21

admin-7866.kxcdn.com · 2019. 12. 3. · — Boğulmamak İçn, 2015 ... ka zanmış kır er kek do muz, br ge ce önce gördüğü gap r düşü üt m hay vana ra l ana mt l ak st

  • Upload
    others

  • View
    1

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • CAN SA NAT YA YIN LA RI YA PIM VE DA ĞI TIM TİCA RET VE SA NAYİ A.Ş.Hay r� ye Cad de s� No: 2, 34430 Ga la ta sa ray, İstan bulTe le fon: (0212) 252 56 75 / 252 59 88 / 252 59 89 Faks: (0212) 252 72 33can ya y�n la r�.comya y� ne v�@can ya y�n la r�.comSert�f�ka No: 43514

    Hayvan Ç�ftl�ğ�, George Orwellİng�l�zce aslından çev�ren: Celâl ÜsterAn�mal Farm© 1945, The Estate of Er�c Bla�r © 1987, The Estate of the Late Son�a Brownell Orwell © 2001, Can Sanat Yayınları A.Ş.Bu eser�n Türkçe yayın hakları A M Heath & Company L�m�ted ve Anatol�al�t Tel�f ve Tercümanlık H�zmetler� Ltd. Şt�. aracılığıyla alınmıştır.Tüm hakları saklıdır. Tanıtım �ç�n yapılacak kısa alıntılar dışında yayıncının yazılı �zn� olmaksızın h�çb�r yolla çoğaltılamaz.

    1. basım: 2001Ciltli özel baskı, 1. basım: Aralık 2019, İstanbulBu kitabın 1. baskısı 15 000 adet yapılmıştır.

    Yayına hazırlayanlar: Seçk�n Selv�, Emrah Serdan

    Düzelt�: Ayl�n Samancı Elmasdağ

    Proje: Al� Gran�t

    K�tap ta sarımı: Utku Lomlu / Lom Creat�ve (www.lom.com.tr)

    Seram�k sanatçısı: Hülya Sözer

    Fotoğraf: Umut Töre

    Kapak baskı, �ç baskı ve c�lt:Pr�ntcenterKazmaz Matbaacılık San. ve T�c. Ltd. Şt�.Sultan Sel�m Mahalles� L�bad�ye SokağıNo: 3, 4. Levent 34416 İstanbul. Telefon: (0212) 371 03 00 Sert�f�ka No: 13779

    ISBN 978-975-07-4163-0

  • İngilizce aslından çeviren

    Celâl Üster

    R O M A N

    HAYVANÇİFTLİĞİ

    GEORGE ORWELL

  • — B�n Dokuz Yüz Seksen Dört, 1984

    — Burma Günler�, 2004

    — Asp�d�stra, 2005

    — Par�s ve Londra’da Beş Parasız, 2015

    — Boğulmamak İç�n, 2015

    — W�gan İskeles� Yolu, 2016

    — Papazın Kızı, 2017

    George Orwell’�n Can Yayınları’ndak� d�ğer k�tapları:

  • GEORGE ORWELL, 1903’te H�nd�stan’ın Bengal eyalet�n�n Mon t� har� ken t�nde doğdu. A�les�yle b�r l�k te İn g�l te re’ye dön dük ten sonra, öğ re n� m� n� Eton College’da ta mam ladı. Ger çek adı Er�c Art hur olan Or well, 1922-1927 yılları arasın-da H�n d�s tan İmpa ra tor luk Po l� s� ola rak gö rev yaptı. An cak, �m pa ra tor luk yöne t� m� n�n �çyüzünü gö rün ce �s t� fa et t�. 1950’de yayımla dı ğı B�r F� l� Vur mak adlı k� tabı, sömürge me mur larının dav ranışlarını eleş t� ren ma ka le le r�n der le-me s� d�r. İk�nc� Dünya Sava şı’nın son la rı na doğ ru yazdığı Hay van Ç�ft l� ğ�, Sta l�n re j� m� ne karşı sert b�r taş la madır. Or-well’ın en çok tanınan yapıtlarından B�n Dokuz Yüz Seksen Dört, b� l�m kur gu türünün kla s�k örnek le r�n den b� r� ol manın yanı sı ra, mo dern dün ya yı pro tes to eden b�r ro man dır. Bur-ma Günle r� �se, Orwell’�n Bur ma’da k� (bugünkü Myanmar) İn g� l�z sö mür ge c� l� ğ� n� d� le get�rd�ğ� �lk k� tabıdır. Orwell, 1950’de Lond ra’da öldü.

