1
D o¤u Anadolu ve bugünkü Azer- baycan’› gezenler, orijinal yerle- rinde, ço¤u itinayla yok edilmifl olsa da, birkaç Haçkar’a rastlayabilirler ve bu tafllar, tarihle ba¤ kurmakta yar- d›mc› olabilir 4 . Bunlar sadece çok gü- zel tafl haçlar de¤il, ayn› zamanda, dördüncü yüzy›ldan beri bu co¤rafya- da yaflayan Ermenilerin fiziksel ve kültürel varl›klar›na flahitlik eden dini yap›tlar›n –flapel, kilise, katedral veya manast›r olabilirler- zenginli¤ini orta- ya koyan kan›tlar. ‹talyan sanat tarih- çisi Alpago Novello’nun dedi¤i gibi bu dini sanat, Ermeni kimli¤inin iç- kin bir parças›. Ona göre, “Ermenile- rin H›ristiyanl›kla kopmaz ba¤lar›na tan›kl›k eden neredeyse her yere ve her yaflam alan›na dikilmifl veya yon- tulmufl haçlar ve kutsal binalar›n ola- ¤anüstü zenginli¤i, yaln›zca manevi bir husus de¤il, ayn› zamanda, onlara özgü kimliklerinin temel bir özelli¤i ve fiziksel yaflamlar›n›n bir sembolü- dür.” 5 Tahribat büyük Fakat bu özgün var olufl, inkâr ve tahribata maruz kal›yor. Kardeflim, kocam ve ben buna, May›s ay›nda Do¤u Anadolu boyunca yapt›¤›m›z gezide flahit olduk. Tarihi mekânlar- da, mitolojinin kendine özgü karak- terleri, olaylar› ve mant›¤›yla karfl›lafl- t›k. Bu mitolojik manzaray› izlerken, Antik Ermenistan’da veya Bat› Erme- nistan’da de¤il, Türkiye’nin do¤u- sunda bir Anadolu kasabas›ndayd›k. Görece¤imizi düflündü¤ümüz her fley yok olmufl veya ço¤unlukla tam z›dd› olan baflka bir fleye çevrilmiflti. Amerikan Ermenilerinden oluflan küçük bir grubun parças› olarak seya- hat ederken, atalar›m›z›n ve ebeveyn- lerimizin ad›mlar›n› takip etmeye, do¤duklar› ve soyk›r›mdan önce yafla- d›klar› köy ve kasabalar› ziyaret etme- ye çal›flt›k. Bu, yapbozun parçalar›n› bir araya getirmek gibi bir fleydi. Eli- mizde, ebeveynlerimizden bildi¤imiz, köylerin isimleri ve baz› yerleflimlerin betimlemeleri gibi da¤›n›k parçalar vard› ve Johannes Lepsius, Jakob Künzler, Büyükelçi Henry Morgent- hau ve di¤erleri gibi Soyk›r›m’›n gör- gü tan›klar›n›n yazd›¤› raporlar› oku- mufltuk. Fakat Türkiye’nin bugünkü haritas›na bakt›¤›m›zda, ço¤unlukla benzer yer isimleri dahi bulamad›k. Almanca gezi kitab›m›z da pek ifle ya- ram›yordu. Bölgede gezen seyyahlara 25 y›ld›r yol gösteren rehberimiz Armen Aro- yan ve hem Türkçe, hem de Kürtçe konuflabilen floförümüz olmasa, yolu- muzu asla bulamazd›k. Babamın köyünde Yol boyunca, birçok yerde sorarak, babam›n köyü Maflgerd’i (Maflgir) bulduk. Köyün giriflindeki tabeladan ö¤rendik ki, Maflgerd art›k Çak›r- tafl’m›fl: “Çak›rtafl Köyü’ne hofl geldi- niz.” Babam Eski Memleket’ten (Hin Yergir) coflkuyla söz ederdi. Yazl›k evimizin bulundu¤u Kuzey New England’›n Maine eyaletinin da¤lar›, nehirleri, yuvarlak tepeleri ve yeflil ça- y›rlar›, ona çocuklu¤unun Mafl- gerd’ini hat›rlat›rd›. Onu savafltan sonra bulan ve Amerika’ya götüren halas› Anna Mirakian, hat›ralar›ndaki köyün zengin do¤as›n›n, cennetten bir parça gibi oldu¤unu söylerdi. “Ev- lerini, tarlalar›n›, çiftliklerini, bahçe- lerini ve a¤açlar›n› terk eden Maflgerd halk›, yafll› gözleri ve k›r›lm›fl, örse- lenmifl yürekleriyle do¤duklar› bu cennet topraklardan göç ettirildiler” diye yazm›flt›. 6 Da¤lar, yeflil yamaçlar ve nehirler hâlâ yerinde, fakat köy geçmifle naza- ran çok küçülmüfl. Minibüsümüzden indi¤imiz anda, köylüler mütevaz› ev- lerinden bizi karfl›lamak için ç›kt›lar ve her yerde hissetti¤imiz s›cak mis- afirperli¤ini sergilediler. Bizim tan dedi¤imiz ayran ve çay ikram ettiler. Birçok Ermeni’nin sürgün edilmeden önce, geri gelip almak umuduyla, gömdü¤ü de¤erli eflyalar› aramak için mi geldi¤imizi sordular. Hay›r diye- rek güven verdik, gömülü olanlar› de- ¤il, baflka hazinelerimizi bulmak için geldik. Maflgerd’de arad›¤›m›z, babam›n anlatt›¤›na göre, köylülerin öldürül- meden önce dört gün kapat›ld›klar› kiliseydi. Köylüler umutsuzca, “Bura- da kilise yok” dediler. Köyde hiç kili- se olmad›¤›n› ama yayan gidebilece¤i- miz, köyden birkaç kilometre uzak bir kilisenin var oldu¤unu söylediler. Bu, babam›n halas›n›n hakk›nda yaz- d›¤› Surp Sarkis Katedrali olmal›yd›. Hat›rlar›nda, Afla¤› Köy denilen yer- de muhteflem bir kilise oldu¤unu yaz- m›flt›: “F›rat k›y›s›ndaki Van Köyü güzel ve yemyeflil bir köydü. Her sene Paskalya ayinlerinin düzenlendi¤i muhteflem ve ihtiflaml› Surp Sarkis Katedrali buradayd›.” 7 Fakat babam›n bahsetti¤i kilise o de¤ildi. Hay›r demiflti, o kilise Mafl- gerd’de, köy meydan›n›n yan›nda. Köylülerin böyle bir kilise hakk›nda bilgileri olmamas›na ra¤men, bir tane olmas› gerekti¤ini biz biliyorduk. Çünkü öncelikle, Ermeni cemaatinin bu kadar kalabal›k oldu¤u bir yerde, bir kilise veya en az›ndan bir flapel ke- sinlikle bulunurdu. Ayr›ca babam Maflgerd’deki bu kilisenin varl›¤›n- dan bahsetmiflti ve halas› da köy mey- dan›n›n sa¤›ndaki bu kiliseyi an›lar›n- da yazm›flt›. Kiliseyi buluyoruz Uzun bir süre sonra, epeyce yafll› bir adam ç›kageldi ve evet dedi, asl›n- da köyde bir kilise vard›. Bizi, çeflme- nin yan›ndan geçen toprak bir yola yöneltti ve ilk bak›flta hiç de kiliseye benzemeyen büyük bir yap›y› iflaret etti. Bu kilise, onikigen veya baflka çokgenler üzerine monte edilmifl yu- varlak merkez yap›lar›, yuvarlak ka- visleri, konik kubbeleri ve dikdörtgen fleklinde düz çat›lar›yla bildi¤imiz di- ¤er Ermeni kiliseleri gibi yap›lmam›fl- t›. Daha sonra, yafll› adam, d›fl cephe- ye yerlefltirilmifl baz› tu¤lalar› göster- di. Üzerinde Ermenice oldu¤u inkâr edilemez karakterler: isimler, tarihler ve haçkarlar… Rehberimiz Armen, bunlar tafl de- di ve bu çevredeki herkesin bildi¤i gi- bi, kilisenin yap›m›nda kullanmak için mezarl›ktan al›nm›fl veya üzerin- de haçkar bulunan tu¤lalar›n d›fl cep- henin birer parças› olmas› için tasar- lanm›fl olabilece¤ini söyledi. Demek ki, bu gerçekten bir kilise, babam›n bahsetti¤i kilise… fieklinden de, bir- çok geleneksel Ermeni kilisesi stilin- den birisi olan “uzun kilise” oldu¤u anlafl›l›yor. Ayr›ca bu kilise, Kuzey Erzurum’daki Artsathi’deki (Güzel- yayla) kiliselere veya Dirarklar’dakine çok benziyor 8 Hepsi de yuvarlak ap- seleri olmayan ve ahflap çat›l› müte- vazi kiliseler. 