alınaniverilen bilgiler aym zamanda mecburi kültür değiştirmesi yaratacak şekilde planlanmışlardır. Bu uygu­lamalardan din de nasibini almıştır/almaktadır. Modernizmin seküler bir eğitim ve toplum hayatı dayatması özellikle gençleri etkilemektedir.

Diğer yandan okul ve buna bağl ı olarak al ınan eğitim türü ile nesneleri, olay ve olguları algılama ve değerlendirme arasında anlamlı bir ilişki mevcuttur. Beklentiye uygun olarak yetiştirilen ve şartlandırılan geçlerin bu beklenti çerçevesinde oluşanizafet çerçeveleri dinle ilgil i iza­fet çerçevesini de etkilemekted!r. Buna ilave olarak Türkiye'de mevcut eğitimde fırsat eşitsizliği; Ust tabaka çocuklarının daha iyi okullarda okuması, Anadolu liselerine belli kesimlerin çocuklarının girebilmesi, yurt dışındaki üçüncü nesil gençlerin din ve kültür problemleri, i.H.Liselerinde din ağırlıklı bir eğitimin yapılması incelediğimiz ör­neklem grubunun din algılamalarını etkilemiş bulunmaktadır.

Seçenekler f % Erkek Kadın

Öğrenci 332 82 196 135

Diğer 73 18 54 20

Toplam 405 100 250 155

TABLO 7: ÖRNEKLEM GRUBUNUN MESLEGİ

Page 26: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

EGİTİMLİ DİNDARIN SERBEST ZAMAN KURUMU 59 Tablodaki verilere göre ömeklem grubunun baba mesleği'sosyal

yap ı piramidinde orta tabaka ve orta tabakaya yakın alt tabaka meslek kategorilerinden oluşmaktadır. Meslek mentalitesinin diğer düşünce sistemlerine etki ettiği bilinen bir gerçektir. Ayrıca adı geçeh tabakalar kozmopolit olmayan halk kültürünün temsilcileridir. Dindarlar ve dini gruplar da b~ tabakalardan çıkmaktadır. ·

Dine karşı eği limlerini incelediğimiz grup her ne kadar üniversi­tede eğitim görmekte olan gençlerden oluşmakta ise de, aile reisi olan babanın bunlar üzerindeki etkisi ve yönlendirmesini küçümsemek müm­kün değildir.

+8. Örneklem Grubunun Dini Durumu

Hak veya batı!, ilahi veya gayri ilahi insanların hep bir dini olmuş; ,insanlar inançları çerçevesinde olayları, olguları nesneleri algJ iamış, değerlendinniş; din meydana getirdiği kültürün mihveri olmuştu. Bu nedenle de kişinin mensup olduğu din, şahsiyetinin ifadesi olarak kimlik kartında yer almıştır. Ancak kişinin kimliği ve . gayrı resmi kimliği arasında her zaman bire bir ayniliğin olmadığı da bir gerçektirn. Bu ne­denle biz tablo 8'deki verilerde önce ömeklem grubuna giren nüfusun resmi dinini öğrenmek ve bundan sonraki tablo verileri ile tablo 8 arasın­daki aynilik derecesini ölçmek istedik.

a. Örneklem Grubunun Resmi Dini

Seçenekler ı f ı %

İslam-Sünni ı 350 ı 89

İslam-Alevi ı 38 ı 7

Diğer ı 5 ı ı

Cevapsız ı 12 ı 3 Toplam 405 100

TABLO: 8 ÖRNEKLEM GRUBUNUN RESMİ DİNi

Örneklem grubunun resmi dini %96 İs lam'dır. İslam'ın Sünni mezhebi %89 ve Alevi mezhebi %7 ile örneklernde yer almıştır. Her i!Q

37 Arslantürk, a.g.e., ss.l71-178.

Page 27: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

60 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARJ DERGiSi mezhebin İslam Dini'ne balaş açılarında birtakım farklılıklar olsa da te­

melde İslam inancını temsil etmektedirler. Aşağıdaki sorulara verilen cevaplar da kendi inançlarına ve genel olarak din olgusuna karşı tutumun tespiti açısından değerlendirilmiştir.

b. Dindarlık Derecesi

Seçenekler f % kadın erkek

Çok dindar 23 5,7 6 17

Dindar 332 82 123 209

Dinle az ilgili 41 10,1 23 18

Cevapsız 9 2.2 3 6

Toplam 405 100 155 250

-- - -T ABI:O 9: ÖRNEKLE M GRUBUNUN D1NDARLIK DURUMU

Giriş bölümünde de ifade ettiğimiz gibi örneklem grubunu şuurlu olarak dindarlar arasından seçti k. Bu sebeple dindarlık oranı araştırmanın örnekleminde %88 olarak çıkmıştır. Bu durum aşağıdaki 10-11 ve 12. tablolarda yer alan bilgilerle de doğrulanmaktadır.

