10
9 ŞUBAT PAZAR SAYI:17 Alarm Ertelemek Fibromiyalji Belirtisi Olabilir Tesisler Gençlere, Gençler Spora S8 AK PArti DArbe YAPıYor ›› 17 Aralık sonrası AK Parti koridorla- rından eksik olmayan istifa seslerine her geçen gün bir yenisi eklenmeye devam ediyor. Son olarak İzmir Milletvekili İhsan İşbilen’in istifa ettiği AK Parti’ye, istifasını veren ilk isimlerden biri de Kü- tahya Milletvekili İdris Bal olmuştu. Bal, istifasının nedenlerini, gündeme dair yorumlarını ve AK Parti hakkındaki dü- şüncelerini Acaba Gazetesi ile paylaştı. Mucit Çıkaramayız Dedi, bak Ne oldu Şimdi? Türkiye’de robotik faaliyetlerin öncüsü “ODTÜ Robot Top- luluğu”, şimdilerde “11. Uluslararası ODTÜ Robot Günleri” etkinliği için gün sayıyor. Topluluk, Erdoğan Bayraktar’ın “Biz ara eleman ülkesiyiz, mucit çıkaramayız” sözüne en güzel cevabı, yaptıkları projeler ile veriyor. Çare Veganizm Rönesans’la Göbek Atıyorlar S2 S9 S6 S7 S4-5 Kütahya MilletveKili idris Bal: el ektro-Kemancı Ceren Aksan: “Kemanı Ağlatmıyor, Güldürüyorum” S8 S3

Acaba Gazetesi Sayı 17

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Haftalık E-Gazete

Citation preview

Page 1: Acaba Gazetesi Sayı 17

9 ŞUBAT PAZAR SAYI:17

Alarm Ertelemek Fibromiyalji Belirtisi Olabilir Tesisler Gençlere, Gençler Spora

S8

“AK PArti DArbe YAPıYor”

›› 17 Aralık sonrası AK Parti koridorla-rından eksik olmayan istifa seslerine her geçen gün bir yenisi eklenmeye devam

ediyor. Son olarak İzmir Milletvekili İhsan İşbilen’in istifa ettiği AK Parti’ye, istifasını veren ilk isimlerden biri de Kü-tahya Milletvekili İdris Bal olmuştu. Bal,

istifasının nedenlerini, gündeme dair yorumlarını ve AK Parti hakkındaki dü-şüncelerini Acaba Gazetesi ile paylaştı.

Mucit Çıkaramayız Dedi, bak Ne oldu Şimdi?

Türkiye’de robotik faaliyetlerin öncüsü “ODTÜ Robot Top-luluğu”, şimdilerde “11. Uluslararası ODTÜ Robot Günleri” etkinliği için gün sayıyor. Topluluk, Erdoğan Bayraktar’ın “Biz ara eleman ülkesiyiz, mucit çıkaramayız” sözüne en

güzel cevabı, yaptıkları projeler ile veriyor.

Çare Veganizm

Rönesans’la Göbek Atıyorlar S2 S9

S6

S7

S4-5

Kütahya MilletveKili idris Bal:

elektro-Kemancı Ceren Aksan: “Kemanı Ağlatmıyor, Güldürüyorum” S8

S3

Page 2: Acaba Gazetesi Sayı 17

02 www.acabagazetesi.com

Sabahları uyan-makta zorluk çekiyor, kendi-nizi aşırı yorgun ve sürekli mut-suz hissediyor, sabahları ça-lan alarmınızı sürekli erteliyor musunuz? Eğer tüm bu sorulara “Evet” cevabını veriyorsanız; siz de Fibromiyalji sendromuna yakalanmış ola-bilirsiniz. Nöro-loji Uzmanı Prof. Dr. Burhanettin Uludağ, Fib-romiyalji hak-kında önemli açıklamalarda bulundu ve bu sendroma dair bilinmesi gere-kenleri anlattı.

alarm ertelemek Fibromiyalji Belirtisi Olabilir

Tüm vücutta, özellikle kaslarda yaygın ağrılarla başlayan Fibromiyalji’de; hastaların büyük bir kısmı aşırı yorgunluk, uyku bozukluğu, sinirlilik, mutsuzluk, dikkatte azalma, unutkanlık, iş yapmada isteksizlik gibi pek çok şikayetle karşılaşabiliyor. Üstelik bu hastalık; huzursuz bağırsak sendromu, lupus ve romatizma gibi sorunları da beraberinde getirebiliyor.