1916’da, insanlar›n dört gün son- ras›nda kiliseden ç›kmalar›na izin ve- rilmifl ve hepsi köyün meydan›na ge- tirilmifl. Sekiz yafl›ndaki babam, yafla- mak için kaçm›fl ve yaklafl›k 90 metre ötedeki babaannesinin evine ulaflmay› baflarm›fl. Evin arkas›ndaki ah›ra sak- lanm›fl. Kiliseden ve köy meydan› çevresinden bu mesafeyi birçok farkl› yöne do¤ru yürüdüm ve babam›n an- latt›¤›na uyan bir ev arad›m. Birkaç tane buldum. Hangisi babaannesinin eviydi? Babam›n halas›n›n, an›lar›nda “atalar›m›zdan kalma samanl›k ve ah›r köyün merkezindeydi” diye bah- setti¤i bu evlerden biri olabilirdi. Ama hangisiydi? Anlaman›n bir yolu yoktu. Annemin köyü Tzak’› bulmak da hiç kolay olmad›, çünkü art›k bu isimle an›lm›yordu. Köyün ismi ‹n olmufl. Anlatt›klar›ndan ne kadar da farkl›! O zamanlar, Tzak’ta 100-150 aile varm›fl, flimdi ise köylülerin anlat- t›¤›na göre, sadece üç kardefl ve ailele- ri yafl›yor. Yetmifllerinde yafll› bir ka- d›n bizi çok s›cak karfl›lad› ve bizim Amerika Ermenileri oldu¤umuzu du- yunca, kendisinin de yar› Ermeni ol- du¤unu anlatt›. O s›rada çocuk olan annesi kurtar›lm›fl ve bir Türk’le ev- lendirilmifl. “Sadece annemin her za- man a¤lad›¤›n› hat›rl›yorum. O, her fleyini kaybetmifl, herkesi, tüm ailesi- ni” dedi ve kendi hikâyesini anlatma- ya bafllad›. Özlemle, “Ben de bir Türkle evliyim” dedi ve ekledi: “Ge- lin geldi¤imden beri, a¤lamaktan bafl- ka hiçbir fley yapmad›m.” Ard›ndan gözle görülür bir biçimde titredi ve izin isteyerek, “Yüksek tansiyonum var. Daha fazla konuflamayaca¤›m” dedi. Annemin dedesi, yamaçlardaki üzüm ba¤lar›n› da içine alan büyük tar›m arazilerine sahip varl›kl› bir top- rak a¤as›ym›fl. Benim tüm gördü- ¤ümse, tafl bir duvar›n üzerine k›vr›l- m›fl, yafll› kad›n›n evinin sazdan çat›- s›n› destekleyen ve üzerinden birkaç üzüm sarkan yaln›z bir asma kütü¤ü. Toprak yoldan h›zla geçen iki üç ta- vuk, didikleyecek bir fleyler ar›yordu. Asmal› evin arkas›na dikkatle bakt›- ¤›mda, üzerinde ar›larla dolup taflan ar› kovanlar› olan bir seki gördüm. Annemi bulan ve Amerika’ya götüren kad›n›n o¤lu olan annemin bir kuze- ninin, Massachusetts’teki Water- town’da sürekli ar›larla ilgilendi¤ini ve bize bal pete¤i getirdi¤ini hat›rla- d›m. Belli ki bu bir aile gelene¤iydi ve Eski Memleket’ten yadigârd›. Evden afla¤› yürüyüp ana toprak yola ulaflt›¤›m›zda, yolun karfl› tara- f›nda, binalar›n kal›nt›lar›yla süslen- mifl genifl bir düzlük gördük. ‹ki veya üçü, bir di¤erinin üzerine muntaza- man yerlefltirilmifl tafllar, bir zamanlar bloklar halinde tasarlanm›fl ve arala- r›ndan yürüyüfl yolu veya sokaklar ge- çen evlerin oldu¤u yerde duruyordu. Tafllar, geliflmifl bir yerleflim yerinde bulunan evlerin, dükkânlar›n ve ifllet- melerin kal›nt›lar›yd›. Çimenlerin aras›nda yürümek, Antik Roma yerle- flimlerinin temel tafllar› aras›nda yö- nünü bulmaya benziyordu. Cami kapısındaki bebek Yapbozun bir di¤er parças› ise, an- nemi evlat edinen Türk ebeveynin ya- flad›¤› E¤in kasabas›yd›. Biri Arap- gir’in güneyinde, di¤eri kuzeyinde ol- mak üzere ayn› ada sahip iki kasaba mevcut. Armen, kuzeydekinin bizim arad›¤›m›z oldu¤u söyledi. Çünkü Tzak’tan Kuzey E¤in’e yürüyerek, tam da annemin anlatt›¤› gibi, birkaç günde gidiliyordu. Kasaban›n bugün- kü ismi, Mustafa Kemal’den sonra Kemaliye olarak de¤ifltirilmifl. ‹smin hikâyesi, Mustafa Kemal’in kasabay› ziyaretine dayan›yor. Söylendi¤ine göre, Atatürk, kasabay› ziyaretinden sonra buran›n ne kadar güzel oldu¤u- nu anlata anlata bitirememifl ve bu- nun üzerine, kasaba yenilenerek ismi de¤ifltirilmifl. Zaten buras›, gördü¤ü- müz di¤er yerlere hiç benzemiyordu. Ana caddede s›ralanan, ahflap cephe- lerle yenilenmifl binalar, ‹sviçre’deki kayak merkezlerinin da¤ evleri hava- s›ndayd›. ‹nfla edilen müze, zarif ka- visleriyle güzel Ermeni bir kilisesinin kolayca anlafl›l›r mimari özellikleriyle flekilleniyordu. E¤in’de bizim arad›¤›m›zsa, bir Türk çoban›n, basamaklar›na, o za- manlar bebek olan annemi b›rakt›¤› camiydi. Çoban, Tzak’tan al›nan ve vurulan kad›nlar ve çocuklardan olu- flan bir ceset tarlas›ndan tek kurtulan annemi bulmufl ve terk edilen bebek- lere yapt›klar› gibi, kasabas›na gö- türerek, Ömer adl› bir jandarman›n onu buldu¤u caminin merdivenlerine b›rakm›fl. Çocu¤u olmayan Ömer’in kar›s› Gülnaz, Gâvur oldu¤u için ve çocuk do¤uramayacak kadar yafll› ol- du¤u san›lmas›n diye bebe¤i isteme- mifl ve ertesi gün, annemi tekrar ca- miye götürerek merdivenlerine b›rak- m›fl. Gülnaz, arkadafllar›yla konuflur- ken, bebek ona do¤ru emeklemifl ve ete¤ine as›lm›fl. Gülnaz bunu, bebe¤e sahip ç›kmas› için Allah’tan gelen bir iflaret olarak alg›lam›fl ve bebe¤e sahip ç›km›fl. Ermenisiz bir tarih Kars’a geçmeden önce, Erzincan yo- lundaki Kemah Geçidi’nde bir gece ge- çirdik. Nehrin üzerindeki köprüde du- rurken, nehrin iki taraf›ndaki ç›k›nt› ANADOLU’DA ERMENİ TARİHİ MİRASINI YOK ETME POLİTİKASINA ARTIK BİR SON VERİLMELİ Taşlar feryat edecek kayal›klar› seyrettik. Buras›, Ermeni er- keklerin gö¤üslerinden süngülendikten sonra, bilekleri ba¤l› flekilde ikiflerli di- zilerek geçitten afla¤› at›ld›klar› yerdi 9 . Kemah Geçidi ismi, kulaklar›nda u¤ursuzca ç›nlasa da, buraya yeni ge- len birinin geçitte ne olup bitti¤ini ö¤renme flans› yok. Köprünün bir ta- raf›nda metal, bir plaka as›l›, fakat yüzlerce Ermeninin ölüme itildi¤ine dair hiçbir fley yazm›yor. Bunun yeri- ne, birkaç y›l önce köprüde meydana gelen trajik bir otomobil kazas›nda hayat›n› kaybeden alt› Türk askeri an›l›yor. Kars yolundaki bir köy olan Zat- kig’te, buradaki Ermeni geçmifline fla- hitlik eden bir di¤er küçük kilise kar- fl›m›za ç›kt›. Y›k›nt› halinde oldu¤u halde, 10. yüzy›ldan kalma kilisenin duvar›ndaki maviye ve beyaza boyan- m›fl baz› freskler görünür halde. Bir zamanlar aç›k kavislerin etraf›na tafl- tan duvar örülmüfl uzun kilise tipin- deki yap›, flu anda odun deposu ola- rak kullan›l›yor. Arkas›ndaki saman bollu¤undan, ah›r olarak da kullan›l- m›fl olabilece¤i anlafl›l›yor. Bir sonraki dura¤›m›z Kars’taki ki- lise, bu görüntülere muazzam bir z›t- l›k oluflturacak flekilde ayaktayd›. Kral Abbas (Abas) taraf›ndan 937 y›l›nda infla edilen Havariler Kilisesi, 1064’te camiye dönüfltürülmüfl. 1878’de bafl- layan 40 y›ll›k Rus iflgali süresince, tekrar H›ristiyanlara ibadet yeri ola- rak hizmet vermifl. O zamanlar Rus- lar, kilisenin dört girifline dört revak ekleyerek, kiliseye aç›kça Rus havas› katm›fllar. 