c. Ailenin Dindarlık Derecesi

Fert sosyalleşme sürecine ailede girer. Ailede alınan eğitim ve kültürlenme olguları ferdin şahsiyetinin çerçevesini çizer. Bu çerçevede din önemli bir konuma sahiptir. Fert diğer kültür unsurları ile birlikte ailenin dini değerlerini de öğrenir ve benimser. Özellikle çocukluk dö­nemlerinde çocuğa yüklenen kültürel değerler daha kalıcıdır ve benliğin bütün unsurlarına yerleşir. Bu sebeple örnekiemi oluşturan araştırma grubunun ailelerinin dini yaşayışlarının durumu araştırmada belirlenen diğer bir determinasyon ilkesi olarak tespit edilmiştir

Seçenekler f % kadın erkek rcok dindar 30 7.4 7 23 Dindar 325 80,2 117 208 Dinle aza ilgili 44 10,9 25 19 Cevapsız 6 1,5 5 1 Toplam 405 100 155 250

TABLO 10: ÖRNEKLEM GRUBUNUN AILE DINDARLIK DURUMU

Page 28: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

EGİTİMLİ DİNDARIN SERBEST ZAMAN KURUMU 61

Tablodan anlaşılacağı gibi önekleme giren denekierin %88'inin aile yapılarının dindar, % 10,9'unun ise dinle ilgilerinin az olduğu belirlen­miştir.

d. Dini Öğrenim Durumu

Seçenekler f % Erkek Kadın Okulda görülen din bilgisi 89 22,0 51 38 dersleri Ozef din öğrenimi (ailede, 87 21,5 69 18 camide kursta\ Hem okul hem özel din 200 49,4 114 85 öörenlmi Din öareniml oörmedim 1 02· 1 -Diöer 22 5.4 12 10 Cevaosız 6 1,5 3 4 Toolam 405 100 250 155

TABLO 11: ÖRNEKLEM GRUBUNUNDİNİ BiLGİSİ

Yukarıdaki tablodan da anlaşılacağı gibi örnekiemi teşkil eden birimlerin %93 ü din öğrenimi görmüştür. Dolayısıyla bireylerin dindarlık derecelerinin göstergelerinden biri belki de en önemlisi, aldıkları din eğitiminin şahsiyetlerini belirlemiş olmasıdır.Bireylerin ileri yaşlarda, daha önce aldıkları eğitime rasyonel yaklaşımlarının neticesinde kendilerini dindar olarak nitelendirmeleri gösteriyor ki birey, aldığı din olgusunu kabul etmektedir. Özel dini eğitim alanların sayısının yüksek olmasm gösteriyor ki aile din eğitimine hassasiyetle eğilmektedir ve her ne şekilde olursa olsun çocuğunun din eğitimi almasını istemektedir. Din eğitiminin şu yada bu şekilde hemen herkes tarafından alındığına bakılırsa din, toplum nazarında kabul görüyor denilebilir.Hem okulda hem de özel olarak din eğitimi alanların varlığı, ailenin din eğitimini alsın veya almasın çocuğuna yetişme çağında verdiği eğitimin temel unsurlarından biri olarak dini öngördüğü anlaşılmaktadır.

Tablodan da anlaşılacağı üzere din olgusu toplum tarafından kabul görmüştür. Bu bağlamda modem kamusal süreçte kadın, din olgusu içers.inde akademik seviyede kendini göstermiş ve din olgusunu anlama

Page 29: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

62 DiN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi ve aniatmada modem kamusal yaşantıda yerini almıştır ve bunu da

akademik çerçevede ele alarak bu kamusal yapıda yerini tayin etmiştir.