İlk Belirtiler: Tutukluk, Ağrı ve Uykusuzluk

Hastalığın ilk belirtilerinin boyun ve sırt bölgelerinde halk arasında kulunç diye tabir edilen tutukluk, ağrı ve dinlendirici olmayan uykular olduğunu belirten Prof. Dr. Burhanettin Uludağ, “Fibromiyalji sendromu; yaygın kas ağrıları, şiddetli yorgunluk, uyku bozukluğu, unutkanlık ve depresyona eğilimdir. Hastalarda ayrıca mesane ve bağırsak sorunları, deride kızarıklık ve döküntüler, göz ve ağızda kuruluk, kulaklarda uğultu, baş dönmesi ve denge sorunları, ellerde uyuşma, karıncalanma gibi yakınmalar görülebilir. Hasta, ne kadar uyursa uyusun bir türlü dinlenmiş olarak uyanmaz. Uyku kalitesinde süreklilik gösteren bu bozukluk sonucu zamanla hastada yorgunluk, iş yapmaya karşı istek-sizlik, aşırı sinirlilik, mutsuzluk, dikkatsizlik ve unutkanlık baş gösterir. Bazen bunlara mide ve bağırsak faaliyetlerinde düzensizlik gibi belirtiler de eklenir” dedi.

Ülkemizde 4 Milyon Kişi Bu Hastalıkla Mücadele Ediyor

Fibromiyalji, yaklaşık her yüz kişiden 5’inde görülen

yaygın bir hastalık. Ülkemizde yaklaşık 4 milyon kişinin Fibromiyalji hastası olduğunu, bu hastalığın çocuk ve yaşlılar dahil olmak üzere her yaşta görülebileceğini ifade eden Prof. Dr. Uludağ, 30-60 yaş arasındaki bireylerin ise daha fazla risk altında olduğunu söyledi.

Fibromiyalji hastalarının yüzde 80’inin kadınlar olduğunu sözlerine ekleyen Prof. Dr. Burhanettin Ulu-dağ, bunun nedenini şöyle açıkladı: “Kadınlarda beyinde bulunan serotinin isimli maddenin, erkeklerdekine oranla 7 kat düşük olduğu iddia edilmektedir. Serotonin beyinde uyku, uyanıklık döngüsü, uyanıklığın sürdürülmesi, arzu ve istekler, ruh hali ve ağrının kontrolünün sağlanmasın-da görevleri olan bir aracı bir kimyasal maddedir. Düşük olması ile ağrıya olan duyarlılık artar, aynı zamanda uyku bozuklukları ortaya çıkabilir. Kadınlar, yaşamın güçlük-lerine ve toplumsal baskılara daha çok maruz kalır. Bu fiziksel ve psikolojik stres, Fibromiyalji oluşumunu kolay-laştırıyor olabilir.”

Stresten Uzak Durun

Fibromiyalji, zaman içinde eklem bozukluğu, gerilim, baş ağrısı, migren, somatoform bozukluklar, depresyon gibi çeşitli hastalıkların ortaya çıkışını da kolaylaştırıyor. Fibromiyalji’nin ileri boyutlara taşınmasındaki en önemli faktörler ise cinsiyet, fiziksel ve psişik stres, uyku bozuklu-ğu ve depresyon. Stresten uzak durmayı başararak, uyku düzeni ve psişik duruma dikkat ederek Fibromiyalji’den korunabilmek mümkün. Spor ve gevşeme teknikleri de yararlı yöntemler arasında bulunuyor.

Page 3: Acaba Gazetesi Sayı 17

03www.acabagazetesi.com

Robot Filmlerinde Gordugunuz Her Sey Gercek Olabilir!

Türkiye’de robotik faaliyetlerin öncüsü “ODTÜ Robot Topluluğu”, şimdilerde “11. Uluslararası ODTÜ Robot Günleri” etkinliği için gün sayıyor. Topluluk, Erdoğan Bayraktar’ın “Biz ara ele-man ülkesiyiz, mucit çıkaramayız” sözüne en güzel cevabı, yaptıkları projeler ile veriyor.

2000 yılında robotsever mühendislik öğrencileri tarafından kurulan ODTÜ Robot Topluluğu, kuruluşunun ilk yıllarında sadece robotlarla ilgilenirken, günümüzde temiz enerji ve al-ternatif enerjili araçlar konusunda da projeler geliştiriyor. 2005 yılında ilk güneş enerjili aracını üreten topluluk, 2007 yılında da ilk hidrojen enerjili aracını üretti.

Maliyet 50 Liradan BaşlıyorÜyeleri genel olarak Makine ve Elekt-

rik-Elektronik Mühendisliği öğrencilerinden oluşan grupta, aktif olarak çalışan 60 öğrenci yer alıyor. Türkiye’de bu alandaki ilk topluluk ve organizasyon olarak birçok robot toplulu-ğuna ve yarışmalara öncü olan ODTÜ Robot Topluluğu, özellikle son yıllarda üniversitelerde-ki topluluk ve yarışma sayılarında dikkat çekici bir artış bulunduğunu ifade etti.