1969-1980 y›llar› aras›nda müze olarak kullan›lan kilise, 1994’te tekrar cami haline getirilmifl. Fakat hiç flüphe yok ki, buras› bir kiliseymifl. D›fl cephenin üst k›sm›n- daki kubbenin alt›ndaki kavislerin aras›ndaki görkemli rölyefler, en az›n- dan kilise mimarisi ve ikonografiye aflina birisi taraf›ndan kolayca görüle- cek flekilde on iki havariyi resmedi- yor. Yabanc› turistler için yerlefltiril- mifl ‹ngilizce tabelada, burada cami olmadan önce kimlerin ibadet etti¤i- ne iliflkin hiçbir ifade yok. Sadece ki- lisenin Kral Abbas Pakraduni (Abas) (932-937) taraf›ndan yapt›r›ld›¤› ve müteakip ifllevleri s›ralanm›fl. “Erme- ni” kelimesi hiçbir yerde geçmiyor. Pakradunilerin kim olduklar› ise ha- yal gücünüze b›rak›lm›fl. Ayn› mitolojik gerçeklikle, bir za- manlar Ermeni Krall›¤›’n›n baflkenti olmufl muhteflem antik flehir Ani’de karfl›laflt›k. Ani’nin meflhur uzun tari- hi hakk›nda ziyaretçileri bilgilendir- mek için, flehrin antik duvarlar›na yerlefltirilmifl iki büyük plakada, yine “Ermeni” kelimesine hiçbir at›f yap›l- mam›fl. Baflkent Ani’yi, “1001 kilisesiyle birlikte” Pakraduni Kral› III. Aflod (952-977) infla ettirmifl... Yüzlerce ki- lise yamaçlar› onurland›r›yor ve alt›n- dan Arpaçay geçen bo¤az›n dik e¤imi boyunca görülen ma¤ara benzeri ge- diklerle iç içe geçiyor. Böyle mabet- lerden biri, 10. yüzy›l›n ortalar›nda muhtemelen Abu¤amir Pahlavuni ta- raf›ndan dikilmifl olan Abu¤amir Surp Krikor Kilisesi. Onikigen bir ze- min plan› üzerinde yükselen yap›, d›fl cephesinin alt k›sm› zedelenmifl olsa da, kubbesiyle birlikte hâlâ ayakta. Ermeni adına rastaldığımız tek yapı! Ani’deki kilise mimarisinin flahese- ri, ilerlemifl çürümesine karfl›n hey- betli bir yap› olarak ayakta duran Ka- tedral, görkemi sergilemeye devam ediyor. Onuncu yüzy›l tarihçilerin- den Daronlu Istepanos Aso¤ig’e göre Pakraduni Kral› Aflod, 977’de ölür ve hanedan› o¤lu S›mpad (fiambat) tara- f›ndan 989’a kadar sürdürülür. S›m- pad, usta mimar D›rtad’a muhteflem bir kilise yapma görevi verir ve D›rtad ifle koyulur. S›mpad’›n öldü¤ü 989 y›l›nda, Aya Sofya’ya büyük hasar ve- ren bir deprem ‹stanbul’u vurur. Depremin etkisiyle kilisenin duvar›n- da bir yar›k oluflur. Ne yap›lmas› ge- rekti¤ini bilen tek kifli, bir plan çize- rek Aya Sofya’n›n bir benzerini infla etmifl olan ünlü tafl duvar ustas› D›r- tad’d›r. Bu yüzden, D›rtad ‹stanbul’a gider ve onun planlar› temel al›narak kilise yeniden infla edilir. Bu ifli bitir- dikten sonra D›rtad, Ani’ye döner ve Katedral üzerinde çal›flmaya bafllar. 10 Ani’yi geride b›rak›p, Van’a do¤ru yola koyuldu¤umuzda, “Ermeni” ke- limesinin çok net biçimde göründü- ¤ü bir an›tla karfl›laflt›k. Bu, 1995 ile 1997 y›llar› aras›nda I¤d›r’da yapt›r›- lan, Kaliforniya’n›n Montebello fleh- rindeki soyk›r›m an›t›n› model alan ve Ermeni çeteleri taraf›ndan öldü- rülmüfl Türk flehitleri onuruna yap›l- m›fl bir yap›. Say›s›z foto¤rafla dolu bir müzeyi de bar›nd›ran bu an›tta, ASALA Hareketi’ne ba¤l› teröristler- ce öldürülmüfl Türk diplomatlar ve di¤er tan›nm›fl kifliler an›l›yor. Bina- n›n içindeki plakalara göre, bir mil- yon kadar Türk (!), onlar›n kurban› olmufl. Bir sonraki dura¤›m›z, günümüzde yer alt›nda kalm›fl genifl bir yerleflme alan›n çevreleyen devasa duvarlar ve kale infla eden Urartular›n yaflad›¤› Van flehri. M.Ö. 800’lere uzanan tar- ihiyli övünen Van, 1915’te Jön Türk- ler’e karfl› yaln›zca birkaç› baflar›l› olan cesur Ermeni direnifllerinden bi- rine flahitlik etmifl. Civar›nda da, bi- zim de ziyaret etti¤imiz yedi kiliseli Varakavank (Yedi Kilise) da bulunu- yor. Geçen sene, Baflepiskopos Mes- rob Aflç›yan bu mekân›n çok da¤›n›k halde oldu¤undan flikâyet etmifl ve düzenlenmesi için giriflimlerde bu- lunmufltu. Sonunda, bu giriflimle toplanan paralar sayesinde, mekân Vanl›lar taraf›ndan düzenlenmifl. Biz gitti¤imizde de, çok iyi durumdayd›. Ahtamar ve Türkiye’nin ikilemi Hac yolculu¤umuzun tepe noktas› Ahtamar’d›. Ahtamar, Eski ve Yeni Ahit’ten sahnelerin tasvir edildi¤i efl- siz alçak rölyefleriyle, belki de flimdi- ye kadar yap›lm›fl en güzel Ermeni ki- lisesidir. Bafl› karl› da¤larla çevrelen- mifl, yeflil, mavi, turkuaz renkli Van Gölü’ndeki bir adan›n yüksek bir te- pesindeki konumu, uyumlu mimari tarz›n›n görkemini art›r›yor. Ahta- mar’›n sanatsal ve siyasi önemi geçti- ¤imiz y›l iyice artt›. Türkiye’deki res- torasyon çal›flmalar›n›n en mükem- mel örne¤i olarak, kilisenin alçak röl- yefleri dahil d›fl cephesi yenilendi. 11 2010 Eylül ay›nda Türk yetkilileri, kilisede 95 y›l sonra ilk defa ayin ya- p›lmas› için izin verdiler. ‹lk ayin için getirilmifl olan ve çocuklu Meryem Ana’y› resmeden altar panosu hâlâ ye- rinde. Art›k kilise, y›lda bir kez kutsal ayine ev sahipli¤i yapacak. Bir flapel- de, Hayr Mer (Göklerdeki Babam›z) duas›n› okumam›za izin verildi, fakat Armen bu olay› filme çekmek isteyin- ce, bir görevli kameray› kapatmas› için onu uyard›. Tüm önyarg›lara karfl› bu çal›flma- lar yap›lsa da, etrafta Ahtamar’›n geç- miflte ve flimdi Ermeni kilisesi oldu- ¤unu ifade eden hiçbir ibare yok. Ah- tamar’daki kilise, daha önce Vasbura- gan Kral› I. Gagik’e bir saray yapm›fl olan Manuel adl› bir keflifl taraf›ndan 915-921 y›llar› aras›nda yap›lm›fl. Bu bilgi, tarihçi Tovma Artsruni taraf›n- dan yaz›lm›fl olsa da, kilisenin hiçbir yerinde Manuel’in kim oldu¤u ve hangi kiliseye mensup oldu¤u yazm›- yor. Bu gerçek, –belki de 2010 ayi- nindeki kim kat›lmal›, kim kat›lma- mal› veya haç kilisenin tepesine kon- mal› m›, konmamal› m› gibi anlafl- mazl›klardan çok daha fazla– Türki- ye’nin Ermeni Sorunu’ndaki resmi tavr›n› psikolojik ikileme tutsak etmifl durumda. (‹ngilizceden çeviren: Emre Can Da¤l›o¤lu) 1- 2009 y›l›nda yay›nlanan Through the Wall of Fire: Armenia – Iraq – Palestine: From Wrath to Reconciliation (Atefl Hatt› Boyunca: Ermenistan – Irak – Filistin: Hiddetten Uzlaflmaya) isimli kitab›n yazar›. Kendisine, murielweissbach@go- oglemail.com ve www.mirak-weissbach.de arac›- l›¤›yla ulafl›labilir. 2-http://www.unesco.org/culture/ich/fr/RL/00434 3-http://www.collectifvan.org/article.php?r= 0&id=55039 4- Nahç›van’›n Culfa flehrindeki bir mezar- l›ktaki yüzlerce Haçkar, Azerbaycan taraf›n- dan buldozerlerle y›k›ld› ve mezarl›¤›n bu y›- k›mdan önceki halini gösteren bir foto¤raf UNESCO’nun sergisinde yer ald›. 5- Adriano Alpago Novello, “Armenian Arc- hitecture from East to West” in The Arme- nians (“Do¤udan Bat›ya Ermeni Mimarisi”, Ermeniler içinde), Rizzoli, New York, 1986. 6- Anna Mirakian, Wounds and Pains: A Child-Bereft Mother (Yaralar ve Ac›lar: Ço- cuktan Mahrum B›rak›lm›fl Bir Anne), Apri- lian Genocide Series, No. 10, s. 25. 7- A.g.e., s. 16. 8- Josef Strzygowski, Die Baukunst der Ar- menier und Europa (Ermeni ve Avrupa Mi- marisi), Kunstverlag Anton Schroll & Co., G.M.B.H. in Wien, 1918. Bu yaz›da bahse- dilen kilise mimarisiyle ilgili tüm tarihi ma- teryaller, bu ufuk aç›c› eserden al›nm›flt›r. Bu çal›flman›n en de¤erli yan›ysa, hepsi Birinci Dünya Savafl›’ndan çok önce geç 19.-erken 20. yüzy›lda çekilmifl foto¤raflard›r. Bu fo- to¤raflar, ço¤u kilisenin görece bozulmam›fl halini gösteriyor. Örne¤in, Kars’taki kated- ral, Rus reva¤› eklenmeden foto¤raflanm›fl. 9- Christopher J. Walker, “World War I and the Armenian Genocide,” in The Armenian People from Ancient to Modern Times, Volu- me II, Foreign Domination to Statehood: The Fifteenth Century to the Twentieth Century (I. Dünya Savafl› ve Ermeni Soyk›r›m›, Antik Ça¤’dan Modern Zamanlara Ermeniler, Cilt II, Yabanc›lar›n Egemenli¤inden Devlete: On beflinci Yüzy›ldan Yirminci Yüzy›la) , ed. Richard G. Hovannisian, Macmaillan, New York, 2004, s. 247. 