Herhangi bir şekilde din eğitimi almayanların varlığı toplumda az da olsa din eğitiminde bir boşluk olduğunu resmetmektedir. Diğer bir ifade ile resmi ve gayri resmi din eğitiminin yetersizliği söz konusudur.

e. Dini Bilgilerin Kaynağı

Seeenelder f % Erkek Kadın Kur'an -Hadis 308 26,0 208 100 Ilmihal Kilaciarı 230 19 140 90 Çağdaş 1slam 168 14 90 78 vazariarı

Tasawuf bOvükleri 77 7 47 30 Dini Sohbetler 201 - 17 127 74 Radyo-Televizyon- 138 12 85 53 Gazete-Derai Diöer 58 5 40 18 Toolam 1180 100 737 443

TABLO 12: ÖRNEKLEM GRUBUNUNDiN öCRENİMKAYNAKLARI

Örnekleme giren bireylerin din öğreniminde başvurduğu kaynak olarak ilk sırada Kur'an ve Hadis'in geldiği tercihlerdeki %26 'hk payında belirginleşmiştir. Bundan anlaşılıyor ki bireyler (aldıkları din eğitiminin verdiği bilgilerin belirleyiciliğinin etkisi de göz önüne alınırsa) din eğitiminin en doğru alınacağı yer olarak gördükleri Kur'an ve Hadis 'e başvurmaya önemle eğilmektedirler. Dolayısıyla dini anlamada kendi muhakemesini de katmaktan çekinmeyen büyük bir kitlenin varlığı da böylece resmedilmektedir.(Bu bireyin din olgusunda meydana gelebilecek dağmalara karşı bir eylemi olarak da anlaşılabilir.)

Örneklemin %19 'u dini meselelerine hazır çözümler bulabiieceği ilmihal geleneğine bağlıdır.Bireyler sosyo-kültürel şahsiyetleri içersinde kendilerine sunulan ilmihal kitaplarına da toplumun son zamanlardaki eğilimi ve verdiği öneme binaen yer vermektedir.

Çağdaş İslam yazariarına başvuranların örneklemin %14'ünü teşkil etmesi gösteriyor ki bireyler , son zamanlarda yapılın çalışmalara itimat etmekte ve çözüm yolu olarak onları tercih etmekte tereddüt

Page 30: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

EÖİTİMLİ DİNDARIN SERBEST ZAMAN KURUMU 63 etmemektedirler. Son zamanlarda ilirnde meydana gelen ihtisaslaşmaya atfedilen değer olarak da anlaşılabilir. Haddizatında birey, din olgusu kendi alanına girmediği için bu alanda akademik seviyede temsil görevi Ustlenenlere görevi atfetmekte ve ona itimat etmektedir.Dolayısıyla dini bilgilere de akademik alanda ihtisaslaşma şansı tanınmaktadır.Bunun yanı sıra ilmihal geleneğinin çağdaş İslam yazarlarının tercih edilme oranına yakın olma.Sı da gösteriyor ki bu ihtisaslaşma geleneksel tavırları karşısında bulmaktadır. Örnekiemi teşkil eden bireylerin 339'u ( %83,7) yilkseköğrenim gören bireylerden olması akademik çalışmalara atfedilen değerin oluşumunda etki ettiğini göz önüne sennektedir.

Örnekleme giren bireylerin %7'si Tasavvuf büyüklerine bağlılıklarını dini eğitimlerinin merkezine onları yerleştinnekle ifade etmiştir.Diğer seçeneklerle kıyaslandığında az bir yekün teşkil etmesi ı;österiyor ki tasavvuf büyilklerine olan bağlılık yerini başka olgulara bırakmıştır.Daha sonra da ifade edileceği gibi dini sohbetlere atfedilen bağlılık tasavvuf geleneğine baskın gelmektedir.Bu da tasavvufa daha önce atfedilen değerin azalmasında etkisi olduğunu göstennektedir.

Bireye dini bilgileri katıldığı meclisten alma şansı tanıyan dini sohbetler tercihierin %17'sini teşkil etmektedir.Birey geleneğine bağlı olarak Kur'an ve Hadis'e başvunnayla beraber Dini kendisine anlatacak bir lider ihtiyacını böylece dini sohbetlerde karşılamaktadır.

Bireylerin %12'si dini bilgilerini basın yayın organlarından

aldıklarını belirtmişlerdir. Dolayısla örnekleme giren bireylerin %88'i radyo,televizyon,gazete ve dergiyi dini bilgileri edinme aracı olarak algılamamaktadır. Bu da gösteriyor ki 20.yy'da görsel ve işitsel kamusal söylem araçları din eğitiminde etkin bir rol almamıştır.Bu, din eğitiminde geleneksel yapının baskın olduğunu göstennektedir. Örnekiemi teşkil eden bireylerin %89'unun İslam dinine mensup olması gösteriyor ki İslam dini 20.yy'da hala geleneksel metotlarla öğretilmeye çalışılmaktad,ır. Teknolojiye verilen yaşama şansı din olgusu içersinde Y,etersizdir.Esasen örneklemin çoğunun 18-25 yaşları arasında olması gtiz önüne alınırsa genç kuşağın teknolojiye duyarsızlığının değil de teknoloji içersinde kendisine sunulan dini bilgi edinme yollarının yetersizliğinin etken olması söz konusudur.Bireylerin %68'inin şehir doğumlu olması