Etkinliklerine 7’den 70’e herkesin ilgi göster-diğini belirten topluluk üyeleri, “Katılımcılarımızın çoğunun üniversite ve lise öğrencileri olmasına rağmen son yıllarda ilköğ-retimden katılan yarışmacı sayımızdaki artış hepimizi sevindirdi” açıklamasında bulundu.

Robot yapım maliyetlerinin robotun işlevlerine ve gelişmiş-liğine bağlı olarak değiştiğini dile getiren grup üyeleri, en düşük bütçeli robotların 50 liradan başladığını ifade etti.

“Robot Kol Yapmakla Kalmıyoruz”Ülkemizin Avrupa teknolojisini geriden takip etmesi konu-

sunda iyimser açıklamalarda bulunan topluluk üyeleri, şöyle ko-nuştu; “Ülkemizde de üniversiteler düzeyinde, çeşitli üniversite-

lerde robot teknolojisine yönelik eğitim programları, dersler ve araştırma projeleri bulunmakta. Endüstri-yel düzeyde ise daha çok endüstriyel robot kol, daha az sayıda ise taşıma robotları uygulamaları bulunu-yor. Gelişen teknolojiyle birlikte zaman içerisinde robotlar sadece robot kol olmaktan çıkıp etrafını algılayabilen, tepki verebilen ve bir noktadan başka bir noktaya gidebilen makineler haline geldiler. Robotlar, herkesin ilgisini çeken bir teknoloji. Bu alana destek ve yatırım arttıkça, yüksek tekno-lojiyi satın almaktansa üretmek, onu işler hale getirecek uzmanlar yetiştirmek ekonomik ve

bilimsel açıdan ülkemizi üst seviyelere taşıyacaktır.”

Robotlar İnsanlara Savaş AçabilirGelişen robot teknolojisiyle beraber robotların birçok

farklı alanda karşımıza çıktığını ve insan hayatını kolaylaş-tırdığını söyleyen topluluk üyeleri, “Robot teknolojisi çok hızlı gelişen bir alan ve çok yakında olmasa da uzun vade-de robotların insanlara savaş açtığını duyabiliriz. Yani şu an sadece filmlerde olan, gelecekte gerçeğe dönüşebilir. Bu da insanı korkutmuyor değil” dedi.

“Medyada Ürettiklerimizle Yer Almak İstiyoruz”

Medyada sadece siyasi düşünceleriyle, ODTÜ’de yapılan eylemlerle var olmak istemediklerini belirten topluluk üyeleri, “Biz yaptığımız çalışmalarla, ürettikleri-mizle, başarılarımızla medyada yer almak istiyoruz ama meyve veren ağaç taşlandığı için medyada bunlar gösterilmiyor. Tabii bununla beraber dünya gerçeklerini sadece medyadan takip edenlerde de bir önyargı oluşuyor. Ama biz bunlara kulak asmayarak ülkemiz için en iyileri yapmaya devam edeceğiz” açıklamasında bulundu.

“Robot teknolojisini

daha yakından tanı-

manız için hepinizi 8-9

Mart’ta ODTÜ Kültür

ve Kongre Merkezi’nde

düzenlenecek olan

11. Uluslararası ODTÜ

Robot Günleri’ne bek-

liyoruz. Teknolojinin

keyfini çıkarın!”

Page 4: Acaba Gazetesi Sayı 17

04 www.acabagazetesi.com

“aK Parti Kaybetmeye Mahkumdur”

17 Aralık sonrası AK Parti koridorlarından eksik olmayan istifa seslerine her ge-çen gün bir yenisi eklenmeye devam ediyor. Son olarak İzmir Milletvekili İhsan

İşbilen’in istifa ettiği AK Parti’ye, istifasını veren ilk isimlerden biri de Kütahya Mil-letvekili İdris Bal olmuştu. Bal, istifasının nedenlerini, gündeme dair yorumlarını ve

AK Parti hakkındaki düşüncelerini Acaba Gazetesi ile paylaştı.

Sayın Vekil, siz AK Parti’de istifasını ilk ve-ren isimler arasında yer alıyorsunuz. Bizim için istifayla ilgili karar alma sürecinizde nelerin etkili olduğunu söyleyebilir misiniz? Yaşanacak tehlikeleri nasıl öngördünüz?