10- Strzygowski, a.g.e. 11- Grafik sanatç›s› Sartorius taraf›ndan res- torasyondan önce yap›lan Ahtamar rölyefle- rinin oyma bask›lar› halen sat›flta ve geliri I. Dünya Savafl›’nda Alman D›fliflleri Bakanl›¤› taraf›ndan haz›rlanm›fl belgelerin Soyk›r›m temelli araflt›r›lmas› için harcanacak. Bkz. www.armenocide.net T ürk kurulu düzenin, 1915 Soyk›r›m›’n› tan›- may› resmi olarak reddetmesi, bin y›ldan uzun süre varl›¤›n› koruyan Ermeni medeniyeti ve kültürünün de inkâr›na teflebbüse yol aç›yor. Çün- kü bu gelene¤in varl›¤›n›n kabulü, akla flu sorular› getirecek: Bu medeniyete ne oldu? Neden yok edil- di? Nas›l yok edildi? Bu yüzden, “Buras› Ermeni kilisedir” diye yazmak veya söylemek, dillendir- mekten kaç›n›lan ça¤r›fl›mlarla suçlanmak anlam›- na geliyor. Fakat bu tarz oyunlar›n bir faydas› yok. Hiçbir inkâr, böyle bir medeniyetin fi tarihinden beri Anadolu’da var oldu¤u gerçe¤ini kaz›maya yet- mez. Tafllar feryat ediyor. Giderek artan Ermeni diasporas›ndan ziyaretçiler, bölgeyi dolafl›yorlar ve tafllarla ilgili harika hikâyeler dinliyorlar. Köy- leri ve kasabalar› ziyaretimiz s›ras›nda birço¤uyla hasb›hal etti¤imiz s›radan Türkiye vatandafllar›- n›n geçmifli kabullenmekle ilgili bir dertleri yok. Elaz›¤-Arapgir yolundaki B›zmaflen’de, insanlar atalar›n›n buraya I. Dünya Savafl› sonras› yap›lan mübadeleyle Yunanistan ve Balkanlar’dan geldi- ¤ini anlatt›lar. Öldürülen ve sürülen Ermenilerin b›rakt›klar› bofl evlere ve çiftliklere yerlefltirilmifl- ler. Atalar›n›n soyk›r›ma asla dâhil olmad›¤›na dair yemin ettiler. Do¤ru söylüyorlar. Harput’ta insanlar, flimdi baflka amaçlarla kullan›lan F›rat Koleji’nin (Harput Amerikan Koleji) tarihi fo- to¤raflar›n› gösterdiler. Birçok insan, Tzak’ta ol- du¤u gibi, kendili¤inden Ermeni büyükannesi veya annesi hakk›nda hikâyeler anlatmaya baflla- d›. E¤in’de komflular›, geçen y›l 95 yafl›nda ölen ve kasaban›n son Ermenisi olan Sarkis’i flefkatle and›lar. Sorun, Türkiye halk›ndan kaynaklanm›yor. As- l›nda, Türkiye’de yay›lan etnik kökenini keflfetme dalgas›yla, yüzlerce, belki de binlerce insan Erme- ni kökenini buluyor ve aile tarihini araflt›r›yor. Problemin kayna¤› bu insanlar de¤il, Hrant Dink’in dedi¤i gibi, 1915’te yaflananlar›n tarihi yükünden kaynakl› bir “paranoya” yaflayan Türk kurulu düzeni. Bu paranoya halini korumak için, Türk kurulu düzeni, Ermeni varl›¤›n› ihmal ede- cek flekilde tarihi yeniden yazacak kadar saçmala- yarak da olsa, inkâr rüyas›n› daimi hale getirmeye çal›fl›yor. Herhangi bir klinik psikiyatr›n do¤rulayaca¤› gibi, böyle bir paranoyan›n üstesinden gelmek, gerçekle yüzleflmekle mümkün olabilir. Bu da, ta- rihi kay›tlar› kabullenmek anlam›na geliyor. Sade- ce belirli bir Jön Türk rejiminin, k›s›tl› bir zaman diliminde ve özel koflullarda yapt›klar› Soyk›r›m› tan›makla ifl bitmiyor, bugünkü Türkiye’nin tari- hinde nereye denk düflüyorsa, kültürel, siyasi ve di- ni olarak Ermeni bilefleninin bir yap› tafl› olarak kabullenilmesi de gerekir. Bunun için en uygun yaklafl›m, Türk yetkililerle Ermenistan Cumhuri- yeti’nden Diaspora’ya tüm Ermenilerin ortak ça- l›flmalar› sonucu, H›ristiyan gelene¤inin sanatsal hazinelerini yenilemek ve yeniden infla etmek, dünya medeniyetine yap›lm›fl bu katk›y› eski hali- ne dönüfltürebilmek ve ibadet yerlerini yeniden aç- makt›r. UNESCO’ya düflen rolse, tarih tahrifat›- n›n gizlenmesini sa¤lamak de¤il, tafllar›n feryad›na kulak vermek olmal›d›r. MURİEL MİRAK-WEİSSBACH 1 H aziran ortas›nda bir skandal patlak verdi ve Paris’te bulu- nan UNESCO’da düzenlenen, Haçkar diye bilinen, Er- meni kilisesi mimarisinin geleneksel tafl haçlar›n› içeren sergiyle ilgili tüm planlar› bozdu. Bu eflsiz heykel ve rölyefler, Kas›m 2010’da ‹nsanl›¤›n Somut Olmayan Kültürel Miras› Temsili Listesi’ne dâhil edildi. 2 Bir k›sm› Ermenistan Cumhuriyeti Kül- tür Bakanl›¤› taraf›ndan finanse edilen ve aç›l›fl›nda birçok dip- lomat, sanatç›, tarihçi ve din adam›n›n boy gösterdi¤i bu sergi, e¤er UNESCO son dakikada, tafl haçlar›n foto¤raf alt› yaz›la- r›nda bulunan, haçlar›n nerelerde bulundu¤una dair bilgileri metinlerden ç›kartmasayd›, Haçkar gelene¤ine görkemli bir say- g› duruflu olarak övgülere mazhar olacakt›. Parçalar›n bulundu- ¤u yer isimlerinin yan› s›ra, bu yerleri iflaret eden büyük bir ta- rihi Ermenistan haritas›n›n da sergiden ç›kar›lmas›n›n sebebi ise, “Haçkarlar›n sadece Ermenistan Cumhuriyeti’nde de¤il, bugünkü Türkiye ve Azerbaycan s›n›rlar› içinde de bulundu- ¤undan, sessizli¤imizi korumak daha iyi” ifadeleriyle aç›kland›. Fakat sükûneti korumak art›k imkâns›z, çünkü “Tafllar feryat edecek.” Ve ediyorlar da… Aç›l›flta da haz›r bulunan Collectif VAN (Vigilance Armenienne contre le Negationnisme/ ‹nkârc›- l›¤a karfl› Ermeni Giriflimi) temsilcisi, UNESCO Genel Direk- törü ‹rina Bokova’ya yazd›¤› aç›k mektupla olay› protesto etti. 3 Mektupta, böylesi bir sergide, sanat eserlerinin ait oldu¤u yerler- den bahsetmemenin, akademik usullerin çi¤nenmesinin yan› s›- ra, sergiyi açanlar› da tarihi kay›tlar› vahflice çarp›tma suçuna or- tak etti¤inden bahsediliyor. Yer isimlerini göz ard› etmek, Erme- ni halk›n›n ve medeniyetinin bu genifl böldeki varl›¤›n› sakla- mak demektir. Doğu Anadolu ve bugünkü Azerbaycan’ı gezenler, orijinal yerlerinde, çoğu itinayla yok edilmiş olsa da, birkaç Haçkar’a rastlayabilirler ve bu taşlar, tarihle bağ kurmakta yardımcı olabilir. Bunlar sadece çok güzel taş haçlar değil, aynı zamanda, dördüncü yüzyıldan beri bu coğrafyada yaşayan Ermenilerin fiziksel ve kültürel varlıklarına şahitlik eden dini yapıtların zenginliğini ortaya koyan kanıtlar. Tarihi miras layıkıyla canlandırılmalı Amerikan Ermenilerinden oluşan küçük bir grubun parçası olarak seyahat ederken, atalarımızın ve ebeveynlerimizin adımlarını takip etmeye, doğdukları ve soykırımdan önce yaşadıkları köy ve kasabaları ziyaret etmeye çalıştık. Bu, yapbozun parçalarını bir araya getirmek gibi bir şeydi. Bölgede gezen seyyahlara 25 yıldır yol gösteren rehberimiz Armen Aroyan ve hem Türkçe, hem de Kürtçe konuşabilen şoförümüz olmasa, yolumuzu asla bulamazdık. FOTOĞRAF •ZAKARYA MİLDANOĞLU Elazığ-Arapgir yolundaki Bızmaşen köyünde yaşayanlar buraya Balkanlar’dan göç etmiş. Tzak (İn) köyünde manastır kalıntıları. Şahinkaya kilisesinde rehberimiz Armen Aroyan’la. Muriel Mirak-Weissbach Ani’deki Dikran Honents kilisesinin kubbesi son restorasyonlar sırasında koruma altına alındı.