Page 31: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

64 DİN EÖİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi da bireylerin hayatında teknolojinin yerinin önemine bir parametre

olduğunu göstermektedir. ·

B. SERBEST ZAMAN DAVRANIŞLARININ Y APILAŞMASI

I. ZORUNLU OLMAYAN DİNİ iBADETLERİ YAPMA SlKLIG I•

Din günah-sevap değer yargısına dayalı emir ve yasaklar koyar. Halbuki bir faaliyetin serbest zaman kurumu çerçevesine girebilmesi için onun zorunlu olarak yapılmaması şartını koymuştuk. Buna karşılık dindarınserbesCzamanl .. değerlendirme faaliyeti olarak ele alacağımız aşağıdaki durumlar haz sağlama ve ferdi olma özelliklerine rağmen dindar için Tanrı katında bir menfaat elde etme arzusunu içermektedir. Daha açık söyleyecek olursak, giriş bölümünde serbest zaman faaliyetine izafe ettiğimiz şartları Kur'an okuma, nafile namaz kılma, Nafile oruç tutma, farz olan haccın dışında hacca gitme, zikir, itikaf, ·kandil ve bayram günleri ziyaretlerinin mutlak şekilde içerdiği söylenemez. Bu nedenle (din bu davranışlara belli seviyede sevap atfettiği için) biz bu faaliyetleri "yarı serbest zaman faaliyeti" veya "mutlak olmayan serbest zaman faaliyeti" olarak nitelendirmekteyiz. . \

• Elde mevcut araştırmada amacımız din bilimi yapmak de~ldir. Bu nedenle aşağıda bağımlı değişken olarak tespit etti~miz olgutarla ilgili dini bilgi vermeyi uygun bulmadık.

Page 32: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

EGİTİMLİ DİNDARIN SERBEST ZAMAN KURUMU 65

a. Kur'an Okuma, Nafile Namaz Kılma, Nafile Oruç.Zildr ve İtikaf

SERBEST ZAMANLARI KURAN NAFiLE NAFİLE

DEGERLENDİRM.E OKUMA· NAMAZ ORUÇ ztıdR İTİKAF SOOJIGI

SEÇENEKLER K 37 6 ı 17 ı

Herzaman E 40 6 7 27 3 N 77 12 8 44 4 % 19,0 3,0 2,0 10,9 1,0 K 53 lO ı5 29 ı

Çoğu zaman E 68 21 11 41 4 N 121 31 26 70 6 0/o 29,9 7,7 6,4 17,3 1,5 K 61 114 l14 76 13

Ara-sıra E 128 165 173 104 43 N 189 280 288 181 56 % 46,7 69,1 711 44,7 13,8 K 3 22 22 26 125

Hiçbir zaman E 12 53 55 68 ı75

N 15 75 77 94 300 0/o 3,7 18,5 19,0 23,2 74,3 K ı 3 3 7 ıs

Cevapsız E 2 5 7 10 24 N 3 7 6 17 38 0/o 0,07 1,7 1,5 3,9 9,4 K 155 155 155 155 155