2002’de bir grup insan çıktı ve kucağını öyle bir açtı ki; herkese kapımız açık dediler. Demokratikleşme, şeffaflık, Avrupa Birliği, siyasette barış, statükoyla mücadele dediler. Bu, Türk siyasetinde o kadar çok özlenen bir tabloydu ki; bu ilkeler de sağdan ya da soldan çok sayıda insan tarafından benimsendi ve

en son seçimlerde AK Parti yüzde 50’ye yakın oy aldı. 2010 yılındaki referandum sonrası Anayasa’da parti kapatılma riskinin ortadan kaldırılmasını ve ordu ile istihbarattaki yönetici değişiklikleri öngörüldü. Böyle bir ortamda biz zannettik ki artık demokrasi, şeffaflık, hesap verilebilirlik, Avrupa Birliği, statükoyla müca-dele diyen AK Parti, tüm bu saydıklarına dair daha somut adımlar atacak. Fakat gördük ki 2011 sonrasında AK Parti farklı bir tavır alama-ya başladı. Beklentilerimizin aksine şeffaflığa, hesap verilebilmeye ters adımlar atıldı.

Korkuları ortadan kalkan AK Parti, üçüncü

döneminde de demokratikleşme karşıtı adımlar atmaya başladı. Benim çözüm sürecine, kızlı erkekli aynı evlerde kalma ve dershane konu-larına dair yorumlarım, eleştirilerim ve öneri-lerimden rahatsız oldular. Üstelik beni en ağır ithamlardan biri olan tedbirli ihraç talebiyle disiplin kuruluna gönderdiler. Fakat manevi-yatçı olduğunu iddia eden AK Parti, küfür eden ve dövüşen milletvekillerini disiplin kuruluna göndermiyordu. Ben de bu durum karşısında AK Parti’den ayrıldım. Son yaşanan gelişmeler de istifa konusunda ne kadar haklı olduğumu gösterdi.

Page 5: Acaba Gazetesi Sayı 17

05www.acabagazetesi.com

Peki, sizce 17 Aralık sonrasında AK Parti’de bir değişim yaşandı mı? Şu an nasıl bir AK Parti var karşımızda?

Şeffaflık ve hesap verilebilirlik yerine; yargıyı kontrol etmeye çalışan, adli kolluk yönetmeliğini değiştiren, 5 binden fazla polis memurunu oradan oraya savuran, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni tama-men emri ve komutası altına almaya çalışan bir AK Parti ile karşı karşıyayız. Oysa demokrasilerde, bir iddia üzerine soruşturma yapı-lıyorsa sonuna kadar gidilir. Dolayısıyla bu çerçeveden bakıldığında AK Parti’nin antidemokratik adımlar attığını söyleyebiliriz.

AK Parti’nin bu tavrını darbe diye de adlandırabiliriz. Çünkü dar-be sadece topla, tüfekle, askeri ya da İslami güçlerle yapılmaz. Kim gücü gayrimeşru yollarla elde ediyorsa, orada bir darbe söz konusu demektir. Bu durumun derhal son bulması ve demokrasi ilkelerinin kabul edilmesi gerekir.

Aslında objektif düşünmek gerekirse, bu durum AK Parti’ye, ülkemize, demokrasimize, istikrarımıza, ekonomimize ve dış siya-setimize zarar vermektedir. Birilerinin uygun bir dille iktidarı uyar-ması lazım. Ben üzerime düşeni yapıyorum. Fakat görüyoruz ki AK Parti, mevcut gücünü kullanarak yolsuzluk iddialarını sulandırmaya, örtbas etmeye çalışıyor. Bu, sonucu belli; süresi belli olmayan bir mücadeledir. Demokrasiye, şeffaflığa, evrensel değerlere, adalete karşı olanlar kaybetmeye mahkumdur.

“AK Parti, Üstünlerin Hukukunun Önünü Açıyor”

Son dönemlerde AK Parti’de bir eksen kayması yaşandığı da konuşuluyor. Peki, siz de böyle düşünüyor musunuz? Gerçekten de bir eksen kayması söz konusu mu?

AK Parti, iktidara gelirken verdiği sözlerin hiçbirini şu an tutmuyor, söylediklerine tamamen ters düşen tutumlar sergi-liyor. Halktan oy isterken “Üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü olmalı” diyen AK Parti, şimdilerde üstünlerin hu-kukunun önünü açıyor. Demokrasilerde her şey sandıktan ibaret değildir. Hatta “Ben sandıktan çıktım, yargıyı da kontrol ederim” derseniz bu, seçilmiş mutlak krallık olur.

Siz gider soruşturma yapma yetkisi-ni valiye verirseniz, burada bir hukuk devletinden ve hukukun üstünlüğünden bahsetmek de mümkün değildir. Bu, tek parti anlayışıdır. Fakat AK Parti’nin bu anlayışından dolayı çok büyük zararlar göreceğini gelecek dönemlerde hep birlikte izleyeceğiz.