ANADOLU’DA ERMENİ TARİHİ MİRASINI YOK ETME … fileD o¤u Anadolu ve bugünkü Azer-baycan’› gezenler, orijinal yerle-rinde, ço¤u itinayla yok edilmifl olsa da, birkaç

  • Upload
    vothuy

  • View
    226

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Do¤u Anadolu ve bugünkü Azer-baycan’› gezenler, orijinal yerle-

rinde, ço¤u itinayla yok edilmifl olsada, birkaç Haçkar’a rastlayabilirler vebu tafllar, tarihle ba¤ kurmakta yar-d›mc› olabilir 44. Bunlar sadece çok gü-zel tafl haçlar de¤il, ayn› zamanda,dördüncü yüzy›ldan beri bu co¤rafya-da yaflayan Ermenilerin fiziksel vekültürel varl›klar›na flahitlik eden diniyap›tlar›n –flapel, kilise, katedral veyamanast›r olabilirler- zenginli¤ini orta-ya koyan kan›tlar. ‹talyan sanat tarih-çisi Alpago Novello’nun dedi¤i gibibu dini sanat, Ermeni kimli¤inin iç-kin bir parças›. Ona göre, “Ermenile-rin H›ristiyanl›kla kopmaz ba¤lar›natan›kl›k eden neredeyse her yere veher yaflam alan›na dikilmifl veya yon-tulmufl haçlar ve kutsal binalar›n ola-¤anüstü zenginli¤i, yaln›zca manevibir husus de¤il, ayn› zamanda, onlaraözgü kimliklerinin temel bir özelli¤ive fiziksel yaflamlar›n›n bir sembolü-dür.”55

Tahribat büyükFakat bu özgün var olufl, inkâr ve

tahribata maruz kal›yor. Kardeflim,kocam ve ben buna, May›s ay›ndaDo¤u Anadolu boyunca yapt›¤›m›zgezide flahit olduk. Tarihi mekânlar-da, mitolojinin kendine özgü karak-terleri, olaylar› ve mant›¤›yla karfl›lafl-t›k. Bu mitolojik manzaray› izlerken,Antik Ermenistan’da veya Bat› Erme-nistan’da de¤il, Türkiye’nin do¤u-sunda bir Anadolu kasabas›ndayd›k.Görece¤imizi düflündü¤ümüz her fleyyok olmufl veya ço¤unlukla tam z›dd›olan baflka bir fleye çevrilmiflti.

Amerikan Ermenilerinden oluflanküçük bir grubun parças› olarak seya-hat ederken, atalar›m›z›n ve ebeveyn-lerimizin ad›mlar›n› takip etmeye,do¤duklar› ve soyk›r›mdan önce yafla-d›klar› köy ve kasabalar› ziyaret etme-ye çal›flt›k. Bu, yapbozun parçalar›n›bir araya getirmek gibi bir fleydi. Eli-mizde, ebeveynlerimizden bildi¤imiz,

köylerin isimleri ve baz› yerleflimlerinbetimlemeleri gibi da¤›n›k parçalarvard› ve Johannes Lepsius, JakobKünzler, Büyükelçi Henry Morgent-hau ve di¤erleri gibi Soyk›r›m’›n gör-gü tan›klar›n›n yazd›¤› raporlar› oku-mufltuk. Fakat Türkiye’nin bugünküharitas›na bakt›¤›m›zda, ço¤unluklabenzer yer isimleri dahi bulamad›k.Almanca gezi kitab›m›z da pek ifle ya-ram›yordu.

Bölgede gezen seyyahlara 25 y›ld›ryol gösteren rehberimiz Armen Aro-yan ve hem Türkçe, hem de Kürtçekonuflabilen floförümüz olmasa, yolu-muzu asla bulamazd›k.

Babamın köyündeYol boyunca, birçok yerde sorarak,

babam›n köyü Maflgerd’i (Maflgir)bulduk. Köyün giriflindeki tabeladanö¤rendik ki, Maflgerd art›k Çak›r-tafl’m›fl: “Çak›rtafl Köyü’ne hofl geldi-niz.” Babam Eski Memleket’ten (HinYergir) coflkuyla söz ederdi. Yazl›kevimizin bulundu¤u Kuzey NewEngland’›n Maine eyaletinin da¤lar›,nehirleri, yuvarlak tepeleri ve yeflil ça-y›rlar›, ona çocuklu¤unun Mafl-gerd’ini hat›rlat›rd›. Onu savafltansonra bulan ve Amerika’ya götürenhalas› Anna Mirakian, hat›ralar›ndakiköyün zengin do¤as›n›n, cennettenbir parça gibi oldu¤unu söylerdi. “Ev-lerini, tarlalar›n›, çiftliklerini, bahçe-lerini ve a¤açlar›n› terk eden Maflgerdhalk›, yafll› gözleri ve k›r›lm›fl, örse-lenmifl yürekleriyle do¤duklar› bucennet topraklardan göç ettirildiler”diye yazm›flt›.66

Da¤lar, yeflil yamaçlar ve nehirlerhâlâ yerinde, fakat köy geçmifle naza-ran çok küçülmüfl. Minibüsümüzdenindi¤imiz anda, köylüler mütevaz› ev-lerinden bizi karfl›lamak için ç›kt›larve her yerde hissetti¤imiz s›cak mis-afirperli¤ini sergilediler. Bizim tandedi¤imiz ayran ve çay ikram ettiler.Birçok Ermeni’nin sürgün edilmedenönce, geri gelip almak umuduyla,gömdü¤ü de¤erli eflyalar› aramak içinmi geldi¤imizi sordular. Hay›r diye-rek güven verdik, gömülü olanlar› de-¤il, baflka hazinelerimizi bulmak içingeldik.

Maflgerd’de arad›¤›m›z, babam›nanlatt›¤›na göre, köylülerin öldürül-meden önce dört gün kapat›ld›klar›kiliseydi. Köylüler umutsuzca, “Bura-da kilise yok” dediler. Köyde hiç kili-se olmad›¤›n› ama yayan gidebilece¤i-

miz, köyden birkaç kilometre uzakbir kilisenin var oldu¤unu söylediler.Bu, babam›n halas›n›n hakk›nda yaz-d›¤› Surp Sarkis Katedrali olmal›yd›.Hat›rlar›nda, Afla¤› Köy denilen yer-de muhteflem bir kilise oldu¤unu yaz-m›flt›: “F›rat k›y›s›ndaki Van Köyügüzel ve yemyeflil bir köydü. Her senePaskalya ayinlerinin düzenlendi¤imuhteflem ve ihtiflaml› Surp SarkisKatedrali buradayd›.” 77

Fakat babam›n bahsetti¤i kilise ode¤ildi. Hay›r demiflti, o kilise Mafl-gerd’de, köy meydan›n›n yan›nda.Köylülerin böyle bir kilise hakk›ndabilgileri olmamas›na ra¤men, bir taneolmas› gerekti¤ini biz biliyorduk.Çünkü öncelikle, Ermeni cemaatininbu kadar kalabal›k oldu¤u bir yerde,bir kilise veya en az›ndan bir flapel ke-sinlikle bulunurdu. Ayr›ca babamMaflgerd’deki bu kilisenin varl›¤›n-dan bahsetmiflti ve halas› da köy mey-dan›n›n sa¤›ndaki bu kiliseyi an›lar›n-da yazm›flt›.

Kiliseyi buluyoruzUzun bir süre sonra, epeyce yafll›

bir adam ç›kageldi ve evet dedi, asl›n-da köyde bir kilise vard›. Bizi, çeflme-nin yan›ndan geçen toprak bir yolayöneltti ve ilk bak›flta hiç de kiliseyebenzemeyen büyük bir yap›y› iflaretetti. Bu kilise, onikigen veya baflkaçokgenler üzerine monte edilmifl yu-varlak merkez yap›lar›, yuvarlak ka-visleri, konik kubbeleri ve dikdörtgenfleklinde düz çat›lar›yla bildi¤imiz di-¤er Ermeni kiliseleri gibi yap›lmam›fl-t›. Daha sonra, yafll› adam, d›fl cephe-ye yerlefltirilmifl baz› tu¤lalar› göster-di. Üzerinde Ermenice oldu¤u inkâredilemez karakterler: isimler, tarihlerve haçkarlar…

Rehberimiz Armen, bunlar tafl de-di ve bu çevredeki herkesin bildi¤i gi-bi, kilisenin yap›m›nda kullanmakiçin mezarl›ktan al›nm›fl veya üzerin-de haçkar bulunan tu¤lalar›n d›fl cep-henin birer parças› olmas› için tasar-lanm›fl olabilece¤ini söyledi. Demekki, bu gerçekten bir kilise, babam›nbahsetti¤i kilise… fieklinden de, bir-çok geleneksel Ermeni kilisesi stilin-den birisi olan “uzun kilise” oldu¤uanlafl›l›yor. Ayr›ca bu kilise, KuzeyErzurum’daki Artsathi’deki (Güzel-yayla) kiliselere veya Dirarklar’dakineçok benziyor 88 Hepsi de yuvarlak ap-seleri olmayan ve ahflap çat›l› müte-vazi kiliseler.

1916’da, insanlar›n dört gün son-ras›nda kiliseden ç›kmalar›na izin ve-rilmifl ve hepsi köyün meydan›na ge-tirilmifl. Sekiz yafl›ndaki babam, yafla-mak için kaçm›fl ve yaklafl›k 90 metreötedeki babaannesinin evine ulaflmay›baflarm›fl. Evin arkas›ndaki ah›ra sak-lanm›fl. Kiliseden ve köy meydan›çevresinden bu mesafeyi birçok farkl›yöne do¤ru yürüdüm ve babam›n an-latt›¤›na uyan bir ev arad›m. Birkaçtane buldum. Hangisi babaannesinineviydi? Babam›n halas›n›n, an›lar›nda“atalar›m›zdan kalma samanl›k veah›r köyün merkezindeydi” diye bah-setti¤i bu evlerden biri olabilirdi.Ama hangisiydi? Anlaman›n bir yoluyoktu.