Toplam E 250 250 250 250 ıso·

N 405 405 405 405 450 % 100 100 100 100 100

TABLO 13: ZORUNLUOLMAYAN DiNi ffiADETLERI YAPMA

Page 33: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

66 DİN EÖiTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi

b. Bayram Günlerini ve Kandil Gecelerini Geçir~e

SEÇENEKLER Bayram günleri Kandil geceleri

f % ' K E f % K E Evde misafir kabul eder 171 14,6 ı ı ı 171

misiniz

Dost ve komşuları ziyaret 286 23,6 ederim

Manevi bUyüklerimi 92 7,6 20 67 21 5,2 7 14 ziyaret ederim

Kab ir ziyaretlerine 197 16,3 57~- 127 giderim

Şehir dışında gezmeye 59 4,88 20 34 gitmek

Aile hUyUklerimi ziyaret 353 29,24 138 213 51 12,6 14 34 ederim

İbadetle geçiririm 271 66,9 lll 141 TV.ve radyoda dini 107 26,4 39 57

programları takip ederim. Diger 90 22,2 25 60

TOPLAM

TABLO 14: ~AYRAM GÜNLERİ ve ~DIL GECELERİ DAVRANlŞLARI

2. EGİTİLMİŞ DiNDAR ve ÇAGDAŞ SERBEST ZAMAN FAALİYETLERİ

Örnekleme giren sosyo-kültürel şahsiyetlerin tamamı müslümandır. Bu nedenle serbest zaman davranışlarını İslam Dini'nin emir ve yasakları belirlemektedir. İslam'a göre günah ve sevap değerine göre davranışlar haram, helaJ, mekruh, mübah Şeklinde dört grupta mütala edilir. Aynı şekilde yerine getirilmesi açısından bu davranışların farz, vacip, sünnet, müstehap şeklinde ifa zorunluluk dereceleri vardır. Bu durumda İslam Dini dindara seküler bir alan bırakmamıştır. Zira bütün varlıklara ve davranışlara değer · atfetmiş durum~adır. Buna rağmen mübah değer yargısı atfettiği davranışları dindar diğer değer yargıtarına müdahale ettirmeden ifa serbestliğine sahiptir. Aşağıdaki tabloda eğitilmiş dindar

Page 34: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

EGİTİMLİ DİNDARIN SERBEST ZAMAN KURUMU 67 olarak vasıflandırdığımız denekierin serbest zaman faaliyetlerinde de bu durum açıkça görülmektedir.

a. Radyo, TV, Sinema, Tiyatro, Konsere G S itme ıkiı-ı ve Davranışı

SEÇENEKLER Radyo TV Sinema Tiyatro Konser

K ı7 6 ı - ı Herzaman E 28 2ı !O 4 -

N 4S 27 ll 4 ı

% lll 67 27 ı o 02 K 58 54 25 6 4

Çoğuzaman E 64 65 30 10 7 N 122 119 ss 16 ll % 30.1 294 13 6 40 27 K 70 90 86 67 76

Ara·sıra E 145 153 17ı 90 114 N 21S 243 2S7 1S7 190 . % 53.3 602 637 388 47 K 8 3 42 78 72

Hiçbir zaman E 10 8 38 145 126 N 18 ll 80 223 198 •;. 44 27 19 8 SS3 49 K 2 2 ı 4 3

Cevapsız E 3 3 ı ı 2 N s s 2 s s •;. ı 10 02 ı o 09 K 155 155 155 155 155

Toplam E 250 250 250 250 250 N 40S 40S 405 405 405 % 100 100 100 100 100

TABLO 15: D İN DAR ve ÇAGDAŞ SERBEST ZAMAN KURUMLARI

Örnekleme katılan bireylerin yukarıdaki faaliyetlere "her zaman" katılımı beş seçenekte de yetersiz bir trend sergilemektedir. Bu trendin en çoktan en aza doğru bir çizgi üzerindeki görünümü radyo, televizyon, sinema, tiyatro ve konser yönündedir. Beş seçenekte de katılımların ağırlık merkezi "ara-ıra" parametresidir. Öte yandan her ne kadar "her zaman" katiımı hepsinde de yetersizlik arz etse de, "hiçbir zaman" seçeneğinde bunlar birbirlerinden önemli derecede bir farkla ayrılmaktadırlar. Bu farkta da göze takılan husus, bireylerin kendi başlarına ve az bir efor ve maliyetle yapabildikleri faaliyetlere katılımda daha aktif rol oynadıklarıdır.Esasen televizyon ve radyoda kendi düşünce

Page 35: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

68 DİN EÖİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ dünyasına uygun bir seçenek bulma imkanı da bu tercih üzerinde

önemli bir etkide bulunmaktadır. ·

Örneklemin çoğunluğunun dindar olması dolayısıyla kendi kognitif yapılarına uygun program bulma imkanları diğerlerinden daha fazladır. Nitekim sinemada da bu özellik içkin olduğundan dolayı ona katılım tiyatro ve konseriere katılıma oranla daha fazla bir yekün arz etmektedir. Sözgelimi radyo seçeneğinde "hiçbir zaman" katılım %4, 4, televizyon seçeneğinde %2,7 dir. Bu iki seçeneğin de ortak özelliği bireysel olarak yapılma şanslarının yüksek olmasıdır. Buna karşılık sinema, tiyatro ve konserlerde sosyal bir ortamın varlığı söz konusudur. Tiyatro seçeneğinde "hiçbir zaman" katılım %55,3, konser seçeneğinde %49, sinema seçeneğinde ise %19,8 'dir. Dolaysıyla örnekleme katılan bireylerin yarısı t iyatro ve konser gibi sosyal bir ortamın getirilerinden uzak bir faaliyet-yönünde-tercih kullanmalarına karşılık sinemaya olan yönelimleri daha baskındır. Örnekleme alınan bireylerin büyük bir çoğunluğunun 18-25 yaş civannda olması da gösteriyor ki geçlerdeki eğilim teknolojinin getirilerinden yanadır.