“İktidar Kendi Paralel Devletini Oluşturuyor”

Yönetimsel anlamda da bir ka-rışıklık yaşandığını görüyoruz. Bir yanda hükümet, diğer bir yanda ise cemaat… Her ikisi de yönetim-de söz sahibi. Bu durum hakkında neler düşünüyorsunuz?

Kurumlarda farklı siyasi görüşler-de, farklı inançlarda, farklı mezhepler-de insanlar olabilir. Hiçbir kurum bir kişinin tekelinde olamaz. Kurumlarda aranan temel kriterler; hukuk, verimlilik ve disiplin olmalıdır. Bu kriterlere ters iş yapanlar ise cezalandırılmalıdır.

Bir iktidar düşünün ki; çok övdüğü savcı veya polis bir gün kendi par-tisinden birisi hakkında iddianame hazırladığında, o övdüğü savcı ve polisleri paralel olarak, kötü ola-rak nitelendirmeye başlıyor. Örne-ğin Zekeriya Öz Ergenekon’a karşı iddianame hazırlarken çok iyi bir hukukçuydu. Hatta Sayın Başbakan tarafından hızlı bir araçla ödüllendi-rildi. Ama aynı kişi AK Parti’ye karşı iddianame hazırladığında birden kötü bir adam, kötü bir hukukçu ve paralel devletin adamı oldu.

Şu an yönetimde bir gruplaşma olduğu doğrudur. Ama bu gruplaş-mayı başlatan da hükümettir. Demek ki insanları fişliyorlar ki binlerce polisin, onlarca hukukçunun yeri değiştiriliyor. Fişlemeseler kimin ne olduğunu nereden bilecekler. O zaman aynı mantıkla iktidar kendi paralel devletini oluşturuyor diyebiliriz.

“AK Parti, Seçilmiş Mutlak Krallık olma Yolunda ilerliyor”

Page 6: Acaba Gazetesi Sayı 17

06 www.acabagazetesi.com

“Et yemeden doymam” diyen büyük bir kitlenin var olduğu, kurban bayramların-da inanç gereği kurbanlık hayvanların kesildiği ve mutfak kültüründe bulunan yemeklerin çoğunda et ürünlerinin yer aldığı bir ülkede yani Türkiye’de vegan olmak mümkün mü? Bu soruyu Veganizm üzerine önemli çalışmalarda bulunan Vegan Kolektif ve Türkiye’de bulunan tek vegan ürün dükkanını kuran Tarkan Aparı ile tartıştık.

Tükettiğimiz Hayvanların da Hakları Var

Veganlık deyince akıllarda oluşan kedi-köpek sevgisi, aslında bu felsefenin sadece ufak bir noktası. Veganların dikkati çektiği en önemli konu ise hayvanlar arasında yapılan “türcülük”. Vegan Kolektif de bu maddeyi şöyle anlatıyor; “Günümüzde hayvan haklarına oldukça türcü, yani hayvan türleri arasında ayrım yapan bir yaklaşım söz konusu. Tükettiğimiz hayvanları etrafımızda göre-mediğimiz için daha ziyade görebildiğimiz hayvanlara, yani kediler ve köpeklere odaklanıyoruz. Mutfağımıza, gardırobumuza ve hayatımızın her noktasına yansıyan inek, koyun, tavuk, arı, ipek böceği gibi birçok hayvan tü-rünün kullanılması gibi çok ciddi bir sorun varken hayvan hakları denince akla sadece iki hayvan türünün gelmesini doğru bulmuyoruz.”

Geçiş Süreci

Veganlığa geçiş, genelde bireyin karar verdiği an hay-vansal ürünleri kullanmaması olarak nitelendiriliyor. Fakat zorlananlar için de çeşitli yöntemler mevcut. Vegan Kolektif bu yöntemleri şöyle sıralıyor; “Eğer vegan olmak isteyen kişi birden vegan olmakta zorlanıyorsa; ona gü-nün belli öğünlerinde, mesela akşam yemeklerinde vegan beslenerek başlamasını, bunu başardığında vegan öğün sayısını arttırarak nihayetin-

de tüm beslenmesini vegan hale getirmesini, beslenme kısmını halletme sürecinde vegan giyim, kozmetik ve temizlik kısmı için inter-net üzerinde gereken araştırmaları yapması-nı öneriyoruz.”

Yaklaşık 10 yıl boyunca vejetaryen beslenme biçimini benimseyen ve bu süreçte

vejetaryen ve organik ürün dükkanını açan Tarkan Aparı, 7 yıl önce bir anda kolaylıkla ve-

ganlığa geçtiğini söylüyor ve ekliyor; “Veganlığın aslında aşırı uç bir nokta olduğunu düşünürdüm.

Fakat hayvanlara yapılan zulmün farkına varınca ra-dikal bir karar alarak veganlığa geçtim. İlk söylediğim

şey ise ‘Neden daha önce geçmemişim?’ oldu.”