    CELÂL ÜSTER, 1947’de İstan bul’da doğ du. İng�l�z Erkek L�-ses�, Robert Academy ve İstanbul Ün�vers�tes� Edeb�yat Fakültes�, İng�l�z D�l� ve Edeb�yatı Bölümü’nde öğ re n�m gör-dü. İlk çev�r�ler� Yen� Derg�’de ya yımlandı. 1983’te George Thomson’ın Tar�hönces� Ege adlı yapıtının çev�r�s�yle Yazko Çev�r� derg�s�n�n Azra Erhat Ödülü’ne değer görüldü. Yaros-lav Haşek’ten George Orwell’e, D.H. Law rence’tan Ir�s Mur-doch’a, Juan Rulfo’dan Jorge Lu�s Borges’e, Mar�o Vargas Llosa’dan John Berger’a, Paulo Coelho’dan Roald Dahl’a pek çok yazarın yapıtlarını d�l�m�ze ka zan dırdı.

  • 1 . B Ö L Ü M

  • Bey l�k Ç�ft l�k’�n sa h� b� Bay Jo nes, her ge ce yaptığı g� b� küme s�n kapısını örtmüş, ama çok sar hoş ol du ğu �ç�n ta vuk ların g� r�p çıktıkları de l�k le r� ka pat mayı unut muşt u. Av lu da tökez le ne te ker le-ne yü rür ken, el�n de k� fe ne r�n ışığı da b�r o ya na b�r bu ya na yal pa vu ru yor-du. Ar ka kapıda bot larını çıkarıp at tı, k� ler de k� fıçıdan son b�r bar dak da ha b� ra dol du rup b�r d� k�şt e �ç t�, son ra üst ka ta çıkıp ya tak oda sı na g�r d�.

    11

  • Ba yan Jo nes ho rul ho rul uyu-yor du.

    Ya tak odasının ışığı söner sönmez, ç�ft l� ğ�n tüm b� na larında b�r

    patırtı, b�r ko şuşt ur madır başl adı. Gün düzden ha ber

    salınmıştı: Ko ca Re �s de d�k le r�, b�r za man lar ödül

    ka zanmış kır er kek do muz, b�r ge ce önce gördüğü

    ga r�p düşü tüm hay van la ra an lat mak �st � yor du. Bay

    Jo nes or talıktan çe k� l�r çe k�l mez, her ke s�n büyük sa-

    man lıkta top lan ması ka rar laşt ırılmıştı. Ko ca Re �s’e

    (ya rışma ya W�l l�ng don Gü ze l� adıyla katılmıştı, ama

    her kes ona Ko ca Re �s d� yor du) ç�ft l�k te o ka dar bü-

    yük b�r saygı du yu lu yor du k�, onun ne d� ye ce ğ� n�

    öğren mek �ç�n her kes uy ku sun dan ol ma ya razıydı.

    Re �s, büyük sa manlığın b�r köşe s�n de, ta van da k� k� r�ş ler den

    b� r�n den sar kan b�r fe ne r�n aydınlattı ğı b�r yük sel t�-

    n�n üze r� ne se r� l� sa man döşe ğ� ne ku rul muş tu b� le.

    On �k� yaşındaydı, son za man lar da göv de s� b� raz yağ

    bağ lamıştı; uzun s�v r� köpek d�ş le r� h�ç ke s�l me m�ş

    ol masına karşın, b�l ge ve ba ba can gö rünen hey bet l�

    b�r do muz du. Çok geç me den öte k� hay van lar da b�r-

    b� r� ardı sıra sökün et t� ler; yo lu yor da mınca yer le r� n�

    al ma ya baş ladılar. Önce Blue bell, Jes s�e ve P�nc her

    12H

    AY

    VA

    N Ç

    İFT

    LİĞ

    İG

    EO

    RG

    E O

    RW

    EL

    LB

    İRİN

    M

  • adlı üç köpek göründü; ardından do muz lar gel d� ler,

    yüksel t� n�n he men önünde k� sa man ların üze r� ne

    yer leş t� ler. Ta vuk lar pen ce re eş�k le r� ne tüne d� ler,

    güver c�n ler çatı k� r�ş le r� ne kon du lar, ko yun lar la

    �nek ler do muz ların ar kasına uzanıp ge v�ş ge t�r me ye

    ko yul du lar. Bo xer ve Clo ver adlı �k� ara ba atı �çe r�

    b�r l�k te g�r d� ler; sa man ların arasında gö re me ye cek-

    le r� ka dar küçük b�r hay van bu lu na b� le ce ğ� kaygısıy-

    la ağır ağır yürüyor, kıllı, ko ca man ayak larını ye re

    usul ca basıyor lardı. Clo ver, or ta yaşlı sa yıla b� le cek,

    �r� yarı, anaç b�r kısraktı; dördüncü ta yı nı do ğur duk-

    tan son ra es k� en damını b�r türlü bu la mamıştı.