Aynı şekilde tabloda mevcut şu göstergelere de dikkat etmek gerekir. Dindar tercihlerinde, olay, olgu ve nesnelere karşı tutumlarını günah-sevap açısından değerlendirdiği için günah işlerneyeceği

davranışları yapma gayreti göstermektedir. Bu durum geleneksel değer yargı ları ile ilişkili olsa da eğitilmiş dindarda da aynı eğilirnin bulunması geleneksel dindar ve eğitilmiş dindar arasındaki ortak noktadı r. Aşağıdaki

tablolarda mevcut diğer olgular için de bu durumu tespit etmek mümkündür.

Page 36: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

L

EGİTİMLİ DİNDARIN SERBEST ZAMAN KURUMU b. Misafir Kabulü, Aile Gezileri, Kabveye Gitme, Müzik Dinleme Davranışlan

SEÇENEKLER Kahve Toplantı Misafir Aile Lo kal kabul o ıı.ezi

K 3 5 ı o 4 Herzaman E ı8 ll 18 4

N 31 16 38 8 % 77 40 94 ı o K lO 37 6ı ı6

Ço~uzaman E ı ı 61 78 39 N 3ı 98 140 65 % 79 ı44 348 160 K 59 100 69 101

Ara-sıra E 135 ı6ı 144 163 N ı94 ı6ı ıı3 ı64

• % 479 64.7 5ı6 654 K 79 5 ı 13

Hiçbir zaman E 6ı ı o 7 ı8

N ı4ı ı5 8 41 % 35.1 3.7 ı o 10.1 K 4 8 3 ll

Cevapsız E 3 6 3 16 N 7 14 6 27 % ı4 3.5 ı ı 64

K 155 ı55 155 155 Toplam E ı5o ı50 ıso ıso

N 405 405 405 405 % 100 100 100 100

TABLO 16: DiNDAR IN BOŞ ZAMAN FAALiYETI

69

MOzik (sıklık)

ı ı

38 59

146 73 99

172 4ı7

54 107 16ı

39.8 3 6 9

22 4 . 4

0.7 ı55 ıso 405 100

Tabloda mevcut verilere dikkat edilecek olursa boş zaman faaliyetlerinin yapılma sıklıkları genelde ''çoğu zaman" ve "ara-sıra"

yönündedir. Ara-sıra seçeneğindeki ağırlıklı tercih de "aile gezisi" ve "toplantı" yönündedir. Daha sonra "misafir kabulü" ve "kahve-lokale gitme" davranışları gelmektedir.

Bu veriler ışığında denilebilir ki bireylerin faaliyetlerinde geleneksel yapının yoğun bir etkisi söz konusudur. Örnekiemi oluşturan birimlerin çoğunun dindar olması yaptıkları faaliyetlerin yukarıdaki seçenekler çerçevesinde şekillenmesinde de etkilidir. Bireylerin tercihlerinin "her zaman" tercihinde yoğunluk merkezinin müzik seçeneği

Page 37: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

70 DİN EÖİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olması örneklemin yaş oranının genç kuşak çevresinde yoğun olmasına

bağlanabilir.Diğer faaliyetlerin çoğunun yeterli ve uygun bir zaman ihtiyacı içersinde olması, bireylerin mesleklerinin % 82 oranında öğrenci olması bireylerin bu faaliyetlere yetersiz kılmaktadır. Aynı şekilde bireylerin tercihleri orta seviyede bir gelire sahip olmalarına uygun düşmektedir. Kahve ve lokale katılım, diğer seçenekiere oranla hiçbir zaman tercihinde %35, I oranıyla diğerlerinden öndedir. Bu veri ışığında diyebiliriz ki bireyler aileden getirdikleri sosyo-kültürel şahsiyetlerinin ve inançlarının etkisinde bir tercih sergilemektedirler.

c. A kad r a ve omşu arınız a lin oplantısı K I G' T 1 y ap ma Seçenekler f % Erkek Kadın

Evet 108 26,7 70 38

Hayır 278 68,6 170 108 ~~

Cevapsız 19 4,7 10 9

Toplam 405 100 250 155

TABLO ı7: DINDARıN GÜN DÜZENLEME ve KATILMA FAALİYETİ

Tablo verilerine göre dindar kesimde de özel günler tertip etme ve bu günlere katılma faaliyetinin az da olma yapıldığı görülmektedir. Buna rağmen %69 oranla katılınama davranışı yüksek bir oranı temsil etmektedir.