Et Lüks, Vegan Ürünler İse Ucuz

Dükkanını da 2 buçuk yıl önce sadece vegan ürünlerin temin noktası haline getiren Aparı, “Yurt içinde ürün bulmakta zorlanıyorum. Yurtdışındaki ürünleri tercih et-tiğimde ise büyük oranda vergiler yükleniyor. Bu yüzden ürün fiyatları yüksek gözükebiliyor. Ama temel olarak, et ürünleri tüketen birine göre çok daha ucuz bir beslenme biçimi. Etin fiyatına baktığımızda ve soya etiyle karşılaş-tırdığımızda önemli bir sonuç ortaya çıkıyor; ‘Et, lüks bir gıda’. Bu yüzden vegan olmak ekonomik açıdan da gayet uygun” ifadelerini kullandı.

Veganlık Revaçta

Yapılan araştırmalara göre dünya genelinde Ve-ganizmi tercih edenlerin sayısı her geçen gün artıyor. ABD nüfusunun yüzde 4’ünü veganlar oluşturuyor. Bu oranın 2019 yılında ise yüzde 40’a çıkacağı öngörülüyor.

Türkiye’de de vegan sayısı birkaç yıl önce yüzü geçmiyorken; şimdi-lerde ise bu sayı bini aşmış durum-da. Bu artıştaki nedenler arasında Veganizm felsefesinin faydalarının farkına varılması olduğuna işaret eden Tarkan Aparı, “İnsan sağlığı, etobur beslenme biçimi doğrultusun-da problemlerle karşılaşıyor. Çözüm ise veganlıktan geçiyor” dedi.

Kedi, Köpek Sevgisinden de Öte; Veganlık

Londra’da yaşayan 7 vejetaryenin 1944 yılında bir beslenme kültürü olarak türettiği Veganizm, hayvan deneyli kozmetik ürünlerin, hayvanlı sirkelerin, hayvansal gıdaların ve giyeceklerin kullanılmamasını esas alıyor. Her ne kadar Avrupa’da olduğu kadar yüksek düzeyde olmasa da, Türkiye’de de vegan sayısı hızla artıyor.

Veganlık mı Acaba?Tarkan Aparı ile konuştukla-

rımızdan bir hayli etkileniyor ve farkındalık sürecine adım atıyo-ruz. Vegan Dükkan’dan soya kıy-ması alarak ayrılıyor, “En azından denemeye” karar veriyoruz.

Page 7: Acaba Gazetesi Sayı 17

07www.acabagazetesi.com

2014’ün Fransa’sında Rönesans RüzgarıRibeaupierre Dansçıları, yaptıkları sokak gösterileriyle se-yirciyi Rönesans dönemine doğru bir zaman yolcuğuna çıkarıyor. Dansı ve tarihi bir arada sunan grup, Fransa’nın en ünlü sokak dansçıları arasında yer alıyor.

Ribeaupierre Dansçıları, Fransa’nın Alsace bölgesin-de Ribeauville şehrinde kurulan, Ortaçağ ve Rönesans dönemine ait dansları sergileyen bir derneğin üyelerinden oluşuyor. 15 dansçıyı bünyesinde bulunduran grup, 15. ve 16. yüzyıl gösterilerinde ve özel günlerinde sergilenen dansları izleyiciyle buluşturuyor.

Alsace bölgesinin tarihi mekanlarını kendilerini sahne olarak seçmiş ve danslarını sokakta var etmeyi başaran Ribeaupierre Dansçıları, seçtikleri mekanlarla, kostümlerle ve onlara eşlik eden müzisyenlerin kullandıkları enstrüman-larla seyirciyi Rönesans dönemine doğru bir zaman yolculu-ğuna çıkarıyor.

Mikrofon uzattığımız grup üyeleri, 15 yıldan fazla bir zamandır grubun çalışmalarını sürdürdüğünü ifade ediyor. Eylül ve Ekim aylarında yeni üyelerle buluştuk-larını, üye alımının daha geç olması halinde ise dansların öğrenilmesi aşamasında ve gösterilerde çeşitli sorunlar yaşadıklarını söyleyen grup üyelerinin çoğu; öğretmen, bankacı, sekreter veya doktor.

8 Farklı Dans Türüyle İzleyici Karşısına Çıkıyorlar

Ribeaupierre Dansçıları; Branles, Pavane, La Gaillarde, L’Estampie, La Basse, Ungaresca, La Sarabande, Allemande e Tripla adlarını taşıyan 8 farklı dans türüyle izleyici karşısına çıkıyor. Danslar; 12, 15 ve 16. yüzyıldan günümüze ulaşan figürleri içeriyor ve İspanya, Macaristan gibi çeşitli ülkelerin kültürlerini yansıtıyor.