    Boxer �se ne re dey se �k� met re yüksek l� ğ�n de, �k�

    bey g�r gücünde, çok �r� b�r hay vandı. Al nın dan bur-

    nu nun üstüne doğ ru �nen akıtma onu b� raz ah mak

    göste r� yor du; ger çek ten de ç�ft l�k te k� hay van ların

    en ze k� s� sayılmazdı, ama sağ lam k� ş� l� ğ� ve akılla ra

    dur gun luk ve ren çalışkanlığıyla her ke s�n saygısını

    ka zanmıştı. At ların ardından, be yaz ke ç� Mu r� el �le

    Ben ja m�n adlı eşek göründüler. Ben ja m�n, ç�ft l� ğ�n

    en yaşlı, en huy suz hay vanıydı. Ağ zın dan bal dam-

    ladığı söyle ne mez d�, ama az söyler, öz söyler d�:

    “Tanrı ba na s� nek le r� ko vayım d� ye b�r kuy ruk ver-

    m�ş; ama keş ke s� nek ler de ol ma saydı, kuy ru ğum

    13

  • da.” Ç�ft l�k te k� hay van lar arasında b�r tek o h�ç

    gülmez d�. Ne den gülme d� ğ� n� so ran la ra, “Gü lüne-

    cek ne var k�?” d� ye karşılık ve r�r d�. Ama açık ça bel-

    l� et me me s� ne karşın, Bo xer’a hay randı; �k� s� pa zar

    günle r� n� b�r l�k te ge ç� r�r, ge nel l�k le mey ve bah çe s�-

    n�n ar kasında k� çayırda h�ç ko nuş ma dan yan ya na

    ot lar lardı.

    İk� at henüz ye re uzanmışlardı k�, an ne le r� n� y� t�r m�ş yav ru

    ördek ler c� yak c� yak bağıra rak b� rer le kol ha l�n de sa-

    manlığa g�r d� ler; pay tak pay tak koşt u ru yor, ayak lar

    altında ez�l me ye cek le r� b�r yer ara nı yor lardı. Clo ver,

    ko ca man ön ayağıyla ördek yav ru la rı nın çev re s� ne

    b�r du var ördü; on lar da ora ya sı ğı nıp b�r b�r le r� ne so-

    kul du lar ve o sa at uy ku ya daldılar. Son an da, Bay Jo-

    nes’un �k� te ker lek l� ara basını çe ken saçı uzun aklı

    kısa, be yaz kısrak Mol l�e çıka gel d�; ağzında kes me-

    şe ke r�, süzüm süzüm süzüle rek �çe r� g�r d�. Ken d� ne

    önler de b�r yer seç t�; bakışları üze r�n de top la mak

    umu duy la kırmızı kur de le ler le örü lü be yaz ye le s� n�

    �k� ya na sal la ma ya başl adı. Son ola rak da ke d� görün-

    dü; hu yu ku ru sun, he men en sı cak ye r� aran ma ya baş-

    ladı, so nun da Bo xer �le Clo ver’ın arasına sığıştı; Ko ca

    Re �s’�n söyle v� n�n so nu na ka dar –söyle d�k le r� n�n b�r

    14H

    AY

    VA

    N Ç

    İFT

    LİĞ

    İG

    EO

    RG

    E O

    RW

    EL

    LB

    İRİN

    M

  • te k� ne b� le ku lak ver me den– ke y�f l� ke y�f l� mırlayıp

    dur du.

    Ar ka kapının ora da k� tünek te uyu yan ev c�l kuz gun Mo ses’ı say-

    maz sak, hay van ların tümü gel m�şt � ar tık. Re �s, baktı

    k� her kes ye r� n� almış susp us bek l� yor, gırtlağını te-

    m�z le y�p ko nuş ma ya başl adı:

    “Yol daşl ar, dün ge ce ga r�p b�r düş gördüğümü he p� n�z b� l� yor-

    su nuz. Düşe son ra ge le ce ğ�m. S� ze da ha önce başk a

    b�r şey söyle mek �st � yo rum. Yol daşl ar, faz la b�r öm-

    rüm kaldığını sanmıyo rum. Onun �ç�n, bugüne ka dar

    ed�n d� ğ�m b�l g� le r�, de ne y�m le r� s�z le re ak tar mayı

    görev b� l� yo rum. Çok uzun ya şa dım, ağı lımda b�r ba-

    şıma ya tar ken düşüne cek çok za ma nım ol du; bu dün-

    yanın düze n� n�, ya şa mak ta olan her hay van ka dar

    kav radığımı söyle ye b� l� r�m. Bugün s�z ler le ko nuş-

    mak �st e d� ğ�m de bu �şt e.