Annemin köyü Tzak’› bulmak dahiç kolay olmad›, çünkü art›k buisimle an›lm›yordu. Köyün ismi ‹nolmufl. Anlatt›klar›ndan ne kadar dafarkl›! O zamanlar, Tzak’ta 100-150aile varm›fl, flimdi ise köylülerin anlat-t›¤›na göre, sadece üç kardefl ve ailele-ri yafl›yor. Yetmifllerinde yafll› bir ka-d›n bizi çok s›cak karfl›lad› ve bizimAmerika Ermenileri oldu¤umuzu du-yunca, kendisinin de yar› Ermeni ol-du¤unu anlatt›. O s›rada çocuk olanannesi kurtar›lm›fl ve bir Türk’le ev-lendirilmifl. “Sadece annemin her za-man a¤lad›¤›n› hat›rl›yorum. O, herfleyini kaybetmifl, herkesi, tüm ailesi-ni” dedi ve kendi hikâyesini anlatma-ya bafllad›. Özlemle, “Ben de birTürkle evliyim” dedi ve ekledi: “Ge-lin geldi¤imden beri, a¤lamaktan bafl-ka hiçbir fley yapmad›m.” Ard›ndangözle görülür bir biçimde titredi veizin isteyerek, “Yüksek tansiyonumvar. Daha fazla konuflamayaca¤›m”dedi.

Annemin dedesi, yamaçlardakiüzüm ba¤lar›n› da içine alan büyüktar›m arazilerine sahip varl›kl› bir top-rak a¤as›ym›fl. Benim tüm gördü-¤ümse, tafl bir duvar›n üzerine k›vr›l-m›fl, yafll› kad›n›n evinin sazdan çat›-s›n› destekleyen ve üzerinden birkaçüzüm sarkan yaln›z bir asma kütü¤ü.Toprak yoldan h›zla geçen iki üç ta-vuk, didikleyecek bir fleyler ar›yordu.Asmal› evin arkas›na dikkatle bakt›-¤›mda, üzerinde ar›larla dolup taflanar› kovanlar› olan bir seki gördüm.Annemi bulan ve Amerika’ya götürenkad›n›n o¤lu olan annemin bir kuze-ninin, Massachusetts’teki Water-town’da sürekli ar›larla ilgilendi¤inive bize bal pete¤i getirdi¤ini hat›rla-

d›m. Belli ki bu bir aile gelene¤iydi veEski Memleket’ten yadigârd›.

Evden afla¤› yürüyüp ana toprakyola ulaflt›¤›m›zda, yolun karfl› tara-f›nda, binalar›n kal›nt›lar›yla süslen-mifl genifl bir düzlük gördük. ‹ki veyaüçü, bir di¤erinin üzerine muntaza-man yerlefltirilmifl tafllar, bir zamanlarbloklar halinde tasarlanm›fl ve arala-r›ndan yürüyüfl yolu veya sokaklar ge-çen evlerin oldu¤u yerde duruyordu.Tafllar, geliflmifl bir yerleflim yerindebulunan evlerin, dükkânlar›n ve ifllet-melerin kal›nt›lar›yd›. Çimenlerinaras›nda yürümek, Antik Roma yerle-flimlerinin temel tafllar› aras›nda yö-nünü bulmaya benziyordu.

Cami kapısındaki bebekYapbozun bir di¤er parças› ise, an-

nemi evlat edinen Türk ebeveynin ya-flad›¤› E¤in kasabas›yd›. Biri Arap-gir’in güneyinde, di¤eri kuzeyinde ol-mak üzere ayn› ada sahip iki kasabamevcut. Armen, kuzeydekinin bizimarad›¤›m›z oldu¤u söyledi. ÇünküTzak’tan Kuzey E¤in’e yürüyerek,tam da annemin anlatt›¤› gibi, birkaçgünde gidiliyordu. Kasaban›n bugün-kü ismi, Mustafa Kemal’den sonraKemaliye olarak de¤ifltirilmifl. ‹sminhikâyesi, Mustafa Kemal’in kasabay›ziyaretine dayan›yor. Söylendi¤inegöre, Atatürk, kasabay› ziyaretindensonra buran›n ne kadar güzel oldu¤u-nu anlata anlata bitirememifl ve bu-nun üzerine, kasaba yenilenerek ismide¤ifltirilmifl. Zaten buras›, gördü¤ü-müz di¤er yerlere hiç benzemiyordu.Ana caddede s›ralanan, ahflap cephe-lerle yenilenmifl binalar, ‹sviçre’dekikayak merkezlerinin da¤ evleri hava-s›ndayd›. ‹nfla edilen müze, zarif ka-visleriyle güzel Ermeni bir kilisesininkolayca anlafl›l›r mimari özellikleriyleflekilleniyordu.

E¤in’de bizim arad›¤›m›zsa, birTürk çoban›n, basamaklar›na, o za-manlar bebek olan annemi b›rakt›¤›camiydi. Çoban, Tzak’tan al›nan vevurulan kad›nlar ve çocuklardan olu-flan bir ceset tarlas›ndan tek kurtulanannemi bulmufl ve terk edilen bebek-lere yapt›klar› gibi, kasabas›na gö-türerek, Ömer adl› bir jandarman›nonu buldu¤u caminin merdivenlerineb›rakm›fl. Çocu¤u olmayan Ömer’inkar›s› Gülnaz, Gâvur oldu¤u için veçocuk do¤uramayacak kadar yafll› ol-du¤u san›lmas›n diye bebe¤i isteme-mifl ve ertesi gün, annemi tekrar ca-

miye götürerek merdivenlerine b›rak-m›fl. Gülnaz, arkadafllar›yla konuflur-ken, bebek ona do¤ru emeklemifl veete¤ine as›lm›fl. Gülnaz bunu, bebe¤esahip ç›kmas› için Allah’tan gelen biriflaret olarak alg›lam›fl ve bebe¤e sahipç›km›fl.

Ermenisiz bir tarih

Kars’a geçmeden önce, Erzincan yo-lundaki Kemah Geçidi’nde bir gece ge-çirdik. Nehrin üzerindeki köprüde du-rurken, nehrin iki taraf›ndaki ç›k›nt›

ANADOLU’DA ERMENİ TARİHİ MİRASINI YOK ETME POLİTİKASINA ARTIK BİR SON VERİLMELİ

Taşlar feryat edecek

kayal›klar› seyrettik. Buras›, Ermeni er-keklerin gö¤üslerinden süngülendiktensonra, bilekleri ba¤l› flekilde ikiflerli di-zilerek geçitten afla¤› at›ld›klar› yerdi99.Kemah Geçidi ismi, kulaklar›ndau¤ursuzca ç›nlasa da, buraya yeni ge-len birinin geçitte ne olup bitti¤iniö¤renme flans› yok. Köprünün bir ta-raf›nda metal, bir plaka as›l›, fakatyüzlerce Ermeninin ölüme itildi¤inedair hiçbir fley yazm›yor. Bunun yeri-ne, birkaç y›l önce köprüde meydanagelen trajik bir otomobil kazas›nda

hayat›n› kaybeden alt› Türk askerian›l›yor.

Kars yolundaki bir köy olan Zat-kig’te, buradaki Ermeni geçmifline fla-hitlik eden bir di¤er küçük kilise kar-fl›m›za ç›kt›. Y›k›nt› halinde oldu¤uhalde, 10. yüzy›ldan kalma kiliseninduvar›ndaki maviye ve beyaza boyan-m›fl baz› freskler görünür halde. Birzamanlar aç›k kavislerin etraf›na tafl-tan duvar örülmüfl uzun kilise tipin-deki yap›, flu anda odun deposu ola-rak kullan›l›yor. Arkas›ndaki saman

bollu¤undan, ah›r olarak da kullan›l-m›fl olabilece¤i anlafl›l›yor.

Bir sonraki dura¤›m›z Kars’taki ki-lise, bu görüntülere muazzam bir z›t-l›k oluflturacak flekilde ayaktayd›. KralAbbas (Abas) taraf›ndan 937 y›l›ndainfla edilen Havariler Kilisesi, 1064’tecamiye dönüfltürülmüfl. 1878’de bafl-layan 40 y›ll›k Rus iflgali süresince,tekrar H›ristiyanlara ibadet yeri ola-rak hizmet vermifl. O zamanlar Rus-lar, kilisenin dört girifline dört revakekleyerek, kiliseye aç›kça Rus havas›katm›fllar. 1969-1980 y›llar› aras›ndamüze olarak kullan›lan kilise, 1994’tetekrar cami haline getirilmifl.

Fakat hiç flüphe yok ki, buras› birkiliseymifl. D›fl cephenin üst k›sm›n-daki kubbenin alt›ndaki kavislerinaras›ndaki görkemli rölyefler, en az›n-dan kilise mimarisi ve ikonografiyeaflina birisi taraf›ndan kolayca görüle-cek flekilde on iki havariyi resmedi-yor. Yabanc› turistler için yerlefltiril-mifl ‹ngilizce tabelada, burada camiolmadan önce kimlerin ibadet etti¤i-ne iliflkin hiçbir ifade yok. Sadece ki-lisenin Kral Abbas Pakraduni (Abas)(932-937) taraf›ndan yapt›r›ld›¤› vemüteakip ifllevleri s›ralanm›fl. “Erme-ni” kelimesi hiçbir yerde geçmiyor.Pakradunilerin kim olduklar› ise ha-yal gücünüze b›rak›lm›fl.