Grup, Turistlerin de İlgi Odağı

Alsace bölgesi halkı, grubun danslarını büyük beğeniyle izliyor ve çoğu zaman eşlik etmekten kendilerini alamıyor. Grup, Fransa’ya gelen turistlerin de ilgi odağı. Turistler, ta-rihi dokuyla bütünleşen danslar sayesinde Rönesans dönemi Fransa’sına tanıklık etmekten mutluluk duyuyor.

Page 8: Acaba Gazetesi Sayı 17

08 www.acabagazetesi.com

swaroski Kemanlı Kız;

Ceren aksan Türkiye’nin sayılı elektro-keman-

cıları arasında yer alan Ceren

Aksan, ortaya koyduğu eser-

lerle gerek yurtiçinde gerekse

Avrupa ülkelerinde dikkatle-

ri üzerine çekmeyi başarıyor.

Üzeri Swaroski taşlarla kaplı yarı

akustik yarı elektronik el yapımı

kemanı ile sahne alan Aksan,

yaptığı müzik kadar sahne per-

formansına da önem veriyor.

Sanatçı bir

ailenin çocuğu

olan Aksan’ın

dedesi ünlü

besteci Muammer

Sun, annesi bale

öğretmeni Müride

Aksan, babasıysa

tonmayster Engin

Aksan. Hal böyle olunca

sanatla tanışması çok da

zor olmuyor. Biz de Acaba

Gazetesi olarak Ceren Aksan

ile kemanındaki taşlar kadar

parıltılı, eserleri kadar da

dolu dolu bir söyleşi gerçek-

leştirdik.Sanatla bütünleşmiş

yapıda bir ailede dün-

yaya gelmişsiniz. İlk

olarak bunu sor-

mak isteriz;

nasıl geçti

çocukluk

yılları?Çocuk-

luğum hu-

zurlu bir

şekilde senfoni,

opera ve

konser-vatuar üçge-ninde geçti. Ailem

çalıştı-ğı için

çoğunluk-

la onlarla

birlikte

kulislerdey-

dim. Yazın tatil

dönemlerimizde

ise sakin bir şekilde

deniz, doğa ve hayvan-

larla iç içe büyüme fırsatım oldu. Genel olarak

özetleyecek olursam, sanat dolu geçti diyebilirim.

Ülkemizde aslında çok da yaygın olma-

yan elektro kemanla tanışma hikayeniz nasıl

gelişti?Elektro keman ile ilk tanışmam Aşkın

Erdemir’in babama (ve tabii bana!) “Bakın böyle

bir kız çıktı, çok enteresan işler yapıyor” diyerek

aldığı Vanessa Mae’nin ilk pop albümüyle başladı.

Ben de o yıl yaz tatili için Amerika’ya gitmiştim ve

ilk elektro kemanımı o zaman aldım. Ve bir daha

da bırakmak istemedim.

“Ağlatan” ve “Ağlayan” bir enstrüman

olan kemanın, elektronik yapıya kavuşması

dinleyiciler için kolay kabul edilebilir olmamış-

tır. Bu konudaki yorumlarınız nedir?

Ben ağlayan ve ağlatan şeylerden pek haz

etmem. Hayata bakışıma ters, bu yüzden kemana

bakışım da hiçbir zaman bu yönde olmadı. Bana

göre keman dramatik olduğu kadar huzur veren,

gülebilen, neşeli, eğlenceli, güçlü bir enstrüman. Bu

yüzden bence elektro keman ile yaptığım enerjik

müzik herkes tarafından kolayca kabul ediliyor.

Rihanna’yı kemanla tanıştırıyor,

“Üskadar’a Gider İken”i Vivaldi’yle buluştu-

ruyorsunuz. Bir nevi kültürler arasında köprü

görevi de görüyorsunuz diyebiliriz. Müziğinize

nasıl yansıyor bu kültürel etkenler?

Normalde de çok yönlü ve kendini yenileyen

bir insanım. Farklı stil ve türleri seviyorum, tarihi

ve yenilikleri araştırıyorum, uyguluyorum. Özel ha-

yatımda da bu böyle. İlgi alanlarım, okuduklarım,

öğrendiklerim, dinlediğim müzikler, tarzım, evimin

dekorasyonu, gittiğim mekanlar, beğendiğim film-

ler, kısacası her şey değişiyor.

İşin aslı araştırmayı, öğrenmeyi seviyorum ve

bulduğum her yeni şeyde sevilecek bir yön bula-

biliyorum ve bu yenilikleri kolay benimsiyorum.

Yaptığım müziğe de bu yansıyor sanırım.

Müzik sentezine de önem veriyorsunuz.