    Evet yol daşl ar, ya şadığımız ha yat nasıl b�r ha yat tır? Açıkça

    söyle mek ten kork ma yalım: Şu kısa öm rümüz yok-

    sul luk �ç�n de, sa bah tan ak şa ma ka dar uğ raşıp d� d�n-

    mek le ge ç�p g� d� yor. Dünya ya gel d�k ten son ra ya şa-

    ma mıza ye te cek ka dar y� ye cek ve r�r ler; ayak ta ka-

    15

  • lan larımızı canı çıka na ka dar çalıştırırlar; �şl e r� ne

    ya ra maz du ru ma gel d� ğ� m�z de de kor kunç b�r acı-

    masızlıkla bo ğaz lar lar. İng�l te re’de, b�r ya şına gel-

    d�k ten son ra, h�ç b�r hay van mut lu luk ne d�r b�l mez,

    h�ç b�r hay van d�n le n�p eğ le ne mez. İng�l te re’de h�ç b�r

    hay van özgür de ğ�l d�r. Ha yatımız se f�l l �k ten, köle-

    l�k ten başk a ne d�r k�! İşte, tüm çıplaklığıyla ger çek

    bu dur.

    Pe k� bu du rum, Do ğa’nın b�r ya sası mıdır? Ül ke m�z, top rak-

    larında ya şa yan la ra düzgün b�r ha yat su na ma ya cak

    ka dar yok sul mu dur? Hayır, yol daşl ar, asl a! İn g�l te re

    top rak ları be re ket l� d�r; ha vası su yu �y� d�r yur du mu-

    zun; bugün bu ülke de ya şa yan hay van lar dan çok da-

    ha faz lasına bol bol y� ye cek sağ la ya b� l�r. Yalnızca şu

    b� z�m ç�ft l�k b� le b�r düz� ne atı, y�r m� �ne ğ�, yüzler ce

    ko yu nu besl e ye b� l�r; besl e ye b� l�r ne de mek, on la ra

    bugün b� z�m ha yal b� le ede me ye ce ğ� m�z ka dar ra hat

    ve onur lu b�r ha yat ya şa ta b� l�r. Öyley se, bu se f�l l� ğe

    ne den bo yun eğe l�m? İnsan lar, eme ğ� m�z le üret t�k le-

    r� m� z�n ne re dey se tümünü b�z den çalıyor lar. İşte,

    yol daşl ar, tüm so run ları mızın ya nıtı bu ra da. Tek b�r

    sözcükte özet le ne b� l�r: İnsan. Tek ger çek düşmanı-

    mız İnsan’dır. İnsan’ı or ta dan kal dırın, açlığın ve köle

    18H

    AY

    VA

    N Ç

    İFT

    LİĞ

    İG

    EO

    RG

    E O

    RW

    EL

    LB

    İRİN

    M

  • g� b� çalışmanın te me l�n de k� ne den de son su za dek s�-

    l� ne cek t�r yeryüzünden.

    İnsan üret me den tüke ten tek ya ratıktır. Süt ver mez, yu mur ta

    yu murt la maz, sa banı çe ke cek gü cü yok tur, tav şan

    ya ka la ya cak ka dar hızlı ko şa maz. Ge ne de, tüm hay-

    van ların efen d� s� d�r. Hay van ları çalıştırır, karşılı-

    ğında on la ra açlıktan ölme ye cek le r� ka dar y� ye cek

    ve r�r, ge r� ka lanını ken d� ne ayırır. B�z se eme ğ� m�z le

    tar layı sürer, gübre m�z le top rağı bes le r�z; oy sa h�ç-

    b� r� m� z�n pos tun dan baş ka b�r şe y� yok tur. S�z, şu

    karşımda otu ran �nek ler; bu yıl kaç b�n l�t re süt ver-

    d� n�z? Güçlü kuv vet l� da na lar ye t�ş t�r mek �ç�n ge-

    rek l� olan sütle r� n�z ne re ye g�t t�? Her b�r dam lası

    düşman larımızın m� de s� ne �n d�. S�z, ta vuk lar; bu yıl

    kaç yu mur ta yu murt ladınız, o yu mur ta ların kaçın-

    dan c� vc�v çıka ra b�l d� n�z? Tümüne ya kı nı pa zar da

    satıldı, Jo nes ve adam larına pa ra ka zan dır dı. Ve sen,

    Clo ver, do ğur du ğun o dört tay ne re de; yaş lan dığında

    sırtını da ya ya cağın, key f� n� süre ce ğ�n o tay lar ne re-

    de? Dördü de b�r yaşına gel d�k le r�n de sa tıldı; on ları

    b�r da ha h�ç göre me ye cek s�n. İnsan la ra ver d� ğ�n o

    dört tay ve tar la lar da k� eme ğ� n�n kar şı lığında b�r a-

    vuç yem ve so ğuk b�r ahırdan baş ka ne gördün?

    19