d Kit Ok ap uma Al k 1 ~ ış an ı ı

Seçenekler f % Erkek Kadın

Herzaman ı49 36,8 80 68

Ço~uzaman ı44 35,6 89 55

Ara-sıra 108 26,7 77 3ı

Hiçbir zaman 3 0,7 3 -

Cevapsız ı 0,2 1 1

Toplam 405 100 250 155

TABLO ı8: EÖITiLMIŞ DINDARIN KITAP OKUMA DURUMU

Eğer denekler gerçekte doğru cevap vermişlerse tablodaki veriler sevindiricidir. Ara-sıra seçeneğinin de kitap okuma alışkanlığı için bir

Page 38: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

r EGİTİMLİ DİNDARIN SERBEST ZAMAN KURUMU 71 anlam ifade ettiğini var saydığımızda örnekiemi oluşturan genç dindarların kitap okuma alışkanlığının yüksek olduğu hükmüne varırız.

c. Ok una n Ki tap ve D 'T ürü er~ı

Seçenekler (KİT AP) F % Erkek Kadın

Hikaye-Roman- Şiir gibi Edebi 209 52,1 124 85 kitaplar.

Ilmi eserler 239 61,7 147 92 Fikri-Felsefi eserler 191 50,9 116 75 Diger 1 Hepsi 28 68,9 21 7

Dini eserler 261 64,4 159 102 Mesleki eserler 115 29,4 77 38 ' Mizahi eserler 63 16,8 44 19 Diğer 28 7,9 21 7 Cevapsız 24 6,0 10 14

DERGI F % Erkek Kadın

Siyasi 134 33,1 96 37

Edebi 153 37,8 79 63

Dini 198 53.1 115 83

Mesleki 53 13,8 45 8

S oor 54 13,6 44 10

Ma gazi n 45 12,3 26 19

Mizahi 37 9,4 29 8

Diğer 43 11,0 30 13

Toplam 717 - 464 241

TABLO 19: OKUNAN KITAP ve DERGI TÜRLERİ

Yukarıdaki tablodaki verilere dikkatle bakıldığında okunan kitap ve dergilerin, dini, ilmi, siyasi ve edebi olmaları dikkat çekicidir. Bu durum dindar kesimin siyasallaşmasından çok bir aydın kitlesinin dindar kesimde oluşmakta olduğunun bir ifadesidir. Zira yapılan araştırmalarda

Page 39: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

72 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi Türkiye'de dinin siyasal ve ideolojik yaruna önem atfedenlerin oranı

%17 civarındadı~8

d. Seyredilen TV Kanalları

Seçenekler F % Erkek Kadın

TRT 37 91,2 22 IS

TGRT 90 22,2 60 30

ATV 69 17,0 42 27

KANAL 7 245 60,5 143 102

SAMANYOLU 196 48,4 119 77

MSAJTV 30 7,4 20 10

SHOVTV 64 15,8 46 18

INTERSTAR 66 16,3 50 16

KRAL.TV 60 14,8 42 18

YABANCI TV ler 16 4,0 11 5

KANALS 6 1,5 6

AKTV 5 1,2 2 3

NTV 5 1,2 5

DIÖER 110 27,2 76 34

Cevapsız15 50 12,3 35 15

Toplam 405 100

TABLO 20: EN ÇOK SEVREDİLEN TV KANALLARI

20. Tablodaki veriler ile diğer tablolardaki veriler arasında bir paralellik vardır. Dindarlık TV seyretme davranışına da etki etmektedir. Her ne kadar Bütün kanarın seyredilmesi sözkonusu ise de dini ve milli kültür ağırlıklı yayın yapan kanallar büyük bir oranda tercih edilmektedir. Bu arada TGRT nin dindar kesim tarafından izlenme oranının düşük olması programlarındaki değişmelere ·bağlanrnalıdır.