Ayn› mitolojik gerçeklikle, bir za-manlar Ermeni Krall›¤›’n›n baflkentiolmufl muhteflem antik flehir Ani’dekarfl›laflt›k. Ani’nin meflhur uzun tari-hi hakk›nda ziyaretçileri bilgilendir-mek için, flehrin antik duvarlar›nayerlefltirilmifl iki büyük plakada, yine“Ermeni” kelimesine hiçbir at›f yap›l-mam›fl.

Baflkent Ani’yi, “1001 kilisesiylebirlikte” Pakraduni Kral› III. Aflod(952-977) infla ettirmifl... Yüzlerce ki-lise yamaçlar› onurland›r›yor ve alt›n-dan Arpaçay geçen bo¤az›n dik e¤imiboyunca görülen ma¤ara benzeri ge-diklerle iç içe geçiyor. Böyle mabet-lerden biri, 10. yüzy›l›n ortalar›ndamuhtemelen Abu¤amir Pahlavuni ta-raf›ndan dikilmifl olan Abu¤amirSurp Krikor Kilisesi. Onikigen bir ze-min plan› üzerinde yükselen yap›, d›flcephesinin alt k›sm› zedelenmifl olsada, kubbesiyle birlikte hâlâ ayakta.

Ermeni adına rastaldığımıztek yapı!

Ani’deki kilise mimarisinin flahese-ri, ilerlemifl çürümesine karfl›n hey-betli bir yap› olarak ayakta duran Ka-tedral, görkemi sergilemeye devamediyor. Onuncu yüzy›l tarihçilerin-den Daronlu Istepanos Aso¤ig’e görePakraduni Kral› Aflod, 977’de ölür vehanedan› o¤lu S›mpad (fiambat) tara-f›ndan 989’a kadar sürdürülür. S›m-pad, usta mimar D›rtad’a muhteflembir kilise yapma görevi verir ve D›rtadifle koyulur. S›mpad’›n öldü¤ü 989y›l›nda, Aya Sofya’ya büyük hasar ve-ren bir deprem ‹stanbul’u vurur.Depremin etkisiyle kilisenin duvar›n-da bir yar›k oluflur. Ne yap›lmas› ge-rekti¤ini bilen tek kifli, bir plan çize-rek Aya Sofya’n›n bir benzerini inflaetmifl olan ünlü tafl duvar ustas› D›r-tad’d›r. Bu yüzden, D›rtad ‹stanbul’agider ve onun planlar› temel al›narakkilise yeniden infla edilir. Bu ifli bitir-dikten sonra D›rtad, Ani’ye döner veKatedral üzerinde çal›flmaya bafllar. 1100

Ani’yi geride b›rak›p, Van’a do¤ru

yola koyuldu¤umuzda, “Ermeni” ke-limesinin çok net biçimde göründü-¤ü bir an›tla karfl›laflt›k. Bu, 1995 ile1997 y›llar› aras›nda I¤d›r’da yapt›r›-lan, Kaliforniya’n›n Montebello fleh-rindeki soyk›r›m an›t›n› model alanve Ermeni çeteleri taraf›ndan öldü-rülmüfl Türk flehitleri onuruna yap›l-m›fl bir yap›. Say›s›z foto¤rafla dolubir müzeyi de bar›nd›ran bu an›tta,ASALA Hareketi’ne ba¤l› teröristler-ce öldürülmüfl Türk diplomatlar vedi¤er tan›nm›fl kifliler an›l›yor. Bina-n›n içindeki plakalara göre, bir mil-yon kadar Türk (!), onlar›n kurban›olmufl.

Bir sonraki dura¤›m›z, günümüzdeyer alt›nda kalm›fl genifl bir yerleflmealan›n çevreleyen devasa duvarlar vekale infla eden Urartular›n yaflad›¤›Van flehri. M.Ö. 800’lere uzanan tar-ihiyli övünen Van, 1915’te Jön Türk-ler’e karfl› yaln›zca birkaç› baflar›l›olan cesur Ermeni direnifllerinden bi-rine flahitlik etmifl. Civar›nda da, bi-zim de ziyaret etti¤imiz yedi kiliseliVarakavank (Yedi Kilise) da bulunu-yor. Geçen sene, Baflepiskopos Mes-rob Aflç›yan bu mekân›n çok da¤›n›khalde oldu¤undan flikâyet etmifl vedüzenlenmesi için giriflimlerde bu-lunmufltu. Sonunda, bu giriflimletoplanan paralar sayesinde, mekânVanl›lar taraf›ndan düzenlenmifl. Bizgitti¤imizde de, çok iyi durumdayd›.

Ahtamar ve Türkiye’nin ikilemiHac yolculu¤umuzun tepe noktas›

Ahtamar’d›. Ahtamar, Eski ve YeniAhit’ten sahnelerin tasvir edildi¤i efl-siz alçak rölyefleriyle, belki de flimdi-ye kadar yap›lm›fl en güzel Ermeni ki-lisesidir. Bafl› karl› da¤larla çevrelen-mifl, yeflil, mavi, turkuaz renkli VanGölü’ndeki bir adan›n yüksek bir te-pesindeki konumu, uyumlu mimaritarz›n›n görkemini art›r›yor. Ahta-mar’›n sanatsal ve siyasi önemi geçti-¤imiz y›l iyice artt›. Türkiye’deki res-torasyon çal›flmalar›n›n en mükem-mel örne¤i olarak, kilisenin alçak röl-yefleri dahil d›fl cephesi yenilendi.1111

2010 Eylül ay›nda Türk yetkilileri,kilisede 95 y›l sonra ilk defa ayin ya-p›lmas› için izin verdiler. ‹lk ayin içingetirilmifl olan ve çocuklu MeryemAna’y› resmeden altar panosu hâlâ ye-rinde. Art›k kilise, y›lda bir kez kutsalayine ev sahipli¤i yapacak. Bir flapel-de, Hayr Mer (Göklerdeki Babam›z)duas›n› okumam›za izin verildi, fakatArmen bu olay› filme çekmek isteyin-ce, bir görevli kameray› kapatmas›için onu uyard›.

Tüm önyarg›lara karfl› bu çal›flma-

lar yap›lsa da, etrafta Ahtamar’›n geç-miflte ve flimdi Ermeni kilisesi oldu-¤unu ifade eden hiçbir ibare yok. Ah-tamar’daki kilise, daha önce Vasbura-gan Kral› I. Gagik’e bir saray yapm›flolan Manuel adl› bir keflifl taraf›ndan915-921 y›llar› aras›nda yap›lm›fl. Bubilgi, tarihçi Tovma Artsruni taraf›n-dan yaz›lm›fl olsa da, kilisenin hiçbiryerinde Manuel’in kim oldu¤u vehangi kiliseye mensup oldu¤u yazm›-yor. Bu gerçek, –belki de 2010 ayi-nindeki kim kat›lmal›, kim kat›lma-mal› veya haç kilisenin tepesine kon-mal› m›, konmamal› m› gibi anlafl-mazl›klardan çok daha fazla– Türki-ye’nin Ermeni Sorunu’ndaki resmitavr›n› psikolojik ikileme tutsak etmifldurumda.

(‹ngilizceden çeviren: Emre Can Da¤l›o¤lu)

1- 2009 y›l›nda yay›nlanan Through the Wall ofFire: Armenia – Iraq – Palestine: From Wrath toReconciliation (Atefl Hatt› Boyunca: Ermenistan– Irak – Filistin: Hiddetten Uzlaflmaya) isimlikitab›n yazar›. Kendisine, [email protected] ve www.mirak-weissbach.de arac›-l›¤›yla ulafl›labilir.2-http://www.unesco.org/culture/ich/fr/RL/004343-http://www.collectifvan.org/article.php?r=0&id=550394- Nahç›van’›n Culfa flehrindeki bir mezar-l›ktaki yüzlerce Haçkar, Azerbaycan taraf›n-dan buldozerlerle y›k›ld› ve mezarl›¤›n bu y›-k›mdan önceki halini gösteren bir foto¤rafUNESCO’nun sergisinde yer ald›.5- Adriano Alpago Novello, “Armenian Arc-hitecture from East to West” in The Arme-nians (“Do¤udan Bat›ya Ermeni Mimarisi”,Ermeniler içinde), Rizzoli, New York, 1986.6- Anna Mirakian, Wounds and Pains: AChild-Bereft Mother (Yaralar ve Ac›lar: Ço-cuktan Mahrum B›rak›lm›fl Bir Anne), Apri-lian Genocide Series, No. 10, s. 25.7- A.g.e., s. 16.8- Josef Strzygowski, Die Baukunst der Ar-menier und Europa (Ermeni ve Avrupa Mi-marisi), Kunstverlag Anton Schroll & Co.,G.M.B.H. in Wien, 1918. Bu yaz›da bahse-dilen kilise mimarisiyle ilgili tüm tarihi ma-teryaller, bu ufuk aç›c› eserden al›nm›flt›r. Buçal›flman›n en de¤erli yan›ysa, hepsi BirinciDünya Savafl›’ndan çok önce geç 19.-erken20. yüzy›lda çekilmifl foto¤raflard›r. Bu fo-to¤raflar, ço¤u kilisenin görece bozulmam›flhalini gösteriyor. Örne¤in, Kars’taki kated-ral, Rus reva¤› eklenmeden foto¤raflanm›fl. 9- Christopher J. Walker, “World War I andthe Armenian Genocide,” in The ArmenianPeople from Ancient to Modern Times, Volu-me II, Foreign Domination to Statehood: TheFifteenth Century to the Twentieth Century (I.Dünya Savafl› ve Ermeni Soyk›r›m›, AntikÇa¤’dan Modern Zamanlara Ermeniler, CiltII, Yabanc›lar›n Egemenli¤inden Devlete:On beflinci Yüzy›ldan Yirminci Yüzy›la) , ed.Richard G. Hovannisian, Macmaillan, NewYork, 2004, s. 247.10- Strzygowski, a.g.e.11- Grafik sanatç›s› Sartorius taraf›ndan res-torasyondan önce yap›lan Ahtamar rölyefle-rinin oyma bask›lar› halen sat›flta ve geliri I.Dünya Savafl›’nda Alman D›fliflleri Bakanl›¤›taraf›ndan haz›rlanm›fl belgelerin Soyk›r›mtemelli araflt›r›lmas› için harcanacak. Bkz.www.armenocide.net