Peki, bunun sonu nereye doğru gidiyor? Yani,

ne gibi sentezler bizleri bekliyor?

Müzikte gelişim anlamında bir son yok. Ben de

bu değişiklikleri ve gelişimleri sürekli yenileyerek

sürdürüyorum. Hayatta tüm değişikliklere açığım,

bu yüzden sürpriz diyelim.

Page 9: Acaba Gazetesi Sayı 17

www.acabagazetesi.com 09

Ülke genelinde çeşitli spor branşlarına hizmet vermesi için inşa edilen tesisler, hem ulusal ve ulus-lararası spor organizasyonlarına ev sahipliği yapa-rak spor kültürünü aşılıyor hem de amatör sporcu-ların kendilerini geliştirmelerine olanak sağlıyor.

Amatörlükten Profesyonelliğe…Yaşadıkları ya da öğrenim gördükleri kentlerde

kurulan olimpik tesislerden rahatlıkla faydalana-bilen gençler, amatör olarak ilgilendikleri spor branşlarında gelişerek profesyonel hayata adım atabiliyor.

Türkiye İstatistik Kurumu’ndan elde edilen veri-lere göre 2007 yılında 1 milyon 300 bin olan lisanslı sporcu sayısı, geride bıraktığımız yıl içerisinde ise 5 milyona yaklaştı.

İstanbul Zirvede Lisanslı en yüksek sporcu sayısına ise İstanbul

sahip. 329 bin 729 sporculu kenti, başkent Ankara 161 bin 142 sporcuyla takip ediyor. İzmir ise 132 bin 702 sporcuyla üçüncü sırada yer alıyor. Bu kentleri sırasıyla Kocaeli, Burdur, Antalya, Adana, Kayseri, Mersin ve Gaziantep izliyor.

Türk halkının en çok sevdiği ve bazen oynaya-rak bazen de tribünde kalarak takip ettiği futbol branşında kayıtlı sporcu sayısı, 596 bin 765. Fut-bolu takip eden branş ise aslında çoğu kişinin spor olduğunu dahi bilmediği satranç. 323 bin 96 lisanslı sporcusu bulunan satrançtan sonra, 238 bin 902 kişi ile basketbol üçüncü sırada bulunuyor.

Kadınlar SahayaGeride bıraktığımız yıllar içerisinde de

kadın-erkek eşitliği daha kabul edilebilir bir dereceye geldi. Kadınlar, artık çeşitli sektörlerde rahatlıkla kendilerine yer bulabiliyor. Bu sektörler arasında spor da dikkatleri çekiyor. 2007 yılı içerisinde lisanslı kadın sporcu sayısı 352 bin 60 iken, geride bıraktığımız yıl bu sayı, 808 bin 548’e yükseldi.

Tesisleşme hızıyla paralellik gösteren sporcu sayılarının, inşa çalışmaları süren tesislerin hizmete girmesiyle birlikte daha da artacağı öngörülüyor.

Tesislerin Artışı, Sporcu Sayılarına Yansıyor

Geride bıraktığımız yıllarda Türk sporunun ve sporcularının gelişememesinde en büyük etkenlerden biri, hiç şüphesiz ki yeterli tesisin olmamasıydı. Son dönemlerde artış gös-

teren tesisleşme hamleleri, sporcu sayılarının artmasında da önemli bir rol oynadı.

Page 10: Acaba Gazetesi Sayı 17

ACABA www.acabagazetesi.com

HAFTALIK SÜRELİ ÜCRETSİZ E-GAZETE

9 ŞUBAT PAZAR SAYI 17

Genel Yayın YönetmeniDOĞUKAN GEZER(539) 879 71 [email protected]

Yazı İşleri MüdürüECE MEHMETOĞ[email protected]

İçerik DanışmanıALİ İYİ[email protected]

Sayfa TasarımBERK [email protected]

İletişim Adresleri:www.acabagazetesi.com

facebook.com/acabagazetesi

[email protected]

instagram/acabagazetesi

twitter/acabagazetesi

Yuvarlanan bir karto-pu misali hızla büyüyen ülke

gündeminde yer alan olaylar, siya-sette önemli tartışmaların doğmasına da

neden oldu. Siyasi aktörler ise yaklaşan yerel seçimlerin, sadece bir ‘yerel’ seçim

olmadığını, bazı şeylerin kanıtlanması için bir prova niteliği taşıdığını söylü-

yor. Lokal hizmet odaklı yerel seçimlerin, gösteriş odaklı kullanılması ne derece doğrudur

acaba?

Her

gün

gün

-

dem

i tar

tışıy

or, h

er

sohb

etin

son

unu

günd

eme

bağl

ıyor

uz. H

ızla

akı

p gi

den

günd

eme

“Aca

ba”

diye

n ve

düşü

ndür

en say

fa.