38 Bkz. Arslantürk, Kutsalın Dönüşü, s.94.

Page 40: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

EÖİTİtvfLİ DİNDARIN SERBEST ZAMAN KURUMU 73 e. Bei!enilen ve Sevredilen TV Programları

Seçenekler f % Erkek Kadın

Yabancı tilimler 160 42,2 97 63

Haberler 268 66,9 174 94

Yerli fılimler 45 11,6 30 ıs

Yabancı dizı1er 22 5,4 15 7

Belgeseller 142 37,3 96 46

Spor programları 110 27,7 86 24

Tartışma programları 208 54,3 126 82

Müzik programları 79 21,2 42 37

Dini programlar 120 32,3 67 53

Yerli dizler 22 14,3 15 7

• Cevapsız

Dili er 15 4,0 9 6

TABLO 21: TV. PROGRAMLARI ve SEVREDiLME ORANLARI

Tablodan da anlaşılacağı gibi dindan günah işletmeyecek programların seyredilme oranı yüksektir. Dikkat çekici bir husus da yabancı tilimierin seyredilme oranıdır. Yabancı diziterin ve yerli tilimierin seyredilme oranırun düşük olması da manidardır.

f. Spor ve Eğitimli Dindar

Son zamanlarda spor yapma davranışlarında bütün Türkiyeıde bir gelişme gözlenmektedir. Özellikle futbol ve basketbol sporundaki başarılar dikkati çekmektedir.

Aşağıdaki tabloda bizzat spor yapanların oranının daha yüksek olması, buna ilave olarak kadın ve erkek belli bir seyirci kitlesinin bulunması anlamlıdır. Gözlemlerimize göre futbol ve basketbolda elde edilen başarıların milli bütünlüğü kuvvetlendirmede ve batı karşısında ezilmişliğin giderilmesinde önemli rol ifa etmesi bu alanların kadın-erkek cazibesini artırmaktadır.

Page 41: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

74 DİN E<}İTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi

Seçenekler F % Erkek Kadın

Bizzaı spor yaparım 160 39,5 ı 14 !16

Sadece seyirciyim 136 33,6 87 49

Diğer 67 16,5 37 30

Cevapsız 42 10,4 12 30

Toplam 405 100 250 155

TABLO 22: SPOR YAPMA ve SEYiRCi OLMA DURUMU

Güreş 33 8,6 31 2

Futbol 211 52,1 158 53

Basketbol 60 14,.8 44 16

Boks 11 2,7 9 2

Halter 5 1,2 4 1

Uzakdoiiu sporları 55 15,3 32 23

D iii er 53 14,8 31 22

Cevapsız

Toplam

TABLO 23: DENEKLERiN İLGiLENDiGi SPOR ALANLARI

g. Dindar ve Müzik Davranışı

Seçenekler F % Erkek Kadın

Herzaman 59 14,6 38 21

Çoğu zaman 161 42,7 99 73

Ara-sıra 173 39,8 107 54

Hiçbir zaman 9 2,2 6 3

Cevapsız 3 0,7 5

Toplam 405 100 250 155

TABLO 24: DİNDARINMÜZİK DiNLEME ALIŞKANLIGI

Page 42: ARAŞTIRMALARI DERGİSİisamveri.org/pdfdrg/D01239/2000_7/2000_07_USTAM_DOGANMS_AMMANM.pdf · 36 DİN EGİTİMİ ARAŞTIRMALARI DERGiSi olgulardan biri olarak kabul edilir. Geleneksel

EÖİTİMLİ DİNDARIN SERBEST ZAMAN KURUMU 75 Eğitimli dindarda müzik dinleme alışkanlığı "çoğu zaman"

ve "ara-sıra" şıklarında yoğuntaştığını görmekteyiz. Aşağıdaki tabloda ise dinlenen müzik türleri yer almaktadır.

Seçenekler F % Erkek Kadın Türk-sa~at müziği 200 49,4 108 91 Türk halk müziği 208 51,4 128 78 Dini müzik 160 39,5 91 68 Arabes k 74 18,3 55 19 Pop müzik 89 22,0 50 39 Yabancı 64 15,8 37 27 Cevapsız 198 48,9 Diğer 58 14,3 37 18 Toolam TABLO 25: ORNEKLEM GRUBUNUN DINLEDIGI MUZIK TURU

Yukarıdaki tabloda örnekleme giren sosyo-kültürel şahsiyetlerin dinledikleri müzik türü seçenekleri yer almaktadır. Denekierin dinledikleri müzik türleri Türk Halk Müziği (%51.4), Türk Sanat Müziği (%49.4), % 39.9 u da dini mUzikten hoşlanmaktadır. Bu durum ana hipotezimizi destekler mahiyettedir.

SONUÇ İddiamız şu idi: "Sosyo-kültürel şahsiyet yapısı ile dindarlık

arasında anlamlı bir ilişki vardır". Yine şu iddiayı da denemek istedik: "Serbest zaman değerlendirmesi kişinin Tanrı katındaki yeri ve sosyal tabaka/aşma üçgeninde işgal ettiği statüsü ile doğru orantılıdır".

Yukarıda yaptığımız tespitler çerçevesinde bu iddiamızın

doğrulandığını söyleyebiliriz.