Türk kurulu düzenin, 1915 Soyk›r›m›’n› tan›-may› resmi olarak reddetmesi, bin y›ldan

uzun süre varl›¤›n› koruyan Ermeni medeniyeti vekültürünün de inkâr›na teflebbüse yol aç›yor. Çün-kü bu gelene¤in varl›¤›n›n kabulü, akla flu sorular›getirecek: Bu medeniyete ne oldu? Neden yok edil-di? Nas›l yok edildi? Bu yüzden, “Buras› Ermenikilisedir” diye yazmak veya söylemek, dillendir-mekten kaç›n›lan ça¤r›fl›mlarla suçlanmak anlam›-na geliyor.

Fakat bu tarz oyunlar›n bir faydas› yok. Hiçbirinkâr, böyle bir medeniyetin fi tarihinden beriAnadolu’da var oldu¤u gerçe¤ini kaz›maya yet-mez. Tafllar feryat ediyor. Giderek artan Ermenidiasporas›ndan ziyaretçiler, bölgeyi dolafl›yorlarve tafllarla ilgili harika hikâyeler dinliyorlar. Köy-leri ve kasabalar› ziyaretimiz s›ras›nda birço¤uylahasb›hal etti¤imiz s›radan Türkiye vatandafllar›-n›n geçmifli kabullenmekle ilgili bir dertleri yok.Elaz›¤-Arapgir yolundaki B›zmaflen’de, insanlaratalar›n›n buraya I. Dünya Savafl› sonras› yap›lanmübadeleyle Yunanistan ve Balkanlar’dan geldi-¤ini anlatt›lar. Öldürülen ve sürülen Ermenilerinb›rakt›klar› bofl evlere ve çiftliklere yerlefltirilmifl-ler. Atalar›n›n soyk›r›ma asla dâhil olmad›¤›nadair yemin ettiler. Do¤ru söylüyorlar. Harput’tainsanlar, flimdi baflka amaçlarla kullan›lan F›ratKoleji’nin (Harput Amerikan Koleji) tarihi fo-to¤raflar›n› gösterdiler. Birçok insan, Tzak’ta ol-du¤u gibi, kendili¤inden Ermeni büyükannesiveya annesi hakk›nda hikâyeler anlatmaya baflla-d›. E¤in’de komflular›, geçen y›l 95 yafl›nda ölenve kasaban›n son Ermenisi olan Sarkis’i flefkatleand›lar.

Sorun, Türkiye halk›ndan kaynaklanm›yor. As-

l›nda, Türkiye’de yay›lan etnik kökenini keflfetmedalgas›yla, yüzlerce, belki de binlerce insan Erme-ni kökenini buluyor ve aile tarihini araflt›r›yor.Problemin kayna¤› bu insanlar de¤il, HrantDink’in dedi¤i gibi, 1915’te yaflananlar›n tarihiyükünden kaynakl› bir “paranoya” yaflayan Türkkurulu düzeni. Bu paranoya halini korumak için,Türk kurulu düzeni, Ermeni varl›¤›n› ihmal ede-cek flekilde tarihi yeniden yazacak kadar saçmala-yarak da olsa, inkâr rüyas›n› daimi hale getirmeyeçal›fl›yor.

Herhangi bir klinik psikiyatr›n do¤rulayaca¤›gibi, böyle bir paranoyan›n üstesinden gelmek,gerçekle yüzleflmekle mümkün olabilir. Bu da, ta-rihi kay›tlar› kabullenmek anlam›na geliyor. Sade-

ce belirli bir Jön Türk rejiminin, k›s›tl› bir zamandiliminde ve özel koflullarda yapt›klar› Soyk›r›m›tan›makla ifl bitmiyor, bugünkü Türkiye’nin tari-hinde nereye denk düflüyorsa, kültürel, siyasi ve di-ni olarak Ermeni bilefleninin bir yap› tafl› olarakkabullenilmesi de gerekir. Bunun için en uygunyaklafl›m, Türk yetkililerle Ermenistan Cumhuri-yeti’nden Diaspora’ya tüm Ermenilerin ortak ça-l›flmalar› sonucu, H›ristiyan gelene¤inin sanatsalhazinelerini yenilemek ve yeniden infla etmek,dünya medeniyetine yap›lm›fl bu katk›y› eski hali-ne dönüfltürebilmek ve ibadet yerlerini yeniden aç-makt›r. UNESCO’ya düflen rolse, tarih tahrifat›-n›n gizlenmesini sa¤lamak de¤il, tafllar›n feryad›nakulak vermek olmal›d›r.

MURİEL MİRAK-WEİSSBACH 11

Haziran ortas›nda bir skandal patlak verdi ve Paris’te bulu-nan UNESCO’da düzenlenen, Haçkar diye bilinen, Er-

meni kilisesi mimarisinin geleneksel tafl haçlar›n› içeren sergiyleilgili tüm planlar› bozdu. Bu eflsiz heykel ve rölyefler, Kas›m2010’da ‹nsanl›¤›n Somut Olmayan Kültürel Miras› TemsiliListesi’ne dâhil edildi.22 Bir k›sm› Ermenistan Cumhuriyeti Kül-tür Bakanl›¤› taraf›ndan finanse edilen ve aç›l›fl›nda birçok dip-lomat, sanatç›, tarihçi ve din adam›n›n boy gösterdi¤i bu sergi,

e¤er UNESCO son dakikada, tafl haçlar›n foto¤raf alt› yaz›la-

r›nda bulunan, haçlar›n nerelerde bulundu¤una dair bilgileri

metinlerden ç›kartmasayd›, Haçkar gelene¤ine görkemli bir say-

g› duruflu olarak övgülere mazhar olacakt›. Parçalar›n bulundu-

¤u yer isimlerinin yan› s›ra, bu yerleri iflaret eden büyük bir ta-

rihi Ermenistan haritas›n›n da sergiden ç›kar›lmas›n›n sebebi

ise, “Haçkarlar›n sadece Ermenistan Cumhuriyeti’nde de¤il,

bugünkü Türkiye ve Azerbaycan s›n›rlar› içinde de bulundu-

¤undan, sessizli¤imizi korumak daha iyi” ifadeleriyle aç›kland›.

Fakat sükûneti korumak art›k imkâns›z, çünkü “Tafllar feryat

edecek.” Ve ediyorlar da… Aç›l›flta da haz›r bulunan Collectif

VAN (Vigilance Armenienne contre le Negationnisme/ ‹nkârc›-

l›¤a karfl› Ermeni Giriflimi) temsilcisi, UNESCO Genel Direk-

törü ‹rina Bokova’ya yazd›¤› aç›k mektupla olay› protesto etti. 33

Mektupta, böylesi bir sergide, sanat eserlerinin ait oldu¤u yerler-

den bahsetmemenin, akademik usullerin çi¤nenmesinin yan› s›-

ra, sergiyi açanlar› da tarihi kay›tlar› vahflice çarp›tma suçuna or-

tak etti¤inden bahsediliyor. Yer isimlerini göz ard› etmek, Erme-

ni halk›n›n ve medeniyetinin bu genifl böldeki varl›¤›n› sakla-

mak demektir.

Doğu Anadolu ve bugünkü Azerbaycan’ı

gezenler, orijinal yerlerinde, çoğu itinayla

yok edilmiş olsa da, birkaç Haçkar’a

rastlayabilirler ve bu taşlar, tarihle bağ

kurmakta yardımcı olabilir. Bunlar sadece

çok güzel taş haçlar değil, aynı zamanda,

dördüncü yüzyıldan beribu coğrafyada yaşayan

Ermenilerin fiziksel ve kültürel varlıklarına

şahitlik eden dini yapıtların zenginliğini

ortaya koyan kanıtlar.

Tarihi miras layıkıyla canlandırılmalı

Amerikan Ermenilerinden oluşan küçük birgrubun parçası olarak seyahat ederken,atalarımızın ve ebeveynlerimizin adımlarınıtakip etmeye, doğdukları ve soykırımdanönce yaşadıkları köy ve kasabaları ziyaretetmeye çalıştık. Bu, yapbozun parçalarınıbir araya getirmek gibi bir şeydi. Bölgedegezen seyyahlara 25 yıldır yol gösterenrehberimiz Armen Aroyan ve hem Türkçe,hem de Kürtçe konuşabilen şoförümüzolmasa, yolumuzu asla bulamazdık.

FOTOĞRAF •ZAKARYA MİLDANOĞLU

Elazığ-Arapgir yolundaki Bızmaşen köyünde yaşayanlar buraya Balkanlar’dan göç etmiş.Tzak (İn) köyünde manastır kalıntıları.Şahinkaya kilisesinde rehberimiz Armen Aroyan’la.Muriel Mirak-Weissbach

Ani’deki Dikran Honents kilisesinin kubbesi son restorasyonlar sırasında koruma altına alındı.